You are on page 1of 819

SERLE VHA HADİSLER

DİYANET İŞLERİ BAŞK ANLIĞI


İÇİNDEKİLER

TAKDİM

GİRİŞ 22 | DÜNYA
ÂHİRETİN TARLASI
2 | İSTİÂZE 23 | UBUDİYET
ÂLEMLERİN RABBİNE SIĞINMAK ALLAH’A KUL OLMAK
3 | BESMELE 25 | DİN
HER HAYRIN ANAHTARI İLÂHÎ KILAVUZ
4 | H AMDELE
HER TÜRLÜ ÖVGÜ, ÂLEMLERİN RABBİNE ÖZGÜ II. B Ö L Ü M
6 | SALVELE BİLGİ
YÜCE RESÛL’E SALÂT ve SELÂM
28 | BİLGİ
I. B Ö L Ü M İLİM İLİM BİLMEKTİR
ALLAH, ÂLEM, İNSAN ve DİN 30 | VAHİY
ALLAH’IN EZELÎ ve EBEDÎ SÖZÜ
9 | ALLAH 32 | TEFSİR ve TEVİL
ÂLEMLERİN RABBİ VAHYİ ANLAMA ÇABASI
10 | ALLAH’IN İSİM ve SIFATLARI 33 | SÜNNET
EN GÜZEL İSİMLER O’NUN NEBEVÎ KILAVUZ
12 | YARATILIŞ 34 | FIKIH ve İCTİHAD
YOKLUKTAN VARLIĞA DERİN KAVRAYIŞ, HAKİKATİ ARAYIŞ
13 | MELEKLER 36 | BİLGİ AHLÂKI
ÂLEMLERİN NURDAN VARLIKLARI ÂLİMİN İLİMLE SINAVI
14 | CİNLER 37 | FERASET
ALLAH’IN GÖRÜNMEYEN KULLARI ALLAH’IN NURUYLA BAKMAK
15 | ŞEYTAN 38 | RÜYA
İNSANIN EZELÎ DÜŞMANI UYKUDAKİ ÂLEM
16 | İNSAN
MÜKERREM VARLIK III. B Ö L Ü M
17 | RUH İMAN
HAYAT İKSİRİ
18 | NEFİS 40 | HİDAYET
İYİ ve KÖTÜNÜN MÜCADELE ALANI İSLÂM’IN AYDINLIK YOLU
20 | GÜNEŞ, AY ve YILDIZLAR 41 | K ELİME-İ ŞEHÂDET
GÖKYÜZÜNÜN KANDİLLERİ İSLÂM’IN TEMELİ
21 | ZAMAN 42 | ALLAH’A İMAN
VARLIĞIN NABZI VAROLMANIN ASIL GAYESİ
44 | ALLAH ve RESÛLÜ’NE İTAAT 76 | K ADINLARIN ÖZEL HÂLLERİ
GÖNÜLDEN BAĞLANMAK ÂDET, LOĞUSALIK ve İSTİHÂZE
45 | MELEKLERE İMAN 77 | NAMAZ
RAHMETLE KUŞATILMAK DİNİN DİREĞİ
46 | K İTAPLARA İMAN 78 | NAMAZIN KILINIŞI
AKLIN VAHİYLE BULUŞMASI KULUN RABBİYLE BULUŞMASI
47 | ALLAH’IN KİTABI 80 | BEŞ VAKİT FARZ NAMAZ
SÖZLERİN EN GÜZELİ MÜMİNİN MİRACI
48 | PEYGAMBERLERE İMAN 81 | CEMAATLE NAMAZ
ALLAH’IN ELÇİLERİNİ TASDİK ALLAH’A BİRLİKTE YÖNELİŞ
50 | MUCİZE 82 | İMAMLIK
PEYGAMBERE VERİLEN CEMAATE KILAVUZ OLMAK
OLAĞANÜSTÜ LÜTUF 84 | CUMA NAMAZI
51 | ÂHİRETE İMAN HAFTALIK BULUŞMA
EBEDÎ HAYATI TASDİK 85 | HUTBE
52 | K ADER MİNBERDEN MİLLETE SESLENİŞ
HER ŞEY BİR ÖLÇÜ İLE YARATILMIŞTIR 86 | CENAZE NAMAZI
54 | MÜMİN MÜMİN KARDEŞ İÇİN YAPILAN SON GÖREV
İNANAN ve GÜVEN VEREN GÜZEL İNSAN 87 | NAFİLE NAMAZ
55 | MÜNAFIKLIK ALLAH’A YAKLAŞTIRAN SECDELER
İKİ YÜZLÜLÜK 88 | TERAVİH NAMAZI
56 | ŞİRK RAMAZAN GECELERİNİN İHYASI
ALLAH’A ORTAK KOŞMAK/ 89 | MÜBAREK VAKİTLER
EN BÜYÜK ZULÜM ALLAH’IN RIZASINI KAZANMA FIRSATLARI
57 | RIZIK 90 | NAMAZLARIN KAZASI
ALLAH’TAN GELEN NİMET KILINAMAYAN NAMAZIN TELÂFİSİ
58 | BEREKET 91 | MESCİT ve CAMİLER
MÂNEVÎ BOLLUK RAHMÂN’IN EVLERİ
59 | NAZAR 93 | EZAN
GÖZ DEĞMESİ HUZURA İLK ÇAĞRI
60 | FAL, KEHANET, BÜYÜ, UĞURSUZLUK 95 | EZAN
İNANÇ ZAFİYETİ İSLÂM’IN ÇAĞLAR AŞAN ÇAĞRISI
61 | BİD’AT 96 | K IBLE
SONRADAN İHDAS EDİLEN MÜSLÜMANLARIN İSTİKAMETİ
97 | K ÂBE
IV. B Ö L Ü M ALLAH’IN EVİ
İBADET 98 | H AC
RABBİN EVİNE YOLCULUK
64 | MÜKELLEFİYET 99 | H ACCETMEK
İNSANÎ YÜKÜMLÜLÜK HAC ARAFAT’TIR
65 | İBADET 100 | UMRE
KULLUĞUN GEREĞİ MÂNEVÎ DÜNYAYI İMAR ETMEK
66 | DUA 101 | ZEMZEM
KULLUĞUN ÖZÜ İÇİMİ ŞİFA MÜBAREK SU
67 | DUA ÂDÂBI 101 | R AMAZAN
RABBE YÖNELİŞ RAHMET, MAĞFİRET ve BERAAT AYI
69 | KUNUT 102 | ORUÇ
ALLAH’IN HUZURUNDA DUAYA DURMAK YALNIZ ALLAH İÇİN
70 | ŞÜKÜR 103 | ORUÇ TUTMAK
NİMETLERİN KADRİNİ BİLMEK! SABIR EĞİTİMİ
71 | ZİKİR 104 | SAHUR ve İFTAR
ALLAH’I ANMAK ORUÇLA GELEN BEREKET ve SEVİNÇ
72 | TEVBE 105 | İTİKÂF
GÜNAHTAN DÖNEN GÜNAHSIZ GİBİDİR RAMAZAN’DA NEFİS MUHASEBESİ
73 | TEMİZLİK 106 | SADAKA-İ FITIR
MADDÎ ve MÂNEVÎ ARINMA VAROLUŞ SADAKASI
73 | ABDEST ve TEYEMMÜM 108 | ZEKÂT
İBADETE MÂNEVÎ HAZIRLIK MALIN ARINDIRILMASI
75 | GUSÜL 109 | ZEKÂT VERMEK
BOY ABDESTİ ZEKÂTA TABİ MALLAR ve ZEKÂT NİSABI
110 | ZEKÂT 142 | SADAKAT
YOKSULUN HAKKI SADAKAT İYİLİĞE, İYİLİK DE CENNETE GÖTÜRÜR
111 | SADAKA 144 | CÖMERTLİK
SADAKATİN GÖSTERGESİ GÖNÜLDEN VERMEK
112 | HİBE 145 | MİSAFİRPERVERLİK
GÖNÜLLÜ BAĞIŞ İKRAM AHLÂKI
113 | KURBAN 146 | ÎSÂR
ALLAH’A YAKIN OLMA VESİLESİ DİĞERKÂMLIK
114 | ADAK 147 | V EFAKÂRLIK
SÖZE VEFA KADİRŞİNASLIK
115 | ÖZÜRLÜLÜK ve İBADETLER 148 | AHDE VEFA
GÜCÜ NİSPETİNDE SORUMLU OLMAK SÖZE SADAKAT
116 | YOLCULUKTA İBADET 149 | TEVEKKÜL
YOLCUYA TANINAN KOLAYLIKLAR ALLAH’A GÜVENMEK
117 | A ZİMET ve RUHSAT 150 | AFFETMEK
ASLÎ HÜKÜMLER ve ARIZÎ DURUMLAR ÂL-İ CENABLIK
118 | İBADETTE İTİDAL 151 | TEVAZU ve KİBİR
AŞIRILIKTAN UZAK, ÖLÇÜLÜ KULLUK TEVAZU YÜCELTİR, KİBİR ALÇALTIR
152 | CESARET ve KORKU
V. B Ö L Ü M
İNSANDAKİ İKİ FITRÎ DUYGU
AHLÂK
153 | K ARDEŞLİK HUKUKU
MÜMİNLER KARDEŞTİRLER
121 | GÜZEL AHLÂK
İSLÂM’IN ÖZÜ 154 | ARABULUCULUK
KARDEŞLERİN ARASINI BULMAK
122 | NİYET ve DAVRANIŞ
AMELLER NİYETLERE GÖREDİR 155 | SÖZÜN BÜYÜSÜ
SÖZ ETİĞİ VE ESTETİĞİ
123 | SALİH AMEL
İYİ İŞ, DOĞRU DAVRANIŞ 156 | SÖZ SÖYLEMEK SORUMLULUKTUR
157 | DOĞRU SÖZLÜ OLMAK
124 | SEVAP ve GÜNAH
AMELLERİN KARŞILIĞI HER ZAMAN DOĞRU KONUŞMAK
125 | K ALP 158 | MÜSAMAHA
BEDEN ÜLKESİNİN SULTANI HOŞGÖRÜ
126 | SEVGİ 159 | RIFK
KİŞİ SEVDİĞİYLE BERABERDİR ALLAH HER İŞTE ZARAFETİ SEVER
127 | MERHAMET 160 | GIYBET ve KOĞUCULUK
VARLIĞIN İLÂHÎ MAYASI KARDEŞ ETİ YEMEK GİBİ
128 | İNSANÎ SORUMLULUK 161 | DALKAVUKLUK
BÜYÜK EMANET ÇIKAR İÇİN YAPILAN YÜZSÜZLÜK
130 | TAKVA 162 | ALAY ETMEK
ALLAH’A KARŞI SORUMLULUK ŞUURU BELKİ DE ALAY EDİLEN DAHA HAYIRLIDIR!
131 | HUŞÛ 163 | İFTİRA
ALLAH’IN AZAMETİNİ HİSSETMEK DİL İLE İŞLENEN CİNAYET
132 | İHLÂS 164 | HÜSN-İ ZAN ve SÛ-İ ZAN
ALLAH İÇİN SAMİMİYET ZANNIN ÇOĞU GÜNAHTIR
133 | İHSAN 165 | TECESSÜS
ALLAH’I GÖRÜYORMUŞÇASINA YAŞAMAK KALBİ KEMİREN KURT
134 | H ASBÎLİK 166 | V ESVESE
HER DURUMDA ALLAH’IN RIZASINI GÖZETMEK ŞEYTANIN TELKİNİ
135 | H AYIR 167 | ALDATMAK
MÜMİNİN HER İŞİ HAYIRDIR; HAYIR BİZİ ALDATAN, BİZDEN DEĞİLDİR
ALLAH’TANDIR 168 | İSRAF
136 | SAADET ve ŞEKÂVET ALLAH İSRAF EDENLERİ SEVMEZ!
MUTLULUK ve MUTSUZLUK 169 | BENCİLLİK
138 | A ZİM ve SEBAT İNSANI KÜÇÜLTEN HASTALIK
MÜMİNİN AYIRICI VASFI 170 | İLTİMAS
139 | SABIR ADAM KAYIRMA
VAROLMA MÜCADELESİ
171 | İSTİSMAR
140 | H AYÂ DİNÎ ve İNSANÎ DEĞERLERİ ŞAHSÎ
İSLÂM AHLÂKININ ÖZÜ ÇIKARLARA ALET ETMEK
141 | İFFET 172 | M ÂLÂYÂNÎ
ÖZ SAYGI FAYDASIZ SÖZLER, LÜZUMSUZ İŞLER
173 | H ASET 205 | K ADIN ve EĞİTİM
İYİLİĞİ TÜKETEN ATEŞ İLİM HER MÜSLÜMAN’A FARZDIR
174 | İHANET 206 | BEDEN MAHREMİYETİ
NİFAK ALÂMETİ İNSANIN SAYGINLIĞI
175 | RİYA 207 | ENGELLİLİK
GÖSTERİŞ KARŞILIĞI CENNET OLAN AĞIR SINAV
176 | KÖTÜLÜK 208 | YAŞLILIK
ŞERRİN DİĞER ADI ERZEL-İ ÖMÜR
177 | ZULÜM 209 | Y ETİM
EN BÜYÜK GÜNAH TOPLUMUN UHDESİNDEKİ EN AĞIR
178 | DÜNYA ve ÂHİRET EMANET
BİZE DÜNYADA İYİLİK VER, ÂHİRETTE DE 210 | TOPLUMSAL HAYAT
İYİLİK VER! İNSAN İNSANA BİRLİKTE YAŞAMAK
179 | DÜNYEVÎLEŞME ve TAMAHKÂRLIK 212 | TOPLUMSAL DAYANIŞMA ve ÜLFET
GEÇİCİ OLANA GÖNÜL BAĞLAMAK MÜSLÜMANCA YAŞAMA SANATI
181 | ÖZENTİ 213 | ÖRF ve ÂDETLER
KENDİNE YABANCILAŞMA TOPLUMUN İYİ ve GÜZEL GÖRDÜKLERİ
214 | KOMŞU HAKKI
VI. BÖLÜM CEBRAİL’İN VASİYETİ
SOSYAL HAYAT -I- 216 | DOSTLUK
KİŞİ DOSTUNUN AHLÂKI ÜZEREDİR
183 | AİLE 217 | SELÂMLAŞMA
İNSANIN DÜNYADAKİ CENNETİ ARANIZDA SELÂMI YAYIN
184 | AİLE KURMAK 218 | HEDİYELEŞMEK
YUVA EDİNMEK SEVGİYİ ARTIRMANIN YOLU
185 | EVLENMEK 219 | H ASTA ZİYARETİ
HAYATI PAYLAŞMAK ŞİFA BEKLEYEN KARDEŞİN HAKKI
186 | EŞ 220 | YÖNETEN ve YÖNETİLEN
İNSANIN ÖTEKİ YARISI TOPLUMSAL DÜZENİN İKİ TEMEL UNSURU
187 | NİKÂH 222 | ADALET
AĞIR BİR SÖZLEŞME MÜLKÜN TEMELİ
188 | GERÇEK NİKÂH 223 | H AKLARA RİAYET
SAĞLAM YUVA İÇİN HER HAK SAHİBİNE HAKLARI VEREBİLMEK
189 | DÜĞÜN 224 | BARIŞ
EVLİLİK MERASİMİ SELÂM ve ESENLİK
190 | AİLE MAHREMİYETİ 225 | ŞİDDET
ÖZEL ALAN BİRLİĞE ve DİRLİĞE YÖNELEN TEHDİT
191 | EŞLER ARASI ÖZEL HAYAT 226 | EMR-İ Bİ’L-MA’RÛF NEHY-İ ANİ’L-MÜNKER
EN MAHREM BİRLİKTELİK İYİLİĞİ TEŞVİK KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMA
192 | ÇOCUK 227 | CİHAD
SEVGİ ve ŞEFKAT MEYVESİ ALLAH YOLUNDA MÜCADELE
193 | AD KOYMA 229 | SAVAŞ HUKUKU
EVLÂDIN ANNE BABA ÜZERİNDEKİ HAKKI BARIŞ ESASTIR
194 | ÇOCUK HAKLARI 230 | ESİRLERİN HUKUKU
KÜÇÜKLERİN DE HAKLARI VARDIR HERKESE ÖZGÜRLÜK
196 | ÇOCUK TERBİYESİ 231 | GAZİLİK
“HER DOĞAN FITRAT ÜZERE DOĞAR!” YA ŞEHİT YA GAZİ
197 | AİLE HUZURU 232 | ŞEHİTLİK
ŞİDDET DEĞİL ŞEFKAT ALLAH İÇİN ÖLÜMSÜZLEŞMEK
198 | BOŞANMA
ALLAH’I GAZABA GETİREN HELÂL VI. B Ö LÜM
199 | ANNE ve BABA SOSYAL HAYAT -II-
CENNETİN İKİ KAPISI
200 | SILA-İ RAHİM 235 | MUSİBETLER ve MÜMİN
AKRABALIK HUKUKU SABIR, METANET ve TESLİMİYET
201 | SÜT AKRABALIĞI 236 | TİCARET AHLÂKI
SÜTLE GELEN YAKINLIK ALIRKEN DE SATARKEN DE DÜRÜST OLMAK
202 | K ADIN 237 | HELÂL KAZANÇ
SAYGIN BİREY EL EMEĞİ, GÖZ NURU, ALIN TERİ
204 | K ADIN ve TOPLUM 238 | FAKİRLİK ve ZENGİNLİK
HAYATIN İÇİNDE DARLIK DA İMTİHANDIR VARLIK DA!
239 | DİLENCİLİK 269 | NESLİN KORUNMASI
İNSANI KÜÇÜLTEN YÜZSÜZLÜK ONURLU BİR NESİL
240 | ALIŞVERİŞTE ÖLÇÜ 270 | NESEP
DÜRÜST OLMAK KİMLİK ve AİDİYET
242 | HELÂL ve HARAM 271 | IRKÇILIK
ALLAH’IN KULLARI İÇİN KOYDUĞU SINIR KOKUŞMUŞ CÂHİLİYE ZİHNİYETİ
243 | MÜLKİYET 272 | HUKUKÎ İHTİLÂFLARIN ÇÖZÜMÜ
DOKUNULMAZ HAK SULH, HER ZAMAN HAYIRLIDIR
244 | ALIŞVERİŞ ÂDÂBI 274 | ŞAHİTLİK
ALDATMADAN DÜRÜSTÇE İNSANÎ BİR ÖDEV
245 | BORÇ 275 | Y EMİN
İNSANI ESİR EDEN YÜKÜMLÜLÜK ALLAH’I ŞAHİT TUTMAK
246 | ORTAKLIK 276 | SUÇ ve CEZA
BİRLİKTE İŞ YAPMANIN BEREKETİ KABAHATLER ve MÜEYYİDELER
247 | İCÂRE 277 | İYİLİK VE KÖTÜLÜK
KİRA AKDİ SOSYAL SORUMLULUKLAR ve MÜEYYİDELER
248 | K EFALET 278 | K EFARET
GÜVENCE ve DAYANIŞMA HATALARIN TELÂFİSİ
248 | V EKÂLET 279 | CİNAYET
VEKİL ASİL GİBİDİR BİR İNSANA KIYMAK BÜTÜN İNSANLIĞA
249 | FAİZ/RİBÂ KIYMAK GİBİDİR
ALLAH ALIŞVERİŞİ HELÂL, 280 | K ISAS
RİBAYI HARAM KILDI SUÇ ve CEZADA DENKLİK
250 | K AMU MALI 282 | K AN DAVASI
TÜYÜ BİTMEMİŞ YETİMİN HAKKI HUKUKU YOK SAYAN CAHİLİYE ÂDETİ
252 | RÜŞVET 283 | İNTİHAR
ALAN DA VEREN DE YANACAKTIR! ALLAH’IN VERDİĞİ CANA KIYMAK
253 | K ARABORSACILIK 284 | ZİNA
ZOR ZAMANLARIN İSTİSMARI ÖZ SAYGININ ve İFFETİN YİTİMİ
254 | HIRSIZLIK
BAŞKASININ MALINA TECAVÜZ VII. BÖLÜM
255 | KUMAR TARİH VE MEDENİYET -I-
ÖMRÜ ZAYİ ETMEK
256 | İFLAS 286 | PEYGAMBERLER
GERÇEK MÜFLİS ÂHİRET SERMAYESİNİ İNSANLIĞIN KUTLU REHBERLERİ
KAYBEDENDİR 287 | H Z. ÂDEM ve HZ. NUH
257 | Y İTİK MAL İNSANLIĞIN İKİ ATASI
BULANIN ELİNDEKİ KOR ATEŞ 288 | H Z. İBRÂHİM ve HZ. İSMÂİL
258 | H AYVAN HAKLARI BİR BABA OĞULUN TEVHİD SINAVI
HER CANLIYA RAHMET 289 | H Z. YAKUB ve HZ. YUSUF
259 | ETİ HELÂL OLAN HAYVANLAR KISSALARIN EN GÜZELİ
HELÂL İLE BESLENME, MURDARDAN 290 | H Z. MUSA ve HZ. HARUN
SAKINMA RİSALET ZİNCİRİNİN İKİ KARDEŞ HALKASI
260 | AVLANMA ÂDÂBI 291 | H Z. DÂVÛD ve HZ. SÜLEYMAN
ALLAH’IN ADINI ANARAK HÜKÜMDAR PEYGAMBERLER
261 | MİRAS ve VASİYET 292 | H Z. ZEKERİYYÂ, HZ. YAHYÂ, HZ. İSA
MÜLKİYETİN İNTİKALİ KAVMİ TARAFINDAN İHANETE UĞRAYAN
262 | TAZMİNAT ÜÇ NEBÎ
ZARARLARIN TELÂFİSİ 294 | HIZIR
263 | EMEK ANSIZIN GELEN İLÂHÎ YARDIM
KUTSAL OLAN ÇABA 294 | DİĞER PEYGAMBERLER
264 | DOKUNULMAZLIK NÜBÜVVET ZİNCİRİNİN HALKALARI
CAN, MAL, IRZ ve HANE MASUNİYETİ 295 | GEÇMİŞ ÜMMETLER
266 | EŞİTLİK TARİHİ İBRETLE OKUMAK
İNSANLAR TARAĞIN DİŞLERİ GİBİ 296 | FİRAVUN, HÂMÂN ve KÂRÛN
MÜSAVİDİR TEVHİDİN AMANSIZ ÜÇ DÜŞMANI
267 | KÖLELİK ve İNSAN HÜRRİYETİ 297 | H ABEŞİSTAN’A HİCRET ve
İNSANLAR HÜR DOĞAR ÂDİL HÜKÜMDAR NECÂŞÎ
268 | DİN HÜRRİYETİ 298 | CÂHİLİYE DEVRİ
DİNDE ZORLAMA YOKTUR ZULÜM, ZORBALIK, CEHALET
299 | CÂHİLİYE DEVRİ 331 | H Z. PEYGAMBER
BİLGİ KAYNAKLARI HİKMETLİ DAVETÇİ
300 | CÂHİLİYE DEVRİ 332 | H Z. PEYGAMBER
İNANÇ ve İBADETLER SAMİMİ ve BİLGE REHBER
302 | H Z. PEYGAMBER 334 | H Z. PEYGAMBER
AY YÜZLÜ, GÜL KOKULU SON ELÇİ EN GÜZEL MÜREBBİ
303 | H Z. PEYGAMBER’İN MÜBAREK İSİMLERİ 335 | BİAT
304 | H Z. PEYGAMBER BİR YÜREK SÖZLEŞMESİ
ALLAH’IN EN SEÇKİN KULU 336 | MUHACİR ve ENSAR
305 | H Z. PEYGAMBER İLK KUTLU İSLÂM NESLİ
SAYGIYA EN LÂYIK İNSAN 337 | SUFFE ASHÂBI
306 | H Z. PEYGAMBER’İN ÜSTÜNLÜKLERİ İLME ADANANLAR
307 | BİR İNSAN OLARAK HZ. PEYGAMBER 338 | MÜELLEFE-İ KULÛB
309 | BİR PEYGAMBER OLARAK ÖNCE KALPLERİN KAZANILMASI
HZ. MUHAMMED 339 | SAHÂBÎLER ARASI İHTİLÂFLAR
310 | H AK, ADALET VE ÖZGÜRLÜK PEYGAMBERİ FARKLI DÜŞÜNMEK İNSANIN
311 | H Z. PEYGAMBER’İN KONUŞMA TARZI TABİATI GEREĞİDİR
ZARİF, ÖLÇÜLÜ ve ANLAŞILIR
312 | H Z. PEYGAMBER’İN YEMEK ÂDÂBI VII. BÖLÜM
ACIKMADAN YEMEZDİ, DOYMADAN TARİH VE MEDENİYET -II-
KALKARDI
313 | H Z. PEYGAMBER’İN GİYİM TARZI 342 | İSRÂ ve Mİ’RAC
TEMİZ ve SADE MÛCİZEVÎ GECE YOLCULUĞU VE KULUN
314 | H Z. PEYGAMBER’İN EŞYALARI ALLAH’A YÜKSELİŞİ
İYİ KİMSE İÇİN İYİ MAL NE GÜZELDİR! 343 | HİCRET
315 | H Z. PEYGAMBER’İN EŞLERİ MUHACİR ALLAH’IN YASAKLARINI
MÜMİNLERİN ANNELERİ TERK EDENDİR
316 | EŞ ve BABA OLARAK HZ. PEYGAMBER 344 | H Z. PEYGAMBER’İN SAVAŞLARI
317 | H Z. PEYGAMBER’İN ÇOCUKLARI SAVAŞTA DA RAHMET
318 | H Z. PEYGAMBER’İN ÇOCUKLARLA VE 345 | BEDİR
GENÇLERLE MÜNASEBETİ ZULME KARŞI İLK ZAFER
ÇOCUKLARA: SEVGİ, ŞEFKAT ve İLTİFAT 346 | U HUD
GENÇLERE: ONUR, GÜVEN ve CESARET KAZANIRKEN KAYBETMEK
319 | H Z. PEYGAMBER’İN HİZMETİNDE 347 | HENDEK
BULUNANLAR MEDİNE MÜDAFAASI
HİZMETÇİLERİNİZ KARDEŞLERİNİZDİR! 348 | H AYBER’İN FETHİ
320 | H Z. PEYGAMBER’İN SAHÂBEYLE İLETİŞİMİ HAİNLERE SON DARBE
İÇTEN ve SAMİMİ DOSTLUK 348 | Bİ’R-İ MAÛNE
321 | SAHÂBÎLER ve HZ. PEYGAMBER İSLÂM DAVETÇİLERİNE KURULAN
SADAKAT ve İTAAT HAİN TUZAK
322 | SAHÂBÎLERİN HZ. PEYGAMBER SEVGİSİ 349 | HUDEYBİYE ANTLAŞMASI
TEZAHÜRLER BARIŞLA GELEN BÜYÜK ZAFER
323 | ARKADAŞ OLARAK HZ. PEYGAMBER 350 | HUNEYN GAZVESİ VE TÂİF KUŞATMASI
SADIK, SAMİMİ ve VEFAKÂR DERSLERLE YÜKLÜ İKİ SAVAŞ
324 | H Z. PEYGAMBER’İN 352 | MEKKE’NİN FETHİ
ÜMMETİNE DÜŞKÜNLÜĞÜ GÖNÜLLERİN FETHİ
ÜMMETİM! ÜMMETİM! 353 | MUTE
325 | İSLÂM ÜMMETİ BARIŞ ERLERİNDEN BİR ORDU
EN HAYIRLI ÜMMETSİNİZ 354 | V EDÂ HACCI
326 | H Z. PEYGAMBER HZ. PEYGAMBER’İN HAC GÜNLÜĞÜ
BİLGİ ve TECRÜBE İNSANI 355 | H Z. PEYGAMBER’İN
327 | H Z. PEYGAMBER MİRASI ve VASİYETİ
YAŞAYAN KUR’AN 356 | H Z. PEYGAMBER’İN VEFATI
328 | H Z. PEYGAMBER REFÎK-İ A’LÂ’YA!
DUYGULU ve DUYARLI İNSAN 357 | SAHTE PEYGAMBERLER
329 | H Z. PEYGAMBER NÜBÜVVETE YELTENEN SAHTEKÂRLAR
DUASI ÜMMETİNİ KUŞATAN NEBÎ 359 | H Z. PEYGAMBER ve YÖNETİM
330 | H Z. PEYGAMBER EMANET, EHLİYET, HAKKANİYET
ŞÜKREDEN BİR KUL
360 | H Z. PEYGAMBER DÖNEMİNDE 380 | AĞIZ ve DİŞ TEMİZLİĞİ
ARAP KABİLELERİ PEYGAMBERLERİN ORTAK SÜNNETİ
ALLAH ATALARLA ÖVÜNME ÂDETİNİ 381 | BEDEN BAKIMI ve TEMİZLİĞİ
KALDIRMIŞTIR BEDENİNİN SENİN ÜZERİNDE HAKKI VAR!
361 | H Z. PEYGAMBER DÖNEMİNDE 382 | U YKU
TOPLUMSAL YAPI UYKUNUZU BİR DİNLENME VESİLESİ KILDIK
EŞİT KARDEŞLER TOPLULUĞU 383 | GİYİM KUŞAM ve SÜSLENME ÂDÂBI
362 | H Z. PEYGAMBER DÖNEMİNDE TAKVA ELBİSESİNİ GİYEBİLMEK
MÜŞRİKLERLE HİKMETLİ MÜCADELE 384 | ŞAKALAŞMA ve EĞLENCE
363 | H Z. PEYGAMBER DÖNEMİNDE MEDİNE EĞLENİRKEN DE ÖLÇÜLÜ OLMALI
YAHUDİLERİYLE İLİŞKİLER 386 | BAYRAM
EHL-İ KİTAP’TAN KİM MÜSLÜMAN OLURSA SEVİNÇ ve COŞKU GÜNLERİ
ONA İKİ ECİR VARDIR
387 | YOLCULUK
365 | H Z. PEYGAMBER DÖNEMİNDE DÜNYADA BİR YOLCU GİBİ OLMAK
HIRİSTİYANLARLA İLİŞKİLER
388 | RESİM ve HEYKEL
KİM BİR ZİMMÎYE HAKSIZLIK EDERSE
TAPINMAK İÇİN DEĞİL
KIYAMETTE HASMI BENİM
389 | GÜZELLİK ve SANAT
366 | H Z. PEYGAMBER DÖNEMİNDE EHL-İ KİTAP
ALLAH GÜZELLİĞİ SEVER
DIŞINDAKİ İNANÇLAR
ALLAH’A EN SEVİMLİ DİN HANİF VE
VIII. B Ö L Ü M
MÜSAMAHAKÂR DİNDİR
EBEDİ HAYAT, ÂHİRET
367 | H Z. PEYGAMBER DÖNEMİNDE KADINLAR
HUKUKÎ GÜVENCEYE KAVUŞMA
392 | ÖLÜM
368 | H Z. PEYGAMBER DÖNEMİNDE GEÇİM DÜZEYİ
HER CAN ÖLÜMÜ TADACAKTIR
ÖLÇÜLÜ, DENGELİ ve SADE HAYAT
393 | CENAZE MERASİMİ
369 | H Z. PEYGAMBER DÖNEMİNDE KULLANILAN
ÂHİRET YOLCUSUNA SON GÖREV
EŞYALAR
394 | K ABİR
EŞYANIN DA HUKUKU VARDIR
EBEDİYETE AÇILAN KAPI
370 | H Z. PEYGAMBER DÖNEMİNDE TIP
395 | K ABİR ZİYARETİ
ALLAH HER HASTALIĞIN ŞİFASINI
SELÂM, DUA ve İBRET
VERMİŞTİR
396 | GELECEK ZAMAN
371 | ALLAH RESÛLÜ’NÜN DİLİNDE ŞEHİRLER
SONA YAKLAŞTIKÇA
MEDİNE KÖTÜLÜKLERİ BARINDIRMAZ
398 | K IYAMET
372 | VATAN ve MEMLEKET SEVGİSİ
SONSUZLUĞUN BAŞLANGICI
EY MEKKE SENDEN ÇIKARILMASAYDIM
ASLA SENİ TERK ETMEZDİM 399 | ÂHİRET
BEKÂ YURDUMUZ
373 | ÇEVRE
TABİAT BİZİM KARDEŞİMİZ 400 | ŞEFAAT
HZ. PEYGAMBER’İN DUASI
374 | SU
HAYAT KAYNAĞI 401 | CEHENNEME GİDEN YOLLAR
SÜFLİYAT ve BEHÎMÎ ARZULAR
375 | ŞEHİR ve EV
YAPILAN HER BİNA 402 | CEHENNEM
YAKITI İNSAN VE TAŞ OLAN AZAP YERİ
SAHİBİ İÇİN BİR SORUMLULUKTUR
403 | CENNETE GİDEN YOLLAR
376 | VAKIFLAR
SALİH AMELLER, YÜKSEK AHLÂKÎ
KESİNTİSİZ HAYIR
ERDEMLER
377 | BESLENME
404 | CENNET
MÜSLÜMAN ÖLÇÜLÜ YER
SONSUZ ESENLİK YURDU
378 | İÇECEKLER
İÇTİĞİMİZ SUDAN DA MESULÜZ
379 | SAĞLIK
EN BÜYÜK NİMET
TAKDİM

Hz. Peygamber’in sözlerini ve onun sünnetini çağlar ötesine taşı-


yan hadis ilmi, Müslümanlar için bütün zamanlarda ilgi odağı olmuş,
onların varlık, bilgi ve değer tasavvurlarına kaynaklık etmiştir. Aynı
zamanda, asr-ı saadeti bugüne taşıma gayretinin ana vasıtası olarak gö-
rülen hadisler konusunda muazzam külliyatlar vücuda getirilmiş, geniş
bir literatür oluşturulmuştur.
Söz konusu literatürün ve sahip olunan klasik hadis kaynaklarının
içinde bulunduğumuz zamana taşınması ve ümmetin istifadesine su-
nulması noktasında çeşitli çalışmalar yapılmaya devam edilmektedir.
Türkiye’de de Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren Allah Resûlü’nün
çağlar üstü örnekliğini ve mesajlarını günümüze nakletmek amacıyla
çeşitli eserler kaleme alınmıştır. Bu eserler zincirinin son halkası olan
ve Başkanlığımız tarafından yayınlanan Hadislerle İslam adlı eser, Hz.
Peygamber’in sünnetini ve hadislerini doğru anlama ihtiyacına bina-
en telif edilmiş, bunun yanında bu kıymetli mirası modern zamanın
problemlerini ve ihtiyaçlarını dikkate alarak sade ve anlaşılır bir dille
günümüz okuyucularına sunmuştur. Hadislerle İslam, kapsam, katılım,
altyapı, içerik ve üslup açısından kendisinden önce yayınlanan eserlere
nispetle farklı bir özellik arz etmekte ve ilmî değerinin yanında seçkin
bir hadis kaynağı olarak önemli bir boşluğu doldurmaktadır.
Yedi cilt halinde telif edilen, geniş bir mukaddime, giriş ve sekiz
ana bölümden oluşan Hadislerle İslam’da yer alan konular, yaşadığımız
çağın gerçeklerini, edebî zevkini, hassasiyetini, niteliğini dikkate alarak
tespit edilmiştir. Konuların işlenişinde öncelikle hadislerin âyetlerle ve
yine hadislerle izahı yöntemi takip edilmiştir. Konularına göre tasnif
edilen hadislerin klasik hadis kitaplarında olduğu üzere alt alta sıralan-
ması yerine konular belirli bir kurgu ve yazı bütünlüğü içerisinde yo-
rumlanarak sunulmuştur. Eserde yer alan bütün konuların baş kısmın-
da, başlıktan sonra, ortalama dört-beş hadise yer verilmiştir. “Serlevha
hadis” diye adlandırdığımız bu rivayetlerin sahabi ravisi, Arapça metni,
Türkçe tercümesi ve kaynağı da belirtilmiştir. Serlevha hadisler, mute-
ber kaynaklardan, sahih rivayetlerden ve konunun ana fikrini yansı-
tan hadislerden seçilmiştir. Serlevha hadislerin kısa ve ezberlenmesinin
kolay olmasına, ayrıca konuların bu hadisler çerçevesinde işlenmesine
olabildiğince dikkat edilmiştir.
Elinizdeki eser, Hadislerle İslam adlı eserde kullanılan, her bir konu
başlığı altında zikredilen hadislerin derlenmesiyle oluşturulmuştur. Ko-
nularına göre tasnif edilen ve 1601 rivayete yer verilen eser ile Hadislerle
İslam’ın özünü teşkil eden, muteber kaynaklardan derlenen bir “hadis
seçkisi” meydana getirilmiştir. Allah Resûlü’nün rahmet ve hikmet dolu
dünyasını keşfetmeye çağıran eserimizde yer alan her bir hadis ile ruh
ve mana dünyamızda, düşünce ufkumuzda yeni pencereler açılmasını
temenni ediyor ve eserimizi İslam ümmetinin ve tüm insanlığın istifa-
desine sunuyoruz.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

١
GİRİŞ

1
‫‪İSTİÂZE‬‬
‫‪ÂLEMLERİN RABBİNE SIĞINMAK‬‬

‫‪َ -١‬قا َل أَ ُبو ُه َر ْي َر َة‪ :‬إِ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن َي ْد ُعو َيقُو ُل‪” :‬اللَّ ُه َّم! إِنِّى أَ ُعو ُذ‬
‫َاق َو ُسو ِء ا ْلأَخْ لا َ ِق‪“.‬‬
‫َاق َوال ِّنف ِ‬‫بِكَ ِم َن الشِّ ق ِ‬

‫‪َ -٢‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬ف َق ْد ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬لَ ْي َل ًة ِم َن الْ ِف َراشِ‪َ ،‬فالْ َت َم ْس ُت ُه‪،‬‬
‫ان َو ُه َو َيقُو ُل‪:‬‬ ‫َف َو َق َع ْت َي ِدى َع َلى َب ْطنِ َق َد َم ْي ِه‪َ ،‬و ُه َو ِفى الْ َم ْس ِج ِد َو ُه َما َم ْن ُصو َب َت ِ‬
‫”اللَّ ُه َّم! أَ ُعو ُذ بِر َِضا َك ِم ْن َس َخ ِطكَ ‪َ ،‬وبِ ُم َعا َفاتِكَ ِم ْن ُعقُو َب ِتكَ ‪َ ،‬وأَ ُعو ُذ بِكَ ِم ْنكَ ‪،‬‬
‫لا َ أُ ْح ِصى َث َن ًاء َع َل ْيكَ ‪ ،‬أَنْ َت َك َما أَ ْث َن ْي َت َع َلى نَ ْف ِسكَ ‪“.‬‬

‫‪َ -٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َرةَ‪ ،‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪ s‬كَا َن َيقُو ُل‪” :‬اللَّ ُه َّم! إِنِّى أَ ُعو ُذ بِكَ ِم َن الْ َف ْق ِر‬
‫َوالْ ِقلَّ ِة َوال ِّذلَّ ِة‪َ ،‬وأَ ُعو ُذ بِكَ ِم ْن أَ ْن أَ ْظ ِل َم أَ ْو أُ ْظ َل َم‪“.‬‬

‫س َقا َل‪ :‬كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪ُ s‬ي َع ِّو ُذ الْ َح َس َن َوالْ ُح َس ْي َن‪َ ،‬و َيقُو ُل‪:‬‬ ‫‪َ -٤‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫ات اللَّ ِه ال َّتا َّم ِة‪ِ ،‬م ْن كُ ِّل‬
‫”إِ َّن أَ َباكُ َما كَا َن ُي َع ِّو ُذ بِ َها إ ِْس َم ِاعي َل َوإ ِْس َحاقَ ‪ ،‬أَ ُعو ُذ بِ َك ِل َم ِ‬
‫شَ ْي َط ٍان َو َها َّم ٍة‪َ ،‬و ِم ْن كُ ِّل َع ْينٍ َلا َّم ٍة‪“.‬‬

‫‪٢‬‬
İSTİÂZE
ÂLEMLERİN RABBİNE SIĞINMAK

1. Ebû Hüreyre, Allah Resûlü’nün (sav) şöyle dua ettiğini söylemek-


tedir: “Allah’ım! Bozgunculuktan, münafıklıktan ve kötü ahlâktan sana
sığınırım.”
(D1546 Ebû Dâvûd, Vitr, 32; N5473 Nesâî, İstiâze, 21)

2. Hz. Âişe anlatıyor: “Bir gece Allah Resûlü’nü (sav) yatakta bula-
madım, onu el yordamıyla aramaya başladım. O sırada elim ayakları-
nın tabanlarına değdi. Ayaklarını dikmiş vaziyette secde hâlindeydi ve
‘Allah’ım! Gazabından rızana, cezandan affına sığınırım. Senden sana sı-
ğınırım. Sana tüm övgüleri saysam yine de bitiremem. Sen kendini na-
sıl övdüysen öylesin.’ diye dua ediyordu.”
(M1090 Müslim, Salât, 222)

3.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


dua ediyordu: “Allah’ım! Fakirlikten, yokluktan ve zilletten sana sığını-
rım. Haksızlık etmekten ve haksızlığa uğramaktan da sana sığınırım.”
(D1544 Ebû Dâvûd, Vitr, 32)

4. İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) Hasan ile


Hüseyin için dua ederek şu sözlerle (onların başına gelebilecek kötülükler-
den) Allah’a sığınırdı: “Her tür şeytandan, haşereden, kem nazardan Allah’ın
tam kelimelerine (sonsuz iradesine ve hükmüne) sığınırım.” Sonra da “Ata-
nız İbrâhim de bu duayı oğulları İsmâil ile İshak için yapardı.” derdi.
(B3371 Buhârî, Enbiyâ, 10)

2
‫‪GİRİŞ‬‬

‫‪َ -٥‬ع ْن شُ َت ْي ِر ْبنِ شَ َكلٍ َع ْن أَبِي ِه شَ َك ِل ْبنِ ُح َم ْي ٍد َقا َل‪َٔ :‬ا َت ْي ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬ف ُق ْل ُت َيا‬
‫َر ُسو َل اللَّ ِه َعلِّ ْم ِنى َت َع ُّو ًذا أَ َت َع َّو ُذ بِ ِه‪َ .‬قا َل‪َ :‬فأَ َخ َذ بِ َك ِت ِفى َفقَا َل ”قُلِ اللَّ ُه َّم! إِنِّى أَ ُعو ُذ بِكَ‬
‫ِم ْن شَ ِّر َس ْم ِعى َو ِم ْن شَ ِّر َب َصرِى َو ِم ْن شَ ِّر لِ َسانِى َو ِم ْن شَ ِّر َق ْل ِبى َو ِم ْن شَ ِّر َم ِن ِّيى‪“.‬‬

‫‪َ -٦‬ع ْن َز ْي ِد ْبنِ أَ ْر َق َم َقا َل لا َ أُ َعلِّ ُم ُك ْم إِلا َّ َما كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ s‬ي َعلِّ ُم َنا َيقُو ُل‬
‫”اللَّ ُه َّم إِنِّى أَ ُعو ُذ بِكَ ِم َن الْ َع ْج ِز َوالْ َك َسلِ َوالْ ُبخْ لِ َوالْ ُج ْبنِ َوالْ َه َر ِم َو َع َذ ِ‬
‫اب الْ َق ْب ِر اللَّ ُه َّم‬
‫ا ِٓت نَ ْف ِسى َت ْق َوا َها َو َزكِّ َها أَنْ َت َخ ْي ُر َم ْن َزكَّا َها أَنْ َت َولِ ُّي َها َو َم ْولا َ َها اللَّ ُه َّم إِنِّى أَ ُعو ُذ بِكَ‬
‫اب لَ َها‪“.‬‬ ‫س لا َ َتشْ َب ُع َو ِع ْل ٍم لا َ َي ْن َف ُع َو َد ْع َو ٍة لا َ ُي ْس َت َج ُ‬
‫ِم ْن َق ْل ٍب لا َ َيخْ شَ ُع َو ِم ْن نَ ْف ٍ‬

‫‪BESMELE‬‬
‫‪HER HAYRIN ANAHTARI‬‬

‫‪َ -٧‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬كُ ُّل َكلَا ٍم أَ ْو أَ ْم ٍر ِذي َب ٍال َلا ُي ْف َت ُح‬
‫بِ ِذ ْك ِر اللَّ ِه َع َّز َو َج َّل َف ُه َو أَ ْب َت ُر‪ ،‬أَ ْو َقا َل أَ ْق َط ُع‪“.‬‬

‫‪َ -٨‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا أَ َك َل أَ َح ُدكُ ْم َط َعا ًما َف ْل َي ُق ْل‬
‫بِ ْس ِم اللَّه ِ‪َ ،‬ف ِٕا ْن ن َِس َي ِفى أَ َّولِ ِه َف ْل َي ُق ْل بِ ْس ِم اللَّ ِه ِفى أَ َّولِ ِه َوا ِٓخ ِر ِه‪“.‬‬

‫‪٣‬‬
GİRİŞ

5. Şüteyr b. Şekel’in naklettiğine göre, babası Şekel b. Humeyd şun-


ları anlatmıştı: “Hz. Peygamber’e (sav) giderek, ‘Ey Allah’ın Resûlü, ba-
na kendisiyle Allah’a sığınacağım bir dua öğret.’ dedim. Hz. Peygamber
omzumdan tuttu ve şöyle buyurdu: ‘De ki, Allah’ım! Kulağımın şerrin-
den, gözümün şerrinden, dilimin şerrinden, kalbimin şerrinden ve şeh-
vetimin şerrinden sana sığınırım.’”
(T3492 Tirmizî, Deavât, 74)

6. Zeyd b. Erkam şöyle demiştir: Ben size sadece Resûlullah’ın (sav)


bize öğrettiğini öğretiyorum. O şöyle derdi: “Allah’ım! Âcizlikten, tem-
bellikten, cimrilikten, korkaklıktan, ihtiyarlıktan, kabir azabından sana
sığınırım. Allah’ım! Nefsime takvasını (sorumluluk bilincini) nasip et
ve onu arındır; onu en iyi arındıracak olan sensin. Onun dostu ve veli-
si sensin. Allah’ım! Huşû duymayan kalpten, doymayan nefisten, fayda
vermeyen ilimden ve kabul olunmayan duadan sana sığınırım.”
(N5460 Nesâî, İstiâze, 13; M6906 Müslim, Zikir, 73)

BESMELE
HER HAYRIN ANAHTARI

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle bu-


7.

yurmuştur: “Yüce Allah’ı anarak başlanmayan her anlamlı söz veya iş,
bereketsizdir/sonuçsuzdur.”
(HM8697 İbn Hanbel, II, 360)

8.Hz. Âişe’nin rivayet ettiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle bu-
yurmuştur: “Biriniz yemek yiyeceği zaman ‘Bismillâh’ (Allah’ın adıyla)
desin. Eğer yemeğin başında besmele çekmeyi unutursa, ‘Bismillâhi fî
evvelihî ve âhirihî’ (Başında da sonunda da Allah’ın adıyla) desin.”
(T1858 Tirmizî, Et’ıme, 47)

3
‫‪GİRİŞ‬‬

‫‪َ -٩‬ع ْن َجابِ ٍر َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَ ْغ ِل ْق َبا َبكَ َوا ْذكُ ِر ْاس َم اللَّ ِه َف ِٕا َّن الشَّ ْي َطا َن لا َ‬
‫احكَ َوا ْذكُ ِر ْاس َم اللَّ ِه‪َ ،‬و َخ ِّم ْر إِن ََاء َك َو َل ْو بِ ُعو ٍد َت ْع ُر ُض ُه‬ ‫َي ْف َت ُح َبا ًبا ُم ْغ َلقًا‪َ ،‬وأَ ْط ِف ِم ْص َب َ‬
‫َع َل ْي ِه َوا ْذكُ ِر ْاس َم اللَّ ِه‪َ ،‬وأَ ْو ِك ِسق ََاء َك َوا ْذكُ ِر ْاس َم اللَّ ِه‪“.‬‬

‫اس ِمكَ‬ ‫‪َ -١٠‬عنِ الْ َب َرا ِء َٔا َّن ال َّن ِب َّي ‪ s‬كَا َن إِ َذا َٔا َخ َذ َمضْ َج َع ُه َقا َل ”اللَّ ُه َّم بِ ْ‬
‫وت‪َ “.‬وإِ َذا ْاس َت ْيق ََظ َقا َل ”الْ َح ْم ُد لِلَّ ِه الَّ ِذى أَ ْح َيانَا َب ْع َد َما أَ َما َت َنا‬
‫اس ِمكَ أَ ُم ُ‬‫أَ ْح َيا َوبِ ْ‬
‫َوإِلَ ْي ِه ال ُّنشُ و ُر‪“.‬‬

‫َقا َل‪:‬‬ ‫‪َ -١١‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪ :‬كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪ s‬إِ َذا أُ ْد ِخ َل الْ َم ِّي ُت الْ َق ْب َر‪،‬‬
‫”بِ ْس ِم اللَّ ِه‪َ .‬و َع َلى ِملَّ ِة َر ُس ِ‬
‫ول اللَّ ِه‪“.‬‬

‫‪H AMDELE‬‬
‫‪HER TÜRLÜ ÖVGÜ,‬‬
‫‪ÂLEMLERİN RABBİNE ÖZGÜ‬‬

‫‪َ -١٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬كُ ُّل أَ ْم ٍر ِذى َب ٍال‪ ،‬لا َ ُي ْب َدأُ ِفي ِه‬
‫بِالْ َح ْم ِد‪ ،‬أَ ْق َط ُع‪“.‬‬

‫‪٤‬‬
GİRİŞ

9.Câbir b. Abdullah’ın rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “(Evine girdiğin zaman) besmele çekerek kapı-
nı kapa. Çünkü şeytan (besmeleyle) kapanan bir kapıyı açamaz. Bes-
mele çekerek lambanı söndür. Besmele çekerek, (enine koyacağın) bir
tahta parçası ile de olsa kabını(n ağzını) ört. Yine besmele çekerek su
kabını(n ağzını da) ört.”
(D3731 Ebû Dâvûd, Eşribe, 22)

10.Berâ’dan nakledildiğine göre Hz. Peygamber (sav) yatağına yattı-


ğında, “Allâhümme bismike ahyâ ve bismike emût” (Allah’ım! Senin is-
minle yaşar, senin isminle ölürüm.) buyurur; uykudan uyandığında da
“Elhamdülillâhillezî ahyânâ ba’de mâ emâtenâ ve ileyhi’n-nüşûr” (Can-
larımızı aldıktan sonra bizi dirilten Allah’a hamdolsun; diriltmek yalnız
ona mahsustur.) buyururdu.
(M6887 Müslim, Zikir, 59)

11. İbn Ömer’in naklettiğine göre, cenaze kabre konulurken Hz.


Peygamber (sav) şöyle derdi: “Bismillâhi ve alâ milleti Resûlillâh” [(Se-
ni) Allah’ın adıyla ve Resûlullah’ın dini üzere (kabre koyuyoruz).]
(İM1550 İbn Mâce, Cenâiz, 38)

H AMDELE
HER TÜRLÜ ÖVGÜ,
ÂLEMLERİN RABBİNE ÖZGÜ

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre Allah Resûlü (sav) şöyle bu-


12.

yurmuştur: “Allah’a hamd ile başlanılmayan her önemli iş noksandır/


bereketsizdir.”
(İM1894 İbn Mâce, Nikâh, 19)

4
‫‪GİRİŞ‬‬

‫‪َ -١٣‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ ،s‬إِ َذا َرأَى َما ُي ِح ُّب َقا َل‪:‬‬
‫”الْ َح ْم ُد لِلَّ ِه الَّ ِذى بِ ِن ْع َم ِت ِه َت ِت ُّم َّ‬
‫الصالِ َح ُ‬
‫ات‪َ “.‬وإِ َذا َرأَى َما َي ْك َر ُه َقا َل‪” :‬الْ َح ْم ُد‬
‫لِلَّ ِه َع َلى كُ ِّل َح ٍال‪“.‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما أَنْ َع َم اللَّ ُه َع َلى َع ْب ٍد نِ ْع َم ًة َفقَا َل‪:‬‬ ‫‪َ -١٤‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫الْ َح ْم ُد لِلَّ ِه‪ ،‬إِلا َّ كَا َن الَّ ِذى أَ ْع َطا ُه أَ ْف َض َل ِم َّما أَ َخ َذ‪“.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه لَ َي ْر َضى َعنِ الْ َع ْب ِد‬ ‫‪َ -١٥‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫أَ ْن َيأْكُ َل ا ْلا َٔ ْك َل َة َف َي ْح َم َد ُه َع َل ْي َها‪ ،‬أَ ْو َيشْ َر َب الشَّ ْر َب َة َف َي ْح َم َد ُه َع َل ْي َها‪“.‬‬

‫‪َ -١٦‬ع ْن َٔابِى َمالِ ٍك ا ْلا َٔ ْش َع ِر ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ال ُّط ُهو ُر شَ ْط ُر‬
‫ِٕالاي َم ِان‪َ ،‬والْ َح ْم ُد لِلَّ ِه َت ْملا ُٔ الْ ِمي َزا َن َو ُس ْب َحا َن اللَّ ِه َوالْ َح ْم ُد لِلَّ ِه َت ْملا ٓ ِن –أَ ْو َت ْملا ُٔ– َما‬
‫ات َوالا َٔ ْرضِ‪“...‬‬ ‫الس َم َو ِ‬
‫َب ْي َن َّ‬

‫‪٥‬‬
GİRİŞ

13.Hz. Âişe şöyle demiştir: “Allah Resûlü (sav), hoşuna giden bir şey
gördüğünde, ‘Hamdolsun Allah’a ki yararlı şeyler O’nun nimetiyle ta-
mamlanır.’ der; hoşuna gitmeyen bir şey gördüğündeyse, ‘Her hâlükârda
Allah’a hamdolsun.’ derdi.”
(İM3803 İbn Mâce, Edeb, 55)

Enes’ten nakledildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle buyur-


14.

muştur: “Allah’ın verdiği nimet karşısında kulun “Elhamdülillâh” diye-


rek hamdetmesi, o nimetten daha değerlidir.”
(İM3805 İbn Mâce, Edeb, 55)

Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle bu-


15.

yurmuştur: “Allah Teâlâ, kulunun bir şey yedikten sonra hamdetmesin-


den veya bir şey içtikten sonra hamdetmesinden hoşnut olur.”
(M6932 Müslim, Zikir, 89)

16. Ebû Mâlik el-Eş’arî’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Temizlik imanın yarısıdır. ‘Elhamdülillâh’ mizanı doldu-
rur. ‘Sübhânallâh’ ve ‘Elhamdülillâh’ göklerle yer arasını doldururlar...”
(M534 Müslim, Tahâret, 1)

5
‫‪GİRİŞ‬‬

‫‪S ALVELE‬‬
‫‪YÜCE RESÛL’E SALÂT ve SELÂM‬‬

‫‪َ -١٧‬ح َّد َث َنا الْ َح َك ُم َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َع ْبد ال َّر ْح َمنِ ْبن أَبِي لَ ْي َلى َقا َل‪ :‬لَ ِق َي ِنى َك ْع ُب‬
‫ْب ُن ُع ْج َر َة َفقَا َل‪ :‬أَلا َ أُ ْه ِدى لَكَ َه ِد َّي ًة؟ إِ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬خ َر َج َع َل ْي َنا َف ُق ْل َنا‪َ :‬يا َر ُسو َل‬
‫ف ن َُصلِّى َع َل ْيكَ ؟ َقا َل‪” :‬قُولُوا اللَّ ُه َّم َص ِّل‬ ‫ف ن َُسلِّ ُم َع َل ْيكَ ‪َ ،‬ف َك ْي َ‬ ‫اللَّ ِه َق ْد َع ِل ْم َنا َك ْي َ‬
‫َع َلى ُم َح َّم ٍد‪َ ،‬و َع َلى ا ِٓل ُم َح َّم ٍد‪َ ،‬ك َما َصلَّ ْي َت َع َلى ا ِٓل إِ ْب َرا ِهي َم‪ ،‬إِنَّكَ َح ِمي ٌد َم ِجيدٌ‪.‬‬
‫اللَّ ُه َّم َبا ِر ْك َع َلى ُم َح َّم ٍد‪َ ،‬و َع َلى ا ِٓل ُم َح َّم ٍد‪َ ،‬ك َما َبا َر ْك َت َع َلى ا ِٓل إِ ْب َرا ِهي َم‪ ،‬إِنَّكَ‬
‫َح ِمي ٌد َم ِجيدٌ‪“.‬‬

‫‪َ -١٨‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َم ْس ُعو ٍد أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَ ْولَى ال َّنا ِ‬
‫س بِى َي ْو َم‬
‫الْ ِق َيا َم ِة أَ ْك َث ُر ُه ْم َع َل َّى َصلاَةً‪“.‬‬

‫‪َ -١٩‬ع ْن َع ِل ِّى ْبنِ أَبِى َطالِ ٍب َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬الْ َب ِخي ُل الَّ ِذى َم ْن‬
‫ُذ ِك ْر ُت ِع ْن َد ُه َف َل ْم ُي َص ِّل َع َل َّي‪“.‬‬

‫‪٦‬‬
GİRİŞ

S ALVELE
YÜCE RESÛL’E SALÂT ve SELÂM

17. Hakem’in işitip bize naklettiğine göre, Abdurrahman b. Ebû


Leylâ şöyle demiştir: “Kâ’b b. Ucre, benimle karşılaşınca, ‘Sana bir he-
diye vereyim mi?’ dedi (ve şöyle devam etti): ‘Bir gün Peygamber (sav)
yanımıza geldi. Biz, ‘Ey Allah’ın Resûlü! Sana nasıl selâm vereceğimi-
zi öğrendik. Peki, sana nasıl salavât getireceğiz?’ dedik. Allah Resûlü de
şöyle buyurdu: ‘Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed ailesine, tıpkı
İbrâhim ailesine rahmet eylediğin gibi rahmet et. Şüphesiz sen, övgüye
en lâyık ve şanı en yüce olansın. Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed
ailesine, tıpkı İbrâhim ailesine bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan
eyle! Şüphesiz sen övgüye en lâyık ve şanı en yüce olansın.’ deyin.”
(B6357 Buhârî, Deavât, 32; M908 Müslim, Salât, 66)

18.Abdullah b. Mes’ûd’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü insanların bana en yakını, bana en
çok salavât getirendir.”
(T484 Tirmizî, Vitr, 21)

Ali b. Ebû Tâlib’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


19.

yurmuştur: “Cimri, yanında anıldığım hâlde bana salavât getirmeyen


kimsedir.”
(T3546 Tirmizî, Deavât, 100)

6
‫‪GİRİŞ‬‬

‫‪َ -٢٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َت ْج َعلُوا ُب ُيو َت ُك ْم قُ ُبو ًرا َولا َ‬
‫َت ْج َعلُوا َق ْبرِى ِعي ًدا َو َصلُّوا َع َل َّي َف ِٕا َّن َصلا َ َت ُك ْم َت ْبلُ ُغ ِنى َح ْي ُث كُ ْن ُت ْم‪“.‬‬

‫‪َ -٢١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن َصلَّى َع َل َّي َو ِاح َد ًة َصلَّى‬
‫اللَّ ُه َع َل ْي ِه َعشْ ًرا‪“.‬‬

‫‪٧‬‬
GİRİŞ

20. Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Evlerinizi kabirlere çevirmeyin. Benim kabrimi de bayram ye-
ri hâline getirmeyin. Bana salavât getirin. Çünkü nerede olursanız olun,
salavâtınız bana ulaşır.”
(D2042 Ebû Dâvûd, Menâsik, 96, 97)

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


21.

buyurmuştur: “Bana bir kez salavât getirene Allah on kez salavât getirir
(rahmet eyler).”
(M912 Müslim, Salât, 70)

7
٨
I. BÖ L ÜM

ALLAH, ÂLEM, İNSAN ve DİN

8
‫‪A LLAH‬‬
‫‪ÂLEMLERİN RABBİ‬‬

‫ين َقالُوا لِل َّن ِب ِّي ‪َ :s‬يا ُم َح َّم ُد انْ ُس ْب لَ َنا َر َّبكَ ‪َ .‬فأَنْ َز َل‬
‫‪َ -٢٢‬ع ْن ُٔا َب ِّي ْبنِ َك ْع ٍب َٔا َّن الْ ُمشْ ِر ِك َ‬
‫الص َم ُد لَ ْم َي ِل ْد َولَ ْم ُيولَ ْد َولَ ْم َي ُك ْن لَ ُه كُ ُف ًوا أَ َحدٌ‪“.‬‬
‫اللَّ ُه َت َبا َر َك َو َت َعالَى ”قُ ْل ُه َو اللَّ ُه أَ َح ٌد اللَّ ُه َّ‬

‫‪َ -٢٣‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر‪َٔ ...‬ا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن َيقُو ُل إِ َذا أَ َخ َذ َمضْ َج َع ُه‪” :‬الْ َح ْم ُد‬
‫لِلَّ ِه الَّ ِذى َكفَانِى َوا َٓوانِى َوأَ ْط َع َم ِنى َو َسقَانِى َوالَّ ِذى َم َّن َع َل َّى َفأَ ْف َض َل َوالَّ ِذى أَ ْع َطانِى‬
‫َفأَ ْج َز َل‪ .‬الْ َح ْم ُد لِلَّ ِه َع َلى كُ ِّل َح ٍال‪ .‬اللَّ ُه َّم! َر َّب كُ ِّل شَ ْي ٍء َو َم ِلي َك ُه وإِلَ َه كُ ِّل شَ ْي ٍء‬
‫أَ ُعو ُذ بِكَ ِم َن ال َّنارِ‪“.‬‬

‫وسى َقا َل‪ :‬كُ َّنا َم َع ال َّن ِب ِّي ‪ِ s‬فى َس َف ٍر َف ُ‬


‫ك َّنا إِ َذا َع َل ْونَا َك َّب ْرنَا َفقَا َل‪:‬‬ ‫‪َ -٢٤‬ع ْن أَبِى ُم َ‬
‫”ا ْر َب ُعوا َع َلى أَنْف ُِس ُك ْم َف ِٕانَّ ُك ْم لا َ َت ْد ُعو َن أَ َص َّم َولا َ َغائِ ًبا‪َ ،‬ت ْد ُعو َن َس ِمي ًعا َب ِص ًيرا َقر ًِيبا‪“.‬‬

‫‪٩‬‬
A LLAH
ÂLEMLERİN RABBİ

22. Übey b. Kâ’b’ın naklettiğine göre; müşrikler Hz. Peygamber’e


(sav), “Yâ Muhammed! Rabbini bize tanıt.” dediler. Bunun üzerine Al-
lah Tebâreke ve Teâlâ İhlâs sûresini indirdi: “De ki, O Allah tektir, Allah
Samed’dir. (O hiçbir şeye muhtaç değildir ama bütün varlıklar O’na muh-
taçtır.) O, doğurmamış ve doğmamıştır. Hiçbir şey O’na denk değildir.”
(HM21538 İbn Hanbel, V, 133)

23.İbn Ömer’den rivayet edildiğine göre, Allah Resûlü (sav) yatağı-


na yattığı zaman şöyle dua ederdi. “Bana yeten, beni barındıran, beni
yediren ve içiren, bana iyilik edip (iyiliğini) arttıran, bana nimet verip
(nimetini) bollaştıran Allah’a hamdolsun. Her hâl ve durumda Allah’a
hamdolsun. Her şeyin Rabbi, hükümdarı ve ilâhı olan Allah’ım! Cehen-
nemden sana sığınırım.”
(D5058 Ebû Dâvûd, Edeb, 97, 98)

24. Ebû Musa (el-Eş’arî) anlatıyor: Bir yolculuk esnasında Hz. Peygam-
ber (sav) ile beraberdik. Her bir tepeye çıktığımızda (yüksek sesle) tekbir
getiriyorduk. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Kendinize
gelin! Siz sağır olan ve burada bulunmayan birisine seslenmiyorsunuz. (Bi-
lakis) Her şeyi işiten, gören ve çok yakın olan Allah’a sesleniyorsunuz.”
(B7386 Buhârî, Tevhîd, 9)

9
‫‪ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN‬‬

‫‪َ -٢٥‬ع ْن أَبِى َم ْس ُعو ٍد ]الأَنْ َصار ِِّى[ َقا َل‪ُ :‬ك ْن ُت َٔاضْ ر ُِب َم ْملُوكًا لِى َف َس ِم ْع ُت‬
‫َقائِلا ً ِم ْن َخ ْل ِفى َيقُو ُل‪ :‬ا ْع َل ْم أَ َبا َم ْس ُعو ٍد ا ْع َل ْم أَ َبا َم ْس ُعو ٍد َفالْ َتف ُّ‬
‫َت َف ِٕا َذا أَنَا بِ َر ُس ِ‬
‫ول‬
‫اللَّ ِه ‪َ s‬فقَا َل‪” :‬لَلَّ ُه َٔا ْق َد ُر َع َل ْيكَ ِم ْنكَ َع َل ْي ِه‪“.‬‬

‫‪َ -٢٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬يأْ ُم ُرنَا إِ َذا َٔا َخ َذ أَ َح ُدنَا‬
‫شي ٍء‬‫ين َو َر َّب َنا َو َر َّب كُ ِّل ْ‬ ‫ات َو َر َّب ا ْلا َٔ َر ِض َ‬
‫الس َم َو ِ‬ ‫َمضْ َج َع ُه أَ ْن َيقُو َل‪” :‬اللَّ ُه َّم َر َّب َّ‬
‫َفالِ َق الْ َح ِّب َوال َّن َوى َو ُم ْن ِز َل ال َّت ْو َرا ِة َوا ْل ِٕانْ ِجيلِ َوالْ ُق ْرا ِٓن أَ ُعو ُذ بِكَ ِم ْن شَ ِّر كُ ِّل ِذى شَ ٍّر‬
‫س َب ْع َد َك شَ ْي ٌء‬ ‫س َق ْب َلكَ شَ ْي ٌء َوأَنْ َت ا ْلا ٓ ِخ ُر َف َل ْي َ‬ ‫أَنْ َت ا ِٓخ ٌذ بِ َن ِ‬
‫اص َي ِت ِه أَنْ َت ا ْلا َٔ َّو ُل َف َل ْي َ‬
‫س ُدونَكَ شَ ْي ٌء‪“.‬‬ ‫س َف ْو َقكَ شَ ْي ٌء َوالْ َب ِاط ُن َف َل ْي َ‬ ‫َوال َّظا ِه ُر َف َل ْي َ‬

‫‪A LLAH’IN İSİM ve SIFATLARI‬‬


‫‪EN GÜZEL İSİMLER O’NUN‬‬

‫‪َ -٢٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” s‬يقُو ُل اللَّ ُه َع َّز َو َج َّل‪ :‬أَنَا ِع ْن َد َظ ِّن‬
‫ين َي ْذك ُُرنِى‪ ،‬إِ ْن َذك ََرنِى ِفى نَ ْف ِس ِه َذ َك ْرتُ ُه ِفى نَ ْف ِسى‪َ ،‬وإِ ْن‬ ‫َع ْب ِدى بِى َوأَنَا َم َع ُه ِح َ‬
‫َذك ََرنِى ِفى َمل ٍَٕا َذ َك ْرتُ ُه ِفى َمل ٍَٕا ُه ْم َخ ْي ٌر ِم ْن ُه ْم‪َ ،‬وإِ ْن َت َق َّر َب ِم ِّنى ِش ْب ًرا َت َق َّر ْب ُت إِلَ ْي ِه‬
‫ِذ َرا ًعا‪َ ،‬وإِ ْن َت َق َّر َب إِلَ َّى ِذ َرا ًعا َت َق َّر ْب ُت ِم ْن ُه َبا ًعا‪َ ،‬وإِ ْن أَ َتانِى َي ْم ِشى أَ َت ْي ُت ُه َه ْر َولَ ًة‪“.‬‬

‫‪١٠‬‬
ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN

25.Ebû Mes’ûd (el-Ensârî) anlatıyor: Bir gün kölemi dövüyordum ki


arkamdan birisi şöyle seslendi: “Şunu iyi bil Ebû Mes’ûd!” Bir de dön-
düm baktım ki Resûlullah (sav) bana şöyle söylüyor: “Şunu iyi bil Ebû
Mes’ûd! Allah’ın sana karşı gücü, senin bu köleye karşı olan güç ve kuv-
vetinden çok daha fazladır.”
(T1948 Tirmizî, Birr, 30)

26. Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: Resûlullah (sav), herhangi birimiz ya-
tağına yattığında şöyle dua etmesini bize emrederdi. “Allah’ım! Göklerin
ve yerlerin Rabbi! Rabbimiz, her şeyin Rabbi! Tane ve çekirdeği çatlatıp
yaran! Tevrat, İncil ve Kur’an’ı indiren! Her türlü kötülük sahibinin şer-
rinden sana sığınırım. Onu perçeminden tutan (kudreti altında bulun-
duran) sensin. Sen Evvel’sin, senden önce hiçbir şey yoktur. Sen Âhir’sin,
senden sonra da hiçbir şey olmayacaktır. Zâhir (varlığı delillerle apaçık
olan) sensin, varlığı seninkinden daha aşikâr hiçbir şey yoktur. Bâtın (ma-
hiyeti idrak edilemeyen, zâtı insanlar için gizli olan) sensin. Senin mahi-
yetinden daha gizli olan hiçbir şey yoktur.”
(T3400 Tirmizî, Deavât, 19; M6889 Müslim, Zikir, 61)

A LLAH’IN İSİM ve SIFATLARI


EN GÜZEL İSİMLER O’NUN

27. Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-
yurmuştur: “Yüce Allah buyuruyor ki: Kulum beni nasıl düşünüyorsa
ben öyleyim. O beni anarken ben onunla beraberim. O beni kendi başı-
na anarsa, ben de onu kendim anarım. O beni bir topluluk içinde anarsa,
ben onu daha hayırlı bir topluluk içinde anarım. O bana bir karış yakla-
şırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir
kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim.”
(M6805 Müslim, Zikir, 2)

10
‫‪ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN‬‬

‫ول اللَّه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن لِلَّ ِه تِ ْس َع ًة َوتِ ْس ِع َ‬


‫ين‬ ‫‪َ -٢٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪ d‬أ َّن َر ُس ِ‬
‫ْاس ًما‪ِ ،‬مائَ ًة إلا َو ِاحدًا‪َ ،‬م ْن أَ ْح َصا َها َد َخ َل الْ َج َّن َة‪“.‬‬

‫‪َ -٢٩‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َم ْس ُعو ٍد َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” ...‬إِ َّن اللَّ َه َج ِمي ٌل ُي ِح ُّب‬
‫الْ َج َما َل‪“...‬‬

‫ين‬ ‫‪َ -٣٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن لِلَّ ِه َت َعالَى تِ ْس َع ًة َوتِ ْس ِع َ‬
‫ْاس ًما ِمائَ ًة َغ ْي َر َو ِاح َد ٍة َم ْن أَ ْح َصا َها َد َخ َل الْ َج َّن َة‪ُ .‬ه َو اللَّ ُه الَّ ِذى لا َ إِلَ َه إِلا َّ ُه َو‬
‫السلا َ ُم الْ ُمؤ ِْم ُن الْ ُم َه ْي ِم ُن الْ َعزِي ُز الْ َج َّبا ُر الْ ُم َت َك ِّب ُر‬ ‫ُّوس َّ‬ ‫ال َّر ْح َم ُن ال َّر ِحي ُم الْ َم ِلكُ الْ ُقد ُ‬
‫ض الْ َب ِاس ُط‬ ‫اح الْ َع ِلي ُم الْقَابِ ُ‬ ‫اب ال َّر َّزا ُق الْ َف َّت ُ‬ ‫الْ َخالِ ُق الْ َبارِئُ الْ ُم َص ِّو ُر الْ َغفَّا ُر الْ َق َّها ُر الْ َو َّه ُ‬
‫يف الْ َخ ِب ُير الْ َح ِلي ُم‬ ‫الس ِمي ُع الْ َب ِص ُير الْ َح َك ُم الْ َع ْد ُل اللَّ ِط ُ‬ ‫ض ال َّر ِاف ُع الْ ُم ِع ُّز الْ ُم ِذ ُّل َّ‬
‫الْ َخ ِاف ُ‬
‫يب الْ َج ِلي ُل الْ َكرِي ُم‬ ‫يت الْ َح ِس ُ‬ ‫يظ الْ ُم ِق ُ‬ ‫الْ َع ِظي ُم الْ َغفُو ُر الشَّ ُكو ُر الْ َع ِل ُّي الْ َك ِب ُير الْ َح ِف ُ‬
‫يب الْ َو ِاس ُع الْ َح ِكي ُم الْ َو ُدو ُد الْ َم ِجي ُد الْ َب ِاع ُث الشَّ ِهي ُد الْ َح ُّق الْ َو ِكي ُل‬ ‫يب الْ ُم ِج ُ‬ ‫ال َّر ِق ُ‬
‫يت الْ َح ُّي‬ ‫الْ َق ِو ُّي الْ َم ِتي ُن الْ َولِ ُّي الْ َح ِمي ُد الْ ُم ْح ِصى الْ ُم ْب ِدئُ الْ ُم ِعي ُد الْ ُم ْح ِيى الْ ُم ِم ُ‬
‫الص َم ُد الْقَا ِد ُر الْ ُم ْق َت ِد ُر الْ ُم َق ِّد ُم الْ ُم َؤخِّ ُر الا َٔ َّو ُل ا ْلا ٓ ِخ ُر‬ ‫اج ُد الْ َو ِاح ُد َّ‬ ‫الْ َق ُّيو ُم الْ َو ِاج ُد الْ َم ِ‬
‫وف َمالِكُ الْ ُم ْل ِك ُذو‬ ‫اب الْ ُم ْن َت ِق ُم الْ َع ُف ُّو ال َّر ُء ُ‬ ‫ال َّظا ِه ُر الْ َب ِاط ُن الْ َوالِى الْ ُم َت َعالِى الْ َب ُّر ال َّت َّو ُ‬
‫الضا ُّر ال َّن ِاف ُع ال ُّنو ُر الْ َها ِدى‬ ‫الْ َجلا َ ِل َوا ْل ِٕا ْك َرا ِم الْ ُم ْق ِس ُط الْ َج ِام ُع الْ َغ ِن ُّي الْ ُم ْغ ِنى الْ َمانِ ُع َّ‬
‫الص ُبو ُر‪“.‬‬ ‫الْ َب ِدي ُع الْ َب ِاقى الْ َوار ُِث ال َّر ِشي ُد َّ‬
‫‪١١‬‬
ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN

28.Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Allah’ın, yüzden bir eksik, doksan dokuz ismi vardır.
Kim bu isimleri (öğrenip gereğiyle amel ederek) sayarsa cennete girer.”
(B2736 Buhârî, Şürût, 18)

29.Abdullah b. Mes’ûd’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Muhakkak ki Allah güzeldir, güzelliği sever...”
(M265 Müslim, Îmân, 147)

30. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Allah’ın, yüzden bir eksik, doksan dokuz ismi var-
dır. Kim bu isimleri (öğrenip gereğiyle amel ederek) sayarsa, cennete
girer. (Bu isimler şunlardır): O, kendisinden başka ilâh olmayan Al-
lah, er-Rahmân, er-Rahîm, el-Melik, el-Kuddûs, es-Selâm, el-Mü’min,
el-Müheymin, el-Azîz, el-Cebbâr, el-Mütekebbir, el-Hâlık, el-Bâri, el-
Musavvir, el-Gaffâr, el-Kahhâr, el-Vehhâb, er-Rezzâk, el-Fettâh, el-Alîm,
el-Kâbıd, el-Bâsıt, el-Hâfıd, er-Râfi’, el-Muizz, el-Müzill, es-Semî’, el-
Basîr, el-Hakem, el-Adl, el-Latîf, el-Habîr, el-Halîm, el-Azîm, el-Gafûr,
eş-Şekûr, el-Alî, el-Kebîr, el-Hafîz, el-Mukît, el-Hasîb, el-Celîl, el-Kerîm,
er-Rakîb, el-Mücîb, el-Vâsi’, el-Hakîm, el-Vedûd, el-Mecîd, el-Bâis, eş-
Şehîd, el-Hakk, el-Vekîl, el-Kavî, el-Metîn, el-Velî, el-Hamîd, el-Muhsî,
el-Mübdi, el-Muîd, el-Muhyî, el-Mümît, el-Hayy, el-Kayyûm, el-Vâcid,
el-Mâcid, el-Vâhid, es-Samed, el-Kâdir, el-Muktedir, el-Mukaddim, el-
Muahhir, el-Evvel, el-Âhir, ez-Zâhir, el-Bâtın, el-Vâlî, el-Müteâlî, el-Berr,
et-Tevvâb, el-Müntekım, el-Afüv, er-Raûf, Mâlikü’l-mülk, Zü’l-celâli ve’l-
ikrâm, el-Muksit, el-Câmi’, el-Ganî, el-Muğnî, el-Mâni’, ed-Dârr, en-
Nâfi’, en-Nûr, el-Hâdî, el-Bedî’, el-Bâkî, el-Vâris, er-Reşîd, es-Sabûr.”
(T3507 Tirmizî, Deavât, 82)

11
‫‪ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN‬‬

‫‪YARATILIŞ‬‬
‫‪YOKLUKTAN VARLIĞA‬‬

‫َقا َل‪َ :‬د َخ ْل ُت َع َلى ال َّن ِب ِّي ‪َ ... s‬قا َل ”كَا َن‬ ‫‪َ -٣١‬ع ْن ِع ْم َرا َن ْبنِ ُح َص ْينٍ‬
‫اللَّ ُه َولَ ْم َي ُك ْن شَ ْي ٌء َغ ْي ُر ُه‪“...‬‬

‫‪َ -٣٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة‪َ ...‬قا َل‪ :‬قُ ْل ُت‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! ِم َّم ُخ ِل َق الْ َخ ْل ُق؟ َقا َل‪ِ :‬‬
‫”م َن الْ َماء‪“.‬‬

‫َت الْ َملاَئِ َك ُة ِم ْن نُو ٍر َو ُخ ِل َق‬ ‫‪َ -٣٣‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ :s‬‬
‫”خ ِلق ِ‬
‫الْ َجا ُّن ِم ْن َمار ٍِج ِم ْن نَا ٍر َو ُخ ِل َق آ َد ُم ِم َّما ُو ِص َ‬
‫ف لَ ُك ْم‪“.‬‬

‫‪َ -٣٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬كُ ُّل َم ْولُو ٍد ُيو َل ُد َع َلى‬
‫الْ ِف ْط َر ِة‪َ ،‬فأَ َب َوا ُه ُي َه ِّو َدانِ ِه أَ ْو ُي َن ِّص َرانِ ِه أَ ْو ُي َم ِّج َسانِ ِه‪“...‬‬

‫وسى ا ْلا َٔ ْش َع ِر ُّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه َخ َل َق آ َد َم‬ ‫‪َ -٣٥‬ح َّد َث َنا أَ ُبو ُم َ‬
‫ض َج َاء ِم ْن ُه ُم‬ ‫ِم ْن َق ْب َض ٍة َق َب َض َها ِم ْن َج ِم ِيع ا ْلا َٔ ْر ِ‬
‫ض َف َج َاء َب ُنو آ َد َم َع َلى َق ْد ِر ا ْلا َٔ ْر ِ‬
‫يث َوال َّط ِّي ُب‪“.‬‬ ‫ض َوا ْلا َٔ ْس َو ُد َو َب ْي َن َذلِكَ َو َّ‬
‫الس ْه ُل َوالْ َح ْز ُن َوالْ َخ ِب ُ‬ ‫ا ْلا َٔ ْح َم ُر َوا ْلا َٔ ْب َي ُ‬

‫‪١٢‬‬
ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN

YARATILIŞ
YOKLUKTAN VARLIĞA

31.İmrân b. Husayn (ra), (çevre kabilelerden görüşmek üzere ba-


zı heyetler geldiğinde) Hz. Peygamber’in yanına girmiştim, Hz. Pey-
gamber (sav), (yaratılışın başlangıcına ilişkin kendisine sorulan bir soru
üzerine) ... şöyle buyurmuştur: “(Ezelde) Allah vardı ve O’ndan başka
hiçbir şey yoktu...”
(B3191 Buhârî, Bed’ü’l-halk, 1)

Ebû Hüreyre anlatıyor: “Ey Allah’ın Resûlü! Canlılar neden (hangi


32.

maddeden) yaratılmışlardır?” diye sordum. Resûlullah, “Sudan” buyurdu.


(T2526 Tirmizî, Sıfatü’l-cenne, 2)

33. Hz. Âişe’nin naklettiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle buyur-
muştur: “Melekler nurdan, cinler alevli ateşten, Âdem ise size (Kur’an’da)
tarif edildiği üzere (balçıktan) yaratılmıştır.”
(M7495 Müslim, Zühd, 60)

34. Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle

buyurmuştur: “Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra anne ve ba-
bası onu Yahudi, Hıristiyan veya Mecûsî yapar.”
(B1385 Buhârî, Cenâiz, 92)

35. Ebû Musa el-Eş’arî’nin bize naklettiğine göre, Allah Resûlü (sav)
şöyle buyurmuştur: “Allah, Âdem’i yeryüzünün her tarafından aldığı bir
miktar topraktan yarattı. Bu sebeple Âdemoğulları (renk ve tabiat yönün-
den) yeryüzü kadar (değişik şekillerde vücuda) geldiler. Onlardan kimi
kızıl, kimi beyaz, kimi siyah, kimi de bunların karışımı (melez); kimi yu-
muşak, kimi sert, kimi kötü, kimi de iyi (huylu olarak dünyaya) geldi.”
(D4693 Ebû Dâvûd, Sünnet, 16)

12
‫‪ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN‬‬

‫‪MELEKLER‬‬
‫‪ÂLEMLERİN NURDAN VARLIKLARI‬‬

‫َت الْ َملاَئِ َك ُة ِم ْن نُورٍ‪،‬‬ ‫‪َ -٣٦‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ :s‬‬
‫”خ ِلق ِ‬
‫ف لَ ُكم‪“.‬‬‫َو ُخ ِل َق الْ َجا ُّن ِم ْن َمار ٍِج ِم ْن نَارٍ‪َ ،‬و ُخ ِل َق آ َد ُم ِم َّما ُو ِص َ‬

‫‪َ -٣٧‬ع ْن أَبِى َذ ٍّر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِنِّى أَ َرى َما لا َ َت َر ْو َن َوأَ ْس َم ُع َما‬
‫الس َم َاء أَطَّ ْت َو ُح َّق لَ َها أَ ْن َت ِئ َّط‪َ .‬ما ِف َيها َم ْو ِض ُع أَ ْر َب ِع أَ َصابِ َع إِلا َّ‬
‫لا َ َت ْس َم ُعونَ‪ .‬إِ َّن َّ‬
‫اجدًا لِلَّ ِه‪“...‬‬ ‫َو َم َلكٌ َو ِ‬
‫اض ٌع َج ْب َه َت ُه َس ِ‬

‫ين‪،‬‬ ‫ض َس َّي ِ‬
‫اح َ‬ ‫‪َ -٣٨‬قا َل َع ْب ُد اللَّ ِه‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن لِلَّ ِه َملَائِ َك ًة ِفي ا ْلا َٔ ْر ِ‬
‫ُي َبلِّغُونِي ِم ْن أُ َّم ِتي َّ‬
‫السلَا َم‪“.‬‬

‫‪َ -٣٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪ :d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ي َت َعا َق ُبو َن ِفي ُك ْم َملاَئِ َك ٌة‬
‫بِاللَّ ْي ِل َو َملاَئِ َك ٌة بِال َّن َهارِ‪َ ،‬و َي ْج َت ِم ُعو َن ِفى َصلا َ ِة الْ َع ْص ِر َو َصلا َ ِة الْف َْجرِ‪ ،‬ثُ َّم َي ْع ُر ُج‬
‫ف َت َر ْك ُت ْم ِع َبا ِدى؟ َف َيقُولُو َن‪:‬‬ ‫ين َباتُوا ِفي ُك ْم َف َي ْسأَلُ ُه ْم‪َ ،‬و ْه َو أَ ْع َل ُم بهم‪َ ،‬ف َيقُو ُل‪َ :‬ك ْي َ‬
‫الَّ ِذ َ‬
‫َت َر ْك َنا ُه ْم َو ُه ْم ُي َصلُّونَ‪َ ،‬وأَ َت ْي َنا ُه ْم َو ُه ْم ُي َصلُّونَ‪“.‬‬

‫‪١٣‬‬
ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN

MELEKLER
ÂLEMLERİN NURDAN VARLIKLARI

36.Hz. Âişe’den nakledildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Melekler nurdan, cinler alevli ateşten, Âdem ise size
(Kur’an’da) tarif edildiği üzere (balçıktan) yaratılmıştır.”
(M7495 Müslim, Zühd, 60)

Ebû Zer’den nakledildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle buyur-


37.

muştur: “Ben sizin görmediklerinizi görür, işitmediklerinizi duyarım.


Gök sarsıldı. Nasıl sarsılmasın ki! Semada, bir meleğin Allah için secde-
ye kapanmadığı dört parmaklık bir yer dahi yoktur.”
(İM4190 İbn Mâce, Zühd, 19)

38. Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, Allah


Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın yeryüzünde dolaşan melek-
leri vardır. Onlar, ümmetimden bana selâm getirirler.”
(HM3666 İbn Hanbel, I, 387)

39.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Gece ve gündüz melekleri dönüşümlü olarak aranızda
bulunurlar. Bu melekler sabah ve ikindi namazlarında buluşurlar. Son-
ra gece boyu sizinle bulunan melekler yükselirler. Allah, durumlarını
çok iyi bildiği hâlde insanları onlara sorar: ‘Siz ayrıldığınızda kullarım
ne yapıyordu?’ Melekler de ‘Yanlarına vardığımızda da oradan ayrıldığı-
mız sırada da namaz kılıyorlardı.’ derler.”
(B7429 Buhârî, Tevhîd, 23)

13
‫‪ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN‬‬

‫‪CİNLER‬‬
‫‪ALLAH’IN GÖRÜNMEYEN KULLARI‬‬

‫س‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن َيقُو ُل‪” :‬اللَّ ُه َّم! لَكَ أَ ْس َل ْم ُت‪،‬‬ ‫‪َ -٤٠‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َوبِكَ آ َم ْن ُت‪َ ،‬و َع َل ْيكَ َت َوكَّ ْل ُت‪َ ،‬وإِلَ ْيكَ أَنَ ْب ُت‪َ ،‬وبِكَ َخ َ‬
‫اص ْم ُت‪ ،‬اللَّ ُه َّم! إِنِّى أَ ُعو ُذ‬
‫س‬ ‫وت‪َ ،‬والْ ِج ُّن َو ِٕالانْ ُ‬ ‫بِ ِع َّزتِكَ لا َ إِلَ َه إِلا َّ أَنْ َت أَ ْن تُ ِضلَّ ِنى‪ ،‬أَنْ َت الْ َح ُّي الَّ ِذى لا َ َي ُم ُ‬
‫َي ُموتونَ‪“.‬‬

‫‪َ -٤١‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪ :‬قُ ْل ُت‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! إِ َّن الْ ُك َّها َن كَانُوا ُي َح ِّدثُونَ َنا بِالشَّ ْى ِء‬
‫َف َن ِج ُد ُه َحقًّا‪َ ،‬قا َل‪” :‬تِ ْلكَ الْ َك ِل َم ُة الْ َح ُّق‪َ ،‬يخْ َطف َُها الْ ِج ِّن ُّي َف َي ْق ِذفُ َها ِفى أُ ُذ ِن َولِ ِّي ِه‪،‬‬
‫َو َيزِي ُد ِف َيها ِمائَ َة َك ْذ َب ٍة‪“.‬‬

‫الص ْب َي ِان إِ َذا ُولِدُوا‪َ ،‬ف َت ْد ُعو لَ ُه ْم بِالْ َب َرك َِة‪.‬‬
‫‪َ -٤٢‬ع ْن َعائِشَ َة‪ ،‬ان ََّها كَان َْت تُ ْؤ َتى بِ ِّ‬
‫وسى‬ ‫وسى َف َسالَ ْت ُه ْم َعنِ الْ ُم َ‬ ‫َفاُتِ َي ْت بِ َص ِب ِّي‪َ ،‬ف َذ َه َب ْت َت َض ُع و َِسا َد َت ُه‪َ ،‬ف ِٕا َذا َت ْح َت َراْ ِس ِه ُم َ‬
‫اخ َذ ِت الْ ُموسى َف َر َم ْت بِ َها‪َ ،‬ون ََه ْت ُه ْم َع ْن َها َو َقالَ ْت‪ :‬إِ َّن‬ ‫؟ َفقَالُوا‪ :‬ن َْج َعلُ َها ِم َن الْ ِج ِّن‪َ .‬ف َ‬
‫َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن َي ْك َر ُه ال ِّط َي َر َة َو ُي ْب ِغ ُض َها‪َ .‬وكَان َْت َعائِشَ ُة َت ْن َهى َع ْن َها‪.‬‬

‫‪١٤‬‬
ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN

CİNLER
ALLAH’IN GÖRÜNMEYEN KULLARI

40. İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle derdi:
“Allah’ım! Sana teslim oldum, sana inandım, sana tevekkül ettim ve sa-
na yöneldim. Senin yardımınla mücadele (gücü elde) ettim. Allah’ım! Be-
ni saptırmaman için senin yüceliğine sığınıyorum. Zira senden başka ilâh
yoktur. Sen ölmeyecek olan dirisin, cinler ve insanlar ise ölümlüdürler.”
(M6899 Müslim, Zikir, 67)

41.Hz. Âişe anlatıyor: “Yâ Resûlallah! Kâhinler bize bir şeyler söy-
lerdi de dedikleri gerçek çıkardı.” dedim. Bunun üzerine Hz. Peygam-
ber (sav) şöyle buyurdu: “Bu doğru olan sözü bir cin elde eder ve dos-
tunun kulağına fısıldar. O da buna yüz yalan katar!”
(M5816 Müslim, Selâm, 122)

42. Hz. Âişe’den nakledildiğine göre, çocuklar doğduğu zaman kendi-


sine getirilir, bereket için onlara dua ederdi. Bir gün bu maksatla yeni do-
ğan bir çocuk getirildi. Hz. Âişe çocuğu yatağına yatırırken yastığının al-
tında bir ustura gördü. Oradakilere bunun ne olduğunu sordu. Onlar da,
“Çocuğu cinlerden korumak için onu koyuyoruz.” dediler. Bunun üzerine
Hz. Âişe usturayı alıp attı ve “Allah’ın Resûlü (sav) uğursuzluk düşüncesini
çirkin görür ve bundan nefret ederdi.” diyerek bu davranışı yasakladı.
(EM912 Buhârî, el-Edebü’l-müfred, 314)

14
‫‪ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN‬‬

‫‪َ -٤٣‬ع ْن َي ْح َيى ْبنِ َج ْع َد َة َقا َل‪ :‬كَا َن َخالِ ُد ْب ُن الْ َولِي ِد َي ْف َز ُع ِم َن اللَّ ْي ِل َح َّتى‬
‫يب أَ َحدًا‪َ ،‬فشَ َكا َذلِكَ إِلَى ال َّن ِب ِّي ‪s‬‬ ‫َيخْ ُر َج َو َم َع ُه َس ْي ُف ُه‪َ ،‬ف ُخ ِش َي َع َل ْي ِه أَ ْن ُي ِص َ‬
‫َفقَا َل‪” :‬إِ َّن ِج ْبرِي َل َقا َل لِي‪ :‬إِ َّن ِع ْفرِي ًتا ِم َن الْ ِج ِّن َي ِكي ُد َك‪َ ،‬ف ُق ْل‪ :‬أَ ُعو ُذ بِ َك ِل َم ِ‬
‫ات اللَّ ِه‬
‫الس َما ِء َو َما َي ْع ُر ُج ِف َيها‪،‬‬ ‫اج ٌر ِم ْن شَ ِّر َما َي ْن ِز ُل ِم َن َّ‬ ‫ال َّتا َّم ِة الَّ ِتي لا َ ُي َجا ِو ُزه َّن َب ٌّر َولا َ َف ِ‬
‫ض َو َما َيخْ ُر ُج ِم ْن َها‪َ ،‬و ِم ْن شَ ِّر ِف َتنِ اللَّ ْي ِل َوال َّن َهارِ‪َ ،‬و ِم ْن شَ ِّر‬‫َو ِم ْن شَ ِّر َما َذ َرأَ ِفي ا ْلا َٔ ْر ِ‬
‫كُ ِّل َطار ٍِق إِلا َّ َطا ِر ًقا َي ْط ُر ُق بِ َخ ْي ٍر َيا َر ْح َم ُن‪“.‬‬

‫‪ŞEYTAN‬‬
‫‪İNSANIN EZELÎ DÜŞMANI‬‬

‫س‪َ ... :‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن الشَّ ْي َطا َن َي ْجرِى ِم َن ا ْل ِٕانْ َس ِان‬
‫‪َ -٤٤‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫َم ْج َرى ال َّد ِم‪“.‬‬

‫يس‬‫‪َ -٤٥‬ع ْن أَبِي َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬إِ َّن إِ ْب ِل َ‬
‫اح ِفي ِه ْم َفقَا َل‬ ‫َقا َل لِ َر ِّب ِه‪ :‬بِ ِع َّزتِكَ َو َجلَالِكَ َلا أَ ْب َر ُح أُ ْغوِي َب ِني آ َد َم َما َدا َم ْت ا ْلا َٔ ْر َو ُ‬
‫]له[ اللَّ ُه‪َ :‬ف ِب ِع َّزتِي َو َجلالِي لا َ أَ ْب َر ُح أَ ْغ ِف ُر لَ ُه ْم َما ْاس َت ْغف َُرونِي‪“.‬‬

‫‪١٥‬‬
ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN

43. Yahyâ b. Ca’de’nin naklettiğine göre, Hâlid b. Velîd, geceleri kılı-


cını yanına alarak dışarı çıkacak kadar korkar hâle gelmişti. Bu durumda
birisine zarar verebileceğinden endişe edilince, Hz. Peygamber’e (sav)
gelerek, yaşadığı durumdan şikâyetini arz etti. Resûlullah (sav) şöyle
buyurdu: “Cebrail bana demişti ki, ‘Cinlerden bir ifrit senin için tuzak
kurmaya çalışıyor, (bu yüzden) şöyle dua et: Gökten inen ve yerden
yükselen kötülüklerin şerrinden, yeryüzünde yerleşen (yaşayan) ve ye-
rin altından çıkan şeylerin şerrinden, gece ve gündüzün fitnelerinin şer-
rinden, hayırlı olanların dışında her türlü aniden ortaya çıkan durum-
dan, Allah’a ve hiçbir iyinin ve kötünün ulaşamayacağı Allah’ın yüce
kelimelerine (sonsuz iradesine ve hükmüne) sığınırım, Ey Rahmân!”
(MŞ23589 İbn Ebû Şeybe, Musannef, Tıb, 28; MA19831 Abdürrezzâk, Musannef, XI, 35)

ŞEYTAN
İNSANIN EZELÎ DÜŞMANI

Enes’ten nakledildiğine göre ... Allah Resûlü (sav) şöyle buyur-


44.

muştur: “Şeytan, kanın dolaştığı gibi insanın içinde dolaşır.”


(M5678 Müslim, Selâm, 23: B3281 Buhârî, Bed’ü’l-halk, 11)

45. Ebû Saîd el-Hudrî’nin işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-
muştur: “İblis, Rabbine ‘Senin izzetin ve celâlin üzerine yemin ederim ki
ruhları (bedenlerinde) olduğu sürece âdemoğullarını saptırmaya devam
edeceğim.’ demiş, Allah da ‘İzzetim ve celâlim hakkı için, onlar af diledik-
leri sürece ben de onları bağışlayacağım.’ karşılığını vermiştir.”
(HM11264 İbn Hanbel, III, 29)

15
‫‪ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN‬‬

‫‪َ -٤٦‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َم ْس ُعو ٍد َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن لِلشَّ ْي َط ِان لَ َّم ًة‬
‫يب بِالْ َح ِّق َوأَ َّما لَ َّم ُة‬‫بِا ْبنِ آ َد َم َولِ ْل َم َل ِك لَ َّم ًة َفأَ َّما لَ َّم ُة الشَّ ْي َط ِان َف ِٕاي َعا ٌد بِالشَّ ِّر َو َت ْك ِذ ٌ‬
‫الْ َم َل ِك َف ِٕاي َعا ٌد بِالْ َخ ْي ِر َو َت ْص ِدي ٌق بِالْ َح ِّق َف َم ْن َو َج َد َذلِكَ َف ْل َي ْع َل ْم أَنَّ ُه ِم َن اللَّ ِه َف ْل َي ْح َم ِد‬
‫اللَّ َه َو َم ْن َو َج َد ا ْلأُخْ َرى َف ْل َي َت َع َّو ْذ بِاللَّ ِه ِم َن الشَّ ْي َط ِان ]ال َّر ِجي ِم[‪“.‬‬

‫‪َ -٤٧‬ع ْن َس ْب َر َة ْبنِ أَبِى َفا ِك ٍه َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬إِ َّن الشَّ ْي َط َ‬
‫ان‬
‫َق َع َد ِلا ْبنِ آ َد َم بِأَ ْط ُر ِق ِه َف َق َع َد لَ ُه بِ َطرِيقِ ا ْل ِٕا ْسلا َ ِم َفقَا َل‪ :‬تُ ْس ِل ُم َو َت َذ ُر ِدي َنكَ َو ِد َين آ َبائِكَ‬
‫َوآ َبا ِء أَبِيكَ َف َع َصا ُه َفأَ ْس َل َم‪“...‬‬

‫‪َ -٤٨‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن الْ ُمؤ ِْم َن لَ ُي ْن ِضي شَ َي ِاطي َن ُه َك َما‬
‫ُي ْن ِضي أَ َح ُدكُ ْم َب ِع َير ُه ِفي َّ‬
‫الس َفرِ‪“.‬‬

‫‪İNSAN‬‬
‫‪MÜKERREM VARLIK‬‬

‫اس َم َعا ِدنُ‪ِ ،‬خ َيا ُر ُه ْم ِفي‬


‫‪َ -٤٩‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ال َّن ُ‬
‫الْ َجا ِه ِل َّي ِة ِخ َيا ُر ُه ْم ِفي ا ْل ِٕا ْسلَا ِم‪ ،‬إِ َذا َف ُق ُهوا ِفى ال ِّدينِ ‪“.‬‬

‫‪١٦‬‬
ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN

46. Abdullah b. Mes’ûd’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Âdemoğluna şeytan da melek de yaklaşır. Şeytanın
yaklaşması, kötülüğe yönlendirmek ve hakkı yalanlatmak şeklindedir.
Meleğin yaklaşması ise iyiliğe yönlendirmek ve hakkı doğrulatmak şek-
lindedir. Kim böyle (meleğin telkinini) hissederse bunun Allah’tan ol-
duğunu bilsin ve Allah’a hamdetsin. Kim de diğerini (şeytanın vesvese-
sini) hissederse, taşlanmış ve kovulmuş şeytandan Allah’a sığınsın.”
(T2988 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 2)

47.Sebre b. Ebû Fâkih’in işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Şeytan, her fırsatta âdemoğlunun karşısına çıkar. İslâm’a
giden yolda da önüne çıkar ve ‘Sen şimdi Müslüman olup dinini, baba-
nın ve atalarının dinini terk mi edeceksin?’ der. O kişi şeytanı dinlemez
ve Müslüman olur...”
(N3136 Nesâî, Cihâd, 19)

48. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Mümin, tıpkı sizden birinin yolculukta devesini yorduğu
gibi, şeytanlarını yorar (zayıf düşürür).”
(HM8927 İbn Hanbel, II, 380)

İNSAN
MÜKERREM VARLIK

49.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “İnsanlar madenlerdir. İslâm’dan önce iyi olanları
İslâm’dan sonra da iyidir. Yeter ki dinlerini iyi kavrasınlar.”
(HM9068 İbn Hanbel, II, 391)

16
‫‪ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN‬‬

‫‪َ -٥٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل َقا َل ال َّن ِب ُّي ‪” s‬كُ ُّل َم ْولُو ٍد ُيولَ ُد َع َلى الْ ِف ْط َر ِة‪،‬‬
‫َفأَ َب َوا ُه ُي َه ِّو َدانِ ِه أَ ْو ُي َن ِّص َرانِ ِه أَ ْو ُي َم ِّج َسانِ ِه‪“.‬‬

‫‪ -٥١‬أَ َّن َع ْب َد اللَّ ِه ْب َن ُع َم َر َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬إِنَّ َما ال َّن ُ‬
‫اس‬
‫كَا ْل ِٕابِلِ الْ ِمائَ ِة لا َ َت َكا ُد َت ِج ُد ِف َيها َر ِاح َل ًة‪“.‬‬

‫‪َ -٥٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪ d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ق ْد أَ ْذ َه َب اللَّ ُه َع ْن ُك ْم ُع ِّب َّي َة‬
‫اب‪“.‬‬ ‫اس َب ُنو آ َد َم َوآ َد ُم ِم ْن تُ َر ٍ‬ ‫الْ َجا ِه ِل َّي ِة َوفَخْ َر َها بِا ْلا ٓ َبا ِء‪ُ ،‬م ْؤ ِم ٌن َت ِق ٌّي َو َف ِ‬
‫اج ٌر شَ ِق ٌّي‪َ ،‬وال َّن ُ‬

‫‪RUH‬‬
‫‪HAYAT İKSİRİ‬‬

‫‪َ -٥٣‬عنِ ا ْبنِ َم ْس ُعو ٍد ‪َ d‬قا َل كُ ْن ُت َم َع ال َّن ِب ِّي ‪ِ s‬فى َح ْر ٍث بِالْ َم ِدي َن ِة‪َ ،‬و ْه َو َي َت َوكَّأُ‬
‫وح‪َ .‬و َقا َل َب ْع ُض ُه ْم لا َ ت َْسأَلُو ُه‬ ‫يب‪َ ،‬ف َم َّر بِ َن َف ٍر ِم َن الْ َي ُهو ِد َفقَا َل َب ْع ُض ُه ْم َسلُو ُه َعنِ ال ُّر ِ‬
‫َع َلى َع ِس ٍ‬
‫وح‪َ .‬فقَا َم َسا َع ًة َي ْن ُظ ُر‬ ‫لا َ ُي ْس ِم ْع ُك ْم َما َت ْك َر ُهونَ‪َ .‬فقَا ُموا إِلَ ْي ِه َفقَالُوا َيا أَ َبا الْق ِ‬
‫َاس ِم َح ِّد ْث َنا َعنِ ال ُّر ِ‬
‫وحى إِلَ ْي ِه‪َ ،‬ف َتأَخَّ ْر ُت َع ْن ُه َح َّتى َص ِع َد الْ َو ْح ُي‪ ،‬ثُ َّم َقا َل َو َي ْسأَلُونَكَ َعنِ ال ُّر ِ‬
‫وح قُ ِل‬ ‫َف َع َر ْف ُت أَنَّ ُه ُي َ‬
‫وح ِم ْن أَ ْم ِر َر ِّبى‪.‬‬
‫ال ُّر ُ‬

‫‪١٧‬‬
ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN

50.Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Her doğan fıtrat üzerine doğar; sonra anası
ile babası onu ya Yahudi ya Nasrânî yahut Mecûsî yaparlar.”
(B1385 Buhârî, Cenâiz, 92)

51. Abdullah b. Ömer şöyle demiştir: Ben Resûlullah’tan (sav) şunu


işittim: “İnsanlar yüzlerce deveye benzer; içlerinde neredeyse bir tane
binek devesi bulamazsın!”
(B6498 Buhârî, Rikâk, 35)

52. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Allah, câhiliye gururunu ve atalarla övünme âdetini orta-
dan kaldırmıştır. ‘Takva sahibi mümin’ ve ‘bedbaht günahkâr’ (ayrımı var-
dır). İnsanlar Âdem’in çocuklarıdır, Âdem ise topraktan yaratılmıştır.”
(T3956 Tirmizî, Menâkıb, 74)

RUH
HAYAT İKSİRİ

53. Abdullâh b. Mes’ûd anlatıyor: Ben Medine’de Peygamber’le bir-


likte bir tarladaydık. O (sav) hurma dalından bir değneğe dayanıyor-
du. O sırada birkaç Yahudi’ye rastladı. Onların bazısı, ‘ona ruhu sorun.”
derken, bazısı da, ‘Hayır, bunu sormayın, olur ki hoşunuza gitmeyecek
bir cevap verir.’ dediler. Derken kalkıp geldiler ve, “Yâ Eba’l-Kâsım! Bi-
ze ruhtan bahset!” dediler. Bunun üzerine Resûlullah bir müddet bek-
ledi. Ben, o esnada kendisine vahiy geldiğini fark ettim. Bu yüzden va-
hiy tamamlanıncaya kadar biraz geriye çekildim. Nihayet Rasulullah,
“Sana ruhu sorarlar. De ki, ruh, Rabbimin emrindendir...” (el-İsrâ: 17, 85)
âyetini okudu.
(B7297Buhârî, İ’tisâm, 3)

17
‫‪ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN‬‬

‫اس َم َعا ِد ُن َك َم َعا ِد ِن الْ ِف َّض ِة َوال َّذ َه ِب‬ ‫يث َي ْر َف ُع ُه َقا َل ”ال َّن ُ‬ ‫‪َ -٥٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة بِ َح ِد ٍ‬
‫اح ُج ُنو ٌد ُم َج َّن َد ٌة َف َما‬‫ِخ َيا ُر ُه ْم ِفى الْ َجا ِه ِل َّي ِة ِخ َيا ُر ُه ْم ِفى ا ْل ِٕا ْسلا َ ِم إِ َذا َف ُق ُهوا َوا ْلا َٔ ْر َو ُ‬
‫ف‪“.‬‬ ‫ف َو َما َت َناك ََر ِم ْن َها اخْ َت َل َ‬ ‫ف ِم ْن َها ائْ َت َل َ‬
‫َت َعا َر َ‬

‫وح الْ ُمؤ ِْمنِ َت َلقَّا َها َم َل َك ِان ُي ْص ِعدَانِ َها‪“...‬‬ ‫‪َ -٥٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل ”إِ َذا َخ َر َج ْت ُر ُ‬
‫ض َصلَّى اللَّ ُه َع َل ْي ِك َو َع َلى‬ ‫وح َط ِّي َب ٌة َج َاء ْت ِم ْن ِق َبلِ ا ْلا َٔ ْر ِ‬ ‫الس َما ِء ُر ٌ‬ ‫َو َيقُو ُل أَ ْه ُل َّ‬
‫َج َس ٍد كُ ْن ِت َت ْع ُمرِي َن ُه‪َ .‬ف ُي ْن َط َل ُق بِ ِه إِلَى َر ِّب ِه َع َّز َو َج َّل ثُ َّم َيقُو ُل انْ َط ِلقُوا بِ ِه إِلَى ا ِٓخ ِر‬
‫الس َما ِء ُر ٌ‬
‫وح َخ ِبي َث ٌة‬ ‫وحه –‪َ ...‬و َيقُو ُل أَ ْه ُل َّ‬ ‫”وإِ َّن الْ َك ِاف َر إِ َذا َخ َر َج ْت ُر ُ‬ ‫ا ْلا َٔ َج ِل‪َ “.‬قا َل َ‬
‫َج َاء ْت ِم ْن ِق َبلِ ا ْلا َٔ ْرضِ‪َ .‬قا َل َف ُيقَا ُل انْ َط ِلقُوا بِ ِه إِلَى ا ِٓخ ِر ا ْلا َٔ َجلِ‪“.‬‬

‫‪َ -٥٦‬ع ْن َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ْبنِ َك ْع ٍب ا ْلأَنْ َصار ِِّى أَنَّ ُه أَخْ َب َر ُه أَ َّن أَ َبا ُه كَا َن ُي َحد ُِّث أَ َّن‬
‫َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِنَّ َما ن ََس َم ُة الْ ُم ْؤ ِمنِ َطائِ ٌر َي ْعلُ ُق ِفى شَ َج ِر الْ َج َّن ِة َح َّتى َي ْر ِج َع‬
‫إِ َلى َج َس ِد ِه َي ْو َم ُي ْب َع ُث‪“.‬‬

‫‪NEFİS‬‬
‫‪İYİ ve KÖTÜNÜN MÜCADELE ALANI‬‬

‫الْ َو َدا ِ‬
‫ع‪...” :‬‬ ‫‪َ -٥٧‬ع ْن َف َضالَ َة ْبنِ ُع َب ْي ٍد أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل ِفى َح َّج ِة‬
‫َوالْ ُم َجا ِه ُد َم ْن َجا َه َد نَ ْف َس ُه ِفي َطا َع ِة اللَّ ِه َع َّز َو َج َّل‪“.‬‬

‫‪١٨‬‬
ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN

54. Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav), “İnsanlar


gümüş ve altın madenlerine benzerler. Câhiliye devrinde hayırlı olan-
lar, İslâm’da da hayırlı olanlardır. Yeter ki, İslâm’ı iyi kavrasınlar. Ruhlar
da toplu cemaatlerdir. Onlardan birbirleriyle uyuşanlar kaynaşır, uyu-
şamayanlar da anlaşamaz, ayrılırlar.” buyurmuştur.
(M6709 Müslim, Birr, 160; B3336 Buhârî, Enbiyâ, 2)

55. Ebû Hüreyre anlatıyor: “Müminin ruhu çıktığı zaman, onu iki
melek karşılar ve yükseklere çıkarırlar... Gök ehli, ‘Yer tarafından gü-
zel bir ruh geldi. Allah sana ve yaşattığın cesede salât (dua) etsin.’ der-
ler. Peşinden onu Yüce Rabbine götürürler. Sonra, ‘Bunu sınırın ötesi-
ne (sidretü’l-müntehâ’ya) kadar götürün.’ diye buyurulur. Kâfirin ruhu
çıktığı zaman... gök ehli, ‘Yer tarafından kötü bir ruh geldi.’ derler ve
‘Bunu sınırın sonuna (cehenneme) kadar götürün.’ diye söylenir.”
(M7221 Müslim, Cennet, 75)

56.Abdurrahman b. Kâ’b el-Ensârî’nin babası Kâ’b bin Mâlik’den


rivayet ettiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Müminin ruhu,
kendisinin dirileceği (kıyamet) günü cesedine geri dönünceye kadar
cennet ağaçlarından beslenen kuş gibidir.”
(İM4271 İbn Mâce, Zühd, 32; N2075 Nesâî, Cenâiz, 117; MU572 Muvatta’, Cenâiz, 16)

NEFİS
İYİ ve KÖTÜNÜN MÜCADELE ALANI

57.Fedâle b. Ubeyd’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) Veda


Haccı’nda şöyle buyurmuştur: “...Mücahid, Yüce Allah’a itaat yolunda
nefsinin isteklerine karşı mücadele eden kimsedir.”
(HM24465 İbn Hanbel, VI, 22; T1621 Tirmizî, Fedâilü’l-cihâd, 2)

18
‫‪ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN‬‬

‫س َم ْن َدا َن نَ ْف َس ُه َو َع ِم َل‬ ‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ َك ِّي ُ‬ ‫‪َ -٥٨‬ع ْن شَ دَّا ِد ْبنِ َٔا ْو ٍ‬
‫اج ُز َم ْن أَت َْب َع نَ ْف َس ُه َه َوا َها َو َت َم َّنى َع َلى اللَّ ِه‪“.‬‬‫لِ َما َب ْع َد الْ َم ْو ِت َوالْ َع ِ‬

‫‪َ -٥٩‬ع ْن َعائِشَ َة ‪َ g‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َيقُولَ َّن أَ َح ُدكُ ْم‪َ :‬خ ُب َث ْت نَ ْف ِسى‪.‬‬
‫َولَ ِك ْن لِ َي ُق ْل‪ :‬لَ ِق َس ْت نَ ْف ِسى‪“.‬‬

‫‪َ -٦٠‬ع ْن ُح َذ ْي َف َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َي ْن َب ِغى لِ ْل ُمؤ ِْمنِ أَ ْن ُي ِذ َّل‬
‫ض ِم َن الْ َبلا َ ِء لِ َما لا َ ُي ِطي ُق ُه‪“.‬‬
‫ف ُي ِذ ُّل نَ ْف َس ُه؟ َقا َل‪َ ” :‬ي َت َع َّر ُ‬
‫نَ ْف َس ُه‪َ “.‬قالُوا‪َ :‬و َك ْي َ‬

‫‪َ -٦١‬ع ْن َز ْي ِد ْبنِ أَ ْر َق َم َقا َل‪ :‬لا َ أَقُو ُل لَ ُك ْم إِلا َّ َك َما كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬يق ُ‬
‫ُول‬
‫َقا َل‪ :‬كَا َن َيقُو ُل‪” :‬اللَّ ُه َّم! إِنِّى أَ ُعو ُذ بِكَ ِم َن الْ َع ْج ِز َوالْ َك َس ِل َوالْ ُج ْبنِ َوالْ ُبخْ ِل َوالْ َه َر ِم‬
‫اب الْ َق ْب ِر اللَّ ُه َّم! ا ِٓت نَ ْف ِسى َت ْق َوا َها َو َزكِّ َها أَنْ َت َخ ْي ُر َم ْن َزكَّا َها أَنْ َت َولِ ُّي َها‬ ‫َو َع َذ ِ‬
‫س لا َ‬ ‫َو َم ْولا َ َها اللَّ ُه َّم! إِنِّى أَ ُعو ُذ بِكَ ِم ْن ِع ْل ٍم لا َ َي ْن َف ُع َو ِم ْن َق ْل ٍب لا َ َيخْ شَ ُع َو ِم ْن نَ ْف ٍ‬
‫اب لَ َها‪“.‬‬‫َتشْ َب ُع َو ِم ْن َد ْع َو ٍة لا َ ُي ْس َت َج ُ‬

‫‪١٩‬‬
ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN

58.Şeddâd b. Evs’ten rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için
çalışandır. Zavallı (ahmak) kişi ise nefsinin arzu ve isteklerine uyan (ve
buna rağmen hâlâ) Allah’tan (iyilik) temenni edendir.”
(T2459 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 25; İM4260 İbn Mâce, Zühd, 31)

59.Hz. Âişe’den (ra) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Sakın biriniz, ‘Nefsim habis oldu (kirlendi).’ de-
mesin. Ancak ‘Nefsim lâkis oldu (içim daraldı).’ desin!”
(B6179 Buhârî, Edeb, 100)

60.Huzeyfe’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav), “Mümin


kişiye nefsini küçük düşürmesi yaraşmaz.” buyurdu. Bunun üzerine,
“Kişinin nefsini küçük düşürmesi nasıl olur?” diye sordular. Resûlullah
(sav) şöyle buyurdu: “Gücünün yetmediği işlere kalkıştığı için birçok
belaya duçar olur.”
(İM4016 İbn Mâce, Fiten, 21)

61.Zeyd b. Erkam şöyle demiştir: “Size Allah Resûlü’nün (sav) de-


diğinden farklı bir şey demeyeceğim! O derdi ki, ‘Allah’ım! Âcizlikten,
tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, bunaklıktan, kabir azabından
sana sığınırım. Allah’ım! Nefsime, senden sakınma şuurunu (takvasını)
ver ve nefsimi arındır. Onu en iyi arındıracak olan sensin. Onun koru-
yucusu da onun efendisi de sensin. Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden,
huşû duymayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul edilmeyen dua-
dan sana sığınırım.’”
(M6906 Müslim, Zikir, 73)

19
‫‪ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN‬‬

‫‪GÜNEŞ, AY ve YILDIZLAR‬‬
‫‪GÖKYÜZÜNÜN KANDİLLERİ‬‬

‫الس َما ِء َوكَا َن َك ِث ًيرا ِم َّما‬ ‫ْ‬


‫‪َ -٦٢‬ع ْن أَبِى ُب ْر َد َة َع ْن أَبِي ِه َقا َل‪َ ... :‬ف َر َف َع َرأ َس ُه إِلَى َّ‬
‫ْ‬
‫الس َما ِء َفقَا َل‪” :‬ال ُّن ُجو ُم أَ َم َن ٌة لِ َّ‬
‫لس َما ِء َف ِٕا َذا َذ َه َب ِت ال ُّن ُجو ُم أَ َتى‬ ‫َي ْر َف ُع َرأ َس ُه إِلَى َّ‬
‫الس َم َاء َما تُو َع ُد‪“...‬‬
‫َّ‬

‫‪َ -٦٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َع ْد َوى َولا َ َها َم َة َولا َ‬
‫نَ ْو َء َولا َ َصفَر‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬ف َصلَّى‬ ‫س ِفى َع ْه ِد َر ُس ِ‬ ‫َت الشَّ ْم ُ‬ ‫‪َ -٦٤‬ع ْن َعائِشَ َة أَن ََّها َقالَ ْت‪َ :‬خ َسف ِ‬
‫اس‪َ ،‬ف َح ِم َد‬ ‫س‪َ ،‬ف َخ َط َب ال َّن َ‬ ‫ف َو َق ِد انْ َج َل ِت الشَّ ْم ُ‬ ‫س‪ ...‬ثُ َّم انْ َص َر َ‬ ‫َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬بِال َّنا ِ‬
‫َان‬ ‫س َوالْ َق َم َر آ َي َت ِان ِم ْن آ َي ِ‬
‫ات اللَّ ِه‪ ،‬لا َ َي ْن َخ ِسف ِ‬ ‫اللَّ َه‪َ ،‬وأَ ْث َنى َع َل ْي ِه ثُ َّم َقا َل‪” :‬إِ َّن الشَّ ْم َ‬
‫لِ َم ْو ِت أَ َح ٍد َولا َ لِ َح َياتِ ِه‪َ ،‬ف ِٕا َذا َرأَ ْي ُت ْم َذلِكَ َفا ْذك ُُروا اللَّ َه َو َك ِّب ُروا‪َ ،‬و َصلُّوا َو َت َص َّدقُوا‪“...‬‬

‫‪٢٠‬‬
ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN

GÜNEŞ, AY ve YILDIZLAR
GÖKYÜZÜNÜN KANDİLLERİ

62. Ebû Bürde’nin, babasından naklettiğine göre ... Resûlullah (sav)


başını gökyüzüne kaldırmış, ki sıklıkla başını gökyüzüne doğru kaldı-
rırdı, sonra da şöyle buyurmuştur: “Yıldızlar, gökyüzünün güvenceleri-
dir. Yıldızlar gitti mi, gökyüzüne vaad edilen (kıyamet) gelir...”
(M6466 Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 207)

63.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Hastalıklar mutlaka bulaşır diye bir kayıt yoktur. Ölüler inti-
kamları alınsın diye kabirleri başında baykuş kılığında beklemez. Yıl-
dızlar yağmur yağdırma kudretinde değildir ve hastalıklarınızın sebebi
karınlarınızın içinde peyda olduğunu düşündüğünüz yılanlar değildir.”
(M5794 Müslim, Selâm, 106)

64. Hz. Âişe anlatıyor: Resûlullah (sav) zamanında güneş tutuldu. (Bu-
nun üzerine) Resûlullah (sav) insanlara namaz kıldırdı... Sonra güneş (es-
ki hâline dönüp) açılmışken namazdan ayrıldı. İnsanlara bir hutbe verdi.
Allah’a hamd ve senâ ettikten sonra şöyle buyurdu: “Güneş ve ay, Allah’ın
âyetlerinden iki âyettir. Hiç kimsenin ölümünden ya da doğumundan do-
layı tutulmazlar. Bunları (güneş veya ayın tutulduğunu) gördüğünüz za-
man Allah’ı zikredin, tekbir getirin, namaz kılın ve sadaka verin...”
(B1044 Buhârî, Küsûf, 2; M2089 Müslim, Küsûf, 1)

20
‫‪ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN‬‬

‫‪َ -٦٥‬ح َّد َث ِنى بِلا َ ُل ْب ُن َي ْح َيى ْبنِ َط ْل َح َة ْبنِ ُع َب ْي ِد اللَّ ِه َع ْن أَبِي ِه َع ْن َج ِّد ِه َط ْل َح َة‬
‫ْبنِ ُع َب ْي ِد اللَّ ِه‪ :‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪ s‬كَا َن إِ َذا َرأَى الْ ِهلا َ َل َقا َل‪” :‬اللَّ ُه َّم أَ ْه ِل ْل ُه َع َل ْي َنا بِالْ ُي ْمنِ‬
‫السلا َ َم ِة َوا ْل ِٕا ْسلا َ ِم َر ِّبى َو َر ُّبكَ اللَّ ُه‪“.‬‬
‫َوا ْل ِٕاي َم ِان َو َّ‬

‫‪Z AMAN‬‬
‫‪VARLIĞIN NABZI‬‬

‫‪َ -٦٦‬قا َل أَ ُبِو ُه َر ْي َر َة ‪َ :d‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬قا َل اللَّ ُه‪َ :‬ي ُس ُّب َب ُنو آ َد َم‬
‫ال َّد ْه َر‪َ ،‬وأَنَا ال َّد ْه ُر‪ ،‬بِ َي ِدى اللَّ ْي ُل َوال َّن َها ُر‪“.‬‬

‫‪َ -٦٧‬ع ْن َٔابِى َب ْك َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن ال َّز َما َن َق ِد ْاس َتدَا َر ك ََه ْي َئ ِت ِه َي ْو َم‬
‫ات‪:‬‬ ‫الس َن ُة ا ْث َنا َعشَ َر شَ ْه ًرا‪ِ ،‬م ْن َها أَ ْر َب َع ٌة ُح ُر ٌم‪ ،‬ثَلا َ َث ٌة ُم َت َوالِ َي ٌ‬
‫ض‪َّ ،‬‬ ‫الس َم َو ِ‬
‫ات َوالا َٔ ْر َ‬ ‫َخ َل َق َّ‬
‫ُذو الْ َق ْع َد ِة َو ُذو الْ ِح َّج ِة َوالْ ُم َح َّر ُم‪َ ،‬و َر َج ُب ُم َض َر الَّ ِذى َب ْي َن ُج َما َدى َوشَ ْع َبانَ‪“.‬‬

‫ض الْ ِع ْل ُم‪،‬‬ ‫‪َ -٦٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬لا َ َتقُو ُم َّ‬
‫السا َع ُة َح َّتى ُي ْق َب َ‬
‫َو َت ْكثُ َر ال َّزلا َ ِز ُل‪َ ،‬و َي َتقَا َر َب ال َّز َمانُ‪َ ،‬و َت ْظ َه َر الْ ِف َت ُن‪َ ،‬و َي ْكثُ َر الْ َه ْر ُج َ‬
‫–و ْه َو الْ َق ْت ُل الْ َق ْت ُل‬
‫–ح َّتى َي ْكثُ َر ِفي ُك ُم الْ َما ُل َف َي ِف ُ‬
‫يض‪“.‬‬ ‫َ‬

‫‪٢١‬‬
ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN

65.Bilâl b. Yahyâ b. Talha b. Ubeydullah’ın, babası aracılığıyla dede-


si Talha b. Ubeydullah’tan naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) hilâli
gördüğünde şöyle derdi: “Allah’ım! Hilâli üzerimize bereket, iman,
esenlik ve İslâm ile doğur. (Ey hilâl!) Benim Rabbim de senin Rabbin
de Allah’tır.”
(T3451 Tirmizî, Deavât, 50)

Z AMAN
VARLIĞIN NABZI

Ebû Hüreyre’nin (ra) anlattığına göre, Allah Resûlü (sav) şöy-


66.

le buyurmuştur: “Allah buyurdu ki, âdemoğlu zamana söver. Hâlbuki


zaman(ı var eden) benim! Gece de gündüz de benim elimdedir.’”
(B6181 Buhârî, Edeb, 101)

67. Ebû Bekre’den (ra) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)

şöyle buyurmuştur: “Muhakkak ki zaman(a ölçü olan yıl hesabı) Allah’ın


gökleri ve yeri yarattığı gündeki (ilk) biçimine dönmüştür. Sene on iki
aydır. Bunlardan dördü (savaşılması) haram aylardır. Üçü ardı ardınadır
ki bunlar; Zilkade, Zilhicce ve Muharrem aylarıdır. (Diğeri ise) Cümâdâ
(el-âhir) ile Şâban arasındaki Mudar’ın Receb ayıdır.”
(B3197 Buhârî, Bed’ü’l-halk, 2)

68.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “İlim kaybolmadıkça, depremler çoğalmadıkça, za-
man kısalmadıkça, fitneler ortaya çıkmadıkça, herc yani cinayetler art-
madıkça ve elinizde mal çoğalıp taşmadıkça kıyamet kopmaz.”
(B1036 Buhârî, İstiskâ, 27)

21
‫‪ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN‬‬

‫‪َ -٦٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬ذك ََر َي ْو َم الْ ُج ُم َع ِة َفقَا َل‪ِ :‬‬
‫”في ِه َسا َع ٌة لا َ‬
‫ُي َو ِافق َُها َع ْب ٌد ُم ْس ِل ٌم َو ُه َو ُي َصلِّى َي ْسأَ ُل اللَّ َه شَ ْي ًئا إِلا َّ َٔا ْع َطا ُه إِ َّيا ُه‪“.‬‬

‫َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّى ‪” :s‬نِ ْع َم َت ِان َمغ ُْبو ٌن ِفي ِه َما َك ِثي ٌر ِم َن‬ ‫س‬
‫‪َ -٧٠‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫الص َّح ُة َوالْف ََرا ُغ‪“.‬‬
‫ال َّناسِ‪ِّ :‬‬

‫‪DÜNYA‬‬
‫‪ÂHİRETİN TARLASI‬‬

‫‪َ -٧١‬ع ْن ِع ْم َرا َن ْبنِ ُح َص ْينٍ َقا َل‪ :‬إِنِّى ِع ْن َد ال َّن ِب ِّي ‪َ ...s‬قا َل‪” :‬كَا َن اللَّ ُه َولَ ْم‬
‫ض‪“.‬‬ ‫ات َوا ْلا َٔ ْر َ‬ ‫ش ٌء َق ْب َل ُه‪َ ،‬وكَا َن َع ْرشُ ُه َع َلى الْ َما ِء‪ ،‬ثُ َّم َخ َل َق َّ‬
‫الس َم َو ِ‬ ‫َي ُك ْن َْ‬

‫‪َ -٧٢‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد‪ ،‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬ج َل َ‬
‫س َع َلى الْ ِم ْن َب ِر َفقَا َل‪َ ” :‬ع ْب ٌد َخ َّي َر ُه‬
‫اللَّ ُه َب ْي َن أَ ْن ُي ْؤتِ َي ُه َز ْه َر َة ال ُّدنْ َيا َو َب ْي َن َما ِع ْن َد ُه‪ ،‬فَاخْ َتا َر َما ِع ْن َد ُه‪“.‬‬

‫‪٢٢‬‬
ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN

69. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Allah Resûlü (sav) cuma


gününden bahsetti ve şöyle buyurdu: “Onda öyle bir an vardır ki şayet
bir Müslüman kul namaz kılarken o âna rastlar da Allah’tan bir şey is-
terse, (Allah) ona dilediğini mutlaka verir.”
(M1969 Müslim, Cum’a, 13)

İbn Abbâs’ın (ra) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


70.

buyurmuştur: “İki nimet vardır ki insanların çoğu (onları değerlendir-


me hususunda) aldanmıştır: Sağlık ve boş zaman.”
(B6412 Buhârî, Rikâk, 1)

DÜNYA
ÂHİRETİN TARLASI

71. İmrân b. Husayn anlatıyor: Peygamber’in (sav) yanındaydım...


(yaratılışın nasıl başladığını soran Yemenlilere) Allah Resûlü (sav) şöyle
buyurarak cevap vermiştir: “Önce Allah vardı; O’ndan önce hiçbir şey
yoktu. Arşı suyun üzerindeydi. Sonra O, gökleri ve yeri yarattı.”
(B7418 Buhârî, Tevhîd, 22)

72.Ebû Saîd (el-Hudrî) tarafından nakledildiğine göre, Allah Resûlü


(sav) minbere oturdu, (kendisini kastederek) şöyle buyurdu: “Allah bir
kulunu, dünya nimetleri ile kendi katındakiler arasında serbest bırak-
mış, o da Allah katındakileri tercih etmiştir.”
(M6170 Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 2)

22
‫‪ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN‬‬

‫س ال َّز َها َد ُة ِفى ال ُّدنْ َيا‬


‫‪َ -٧٣‬ع ْن أَبِى َذ ٍّر الْ ِغفَا ِر ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لَ ْي َ‬
‫بِ َت ْحرِي ِم الْ َحلا َ ِل‪َ ،‬ولا َ ِفى إِ َضا َع ِة الْ َم ِال‪َ .‬ولَ ِكنِ ال َّز َها َد ُة ِفى ال ُّدنْ َيا أَ ْن لا َ َت ُكو َن بِ َما‬
‫ِفى َي َد ْيكَ أَ ْو َث َق ِم ْنكَ بِ َما ِفى َي ِد اللَّ ِه‪“...‬‬

‫اس اتَّقُوا اللَّ َه‬ ‫‪َ -٧٤‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫َوأَ ْج ِملُوا ِفى ال َّط َل ِب‪َ .‬ف ِٕا َّن نَ ْف ًسا لَ ْن َت ُم َ‬
‫وت َح َّتى َت ْس َت ْو ِف َي ِر ْز َق َها‪َ ،‬وإِ ْن أَ ْب َطأَ َع ْن َها‪.‬‬
‫َفاتَّقُوا اللَّ َه َوأَ ْج ِملُوا ِفى ال َّط َل ِب‪ُ .‬خ ُذوا َما َح َّل‪َ ،‬و َد ُعوا َما َح ُر َم‪“.‬‬

‫‪َ -٧٥‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪ :‬أَ َخ َذ َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬بِ َم ْن ِك ِبى َفقَا َل‪” :‬ك ُْن‬
‫ِفى ال ُّدنْ َيا َكأَنَّكَ َغر ٌ‬
‫ِيب أَ ْو َعابِ ُر َس ِبيلٍ ‪“.‬‬

‫‪UBUDİYET‬‬
‫‪ALLAH’A KUL OLMAK‬‬

‫‪َ -٧٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪ :d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ي َت َن َّز ُل َر ُّب َنا َت َبا َر َك َو َت َعالَى‬
‫ين َي ْبقَى ثُلُ ُث اللَّ ْي ِل الا ٓ ِخ ُر َفيقُو ُل‪َ :‬م ْن َي ْد ُعونِى‬ ‫الس َما ِء ال ُّدنْ َيا ِح َ‬ ‫كُ َّل لَ ْي َل ٍة إِلَى َّ‬
‫يب لَ ُه‪َ ،‬م ْن َي ْسأَلُ ِنى َفأُ ْع ِط َي ُه‪َ ،‬م ْن َي ْس َت ْغ ِف ُرنِى َفأَ ْغ ِف َر َل ُه‪“.‬‬
‫َفأَ ْس َت ِج َ‬

‫‪٢٣‬‬
ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN

73. Ebû Zerr’in naklettiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle buyur-
muştur: “Zâhid olmak (dünyaya rağbet etmemek), kişinin helâl olan
şeyleri kendisine haram kılması veya malını dağıtıp tüketmesi demek
değildir. Bilakis zâhid olmak, elinde olan şeylere, Allah katında olanlar-
dan daha fazla güvenmemek demektir...”
(İM4100 İbn Mâce, Zühd, 1)

74.Câbir b. Abdullah’ın naklettiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Ey insanlar! Allah karşısında takva sahibi (sorumlu-
luğunuzun bilincinde) olun ve dünyevî isteklerinizde mutedil davra-
nın. Çünkü hiç kimse kendisi için takdir edilen rızkını yiyinceye kadar
ölmeyecektir, rızkı gecikse bile! Öyleyse Allah karşısında takva sahibi
olun ve dünyevî isteklerinizde mutedil davranın. Helâl olanı alın, ha-
ram olanı terk edin.”
(İM2144 İbn Mâce, Ticâret, 2)

75.Abdullah b. Ömer (ra) anlatıyor: “Allah Resûlü (sav) omzum-


dan tuttu ve şöyle buyurdu: ‘Dünyada (kimsesiz) bir garip gibi yahut
bir yolcu gibi ol!’”
(B6416 Buhârî, Rikâk, 3)

UBUDİYET
ALLAH’A KUL OLMAK

76. Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ, her gece, gecenin son üç-
te biri kaldığında dünya semasına iner (rahmet nazarıyla bakar) ve şöy-
le buyurur: ‘Bana dua eden yok mu, duasını kabul edeyim! Benden iste-
yen yok mu, ona (dilediğini) vereyim! Benden mağfiret isteyen yok mu,
onu bağışlayayım!’”
(B6321 Buhârî, Deavât, 14)

23
‫‪ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN‬‬

‫ف ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬ي ْو ًما َفقَا َل‪َ ” :‬يا ُغلا َ ُم! إِنِّى‬ ‫س َقا َل‪ :‬كُ ْن ُت َخ ْل َ‬ ‫‪َ -٧٧‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫ات ْاحف َِظ اللَّ َه َي ْح َف ْظكَ ْاحف َِظ اللَّ َه َت ِج ْد ُه تُ َجا َهكَ إِ َذا َسأَلْ َت َف ْاسأَ ِل‬ ‫أُ َعلِّ ُمكَ َك ِل َم ٍ‬
‫اللَّ َه َوإِ َذا ْاس َت َع ْن َت َف ْاس َت ِع ْن بِاللَّ ِه َوا ْع َل ْم أَ َّن الا ُٔ َّم َة لَ ِو ْاج َت َم َع ْت َع َلى أَ ْن َي ْن َف ُعو َك بِشَ ْي ٍء‬
‫لَ ْم َي ْن َف ُعو َك إِلا َّ بِشَ ْي ٍء َق ْد َك َت َب ُه اللَّ ُه لَكَ َوإِ ِن ْاج َت َم ُعوا َع َلى أَ ْن َي ُض ُّرو َك بِشَ ْي ٍء لَ ْم‬
‫َي ُض ُّرو َك إِلا َّ بِشَ ْي ٍء َق ْد َك َت َب ُه اللَّ ُه َع َل ْيكَ ‪“...‬‬

‫‪َ -٧٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه َتعالى َقا َل‪َ :‬م ْن َعا َدى‬
‫لِى َولِ ًّيا َف َق ْد آ َذنْ ُت ُه بِالْ َح ْر ِب‪َ ،‬و َما َت َق َّر َب إِلَ َّى َع ْب ِدى بِشَ ْي ٍء أَ َح َّب إِلَ َّى ِم َّما ا ْف َت َرضْ ُته‬
‫َع َل ْي ِه‪َ ،‬و َما َزا َل َع ْب ِدى َي َت َق َّر ُب إِلَ َّى بِال َّن َو ِاف ِل َح َّتى أَ ْح َب ْب ُت ُه‪َ ،‬ف ُك ْن ُت َس ْم َع ُه الَّ ِذى َي ْس َم ُع‬
‫ش بِ َها َور ِْج َل ُه الَّ ِتى َي ْم ِشى بِ َها‪َ ،‬وإِ ْن‬ ‫بِ ِه‪َ ،‬و َب َص َر ُه الَّ ِذى ُي ْب ِص ُر بِ ِه‪َ ،‬و َي َد ُه الَّ ِتى َي ْب ُط ُ‬
‫َسأَلَ ِنى َلا ُٔ ْع ِط َي َّن ُه‪َ ،‬ولَ ِئنِ ْاس َت َعا َذنِى لا ُٔ ِعي َذنَّ ُه‪“...‬‬

‫‪َ -٧٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ ” s‬يقُو ُل اللَّ ُه َت َعالَى‪ :‬أَنَا ِع ْن َد َظ ِّن‬
‫َع ْب ِدى بِى‪َ ،‬وأَنَا َم َع ُه إِ َذا َذك ََرنِى‪َ ،‬ف ِٕا ْن َذك ََرنِى ِفى نَ ْف ِس ِه َذ َك ْرتُ ُه ِفى نَ ْف ِسى‪َ ،‬وإِ ْن‬
‫َذك ََرنِى ِفى َم َل ٍا ٔ َذ َك ْرتُ ُه ِفى َم َل ٍا ٔ َخ ْي ٍر ِم ْن ُه ْم‪َ ،‬وإِ ْن َت َق َّر َب ِش ْب ًرا إِلَ َّى َت َق َّر ْب ُت إِلَ ْي ِه ِذ َرا ًعا‪،‬‬
‫َوإِ ْن َت َق َّر َب إِلَ َّى ِذ َرا ًعا َت َق َّر ْب ُت إِلَ ْي ِه َبا ًعا‪َ ،‬وإِ ْن أَ َتانِى َي ْم ِشى أَ َت ْي ُت ُه َه ْر َولَ ًة‪“.‬‬

‫‪٢٤‬‬
ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN

77. İbn Abbâs anlatıyor: Bir gün Hz. Peygamber’in (sav) arkasında
(bineğe oturmuş gidiyor) idim, bana şöyle buyurdu: “Evlâdım! Sana
bazı sözler öğreteceğim: Allah’ı(n hakkını) koru ki O da seni korusun.
Allah’ı(n hakkını) koru ki O’nu hep yanında bulasın. Bir şey isteyece-
ğinde Allah’tan iste. Yardım dileyeceğinde Allah’tan yardım dile. Şunu
bilmelisin ki bütün toplum (varlık âlemi) bir konuda senin yararına bir
şey yapmak için bir araya gelse, ancak Allah yazmışsa sana destek vere-
bilirler. Yine (bütün varlık âlemi) bir konuda sana zarar vermek için bir
araya gelse, ancak Allah yazmışsa sana zarar verebilirler...”
(T2516 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 59)

78. Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Yüce Allah şöyle buyurur: ‘Kim benim bir veli kulu-
ma (dostuma) düşmanlık ederse, ben de ona harp ilân ederim. Kulum,
kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşa-
maz. Kulum nafile ibadetlerle de bana yaklaşmaya devam eder, ta ki
ben onu severim. (Sevince de) artık onun işiten kulağı, gören gözü, tu-
tan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden isterse muhakkak ona (istediği-
ni) veririm. Bana sığınırsa muhakkak onu korur ve kollarım...’”
(B6502 Buhârî, Rikâk, 38)

79.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah şöyle buyurur: ‘Ben, kulumun benim
hakkımdaki zannı ne ise öyleyim. Beni andığında onunla beraberim. O
beni kendi başına anarsa, ben de onu kendi başıma anarım. O beni bir
topluluk içinde anarsa, ben de onu o topluluktan daha hayırlı bir top-
luluk içinde anarım. O bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yak-
laşırım. O bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O ba-
na yürüyerek gelirse, ben ona koşarak gelirim!’”
(B7405 Buhârî, Tevhîd, 15; M6832 Müslim, Zikir, 21)

24
‫‪ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN‬‬

‫الص ِام ِت َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن أَ َح َّب لِق ََاء اللَّ ِه أَ َح َّب‬ ‫‪َ -٨٠‬ع ْن ُع َبا َد َة ْبنِ َّ‬
‫اللَّ ُه لِق ََاء ُه‪َ ،‬و َم ْن َك ِر َه لِق ََاء اللَّ ِه َك ِر َه اللَّ ُه لِق ََاء ُه‪“.‬‬

‫‪DİN‬‬
‫‪İLÂHÎ KILAVUZ‬‬

‫ات َي ْو ٍم ِفى‬
‫ض ْبنِ ِح َما ٍر الْ ُم َج ِاش ِع ِّي َٔا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل َذ َ‬ ‫‪َ -٨١‬ع ْن ِع َيا ِ‬
‫ُخ ْط َب ِت ِه‪” :‬أَلا َ! إِ َّن َر ِّبى أَ َم َرنِى أَ ْن أُ َعلِّ َم ُك ْم َما َج ِه ْل ُت ْم ِم َّما َعلَّ َم ِنى َي ْو ِمى َه َذا كُ ُّل‬
‫َم ٍال ن ََح ْل ُت ُه َع ْبدًا َحلا َ ٌل َوإِنِّى َخ َل ْق ُت ِع َبا ِدى ُح َنف ََاء كُلَّ ُه ْم‪“...‬‬

‫وج َّل؟‬
‫َ‬ ‫س َقا َل ُس ِئ َل ال َّن ِب ُّي ‪ s‬أَ ُّي ا ْلا َٔ ْد َي ِان أَ َح ُّب إِلَى اللَّ ِه َع َّز‬
‫‪َ -٨٢‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َقا َل‪” :‬الْ َح ِني ِف َّي ُة َّ‬
‫الس ْم َح ُة‪“.‬‬

‫ِّين ُي ْس ٌر‪َ ،‬ولَ ْن ُيشَ ا َّد الد َ‬


‫ِّين ]أَ َحدٌ[‬ ‫‪َ -٨٣‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قال‪” :‬إِ َّن الد َ‬
‫إِلا َّ َغ َل َب ُه‪َ ،‬ف َس ِّد ُدوا َو َقا ِر ُبوا َوأَ ْب ِش ُروا‪َ ،‬و ْاس َت ِعي ُنوا بِالْ َغ ْد َو ِة َوال َّر ْو َح ِة َوشَ ْي ٍء ِم َن ال ُّدلْ َج ِة‪“.‬‬

‫‪٢٥‬‬
ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN

80. Ubâde b. Sâmit’ten rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Kim Allah’a kavuşmayı arzu ederse, Allah da o
kimseye kavuşmayı arzu eder. Kim de Allah’a kavuşmaktan hoşlanmaz-
sa, Allah da o kimseye kavuşmaktan hoşlanmaz.”
(B6507 Buhârî, Rikâk, 41; M6820 Müslim, Zikir, 14)

DİN
İLÂHÎ KILAVUZ

81. İyâz b. Hımâr el-Mücâşiî’den rivayet edildiğine göre, bir gün


Resûlullah (sav) hutbesinde şöyle buyurdu: “Bilin ki Rabbim, bana öğ-
rettiklerinden sizin bilmediklerinizi bugün size öğretmemi emretti. (O
[cc] şöyle buyurdu): Bir kula verdiğim her mal helâldir. Şüphesiz ben
kullarımın hepsini hanîf olarak yarattım...”
(M7207 Müslim, Cennet, 63)

82.İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber’e (sav) “Yüce


Allah’ın en çok sevdiği din hangisidir?” diye soruldu. O da şöyle buyur-
du: “Kolay olan hanîflik dinidir.”
(EM287 Buhârî, el-Edebü’l-müfred, 108; HM2107 İbn Hanbel, I, 236)

83.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Din kolaylıktır. Bir kişi takatinin üstünde ibadete
kalkışırsa din karşısında âciz kalır. Bunun için aşırıya kaçmayın, dos-
doğru yolu tutun ve (salih amellerden alacağınız mükâfattan ötürü) se-
vinin. Sabah, akşam ve gecenin bir kısmında (dinç olduğunuz vakitler-
den) yararlanın (ki taat ve ibadetinize devam edin).”
(B39 Buhârî, Îmân, 29)

25
‫‪ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN‬‬

‫قُ ْل َنا‪ :‬لِ َم ْن؟ َقا َل‪:‬‬ ‫‪َ -٨٤‬ع ْن َت ِمي ٍم الدَّا ِر ِّي أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الدِّي ُن ال َّن ِص َ‬
‫يح ُة“‬
‫”لِلَّ ِه َولِ ِك َتابِ ِه َولِ َر ُسولِ ِه َولِأَئِ َّم ِة الْ ُم ْس ِل ِم َ‬
‫ين َو َعا َّم ِت ِه ْم‪“.‬‬

‫الس َوائِ ِّي َقال‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ِ s‬في َح َّج ِة‬ ‫‪َ -٨٥‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َس ُم َر َة ُّ‬
‫الْ َو َدا ِع َيقُو ُل‪” :‬لا َ َي َزا ُل َه َذا الدِّي ُن َظا ِه ًرا َع َلى كُ ِّل َم ْن ن ََاوأَ ُه َو َلا َي ُض ُّر ُه َم ْن َخالَ َف ُه‬
‫أَ ْو َفا َر َق ُه‪“.‬‬

‫‪٢٦‬‬
ALLAH, ÂLEM, İNSAN VE DİN

84. Temîm ed-Dârî anlatıyor: Hz. Peygamber (sav) “Din samimiyet-


tir.” buyurdu. Biz “Kime karşı?” diye sorduk. Bunun üzerine o, “Allah’a,
kitabına, Resûlü’ne, Müslümanların idarecilerine ve bütün Müslüman-
lara (karşı samimi olmaktır).” buyurdu.
(M196 Müslim, Îmân, 95; D4944 Ebû Dâvûd, Edeb, 59)

85.Câbir b. Semüre es-Süvâî, Resûlullah’ı (sav) Veda Haccı’nda şöy-


le derken işittiğini anlatıyor: “Bu din kendisine düşmanlık besleyenlere
üstün olmaya devam edecektir. Dine karşı duranlar ve onu terk edenler
ise ona zarar veremezler.”
(HM21245 İbn Hanbel, V, 100)

26
٢٧
II. BÖ L ÜM

BİLGİ

27
‫‪BİLGİ‬‬
‫‪İLİM İLİM BİLMEKTİR‬‬

‫‪َ -٨٦‬ع ْن أَبِى ال َّد ْر َدا ِء َقا َل‪َ :‬خ َط َب َنا َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬فقَا َل‪” :‬ن ََّض َر اللَّ ُه ا ْم َرأً َس ِم َع‬
‫ِم َّنا َح ِديثاً َف َبلَّ َغ ُه َك َما َس ِم َع ُه‪َ ،‬ف ُر َّب ُم َبلَّ ٍغ أَ ْو َعى ِم ْن َس ِام ٍع‪“...‬‬

‫س ْبنِ َك ِثي ٍر َقا َل‪َ :‬ق ِد َم َر ُج ٌل ِم َن الْ َم ِدي َن ِة َع َلى أَبِى ال َّد ْر َدا ِء َو ُه َو بِ ِد َمشْ َق َفق َ‬
‫َال‪:‬‬ ‫‪َ -٨٧‬ع ْن َق ْي ِ‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ ...s‬قا َل‪َ :‬ف ِٕانِّى‬ ‫يث َب َل َغ ِنى أَنَّكَ ت َُح ِّدثُ ُه َع ْن َر ُس ِ‬ ‫َما أَ ْق َد َمكَ َيا أَ ِخى؟ َفقَا َل‪َ :‬ح ِد ٌ‬
‫َس ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن َس َلكَ َطرِيقًا َي ْب َت ِغى ِفي ِه ِع ْل ًما َس َلكَ اللَّ ُه بِ ِه َطرِيقًا إِ َلى‬
‫ات‬ ‫الْ َج َّن ِة َوإِ َّن الْ َملاَئِ َك َة لَ َت َض ُع أَ ْج ِن َح َت َها ر ًِضا لِ َطالِ ِب الْ ِع ْل ِم َوإِ َّن الْ َعالِ َم لَ َي ْس َت ْغ ِف ُر لَ ُه َم ْن ِفى َّ‬
‫الس َم َو ِ‬
‫ض َح َّتى الْ ِحي َتا ُن ِفى الْ َما ِء َو َفضْ ُل الْ َعالِ ِم َع َلى الْ َعابِ ِد َكفَضْ ِل الْ َق َم ِر َع َلى َسائِ ِر‬ ‫َو َم ْن ِفى ا ْلا َٔ ْر ِ‬
‫الْ َك َوا ِك ِب إِ َّن الْ ُع َل َم َاء َو َر َث ُة ا ْلأَنْ ِب َيا ِء إِ َّن ا ْلأَنْ ِب َي َاء لَ ْم ُي َو ِّرثُوا ِدي َنا ًرا َولا َ ِد ْر َه ًما إِنَّ َما َو َّرثُوا الْ ِع ْل َم َف َم ْن‬
‫أَخَ َذ بِ ِه ف َق ْد أَخَ َذ بِ َح ٍّظ َوا ِفرٍ‪.‬‬

‫‪٢٨‬‬
BİLGİ
İLİM İLİM BİLMEKTİR

86. Ebu’d-Derdâ anlatıyor: “Resûlullah (sav) bize bir konuşma yaptı ve


şöyle buyurdu: ‘Allah, bizden bir söz işitip, onu işittiği gibi (başkasına)
ulaştıran kişinin yüzünü ak etsin. Kendisine (bilgi) ulaştırılan nice kimseler
vardır ki onu işiten (ve kendisine aktaran) kimseden daha kavrayışlıdır...”
(DM236 Dârimî, Mukaddime, 24; T2657 Tirmizî, İlim, 7)

87. Kays b. Kesîr anlatıyor: Medine’den bir adam Dımaşk’ta bulunan


Ebu’d-Derdâ’nın yanına geldi. Ebu’d-Derdâ ona, “Kardeşim, seni bura-
ya getiren nedir?” diye sordu. Adam, “Senin Resûlullah’tan (sav) nak-
lettiğini öğrendiğim bir hadis.” cevabını verdi... Bunun üzerine Ebu’d-
Derdâ dedi ki, “Resûlullah’ı (sav) şöyle derken işittim: ‘Kim ilim için
yola çıkarsa Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır. Melekler, hoş-
nutluklarından dolayı ilim talebesine kanatlarını serer. Sudaki balıkla-
ra varıncaya kadar yer ve gök ehli âlim kişinin bağışlanması için Allah’a
yakarır. Âlimin, âbide (ibadet edene) üstünlüğü, (parlaklık, görünürlük
ve güzellik bakımından) ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir.
Kuşkusuz âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler miras ola-
rak ne altın ne de gümüş bırakmışlardır; onların bıraktıkları yegâne mi-
ras ilimdir. Dolayısıyla kim onu alırsa büyük bir pay almış olur.’”
(T2682 Tirmizî, İlim, 19)

28
‫‪BİLGİ‬‬

‫وسى َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م َث ُل َما َب َع َث ِنى اللَّ ُه ِم َن الْ ُهدَى َوالْ ِع ْل ِم َك َمثَلِ الْ َغ ْي ِث‬ ‫‪َ -٨٨‬ع ْن أَبِى ُم َ‬
‫اب أَ ْر ًضا‪َ ،‬ف َكا َن ِم ْن َها نَ ِق َّي ٌة َق ِب َل ِت الْ َم َاء‪َ ،‬فأَن َْب َت ِت الْ َك َلا َٔ َوالْ ُعشْ َب الْ َك ِث َير‪َ ،‬وكَان َْت ِم ْن َها‬
‫الْ َك ِثي ِر أَ َص َ‬
‫اب ِم ْن َها َطائِ َف ًة أُخْ َرى‪،‬‬ ‫أَ َجا ِد ُب أَ ْم َس َك ِت الْ َم َاء‪َ ،‬ف َن َف َع اللَّ ُه بِ َها ال َّن َ‬
‫اس‪َ ،‬فشَ ِر ُبوا َو َس َق ْوا َو َز َر ُعوا‪َ ،‬وأَ َص َ‬
‫إِنَّ َما ِه َى ِقي َعا ٌن لا َ تُ ْم ِسكُ َم ًاء‪َ ،‬ولا َ تُ ْن ِب ُت َك َلأً‪َ ،‬ف َذلِكَ َم َث ُل َم ْن َف ُق َه ِفى ِدينِ اللَّ ِه َونَ َف َع ُه َما َب َع َث ِنى‬
‫اللَّ ُه بِ ِه‪َ ،‬ف َع ِل َم َو َعلَّ َم‪َ ،‬و َم َث ُل َم ْن لَ ْم َي ْر َف ْع بِ َذلِكَ َرأْ ًسا‪َ ،‬ولَ ْم َي ْق َب ْل ُهدَى اللَّ ِه الَّ ِذى أُ ْر ِس ْل ُت بِ ِه‪“.‬‬

‫‪َ -٨٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َذا َم َ‬
‫ات ا ْل ِٕانْ َسا ُن انْ َق َط َع َع ْن ُه َع َملُ ُه‬
‫إِلا َّ ِم ْن ثَلا َ َث ٍة‪ :‬إِلا َّ ِم ْن َص َد َق ٍة َجا ِر َي ٍة أَ ْو ِع ْل ٍم ُي ْن َت َف ُع بِ ِه أَ ْو َولَ ٍد َصالِ ٍح َي ْد ُعو لَ ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٩٠‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬اللَّ ُه َّم إِنِّى أَ ُعو ُذ بِ َك‬
‫س لا َ َتشْ َب ُع َو ِم ْن ِع ْل ٍم لا َ َي ْن َف ُع‬
‫ِم ْن َق ْل ٍب لا َ َيخْ شَ ُع َو ِم ْن ُد َعا ٍء لا َ ُي ْس َم ُع َو ِم ْن نَ ْف ٍ‬
‫أَ ُعو ُذ بِكَ ِم ْن َه ُؤلا َ ِء ا ْلا َٔ ْر َب ِع‪“.‬‬

‫‪٢٩‬‬
BİLGİ

88. Ebû Musa (el-Eş’arî) tarafından nakledildiğine göre, Hz. Pey-


gamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın benimle gönderdiği hidayet
ve ilim, (farklı yapılardaki) topraklara düşen bol yağmura benzer. Bun-
lardan bazıları temizdir, suyu alır, bol bitki ve ot yetiştirir. Bazıları ku-
raktır, suyu (yüzeyinde) tutar. Bu sudan insanlar yararlanır; hem ken-
dileri içerler hem de (hayvanlarını) sularlar ve ziraat yaparlar. Diğer bir
toprak çeşidi de vardır ki dümdüzdür. (Ona da yağmur düşer ama) o ne
su tutar ne de bitki yetiştirir. Allah’ın dinini inceden inceye kavrayan,
Allah’ın beni kendisiyle gönderdiğinden (hidayet ve ilimden) faydala-
nan, öğrenen ve öğreten kimse ile (bunları duyduğu vakit kibrinden)
başını bile kaldırmayan ve kendisiyle gönderildiğim Allah’ın hidayetini
kabul etmeyen kimsenin misali işte böyledir.”
(B79 Buhârî, İlim, 20)

89. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “İnsan ölünce üç şey dışında ameli kesilir: Sadaka-i
câriye (faydası kesintisiz sürüp giden sadaka), kendisinden faydalanılan
ilim ve kendisine dua eden hayırlı evlât.”
(M4223 Müslim, Vasiyyet, 14)

90.Abdullah b. Amr’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


dua ederdi: “Allah’ım! Huşû duymayan kalpten, kabul edilmeyen dua-
dan, doymayan nefisten ve fayda vermeyen ilimden sana sığınırım. Bu
dört şeyden sana sığınırım.”
(T3482 Tirmizî, Deavât, 68)

29
‫‪BİLGİ‬‬

‫‪VAHİY‬‬
‫‪ALLAH’IN EZELÎ ve EBEDÎ SÖZÜ‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ s‬لِ ُع َم َر‪ :‬انْ َط ِل ْق بِ َنا إِلَى‬ ‫س َقا َل‪َ :‬قا َل أَ ُبو َب ْك ٍر ‪َ d‬ب ْع َد َو َفا ِة َر ُس ِ‬‫‪َ -٩١‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫أُ ِّم أَ ْي َم َن َن ُزو ُر َها َك َما كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ُزو ُر َها‪َ .‬ف َل َّما انْ َت َه ْي َنا إِلَ ْي َها َب َك ْت َفقَالا َ َل َها‪َ :‬ما‬
‫يك؟ َما ِع ْن َد اللَّ ِه خَ ْي ٌر لِ َر ُسولِ ِه ‪َ .s‬فقَالَ ْت‪َ :‬ما أَ ْب ِكى أَ ْن لا َ أَكُو َن أَ ْع َل ُم أَ َّن َما ِع ْن َد اللَّ ِه‬
‫ُي ْب ِك ِ‬
‫خَ ْي ٌر لِ َر ُسولِ ِه ‪َ s‬و َل ِك ْن أَ ْب ِكى أَ َّن الْ َو ْح َي َق ِد انْ َق َط َع ِم َن َّ‬
‫الس َما ِء‪َ .‬ف َه َّي َج ْت ُه َما َع َلى الْ ُب َكا ِء‬
‫َف َج َعلا َ َي ْب ِك َي ِان َم َع َها‪.‬‬

‫ين أَن ََّها َقالَ ْت‪ :‬أَ َّو ُل َما ُب ِدئَ بِ ِه َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ s‬م َن الْ َو ْح ِي ال ُّرؤْ َيا‬ ‫‪َ -٩٢‬ع ْن َعائِشَ َة أُ ِّم الْ ُم ْؤ ِم ِن َ‬
‫الصالِ َح ُة ِفى ال َّن ْو ِم‪َ ،‬ف َكا َن لا َ َي َرى ُرؤْ ياً إِلا َّ َج َاء ْت ِم ْث َل َف َلقِ ُّ‬
‫الص ْب ِح‪ ،‬ثُ َّم ُح ِّب َب إِلَ ْي ِه الْخَ لا َُء‪َ ،‬وكَا َن‬ ‫َّ‬
‫ات الْ َع َد ِد َق ْب َل أَ ْن َي ْن ِز َع إِلَى أَ ْه ِل ِه‪َ ،‬و َي َت َز َّو ُد‬
‫الي ذ ََو ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ٍ‬
‫َيخْ لُو بِغَا ِر ح َراء َف َي َت َح َّن ُث فيه– َو ُه َو ال َّت َع ُّب ُد –اللَّ َي َ‬
‫يج َة‪َ ،‬ف َي َت َز َّو ُد لِ ِم ْث ِل َها‪َ ،‬ح َّتى َج َاء ُه ا ْل َح ُّق َو ُه َو ِفى غَا ِر ِح َرا ٍء‪َ ،‬ف َج َاء ُه ا ْل َم َلكُ‬
‫لِ َذلِكَ ‪ ،‬ثُ َّم َي ْر ِج ُع إِلَى خَ ِد َ‬
‫َفقَا َل‪ :‬ا ْق َرأْ‪َ .‬قا َل‪َ ” :‬ما أَنَا بِقَار ٍِئ“ َقا َل‪َ ” :‬فأَخَ َذنِى َف َغ َّط ِنى َح َّتى َب َل َغ ِم ِّنى الْ َج ْهدَ‪ ،‬ثُ َّم أَ ْر َس َل ِنى َفقَا َل‪:‬‬
‫ا ْق َرأْ‪ .‬قُ ْل ُت‪َ :‬ما أَنَا بِقَار ٍِئ‪َ .‬فأَخَ َذنِى َف َغ َّط ِنى الثَّانِ َي َة َح َّتى َب َل َغ ِم ِّنى الْ َج ْهدَ‪ ،‬ثُ َّم أَ ْر َس َل ِنى َفقَا َل‪ :‬ا ْق َرأْ‪.‬‬
‫َف ُق ْل ُت َما أَنَا بِقَار ٍِئ‪َ .‬فأَخَ َذنِى َف َغ َّط ِنى الثَّالِ َث َة‪ ،‬ثُ َّم أَ ْر َس َل ِنى َفقَا َل‪” :‬ا ْق َرأْ بِ ْاس ِم َر ِّبكَ الَّ ِذى خَ َل َق خَ َل َق‬
‫ا ْل ِٕان َْسا َن ِم ْن َع َلقٍ ا ْق َرأْ َو َر ُّبكَ الا َٔ ْك َر ُم‪“...‬‬

‫‪٣٠‬‬
BİLGİ

VAHİY
ALLAH’IN EZELÎ ve EBEDÎ SÖZÜ

91.Enes (b. Mâlik) anlatıyor: Resûlullah’ın (sav) vefatından sonra


Hz. Ebû Bekir (ra), Hz. Ömer’e “Haydi, Allah Resûlü’nün ziyaret ettiği
gibi biz de Ümmü Eymen’i ziyaret edelim.” dedi. Yanına vardığımızda
(Ümmü Eymen) ağlamaya başladı. “Niye ağlıyorsun? Allah katındaki-
ler Resûlullah (sav) için daha hayırlıdır.” dediler. “Ben Allah’ın katın-
dakilerin Resûlü (sav) için daha hayırlı olduğunu bilmediğimden ağla-
mıyorum. Asıl gökten inen vahyin kesilmiş olmasına ağlıyorum.” dedi.
Ümmü Eymen (bu sözüyle) Hz. Ebû Bekir’i ve Hz. Ömer’i de duygulan-
dırdı. Onlar da birlikte ağlamaya başladılar.
(M6318 Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 103; İM1635 İbn Mâce, Cenâiz, 65)

92. Müminlerin annesi Hz. Âişe anlatıyor: “Allah Resûlü’nün (sav)


ilk vahiy almaya başlaması uykuda doğru rüya (rüyâ-i sâdıka) görmekle
olmuştur. Onun istisnasız bütün rüyaları gün gibi gerçek çıkardı. Sonra
ona yalnızlık sevdirildi. Artık Hira dağındaki mağarada yalnızlığa çeki-
lip, orada geceler boyu, ailesine dönmeden tek başına ibadet ediyordu.
Bunun için yanında yiyecek de götürürdü. Sonra yine Hatice’nin yanı-
na dönüp, bir o kadar zaman için tekrar yiyecek alırdı. Nihayet bir gün,
Hira mağarasındayken ona hak (vahiy) geldi. Melek geldi ve ‘Oku!’ de-
di. O, ‘Ben okuma bilmem.’ dedi. (Allah Resûlü yaşadıklarını şöyle an-
lattı): “Beni tutup gücüm tükeninceye kadar sıktı. Sonra bırakıp tekrar,
‘Oku!’ dedi. ‘Ben okuma bilmem.’ dedim. İkinci defa tutup gücüm tü-
keninceye kadar sıktı. Bırakıp tekrar, ‘Oku!’ dedi. ‘Ben okuma bilmem.’
diye cevap verdim. Üçüncü defa tutup gücüm tükeninceye kadar sık-
tı ve bırakıp şöyle söyledi: ‘Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir
alaktan (embriyodan) yarattı. Oku! Senin Rabbin en Kerîm olandır...’”
(Alak 96/1-3; B3 Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1)

30
‫‪BİLGİ‬‬

‫ين ‪ :g‬أَ َّن الْ َحار َِث ْب َن ِهشَ ا ٍم ‪َ d‬سأَ َل َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬فق َ‬
‫َال‪:‬‬ ‫‪َ -٩٣‬ع ْن َعائِشَ َة أُ ٍّم ال ُم ْؤ ِم ِن َ‬
‫ف َيأْتِيكَ الْ َو ْح ُي؟ َفقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ْح َيانًا َيأْتِي ِنى ِم ْث َل َص ْل َص َل ِة الْ َج َر ِ‬
‫س‬ ‫َيا َر ُسو َل اللَّ ِه! َك ْي َ‬
‫َو ُه َو أَشَ ُّد ُه َع َل َّى َف ُي ْف َص ُم َع ِّنى َو َق ْد َو َع ْي ُت َع ْن ُه َما َقا َل‪َ ،‬وأَ ْح َيانًا َي َت َمثَّ ُل لِ َي الْ َم َلكُ َر ُجلا ً َف ُي َكلِّ ُم ِنى‬
‫َفأَ ِعى َما َيقُو ُل‪“.‬‬

‫‪َ -٩٤‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْخُ ْدر ِِّى أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َت ْك ُت ُبوا َع ِّنى َو َم ْن َك َت َب‬
‫َع ِّنى َغ ْي َر الْ ُق ْرا ِٓن َف ْل َي ْم ُح ُه‪“...‬‬

‫وسى َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م َث ُل َما َب َع َث ِنى اللَّ ُه ِم َن الْ ُهدَى َوالْ ِع ْل ِم َك َمثَلِ الْ َغ ْي ِث‬ ‫‪َ -٩٥‬ع ْن أَبِى ُم َ‬
‫اب أَ ْر ًضا‪َ ،‬ف َكا َن ِم ْن َها نَ ِق َّي ٌة َق ِب َل ِت الْ َم َاء‪َ ،‬فأَن َْب َت ِت الْ َك َلا َٔ َوالْ ُعشْ َب الْ َك ِث َير‪َ ،‬وكَان َْت ِم ْن َها‬
‫الْ َك ِثي ِر أَ َص َ‬
‫اب ِم ْن َها َطائِ َف ًة أُخْ َرى‪،‬‬ ‫أَ َجا ِد ُب أَ ْم َس َك ِت الْ َم َاء‪َ ،‬ف َن َف َع اللَّ ُه بِ َها ال َّن َ‬
‫اس‪َ ،‬فشَ ِر ُبوا َو َس َق ْوا َو َز َر ُعوا‪َ ،‬وأَ َص َ‬
‫إِنَّ َما ِه َى ِقي َعا ٌن لا َ ُت ْم ِسكُ َم ًاء‪َ ،‬ولا َ ُت ْن ِب ُت َك َلأً‪َ ،‬ف َذلِكَ َم َث ُل َم ْن َف ُق َه ِفى ِدينِ اللَّ ِه َونَ َف َع ُه َما َب َع َث ِنى اللَّ ُه‬
‫بِ ِه‪َ ،‬ف َع ِل َم َو َعلَّ َم‪َ ،‬و َم َث ُل َم ْن لَ ْم َي ْر َف ْع بِ َذلِكَ َرأْ ًسا‪َ ،‬ولَ ْم َي ْق َب ْل ُهدَى اللَّ ِه الَّ ِذى أُ ْر ِس ْل ُت بِ ِه‪“.‬‬

‫‪٣١‬‬
BİLGİ

93. Müminlerin annesi Hz. Âişe’den (ra) nakledildiğine göre, Hâris


b. Hişâm (ra) Allah Resûlü’ne (sav) “Yâ Resûlallah, sana vahiy nasıl ge-
liyor?” diye sordu. Allah Resûlü (sav) şöyle buyurdu: “Bazen zil/çan sesi
gibi geliyor ki, bana en ağır geleni de budur. (Uğultu) kesildiğinde (vah-
yin bana) söylediklerini tam olarak kavramış ve ezberlemiş oluyorum.
Bazen de melek bana insan şeklinde görünüyor, benimle konuşuyor ve
ben de onun dediklerini kavramış ve ezberlemiş oluyorum.”
(B2 Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1)

Ebû Saîd el-Hudrî’nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


94.

le buyurmuştur: “Benden (duyduğunuz her şeyi) yazmayın. Kim ben-


den Kur’an dışında (duyduğu) bir şey yazmışsa, onu imha etsin...”
(M7510 Müslim, Zühd, 72)

95. Ebû Musa (el-Eş’arî)’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Allah’ın benimle gönderdiği hidayet ve ilim, (farklı ya-
pılardaki) topraklara düşen bol yağmura benzer. Bunlardan bazıları temiz-
dir, suyu alır, bol bitki ve ot yetiştirir. Bazıları kuraktır, suyu (yüzeyinde)
tutar. Bu sudan insanlar yararlanır; hem kendileri içerler hem de (hayvan-
larını) sularlar ve ziraat yaparlar. Diğer bir toprak çeşidi de vardır ki düm-
düzdür. (Ona da yağmur düşer ama) o ne su tutar ne de bitki yetiştirir.
Allah’ın dinini inceden inceye kavrayan, Allah’ın beni kendisiyle gönderdi-
ğinden (hidayet ve ilimden) faydalanan, öğrenen ve öğreten kimse ile (bun-
ları duyduğu vakit kibrinden) başını bile kaldırmayan ve kendisiyle gönde-
rildiğim Allah’ın hidayetini kabul etmeyen kimsenin misali işte böyledir.”
(B79 Buhârî, İlim, 20)

31
‫‪BİLGİ‬‬

‫‪TEFSİR ve TEVİL‬‬
‫‪VAHYİ ANLAMA ÇABASI‬‬

‫‪َ -٩٦‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ شُ َع ْي ٍب َع ْن أَبِي ِه َع ْن َج ِّد ِه َقا َل‪َ :‬س ِم َع ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ق ْو ًما‬
‫ض‬ ‫َي َتدَا َر ُءو َن َفقَا َل‪” :‬إِنَّ َما َه َلكَ َم ْن كَا َن َق ْب َل ُك ْم بِ َه َذا َض َر ُبوا ِك َت َ‬
‫اب اللَّ ِه َب ْع َض ُه بِ َب ْع ٍ‬
‫ض َف َما َع ِل ْم ُت ْم ِم ْن ُه‬ ‫َوإِنَّ َما نَ َز َل ِك َت ُ‬
‫اب اللَّ ِه ُي َص ِّد ُق َب ْع ُض ُه َب ْع ًضا َفلا َ تُ َك ِّذ ُبوا َب ْع َض ُه بِ َب ْع ٍ‬
‫َفقُولُوا َو َما َج ِه ْل ُت ْم َف ِكلُو ُه إِلَى َعالِ ِم ِه‪“.‬‬

‫‪َ -٩٧‬ع ْن ُج ْند َِب ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬ا ْق َر ُءوا الْ ُق ْرآ َن َما ائْ َت َلف ْ‬
‫َت‬
‫قُلُو ُب ُك ْم‪َ ،‬ف ِٕا َذا اخْ َت َل ْف ُت ْم َفقُو ُموا َع ْن ُه‪“.‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َقا َل ِفى الْ ُق ْرا ِٓن بِ َغ ْي ِر ِع ْل ٍم‬
‫‪َ -٩٨‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َف ْل َي َت َب َّوأْ َم ْق َع َد ُه ِم َن ال َّنارِ‪“.‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬ض َّم ِنى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬إِلَ ْي ِه َو َقا َل‪” :‬اللَّ ُه َّم َعلِّ ْم ُه‬
‫‪َ -٩٩‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫اب‪“.‬‬ ‫الْ ِح ْك َم َة َو َتأْوِي َل الْ ِك َت ِ‬

‫‪٣٢‬‬
BİLGİ

TEFSİR ve TEVİL
VAHYİ ANLAMA ÇABASI

96. Amr b. Şuayb’ın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine göre,


Hz. Peygamber (sav) bir grubun tartıştıklarını işitmiş ve onlara şöyle bu-
yurmuştur: “Sizden öncekiler işte böyle helâk oldular. Allah’ın Kitabı’nın
bir kısmını diğeriyle mukayese ediyor (çelişki arıyor)lardı. Oysa Allah’ın
Kitabı, bir kısmı diğerini doğrulamak üzere indi. Kur’an’ın bazı âyetlerini
ileri sürerek diğerlerini yalanlamayın. Onun (mahiyetini) bildiğiniz
âyetleri üzerinde konuşun; bilmediklerinizi ise onu bilene bırakın.”
(HM6741 İbn Hanbel, II, 185)

97.Cündeb b. Abdullah’ın naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Kur’an’ı, kalpleriniz kaynaştığı müddetçe okuyup
müzakere edin. Ayrılığa düştüğünüzde ise onun başından kalkın.”
(B5060 Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 37; M6777 Müslim, İlim, 3)

98.İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle buyur-


muştur: “Kim Kur’an hakkında bilgisizce konuşursa, cehennemdeki ye-
rine hazırlansın.”
(T2950 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 11)

İbn Abbâs anlatıyor: Allah Resûlü (sav) beni kucakladı ve şöyle


99.

buyurdu: “Allah’ım, ona hikmeti ve Kur’an’ın tevilini öğret.”


(İM166 İbn Mâce, Sünnet, 11)

32
‫‪BİLGİ‬‬

‫‪SÜNNET‬‬
‫‪NEBEVÎ KILAVUZ‬‬

‫‪َ -١٠٠‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن َيقُو ُل ِفي ُخ ْط َب ِت ِه َب ْع َد ال َّتشَ ُّه ِد‬
‫اب اللَّ ِه َع َّز َو َج َّل َوأَ ْح َس َن الْ َه ْد ِي َه ْد ُي ُم َح َّم ٍد‪“.‬‬ ‫يث ِك َت ُ‬ ‫”إِ َّن أَ ْح َس َن الْ َح ِد ِ‬

‫ول اللَّ ِه ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪َ ” :‬م ْن أَ َطا َع ِنى َف َق ْد أَ َط َ‬
‫اع‬ ‫‪َ -١٠١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َع ْن َر ُس ِ‬
‫اللَّ َه‪َ ،‬و َم ْن َع َصانِى َف َق ْد َع َصى اللَّ َه‪“...‬‬

‫‪َ -١٠٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما أَ َم ْرتُ ُك ْم بِ ِه َف ُخ ُذو ُه َو َما‬
‫ن ََه ْي ُت ُك ْم َع ْن ُه َفانْ َت ُهوا‪“.‬‬

‫ض ْبنِ َسا ِر َي َة َقا َل‪َ :‬و َع َظ َنا َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْو ًما َب ْع َد َصلا َ ِة‬ ‫‪َ -١٠٣‬عنِ الْ ِع ْر َبا ِ‬
‫وب َفقَا َل َر ُج ٌل‪ :‬إِ َّن َه ِذ ِه‬ ‫الْ َغدَا ِة َم ْو ِع َظ ًة َب ِلي َغ ًة َذ َر َف ْت ِم ْن َها الْ ُع ُيو ُن َو َو ِج َل ْت ِم ْن َها الْ ُقلُ ُ‬
‫وصي ُك ْم بِ َت ْق َوى اللَّ ِه َو َّ‬
‫الس ْم ِع‬ ‫َم ْو ِع َظ ُة ُم َو ِّد ٍع َف َما َذا َت ْع َه ُد إِلَ ْي َنا َيا َر ُسو َل اللَّ ِه؟ َقا َل‪” :‬أُ ِ‬
‫َات‬ ‫ش ِم ْن ُك ْم َي َرى اخْ ِتلا َ ًفا َك ِث ًيرا َوإِ َّياكُ ْم َو ُم ْح َدث ِ‬ ‫َوال َّطا َع ِة َوإِ ْن َع ْب ٌد َح َب ِش ٌّي َف ِٕانَّ ُه َم ْن َي ِع ْ‬
‫ين‬‫ا ْلا ُٔ ُمو ِر َف ِٕان ََّها َضلاَلَ ٌة َف َم ْن أَ ْد َر َك َذلِكَ ِم ْن ُك ْم َف َع َل ْي ِه بِ ُس َّن ِتى َو ُس َّن ِة الْ ُخ َلفَا ِء ال َّر ِاش ِد َ‬
‫ين َع ُّضوا َع َل ْي َها بِال َّن َو ِاج ِذ‪.‬‬ ‫الْ َم ْه ِد ِّي َ‬

‫‪٣٣‬‬
BİLGİ

SÜNNET
NEBEVÎ KILAVUZ

100.Câbir b. Abdullah’ın rivayet ettiğine göre Resûlullah (sav) hut-


besinde teşehhüdden sonra şöyle buyururdu: “Sözün en güzeli Allah’ın
(cc) Kitabı’dır. Rehberliğin en güzeli ise Muhammed’in rehberliğidir.”
(HM14484 İbn Hanbel, III, 320)

101. Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle bu-
yurmuştur: “Bana itaat eden, Allah’a itaat etmiştir. Bana isyan eden de
Allah’a isyan etmiştir...”
(M4749 Müslim, İmâre, 33)

102.Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Size ne emrettimse onu yapınız; size neyi yasakla-
dımsa ondan sakınınız.”
(İM1 İbn Mâce, Sünnet, 1)

103. Irbâd b. Sâriye şöyle anlatmaktadır: “Resûlullah (sav) bir gün sa-
bah namazından sonra gözleri yaşartan, kalpleri hüzünlendiren son de-
rece dokunaklı bir konuşma yaptı. (Öyle ki ashâbdan) biri (dayanama-
yarak), “Ey Allah’ın Resûlü! Sanki veda konuşması yaptın, bize ne tavsiye
edersin?” dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü şu tavsiyelerde bulundu: “Si-
ze Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olmayı ve Habeşli bir köle de olsa
(başınızdaki idareciyi) dinleyip itaat etmeyi tavsiye ederim. Çünkü ben-
den sonra yaşayacak olanlarınız çok ihtilâflar görecekler. Sonradan çıka-
rılmış (aslı olmayan) şeylerden ise sakının! Çünkü sonradan çıkarılmış
her şey bid’attir. Sizden kim bu dönemlere ulaşırsa, benim sünnetime ve
doğru yolu bulan, hidayete erdirilmiş halifelerin sünnetine sarılsın! Bun-
lara azı dişlerinizle (tuttuğunuz gibi sımsıkı) sarılın.”
(T2676 Tirmizî, İlim, 16; D4607 Ebû Dâvûd, Sünnet, 5)

33
‫‪BİLGİ‬‬

‫‪َ -١٠٤‬ع ْن َمالِ ٍك أَنَّ ُه َب َل َغ ُه أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ت َر ْك ُت ِفي ُك ْم أَ ْم َر ْينِ لَ ْن‬
‫َت ِضلُّوا َما َت َم َّس ْك ُت ْم بِ ِه َما ِك َت َ‬
‫اب اللَّ ِه َو ُس َّن َة نَ ِب ِّي ِه‪“.‬‬

‫‪FIKIH ve İCTİHAD‬‬
‫‪DERİN KAVRAYIŞ, HAKİKATİ ARAYIŞ‬‬

‫َيقُو ُل‪:‬‬ ‫‪َ -١٠٥‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرِو ْبنِ الْ َعا ِ‬
‫ص َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪s‬‬
‫ض‬ ‫ض الْ ِع ْل َم بِ َق ْب ِ‬ ‫ض الْ ِع ْل َم انْ ِت َزا ًعا‪َ ،‬ي ْن َت ِز ُع ُه ِم َن الْ ِع َبا ِد‪َ ،‬ولَ ِك ْن َي ْق ِب ُ‬
‫”إِ َّن اللَّ َه لا َ َي ْق ِب ُ‬
‫وسا ُج َّهالا ً َف ُس ِئلُوا‪َ ،‬فأَ ْف َت ْوا بِ َغ ْي ِر‬
‫اس ُر ُء ً‬ ‫الْ ُع َل َما ِء‪َ ،‬ح َّتى إِ َذا لَ ْم َي ْب َق َعالِ ٌم‪ ،‬ات ََّخ َذ ال َّن ُ‬
‫ِع ْل ٍم‪َ ،‬ف َضلُّوا َوأَ َضلُّوا‪“.‬‬

‫ف َت ْق ِضى؟“ َفق َ‬
‫َال‪:‬‬ ‫‪َ -١٠٦‬ع ْن ُم َعا ٍذ َٔا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬ب َع َث ُم َعاذًا إِلَى الْ َي َمنِ َفقَا َل‪َ ” :‬ك ْي َ‬
‫أَ ْق ِضى بِ َما ِفى ِك َت ِاب اللَّ ِه‪َ .‬قا َل‪َ ” :‬ف ِٕا ْن لَ ْم َي ُك ْن ِفى ِك َت ِاب اللَّ ِه؟“ َقا َل‪َ :‬ف ِب ُس َّن ِة َر ُس ِول اللَّ ِه ‪s‬‬
‫ول اللَّ ِه ‪s‬؟“ َقا َل‪ :‬أَ ْج َت ِه ُد َرأْيِى‪َ .‬قا َل‪” :‬الْ َح ْم ُد لِلَّ ِه الَّ ِذى‬ ‫َقا َل‪َ ” :‬ف ِٕا ْن لَ ْم َي ُك ْن ِفى ُس َّن ِة َر ُس ِ‬
‫ول اللَّ ِه ‪“.s‬‬ ‫َوفَّ َق َر ُسو َل َر ُس ِ‬

‫‪٣٤‬‬
BİLGİ

104. İmam Mâlik’e ulaştığına göre Resulullah (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunu-
zu şaşırmayacaksınız: Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünneti.”
(MU1628 Muvatta’, Kader, 3)

FIKIH ve İCTİHAD
DERİN KAVRAYIŞ, HAKİKATİ ARAYIŞ

105. Abdullah b. Amr b. el-Âs, Allah Resûlü’nü (sav) şöyle derken


işittiğini nakleder: “Kuşkusuz Allah, ilmi kullarının arasından çekip al-
maz. Bilakis âlimlerin vefatıyla ilmi alır. Sonunda hiç âlim kalmayınca,
insanlar cahil kimseleri önder edinirler. Onlara birtakım sorular soru-
lur, onlar da bilgisizce fetva verirler. Böylelikle hem kendileri sapar hem
de (insanları) saptırırlar.”
(B100 Buhârî, İlim, 34)

106. Muâz’ın anlattığına göre, Allah Resûlü (sav) onu Yemen’e (vali
olarak) gönderirken aralarında şöyle bir diyalog geçmişti:
—(Sana bir dava geldiğinde) nasıl hüküm vereceksin?
—Allah’ın Kitabı’na göre hüküm vereceğim.
—(O konuda) Allah’ın Kitabı’nda bir hüküm bulamazsan?
—Resûlullah’ın (sav) sünneti ile (karar vereceğim).
—Resûlullah’ın (sav) sünnetinde de yoksa?
—Kendi görüşümle ictihad ederek bir karara varacak ve ona göre
hüküm vereceğim.
Bunun üzerine Hz. Peygamber “Resûlü’nün elçisini (Resûlü’nün arzu-
ladığı cevabı vermeye) muvaffak kılan Allah’a hamdolsun.” buyurmuştu.
(T1327 Tirmizî, Ahkâm, 3; D3592 Ebû Dâvûd, Kadâ’, (Akdiye), 11)

34
‫‪BİLGİ‬‬

‫‪َ -١٠٧‬عنِ ا ْبنِ َع َّباسٍ‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪ْ َ :‬ن ُي ِر ِد اللَّ ُه بِ ِه َخ ْي ًرا ُي َفق ِّْه ُه ِفى ال ِّدينِ ‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٨‬ع ْن َز ْي ِد ْبنِ ثَابِ ٍت َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬ن ََّض َر اللَّ ُه ا ْم َرأً َس ِم َع ِم َّنا‬
‫َح ِدي ًثا َف َح ِف َظ ُه َح َّتى ُي َبلِّ َغ ُه َف ُر َّب َح ِاملِ ِف ْق ٍه إِلَى َم ْن ُه َو أَ ْف َق ُه ِم ْن ُه َو ُر َّب َح ِام ِل ِف ْق ٍه‬
‫س بِ َف ِقي ٍه‪“.‬‬ ‫لَ ْي َ‬

‫ص أَنَّ ُه َس ِم َع َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َذا َح َك َم الْ َحا ِك ُم َف ْ‬


‫اج َت َه َد‬ ‫‪َ -١٠٩‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ الْ َعا ِ‬
‫اب َف َل ُه أَ ْج َر ِان‪َ .‬وإِ َذا َح َك َم َف ْ‬
‫اج َت َه َد ثُ َّم أَخْ َطأَ َف َل ُه أَ ْج ٌر‪“.‬‬ ‫ثُ َّم أَ َص َ‬

‫‪َ -١١٠‬ع ْن َوابِ َص َة ْبنِ َم ْع َب ٍد ا ْلا َٔ َس ِد ِّي أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل لِ َوابِ َص َة‪ِ :‬جئ َْت ت َْسأَ ُل َعنِ الْ ِب ِّر‬
‫َو ِٕالا ْث ِم؟ َقا َل قُ ْل ُت‪ :‬نَ َع ْم‪َ .‬قا َل‪َ :‬ف َج َم َع أَ َصابِ َع ُه َف َض َر َب بِ َها َص ْد َر ُه َو َقا َل ْاس َت ْف ِت نَ ْف َسكَ ‪ْ ،‬اس َت ْف ِت‬
‫س َوا ْط َمأَ َّن إِلَ ْي ِه الْ َق ْل ُب‪َ ،‬وا ْل ِٕا ْث ُم َما َحا َك ِفى‬
‫َق ْل َبكَ َيا َوابِ َص ُة – ثَلا َثاً – الْ ِب ُّر َما ا ْط َمأَن َّْت إِلَ ْي ِه ال َّن ْف ُ‬
‫اس َوأَ ْف َت ْو َك‪.‬‬ ‫س َوت ََر َّد َد ِفى َّ‬
‫الص ْد ِر َوإِ ْن أَ ْف َتا َك ال َّن ُ‬ ‫ال َّن ْف ِ‬

‫‪٣٥‬‬
BİLGİ

107.İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Allah her kimin iyiliğini dilerse, onu dinde fakih kılar (dinin
inceliklerini anlama konusunda ona kabiliyet verir).”
(T2645 Tirmizî, İlim, 1)

108.Zeyd b. Sâbit, Allah Resûlü’nü (sav) şöyle derken işitmiştir: “Al-


lah, bizden bir hadis işitip, başkasına aktarana kadar onu belleyen kişi-
nin yüzünü ak etsin. Fıkıh (dini hakkıyla anlamaya yönelik bilgiler) öğ-
renip onu kendisinden daha kavrayışlı olanlara aktaran nice kimseler
vardır! Fıkıh öğrenen nice kimseler de vardır ki haddizatında kendileri
fakih (derin kavrayış sahibi) değildir.”
(D3660 Ebû Dâvûd, İlim, 10; T2656 Tirmizî, İlim, 7)

Amr b. el-Âs, Allah Resûlü’nü (sav) şöyle derken işitmiştir:


109.

“Hâkim, hüküm verirken ictihad eder (gücü nispetinde çaba sarf eder)
de sonunda isabetli karar verirse, iki sevap kazanır. Eğer ictihad eder de
sonunda hata ederse, bir sevap kazanır.”
(M4487 Müslim, Akdiye, 15)

110.Esed kabilesine mensup Vâbisa b. Ma’bed’in naklettiğine göre,


Allah Resûlü (sav) ona şöyle demiştir: “İyilik ve kötülüğü(n ne olduğu-
nu) sormaya mı geldin?” (Vâbisa diyor ki) “Evet” dedim. Hz. Peygam-
ber, parmaklarını birleştirip göğsüne vurarak üç defa “Kendine danış,
kalbine danış ey Vâbisa!” buyurdu (ve devam etti): “İyilik, gönlü huzu-
ra kavuşturan ve içe sinen şeydir. Kötülük ise insanlar sana fetva ver-
seler (onaylasalar) bile, gönlü(nü) huzursuz eden ve iç(in)de bir kuşku
bırakan şeydir.”
(DM2561 Dârimî, Büyû’, 2)

35
‫‪BİLGİ‬‬

‫‪BİLGİ AHLÂKI‬‬
‫‪ÂLİMİN İLİMLE SINAVI‬‬

‫‪َ -١١١‬ع ْن أُ َسا َم َة ْبنِ َز ْي ٍد َقا َل ‪َ ...‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪ُ ” :‬ي ْؤ َتى بِال َّر ُج ِل‬
‫اب َب ْط ِن ِه‪َ ،‬ف َيدُو ُر بِ َها َك َما َيدُو ُر الْ ِح َما ُر‬‫َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة َف ُي ْلقَى ِفى ال َّنارِ‪َ ،‬ف َت ْن َدلِ ُق أَ ْق َت ُ‬
‫بِال َّر َحى‪َ ،‬ف َي ْج َت ِم ُع إِلَ ْي ِه أَ ْه ُل ال َّنارِ‪َ ،‬ف َيقُولُو َن‪َ :‬يا فُلاَنُ! َما لَكَ ؟ أَلَ ْم َت ُك ْن َتأْ ُم ُر‬
‫وف َولا َ آتِي ِه‪،‬‬ ‫وف َو َت ْن َهى َعنِ الْ ُم ْن َك ِر؟ َف َيقُو ُل‪َ :‬ب َلى‪َ ،‬ق ْد كُ ْن ُت آ ُم ُر بِالْ َم ْع ُر ِ‬ ‫بِالْ َم ْع ُر ِ‬
‫َوأَنْ َهى َعنِ الْ ُم ْن َك ِر َوآتِي ِه‪“.‬‬

‫‪َ -١١٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن ُس ِئ َل َع ْن ِع ْل ٍم َع ِل َم ُه ث َُّم‬
‫َك َت َم ُه أُلْ ِج َم َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة بِ ِل َجا ٍم ِم ْن نَارٍ‪“.‬‬

‫‪َ -١١٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َت َعلَّ َم ِع ْل ًما ِم َّما ُي ْب َتغَى بِ ِه َو ْج ُه‬
‫يب بِ ِه َع َر ًضا ِم َن ال ُّدنْ َيا لَ ْم َي ِج ْد َع ْر َ‬
‫ف الْ َج َّن ِة َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬ ‫اللَّ ِه لا َ َي َت َعلَّ ُم ُه إِلا َّ لِ ُي ِص َ‬

‫‪َ -١١٤‬عنِ ا ْبنِ َم ْس ُعو ٍد ‪َ d‬قا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬لا َ َح َس َد إِلا َّ ِفى‬
‫ا ْث َن َت ْينِ ‪َ :‬ر ُج ٌل آ َتا ُه اللَّ ُه َمالا ً َف َسلَّ َط ُه َع َلى َه َل َك ِت ِه ِفى الْ َح ِّق‪َ ،‬و َر ُج ٌل آ َتا ُه اللَّ ُه ِح ْك َم ًة‬
‫َف ْه َو َي ْق ِضى بِ َها َو ُي َعلِّ ُم َها‪“.‬‬

‫‪٣٦‬‬
BİLGİ

BİLGİ AHLÂKI
ÂLİMİN İLİMLE SINAVI

111.Üsâme b. Zeyd’in işitip naklettiğine göre..., Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü bir adam getirilip cehenneme atılır
ve bağırsakları dışarı fırlar. O kişi, eşeğin değirmen taşı ile döndüğü gibi
bağırsaklarıyla birlikte dönmeye başlar. Derken etrafına cehennemlik-
ler toplanır ve ‘Ey falan, ne bu hâl? Sen iyiliği emredip, kötülükten alı-
koymaz mıydın?’ derler. O da, ‘Evet, ben iyiliği emrederdim, ama onu
kendim yapmazdım. Kötülükten alıkoyardım, ama onu kendim yapar-
dım.’ diye karşılık verir.”
(M7483 Müslim, Zühd, 51)

112. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Her kim, bildiği bir konuda kendisine danışılır da onu
gizlerse kıyamet günü ağzına ateşten bir gem vurulur.”
(T2649 Tirmizî, İlim, 3; D3658 Ebû Dâvûd, İlim, 9)

113.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Allah’ın rızası için öğrenil(mesi gerek)en bir ilmi, sırf
dünya menfaati elde etmek için öğrenen bir kimse kıyamet günü cen-
netin kokusunu (dahi) alamayacaktır.”
(D3664 Ebû Dâvûd, İlim, 12; HM8438 İbn Hanbel, II, 338)

114. İbn Mes’ûd’un (ra) işitip naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav)

şöyle buyurmuştur: “Ancak iki kişiye haset (gıpta) edilir. Bunlar, Allah’ın
kendisine mal verdiği ve onu hak yolunda harcayan kimse ile Allah’ın
kendisine (ilim ve) hikmet verdiği ve ona göre karar verip, onu başka-
larına da öğreten kimsedir.”
(B1409 Buhârî, Zekât, 5; M1896 Müslim, Müsâfirîn, 268)

36
‫‪BİLGİ‬‬

‫‪َ -١١٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬اللَّ ُه َّم انْ َف ْع ِنى بِ َما‬
‫َعلَّ ْم َت ِنى َو َعلِّ ْم ِنى َما َي ْن َف ُع ِنى َو ِز ْدنِى ِع ْل ًما‪“...‬‬

‫‪FERASET‬‬
‫‪ALLAH’IN NURUYLA BAKMAK‬‬

‫‪َ -١١٦‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬ع ْن ال َّن ِب ِّي ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪َ ” :‬لا ُي ْل َد ُغ الْ ُمؤ ِْم ُن ِم ْن ُج ْح ٍر‬
‫َو ِاح ٍد َم َّر َت ْينِ ‪“.‬‬

‫‪َ -١١٧‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َح ِلي َم إِلا َّ ُذو َعث َْر ٍة‪َ ،‬ولا َ‬
‫َح ِكي َم إِلا َّ ُذو َت ْج ِر َب ٍة‪“.‬‬

‫‪َ -١١٨‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬اتَّقُوا ِف َر َاس َة الْ ُمؤ ِْم ِن‪،‬‬
‫ين﴾‪.‬‬ ‫ات لِ ْل ُم َت َو ِّس ِم َ‬
‫َف ِٕانَّ ُه َي ْن ُظ ُر بِ ُنو ِر اللَّ ِه“ ثُ َّم َق َرأَ‪﴿ :‬إِ َّن ِفى َذلِكَ لا ٓ َي ٍ‬

‫‪َ -١١٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه َتعالى َقا َل‪َ :‬م ْن َعا َدى‬
‫لِى َولِ ًّيا َف َق ْد ٓا َذنْ ُت ُه بِالْ َح ْر ِب‪َ ،‬و َما َت َق َّر َب إِلَ َّي َع ْب ِدى بِشَ ْي ٍء أَ َح َّب إِلَ َّى ِم َّما ا ْف َت َرضْ ُته‬
‫َع َل ْي ِه‪َ ،‬و َما َزا َل َع ْب ِدى َي َت َق َّر ُب إِلَ َّى بِال َّن َو ِاف ِل َح َّتى أَ ْح َب ْب ُت ُه‪َ ،‬ف ُك ْن ُت َس ْم َع ُه الَّ ِذى َي ْس َم ُع‬
‫ش بِ َها َور ِْج َل ُه الَّ ِتى َي ْم ِشى بِ َها‪َ ،‬وإِ ْن‬ ‫بِ ِه‪َ ،‬و َب َص َر ُه الَّ ِذى ُي ْب ِص ُر بِ ِه‪َ ،‬و َي َد ُه الَّ ِتى َي ْب ُط ُ‬
‫َسأَلَ ِنى َلا ُٔ ْع ِط َي َّن ُه‪َ ،‬ولَ ِئنِ ْاس َت َعا َذنِى لا ُٔ ِعي َذنَّ ُه‪“...‬‬

‫‪٣٧‬‬
BİLGİ

115.Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Allah’ım, bana öğrettiklerinle beni faydalandır. Ba-
na fayda verecek ilmi bana öğret ve ilmimi artır...”
(T3599 Tirmizî, Deavât 128; İM251 İbn Mâce, Sünnet, 23)

FERASET
ALLAH’IN NURUYLA BAKMAK

116.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Mümin, bir delikten iki kere sokulmaz.”
(B6133 Buhârî, Edeb, 83; M7498 Müslim, Zühd, 63)

117. Ebû Saîd’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-

yurmuştur: “Tökezlemeyen, halîm (akıllı) olmaz, tecrübe edinmeyen


hakîm olmaz.”
(T2033 Tirmizî, Birr, 86; EM565 Buhârî, el-Edebü’l-müfred, 199)

118. Ebû Saîd el-Hudrî’den nakledildiğine göre Resûlullah (sav),


“Müminin ferasetinden sakının. Çünkü o, Allah’ın nuruyla bakar.” bu-
yurdu ve ardından, “Elbette bunda feraset sahipleri için ibretler vardır.”
(Hicr, 15/75) âyetini okudu.”
(T3127 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 15; MK7497 Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, VIII, 102)

119. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: ‘Her kim benim velî bir ku-
luma düşmanlık ederse ona harp ilân ederim. Kulum bana, kendisine
farz kıldığım şeylerden daha hoş olan bir şeyle yaklaşamaz. Kulum bana
nafile ibadetlerle de yaklaşmaya devam eder. Sonunda onu severim. İşte
o zaman onun işiten kulağı, gören gözü, sımsıkı tutan eli, yürüyen aya-
ğı mesabesinde olurum. Benden bir şey isterse bunu ona mutlaka veri-
rim. Bana sığınırsa onu mutlaka korurum...’”
(B6502 Buhârî, Rikâk, 38)

37
‫‪BİLGİ‬‬

‫‪RÜYA‬‬
‫‪UYKUDAKİ ÂLEM‬‬

‫الصالِ َح ُة‬ ‫‪َ -١٢٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪...” :‬ال ُّرؤْ َيا ثَلا َ ٌث‪َ :‬ف ُ‬
‫الرؤْ َيا َّ‬
‫ُبشْ َرى ِم َن اللَّ ِه َو ُرؤْ َيا َت ْحزِي ٌن ِم َن الشَّ ْي َط ِان َو ُرؤْ َيا ِم َّما ُي َحد ُِّث الْ َم ْر ُء نَ ْف َس ُه‪“...‬‬

‫‪َ -١٢١‬ع ْن َعائِشَ َة ‪ g‬أَن ََّها َقالَ ْت‪ :‬أَ َّو ُل َما ُب ِدئَ بِ ِه َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ s‬م َن الْ َو ْح ِي‬
‫الصا ِد َق ُة ِفى ال َّن ْو ِم‪َ ،‬ف َكا َن لا َ َي َرى ُرؤْ َيا إِلا َّ َج َاء ْت ِم ْث َل َف َلقِ ُّ‬
‫الص ْب ِح‪...‬‬ ‫ال ُّرؤْ َيا َّ‬

‫‪َ -١٢٢‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي‪َٔ :‬انَّ ُه َس ِم َع ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬إِ َذا َرأَى أَ َح ُدك ُْم‬
‫ُرؤْ َيا ُي ِح ُّب َها َف ِٕانَّ َما ِه َي ِم َن اللَّ ِه‪َ ،‬ف ْل َي ْح َم ِد اللَّ َه َع َل ْي َها‪َ ،‬ولْ ُي َحد ِّْث بِ َها‪َ ،‬وإِ َذا َرأَى َغ ْي َر‬
‫َذلِكَ ِم َّما َي ْك َر ُه‪َ ،‬ف ِٕانَّ َما ِه َي ِم َن الشَّ ْي َط ِان‪َ ،‬ف ْل َي ْس َت ِع ْذ ِم ْن شَ ِّر َها‪َ ،‬ولا َ َي ْذكُ ْر َها لِا َٔ َح ٍد‪،‬‬
‫َف ِٕان ََّها لا َ َت ُض ُّر ُه‪“.‬‬

‫‪َ -١٢٣‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن ِم ْن أَ ْف َرى الْ ِف َرى أَ ْن ُير َِى‬
‫َع ْي َن ْي ِه َما لَ ْم َت َر‪“.‬‬

‫َوأَ ْص َدقُ ُك ْم ُرؤْ َيا أَ ْص َدقُ ُك ْم‬ ‫َقا َل‪...” :‬‬ ‫‪َ -١٢٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪s‬‬
‫َح ِدي ًثا‪“...‬‬

‫‪٣٨‬‬
BİLGİ

RÜYA
UYKUDAKİ ÂLEM

120. Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-

le buyurmuştur: “...Rüya üç çeşittir: (Birincisi) Allah’tan bir müjde olan


salih rüyadır. (İkincisi) şeytandan kaynaklanan üzücü rüyadır. (Üçün-
cüsü ise) kişinin yaşadıklarından bazılarının rüyasına yansımasıdır...”
(M5905 Müslim, Rü’yâ, 6)

121. Hz. Âişe (ra) anlatıyor: “Allah Resûlü’nün (sav) ilk vahiy almaya
başlaması uykuda doğru rüya (rüyâ-ı sâdıka) görmekle olmuştur. Onun
istisnasız bütün rüyaları gün gibi gerçek çıkardı...”
(B6982 Buhârî, Ta’bîr, 1)

122. Ebû Saîd el-Hudrî’den, Hz. Peygamber’i (sav) şöyle buyururken


işittiği nakledilmiştir: “Sizden biri hoşlandığı bir rüya görürse, (bilsin
ki) bu, Allah’tandır. O kişi bu rüyadan dolayı Allah’a hamdetsin ve onu
anlatsın. Bunun dışında hoşuna gitmeyen bir rüya görürse, bu da şey-
tandandır. Rüyanın kötü etkisinden Allah’a sığınsın ve ondan kimseye
söz etmesin. Böyle yaparsa, o rüya kendisine zarar vermez.”
(B6985 Buhârî, Ta’bîr, 3)

123. İbn Ömer’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-

yurmuştur: “En büyük iftira, kişinin görmediği rüyayı gördüğünü söy-


lemesidir.”
(B7043 Buhârî, Ta’bîr, 45)

124. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle

buyurmuştur: “...Rüyası en doğru olanınız, en doğru sözlü olanınızdır...”


(M5905 Müslim, Rü’yâ, 6)

38
٣٩
III. BÖ L ÜM

İMAN

39
‫‪HİDAYET‬‬
‫‪İSLÂM’IN AYDINLIK YOLU‬‬

‫”قُ ْل‪:‬‬ ‫‪َ -١٢٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة‪َ :‬قا َل َقا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬لِ َع ِّم ِه‪ِ ،‬ع ْن َد الْ َم ْو ِت‬
‫لا َ إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه‪ ،‬أَ ْش َه ُد لَكَ بِ َها َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة“ َفأَ َبى‪َ -‬قا َل‪َ :-‬فأَنْ َز َل اللَّ ُه‪﴿ :‬إِنَّكَ لا َ‬
‫َت ْه ِدى َم ْن أَ ْح َب ْب َت‪ ﴾...‬الا ٓ َي َة‪.‬‬

‫‪َ -١٢٦‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ال َّد ْي َل ِم ِّي َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َع ْب َد اللَّ ِه ْب َن َع ْمرٍو َيقُو ُل‪َ :‬س ِم ْع ُت‬
‫َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬إِ َّن اللَّ َه َع َّز َو َج َّل َخ َل َق َخ ْل َق ُه ِفى ُظ ْل َم ٍة‪َ ،‬فأَلْقَى َع َل ْي ِه ْم ِم ْن‬
‫ف‬ ‫نُو ِر ِه‪َ ،‬ف َم ْن أَ َصا َب ُه ِم ْن َذلِكَ ال ُّنو ِر ا ْه َتدَى‪َ ،‬و َم ْن أَخْ َطأَ ُه َض َّل‪َ ،‬ف ِل َذلِكَ أَقُو ُل َج َّ‬
‫الْ َق َل ُم َع َلى ِع ْل ِم اللَّ ِه‪“.‬‬

‫‪َ -١٢٧‬ع ْن َجابِ ٍر َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬يخْ ُط ُب ال َّن َ‬
‫اس‪َ ،‬ي ْح َم ُد اللَّ َه َو ُي ْث ِنى‬
‫َع َل ْي ِه بِ َما ُه َو أَ ْهلُ ُه‪ ،‬ثُ َّم َيقُو ُل‪َ ” :‬م ْن َي ْه ِد ِه اللَّ ُه َفلا َ ُم ِض َّل لَ ُه‪َ ،‬و َم ْن ُيضْ ِل ْل َفلا َ َها ِد َي‬
‫يث ِك َت ُ‬
‫اب اللَّ ِه‪“.‬‬ ‫لَ ُه‪َ ،‬و َخ ْي ُر الْ َح ِد ِ‬

‫ات أَقُولُ ُه َّن ِفى‬ ‫‪َ -١٢٨‬قا َل الْ َح َس ُن ْب ُن َع ِل ٍّى ‪َ :f‬علَّ َم ِنى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ك ِل َم ٍ‬
‫الْ ِو ْت ِر ”اللَّ ُه َّم ا ْه ِدنِى ِفي َم ْن َه َد ْي َت‪َ ،‬و َعا ِف ِنى ِفي َم ْن َعا َف ْي َت‪َ ،‬و َت َولَّ ِنى ِفي َم ْن َت َولَّ ْي َت‪،‬‬

‫‪٤٠‬‬
HİDAYET
İSLÂM’IN AYDINLIK YOLU

125. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav), amca-


sı (Ebû Tâlib) ölürken kendisine, “Lâ ilâhe illallâh (Allah’tan başka ilâh
yoktur.) de ki ben de onunla kıyamet gününde senin için şahitlik ede-
yim.” dedi. Amcası bundan kaçınınca Allah, “Şüphesiz ki sen sevdiğin
kişiyi hidayete erdiremezsin...” (Kasas, 28/56) âyetini indirdi.
(M134 Müslim, Îmân, 41)

126.Abdullah b. ed-Deylemî aracılığıyla, Abdullah b. Amr’ın,


Resûlullah’tan (sav) şöyle işittiği nakledilmektedir: “Yüce Allah
mahlûkatını karanlık içerisinde yaratır ve nurunu onlar üzerine yayar.
O nur kime isabet ederse hidayeti bulur. İsabet etmediği kimseler ise şa-
şar.” Abdullah b. Amr, “İşte bunun için ‘Allah’ın ilmi üzere kalem kuru-
du.’ (Her şey Allah’ın ezelî bilgisiyle gerçekleşti.) diyorum.” demiştir.
(T2642 Tirmizî, Îmân, 18; HM6644 İbn Hanbel, II, 176)

127.Câbir’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) insanlara hitap eder-


ken önce lâyık-ı vechile Allah’a hamd ve senâ eder, sonra da “Bir kimseye
Allah hidayet verirse artık onu saptıracak yoktur; Allah’ın saptırdığına da
hidayet verecek yoktur. Sözün en hayırlısı Allah’ın Kitabı’dır.” buyururdu.
(M2007 Müslim, Cum’a, 45)

128.(Resûlullah’ın torunu) Hasan b. Ali (ra) şöyle demiştir: “Allah


Resûlü (sav) vitirde okumam için bana şu duayı öğretti: ‘Allah’ım, hida-
yete erdirdiklerinle beraber beni de hidayete erdir. Sıhhat ve afiyet ver-
diklerinle beraber bana da afiyet ver. Himaye ettiğin kimseler gibi beni

40
‫‪İMAN‬‬

‫َو َبا ِر ْك لِى ِفي َما أَ ْع َط ْي َت‪َ ،‬و ِق ِنى شَ َّر َما َق َض ْي َت‪َ ،‬ف ِٕانَّكَ َت ْق ِضى َولا َ ُي ْق َضى َع َل ْيكَ ‪،‬‬
‫َوإِنَّ ُه لا َ َي ِذ ُّل َم ْن َوالَ ْي َت‪َ ،‬ت َبا َر ْك َت َر َّب َنا َو َت َعالَ ْي َت‪“.‬‬

‫‪K ELİME-İ ŞEHÂDET‬‬


‫‪İSLÂM’IN TEMELİ‬‬

‫اب َقا َل‪َ ... :‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ا ْل ِٕا ْسلا َ ُم‬ ‫‪َ -١٢٩‬ح َّد َث ِنى أَبِى ُع َم ُر ْب ُن الْ َخ َّط ِ‬
‫أَ ْن َتشْ َه َد أَ ْن لا َ إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه َوأَ َّن ُم َح َّمدًا َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ،s‬وتُ ِقي َم َّ‬
‫الصلاَةَ‪َ ،‬وتُ ْؤتِ َى‬
‫ال َّزكَاةَ‪َ ،‬و َت ُصو َم َر َم َضانَ‪َ ،‬و َت ُح َّج الْ َب ْي َت إِ ِن ْاس َت َط ْع َت إِلَ ْي ِه َس ِبيلا ً‪“.‬‬

‫س‪:‬‬
‫َخ ْم ٍ‬ ‫‪َ -١٣٠‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ ” :s‬ب ِن َي ا ْل ِٕا ْسلا َ ُم َع َلى‬
‫الصلا َ ِة‪َ ،‬وإِي َتا ِء ال َّزكَا ِة‪،‬‬
‫شَ َها َد ِة أَ ْن لا َ إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه َوأَ َّن ُم َح َّمدًا َر ُسو ُل اللَّ ِه‪َ ،‬وإِ َقا ِم َّ‬
‫َوالْ َح ِّج‪َ ،‬و َص ْو ِم َر َم َضانَ‪“.‬‬

‫الص ِام ِت َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َقا َل‪ :‬أَ ْش َه ُد‬ ‫‪َ -١٣١‬ح َّد َث َنا ُع َبا َد ُة ْب ُن َّ‬
‫يسى‬ ‫أَ ْن لا َ إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه َو ْح َد ُه ﴿لا َ شَ رِيكَ لَ ُه﴾‪َ ،‬وأَ َّن ُم َح َّمدًا َع ْب ُد ُه َو َر ُسولُ ُه‪َ ،‬وأَ َّن ِع َ‬
‫وح ِم ْن ُه‪َ ،‬وأَ َّن الْ َج َّن َة َح ٌّق‪َ ،‬وأَ َّن ال َّنا َر‬
‫َع ْب ُد اللَّ ِه َوا ْب ُن أَ َم ِت ِه َو َك ِل َم ُت ُه أَلْقَا َها إِلَى َم ْر َي َم َو ُر ٌ‬
‫َح ٌّق‪ ،‬أَ ْد َخ َل ُه اللَّ ُه ِم ْن أَ ِّى أَ ْب َو ِ‬
‫اب الْ َج َّن ِة الثَّ َمانِ َي ِة شَ َاء‪“.‬‬

‫‪٤١‬‬
İMAN

de himaye et. Bana verdiğin nimetleri bereketlendir. Verdiğin hükmün


şerrinden beni koru. Hükmü sen verirsin, senin üstüne hüküm verecek
kimse yoktur. Senin dost olduğun kimse asla zelil olmaz. Eksiklikler sa-
na yakışmaz. Ey Rabbimiz! Yücesin ve kutlusun.’”
(T464 Tirmizî, Vitr, 10)

K ELİME-İ ŞEHÂDET
İSLÂM’IN TEMELİ

129.(Abdullah b. Ömer) anlatıyor; Babam Ömer b. Hattâb’ın ba-


na naklettiğine göre ... Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “İslâm,
Allah’tan başka ilâh olmadığına, Muhammed’in Allah’ın Resûlü olduğu-
na şehâdet etmen; namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan
orucunu tutman ve gücün yeterse Kâbe’yi haccetmendir.”
(M93 Müslim, Îmân, 1)

130.İbn Ömer’in (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olma-
dığına ve Muhammed’in Allah’ın Resûlü olduğuna şehâdet etmek, na-
maz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.”
(B8 Buhârî, Îmân, 2)

131.Ubâde b. Sâmit’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Her kim, ‘Şehâdet ederim ki tek olan Allah’tan baş-
ka ilâh yoktur, (ortağı da yoktur); Muhammed O’nun kulu ve elçisidir;
İsa da Allah’ın kulu ve Allah’ın kullarından bir kadının oğlu, Meryem’e
ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve Allah’tan (gelen) bir ruh-
tur. Cennet haktır, cehennem haktır.’ derse Allah onu, cennetin sekiz
kapısından hangisini dilerse oradan cennetine koyar.”
(M140 Müslim, Îmân, 46)

41
‫‪İMAN‬‬

‫َقا َل‪:‬‬ ‫َس ْب ُن َمالِ ٍك أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬و ُم َعا ٌذ َر ِدي ُف ُه َع َلى ال َّر ْح ِل‬ ‫‪َ -١٣٢‬ح َّد َث َنا أَن ُ‬
‫” َيا ُم َعا ُذ ْب َن َج َبلٍ “ َقا َل‪ :‬لَ َّب ْيكَ َيا َر ُسو َل اللَّ ِه َو َس ْع َد ْيكَ ‪َ .‬قا َل‪َ ” :‬يا ُم َعا ُذ! َقا َل‪:‬‬
‫”لَ َّب ْيكَ َيا َر ُسو َل اللَّ ِه َو َس ْع َد ْيكَ ‪ ،‬ثَلاَثًا‪َ “.‬قا َل‪َ ” :‬ما ِم ْن أَ َح ٍد َيشْ َه ُد أَ ْن لا َ إِلَ َه إِلا َّ‬
‫اللَّ ُه َوأَ َّن ُم َح َّمدًا َر ُسو ُل اللَّ ِه ِص ْد ًقا ِم ْن َق ْل ِب ِه إِلا َّ َح َّر َم ُه اللَّ ُه َع َلى ال َّنا ِر‪“...‬‬

‫‪A LLAH’A İMAN‬‬


‫‪VAROLMANIN ASIL GAYESİ‬‬

‫َقا َل‪:‬‬ ‫َس ْب ُن َمالِ ٍك أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬و ُم َعا ٌذ َر ِدي ُف ُه َع َلى ال َّر ْح ِل‬ ‫‪َ -١٣٣‬ح َّد َث َنا أَن ُ‬
‫” َيا ُم َعا ُذ ْب َن َج َبلٍ “ َقا َل‪ :‬لَ َّب ْيكَ َيا َر ُسو َل اللَّ ِه َو َس ْع َد ْيكَ ‪َ .‬قا َل‪َ ” :‬يا ُم َعا ُذ! َقا َل‪:‬‬
‫”لَ َّب ْيكَ َيا َر ُسو َل اللَّ ِه َو َس ْع َد ْيكَ ‪ ،‬ثَلاَثًا‪َ “.‬قا َل‪َ ” :‬ما ِم ْن أَ َح ٍد َيشْ َه ُد أَ ْن لا َ إِلَ َه إِلا َّ‬
‫اللَّ ُه َوأَ َّن ُم َح َّمدًا َر ُسو ُل اللَّ ِه ِص ْد ًقا ِم ْن َق ْل ِب ِه إِلا َّ َح َّر َم ُه اللَّ ُه َع َلى ال َّنا ِر‪“...‬‬

‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قال‪” :‬ثَلا َ ٌث َم ْن كُ َّن ِفي ِه َو َج َد بِ ِه َّن َحلا َ َو َة ا ْل ِٕاي َم ِان‪،‬‬ ‫‪َ -١٣٤‬ع ْن َٔانَ ٍ‬
‫َم ْن كَا َن اللَّ ُه َو َر ُسولُ ُه أَ َح َّب إِلَ ْي ِه ِم َّما ِس َوا ُه َما‪َ ،‬وأَ ْن ُي ِح َّب الْ َم ْر َء لا َ ُي ِح ُّب ُه إِلا َّ لِلَّ ِه‪َ ،‬وأَ ْن‬
‫ف ِفى ال َّنارِ‪“.‬‬ ‫َي ْك َر َه أَ ْن َي ُعو َد ِفى الْ ُك ْف ِر َب ْع َد أَ ْن أَنْ َق َذ ُه اللَّ ُه ِم ْن ُه‪َ ،‬ك َما َي ْك َر ُه أَ ْن ُي ْق َذ َ‬

‫‪٤٢‬‬
İMAN

132.Enes b. Mâlik anlatıyor: Resûlullah (sav) binitiyle giderken ar-


kasında oturan Muâz’a seslendi: “Yâ Muâz b. Cebel!” Muâz, “Buyur yâ
Resûlallah! Emret!” diyerek cevap verdi. Hz. Peygamber tekrar, “Yâ Muâz!”
diye seslendi. Muâz, “Buyur yâ Resûlallah! Emret!” dedi. Bu durum üç
defa tekrarlandı. Daha sonra Allah Resûlü şöyle buyurdu: “Kim kalbiyle
tasdik ederek Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın
Resûlü olduğuna şehâdet ederse Allah ona cehennemi haram kılar...”
(B128 Buhârî, İlim, 49)

A LLAH’A İMAN
VAROLMANIN ASIL GAYESİ

133.Enes b. Mâlik anlatıyor: Resûlullah (sav) binitiyle giderken ar-


kasında oturan Muâz’a seslendi: “Yâ Muâz b. Cebel!” Muâz, “Buyur yâ
Resûlallah! Emret!” diyerek cevap verdi. Hz. Peygamber tekrar, “Yâ Muâz!”
diye seslendi. Muâz, “Buyur yâ Resûlallah! Emret!” dedi. Bu durum üç
defa tekrarlandı. Daha sonra Allah Resûlü şöyle buyurdu: “Kim kalbiyle
tasdik ederek Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın
Resûlü olduğuna şehâdet ederse Allah ona cehennemi haram kılar.”
(B128 Buhârî, İlim, 49)

134. Enes (b. Mâlik) tarafından nakledildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Şu üç özellik kimde bulunursa o kimse imanın
tadını alır: Allah ve Resûlü’nü her şeyden çok sevmek, bir kimseyi yal-
nızca Allah rızası için sevmek, Allah kendisini kurtardıktan sonra tekrar
inkârcılığa dönmekten ateşe atılmaktan kaçındığı gibi kaçınmak.”
(M165 Müslim, Îmân, 67)

42
‫‪İMAN‬‬

‫‪َ -١٣٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪ d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن َقا َل لا َ إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه‬
‫﴿فى َي ْو ٍم﴾ ِمائَ َة‬ ‫َو ْح َد ُه لا َ شَ رِيكَ لَ ُه‪ ،‬لَ ُه الْ ُم ْلكُ َولَ ُه الْ َح ْم ُد َو ُه َو َع َلى كُ ِّل شَ ْي ٍء َق ِدي ٌر ِ‬
‫اب‪َ ،‬وكُ ِت َب ْت لَ ُه ِمائَ ُة َح َس َن ٍة‪َ ،‬و ُم ِح َي ْت َع ْن ُه ِمائَ ُة َس ِّي َئ ٍة‪،‬‬ ‫َم َّر ٍة كَان َْت لَ ُه َع ْد َل َعشْ ِر ِر َق ٍ‬
‫َوكَان َْت لَ ُه ِح ْر ًزا ِم َن الشَّ ْي َط ِان َي ْو َم ُه َذلِكَ َح َّتى ُي ْم ِس َي‪َ ،‬ولَ ْم َيأْ ِت أَ َح ٌد بِأَ ْف َض َل ِم َّما‬
‫َج َاء إِلا َّ َر ُج ٌل َع ِم َل أَ ْك َث َر ِم ْن ُه‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ِ s‬م ْن َغ ْز َو ِة َت ُبو َك َف َل َّما‬ ‫‪َ -١٣٦‬ع ْن ُم َعا ِذ ْبنِ َج َبلٍ َقا َل‪ :‬أَ ْق َب ْل َنا َم َع َر ُس ِ‬
‫َرأَ ْي ُت ُه َخ ِل ًّيا قُ ْل ُت ﴿له﴾‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! أَخْ ِب ْرنِي بِ َع َملٍ ُي ْد ِخلُ ِني الْ َج َّن َة‪َ .‬قا َل‪َ :‬ب ٍخ لَ َق ْد‬
‫الصلَا َة الْ َم ْك ُتو َب َة‪،‬‬ ‫َسأَلْ َت َع ْن َع ِظي ٍم‪َ ،‬و ُه َو َي ِسي ٌر َع َلى َم ْن َي َّس َر ُه اللَّ ُه َع َل ْي ِه‪ ،‬تُ ِقي ُم َّ‬
‫وض َة‪َ ،‬و َت ْلقَى اللَّ َه َع َّز َو َج َّل َلا تُشْ ِر ُك بِ ِه شَ ْي ًئا‪“...‬‬ ‫َوتُ َؤ ِّدي ال َّزكَا َة الْ َم ْف ُر َ‬

‫‪َ -١٣٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِٕ :s‬‬
‫”الاي َما ُن بِضْ ٌع َو َس ْب ُعو َن شُ ْع َب ًة‪ ،‬أَ ْف َضلُ َها‬
‫لا َ إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه‪َ ،‬وأَ ْو َض ُع َها إِ َما َط ُة ا ْلا َٔ َذى َعنِ ال َّطرِيقِ‪َ ،‬والْ َح َي ُاء شُ ْع َب ٌة ِم َن ا ْل ِٕاي َم ِان‪“.‬‬

‫‪٤٣‬‬
İMAN

135. Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Allah Resûlü (sav)


şöyle buyurmuştur: “Kim (günde) yüz defa ‘Lâ ilâhe illâllâhü vahdehû lâ
şerîke leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr.’
(Allah’tan başka ilâh yoktur, O’nun hiçbir ortağı yoktur, mülk O’nundur
ve hamd O’nadır. O’nun her şeye gücü yeter.) derse bu, o kimse için on
köleyi azat etme sevabına denktir. Ona yüz iyilik yazılır ve yüz günahı
silinir. (Bu söyledikleri) o günün akşamına kadar onun için şeytana kar-
şı bir sığınak olur. Bundan daha fazlasını yapan kişiden başka, hiç kim-
se onun bu yaptığından daha faziletli bir iş yapamaz.”
(B6403 Buhârî, Deavât, 64)

136. Muâz b. Cebel anlatıyor: Allah Resûlü (sav) ile Tebük Seferi’nden
dönüyorduk. Onun yalnız olduğunu görünce, “Yâ Resûlallah! Bana cen-
nete girmemi sağlayacak bir davranış söyler misin?” dedim. Bunun üze-
rine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Aferin sana! Sen önemli bir
konu hakkında soru sordun. Fakat bu, Allah’ın kendisi için kolaylaştır-
dığı kişiye kolay gelir. Farz namazı kılarsın, farz olan zekâtı verirsin ve
O’na hiçbir şeyi ortak koşmayarak Allah’a kavuşursun...”
(HM22418 İbn Hanbel, V, 237)

137. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöy-
le buyurmuştur: “İmanın yetmiş küsur şubesi vardır. Bunların en üstünü
‘Lâ ilâhe illâllâh’ (Allah’tan başka ilâh yoktur.) sözüdür. En alt derecesi ise
yoldaki eziyet veren şeyleri kaldırmaktır. Hayâ da imanın bir şubesidir.”
(N5008 Nesâî, Îmân, 16; M153 Müslim, Îmân, 58)

43
‫‪İMAN‬‬

‫‪A LLAH ve RESÛLÜ’NE İTAAT‬‬


‫‪GÖNÜLDEN BAĞLANMAK‬‬

‫‪َ -١٣٨‬عنِ ا ْبنِ َم ْس ُعو ٍد‪َٔ :‬ا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن إِ َذا تَشَ َّه َد َقا َل‪َ ...” :‬م ْن‬
‫ُي ِط ِع اللَّ َه َو َر ُسولَ ُه َف َق ْد َرشَ دَ‪َ ،‬و َم ْن َي ْع ِص ِه َما َف ِٕانَّ ُه لا َ َي ُض ُّر إِلا َّ َن ْف َس ُه َولا َ َي ُض ُّر اللَّ َه‬
‫شَ ْي ًئا‪“.‬‬

‫‪َ -١٣٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل ”‪َ ...‬ف ِٕا َذا ن ََه ْي ُت ُك ْم َع ْن شَ ْي ٍء َف ْ‬
‫اج َت ِن ُب ُوه‪،‬‬
‫َوإِ َذا أَ َم ْر ُت ُك ْم بِأَ ْم ٍر َفأْ ُتوا ِم ْن ُه َما ْاس َت َط ْع ُت ْم‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪َ ” :‬م ْن أَ َطا َع ِنى َف َق ْد أَ َط َ‬
‫اع‬ ‫‪َ -١٤٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َع ْن َر ُس ِ‬
‫اللَّ َه‪َ ،‬و َم ْن َع َصانِى َف َق ْد َع َصى اللَّ َه‪“...‬‬

‫يج َقا َل‪َ :‬ق ِد َم نَ ِب ُّي ‪ s‬الْ َم ِدي َن َة‪َ ،‬و ُه ْم َيأْ ُب ُرو َن ال َّنخْ َل‪َ ،‬يقُولُون‬ ‫‪َ -١٤١‬ر ِاف ُع ْب ُن َخ ِد ٍ‬
‫ُي َلق ُِّحو َن ال َّنخْ َل‪َ ،‬فقَا َل‪َ ” :‬ما َت ْص َن ُعون؟“ َقالُوا‪ :‬كُ َّنا ن َْص َن ُع ُه َقا َل‪” :‬لَ َعلَّ ُك ْم لَ ْو لَ ْم‬
‫ت َقا َل‪َ :‬ف َذك َُروا َذلِكَ لَ ُه َفقَا َل‪:‬‬ ‫َت ْف َعلُوا كَا َن َخ ْي ًرا‪َ “.‬ف َت َركُو ُه‪َ ،‬ف َنف ََض ْت أَ ْو َف َنق ََص ْ‬
‫”إِنَّ َما أَنَا َبشَ ٌر‪ ،‬إِ َذا أَ َم ْرتُ ُك ْم بِشَ ْي ٍء ِم ْن ِدي ِن ُك ْم َف ُخ ُذوا بِ ِه‪َ ،‬وإِ َذا أَ َم ْرتُ ُك ْم بِشَ ْي ٍء ِم ْن‬
‫َرأْيِي َف ِٕانَّ َما أَنَا َبشَ ٌر‪“.‬‬

‫‪٤٤‬‬
İMAN

A LLAH ve RESÛLÜ’NE İTAAT


GÖNÜLDEN BAĞLANMAK

138.İbn Mes’ûd’dan rivayet edildiğine göre, Allah Resûlü (sav) hut-


be irad ettiği zaman şöyle buyururdu: “... Kim Allah’a ve Resûlü’ne itaat
ederse doğru yolu bulmuştur. Kim onlara isyan ederse ancak kendisine
zarar verir. Allah’a hiçbir şekilde zarar veremez.”
(D1097 Ebû Dâvûd, Salât, 221, 223)

139. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “... Size bir şeyi yasakladığım zaman ondan kaçının.
Bir şey emrettiğim zaman gücünüzün yettiği ölçüde onu yerine getirin.”
(B7288 Buhârî, İ’tisâm, 2)

140. Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle bu-

yurmuştur: “Bana itaat eden, Allah’a itaat etmiştir. Bana isyan eden,
Allah’a isyan etmiştir...”
(M4749 Müslim, İmâre, 33)

141. Râfi’ b. Hadîc anlatıyor: Hz. Peygamber (sav) Medine’ye geldi-


ğinde Medineliler hurma ağaçlarını aşılıyorlardı. Allah Resûlü, “Ne ya-
pıyorsunuz?” diye sorunca onlar da, “Bunu öteden beri yaparız.” de-
diler. Bunun üzerine Allah Resûlü, “Sanırım bunu yapmasanız daha
hayırlı olur.” buyurdu. Onlar da aşılamayı bıraktılar. Akabinde hurma-
lar az ürün verdi. Bu durumu Hz. Peygamber’e bildirdiklerinde o şöyle
buyurdu: “Ben ancak bir insanım, size dininizle ilgili bir şey emreder-
sem onu alın, kendi görüşüme göre bir şey emredersem (unutmayın ki)
ben ancak bir insanım.”
(M6127 Müslim, Fedâil, 140)

44
‫‪İMAN‬‬

‫‪َ -١٤٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬كُ ُّل أُ َّم ِتى َي ْد ُخلُو َن الْ َج َّن َة‪ ،‬إِلا َّ‬
‫َم ْن أَ َبى“‪َ ،‬قالُوا‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه‪َ ،‬و َم ْن َيأْ َبى؟ َقا َل‪َ ” :‬م ْن َٔا َطا َع ِنى َد َخ َل ا ْل َج َّن َة‪َ ،‬و َم ْن‬
‫َع َصانِى َف َق ْد أَ َبى‪“.‬‬

‫‪MELEKLERE İMAN‬‬
‫‪RAHMETLE KUŞATILMAK‬‬

‫‪َ -١٤٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقال‪ َ:‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْو ًما َبا ِر ًزا لِل َّناسِ‪َ ،‬فأَ َتا ُه َر ُج ٌل‪َ ،‬فقَا َل‪:‬‬
‫َيا َر ُسو َل اللَّ ِه! َما ا ْل ِٕاي َما ُن؟ َقا َل‪” :‬أَ ْن تُ ْؤ ِم َن بِاللَّ ِه َو َملاَئِ َك ِت ِه َو ِك َتابِ ِه َولِقَائِ ِه َو ُر ُس ِل ِه َوتُ ْؤ ِم َن‬
‫اس ِدي َن ُه ْم‪“.‬‬ ‫بِالْ َب ْع ِث الا ٓ ِخر‪َ “...‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ه َذا ِج ْبرِي ُل‪َ ،‬ج َاء لِ ُي َعلِّ َم ال َّن َ‬

‫َت الْ َملاَئِ َك ُة ِم ْن نُور ٍ‪،‬‬


‫”خ ِلق ِ‬‫‪َ -١٤٤‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ :s‬‬
‫َو ُخ ِل َق الْ َجا ُّن ِم ْن َمار ٍِج ِم ْن نَار ٍ‪َ ،‬و ُخ ِل َق آ َد ُم ِم َّما ُو ِص َ‬
‫ف لَ ُك ْم‪“.‬‬

‫‪َ -١٤٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ ْو َع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْدر ِِّى َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن لِلَّ ِه‬
‫س َف ِٕا َذا َو َجدُوا أَ ْق َوا ًما َي ْذك ُُرو َن اللَّ َه َت َنا َد ْوا‬ ‫ين ِفى ا ْلا َٔ ْر ِ‬
‫ض َفضْ لا ً َع ْن كُ َّت ِ‬
‫اب ال َّنا ِ‬ ‫َملاَئِ َك ًة َس َّي ِاح َ‬
‫َهلُ ُّموا إِلَى ُبغ َْي ِت ُك ْم َف َي ِجي ُئو َن َف َي ُحفُّو َن بِ ِه ْم إِلَى َس َما ِء ال ُّدنْ َيا َف َيقُو ُل اللَّ ُه‪َ :‬ع َلى أَ ِّي شَ ْي ٍء‬
‫َت َر ْك ُت ْم ِع َبا ِدى َي ْص َن ُعو َن؟ َف َيقُولُو َن‪َ :‬ت َر ْك َنا ُه ْم َي ْح َمدُونَكَ َو ُي َم ِّجدُونَكَ َو َي ْذك ُُرونَكَ ‪“...‬‬

‫‪٤٥‬‬
İMAN

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


142.

yurmuştur: “Ümmetimin hepsi cennete girecektir, yüz çeviren müstes-


na!” Orada bulunanlar “Ey Allah’ın Resûlü, yüz çeviren kim?” diye so-
runca, Hz. Peygamber, “Bana itaat eden cennete girer. Bana isyan eden
yüz çevirmiş demektir.” şeklinde cevap vermiştir.
(B7280 Buhârî, İ’tisâm, 2)

MELEKLERE İMAN
RAHMETLE KUŞATILMAK

143.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, bir gün Resûlullah (sav)


insanların arasında oturuyordu. Yanına bir adam geldi ve “Ey Allah’ın
Resûlü, iman nedir?” diye sordu. Resûlullah şöyle buyurdu: “Allah’a,
meleklerine, kitabına, O’na kavuşmaya ve peygamberlerine iman et-
mendir. (Aynı şekilde) öldükten sonra son dirilişe iman etmendir...”
(Soran kişi yanından ayrıldıktan sonra) Resûlullah buyurdu ki, “Bu (ge-
len) Cibrîl’dir, insanlara dinlerini öğretmek için geldi.”
(M97 Müslim, Îmân, 5)

144. Hz. Âişe’nin rivayet ettiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöy-

le buyurmuştur: “Melekler nurdan, cinler alevli ateşten, Âdem ise size


(Kur’an’da) tarif edildiği üzere (balçıktan) yaratılmıştır.”
(M7495 Müslim, Zühd, 60)

145. Ebû Hüreyre veya Ebû Saîd el-Hudrî’den rivayet edildiğine gö-
re, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “İnsanların amellerini kayıt altı-
na alan meleklerden başka bir de Allah’ın yeryüzünde dolaşan melekleri
vardır. Bunlar Allah’ı zikreden topluluklara rastladıklarında, ‘Aradığınız
işte burada, haydi gelin!’ diye birbirlerine seslenirler. Hemen oraya ge-
lerek dünya semasına kadar onları çepeçevre kuşatırlar. Allah, o melek-
lere sorar: ‘Kullarımı bıraktığınızda onlar ne yapıyorlardı?’ Onlar da ‘Biz
onları bıraktığımızda sana hamdediyor, seni tazim ediyor ve seni anı-
yorlardı.’ diye cevap verirler.”...
(T3600 Tirmizî, Deavât, 129)

45
‫‪İMAN‬‬

‫‪َ -١٤٦‬ع ْن َع ِل ٍّي َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن أَ َتى أَ َخا ُه الْ ُم ْس ِل َم‬
‫َعائِدًا‪َ ،‬مشَ ى ِفى ِخ َرا َف ِة الْ َج َّن ِة َح َّتى َي ْج ِل َ‬
‫س‪َ .‬ف ِٕا َذا َج َل َ‬
‫س َغ َم َر ْت ُه ال َّر ْح َم ُة‪َ .‬ف ِٕا ْن كَا َن‬
‫ف َم َل ٍك َح َّتى ُي ْم ِس َي‪َ .‬وإِ ْن كَا َن َم َس ًاء َصلَّى َع َل ْي ِه‬ ‫ُغ ْد َو ًة َصلَّى َع َل ْي ِه َس ْب ُعو َن أَلْ َ‬
‫ف َم َل ٍك َح َّتى ُي ْص ِب َح‪“.‬‬ ‫َس ْب ُعو َن أَلْ َ‬

‫ين ِفى‬ ‫‪َ -١٤٧‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن لِلَّ ِه َملاَئِ َك ًة َس َّي ِ‬
‫اح َ‬
‫ض ُي َبلِّغُونِى ِم ْن أُ َّم ِتى َّ‬
‫السلا َ َم‪“.‬‬ ‫ا ْلا َٔ ْر ِ‬

‫‪K İTAPLARA İMAN‬‬


‫‪AKLIN VAHİYLE BULUŞMASI‬‬

‫‪َ -١٤٨‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ...” :s‬و َفضْ ُل كَلا َ ِم اللَّ ِه َع َلى‬
‫َسائِ ِر الْ َكلا َ ِم َكفَضْ لِ اللَّ ِه َع َلى َخ ْل ِق ِه‪“.‬‬

‫‪َ -١٤٩‬ع ْن أَبِي َذ ٍّر‪َ ،‬قا َل‪ ...‬قُ ْل ُت‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه‪َ ،‬ك ْم ِك َتا ًبا أَنْ َزلَ ُه اللَّ ُه ؟ َقا َل‪ِ ” :‬م َئ ُة‬
‫وخ‬ ‫يث َخ ْم ُسو َن َص ِحي َف ًة‪َ ،‬وأُنْ ِز َل َع َلى أَخْ ُن َ‬ ‫اب‪َ ،‬وأَ ْر َب َع ُة كُ ُت ٍب‪ ،‬أُنْ ِز َل َع َلى ِش َ‬ ‫ِك َت ٍ‬
‫وسى َق ْب َل ال َّت ْو َرا ِة‬
‫ف‪َ ،‬وأُنْ ِز َل َع َلى ُم َ‬ ‫ثَلاَثُو َن َص ِحي َف ًة‪َ ،‬وأُنْ ِز َل َع َلى إِ ْب َرا ِهي َم َعشْ ُر َص َحائِ َ‬
‫ف‪َ ،‬وأُنْ ِز َل ال َّت ْو َراةُ‪َ ،‬و ِٕالانْ ِجي ُل‪َ ،‬وال َّز ُبو ُر‪َ ،‬والْ ُق ْرآ ُن‪“...‬‬‫َعشْ ُر َص َحائِ َ‬

‫‪٤٦‬‬
İMAN

146. Hz. Ali, Resûlullah’tan (sav) şu sözleri duyduğunu haber vermiş-


tir: “Hasta olan Müslüman kardeşini ziyarete giden kimse, onun yanında
oturuncaya kadar (âdeta) cennet meyveleri içinde yürümüş olur. Oturdu-
ğu zaman onu rahmet kaplar. Eğer ziyareti sabahleyin olursa akşama ka-
dar yetmiş bin melek onun için dua ve istiğfar eder. Ziyareti akşam olursa
sabaha kadar yetmiş bin melek onun için dua ve istiğfar eder.”
(İM1442 İbn Mâce, Cenâiz, 2)

147.Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından rivayet edildiğine göre, Resû-


lullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın yeryüzünde dolaşan ve üm-
metimin gönderdikleri selâmları bana ulaştıran melekleri vardır.”
(N1283 Nesâî, Sehiv, 46)

KİTAPLARA İMAN
AKLIN VAHİYLE BULUŞMASI

148.Ebû Saîd (el-Hudrî)’den nakledildiğine göre, Allah Resûlü (sav)


şöyle buyurmuştur: “...Ve Allah’ın sözünün diğer sözlere üstünlüğü,
Allah’ın, yarattıklarına olan üstünlüğü gibidir.”
(T2926 Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 25)

149. Ebû Zer anlatıyor: ... Bir gün Hz. Peygamber’e (sav), “Allah kaç
kitap indirdi?” diye sordum. Allah Resûlü şu cevabı verdi: “Allah yüz
dört kitap indirmiştir. Bunlardan elli sahife Şit’e, otuz sahife İdris’e, on
sahife İbrâhim’e ve on sahife de Tevrat’tan önce Musa’ya indirmiştir. Ay-
rıca Tevrat, İncil, Zebur ve Kur’an’ı da indirmiştir...”
(Sİ361 İbn Hıbbân, Sahîh, II, 276)

46
‫‪İMAN‬‬

‫‪َ -١٥٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪ :‬كَا َن أَ ْه ُل الْ ِك َت ِ‬


‫اب َي ْق َر ُءو َن ال َّت ْو َرا َة بِالْ ِع ْب َرانِ َّي ِة‪َ ،‬و ُيف َِّس ُرون ََها‬
‫اب َولا َ‬ ‫بِالْ َع َربِ َّي ِة لِأَهْلِ ا ْل ِٕا ْسلا َ ِم‪َ ،‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ تُ َص ِّدقُوا أَ ْه َل الْ ِك َت ِ‬
‫تُ َك ِّذ ُبو ُه ْم‪َ ،‬وقُولُوا‪﴿ :‬اٰ َم َّنا بِالَّذي اُنْ ِز َل اِلَ ْي َنا َواُنْ ِز َل اِلَ ْي ُك ْم﴾ الا ٓ َي َة‪.‬‬

‫س ُم َح َّم ٍد بِ َي ِد ِه!‬
‫”والَّ ِذى نَ ْف ُ‬‫ول اللَّ ِه ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪َ :‬‬ ‫‪َ -١٥١‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة َع ْن َر ُس ِ‬
‫وت َولَ ْم ُي ْؤ ِم ْن بِالَّ ِذى‬‫لا َ َي ْس َم ُع بِى أَ َح ٌد ِم ْن َه ِذ ِه ا ْلا ُٔ َّم ِة َي ُهو ِد ٌّي َولا َ ن َْص َرانِ ٌّي‪ ،‬ثُ َّم َي ُم ُ‬
‫اب ال َّنارِ‪“.‬‬ ‫أُ ْر ِس ْل ُت بِ ِه إِلا َّ كَا َن ِم ْن أَ ْص َح ِ‬

‫‪A LLAH’IN KİTABI‬‬


‫‪SÖZLERİN EN GÜZELİ‬‬

‫ط َب ِت ِه‪...‬‬
‫ُخ ْ‬ ‫‪َ -١٥٢‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل ِفى‬
‫يث ِك َت ُ‬
‫اب اللَّ ِه َوأَ ْح َس َن الْ َه ْد ِي َه ْد ُي ُم َح َّم ٍد‪“...‬‬ ‫”إِ َّن أَ ْصدَقَ الْ َح ِد ِ‬

‫‪َ -١٥٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما ِم َن ا ْلأَنْ ِب َيا ِء نَ ِب ٌّي إِلا َّ أُ ْع ِط َي ِم َن‬
‫يت َو ْح ًيا أَ ْو َحا ُه‬‫ات َما ِم ْثلُ ُه أُ ِوم َن – أَ ْو آ َم َن – َع َل ْي ِه الْ َبشَ ُر‪َ ،‬وإِنَّ َما كَا َن الَّ ِذى أُوتِ ُ‬ ‫الا ٓ َي ِ‬
‫اللَّ ُه إِلَ َّي‪َ ،‬فأَ ْر ُجو أَنِّى أَ ْك َث ُر ُه ْم َتابِ ًعا َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬

‫‪٤٧‬‬
İMAN

150.Ebû Hüreyre anlatıyor: Ehl-i kitap (Yahudiler) Tevrat’ı İbrânîce


olarak okuyorlar, Arapça olarak Müslümanlara açıklıyorlardı. Bunun
üzerine Allah Resûlü şöyle dedi: “Siz Ehl-i kitabı (Yahudileri) ne tasdik
edin ne de yalanlayın. (Ancak) şöyle deyin: ‘Biz, bize indirilene de size
indirilene de iman ettik (Ankebût, 29/46).’”
(B7362 Buhârî, İ’tisâm, 25)

151.Ebû Hüreyre’den Resûlullah’ın (sav) şöyle dediği nakledilmiştir:


“Muhammed’in canını elinde tutan Allah’a yemin ederim ki bu ümmetten
bir Yahudi veya Hıristiyan beni işitir, sonra da benim kendisiyle gönderil-
diğim (vahy)e iman etmeden ölürse mutlaka ateş ehlinden olur.”
(M386 Müslim, Îmân, 240)

A LLAH’IN KİTABI
SÖZLERİN EN GÜZELİ

152.Câbir b. Abdullah’tan gelen rivayete göre, Allah Resûlü (sav) bir


hutbesinde şöyle diyordu...: “Sözlerin en doğrusu, Allah’ın Kitabı; hâl
ve tavrın en güzeli ise Muhammed’in hâl ve tavrıdır...”
(N1579 Nesâî, Îdeyn, 22)

153. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Hiçbir peygamber yoktur ki, insanların inanmaları için
kendisine mucizeler verilmiş olmasın. Bana verilen ise Allah’ın vahyet-
tiği vahiy (Kur’ân-ı Kerîm)dir. Bu sayede ben kıyamet günü ümmeti en
çok olan peygamber olacağımı ümit ediyorum.”
(B7274 Buhârî, İ’tisâm, 1)

47
‫‪İMAN‬‬

‫‪َ -١٥٤‬ع ْن َعائِشَ َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م َث ُل الَّ ِذى َي ْق َرأُ الْ ُق ْرآ َن َو ُه َو َح ِاف ٌظ لَ ُه َم َع‬
‫السف ََر ِة الْ ِك َرا ِم‪َ ،‬و َم َث ُل الَّ ِذى َي ْق َرأُ الْ ُق ْرآ َن َو ُه َو َي َت َعا َه ُد ُه َو ُه َو َع َل ْي ِه شَ ِدي ٌد َف َل ُه أَ ْج َر ِان‪“.‬‬
‫َّ‬

‫‪َ -١٥٥‬ع ْن ُع ْث َما َن ْبنِ َعفَّا َن أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬
‫”خ ْي ُركُ ْم َم ْن َت َعلَّ َم الْ ُق ْرا َٓن‬
‫َو َعلَّ َم ُه‪“.‬‬

‫‪َ -١٥٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ ... :‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ت َعلَّ ُموا الْ ُق ْرآنَ‪َ ،‬فا ْق َر ُءو ُه َوأَ ْق ِرئ ُُوه‬
‫ِيح ِه كُ ُّل‬ ‫ُوح بِر ِ‬ ‫اب َم ْحشُ ٍّو ِم ْس ًكا َيف ُ‬ ‫َف ِٕا َّن َم َث َل الْ ُق ْرا ِٓن لِ َم ْن َت َعلَّ َم ُه َفق ََرأَ ُه َو َقا َم بِ ِه َك َمثَلِ ِج َر ٍ‬
‫اب ُو ِك َئ َع َلى ِم ْس ٍك‪“.‬‬ ‫َم َك ٍان‪َ ،‬و َم َث ُل َم ْن َت َعلَّ َم ُه َف َي ْرقُ ُد َو ُه َو ِفى َج ْو ِف ِه َك َمثَلِ ِج َر ٍ‬

‫‪PEYGAMBERLERE İMAN‬‬
‫‪ALLAH’IN ELÇİLERİNİ TASDİK‬‬

‫‪َ -١٥٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْو ًما َبا ِر ًزا لِل َّناسِ‪َ ،‬فأَ َتا ُه َر ُج ٌل‪،‬‬
‫َفقَا َل‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! َما ا ْل ِٕاي َما ُن؟ َقا َل؟ ”أَ ْن تُؤ ِْم َن بِاللَّ ِه َو َملاَئِ َك ِت ِه َو ِك َتابِ ِه َولِقَائِ ِه‬
‫َو ُر ُس ِل ِه َو ُت ْؤ ِم َن بِالْ َب ْع ِث ا ْلا ٓ ِخ ِر‪َ “...‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ه َذا ِج ْبرِي ُل‪َ ،‬ج َاء لِ ُي َعلِّ َم‬
‫اس ِدي َن ُه ْم‪“.‬‬
‫ال َّن َ‬

‫‪٤٨‬‬
İMAN

154. Hz. Âişe’den (ra) nakledildiğine göre, Peygamber (sav) şöyle de-
miştir: “Kur’an’ı ezberleyip okuyan kişi, Allah katındaki seçkin melek-
lerle birlikte olacaktır. Kur’an’ı zorlanarak da olsa devamlı okumaya ça-
lışan kişiye ise iki kat ecir vardır.”
(B4937 Buhârî, Tefsîr, (Abese) 1)

155.Osman b. Affân’dan (ra) gelen rivayete göre, Allah Resûlü (sav)


şöyle buyurmuştur: “Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.”
(T2907 Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 15)

156.Ebû Hüreyre’den gelen rivayete göre, ... Allah Resûlü (sav) şöyle
buyurmuştur: “Kur’an’ı öğrenin, onu okuyun ve okutun. Kur’an’ı öğre-
nen, okuyan ve gereğini yapan kimse, her tarafa koku yayan misk dolu
bir kaba benzer. Kur’an’ı öğrendiği hâlde (onu okumayan ve okutma-
yan) yatıp uyuyan kimse ise ağzı bağlı bir misk kabına benzer.”
(T2876 Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 2)

PEYGAMBERLERE İMAN
ALLAH’IN ELÇİLERİNİ TASDİK

157.Ebû Hüreyre anlatıyor: “Bir gün Resûlullah (sav) insanların ara-


sında oturuyordu. Bir adam geldi ve “Ey Allah’ın Resûlü, iman nedir?”
diye sordu. Resûlullah şöyle buyurdu: “Allah’a, meleklerine, kitabına,
O’na kavuşmaya, peygamberlerine iman etmendir. (Aynı şekilde) öl-
dükten sonra son dirilişe iman etmendir...” (Soran kişi yanından ayrıl-
dıktan sonra) Resûlullah buyurdu ki, “Bu (gelen) Cibrîl’dir, insanlara
dinlerini öğretmek için geldi.”
(M97 Müslim, Îmân, 5; B50 Buhârî, Îmân, 37)

48
‫‪İMAN‬‬

‫اح ْبنِ َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ْبنِ ُح َو ْي ِط ٍب َع ْن َج َّدتِ ِه َقالَ ْت‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُس َ‬


‫ول‬ ‫‪َ -١٥٨‬ع ْن َر َب ِ‬
‫اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ...” :‬و َلا ُيؤ ِْم ُن بِاللَّ ِه َم ْن لَ ْم ُيؤ ِْم ْن بِي‪“...‬‬

‫أَ ْف َ‬
‫ض ُل؟ َقا َل‪:‬‬ ‫‪َ -١٥٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ُ s‬س ِئ َل أَ ُّي ا ْلا َٔ ْع َم ِال‬
‫”الاي َما ُن بِاللَّ ِه َو َر ُسولِ ِه‪“.‬‬
‫ِٕ‬

‫‪َ -١٦٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَنَا أَ ْولَى ال َّنا ِ‬
‫س بِ ِع َ‬
‫يسى ا ْب ِن‬
‫َم ْر َي َم ِفى ال ُّدنْ َيا َوا ْلا ٓ ِخ َر ِة‪َ ،‬والأَنْ ِب َي ُاء إِخْ َو ٌة لِ َعلا ٍَّت‪ ،‬أُ َّم َهاتُ ُه ْم شَ َّتى‪َ ،‬و ِدي ُن ُه ْم َو ِاحدٌ‪“.‬‬

‫‪َ -١٦١‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما ِم َن ا ْلأَنْ ِب َيا ِء نَ ِب ٌّي إِ َّلا أُ ْع ِط َي ِم ْن‬
‫يت َو ْح ًيا أَ ْو َحا ُه‬ ‫ات َما ِم ْثلُ ُه أُ ِوم َن –أَ ْو آ َم َن– َع َل ْي ِه الْ َبشَ ُر‪َ ،‬وإِنَّ َما كَا َن الَّ ِذي أُوتِ ُ‬ ‫ا ْلا ٓ َي ِ‬
‫اللَّ ُه إِلَ َّي‪َ ،‬فأَ ْر ُجو أَنِّي أَ ْك َث ُر ُه ْم َتابِ ًعا َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقال‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ ” :s‬طو َبى لِ َم ْن آ َم َن بِي‬ ‫‪َ -١٦٢‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫َو َرآنِي َم َّر ًة َو ُطو َبى لِ َم ْن آ َم َن بِي َولَ ْم َي َرنِي َس ْب َع ِم َرارٍ‪“.‬‬

‫‪٤٩‬‬
İMAN

158.Rebâh b. Abdurrahman b. Huveytıb’dan, ninesinin şöyle dedi-


ği nakledilmiştir: “Resûlullah’ı (sav) şöyle buyururken işittim: ‘... Bana
iman etmeyen kimse Allah’a da iman etmemiştir...’”
(HM27687 İbn Hanbel, VI, 382)

159.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah’a (sav),


“Hangi amel daha değerlidir?” diye soruldu. “Allah’a ve Resûlü’ne iman-
dır.” buyurdu.
(N4988 Nesâî, Îmân, 1)

160. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle

buyurmuştur: “Ben dünyada ve âhirette Meryem oğlu İsa’ya insanların


en yakın olanıyım. Peygamberler, ataları bir, anneleri ayrı kardeştirler.
Dinleri ise tektir.”
(B3443 Buhârî, Enbiyâ, 48)

161. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle

buyurmuştur: “Hiçbir peygamber yoktur ki, insanların inanmaları için


kendisine mucizeler verilmiş olmasın. Bana verilen ise Allah’ın vahyet-
tiği vahiy (Kur’ân-ı Kerîm)dir. Bu sayede ben kıyamet günü ümmeti en
çok olan peygamber olacağımı ümit ediyorum.”
(B7274 Buhârî, İ’tisâm, 1)

162.Enes b. Mâlik’ten rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav), “Ne


mutlu, beni görüp de iman edenlere!” sözünü bir kere söyledi. “Ne mut-
lu, beni görmeden iman edenlere!” ifadesini ise yedi defa tekrarladı.
(HM12606 İbn Hanbel, III, 155)

49
‫‪İMAN‬‬

‫‪MUCİZE‬‬
‫‪PEYGAMBERE VERİLEN OLAĞANÜSTÜ LÜTUF‬‬

‫‪َ -١٦٣‬ع ْن َٔابِي ُه َر ْي َر َة َع ْن ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما ِم ْن ا ْلأَنْ ِب َيا ِء نَ ِب ٌّي إِ َّلا أُ ْع ِط َي ِم ْن‬
‫يت َو ْح ًيا أَ ْو َحا ُه‬ ‫ات َما ِم ْثلُ ُه أُو ِم َن –أَ ْو آ َم َن– َع َل ْي ِه الْ َبشَ ُر‪َ ،‬وإِنَّ َما كَا َن الَّ ِذي أُوتِ ُ‬ ‫ا ْلا ٓ َي ِ‬
‫اللَّ ُه إِلَ َّي‪َ ،‬فأَ ْر ُجو أَنِّي أَ ْك َث ُر ُه ْم َتابِ ًعا َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬

‫ش الْ َي ُهو َد‪َ ،‬فقَالُوا‪ :‬بِ َم َج َاءكُ ْم ُم َ‬


‫وسى ؟ قاَلُوا‪:‬‬ ‫س‪َ :‬قا َل‪ :‬أَ َت ْت قُ َر ْي ٌ‬
‫َع َّبا ٍ‬ ‫‪َ -١٦٤‬عنِ ا ْبنِ‬
‫يسى ؟ َقالُوا‪ :‬كَا َن‬ ‫ف كَا َن ِع َ‬ ‫ِين‪َ ،‬وأَ َت ُوا ال َّن َصا َرى َفقَالُوا‪َ :‬ك ْي َ‬ ‫َع َصا ُه َو َي ُد ُه َب ْي َض َاء لِل َّن ِاظر َ‬
‫ص َو ُي ْح ِيي الْ َم ْو َتى‪َ ،‬وأَ َت ُوا ال َّن ِب َّي ‪َ s‬فقَالُوا‪ :‬ا ْد ُع لَ َنا َر َّبكَ َي ْج َع ْل لَ َنا‬ ‫ُي ْبرِئُ ا ْلا َٔ ْك َم َه َوا ْلا َٔ ْب َر َ‬
‫لاف‬‫ض َواخْ ِت ِ‬ ‫ات َوا ْلا َٔ ْر ِ‬ ‫الس َم َو ِ‬ ‫الصفَا َذ َه ًبا‪َ ،‬ف َد َعا َر َّب ُه‪َ ،‬ف َن َزلَ ْت َه ِذ ِه ا ْلا ٓ َي ُة‪﴿ :‬إِ َّن ِفي َخ ْلقِ َّ‬ ‫َّ‬
‫اب﴾“ ]آل عمران آية ‪ [190‬اَ ْلا ٓ َي َة‪َ ،‬ف ْل َي َت َف َّك ُروا ِف َيها‪.‬‬ ‫ات لِأُولِي الأَلْ َب ِ‬ ‫اللَّ ْيلِ َوال َّن َها ِر َلا ٓ َي ٍ‬

‫‪َ -١٦٥‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ﴿ ْبنِ َم ْس ُعو ٍد﴾ َقا َل‪ :‬اِنْشَ َّق الْ َق َم ُر َع َلى َع ْه ِد َر ُس ِ‬
‫ول اللَّ ِه ‪s‬‬
‫َت ِف ْل َق ٌة َف ْوقَ الْ َج َبلِ ‪َ ،‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪:s‬‬ ‫ِف ْل َق َت ْينِ ‪َ ،‬ف َس َت َر الْ َج َب ُل ِف ْل َق ًة‪َ ،‬وكَان ْ‬
‫”اللَّ ُه َّم ْاش َه ْد‪“.‬‬

‫‪٥٠‬‬
İMAN

MUCİZE
PEYGAMBERE VERİLEN OLAĞANÜSTÜ LÜTUF

163. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Hiçbir peygamber yoktur ki, insanların inanmaları için
kendisine mucizeler verilmiş olmasın. Bana verilen ise Allah’ın vahyet-
tiği vahiy (Kur’ân-ı Kerîm)dir. Bu sayede ben kıyamet günü ümmeti en
çok olan peygamber olacağımı ümit ediyorum.”
(B7274 Buhârî, İ’tisâm, 1)

164. İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Kureyşliler, Yahudilere gele-

rek, “Musa size (mucize olarak) ne getirdi?” dediler. Onlar, “Asâsını ve


bembeyaz görünen el (yed-i beyzâ) mucizesini.” dediler. Sonra Hıristi-
yanlara gelerek, “İsa(‘nın mucizeleri) nasıldı?” dediler. Onlar da, “Körü
ve alacalıyı iyileştirir, ölüleri diriltirdi.” diye cevap verdiler. Sonra Hz.
Peygamber’e (sav) geldiler ve dediler ki, “Rabbine dua et de Safâ tepe-
sini bizim için altın hâline getirsin.” Hz. Peygamber de Allah’a dua etti.
Bunun üzerine, “Göklerin ve yerin yaratılmasında ve gece ile gündüzün
peş peşe gelmesinde akıl sahipleri için elbette ibretler vardır.” (Âl-i İmrân,
3/190) âyeti nâzil oldu (ve onlara), ‘Bu âyetleri düşünsünler!’ (denildi).”
(MK12322 Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, XII, 10)

165.Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) zamanında ay iki parçaya bölündü. Parçanın birini(n görünmesi-
ni) dağ engelledi, diğer parça ise dağın üzerinde (görünüyor) idi. Bu-
nun üzerine Resûlullah (sav), “Allah’ım! Şahit ol!” buyurdu.
(M7073 Müslim, Sıfâtü’l-münâfıkîn, 45)

50
‫‪Â HİRETE İMAN‬‬
‫‪EBEDÎ HAYATI TASDİK‬‬

‫السلَا ُم َقا َل لِل َّن ِب ِّي ‪َ :s‬ما‬


‫ا ْل ِٕاي َما ُن؟ َقا َل‪:‬‬ ‫‪َ -١٦٦‬عنِ ا ْبنِ ُع َمر أَ َّن ِج ْبرِي َل َع َل ْي ِه َّ‬
‫”أَ ْن ُتؤ ِْم َن بِاللَّ ِه َو َملَائِ َك ِت ِه َوكُ ُت ِب ِه َو ُر ُس ِل ِه َوالْ َي ْو ِم ا ْلا ٓ ِخ ِر َوبِالْ َق َد ِر َخ ْي ِر ِه َوشَ ِّره‪“...‬‬

‫‪َ -١٦٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن كَا َن ُيؤ ِْم ُن بِاللَّ ِه َوالْ َي ْو ِم‬
‫ا ْلا ٓ ِخ ِر َف ْل ُي ْك ِر ْم َض ْي َف ُه‪َ ،‬و َم ْن كَا َن ُي ْؤ ِم ُن بِاللَّ ِه َوالْ َي ْو ِم ا ْلا ٓ ِخ ِر َفلا َ ُي ْؤ ِذ َجا َر ُه‪َ ،‬و َم ْن كَا َن‬
‫ُيؤ ِْم ُن بِاللَّ ِه َوالْ َي ْو ِم ا ْلا ٓ ِخ ِر َف ْل َي ُق ْل َخ ْي ًرا أَ ْو لِ َي ْص ُم ْت‪“.‬‬

‫‪َ -١٦٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لَ ُت َؤ َّد َّن الْ ُحقُو ُق إِلَى أَ ْه ِل َها َي ْو َم‬
‫الْ ِقياَ َم ِة َح َّتى ُيقَا َد لِلشَّ ا ِة الْ َج ْل َحا ِء ِم َن الشَّ ا ِة الْ َق ْرنَا ِء‪“.‬‬

‫س َم ْن َدا َن نَ ْف َس ُه َو َع ِم َل‬‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قال‪” :‬الْ َك ِّي ُ‬ ‫‪َ -١٦٩‬ع ْن شَ دَّا ِد ْبنِ َٔا ْو ٍ‬
‫اج ُز َم ْن أَت َْب َع نَ ْف َس ُه َه َوا َها َو َت َم َّنى َع َلى اللَّ ِه‪“.‬‬‫لِ َما َب ْع َد الْ َم ْو ِت‪َ ،‬والْ َع ِ‬

‫‪٥١‬‬
 HİRETE İMAN
EBEDÎ HAYATI TASDİK

166. İbn Ömer’den nakledildiğine göre, Cebrail (as) Hz. Peygamber’e


(sav), “İman nedir?” diye sordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöy-
le buyurdu: “İman; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine,
âhiret gününe, hayır ve şerriyle kadere inanmaktır...”
(HM191 İbn Hanbel, I, 28; B50 Buhârî, Îmân, 37)

167.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Allah’a ve âhiret gününe iman eden kişi misafirine ik-
ram etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kişi komşusunu rahat-
sız etmesin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kişi ya hayır söylesin
ya da sussun.”
(D5154 Ebû Dâvûd, Edeb, 122, 123)

168. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle
buyurmuştur: “Kıyamet gününde tüm haklar sahiplerine kesinlikle veri-
lecektir. Hatta boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan hakkı alınır.”
(T2420 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 2)

169. Şeddâd b. Evs’ten nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Akıllı kişi kendisini hesaba çeken ve ölümden sonra-
sı için çalışandır. Âciz kişi ise arzularına uyup bir de Allah’tan (bağışlan-
ma) umandır.”
(T2459 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 25)

51
‫‪İMAN‬‬

‫‪َ -١٧٠‬ع ْن ُع ْق َب َة ْبنِ َع ِامرٍ‪َ ،‬قا َل‪َ :‬ح َّد َث ِني ُع َم ُر ‪ d‬أَنَّ ُه َس ِم َع َر ُسو َل اللَّ ِه ‪s‬‬
‫ات ُيؤ ِْم ُن بِاللَّ ِه َوالْ َي ْو ِم ا ْلا ٓ ِخر ِ‪ِ ،‬قي َل لَ ُه‪ :‬ا ْد ُخ ْل الْ َج َّن َة ِم ْن أَ ِّي أَ ْب َو ِ‬
‫اب‬ ‫َيقُو ُل‪َ ” :‬م ْن َم َ‬
‫الْ َج َّن ِة الثَّ َمانِ َي ِة ِشئ َْت‪“.‬‬

‫‪K ADER‬‬
‫‪HER ŞEY BİR ÖLÇÜ İLE YARATILMIŞTIR‬‬

‫اب َقا َل‪َ :‬ب ْي َن َما ن َْح ُن ِع ْن َد َر ُس ِ‬


‫ول اللَّ ِه ‪s‬‬ ‫‪َ -١٧١‬ح َّد َث ِنى أَبِى ُع َم ُر ْب ُن الْ َخ َّط ِ‬
‫اب شَ ِدي ُد َس َوا ِد الشَّ َع ِر لا َ ُي َرى َع َل ْي ِه‬ ‫ض الث َِّي ِ‬‫ات َي ْو ٍم إِ ْذ َط َل َع َع َل ْي َنا َر ُج ٌل شَ ِدي ُد َب َيا ِ‬ ‫َذ َ‬
‫س إِلَى ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬فأَ ْس َن َد ُر ْك َب َت ْي ِه إِلَى ُر ْك َب َت ْي ِه‬ ‫الس َف ِر َولا َ َي ْع ِرفُ ُه ِم َّنا أَ َح ٌد َح َّتى َج َل َ‬ ‫أَث َُر َّ‬
‫َو َو َض َع َك َّف ْي ِه َع َلى َف ِخ َذ ْي ِه‪َ ...‬قا َل‪َ :‬فأَخْ ِب ْرنِى َعنِ ا ْل ِٕاي َم ِان‪َ .‬قا َل‪” :‬أَ ْن تُ ْؤ ِم َن بِاللَّ ِه‬
‫َو َملاَئِ َك ِت ِه َوكُ ُت ِب ِه َو ُر ُس ِل ِه َوالْ َي ْو ِم الا ٓ ِخ ِر َو ُتؤ ِْم َن بِالْ َق َد ِر َخ ْي ِر ِه َوشَ ِّر ِه‪“.‬‬

‫‪...‬و َس ِم ْع ُت َع ْب َد اللَّ ِه ْب َن ُع َم َر َيقُو ُل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه‬


‫‪َ -١٧٢‬ع ْن َط ُاوسٍ‪ ،‬أَنَّ ُه َقا َل‪َ :‬‬
‫‪” :s‬كُ ُّل شَ ْي ٍء بِ َق َدرٍ‪“...‬‬

‫ُوس ٍة إِلا َّ‬ ‫‪َ -١٧٣‬ع ْن َع ِل ٍّى ‪... d‬ثُ َّم َقا َل‪َ ” :‬ما ِم ْن ُك ْم ِم ْن أَ َح ٍد‪َ ،‬ما ِم ْن نَ ْف ٍ‬
‫س َم ْنف َ‬
‫كُ ِت َب َم َكان َُها ِم َن الْ َج َّن ِة َوال َّنارِ‪َ ،‬وإِلا َّ َق ْد كُ ِت َب شَ ِق َّي ًة َٔا ْو َس ِعي َدةً‪“...‬‬

‫‪٥٢‬‬
İMAN

170.Ukbe b. Âmir’in Hz. Ömer’den naklettiğine göre, Hz. Ömer (ra)


Allah Resûlü’nü (sav) şöyle buyururken işitmiştir: “Allah’a ve âhiret gü-
nüne iman ederek ölen kimseye, ‘Cennetin sekiz kapısının hangisinden
dilersen gir.’ denilir.”
(HM97 İbn Hanbel, I, 17)

K ADER
HER ŞEY BİR ÖLÇÜ İLE YARATILMIŞTIR

171. (Abdullah b. Ömer anlatıyor): Bana babam Ömer b. el-Hattâb


şunları anlattı: Bir gün biz Resûlullah’ın (sav) yanındayken bembeyaz el-
biseli, simsiyah saçlı bir adam çıkageldi. Üzerinde yolculuğa dair hiçbir
belirti yoktu ve bizden de kimse onu tanımıyordu. Peygamber’in yanı-
na oturdu ve dizlerini onun dizlerine yaslayıp ellerini onun uyluklarının
üzerine koydu... “Bana iman hakkında bilgi ver.” dedi. Resûlullah şöy-
le buyurdu: “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret
gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.”
(M93 Müslim, Îmân, 1)

172.Tâvus aracılığıyla... Abdullah b. Ömer’den nakledildiğine göre,


Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur: “Her şey bir kadere (ölçü ve pla-
na) göredir...”
(M6751 Müslim, Kader, 18; MU1629 Muvatta’, Kader, 1)

173.Hz. Ali’den rivayet edildiğine göre..., Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Sizden hiçbir kimse ve hiçbir canlı yoktur ki cennet
ve cehennemdeki yeri ile saîd (mutlu) veya şakî (bedbaht) olduğu ya-
zılmış olmasın...”
(B1362 Buhârî, Cenâiz, 82; M6731 Müslim, Kader, 6)

52
‫‪İMAN‬‬

‫اب‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ُ s‬ي ْسأَ ُل َع ْن َها َفقَا َل َر ُسو ُل‬ ‫‪َ ... -١٧٤‬فقَا َل ُع َم ُر ْب ُن الْخَ َّط ِ‬
‫اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه ت ََبا َر َك َو َت َعالَى خَ َل َق آ َد َم ثُ َّم َم َس َح َظ ْه َر ُه بِ َي ِمي ِن ِه َف ْاس َتخْ َر َج ِم ْن ُه ُذ ِّر َّي ًة َفقَا َل‪:‬‬
‫خَ َل ْق ُت َه ُؤلا َ ِء لِ ْل َج َّن ِة َوبِ َع َملِ أَ ْه ِل الْ َج َّن ِة َي ْع َملُو َن ثُ َّم َم َس َح َظ ْه َر ُه َف ْاس َتخْ َر َج ِم ْن ُه ُذ ِّر َّي ًة َفقَا َل‪:‬‬
‫خَ َل ْق ُت َه ُؤلا َ ِء لِل َّنا ِر َوبِ َع َملِ أَهْلِ ال َّنا ِر َي ْع َملُونَ‪َ “.‬فقَا َل َر ُج ٌل‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! َف ِفي َم ا ْل َع َم ُل؟‬
‫َقا َل‪َ :‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه إِ َذا خَ َل َق ا ْل َع ْب َد لِ ْل َج َّن ِة ْاس َت ْع َم َل ُه بِ َع َملِ َٔاهْلِ الْ َج َّن ِة َح َّتى‬
‫وت َع َلى َع َملٍ ِم ْن أَ ْع َم ِال أَهْلِ الْ َج َّن ِة‪َ ،‬ف ُيد ِْخ َل ُه بِ ِه الْ َج َّن َة‪َ ،‬وإِ َذا خَ َل َق الْ َع ْب َد لِل َّنا ِر ْاس َت ْع َم َل ُه‬ ‫َي ُم َ‬
‫وت َع َلى َع َملٍ ِم ْن أَ ْع َم ِال أَ ْه ِل ال َّنار ِ‪َ ،‬ف ُيد ِْخ َل ُه بِ ِه ال َّنا َر‪“.‬‬ ‫بِ َع َملِ أَهْلِ ال َّنا ِر َح َّتى َي ُم َ‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْو ًما‪َ ،‬فق َ‬


‫َال‬ ‫ف َر ُس ِ‬ ‫‪َ -١٧٥‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع َّباسٍ‪ ،‬أَنَّ ُه َح َّد َث ُه‪ ،‬أَنَّ ُه َر ِك َب خَ ْل َ‬
‫ات‪ْ :‬احف َْظ اللَّ َه َي ْح َف ْظكَ ‪ْ ،‬احف َِظ اللَّ َه ت َِج ْد ُه‬ ‫لَ ُه َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬يا ُغلَا ُم إِنِّي ُم َعلِّ ُمكَ َك ِل َم ٍ‬
‫ت َُجا َهكَ ‪َ ،‬وإِ َذا َسأَلْ َت َف ْل َت ْسأَ ْل اللَّ َه‪َ ،‬وإِ َذا ْاس َت َع ْن َت َف ْاس َت ِع ْن بِاللَّ ِه‪َ ،‬وا ْع َل ْم أَ َّن ا ْلا ُٔ َّم َة لَ ْو ْاج َت َم ُعوا‬
‫َع َلى أَ ْن َي ْن َف ُعو َك لَ ْم َي ْن َف ُعو َك‪ ،‬إِ َّلا بِشَ ْي ٍء َق ْد َك َت َب ُه اللَّ ُه لَكَ ‪َ ،‬ولَ ْو ْاج َت َم ُعوا َع َلى أَ ْن َي ُض ُّرو َك لَ ْم‬
‫ف‪“.‬‬ ‫الص ُح ُ‬ ‫َي ُض ُّرو َك‪ ،‬إِ َّلا بِشَ ْي ٍء َق ْد َك َت َب ُه اللَّ ُه َع َل ْيكَ ‪ُ ،‬ر ِف َع ِت ا ْلا َٔ ْقلَا ُم‪َ ،‬و َجف َّْت ُّ‬

‫‪َ -١٧٦‬ع ْن أَبِى خُ َزا َم َة‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه َقا َل‪َ :‬سأَلْ ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬ف ُق ْل ُت‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه!‬
‫أَ َرأَ ْي َت ُر ًقى ن َْس َت ْر ِق َيها َو َد َو ًاء نَ َتد ََاوى بِ ِه َو ُتقَا ًة نَ َّت ِق َيها‪َ ،‬ه ْل ت َُر ُّد ِم ْن َق َد ِر اللَّ ِه شَ ْي ًئا؟ َقا َل‪ِ ” :‬ه َي‬
‫ِم ْن َق َد ِر اللَّ ِه‪“.‬‬
‫‪٥٣‬‬
İMAN

174. Ömer b. el-Hattâb, (kendisine “Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğul-


larının sulblerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine şahit tutarak,
‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ demişti. Onlar da, ‘Evet, şahit olduk
(ki Rabbimizsin).’ demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, ‘Biz bun-
dan habersizdik.’ dememeniz içindir.” (A’râf, 7/172) âyetinin anlamı so-
rulduğunda) şöyle demiştir: “Bu âyet Allah Resûlü’ne (sav) de sorulmuş
ve o (sav) şu açıklamayı yapmıştı: ‘Allah Teâlâ Âdem’i yarattı. Sonra kud-
ret (eli) ile sırtını sıvazladı ve ondan bir nesil çıkarttı. ‘Bunları cennet için
yarattım. Cennetliklerin amelini işleyecekler.’ dedi. Sonra Âdem’in sırtını
sıvazlayıp bir nesil daha çıkarttı. ‘Bunları cehennem için yarattım. Cehen-
nemliklerin amelini işleyecekler.’ dedi.’ Bu sırada birisi, ‘Yâ Resûlallah, bu
durumda amelin ne anlamı kalır?’ diye sordu. Allah Resûlü, ‘Allah, kulu-
nu cennet için yarattığında, ona, cennetliklerin ameli üzere ölünceye ka-
dar cennetlik ameli işletir. Sonra onu cennete koyar. Kulunu cehennem
için yarattığında ona, cehennemliklerin ameli üzere ölünceye kadar ce-
hennemlik ameli işletir. Sonra onu cehenneme koyar.’ buyurdu.”
(MU1627 Muvatta’, Kader, 1)

175. Abdullah b. Abbâs, bir gün aynı binit üzerinde Allah Resûlü’nün
(sav) arkasındayken onun kendisine şöyle dediğini anlattı: “Delikanlı! Sa-
na bazı şeyler öğreteceğim. Allah’ı gözet ki Allah da seni gözetsin. Allah’ı
gözet ki Allah’ı (daima) yanında bulasın. Bir şey istediğinde Allah’tan iste!
Yardıma muhtaç olduğunda Allah’tan yardım dile! Şunu bil ki bütün in-
sanlar sana fayda vermek için toplansa Allah’ın takdiri dışında sana fayda
veremezler. Ve yine bütün insanlar sana zarar vermek için toplansa Allah’ın
takdiri dışında sana hiçbir şeyde zarar veremezler. Bu konuda kalemler kal-
dırılmış (karar verilmiş), sayfalar kurumuştur (hüküm kesinleşmiştir).”
(HM2669 İbn Hanbel, I, 293; T2516 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 59)

176. Ebû Huzâme’nin rivayet ettiğine göre, babası Allah Resûlü’ne şöyle
sormuştur: “Ey Allah’ın Resûlü! Şifa niyetiyle yaptığımız okumalar, tedavi
olduğumuz ilaçlar ve korunma tedbirleri, Allah’ın takdirinden bir şeyi geri
çevirir mi?” Resûlullah (sav), “Onlar da Allah’ın takdiridir.” buyurmuştur.
(T2065 Tirmizî, Tıb, 21)

53
‫‪İMAN‬‬

‫‪MÜMİN‬‬
‫‪İNANAN ve GÜVEN VEREN GÜZEL İNSAN‬‬

‫َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَخْ ِب ُرونِى بِشَ َج َر ٍة َم َثلُ َها‬ ‫‪َ -١٧٧‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر‬
‫َم َث ُل الْ ُم ْس ِل ِم‪ ،‬تُ ْؤتِى أُكُ َل َها كُ َّل ِحينٍ بِ ِٕا ْذ ِن َر ِّب َها‪َ ،‬ولا َ َت ُح ُّت َو َر َق َها“‪َ ،‬ف َو َق َع ِفى نَ ْف ِسى‬
‫أَن ََّها ال َّنخْ َل ُة َف َك ِر ْه ُت أَ ْن أَ َت َكلَّ َم َو َث َّم أَ ُبو َب ْك ٍر َو ُع َم ُر‪َ ،‬ف َل َّما لَ ْم َي َت َكلَّ َما َقا َل ال َّن ِب ُّي ‪:s‬‬
‫” ِه َي ال َّنخْ َل ُة‪“.‬‬

‫‪َ -١٧٨‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م َث ُل الْ ُمؤ ِْمنِ َك َمثَلِ الْ َع َّطارِ‪ ،‬إِ ْن‬
‫َجالَ ْس َت ُه نَ َف َعكَ ‪َ ،‬وإِ ْن َماشَ ْي َت ُه نَ َف َعكَ ‪َ ،‬وإِ ْن شَ ا َر ْك َت ُه نَ َف َعكَ ‪“.‬‬

‫‪َ -١٧٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪ :d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م َث ُل الْ ُمؤ ِْمنِ َك َمثَلِ َخا َم ِة‬
‫يح تُ َك ِّف ُئ َها‪َ ،‬ف ِٕا َذا َس َك َن ِت ا ْع َت َدلَ ْت‪َ ،‬و َك َذلِكَ‬ ‫ىء َو َرقُ ُه‪ِ ،‬م ْن َح ْي ُث أَ َت ْت َها ال ِّر ُ‬ ‫ال َّز ْر ِع َي ِف ُ‬
‫الْ ُمؤ ِْم ُن ُي َك َّفأُ بِالْ َبلا َ ِء‪َ ،‬و َم َث ُل الْ َك ِاف ِر َك َمثَلِ ا ْلا َٔ ْر َز ِة َص َّم َاء ُم ْع َت ِدلَ ًة َح َّتى َي ْق ِص َم َها اللَّ ُه‬
‫إِ َذا شَ َاء‪“.‬‬

‫َقا َل‪:‬‬ ‫‪َ -١٨٠‬ح َّد َث ِني َع ْب ُد اللَّ ِه ْب ُن َع ْمرِو ْبنِ الْ َعا ِ‬
‫ص‪ :‬أَنَّ ُه َس ِم َع َر ُسو َل اللَّ ِه ‪s‬‬
‫س ُم َح َّم ٍد بِ َي ِد ِه‪ ،‬إِ َّن َم َث َل الْ ُمؤ ِْمنِ لَ َك َم َث ِل الْ ِق ْط َع ِة ِم ْن ال َّذ َه ِب نَف ََخ َع َل ْي َها‬ ‫”والَّ ِذي نَ ْف ُ‬ ‫َ‬
‫ُص‪“...‬‬ ‫َص ِ‬
‫اح ُب َها َف َل ْم َت َغ َّي ْر َولَ ْم َت ْنق ْ‬

‫‪٥٤‬‬
İMAN

MÜMİN
İNANAN ve GÜVEN VEREN GÜZEL İNSAN

177.İbn Ömer (ra) anlatıyor: “Bir gün Allah Resûlü (sav) (benim de
aralarında bulunduğum bir topluluğa), ‘Bana bir ağaç söyleyin ki o ağaç
Müslüman’a benzer, Rabbinin izniyle her zaman meyve verir ve yaprakla-
rı da dökülmez.’ buyurdu. İçimden, ‘Bu, hurma ağacıdır.’ demek geldi. Fa-
kat orada Ebû Bekir ve Ömer varken konuşmayı uygun bulmadım. Ancak
onlar da konuşmayınca Allah Resûlü, ‘Bu, hurma ağacıdır.’ buyurdu.”
(B6144 Buhârî, Edeb, 89)

İbn Ömer’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


178.

tur: “Mümin güzel koku satan kimseye benzer. Onunla beraber oturur-
san sana faydası olur, beraber yürürsen sana faydası olur, beraber iş ya-
parsan yine sana faydası olur.”
(MK13541 Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, XII, 319)

Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


179.

le buyurmuştur: “Mümin, yeşil ekine benzer. Rüzgârla eğilir (fakat yı-


kılmaz). Rüzgâr sakinleştiğinde yine doğrulur. İşte mümin de böyledir;
o da bela ve musibetler sebebiyle eğilir (fakat yıkılmaz). Kâfir ise sert
ve dimdik selvi ağacına benzer ki Allah onu dilediği zaman (bir defada)
söküp devirir.”
(B7466 Buhârî, Tevhîd, 31)

Abdullah b. Amr b. el-Âs’ın işittiğine göre, Allah Resûlü (sav)


180.

şöyle buyurmuştur: “Muhammed’in canı elinde olan Allah’a yemin ol-


sun ki mümin altın parçasına benzer; sahibi ona körükle üflese bile de-
ğişmez ve azalmaz...”
(HM6872 İbn Hanbel, II, 199; NM253 Hâkim, Müstedrek, I, 110 (1/76))

54
‫‪İMAN‬‬

‫َقا َل‪:‬‬ ‫‪َ -١٨١‬ح َّد َث ِني َع ْب ُد اللَّ ِه ْب ُن َع ْمرِو ْبنِ الْ َعا ِ‬
‫ص‪ :‬أَنَّ ُه َس ِم َع َر ُسو َل اللَّ ِه ‪s‬‬
‫س ُم َح َّم ٍد بِ َي ِد ِه‪ ،‬إِ َّن َم َث َل الْ ُمؤ ِْمنِ لَ َك َم َث ِل ال َّن ْح َل ِة أَ َك َل ْت َط ِّي ًبا‪،‬‬‫”‪َ ...‬والَّ ِذي نَ ْف ُ‬
‫َو َو َض َع ْت َط ِّي ًبا‪َ ،‬و َو َق َع ْت َف َل ْم َت ْك ِس ْر َولَ ْم تُ ْف ِس ْد‪“.‬‬

‫‪MÜNAFIKLIK‬‬
‫‪İKİ YÜZLÜLÜK‬‬

‫‪َ -١٨٢‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م َث ُل الْ ُم َن ِافقِ َك َم َث ِل الشَّ ا ِة الْ َعائِ َر ِة َب ْي َن‬
‫الْ َغ َن َم ْينِ ‪َ ،‬ت ِع ُير إِلَى َه ِذ ِه َم َّر ًة َوإِلَى َه ِذ ِه َم َّرةً‪“.‬‬

‫‪َ -١٨٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َك ْع ٍب‪َ ،‬ع ْن َٔابِي ِه َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م َث ُل الْ ُم ْؤ ِم ِن‬
‫يح َم َّرةً‪َ ،‬و َت ْع ِدلُ َها َم َّرةً‪َ ،‬و َم َث ُل الْ ُم َن ِافقِ كَا ْلا َٔ ْر َز ِة لا َ َت َزا ُل‬
‫كَالْ َخا َم ِة ِم َن ال َّز ْر ِع تُ َف ِّي ُئ َها ال ِّر ُ‬
‫َح َّتى َي ُكو َن انْ ِج َعافُ َها َم َّر ًة َو ِاح َدةً‪“.‬‬

‫‪َ -١٨٤‬قا َل أَ ُبو ُه َر ْي َر َة‪ :‬إِ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن َي ْد ُعو َيقُو ُل‪” :‬اللَّ ُه َّم! إِنِّى أَ ُع ُ‬
‫وذ‬
‫َاق َو ُسو ِء ا ْلأَخْ لا َ ِق‪“.‬‬
‫َاق َوال ِّنف ِ‬ ‫بِكَ ِم َن الشِّ ق ِ‬

‫‪٥٥‬‬
İMAN

181.Abdullah b. Amr b. el-Âs’ın işittiğine göre, Allah Resûlü (sav)


şöyle buyurmuştur: “...Muhammed’in canı elinde olan Allah’a yemin
olsun ki mümin bal arısına benzer; güzel şeyler yer, güzel şeyler üretir,
(güzel yerlere) konar, (konduğu yeri de) kırmaz ve bozmaz.”
(HM6872 İbn Hanbel, II, 199; NM253 Hâkim, Müstedrek, I, 110 (1/76))

MÜNAFIKLIK
İKİ YÜZLÜLÜK

182. İbn Ömer’in rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle
buyurmuştur: “Münafık, iki sürü arasında gidip gelen şaşkın koyun gi-
bidir. Bir o sürüye gider, bir bu sürüye!”
(M7043 Müslim, Sıfâtü’l-münâfıkîn, 17)

183.Abdullah b. Kâ’b’ın, babasından rivayet ettiğine göre, Hz. Pey-


gamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Mümin, rüzgârın yatırıp kaldırdı-
ğı (ama zarar vermediği) yeşil ekin gibidir. Münafık ise dimdik iken,
rüzgârın bir defada kökünden söküverdiği selvi ağacı gibidir.”
(B5643 Buhârî, Merdâ,1)

184.Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle dua


ederdi: “Allah’ım! Bozgunculuktan, münafıklıktan ve kötü ahlâktan sa-
na sığınırım.”
(D1546 Ebû Dâvûd, Vitr, 32)

55
‫‪İMAN‬‬

‫‪َ -١٨٥‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو‪َٔ :‬ا َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَ ْر َب ٌع َم ْن كُ َّن ِفي ِه كَا َن ُم َن ِافقًا‬
‫َاق َح َّتى َي َد َع َها‪:‬‬ ‫َخالِ ًصا‪َ ،‬و َم ْن كَان َْت ِفي ِه َخ ْص َل ٌة ِم ْن ُه َّن كَان َْت ِفي ِه َخ ْص َل ٌة ِم َن ال ِّنف ِ‬
‫اص َم َف َج َر‪“.‬‬ ‫إِ َذا اؤْ تُ ِم َن َخانَ‪َ ،‬وإِ َذا َحد ََّث َك َذ َب‪َ ،‬وإِ َذا َعا َه َد َغ َد َر‪َ ،‬وإِ َذا َخ َ‬

‫‪َ -١٨٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ ” :s‬ت ِج ُد ِم ْن شَ ِّر ال َّنا ِ‬
‫س َي ْو َم‬
‫الْ ِق َيا َم ِة ِع ْن َد اللَّ ِه‪َ ،‬ذا الْ َو ْج َه ْينِ الَّ ِذى َيأْتِى َه ُؤلا َ ِء بِ َو ْج ٍه َو َه ُؤلا َ ِء بِ َو ْج ٍه‪“.‬‬

‫‪ŞİRK‬‬
‫‪ALLAH’A ORTAK KOŞMAK/‬‬
‫‪EN BÜYÜK ZULÜM‬‬

‫يث َع ْن‬ ‫ِيس َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ُم َعا ِو َي َة َيخْ ُط ُب َوكَا َن َق ِلي َل الْ َح ِد ِ‬ ‫‪َ -١٨٧‬ع ْن أَبِى إِ ْدر َ‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ُه َيخْ ُط ُب َيقُو ُل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬كُ ُّل‬ ‫َر ُس ِ‬
‫وت ك َِاف ًرا‪“.‬‬
‫َذنْ ٍب َع َسى اللَّ ُه أَ ْن َي ْغ ِف َر ُه إِلا َّ ال َّر ُج ُل َي ْق ُت ُل الْ ُمؤ ِْم َن ُم َت َع ِّمدًا أَ ِو ال َّر ُج ُل َي ُم ُ‬

‫‪َ -١٨٨‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ‪َ d‬قا َل‪َ :‬سأَلْ ُت أَ ْو ُس ِئ َل َر ُسول اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ُّى ال َّذنْ ِب‬
‫ِع ْن َد اللَّ ِه أَ ْك َب ُر؟ َقا َل‪” :‬أَ ْن َت ْج َع َل لِلَّ ِه نِدًّا َو ُه َو َخ َلقَكَ ‪“.‬‬

‫‪٥٦‬‬
İMAN

185. Abdullah b. Amr’ın rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Şu dört özellik kimde bulunursa o, tam bir müna-
fık olur. Kimde bu niteliklerden biri bulunursa onu terk edinceye kadar
kendisinde münafıklıktan bir özellik vardır: Kendisine bir şey emanet
edildiğinde hıyanet eder. Konuştuğunda yalan söyler. Söz verdiğinde
cayar. Husumet sırasında haktan sapar.”
(B34 Buhârî, Îmân, 24)

186.Ebû Hüreyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü Allah katında insanların en kötüle-
rinin şunlara bir yüzle, bunlara diğer bir yüzle gelen ikiyüzlüler oldu-
ğunu görürsün!”
(B6058 Buhârî, Edeb, 52)

ŞİRK
ALLAH’A ORTAK KOŞMAK/
EN BÜYÜK ZULÜM

187. Ebû İdrîs diyor ki, “Muâviye’yi hutbe verirken dinledim. O, Allah
Resûlü’nden (sav) az hadis naklederdi. Hutbesinde Resûlullah’ın şu sözlerini
işittiğini naklediyordu: ‘Bir mümini kasten öldüren kimse veya Allah’ı inkâr
etmiş olarak ölen kimse hariç, Allah’ın her günahı bağışlayacağı umulur.’”
(N3989 Nesâî, Muhârebe, 1)

188.Abdullah (b. Mes’ûd) (ra) anlatıyor: Resûlullah’a (sav) “Allah


katında en büyük günah nedir?” diye sordum. “Seni yarattığı hâlde
Allah’ın bir denginin olduğunu kabul etmendir.” buyurdu.
(B4761 Buhârî, Tefsîr, (Furkân) 2)

56
‫‪İMAN‬‬

‫ات ُيشْ ِر ُك بِاللَّ ِه شَ ْي ًئا‬


‫‪َ -١٨٩‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن َم َ‬
‫َد َخ َل ال َّنا َر‪“.‬‬

‫‪:s‬‬ ‫‪َ -١٩٠‬ع ْن َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ْبنِ أَبِى َب ْك َر َة َع ْن أَبِي ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه‬
‫”الا ْش َرا ُك بِاللَّ ِه‪َ ،‬و ُعقُو ُق‬
‫”أَلا َ أُنَ ِّب ُئ ُك ْم بِأَ ْك َب ِر الْ َك َبائِ ِر؟ قُ ْل َنا‪َ :‬ب َلى َيا َر ُسو َل اللَّ ِه‪َ ،‬قا َل‪ِٕ :‬‬
‫الْ َوالِ َد ْينِ ‪“...‬‬

‫‪R IZIK‬‬
‫‪ALLAH’TAN GELEN NİMET‬‬

‫‪َ -١٩١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة‪َٔ :‬ا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ي ُد اللَّ ِه َم ْلأَى لا َ َي ِغ ُ‬
‫يض َها نَ َفق ٌَة‪،‬‬
‫ات َوا ْلا َٔ ْر َ‬
‫ض؟‪َ ،‬ف ِٕانَّ ُه‬ ‫الس َم َو ِ‬
‫َس َّح ُاء اللَّ ْي َل َوال َّن َها َر‪َ “.‬و َقا َل‪” :‬أَ َرأَ ْي ُت ْم َما أَنْ َف َق ُم ْن ُذ َخ َل َق َّ‬
‫ض‬ ‫ض َما ِفى َي ِد ِه‪َ “.‬و َقا َل‪َ ” :‬ع ْرشُ ُه َع َلى الْ َما ِء َوبِ َي ِد ِه ا ْلأُخْ َرى الْ ِمي َزا ُن َيخْ ِف ُ‬ ‫لَ ْم َي ِغ ْ‬
‫َو َي ْر َف ُع‪“.‬‬

‫‪َ -١٩٢‬ع ْن َح َّب َة َو َس َوا ٍء ا ْب َن ْى َخالِ ٍد َقالا‪َ َ:‬د َخ ْل َنا َع َلى ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬و ُه َو ُي َعالِ ُج شَ ْي ًئا‬
‫َفأَ َع َّنا ُه َع َل ْي ِه‪َ .‬فقَا َل‪” :‬لا َ َت ْيأَ َسا ِم َن ال ِّر ْز ِق َما َت َه َّز َز ْت ُر ُء ُ‬
‫وس ُك َما‪َ .‬ف ِٕا َّن ِٕالانْ َسا َن َت ِل ُد ُه‬
‫س َع َل ْي ِه ِقشْ ٌر‪ .‬ثُ َّم َي ْر ُزقُ ُه اللَّ ُه َع َّز َو َج َّل‪“.‬‬
‫أُ ُّم ُه أَ ْح َم َر لَ ْي َ‬

‫‪٥٧‬‬
İMAN

189.Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından rivayet edildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’a bir şeyi ortak koşarak ölürse ce-
henneme girer.”
(M268 Müslim, Îmân, 150)

190.Abdurrahman’ın, babası Ebû Bekre’den rivayet ettiğine göre,


Resûlullah (sav), “Size en büyük günahın ne olduğunu söyleyeyim mi?”
diye sorunca, ashâb, “Evet, buyur ey Allah’ın Resûlü!” dediler. Bunun
üzerine Resûlullah, “Allah’a ortak koşmak ve anaya babaya saygısızlık
etmektir...” buyurdu.
(B5976 Buhârî, Edeb, 6)

R IZIK
ALLAH’TAN GELEN NİMET

191. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Allah’ın eli doludur. Gece gündüz yaptığı cömertçe lütuflar,
O’nun elindekileri tüketmez.”; “Gökleri ve yeri yarattığı günden beri neler
verdiğini görmüyor musunuz? (Bütün bu verdikleri) Allah’ın elindeki hiç-
bir şeyi eksiltmemiştir.” Ve ekledi: “O’nun arşı, suyun üzerindedir. Diğer
elinde de terazi vardır (âdildir). O, kimine az verir, kimine de çok verir.”
(B7411 Buhârî, Tevhîd, 19)

192.Hâlid (el-Esedî)’nin oğulları Habbe ve Sevâ’ anlatıyor: Hz. Pey-


gamber (sav) bir şeyi tamir etmekle meşgul iken yanına gittik ve ona
yardım ettik. O da bize şöyle dedi: “Başlarınız hareket ettiği (yaşadığı-
nız) sürece rızık konusunda ümitsizliğe düşmeyin. Annesi insanı, kıp-
kırmızı ve çıplak olarak doğurur. Sonra Yüce Allah onun rızkını verir.”
(İM4165 İbn Mâce, Zühd, 14)

57
‫‪İMAN‬‬

‫‪َ -١٩٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ا ْن ُظ ُروا إِ َلى َم ْن ُه َو أَ ْسف ََل‬
‫ِم ْن ُك ْم‪َ ،‬ولا َ َت ْن ُظ ُروا إِلَى َم ْن ُه َو َف ْو َق ُك ْم‪َ .‬ف ُه َو أَ ْج َد ُر أَ ْن لا َ َت ْز َد ُروا نِ ْع َم َة اللَّ ِه‪“.‬‬

‫‪َ -١٩٤‬عنِ الْ ِم ْقدَا ِم ‪َ d‬ع ْن ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما أَ َك َل أَ َح ٌد َط َعا ًما َق ُّط َخ ْي ًرا ِم ْن‬
‫أَ ْن َيأْكُ َل ِم ْن َع َملِ َي ِد ِه‪“...‬‬

‫‪َ -١٩٥‬ع ْن َجابِ ٍر َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن أُ ْب ِل َي َبلا َ ًء َف َذك ََر ُه َف َق ْد شَ َك َر ُه َوإِ ْن‬
‫َك َت َم ُه َف َق ْد َكف ََر ُه‪“.‬‬

‫‪َ -١٩٦‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ شُ َع ْي ٍب َع ْن أَبِي ِه َع ْن َج ِّد ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن‬
‫اللَّ َه ُي ِح َّب أَ ْن ُي َرى أَث َُر نِ ْع َم ِت ِه َع َلى َع ْب ِد ِه‪“.‬‬

‫‪BEREKET‬‬
‫‪MÂNEVÎ BOLLUK‬‬

‫‪َ -١٩٧‬ح َّد َث ِنى َو ْح ِش ُّي ْب ُن َح ْر ٍب َع ْن أَبِي ِه َع ْن َج ِّد ِه أَ َّن أَ ْص َح َ‬
‫اب ال َّن ِب ِّي ‪s‬‬
‫َقالُوا‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! إِنَّا نَأْكُ ُل َولا َ نَشْ َب ُع‪َ ،‬قا َل‪َ ” :‬ف َل َعلَّ ُك ْم َت ْف َت ِرقُو َن؟“ َقالُوا‪ :‬نَ َع ْم‪،‬‬
‫اج َت ِم ُعوا َع َلى َط َعا ِم ُك ْم َوا ْذك ُُروا ْاس َم اللَّ ِه َع َل ْي ِه ُي َبا َر ْك لَ ُك ْم ِفي ِه‪“.‬‬
‫َقا َل‪َ ” :‬ف ْ‬

‫‪٥٨‬‬
İMAN

193.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Sizden aşağıda olanlara bakın; yukarıda olanlara bakma-
yın. Bu, Allah’ın (size verdiği) nimetleri küçümsememeniz bakımından
daha uygun olur.”
(M7430 Müslim, Zühd, 9)

194. Mikdâm’dan (ra) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Kesinlikle hiç kimse kendi el emeğinden daha ha-
yırlı bir yemek yememiştir...”
(B2072 Buhârî, Büyû’, 15)

195.Câbir (b. Abdullah)’ın naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Kime bir nimet verilir ve o da o nimeti dile getirir-
se, onun şükrünü yerine getirmiş olur. Eğer onu gizlerse, nimete nan-
körlük etmiş olur.”
(D4814 Ebû Dâvûd, Edeb 11)

196.Amr b. Şuayb’ın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine gö-


re, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah, nimetinin eserinin ku-
lunun üzerinde görülmesini sever.”
(T2819 Tirmizî, Edeb, 54; HM20176 İbn Hanbel, IV, 438)

BEREKET
MÂNEVÎ BOLLUK
197.Vahşî b. Harb’in, babası aracılığı ile dedesinden naklettiğine
göre, Hz. Peygamber’in (sav) ashâbı, “Ey Allah’ın Resûlü, yiyoruz ama
doymuyoruz!” deyince Peygamber Efendimiz, “Ayrı ayrı yiyor olmalısı-
nız.” demiş, onlar, “Evet” deyince ise şöyle buyurmuştu: “Yemeği toplu-
ca yiyin ve (başlarken) Allah’ın adını anın ki, bereketli olsun.”
(D3764 Ebû Dâvûd, Et’ıme, 14; İM3286 İbn Mâce, Et’ıme, 17)

58
‫‪İMAN‬‬

‫س َقا َل‪َ ... :‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا أَ َك َل أَ َح ُدكُ ْم َط َعا ًما‬ ‫‪َ -١٩٨‬ع ْن ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َف ْل َيقُلِ ‪ :‬اللَّ ُه َّم! َبا ِر ْك لَ َنا ِفي ِه َوأَ ْط ِع ْم َنا َخ ْي ًرا ِم ْن ُه‪“.‬‬

‫‪َ -١٩٩‬ع ْن َح ِكي ِم ْبنِ ِح َزا ٍم َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ َب ِّي َع ِان بِالْ ِخ َيا ِر َما لَ ْم َي َت َف َّر َقا‪،‬‬
‫َت َب َر َك ُة َب ْي ِع ِه َما‪“.‬‬ ‫َف ِٕا ْن َص َد َقا َو َب َّي َنا ُبو ِر َك لَ ُه َما ِفى َب ْي ِع ِه َما‪َ ،‬وإِ ْن َك َذ َبا َو َك َت َما ُم ِحق ْ‬

‫‪َ -٢٠٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه‪s‬كَا َن ُي ْؤ َتى بِأَ َّو ِل الثَّ َم ِر َف َيقُول‪” :‬اللَّ ُه َّم!‬
‫َبا ِر ْك لَ َنا ِفى َم ِدي َن ِت َنا َو ِفى ثِ َما ِرنَا‪َ ،‬و ِفى ُم ِّدنَا َو ِفى َص ِاع َنا َب َر َك ًة َم َع َب َر َك ٍة‪“.‬‬

‫‪NAZAR‬‬
‫‪GÖZ DEĞMESİ‬‬

‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ َع ْي ُن َح ٌّق َولَ ْو كَا َن شَ ْي ٌء َسا َب َق‬
‫‪َ -٢٠١‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫الْ َق َد َر َس َب َق ْت ُه الْ َع ْي ُن‪“...‬‬

‫”اس َت ِعي ُذوا بِاللَّ ِه‪َ .‬ف ِٕا َّن الْ َع ْي َن َح ٌّق‪“.‬‬
‫‪َ -٢٠٢‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ْ :s‬‬

‫‪٥٩‬‬
İMAN

198.İbn Abbâs’ın naklettiğine göre..., Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Sizden biri yemek yediği zaman, ‘Allah’ım, bu yemeği bizim
için bereketli eyle ve bize bundan daha hayırlısını ikram eyle.’ desin.”
(D3730 Ebû Dâvûd, Eşribe, 21)

199. Hakîm b. Hizâm’ın naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle

buyurmuştur: “Alışverişte bulunanlar birbirlerinden ayrılmadıkları sü-


rece kararlarını değiştirme hakkına sahiptirler. Eğer doğruyu söyler ve
(malın ayıbını) açıkça dile getirirlerse, alışverişlerinde kendilerine bere-
ket ihsan edilir. Ama yalan söyler ve (kusurları) gizlerlerse alım satımla-
rının bereketi yok olur gider.”
(M3858 Müslim, Büyû’, 47; B2079 Buhârî, Büyû’, 19)

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Allah Resûlü (sav) kendisine ilk


200.

ürün getirildiğinde şöyle buyururdu: “Allah’ım, şehrimizde (Medine’de)


meyvelerimizde ve ölçeklerimizde bereket üstüne bereket ver!”
(M3335 Müslim, Hac, 474)

NAZAR
GÖZ DEĞMESİ

İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


201.

buyurmuştur: “Nazar (Göz değmesi) gerçektir. Eğer kaderin önüne ge-


çecek bir şey olsaydı nazar onun önüne geçerdi...”
(M5702 Müslim, Selâm, 42)

202.Hz. Âişe’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “(Nazar’dan) Allah’a sığının. Çünkü göz değmesi (nazar) gerçektir.”
(İM3508 İbn Mâce, Tıb, 32)

59
‫‪İMAN‬‬

‫س َقا َل‪ :‬كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪ُ s‬ي َع ِّو ُذ الْ َح َس َن َوالْ ُح َس ْي َن َو َيقُو ُل‪:‬‬ ‫‪َ -٢٠٣‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫”إِ َّن أَ َباكُ َما كَا َن ُي َع ِّو ُذ بِ َها إ ِْس َم ِاعي َل َوإِ ْس َحاقَ ‪ ،‬أَ ُعو ُذ بِ َك ِل َم ِ‬
‫ات اللَّ ِه ال َّتا َّم ِة ِم ْن كُ ِّل‬
‫شَ ْي َط ٍان َو َها َّم ٍة‪َ ،‬و ِم ْن كُ ِّل َع ْينٍ لا َ َّم ٍة‪“.‬‬

‫َث ِف َيها‬
‫‪َ -٢٠٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َع َق َد ُع ْق َد ًة ثُ َّم نَف َ‬
‫َف َق ْد َس َح َر‪َ ،‬و َم ْن َس َح َر َف َق ْد أَ ْش َر َك‪َ ،‬و َم ْن َت َعلَّ َق شَ ْي ًئا ُوكِّ َل إِلَ ْي ِه‪“.‬‬

‫‪FAL, KEHANET,‬‬
‫‪BÜYÜ, UĞURSUZLUK‬‬
‫‪İNANÇ ZAFİYETİ‬‬

‫‪َ -٢٠٥‬ع ْن أَبِى َم ْس ُعو ٍد َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬الشَّ ْم ُ‬
‫س َوالْ َق َم ُر لا َ َي ْن َك ِسف ِ‬
‫َان‬
‫لِ َم ْو ِت أَ َح ٍد َولا َ لِ َح َياتِ ِه‪َ ،‬ولَ ِك َّن ُه َما آ َي َت ِان ِم ْن آ َي ِ‬
‫ات اللَّ ِه َف ِٕا َذا َرأَ ْي ُت ُمو ُه َما َف َصلُّوا‪“.‬‬

‫‪َ -٢٠٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪ d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪ْ :‬‬
‫”اج َت ِن ُبوا الْ ُموبِق ِ‬
‫َات‪ :‬الشِّ ْر ُك‬
‫الس ْح ُر‪“.‬‬ ‫بِاللَّ ِه‪َ ،‬و ِّ‬

‫‪٦٠‬‬
İMAN

203.İbn Abbâs’tan (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) Ha-


san ile Hüseyin için dua ederek şu sözlerle Allah’a sığınırdı: “Eûzü bi-
kelimâti’llâhi’t-tâmmeti min külli şeytânin ve hâmmetin ve min külli ay-
nin lâmmetin.” (Her tür şeytandan, haşereden, kem nazardan Allah’ın tam
kelimelerine —sonsuz iradesine ve hükmüne— sığınırım.) Sonra da, “Atanız
İbrâhim de bu duayı oğulları İsmâil ile İshak için yapardı.” derdi.
(B3371 Buhârî, Enbiyâ, 10)

204.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Kim düğüm yapar sonra ona üflerse sihir yapmış olur. Kim si-
hir yaparsa şirk koşmuş olur. Kim de (kendisini koruması için nazarlık ve
benzeri) bir şey takarsa, o taktığı şeyin korumasına havale edilir.”
(N4084 Nesâî, Muhârebe, 19)

FAL, KEHANET,
BÜYÜ, UĞURSUZLUK
İNANÇ ZAFİYETİ

205. Ebû Mes’ûd’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Güneş ve ay hiç kimsenin ölümünden ya da hayatından
dolayı tutulmazlar. Lâkin onlar Allah’ın âyetlerinden iki âyettir. Siz, on-
ların tutulduklarını gördüğünüz zaman hemen namaz kılın.”
(B1057 Buhârî, Küsûf, 13)

206.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Helâk eden şeylerden kaçının: Allah’a şirk koşmak ve
sihir yapmak!”
(B5764 Buhârî, Tıb, 48)

60
‫‪İMAN‬‬

‫َث ِف َيها‬
‫‪َ -٢٠٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َع َق َد ُع ْق َد ًة ثُ َّم نَف َ‬
‫َف َق ْد َس َحر َ‪َ ،‬و َم ْن َس َح َر َف َق ْد أَ ْش َر َك‪َ ،‬و َم ْن َت َعلَّ َق شَ ْي ًئا ُوكِّ َل إِلَ ْي ِه‪“.‬‬

‫َيقُو ُل‪:‬‬ ‫يص َة َع ْن أَبِي ِه َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪s‬‬
‫‪َ -٢٠٨‬ح َّد َث َنا َق َط ُن ْب ُن َق ِب َ‬
‫”الْ ِع َيا َف ُة َوال ِّط َي َر ُة َوال َّط ْر ُق ِم َن الْ ِج ْب ِت‪“.‬‬

‫‪َ -٢٠٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪ :‬كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪ُ s‬ي ْع ِج ُب ُه الْ َفأْ ُل الْ َح َس ُن َو َي ْك َر ُه ال ِّط َي َرةَ‪.‬‬

‫‪BİD’AT‬‬
‫‪SONRADAN İHDAS EDİLEN‬‬

‫‪َ -٢١٠‬ع ْن َجرِي ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ ... :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َس َّن ِفي‬
‫ُص ِم ْن‬ ‫ا ْل ِٕا ْسلَا ِم ُس َّن ًة َح َس َن ًة َف ُع ِم َل بِ َها َب ْع َد ُه كُ ِت َب لَ ُه ِم ْث ُل أَ ْج ِر َم ْن َع ِم َل بِ َها َو َلا َي ْنق ُ‬
‫أُ ُجو ِر ِه ْم شَ ْي ٌء َو َم ْن َس َّن ِفي ا ْل ِٕا ْسلَا ِم ُس َّن ًة َس ِّي َئ ًة َف ُع ِم َل بِ َها َب ْع َد ُه كُ ِت َب َع َل ْي ِه ِم ْث ُل ِو ْز ِر‬
‫ُص ِم ْن أَ ْو َزا ِر ِه ْم شَ ْي ٌء‪“.‬‬ ‫َم ْن َع ِم َل بِ َها َو َلا َي ْنق ُ‬

‫‪٦١‬‬
İMAN

207.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Kim düğüm yapar sonra ona üflerse sihir yapmış olur. Kim
sihir yaparsa şirk koşmuş olur. Kim de (kendisini koruması için nazar-
lık ve benzeri) bir şey takarsa o taktığı şeyin korumasına havale edilir.”
(N4084 Nesâî, Muhârebe, 19)

208. Katan b. Kabîsa, babasının Resûlullah’ı (sav) şöyle buyururken


işittiğini nakletmiştir: “Kuşun ötmesini, uçmasını uğursuzluk saymak,
ufak taşlar atarak veya kum üzerine çizgiler çizerek fal açmak, sihir ve
kehanet çeşitlerindendir.”
(D3907 Ebû Dâvûd, Tıb, 23)

Ebû Hüreyre şöyle demiştir: “Peygamber (sav) tefeülden (bir şe-


209.

yi uğurlu, hayırlı saymaktan) hoşlanır ve tıyeradan (bir şeyi uğursuz


saymaktan) hoşlanmazdı.”
(İM3536 İbn Mâce, Tıb, 43)

BİD’AT
SONRADAN İHDAS EDİLEN

210. Cerîr b. Abdullah’ın naklettiğine göre..., Resûlullah (sav) şöy-

le buyurmuştur: “Kim İslâm’da güzel bir işe öncülük eder ve kendisin-


den sonra bununla amel edilirse, kendisinden sonra o işi yapanlar gi-
bi sevap alır. Üstelik onların sevaplarından da bir şey eksilmez. Kim de
İslâm’da kötü bir davranışa ön ayak olur ve kendisinden sonra bunun-
la amel edilirse, kendisinden sonra onu yapanlar gibi günah alır. Onla-
rın günahlarından da bir şey eksilmez.”
(M6800 Müslim, İlim, 15)

61
‫‪İMAN‬‬

‫‪َ -٢١١‬ع ْن َجابِ ٍر َقا َل‪َ :‬خ َط َب َنا َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ف َح ِم َد اللَّ َه َوأَ ْث َنى َع َل ْي ِه بِ َما ُه َو لَ ُه‬
‫اب اللَّ ِه َوإِ َّن أَ ْف َض َل الْ َه ْد ِي َه ْد ُي‬ ‫يث ِك َت ُ‬‫أَ ْه ٌل ثُ َّم َقا َل‪” :‬أَ َّما َب ْع ُد َف ِٕا َّن أَ ْصدَقَ الْ َح ِد ِ‬
‫ُم َح َّم ٍد َوشَ َّر ا ْلا ُٔ ُمو ِر ُم ْح َدثَاتُ َها َوكُ َّل بِ ْد َع ٍة َضلَالَ ٌة‪“.‬‬

‫‪َ -٢١٢‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن أَ ْحد ََث ِفى أَ ْم ِرنَا َه َذا َما‬
‫س ِم ْن ُه َف ُه َو َر ٌّد‪“.‬‬
‫لَ ْي َ‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ َبى اللَّ ُه أَ ْن َي ْق َب َل‬ ‫‪َ -٢١٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫اح ِب بِ ْد َع ٍة َح َّتى َي َد َع بِ ْد َع َت ُه‪“.‬‬ ‫َع َم َل َص ِ‬

‫‪٦٢‬‬
İMAN

211. Câbir (b. Abdullah) anlatıyor: Resûlullah (sav) bize hutbe ver-
di. Allah’a hamd etti ve O’nu lâyık olduğu biçimde övdü. Sonra şöy-
le buyurdu: “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabı’dır. Yolların en iyisi
Muhammed’in yoludur. İşlerin en kötüsü (dinde) sonradan uydurulan-
lardır. Ve her bid’at, dalâlettir.”
(HM14386 İbn Hanbel, III, 310)

212.Hz. Âişe’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Kim bizim bu dinimizde olmayan bir şeyi sonradan ortaya ko-
yarsa, o reddedilir.”
(M4492 Müslim, Akdiye, 17; B2697 Buhârî, Sulh, 5)

213.Abdullah b. Abbâs’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Allah, bid’atını bırakmadıkça bid’at sahibinin amelini
kabul etmeyi reddeder.”
(İM50 İbn Mâce, Sünnet, 7)

62
٦٣
IV. BÖ L ÜM

İBADET

63
‫‪MÜKELLEFİYET‬‬
‫‪İNSANÎ YÜKÜMLÜLÜK‬‬

‫‪َ -٢١٤‬ع ْن َعائِشَ َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬ا ْك َلفُوا ِم َن الْ َع َم ِل َما تُ ِطيقُونَ‪َ ،‬ف ٕا َِّن‬
‫اللَّ َه لا َ َي َم ُّل َح َّتى َت َملُّوا‪َ ،‬وإِ َّن أَ َح َّب الْ َع َم ِل إِلَى اللَّ ِه أَ ْد َو ُم ُه َوإِ ْن َق َّل‪“.‬‬

‫‪َ -٢١٥‬ع ْن َعائِشَ َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪ُ ” :‬ر ِف َع الْ َق َل ُم َع ْن ثَلا َ َث ٍة‪َ :‬عنِ ال َّنائِ ِم‬
‫الص ِب ِّى َح َّتى َي ْك َب َر‪“.‬‬‫َح َّتى َي ْس َت ْي ِق َظ‪َ ،‬و َعنِ الْ ُم ْب َت َلى َح َّتى َي ْب َرأَ‪َ ،‬و َعنِ َّ‬

‫‪َ -٢١٦‬ع ْن أَبِى َذ ٍّر الْ ِغفَا ِر ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه َت َج َاو َز َع ْن أُ َّم ِتى‬
‫الْ َخ َطأَ َوال ِّن ْس َيا َن َو َما ْاس ُت ْك ِر ُهوا َع َل ْي ِه‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إ َِّن‬ ‫‪َ -٢١٧‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة َٔا َّن ال َّن ِب َّي – َقا َل َع ْب ُد ال َّر ْح َمنِ ‪َ :‬ع ْن َر ُس ِ‬
‫اللَّ َه َت َعالَى َت َج َاو َز َع ْن أُ َّم ِتى كُ َّل شَ ْي ٍء َح َّدث َْت بِ ِه أَنْف َُس َها َما لَ ْم َت َكلَّ ْم بِ ِه أَ ْو َت ْع َم ْل‪“.‬‬

‫‪٦٤‬‬
MÜKELLEFİYET
İNSANÎ YÜKÜMLÜLÜK

214.Hz. Âişe’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Güç yetirebileceğiniz amelleri yapmaya gayret ediniz. Al-
lah usanmaz da siz usanırsınız. Allah katında amellerin en sevimlisi az
da olsa devamlı olanıdır.”
(D1368 Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 27)

215.Hz. Âişe’den (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Üç kişiden sorumluluk kaldırılmıştır: Uyuyandan uya-
nıncaya kadar, akıl hastalığına duçar olandan aklı başına gelinceye ka-
dar ve çocuktan bulûğ (ergenlik) çağına gelinceye kadar.”
(D4398 Ebû Dâvûd, Hudûd, 17)

216.Ebû Zer el-Ğıfârî’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Allah, yanılarak, unutarak ve zor kullanılarak yaptık-
larından dolayı ümmetimi sorumlu tutmaz.”
(İM2043 İbn Mâce, Talâk, 16)

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


217.

şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah, dile getirmedikleri veya yapmadıkla-


rı müddetçe, içlerinden geçirdikleri şeylerden dolayı ümmetimi sorum-
lu tutmaz.”
(N3463 Nesâî, Talâk, 22)

64
‫‪İBADET‬‬

‫ِّين ُي ْس ٌر‪َ ،‬ولَ ْن ُيشَ ا َّد الد َ‬


‫ِّين أَ َح ٌد‬ ‫‪َ -٢١٨‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة ِ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن الد َ‬
‫إِلا َّ َغ َل َب ُه‪َ ،‬ف َس ِّد ُدوا َو َقا ِر ُبوا َوأَ ْب ِش ُروا‪َ ،‬و ْاس َت ِعي ُنوا بِالْ َغ ْد َو ِة َوال َّر ْو َح ِة َوشَ ْي ٍء ِم َن ال ُّدلْ َج ِة‪“.‬‬

‫‪İBADET‬‬
‫‪KULLUĞUN GEREĞİ‬‬

‫‪َ -٢١٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬كُ ُّل ُسلا َ َمى َع َل ْي ِه َص َد َق ٌة كُ َّل‬
‫َي ْو ٍم‪ُ ،‬ي ِعي ُن ال َّر ُج َل ِفى َدا َّب ِت ِه ُي َح ِاملُ ُه ] َع َل ْي َها[ أَ ْو َي ْر َف ُع َع َل ْي َها َم َتا َع ُه َص َد َق ٌة‪َ ،‬والْ َك ِل َم ُة‬
‫الصلا َ ِة َص َد َق ٌة‪َ ،‬و َد ُّل ال َّطرِيقِ َص َد َق ٌة‪“.‬‬ ‫ال َّط ِّي َب ُة َوكُ ُّل َخ ْط َو ٍة َي ْم ِش َيها إِلَى َّ‬

‫ف ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬ع َلى ِح َما ٍر ُيقَا ُل لَ ُه ُع َف ْي ٌر‪،‬‬ ‫‪َ -٢٢٠‬ع ْن ُم َعا ٍذ ‪َ d‬قا َل ُك ْن ُت ِر ْد َ‬
‫َفقَال‪َ ” :‬يا ُم َعا ُذ‪َ ،‬ه ْل َت ْدرِى َح َّق اللَّ ِه َع َلى ِع َبا ِد ِه َو َما َح ُّق الْ ِع َبا ِد َع َلى اللَّ ِه‪ “.‬قُ ْل ُت‬
‫اللَّ ُه َو َر ُسولُ ُه أَ ْع َل ُم‪َ .‬قا َل‪َ ” :‬ف ِٕا َّن َح َّق اللَّ ِه َع َلى الْ ِع َبا ِد أَ ْن َي ْع ُبدُو ُه َولا َ ُيشْ ِركُوا بِ ِه شَ ْي ًئا‪،‬‬
‫َو َح َّق الْ ِع َبا ِد َع َلى اللَّ ِه أَ ْن لا َ ُي َع ِّذ َب َم ْن لا َ ُيشْ ِر ُك بِ ِه شَ ْي ًئا‪َ “.‬ف ُق ْل ُت َيا َر ُسو َل اللَّ ِه‪،‬‬
‫اس َقا َل‪” :‬لا َ تُ َبشِّ ْر ُه ْم َف َي َّت ِكلُوا‪“.‬‬ ‫أَ َفلا َ أُ َبشِّ ُر بِ ِه ال َّن َ‬

‫‪٦٥‬‬
İBADET

218.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Din kolaydır. Bir kişi takatinin üstünde ibadete
kalkışırsa din karşısında âciz kalır. Bunun için aşırıya kaçmayın, dos-
doğru yolu tutun ve (salih amellerden alacağınız mükâfattan ötürü) se-
vinin. Sabah, akşam ve gecenin bir kısmında (dinç olduğunuz vakitler-
den) yararlanın (ki taat ve ibadetinize devam edin).”
(B39 Buhârî, Îmân, 29)

İBADET
KULLUĞUN GEREĞİ

219.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Vücuttaki bütün eklemler için her gün sadaka ver-
mek gerekir. Bineğine binmek isteyen kişiye yardım etmek veya eşyası-
nı bineğine yüklemek sadakadır. Güzel söz ve namaza giderken atılan
her adım sadakadır. Yol göstermek sadakadır.”
(B2891 Buhârî, Cihâd, 72)

220. Muâz (ra) anlatıyor: “Ufeyr adlı eşeğin üzerinde (yolculuk eder-
ken) Hz. Peygamber’in (sav) terkisinde idim. Resûlullah, “Ey Muâz!
Allah’ın kulları üzerindeki hakkını ve kulların Allah üzerindeki hakkı-
nı bilir misin?” diye sordu. Ben, “Allah ve Resûlü daha iyi bilir.” dedim.
Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Allah’ın kulları üzerin-
deki hakkı, Allah’a kulluk/ibadet etmeleri ve O’na hiçbir şeyi ortak koş-
mamalarıdır. Kulların Allah üzerindeki hakkı ise kendisine ortak koş-
mayan kimselere azap etmemesidir.” Ben, “Ey Allah’ın Resûlü! İnsanlara
bunu müjdeleyeyim mi?” diye sorunca, Resul-i Ekrem, “Hayır müjdele-
me, zira (bu müjdeye güvenip) gevşeyebilirler.” cevabını verdi.
(B2856 Buhârî, Cihâd, 46)

65
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٢٢١‬ع ْن َعائِشَ َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ...” :‬ف ِٕا َّن أَ َح َّب الْ َع َملِ إِلَى اللَّ ِه أَ ْد َو ُم ُه‬
‫َوإِ ْن َق َّل‪“.‬‬

‫‪َ -٢٢٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه َت َعالَى َقا َل َم ْن َعا َدى‬
‫لِى َولِ ًّيا َف َق ْد آ َذنْ ُت ُه بِالْ َح ْر ِب‪َ ،‬و َما َت َق َّر َب إِلَ َّى َع ْب ِدى بِشَ ْى ٍء أَ َح َّب إِلَ َّى ِم َّما ا ْف َت َرضْ ُت‬
‫َع َل ْي ِه‪َ ،‬و َما َزا ُل َع ْب ِدى َي َت َق َّر ُب إِلَ َّى بِال َّن َو ِاف ِل َح َّتى أَ ْح َب ْب ُت ُه‪ ،‬كُ ْن ُت َس ْم َع ُه الَّ ِذى َي ْس َم ُع‬
‫ش بِ َها َور ِْج َل ُه الَّ ِتى َي ْم ِشى بِ َها‪َ ،‬وإِ ْن‬ ‫بِ ِه‪َ ،‬و َب َص َر ُه الَّ ِذى ُي ْب ِص ُر بِ ِه‪َ ،‬و َي َد ُه الَّ ِتى َي ْب ُط ُ‬
‫َسأَلَ ِنى لا ُٔ ْع ِط َي َّن ُه‪َ ،‬ولَ ِئنِ ْاس َت َعا َذنِى لا ُٔ ِعي َذنَّ ُه‪“...‬‬

‫‪َ -٢٢٣‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة ‪ :d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ ...s‬قا َل‪” :‬ا ْل ِٕا ْح َسانُ‪ :‬أَ ْن َت ْع ُب َد‬
‫اللَّ َه َكأَنَّكَ َت َرا ُه َف ِٕا ْن لَ ْم َت ُك ْن َت َرا ُه َف ِٕانَّ ُه َي َرا َك‪“.‬‬

‫‪DUA‬‬
‫‪KULLUĞUN ÖZÜ‬‬

‫ف‬ ‫‪َ -٢٢٤‬ع ْن أَبِى أُ َما َم َة َقا َل‪ِ :‬قي َل‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه أَ ُّي ال ُّد َعا ِء أَ ْس َم ُع؟ َقا َل‪َ :‬‬
‫”ج ْو ُ‬
‫ات‪“.‬‬ ‫ات الْ َم ْك ُتو َب ِ‬ ‫اللَّ ْيلِ ا ْلا ٓ ِخ ُر‪َ ،‬و ُد ُب َر َّ‬
‫الص َل َو ِ‬

‫‪٦٦‬‬
İBADET

221. Hz. Âişe’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “...Allah katında amellerin en sevimlisi, az da olsa devamlı olanıdır.”
(D1368 Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 27)

222. Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Yüce Allah şöyle buyurur: ‘Kim benim bir velî kulu-
ma (dostuma) düşmanlık ederse, ben de ona harp ilân ederim. Kulum,
kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşa-
maz. Kulum nafile ibadetlerle de bana yaklaşmaya devam eder, ta ki
ben onu severim. (Sevince de) artık onun işiten kulağı, gören gözü, tu-
tan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden isterse muhakkak ona (istediği-
ni) veririm. Bana sığınırsa muhakkak onu korur ve kollarım...’”
(B6502 Buhârî, Rikâk, 38)

223.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “...İhsan, O’nu görüyormuş gibi Allah’a ibadet etmen-
dir. Sen O’nu göremesen de O seni görmektedir...”
(B4777 Buhârî, Tefsîr, (Lokmân) 2)

DUA
KULLUĞUN ÖZÜ

224.Ebû Ümâme’den rivayet edildiğine göre, “Yâ Resûlallah, hangi


dua daha çok kabule şayandır?” diye sorulmuş, Peygamber Efendimiz,
“Gece yarısından sonra ve farz namazların arkasından yapılan dualar.”
diye cevap vermiştir.
(T3499 Tirmizî, Deavât, 79)

66
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٢٢٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬ذك ََر َي ْو َم الْ ُج ُم َع ِة‪َ ،‬فقَا َل‪ِ :‬‬
‫”في ِه َسا َع ٌة‪،‬‬
‫لا َ ُي َو ِافق َُها َع ْب ٌد ُم ْس ِل ٌم َو ُه َو ُي َصلِّى َي ْسأَ ُل اللَّ َه شَ ْي ًئا إِلا َّ أَ ْع َطا ُه إِ َّيا ُه‪“.‬‬

‫”خ ْي ُر ال ُّد َعا ِء‬


‫‪َ -٢٢٦‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ شُ َع ْي ٍب َع ْن أَبِي ِه َع ْن َج ِّد ِه أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬
‫ُد َع ُاء َي ْو ِم َع َر َف َة‪“.‬‬

‫‪َ -٢٢٧‬ع ْن ُع َم َر أَنَّ ُه ْاس َتأْ َذ َن ال َّن ِب َّي ‪ِ s‬فى الْ ُع ْم َر ِة‪َ .‬فأَ ِذ َن لَ ُه َو َقا َل‪َ ” :‬يا أُ َخ َّي!‬
‫أَ ْش ِر ْك َنا ِفى شَ ْي ٍء ِم ْن ُد َعائِكَ ‪َ ،‬ولا َ َت ْن َس َنا‪“.‬‬

‫‪DUA ÂDÂBI‬‬
‫‪RABBE YÖNELİŞ‬‬

‫س شَ ْي ٌء أَ ْك َر َم َع َلى اللَّ ِه َت َعالَى‬


‫‪َ -٢٢٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لَ ْي َ‬
‫ِم َن ال ُّد َعا ِء‪“.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل ”ال ُّد َع ُاء ُم ُّخ الْ ِع َبا َد ِة‪“.‬‬
‫‪َ -٢٢٩‬ع ْن أَنَ ِ‬

‫‪٦٧‬‬
İBADET

225.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) cuma


gününden bahsederek şöyle buyurmuştur: “Onda öyle bir an vardır ki
şayet bir Müslüman namaz kılarken o âna rastlar da Allah’tan bir şey is-
terse Allah, ona dilediğini mutlaka verir.”
(M1969 Müslim, Cum’a, 13)

226. Amr b. Şuayb’ın, babası aracılığıyla dedesinden rivayet ettiği-


ne göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Duaların en hayırlı-
sı arefe günü yapılan duadır.”
(T3585 Tirmizî, Deavât, 122)

227.Hz. Ömer’den rivayet edildiğine göre, bir gün umreye gitmek için
Hz. Peygamber’den (sav) izin istedi. Hz. Peygamber de kendisine izin ver-
di ve şöyle dedi: “Kardeşim! Duana bizi de ortak et, bizi unutma.”
(İM2894 İbn Mâce, Menâsik, 5)

DUA ÂDÂBI
RABBE YÖNELİŞ

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


228.

buyurmuştur: “Allah Teâlâ katında duadan daha kıymetli bir şey yoktur.”
(T3370 Tirmizî, Deavât, 1; İM3829 İbn Mâce, Dua, 1)

Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle


229.

buyurmuştur: “Dua ibadetin özüdür.”


(T3371 Tirmizî, Deavât, 1)

67
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٢٣٠‬عنِ ال ُّن ْع َم ِان ْبنِ َب ِشي ٍر َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬ال ُّد َع ُاء ُه َو الْ ِع َبا َدةُ‪ “.‬ثُ َّم َق َرأَ‬
‫ين َي ْس َت ْك ِب ُرو َن َع ْن ِع َبا َدتِى َس َي ْد ُخلُو َن‬‫﴿و َقا َل َر ُّب ُك ُم ا ْد ُعونِى أَ ْس َت ِج ْب لَ ُك ْم إِ َّن الَّ ِذ َ‬
‫َ‬
‫ِين﴾‬‫َج َه َّن َم َد ِاخر َ‬

‫‪َ -٢٣١‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن فُ ِت َح لَ ُه ِم ْن ُك ْم َب ُ‬


‫اب ال ُّد َع ِاء‬
‫اب ال َّر ْح َم ِة َو َما ُس ِئ َل اللَّ ُه شَ ْي ًئا َي ْع ِنى أَ َح َّب إِلَ ْي ِه ِم ْن أَ ْن ُي ْسأَ َل الْ َعا ِف َي َة‪َ “.‬و َقا َل‬
‫فُ ِت َح ْت لَ ُه أَ ْب َو ُ‬
‫َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن ال ُّد َع َاء َي ْنف ُع ِم َّما َن َز َل َو ِم َّما لَ ْم َي ْن ِز ْل َف َع َل ْي ُك ْم ِع َبا َد اللَّ ِه بِال ُّد َعا ِء‪“.‬‬

‫اب لِا َٔ َح ِد ُك ْم َما لَ ْم َي ْع َج ْل‬


‫‪َ -٢٣٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪ُ ” :‬ي ْس َت َج ُ‬
‫َف َيقُو ُل‪َ :‬ق ْد َد َع ْو ُت َف َل ْم ُي ْس َت َج ْب لِى‪“.‬‬

‫‪َ -٢٣٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ا ْد ُعوا اللَّ َه َوأَنْ ُت ْم ُم ِوق ُنو َن‬
‫يب ُد َع ًاء ِم ْن َق ْل ٍب َغا ِفلٍ لا َ ٍه‪“.‬‬
‫بِا ْل ِٕا َجا َب ِة‪َ ،‬وا ْع َل ُموا أَ َّن اللَّ َه لا َ َي ْس َت ِج ُ‬

‫‪٦٨‬‬
İBADET

Nu’mân b. Beşîr’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber


230.

(sav): “Dua ibadetin ta kendisidir.” buyurmuş ve sonra şu âyeti oku-


muştur: “Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin ki duanıza icabet ede-
yim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış hâlde
cehenneme gireceklerdir.”
(Mü’min, 40/60; T3372 Tirmizî, Deavât, 1; D1479 Ebû Dâvûd, Vitr, 23)

231.İbn Ömer’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Sizden her kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları
açılmıştır. Allah’tan istenilen şeyler arasında O’na en sevimli geleni, afi-
yettir.” Resûlullah (sav) konuşmasına şöyle devam etmiştir: “Dua, başa
gelen ve henüz gelmeyen belaya karşı fayda sağlar. Öyleyse ey Allah’ın
kulları, duaya sarılın!” (T3548 Tirmizî, Deavât, 101)

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


232.

le buyurmuştur: “Sizden biriniz, ‘Dua ettim de duam karşılık görmedi.’


deyip acele etmediği müddetçe duası karşılık bulur.”
(D1484 Ebû Dâvûd, Vitr, 23; M6935 Müslim, Zikir, 91)

233.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Allah’a, kabul edileceğine gerçekten inanarak dua edin.
Bilin ki Allah, ciddiyetten uzak ve umursamaz bir kalp ile yapılan dua-
ları kabul etmez.”
(T3479 Tirmizî, Deavât, 65)

68
‫‪İBADET‬‬

‫‪KUNUT‬‬
‫‪ALLAH’IN HUZURUNDA DUAYA DURMAK‬‬

‫س ‪َ d‬قا َل‪َ :‬ب َع َث ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬س ِر َّي ًة ُيقَا ُل لَ ُه ُم‪ :‬الْ ُق َّر ُاء‪َ ،‬فأُ ِص ُيبوا َف َما‬
‫‪َ -٢٣٤‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫َرأَ ْي ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬و َج َد َع َلى شَ ْي ٍء َما َو َج َد َع َل ْي ِه ْم‪َ ،‬ف َق َن َت شَ ْه ًرا ِفى َصلا َ ِة الْف ْ‬
‫َج ِر‪...‬‬

‫‪َ -٢٣٥‬ع ْن َع ِل ِّى ْبنِ أَبِى َطالِ ٍب‪ :‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪ s‬كَا َن َيقُو ُل ِفى ا ِٓخ ِر ِو ْت ِر ِه‪” :‬اللَّ ُه َّم!‬
‫إِنِّى أَ ُعو ُذ بِر َِضا َك ِم ْن َس َخ ِطكَ َوبِ ُم َعا َفاتِكَ ِم ْن ُعقُو َب ِتكَ ‪َ ،‬وأَ ُعو ُذ بِكَ ِم ْنكَ لا َ‬
‫أُ ْح ِصى َث َن ًاء َع َل ْيكَ ‪ ،‬أَنْ َت َك َما أَ ْث َن ْي َت َع َلى نَ ْف ِسكَ ‪“.‬‬

‫‪َ -٢٣٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬ق َن َت َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ s‬فى َصلا َ ِة الْ َع َت َم ِة شَ ْه ًرا‪َ ،‬يقُو ُل‬
‫ين ِم َن الْ ُمؤ ِْم ِن َ‬
‫ين‪“...‬‬ ‫ِفى قُ ُنوتِ ِه‪ ...” :‬اللَّ ُه َّم ن َِّج الْ ُم ْس َتضْ َع ِف َ‬

‫‪َ -٢٣٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪ِ :‬قي َل‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! ا ْد ُع َع َلى الْ ُمشْ ِر ِك َ‬
‫ين‪َ ،‬قا َل‪:‬‬
‫”إِنِّى لَ ْم أُ ْب َع ْث لَ َّعانًا‪َ ،‬وإِنَّ َما ُب ِعث ُْت َر ْح َم ًة‪“.‬‬

‫‪٦٩‬‬
İBADET

KUNUT
ALLAH’IN HUZURUNDA DUAYA DURMAK

234. Enes (b. Mâlik) (ra) şöyle demiştir: “Peygamber (sav) kurrâ denilen
bir birliği (dini anlatmaları için Necd’e) göndermiş ve onlar (Maûne Kuyu-
su başında pusuya düşürülüp) öldürülmüşlerdi. Ben Peygamber’in (sav)
onların öldürülmelerine üzüldüğü kadar hiçbir şeye üzüldüğünü görme-
dim. (O kadar ki) bir ay sabah namazında kıyamda kunut okudu...”
(B6394 Buhârî, Deavât, 58)

235.Ali b. Ebû Tâlib’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber vitir


namazının sonunda şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Gazabından rızana sı-
ğınırım, cezalandırmandan affına sığınırım. Senden (gelecek her türlü
azaptan) Sana sığınırım. Seni lâyıkıyla övmeyi beceremem. Sen, kendi-
ni övdüğün gibisin.”
(N1748 Nesâî, Kıyâmü’l-leyl, 51)

236. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) bir ay

yatsı namazında kunut yaptı ve kunutunda şöyle buyurdu: “... Allah’ım!


Zayıf düşürülmüş müminleri (müşriklerin baskısından) kurtar!...”
(D1442 Ebû Dâvûd, Vitr, 10)

237.Ebû Hüreyre anlatıyor: “Ey Allah’ın Resûlü, müşriklere beddua


et!” denildi. Resûlullah ise, “Ben lânetçi olarak gönderilmedim; bilakis
ben rahmet olarak gönderildim.” buyurdu.
(M6613 Müslim, Birr, 87)

69
‫‪İBADET‬‬

‫‪ŞÜKÜR‬‬
‫!‪NİMETLERİN KADRİNİ BİLMEK‬‬

‫‪َ -٢٣٨‬ع ْن ِز َيا ٍد َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت الْ ُم ِغ َير َة ‪َ d‬يقُو ُل‪ :‬إِ ْن كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪ s‬لَ َيقُو ُم أَ ْو‬
‫لِ ُي َصلِّ َى َح َّتى َت ِر َم َق َد َما ُه أَ ْو َسا َقا ُه‪َ :‬ف ُيقَا ُل لَ ُه‪َ ،‬ف َيقُو ُل‪” :‬أَ َفلا َ أَكُو ُن َع ْبدًا شَ ُكو ًرا؟“‬

‫‪َ -٢٣٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن لا َ َيشْ ُك ِر ال َّن َ‬
‫اس لا َ َيشْ ُك ِر‬
‫اللَّ َه‪“.‬‬

‫‪َ -٢٤٠‬ع ْن َجابِ ٍر َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن أَ ْب َلى َبلا َ ًء َف َذك ََر ُه َف َق ْد شَ َك َر ُه‪َ ،‬وإِ ْن‬
‫َك َت َم ُه َف َق ْد َكف ََر ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٢٤١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬ال َّطا ِع ُم الشَّ ا ِك ُر بِ َم ْن ِزلَ ِة َّ‬
‫الصائِ ِم‬
‫الصابِرِ‪“.‬‬
‫َّ‬

‫‪٧٠‬‬
İBADET

ŞÜKÜR
NİMETLERİN KADRİNİ BİLMEK!

238. Ziyâd, Mugîre’nin (ra) şöyle dediğini işitmiştir: “Hz. Peygamber

(sav) ayakları (ya da bacakları) şişinceye kadar (gece) namaz kılardı. Bu


durum hakkında ona bir şey söylendiğinde, ‘Şükreden bir kul olmaya-
yım mı?’ derdi.”
(B1130 Buhârî, Teheccüd, 6)

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


239.

yurmuştur: “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez.”


(T1954 Tirmizî, Birr, 35)

240.Câbir (b. Abdullah) tarafından nakledildiğine göre, Hz. Pey-


gamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Bir kimseye bir nimet verilir de onu
(hayırla yâd ederek) dile getirirse, onun şükrünü yerine getirmiş olur.
Eğer onu (kimseye söylemeyerek) gizlerse ona nankörlük etmiş olur.”
(D4814 Ebû Dâvûd, Edeb, 11)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


241.

buyurmuştur: “Yiyip şükreden kimse sabrederek oruç tutan kimse gibidir.”


(T2486 Tirmizî, Sıfâtü’l-kıyâme, 43; İM1764 İbn Mâce, Sıyâm, 55)

70
‫‪İBADET‬‬

‫‪ZİKİR‬‬
‫‪ALLAH’I ANMAK‬‬

‫ض الْ َج َّن ِة‬ ‫‪َ -٢٤٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا َم َر ْرتُ ْم بِ ِر َيا ِ‬
‫اجدُ‪ “.‬قُ ْل ُت‪َ :‬و َما‬ ‫اض الْ َج َّن ِة؟ َقا َل‪” :‬الْ َم َس ِ‬ ‫َفا ْر َت ُعوا“‪ ،‬قُ ْل ُت‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه َو َما ِر َي ُ‬
‫”س ْب َحا َن اللَّ ِه َوالْ َح ْم ُد لِلَّ ِه َولا َ إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه َواللَّ ُه أَ ْك َب ُر‪“.‬‬
‫ال َّر ْت ُع َيا َر ُسو َل اللَّ ِه؟ َقا َل‪ُ :‬‬

‫‪َ -٢٤٣‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪ :‬كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ي ْذك ُُر اللَّ َه َع َلى كُ ِّل أَ ْح َيانِ ِه‪.‬‬

‫‪َ -٢٤٤‬ح َّد َث ِنى َع ْم ُرو ْب ُن َع َب َس َة َٔانَّ ُه َس ِم َع ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يقُو ُل‪َٔ ” :‬ا ْق َر ُب َما َي ُكو ُن‬
‫ال َّر ُّب ِم َن الْ َع ْب ِد ِفى َج ْو ِف اللَّ ْيلِ ا ْلا ٓ ِخ ِر َف ٕا ِِن ْاس َت َط ْع َت أَ ْن َت ُكو َن ِم َّم ْن َي ْذك ُُر اللَّ َه ِفى‬
‫السا َع ِة َف ُك ْن‪“.‬‬
‫تِ ْلكَ َّ‬

‫وسى ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ ” :s‬م َث ُل الَّ ِذى َي ْذك ُُر َر َّب ُه َوالَّ ِذى‬ ‫‪َ -٢٤٥‬ع ْن أَبِى ُم َ‬
‫لا َ َي ْذك ُُر َم َث ُل الْ َح ِّي َوالْ َم ِّي ِت‪“.‬‬

‫‪َ -٢٤٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬يقُو ُل اللَّ ُه َع َّز َو َج َّل أَنَا ِع ْن َد‬
‫ين َي ْذك ُُرنِى‪ ،‬إِ ْن َذك ََرنِى ِفى نَ ْف ِس ِه َذ َك ْرتُ ُه ِفى نَ ْف ِسى‪،‬‬ ‫َظ ِّن َع ْب ِدى بِى‪َ ،‬وأَنَا َم َع ُه ِح َ‬
‫َوإِ ْن َذك ََرنِى ِفى َمل ٍَٕا َذ َك ْرتُ ُه ِفى َمل ٍَٕا ُه ْم َخ ْي ٌر ِم ْن ُه ْم‪“...‬‬

‫‪٧١‬‬
İBADET

ZİKİR
ALLAH’I ANMAK

242. Ebû Hüreyre anlatıyor: Resûlullah (sav), “Cennet bahçelerine uğ-


radığınız zaman nimetlerinden yararlanın.” buyurdu. Bunun üzerine “Yâ
Resûlallah, cennet bahçeleri nedir?” diye sordum. Hz. Peygamber, “Mescit-
ler!” diye cevap verdi. “(Peki, o hâlde) er-rat’u (yani) nimetlerinden yarar-
lanmak nasıl olacak Yâ Resûlallah?” dedim. Peygamber (sav), “Sübhânallâhi
ve’l-hamdülillâhi ve lâ ilâhe illâllâhü vallâhü ekber” diyerek cevap verdi.
(T3509 Tirmizî, Deavât, 82)

243. Hz. Âişe (ra) şöyle demiştir: “Hz. Peygamber (sav) Allah’ı sürek-
li zikrederdi.”
(M826 Müslim, Hayız, 117)

244. Amr b. Abese’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Rabbin, kuluna en yakın olduğu vakit gecenin son ya-
rısıdır. Eğer o vakitte Allah’ı zikredenlerden olabilirsen ol!”
(T3579 Tirmizî, Deavât, 118)

Ebû Musa (el-Eş’arî) (ra) tarafından rivayet edildiğine göre, Hz.


245.

Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Rabbini zikreden kimse ile zik-


retmeyen kimsenin misali, diri ile ölünün misali gibidir.”
(B6407 Buhârî, Deavât, 66)

246. Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-

yurmuştur: “Yüce Allah buyuruyor ki: Kulum beni nasıl düşünüyor-


sa ben öyleyim. O, beni anarken ben onunla beraberim. O, beni kendi
başına anarsa, ben de onu kendim anarım. O, beni bir topluluk içinde
anarsa, ben onu daha hayırlı bir topluluk içinde anarım...”
(M6805 Müslim, Zikir, 2; B7405 Buhârî, Tevhîd, 15)

71
‫‪İBADET‬‬

‫‪TEVBE‬‬
‫‪GÜNAHTAN DÖNEN GÜNAHSIZ GİBİDİR‬‬

‫‪َ -٢٤٧‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َم ْع ِقلٍ َقا َل كَا َن أَبِي ِع ْن َد َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َم ْس ُعو ٍد َف َس ِم َع ُه‬
‫َيقُو ُل َس ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬ال َّن َد ُم َت ْو َب ٌة‪“.‬‬

‫‪َ -٢٤٨‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقال‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ال َّت ْو َب ُة ِم ْن ال َّذنْ ِب أَ ْن َي ُت َ‬
‫وب‬
‫ِم ْن ُه ثُ َّم َلا َي ُعو َد ِفيه‪“.‬‬

‫‪َ -٢٤٩‬ع ْن أَ ْس َم َاء ْبنِ الْ َح َك ِم الْ َف َزا ِر ِّي َقا َل َس ِم ْع ُت َع ِل ًّيا َ‪َ d‬يقُو ُل‪َ ... :‬و َح َّد َث ِنى‬
‫أَ ُبو َب ْك ٍر َو َصدَقَ أَ ُبو َب ْك ٍر ‪ d‬أَنَّ ُه َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬ما ِم ْن‬
‫َع ْب ٍد ُي ْذنِ ُب َذنْ ًبا َف ُي ْح ِس ُن ال ُّط ُهو َر ثُ َّم َيقُو ُم َف ُي َصلِّى َر ْك َع َت ْينِ ثُ َّم َي ْس َت ْغ ِف ُر اللَّ َه إِلا َّ َغف ََر‬
‫اللَّ ُه لَ ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٢٥٠‬ع ْن أَبِى ُع َب ْي َد َة ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َع ْن أَبِي ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ال َّتائِ ُب‬
‫ِم َن ال َّذنْ ِب َك َم ْن لا َ َذنْ َب لَ ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٢٥١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لَلَّ ُه أَشَ ُّد َف َر ًحا بِ َت ْو َب ِة أَ َح ِدكُ ْم‪،‬‬
‫ِم ْن أَ َح ِدكُ ْم بِ َضالَّ ِت ِه‪ ،‬إِ َذا َو َج َد َها‪“.‬‬

‫‪٧٢‬‬
İBADET

TEVBE
GÜNAHTAN DÖNEN GÜNAHSIZ GİBİDİR

247.Abdullah b. Ma’kil anlatıyor: Babam, Abdullah b. Mes’ûd’un ya-


nındayken onun şöyle dediğini duymuş: “Resûlullah’ı (sav), ‘(Günah-
tan) pişmanlık duymak, tevbedir.’ buyururken işittim.”
(HM4012 İbn Hanbel, I, 423)

248. Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, Allah

Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur: “Günahtan tevbe etmek, günahı terk


edip bir daha ona dönmemektir.”
(HM4264 İbn Hanbel, I, 446)

249.Esmâ b. Hakem el-Fezârî anlatıyor: Ali’yi (ra) şunları söyler-


ken işittim: Ebû Bekir’in bana haber verdiğine göre —ki Ebû Bekir (ra)
doğruyu söyler— o, Allah Resûlü’nü (sav) şöyle derken işitmiş: “Bir
kimse bir günah işler de ardından güzelce abdest alır, sonra kalkıp iki
rekât namaz kılar ve Allah’tan bağışlanma dilerse, Allah onu mutlaka
bağışlar.”
(D1521 Ebû Dâvûd, Vitr, 26)

Ebû Ubeyde b. Abdullah’ın, babasından (Abdullah b. Mes’ûd’


250.

dan) naklettiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştur: “Güna-


hından tevbe eden kimse, günahsız kimse gibidir.”
(İM4250 İbn Mâce, Zühd, 30)

251.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Biriniz kaybettiği hayvanını bulduğu zaman ne kadar
seviniyorsa, muhakkak Allah da sizden birinin tevbesine bundan daha
çok sevinir.”
(M6953 Müslim, Tevbe, 2)

72
‫‪İBADET‬‬

‫‪TEMİZLİK‬‬
‫‪MADDÎ ve MÂNEVÎ ARINMA‬‬

‫وب أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َذا أَ َت ْي ُت ُم الْغَائِ َط َفلا َ َت ْس َت ْق ِبلُوا الْ ِق ْب َل َة‬
‫‪َ -٢٥٢‬ع ْن أَبِى أَ ُّي َ‬
‫َولا َ َت ْس َت ْدبِ ُرو َها بِ َب ْو ٍل َولا َ َغائِ ٍط َولَ ِك ْن شَ ِّرقُوا أَ ْو َغ ِّر ُبوا‪“.‬‬

‫‪َ -٢٥٣‬عنِ الْ ُم ِغ َير ِة ْبنِ شُ ْع َب َة‪” :‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪ s‬كَا َن إِ َذا َذ َه َب الْ َم ْذ َه َب أَ ْب َعدَ‪“.‬‬

‫‪َ -٢٥٤‬ع ْن ُم َعا ِذ ْبنِ َج َبلٍ َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬اتَّقُوا الْ َملا َ ِع َن الثَّلا َ َث‪:‬‬
‫الْ َب َرا َز ِفى الْ َم َوا ِر ِد‪َ ،‬و َقا ِر َع ِة ال َّطرِيقِ ‪َ ،‬وال ِّظ ِّل‪“.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك ‪َ d‬قا َل‪ :‬كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪ s‬إِ َذا َد َخ َل الْ َخلا َ َء َقا َل‪:‬‬ ‫‪َ -٢٥٥‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫”اللَّ ُه َّم إِنِّى أَ ُعو ُذ بِكَ ِم َن الْ ُخ ُب ِث َوالْ َخ َبائِ ِث‪“.‬‬

‫‪A BDEST ve TEYEMMÜM‬‬


‫‪İBADETE MÂNEVÎ HAZIRLIK‬‬

‫اح الْ َج َّن ِة‬ ‫َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ :s‬‬
‫”م ْف َت ُ‬ ‫‪َ -٢٥٦‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه‬
‫وء‪“.‬‬‫الصلا َ ِة الْ ُو ُض ُ‬
‫اح َّ‬ ‫الصلا َ ُة َو ِم ْف َت ُ‬
‫َّ‬

‫‪٧٣‬‬
İBADET

TEMİZLİK
MADDÎ ve MÂNEVÎ ARINMA

252.Ebû Eyyûb (el-Ensârî)’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygam-


ber (sav) şöyle buyurmuştur: “Büyük veya küçük abdest bozarken kıb-
leyi önünüze ve arkanıza almayın; doğuya yahut batıya dönün.”
(M609 Müslim, Tahâret, 59)

253. Muğîre b. Şu’be’nin naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav), tu-


valet ihtiyacını gidereceğinde (kimsenin göremeyeceği kadar) uzağa gi-
derdi.
(D1 Ebû Dâvûd, Tahâret, 1)

254.Muâz b. Cebel’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Lânetlenmeye neden olan üç şeyi yapmaktan sakının; su kay-
naklarının çevresine, yol ortasına ve gölgelik yerlere abdest bozmaktan.”
(D26 Ebû Dâvûd, Tahâret, 14)

255.Enes b. Mâlik (ra) diyor ki, “Hz. Peygamber (sav) tuvalete girer-
ken, ‘Allâhümme innî eûzü bike mine’l-hubüsi ve’l-habâis’ (Allah’ım!
Her türlü pislikten ve necasetten sana sığınırım.’ derdi.”
(B6322 Buhârî, Deavât, 15)

A BDEST ve TEYEMMÜM
İBADETE MÂNEVÎ HAZIRLIK

256. Câbir b. Abdullah’tan (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Cennetin anahtarı namaz, namazın anahta-
rı ise abdesttir.”
(T4 Tirmizî, Tahâret, 1; HM14717 İbn Hanbel, III, 341)

73
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٢٥٧‬ع ْن ُح ْم َرانَ‪َ ،‬ف َل َّما َت َو َّضأَ ُع ْث َما ُن َقا َل‪َ ...:‬س ِم ْع ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬لا َ‬
‫الصلا َ ِة‬
‫الصلا َ َة إِلا َّ ُغ ِف َر لَ ُه َما َب ْي َن ُه َو َب ْي َن َّ‬ ‫َي َت َو َّضأُ َر ُج ٌل َف ُي ْح ِس ُن ُو ُض َ‬
‫وء ُه‪َ ،‬و ُي َصلِّى َّ‬
‫َح َّتى ُي َصلِّ َي َها‪“.‬‬

‫‪َ -٢٥٨‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َرةَ‪َٔ :‬ا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َذا َت َو َّضأَ الْ َع ْب ُد الْ ُم ْس ِل ُم –أَ ِو‬
‫الْ ُم ْؤ ِم ُن– َفغ ََس َل َو ْج َه ُه َخ َر َج ِم ْن َو ْج ِه ِه كُ ُّل َخ ِطي َئ ٍة نَ َظ َر إِلَ ْي َها بِ َع ْي َن ْي ِه َم َع الْ َما ِء –أَ ْو‬
‫َم َع ا ِٓخ ِر َق ْط ِر الْ َما ِء– َف ِٕا َذا َغ َس َل َي َد ْي ِه َخ َر َج ِم ْن َي َد ْي ِه كُ ُّل َخ ِطي َئ ٍة كَا َن َب َطشَ ْت َها َيدَا ُه‬
‫َم َع الْ َما ِء –أَ ْو َم َع ا ِٓخ ِر َق ْط ِر الْ َما ِء– َف ِٕا َذا َغ َس َل ر ِْج َل ْي ِه َخ َر َج ْت كُ ُّل َخ ِطي َئ ٍة َمشَ ْت َها‬
‫ُوب‪“.‬‬ ‫ر ِْجلا َ ُه َم َع الْ َما ِء –أَ ْو َم َع ا ِٓخ ِر َق ْط ِر الْ َما ِء– َح َّتى َيخْ ُر َج نَ ِق ًّيا ِم َن ال ُّذن ِ‬

‫ف أَبِى ُه َر ْي َر َة َو ُه َو َي َت َو َّضأُ لِ َّ‬


‫لصلا َ ِة َف َكا َن َي ُم ُّد‬ ‫‪َ -٢٥٩‬ع ْن أَبِى َحا ِز ٍم َقا َل كُ ْن ُت َخ ْل َ‬
‫وخ!‬ ‫وء؟ َفقَا َل‪َ :‬يا َب ِنى َف ُّر َ‬ ‫َي َد ُه َح َّتى َت ْبلُ َغ إِ ْب َط ُه َف ُق ْل ُت لَ ُه‪َ :‬يا أَ َبا ُه َر ْي َرةَ! َما َه َذا الْ ُو ُض ُ‬
‫وء‪َ .‬س ِم ْع ُت َخ ِلي ِلى ‪s‬‬ ‫ْ‬
‫أَنْ ُت ْم َها ُه َنا؟ لَ ْو َع ِل ْم ُت أَنَّ ُك ْم َها ُه َنا َما َت َو َّضأ ُت َه َذا الْ ُو ُض َ‬
‫وء‪“.‬‬ ‫َيقُو ُل‪َ ” :‬ت ْبلُ ُغ الْ ِح ْل َي ُة ِم َن الْ ُم ْؤ ِمنِ َح ْي ُث َي ْبلُ ُغ الْ َو ُض ُ‬

‫ُس‪ :‬إِنَّ ُه َسأَ َل َر ُسو َل اللَّ ِه‬


‫‪َ -٢٦٠‬ع ْن َع َّما ِر ْبنِ َي ِاسرٍ‪ ،‬أَ َّن ال َّن ِب َّي اللَّ ِه ‪َ ﴿ s‬قا َل ُيون ُ‬
‫”ض ْر َب ٌة لِ ْل َك َّف ْينِ َوالْ َو ْج ِه‪“.‬‬
‫‪َ s‬ع ْن ال َّت َي ُّم ِم؟﴾ َفقَا َل‪َ :‬‬

‫‪٧٤‬‬
İBADET

257. Humrân’dan nakledildiğine göre, Hz. Osman abdest aldığında


dedi ki: ... Hz. Peygamber’in (sav) şöyle dediğini işittim: “Bir kimse ab-
dest alır ve güzelce abdest almaya özen gösterir, ardından da namaz kı-
larsa, bu abdestle namaz arasında işlediği (günahlar) o namazı kılınca-
ya kadar mutlaka bağışlanır.”
(B160 Buhârî, Vudû’, 24; M540 Müslim, Tahâret, 5)

258.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Müslüman —veya mümin— bir kul/kişi abdest alır da yüzü-
nü yıkarsa, gözleri ile baktığı her günah suyla —yahut suyun son dam-
lasıyla— yüzünden çıkar gider. Ellerini yıkadığı zaman elleriyle işlediği
her günah su ile —yahut suyun son damlası ile— beraber ellerinden çıkar
gider. Ayaklarını yıkadığı zaman ayaklarının yürüyerek işlediği her gü-
nah su ile —yahut suyun son damlasıyla— birlikte çıkar gider. Sonunda o
kul/kişi günahlarından arınmış olur.”
(M577 Müslim, Tahâret, 32; T2 Tirmizî, Tahâret, 1)

259.Ebû Hâzim anlatıyor: Ebû Hüreyre’nin arkasında idim. Namaz


için abdest alıyordu. Kolunu koltuk altına kadar yıkadı. Kendisine, “Ey
Ebû Hüreyre! Bu nasıl abdest?” dedim. Bana, “Ey Benî Ferrûh! Siz bura-
da mıydınız? Sizin burada olduğunuzu bilsem böyle abdest almazdım.
Lâkin ben dostumun (sav) şöyle dediğini işittim: “Müminin ziyneti (nu-
ru), abdest suyunun ulaştığı yere kadar varır.”
(M586 Müslim, Tahâret, 40)

260. Ammâr b. Yâsir’den nakledildiğine göre, o, Hz. Peygamber’e


(sav) teyemmümü sormuş, Peygamber (sav) de, “(Teyemmüm) eller için
(bir vuruş) ve yüz için bir vuruştur” buyurmuştur.
(HM18509 İbn Hanbel, IV, 264; DM770 Dârimî, Tahâret, 65)

74
‫‪İBADET‬‬

‫وء الْ ُم ْس ِل ِم‬ ‫‪َ -٢٦١‬ع ْن أَبِى َذ ٍّر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َّ :s‬‬
‫”الص ِعي ُد ال َّط ِّي ُب َو ُض ُ‬
‫ين‪“.‬‬ ‫َوإِ ْن لَ ْم َي ِج ِد الْ َم َاء َعشْ َر ِس ِن َ‬

‫‪GUSÜL‬‬
‫‪BOY ABDESTİ‬‬

‫‪َ -٢٦٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪ :‬لَ ِق َي ِنى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ s‬فى َطرِيقٍ ِم ْن ُط ُر ِق الْ َم ِدي َن ِة‬
‫َوأَنَا ُج ُن ٌب فَاخْ َت َن ْس ُت َف َذ َه ْب ُت َفا ْغ َت َس ْل ُت ثُ َّم ِجئ ُْت َفقَا َل‪” :‬أَ ْي َن كُ ْن َت َيا أَ َبا‬
‫ُه َر ْي َرةَ؟‪َ “.‬قا َل‪ :‬قُ ْل ُت‪ :‬إِنِّى كُ ْن ُت ُج ُن ًبا َف َك ِر ْه ُت أَ ْن أُ َجالِ َسكَ َع َلى َغ ْي ِر َط َها َر ٍة‪.‬‬
‫س‪“.‬‬ ‫”س ْب َحا َن اللَّ ِه إِ َّن الْ ُم ْس ِل َم لا َ َي ْن ُج ُ‬
‫َ َقا َل‪ُ :‬‬

‫َس ْب ُن َمالِ ٍك أَ َّن َه ِذ ِه‬ ‫وب الأَنْ َصا ِر ُّي َو َجابِ ُر ْب ُن َع ْب ِد اللَّ ِه َوأَن ُ‬ ‫‪َ -٢٦٣‬ح َّد َث ِنى أَ ُبو أَ ُّي َ‬
‫ِين﴾ َقا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه‬ ‫﴿في ِه ر َِجا ٌل ُي ِح ُّبو َن أَ ْن َي َت َط َّه ُروا َواللَّ ُه ُي ِح ُّب الْ ُم َّط ِّهر َ‬ ‫ا ْلا ٓ َي َة نَ َزلَ ْت‪ِ :‬‬
‫‪َ ” :s‬يا َم ْعشَ َر ا ْلأَنْ َصا ِر إِ َّن اللَّ َه َق ْد أَ ْث َنى َع َل ْي ُك ْم ِفى ال ُّط ُهو ِر َف َما ُط ُهو ُركُ ْم؟“ َقالُوا‪:‬‬
‫لصلا َ ِة َونَ ْغ َت ِس ُل ِم َن ا ْل َج َنا َب ِة َون َْس َت ْن ِج َي بِا ْل َما ِء‪َ .‬قا َل‪َ ” :‬ف ُه َو َذا َك َف َع َل ْي ُك ُمو ُه‪“.‬‬ ‫نَ َت َو َّضأُ لِ َّ‬

‫‪َ -٢٦٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬لِلَّ ِه َت َعالَى َع َلى كُ ِّل ُم ْس ِل ٍم َح ٌّق أَ ْن‬
‫َي ْغ َت ِس َل ِفى كُ ِّل َس ْب َع ِة أَ َّيا ٍم َي ْو ًما‪“.‬‬

‫‪٧٥‬‬
İBADET

Ebû Zer’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


261.

le buyurmuştur: “Temiz toprak, on sene boyunca su bulamasa bile,


Müslüman’ın abdest suyu (mesabesinde) olur.”
(N323 Nesâî, Tahâret, 203; T124 Tirmizî, Tahâret, 92)

GUSÜL
BOY ABDESTİ

262.Ebû Hüreyre anlatıyor: “Bir gün cünüp bir hâlde iken Medi-
ne sokaklarından birinde Resûlullah (sav) ile karşılaştım. Hemen ge-
ri durdum ve gidip yıkanıp geldim. Resûlullah (sav), ‘Nerede kaldın
Ebû Hüreyre?’ dedi. Ben, ‘Cünüp idim, temiz olmayan bir hâlde senin-
le beraber oturmak istemedim.’ dedim. Bunun üzerine Resûlullah (sav),
‘Sübhânallâh! Müslüman necis olmaz.’ buyurdu.”
(D231 Ebû Dâvûd, Tahâret, 91)

263. Ebû Eyyûb el-Ensârî, Câbir b. Abdullah ve Enes b. Mâlik şöyle


anlatmaktadır: “Orada (Kubâ Mescidi’nde) temizlenmeyi seven adamlar
vardır. Allah da temizlenenleri sever.” (Tevbe, 9/108) âyeti nâzil olmuştu. Bu-
nun üzerine Resûlullah (sav), “Ey ensar topluluğu! Şüphesiz ki Allah sizi
temizlik konusunda övmektedir. (Övgüye lâyık olan) bu temizliğiniz ne-
dir?” buyurdu. Onlar, “Biz namaz için abdest, cünüplükten dolayı da boy
abdesti alırız ve biz su ile taharetleniriz.” diye cevap verince Resûlullah
(sav), “İşte (övüldüğünüz şey) bu! O hâlde buna devam edin.” buyurdu.
(İM355 İbn Mâce, Tahâret, 28)

264. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-

le buyurmuştur: “Her yedi günde bir yıkanmak, Yüce Allah’ın her Müs-
lüman üzerindeki hakkıdır.”
(B898 Buhârî, Cum’a, 12)

75
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٢٦٥‬ع ْن َي ْع َلى‪َٔ :‬ا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬ر َٔاى َر ُجلا ً َي ْغ َت ِس ُل بِا ْل َب َرا ِز َف َص ِع َد الْ ِم ْن َب َر‬
‫َف َح ِم َد اللَّ َه َوأَ ْث َنى َع َل ْي ِه َو َقا َل‪” :‬إِ َّن اللَّ َه َع َّز َو َج َّل َح ِلي ٌم َح ِي ٌّي ِس ِّتي ٌر ُي ِح ُّب الْ َح َي َاء‬
‫الس ْت َر َف ِٕا َذا ا ْغ َت َس َل أَ َح ُدكُ ْم َف ْل َي ْس َت ِت ْر‪“.‬‬
‫َو ِّ‬

‫‪َ -٢٦٦‬ع ْن َعائِشَ َة َز ْو ِج ال َّن ِب ِّي ‪ s‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪ s‬كَا َن إِ َذا ا ْغ َت َس َل ِم َن الْ َج َنا َب ِة َب َدأَ َفغ ََس َل‬
‫لصلا َ ِة‪ ،‬ثُ َّم ُي ْد ِخ ُل أَ َصابِ َع ُه ِفى الْ َما ِء‪َ ،‬ف ُي َخلِّ ُل بِ َها أُ ُصو َل‬ ‫َي َد ْي ِه‪ ،‬ثُ َّم َت َو َّضأَ َك َما َي َت َو َّضأُ لِ َّ‬
‫يض الْ َم َاء َع َلى ِج ْل ِد ِه كُلِّ ِه‪.‬‬ ‫ْ‬
‫الشَّ َع ِر ثُ َّم َي ُص ُّب َع َلى َرأ ِس ِه ثَلا َ َث ُغ َر ٍف بِ َي َد ْي ِه‪ ،‬ثُ َّم ُي ِف ُ‬

‫‪K ADINLARIN ÖZEL HÂLLERİ‬‬


‫‪ÂDET, LOĞUSALIK ve İSTİHÂZE‬‬

‫‪َ -٢٦٧‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل لِى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬نَاوِلِي ِنى الْ ُخ ْم َر َة ِم َن‬
‫ض‪َ .‬فقَا َل‪” :‬إِ َّن َح ْي َض َت ِك لَ ْي َس ْت ِفى َي ِد ِك‪“.‬‬
‫الْ َم ْس ِج ِد‪َ “.‬قالَ ْت‪َ :‬ف ُق ْل ُت إِنِّى َحائِ ٌ‬

‫‪َ -٢٦٨‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪ :‬كُ ْن ُت أَ ْش َر ُب َوأَنَا َحائِ ٌ‬


‫ض‪ ،‬ثُ َّم أُنَا ِولُ ُه ال َّن ِب َّي ‪َ ،s‬ف َي َض ُع‬
‫ض‪ ،‬ثُ َّم أُنَا ِولُ ُه ال َّن ِب َّي ‪،s‬‬ ‫َفا ُه َع َلى َم ْو ِض ِع ِف َّي‪َ ،‬ف َيشْ َر ُب‪َ ،‬وأَ َت َع َّر ُق الْ َع ْرقَ َوأَنَا َحائِ ٌ‬
‫َف َي َض ُع َفا ُه َع َلى َم ْو ِض ِع ِف َّي‪.‬‬

‫‪٧٦‬‬
İBADET

Ya’lâ anlatıyor: “Resûlullah (sav) açıkta gusleden bir adam gör-


265.

dü, minbere çıktı. Allah’a hamd ve senâ ettikten sonra şöyle buyurdu:
‘Muhakkak ki Azîz ve Celîl olan Allah Halîm’dir, hayâ sahibidir, ayıp ve
kusurları örtendir. Hayâyı ve örtünmeyi sever. Sizden biriniz gusledece-
ğinde başkalarına görünmeyecek şekilde (kapalı yerde gusletsin).’”
(N406 Nesâî, Gusül, 7)

266.Peygamberimizin eşi Hz. Âişe’den nakledildiğine göre, Hz. Pey-


gamber (sav) cünüplükten dolayı gusledeceğinde önce ellerini yıkaya-
rak başlardı. Sonra namaz için abdest alır gibi abdest alır, sonra par-
maklarını suya daldırır ve onlarla saçlarının diplerini ovalardı. Sonra iki
eliyle başı üzerine üç avuç su dökerdi. En sonunda da suyu bütün be-
deni üzerine dökerdi.
(B248 Buhârî, Gusül, 1)

K ADINLARIN ÖZEL HÂLLERİ


ÂDET, LOĞUSALIK ve İSTİHÂZE

267. Hz. Âişe anlatıyor: “Resûlullah (sav) bana, ‘Mescitten seccadeyi


bana uzatıver.’ dedi. ‘Ben âdetliyim.’ dedim. Bunun üzerine Resûlullah,
‘Âdetli olma hâli senin elinde değil ki!’ buyurdu.”
(M689 Müslim, Hayız, 11)

268.Hz. Âişe diyor ki: “Ben âdetli iken bir şey içer sonra onu Hz.
Peygamber’e (sav) uzatırdım, o da ağzını tam benim ağzımın değdiği ye-
re koyarak içerdi. Yine ben âdetli iken kemikli etten bir parça ısırıp son-
ra onu Hz. Peygamber’e (sav) uzatırdım, o da ağzını tam benim ağzımın
değdiği yere koyar(ak ısırır)dı.”
(M692 Müslim, Hayız, 14; D259 Ebû Dâvûd, Tahâret, 102)

76
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٢٦٩‬ع ْن َم ْن ُصو ٍر ا ْبنِ َص ِف َّي َة أَ َّن أُ َّم ُه َح َّد َث ْت ُه أَ َّن َعائِشَ َة َح َّد َث ْت َها‪ :‬أَ َّن ال َّن ِبي ‪s‬‬
‫َّ‬
‫ض ثُ َّم َي ْق َرأُ ا ْل ُق ْرآنَ‪.‬‬ ‫كَا َن َي َّت ِك ُئ ِفى َح ْجرِى َوأَنَا َحائِ ٌ‬

‫‪َ -٢٧٠‬ع ْن َعائِشَ َة أَ َّن َف ِاط َم َة بِ ْن َت أَبِى ُح َب ْي ٍ‬


‫ش َسأَلَ ِت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قالَ ْت‪ :‬إِنِّى‬
‫الصلاَةَ؟ َفقَا َل‪” :‬لاَ‪ ،‬إِ َّن َذلِكَ ِع ْرقٌ‪َ ،‬ولَ ِك ْن َد ِعى‬ ‫اض َفلا َ أَ ْط ُه ُر‪ ،‬أَ َفأَ َد ُع َّ‬ ‫أُ ْس َت َح ُ‬
‫ين ِف َيها‪ ،‬ثُ َّم ا ْغ َت ِس ِلى َو َصلِّى‪“.‬‬ ‫الصلا َ َة َق ْد َر ا ْلا َٔ َّيا ِم الَّ ِتى كُ ْن ِت َت ِح ِ‬
‫يض َ‬ ‫َّ‬

‫ض َت ْق ِضى َّ‬
‫الص ْو َم‬ ‫‪َ -٢٧١‬ع ْن ُم َعا َذ َة َقالَ ْت‪َ :‬سأَلْ ُت َعائِشَ َة َف ُق ْل ُت‪َ :‬ما َبا ُل الْ َحائِ ِ‬
‫الصلاَةَ؟ َفقَالَ ْت‪ :‬أَ َح ُرو ِر َّي ٌة أَنْ ِت؟ قُ ْل ُت‪ :‬لَ ْس ُت بِ َح ُرو ِر َّي ٍة‪َ ،‬ولَ ِك ِّنى أَ ْسأَ ُل‪،‬‬
‫َولا َ َت ْق ِضى َّ‬
‫الصلا َ ِة‪.‬‬ ‫َقالَ ْت‪ :‬كَا َن ُي ِص ُيب َنا َذلِكَ َف ُن ْؤ َم ُر بِق ََضا ِء َّ‬
‫الص ْو ِم َولا َ نُ ْؤ َم ُر بِق ََضا ِء َّ‬

‫‪NAMAZ‬‬
‫‪DİNİN DİREĞİ‬‬

‫‪َ -٢٧٢‬عنِ ا ْبنِ َم ْس ُعو ٍد ‪ d‬أَ َّن َر ُجلا ً َسأَ َل ال َّن ِب َّي ‪ :s‬أَ ُّي ا ْلا َٔ ْع َم ِال أَ ْف َض ُل؟‬
‫”الصلا َ ُة لِ َو ْق ِت َها‪“...‬‬
‫َقا َل‪َّ :‬‬

‫‪٧٧‬‬
İBADET

Mansûr b. Safiyye’nin, annesi aracılığıyla naklettiğine göre, Hz.


269.

Âişe ona şöyle demiştir: “Ben âdetli olduğum hâlde Hz. Peygamber (sav)
kucağıma yaslanır, Kur’an okurdu.”
(B297 Buhârî, Hayız, 3; M693 Müslim, Hayız, 15)

270.Hz. Âişe’den nakledildiğine göre, Ebû Hubeyş’in kızı Fâtıma


Hz. Peygamber’e (sav), “Devamlı kanamam oluyor ve hiç temizlenemi-
yorum. Acaba namaz kılmayı bıraksam mı?” diye sorunca Peygamber
Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Hayır. Bu, damar(dan gelen bir kan)dır
(âdet kanaması değildir). Normalde âdet gördüğün günler süresince na-
maz kılmayı terk et. Sonra yıkan ve namazını kıl.”
(B325 Buhârî, Hayız, 24; M753 Müslim, Hayız, 62)

271.Muâze (isimli bir kadın) anlatıyor: Hz. Âişe’ye, “Âdetli kadına ne


oluyor da, (tutamadığı) oruçları kaza ettiği hâlde (kılamadığı) namazla-
rı kaza etmiyor?” diye sordum. Hz. Âişe, “Sen Harûrî (Sadece Kur’an’da
harfiyen bulunan hükümlerle yetinen bir Hâricî) misin?” diye cevapla-
yınca, “Hayır, Harûrî değilim ama soruyorum.” dedim. Bunun üzerine
Hz. Âişe, “Biz (Resûlullah zamanında) âdet olurduk, orucu kaza etme-
miz bize emredilir ama namazı kaza etmemiz emredilmezdi.” dedi.
(M763 Müslim, Hayız, 69; B321 Buhârî, Hayız, 20)

NAMAZ
DİNİN DİREĞİ

272.İbn Mes’ûd’dan (ra) rivayet edildiğine göre, bir adam Hz.


Peygamber’e (sav), “Amellerin/İbadetlerin en faziletlisi hangisidir?” diye
sordu. Peygamber Efendimiz, “Vaktinde kılınan namazdır...” buyurdu.
(B7534 Buhârî, Tevhîd, 48)

77
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٢٧٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ َّو ُل َما ُي َح َاس ُب بِ ِه الْ َع ْب ُد‬
‫الصلا َ ُة‪“...‬‬
‫َّ‬

‫‪َ -٢٧٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َّ :‬‬
‫”الصلا َ ُة الْ َخ ْم ُ‬
‫س‪َ ،‬والْ ُج ُم َع ُة إِلَى‬
‫الْ ُج ُم َع ِة‪َ ،‬كفَّا َر ٌة لِ َما َب ْي َن ُه َّن َما لَ ْم تُغ َ‬
‫ْش الْ َك َبائِ ُر‪“.‬‬

‫اح الْ َج َّن ِة‬ ‫َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ :s‬‬
‫”م ْف َت ُ‬ ‫‪َ -٢٧٥‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه‬
‫الصلاَةُ‪“...‬‬
‫َّ‬

‫‪َ -٢٧٦‬ع ْن َح ْن َظ َل َة الْ َكاتِ ِب َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن َحا َف َظ‬
‫ُوع ِه َّن َو ُس ُجو ِد ِه َّن َو ُو ُضوئِ ِه َّن َو َم َو ِاقي ِت ِه َّن َو َع ِل َم أَنَّ ُه َّن‬
‫س ُرك ِ‬ ‫ات الْ َخ ْم ِ‬ ‫الص َل َو ِ‬
‫َع َلى َّ‬
‫َح ٌّق ِم ْن ِع ْن ِد اللَّ ِه َد َخ َل الْ َج َّن َة‪“.‬‬

‫‪NAMAZIN KILINIŞI‬‬
‫‪KULUN RABBİYLE BULUŞMASI‬‬

‫الصلا َ ِة ال ُّط ُهو ُر‪،‬‬ ‫‪َ -٢٧٧‬ع ْن َع ِلي ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ :s‬‬
‫”م ْف َت ُ‬
‫اح َّ‬ ‫ٍّ‬
‫َو َت ْحرِي ُم َها ال َّت ْك ِب ُير‪َ ،‬و َت ْح ِليلُ َها ال َّت ْس ِلي ُم‪“.‬‬

‫‪٧٨‬‬
İBADET

273.Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “(Kıyamet gününde) kulun ilk önce hesaba
çekileceği şey, namazdır...”
(N3996 Nesâî, Muhârebe, 2)

274.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Büyük günah işlenmedikçe beş vakit namaz ve iki cuma,
aralarındaki günahlara kefarettir.”
(M550 Müslim, Tahâret, 14)

Câbir b. Abdullah’ın (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


275.

le buyurmuştur: “Cennetin anahtarı, namazdır...”


(T4 Tirmizî, Tahâret, 1)

276.(Hz. Peygamber’e vahiy kâtipliği yapan) Hanzala (b. Rebî’) Kâtib


anlatıyor: Allah Resûlü’nü (sav) şöyle derken işittim: “Rükûları, secdele-
ri, abdestleri ve vakitlerine riayet ederek beş vakit namaz(ı kılmay)a de-
vam eden ve bu beş vakit namazın Allah katından gelen bir emr-i hak
olduğunu kabul eden kimse cennete girer.”
(HM18535 İbn Hanbel, IV, 266)

NAMAZIN KILINIŞI
KULUN RABBİYLE BULUŞMASI

277.Hz. Ali’nin (ra) rivayet ettiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle
buyurmuştur: “Namazın anahtarı temizliktir. Başlangıcı tekbir, bitimi
ise selâmdır.”
(D61 Ebû Dâvûd, Tahâret, 31)

78
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٢٧٨‬ح َّد َث َنا َمالِكٌ أَ َت ْي َنا إِلَى ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬ون َْح ُن شَ َب َب ٌة ُم َتقَا ِر ُبونَ‪َ ،‬فأَ َق ْم َنا ِع ْن َد ُه‬
‫ِين َي ْو ًما َولَ ْي َل ًة‪َ ،‬وكَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ر ِحي ًما َر ِفيقًا‪َ ،‬ف َل َّما َظ َّن أَنَّا َق ِد ْاش َت َه ْي َنا‬ ‫ِعشْ ر َ‬
‫أَ ْه َل َنا أَ ْو َق ِد ْاش َت ْق َنا َسأَلَ َنا َع َّم ْن َت َر ْك َنا َب ْع َدنَا َفأَخْ َب ْرنَا ُه َقا َل‪” :‬ا ْر ِج ُعوا إِلَى أَ ْه ِلي ُك ْم‬
‫–و َذك ََر أَ ْش َي َاء أَ ْح َف ُظ َها أَ ْو لا َ أَ ْح َف ُظ َها– َو َصلُّوا َك َما‬ ‫َفأَ ِقي ُموا ِفي ِه ْم َو َعلِّ ُمو ُه ْم َو ُم ُرو ُه ْم َ‬
‫َرأَ ْي ُت ُمونِى أُ َصلِّى‪َ ،‬ف ِٕا َذا َح َض َر ِت َّ‬
‫الصلا َ ُة َف ْل ُي َؤ ِّذ ْن لَ ُك ْم أَ َح ُدكُ ْم َولْ َي ُؤ َّم ُك ْم أَ ْك َب ُركُ ْم‪“.‬‬

‫الس َل ِم ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل ﴿ َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :﴾s‬إِ َّن َه ِذ ِه َّ‬
‫الصلا َ َة‬ ‫‪َ -٢٧٩‬ع ْن ُم َعا ِو َي َة ْبنِ الْ َح َك ِم ُّ‬
‫يح َوال َّت ْك ِب ُير َو ِق َر َاء ُة الْ ُق ْرآن‪“.‬‬
‫لا َ َي ْصلُ ُح ِف َيها شَ ْي ٌء ِم ْن كَلا َ ِم ال َّناسِ‪ ،‬إِنَّ َما ُه َو ال َّت ْس ِب ُ‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪”:s‬إِ َّن أَ َح َدكُ ْم إِ َذا َصلَّى ُي َن ِ‬
‫اجى َر َّب ُه‪“...‬‬ ‫‪َ -٢٨٠‬ع ْن أَنَ ٍ‬

‫‪َ -٢٨١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَ ْق َر ُب َما َي ُكو ُن الْ َع ْب ُد ِم ْن َر ِّب ِه‬
‫اجدٌ‪َ ،‬فأَ ْك ِث ُروا ال ُّد َع َاء‪“.‬‬ ‫َو ُه َو َس ِ‬

‫‪٧٩‬‬
İBADET

278.Mâlik (b. Huveyris) anlatıyor: Biz yaşça birbirine yakın bir grup
gençle Hz. Peygamber’e (sav) geldik ve onun yanında yirmi gün kaldık.
Allah Resûlü (sav) çok merhametli ve şefkatli idi. Ailelerimizi özlediğimi-
zi ya da —dönmeyi— arzuladığımızı anlayınca geride kimleri bıraktığımı-
zı sordu, biz de anlattık. Bunun üzerine şöyle buyurdu: “Ailelerinizin ya-
nına dönün. Onlarla ikamet edin. Onlara, (öğrendiklerinizi) öğretin ve
onlardan (dinin gereklerini yapmalarını) isteyin. Benim nasıl namaz kıl-
dığımı gördüyseniz siz de namazı öyle kılın. Namaz (vakti) geldiğinde içi-
nizden biri sizin için ezan okusun. En büyüğünüz de size imam olsun.”
(B631 Buhârî, Ezân, 18)

Muâviye b. Hakem es-Sülemî’den rivayet edildiğine göre, (Allah


279.

Resûlü (sav)) şöyle buyurmuştur: “Bu namazda insan kelâmı konuşul-


maz. Namaz ancak tesbih, tekbir ve Kur’an okumaktır.”
(M1199 Müslim, Mesâcid, 33)

280. Enes (b. Mâlik)’ten nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)

şöyle buyurmuştur: “Muhakkak ki sizden biri namaz kılarken (aslında)


Rabbiyle özel olarak konuşmaktadır...”
(B413 Buhârî, Salât, 36)

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöy-


281.

le buyurmuştur: “Kulun Rabbine en yakın olduğu (an) secde hâlidir.


Öyleyse (secdede iken) çokça dua ediniz.”
(M1083 Müslim, Salât, 215)

79
‫‪İBADET‬‬

‫‪BEŞ VAKİT FARZ NAMAZ‬‬


‫‪MÜMİNİN MİRACI‬‬

‫ْ‬
‫‪َ -٢٨٢‬ع ْن ُم َعا ِذ ْبنِ َج َبلٍ َقا َل‪ :‬كُ ْن ُت َم َع ال َّن ِب ِّي ‪ِ s‬فى َس َف ٍر‪َ ...‬قا َل‪َ ” :‬رأ ُ‬
‫س‬
‫ا ْلا َٔ ْم ِر ا ْل ِٕا ْسلا َ ُم َو َع ُمو ُد ُه َّ‬
‫الصلا َ ُة‪“...‬‬

‫‪َ -٢٨٣‬س ِم ْع ُت ُج ْن َد ًبا الْق َْس ِر َّي َيقُو ُل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َصلَّى َصلا َ َة‬
‫الص ْب ِح َف ُه َو ِفى ِذ َّم ِة اللَّ ِه‪“...‬‬
‫ُّ‬

‫‪َ -٢٨٤‬عنِ َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُع َم َر أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬الَّ ِذى َتفُوتُ ُه َصلا َ ُة الْ َع ْص ِر‬
‫َكأَنَّ َما ُوتِ َر أَ ْه َل ُه َو َمالَ ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٢٨٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَنَّ ُه َس ِم َع َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬أَ َرأَ ْي ُت ْم لَ ْو أَ َّن ن َْه ًرا بِ َب ِ‬
‫اب‬
‫أَ َح ِدكُ ْم‪َ ،‬ي ْغ َت ِس ُل ِفي ِه كُ َّل َي ْو ٍم َخ ْم ًسا‪َ ،‬ما َتقُو ُل َذلِكَ ُي ْب ِقى ِم ْن َد َرنِ ِه؟‪َ “.‬قالُوا‪ :‬لا َ ُي ْب ِقى‬
‫ات الْ َخ ْمسِ‪َ ،‬ي ْم ُحو اللَّ ُه بِ َها الْ َخ َطا َيا‪“.‬‬ ‫ِم ْن َد َرنِ ِه شَ ْي ًئا‪َ .‬قا َل‪َ ” :‬ف َذلِكَ َم َث ُل َّ‬
‫الص َل َو ِ‬

‫‪٨٠‬‬
İBADET

BEŞ VAKİT FARZ NAMAZ


MÜMİNİN MİRACI

282.Muâz b. Cebel anlatıyor: “Hz. Peygamber (sav) ile birlikte bir


yolculukta idim... O şöyle buyurdu: ‘Dinin başı İslâm (kelime-i şehâdet
getirerek Allah’a teslim olmak), direği ise namazdır.’”
(T2616 Tirmizî, Îmân, 8; HM22366 İbn Hanbel, V, 231)

283. Cündeb el-Kasrî’den işitildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Her kim sabah namazını kılarsa, o kimse Allah’ın koruma-
sı altındadır.”
(M1494 Müslim, Mesâcid, 262)

284.Abdullah b. Ömer’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “İkindi namazını kaçıran kimse, sanki ailesini ve
malını yitirmiş gibidir.”
(B552 Buhârî, Mevâkîtü’s-salât, 14; M1417 Müslim, Mesâcid, 200)

285.Ebû Hüreyre’nin işittiğine göre, Resûlullah (sav) bir defasında


şöyle demiştir: “Birinizin kapısının önünden bir nehir geçse ve onda her
gün beş defa yıkansa, bu o kimsenin kirinden bir şey bırakır mı, ne der-
siniz?” Sahâbîler, “Onun kirinden hiçbir şey bırakmaz.” demişler, bu-
nun üzerine Resûlullah, “İşte beş vakit namaz da böyledir! Allah onlar-
la günahları yok eder.” buyurmuştur.
(B528 Buhârî, Mevâkîtü’s-salât, 6)

80
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٢٨٦‬قا َل َس ِعي ُد ْب ُن الْ ُم َس َّي ِب‪ :‬إِ َّن أَ َبا َق َتا َد َة ْب َن َر ْب ِع ٍّى أَخْ َب َر ُه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل‬
‫ات َو َع ِه ْد ُت‬ ‫س َص َل َو ٍ‬ ‫وج َّل‪ :‬إِنِّى َف َرضْ ُت َع َلى أُ َّم ِتكَ َخ ْم َ‬ ‫اللَّ ِه ‪َ ” :s‬قا َل اللَّ ُه َع َّز َ‬
‫ِع ْن ِدى َع ْهدًا أَنَّ ُه َم ْن َج َاء ُي َح ِاف ُظ َع َل ْي ِه َّن لِ َو ْق ِت ِه َّن أَ ْد َخ ْل ُت ُه الْ َج َّن َة َو َم ْن لَ ْم ُي َح ِاف ْظ‬
‫َع َل ْي ِه َّن َفلا َ َع ْه َد لَ ُه ِع ْن ِدى‪“.‬‬

‫‪CEMAATLE NAMAZ‬‬
‫‪ALLAH’A BİRLİKTE YÖNELİŞ‬‬

‫‪َ -٢٨٧‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا َرأَ ْي ُت ُم ال َّر ُج َل َي َت َعا َه ُد‬
‫اج َد اللَّ ِه َم ْن‬ ‫الْ َم ْس ِج َد َف ْاش َهدُوا لَ ُه بِا ْل ِٕاي َم ِان“ َف ِٕا َّن اللَّ َه َت َعالَى َيقُو ُل‪﴿ :‬إِنَّ َما َي ْع ُم ُر َم َس ِ‬
‫آ َم َن بِاللَّ ِه َوالْ َي ْو ِم ا ْلا ٓ ِخ ِر َوأَ َقا َم َّ‬
‫الصلا َ َة َوآ َتى ال َّزكَاةَ﴾ ا ْلا ٓ َي َة‬

‫”صلا َ ُة الْ َج َما َع ِة َت ْف ُض ُل‬


‫‪َ -٢٨٨‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُع َم َر‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬
‫ِين َد َر َج ًة‪“.‬‬ ‫َصلا َ َة الْ َف ِّذ بِ َس ْب ٍع َو ِعشْ ر َ‬

‫ين َيخْ ُر ُج ال َّر ُج ُل ِم ْن َب ْي ِت ِه إِلَى‬ ‫‪َ -٢٨٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِبي ‪َ s‬قا َل‪ِ :‬‬
‫”ح َ‬ ‫ِّ‬
‫َم ْس ِج ِد ِه‪َ ،‬فر ِْج ٌل تُ ْك َت ُب َح َس َن ًة َور ِْج ٌل َت ْم ُحو َس ِّي َئ ًة‪“.‬‬

‫‪٨١‬‬
İBADET

286.Saîd b. Müseyyeb’in Ebû Katâde b. Rib’î’den naklettiğine göre,


Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah şöyle buyurdu: ‘Senin
ümmetine beş vakit namazı farz kıldım ve onları, vaktinde ve hakkı-
nı vererek kılanları cennete koyacağımı kendi katımda vaad ettim. Na-
mazları düzenli kılmayanlar için ise katımda böyle bir vaad yoktur.’”
(D430 Ebû Dâvûd, Salât, 9)

CEMAATLE NAMAZ
ALLAH’A BİRLİKTE YÖNELİŞ

287. Ebû Saîd (el-Hudrî) tarafından rivayet edildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Bir kişinin sürekli mescide gittiğini görürseniz
onun imanına şahit olun! Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurur: ‘Allah’ın mes-
citlerini, ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan,
zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder...’”
(Tevbe, 9/18; T2617 Tirmizî, Îmân, 8; İM802 İbn Mâce, Mesâcid, 19)

Abdullah b. Ömer’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav)


288.

şöyle buyurmuştur: “Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan na-


mazdan yirmi yedi kat daha faziletlidir.”
(B645 Buhârî, Ezân, 30; M1477 Müslim, Mesâcid, 249)

289.Ebû Hüreyre’nin bildirdiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Bir kimse camiye gitme niyetiyle evinden çıktığında, attığı
bir adımla kendisine bir sevap yazılır, diğer adımıyla bir günahı silinir.”
(N706 Nesâî, Mesâcid, 14; HM8240 İbn Hanbel, II, 320)

81
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٢٩٠‬ع ْن أَبِى َم ْس ُعو ٍد َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْم َس ُح َم َنا ِك َب َنا ِفى َّ‬
‫الصلا َ ِة‬
‫ف قُلُو ُب ُك ْم‪“...‬‬‫”اس َت ُووا َولا َ َتخْ َت ِلفُوا‪َ ،‬ف َتخْ َت ِل َ‬
‫َو َيقُو ُل‪ْ :‬‬

‫‪َ -٢٩١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن َغدَا إِلَى الْ َم ْس ِج ِد َو َر َ‬
‫اح أَ َع َّد‬
‫اح‪“.‬‬‫اللَّ ُه لَ ُه نُ ُزلَ ُه ِم َن الْ َج َّن ِة كُلَّ َما َغدَا أَ ْو َر َ‬

‫‪İMAMLIK‬‬
‫‪CEMAATE KILAVUZ OLMAK‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لِ ُي َؤ ِّذ ْن لَ ُك ْم ِخ َيا ُركُ ْم َولْ َي ُؤ َّم ُك ْم‬
‫‪َ -٢٩٢‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫قُ َّرا ُؤكُ ْم‪“.‬‬

‫‪َ -٢٩٣‬ع ْن أَبِى َم ْس ُعو ٍد ا ْلأَنْ َصا ِر ِّي‪َ ،‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ي ُؤ ُّم الْ َق ْو َم‬
‫اب اللَّ ِه‪َ ،‬ف ِٕا ْن كَانُوا ِفى الْ ِق َر َاء ِة َس َو ًاء‪َ ،‬فأَ ْع َل ُم ُه ْم بِ ُّ‬
‫الس َّن ِة‪َ ...‬ولا َ َي ُؤ َّم َّن‬ ‫أَ ْق َر ُؤ ُه ْم لِ ِك َت ِ‬
‫ال َّر ُج ُل ال َّر ُج َل ِفى ُس ْل َطانِ ِه‪َ ،‬ولا َ َي ْق ُع ْد ِفى َب ْي ِت ِه َع َلى َت ْك ِر َم ِت ِه إِلا َّ بِ ِٕا ْذنِ ِه‪“.‬‬

‫‪٨٢‬‬
İBADET

290.Ebû Mes’ûd anlatıyor: “Resûlullah (sav) namazda omuzlarımıza


dokunur ve şöyle derdi: ‘Düzgün durun, karışık durmayın ki kalpleri-
niz de karmakarışık olmasın!..’”
(M972 Müslim, Salât, 122)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


291.

le buyurmuştur: “Her kim sabah akşam mescide giderse, her sabah ve


akşam gidişinde Allah ona cennette bir yer hazırlar.”
(B662 Buhârî, Ezân, 37; M1524 Müslim, Mesâcid, 285)

İMAMLIK
CEMAATE KILAVUZ OLMAK

292.İbn Abbâs’tan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “En hayırlılarınız, size müezzinlik yapsın, Kur’an’ı en iyi bi-
lenleriniz de size imamlık yapsın.”
(D590 Ebû Dâvûd, Salât, 60)

293.Ebû Mes’ûd el-Ensârî’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Bir topluluğa Allah’ın Kitabı’nı en iyi okuyup
bileni imam olsun. Kur’an’ı okuma (ve anlama) konusunda eşit iseler
sünneti en iyi bilen imam olsun... Bir kimse, izin vermedikçe bir baş-
kasının yetkili olduğu yerde imamlık yapmasın ve kişinin evindeki özel
mekânına oturmasın.”
(M1532 Müslim, Mesâcid, 290)

82
‫‪İBADET‬‬

‫س َف ْل ُي َخ ِّف ْ‬
‫ف‪َ ،‬ف ِٕا َّن‬ ‫‪َ -٢٩٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َرةَ‪َ ،‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َذا َصلَّى أَ َح ُدكُ ْم بِال َّنا ِ‬
‫يف َوالْ َك ِبير َ‪َ ﴿ ،‬ف ِٕا َذا﴾ َصلَّى أَ َح ُدكُ ْم لِ َن ْف ِس ِه َف ْل ُي َط ِّو ْل َما شَ َاء‪“.‬‬
‫الض ِع َ‬ ‫ِفي ِه ُم َّ‬
‫الس ِقي َم َو َّ‬

‫‪َ -٢٩٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ا ْل ِٕا َما ُم َض ِام ٌن َوالْ ُم َؤ ِّذ ُن‬
‫ُم ْؤ َت َم ٌن‪ ،‬اللَّ ُه َّم أَ ْر ِش ِد ا ْلأَئِ َّم َة َوا ْغ ِف ْر لِ ْل ُم َؤ ِّذنِ َ‬
‫ين‪“.‬‬

‫‪َ -٢٩٦‬ح َّد َث ِنى أَ ُبو ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ :s‬‬
‫”و ِّس ُطوا ا ْل ِٕا َما َم َو ُسدُّوا‬
‫الْ َخ َل َل‪“.‬‬

‫‪َ -٢٩٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪” :‬إِنَّ َما ُج ِع َل ا ْل ِٕا َما ُم لِ ُي ْؤ َت َّم بِ ِه‪َ ،‬فلا َ‬
‫َتخْ َت ِلفُوا َع َل ْي ِه‪َ ،‬ف ِٕا َذا َر َك َع َفا ْر َك ُعوا‪َ ،‬وإِ َذا َقا َل َس ِم َع اللَّ ُه لِ َم ْن َح ِم َد ُه‪َ ،‬فقُولُوا‪َ :‬ر َّب َنا لَكَ‬
‫وسا أَ ْج َم ُعونَ‪َ ،‬وأَ ِقي ُموا‬ ‫الْ َح ْمدُ‪َ ،‬وإِ َذا َس َج َد َف ْاس ُجدُوا‪َ ،‬وإِ َذا َصلَّى َجالِ ًسا َف َصلُّوا ُجلُ ً‬
‫ف ِم ْن ُح ْسنِ َّ‬
‫الصلا َ ِة‪“.‬‬ ‫ف ِفى َّ‬
‫الصلا َ ِة‪َ ،‬ف ِٕا َّن إِ َقا َم َة َّ‬
‫الص ِّ‬ ‫الص َّ‬ ‫َّ‬

‫‪٨٣‬‬
İBADET

294. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz insanlara namaz kıldırdığında (nama-
zı) kısa tutsun. Çünkü cemaat içerisinde hasta, zayıf ve yaşlı kimseler ola-
bilir. Ama biriniz tek başına namaz kıldığında, dilediği kadar uzatsın.”
(N824 Nesâî, İmâmet, 35)

295. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “İmam (kendisine uyanların namazlarına) kefil, mü-
ezzin ise (namaz vakitleri konusunda) kendisine güvenilen kimsedir.
Allah’ım! İmamlara (kefil oldukları konuda) muvaffakiyet ver, müezzin-
leri de (olası taksirlerinden dolayı) bağışla!”
(T207 Tirmizî, Salât, 39)

296.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “İmam safın ortasında kalacak şekilde safa durun ve (safla-
rınızdaki) boşlukları doldurun.”
(D681 Ebû Dâvûd, Salât, 98)

297. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “İmam ancak kendisine uyulmak için vardır. Öyley-
se (namazda) ondan farklı davranmayın. O rükûa varınca siz de rükûa
varın. ‘Semiallâhü limen hamideh.’ dediği zaman ‘Rabbenâ leke’l-hamd.’
deyin. Secdeye gittiği zaman siz de secdeye gidin. Oturarak namaz kıl-
dığı vakit siz de hep birlikte oturarak kılın. Namazda safı düzgün tutun.
Çünkü safı düzgün tutmak namazın güzelliğindendir.”
(B722 Buhârî, Ezân, 74)

83
‫‪İBADET‬‬

‫‪CUMA NAMAZI‬‬
‫‪HAFTALIK BULUŞMA‬‬

‫”خ ْي ُر َي ْو ٍم َط َل َع ْت َع َل ْي ِه الشَّ ْم ُ‬
‫س َي ْو ُم‬ ‫‪َ -٢٩٨‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة َٔا َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬
‫السا َع ُة إِلا َّ ِفى‬
‫الْ ُج ُم َع ِة ِفي ِه ُخ ِل َق آ َد ُم َو ِفي ِه أُ ْد ِخ َل الْ َج َّن َة َو ِفي ِه أُخْ ر َِج ِم ْن َها َولا َ َتقُو ُم َّ‬
‫َي ْو ِم ا ْل ُج ُم َع ِة‪“.‬‬

‫‪َ -٢٩٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬منِ ا ْغ َت َس َل ثُ َّم أَ َتى الْ ُج ُم َع َة َف َصلَّى‬
‫َما قُ ِّد َر لَ ُه ثُ َّم أَنْ َص َت َح َّتى َي ْف ُر َغ ِم ْن ُخ ْط َب ِت ِه ثُ َّم ُي َصلِّى َم َع ُه ُغ ِف َر لَ ُه َما َب ْي َن ُه َو َب ْي َن‬
‫الْ ُج ُم َع ِة ا ْلأُخْ َرى َو َفضْ ُل ثَلا َ َث ِة أَ َّيا ٍم‪“.‬‬

‫اح الْ ُج ُم َع ِة َو ِاج ٌب‬


‫‪َ -٣٠٠‬ع ْن َح ْف َص َة َز ْو ِج ال َّن ِب ِّي ‪ s‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ر َو ُ‬
‫َع َلى كُ ِّل ُم ْح َت ِل ٍم‪“.‬‬

‫الض ْم ِر ِّي َوكَا َن لَ ُه ُص ْح َب ٌة َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ ” :s‬م ْن‬ ‫‪َ -٣٠١‬ع ْن أَبِى الْ َج ْع ِد َّ‬
‫َت َر َك الْ ُج ُم َع َة ثَلا َ َث َم َّر ٍ‬
‫ات َت َه ُاونًا بِ َها ُط ِب َع َع َلى َق ْل ِبه‪“.‬‬

‫‪٨٤‬‬
İBADET

CUMA NAMAZI
HAFTALIK BULUŞMA

298. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Güneşin doğduğu en hayırlı gün, cuma günüdür.
Âdem o gün yaratıldı, o gün cennete konuldu ve o gün cennetten çıka-
rıldı. Kıyamet de ancak cuma günü kopacaktır.”
(M1977 Müslim, Cum’a, 18)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


299.

le buyurmuştur: “Her kim gusleder, sonra cumaya gelip belirlenen na-


mazı kılar, sonra hutbesini bitirinceye kadar sessizce (imamı) dinler,
sonra onunla beraber namazını kılarsa, o cuma ile sonraki cuma arasın-
daki günahları ayrıca üç günlük günahları daha bağışlanır.”
(M1987 Müslim, Cum’a, 26)

300.Peygamberimizin (sav) eşi Hz. Hafsa’nın naklettiğine göre, Hz.


Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Cuma namazına gitmek, bulûğa
ermiş olan herkese farzdır.”
(N1372 Nesâî, Cum’a, 2)

301.Ebû’l-Ca’d ed-Damrî —ki kendisi sahâbîdir— Hz. Peygamber’in


(sav) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Her kim önemsemediğinden
dolayı cuma namazını üç defa terk ederse kalbi mühürlenir.”
(İM1125 İbn Mâce, İkâmet, 93)

84
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٣٠٢‬ح َّد َث َنا َك ِث ُير ْب ُن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرِو ْبنِ َع ْو ٍف الْ ُم َزنِ ُّي َع ْن أَبِي ِه َع ْن َج ِّد ِه َعنِ ال َّن ِب ِّي‬
‫‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن ِفى الْ ُج ُم َع ِة َسا َع ًة لا َ َي ْسأَ ُل اللَّ َه الْ َع ْب ُد ِف َيها شَ ْي ًئا إِلا َّ آ َتا ُه اللَّ ُه إِ َّيا ُه‪“.‬‬

‫‪HUTBE‬‬
‫‪MİNBERDEN MİLLETE SESLENİŞ‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬ق ْصدًا َو ُخ ْط َب ُت ُه‬


‫‪َ -٣٠٣‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َس ُم َر َة َقا َل‪ :‬كَان َْت َصلا َ ُة َر ُس ِ‬
‫ات ِم َن الْ ُق ْرا ِٓن َو ُي َذكِّ ُر ال َّن َ‬
‫اس‪.‬‬ ‫َق ْصدًا‪َ ،‬ي ْق َرأُ آ َي ٍ‬

‫س أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ َح ْم ُد لِلَّ ِه ن َْح َم ُد ُه َون َْس َت ِعي ُن ُه َونَ ُعو ُذ بِاللَّ ِه‬
‫‪َ -٣٠٤‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫ات أَ ْع َمالِ َنا‪َ ،‬م ْن َي ْه ِد ِه اللَّ ُه َفلا َ ُم ِض َّل لَ ُه‪َ ،‬و َم ْن ُيضْ ِل ْل َفلا َ َها ِد َى‬
‫ِم ْن شُ ُرو ِر أَنْف ُِس َنا َو ِم ْن َس ِّي َئ ِ‬
‫لَ ُه‪َ ،‬وا َْٔش َه ُد أَ ْن لا َ إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه َو ْح َد ُه لا َ شَ رِيكَ لَ ُه‪َ ،‬وأَ َّن ُم َح َّمدًا َع ْب ُد ُه َو َر ُسولُ ُه‪“...‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬خ َر ْج ُت َم َع ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬ي ْو َم ِف ْط ٍر‬ ‫‪َ -٣٠٥‬ع ْن َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ َقا َل َس ِم ْع ُت ا ْب َن َع َّبا ٍ‬
‫الص َد َق ِة‪“.‬‬
‫أَ ْو أَضْ َحى َف َصلَّى ثُ َّم َخ َط َب ثُ َّم أَ َتى ال ِّن َس َاء َف َو َع َظ ُه َّن َو َذك ََّر ُه َّن َوأَ َم َر ُه َّن بِ َّ‬

‫‪٨٥‬‬
İBADET

302. Kesîr b. Abdullah b. Amr b. Avf el-Müzenî’nin, babası aracı-


lığıyla dedesinden (Amr b. Avf’tan) naklettiğine göre, Hz. Peygamber
(sav) şöyle buyurmuştur: “Cuma günü öyle bir an vardır ki kul o anda
Allah’tan bir şey dilerse Allah mutlaka ona o isteğini verir.”
(T490 Tirmizî, Cum’a, 2)

HUTBE
MİNBERDEN MİLLETE SESLENİŞ

Câbir b. Semüre şöyle demiştir: “Resûlullah’ın (sav) namazı da


303.

hutbesi de orta uzunluktaydı. (Hutbede) Kur’an’dan âyetler okur ve


halka nasihat ederdi.”
(D1101 Ebû Dâvûd, Salât, 221, 223)

304.İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) (hutbeye


başlarken) şöyle buyurmuştur: “Hamd, Allah’a mahsustur. Biz O’na ham-
deder, O’ndan yardım diler, nefislerimizin şerrinden ve yapıp ettikleri-
mizin kötülüklerinden Allah’a sığınırız. Allah kime hidayet ederse onu
saptıracak yoktur, kimi de saptırırsa ona hidayet edecek yoktur. Şahitlik
ederim ki tek olan Allah’tan başka ilâh yoktur, O’nun hiçbir ortağı yoktur.
Muhammed de O’nun kulu ve elçisidir...”
(İM1893 İbn Mâce, Nikâh, 19; M2007 Müslim, Cum’a, 45)

305. Abdurrahman’ın işittiğine göre, İbn Abbâs şöyle demiştir: “Ben,


bir Ramazan yahut Kurban Bayramı günü Peygamber (sav) ile birlikte
(namazgâha) çıktım. Hz. Peygamber önce (bayram) namazını kıldırdı, son-
ra hutbe irad etti. Ardından da kadınların yanına gitti. Ve onlara nasihat et-
ti, bazı hususları hatırlattı ve sadaka vermelerini emretti.”
(B975 Buhârî, Îdeyn, 16)

85
‫‪İBADET‬‬

‫وء‪،‬‬‫‪َ -٣٠٦‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َت َو َّضأَ َفأَ ْح َس َن الْ ُو ُض َ‬
‫ثُ َّم أَ َتى الْ ُج ُم َع َة َف ْاس َت َم َع َوأَنْ َص َت‪ُ ،‬غ ِف َر لَ ُه َما َب ْي َن ُه َو َب ْي َن الْ ُج ُم َع ِة‪َ ،‬و ِز َيا َد ُة ثَلا َ َث ِة أَ َّيا ٍم‪،‬‬
‫س الْ َح َصى َف َق ْد لَغَا‪“.‬‬ ‫َو َم ْن َم َّ‬

‫‪CENAZE NAMAZI‬‬
‫‪MÜMİN KARDEŞ İÇİN YAPILAN SON GÖREV‬‬

‫‪َ -٣٠٧‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لِ ْل ُمؤ ِْمنِ َع َلى الْ ُمؤ ِْمنِ ِس ُّت‬
‫ات‪َ ،‬و ُي ِج ُيب ُه إِ َذا َد َعا ُه‪َ ،‬و ُي َسلِّ ُم َع َل ْي ِه إِ َذا‬
‫ِض‪َ ،‬و َيشْ َه ُد ُه إِ َذا َم َ‬ ‫ِخ َص ٍال‪َ :‬ي ُعو ُد ُه إِ َذا َمر َ‬
‫اب أَ ْو شَ ِهدَ‪“.‬‬ ‫س‪َ ،‬و َي ْن َص ُح لَ ُه إِ َذا َغ َ‬‫لَ ِق َي ُه‪َ ،‬و ُيشَ ِّم ُت ُه إِ َذا َع َط َ‬

‫‪ -٣٠٨‬أَ َّن أَ َبا ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن شَ ِه َد الْ َج َنا َز َة َح َّتى‬
‫اط َو َم ْن شَ ِه َد َح َّتى تُ ْد َف َن كَا َن لَ ُه ِق َيرا َط ِان‪ِ “.‬قي َل‪َ :‬و َما الْ ِق َيرا َط ِان؟‬ ‫ُي َصلَّى َف َل ُه ِق َير ٌ‬
‫َقا َل‪ِ ” :‬م ْث ُل الْ َج َب َل ْينِ الْ َع ِظي َم ْينِ ‪“.‬‬

‫‪َ -٣٠٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬إِ َذا َصلَّ ْي ُت ْم َع َلى‬
‫الْ َم ِّي ِت َفأَخْ ِل ُصوا لَ ُه ال ُّد َع َاء‪“.‬‬

‫‪٨٦‬‬
İBADET

306.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Kim abdest alır ve abdesti güzelce almaya özen gösterir
sonra cumaya gelir ve (hutbeye) kulak verip sessizce dinlerse o cuma ile
gelecek cuma arasındaki günahları ve üç günlük (günahı) daha affolu-
nur. Kim de (hutbeyi dinlemeyip yerdeki) çakıl taşlarıyla meşgul olur-
sa boş bir şey yapmıştır.”
(M1988 Müslim, Cum’a, 27)

CENAZE NAMAZI
MÜMİN KARDEŞ İÇİN YAPILAN SON GÖREV

307. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-

yurmuştur: “Müminin mümin üzerinde altı hakkı vardır: Hastalandığında


onu ziyaret eder, öldüğünde cenazesinde bulunur, kendisini davet ettiğin-
de davetine icabet eder, onunla karşılaştığında selâm verir, aksırdığında ona
hayır duada bulunur, yanında ve gıyabında onun için samimi davranır.”
(T2737 Tirmizî, Edeb, 1; N1940 Nesâî, Cenâiz, 52)

308.Ebû Hüreyre’nin (ra) bildirdiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle


buyurmuştur: “Kim namazı kılınana kadar cenazenin yanında bulunur-
sa, ona bir kîrat; kim de defnedilinceye kadar cenazenin yanında bulu-
nursa, ona iki kîrat sevap vardır.” “İki kîrat ne (kadardır)?” diye sorul-
duğunda Hz. Peygamber, “İki büyük dağ kadardır.” cevabını vermiştir.
(B1325 Buhârî, Cenâiz, 58; M2189 Müslim, Cenâiz 52)

309.Ebû Hüreyre’nin işitip rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Cenaze namazı kıldığınız zaman, onun için sami-
miyetle dua edin.”
(D3199 Ebû Dâvûd, Cenâiz, 54, 56)

86
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٣١٠‬ع ْن َع ْو ِف ْبنِ َمالِ ٍك ا ْلا َٔ ْش َج ِع ِّي َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬و َصلَّى َع َلى‬
‫ف َع ْن ُه َو َع ِاف ِه‪َ ،‬وأَ ْك ِر ْم نُ ُزلَ ُه‪َ ،‬و َو ِّس ْع‬‫َج َنا َز ٍة َيقُو ُل‪” :‬اللَّ ُه َّم ا ْغ ِف ْر لَ ُه َوا ْر َح ْم ُه‪َ ،‬وا ْع ُ‬
‫ض ِم َن‬ ‫ُم ْد َخ َل ُه‪َ ،‬وا ْغ ِس ْل ُه بِ َما ٍء َو َث ْل ٍج َو َب َر ٍد‪َ ،‬ونَ ِّق ِه ِم َن الْ َخ َطا َيا َك َما ُي َنقَّى الثَّ ْو ُب ا ْلا َٔ ْب َي ُ‬
‫ال َّدنَسِ‪َ ،‬وأَ ْب ِدلْ ُه َدا ًرا َخ ْي ًرا ِم ْن َدا ِر ِه‪َ ،‬وأَ ْهلا ً َخ ْي ًرا ِم ْن أَ ْه ِل ِه‪َ ،‬و َز ْو ًجا َخ ْي ًرا ِم ْن َز ْو ِج ِه‪،‬‬
‫اب ال َّنارِ‪“.‬‬ ‫َو ِق ِه ِف ْت َن َة الْ َق ْب ِر َو َع َذ َ‬

‫‪NAFİLE NAMAZ‬‬
‫‪ALLAH’A YAKLAŞTIRAN SECDELER‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَ َّو ُل َما ُي َح َاس ُب بِ ِه الْ َع ْب ُد‬ ‫‪َ -٣١١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َع ْن َر ُس ِ‬
‫َصلاَتُ ُه َف ِٕا ْن كَا َن أَ ْك َم َل َها َوإِلا َّ َقا َل اللَّ ُه َع َّز َو َج َّل‪ :‬انْ ُظ ُروا لِ َع ْب ِدى ِم ْن َت َط ُّو ٍع َف ِٕا ْن ُو ِج َد‬
‫ِيض َة‪“.‬‬ ‫لَ ُه َت َط ُّو ٌع َقا َل‪ :‬أَ ْك ِملُوا بِ ِه الْ َفر َ‬

‫‪َ -٣١٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه َقا َل َم ْن َعا َدى لِى‬
‫َولِ ًّيا َف َق ْد آ َذنْ ُت ُه بِالْ َح ْر ِب‪َ ،‬و َما َت َق َّر َب إِلَ َّي َع ْب ِدى بِشَ ْى ٍء أَ َح َّب إِلَ َّي ِم َّما ا ْف َت َرضْ ُت‬
‫َع َل ْي ِه‪َ ،‬و َما َي َزا ُل َع ْب ِدى َي َت َق َّر ُب إِلَ َّي بِال َّن َو ِاف ِل َح َّتى أُ ِح َّب ُه‪َ ،‬ف ِٕا َذا أَ ْح َب ْب ُت ُه كُ ْن ُت َس ْم َع ُه‬
‫ش بِ َها َور ِْج َل ُه الَّ ِتى َي ْم ِشى‬ ‫الَّ ِذى َي ْس َم ُع بِ ِه‪َ ،‬و َب َص َر ُه الَّ ِذى ُي ْب ِص ُر بِ ِه‪َ ،‬و َي َد ُه الَّ ِتى َي ْب ُط ُ‬
‫بِ َها‪َ ،‬وإِ ْن َسأَلَ ِنى َلا ُٔ ْع ِط َي َّن ُه‪َ ،‬ولَ ِئنِ ْاس َت َعا َذنِى َلا ُٔ ِعي َذنَّ ُه‪“...‬‬

‫‪٨٧‬‬
İBADET

310.Avf b. Mâlik el-Eşcaî anlatıyor: “Hz. Peygamber’in (sav) bir ce-


naze için namaz kılarken şöyle dua ettiğini işittim: ‘Allah’ım! Onu ba-
ğışla, ona acı ve onu affet, ona afiyet ver, vardığı yerde ona ikramda
bulun, yerini (kabrini) geniş eyle. Onu su, kar ve dolu ile yıka. Beyaz
elbisenin kirden arınması gibi onu hatalarından arındır. Ona bu dün-
yadaki evinden daha hayırlı bir ev, ailesinden daha hayırlı bir aile, eşin-
den daha hayırlı bir eş ver. Onu kabir imtihanından ve cehennem aza-
bından koru.’”
(M2234 Müslim, Cenâiz, 86)

NAFİLE NAMAZ
ALLAH’A YAKLAŞTIRAN SECDELER

311. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “(Kıyamet günü) kulun ilk hesaba çekileceği şey nama-
zıdır. Eğer bunu tam olarak yapmışsa (ne âlâ!) Ama (farz namazları ta-
mam) değilse Yüce Allah, ‘Kulumun nafilelerine bakın.’ buyurur. Eğer
nafile namazı bulunursa, ‘Onunla farzları tamamlayın.’ buyurur.”
(N468 Nesâî, Salât, 9)

312.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Allah şöyle buyurdu: ‘Kim benim bir velî kuluma (dos-
tuma) düşmanlık ederse, ben de ona harp ilân ederim. Kulum, kendisi-
ne farz kıldığım şeylerden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşamaz. Ku-
lum nafile ibadetlerle de bana yaklaşmaya devam eder, ta ki ben onu
severim. (Sevince de) artık onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yü-
rüyen ayağı olurum. Benden isterse muhakkak ona (istediğini) veririm.
Bana sığınırsa muhakkak onu korur ve kollarım...’”
(B6502 Buhârî, Rikâk, 38)

87
‫‪İBADET‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪،s‬‬ ‫‪َ -٣١٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ شَ ِقيقٍ َقا َل‪َ :‬سأَلْ ُت َعائِشَ َة َع ْن َصلا َ ِة َر ُس ِ‬
‫َع ْن َت َط ُّو ِع ِه؟ َفقَالَ ْت‪ :‬كَا َن ُي َصلِّى ِفى َب ْي ِتى َق ْب َل ال ُّظ ْه ِر أَ ْر َب ًعا‪ ،‬ثُ َّم َيخْ ُر ُج َف ُي َصلِّى‬
‫س الْ َم ْغر َِب ثُ َّم َي ْد ُخ ُل‬‫بِال َّناسِ‪ ،‬ثُ َّم َي ْد ُخ ُل َف ُي َصلِّى َر ْك َع َت ْينِ ‪َ ،‬وكَا َن ُي َصلِّى بِال َّنا ِ‬
‫س الْ ِعشَ َاء‪َ ،‬و َي ْد ُخ ُل َب ْي ِتى َف ُي َصلِّى َر ْك َع َت ْينِ ‪َ ،‬وكَا َن‬ ‫َف ُي َصلِّى َر ْك َع َت ْينِ ‪َ ،‬و ُي َصلِّى بِال َّنا ِ‬
‫ات‪ِ ،‬في ِه َّن الْ ِوت ُْر‪...‬‬ ‫ُي َصلِّى ِم َن اللَّ ْيلِ تِ ْس َع َر َك َع ٍ‬

‫‪َ -٣١٤‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد َوأَبِى ُه َر ْي َر َة َقالا َ‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا أَ ْيق ََظ ال َّر ُج ُل‬
‫ات‪“.‬‬ ‫ِين َوال َّذا ِك َر ِ‬‫أَ ْه َل ُه ِم َن اللَّ ْيلِ َف َصلَّ َيا أَ ْو َصلَّى َر ْك َع َت ْينِ َج ِمي ًعا كُ ِت َبا ِفى ال َّذا ِكر َ‬

‫ف كَانَ ْت َصلا َ ُة‬ ‫‪َ -٣١٥‬ع ْن أَبِى َس َل َم َة ْبنِ َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ أَنَّ ُه َسأَ َل َعائِشَ َة ‪َ :g‬ك ْي َ‬
‫ول اللَّ ِه ‪ِ s‬فى َر َم َضانَ؟ َفقَالَ ْت‪َ :‬ما كَا َن َيزِي ُد ِفى َر َم َضانَ‪َ ،‬ولا َ ِفى َغ ْي ِر َها َع َلى‬ ‫َر ُس ِ‬
‫إِ ْحدَى َعشْ َر َة َر ْك َع ًة‪ُ ،‬ي َصلِّى أَ ْر َب ًعا َفلا َ َت ْسأَ ْل َع ْن ُح ْس ِن ِه َّن َو ُطولِ ِه َّن‪ ،‬ثُ َّم ُي َصلِّى أَ ْر َب ًعا َفلا َ‬
‫صلِّى ثَلاَثًا‪...‬‬ ‫َت ْسأَ ْل َع ْن ُح ْس ِن ِه َّن َو ُطولِ ِه َّن‪ ،‬ثُ َّم ُي َ‬

‫‪TERAVİH NAMAZI‬‬
‫‪RAMAZAN GECELERİNİN İHYASI‬‬

‫‪َ -٣١٦‬ع ْن َز ْي ِد ْبنِ ثَابِ ٍت أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪ ...s‬فقَا َل‪َ ” :‬ما َزا َل بِ ُك ُم الَّ ِذى َرأَ ْي ُت ِم ْن‬
‫يت أَ ْن ُي ْك َت َب َع َل ْي ُك ْم‪َ ،‬ولَ ْو كُ ِت َب َع َل ْي ُك ْم َما قُ ْم ُت ْم بِ ِه‪َ ،‬ف َصلُّوا أَ ُّي َها‬
‫َص ِني ِع ُك ْم‪َ ،‬ح َّتى َخ ِش ُ‬
‫﴿الصلاَةَ﴾ الْ َم ْك ُتو َب َة‪“.‬‬ ‫اس ِفى ُب ُيوتِ ُك ْم‪َ ،‬ف ِٕا َّن أَ ْف َض َل َصلا َ ِة الْ َم ْر ِء ِفى َب ْي ِت ِه‪ ،‬إِلا َّ َّ‬
‫ال َّن ُ‬

‫‪٨٨‬‬
İBADET

313.Abdullah b. Şakîk anlatıyor: “Hz. Âişe’ye, Resûlullah’ın (sav) na-


file namazlarını sordum. Şöyle dedi: ‘Resûlullah benim evimde öğleden
evvel dört rekât (nafile namaz) kılar, sonra (mescide) çıkarak insanlara
namaz kıldırır, ardından gelir ve iki rekât (nafile daha) kılardı. Cemaate
akşam namazını kıldırır, sonra (benim evime) gelir, iki rekât nafile kılardı.
Cemaate yatsıyı kıldırır ve yine benim evime gelir, iki rekât (nafile) kılar-
dı. Geceleyin vitirle beraber olmak üzere dokuz rekât namaz kılardı...’”
(M1699 Müslim, Müsâfirîn, 105; D1251 Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 1)

314. Ebû Saîd ve Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah

(sav) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse geceleyin hanımını uyandırır da iki-


si de namaz kılarsa veya birlikte iki rekât namaz kılarlarsa zâkirîn ve
zâkirâtın (Allah’ı çokça anan erkekler ve hanımların) arasına yazılırlar.”
(D1309 Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 18)

315. Ebû Seleme b. Abdurrahman, Hz. Âişe’ye (ra), “Resûlullah’ın


(sav) Ramazan’da kıldığı namazlar nasıldı?” diye sordu. O da şöyle ce-
vap verdi: “Resûlullah Ramazan’da da Ramazan dışındaki gecelerde
de on bir rekâttan fazla namaz kılmazdı. Önce dört rekât kılardı ki o
rekâtların güzelliğini ve uzunluğunu sorma! Sonra dört rekât daha kı-
lardı. Bunların da güzelliğini ve uzunluğunu sorma! Sonra da üç rekât
(vitir namazı) kılardı...”
(B2013 Buhârî, Salâtü’t-terâvîh, 1; M1723 Müslim, Müsâfirîn, 125)

TERAVİH NAMAZI
RAMAZAN GECELERİNİN İHYASI

316.Zeyd b. Sâbit’ten rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) (te-


ravih namazını mescitte kılmakta ısrarcı olanlara) şöyle buyurmuştur:
“Ey insanlar! Sizin bu namaz konusundaki ısrarlı tutumunuzu gördüm
ve onun size farz kılınmasından endişe duydum. Şayet farz kılınsa eda
etmekte zorlanacaktınız. Siz bu namazı evlerinizde kılın. Çünkü kişinin
farz namaz dışında kıldığı en faziletli namaz, evinde kıldığı namazdır.”
(B7290 Buhârî, İ’tisâm, 3)

88
‫‪İBADET‬‬

‫ف كَان َْت َصلا َ ُة‬ ‫‪َ -٣١٧‬ع ْن أَبِى َس َل َم َة ْبنِ َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ َٔانَّ ُه َسأَ َل َعائِشَ َة ‪َ g‬ك ْي َ‬
‫ول اللَّ ِه ‪ِ s‬فى َر َم َضانَ؟ َقالَت‪َ :‬ما كَا َن َيزِي ُد ِفى َر َم َضانَ‪َ ،‬ولا َ ِفى َغ ْيرِه َع َلى‬ ‫َر ُس ِ‬
‫إ ِْحدَى َعشْ َر َة َر ْك َع ًة‪ُ ،‬ي َصلِّى أَ ْر َب ًعا َفلا َ َت ْسأَ ْل َع ْن ُح ْس ِن ِه َّن َو ُطولِ ِه َّن‪ ،‬ثُ َّم ُي َصلِّى أَ ْر َب ًعا‬
‫َفلا َ َت ْسأَ ْل َع ْن ُح ْس ِن ِه َّن َو ُطولِ ِه َّن‪ ،‬ثُ َّم ُي َصلِّى ثَلاَثًا‪“...‬‬

‫ان إِي َمانًا‬ ‫‪َ -٣١٨‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن َصا َم َر َم َض َ‬
‫َو ْاح ِت َسا ًبا ُغ ِف َر لَ ُه َما َت َق َّد َم ِم ْن َذنْ ِب ِه‪َ ،‬و َم ْن َقا َم لَ ْي َل َة الْ َق ْد ِر إِي َمانًا َو ْاح ِت َسا ًبا ُغ ِف َر لَ ُه َما‬
‫َت َق َّد َم ِم ْن َذنْ ِب ِه‪“.‬‬

‫‪MÜBAREK VAKİTLER‬‬
‫‪ALLAH’IN RIZASINI KAZANMA FIRSATLARI‬‬

‫‪َ -٣١٩‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن َقا َم َل ْي َل َة الْ َق ْد ِر إِي َمانًا‬
‫َو ْاح ِت َسا ًبا ُغ ِف َر لَ ُه َما َت َق َّد َم ِم ْن َذنْ ِب ِه‪َ ،‬و َم ْن َصا َم َر َم َضا َن إِي َمانًا َو ْاح ِت َسا ًبا ُغ ِف َر لَ ُه َما‬
‫َت َق َّد َم ِم ْن َذنْ ِب ِه‪“.‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما ِم ْن أَ َّيا ٍم الْ َع َم ُل َّ‬
‫الصالِ ُح‬ ‫‪َ -٣٢٠‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫ِفي ِه َّن أَ َح ُّب إِلَى اللَّ ِه ِم ْن َه ِذ ِه ا ْلا َٔ َّيا ِم الْ َعشْ رِ‪“.‬‬

‫‪٨٩‬‬
İBADET

317. Ebû Seleme b. Abdurrahman, Hz. Âişe’ye (ra), “Resûlullah’ın


(sav) Ramazan’da kıldığı namazlar nasıldı?” diye sordu. O da şöyle ce-
vap verdi: “Resûlullah Ramazan’da da Ramazan dışındaki gecelerde
de on bir rekâttan fazla namaz kılmazdı. Önce dört rekât kılardı ki o
rekâtların güzelliğini ve uzunluğunu sorma! Sonra dört rekât daha kı-
lardı. Bunların da güzelliğini ve uzunluğunu sorma! Sonra da üç rekât
(vitir namazı) kılardı...”
(B2013 Buhârî, Salâtü’t-terâvîh, 1)

318.Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “İnanarak ve sevabını Allah’tan umarak Ra-
mazan orucunu tutan kimsenin geçmiş günahları bağışlanır. İnanarak
ve sevabını Allah’tan umarak Kadir gecesini ihya eden kimsenin de geç-
miş günahları bağışlanır.”
(B2014 Buhârî, Fadlü leyleti’l-kadr, 1)

MÜBAREK VAKİTLER
ALLAH’IN RIZASINI KAZANMA FIRSATLARI

319.Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Her kim inanarak ve (sevabını Allah’tan)
umarak Kadir gecesini ibadetle geçirirse geçmiş günahları bağışlanır.
Her kim Ramazan orucunu inanarak ve (mükâfatını Allah’tan) umarak
tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.”
(B1901 Buhârî, Savm, 6)

320.İbn Abbâs’tan rivayet edildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Salih amelin Allah katında en sevimli olduğu günler
(Zilhicce’nin ilk) on günüdür.”
(T757 Tirmizî, Savm, 52; İM1727 İbn Mâce, Sıyâm, 39)

89
‫‪İBADET‬‬

‫”خ ْي ُر َي ْو ٍم َط َل َع ْت َع َل ْي ِه الشَّ ْم ُ‬
‫س َي ْو ُم‬ ‫‪َ -٣٢١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬
‫الْ ُج ُم َع ِة‪“...‬‬

‫‪َ -٣٢٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪ d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ي َت َن َّز ُل َر ُّب َنا َت َبا َر َك َو َت َعالَى‬
‫ين َي ْبقَى ثُلُ ُث اللَّ ْيلِ ا ْلا ٓ ِخ ُر َيقُو ُل‪َ :‬م ْن َي ْد ُعونِى‬ ‫الس َما ِء ال ُّدنْ َيا ِح َ‬ ‫كُ َّل لَ ْي َل ٍة إِلَى َّ‬
‫يب لَ ُه‪َ ،‬م ْن َي ْسأَلُ ِنى َفأُ ْع ِط َي ُه‪َ ،‬و َم ْن َي ْس َت ْغ ِف ُرنِى َفأَ ْغ ِف َر لَ ُه‪“.‬‬
‫َفأَ ْس َت ِج َ‬

‫ات كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪s‬‬ ‫‪َ -٣٢٣‬ع ْن ُع ْق َب َة ْب َن َع ِام ٍر الْ ُج َه ِن َّي َيقُو ُل‪ :‬ثَلا َ ُث َسا َع ٍ‬
‫س َبا ِز َغ ًة َح َّتى‬ ‫َي ْن َهانَا أَ ْن ن َُصلِّ َي ِفي ِه َّن‪ ،‬أَ ْو أَ ْن نَ ْق ُب َر ِفي ِه َّن َم ْو َتانَا‪ِ :‬ح َ‬
‫ين َت ْطلُ ُع الشَّ ْم ُ‬
‫س‬
‫ف الشَّ ْم ُ‬ ‫ين َت َض َّي ُ‬‫س‪َ ،‬و ِح َ‬ ‫ين َيقُو ُم َقائِ ُم ال َّظ ِه َير ِة َح َّتى َت ِمي َل الشَّ ْم ُ‬ ‫َت ْر َت ِف َع‪َ ،‬و ِح َ‬
‫وب َح َّتى َتغ ُْر َب‪.‬‬ ‫لِ ْلغ ُُر ِ‬

‫‪NAMAZLARIN KAZASI‬‬
‫‪KILINAMAYAN NAMAZIN TELÂFİSİ‬‬

‫اح ُب‬ ‫‪َ -٣٢٤‬عنِ الْ َولِي ِد ْبنِ الْ َع ْي َزا ِر أَنَّ ُه َس ِم َع أَ َبا َع ْمرٍو الشَّ ْي َبانِي َقا َل‪َ :‬ح َّد َث ِنى َص ِ‬
‫َّ‬
‫–وأَشَ ا َر إِلَى َدا ِر َع ْب ِد اللَّ ِه– َقال‪َ :‬سأَلْ ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ :s‬أَ ُّي ا ْلا َٔ ْع َم ِال‬ ‫َه ِذ ِه الدَّا ِر َ‬
‫”الصلا َ ُة َع َلى َو ْق ِت َها“ قُ ْل ُت‪ :‬ثُ َّم أَ ٌّي؟ َقا َل‪” :‬ثُ َّم بِ ُّر الْ َوالِ َد ْينِ “‬
‫أَ َح ُّب إِلَى اللَّ ِه؟ َقا َل‪َّ :‬‬
‫قُ ْل ُت‪ :‬ثُ َّم أَ ٌّي؟ َقا َل‪” :‬ثُ َّم الْ ِج َها ُد ِفى َس ِبي ِل اللَّ ِه‪“.‬‬

‫‪٩٠‬‬
İBADET

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


321.

le buyurmuştur: “Güneşin doğduğu en hayırlı gün, cuma günüdür...”


(M1977 Müslim, Cum’a, 18)

322.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Yüce Rabbimiz, her gece, gecenin son üçte biri kaldığında
dünya semasına iner (rahmet nazarıyla bakar) ve şöyle buyurur: ‘Bana dua
eden yok mu duasını kabul edeyim! Benden bir şey isteyen yok mu ona
dilediğini vereyim! Benden mağfiret isteyen yok mu onu bağışlayayım!’”
(B6321 Buhârî, Deavât, 14)

323. Ukbe b. Âmir el-Cühenî şöyle demiştir: “Üç vakit vardır ki,
Resûlullah (sav) o vakitlerde namaz kılmamızı ve cenazelerimizi defnet-
memizi bize yasaklardı: Güneşin doğmaya başlamasından yükselmesine
kadar; güneş tam gökyüzünün ortasında iken (batıya) meyledinceye ka-
dar; bir de batmaya başlamasından itibaren batıncaya kadar.”
(M1929 Müslim, Müsâfirîn, 293)

NAMAZLARIN KAZASI
KILINAMAYAN NAMAZIN TELÂFİSİ

324.Velîd b. Ayzâr, Ebû Amr eş-Şeybânî’nin, Abdullah’ın evini göste-


rerek şöyle dediğini işitmiştir: Bana şu evin sahibi (Abdullah b. Mes’ûd)
şöyle dedi: “Resûlullah’a (sav), ‘Allah katında en güzel amel hangisidir?’
diye sordum. ‘Vaktinde kılınan namaz.’ buyurdu. ‘Sonra hangisidir?’ de-
dim, ‘Sonra, anne babaya iyilik yapmak.’ buyurdu. ‘Sonra hangisidir?’
deyince, ‘Sonra, Allah yolunda cihad etmek.’ buyurdu.”
(M254 Müslim, Îmân, 139; B5970 Buhârî, Edeb, 1)

90
‫‪İBADET‬‬

‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن ن َِس َي َصلا َ ًة َف ْل ُي َص ِّل إِ َذا َذك ََر َها‪ ،‬لا َ‬‫‪َ -٣٢٥‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫َكفَّا َر َة لَ َها إِلا َّ َذلِكَ ‪...‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ... :‬قا َل َر ُسو ُل‬ ‫ِس َر ُس ِ‬ ‫‪َ -٣٢٦‬ح َّد َث ِنى أَ ُبو َق َتا َد َة ا ْلأَنْ َصا ِر ُّي َفار ُ‬
‫اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن كَا َن ِم ْن ُك ْم َي ْر َك ُع َر ْك َع َت ِي الْف َْج ِر َف ْل َي ْر َك ْع ُه َما‪“.‬‬

‫س ِفى ال َّن ْو ِم‬


‫‪َ -٣٢٧‬ع ْن َٔابِى َق َتا َد َة َقا َل‪َ :‬خ َط َب َنا َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬فقَا َل‪” ... :‬أَ َما إِنَّ ُه لَ ْي َ‬
‫الصلا َ ِة ا ْلأُخْ َرى‪،‬‬ ‫ىء َو ْق ُت َّ‬ ‫الصلا َ َة َح َّتى َي ِج َ‬ ‫ِيط َع َلى َم ْن لَ ْم ُي َص ِّل َّ‬ ‫َت ْفر ٌ‬
‫ِيط‪ ،‬إِنَّ َما ال َّت ْفر ُ‬
‫ين َي ْن َت ِب ُه لَ َها‪َ ،‬ف ِٕا َذا كَا َن الْ َغ ُد َف ْل ُي َصلِّ َها ِع ْن َد َو ْق ِت َها‪“...‬‬
‫َف َم ْن َف َع َل َذلِكَ َف ْل ُي َصلِّ َها ِح َ‬

‫‪MESCİT ve CAMİLER‬‬
‫‪RAHMÂN’IN EVLERİ‬‬

‫”ج ِع َل ْت لِ َي ا ْلا َٔ ْر ُ‬
‫ض‬ ‫‪َ -٣٢٨‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ :s‬‬
‫َم ْس ِجدًا َو َط ُهو ًرا أَ ْي َن َما أَ ْد َر َك َر ُج ٌل ِم ْن أُ َّم ِتى َّ‬
‫الصلا َ َة َصلَّى‪“.‬‬

‫‪٩١‬‬
İBADET

Enes (b. Mâlik)’in naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


325.

buyurmuştur: “Kim bir namazı unutursa onu hatırladığında kılsın. Zira


onun kefareti ancak budur...”
(B597 Buhârî, Mevâkîtü’s-salât, 37; M1566 Müslim, Mesâcid, 314)

326.Resûlullah’ın (sav) süvarisi Ebû Katâde el-Ensârî’nin nakletti-


ğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Sizden, sabah namazı-
nın (sünnet olan) iki rekâtını devamlı kılmakta olanlar, o ikisini (kaza-
ya kaldığında da) kılsın.”
(D438 Ebû Dâvûd, Salât, 11)

327. Ebû Katâde şöyle diyor: “Resûlullah (sav) bize bir hutbe irad etti
ve şöyle buyurdu: ‘...Bilin ki! Uykudan dolayı (namazı kılamamak) bir
kusur değildir. Esas kusur, ancak diğer namazın vakti gelinceye kadar
namazını kılmayan kimsenin davranışıdır. Buna göre kim (uyuyup ka-
lır da) namazını kılamazsa uyandığı zaman o namazı kılsın! Ertesi gün
o namazı vaktinde kılsın!’”
(M1562 Müslim, Mesâcid, 311)

MESCİT ve CAMİLER
RAHMÂN’IN EVLERİ

Câbir b. Abdullah’tan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


328.

le buyurmuştur: “Yeryüzü (toprak) benim için mescit ve temiz kılınmış-


tır. Ümmetimden kim nerede namaz vaktine ulaşırsa hemen orada na-
mazını kılabilir.”
(N737 Nesâî, Mesâcid, 42)

91
‫‪İBADET‬‬

‫اس َذلِكَ َوأَ َح ُّبوا أَ ْن َي َد َع ُه‬


‫‪ -٣٢٩‬أَ َّن ُع ْث َما َن ْب َن َعفَّا َن أَ َرا َد بِ َن َاء الْ َم ْس ِج ِد َف َك ِر َه ال َّن ُ‬
‫َع َلى َه ْي َئ ِت ِه َفقَا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن َب َنى َم ْس ِجدًا لِلَّ ِه َب َنى اللَّ ُه‬
‫لَ ُه ِفى الْ َج َّن ِة ِم ْث َل ُه‪“.‬‬

‫اج َد لِ َّ‬
‫لصلا َ ِة‬ ‫‪َ -٣٣٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما َت َوطَّ َن َر ُج ٌل ُم ْس ِل ٌم الْ َم َس ِ‬
‫ش أَ ْه ُل الْغَائِ ِب بِغَائِ ِب ِه ْم إِ َذا َق ِد َم َع َل ْي ِه ْم‪“.‬‬ ‫َوال ِّذ ْك ِر إِلا َّ َت َبشْ َب َ‬
‫ش اللَّ ُه لَ ُه َك َما َي َت َبشْ َب ُ‬

‫اج ِد ِفى الدُّو ِر َوأَ ْن‬


‫‪َ -٣٣١‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪ :‬أَ َم َر َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬بِ ِب َنا ِء الْ َم َس ِ‬
‫تُ َن َّظ َ‬
‫ف َوتُ َط َّي َب‪.‬‬

‫‪َ -٣٣٢‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ ” :s‬م ْن أَك ََل ثُو ًما أَ ْو َب َصلاً‪،‬‬
‫َف ْل َي ْع َت ِزلْ َنا –أَ ْو لِ َي ْع َت ِز ْل َم ْس ِج َدنَا–‪َ ،‬ولْ َي ْق ُع ْد ِفى َب ْي ِت ِه‪“.‬‬

‫‪٩٢‬‬
İBADET

329. Osman b. Affân, mescidi yeniden bina etmek istemiş, halk bu-
nu hoş görmeyerek onu olduğu gibi bırakmasını istemişlerdi. Bunun
üzerine Osman, “Ben Allah Resûlü’nü (sav), ‘Her kim Allah için bir mes-
cit bina ederse, Allah ona cennette bu mescidin benzeri (bir köşk) bina
eder.’ buyururken işittim.” dedi.
(M7471 Müslim, Zühd, 44)

330. Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


buyurmuştur: “Müslüman bir kimse mescitleri namaz ve zikir için ken-
dine yer-yurt edindiğinde, Allah onun bu durumuna, gurbetten dönen
kişiye ailesinin sevindiği gibi sevinir.”
(İM800 İbn Mâce, Mesâcid, 19)

331. Hz. Âişe şöyle demiştir: “Allah Resûlü (sav) mahallelerde mes-
citler inşa edilmesini, buraların temiz tutulmasını ve güzel kokularla
kokulandırılmasını emretti.”
(D455 Ebû Dâvûd, Salât, 13; T594 Tirmizî, Cum’a, 64)

332.Câbir b. Abdullah’ın rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Her kim sarımsak veya soğan yemişse bizden —ya
da mescidimizden— uzak dursun ve evinde otursun.”
(B7359 Buhârî, İ’tisâm, 24)

92
‫‪İBADET‬‬

‫‪EZAN‬‬
‫‪HUZURA İLK ÇAĞRI‬‬

‫ين َق ِد ُموا الْ َم ِدي َن َة َي ْج َت ِم ُعو َن‬‫‪ -٣٣٣‬أَ َّن ا ْب َن ُع َم َر كَا َن َيقُو ُل‪ :‬كَا َن الْ ُم ْس ِل ُمو َن ِح َ‬
‫س ُي َنا َدى لَ َها‪َ ،‬ف َت َكلَّ ُموا َي ْو ًما ِفى َذلِكَ ‪َ ،‬فقَا َل َب ْع ُض ُه ْم‪ :‬ات َِّخ ُذوا‬ ‫الصلا َ َة لَ ْي َ‬
‫َف َي َت َح َّي ُنو َن َّ‬
‫س ال َّن َصا َرى‪َ .‬و َقا َل َب ْع ُض ُه ْم‪َ :‬ب ْل ُبو ًقا ِم ْث َل َق ْر ِن الْ َي ُهو ِد‪َ .‬فقَا َل ُع َم ُر‪َٔ :‬ا َولا َ‬
‫وسا ِم ْث َل نَا ُقو ِ‬
‫نَا ُق ً‬
‫الصلا َ ِة‪“.‬‬ ‫الصلا َ ِة؟ َفقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬يا بِلا َ ُل! قُ ْم َف َنا ِد بِ َّ‬ ‫َت ْب َعثُو َن َر ُجلا ً ُي َنا ِدى بِ َّ‬

‫لصلا َ ِة‬ ‫س َع ْن ُع ُمو َم ٍة لَ ُه ِم َن ا ْلأَنْ َصا ِر َقا َل‪ :‬ا ْه َت َّم ال َّن ِب ُّي لِ َّ‬ ‫‪َ -٣٣٤‬ع ْن أَبِى ُع َم ْي ِر ْبنِ أَنَ ٍ‬
‫الصلا َ ِة َف ِٕا َذا َرأَ ْو َها آ َذ َن‬‫اس لَ َها‪َ ،‬ف ِقي َل لَ ُه‪ :‬انْ ِص ْب َرا َي ًة ِع ْن َد ُح ُضو ِر َّ‬ ‫ف َي ْج َم ُع ال َّن َ‬‫َك ْي َ‬
‫ف َع ْب ُد اللَّ ِه ْب ُن َز ْي ِد ْبنِ َع ْب ِد َر ِّب ِه َو ُه َو ُم ْه َت ٌّم‬ ‫َب ْع ُض ُه ْم َب ْع ًضا َف َل ْم ُي ْع ِج ْب ُه َذلِكَ ‪َ ...‬فانْ َص َر َ‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬فأَخْ َب َر ُه‬ ‫ول اللَّ ِه –‪َ –s‬فأُر َِي ا ْلا َٔ َذا َن ِفى َم َن ِام ِه‪َ .‬قا َل‪َ :‬ف َغدَا َع َلى َر ُس ِ‬ ‫لِ َه ِّم َر ُس ِ‬
‫َفقَا َل‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! إِنِّى لَ َب ْي َن نَائِ ٍم َو َي ْق َظا َن إِ ْذ أَ َتانِى ا ٍٓت َفأَ َرانِى ا ْلا َٔ َذا َن ‪َ ...‬فقَا َل‬
‫َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬يا بِلا َ ُل! قُ ْم َفانْ ُظ ْر َما َيأْ ُم ُر َك بِ ِه َع ْب ُد اللَّ ِه ْب ُن َز ْي ٍد َفا ْف َع ْل ُه‪“.‬‬

‫‪٩٣‬‬
İBADET

EZAN
HUZURA İLK ÇAĞRI

333. İbn Ömer şöyle anlatırdı: “Müslümanlar, Medine’ye geldiklerin-


de namaz için (herhangi bir) çağrı yapılmazdı; bir araya toplanırlar ve
namaz vaktini beklerlerdi. Bir gün bu konuyu aralarında konuştular.
Kimisi, ‘hıristiyanların çanı gibi bir çan edinelim.’ dedi. Kimisi, ‘yahudi-
lerin (boynuz) borusu gibi bir boru edinelim.’ dedi. Ömer ise, ‘Nama-
za çağıracak birini gönderseniz ya!’ dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü
(sav): ‘Ey Bilâl, kalk da namaza çağır!’ buyurdu.”
(B604 Buhârî, Ezân, 1)

334. Enes (b. Mâlik)’in oğlu Ebû Umeyr, ensardan olan amcalarından bi-
rinin şöyle dediğini nakletmiştir: “Peygamber (sav), insanları namaza nasıl
toplayacağı konusunu düşünüyordu. Kendisine, ‘Namaz vakti girince bir
bayrak dik, onu görünce (insanlar) birbirlerine haber verirler.’ denildi. Fa-
kat o, bu teklifi beğenmedi... Abdullah b. Zeyd b. Abdirabbih Resûlullah’ın
(sav) düşüncesini içinde hissederek oradan ayrıldı. (O gece) rüyasında eza-
nı gördü. Sabahleyin hemen Resûlullah’a (sav) gelerek, ‘Ey Allah’ın Resûlü!
Ben uyku ile uyanıklık arasında iken birden birisi yanıma geldi ve bana eza-
nı öğretti.’ diyerek rüyasını anlattı... Bunun üzerine Resûlullah (sav), ‘Ey
Bilâl kalk ve Abdullah b. Zeyd sana ne söylerse onu yap!’ buyurdu.
(D498 Ebû Dâvûd, Salât, 27)

93
‫‪İBADET‬‬

‫اب َع ْن أَبِي ِه َع ْن َج ِّد ِه ُع َم َر ْبنِ‬ ‫اص ِم ْبنِ ُع َم َر ْبنِ الْ َخ َّط ِ‬ ‫ص ْبنِ َع ِ‬ ‫‪َ -٣٣٥‬ع ْن َح ْف ِ‬
‫اب َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا َقا َل الْ ُم َؤ ِّذ ُن اللَّ ُه أَ ْك َب ُر اللَّ ُه أَ ْك َب ُر‪َ .‬فقَا َل‬ ‫الْ َخ َّط ِ‬
‫أَ َح ُدكُ ْم‪ :‬اللَّ ُه أَ ْك َب ُر اللَّ ُه أَ ْك َب ُر‪ .‬ثُ َّم َقا َل‪ :‬أَ ْش َه ُد أَ ْن لا َ إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه‪َ .‬قا َل‪ :‬أَ ْش َه ُد أَ ْن لا َ‬
‫إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه ُث َّم َقا َل‪َٔ :‬ا ْش َه ُد َٔا َّن ُم َح َّمدًا َر ُسو ُل اللَّ ِه‪َ .‬قا َل‪َٔ :‬ا ْش َه ُد َٔا َّن ُم َح َّمدًا َر ُسو ُل‬
‫الصلا َ ِة‪َ .‬قا َل‪ :‬لا َ َح ْو َل َولا َ قُ َّو َة إِلا َّ بِاللَّ ِه‪ .‬ثُ َّم َقا َل‪َ :‬ح َّي َع َلى‬ ‫اللَّ ِه‪ .‬ثُ َّم َقا َل‪َ :‬ح َّي َع َلى َّ‬
‫الْفَلا َ ِح‪َ .‬قا َل‪ :‬لا َ َح ْو َل َولا َ قُ َّو َة إِلا َّ بِاللَّ ِه‪ .‬ثُ َّم َقا َل‪ :‬اللَّ ُه أَ ْك َب ُر اللَّ ُه أَ ْك َب ُر‪َ .‬قا َل‪ :‬اللَّ ُه أَ ْك َب ُر‬
‫اللَّ ُه أَ ْك َب ُر‪ .‬ثُ َّم َقا َل‪ :‬لا َ إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه‪َ .‬قا َل لا َ إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه‪ِ ،‬م ْن َق ْل ِب ِه َد َخ َل الْ َج َّن َة‪“.‬‬

‫َان ال َّن ِب َّي ‪ُ s‬يرِيد َِان َّ‬


‫السفَر َ َفقَا َل‬ ‫‪َ -٣٣٦‬ع ْن َمالِ ِك ْبنِ الْ ُح َو ْير ِِث َقا َل‪ :‬أَ َتى َر ُجل ِ‬
‫ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬إِ َذا أَنْ ُت َما َخ َر ْج ُت َما َفأَ ِّذنَا ثُ َّم أَ ِقي َما‪ ،‬ثُ َّم لِ َي ُؤ َّم ُك َما أَ ْك َب ُركُ َما‪“.‬‬

‫‪َ -٣٣٧‬ع ْن َم ْعدَا َن ْبنِ أَبِي َط ْل َح َة الْ َي ْع ُم ِر ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل لِي أَ ُبو ال َّد ْر َدا ِء‪ :‬أَ ْي َن‬
‫ص َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪:‬‬ ‫َم ْس َك ُنكَ ؟ َقا َل‪ :‬قُ ْل ُت ِفي َق ْر َي ٍة ُدو َن ِح ْم َ‬
‫ات إِ َّلا ْاس َت ْح َو َذ َع َل ْي ِه ْم‬ ‫” َما ِم ْن َثلَا َث ٍة ِفي َق ْر َي ٍة َفلَا ُي َؤ َّذنُ‪َ ،‬و َلا تُقَا ُم ِفي ِه ْم َّ‬
‫الص َل َو ُ‬
‫الشَّ ْي َطانُ‪َ ،‬ع َل ْيكَ بِالْ َج َما َع ِة‪َ ،‬ف ِٕانَّ َما َيأْكُ ُل ال ِّذئْ ُب الْق ِ‬
‫َاص َي َة‪“.‬‬

‫‪٩٤‬‬
İBADET

335. Hafs b. Âsım b. Ömer b. Hattâb’ın, babası aracılığıyla dedesi


Ömer b. Hattâb’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-
yurmuştur: “Müezzin ‘Allâhü ekber, Allâhü ekber’ dediğinde sizden bi-
ri de ‘Allâhü ekber, Allâhü ekber’ derse; sonra müezzin, ‘Eşhedü en lâ
ilâhe illâllâh’ dediğinde o da, ‘Eşhedü en lâ ilâhe illâllâh’ derse; ardın-
dan müezzin, ‘Eşhedü enne Muhammeden Resûlullâh’ dediğinde o da,
‘Eşhedü enne Muhammeden Resûlullâh’ derse; sonra müezzin, ‘Hay-
ye ale’s-salâh’ dediğinde o, ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh’ derse; son-
ra müezzin, ‘Hayye ale’l-felâh’ dediğinde o, ‘Lâ havle ve lâ kuvvete illâ
billâh’ derse; ardından müezzin ‘Allâhü ekber, Allâhü ekber’ dediğinde
o da ‘Allâhü ekber, Allâhü ekber’ derse; sonra müezzin ‘Lâ ilâhe illâllâh’
dediğinde o da bütün kalbiyle ‘Lâ ilâhe illâllâh’ derse, cennete girer.”
(M850 Müslim, Salât, 12)

336. Mâlik b. Huveyris anlatıyor: “Yolculuğa çıkmak isteyen iki kişi

Hz. Peygamber’in (sav) yanına geldi. Hz. Peygamber (sav) onlara şöyle
buyurdu: ‘Yola çıktığınızda (namaz vakti geldikçe) ezan okuyup ardın-
dan kâmet getirin. Sonra büyüğünüz imam olsun.’”
(B630 Buhârî, Ezân, 18)

337.Ma’dân b. Ebû Talha el-Ya’murî anlatıyor: “Ebu’d-Derdâ bana,


‘Evin nerede?’ diye sordu. ‘Hıms şehrinin dışında bir köyde.’ diye ce-
vap verdim. Bunun üzerine Ebu’d-Derdâ dedi ki, ‘Resûlullah’ı (sav) şöy-
le derken işittim: ‘Bir köyde üç kişi bulunur da ezan okunmaz ve orada
namaz kılınmazsa, şeytan onlara musallat olur. Sen cemaate devam et.
Çünkü sürüden ayrılanı kurt kapar.’”
(HM28064 İbn Hanbel, VI, 445)

94
‫‪İBADET‬‬

‫‪EZAN‬‬
‫‪İSLÂM’IN ÇAĞLAR AŞAN ÇAĞRISI‬‬

‫ول اللَّ ِه‬‫‪ -٣٣٨‬أَ َّن ال َّنضْ َر ْب َن ُس ْف َيا َن َح َّد َث ُه أَنَّ ُه َس ِم َع أَ َبا ُه َر ْي َر َة َيقُو ُل‪ :‬كُ َّنا َم َع َر ُس ِ‬
‫‪َ s‬فقَا َم بِلا َ ٌل ُي َنا ِدى َف َل َّما َس َك َت َقا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َقا َل ِم ْث َل َه َذا َي ِقي ًنا‬
‫َد َخ َل الْ َج َّن َة‪“.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ ُي َر ُّد ال ُّد َع ُاء َب ْي َن ا ْلا َٔ َذ ِان‬
‫‪َ -٣٣٩‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫َوا ْل ِٕا َقا َم ِة‪“.‬‬

‫اس َما ِفي ال ِّندَا ِء‬


‫‪َ -٣٤٠‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لَ ْو َي ْع َل ُم ال َّن ُ‬
‫اس َت َه ُموا‪“...‬‬ ‫ف ا ْلا َٔ َّو ِل ثُ َّم لَ ْم َي ِجدُوا إِ َّلا أَ ْن َي ْس َت ِه ُموا َع َل ْي ِه َل ْ‬
‫الص ِّ‬
‫َو َّ‬

‫‪َ -٣٤١‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ ُم َؤ ِّذ ُن ُي ْغف َُر لَ ُه َمدَى َص ْوتِ ِه‪،‬‬
‫س َو ِعشْ ُرو َن َصلاَةً‪،‬‬
‫الصلا َ ِة ُي ْك َت ُب لَ ُه َخ ْم ٌ‬ ‫َو َيشْ َه ُد لَ ُه كُ ُّل َر ْط ٍب َو َيابِسٍ‪َ ،‬وشَ ا ِه ُد َّ‬
‫َو ُي َكف َُّر َع ْن ُه َما َب ْي َن ُه َما‪“.‬‬

‫‪٩٥‬‬
İBADET

EZAN
İSLÂM’IN ÇAĞLAR AŞAN ÇAĞRISI

338.Nadr b. Süfyân, Ebû Hüreyre’yi şöyle derken işitmiştir:


“Resûlullah (sav) ile birlikteydik, derken (namaz vakti girdi ve) Bilâl
kalkıp ezan okudu. Bitirdiğinde Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: ‘Kim
gönülden inanarak bunun söylediklerini söyler (ezanı tekrar eder)se
cennete girer.’”
(N675 Nesâî, Ezân, 34)

Enes b. Mâlik’ten nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


339.

yurmuştur: “Ezan ile kâmet arasında yapılan dua geri çevrilmez.”


(D521 Ebû Dâvûd, Salât, 35)

340.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “İnsanlar ezandaki ve birinci saftaki (sevabı) bilselerdi, ezan
okumak ve birinci safta yer almak için aralarında kura çekmekten baş-
ka bir yol bulamazlar ve (sonunda) kura çekerlerdi...”
(B615 Buhârî, Ezân, 9; M981 Müslim, Salât, 129)

341. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Müezzin, sesini ulaştırmak için ne kadar güç sarf
ederse o kadar bağışlanır. Kuru ve yaş (ne varsa hepsi) onun lehine şa-
hitlik eder. (Cemaatle) namaza katılan kimseye de yirmi beş namaz (se-
vabı) yazılır ve iki namaz arasındaki (günahları) affedilir.”
(D515 Ebû Dâvûd, Salât, 31)

95
‫‪İBADET‬‬

‫ين َي ْس َم ُع‬ ‫‪َ -٣٤٢‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن َقا َل ِح َ‬
‫الصلا َ ِة الْقَائِ َم ِة‪ ،‬ا ِٓت ُم َح َّمدًا الْ َو ِسي َل َة‬ ‫ال ِّند ََاء‪ :‬اللَّ ُه َّم َر َّب َه ِذ ِه ال َّد ْع َو ِة ال َّتا َّم ِة َو َّ‬
‫َضي َل َة‪َ ،‬وا ْب َع ْث ُه َمقَا ًما َم ْح ُمو ًدا الَّ ِذى َو َع ْد َت ُه‪َ ،‬حلَّ ْت لَ ُه شَ فَا َع ِتى َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬
‫َوالْف ِ‬

‫‪K IBLE‬‬
‫‪MÜSLÜMANLARIN İSTİKAMETİ‬‬

‫الص ْب َح ِفى َم ْس ِج ِد قُ َبا ٍء إِ ْذ َج َاء َجا ٍء َفقَا َل‪:‬‬ ‫اس ُي َصلُّو َن ُّ‬ ‫‪َ -٣٤٣‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر ‪َ :‬ب ْي َنا ال َّن ُ‬
‫أَنْ َز َل اللَّ ُه َع َلى ال َّن ِب ِّي ‪ s‬قُ ْرآنًا أَ ْن َي ْس َت ْق ِب َل الْ َك ْع َب َة َف ْاس َت ْق ِبلُو َها‪َ ،‬ف َت َو َّج ُهوا إِلَى الْ َك ْع َب ِة‪.‬‬

‫س َقا َل‪ :‬لَ َّما َد َخ َل ال َّن ِب ُّي ‪ s‬الْ َب ْي َت َد َعا‬ ‫‪َ -٣٤٤‬ع ْن َع َطا ٍء َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ا ْب َن َع َّبا ٍ‬
‫ِفى نَ َو ِاحي ِه كُلِّ َها‪َ ،‬ولَ ْم ُي َص ِّل َح َّتى َخ َر َج ِم ْن ُه‪َ ،‬ف َل َّما َخ َر َج َر َك َع َر ْك َع َت ْينِ ِفى قُ ُب ِل‬
‫الْ َك ْع َب ِة َو َقا َل‪َ ” :‬ه ِذ ِه الْ ِق ْب َل ُة‪“.‬‬

‫‪َ -٣٤٥‬قا َل أَ ُبو َذ ٍّر‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َي َزا ُل اللَّ ُه َع َّز َو َج َّل ُم ْق ِبلا ً َع َلى‬
‫ف َع ْن ُه‪“.‬‬ ‫َت انْ َص َر َ‬ ‫الْ َع ْب ِد َو ُه َو ِفى َصلاَتِ ِه َما لَ ْم َي ْل َت ِف ْت‪َ ،‬ف ِٕا َذا الْ َتف َ‬

‫‪٩٦‬‬
İBADET

342.Câbir b. Abdullah’tan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Kim ezanı işitince, ‘Ey bu mükemmel davetin ve
kılınan namazın Rabbi olan Allah’ım! Muhammed’e sana yaklaştıran
her türlü vesileyi ve fazileti ihsan et. Onu, kendisine vaad etmiş oldu-
ğun Makâm-ı Mahmûd’a kavuştur.’ derse kıyamet günü şefaatim ona
helâl olur.”
(B614 Buhârî, Ezân, 8; D529 Ebû Dâvûd, Salât, 37)

K IBLE
MÜSLÜMANLARIN İSTİKAMETİ

343.İbn Ömer (ra) anlatıyor: “İnsanlar Kubâ Mescidi’nde sabah na-


mazı kılarlarken birisi geldi ve ‘Allah, Hz. Peygamber’e (sav), Kâbe’ye
yönelmesini emreden bir Kur’an âyeti indirdi. ‘Siz de Kâbe’ye yönelin.’
dedi. İnsanlar da Kâbe’ye yöneldiler.”
(B4488 Buhârî, Tefsîr, (Bakara) 14)

344.Atâ’nın işittiğine göre, İbn Abbâs şöyle demiştir: “Hz. Peygam-


ber (sav) (Mekke’nin fethedildiği gün) Kâbe’ye girdiği zaman her köşe-
sinde dua etti. Oradan çıkıncaya kadar da namaz kılmadı. Dışarı çıkın-
ca Kâbe’nin önünde iki rekât namaz kıldı ve ‘İşte kıble!’ buyurdu.”
(B398 Buhârî, Salât, 30)

Ebû Zer’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


345.

muştur: “Kul, namazında etrafıyla ilgilenmediği sürece, Yüce Allah ku-


luna yönelir. Kul namazında etrafıyla ilgilenmeye başladığında, Allah da
ondan yüz çevirir.”
(D909 Ebû Dâvûd, Salât, 160-161)

96
‫‪İBADET‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك‪َ ،‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َصلَّى َصلا َ َت َنا‬ ‫‪َ -٣٤٦‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫يح َت َنا َف َذلِكَ الْ ُم ْس ِل ُم الَّ ِذى لَ ُه ِذ َّم ُة اللَّ ِه َو ِذ َّم ُة َر ُسولِ ِه‪َ ،‬فلا َ‬
‫َو ْاس َت ْق َب َل ِق ْب َل َت َنا َوأَ َك َل َذبِ َ‬
‫تُخْ ِف ُروا اللَّ َه ِفى ِذ َّم ِت ِه‪“.‬‬

‫‪K ÂBE‬‬
‫‪ALLAH’IN EVİ‬‬

‫‪َ -٣٤٧‬ع ْن أُ ِّمى َص ِف َّي َة بِ ْن ِت شَ ْي َب َة َقالَ ْت َس ِم ْع ُت ا ْلا َٔ ْس َل ِم َّي َة َتقُو ُل‪ :‬قُ ْل ُت لِ ُع ْث َمانَ‪:‬‬
‫ين َد َعا َك؟ َقا َل‪” :‬إِنِّى ن َِس ُ‬
‫يت أَ ْن آ ُم َر َك أَ ْن تُ َخ ِّم َر‬ ‫َما َقا َل لَكَ َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ s‬ح َ‬
‫س َي ْن َب ِغى أَ ْن َي ُكو َن ِفى الْ َب ْي ِت شَ ْي ٌء َيشْ َغ ُل الْ ُم َصلِّى‪“.‬‬ ‫الْ َق ْرنَ ْينِ َف ِٕانَّ ُه لَ ْي َ‬

‫وث إِلَى َم َّك َة–‬ ‫–و ُه َو َي ْب َع ُث الْ ُب ُع َ‬‫‪َ -٣٤٨‬ع ْن أَبِي شُ َر ْي ٍح أَنَّ ُه َقا َل لِ َع ْمرِو ْبنِ َس ِعي ٍد َ‬
‫ائْ َذ ْن لِى أَ ُّي َها ا ْلا َٔ ِم ُير! أُ َح ِّد ْثكَ َق ْولا ً َقا َم بِ ِه ال َّن ِب ُّي ‪ s‬الْ َغ َد ِم ْن َي ْو ِم الْ َف ْت ِح‪َ ،‬س ِم َع ْت ُه‬
‫ين َت َكلَّ َم بِ ِه‪َ ،‬ح ِم َد اللَّ َه َوأَ ْث َنى َع َل ْي ِه ثُ َّم‬ ‫اي‪ِ ،‬ح َ‬ ‫أُ ُذنَا َي َو َو َعا ُه َق ْل ِبى‪َ ،‬وأَ ْب َص َر ْت ُه َع ْي َن َ‬
‫اس‪َ ،‬فلا َ َي ِح ُّل ِلا ْمر ٍِئ ُي ْؤ ِم ُن بِاللَّ ِه َوالْ َي ْو ِم‬‫َقا َل‪” :‬إِ َّن َم َّك َة َح َّر َم َها اللَّ ُه‪َ ،‬ولَ ْم ُي َح ِّر ْم َها ال َّن ُ‬
‫ا ْلا ٓ ِخ ِر أَ ْن َي ْس ِفكَ بِ َها َد ًما‪َ ،‬ولا َ َي ْع ِض َد بِ َها شَ َج َر ًة‪“...‬‬

‫‪٩٧‬‬
İBADET

346. Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Her kim bizim kıldığımız gibi namaz kılar, kıblemize yöne-
lir ve kestiklerimizden yerse işte o kimse Allah’ın ve Resûlü’nün ahit ve
emânına (güvencesine) sahip bir Müslümandır. Sakın (Allah’ın verdiği
güvenceyi bozarak) ahit ve emânı hususunda Allah’a hıyanet etmeyin.”
(B391 Buhârî, Salât, 28)

K ÂBE
ALLAH’IN EVİ

347. Safiyye bnt. Şeybe’nin işittiğine göre, el-Eslemiyye şunları anlat-


mıştır: “Osman’a, ‘Seni çağırdığında Resûlullah (sav) ne dedi?’ dedim.
(Bunun üzerine Osman b. Talha Resûlullah’ın şöyle söylediğini naklet-
ti): ‘(Kâbe’nin içinde gördüğüm, şirk döneminden kalan) iki boynuzu
kaldırmanı sana emretmeyi unutmuşum. (Onları kaldır.) Zira Kâbe’de
namaz kılanı meşgul edecek bir şeyin bulunması uygun değildir.’”
(D2030 Ebû Dâvûd, Menâsik, 93)

348.Ebû Şureyh, Mekke’ye asker göndermeye hazırlanmakta olan


Amr b. Saîd’e şöyle demiştir: “Ey Emir! Bana izin ver Mekke’nin fethin-
den sonraki gün, bizzat kendi kulağımla işittiğim, ezberlediğim ve göz-
lerimle gördüğüm Hz. Peygamber’in söylediği bir sözünü sana aktara-
yım. (Resûlullah) konuşurken Allah’a hamd ve senâ etti. Ardından şöyle
buyurdu: ‘Mekke’yi Allah haram (saygın/dokunulmaz) kıldı, insanlar
haram kılmadı. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse için orada
kan dökmek ve ağaç kesmek helâl olmaz...”
(B104 Buhârî, İlim, 37)

97
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٣٤٩‬ح َّد َث َنا َع ْب ُد اللَّ ِه ْب ُن َع ْمرٍو َقا َل‪َ :‬رأَ ْي ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ُط ُ‬
‫وف بِالْ َك ْع َب ِة‬
‫َو َيقُو ُل‪َ ” :‬ما أَ ْط َي َب ِك َوأَ ْط َي َب ر َ‬
‫ِيح ِك َما أَ ْع َظ َم ِك َوأَ ْع َظ َم ُح ْر َم َت ِك‪“...‬‬

‫‪H AC‬‬
‫‪RABBİN EVİNE YOLCULUK‬‬

‫‪َ -٣٥٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬خ َط َب َنا َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬فقَا َل‪”:‬أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫اس! َق ْد فُ ِر َ‬
‫ض‬
‫َع َل ْي ُك ُم الْ َح ُّج َف ُح ُّجوا‪“.‬‬

‫س َعنِ ا ْلفَضْ لِ أَ ْو أَ َح ِد ِه َما َعنِ ا ْلا ٓ َخ ِر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه‬ ‫‪َ -٣٥١‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫ِض‬ ‫ض الْ َمر ُ‬
‫ِيض َو َت ِض ُّل َّ‬
‫الضالَّ ُة َو َت ْعر ُ‬ ‫‪َ ” :s‬م ْن أَ َرا َد الْ َح َّج َف ْل َي َت َع َّج ْل َف ِٕانَّ ُه َق ْد َي ْم َر ُ‬
‫الْ َح َ‬
‫اج ُة‪“.‬‬

‫‪َ -٣٥٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ِ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ ” :s‬م ْن َح َّج َه َذا الْ َب ْي َت‪َ ،‬ف َل ْم‬
‫َي ْرفُ ْث‪َ ،‬ولَ ْم َي ْف ُس ْق‪َ ،‬ر َج َع ك ََي ْو ِم َولَ َد ْت ُه أُ ُّم ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٣٥٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ِ‪ :d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪...” :‬الْ َح ُّج الْ َم ْب ُرو ُر لَ ْي َ‬
‫س‬
‫لَ ُه َج َز ٌاء إِلا َّ الْ َج َّن ُة‪“.‬‬

‫‪٩٨‬‬
İBADET

349.Abdullah b. Amr anlatıyor: “Resûlullah’ı Kâbe’yi tavaf ederken


gördüm. O şöyle diyordu: ‘(Ey Kâbe)! Sen ne güzelsin ve kokun da ne
güzel! Sen ne yücesin ve saygınlığın da ne yüce!..’”
(İM3932 İbn Mâce, Fiten, 2)

H AC
RABBİN EVİNE YOLCULUK

350.Ebû Hüreyre anlatıyor: “Resûlullah (sav) bize hutbe verdi ve


şöyle buyurdu: ‘Ey insanlar! Hac size farz kılındı, haccedin!’”
(M3257 Müslim, Hac, 412)

351.İbn Abbâs’ın, Fadl (b. Abbâs)’tan ya da Fadl (b. Abbâs)’ın, İbn


Abbâs’tan naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Hac-
cetmek isteyen kimse acele etsin! Olur ki hastalanır veya binek hayvanı
kaybolur ya da (hacca gitmesini engelleyen) bir ihtiyaç ortaya çıkar.”
(İM2883 İbn Mâce, Menâsik, 1; D1732 Ebû Dâvûd, Menâsik, 5)

352.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Her kim bu evi (Kâbe’yi) haccederken, (söz ya da
eylemle) cinsel yakınlığa yeltenmez ve kötülük işlemezse, anasının onu
doğurduğu günkü gibi (günahsız) hâline dönmüş olur.”
(B1820 Buhârî, Muhsar, 10)

Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


353.

le buyurmuştur: “...(Allah tarafından) kabul edilmiş haccın karşılığı an-


cak cennettir.”
(B1773 Buhârî, Umre, 1)

98
‫‪İBADET‬‬

‫س شَ َها َد ِة‬ ‫‪َ -٣٥٤‬قا َل َع ْب ُد اللَّ ِه‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ ” :s‬ب ِن َي ا ْل ِٕا ْسلا َ ُم َع َلى َخ ْم ٍ‬
‫الصلا َ ِة َوإِي َتا ِء ال َّزكَا ِة َو َح ِّج الْ َب ْي ِت‬
‫أَ ْن لا َ إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه َوأَ َّن ُم َح َّمدًا َع ْب ُد ُه َو َر ُسولُ ُه َوإِ َقا ِم َّ‬
‫َو َص ْو ِم َر َم َضانَ‪“.‬‬

‫‪H ACCETMEK‬‬
‫‪HAC ARAFAT’TIR‬‬

‫‪َ -٣٥٥‬ع ْن َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ْبنِ َي ْع ُم َر َقا َل‪َ ...:‬فقَا َل َر ُسو َل اللَّ ِه ‪” :s‬الْ َح ُّج َع َر َف ُة‪“...‬‬

‫‪َ -٣٥٦‬ع ْن َط ْل َح َة ْبنِ ُع َب ْي ِد اللَّ ِه ْبنِ َكرِي ٍز أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَ ْف َض ُل ال ُّد َعا ِء‬
‫ُد َع ُاء َي ْو ِم َع َر َف َة‪“.‬‬

‫‪َ -٣٥٧‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِنَّ َما ُج ِع َل ال َّط َو ُ‬
‫اف بِالْ َب ْي ِت‬
‫الصفَا َوالْ َم ْر َو ِة َو َر ْم ُي الْ ِج َما ِر ل ِ ِٕا َقا َم ِة ِذ ْك ِر اللَّ ِه‪“.‬‬
‫َو َب ْي َن َّ‬

‫‪َ -٣٥٨‬ع ْن َس ْهلِ ْبنِ َس ْع ٍد َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما ِم ْن ُم ْس ِل ٍم ُي َل ِّبى إِلا َّ‬
‫ض ِم ْن‬‫لَ َّبى َم ْن َع ْن َي ِمي ِن ِه َو ِش َمالِ ِه ِم ْن َح َج ٍر أَ ْو شَ َج ٍر أَ ْو َم َد ٍر َح َّتى َت ْنق َِط َع ا ْلا َٔ ْر ُ‬
‫َه ُه َنا َو َه ُه َنا‪“.‬‬

‫‪٩٩‬‬
İBADET

354. Abdullah (b. Ömer) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan
başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resûlü olduğuna şa-
hitlik etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekât vermek, Kâbe’yi haccet-
mek ve Ramazan orucunu tutmak.”
(M113 Müslim, Îmân, 21)

H ACCETMEK
HAC ARAFAT’TIR

355. Abdurrahman b. Ya’mur’dan nakledildiğine göre, Resûlullah

(sav) şöyle buyurmuştur: “Hac Arafat(ta bulunmak)tır...”


(N3019 Nesâî, Menâsikü’l-hac, 203; T889 Tirmizî, Hac, 57)

356.Talha b. Ubeydullah b. Kerîz’den nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Duaların en faziletlisi arefe günü yapılan du-
adır.”
(MU951 Muvatta’, Hac, 81)

357. Hz. Âişe’den nakledildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle bu-

yurmuştur: “Kâbe’yi tavaf, Safâ ile Merve arasında yapılan sa’y ve şeytan
taşlama işi (dünya kelâmı konuşmak veya gafletle geçirmek için değil)
ancak Allah’ın adının anılması içindir.”
(D1888 Ebû Dâvûd, Menâsik 50; T902 Tirmizî, Hac, 64)

358. Sehl b. Sa’d’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Bir Müslüman telbiye getirdiğinde sağında ve solunda (eliy-
le işaret ederek) şuradan şuraya kadar yeryüzündeki taş, ağaç, toprak ne
varsa hepsi onunla birlikte telbiye getirir.”
(T828 Tirmizî, Hac, 14; İM2921 İbn Mâce, Menâsik, 15)

99
‫‪İBADET‬‬

‫‪UMRE‬‬
‫‪MÂNEVÎ DÜNYAYI İMAR ETMEK‬‬

‫بي ‪ُ s‬س ِئ َل َعنِ الْ ُع ْم َر ِة أَ َو ِاج َب ٌة ِه َي؟ َقا َل‪” :‬لا َ َوأَ ْن‬
‫َع ْن َجابِرٍ‪ :‬أَ َّن ال َّن َّ‬
‫‪-٣٥٩‬‬

‫َت ْع َت ِم ُروا ُه َو أَ ْف َض ُل‪“.‬‬

‫‪َ -٣٦٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪ :d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪”:‬الْ ُع ْم َر ُة إِلَى الْ ُع ْم َر ِة َكفَّا َر ٌة‬
‫لِ َما َب ْي َن ُه َما‪َ ،‬والْ َح ُّج الْ َم ْب ُرو ُر لَ ْي َ‬
‫س لَ ُه َج َز ٌاء إِلا َّ الْ َج َّن ُة‪“.‬‬

‫‪َ -٣٦١‬ع ْن أُ ِّم َم ْع ِقلٍ َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪ُ ”:‬ع ْم َر ٌة ِفى َر َم َضا َن َت ْع ِد ُل َح َّج ًة‪“.‬‬

‫‪َ -٣٦٢‬ع ْن ُع َم َر أَنَّ ُه ْاس َتأْ َذ َن ال َّن ِب َّي ‪ِ s‬فى الْ ُع ْم َر ِة َفقَا َل‪”:‬أَ ْي أُ َخ َّي أَ ْش ِر ْك َنا ِفى‬
‫ُد َعائِكَ َولا َ َت ْن َس َنا‪“.‬‬

‫‪َ -٣٦٣‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْدر ِِّى ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لَ ُي َح َّج َّن الْ َب ْي ُت‬
‫وج َو َمأْ ُج َ‬
‫وج‪“.‬‬ ‫وج َيأْ ُج َ‬
‫َولَ ُي ْع َت َم َر َّن َب ْع َد ُخ ُر ِ‬

‫‪١٠٠‬‬
İBADET

UMRE
MÂNEVÎ DÜNYAYI İMAR ETMEK

Câbir’den nakledildiğine göre, “Umre yapmak farz mı?” diye so-


359.

rulunca Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Hayır, fakat umre


yapmanız, (yapmamanızdan) daha faziletlidir.”
(T931 Tirmizî, Hac, 88)

360.Ebû Hüreyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “İki umre, aralarında işlenen günahlara kefarettir. (Al-
lah tarafından) kabul gören haccın karşılığı ise ancak cennettir.”
(B1773 Buhârî, Umre, 1; M3289 Müslim, Hac, 437)

Ümmü Ma’kıl’in rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


361.

le buyurmuştur: “Ramazan’da yapılan bir umre, (sevap bakımından)


hacca denktir.”
(T939 Tirmizî, Hac, 95)

362.Hz. Ömer’den nakledildiğine göre, umreye gitmek için izin iste-


yince Hz. Peygamber (sav) ona şöyle demişti: “Kardeşçiğim! Duana bizi
de ortak et ve bizi unutma!”
(T3562 Tirmizî, Deavât, 109; İM2894 İbn Mâce, Menâsik, 5)

363.Ebû Saîd el-Hudrî’nin (ra) rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Ye’cûc ve Me’cûc’un çıkmasından sonra bile
mutlaka Beytullah’a hac ve umre (ziyareti) yapılacaktır.”
(B1593 Buhârî, Hac, 47)

100
‫‪İBADET‬‬

‫‪ZEMZEM‬‬
‫‪İÇİMİ ŞİFA MÜBAREK SU‬‬

‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ي ْر َح ُم اللَّ ُه أُ َّم إ ِْس َم ِاعي َل لَ ْولا َ أَنَّ َها‬ ‫‪َ -٣٦٤‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َع ِج َل ْت لَ َكا َن َز ْم َز ُم َع ْي ًنا َم ِعي ًنا‪“.‬‬

‫‪َ -٣٦٥‬قا َل أَ ُبو َذ ٍّر‪َ ...‬قا َل َر ُسو َل اللَّ ِه َ‪” :s‬إِن ََّها ُم َبا َر َك ٌة إِن ََّها َط َعا ُم ُط ْع ٍم‪“.‬‬

‫‪َ -٣٦٦‬ع ْن َجابِ ٍر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ”:s‬م ُاء َز ْم َز َم لِ َما شُ ر َِب لَ ُه‪“.‬‬

‫‪R AMAZAN‬‬
‫‪RAHMET, MAĞFİRET ve BERAAT AYI‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬إِ َذا َد َخ َل َر َج ٌب‪َ ،‬قا َل‪:‬‬ ‫‪َ -٣٦٧‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫”اَللَّ ُه َّم َبا ِر ْك لَ َنا ِفي َر َج ٍب‪َ ،‬وشَ ْع َبانَ‪َ ،‬و َبلِّ ْغ َنا َر َم َضانَ‪“.‬‬

‫‪١٠١‬‬
İBADET

ZEMZEM
İÇİMİ ŞİFA MÜBAREK SU

364.İbn Abbâs’ın (ra) rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle
buyurmuştur: “Allah, İsmâil’in anasına (Hacer’e) rahmet etsin! Şayet o, (su-
yun etrafını çevirmede) acele etmeseydi, zemzem, akan bir pınar olurdu.”
(B3362 Buhârî, Enbiyâ, 9)

365.Ebû Zerr’in rivayet ettiğine göre... Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “O (zemzem) gerçekten mübarektir, o gerçekten doyurucu bir
gıdadır.”
(HM21858 İbn Hanbel, V, 174; M6359 Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 132)

366. Câbir (b. Abdullah) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Zemzem suyu ne amaçla içilirse ona yarar
sağlar.”
(HM14910 İbn Hanbel, III, 357; İM3062 İbn Mâce, Menâsik, 78)

R AMAZAN
RAHMET, MAĞFİRET ve BERAAT AYI

367.Enes b. Mâlik’ten rivayet edildiğine göre, Receb ayı girdiği za-


man Resûlullah (sav) şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Receb ve Şâban ayla-
rını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır!”
(ME3939 Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat, IV, 189)

101
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٣٦٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ َتاكُ ْم َر َم َضا ُن شَ ْه ٌر ُم َبا َر ٌك‪،‬‬
‫الس َما ِء‪َ ،‬وتُ ْغ َل ُق ِفي ِه أَ ْب َو ُ‬
‫اب‬ ‫اب َّ‬ ‫ض اللَّ ُه َع َّز َو َج َّل َع َل ْي ُك ْم ِص َيا َم ُه‪ ،‬تُ ْف َت ُح ِفي ِه أَ ْب َو ُ‬‫َف َر َ‬
‫الْ َج ِحي ِم‪َ ،‬وتُ َغ ُّل ِفي ِه َم َر َد ُة الشَّ َي ِاطينِ ‪“.‬‬

‫‪َ -٣٦٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َصا َم َر َم َضا َن إِي َمانًا‬
‫َو ْاح ِت َسا ًبا ُغ ِف َر لَ ُه َما َت َق َّد َم ِم ْن َذنْ ِب ِه‪“.‬‬

‫‪َ -٣٧٠‬ع ْن ِهشَ ا ِم ْبنِ ُع ْر َو َة َع ْن أَبِي ِه أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ت َح َّر ْوا لَ ْي َل َة الْ َق ْد ِر‬
‫ِفى الْ َعشْ ِر ا ْلا َٔ َو ِاخ ِر ِم ْن َر َم َضانَ‪“.‬‬

‫س‪َ ،‬و ْال ُج ُم َع ُة‬‫ات الْ َخ ْم ُ‬ ‫‪َ -٣٧١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن َيقُو ُل‪َّ :‬‬
‫”الص َل َو ُ‬
‫إِلَى الْ ُج ُم َع ِة‪َ ،‬و َر َم َضا ُن إِلَى َر َم َضانَ‪ُ ،‬م َكف َِّر ٌ‬
‫ات َما َب ْي َن ُه َّن إِ َذا ْاج َت َن َب الْ َك َبائِ َر‪“.‬‬

‫‪ORUÇ‬‬
‫‪YALNIZ ALLAH İÇİN‬‬

‫‪َ -٣٧٢‬قا َل َع ْب ُد اللَّ ِه‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ ” :s‬ب ِن َي ا ْل ِٕا َسلا ُم على َخ ْمسٍ‪ ،‬شَ َها َد ِة‬
‫الصلَا ِة‪َ ،‬وإِي َتا ِء ال َّزكَا ِة‪َ ،‬و َح ِّج‬
‫أَ ْن َلا إِلَ َه إِلا َّ اللَّه‪ ،‬وأَ َّن ُم َح َّمداً َر ُسو ُل اللَّ ِه‪ ،‬وإِ َقا ِم َّ‬
‫َالب ْي ِت‪َ ،‬و َص ْو ِم َرمضانَ‪“.‬‬

‫‪١٠٢‬‬
İBADET

368.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Mübarek Ramazan ayı size geldi. Yüce Allah bu ayda si-
ze oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda sema (cennet) kapıları açılır, cehen-
nem kapıları ise kapanır ve şeytanların azgınları bağlanır.”
(N2108 Nesâî, Sıyâm, 5)

369. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle

buyurmuştur: “Kim inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Rama-


zan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.”
(B38 Buhârî, Îmân, 28)

370.Hişâm b. Urve’nin, babasından naklettiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Kadir gecesini Ramazan ayının son on gü-
nünde arayın!”
(MU701 Muvatta’, İ’tikâf, 6)

371.Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde, beş vakit namaz
ile cuma, bir sonraki cumaya kadar ve Ramazan diğer Ramazan’a kadar,
aralarında işlenen günahların bağışlanmasına vesiledir.”
(M552 Müslim, Tahâret, 16)

ORUÇ
YALNIZ ALLAH İÇİN

372. Abdullah’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığı-
na ve Muhammed’in Allah’ın Resûlü olduğuna şahitlik etmek, namazı
dosdoğru kılmak, zekât vermek, Kâbe’yi haccetmek ve Ramazan orucu-
nu tutmak.”
(M113 Müslim, Îmân, 21)

102
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٣٧٣‬ع ْن َعائِشَ َة ‪ :g‬أَ َّن قُ َر ْيشً ا كَان َْت َت ُصو ُم َي ْو َم َعاشُ و َر َاء ِفى الْ َجا ِه ِل َّي ِة‪ ،‬ثُ َّم‬
‫ِض َر َم َضا ُن َو َقا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن شَ َاء‬ ‫أَ َم َر َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬بِ ِص َي ِام ِه َح َّتى فُر َ‬
‫َف ْل َي ُص ْم ُه‪َ ،‬و َم ْن شَ َاء أَ ْف َط َر ُه‪“.‬‬

‫وب ا ْلأَنْ َصا ِر ِّي ‪ d‬أَنَّ ُه َح َّد َث ُه أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن‬
‫‪َ -٣٧٤‬ع ْن أَبِى أَ ُّي َ‬
‫َصا َم َر َم َضا َن ثُ َّم أَت َْب َع ُه ِس ًّتا ِم ْن شَ َّو ٍال‪ ،‬كَا َن ك َِص َيا ِم ال َّد ْهرِ‪“.‬‬

‫‪َ -٣٧٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪ :‬أَ ْو َصانِى َخ ِلي ِلى ‪ s‬بِ َثلا َ ٍث‪ِ :‬ص َيا ِم ثَلا َ َث ِة أَ َّيا ٍم‬
‫ِم ْن كُ ِّل شَ ْهرٍ‪َ ،‬و َر ْك َع َت ِي ُّ‬
‫الض َحى‪َ ،‬وأَ ْن أُوتِ َر َق ْب َل أَ ْن أَنَا َم‪.‬‬

‫‪َ -٣٧٦‬ع ْن ٔابِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َٔ ” :s‬ا ْف َض ُل ِّ‬
‫الص َيا ِم َب ْع َد شَ ْه ِر‬
‫الصلا َ ِة َب ْع َد الْ َفر َ‬
‫ِيض ِة‪َ ،‬صلا َ ُة اللَّ ْي ِل‪“.‬‬ ‫َر َم َضانَ‪ ،‬شَ ْه ُر اللَّ ِه الْ ُم َح َّر ُم‪َ ،‬وأَ ْف َض ُل َّ‬

‫‪ORUÇ TUTMAK‬‬
‫‪SABIR EĞİTİMİ‬‬

‫‪َ -٣٧٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪ِّ :‬‬
‫”الص َيا ُم ُج َّن ٌة‪َ ،‬فلا َ َي ْرفُ ْث َولا َ‬
‫َي ْج َه ْل‪َ ،‬وإ ِِن ا ْم ُر ٌؤ َقا َت َل ُه أَ ْو شَ ا َت َم ُه َف ْل َي ُق ْل‪ :‬إِنِّى َصائِ ٌم َم َّر َت ْينِ ‪“...‬‬

‫‪١٠٣‬‬
İBADET

373. Hz. Âişe (ra) anlatıyor: “...Kureyşliler câhiliye döneminde Âşûrâ


günü oruç tutarlardı. Sonra Resûlullah da (sav) Ramazan orucunun farz
kılındığı zamana kadar bu orucun tutulması emretti. (Ramazan orucu
farz kılınınca) Resûlullah (sav), “(Âşûrâ orucunu) dileyen tutsun, dile-
yen tutmasın.” buyurdu.
(B1893 Buhârî, Savm, 1)

374.Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Her kim Ramazan orucunu tutar, sonra buna Şev-
val ayında altı gün daha eklerse bütün yıl oruç tutmuş gibi olur.”
(M2758 Müslim, Sıyâm, 204)

375.Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: “Bana dostum (Resûlullah) (sav) üç


şey tavsiye etti: Her ay üç gün oruç tutmak, iki rekât kuşluk namazı kıl-
mak ve uyumadan önce vitir namazı kılmak.”
(B1981 Buhârî, Savm, 60)

376. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-

le buyurmuştur: “Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı


olan Muharrem’de (tutulan oruçtur). Farz namazdan sonra en faziletli
namaz ise gece namazıdır.”
(M2755 Müslim, Sıyâm, 202)

ORUÇ TUTMAK
SABIR EĞİTİMİ

377. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Oruç bir kalkandır. Oruçlu, saygısızlık yapmasın, kötü ko-
nuşmasın. Eğer biri kendisiyle dövüşmeye veya sövüşmeye kalkışırsa,
iki defa, ‘Ben oruçluyum.’ desin...”
(B1894 Buhârî, Savm, 2)

103
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٣٧٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن لَ ْم َي َد ْع َق ْو َل ال ُّزو ِر‬
‫اج ٌة ِفى أَ ْن َي َد َع َط َعا َم ُه َوشَ َرا َب ُه‪“.‬‬
‫س لِلَّ ِه َح َ‬
‫َوالْ َع َم َل بِ ِه‪َ ،‬ف َل ْي َ‬

‫س َل ُه ِم ْن‬
‫‪َ -٣٧٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ ” :s‬ر َّب َصائِ ٍم لَ ْي َ‬
‫س لَ ُه ِم ْن ِق َي ِام ِه إِلا َّ َّ‬
‫الس َه ُر‪“.‬‬ ‫ِص َيا ِم ِه إِلا َّ الْ ُجو ُع‪َ .‬و ُر َّب َقائِ ٍم لَ ْي َ‬

‫س ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ت َس َّح ُروا َف ِٕا َّن ِفى ُّ‬
‫الس ُحو ِر‬ ‫‪َ -٣٨٠‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫َب َر َك ًة‪“.‬‬

‫‪َ -٣٨١‬ع ْن َز ْي ِد ْبنِ َخالِ ٍد الْ ُج َه ِن ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َف َّط َر َصائِ ًما‬
‫ُص ِم ْن أَ ْج ِر َّ‬
‫الصائِ ِم شَ ْي ًئا‪“.‬‬ ‫كَا َن لَ ُه ِم ْث ُل أَ ْج ِر ِه َغ ْي َر أَنَّ ُه لا َ َي ْنق ُ‬

‫‪S AHUR ve İFTAR‬‬


‫‪ORUÇLA GELEN BEREKET ve SEVİNÇ‬‬

‫ص أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ف ْص ُل َما َب ْي َن ِص َي ِام َنا‬
‫‪َ -٣٨٢‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ الْ َعا ِ‬
‫الس َحرِ‪“.‬‬ ‫َو ِص َيا ِم أَهْلِ الْ ِك َت ِ‬
‫اب أَ ْك َل ُة َّ‬

‫‪١٠٤‬‬
İBADET

Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


378.

le buyurmuştur: “Yalanı ve yalana göre hareket etmeyi terk etmeyenin


yemeyi içmeyi bırakmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur!”
(B1903 Buhârî, Savm, 8)

379.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Oruç tutan nice kimseler vardır ki oruçtan nasibi sade-
ce aç kalmaktır. Geceyi ibadetle geçiren nice kimseler vardır ki kıyam-
dan nasibi sadece uykusuz kalmaktır.”
(İM1690 İbn Mâce, Sıyâm, 21)

380.Enes (b. Mâlik)’ten (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur. “Sahura kalkın. Çünkü sahurda bereket vardır.”
(M2549 Müslim, Sıyâm, 45)

381.Zeyd b. Hâlid el-Cühenî’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Bir oruçluya iftar veren, o kişinin sevabı ka-
dar sevap elde eder. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.”
(T807 Tirmizî, Savm, 82)

S AHUR ve İFTAR
ORUÇLA GELEN BEREKET ve SEVİNÇ

Amr b. Âs’tan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


382.

yurmuştur: “Bizim orucumuzla Ehl-i kitabın orucunu ayıran (şey), sa-


hur yemeğidir.”
(M2550 Müslim, Sıyâm, 46)

104
‫‪İBADET‬‬

‫س ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” s‬ت َس َّح ُروا َف ِٕا َّن ِفى ُّ‬
‫الس ُحو ِر َب َر َك ًة‪“.‬‬ ‫‪َ -٣٨٣‬ع ْن أَنَ ٍ‬

‫‪َ -٣٨٤‬ع ْن َجابِ ٍر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن لِلَّ ِه ِع ْن َد كُ ِّل ِف ْط ٍر ُع َتق ََاء َو َذلِكَ‬
‫ِفى كُ ِّل لَ ْي َل ٍة‪“.‬‬

‫‪َ -٣٨٥‬ع ْن َز ْي ِد ْبنِ َخالِ ٍد الْ ُج َه ِن ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ”:s‬م ْن َف َّط َر َصائِ ًما‬
‫ُص ِم ْن أَ ْج ِر َّ‬
‫الصائِ ِم شَ ْي ًئا‪“.‬‬ ‫كَا َن لَ ُه ِم ْث ُل أَ ْج ِر ِه َغ ْي َر أَنَّ ُه لا َ َي ْنق ُ‬

‫س َقا َل‪” :‬أَ ْف َط َر‬‫س ْبنِ َمالِ ٍك أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪ s‬كَا َن إِ َذا أَ ْف َط َر ِع ْن َد أُنَا ٍ‬ ‫‪َ -٣٨٦‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫ِع ْن َدكُ ُم َّ‬
‫الصائِ ُمونَ‪َ ،‬وأَ َك َل َط َعا َم ُك ُم ا ْلا َٔ ْب َرا ُر‪َ ،‬و َت َن َّزلَ ْت َع َل ْي ُك ُم الْ َملاَئِ َك ُة‪“.‬‬

‫‪İ TİKÂF‬‬
‫‪RAMAZAN’DA NEFİS MUHASEBESİ‬‬

‫‪َ -٣٨٧‬ع ْن َعائِشَ َة ‪َ g‬ز ْو ِج ال َّن ِب ِّي ‪ :s‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬كا َن َي ْع َت ِك ُ‬
‫ف الْ َعشْ َر‬
‫ا ْلا َٔ َو ِاخ َر ِم ْن َر َم َ‬
‫ضا َن َح َّتى َت َوفَّا ُه اللَّ ُه َت َعالَى‪...‬‬

‫‪١٠٥‬‬
İBADET

383.Enes’in (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “Sahur yemeği yiyin. Çünkü sahur yemeğinde bereket vardır.”
(M2549 Müslim, Sıyâm, 45; B1923 Buhârî, Savm, 20)

384.Câbir’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:


“Şüphesiz her iftar vaktinde Allah tarafından (cehennem ateşinden) azat
edilenler vardır. Bu (azat etme işlemi Ramazan’da) her gece olur.”
(İM1643 İbn Mâce, Sıyâm, 2)

385.Zeyd b. Hâlid el-Cühenî’nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Her kim bir oruçluya iftar yemeği yedirirse,
kendisine onun sevabı kadar sevap verilir; oruçlunun ecrinden de hiç-
bir şey eksiltilmez.”
(T807 Tirmizî, Savm, 82)

386. Enes b. Mâlik’ten rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


insanlarla birlikte iftar ettiğinde şöyle derdi: “Yanınızda oruçlular iftar
etsin. Yemeğinizi iyiler yesin ve üzerinize melekler insin.”
(DM1805 Dârimî, Savm, 51)

İ TİKÂF
RAMAZAN’DA NEFİS MUHASEBESİ

387. Peygamberimizin eşi Hz. Âişe’nin (ra) naklettiğine göre, Hz.


Peygamber (sav) vefat edinceye kadar Ramazan’ın son on gününde
itikâfa girerdi...
(B2026 Buhârî, İ’tikâf, 1)

105
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٣٨٨‬قالَ ْت َعائِشَ ُة ]‪ :[g‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْج َت ِه ُد ِفى الْ َعشْ ِر ا ْلا َٔ َو ِاخ ِر‬
‫َما لا َ َي ْج َت ِه ُد ِفى َغ ْي ِر ِه‪.‬‬

‫‪َ -٣٨٩‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ s‬ي َجا ِو ُر ِفى الْ َعشْ ِر ا ْلا َٔ َو ِاخ ِر ِم ْن‬
‫َر َم َضا َن َو َيقُو ُل‪َ ” :‬ت َح َّر ْوا لَ ْي َل َة الْ َق ْد ِر ِفى الْ َعشْ ِر ا ْلا َٔ َو ِاخ ِر ِم ْن َر َم َضانَ‪“.‬‬

‫س َٔا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل ِفى الْ ُم ْع َت ِك ِف‪ُ ” :‬ه َو َي ْع ِك ُ‬


‫ف‬ ‫‪َ -٣٩٠‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫ات كُلِّ َها‪“.‬‬ ‫ات َك َعا ِم ِل الْ َح َس َن ِ‬
‫ُوب َو ُي ْج َرى لَ ُه ِم َن الْ َح َس َن ِ‬
‫ال ُّذن َ‬

‫‪S ADAKA-İ FITIR‬‬


‫‪VAROLUŞ SADAKASI‬‬

‫س ْبنِ َس ْع ٍد َقا َل‪ :‬أَ َم َرنَا َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬بِ َص َد َق ِة الْ ِف ْط ِر َق ْب َل أَ ْن َت ْن ِز َل‬ ‫‪َ -٣٩١‬ع ْن َق ْي ِ‬
‫ال َّزكَاةُ‪َ ،‬ف َل َّما نَ َزلَ ِت ال َّزكَا ُة لَ ْم َيأْ ُم ْرنَا َولَ ْم َي ْن َه َنا َون َْح ُن نَ ْف َعلُ ُه‪.‬‬

‫‪١٠٦‬‬
İBADET

388. Hz. Âişe (ra) şöyle demiştir: “Resûlullah (sav), (Ramazan’ın) son
on gününde, (ibadet hususunda) başka zamanlarda göstermediği gay-
reti gösterirdi.”
(M2788 Müslim, İ’tikâf, 8)

389. Hz. Âişe şöyle demiştir: “Resûlullah (sav), Ramazan’ın son on


gününde itikâfa girer ve ‘Kadir gecesini Ramazan’ın son on gününde
arayın.’ derdi.”
(B2020 Buhârî, Fadlü leyleti’l-kadr, 3)

390.İbn Abbâs’tan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) itikâftaki


kimse için şöyle buyurmuştur: “O, günahlardan uzak kalır ve kendisine
(hayatın içinde) tüm iyilikleri yapan kimse gibi iyilikler yazılır.”
(İM1781 İbn Mâce, Sıyâm, 67)

S ADAKA-İ FITIR
VAROLUŞ SADAKASI

391.Kays b. Sa’d anlatıyor: “Resûlullah (sav) zekât emri indirilme-


den önce bize fıtır sadakasını vermemizi emretti. Sonra zekât emri inin-
ce bize (fıtır sadakasını) ne emretti ne de bizi (bu sadakayı vermekten)
menetti. Biz de fıtır sadakası vermeye devam ediyoruz.”
(N2509 Nesâî, Zekât, 35; İM1828 İbn Mâce, Zekât, 21)

106
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٣٩٢‬ع ْن ُم َعا ِذ ْبنِ َج َبلٍ َقا َل‪ :‬كُ ْن ُت َم َع ال َّن ِب ِّي ‪ِ s‬فى َس َف ٍر‪ ...‬ثُ َّم َقا َل‪” :‬أَلا َ‬
‫الص َد َق ُة تُ ْط ِف ُئ ا ْل َخ ِطي َئ َة َك َما ُي ْط ِف ُئ‬ ‫اب الْ َخ ْير‪َّ ِ:‬‬
‫الص ْو ُم ُج َّن ٌة‪َ ،‬و َّ‬ ‫أَ ُدلُّكَ َع َلى أَ ْب َو ِ‬
‫الْ َم ُاء ال َّنا َر‪َ ،‬و َصلا َ ُة ال َّر ُج ِل ِم ْن َج ْو ِف اللَّ ْيلِ“ َقا َل‪ :‬ثُ َّم َتلا َ ﴿ َت َت َجا َفى ُج ُنو ُب ُه ْم َعنِ‬
‫اج ِع﴾ َح َّتى َب َل َغ ﴿ َي ْع َملُونَ﴾‪...‬‬ ‫الْ َم َض ِ‬

‫لصائِ ِم ِم َن‬
‫ض َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬زكَا َة الْ ِف ْط ِر ُط ْه َر ًة لِ َّ‬ ‫س َقا َل‪َ :‬ف َر َ‬ ‫‪َ -٣٩٣‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫الصلا َ ِة َف ِه َى َزكَا ٌة َم ْق ُبولَ ٌة‪َ ،‬و َم ْن‬‫اللَّ ْغ ِو َوال َّر َف ِث َو ُط ْع َم ًة لِ ْل َم َسا ِكينِ ‪َ ،‬م ْن أَ َّدا َها َق ْب َل َّ‬
‫ات‪.‬‬‫الص َد َق ِ‬ ‫الصلا َ ِة َف ِه َي َص َد َق ٌة ِم َن َّ‬ ‫أَ َّدا َها َب ْع َد َّ‬

‫ض َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬زكَا َة الْ ِف ْط ِر َصا ًعا ِم ْن‬ ‫َقا َل‪َ :‬ف َر َ‬ ‫‪ -٣٩٤‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر‬
‫الص ِغي ِر َوالْ َك ِبي ِر ِم َن‬
‫َت ْمرٍ‪ ،‬أَ ْو َصا ًعا ِم ْن شَ ِعي ٍر َع َلى الْ َع ْب ِد َوالْ ُح ِّر‪َ ،‬وال َّذ َك ِر َوا ْلأُنْ َثى‪َ ،‬و َّ‬
‫الصلا َ ِة‪.‬‬
‫س إِلَى َّ‬ ‫وج ال َّنا ِ‬ ‫الْ ُم ْس ِل ِم َ‬
‫ين‪َ ،‬وأَ َم َر بِ َها أَ ْن تُ َؤ َّدى َق ْب َل ُخ ُر ِ‬

‫‪١٠٧‬‬
İBADET

392. Muâz b. Cebel anlatıyor: “Hz. Peygamber (sav) ile bir yolcu-
luktaydım... Sonra (Allah Resûlü) şöyle buyurdu: ‘Sana hayır kapılarını
bildireyim mi? Oruç bir kalkandır. Sadaka suyun ateşi söndürdüğü gi-
bi hataları söndürür. Ve (hayır kapılarından) biri de kişinin gece kalkıp
namaz kılmasıdır.’ Ardından, ‘Onlar, korkarak ve ümit ederek Rablerine
ibadet etmek için yataklarından kalkarlar. Kendilerine rızık olarak ver-
diğimiz şeylerden de Allah için harcarlar. Hiç kimse, yapmakta oldukla-
rına karşılık olarak, onlar için saklanan göz aydınlıklarını bilemez.’ (Sec-
de, 32/16-17) âyetlerini okudu...”
(T2616 Tirmizî, Îmân, 8)

393. İbn Abbâs şöyle demiştir: “Resûlullah (sav) hem oruçluyu (işle-
diği) faydasız fiillerden ve (söylediği) kötü sözlerden temizlemek, hem
de fakirlere gıda (temin etmek) üzere fıtır zekâtını farz kıldı. Artık kim
bunu bayram namazından önce öderse, o makbul bir zekâttır. Kim de
bunu bayram namazından sonra öderse, o sadakalardan bir sadakadır.”
(D1609 Ebû Dâvûd, Zekât, 18; İM1827 İbn Mâce, Zekât, 21)

İbn Ömer (ra) şöyle demiştir: “Allah Resûlü (sav) fıtır zekâtını
394.

köle-hür, erkek-kadın ve küçük-büyük bütün Müslümanlara bir sa’


hurma yahut bir sa’ arpa miktarı farz kıldı. Ve bunun, insanlar bayram
namazına çıkmadan önce verilmesini emretti.”
(B1503 Buhârî, Zekât, 70)

107
‫‪İBADET‬‬

‫‪ZEKÂT‬‬
‫‪MALIN ARINDIRILMASI‬‬

‫س شَ َها َد ِة‬ ‫‪َ -٣٩٥‬قا َل َع ْب ُد اللَّ ِه‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ ” :s‬ب ِن َي ا ْل ِٕا ْسلا َ ُم َع َلى َخ ْم ٍ‬
‫الصلا َ ِة َوإِي َتا ِء ال َّزكَا ِة َو َح ِّج الْ َب ْي ِت‬
‫أَ ْن لا َ إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه َوأَ َّن ُم َح َّمدًا َع ْب ُد ُه َو َر ُسولُ ُه َوإِ َقا ِم َّ‬
‫َو َص ْو ِم َر َم َضانَ‪“.‬‬

‫س َقا َل‪َ ...:‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه لَ ْم َي ْف ِر ِ‬


‫ض ال َّزكَا َة‬ ‫‪َ -٣٩٦‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫إِلا َّ لِ ُي َط ِّي َب َما َب ِق َي ِم ْن أَ ْم َوالِ ُك ْم‪“...‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما نَق ََص ْت َص َد َق ٌة ِم ْن َم ٍال‪“...‬‬


‫‪َ -٣٩٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َع ْن َر ُس ِ‬

‫‪َ -٣٩٨‬ع ْن أَبِى َمالِ ٍك ا ْلا َٔ ْش َع ِر ِّي أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪...”:‬ال َّزكَا ُة ُب ْر َها ٌن‪“...‬‬

‫‪َ -٣٩٩‬ع ْن َك ْع ِب ْبنِ ُع ْج َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل لِى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ...” :s‬و َّ‬
‫الص َد َق ُة تُ ْط ِف ُئ‬
‫الْ َخ ِطي َئ َة َك َما ُي ْط ِف ُئ الْ َم ُاء ال َّنا َر‪“...‬‬

‫‪١٠٨‬‬
İBADET

ZEKÂT
MALIN ARINDIRILMASI

395. Abdullah (b. Ömer) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan
başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resûlü olduğuna şa-
hitlik etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekât vermek, Kâbe’yi haccet-
mek ve Ramazan orucunu tutmak.”
(M113 Müslim, Îmân, 21)

396. İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre... Allah Resûlü (sav) şöyle bu-
yurmuştur: “Allah, zekâtı ancak mallarınızın kalan kısmını temizlemek
için farz kıldı...”
(D1664 Ebû Dâvûd, Zekât, 32)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle


397.

buyurmuştur: “Sadaka/zekât vermek, maldan hiçbir şey eksiltmez...”


(M6592 Müslim, Birr, 69)

398.Ebû Mâlik el-Eş’arî’den nakledildiğine göre, Allah Resûlü (sav)


şöyle buyurmuştur: “...Zekât, (kişinin Müslümanlığının) bir delilidir...”
(İM280 İbn Mâce, Tahâret, 5)

399.Kâ’b b. Ucre diyor ki: “Allah Resûlü (sav) bana şöyle buyurdu:
‘Sadaka/zekât vermek, suyun ateşi söndürdüğü gibi hataları yok eder...’”
(T614 Tirmizî, Cum’a, 79; İM4210 İbn Mâce, Zühd, 22)

108
‫‪İBADET‬‬

‫‪ZEKÂT VERMEK‬‬
‫‪ZEKÂTA TABİ MALLAR ve ZEKÂT NİSABI‬‬

‫”‪...‬‬ ‫‪َ -٤٠٠‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه الأَنْ َصا ِر ِّي َقا َل‪َ ... :‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪:s‬‬
‫الص َد َق ِة َما كَا َن َع ْن َظ ْه ِر ِغ ًنى‪“.‬‬ ‫َخ ْي ُر َّ‬

‫‪َ -٤٠١‬ع ْن َسالِ ِم ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َع ْن أَبِي ِه ‪َ d‬عنِ ال َّن ِبي ‪َ s‬قا َل‪ِ :‬‬
‫”في َما َسق ِ‬
‫َت‬ ‫ِّ‬
‫الس َم ُاء َوالْ ُع ُيو ُن أَ ْو كَا َن َع َث ِر ًّيا الْ ُعشْ ُر‪َ ،‬و َما ُس ِق َي بِال َّنضْ ِح نِ ْص ُ‬
‫ف الْ ُعشْ رِ‪“.‬‬ ‫َّ‬

‫‪َ -٤٠٢‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬لا َ َز َكا َة ِفى َم ٍال‬
‫َح َّتى َي ُحو َل َع َل ْي ِه الْ َح ْو ُل‪“.‬‬

‫َاض ِر ِّي‪َ ...‬قا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬ثَلا َ ٌث َم ْن‬ ‫‪َ -٤٠٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُم َعا ِو َي َة الْغ ِ‬
‫َف َع َل ُه َّن َف َق ْد َط ِع َم َط ْع َم ا ْل ِٕاي َم ِان‪َ :‬م ْن َع َب َد اللَّ َه َو ْح َد ُه َوأَنَّ ُه لا َ إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه َوأَ ْع َطى‬
‫َزكَا َة َمالِ ِه َط ِّي َب ًة بِ َها نَ ْف ُس ُه َرا ِف َد ًة َع َل ْي ِه كُ َّل َعا ٍم َولا َ ُي ْع ِطى الْ َه ِر َم َة َولا َ ال َّد ِرنَ َة َولا َ‬
‫ِيض َة َولا َ الشَّ َر َط اللَّ ِئي َم َة َولَ ِك ْن ِم ْن َو َس ِط أَ ْم َوالِ ُك ْم َف ِٕا َّن اللَّ َه لَ ْم َي ْسأَلْ ُك ْم َخ ْي َر ُه‬ ‫الْ َمر َ‬
‫َو]لَ ْم[ َيأْ ُم ْركُ ْم بِشَ ِّر ِه‪“.‬‬

‫‪١٠٩‬‬
İBADET

ZEKÂT VERMEK
ZEKÂTA TABİ MALLAR ve ZEKÂT NİSABI

400.Câbir b. Abdullah el-Ensârî’den nakledildiğine göre... Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “... Sadakanın en hayırlısı, ihtiyaç fazlası mal-
dan verilendir.”
(D1673 Ebû Dâvûd, Zekât, 39)

401. Sâlim b. Abdullah’ın, babasından (Abdullah b. Ömer’den) (ra)


naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Yağmur ve
nehir sularıyla sulanan veya kendiliğinden sulanan (mahsuller)de zekât
miktarı onda bir; (hayvanlarla veya kovalarla) sulanan (mahsuller)de
ise, yirmide bir oranındadır.”
(B1483 Buhârî, Zekât, 55)

Hz. Âişe diyor ki, “Allah Resûlü’nü (sav) şöyle derken işittim:
402.

‘Üzerinden bir yıl geçmeyen mal zekâta tâbi değildir.”


(İM1792 İbn Mâce, Zekât, 5)

403.Abdullah b. Muâviye el-Ğâdırî’nin naklettiğine göre, Hz. Pey-


gamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Üç şey vardır ki onları yapan kimse
imanın tadını almış olur: Allah’tan başka ilâh olmadığına inanarak, bir
olan Allah’a kulluk etmek; malının zekâtını gönül rızasıyla, içine sine-
rek ve her sene düzenli olarak vermek; zekât olarak yaşlı, uyuz, hasta,
çelimsiz ve sütü az olan hayvanı vermeyip, mallarınızın orta hallisinden
vermek. Çünkü Allah, sizden malınızın en iyisini istemedi; fakat en kö-
tüsünü verin diye de emretmedi.”
(D1582 Ebû Dâvûd, Zekât, 5)

109
‫‪İBADET‬‬

‫‪ -٤٠٤‬أَ َّن ُم َعا ًذا َقا َل‪َ :‬ب َع َث ِنى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬فقَا َل‪َ ...” :‬ف ِٕا َّيا َك َوك ََرائِ َم أَ ْم َوالِ ِه ْم‬
‫اب‪“.‬‬‫س َب ْي َن َها َو َب ْي َن اللَّ ِه ِح َج ٌ‬
‫َواتَّقِ َد ْع َو َة الْ َم ْظلُو ِم َف ِٕانَّ ُه لَ ْي َ‬

‫‪ZEKÂT‬‬
‫‪YOKSULUN HAKKI‬‬

‫س الْ ِم ْس ِكي ُن بِالَّ ِذى َت ُر ُّد ُه‬


‫‪َ -٤٠٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لَ ْي َ‬
‫ِّف ا ْق َر ُءوا إِ ْن ِش ْئ ُت ْم‪﴿ :‬‬ ‫ال َّت ْم َر ُة َوال َّت ْم َر َت ِان َولا َ اللُّ ْق َم ُة َواللُّ ْق َم َت ِان إِ َّن الْ ِم ْس ِك َ‬
‫ين الْ ُم َت َعف ُ‬
‫اس إِلْ َحا ًفا﴾‪“.‬‬ ‫لا َ َي ْسأَلُو َن ال َّن َ‬

‫الص َد َق ُة لِ َغ ِن ٍّي َولا َ‬


‫‪َ -٤٠٦‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َت ِح ُّل َّ‬
‫لِ ِذى ِم َّر ٍة َس ِو ٍّي‪“.‬‬

‫س ‪ :‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬ب َع َث ُم َعا ًذا إِلَى الْ َي َمنِ َفقَا َل‪َ ...” :‬فأَ ْع ِل ْم ُه ْم‬ ‫‪َ -٤٠٧‬ع ْن ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫ض َع َل ْي ِه ْم َص َد َق ًة ِفي أَ ْم َوالِ ِه ْم تُؤ َْخ ُذ ِم ْن أَ ْغ ِن َيائِ ِه ْم َوتُ َر ُّد َع َلى فُق ََرائِ ِه ْم‪“.‬‬‫أَ َّن اللَّ َه ا ْف َت َر َ‬

‫الص َد َق َة َع َلى الْ ِم ْس ِكينِ‬


‫‪َ -٤٠٨‬ع ْن َس ْل َما َن ْبنِ َع ِام ٍر َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن َّ‬
‫َص َد َق ٌة َو َع َلى ِذى ال َّر ِح ِم ا ْث َن َت ِان‪َ :‬ص َد َق ٌة َو ِص َل ٌة‪“.‬‬

‫‪١١٠‬‬
İBADET

404. Muâz (b. Cebel) anlatıyor: “Allah Resûlü (sav) beni (Yemen’e
vali olarak) gönderirken şöyle buyurdu: ‘...(Zenginlerin) mallarının en
iyisini zekât olarak almaktan kaçın. Mazlumun bedduasından da sakın.
Çünkü mazlumun duasıyla Allah arasında perde yoktur.’”
(M121 Müslim, Îmân, 29)

ZEKÂT
YOKSULUN HAKKI

405. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöy-

le buyurmuştur: “(Kendisine zekât verilecek olan) miskin, ihtiyacını bir


iki hurma veya bir iki lokmanın giderebileceği kişi değildir. Asıl miskin,
(maddî imkânı olmadığı hâlde onurundan dolayı) istemekten kaçınan
kişidir. Dilerseniz (bu konuda) ‘...İnsanlardan arsızca (bir şey) istemez-
ler...’ âyetini (Bakara, 2/273) okuyun!”
(M2394 Müslim, Zekât, 102; B1476 Buhârî, Zekât, 53)

406. Abdullah b. Amr’dan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber

(sav) şöyle buyurmuştur: “Zengin ve gücü kuvveti yerinde (sağlıklı)


kimselerin zekât almaları helâl değildir.”
(D1634 Ebû Dâvûd, Zekât, 24; T652 Tirmizî, Zekât, 23)

407. İbn Abbâs’tan (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)

Muâz’ı Yemen’e gönderirken şöyle buyurmuştur: “... Allah’ın, zengin-


lerinden alınıp fakirlerine verilmek üzere mallarına zekâtı farz kıldığı-
nı onlara bildir.”
(B1395 Buhârî, Zekât, 1)

Selmân b. Âmir’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


408.

şöyle buyurmuştur: “Yoksula verilen sadaka bir, akrabaya verilen ise


hem sadaka hem de sıla-i rahim olmak üzere iki sadaka sayılır.”
(N2583 Nesâî, Zekât, 82; T658 Tirmizî, Zekât, 26)

110
‫‪İBADET‬‬

‫‪S ADAKA‬‬
‫‪SADAKATİN GÖSTERGESİ‬‬

‫‪َ -٤٠٩‬ع ْن َس ِعي ِد ْبنِ أَبِى ُب ْر َد َة َع ْن أَبِي ِه َع ْن َج ِّد ِه َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ع َلى‬
‫كُ ِّل ُم ْس ِل ٍم َص َد َق ٌة‪“.‬‬

‫َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬كُ ُّل َم ْع ُر ٍ‬


‫وف َص َد َق ٌة‪“.‬‬ ‫‪َ -٤١٠‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن َّ‬
‫الص َد َق َة لَ ُت ْط ِف ُئ‬ ‫‪َ -٤١١‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫َغ َض َب ال َّر ِّب َو َت ْد َف ُع ِمي َت َة ُّ‬
‫السو ِء‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ s‬أَنَّ ُه َذك ََر ال َّنا َر َف َت َع َّو َذ ِم ْن َها‪َ ،‬وأَشَ َ‬


‫اح بِ َو ْج ِه ِه‬ ‫‪َ -٤١٢‬ع ْن َع ِد ِّي ْبنِ َحاتِ ٍم َع ْن َر ُس ِ‬
‫ثَلا َ َث ِم َرارٍ‪ ،‬ثُ َّم َقا َل‪” :‬اتَّقُوا ال َّنا َر َولَ ْو بِ ِش ِّق َت ْم َر ٍة‪َ ،‬ف ِٕا ْن لَ ْم َت ِجدُوا‪َ ،‬ف ِب َك ِل َم ٍة َط ِّي َب ٍة‪“.‬‬

‫‪َ -٤١٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُج ٌل لِل َّن ِب ِّي ‪َ :s‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! أَ ُّي‬
‫ِيص‪َ ،‬تأْ ُم ُل الْ ِغ َنى‪َ ،‬و َتخْ شَ ى‬
‫يح َحر ٌ‬ ‫الص َد َق ِة أَ ْف َض ُل؟ َقال‪” :‬أَ ْن َت َصدَّقَ َوأَنْ َت َص ِح ٌ‬ ‫َّ‬
‫الْ َف ْق َر‪َ ،‬ولا َ تُ ْم ِه ْل َح َّتى إِ َذا َب َلغ َِت الْ ُح ْلقُو َم‪“...‬‬

‫‪١١١‬‬
İBADET

S ADAKA
SADAKATİN GÖSTERGESİ

409.Saîd b. Ebû Bürde’nin, babası aracılığıyla dedesinden nakletti-


ğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Her Müslüman’ın
sadaka vermesi gerekir.”
(M2333 Müslim, Zekât, 55; B1445 Buhârî, Zekât, 30)

410.Câbir b. Abdullah’ın (ra) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Her iyilik/güzel iş bir sadakadır.”
(B6021 Buhârî, Edeb, 33)

411.Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Kuşkusuz sadaka, Rabbin hoşnutsuzluğunu giderir (Allah’ın
kişiye huzurlu bir hayat bağışlamasına vesile olur, işlenen kötülüklere
mukabil başa gelebilecek kötülüklere de kefaret olur) ve kötü bir şekil-
de ölmeyi (Allah’ın izniyle) önler.”
(T664 Tirmizî, Zekât, 28)

412.Adî b. Hâtim’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) cehennem-


den bahsetti, ondan Allah’a sığındı ve yüzünü üç defa çevirdikten sonra
şöyle buyurdu: “Yarım hurma (sadaka) ile bile olsa cehennemden koru-
nun. Eğer bunu da bulamazsanız güzel bir sözle (korunun).”
(M2350 Müslim, Zekât, 68)

413.Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: “Bir adam Hz. Peygamber’e (sav),


‘Ey Allah’ın Resûlü, hangi sadaka en faziletlidir?’ diye sordu. Hz. Pey-
gamber, ‘Sağlıklı iken ve fakirlik endişesi ve zengin olma hırsı ile hare-
ket ederken tasaddukta bulunabilmendir. (Sadaka vermeyi) can boğaza
gelip de (son nefesini yaşadığın âna kadar) erteleme...’ buyurdu.”
(B2748 Buhârî, Vesâyâ, 7)

111
‫‪İBADET‬‬

‫‪ْ َ -٤١٤‬ن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َيزِي َد َس ِم َع أَ َبا َم ْس ُعو ٍد الْ َب ْد ِر َّي َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬نَ َف َق ُة‬
‫ال َّر ُجلِ َع َلى أَ ْه ِل ِه َص َد َق ٌة‪“.‬‬

‫‪HİBE‬‬
‫‪GÖNÜLLÜ BAĞIŞ‬‬

‫‪َ -٤١٥‬ع ْن َسالِ ٍم‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه‪ ،‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ...” :‬م ْن كَا َن ِفى َح َ‬
‫اج ِة‬
‫اج ِت ِه‪“...‬‬ ‫أَ ِخي ِه كَا َن اللَّ ُه ِفى َح َ‬

‫‪َ -٤١٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن أَنْ َظ َر ُم ْع ِس ًرا أَ ْو َو َض َع لَ ُه‪،‬‬
‫أَ َظلَّ ُه اللَّ ُه َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة َت ْح َت ِظ ِّل َع ْر ِش ِه‪َ ،‬ي ْو َم لا َ ِظ َّل إِلا َّ ِظلُّ ُه‪“.‬‬

‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َي ِح ُّل لِ َر ُجلٍ أَ ْن ُي ْع ِط َي‬ ‫‪َ -٤١٧‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َوا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َع ِط َّي ًة أَ ْو َي َه َب ِه َب ًة َف َي ْر ِج َع ِف َيها إِلا َّ الْ َوالِ َد ِفي َما ُي ْع ِطى َولَ َد ُه‪“...‬‬

‫‪١١٢‬‬
İBADET

Abdullah b. Yezid’in Ebû Mes’ûd el-Bedrî’den işittiğine göre,


414.

Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Kişinin ailesi için yaptığı har-
cama da sadakadır.”
(B4006 Buhârî, Meğâzî, 12)

HİBE
GÖNÜLLÜ BAĞIŞ

415.Sâlim’in, babası (Abdullah b. Ömer) aracılığıyla rivayet ettiğine


göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “...Kim kardeşinin ihtiyacını
giderirse Allah da onun ihtiyacını giderir...”
(M6578 Müslim, Birr, 58)

416.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Kim darda kalan borçluya zaman tanırsa yahut (alaca-
ğının tamamını veya bir kısmını) borçluya bağışlarsa, Allah onu, başka
hiçbir gölgenin (himayenin) olmadığı kıyamet gününde kendi arşının
gölgesinde (himayesinde) gölgelendirecektir.”
(T1306 Tirmizî, Büyû’, 67; M7512 Müslim, Zühd, 74)

417.İbn Ömer ve İbn Abbâs’tan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygam-


ber (sav) şöyle buyurmuştur: “Bir kimsenin hediye verip veya bağışta
bulunup sonra bundan vazgeçmesi helâl olmaz. Ancak babası çocuğu-
na verdiğini geri alabilir...”
(D3539 Ebû Dâvûd, Büyû’, (İcâre), 81)

112
‫‪İBADET‬‬

‫‪KURBAN‬‬
‫‪ALLAH’A YAKIN OLMA VESİLESİ‬‬

‫‪َ -٤١٨‬عنِ الْ َب َرا ِء َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يخْ ُط ُب َفقَا َل‪” :‬إِ َّن أَ َّو َل َما نَ ْب َدأُ بِ ِه ِفي‬
‫اب ُس َّن َت َنا‪“.‬‬ ‫َي ْو ِم َنا َه َذا أَ ْن ن َُصلِّ َي‪ ،‬ثُ َّم نَ ْر ِج َع َف َن ْن َح َر‪َ ،‬ف َم ْن َف َع َل َف َق ْد أَ َص َ‬

‫مي ِم ْن َع َملٍ َي ْو َم ال َّن ْح ِر‬ ‫َقا َل‪َ ” :‬ما َع ِم َل آ َد ٌّ‬


‫‪َ -٤١٩‬ع ْن َعائِشَ َة‪َٔ :‬ا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪s‬‬
‫اق ال َّد ِم إِنَّه لَ َي ْئ ِتي َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة بِق ُُرونِ َها َوأَ ْش َعا ِر َها َوأَ ْظلا َ ِف َها َوإِ َّن‬
‫أَ َح َّب إِلَى اللَّ ِه ِم ْن إِ ْه َر ِ‬
‫ض َف ِط ُيبوا بِ َها نَ ْف ًسا‪“.‬‬ ‫ال َّد َم لَ َي َق ُع ِم َن اللَّ ِه بِ َم َك ٍان َق ْب َل أَ ْن َي َق َع ِم َن ا ْلا َٔ ْر ِ‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن‬ ‫س َقا َل‪ :‬ثِ ْن َت ِان َح ِف ْظ ُت ُه َما َع ْن َر ُس ِ‬ ‫‪َ -٤٢٠‬ع ْن شَ دَّا ِد ْبنِ َٔا ْو ٍ‬
‫اللَّ َه َك َت َب ا ْل ِٕا ْح َسا َن َع َلى كُ ِّل شَ ْي ٍء َف ِٕا َذا َق َت ْل ُت ْم َفأَ ْح ِس ُنوا الْ ِق ْت َل َة َوإِ َذا َذ َب ْح ُت ْم َفأَ ْح ِس ُنوا‬
‫يح َت ُه‪“.‬‬ ‫ال َّذ ْب َح َولْ ُي ِح َّد أَ َح ُدكُ ْم شَ ْف َر َت ُه َف ْل ُير ِْح َذبِ َ‬

‫‪١١٣‬‬
İBADET

KURBAN
ALLAH’A YAKIN OLMA VESİLESİ

Berâ’ diyor ki, “Hz. Peygamber’i (sav) hutbe verirken dinledim,


418.

şöyle buyurdu: ‘Bugün ilk işimiz, (bayram) namazı kılmak, sonra dö-
nüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uymuş olur.’”
(B951 Buhârî, Îdeyn, 3)

419. Hz. Âişe’den rivayet edildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöy-
le buyurmuştur: “Âdemoğlu kurban günü Allah katında kurban kes-
mekten daha güzel bir amel işlemez. Kurban, kıyamet günü boynuzla-
rı, kılları ve tırnaklarıyla (sevap olarak) gelir. Kurban, henüz kanı yere
düşmeden, Allah tarafından kabul edilir. Bu sebeple kurban kesme ko-
nusunda gönlünüz hoş olsun, (bu iş size zor gelmesin).”
(T1493 Tirmizî, Edâhî, 1)

420.Şeddâd b. Evs diyor ki, “Ben iki şeyi Resûlullah’tan (sav) belle-
dim. O şöyle buyurdu: “Allah her işi güzel yapmayı istemiştir. Şu hâlde
siz (meşru bir sebeple) öldürürken de, (işkence etmeden) güzelce öldü-
rün. Bir hayvanı kestiğinizde de kesimini güzel yapın. (Biriniz hayvan
keseceği zaman) bıçağını bilesin ve kestiği hayvanı rahatlatsın!”
(M5055 Müslim, Sayd, 57; D2814 Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 10-11)

113
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٤٢١‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬ض َّحى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْو َم ِعي ٍد بِ َك ْبشَ ْينِ َفقَا َل‬
‫ض َح ِنيفًا َو َما أَنَا‬ ‫ات َوا ْلا َٔ ْر َ‬ ‫ين َو َّج َه ُه َما‪” :‬إِنِّى َو َّج ْه ُت َو ْج ِه َي لِلَّ ِذى َف َط َر َّ‬
‫الس َم َو ِ‬ ‫ِح َ‬
‫ين لا َ شَ رِيكَ‬ ‫اى َو َم َماتِى لِلَّ ِه َر ِّب الْ َعالَ ِم َ‬‫ين إِ َّن َصلاَتِى َون ُُس ِكى َو َم ْح َي َ‬ ‫ِم َن الْ ُمشْ ِر ِك َ‬
‫ين اللَّ ُه َّم ِم ْنكَ َولَكَ َع ْن ُم َح َّم ٍد َوأُ َّم ِت ِه‪“.‬‬‫لَ ُه َوبِ َذلِكَ أُ ِم ْر ُت َوأَنَا أَ َّو ُل الْ ُم ْس ِل ِم َ‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ :s‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! َما‬ ‫‪َ -٤٢٢‬ع ْن َز ْي ِد ْبنِ أَ ْر َق َم َقا َل‪َ :‬قا َل أَ ْص َح ُ‬
‫اب َر ُس ِ‬
‫”س َّن ُة أَبِي ُك ْم إِ ْب َرا ِهي َم‪“.‬‬
‫اح ُّي؟ َقا َل‪ُ :‬‬‫َه ِذ ِه ا ْلا َٔ َض ِ‬

‫‪A DAK‬‬
‫‪SÖZE VEFA‬‬

‫‪َ -٤٢٣‬عنِ ا ْبنِ َع َّباسٍ‪ :‬أَ َّن ا ْم َرأَ ًة نَ َذ َر ْت أَ ْن َت ُح َّج َف َما َت ْت‪َ ،‬فأَ َتى أَ ُخو َها ال َّن ِبي ‪s‬‬
‫َّ‬
‫َف َسأَلَ ُه َع ْن َذلِكَ ‪َ ،‬فقَا َل‪” :‬أَ َرأَ ْي َت لَ ْو كَا َن َع َلى أُخْ ِتكَ َد ْي ٌن أَكُ ْن َت َق ِ‬
‫اض َي ُه؟“ َقا َل‪:‬‬
‫نَ َع ْم‪َ .‬قا َل‪َ ” :‬فا ْق ُضوا اللَّ َه َف ُه َو أَ َح ُّق بِالْ َو َفا ِء‪“.‬‬

‫‪َ -٤٢٤‬ع ْن َعائِشَ َة ‪َ g‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل ‪َ ” :‬م ْن نَ َذ َر أَ ْن ُي ِطي َع اللَّ َه َف ْل ُي ِط ْع ُه‪،‬‬
‫َو َم ْن نَ َذ َر أَ ْن َي ْع ِص َي ُه َفلا َ َي ْع ِص ِه‪“.‬‬

‫‪١١٤‬‬
İBADET

421. Câbir b. Abdullah anlatıyor: Resûlullah (sav) bir bayram günü


kurban olarak iki koç kesti ve onları kıbleye doğru yatırdığı zaman şöy-
le dedi: “Ben hanîf (hakka yönelmiş) olarak, yüzümü gökleri ve yeri ya-
ratan (Allah)’a çevirdim ve ben müşriklerden değilim. Şüphesiz benim
namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah
içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum ve ben
Müslümanların ilkiyim. Allah’ım (bu kurban) sendendir ve Muhammed
ile ümmeti tarafından senin (rızan) için sunulmuştur.”
(İM3121 İbn Mâce, Edâhî, 1; D2795 Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 3-4)

Zeyd b. Erkam anlatıyor: Resûlullah’ın (sav) ashâbı, “Ey Allah’ın


422.

Resûlü! Bu kurbanlar nedir?” dediler. Resûlullah, “Babanız İbrâhim’in


sünnetidir.” diye cevap verdi.
(İM3127 İbn Mâce, Edâhî, 3: HM19498 İbn Hanbel, IV, 368)

A DAK
SÖZE VEFA

423.İbn Abbâs’tan rivayet edildiğine göre, bir kadın hacca gitmeyi


adamış fakat gidemeden ölmüştü. Bunun üzerine kardeşi Resûlullah’a
(sav) gelip bu durumda ne yapılacağını sordu. Allah Resûlü (sav) de ona,
“Kardeşinin bir borcu olsaydı, onu öder miydin?” diye sordu. O, “Evet”
diye cevapladı. Bunun üzerine Allah Resûlü, “O hâlde Allah’a borcunuzu
ödeyin. Çünkü Allah vefa gösterilmeye daha lâyıktır.” buyurdu.
(N2633 Nesâî, Menâsikü’l-hac, 7)

Hz. Âişe’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


424.

buyurmuştur: “Her kim Allah’a itaat etmeyi adarsa, Allah’a itaat etsin. Her
kim de Allah’a karşı isyan etmeyi adarsa, sakın Allah’a isyan etmesin!”
(B6696 Buhârî, Eymân ve nüzûr, 28)

114
‫‪İBADET‬‬

‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ...” :‬و َم ْن نَ َذ َر نَ ْذ ًرا أَ َطا َق ُه َف ْل َي ِف بِ ِه“‬
‫‪َ -٤٢٥‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬

‫‪َ -٤٢٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن ال َّن ْذ َر لا َ ُي َق ِّر ُب ِمنِ ا ْبنِ آ َد َم شَ ْي ًئا‬
‫لَ ْم َي ُكنِ اللَّ ُه َق َّد َر ُه لَ ُه‪َ ،‬ولَ ِكنِ ال َّن ْذ ُر ُي َو ِاف ُق الْ َق َد َر‪َ ،‬ف ُيخْ َر ُج بِ َذلِكَ ِم َن الْ َب ِخي ِل َما لَ ْم‬
‫َي ُكنِ الْ َب ِخي ُل ُيرِي ُد أَ ْن ُيخْ ر َِج‪“.‬‬

‫‪ÖZÜRLÜLÜK ve İBADETLER‬‬
‫‪GÜCÜ NİSPETİNDE SORUMLU OLMAK‬‬

‫‪َ -٤٢٧‬ع ْن ِع ْم َرا َن ْبنِ ُح َص ْينٍ ‪َ d‬قا َل‪ :‬كَان َْت بِى َب َو ِاس ُير َف َسأَلْ ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬عنِ‬
‫”ص ِّل َقائِ ًما‪َ ،‬ف ِٕا ْن لَ ْم َت ْس َت ِط ْع َفق ِ‬
‫َاعدًا‪َ ،‬ف ِٕا ْن لَ ْم َت ْس َت ِط ْع َف َع َلى َج ْن ٍب‪“.‬‬ ‫الصلا َ ِة‪َ .‬فقَا َل‪َ :‬‬
‫َّ‬

‫‪َ -٤٢٨‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ s‬فى َس َف ٍر َف َرأَى َر ُجلا ً‬
‫اس َع َل ْي ِه‪َ ،‬و َق ْد ُظلِّ َل َع َل ْي ِه‪َ ،‬فقَا َل‪َ ” :‬ما لَ ُه‪َ “.‬قالُوا‪َ :‬ر ُج ٌل َصائِ ٌم‪َ .‬فقَا َل‬
‫َق ِد ْاج َت َم َع ال َّن ُ‬
‫الس َفرِ‪“.‬‬‫س الْ ِب ُّر أَ ْن َت ُصو ُموا ِفى َّ‬ ‫َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لَ ْي َ‬

‫ص َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬لِ ْل ُح ْب َلى الَّ ِتى َت َخ ُ‬


‫اف‬ ‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬رخَّ َ‬ ‫‪َ -٤٢٩‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫َع َلى نَ ْف ِس َها أَ ْن تُ ْف ِط َر َولِ ْل ُم ْر ِض ِع الَّ ِتى َت َخ ُ‬
‫اف َع َلى َولَ ِد َها‪.‬‬

‫‪١١٥‬‬
İBADET

İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


425.

buyurmuştur: “...Gücünün yettiği bir şeyi adayan, onu yerine getirsin!”


(İM2128 İbn Mâce, Keffâret, 17)

426. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Adak, Allah’ın takdir etmediği bir şeyi insana
yaklaştırmaz. Ancak nezr(ettiği husus) kadere uygun düşer (ve gerçek-
leşir) de böylece cimrinin elinden istemediği hâlde malı çıkarılır.”
(M4243 Müslim, Nezr, 7)

ÖZÜRLÜLÜK ve İBADETLER
GÜCÜ NİSPETİNDE SORUMLU OLMAK

İmrân b. Husayn (ra) diyor ki: “Basur hastalığım vardı. Bu se-


427.

beple Hz. Peygamber’e (sav) gelerek nasıl namaz kılacağımı sordum.


Hz. Peygamber şu cevabı verdi: “Namazı ayakta kıl, buna gücün yet-
mezse oturarak kıl, buna da gücün yetmezse yan üstü yatarak kıl.”
(B1117 Buhârî, Taksîru’s-salât, 19)

428.Câbir b. Abdullah (ra) anlatıyor: Bir yolculuk esnasında Resû-


lullah (sav), insanların etrafına toplanarak gölgelendirdikleri bir adam
gördü ve “Neyi var?” diye sordu. Etrafındakiler, “O, oruçlu.” deyince
Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “(Zorlanmanız yahut zarar görmeniz
hâlinde) yolculukta oruç tutmanız iyilik (fazilet) değildir.”
(M2612 Müslim, Sıyâm, 92)

Enes b. Mâlik diyor ki, “Resûlullah (sav) kendisine zarar gelme-


429.

sinden korkan hâmile kadın ile çocuğunun zarar görmesinden endişe


eden emzikli kadın için Ramazan orucunu tutmama ruhsatı vermiştir.”
(İM1668 İbn Mâce, Sıyâm, 12)

115
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٤٣٠‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه ُي ِح ُّب أَ ْن تُ ْؤ َتى‬
‫ُر َخ ُص ُه‪َ ،‬ك َما َي ْك َر ُه أَ ْن تُ ْؤ َتى َم ْع ِص َي ُت ُه‪“.‬‬

‫وسى َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬إِ َذا َب َع َث أَ َحدًا ِم ْن أَ ْص َحابِ ِه‬ ‫‪َ -٤٣١‬ع ْن أَبِى ُم َ‬
‫ِفى َب ْع ِ‬
‫ض أَ ْم ِر ِه َقا َل‪َ ” :‬بشِّ ُروا َولا َ تُ َنف ُِّروا‪َ ،‬و َي ِّس ُروا َولا َ تُ َع ِّس ُروا‪“.‬‬

‫‪YOLCULUKTA İBADET‬‬
‫‪YOLCUYA TANINAN KOLAYLIKLAR‬‬

‫‪َ -٤٣٢‬ع ْن ُخ َز ْي َم َة ْبنِ ثَابِ ٍت َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ َم ْس ُح َع َلى الْ ُخ َّف ْينِ لِ ْل ُم َس ِاف ِر‬
‫ثَلا َ َث ُة أَ َّيا ٍم َولِ ْل ُم ِقي ِم َي ْو ٌم َولَ ْي َل ٌة‪“.‬‬

‫س َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْج َم ُع َب ْي َن َصلا َ ِة ال ُّظ ْه ِر‬ ‫‪َ -٤٣٣‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َوالْ َع ْص ِر إِ َذا كَا َن َع َلى َظ ْه ِر َس ْيرٍ‪َ ،‬و َي ْج َم ُع َب ْي َن الْ َم ْغر ِِب َوالْ ِعشَ ا ِء‪.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪ :‬كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪ s‬إِ َذا ا ْر َت َح َل َق ْب َل أَ ْن َتزِي َغ الشَّ ْم ُ‬
‫س‬ ‫‪َ -٤٣٤‬ع ْن َٔانَ ِ‬
‫أَخَّ َر ال ُّظ ْه َر إِلَى َو ْق ِت الْ َع ْصرِ‪ ،‬ثُ َّم َي ْج َم ُع َب ْي َن ُه َما‪َ ،‬وإِ َذا َزا َغ ْت َصلَّى ال ُّظ ْه َر ثُ َّم َر ِك َب‪.‬‬

‫‪١١٦‬‬
İBADET

430. İbn Ömer’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Allah, yasaklarının işlenmesinden nasıl hoşlanmazsa, (ta-
nıdığı) ruhsatların uygulanmasından da o kadar hoşnut olur.”
(HM5866 İbn Hanbel, II, 108)

431.Ebû Musa’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) ashâ-


bından birini bir iş için gönderdiğinde şöyle derdi: “Müjdeleyin nefret
ettirmeyin; kolaylaştırın zorlaştırmayın.”
(M4525 Müslim, Cihâd ve siyer, 6)

YOLCULUKTA İBADET
YOLCUYA TANINAN KOLAYLIKLAR

432.Huzeyme b. Sâbit’in rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Mestler üzerine mesh süresi, yolcu için üç gün üç
gece, mukim içinse bir gün bir gecedir.”
(D157 Ebû Dâvûd, Tahâret, 60)

433. İbn Abbâs (ra) şöyle demiştir: “Resûlullah yolculukta öğle ile

ikindi namazlarını cem eder (tek vakitte birleştirerek peş peşe kılar), ay-
nı şekilde akşam ile yatsı namazlarını da cem ederdi.”
(B1107 Buhârî, Taksîru’s-salât, 13)

434. Enes b. Mâlik şöyle demiştir: “Hz. Peygamber (sav), öğle vakti
girmeden sefere çıkacağı zaman öğle namazını ikindi vaktine kadar erte-
ler, sonra iki namazı beraber kılardı. Öğle vaktinden sonra yola çıktığın-
da ise namazını kılar yola öyle çıkardı.”
(B1111 Buhârî, Taksîru’s-salât,15)

116
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٤٣٥‬عنِ ا ْبنِ َع َّباسٍ‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬خ َر َج ِم ْن َم َّك َة إِلَى الْ َم ِدي َن ِة لا َ َي َخ ُ‬
‫اف‬
‫إِلا َّ َر َّب الْ َعالَ ِم َ‬
‫ين ُي َصلِّى َر ْك َع َت ْينِ ‪.‬‬

‫الص ْو ِم ِفي‬
‫‪َ -٤٣٦‬ع ْن َح ْم َز َة ﴿ ْبنِ َع ْمرٍو﴾ َقا َل‪َ :‬سأَلْ ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬عنِ َّ‬
‫الس َف ِر َقا َل‪” :‬إِ ْن ِشئ َْت أن َت ُصو َم َف ُص ْم َوإِ ْن ِشئ َْت أن تُ ْف ِط َر َفأَ ْف ِط ْر‪“.‬‬
‫َّ‬

‫‪A ZİMET ve RUHSAT‬‬


‫‪ASLÎ HÜKÜMLER ve ARIZÎ DURUMLAR‬‬

‫س ِم َن الْ ِب ِّر‬
‫‪ -٤٣٧‬أَخْ َب َرنِى َجابِ ُر ْب ُن َع ْب ِد اللَّ ِه‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ ...s‬قال‪” :‬إِنَّ ُه لَ ْي َ‬
‫أَ ْن َت ُصو ُموا ِفى َّ‬
‫الس َف ِر َو َع َل ْي ُك ْم بِ ُرخْ َص ِة اللَّ ِه الَّ ِتى َرخَّ َ‬
‫ص لَ ُك ْم َفا ْق َبلُو َها‪“.‬‬

‫‪َ -٤٣٨‬ع ْن َح ْم َز َة ْبنِ َع ْمرٍو ا ْلا َٔ ْس َل ِم ِّي ‪ d‬أَنَّ ُه َقا َل‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! أَ ِج ُد بِى قُ َّو ًة‬
‫اح؟ َفقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ ” :s‬ه َي ُرخْ َص ٌة ِم َن‬ ‫الص َيا ِم ِفى َّ‬
‫الس َفرِ‪َ ،‬ف َه ْل َع َل َّي ُج َن ٌ‬ ‫َع َلى ِّ‬
‫اح َع َل ْي ِه‪“.‬‬
‫اللَّ ِه‪َ ،‬ف َم ْن أَ َخ َذ بِ َها َف َح َس ٌن‪َ ،‬و َم ْن أَ َح َّب أَ ْن َي ُصو َم َفلا َ ُج َن َ‬

‫‪َ -٤٣٩‬قا َل ا ْب ُن َع َّباسٍ‪َ :‬قا َل لِى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ “...:s‬وإِ َّياكُ ْم َوالْ ُغلُ َّو ِفى ال ِّدينِ‬
‫َف ِٕانَّ َما أَ ْه َلكَ َم ْن كَا َن َق ْب َل ُك ُم الْ ُغلُ ُّو ِفى ال ِّدينِ ‪“.‬‬

‫‪١١٧‬‬
İBADET

İbn Abbâs’tan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav), Mekke’den


435.

Medine’ye yola çıktı ve âlemlerin Rabbi olan Allah’tan başka hiçbir şey-
den korkusu olmadığı hâlde namazlarını ikişer rekât olarak kıldı.
(N1436 Nesâî, Taksîru’s-salât, 1)

436.Hamza (b. Amr) anlatıyor: “Allah’ın Resûlü’ne (sav) yolculukta


oruç meselesini sordum. O da, “Tutmak istersen tut, tutmak istemezsen
tutma.” buyurdu.
(N2298 Nesâî, Sıyâm, 56)

A ZİMET ve RUHSAT
ASLÎ HÜKÜMLER ve ARIZÎ DURUMLAR

437. Câbir b. Abdullah’ın rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle

buyurmuştur: “(Zorlanmanız yahut zarar görmeniz hâlinde) yolculuk-


ta oruç tutmanız, fazilet değildir. Allah’ın size tanıdığı ruhsatı kullanın
ve onu kabul edin.”
(N2260 Nesâî, Sıyâm, 47)

438. Hamza b. Amr el-Eslemî (ra), “Ey Allah’ın Resûlü! Yolculukta iken

oruç tutabilecek gücü kendimde bulabiliyorum. Böyle yapmamda bir sa-


kınca var mı?” diye sordu. Bunun üzerine Resûlullah (sav), “Bu, Allah’ın
verdiği bir ruhsattır. Kim bunu alıp uygularsa güzel olur. Ama kim de
oruç tutmak isterse bunu yapmasında bir sakınca yoktur.” buyurdu.
(M2629 Müslim, Sıyâm, 107)

439. İbn Abbâs anlatıyor: “Resûlullah (sav) bana şöyle dedi: ‘...Din-
de aşırılıktan sakının. Muhakkak ki sizden öncekileri dinde aşırılığa git-
mek helâk etmiştir.’”
(N3059 Nesâî, Menâsikü’l-hac, 217)

117
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٤٤٠‬ع ْن َعائِشَ َة َز ْو ِج ال َّن ِب ِّي ‪ s‬أَن ََّها َقالَ ْت‪َ :‬ما ُخ ِّي َر َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ب ْي َن أَ ْم َر ْينِ‬
‫س ِم ْن ُه‪...‬‬
‫إِلا َّ أَ َخ َذ أَ ْي َس َر ُه َما َما لَ ْم َي ُك ْن إِ ْث ًما‪َ ،‬ف ِٕا ْن كَا َن إِ ْث ًما كَا َن أَ ْب َع َد ال َّنا ِ‬

‫‪َ -٤٤١‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه ُي ِح ُّب أَ ْن تُ ْؤ َتى ُر َخ ُص ُه‬
‫َك َما َي ْك َر ُه أَ ْن تُ ْؤ َتى َم ْع ِص َي ُت ُه‪“.‬‬

‫‪İBADETTE İTİDAL‬‬
‫‪AŞIRILIKTAN UZAK, ÖLÇÜLÜ KULLUK‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” ... :s‬يا أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫اس! إِ َّياكُ ْم‬ ‫‪َ -٤٤٢‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َوالْ ُغلُ َّو ِفى ال ِّدينِ ‪َ ،‬ف ِٕانَّ َما أَ ْه َلكَ َم ْن كَا َن َق ْب َل ُك ُم الْ ُغلُ ُّو ِفى ال ِّدينِ ‪“.‬‬

‫ِّين ُي ْس ٌر‪َ ،‬ولَ ْن ُيشَ ا َّد الد َ‬


‫ِّين ﴿‬ ‫‪َ -٤٤٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪ :‬إِ َّن الد َ‬
‫أَ َحدٌ﴾ إِلا َّ َغ َل َب ُه‪َ ،‬ف َس ِّد ُدوا َو َقا ِر ُبوا َوأَ ْب ِش ُروا‪“...‬‬

‫َقا َل‪َ ...” :‬ع َل ْي ُك ْم بِ َما تُ ِطيقُونَ‪َ ،‬ف َواللَّ ِه لا َ‬ ‫‪...s‬‬ ‫‪َ -٤٤٤‬ع ْن َعائِشَ َة َٔا َّن ال َّن ِب َّي‬
‫َي َم ُّل اللَّ ُه َح َّتى َت َملُّوا‪“...‬‬

‫‪١١٨‬‬
İBADET

440.Peygamber Efendimizin eşi Hz. Âişe anlatıyor: “Resûlullah (sav)


kendisine iki iş arasında seçim hakkı tanındığında günah olmadığı sü-
rece kolay olanını seçerdi. Şayet (kolay olan iş) günah ise ondan insan-
ların en uzak duranı o olurdu...”
(M6045 Müslim, Fedâil, 77)

441. İbn Ömer’den nakledildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle bu-
yurmuştur: “Allah, yasakladıklarının yapılmasından nasıl hoşlanmıyor-
sa, tanıdığı ruhsatların kullanılmasından da öylece hoşnut olur.”
(HM5866 İbn Hanbel, II, 108)

İBADETTE İTİDAL
AŞIRILIKTAN UZAK, ÖLÇÜLÜ KULLUK

442. İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “...Ey insanlar! Dinde aşırılıktan sakının. Çünkü sizden önce-
kileri dinde aşırılık helâk etti.”
(İM3029 İbn Mâce, Menâsik, 63; N3059 Nesâî, Menâsikü’l-hac, 217)

443. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle

buyurmuştur: “Din kolaydır. Bir kişi takatinin üstünde ibadete kalkışır-


sa din karşısında âciz kalır. Bunun için aşırıya kaçmayınız, dosdoğru yolu
tutunuz ve (salih amellerden alacağınız mükâfattan ötürü) sevininiz...”
(B39 Buhârî, Îmân, 29)

444.Hz. Âişe’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “...Güç yetirebileceğiniz işleri yapın. Vallahi siz bıkarsınız
da Allah bıkmaz!...”
(B43 Buhârî, Îmân, 32; M1834 Müslim, Müsâfirîn, 221)

118
‫‪İBADET‬‬

‫‪َ -٤٤٥‬ع ْن َعائِشَ َة ‪ g‬أَن ََّها َقالَ ْت‪ُ :‬س ِئ َل ال َّن ِب ُّي ‪ :s‬أَ ُّي ا ْلا َٔ ْع َم ِال أَ َح ُّب إِلَى‬
‫اللَّ ِه؟ َقا َل‪” :‬أَ ْد َو ُم َها َوإِ ْن َق َّل‪َ “.‬و َقا َل‪” :‬ا ْك َلفُوا ِم َن ا ْلا َٔ ْع َم ِال َما تُ ِطيقُونَ‪“.‬‬

‫‪َ -٤٤٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪” :s‬إِ َّن لِ ُك ِّل شَ ْي ٍء ِش َّر ًة َولِ ُك ِّل ِش َّر ٍة َف ْت َرةً‪َ ،‬ف ِٕا ْن‬
‫كَا َن َص ِ‬
‫اح ُب َها َس َّد َد َو َقا َر َب َفا ْر ُجو ُه َوإِ ْن أُ ِش َير إِلَ ْي ِه بِا ْلا َٔ َصابِ ِع َفلا َ َت ُعدُّو ُه‪“.‬‬

‫‪١١٩‬‬
İBADET

445.Hz. Âişe (ra) anlatıyor: “Peygamber’e (sav), ‘Allah’ın en çok sevdi-


ği amel hangisidir?’ diye soruldu. O da, ‘Az da olsa devamlı olanıdır.’ bu-
yurdu ve devamında şöyle dedi: ‘Gücünüz yettiği kadar amel üstlenin.’
(B6465 Buhârî, Rikâk, 18; M1828 Müslim, Müsâfirîn, 216)

446. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Her şeyin bir coşkunluğu olduğu gibi her coşkun-
luğun da bir durgunluğu vardır. Şayet bu iki hâli yaşayan kimse itidalli
olup orta yolu takip edebilirse onun (kurtuluşa ereceğini) umarım. Fa-
kat (bunları samimiyetten uzak yapıp da) parmakla gösterilecek hâle
gelirse, onu (salih kimselerden) saymayın!”
(T2453 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 21)

119
١٢٠
V. BÖ L ÜM

AHLÂK

120
‫‪GÜZEL AHLÂK‬‬
‫‪İSLÂM’IN ÖZÜ‬‬

‫‪َ -٤٤٧‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِنَّ َما ُب ِع ْث ُت لِا ُٔ َت ِّم َم َصالِ َح‬
‫ا ْلأَخْ ل ِ‬
‫َاق‪“.‬‬

‫الصلا َ ِة‬
‫ول اللَّ ِه ‪ ،s‬أَنَّ ُه كَا َن إِ َذا َقا َم إِلَى َّ‬‫‪َ -٤٤٨‬ع ْن َع ِل ِّي ْبنِ أَبِى َطالِ ٍب َع ْن َر ُس ِ‬
‫َقا َل‪َ ...” :‬وا ْه ِدنِى لِا َٔ ْح َسنِ الأَخْ لا َ ِق‪ ،‬لا َ َي ْه ِدى لِا َٔ ْح َس ِن َها إِلا َّ أَنْ َت‪َ ،‬و ْ‬
‫اصرِفْ َع ِّنى‬
‫ِف َع ِّنى َس ِّي َئ َها إِلا َّ أَنْ َت‪“...‬‬
‫َس ِّي َئ َها‪ ،‬لا َ َي ْصر ُ‬

‫‪َ -٤٤٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ْك َم ُل الْ ُمؤ ِْم ِن َ‬
‫ين إِي َمانًا‬
‫أَ ْح َس ُن ُه ْم ُخلُقًا‪“.‬‬

‫‪َ -٤٥٠‬ع ْن أَبِى َذ ٍّر َقا َل‪َ :‬قا َل لِى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬اتَّقِ اللَّ َه َح ْي ُث َما كُ ْن َت‪َ ،‬وأَ ْت ِب ِع‬
‫الس ِّي َئ َة الْ َح َس َن َة َت ْم ُح َها‪َ ،‬و َخالِقِ ال َّن َ‬
‫اس بِ ُخلُقٍ َح َسنٍ ‪“.‬‬ ‫َّ‬

‫وسى َع ْن أَبِي ِه‪َ ،‬ع ْن َج ِّد ِه أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما‬
‫وب ْب ُن ُم َ‬ ‫‪َ -٤٥١‬ح َّد َث َنا أَ ُّي ُ‬
‫ن ََح َل َوالِ ٌد َولَدًا ِم ْن ن َْحلٍ أَ ْف َض َل ِم ْن أَ َد ٍب َح َسنٍ ‪“.‬‬

‫‪١٢١‬‬
GÜZEL AHLÂK
İSLÂM’IN ÖZÜ

Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


447.

yurmuştur: “Ben, (başka değil, sadece) (iyi), güzel ahlâkı tamamlamak


(uygulamak) için gönderildim.”
(HM8939 İbn Hanbel, II, 381)

448. Ali b. Ebû Tâlib’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) na-

maza kalktığında şöyle dua ederdi: “...(Allah’ım!) Beni güzel ahlâka eriş-
tir. Senden başka güzel ahlâka eriştirecek yoktur. Kötü ahlâkı benden
uzaklaştır. Senden başka kötü ahlâkı benden uzaklaştıracak yoktur!..”
(M1812 Müslim, Müsâfirîn, 201)

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


449.

le buyurmuştur: “Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, ahlâk


bakımından en güzel olanıdır.”
(D4682 Ebû Dâvûd, Sünnet, 15)

450.Ebû Zerr’in rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) ona şöyle bu-
yurmuştur: “Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincin-
de ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da
güzel ahlâka uygun biçimde davran!”
(T1987 Tirmizî, Birr, 55)

451.Eyyûb b. Musa’nın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine


göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir baba, evlâdına güzel
terbiyeden daha üstün bir hediye vermemiştir.”
(T1952 Tirmizî, Birr, 33),

121
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪NİYET ve DAVRANIŞ‬‬
‫‪AMELLER NİYETLERE GÖREDİR‬‬

‫اب َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِنَّ َما الا َٔ ْع َما ُل بِال ِّن َّي ِة‪،‬‬ ‫‪َ -٤٥٢‬ع ْن ُع َم َر ْبنِ الْ َخ َّط ِ‬
‫َوإِنَّ َما ِلا ْمر ٍِئ َما َن َوى‪َ ،‬ف َم ْن كَان َْت ِه ْج َر ُت ُه إِلَى اللَّ ِه َو َر ُسولِ ِه‪َ ،‬ف ِه ْج َر ُت ُه إِلَى اللَّ ِه َو َر ُسولِ ِه‪،‬‬
‫َو َم ْن كَان َْت ِه ْج َرتُ ُه لِ ُدنْ َيا ُي ِص ُيب َها أَ ِو ا ْم َرأَ ٍة َي َت َز َّو ُج َها‪َ ،‬ف ِه ْج َرتُ ُه إِلَى َما َه َ‬
‫اج َر إِلَ ْي ِه‪“.‬‬

‫‪َ -٤٥٣‬ع ْن أَبِى أُ َما َم َة الْ َبا ِه ِل ِّي َقا َل‪َ :‬ج َاء َر ُج ٌل إِلَى ال َّن ِب ِّي ‪ ...s‬ثُ َّم َقا َل‪” :‬إ َِّن‬
‫اللَّ َه لا َ َي ْق َب ُل ِم َن الْ َع َملِ إِلا َّ َما كَا َن لَ ُه َخالِ ًصا َوا ْب ُت ِغ َي بِ ِه َو ْج ُه ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٤٥٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه لا َ َي ْن ُظ ُر إِلَى ُص َو ِركُ ْم‬
‫َوأَ ْم َوالِ ُك ْم‪َ ،‬ولَ ِك ْن َي ْن ُظ ُر إِلَى قُلُوبِ ُك ْم َوأَ ْع َمالِ ُك ْم‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬قا َل اللَّ ُه َع َّز َو َج َّل‪ :‬إِ َذا َه َّم َع ْب ِدى‬ ‫‪َ -٤٥٥‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة َع ْن َر ُس ِ‬
‫ات إِلَى َس ْب ِع ِمائَ ِة‬ ‫بِ َح َس َن ٍة َولَ ْم َي ْع َم ْل َها َك َت ْب ُت َها لَ ُه َح َس َن ًة‪َ ،‬ف ِٕا ْن َع ِم َل َها َك َت ْب ُت َها َعشْ َر َح َس َن ٍ‬
‫ِض ْع ٍف‪َ ،‬وإِ َذا َه َّم بِ َس ِّي َئ ٍة َولَ ْم َي ْع َم ْل َها لَ ْم أَ ْك ُت ْب َها َع َل ْي ِه‪َ ،‬ف ِٕا ْن َع ِم َل َها َك َت ْب ُت َها َس ِّي َئ ًة َو ِاح َدةً‪“.‬‬

‫‪١٢٢‬‬
AHLÂK

NİYET ve DAVRANIŞ
AMELLER NİYETLERE GÖREDİR

452. Ömer b. Hattâb’ın (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Ameller niyete göredir. Herkes sadece niyetinin kar-
şılığını alır. Kim Allah ve Resûlü için hicret ederse, hicreti Allah ve
Resûlü’nedir. Kim de erişeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadın-
dan dolayı hicret ederse, onun hicreti de hicretine sebep olan şeyedir.”
(M4927 Müslim, İmâre, 155; B1 Buhârî, Bedü’l’vahy, 1)

453.Ebû Ümâme el-Bâhilî’nin naklettiğine göre, bir adam Hz. Pey-


gamber’e (sav) geldi (ve bazı sorular sordu)... Sonra Resûlullah (sav)
şöyle buyurdu: “Allah sadece samimi bir şekilde ve kendi rızası gözeti-
lerek yapılan amelleri kabul eder.”
(N3142 Nesâî, Cihâd, 24)

454.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Allah sizin dış görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz, bi-
lakis kalplerinize ve amellerinize bakar.”
(M6543 Müslim, Birr, 34)

455.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “İzzet ve celâl sahibi Allah şöyle buyurdu: ‘Kulum iyi bir iş yap-
maya niyet eder de yapmazsa ona bir iyilik (sevabı) yazarım. Ama onu
yaparsa on kattan yedi yüz kata kadar iyilik (sevabı) yazarım. Eğer (ku-
lum) bir kötülük yapmaya niyet eder de yapmazsa onu (bir günah ola-
rak) yazmam. Fakat onu yaparsa ona bir kötülük (günahı) yazarım.’”
(M335 Müslim, Îmân, 204; B6491 Buhârî, Rikâk, 31)

122
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪S ALİH AMEL‬‬


‫‪İYİ İŞ, DOĞRU DAVRANIŞ‬‬

‫‪َ -٤٥٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه لا َ َي ْن ُظ ُر إِلَى ُص َو ِركُ ْم‬
‫َوأَ ْم َوالِ ُك ْم‪َ ،‬ولَ ِك ْن َي ْن ُظ ُر إِلَى قُلُوبِ ُك ْم َوأَ ْع َمالِ ُك ْم‪“.‬‬

‫َس ْب َن َمالِ ٍك َيقُو ُل َقا َل‬ ‫‪َ -٤٥٧‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ أَبِى َب ْك ٍر َقا َل َس ِم ْع ُت أَن َ‬
‫َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” s‬ي ْت َب ُع الْ َم ِّي َت ثَلا َ َث ٌة َف َي ْر ِج ُع ا ْث َن ِان َو َي ْبقَى َو ِاح ٌد َي ْت َب ُع ُه أَ ْهلُ ُه َو َمالُ ُه‬
‫َو َع َملُ ُه َف َي ْر ِج ُع أَ ْهلُ ُه َو َمالُ ُه َو َي ْبقَى َع َملُ ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٤٥٨‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُب ْسرٍ‪ :‬أَ َّن أَ ْع َرابِ ًّيا َقا َل‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! َم ْن َخ ْي ُر ال َّناسِ؟‬
‫َقا َل‪َ ” :‬م ْن َطا َل ُع ُم ُر ُه َو َح ُس َن َع َملُ ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٤٥٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬با ِد ُروا بِالا َٔ ْع َم ِال ِف َت ًنا َك ِق َط ِع‬
‫اللَّ ْيلِ الْ ُم ْظ ِل ِم‪ُ ،‬ي ْص ِب ُح ال َّر ُج ُل ُمؤ ِْم ًنا َو ُي ْم ِسى ك َِاف ًرا‪ ،‬أَ ْو ُي ْم ِسى ُمؤ ِْم ًنا َو ُي ْص ِب ُح ك َِاف ًرا‪،‬‬
‫ض ِم َن ال ُّدنْ َيا‪“.‬‬ ‫َي ِبي ُع ِدي َن ُه بِ َع َر ٍ‬

‫‪َ -٤٦٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬قا َل اللَّ ُه ﴿ َع َّز َو َج َّل﴾‪ :‬أَ ْع َد ْد ُت لِ ِع َبا ِد َي‬
‫ين َما لا َ َع ْي ٌن َرأَ ْت‪َ ،‬ولا َ أُ ُذ ٌن َس ِم َع ْت‪َ ،‬ولا َ َخ َط َر َع َلى َق ْل ِب َبشَ رٍ‪“.‬‬ ‫الصالِ ِح َ‬
‫َّ‬

‫‪١٢٣‬‬
AHLÂK

S ALİH AMEL
İYİ İŞ, DOĞRU DAVRANIŞ

456.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak
kalplerinize ve amellerinize bakar.”
(M6543 Müslim, Birr, 34)

457.Abdullah b. Ebû Bekir anlatıyor: Enes b. Mâlik’ten işittiğime gö-


re, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Üç şey öleni (mezara kadar) ta-
kip eder; ikisi geri döner, biri kalır. Ailesi, malı ve ameli onu takip eder.
Ailesi ve malı geri döner, ameli kalır.”
(M7424 Müslim, Zühd, 5)

458.Abdullah b. Büsr’den nakledildiğine göre, bir bedevî, “Ey Allah’


ın Resûlü! En hayırlı insan kimdir?” dedi. Resûlullah (sav) şöyle buyur-
du: “Ömrü uzun ve ameli güzel olan kimsedir.”
(T2329 Tirmizî, Zühd, 21)

459.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Gecenin zifiri karanlıklarına benzeyen fitneler ortaya çık-
madan (salih) ameller yapmakta acele edin! Zira o zaman kişi mümin
olarak sabaha çıkacak, kâfir olarak akşamlayacak yahut mümin olarak
akşamlayacak, kâfir olarak sabaha çıkacak; dünyevî çıkarlar karşılığın-
da dinini satacaktır.”
(M313 Müslim, Îmân, 186)

460. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-

le buyurmuştur: “(Yüce) Allah şöyle buyurdu: ‘Salih kullarım için hiçbir


gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiç kimsenin aklına gel-
meyen şeyler hazırladım.’”
(M7132 Müslim, Cennet, 2)

123
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪SEVAP ve GÜNAH‬‬
‫‪AMELLERİN KARŞILIĞI‬‬

‫‪َ -٤٦١‬ع ْن َوابِ َص َة ْبنِ َم ْع َب ٍد ا ْلا َٔ َس ِد ِّي أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل لِ َوابِ َص َة‪” ... :‬الْ ِب ُّر‬
‫س َو َت َر َّد َد ِفى‬
‫س َوا ْط َمأَ َّن إِلَ ْي ِه الْ َق ْل ُب‪َ ،‬وا ْل ِٕا ْث ُم َما َحا َك ِفى ال َّن ْف ِ‬‫َما ا ْط َمأَن َّْت إِلَ ْي ِه ال َّن ْف ُ‬
‫اس َوأَ ْف َت ْو َك‪“.‬‬ ‫الص ْد ِر َوإِ ْن أَ ْف َتا َك ال َّن ُ‬‫َّ‬

‫‪َ -٤٦٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا أَ ْح َس َن أَ َح ُدك ُْم إ ِْسلا َ َم ُه‪،‬‬
‫َف ُك ُّل َح َس َن ٍة َي ْع َملُ َها تُ ْك َت ُب لَ ُه بِ َعشْ ِر أَ ْم َثالِ َها إِلَى َس ْب ِع ِمائَ ِة ِض ْع ٍف‪َ ،‬وكُ ُّل َس ِّي َئ ٍة َي ْع َملُ َها‬
‫تُ ْك َت ُب لَه بِ ِم ْث ِل َها‪“.‬‬

‫‪َ -٤٦٣‬عنِ الْ ُم ْن ِذ ِر ْبنِ َجرِي ٍر َع ْن َٔابِي ِه َقا َل‪َ ...:‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” s‬م ْن َس َّن‬
‫ُص ِم ْن‬ ‫ِفى ا ْل ِٕا ْسلا َ ِم ُس َّن ًة َح َس َن ًة َف َل ُه أَ ْج ُر َها َوأَ ْج ُر َم ْن َع ِم َل بِ َها َب ْع َد ُه ِم ْن َغ ْي ِر أَ ْن َي ْنق َ‬
‫أُ ُجو ِر ِه ْم شَ ْي ٌء َو َم ْن َس َّن ِفى ا ْل ِٕا ْسلا َ ِم ُس َّن ًة َس ِّي َئ ًة كَا َن َع َل ْي ِه ِو ْز ُر َها َو ِو ْز ُر َم ْن َع ِم َل بِ َها‬
‫ُص ِم ْن أَ ْو َزا ِر ِه ْم شَ ْي ٌء‪“.‬‬ ‫ِم ْن َب ْع ِد ِه ِم ْن َغ ْي ِر أَ ْن َي ْنق َ‬

‫‪َ -٤٦٤‬ع ْن أَبِى َذ ٍّر َقا َل‪َ :‬قا َل لِى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬اتَّقِ اللَّ َه َح ْي ُث َما ك ُْن َت َوأَ ْت ِب ِع‬
‫الس ِّي َئ َة الْ َح َس َن َة َت ْم ُح َها َو َخالِقِ ال َّن َ‬
‫اس بِ ُخلُقٍ َح َسنٍ ‪“.‬‬ ‫َّ‬

‫‪١٢٤‬‬
AHLÂK

SEVAP ve GÜNAH
AMELLERİN KARŞILIĞI

461. Esed kabilesine mensup Vâbisa b. Ma’bed, Resûlullah’ın (sav)


kendisine şöyle dediğini nakletmiştir: “... İyilik, gönlü huzura kavuşturan
ve içe sinen şeydir; kötülük ise, insanlar sana fetva verseler (onaylasalar)
bile, gönlü(nü) huzursuz eden ve iç(in)de bir kuşku bırakan şeydir.”
(DM2561 Dârimî, Büyû’, 2)

462. Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-
yurmuştur: “Biriniz İslâm’ı güzelce yaşadığında, yapacağı her bir iyiliğe
karşılık on mislinden yedi yüz katına kadar (sevap) yazılır; yapacağı her
bir kötülüğe ise ancak bir misli (günah) yazılır.”
(B42 Buhârî, Îmân, 31)

463. Münzir b. Cerîr’in, babası (Cerîr b. Abdullah) yoluyla naklettiğine


göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim İslâm’da güzel bir davra-
nışa öncülük ederse hem (kendi yaptığının) sevabını, hem de kendisinden
sonra o işi yapanların sevaplarını alır. Üstelik onların sevaplarından da bir
şey eksilmez. Kim de İslâm’da kötü bir davranışa ön ayak olursa, hem ken-
di günahını, hem de kendisinden sonra onu yapanların günahını alır. Yine
onların günahından da bir şey eksilmez.”
(M2351 Müslim, Zekât, 69)

464.Ebû Zer diyor ki: “Allah Resûlü (sav) bana şöyle dedi: ‘Nerede
olursan ol, Allah’a karşı gelmekten sakın. Bir kötülüğün arkasından he-
men iyilik yap ki onu yok etsin. Bir de insanlara güzel ahlâkla davran!’”
(T1987 Tirmizî, Birr, 55)

124
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪K ALP‬‬
‫‪BEDEN ÜLKESİNİN SULTANI‬‬

‫‪َ -٤٦٥‬ع ْن َع ِام ٍر َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال ُّن ْع َما َن ْب َن َب ِشي ٍر َيقُو ُل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه‬
‫‪َ s‬يقُو ُل‪...” :‬أَلا َ َوإِ َّن ِفى الْ َج َس ِد ُمضْ َغ ًة إِ َذا َص َل َح ْت َص َل َح الْ َج َس ُد كُلُّ ُه‪َ ،‬وإِ َذا‬
‫َف َسد َْت َف َس َد الْ َج َس ُد كُلُّ ُه‪ ،‬أَلا َ َو ِه َي الْ َق ْل ُب‪“.‬‬

‫ين! َما كَا َن‬ ‫‪َ -٤٦٦‬ح َّد َث ِنى شَ ْهر ْبن َح ْوشَ ٍب َقا َل‪ :‬قُ ْل ُت لِا ُٔ ِّم َس َل َم َة‪َ :‬يا أُ َّم الْ ُمؤ ِْم ِن َ‬
‫ول اللَّ ِه ‪ s‬إِ َذا كَا َن ِع ْند َِك؟ َقالَ ْت‪ :‬كَا َن أَ ْك َث ُر ُد َعائِ ِه‪َ ” :‬يا ُم َقلِّ َب‬ ‫أَ ْك َث ُر ُد َعا ِء َر ُس ِ‬
‫وب! َث ِّب ْت َق ْل ِبى َع َلى ِدي ِنكَ ‪َ “.‬قالَ ْت‪َ :‬ف ُق ْل ُت‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! َما أَ ْك َث ُر ُد َعائِكَ‬ ‫الْ ُقلُ ِ‬
‫س آ َد ِم ٌّي إِلا َّ‬ ‫وب! َث ِّب ْت َق ْل ِبى َع َلى ِدي ِنكَ ؟ َقا َل‪َ ” :‬يا أُ َّم َس َل َم َة! إِنَّ ُه لَ ْي َ‬ ‫َيا ُم َقلِّ َب الْ ُقلُ ِ‬
‫َو َق ْل ُب ُه َب ْي َن أُ ْص ُب َع ْينِ ِم ْن أَ َصابِ ِع اللَّ ِه َف َم ْن شَ َاء أَ َقا َم َو َم ْن شَ َاء أَ َزا َغ‪“.‬‬

‫‪َ -٤٦٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه لا َ َي ْن ُظ ُر إِلَى ُص َو ِركُ ْم‬
‫َوأَ ْم َوالِ ُك ْم‪َ ،‬ولَ ِك ْن َي ْن ُظ ُر إِلَى قُلُوبِ ُك ْم َوأَ ْع َمالِ ُك ْم‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن الْ َع ْب َد إِ َذا أَخْ َطأَ َخ ِطي َئ ًة نُ ِك َت ْت‬ ‫‪َ -٤٦٨‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َرةَ‪َ ،‬ع ْن َر ُس ِ‬
‫اب ُس ِق َل َق ْل ُبه ُ‪َ ،‬وإِ ْن َعا َد زِي َد ِف َيها َح َّتى‬ ‫ِفى َق ْل ِب ِه نُ ْك َت ٌة َس ْو َد ُاء َف ِٕا َذا ُه َو نَ َز َع َو ْاس َت ْغف ََر َو َت َ‬
‫َت ْعلُ َو َق ْل َب ُه َو ُه َو ال َّرا ُن الَّ ِذى َذك ََر اللَّ ُه ]كَلا َّ َب ْل َرا َن َع َلى قُلُوبِ ِه ْم َما كَانُوا َي ْك ِس ُبونَ[‪“.‬‬

‫‪١٢٥‬‬
AHLÂK

K ALP
BEDEN ÜLKESİNİN SULTANI

465. Âmir’in en-Nu’mân b. Beşîr’den işittiğine göre, Allah Resûlü


(sav) şöyle buyurmuştur: “...Bilin ki! Vücutta öyle bir et parçası vardır
ki o, iyi (doğru ve düzgün) olursa bütün vücut iyi (doğru ve düzgün)
olur; o bozulursa bütün vücut bozulur. Bilin ki! O, kalptir.”
(B52 Buhârî, Îmân, 39)

466. Şehr b. Havşeb anlatıyor: “Ümmü Seleme’ye; ‘Ey müminlerin


annesi! Allah Resûlü (sav) senin yanındayken en çok hangi duayı eder-
di?’ dedim. Ümmü Seleme, ‘Onun çoğunlukla ettiği dua şuydu: ‘Ey
kalpleri çeviren (Allah’ım)! Benim kalbimi dinin üzere sabit kıl.’ Ben
kendisine, ‘Ey Allah’ın Resûlü! ‘Ey kalpleri çeviren (Allah’ım)! Benim
kalbimi dinin üzere sabit kıl.’ diye neden çok dua ediyorsun?’ dedim.
Allah Resûlü şöyle buyurdu: “Ey Ümmü Seleme! Hiçbir insan yoktur ki
kalbi Allah’ın iki parmağı arasında olmasın. O, dilediği (kulunun kalbi-
ni) istikamet üzere kılar, dilediğini ise saptırır.”
(T3522 Tirmizî, Deavât, 89)

467. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Allah, suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalp-
lerinize ve amellerinize bakar.”
(M6543 Müslim, Birr, 34)

468. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle

buyurmuştur: “Kul bir günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta olu-
şur. Bundan vazgeçip tevbe ve istiğfar ettiği zaman kalbi parlatılır. Günaha
devam ederse siyah nokta artırılır ve sonunda tüm kalbini kaplar. Allah’ın,
(Kitabı’nda), ‘Hayır, hayır! Doğrusu onların kazanmakta oldukları kalple-
rini paslandırmıştır.’ (Mutaffifîn, 83/14) diye anlattığı pas işte budur.”
(T3334 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 83)

125
‫‪AHLÂK‬‬

‫ص َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل ‪” :s‬إِ َّن ِم ْن َق ْل ِب ا ْبنِ آ َد َم‪ ،‬بِ ُك ِّل‬ ‫‪َ -٤٦٩‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ الْ َعا ِ‬
‫َوا ٍد شُ ْع َب ًة‪َ .‬ف َمنِ ات ََّب َع َق ْل ُب ُه الشُّ َع َب كُلَّ َها‪ ،‬لَ ْم ُي َب ِال اللَّ ُه بِأَ ِّي َوا ٍد أَ ْه َل َك ُه‪َ .‬و َم ْن َت َوكَّ َل‬
‫َع َلى اللَّ ِه َكفَا ُه ال َّتشَ ُّع َب‪“.‬‬

‫‪SEVGİ‬‬
‫‪KİŞİ SEVDİĞİYLE BERABERDİR‬‬

‫‪َ -٤٧٠‬ع ْن أَبِى ال َّد ْر َدا ِء َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬كَا َن ِم ْن ُد َعا ِء َد ُاو َد َيقُو ُل‪:‬‬
‫اللَّ ُه َّم إِنِّى أَ ْسأَلُكَ ُح َّبكَ َو ُح َّب َم ْن ُي ِح ُّبكَ َوالْ َع َم َل الَّ ِذى ُي َبلِّ ُغ ِنى ُح َّبكَ ‪ ،‬اللَّ ُه َّم‬
‫ْاج َع ْل ُح َّبكَ أَ َح َّب إِلَ َّي ِم ْن نَ ْف ِسى َوأَ ْه ِلى َو ِم َن الْ َما ِء الْ َبا ِر ِد‪“.‬‬

‫‪َ -٤٧١‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َع ْن ال َّن ِب ِّي ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪” :‬الْ َم ْر ُء َم َع َم ْن أَ َح َّب‪“.‬‬

‫‪َ -٤٧٢‬ع ْن أَبِي َذ ٍّر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ْف َض ُل ا ْلا َٔ ْع َم ِال الْ ُح ُّب ِفي اللَّ ِه‬
‫ْض ِفي اللَّ ِه‪“.‬‬
‫َوالْ ُبغ ُ‬

‫‪١٢٦‬‬
AHLÂK

469.Amr b. Âs’tan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Âdemoğlunun kalbinden bütün (arzu) vadilerine (uzanan)
yollar vardır. Allah, kalbini bütün bu yollara açmış olan kişiyi bunların
hangisinde helâk ettiğini önemsemez, fakat kim Allah’a güvenirse Allah
onu (arzularının) keşmekeşliğinden kurtarır.”
(İM4166 İbn Mâce, Zühd, 14)

SEVGİ
KİŞİ SEVDİĞİYLE BERABERDİR

470.Ebu’d-Derdâ’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Dâvûd Peygamber şöyle dua ederdi: Allah’ım, senden se-
ni sevmeyi, seni seven kişiyi sevmeyi, senin sevgine ulaştıran ameli iste-
rim. Allah’ım, senin sevgini bana kendimden, ailemden ve soğuk sudan
daha sevimli eyle.”
(T3490 Tirmizî, Deavât, 72)

Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, Hz. Pey-


471.

gamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Kişi sevdiğiyle beraberdir.”


(B6168 Buhârî, Edeb, 96)

472.Ebû Zer’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek ve Allah için nef-
ret etmektir.”
(D4599 Ebû Dâvûd, Sünnet, 2)

126
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٤٧٣‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه َع َّز َو َج َّل َيقُو ُل‪ :‬أَ ْي َن‬
‫الْ ُم َت َحا ُّبو َن بِ َجلَالِي؟ الْ َي ْو َم أُ ِظلُّ ُه ْم ِفي ِظلِّي َي ْو َم َلا ِظ َّل إِ َّلا ِظلِّي‪“.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك‪ ،‬أَ َّن َر ُجلا ً كَا َن ِع ْن َد ال َّن ِب ِّي ‪َ ،s‬ف َم َّر بِ ِه َر ُج ٌل َفقَا َل‪:‬‬ ‫‪َ -٤٧٤‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫َيا َر ُسو َل اللَّ ِه! إِنِّى َلا ُٔ ِح ُّب َه َذا‪َ ،‬فقَا َل لَ ُه ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬أَ ْع َل ْم َت ُه؟“ َقا َل‪ :‬لا َ‪َ .‬قا َل‪:‬‬
‫”أَ ْع ِل ْم ُه‪َ “.‬قا َل‪َ :‬ف َل ِح َق ُه َفقَا َل‪ :‬إِنِّى أُ ِح ُّبكَ ِفى اللَّ ِه‪َ ،‬فقَا َل‪ :‬أَ َح َّبكَ الَّ ِذى أَ ْح َب ْب َت ِنى لَ ُه‪.‬‬

‫‪MERHAMET‬‬
‫‪VARLIĞIN İLÂHÎ MAYASI‬‬

‫ين ِفى‬ ‫‪َ -٤٧٥‬عنِ ال ُّن ْع َم ِان ْبنِ َب ِشي ٍر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م َث ُل الْ ُم ْؤ ِم ِن َ‬
‫اح ِم ِه ْم َو َت َعا ُط ِف ِه ْم‪َ ،‬م َث ُل الْ َج َس ِد‪ ،‬إِ َذا ْاش َت َكى ِم ْن ُه ُعضْ ٌو‪َ ،‬تدَا َعى لَ ُه َسائِ ُر‬
‫َت َوا ِّد ِه ْم َو َت َر ُ‬
‫الس َه ِر َوالْ ُح َّمى‪“.‬‬ ‫الْ َج َس ِد بِ َّ‬

‫‪َ -٤٧٦‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َي ْبلُ ُغ بِ ِه ال َّن ِب َّي ‪” :s‬ال َّر ِاح ُمو َن َي ْر َح ُم ُه ُم ال َّر ْح َما ُن‬
‫الس َما ِء‪“.‬‬‫ض َي ْر َح ْم ُك ْم َم ْن ِفى َّ‬ ‫ا ْر َح ُموا أَ ْه َل ا ْلا َٔ ْر ِ‬

‫‪١٢٧‬‬
AHLÂK

473. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Allah Teâlâ (kıyamet günü) şöyle buyurur: ‘Nerede be-
nim rızam için birbirlerini sevenler! Gölgem dışında hiçbir gölgenin ol-
madığı böyle bir günde onları kendi gölgemde gölgelendireceğim. (Be-
nim himayemden başka hiçbir himayenin olmadığı böyle bir günde
onları, özel himayeme alacağım).”
(HM8436 İbn Hanbel, II, 338)

474. Enes b. Mâlik’ten rivayet edildiğine göre, bir adam Hz. Pey-

gamber’in (sav) yanında iken oradan birisi geçti. Adam, “Ey Allah’ın
Resûlü, ben bu adamı seviyorum.” dedi. Peygamber (sav) de ona, “Bunu
ona söyledin mi?” diye sordu. Adam “Hayır.” cevabını verdi. Hz. Pey-
gamber, “Git, ona söyle.” buyurdu. Bunun üzerine adam o kimsenin ya-
nına gitti ve “Ben seni Allah için seviyorum.” dedi. Öteki adam da “Beni
kendisi için sevdiğin Allah da seni sevsin.” cevabını verdi.
(D5125 Ebû Dâvûd, Edeb, 112-113)

MERHAMET
VARLIĞIN İLÂHÎ MAYASI

475.Nu’mân b. Beşîr’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve
şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da
uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.”
(M6586 Müslim, Birr, 66; B6011 Buhârî, Edeb, 27)

476.Abdullah b. Amr, Hz. Peygamber’e (sav) nispet ederek şunu


nakletmiştir: “Merhametliler (var ya!)... Rahmân, işte onlara merhamet
eder. Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki gökyüzündeki(ler) de si-
ze merhamet etsin.”
(D4941 Ebû Dâvûd, Edeb, 58; T1924 Tirmizî, Birr, 16)

127
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٤٧٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت أَ َبا الْق ِ‬


‫َاس ِم ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬لا َ تُ ْن َز ُع ال َّر ْح َم ُة‬
‫إِلا َّ ِم ْن شَ ِق ٍّي‪“.‬‬

‫‪َ -٤٧٨‬ع ْن َجرِي ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َي ْر َح ُم اللَّ ُه َم ْن لا َ‬
‫اس‪“.‬‬‫َي ْر َح ُم ال َّن َ‬

‫‪”:‬ج َع َل اللَّ ُه ال َّر ْح َم َة ِمائَ َة‬


‫‪ -٤٧٩‬أَ َّن أَ َبا ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل َ‬
‫ض ُج ْز ًءا َو ِاحدًا‪َ ،‬ف ِم ْن َذلِكَ‬ ‫ين ُج ْز ًءا‪َ ،‬وأَنْ َز َل ِفى ا ْلا َٔ ْر ِ‬‫ُج ْز ٍء َفأَ ْم َسكَ ِع ْن َد ُه تِ ْس َع ًة َوتِ ْس ِع َ‬
‫س َح ِاف َر َها َع ْن َولَ ِد َها َخشْ َي َة أَ ْن تُ ِص َيب ُه‪“.‬‬ ‫الْ ُج ْز ِء َي َت َر َاح ُم ا ْل َخ ْل ُق‪َ ،‬ح َّتى َت ْر َف َع ا ْلف ََر ُ‬

‫‪İNSANÎ SORUMLULUK‬‬
‫‪BÜYÜK EMANET‬‬

‫‪َ -٤٨٠‬ع ْن َع ِل ٍّي َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪ُ ” :‬ر ِف َع الْ َق َل ُم َع ْن ثَلاَث ٍَة‪َ :‬عنِ ال َّنائِ ِم َح َّتى‬
‫ون َح َّتى َي ْع ِق َل‪“.‬‬‫الص ِب ِّي َح َّتى َي ْح َت ِل َم‪َ ،‬و َعنِ الْ َم ْج ُن ِ‬
‫َي ْس َت ْي ِق َظ‪َ ،‬و َعنِ َّ‬

‫‪١٢٨‬‬
AHLÂK

477.Ebû Hüreyre diyor ki: “Ebu’l-Kâsım’ı (Hz. Peygamber’i) (sav)


şöyle derken işittim: “Yalnızca şakî (bedbaht) olan kimse merhametten
yoksun bırakılır.”
(T1923 Tirmizî, Birr, 16; D4942 Ebû Dâvûd, Edeb, 58)

Cerîr b. Abdullah’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


478.

yurmuştur: “İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.”


(B7376 Buhârî, Tevhîd, 2; M6030 Müslim, Fedâil, 66)

479.Ebû Hüreyre’nin işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Allah rahmeti yüz parçaya ayırdı, doksan dokuz parçasını ya-
nında tuttu, bir parçasını ise yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça (rah-
met) sayesinde bütün mahlûklar birbirlerine merhametli davranırlar.
Hatta kısrak (yavrusunu emzirirken) basıp da ona zarar verme korku-
suyla ayağını (bu rahmetin eseriyle) kaldırır.”
(B6000 Buhârî, Edeb,19)

İNSANÎ SORUMLULUK
BÜYÜK EMANET

480. Hz. Ali’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle

buyurmuştur: “Üç grup insandan sorumluluk kaldırılmıştır: Uyanınca-


ya kadar uyuyandan, buluğa erinceye kadar çocuktan ve aklı başına ge-
linceye delirenden.”
(D4403 Ebû Dâvûd, Hudûd, 17; T1423 Tirmizî, Hudûd, 1)

128
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٤٨١‬ح َّد َث َنا َز َك ِر َّي ُاء َقا َل َس ِم ْع ُت َع ِام ًرا َيقُو ُل َس ِم ْع ُت ال ُّن ْع َما َن ْب َن َب ِشي ٍر َعنِ ال َّن ِب ِّي‬
‫‪َ s‬قا َل ” َم َث ُل الْقَائِ ِم َع َلى ُحدُو ِد اللَّ ِه َوالْ َو ِاق ِع ِف َيها َك َمثَلِ َق ْو ٍم ْاس َت َه ُموا َع َلى َس ِفي َن ٍة‪،‬‬
‫ين ِفى أَ ْس َف ِل َها إِ َذا ْاس َت َق ْوا ِم َن‬ ‫اب َب ْع ُض ُه ْم أَ ْعلا َ َها َو َب ْع ُض ُه ْم أَ ْس َف َل َها‪َ ،‬ف َكا َن الَّ ِذ َ‬ ‫َفأَ َص َ‬
‫الْ َما ِء َم ُّروا َع َلى َم ْن َف ْو َق ُه ْم َفقَالُوا لَ ْو أَنَّا َخ َر ْق َنا ِفى ن َِصي ِب َنا َخ ْر ًقا‪َ ،‬ولَ ْم نُ ْؤ ِذ َم ْن َف ْو َق َنا‪َ .‬ف ِٕا ْن‬
‫َي ْت ُركُو ُه ْم َو َما أَ َرا ُدوا َه َل ُكوا َج ِمي ًعا‪َ ،‬وإِ ْن أَ َخ ُذوا َع َلى أَ ْي ِدي ِه ْم ن ََج ْوا َون ََج ْوا َج ِمي ًعا‪“.‬‬

‫‪َ -٤٨٢‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬كفَى بِالْ َم ْر ِء إِ ْث ًما أَ ْن‬
‫ُوت‪“.‬‬ ‫ُي َض ِّي َع َم ْن َيق ُ‬

‫‪َ -٤٨٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُع َم َر ‪َٔ :‬انَّ ُه َس ِم َع َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُول‪” :‬كُلُّ ُك ْم َرا ٍع‬
‫َو َم ْس ُئو ٌل َع ْن َر ِع َّي ِت ِه‪َ ،‬فا ْل ِٕا َما ُم َرا ٍع‪َ ،‬و ْه َو َم ْس ُئو ٌل َع ْن َر ِع َّي ِت ِه‪َ ،‬وال َّر ُج ُل ِفى أَ ْه ِل ِه َرا ٍع‬
‫َو ْه َو َم ْس ُئو ٌل َع ْن َر ِع َّي ِت ِه‪َ ،‬والْ َم ْرأَ ُة ِفى َب ْي ِت َز ْو ِج َها َر ِاع َي ٌة َو ْه َي َم ْس ُئولَ ٌة َع ْن َر ِع َّي ِت َها‪،‬‬
‫َوالْ َخا ِد ُم ِفى َم ِال َس ِّي ِد ِه ﴿ َرا ٍع﴾‪َ ،‬و ْه َو َم ْس ُئو ٌل َع ْن َر ِع َّي ِت ِه‪“.‬‬

‫ين ِفى‬ ‫‪َ -٤٨٤‬عنِ ال ُّن ْع َم ِان ْبنِ َب ِشي ٍر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م َث ُل الْ ُمؤ ِْم ِن َ‬
‫اح ِم ِه ْم َو َت َعا ُط ِف ِه ْم َم َث ُل الْ َج َس ِد إِ َذا ْاش َت َكى ِم ْن ُه ُعضْ ٌو َتدَا َعى لَ ُه َسائِ ُر‬
‫َت َوا ِّد ِه ْم َو َت َر ُ‬
‫الس َه ِر َوالْ ُح َّمى‪“.‬‬ ‫الْ َج َس ِد بِ َّ‬

‫‪١٢٩‬‬
AHLÂK

481. Nu’man b. Beşîr’den nakledildiğine göre Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ’nın koymuş olduğu sınırlara uygun ya-
şayanlar ile bu sınırları ihlâl eden kimselerin durumu, bir gemiye bin-
miş, gemi içerisindeki yerleri kura ile belirlenmiş iki grup insanın duru-
muna benzer; Bunlardan bir kısmı geminin alt tarafında, bir kısmı da üst
tarafında yolculuk etmeye hak kazanmıştır. Alt kattakiler (su ihtiyaçları-
nı karşılamak için) üsttekilerin yanına giderler. (Bir süre sonra), ‘(Sudan)
nasibimizi almak için (geminin altından) bir delik açsak da yukarıdaki-
leri rahatsız etmesek.’ derler. Eğer yukarıda bulunanlar aşağıdakilerin is-
teklerini yapmalarına izin verirlerse gemidekiler hep birlikte helâk olur.
Fakat onlara engel olurlarsa hem onlar hem de kendileri kurtulur.”
(B2493 Buhârî, Şirket, 6)

Abdullah b. Amr’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


482.

yurmuştur: “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye


günah olarak yeter.”
(D1692 Ebû Dâvûd, Zekât, 45)

483.Abdullah b. Ömer’in (ra) işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Hepiniz sorumlusunuz ve hepiniz yönettiklerinizden
mesulsünüz. Devlet başkanı bir sorumludur ve yönettiklerinden mesul-
dür. Evin beyi bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Evin hanı-
mı da bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Hizmetçi de efen-
disinin malı üzerinde bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür.”
(B2409 Buhârî, İstikrâz, 20)

484.Nu’mân b. Beşîr’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve
şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da
uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.”
(M6586 Müslim, Birr, 66)

129
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪TAKVA‬‬
‫‪ALLAH’A KARŞI SORUMLULUK ŞUURU‬‬

‫‪َ -٤٨٥‬ع ْن أَبِى َذ ٍّر َقا َل‪َ :‬قا َل لِى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬اتَّقِ اللَّ َه َح ْيثُ َما كُ ْن َت‪َ ،‬وأَ ْت ِب ِع‬
‫الس ِّي َئ َة الْ َح َس َن َة َت ْم ُح َها‪َ ،‬و َخالِقِ ال َّن َ‬
‫اس بِ ُخلُقٍ َح َسنٍ ‪“.‬‬ ‫َّ‬

‫‪َ -٤٨٦‬ع ْن َس ُم َرةَ‪َ ،‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ َح َس ُب‪ :‬الْ َما ُل َوالْ َك َر ُم‪ :‬ال َّت ْق َوى‪“.‬‬

‫‪َ -٤٨٧‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪ s‬أَنَّ ُه كَا َن َيقُو ُل‪” :‬اللَّ ُه َّم إِنِّى أَ ْسأَلُكَ الْ ُهدَى‬
‫َاف َوالْ ِغ َنى‪“.‬‬‫َوال ُّتقَى‪َ ،‬والْ َعف َ‬

‫‪َ -٤٨٨‬ع ْن َز ْي ِد ْبنِ أَ ْر َق َم َقا َل‪ :‬لا َ أَقُو ُل لَ ُك ْم إِلا َّ َك َما كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪،‬‬
‫َقا َل‪ :‬كَا َن َيقُو ُل‪...” :‬اللَّ ُه َّم! ا ِٓت َن ْف ِسى َت ْق َوا َها‪َ ،‬و َزكِّ َها أَنْ َت َخ ْي ُر َم ْن َزكَّا َها‪،‬‬
‫أَنْ َت َولِ ُّي َها َو َم ْولا َ َها‪“...‬‬

‫‪َ -٤٨٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪ُ :‬س ِئ َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ع ْن أَ ْك َث ِر َما ُي ْد ِخ ُل ال َّن َ‬
‫اس‬
‫الْ َج َّن َة‪َ ،‬فقَا َل‪َ ” :‬ت ْق َوى اللَّ ِه َو ُح ْس ُن الْ ُخلُقِ ‪“.‬‬

‫‪١٣٠‬‬
AHLÂK

TAKVA
ALLAH’A KARŞI SORUMLULUK ŞUURU

485.Ebû Zerr’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) ona şöyle buyur-


muştur: “Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde
ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da
güzel ahlâka uygun biçimde davran!”
(T1987 Tirmizî, Birr, 55)

Semüre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle bu-


486.

yurmuştur: “Haseb (kişiyi halk nazarında yücelten nitelik) maldır, ke-


rem (kişiyi Allah katında yücelten nitelik) ise takvadır.”
(T3271 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 49)

487. Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, Hz. Peygam-


ber (sav) şöyle derdi: “Allah’ım, senden hidayet, takva, iffet ve gönül zen-
ginliği istiyorum.”
(M6904 Müslim, Zikir, 72)

488. Zeyd b. Erkam şöyle demiştir: “Ben size Allah Resûlü’nün (sav)

söylediğinden başka bir şey anlatmıyorum! O şöyle derdi: ‘...Allah’ım,


nefsime takvasını ver, onu temizle, onu temizleyenlerin en hayırlısı sen-
sin. Onun velîsi (sahibi) ve mevlâsı (efendisi) sensin...’”
(M6906 Müslim, Zikir, 73)

489. Ebû Hüreyre anlatıyor: Allah Resûlü’ne (sav) insanların cenne-

te girmesine en çok vesile olan amelin ne olduğu soruldu. Resûlullah,


“Allah’tan sakınmak ve güzel ahlâk.” buyurdu.
(T2004 Tirmizî, Birr, 62)

130
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪HUŞÛ‬‬
‫‪ALLAH’IN AZAMETİNİ HİSSETMEK‬‬

‫‪َ -٤٩٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه لا َ َي ْن ُظ ُر إِلَى ُص َو ِركُ ْم‬
‫َوأَ ْم َوالِ ُك ْم‪َ ،‬ولَ ِك ْن َي ْن ُظ ُر إِلَى قُلُوبِ ُك ْم َوأَ ْع َمالِ ُك ْم‪“.‬‬

‫‪َ -٤٩١‬ع ْن ِهشَ ا ِم ْبنِ إِ ْس َحاقَ َو ُه َو ا ْب ُن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ِك َنانَ َة‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه َقا َل أَ ْر َس َل ِنى‬
‫ول اللَّ ِه‬
‫س أَ ْسأَلُ ُه‪َ ،‬عنِ ْاس ِت ْسقَا ِء َر ُس ِ‬ ‫الْ َولِي ُد ْب ُن ُع ْق َب َة َو ُه َو أَ ِم ُير الْ َم ِدي َن ِة إِلَى ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫اض ًعا ُم َت َض ِّر ًعا َح َّتى أَ َتى‬ ‫‪َ s‬فأَ َت ْي ُت ُه َفقَا َل‪ :‬إِ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬خ َر َج ُم َت َب ِّذلا ً ُم َت َو ِ‬
‫الْ ُم َصلَّى َف َل ْم َيخْ ُط ْب ُخ ْط َب َت ُك ْم َه ِذ ِه‪َ ،‬ولَ ِك ْن لَ ْم َي َز ْل ِفى ال ُّد َعا ِء َوال َّت َض ُّر ِع َوال َّت ْك ِبيرِ‪،‬‬
‫َو َصلَّى َر ْك َع َت ْينِ َك َما كَا َن ُي َصلِّى ِفى الْ ِعي ِد‪.‬‬

‫‪َ -٤٩٢‬ع ْن َع ِل ِّي ْبنِ أَبِى َطالِ ٍب أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ ...s‬ف ِٕا َذا َر َك َع َقا َل‪” :‬اللَّ ُه َّم لَكَ َر َك ْع ُت‬
‫َوبِكَ آ َم ْن ُت َولَكَ أَ ْس َل ْم ُت َخشَ َع لَكَ َس ْم ِعى َو َب َصرِى َو ُمخِّ ى َو ِع َظا ِمى َو َع َص ِبى‪“.‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َّ :s‬‬


‫”الصلا َ ُة َم ْث َنى َم ْث َنى‪،‬‬ ‫‪َ -٤٩٣‬عنِ الْفَضْ لِ ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫تَشَ َّه ُد ِفى كُ ِّل َر ْك َع َت ْينِ ‪َ ،‬و َت َخشُّ ٌع َو َت َض ُّر ٌع َو َت َم ْس ُك ٌن‪“...‬‬

‫‪١٣١‬‬
AHLÂK

HUŞÛ
ALLAH’IN AZAMETİNİ HİSSETMEK

490.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak
kalplerinize ve amellerinize bakar.”
(M6543 Müslim, Birr, 34)

491. Abdullah b. Kinâne’nin oğlu Hişâm b. İshâk’ın naklettiğine göre,


babası şöyle demiştir: “Medine valisi Velîd b. Ukbe beni, Resûlullah’ın
(sav) yağmur duası hakkında bilgi edinmem için İbn Abbâs’a gönder-
mişti. Ona gittim, bana şunları anlattı: Resûlullah (sav) gösterişsiz kıya-
fetler içinde, mütevazı ve yalvarır bir tavırla yağmur duasına çıktı. Na-
maz kılınan geniş alana geldi. Sizin yaptığınız bu hutbe gibi hutbe irad
etmedi. Ancak aralık vermeksizin dua, yakarış ve tekbire devam etti.
Sonra bayramda kıldırdığı gibi iki rekât namaz kıldırdı.”
(T558 Tirmizî, Cum’a, 43; N1507 Nesâî, İstiskâ, 3)

492. Ali b. Ebû Tâlib’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) namaz-


da rükûa eğildiği zaman şöyle derdi: “Allah’ım, yalnız senin önünde eğil-
dim, yalnız sana inandım, yalnız sana teslim oldum. Kulağım, gözüm,
iliklerim, kemiklerim ve sinirlerim yalnız sana karşı huşû hâlindedir.”
(T3421 Tirmizî, Deavât, 32; D760 Ebû Dâvûd, Salât, 118-119)

Fadl b. Abbâs’tan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


493.

muştur: “Namazlar ikişer ikişer kılınır. Her iki rekâtta teşehhüd (tahiyyât)
okursun, huşû içinde davranırsın, yakarırsın, boyun bükersin...”
(T385 Tirmizî, Salât, 166; HM1799 İbn Hanbel, I, 211)

131
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٤٩٤‬ع ْن َز ْي ِد ْبنِ أَ ْر َق َم َقا َل‪ :‬لا َ أَقُو ُل َل ُك ْم إِلا َّ َك َما كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪،‬‬
‫كَا َن َيقُو ُل‪...” :‬اللَّ ُه َّم! إِنِّى أَ ُعو ُذ بِكَ ِم ْن ِع ْل ٍم لا َ َي ْن َف ُع‪َ ،‬و ِم ْن َق ْل ٍب لا َ َيخْ شَ ُع‪،‬‬
‫اب لَ َها‪“.‬‬ ‫س لا َ َتشْ َب ُع‪َ ،‬و ِم ْن َد ْع َو ٍة لا َ ُي ْس َت َج ُ‬
‫َو ِم ْن نَ ْف ٍ‬

‫‪İHLÂS‬‬
‫‪ALLAH İÇİN SAMİMİYET‬‬

‫‪َ -٤٩٥‬ع ْن أَبِى أُ َما َم َة الْ َبا ِه ِل ِّي َقا َل‪َ ... :‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪”... :s‬إِ َّن اللَّ َه لا َ‬
‫َي ْق َب ُل ِم َن الْ َع َملِ إِلا َّ َما كَا َن لَ ُه َخالِ ًصا َوا ْب ُت ِغ َي بِ ِه َو ْج ُه ُه‪“.‬‬

‫يح ُة“ قُ ْل َنا‪ :‬لِ َم ْن؟ َقا َل‪:‬‬


‫‪َ -٤٩٦‬ع ْن َت ِمي ٍم الدَّا ِر ِّي أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الدِّي ُن ال َّن ِص َ‬
‫”لِلَّ ِه َولِ ِك َتابِ ِه َولِ َر ُسولِ ِه َولأَئِ َّم ِة الْ ُم ْس ِل ِم َ‬
‫ين َو َعا َّم ِت ِهم‪“.‬‬

‫‪َ -٤٩٧‬ع ْن َز ْي ِد ْبنِ أَ ْر َق َم َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت نَ ِب َّي اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪ِ ... :‬فى ُد ُب ِر َصلاَتِ ِه‪:‬‬
‫”‪...‬اللَّ ُه َّم! َر َّب َنا َو َر َّب كُ ِّل شَ ْي ٍء‪ْ ،‬اج َع ْل ِنى ُمخْ ِل ًصا لَكَ َوأَ ْه ِلى ِفى كُ ِّل َسا َع ٍة ِفى‬
‫ال ُّدنْ َيا َوالا ٓ ِخ َر ِة‪َ ،‬يا َذا الْ َجلا َ ِل َو ِٕالا ْك َرا ِم‪“...‬‬

‫‪َ -٤٩٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه لا َ َي ْن ُظ ُر إِلَى ُص َو ِركُ ْم‬
‫َوأَ ْم َوالِ ُك ْم‪َ ،‬ولَ ِك ْن َي ْن ُظ ُر إِلَى قُلُوبِ ُك ْم َوأَ ْع َمالِ ُك ْم‪“.‬‬

‫‪١٣٢‬‬
AHLÂK

494.Zeyd b. Erkam şöyle demiştir: “Ben size Allah Resûlü’nün (sav)


söylediğinden başka bir şey anlatmıyorum! O şöyle derdi: ‘...Allah’ım,
fayda vermeyen ilimden, huşû duymayan kalpten, doymayan nefisten
ve kabul olunmayan duadan sana sığınırım.’”
(M6906 Müslim, Zikir, 73; N5540 Nesâî, İstiâze, 65)

İHLÂS
ALLAH İÇİN SAMİMİYET

495. Ebû Ümâme el-Bâhilî’nin naklettiğine göre... Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: ...“Allah, ancak samimiyetle sadece kendisi için ve
rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder.”
(N3142 Nesâî, Cihâd, 24)

496. Temîm ed-Dârî anlatıyor: “Hz. Peygamber (sav), ‘Din samimiyet-


tir.’ buyurdu. Biz, ‘Kime karşı (samimiyet)?’ deyince, ‘Allah’a, Kitabı’na,
Resûlü’ne, Müslümanların idarecilerine ve bütün Müslümanlara.’ bu-
yurdu.”
(M196 Müslim, Îmân, 95)

497. Zeyd b. Erkam, Hz. Peygamber’in (sav) ... namazının ardından

şöyle dua ettiğini nakletmiştir: “...Allah’ım! Ey Rabbimiz ve her şeyin


Rabbi! Beni ve ailemi dünya ve âhirette her an sana ihlâsla bağlı kıl. Ey
yücelik ve ikram sahibi!...”
(D1508 Ebû Dâvûd, Vitr, 25)

498.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak
kalplerinize ve amellerinize bakar.”
(M6543 Müslim, Birr, 34)

132
‫‪AHLÂK‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َفا َرقَ ال ُّدنْ َيا َع َلى‬ ‫‪َ -٤٩٩‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫الصلا َ ِة‪َ ،‬وإِي َتا ِء ال َّزكَا ِة‪َ ،‬م َ‬
‫ات‬ ‫ص لِلَّ ِه َو ْح َد ُه‪َ ،‬و ِع َبا َدتِ ِه لا َ شَ رِيكَ لَ ُه‪َ ،‬وإِ َقا ِم َّ‬
‫ا ْل ِٕاخْ لا َ ِ‬
‫َواللَّ ُه َع ْن ُه َراضٍ‪“.‬‬

‫‪İHSAN‬‬
‫‪ALLAH’I GÖRÜYORMUŞÇASINA YAŞAMAK‬‬

‫‪َ -٥٠٠‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة ‪ :d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ ...s‬قا َل‪” :‬ا ْل ِٕا ْح َسا ُن أَ ْن َت ْع ُب َد اللَّ َه‬
‫َكأَنَّكَ َت َرا ُه َف ِٕا ْن لَ ْم َت ُك ْن َت َرا ُه َف ِٕانَّ ُه َي َرا َك‪“...‬‬

‫‪َ -٥٠١‬ع ْن ُح َذ ْي َف َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َت ُكونُوا إِ َّم َع ًة َتقُولُونَ‪ :‬إِ ْن‬
‫اس‬‫اس أَ ْح َس َّنا‪َ ،‬وإِ ْن َظ َل ُموا َظ َل ْم َنا‪َ ،‬ولَ ِك ْن َو ِّط ُنوا أَنْف َُس ُك ْم‪ ،‬إِ ْن أَ ْح َس َن ال َّن ُ‬
‫أَ ْح َس َن ال َّن ُ‬
‫أَ ْن تُ ْح ِس ُنوا‪َ ،‬وإِ ْن أَ َس ُاءوا َفلا َ َت ْظ ِل ُموا‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪” :‬أَ ْف َض ُل‬


‫‪َ -٥٠٢‬ع ْن َس ْه ِل ْبنِ ُم َعا ِذ ْبنِ أَنَسٍ‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه‪َ ،‬ع ْن َر ُس ِ‬
‫الْف ََضائِلِ أَ ْن َت ِص َل َم ْن َق َط َعكَ ‪َ ،‬وتُ ْع ِط َي َم ْن َم َن َعكَ ‪َ ،‬و َت ْصف ََح َع َّم ْن شَ َت َمكَ ‪“.‬‬

‫‪١٣٣‬‬
AHLÂK

499.Enes b. Mâlik’ten rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Kim hiçbir ortağı olmayan, tek olan Allah’a ihlâsla iba-
det ederek, namazı dosdoğru kılarak, zekâtı vererek dünyadan ayrılır-
sa, Allah kendisinden razı olduğu hâlde ölmüş olur.”
(İM70 İbn Mâce, Sünnet, 9)

İHSAN
ALLAH’I GÖRÜYORMUŞÇASINA YAŞAMAK

Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) ... şöyle


500.

buyurmuştur: “İhsan, Allah’ı görür gibi ibadet etmendir. Sen O’nu gör-
müyor olsan da O seni görmektedir...”
(B4777 Buhârî, Tefsîr, (Lokman) 2)

501. Huzeyfe (b. Yemân) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar iyilik yaparlarsa biz de iyilik yaparız,
zulmederlerse biz de zulmederiz.’ diyen zayıf karakterli kimseler olma-
yın. Bilakis iyilik yaptıklarında insanlara iyilikle karşılık vermeyi, kötü-
lük yaptıklarında ise onlara zulmetmemeyi alışkanlık hâline getirin.”
(T2007 Tirmizî, Birr, 63)

502.Sehl b. Muâz b. Enes’in, babasından naklettiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Faziletlerin en üstünü, seninle akrabalık bağ-
larını kesenle ilişkini sürdürmen, sana vermeyene vermen, sana kötü
söz söyleyeni bağışlamandır.”
(HM15703 İbn Hanbel, III, 439)

133
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٥٠٣‬ع ْن شَ دَّا ِد ْبنِ أَ ْوسٍ‪ :‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قال‪” :‬إِ َّن اللَّ َه َك َت َب ا ْل ِٕا ْح َسا َن َع َلى‬
‫كُ ِّل شَ ْي ٍء‪“...‬‬

‫‪H ASBÎLİK‬‬
‫‪HER DURUMDA ALLAH’IN RIZASINI GÖZETMEK‬‬

‫‪َ ... -٥٠٤‬ف َك َت َب ْت َعائِشَ ُة ﴿‪ ﴾g‬إِ َلى ُم َعا ِو َي َة‪َ :‬سلا َ ٌم َع َل ْيكَ َٔا َّما َب ْع ُد َف ِٕانِّى‬
‫س َكفَا ُه اللَّ ُه‬ ‫س ر َِض َاء اللَّ ِه بِ َس َخ ِط ال َّنا ِ‬ ‫َس ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬منِ الْ َت َم َ‬
‫س بِ َس َخ ِط اللَّ ِه َو َك َل ُه اللَّ ُه إِلَى ال َّناسِ‪“.‬‬ ‫ُم ْؤ َن َة ال َّناسِ‪َ ،‬و َمنِ الْ َت َم َ‬
‫س ر َِض َاء ال َّنا ِ‬

‫‪َ -٥٠٥‬ع ْن أَبِى أُ َما َم َة الْ َبا ِه ِل ِّي َقا َل‪َ ... :‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪...” :s‬إِ َّن اللَّ َه لا َ‬
‫َي ْق َب ُل ِم َن الْ َع َملِ إِلا َّ َما كَا َن لَ ُه َخالِ ًصا َوا ْب ُت ِغ َي بِ ِه َو ْج ُه ُه‪“.‬‬

‫الص ْو ُم لِى‪َ ،‬وأَنَا‬


‫‪َ -٥٠٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬يقُو ُل اللَّ ُه َت َعالَى‪َّ :‬‬
‫أَ ْجزِى بِ ِه‪َ ،‬ي َد ُع شَ ْه َو َت ُه َوأَ ْك َل ُه َوشُ ْر َب ُه ِم ْن أَ ْج ِلى‪“...‬‬

‫‪١٣٤‬‬
AHLÂK

503.Şeddâd b. Evs’ten rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Allah, her işte ihsanı (güzel davranmayı) emretmiştir...”
(T1409 Tirmizî, Diyât, 14; M5055 Müslim, Sayd, 57)

H ASBÎLİK
HER DURUMDA ALLAH’IN RIZASINI GÖZETMEK

504.(Muâviye’nin kendisinden tavsiye talep etmesi üzerine)... Hz.


Âişe (ra) Muâviye’ye şöyle bir mektup yazdı: “Allah’ın selâmı üzerine
olsun. Ben Resûlullah’ı (sav) şöyle buyururken işittim: ‘Kim, (bir konu-
da) insanlar kendisine buğzetse dahi, (o konuda) Allah’ın rızasını arar-
sa, Allah da insanların vereceği sıkıntıdan onu kurtarır. Kim de Allah’ın
hoşnut olmayacağı (bir konuda) insanların beğenisini elde etmek ister-
se, Allah onu o insanlar(ın insafın)a terk eder.’”
(T2414 Tirmizî, Zühd, 64)

505.Ebû Ümâme el-Bâhilî’nin naklettiğine göre, ... Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “...Allah ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetile-
rek yapılan işleri kabul eder.”
(N3142 Nesâî, Cihâd, 24)

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


506.

şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah buyuruyor ki, ‘Oruç benim içindir.


Onun mükâfatını ben veririm. (Çünkü oruç tutan kimse) nefsî arzuları-
nı, yemeyi ve içmeyi sadece benim için terk ediyor...’”
(B7492 Buhârî, Tevhîd, 35)

134
‫‪AHLÂK‬‬

‫َض لِلَّ ِه‪،‬‬


‫ول اللَّ ِه ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪َ :‬م ْن أَ َح َّب لِلَّ ِه‪َ ،‬وأَ ْبغ َ‬‫‪َ -٥٠٧‬ع ْن أَبِى أُ َما َم َة َع ْن َر ُس ِ‬
‫َوأَ ْع َطى لِلَّ ِه‪َ ،‬و َم َن َع لِلَّ ِه‪َ ،‬ف َق ِد ْاس َت ْك َم َل ا ْل ِٕاي َمانَ‪“.‬‬

‫‪َ -٥٠٨‬ع ْن أُ ِّم َس َل َم َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا أَ َصا َب ْت أَ َح َدكُ ْم ُم ِص َيب ٌة‬
‫َف ْل َي ُق ْل‪ :‬إِنَّا لِلَّ ِه َوإِنَّا إِلَ ْي ِه َر ِاج ُعونَ‪ ،‬اللَّ ُه َّم! ِع ْن َد َك أَ ْح َت ِس ُب ُم ِص َيب ِتى َفآ ِج ْرنِى ِف َيها‬
‫َوأَ ْب ِد ْل لِى َخ ْي ًرا ِم ْن َها‪“.‬‬

‫‪H AYIR‬‬
‫‪MÜMİNİN HER İŞİ HAYIRDIR; HAYIR ALLAH’TANDIR‬‬

‫س َفقَا َل‪” :‬أَلا َ‬ ‫س ُجلُو ٍ‬ ‫ف َع َلى أُنَا ٍ‬ ‫‪َ -٥٠٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َرةَ‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬و َق َ‬
‫ات‪َ ،‬فقَا َل‬ ‫أُخْ ِب ُركُ ْم بِ َخ ْي ِركُ ْم ِم ْن شَ ِّركُ ْم؟“ َقا َل‪َ :‬ف َس َك ُتوا‪َ ،‬فقَا َل َذلِكَ ثَلا َ َث َم َّر ٍ‬
‫َر ُج ٌل‪َ :‬ب َلى َيا َر ُسو َل اللَّ ِه! أَخْ ِب ْرنَا بِ َخ ْي ِرنَا ِم ْن شَ ِّرنَا‪َ ،‬قا َل‪َ :‬‬
‫”خ ْي ُركُ ْم َم ْن ُي ْر َجى َخ ْي ُر ُه‬
‫َو ُي ْؤ َم ُن شَ ُّر ُه َوشَ ُّركُ ْم َم ْن لا َ ُي ْر َجى َخ ْي ُر ُه َولا َ ُي ْؤ َم ُن شَ ُّر ُه‪“.‬‬

‫يح‬‫س َمفَاتِ َ‬ ‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن ِم َن ال َّنا ِ‬ ‫‪َ -٥١٠‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫يح لِلشَّ ِّر‪َ ،‬مغَالِي َق لِ ْل َخ ْير‪َ ،‬ف ُطو َبى لِ َم ْن َج َع َل‬ ‫لِ ْل َخ ْيرِ‪َ ،‬مغَالِي َق لِلشَّ ِّر‪َ ،‬وإِ َّن ِم َن ال َّنا ِ‬
‫س َمفَاتِ َ‬
‫يح الْ َخ ْي ِر َع َلى َي َد ْي ِه‪َ ،‬و َو ْي ٌل لِ َم ْن َج َع َل اللَّ ُه َمفَاتِ َ‬
‫يح الشَّ ِّر َع َلى َي َد ْي ِه‪“.‬‬ ‫اللَّ ُه َمفَاتِ َ‬

‫‪١٣٥‬‬
AHLÂK

507. Ebû Ümâme’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Kim Allah için sever, Allah için nefret eder, Allah için ve-
rir, Allah için (kötülüklere) engel olursa, imanını kemale erdirmiş olur.”
(D4681 Ebû Dâvûd, Sünne, 15)

508. Ümmü Seleme’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-

le buyurmuştur: “Birinizin başına bir musibet/acı bir şey geldiği zaman,


‘Biz Allah’a aidiz ve biz O’na döneceğiz. Allah’ım! başıma gelen musibe-
tin/acının mükâfatını senden bekliyorum, bundan dolayı bana ecir ih-
san et, benim için onu daha hayırlısıyla değiştir.’ desin.”
(D3119 Ebû Dâvûd, Cenâiz, 17-18; M2127 Müslim, Cenâiz, 4)

H AYIR
MÜMİNİN HER İŞİ HAYIRDIR; HAYIR ALLAH’TANDIR

509. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) otur-


makta olan insanların yanında durdu ve onlara, “Sizin hanginizin hayır-
lı, hanginizin şerli olduğunu size bildireyim mi?” dedi. Orada bulunan-
lar sustular. (Bunun üzerinde Resûlullah sorusunu) üç kere tekrarladı.
Bir adam, “Evet yâ Resûlallah!” dedi. Allah Resûlü şöyle buyurdu: “Ha-
yırlınız, kendisinden hayır beklenilen ve kötülüğünden emin olunan-
dır; şerliniz ise kendisinden hayır beklenmeyen ve kötülüğünden de
emin olunmayandır.”
(T2263 Tirmizî, Fiten, 76; HM8798 İbn Hanbel, II, 368)

510. Enes b. Mâlik’ten (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Öyle insanlar vardır ki (âdeta) hayrın anahtarları,
şerrin sürgüleri gibidir. Kimisi de şerrin anahtarları ve hayrın sürgüle-
ri gibidir. Ne mutlu! Yüce Allah’ın, hayrın anahtarlarını ellerine verdi-
ği o kimselere! Ve yazıklar olsun Yüce Allah’ın şerrin anahtarlarını elle-
rine verdiği o kimselere!”
(İM237 İbn Mâce, Sünnet, 19)

135
‫‪AHLÂK‬‬

‫الصلا َ ِة‬‫ول اللَّ ِه ‪ ،s‬أَنَّ ُه كَا َن إِ َذا َقا َم إِلَى َّ‬ ‫‪َ -٥١١‬ع ْن َع ِل ِّي ْبنِ أَبِى َطالِ ٍب َع ْن َر ُس ِ‬
‫ين‪،‬‬ ‫ض َح ِنيفًا َو َما أَنَا ِم َن الْ ُمشْ ِر ِك َ‬ ‫ات َوالا َٔ ْر َ‬ ‫”و َّج ْه ُت َو ْج ِه َي لِلَّ ِذى َف َط َر َّ‬
‫الس َم َو ِ‬ ‫َقا َل‪َ :‬‬
‫ين‪َ ...‬والْ َخ ْي ُر كُلُّ ُه ِفى َي َد ْيكَ‬ ‫اى َو َم َماتِى لِلَّ ِه َر ِّب الْ َعالَ ِم َ‬
‫إِ َّن َصلاَتِى َون ُُس ِكى َو َم ْح َي َ‬
‫س إِلَ ْيكَ ‪“...‬‬
‫َوالشَّ ُّر لَ ْي َ‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك‪َ ،‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ع َج ًبا لِ ْل ُمؤ ِْمنِ َلا‬ ‫‪َ -٥١٢‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫َي ْق ِضي اللَّ ُه لَ ُه شَ ْي ًئا إِ َّلا كَا َن َخ ْي ًرا لَ ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٥١٣‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ s‬ي َعلِّ ُم َنا ا ْل ِا ْس ِت َخا َر َة‬
‫السو َر َة ِم َن الْ ُق ْرا ِٓن‪...‬‬
‫ِفى الا ُٔ ُمو ِر َك َما ُي َعلِّ ُم َنا ُّ‬

‫‪S AADET ve ŞEKÂVET‬‬


‫‪MUTLULUK ve MUTSUZLUK‬‬

‫‪َ -٥١٤‬ع ْن َع ِلي ‪َ d‬قا َل‪ :‬كُ َّنا ِفى َج َنا َز ٍة ِفى َب ِق ِيع الْ َغ ْر َق ِد‪َ ،‬فأَ َتانَا ال َّن ِبي ‪s‬‬
‫ُّ‬ ‫ٍّ‬
‫س‪َ ،‬ف َج َع َل َي ْن ُك ُت بِ ِمخْ َص َرتِ ِه ثُ َّم َقا َل‪َ ” :‬ما‬ ‫َف َق َع َد َو َق َع ْدنَا َح ْولَ ُه‪َ ،‬و َم َع ُه ِمخْ َص َر ٌة َف َن َّك َ‬
‫ُوس ٍة إِلا َّ كُ ِت َب َم َكان َُها ِم َن الْ َج َّن ِة َوال َّنارِ‪َ ،‬وإِلا َّ َق ْد‬
‫س َم ْنف َ‬ ‫ِم ْن ُك ْم ِم ْن أَ َح ٍد‪َ ،‬ما ِم ْن نَ ْف ٍ‬
‫كُ ِت َب شَ ِق َّي ًة أَ ْو َس ِعي َدةً‪“.‬‬

‫‪١٣٦‬‬
AHLÂK

511.Ali b. Ebû Tâlib’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) na-


maza kalktığında şöyle derdi: “Yüzümü, hanîf (hakka yönelmiş) olarak,
gökleri ve yeri yaratan Allah’a döndürdüm. Ben müşriklerden (Allah’a
ortak koşanlardan) değilim. Şüphesiz benim namazım da, diğer iba-
detlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir...
Allah’ım, bütün hayır senin elindedir. Şer ise sana nisbet edilmez/şer ile
sana yaklaşılmaz...”
(M1812 Müslim, Müsâfirîn, 201)

Enes b. Mâlik’ten nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


512.

yurmuştur: “Müminin durumu ne hoştur! Allah’ın takdir ettiği her şey


mutlaka onun hayrına olur.”
(HM20549 İbn Hanbel, V, 25)

513.Câbir b. Abdullah (ra) şöyle demiştir: “Resûlullah (sav) bizlere


Kur’an’dan bir sûre öğretir gibi, her konuda istihare yapmayı öğretirdi...”
(B1162 Buhârî, Teheccüd, 25)

S AADET ve ŞEKÂVET
MUTLULUK ve MUTSUZLUK

514. Hz. Ali (ra) anlatıyor: “Bir keresinde Medine’deki Bakî’ Kabris-

tanı’nda bir cenazede bulunuyorduk. Peygamber (sav) yanımıza gelip


oturdu. Biz de onun çevresine toplandık. Elinde bir çubuk vardı. Başı-
nı düşünceli bir şekilde aşağıya doğru eğdi ve elindeki çubukla yerde
çizgiler çizmeye başladı. Sonra, ‘Hiçbiriniz, (hatta) hiçbir canlı yoktur
ki cennet ve cehennemdeki gideceği yer ile saîd (mutlu) veya şakî (bed-
baht) olduğu (önceden) yazılmış olmasın.’ buyurdu.”
(B1362 Buhârî, Cenâiz, 82; M6731 Müslim, Kader, 6)

136
‫‪AHLÂK‬‬

‫”م ْن َس َعا َد ِة ا ْبنِ آ َد َم ر َِضا ُه بِ َما‬ ‫‪َ -٥١٥‬ع ْن َس ْع ٍد َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ :s‬‬
‫َق َضى اللَّ ُه لَ ُه َو ِم ْن شَ ق ََاو ِة ا ْبنِ آ َد َم َت ْركُ ُه ْاس ِت َخا َر َة اللَّ ِه َو ِم ْن شَ ق ََاو ِة ا ْبنِ آ َد َم َس َخ ُط ُه‬
‫بِ َما َق َضى اللَّ ُه لَ ُه‪“.‬‬

‫ص َع ْن أَبِي ِه َع ْن َج ِّد ِه‬ ‫‪َ -٥١٦‬ح َّد َث َنا إ ِْس َما ِعي ُل ْب ُن ُم َح َّم ِد ْبنِ َس ْع ِد ْبنِ أَبِي َوقَّا ٍ‬
‫”م ْن َس َعا َد ِة ا ْبنِ آ َد َم َثلَا َث ٌة َو ِم ْن ِش ْق َو ِة ا ْبنِ آ َد َم َثلَا َث ٌة‪:‬‬‫َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ :s‬‬
‫الصالِ ُح َو ِم ْن‬ ‫الصالِ ُح َوالْ َم ْرك َُب َّ‬ ‫الصالِ َح ُة َوالْ َم ْس َك ُن َّ‬ ‫ِم ْن َس َعا َد ِة ا ْبنِ آ َد َم الْ َم ْرأَ ُة َّ‬
‫وء‪“.‬‬ ‫وء َوالْ َم ْرك َُب ُّ‬
‫الس ُ‬ ‫الس ُ‬‫وء َوالْ َم ْس َك ُن ُّ‬
‫الس ُ‬ ‫ِش ْق َو ِة ا ْبنِ آ َد َم الْ َم ْرأَ ُة ُّ‬

‫‪َ -٥١٧‬عنِ الْ َحار ِِث ْبنِ أَبِي َيزِي َد َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َجابِ َر ْب َن َع ْب ِد اللَّ ِه َيقُو ُل‪َ :‬قا َل‬
‫َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ”:s‬لا َت َم َّن ْوا الْ َم ْو َت َف ِٕا َّن َه ْو َل الْ َم ْط َل ِع شَ ِدي ٌد َوإِ َّن ِم ْن َّ‬
‫الس َعا َد ِة أَ ْن‬
‫َي ُطو َل ُع ْم ُر الْ َع ْب ِد َو َي ْر ُز َق ُه اللَّ ُه ا ْل ِٕانَا َب َة‪“.‬‬

‫اس َي ْو َم َف ْت ِح َم َّك َة َفقَا َل‪َ ” :‬يا‬ ‫‪َ -٥١٨‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َٔا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬خ َط َب ال َّن َ‬
‫اس َر ُجلا َ ِن‬ ‫اس إِ َّن اللَّ َه َق ْد أَ ْذ َه َب َع ْن ُك ْم ُع ِّب َّي َة الْ َجا ِه ِل َّي ِة َو َت َعا ُظ َم َها بِآ َبائِ َها َفال َّن ُ‬
‫أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫اج ٌر شَ ِق ٌّي َه ِّي ٌن َع َلى اللَّ ِه َوال َّن ُ‬
‫اس َب ُنو آ َد َم َو َخ َل َق اللَّ ُه‬ ‫َر ُج ٌل َب ٌّر َت ِق ٌّي َكرِي ٌم َع َلى اللَّ ِه َو َف ِ‬
‫اب‪“...‬‬ ‫آ َد َم ِم ْن تُ َر ٍ‬

‫‪َ -٥١٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َي ْد ُخ ُل ال َّنا َر إِلا َّ شَ ِق ٌّي‪ِ “.‬قي َل‪:‬‬
‫َيا َر ُسو َل اللَّ ِه َو َمنِ الشَّ ِق ُّي؟ َقا َل‪َ ” :‬م ْن لَ ْم َي ْع َم ْل لِلَّ ِه بِ َطا َع ٍة َولَ ْم َي ْت ُر ْك لَ ُه َم ْع ِص َي ًة‪“.‬‬

‫‪١٣٧‬‬
AHLÂK

515.Sa’d (b. Ebû Vakkâs) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “İnsanoğlu, Allah’ın kendisi için takdir ettiğine
rıza gösterirse mutlu olur. Şayet, Allah’tan hayırlı olanı ummayı terk eder
ve Allah’ın kendisi için takdir ettiğine kızıp, isyan ederse bedbaht olur.”
(T2151 Tirmizî, Kader, 15)

516.İsmâil b. Muhammed’in, babası aracılığı ile dedesi Sa’d b. Ebû


Vakkâs’tan naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Üç
şey insanoğlunun mutluluğundan, üç şey de insanoğlunun bedbahtlı-
ğındandır. İnsanoğlunun mutluluğundan olan şeyler; iyi bir eş, oturma-
ya müsait bir ev ve uygun bir binektir. İnsanoğlunun bedbahtlığından
olan şeyler ise, kötü bir eş, kötü bir ev ve kötü bir binektir.”
(HM1445 İbn Hanbel, I, 169)

517. Hâris b. Ebû Yezid’in naklettiğine göre, Câbir b. Abdullah, Hz.

Peygamber’i (sav) şöyle derken işitmiştir: “Ölümü istemeyin. Zira can


vermek (sekerâtü’l-mevt) çok zordur. Kişinin ömrünün uzun olması ve
Allah’ın insana, tevbe ile kendisine yönelme imkânı vermesi onun için
mutluluktur.”
(HM14618 İbn Hanbel, III, 333)

518. İbn Ömer’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav), Mek-


ke’nin fethi günü insanlara hitap ederek şöyle buyurmuştur: “Ey İnsan-
lar! Allah sizden câhiliye gururunu ve atalarla övünme âdetini gider-
miştir. İnsanlar iki gruptur: İyi, takva sahibi, Allah katında değerli kişi
ve günahkâr, bedbaht Allah katında değersiz kişi. İnsanlar, Âdem’in ço-
cuklarıdır ve Allah, Âdem’i topraktan yaratmıştır...”
(T3270 Tirmizî, Tefsîrü’l-Kur’ân, 49; D5116 Ebû Dâvûd, Edeb, 110, 111)

519. Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre Resûlullah (sav), “Şakî


(bedbaht) dışında kimse cehennem ateşine girmez.” buyurmuş, “Ey
Allah’ın Resûlü, şakî kimdir?” diye kendisine sorulunca da, “Şakî, Al-
lah için hiçbir taatte (ibadet ve amelde) bulunmayan ve Allah için hiçbir
kötülüğü (günahı) terk etmeyen kimsedir.” cevabını vermiştir.
(İM4298 İbn Mâce, Zühd, 35; HM8578 İbn Hanbel, II, 349)

137
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪A ZİM ve SEBAT‬‬


‫‪MÜMİNİN AYIRICI VASFI‬‬

‫‪َ -٥٢٠‬ع ْن َعائِشَ َة‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ُ s‬س ِئ َل‪ :‬أَ ُّي الْ َع َم ِل أَ َح ُّب إِلَى اللَّ ِه؟ َقا َل‪:‬‬
‫”أَ ْد َو ُم ُه َوإِ ْن َق َّل‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬ح ِصي ٌر َوكَا َن ُي َح ِّج ُر ُه ِم َن اللَّ ْي ِل‬ ‫‪َ -٥٢١‬ع ْن َعائِشَ َة أَن ََّها َقالَ ْت كَا َن لِ َر ُس ِ‬
‫ات لَ ْي َل ٍة َفقَا َل ” َيا‬ ‫َف ُي َصلِّى ِفي ِه َف َج َع َل ال َّن ُ‬
‫اس ُي َصلُّو َن بِ َصلاَتِ ِه َو َي ْب ُس ُط ُه بِال َّن َها ِر َف َثا ُبوا َذ َ‬
‫اس! َع َل ْي ُك ْم ِم َن الا َٔ ْع َم ِال َما تُ ِطيقُونَ‪َ ،‬ف ِٕا َّن اللَّ َه لا َ َي َم ُّل َح َّتى َت َملُّوا‪“...‬‬ ‫أَ ُّي َها ال َّن ُ‬

‫‪َ -٥٢٢‬ع ْن َس ْع ِد ْبنِ إِ ْب َرا ِهي َم َح َّد َث ِنى ا ْب ُن َك ْع ِب ْبنِ َمالِ ٍك َع ْن أَبِي ِه‪َ ،‬ك ْع ٍب ْبنِ‬
‫َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م َث ُل الْ ُم ْؤ ِمنِ َك َمثَلِ الْ َخا َم ِة ِم َن ال َّز ْر ِع‪ ،‬تُ ِفي ُئ َها‬
‫يج‪“...‬‬ ‫يح‪َ ،‬و َت ْص َر ُع َها َم َّر ًة َو َت ْع ِدلُ َها أُخْ َرى‪َ ،‬ح َّتى َت ِه َ‬
‫ال ِّر ُ‬

‫‪َ -٥٢٣‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م َث ُل الْ ُم َنا ِفقِ َك َمثَلِ الشَّ ا ِة الْ َعائِ َر ِة‬
‫َب ْي َن الْ َغ َن َم ْينِ ‪َ ،‬ت ِع ُير ِفى َه ِذ ِه َم َّر ًة َو ِفى َه ِذ ِه َم َّر ًة لا َ َت ْدرِى أَ َّي َها َت ْت َب ُع‪“.‬‬

‫‪١٣٨‬‬
AHLÂK

A ZİM ve SEBAT
MÜMİNİN AYIRICI VASFI

Hz. Âişe’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah’a (sav), “Allah


520.

katında amellerin en sevimlisi hangisidir?” diye soruldu. Resûlullah,


“Az da olsa devamlı olanıdır.” buyurdu.
(M1828 Müslim, Müsâfirîn, 216)

521. Hz. Âişe anlatıyor: “Resûlullah’ın (sav) bir hasırı vardı, gece (mes-
citte) onunla kendisine özel bir yer yapar ve içerisinde namaz kılardı. İn-
sanlar da ona uyarak onun kıldığı namazı kılmaya başladılar. Hz. Pey-
gamber gündüz olunca hasırı (açar ve) sererdi. Bir gece insanlar yoğun
biçimde mescide doluşunca onlara şöyle dedi: ‘Ey insanlar! Gücünüzün
yeteceği amelleri yapın! Allah usanmaz ama siz usanırsınız!..’”
(M1827 Müslim, Müsâfirîn, 215)

522.Sa’d b. İbrâhim’in, Kâ’b b. Mâlik’in oğlundan naklettiğine göre,


Kâ’b b. Mâlik şunları söylemiştir: “Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: ‘Mü-
min taze ekin gibidir. Olgunlaşıncaya kadar rüzgâr onu eğip büker; ba-
zen yere yatırır, bazen de doğrultur (ama o kırılmaz)...’”
(M7094 Müslim, Sıfâtü’l-münâfikîn, 59)

523. İbn Ömer’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-
yurmuştur: “Münafık iki sürü arasında dolaşan şaşkın bir koyun gibi-
dir. Bir o sürüye karışır bir bu sürüye karışır, hangi sürünün peşinden
gideceğini bilmez.”
(N5040 Nesâî, Îmân, 31)

138
‫‪AHLÂK‬‬

‫وب‬ ‫س َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ s‬ي ْك ِث ُر أَ ْن َيقُو َل‪َ :‬‬
‫”يا ُم َقلِّ َب الْ ُقلُ ِ‬ ‫‪َ -٥٢٤‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫َث ِّب ْت َق ْل ِبى َع َلى ِدي ِنكَ ‪“.‬‬

‫‪S ABIR‬‬
‫‪VAROLMA MÜCADELESİ‬‬

‫‪ -٥٢٥‬عن أَبِى َمالِ ٍك الا َٔ ْش َع ِر ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َّ ...” :s‬‬
‫الصلا َ ُة نُو ٌر‪،‬‬
‫الص ْب ُر ِض َي ٌاء‪“...‬‬ ‫الص َد َق ُة ُب ْر َهانٌ‪َ ،‬و َّ‬
‫َو َّ‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك ‪َ d‬قا َل‪َ :‬م َّر ال َّن ِب ُّي ‪ s‬بِا ْم َرأَ ٍة َت ْب ِكى ِع ْن َد َق ْبرٍ‪َ ،‬فقَا َل‪:‬‬ ‫‪َ -٥٢٦‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫اص ِبرِى“‪َ ،‬قالَ ْت‪ :‬إِلَ ْيكَ َع ِّنى‪َ ،‬ف ِٕانَّكَ لَ ْم ُت َص ْب بِ ُم ِص َيب ِتى‪َ ،‬ولَ ْم َت ْع ِر ْف ُه‪.‬‬ ‫”اتَّ ِقى اللَّ َه َو ْ‬
‫ين‪َ .‬فقَالَ ْت‪:‬‬ ‫اب ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬ف َل ْم َت ِج ْد ِع ْن َد ُه َب َّوابِ َ‬
‫َف ِقي َل لَ َها‪ :‬إِنَّ ُه ال َّن ِب ُّي ‪َ .s‬فأَ َت ْت َب َ‬
‫الص ْد َم ِة الأُولَى‪“.‬‬‫الص ْب ُر ِع ْن َد َّ‬
‫لَ ْم أَ ْع ِر ْفكَ ‪َ .‬فقَا َل‪” :‬إِنَّ َما َّ‬

‫س الشَّ ِدي ُد بِ ُّ‬


‫الص َر َع ِة‪ ،‬إِنَّ َما‬ ‫‪َ -٥٢٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َرةَ‪ ،‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لَ ْي َ‬
‫الشَّ ِدي ُد الَّ ِذى َي ْم ِلكُ نَ ْف َس ُه ِع ْن َد الْغ ََض ِب‪“.‬‬

‫‪١٣٩‬‬
AHLÂK

524. Enes’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) sık sık şöyle derdi: “Ey
kalpleri (hâlden hâle) değiştiren (Allah’ım)! Kalbimi dinin üzere sabit kıl.”
(T2140 Tirmizî, Kader, 7)

S ABIR
VAROLMA MÜCADELESİ

525. Ebû Mâlik el-Eş’arî’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “...Namaz bir nurdur, sadaka bir burhandır, sabır bir
ışıktır...”
(M534 Müslim, Tahâret, 1)

526. Enes b. Mâlik (ra) anlatıyor: “Hz. Peygamber (sav) bir kabrin ba-
şında ağlamakta olan bir kadına rastladı ve ‘Allah’tan kork ve sabret.’ de-
di. Kadın, “Git başımdan, başıma gelen musibeti sen yaşamadın!” diye
cevap verdi. Hz. Peygamber’i tanımıyordu. Kendisine, onun Peygamber
(sav) olduğu söylendi. Bunun üzerine kadın Hz. Peygamber’in (sav) kapı-
sına gitti, kapıda bekleyen herhangi bir görevli de yoktu. (Peygamber’in
yanına girdi ve); “Seni tanıyamadım.” dedi. Peygamber Efendimiz de,
‘Sabır, ancak (musibetin) ilk başa geldiği anda (olmalı)dır.’ buyurdu.
(B1283 Buhârî, Cenâiz, 31; M2140 Müslim, Cenâiz, 15)

527.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurdu: “Güçlü kimse, insanları güreşte yenen değil, bilakis öfke anında
kendisine hâkim olandır.”
(M6643 Müslim, Birr, 107)

139
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٥٢٨‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َقا َل َقا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪”: s‬الْ ُمؤ ِْم ُن الَّ ِذى ُي َخالِ ُط ال َّن َ‬
‫اس َو َي ْص ِب ُر‬
‫َع َلى أَ َذا ُه ْم أَ ْع َظ ُم أَ ْج ًرا ِم َن الْ ُمؤ ِْمنِ الَّ ِذى لا َ ُي َخالِ ُط ال َّن َ‬
‫اس َولا َ َي ْص ِب ُر َع َلى أَ َذا ُه ْم‪“.‬‬

‫‪َ -٥٢٩‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي أَ َّن ن ًَاسا ِم َن ا ْلأَنْ َصا ِر َسأَلُوا َر ُسو َل اللَّ ِه ‪s‬‬
‫َفأَ ْع َطا ُه ْم ثُ َّم َسأَلُو ُه َفأَ ْع َطا ُه ْم َح َّتى إِ َذا نَ ِف َد َما ِع ْن َد ُه َقا َل‪َ ...” :‬م ْن َي ْص ِب ْر ُي َص ِّب ْر ُه‬
‫اللَّ ُه َو َما أُ ْع ِط َي أَ َح ٌد ِم ْن َع َطا ٍء َخ ْي ٌر َوأَ ْو َس ُع ِم َن َّ‬
‫الص ْبرِ‪“.‬‬

‫‪H AYÂ‬‬
‫‪İSLÂM AHLÂKININ ÖZÜ‬‬

‫اس ِم ْن كَلا َ ِم‬ ‫ٍ‬


‫َح َّد َث َنا أَ ُبو َم ْس ُعود َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :‬إِ َّن ِم َّما أَ ْد َر َك ال َّن ُ‬
‫‪s‬‬ ‫‪-٥٣٠‬‬

‫اص َن ْع َما ِشئ َْت‪“.‬‬‫ال ُّن ُب َّو ِة الأُولَى‪ :‬إِ َذا لَ ْم َت ْس َتحى َف ْ‬

‫‪َ -٥٣١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬ا ْل ِٕاي َما ُن بِضْ ٌع َو َس ْب ُع َ‬
‫ون شُ ْع َب ًة‪،‬‬
‫َوالْ َح َي ُاء شُ ْع َب ٌة ِم َن ا ْل ِٕاي َم ِان‪“.‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن لِ ُك ِّل ِدينٍ ُخلُ ًقا‪َ .‬و ُخلُ ُق‬
‫‪َ -٥٣٢‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫ا ْل ِٕا ْسلا َ ِم الْ َح َي ُاء‪“.‬‬

‫‪١٤٠‬‬
AHLÂK

İbn Ömer’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


528.

yurdu: “İnsanlarla bir arada yaşayan ve onların eziyetlerine sabreden


mümin, insanlarla bir arada yaşamayan ve onların eziyetlerine sabret-
meyen müminden daha büyük ecre nail olur.”
(İM4032 İbn Mâce, Fiten 23; HM5022 İbn Hanbel, II, 44)

529. Ebû Saîd el-Hudrî’den nakledildiğine göre, ensardan bazı kim-


seler Resûlullah’tan (sav) (bir şeyler) istediler. O da verdi. Sonra tek-
rar istediler. Allah Resûlü de yanındakiler bitinceye kadar verdi ve şöy-
le buyurdu: “...Kim sabrederse, Allah ona dayanma gücü verir. Kimseye
sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir ikram verilmemiştir.”
(M2424 Müslim, Zekât, 124)

H AYÂ
İSLÂM AHLÂKININ ÖZÜ

530. Ebû Mes’ûd’un naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle bu-
yurmuştur: “İnsanlık, ilk günden beri bütün peygamberlerin üzerinde
ittifak ettikleri bir söz bilir: Şayet utanmıyorsan, dilediğini yap!”
(B6120 Buhârî, Edeb, 78)

531.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “İman, yetmiş küsur parçadır. Hayâ da imandan bir
parçadır.”
(M152 Müslim, Îmân, 57)

532.Enes (b. Mâlik)’ten rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) söy-


le buyurmuştur: “Her dinin (kendine özgü) bir ahlâkı vardır; İslâm
ahlâkı(nın özü) hayâdır.”
(İM4181 İbn Mâce, Zühd, 17)

140
‫‪AHLÂK‬‬

‫ش ِفى شَ ْي ٍء إِلا َّ‬


‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما كَا َن الْف ُْح ُ‬ ‫‪َ -٥٣٣‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫شَ انَ ُه‪َ ،‬و َما كَا َن الْ َح َي ُاء ِفى شَ ْي ٍء إِلا َّ َزانَ ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٥٣٤‬ع ْن َس ْل َما َن َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن َر َّب ُك ْم َت َب َار َك َو َت َعالَى َح ِي ٌّي‬
‫َكرِي ٌم َي ْس َت ْح ِيى ِم ْن َع ْب ِد ِه إِ َذا َر َف َع َي َد ْي ِه إِلَ ْي ِه‪ ،‬أَ ْن َي ُر َّد ُه َما ِص ْف ًرا‪“.‬‬

‫‪İFFET‬‬
‫‪ÖZ SAYGI‬‬

‫‪َ -٥٣٥‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ثَلا َ َث ٌة؛ َح ٌّق َع َلى اللَّ ِه َع ْونُ ُه ُم‪:‬‬
‫َاف‪“.‬‬ ‫الْ ُم َجا ِه ُد ِفى َس ِبيلِ اللَّ ِه‪َ ،‬والْ ُم َكا َت ُب الَّ ِذى ُيرِي ُد الا َٔ َد َاء‪َ ،‬وال َّنا ِك ُح الَّ ِذى ُيرِي ُد الْ َعف َ‬

‫‪َ -٥٣٦‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي؛ أَ َّن ن ًَاسا ِم َن ا ْلأَنْ َصا ِر َسأَلُوا َر ُسو َل اللَّ ِه ‪s‬‬
‫َفأَ ْع َطا ُه ْم‪ ،‬ثُ َّم َسأَلُو ُه َفأَ ْع َطا ُه ْم‪َ ،‬ح َّتى إِ َذا نَ ِف َد َما ِع ْن َد ُه َقا َل‪َ ” :‬ما َي ُك ْن ِع ْن ِدى ِم ْن‬
‫َخ ْي ٍر َف َل ْن أَ َّد ِخ َر ُه َع ْن ُك ْم‪َ ،‬و َم ْن َي ْس َت ْع ِف ْ‬
‫ف ُي ِع َّف ُه اللَّ ُه‪َ ،‬و َم ْن َي ْس َت ْغنِ ُي ْغ ِن ِه اللَّ ُه‪َ ،‬و َم ْن‬
‫الص ْبرِ‪“.‬‬ ‫َي ْص ِب ْر ُي َص ِّب ْر ُه اللَّ ُه‪َ ،‬و َما أُ ْع ِط َي أَ َح ٌد ِم ْن َع َطا ٍء َخ ْي ٌر َوأَ ْو َس ُع ِم َن َّ‬

‫‪١٤١‬‬
AHLÂK

533.Enes (b. Mâlik)’ten rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Arsızlık nerede ve kimde olursa olsun çirkinleştirir;
hayâ ise nerede ve kimde olursa olsun zarifleştirir”
(T1974 Tirmizî, Birr, 47)

Selmân’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


534.

yurmuştur: “Şüphesiz Yüce Rabbiniz hayâ sahibi ve cömerttir. Kulu


(dua etmek için) O’na ellerini kaldırdığı zaman, o elleri boş çevirmek-
ten hayâ eder.”
(D1488 Ebû Dâvûd, Vitr, 23)

İFFET
ÖZ SAYGI

535. Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Üç gruba Allah’ın yardım etmesi haktır: Allah yolunda ci-
had eden kişiye, (hürriyetini kazanmak için belirlenmiş parayı) ödeme-
ye çalışan köleye, iffetli olabilmek için evlenene.”
(T1655 Tirmizî, Fedâilü’l-cihâd, 20)

536. Ebû Saîd el-Hudrî’den nakledildiğine göre, ensardan bazı kim-


seler Resûlullah’tan (sav) (bir şeyler) istediler. O da verdi. Sonra tek-
rar istediler. Allah Resûlü de yanındakiler bitinceye kadar verdi ve şöy-
le buyurdu: “Yanımda bulunan hiçbir malı sizden saklayacak değilim.
Kim iffetli olmayı dilerse, Allah onu iffetli kılar. Kim müstağni olursa
(aza kanaat edip insanlardan bir şey istemezse), Allah onu zengin kılar.
Kim de sabrederse, Allah ona sabır ihsan eder. Kimseye sabırdan daha
hayırlı ve daha geniş bir ikram verilmemiştir.”
(M2424 Müslim, Zekât, 124)

141
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٥٣٧‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َو َعائِشَ َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن َط َل َب َحقًّا َف ْل َي ْطلُ ْب ُه‬
‫اف‪“.‬‬ ‫اف‪ ،‬أَ ْو َغ ْي ِر َو ٍ‬
‫َاف َو ٍ‬ ‫ِفى َعف ٍ‬

‫‪َ -٥٣٨‬ع ْن ِع ْم َرا َن ْبنِ ُح َص ْينٍ َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه ُي ِح ُّب َع ْب َد ُه‬
‫الْ ُمؤ ِْم َن‪ ،‬الْ َف ِق َير الْ ُم َت َعف َ‬
‫ِّف أَ َبا الْ ِع َي ِال‪“.‬‬

‫‪َ -٥٣٩‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪ s‬أَنَّ ُه كَا َن َيقُو ُل‪” :‬اللَّ ُه َّم! إِنِّى أَ ْسأَلُكَ الْ ُه َدى‬
‫َاف َوالْ ِغ َنى‪“.‬‬ ‫َوال ُّتقَى‪َ ،‬والْ َعف َ‬

‫‪S ADAKAT‬‬
‫‪SADAKAT İYİLİĞE, İYİLİK DE CENNETE GÖTÜRÜR‬‬

‫‪َ -٥٤٠‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل الْ ِم ْقدَا ُد َي ْو َم َب ْدرٍ‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه‪ ،‬إِنَّا لا َ نَقُو ُل لَكَ‬
‫وسى‪َ ﴿ :‬فا ْذ َه ْب أَنْ َت َو َر ُّبكَ َفقَاتِلا َ إِنَّا َها ُه َنا َق ِاعدُونَ﴾‬ ‫َك َما َقالَ ْت َب ُنو إ ِْس َرائِي َل لِ ُم َ‬
‫ول اللَّ ِه ‪.s‬‬ ‫ض َون َْح ُن َم َعكَ ‪َ ،‬ف َكأَنَّ ُه ُس ِّر َي َع ْن َر ُس ِ‬ ‫َولَ ِكنِ ا ْم ِ‬

‫‪١٤٢‬‬
AHLÂK

537.İbn Ömer ve Hz. Âişe’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Hakkını talep eden kişi bunu tam olarak alsa
da alamasa da iffetli bir şekilde istesin.”
(İM2421 İbn Mâce, Sadakât, 15)

538.İmrân b. Husayn’nın rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Allah, yoksul (olmasına rağmen) iffetli, çoluk çocuk
sahibi mümin kulunu sever.”
(İM4121 İbn Mâce, Zühd, 5)

539.Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, Hz. Pey-


gamber (sav) şöyle derdi: “Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve zen-
ginlik dilerim.”
(M6904 Müslim, Zikir, 72)

S ADAKAT
SADAKAT İYİLİĞE, İYİLİK DE CENNETE GÖTÜRÜR

540.Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, Mikdâd (b.


Amr), Bedir günü şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resûlü! Biz İsrâiloğulları’nın
Hz. Musa’ya dedikleri gibi, ‘Sen ve Rabbin gidin, onlarla savaşın. Biz
burada oturacağız.’ demiyoruz. Biz sana ancak, ‘(Düşman üzerine) yü-
rü, biz de seninle beraberiz!’ diyoruz.” Sanki bu söz Resûlullah’ın (sav)
bütün kaygılarını giderdi.
(B4609 Buhârî, Tefsîr, (Mâide) 4)

142
‫‪AHLÂK‬‬

‫ص َقا َل‪َ :‬ح َّد َث ِنى أَبِى أَنَّ ُه شَ ِه َد َح َّج َة الْ َو َدا ِع‬ ‫‪َ -٥٤١‬ع ْن ُس َل ْي َما َن ْبنِ َع ْمرِو ْبنِ ا ْلا َٔ ْح َو ِ‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ ...s‬فقَا َل‪...” :‬أَلا َ إِ َّن لَ ُك ْم َع َلى نِ َسائِ ُك ْم َحقًّا‪َ ،‬ولِ ِن َسائِ ُك ْم َع َل ْي ُك ْم‬ ‫َم َع َر ُس ِ‬
‫وطئ َْن فُ ُرشَ ُك ْم َم ْن َت ْك َر ُهونَ‪َ ،‬ولا َ َيأْ َذ َّن ِفى ُب ُيوتِ ُك ْم‬‫َحقًّا‪َ ،‬فأَ َّما َح ُّق ُك ْم َع َلى نِ َسائِ ُك ْم َٔالا َّ ُي ِ‬
‫لِ َم ْن َت ْك َر ُهونَ‪ ،‬أَلا َ َو َح ُّق ُه َّن َع َل ْي ُك ْم أَ ْن تُ ْح ِس ُنوا إِلَ ْي ِه َّن ِفى ِك ْس َوتِ ِه َّن َو َط َع ِام ِه َّن‪“.‬‬

‫‪َ -٥٤٢‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُع َم َر ‪ :‬أَنَّ ُه َس ِم َع َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬كُلُّ ُك ْم َرا ٍع‬
‫َو َم ْس ُئو ٌل َع ْن َر ِع َّي ِت ِه‪َ ،‬فا ْل ِٕا َما ُم َرا ٍع َو ْه َو َم ْس ُئو ٌل َع ْن َر ِع َّي ِت ِه‪َ ،‬وال َّر ُج ُل ِفى أَ ْه ِل ِه َرا ٍع‬
‫َو ْه َو َم ْس ُئو ٌل َع ْن َر ِع َّي ِت ِه‪َ ،‬والْ َم ْرأَ ُة ِفى َب ْي ِت َز ْو ِج َها َرا ِع َي ٌة َو ْه َي َم ْس ُئولَ ٌة َع ْن َر ِع َّي ِت َها‪،‬‬
‫َوالْ َخا ِد ُم ِفى َم ِال َس ِّي ِد ِه َرا ٍع‪َ ،‬و ْه َو َم ْس ُئو ٌل َع ْن َر ِع َّي ِت ِه‪“.‬‬

‫الص ْد ِق‪َ ،‬ف ِٕا َّن ِّ‬


‫الص ْدقَ‬ ‫‪َ -٥٤٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ع َل ْي ُك ْم بِ ِّ‬
‫َي ْه ِدى إِلَى الْ ِب ِّر‪َ ،‬وإِ َّن الْ ِب َّر َي ْه ِدى إِلَى الْ َج َّن ِة‪َ ،‬و َما َي َزا ُل ال َّر ُج ُل َي ْص ُد ُق َو َي َت َح َّرى‬
‫الص ْدقَ َح َّتى ُي ْك َت َب ِع ْن َد اللَّ ِه ِصدِّيقًا‪َ ،‬وإِ َّياكُ ْم َوالْ َك ِذ َب‪َ ،‬ف ِٕا َّن الْ َك ِذ َب َي ْه ِدى إِلَى‬ ‫ِّ‬
‫الْف ُُجورِ‪َ ،‬وإِ َّن الْف ُُجو َر َي ْه ِدى إِلَى ال َّنارِ‪َ ،‬و َما َي َزا ُل ال َّر ُج ُل َي ْك ِذ ُب َو َي َت َح َّرى الْ َك ِذ َب‬
‫َح َّتى ُي ْك َت َب ِع ْن َد اللَّ ِه َك َّذا ًبا‪“.‬‬

‫اس ِم ْن‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ ُم ْس ِل ُم َم ْن َس ِل َم ال َّن ُ‬ ‫‪َ -٥٤٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َع ْن َر ُس ِ‬
‫اس َع َلى ِد َمائِ ِه ْم َوأَ ْم َوالِ ِه ْم‪“.‬‬
‫لِ َسانِ ِه َو َي ِد ِه‪َ ،‬والْ ُم ْؤ ِم ُن َم ْن أَ ِم َن ُه ال َّن ُ‬

‫‪١٤٣‬‬
AHLÂK

541. Süleyman b. Amr b. Ahves diyor ki, “Veda Haccı’nda Resûlullah


(sav) ile birlikte bulunan babam bana şunları anlattı: Resûlullah şöyle
buyurdu: “...Bilin ki, sizin, kadınlarınız üzerinde haklarınız olduğu gibi
onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlarınız üzerindeki
hakkınız, sevmediğiniz kimseleri evinize almamaları ve onlarla sohbet
etmememleridir. Onların sizin üzerinizdeki hakkı ise, onların en güzel
biçimde giyinmelerini ve geçimlerini sağlamanızdır.”
(T1163 Tirmizî, Radâ’, 11)

542.Abdullah b. Ömer’in (ra) işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Hepiniz birer sorumlusunuz ve hepiniz yönettikleriniz-
den mesulsünüz. Devlet başkanı sorumludur ve yönettiklerinden mesul-
dür. Evin beyi sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Evin hanımı
da eşinin evinde sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Hizmetçi de
efendisinin malı üzerinde sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür.”
(B2409 Buhârî, İstikrâz, 20)

543.Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk
(insanı) iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi devamlı doğru söyler ve
doğruluktan ayrılmazsa Allah katında ‘doğru/sıddîk’ olarak tescillenir.
Yalandan sakının! Çünkü yalan (insanı) kötülüğe, kötülük de cehenne-
me götürür. Kişi devamlı yalan söyler, yalan peşinde koşarsa Allah ka-
tında ‘yalancı/kezzâb’ olarak tescillenir.”
(M6639 Müslim, Birr, 105)

544.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Müslüman, dilinden ve elinden insanların selâmette ol-
duğu kişidir. Mümin ise insanların canları ve malları konusunda (ken-
dilerine zarar vermeyeceğinden) emin oldukları kişidir.”
(N4998 Nesâî, Îmân, 8)

143
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪CÖMERTLİK‬‬
‫‪GÖNÜLDEN VERMEK‬‬

‫‪َ -٥٤٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م َث ُل ا ْل َب ِخيلِ َوالْ ُم َت َصد ِِّق َم َث ُل‬
‫َر ُج َل ْينِ َع َل ْي ِه َما ُج َّن َت ِان ِم ْن َح ِدي ٍد‪ ،‬إِ َذا َه َّم الْ ُم َت َص ِّد ُق بِ َص َد َق ٍة ات ََّس َع ْت َع َل ْي ِه‪َ ،‬ح َّتى‬
‫تُ َعف َِّي أَث ََر ُه‪َ ،‬وإِ َذا َه َّم الْ َب ِخي ُل بِ َص َد َق ٍة َت َقلَّ َص ْت َع َل ْي ِه‪َ ،‬وانْ َض َّم ْت َيدَا ُه إِلَى َت َرا ِقي ِه‪،‬‬
‫َوانْق ََب َض ْت كُ ُّل َح ْل َق ٍة إِلَى َص ِ‬
‫اح َب ِت َها‪“.‬‬

‫‪َ -٥٤٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪ d‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما ِم ْن َي ْو ٍم ُي ْص ِب ُح الْ ِع َبا ُد ِفي ِه إِلا َّ‬
‫َم َل َك ِان َي ْنزِلا َ ِن َف َيقُو ُل َٔا َح ُد ُه َما‪ :‬اللَّ ُه َّم َٔا ْع ِط ُم ْن ِفقًا َخ َلفًا‪َ ،‬و َيقُو ُل ا ْلا ٓ َخ ُر‪ :‬اللَّ ُه َّم َٔا ْع ِط‬
‫ُم ْم ِس ًكا َت َلفًا‪“.‬‬

‫‪َ -٥٤٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪...” :s‬لا َ َي ْج َت ِم ُع الشُّ ُّح َوا ْل ِٕاي َما ُن‬
‫ِفى َق ْل ِب َع ْب ٍد أَ َبدًا‪“.‬‬

‫‪َ -٥٤٨‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه‪ ،‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ...” :‬واتَّقُوا الشُّ َّح‪،‬‬
‫َف ِٕا َّن الشُّ َّح أَ ْه َلكَ َم ْن كَا َن َق ْب َل ُك ْم‪َ ،‬ح َم َل ُه ْم َع َلى أَ ْن َس َف ُكوا ِد َم َاء ُه ْم َو ْاس َت َحلُّوا‬
‫َم َحا ِر َم ُه ْم‪“.‬‬

‫‪١٤٤‬‬
AHLÂK

CÖMERTLİK
GÖNÜLDEN VERMEK

545.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Cimri ile Allah yolunda harcama yapan kimsenin hâli,
üzerlerinde demirden birer zırh bulunan iki adamın hâline benzer: Cö-
mert olan, bir hayırda bulunmaya niyet ettiğinde üzerindeki zırh öyle
genişler ki (önceki dar hâlinden kalma) izler bile silinir gider. Cimri, bir
hayırda bulunmak istediğinde ise (âdeta) üzerindeki zırh büzüşür, elle-
ri köprücük kemiklerine yapışacak gibi sıkışır ve zırhın her halkası ya-
nındaki halkayı sıkıştırır.”
(M2361 Müslim, Zekât, 77)

546. Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)

şöyle buyurmuştur: “Kulların sabaha eriştiği her gün (yeryüzüne) iki


melek iner. Bu iki melekten biri, ‘Allah’ım, malını hayır yolunda harca-
yan kişiye (harcadığı malın yerine) yenisini ver.’ der. Diğeri de, ‘Allah’ım,
malını (hayır yollarında harcamayarak) elinde tutan (cimrilik eden) ki-
şinin malını telef et.’ der.”
(B1442 Buhârî, Zekât, 27)

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


547.

yurmuştur: “...Bir insanın kalbinde cimrilik ve iman asla bir arada bu-
lunmaz.”
(N3112 Nesâî, Cihâd, 8)

548. Câbir b. Abdullah’tan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-

le buyurmuştur: “...Cimrilikten sakının! Çünkü cimrilik, sizden önceki-


leri birbirlerinin kanını dökmeye ve kendilerine haram kılınanları çiğ-
nemeye sevk ederek helâk etti.”
(M6576 Müslim, Birr, 56)

144
‫‪AHLÂK‬‬

‫الصدِّيقِ ‪َ ،‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َي ْد ُخ ُل الْ َج َّن َة َخ ٌّب َولا َ‬
‫‪ -٥٤٩‬عن أَبِى َب ْك ٍر ِّ‬
‫َب ِخي ٌل َولا َ َم َّنانٌ‪“.‬‬

‫‪MİSAFİRPERVERLİK‬‬
‫‪İKRAM AHLÂKI‬‬

‫‪َ -٥٥٠‬ع ْن أَبِى شُ َر ْي ٍح الْ َك ْع ِب ِّي أ َّن َرس ُو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قال‪َ ” :‬م ْن كَا َن ُيؤ ِْم ُن بِاللَّ ِه‬
‫الض َيا َف ُة ثَلا َ َث ُة أَ َّيا ٍم‪َ ،‬ف َما َب ْع َد َذلِكَ‬
‫َوالْ َي ْو ِم ا ْلا ٓ ِخ ِر َف ْل ُي ْك ِر ْم َض ْي َف ُه‪َ ،‬جائِ َزتُ ُه َي ْو ٌم َولَ ْي َل ٌة‪َ ،‬و ِّ‬
‫ِي ِع ْن َد ُه َح َّتى ُي ْحر َِج ُه‪“.‬‬ ‫َف ْه َو َص َد َق ٌة‪َ ،‬ولا َ َي ِح ُّل لَ ُه أَ ْن َي ْثو َ‬

‫الص َّف ِة كَانُوا أُن ًَاسا فُق ََر َاء‪،‬‬


‫اب ُّ‬ ‫‪َ -٥٥١‬ع ْن َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ْبنِ أَبِى َب ْكرٍ‪ :‬أَ َّن أَ ْص َح َ‬
‫َوأَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن كَا َن ِع ْن َد ُه َط َعا ُم ا ْث َن ْينِ َف ْل َي ْذ َه ْب بِ َثالِ ٍث‪َ ،‬وإِ ْن أَ ْر َب ٌع‬
‫س‪“.‬‬ ‫س أَ ْو َسا ِد ٌ‬‫َف َخ ِام ٌ‬
‫س أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬ج َاء إِلَى َس ْع ِد ْبنِ ُع َبا َد َة َف َج َاء بِ ُخ ْب ٍز َو َز ْي ٍت َفأَ َك َل‪،‬‬
‫‪َ -٥٥٢‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫الصائِ ُمونَ‪َ ،‬وأَ َك َل َط َعا َم ُك ُم ا ْلا َٔ ْب َرا ُر‪َ ،‬و َصلَّ ْت‬ ‫ثُ َّم َقا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬أَ ْف َط َر ِع ْن َدكُ ُم َّ‬
‫َع َل ْي ُك ُم الْ َملاَئِ َك ُة‪“.‬‬

‫‪َ -٥٥٣‬ع ْن ُع ْق َب َة ْبنِ َع ِامرٍ‪َ ،‬عن ال َّن ِب ِّي ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪”:‬لا َخ ْي َر ِفي َم ْن لا‬
‫يف‪“.‬‬‫ُي ِض ُ‬

‫‪١٤٥‬‬
AHLÂK

549.Ebû Bekir es-Sıddîk’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Bozguncu, cimri ve yaptığı iyiliği başa kakan
kimse cennete giremez.”
(T1963 Tirmizî, Birr, 41)

MİSAFİRPERVERLİK
İKRAM AHLÂKI

550. Ebû Şurayh el-Kâ’bî’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Kim Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsa misafirini
iyi ağırlasın. Bunun uygun süresi bir gün ve bir gecedir. Misafirlik (hak-
kı) üç gündür, bundan sonra (misafire ikram) sadakadır. Misafirin de ev
sahibini sıkıntıya sokacak kadar onun yanında kalması helâl olmaz.”
(B6135 Buhârî, Edeb, 85)

551.Abdurrahman b. Ebû Bekir anlatıyor: Suffe ashâbı fakir insan-


lardı. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştu: “Kimin yanında iki kişi-
lik yemek varsa üçüncü bir kişiyi, dört kişilik yiyeceği olan beşinci ya
da altıncı bir kişiyi misafir etsin!”
(B602 Buhârî, Mevâkîtü’s-salât, 41)

552.Enes (b. Mâlik) anlatıyor: “Nebî (sav), Sa’d b. Ubâde’nin evine


geldi. Sa’d, (ona) ekmek ve zeytinyağı getirdi. Hz. Peygamber (sav) de
onları yedi, ardından şöyle buyurdu: ‘Yanınızda oruçlular iftar etsin. Ye-
meğinizi iyi insanlar yesin. Melekler de size dua etsin.’”
(D3854 Ebû Dâvûd, Et’ıme, 54)

Ukbe b. Âmir’in naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


553.

buyurmuştur: “Misafir ağırlamayan kimsede hayır yoktur.”


(HM17555 İbn Hanbel, IV, 157)

145
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٥٥٤‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َسلا َ ٍم َقا َل‪َ :‬ل َّما َق ِد َم َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْع ِن ٍي الْ َم ِدي َن َة‬
‫السلا َ َم‬‫اس! أَ ْفشُ وا َّ‬ ‫اس إِلَ ْي ِه‪َ ...‬وكَا َن أَ َّو َل شَ ْي ٍء َت َكلَّ َم بِ ِه أَ ْن َقا َل‪” :‬أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫انْ َج َف َل ال َّن ُ‬
‫اس نِ َيا ٌم َت ْد ُخلُوا الْ َج َّن َة بِ َسلا َ ٍم‪“.‬‬ ‫َوأَ ْط ِع ُموا ال َّط َعا َم َو َصلُّوا َوال َّن ُ‬

‫‪ÎSÂR‬‬
‫‪DİĞERKÂMLIK‬‬

‫‪َ -٥٥٥‬عنِ ا ْبنِ الْ ُم ْن َك ِدرِ‪َ :‬س ِم َع َجابِ َر ْب َن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬ما ُس ِئ َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪s‬‬
‫شَ ْي ًئا َق ُّط َفقَا َل‪ :‬لا َ‪.‬‬

‫وج ِفى َح ِاش َي ِت َها – َقالَ ْت‬ ‫‪َ -٥٥٦‬ع ْن َس ْه ِل ْبنِ َس ْع ٍد َقال‪َ :‬‬
‫جاء ِت ا ْم َرأَ ٌة بِ ُب ْر َدة ٍ‪َ ...‬م ْن ُس ٌ‬
‫َيا َر ُسو َل اللَّ ِه‪ ،‬إِنِّى ن ََس ْج ُت َه ِذ ِه بِ َي ِدى أَ ْك ُسوك ََها‪َ ،‬فأَ َخ َذ َها َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ s‬م ْح َت ً‬
‫اجا‬
‫إِلَ ْي َها‪َ ،‬ف َخ َر َج إِلَ ْي َنا َوإِن ََّها َل ِٕا َزا ُر ُه َف َج َّس َها َر ُج ٌل ِم َن الْ َق ْو ِم َفقَا َل‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه‪ ،‬ا ْك ُس ِن َيها‪،‬‬
‫س َما شَ َاء اللَّ ُه ِفى الْ َم ْج ِلسِ‪ ،‬ثُ َّم َر َج َع‪َ ،‬ف َط َوا َها ثُ َّم أَ ْر َس َل بِ َها إِلَ ْي ِه‪.‬‬‫َقا َل‪” :‬نَ َع ْم“‪َ ،‬ف َج َل َ‬

‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قال‪” :‬لا َ ُيؤ ِْم ُن أَ َح ُدكُ ْم َح َّتى ُي ِح َّب لا َٔ ِخي ِه َما‬
‫‪َ -٥٥٧‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫ُي ِح ُّب لِ َن ْف ِس ِه‪“.‬‬

‫‪١٤٦‬‬
AHLÂK

554.Abdullah b. Selâm anlatıyor: “Resûlullah (sav) (hicret edip)


Medine’ye geldiğinde insanlar ona doğru koşuştular... Söylediği ilk söz-
ler şunlardı: ‘Ey insanlar! Selâmı yaygınlaştırın, yemek yedirin ve insan-
lar uykudayken (gece) namaz kılın ki, esenlik içinde cennete giresiniz.’”
(T2485 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 42)

ÎSÂR
DİĞERKÂMLIK

İbn Münkedir’in işittiğine göre, Câbir b. Abdullah şöyle demiştir:


555.

“Resûlullah (sav) kendisinden bir şey istendiğinde asla ‘hayır’ demezdi.”


(M6018 Müslim, Fedâil, 56)

556.Sehl b. Sa’d anlatıyor: “Bir kadın ... elinde kenarları dokunmuş


bürde türünden bir kumaşla gelerek, ‘Yâ Resûlallah, bunu giymeniz için
kendi elimle dokudum.’ dedi. Böyle bir kumaşa ihtiyacı olan Resûlullah
(sav) kumaşı aldı ve izar şeklinde giyinerek (belden aşağısına sararak)
yanımıza geldi. Fakat orada bulunanlardan biri kumaşa dokunarak, ‘Yâ
Resûlallah, bunu bana giydir!’ dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber ‘Ta-
mam.’ buyurdu ve Allah’ın dilediği kadar (bir süre) o mecliste kaldıktan
sonra evine döndü. Sonra da kumaşı katlayarak ona gönderdi.”
(B5810 Buhârî, Libâs, 18)

557. Enes (b. Mâlik)’ten rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)
şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz kendisi için istediğini mümin kar-
deşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz.”
(T2515 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 59)

146
‫‪AHLÂK‬‬

‫اب ‪َ d‬يقُو ُل‪:‬‬ ‫‪َ -٥٥٨‬ع ْن َز ْي ِد ْبنِ أَ ْس َل َم‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ُع َم َر ْب َن الْ َخ َّط ِ‬
‫أَ َم َرنَا َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْو ًما أَ ْن نَ َت َصدَّقَ‪َ ،‬ف َوا َف َق َذلِكَ َمالا ً ِع ْن ِدى‪َ ،‬ف ُق ْل ُت‪ :‬الْ َي ْو َم أَ ْس ِب ُق أَ َبا‬
‫َب ْك ٍر إِ ْن َس َب ْق ُت ُه َي ْو ًما َف ِجئ ُْت بِ ِن ْص ِف َمالِى‪َ ،‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما أَ ْب َق ْي َت لِا َٔ ْه ِلكَ ؟“‬
‫َف ُق ْل ُت‪ِ :‬م ْث َل ُه‪َ .‬قا َل‪َ :‬وأَ َتى أَ ُبو َب ْك ٍر ‪ d‬بِ ُك ِّل َما ِع ْن َد ُه‪َ ،‬فقَا َل لَ ُه َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما‬
‫أَ ْب َق ْي َت لِا َٔ ْه ِلكَ ؟“ َقا َل‪ :‬أَ ْب َق ْي ُت لَ ُه ُم اللَّ َه َو َر ُسولَ ُه‪ .‬قُ ْل ُت‪ :‬لا َ أُ َسابِقُكَ إِلَى شَ ْي ٍء أَ َبدًا‪.‬‬

‫‪VEFAKÂRLIK‬‬
‫‪KADİRŞİNASLIK‬‬

‫‪َ -٥٥٩‬عنِ ال ُّن ْع َم ِان ْبنِ َب ِشي ٍر َقا َل‪ :‬أُ ْه ِد َي لِل َّن ِب ِّي ‪ِ s‬ع َن ٌب ِم َن ال َّطائِ ِف‪َ .‬ف َد َعانِى‬
‫”خ ْذ َه َذا الْ ُع ْنقُو َد َفأَ ْب ِل ْغ ُه أُ َّمكَ “ َفأَ َك ْل ُت ُه َق ْب َل أَ ْن أُ ْب ِل َغ ُه إِ َّيا َها‪َ .‬ف َل َّما كَا َن َب ْع َد لَ َي ٍال‬
‫َفقَا َل‪ُ :‬‬
‫َقا َل لِى‪َ ” :‬ما َف َع َل الْ ُع ْنقُو ُد؟ َه ْل َٔا ْب َل ْغ َت ُه ُٔا َّمكَ ؟“ ُق ْل ُت‪ :‬لا َ‪َ .‬قا َل َف َس َّمانِى ُغ َد َر‪.‬‬

‫‪َ -٥٦٠‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُع َمر‪َ ... َ:‬وإِنِّى َس ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬إِ َّن أَ َب َّر‬
‫الْ ِب ِّر ِص َل ُة الْ َولَ ِد أَ ْه َل ُو ِّد أَبِي ِه‪“.‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لِ ُك ِّل َغا ِد ٍر لِ َو ٌاء َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة ُي ْع َر ُ‬
‫ف بِ ِه‪“...‬‬ ‫‪َ -٥٦١‬ع ْن أَنَ ٍ‬

‫‪١٤٧‬‬
AHLÂK

558.Zeyd b. Eslem’in, babasından naklettiğine göre, babası Ömer b.


Hattâb’ı (ra) şöyle derken işitmiştir: “Resûlullah (sav) bir gün bize sada-
ka vermemizi emretti. Bu (emir) paramın olduğu bir zamana rastladı.
‘Bir gün Ebû Bekir’i geçebileceksem, işte bugün geçerim!’ dedim ve ma-
lımın yarısını getirdim. Resûlullah (sav), ‘Ailene ne bıraktın?’ dedi. Ben
de, ‘Bu kadarını.’ dedim. Ebû Bekir (ra), malının hepsini getirdi. Son-
ra Resûlullah (sav) ona da, ‘Ailene ne bıraktın?’ dedi. O, ‘Onlara Allah
ve Resûlü’nü bıraktım.’ diye cevap verdi. Bunun üzerine, ‘Bundan son-
ra seninle hiçbir şeyde asla yarışmam!’ dedim.”
(D1678 Ebû Dâvûd, Zekât, 40; T3675 Tirmizî, Menâkıb, 16)

VEFAKÂRLIK
KADİRŞİNASLIK

559.Nu’mân b. Beşîr anlatıyor: “Peygamber’e (sav) Tâif’ten bir mik-


tar üzüm hediye edilmişti. O da beni çağırarak, ‘Şu salkımı al da anne-
ne götür.’ dedi. Ama ben üzümü anneme götürmeden önce yedim. Birkaç
gün sonra Resûlullah bana, ‘Üzüm salkımı ne oldu, onu annene ulaştır-
dın mı?’ diye sordu. Ben de, ‘Hayır.’ dedim.” Nu’mân, bu olay nedeniyle
Resûlullah’ın kendisini “ğuder” (vefasız) diye isimlendirdiğini söylemiştir.
(İM3368 İbn Mâce, Et’ıme, 61)

Abdullah b. Ömer’in işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


560.

muştur: “İyiliklerin en güzeli, evlâdın baba dostlarını ziyaret etmesidir.”


(M6513 Müslim, Birr, 11)

561.Enes’ten nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “Kıyamet gününde her vefasızın, vefasızlığının göstergesi olarak bir
sancağı olacaktır...”
(M4536 Müslim, Cihâd ve siyer, 14)

147
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٥٦٢‬ع ْن َعائِشَ َة ‪َ g‬قالَ ْت‪َ :‬ما ِغ ْر ُت َع َلى أَ َح ٍد ِم ْن نِ َسا ِء ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬ما ِغ ْر ُت‬
‫يج َة َو َما َرأَ ْي ُت َها‪َ ،‬ولَ ِك ْن كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪ُ s‬ي ْك ِث ُر ِذ ْك َر َها‪َ ،‬و ُر َّب َما َذ َب َح الشَّ اةَ‪،‬‬
‫َع َلى َخ ِد َ‬
‫ثُ َّم ُي َق ِّط ُع َها أَ ْع َض ًاء‪ ،‬ثُ َّم َي ْب َعثُ َها ِفى َصدَائِقِ َخ ِد َ‬
‫يج َة‪َ ،‬ف ُر َّب َما قُ ْل ُت لَ ُه‪َ :‬كأَنَّ ُه لَ ْم َي ُك ْن‬
‫يج ُة‪َ ،‬ف َيقُو ُل‪” :‬إِن ََّها كَان َْت َوكَان َْت‪َ ،‬وكَا َن لِى ِم ْن َها َولَدٌ‪“.‬‬ ‫ِفى ال ُّدنْ َيا ا ْم َرأَ ٌة إِلا َّ َخ ِد َ‬

‫‪A HDE VEFA‬‬


‫‪SÖZE SADAKAT‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬ما َخ َط َب َنا نَ ِب ُّي اللَّ ِه ‪ s‬إِ َّلا َقا َل‪َ ” :‬لا إِي َما َن لِ َم ْن‬ ‫‪َ -٥٦٣‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫ين لِ َم ْن َلا َع ْه َد لَ ُه‪“.‬‬
‫َلا أَ َمانَ َة لَ ُه‪َ ،‬و َلا ِد َ‬

‫‪َ -٥٦٤‬ع ْن أَبِى َب ْك َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َق َت َل ُم َعا ِهدًا ِفى َغ ْي ِر كُ ْن ِه ِه‬
‫َح َّر َم اللَّ ُه َع َل ْي ِه الْ َج َّن َة‪“.‬‬

‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ تُ َما ِر أَ َخا َك َولا َ تُ َماز ِْح ُه َولا َ َت ِع ْد ُه‬
‫‪َ -٥٦٥‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َم ْو ِع َد ًة َف ُتخْ ِلفَه‪“.‬‬

‫‪١٤٨‬‬
AHLÂK

562. Hz. Âişe (ra) anlatıyor: “Ben Peygamber’in (sav) eşlerinden hiç-
birini, Hatice’yi kıskandığım kadar kıskanmadım. Oysaki ben Hatice’yi
(benden önce vefat ettiği için) görmemiştim. Ancak Peygamber (sav)
ondan çok bahsederdi. Bazen bir koyun keser, onu parçalara ayırır, son-
ra da Hatice’nin dostlarına gönderirdi. Bazen ben, ‘Sanki yeryüzünde
Hatice’den başka kadın yok!’ diyerek serzenişte bulunurdum da Allah
Resûlü, ‘Hatice şöyle idi, Hatice böyle idi. Üstelik ondan benim çocuk-
larım var.’ derdi.”
(B3818 Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 20)

A HDE VEFA
SÖZE SADAKAT

Enes b. Mâlik şöyle demiştir: “Allah’ın Peygamberi (sav) bize


563.

hutbe verdiği zaman mutlaka şöyle buyururdu: ‘Emanete riayet etmeye-


nin imanı yoktur; ahde vefa göstermeyenin ise dini yoktur.’”
(HM12410 İbn Hanbel, III, 134)

564.Ebû Bekre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Kim bir zimmiyi (antlaşmalı bir gayri müslim vatandaşı) ant-
laşmalıyken öldürürse Allah ona cenneti haram kılar.”
(D2760 Ebû Dâvûd, Cihâd, 153)

565. İbn Abbâs’tan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle
buyurmuştur: “Kardeşinle (düşmanlığa varan) tartışmaya girme, onunla
(kırıcı şekilde) şakalaşma ve ona yerine getiremeyeceğin sözü verme.”
(T1995 Tirmizî, Birr, 58)

148
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٥٦٦‬ع ْن َز ْي ِد ْبنِ أَ ْر َق َم َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َذا َو َع َد ال َّر ُج ُل أَ َخا ُه َو ِم ْن نِ َّي ِت ِه‬
‫أَ ْن َي ِف َي لَ ُه َف َل ْم َي ِف َولَ ْم َي ِج ْئ لِ ْل ِمي َعا ِد َفلا َ إِ ْث َم َع َل ْي ِه‪“.‬‬

‫الص ِام ِت َٔا َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬اضْ َم ُنوا لِي ِس ًّتا ِم ْن‬ ‫‪َ -٥٦٧‬ع ْن ُع َبا َد َة ْبنِ َّ‬
‫أَنْف ُِس ُك ْم‪ ،‬أَضْ َم ْن لَ ُك ْم الْ َج َّن َة‪ْ ،‬‬
‫اص ُدقُوا إِ َذا َح َّد ْث ُت ْم‪َ ،‬وأَ ْوفُوا إِ َذا َو َع ْدتُ ْم‪َ ،‬وأَ ُّدوا إِ َذا‬
‫وج ُك ْم‪َ ،‬و ُغ ُّضوا أَ ْب َصا َركُ ْم‪َ ،‬وكُفُّوا أَ ْي ِد َي ُك ْم‪“.‬‬ ‫اؤْ ُت ِم ْن ُت ْم‪َ ،‬و ْاح َف ُظوا فُ ُر َ‬

‫‪TEVEKKÜL‬‬
‫‪ALLAH’A GÜVENMEK‬‬

‫َس ْب َن َمالِ ٍك َيقُو ُل‪َ :‬قا َل‬ ‫‪:‬س ِم ْع ُت أَن َ‬


‫ُوس ُّي َقا َل َ‬ ‫السد ِ‬ ‫‪َ -٥٦٨‬ح َّد َث َنا الْ ُم ِغ َير ُة ْب ُن أَبِى قُ َّر َة َّ‬
‫َر ُج ٌل‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! أَ ْع ِقلُ َها َوأَ َت َوكَّ ُل أَ ْو أُ ْط ِلق َُها َوأَ َت َوكَّ ُل؟ َقا َل‪” :‬ا ْع ِق ْل َها َو َت َوكَّ ْل“‬

‫اب َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لَ ْو أَنَّ ُك ْم كُ ْن ُت ْم َت َوكَّلُو َن‬ ‫‪َ -٥٦٩‬ع ْن ُع َم َر ْبنِ الْ َخ َّط ِ‬
‫وح بِ َطانًا‪“.‬‬ ‫اصا َو َت ُر ُ‬ ‫َع َلى اللَّ ِه َح َّق َت َوكُّ ِل ِه لَ ُر ِز ْق ُت ْم َك َما تُ ْر َز ُق ال َّط ْي ُر َت ْغدُو ِخ َم ً‬

‫‪١٤٩‬‬
AHLÂK

Zeyd b. Erkam’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


566.

buyurmuştur: “Kişi yerine getirme niyetiyle kardeşine bir söz verir, ancak
onu yerine getiremez ve zamanında sözünü tutamazsa günahkâr olmaz.”
(D4995 Ebû Dâvûd, Edeb, 82)

567. Ubâde b. Sâmit’ten nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Bana kendi adınıza altı şeyin güvencesini verin,
ben de size cennetin güvencesini vereyim: Konuştuğunuzda doğru söy-
leyin, söz verdiğinizde sözünüzü tutun, size (bir şey) emanet edildiğin-
de ona riayet edin, iffetinizi koruyun, gözlerinizi (bakılması yasak olan-
dan) sakının ve ellerinizi (haramdan) çekin.”
(HM23137 İbn Hanbel, V, 323)

TEVEKKÜL
ALLAH’A GÜVENMEK

568. Muğîre b. Ebû Kurre es-Sedûsî’nin işittiğine göre, Enes b. Mâlik şöy-
le anlatıyor: “Bir adam, ‘Ey Allah’ın Resûlü! Devemi bağlayıp da mı Allah’a
tevekkül edeyim, yoksa bağlamadan mı tevekkül edeyim?’ diye sordu.
Resûlullah (sav), ‘Önce onu bağla, sonra Allah’a tevekkül et!’ buyurdu.”
(T2517 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 60)

Ömer b. Hattâb’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


569.

yurmuştur: “Eğer siz gereği gibi Allah’a tevekkül etmiş olsaydınız, tıpkı
sabahleyin kursakları boş olarak çıkıp (akşam) doymuş bir şekilde dö-
nen kuşların rızıklandırıldığı gibi sizler de rızıklandırılırdınız.”
(T2344 Tirmizî, Zühd, 33; İM4164 İbn Mâce, Zühd, 14)

149
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٥٧٠‬ح َّد َث ِنى ِع ْم َرا ُن َقا َل‪َ :‬قا َل نَ ِب ُّي اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ي ْد ُخ ُل الْ َج َّن َة ِم ْن أُ َّم ِتى َس ْب ُعو َن‬
‫ين لا َ َي ْك َت ُوو َن‬ ‫اب‪َ “.‬قالُوا‪َ :‬و َم ْن ُه ْم َيا َر ُسو َل اللَّ ِه؟ َقا َل‪ُ ” :‬ه ُم الَّ ِذ َ‬ ‫أَلْفًا بِ َغ ْي ِر ِح َس ٍ‬
‫َولا َ َي ْس َت ْرقُونَ‪َ ،‬و َع َلى َر ِّب ِه ْم َي َت َوكَّلُونَ‪“.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك‪ ،‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َذا َخ َر َج ال َّر ُج ُل ِم ْن َب ْي ِت ِه َفقَا َل‪:‬‬ ‫‪َ -٥٧١‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫بِ ْس ِم اللَّ ِه‪َ ،‬ت َوكَّ ْل ُت َع َلى اللَّ ِه‪ ،‬لا َ َح ْو َل َولا َ قُ َّو َة إِلا َّ بِاللَّ ِه‪َ .‬قا َل‪ُ :‬يقَا ُل ِحي َن ِئ ٍذ‪ُ :‬ه ِد َ‬
‫يت‬
‫يت‪“...‬‬ ‫يت َو ُو ِق َ‬ ‫َوكُ ِف َ‬

‫‪A FFETMEK‬‬
‫‪ÂL-İ CENABLIK‬‬

‫‪َ -٥٧٢‬ع ْن أَبِى إ ِْس َحاقَ َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت أَ َبا َع ْب ِد اللَّ ِه الْ َجدَلِ َّي َيقُو ُل‪َ :‬سأَلْ ُت َعائِشَ َة‬
‫احشً ا َولا َ ُم َتف َِّحشً ا َولا َ َصخَّ ا ًبا ِفى‬ ‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬فقَالَ ْت‪ :‬لَ ْم َي ُك ْن َف ِ‬ ‫َع ْن ُخلُقِ َر ُس ِ‬
‫الس ِّي َئ َة َولَ ِك ْن َي ْعفُو َو َي ْصف َُح‪.‬‬
‫الس ِّي َئ ِة َّ‬ ‫ا ْلا َٔ ْس َو ِ‬
‫اق َولا َ َي ْجزِى بِ َّ‬

‫‪َ -٥٧٣‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَت‪َ ْ:‬ما انْ َت َق َم َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬لِ َن ْف ِس ِه ِفى شَ ْي ٍء ُي ْؤ َتى إِلَ ْي ِه‬
‫ات اللَّ ِه َف َي ْن َت ِق َم لِلَّ ِه‪.‬‬
‫َح َّتى ُت ْن َت َهكَ ِم ْن ُح ُر َم ِ‬

‫‪١٥٠‬‬
AHLÂK

570. İmrân’ın naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyur-


muştur: “Ümmetimden yetmiş bin kişi hesaba çekilmeden cennete gire-
cektir.” Orada bulunanlar, “Onlar kim ey Allah’ın Resûlü!” dediler. Hz.
Peygamber, “Onlar, (vücutlarını kızgın demirle) dağlamayanlar, üfürük-
çülük yapmayanlar ve Rablerine tevekkül edenlerdir.” buyurdu.
(M524 Müslim, Îmân, 371)

571.Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Kişi evinden çıkacağı zaman, ‘Bismillâh, tevekkeltü alâllâh,
lâ havle velâ kuvvete illâ billâh.’ (Allah’ın adıyla. Allah’a tevekkül ettim.
Güç ve kuvvet sadece Allah’tandır.) dediğinde (ona) şöyle denilir: ‘(İşte
şimdi) sana rehberlik edilir, ihtiyaçların karşılanır ve korunursun...’”
(D5095 Ebû Dâvûd, Edeb, 102-103)

A FFETMEK
ÂL-İ CENABLIK

572. Ebû İshâk’ın işittiğine göre, Ebû Abdullah el-Cedelî şöyle de-

miştir: “Âişe’ye Allah Resûlü’nün (sav) ahlâkını sordum. Şöyle dedi: ‘O,
kötü sözlü ve çirkin ağızlı değildi. Çarşı pazarda bağırıp çağırmaz, kötü-
lüğe kötülükle karşılık vermezdi; bilakis bağışlar ve hoşgörürdü.’”
(T2016 Tirmizî, Birr, 69)

573.Hz. Âişe anlatıyor: “Allah Resûlü (sav), kendisine yapılan bir


şeyden dolayı şahsî olarak kimseyi cezalandırmamıştır; ancak, Allah’ın
yasaklarının çiğnenmesi durumunda Allah için ceza vermiştir.”
(B6853 Buhârî, Hudûd, 42)

150
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٥٧٤‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪َ :‬ج َاء َر ُج ٌل إِلَى ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬فقَا َل‪َ :‬يا َر ُسو َل‬
‫اللَّ ِه! َك ْم أَ ْعفُو َعنِ الْ َخا ِد ِم؟ َف َص َم َت َع ْن ُه ال َن ِب ُّي ‪ ،s‬ثُ َّم َقا َل‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! َك ْم‬
‫ين َم َّرةً‪“.‬‬ ‫أَ ْعفُو َعنِ الْ َخا ِد ِم؟ َقا َل‪” :‬كُ َّل َي ْو ٍم َس ْب ِع َ‬

‫َس ْب ُن َمالِ ٍك‪َ :‬قا َل لِى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬يا ُب َن َّي إِ ْن َق َد ْر َت أَ ْن‬ ‫‪َ -٥٧٥‬قا َل أَن ُ‬
‫ش لِا َٔ َح ٍد َفا ْف َع ْل“‪ ،‬ثُ َّم َقا َل لِى‪َ ” :‬يا ُب َن َّي َو َذلِكَ‬
‫س ِفى َق ْل ِبكَ ِغ ٌّ‬ ‫تُ ْص ِب َح َوتُ ْم ِس َى لَ ْي َ‬
‫ِم ْن ُس َّن ِتى َو َم ْن أَ ْح َيا ُس َّن ِتى َف َق ْد أَ َح َّب ِنى َو َم ْن أَ َح َّب ِنى كَا َن َم ِعى ِفى الْ َج َّن ِة‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ...” :‬و َما َزا َد اللَّ ُه َع ْبدًا بِ َع ْف ٍو‬
‫‪َ -٥٧٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َرةَ‪َ ،‬ع ْن َر ُس ِ‬
‫إِلا َّ ِع ًّزا‪“...‬‬

‫‪TEVAZU ve KİBİR‬‬
‫‪TEVAZU YÜCELTİR, KİBİR ALÇALTIR‬‬

‫‪َ -٥٧٧‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َم ْس ُعو ٍد َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َي ْد ُخ ُل الْ َج َّن َة َم ْن كَا َن‬
‫ِفى َق ْل ِب ِه ِم ْثقَا ُل َذ َّر ٍة ِم ْن ِك ْبرٍ“ َقا َل َر ُج ٌل‪ :‬إِ َّن ال َّر ُج َل ُي ِح ُّب أَ ْن َي ُكو َن َث ْو ُب ُه َح َس ًنا‬
‫َونَ ْعلُ ُه َح َس َن ًة‪َ .‬قا َل‪” :‬إِ َّن اللَّ َه َج ِمي ٌل ُي ِح ُّب الْ َج َما َل‪ ،‬الْ ِك ْبر‪َ ُ:‬ب َط ُر الْ َح ِّق َو َغ ْم ُط‬
‫ال َّناسِ‪“.‬‬

‫‪١٥١‬‬
AHLÂK

574.Abdullah b. Ömer’in anlattığına göre, bir adam Hz. Peygamber’e


(sav) gelerek, “Ey Allah’ın Resûlü! Hizmetçiyi (işlediği bir hatadan do-
layı) kaç kez affedeyim?” diye sordu. Hz. Peygamber (sav) sustu. Ardın-
dan adam, “Ey Allah’ın Resûlü! Hizmetçiyi kaç kez affedeyim?” diye tek-
rar sordu. Resûlullah bu sefer şöyle buyurdu: “Her gün yetmiş kere.”
(T1949 Tirmizî, Birr, 31; D5164 Ebû Dâvûd, Edeb, 123-124)

575. Enes b. Mâlik anlatıyor: “Resûlullah (sav) bana dedi ki, ‘Evlâdım!
Eğer kalbinde hiç kimseye karşı hile olmadan sabaha ve akşama erişme-
yi başarabilirsen bunu yap. İşte bu benim sünnetimdir. Kim benim sün-
netimi yaşatırsa beni sevmiş olur, kim de beni severse cennette benim-
le birlikte olur.’”
(T2678 Tirmizî, İlim, 16)

Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


576.

yurmuştur: “...Allah, affeden bir kulunun ancak şerefini artırır...”


(M6592 Müslim, Birr, 69)

TEVAZU ve KİBİR
TEVAZU YÜCELTİR, KİBİR ALÇALTIR

577. Abdullah b. Mes’ûd’un anlattığına göre, bir gün Hz. Peygamber


(sav), “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez.” buyur-
du. Bunu duyan bir adam, “Ama insan elbisesinin ve ayakkabısının güzel
olmasından hoşlanır!” deyince, Allah Resûlü, “Allah güzeldir, güzelliği se-
ver. Kibir ise hakikati inkâr etmek ve insanları küçük görmektir.” buyurdu.
(M265 Müslim, Îmân, 147)

151
‫‪AHLÂK‬‬

‫اض َع أَ َح ٌد لِلَّ ِه إِلا َّ‬


‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ...” :‬و َما َت َو َ‬
‫‪َ -٥٧٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َرةَ‪َ ،‬ع ْن َر ُس ِ‬
‫َر َف َع ُه اللَّ ُه‪“.‬‬

‫ض ْبنِ ِح َما ٍر أَ ِخى َب ِنى ُم َج ِاش ٍع َقا َل‪َ :‬قا َم ِفي َنا َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪s‬‬ ‫‪َ -٥٧٩‬ع ْن ِع َيا ِ‬
‫ات َي ْو ٍم َخ ِط ًيبا َفقَا َل‪َ :‬و إِ َّن اللَّ َه أَ ْو َحى إِلَ َّي أَ ْن َت َو َ‬
‫اض ُعوا َح َّتى لا َ َي ْف َخ َر أَ َح ٌد َع َلى‬ ‫َذ َ‬
‫أَ َح ٍد َولا َ َي ْب ِغى أَ َح ٌد َع َلى أَ َح ٍد‪“.‬‬

‫‪َ -٥٨٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪...”:s‬بِ َح ْس ِب ا ْمر ٍِئ ِم َن الشَّ ِّر‬
‫أَ ْن َي ْح ِق َر أَ َخا ُه الْ ُم ْس ِل َم‪“...‬‬

‫‪CESARET ve KORKU‬‬
‫‪İNSANDAKİ İKİ FITRÎ DUYGU‬‬

‫‪َ -٥٨١‬ع ْن َع ْب ِد ا ْل َعزِي ِز ْبنِ َم ْر َوا َن َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت أَ َبا ُه َر ْي َر َة َيقُو ُل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل‬
‫اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬شَ ُّر َما ِفى َر ُجلٍ شُ ٌّح َهالِ ٌع َو ُج ْب ٌن َخالِ ٌع‪“.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪ :‬كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬اللَّ ُه َّم! إِنِّى أَ ُعو ُذ بِ َك‬ ‫‪َ -٥٨٢‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫ِم َن الْ َه ِّم َوالْ َح َز ِن‪َ ،‬والْ َك َسلِ ‪َ ،‬والْ ُبخْ لِ ‪َ ،‬والْ ُج ْبنِ ‪َ ،‬و َض َل ِع ال َّد ْينِ ‪َ ،‬و َغ َل َب ِة ال ِّر َج ِال‪“.‬‬

‫‪١٥٢‬‬
AHLÂK

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


578.

buyurmuştur: “...Allah için tevazu gösteren kişiyi Allah ancak yüceltir.”


(M6592 Müslim, Birr, 69)

579. Mücâşioğulları’nın kardeşi İyâz b. Hımâr anlatıyor: “Resûlullah


(sav) bir gün hutbe vermek üzere aramızda ayağa kalktı ve şöyle buyur-
du: ‘Allah bana, mütevazı olup birbirinize karşı övünmemenizi ve birbi-
rinize karşı haddi aşan davranışlarda bulunmamanızı vahyetti.’”
(M7210 Müslim, Cennet, 64)

580.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “...Müslüman kardeşini küçük görmesi, kişiye kötülük ola-
rak yeter...”
(M6541 Müslim, Birr, 32)

CESARET ve KORKU
İNSANDAKİ İKİ FITRÎ DUYGU

581.Abdülazîz b. Mervân’ın naklettiğine göre, Ebû Hüreyre,


Resûlullah’ı (sav) şöyle buyururken işitmiştir: “Bir kişide bulunan (huy)
ların en kötüsü, aşırı cimrilik ve şiddetli korkaklıktır.”
(D2511 Ebû Dâvûd, Cihâd, 21)

582.Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


derdi: “Allah’ım! Kederden, üzüntüden, tembellikten, cimrilikten, kor-
kaklıktan, borç yükünden ve halkın galeyana gelerek taşkınlığından sa-
na sığınırım.”
(N5478 Nesâî, İstiâze, 25)

152
‫‪AHLÂK‬‬

‫اب ال َّن ِب ِّي ‪ُ s‬يقَا ُل‬ ‫اب َر ُجلٍ ِم ْن َٔا ْس َل َم ِم ْن أَ ْص َح ِ‬ ‫‪َ -٥٨٣‬ع ْن أَبِى ال َّنضْ رِ‪َ ،‬ع ْن ِك َت ِ‬
‫ين َسا َر إِلَى الْ َح ُرو ِر َّي ِة‪،‬‬ ‫لَ ُه َع ْب ُد اللَّ ِه ْب ُن أَبِى أَ ْو َفى‪َ ،‬ف َك َت َب إِلَى ُع َم َر ْبنِ ُع َب ْي ِد اللَّ ِه‪ِ ،‬ح َ‬
‫ض أَ َّي ِام ِه الَّ ِتى لَ ِق َي ِف َيها الْ َع ُد َّو‪َ ،‬ي ْن َت ِظ ُر َح َّتى‬
‫ُيخْ ِب ُر ُه أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ ،s‬كَا َن ِفى َب ْع ِ‬
‫اس! لا َ َت َت َم َّن ْوا لِق ََاء الْ َعد ُِّو َو ْاسأَلُوا اللَّ َه‬
‫س َقا َم ِفي ِه ْم َفقَا َل‪َ ” :‬يا أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫إِ َذا َمالَ ِت الشَّ ْم ُ‬
‫وف‪“.‬‬ ‫الس ُي ِ‬‫اص ِب ُروا‪َ ،‬وا ْع َل ُموا أَ َّن الْ َج َّن َة َت ْح َت ِظلا َ ِل ُّ‬ ‫الْ َعا ِف َي َة‪َ ،‬ف ِٕا َذا لَ ِقي ُت ُمو ُه ْم َف ْ‬

‫س َقا َل‪ :‬كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪ s‬أَ ْح َس َن ال َّناسِ‪َ ،‬وأَ ْج َو َد ال َّناسِ‪َ ،‬وأَ ْش َج َع‬ ‫‪َ -٥٨٤‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫اس ِق َب َل َّ‬
‫الص ْو ِت‪َ ،‬ف ْاس َت ْق َب َل ُه ُم‬ ‫ات لَ ْي َل ٍة َفانْ َط َل َق ال َّن ُ‬‫ال َّناسِ‪َ ،‬ولَ َق ْد َف ِز َع أَ ْه ُل الْ َم ِدي َن ِة َذ َ‬
‫ت‪...‬‬ ‫الص ْو ِ‬
‫اس إِلَى َّ‬ ‫ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ق ْد َس َب َق ال َّن َ‬

‫‪K ARDEŞLİK HUKUKU‬‬


‫‪MÜMİNLER KARDEŞTİRLER‬‬

‫‪َ -٥٨٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل َقا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ...” :s‬ح ْس ُب ا ْمر ٍِئ ِم َن الشَّ ِّر أَ ْن‬
‫َي ْح ِق َر أَ َخا ُه الْ ُم ْس ِل َم‪“.‬‬

‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ ُي ْؤ ِم ُن أَ َح ُدكُ ْم َح َّتى ُي ِح َّب لا َٔ ِخي ِه َما‬
‫‪َ -٥٨٦‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫ُي ِح ُّب لِ َن ْف ِس ِه‪“.‬‬

‫‪١٥٣‬‬
AHLÂK

583. Ebu’n-Nadr, Eslem kabilesinden ve Hz. Peygamber’in (sav)


ashâbından olan Abdullah b. Ebû Evfâ isimli bir kişinin, Harûrîler
(Hâricîler) üzerine sefere çıktığında Ömer b. Ubeydullah’a yazdığı mek-
tupta şunu naklettiğini anlatıyor: “Resûlullah (sav) düşmanla karşılaştı-
ğı bir gün, güneş (batıya) meyledene kadar bekledi ve ashâbının arasın-
da ayağa kalkarak şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı
temenni etmeyin. Allah’tan, bela ve musibetlerden uzak kalmayı (afi-
yet) isteyin. Fakat düşmanla karşılaştığınız zaman da sabredin. Ve bilin
ki cennet kılıçların gölgeleri altındadır.”
(M4542 Müslim, Cihâd ve siyer, 20)

584. Enes (b. Mâlik) anlatıyor: “Hz. Peygamber (sav) insanların en


iyisi, en cömerdi ve cesuru idi. Bir gece Medine halkı (yüksek bir ses
duyarak) korkmuştu. İnsanlar sesin geldiği yöne doğru gittiler. Herkes-
ten önce sesi araştırmaya giden ve geri dönmekte olan Hz. Peygamber
(sav) onları karşıladı...”
(B6033 Buhârî, Edeb, 39)

K ARDEŞLİK HUKUKU
MÜMİNLER KARDEŞTİRLER

585.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “...Müslüman kardeşini küçük görmesi kişiye kötülük ola-
rak yeter.”
(D4882 Ebû Dâvûd, Edeb, 35)

Enes’ten nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyur-


586.

muştur: “Sizden biri, kendisi için istediğini (Müslüman) kardeşi için de


istemedikçe (gerçek anlamda) iman etmiş olamaz.”
(B13 Buhârî, Îmân,7)

153
‫‪AHLÂK‬‬

‫َّس َع ْن ُم ْس ِل ٍم كُ ْر َب ًة ِم ْن ك َُر ِب‬ ‫‪َ -٥٨٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن نَف َ‬
‫َّس اللَّ ُه َع ْن ُه كُ ْر َب ًة ِم ْن ك َُر ِب َي ْو ِم الْ ِق َيا َم ِة‪َ ،‬و َم ْن َي َّس َر َع َلى ُم ْع ِس ٍر َي َّس َر اللَّ ُه‬ ‫ال ُّدنْ َيا نَف َ‬
‫َع َل ْي ِه ِفى ال ُّدنْ َيا َوا ْلا ٓ ِخ َر ِة‪َ ،‬و َم ْن َس َت َر َع َلى ُم ْس ِل ٍم َس َت َر اللَّ ُه َع َل ْي ِه ِفى ال ُّدنْ َيا َوا ْلا ٓ ِخ َر ِة‪،‬‬
‫َواللَّ ُه ِفى َع ْو ِن الْ َع ْب ِد َما كَا َن الْ َع ْب ُد ِفى َع ْو ِن أَ ِخي ِه‪“.‬‬

‫ين ِفى‬ ‫‪َ -٥٨٨‬عنِ ال ُّن ْع َم ِان ْبنِ َب ِشي ٍر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م َث ُل الْ ُمؤ ِْم ِن َ‬
‫اح ِم ِه ْم َو َت َعا ُط ِف ِه ْم َم َث ُل الْ َج َس ِد إِ َذا ْاش َت َكى ِم ْن ُه ُعضْ ٌو َتدَا َعى لَ ُه َسائِ ُر‬
‫َت َوا ِّد ِه ْم َو َت َر ُ‬
‫الس َه ِر َوالْ ُح َّمى‪“.‬‬ ‫الْ َج َس ِد بِ َّ‬

‫‪َ -٥٨٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َرةَ‪ ،‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّياكُ ْم َوال َّظ َّن‪َ ،‬ف ِٕا َّن ال َّظ َّن‬
‫يث‪َ ،‬ولا َ َت َح َّس ُسوا‪َ ،‬ولا َ َت َج َّس ُسوا‪َ ،‬ولا َ َت َنا َف ُسوا‪َ ،‬ولا َ َت َح َاسدُوا‪َ ،‬ولا َ‬ ‫أَ ْك َذ ُب الْ َح ِد ِ‬
‫َت َبا َغ ُضوا‪َ ،‬ولا َ َتدَا َب ُروا‪َ ،‬وكُونُوا‪ِ ،‬ع َبا َد اللَّ ِه! إِخْ َوانًا‪“.‬‬

‫‪A RABULUCULUK‬‬
‫‪KARDEŞLERİN ARASINI BULMAK‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قال‪” :‬لا َ َت َبا َغ ُضوا‪َ ،‬ولا َ‬ ‫‪َ -٥٩٠‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫اسدُوا‪َ ،‬ولا َ َتدَا َب ُروا‪َ ،‬وكُونُوا ِع َبا َد اللَّ ِه إِخْ َوانًا‪َ ،‬ولا َ َي ِح ُّل لِ ُم ْس ِل ٍم أَ ْن َي ْه ُج َر‬ ‫َت َح َ‬
‫أَ َخا ُه َف ْوقَ ثَلا َ ِث لَ َي ٍال‪“.‬‬

‫‪١٥٤‬‬
AHLÂK

587. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Kim bir Müslüman’ın dünya sıkıntılarından bir sıkın-
tıyı giderirse, Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini
giderir. Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa, Allah da dün-
ya ve âhirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir Müslüman’ın ayıbını
örterse, Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını örter. Kul, kardeşi-
nin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.”
(D4946 Ebû Dâvûd, Edeb, 60)

588. Nu’mân b. Beşîr’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-

yurmuştur: “Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve


şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da
uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.”
(M6586 Müslim, Birr, 66)

589. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Zandan sakının! Zira zan, yalanın ta kendisidir. Birbirini-
zin sözlerine kulak kabartmayın. Birbirinizin özel hâllerini araştırmayın.
Birbirinizle üstünlük yarışı içine girmeyin. Birbirinize haset etmeyin.
Birbirinize kin beslemeyin. Birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kul-
ları! Kardeş olun!”
(M6536 Müslim, Birr, 28)

A RABULUCULUK
KARDEŞLERİN ARASINI BULMAK

590. Enes b. Mâlik’ten nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize haset etmeyin, bir-
birinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir Müslüman’ın
din kardeşiyle üç günden fazla küs durması helâl olmaz!”
(B6076 Buhârî, Edeb, 62)

154
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٥٩١‬ع ْن َٔابِى ال َّد ْر َدا ِء َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َٔ ” :s‬ا َلا أُخْ ِب ُر ُك ْم بِأَ ْف َض َل ِم ْن‬
‫ات‬ ‫الص َد َق ِة‪َ :‬قالُوا‪َ :‬ب َلى ياَ َر ُسو َل اللَّ ِه! َقا َل‪” :‬إ ِْصل ُ‬
‫َاح َذ ِ‬ ‫الصلَا ِة َو َّ‬ ‫َد َر َج ِة ِّ‬
‫الص َيا ِم َو َّ‬
‫ات الْ َب ْينِ الْ َحالِ َق ُة‪“.‬‬‫الْ َب ْينِ ‪َ ،‬و َف َسا ُد َذ ِ‬

‫وب ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قال‪” :‬لا َ َي ِح ُّل لِ ُم ْس ِل ٍم أَ ْن َي ْه ُج َر أَ َخا ُه‬ ‫‪َ -٥٩٢‬ع ْن أَبِى أَ ُّي َ‬
‫السلا َ ِم‪“.‬‬ ‫َف ْوقَ ثَلا َ ٍث‪َ ،‬ي ْل َت ِق َي ِان َف َي ُص ُّد َه َذا‪َ ،‬و َي ُص ُّد َه َذا‪َ ،‬و َخ ْي ُر ُه َما الَّ ِذى َي ْب َدأُ بِ َّ‬

‫‪َ -٥٩٣‬ع ْن ُح َم ْي ِد ْبنِ َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ‪َ ،‬ع ْن أُ ِّم ِه أُ ِّم كُ ْلثُو ٍم بِ ْن ِت ُع ْق َب َة َقالَ ْت‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل‬
‫س َفقَا َل َخ ْي ًرا‪ ،‬أَ ْو نَ َمى َخ ْي ًرا‪“.‬‬‫س بِالْ َكا ِذ ِب َم ْن أَ ْص َل َح َب ْي َن ال َّنا ِ‬ ‫اللَّ ِه ‪َ s‬يقُول‪” :‬لَ ْي َ‬

‫الس َل ِم ِّي أَنَّ ُه َس ِم َع َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن َه َج َر أَ َخا ُه‬
‫ش ُّ‬‫‪َ -٥٩٤‬ع ْن أَبِى ِخ َرا ٍ‬
‫َس َن ًة َف ُه َو ك ََس ْف ِك َد ِم ِه‪“.‬‬

‫‪SÖZÜN BÜYÜSÜ‬‬
‫‪SÖZ ETİĞİ VE ESTETİĞİ‬‬

‫‪َ -٥٩٥‬ع ْن َز ْي ِد ْبنِ أَ ْس َل َم َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ا ْب َن ُع َم َر َيقُو ُل‪َ :‬ج َاء َر ُجلا َ ِن ِم َن الْ َمشْ ر ِِق‬
‫َف َخ َط َبا‪َ ،‬فقَا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬إِ َّن ِم َن الْ َب َي ِان ِس ْح ًرا‪“.‬‬

‫‪١٥٥‬‬
AHLÂK

591.Ebu’d-Derdâ’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav), “Size


oruç, namaz ve sadakadan daha faziletli olan şeyi bildireyim mi?” di-
ye sordu. Sahâbe, “Elbette ey Allah’ın Resûlü.” dediler. Bunun üzerine
Resûlullah şöyle buyurdu: “İki kişinin arasını düzeltmektir. İki kişinin
arasını bozmak ise (imanı) kökünden kazır.”
(D4919 Ebû Dâvûd, Edeb, 50; T2509 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 56)

592.Ebû Eyyûb’tan (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Bir Müslüman’ın din kardeşine üç günden fazla
küs durması, (ve bu şekilde) karşılaştıklarında birbirlerinden yüz çevir-
meleri helâl olmaz. Bunların en hayırlısı, önce selâm verendir.”
(B6237 Buhârî, İsti’zân, 9)

593.Humeyd b. Abdurrahman, annesi Ümmü Gülsüm b. Ukbe’den


naklediyor: “Resûlullah’ı (sav) şöyle derken işittim: ‘İyi şeyler söyleye-
rek iyi sözler taşıyarak (küs) insanların arasını bulmaya çalışan kimse
yalancı sayılmaz.’”
(T1938 Tirmizî, Birr, 26)

594. Ebû Hırâş es-Sülemî’nin işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle

buyurmuştur: “Müslüman kardeşine bir sene küs duran kimse, onun


kanını dökmüş gibi (vebalde)dir.”
(D4915 Ebû Dâvûd, Edeb, 47; HM18100 İbn Hanbel, IV, 219)

SÖZÜN BÜYÜSÜ
SÖZ ETİĞİ VE ESTETİĞİ

Zeyd b. Eslem, İbn Ömer’i (ra) şöyle derken işittiğini nakleder:


595.

Doğu’dan iki kişi geldi ve birer konuşma yaptı. Bunun üzerine Hz. Pey-
gamber (sav): “Bazı sözler büyüleyicidir.” buyurdu.
(B5146 Buhârî, Nikâh, 48)

155
‫‪AHLÂK‬‬

‫يت َج َوا ِم َع الْ َك ِل ِم‪“...‬‬


‫‪َ -٥٩٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪ ...”:‬أُ ْع ِط ُ‬

‫َوالْ َك ِل َم ُة ال َّط ِّي َب ُة‬ ‫”‪...‬‬ ‫‪َ -٥٩٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪:s‬‬
‫َص َد َق ٌة‪“...‬‬

‫‪َ -٥٩٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن كَا َن ُيؤ ِْم ُن بِاللَّ ِه‬
‫َوالْ َي ْو ِم ا ْلا ٓ ِخ ِر َف ْل َي ُق ْل َخ ْي ًرا أَ ْو لِ َي ْص ُم ْت‪“...‬‬

‫‪SÖZ SÖYLEMEK SORUMLULUKTUR‬‬

‫وسى ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قالُوا‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه أَ ُّي ا ْل ِٕا ْسلا َ ِم أَ ْف َض ُل؟ َقا َل‪:‬‬ ‫‪َ -٥٩٩‬ع ْن أَبِى ُم َ‬
‫” َم ْن َس ِل َم الْ ُم ْس ِل ُمو َن ِم ْن لِ َسانِ ِه َو َي ِد ِه‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن كَا َن ُي ْؤ ِم ُن بِاللَّ ِه َوالْ َي ْو ِم‬


‫‪َ -٦٠٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َع ْن َر ُس ِ‬
‫ا ْلا ٓ ِخ ِر َف ْل َي ُق ْل َخ ْي ًرا أَ ْو لِ َي ْص ُم ْت‪“...‬‬

‫‪١٥٦‬‬
AHLÂK

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


596.

yurmuştur: “...Bana sözün özü verildi...”


(M1167 Müslim, Mesâcid, 5; B2977 Buhârî, Cihâd, 122)

Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


597.

buyurmuştur: “...Hoş/güzel söz sadakadır...”


(B2989 Buhârî, Cihâd, 128; M2335 Müslim, Zekât, 56)

598.Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Her kim Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsa, ya hayır
söylesin ya da sussun...”
(B6475 Buhârî, Rikâk, 23; M173 Müslim, Îmân, 74)

SÖZ SÖYLEMEK SORUMLULUKTUR

599.Ebû Musa (ra) anlatıyor: “Ey Allah’ın Resûlü, hangi Müslüman


daha faziletlidir?” diye sordular. Resûlullah (sav), “Dilinden ve elinden
(gelecek kötülükler konusunda) Müslümanların güven içinde oldukla-
rı kimse!” buyurdu.
(B11 Buhârî, Îmân, 5; M163 Müslim, Îmân, 66)

600.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Kim Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsa, ya hayır söyle-
sin ya da sussun.”
(M173 Müslim, Îmân, 74; B6018 Buhârî, Edeb, 31)

156
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٦٠١‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َس ُم َر َة َقا َل‪َ :‬جا َل ْس ُت ال َّن ِب َّي ‪ s‬أَ ْك َث َر ِم ْن ِمائَ ِة َم َّر ٍة‪َ ،‬ف َكا َن‬
‫أَ ْص َحا ُب ُه َي َت َناشَ دُو َن الشِّ ْع َر َو َي َت َذاك َُرو َن أَ ْش َي َاء ِم ْن أَ ْم ِر الْ َجا ِه ِل َّي ِة‪َ ،‬و ُه َو َسا ِك ٌت َف ُر َّب َما‬
‫َت َب َّس َم َم َع ُه ْم‪.‬‬

‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ ُت َما ِر أَ َخا َك َولا َ ُت َماز ِْح ُه َولا َ َت ِع ْد ُه‬
‫‪َ -٦٠٢‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َم ْو ِع َد ًة َف ُتخْ ِل َف ُه‪“.‬‬

‫‪DOĞRU SÖZLÜ OLMAK‬‬


‫‪HER ZAMAN DOĞRU KONUŞMAK‬‬

‫‪َ -٦٠٣‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َرةَ‪ ،‬أ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َي ْج َت ِم ُع ا ْل ِٕاي َما ُن َوالْ ُك ْف ُر ِفي َق ْل ِب‬
‫الص ْد ُق َوالْ َك ِذ ُب َج ِمي ًعا‪َ ،‬و َلا َت ْج َت ِم ُع الْ ِخ َيانَ ُة َوا ْلا َٔ َمانَ ُة َج ِمي ًعا‪“.‬‬
‫ا ْمر ٍِئ‪َ ،‬و َلا َي ْج َت ِم ُع ِّ‬

‫الس ْع ِد ِّي َقا َل‪ُ :‬ق ْل ُت لِ ْل َح َسنِ ْبنِ َع ِل ٍّي َما َح ِف ْظ َت ِم ْن‬ ‫‪َ -٦٠٤‬ع ْن َٔابِى الْ َح ْو َرا ِء َّ‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ ” :s‬د ْع َما َير ُِيبكَ إِلَى َما لا َ‬ ‫ول اللَّ ِه ‪s‬؟ َقا َل‪َ :‬ح ِف ْظ ُت ِم ْن َر ُس ِ‬ ‫َر ُس ِ‬
‫الص ْدقَ ُط َمأْنِي َن ٌة َوإِ َّن الْ َك ِذ َب ر َِيب ٌة‪“.‬‬
‫َير ُِيبكَ ‪َ ،‬ف ِٕا َّن ِّ‬

‫‪َ -٦٠٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬كفَى بِالْ َم ْر ِء إِ ْث ًما أَ ْن ُي َحد َِّث بِ ُك ِّل‬
‫َما َس ِم َع‪“.‬‬

‫‪١٥٧‬‬
AHLÂK

601. Câbir b. Semüre şöyle demiştir: “Ben Peygamber’in (sav) mecli-


sinde yüzden fazla kere bulundum. Onun ashâbı (mescitte oturup) şiirler
okur, câhiliye devrinde olan bazı işlerden söz ederlerdi. O, konuşulanları
sessiz bir biçimde dinler, zaman zaman da onlarla birlikte gülümserdi.”
(T2850 Tirmizî, Edeb, 70)

602. İbn Abbâs’tan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle
buyurmuştur: “Kardeşinle (düşmanlığa varan) tartışmaya girme, onunla
(kırıcı şekilde) şakalaşma ve ona yerine getiremeyeceğin sözü verme.”
(T1995 Tirmizî, Birr, 58)

DOĞRU SÖZLÜ OLMAK


HER ZAMAN DOĞRU KONUŞMAK

603.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Bir kişinin kalbinde aynı anda iman ile küfür, doğruluk ile
yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz.”
(HM8577 İbn Hanbel, II, 349)

604.Ebu’l-Havrâ’ es-Sa’dî anlatıyor: “Hasan b. Ali’ye, ‘Resûlullah’tan


(sav) ne öğrendin?’ diye sordum. Dedi ki, ‘Resûlullah’tan (sav) şunu
öğrendim: Seni şüphelendireni bırak, şüphelendirmeyene bak. Çünkü
doğruluk kalbin (tereddütsüz biçimde) huzura ermesidir. Yalan ise şüp-
heden ibarettir.’”
(T2518 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 60)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


605.

le buyurmuştur: “Her duyduğunu söylemesi kişiye yalan olarak yeter!”


(D4992 Ebû Dâvûd, Edeb, 80)

157
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٦٠٦‬ع ْن ُس ْف َيا َن ْبنِ أَ ِسي ٍد الْ َحضْ َر ِم ِّي َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يق ُ‬
‫ُول‪:‬‬
‫”ك َُب َر ْت ِخ َيانَ ًة أَ ْن تُ َحد َِّث أَ َخا َك َح ِدي ًثا ُه َو لَكَ بِ ِه ُم َص ِّد ٌق َوأَنْ َت لَ ُه بِ ِه كَا ِذ ٌب‪“.‬‬

‫الص ْد ِق‪َ ،‬ف ِٕا َّن ِّ‬


‫الص ْدقَ‬ ‫‪َ -٦٠٧‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ع َل ْي ُك ْم بِ ِّ‬
‫َي ْه ِدى إِلَى الْ ِب ِّر‪َ ،‬وإِ َّن الْ ِب َّر َي ْه ِدى إِلَى الْ َج َّن ِة‪َ ،‬و َما َي َزا ُل ال َّر ُج ُل َي ْص ُد ُق َو َي َت َح َّرى‬
‫الص ْدقَ َح َّتى ُي ْك َت َب ِع ْن َد اللَّ ِه ِصدِّيقًا‪َ ،‬وإِ َّياكُ ْم َوالْ َك ِذ َب‪َ ،‬ف ِٕا َّن الْ َك ِذ َب َي ْه ِدى إِلَى‬ ‫ِّ‬
‫الْف ُُجورِ‪َ ،‬وإِ َّن الْف ُُجو َر َي ْه ِدى إِلَى ال َّنارِ‪َ ،‬و َما َي َزا ُل ال َّر ُج ُل َي ْك ِذ ُب َو َي َت َح َّرى الْ َك ِذ َب‬
‫َح َّتى ُي ْك َت َب ِع ْن َد اللَّ ِه َك َّذا ًبا‪“.‬‬

‫‪MÜSAMAHA‬‬
‫‪HOŞGÖRÜ‬‬

‫”إِنَّ َما ُب ِع ْث ُت ْم ُم َي ِّسر َ‬


‫ِين َولَ ْم‬ ‫‪...:s‬‬ ‫‪َ -٦٠٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ ... :‬فقَا َل ال َّن ِب ُّي‬
‫ِين‪“.‬‬ ‫ُت ْب َع ُثوا ُم َع ِّسر َ‬

‫‪َ -٦٠٩‬ع ْن أَبِى إ ِْس َحاقَ َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت أَ َبا َع ْب ِد اللَّ ِه الْ َج َدلِ َّي َيقُو ُل‪َ :‬سأَلْ ُت َعائِشَ َة‬
‫احشً ا َولا َ ُم َتف َِّحشً ا َولا َ َصخَّ ا ًبا ِفى‬ ‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬فقَالَ ْت‪ :‬لَ ْم َي ُك ْن َف ِ‬ ‫َع ْن ُخلُقِ َر ُس ِ‬
‫الس ِّي َئ َة َولَ ِك ْن َي ْعفُو َو َي ْصف َُح‪.‬‬
‫الس ِّي َئ ِة َّ‬ ‫ا ْلا َٔ ْس َو ِ‬
‫اق َولا َ َي ْجزِى بِ َّ‬

‫‪١٥٨‬‬
AHLÂK

606.Süfyân b. Esîd el-Hadramî, Resûlullah’ı (sav) şöyle derken işit-


tiğini nakletmiştir: “Bir konuda seni tasdik ettiği (sana inandığı) hâlde
kardeşine yalan söylemen ne kadar büyük bir ihanettir!”
(D4971 Ebû Dâvûd, Edeb, 71)

607.Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk
(insanı) iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi devamlı doğru söyler ve
doğruluktan ayrılmazsa Allah katında ‘doğru/sıddîk’ olarak tescillenir.
Yalandan sakının! Çünkü yalan (insanı) kötülüğe, kötülük de cehenne-
me götürür. Kişi devamlı yalan söyler, yalan peşinde koşarsa Allah ka-
tında ‘yalancı/kezzâb’ olarak tescillenir.”
(M6639 Müslim, Birr, 105)

MÜSAMAHA
HOŞGÖRÜ

608. Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre, ... Hz. Peygamber (sav)
şöyle buyurmuştur: ... “Siz kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz, zorlaştı-
rıcı olarak değil.”
(T147 Tirmizî, Tahâret, 112)

609.Ebû İshâk’ın işittiğine göre, Ebû Abdullah el-Cedelî şunları an-


latmıştır: “Âişe’ye Allah Resûlü’nün (sav) ahlâkını sordum. Şöyle dedi:
‘O, kaba ve çirkin söz ve davranışlarda bulunmaz, çarşı pazarda insan-
larla uluorta münakaşaya girmez, kötülüğe kötülükle karşılık vermez,
bilakis bağışlayıcı ve hoşgörülü davranırdı.’”
(T2016 Tirmizî, Birr, 69)

158
‫‪AHLÂK‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ْ :s‬‬


‫”اس َم ْح ُي ْس َم ْح لَكَ ‪“.‬‬ ‫‪َ -٦١٠‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬

‫‪َ -٦١١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن اللَّ َه ُي ِح ُّب َس ْم َح الْ َب ْي ِع َس ْم َح‬
‫الشِّ َرا ِء َس ْم َح الْق ََضا ِء‪“.‬‬

‫‪R IFK‬‬
‫‪ALLAH HER İŞTE ZARAFETİ SEVER‬‬

‫س الْ ُم ْؤ ِم ُن بِال َّط َّع ِان َولا َ‬


‫‪َ -٦١٢‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لَ ْي َ‬
‫ش َولا َ الْ َب ِذى ِء‪“.‬‬
‫َاح ِ‬ ‫اللَّ َّع ِان َولا َ الْف ِ‬

‫اب الْ ُم ْس ِل ِم فُ ُسوقٌ‪َ ،‬و ِق َتالُ ُه‬ ‫‪َ -٦١٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ s‬‬
‫‪”:‬س َب ُ‬
‫كُ ْف ٌر‪“.‬‬

‫‪َ -٦١٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َرةَ‪ ،‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪”:‬الْ ُم ْس َت َّب ِان َما َقالاَ‪َ ،‬ف َع َلى‬
‫الْ َبا ِد ِئ‪َ ،‬ما لَ ْم َي ْع َت ِد الْ َم ْظلُو ُم‪“.‬‬

‫‪١٥٩‬‬
AHLÂK

İbn Abbâs’ın (ra) rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


610.

buyurmuştur: “Hoş gör ki, hoş görülesin.”


(HM2233 İbn Hanbel, I, 249)

611.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Allah, satışın, alışın ve borç ödemenin müsamahalı ola-
nını sever.”
(T1319 Tirmizî, Büyû’, 75)

R IFK
ALLAH HER İŞTE ZARAFETİ SEVER

612. Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Mümin, ırza, namusa dil uzatan, lânet eden,
çirkin işler yapan, edepsiz konuşan kimse değildir.”
(T1977 Tirmizî, Birr, 48; HM3839 İbn Hanbel, I, 405)

613.Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Müslüman’a sövmek fâsıklık (alâmeti), onun-
la savaşmak ise küfür (alâmeti) dür.”
(B6044 Buhârî, Edeb, 44)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


614.

yurmuştur: “Birbirine söven iki kişinin günahı, mazlum olan haddi aş-
madıkça ilk sövene aittir.”
(M6591 Müslim, Birr, 68)

159
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٦١٥‬ع ْن َعائِشَ َة ‪َ g‬قالَ ْت‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪”:s‬لا َ َت ُس ُّبوا الا َٔ ْم َو َ‬
‫ات َف ِٕانَّ ُه ْم َق ْد‬
‫أَ ْف َض ْوا إِلَى َما َق َّد ُموا‪“.‬‬

‫‪GIYBET ve KOĞUCULUK‬‬
‫‪KARDEŞ ETİ YEMEK GİBİ‬‬

‫‪َ -٦١٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َرةَ‪ ،‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَ َت ْد ُرو َن َما الْ ِغ َيب ُة؟ َقالُوا‪ :‬اللَّ ُه‬
‫َو َر ُسولُ ُه أَ ْع َل ُم‪َ ،‬قا َل‪ِ ” :‬ذ ْك ُر َك أَ َخا َك بِ َما َي ْك َر ُه“ ِقي َل‪ :‬أَ َف َرأَ ْي َت إِ ْن كَا َن ِفى أَ ِخى َما‬
‫أَقُو ُل؟ َقا َل‪” :‬إِ ْن كَا َن ِفي ِه َما َتقُو ُل‪َ ،‬ف َق ِد ا ْغ َت ْب َت ُه‪َ ،‬وإِ ْن لَ ْم َي ُك ْن ِفي ِه‪َ ،‬ف َق ْد َب َه َّت ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٦١٧‬ع ْن أَبِى َب ْر َز َة الا َٔ ْس َل ِم ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬يا َم ْعشَ َر َم ْن آ َم َن‬
‫بِ ِل َسانِ ِه َولَ ْم َي ْد ُخلِ ا ْل ِٕاي َما ُن َق ْل َب ُه‪ :‬لا َ َت ْغ َتا ُبوا الْ ُم ْس ِل ِم َ‬
‫ين َولا َ َت َّت ِب ُعوا َع ْو َراتِ ِه ْم َف ِٕانَّ ُه َمنِ‬
‫ات ََّب َع َع ْو َراتِ ِه ْم َي َّت ِب ِع اللَّ ُه َع ْو َر َت ُه‪َ ،‬و َم ْن َي َّت ِب ِع اللَّ ُه َع ْو َر َت ُه َي ْف َض ْح ُه ِفى َب ْي ِت ِه‪“.‬‬

‫‪َ -٦١٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َ ”:‬كفَى بِالْ َم ْر ِء إِ ْث ًما أَ ْن ُي َح ِّد َث بِ ُك ِّل َما‬
‫َس ِم َع‪“.‬‬

‫‪١٦٠‬‬
AHLÂK

615. Hz. Âişe’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-
yurmuştur: “Ölülere sövmeyin. Çünkü onlar, önden göndermiş olduk-
larının (amellerinin) karşılıklarına ulaşmışlardır.”
(B1393 Buhârî, Cenâiz, 97)

GIYBET ve KOĞUCULUK
KARDEŞ ETİ YEMEK GİBİ

616.Ebû Hüreyre anlatıyor: “Resûlullah (sav), ‘Gıybet nedir biliyor


musunuz?’ diye sordu. Sahâbe, ‘Allah ve Resûlü daha iyi bilir!’ karşılı-
ğını verdiler. Resûlullah, ‘Kardeşini hoşlanmadığı bir şey ile anmandır.’
buyurdu. ‘Ya kardeşimde o söylediğim durum varsa ne dersin?’ diye so-
rulunca Resûlullah, ‘Söylediğin şey eğer onda varsa gıybet etmişsindir.
Şayet yoksa ona iftira etmiş olursun.’ buyurdu.”
(M6593 Müslim, Birr, 70)

617. Ebû Berze el-Eslemî’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Ey diliyle iman edip, kalbine iman girmemiş olan
kimseler! Müslümanların gıybetini yapmayın ve onların gizli hâllerini
araştırmayın. Çünkü her kim onların gizli hâllerini araştırırsa Allah da
onun gizli hâlini araştırır. Allah kimin gizli hâlini araştırırsa onu evinde
(gizlice yaptıklarını ortaya çıkararak) bile rezil eder.”
(D4880 Ebû Dâvûd, Edeb, 35)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


618.

buyurmuştur: “Kişiye günah olarak her duyduğunu söylemesi yeter.”


(D4992 Ebû Dâvûd, Edeb, 80)

160
‫‪AHLÂK‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن اللَّ َه َع َّز َو َج َّل َح َّر َم‬ ‫‪َ -٦١٩‬عنِ ا ْل ُم ِغ َير ِة ْبنِ شُ ْع َب َة َع ْن َر ُس ِ‬
‫ات‪َ .‬و َك ِر َه لَ ُك ْم ثَلاَثًا ِقي َل َو َقا َل‪،‬‬ ‫ات‪َ ،‬و َم ْن ًعا َو َه ِ‬ ‫ات‪َ ،‬و َوأْ َد الْ َب َن ِ‬
‫َع َل ْي ُك ْم ُعقُوقَ ا ْلا ُٔ َّم َه ِ‬
‫الس َؤ ِال‪َ ،‬وإ َِضا َع َة الْ َم ِال‪“.‬‬ ‫َو َكث َْر َة ُّ‬

‫‪َ -٦٢٠‬فقَا َل ُح َذ ْي َف ُة‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يقُو ُل‪”:‬لا َ َي ْد ُخ ُل الْ َج َّن َة َق َّت ٌ‬
‫ات‪“.‬‬

‫‪DALKAVUKLUK‬‬
‫‪ÇIKAR İÇİN YAPILAN YÜZSÜZLÜK‬‬

‫ين‬ ‫‪َ -٦٢١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪ :‬أَ َم َرنَا َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬أَ ْن ن َْحثُ َو ِفى أَ ْف َوا ِه الْ َمد ِ‬
‫َّاح َ‬
‫اب‪.‬‬‫ال ُّت َر َ‬

‫‪َ -٦٢٢‬ع ْن َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ْبنِ أَبِى َب ْك َرةَ‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه َقا َل‪ :‬أَ ْث َنى َر ُج ٌل َع َلى َر ُجلٍ ِع ْن َد‬
‫”و ْي َلكَ َق َط ْع َت ُع ُن َق أَ ِخيكَ –ثَلاَثًا– َم ْن كَا َن ِم ْن ُك ْم َما ِد ًحا لا َ َم َحالَ َة‬ ‫ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬فقَا َل‪َ :‬‬
‫َف ْل َي ُق ْل‪ :‬أَ ْح ِس ُب فُلاَنًا َواللَّ ُه َح ِس ُيب ُه َولا َ أُ َزكِّى َع َلى اللَّ ِه أَ َحدًا‪ ،‬إِ ْن كَا َن َي ْع َل ُم‪“.‬‬

‫‪١٦١‬‬
AHLÂK

619. Mugîre b. Şu’be’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Şüphesiz Yüce Allah, annelere hürmetsizlik etmeyi, kız
çocuklarını diri diri gömmeyi ve üzerine düşeni yapmamayı, hak etme-
diğini istemeyi size haram kılmıştır. Sizin için üç şeyi de çirkin görmüş-
tür: Dedikodu, malı zayi etmek ve anlamsız çok soru sormak!”
(M4483 Müslim, Akdiye, 12)

Huzeyfe’nin işittiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyur-


620.

muştur: “(İnsanlar arasında) laf taşıyan kişi cennete giremez.”


(B6056 Buhârî, Edeb, 50; M290 Müslim, Îmân, 168)

DALKAVUKLUK
ÇIKAR İÇİN YAPILAN YÜZSÜZLÜK

621.Ebû Hüreyre şöyle demiştir: “Resûlullah (sav), (dalkavukluğu


âdet hâline getiren) övücülerin ağızlarına toprak saçmamızı (onlara en-
gel olmamızı) emretti.”
(T2394 Tirmizî, Zühd, 54; M7505 Müslim, Zühd, 68)

622.Abdurrahman b. Ebû Bekre’nin, babasından naklettiğine göre,


bir adam Hz. Peygamber’in (sav) yanında bir kimseyi övdü. Bunun üze-
rine Hz. Peygamber (sav) ona üç defa, “Yazıklar olsun sana! Kardeşinin
boynunu kestin.” dedi. Sonra da şöyle buyurdu: “Sizden birisi illâ bir
kimseyi methedecekse, ‘Gördüğüm kadarıyla filâncanın şöyle olduğunu
sanıyorum. Ameline göre onu hesaba çekecek ise Allah’tır. Allah’ın kar-
şısında hiç kimseyi temize çıkarıp aklayamam.’ desin. Bunu da o kim-
senin hâlini öyle biliyorsa söylesin!”
(B6162 Buhârî, Edeb, 95)

161
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٦٢٣‬ع ْن ُم َعا ِو َي َة َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬إِ َّياكُ ْم َوال َّت َما ُد َح‪َ ،‬ف ِٕانَّ ُه‬
‫ال َّذ ْب ُح‪“.‬‬

‫‪A LAY ETMEK‬‬


‫!‪BELKİ DE ALAY EDİLEN DAHA HAYIRLIDIR‬‬

‫‪َ -٦٢٤‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما أُ ِح ُّب أَنِّى َح َك ْي ُت أَ َحدًا‬
‫َوأَ َّن لِى َك َذا َو َك َذا‪“.‬‬

‫‪َ -٦٢٥‬ع ْن َواثِ َل َة ْبنِ الا َٔ ْسق َِع َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ تُ ْظ ِه ِر الشَّ َما َت َة‬
‫لا َٔ ِخيكَ َف َي ْر َح ُم ُه اللَّ ُه َو َي ْب َت ِليك‪“.‬‬

‫‪َ -٦٢٦‬ع ْن َعائِشَ َة‪َ ...‬قا َل ْت‪َ :‬ف ُق ْل ُت‪َ ” :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه إِ َّن َص ِف َّي َة ا ْم َر َٔاةٌ“ َو َقالَ ْت‬
‫بِ َي ِد َها َه َك َذا َكأَن ََّها َت ْع ِنى َق ِص َيرةً‪َ .‬فقَا َل‪” :‬لَ َق ْد َم َز ْج ِت بِ َك ِل َم ٍة لَ ْو ُمز َِج بِ َها َم ُاء الْ َب ْح ِر‬
‫لَ ُمز َِج‪“.‬‬

‫‪َ -٦٢٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪...” :s‬بِ َح ْس ِب ا ْمر ٍِئ ِم َن الشَّ ِّر‬
‫أَ ْن َي ْح ِق َر أَ َخا ُه الْ ُم ْس ِل َم‪“...‬‬

‫‪١٦٢‬‬
AHLÂK

623. Muâviye’nin işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “Birbirinizi (aşırı şekilde) övmekten sakının. Çünkü bu, (bir nevi)
öldürmektir.”
(İM3743 İbn Mâce, Edeb, 36; HM16962 İbn Hanbel, IV, 93)

A LAY ETMEK
BELKİ DE ALAY EDİLEN DAHA HAYIRLIDIR!

624.Hz. Âişe’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “Karşılığında bana dünyayı verseler bile, kimsenin taklidini yap-
mam; bundan asla hoşlanmam.”
(T2503 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 51)

625.Vâsile b. Eska’nın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Kardeşinin başına gelen bir şeye sevinip gülme. Sonra Al-
lah ona merhamet edip seni (o şeyle) imtihan eder.”
(T2506 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 54)

626. Hz. Âişe anlatıyor: “(Bir seferinde boyunun kısa oluşunu kastede-
rek Hz. Peygamber’e) ‘Ey Allah’ın Resûlü! Safiyye şöyle bir kadındır.’ de-
dim. Bunun üzerine Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: ‘Öyle bir söz ettin ki;
o söz, şayet denize karışmış olsaydı denizin suyunu bile bozardı.’”
(T2502 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 51)

627.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “...Müslüman kardeşini küçük görmesi, kişiye kötülük ola-
rak yeter...”
(M6541 Müslim, Birr, 32)

162
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪İFTİRA‬‬
‫‪DİL İLE İŞLENEN CİNAYET‬‬

‫َات‪َ “.‬قالُوا‪:‬‬ ‫الس ْب َع الْ ُموبِق ِ‬ ‫”اج َت ِن ُبوا َّ‬


‫‪َ -٦٢٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪ْ :‬‬
‫س الَّ ِتى َح َّر َم‬ ‫” َيا َر ُسو َل اللَّ ِه َو َما ُه َّن“ َقا َل‪” :‬الشِّ ْر ُك بِاللَّ ِه‪َ ،‬و ِّ‬
‫الس ْح ُر‪َ ،‬و َق ْت ُل ال َّن ْف ِ‬
‫ف‬ ‫اللَّ ُه إِلا َّ بِالْ َح ِّق‪َ ،‬وأَ ْك ُل ال ِّر َبا‪َ ،‬وأَ ْك ُل َم ِال الْ َي ِتي ِم‪َ ،‬وال َّت َولِّى َي ْو َم ال َّز ْح ِف‪َ ،‬و َق ْذ ُ‬
‫ات الْغَا ِفلا َ ِت‪“.‬‬ ‫ات الْ ُم ْؤ ِم َن ِ‬
‫الْ ُم ْح َص َن ِ‬

‫‪َ -٦٢٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن ِم ْن أَ ْك َب ِر الْ َك َبائِ ِر ْاس ِت َطالَ َة‬
‫ض َر ُجلٍ ُم ْس ِل ٍم بِ َغ ْي ِر َح ٍّق‪“...‬‬‫الْ َم ْر ِء ِفى ِع ْر ِ‬

‫‪َ -٦٣٠‬واثِ َل َة ْب َن الا َٔ ْسق َِع َيقُو ُل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن ِم ْن أَ ْع َظ ِم الْ ِف َرى أَ ْن‬
‫ول اللَّ ِه ‪s‬‬ ‫َي َّد ِع َي ال َّر ُج ُل إِلَى َغ ْي ِر أَبِي ِه‪ ،‬أَ ْو ُير َِي َع ْي َن ُه َما لَ ْم َت َر‪ ،‬أَ ْو َيقُو َل َع َلى َر ُس ِ‬
‫َما لَ ْم َي ُق ْل‪“.‬‬

‫‪َ -٦٣١‬ع ْن أَبِى َذ ٍّر ‪ d‬أَنَّ ُه َس ِم َع ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬لا َ َي ْر ِمى َر ُج ٌل َر ُجلا ً‬
‫اح ُب ُه َك َذلِكَ ‪“.‬‬
‫وق‪َ ،‬ولا َ َي ْر ِمي ِه بِالْ ُك ْفرِ‪ ،‬إِلا َّ ا ْر َتد َّْت َع َل ْي ِه‪ ،‬إِ ْن لَ ْم َي ُك ْن َص ِ‬
‫بِالْف ُُس ِ‬

‫‪١٦٣‬‬
AHLÂK

İFTİRA
DİL İLE İŞLENEN CİNAYET

628.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav),


“Yedi helâk ediciden sakının!” buyurdu. Sahâbîler, “Yâ Resûlallah! Bun-
lar nelerdir?” diye sordular. Resûlullah şöyle cevap verdi: “Allah’a şirk
koşmak, büyü yapmak, Allah’ın haram kıldığı bir canı haksız yere öl-
dürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, savaş meydanından kaçmak ve
zinadan uzak duran, hiçbir şeyden haberi olmayan mümin kadınlara zi-
na isnad etmektir.”
(B6857 Buhârî, Hudûd, 44; M262 Müslim, Îmân, 145)

Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


629.

yurmuştur: “Kişinin haksız yere bir Müslüman’ın şeref ve namusuna dil


uzatması, büyük günahların en büyüklerindendir...”
(D4877 Ebû Dâvûd, Edeb, 35)

630. Vâsile b. Eska’nın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-

yurmuştur: “(Üç şey) iftiranın en büyüklerindendir: Kişinin kendisini


babasından başkasına nispet etmesi, rüyasında görmediği bir şeyin ken-
disine rüyada gösterildiğini iddia etmesi, Resûlullah’ın söylemediği bir
şeyi ona nispet etmesi.”
(B3509 Buhârî, Menâkıb, 5)

631. Ebû Zerr’in (ra) işittiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle bu-
yurmuştur: “Hiç kimse başka bir kimseyi fâsıklıkla suçlamasın ve onu
küfürle itham etmesin. Eğer itham ettiği kimse dediği gibi değilse, bu
sıfatlar muhakkak itham edene döner.”
(B6045 Buhârî, Edeb, 44)

163
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪HÜSN-İ ZAN ve SÛ-İ ZAN‬‬


‫‪ZANNIN ÇOĞU GÜNAHTIR‬‬

‫‪َ -٦٣٢‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة َٔا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّياكُ ْم َوال َّظ َّن َف ِٕا َّن ال َّظ َّن أَ ْك َذ ُب‬
‫يث َولا َ َت َح َّس ُسوا َولا َ َت َج َّس ُسوا َولا َ َت َنا َف ُسوا َولا َ َت َح َاسدُوا َولا َ َت َبا َغ ُضوا َولا َ‬ ‫الْ َح ِد ِ‬
‫َتدَا َب ُروا َوكُونُوا ِع َبا َد اللَّ ِه إِخْ َوانًا‪“.‬‬

‫”ح ْس ُن ال َّظ ِّن ِم ْن ُح ْسنِ‬


‫‪َ -٦٣٣‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪ُ :‬‬
‫الْ ِع َبا َد ِة‪“.‬‬

‫‪َ -٦٣٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬إِ َّن اللَّ َه َيقُو ُل‪”:‬أَنَا ِع ْن َد َظ ِّن‬
‫َع ْب ِدى بِى َوأَنَا َم َع ُه إِ َذا َد َعانِى‪“.‬‬

‫‪َ -٦٣٥‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه الأَنْ َصا ِر ِّي َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬ق ْب َل َم ْوتِ ِه‬
‫بِ َثلا َ َث ِة أَ َّيا ٍم َيقُو ُل‪” :‬لا َ َي ُمو َت َّن أَ َح ُدكُ ْم إِلا َّ َو ُه َو ُي ْح ِس ُن ال َّظ َّن بِاللَّ ِه َع َّز َو َج َّل‪“.‬‬

‫‪١٦٤‬‬
AHLÂK

HÜSN-İ ZAN ve SÛ-İ ZAN


ZANNIN ÇOĞU GÜNAHTIR

632. Ebû Hüreyre’den Resûlullah’ın (sav) şöyle dediği nakledilmiştir:


“Zandan sakının. Çünkü zan, yalanın ta kendisidir. Birbirinizin konuştu-
ğuna kulak kabartmayın, birbirinizin özel hâllerini araştırmayın, birbiri-
nizle üstünlük yarışına girmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize kin
beslemeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun!”
(M6536 Müslim, Birr, 28)

633.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “(Allah hakkında) hüsn-i zan beslemek, (onun af ve mağfi-
retini ummak) güzel bir ibadettir/ibadetin güzelliğindendir.”
(HM9269 İbn Hanbel, II, 407; D4993 Ebû Dâvûd, Edeb, 81)

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


634.

yurmuştur: “Allah şöyle buyurur: ‘Kulum benim hakkımda nasıl düşü-


nüyorsa ben öyleyim. Ve bana dua ettiğinde ben onunla beraberim.’”
(M6829 Müslim, Zikir, 19)

635.Câbir b. Abdullah el-Ensârî şöyle demiştir: “Ben Resûlullah’ı


(sav) ölümünden üç gün önce şöyle derken işittim: ‘Hepiniz mutlaka Yü-
ce Allah’a hüsn-i zan besleyerek (sizi affedeceğini umarak) can verin.’”
(M7231 Müslim, Cennet, 82)

164
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪TECESSÜS‬‬
‫‪KALBİ KEMİREN KURT‬‬

‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ...”:‬منِ ْاس َت َم َع إِلَى َح ِد ِ‬


‫يث َق ْو ٍم َو ُه ْم‬ ‫‪َ -٦٣٦‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫لَ ُه كَا ِر ُهو َن أَ ْو َي ِف ُّرو َن ِم ْن ُه ُص َّب ِفى أُ ُذنِ ِه الآنُكُ َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“...‬‬

‫‪َ -٦٣٧‬قا َل َٔا ُبو ُه َر ْي َر َة َيأْث ُُر َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّياكُ ْم َوال َّظ َّن‪َ ،‬ف ِٕا َّن ال َّظ َّن أَ ْك َذ ُب‬
‫يث‪َ ،‬ولا َ َت َج َّس ُسوا‪َ ،‬ولا َ َت َح َّس ُسوا‪َ ،‬ولا َ َت َبا َغ ُضوا‪َ ،‬وكُونُوا إِخْ َوانًا‪“.‬‬ ‫الْ َح ِد ِ‬

‫‪َ -٦٣٨‬ع ْن أَبِى َب ْر َز َة الا َٔ ْس َل ِم ِّى َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ :s‬يا َم ْع َش َر َم ْن آ َم َن‬
‫بِ ِل َسانِ ِه َولَ ْم َي ْد ُخلِ ِٕالاي َما ُن َق ْل َب ُه لا َ َت ْغ َتا ُبوا الْ ُم ْس ِل ِم َ‬
‫ين َولا َ َت َّت ِب ُعوا َع ْو َراتِ ِه ْم َف ِٕانَّ ُه َمنِ‬
‫ات ََّب َع َع ْو َراتِ ِه ْم َي َّت ِب ِع اللَّ ُه َع ْو َر َت ُه َو َم ْن َي َّت ِب ِع اللَّ ُه َع ْو َر َت ُه َي ْف َض ْح ُه ِفى َب ْي ِت ِه‪“.‬‬

‫‪َ -٦٣٩‬ع ْن ُم َعا ِو َي َة َقا َل َس ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪”:‬إِنَّكَ إ ِِن ات ََّب ْع َت َع ْو َر ِ‬
‫ات‬
‫س أَ ْف َس ْد َت ُه ْم“ أَ ْو ” ِك ْد َت أَ ْن تُ ْف ِس َد ُه ْم‪“.‬‬
‫ال َّنا ِ‬

‫‪١٦٥‬‬
AHLÂK

TECESSÜS
KALBİ KEMİREN KURT

İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


636.

buyurmuştur: “...Kim istemedikleri ya da ısrarla kaçındıkları hâlde bir


grubun konuşmalarına kulak kabartırsa, kıyamet günü kulağına kur-
şun dökülür...”
(B7042 Buhârî, Ta’bîr, 45; D5024 Ebû Dâvûd, Edeb, 88)

637.Ebû Hüreyre’nin naklettiği bir hadisinde Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Zandan sakının. Çünkü zan, yalanın ta kendisidir.
Birbirinizin özel hâllerini araştırmayın, birbirinizin konuştuklarına ku-
lak kabartmayın, birbirinize kin beslemeyin. Kardeşler olun!”
(B5143 Buhârî, Nikâh, 46)

638. Ebû Berze el-Eslemî’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Ey diliyle iman edip, kalbine iman girmemiş olan kim-
seler! Müslümanların gıybetini yapmayın ve onların gizli hâllerini araş-
tırmayın. Çünkü her kim onların gizli hâllerini araştırırsa Allah da onun
gizli hâlini araştırır. Allah kimin gizli hâlini araştırırsa onu evinde (giz-
lice yaptıklarını ortaya çıkararak) bile rezil eder.”
(D4880 Ebû Dâvûd, Edeb, 35)

639. Muâviye’nin işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “İnsanların gizli hâllerini araştırırsan ya aralarına fesat sokmuş olur-
sun ya da aralarında neredeyse fesat çıkmasına sebep olursun.”
(D4888 Ebû Dâvûd, Edeb, 37)

165
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٦٤٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َي ْس ُت ُر َع ْب ٌد َع ْبدًا ِفى ال ُّدنْ َيا إِلا َّ‬
‫َس َت َر ُه اللَّ ُه َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬

‫‪VESVESE‬‬
‫‪ŞEYTANIN TELKİNİ‬‬

‫‪َ -٦٤١‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َم ْس ُعو ٍد َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن لِلشَّ ْي َط ِان لَ َّم ًة‬
‫يب بِالْ َح ِّق‪َ ،‬وأَ َّما لَ َّم ُة‬ ‫بِا ْبنِ آ َد َم َولِ ْل َم َل ِك لَ َّم ًة‪َ ،‬فأَ َّما لَ َّم ُة الشَّ ْي َط ِان َف ٕاِي َعا ٌد بِالشَّ ِّر َو َت ْك ِذ ٌ‬
‫الْ َم َل ِك َف ٕاِي َعا ٌد بِالْ َخ ْي ِر َو َت ْص ِدي ٌق بِالْ َح ِّق‪َ ،‬ف َم ْن َو َج َد َذلِكَ َف ْل َي ْع َل ْم أَنَّ ُه ِم َن اللَّ ِه َف ْل َي ْح َم ِد‬
‫اللَّ َه‪َ ،‬و َم ْن َو َج َد ا ْلأُخْ َرى َف ْل َي َت َع َّو ْذ بِاللَّ ِه ِم َن الشَّ ْي َط ِان ]ال َّر ِجي ِم[‪“.‬‬

‫َاس ِم ْن أَ ْص َح ِ‬
‫اب ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬ف َسأَلُو ُه‪ :‬إِنَّا ن َِج ُد‬ ‫‪َ -٦٤٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬ج َاء ن ٌ‬
‫ِفى أَنْف ُِس َنا َما َي َت َعا َظ ُم أَ َح ُدنَا أَ ْن َي َت َكلَّ َم بِ ِه‪َ ،‬قا َل‪” :‬أَ َو َق ْد َو َج ْدتُ ُمو ُه؟“ َقالُوا‪ :‬نَ َع ْم‪.‬‬
‫ِيح ا ْل ِٕاي َم ِان‪“.‬‬ ‫َقا َل‪َ ” :‬ذا َك َصر ُ‬

‫‪َ -٦٤٣‬قا َل أَ ُبو ُه َر ْي َر َة ‪َ :d‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬يأْتِى الشَّ ْي َطا ُن أَ َح َدكُ ْم‬
‫َف َيقُو ُل‪َ :‬م ْن َخ َل َق َك َذا؟ َم ْن َخ َل َق َك َذا؟ َح َّتى َيقُو َل‪َ :‬م ْن َخ َل َق َر َّبكَ ؟ َف ِٕا َذا َب َل َغ ُه‬
‫َف ْل َي ْس َت ِع ْذ بِاللَّ ِه َولْ َي ْن َت ِه‪“.‬‬

‫‪١٦٦‬‬
AHLÂK

640. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Bir kul/kişi bir başka kişinin/kulu(n ayıbını) dünyada
örterse, Allah da kıyamet günü onu(n ayıbını) örter.”
(M6595 Müslim, Birr, 72; HM9033 İbn Hanbel, II, 389)

VESVESE
ŞEYTANIN TELKİNİ

641. Abdullah b. Mes’ûd’un naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “İnsanoğluna şeytan da melek de yaklaşır. Şeytanın yak-
laşması, kötülüğe götürmek ve hakkı yalanlatmaktır. Meleğin yaklaşma-
sı ise onu hayra götürmek ve ona hakkı doğrulatmaktır. Kim (vicdanın-
da) bunu (hayra yönelmeyi) bulursa bunun Allah’tan olduğunu bilsin
ve Allah’a hamdetsin. Kim de içinde diğerini (şeytanın vesvesesini) bu-
lursa taşlanmış ve kovulmuş şeytandan Allah’a sığınsın!”
(T2988 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 2)

642. Ebû Hüreyre anlatıyor: “Hz. Peygamber’in (sav) ashâbından ba-


zıları gelerek, ‘İçimizden bazen söylemeyi bile büyük (bir günah) saydı-
ğımız şeyler (vesveseler) geçiyor.’ dediler. Hz. Peygamber, ‘Hepiniz aynı
şeyleri hissediyor musunuz?’ buyurdu. Onlar da cevaben, ‘Evet.’ dediler.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), ‘İşte bu apaçık imandır.’ buyurdu.
(M340 Müslim, Îmân, 209)

643. Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Sizden herhangi birinize şeytan gelir ve ‘Şunu böyle kim
yarattı? (Şunu) böyle kim yarattı?’ en sonunda, ‘Rabbini kim yarattı?’
diye sorar(ak sürekli vesvese verir). İşbu raddeye gelince o kişi derhâl
(şeytandan) Allah’a sığınsın ve (vesvesesine) hemen son versin!”
(B3276 Buhârî, Bed’ü’l-halk, 11)

166
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٦٤٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه َت َج َاو َز لِا ُٔ َّم ِتى َما‬
‫َح َّدث َْت بِ ِه أَنْف َُس َها َما لَ ْم َي َت َكلَّ ُموا –أَ ْو َي ْع َملُوا بِ ِه–‪“.‬‬

‫‪َ -٦٤٥‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬قا َل اللَّ ُه َع َّز َو َج َّل‪ :‬إِ َذا َه َّم‬
‫َع ْب ِدى بِ َس ِّي َئ ٍة َفلا َ َت ْك ُت ُبو َها َع َل ْي ِه‪َ ،‬ف ِٕا ْن َع ِم َل َها َفا ْك ُت ُبو َها َس ِّي َئ ًة‪َ ،‬وإِ َذا َه َّم بِ َح َس َن ٍة َف َل ْم‬
‫َي ْع َم ْل َها َفا ْك ُت ُبو َها َح َس َن ًة‪َ ،‬ف ِٕا ْن َع ِم َل َها َفا ْك ُت ُبو َها َعشْ ًرا‪“.‬‬

‫‪A LDATMAK‬‬
‫‪BİZİ ALDATAN, BİZDEN DEĞİLDİR‬‬

‫س ِم َّنا‪“.‬‬
‫‪َ -٦٤٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ...” :‬و َم ْن َغشَّ َنا َف َل ْي َ‬

‫الصدِّيقِ ‪َ ،‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َي ْد ُخ ُل الْ َج َّن َة ِخ ٌّب َولا َ‬
‫‪َ -٦٤٧‬ع ْن أَبِى َب ْك ٍر ِّ‬
‫َم َّنا ٌن َولا َ َب ِخي ٌل‪“.‬‬

‫‪١٦٧‬‬
AHLÂK

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


644.

yurmuştur: “Allah, dilleri ile söylemedikçe —yahut fiiliyata dökmedik-


çe— ümmetimi, gönüllerinden geçirdikleri şeylerden dolayı hoşgörür
(hesaba çekmez).”
(M331 Müslim, Îmân, 201)

645.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Yüce Allah şöyle buyurur: ‘Kulum bir kötülük yapmayı
gönlünden geçirirse onu hemen aleyhine yazmayın! Eğer o kötülüğü
yaparsa o zaman onu bir günah olarak yazın. Ama bir iyilik yapmayı
gönlünden geçirir de yapamazsa onu bir sevap olarak yazın. Şayet o iyi-
liği yaparsa bunu on kat yazın!’”
(M334 Müslim, Îmân, 203)

A LDATMAK
BİZİ ALDATAN, BİZDEN DEĞİLDİR

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöy-


646.

le buyurmuştur: “...Bizi aldatan, bizden değildir.”


(M283 Müslim, Îmân, 164)

647.Ebû Bekir es-Sıddîk’ın rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Arabozuculuk yapan, yaptığı iyiliği başa ka-
kan ve cimri olan kimse cennete giremez.”
(T1963 Tirmizî, Birr, 41)

167
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٦٤٨‬عنِ ا ْل َح َسنِ أَ َّن ُع َب ْي َد اللَّ ِه ْب َن ِز َيا ٍد َعا َد َم ْع ِق َل ْب َن َي َسا ٍر ِفى َم َر ِض ِه الَّ ِذى‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬س ِم ْع ُت‬ ‫ات ِفي ِه‪َ .‬فقَا َل لَ ُه َم ْع ِق ٌل‪ :‬إِنِّى ُم َح ِّدثُكَ َح ِدي ًثا َس ِم ْع ُت ُه ِم ْن َر ُس ِ‬ ‫َم َ‬
‫يح ٍة‪﴿ ،‬إِلاَّ﴾‬‫ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬ما ِم ْن َع ْب ٍد ْاس َت ْر َعا ُه اللَّ ُه َر ِع َّي ًة‪َ ،‬ف َل ْم َي ُح ْط َها بِ َن ِص َ‬
‫لَ ْم َي ِج ْد َرائِ َح َة الْ َج َّن ِة‪“.‬‬

‫‪َ -٦٤٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ ُي ْل َد ُغ الْ ُمؤ ِْم ُن ِم ْن ُج ْح ٍر‬
‫َو ِاح ٍد َم َّر َت ْينِ ‪“.‬‬

‫َس ْب ُن َمالِ ٍك‪َ :‬قا َل لِى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬يا ُب َن َّي إِ ْن َق َد ْر َت أَ ْن‬ ‫‪َ -٦٥٠‬قا َل أَن ُ‬
‫ش لِا َٔ َح ٍد َفا ْف َع ْل‪َ ،‬يا ُب َن َّي َو َذلِكَ ِم ْن ُس َّن ِتى َو َم ْن‬
‫س ِفى َق ْل ِبكَ ِغ ٌّ‬ ‫تُ ْص ِب َح َوتُ ْم ِس َي لَ ْي َ‬
‫أَ ْح َيا ُس َّن ِتى َف َق ْد أَ َح َّب ِنى َو َم ْن أَ َح َّب ِنى كَا َن َم ِعى ِفى الْ َج َّن ِة‪“.‬‬

‫‪İSRAF‬‬
‫!‪ALLAH İSRAF EDENLERİ SEVMEZ‬‬

‫‪َ -٦٥١‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ شُ َع ْي ٍب َع ْن أَبِي ِه َع ْن َج ِّد ِه َقا َل‪َ :‬ج َاء أَ ْع َرابِي إِلَى ال َّن ِبي ‪s‬‬
‫ِّ‬ ‫ٌّ‬
‫َي ْسأَلُ ُه َعنِ الْ ُو ُضو ِء َفأَ َرا ُه الْ ُو ُض َ‬
‫وء ثَلاَثًا ثَلاَثًا ثُ َّم َقا َل‪َ ” :‬ه َك َذا الْ ُو ُض ُ‬
‫وء َف َم ْن َزا َد َع َلى‬
‫َه َذا َف َق ْد أَ َس َاء َو َت َعدَّى َو َظ َل َم‪“.‬‬

‫‪١٦٨‬‬
AHLÂK

648.Hasan(-ı Basrî) tarafından rivayet edildiğine göre, (Basra Emîri)


Ubeydullah b. Ziyâd ölüm döşeğinde yatmakta olan Ma’kıl b. Yesâr’ı zi-
yarete gider. Ma’kıl ona der ki, “Sana Resûlullah’tan (sav) duyduğum
bir hadisi söyleyeyim. Peygamber’i (sav) şöyle derken işittim: “Allah’ın
kendisine yöneticilik verip de yönettiği kimseleri sadakat ve samimiyet-
le koruyup gözetmeyen kimse, cennetin kokusunu alamaz.”
(B7150 Buhârî, Ahkâm, 8)

649.Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Mümin, aynı delikten iki defa sokulmaz.”
(B6133 Buhârî, Edeb, 83)

650. Enes b. Mâlik diyor ki, “Resûlullah (sav) bana şöyle buyurdu:
‘Yavrucuğum! Kalbinde herhangi birine karşı bir aldatma (samimiyet-
sizlik) bulunmadan sabahlayabilecek ya da akşamlayabileceksen, bunu
yap! Yavrucuğum! İşte bu benim sünnetimdendir. Kim benim sünneti-
mi yaşatırsa, beni sevmiş demektir. Kim de beni severse, cennette be-
nimle birlikte olur.’”
(T2678 Tirmizî, İlim, 16)

İSRAF
ALLAH İSRAF EDENLERİ SEVMEZ!

651. Amr b. Şuayb’ın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine göre,


bir bedevî abdest hakkında sorular sormak üzere Hz. Peygamber’e (sav)
gelmişti. Peygamberimiz azalarını üçer kere yıkayarak abdesti ona gös-
termiş ve şöyle buyurmuştu: “İşte abdest böyle alınır. Kim bundan daha
fazlasını yaparsa hatalı davranmış, haddini aşmış ve zulmetmiş olur.”
(N140 Nesâî, Tahâret, 105)

168
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٦٥٢‬عنِ َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َٔا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬م َّر بِ َس ْع ٍد َو ُه َو َي َت َو َّضأُ َفقَا َل‪:‬‬
‫اف؟“ َقا َل‪” :‬نَ َع ْم‪َ ،‬وإِ ْن كُ ْن َت َع َلى‬ ‫ف؟“ َفقَا َل‪” :‬أَ ِفى الْ ُو ُضو ِء إِ ْس َر ٌ‬ ‫” َما َه َذا َّ‬
‫الس َر ُ‬
‫ن ََه ٍر َجارٍ‪“.‬‬

‫‪َ -٦٥٣‬عنِ الْ ُم ِغ َير ِة ْبنِ شُ ْع َب َة َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه َح َّر َم َع َل ْي ُك ْم ُعقُوقَ‬
‫ات‪َ ،‬و َ َك ِر َه لَ ُك ْم ِقي َل َو َقا َل‪َ ،‬و َكث َْر َة ُّ‬
‫الس َؤ ِال‪،‬‬ ‫ات‪َ ،‬و َم ْن َع َو َه ِ‬ ‫ات‪َ ،‬و َوأْ َد الْ َب َن ِ‬
‫ا ْلا ُٔ َّم َه ِ‬
‫َوإ َِضا َع َة الْ َمال‪“.‬‬

‫‪َ -٦٥٤‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ شُ َع ْي ٍب َع ْن أَبِي ِه َع ْن َج ِّد ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪:s‬‬
‫”كُلُوا َو َت َص َّدقُوا َوالْ َب ُسوا ِفى َغ ْي ِر إ ِْس َر ٍ‬
‫اف َولا َ َم ِخي َل ٍة‪“.‬‬

‫َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬نِ ْع َم َت ِان َمغ ُْبو ٌن ِفي ِه َما ك َِثي ٌر ِم َن‬ ‫س‬‫‪َ -٦٥٥‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫الص َّح ُة َوالْف ََرا ُغ‪“.‬‬
‫ال َّناسِ‪ِّ ،‬‬

‫‪BENCİLLİK‬‬
‫‪İNSANI KÜÇÜLTEN HASTALIK‬‬

‫س ُم َح َّم ٍد بِ َي ِد ِه لا َ ُيؤ ِْم ُن‬


‫”والَّ ِذى نَ ْف ُ‬
‫س أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬ ‫‪َ -٦٥٦‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫أَ َح ُدكُ ْم َح َّتى ُي ِح َّب لِا َٔ ِخي ِه َما ُي ِح ُّب لِ َن ْف ِس ِه ِم َن الْ َخ ْيرِ‪“.‬‬

‫‪١٦٩‬‬
AHLÂK

652.Abdullah b. Amr anlatıyor: Bir gün Sa’d (b. Ebû Vakkâs) abdest
alırken Resûlullah (sav) onun yanına uğramıştı. “Bu ne israf?” buyurdu.
Sa’d, “Abdestte de mi israf olur?” diye sorunca, Resûlullah (sav), “Evet, akan
bir nehirde(n) bile (abdest alıyor) olsan (israf olur).” diye cevap verdi.
(İM425 İbn Mâce, Tahâret, 48)

653. Muğîre b. Şu’be’nin naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-

le buyurmuştur: “Allah, annelere hürmetsizlik etmeyi, kız çocukları diri


diri gömmeyi ve (vermeniz gereken şeyleri) vermeyip (hakkınız olmayan
şeyleri) almayı size haram kılmıştır. Dedikodu etmeyi, (anlamsız) çok
soru sormayı ve malı israf etmeyi ise sizin için hoş karşılamamıştır.”
(B2408 Buhârî, İstikrâz, 19)

654.Amr b. Şuayb’ın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine gö-


re, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kibre düşmeden ve israfa kaç-
madan (dilediğiniz gibi) yiyin, sadaka verin/harcayın ve giyinin!”
(N2560 Nesâî, Zekât, 66)

İbn Abbâs’ın (ra) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


655.

buyurmuştur: “İki nimet vardır ki insanların çoğu onlar(ı değerlendir-


me) hususunda aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit.”
(B6412 Buhârî, Rikâk, 1)

BENCİLLİK
İNSANI KÜÇÜLTEN HASTALIK

656. Enes (b. Mâlik) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Muhammed’in canı elinde olan (Allah)a yemin
ederim ki bir kişi hayır namına kendisi için istediğini, Müslüman kar-
deşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz.”
(N5020 Nesâî, Îmân, 19)

169
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٦٥٧‬ع ْن َحا ِر َث َة ْبنِ َو ْه ٍب ا ْل ُخ َز ِاع ِّي َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل ”أَلا َ أُخْ ِب ُر ُك ْم بِأَ ْه ِل‬
‫يف ُم َت َض ِاع ٍف لَ ْو أَ ْق َس َم َع َلى اللَّ ِه لا َٔ َب َّر ُه‪ ،‬أَلا َ أُخْ ِب ُركُ ْم بِأَهْلِ ال َّنا ِر كُ ُّل‬
‫الْ َج َّن ِة‪ ،‬كُ ُّل َض ِع ٍ‬
‫ُع ُت ٍّل َج َّو ٍ‬
‫اظ ُم ْس َت ْك ِبرٍ‪“.‬‬

‫‪َ -٦٥٨‬ع ْن َع ْب ِد الْ َعزِي ِز ْبنِ َم ْر َوا َن َقا َل َس ِم ْع ُت أَ َبا ُه َر ْي َر َة َيقُو ُل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل‬
‫اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬شَ ُّر َما ِفى َر ُجلٍ شُ ٌّح َهالِ ٌع َو ُج ْب ٌن َخالِ ٌع‪“.‬‬

‫‪َ -٦٥٩‬ع ْن َث ْو َبا َن َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪...” :s‬لا َ َي ُؤ ُّم َر ُج ٌل َق ْو ًما َف َي ُخ َّ‬
‫ص‬
‫نَ ْف َس ُه بِال ُّد َعا ِء ُدونَ ُه ْم َف ِٕا ْن َف َع َل َف َق ْد َخانَ ُه ْم‪“.‬‬

‫‪İLTİMAS‬‬
‫‪ADAM KAYIRMA‬‬

‫الصا ِم ِت َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ِقي ُموا ُحدُو َد اللَّ ِه‬ ‫‪َ -٦٦٠‬ع ْن ُع َبا َد َة ْبنِ َّ‬
‫ِيب َوالْ َب ِعي ِد َولا َ َتأْ ُخ ْذكُ ْم ِفى اللَّ ِه لَ ْو َم ُة لاَئِم‪“.‬‬
‫ِفى الْ َقر ِ‬

‫‪١٧٠‬‬
AHLÂK

657.Hârise b. Vehb el-Huzâî’den nakledildiğine göre, Hz. Peygam-


ber (sav) şöyle buyurmuştur: “Size cennetlikleri bildireyim mi? Her al-
çakgönüllü, zayıf kimsedir. Şayet o Allah adına yemin etse, Allah onu
yemininde haklı çıkarır. Size cehennemlikleri haber vereyim mi? Kaba,
bencil ve büyüklük taslayan herkes.”
(B6071 Buhârî, Edeb, 61; M7187 Müslim, Cennet, 46)

658. Abdülazîz b. Mervân şöyle diyor: “Ebû Hüreyre’den işittiğime


göre, o, Resûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu duymuş: ‘İnsanda bulu-
nan huyların en kötüsü, aşırı cimrilik ve şiddetli korkaklıktır.’”
(D2511 Ebû Dâvûd, Cihâd, 21; HM8246 İbn Hanbel, II, 320)

659. Sevbân’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “... Bir topluluğa imam olan kimse sadece kendisi için dua edip de
onlara dua etmezlik yapmasın. Böyle yaptığı takdirde onlara ihanet et-
miş olur.”
(D90 Ebû Dâvûd, Tahâret, 43)

İLTİMAS
ADAM KAYIRMA

660.Ubâde b. Sâmit’in rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Allah’ın hadlerini (kanunî cezaları, size) yakın olan
ve uzak olan herkese uygulayın. Sakın hiçbir kınayanın kınaması sizi
Allah(ın hükmünü uygulama) hususunda alıkoymasın!”
(İM2540 İbn Mâce, Hudûd, 3)

170
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٦٦١‬ع ْن َعائِشَ َة َز ْو ِج ال َّن ِب ِّي ‪َ ...s‬قا َم َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬فَاخْ َت َط َب َفأَ ْث َنى َع َلى‬
‫ين ِم ْن َق ْب ِل ُك ْم أَنَّ ُه ْم كَانُوا إِ َذا‬
‫اللَّ ِه بِ َما ُه َو أَ ْهلُ ُه ثُ َّم َقا َل‪” :‬أَ َّما َب ْع ُد َف ِٕانَّ َما أَ ْه َلكَ الَّ ِذ َ‬
‫يف أَ َقا ُموا َع َل ْي ِه الْ َح َّد َوإِنِّى َوالَّ ِذى‬ ‫ِيف َت َركُو ُه َوإِ َذا َس َرقَ ِفي ِه ُم َّ‬
‫الض ِع ُ‬ ‫َس َرقَ ِفي ِه ُم الشَّ ر ُ‬
‫نَ ْف ِسى بِ َي ِد ِه لَ ْو أَ َّن َف ِاط َم َة بِ ْن َت ُم َح َّم ٍد َس َر َق ْت لَ َق َط ْع ُت َي َد َها‪“.‬‬

‫‪َ -٦٦٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا ُض ِّي َع ِت ا ْلا َٔ َمانَ ُة‬
‫ف إ َِضا َع ُت َها َيا َر ُسو َل اللَّه!“ َقا َل‪” :‬إِ َذا أُ ْس ِن َد الا َٔ ْم ُر‬
‫السا َع َة‪َ “..‬قا َل‪َ ” :‬ك ْي َ‬ ‫َفانْ َت ِظ ِر َّ‬
‫إِ َلى َغ ْي ِر أَ ْه ِل ِه‪َ ،‬فانْ َت ِظ ِر َّ‬
‫السا َع َة‪“.‬‬

‫‪İSTİSMAR‬‬
‫‪DİNÎ ve İNSANÎ DEĞERLERİ ŞAHSÎ ÇIKARLARA ALET‬‬
‫‪ETMEK‬‬

‫‪َ -٦٦٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ْع ُطوا ا ْلا َٔ ِج َير أَ ْج َر ُه‪،‬‬
‫ف َع َرقُ ُه‪“.‬‬ ‫َق ْب َل أَ ْن َي ِج َّ‬

‫‪َ -٦٦٤‬ع ْن َس ْهلِ ا ْبنِ الْ َح ْن َظ ِل َّي ِة َقا َل‪َ :‬م َّر َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬بِ َب ِعي ٍر َق ْد لَ ِح َق َظ ْه ُر ُه‬
‫بِ َب ْط ِن ِه َفقَا َل‪” :‬اتَّقُوا اللَّ َه ِفى َه ِذ ِه الْ َب َهائِ ِم الْ ُم ْع َج َم ِة َفا ْرك َُبو َها َوكُلُو َها َصالِ َح ًة‪“.‬‬

‫‪١٧١‬‬
AHLÂK

661. Peygamber Efendimizin (sav) eşi Hz. Âişe’den nakledildiğine


göre, (Kureyş kabilesinden bir grup insan, hırsızlık yapan Fâtıma ad-
lı bir kadını affetmesi için aracı olduklarında) ... Resûlullah (sav) ayağa
kalkarak hutbe okudu ve Allah’a gerektiği gibi senâ ettikten sonra şöy-
le buyurdu: “Sizden önceki insanların helâk olmalarının sebebi, arala-
rında ileri gelen (zengin) kimseler hırsızlık yapınca suçun cezasını ver-
meyip zayıf (ve fakir) kimseler hırsızlık yapınca ceza uygulamalarıdır.
Bu canı bu tende tutan (Allah)a yemin ederim ki Muhammed’in kızı
Fâtıma hırsızlık yapsa, onun da elini keserdim!”
(M4411 Müslim, Hudûd, 9)

662. Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav), (bir

bedevînin kıyametin ne zaman kopacağını sorması üzerine) şöyle bu-


yurdu: “Emanet zayi edildiği vakit kıyameti bekle!” Bunun üzerine
bedevî, “Emanetin zayi edilmesi nasıl olur yâ Resûlallah?” diye sorun-
ca, Hz. Peygamber, “Yönetim, ehli olmayan kimseye verildiğinde kıya-
meti bekle.” buyurdu.
(B6496 Buhârî, Rikâk, 35)

İSTİSMAR
DİNÎ ve İNSANÎ DEĞERLERİ ŞAHSÎ ÇIKARLARA ALET
ETMEK

Abdullah b. Ömer’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


663.

buyurmuştur: “İşçiye, ücretini teri kurumadan önce verin.”


(İM2443 İbn Mâce, Rühûn, 4)

664. Sehl b. Hanzaliyye’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) (açlık-

tan) karnı sırtına yapışmış bir deveye rastladı ve şöyle dedi: “Bu dilsiz
hayvanlar hakkında Allah’tan korkun! Binmeye elverişli iken onlara bi-
nin; yenmeye elverişli iken onları (kesin ve) yiyin.”
(D2548 Ebû Dâvûd, Cihâd, 44)

171
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٦٦٥‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َم ْس ُعو ٍد َقا َل‪ :‬لَ َع َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬الْ ُم ِح َّل َوالْ ُم َحلَّ َل لَ ُه‪.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك ﴿أَنَّ ُه﴾ َقا َل‪ :‬إِنَّ ُه لَ َي ْم َن ُع ِنى أَ ْن أُ َح ِّد َث ُك ْم َح ِد ًيثا َك ِث ًيرا‪ ،‬أَ َّن‬‫‪َ -٦٦٦‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن َت َع َّم َد َع َل َّي َك ِذ ًبا َف ْل َي َت َب َّوأْ َم ْق َع َد ُه ِم َن ال َّنارِ‪“.‬‬

‫س الْ َخ ْث َع ِم َّي ِة َقالَ ْت‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪:‬‬


‫‪َ -٦٦٧‬ع ْن أَ ْس َم َاء بِ ْن ِت ُع َم ْي ٍ‬
‫ْس الْ َع ْب ُد َع ْب ٌد َيخْ ِت ُل ال ُّدنْ َيا بِال ِّدينِ ‪ ...‬بِئ َ‬
‫ْس الْ َع ْب ُد َع ْب ٌد َه ًوى ُي ِضلُّ ُه‪“...‬‬ ‫”‪...‬بِئ َ‬

‫‪M ÂLÂYÂNÎ‬‬
‫‪FAYDASIZ SÖZLER, LÜZUMSUZ İŞLER‬‬

‫‪َ -٦٦٨‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ ُم ْس ِل ُم َم ْن َس ِل َم الْ ُم ْس ِل ُمو َن‬
‫ِم ْن لِ َسانِ ِه َو َي ِد ِه‪“...‬‬

‫‪َ -٦٦٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ :s‬‬


‫”م ْن ُح ْسنِ إ ِْسلا َ ِم الْ َم ْر ِء َت ْركُ ُه‬
‫َما لا َ َي ْع ِني ِه‪“.‬‬

‫‪١٧٢‬‬
AHLÂK

665.Abdullah b. Mes’ûd şöyle demiştir: “Resûlullah (sav), hülle yapan


kişiye de kendisi için hülle yapılan kişiye de Allah’ın rahmetinden uzak kal-
ması için beddua etti.”
(T1120 Tirmizî, Nikâh, 28)

666.Enes b. Mâlik şöyle demiştir: “Beni size çok hadis rivayet etmek-
ten alıkoyan şey Allah Resûlü’nün (sav) şu sözüdür: ‘Her kim benim
adıma bilerek yalan söylerse, cehennemdeki yerine hazırlansın.’”
(M3 Müslim, Mukaddime, 2)

667. Esmâ bnt. Umeys el-Has’amiyye’nin işittiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “...Dini dünyaya alet eden insan ne kötüdür!
... Arzu ve isteklerinin kendisini saptırdığı insan ne kötüdür!”...
(T2448 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 17)

M ÂLÂYÂNÎ
FAYDASIZ SÖZLER, LÜZUMSUZ İŞLER

668.Abdullah b. Amr’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Müslüman, dilinden ve elinden diğer Müslüman-
ların güvende olduğu kimsedir...”
(B10 Buhârî, Îmân, 4; M162 Müslim, Îmân, 65)

669.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Mâlâyânîyi (faydasız söz ve lüzumsuz işleri) terk etmesi,
kişinin iyi Müslüman oluşundandır.”
(T2317 Tirmizî, Zühd, 11; MU1638 Muvatta’, Hüsnü’l-hulk, 1)

172
‫‪AHLÂK‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن كَا َن ُي ْؤ ِم ُن بِاللَّ ِه َوالْ َي ْو ِم‬


‫‪َ -٦٧٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َع ْن َر ُس ِ‬
‫ا ْلا ٓ ِخ ِر َف ْل َي ُق ْل َخ ْي ًرا أَ ْو لِ َي ْص ُم ْت‪“...‬‬

‫َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬نِ ْع َم َت ِان َمغ ُْبو ٌن ِفي ِه َما َك ِثي ٌر ِم َن‬ ‫س‬‫‪َ -٦٧١‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫الص َّح ُة َوالْف ََرا ُغ‪“.‬‬
‫ال َّناسِ‪ِّ :‬‬

‫‪H ASET‬‬
‫‪İYİLİĞİ TÜKETEN ATEŞ‬‬

‫‪َ -٦٧٢‬عنِ ا ْبنِ َم ْس ُعو ٍد ‪َ d‬قا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬لا َ َح َس َد إِلا َّ ِفى‬
‫ا ْث َن َت ْينِ ‪َ :‬ر ُج ٌل آ َتا ُه اللَّ ُه َمالا ً َف َسلَّ َط ُه َع َلى َه َل َك ِت ِه ِفى الْ َح ِّق‪َ ،‬و َر ُج ٌل آ َتا ُه اللَّ ُه ِح ْك َم ًة‬
‫َف ْه َو َي ْق ِضى بِ َها َو ُي َعلِّ ُم َها‪“.‬‬

‫‪َ -٦٧٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّياكُ ْم َوالْ َح َس َد َف ِٕا َّن الْ َح َس َد َيأْكُ ُل‬
‫ات َك َما َتأْكُ ُل ال َّنا ُر الْ َح َط َب‪“.‬‬ ‫الْ َح َس َن ِ‬

‫‪َ -٦٧٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪...” :‬لا َ َي ْج َت ِم َع ِان ِفى َق ْل ِب َع ْب ٍد‪:‬‬
‫ا ْل ِٕاي َما ُن َوالْ َح َسدُ‪“.‬‬

‫‪١٧٣‬‬
AHLÂK

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


670.

yurmuştur: “Allah’a ve âhiret gününe inanan kişi, ya hayır söylesin ya


da sussun...”
(M173 Müslim, Îmân, 74)

İbn Abbâs’ın (ra) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


671.

buyurmuştur: “İki nimet vardır ki insanların çoğu onlar(ı değerlendir-


me) hususunda aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit.”
(B6412 Buhârî, Rikâk, 1; T2304 Tirmizî, Zühd, 1)

H ASET
İYİLİĞİ TÜKETEN ATEŞ

672.İbn Mes’ûd’un (ra) işittiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle bu-
yurmuştur: “Ancak iki kişiye gıpta edilir. Bunlar, Allah’ın kendisine ver-
diği malı hak yolunda harcayan kimse ile Allah’ın kendisine verdiği (ilim
ve) hikmete göre karar veren ve onu başkalarına öğreten kimsedir.”
(B1409 Buhârî, Zekât, 5)

673. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Hasetten sakının. Çünkü ateşin odunu yakıp tü-
kettiği gibi haset de iyi amelleri yakar, bitirir.”
(D4903 Ebû Dâvûd, Edeb, 44; İM4210 İbn Mâce, Zühd, 22)

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


674.

yurmuştur: “...Bir insanın kalbinde iman ile haset bir arada bulunmaz.”
(N3111 Nesâî, Cihâd, 8)

173
‫‪AHLÂK‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َذا نَ َظ َر أَ َحد ُُك ْم إِلَى َم ْن فُ ِّض َل‬ ‫‪َ -٦٧٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َع ْن َر ُس ِ‬
‫َع َل ْي ِه ِفى الْ َم ِال َوالْ َخ ْلقِ ‪َ ،‬ف ْل َي ْن ُظ ْر إِلَى َم ْن ُه َو أَ ْس َف َل ِم ْن ُه ِم َّم ْن فُ ِّض َل َع َل ْي ِه‪“.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َت َبا َغ ُضوا‪َ ،‬ولا َ َت َح َاسدُوا‪،‬‬‫‪َ -٦٧٦‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫َولا َ َتدَا َب ُروا‪َ ،‬وكُونُوا ِع َبا َد اللَّ ِه إِخْ َوانًا‪“...‬‬

‫‪İHANET‬‬
‫‪NİFAK ALÂMETİ‬‬

‫‪َ -٦٧٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬آ َي ُة الْ ُم َنا ِفقِ ثَلا َ ٌث‪ ،‬إِ َذا َح َّد َث‬
‫َك َذ َب‪َ ،‬وإِ َذا اؤْ تُ ِم َن َخا َن َوإِ َذا َو َع َد أَخْ َل َ‬
‫ف‪“.‬‬

‫‪َ -٦٧٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬أَ ِّد ا ْلا َٔ َمانَ َة إِلَى َمنِ ائْ َت َم َنكَ َولا َ‬
‫َت ُخ ْن َم ْن َخانَكَ ‪“.‬‬

‫‪َ -٦٧٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬ا ْل ِٕاي َما ُن َق َّي َد الْ َف ْتكَ لا َ َي ْف ِتكُ‬
‫ُمؤ ِْم ٌن‪“.‬‬

‫‪١٧٤‬‬
AHLÂK

675.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “(Şayet) biriniz, mali imkânlar bakımından ve bedenen
kendisinden daha iyi durumda olanlara (imrenip) bakacak olursa; bir
de (bu yönlerden) kendisinden daha kötü durumda olanlara baksın!”
(B6490 Buhârî, Rikâk, 30; M7428 Müslim, Zühd, 8)

676.Enes b. Mâlik’ten rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Birbirinize kin beslemeyin, birbirinize haset etmeyin,
birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeşler olun!..”
(B6076 Buhârî, Edeb, 62; M6526 Müslim, Birr, 23)

İHANET
NİFAK ALÂMETİ

677. Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber

(sav) şöyle buyurmuştur: “Münafığın alâmeti üçtür: Konuştuğunda ya-


lan söyler, kendisine bir şey emanet edildiğinde ihanet eder, söz verdi-
ği zaman sözünde durmaz.”
(B2749 Buhârî, Vesâyâ, 8; M211 Müslim, Îmân, 107)

Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


678.

le buyurmuştur: “Sana bir şey emanet eden kişiye emanetini (hakkıyla


koruyarak) iade et. Sana hainlik edene sen hainlik etme.”
(T1264 Tirmizî, Büyû’, 38; D3535 Ebû Dâvûd, Büyû’, İcâre, 79)

679.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “İman, (kendisine güvence verilen bir kimseyi) iha-
net ederek öldürmeyi engeller. Mümin (emanet verilen kimseyi) aldata-
rak öldürmez.”
(D2769 Ebû Dâvûd, Cihâd, 157)

174
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٦٨٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬الْ ُم ْس ِل ُم أَ ُخو الْ ُم ْس ِل ِم لا َ‬
‫َي ُخونُ ُه َولا َ َي ْك ِذ ُب ُه َولا َ َيخْ ُذلُ ُه‪“...‬‬

‫‪R İYA‬‬
‫‪GÖSTERİŞ‬‬

‫‪َ -٦٨١‬عنِ ا ْل ُم ْس َت ْو ِر ِد َٔانَّ ُه َح َّد َث ُه َٔا َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َ ...” :‬و َم ْن َقا َم بِ َر ُجلٍ َمقَا َم‬
‫ُس ْم َع ٍة َو ِر َيا ٍء َف ِٕا َّن اللَّ َه َيقُو ُم بِ ِه َمقَا َم ُس ْم َع ٍة َو ِر َيا ٍء َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬

‫س َقا َل َقا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” s‬م ْن َس َّم َع َس َّم َع اللَّ ُه بِ ِه َو َم ْن‬


‫‪َ -٦٨٢‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َر َاءى َر َاءى اللَّ ُه بِ ِه‪“.‬‬

‫‪َ -٦٨٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه لا َ َي ْن ُظ ُر إِلَى ُص َو ِركُ ْم‬
‫َوأَ ْم َوالِ ُك ْم‪َ ،‬ولَ ِك ْن َي ْن ُظ ُر إِلَى قُلُوبِ ُك ْم َوأَ ْع َمالِ ُك ْم‪“.‬‬

‫ص اللَّ ْي ِث ِّي َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ُع َم َر ْب َن الْ َخ َّط ِ‬


‫اب َي ُقو ُل‪َ :‬قا َل‬ ‫‪َ -٦٨٤‬ع ْن َع ْل َق َم َة ْبنِ َوقَّا ٍ‬
‫َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِنَّ َما ا ْلا َٔ ْع َما ُل بِال ِّن َّي ِ‬
‫ات َوإِنَّ َما لِ ُك ِّل ا ْمر ٍِئ َما نَ َوى‪“...‬‬

‫‪١٧٥‬‬
AHLÂK

680.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona hainlik yapmaz,
ona yalan söylemez, onu zor durumda yüzüstü bırakmaz...”
(T1927 Tirmizî, Birr, 18)

R İYA
GÖSTERİŞ

681. el-Müstevrid (b. Şeddâd b. Amr)’in naklettiğine göre, Hz. Pey-


gamber (sav) şöyle buyurmuştur: “...Kim, görsünler ve duysunlar diye
bir kişiyi yüceltirse Allah da kıyamet günü onun gösteriş ve insanlara
duyurma niyetini ortaya çıkarır.”
(D4881 Ebû Dâvûd, Edeb, 35; DM2776 Dârimî, Rikâk, 35)

682. İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav): “Kim (işlediği


hayrı şöhret için) insanlara duyurursa, Allah onun (gizli işlerini) duyu-
rur. Kim de (herhangi bir hayrı) gösterişçe yaparsa, Allah da onun gös-
terişçiliğini meydana çıkarır.” buyurdu.
(B6499 Buhârî, Rikâk, 36; M7476 Müslim, Zühd, 47)

683.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Allah sizin dış görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz, bi-
lakis kalplerinize ve amellerinize bakar.”
(M6543 Müslim, Birr, 34)

684.Alkame b. Vakkâs el-Leysî, Ömer b. Hattâb’ı şöyle derken din-


lemiştir: Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Ameller ancak niyetlere göre
değer kazanır. Herkes niyet ettiği şeyin karşılığını alacaktır...”
(D2201 Ebû Dâvûd, Talâk, 10-11; B1 Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1)

175
‫‪AHLÂK‬‬

‫وسى الا َٔ ْش َع ِر ُّي ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل أَ ْع َرابِ ٌّي لِل َّن ِب ِّي ‪:s‬ال َّر ُج ُل‬ ‫‪َ -٦٨٥‬ح َّد َث َنا أَ ُبو ُم َ‬
‫ُيقَاتِ ُل لِ ْل َم ْغ َن ِم‪َ ،‬وال َّر ُج ُل ُيقَاتِ ُل لِ ُي ْذك ََر‪َ ،‬و ُيقَاتِ ُل لِ ُي َرى َم َكانُ ُه‪َ ،‬م ْن ِفى َس ِبي ِل اللَّ ِه؟‬
‫َفقَا َل‪َ ” :‬م ْن َقا َت َل لِ َت ُكو َن َك ِل َم ُة اللَّ ِه ِه َي الْ ُع ْل َيا َف ْه َو ِفى َس ِبي ِل اللَّ ِه‪“.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬ح َّج ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ع َلى َر ْحلٍ َر ٍّث‪َ ،‬و َق ِطي َف ٍة تُ َساوِى‬ ‫‪َ -٦٨٦‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫أَ ْر َب َع َة َد َرا ِه َم‪ ،‬أَ ْو لا َ تُ َساوِى‪ .‬ثُ َّم َقا َل‪” :‬اللَّ ُه َّم ِح َّج ٌة لا َ ِر َي َاء ِف َيها َولا َ ُس ْم َع َة‪“.‬‬

‫‪KÖTÜLÜK‬‬
‫‪ŞERRİN DİĞER ADI‬‬

‫‪َ -٦٨٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن ِم ْن شَ ِّر ال َّنا ِ‬
‫س َذا الْ َو ْج َه ْينِ‬
‫الَّ ِذى َيأْتِى َه ُؤلا َ ِء بِ َو ْج ٍه َو َه ُؤلا َ ِء بِ َو ْج ٍه‪“.‬‬

‫َس َن ًة‪...‬‬‫ول اللَّ ِه ‪ s‬بِالْ َم ِدي َن ِة‬ ‫س ْبنِ َس ْم َعا َن َقا َل أَ َق ْم ُت َم َع َر ُس ِ‬ ‫‪َ -٦٨٨‬ع ْن نَ َّوا ِ‬
‫َف َسأَلْ ُت ُه َعنِ الْ ِب ِّر َوا ْل ِٕا ْث ِم َفقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬الْ ِب ُّر ُح ْس ُن الْ ُخلُقِ َو ِٕالا ْث ُم َما َحا َك‬
‫ِفى نَ ْف ِسكَ َو َك ِر ْه َت أَ ْن َي َّط ِل َع َع َل ْي ِه ال َّن ُ‬
‫اس‪“.‬‬

‫‪١٧٦‬‬
AHLÂK

685.Ebû Musa el-Eş’arî (ra) anlatıyor: “Bir bedevî Hz. Peygamber’e


(sav) şöyle sordu: ‘Bir adam var, ganimet elde etmek için savaşıyor, bir
adam da kahramanlığı duyulsun diye, bir diğeri de görülsün diye sa-
vaşıyor. Bunlardan hangisi Allah yolundadır?’ Allah Resûlü ona, ‘Kim
Allah’ın kelimesini (mesajını) yüceltmek için savaşırsa işte o Allah yo-
lundadır.’ buyurdu.”
(B3126 Buhârî, Farzu’l-humus, 10)

686. Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, bineğinin üzerinde eski bir


eyer ve dört dirhem edip etmeyeceği meşkük bir kadife örtü üstünde
(mütevazı bir şekilde) hacceden Hz. Peygamber (sav) şöyle dua etmiş-
ti: “Allah’ım! riyasız ve gösterişsiz bir hac eyle.”
(İM2890 İbn Mâce, Menâsik, 4)

KÖTÜLÜK
ŞERRİN DİĞER ADI

687.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Birilerine bir yüzle, birilerine de başka bir yüzle gelen
ikiyüzlü kişi, insanların en kötülerindendir.”
(M6630 Müslim, Birr, 98)

688. Nevvâs b. Sem’ân anlatıyor: “Resûlullah (sav) ile birlikte Medi-

ne’de bir sene kaldım... Ona iyiliğin ve kötülüğün ne anlama geldiğini


sordum. Resûlullah (sav) şöyle cevap verdi: ‘İyilik güzel ahlâktır. Kötülük
ise vicdanını rahatsız eden ve insanların bilmesini istemediğin şeydir.’”
(M6517 Müslim, Birr, 15)

176
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪َ -٦٨٩‬ع ْن أَبِى َذ ٍّر َقا َل‪َ :‬قا َل لِى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬اِتَّقِ اللَّ َه َح ْيثُ َما كُ ْن َت‪َ .‬وأَ ْت ِب ِع‬
‫الس ِّي َئ َة الْ َح َس َن َة َت ْم ُح َها‪َ .‬و َخالِقِ ال َّن َ‬
‫اس بِ ُخلُقٍ َح َسنٍ ‪“.‬‬ ‫َّ‬

‫‪َ -٦٩٠‬ع ْن شُ َت ْي ِر ْبنِ شَ َكلٍ َع ْن أَبِي ِه شَ َك ِل ْبنِ ُح َم ْي ٍد َقا َل‪ :‬أَ َت ْي ُت ال َّن ِبي ‪s‬‬
‫َّ‬
‫َف ُق ْل ُت‪َ ” :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه‪َ ،‬علِّ ْم ِنى َت َع ُّو ًذا أَ َت َع َّو ُذ بِ ِه‪َ “.‬قا َل‪َ :‬فأَ َخ َذ بِ َكفِّى‪َ ،‬فقَا َل‪” :‬قُ ِل‬
‫اللَّ ُه َّم إِنِّى أَ ُعو ُذ بِكَ ِم ْن شَ ِّر َس ْم ِعى‪َ ،‬و ِم ْن شَ ِّر َب َصرِى‪َ ،‬و ِم ْن شَ ِّر لِ َسانِى‪َ ،‬و ِم ْن شَ ِّر‬
‫َق ْل ِبى‪َ ،‬و ِم ْن شَ ِّر َم ِن ِّيى‪“.‬‬

‫‪ZULÜM‬‬
‫‪EN BÜYÜK GÜNAH‬‬

‫‪َ -٦٩١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪...” :s‬الْ ُم ْس ِل ُم أَ ُخو الْ ُم ْس ِل ِم َلا‬
‫َي ْظ ِل ُم ُه َو َلا َيخْ ُذلُ ُه َو َلا َي ْح ِق ُر ُه‪“...‬‬

‫س ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ا ْن ُص ْر َٔا َخا َك َظالِ ًما أَ ْو‬ ‫‪َ -٦٩٢‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫َم ْظلُو ًما‪َ “.‬فقَا َل َر ُج ٌل‪َ ” :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه أَنْ ُص ُر ُه إِ َذا كَا َن َم ْظلُو ًما‪ ،‬أَ َف َرأَ ْي َت إِ َذا كَا َن‬
‫ف أَنْ ُص ُر ُه؟“ َقا َل‪َ ” :‬ت ْح ُج ُز ُه أَ ْو َت ْم َن ُع ُه ِم َن ال ُّظ ْل ِم‪َ ،‬ف ِٕا َّن َذلِكَ ن َْص ُر ُه‪“.‬‬
‫َظالِ ًما َك ْي َ‬

‫‪١٧٧‬‬
AHLÂK

689.Ebû Zerr’in rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) ona şöyle bu-
yurmuştur: “Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincin-
de ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da
güzel ahlâka uygun biçimde davran!”
(T1987 Tirmizî, Birr, 55)

690.Şüteyr’in babası Şekel b. Humeyd anlatıyor: Hz. Peygamber’in


(sav) yanına gittim ve “Yâ Resûlallah, bana bir (sığınma) dua(sı) öğret-
sen de o duayı okuyarak Allah’a sığınsam.” dedim. Bunun üzerine Al-
lah Resûlü elimden tutarak şu duayı tavsiye buyurdu: ‘Allah’ım! Kula-
ğımın, gözümün, dilimin, kalbimin ve cinsel organımın kötülüğünden
sana sığınırım.’”
(T3492 Tirmizî, Deavât, 74)

ZULÜM
EN BÜYÜK GÜNAH

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


691.

yurmuştur: “...Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Ona zulmetmez,


onu yardımsız bırakmaz ve onu hor görmez...”
(M6541 Müslim, Birr, 32)

692. Enes’in (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurdu:


“Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et.” Bunun üzerine bi-
risi, “Ey Allah’ın Resûlü! Eğer mazlum ise yardım ederim, ancak zalim-
se ona nasıl yardım edeceğim?” dedi. Resûlullah buyurdu ki, “Onu zu-
lümden uzaklaştırırsın veya onun zulmüne engel olursun. İşte bu ona
yapacağın yardımdır.”
(B6952 Buhârî, İkrâh, 7)

177
‫‪AHLÂK‬‬

‫الصدِّيقِ أَنَّ ُه َقال‪َ ...:‬وإِنِّى َس ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُول ُ‪” :‬إِ َّن‬ ‫‪َ -٦٩٣‬ع ْن أَبِى َب ْك ٍر ِّ‬
‫اس إِ َذا َرأَ ْوا َظالِ ًما َف َل ْم َيأْ ُخ ُذوا َع َلى َي َد ْي ِه أَ ْوشَ كَ أَ ْن َي ُع َّم ُه ُم اللَّ ُه بِ ِعق ٍ‬
‫َاب ِم ْن ُه‪“.‬‬ ‫ال َّن َ‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬لِ ُم َعا ِذ ْبنِ َج َبلٍ ِح َ‬


‫ين َب َع َث ُه‬ ‫‪َ -٦٩٤‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫س َب ْي َن ُه َو َب ْي َن اللَّ ِه ِح َج ٌ‬
‫اب‪“.‬‬ ‫إِلَى الْ َي َمنِ ‪َ ...” :‬واتَّقِ َد ْع َو َة الْ َم ْظلُو ِم‪َ ،‬ف ِٕانَّ ُه لَ ْي َ‬

‫َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪ُّ :‬‬


‫”الظ ْل ُم ُظلُ َم ٌ‬
‫ات َي ْو َم‬ ‫‪َ -٦٩٥‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُع َم َر‬
‫الْ ِق َيا َمة‪“.‬‬

‫‪DÜNYA ve ÂHİRET‬‬
‫‪BİZE DÜNYADA İYİLİK VER, ÂHİRETTE DE İYİLİK‬‬
‫!‪VER‬‬

‫‪َ -٦٩٦‬سأَ َل َق َتا َد ُة أَن ًَسا‪ :‬أَ ُّى َد ْع َو ٍة كَا َن َي ْد ُعو بِ َها ال َّن ِب ُّي ‪ s‬أَ ْك َث َر؟ َقا َل‪ :‬كَا َن‬
‫أَ ْك َث ُر َد ْع َو ٍة َي ْد ُعو بِ َها َيقُو ُل‪” :‬اللَّ ُه َّم آتِ َنا ِفى ال ُّدنْ َيا َح َس َن ًة َو ِفى ا ْلا ٓ ِخ َر ِة َح َس َن ًة َو ِق َنا‬
‫اب ال َّنارِ‪“.‬‬ ‫َع َذ َ‬

‫‪َ -٦٩٧‬ع ْن ُع ْر َو َة ‪َ ...‬ف َل ِق َي َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ s‬ع ْث َما َن َفقَا َل‪َ ” :‬يا ُع ْث َما ُن إِ َّن ال َّر ْه َبانِ َّي َة‬
‫لَ ْم تُ ْك َت ْب َع َل ْي َنا‪“...‬‬

‫‪١٧٨‬‬
AHLÂK

Hz. Ebû Bekir es-Sıddîk’in işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


693.

buyurmuştur: “İnsanlar bir zalimi görürler de onun zulmüne engel ol-


mazlarsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.”
(T3057 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 5; D4338 Ebû Dâvûd, Melâhim, 17)

694.İbn Abbâs’ın (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) Muâz b.


Cebel’i Yemen’e gönderirken şöyle buyurmuştur: “...Mazlumun beddu-
asından sakın. Çünkü onunla Allah arasında perde yoktur.”
(B1496 Buhârî, Zekât, 63; M121 Müslim, Îmân, 29)

695.Abdullah b. Ömer’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Zulüm, (zalim için) kıyamet gününde zifiri
karanlıklardır.”
(B2447 Buhârî, Mezâlim, 8; M6577 Müslim, Birr, 57)

DÜNYA ve ÂHİRET
BİZE DÜNYADA İYİLİK VER, ÂHİRETTE DE İYİLİK
VER!

696. Katâde, Enes (b. Mâlik)’e, “Hz. Peygamber’in (sav) en çok ettiği
dua hangisiydi?” diye sordu. Enes şöyle cevap verdi: “(Allah Resûlü) en
çok şöyle diyerek dua ederdi: ‘Allah’ım, bize dünyada iyilik ver, âhirette
de iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru!’”
(M6840 Müslim, Zikir, 26)

697.Urve’den rivayet edildiğine göre, (Osman b. Maz’ûn’un, ken-


disini ibadete adadığı için eşini ihmal ettiğini Hz. Âişe’den işiten)...
Resûlullah (sav) Osman ile karşılaştı ve ona şöyle dedi: “Ey Osman! Biz
(Müslümanlara) ruhbanlık emredilmedi...”
(HM26418 İbn Hanbel, VI, 226)

178
‫‪AHLÂK‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن كَان َِت ا ْلا ٓ ِخ َر ُة َه َّم ُه‬ ‫‪َ -٦٩٨‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫َج َع َل اللَّ ُه ِغ َنا ُه ِفى َق ْل ِب ِه َو َج َم َع لَ ُه شَ ْم َل ُه َوأَ َت ْت ُه ال ُّدنْ َيا َو ِه َي َر ِاغ َم ٌة‪َ ،‬و َم ْن كَان َِت ال ُّدنْ َيا‬
‫َه َّم ُه َج َع َل اللَّ ُه َف ْق َر ُه َب ْي َن َع ْي َن ْي ِه َو َف َّرقَ َع َل ْي ِه شَ ْم َل َه َولَ ْم َيأْتِ ِه ِم َن ال ُّدنْ َيا إِلا َّ َما قُ ِّد َر لَ ُه‪“.‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ُم ْس َت ْو ِر ًدا أَ َخا َب ِنى ِف ْه ٍر َيقُو ُل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه‬ ‫‪َ -٦٩٩‬ح َّد َث َنا َق ْي ٌ‬
‫”واللَّ ِه! َما ال ُّدنْ َيا ِفى ا ْلا ٓ ِخ َر ِة إِلا َّ ِم ْث ُل َما َي ْج َع ُل أَ َح ُدكُ ْم إ ِْص َب َع ُه َه ِذ ِه َ‬
‫–وأَشَ ا َر‬ ‫‪َ :s‬‬
‫الس َّبا َب ِة– ِفى الْ َي ِّم َف ْل َي ْن ُظ ْر ﴿أَ َح ُدكُ ْم﴾ بِ َم َي ْر ِج ُع؟‬ ‫َي ْح َيى بِ َّ‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ْع َظ ُم ال َّن ِ‬


‫اس َه ًّما‪،‬‬ ‫‪َ -٧٠٠‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫الْ ُم ْؤ ِم ُن الَّ ِذى َي ُه ُّم بِأَ ْم ِر ُدنْ َيا ُه َوأَ ْم ِر ا ِٓخ َرتِ ِه‪“.‬‬

‫‪DÜNYEVÎLEŞME ve TAMAHKÂRLIK‬‬
‫‪GEÇİCİ OLANA GÖNÜL BAĞLAMAK‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لَ ْو كَا َن لِا ْبنِ آ َد َم َوا ِد َي ِان ِم ْن َم ٍال‬ ‫‪َ -٧٠١‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫اب‪“.‬‬ ‫وب اللَّ ُه َع َلى َم ْن َت َ‬ ‫اب َو َي ُت ُ‬ ‫لا َ ْب َتغَى َوا ِد ًيا ثَالِ ًثا َولا َ َي ْم َلا ُٔ َج ْو َ‬
‫ف ا ْبنِ آ َد َم إِلا َّ ال ُّت َر ُ‬

‫س بنِ ماَلِ ٍك ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ي ْك َب ُر ا ْب ُن آ َد َم‪،‬‬ ‫‪َ -٧٠٢‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫َو َي ْك َب ُر َم َع ُه ا ْث َن ِان‪ُ :‬ح ُّب الْ َم ِال‪َ ،‬و ُطو ُل الْ ُع ُمرِ‪“.‬‬

‫‪١٧٩‬‬
AHLÂK

698. Enes b. Mâlik’in rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-
yurmuştur: “Kimin kaygısı âhiret olursa Allah onun zenginliğini kalbi-
ne yerleştirir, iki yakasını bir araya getirir ve dünya zelil bir şekilde ona
gelir. Kimin kaygısı da dünya olursa Allah onun fakirliğini iki gözü ara-
sına koyar ve onun iki yakasını bir araya getirmez; kendisine de ancak
onun için takdir edilen dünyalık ne ise o gelir.”
(T2465 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 30)

699. Kays, Fihroğulları’ndan Müstevrid (b. Şeddâd)’ı şöyle derken


işitmiştir: “Allah Resûlü (sav) buyurdu ki, ‘Vallahi, âhiretin yanında
dünya(nın konumu), ancak birinizin şu (işaret) parmağını denize dal-
dırması gibidir; (parmağının) ne (kadar su) ile döneceğine bir baksın!’”
(M7197 Müslim, Cennet, 55)

Enes b. Mâlik’ten rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


700.

buyurmuştur: “Kaygısı en büyük insan, dünya ve âhiret işlerine önem


veren mümin insandır.”
(İM2143 İbn Mâce, Ticâret, 2)

DÜNYEVÎLEŞME ve TAMAHKÂRLIK
GEÇİCİ OLANA GÖNÜL BAĞLAMAK

Enes’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:


701.

“Âdemoğlunun iki vadi dolusu malı olsa üçüncü bir vadi daha arzu
eder. Âdemoğlunun karnını ancak toprak doldurur. Allah tevbe eden
kimsenin tevbesini kabul eder.”
(M2415 Müslim, Zekât, 116)

Enes b. Mâlik’in (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


702.

buyurmuştur: “Âdemoğlu büyürken beraberinde şu iki şey de büyür:


Mal sevgisi ve uzun ömür (dileği).”
(B6421 Buhârî, Rikâk, 5)

179
‫‪AHLÂK‬‬

‫ض َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬إِ َّن لِ ُك ِّل أُ َّم ٍة ِف ْت َن ًة‬
‫‪َ -٧٠٣‬ع ْن َك ْع ِب ْبنِ ِع َيا ٍ‬
‫َو ِف ْت َن ُة أُ َّم ِتى الْ َما ُل‪“.‬‬

‫‪َ -٧٠٤‬ع ْن ُم َط ِّر ٍف‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه َقا َل‪ :‬أَ َت ْي ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬و ُه َو َي ْق َرأُ ﴿أَلْ َهاكُ ُم ال َّت َكاث ُُر﴾‬
‫َقا َل‪َ ”:‬يقُو ُل ا ْب ُن آ َد َم‪َ :‬مالِى‪َ ،‬مالِى َقا َل‪َ :‬و َه ْل لَكَ ‪َ ،‬يا ا ْب َن آ َد َم ِم ْن َمالِكَ إِلا َّ َما‬
‫أَ َك ْل َت َفأَ ْف َن ْي َت‪ ،‬أَ ْو لَ ِب ْس َت َفأَ ْب َل ْي َت‪ ،‬أَ ْو َت َص َّد ْق َت َفأَ ْم َض ْي َت؟“‬

‫‪َٔ -٧٠٥‬ا َّن َح ِكي َم ْب َن ِح َزا ٍم ‪َ d‬قا َل‪َ :‬سأَ ْل ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬فأَ ْع َطانِى‪ ،‬ثُ َّم َسأَلْ ُت ُه‬
‫َفأَ ْع َطانِى‪ ،‬ثُ َّم َسأَلْ ُت ُه َفأَ ْع َطانِى‪ ،‬ثُ َّم َقا َل‪َ ” :‬يا َح ِكي ُم! إِ َّن َه َذا الْ َما َل َخ ِض َر ٌة ُح ْل َوةٌ‪،‬‬
‫س لَ ْم ُي َبا َر ْك لَ ُه ِفي ِه‬ ‫س ُبو ِر َك لَ ُه ِفي ِه‪َ ،‬و َم ْن أَ َخ َذ ُه بِ ٕا ِْش َر ِ‬
‫اف نَ ْف ٍ‬ ‫َف َم ْن أَ َخ َذ ُه بِ َس َخ َاو ِة نَ ْف ٍ‬
‫ْ‬
‫الس ْف َلى‪“.‬‬ ‫كَالَّ ِذى َيأكُ ُل َولا َ َيشْ َب ُع‪ ،‬الْ َي ُد الْ ُع ْل َيا َخ ْي ٌر ِم َن الْ َي ِد ُّ‬

‫س الْ ِغ َنى َع ْن َكث َْر ِة الْ َع َرضِ‪َ ،‬ولَ ِك َّن‬


‫‪َ -٧٠٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لَ ْي َ‬
‫الْ ِغ َنى ِغ َنى ال َّن ْفسِ‪“.‬‬
‫‪١٨٠‬‬
AHLÂK

Kâ’b b. İyâz’ın işittiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyur-


703.

muştur: “Her ümmetin bir fitnesi (imtihan vesilesi) vardır, benim üm-
metimin fitnesi ise maldır.”
(T2336 Tirmizî, Zühd, 26)

704.Mutarrif, babasının şöyle anlattığını naklediyor: “Hz. Peygam-


ber’in (sav) yanına geldim. Bu sırada Elhâkümü’t-tekâsür (Çokluk-
la övünmek sizi oyaladı) sûresini okuyordu. Ardından şöyle buyurdu:
‘Âdemoğlu ‘Malım, malım!’ der. Ey âdemoğlu! Acaba yiyip tükettiğin-
den, giyip eskittiğinden ve sadaka verip (âhirette karşılığını almak üze-
re) önden gönderdiğinden başkası senin malın mıdır?’”
(M7420 Müslim, Zühd, 3)

Hakîm b. Hizâm (ra) anlatıyor: “Resûlullah’tan (sav) (Huneyn


705.

ganimetlerinden) istedim, bana ondan verdi. Sonra yine istedim, yine


bana verdi. Sonra tekrar istedim bu defa da verdi. Sonra şöyle buyurdu:
‘Ey Hakîm! Bu dünya malı göz alıcı ve tatlıdır. Kim bu mala tamah et-
meden gönül zenginliği ile sahip olursa kendisi için malı bereketlenir.
Ama kim de hırs ve tamah dolu bir kalple bu malı isterse, tıpkı yiyip de
doymayan kimse gibi, onun için malın bereketi kaçar. Veren el, alan el-
den üstündür.’”
(B1472 Buhârî, Zekât, 50)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


706.

le buyurmuştur: “Zenginlik, mal çokluğu değil gönül tokluğudur.”


(B6446 Buhârî, Rikâk, 15; M2420 Müslim, Zekât, 120)

180
‫‪AHLÂK‬‬

‫‪ÖZENTİ‬‬
‫‪KENDİNE YABANCILAŞMA‬‬

‫س ‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن َي ْس ِد ُل شَ َع َر ُه‪َ ،‬وكَا َن‬ ‫‪َ -٧٠٧‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫وس ُه ْم‪َ ،‬وكَا َن َر ُسو ُل‬ ‫اب َي ْس ِدلُو َن ُر ُء َ‬ ‫وس ُه ْم‪َ .‬ف َكا َن أَ ْه ُل الْ ِك َت ِ‬‫الْ ُمشْ ِركُو َن َي ْف ُرقُو َن ُر ُء َ‬
‫اب‪ِ ،‬في َما لَ ْم ُي ْؤ َم ْر ِفي ِه بِشَ ْي ٍء‪ ،‬ثُ َّم َف َرقَ َر ُسو ُل اللَّ ِه‬ ‫اللَّ ِه ‪ُ s‬ي ِح ُّب ُم َوا َف َق َة أَهْلِ الْ ِك َت ِ‬
‫‪َ s‬رأْ َس ُه‪.‬‬

‫‪َ -٧٠٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬إِ َّن الْ َي ُهو َد َوال َّن َصا َرى لا َ‬
‫َي ْص ُبغُو َن َف َخالِفُو ُه ْم‪“.‬‬

‫‪َ -٧٠٩‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن تَشَ َّب َه بِ َق ْو ٍم َف ُه َو ِم ْن ُه ْم‪“.‬‬

‫‪َ -٧١٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما ِم ْن َم ْولُو ٍد إِلا َّ ُي ِل َد َع َلى‬
‫الْ ِف ْط َر ِة‪َ ،‬فأَ َب َوا ُه ُي َه ِّو َدانِ ِه َو ُي َن ِّص َرانِ ِه َو ُيشَ ِّركَانِ ِه‪“.‬‬

‫‪١٨١‬‬
AHLÂK

ÖZENTİ
KENDİNE YABANCILAŞMA

707.İbn Abbâs’tan (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) saçları-


nı düz bir şekilde salıverirdi, müşrikler ise ikiye ayırırlardı. Ehl-i kitap
olanlar da düz bir şekilde salıverirlerdi. Resûlullah (sav) hakkında her-
hangi bir emir bulunmayan hususlarda Ehl-i kitaba uygun davranmayı
severdi. Sonraları Resûlullah da saçını ikiye ayırdı.
(B3558 Buhârî, Menâkıb, 23)

Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre Resûlullah (sav) şöyle


708.

buyurmuştur: “Yahudiler ve Hıristiyanlar (ağarmış saç ve sakallarını)


boyamazlar, onlara muhalefet edin.”
(B5899 Buhârî, Libâs, 67)

İbn Ömer’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


709.

muştur: “Kim bir topluluğa benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.”


(D4031 Ebû Dâvûd, Libâs, 4)

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


710.

yurmuştur: “Her doğan çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra ana babası onu
Yahudi, Hıristiyan veya müşrik yapar.”
(M6758 Müslim, Kader, 23)

181
١٨٢
VI. BÖLÜ M

SOSYAL HAYAT -I-

182
‫‪A İLE‬‬
‫‪İNSANIN DÜNYADAKİ CENNETİ‬‬

‫‪َ -٧١١‬ع ْن َع ِام ِر ْبنِ َس ْع ِد ْبنِ أَبِى َوقَّاصٍ‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه ‪َ d‬قا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه‬
‫‪َ s‬ي ُعو ُدنِى َعا َم َح َّج ِة الْ َو َدا ِع ِم ْن َو َج ٍع ْاش َت َّد بِى‪ ...‬ثُ َّم َقا َل‪َ ...” :‬وإِنَّكَ لَ ْن ُت ْن ِف َق‬
‫نَ َف َق ًة َت ْب َت ِغى بِ َها َو ْج َه اللَّ ِه إِلا َّ أُ ِج ْر َت بِ َها‪َ ،‬ح َّتى َما َت ْج َع ُل ِفى ِفى ا ْم َرأَتِكَ ‪“.‬‬

‫اج ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬ع ْن‬ ‫اب ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬سأَلُوا أَ ْز َو َ‬ ‫س أَ َّن نَف ًَرا ِم ْن أَ ْص َح ِ‬ ‫‪َ -٧١٢‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫الس ِّر؟ َفقَا َل َب ْع ُض ُه ْم‪ :‬لا َ أَ َت َز َّو ُج ال ِّن َس َاء‪َ .‬و َقا َل َب ْع ُض ُه ْم‪ :‬لا َ آكُ ُل اللَّ ْح َم‪.‬‬ ‫َع َم ِل ِه ِفى ِّ‬
‫َو َقا َل َب ْع ُض ُه ْم‪ :‬لا َ أَنَا ُم َع َلى ِف َراشٍ‪َ .‬ف َح ِم َد اللَّ َه َوأَ ْث َنى َع َل ْي ِه َفقَا َل‪َ ” :‬ما َبا ُل أَ ْق َوا ٍم‬
‫َقالُوا َك َذا َو َك َذا؟ لَ ِك ِّنى أُ َصلِّى َوأَنَا ُم‪َ ،‬وأَ ُصو ُم َوأُ ْف ِطر ُ‪َ ،‬وأَ َت َز َّو ُج ال ِّن َس َاء‪َ ،‬ف َم ْن َر ِغ َب‬
‫س ِم ِّنى‪“.‬‬ ‫َع ْن ُس َّن ِتى َف َل ْي َ‬

‫”ف ْت َن ُة ال َّر ُجلِ ِفى‬‫‪َ -٧١٣‬ع ْن ُح َذ ْي َف َة َقا َل‪َ ... :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪ِ :‬‬
‫الص َد َق ُة َوالا َٔ ْم ُر بِالْ َم ْع ُر ِ‬
‫وف‬ ‫الصلا َ ُة َو َّ‬ ‫أَ ْه ِل ِه َو َمالِ ِه َونَ ْف ِس ِه َو َولَ ِد ِه َو َجا ِر ِه ُي َكف ُِّر َها ِّ‬
‫الص َيا ُم َو َّ‬
‫َوال َّن ْه ُي َعنِ الْ ُم ْن َكرِ‪“.‬‬

‫‪١٨٣‬‬
A İLE
İNSANIN DÜNYADAKİ CENNETİ

711.Âmir b. Sa’d b. Ebû Vakkâs, babasından (ra) şunları nakletmiş-


tir: Veda Haccı senesi hastalığımın artması üzerine Resûlullah (sav) be-
ni ziyarete geldi. (Mal varlığımı sadaka olarak dağıtmak istediğimi söy-
leyince) Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “...Allah rızasını umarak ailen
için yaptığın her harcamadan muhakkak ecir alırsın, eşinin ağzına koy-
duğun bir lokmadan bile!”
(B1295 Buhârî, Cenâiz, 36)

712. Enes (b. Mâlik) tarafından nakledildiğine göre, Hz. Peygamber’in

(sav) ashâbından bazı kimseler Hz. Peygamber’in (sav) eşlerine gelerek,


onun yalnız başına iken yaptığı ibadetleri sordular. (Kendi ibadetlerini
az görerek) birisi, “Kadınlarla evlenmeyeceğim.”; birisi, “Et yemeyece-
ğim.”; birisi de, “Yatakta uyumayacağım.” dedi. (Onların bu sözleri ken-
disine bildirilince Resûlullah) önce Allah’a hamdedip O’nun yüceliğini
dile getirdikten sonra şöyle buyurdu: “Bazılarına ne oluyor da bu sözle-
ri söylüyorlar? Hâlbuki ben namaz da kılarım, uyurum da; oruç da tuta-
rım, tutmadığım da olur; kadınlarla da evlenirim. Her kim benim sün-
netimden yüz çevirirse, benden değildir.”
(M3403 Müslim, Nikâh, 5)

713.Huzeyfe’nin işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:


“İnsan, ailesi, malı, nefsi, çocuğu ve komşusu ile sınanır; oruç, namaz,
sadaka ve iyiliği emredip kötülükten sakındırma işte bu sınanma (esna-
sındaki kusurlarına) kefaret olur.”
(M7268 Müslim, Fiten, 26; B525 Buhârî, Mevâkîtü’s-salât, 4)

183
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫”خ ْي ُركُ ْم َخ ْي ُركُ ْم لِا َٔ ْه ِل ِه‪َ ،‬وأَنَا‬


‫‪َ -٧١٤‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ :s‬‬
‫َخ ْي ُركُ ْم لِا َٔ ْه ِلى‪“...‬‬

‫‪َ -٧١٥‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُع َم َر ‪َٔ :‬انَّ ُه َس ِم َع َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬كُلُّ ُك ْم َرا ٍع‬
‫َو َم ْس ُئو ٌل َع ْن َر ِع َّي ِت ِه‪َ ،‬ف ِٕالا َما ُم َرا ٍع َو ْه َو َم ْس ُئو ٌل َع ْن َر ِع َّي ِت ِه‪َ ،‬وال َّر ُج ُل ِفى أَ ْه ِل ِه َرا ٍع‬
‫َو ْه َو َم ْس ُئو ٌل َع ْن َر ِع َّي ِت ِه‪َ ،‬والْ َم ْرأَ ُة ِفى َب ْي ِت َز ْو ِج َها َرا ِع َي ٌة َو ْه َى َم ْس ُئولَ ٌة َع ْن َر ِع َّي ِت َها‪،‬‬
‫َوالْ َخا ِد ُم ِفى َم ِال َس ِّي ِد ِه َرا ٍع‪َ ،‬و ْه َو َم ْس ُئو ٌل َع ْن َر ِع َّي ِت ِه‪“.‬‬

‫‪A İLE KURMAK‬‬


‫‪YUVA EDİNMEK‬‬

‫‪َ -٧١٦‬فقَا َل َع ْب ُد اللَّ ِه‪ :‬كُ َّنا َم َع ال َّن ِب ِّي ‪ s‬شَ َبا ًبا لا َ ن َِج ُد شَ ْي ًئا‪َ ،‬فقَا َل لَ َنا َر ُسو ُل‬
‫ض لِ ْل َب َص ِر‬
‫اب! َمنِ ْاس َت َطا َع ِم ْن ُك ُم الْ َب َاء َة َف ْل َي َت َز َّو ْج‪َ ،‬ف ِٕانَّ ُه أَ َغ ُّ‬
‫اللَّ ُه ‪َ ” :s‬يا َم ْعشَ َر الشَّ َب ِ‬
‫َوأَ ْح َص ُن لِ ْل َف ْر ِج‪“...‬‬

‫‪١٨٤‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

714.Hz. Âişe’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de
aileme karşı en hayırlı olanınızım...”
(T3895 Tirmizî, Menâkıb, 63)

715.Abdullah b. Ömer’in (ra) işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Hepiniz birer sorumlusunuz ve hepiniz yönettiklerinizden
mesulsünüz. Devlet başkanı bir sorumludur ve yönettiklerinden mesul-
dür. Evin beyi bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Evin hanı-
mı da bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Hizmetçi de efendi-
sinin malı üzerinde bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür.”
(B2409 Buhârî, İstikrâz, 20)

A İLE KURMAK
YUVA EDİNMEK

716.Abdullah (b. Mes’ûd) anlatıyor: Evlenmeye imkân bulamayan


gençler olarak Hz. Peygamber’in (sav) yanındaydık. Allah Resûlü (sav)
bize şöyle buyurdu: “Ey genç topluluğu! Aranızdan evlenmeye gücü
yetenler evlensin. Çünkü evlenmek, gözü haramdan korumak ve iffeti
muhafaza etmek için en iyi yoldur...”
(B5066 Buhârî, Nikâh, 3; M3398 Müslim, Nikâh, 1)

184
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪َ -٧١٧‬ع ْن أَبِى َم ْس ُعو ٍد َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َذا أَنْ َف َق ال َّر ُج ُل َع َلى أَ ْه ِل ِه َي ْح َت ِس ُب َها‬
‫َف ُه َو لَ ُه َص َد َق ٌة‪“.‬‬

‫‪َ -٧١٨‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬كفَى بِالْ َم ْر ِء إِ ْث ًما أَ ْن‬
‫ُوت‪“.‬‬ ‫ُي َض ِّي َع َم ْن َيق ُ‬

‫”خ ْي ُركُ ْم َخ ْي ُركُ ْم لِا َٔ ْه ِل ِه‪َ .‬وأَنَا‬


‫‪َ -٧١٩‬عنِ ا ْبنِ َع َّباسٍ‪َ ،‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬
‫َخ ْي ُركُ ْم لِا َٔ ْه ِلى‪“.‬‬

‫‪EVLENMEK‬‬
‫‪HAYATI PAYLAŞMAK‬‬

‫اح ِم ْن ُس َّن ِتى‪َ .‬ف َم ْن لَ ْم‬


‫‪َ -٧٢٠‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ال ِّن َك ُ‬
‫س ِم ِّنى‪َ ،‬و َت َز َّو ُجوا‪َ ،‬ف ِٕانِّى ُم َكاثِ ٌر بِ ُك ُم الا ُٔ َم َم‪“...‬‬
‫َي ْع َم ْل بِ ُس َّن ِتى َف َل ْي َ‬

‫‪َ -٧٢١‬فقَا َل َع ْب ُد اللَّ ِه‪ :‬كُ َّنا َم َع ال َّن ِب ِّي ‪ s‬شَ َبا ًبا لا َ ن َِج ُد شَ ْي ًئا‪َ ،‬فقَا َل لَ َنا َر ُسو ُل‬
‫ض لِ ْل َب َصرِ‪،‬‬
‫اب‪َ ،‬منِ ْاس َت َطا َع الْ َب َاء َة َف ْل َي َت َز َّو ْج‪َ ،‬ف ِٕانَّ ُه أَ َغ ُّ‬ ‫اللَّ ُه ‪َ ” :s‬يا َم ْعشَ َر الشَّ َب ِ‬
‫الص ْو ِم‪َ ،‬ف ِٕانَّ ُه لَ ُه و َِج ٌاء‪“.‬‬ ‫َوأَ ْح َص ُن لِ ْل َف ْر ِج‪َ ،‬و َم ْن لَ ْم َي ْس َت ِط ْع َف َع َل ْي ِه بِ َّ‬

‫‪١٨٥‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

717.Ebû Mes’ûd’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


buyurmuştur: “Bir kişi, sevabını Allah’tan umarak ailesine harcama yap-
tığında, bu harcama onun için sadaka olur.”
(B55 Buhârî, Îmân, 41; M2322 Müslim, Zekât, 48)

Abdullah b. Amr’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


718.

yurmuştur: “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye


günah olarak yeter.”
(D1692 Ebû Dâvûd, Zekât, 45)

719.İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


buyurmuştur: “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olandır. Ben
de aileme karşı en hayırlı olanınızım.”
(İM1977 İbn Mâce, Nikâh, 50)

EVLENMEK
HAYATI PAYLAŞMAK

Hz. Âişe’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


720.

muştur: “Nikâh benim sünnetimdir. Kim benim sünnetime uygun dav-


ranmazsa benden değildir. Evlenin. Çünkü ben (kıyamet günü diğer)
ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim...”
(İM1846 İbn Mâce, Nikâh, 1)

721. Abdullah (b. Mes’ûd) anlatıyor: Biz Hz. Peygamber’in (sav) ya-
nında olan ve evlenme imkânı bulamayan gençlerdik. Resûlullah (sav)
bize şöyle buyurdu: “Ey gençler! Evlenme imkânı bulanınız evlensin.
Çünkü evlenmek, gözü haramdan çevirmek ve iffeti korumak için en
iyi yoldur. Evlenme imkânı bulamayan da oruç tutsun. Çünkü orucun,
kişi için şehveti kesme özelliği vardır.”
(B5066 Buhârî, Nikâh, 3)

185
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫الصالِ َح ِ‬
‫ات‪“.‬‬ ‫الصالِ ِح َ‬
‫ين َو َّ‬ ‫‪َ -٧٢٢‬ع ْن َعائِشَ َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَنْ ِك ُحوا َّ‬

‫‪َ -٧٢٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬تُ ْن َك ُح الْ َم ْرأَ ُة لا َٔ ْر َب ٍع‪ :‬لِ َمالِ َها‬
‫َولِ َح َس ِب َها َو َج َمالِ َها َولِ ِدي ِن َها‪َ ،‬فا ْظ َف ْر بِ َذ ِ‬
‫ات ال ِّدينِ َت ِر َب ْت َيدَا َك‪“.‬‬

‫‪EŞ‬‬
‫‪İNSANIN ÖTEKİ YARISI‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ...s‬يقُو ُل‪َ ” :‬ت َز َّو ُجوا الْ َو ُدو َد‬ ‫‪َ -٧٢٤‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫الْ َولُو َد‪ ،‬إِنِّي ُم َكاثِ ٌر ا ْلأَنْ ِب َي َاء َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬

‫‪َ -٧٢٥‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ت َخ َّي ُروا لِ ُن َط ِف ُك ْم َوانْ ِك ُحوا‬
‫الا َٔ ْكف ََاء َوأَنْ ِك ُحوا إِلَ ْي ِه ْم‪“.‬‬

‫‪َ -٧٢٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬تُ ْن َك ُح الْ َم ْرأَ ُة لا َٔ ْر َب ٍع‪ :‬لِ َمالِ َها‬
‫َولِ َح َس ِب َها َو َج َمالِ َها َولِ ِدي ِن َها‪َ ،‬فا ْظ َف ْر بِ َذ ِ‬
‫ات ال ِّدينِ َت ِر َب ْت َيدَا َك‪“.‬‬

‫‪١٨٦‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

Hz. Âişe’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle bu-


722.

yurmuştur: “İyi erkeklerle iyi kadınları (birbirleriyle) evlendirin.”


(DM2212 Dârimî, Nikâh, 10)

723.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Bir kadınla dört şeyden dolayı evlenilir: Malı, so-
yu, güzelliği ve dini için. Sen dindar olanını seç. (Aksi hâlde) fakr u za-
rurete duçar olursun!”
(B5090 Buhârî, Nikâh, 16)


İNSANIN ÖTEKİ YARISI

Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


724.

muştur: “Sevgi dolu, doğurgan kadınlarla evleniniz. Çünkü ben kıyamet


gününde peygamberlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim.”
(HM12640 İbn Hanbel, III, 159)

725.Hz. Âişe’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Birlikte olacağınız eşler konusunda seçici davranın, denginiz-
le evlenin. (Kızlarınızı da) emsalleriyle evlendirin.”
(İM1968 İbn Mâce, Nikâh, 46)

726.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Kadınla dört şeyden dolayı evlenilir: Malı, soyu,
güzelliği ve dini için. Sen dindar olanını seç. (Aksi hâlde) fakru zarure-
te duçar olursun!”
(B5090 Buhârî, Nikâh, 16)

186
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪َ -٧٢٧‬ع ْن أَبِى َحاتِ ٍم الْ ُم َزنِ ِّى َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا َج َاءكُ ْم َم ْن‬
‫َت ْر َض ْو َن ِدي َن ُه َو ُخلُ َق ُه َفأَنْ ِك ُحو ُه‪ ،‬إِلا َّ َت ْف َعلُوا َت ُك ْن ِف ْت َن ٌة ِفى الا َٔ ْر ِ‬
‫ض َو َف َسا ٌد‪“...‬‬

‫‪َ -٧٢٨‬ع ْن َع ِل ِّى ْبنِ أَبِى َطالِ ٍب‪ ،‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل لَ ُه‪َ :‬يا َع ِل ُّى‪ ،‬ثَلا َ ٌث لا َ ُت َؤ ِّخ ْر َها‪:‬‬
‫الصلا َ ُة إِ َذا آن َْت‪َ ،‬والْ َج َنا َز ُة إِ َذا َح َض َر ْت‪َ ،‬والا َٔ ِّي ُم إِ َذا َو َج ْد َت لَ َها كُ ْف ًؤا‪“.‬‬
‫َّ‬

‫‪NİKÂH‬‬
‫‪AĞIR BİR SÖZLEŞME‬‬

‫‪ -٧٢٩‬أَ َّن أَ َبا ُه َر ْي َر َة َح َّد َث ُه ْم أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ تُ ْن َك ُح الا َٔ ِّي ُم َح َّتى تُ ْس َتأْ َم َر‪َ ،‬ولا َ تُ ْن َك ُح‬
‫ف إِ ْذن َُها؟ َقا َل‪” :‬أَ ْن َت ْس ُك َت‪“.‬‬ ‫الْ ِب ْك ُر َح َّتى ُت ْس َتأْ َذنَ“‪َ ،‬قالُوا‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه‪َ ،‬و َك ْي َ‬

‫‪َ -٧٣٠‬ع ْن ُم َح َّم ِد ْبنِ َح ِاط ٍب الْ ُج َم ِح ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ف ْص ُل َما‬
‫الص ْو ُت‪“.‬‬ ‫ُّف َو َّ‬‫َب ْي َن الْ َح َرا ِم َوالْ َحلا َ ِل الد ُّ‬

‫‪١٨٧‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

727.Ebû Hâtim el-Müzenî’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Dinini ve ahlâkını beğendiğiniz bir kimse size (dü-
nür olarak) geldiğinde onu (kızınızla) nikâhlayın. Böyle yapmazsanız,
yeryüzünde fitne ve bozgunculuk çıkar...”
(T1085 Tirmizî, Nikâh, 3)

Ali b. Ebû Tâlib’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


728.

ona şöyle buyurmuştur: “Ey Ali! Üç şeyi geciktirme: Vakti geldiğinde


namazı (kılmayı), hazır olduğunda cenazeyi (defnetmeyi), dengini bul-
duğun zaman eşi olmayan kadını (evlendirmeyi).”
(T171 Tirmizî, Salât, 13; T1075 Tirmizî, Cenâiz, 73)

NİKÂH
AĞIR BİR SÖZLEŞME

729.Ebû Hüreyre’nin anlattığına göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


buyurmuştur: “Kendi onayı alınmadıkça dul kadınla, kendisinden izin
alınmadıkça da bakire kız ile nikâh yapılmaz.” Oradaki sahâbîler, “Yâ
Resûlallah! Bakire bir kızın izni nasıl olur?” diye sordular. O (sav) da,
“Sessiz kalmasıyla.” buyurdu.
(B5136 Buhârî, Nikâh, 42)

730.Muhammed b. Hâtıb el-Cumahî’nin naklettiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Haram olan (ilişki) ile helâl olan (nikâh) arasın-
daki ayırıcı özellik, def çalmak ve şarkı söylemek suretiyle duyurmaktır.”
(T1088 Tirmizî, Nikâh, 6)

187
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪َ -٧٣١‬ع ْن ُع ْق َب َة ْبنِ َع ِام ٍر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن أَ َح َّق الشَّ ْر ِط أَ ْن ُيو َفى‬
‫وج‪“.‬‬ ‫بِ ِه‪َ ،‬ما ْاس َت ْح َل ْل ُت ْم بِ ِه الْف ُُر َ‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لَ ْم ُي َر لِ ْل ُم َت َحا َّب ْينِ ِم ْث َل‬
‫‪َ -٧٣٢‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫اح‪“.‬‬‫ال ِّن َك ِ‬

‫‪GERÇEK NİKÂH‬‬
‫‪SAĞLAM YUVA İÇİN‬‬

‫اب َقا َل‪ :‬أَخْ َب َرنِى ُع ْر َو ُة ْب ُن ال ُّز َب ْي ِر أَ َّن َعائِشَ َة َز ْو َج ال َّن ِب ِّي ‪ s‬أَخْ َب َر ْت ُه‪:‬‬
‫‪َ -٧٣٣‬عنِ ا ْبنِ ِش َه ٍ‬
‫س الْ َي ْو َم‪.‬‬ ‫اح الْ َجا ِه ِل َّي ِة كُلَّ ُه إِلا َّ نِ َك َ‬
‫اح ال َّنا ِ‬ ‫‪َ ...‬ف َل َّما ُب ِع َث ُم َح َّم ٌد ‪ s‬بِالْ َح ِّق َه َد َم نِ َك َ‬

‫‪َ -٧٣٤‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ ِشغَا َر ِفى ِٕالا ْسلا َ ِم‪“.‬‬

‫أَبِى َطالِ ٍ‬
‫ب أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬ن ََهى َع ْن ُم ْت َع ِة ال ِّن َسا ِء َي ْو َم َخ ْي َب َر‪...‬‬ ‫‪َ -٧٣٥‬ع ْن َع ِل ِّي ْبنِ‬

‫‪١٨٨‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

Ukbe b. Âmir’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


731.

muştur: “Şüphesiz, şartların yerine getirilmeye en lâyık olanı, kadınları


kendinize helâl kıldığınız (mehir) şartıdır.”
(M3472 Müslim, Nikâh, 63)

İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


732.

muştur: “Birbirini seven (çiftlerin birleşmesi) için nikâh(tan daha iyi bir
çözüm) yoktur.”
(İM1847 İbn Mâce, Nikâh, 1)

GERÇEK NİKÂH
SAĞLAM YUVA İÇİN

733.İbn Şihâb diyor ki, “Urve b. Zübeyr, Peygamber’in (sav) eşi


(olan teyzesi) Âişe’nin kendisine şöyle anlattığını bana nakletti: ‘...Mu-
hammed (sav) hak (olan din) ile gönderilince, insanların bugün uygu-
ladıkları nikâh dışındaki bütün câhiliye nikâhlarını iptal etti.’”
(B5127 Buhârî, Nikâh, 37; D2272 Ebû Dâvûd, Talâk, 32-33)

İbn Ömer’in naklettiğine göre, Peygamber (sav) şöyle buyur-


734.

muştur: “İslâm’da şiğâr (nikâhı) yoktur.”


(M3468 Müslim, Nikâh, 60)

Ali b. Ebû Tâlib’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav),


735.

Hayber günü kadınlarla mut’a (nikâhı) ile evlenmeyi yasakladı.


(M5005 Müslim, Sayd, 22; B5115 Buhârî, Nikâh, 32)

188
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫ول اللَّ ِه‬‫‪َ -٧٣٦‬ح َّد َث ِنى ال َّربِي ُع ْب ُن َس ْب َر َة الْ ُج َه ِن ُّي أَ َّن أَ َبا ُه َح َّد َث ُه‪ ،‬أَن َُّه كَا َن َم َع َر ُس ِ‬
‫اس! إِنِّى َق ْد كُ ْن ُت أَ ِذنْ ُت لَ ُك ْم ِفى ِالا ْس ِت ْم َتا ِع ِم َن ال ِّن َسا ِء‪،‬‬ ‫‪َ s‬فقَا َل‪َ ” :‬يا أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫َوإِ َّن اللَّ َه َق ْد َح َّر َم َذلِكَ إِلَى َي ْو ِم الْ ِق َيا َم ِة‪َ ،‬ف َم ْن كَا َن ِع ْن َد ُه ِم ْن ُه َّن شَ ْي ٌء َف ْل ُي َخ ِّل َس ِبي َل ُه‪،‬‬
‫َولا َ َتأْ ُخ ُذوا ِم َّما آ َت ْي ُت ُمو ُه َّن شَ ْي ًئا‪“.‬‬

‫‪DÜĞÜN‬‬
‫‪EVLİLİK MERASİMİ‬‬

‫‪َ -٧٣٧‬ع ْن ُم َح َّم ِد ْبنِ َح ِاط ٍب الْ ُج َم ِح ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ف ْص ُل َما‬
‫الص ْو ُت‪“.‬‬ ‫ُّف َو َّ‬‫َب ْي َن الْ َح َرا ِم َوالْ َحلا َ ِل الد ُّ‬

‫‪َ -٧٣٨‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ْع ِل ُنوا َه َذا ال ِّن َك َ‬
‫اح َو ْاج َعلُ ُوه‬
‫وف‪“.‬‬ ‫ِفى الْ َم َس ِ‬
‫اج ِد‪َ ،‬واضْ ِر ُبوا َع َل ْي ِه بِال ُّدفُ ِ‬

‫‪َ -٧٣٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬الْ َولِي َم ُة أَ َّو َل َي ْو ٍم َح ٌّق‪َ .‬والثَّانِى‬
‫وف‪َ .‬والثَّالِ ُث ِر َي ٌاء َو ُس ْم َع ٌة‪“.‬‬ ‫َم ْع ُر ٌ‬

‫‪١٨٩‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

736.Rebî’ b. Sebre el-Cühenî’nin, babasından naklettiğine göre, ba-


bası yanında bulunduğu bir esnada Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştu:
“Ey insanlar, kadınlarla mut’a nikâhı yapmanız konusunda size izin ver-
miştim. Ama Allah bunu kıyamet gününe kadar haram kılmıştır. Kimin
yanında mut’a ile nikâhlanan kadınlardan biri varsa ona izin versin. Ve
onlara verdiğiniz hiçbir şeyi de geri almayın.”
(M3422 Müslim, Nikâh, 21)

DÜĞÜN
EVLİLİK MERASİMİ

737.Muhammed b. Hâtıb el-Cumahî’nin naklettiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Haram olan (ilişki) ile helâl olan (nikâh) arasın-
daki ayırıcı özellik, def çalmak ve şarkı söylemek (suretiyle duyurmaktır).”
(T1088 Tirmizî, Nikâh, 6)

738.Hz. Âişe’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “Bu nikâhı ilân edin, onu (topluma açık olan) mescitlerde yapın ve
onda def çalın.”
(T1089 Tirmizî, Nikâh, 6)

739. Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “İlk gün velîme (düğün yemeği) vermek yerinde ve olması
gereken bir iştir. İkinci gün (vermek) âdettendir. Üçüncü gün (vermek
ise) riya ve gösteriştir.”
(İM1915 İbn Mâce, Nikâh, 25)

189
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪َ -٧٤٠‬قا َل َع ْب ُد ال َّر ْح َمنِ ْب ُن َع ْو ٍف ‪َ ... :d‬فقَا َل لَ ُه ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬أَ ْولِ ْم َولَ ْو بِشَ ا ٍة‪“.‬‬

‫وسى َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬فُ ُّكوا الْ َعانِ َي‪َ ،‬وأَ ِج ُيبوا الد َِّاع َي‪،‬‬
‫‪َ -٧٤١‬ع ْن أَبِى ُم َ‬
‫َو ُعو ُدوا الْ َمر َ‬
‫ِيض‪“.‬‬

‫‪A İLE MAHREMİYETİ‬‬


‫‪ÖZEL ALAN‬‬

‫‪َ -٧٤٢‬ع ْن َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ْبنِ َس ْع ٍد َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت أَ َبا َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر َّي َيقُو ُل‪َ :‬قا َل‬
‫َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن ِم ْن أَ ْع َظ ِم ا ْلا َٔ َمانَ ِة ِع ْن َد اللَّ ِه َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪ ،‬ال َّر ُج َل ُي ْف ِضى إِلَى‬
‫ا ْم َرأَتِ ِه َوتُ ْف ِضى إِلَ ْي ِه‪ ،‬ثُ َّم َينْشُ ُر ِس َّر َها‪“.‬‬

‫‪َ -٧٤٣‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّيا ُك ْم َوال َّظ َّن َف ِٕا َّن ال َّظ َّن أَ ْك َذ ُب‬
‫يث‪َ ،‬ولا َ َت َح َّس ُسوا َولا َ َت َج َّس ُسوا‪َ ،‬ولا َ َت َح َاسدُوا‪َ ،‬ولا َ َتدَا َب ُروا‪َ ،‬ولا َ َت َبا َغ ُضوا‪،‬‬ ‫الْ َح ِد ِ‬
‫َوكُونُوا ِع َبا َد اللَّ ِه إِخْ َوانًا‪“.‬‬

‫‪١٩٠‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

740.Abdurrahman b. Avf’tan (ra) nakledildiğine göre, (evlendiğini


öğrendiği zaman) Hz. Peygamber (sav) kendisine şöyle buyurmuştur:
“Bir koyun keserek de olsa düğün yemeği ver!”
(B2048 Buhârî, Büyû’, 1)

741.Ebû Musa’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


buyurmuştur: “Esiri özgürlüğüne kavuşturun, davet edene icabet edin,
hastayı ziyaret edin.”
(B5174 Buhârî, Nikâh, 72)

A İLE MAHREMİYETİ
ÖZEL ALAN

Abdurrahman b. Sa’d, Ebû Saîd el-Hudrî’den şunları işittiğini


742.

naklediyor: “Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: ‘Kişinin eşiyle birlikte


olduktan sonra onun sırrını ifşa etmesi, kıyamet gününde Allah katında
(sorumluluğu) en büyük olan emanetlerdendir.’”
(M3543 Müslim, Nikâh, 124; D4870 Ebû Dâvûd, Edeb, 32)

743.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Zandan sakının. Çünkü zan, yalanın ta kendisidir.
Birbirinizin konuştuğuna kulak kabartmayın, birbirinizin özel hâllerini
araştırmayın, birbirinizle üstünlük yarışına girmeyin, birbirinize ha-
set etmeyin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey
Allah’ın kulları! Kardeş olun!”
(B6064 Buhârî, Edeb, 57; M6536 Müslim, Birr, 28)

190
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪َ -٧٤٤‬ع ْن َث ْو َبا َن َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َي ِح ُّل ِلا ْمر ٍِئ أَ ْن َي ْن ُظ َر ِفى َج ْو ِف َب ْي ِت‬
‫ا ْمر ٍِئ َح َّتى َي ْس َتأْ ِذنَ‪َ ،‬ف ِٕا ْن نَ َظ َر َف َق ْد َد َخ َل‪“...‬‬

‫‪َ -٧٤٥‬ع ْن أَبِى َب ْر َز َة الا َٔ ْس َل ِم ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬يا َم ْعشَ َر َم ْن آ َم َن‬
‫بِ ِل َسانِ ِه َولَ ْم َي ْد ُخلِ ِٕالاي َما ُن َق ْل َب ُه لا َ َت ْغ َتا ُبوا الْ ُم ْس ِل ِم َ‬
‫ين َولا َ َت َّت ِب ُعوا َع ْو َراتِ ِه ْم َف ِٕانَّ ُه َمنِ‬
‫ات ََّب َع َع ْو َراتِ ِه ْم َي َّت ِب ِع اللَّ ُه َع ْو َر َت ُه َو َم ْن َي َّت ِب ِع اللَّ ُه َع ْو َر َت ُه َي ْف َض ْح ُه ِفى َب ْي ِت ِه‪“.‬‬

‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ...” :‬و َمنِ ْاس َت َم َع إِلَى َح ِد ِ‬
‫يث َق ْو ٍم‬ ‫‪َ -٧٤٦‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َو ُه ْم لَ ُه كَا ِر ُهو َن أَ ْو َي ِف ُّرو َن ِم ْن ُه ُص َّب ِفى أُ ُذنِ ِه ا ْلآنُكُ َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“...‬‬

‫‪EŞLER ARASI ÖZEL HAYAT‬‬


‫‪EN MAHREM BİRLİKTELİK‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لَ ْو أَ َّن أَ َح َد ُه ْم‪ ،‬إِ َذا أَ َرا َد أَ ْن‬ ‫‪َ -٧٤٧‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َيأْتِ َي أَ ْه َل ُه‪َ ،‬قا َل‪ :‬بِ ْاس ِم اللَّ ِه‪ ،‬اللَّ ُه َّم! َج ِّن ْب َنا الشَّ ْي َطانَ؛ َو َج ِّن ِب الشَّ ْي َطا َن َما َر َز ْق َت َنا‪،‬‬
‫َف ِٕانَّ ُه‪ ،‬إِ ْن ُي َق َّد ْر َب ْي َن ُه َما َولَ ٌد ِفى َذلِكَ ‪ ،‬لَ ْم َي ُض َّر ُه شَ ْي َطا ٌن أَ َبدًا‪“.‬‬

‫‪١٩١‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

Sevbân’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle bu-


744.

yurmuştur: “Hiç kimsenin izinsiz olarak bir başkasının evinin içine bak-
ması helâl değildir. Eğer bakarsa (eve) girmiş demektir...”
(T357 Tirmizî, Salât, 148; HM22779 İbn Hanbel, V, 280)

745. Ebû Berze el-Eslemî’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Ey diliyle iman edip, kalbine iman girmemiş olan kim-
seler! Müslümanların gıybetini yapmayın ve onların gizli hâllerini araş-
tırmayın. Çünkü her kim onların gizli hâllerini araştırırsa Allah da onun
gizli hâlini araştırır. Allah kimin gizli hâlini araştırırsa onu evinde bile
(gizlice yaptıklarını ortaya çıkararak) rezil eder.”
(D4880 Ebû Dâvûd, Edeb, 35)

746.İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “...Kim bundan hoşlanmadıkları ya da kendisinden
uzaklaştıkları hâlde bir grubun konuşmalarına kulak kabartırsa, kıya-
met günü kulağına kurşun dökülür...”
(B7042 Buhârî, Ta’bîr, 45)

EŞLER ARASI ÖZEL HAYAT


EN MAHREM BİRLİKTELİK

747. İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Bir kimse eşiyle cinsel ilişkiye girmek istediği zaman, ‘Bismillâh
(Allah’ın adıyla), Allah’ım! Şeytanı bizden uzaklaştır ve şeytanı bize ve-
receğin çocuktan da uzaklaştır.’ der ve bu ilişkide onlara bir çocuk tak-
dir edilirse, şeytan o çocuğa zarar veremez.”
(M3533 Müslim, Nikâh, 116)

191
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪َ -٧٤٨‬ع ْن َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ْبنِ َس ْع ٍد َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت أَ َبا َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر َّي َيقُو ُل‪َ :‬قا َل‬
‫َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن ِم ْن أَ ْع َظ ِم الا َٔ َمانَ ِة ِع ْن َد اللَّ ِه َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪ ،‬ال َّر ُج َل ُي ْف ِضى إِلَى‬
‫ا ْم َرأَتِ ِه َوتُ ْف ِضى إِلَ ْي ِه‪ ،‬ثُ َّم َينْشُ ُر ِس َّر َها‪“.‬‬

‫ْ‬
‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪ِ s‬فى الَّ ِذى َيأتِى ا ْم َرأَ َت ُه َو ِه َي َحائِ ٌ‬
‫ض َقا َل‪:‬‬ ‫‪َ -٧٤٩‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫” َي َت َص َّد ُق بِ ِدي َنا ٍر أَ ْو نِ ْص ِف ِدي َنارٍ‪“.‬‬

‫‪َ -٧٥٠‬ع ْن َٔابِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا أَ َتى أَ َح ُدكُ ْم‬
‫أَ ْه َل ُه‪ ،‬ثُ َّم أَ َرا َد أَ ْن َي ُعو َد‪َ ،‬ف ْل َي َت َو َّضأْ‪“.‬‬

‫‪ÇOCUK‬‬
‫‪SEVGİ ve ŞEFKAT MEYVESİ‬‬

‫وسى َقا َل‪ُ :‬ولِ َد لِى ُغلا َ ٌم‪َ ،‬فأَ َت ْي ُت بِ ِه ال َّن ِب َّي ‪َ s‬ف َس َّما ُه إِ ْب َرا ِهي َم‬ ‫‪َ -٧٥١‬ع ْن أَبِى ُم َ‬
‫ك ُه بِ َت ْم َر ٍة َو َد َعا لَ ُه بِالْ َب َر َك ِة َو َد َف َع ُه إِلَ َّي‪...‬‬
‫َف َح َّن َ‬

‫‪َ -٧٥٢‬ع ْن أَبِى ال َّد ْر َدا ِء َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِنَّ ُك ْم تُ ْد َع ْو َن َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‬
‫بِأَ ْس َمائِ ُك ْم َوأَ ْس َما ِء آ َبائِ ُك ْم َفأَ ْح ِس ُنوا أَ ْس َم َاءكُ ْم‪“.‬‬

‫‪١٩٢‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

Abdurrahman b. Sa’d, Ebû Saîd el-Hudrî’den şunları işittiğini


748.

naklediyor: “Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: ‘Kişinin eşiyle birlikte


olduktan sonra onun sırrını ifşa etmesi, kıyamet gününde Allah katında
(sorumluluğu) en büyük olan emanetlerdendir.’”
(M3543 Müslim, Nikâh, 124)

749.İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav), özel hâlinde


iken hanımıyla cinsel ilişkide bulunan kimse hakkında şöyle buyurmuştur:
“O kişi bir dinar (4, 25 gr. altın) veya yarım dinar sadaka vermelidir.”
(D264 Ebû Dâvûd, Tahâret, 105)

750. Ebû Saîd el-Hudrî’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Sizden biriniz eşi ile cinsel ilişkiye girdikten sonra tek-
rar ilişkiye girmek isterse (ikisi arasında) abdest alsın.”
(M707 Müslim, Hayız, 27)

ÇOCUK
SEVGİ ve ŞEFKAT MEYVESİ

751.Ebû Musa anlatıyor: “Bir oğlum oldu. Onu Peygamber’e (sav)


getirdim. Adını İbrâhim koydu ve bir hurmayı ezip yumuşatarak ağzı-
na verdi. Daha sonra (hayırlı ve) bereketli olsun diye dua edip çocuğu
bana geri verdi...”
(B6198 Buhârî, Edeb, 109)

752. Ebu’d-Derdâ’nın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Muhakkak ki siz kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın
isimleriyle çağırılacaksınız. O hâlde (çocuklarınıza) güzel isimler koyun.”
(D4948 Ebû Dâvûd, Edeb, 61)

192
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪َ -٧٥٣‬ع ْن ُع َب ْي ِد اللَّ ِه ْبنِ أَبِى َر ِاف ٍع‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه َقا َل‪َ :‬رأَ ْي ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬أَ َّذ َن ِفى‬
‫ين َولَ َد ْت ُه َف ِاط َم ُة– بِ َّ‬
‫الصلا َ ِة‪.‬‬ ‫–ح َ‬ ‫أُ ُذ ِن الْ َح َسنِ ْبنِ َع ِلي ِ‬
‫ٍّ‬

‫‪َ -٧٥٤‬ح َّد َث َنا َس ْل َما ُن ْب ُن َعا ِم ٍر َّ‬


‫الض ِّب ُّي َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م َع‬
‫الْغُلا َ ِم َع ِقي َق ٌة‪َ ،‬فأَ ْهرِيقُوا َع ْن ُه َد ًما َوأَ ِمي ُطوا َع ْن ُه الا َٔ َذى‪“.‬‬

‫‪َ -٧٥٥‬ع ْن َع ِل ِّى ْبنِ أَبِى َطالِ ٍب َقا َل‪َ :‬ع َّق َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬عنِ الْ َح َسنِ بِشَ ا ٍة‬
‫َو َقا َل‪َ ” :‬يا َف ِاط َم ُة ْاح ِل ِقى َرأْ َس ُه َو َت َصد َِّقى بِ ِزنَ ِة شَ ْع ِر ِه ِف َّض ًة‪“.‬‬

‫‪A D KOYMA‬‬
‫‪EVLÂDIN ANNE BABA ÜZERİNDEKİ HAKKI‬‬

‫‪َ -٧٥٦‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن أَ َح َّب أَ ْس َمائِ ُك ْم إِلَى اللَّ ِه‬
‫َع ْب ُد اللَّ ِه َو َع ْب ُد ال َّر ْح َمنِ ‪“.‬‬

‫‪َ -٧٥٧‬ع ْن َعائِشَ َة أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪ s‬كَا َن ُي َغ ِّي ُر ِالا ْس َم الْ َق ِب َ‬
‫يح‪.‬‬

‫‪١٩٣‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

753.Ubeydullah b. Ebû Râfi’, babasının şöyle dediğini nakledi-


yor: “Fâtıma onu dünyaya getirdiğinde, Ali’nin oğlu Hasan’ın kulağına
Resûlullah’ın (sav) namaz ezanı gibi ezan okuduğunu gördüm.”
(T1514 Tirmizî, Edâhî, 16)

754. Selmân b. Âmir ed-Dabbî’nin işittiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Çocuk dünyaya gelince onun için bir akîka kurba-
nı kesilir. Onun adına akîka kurbanı kesin ve (saçını tıraş etmek sure-
tiyle) onu rahatlatın.”
(B5472 Buhârî, Akîka, 2)

755.Ali b. Ebû Tâlib şöyle demiştir: “Resûlullah (sav) (torunu) Ha-


san için akîka olarak bir koyun kurban etti ve ‘Fâtıma, onun başını tıraş
et ve saçının ağırlığı kadar gümüşü sadaka olarak ver.’ buyurdu.”
(T1519 Tirmizî, Edâhî, 19)

A D KOYMA
EVLÂDIN ANNE BABA ÜZERİNDEKİ HAKKI

İbn Ömer’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


756.

le buyurmuştur: “Allah’ın en çok sevdiği isimleriniz Abdullah ve


Abdurrahman’dır.”
(M5587 Müslim, Âdâb, 2)

757. Hz. Âişe’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) çirkin
isimleri değiştirirdi.
(T2839 Tirmizî, Edeb, 66)

193
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪َ -٧٥٨‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ شُ َع ْي ٍب‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه‪َ ،‬ع ْن َج ِّد ِه أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪ s‬أَ َم َر بِ َت ْس ِم َي ِة‬
‫الْ َم ْولُو ِد َي ْو َم َسابِ ِع ِه َو َوضْ ِع ا ْلا َٔ َذى َع ْن ُه َوالْ َع ِّق‪.‬‬

‫‪َ -٧٥٩‬ع ْن أَبِى ال َّد ْر َدا ِء َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِنَّ ُك ْم تُ ْد َع ْو َن َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‬
‫بِأَ ْس َمائِ ُك ْم َوأَ ْس َما ِء آ َبائِ ُك ْم َفأَ ْح ِس ُنوا أَ ْس َم َاءكُ ْم‪“.‬‬

‫‪ÇOCUK HAKLARI‬‬
‫‪KÜÇÜKLERİN DE HAKLARI VARDIR‬‬

‫‪َ -٧٦٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَنَّ ُه َس ِم َع َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪ ...” :...‬أَ ُّي َما َر ُجلٍ َج َح َد‬
‫ين َوالا ٓ ِخر َ‬
‫ِين‪“.‬‬ ‫س الا َٔ َّولِ َ‬
‫َولَ َد ُه َو ُه َو َي ْن ُظ ُر إِلَ ْي ِه ْاح َت َج َب اللَّ ُه ِم ْن ُه َو َف َض َح ُه َع َلى ُر ُءو ِ‬

‫‪َ -٧٦١‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪ُ :‬ق ْل ُت‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه َٔا ُّى ال َّذنْ ِب َٔا ْع َظ ُم؟ َقا َل‪” :‬أَ ْن‬
‫َت ْج َع َل لِلَّ ِه نِدًّا َو ُه َو َخ َلقَكَ “‪َ ،‬قا َل‪ :‬ثُ َّم أَ ٌّي؟ َقا َل‪” :‬أَ ْن َت ْق ُت َل َولَ َد َك َخشْ َي َة أَ ْن َيأْكُ َل‬
‫َم َعكَ “‪َ ،‬قا َل‪ :‬ثُ َّم أَ ٌّي؟ َقا َل‪” :‬أَ ْن تُ َزانِ َى َح ِلي َل َة َجا ِر َك‪“.‬‬

‫‪١٩٤‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

758.Amr b. Şuayb’ın, babası aracılığıyla dedesinden rivayet ettiği-


ne göre, Hz. Peygamber (sav), yeni doğan çocuğa yedinci gününde isim
verilmesini, (saçlarının tıraş edilmesi suretiyle) temizlenmesini ve akîka
kurbanının kesilmesini emretmişti.
(T2832 Tirmizî, Edeb, 63)

759.Ebu’d-Derdâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Siz kıyamet günü kendi isimlerinizle ve babalarınızın
isimleriyle çağırılacaksınız. Öyleyse güzel isimler koyun.”
(D4948 Ebû Dâvûd, Edeb, 61)

ÇOCUK HAKLARI
KÜÇÜKLERİN DE HAKLARI VARDIR

760.Ebû Hüreyre’nin işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “...Kim göz göre göre çocuğunu(n kendisine ait olduğunu)
inkâr ederse (kıyamet günü) Allah da onu rahmetinden uzaklaştırır ve
gelmiş geçmiş herkesin önünde rezil eder.”
(D2263 Ebû Dâvûd, Talâk, 28-29)

761.Abdullah (b. Mes’ûd) anlatıyor: “Ey Allah’ın Resûlü! En bü-


yük günah hangisidir?” diye sordum. Resûlullah, “Seni yarattığı hâlde,
Allah’a ortak koşman.” buyurdu. “Sonra hangisi?” deyince, “Yemeğine
ortak olması korkusuyla çocuğunu öldürmen.” cevabını verdi. “Sonra
hangisi?” diye sorunca, “Komşunun karısı ile zina etmen.” buyurdu.
(B6001 Buhârî, Edeb, 20)

194
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪َ -٧٦٢‬ع ْن َعائِشَ َة ‪َ g‬قالَ ْت‪َ :‬دخَ َل ِت ا ْم َرأَ ٌة َم َع َها ا ْب َن َت ِان لَ َها ت َْسأَ ُل‪َ ،‬ف َل ْم ت َِج ْد ِع ْن ِدى شَ ْي ًئا َغ ْي َر‬
‫َت ْم َر ٍة َفأَ ْع َط ْي ُت َها إِ َّيا َها‪َ ،‬فق ََس َم ْت َها َب ْي َن ا ْب َن َت ْي َها‪َ ،‬ولَ ْم َتأْكُ ْل ِم ْن َها‪ ،‬ثُ َّم َقا َم ْت َفخَ َر َج ْت‪َ ،‬فدَخَ َل ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ع َل ْي َنا‬
‫ات بِشَ ْي ٍء كُ َّن لَ ُه ِس ْت ًرا ِم َن ال َّنارِ‪“.‬‬ ‫َفأَخْ َب ْرتُ ُه‪َ ،‬فقَا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ ” :s‬منِ ا ْب ُت ِل َى ِم ْن َه ِذ ِه الْ َب َن ِ‬

‫‪َ -٧٦٣‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ شُ َع ْي ٍب‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه‪َ ،‬ع ْن َج ِّد ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪:s‬‬
‫ف َك ِبي ِرنَا‪“.‬‬‫س ِم َّنا َم ْن لَ ْم َي ْر َح ْم َص ِغ َيرنَا َو]لَ ْم[ َي ْعرِفْ شَ َر َ‬
‫”لَ ْي َ‬

‫‪َ -٧٦٤‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪ُ :‬و ِجد َِت ا ْم َرأَ ٌة َم ْق ُتولَ ٌة ِفى َب ْع ِ‬
‫ض تِ ْلكَ الْ َمغَازِى‪َ ،‬ف َن َهى‬
‫الص ْب َي ِان‪.‬‬‫َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ع ْن َقتْلِ ال ِّن َسا ِء َو ِّ‬

‫ض َمالِ ِه َفقَالَ ْت أُ ِّمى َع ْم َر ُة‬


‫‪َ -٧٦٥‬عنِ ال ُّن ْع َم ِان ْبنِ َب ِشي ٍر َقا َل‪َ :‬ت َصدَّقَ َع َل َّي أَبِى بِ َب ْع ِ‬
‫بِ ْن ُت َر َو َاح َة‪ :‬لا َ أَ ْر َضى َح َّتى ُتشْ ِه َد َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ ،s‬فانْ َط َل َق أَبِى إِلَى ال َّن ِبي ‪s‬‬
‫ِّ‬
‫لِ ُيشْ ِه َد ُه َع َلى َص َد َق ِتى‪َ ،‬فقَا َل لَ ُه َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ َف َع ْل َت َه َذا بِ َولَ ِد َك كُلِّ ِه ْم؟“‬
‫َقا َل‪ :‬لاَ‪َ ،‬قا َل‪” :‬اِتَّقُوا اللَّ َه َوا ْع ِدلُوا ِفى أَ ْولا َ ِدكُ ْم“ َف َر َج َع أَبِى َف َر َّد تِ ْلكَ َّ‬
‫الص َد َق َة‪.‬‬

‫‪١٩٥‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

762.Hz. Âişe (ra) anlatıyor: “Yanında iki kız evlâdı olan bir kadın,
bir şeyler istemek için gelmişti. Yanımda (ona verecek) bir hurmadan
başka bir şey yoktu. Hurmayı ona verdim. Onu iki kızına bölüştürdü
ve kendisi hiç yemedi. Sonra kalktı ve çıktı. Ardından Hz. Peygamber
(sav) yanımıza geldi. Olanları ona anlattım. Hz. Peygamber (sav) şöyle
buyurdu: ‘Her kim kız çocukları sebebiyle sıkıntı çekerse, o kızlar onun
için cehennem ateşine siper olur.’”
(B1418 Buhârî, Zekât, 10)

763. Amr b. Şuayb’ın, babası aracılığı ile dedesinden naklettiğine gö-

re, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Küçüğümüze merhamet etme-


yen ve büyüğümüzün saygınlığını kabul etmeyen bizden değildir.”
(T1920 Tirmizî, Birr, 15)

İbn Ömer anlatıyor: Savaşlardan birinde öldürülmüş bir kadın


764.

bulundu. Bunun üzerine Resûlullah (sav) kadınların ve çocukların öl-


dürülmesini yasakladı.
(M4548 Müslim, Cihâd ve siyer, 25)

765.Nu’mân b. Beşîr anlatıyor: “Babam servetinin bir kısmını bana


bağışladı. Bunun üzerine annem Amra bnt. Revâha, ‘Allah Resûlü (sav)
şahit olmadıkça ben (bu işe) razı değilim.’ dedi. Babam, bana yaptığı
bağışa şahit olmasını istemek üzere Hz. Peygamber’in (sav) yanına git-
ti. Resûlullah (sav) ona, ‘Bunu bütün çocuklarına yaptın mı?’ diye sor-
du. Babam, ‘Hayır.’ diye cevapladı. Bunun üzerine Resûlullah, ‘Allah’tan
korkun, çocuklarınız arasında adaletli olun!’ buyurdu. Babam da geri
döndü ve bağışından vazgeçti.”
(M4181 Müslim, Hibe, 13)

195
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪ÇOCUK TERBİYESİ‬‬
‫”!‪“HER DOĞAN FITRAT ÜZERE DOĞAR‬‬

‫‪ -٧٦٦‬أَ َّن أَ َبا ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما ِم ْن َم ْولُو ٍد إِلا َّ ُيولَ ُد َع َلى‬
‫الْ ِف ْط َر ِة‪َ ،‬فأَ َب َوا ُه ُي َه ِّو َدانِ ِه أَ ْو ُي َن ِّص َرانِ ِه أَ ْو ُي َم ِّج َسانِ ِه‪“...‬‬

‫‪َ -٧٦٧‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َعا َل ثَلا َ َث‬
‫ات‪َ ،‬فأَ َّد َب ُه َّن َو َز َّو َج ُه َّن‪َ ،‬وأَ ْح َس َن إِلَ ْي ِه َّن‪َ ،‬ف َل ُه الْ َج َّن ُة‪“.‬‬
‫َب َن ٍ‬

‫‪َٔ -٧٦٨‬ا َّن َٔا َبا ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬ق َّب َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬الْ َح َس َن ْب َن َع ِل ٍّي‪َ ،‬و ِع ْن َد ُه‬
‫س ال َّت ِمي ِم ُّي َجالِ ًسا‪َ ،‬فقَا َل الا َٔ ْق َر ُع‪ :‬إِ َّن لِى َعشَ َر ًة ِم َن الْ َولَ ِد َما َق َّب ْل ُت‬
‫الا َٔ ْق َر ُع ْب ُن َحابِ ٍ‬
‫ِم ْن ُه ْم أَ َحدًا‪َ ،‬ف َن َظ َر إِلَ ْي ِه َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬ثُ َّم َقا َل‪َ ” :‬م ْن لا َ َي ْر َح ُم لا َ ُي ْر َح ُم‪“.‬‬

‫ين‪َ ،‬واللَّ ِه!‬‫س ] ْبنِ َمالِ ٍك[ َقا َل‪َ :‬خ َد ْم ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬عشْ َر ِس ِن َ‬ ‫‪َ -٧٦٩‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫َما َقا َل لِى‪ :‬أُفًّا َق ُّط‪َ ،‬ولا َ َقا َل لِى لِشَ ْي ٍء‪ :‬لِ َم َف َع ْل َت َك َذا؟ َو َهلا َّ َف َع ْل َت َك َذا؟‬

‫‪١٩٦‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

ÇOCUK TERBİYESİ
“HER DOĞAN FITRAT ÜZERE DOĞAR!”

Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


766.

buyurmuştur: “Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Ya-
hudi yahut Hıristiyan veya Mecûsî yapar...”
(B4775 Buhârî, Tefsîr, (Rûm) 2; M6755 Müslim, Kader, 22)

767.Ebû Saîd el-Hudrî’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Kim üç kız çocuğunun geçimini üstlenir, onları terbiye
edip evlendirir ve onlara güzel davranırsa, ona cennet vardır.”
(D5147 Ebû Dâvûd, Edeb, 120-121; HM11946 İbn Hanbel, III, 96)

768.Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: “Resûlullah (sav) (torunu) Hasan b.


Ali’yi öptü. O sırada yanında Akra’ b. Hâbis et-Temîmî oturmaktaydı.
Akra’ şöyle dedi: ‘Benim on çocuğum var ama hiçbirini öpmüş değilim.’
Bunun üzerine Resûlullah (sav) ona baktı ve ardından şöyle buyurdu:
“Merhamet etmeyene merhamet edilmez!”
(B5997 Buhârî, Edeb, 18; M6028 Müslim, Fedâil, 65)

769. Enes (b. Mâlik) şöyle demiştir: “Resûlullah’a (sav) on sene hizmet
ettim. Vallahi bana bir kez olsun ‘Öf!’ bile demedi. Herhangi bir şeyden do-
layı, ‘Niçin böyle yaptın?’ demediği gibi, ‘Şöyle yapsaydın ya!’ da demedi.”
(M6011 Müslim, Fedâil, 51; B6038 Buhârî, Edeb, 39)

196
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫وسى َع ْن أَبِي ِه‪َ ،‬ع ْن َج ِّد ِه أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما‬
‫وب ْب ُن ُم َ‬ ‫‪َ -٧٧٠‬ح َّد َث َنا أَ ُّي ُ‬
‫ن ََح َل َوالِ ٌد َولَدًا ِم ْن ن َْحلٍ أَ ْف َض َل ِم ْن أَ َد ٍب َح َسنٍ ‪“.‬‬

‫‪A İLE HUZURU‬‬


‫‪ŞİDDET DEĞİL ŞEFKAT‬‬

‫‪َ -٧٧١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ْك َم ُل الْ ُمؤ ِْم ِن َ‬
‫ين إِي َمانًا‬
‫أَ ْح َس ُن ُه ْم ُخلُقًا‪َ ،‬و ِخ َيا ُركُ ْم ِخ َيا ُركُ ْم لِ ِن َسائِ ِه ْم‪“.‬‬

‫‪َ -٧٧٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َي ْف َر ْك ُمؤ ِْم ٌن ُمؤ ِْم َن ًة‪ ،‬إِ ْن‬
‫َك ِر َه ِم ْن َها ُخلُقًا َر ِض َي ِم ْن َها ا َٓخ َر‪“.‬‬

‫‪َ -٧٧٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َز ْم َع َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َي ْج ِل ْد أَ َح ُدكُ ُم ا ْم َرأَ َت ُه َج ْل َد‬
‫الْ َع ْب ِد ثُ َّم ُي َج ِام ُع َها ِفى ا ِٓخ ِر الْ َي ْو ِم‪“.‬‬

‫‪َ -٧٧٤‬ع ْن َخالِ ِد ْبنِ الْ َولِي ِد‪َ ،‬قا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬إِ َّن أَشَ َّد ال َّنا ِ‬
‫س َع َذا ًبا َي ْو َم‬
‫س ِفي ال ُّدنْ َيا‪“.‬‬
‫الْ ِق َيا َم ِة‪ ،‬أَشَ ُّد ُه ْم َع َذا ًبا لِل َّنا ِ‬

‫‪١٩٧‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

770.Eyyûb b. Musa’nın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine


göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir anne baba, çocuğuna
güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.”
(T1952 Tirmizî, Birr, 33; HM16830 İbn Hanbel, IV, 77)

A İLE HUZURU
ŞİDDET DEĞİL ŞEFKAT

771.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Müminlerin iman bakımından en olgun olanları, ahlâkı en
iyi olanlarıdır. Sizin en hayırlılarınız da hanımlarına karşı en iyi davra-
nanınızdır.”
(T1162 Tirmizî, Radâ’, 11)

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


772.

yurmuştur: “Mümin, hanımına karşı kötü duygular beslemesin; çünkü


onun bazı huylarından hoşlanmasa da diğer huylarından hoşlanabilir.”
(M3645 Müslim, Radâ’, 61)

773.Abdullah b. Zem’a’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Biriniz (sakın) hanımını köle döver gibi dövmesin.
Sonra günün sonunda onunla (aynı yatakta ne yüzle) beraber olur!”
(B5204 Buhârî, Nikâh, 94)

774.Hâlid b. Velîd’in naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


buyurmuştur: “Kıyamet günü en şiddetli azap görecek kimseler, dünya-
da insanlara en çok işkence edenlerdir.”
(TM1253 Tayâlisî, Müsned, II, 11; HM16943 İbn Hanbel, IV, 90)

197
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫ين‪َ ،‬واللَّ ِه!‬‫س ] ْبنِ َمالِ ٍك[ َقا َل‪َ :‬خ َد ْم ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬عشْ َر ِس ِن َ‬ ‫‪َ -٧٧٥‬ع ْن َٔانَ ِ‬
‫َما َقا َل لِى‪ :‬أُفًّا َق ُّط‪َ ،‬ولا َ َقا َل لِى لِشَ ْي ٍء‪ :‬لِ َم َف َع ْل َت َك َذا؟ َو َهلا َّ َف َع ْل َت َك َذا؟‬

‫‪BOŞANMA‬‬
‫‪ALLAH’I GAZABA GETİREN HELÂL‬‬

‫َض الْ َحلا َ ِل إِلَى اللَّ ِه َع َّز َو َج َّل‬


‫‪َ -٧٧٦‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قال‪” :‬أَ ْبغ ُ‬
‫ال َّطلاَقُ‪“.‬‬

‫س ِم َّنا َم ْن َخ َّب َب ا ْم َرأَ ًة‬


‫‪َ -٧٧٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لَ ْي َ‬
‫َع َلى َز ْو ِج َها‪“...‬‬

‫‪َ -٧٧٨‬ع ْن َث ْو َبا َن َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ُّي َما ا ْم َرأَ ٍة َسأَلَ ْت َز ْو َج َها َطلا َ ًقا‬
‫ِفى َغ ْي ِر َما َبأْ ٍ‬
‫س َف َح َرا ٌم َع َل ْي َها َرائِ َح ُة الْ َج َّن ِة‪“.‬‬

‫‪َ -٧٧٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َي ْف َر ْك ُمؤ ِْم ٌن ُمؤ ِْم َن ًة‪ ،‬إِ ْن‬
‫َك ِر َه ِم ْن َها ُخلُقًا َر ِض َي ِم ْن َها ا َٓخ َر‪“.‬‬

‫‪١٩٨‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

775.Enes (b. Mâlik) şöyle demiştir: “Resûlullah’a (sav) on sene hiz-


met ettim. Vallahi bana bir kez olsun ‘Öf!’ bile demedi. Herhangi bir
şeyden dolayı, ‘Niçin böyle yaptın?’ demediği gibi, ‘Şöyle yapsaydın ya!’
da demedi.”
(M6011 Müslim, Fedâil, 51)

BOŞANMA
ALLAH’I GAZABA GETİREN HELÂL

776.İbn Ömer’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah’a en sevimsiz gelen meşru işlerden bi-
ri, boşanmadır.”
(D2178 Ebû Dâvûd, Talâk, 3; İM2018 İbn Mâce, Talâk, 1)

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


777.

yurmuştur: “Kadını kocasına karşı kışkırtan bizden değildir...”


(D2175 Ebû Dâvûd, Talâk, 1; HM23368 İbn Hanbel, V, 353)

778.Sevbân’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “Herhangi bir kadın, geçerli bir sebebi olmaksızın kocasından bo-
şanma talep ederse, cennetin kokusu ona haram olur!”
(D2226 Ebû Dâvûd, Talâk, 17-18)

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


779.

muştur: “Mümin, mümin hanımına karşı kötü duygular beslemesin; çünkü


onun bazı huylarından hoşlanmasa da diğer huylarından hoşlanabilir.”
(M3645 Müslim, Radâ’, 61)

198
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪A NNE ve BABA‬‬


‫‪CENNETİN İKİ KAPISI‬‬

‫‪َ -٧٨٠‬عنِ ا ْبنِ َم ْس ُعو ٍد ‪ d‬أَ َّن َر ُجلا ً َسأَ َل ال َّن ِب َّي ‪ :s‬أَ ُّي الا َٔ ْع َم ِال أَ ْف َض ُل؟‬
‫”الصلا َ ُة لِ َو ْق ِت َها‪َ ،‬وبِ ُّر الْ َوالِ َد ْينِ ‪ ،‬ثُ َّم الْ ِج َها ُد ِفى َس ِبيلِ اللَّ ِه“ ‪.‬‬
‫َقا َل‪َّ :‬‬

‫‪َ -٧٨١‬ع ْن َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ْبنِ أَبِى َب ْك َرةَ‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪:s‬‬
‫”أَلا َ أُنَ ِّب ُئ ُك ْم بِأَ ْك َب ِر الْ َك َبائِرِ؟“ –ثَلاَثاً– قُ ْل َنا‪َ :‬ب َلى َيا َر ُسو َل اللَّ ِه‪َ ،‬قا َل‪” :‬ا ْل ِٕا ْش َرا ُك‬
‫بِاللَّ ِه‪َ ،‬و ُعقُو ُق الْ َوالِ َد ْينِ ‪“.‬‬

‫‪َ -٧٨٢‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬ر َِضا ال َّر ِّب ِفى ر َِضا الْ َوالِ ِد‬
‫َو َس َخ ُط ال َّر ِّب ِفى َس َخ ِط الْ َوالِ ِد‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬فقَا َل‪َ :‬يا َر ُسو َل‬ ‫‪َ -٧٨٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬ج َاء َر ُج ٌل إِلَى َر ُس ِ‬
‫اللَّ ِه‪َ ،‬م ْن أَ َح ُّق بِ ُح ْسنِ َص َحا َب ِتى؟ َقا َل‪” :‬أُ ُّمكَ “‪َ ،‬قا َل‪ :‬ثُ َّم َم ْن؟ َقا َل‪” :‬أُ ُّمكَ “ َقا َل‪:‬‬
‫ثُ َّم َم ْن؟ َقا َل‪” :‬أُ ُّمكَ “ َقا َل‪ :‬ثُ َّم َم ْن؟ َقا َل‪” :‬ثُ َّم أَ ُبو َك‪“.‬‬

‫‪١٩٩‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

A NNE ve BABA
CENNETİN İKİ KAPISI

780. İbn Mes’ûd’un (ra) anlattığına göre, bir adam Hz. Peygamber’e
(sav), “Amellerin en üstünü hangisidir?” diye sorunca Peygamber Efen-
dimiz şöyle cevap verdi: “Vaktinde kılınan namaz ve anne babaya iyilik
etmektir. Sonra da Allah yolunda cihad etmek gelir.”
(B7534 Buhârî, Tevhîd, 48)

781. Abdurrahman b. Ebû Bekre, babasının (Ebû Bekre’nin) (ra) şöy-

le anlattığını naklediyor: “Resûlullah (sav), ‘Size büyük günahların en


büyüğünü söyleyeyim mi?’ diye üç kez sordu. Bunun üzerine biz, ‘Evet,
ey Allah’ın Resûlü.’ diye cevap verdik. Bunun üzerine, ‘Allah’a ortak
koşmak ve anne babaya isyan etmek ve eziyet etmektir.’ buyurdu.”
(B5976 Buhârî, Edeb, 6)

782. Abdullah b. Amr’ın naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Rabbin hoşnutluğu anne babanın hoşnutluğuna bağ-
lıdır. Rabbin öfkesi ise, anne babanın öfkesine bağlıdır.”
(T1899 Tirmizî, Birr, 3)

783.Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: Bir adam Allah Resûlü’ne (sav) gele-
rek, “Ey Allah’ın Resûlü, kendisine güzel davranıp yakınlık göstermemi
en çok hak eden kimdir?” diye sordu. Hz. Peygamber, “Annen.” cevabı-
nı verdi. Adam, “Sonra kimdir?” diye sorunca Hz. Peygamber yine, “An-
nen.” buyurdu. Adam, “Sonra kimdir?” diye yeniden sorunca Peygam-
ber Efendimiz, “Annen.” cevabını verdi. Bunun üzerine adam, “Sonra
kimdir?” dedi. Hz. Peygamber, “Sonra babandır.” buyurdu.
(B5971 Buhârî, Edeb, 2)

199
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪ -٧٨٤‬فقَا َل أَ ُبو ال َّد ْر َدا ِء َس ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬الْ َوالِ ُد أَ ْو َس ُط أَ ْب َو ِ‬
‫اب‬
‫الْ َج َّن ِة‪َ ،‬ف ِٕا ْن ِشئ َْت َفأَ ِض ْع َذلِكَ الْ َب َ‬
‫اب أَ ِو ْاح َف ْظ ُه‪“.‬‬

‫‪SILA-İ RAHİM‬‬
‫‪AKRABALIK HUKUKU‬‬

‫‪َ -٧٨٥‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ال َّر ِاح ُمو َن َي ْر َح ُم ُه ُم‬
‫الس َما ِء‪ ،‬ال َّر ِح ُم ِش ْج َن ٌة ِم َن‬
‫ض َي ْر َح ْم ُك ْم َم ْن ِفى َّ‬ ‫ال َّر ْح َم ُن ا ْر َح ُموا َم ْن ِفى الا َٔ ْر ِ‬
‫ال َّر ْح َمنِ َف َم ْن َو َص َل َها َو َص َل ُه اللَّ ُه َو َم ْن َق َط َع َها َق َط َع ُه اللَّ ُه‪“.‬‬

‫َع ْو ٍف َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬قا َل‬ ‫‪َ -٧٨٦‬ع ْن َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ْبنِ‬
‫ال َّر ِح ُم شَ َق ْق ُت لَ َها ْاس ًما ِمنِ ْاس ِمى‪َ ،‬م ْن َو َص َل َها‬ ‫الى‪ :‬أَنَا ال َّر ْح َم ُن َو ِه َي‬ ‫اللَّ ُه َت َع َ‬
‫َو َص ْل ُت ُه َو َم ْن َق َط َع َها َب َت ُّت ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٧٨٧‬عنِ الْ َب َرا ِء ْبنِ َعاز ٍِب َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ َخالَ ُة بِ َم ْن ِزلَ ِة الا ُٔ ِّم‪“.‬‬

‫‪٢٠٠‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

784.Ebu’d-Derdâ’nın işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Anne baba, kişinin cennete girmesine vesile olacak ana kapı-
larından birisidir. Bu kapıdan girme fırsatını kaybetmek ya da değerlen-
dirmek artık senin arzuna kalmış!”
(T1900 Tirmizî, Birr, 3)

SILA-İ RAHİM
AKRABALIK HUKUKU

785.Abdullah b. Amr’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Merhametliler, Rahmân’ın merhamet ettiği kimselerdir.
Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet et-
sin! ‘Rahim’ Rahmân’(dan) bir bağdır. Kim onunla irtibatını sürdürür-
se Allah da onunla irtibatını sürdürür; kim de onu koparırsa Allah da o
kimseyle ilişkisini koparır.”
(T1924 Tirmizî, Birr, 16)

786.Abdurrahman b. Avf’ın işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Yüce Allah şöyle buyurur: ‘Ben Rahmân’ım, o (akrabalık
bağlarının adı) da rahimdir. Ona kendi ismimden türeyen bir isim ver-
dim. Onunla ilişkiyi sürdürenle ben de ilişkimi sürdürür, onunla ilişki-
yi kesenle ben de ilişkimi keserim.’”
(D1694 Ebû Dâvûd, Zekât, 45; HM1687 İbn Hanbel, I, 195)

Berâ b. Âzib’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


787.

le buyurmuştur: “Teyze, anne konumundadır.”


(T1904 Tirmizî, Birr, 6)

200
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن َس َّر ُه أَ ْن‬ ‫‪َ -٧٨٨‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫ُي ْب َس َط َع َل ْي ِه ِر ْزقُ ُه‪ ،‬أَ ْو ُي ْن َسأَ ِفى أَ َث ِر ِه‪َ ،‬ف ْل َي ِص ْل َر ِح َم ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٧٨٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن كَا َن ُيؤ ِْم ُن بِاللَّ ِه َوالْ َي ْو ِم‬
‫ا ْلا ٓ ِخ ِر َف ْل ُي ْك ِر ْم َض ْي َف ُه‪َ ،‬و َم ْن كَا َن ُيؤ ِْم ُن بِاللَّ ِه َوالْ َي ْو ِم ا ْلا ٓ ِخ ِر َف ْل َي ِص ْل َر ِح َم ُه‪“...‬‬

‫‪َ -٧٩٠‬ع ْن ُم َح َّم ِد ْبنِ ُج َب ْي ِر ْبنِ ُم ْط ِع ٍم َع ْن أَبِي ِه َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َي ْد ُخ ُل‬
‫الْ َج َّن َة َق ِاط ٌع‪“.‬‬

‫‪SÜT AKRABALIĞI‬‬
‫‪SÜTLE GELEN YAKINLIK‬‬

‫‪َ -٧٩١‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل ]لِى[ َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” s‬ي ْح ُر ُم ِم َن ال َّر َضا َع ِة َما‬
‫َي ْح ُر ُم ِم َن الْوِلا َ َد ِة‪“.‬‬

‫‪َ -٧٩٢‬ع ْن َعائِشَ َة ‪ g‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ ...s‬قا َل‪” :‬انْ ُظ ْر َن ] َم ْن[ أَ َخ َواتُ ُك َّن َف ِٕانَّ َما‬
‫ال َّر َضا َع ُة ِم َن الْ َم َجا َع ِة‪“.‬‬

‫‪٢٠١‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

Enes b. Mâlik’in işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


788.

muştur: “Kim rızkının bollaştırılmasını yahut ecelinin geciktirilmesini


arzu ederse, akraba ile irtibatını sürdürsün!”
(M6523 Müslim, Birr, 20; B5986 Buhârî, Edeb, 12)

789. Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Kim Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsa, misafiri-
ne ikramda bulunsun. Kim Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsa, akraba
ile irtibatını sürdürsün...”
(B6138 Buhârî, Edeb, 85)

Muhammed b. Cübeyr b. Mut’im’in, babasından naklettiğine


790.

göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Akraba ilişkisini kesen,


cennete giremez.”
(M6521 Müslim, Birr, 19; B5984 Buhârî, Edeb, 11)

SÜT AKRABALIĞI
SÜTLE GELEN YAKINLIK

791.Hz. Âişe (ra) diyor ki, “Resûlullah (sav) bana şöyle buyurdu:
‘Doğum (kardeşlik) nedeniyle haram olan (evlilik) süt emme nedeniy-
le de haramdır.’”
(M3569 Müslim, Radâ’, 2)

792. Hz. Âişe’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-
yurmuştur: “Sütkardeşlerinizin kim olduğuna dikkat edin! Çünkü (ev-
liliği haram kılan) süt emme ancak açlık sebebiyle emmedir.”
(B5102 Buhârî, Nikâh, 22)

201
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫اج الا َٔ ْس َل ِم ِّي‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه‪ :‬أَنَّ ُه َسأَ َل ال َّن ِب َّي ‪َ s‬فقَا َل‪:‬‬‫اج ْبنِ َح َّج ٍ‬ ‫‪َ -٧٩٣‬ع ْن َح َّج ِ‬
‫َيا َر ُسو َل اللَّ ِه! َما ُي ْذ ِه ُب َع ِّنى َم َذ َّم َة ال َّر َضا ِع؟ َفقَا َل‪ُ ” :‬غ َّرةٌ‪َ :‬ع ْب ٌد أَ ْو أَ َم ٌة‪“.‬‬

‫السائِ ِب َح َّد َث ُه َٔانَّ ُه َب َل َغ ُه؛ َٔا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن َجالِ ًسا‬ ‫‪َٔ -٧٩٤‬ا َّن ُع َم َر ْب َن َّ‬
‫َي ْو ًما‪َ ،‬فأَ ْق َب َل أَ ُبو ُه ِم َن ال َّر َضا َع ِة‪َ ،‬ف َو َض َع لَ ُه َب ْع َ‬
‫ض َث ْوبِ ِه َف َق َع َد َع َل ْي ِه‪ ،‬ثُ َّم أَ ْق َب َل ْت أُ ُّم ُه‬
‫َف َو َض َع لَ َها ِش َّق َث ْوبِ ِه ِم ْن َجانِ ِب ِه ا ْلا ٓ َخ ِر َف َج َل َس ْت َع َل ْي ِه‪ ،‬ثُ َّم أَ ْق َب َل أَ ُخو ُه ِم َن ال َّر َضا َع ِة‪،‬‬
‫َفقَا َم لَ ُه َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬فأَ ْج َل َس ُه َب ْي َن َي َد ْي ِه‪.‬‬

‫‪K ADIN‬‬
‫‪SAYGIN BİREY‬‬

‫يب َو ُج ِع َل ْت‬ ‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ :s‬‬


‫”ح ِّب َب إِلَ َّى ال ِّن َس ُاء َوال ِّط ُ‬ ‫‪َ -٧٩٥‬ع ْن أَ َن ٍ‬
‫قُ َّر ُة َع ْي ِنى ِفى َّ‬
‫الصلا َ ِة‪“.‬‬

‫‪َ -٧٩٦‬ع ْن َس ِعي ِد ْبنِ َح ِكي ِم ْبنِ ُم َعا ِو َي َة‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه‪َ ،‬ع ْن َج ِّد ِه ُم َعا ِو َي َة الْقُشَ ْي ِر ِّي‬
‫َقا َل‪ :‬أَ َت ْي ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ ،s‬قا َل‪َ :‬ف ُق ْل ُت‪َ :‬ما َتقُو ُل ِفى نِ َسائِ َنا؟ َقا َل‪” :‬أَ ْط ِع ُمو ُه َّن‬
‫ِم َّما َتأْكُلُونَ‪َ ،‬وا ْك ُسو ُه َّن ِم َّما َت ْك َت ُسونَ‪َ ،‬ولا َ تَضْ ِر ُبو ُه َّن َولا َ تُ َق ِّب ُحو ُه َّن‪“.‬‬

‫‪٢٠٢‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

793.Haccâc b. Haccâc el-Eslemî’nin, babasından naklettiğine göre o,


Hz. Peygamber’e (sav) “Yâ Resûlallah, (süt annemin) emzirme hakkını
nasıl ödeyebilirim?” diye sormuştu. Resûlullah şöyle buyurdu: “Bir kö-
le veya cariye (vererek).”
(T1153 Tirmizî, Radâ’, 6; N3331 Nesâî, Nikâh, 56)

794.Ömer b. Sâib kendisine nakledilen bir olayı şöyle anlatıyor: “Bir


gün Resûlullah (sav) otururken sütbabası çıkageldi. Bunun üzerine Hz.
Peygamber onun için elbisesinin bir ucunu yere serdi, o da üzerine otur-
du. Sonra sütannesi geldi. Bu sefer de elbisesinin öbür ucunu onun için
yere serdi, o da bunun üzerine oturdu. Daha sonra da sütkardeşi geldi.
Resûlullah (sav) onun için ayağa kalktı ve onu önüne oturttu.”
(D5145 Ebû Dâvûd, Edeb, 119-120)

K ADIN
SAYGIN BİREY

795.Enes (b. Mâlik) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Bana (dünya nimetlerinden) kadın ve güzel koku
sevdirildi. Namaz ise gözümün nuru kılındı.”
(N3392 Nesâî, Işratü’n-nisâ’, 1)

796.Saîd b. Hakîm b. Muâviye’nin, babası aracılığıyla dedesi Muâviye


el-Kuşeyrî’den naklettiğine göre, o şunları anlatmıştır: “Resûlullah’ın
(sav) yanına gelerek; ‘Hanımlarımız hakkında ne dersiniz?’ diye sor-
dum. O da şöyle buyurdu: ‘Yediklerinizden onlara da yedirin, giydikle-
rinizden onlara da giydirin, onları dövmeyin ve onları kötülemeyin.’”
(D2144 Ebû Dâvûd, Nikâh, 40-41)

202
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫ص َقا َل َح َّد َث ِنى أَبِى أَنَّ ُه شَ ِه َد َح َّج َة الْ َو َدا ِع‬


‫‪َ -٧٩٧‬ع ْن ُس َل ْي َما َن ْبنِ َع ْمرِو ْبنِ الا َٔ ْح َو ِ‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ ...s‬فقَا َل‪...” :‬أَلا َ إِ َّن لَ ُك ْم َع َلى نِ َسائِ ُك ْم َحقًّا‪َ ،‬ولِ ِن َسائِ ُك ْم‬ ‫َم َع َر ُس ِ‬
‫َع َل ْي ُك ْم َحقًّا‪“...‬‬

‫‪َ -٧٩٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ ...” :s‬خ َيا ُركُ ْم ِخ َيا ُركُ ْم لِ ِن َسائِ ِه ْم‪“.‬‬

‫‪َ -٧٩٩‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو؛ أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬ال ُّدنْ َيا َم َتا ٌع َو َخ ْي ُر‬
‫الصالِ َح ُة‪“.‬‬
‫َم َتا ِع ال ُّدنْ َيا الْ َم ْرأَ ُة َّ‬

‫س َقا َل‪َ ... :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪...” :s‬أَلا َ أُخْ ِب ُر َك بِ َخ ْي ِر َما َي ْك ِن ُز الْ َم ْر ُء؟‬ ‫‪َ -٨٠٠‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫اب َع ْن َها َح ِف َظ ْت ُه‪“.‬‬ ‫الصالِ َح ُة؛ إِ َذا نَ َظ َر إِلَ ْي َها َس َّر ْت ُه َوإِ َذا أَ َم َر َها أَ َطا َع ْت ُه َوإِ َذا َغ َ‬
‫الْ َم ْرأَ ُة َّ‬

‫‪٢٠٣‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

797.Süleyman b. Amr b. Ahvas’ın, Resûlullah (sav) ile beraber Veda


Haccı’nda hazır bulunan babasından naklettiğine göre, Resûlullah (sav)
şöyle buyurmuştur: “...Bilin ki, sizin hanımlarınız üzerinde hakkınız ol-
duğu gibi, hanımlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır...”
(T1163 Tirmizî, Radâ, 11)

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


798.

muştur: “...Sizin en hayırlınız hanımlarına karşı en iyi davrananınızdır.”


(T1162 Tirmizî, Radâ, 11; İM1978 İbn Mâce, Nikâh, 50)

799.Abdullah b. Amr’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Dünya (geçici) bir nimettir. Dünyanın en değerli ni-
meti ise iyi/saliha kadındır.”
(M3649 Müslim, Radâ, 64)

800.İbn Abbâs’ın naklettiğine göre... Resûlullah (sav) (Hz. Ömer’e


hitaben) şöyle buyurmuştur: “Kişinin sahip olabileceği en hayırlı hazi-
neyi sana söyleyeyim mi? (Kocası) yüzüne baktığında ona huzur veren,
ondan bir şey istediğinde yerine getiren ve kocasının yokluğunda onun
saygınlığını koruyan iyi/saliha bir kadın!”
(D1664 Ebû Dâvûd, Zekât, 32)

203
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪K ADIN ve TOPLUM‬‬


‫‪HAYATIN İÇİNDE‬‬

‫‪َ -٨٠١‬ع ْن أُ َم ْي َم َة بِ ْن ِت ُر َق ْي َق َة أَن ََّها َقالَ ْت‪َٔ :‬ا َت ْي ُت ال َّن ِب َّي ‪ِ s‬فى نِ ْس َو ٍة ِم َن الأَنْ َصا ِر‬
‫ن َُبايِ ُع ُه َف ُق ْل َنا‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! ن َُبايِ ُعكَ َع َلى أَ ْن لا َ نُشْ ِر َك بِاللَّ ِه شَ ْي ًئا‪َ ،‬ولا َ ن َْسرِقَ ‪َ ،‬ولا َ‬
‫وف‪...‬‬ ‫نَ ْزنِي‪َ ،‬ولا َ نَأْتِي بِ ُب ْه َت ٍان نَ ْف َتر ِي ِه َب ْي َن أَ ْي ِدي َنا َوأَ ْر ُج ِل َنا‪َ ،‬ولا َ نَ ْع ِص َيكَ ِفى َم ْع ُر ٍ‬
‫َ‬ ‫َ‬

‫اج َد اللَّ ِه‪“.‬‬


‫‪َ -٨٠٢‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َت ْم َن ُعوا إِ َم َاء اللَّ ِه َم َس ِ‬

‫‪َ -٨٠٣‬ع ْن أُ ِّم َع ِط َّي َة َقالَ ْت‪ :‬أَ َم َرنَا َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ ،s‬أَ ْن نُخْ ر َِج ُه َّن ِفى الْ ِف ْط ِر‬
‫ض َف َي ْع َت ِزلْ َن َّ‬
‫الصلا َ َة‬ ‫ات الْ ُخدُورِ‪َ ،‬فأَ َّما الْ ُح َّي ُ‬
‫ض َو َذ َو ِ‬ ‫َوالأَضْ َحى‪ ،‬الْ َع َواتِ َق َوالْ ُح َّي َ‬
‫ين‪...‬‬ ‫َو َيشْ َه ْد َن الْ َخ ْي َر َو َد ْع َو َة الْ ُم ْس ِل ِم َ‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬س ْب َع َغ َز َو ٍ‬


‫ات‪،‬‬ ‫‪َ -٨٠٤‬ع ْن ُٔا ِّم َع ِط َّي َة ا ْلا َٔ ْن َصا ِر َّي ِة َقالَ ْت‪َ :‬غ َز ْو ُت َم َع َر ُس ِ‬
‫أَخْ لُ ُف ُه ْم ِفي ر َِحالِ ِه ْم‪َ ،‬فأَ ْص َن ُع لَ ُه ُم ال َّط َعا َم‪َ ،‬وأُ َداوِي الْ َج ْر َحى‪َ ،‬وأَقُو ُم َع َلى الْ َم ْر َضى‪.‬‬

‫‪٢٠٤‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

K ADIN ve TOPLUM
HAYATIN İÇİNDE

Ümeyme bnt. Rukayka anlatıyor: “Ensardan bir grup kadınla


801.

Hz. Peygamber’e (sav) biat etmek üzere gelmiştim. Dedik ki, ‘Ey Allah’ın
Resûlü! Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayacağımıza, hırsızlık yapmaya-
cağımıza, zina etmeyeceğimize, kendi uydurduğumuz bir iftira ile hiç
kimseyi suçlamayacağımıza ve dinin emirleri konusunda sana karşı gel-
meyeceğimize dair sana biat (bağlılık yemini) ediyoruz.’...”
(N4186 Nesâî, Bîat, 18)

802.İbn Ömer’den nakledildiğine göre, Allah Resûlü (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Allah’ın kadın kullarının Allah’ın mescitlerine gelmelerine
engel olmayın.”
(M990 Müslim, Salât, 136)

803.Ümmü Atıyye anlatıyor: “Resûlullah (sav) Ramazan ve Kurban


Bayramlarında genç kızları, hayızlı kadınları ve evinin bir köşesinde
oturan hanımları (namazgâha) çıkarmamızı bize emretti. Ancak, hayız-
lı kadınlar namazdan ayrılır, bu hayırlı mecliste ve Müslümanların dua-
larında hazır bulunurlardı.”
(M2056 Müslim, Îdeyn, 12)

804. Ümmü Atıyye el-Ensâriyye şöyle demiştir: “Resûlullah (sav)


ile birlikte yedi gazveye katıldım. (Askerlerin) geride bıraktıkları yük-
lerine bakıyor, onlara yemek yapıyor, yaralıları tedavi ediyor, hastalar-
la ilgileniyordum.”
(M4690 Müslim, Cihâd ve siyer, 142)

204
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪K ADIN ve EĞİTİM‬‬


‫‪İLİM HER MÜSLÜMAN’A FARZDIR‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬فقَالَ ْت‪:‬‬ ‫‪َ -٨٠٥‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي َقا َل‪َ :‬ج َاء ِت ا ْم َرأَ ٌة إِلَى َر ُس ِ‬
‫اج َع ْل لَ َنا ِم ْن َن ْف ِسكَ َي ْو ًما َنأْتِيكَ ِفي ِه‪،‬‬ ‫َيا َر ُسو َل اللَّ ِه! َذ َه َب ال ِّر َجا ُل بِ َح ِدي ِثكَ ‪َ ،‬ف ْ‬
‫”اج َت ِم ْع َن َي ْو َم َك َذا َو َك َذا‪َ “.‬ف ْ‬
‫اج َت َم ْع َن‪َ ،‬فأَ َتا ُه َّن‬ ‫تُ َعلِّ ُم َنا ِم َّما َعلَّ َمكَ اللَّ ُه‪َ ،‬قا َل‪ْ :‬‬
‫َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ف َعلَّ َم ُه َّن ِم َّما َعلَّ َم ُه اللَّ ُه‪...‬‬

‫‪َ -٨٠٦‬ع ْن َعائِشَ َة‪َ ...‬فقَالَ ْت َعائِشَ ُة‪ :‬نِ ْع َم ال ِّن َس ُاء نِ َس ُاء الأَنْ َصارِ! لَ ْم َي ُك ْن َي ْم َن ُع ُه َّن‬
‫الْ َح َي ُاء أَ ْن َي َت َفق َّْه َن ِفى ال ِّدينِ ‪.‬‬

‫اج َد اللَّ ِه‪“.‬‬


‫‪َ -٨٠٧‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َت ْم َن ُعوا إِ َم َاء اللَّ ِه َم َس ِ‬

‫َقا َل‪َ :‬خ َر َج ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ي ْو َم ِعي ٍد َف َصلَّى َر ْك َع َت ْينِ‬ ‫س‬
‫‪َ -٨٠٨‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫لَ ْم ُي َص ِّل َق ْب ُل َولا َ َب ْعدُ‪ ،‬ثُ َّم َما َل َع َلى ال ِّن َسا ِء‪َ ،‬و َم َع ُه بِلا َ ٌل‪َ ،‬ف َو َع َظ ُه َّن َوأَ َم َر ُه َّن أَ ْن‬
‫ص‪.‬‬ ‫َي َت َص َّد ْق َن‪َ ،‬ف َج َع َل ِت الْ َم ْرأَ ُة تُ ْل ِقى الْ ُق ْل َب َوالْ ُخ ْر َ‬

‫‪٢٠٥‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

K ADIN ve EĞİTİM
İLİM HER MÜSLÜMAN’A FARZDIR

805. Ebû Saîd el-Hudrî anlatıyor: “Bir kadın Resûlullah’a (sav) gelerek,
‘Yâ Resûlallah! Senin sohbetinden hep erkekler faydalanıyor. Bize bir gü-
nünü ayırsan da o gün sana gelsek, bize Allah’ın sana öğrettiğinden öğ-
retsen.’ dedi. Hz. Peygamber, ‘O hâlde şu şu günlerde toplanın.’ buyurdu.
Bunun üzerine kadınlar toplandılar. Resûlullah (sav) onların yanına gele-
rek Allah’ın kendisine öğrettiklerinden onlara bir şeyler öğretti...”
(M6699 Müslim, Birr, 152)

806. Hz. Âişe ... şöyle demiştir: “Şu ensar kadınları ne iyi kadınlardır!

Utanma duyguları, onların dinlerini öğrenmelerine engel olmuyor.”


(M750 Müslim, Hayız, 61)

807.İbn Ömer’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Allah’ın kadın kullarının Allah’ın mescitlerine gelmelerine
engel olmayın.”
(M990 Müslim, Salât, 136)

808.İbn Abbâs (ra) anlatıyor: “Hz. Peygamber (sav) bir bayram günü
(namazgâha) çıktı. İki rekât namaz kıl(dır)dı ve (bu namazın) öncesinde
ya da sonrasında başka namaz kılmadı. Sonra yanında Bilâl olduğu hâlde
kadınların olduğu saflara doğru gitti, onlara vaaz ve nasihatte buluna-
rak sadaka vermelerini istedi. Bunun üzerine hanımlar (Bilâl’in sadakaları
toplamak üzere açtığı eteğine) bilezik ve küpelerini atmaya başladılar.”
(B1431 Buhârî, Zekât, 21)

205
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫وسى ا ْلا َٔ ْش َع ِر ِّي ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا أَ َّد َب ال َّر ُج ُل‬ ‫‪َ -٨٠٩‬ع ْن أَبِى ُم َ‬
‫أَ َم َت ُه َفأَ ْح َس َن َتأْ ِد َيب َها‪َ ،‬و َعلَّ َم َها َفأَ ْح َس َن َت ْع ِلي َم َها ثُ َّم أَ ْع َتق ََها َف َت َز َّو َج َها كَا َن لَ ُه أَ ْج َر ِان‪“...‬‬

‫‪BEDEN MAHREMİYETİ‬‬
‫‪İNSANIN SAYGINLIĞI‬‬

‫‪َ -٨١٠‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر ‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لَ َع َن اللَّ ُه الْ َو ِ‬
‫اص َل َة َوالْ ُم ْس َت ْو ِص َل َة‬
‫َوالْ َو ِاش َم َة َوالْ ُم ْس َت ْو ِش َم َة‪“.‬‬

‫‪َ -٨١١‬ع ْن َي ْع َلى‪َٔ :‬ا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬رأَى َر ُجلا ً َي ْغ َت ِس ُل بِالْ َب َرازِ‪َ ،‬ف َص ِع َد الْ ِم ْن َب َر‬
‫َف َح ِم َد اللَّ َه َوأَ ْث َنى َع َل ْي ِه َو َقا َل‪” :‬إِ َّن اللَّ َه َع َّز َو َج َّل َح ِلي ٌم َح ِي ٌّي ِس ِّتي ٌر ُي ِح ُّب الْ َح َي َاء‬
‫الس ْت َر‪َ ،‬ف ِٕا َذا ا ْغ َت َس َل أَ َح ُدكُ ْم َف ْل َي ْس َت ِت ْر‪“.‬‬
‫َو َّ‬

‫‪َ -٨١٢‬عنِ ا ْل ِم ْس َو ِر ْبنِ َمخْ َر َم َة َقا َل‪َٔ :‬ا ْق َب ْل ُت بِ َح َج ٍر َٔا ْح ِملُ ُه َث ِقيلٍ َو َع َل َّي إِ َز ٌار‬
‫يف – َقا َل– َفانْ َح َّل إِ َزارِى َو َم ِع َي الْ َح َج ُر لَ ْم أَ ْس َت ِط ْع أَ ْن أَ َض َع ُه َح َّتى َب َلغ ُْت بِ ِه إِلَى‬
‫َخ ِف ٌ‬
‫َم ْو ِض ِع ِه َفقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬اِ ْر ِج ْع إِلَى َث ْوبِكَ َف ُخ ْذ ُه َولا َ َت ْمشُ وا ُع َراةً‪“.‬‬

‫‪٢٠٦‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

809. Ebû Musa el-Eş’arî’nin (ra) rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav)
şöyle buyurmuştur: “Bir adam cariyesini güzelce terbiye eder ve ona iyi
bir eğitim verir, sonra da azat edip onunla evlenirse, kendisine iki kat
ecir vardır...”
(B3446 Buhârî, Enbiyâ, 48)

BEDEN MAHREMİYETİ
İNSANIN SAYGINLIĞI

810.İbn Ömer’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Allah (başkasının saçından kendisine) saç ekleyen ve ek-
leten, dövme yapan ve yaptıran kadını rahmetinden uzaklaştırmıştır.”
(B5937 Buhârî, Libâs, 83)

811. Ya’lâ (b. Ümeyye) tarafından nakledildiğine göre, Allah’ın


Resûlü (sav) açıkta gusleden bir adam gördü. Bunun üzerine minbe-
re çıktı. Allah’a hamdedip, O’nu övdükten sonra şöyle buyurdu: “Allah
halîmdir, hayâ sahibidir, kusurları örtendir. Hayâyı ve örtünmeyi sever.
Biriniz gusledeceğinde kapalı yerde yıkansın.”
(N406 Nesâî, Gusül, 7)

812.Misver b. Mahreme anlatıyor: “Bir gün ağır bir taş taşıyordum


ve üzerimde ince bir peştamal vardı. Taş kucağımdayken peştamalım
çözüldü ve onu yerine götürene kadar kucağımdan bırakamadım. Bu-
nun üzerine Resûlullah (sav), ‘Dön de elbiseni al. Sakın çıplak dolaşma-
yın!’ buyurdu.”
(M773 Müslim, Hayız, 78)

206
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫ات الا ُٔ َو َل‪ ،‬لَ َّما أَنْ َز َل اللَّ ُه‬‫اج َر ِ‬ ‫‪َ -٨١٣‬ع ْن َعائِشَ َة ‪َ g‬قالَ ْت‪َ :‬ي ْر َح ُم اللَّ ُه نِ َس َاء الْ ُم َه ِ‬
‫﴿ولْ َيضْ ِر ْب َن بِ ُخ ُم ِر ِه َّن َع َلى ُج ُيوبِ ِه َّن﴾ شَ َّق ْق َن ُم ُرو َط ُه َّن فَاخْ َت َم ْر َن بِ ِه‪.‬‬
‫َ‬

‫‪َ -٨١٤‬ع ْن َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ْبنِ أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه؛ أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪s‬‬
‫َقا َل‪” :‬لا َ َي ْن ُظ ُر ال َّر ُج ُل إِلَى َع ْو َر ِة ال َّر ُج ِل َولا َ ا ْل َم ْرأَ ُة إِلَى َع ْو َر ِة ا ْل َم ْرأَ ِة‪َ ،‬ولا َ ُي ْف ِضى ال َّر ُج ُل‬
‫إِلَى ال َّر ُجلِ ِفى َث ْو ٍب َو ِاح ٍد‪َ ،‬ولا َ تُ ْف ِضى ا ْل َم ْرأَ ُة إِلَى ا ْل َم ْرأَ ِة ِفى الثَّ ْو ِب ا ْل َو ِاح ِد‪“.‬‬

‫‪ENGELLİLİK‬‬
‫‪KARŞILIĞI CENNET OLAN AĞIR SINAV‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك ‪َ d‬قا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬إِ َّن اللَّ َه َت َعالَى‬ ‫‪َ -٨١٥‬ع ْن َٔانَ ِ‬
‫َقا َل‪ :‬إِ َذا ا ْب َت َل ْي ُت َع ْب ِدى بِ َح ِب َيب َت ْي ِه َف َص َب َر َع َّوضْ ُت ُه ِم ْن ُه َما الْ َج َّن َة‪“.‬‬

‫‪َ -٨١٦‬ع ْن أَبِي َذ ٍّر َقا َل‪ :‬قُ ْل ُت َيا َر ُسو َل اللَّه ِ‪َ ،‬ذ َه َب ا ْلا َٔ ْغ ِن َي ُاء بِا ْلا َٔ ْج ِر ُي َصلُّو َن َو َي ُصو ُمو َن‬
‫”وأَنْ ُت ْم تُ َصلُّو َن َو َت ُصو ُمو َن َو َت ُح ُّجونَ‪ “.‬قُ ْل ُت‪َ :‬ي َت َص َّدقُو َن َو َلا نَ َت َص َّدقُ‪.‬‬ ‫َو َي ُح ُّجونَ‪َ .‬قا َل‪َ :‬‬
‫”وأَنْ َت ِفيكَ َص َد َق ٌة‪َ ،‬ر ْف ُعكَ الْ َع ْظ َم َعنِ ال َّطرِيقِ َص َد َق ٌة‪َ ،‬و ِهدَا َي ُتكَ ال َّطرِي َق‬ ‫َقا َل‪َ :‬‬
‫يف بِفَضْ لِ قُ َّوتِكَ َص َد َق ٌة‪َ ،‬و َب َيانُكَ َعنِ ا ْلا َٔ ْر َث ِم َص َد َق ٌة‪“...‬‬ ‫الض ِع َ‬‫َص َد َق ٌة‪َ ،‬و َع ْونُكَ َّ‬

‫‪٢٠٧‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

813. Hz. Âişe (ra) anlatıyor: “Allah ilk muhacir kadınlara rahmet ey-
lesin. Allah, ‘Başörtülerini yakalarının üzerine kadar salsınlar.’ (Nûr, 24/31)
âyetini indirince, onlar (dışarıda giydikleri uzun) elbiselerinin kenarın-
dan kesip (elde ettikleri parça ile) derhâl başlarını örttüler.”
(B4758 Buhârî, Tefsîr, (Nûr) 12)

814.Abdurrahman b. Ebû Saîd el-Hudrî’nin, babasından naklettiği-


ne göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Erkek erkeğin, kadın da
kadının avret yerine bakamaz. Bir örtünün altında erkek erkeğin, kadın
da kadının tenine dokunamaz.”
(M768 Müslim, Hayız, 74; D4018 Ebû Dâvûd, Hammâm, 2)

ENGELLİLİK
KARŞILIĞI CENNET OLAN AĞIR SINAV

815. Enes b. Mâlik (ra) diyor ki: “Ben Hz. Peygamber’in (sav) şöyle
buyurduğunu işittim: ‘Yüce Allah, ‘İki sevgilisi (olan gözlerini almak su-
reti) ile kulumu sınadığımda sabrederse, bu ikisine karşılık ona cenne-
ti veririm.’ buyurdu.’”
(B5653 Buhârî, Merdâ, 7)

816. Ebû Zer anlatıyor: “Yâ Resûlallah, zenginler sevapları götürüyor!


Namaz kılıyorlar, oruç tutuyorlar ve haccediyorlar!” dedim. Resûlullah
(sav), “Siz de namaz kılıyorsunuz, oruç tutuyorsunuz ve haccediyorsu-
nuz.” buyurdu. “Ama onlar sadaka da veriyor, biz veremiyoruz.” dedim.
Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu: “Sen de sadaka verebilirsin.
Yoldaki kemiği kaldırıp kenara koyman sadakadır. (Âmâya veya yol sora-
na) yol göstermen sadakadır. Gücünle güçsüz birine yardım etmen sada-
kadır. Konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade etmen sadakadır...”
(HM21691 İbn Hanbel, V, 152)

207
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪َ -٨١٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه لا َ َي ْن ُظ ُر إِلَى ُص َو ِركُ ْم‬
‫َوأَ ْم َوالِ ُك ْم‪َ ،‬ولَ ِك ْن َي ْن ُظ ُر إِلَى قُلُوبِ ُك ْم َوأَ ْع َمالِ ُك ْم‪“.‬‬

‫‪ٔ ] -٨١٨‬انَّ[ َعائِشَ َة ‪َ g‬ز ْو َج ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما ِم ْن‬
‫يب الْ ُم ْس ِل َم إِلا َّ َكف ََّر اللَّ ُه بِ َها َع ْن ُه َح َّتى الشَّ ْو َك ِة ُيشَ اك َُها‪“.‬‬
‫ُم ِص َيب ٍة تُ ِص ُ‬

‫‪YAŞLILIK‬‬
‫‪ERZEL-İ ÖMÜR‬‬

‫‪َ -٨١٩‬ع ْن ُم َط ِّر ِف ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ الشِّ خِّ يرِ‪َ ،‬ع ْن َٔابِي ِه َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪ُ ”:‬مثِّ َل ا ْب ُن‬
‫وت‪“.‬‬ ‫آ َد َم َوإِلَى َج ْن ِب ِه تِ ْس ٌع َوتِ ْس ُعو َن َم ِن َّي ًة‪ ،‬إِ ْن أَخْ َطأَ ْت ُه الْ َم َنا َيا َو َق َع ِفى الْ َه َر ِم َح َّتى َي ُم َ‬

‫س َقا َل‪ :‬كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ي ْد ُعو بِ َه ُؤلا َ ِء ال َّد َع َو ِ‬


‫ات‪” :‬اَللَّ ُه َّم! إِنِّى أَ ُعو ُذ‬ ‫‪َ -٨٢٠‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫ات‪“.‬‬ ‫اب الْ َق ْبرِ‪َ ،‬و ِف ْت َن ِة الْ َم ْح َيا َوالْ َم َم ِ‬
‫بِكَ ِم َن الْ ُبخْ لِ َوالْ َك َسلِ َوأَ ْر َذ ِل الْ ُع ُمرِ‪َ ،‬و َع َذ ِ‬

‫اب شَ ْي َب ًة ِفى َس ِبي ِل‬


‫‪َ -٨٢١‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ َع َب َس َة‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن شَ َ‬
‫اللَّ ِه كَان َْت لَ ُه نُو ًرا َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬

‫‪٢٠٨‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

817.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Allah, sizin görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak
kalplerinize ve amellerinize bakar.”
(M6543 Müslim, Birr, 34)

818. Hz. Peygamber’in (sav) eşi Hz. Âişe’nin (ra) naklettiğine gö-
re, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Batan bir diken bile olsa
Müslüman’ın başına gelen her bir musibeti, Allah onun günahlarına ke-
faret kılar.”
(B5640 Buhârî, Merdâ, 1)

YAŞLILIK
ERZEL-İ ÖMÜR

819. Mutarrif b. Abdullah b. Şihhîr’in, babasından rivayet ettiğine


göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Âdemoğlu, kendisini
kuşatan ölümcül tehlikelerle birlikte varedilmiştir; bu tehlikeleri atlatsa
bile, ihtiyarlığa yakalanır ve neticede ölür.”
(T2150 Tirmizî, Kader, 14)

820.Enes (b. Mâlik) diyor ki: “Hz. Peygamber (sav) şu dualar ile
Allah’a yalvarırdı: ‘Allah’ım! Cimrilikten, tembellikten, ömrün en rezil/
düşkün zamanından, kabir azabından, hayatın ve ölümün fitnesinden
sana sığınırım.’”
(M6876 Müslim, Zikir, dua, tevbe ve istiğfar, 52)

Amr b. Abese’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


821.

buyurmuştur: “Kim saç ve sakalını Allah yolunda (çalışırken) ağartırsa,


bu (beyazlık) kıyamet günü kendisi için nur olur.”
(T1635 Tirmizî, Fedâilü’l-cihâd, 9)

208
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما أَ ْك َر َم شَ ٌّ‬
‫اب شَ ْي ًخا‬ ‫‪َ -٨٢٢‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫لِ ِس ِّن ِه إِلا َّ َق َّي َ‬
‫ض اللَّ ُه لَ ُه َم ْن ُي ْك ِر ُم ُه ِع ْن َد ِس ِّن ِه‪“.‬‬

‫‪َ -٨٢٣‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ شُ َع ْي ٍب‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه‪َ ،‬ع ْن َج ِّد ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪:s‬‬
‫ف َك ِبي ِرنَا‪“.‬‬‫س ِم َّنا َم ْن لَ ْم َي ْر َح ْم َص ِغ َيرنَا َو]لَ ْم[ َي ْعرِفْ شَ َر َ‬
‫”لَ ْي َ‬

‫‪Y ETİM‬‬
‫‪TOPLUMUN UHDESİNDEKİ EN AĞIR EMANET‬‬

‫‪َ -٨٢٤‬ع ْن َس ْهلٍ َقا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَنَا َوك َِاف ُل الْ َي ِتي ِم ِفى الْ َج َّن ِة َه َك َذا‪“.‬‬
‫الس َّبا َب ِة َوالْ ُو ْس َطى‪َ ،‬و َف َّر َج َب ْي َن ُه َما شَ ْي ًئا‪“.‬‬
‫َوأَشَ ا َر بِ َّ‬

‫‪َ -٨٢٥‬ع ْن َع ْو ِف ْبنِ َمالِ ٍك الا َٔ ْش َج ِع ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَنَا َوا ْم َر َٔا ٌة‬
‫الس َّبا َب ِة‪” .‬ا ْم َرأَ ٌة آ َم ْت ِم ْن‬
‫َس ْف َع ُاء الْ َخ َّد ْينِ ك ََها َت ْينِ َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪َ “.‬وأَ ْو َمأَ َيزِي ُد بِالْ ُو ْس َطى َو َّ‬
‫ات َم ْن ِص ٍب َو َج َم ٍال َح َب َس ْت نَ ْف َس َها َع َلى َي َتا َما َها َح َّتى َبانُوا أَ ْو َماتُوا‪“.‬‬ ‫َز ْو ِج َها َذ ُ‬

‫‪٢٠٩‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

822.Enes b. Mâlik’in rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşından dolayı hürmet ederse,
Allah da ona yaşlılığında kendisine hürmet edecek birisini hazırlar.”
(T2022 Tirmizî, Birr, 75)

823.Amr b. Şuayb’ın, babası aracılığı ile dedesinden naklettiğine gö-


re, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Küçüğümüze merhamet etme-
yen ve büyüğümüzün saygınlığını kabul etmeyen bizden değildir.”
(T1920 Tirmizî, Birr, 15)

Y ETİM
TOPLUMUN UHDESİNDEKİ EN AĞIR EMANET

824. Sehl (b. Sa’d) anlatıyor: “Resûlullah (sav), ‘Ben ve yetime kol ka-
nat geren kimse cennette böyle (yan yana) olacağız.’ buyurdu ve araları-
nı hafifçe açarak işaret parmağıyla orta parmağını gösterdi.”
(B5304 Buhârî, Talâk, 25)

825.Avf b. Mâlik el-Eşcaî’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Ben ve (karşılaştığı sıkıntılar ve bakımsızlık yüzün-
den) yanakları kararmış kadın kıyamet gününde şu ikisi (işaret parmağı
ve orta parmak) gibi (yakın) olacağız. O kadın ki kocasının ölümü sebe-
biyle dul kalır da asil ve güzel olduğu hâlde çocukları yetişinceye ya da
ölünceye kadar kendisini yetim çocuklarının bakımına hasreder (ve ev-
lenmez).” Bunu söylerken (Hz. Peygamber’in yaptığı gibi) râvi Yezîd de
orta parmağı ile işaret parmağını birleştirerek işaret etti.
(D5149 Ebû Dâvûd, Edeb, 120, 121)

209
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫ض َي ِتي ًما َب ْي َن الْ ُم ْس ِل ِم َ‬


‫ين إِلَى‬ ‫س أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن َق َب َ‬ ‫‪َ -٨٢٦‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َط َعا ِم ِه َوشَ َرابِ ِه أَ ْد َخ َل ُه اللَّ ُه الْ َج َّن َة الْ َب َّت َة إِلا َّ أَ ْن َي ْع َم َل َذنْ ًبا لا َ ُي ْغف َُر ]لَ ُه[‪“.‬‬

‫ين َب ْي ٌت ِفي ِه‬


‫”خ ْي ُر َب ْي ٍت ِفى الْ ُم ْس ِل ِم َ‬ ‫‪َ -٨٢٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬
‫ين َب ْي ٌت ِفي ِه َي ِتي ٌم ُي َس ُاء إِلَ ْي ِه‪“.‬‬
‫َي ِتي ٌم ُي ْح َس ُن إِلَ ْي ِه‪َ .‬وشَ ُّر َب ْي ٍت ِفى الْ ُم ْس ِل ِم َ‬

‫‪َ -٨٢٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬اَللَّ ُه َّم إِنِّى أُ َح ِّر ُج َح َّق‬
‫الض ِعي َف ْينِ ‪ :‬الْ َي ِتي ِم َوالْ َم ْرأَ ِة‪“.‬‬
‫َّ‬

‫‪TOPLUMSAL HAYAT‬‬
‫‪İNSAN İNSANA BİRLİKTE YAŞAMAK‬‬

‫‪َ -٨٢٩‬ع ْن َعائِشَ َة َز ْو ِج ال َّن ِب ِّي‪s‬أَن ََّها َقالَ ْت‪َ ...:‬قا َل َر ُسو ُل اللَّهِ‪” :s‬إِ َّن ِم ْن شَ ِّر‬
‫اس لِشَ ِّر ِه‪“.‬‬ ‫س َمنِ اتَّقَا ُه ال َّن ُ‬
‫ال َّنا ِ‬

‫‪٢١٠‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

826.İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


buyurmuştur: “Müslümanlar arasında kim bir yetimi yiyecek ve içece-
ğini üstlenecek şekilde sahiplenirse, affedilmeyecek bir günah işleme-
mişse, Allah onu mutlaka cennete koyar.”
(T1917 Tirmizî, Birr, 14)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


827.

le buyurmuştur: “Müslümanlar(ın evleri) arasında en hayırlı ev, için-


de kendisine iyi davranılan bir yetimin bulunduğu evdir. Müslümanlar
arasında en kötü ev ise, içinde kendisine kötü davranılan bir yetimin
bulunduğu evdir.”
(İM3679 İbn Mâce, Edeb, 6)

828. Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Allah’ım, ben iki zayıfın; yetim ve kadının hakları konu-
sunda (insanları) şiddetle uyarıyorum, onların haklarına el uzatılmasını
(özellikle) yasaklıyorum.”
(İM3678 İbn Mâce, Edeb, 6; HM9664 İbn Hanbel, II, 440)

TOPLUMSAL HAYAT
İNSAN İNSANA BİRLİKTE YAŞAMAK

829.Hz. Peygamber’in (sav) eşi Hz. Âişe’nin (ra) naklettiğine göre,


Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en kötüsü, şerrinden
dolayı insanların kendisinden çekindiği kimsedir.”
(MU1639 Muvatta’, Hüsnü’l-hulk, 1)

210
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪َ -٨٣٠‬عنِ الْ َب َرا ِء ْبنِ َعاز ٍِب َقا َل‪ :‬أَ َم َرنَا ال َّن ِب ُّي ‪ s‬بِ َس ْب ٍع‪ :‬بِ ِع َيا َد ِة الْ َمرِيضِ‪،‬‬
‫يف‪َ ،‬و َع ْو ِن الْ َم ْظلُو ِم‪َ ،‬وإِ ْفشَ ا ِء‬ ‫يت الْ َع ِاطسِ‪َ ،‬ون َْص ِر َّ‬
‫الض ِع ِ‬ ‫َوات َِّبا ِع الْ َج َنائِزِ‪َ ،‬و َتشْ ِم ِ‬
‫السلا َ ِم‪َ ،‬وإِ ْب َرا ِر الْ ُم ْق ِس ِم‪...‬‬
‫َّ‬

‫‪َ -٨٣١‬ع ْن َعائِشَ َة؛ َٔا َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل َل َها‪” :‬إِنَّ ُه َم ْن ُٔا ْع ِط َي َح َّظ ُه ِم ْن ال ِّر ْفقِ ‪،‬‬
‫َف َق ْد أُ ْع ِط َي َح َّظ ُه ِم ْن َخ ْي ِر ال ُّدنْ َيا َوا ْلا ٓ ِخ َر ِة‪َ ،‬و ِص َل ُة ال َّر ِح ِم‪َ ،‬و ُح ْس ُن الْ ُخلُقِ ‪َ ،‬و ُح ْس ُن‬
‫الْ ِج َوا ِر َي ْع ُم َر ِان ال ِّد َيا َر‪َ ،‬و َيزِيد َِان ِفي ا ْلا َٔ ْع َمارِ‪“.‬‬

‫ين ِفى‬ ‫‪َ -٨٣٢‬عنِ ال ُّن ْع َم ِان ْبنِ َب ِشي ٍر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م َث ُل الْ ُمؤ ِْم ِن َ‬
‫اح ِم ِه ْم َو َت َعا ُط ِف ِه ْم‪َ ،‬م َث ُل الْ َج َس ِد‪ ،‬إِ َذا ْاش َت َكى ِم ْن ُه ُعضْ ٌو‪َ ،‬تدَا َعى لَ ُه َسائِ ُر‬
‫َت َوا ِّد ِه ْم َو َت َر ُ‬
‫الس َه ِر َوالْ ُح َّمى‪“.‬‬ ‫الْ َج َس ِد بِ َّ‬

‫‪َ -٨٣٣‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َرةَ؛ أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ ُم ْؤ ِم ُن َمأْلَ ٌ‬
‫ف‪َ ،‬و َلا َخ ْي َر ِفي َم ْن َلا‬
‫ف‪“.‬‬ ‫َيأْلَ ُ‬
‫ف َو َلا ُي ْؤلَ ُ‬

‫‪٢١١‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

830.Berâ’ b. Âzib (ra) şöyle demiştir: “Peygamber (sav) bize şu yedi


şeyi emretti: Hastayı ziyaret etmek, cenazeyi (kabre kadar) takip etmek,
aksırana Allah’tan rahmet dilemek, zayıfa yardım etmek, mazluma yar-
dım etmek, selâmı yaymak ve yemin edenin yeminini tasdik etmek.”
(B6235 Buhârî, İsti’zân, 8)

Hz. Âişe’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) ona şöy-


831.

le buyurmuştur: “Rıfktan (yumuşak davranmaktan) nasibi verilen kim-


seye, dünya ve âhiret iyiliklerinden de nasibi verilmiştir. Sıla-i rahim
(akrabalık ilişkilerini gözetmek), güzel ahlâk ve iyi komşuluk, beldeleri
mâmur (yaşanır) hâle getirir ve ömürleri uzatır.”
(HM25773 İbn Hanbel, VI, 159)

Nu’mân b. Beşîr’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav)


832.

şöyle buyurmuştur: “Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine mer-


hamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer
organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bede-
ne benzer.”
(M6586 Müslim, Birr, 66)

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


833.

şöyle buyurmuştur: “Mümin cana yakındır. (İnsanlarla) yakınlık kur-


mayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur.”
(HM9187 İbn Hanbel, II, 400)

211
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪TOPLUMSAL DAYANIŞMA ve ÜLFET‬‬


‫‪MÜSLÜMANCA YAŞAMA SANATI‬‬

‫‪َ -٨٣٤‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َرةَ؛ أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ ُمؤ ِْم ُن َمأْلَ ٌ‬
‫ف‪َ ،‬و َلا َخ ْي َر ِفي َم ْن َلا‬
‫ف‪“.‬‬ ‫َيأْلَ ُ‬
‫ف َو َلا ُي ْؤلَ ُ‬

‫‪َ -٨٣٥‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬منِ ْاس َت َعا َذ بِاللَّ ِه‬
‫َفأَ ِعي ُذو ُه‪َ ،‬و َم ْن َسأَ َل بِاللَّ ِه َفأَ ْع ُطو ُه‪َ ،‬و َم ْن َد َعاكُ ْم َفأَ ِج ُيبو ُه‪َ ،‬و َم ْن َص َن َع إِلَ ْي ُك ْم َم ْع ُرو ًفا‬
‫َف َك ِاف ُئو ُه‪َ ،‬ف ِٕا ْن لَ ْم َت ِجدُوا َما ]تُ َك ِاف ُئونَ ُه[ َفا ْد ُعوا لَ ُه َح َّتى َت َر ْوا أَنَّ ُك ْم َق ْد كَا َفأْتُ ُمو ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٨٣٦‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو‪َ ،‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َٔا َح َّب أَ ْن‬
‫ُي َز ْح َز َح َع ْن ال َّنا ِر َو َي ْد ُخ َل الْ َج َّن َة َف ْل ُت ْد ِر ْك ُه َم ِن َّي ُت ُه َو ُه َو ُي ْؤ ِم ُن بِاللَّ ِه َوالْ َي ْو ِم ا ْلا ٓ ِخرِ‪َ ،‬و َيأْتِي‬
‫س َما ُي ِح ُّب أَ ْن ُي ْؤ َتى إِلَ ْي ِه‪“.‬‬ ‫إِلَى ال َّنا ِ‬

‫‪َ -٨٣٧‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َم ْس ُعو ٍد َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَلا َ أُخْ ِب ُركُ ْم بِ َم ْن‬
‫َي ْح ُر ُم َع َلى ال َّنارِ‪َ ،‬و بِ َم ْن َت ْح ُر ُم َع َل ْي ِه ال َّنا ُر؟ َع َلى كُ ِّل َقر ٍ‬
‫ِيب َه ِّينٍ لَ ِّينٍ َس ْهلٍ ‪“.‬‬

‫‪٢١٢‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

TOPLUMSAL DAYANIŞMA ve ÜLFET


MÜSLÜMANCA YAŞAMA SANATI

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


834.

le buyurmuştur: “Mümin cana yakındır. (İnsanlarla) yakınlık kurmayan


ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur.”
(HM9187 İbn Hanbel, II, 400)

835.Abdullah b. Ömer’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Allah için size sığınan kimseye sığınak olun. Allah için
isteyen kimseye verin. Sizi davet edene icabet edin, size bir iyilik yapa-
na karşılığını verin. Eğer onun karşılığını verecek bir şey bulamazsanız,
karşılıkta bulunduğunuza kanaat getirinceye kadar ona dua edin.”
(D1672 Ebû Dâvûd, Zekât, 38)

836.Abdullah b. Amr’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete girmek isterse
Allah’a ve âhirete inanırken ölüm kendisine erişsin. İnsanların kendisi-
ne nasıl davranmalarını istiyorsa, o da onlara öyle davransın.”
(HM6807 İbn Hanbel, II, 192; M4776 Müslim, İmâre, 46)

837.Abdullah b. Mes’ûd’un naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Kendisi cehennem ateşine ve cehennem ateşi de ken-
disine haram olan kişiyi size bildireyim mi? Cana yakın, yumuşak huy-
lu, kolaylaştırıcı kimse.”
(T2488 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 45)

212
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫َس ْب ُن َمالِ ٍك ‪ :d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪:‬‬ ‫‪َ -٨٣٨‬عنِ ال ُّز ْهر ِِّى َقا َل‪َ :‬ح َّد َث ِنى أَن ُ‬
‫”لا َ َت َبا َغ ُضوا‪َ ،‬ولا َ َت َح َاسدُوا‪َ ،‬ولا َ َتدَا َب ُروا‪َ ،‬وكُونُوا ِع َبا َد اللَّ ِه إِخْ َوانًا‪َ ،‬ولا َ َي ِح ُّل‬
‫لِ ُم ْس ِل ٍم أَ ْن َي ْه ُج َر أَ َخا ُه َف ْوقَ ثَلا َ َث ِة أَ َّيا ٍم‪“.‬‬

‫‪ÖRF ve ÂDETLER‬‬
‫‪TOPLUMUN İYİ ve GÜZEL GÖRDÜKLERİ‬‬

‫‪َ -٨٣٩‬ع ْن َجرِي ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ ... :‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َس َّن ِفى‬
‫ُص ِم ْن‬ ‫ِٕالا ْسلا َ ِم ُس َّن ًة َح َس َن ًة َف ُع ِم َل بِ َها َب ْع َد ُه كُ ِت َب لَ ُه ِم ْث ُل أَ ْج ِر َم ْن َع ِم َل بِ َها َولا َ َي ْنق ُ‬
‫أُ ُجو ِر ِه ْم شَ ْي ٌء َو َم ْن َس َّن ِفى ِٕالا ْسلا َ ِم ُس َّن ًة َس ِّي َئ ًة َف ُع ِم َل بِ َها َب ْع َد ُه كُ ِت َب َع َل ْي ِه ِم ْث ُل ِو ْز ِر‬
‫ُص ِم ْن أَ ْو َزا ِر ِه ْم شَ ْي ٌء‪“.‬‬ ‫َم ْن َع ِم َل بِ َها َولا َ َي ْنق ُ‬

‫‪َ -٨٤٠‬ع ْن َج ْع َف ِر ْبنِ ُم َح َّم ٍد َع ْن أَبِي ِه َقا َل َد َخ ْل َنا َع َلى َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه ‪َ ...‬ف ُق ْل ُت‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬فقَا َل‪َ ...‬فقَا َل ﴿ َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ ﴾...s‬أَلا َ كُ ُّل‬ ‫أَخْ ِب ْرنِى َع ْن َح َّج ِة َر ُس ِ‬
‫ع‪...‬‬ ‫شَ ْي ٍء ِم ْن أَ ْم ِر الْ َجا ِه ِل َّي ِة َت ْح َت َق َد َم َّي َم ْو ُضو ٌ‬

‫‪٢١٣‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

838. Zührî, Enes b. Mâlik’ten (ra) Resûlullah’ın (sav) şöyle buyur-


duğunu nakletmiştir: “Birbirinize nefret ve düşmanlık beslemeyin. Bir-
birinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları!
Kardeş olun! Bir Müslüman’ın (din) kardeşine üç günden fazla küsme-
si helâl değildir.”
(B6065 Buhârî, Edeb, 57)

ÖRF ve ÂDETLER
TOPLUMUN İYİ ve GÜZEL GÖRDÜKLERİ

839.Cerîr b. Abdullah’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Kim İslâm’da güzel bir işe öncülük eder ve kendisin-
den sonra bununla amel edilirse kendisinden sonra o işi yapanlar gi-
bi sevap alır. Üstelik onların sevaplarından da bir şey eksilmez. Kim de
İslâm’da kötü bir davranışa ön ayak olur ve kendisinden sonra bunun-
la amel edilirse, kendisinden sonra onu yapanlar gibi günah alır. Onla-
rın günahlarından da bir şey eksilmez.”
(M6800 Müslim, İlim, 15)

Ca’fer b. Muhammed, babasından naklediyor: “Câbir b.


840.

Abdullah’ın yanına vardım ve şöyle dedim: ‘Bana Allah Resûlü’nün (sav)


Veda Haccı’ndan haber ver.’ ... O da Resûlullah’ın (sav) şöyle buyurdu-
ğunu söyledi: ‘... (Ey insanlar) şunu iyi bilin ki câhiliye zihniyetinden
kaynaklanan her şey ayaklarımın altındadır...’”
(M2950 Müslim, Hac, 147)

213
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪ :‬كَا َن لِا َٔ ْه ِل الْ َجا ِه ِل َّي ِة َي ْو َم ِان ِفى كُ ِّل َس َن ٍة َي ْل َع ُبو َن‬ ‫‪َ -٨٤١‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫ِفي ِه َما َلَ َّما َق ِد َم ال َّن ِب ُّي ‪ s‬الْ َم ِدي َن َة َقا َل‪” :‬كَا َن لَ ُك ْم َي ْو َم ِان َت ْل َع ُبو َن ِفي ِه َما َو َق ْد‬
‫أَ ْب َدلَ ُك ُم اللَّ ُه بِ ِه َما َخ ْي ًرا ِم ْن ُه َما َي ْو َم الْ ِف ْط ِر َو َي ْو َم الأَضْ َحى‪“.‬‬

‫‪َٔ -٨٤٢‬ا َّن َٔا َبا َمالِ ٍك ا ْلا َٔ ْش َع ِر َّي َح َّد َث ُه َٔا َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َٔ ” :‬ا ْر َب ٌع ِفى أُ َّم ِتى ِم ْن‬
‫اب َو ِالا ْس ِت ْسق ُ‬
‫َاء‬ ‫اب َوال َّط ْع ُن ِفى الأَنْ َس ِ‬
‫أَ ْم ِر الْ َجا ِه ِل َّي ِة لا َ َي ْت ُركُو َن ُه َّن الْفَخْ ُر ِفى الا َٔ ْح َس ِ‬
‫اح ُة‪“.‬‬‫بِال ُّن ُجو ِم َوال ِّن َي َ‬

‫س ِم َّنا َم ْن لَ َط َم الْ ُخدُو َد َوشَ َّق‬


‫‪َ -٨٤٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬لَ ْي َ‬
‫وب َو َد َعا بِ َد ْع َوى الْ َجا ِه ِل َّي ِة‪“.‬‬
‫الْ ُج ُي َ‬

‫‪KOMŞU HAKKI‬‬
‫‪CEBRAİL’İN VASİYETİ‬‬

‫‪َ -٨٤٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َي ْد ُخ ُل الْ َج َّن َة َم ْن لا َ َيأْ َم ُن‬
‫َجا ُر ُه َب َوائِ َق ُه‪“.‬‬

‫‪٢١٤‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

841. Enes b. Mâlik şöyle demiştir: “Sene içerisinde câhiliye halkının


eğlence düzenlediği iki gün vardı. Peygamber (sav) Medine’ye geldiğin-
de, ‘Sizin de eğleneceğiniz iki gününüz oldu. Allah, câhiliyedeki o gün-
leri sizin için daha hayırlı iki günle değiştirdi. Bunlar Ramazan ve Kur-
ban Bayramı günleridir.’ buyurdu.”
(N1557 Nesâî, Îdeyn, 1)

842.Ebû Mâlik el-Eş’arî’nin rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimde câhiliye âdetlerinden kalma
dört şey vardır ki bunları (kolaylıkla) terk edemezler. Bunlar; asaleti ile
öğünme, nesepleri kötüleme, yıldızlarla yağmur isteme ve bağıra çağı-
ra ölülere yas tutmadır.”
(M2160 Müslim, Cenâiz, 29)

843. Abdullah (b. Mes’ûd) (ra) tarafından nakledildiğine göre, Hz.


Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “(Ölenin ardından) yas tutarak el-
leriyle yanaklarını döven, yakalarını yırtan ve câhiliye âdeti olarak bağı-
rıp feryat eden kimse bizden değildir.”
(B1294 Buhârî, Cenâiz, 3)

KOMŞU HAKKI
CEBRAİL’İN VASİYETİ

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


844.

yurmuştur: “Komşusunun, kendisine kötülük yapabileceği kaygısından


kurtulamadığı kimse cennete giremez.”
(M172 Müslim, Îmân, 73)

214
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪َ -٨٤٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن كَا َن ُيؤ ِْم ُن بِاللَّ ِه‬
‫َوالْ َي ْو ِم الا ٓ ِخ ِر َف ْل َي ُق ْل َخ ْي ًرا أَ ْو لِ َي ْص ُم ْت‪َ ،‬و َم ْن كَا َن ُيؤ ِْم ُن بِاللَّ ِه َوالْ َي ْو ِم الا ٓ ِخ ِر َفلا َ ُي ْؤ ِذ‬
‫َجا َر ُه‪َ ،‬و َم ْن كَا َن ُي ْؤ ِم ُن بِاللَّ ِه َوالْ َي ْو ِم الا ٓ ِخ ِر َف ْل ُي ْك ِر ْم َض ْي َف ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٨٤٦‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ َس ْع ِد ْبنِ ُم َعا ٍذ َع ْن َج َّدتِ ِه أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬يا نِ َس َاء‬
‫ات لا َ َت ْح ِق َر َّن إ ِْحدَاكُ َّن لِ َجا َرتِ َها َولَ ْو ك َُرا َع شَ ا ٍة ُم ْح َر ًقا‪“.‬‬
‫الْ ُمؤ ِْم َن ِ‬

‫‪َ -٨٤٧‬ع ْن أَبِى َذ ٍّر َقا َل‪ :‬إِ َّن َخ ِلي ِلى‪ s‬أَ ْو َصانِى‪” :‬إِ َذا َط َبخْ َت َم َر ًقا َفأَ ْك ِث ْر َم َاء ُه‪،‬‬
‫وف‪“.‬‬ ‫ثُ َّم انْ ُظ ْر أَ ْه َل َب ْي ٍت ِم ْن ِج َيرانِكَ ‪َ ،‬فأَ ِص ْب ُه ْم ِم ْن َها بِ َم ْع ُر ٍ‬

‫‪َ -٨٤٨‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َرة أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما ِم ْن ُم ْس ِل ٍم َي ُم ُ‬
‫وت َف َيشْ َه ُد لَ ُه َثلَا َث ُة‬
‫ات ِم ْن ِج َيرانِ ِه ا ْلا َٔ ْدنَ ْي َن بِ َخ ْيرٍ‪ ،‬إِ َّلا َقا َل َت َبا َر َك َو َت َعالَى‪َ :‬ق ْد َق ِب ْل ُت شَ َها َد َة‬
‫أَهْلِ أَ ْب َي ٍ‬
‫ِع َبا ِدي َع َلى َما َع ِل ُموا‪َ ،‬و َغ َف ْر ُت لَ ُه َما أَ ْع َل ُم‪“.‬‬

‫ف لِى أَ ْن أَ ْع َل َم إِ َذا‬


‫ول اللَّ ِه ‪َ :s‬ك ْي َ‬ ‫‪َ -٨٤٩‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُج ٌل لِ َر ُس ِ‬
‫أَ ْح َس ْن ُت َوإِ َذا أَ َسأْ ُت؟ َقا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬إِ َذا َس ِم ْع َت ِج َيرانَكَ َيقُولُونَ‪َ :‬ق ْد أَ ْح َس ْن َت‪،‬‬
‫َف َق ْد أَ ْح َس ْن َت‪َ .‬وإِ َذا َس ِم ْع َت ُه ْم َيقُولُونَ‪َ :‬ق ْد أَ َسأْ َت‪َ ،‬ف َق ْد أَ َسأْ َت‪“.‬‬

‫‪٢١٥‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

845. Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Allah’a ve âhiret gününe iman eden ya hayır söylesin ya
da sussun! Allah’a ve âhiret gününe iman eden komşusuna eziyet etme-
sin! Allah’a ve âhiret gününe iman eden misafirine ikram etsin!”
(B6475 Buhârî, Rikâk, 23)

846.Amr b. Sa’d b. Muâz’ın, ninesinden naklettiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Ey mümin hanımlar! Sizden biri (pişirilir-
ken) yanmış koyun paçası dahi olsa komşusu tarafından kendisine ik-
ram edilen şeyi küçümsemesin.”
(MU1698 Muvatta’, Sıfatü’n-nebî, 10)

847.Ebû Zer diyor ki, “Dostum (Hz. Peygamber) (sav) bana şunu
tavsiye etti: ‘Çorba pişirdiğinde suyunu biraz fazla koy, sonra komşula-
rına bak, uygun bir şekilde çorbandan onlara da ikram et.’”
(M6689 Müslim, Birr, 143)

848. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Bir Müslüman öldüğünde, en yakın komşularından
üç hane halkı kendisinin iyi bir insan olduğuna şahitlik ederlerse, Yüce
Allah, ‘Bildikleri kadarıyla şahitlikte bulunan kullarımın şahitliğini ka-
bul ettim ve kendi bildiklerimi de bağışladım.’ buyurur.”
(HM9284 İbn Hanbel, II, 409)

849.Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, bir adam


Resûlullah’a (sav), “İyi mi kötü mü yaptığımı nasıl bilebilirim?” diye
sormuş, Hz. Peygamber (sav) de şöyle buyurmuştur: “Komşularının,
‘İyi yaptın!’ dediğini duyarsan iyi yapmışsındır; onların, ‘Kötü yaptın!’
dediğini duyarsan da kötü yapmışsındır.”
(İM4223 İbn Mâce, Zühd, 25; HM3808 İbn Hanbel, I, 402)

215
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪DOSTLUK‬‬
‫‪KİŞİ DOSTUNUN AHLÂKI ÜZEREDİR‬‬

‫‪َ -٨٥٠‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َرة َ؛ أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ ُمؤ ِْم ُن َمأْلَ ٌ‬
‫ف‪َ ،‬و َلا َخ ْي َر ِفي َم ْن َلا‬
‫ف‪“.‬‬ ‫َيأْلَ ُ‬
‫ف َو َلا ُي ْؤلَ ُ‬

‫‪َ -٨٥١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ال َّر ُج ُل َع َلى ِدينِ َخ ِلي ِل ِه‬
‫َف ْل َي ْن ُظ ْر أَ َح ُدكُ ْم َم ْن ُي َخالِ ُل‪“.‬‬

‫س‬ ‫الصالِ ِح َوالْ َج ِلي ِ‬ ‫س َّ‬ ‫وسى‪َ ،‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِنَّ َما َم َث ُل الْ َج ِلي ِ‬ ‫‪َ -٨٥٢‬ع ْن َٔابِى ُم َ‬
‫الس ْو ِء‪ ،‬ك ََح ِام ِل الْ ِم ْس ِك َون َِاف ِخ الْ ِكيرِ‪َ ،‬ف َح ِام ُل الْ ِم ْس ِك‪ ،‬إِ َّما أَ ْن ُي ْح ِذ َيكَ ‪َ ،‬وإِ َّما أَ ْن‬ ‫َّ‬
‫ِيحا َط ِّيباً‪َ ،‬ونَا ِف ُخ الْ ِكيرِ‪ ،‬إِ َّما أَ ْن ُي ْحرِقَ ثِ َيا َبكَ ‪َ ،‬وإِ َّما‬
‫َت ْب َتا َع ِم ْن ُه‪َ ،‬وإِ َّما أَ ْن َت ِج َد ِم ْن ُه ر ً‬
‫ِيحا َخ ِبي َث ًة‪“.‬‬ ‫أَ ْن َت ِج َد ر ً‬

‫اح ْب إِلا َّ ُم ْؤ ِم ًنا‬


‫‪َ -٨٥٣‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد أَنَّ ُه َس ِم َع َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬لا َ تُ َص ِ‬
‫َولا َ َيأْكُ ْل َط َعا َمكَ إِلا َّ َت ِق ٌّي‪“.‬‬

‫‪٢١٦‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

DOSTLUK
KİŞİ DOSTUNUN AHLÂKI ÜZEREDİR

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


850.

le buyurmuştur: “Mümin cana yakındır. (İnsanlarla) yakınlık kurmayan


ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur.”
(HM9187 İbn Hanbel, II, 400)

851.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Kişi dostunun dini üzeredir. Bu yüzden her biriniz, kimin-
le dostluk ettiğine dikkat etsin.”
(T2378 Tirmizî, Zühd, 45; D4833 Ebû Dâvûd, Edeb, 16)

Ebû Musa’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


852.

buyurmuştur: “İyi arkadaşla kötü arkadaş misk taşıyan kimse ile körük
üfüren kimse gibidir. Misk taşıyan ya sana onu ikram eder yahut sen on-
dan (miski) satın alırsın ya da ondan güzel bir koku duyarsın. Körük üfü-
ren kimse ise ya elbiseni yakar ya da ondan kötü bir koku duyarsın!”
(M6692 Müslim, Birr, 146; B5534 Buhârî, Sayd, 31)

853.Ebû Saîd’den rivayet edildiğine göre o, Resûlullah’ı (sav) şöyle


derken işitmiştir: “Sadece müminle arkadaş ol! Yemeğini de ancak tak-
va sahibi olan yesin!”
(T2395 Tirmizî, Zühd, 55; D4832 Ebû Dâvûd, Edeb, 16)

216
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫اب ِع ْن َد‬ ‫‪َ -٨٥٤‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ :s‬‬
‫”خ ْي ُر الا َٔ ْص َح ِ‬
‫اح ِب ِه‪َ ،‬و َخ ْي ُر الْ ِج َير ِان ِع ْن َد اللَّ ِه َخ ْي ُر ُه ْم لِ َجا ِر ِه‪“.‬‬
‫اللَّ ِه َخ ْي ُر ُه ْم لِ َص ِ‬

‫‪َ -٨٥٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َرةَ‪ ،‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬الا َٔ ْر َو ُ‬
‫اح ُج ُنو ٌد ُم َج َّن َدةٌ‪َ ،‬ف َما‬
‫ف‪َ ،‬و َما َت َناك ََر ِم ْن َها اخْ َت َل َ‬
‫ف‪“.‬‬ ‫ف ِم ْن َها ائْ َت َل َ‬
‫َت َعا َر َ‬

‫‪SELÂMLAŞMA‬‬
‫‪ARANIZDA SELÂMI YAYIN‬‬

‫‪َ -٨٥٦‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َت ْد ُخلُو َن الْ َج َّن َة َح َّتى‬
‫تُؤ ِْم ُنوا‪َ ،‬ولا َ تُؤ ِْم ُنوا َح َّتى َت َحا ُّبوا‪ ،‬أَ َولا َ أَ ُدلُّ ُك ْم َع َلى شَ ْي ٍء إِ َذا َف َع ْل ُت ُمو ُه َت َحا َب ْب ُت ْم؟ أَ ْفشُ وا‬
‫السلا َ َم َب ْي َن ُك ْم‪“.‬‬
‫َّ‬

‫‪َ -٨٥٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َرةَ‪َٔ ،‬ا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬
‫”ح ُّق ا ْل ُم ْس ِل ِم َع َلى الْ ُم ْس ِل ِم‬
‫ِس ٌّت‪ِ “.‬قي َل‪َ :‬ما ُه َّن؟ َيا َر ُسو َل اللَّ ِه! َقا َل‪” :‬إِ َذا لَ ِقي َت ُه َف َسلِّ ْم َع َل ْي ِه‪َ ،‬وإِ َذا َد َعا َك‬
‫ِض‬‫س َف َح ِم َد اللَّ َه َف َس ِّم ْت ُه‪َ ،‬وإِ َذا َمر َ‬ ‫َفأَ ِج ْب ُه‪َ ،‬وإِ َذا ْاس َت ْن َص َحكَ َفانْ َص ْح لَ ُه‪َ ،‬وإِ َذا َع َط َ‬
‫ات َفاتَّ ِب ْع ُه‪“.‬‬
‫َف ُع ْد ُه‪َ ،‬وإِ َذا َم َ‬

‫‪٢١٧‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

854. Abdullah b. Amr’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Allah katında arkadaşların en hayırlısı, arkadaşına karşı
hayırlı davranandır. Allah katında komşuların en hayırlısı ise komşusu-
na karşı hayırlı davranandır.”
(T1944 Tirmizî, Birr, 28; DM2467 Dârimî, Siyer, 3)

855.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Ruhlar, bir araya gelmiş topluluklardır. Onlardan birbirle-
riyle uyuşanlar kaynaşır, uyuşamayanlar da anlaşamaz ayrılır.”
(M6708 Müslim, Birr, 159)

SELÂMLAŞMA
ARANIZDA SELÂMI YAYIN

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


856.

yurmuştur: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevme-


dikçe de iman etmiş olmazsınız. Size, yaptığınız takdirde birbirinizi se-
veceğiniz bir iş göstereyim mi? Aranızda selâmı yayın.”
(M194 Müslim, Îmân, 93)

857. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle

buyurmuştur: “Müslüman’ın Müslüman üzerindeki hakkı altıdır.” “Onlar


nedir ey Allah’ın Resûlü?” diye sorulunca şöyle demiştir: “Onunla karşı-
laştığın zaman selâm ver, seni davet ettiğinde ona icabet et, senden nasi-
hat istediğinde nasihat et, aksırıp Allah’a hamd ettiğinde ona duayla kar-
şılık ver, hastalandığında onu ziyaret et ve öldüğünde cenazesine katıl.”
(M5651 Müslim, Selâm, 5)

217
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪َ -٨٥٨‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو ‪ :‬أَ َّن َر ُجلا ً َسأَ َل ال َّن ِب َّي ‪ :s‬أَ ُّي ِٕالا ْسلا َ ِم َخ ْي ٌر؟‬
‫َفقَا َل‪” :‬تُ ْط ِع ُم ال َّط َعا َم‪َ ،‬و َت ْق َرأُ َّ‬
‫السلا َ َم َع َلى َم ْن َع َر ْف َت َو َم ْن لَ ْم َت ْعرِفْ ‪“.‬‬

‫‪َ -٨٥٩‬ع ْن أَبِى أُ َما َم َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن أَ ْولَى ال َّنا ِ‬
‫س بِاللَّ ِه َت َعالَى‬
‫السلا َ ِم‪“.‬‬‫َم ْن َب َدأَ ُه ْم بِ َّ‬

‫َس‪َ :‬قا َل لِى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬يا ُب َن َّى! إِ َذا َد َخ ْل َت َع َلى أَ ْه ِلكَ‬ ‫‪َ -٨٦٠‬قا َل أَن ٌ‬
‫َف َسلِّ ْم َي ُكو ُن َب َر َك ًة َع َل ْيكَ َو َع َلى أَهْلِ َب ْي ِتكَ ‪“.‬‬

‫‪HEDİYELEŞMEK‬‬
‫‪SEVGİYİ ARTIRMANIN YOLU‬‬

‫‪َ -٨٦١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ت َها َد ْوا َف ِٕا َّن الْ َه ِد َّي َة تُ ْذ ِه ُب َو َح َر‬
‫الص ْد ِر‪“...‬‬
‫َّ‬

‫‪َ -٨٦٢‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َم ْس ُعو ٍد َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ِج ُيبوا الد َِّاع َي‪،‬‬
‫َو َلا َت ُر ُّدوا الْ َه ِد َّي َة‪“...‬‬

‫‪٢١٨‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

858.Abdullah b. Amr’dan (ra) rivayet edildiğine göre, bir adam


Resûlullah’a, “İslâm’da hangi davranış daha hayırlıdır?” diye sorunca
Hz. Peygamber şöyle cevap vermiştir: “(Başkalarına) yemek yedirmen,
tanıdığına ve tanımadığına selâm vermen.”
(B12 Buhârî, Îmân, 6)

859.Ebû Ümâme’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “İnsanların Yüce Allah katında en hayırlısı, önce selâm ve-
renleridir.”
(D5197 Ebû Dâvûd, Edeb, 132-133)

860. Enes (b. Mâlik) diyor ki, “Resûlullah (sav) bana şöyle buyurdu:
‘Yavrucuğum! Ailenin yanına girdiğin zaman selâm ver. Bu, senin ve ai-
len için bereket olur.’”
(T2698 Tirmizî, İsti’zân, 10)

HEDİYELEŞMEK
SEVGİYİ ARTIRMANIN YOLU

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


861.

buyurmuştur: “Hediyeleşin. Çünkü hediye, gönülden kini söküp atar...”


(T2130 Tirmizî, Velâ, 6)

Abdullah b. Mes’ûd’un naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


862.

buyurmuştur: “Davet edene icabet edin ve hediyeyi reddetmeyin...”


(HM3838 İbn Hanbel, I, 405)

218
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫ات‪ ،‬لا َ َت ْح ِق َر َّن‬


‫‪َ -٨٦٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬يا نِ َس َاء الْ ُم ْس ِل َم ِ‬
‫َجا َر ٌة لِ َجا َرتِ َها َولَ ْو ِف ْر ِس َن شَ ا ٍة‪“.‬‬

‫ِلى أَ ِّي ِه َما أُ ْه ِدى؟‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫‪َ -٨٦٤‬ع ْن َعائِشَ َة ‪g‬‬
‫قُ ْل ُت‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّه‪ ،‬إِ َّن لى َجا َر ْينِ َف ٕا َ‬
‫َقا َل‪” :‬إِلَى أَ ْق َربِ ِه َما ِم ْن ِك َبا ًبا‪“.‬‬

‫‪َ -٨٦٥‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َسأَلَ ُك ْم بِاللَّ ِه َفأَ ْع ُطو ُه‪َ ،‬و َم ْن‬
‫َد َعاكُ ْم َفأَ ِج ُيبو ُه‪َ ،‬و َم ْن أَ ْهدَى لَ ُك ْم َف َك ِاف ُئو ُه‪َ ،‬ف ِٕا ْن لَ ْم َت ِجدُوا َما تُ َك ِاف ُئو ُه َفا ْد ُعوا لَ ُه‪“.‬‬

‫‪H ASTA ZİYARETİ‬‬


‫‪ŞİFA BEKLEYEN KARDEŞİN HAKKI‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َت َو َّضأَ َفأَ ْح َس َن‬ ‫‪َ -٨٦٦‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫ين َخرِيفًا‪“.‬‬ ‫وع َد ِم ْن َج َه َّن َم َم ِس َير َة َس ْب ِع َ‬
‫وء َو َعا َد أَ َخا ُه الْ ُم ْس ِل َم ُم ْح َت ِس ًبا‪ُ ،‬ب ِ‬
‫الْ ُو ُض َ‬

‫‪َ -٨٦٧‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َذا َعا َد ال َّر ُج ُل الْ َمر َ‬
‫ِيض‬
‫اض ال َّر ْح َم َة َح َّتى إِ َذا َق َع َد ِع ْن َد ُه َق َّر ْت ِفي ِه‪“.‬‬
‫َخ َ‬

‫‪٢١٩‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


863.

şöyle buyurmuştur: “Ey Müslüman kadınlar! Hiçbir komşu kadın, bir


koyun paçası bile olsa komşusunun verdiği şeyi küçük görmesin!”
(B2566 Buhârî, Hibe, 1; M2379 Müslim, Zekât, 90)

Hz. Âişe (ra) anlatıyor: “Yâ Resûlallah, benim iki komşum var;
864.

hangisine hediye vereyim?” diye sordum. Resûlullah (sav), “Kapısı sana


en yakın olana!” buyurdu.
(B2259 Buhârî, Şuf’a, 3)

865. İbn Ömer’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Allah için sizden bir şey isteyene verin, sizi davet edene icabet
edin, size hediye verene karşılık verin. Karşılık verecek bir şey bulamaz-
sanız, onun için dua edin.”
(HM5703 İbn Hanbel, II, 96)

H ASTA ZİYARETİ
ŞİFA BEKLEYEN KARDEŞİN HAKKI

866. Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-

yurmuştur: “Kim güzelce abdest alır ve sevabını Allah’tan umarak (has-


ta olan) Müslüman kardeşini ziyaret ederse, yürünerek yetmiş yılda kat
edilecek bir mesafe kadar cehennemden uzaklaştırılır.”
(D3097 Ebû Dâvûd, Cenâiz, 3)

867.Câbir b. Abdullah’tan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Bir kimse hastayı ziyaret ettiğinde rahmetin içine da-
lar; onun yanında oturunca da rahmet onun gönlüne yerleşir.”
(MU1731 Muvatta’, Ayn, 7)

219
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫ِيضا َل ْم َي ْح ُض ْر أَ َجلُ ُه‬ ‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن َعا َد َمر ً‬ ‫‪َ -٨٦٨‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َفقَا َل ِع ْن َد ُه َس ْب َع ِم َرارٍ‪ :‬أَ ْسأَ ُل اللَّ َه الْ َع ِظي َم َر َّب الْ َع ْر ِ‬
‫ش الْ َع ِظي ِم أَ ْن َيشْ ِف َيكَ ‪ ،‬إِلا َّ َعا َفا ُه‬
‫اللَّ ُه ِم ْن َذلِكَ الْ َم َرضِ‪“.‬‬

‫ِيضا َيقُو ُل‪” :‬أَ ْذ ِه ِب الْ َب َ‬


‫اس‪،‬‬ ‫‪َ -٨٦٩‬ع ْن َعائِشَ َة‪ ،‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن إِ َذا َعا َد َمر ً‬
‫َر َّب ال َّناسِ‪ ،‬اِ ْش ِف ِه أَنْ َت الشَّ ِافى‪ ،‬لا َ ِشف ََاء إِلا َّ ِشفَا ُؤ َك‪ِ ،‬شف ًَاء لا َ ُيغَا ِد ُر َس َق ًما‪“.‬‬

‫‪َ -٨٧٠‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا َد َخ ْل ُت ْم َع َلى‬
‫ض َف َنف ُِّسوا لَ ُه ِفى أَ َج ِل ِه َف ِٕا َّن َذلِكَ لا َ َي ُر ُّد شَ ْي ًئا َو ُي َط ِّي ُب نَ ْف َس ُه‪“.‬‬
‫الْ َمرِي ِ‬

‫اب َقا َل‪َ :‬قا َل لِى ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬إِ َذا َد َخ ْل َت َع َلى َمرِي ٍ‬
‫ض‬ ‫‪َ -٨٧١‬ع ْن ُع َم َر ْبنِ الْ َخ َّط ِ‬
‫َف ُم ْر ُه أَ ْن َي ْد ُع َو لَكَ ‪َ .‬ف ِٕا َّن ُد َع َاء ُه َك ُد َعا ِء الْ َملاَئِ َك ِة‪“.‬‬

‫‪YÖNETEN ve YÖNETİLEN‬‬
‫‪TOPLUMSAL DÜZENİN İKİ TEMEL UNSURU‬‬

‫‪َ -٨٧٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪...” :s‬إِ َذا أُ ْس ِن َد ا ْلا َٔ ْم ُر إِلَى‬
‫السا َع َة‪“.‬‬ ‫َغ ْي ِر أَ ْه ِل ِه َفانْ َت ِظ ِر َّ‬

‫‪٢٢٠‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle bu-


868.

yurmuştur: “Her kim eceli gelmemiş olan bir hastayı ziyaret eder de onun
yanında iken yedi defa, ‘Büyük arşın Rabbi Yüce Allah’tan sana şifa ver-
mesini dilerim.’ diye dua ederse, Allah o hastaya afiyet ihsan eder.”
(D3106 Ebû Dâvûd, Cenâiz, 8)

869.Hz. Âişe’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) bir hastayı zi-


yaret ettiğinde şöyle derdi: “Ey insanların Rabbi! Hastalığın sıkıntısını
gider! Ona şifa ver, şifa veren sensin. Senin vereceğin şifadan başka şifa
yoktur. Öyle bir şifa ver ki ardında hiç hastalık izi bırakmasın!”
(M5709 Müslim, Selâm, 47)

870.Ebû Saîd el-Hudrî’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Ziyaret için bir hastanın yanına girdiğinizde iyileşeceği-
ni söyleyerek moralini yükseltin. Gerçi bu söz hiçbir şeyi önlemez fakat
onun gönlünü hoşnut eder.”
(T2087 Tirmizî, Tıb, 35)

871. Ömer b. Hattâb diyor ki, “Peygamber (sav) bana şöyle dedi: ‘Zi-
yaret için bir hastanın yanına girdiğinde ondan senin için dua etmesini
iste. Zira onun duası, meleklerin duası gibidir.’”
(İM1441 İbn Mâce, Cenâiz, 1)

YÖNETEN ve YÖNETİLEN
TOPLUMSAL DÜZENİN İKİ TEMEL UNSURU

Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


872.

buyurmuştur: “Yönetim işi ehil olmayan kimselere verildiği zaman kı-


yameti bekle!”
(B6496 Buhârî, Rikâk, 35)

220
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪َ -٨٧٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَ ْر َب َع ٌة ُي ْب ِغ ُض ُه ُم اللَّ ُه َع َّز َو َج َّل‪:‬‬
‫الْ َب َّيا ُع الْ َحلا َُّف‪َ ،‬والْ َف ِق ُير الْ ُمخْ َتا ُل‪َ ،‬والشَّ ْي ُخ ال َّزانِى‪َ ،‬و ِٕالا َما ُم الْ َجائِ ُر‪“.‬‬

‫‪َ -٨٧٤‬قا َل َع ْم ُرو ْب ُن ُم َّر َة لِ ُم َعا ِو َي َة‪ :‬إِنِّى َس ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬ما ِم ْن‬
‫الس َما ِء‬
‫اب َّ‬‫اج ِة َوالْ َخلَّ ِة َوالْ َم ْس َك َن ِة‪ ،‬إِلا َّ أَ ْغ َل َق اللَّ ُه أَ ْب َو َ‬
‫إِ َما ٍم ُي ْغ ِل ُق َبا َب ُه ُدو َن َذوِى الْ َح َ‬
‫اج ِت ِه َو َم ْس َك َن ِت ِه‪“.‬‬
‫ُدو َن َخلَّ ِت ِه َو َح َ‬

‫‪َ -٨٧٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِنَّ َما ا ْل ِٕا َما ُم ُج َّن ٌة‪ُ ،‬يقَا َت ُل ِم ْن َو َرائِ ِه‬
‫َو ُي َّتقَى بِ ِه‪َ .‬ف ِٕا ْن أَ َم َر بِ َت ْق َوى اللَّ ِه َع َّز َو َج َّل َو َع َد َل‪ ،‬كَا َن لَ ُه بِ َذلِكَ أَ ْج ٌر‪َ .‬وإِ ْن َيأْ ُم ْر‬
‫بِ َغ ْي ِر ِه‪ ،‬كَا َن َع َل ْي ِه ِم ْن ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٨٧٦‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪َ ” :‬ع َلى الْ َم ْر ِء الْ ُم ْس ِل ِم َّ‬
‫الس ْم ُع َوال َّطا َع ُة‪،‬‬
‫ِفي َما أَ َح َّب َو َك ِر َه‪ ،‬إِلا َّ أَ ْن ُي ْؤ َم َر بِ َم ْع ِص َي ٍة‪َ ،‬ف ِٕا ْن أُ ِم َر بِ َم ْع ِص َي ٍة‪َ ،‬فلا َ َس ْم َع َولا َ َطا َع َة‪“.‬‬

‫‪٢٢١‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

873. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Yüce Allah dört kimseye öfkelenir: Çok yemin eden satıcı,
kibirli fakir, zina eden ihtiyar ve zalim yönetici.”
(N2577 Nesâî, Zekât, 77)

874. Amr b. Mürre, Muâviye’ye Resûlullah’ı (sav) şöyle buyururken


işittiğini söylemiştir: “Herhangi bir idareci, kapısını ihtiyaç sahibine,
yoksula ve elinde hiçbir şeyi olmayan fakire kapatırsa, ihtiyaç ve fakir-
lik içine düştüğünde Allah da göğün (cennetin) kapılarını onun yüzü-
ne kapatır.”
(T1332 Tirmizî, Ahkâm, 6)

875. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Devlet otoritesi en büyük hamidir. Haksızlıklarla
onun vasıtasıyla (yani hukuk yoluyla) mücadele edilir ve onun vasıtasıy-
la (tehlikelerden) korunulur. Şayet bu otoriteyi kullanan(lar), Allah’tan
sakınmayı emreder ve adaletle hükmeder(ler)se bu yaptıklarından se-
vap kazanır(lar). Bunun aksine davranır(lar)sa (vebalini) çeker(ler).”
(M4772 Müslim, İmâre, 43)

876.İbn Ömer’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Müslüman bir kimsenin hoşlandığı ve hoşlanmadığı her hu-
susta (yöneticisini) dinleyip itaat etmesi gerekir; ancak kendisine Allah’a
isyanı gerektiren bir şey emredilmesi hâriç. Eğer kendisine Allah’a isyanı
gerektiren bir emir verilirse, bunu dinleme ve buna itaat etme yoktur.”
(M4763 Müslim, İmâre, 38)

221
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪A DALET‬‬
‫‪MÜLKÜN TEMELİ‬‬

‫َض ِل ْبنِ الْ ُم َهلَّ ِب‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال ُّن ْع َما َن ْب َن‬ ‫اج ِب ْبنِ الْ ُمف َّ‬
‫‪َ -٨٧٧‬ع ْن َح ِ‬
‫َب ِشي ٍر َيقُو ُل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬اِ ْع ِدلُوا َب ْي َن أَ ْب َنائِ ُك ْم‪ ،‬اِ ْع ِدلُوا َب ْي َن أَ ْب َنائِ ُك ْم‪“.‬‬

‫‪َ -٨٧٨‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِنَّ َما ِٕالا َما ُم ُج َّن ٌة‪ُ ،‬يقَا َت ُل ِم ْن َو َرائِ ِه‪،‬‬
‫َو ُي َّتقَى بِ ِه‪َ ،‬ف ِٕا ْن أَ َم َر بِ َت ْق َوى اللَّ ِه ] َع َّز َو َج َّل[ َو َع َد َل‪ ،‬كَا َن لَ ُه بِ َذلِكَ أَ ْج ٌر‪َ ،‬وإِ ْن َيأْ ُم ْر‬
‫بِ َغ ْي ِر ِه‪ ،‬كَا َن َع َل ْي ِه ِم ْن ُه‪“.‬‬

‫”س ْب َع ٌة ُي ِظلُّ ُه ُم اللَّ ُه ِفى ِظلِّ ِه َي ْو َم لا َ‬


‫‪َ -٨٧٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬
‫ِظ َّل إِلا َّ ِظلُّ ُه‪ِٕ :‬الا َما ُم الْ َعا ِد ُل‪“...‬‬

‫ين‬‫ص َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن الْ ُم ْق ِس ِط َ‬ ‫‪َ -٨٨٠‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرِو ْبنِ الْ َعا ِ‬
‫ِع ْن َد اللَّ ِه َت َعالَى َع َلى َم َنابِ َر ِم ْن نُو ٍر َع َلى َي ِمينِ ال َّر ْح َمنِ ‪ ،‬الَّ ِذ َين َي ْع ِدلُو َن ِفى ُح ْك ِم ِه ْم‬
‫َوأَ ْه ِلي ِه ْم َو َما َولُوا‪“.‬‬

‫‪٢٢٢‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

A DALET
MÜLKÜN TEMELİ

877. Hâcib b. Mufaddal b. Mühelleb’in, babasından naklettiğine gö-


re o, Nu’mân b. Beşîr’i Resûlullah’tan (sav) şöyle naklederken işitmiş-
tir: “Çocuklarınız arasında adaletli davranın, çocuklarınız arasında ada-
letli davranın!”
(D3544 Ebû Dâvûd, Büyû’ (İcâre), 83)

878. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Devlet otoritesi en büyük hamidir. Haksızlıklarla
onun vasıtasıyla (yani hukuk yoluyla) mücadele edilir ve onun vasıtasıy-
la (tehlikelerden) korunulur. Şayet bu otoriteyi kullanan(lar), Allah’tan
sakınmayı emreder ve adaletle hükmeder(ler)se bu yaptıklarından se-
vap kazanır(lar). Bunun aksine davranır(lar)sa (vebalini) çeker(ler).”
(M4772 Müslim, İmâre, 43)

879. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-

le buyurmuştur: “Yedi sınıf insan vardır ki Allah onları gölgesinden (hi-


mayesinden) başka gölgenin (himayenin) olmadığı günde, bizzat kendi
gölgesinde (himaye edecektir) gölgelendirecektir: Âdil yönetici, ...”
(B660 Buhârî, Ezân, 36)

880. Abdullah b. Amr b. Âs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber

(sav) şöyle buyurmuştur: “Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu


oldukları kişilere karşı adaletli davrananlar, Allah katında, Rahmân’ın
yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklar.”
(N5381 Nesâî, Âdâbü’l-kudât, 1)

222
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪H AKLARA RİAYET‬‬


‫‪HER HAK SAHİBİNE HAKLARI VEREBİLMEK‬‬

‫‪َ -٨٨١‬ع ْن أَبِى أُ َما َم َة الْ َبا ِه ِل ِّي َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ِ s‬فى ُخ ْط َب ِت ِه َعا َم‬
‫َح َّج ِة الْ َو َدا ِع‪” :‬إِ َّن اللَّ َه َت َبا َر َك َو َت َعالَى َق ْد أَ ْع َطى لِ ُك ِّل ِذى َح ٍّق َح َّق ُه‪“...‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬ع َلى ِح َما ٍر ُيقَا ُل لَ ُه‬ ‫ف َر ُس ِ‬ ‫‪َ -٨٨٢‬ع ْن ُم َعا ِذ ْبنِ َج َبلٍ َقا َل‪ُ :‬ك ْن ُت ِر ْد َ‬
‫ُع َف ْي ٌر‪َ ...‬قا َل‪َ ” :‬ف ِٕا َّن َح َّق اللَّ ِه َع َلى الْ ِع َبا ِد أَ ْن َي ْع ُبدُوا اللَّ َه َولا َ ُيشْ ِركُوا بِ ِه شَ ْي ًئا‪َ ،‬و َح ُّق‬
‫الْ ِع َبا ِد َع َلى اللَّ ِه ] َع َّز َو َج َّل[ أَ ْن لا َ ُي َع ِّذ َب َم ْن لا َ ُيشْ ِر ُك بِ ِه ]شَ ْي ًئا[‪“.‬‬

‫َم ْظ ُع ٍ‬
‫ون َف َج َاء ُه َفقَا َل‪...” :‬‬ ‫‪َ -٨٨٣‬ع ْن َعائِشَ َة‪ :‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬ب َع َث إِلَى ُع ْث َما َن ْبنِ‬
‫َف ِٕا َّن لِا َٔ ْه ِلكَ َع َل ْيكَ َحقًّا‪َ ،‬وإِ َّن لِ َض ْي ِفكَ َع َل ْيكَ َحقًّا‪َ ،‬وإِ َّن لِ َن ْف ِسكَ َع َل ْيكَ َحقًّا‪“...‬‬

‫”ح ُّق الْ ُم ْس ِل ِم‬ ‫‪َٔ -٨٨٤‬ا َّن َٔا َبا ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ :‬‬
‫السلا َ ِم‪َ ،‬و ِع َيا َد ُة الْ َمرِيضِ‪َ ،‬وات َِّبا ُع الْ َج َنائِزِ‪َ ،‬وإ َِجا َب ُة ال َّد ْع َو ِة‪،‬‬ ‫َع َلى الْ ُم ْس ِل ِم َخ ْم ٌ‬
‫س‪َ :‬ر ُّد َّ‬
‫يت ا ْل َع ِاطسِ‪“.‬‬‫َو َتشْ ِم ُ‬

‫‪٢٢٣‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

H AKLARA RİAYET
HER HAK SAHİBİNE HAKLARI VEREBİLMEK

Ebû Ümâme el-Bâhilî anlatıyor: “Resûlullah’ı (sav) Veda Haccı


881.

senesinde verdiği hutbede şöyle derken işittim: ‘Şüphesiz Yüce Allah,


her hak sahibine hakkını vermiştir...’”
(T2120 Tirmizî, Vesâyâ, 5)

882.Muâz b. Cebel anlatıyor: “Ufeyr denilen bir eşeğin üzerinde (yol-


culuk ederken) Allah Resûlü’nün (sav) terkisinde idim... Hz. Peygamber
şöyle buyurdu: ‘Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, Allah’a ibadet etmeleri
ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmamalarıdır. Kulların Yüce Allah üzerindeki
hakkı ise kendisine ortak koşmayan kimselere azap etmemesidir.’”
(M144 Müslim, Îmân, 49)

883. Hz. Âişe’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) (ken-
disini ibadete vererek dünyadan el etek çektiğini duyduğunda) Osman
b. Maz’ûn’u çağırmak üzere birini göndermiş ve geldiğinde ona şöyle
buyurmuştur: “...Ailenin senin üzerinde hakkı vardır. Misafirinin senin
üzerinde hakkı vardır. Nefsinin senin üzerinde hakkı vardır...”
(D1369 Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 27)

884.Ebû Hüreyre’nin (ra) işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Müslüman’ın Müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selâmı
almak, hastayı ziyaret etmek, cenazeye katılmak, davete icabet etmek ve
aksırana Allah’tan rahmet dilemek.”
(B1240 Buhârî, Cenâiz, 2)

223
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪َ -٨٨٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َرةَ‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن كَان َْت ِع ْن َد ُه َم ْظ َل َم ٌة لِا َٔ ِخي ِه‬
‫َف ْل َي َت َحلَّ ْل ُه ِم ْن َها‪“...‬‬

‫‪B ARIŞ‬‬
‫‪SELÂM ve ESENLİK‬‬

‫‪َ -٨٨٦‬ع ْن َعائِشَ َة ‪ :g‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪ s‬كَا َن إِ َذا َسلَّ َم َقا َل‪” :‬اَللَّ ُه َّم! أَنْ َت َّ‬
‫السلَا ُم‬
‫َال َوا ْل ِٕا ْك َرا ِم‪“.‬‬ ‫َو ِم ْنكَ َّ‬
‫السلَا ُم‪َ ،‬ت َبا َر ْك َت َيا َذا الْ َجل ِ‬

‫‪َ -٨٨٧‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َت َت َم َّن ْوا لِق ََاء الْ َعد ُِّو‪،‬‬
‫َو َسلُوا اللَّ َه الْ َع ِاف َي َة‪“...‬‬

‫‪َ -٨٨٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَلا َ َم ْن َق َت َل نَ ْف ًسا ُم َعا ِه َد ًة لَ ُه ِذ َّم ُة‬
‫اللَّ ِه َو ِذ َّم ُة َر ُسولِ ِه َف َق ْد أَخْ ف ََر بِ ِذ َّم ِة اللَّ ِه َفلا َ َي َر ْح َرائِ َح َة الْ َج َّن ِة‪“...‬‬

‫‪َ -٨٨٩‬ع ْن َس ْهلِ ْبنِ َس ْع ٍد ‪ :d‬أَ َّن أَ ْه َل قُ َبا ٍء ا ْق َت َتلُوا َح َّتى َت َرا َم ْوا بِالْ ِح َجا َر ِة‪،‬‬
‫َفأُخْ ِب َر َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬بِ َذلِكَ َفقَا َل‪” :‬اِ ْذ َه ُبوا بِ َنا ن ُْص ِل ُح َب ْي َن ُه ْم‪“.‬‬

‫‪٢٢٤‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


885.

yurmuştur: “Kim kardeşine haksızlık etmişse, onunla helâlleşsin...”


(B6534 Buhârî, Rikâk, 48)

B ARIŞ
SELÂM ve ESENLİK

886.Hz. Âişe’den (ra) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


(namazın sonunda) selâm verdiği zaman, “Allâhümme ente’s-selâmü ve
minke’s-selâm, tebârekte yâ ze’l-celâli ve’l-ikrâm.” (Allah’ım! Sen barış
ve esenliksin, barış ve esenlik senden gelir. Yücelik ve ikram sahibi olan
Allah’ım! Sen ne mübareksin.) derdi.
(D1512 Ebû Dâvûd, Vitr, 25)

887. Abdullah b. Amr’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Düşmanla karşılaşmayı dilemeyin. Allah’tan afi-
yet isteyin...”
(DM2470 Dârimî, Siyer, 6; B7237 Buhârî, Temennî, 8)

888.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Bilesiniz ki! Kim Allah’ın ve Resûlü’nün güvencesi
altında bulunan anlaşmalı bir kimseyi öldürürse, Allah’a verdiği sözü
bozmuş olur ve cennetin kokusunu dahi alamaz.”
(T1403 Tirmizî, Diyât, 11)

889. Sehl b. Sa’d (ra) anlatıyor: “Kubâlılar birbirleriyle (taşlı sopalı)

kavga ettiler. Kendisine bu olay haber verilince Allah Resûlü (sav) he-
men, ‘Haydi gidelim de onları barıştıralım.’ buyurdu.”
(B2693 Buhârî, Sulh, 3)

224
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪ŞİDDET‬‬
‫‪BİRLİĞE ve DİRLİĞE YÖNELEN TEHDİT‬‬

‫‪ -٨٩٠‬عن َعائِشَ َة َز ْو ِج ال َّن ِب ِّي ‪s‬؛ أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬يا َعائِشَ ُة! إِ َّن‬
‫اللَّ َه َر ِفي ٌق ُي ِح ُّب ال ِّر ْف َق‪َ ،‬و ُي ْع ِطى َع َلى ال ِّر ْفقِ َما لا َ ُي ْع ِطى َع َلى الْ ُع ْن ِف‪َ ،‬و َما لا َ ُي ْع ِطى‬
‫َع َلى َما ِس َوا ُه‪“.‬‬

‫اح ِب ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪َ ” :‬م ْن َضا َّر‬ ‫‪َ -٨٩١‬ع ْن أَبِى ِص ْر َم َة َص ِ‬
‫أَ َض َّر اللَّ ُه بِ ِه‪َ ،‬و َم ْن شَ ا َّق شَ ا َّق اللَّ ُه َع َل ْي ِه‪“.‬‬

‫‪َ -٨٩٢‬ع ْن ِهشَ ا ِم ْبنِ َح ِكي ِم ْبنِ ِح َزا ٍم َقا َل‪َ :‬م َّر بِالشَّ ا ِم َع َلى أُنَاسٍ‪َ ،‬و َق ْد أُ ِقي ُموا ِفى‬
‫اج‪،‬‬‫وس ِه ُم ال َّز ْي ُت‪َ ،‬فقَا َل َما َه َذا؟ ِقي َل‪ُ :‬ي َع َّذ ُبو َن ِفى الْ َخ َر ِ‬ ‫الشَّ ْمسِ‪َ ،‬و ُص َّب َع َلى ُر ُء ِ‬
‫َفقَا َل‪ :‬أَ َما إِنِّى َس ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬إِ َّن اللَّ َه ُي َع ِّذ ُب الَّ ِذ َ‬
‫ين ُي َع ِّذ ُبو َن‬
‫اس ِفى ال ُّد ْن َيا‪“.‬‬
‫ال َّن َ‬

‫‪َ -٨٩٣‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬ما َض َر َب َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬شَ ْي ًئا َق ُّط بِ َي ِد ِه‪َ ،‬ولا َ ا ْم َرأَةً‪،‬‬
‫َولا َ َخا ِد ًما‪ ،‬إِلا َّ أَ ْن ُي َجا ِه َد ِفى َس ِبيلِ اللَّ ِه‪...‬‬

‫‪٢٢٥‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

ŞİDDET
BİRLİĞE ve DİRLİĞE YÖNELEN TEHDİT

890. Hz. Peygamber’in (sav) eşi Hz. Âişe’den rivayet edildiğine gö-
re, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Ey Âişe! Allah, rıfk (nezaket ve
yumuşaklık) sahibidir ve rıfktan hoşlanır. Sertlik, kabalık ve nezaket dı-
şı diğer davranışlara vermediği ecri rıfk sayesinde verir.”
(M6601 Müslim, Birr, 77)

891.Hz. Peygamber’in (sav) sahâbîsi Ebû Sırma’dan rivayet edildi-


ğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim zarar verirse
Allah da ona zarar verir. Kim (insanlara) güçlük çıkarırsa, Allah da ona
güçlük çıkarır.”
(D3635 Ebû Dâvûd, Kadâ’ (Akdiye), 31)

892.Hişâm b. Hakîm b. Hizâm’dan rivayet edildiğine göre o, Şam


bölgesinde bazı insanlara rastladı. Onların güneşe karşı dikilmiş ve baş-
larına zeytinyağı dökülmüş olduğunu görünce, “Bu nedir?” diye sordu.
Kendisine, “Vergi (vermedikleri) için cezalandırılıyorlar.” denildi. Bu-
nun üzerine dedi ki, “Haberiniz olsun! Ben Allah Resûlü’nü şöyle der-
ken işittim: ‘Bu dünyada insanlara işkence edenlere şüphesiz Allah da
azap edecektir.’”
(M6657 Müslim, Birr, 117)

893. Hz. Âişe şöyle demiştir: “Resûlullah (sav), Allah yolunda cihad

hâriç eliyle hiç kimseye vurmadı. Ne bir kadına, ne de bir hizmetçiye!..”


(M6050 Müslim, Fedâil, 79)

225
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬م َّر َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬بِشَ ْي ٍخ ُي َها َدى َب ْي َن ا ْث َن ْينِ َفقَا َل‪َ ” :‬ما‬ ‫‪َ -٨٩٤‬ع ْن َٔانَ ٍ‬
‫َبا ُل َه َذا؟“ َفقَالُوا‪ :‬نَ َذ َر أَ ْن َي ْم ِش َي َقا َل‪” :‬إِ َّن اللَّ َه َغ ِن ٌّي َع ْن َت ْع ِذ ِ‬
‫يب َه َذا نَ ْف َس ُه‪،‬‬
‫ُم ْر ُه َف ْل َي ْرك َْب‪“.‬‬

‫‪EMR-İ Bİ’L-MA’RÛF NEHY-İ ANİ’L-‬‬


‫‪MÜNKER‬‬
‫‪İYİLİĞİ TEŞVİK KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMA‬‬

‫‪َ -٨٩٥‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي َقا َل‪َ ... :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن‬
‫َرأَى ُم ْن َك ًرا َف ْاس َت َطا َع أَ ْن ُي َغ ِّي َر ُه بِ َي ِد ِه َف ْل ُي َغ ِّي ْر ُه بِ َي ِد ِه‪َ ،‬ف ِٕا ْن لَ ْم َي ْس َت ِط ْع َف ِب ِل َسانِ ِه‪َ ،‬ف ِٕا ْن لَ ْم‬
‫ف ا ْل ِٕاي َم ِان‪“.‬‬ ‫َي ْس َت ِط ْع َف ِب َق ْل ِب ِه‪َ ،‬و َذلِكَ أَضْ َع ُ‬

‫س ِم َّنا َم ْن لَ ْم َي ْر َح ْم‬
‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لَ ْي َ‬ ‫‪َ -٨٩٦‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َص ِغ َيرنَا َو ُي َوقِّ ْر َك ِب َيرنَا َو َيأْ ُم ْر بِالْ َم ْع ُر ِ‬
‫وف َو َي ْن َه َعنِ الْ ُم ْن َكرِ‪“.‬‬

‫‪٢٢٦‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

894.Enes (b. Mâlik) tarafından rivayet edildiğine göre, Resûlullah


(sav) kolları iki adamın omuzunda olduğu hâlde zorla yürüyen bir ada-
ma rastladı ve “Bu adama ne oldu?” diye sordu. “(Kâbe’ye) yürüyerek
gitmeyi adadı.” dediler. Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu: “Bu
adamın kendine eziyet etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur. Ona söyleyin
de bineğine binsin!”
(N3884 Nesâî, Eymân, 42)

EMR-İ Bİ’L-MA’RÛF NEHY-İ ANİ’L-


MÜNKER
İYİLİĞİ TEŞVİK KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMA

895. Ebû Saîd el-Hudrî’nin işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-

yurmuştur: “Bir kötülük gören kişi, eli ile değiştirmeye gücü yetiyorsa
onu eli ile değiştirsin. Buna gücü yetmez ise dili ile değiştirsin. Buna da
gücü yetmezse kalbi ile (o kötülüğe) tavır koysun, (onu hoş görmesin).
Ve bu da imanın asgarî gereğidir.”
(D1140 Ebû Dâvûd, Salât, 239-242)

896.İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göster-
meyen ve iyiliği emredip/teşvik edip kötülükten sakındırmayan/uzak-
laştırmayan bizden değildir.”
(T1921 Tirmizî, Birr, 15)

226
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫وسى الا َٔ ْش َع ِر ِّي َع ْن أَبِ ِيه‪َ ،‬ع ْن َج ِّد ِه‬ ‫‪َ -٨٩٧‬ح َّد َث َنا َس ِعي ُد ْب ُن أَبِى ُب ْر َد َة ْبنِ أَبِى ُم َ‬
‫َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ ” :s‬ع َلى كُ ِّل ُم ْس ِل ٍم َص َد َق ٌة“‪َ ،‬قالُوا‪َ :‬ف ِٕا ْن لَ ْم َي ِج ْد؟ َقا َل‪:‬‬
‫” َف َي ْع َم ُل بِ َي َد ْي ِه َف َي ْن َف ُع نَ ْف َس ُه َو َي َت َص َّدقُ“‪َ ،‬قالُوا‪َ :‬ف ِٕا ْن لَ ْم َي ْس َت ِط ْع أَ ْو لَ ْم َي ْف َع ْل؟ َقا َل‪:‬‬
‫وف“‪َ ،‬قالُوا‪َ :‬ف ِٕا ْن لَ ْم َي ْف َع ْل؟ َقا َل‪َ ” :‬ف ْل َيأْ ُم ْر بِالْ َخ ْيرِ‪ ،‬أَ ْو َقا َل‪:‬‬
‫اج ِة الْ َم ْل ُه َ‬
‫” َف ُي ِعي ُن َذا الْ َح َ‬
‫وف“‪َ ،‬قا َل‪َ :‬ف ِٕا ْن لَ ْم َي ْف َع ْل؟ َقا َل‪َ ” :‬ف ْل ُي ْم ِس ْك َعنِ الشَّ ِّر َف ِٕانَّ ُه لَ ُه َص َد َق ٌة‪“.‬‬ ‫بِالْ َم ْع ُر ِ‬

‫”والَّ ِذى نَ ْف ِسى بِ َي ِد ِه لَ َتأْ ُم ُر َّن‬


‫‪َ -٨٩٨‬ع ْن ُح َذ ْي َف َة ْبنِ الْ َي َم ِان َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬
‫وش َك َّن اللَّ ُه أَ ْن َي ْب َع َث َع َل ْي ُك ْم ِعقَا ًبا ِم ْن ُه ثُ َّم‬
‫وف َولَ َت ْن َه ُو َّن َعنِ الْ ُم ْن َك ِر أَ ْو لَ ُي ِ‬
‫بِالْ َم ْع ُر ِ‬
‫يب لَ ُك ْم‪“.‬‬ ‫َت ْد ُعونَ ُه َفلا َ َي ْس َت ِج ُ‬

‫‪َ -٨٩٩‬ع ْن ُع َب ْي ِد اللَّ ِه ْبنِ َجرِي ٍر َع ْن َٔابِي ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما ِم ْن َق ْو ٍم‬
‫اصي ُه ْم أَ َع ُّز ِم ْن ُه ْم َوأَ ْم َن ُع َلا ُي َغ ِّي ُرو َن إِ َّلا َع َّم ُه ْم اللَّ ُه َت َعالَى بِ ِعقَابِ ِه‪“.‬‬
‫ُي ْع َم ُل ِفي ِه ْم بِالْ َم َع ِ‬

‫‪CİHAD‬‬
‫‪ALLAH YOLUNDA MÜCADELE‬‬

‫‪َ -٩٠٠‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ َمالِ ٍك الْ َج ْن ِب ِّي َقا َل‪َ :‬ح َّد َث ِني َف َضالَ ُة ْب ُن ُع َب ْي ٍد َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل‬
‫اللَّ ِه ‪ِ s‬في َح َّج ِة الْ َو َدا ِع‪...” :‬الْ ُم َجا ِه ُد َم ْن َجا َه َد نَ ْف َس ُه ِفي َطا َع ِة اللَّ ِه‪“...‬‬

‫‪٢٢٧‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

897.Saîd b. Ebû Bürde b. Ebû Musa el-Eş’arî’nin, babası aracılığıy-


la dedesinden naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuş-
tur: “Her Müslüman sadaka vermelidir.” Oradakiler, “Peki, ya verecek
bir şey bulamazsa?” deyince Resûlullah, “O zaman çalışır ve (kazandı-
ğından) hem kendisi faydalanır hem de sadaka verir.” buyurdu. “Buna
da güç yetiremez ya da yapamazsa?” dediler. “Yardıma muhtaç mazlum
ve mağdur bir kimseye yardım eder!” buyurdu. “Bunu da yapamazsa?”
dediler. “İyiliği/hayrı emretsin/teşvik etsin.” buyurdu. “Bunu da yapa-
mazsa?” dendiğinde, Resûlullah (sav) “Kötülükten uzak dursun. Bu da
onun için sadakadır.” buyurdu.
(B6022 Buhârî, Edeb, 33)

898. Huzeyfe b. Yemân’dan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber

(sav) şöyle buyurmuştur: “Bu canı bu tende tutan Allah’a yemin ederim
ki ya iyiliği emredip/teşvik edip kötülükten sakındırırsınız/uzaklaştırır-
sınız ya da Allah size bir ceza gönderir de O’na dua edersiniz ama O,
duanıza karşılık vermez.”
(T2169 Tirmizî, Fiten, 9)

899. Ubeydullah b. Cerîr’in, babasından naklettiğine göre, Resûlullah

(sav) şöyle buyurmuştur: “Aralarında günahlar işlenip durduğu hâlde bu


günahları işleyenlerden daha güçlü ve onları engellemeye muktedir iken
bunu yapmayan topluluğun hepsine birden Yüce Allah azap verir.”
(HM19466 İbn Hanbel, IV, 366)

CİHAD
ALLAH YOLUNDA MÜCADELE

900.Amr b. Mâlik el-Cenbî diyor ki, “Fedâle b. Ubeyd bana


Resûlullah’ın (sav) Veda Haccı’nda şöyle buyurduğunu nakletti: ‘...Mü-
cahid, Allah’a itaat yolunda nefsi ile cihad edendir...’”
(HM24458 İbn Hanbel, VI, 22)

227
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫”جا ِهدُوا بِأَ ْي ِدي ُك ْم َوأَلْ ِس َن ِت ُك ْم‬


‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ :s‬‬
‫‪َ -٩٠١‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫َوأَ ْم َوالِ ُك ْم‪“.‬‬

‫‪َ -٩٠٢‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ْف َض ُل الْ ِج َها ِد‪،‬‬
‫َك ِل َم ُة َع ْد ٍل ِع ْن َد ُس ْل َط ٍان َجائِرٍ‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪َ ” :‬م ْن َج َّه َز َغا ِز ًيا‬‫‪َ -٩٠٣‬ع ْن َز ْي ِد ْبنِ َخالِ ٍد الْ ُج َه ِن ِّي َع ْن َر ُس ِ‬
‫ِفى َس ِبي ِل اللَّ ِه َف َق ْد َغ َزا‪َ ،‬و َم ْن َخ َل َف ُه ِفى أَ ْه ِل ِه بِ َخ ْي ٍر َف َق ْد َغ َزا‪“.‬‬

‫‪َ -٩٠٤‬ع ْن أَبِى َذ ٍّر ‪َ d‬قا َل‪َ :‬سأَلْ ُت ال َّن ِب َّي ‪ :s‬أَ ُّى الْ َع َم ِل أَ ْف َض ُل؟ َقا َل‪” :‬إِي َما ٌن‬
‫بِاللَّ ِه َو ِج َها ٌد ِفى َس ِبي ِل ِه‪“.‬‬

‫‪٢٢٨‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

Enes (b. Mâlik)’in rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


901.

buyurmuştur: “Ellerinizle, dillerinizle ve mallarınızla cihad edin.”


(N3194 Nesâî, Cihâd, 48)

902. Ebû Saîd el-Hudrî’nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-
le buyurmuştur: “En değerli cihad, zalim yöneticinin karşısında hakkı
dile getirmektir.”
(İM4011 İbn Mâce, Fiten, 20; D4344 Ebû Dâvûd, Melâhim, 17)

903. Zeyd b. Hâlid el-Cühenî’den nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah yolunda savaşacak bir aske-
ri (savaş için) donatırsa kendisi de savaşmış gibi olur. Kim de Allah yo-
lunda savaşa çıkan gazinin arkasından ailesine iyi bir şekilde göz kulak
olursa o da savaşmış gibi olur.”
(M4902 Müslim, İmâre, 135; B2843 Buhârî, Cihâd, 38)

904. Ebû Zer (ra) anlatıyor: “Hz. Peygamber’e (sav), ‘Hangi amel da-
ha faziletlidir?’ diye sordum. ‘Allah’a inanmak ve O’nun yolunda cihad
etmek.’ buyurdu.”
(B2518 Buhârî, Itk, 2)

228
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪S AVAŞ HUKUKU‬‬


‫‪BARIŞ ESASTIR‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪” :‬الْ َغ ْز ُو َغ ْز َو ِان َفأَ َّما َمنِ‬
‫‪َ -٩٠٥‬ع ْن ُم َعا ِذ ْبنِ َج َبلٍ َع ْن َر ُس ِ‬
‫ا ْب َتغَى َو ْج َه اللَّ ِه َوأَ َطا َع ِٕالا َما َم َوأَنْ َف َق الْ َكرِي َم َة َو َي َاس َر الشَّ رِيكَ َو ْاج َت َن َب الْف ََسا َد كَا َن‬
‫ض‬ ‫نَ ْو ُم ُه َونُ ْب ُه ُه أَ ْج ًرا كُلُّ ُه َوأَ َّما َم ْن َغ َزا ِر َي ًاء َو ُس ْم َع ًة َو َع َصى ِٕالا َما َم َوأَ ْف َس َد ِفى الا َٔ ْر ِ‬
‫َاف‪“.‬‬ ‫َف ِٕانَّ ُه لا َ َي ْر ِج ُع بِالْ َكف ِ‬

‫اب ال َّن ِب ِّي ‪ُ s‬يقَا ُل‬ ‫اب َر ُجلٍ ِم ْن أَ ْس َل َم ِم ْن أَ ْص َح ِ‬ ‫‪َ -٩٠٦‬ع ْن أَبِى ال َّنضْ رِ‪َ ،‬ع ْن ِك َت ِ‬
‫ين َسا َر إِلَى الْ َح ُرو ِر َّي ِة‪،‬‬ ‫لَ ُه َع ْب ُد اللَّ ِه ْب ُن أَبِى أَ ْو َفى‪َ ،‬ف َك َت َب إِلَى ُع َم َر ْبنِ ُع َب ْي ِد اللَّ ِه‪ِ ،‬ح َ‬
‫ض أَ َّي ِام ِه الَّ ِتى لَ ِق َي ِف َيها الْ َع ُد َّو‪َ ،‬ي ْن َت ِظ ُر َح َّتى‬
‫ُيخْ ِب ُر ُه أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ ،s‬كَا َن ِفى َب ْع ِ‬
‫اس! لا َ َت َت َم َّن ْوا لِق ََاء الْ َعد ُِّو َو ْاسأَلُوا اللَّ َه‬
‫س َقا َم ِفي ِه ْم َفقَا َل‪َ ” :‬يا أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫إِ َذا َمالَ ِت الشَّ ْم ُ‬
‫وف‪“.‬‬ ‫الس ُي ِ‬‫اص ِب ُروا‪َ ،‬وا ْع َل ُموا أَ َّن الْ َج َّن َة َت ْح َت ِظلا َ ِل ُّ‬ ‫الْ َعا ِف َي َة‪َ ،‬ف ِٕا َذا لَ ِقي ُت ُمو ُه ْم َف ْ‬

‫‪َ -٩٠٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬الْ َح ْر ُب ُخ ْد َع ٌة‪“.‬‬

‫‪٢٢٩‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

S AVAŞ HUKUKU
BARIŞ ESASTIR

905. Muâz b. Cebel’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Savaş iki türlüdür: Allah’ın rızasını kazanmak isteyen,
komutanına itaat eden, değerli malını bu yolda harcayan, arkadaşına
kolaylık gösteren ve bozgunculuktan kaçınan kimsenin uykusu da uya-
nıklığı da tamamıyla sevap olarak yazılır. Gösteriş ve başkalarına duyur-
mak için savaşan, komutanına isyan eden ve yeryüzünde bozgunculuk
çıkaran kimse ise bundan hiçbir karşılık göremez.”
(N3190 Nesâî, Cihâd, 46)

906. Ebu’n-Nadr, Eslem kabilesinden ve Hz. Peygamber’in (sav)


ashâbından olan Abdullah b. Ebû Evfâ isimli bir kişinin, Harûrîler
(Hâricîler) üzerine sefere çıktığında Ömer b. Ubeydullah’a yazdığı mek-
tupta şunu naklettiğini anlatıyor: “Resûlullah (sav) düşmanla karşılaştı-
ğı bir gün, güneş (batıya) meyledene kadar bekledi ve ashâbının arasın-
da ayağa kalkarak şöyle seslendi: “Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı
temenni etmeyin. Allah’tan afiyet isteyin. Fakat onlarla karşılaştığınız
zaman da sabredin. Ve bilin ki cennet kılıçların gölgeleri altındadır.”
(M4542 Müslim, Cihâd ve siyer, 20; B3025 Buhârî, Cihâd, 156)

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


907.

buyurmuştur: “Harp, hiledir.”


(M4540 Müslim, Cihâd, 18; B3030 Buhârî, Cihâd, 157)

229
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫‪َ -٩٠٨‬ع ْن ُس َل ْي َما َن ْبنِ ُب َر ْي َد َة َع ْن َٔابِي ِه َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬إِ َذا أَ َّم َر‬
‫اص ِت ِه بِ َت ْق َوى اللَّ ِه َع َّز َو َج َّل َو َم ْن َم َع ُه ِم َن‬
‫ش أَ ْو َس ِر َّي ٍة أَ ْو َصا ُه ِفى َخ َّ‬ ‫أَ ِم ًيرا َع َلى َج ْي ٍ‬
‫ين َخ ْي ًرا ثُ َّم َقا َل‪” :‬اُ ْغ ُزوا بِ ْاس ِم اللَّ ِه ِفى َس ِبي ِل اللَّ ِه َقاتِلُوا َم ْن َكف ََر بِاللَّ ِه اُ ْغ ُزوا‬
‫الْ ُم ْس ِل ِم َ‬
‫َو لا َ َت ُغلُّوا َولا َ َت ْغ ِد ُروا َولا َ َت ْمثُلُوا َولا َ َت ْق ُتلُوا َولِيدًا‪“...‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن‬


‫س َقا َل‪ :‬ثِ ْن َت ِان َح ِف ْظ ُت ُه َما َع ْن َر ُس ِ‬ ‫‪َ -٩٠٩‬ع ْن شَ دَّا ِد ْبنِ أَ ْو ٍ‬
‫اللَّ َه َك َت َب ا ْل ِٕا ْح َسا َن َع َلى كُ ِّل شَ ْي ٍء َف ِٕا َذا َق َت ْل ُت ْم َفأَ ْح ِس ُنوا الْ ِق ْت َل َة‪“...‬‬

‫‪ESİRLERİN HUKUKU‬‬
‫‪HERKESE ÖZGÜRLÜK‬‬

‫وسى َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬فُ ُّكوا الْ َعانِ َي‪َ ،‬وأَ ِج ُيبوا الدَّا ِع َي‪،‬‬
‫‪َ -٩١٠‬ع ْن أَبِى ُم َ‬
‫َو ُعو ُدوا الْ َمر َ‬
‫ِيض‪“.‬‬

‫‪َ -٩١١‬ع ْن أَبِي َعزِي ِز بن ُع َم ْيرٍ‪ ،‬أَ ِخي ُم ْص َع ِب ْبنِ ُع َم ْيرٍ‪َ ،‬قا َل‪ :‬كُ ْن ُت ِفي ا ْلا ُٔ َسا َرى‬
‫َي ْو َم َب ْدرٍ‪َ ،‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ :s‬اِ ْس َت ْو ُصوا بِا ْلا ُٔ َسا َرى َخ ْي ًرا َوكُ ْن ُت ِفي نَ َف ٍر ِم َن‬
‫ا ْلأَنْ َصارِ‪َ ،‬وكَانُوا إِ َذا َق َّد ُموا َغد ََاء ُه ْم َو َعشَ َاء ُه ْم أَ َكلُوا ال َّت ْم َر َوأَ ْط َع ُمونِي الْ ُخ ْب َز بِ َو ِص َّي ِة‬
‫ول اللَّ ِه ‪ s‬إِ َّيا ُه ْم‪.‬‬‫َر ُس ِ‬

‫‪٢٣٠‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

908. Süleyman b. Büreyde, babasının şöyle dediğini naklediyor:


“Resûlullah (sav) bir orduya veya birliğe kumandan tayin ettiği zaman
öncelikle ona Yüce Allah’tan sakınmasını ve beraberindeki Müslüman-
lara iyi davranmasını tavsiye ettikten sonra şöyle derdi: ‘Allah yolunda
Allah’ın adıyla savaşın! Allah’ı inkâr edenlerle çarpışın! Savaşın, ama ga-
nimet malına ihanet etmeyin. Ölülere (uzuvlarını keserek) müsle yap-
mayın! Çocukları öldürmeyin!..’”
(M4522 Müslim, Cihâd ve siyer, 3)

909.Şeddâd b. Evs şöyle demiştir: “İki hususu Resûlullah’tan (sav)


öğrendim. O buyurdu ki, ‘Allah her işte ihsanı (güzel ve zarif davran-
mayı) emreder. (Savaşta/yahut hayvan boğazlarken dahi) öldürmeyi en
güzel biçimde (acı çektirmeden ve hunharca görüntülere meydan ver-
meden) yapın ...’”
(M5055 Müslim, Sayd, 57; D2814 Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 10, 11)

ESİRLERİN HUKUKU
HERKESE ÖZGÜRLÜK

910. Ebû Musa’nın naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle bu-
yurmuştur: “Esiri özgürlüğüne kavuşturun, davet edenin (davetine) ka-
tılın, hastayı ziyaret edin.”
(B5174 Buhârî, Nikâh, 72)

911.Mus’ab b. Umeyr’in kardeşi Ebû Azîz b. Umeyr anlatıyor: “Bedir


günü esirler arasındaydım. Resûlullah (sav), ‘Esirlere iyi davranın!’ bu-
yurdu. Ben bir ensar grubunun elinde esirdim. Ensar, Resûlullah’ın em-
rine uyarak sabah ve akşam ekmek ve yemeklerini bana ikram ederler,
kendileri de hurmayla yetinirlerdi.”
(MK19497 Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, XXII, 393)

230
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫وب َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن َف َّرقَ َب ْي َن َوالِ َد ٍة‬ ‫‪َ -٩١٢‬ع ْن أَبِى أَ ُّي َ‬
‫َو َولَ ِد َها َف َّرقَ اللَّ ُه َب ْي َن ُه َو َب ْي َن أَ ِح َّب ِت ِه َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬

‫‪َ -٩١٣‬ع ْن َع ِل ٍّي َقا َل‪َ :‬و َه َب لِى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ s‬غلا َ َم ْينِ أَ َخ َو ْينِ َف ِب ْع ُت أَ َح َد ُه َما‬
‫َفقَا َل لِى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬يا َع ِل ُّي! َما َف َع َل ُغلا َ ُمكَ ؟“ َفأَخْ َب ْرتُ ُه َفقَا َل‪ُ ” :‬ر َّد ُه ُر َّد ُه‪“.‬‬

‫‪G AZİLİK‬‬
‫‪YA ŞEHİT YA GAZİ‬‬

‫‪َ -٩١٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما ِم ْن َم ْكلُو ٍم ُي ْك َل ُم ِفى اللَّ ِه‬
‫ِيح ِم ْس ٍك‪“.‬‬ ‫يح ر ُ‬ ‫إِلا َّ َج َاء َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة َو َك ْل ُم ُه َي ْد َمى‪ ،‬اَللَّ ْو ُن لَ ْو ُن َد ٍم‪َ ،‬وال ِّر ُ‬

‫ات ِظ ُّل فُ ْس َط ٍ‬
‫اط‬ ‫‪َ -٩١٥‬ع ْن أَبِى أُ َما َم َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ْف َض ُل َّ‬
‫الص َد َق ِ‬
‫يح ُة َخا ِد ٍم ِفى َس ِبيلِ اللَّ ِه‪ ،‬أَ ْو َط ُرو َق ُة َف ْحلٍ ِفى َس ِبيلِ اللَّ ِه‪“.‬‬
‫ِفى َس ِبيلِ اللَّ ِه‪َ ،‬و َم ِن َ‬

‫‪٢٣١‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

912.Ebû Eyyûb anlatıyor: Resûlullah’ın (sav) şöyle dediğini işittim:


“Her kim (esirler arasındaki) anne ile çocuğunu birbirinden ayırırsa Al-
lah da o kimseyi kıyamet gününde sevdiklerinden ayırır.”
(T1566 Tirmizî, Siyer, 17; HM23895 İbn Hanbel, V, 413)

913. Ali (b. Ebû Tâlib) anlatıyor: “Resûlullah (sav) bana kardeş
olan iki yardımcı genç hibe etti. Ben de onlardan birini sattım. Bir gün
Resûlullah (sav) bana, ‘Ey Ali! Gençten ne haber?’ diye sordu. Ben de
ona (sattığımı) söyledim. Bunun üzerine Resûlullah, ‘Onu geri al, onu
geri al.’ buyurdu.
(T1284 Tirmizî, Büyû’, 52; İM2249 İbn Mâce, Ticâret, 46)

G AZİLİK
YA ŞEHİT YA GAZİ

914.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Allah yolunda yaralanan her bir yaralı muhakkak kıyamet günün-
de yarası kanayarak gelir. Rengi kan rengi, kokusu ise misk kokusudur.”
(B5533 Buhârî, Sayd, 31)

915.Ebû Ümâme’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Sadakaların en değerlisi, Allah yolunda(ki mücahidlerin)
gölgelenmesi için çadır (bağışlamak), bir hizmetçiyi Allah yolunda (ça-
lışmak üzere) hibe etmek veya at, deve gibi binilmeye uygun bir hayva-
nı Allah yolunda (kullanılmak üzere) bağışlamaktır.”
(T1627 Tirmizî, Fedâilü’l-cihâd, 5)

231
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪َ ” :‬م ْن َج َّه َز َغا ِز ًيا‬‫‪َ -٩١٦‬ع ْن َز ْي ِد ْبنِ َخالِ ٍد الْ ُج َه ِن ِّي َع ْن َر ُس ِ‬
‫ِفى َس ِبيلِ اللَّ ِه َف َق ْد َغ َزا‪َ ،‬و َم ْن َخ َل َف ُه ِفى أَ ْه ِل ِه بِ َخ ْي ٍر َف َق ْد َغ َزا‪“.‬‬

‫‪َ -٩١٧‬ع ْن أَبِى أُ َما َم َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن لَ ْم َي ْغ ُز أَ ْو ُي َج ِّه ْز َغا ِز ًيا أَ ْو َيخْ لُ ْ‬
‫ف‬
‫َغا ِز ًيا ِفى أَ ْه ِل ِه بِ َخ ْيرٍ‪ ،‬أَ َصا َب ُه اللَّ ُه بِقَا ِر َع ٍة‪“.‬‬

‫‪َ -٩١٨‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه الْ َخ ْط ِم ِّي َقا َل‪ :‬كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪ s‬إِ َذا أَ َرا َد أَ ْن َي ْس َت ْو ِد َع ْال َج ْي َ‬
‫ش‬
‫َقا َل‪” :‬أَ ْس َت ْو ِد ُع اللَّ َه ِدي َن ُك ْم َوأَ َمانَ َت ُك ْم َو َخ َواتِي َم أَ ْع َمالِ ُك ْم‪“.‬‬

‫‪ŞEHİTLİK‬‬
‫‪ALLAH İÇİN ÖLÜMSÜZLEŞMEK‬‬

‫َس ْب َن َمالِ ٍك ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما ِم ْن‬ ‫‪َ -٩١٩‬ع ْن ُح َم ْي ٍد َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت أَن َ‬
‫وت لَ ُه ِع ْن َد اللَّ ِه َخ ْي ٌر َي ُس ُّر ُه أَ ْن َي ْر ِج َع إِلَى ال ُّدنْ َيا َوأَ َّن لَ ُه ال ُّدنْ َيا َو َما ِف َيها إِلا َّ الشَّ ِهي َد‬
‫َع ْب ٍد َي ُم ُ‬
‫لِ َما َي َرى ِم ْن َفضْ لِ الشَّ َها َد ِة َف ِٕانَّ ُه َي ُس ُّر ُه أَ ْن َي ْر ِج َع إِلَى ال ُّدنْ َيا َف ُي ْق َت َل َم َّر ًة أُخْ َرى‪“.‬‬

‫‪٢٣٢‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

916.Zeyd b. Hâlid’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Her kim Allah yolunda savaşacak bir askeri (savaş için)
donatırsa kendisi de savaşmış gibi olur. Kim de Allah yolunda savaşa çı-
kan gazinin arkasından ailesine iyi bir şekilde göz kulak olursa o da sa-
vaşmış gibi olur.”
(M4902 Müslim, İmâre, 135)

Ebû Ümâme’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


917.

le buyurmuştur: “Kim savaşa katılmaz veya savaşa katılan bir gaziyi do-
natmaz ya da savaşa giden gazinin ailesine iyi bir şekilde göz kulak ol-
mazsa Allah onu bir felâkete uğratır.”
(D2503 Ebû Dâvûd, Cihâd, 17)

Abdullah el-Hatmî’nin naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) bir


918.

orduyu uğurlamak istediği zaman, “Sizin dininizi, geride bıraktıklarınızı


ve amellerinizin sonuçlarını Allah’a emanet ediyorum.” buyururdu.
(D2601 Ebû Dâvûd, Cihâd, 73)

ŞEHİTLİK
ALLAH İÇİN ÖLÜMSÜZLEŞMEK

919.Humeyd diyor ki, “Enes b. Mâlik’ten (ra) işittiğime göre, Hz.


Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: ‘Ölüp de Allah katında hayırlı bir
mertebeye erişen kullar içinde, şehitten başka hiç kimse kendisine için-
dekilerle birlikte dünya verilecek olsa bile— yeniden dünyaya gelmek is-
temez. Şehit, şehitliğin ne kadar üstün bir mertebe olduğunu gördüğü
için, dünyaya dönüp bir kez daha şehit olmayı arzular.’”
(B2795 Buhârî, Cihâd, 6)

232
‫‪SOSYAL HAYAT -I-‬‬

‫”والَّ ِذى نَ ْف ِسى بِ َي ِد ِه‪َ ،‬و ِد ْد ُت‬ ‫‪َ -٩٢٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َٔا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬
‫أَنِّى أُ َقاتِ ُل ِفى َس ِبيلِ اللَّ ِه َفأُ ْق َت ُل ثُ َّم أُ ْح َيا‪ ،‬ثُ َّم أُ ْق َت ُل ثُ َّم أُ ْح َيا‪ ،‬ثُ َّم أُ ْق َت ُل ]ثُ َّم أُ ْح َيا‪ ،‬ثُ َّم‬
‫أُ ْق َت ُل ثُ َّم أُ ْح َيا[‪“.‬‬

‫‪ -٩٢١‬أَ َّن َس ْه َل ْب َن أَبِى أُ َما َم َة ْبنِ َس ْه ِل ْبنِ ُح َن ْي ٍف َح َّد َث ُه َع ْن أَبِي ِه‪َ ،‬ع ْن َج ِّد ِه؛‬
‫أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن َسأَ َل اللَّ َه الشَّ َها َد َة بِ ِص ْد ٍق‪َ ،‬بلَّ َغ ُه اللَّ ُه َم َنا ِز َل الشُّ َهدَا ِء‪،‬‬
‫ات َع َلى ِف َر ِاش ِه‪“.‬‬
‫َوإِ ْن َم َ‬

‫‪َ -٩٢٢‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َج ْبرٍ‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه‪ ،‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬عا َد‬
‫َج ْب ًرا ‪َ ...‬فقَا َل‪...” :‬اَلْ َق ْت ُل ِفى َس ِبي ِل اللَّ ِه شَ َها َدةٌ‪َ ،‬والْ َب ْط ُن شَ َها َدةٌ‪َ ،‬والْ َح َر ُق شَ َها َدةٌ‪،‬‬
‫َوالْغ ََر ُق شَ َها َدةٌ‪َ ،‬والْ َم ْغ ُمو ُم – َي ْع ِنى الْ َه ِد َم– شَ َها َدةٌ‪َ ،‬والْ َم ْج ُن ُ‬
‫وب شَ َها َدةٌ‪َ ،‬والْ َم ْرأَ ُة‬
‫وت بِ ُج ْم ٍع شَ ِهي َدةٌ‪“.‬‬‫َت ُم ُ‬

‫‪َ -٩٢٣‬ع ْن َس ِعي ِد ْبنِ َز ْي ٍد َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن قُ ِت َل ُدو َن‬
‫َمالِ ِه َف ُه َو شَ ِهيدٌ‪َ ،‬و َم ْن قُ ِت َل ُدو َن ِدي ِن ِه َف ُه َو شَ ِهيدٌ‪َ ،‬و َم ْن قُ ِت َل ُدو َن َد ِم ِه َف ُه َو شَ ِهيدٌ‪،‬‬
‫َو َم ْن قُ ِت َل ُدو َن أَ ْه ِل ِه َف ُه َو شَ ِهيدٌ‪“.‬‬

‫‪٢٣٣‬‬
SOSYAL HAYAT -I-

920.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Canım elinde bulunan Allah’a yemin ederim, istedim ki
Allah yolunda savaşıp öldürüleyim sonra diriltileyim, sonra öldürülüp
tekrar diriltileyim, sonra öldürülüp tekrar diriltileyim, daha sonra tek-
rar öldürüleyim ve diriltileyim!”
(B7227 Buhârî, Temennî, 1)

Sehl b. Ebû Ümâme b. Sehl b. Huneyf’in, babası aracılığıyla de-


921.

desinden rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:


“Kim içtenlikle Allah’tan şehit olmayı dilerse yatağında bile ölse Allah
onu şehitlerin makamlarına ulaştırır.”
(M4930 Müslim, İmâre, 157)

922. Abdullah b. Abdullah b. Cebr’in, babasından naklettiğine göre,


hasta olan (dedesi) Cebr’i ziyarete gelen Resûlullah (sav) şöyle buyur-
muştur: “...Allah yolunda savaşırken ölmek şehitliktir. İç hastalıkların-
dan ölmek şehitliktir. Yanarak ölmek şehitliktir. Boğularak ölmek şehit-
liktir. Yıkıntı altında kalarak ölmek şehitliktir. Aklını kaybederek ölmek
şehitliktir. Hamile iken ölen kadın da şehittir.”
(N3196 Nesâî, Cihâd, 48; İM2803 İbn Mâce, Cihâd, 17)

923.Saîd b. Zeyd’in işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “Kim malını korurken öldürülürse şehittir, kim dini uğruna öldü-
rülürse şehittir, kim canı uğruna öldürülürse şehittir, kim ailesi uğruna
öldürülürse o da şehittir.”
(T1421 Tirmizî, Diyât, 21

233
VI. BÖLÜ M

SOSYAL HAYAT -II-

234
‫‪MUSİBETLER ve MÜMİN‬‬
‫‪SABIR, METANET ve TESLİMİYET‬‬

‫‪َ -٩٢٤‬ع ْن أُ ِّم َس َل َم َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا أَ َصا َب ْت أَ َح َدكُ ْم ُم ِص َيب ٌة‬
‫َف ْل َي ُق ْل‪ :‬إِنَّا لِلَّ ِه َوإِنَّا إِلَ ْي ِه َر ِاج ُعونَ‪ ،‬اللَّ ُه َّم! ِع ْن َد َك أَ ْح َت ِس ُب ُم ِص َيب ِتى َفآ ِج ْرنِى ِف َيها‬
‫َوأَ ْب ِد ْل لِى َخ ْي ًرا ِم ْنها‪“.‬‬

‫‪َ -٩٢٥‬ع ْن َعائِشَ َة؛ أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما ِم ْن ُم ِص َيب ٍة ُي َص ُ‬
‫اب بِ َها الْ ُم ْس ِل ُم‬
‫إِلا َّ كُف َِّر بِ َها َع ْن ُه‪َ ،‬ح َّتى الشَّ ْو َك ِة ُيشَ اك َُها‪“.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪ :‬كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬اللَّ ُه َّم! إِنِّى أَ ُعو ُذ بِكَ‬ ‫‪َ -٩٢٦‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫ِم َن الْ َه ِّم َوالْ َح َز ِن‪َ ،‬والْ َك َسلِ ‪َ ،‬والْ ُبخْ لِ ‪َ ،‬والْ ُج ْبنِ ‪َ ،‬و َض َل ِع ال َّد ْينِ ‪َ ،‬و َغ َل َب ِة ال ِّر َج ِال‪“.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك ‪َ :d‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬لا َ َي َت َم َّن َي َّن أَ َح ُدكُ ُم الْ َم ْو َت‬ ‫‪َ -٩٢٧‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫ِم ْن ُض ٍّر أَ َصا َب ُه‪َ ،‬ف ِٕا ْن كَا َن لا َ ُب َّد َفا ِعلا ً َف ْل َي ُقلِ‪ :‬اللَّ ُه َّم أَ ْح ِي ِنى َما كَان َِت الْ َح َيا ُة َخ ْي ًرا‬
‫لِى‪َ ،‬و َت َوفَّ ِنى إِ َذا كَان َِت الْ َو َفا ُة َخ ْي ًرا لى‪“.‬‬

‫‪٢٣٥‬‬
MUSİBETLER ve MÜMİN
SABIR, METANET ve TESLİMİYET

924. Ümmü Seleme’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Birinizin başına bir musibet/acı bir şey geldiği zaman,
‘Biz Allah’a aidiz ve biz O’na döneceğiz. Allah’ım! Başıma gelen musibe-
tin/acının mükâfatını senden bekliyorum, bundan dolayı bana ecir ih-
san et, benim için onu daha hayırlısıyla değiştir.’ desin.”
(D3119 Ebû Dâvûd, Cenâiz, 17-18; M2126 Müslim, Cenâiz, 3)

Hz. Âişe’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


925.

yurmuştur: “Batan bir diken bile olsa başına gelen her musibet/acı,
Müslüman’ın günahlarına kefaret olur.”
(M6565 Müslim, Birr, 49; MU1719 Muvatta’, Ayn, 3)

926.Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


derdi: “Allah’ım! Gam ve kederden, tembellik ve cimrilikten, korkaklık-
tan, borca batmaktan ve halkın taşkınlığından sana sığınırım.”
(N5478 Nesâî, İstiâze, 25; B6369 Buhârî, Deavât, 40)

927. Enes b. Mâlik’in (ra) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Hiçbiriniz başına gelen bir sıkıntıdan dolayı ölü-
mü istemesin. Eğer mutlaka isteyecek olursa, ‘Allah’ım, yaşamak benim
için hayırlı olduğu sürece beni yaşat, ölüm benim için hayırlıysa canı-
mı al!’ desin.”
(B5671 Buhârî, Merdâ, 19)

235
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -٩٢٨‬ع ْن ُص َه ْي ٍب َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ع َج ًبا لا َٔ ْم ِر الْ ُمؤ ِْمنِ ‪ ،‬إِ َّن أَ ْم َر ُه‬
‫س َذا َك لا َٔ َح ٍد إِلا َّ لِ ْل ُم ْؤ ِمنِ ‪ ،‬إِ ْن أَ َصا َب ْت ُه َس َّر ُاء شَ َك َر‪َ ،‬ف َكا َن َخ ْي ًرا لَ ُه‪،‬‬
‫كُلَّ ُه لَ ُه َخ ْي ٌر‪َ ،‬ولَ ْي َ‬
‫َوإِ ْن أَ َصا َب ْت ُه َض َّر ُاء َص َب َر‪َ ،‬ف َكا َن َخ ْي ًرا لَ ُه‪“.‬‬

‫‪TİCARET AHLÂKI‬‬
‫‪ALIRKEN DE SATARKEN DE DÜRÜST OLMAK‬‬

‫‪َ -٩٢٩‬ع ْن َح ِكي ِم ْبنِ ِح َزا ٍم أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ َب ِّي َع ِان بِا ْل ِخ َيا ِر َما لَ ْم‬
‫َي ْف َت ِر َقا‪َ ،‬ف ِٕا ْن َص َد َقا َو َب َّي َنا ُبو ِر َك لَ ُه َما ِفى َب ْي ِع ِه َما‪َ ،‬وإِ ْن َك َت َما َو َك َذ َبا ُم ِحق ِ‬
‫َت الْ َب َر َك ُة‬
‫ِم ْن َب ْي ِع ِه َما‪“.‬‬

‫‪َ -٩٣٠‬ع ْن إ ِْس َما ِعي َل ْبنِ ُع َب ْي ِد بنِ ِر َفا َع َة‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه َع ْن َجد ِِّه‪ :‬أَنَّ ُه َخ َر َج َم َع‬
‫اس َي َت َبا َي ُعو َن َفقَا َل‪َ ” :‬يا َم ْعشَ َر ال ُّت َّجارِ“ َف ْاس َت َجا ُبوا‬ ‫ال َّن ِب ِّي‪ s‬إِلَى الْ ُم َصلَّى‪َ ،‬ف َرأَى ال َّن َ‬
‫لِ َر ُس ِ‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ ،s‬و َر َف ُعوا أَ ْع َنا َق ُه ْم َوأَ ْب َصا َر ُه ْم إِلَ ْي ِه‪َ ،‬فقَا َل‪” :‬إِ َّن ال ُّت َّجا َر ُي ْب َعثُو َن َي ْو َم‬
‫الْ ِق َيا َم ِة فُ َّجا ًرا‪ ،‬إِلا َّ َمنِ اتَّقَى اللَّ َه َو َب َّر َو َصدَقَ ‪“.‬‬

‫‪٢٣٦‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

Suheyb’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


928.

tur: “Müminin hâli ne hoştur! Her hâli kendisi için hayırlıdır ve bu du-
rum yalnız mümine mahsustur. Başına güzel bir iş geldiğinde şükreder;
bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde ise sabreder; bu da
onun için hayır olur.”
(M7500 Müslim, Zühd, 64)

TİCARET AHLÂKI
ALIRKEN DE SATARKEN DE DÜRÜST OLMAK

929. Hakîm b. Hizâm’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Alışveriş yapanlar birbirlerinden ayrılmadıkları sürece (alış-
verişi kabul edip etmeme konusunda) serbesttirler. Eğer dürüst davranırlar
ve (malın kusurunu) açıkça söylerlerse, alışverişleri bereketlenir. Fakat ku-
suru gizler ve yalan söylerlerse, (yaptıkları) alışverişin bereketi gider.”
(D3459 Ebû Dâvûd, Büyû’, 51)

930. İsmâil b. Ubeyd b. Rifâa’nın, babası aracılığıyla dedesinden nak-


lettiğine göre, dedesi (Rifâa b. Râfi’) Hz. Peygamber (sav) ile birlikte
namazgâha gitmişti. Hz. Peygamber insanların alışveriş yaptıklarını gördü
ve “Ey tüccar topluluğu!” diye seslendi. Onlar da Resûlullah’a karşılık ver-
diler. Başlarını kaldırıp gözlerini ona çevirdiler. Bunun üzerine Resûlullah
şöyle buyurdu: “Allah’tan sakınan, iyilik yapan ve dürüst davrananlar
hâriç, tüccarlar kıyamet günü günahkârlar olarak diriltileceklerdir.”
(T1210 Tirmizî, Büyû’, 4)

236
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -٩٣١‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪”:s‬إِ َذا َو َزنْ ُت ْم‬
‫َفأَ ْر ِج ُحوا‪“.‬‬

‫‪َ -٩٣٢‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه ‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ر ِح َم اللَّ ُه َر ُجلا ً‬
‫َس ْم ًحا إِ َذا َبا َع‪َ ،‬وإِ َذا ْاش َت َرى‪َ ،‬وإِ َذا ا ْق َت َضى‪“.‬‬

‫س ِم َّنا‪“.‬‬
‫‪َ -٩٣٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ...”:‬م ْن َغشَّ َنا َف َل ْي َ‬

‫‪HELÂL KAZANÇ‬‬
‫‪EL EMEĞİ, GÖZ NURU, ALIN TERİ‬‬

‫‪َ -٩٣٤‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪”:s‬إِ َّن أَ ْط َي َب َما أَ َك َل ال َّر ُج ُل ِم ْن‬
‫ك َْس ِب ِه َوإِ َّن َولَ َد ُه ِم ْن ك َْس ِب ِه‪“.‬‬

‫‪َ -٩٣٥‬ع ْن َع ِل ٍّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬اللَّ ُه َّم َبا ِر ْك لِا ُٔ َّم ِتي ِفي‬
‫ُب ُكو ِر َها‪“.‬‬

‫‪٢٣٧‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

Câbir b. Abdullah’ın (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


931.

le buyurmuştur: “Tarttığınızda fazlasıyla (tartarak) verin.”


(İM2222 İbn Mâce, Ticâret, 34)

Câbir b. Abdullah’tan (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav)


932.

şöyle buyurmuştur: “Satarken, satın alırken, alacağını talep ederken


hoşgörülü davranıp kolaylık gösteren kimseye Allah rahmetiyle mua-
mele eylesin.”
(B2076 Buhârî, Büyû’, 16)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


933.

yurmuştur: “...Bizi aldatan, bizden değildir.”


(M283 Müslim, Îmân, 164)

HELÂL KAZANÇ
EL EMEĞİ, GÖZ NURU, ALIN TERİ

934.Hz. Âişe’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “İnsanın yediği şeylerin en güzeli, kendi kazancından olandır
ve kişinin çocuğu onun kazancındandır.
(N4457 Nesâî, Büyû’, 1)

935. Hz. Ali’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “Allah’ım! Ümmetim için (günün) erken vakitlerini bereketli kıl!”
(HM1320 İbn Hanbel, I, 153)

237
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -٩٣٦‬عنِ ال ُّز َب ْي ِر ْبنِ ا ْل َع َّوا ِم ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قال‪” :‬لا َٔ ْن َيأْ ُخ َذ أَ َح ُدك ُْم َح ْب َل ُه‪،‬‬
‫َف َيأْتِ َي بِ ُح ْز َم ِة الْ َح َط ِب َع َلى َظ ْه ِر ِه َف َي ِبي َع َها‪َ ،‬ف َي ُك َّ‬
‫ف اللَّ ُه بِ َها َو ْج َه ُه‪َ ،‬خ ْي ٌر لَ ُه ِم ْن أَ ْن‬
‫اس‪ ،‬أَ ْع َط ْو ُه أَ ْو َم َن ُعو ُه‪“.‬‬
‫َي ْسأَ َل ال َّن َ‬

‫‪َ -٩٣٧‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ك َفى بِالْ َم ْر ِء إِ ْث ًما‬
‫ُوت‪“.‬‬ ‫أَ ْن ُي َض ِّي َع َم ْن َيق ُ‬

‫‪َ -٩٣٨‬عنِ الْ ِم ْقدَا ِم ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قال‪َ ” :‬ما أَ َك َل أَ َح ٌد َط َعا ًما َق ُّط َخ ْي ًرا‬
‫السلا َ ُم كَا َن َيأْكُ ُل ِم ْن َع َم ِل‬ ‫ْ‬
‫ِم ْن أَ ْن َيأكُ َل ِم ْن َع َملِ َي ِد ِه‪َ ،‬وإِ َّن نَ ِب َّي اللَّ ِه َد ُاو َد َع َل ْي ِه َّ‬
‫َي ِد ِه‪“.‬‬

‫‪FAKİRLİK ve ZENGİNLİK‬‬
‫!‪DARLIK DA İMTİHANDIR VARLIK DA‬‬

‫‪َ -٩٣٩‬ع ْن ُم َعا ِذ ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُخ َب ْي ٍب‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه‪َ ،‬ع ْن َع ِّم ِه َقا َل‪ :‬كُ َّنا ِفى َم ْج ِلسٍ‪.‬‬
‫َف َج َاء ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬و َع َلى َرأْ ِس ِه أَث َُر َما ٍء‪َ .‬فقَا َل لَ ُه َب ْع ُض َنا‪ :‬ن ََرا َك الْ َي ْو َم َط ِّي َب ال َّن ْفسِ‪.‬‬
‫ْ‬
‫اض الْ َق ْو ُم ِفى ِذ ْك ِر الْ ِغ َنى‪َ .‬فقَا َل‪” :‬لا َ َبأ َ‬
‫س بِالْ ِغ َنى‬ ‫َفقَا َل‪” :‬أَ َج ْل‪َ .‬والْ َح ْم ُد لِلَّ ِه“ ثُ َّم أَ َف َ‬
‫س ِم َن ال َّن ِعي ِم‪“.‬‬‫يب ال َّن ْف ِ‬‫الص َّح ُة لِ َمنِ اتَّقَى َخ ْي ٌر ِم َن الْ ِغ َنى‪َ .‬و ِط ُ‬ ‫لِ َمنِ اتَّقَى‪َ .‬و ِّ‬

‫‪٢٣٨‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

936.Zübeyr b. Avvâm’dan (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Sizden birinizin urganını alıp (dağa gitmesi),
sırtında bir bağ odun getirip satması ve böylece Allah’ın onun itibarını
koruması, bir şey verip vermeyecekleri belli olmayan kimselerden di-
lenmesinden daha hayırlıdır.”
(B1471 Buhârî, Zekât, 50)

Abdullah b. Amr’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


937.

buyurmuştur: “Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye


günah olarak yeter.”
(D1692 Ebû Dâvûd, Zekât, 45)

Mikdâm’dan (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


938.

le buyurmuştur: “Kesinlikle hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı


bir yemek yememiştir. Allah’ın Peygamberi Dâvûd (as) da kendi elinin
emeğini yiyordu.”
(B2072 Buhârî, Büyû’, 15)

FAKİRLİK ve ZENGİNLİK
DARLIK DA İMTİHANDIR VARLIK DA!

939. Muâz b. Abdullah b. Hubeyb, babası aracılığıyla amcasının (Yesâr

b. Abdülhayy’ın) şunları anlattığını nakletmektedir: “Bir mecliste bulunu-


yorduk. Hz. Peygamber (sav) başı ıslak bir hâlde geldi. İçimizden birkaç
kişi ona, ‘Bugün seni huzurlu gördük.’ dedi. Bunun üzerine, ‘Evet, Allah’a
hamdolsun.’ diye cevap verdi. Sonra o topluluk, zenginlikten bahsetme-
ye koyuldu. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: ‘Takva sahibi
kimse için zenginliğin bir zararı yok! Sağlık ise takva sahibi için zengin-
likten daha hayırlıdır. Gönül huzuru da (gerçek) nimetlerdendir.’”
(İM2141 İbn Mâce, Ticâret, 1; NM2131 Hâkim, Müstedrek, III, 807 (2/3))

238
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -٩٤٠‬ع ْن ُم ْص َع ِب ْبنِ َس ْع ٍد‪َ ،‬قا َل‪َ :‬رأَى َس ْع ٌد ‪ d‬أَ َّن لَ ُه َفضْ لا ً َع َلى َم ْن ُدونَ ُه‪.‬‬
‫َفقَا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ ” :s‬ه ْل تُ ْن َص ُرو َن َوتُ ْر َزقُو َن إِلا َّ بِ ُض َعفَائِ ُكم؟“‬

‫‪َ -٩٤١‬عنِ ا ْبنِ َم ْس ُعو ٍد ‪َ d‬قا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬لا َ َح َس َد إِلا َّ ِفى‬
‫ا ْث َن َت ْينِ ‪َ :‬ر ُجلٍ آ َتا ُه اللَّ ُه َمالا ً َف َسلَّ َط ُه َع َلى َه َل َك ِت ِه ِفى الْ َح ِّق‪َ ،‬و َر ُجلٍ آ َتا ُه اللَّ ُه ِح ْك َم ًة‬
‫َف ُه َو َي ْق ِضى بِ َها َو ُي َعلِّ ُم َها‪“.‬‬

‫‪َ -٩٤٢‬ع ْن َعائِشَ َة ‪َ g‬قا َل ْت‪ :‬كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬اللَّ ُه َّم إِنِّى أَ ُعو ُذ بِكَ ِم ْن‬
‫اب الْ َق ْبرِ‪َ ،‬وشَ ِّر ِف ْت َن ِة الْ ِغ َنى َوشَ ِّر ِف ْت َن ِة الْ َف ْق ِر‪“...‬‬ ‫ِف ْت َن ِة ال َّنا ِر َو َع َذ ِ‬
‫اب ال َّنارِ‪َ ،‬و ِف ْت َن ِة الْ َق ْب ِر َو َع َذ ِ‬

‫س الْ ِغ َنى َع ْن َكث َْر ِة الْ َع َرضِ‪،‬‬


‫‪َ -٩٤٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لَ ْي َ‬
‫َولَ ِك َّن الْ ِغ َنى ِغ َنى ال َّن ْفسِ‪“.‬‬

‫‪DİLENCİLİK‬‬
‫‪İNSANI KÜÇÜLTEN YÜZSÜZLÜK‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك‪َ ... :‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪...” :s‬إِ َّن الْ َم ْسأَلَ َة لا َ َت ْصلُ ُح‬ ‫‪َ -٩٤٤‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫وجع‪“.‬‬ ‫إِلا َّ لِ َثلا َ َث ٍة‪ :‬لِ ِذى َف ْق ٍر ُم ْد ِق ٍع أَ ْو لِ ِذى ُغ ْر ٍم ُم ْف ِظ ٍع‪ ،‬أَ ْو لِ ِذى َد ٍم ُم ِ‬

‫‪٢٣٩‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

940. Mus’ab b. Sa’d anlatıyor: “Sa’d (ra) kendisinin diğerlerinden da-


ha üstün olduğu düşüncesindeydi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav)
şöyle buyurdu: ‘Size ancak zayıflarınız sebebiyle yardım ediliyor ve rı-
zık veriliyor, değil mi?’”
(B2896 Buhârî, Cihâd, 76)

İbn Mes’ûd’un (ra) işittiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


941.

buyurmuştur: “Ancak iki kişiye gıpta edilir: Allah’ın kendisine verdiği


malı hak yolunda harcayan kimse ile Allah’ın kendisine verdiği (ilim ve)
hikmete göre karar veren ve onu başkalarına öğreten kimse.”
(B1409 Buhârî, Zekât, 5; M1896 Müslim, Müsâfirîn, 268)

942.Hz. Âişe (ra) diyor ki, “Hz. Peygamber (sav) şöyle derdi:
‘Allah’ım, cehennemin fitnesinden ve azabından, kabir fitnesinden ve
azabından, zenginlik fitnesinin şerrinden ve fakirlik fitnesinin şerrin-
den sana sığınırım...’”
(B6377 Buhârî, Deavât, 46)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


943.

le buyurmuştur: “Zenginlik, mal çokluğu değildir; asıl zenginlik, gönül


tokluğudur.”
(B6446 Buhârî, Rikâk, 15)

DİLENCİLİK
İNSANI KÜÇÜLTEN YÜZSÜZLÜK

944.Enes b. Mâlik’ten nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “...Yalnızca şu üç kişi dilenebilir: Çok fakirlik çeken, ağır bir
borç altında bulunan ve kan bedelinin altında ezilen.”
(D1641 Ebû Dâvûd, Zekât, 26)

239
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -٩٤٥‬ع ْن َح ِكي ِم ْبنِ ِح َزا ٍم ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ َي ُد الْ ُع ْل َيا َخ ْي ٌر ِم َن الْ َي ِد‬
‫الس ْف َلى‪َ ،‬وا ْب َدأْ بِ َم ْن َت ُعو ُل‪“...‬‬
‫ُّ‬

‫‪َ -٩٤٦‬عنِ ال ُّز َب ْي ِر ْبنِ الْ َع َّوا ِم ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬لا َٔ ْن َيأْ ُخ َذ أَ َح ُدكُ ْم أَ ْح ُبلا ً َف َيأْ ُخ َذ‬
‫اس أُ ْع ِط َي أَ ْم ُم ِن َع‪“.‬‬ ‫ُح ْز َم ًة ِم ْن َح َط ٍب َف َي ِبي َع َف َي ُك َّ‬
‫ف اللَّ ُه بِ ِه َو ْج َه ُه َخ ْي ٌر ِم ْن أَ ْن َي ْسأَ َل ال َّن َ‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما أَ َك َل أَ َح ٌد َط َعا ًما َق ُّط َخ ْي ًرا ِم ْن‬ ‫‪َ -٩٤٧‬عنِ الْ ِم ْقدَا ِم ‪َ d‬ع ْن َر ُس ِ‬
‫السلا َ ُم كَا َن َيأْكُ ُل ِم ْن َع َم ِل َي ِد ِه‪“.‬‬ ‫ْ‬
‫أَ ْن َيأكُ َل ِم ْن َع َملِ َي ِد ِه‪َ ،‬وإِ َّن نَ ِب َّي اللَّ ِه َد ُاو َد َع َل ْي ِه َّ‬

‫‪َ -٩٤٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َسأَ َل ال َّن َ‬
‫اس أَ ْم َوالَ ُه ْم‬
‫َت َكث ًُّرا‪َ ،‬ف ِٕانَّ َما َي ْسأَ ُل َج ْم ًرا‪َ ،‬ف ْل َي ْس َت ِق َّل أَ ْو لِ َي ْس َت ْك ِث ْر‪“.‬‬

‫‪A LIŞVERİŞTE ÖLÇÜ‬‬


‫‪DÜRÜST OLMAK‬‬

‫‪َ -٩٤٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َرةَ‪ :‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪ s‬ن ََهى َع ْن َب ْي ِع الْغ ََررِ‪.‬‬

‫‪٢٤٠‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

945.Hakîm b. Hizâm’dan (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Üstteki (veren) el, alttaki (alan) elden daha
hayırlıdır. Sen, (vermeye) geçimini sağladığın ailenden başla!..”
(B1427 Buhârî, Zekât, 18; M2386 Müslim, Zekât, 95)

946. Zübeyr b. Avvâm’dan (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Sizden birinizin urganı alıp (dağa giderek)
bir bağ odun getirip satması ve böylece Allah’ın onun itibarını koruma-
sı, bir şey verip vermeyecekleri belli olmayan kimselerden dilenmesin-
den daha hayırlıdır.”
(B2373 Buhârî, Müsâkât, 13)

947.Mikdâm’dan (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Kesinlikle hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir ye-
mek yememiştir. Allah’ın Peygamberi Dâvûd (as) da kendi elinin eme-
ğini yiyordu.”
(B2072 Buhârî, Büyû’, 15)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


948.

yurmuştur: “Servetini artırmak için dilenen, istediği az ya da çok olsun,


gerçekte kor ateş dilenir.”
(M2399 Müslim, Zekât,105)

A LIŞVERİŞTE ÖLÇÜ
DÜRÜST OLMAK

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav), al-


949.

datma/aldanma (riski) olan alışverişi yasakladı.


(D3376 Ebû Dâvûd, Büyû’, 24)

240
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬ن ََهى َع ْن َب ْي ِع الثَّ َم َر ِة َح َّتى َت ْز ُه َو‪.‬‬ ‫‪َ -٩٥٠‬ع ْن َٔانَ ِ‬
‫َو َع ْن َب ْي ِع الْ ِع َن ِب َح َّتى َي ْس َو َّد‪َ ،‬و َع ْن َب ْي ِع الْ َح ِّب َح َّتى َيشْ َتدَّ‪.‬‬

‫َقا َل‪َ :‬ق ِد َم ال َّن ِب ُّي ‪ s‬الْ َم ِدي َن َة‪َ ،‬و ُه ْم ُي ْس ِلفُو َن بِال َّت ْم ِر‬ ‫س‬
‫‪َ -٩٥١‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫ف ِفى شَ ْي ٍء َف ِفى َك ْيلٍ َم ْعلُو ٍم َو َو ْز ٍن َم ْعلُو ٍم إِلَى‬ ‫الس َن َت ْينِ َوالثَّلا َ َث‪َ ،‬فقَا َل‪َ ” :‬م ْن أَ ْس َل َ‬
‫َّ‬
‫أَ َجلٍ َم ْعلُو ٍم‪“.‬‬

‫‪َ -٩٥٢‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪”:‬لا َ َت َل َّق ُوا الا َٔ ْجلا َ َب‪َ .‬ف َم ْن َت َلقَّى ِم ْن ُه‬
‫السوقَ ‪“.‬‬ ‫شَ ْي ًئا َف ْاش َت َرى‪َ ،‬ف َص ِ‬
‫اح ُب ُه بِالْ ِخ َيارِ‪ ،‬إِ َذا أَ َتى ُّ‬

‫‪َ -٩٥٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ...” :‬ولا َ َي ِب ْع َب ْع ُض ُك ْم َع َلى َب ْي ِع‬
‫اجشُ وا‪“...‬‬ ‫َب ْعضٍ‪َ ،‬ولا َ َت َن َ‬

‫الصدُو ُق الا َٔ ِمي ُن‪َ ،‬م َع ال َّن ِب ِّي َ‬


‫ين‬ ‫‪َ -٩٥٤‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬ال َّت ِ‬
‫اج ُر َّ‬
‫ين َوالشُّ َهدَا ِء‪“.‬‬ ‫الصدِّي ِق َ‬
‫َو ِّ‬

‫‪٢٤١‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

950.Enes b. Mâlik’ten nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) ortaya


çıkıncaya kadar meyveleri, olgunlaşma belirtileri görülünceye kadar yaş
üzümü, taneleri sertleşip kuvvetleninceye kadar tahıl ürünlerini satma-
yı yasakladı.
(İM2217 İbn Mâce, Ticâret, 32; D3371 Ebû Dâvûd, Büyû’, 22)

951.İbn Abbâs (ra) anlatıyor: “Hz. Peygamber (sav) Medine’ye gel-


diğinde Medineliler hurmaları (henüz ürün vermeden) iki üç sene ön-
ceden (parasını peşin alarak) selem akdiyle satıyorlardı. Bunun üzerine
Hz. Peygamber şöyle buyurdu: ‘Kim herhangi bir şeyde selem akdiyle
(peşin para ile veresiye mal almak suretiyle) alışveriş yaparsa bilinen öl-
çekte, bilinen tartıda, belirli bir vakte değin anlaşma yapsın.’”
(B2240 Buhârî, Selem, 2; M4118 Müslim, Müsâkât, 127)

952. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Şehir dışından mal getirenleri (pazara gelmeden) yol-
da karşılamayın. Kim bu şekilde yolda karşılayarak (ucuza) bir şey sa-
tın alırsa, mal sahibi pazara gelince (piyasayı öğrenince alışverişi bozma
veya kabul etme konusunda) serbesttir.”
(İM2178 İbn Mâce, Ticâret, 16; N4505 Nesâî, Büyû’, 18)

953.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “...Birbirinizin satışı üzerine satış yapmayın ve müşteri kı-
zıştırmayın!..”
(M3815 Müslim, Büyû’, 11)

Ebû Saîd’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


954.

le buyurmuştur: “Dürüst ve güvenilir tüccar, peygamberler, sıddîklar


(dosdoğru kimseler) ve şehitlerle beraberdir.”
(T1209 Tirmizî, Büyû’, 4)

241
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪HELÂL ve HARAM‬‬
‫‪ALLAH’IN KULLARI İÇİN KOYDUĞU SINIR‬‬

‫‪َ -٩٥٥‬ع ْن َس ْل َما َن َقا َل‪ُ :‬س ِئ َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬عنِ َّ‬
‫الس ْمنِ َوالْ ُج ْبنِ َوالْ ِف َرا ِء َفقَا َل‪:‬‬
‫”الْ َحلا َ ُل َما أَ َح َّل اللَّ ُه ِفى ِك َتابِ ِه‪َ ،‬والْ َح َرا ُم َما َح َّر َم اللَّ ُه ِفى ِك َتابِ ِه‪َ ،‬و َما َس َك َت َع ْن ُه‬
‫َف ُه َو ِم َّما َعفَا َع ْن ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٩٥٦‬عنِ ال ُّن ْع َم ِان ْبنِ َب ِشي ٍر َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ُه َيقُو ُل َس ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪:‬‬
‫–وأَ ْه َوى ال ُّن ْع َما ُن بِ ٕا ِْص َب َع ْي ِه إِلَى أُ ُذنَ ْي ِه– ”إِ َّن الْ َحلا َ َل َب ِّي ٌن َوإِ َّن الْ َح َرا َم َب ِّي ٌن َو َب ْي َن ُه َما‬ ‫َ‬
‫ات ْاس َت ْب َرأَ لِ ِدي ِن ِه َو ِع ْر ِض ِه‪،‬‬ ‫ات لا َ َي ْع َل ُم ُه َّن َك ِثي ٌر ِم َن ال َّناسِ‪َ ،‬ف َمنِ اتَّقَى الشُّ ُب َه ِ‬ ‫ُمشْ َت ِب َه ٌ‬
‫ات َو َق َع ِفى الْ َح َرا ِم‪“...‬‬ ‫َو َم ْن َو َق َع ِفى الشُّ ُب َه ِ‬

‫اس اتَّقُوا اللَّ َه‬‫‪َ -٩٥٧‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫وت َح َّتى َت ْس َت ْو ِف َي ِر ْز َق َها‪َ ،‬وإِ ْن أَ ْب َطأَ َع ْن َها‪.‬‬
‫َوأَ ْج ِملُوا ِفى ال َّط َل ِب‪َ .‬ف ِٕا َّن نَ ْف ًسا لَ ْن َت ُم َ‬
‫َفاتَّقُوا اللَّ َه َوأَ ْج ِملُوا ِفى ال َّط َل ِب‪ُ .‬خ ُذوا َما َح َّل‪َ ،‬و َد ُعوا َما َح ُر َم‪“.‬‬

‫‪َ -٩٥٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لَ َيأْتِ َي َّن َع َلى ال َّنا ِ‬
‫س َز َما ٌن لا َ ُي َبالِى‬
‫الْ َم ْر ُء بِ َما أَ َخ َذ الْ َما َل‪ ،‬أَ ِم ْن َحلا َ ٍل أَ ْم ِم ْن َح َرا ٍم‪“.‬‬

‫‪٢٤٢‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

HELÂL ve HARAM
ALLAH’IN KULLARI İÇİN KOYDUĞU SINIR

955.Selmân’ın naklettiğine göre, Resûlullah’a (sav) yağ, peynir ve


hayvan derisinden yapılan elbise hakkında soru sorulduğunda o şu ce-
vabı vermişti: “Helâl, Allah’ın Kitabı’nda helâl kıldıklarıdır. Haram da
Allah’ın Kitabı’nda haram kıldıklarıdır. Hakkında bir şey demedikleri
ise müsamaha gösterdiği (mubah) şeylerdendir.”
(T1726 Tirmizî, Libâs, 6; İM3367 İbn Mâce, Et’ıme, 60)

956. Nu’mân b. Beşîr, parmaklarıyla iki kulağını göstererek, Resû-

lullah’ı (sav) şöyle derken işittiğini nakletmektedir: “Helâl bellidir; ha-


ram da bellidir. İkisinin arasında ise birtakım şüpheli şeyler vardır ki in-
sanların çoğu bunları bilmezler. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini
ve ırzını (namus ve haysiyetini) korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere
düşerse, harama düşmüş olur...”
(M4094 Müslim, Müsâkât, 107)

957.Câbir b. Abdullah’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Ey insanlar! Allah’tan (hakkıyla) sakının ve rızkınızı
güzel yoldan isteyin. Hiç kimse (Allah’ın kendisine takdir ettiği) rızkı
—geç de olsa— elde etmeden ölmeyecektir. Öyleyse Allah’tan (hakkıyla)
sakının ve rızkınızı güzel yoldan isteyin. Helâl olanı alın, haram olanı
terk edin!”
(İM2144 İbn Mâce, Ticâret, 2)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


958.

le buyurmuştur: “Öyle bir zaman gelecek ki kişi malını helâlden mi


yoksa haramdan mı elde ettiğine bakmayacak!”
(B2083 Buhârî, Büyû’, 23)

242
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫ْبنِ َع ِل ٍّي ‪َ :d‬ما َح ِف ْظ َت‬ ‫الس ْع ِد ِّى َقا َل‪ :‬قُ ْل ُت لِ ْل َح َسنِ‬
‫‪َ -٩٥٩‬ع ْن أَبِى الْ َح ْو َرا ِء َّ‬
‫إِلَى َما لا َ َير ُِيبكَ ‪“.‬‬ ‫ول اللَّ ِه ‪s‬؟ َقا َل َح ِف ْظ ُت ِم ْن ُه ” َد ْع َما َير ُِيبكَ‬ ‫ِم ْن َر ُس ِ‬

‫‪MÜLKİYET‬‬
‫‪DOKUNULMAZ HAK‬‬

‫‪َ -٩٦٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َيأْ ُخ ُذ أَ َح ٌد ِش ْب ًرا ِم َن‬
‫ين َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬
‫ض بِ َغ ْي ِر َح ِّق ِه‪ ،‬إِلا َّ َط َّو َق ُه اللَّ ُه إِلَى َس ْب ِع أَ َر ِض َ‬
‫الا َٔ ْر ِ‬

‫‪َ -٩٦١‬ع ْن َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ْبنِ أَبِى َب ْك َرةَ‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه‪َ :‬ذك ََر ال َّن ِب َّي ‪َ s‬ق َع َد َع َلى َب ِعي ِر ِه‬
‫َوأَ ْم َسكَ إِنْ َسا ٌن بِ ِخ َط ِام ِه‪َ ...‬قا َل‪َ ” :‬ف ِٕا َّن ِد َم َاءكُ ْم َوأَ ْم َوالَ ُك ْم َوأَ ْع َر َ‬
‫اض ُك ْم َب ْي َن ُك ْم َح َرا ٌم‬
‫ك َُح ْر َم ِة َي ْو ِم ُك ْم َه َذا‪ِ ،‬فى شَ ْه ِركُ ْم َه َذا‪ِ ،‬فى َب َل ِدكُ ْم َه َذا‪“...‬‬

‫‪َ -٩٦٢‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُع َم َر َٔا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َي ْحلُ َب َّن أَ َح ٌد‬
‫َم ِاش َي َة ا ْمر ٍِئ بِ َغ ْي ِر إِ ْذنِ ِه‪ ،‬أَ ُي ِح ُّب أَ َح ُدكُ ْم أَ ْن تُ ْؤ َتى َمشْ ُر َب ُت ُه َف ُت ْك َس َر ِخ َزانَ ُت ُه‪َ ،‬ف ُي ْن َت َق َل‬
‫َط َعا ُم ُه؟ َف ِٕانَّ َما َتخْ ُز ُن لَ ُه ْم ُض ُرو ُع َم َو ِاشي ِه ْم أَ ْط ِع َماتِ ِه ْم‪َ ،‬فلا َ َي ْحلُ َب َّن أَ َح ٌد َم ِاش َي َة‬
‫أَ َح ٍد إِلا َّ بِ ِٕا ْذنِ ِه‪“.‬‬

‫‪٢٤٣‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

959.Ebu’l-Havrâ’ es-Sa’dî anlatıyor: Hasan b. Ali’ye (ra), “Resûlullah’tan


(sav) ne ezberledin?” diye sordum. Dedi ki, “Ondan şunu ezberledim:
‘Seni şüphelendiren şeyleri bırak, şüphelendirmeyenlere bak!’”
(N5714 Nesâî, Eşribe, 50)

MÜLKİYET
DOKUNULMAZ HAK

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


960.

yurmuştur: “Kim hakkı olmadığı hâlde bir karış yeri alırsa, Allah kıya-
met günü yedi kat yeri onun boynuna dolar.”
(M4136 Müslim, Müsâkât, 141)

961. Abdurrahman b. Ebî Bekre’den nakledildiğine göre, babası (Ebû


Bekre) şunları anlatmıştır: Hz. Peygamber (sav) (Veda Haccı’nda) devesi-
nin üstüne oturdu, bir adam da devenin yularını tutuyordu. Sonra insan-
lara şöyle hitap etti: “(Ey insanlar!) Bu (Zilhicce) ayınızda, bu (Mekke)
şehrinizde bu (arefe) gününüz nasıl mukaddes ise, kanlarınız, mallarınız
ve ırzlarınız (şeref ve namusunuz) da aynı şekilde mukaddestir.”
(B67 Buhârî, İlim, 9; M4384 Müslim, Kasâme, 30)

962.Abdullah b. Ömer’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Sakın bir kimse izni olmadan bir başkasının dava-
rını sağmasın! Sizden biriniz yiyecek ve içeceklerinin saklandığı mah-
zenine gelinmesini, dolabının kırılmasını ve oradaki yiyeceklerinin gö-
türülmesini ister mi? Hayvanlar da insanlar için onların yiyeceklerini
muhafaza ederler. Onun için hiç kimse diğerinin hayvanının sütünü,
onun izni olmaksızın asla sağmasın.”
(B2435 Buhârî, Lukata, 8)

243
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يقُو ُل‪َ :‬‬


‫”م ْن قُ ِت َل‬ ‫‪َ -٩٦٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو‬
‫ُدو َن َمالِ ِه َف ُه َو شَ ِهيدٌ‪“.‬‬

‫‪َ -٩٦٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا ْاس َتأْ َذ َن أَ َح ُدكُ ْم أَ َخا ُه أَ ْن‬
‫َي ْغ ِر َز َخشَ َب ًة ِفى ِجدَا ِر ِه َفلا َ َي ْم َن ْع ُه‪“.‬‬

‫‪A LIŞVERİŞ ÂDÂBI‬‬


‫‪ALDATMADAN DÜRÜSTÇE‬‬

‫‪َ -٩٦٥‬ع ْن أَبِى إ ِْس َحاقَ َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت أَ َبا َع ْب ِد اللَّ ِه الْ َجدَلِ َّي َيقُو ُل‪َ :‬سأَلْ ُت َعائِشَ َة‬
‫احشً ا َولا َ ُم َتف َِّحشً ا َو َلا َصخَّ ا ًبا ِفى‬ ‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬فقَالَ ْت‪ :‬لَ ْم َي ُك ْن َف ِ‬ ‫َع ْن ُخلُقِ َر ُس ِ‬
‫الس ِّي َئ َة َولَ ِك ْن َي ْعفُو َو َي ْصف َُح‪.‬‬
‫الس ِّي َئ ِة َّ‬ ‫الا َٔ ْس َو ِ‬
‫اق َولا َ َي ْجزِى بِ َّ‬

‫‪َ -٩٦٦‬ع ْن ُع ْق َب َة ْبنِ َعا ِم ٍر َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬الْ ُم ْس ِل ُم أَ ُخو‬
‫الْ ُم ْس ِل ِم‪َ .‬ولا َ َي ِح ُّل لِ ُم ْس ِل ٍم َبا َع ِم ْن أَ ِخي ِه َب ْي ًعا‪ِ ،‬في ِه َع ْي ٌب‪ ،‬إِلا َّ َب َّي َن ُه لَ ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٩٦٧‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َرةَ؛ َٔا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬م َّر َع َلى ُص ْب َر ِة َط َعا ٍم‪َ ،‬فأَ ْد َخ َل َي َد ُه ِف َيها‪،‬‬
‫َف َنالَ ْت أَ َصابِ ُع ُه َب َللا ً‪َ .‬فقَا َل‪َ ” :‬ما َه َذا َيا َص ِاح َب ال َّط َعا ِم؟“ َقا َل‪ :‬أَ َصا َب ْت ُه َّ‬
‫الس َم ُاء َيا‬
‫س ِم ِّنى‪“.‬‬ ‫ش َف َل ْي َ‬‫اس‪َ ،‬م ْن َغ َّ‬ ‫َر ُسو َل اللَّ ِه! َقا َل‪” :‬أَ َفلا َ َج َع ْل َت ُه َف ْوقَ ال َّط َعا ِم ك َْي َي َرا ُه ال َّن ُ‬

‫‪٢٤٤‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

Abdullah b. Amr’ın (ra) işittiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


963.

le buyurmuştur: “Malını savunurken öldürülen kimse şehittir.”


(B2480 Buhârî, Mezâlim, 33; M361 Müslim, Îmân, 226)

964. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Biriniz (din) kardeşinden duvarına ağaç dayamak için izin
isterse (duvar sahibi) onu(n bu isteğini) reddetmesin.”
(D3634 Ebû Dâvûd, Kadâ’ (Akdiye), 31; T1353 Tirmizî, Ahkâm, 18)

A LIŞVERİŞ ÂDÂBI
ALDATMADAN DÜRÜSTÇE

965.Ebû İshâk’ın işittiğine göre, Ebû Abdullah el-Cedelî şunları an-


latmıştır: “Hz. Âişe’ye, Resûlullah’ın (sav) ahlâkını sordum. Şöyle dedi:
‘O, haddi aşan, sözlerinde ve fiillerinde taşkınlık yapan bir kimse değil-
di. Çarşıda çığırtkanlık yapmaz, kötülüğe kötülükle karşılık vermezdi.
Aksine, affeder ve hoşgörülü davranırdı.’”
(T2016 Tirmizî, Birr, 69)

966.Ukbe b. Âmir’in işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Kusurunu açıkça söylemeden,
bir Müslüman’ın diğerine herhangi bir ayıplı malı satması helâl değildir.”
(İM2246 İbn Mâce, Ticâret, 45)

967. Ebû Hüreyre anlatıyor: “Resûlullah (sav) (Medine pazarında do-


laşırken) bir buğday yığınının yanına geldi. Elini o yığının içine daldırın-
ca parmakları ıslandı. Satıcıya, ‘Bu (ıslaklık) da nedir buğday sahibi?’ di-
ye sordu. O da, ‘Üzerine yağmur yağmıştı ey Allah’ın Resûlü!’ dedi. Bunun
üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: ‘Öyleyse insanların görmeleri için
ıslak olan kısmı üste koyman gerekmez miydi? Aldatan benden değildir!’”
(M284 Müslim, Îmân, 164)

244
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫وق َفقَا َل‪:‬‬ ‫س ْبنِ أَبِى َغ َر َز َة فقَا َل‪ :‬أَ َتانَا ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ون َْح ُن ِفى ُّ‬
‫الس ِ‬ ‫‪َ -٩٦٨‬ع ْن َق ْي ِ‬
‫السوقَ ُي َخالِ ُط َها اللَّ ْغ ُو َوالْ َك ِذ ُب‪َ ،‬فشُ و ُبو َها بِ َّ‬
‫الص َد َق ِة‪“.‬‬ ‫”إِ َّن َه ِذ ِه ُّ‬

‫‪BORÇ‬‬
‫‪İNSANI ESİR EDEN YÜKÜMLÜLÜK‬‬

‫ص أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ َق ْت ُل ِفى َس ِبي ِل‬
‫‪َ -٩٦٩‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرِو ْبنِ الْ َعا ِ‬
‫اللَّ ِه ُي َكف ُِّر كُ َّل شَ ْي ٍء إِلا َّ ال َّد ْي َن‪“.‬‬

‫‪َ -٩٧٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن أَنْ َظ َر ُم ْع ِس ًرا أَ ْو َو َض َع لَ ُه‬
‫أَ َظلَّ ُه اللَّ ُه َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة َت ْح َت ِظ ِّل َع ْر ِش ِه َي ْو َم َلا ِظ َّل إِلا َّ ِظلُّ ُه‪“.‬‬

‫‪َ -٩٧١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْط ُل الْ َغ ِن ِّي ُظ ْل ٌم َوإِ َذا أُ ْت ِب َع‬
‫أَ َح ُدكُ ْم َع َلى َم ِلى ٍء َف ْل َي ْت َب ْع‪“.‬‬

‫‪َ -٩٧٢‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن أَ َخ َذ أَ ْم َوا َل ال َّنا ِ‬
‫س ُيرِي ُد‬
‫أَ َد َاء َها أَ َّدى اللَّ ُه َع ْن ُه‪َ ،‬و َم ْن أَ َخ َذ ُيرِي ُد إِتْلا َ َف َها أَ ْت َل َف ُه اللَّ ُه‪“.‬‬

‫‪٢٤٥‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

968.Kays b. Ebû Garaze anlatıyor: “Hz. Peygamber (sav) biz çarşıda


iken yanımıza geldi ve şöyle buyurdu: ‘Bu çarşı işlerine boş söz ve yalan
karışabilir. Öyleyse alışverişinizi sadaka ile temizleyin.’”
(N3830 Nesâî, Eymân, 23; HM16235 İbn Hanbel, IV, 7)

BORÇ
İNSANI ESİR EDEN YÜKÜMLÜLÜK

969. Abdullah b. Amr b. Âs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber

(sav) şöyle buyurmuştur: “Allah yolunda ölmek, borç dışında her şeye
kefaret olur!”
(M4884 Müslim, İmâre, 120)

970.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Ödeme güçlüğü çeken borçluya zaman tanıyan ya da alaca-
ğını bağışlayan kimseyi Allah, kendisininkinden başka hiçbir gölgenin
(himayenin) olmadığı kıyamet gününde arşının gölgesinde gölgelendi-
recektir (özel olarak himaye edecektir).”
(T1306 Tirmizî, Büyû, 67)

971. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-

yurmuştur: “Maddî imkânı olan kişinin borcunu bekletmesi zulümdür.


Biriniz (alacağının ödenmesi için) durumu iyi olan birine havale edildi-
ğinde, bunu kabul etsin.”
(M4002 Müslim, Müsâkât, 33; B2287 Buhârî, Havâlât, 1)

972.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Kim insanların mallarını geri ödeme niyetiyle alır-
sa Allah onun ödemesini kolaylaştırır. Kim de bir malı tüketip (geri öde-
memek) niyeti ile alırsa Allah da onu(n malını) telef eder.”
(B2387 Buhârî, İstikrâz, 2)

245
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -٩٧٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ ... :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬إِ َّن ِخ َيا َركُ ْم أَ ْح َس ُن ُك ْم‬
‫َق َض ًاء‪“.‬‬

‫‪ORTAKLIK‬‬
‫‪BİRLİKTE İŞ YAPMANIN BEREKETİ‬‬

‫‪َ -٩٧٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قالَ ِت الأَنْ َصا ُر لِل َّن ِب ِّي ‪ :s‬اُ ْق ِس ْم َب ْي َن َنا َو َب ْي َن‬
‫إِخْ َوانِ َنا ال َّن ِخي َل‪َ ،‬قا َل‪” :‬لا َ“‪َ ،‬فقَالُوا‪َ :‬ت ْكفُونَا الْ َم ُئونَ َة َونُشْ ِركُ ُك ْم ِفى الثَّ َم َر ِة‪َ ،‬قالُوا‪:‬‬
‫َس ِم ْع َنا َوأَ َط ْع َنا‪.‬‬

‫‪َ -٩٧٥‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر؛ أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬عا َم َل أَ ْه َل َخ ْي َب َر بِشَ ْط ِر َما َيخْ ُر ُج ِم ْن َها‬
‫ِم ْن َث َم ٍر أَ ْو َز ْر ٍع‪.‬‬

‫‪َ -٩٧٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َر َف َع ُه َقا َل‪” :‬إِ َّن اللَّ َه َت َعالَى َيقُو ُل‪ :‬أَنَا ثَالِ ُث الشَّ رِي َك ْينِ َما‬
‫اح َب ُه‪َ ،‬ف ِٕا َذا َخانَ ُه َخ َر ْج ُت ِم ْن َب ْي ِن ِه ْم‪“.‬‬
‫لَ ْم َي ُخ ْن أَ َح ُد ُه َما َص ِ‬

‫‪٢٤٦‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


973.

buyurmuştur: “Sizin en hayırlınız, borcunu en iyi şekilde ödeyeninizdir.”


(B2305 Buhârî, Vekâlet, 5)

ORTAKLIK
BİRLİKTE İŞ YAPMANIN BEREKETİ

974. Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: Ensar, (Medine’ye hicretten sonra)


Hz. Peygamber’e (sav), “Hurmalıkları(mızı) bizimle (muhacir) kardeşle-
rimiz arasında taksim et.” dediler. Hz. Peygamber, “Hayır (olmaz).” bu-
yurdu. Bunun üzerine ensar, (muhacirlere), “Hurmalıkların (bakım ve
sulama) işlerini siz üstlenin; biz de sizi mahsule ortak yapalım.” dedi-
ler. (Resûlullah’ın bunu onaylaması üzerine muhacir ve ensar) “İşittik
ve itaat ettik.” dediler.
(B2325 Buhârî, Müzâraa, 5)

975.İbn Ömer’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav), Hayberli-


leri (Hayber arazisinden) çıkacak meyve ve ekinin yarısı karşılığında iş-
çi olarak çalıştırdı.
(M3962 Müslim, Müsâkât, 1)

976.Ebû Hüreyre’nin Hz. Peygamber’e (sav) ait olduğunu belirttiği


(kudsî) bir hadiste Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Biri arkadaşına ha-
inlik etmediği müddetçe, ben iki ortağın üçüncüsüyüm (onlara yardım
eder ve onları korurum). Ama onlardan birisi diğerine hainlik ederse,
ben aralarından çekilirim.”
(D3383 Ebû Dâvûd, Büyû’, 26)

246
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪İCÂRE‬‬
‫‪KİRA AKDİ‬‬

‫يج َقا َل‪َ ... :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِنَّ َما َي ْز َر ُع ثَلا َ َث ٌة‪:‬‬ ‫‪َ -٩٧٧‬ع ْن َر ِاف ِع ْبنِ َخ ِد ٍ‬
‫ض َف ُه َو َي ْز َر ُع َها‪َ ،‬و َر ُج ٌل ُم ِن َح أَ ْر ًضا َف ُه َو َي ْز َر ُع َما ُم ِن َح‪َ ،‬و َر ُج ٌل ْاس َت ْك َرى‬
‫َر ُج ٌل لَ ُه أَ ْر ٌ‬
‫أَ ْر ًضا بِ َذ َه ٍب أَ ْو ِف َّض ٍة‪“.‬‬

‫‪َ -٩٧٨‬ح َّد َث َنا َك ِث ُير ْب ُن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرِو ْبنِ َع ْو ٍف الْ ُم َزنِ ُّي َع ْن أَبِي ِه‪َ ،‬ع ْن َج ِّد ِه‬
‫وط ِه ْم‪ ،‬إِلا َّ شَ ْر ًطا َح َّر َم َحلاَلا ً‬ ‫أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ...” :‬والْ ُم ْس ِل ُمو َن َع َلى شُ ُر ِ‬
‫أَ ْو أَ َح َّل َح َرا ًما‪“.‬‬

‫س أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َٔ ْن َي ْم َن َح أَ َح ُدكُ ْم أَ َخا ُه أَ ْر َض ُه َخ ْي ٌر‬
‫‪َ -٩٧٩‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫لَ ُه ِم ْن أَ ْن َيأْ ُخ َذ َع َل ْي َها َك َذا َو َك َذا“ ﴿لِشَ ْي ٍء َم ْعلُو ٍم﴾‪.‬‬

‫الس َوا ِقى ِم َن ال َّز ْر ِع َو َما َس ِع َد‬ ‫ض بِ َما َع َلى َّ‬ ‫‪َ -٩٨٠‬ع ْن َس ْع ٍد َقا َل‪ :‬كُ َّنا نُ ْكرِى الا َٔ ْر َ‬
‫بِالْ َما ِء ِم ْن َها‪َ ،‬ف َن َهانَا َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ع ْن َذلِكَ ‪َ ،‬وأَ َم َرنَا أَ ْن نُ ْك ِر َي َها بِ َذ َه ٍب أَ ْو ِف َّض ٍة‪.‬‬

‫‪٢٤٧‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

İCÂRE
KİRA AKDİ

977. Râfi’ b. Hadîc’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Üç kişi arazi eker: Kendisine ait bir arazisi olup onu eken kişi,
kendisine karşılıksız olarak bir arazi verilip bu arazide ekim yapan kişi
ve altın ya da gümüş (para) karşılığında bir arazi kiralayan kişi.”
(D3400 Ebû Dâvûd, Büyû’, 31)

978.Kesîr b. Abdullah b. Amr b. Avf el-Müzenî’nin, babası aracılı-


ğıyla dedesinden naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Müslümanlar, helâli haram kılan ya da haramı helâl sayan bir şart ol-
madığı sürece, şartlarına bağlıdırlar.”
(T1352 Tirmizî, Ahkâm, 17)

979. İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle

buyurmuştur: “Birinizin toprağını din kardeşine karşılıksız olarak ver-


mesi, onun karşılığında (kira olarak) şunu şunu (belirli bir ücreti) alma-
sından daha hayırlıdır.”
(M3960 Müslim, Büyû’, 122)

980. Sa’d (b. Ebû Vakkâs) anlatıyor: “Biz arazileri, dere kenarında ye-
tişen ve o dere ile sulanan (verimli) ekinler(in bize kalması) karşılığında
kiraya verirdik. Resûlullah (sav) bunu bize yasakladı ve tarlayı altın ve-
ya gümüş (para) karşılığında kiraya vermemizi istedi.”
(D3391 Ebû Dâvûd, Büyû’, 30)

247
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪K EFALET‬‬
‫‪GÜVENCE ve DAYANIŞMA‬‬

‫‪َ -٩٨١‬عنِ ا ْبنِ َع َّباس أَ َّن َر ُجلا ً لَ ِز َم َغرِي ًما لَ ُه بِ َعشْ َر ِة َدنَانِ َير‪َ ،‬فقَا َل‪َ :‬واللَّ ِه! ما‬
‫ض َي ِنى أَ ْو َتأْتِ َي ِنى بِ َح ِميلٍ ‪َ ،‬قا َل‪َ :‬ف َت َح َّم َل بِ َها ال َّن ِب ُّي ‪...s‬‬
‫أُ َفا ِرقُكَ َح َّتى َت ْق ِ‬

‫‪َ -٩٨٢‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ...” :s‬واللَّ ُه ِفي َع ْو ِن الْ َع ْب ِد َما‬
‫كَا َن الْ َع ْب ُد ِفي َع ْو ِن أَ ِخي ِه‪“...‬‬

‫عن أَبِى أُ َما َم َة َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يقُو ُل ِفى ُخ ْط َب ِت ِه‪َ ،‬عا َم َح َّج ِة‬ ‫‪ْ -٩٨٣‬‬
‫الْ َو َدا ِع ”‪...‬اَل َّز ِعي ُم َغا ِر ٌم‪َ ،‬وال َّد ْي ُن َم ْق ِض ٌّي‪“.‬‬

‫‪VEKÂLET‬‬
‫‪VEKİL ASİL GİBİDİR‬‬

‫ف ا ْب َن أُ ِّم َم ْك ُتو ٍم َع َلى الْ َم ِدي َن ِة َم َّر َت ْينِ ‪.‬‬


‫‪َ -٩٨٤‬ع ْن أَنَسٍ‪ :‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪ْ s‬اس َتخْ َل َ‬

‫‪٢٤٨‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

K EFALET
GÜVENCE ve DAYANIŞMA

981.İbn Abbâs anlatıyor: “Bir adam, on dinar alacaklı olduğu borç-


lusunun yakasına sarıldı ve ‘Vallahi, bana borcunu ödeyinceye veya ba-
na bir kefil getirinceye kadar seni bırakmayacağım.’ dedi. Bunun üzeri-
ne Hz. Peygamber (sav) o paraya kefil oldu.”
(D3328 Ebû Dâvûd, Büyû’, 2)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


982.

yurmuştur: “Bir insan, kardeşine yardım ettiği sürece Allah da ona yar-
dım eder...”
(M6853 Müslim, Zikir, 38)

Ebû Ümâme anlatıyor: “Hz. Peygamber’i (sav) Veda Haccı yılın-


983.

daki hutbesinde şöyle derken işittim: ‘...Kefil, borçtan sorumludur ve


borcun ödenmesi gerekir.’”
(T1265 Tirmizî, Büyû’, 39)

VEKÂLET
VEKİL ASİL GİBİDİR

984. Enes (b. Mâlik) tarafından nakledildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) (âmâ sahâbî) İbn Ümmü Mektûm’u Medine’de yerine iki defa ve-
kil bırakmıştır.
(D2931 Ebû Dâvûd, İmâre, 3; HM13031 İbn Hanbel, III, 192)

248
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -٩٨٥‬ع ْن َع ْو ِف ْبنِ َمالِ ٍك‪َ ...‬فقَا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه َت َعالَى َيلُو ُم َع َلى الْ َع ْج ِز‬
‫َولَ ِك ْن َع َل ْيكَ بِالْ َك ْي ِ‬
‫س َف ِٕا َذا َغ َل َبكَ أَ ْم ٌر َف ُق ْل َح ْس ِب َي اللَّ ُه َونِ ْع َم الْ َو ِكي ُل‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪،s‬‬ ‫يف َر ُس ِ‬ ‫س َقا َل‪ :‬كَا َن الْفَضْ ُل َر ِد َ‬ ‫‪َ -٩٨٦‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫ِيض َة اللَّ ِه َع َلى ِع َبا ِد ِه ِفى‬
‫َف َج َاء ِت ا ْم َرأَ ٌة ِم ْن َخ ْث َع َم‪َ ...‬فقَالَ ْت‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! إِ َّن َفر َ‬
‫الْ َح ِّج أَ ْد َرك َْت أَبِى شَ ْي ًخا َك ِب ًيرا لا َ َيث ُْب ُت َع َلى ال َّر ِاح َل ِة‪ ،‬أَ َفأَ ُح ُّج َع ْن ُه؟ َقا َل‪” :‬نَ َع ْم“‬
‫َو َذلِكَ ِفى َح َّج ِة الْ َو َدا ِع‪.‬‬

‫‪FAİZ/RİBÂ‬‬
‫‪ALLAH ALIŞVERİŞİ HELÂL, RİBAYI HARAM KILDI‬‬

‫‪َ -٩٨٧‬ع ْن ُع ْث َما َن ْبنِ َعفَّانَ‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َت ِبي ُعوا الدِّي َنا َر‬
‫بِالدِّي َنا َر ْينِ ‪َ ،‬ولا َ ال ِّد ْر َه َم بِال ِّد ْر َه َم ْينِ ‪“.‬‬

‫َات‪“.‬‬ ‫الس ْب َع الْ ُموبِق ِ‬ ‫”اج َت ِن ُبوا َّ‬


‫‪َ -٩٨٨‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪ْ :‬‬
‫س الَّ ِتى‬ ‫َقالُوا‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه‪َ ،‬و َما ُه َّن؟ َقا َل‪” :‬الشِّ ْر ُك بِاللَّ ِه‪َ ،‬و ِّ‬
‫الس ْح ُر‪َ ،‬و َق ْت ُل ال َّن ْف ِ‬
‫َح َّر َم اللَّ ُه إِلا َّ بِالْ َح ِّق‪َ ،‬وأَ ْك ُل ال ِّر َبا‪َ ،‬وأَ ْك ُل َم ِال الْ َي ِتي ِم‪َ ،‬وال َّت َولِّى َي ْو َم ال َّز ْح ِف‪َ ،‬و َق ْذ ُ‬
‫ف‬
‫ات الْغ َِافلا َ ِت‪“.‬‬ ‫ات الْ ُمؤ ِْم َن ِ‬
‫الْ ُم ْح َص َن ِ‬

‫‪٢٤٩‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

985. Avf b. Mâlik’ten nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Yüce Allah âcizliği kınar. Hâlbuki akıllı olmalısın! Bir
işin üstesinden gelemediğin zaman, ‘Allah bana yeter, O ne güzel vekil-
dir.’ de.”
(D3627 Ebû Dâvûd, Kadâ’ (Akdiye), 28)

986.Abdullah b. Abbâs’ın (ra) naklettiğine göre, Fadl b. Abbâs


Resûlullah’ın (sav) terkisinde iken Has’am kabilesinden bir kadın
Resûlullah’a gelerek şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resûlü! Allah’ın, kulları
üzerine haccı farz kılması, babamın çok yaşlandığı ve binek üzerinde
oturamaz hâle geldiği bir zamana rastladı. Onun yerine (vekâleten) ben
haccedebilir miyim?” Resûlullah da ona, “Evet.” cevabını verdi. Bu olay
Veda Haccı sırasında meydana geldi.
(B1513 Buhârî, Hac, 1)

FAİZ/RİBÂ
ALLAH ALIŞVERİŞİ HELÂL, RİBAYI HARAM KILDI

Osman b. Affân’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


987.

buyurmuştur: “Bir dinarı iki dinara, bir dirhemi iki dirheme satmayın!”
(M4058 Müslim, Müsâkât, 78)

988. Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav),

“Helâk edici yedi şeyden kaçınınız!” buyurdu. Sahâbîler, “Yâ Resûlallah!


Bu yedi şey nedir?” diye sordular. Resûlullah (as) da, “Allah’a şirk koşmak,
sihir yapmak, hukukun gerektirdiği dışında Allah’ın (zarar vermeyi) ya-
sakladığı bir cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, (düşmanla karşı-
laşınca) savaştan kaçmak, zinadan uzak duran ve hiçbir şeyden haberi ol-
mayan mümin kadınlara zina iftirasında bulunmak.” cevabını verdi.
(B2766 Buhârî, Vesâyâ, 23)

249
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -٩٨٩‬ع ْن َجابِ ٍر َقا َل‪ :‬لَ َع َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬آ ِك َل ال ِّر َبا َو ُمو ِك َل ُه َوكَاتِ َب ُه َوشَ ا ِه َد ْيه‬
‫َو َقا َل‪ُ ” :‬ه ْم َس َو ٌاء‪“.‬‬

‫‪َ -٩٩٠‬ع ْن َٔابِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ال َّذ َه ُب بِال َّذ َه ِب‪،‬‬
‫َوالْ ِف َّض ُة بِالْ ِف َّض ِة‪َ ،‬والْ ُب ُّر بِالْ ُب ِّر‪َ ،‬والشَّ ِع ُير بِالشَّ ِعيرِ‪َ ،‬وال َّت ْم ُر بِال َّت ْمرِ‪َ ،‬والْ ِم ْل ُح بِالْ ِم ْل ِح‪ِ ،‬مثْلا ً‬
‫بِ ِم ْثلٍ ‪َ ،‬يدًا بِ َي ٍد‪َ ،‬ف َم ْن َزا َد أَ ِو ْاس َت َزا َد َف َق ْد أَ ْر َبى‪ ،‬الا ٓ ِخ ُذ َوالْ ُم ْع ِطى ِفي ِه َس َو ٌاء‪“.‬‬

‫‪َ -٩٩١‬عنِ ا ْبنِ َم ْس ُعو ٍد َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما أَ َح ٌد أَ ْك َث َر ِم َن ال ِّر َبا إِلا َّ كَا َن‬
‫َع ِاق َب ُة أَ ْم ِر ِه إِلَى ِقلَّ ٍة‪“.‬‬

‫‪K AMU MALI‬‬


‫‪TÜYÜ BİTMEMİŞ YETİMİN HAKKI‬‬

‫ِىء ِم ْن ]ثَلا َ ٍث[‪:‬‬ ‫‪َ -٩٩٢‬ع ْن َث ْو َبا َن َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َم َ‬
‫ات َو ُه َو َبر ٌ‬
‫ول َوال َّد ْينِ ‪َ ،‬د َخ َل الْ َج َّنة‪“.‬‬ ‫الْ ِك ْب ِر َوالْ ُغلُ ِ‬

‫‪٢٥٠‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

Câbir diyor ki, “Resûlullah (sav) faizi yiyene, yedirene, yazana


989.

ve buna şahitlik eden iki kimseye lânet etti ve ‘Hepsi (günahta) eşittir.’
buyurdu.”
(M4093 Müslim, Müsâkât, 106)

990. Ebû Saîd el-Hudrî’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Altına karşılık altın, gümüşe karşılık gümüş, buğda-
ya karşılık buğday, arpaya karşılık arpa, hurmaya karşılık hurma, tuza
karşılık tuz, eşit miktarda ve peşin olarak satılır. Her kim daha fazla ve-
rir veya alırsa muhakkak faiz uygulaması yapmıştır. Alanla veren bu hu-
susta eşittir.”
(M4064 Müslim, Müsâkât, 82)

İbn Mes’ûd’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


991.

buyurmuştur: “Faiz yoluyla mal çoğaltan hiç kimse yoktur ki, sonunda
durumu (malında) azalmaya dönüşmesin.”
(İM2279 İbn Mâce, Ticâret, 58)

K AMU MALI
TÜYÜ BİTMEMİŞ YETİMİN HAKKI

Sevbân’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


992.

muştur: “Kim şu üç şeyden uzak olarak ölürse cennete girer: Kibir, ga-
nimet malına hainlik ve borç.”
(T1572 Tirmizî, Siyer, 21; İM2412 İbn Mâce, Sadakât, 12)

250
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -٩٩٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُب َر ْي َدةَ‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬منِ ْاس َت ْع َم ْل َنا ُه‬
‫َع َلى َع َملٍ َف َر َز ْق َنا ُه ِر ْز ًقا َف َما أَ َخ َذ َب ْعد َذلِكَ َف ُه َو ُغلُو ٌل‪“.‬‬

‫‪َ -٩٩٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َيأْ ُخ ُذ أَ َح ٌد ِش ْب ًرا ِم َن‬
‫ض بِ َغ ْي ِر َح ِّق ِه‪ ،‬إِلا َّ َط َّو َق ُه اللَّ ُه إِلَى َس ْب ِع أَ َر ِض َ‬
‫ين َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬ ‫الا َٔ ْر ِ‬

‫‪َ -٩٩٥‬ع ْن َع ِد ِّي ْبنِ َع ِم َير َة الْ ِك ْن ِد ِّي َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬منِ‬
‫ْاس َت ْع َم ْل َنا ُه ِم ْن ُك ْم َع َلى َع َملٍ ‪َ ،‬ف َك َت َم َنا ِمخْ َي ًطا َف َما َف ْو َق ُه‪ ،‬كَا َن ُغلُولا ً َيأْتِى بِ ِه َي ْو َم‬
‫الْ ِق َيا َمة‪“.‬‬

‫‪َ -٩٩٦‬ع ْن ُم َعا ِذ ْبنِ َج َبلٍ َقا َل‪َ :‬ب َع َث ِنى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬إِلَى الْ َي َمنِ ‪َ ،‬ف َل َّما ِس ْر ُت‪،‬‬
‫أَ ْر َس َل ِفى أَ َثرِى‪َ ،‬ف ُر ِد ْد ُت َفقَا َل‪” :‬أَ َت ْدرِى لِ َم َب َعث ُْت إِلَ ْيكَ ؟ لا َ تُ ِص َيب َّن شَ ْي ًئا بِ َغ ْي ِر إِ ْذنِى‬
‫ض لِ َع َم ِلكَ ‪“.‬‬ ‫َف ِٕانَّ ُه ُغلُو ٌل‪َ ،‬و َم ْن َي ْغلُ ْل َيأْ ِت بِ َما َغ َّل َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪ .‬لِ َه َذا َد َع ْو ُتكَ ‪َ ،‬فا ْم ِ‬

‫‪٢٥١‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

993.Abdullah b. Büreyde’nin, babası aracılığıyla naklettiğine göre,


Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Kimi bir işte görevlendirip
(yaptığı işin karşılığı olarak) bir ücret verdiysek, onun bu ücret dışında
alacağı her şey (kamuya) hainliktir.”
(D2943 Ebû Dâvûd, İmâre, 9-10)

994.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Kimse hakkı olmayan bir karış yeri bile almasın! (Alırsa)
Allah, kıyamet gününde yedi kat yeri onun boynuna dolar.”
(M4136 Müslim, Müsâkât, 141; B2452 Buhârî, Mezâlim, 13)

Adî b. Amîra el-Kindî’nin işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


995.

buyurmuştur: “Sizden kimi bir işte görevlendirirsek ve o da bizden iğ-


ne (miktarı) ya da daha büyük bir şeyi gizlerse bu bir ihanet olur ve kı-
yamet günü onu (kendi elleriyle) getirir.”
(M4743 Müslim, İmâre, 30)

996.Muâz b. Cebel anlatıyor: “Resûlullah (sav) beni Yemen’e gön-


derdi. Yola çıktığımda peşimden birini gönderip beni geri getirtti ve
şöyle buyurdu: ‘Sana niçin haberci gönderdiğimi biliyor musun? Benim
iznim olmadan bir şeyi alma! Zira bu ihanettir. Kim de (kamu malına)
ihanet ederse kıyamet günü ihanet ettiği şey ile birlikte gelir. Seni işte
bunun için geri çağırdım. Şimdi görevine gidebilirsin.’”
(T1335 Tirmizî, Ahkâm, 8)

251
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪RÜŞVET‬‬
‫!‪ALAN DA VEREN DE YANACAKTIR‬‬

‫‪َ -٩٩٧‬ع ْن أَبِى أُ َما َم َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن شَ َف َع لا َٔ ِخي ِه بِشَ فَا َع ٍة َفأَ ْهدَى لَ ُه‬
‫َه ِد َّي ًة َع َل ْي َها َف َق ِب َل َها َف َق ْد أَ َتى َبا ًبا َع ِظي ًما ِم ْن أَ ْب َو ِ‬
‫اب ال ِّر َبا‪“.‬‬

‫‪َ -٩٩٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪ :‬لَ َع َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬اَل َّر ِاشى َوالْ ُم ْر َت ِشى ِفى الْ ُح ْك ِم‪.‬‬

‫‪َ -٩٩٩‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لَ ْع َن ُة اللَّ ِه َع َلى ال َّر ِاشى‬
‫َوالْ ُم ْر َت ِشى‪“.‬‬

‫اس اتَّقُوا اللَّ َه‬‫‪َ -١٠٠٠‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫وت َح َّتى َت ْس َت ْو ِف َي ِر ْز َق َها‪َ ،‬وإِ ْن أَ ْب َطأَ َع ْن َها‪.‬‬
‫َوأَ ْج ِملُوا ِفى ال َّط َل ِب‪َ .‬ف ِٕا َّن نَ ْف ًسا لَ ْن َت ُم َ‬
‫َفاتَّقُوا اللَّ َه َوأَ ْج ِملُوا ِفى ال َّط َل ِب‪ُ .‬خ ُذوا َما َح َّل‪َ ،‬و َد ُعوا َما َح ُر َم‪“.‬‬

‫ان لا َ‬ ‫‪َ -١٠٠١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬يأْتِى َع َلى ال َّنا ِ‬
‫س َز َم ٌ‬
‫ُي َبالِى الْ َم ْر ُء َما أَ َخ َذ ِم ْن ُه‪ ،‬أَ ِم َن الْ َحلا َ ِل أَ ْم ِم َن الْ َح َرا ِم؟“‬

‫‪٢٥٢‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

RÜŞVET
ALAN DA VEREN DE YANACAKTIR!

Ebû Ümâme’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


997.

le buyurmuştur: “Kim bir kardeşi için aracı olur, kardeşi bunun karşılı-
ğında kendisine bir hediye sunar, o da bunu kabul ederse, faiz kapıla-
rından büyük bir kapıyı aralamış olur.”
(D3541 Ebû Dâvûd, Büyû’ (İcâre), 82; HM22606 İbn Hanbel, V, 261)

Ebû Hüreyre şöyle demiştir: “Resûlullah (sav) mahkemede gö-


998.

rüşülecek bir konu/dava için rüşvet verene de alana da lânet etmiştir.”


(T1336 Tirmizî, Ahkâm, 9)

Abdullah b. Amr’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


999.

yurmuştur: “Allah’ın lâneti, rüşvet verenin ve rüşvet alanın üzerinedir.”


(İM2313 İbn Mâce, Ahkâm, 2)

1000.Câbir b. Abdullah’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Ey insanlar! Allah’tan (hakkıyla) sakının ve (rızkınızı)
ararken güzel yollarla arayın. Zira hiç kimse, rızkını elde etmeden öl-
meyecektir, gecikse bile (rızkına kavuşacaktır). Allah’tan (hakkıyla) sa-
kının ve (rızkınızı) ararken güzel yollarla arayın. Helâl olanı alın, haram
olanı terk edin.”
(İM2144 İbn Mâce, Ticâret, 2)

Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1001.

şöyle buyurmuştur: “İnsanlar öyle bir zamana erişecek ki, kişi malını
helâlden mi yoksa haramdan mı elde ettiğine aldırmayacak!”
(B2059 Buhârî, Büyû’, 7)

252
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪K ARABORSACILIK‬‬
‫‪ZOR ZAMANLARIN İSTİSMARI‬‬

‫‪ -١٠٠٢‬كَا َن َس ِعي ُد ْب ُن الْ ُم َس َّي ِب ُي َحد ُِّث؛ أَ َّن َم ْع َم ًرا َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪:s‬‬
‫” َمنِ ْاح َت َك َر َف ُه َو َخ ِاط ٌئ‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٠٣‬ث ُق َل َم ْع ِق ُل ْب ُن َي َسا ٍر َفد ََخ َل إِلَ ْي ِه ُع َب ْي ُد اللَّ ِه ْب ُن ِز َيا ٍد َي ُعو ُد ُه‪َ ...‬قا َل‪ْ :‬اس َم ْع‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬م َّر ًة َو َلا َم َّر َت ْينِ ‪،‬‬ ‫َيا ُع َب ْي َد اللَّ ِه‪َ ،‬ح َّتى أُ َح ِّدثَكَ شَ ْي ًئا لَ ْم أَ ْس َم ْع ُه ِم ْن َر ُس ِ‬
‫َس ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن َد َخ َل ِفي شَ ْي ٍء ِم ْن أَ ْس َعا ِر الْ ُم ْس ِل ِم َ‬
‫ين لِ ُي ْغ ِل َي ُه‬
‫َع َل ْي ِه ْم‪َ ،‬ف ِٕا َّن َحقًّا َع َلى اللَّ ِه‪َ ،‬ت َبا َر َك َو َت َعالَى‪ ،‬أَ ْن ُي ْق ِع َد ُه بِ ُع ْظ ٍم ِم ْن ال َّنا ِر َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٠٤‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر‪َ ،‬ع ْن ال َّن ِب ِّي ‪َ ” :s‬م ْن ْاح َت َك َر َط َعا ًما أَ ْر َب ِع َ‬
‫ين لَ ْي َل ًة َف َق ْد َبرِئَ‬
‫ِم ْن اللَّ ِه َت َعالَى‪َ ،‬و َبرِئَ اللَّ ُه َت َعالَى ِم ْن ُه‪َ ،‬وأَ ُّي َما أَ ْه ُل َع ْر َص ٍة أَ ْص َب َح ِفي ِه ْم ا ْم ُر ٌؤ َجائِ ٌع‪،‬‬
‫َف َق ْد َب ِرئ َْت ِم ْن ُه ْم ِذ َّم ُة اللَّ ِه َت َعالَى‪“.‬‬

‫اب َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬الْ َجالِ ُب َم ْر ُزو ٌق‬
‫‪َ -١٠٠٥‬ع ْن ُع َم َر ْبنِ الْ َخ َّط ِ‬
‫َوالْ ُم ْح َت ِك ُر َم ْل ُعونٌ‪“.‬‬

‫‪٢٥٣‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

K ARABORSACILIK
ZOR ZAMANLARIN İSTİSMARI

1002.Saîd b. Müseyyeb’in, Ma’mer (b. Abdullah) aracılığıyla naklet-


tiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Karaborsacılık yapan
kimse günahkâr olur.”
(M4122 Müslim, Müsâkât, 129)

1003. Ma’kil b. Yesâr’ın hastalığı ağırlaştığında Ubeydullah b. Ziyâd


onu ziyaret etmişti... (Ma’kil) dedi ki: “Dinle, ey Ubeydullah! Sana
Resûlullah’tan (sav) sadece bir ya da iki kere işitmediğim (daha fazla duy-
duğum) bir söz söyleyeceğim. Resûlullah’ı şöyle derken işittim: ‘Fiyatları
artırmak için Müslümanların fiyatlarına (piyasalarına) müdahale eden ki-
şiyi, Allah Teâlâ’nın kıyamet gününde büyük bir ateşe oturtması haktır.’”
(HM20579 İbn Hanbel, V, 28)

1004.İbn Ömer’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Kim bir yiyecek maddesini kırk gün saklarsa, o ki-
şi Allah Teâlâ’dan uzaklaştığı gibi, Allah Teâlâ da ondan uzaklaşır. Bir
bölgenin insanları, aralarında aç bir kimse varken sabahlar iseler, Allah
Teâlâ’nın himayesi onlardan uzak olur.”
(HM4880 İbn Hanbel, II, 32)

1005. Ömer b. Hattâb’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-

yurmuştur: “İnsanlara satmak üzere mal getiren rızıklandırılır, malını


stoklayıp karaborsaya düşüren ise lânetlenir.”
(İM2153 İbn Mâce, Ticâret, 6)

253
‫‪HIRSIZLIK‬‬
‫‪BAŞKASININ MALINA TECAVÜZ‬‬

‫‪َ -١٠٠٦‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َرةَ‪َٔ :‬ا َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َي ْزنِى ال َّزانِى ِح َ‬
‫ين َي ْزنِى َو ُه َو‬
‫ين َي ْس ِر ُق َو ُه َو ُم ْؤ ِم ٌن‪َ ،‬ولا َ َيشْ َر ُب الْ َخ ْم َر ِح َ‬
‫ين َيشْ َر ُب َو ُه َو‬ ‫ُم ْؤ ِم ٌن‪َ ،‬ولا َ َي ْس ِر ُق ِح َ‬
‫ُم ْؤ ِم ٌن‪ ،‬ثُ َّم ال َّت ْو َب ُة َم ْع ُر َ‬
‫وض ٌة َب ْعدُ‪“.‬‬

‫س ِم َّنا‪“.‬‬
‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬منِ انْ َت َه َب َف َل ْي َ‬
‫‪َ -١٠٠٧‬ع ْن أَنَ ٍ‬

‫‪َ -١٠٠٨‬ع ْن َس ِعي ِد ْبنِ َز ْي ِد ْبنِ َع ْمرِو ْبنِ نُ َف ْيلٍ َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قال‪َ َ ...” :‬م ْن َس َرقَ‬
‫ض ِش ْب ًرا ُط ِّو َق ُه َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة َ ِم ْن َس ْب ِع أَ َر ِضين‪“.‬‬
‫ِم َن ا ْلا َٔ ْر ِ‬

‫‪َ -١٠٠٩‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن َقا َت َل‬
‫ُدو َن َمالِ ِه َف ُق ِت َل َف ُه َو شَ ِهيدٌ‪“.‬‬

‫‪٢٥٤‬‬
HIRSIZLIK
BAŞKASININ MALINA TECAVÜZ

1006.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Zina eden kişi, hem mümin olup hem zina ede-
mez. Hırsızlık eden kişi, hem mümin olup hem çalamaz. İçki içen kişi,
hem mümin olup hem içki içemez. (Şayet mümin olduğu hâlde bunlar-
dan birini yapacak olursa) tevbe kapısı açıktır.”
(M208 Müslim, Îmân, 104; B2475 Buhârî, Mezâlim, 30)

Enes (b. Mâlik) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah (sav)


1007.

şöyle buyurmuştur: “Kim (bir malı) yağmalarsa bizden değildir.”


(T1601 Tirmizî, Siyer, 40)

1008.Saîd b. Zeyd b. Amr b. Nüfeyl’den nakledildiğine göre, Hz.


Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “...Kim bir karış (bile olsa) toprak
çalarsa, kıyamet günü o yer, yedi kat hâlinde onun boynuna dolanır.”
(T1418 Tirmizî, Diyât, 21)

Abdullah b. Amr’ın işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


1009.

yurmuştur: “Kim malını savunurken öldürülürse, o şehittir.”


(N4089 Nesâî, Muhârebe, 22; M361 Müslim, Îmân, 226)

254
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪KUMAR‬‬
‫‪ÖMRÜ ZAYİ ETMEK‬‬

‫‪َ -١٠١٠‬عنِ الْ ِم ْقدَا ِم ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قال‪َ ” :‬ما أَ َك َل أَ َح ٌد َط َعا ًما َق ُّط َخ ْي ًرا ِم ْن‬
‫السلا َ ُم كَا َن َيأْكُ ُل ِم ْن َع َم ِل َي ِد ِه‪“.‬‬ ‫ْ‬
‫أَ ْن َيأكُ َل ِم ْن َع َملِ َي ِد ِه‪َ ،‬وإِ َّن َن ِب َّي اللَّ ِه َد ُاو َد َع َل ْي ِه َّ‬

‫‪َ -١٠١١‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو‪ :‬أَ َّن نَ ِب َّي اللَّ ِه ‪ s‬ن ََهى َعنِ الْ َخ ْم ِر َوالْ َم ْي ِس ِر‬
‫َوالْ ُكو َب ِة َوالْغ َُب ْي َرا ِء‪“...‬‬

‫‪َ -١٠١٢‬ع ْن َعائِشَ َة َز ْو ِج ال َّن ِب ِّي ‪ s‬أَنَّ ُه َب َلغ ََها أَ َّن أَ ْه َل َب ْي ٍت ِفى َدا ِر َها كَانُوا ُس َّكانًا‬
‫ِف َيها َو ِع ْن َد ُه ْم َن ْر ٌد َفأَ ْر َس َل ْت إِلَ ْي ِه ْم لَ ِئ ْن لَ ْم ُتخْ ر ُِجو َها َلأُخْ ر َِج َّن ُك ْم ِم ْن َدارِى َوأَنْ َك َر ْت‬
‫َذلِكَ َع َل ْي ِه ْم‪.‬‬

‫‪َ -١٠١٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ...” :s‬و َم ْن َقا َل لِ َص ِ‬


‫اح ِب ِه َت َعا َل‬
‫أُ َق ِام ْر َك‪َ .‬ف ْل َي َت َصد َّْق‪“.‬‬

‫‪٢٥٥‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

KUMAR
ÖMRÜ ZAYİ ETMEK

1010. Mikdâm’dan (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Hiç kimse elinin emeğiyle kazandığından daha hayırlı
bir rızık asla yememiştir. Allah’ın peygamberi Dâvûd (as) da kendi eli-
nin emeğini yerdi.”
(B2072 Buhârî, Büyû’, 15)

1011.Abdullah b. Amr’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav),


şarabı, kumarı, tavlayı ve darıdan yapılmış içkiyi yasaklamıştır.
(D3685 Ebû Dâvûd, Eşribe, 5)

1012.Hz. Peygamber’in (sav) eşi Hz. Âişe’den nakledildiğine gö-


re, mahallesinin sakinlerinden birinin evinde tavla olduğu bilgisi Hz.
Âişe’ye ulaştığında, “Eğer onu evinizden çıkarmazsanız ben sizi mahal-
lemden çıkarırım.” diye onlara haber gönderdi ve onların bu davranışı-
na karşı çıktı.
(MU1757 Muvatta’, Rü’yâ, 2)

Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


1013.

le buyurmuştur: “...Kim arkadaşına, ‘Gel seninle kumar oynayalım.’ der-


se (harama ön ayak olduğu için pişman olup) derhâl sadaka versin!”
(B4860 Buhârî, Tefsîr, (Necm) 2)

255
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪İFLAS‬‬
‫‪GERÇEK MÜFLİS ÂHİRET SERMAYESİNİ‬‬
‫‪KAYBEDENDİR‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ِ s‬فى‬ ‫يب َر ُج ٌل ِفى َع ْه ِد َر ُس ِ‬‫‪َ -١٠١٤‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي َقا َل‪ :‬أُ ِص َ‬
‫ثِ َما ٍر ا ْب َتا َع َها‪َ ،‬ف َك ُث َر َد ْي ُن ُه‪َ ،‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ت َص َّدقُوا َع َل ْي ِه“ َف َت َصدَّقَ ال َّن ُ‬
‫اس‬
‫َع َل ْي ِه‪َ ،‬ف َل ْم َي ْبلُ ْغ َذلِكَ َو َف َاء َد ْي ِن ِه‪َ ،‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬لِغ َُر َمائِ ِه‪ُ :‬‬
‫”خ ُذوا َما َو َج ْدتُ ْم‪،‬‬
‫س لَ ُك ْم إِلا َّ َذلِكَ ‪“.‬‬ ‫َولَ ْي َ‬

‫‪َ -١٠١٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َذا أَ ْف َل َ‬
‫س ال َّر ُج ُل‪َ ،‬ف َو َج َد ال َّر ُج ُل‬
‫َم َتا َع ُه بِ َع ْي ِن ِه‪َ ،‬ف ُه َو أَ َح ُّق بِ ِه‪“.‬‬

‫س؟“ َقالُوا‪:‬‬ ‫‪َ -١٠١٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َرةَ‪ ،‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَ َت ْد ُرو َن َما الْ ُم ْف ِل ُ‬
‫س ِم ْن أُ َّم ِتى‪َ ،‬يأْتِى َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‬
‫س ِفي َنا َم ْن َلا ِد ْر َه َم لَ ُه َو َلا َم َتا َع‪َ ،‬فقَا َل‪” :‬إِ َّن الْ ُم ْف ِل َ‬
‫الْ ُم ْف ِل ُ‬
‫ف َه َذا‪َ ،‬وأَ َك َل َما َل َه َذا‪َ ،‬و َسفَكَ َد َم‬ ‫بِ َصلا َ ٍة َو ِص َيا ٍم َو َزكَا ٍة‪َ ،‬و َيأْتِى َق ْد شَ َت َم َه َذا‪َ ،‬و َق َذ َ‬
‫َه َذا‪َ ،‬و َض َر َب َه َذا‪َ ،‬ف ُي ْع َطى َه َذا ِم ْن َح َس َناتِ ِه‪َ ،‬و َه َذا ِم ْن َح َس َناتِ ِه‪َ ،‬ف ِٕا ْن َف ِن َي ْت َح َس َناتُ ُه‪،‬‬
‫َق ْب َل أَ ْن ُي ْق َضى َما َع َل ْي ِه‪ ،‬أُ ِخ َذ ِم ْن َخ َطا َيا ُه ْم َف ُطر َِح ْت َع َل ْي ِه‪ ،‬ثُ َّم ُطر َِح ِفى ال َّنارِ‪“.‬‬

‫‪٢٥٦‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

İFLAS
GERÇEK MÜFLİS ÂHİRET SERMAYESİNİ
KAYBEDENDİR

1014.Ebû Saîd el-Hudrî anlatıyor: “Resûlullah (sav) zamanında bir


adam, dalındayken satın aldığı meyveler afete uğrayınca zarar etti ve borcu
çoğaldı. Resûlullah’ın (sav), ‘Ona bağışta bulunun.’ demesi üzerine insan-
lar ona sadakalarını verdiler. Fakat bu yardımlar borcunu ödemeye yeterli
gelmedi ve bunun üzerine Resûlullah (sav) adamın alacaklılarına şöyle de-
di: ‘Bulduğunuzu alın! Bundan başka yapabileceğiniz bir şey de yoktur!’”
(M3981 Müslim, Müsâkât, 18)

1015. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)

şöyle buyurmuştur: “Bir kimse iflas eder de (borçlu olduğu) biri, kendi
malını (onun yanında) olduğu gibi bulursa, bu malı almaya (başkasın-
dan) daha fazla hak sahibidir.”
(M3990 Müslim, Müsâkât, 24)

1016. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, bir gün Resûlullah (sav),

“Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu. Ashâbı, “Bize göre müf-
lis, parası ve malı olmayan kimsedir.” dediler. Bunun üzerine Hz. Pey-
gamber, “Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve
zekâtla gelir. Aynı zamanda şuna sövmüş, buna iftira etmiş, şunun malı-
nı yemiş, bunun kanını dökmüş ve şunu dövmüş bir hâlde gelir. Bunun
üzerine iyiliklerinin sevabı şuna buna verilir. Üzerindeki kul hakları bit-
meden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yüklenir.
Sonra da cehenneme atılır.” buyurdu.
(M6579 Müslim, Birr, 59)

256
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪Y İTİK MAL‬‬


‫‪BULANIN ELİNDEKİ KOR ATEŞ‬‬

‫‪َ -١٠١٧‬ع ْن ُم َط ِّر ِف ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ الشِّ خِّ ي ِر َع ْن أَبِي ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪:s‬‬
‫”ضالَّ ُة الْ ُم ْس ِل ِم َح َر ُق ال َّنارِ‪“.‬‬
‫َ‬

‫ض ْبنِ ِح َما ٍر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َو َج َد لُ َق َط ًة‬ ‫‪َ -١٠١٨‬ع ْن ِع َيا ِ‬
‫َف ْل ُيشْ ِه ْد َذا َع ْد ٍل أَ ْو َذ َو ْي َع ْد ٍل َولا َ َي ْك ُت ْم َولا َ ُي َغ ِّي ْب‪َ ،‬ف ِٕا ْن َو َج َد َص ِ‬
‫اح َب َها َف ْل َي ُر َّد َها‬
‫َع َل ْي ِه َوإِلا َّ َف ُه َو َما ُل اللَّ ِه ُي ْؤتِي ِه َم ْن َيشَ ُاء‪“.‬‬

‫ص لَ َنا َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ s‬فى الْ َع َصا َوالْ َح ْب ِل‬


‫‪َ -١٠١٩‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬رخَّ َ‬
‫الس ْو ِط َوأَ ْش َبا ِه ِه َي ْل َت ِق ُط ُه ال َّر ُج ُل َي ْن َت ِف ُع بِ ِه‪.‬‬
‫َو َّ‬

‫‪َ -١٠٢٠‬ع ْن َز ْي ِد ْبنِ َخالِ ٍد الْ ُج َه ِن ِّي َع ْن َر ُس ِ‬


‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن ا َٓوى َضالَّ ًة‬
‫َف ُه َو َضا ٌّل‪َ ،‬ما لَ ْم ُي َع ِّر ْف َها‪“.‬‬

‫‪٢٥٧‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

Y İTİK MAL
BULANIN ELİNDEKİ KOR ATEŞ

1017.Mutarrif b. Abdullah b. Şihhîr’in, babasından naklettiğine gö-


re, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Bir Müslüman’ın yitirdiği bu-
luntu mal, (bulanın elinde) bir ateş korudur.”
(İM2502 İbn Mâce, Lukata, 1)

1018.İyâz b. Hımâr’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Kim yitik bir mal bulursa derhâl (onu emanetine aldı-
ğına dair) güvenilir bir veya iki kişiyi şahit tutsun. Bulduğunu gizleyip
saklamasın. Sahibini bulursa derhâl ona teslim etsin. Sahibini bulamaz-
sa bu, Allah’ın dilediği kimseye verdiği bir maldır.”
(D1709 Ebû Dâvûd, Lukata, 1)

Câbir b. Abdullah şöyle demiştir: “Resûlullah (sav) kişinin bul-


1019.

duğu değnek, ip ve kamçı gibi şeyleri kullanmasına müsaade etti.”


(D1717 Ebû Dâvûd, Lukata, 1)

1020.Zeyd b. Hâlid el-Cühenî’den nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Kayıp bir hayvanı duyurmadan sürüsüne ka-
tan, gerçekte kendisi kaybolmuştur.”
(M4510 Müslim, Lukata, 12)

257
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪H AYVAN HAKLARI‬‬


‫‪HER CANLIYA RAHMET‬‬

‫‪َ -١٠٢١‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قال‪َ ” :‬ما ِم ْن إِنْ َس ٍان َق َت َل‬
‫ُع ْصفُو ًرا َف َما َف ْو َق َها بِ َغ ْي ِر َحق َِّها إِلا َّ َسأَلَ ُه اللَّ ُه َع َّز َو َج َّل َع ْن َها‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٢٢‬ع ْن َس ْهلِ ا ْبنِ الْ َح ْن َظ ِل َّي ِة َقا َل‪َ :‬م َّر َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬بِ َب ِعي ٍر َق ْد لَ ِح َق َظ ْه ُر ُه‬
‫بِ َب ْط ِن ِه‪َ ،‬قا َل‪” :‬اتَّقُوا اللَّ َه ِفى َه ِذ ِه الْ َب َهائِ ِم الْ ُم ْع َج َم ِة َفا ْرك َُبو َها َوكُلُو َها َصالِ َح ًة‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٢٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪ d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪ِ ... :‬‬
‫”فى كُ ِّل َك ِب ٍد َر ْط َب ٍة أَ ْج ٌر‪“.‬‬

‫س أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َت َّت ِخ ُذوا شَ ْي ًئا ِفي ِه ال ُّر ُ‬
‫وح َغ َر ًضا‪“.‬‬ ‫‪َ -١٠٢٤‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬

‫س َقا َل‪ :‬ن ََهى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬عنِ ال َّت ْحرِي ِ‬


‫ش َب ْي َن الْ َب َهائِ ِم‪.‬‬ ‫‪َ -١٠٢٥‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬

‫‪٢٥٨‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

H AYVAN HAKLARI
HER CANLIYA RAHMET

Abdullah b. Amr’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


1021.

le buyurmuştur: “Hiçbir kişi yoktur ki bir serçeyi yahut ondan daha bü-
yük bir canlıyı haksız yere öldürsün de Yüce Allah ona bunun hesabı-
nı sormasın!”
(N4354 Nesâî, Sayd, 34)

1022.Sehl b. Hanzaliyye’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav)


açlıktan karnı sırtına yapışmış bir deveye rastladı ve “Bu dilsiz hayvan-
lar hakkında Allah’tan korkun. Onlara (binmeye) elverişli hâllerinde bi-
nin ve (yenmeye) elverişli hâllerinde onları yiyin.” buyurdu.
(D2548 Ebû Dâvûd, Cihâd, 44)

Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


1023.

le buyurmuştur: “Her canlıya yapılan iyilikte bir sevap vardır.”


(B2363 Buhârî, Müsâkât, 9; M5859 Müslim, Selâm, 153)

İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


1024.

buyurmuştur: “Hiçbir canlıyı hedef edinmeyin!”


(M5059 Müslim, Sayd, 58)

1025.İbn Abbâs şöyle demiştir: “Resûlullah (sav), hayvanları birbir-


leriyle dövüştürmeyi yasakladı.”
(T1708 Tirmizî Cihâd, 30; D2562 Ebû Dâvûd, Cihâd, 51)

258
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪ETİ HELÂL OLAN HAYVANLAR‬‬


‫‪HELÂL İLE BESLENME, MURDARDAN SAKINMA‬‬

‫اب ِم َن ِّ‬
‫الس َبا ِع‪،‬‬ ‫‪َ -١٠٢٦‬عنِ ا ْبنِ َع َّباسٍ؛ أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬ن ََهى َع ْن كُ ِّل ِذى نَ ٍ‬
‫َو َع ْن كُ ِّل ِذى ِمخْ َل ٍب ِم َن ال َّط ْيرِ‪.‬‬

‫‪َ -١٠٢٧‬ع ْن َس ْل َما َن الْفَار ِِس ِّي َقا َل‪ُ :‬س ِئ َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬عنِ َّ‬
‫الس ْمنِ َوالْ ُج ْبنِ‬
‫َوالْ ِف َرا ِء‪َ ،‬قا َل‪” :‬الْ َحلا َ ُل َما أَ َح َّل اللَّ ُه ِفى ِك َتابِ ِه‪َ .‬والْ َح َرا ُم َما َح َّر َم اللَّ ُه ِفى ِك َتابِ ِه‪.‬‬
‫َو َما َس َك َت َع ْن ُه َف ُه َو ِم َّما َعفَا َع ْن ُه‪“.‬‬

‫س َٔا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن اللَّ َه َع َّز َو َج َّل َك َت َب‬ ‫‪َ -١٠٢٨‬ع ْن شَ دَّا ِد ْبنِ َٔا ْو ٍ‬
‫ِٕالا ْح َسا َن َع َلى كُ ِّل شَ ْي ٍء‪َ .‬ف ِٕا َذا َق َت ْل ُت ْم َفأَ ْح ِس ُنوا الْ ِق ْت َل َة‪َ .‬وإِ َذا َذ َب ْح ُت ْم َفأَ ْح ِس ُنوا ال َّذ ْب َح‪.‬‬
‫يح َت ُه‪“.‬‬ ‫َولْ ُي ِح َّد أَ َح ُدكُ ْم شَ ْف َر َت ُه‪َ ،‬ف ْل ُير ِْح َذبِ َ‬

‫‪َ -١٠٢٩‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُع َم َر أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قال‪” :‬أُ ِحلَّ ْت لَ َنا َم ْي َت َت ِان‬
‫وت َوالْ َج َرا ُد‪َ .‬وأَ َّما ال َّد َم ِان‪َ ،‬فالْ َك ِب ُد َوال ِّط َحا ُل‪“.‬‬
‫َو َد َم ِان‪َ .‬فأَ َّما الْ َم ْي َت َت ِان َفالْ ُح ُ‬

‫‪َ -١٠٣٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪ِ s‬فى َما ِء الْ َب ْحر‪ُ ” :‬ه َو ال َّط ُهو ُر َما ُؤ ُه الْ َحلا َ ُل‬
‫َم ْي َت ُت ُه‪“.‬‬

‫‪٢٥٩‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

ETİ HELÂL OLAN HAYVANLAR


HELÂL İLE BESLENME, MURDARDAN SAKINMA

1026. İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) azı dişi olan
yırtıcı hayvanlar ile avını pençesiyle parçalayan kuşları(n yenilmesini)
yasakladı.
(M4996 Müslim, Sayd, 16)

1027.Selmân el-Fârisî’nin naklettiğine göre, Resûlullah’a (sav), yağ,


peynir ve yabani eşek derisinden yapılan elbise hakkında soru soruldu-
ğunda o şu cevabı vermişti: “Helâl, Allah’ın Kitabı’nda helâl kıldıkları-
dır. Haram da Allah’ın Kitabı’nda haram kıldıklarıdır. Hakkında bir şey
demedikleri ise müsamaha gösterdiği (mubah) şeylerdendir.”
(İM3367 İbn Mâce, Et’ıme, 60; T1726 Tirmizî, Libâs, 6)

1028.Şeddâd b. Evs’ten nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Yüce Allah her şeyde ihsanı (güzel davranmayı) emret-
miştir. Öldürürken (dahi) güzel bir şekilde öldürün! Hayvanı keserken
de güzel bir şekilde kesin! Biriniz (hayvan keseceğinde) bıçağını bilesin
ve hayvanını rahatlatsın!”
(İM3170 İbn Mâce, Zebâih, 3; M5055 Müslim, Sayd, 57)

1029.Abdullah b. Ömer’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Bize iki ölü (hayvan) ile iki kan helâl kılındı. İki
ölü, balık ve çekirge; iki kan ise karaciğer ve dalaktır.”
(İM3314 İbn Mâce, Et’ıme, 31)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber deniz


1030.

suyu hakkında şöyle buyurmuştur: “Onun suyu temiz/temizleyici, ölü-


sü de helâldir.”
(N4355 Nesâî, Sayd, 35)

259
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪AVLANMA ÂDÂBI‬‬
‫‪ALLAH’IN ADINI ANARAK‬‬

‫‪َ -١٠٣١‬ع ْن َع ِد ِّي ْبنِ َحاتِ ٍم ‪َ d‬قا َل‪َ :‬سأَلْ ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬ف ُق ْل ُت‪ :‬إِنَّا َق ْو ٌم‬
‫َن َت َص َّي ُد بِ َه ِذ ِه الْ ِكلا َ ِب‪َ ،‬فقَا َل‪” :‬إِ َذا أَ ْر َس ْل َت ِكلا َ َبكَ الْ ُم َعلَّ َم َة َو َذ َك ْر َت ْاس َم اللَّ ِه‪،‬‬
‫َف ُك ْل ِم َّما أَ ْم َس ْك َن َع َل ْيكَ ‪“...‬‬

‫الص ْي ِد‪َ .‬قا َل‪” :‬إِ َذا‬‫‪َ -١٠٣٢‬ع ْن َع ِد ِّي ْبنِ َحاتِ ٍم َقا َل‪َ :‬سأَ ْل ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬عنِ َّ‬
‫َر َم ْي َت َس ْه َمكَ َفا ْذكُ ِر ْاس َم اللَّ ِه‪َ ،‬ف ِٕا ْن َو َج ْد َت ُه َق ْد َق َت َل َف ُك ْل‪ ،‬إِلا َّ أَ ْن َت ِج َد ُه َق ْد َو َق َع‬
‫ِفى َما ٍء‪َ ،‬ف ِٕانَّكَ لا َ َت ْدرِى‪ ،‬الْ َم ُاء َق َت َل ُه أَ ْو َس ْه ُمكَ ‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٣٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َٔا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل ” َما ِم ْن إِ ْن َس ٍان َق َت َل‬
‫ُع ْصفُو ًرا َف َما َف ْو َق َها بِ َغ ْي ِر َحق َِّها إِلا َّ َسأَلَ ُه اللَّ ُه َع َّز َو َج َّل َع ْن َها‪ِ “.‬قي َل َيا َر ُسو َل اللَّ ِه َو َما‬
‫َحق َُّها َقا َل ” َي ْذ َب ُح َها َف َيأْكُلُ َها َو َلا َي ْق َط ُع َرأْ َس َها َي ْر ِمى بِ َها‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٣٤‬عنِ ا ْبنِ َع َّباسٍ؛ أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪”:‬لا َ َت َّت ِخ ُذوا شَ ْي ًئا ِفي ِه ال ُّر ُ‬
‫وح َغ َر ًضا‪“.‬‬

‫‪٢٦٠‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

AVLANMA ÂDÂBI
ALLAH’IN ADINI ANARAK

Adî b. Hâtim (ra) anlatıyor: “Resûlullah’a (sav) (avlanma hak-


1031.

kında) soru sorarak dedim ki, ‘Biz bu köpeklerle avlanan bir halkız.’
Şöyle buyurdu: ‘Eğitilmiş av köpeklerini Allah’ın ismini anarak gönder-
diğin zaman, avladıklarını ye!’”
(B5487 Buhârî, Sayd, 10)

1032.Adî b. Hâtim anlatıyor: “Resûlullah’a (sav) av hakkında sor-


dum. Şöyle buyurdu: ‘Okunu attığın zaman Allah’ın adını an (besme-
le çek.) Şayet avı ölmüş olarak bulursan onu yiyebilirsin. Ama (ölmüş
olan) av, suda ise o takdirde yeme! Çünkü ölümü suda (boğulmak)tan
dolayı mı yoksa senin okun ile mi oldu bunu bilemezsin.’”
(M4982 Müslim, Sayd, 7)

1033. Abdullah b. Amr (ra)’dan rivâyete göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Haksız yere (öldürmesini meşru ve haklı kılacak bir ne-
den olmaksızın) bir serçe veya daha büyük bir kuşu öldüren insana Yü-
ce Allah mutlaka (bunun hesabını) sorar.” “Ey Allah’ın Resûlü! Kuşun
öldürülmesini haklı kılan ne olabilir?” diye sorulunca, “(Avlayan kim-
senin) onu (usulüne göre) kesmesi ve yemesidir. Ayrıca başını kopartıp
(etrafa) atmamasıdır.” diye cevap vermiştir.
(N4354 Nesâî, Sayd ve Zebâih, 34)

İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


1034.

buyurmuştur: “Hiçbir canlıyı hedef olarak kullanmayın!”


(M5059 Müslim, Sayd, 58)

260
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -١٠٣٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪ِ s‬فى َما ِء الْ َب ْحرِ‪ُ ” :‬ه َو ال َّط ُهو ُر َما ُؤ ُه الْ َحلا َ ُل‬
‫َم ْي َت ُت ُه‪“.‬‬

‫‪MİRAS ve VASİYET‬‬
‫‪MÜLKİYETİN İNTİKALİ‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ا ْق ِس ُموا الْ َما َل َب ْي َن أَ ْه ِل‬
‫‪َ -١٠٣٦‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫ض َع َلى ِك َت ِ‬
‫اب اللَّ ِه‪“...‬‬ ‫الْف ََرائِ ِ‬

‫‪َ -١٠٣٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َرةَ‪َ ،‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن َت َر َك َمالا ً َف ِل َو َر َث ِت ِه‪َ ،‬و َم ْن َت َر َك‬
‫كَلا ًّ َف ِٕالَ ْي َنا‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٣٨‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ َخار َِج َة َقا َل‪َ :‬خ َط َب َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬فقَا َل‪” :‬إِ َّن اللَّ َه َق ْد‬
‫أَ ْع َطى كُ َّل ِذى َح ٍّق َح َّق ُه َولا َ َو ِص َّي َة لِ َوار ٍِث‪“.‬‬

‫‪٢٦١‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) de-


1035.

niz suyu hakkında şöyle buyurmuştur: “Onun (denizin) suyu temiz,


ölüsü de helâldir.”
(N4355 Nesâî, Sayd, 35)

MİRAS ve VASİYET
MÜLKİYETİN İNTİKALİ

1036.İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Miras malını hisse sahipleri arasında Allah’ın Kitabı’na gö-
re taksim edin...”
(M4143 Müslim, Ferâiz, 4; D2898 Ebû Dâvûd, Ferâiz, 7)

1037. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


buyurmuştur: “Her kim (öldükten sonra) geride mal bırakırsa, o mal mi-
rasçılarınındır. Kim ardında bakıma muhtaç kimse (veya alacaklı) bırakır-
sa, onun bakımı bize aittir.”
(B6763 Buhârî, Ferâiz, 25; M4161 Müslim, Ferâiz, 17)

1038.Amr b. Hârice diyor ki: “Resûlullah (sav) hutbe verdi ve şöyle


buyurdu: ‘Allah her hak sahibine hakkını vermiştir; (dolayısıyla) miras-
çıya vasiyet yoktur.’”
(N3671 Nesâî, Vesâyâ, 5)

261
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -١٠٣٩‬ع ْن ا ْبنِ ُع َم َر ‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما َح ُّق ا ْمر ٍِئ ُم ْس ِل ٍم لَ ُه‬
‫يت لَ ْي َل َت ْينِ إِ َّلا َو َو ِص َّي ُت ُه َم ْك ُتو َب ٌة ِع ْن َد ُه‪“.‬‬
‫وصى ِفي ِه َي ِب ُ‬
‫شَ ْي ٌء ُي ِ‬

‫‪َ -١٠٤٠‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬لا َٔ ْن َي َت َصدَّقَ الْ َم ْر ُء‬
‫ِفى َح َياتِ ِه بِ ِد ْر َه ٍم َخ ْي ٌر لَ ُه ِم ْن أَ ْن َي َت َصدَّقَ بِ ِمائَ ٍة ِع ْن َد َم ْوتِ ِه‪“.‬‬

‫‪TAZMİNAT‬‬
‫‪ZARARLARIN TELÂFİSİ‬‬

‫‪َ -١٠٤١‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬ما َرأَ ْي ُت َصانِ َع َة َط َعا ٍم ِم ْث َل َص ِف َّي َة‪ ،‬أَ ْهد َْت إِلَى ال َّن ِب ِّي‬
‫‪ s‬إِن ًَاء ِفي ِه َط َعا ٌم‪َ ،‬ف َما َم َل ْك ُت نَ ْف ِسى أَ ْن ك ََس ْرتُ ُه‪َ ،‬ف َسأَلْ ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬ع ْن َكفَّا َرتِ ِه‬
‫َفقَا َل‪” :‬إِن ٌَاء َك ِٕانَا ٍء َو َط َعا ٌم َك َط َعا ٍم‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٤٢‬ع ْن أَنَسٍ‪ :‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪ْ s‬اس َت َعا َر َق ْص َع ًة َف َضا َع ْت َف َض ِم َن َها لَ ُه ْم‪.‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪”:s‬لا َ َض َر َر َولا َ إِضْ َرا َر‪“.‬‬
‫‪َ -١٠٤٣‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬

‫‪٢٦٢‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

1039. bn Ömer’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Vasiyet edecek (değerli) bir şeyi bulunan Müslüman’ın,
vasiyeti yanında yazılı durmadan iki gece geçirmesi uygun olmaz.”
(B2738 Buhârî, Vesâyâ, 1; M4204 Müslim, Vasiyye, 1)

1040.Ebû Saîd el-Hudrî’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Bir kimsenin sağlığında bir dirhem sadaka verme-
si, ölürken yüz dirhem sadaka dağıtmasından daha hayırlıdır.”
(D2866 Ebû Dâvûd Vesâyâ, 3)

TAZMİNAT
ZARARLARIN TELÂFİSİ

1041.Hz. Âişe anlatıyor: “Safiyye kadar güzel yemek yapanı gör-


medim. O, Hz. Peygamber’e (sav) içerisinde yemek olan bir kap gön-
dermişti. Ben de kendime hâkim olamadım, (kıskanıp) o kabı kırdım.
Sonra da (pişman olup) Hz. Peygamber’e o kabın kefaretini (bedelini)
sordum. O da, “(Kırılan) kap gibi bir kap, (dökülen) yemek gibi bir ye-
mek.” buyurdu.
(N3409 Nesâî, Işratü’n-nisâ, 4; HM25670 İbn Hanbel, VI, 149)

1042. Enes (b. Mâlik) tarafından nakledildiğine göre, Hz. Peygamber

(sav) ödünç aldığı bir tabağı kaybetmiş ve onu sahiplerine tazmin etmişti.
(T1360 Tirmizî, Ahkâm, 23)

İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


1043.

muştur: “Zarar vermek de zarara zararla karşılık vermek de yoktur.”


(İM2341 İbn Mâce, Ahkâm, 17)

262
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -١٠٤٤‬ع ْن َس ُم َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ع َلى الْ َي ِد َما أَ َخ َذ ْت َح َّتى تُ َؤ ِّد َي‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٤٥‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ شُ َع ْي ٍب‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه‪َ ،‬ع ْن َج ِّد ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪:s‬‬
‫” َم ْن َت َط َّب َب‪َ ،‬ولَ ْم ُي ْع َل ْم ِم ْن ُه ِط ٌّب َق ْب َل َذلِكَ ‪َ ،‬ف ُه َو َضا ِم ٌن‪“.‬‬

‫‪EMEK‬‬
‫‪KUTSAL OLAN ÇABA‬‬

‫‪َ -١٠٤٦‬ع ْن َجابِ ٍر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ثَلا َ ٌث َم ْن كُ َّن ِفي ِه ن ََش َر اللَّ ُه َع َل ْي ِه‬
‫يف‪َ ،‬والشَّ َف َق ُة َع َلى الْ َوالِ َد ْينِ ‪َ ،‬وا ْلإ ْح َسا ُن إِلَى‬
‫الض ِع ِ‬‫َك َن َف ُه َوأَ ْد َخ َل ُه الْ َج َّن َة‪ِ :‬ر ْف ٌق بِ َّ‬
‫وك‪“.‬‬ ‫الْ َم ْملُ ِ‬

‫يت أَ َبا َذ ٍّر بِال َّر َب َذ ِة َو َع َل ْي ِه ُحلَّ ٌة َو َع َلى ُغلا َ ِم ِه ُحلَّ ٌة‬ ‫‪َ -١٠٤٧‬عنِ الْ َم ْع ُرو ِر َقا َل‪ :‬لَ ِق ُ‬
‫َف َسأَلْ ُت ُه َع ْن َذلِكَ ‪َ .‬فقَا َل‪ :‬إِنِّى َسا َب ْب ُت َر ُجلا ً َف َع َّي ْرتُ ُه بِأُ ِّم ِه‪َ ،‬فقَا َل لِ َي ال َّن ِب ُّي ‪َ ” :s‬يا‬
‫أَ َبا َذ ٍّر! أَ َع َّي ْر َت ُه بِأُ ِّم ِه؟ إِنَّكَ ا ْم ُر ٌؤ ِفيكَ َجا ِه ِل َّي ٌة‪ ،‬إِخْ َوانُ ُك ْم َخ َولُ ُك ْم‪َ ،‬ج َع َل ُه ُم اللَّ ُه َت ْح َت‬
‫ْ‬
‫س‪َ ،‬ولا َ‬ ‫أَ ْي ِدي ُك ْم‪َ ،‬ف َم ْن كَا َن أَ ُخو ُه َت ْح َت َي ِد ِه َف ْل ُي ْط ِع ْم ُه ِم َّما َيأكُ ُل‪َ ،‬ولْ ُي ْل ِب ْس ُه ِم َّما َي ْل َب ُ‬
‫تُ َكلِّفُو ُه ْم َما َي ْغ ِل ُب ُه ْم‪َ ،‬ف ِٕا ْن َكلَّ ْف ُت ُمو ُه ْم َفأَ ِعي ُنو ُه ْم‪“.‬‬

‫‪٢٦٣‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

Semüre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


1044.

buyurmuştur: “Başkasına ait bir malı alan, onu sahibine geri verinceye
kadar ondan sorumludur.”
(D3561 Ebû Dâvûd, Büyû’ (İcâre), 88; T1266 Tirmizî, Büyû’, 39)

1045.Amr b. Şuayb’ın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine göre,


Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim doktor olmadığı hâlde tabip-
lik/tedavi yapar (da hastaya zarar verirse) onu tazminle yükümlüdür.”
(İM3466 İbn Mâce, Tıb, 16; N4834 Nesâî, Kasâme, 40-41)

EMEK
KUTSAL OLAN ÇABA

1046.Câbir (b. Abdullah) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Üç şey vardır ki bunlar kimde bulunursa Al-
lah onu koruması altına alır ve cennete koyar: Güçsüzlere yumuşak dav-
ranmak, anne babaya şefkat göstermek ve elinin altında bulunan hiz-
metlilere iyi muamelede bulunmak.”
(T2494 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 48)

1047.Ma’rûr anlatıyor: Ebû Zer ile Rebeze’de karşılaştım. Kendisinin


de kölesinin de üzerinde aynı kıyafet vardı. Bunun sebebini ona sor-
dum. Dedi ki: “Bir adamla karşılıklı birbirimize sövdük. Ve annesi(nin
zenci olması) sebebiyle onu aşağıladım. Bunun üzerine Hz. Peygamber
(sav) bana şöyle buyurdu: ‘Ey Ebû Zer! Onu annesinden dolayı mı ayıp-
lıyorsun? Demek ki sen, kendisinde hâlâ câhiliye(den izler) bulunan bir
kimsesin. (Köle) kardeşleriniz, Allah’ın sizin emrinize verdiği hizmet-
çilerinizdir. Her kimin kardeşi emri altında bulunursa ona yediğinden
yedirsin, giydiğinden giydirsin. Onlara güçlerini aşan işler yüklemeyin.
Eğer ağır işler yüklerseniz onlara yardım edin.’”
(B30 Buhârî, Îmân, 22)

263
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -١٠٤٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا َص َن َع لا َٔ َح ِد ُك ْم َخا ِد ُم ُه‬
‫َط َعا َم ُه ثُ َّم َج َاء ُه بِ ِه‪َ ،‬و َق ْد َولِ َي َح َّر ُه َو ُد َخانَ ُه‪َ ،‬ف ْل ُي ْق ِع ْد ُه َم َع ُه‪َ ،‬ف ْل َيأْكُ ْل‪َ ،‬ف ِٕا ْن كَا َن ال َّط َعا ُم‬
‫َمشْ فُو ًها َق ِليلاً‪َ ،‬ف ْل َي َض ْع ِفى َي ِد ِه ِم ْن ُه أُ ْك َل ًة أَ ْو أُ ْك َل َت ْينِ ‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٤٩‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ْع ُطوا ا ْلا َٔ ِج َير أَ ْج َر ُه‪،‬‬
‫ف َع َرقُ ُه‪“.‬‬ ‫َق ْب َل أَ ْن َي ِج َّ‬

‫‪َ -١٠٥٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ :‬قا َل اللَّ ُه َت َعالَى‪” :‬ثَلا َ َث ٌة أَنَا‬
‫َخ ْص ُم ُه ْم َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪َ :‬ر ُج ٌل أَ ْع َطى بِى ثُ َّم َغ َد َر‪َ ،‬و َر ُج ٌل َبا َع ُح ًّرا َفأَ َك َل َث َم َن ُه‪،‬‬
‫َو َر ُج ٌل ْاس َتأْ َج َر أَ ِج ًيرا َف ْاس َت ْو َفى ِم ْن ُه َولَ ْم ُي ْع ِط ِه أَ ْج َر ُه‪“.‬‬

‫‪DOKUNULMAZLIK‬‬
‫‪CAN, MAL, IRZ ve HANE MASUNİYETİ‬‬

‫كُ ُّل الْ ُم ْس ِل ِم َع َلى‬ ‫”‪...‬‬ ‫‪َ -١٠٥١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪:s‬‬
‫الْ ُم ْس ِل ِم َح َرا ٌم َد ُم ُه َو َمالُ ُه َو ِع ْر ُض ُه‪“.‬‬

‫‪٢٦٤‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

1048. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Herhangi birinizin hizmetçisi yemeğini hazırlayıp da
getirdiği zaman —ki o hizmetçi, yemeğin sıcağına, dumanına katlanmış-
tır— onu kendisi ile beraber oturtsun. O da yesin. Şayet yemek az olur-
sa eline ondan bir iki lokma koyuversin!”
(M4317 Müslim, Eymân, 42)

Abdullah b. Ömer’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav)


1049.

şöyle buyurmuştur: “Çalışana ücretini, teri kurumadan verin.”


(İM2443 İbn Mâce, Rühûn, 4)

1050. Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah şöyle buyurur: ‘Kıyamet gününde kar-
şısına bir hasım olarak dikileceğim üç çeşit insan vardır: Benim ismimi
kullanarak söz verip sözünde durmayan kimse, hür bir insanı köle di-
ye satıp parasını yiyen kimse ve bir işçiyi istihdam edip işini yaptırdığı
hâlde ücretini vermeyen kimse.’”
(B2270 Buhârî, İcâre, 10)

DOKUNULMAZLIK
CAN, MAL, IRZ ve HANE MASUNİYETİ

1051. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “...Her Müslüman’ın bir başka Müslüman’a kanı, malı ve
ırzı (şeref ve namusu) haramdır.”
(M6541 Müslim, Birr, 32)

264
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫َات‪“.‬‬ ‫الس ْب َع الْ ُموبِق ِ‬ ‫”اج َت ِن ُبوا َّ‬


‫‪َ -١٠٥٢‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪ْ :‬‬
‫س الَّ ِتى‬ ‫َقالُوا‪َ ” :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه‪َ ،‬و َما ُه َّن؟“ َقا َل‪” :‬الشِّ ْر ُك بِاللَّ ِه‪َ ،‬و ِّ‬
‫الس ْح ُر‪َ ،‬و َق ْت ُل ال َّن ْف ِ‬
‫َح َّر َم اللَّ ُه إِلا َّ بِالْ َح ِّق‪َ ،‬وأَ ْك ُل ال ِّر َبا‪َ ،‬وأَ ْك ُل َم ِال الْ َي ِتي ِم‪َ ،‬وال َّت َولِّى َي ْو َم ال َّز ْح ِف‪َ ،‬و َق ْذ ُ‬
‫ف‬
‫ات الْغَا ِفلا َ ِت‪“.‬‬ ‫ات الْ ُم ْؤ ِم َن ِ‬
‫الْ ُم ْح َص َن ِ‬

‫‪َ -١٠٥٣‬ع ْن َس ِعي ِد ْبنِ َز ْي ٍد َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن قُ ِت َل ُدو َن‬
‫َمالِ ِه َف ُه َو شَ ِهي ٌد َو َم ْن قُ ِت َل ُدو َن ِدي ِن ِه َف ُه َو شَ ِهي ٌد َو َم ْن قُ ِت َل ُدو َن َد ِم ِه َف ُه َو شَ ِهي ٌد َو َم ْن‬
‫قُ ِت َل ُدو َن أَ ْه ِل ِه َف ُه َو شَ ِهيدٌ‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٥٤‬ع ْن َس ِعي ِد ْبنِ َز ْي ٍد َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن أَ َخ َذ ِش ْب ًرا ِم َن‬
‫ض ُظ ْل ًما َف ِٕانَّ ُه ُي َط َّوقُ ُه َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة ِم ْن َس ْب ِع أَ َر ِض َ‬
‫ين‪“.‬‬ ‫ا ْلا َٔ ْر ِ‬

‫‪َ -١٠٥٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬الْ ُم ْس ِل ُم َم ْن َس ِل َم الْ ُم ْس ِل ُمو َن‬
‫اس َع َلى ِد َمائِ ِه ْم َوأَ ْم َوالِ ِه ْم‪“.‬‬
‫ِم ْن لِ َسانِ ِه َو َي ِد ِه َوالْ ُمؤ ِْم ُن َم ْن أَ ِم َن ُه ال َّن ُ‬

‫‪٢٦٥‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

1052. Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav),


“Helâk edici yedi şeyden kaçınınız!” buyurdu. Sahâbîler, “Yâ Resûlallah!
Bu yedi şey nedir?” diye sordular. Resûlullah (as) da, “Allah’a şirk koşmak,
sihir yapmak, hukukun gerektirdiği dışında Allah’ın (zarar vermeyi) ya-
sakladığı bir cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, (düşmanla karşı-
laşınca) savaştan kaçmak, zinadan uzak duran ve hiçbir şeyden haberi ol-
mayan mümin kadınlara zina iftirasında bulunmak.” cevabını verdi.
(B2766 Buhârî, Vesâyâ, 23)

1053. Saîd b. Zeyd’in işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-

muştur: “Malını savunurken öldürülen kişi şehittir. Dinini savunurken


öldürülen kişi şehittir. Canını savunurken öldürülen kişi şehittir. Ailesi-
ni savunurken öldürülen kişi şehittir.”
(T1421 Tirmizî, Diyât, 21)

Saîd b. Zeyd’in işittiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle bu-


1054.

yurmuştur: “Her kim hakkı olmadığı hâlde bir karış yeri alırsa, o yer kı-
yamet gününde yedi kat olarak boynuna geçirilir.”
(M4135 Müslim, Müsâkât, 140)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


1055.

buyurmuştur: “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden


selâmette olduğu (zarar görmediği) kimsedir. Mümin de halkın canları
ve malları konusunda kendisinden emin oldukları kimsedir.”
(T2627 Tirmizî, Îmân, 12)

265
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪EŞİTLİK‬‬
‫‪İNSANLAR TARAĞIN DİŞLERİ GİBİ MÜSAVİDİR‬‬

‫‪َ -١٠٥٦‬ع ْن َعائِشَ َة أَ َّن ا ْم َرأَ ًة َس َر َق ْت َفأُتِ َي بِ َها ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬فقَالُوا‪َ :‬م ْن َي ْج َترِئُ َع َلى‬
‫ول اللَّ ِه ‪ s‬إِلا َّ أَ ْن َي ُكو َن أُ َسا َم َة‪َ .‬ف َكلَّ ُموا أُ َسا َم َة َف َكلَّ َم ُه َفقَا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ ” :s‬يا أُ َسا َم ُة‬ ‫َر ُس ِ‬
‫ِيف ِفي ِه ُم الْ َح َّد َت َركُو ُه َولَ ْم ُي ِقي ُموا‬‫اب الشَّ ر ُ‬ ‫ين كَانُوا إِ َذا أَ َص َ‬ ‫إِنَّ َما َه َل َك ْت َب ُنو إ ِْس َرائِي َل ِح َ‬
‫اب الْ َو ِضي ُع أَ َقا ُموا َع َل ْي ِه لَ ْو كَان َْت َف ِاط َم َة بِ ْن َت ُم َح َّم ٍد لَ َق َط ْع ُت َها‪“.‬‬ ‫َع َل ْي ِه َوإِ َذا أَ َص َ‬

‫ول اللَّ ِه ‪ِ s‬في َو َس ِط أَ َّيا ِم‬ ‫‪َ -١٠٥٧‬ع ْن أَبِي نَضْ َر َة َح َّد َث ِني َم ْن َس ِم َع ُخ ْط َب َة َر ُس ِ‬
‫اس أَ َلا إِ َّن َر َّب ُك ْم َو ِاح ٌد َوإِ َّن أَ َباكُ ْم َو ِاح ٌد أَ َلا َلا َفضْ َل‬‫ال َّتشْ رِيقِ َفقَا َل‪َ ” :‬يا أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫لِ َع َربِ ٍّي َع َلى أَ ْع َج ِم ٍّي َو َلا لِ َع َج ِم ٍّي َع َلى َع َربِ ٍّي َو َلا لِا َٔ ْح َم َر َع َلى أَ ْس َو َد َو َلا أَ ْس َو َد َع َلى‬
‫أَ ْح َم َر إِ َّلا بِال َّت ْق َوى‪“...‬‬

‫الص ِام ِت َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ِقي ُموا ُحدُو َد اللَّ ِه‬ ‫‪َ -١٠٥٨‬ع ْن ُع َبا َد َة ْبنِ َّ‬
‫ِيب َوالْ َب ِعي ِد َولا َ َتأْ ُخ ْذكُ ْم ِفى اللَّ ِه لَ ْو َم ُة َلائِ ٍم‪“.‬‬
‫ِفى الْ َقر ِ‬

‫‪٢٦٦‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

EŞİTLİK
İNSANLAR TARAĞIN DİŞLERİ GİBİ MÜSAVİDİR

1056. Hz. Âişe anlatıyor: “Bir kadın hırsızlık yaptı ve Hz. Peygamber’e
(sav) getirildi. Dediler ki: ‘Ancak Üsâme Resûlullah’a (sav) giderek (bu
kadının affedilmesi konusunda) aracılık edebilir.’ Üsâme ile konuştular,
o da Hz. Peygamber ile konuştu. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
“Ey Üsâme! İsrâiloğulları, halkın ileri gelenlerinden biri suç işlediğinde
onu cezalandırmadıkları ama sıradan biri aynı suçu işleyince ceza tatbik
ettikleri zaman helâk edildiler. Eğer (hırsızlık yapan) Muhammed’in kı-
zı Fâtıma bile olsa onun da elini keserdim.”
(N4899 Nesâî, Kat’u’s-sârık, 6)

1057. Ebû Nadre’den nakledildiğine göre, Resûlullah’ın (sav) teşrîk gün-


lerinin ortasında verdiği Veda Hutbesi’ni dinleyen bir sahâbî şöyle anlatmak-
tadır: “Resûlullah (sav) buyurdu ki, “Ey insanlar! Şunu iyi bilin ki Rabbiniz
birdir, atanız da birdir. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a; be-
yazın siyaha, siyahın beyaza takva dışında bir üstünlüğü yoktur...”
(HM23885 İbn Hanbel V, 411)

1058.Ubâde b. Sâmit’ten nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Allah’ın belirlediği müeyyideleri size yakın olsun uzak
olsun herkese olduğu gibi uygulayın. Sakın hiçbir kınayanın kınaması
sizi bundan alıkoymasın.”
(İM2540 İbn Mâce, Hudûd, 3)

266
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪KÖLELİK ve İNSAN HÜRRİYETİ‬‬


‫‪İNSANLAR HÜR DOĞAR‬‬

‫‪َ -١٠٥٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َرةَ‪َ ،‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن أَ ْع َت َق َر َق َب ًة ُمؤ ِْم َن ًة‪ ،‬أَ ْع َت َق اللَّ ُه‬
‫بِ ُك ِّل إِ ْر ٍب ِم ْن َها إِ ْر ًبا ِم ْن ُه ِم َن ال َّنارِ‪“.‬‬

‫يت أَ َبا َذ ٍّر بِال َّر َب َذ ِة َو َع َل ْي ِه ُحلَّ ٌة َو َع َلى ُغلا َ ِم ِه ُحلَّ ٌة‬ ‫‪َ -١٠٦٠‬عنِ ا ْل َم ْع ُرو ِر َقا َل‪َ :‬ل ِق ُ‬
‫َف َسأَلْ ُت ُه َع ْن َذلِكَ ‪َ .‬فقَا َل‪ :‬إِنِّى َسا َب ْب ُت َر ُجلا ً َف َع َّي ْرتُ ُه بِأُ ِّم ِه‪َ ،‬فقَا َل لِ َى ال َّن ِب ُّي ‪َ ” :s‬يا‬
‫أَ َبا َذ ٍّر! أَ َع َّي ْر َت ُه بِأُ ِّم ِه؟ إِنَّكَ ا ْم ُر ٌؤ ِفيكَ َجا ِه ِل َّي ٌة‪ ،‬إِخْ َوانُ ُك ْم َخ َولُ ُك ْم َج َع َل ُه ُم اللَّ ُه َت ْح َت‬
‫ْ‬
‫س‪َ ،‬ولا َ‬ ‫أَ ْي ِدي ُك ْم‪َ ،‬ف َم ْن كَا َن أَ ُخو ُه َت ْح َت َي ِد ِه َف ْل ُي ْط ِع ْم ُه ِم َّما َيأكُ ُل‪َ ،‬ولْ ُي ْل ِب ْس ُه ِم َّما َي ْل َب ُ‬
‫تُ َكلِّفُو ُه ْم َما َي ْغ ِل ُب ُه ْم‪َ ،‬ف ِٕا ْن َكلَّ ْف ُت ُمو ُه ْم َفأَ ِعي ُنو ُه ْم‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٦١‬ع ْن َس ِعي ِد ْبنِ َز ْي ٍد َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن قُ ِت َل ُدو َن‬
‫َمالِ ِه َف ُه َو شَ ِهيدٌ‪َ ،‬و َم ْن قُ ِت َل ُدو َن ِدي ِن ِه َف ُه َو شَ ِهيدٌ‪َ ،‬و َم ْن قُ ِت َل ُدو َن َد ِم ِه َف ُه َو شَ ِهيدٌ‪،‬‬
‫َو َم ْن قُ ِت َل ُدو َن أَ ْه ِل ِه َف ُه َو شَ ِهيدٌ‪“.‬‬

‫‪٢٦٧‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

KÖLELİK ve İNSAN HÜRRİYETİ


İNSANLAR HÜR DOĞAR

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1059.

şöyle buyurmuştur: “Kim mümin bir köleyi azat ederse, o kölenin her
organına karşılık Allah da onun bir organını cehennemden azat eder.”
(M3795 Müslim, Itk, 21)

1060.Ma’rûr anlatıyor: Ebû Zer ile Rebeze’de karşılaştım. Kendisinin


de kölesinin de üzerinde aynı kıyafet vardı. Bunun sebebini ona sor-
dum. Dedi ki: “Bir adamla karşılıklı birbirimize sövdük. Ve annesi(nin
zenci olması) sebebiyle onu aşağıladım. Bunun üzerine Hz. Peygamber
(sav) bana şöyle buyurdu: ‘Ebû Zer! Onu annesi sebebiyle mi aşağıladın?
Demek ki sen kendisinde (hâlâ) câhiliye izleri olan bir kimsesin. (Köle)
kardeşleriniz, Allah’ın sizin emrinize verdiği hizmetçilerinizdir. Her ki-
min kardeşi emri altında bulunursa, ona yediğinden yedirsin, giydiğin-
den giydirsin. Onlara güçlerini aşan işler yüklemeyin. Eğer (ağır işler)
yüklerseniz onlara yardım edin.’”
(B30 Buhârî, Îmân, 22)

Saîd b. Zeyd’in işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


1061.

muştur: “Malını savunurken öldürülen kişi şehittir. Dinini savunurken


öldürülen kişi şehittir. Canını savunurken öldürülen kişi şehittir. Ailesi-
ni savunurken öldürülen kişi şehittir.”
(T1421 Tirmizî, Diyât, 21)

267
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -١٠٦٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬الْ ُم ْس ِل ُم َم ْن َس ِل َم الْ ُم ْس ِل ُمو َن‬
‫اس َع َلى ِد َمائِ ِه ْم َوأَ ْم َوالِ ِه ْم‪“.‬‬
‫ِم ْن لِ َسانِ ِه َو َي ِد ِه‪َ ،‬والْ ُمؤ ِْم ُن َم ْن أَ ِم َن ُه ال َّن ُ‬

‫‪َ -١٠٦٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َرةَ‪َ ،‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ ...” :s‬كُ ُّل الْ ُم ْس ِل ِم َع َلى‬
‫الْ ُم ْس ِل ِم َح َرا ٌم َد ُم ُه َو َمالُ ُه َو ِع ْر ُض ُه‪“.‬‬

‫‪DİN HÜRRİYETİ‬‬
‫‪DİNDE ZORLAMA YOKTUR‬‬

‫‪َ -١٠٦٤‬ع ْن أَبِى َحا ِز ٍم َقا َل أَخْ َب َرنِى َس ْه ٌل –‪َ d‬ي ْع ِنى ا ْب َن َس ْع ٍد– َقا َل َقا َل ال َّن ِب ُّي‬
‫‪َ s‬ي ْو َم َخ ْي َب َر ”‪َ ...‬ف َواللَّ ِه لا َٔ ْن َي ْه ِد َي اللَّ ُه بِكَ َر ُجلا ً َخ ْي ٌر لَكَ ِم ْن أَ ْن َي ُكو َن لَكَ‬
‫ُح ْم ُر ال َّن َع ِم‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٦٥‬ع ْن َب ْه ِز ْبنِ َح ِكي ٍم‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه‪َ ،‬ع ْن َج ِّد ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪:s‬‬
‫”لا َ َي ْق َب ُل اللَّ ُه ِم ْن ُمشْ ر ٍِك أَ ْش َر َك َب ْع َد َما أَ ْس َل َم‪َ ،‬ع َملا ً َح َّتى ُيفَارِقَ الْ ُمشْ ِر ِك َ‬
‫ين إِلَى‬
‫ين‪“.‬‬ ‫الْ ُم ْس ِل ِم َ‬

‫‪٢٦٨‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

1062.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Müslüman, diğer Müslümanların, dilinden ve elinden
salim olduğu (zarar görmediği) kimsedir. Mümin de insanların, canla-
rı ve malları hususunda (kendilerine zarar vermeyeceğinden) emin ol-
dukları kimsedir.”
(T2627 Tirmizî, Îmân, 12)

1063. Ebû Hüreyre’den rivayet etdildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “...Her Müslüman’ın diğer Müslüman’a kanı, malı ve
ırzı (şeref ve namusu) haramdır (dokunulmazdır)!”
(M6541 Müslim, Birr, 32)

DİN HÜRRİYETİ
DİNDE ZORLAMA YOKTUR

1064.Ebû Hâzim’in, Sehl b. Sa’d’dan (ra) rivayet ettiğine göre, Hz.


Peygamber (sav) Hayber Savaşı sırasında (Hz. Ali’ye) şöyle demiştir: “...
Allah’a yemin ederim ki senin vasıtanla Allah’ın bir kişiye hidayet ver-
mesi, kırmızı develerin olmasından daha hayırlıdır.”
(B3009 Buhârî, Cihâd, 143)

1065.Behz b. Hakîm’in, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine


göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah, Müslüman olduktan
sonra şirke düşen hiçbir müşrikin amelini, müşriklerden ayrılıp Müslü-
manlara dönmediği sürece kabul etmez.”
(İM2536 İbn Mâce, Hudûd, 2)

268
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫يح ُة“ قُ ْل َنا‪ :‬لِ َم ْن؟‬


‫‪َ -١٠٦٦‬ع ْن َت ِمي ٍم الدَّار ِِّى أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الدِّي ُن ال َّن ِص َ‬
‫َقا َل‪” :‬لِلَّ ِه َولِ ِك َتابِ ِه َولِ َر ُسولِ ِه َولأَئِ َّم ِة الْ ُم ْس ِل ِم َ‬
‫ين َو َعا َّم ِت ِه ْم‪“.‬‬

‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬ثَلا َ ٌث َم ْن كُ َّن ِفي ِه َو َج َد َحلا َ َو َة ا ْل ِٕا َيم ِان‪:‬‬ ‫‪َ -١٠٦٧‬ع ْن َٔانَ ٍ‬
‫أَ ْن َي ُكو َن اللَّ ُه َو َر ُسولُ ُه أَ َح َّب إِلَ ْي ِه ِم َّما ِس َوا ُه َما‪َ ،‬وأَ ْن ُي ِح َّب الْ َم ْر َء لا َ ُي ِح ُّب ُه إِلا َّ لِلَّ ِه‪،‬‬
‫ف ِفى ال َّنار‪ِ“.‬‬ ‫َوأَ ْن َي ْك َر َه أَ ْن َي ُعو َد ِفى الْ ُك ْف ِر َك َما َي ْك َر ُه أَ ْن ُي ْق َذ َ‬

‫‪NESLİN KORUNMASI‬‬
‫‪ONURLU BİR NESİL‬‬

‫‪َ -١٠٦٨‬ع ْن َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ْبنِ أَبِى َب ْك َر َة َع ْن أَبِي ِه َذك ََر ال َّن ِب َّي ‪َ s‬ق َع َد َع َلى َب ِعي ِر ِه‪،‬‬
‫اض ُك ْم‬ ‫َوأَ ْم َسكَ إِنْ َسا ٌن بِ ِخ َط ِامه أ ْو بِ ِز َم ِاما ِه‪َ ...‬قا َل‪َ ” :‬ف ِٕا َّن ِد َم َاءكُ ْم َوأَ ْم َوالَ ُك ْم َوأَ ْع َر َ‬
‫َب ْي َن ُك ْم َح َرا ٌم ك َُح ْر َم ِة َي ْو ِم ُك ْم َه َذا‪ِ ،‬فى شَ ْه ِركُ ْم َه َذا‪ِ ،‬فى َب َل ِدكُ ْم َه َذا‪“...‬‬

‫‪َ -١٠٦٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬كُ ُّل الْ ُم ْس ِل ِم َع َلى الْ ُم ْس ِل ِم‬
‫َح َرا ٌم‪َ :‬مالُ ُه َو ِع ْر ُض ُه َو َد ُم ُه َح ْس ُب ا ْمر ٍِئ ِم َن الشَّ ِّر أَ ْن َي ْح ِق َر أَ َخا ُه الْ ُم ْس ِل َم‪“.‬‬

‫‪٢٦٩‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

1066. Temîm ed-Dârî’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurdu: “Din samimiyettir.” Biz “Kime karşı?” diye sorunca,
“Allah’a, Kitabı’na, Peygamberi’ne, Müslümanların yöneticilerine ve bü-
tün Müslümanlara.” buyurdu.
(M196 Müslim, Îmân, 95)

1067.Enes’ten nakledildiğine göre, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:


“Şu üç özellik kimde bulunursa o kişi imanın tadına erer: Allah ve Resûlü’nü
herkesten çok sevmek, sevdiği kişiyi sadece Allah için sevmek, imandan
sonra küfre dönmekten, ateşe atılmaktan çekindiği gibi çekinmek.”
(B16 Buhârî, Îmân, 9)

NESLİN KORUNMASI
ONURLU BİR NESİL

1068. Abdurrahman b. Ebû Bekre’nin naklettiğine göre, babası (Ebû


Bekre) şöyle anlatmıştır: Hz. Peygamber (sav) (Veda Haccı’nda) devesinin
üstüne oturdu, bir adam da devenin yularını tutuyordu. Sonra insanlara
şöyle hitap etti: “(Ey insanlar!) Bu (Zilhicce) ayınızda, bu (Mekke) şehri-
nizde bu (Kurban Bayramı) gününüz nasıl mukaddes ise kanlarınız, mal-
larınız ve ırzlarınız (şeref ve namusunuz) da aynı şekilde mukaddestir.”
(B67 Buhârî, İlim, 9; M4384 Müslim, Kasâme, 30)

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


1069.

le buyurmuştur: “Müslüman’ın Müslüman’a malı, ırzı ve kanı haramdır.


Müslüman kardeşini küçük görmesi, kişiye kötülük olarak yeter.”
(D4882 Ebû Dâvûd, Edeb, 35)

269
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫ِيك َقا َل‪ :‬شَ ِه ْد ُت ا ْلا َٔ ْع َر َ‬


‫اب َي ْسأَلُو َن ال َّن ِب َّي ‪ :s‬أَ َع َل ْي َنا‬ ‫‪َ -١٠٧٠‬ع ْن أُ َسا َم َة ْبنِ شَ ر ٍ‬
‫َح َر ٌج ِفى َك َذا؟ أَ َع َل ْي َنا َح َر ٌج ِفى َك َذا؟ َفقَا َل ]لَ ُه ْم[‪ِ :‬‬
‫”ع َبا َد اللَّ ِه َو َض َع اللَّ ُه الْ َح َر َج‬
‫ض أَ ِخي ِه شَ ْي ًئا‪َ .‬ف َذا َك الَّ ِذى َحر َِج‪“.‬‬
‫ض ِم ْن ِع ْر ِ‬ ‫إِلا َّ َمنِ ا ْق َت َر َ‬

‫‪َ -١٠٧١‬ع ْن َع ْل َق َم َة َقا َل‪َ :‬ب ْي َنا َٔانَا َٔا ْم ِشى َم َع َع ْب ِد اللَّ ِه ‪َ d‬فقَا َل‪ :‬كُ َّنا َم َع ال َّن ِب ِّي‬
‫ض لِ ْل َب َص ِر َوأَ ْح َص ُن لِ ْل َف ْر ِج‪“...‬‬
‫‪َ s‬فقَا َل‪َ ” :‬منِ ْاس َت َطا َع الْ َب َاء َة َف ْل َي َت َز َّو ْج‪َ ،‬ف ِٕانَّ ُه أَ َغ ُّ‬

‫َس ْب َن َمالِ ٍك ُي َحد ُِّث َع ْن َر ُس ِ‬


‫ول‬ ‫‪ -١٠٧٢‬أَخْ َب َرنِى الْ َحار ُِث ْب ُن ال ُّن ْع َم ِان‪َ :‬س ِم ْع ُت أَن َ‬
‫اللَّ ِه ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪” :‬أَ ْك ِر ُموا أَ ْولا َ َدكُ ْم َوأَ ْح ِس ُنوا أَ َد َب ُه ْم“‬

‫‪NESEP‬‬
‫‪KİMLİK ve AİDİYET‬‬

‫‪َ -١٠٧٣‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ شُ َع ْي ٍب‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه‪َ ،‬ع ْن َج ِّد ِه َقا َل‪َ ... :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪:s‬‬
‫”لا َ ِد ْع َو َة ِفى ِٕالا ْسلا َ ِم‪َ ،‬ذ َه َب أَ ْم ُر الْ َجا ِه ِل َّي ِة‪ ،‬الْ َولَ ُد لِ ْل ِف َرا ِ‬
‫ش َولِ ْل َعا ِه ِر الْ َح َج ُر‪“.‬‬

‫‪٢٧٠‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

1070. Üsâme b. Şerîk anlatıyor: Hz. Peygamber’e (sav) gelerek ‘Şunu


yaparsak günah var mıdır? Bunu yaparsak günah var mıdır?’ diye soran
bedevîler gördüm. Hz. Peygamber onlara şöyle buyurdu: “Ey Allah’ın
kulları, (bakın)! Allah, (kullarının üzerinden) zorluğu kaldırmıştır. An-
cak bir kul, ne zaman ki kardeşinin ırzına (şeref ve şahsiyetine) doku-
nacak bir iş yaparsa, işte asıl günah budur.”
(İM3436 İbn Mâce, Tıb, 1; D2015 Ebû Dâvûd, Menâsik, 87)

1071.Alkame anlatıyor: Abdullah (b. Mes’ûd) (ra) ile beraber yürür-


ken o, bana şunları anlattı: (Bir gün) biz Hz. Peygamber (sav) ile beraber-
ken o şöyle buyurdu: “Evlenme imkânı bulanınız evlensin. Çünkü evlen-
mek, gözü haramdan çevirmek ve iffeti korumak için en iyi yoldur...”
(B1905 Buhârî, Savm, 10; M3400 Müslim, Nikâh, 3)

1072. Hâris b. Nu’mân, Enes b. Mâlik’i Resûlullah’tan (sav) şu hadi-


si naklederken işitmiştir: “Çocuklarınıza ikramda bulunun; onlara gü-
zel bir terbiye verin.”
(İM3671 İbn Mâce, Edeb, 3)

NESEP
KİMLİK ve AİDİYET

1073.Amr b. Şuayb’ın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine gö-


re, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “İslâm’da bir kimse için nikâhı
altında olmayan bir kadının doğurduğu çocuğun kendisine ait olduğu-
nu iddia etme hakkı yoktur. Câhiliye dönemi ile ilgili hükümler yürür-
lükten kalkmıştır. Çocuk yatak sahibinindir. Zina eden ise doğan çocuk
üzerinde her türlü haktan mahrum olur.”
(D2274 Ebû Dâvûd, Talâk, 33-34)

270
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -١٠٧٤‬ع ْن َس ْع ٍد ‪َ d‬قا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬منِ ا َّد َعى إِلَى َغ ْي ِر أَبِي ِه‬
‫َو ُه َو َي ْع َل ُم أَنَّ ُه َغ ْي ُر أَبِي ِه َفالْ َج َّن ُة َع َل ْي ِه َح َرام‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٧٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪ d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ق ْد أَ ْذ َه َب اللَّ ُه َع ْن ُك ْم ُع ِّب َّي َة‬
‫اب‪“.‬‬ ‫اس َب ُنو آ َد َم َوآ َد ُم ِم ْن تُ َر ٍ‬ ‫الْ َجا ِه ِل َّي ِة َوفَخْ َر َها بِا ْلا ٓ َبا ِء‪ُ ،‬م ْؤ ِم ٌن َت ِق ٌّي َو َف ِ‬
‫اج ٌر شَ ِق ٌّي‪َ ،‬وال َّن ُ‬

‫‪َ -١٠٧٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ت َعلَّ ُموا ِم ْن أَنْ َسابِ ُك ْم َما َت ِصلُو َن بِ ِه‬
‫أَ ْر َحا َم ُك ْم‪َ ،‬ف ِٕا َّن ِص َل َة ال َّر ِح ِم َم َح َّب ٌة ِفى ا ْلا َٔ ْه ِل َمث َْرا ٌة ِفى الْ َم ِال‪َ ،‬م ْن َسأَ ٌة ِفى ا ْلا َٔ َثرِ‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٧٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ...” :s‬و َم ْن َب َّطأَ بِ ِه َع َملُ ُه لَ ْم‬
‫ُي ْس ِر ْع بِ ِه ن ََس ُب ُه‪“.‬‬

‫‪IRKÇILIK‬‬
‫‪KOKUŞMUŞ CÂHİLİYE ZİHNİYETİ‬‬

‫‪َ -١٠٧٨‬ع ْن بِ ْن ِت َواثِ َل َة ْبنِ ا ْلا َٔ ْسق َِع أَن ََّها َس ِم َع ْت أَ َبا َها َي ُقو ُل‪ :‬قُ ْل ُت‪َ :‬يا َر ُسو َل‬
‫ين َق ْو َمكَ َع َلى ال ُّظ ْل ِم‪“.‬‬ ‫اللَّ ِه! َما الْ َع َص ِب َّي ُة؟ َقا َل‪” :‬أَ ْن ُت ِع َ‬

‫‪٢٧١‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

Sa’d (b. Ebû Vakkâs) (ra) diyor ki: “Hz. Peygamber’i (sav) şöy-
1074.

le buyururken işittim: ‘Kendi babası olmadığını bile bile, babası dışında


bir kimsenin oğlu olduğunu iddia eden kişiye cennet haramdır.’”
(B6766 Buhârî, Ferâiz, 29)

1075. Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Allah, câhiliye gururunu ve atalarla övünme âdetini
ortadan kaldırmıştır. ‘Takva sahibi mümin’ ve ‘bedbaht günahkâr’ (ayrımı
vardır). İnsanlar Âdem’in çocuklarıdır, Âdem ise topraktan yaratılmıştır.”
(T3956 Tirmizî, Menâkıb, 74)

1076.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Akrabalık ilişkilerinizi sürdürebilmeniz için ne-
seplerinizi (sülâlenizi) tanıyın. Çünkü akrabalık bağlarının canlı tutul-
ması ailede sevgiyi güçlendirir, malı artırır ve ömrü uzatır.”
(T1979 Tirmizî, Birr, 49; HM8855 İbn Hanbel, II, 374)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


1077.

buyurmuştur: “...İşi/ameli kendisini geri bırakan kimseyi, soyu ileriye


geçirmez.”
(M6853 Müslim, Zikir, 38)

IRKÇILIK
KOKUŞMUŞ CÂHİLİYE ZİHNİYETİ

Vâsile b. Eska’ın kızı, babasını şöyle derken işittiğini anlatıyor:


1078.

“Hz. Peygamber’e, ‘Yâ Resûlallah! Irkçılık nedir?’ diye sordum. Şöyle


buyurdu: ‘Zalim de olsa kendi kavmine arka çıkmandır.’”
(D5119 Ebû Dâvûd, Edeb, 111-112)

271
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -١٠٧٩‬ع ْن ُج ْند َِب ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه الْ َب َج ِل ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن قُ ِت َل‬
‫َت ْح َت َرا َي ٍة ُع ِّم َّي ٍة‪َ ،‬ي ْد ُعو َع َص ِب َّي ًة‪ ،‬أَ ْو َي ْن ُص ُر َع َص ِب َّي ًة‪َ ،‬ف ِق ْت َل ٌة َجا ِه ِل َّي ٌة‪“.‬‬

‫س ِم َّنا َم ْن َد َعا إِلَى َع َص ِب َّي ٍة‪،‬‬


‫‪َ -١٠٨٠‬ع ْن ُج َب ْي ِر ْبنِ ُم ْط ِع ٍم؛ أَ ّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لَ ْي َ‬
‫ات َع َلى َع َص ِب َّي ٍة‪“.‬‬ ‫س ِم َّنا َم ْن َم َ‬
‫س ِم َّنا َم ْن َقا َت َل َع َلى َع َص ِب َّي ٍة‪َ ،‬ولَ ْي َ‬
‫َولَ ْي َ‬

‫اس َي ْو َم َف ْت ِح َم َّك َة َفقَا َل‪:‬‬‫‪َ -١٠٨١‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر‪َٔ :‬ا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬خ َط َب ال َّن َ‬
‫اس‬‫اس إِ َّن اللَّ َه َق ْد أَ ْذ َه َب َع ْن ُك ْم ُع ِّب َّي َة الْ َجا ِه ِل َّي ِة َو َت َعا ُظ َم َها بِآ َبائِ َها‪َ ،‬فال َّن ُ‬
‫” َيا أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫اج ٌر شَ ِق ٌّي َه ِّي ٌن َع َلى اللَّ ِه‪َ ،‬وال َّن ُ‬
‫اس َب ُنو آ َد َم‬ ‫َر ُجلا َ ِن‪َ :‬ر ُج ٌل َب ٌّر َت ِق ٌّي َكرِي ٌم َع َلى اللَّ ِه‪َ ،‬و َف ِ‬
‫اب‪“...‬‬ ‫َو َخ َل َق اللَّ ُه آ َد َم ِم ْن ال ُّت َر ِ‬

‫‪HUKUKÎ İHTİLÂFLARIN ÇÖZÜMÜ‬‬


‫‪SULH, HER ZAMAN HAYIRLIDIR‬‬

‫‪َ -١٠٨٢‬ع ْن ُٔا ِّم َس َل َم َة ‪َٔ g‬ا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِنَّ َما َٔانَا َبشَ ٌر‪َ ،‬وإِنَّ ُك ْم َتخْ َت ِص ُمو َن‬
‫ض َفأَ ْق ِضى ن َْح َو َما أَ ْس َم ُع‪َ ،‬ف َم ْن‬ ‫إِلَ َّي‪َ ،‬ولَ َع َّل َب ْع َض ُك ْم أَ ْن َي ُكو َن أَلْ َح َن بِ ُح َّج ِت ِه ِم ْن َب ْع ٍ‬
‫َق َض ْي ُت لَ ُه بِ َح ِّق أَ ِخي ِه شَ ْي ًئا َفلا َ َيأْ ُخ ْذ ُه‪َ ،‬ف ِٕانَّ َما أَ ْق َط ُع لَ ُه ِق ْط َع ًة ِم َن ال َّنارِ‪“.‬‬

‫‪٢٧٢‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

1079. Cündeb b. Abdullah el-Becelî’den nakledildiğine göre, Resû-


lullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim ırkçılık propagandası yaparak veya
kabileciliğe/ırkçılığa destek vererek yoldan çıkmış bir topluluğun bayrağı
altında öldürülürse, onun ölümü câhiliye ehlinin ölümü gibidir.”
(M4792 Müslim, İmâre, 57)

Cübeyr b. Mut’im’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


1080.

le buyurmuştur: “Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna


savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen bizden değildir.”
(D5121 Ebû Dâvûd, Edeb, 111-112)

1081. İbn Ömer’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav), Mekke’nin


fethi günü insanlara bir hutbe vererek şöyle buyurmuştur: “Ey İnsan-
lar! Allah sizden câhiliye gururunu ve atalarla övünme âdetini gider-
miştir. İnsanlar iki gruptur: İyi, takva sahibi, Allah katında değerli kişi
ve günahkâr, bedbaht, Allah katında değersiz kişi. İnsanlar Âdem’in ço-
cuklarıdır. Ve Allah Âdem’i topraktan yaratmıştır...”
(T3270 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 49; D5116 Ebû Dâvûd, Edeb, 110-111)

HUKUKÎ İHTİLÂFLARIN ÇÖZÜMÜ


SULH, HER ZAMAN HAYIRLIDIR

1082. Ümmü Seleme’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Ben, ancak bir insanım. Davalarınızı bana getiri-
yorsunuz. Bazılarınız delilini ifade etmede bir kısmınızdan daha başarı-
lı olabilir ve ben de ondan dinlediklerime göre karar veririm. Şayet ben
herhangi birine kardeşinin hakkı olan bir şeyin verilmesine hükmeder-
sem, o kimse bunu almasın. Çünkü ben (bu hükümle) ona ateşten bir
parça vermişimdir.”
(B7169 Buhârî, Ahkâm, 20)

272
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫–و َك َت ْب ُت لَ ُه– إِلَى ُع َب ْي ِد‬


‫‪َ -١٠٨٣‬ع ْن َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ْبنِ أَبِى َب ْك َر َة َقا َل‪َ :‬ك َت َب أَبِى َ‬
‫اللَّ ِه ْبنِ أَبِى َب ْك َر َة َو ُه َو َقا ٍ‬
‫ض بِ ِس ِج ْس َتا َن أَ ْن لا َ َت ْح ُك َم َب ْي َن ا ْث َن ْينِ َوأَنْ َت َغضْ َبا ُن َف ِٕانِّى‬
‫َس ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬لا َ َي ْح ُك ْم أَ َح ٌد َب ْي َن ا ْث َن ْينِ َو ُه َو َغضْ َبانُ‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٨٤‬ع ْن ] َع ْب ِد اللَّ ِه[ ْبنِ أَبِى أَ ْو َفى َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪]” :s‬إِ َّن[ اللَّ َه‬
‫َم َع الْق ِ‬
‫َاضى َما لَ ْم َي ُج ْر‪َ .‬ف ِٕا َذا َجا َر َت َخلَّى َع ْن ُه َولَ ِز َم ُه الشَّ ْي َطانُ‪“.‬‬

‫ص أَنَّ ُه َس ِم َع َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬إِ َذا َح َك َم‬ ‫‪َ -١٠٨٥‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ الْ َعا ِ‬
‫اب َف َل ُه أَ ْج َر ِان‪َ ،‬وإِ َذا َح َك َم َف ْ‬
‫اج َت َه َد ثُ َّم أَخْ َطأَ َف َل ُه أَ ْج ٌر‪“.‬‬ ‫الْ َحا ِك ُم َف ْ‬
‫اج َت َه َد ثُ َّم أَ َص َ‬

‫‪َ -١٠٨٦‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ شُ َع ْي ٍب َع ْن أَبِي ِه َع ْن َج ِّد ِه أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل ِفى ُخ ْط َب ِت ِه‪:‬‬
‫”الْ َب ِّي َن ُة َع َلى الْ ُمد َِّعى َوالْ َي ِمي ُن َع َلى الْ ُم َّد َعى َع َل ْي ِه‪“.‬‬

‫‪٢٧٣‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

1083.Abdurrahmân b. Ebû Bekre anlatıyor: “Babam (Ebû Bekre) Si-


cistan kadısı olan Ubeydullah b. Ebû Bekre’ye bir mektup yazarak —ki
onun için bu mektubu ben yazdım— şöyle dedi: Öfkeliyken iki kimse
arasında hüküm verme. Zira ben Resûlullah’ı (sav) şöyle derken işittim:
‘Bir kimse öfkeli iken iki kişi arasında hüküm vermesin!’”
(M4490 Müslim, Akdiye, 16)

1084.Abdullah b. Ebû Evfâ’nın naklettiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Allah, haksızlık etmediği sürece hâkimle bera-
berdir. Haksızlık yaparsa Allah ondan uzaklaşır, şeytan onunla bera-
ber olur.”
(T1330 Tirmizî, Ahkâm, 4)

1085.Amr b. Âs’ın işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “Hâkim hüküm vereceği zaman ictihad eder (olanca imkân ve gücü
ile hakkı arar) sonra isabetli hüküm verirse, kendisine iki sevap vardır.
Ama hüküm verirken ictihad eder sonra yanılırsa ona bir sevap vardır.”
(B7352 Buhârî, İ’tisâm, 21; M4487 Müslim, Akdiye, 15)

Amr b. Şuayb’ın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine


1086.

göre, Hz. Peygamber (sav) bir hutbesinde şöyle buyurmuştur: “Delil ge-
tirmek davacıya, yemin etmek ise davalıya düşer.”
(T1341 Tirmizî, Ahkâm, 12)

273
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪Ş AHİTLİK‬‬
‫‪İNSANÎ BİR ÖDEV‬‬

‫‪َ -١٠٨٧‬عنِ ال ُّن ْع َم ِان ْبنِ َب ِشي ٍر أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَلَكَ َب ُنو َن ِس َوا ُه‪َ “.‬قا َل‪:‬‬
‫نَ َع ْم‪َ .‬قا َل‪َ ” :‬ف ُكلَّ ُه ْم أَ ْع َط ْي َت ِم ْث َل َه َذا‪َ “.‬قا َل‪ :‬لا َ‪َ .‬قا َل‪َ ” :‬فلا َ أَ ْش َه ُد َع َلى َج ْورٍ‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٨٨‬ع ْن َز ْي ِد ْبنِ َخالِ ٍد الْ ُج َه ِن ِّي أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَلا َ أُخْ ِب ُركُ ْم بِ َخ ْي ِر‬
‫الشُّ َهدَا ِء؟ الَّ ِذى َيأْتِى بِشَ َها َدتِ ِه َق ْب َل أَ ْن ُي ْسأَلَ َها‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٨٩‬ع ْن َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ْبنِ أَبِى َب ْك َر َة َع ْن أَبِي ِه ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪:s‬‬
‫”أَلا َ أُنَ ِّب ُئ ُك ْم بِأَ ْك َب ِر الْ َك َبائِرِ؟“ َثلَاثًا‪ .‬قُ ْل َنا‪َ :‬ب َلى َيا َر ُسو َل اللَّ ِه‪َ .‬قا َل‪” :‬ا ْل ِٕا ْش َرا ُك بِاللَّ ِه‪،‬‬
‫َو ُعقُو ُق الْ َوالِ َد ْينِ ‪َ “.‬وكَا َن ُم َّت ِك ًئا َف َج َل َ‬
‫س َفقَا َل‪” :‬أَلا َ َو َق ْو ُل ال ُّزو ِر َوشَ َها َد ُة ال ُّزورِ‪ ،‬أَلا َ‬
‫َو َق ْو ُل ال ُّزو ِر َوشَ َها َد ُة ال ُّزورِ‪َ “.‬ف َما َزا َل َيقُولُ َها َح َّتى قُ ْل ُت‪ :‬لا َ َي ْس ُك ُت‪.‬‬

‫‪َ -١٠٩٠‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ شُ َع ْي ٍب َع ْن أَبِي ِه َع ْن َج ِّد ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ‬
‫َت ُجو ُز شَ َها َد ُة َخائِنٍ َولا َ َخائِ َن ٍة َولا َ َم ْحدُو ٍد ِفى ا ْل ِٕا ْسلا َ ِم َولا َ ِذى ِغ ْم ٍر َع َلى أَ ِخي ِه‪“.‬‬

‫‪٢٧٤‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

Ş AHİTLİK
İNSANÎ BİR ÖDEV

1087.Nu’mân b. Beşîr’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) (Ba-


basının kendisine yüklü bir miktarda mal bağışında bulunmak için
Resûlullah’ı şahit tutmak istemesi üzerine) şöyle sordu: “Senin ondan
başka oğulların var mı?” Babası, “Evet.” deyince, “Hepsine bunun gi-
bi bağışta bulundun mu?” diye sordu. Babası, “Hayır.” cevabını verince
Resûlullah: “Ben zulme ve haksızlığa şahitlik yapmam!” buyurdu.
(M4183 Müslim, Hibe, 15)

1088.Zeyd b. Hâlid el-Cühenî’den nakledildiğine göre, Hz. Peygam-


ber (sav) şöyle buyurmuştur: “Şahitlerin en hayırlısını size bildireyim
mi? Kendisinden talep edilmeden şahitlik yapan kişi.”
(M4494 Müslim, Akdiye, 19)

1089. Abdurrahman b. Ebû Bekre’nin naklettiğine göre, babası (Ebû


Bekre) (ra) şöyle anlatmaktadır: “Resûlullah (sav) üç kere, ‘Size büyük gü-
nahların en büyüğünü söyleyeyim mi?’ buyurdu. ‘Evet söyle yâ Resûlallah!’
dedik. Bunun üzerine Resûlullah, ‘Allah’a ortak koşmak ve anne-babaya
saygısızlık/kötülük etmektir.’ buyurdu. Sonra arkasına yaslanmış hâldeyken
doğruldu ve şöyle dedi: ‘Dikkat edin (bir de) yalan söylemek ve yalancı şa-
hitlik yapmaktır. Dikkat edin (bir de) yalan söylemek ve yalancı şahitlik
yapmaktır.’ Bu cümleyi o kadar çok tekrarladı ki ‘Susmayacak.’ dedim.”
(B5976 Buhârî, Edeb, 6)

1090. Amr b. Şuayb’ın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine

göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur. “Emanete ihanet eden erkek


ve kadının, had cezasına çarptırılanın ve (din) kardeşine kin besleyenin
şahitliği caiz değildir.”
(İM2366 İbn Mâce, Ahkâm, 30)

274
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -١٠٩١‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ شُ َع ْي ٍب َع ْن أَبِي ِه َع ْن َج ِّد ِه أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ ... s‬ر َّد شَ َها َد َة‬
‫الْقَانِ ِع لِأَهْلِ الْ َب ْي ِت َوأَ َجا َز َها لِ َغ ْي ِر ِه ْم‪.‬‬

‫‪Y EMİN‬‬
‫‪ALLAH’I ŞAHİT TUTMAK‬‬

‫‪َ -١٠٩٢‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬منِ ا ْق َت َط َع َما َل ا ْمر ٍِئ‬
‫ُم ْس ِل ٍم بِ َي ِمينٍ كَا ِذ َب ٍة‪ ،‬لَ ِق َي اللَّ َه َو ْه َو َع َل ْي ِه َغضْ َبانُ‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٩٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ‪ d‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن كَا َن َحالِفًا َف ْل َي ْح ِل ْ‬
‫ف بِاللَّ ِه‬
‫أَ ْو لِ َي ْص ُم ْت‪“.‬‬

‫س أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ل ْو ُي ْع َطى ال َّن ُ‬


‫اس بِ َد ْع َوا ُه ُم‬ ‫‪َ -١٠٩٤‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َاس ِد َم َاء ر َِج ٍال َوأَ ْم َوالَ ُه ْم َولَ ِكنِ الْ َي ِمي ُن َع َلى الْ ُم َّد َعى َع َل ْي ِه‪“.‬‬
‫ا َّد َعى ن ٌ‬

‫‪ -١٠٩٥‬إِ َّن أَ َبا ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬الْ َح ِل ُ‬
‫ف َم ْن َف َق ٌة‬
‫لس ْل َع ِة َم ْم َح َق ٌة لِ ْل َب َر َك ِة‪“.‬‬
‫لِ ِّ‬

‫‪٢٧٥‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

Amr b. Şuayb’ın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine


1091.

göre, Resûlullah (sav) hizmetçinin ev sahibi lehine şahitlik yapmasını


kabul etmedi. Fakat başkalarına şahitlik yapmasına izin verdi.
(D3600 Ebû Dâvûd, Kadâ’, 16)

Y EMİN
ALLAH’I ŞAHİT TUTMAK

1092.Abdullah (b. Mes’ûd) (ra) tarafından nakledildiğine göre,


Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Yalan yere yemin ederek Müslü-
man bir kişinin malını ele geçiren kimse, Allah’a kavuştuğunda O’nu
(kendisine) öfkelenmiş hâlde bulur.”
(B7445 Buhârî, Tevhîd, 24)

Abdullah (b. Ömer) (ra) tarafından nakledildiğine göre, Hz.


1093.

Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Yemin eden kimse ya Allah adına


yemin etsin ya da sussun!”
(B2679 Buhârî, Şehâdât, 26)

1094.İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Eğer insanlara sırf iddialarından dolayı haklar verilecek ol-
saydı, bazı kimseler bazılarının kanlarının ve mallarını(n kendilerinin
olduğunu) iddia ederlerdi. Hâlbuki yemin etmek davalıya düşer.”
(İM2321 İbn Mâce, Ahkâm, 7)

Ebû Hüreyre’nin işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


1095.

muştur: “Yemin, alışverişte kâr getirir (ama) bereketi götürür.”


(D3335 Ebû Dâvûd, Büyû’, 6; N4466 Nesâî, Büyû’, 3)

275
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪s‬‬ ‫‪َ -١٠٩٦‬ع ْن َه َّما ِم ْبنِ ُم َن ِّب ٍه َقا َل‪َ :‬ه َذا َما َح َّد َث َنا أَ ُبو ُه َر ْي َر َة َع ْن َر ُس ِ‬
‫”واللَّ ِه َلا َٔ ْن َي َل َّج أَ َح ُدكُ ْم بِ َي ِمي ِن ِه ِفى أَ ْه ِل ِه‬
‫يث ِم ْن َها َو َقا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ :s‬‬ ‫َف َذك ََر أَ َحا ِد َ‬
‫ض اللَّ ُه‪“.‬‬ ‫آ َث ُم لَ ُه ِع ْن َد اللَّ ِه ِم ْن أَ ْن ُي ْع ِط َي َكفَّا َر َت ُه الَّ ِتى َف َر َ‬

‫‪SUÇ ve CEZA‬‬
‫‪KABAHATLER ve MÜEYYİDELER‬‬

‫ص َع ْن أَبِي ِه َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِبي ‪s‬‬ ‫‪َ -١٠٩٧‬ع ْن ُس َل ْي َما َن ْبنِ َع ْمرِو ْبنِ الا َٔ ْح َو ِ‬
‫َّ‬
‫َيقُو ُل ِفى َح َّج ِة الْ َو َدا ِع‪...” :‬أَلا َ لا َ َي ْج ِنى َج ٍان إِلا َّ َع َلى نَ ْف ِس ِه‪َ .‬ولا َ َي ْج ِنى َوالِ ٌد‬
‫َع َلى َولَ ِد ِه َولا َ َم ْولُو ٌد َع َلى َوالِ ِد ِه‪“...‬‬

‫ين‬‫‪َ -١٠٩٨‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ا ْد َر ُءوا الْ ُحدُو َد َعنِ الْ ُم ْس ِل ِم َ‬
‫َما ْاس َت َط ْع ُت ْم َف ِٕا ْن كَا َن لَ ُه َمخْ َر ٌج َف َخلُّوا َس ِبي َل ُه َف ِٕا َّن ا ْل ِٕا َما َم أَ ْن ُيخْ ِط َئ ِفى الْ َع ْف ِو َخ ْي ٌر‬
‫ِم ْن أَ ْن ُيخْ ِط َئ ِفى الْ ُعقُو َب ِة‪“.‬‬

‫‪َ -١٠٩٩‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ شُ َع ْي ٍب َع ْن أَبِي ِه َع ْن َج ِّد ِه َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ت َعا َف ُوا‬
‫الْ ُحدُو َد َق ْب َل أَ ْن َتأْتُونِى بِ ِه َف َما أَ َتانِى ِم ْن َح ٍّد َف َق ْد َو َج َب‪“.‬‬

‫‪٢٧٦‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

1096.Hemmâm b. Münebbih, “Bu, bize Ebû Hüreyre’nin Resûlullah’tan


(sav) naklettiği hadislerdir.” diyerek birtakım hadisler zikretti. Onlardan
birisinde Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Vallahi birinizin, ailesi hak-
kında yaptığı bir yemininde ısrarcı olması, Allah katında (yeminini boza-
rak) O’nun farz kıldığı kefareti vermesinden daha büyük günahtır.”
(M4291 Müslim, Eymân, 26; B6625 Buhârî, Eymân ve nüzûr, 1)

SUÇ ve CEZA
KABAHATLER ve MÜEYYİDELER

1097. Süleyman b. Amr b. Ahvas’ın naklettiğine göre, babası şunları an-


latmıştır: Hz. Peygamber’in (sav) Veda Haccı’nda şöyle buyurduğunu işittim:
“...Bilesiniz ki kişi ancak kendi işlediği suçtan sorumludur. Baba, evlâdının
suçundan, evlât da babasının suçundan dolayı cezalandırılmaz. ...”
(İM3055 İbn Mâce, Menâsik, 76)

1098.Hz. Âişe’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Elinizden geldiği kadar Müslümanlardan cezaları düşürün.
Şayet bir çıkış yolu bulursanız (davalıyı) serbest bırakın. Çünkü yöneti-
cinin yanılıp affetmesi, yanılıp ceza vermesinden daha hayırlıdır.”
(T1424 Tirmizî, Hudûd, 2)

Amr b. Şuayb’ın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine


1099.

göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Ceza gerektiren durum-


larda davayı bana getirmeden önce birbirinizi affetmeye çalışın. Aksi
takdirde ceza gerektiren bir dava bana geldiğinde, benim hüküm ver-
mem kaçınılmaz olur.”
(N4889 Nesâî, Kat’u’s-sârık, 5)

276
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫”ح ٌّد ُي ْع َم ُل بِ ِه ِفى ا ْلا َٔ ْر ِ‬


‫ض‬ ‫‪َ -١١٠٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ :s‬‬
‫احا‪“.‬‬
‫ين َص َب ً‬ ‫َخ ْي ٌر لِأَهْلِ ا ْلا َٔ ْر ِ‬
‫ض ِم ْن أَ ْن ُي ْم َط ُروا أَ ْر َب ِع َ‬

‫يب بِ َقتْلٍ أَ ْو َخ ْبلٍ‬ ‫‪َ -١١٠١‬ع ْن أَبِى شُ َر ْي ٍح الْ ُخ َزا ِع ِّي أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن أُ ِص َ‬
‫ص َوإِ َّما أَ ْن َي ْع ُف َو َوإِ َّما أَ ْن َيأْ ُخ َذ ال ِّد َي َة َف ِٕا ْن أَ َرا َد‬
‫َف ِٕانَّ ُه َيخْ َتا ُر إ ِْحدَى ثَلا َ ٍث إِ َّما أَ ْن َي ْق َت َّ‬
‫اب أَلِي ٌم‪“.‬‬ ‫ال َّرابِ َع َة َف ُخ ُذوا َع َلى َي َد ْي ِه َو َمنِ ا ْع َتدَى َب ْع َد َذلِكَ َف َل ُه َع َذ ٌ‬

‫‪İ YİLİK VE KÖTÜLÜK‬‬


‫‪SOSYAL SORUMLULUKLAR ve MÜEYYİDELER‬‬

‫‪َ -١١٠٢‬ع ْن َوابِ َص َة ْبنِ َم ْع َب ٍد الا َٔ َس ِد ِّي أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪ ...” :‬الْ ِب ُّر َما‬
‫س َو َت َر َّد َد ِفى‬
‫س َوا ْط َمأَ َّن إِلَ ْي ِه الْ َق ْل ُب‪َ ،‬وا ْل ِٕا ْث ُم َما َحا َك ِفى ال َّن ْف ِ‬‫ا ْط َمأَن َّْت إِلَ ْي ِه ال َّن ْف ُ‬
‫اس َوأَ ْف َت ْو َك‪“.‬‬ ‫الص ْد ِر َوإِ ْن أَ ْف َتا َك ال َّن ُ‬
‫َّ‬

‫ف لِى أَ ْن أَ ْع َل َم إِ َذا‬


‫ول اللَّ ِه ‪َ :s‬ك ْي َ‬ ‫‪َ -١١٠٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُج ٌل لِ َر ُس ِ‬
‫أَ ْح َس ْن ُت َوإِ َذا أَ َسأْ ُت؟ َقا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬إِ َذا َس ِم ْع َت ِج َيرانَكَ َيقُولُونَ‪َ :‬ق ْد أَ ْح َس ْن َت‪،‬‬
‫َف َق ْد أَ ْح َس ْن َت‪َ .‬وإِ َذا َس ِم ْع َت ُه ْم َيقُولُونَ‪َ :‬ق ْد أَ َسأْ َت‪َ ،‬ف َق ْد أَ َسأْ َت‪“.‬‬

‫‪٢٧٧‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


1100.

muştur: “Yeryüzünde, işlenen bir suça karşı (hukukî) ceza uygulanması


yeryüzü halkı için kırk sabah yağmur yağdırılmasından daha hayırlıdır.”
(İM2538 İbn Mâce, Hudûd, 3)

1101.Ebû Şürayh el-Huzâî’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Cinayet veya yaralanma gibi bir cürüme ma-
ruz kalan kişi (ya da velîsi) şu üç şeyden birini seçer: Ya kısas ister ya af-
feder ya da diyet alır. Dördüncü bir şey isterse onu engelleyin. Kim de
bundan sonra sınırı aşarsa onun için acı verici bir azap vardır.”
(D4496 Ebû Dâvûd, Diyât, 3)

İ YİLİK VE KÖTÜLÜK
SOSYAL SORUMLULUKLAR ve MÜEYYİDELER

1102.Vâbisa b. Ma’bed el-Esedî’den nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “...İyilik, gönlünü huzura kavuşturan ve içine
sinen şeydir; kötülük ise insanlar sana fetva verseler bile, gönlünü hu-
zursuz eden ve içinde kuşku bırakan şeydir.”
(DM2561 Dârimî, Büyû’, 2)

1103. Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, bir adam


Resûlullah’a (sav), “İyi mi kötü mü yaptığımı nasıl bilebilirim?” diye
sormuş, Hz. Peygamber (sav) de şöyle buyurmuştur: “Komşularının,
‘İyi yaptın!’ dediğini duyarsan iyi yapmışsındır. Onların, ‘Kötü yaptın!’
dediğini duyarsan da kötü yapmışsındır.”
(İM4223 İbn Mâce, Zühd, 25; HM3808 İbn Hanbel, I, 402)

277
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -١١٠٤‬قا َل َٔا ُبو َس ِعي ٍد ‪َ ...‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن َرأَى ِم ْن ُك ْم ُم ْن َك ًرا‬
‫ف ا ْل ِٕاي َم ِان‪“.‬‬ ‫َف ْل ُي َغ ِّي ْر ُه بِ َي ِد ِه َف ِٕا ْن لَ ْم َي ْس َت ِط ْع َف ِب ِل َسانِ ِه َف ِٕا ْن لَ ْم َي ْس َت ِط ْع َف ِب َق ْل ِب ِه َو َذلِكَ أَضْ َع ُ‬

‫‪َ -١١٠٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا أَ ْح َس َن أَ َح ُدكُ ْم إِ ْسلا َ َم ُه‬
‫َف ُك ُّل َح َس َن ٍة َي ْع َملُ َها تُ ْك َت ُب لَ ُه بِ َعشْ ِر أَ ْم َثالِ َها إِلَى َس ْب ِع ِمائَ ِة ِض ْع ٍف َوكُ ُّل َس ِّي َئ ٍة َي ْع َملُ َها‬
‫ُت ْك َت ُب لَه بِ ِم ْث ِل َها‪“.‬‬

‫‪َ -١١٠٦‬ع ْن َعائِشَ َة أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪ s‬كَا َن َيقُو ُل‪” :‬اللَّ ُه َّم ْاج َع ْل ِنى ِم َن الَّ ِذ َين إِ َذا‬
‫أَ ْح َس ُنوا ْاس َت ْبشَ ُروا َوإِ َذا أَ َس ُاءوا ْاس َت ْغف َُروا‪“.‬‬

‫‪K EFARET‬‬
‫‪HATALARIN TELÂFİSİ‬‬

‫‪َ -١١٠٧‬ع ْن َعائِشَ َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما ِم ْن ُم ِص َيب ٍة ُي َص ُ‬
‫اب بِ َها الْ ُم ْس ِل ُم‬
‫إِلا َّ كُف َِّر بِ َها َع ْن ُه َح َّتى الشَّ ْو َك ِة ُيشَ اك َُها‪“.‬‬

‫‪٢٧٨‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

1104. Ebû Saîd (el-Hudrî) diyor ki, “Resûlullah’ı (sav) şöyle derken
işittim: ‘İçinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle, buna gücü yet-
mezse diliyle değiştirsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle (ona karşı kin
ve nefret beslesin). Bu ise imanın asgarî gereğidir.’”
(M177 Müslim, Îmân, 78)

1105. Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “İçinizden İslâm’ı güzelce yaşayan kimseye, yapacağı her bir
iyiliğe karşılık on mislinden yedi yüz katına kadar sevap yazılır; yapaca-
ğı her bir kötülüğe ise ancak bir misli yazılır.”
(B42 Buhârî, Îmân, 31)

1106.Hz. Âişe’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


derdi: “Allah’ım! Beni, iyilik yaptıkları zaman sevinç duyan, kötülük
yaptıkları zaman da bağışlanma dileyen kullarından eyle.”
(İM3820 İbn Mâce, Edeb, 57; HM26066 İbn Hanbel, VI, 188)

K EFARET
HATALARIN TELÂFİSİ

1107.Hz. Âişe’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: Müslüman’ın başına gelen her musibet, hatta batan bir diken
bile, onun günahlarına kefaret olur.”
(M6565 Müslim, Birr, 49)

278
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫س َوالْ ُج ُم َع ُة‬
‫ات الْ َخ ْم ُ‬ ‫‪َ -١١٠٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن َيقُول‪َّ :‬‬
‫”الص َل َو ُ‬
‫إِلَى الْ ُج ُم َع ِة َو َر َم َضا ُن إِلَى َر َم َضا َن ُم َكف َِّر ٌ‬
‫ات َما َب ْي َن ُه َّن إِ َذا ْاج َت َن َب الْ َك َبائِ َر‪“.‬‬

‫‪َ -١١٠٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقال‪َ ...‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َح َل َ‬


‫ف َع َلى َي ِمينٍ‬
‫َف َرأَى َغ ْي َر َها َخ ْي ًرا ِم ْن َها َف ْل َيأْتِ َها َولْ ُي َك ِّف ْر َع ْن َي ِمي ِن ِه‪“.‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬كفَّا َر ُة ال َّذنْ ِب ال َّندَا َم ُة‪“.‬‬


‫‪َ -١١١٠‬ع ْن ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬

‫‪CİNAYET‬‬
‫‪BİR İNSANA KIYMAK BÜTÜN İNSANLIĞA KIYMAK‬‬
‫‪GİBİDİR‬‬

‫‪َ -١١١١‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لَ َز َوا ُل ال ُّدنْ َيا أَ ْه َو ُن َع َلى اللَّ ِه‬
‫ِم ْن َقتْلِ َر ُجلٍ ُم ْس ِل ٍم‪“.‬‬

‫‪َ -١١١٢‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ تُ ْق َت ُل نَ ْف ٌ‬


‫س ُظ ْل ًما إِلا َّ‬
‫كَا َن َع َلى ا ْبنِ آ َد َم ا ْلا َٔ َّو ِل ِك ْف ٌل ِم ْن َد ِم َها‪ ،‬لأَنَّ ُه أَ َّو ُل َم ْن َس َّن ا ْل َق ْت َل‪“.‬‬

‫‪٢٧٩‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


1108.

yurmuştur: “Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde beş vakit namaz, iki


cuma namazı ve iki Ramazan, aralarında işlenen günahlara kefarettir.”
(M552 Müslim, Tahâret, 16)

1109.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Bir şeye yemin edip ardından bir diğerini ondan daha
hayırlı gören kişi, o işi yapsın. Yemininden dolayı da kefaret versin.”
(M4271 Müslim, Eymân, 11)

İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


1110.

yurmuştur: “Günahın kefareti, pişmanlıktır.”


(HM2623 İbn Hanbel, I, 289)

CİNAYET
BİR İNSANA KIYMAK BÜTÜN İNSANLIĞA KIYMAK
GİBİDİR

Abdullah b. Amr’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber


1111.

(sav) şöyle buyurmuştur: “Allah katında dünyanın yok olması, bir


Müslüman’ın öldürülmesinden daha hafiftir.”
(T1395 Tirmizî, Diyât, 7; N3992 Nesâî, Muhârebe, 2)

1112.Abdullah (b. Mes’ûd) (ra) tarafından nakledildiğine göre,


Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Haksız yere öldürülen her insan-
dan dolayı Âdem’in ilk oğluna bir pay (günah) ayrılır. Çünkü o, öldür-
me işini ilk defa başlatan kişidir.”
(B3335 Buhârî, Enbiyâ, 1; M4379 Müslim, Kasâme, 27)

279
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪َ -١١١٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬كُ ُّل الْ ُم ْس ِل ِم َع َلى الْ ُم ْس ِل ِم‬
‫َح َرا ٌم‪َ :‬مالُ ُه َو ِع ْر ُض ُه َو َد ُم ُه‪“...‬‬

‫‪َ -١١١٤‬ع ْن أَبِى َب ْك َر َة َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬إِ َذا َت َو َاج َه الْ ُم ْس ِل َم ِان‬
‫اح َب ُه َفالْقَاتِ ُل َوالْ َم ْق ُتو ُل ِفى ال َّنارِ‪َ “.‬قالُوا‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه!‬ ‫بِ َس ْي َف ْي ِه َما َف َق َت َل أَ َح ُد ُه َما َص ِ‬
‫ول؟ َقا َل‪” :‬إِنَّ ُه أَ َرا َد َق ْت َل َص ِ‬
‫اح ِب ِه‪“.‬‬ ‫َه َذا الْقَاتِ ُل َف َما َبا ُل الْ َم ْق ُت ِ‬

‫‪َ -١١١٥‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن َق َت َل نَ ْف ًسا ُم َعا َهدًا لَ ْم‬
‫ين َعا ًما‪“.‬‬ ‫وج ُد ِم ْن َم ِس َير ِة أَ ْر َب ِع َ‬ ‫َي َر ْح َرائِ َح َة الْ َج َّن ِة‪َ ،‬وإِ َّن ر َ‬
‫ِيح َها ُي َ‬

‫‪K ISAS‬‬
‫‪SUÇ ve CEZADA DENKLİK‬‬

‫ص َقا َل‪َ :‬ح َّدثَني أَبِى أَنَّ ُه شَ ِه َد َح َّج َة‬ ‫‪َ -١١١٦‬ع ْن ُس َل ْي َما َن ْبنِ َع ْمرِو ْبنِ ا ْلا َٔ ْح َو ِ‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬ف َح ِم َد اللَّ َه َوأَ ْث َنى َع َل ْي ِه َو َذك ََّر َو َو َع َظ ثم َقا َل‪...” :‬أَلا َ لا َ‬‫الْ َو َدا ِع َم َع َر ُس ِ‬
‫َي ْج ِنى َج ٍان إِلا َّ َع َلى نَ ْف ِس ِه َولا َ َي ْج ِنى َوالِ ٌد َع َلى َولَ ِد ِه َولا َ َولَ ٌد َع َلى َوالِ ِد ِه‪“...‬‬

‫‪٢٨٠‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

1113.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Müslüman’ın Müslüman’a malı, ırzı (şeref ve namusu)
ve kanı haramdır (dokunulmazdır)...”
(D4882 Ebû Dâvûd, Edeb, 35)

1114. Ebû Bekre anlatıyor: “Resûlullah’ın (sav), ‘İki Müslüman kılıç-


larıyla karşı karşıya gelir ve biri diğerini öldürürse, öldüren de öldürü-
len de cehennemdedir.’ dediğini işittim. Bunun üzerine, ‘Ey Allah’ın El-
çisi, öldüren böyledir ama öldürülene ne oluyor?’ dediler. Resûlullah,
‘O da arkadaşını öldürmeye istekliydi.’ buyurdu.”
(N4127 Nesâî, Muharebe, 29; B6875 Buhârî, Diyât, 2)

1115.Abdullah b. Amr’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Kim (Müslüman topraklarında yaşaması için ken-
disine güvence verilmiş) bir anlaşmalıyı öldürürse cennetin kokusunu
alamaz. Hâlbuki onun kokusu kırk yıllık mesafeden bile duyulur.”
(B6914 Buhârî, Diyât, 30)

K ISAS
SUÇ ve CEZADA DENKLİK

1116. Süleyman b. Amr b. Ahvas’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav)


ile birlikte Veda Haccı’na katılan babası şöyle anlatmıştır: “Hz. Peygam-
ber Veda Haccı’nda yaptığı konuşmasında önce Allah’a hamdedip O’nu
övdü, vaaz ve nasihat etti. Ardından şöyle buyurdu: ‘...Bilesiniz ki! Kişi
ancak kendi suçundan dolayı cezalandırılır. Baba evlâdının suçundan,
evlât da babasının suçundan dolayı cezalandırılmaz.’”
(T3087 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 9)

280
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫يب بِ َق ْتلٍ أَ ْو َخ ْبلٍ‬ ‫‪َ -١١١٧‬ع ْن أَبِى شُ َر ْي ٍح الْ ُخ َز ِاع ِّى أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن أُ ِص َ‬
‫ص َوإِ َّما أَ ْن َي ْع ُف َو َوإِ َّما أَ ْن َيأْ ُخ َذ ال ِّد َي َة َف ِٕا ْن أَ َرا َد‬
‫َف ِٕانَّ ُه َيخْ َتا ُر إ ِْحدَى ثَلا َ ٍث إِ َّما أَ ْن َي ْق َت َّ‬
‫اب أَلِي ٌم‪“.‬‬ ‫ال َّرابِ َع َة َف ُخ ُذوا َع َلى َي َد ْي ِه َو َمنِ ا ْع َتدَى َب ْع َد َذلِكَ َف َل ُه َع َذ ٌ‬

‫ص َفأَ َم َر ِفي ِه بِالْ َع ْفوِ‪.‬‬


‫س َقا َل‪ :‬أُتِ َى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ s‬فى ِق َصا ٍ‬
‫‪َ -١١١٨‬ع ْن أَنَ ٍ‬

‫ىء بِ َر ُجلٍ َقاتِلٍ‬ ‫‪َ -١١١٩‬ح َّد َث ِنى َوائِ ُل ْب ُن ُح ْج ٍر َقا َل‪ :‬كُ ْن ُت ِع ْن َد ال َّن ِب ِّي ‪ s‬إِ ْذ ِج َ‬
‫ول َفقَا َل‪” :‬أَ َت ْعفُو؟“ َقا َل‪ :‬لا َ‪َ .‬قا َل‪” :‬أَ َف َتأْ ُخ ُذ‬ ‫ِفى ُع ُن ِق ِه ال ِّن ْس َع ُة َقا َل‪َ :‬ف َد َعا َولِ َّي الْ َم ْق ُت ِ‬
‫ال ِّد َي َة؟“ َقا َل‪ :‬لا َ‪َ .‬قا َل‪” :‬أَ َف َت ْق ُت ُل؟“ َقا َل‪ :‬نَ َع ْم‪َ .‬قا َل‪” :‬ا ْذ َه ْب بِ ِه‪َ “.‬ف َل َّما َولَّى َقا َل‪:‬‬
‫”أَ َت ْعفُو؟“ َقا َل‪ :‬لا َ‪َ .‬قا َل‪” :‬أَ َف َتأْ ُخ ُذ ال ِّد َي َة؟“ َقا َل‪ :‬لا َ‪َ .‬قا َل ”أَ َف َت ْق ُت ُل؟“ َقا َل‪ :‬نَ َع ْم‪.‬‬
‫َقا َل‪” :‬ا ْذ َه ْب بِ ِه‪َ “.‬ف َل َّما كَا َن ِفى ال َّرابِ َع ِة َقا َل‪” :‬أَ َما إِنَّكَ إِ ْن َع َف ْو َت َع ْن ُه َي ُب ُ‬
‫وء بِ ِٕا ْث ِم ِه‬
‫اح ِب ِه‪َ “.‬قا َل‪َ :‬ف َعفَا َع ْن ُه‪.‬‬ ‫َوإِ ْث ِم َص ِ‬

‫‪٢٨١‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

1117.Ebû Şürayh el-Huzâî’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Cinayet veya yaralanma gibi bir cürüme ma-
ruz kalan kişi (ya da velîsi) şu üç şeyden birini seçer: Ya (hukukun eliyle
suça denk bir müeyyide yani) kısas ister ya affeder ya da diyet alır. Dör-
düncü bir şey isterse onu engelleyin. Kim de bundan sonra sınırı aşarsa
onun için acı verici bir azap vardır.”
(D4496 Ebû Dâvûd, Diyât, 3)

1118.Enes (b. Mâlik) şöyle demiştir: “Bir defasında kısas talebi için
Resûlullah’a (sav) gelindi de o, (suçluyu) affetmelerini tavsiye etti.”
(N4787 Nesâî, Kasâme, 28-29)

1119. Vâil b. Hucr anlatmaktadır: “Hz. Peygamber’in (sav) yanınday-


dım. Boynundan kayış ile bağlanmış bir katil getirildi. Resûlullah maktu-
lün velîsini çağırdı ve ona şöyle dedi: ‘Affeder misin?’ Adam, ‘Hayır.’ dedi.
Resûlullah, ‘Diyet alır mısın?’ dedi. Adam yine, ‘Hayır.’ dedi. Resûlullah,
‘Öldürecek misin?’ dedi. Adam, ‘Evet.’ diye cevap verdi. Bunun üzerine
Resûlullah, ‘Onu götür.’ buyurdu. Adam arkasını dönmüş giderken tek-
rar, ‘Onu affeder misin?’ dedi. Adam, ‘Hayır.’ dedi. Resûlullah bu sefer,
‘Diyet alır mısın?’ diye sordu. Adam yine, ‘Hayır.’ dedi. Resûlullah, ‘Öldü-
recek misin?’ dedi. Adam, ‘Evet.’ diye cevap verdi. Resûlullah yine, ‘Onu
götür.’ buyurdu. Aynı söyleşi dördüncü sefer yaşandığında Resûlullah
şöyle buyurdu: ‘Dinle! Sen onu affedersen, o katil hem kendi günahını
hem de maktulün günahını yüklenir.’ Bunu duyan adam, katili affetti.”
(D4499 Ebû Dâvûd, Diyât, 3)

281
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪K AN DAVASI‬‬
‫‪HUKUKU YOK SAYAN‬‬
‫‪CAHİLİYE ÂDETİ‬‬

‫‪َ -١١٢٠‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ َّو ُل َما ُي ْق َضى َب ْي َن ال َّنا ِ‬
‫س َي ْو َم‬
‫الْ ِق َيا َم ِة‪ِ ،‬فى ال ِّد َما ِء‪“.‬‬

‫‪َ -١١٢١‬ع ْن ُح َذ ْي َف َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َت ُكونُوا إِ َّم َع ًة َتقُولُونَ‪ :‬إِ ْن‬
‫اس‬‫اس أَ ْح َس َّنا‪َ ،‬وإِ ْن َظ َل ُموا َظ َل ْم َنا‪َ ،‬ولَ ِك ْن َو ِّط ُنوا أَنْف َُس ُك ْم‪ ،‬إِ ْن أَ ْح َس َن ال َّن ُ‬
‫أَ ْح َس َن ال َّن ُ‬
‫أَ ْن تُ ْح ِس ُنوا‪َ ،‬وإِ ْن أَ َس ُاءوا َفلا َ َت ْظ ِل ُموا‪“.‬‬

‫‪َ -١١٢٢‬ع ْن ُس َل ْي َما َن ْبنِ َع ْمرِو ْبنِ الا َٔ ْح َوصِ‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه‬
‫‪َ s‬يقُو ُل ِفى ِح َّج ِة الْ َو َدا ِع‪” :‬أَلا َ لا َ َي ْج ِنى َج ٍان إِلا َّ َع َلى نَ ْف ِس ِه‪ .‬لا َ َي ْج ِنى َوالِ ٌد‬
‫َع َلى َولَ ِد ِه‪َ ،‬ولا َ َم ْولُو ٌد َع َلى َوالِ ِد ِه‪“.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬ما َرأَ ْي ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ُ s‬ر ِف َع إِلَ ْي ِه شَ ْي ٌء ِفي ِه‬ ‫‪َ -١١٢٣‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫اص إِلا َّ أَ َم َر ِفي ِه بِالْ َع ْفوِ‪.‬‬
‫ِق َص ٌ‬

‫‪٢٨٢‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

K AN DAVASI
HUKUKU YOK SAYAN
CAHİLİYE ÂDETİ

1120. Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü insanlar arasında hüküm veri-
lirken ilk görülecek dava, kan davasıdır.”
(M4381 Müslim, Kasâme, 28; B6533 Buhârî, Rikâk, 48)

1121. Huzeyfe (b. Yemân) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “‘İnsanlar iyilik yaparlarsa biz de iyilik yaparız;
zulmederlerse biz de zulmederiz’, diyen zayıf karakterli kimseler olma-
yın. Bilakis iyilik yaptıklarında insanlara iyilik yapmayı, kötülük yaptık-
larında ise onlara zulmetmemeyi içinize (bir ilke olarak) yerleştirin.”
(T2007 Tirmizî, Birr, 63)

1122.Süleyman b. Amr b. Ahvas, babasından şöyle nakletmiştir:


“Resûlullah’ı (sav) Veda Haccı’nda dinledim, şöyle diyordu: ‘Dikkat
edin! Cana kıyan kişi ancak kendi işlediği cinayetten sorumludur. Hiç-
bir baba oğlunun cinayetinden sorumlu tutulamaz, hiçbir oğul da baba-
sının cinayetinden sorumlu tutulamaz.’”
(İM2669 İbn Mâce, Diyât, 26; T3087 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 9)

1123.Enes b. Mâlik şöyle demiştir: “Resûlullah’ın (sav), kendisine


arz edilen kısasla ilgili her davada affetmeyi tavsiye ettiğini gördüm.”
(D4497 Ebû Dâvûd, Diyât, 3; N4788 Nesâî, Kasâme, 28-29)

282
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪İNTİHAR‬‬
‫‪ALLAH’IN VERDİĞİ CANA KIYMAK‬‬

‫‪َ -١١٢٤‬ح َّد َث َنا ُج ْند ُُب ْب ُن َع ْب ِد اللَّ ِه‪َ ...‬قا َل َقا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬كَا َن ِفي َم ْن‬
‫كَا َن َق ْب َل ُك ْم َر ُج ٌل بِ ِه ُج ْر ٌح‪َ ،‬ف َج ِز َع َفأَ َخ َذ ِس ِّكي ًنا َف َح َّز بِ َها َي َد ُه‪َ ،‬ف َما َر َقأَ ال َّد ُم َح َّتى‬
‫ات‪َ ،‬قا َل اللَّ ُه َع َّز َو َج َّل‪َ :‬با َد َرنِى َع ْب ِدى بِ َن ْف ِس ِه َح َّر ْم ُت َع َل ْي ِه الْ َج َّن َة‪“.‬‬ ‫َم َ‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك ‪َ :d‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ ” :s‬لا َي َت َم َّن َي َّن أَ َح ُدكُ ْم الْ َم ْو َت‬ ‫‪َ -١١٢٥‬ع ْن َٔانَ ِ‬
‫ِم ْن ُض ٍّر أَ َصا َب ُه‪َ ،‬ف ِٕا ْن كَا َن َلا ُب َّد َفا ِعلًا َف ْل َي ُق ْل‪ :‬اللَّ ُه َّم أَ ْح ِي ِني َما كَان َْت الْ َح َيا ُة َخ ْي ًرا‬
‫لِي‪َ ،‬و َت َوفَّ ِني إِ َذا كَان َْت الْ َو َفا ُة َخ ْي ًرا لِي‪“.‬‬

‫‪َ -١١٢٦‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن َت َر َّدى ِم ْن َج َبلٍ َف َق َت َل نَ ْف َس ُه‪،‬‬
‫َف ْه َو ِفى نَا ِر َج َه َّن َم َي َت َر َّدى ِفي ِه َخالِدًا ُم َخلَّدًا ِف َيها أَ َبدًا‪َ ،‬و َم ْن َت َح َّسى َس ًّما َف َق َت َل نَ ْف َس ُه‪،‬‬
‫َف َس ُّم ُه ِفى َي ِد ِه َي َت َح َّسا ُه ِفى نَا ِر َج َه َّن َم َخالِدًا ُم َخلَّدًا ِف َيها أَ َبدًا‪َ ،‬و َم ْن َق َت َل نَ ْف َس ُه بِ َح ِدي َد ٍة‪،‬‬
‫﴿خالِدًا﴾ ُم َخلَّدًا ِف َيها أَ َبدًا‪“.‬‬ ‫َف َح ِدي َد ُت ُه ِفى َي ِد ِه‪َ ،‬ي َجأُ بِ َها ِفى َب ْط ِن ِه ِفى نَا ِر َج َه َّن َم َ‬

‫‪َ -١١٢٧‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َس ُم َر َة َقا َل‪ :‬أُتِ َي ال َّن ِب ُّي ‪ s‬بِ َر ُجلٍ َق َت َل نَ ْف َس ُه بِ َمشَ ا ِق َ‬
‫ص‪،‬‬
‫َف َل ْم ُي َص ِّل َع َل ْي ِه‪.‬‬

‫‪٢٨٣‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

İNTİHAR
ALLAH’IN VERDİĞİ CANA KIYMAK

1124.Cündüb b. Abdullah’tan nakledildiğine göre, ...Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Sizden önceki ümmetlerden birinde yaralı
bir adam vardı. Yaranın acısına dayanamadığından bir bıçak alıp elini
kesti. Kanaması durmadı ve sonunda öldü. Bunun üzerine Yüce Allah,
‘Kulum, kendisi konusunda benden daha acele davran(arak canına kıy)
dı. Ben de ona cenneti haram kıldım.’ buyurdu.”
(B3463 Buhârî, Enbiyâ, 50)

1125.Enes b. Mâlik’ten (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Hiçbiriniz başına gelen bir sıkıntıdan dolayı ölü-
mü istemesin. Eğer mutlaka isteyecek olursa, ‘Allah’ım, yaşamak benim
için hayırlı olduğu sürece beni yaşat, ölüm benim için hayırlıysa canı-
mı al!’ desin.”
(B5671 Buhârî, Merdâ, 19)

1126.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Bir dağdan aşağı atlayarak canına kıyan kimse, ce-
hennem ateşinde ebedî olarak yüksekten aşağıya atlayıp duracaktır. Ze-
hir içerek canına kıyan kimse, elinde zehri olduğu hâlde, cehennem ate-
şinde ebedî olarak zehir içip duracaktır. (Bıçak, mızrak gibi) bir demiri
karnına saplayarak kendisini öldüren kimse de demiri elinde olduğu
hâlde cehennemde o demiri karnına ebedî surette saplayıp duracaktır.”
(B5778 Buhârî, Tıb, 56)

Câbir b. Semüre anlatıyor: “Oklarla canına kıyan bir adam(ın


1127.

cenazesi) Peygamber’e (sav) getirildi de (Hz. Peygamber) onun cenaze


namazını kılmadı.”
(M2262 Müslim, Cenâiz, 107)

283
‫‪SOSYAL HAYAT -II-‬‬

‫‪ZİNA‬‬
‫‪ÖZ SAYGININ ve İFFETİN YİTİMİ‬‬

‫‪َ -١١٢٨‬قا َل أَ ُبو ُه َر ْي َر َة ‪ :d‬إِ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َي ْزنِى ]ال َّزانِى[ ِح َ‬
‫ين َي ْزنِى‬
‫َو ْه َو ُمؤ ِْم ٌن‪“...‬‬

‫‪َ -١١٢٩‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن أَخْ َو َ‬
‫ف َما أَ َخ ُ‬
‫اف‬
‫وط‪“.‬‬ ‫َع َلى أُ َّم ِتى‪َ ،‬ع َم ُل َق ْو ِم لُ ٍ‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن َيضْ َم ْن لِى َما َب ْي َن‬


‫عن َس ْه ِل ْبنِ َس ْع ٍد َع ْن َر ُس ِ‬ ‫‪ْ -١١٣٠‬‬
‫لَ ْح َي ْي ِه َو َما َب ْي َن ر ِْج َل ْي ِه أَضْ َم ْن لَ ُه الْ َج َّن َة‪“.‬‬

‫‪َ -١١٣١‬فقَا َل َع ْب ُد اللَّ ِه كُ َّنا َم َع ال َّن ِب ِّي ‪ s‬شَ َبا ًبا لا َ ن َِج ُد شَ ْي ًئا‪َ ،‬ف َقا َل لَ َنا َر ُسو ُل‬
‫ض لِ ْل َب َص ِر‬
‫اب‪َ ،‬منِ ْاس َت َطا َع الْ َب َاء َة َف ْل َي َت َز َّو ْج‪َ ،‬ف ِٕانَّ ُه أَ َغ ُّ‬ ‫اللَّ ُه ‪َ ” :s‬يا َم ْعشَ َر الشَّ َب ِ‬
‫الص ْو ِم‪َ ،‬ف ِٕانَّ ُه لَ ُه و َِج ٌاء‪“.‬‬‫َوأَ ْح َص ُن لِ ْل َف ْر ِج‪َ ،‬و َم ْن لَ ْم َي ْس َت ِط ْع َف َع َل ْي ِه بِ َّ‬

‫‪َ -١١٣٢‬عنِ ا ْبنِ ُب َر ْي َدةَ‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬لِ َع ِل ٍّي‪َ ” :‬يا َع ِل ُّي لا َ‬
‫تُ ْت ِب ِع ال َّن ْظ َر َة ال َّن ْظ َرةَ‪َ ،‬ف ِٕا َّن َلكَ الأُو َلى َو َل ْي َس ْت َلكَ الا ٓ ِخ َرةُ‪“.‬‬

‫‪٢٨٤‬‬
SOSYAL HAYAT -II-

ZİNA
ÖZ SAYGININ ve İFFETİN YİTİMİ

Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1128.

şöyle buyurmuştur: “Zinakâr, zina ederken mümin olarak zina etmez...”


(B5578 Buhârî, Eşribe, 1)

1129. Câbir b. Abdullah’tan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav)

şöyle buyurmuştur: “Ümmetim için en çok korktuğum şey Lût kavmi-


nin işlediği (cürümdür).”
(İM2563 İbn Mâce, Hudûd, 12; T1457 Tirmizî, Hudûd, 24)

Sehl b. Sa’d’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


1130.

yurmuştur: “Kim bana iki dudağı arasındakini ve iki bacağı arasındaki-


ni korumayı garanti ederse, ben de ona cenneti garanti ederim.”
(B6474 Buhârî, Rikâk, 23)

1131.Abdullah (b. Mes’ûd) anlatıyor: “Biz Hz. Peygamber’in (sav)


yanında bulunan ve evlenme imkânı olmayan gençlerdik. Resûlullah
(sav) bize şöyle dedi: ‘Gençler! Evlenme imkânı bulanınız evlensin.
Çünkü evlenmek, gözü haramdan çevirmek ve iffeti korumak için en
iyi yoldur. Evlenme imkânı bulamayanlar da oruç tutsun. Çünkü oru-
cun, şehveti kesme özelliği vardır.’”
(B5066 Buhârî, Nikâh, 3; T1081 Tirmizî, Nikâh, 1)

1132.İbn Büreyde’nin, babasından naklettiğine göre, Resûlullah


(sav) Hz. Ali’ye şöyle buyurmuştur: “Ey Ali! Bir bakışa ikincisini ekle-
me! Çünkü ilk bakış (kasıtsız olduğundan) senin için affedilmiştir. Son-
raki bakışa ise hakkın yoktur.”
(D2149 Ebû Dâvûd, Nikâh, 42-43; T2777 Tirmizî, Edeb, 28)

284
VII. BÖ L ÜM

TARİH VE MEDENİYET -I-


‫‪PEYGAMBERLER‬‬
‫‪İNSANLIĞIN KUTLU REHBERLERİ‬‬

‫س بِ ِع َ‬
‫يسى ا ْبنِ‬ ‫‪َ -١١٣٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَنَا أَ ْولَى ال َّنا ِ‬
‫َم ْر َي َم ِفى ال ُّدنْ َيا َوا ْلا ٓ ِخ َر ِة‪َ ،‬وا ْلأَنْ ِب َي ُاء إِخْ َو ٌة لِ َعلا ٍَّت‪ ،‬أُ َّم َها ُت ُه ْم شَ َّتى‪َ ،‬و ِدي ُن ُه ْم َو ِاحدٌ‪“.‬‬

‫‪َ -١١٣٤‬ع ْن َجابِ ٍر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م َث ِلي َو َم َثلُ ُك ْم َك َمثَلِ َر ُجلٍ أَ ْو َق َد‬
‫اش َي َق ْع َن ِف َيها َو ُه َو َي ُذ ُّب ُه َّن َع ْن َها َوأَنَا ا ِٓخ ٌذ بِ ُح َج ِزكُ ْم َعنِ‬
‫نَا ًرا َف َج َع َل الْ َج َنا ِد ُب َوالْف ََر ُ‬
‫ال َّنا ِر َوأَنْ ُت ْم َت َفلَّ ُتو َن ِم ْن َي ِدي‪“.‬‬

‫‪َ -١١٣٥‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬م ْن َح َّدثَكَ أَ َّن ال َّن ِب َّي‪َ s‬ك َت َم شَ ْي ًئا ِم َن الْ َو ْح ِي‪َ ،‬فلا َ‬
‫تُ َص ِّد ْق ُه‪ ،‬إِ َّن اللَّ َه َت َعالَى َيقُو ُل‪َ ” :‬يا أَ ُّي َها ال َّر ُسو ُل َبلِّ ْغ َما أُنْ ِز َل إِلَ ْيكَ ِم ْن َر ِّبكَ َوإِ ْن لَ ْم‬
‫َت ْف َع ْل َف َما َبلَّغ َْت ر َِسالَ َت ُه‪“.‬‬

‫‪َ -١١٣٦‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة ‪ d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن َم َث ِلي َو َم َث َل ا ْلأَنْ ِب َيا ِء‬
‫ِم ْن َق ْب ِلي َك َم َث ِل َر ُجلٍ َب َنى َب ْي ًتا َفأَ ْح َس َن ُه َوأَ ْج َم َل ُه إِ َّلا َم ْو ِض َع لَ ِب َن ٍة ِم ْن َزا ِو َي ٍة َف َج َع َل‬
‫اس َي ُطوفُو َن بِ ِه َو َي ْع َج ُبو َن لَ ُه َو َيقُولُو َن َهلَّا ُو ِض َع ْت َه ِذ ِه اللَّ ِب َن ُة؟ َقا َل‪َ :‬فأَنَا اللَّ ِب َن ُة‬ ‫ال َّن ُ‬
‫ين‪“.‬‬‫َوأَنَا َخا َت ُم ال َّن ِب ِّي َ‬

‫‪٢٨٦‬‬
PEYGAMBERLER
İNSANLIĞIN KUTLU REHBERLERİ

1133. Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Ben dünya ve âhirette insanların Meryem oğlu İsa’ya en ya-
kın olanıyım. Peygamberler, anneleri ayrı, babaları bir kardeşlerdir; din-
leri de birdir.”
(B3443 Buhârî, Enbiyâ, 48)

1134. Câbir’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:

“Benim ve sizin durumunuz, (gece) yaktığı ateşe üşüşen böceklerle per-


vanelere engel olmaya çalışan adamın durumuna benzer. Ben sizi ateş-
ten korumak için kuşaklarınızdan tutuyorum, siz ise benim elimden
kaçıp ateşe girmeye çalışıyorsunuz.”
(M5958 Müslim, Fedâil, 19)

1135. Hz. Âişe şöyle demiştir: “Her kim sana Peygamber’in (sav) va-
hiyden herhangi bir şey gizlediğini söylerse onu doğrulama. Çünkü Yü-
ce Allah şöyle buyuruyor: ‘Ey Peygamber, Rabbinden sana indirileni
tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan Allah’ın sana verdiği peygamberlik gö-
revini yerine getirmemiş olursun.’”(Mâide, 5/67)
(B7531 Buhârî, Tevhîd, 46)

1136. Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Benim ve benden önceki peygamberlerin durumu, bir
ev inşa eden kimseye benzer. O kimse evi güzelce yapıp mükemmel
hâle getirmiş fakat bir köşede sadece bir tuğla yeri boş kalmıştır. İnsan-
lar bu evi dolaşırlar, ona hayran olurlar ve şöyle derler: ‘Keşke şu tuğla
da yerine konulmuş olsaydı.’” Resûlullah sözlerine şöyle devam etmiş-
tir: “İşte ben o tuğlayım. Ben peygamberlerin sonuncusuyum.”
(B3535 Buhârî, Menâkıb, 18)

286
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪HZ. ÂDEM ve HZ. NUH‬‬


‫‪İNSANLIĞIN İKİ ATASI‬‬

‫‪َ -١١٣٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ...” :s‬ف َج َح َد آ َد ُم َف َج َحد َْت‬
‫ُذ ِّر َّي ُت ُه َون َِس َي آ َد ُم َف َن ِس َي ْت ُذ ِّر َّي ُت ُه َو َخ ِط َئ آ َد ُم َف َخ ِط َئ ْت ُذ ِّر َّي ُت ُه‪“.‬‬

‫‪َ -١١٣٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪ d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ...” :‬وال َّن ُ‬
‫اس َب ُنو آ َد َم َوآ َد ُم‬
‫اب‪“.‬‬ ‫ِم ْن تُ َر ٍ‬

‫‪َ -١١٣٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ...” :‬ف ُك ُّل َم ْن َي ْد ُخ ُل الْ َج َّن َة‬
‫َع َلى ُصو َر ِة آ َد َم‪“...‬‬

‫ول اللَّ ِه‬ ‫‪َ -١١٤٠‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َقا َل‪ :‬أَ َتى ال َّن ِب َّي ‪ s‬أَ ْع َرابِ ٌّي ‪َ ...‬ر َج َع َر ُس ُ‬
‫السلَا ُم لَ َّما َح َض َر ْت ُه الْ َو َفا ُة َد َعا ا ْب َن ْي ِه َفقَا َل‪” :‬إِنِّي‬ ‫ُوحا َع َل ْي ِه َّ‬ ‫س َفقَا َل‪ :‬إِ َّن ن ً‬ ‫‪َ s‬ف َج َل َ‬
‫اص ٌر َع َل ْي ُك َما الْ َو ِص َّي َة آ ُم ُركُ َما بِا ْث َن َت ْينِ َوأَنْ َهاكُ َما َع ْن ا ْث َن َت ْينِ أَنْ َهاكُ َما َع ْن الشِّ ْر ِك‬ ‫َق ِ‬
‫ض َو َما ِفي ِه َما لَ ْو ُو ِض َع ْت‬ ‫ات َوا ْلا َٔ ْر َ‬ ‫الس َم َو ِ‬ ‫َوالْ ِك ْب ِر َوآ ُم ُركُ َما بِلَا إِلَ َه إِ َّلا اللَّ ُه َف ِٕا َّن َّ‬
‫ِفي ِك َّف ِة الْ ِمي َز ِان َو ُو ِض َع ْت َلا إِلَ َه إِ َّلا اللَّ ُه ِفي الْ ِك َّف ِة ا ْلأُخْ َرى كَان َْت أَ ْر َج َح َولَ ْو أَ َّن‬
‫ض كَانَ َتا َح ْل َق ًة َف ُو ِض َع ْت َلا إِلَ َه إِ َّلا اللَّ ُه َع َل ْي َها لَف ََص َم ْت َها أَ ْو لَق ََص َم ْت َها‬ ‫ات َوا ْلا َٔ ْر َ‬ ‫الس َم َو ِ‬
‫َّ‬
‫َوآ ُم ُركُ َما بِ ُس ْب َحا َن اللَّ ِه َوبِ َح ْم ِد ِه َف ِٕان ََّها َصلَا ُة كُ ِّل شَ ْي ٍء َوبِ َها ُي ْر َز ُق كُ ُّل شَ ْي ٍء‪“.‬‬

‫‪٢٨٧‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

HZ. ÂDEM ve HZ. NUH


İNSANLIĞIN İKİ ATASI

1137. Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “...Âdem reddetti, zürriyeti de reddetti; Âdem unuttu, zür-
riyeti de unuttu; Âdem hata etti, zürriyeti de hata etti.”
(T3076 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 7)

Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


1138.

buyurmuştur: “...İnsanlar Âdem’in çocuklarıdır, Âdem ise topraktandır.”


(T3956 Tirmizî, Menâkıb, 74)

Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1139.

şöyle buyurmuştur: “...Cennete her giren, Âdem’in suretinde olacaktır...”


(B3326 Buhârî, Enbiyâ, 1)

1140. Abdullah b. Amr anlatıyor: “Hz. Peygamber’e (sav) bir bedevî


geldi. (Ashâbdan birisinin insanlar arasındaki asalet farkını gözetmedi-
ğinden şikâyet ediyordu)... Bunun üzerine (adamı azarlayan) Resûlullah
(sav) döndü, oturdu ve şöyle buyurdu: “Vefat vakti geldiğinde Allah’ın
peygamberi Nuh (as) iki oğlunu çağırdı ve dedi ki: ‘Size kısaca şu vasiye-
ti yapıyorum. Size iki şeyi emrediyorum ve iki şeyi yasaklıyorum: Allah’a
ortak koşmayı ve kibirlenmeyi yasaklıyorum. ‘Lâ ilâhe illâllâh’ demeyi
emrediyorum. Çünkü gökler, yer ve bu ikisi arasında bulunanlar bir ke-
feye, lâ ilâhe illâllâh diğer kefeye konsa onlardan ağır gelir. Gökler ve yer
bir halka olsalar da lâ ilâhe illâllâh onların üzerlerine konsa, onları çatla-
tır ya da kırar. Size ‘sübhânallâhi ve bihamdihî’ demeyi de emrediyorum.
Çünkü bu her şeyin duasıdır ve her şey bununla rızıklandırılır.’”
(HM7101 İbn Hanbel, II, 225)

287
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪HZ. İBRÂHİM ve HZ. İSMÂİL‬‬


‫‪BİR BABA OĞULUN TEVHİD SINAVI‬‬

‫‪َ -١١٤١‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه ات ََّخ َذنِى َخ ِليلا ً‬
‫َك َما ات ََّخ َذ إِ ْب َرا ِهي َم َخ ِليلا ً َف َم ْنزِلِى َو َم ْن ِز ُل إِ ْب َرا ِهي َم ِفى الْ َج َّن ِة َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة تِ َجا َه ْينِ ‪“...‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬ج َاء َر ُج ٌل إِلَى َر ُس ِ‬


‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬فقَا َل‪َ :‬يا َخ ْي َر‬ ‫‪َ -١١٤٢‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫الْ َب ِر َّي ِة! َفقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ذا َك إِ ْب َرا ِهي ُم َع َل ْي ِه َّ‬
‫السلا َ ُم‪“.‬‬

‫‪َ -١١٤٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن لِ ُك ِّل نَ ِب ٍّى ُولا َ ًة ِم َن ال َّن ِب ِّي َ‬
‫ين‬
‫َوإِ َّن َولِ ِّي َى أَبِى َو َخ ِلي ُل َر ِّبى‪“...‬‬

‫ِض َع َل َّي ا ْلأَنْ ِب َي ُاء ‪َ ...‬و َرأَ ْي ُت إِ ْب َرا ِهي َم‬
‫‪َ -١١٤٤‬ع ْن َجابِ ٍر أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪ُ ” :‬عر َ‬
‫اح ُب ُك ْم َي ْع ِنى نَ ْف َس ُه‪“...‬‬ ‫ات اللَّ ِه َع َل ْي ِه[ َف ِٕا َذا أَ ْق َر ُب َم ْن َرأَ ْي ُت بِ ِه شَ َب ًها َص ِ‬
‫]ص َل َو ُ‬
‫َ‬

‫‪٢٨٨‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

HZ. İBRÂHİM ve HZ. İSMÂİL


BİR BABA OĞULUN TEVHİD SINAVI

1141.Abdullah b. Amr’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Şüphesiz Allah, İbrâhim’i dost edindiği gibi beni de dost
edindi. (Bu sebeple) kıyamet günü cennette benim yerim ile İbrâhim’in
yeri karşı karşıyadır...”
(İM141 İbn Mâce, Sünnet, 11)

1142. Enes b. Mâlik anlatıyor: “Bir adam Resûlullah’a, ‘Ey yeryüzü-


nün en hayırlısı!’ şeklinde hitap etmişti. Bunun üzerine Allah Resûlü
(sav), ‘Bu (söylediğin) İbrâhim aleyhisselâmdır.’ buyurdu.”
(M6138 Müslim, Fedâil, 150)

Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


1143.

(sav) şöyle buyurmuştur: “Her peygamberin diğer peygamberlerden


bir dostu vardır. Benim dostum ise atam ve Rabbimin dost edindiği
(İbrâhim)dir...”
(T2995 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 3)

1144.Câbir’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “(Mi’rac gecesi) bütün peygamberler bana gösterildi... İbrâhim’i
(as) de gördüm. Gördüklerim arasında ona en çok benzeyen —kendisini
kastederek— arkadaşınızdır...”
(M423 Müslim, Îmân, 271)

288
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪HZ. YAKUB ve HZ. YUSUF‬‬


‫‪KISSALARIN EN GÜZELİ‬‬

‫ف َع َل ْي ِه‬ ‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أُ ْع ِط َي ُي ُ‬


‫وس ُ‬ ‫‪َ -١١٤٥‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫السلَا ُم شَ ْط َر الْ ُح ْسنِ ‪“.‬‬
‫الصلَا ُة َو َّ‬
‫َّ‬

‫‪َ -١١٤٦‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪ِ :‬قي َل َيا َر ُسو َل اللَّ ِه َم ْن أَ ْك َر ُم ال َّناسِ؟ َقا َل‪:‬‬
‫ف نَ ِب ُّي اللَّ ِه‪“.‬‬ ‫س َع ْن َه َذا ن َْسأَلُكَ ‪َ .‬قا َل‪َ ” :‬ف ُي ُ‬
‫وس ُ‬ ‫”أَ ْتقَا ُه ْم“ َقالُوا لَ ْي َ‬

‫‪َ -١١٤٧‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪ِ s‬في َق ْولِ ِه لِ َر ُسولِ ِه ﴿ َف ْاسأَلْ ُه َما َبا ُل ال ِّن ْس َو ِة‬
‫اللَّاتِي َق َّط ْع َن أَ ْي ِد َي ُه َّن﴾ َقا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لَ ْو كُ ْن ُت أَنَا َلا َٔ ْس َر ْع ُت ا ْل ِٕا َجا َب َة َو َما‬
‫ا ْب َت َغ ْي ُت الْ ُع ْذ َر‪“.‬‬

‫‪َ -١١٤٨‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ َكرِي ُم ا ْب ُن الْ َكرِي ِم ا ْبنِ الْ َكرِي ِم‬
‫ُوب ْبنِ إ ِْس َحاقَ ْبنِ إِ ْب َرا ِهي َم َع َل ْي ِه ِم َّ‬
‫السلا َ ُم‪“.‬‬ ‫ف ْب ُن َي ْعق َ‬ ‫ا ْبنِ الْ َكرِي ِم ُي ُ‬
‫وس ُ‬

‫‪٢٨٩‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

HZ. YAKUB ve HZ. YUSUF


KISSALARIN EN GÜZELİ

Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


1145.

yurmuştur: “Yusuf’a (as) güzelliğin yarısı verildi.”


(HM14096 İbn Hanbel, III, 287)

1146. Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: “Resûlullah’a (sav), ‘Yâ Resûlallah, in-
sanların en üstünü kimdir?’ diye soruldu. O da, ’(Günahtan) en çok sakına-
nıdır.’ diye cevap verdi. ‘Biz sana bunu sormamıştık.’ dediler. Bunun üzeri-
ne Resûlullah (sav), ‘Öyle ise Allah’ın peygamberi Yusuf’tur.’ buyurdu.”
(B3490 Buhârî, Menâkıb, 1)

1147.Ebû Hüreyre’nin Hz. Peygamber’den (sav) naklettiğine göre,


(Yusuf’un) elçisine söylediği, “Ona, ellerini kesen kadınların derdi ne
idi? diye sor.” (Yûsuf, 12/50) sözü hakkında Resûlullah şöyle buyurmuştur:
“Ben olsaydım hemen kabul eder, (aklanmaya) gerekçe aramazdım.”
(HM8535 İbn Hanbel, II, 346)

İbn Ömer’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1148.

şöyle buyurmuştur: “Kerim oğlu Kerim oğlu Kerim oğlu Kerim;


İbrâhim’in oğlu İshak’ın oğlu Yakub’un oğlu Yusuf’tur.”
(B3390 Buhârî, Enbiyâ, 19)

289
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪HZ. MUSA ve HZ. HARUN‬‬


‫‪RİSALET ZİNCİRİNİN İKİ KARDEŞ HALKASI‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م َر ْر ُت لَ ْي َل َة أُ ْس ِر َي بِى َع َلى ُم َ‬


‫وسى‬ ‫‪ -١١٤٩‬اِ ْب ُن َع َّبا ٍ‬
‫السلا َ ُم[ َر ُج ٌل آ َد ُم ُط َوا ٌل َج ْع ٌد َكأَنَّ ُه ِم ْن ر َِج ِال شَ ُن َ‬
‫وء َة‪“...‬‬ ‫ْبنِ ِع ْم َرا َن ] َع َل ْي ِه َّ‬

‫س ]‪ [d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬ق ِد َم الْ َم ِدي َن َة َف َو َج َد الْ َي ُهو َد‬ ‫‪َ -١١٥٠‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫ِص َيا ًما َي ْو َم َعاشُ و َر َاء َفقَا َل لَ ُه ْم َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما َه َذا الْ َي ْو ُم الَّ ِذى َت ُصو ُمونَ ُه؟“‬
‫وسى َو َق ْو َم ُه َو َغ َّرقَ ِف ْر َع ْو َن َو َق ْو َم ُه َف َصا َم ُه‬ ‫َقالُوا‪َ :‬ه َذا َي ْو ٌم َع ِظي ٌم أَنْ َجى اللَّ ُه ِفي ِه ُم َ‬
‫وسى‬ ‫وسى شُ ْك ًرا َف َن ْح ُن ن َُصو ُم ُه‪َ .‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ف َن ْح ُن أَ َح ُّق َوأَ ْولَى بِ ُم َ‬ ‫ُم َ‬
‫ِم ْن ُك ْم‪َ “.‬ف َصا َم ُه َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬وأَ َم َر بِ ِص َي ِام ِه‪.‬‬

‫‪َ -١١٥١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” s‬إِ َّن ُم َ‬
‫وسى كَا َن َر ُجلا ً‬
‫َح ِي ًّيا‪“.‬‬

‫‪٢٩٠‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

HZ. MUSA ve HZ. HARUN


RİSALET ZİNCİRİNİN İKİ KARDEŞ HALKASI

1149.İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “İsrâ yolculuğuna çıkarıldığım gece İmrân’ın oğlu Musa’ya (as)
rastladım. Uzun boylu, esmer bir adamdı. Saçları kıvırcıktı. Şenûeli
adamlara benziyordu...”
(M419 Müslim, Îmân, 267)

İbn Abbâs’tan (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav)


1150.

Medine’ye geldiği zaman, Yahudilerin âşûrâ günü oruç tuttuklarını gör-


dü. Resûlullah (sav) onlara, “Oruç tuttuğunuz bugün nedir?” diye sor-
du. Onlar da, “Bugün Allah’ın, Musa’yı ve kavmini kurtarıp, Firavun’u
ve kavmini (suda) boğduğu büyük bir gündür. Musa şükretmek için
bugün oruç tuttu. Biz de (bu nedenle) oruç tutuyoruz.” dediler. Bunun
üzerine Resûlullah (sav), “Biz Musa’ya sizden daha lâyık ve yakınız.”
buyurdu. Ondan sonra âşûrâ günü Resûlullah (sav) hem kendisi oruç
tuttu hem de oruç tutulmasını emretti.
(M2658 Müslim, Sıyâm, 128; B2004 Buhârî, Savm, 69)

Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


1151.

buyurdu: “Şüphesiz Musa, hayâ sahibi bir insan idi.”


(B4799 Buhârî, Tefsîr, (Ahzâb) 11)

290
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١١٥٢‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل لَ َّما َق َس َم ال َّن ِب ُّي ‪ِ s‬ق ْس َم َة ُح َن ْينٍ َقا َل َر ُج ٌل ِم َن‬
‫ا ْلأَنْ َصا ِر َما أَ َرا َد بِ َها َو ْج َه اللَّ ِه‪َ .‬فأَ َت ْي ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬فأَخْ َب ْرتُ ُه‪َ ،‬ف َت َغ َّي َر َو ْج ُه ُه ثُ َّم َقا َل‪:‬‬
‫وسى‪ ،‬لَ َق ْد أُو ِذ َي بِأَ ْك َث َر ِم ْن َه َذا َف َص َب َر‪“.‬‬ ‫” َر ْح َم ُة اللَّ ِه َع َلى ُم َ‬

‫س ‪َ d‬ما َقا َل‪َ :‬خ َر َج َع َل ْي َنا ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ي ْو ًما َفقَا َل‪ُ ” :‬عر َِض ْت‬ ‫‪َ -١١٥٣‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َع َل َّي ا ْلا ُٔ َم ُم َف َج َع َل َي ُم ُّر ال َّن ِب ُّي َم َع ُه ال َّر ُج ُل َوال َّن ِب ُّي َم َع ُه ال َّر ُجلا َ ِن‪َ ،‬وال َّن ِب ُّي َم َع ُه ال َّر ْه ُط‪،‬‬
‫س َم َع ُه أَ َحدٌ‪َ ،‬و َرأَ ْي ُت َس َوا ًدا َك ِث ًيرا َس َّد ا ْلأُفُ َق َف َر َج ْو ُت أَ ْن َت ُكو َن أُ َّم ِتى‪،‬‬ ‫َوال َّن ِب ُّي لَ ْي َ‬
‫وسى َو َق ْو ُم ُه‪“...‬‬ ‫َف ِقي َل َه َذا ُم َ‬

‫‪HZ. DÂVÛD‬‬
‫‪ve HZ. SÜLEYMAN‬‬
‫‪HÜKÜMDAR PEYGAMBERLER‬‬

‫ِّف َع َلى َد ُاو َد َع َل ْي ِه َّ‬


‫السلا َ ُم‬ ‫”خف َ‬ ‫‪َ -١١٥٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪ُ :‬‬
‫الْ ُق ْرآ ُن َف َكا َن َيأْ ُم ُر بِد ََوا ِّب ِه َف ُت ْس َر ُج‪َ ،‬ف َي ْق َرأُ الْ ُق ْرآ َن َق ْب َل أَ ْن تُ ْس َر َج َد َوا ُّب ُه‪َ ،‬ولا َ َيأْكُ ُل إِلا َّ‬
‫ِم ْن َع َملِ َي ِد ِه‪“.‬‬

‫‪٢٩١‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1152.Abdullah (b. Mes’ûd) (ra) anlatıyor: “Peygamber (sav) Huneyn


ganimetlerini taksim ettiğinde, ensardan bir adam, ‘(Resûlullah) bu tak-
simde Allah’ın rızasını gözetmemiştir.’ dedi. Bunun üzerine Peygamber’e
(sav) geldim ve söyleneni kendisine aktardım. Yüzünün rengi değişti ve
şöyle buyurdu: ‘Allah’ın rahmeti Musa’nın üzerine olsun! Ona, bundan
daha fazla eziyet edilmişti de o sabretmişti.’”
(B4335 Buhârî, Meğâzî, 57)

1153. İbn Abbâs (ra) anlatıyor: “Bir gün Peygamber (sav) yanımıza çıka-
geldi ve şöyle buyurdu: ‘Bana ümmetler gösterildi. (Baktım ki) bir peygam-
ber yanında (kendisine inanan) bir tek adamla, bir peygamber iki adam-
la, bir başka peygamber yanında bir grupla geçiyor. Bir peygamberin ise
yanında kimse yok! Ufku kaplayan büyük bir siyahlık gördüm ve bunun
kendi ümmetim olmasını umdum. Denildi ki ‘Bu, Musa ve kavmidir.’...”
(B5752 Buhârî, Tıb, 42)

HZ. DÂVÛD
ve HZ. SÜLEYMAN
HÜKÜMDAR PEYGAMBERLER

Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1154.

şöyle buyurmuştur: “Dâvûd’a (as) (Zebur’u) okumak kolaylaştırıldı. O,


binek hayvanlarının sefere hazırlanmasını emrederdi, onlar da eyerle-
nirdi. Ancak hayvanlar eyerlenmeden önce (Zebur’dan) okuyacağını
okurdu. Ayrıca o, kendi elinin emeğinden başkasını yemezdi.”
(B3417 Buhârî, Enbiyâ, 37)

291
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫ص ‪َ d‬ما َٔا َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَ َح ُّب‬ ‫‪َ -١١٥٥‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرِو ْبنِ ا ْل َعا ِ‬
‫الصلا َ ِة إِلَى اللَّ ِه َع َّز‬
‫ف ال َّد ْه ِر َوأَ َح ُّب َّ‬ ‫الص َيا ِم إِلَى اللَّ ِه ِص َيا ُم َد ُاو َد كَا َن َي ُصو ُم نِ ْص َ‬‫ِّ‬
‫السلا َ ُم كَا َن َي ْرقُ ُد شَ ْط َر اللَّ ْيلِ ثُ َّم َيقُو ُم ثُ َّم َي ْرقُ ُد ا ِٓخ َر ُه‪“...‬‬
‫َو َج َّل َصلا َ ُة َد ُاو َد َع َل ْي ِه َّ‬

‫ول اللَّ ِه ‪” :s‬أَ َّن ُس َل ْي َما َن ْب َن َد ُاو َد ‪a‬‬ ‫‪َ -١١٥٦‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َع ْن َر ُس ِ‬
‫س َسأَ َل اللَّ َه َع َّز َو َج َّل ِخلاَلا ً ثَلا َ َث ًة َسأَ َل اللَّ َه َع َّز َو َج َّل ُح ْك ًما‬ ‫لَ َّما َب َنى َب ْي َت الْ َم ْق ِد ِ‬
‫ف ُح ْك َم ُه َفأُوتِ َي ُه َو َسأَ َل اللَّ َه َع َّز َو َج َّل ُم ْل ًكا لا َ َي ْن َب ِغى لِا َٔ َح ٍد ِم ْن َب ْع ِد ِه َفأُوتِ َي ُه‬ ‫ُي َصا ِد ُ‬
‫ين َف َر َغ ِم ْن بِ َنا ِء الْ َم ْس ِج ِد أَ ْن لا َ َيأْتِ َي ُه أَ َح ٌد لا َ َي ْن َه ُز ُه إِلا َّ‬ ‫َو َسأَ َل اللَّ َه َع َّز َو َج َّل ِح َ‬
‫الصلا َ ُة ِفي ِه أَ ْن ُيخْ ر َِج ُه ِم ْن َخ ِطي َئ ِت ِه ك ََي ْو ِم َولَ َد ْت ُه أُ ُّم ُه‪“.‬‬
‫َّ‬

‫‪َ -١١٥٧‬ع ْن أَبِى ال َّد ْر َدا ِء َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬كَا َن ِم ْن ُد َعا ِء َد ُاو َد َيقُو ُل‪:‬‬
‫اللَّ ُه َّم إِنِّى أَ ْسأَلُكَ ُح َّبكَ َو ُح َّب َم ْن ُي ِح ُّبكَ َوالْ َع َم َل الَّ ِذى ُي َبلِّ ُغ ِنى ُح َّبكَ اللَّ ُه َّم ْاج َع ْل‬
‫ُح َّبكَ أَ َح َّب إِلَ َّى ِم ْن َن ْف ِسى َوأَ ْه ِلى َو ِم َن الْ َما ِء الْ َبا ِر ِد‪“.‬‬

‫‪HZ. ZEKERİYYÂ, HZ. YAHYÂ, HZ. İSA‬‬


‫‪KAVMİ TARAFINDAN İHANETE UĞRAYAN‬‬
‫‪ÜÇ NEBÎ‬‬

‫‪َ -١١٥٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬كَا َن َز َك ِر َّي ُاء ن ََّجا ًرا‪“.‬‬

‫‪٢٩٢‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1155.Abdullah b. Amr b. Âs’tan (ra) rivayet edildiğine göre, Hz. Pey-


gamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın en çok hoşnut olduğu oruç,
Dâvûd’un orucudur. O, yılın yarısını oruçlu geçirirdi. Yüce Allah’ın en
çok hoşnut olduğu namaz da Dâvûd’un (as) namazıdır. O, gecenin ya-
rısını uyku ile geçirir, sonra kalkıp namaz kılar, sonra gecenin kalanın-
da yine uyurdu...”
(M2740 Müslim, Sıyâm, 190)

Abdullah b. Amr’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


1156.

le buyurmuştur: “Dâvûd oğlu Süleyman (as), Beytü’l-Makdis’i inşa edin-


ce Yüce Allah’tan üç şey istedi: (Birincisi) Doğru ve isabetli hüküm verme
yeteneğinin kendisine verilmesini istedi ki bu kendisine verildi. (İkincisi)
Kendisinden sonra kimseye nasip olmayacak bir iktidar verilmesini istedi,
bu da kendisine verildi. (Üçüncüsü) Mescidin inşaatını bitirdikten sonra,
‘bu mescide sadece namaz kılma düşüncesiyle gelen bir kimseyi annesin-
den yeni doğmuş gibi oradan çıkarmasını’ Allah’tan niyaz etti.”
(N694 Nesâî, Mesâcid, 6)

1157. Ebu’d-Derdâ’nın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Dâvûd’un dualarından biri de şuydu: ‘Allah’ım! Senden se-
nin sevgini, seni sevenin sevgisini ve beni senin sevgine ulaştıran ame-
li isterim. Allah’ım! Senin sevgini, bana kendimden, ailemden ve serin
sudan daha sevimli kıl.’”
(T3490 Tirmizî, Deavât, 72)

HZ. ZEKERİYYÂ, HZ. YAHYÂ, HZ. İSA


KAVMİ TARAFINDAN İHANETE UĞRAYAN
ÜÇ NEBÎ

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


1158.

buyurmuştur: “Zekeriyyâ marangozdu.”


(M6162 Müslim, Fedâil, 169)

292
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪” :‬كُ ُّل َب ِنى آ َد َم َي َم ُّس ُه‬
‫‪َ -١١٥٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َع ْن َر ُس ِ‬
‫الشَّ ْي َطا ُن َي ْو َم َولَ َد ْت ُه أُ ُّم ُه إِلا َّ َم ْر َي َم َوا ْب َن َها‪“.‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما ِم ْن ال َّنا ِ‬


‫س أَ َح ٌد إِ َّلا َق ْد‬ ‫‪َ -١١٦٠‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫أَخْ َطأَ أَ ْو َه َّم بِ َخ ِطي َئ ٍة لَ ْي َ‬
‫س َي ْح َيى ْب َن َز َك ِر َّيا‪“.‬‬

‫”خ ْي ُر نِ َسائِ َها َم ْر َي ُم‪َ ،‬و َخ ْي ُر نِ َسائِ َها‬


‫‪َ -١١٦١‬ع ْن َع ِل ٍّي ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬
‫َخ ِد َ‬
‫يج ُة‪“.‬‬

‫الصا ِم ِت َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َقا َل أَ ْش َه ُد‬ ‫‪َ -١١٦٢‬ح َّد َث َنا ُع َبا َد ُة ْب ُن َّ‬
‫يسى َع ْب ُد‬ ‫أَ ْن لا َ إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه َو ْح َد ُه ]لا َ شَ رِيكَ لَ ُه[ َوأَ َّن ُم َح َّمدًا َع ْب ُد ُه َو َر ُسولُ ُه َوأَ َّن ِع َ‬
‫وح ِم ْن ُه َوأَ َّن الْ َج َّن َة َح ٌّق َوأَ َّن ال َّنا َر َح ٌّق‬
‫اللَّ ِه َوا ْب ُن أَ َم ِت ِه َو َك ِل َم ُت ُه أَلْقَا َها إِلَى َم ْر َي َم َو ُر ٌ‬
‫أَ ْد َخ َل ُه اللَّ ُه ِم ْن أَ ِّي أَ ْب َو ِ‬
‫اب الْ َج َّن ِة الثَّ َمانِ َي ِة شَ َاء‪“.‬‬

‫‪٢٩٣‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


1159.

buyurmuştur: “Meryem ile oğlu dışında her âdemoğluna annesinden


doğduğu gün şeytan dokunur.”
(M6135 Müslim, Fedâil, 147)

İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


1160.

muştur: “İnsanlar içerisinde Yahyâ b. Zekeriyyâ hâriç hata yapmayan


veya hata yapmayı düşünmeyen kimse yoktur.”
(HM2689 İbn Hanbel, I, 293)

Ali (b. Ebû Tâlib)’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygam-


1161.

ber (sav) şöyle buyurmuştur: “(Kendi döneminin) en hayırlı kadını


Meryem’dir. Hatice de (kendi döneminin) en hayırlı kadınıdır.”
(B3815 Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 20)

1162.Ubâde b. Sâmit’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Kim ‘Allah’tan başka ilâh olmadığına, O’nun tek (ve ortak-
sız) olduğuna, Muhammed’in O’nun kulu ve resûlü olduğuna, İsa’nın
da Allah’ın kulu ve O’nun kadın kulunun oğlu olduğuna, Allah’ın (ol!)
kelimesi neticesinde Meryem’e bahşedildiğine ve (babasız dünyaya gel-
mesi bakımından) O’ndan bir ruh olduğuna, cennetin hak, cehenne-
min de hak olduğuna şehâdet ediyorum.’ derse, Allah onu cennetin se-
kiz kapısından hangisini dilerse o kapıdan cennete koyar.”
(M140 Müslim, Îmân, 46)

293
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪HIZIR‬‬
‫‪ANSIZIN GELEN İLÂHÎ YARDIM‬‬

‫” َي ْر َح ُم اللَّ ُه ُم َ‬
‫وسى‪،‬‬ ‫‪...‬‬ ‫‪َ -١١٦٣‬ح َّد َث َنا أُ َب ُّي ْب ُن َك ْع ٍب َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪:‬‬
‫َص َع َل ْي َنا ِم ْن أَ ْم ِر ِه َما‪“.‬‬
‫لَ َو ِد ْدنَا لَ ْو َص َب َر َح َّتى ُيق َّ‬

‫ِ‬
‫‪َ -١١٦٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِنَّ َما ُس ِّم َي الْ َخ ِض ُر لأَنَّه َج َل َ‬
‫س‬
‫َع َلى َف ْر َو ٍة َب ْي َض َاء َف ِٕا َذا ِه َي َت ْه َت ُّز ِم ْن َخ ْل ِف ِه َخضْ َر َاء‪“.‬‬

‫‪DİĞER PEYGAMBERLER‬‬
‫‪NÜBÜVVET ZİNCİRİNİN HALKALARI‬‬

‫َض َب ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ح َّتى ُرئِ َي ِفى َو ْج ِه ِه‪ ،‬ثُ َّم َقا َل‪” :‬لا َ‬
‫‪َ -١١٦٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة‪َ ...‬فغ ِ‬
‫َضلُوا َب ْي َن أَنْ ِب َيا ِء اللَّ ِه‪“...‬‬
‫تُف ِّ‬

‫‪َ -١١٦٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ...” :s‬وا ْلأَنْ ِب َي ُاء إِخْ َو ٌة لِ َعلا ٍَّت‪،‬‬
‫أُ َّم َهاتُ ُه ْم شَ َّتى‪َ ،‬و ِدي ُن ُه ْم َو ِاحدٌ‪“.‬‬

‫‪٢٩٤‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

HIZIR
ANSIZIN GELEN İLÂHÎ YARDIM

1163. Übey b. Kâb’ın naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav)... (Musa


ile Hızır kıssasını anlattıktan sonra) şöyle buyurmuştur: “Allah Musa’ya
rahmet eylesin. Keşke sabretseydi de (aralarında başka olaylar geçseydi)
bize o ikisinin yapacağı diğer şeyler de anlatılsaydı.”
(B122 Buhârî, İlim, 44)

1164.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Hızır’a Hızır (Hadır-Yeşil) denilmesi, otsuz kuru bir
yere oturduğu zaman ardından oranın hemen yeşermesi sebebiyledir.”
(B3402 Buhârî, Enbiyâ, 27; T3151 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 18)

DİĞER PEYGAMBERLER
NÜBÜVVET ZİNCİRİNİN HALKALARI

1165. Ebû Hüreyre anlatıyor: ... (Ensardan bir adamın bir Yahudi ile pey-

gamberlerin hangisinin üstün olduğu konusunda tartıştıklarını öğrenen)


Hz. Peygamber (sav) sinirlendi, öyle ki bu hâli yüzüne yansıdı. Ardından
şöyle buyurdu: “Allah’ın peygamberlerini birbirlerine üstün tutmayın...”
(B3414 Buhârî, Enbiyâ, 35; M6151 Müslim, Fedâil, 159)

1166. Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-

yurmuştur: “...Peygamberler, anneleri ayrı, babaları bir kardeşlerdir,


dinleri de birdir.”
(B3443 Buhârî, Enbiyâ, 48)

294
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪ -١١٦٧‬أَخْ َب َرنِى َسالِ ُم ْب ُن َع ْب ِد اللَّ ِه َع ْن اَبِي ِه أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪ s‬ل َماَّ َم َّر بِالْ ِح ْج ِر َقا َل‪:‬‬
‫”لا َ َت ْد ُخل ُوا َم َسا ِك َن الَّ ِذ َين َظ َل ُموا إِلا َّ اَ ْن َت ُكونُوا َبا ِك َ‬
‫ين اَ ْن ُي ِص َيب ُك ْم َما اَ َصا َب ُه ْم‪“.‬‬

‫‪َ -١١٦٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ي ْر َح ُم اللَّ ُه لُو ًطا‪ ،‬لَ َق ْد‬
‫كَا َن َيأْوِى إِلَى ُر ْكنٍ شَ ِدي ٍد‪“...‬‬

‫ون إِ ْذ َد َعا َو ُه َو ِفى‬ ‫‪َ -١١٦٩‬ع ْن َس ْع ٍد َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬د ْع َو ُة ِذى ال ُّن ِ‬
‫وت‪ ،‬لا َ إِلَ َه إِلا َّ أَنْ َت ُس ْب َحانَكَ إِنِّى كُ ْن ُت ِم َن ال َّظالِ ِم َ‬
‫ين‪َ .‬ف ِٕانَّ ُه لَ ْم َي ْد ُع بِ َها‬ ‫َب ْطنِ الْ ُح ِ‬
‫َر ُج ٌل ُم ْس ِل ٌم ِفى شَ ْي ٍء َق ُّط إِلا َّ ْاس َت َج َ‬
‫اب اللَّ ُه لَ ُه‪“.‬‬

‫‪GEÇMİŞ ÜMMETLER‬‬
‫‪TARİHİ İBRETLE OKUMAK‬‬

‫‪َ -١١٧٠‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َقا َل‪ :‬كَا َن َن ِب ُي اللَّ ِه ‪ُ s‬ي َح ِّدثُ َنا َع ْن َب ِنى إ ِْس َرائِي َل‬
‫َح َّتى ُي ْص ِب َح َما َيقُو ُم إِلا َّ إِلَى ُع ْظ ِم َصلا َ ٍة‪.‬‬

‫‪٢٩٥‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1167.Sâlim b. Abdullah, babasından (Abdullah b. Ömer’den) şunla-


rı nakletmiştir: “Peygamber (sav), (Semûd kavminin arazisi olan) Hicr’e
uğradığında şöyle buyurdu: ‘Onların başlarına gelen musibetin sizin de
başınıza gelmemesi için, (kendilerine) zulmetmiş olan kimselerin yerle-
şim yerlerine ağlayarak (ibret alarak) girin.’”
(B3380 Buhârî, Enbiyâ, 17)

Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


1168.

yurmuştur: “Allah, Lût’a rahmet etsin. O, sağlam bir kaleye sığınmıştı...”


(B4694 Buhârî, Tefsîr, (Yûsuf) 5)

1169.Sa’d (b. Ebû Vakkâs) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Zü’n-nûn’un (Yunus’un) balığın karnında
iken yaptığı dua şöyleydi: ‘Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni bütün
eksikliklerden uzak tutarım. Ben gerçekten (kendine) zulmedenlerden
oldum.’ (Enbiyâ, 21/87) Müslüman bir kişi bir şey için bu duayı yaparsa, Al-
lah onun duasını mutlaka kabul eder.”
(T3505 Tirmizî, Deavât, 81)

GEÇMİŞ ÜMMETLER
TARİHİ İBRETLE OKUMAK

Abdullah b. Amr şöyle demiştir: “Allah’ın Peygamberi (sav) bi-


1170.

ze sabaha kadar İsrâiloğulları(nın kıssaları)nı anlatır, ancak farz bir na-


mazın vakti girince kalkardı.”
(D3663 Ebû Dâvûd, İlim, 11)

295
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١١٧١‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َ ...” :‬ح ِّدثُوا َع ْن َب ِنى إ ِْس َرائِي َل‬
‫َولا َ َح َر َج‪“...‬‬

‫‪َ -١١٧٢‬ع ْن َٔابِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ل َت ْت َب ُع َّن َس َن َن َم ْن كَا َن‬
‫َق ْب َل ُك ْم ِش ْب ًرا ِش ْب ًرا‪َ ،‬و ِذ َرا ًعا بِ ِذ َرا ٍع‪َ ،‬ح َّتى لَ ْو َد َخلُوا ُج ْح َر َض ٍّب َت ِب ْع ُت ُمو ُه ْم‪“.‬‬

‫‪َ -١١٧٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬الْ َك ِل َم ُة الْ ِح ْك َم ُة َضالَّ ُة‬
‫الْ ُم ْؤ ِمنِ ‪َ ،‬ف َح ْي ُث َو َج َد َها َف ُه َو أَ َح ُّق بِ َها‪“.‬‬

‫‪FİRAVUN, HÂMÂN ve KÂRÛN‬‬


‫‪TEVHİDİN AMANSIZ ÜÇ DÜŞMANI‬‬

‫”ح ْس ُبكَ ِم ْن نِ َسا ِء الْ َعالَ ِم َ‬


‫ين‪َ :‬م ْر َي ُم‬ ‫س ‪ d‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬ ‫‪َ -١١٧٤‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫يج ُة بِ ْن ُت ُخ َو ْي ِل ٍد‪َ ،‬و َف ِاط َم ُة بِ ْن ُت ُم َح َّم ٍد‪َ ،‬وا ِٓس َي ُة ا ْم َرأَ ُة ِف ْر َع ْونَ‪“.‬‬
‫ا ْب َن ُة ِع ْم َرانَ‪َ ،‬و َخ ِد َ‬

‫‪٢٩٦‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1171.Abdullah b. Amr’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “...İsrâiloğulları’ndan nakilde bulunabilirsiniz. Bun-
da bir sakınca yoktur...”
(B3461 Buhârî, Enbiyâ, 50)

1172.Ebû Saîd el-Hudrî’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Muhakkak siz, önceki ümmetlerin yolunu
(âdetlerini) karış karış, arşın arşın takip edeceksiniz. Hatta onlar bir
kertenkele deliğine girmiş olsalar siz de onları takip edeceksiniz.”
(B7320 Buhârî, İ’tisâm, 14)

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


1173.

yurmuştur: “Hikmetli söz, müminin yitiğidir; onu nerede bulursa, on(u


öğrenmeye ve uygulamay)a en lâyık olan da odur.”
(T2687 Tirmizî, İlim, 19)

FİRAVUN, HÂMÂN ve KÂRÛN


TEVHİDİN AMANSIZ ÜÇ DÜŞMANI

1174.Enes (b. Mâlik) tarafından nakledildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Yeryüzü kadınlarından İmrân’ın kızı Mer-
yem, Huveylid’in kızı Hatice, Muhammed’in kızı Fâtıma ve Firavun’un
karısı Âsiye (örnek olarak) sana yeter.”
(T3878 Tirmizî, Menâkıb, 61)

296
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١١٧٥‬عنِ ا ْبنِ َم ْس ُعو ٍد‪َ ،‬قا َل‪ :‬أَ َت ْي ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬ي ْو َم َب ْدرٍ‪َ ،‬ف ُق ْل ُت َق َت ْل ُت أَ َبا َج ْهلٍ‪،‬‬
‫َقا َل‪” :‬آللَّ ِه الَّ ِذي َلا إِلَ َه إِ َّلا ُهو؟“ َقا َل‪ :‬قُ ْل ُت‪ :‬آللَّ ِه الَّ ِذي َلا إِلَ َه إِ َّلا ُه َو‪َ ،‬ف َر َّد َد َها َثلَاثًا‪،‬‬
‫َقا َل‪” :‬اللَّ ُه أَ ْك َب ُر‪ ،‬الْ َح ْم ُد لِلَّ ِه الَّ ِذي َصدَقَ َو ْع َد ُه‪َ ،‬ون ََص َر َع ْب َد ُه‪َ ،‬و َه َز َم ا ْلا َٔ ْح َز َ‬
‫اب‬
‫َو ْح َد ُه‪ ،‬انْ َط ِل ْق َفأَ ِرنِي ِه“‪َ ،‬فانْ َط َل ْق َنا‪َ ،‬ف ِٕا َذا بِ ِه‪َ ،‬فقَا َل‪َ ” :‬ه َذا ِف ْر َع ْو ُن َه ِذ ِه ا ْلا ُٔ َّم ِة‪“.‬‬

‫‪H ABEŞİSTAN’A HİCRET ve‬‬


‫‪ÂDİL HÜKÜMDAR NECÂŞÎ‬‬

‫الس ِفي َن ِة‬


‫وسى ‪َ ... d‬فقَا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬لَ ُك ْم أَنْ ُت ْم ﴿ َيا﴾ أَ ْه َل َّ‬
‫‪َ -١١٧٦‬ع ْن أَبِى ُم َ‬
‫ِه ْج َر َت ِان‪“.‬‬

‫‪َ -١١٧٧‬ع ْن أُ ِّم َس َل َم َة ‪َ g‬ز ْو ِج ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قالَ ْت‪ ...‬فقَا َل لَ ُه ْم َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪:s‬‬
‫ض الْ َح َبشَ ِة َم ِل ًكا لا َ ُي ْظ َل ُم أَ َح ٌد ِع ْن َد ُه َفالْ َحقُوا بِ ِبلا َ ِد ِه َح َّتى َي ْج َع َل اللَّ ُه لَ ُك ْم‬
‫”إِ َّن بِأَ ْر ِ‬
‫َف َر ًجا َو َمخْ َر ًجا ِم َّما أَنْ ُت ْم ِفي ِه‪“...‬‬

‫ات الْ َي ْو َم َع ْب ٌد لِلَّ ِه‬


‫‪َ -١١٧٨‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م َ‬
‫َصالِ ٌح أَ ْص َح َم ُة“ َفقَا َم َفأَ َّم َنا َو َصلَّى َع َل ْي ِه‪.‬‬

‫‪٢٩٧‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1175.İbn Mes’ûd anlatıyor: “Bedir (Savaşı) günü Hz. Peygamber’e


(sav) geldim ve ‘Ebû Cehil’i öldürdüm.’ dedim. Hz. Peygamber, ‘Ken-
dinden başka ilâh olmayan Allah aşkına (öldürdün mü onu)?’ dedi. Ben
de, ‘Kendinden başka ilâh olmayan Allah aşkına (evet öldürdüm)!’ de-
dim. Üç kez tekrarladı. Ardından şöyle buyurdu: ‘Allah en büyüktür.
Vaadine sadık kalan, kuluna yardım eden, bütün grupları tek başına he-
zimete uğratan Allah’a hamdolsun! Gidelim de onu bana göster.’ dedi.
Gittik bir de baktık ki o (Ebû Cehil). Bunun üzerine, ‘Bu (Ebû Cehil),
bu ümmetin firavunudur.’ buyurdu.”
(HM4247 İbn Hanbel, I, 445)

H ABEŞİSTAN’A HİCRET ve
ÂDİL HÜKÜMDAR NECÂŞÎ

Ebû Musa’dan (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1176.

(Habeşistan’a hicret eden Müslümanlar hakkında)... şöyle demiştir: “Ey


gemi ahalisi! Sizin için iki hicret (sevabı) vardır.”
(B3876 Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 37)

1177.Hz. Peygamber’in (sav) hanımı Ümmü Seleme (ra) anlatıyor:


...Resûlullah (sav) (Mekke’de işkence gören) ashâbına şöyle demiştir:
“Habeşistan’da, ülkesinde hiç kimseye zulmedilmeyen bir kral vardır.
Allah sizin için bu durumdan bir çıkış ve kurtuluş yolu gösterinceye ka-
dar orada kalın...”
(BS18232 Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, IX, 17)

1178.Câbir b. Abdullah’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav), ‘Bugün


Allah’ın salih bir kulu olan Ashame (Necâşî) vefat etti.’ buyurdu. Sonra
kalkarak bize imam oldu ve onun (gıyâbî) cenaze namazını kıldırdı.”
(M2208 Müslim, Cenâiz, 65)

297
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١١٧٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪ :‬نَ َعى لَ َنا َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬ال َّن َج ِاشي َص ِ‬
‫اح َب‬ ‫َّ‬
‫”اس َت ْغ ِف ُروا لِا َٔ ِخي ُك ْم‪“.‬‬
‫ات ِفي ِه َفقَا َل‪ْ :‬‬
‫الْ َح َبشَ ِة‪ ،‬الْ َي ْو َم الَّ ِذى َم َ‬

‫‪C ÂHİLİYE DEVRİ‬‬


‫‪ZULÜM, ZORBALIK, CEHALET‬‬

‫‪َ -١١٨٠‬ع ْن ُج ْند َِب ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه الْ َب َج ِل ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن قُ ِت َل‬
‫َت ْح َت َرا َي ٍة ُع ِّم َّي ٍة‪َ ،‬ي ْد ُعو َع َص ِب َّي ًة‪ ،‬أَ ْو َي ْن ُص ُر َع َص ِب َّي ًة‪َ ،‬ف ِق ْت َل ٌة َجا ِه ِل َّي ٌة‪“.‬‬

‫اس َي ْو َم َف ْت ِح َم َّك َة َفقَا َل‪:‬‬ ‫‪َ -١١٨١‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬خ َط َب ال َّن َ‬
‫اس‬‫اس إِ َّن اللَّ َه َق ْد أَ ْذ َه َب َع ْن ُك ْم ُع ِب َّي َة الْ َجا ِه ِل َّي ِة َو َت َعا ُظ َم َها بِآ َبائِ َها َفال َّن ُ‬
‫” َيا أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫اج ٌر شَ ِق ٌّي َه ِّي ٌن َع َلى اللَّ ِه َوال َّن ُ‬
‫اس َب ُنو آ َد َم‬ ‫َر ُجلا َ ِن‪َ :‬ر ُج ٌل َب ٌّر َت ِق ٌّي َكرِي ٌم َع َلى اللَّ ِه َو َف ِ‬
‫اب‪“...‬‬ ‫َو َخ َل َق اللَّ ُه آ َد َم ِم ْن ال ُّت َر ِ‬

‫‪ -١١٨٢‬أَ َّن أَ َبا َمالِ ٍك ا ْلا َٔ ْش َعر َِّى َح َّد َث ُه أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَ ْر َب ٌع ِفى أُ َّم ِتى ِم ْن أَ ْم ِر‬
‫اب َوا ْل ِا ْس ِت ْسق ُ‬
‫َاء‬ ‫اب َوال َّط ْع ُن ِفى ا ْلأَنْ َس ِ‬
‫الْ َجا ِه ِل َّي ِة لا َ َي ْت ُركُونَ ُه َّن‪ :‬الْفَخْ ُر ِفى ا ْلا َٔ ْح َس ِ‬
‫اح ُة‪“...‬‬ ‫بِال ُّن ُجو ِم َوال ِّن َي َ‬

‫‪٢٩٨‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1179.Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: “Resûlullah (sav) bize Habeşlerin


meliki olan Necâşî’nin ölüm haberini, öldüğü gün bildirdi ve ‘Kardeşi-
niz için Allah’tan mağfiret isteyin.’ buyurdu.”
(B1327 Buhârî, Cenâiz, 60)

C ÂHİLİYE DEVRİ
ZULÜM, ZORBALIK, CEHALET

1180.Cündeb b. Abdullah el-Becelî’nin naklettiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Kim kabilecilik/ırkçılık propagandası yapa-
rak veya kabileciliğe/ırkçılığa destek vererek yolunu şaşırmış bir toplu-
luğun bayrağı altında öldürülürse, onun ölümü câhiliye ölümüdür.”
(M4792 Müslim, İmâre, 57)

1181. İbn Ömer’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav), Mekke’nin


fethi günü insanlara bir hutbe vererek şöyle buyurdu: “Ey İnsanlar! Allah
sizden câhiliye gururunu ve atalarla övünme âdetini gidermiştir. İnsan-
lar iki gruptur: İyi, takva sahibi, Allah katında değerli kişi ve günahkâr;
bedbaht, Allah katında değersiz kişi. İnsanlar Âdem’in çocuklarıdır. Ve
Allah Âdem’i topraktan yaratmıştır...”
(T3270 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 49; D5116 Ebû Dâvûd, Edeb, 110, 111)

1182.Ebû Mâlik el-Eş’arî’nin naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Ümmetimde câhiliye âdetlerinden kalma dört şey vardır
ki bunları (kolaylıkla) terk edemezler. Bunlar; asaleti ile övünme, nesepleri
kötüleme, yıldızlarla yağmur isteme ve bağıra çağıra ölülere yas tutmadır...”
(M2160 Müslim, Cenâiz, 29)

298
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١١٨٣‬ع ْن ُس َل ْي َما َن ْبنِ َع ْمرٍو َع ْن أَبِي ِه َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ِ s‬فى َح َّج ِة‬
‫وس أَ ْم َوالِ ُك ْم لا َ‬
‫الْ َو َدا ِع َيقُو ُل‪” :‬أَلا َ إِ َّن كُ َّل ِر ًبا ِم ْن ِر َبا الْ َجا ِه ِل َّي ِة َم ْو ُضو ٌع لَ ُك ْم ُر ُء ُ‬
‫َت ْظ ِل ُمو َن َولا َ ُت ْظ َل ُمونَ‪ .‬أَلا َ َوإِ َّن كُ َّل َد ٍم ِم ْن َد ِم الْ َجا ِه ِل َّي ِة َم ْو ُضو ٌع َوأَ َّو ُل َد ٍم أَ َض ُع‬
‫ِم ْن َها َد ُم الْ َحار ِِث ْبنِ َع ْب ِد الْ ُم َّط ِل ِب‪“...‬‬

‫اس َم َعا ِد ُن َك َم َع ِاد ِن الْ ِف َّض ِة‬


‫يث َي ْر َف ُع ُه َقا َل‪” :‬ال َّن ُ‬ ‫‪َ -١١٨٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة بِ َح ِد ٍ‬
‫َوال َّذ َه ِب ِخ َيا ُر ُه ْم ِفى الْ َجا ِه ِل َّي ِة ِخ َيا ُر ُه ْم ِفى ا ْل ِٕا ْسلا َ ِم إِ َذا َف ُق ُهوا‪“...‬‬

‫‪C ÂHİLİYE DEVRİ‬‬


‫‪BİLGİ KAYNAKLARI‬‬

‫اج ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن أَ َتى‬ ‫‪َ -١١٨٥‬ع ْن َص ِف َّي َة‪َ ،‬ع ْن َب ْع ِ‬
‫ض أَ ْز َو ِ‬
‫َع َّرا ًفا َف َسأَلَ ُه َع ْن شَ ْي ٍء لَ ْم تُ ْق َب ْل لَ ُه َصلَا ٌة أَ ْر َب ِع َ‬
‫ين لَ ْي َل ًة‪“.‬‬

‫‪َ -١١٨٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪ :d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪ْ :‬‬
‫”اج َت ِن ُبوا الْ ُموبِق ِ‬
‫َات‪:‬‬
‫الس ْح ُر‪“.‬‬ ‫الشِّ ْر ُك بِاللَّ ِه‪َ ،‬و ِّ‬

‫‪َ -١١٨٧‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َرةَ‪َ ،‬ع ْن ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ت َعلَّ ُموا ِم ْن أَنْ َسابِ ُك ْم َما َت ِصلُو َن‬
‫بِ ِه أَ ْر َحا َم ُك ْم‪“...‬‬

‫‪٢٩٩‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1183. Süleyman b. Amr’ın naklettiğine göre, babası (Amr b. Ahvas) şun-


ları anlatmıştır: “Resûlullah’ı (sav) Veda Haccı’nda dinledim, şöyle diyordu:
‘Bilesiniz ki! Câhiliye faizlerinden olan tüm faizler kaldırılmıştır. Anapara-
larınız ise sizindir. Haksızlık etmeyecek ve haksızlık da görmeyeceksiniz.
Bilesiniz ki! Câhiliye devrinin bütün kan davaları kaldırılmıştır. Kaldırdı-
ğım ilk kan davası Abdülmuttalib’in oğlu Hâris’in kan davasıdır...’”
(D3334 Ebû Dâvûd, Büyû’, 5; T3087 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 9)

1184. Ebû Hüreyre’nin Resûlullah’a nispet ederek naklettiği bir ha-


diste şöyle buyrulmaktadır: “İnsanlar gümüş ve altın madenleri gibi ma-
denlerdir. Câhiliye devrinde hayırlı olanlar, İslâm’da da hayırlıdır. Yeter
ki (dini) iyi kavrasınlar...”
(M6709 Müslim, Birr, 160; B3336 Buhârî, Enbiyâ, 2)

C ÂHİLİYE DEVRİ
BİLGİ KAYNAKLARI

1185.Safiyye’nin, Hz. Peygamber’in (sav) bazı eşleri aracılığıyla nakletti-


ğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim bir kâhine (med-
yuma) gelir de ona bir şey sorarsa kırk gece namazı kabul olunmaz.”
(M5821 Müslim, Selâm, 125)

1186.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Helâk eden şeylerden kaçının: Allah’a şirk koşmak ve
sihir yapmak.”
(B5764 Buhârî, Tıb, 48)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1187.

şöyle buyurmuştur: “Akrabalık ilişkilerinizi kurmanızı sağlayacak dü-


zeyde neseplerinizi öğrenin!..”
(HM8855 İbn Hanbel, II, 374)

299
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪ -١١٨٨‬أَ َّن أَ َبا َمالِ ٍك ا ْلا َٔ ْش َع ِر َّي َح َّد َث ُه‪ ،‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَ ْر َب ٌع ِفى أُ َّم ِتى‬
‫اب‪،‬‬ ‫اب‪َ ،‬وال َّط ْع ُن ِفى ا ْلأَنْ َس ِ‬
‫ِم ْن أَ ْم ِر الْ َجا ِه ِل َّي ِة لا َ َي ْت ُركُونَ ُه َّن‪ :‬الْفَخْ ُر ِفى ا ْلا َٔ ْح َس ِ‬
‫اح ُة‪“...‬‬ ‫َوا ْل ِا ْس ِت ْسق ُ‬
‫َاء بِال ُّن ُجو ِم‪َ ،‬وال ِّن َي َ‬

‫‪َ -١١٨٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ ... :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ تُ َص ِّدقُوا أَ ْه َل الْ ِك َت ِ‬
‫اب‬
‫َولا َ ُت َك ِّذ ُبو ُه ْم‪َ ،‬و قُولُوا‪﴿ :‬آ َم َّنا بِاللَّ ِه َو َما أُنْ ِز َل﴾‪“.‬‬

‫‪َ -١١٩٠‬عنِ ا ْبنِ َع َّباسٍ‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ي ْد ُخ ُل الْ َج َّن َة ِم ْن أُ َّم ِتى َس ْب ُعو َن‬
‫أَلْفًا بِ َغ ْي ِر ِح َس ٍ‬
‫اب‪ُ ،‬ه ُم الَّ ِذ َ‬
‫ين لا َ َي ْس َت ْرقُو َن َولا َ َي َت َط َّي ُرو َن َو َع َلى َر ِّب ِه ْم َي َت َوكَّلُونَ‪“.‬‬

‫‪C ÂHİLİYE DEVRİ‬‬


‫‪İNANÇ ve İBADETLER‬‬

‫‪ -١١٩١‬أَ َّن أَ َبا َمالِ ٍك ا ْلا َٔ ْش َع ِر َّي َح َّد َث ُه أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَ ْر َب ٌع ِفى أُ َّم ِتى ِم ْن أَ ْم ِر‬
‫اب َوا ْل ِا ْس ِت ْسق ُ‬
‫َاء‬ ‫اب َوال َّط ْع ُن ِفى ا ْلأَنْ َس ِ‬
‫الْ َجا ِه ِل َّي ِة لا َ َي ْت ُركُونَ ُه َّن‪ :‬الْفَخْ ُر ِفى ا ْلا َٔ ْح َس ِ‬
‫اح ُة‪“...‬‬ ‫بِال ُّن ُجو ِم َوال ِّن َي َ‬

‫‪٣٠٠‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1188.Ebû Mâlik el-Eş’arî’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimde câhiliye âdetlerinden kalma
dört şey vardır ki bunları (kolaylıkla) terk edemezler. Bunlar; asaleti ile
övünme, nesepleri kötüleme, yıldızlarla yağmur isteme ve bağıra çağıra
ölülere yas tutmadır...”
(M2160 Müslim, Cenâiz, 29)

1189.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Ehl-i kitabı ne doğrulayın ne de yalanlayın! Ancak, ‘Biz,
Allah’a ve (bize) indirilene iman ettik...’ (Âl-i İmrân, 3/84) deyin.”
(B7542 Buhârî, Tevhîd, 51)

1190. İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Ümmetimden yetmiş bin kişi, hesaba çekilmeden cennete
girerler. Onlar üfürükçülük yapmazlar, uğursuzluğa inanmazlar ve (her
hususta) Rablerine güvenip dayanırlar.”
(B6472 Buhârî, Rikâk, 21)

C ÂHİLİYE DEVRİ
İNANÇ ve İBADETLER

1191. Ebû Mâlik el-Eş’arî’nin naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Ümmetimde câhiliye âdetlerinden kalma dört şey
vardır ki bunları (kolaylıkla) terk edemezler. Bunlar; asaleti ile övün-
me, nesepleri kötüleme, yıldızlarla yağmur isteme ve bağıra çağıra ölü-
lere yas tutmadır...”
(M2160 Müslim, Cenâiz, 29)

300
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١١٩٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َف َر َع َولا َ َع ِت َيرةَ‪“.‬‬

‫ف ِم ْن ُك ْم َفقَا َل ِفى‬
‫‪ -١١٩٣‬أَ َّن أَ َبا ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن َح َل َ‬
‫َح ِل ِف ِه‪ :‬بِاللا َِّت َف ْل َي ُق ْل‪ :‬لا َ إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه‪“...‬‬

‫س ِم َّنا َم ْن لَ َط َم الْ ُخدُو َد‪،‬‬


‫‪َ -١١٩٤‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬لَ ْي َ‬
‫وب‪َ ،‬و َد َعا بِ َد ْع َوى الْ َجا ِه ِل َّي ِة‪“.‬‬
‫َوشَ َّق الْ ُج ُي َ‬

‫س إِلَى اللَّ ِه ثَلا َ َث ٌة‪:‬‬‫َض ال َّنا ِ‬ ‫‪َ -١١٩٥‬عنِ ا ْبنِ َع َّباسٍ‪ :‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪ :‬أَ ْبغ ُ‬
‫” ُم ْل ِح ٌد ِفى الْ َح َر ِم‪َ ،‬و ُم ْب َت ٍغ ِفى ا ْل ِٕا ْسلا َ ِم ُس َّن َة الْ َجا ِه ِل َّي ِة‪َ ،‬و ُم َّط ِل ُب َد ِم ا ْمر ٍِئ بِ َغ ْي ِر‬
‫َح ٍّق لِ ُي َهرِي َق َد َم ُه‪“.‬‬

‫‪٣٠١‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1192.

şöyle buyurmuştur: “(İslâm’da) fera’ ve atîre (kurbanları) yoktur.”


(B5473 Buhârî, Akîka, 3; M5116 Müslim, Edâhî, 38)

1193.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Sizden biriniz yemin eder ve yemininde de ‘Lât’a yemin ol-
sun ki!’ derse arkasından ‘Lâ ilâhe illâllâh’ desin...”
(M4260 Müslim, Eymân, 5)

Abdullah (b. Mes’ûd) (ra) tarafından nakledildiğine göre, Hz.


1194.

Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “(Ölenlerin ardından) avuçlarıyla


yanaklarını döven, yakalarını yırtan ve câhiliye âdeti olarak bağırıp fer-
yat eden kimse bizden değildir.”
(B1294 Buhârî, Cenâiz, 35)

1195.İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


buyurmuştur: “Allah’ın en çok nefret ettiği insanlar şu üç sınıftır: Ha-
rem (bölgesi) içinde zulüm ve haksızlık eden, İslâm dininde câhiliye
âdetleri(ni uygulama ve yaşatma) arayışı içinde olan ve haksız yere baş-
ka birinin kanını dökmek isteyen.”
(B6882 Buhârî, Diyât, 9)

301
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER‬‬
‫‪AY YÜZLÜ, GÜL KOKULU SON ELÇİ‬‬

‫‪َ -١١٩٦‬قا َل الْ ُح َس ْي ُن‪َ :‬سأَلْ ُت َٔابي َع ْن ِس َير ِة ال َّن ِب ِّي ‪ِ ،s‬في ُج َل َسائِ ِه‪َ ،‬فقَا َل‪:‬‬
‫كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ،s‬دائِ َم الْ ِبشْ رِ‪َ ،‬س ْه َل الْ ُخلُقِ ‪ ،‬لَ ِّي َن الْ َجانِ ِب‪ ،‬لَ ْي َ‬
‫س بِف ٍَّظ َو َلا‬
‫اح‪َ ،‬ي َتغَا َف ُل َع َّما َلا َيشْ َت ِهي‪،‬‬
‫اب َو َلا ُمشَ ٍ‬ ‫اب َو َلا َف َّحاشٍ‪َ ،‬و َلا َع َّي ٍ‬ ‫يظ‪َ ،‬و َلا َصخَّ ٍ‬ ‫َغ ِل ٍ‬
‫ب ِفي ِه‪...‬‬‫س ِم ْن ُه َر ِاجي ِه َو َلا ُي َخ َّي ُ‬
‫َولا ُي ْؤيِ ُ‬

‫ش ْبنِ َخالِ ِد ْبنِ ُخ َل ْي ِد ْبنِ َربِي َع َة الْ ُخ َز ِاع ُّي‪،‬‬ ‫‪َ -١١٩٧‬ح َّد َث َنا ِح َزا ُم ْب ُن ِهشَ ا ِم ْبنِ ُح َب ْي ِ‬
‫َح َّد َث َنا أَبِي‪َ ،‬ع ْن َج ِّد ِه‪َ ،‬ع ْن أُخْ ِت ِه أُ ِّم َم ْع َب ٍد َو ْاس ُم َها َعاتِ َك ُة بِ ْن ُت َخالِ ٍد الْ ُخ َزا ِع َّي ُة‬
‫َقالَ ْت‪َ ...‬فقَا َل‪ِ :‬ص ِفي ِه لِي‪ ،‬قُ ْل ُت‪ :‬نَ َع ْم‪َ ،‬ر ُج ٌل َظا ِه ُر الْ َو َض َاء ِة‪ ،‬أَ ْب َل ُج الْ َو ْج ِه‪َ ،‬ح َس ُن‬
‫ض‪َ ،‬و ِسي ٍم‪َ ،‬ث ِقي ٌل‪،‬‬ ‫س ن َِحيلًا‪َ ،‬و َلا ُم ْدلِ ًما‪َ ،‬ولا ُم ْط َه ًما‪ ،‬أَ ْب َي ُ‬ ‫الْ ُخلُقِ ‪َ ،‬ب َّسا ًما‪َ ،‬ولَ ْي َ‬
‫َب ا ْلا َٔ ْشفَا ِر‪...‬‬‫أَ ْد َع ُج الْ َع ْي َن ْينِ ‪ ،‬أَ ْهد ُ‬

‫‪٣٠٢‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

HZ. PEYGAMBER
AY YÜZLÜ, GÜL KOKULU SON ELÇİ

1196. Hz. Hüseyin anlatıyor: “Babama (Hz. Ali’ye) Resûlullah’ın dost


ve arkadaşlarıyla olan münasebetlerini sordum. O da şöyle cevap verdi:
‘Resûlullah (sav) her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu ve nazikti. As-
la kötü huylu, katı kalpli, bağırıp çağıran, çirkin sözlü, kusur bulan ve
cimri bir kimse değildi. Hoşlanmadığı şeyleri görmezlikten gelir, ken-
disinden beklentisi olan kimseleri hayal kırıklığına uğratmaz ve onların
isteklerini boşa çıkarmazdı...’”
(TŞ352 Tirmizî, Şemâil, 160)

1197.Hizâm b. Hişâm b. Hubeyş b. Hâlid b. Huleyd b. Rebîa el-


Huzâî’nin, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine göre, adı Âtike
bnt. Hâlid el-Huzâiyye olan dedesinin kız kardeşi Ümmü Ma’bed şöyle
anlatmaktadır: “... (Eşim Ebû Ma’bed) ‘Bana onu (Resûlullah’ı) tasvir et.’
dedi. Ben de, ‘Elbette.’ dedim. ‘O, tertemiz görünümlü ve latîf birisiydi;
yüzü aydınlıktı. Vücut yapısı güzeldi. Güler yüzlüydü. Ne şişman, ne
de zayıftı. Çok uzun boylu ve siyah tenli değildi. Beyaz tenliydi. Güzel
ve ahenkli bir görünüme sahipti. Ağırbaşlıydı. Gözlerinin siyahı ve be-
yazı belirgindi. Kirpikleri uzundu...’”
(ŞM3485 Ebû Bekir eş-Şeybânî, el-Âhâd ve’l-mesânî, V, 629-631)

302
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫س ‪ ،d‬أَنَّ ُه َقا َل‪ :‬لِ ِه ْن ِد ْبنِ أَبِي َهالَ َة ال َّت ِمي ِم ِّي َوكَا َن‬ ‫‪َ -١١٩٨‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫ف لَ َنا َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ ،s‬ف َل َعلَّكَ أَ ْن َت ُكو َن أَ ْث َب َت ِم َّنا لَ ُه‬ ‫ول اللَّ ِه ‪ِ :s‬ص ْ‬ ‫َربِ ًيبا لِ َر ُس ِ‬
‫الص ْم ِت‪َ ،‬دائِ َم ال َّت ْف ِكيرِ‪ُ ،‬م َت َواتِ َر ا ْلا َٔ ْح َز ِان‪،‬‬‫َم ْع ِر َف ًة َقا َل‪ :‬كَا َن بِأَبِي ُه َو َوأُ ِّمي‪َ ،‬طوِي َل َّ‬
‫إِ َذا َت َكلَّ َم َت َكلَّ َم بِ َج َوا ِم ِع الْ َك ِل ِم‪َ ،‬لا َفضْ َل َو َلا َت ْق ِص َير‪َ ،‬وإِ َذا َحد ََّث أَ َعا َد‪َ ،‬وإِ َذا َو َع َظ‬
‫يث أَ ْص َحابِ ِه‪ُ ،‬ي َع ِّظ ُم ال ِّن ْع َم َة‬ ‫اح‪َ ،‬ي َت َر َّو ُح إِلَى َح ِد ِ‬‫ض َوشَ َ‬ ‫ف أَ ْع َر َ‬ ‫َج َّد َو َما َد‪َ ،‬وإِ َذا ُخولِ َ‬
‫َوإِ ْن َدقَّ ْت‪َ ،‬و َلا َي ُذ ُّم َذ َوا ًقا‪َ ،‬و َي ْب َت ِس ُم َع ْن ِم ْثلِ َح ِّب الْ َغ َما ِم‪.‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER’İN MÜBAREK İSİMLERİ‬‬

‫‪َ -١١٩٩‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه ا ْلأَنْ َصا ِر ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ :s‬‬
‫”س ُّموا‬
‫بِ ْاس ِمي‪َ ،‬ولا َ َت ْك َت ُنوا بِ ُك ْن َي ِتي‪َ ،‬ف ِٕانَّ َما أَنَا َق ِاس ٌم أَ ْق ِس ُم َب ْي َن ُك ْم‪“.‬‬

‫وسى ا ْلا َٔ ْش َع ِر ِّي َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ s‬ي َس ِّمي لَ َنا ن َْف َس ُه‬ ‫‪َ -١٢٠٠‬ع ْن َٔابِي ُم َ‬
‫أَ ْس َم ًاء َفقَا َل‪” :‬أَنَا ُم َح َّم ٌد َوأَ ْح َم ُد َوالْ ُم َقفِّي َوالْ َح ِاش ُر َو َن ِب ُّي ال َّت ْو َب ِة َو َن ِب ُّي ال َّر ْح َم ِة‪“.‬‬

‫‪٣٠٣‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1198.Abdullah b. Abbâs (ra), Resûlullah’ın (sav) üvey oğlu olan Hind


b. Ebû Hâle et-Temîmî’ye, “Resûlullah’ı bize tasvir et, zira muhtemelen
aramızda onu en iyi bilen sensin.” deyince Hind, “Anam babam ona fe-
da olsun!” dedikten sonra sözlerine şöyle devam etti: “Resûlullah (sav),
genelde sessizdi; daima düşünceli ve hüzünlüydü. Az ve öz konuşurdu.
Uzatmazdı, kısa da kesmezdi. Konuştuklarını (gerektiğinde) tekrarlardı.
Öğüt verdiğinde ciddi dururdu, kederlenirdi. Kendisine karşı çıkıldığın-
da yüz çevirir giderdi, ashâbıyla konuşarak rahatlardı. Nimet az bile ol-
sa ona saygı gösterirdi. Hiçbir yiyeceği kötümsemezdi. Tebessüm ederek
güler ve güldüğünde (bembeyaz dişleri) dolu tanesi gibi (gözükürdü).”
(ŞM1231 Ebû Bekir eş-Şeybânî, el-Âhâd ve’l-mesânî, II, 418)

HZ. PEYGAMBER’İN MÜBAREK İSİMLERİ

1199.Câbir b. Abdullah el-Ensârî’nin naklettiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Benim adımla (çocuklarınızı) adlandırın, ama
künyemi kimseye vermeyin! Zira ben ancak Kâsım (paylaştıran) olarak
gönderildim ve (dağıtılması gerekenleri) aranızda taksim etmekteyim.”
(B6196 Buhârî, Edeb, 109; M5591 Müslim, Âdâb, 5)

1200.Ebû Musa el-Eş’arî şöyle demiştir: “Resûlullah (sav) bize ken-


dini şu isimlerle isimlendirirdi: ‘Ben Muhammed’im, Ahmed’im, (pey-
gamberlerin ardından gelen) el-Mukaffî’yim, (insanların arkamda top-
landığı) el-Hâşir’im, Tevbe Peygamberi’yim, Rahmet Peygamberi’yim.’”
(M6108 Müslim, Fedâil, 126)

303
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١٢٠١‬عنِ ال ُّز ْه ِر ِّي َس ِم َع ُم َح َّم َد ْب َن ُج َب ْي ِر ْبنِ ُم ْط ِع ٍم َع ْن أَبِي ِه أَ َّن ال َّن ِبي ‪s‬‬
‫َّ‬
‫احي الَّ ِذي ُي ْم َحى بِ َي الْ ُك ْف ُر َوأَنَا الْ َح ِاش ُر الَّذي‬
‫ِ‬ ‫َقا َل‪” :‬أَنَا ُم َح َّم ٌد َوأَنَا أَ ْح َم ُد َوأَنَا الْ َم ِ‬
‫س َب ْع َد ُه نَ ِب ٌّي‪.‬‬ ‫اس َع َلى َع ِق ِبي َوأَنَا الْ َع ِاق ُب‪َ “.‬والْ َع ِاق ُب الَّ ِذي لَ ْي َ‬ ‫ُي ْحشَ ُر ال َّن ُ‬

‫ص ‪ d‬قُ ْل ُت‬ ‫يت َع ْب َد اللَّ ِه ْب َن َع ْمرِو ْبنِ الْ َعا ِ‬ ‫‪َ -١٢٠٢‬ع ْن َع َطا ِء ْبنِ َي َسا ٍر َقا َل‪ :‬لَ ِق ُ‬
‫وف ِفي‬ ‫ول اللَّ ِه ‪ِ s‬في ال َّت ْو َرا ِة‪َ .‬قا َل‪ :‬أَ َج ْل‪َ ،‬واللَّ ِه إِنَّ ُه لَ َم ْو ُص ٌ‬ ‫أَخْ ِب ْرنِي َع ْن ِص َف ِة َر ُس ِ‬
‫ض ِص َف ِت ِه ِفي الْ ُق ْرا ِٓن‪َ ” :‬يا أَ ُّي َها ال َّن ِب ُّي إِنَّا أَ ْر َس ْل َنا َك شَ ا ِهدًا َو ُم َبشِّ ًرا َونَ ِذ ًيرا“‪،‬‬ ‫ال َّت ْو َرا ِة بِ َب ْع ِ‬
‫يظ َولا َ‬ ‫س بِف ٍَّظ َولا َ َغ ِل ٍ‬ ‫ين‪ ،‬أَنْ َت َع ْب ِدي َو َر ُسولِي َس َّم ْي ُتكَ الْ ُم َت َوكِّ َل‪ ،‬لَ ْي َ‬ ‫َو ِح ْر ًزا لِلا ُٔ ِّم ِّي َ‬
‫ك ْن َي ْعفُو َو َي ْغ ِف ُر‪...‬‬‫الس ِّي َئ َة َولَ ِ‬‫الس ِّي َئ ِة َّ‬ ‫اق‪َ ،‬ولا َ َي ْد َف ُع بِ َّ‬ ‫اب ِفي ا ْلا َٔ ْس َو ِ‬ ‫َسخَّ ٍ‬

‫‪َ -١٢٠٣‬عنِ ا ْبنِ َع َّباسٍ‪َ :‬س ِم َع ُع َم َر ‪َ d‬يقُو ُل َع َلى الْ ِم ْن َبر‪َ ِ:‬س ِم ْع ُت ال َّن ِبي ‪s‬‬
‫َّ‬
‫َيقُو ُل‪” :‬لا َ تُ ْط ُرونِي َك َما أَ ْط َر ِت ال َّن َصا َرى ا ْب َن َم ْر َي َم َف ِٕانَّ َما أَنَا َع ْب ُد ُه‪َ ،‬فقُولُوا‪َ :‬ع ْب ُد‬
‫اللَّ ِه َو َر ُسولُ ُه‪“.‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER‬‬
‫‪ALLAH’IN EN SEÇKİN KULU‬‬

‫س ْبنِ َع ْب ِد ا ْل ُم َّط ِل ِب َٔانَّ ُه َس ِم َع َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬ذاقَ‬ ‫‪َ -١٢٠٤‬ع ْن َع َّبا ِ‬
‫َط ْع َم ا ْل ِٕاي َم ِان َم ْن َر ِض َي بِاللَّ ِه َر ًّبا َوبِا ْل ِٕا ْسلَا ِم ِدي ًنا َوبِ ُم َح َّم ٍد نَ ِب ًّيا َر ُسو ًلا‪“.‬‬

‫‪٣٠٤‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1201. ez-Zührî’nin işittiğine göre, Muhammed b. Cübeyr b. Mut’im,


babasından şunları nakletmiştir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuş-
tur: “Ben, Muhammed’im. Ben, Ahmed’im. Ben, küfrün benimle mahve-
dildiği el-Mâhî’yim. Ben, insanların arkamda toplandığı el-Hâşir’im. Ben,
el-Âkıb’ım.” el-Âkıb, kendisinden sonra peygamber gelmeyecek olandır.
(M6105 Müslim, Fedâil, 124; B3532 Buhârî, Menâkıb, 17)

1202. Atâ b. Yesâr anlatıyor: “Abdullah b. Amr b. Âs (ra) ile karşılaştı-


ğım ve ‘Bana Resûlullah’ın (sav) Tevrat’ta geçen sıfatlarını anlatır mısın?’
dedim. O da şöyle dedi: ‘Elbette! Vallahi o, Kur’an’daki bazı sıfatlarıyla
Tevrat’ta da vasıflandırılmıştır: ‘Ey Peygamber! Biz seni şahit, müjdeci,
uyarıcı ve ümmîleri koruyucu olarak gönderdik. Sen benim kulum ve
resûlümsün. Ben sana “el-Mütevekkil” adını verdim. (Bu peygamber),
kötü huylu, katı kalpli biri olmadığı gibi, çarşılarda/pazarlarda bağırıp
çağıran biri de değildir. O, kötülüğe kötülükle karşılık vermez. Bilakis
affeder, bağışlar...’”
(B2125 Buhârî, Büyû’, 50)

1203.İbn Abbâs’ın işittiğine göre, Hz. Ömer (ra) minberde şunları


söylemiştir: “Ben Peygamber’i (sav) şöyle buyururken işittim: ‘Hıristi-
yanların Meryem oğlunu (İsa’yı) övmekte aşırı gittikleri gibi siz de beni
övmede aşırılık göstermeyin. Şüphesiz ki ben Allah’ın kuluyum. Onun
için bana ‘Allah’ın kulu ve resûlü’ deyin.”
(B3445 Buhârî, Enbiyâ, 48)

HZ. PEYGAMBER
ALLAH’IN EN SEÇKİN KULU

1204. Abbâs b. Abdülmuttalib’in işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-

le buyurmuştur: “Allah’ı Rab, İslâm’ı din ve Hz. Muhammed’i de nebi-


resûl olarak kabullenen kişi imanın tadını alır.”
(HM1778 İbn Hanbel, I, 208)

304
‫ول اللَّ ِه ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪َ ” :‬م ْن أَ َط َاع ِنى َف َق ْد أَ َطا َع‬
‫‪َ -١٢٠٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َع ْن َر ُس ِ‬
‫اللَّ َه‪َ ،‬و َم ْن َع َصانِى َف َق ْد َع َصى اللَّ َه‪“...‬‬

‫‪َ -١٢٠٦‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َر ِاف ٍع َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت أُ َّم َس َل َم َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪ s‬بِ َه َذا‬
‫يث َقا َل‪َ :‬يخْ َت ِص َم ِان ِفى َم َوار َ‬
‫ِيث َوأَ ْش َي َاء َق ْد َد َر َس ْت َفقَا َل‪” :‬إِنِّى إِنَّ َما أَ ْق ِضى‬ ‫الْ َح ِد ِ‬
‫َب ْي َن ُك ْم بِ َرأْيِى ِفي َما لَ ْم ُي ْن َز ْل َع َل َّي ِفي ِه‪“.‬‬

‫‪َ -١٢٠٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَنَا أَ َّو ُل َم ْن َت ْن َش ُّق َع ْن ُه‬
‫س أَ َح ٌد ِم َن‬ ‫ض َفأُ ْك َسى الْ ُحلَّ َة ِم ْن ُح َللِ الْ َج َّن ِة ثُ َّم أَقُو ُم َع ْن َي ِمينِ الْ َع ْر ِ‬
‫ش لَ ْي َ‬ ‫ا ْلا َٔ ْر ُ‬
‫الْ َخلاَئِقِ َيقُو ُم َذلِكَ الْ َمقَا َم َغ ْيرِى‪“.‬‬

‫وت بِ َخ ْم ٍ‬
‫س َو ُه َو‬ ‫‪َ -١٢٠٨‬ح َّد َث ِنى ُج ْند ٌَب َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬ق ْب َل أَ ْن َي ُم َ‬
‫َيقُو ُل‪” :‬إِنِّى أَ ْب َرأُ إِلَى اللَّ ِه أَ ْن َي ُكو َن لِى ِم ْن ُك ْم َخ ِلي ٌل َف ِٕا َّن اللَّ َه َت َعالَى َق ِد ات ََّخ َذنِى‬
‫َخ ِليلا ً َك َما ات ََّخ َذ إِ ْب َرا ِهي َم َخ ِليلا ً‪“.‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER‬‬
‫‪SAYGIYA EN LÂYIK İNSAN‬‬

‫ين أَن ََّها َقالَ ْت‪َ ... :‬فقَالَ ْت لَ ُه َخ ِد َ‬


‫يج ُة‪ :‬كَلا َّ َواللَّ ِه! َما‬ ‫‪َ -١٢٠٩‬ع ْن َعائِشَ َة أُ ِّم الْ ُم ْؤ ِم ِن َ‬
‫ُيخْ زِيكَ اللَّ ُه أَ َبدًا‪ ،‬إِنَّكَ لَ َت ِص ُل ال َّر ِح َم‪َ ،‬و َت ْح ِم ُل الْ َك َّل‪َ ،‬و َت ْك ِس ُب الْ َم ْعدُو َم‪َ ،‬و َت ْقرِى‬
‫ب الْ َح ِّق‪...‬‬ ‫ف‪َ ،‬وتُ ِعي ُن َع َلى نَ َوائِ ِ‬ ‫الض ْي َ‬
‫َّ‬

‫‪٣٠٥‬‬
1205. Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-
yurmuştur: “Bana itaat eden, Allah’a itaat etmiştir. Bana isyan eden,
Allah’a isyan etmiştir...”
(M4749 Müslim, İmâre, 33)

1206.Abdullah b. Râfî’in, Ümmü Seleme’den işittiği bu hadise gö-


re, Hz. Peygamber (sav), miras ve kaybolmuş mallar konusunda anlaşa-
mayıp kendisine gelen iki kişiye şöyle demiştir: “Bana (vahiy) gelmeyen
hususlarda, aranızda, kendi kanaatime göre hüküm veririm.”
(D3585 Ebû Dâvûd, Kadâ’ (Akdiye), 7)

1207. Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Ben ilk diriltilecek ve ardından cennet elbiselerinden
bir elbise giydirilecek olan kimseyim. Sonra arşın sağında duracağım. Ya-
ratılmışlar içerisinde bu makamda benden başka duracak kimse yoktur.”
(T3611 Tirmizî, Menâkıb, 1)

1208.Cündeb’in işittiğine göre, Hz. Peygamber (sav), vefatından beş gün


önce şöyle buyurmuştur: “Sizden birinin bana dost olmasından (ve böyle-
ce Allah’ın dostluğu yanında ikinci bir dostluk oluşmasından) sakınırım.
Çünkü Yüce Allah beni, tıpkı İbrâhim’i dost edindiği gibi dost edinmiştir.”
(M1188 Müslim, Mesâcid, 23)

HZ. PEYGAMBER
SAYGIYA EN LÂYIK İNSAN

1209. Müminlerin annesi Hz. Âişe’ anlatıyor: ... “Hatice, (Hz. Peygam-

ber’e) şöyle demişti: “Hayır, Vallahi! Allah seni kesinlikle utandırmaz.


Çünkü sen, akrabalık bağlarını sıkı tutar, doğru söz söyler, bakıma
muhtaç olan kimselere yardım eder, elinde avucunda olmayana verir,
misafiri ağırlar ve haksızlığa uğrayanlara destek olursun...”
(B3 Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1)

305
‫ين﴾‪...‬‬ ‫﴿و َٔا ْن ِذ ْر َع ِش َير َتكَ اْلا َٔ ْق َربِ َ‬ ‫َقا َل‪َ :‬ل َّما نَ َز َل ْت‪َ :‬‬ ‫س‬
‫‪َ -١٢١٠‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫الصفَا‪َ ...‬فقَا َل‪” :‬أَ َرأَ ْي ُت ْم إِ ْن أَخْ َب ْر ُت ُك ْم أَ َّن َخ ْيلا ً‬ ‫َخ َر َج َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ح َّتى َص ِع َد َّ‬
‫صد ِِّق َّى؟“ َقالُوا‪َ :‬ما َج َّر ْب َنا َع َل ْيكَ َك ِذ ًبا‪...‬‬ ‫َتخْ ُر ُج ِم ْن َس ْف ِح َه َذا الْ َج َبلِ أَكُ ْن ُت ْم ُم َ‬

‫يث َص ِ‬
‫اح ِب ِه‬ ‫‪َ -١٢١١‬عنِ الْ ِم ْس َو ِر ْبنِ َمخْ َر َم َة َو َم ْر َوا َن ُي َص ِّد ُق كُ ُّل َو ِاح ٍد ِم ْن ُه َما َح ِد َ‬
‫وك‪،‬‬ ‫َقالا َ‪َ ... :‬ف َر َج َع ُع ْر َو ُة إِلَى أَ ْص َحابِ ِه‪َ ،‬فقَا َل‪ :‬أَ ْى َق ْو ِم‪َ ،‬واللَّ ِه لَ َق ْد َو َف ْد ُت َع َلى الْ ُملُ ِ‬
‫َو َو َف ْد ُت َع َلى َق ْي َص َر َو ِك ْس َرى َوال َّن َج ِاش ِّى َواللَّ ِه إِ ْن َرأَ ْي ُت َم ِل ًكا َق ُّط‪ُ ،‬ي َع ِّظ ُم ُه أَ ْص َحا ُب ُه‬
‫اب ُم َح َّم ٍد ‪ُ s‬م َح َّمدًا‪...‬‬ ‫َما ُي َع ِّظ ُم أَ ْص َح ُ‬

‫‪HZ. PEYGAMBER’İN ÜSTÜNLÜKLERİ‬‬

‫ِف الغ ََض ُب ِفي‬


‫َض َب َر ُسو ُل اللَّ ِه ِ‪َ s‬ح َّتى ُعر َ‬ ‫‪َ -١٢١٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ ...:‬فغ ِ‬
‫َضلُوا َب ْي َن أَنْ ِب َيا ِء اللَّ ِه‪“...‬‬
‫َو ْج ِه ِه ثُ َّم َقا َل‪” :‬لا َ تُف ِّ‬

‫يت َخ ْم ًسا لَ ْم‬ ‫‪َ -١٢١٣‬ح َّد َث َنا َجابِ ُر ْب ُن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أُ ْع ِط ُ‬
‫ض‬ ‫ُي ْع َط ُه َّن أَ َح ٌد ِم َن ا ْلأَنْ ِب َيا ِء َق ْب ِلى‪ :‬ن ُِص ْر ُت بِال ُّر ْع ِب َم ِس َير َة شَ ْهرٍ‪َ ،‬و ُج ِع َل ْت لِ َي ا ْلا َٔ ْر ُ‬
‫الصلا َ ُة َف ْل ُي َص ِّل‪َ ،‬وأُ ِحلَّ ْت لِ َي الْ َغ َنائِ ُم‪،‬‬
‫َم ْس ِجدًا َو َط ُهو ًرا‪َ ،‬وأَ ُّي َما َر ُجلٍ ِم ْن أُ َّم ِتى أَ ْد َر َك ْت ُه َّ‬
‫يت الشَّ فَا َع َة‪“.‬‬ ‫س كَافَّ ًة‪َ ،‬وأُ ْع ِط ُ‬ ‫اص ًة‪َ ،‬و ُب ِعث ُْت إِلَى ال َّنا ِ‬ ‫َوكَا َن ال َّن ِب ُّي ُي ْب َع ُث إِلَى َق ْو ِم ِه َخ َّ‬

‫‪٣٠٦‬‬
1210. İbn Abbâs (ra) anlatıyor: “‘En yakın akrabanı uyar...’ (Şuarâ, 26/214)
âyeti inince, Resûlullah (sav) Safâ tepesine çıktı... Ardından şöyle dedi:
‘Ne dersiniz, size şu dağın arkasından (sizinle savaşmak üzere düşman)
atlılar geliyor diye haber versem bana inanır mıydınız?’ diye sorunca
onlar, ‘Biz senin hiç yalan söylediğini görmedik.’ demişlerdi...”
(B4971 Buhârî, Tefsîr, (Leheb) 1)

1211. Misver b. Mahreme ve Mervân’ın birbirlerinin sözünü doğrula-


yarak naklettikleri habere göre ... (Kureyş’in ileri gelenlerinden) Urve (b.
Mes’ûd) (Hudeybiye görüşmelerinden dönüşte) Kureyşlilere şöyle demiş-
ti: “Ey kavmim! Vallahi, ben birçok kralın huzuruna çıktım; heyet olarak
Kayser’e, Kisrâ’ya ve Necâşî’ye gittim. Vallahi, Muhammed’in ashâbının ona
tazim ettiği kadar hiçbir krala adamlarının tazim ettiğini görmedim...”
(B2731 Buhârî, Şurût, 15)

HZ. PEYGAMBER’İN ÜSTÜNLÜKLERİ

1212. Ebû Hüreyre anlatıyor: ...(Ensardan bir adamın bir Yahudi ile

peygamberlerin hangisinin üstün olduğu konusunda tartıştıklarını öğre-


nen) Resûlullah (sav) sinirlendi, öyle ki bu hâli yüzüne yansıdı. Ardından
şöyle buyurdu: “Allah’ın peygamberlerini birbirlerine üstün tutmayın...”
(M6151 Müslim, Fedâil, 159)

1213. Câbir b. Abdullah’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-

le buyurmuştur: “Benden önceki peygamberlerden hiçbirine verilme-


yen beş şey bana verilmiştir: Ben, düşmanımın içine bir aylık mesafeden
korku salma yardımına mazhar oldum. Yeryüzü bana mescit ve temiz
kılındı, onun için ümmetimden namaz vaktine kavuşan herkes (bulun-
duğu mekânda) namazını kılıversin. Ganimetler bana helâl kılındı. Her
peygamber sadece kendi kavmine gönderilirken ben bütün insanlığa
gönderildim. Ve bana şefaat (etme hakkı) verildi.”
(B438 Buhârî, Salât, 56; M1163 Müslim, Mesâcid, 3)

306
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١٢١٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪ :d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن َم َث ِلى َو َم َث َل الأَنْ ِب َيا ِء‬
‫ِم ْن َق ْب ِلى َك َمثَلِ َر ُجلٍ َب َنى َب ْي ًتا َفأَ ْح َس َن ُه َوأَ ْج َم َل ُه إِلا َّ َم ْو ِض َع لَ ِب َن ٍة ِم ْن َزا ِو َي ٍة‪َ ،‬ف َج َع َل‬
‫اس َي ُطوفُو َن بِ ِه َو َي ْع َج ُبو َن لَ ُه‪َ ،‬و َيقُولُونَ‪َ :‬هلا َّ ُو ِض َع ْت َه ِذ ِه اللَّ ِب َن ُة؟ َقا َل‪َ :‬فأَنَا‬ ‫ال َّن ُ‬
‫ين‪“.‬‬ ‫اللَّ ِب َن ُة‪َ ،‬وأَنَا َخا َت ُم ال َّن ِب ِّي َ‬

‫‪َ -١٢١٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ ” :s‬ما ِم َن ا ْلأَنْ ِب َيا ِء نَ ِب ٌّي إِلا َّ أُ ْع ِط َي‬
‫ات َما ِم ْثلُ ُه آ َم َن َع َل ْي ِه الْ َبشَ ُر‪َ ،‬وإِنَّ َما كَا َن الَّ ِذى أُوتِي ُته َو ْح ًيا أَ ْو َحا ُه اللَّ ُه إِلَ َّي‬ ‫ِم َن ا ْلا ٓ َي ِ‬
‫َفأَ ْر ُجو أَ ْن أَكُو َن أَ ْك َث َر ُه ْم َتابِ ًعا َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬

‫‪BİR İNSAN OLARAK‬‬


‫‪HZ. PEYGAMBER‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك أَ َّن َر ُجلًا َقا َل‪َ :‬يا ُم َح َّم ُد َيا َس ِّي َدنَا َوا ْب َن َس ِّي ِدنَا َو َخ ْي َرنَا‬ ‫‪َ -١٢١٦‬ع ْن َٔانَ ِ‬
‫َوا ْب َن َخ ْي ِرنَا َفقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬يا أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫اس َع َل ْي ُك ْم بِ َت ْق َواكُ ْم َولا َ َي ْس َت ْه ِو َي َّن ُك ْم‬
‫الشَّ ْي َطا ُن أَنَا ُم َح َّم ُد ْب ُن َع ْب ِد اللَّ ِه َع ْب ُد اللَّ ِه َو َر ُسولُ ُه َواللَّ ِه َما أُ ِح ُّب أَ ْن َت ْر َف ُعونِي َف ْوقَ‬
‫َم ْن ِزلَ ِتي الَّ ِتي أَنْ َزلَ ِني اللَّ ُه َع َّز َو َج َّل‪“.‬‬

‫‪٣٠٧‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1214. Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Benim ve benden önceki peygamberlerin durumu, bir
ev inşa eden kimseye benzer. O kimse evi güzelce yapıp mükemmel
hâle getirmiş fakat bir köşede sadece bir tuğla yeri boş kalmıştır. İnsan-
lar bu evi dolaşırlar, ona hayran olurlar ve şöyle derler: ‘Keşke şu tuğla
da yerine konulmuş olsaydı.’” Resûlullah sözlerine şöyle devam etmiş-
tir: “İşte ben o tuğlayım. Ben peygamberlerin sonuncusuyum.”
(B3535 Buhârî, Menâkıb, 18; M5963 Müslim, Fedâil, 23)

Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1215.

şöyle buyurmuştur: “Peygamberlere kendi dönemlerindeki insanların


inandıkları mucizeler verilmiştir. Bana verilen mucize ise Allah’ın ba-
na vahyettiği (Kur’ân-ı Kerîm)dir. Bunun için kıyamet gününde ben, en
çok bağlısı/tebeası bulunan peygamber olacağımı ümit ediyorum.”
(B4981 Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 1)

BİR İNSAN OLARAK


HZ. PEYGAMBER

1216. Enes b. Mâlik’in anlattığına göre, bir gün bir adam gelmiş ve

Hz. Peygamber’e, “Ey Muhammed! Ey Efendimiz, efendimizin oğlu, bi-


zim en hayırlımız ve en hayırlımızın oğlu!” şeklinde hitap etmişti. Bu-
nun üzerine Allah Resûlü (sav) şöyle buyurmuştu: “Ey insanlar! Aman
takvanıza sahip çıkın! Sakın şeytan sizi aldatmasın! Ben, Muhammed b.
Abdullah’ım. Allah’ın kulu ve resûlüyüm. Vallahi ben, sizin beni, Yüce
Allah’ın bana verdiği makamın üstüne çıkarmanızı istemem!”
(HM12579 İbn Hanbel, III, 154)

307
‫‪َ -١٢١٧‬عنِ ا ْبنِ َع َّباسٍ‪َ :‬س ِم َع ُع َم َر ‪َ d‬يقُو ُل َع َلى الْ ِم ْن َبرِ‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِبي ‪s‬‬
‫َّ‬
‫َيقُو ُل‪” :‬لا َ تُ ْط ُرونِى َك َما أَ ْط َر ِت ال َّن َصا َرى ا ْب َن َم ْر َي َم‪َ ،‬ف ِٕانَّ َما أَنَا َع ْب ُد ُه‪َ ،‬فقُولُوا‪َ :‬ع ْب ُد‬
‫اللَّ ِه َو َر ُسولُ ُه‪“.‬‬

‫‪َ -١٢١٨‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪ُ :‬س ِئ ْل ُت َما كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْع َم ُل ِفي َب ْي ِت ِه؟‬
‫َقالَ ْت‪ :‬كَا َن َبشَ ًرا ِم ْن الْ َبشَ ِر َي ْف ِلي َث ْو َب ُه َو َي ْحلُ ُب شَ ا َت ُه َو َيخْ ُد ُم نَ ْف َس ُه‪.‬‬

‫‪َ -١٢١٩‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬صلَّى بِ َنا َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬خ ْم ًسا‪َ .‬ف ُق ْل َنا‪َ :‬يا َر ُسو َل‬
‫”و َما َذا َك؟“ َقالُوا‪َ :‬صلَّ ْي َت َخ ْم ًسا‪َ .‬قا َل‪” :‬إِنَّ َما أَنَا‬ ‫الصلا َ ِة؟ َقا َل‪َ :‬‬ ‫اللَّ ِه! أَزِي َد ِفى َّ‬
‫الس ْهوِ‪.‬‬ ‫َبشَ ٌر ِم ْثلُ ُك ْم أَ ْذك ُُر َك َما َت ْذك ُُرو َن َوأَنْ َسى َك َما َت ْن َس ْونَ‪ “.‬ثُ َّم َس َج َد َس ْج َد َت ِي َّ‬

‫‪َ -١٢٢٠‬عنِ ا ْلا َٔ َغ ِّر الْ ُم َزنِ ِّي َوكَان َْت لَ ُه ُص ْح َب ٌة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِنَّ ُه لَ ُيغَا ُن‬
‫َع َلى َق ْل ِبى َوإِنِّى َلا َٔ ْس َت ْغ ِف ُر اللَّ َه ِفى الْ َي ْو ِم ِمائَ َة َم َّر ٍة‪“.‬‬

‫‪٣٠٨‬‬
1217. İbn Abbâs’ın işittiğine göre, Ömer (ra) minberde şunları anlat-
mıştır: “Ben Peygamber’i (sav) şöyle buyururken işittim: ‘Hıristiyanların
Meryem oğlunu (İsa’yı) övmekte aşırı gittikleri gibi siz de beni övmede
aşırılık göstermeyin. Şüphesiz ki ben Allah’ın kuluyum. Onun için ba-
na ‘Allah’ın kulu ve resûlü’ deyin.”
(B3445 Buhârî, Enbiyâ, 48)

1218. Hz. Âişe anlatıyor: “Bana Resûlullah’ın (sav), evinde iken ne


yaptığı soruldu.” (Hz. Âişe bu soruya) şöyle cevap vermişti: “O, herkes
gibi bir insandı. Elbisesini temizler, koyununu sağar ve kendi ihtiyaçla-
rını kendisi görürdü.”
(HM26724 İbn Hanbel, VI, 256)

1219. Abdullah (b. Mes’ûd) anlatıyor: Resûlullah (sav) namazı bize


beş rekât olarak kıldırdı. “Ey Allah’ın Resûlü, namaza ilâve mi yapıldı?”
diye sorduk. “Bu da nereden çıktı?” buyurdu. Bunun üzerine, “Beş rekât
kıldırdın.” dedik. “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Sizin hatırladığı-
nız gibi hatırlarım ve sizin unuttuğunuz gibi unuturum.” buyurdu. Son-
ra iki (secde ederek) sehiv secdesi yaptı.
(M1284 Müslim, Mesâcid, 93)

1220.Eğar el-Müzenî isimli sahâbîden rivayet edildiğine göre,


Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Bazen benim kalbimde bir dal-
gınlık olur ve bu yüzden günde yüz defa Allah’a istiğfar ederim.”
(M6858 Müslim, Zikir, 41)

308
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪BİR PEYGAMBER OLARAK‬‬


‫‪HZ. MUHAMMED‬‬

‫‪َ -١٢٢١‬عنِ ا ْبنِ َع َّباسٍ‪َ :‬س ِم َع ُع َم َر ‪َ d‬يقُو ُل َع َلى الْ ِم ْن َبر‪َ ِ:‬س ِم ْع ُت ال َّن ِبي ‪s‬‬
‫َّ‬
‫َيقُو ُل‪” :‬لا َ تُ ْط ُرونِى َك َما أَ ْط َر ِت ال َّن َصا َرى ا ْب َن َم ْر َي َم َف ِٕانَّ َما أَنَا َع ْب ُد ُه‪َ ،‬فقُولُوا‪َ :‬ع ْب ُد‬
‫اللَّ ِه َو َر ُسولُ ُه‪“.‬‬

‫يج َقا َل‪َ :‬ق ِد َم نَ ِب ُّي اللَّ ِه ‪ s‬الْ َم ِدي َن َة‪َ ...‬فقَا َل‪” :‬إِنَّ َما أَنَا‬ ‫‪َ -١٢٢٢‬ر ِاف ُع ْب ُن َخ ِد ٍ‬
‫َبشَ ٌر إِ َذا أَ َم ْرتُ ُك ْم بِشَ ْي ٍء ِم ْن ِدي ِن ُك ْم َف ُخ ُذوا بِ ِه َوإِ َذا أَ َم ْرتُ ُك ْم بِشَ ْي ٍء ِم ْن َرأْ ٍي َف ِٕانَّ َما‬
‫أَنَا َبشَ ٌر‪“.‬‬

‫‪َ -١٢٢٣‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة ‪ d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪ :‬إِ َّن َم َث ِلي َو َم َث َل ا ْلأَنْ ِب َي ِاء ِم ْن َق ْب ِلي‬
‫اس َي ُطوفُو َن بِ ِه‬ ‫َك َمثَلِ َر ُجلٍ َب َنى َب ْي ًتا َفأَ ْح َس َن ُه َوأَ ْج َم َل ُه إِ َّلا َم ْو ِض َع لَ ِب َن ٍة ِم ْن َزا ِو َي ٍة َف َج َع َل ال َّن ُ‬
‫ين‪“.‬‬‫َو َي ْع َج ُبو َن لَ ُه َو َيقُولُو َن َهلَّا ُو ِض َع ْت َه ِذ ِه اللَّ ِب َن ُة؟ َقا َل‪َ :‬فأَنَا اللَّ ِب َن ُة َوأَنَا َخاتِ ُم ال َّن ِب ِّي َ‬

‫‪٣٠٩‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

BİR PEYGAMBER OLARAK


HZ. MUHAMMED

1221. İbn Abbâs’ın işittiğine göre, Hz. Ömer (ra) minberde şunları

söylemiştir: “Ben Peygamber’i (sav) şöyle buyururken işittim: ‘Hıristi-


yanların Meryem oğlunu (İsa’yı) övmekte aşırı gittikleri gibi siz de beni
övmede aşırılık göstermeyin. Şüphesiz ki ben Allah’ın kuluyum. Onun
için bana ‘Allah’ın kulu ve resûlü’ deyin.”
(B3445 Buhârî, Enbiyâ, 48)

1222. Râfi’ b. Hadîc’in naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) Medi-


ne’ye geldiğinde... (hurmaların aşılanması konusunda kendi görüşünü
belirttikten sonra) şöyle buyurmuştur: “Ben ancak bir insanım, size di-
ninize dair bir şey emredersem onu hemen alın. Ama kendi görüşümle
bir şey emredersem (unutmayın ki) ben de bir insanım.”
(M6127 Müslim, Fedâil, 140)

1223.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Benimle benden önceki peygamberlerin durumu, bir
ev inşa eden kimseye benzer. O kimse evi güzelce yapıp mükemmel
hâle getirmiş fakat bir köşede sadece bir tuğla yeri boş kalmıştır. İnsan-
lar bu evi dolaşırlar, ona hayran olurlar ve şöyle derler: Keşke şu tuğla
da konulmuş olsaydı.” Resûlullah sözlerine şöyle devam etmiştir: “İşte
ben o tuğlayım. Ben peygamberlerin sonuncusuyum.”
(B3535 Buhârî, Menâkıb, 18)

309
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫وسى َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِنَّ َما َم َث ِلى َو َم َث ُل َما َب َع َث ِنى اللَّ ُه بِ ِه َك َم َث ِل‬ ‫‪َ -١٢٢٤‬ع ْن َٔابِى ُم َ‬
‫ش بِ َع ْي َن َّى‪َ ،‬وإِنِّى أَنَا ال َّن ِذ ُير الْ ُع ْر َيا ُن َفال َّن َج َاء‪.‬‬
‫َر ُجلٍ أَ َتى َق ْو ًما َفقَا َل‪َ :‬يا َق ْو ِم إِنِّى َرأَ ْي ُت الْ َج ْي َ‬
‫َفأَ َطا َع ُه َطائِ َف ٌة ِم ْن َق ْو ِم ِه َفأَ ْدلَ ُجوا‪َ ،‬فانْ َط َلقُوا َع َلى َم َه ِل ِه ْم َف َن َج ْوا‪َ ،‬و َك َّذ َب ْت َطائِ َف ٌة ِم ْن ُه ْم‬
‫اح ُه ْم‪َ ،‬ف َذلِكَ َم َث ُل َم ْن أَ َطا َع ِنى‪،‬‬ ‫َفأَ ْص َب ُحوا َم َكانَ ُه ْم‪َ ،‬ف َص َّب َح ُه ُم الْ َج ْي ُ‬
‫ش‪َ ،‬فأَ ْه َل َك ُه ْم َو ْاج َت َ‬
‫َفات ََّب َع َما ِجئ ُْت بِ ِه‪َ ،‬و َم َث ُل َم ْن َع َصانِى َو َك َّذ َب بِ َما ِجئ ُْت بِ ِه ِم َن الْ َح ِّق‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪َ ” :‬م ْن أَ َطا َع ِنى َف َق ْد أَ َطا َع‬
‫‪َ -١٢٢٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َع ْن َر ُس ِ‬
‫اللَّ َه‪َ ،‬و َم ْن َع َصانِى َف َق ْد َع َصى اللَّ َه‪“...‬‬

‫‪H AK, ADALET VE ÖZGÜRLÜK‬‬


‫‪PEYGAMBERİ‬‬

‫‪َ -١٢٢٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬خ َط َب َنا َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ …s‬ث َّم َقا َل‪َ ” :‬ذ ُرونِى َما‬
‫َت َر ْك ُت ُك ْم َف ِٕانَّ َما َه َلكَ َم ْن كَا َن َق ْب َل ُك ْم بِ َكث َْر ِة ُس َؤالِ ِه ْم َواخْ ِتلا َ ِف ِه ْم َع َلى أَنْ ِب َيائِ ِه ْم َف ِٕا َذا‬
‫أَ َم ْرتُ ُك ْم بِشَ ْي ٍء َفأْتُوا ِم ْن ُه َما ْاس َت َط ْع ُت ْم َوإِ َذا ن ََه ْي ُت ُك ْم َع ْن شَ ْي ٍء َف َد ُعو ُه‪“.‬‬

‫‪٣١٠‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1224.Ebû Musa’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Benim ve Allah’ın bana verdiği görevin durumu, bir
kavme gelip ‘Ben, düşman ordusunu gözlerimle gördüm. Ben apaçık bir
uyarıcıyım. Derhâl kaçıp kurtulun!’ diyen kimsenin hâline benzer. Kav-
minden bir kısmı onun uyarısına itaat etmiş ve geceleyin yavaşça kaçıp
kurtulmuş; bir kısmı ise (onu) yalanlamış ve oldukları yerde sabahla-
mıştır. Düşman ordusu sabah gelip onları yok etmiştir. İşte bana itaat
edip getirdiğime tâbi olan kimsenin misali ile bana isyan edip getirdi-
ğim hakikati yalanlayanın misali buna benzer.”
(B7283 Buhârî, İ’tisâm, 2; M5954 Müslim, Fedâil, 16)

1225. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Bana itaat eden Allah’a itaat etmiş, bana isyan eden Al-
lah’a isyan etmiş olur...”
(M4749 Müslim, İmâre, 33; B7137 Buhârî, Ahkâm, 1)

H AK, ADALET VE ÖZGÜRLÜK


PEYGAMBERİ

1226. Ebû Hüreyre anlatıyor: “Resûlullah (sav) bize hutbe verdi...


Sonra şöyle buyurdu: ‘Ben sizi kendi hâlinize bıraktığım müddetçe siz
de beni bırakın. Sizden öncekiler, çok soru sormalarından ve peygam-
berlerinin buyrukları üzerinde ihtilâf etmelerinden dolayı helâk olup
gitmişlerdir. Size bir şey emrettiğimde gücünüzün yettiğince onu yapın,
size bir şeyi yasakladığımda da onu terk edin!’”
(M3257 Müslim, Hac, 412)

310
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١٢٢٧‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َر ِاف ٍع َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ُٔا َّم َس َل َم َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪ s‬بِ َه َذا‬
‫يث َقا َل‪َ :‬يخْ َت ِص َم ِان ِفى َم َوار َ‬
‫ِيث َوأَ ْش َي َاء َق ْد َد َر َس ْت َفقَا َل‪” :‬إِنِّى إِنَّ َما أَ ْق ِضى‬ ‫الْ َح ِد ِ‬
‫َب ْي َن ُك ْم بِ َر ٔاْيِى ِفي َما لَ ْم ُي ْن َز ْل َع َل َّي ِفي ِه‪“.‬‬

‫‪َ -١٢٢٨‬ع ْن ُٔا ِّم َس َل َم َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِنَّ َما أَنَا َبشَ ٌر‪َ ،‬وإِنَّ ُك ْم َتخْ َت ِص ُمونَ‪،‬‬
‫َولَ َع َّل َب ْع َض ُك ْم أَ ْن َي ُكو َن أَلْ َح َن بِ ُح َّج ِت ِه ِم ْن َب ْعضٍ‪َ ،‬وأَ ْق ِض َي لَ ُه َع َلى ن َْح ِو ِم َّما أَ ْس َم ُع‪،‬‬
‫َف َم ْن َق َض ْي ُت لَ ُه ِم ْن َح ِّق أَ ِخي ِه شَ ْي ًئا‪َ ،‬فلا َ َيأْ ُخ ْذ‪َ ،‬ف ِٕانَّ َما أَ ْق َط ُع لَ ُه ِق ْط َع ًة ِم َن ال َّنارِ‪“.‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER’İN‬‬
‫‪KONUŞMA TARZI‬‬
‫‪ZARİF, ÖLÇÜLÜ ve ANLAŞILIR‬‬

‫يت َج َو ِام َع الْ َك ِل ِم‪“...‬‬


‫‪َ -١٢٢٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪...” :‬أُ ْع ِط ُ‬

‫‪َ -١٢٣٠‬ع ْن َعائِشَ َة ‪ :g‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪ s‬كَا َن ُي َحد ُِّث َح ِدي ًثا لَ ْو َع َّد ُه الْ َعا ُّد َلا َٔ ْح َصا ُه‪.‬‬

‫‪٣١١‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

Abdullah b. Râfi’in Ümmü Seleme’den işittiği hadise göre, Hz.


1227.

Peygamber (sav), miras ve kaybolmuş mallar konusunda anlaşamayıp


kendisine gelen iki kişiye şöyle buyurmuştur: “Muhakkak ki ben, hak-
kında bana vahiy inmemiş olan hususlarda şahsî görüşümle aranızda
hüküm veririm.”
(D3585 Ebû Dâvûd, Kadâ’ (Akdiye), 7)

1228. Ümmü Seleme’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Şüphesiz ben de bir insanım. Sizler bana davalarınızı arz
ediyorsunuz. Olabilir ki sizden biri delilini diğerinden daha düzgün ifade-
lerle savunur, ben de duyduklarıma dayanarak onun lehine hükmederim.
Ben kimin lehine kardeşinin hakkından bir şeye hükmetmiş isem o kimse
bunu almasın. Çünkü ben ona ancak ateşten bir parça vermişimdir.”
(B6967 Buhârî, Hıyel, 10)

HZ. PEYGAMBER’İN
KONUŞMA TARZI
ZARİF, ÖLÇÜLÜ ve ANLAŞILIR

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


1229.

buyurmuştur: “...Bana sözün özü verildi...”


(M1167 Müslim, Mesâcid, 5)

1230.Hz. Âişe (ra) şöyle demiştir: “Hz. Peygamber’in (sav) herhan-


gi bir konuyu anlatırken (tane tane konuşması sebebiyle) sözcüklerini
saymak isteyen kimse sayabilirdi.”
(B3567 Buhârî, Menâkıb, 23)

311
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ s‬كَلا َ ًما َف ْصلا ً َي ْف َه ُم ُه كُ ُّل‬


‫‪َ -١٢٣١‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪ :‬كَا َن كَلا َ ُم َر ُس ِ‬
‫َم ْن َس ِم َع ُه‪.‬‬

‫ك ِل َم ٍة أَ َعا َد َها ثَلاَثًا َح َّتى تُ ْف َه َم‪...‬‬


‫ال َّن ِب ِّي ‪ :s‬أَنَّ ُه كَا َن إِ َذا َت َكلَّ َم بِ َ‬ ‫‪َ -١٢٣٢‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫س َعنِ‬

‫‪HZ. PEYGAMBER’İN YEMEK ÂDÂBI‬‬


‫‪ACIKMADAN YEMEZDİ, DOYMADAN KALKARDI‬‬

‫‪َ -١٢٣٣‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا أَ َك َل أَ َح ُدكُ ْم َط َعا ًما َف ْل َي ُق ْل‬
‫بِ ْس ِم اللَّه ِ‪َ ،‬ف ِٕا ْن ن َِس َي ِفى أَ َّولِ ِه َف ْل َي ُق ْل بِ ْس ِم اللَّ ِه ِفى أَ َّولِ ِه َوا ِٓخ ِر ِه‪“.‬‬

‫‪َ -١٢٣٤‬ع ْن أَبِى َب ْك ِر ْبنِ ُع َب ْي ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُع َم َر َع ْن َج ِّد ِه ا ْبنِ ُع َم َر أَ َّن‬
‫َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َذا أَ َك َل أَ َح ُدكُ ْم َف ْل َيأْكُ ْل بِ َي ِمي ِن ِه َوإِ َذا شَ ر َِب َف ْل َيشْ َر ْب بِ َي ِمي ِن ِه‬
‫َف ِٕا َّن الشَّ ْي َطا َن َيأْكُ ُل بِ ِش َمالِ ِه َو َيشْ َر ُب بِ ِش َمالِ ِه‪“.‬‬

‫اب ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ط َعا ًما َق ُّط‪ ،‬إ ِِن ْاش َت َها ُه أَ َك َل ُه‪،‬‬
‫‪َ -١٢٣٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬ما َع َ‬
‫َوإِ ْن َك ِر َه ُه َت َر َك ُه‪.‬‬

‫‪٣١٢‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

Hz. Âişe şöyle demiştir: “Resûlullah’ın (sav) konuşması, onu


1231.

dinleyen herkesin anlayabileceği şekilde açıktı.”


(D4839 Ebû Dâvûd, Edeb, 18)

1232.Enes (b. Mâlik) tarafından nakledildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) (önemli) bir söz söyleyeceği zaman iyice anlaşılması için üç kez
tekrar ederdi...
(B95 Buhârî, İlim, 30)

HZ. PEYGAMBER’İN YEMEK ÂDÂBI


ACIKMADAN YEMEZDİ, DOYMADAN KALKARDI

1233.Hz. Âişe’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Biriniz yemek yiyeceği zaman, ‘Bismillâh’ (Allah’ın adıyla) de-
sin. Eğer yemeğin başında besmele çekmeyi unutursa, ‘Bismillâhi fî
evvelihî ve âhirihî.’ (Başında da sonunda da Allah’ın adıyla) desin.”
(T1858 Tirmizî, Et’ıme, 47)

1234. Ebû Bekir b. Ubeydullah b. Abdullah b. Ömer’in, dedesi İbn


Ömer’den naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Biri-
niz yemek yediği zaman sağ eliyle yesin; bir şey içtiği zaman da sağ eliy-
le içsin! Çünkü şeytan sol eliyle yer ve sol eliyle içer.”
(M5265 Müslim, Eşribe, 105)

Ebû Hüreyre şöyle demiştir: “Hz. Peygamber (sav) hiçbir ye-


1235.

meğe kusur bulmazdı. Canı çekerse yer, hoşlanmazsa yemezdi.”


(B5409 Buhârî, Et’ıme, 21; M5383 Müslim, Eşribe, 188)

312
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١٢٣٦‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن إِ َذا َف َر َغ ِم ْن َط َع ِام ِه‬
‫ين‪“.‬‬‫َقا َل‪” :‬الْ َح ْم ُد لِلَّ ِه الَّ ِذى أَ ْط َع َم َنا َو َسقَانَا َو َج َع َل َنا ُم ْس ِل ِم َ‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه لَ َي ْر َضى َعنِ‬ ‫‪َ -١٢٣٧‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫الْ َع ْب ِد أَ ْن َيأْكُ َل ا ْلا َٔ ْك َل َة َف َي ْح َم ُد ُه َع َل ْي َها أَ ْو َيشْ َر َب الشَّ ْر َب َة َف َي ْح َم ُد ُه َع َل ْي َها‪“.‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER’İN GİYİM TARZI‬‬


‫‪TEMİZ ve SADE‬‬

‫ون َفقَا َل‪:‬‬ ‫ص َع ْن َٔابِي ِه َقا َل‪َٔ :‬ا َت ْي ُت ال َّن ِب َّي ‪ِ s‬فى َث ْو ٍب ُد ٍ‬ ‫‪َ -١٢٣٨‬ع ْن َٔابِى ا ْلا َٔ ْح َو ِ‬
‫”م ْن أَ ِّي الْ َم ِال؟“ َقا َل‪َ :‬ق ْد آ َتانِ َي اللَّ ُه ِم َن ا ْل ِٕابِ ِل َوالْ َغ َن ِم‬ ‫”أَلَكَ َما ٌل؟“ َقال‪ :‬نَ َع ْم‪َ .‬قا َل‪ِ :‬‬
‫َوالْ َخ ْيلِ َوال َّر ِقيقِ َقا َل‪َ ” :‬ف ِٕا َذا آ َتا َك اللَّ ُه َمالا ً َف ْل ُي َر أَث َُر نِ ْع َم ِة اللَّ ِه َع َل ْيكَ َوك ََرا َم ِت ِه‪“.‬‬

‫‪َ -١٢٣٩‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ شُ َع ْي ٍب َع ْن أَبِي ِه َع ْن َج ِّد ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪:s‬‬
‫اف َولا َ َم ِخي َل ٍة‪“.‬‬‫”كُلُوا َو َت َص َّدقُوا َوالْ َب ُسوا ِفى َغ ْي ِر إِ ْس َر ٍ‬

‫‪٣١٣‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

Ebû Saîd el-Hudrî’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) ye-


1236.

meğini bitirince şöyle dua ederdi: “Bizi yediren, bizi içiren ve bizi Müs-
lüman yapan Allah’a hamdolsun.”
(D3850 Ebû Dâvûd, Et’ıme, 52; T3457 Tirmizî, Deavât, 55)

Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


1237.

yurmuştur: “Kulun, yemeğini yedikten sonra veya içeceği şeyi içtikten


sonra O’na hamdetmesi, Allah’ın hoşuna gider.”
(M6932 Müslim, Zikir, 89)

HZ. PEYGAMBER’İN GİYİM TARZI


TEMİZ ve SADE

1238. Ebu’l-Ahves’in naklettiğine göre, babası şunları anlatmıştır: “Da-


ğınık bir kıyafetle Hz. Peygamber’in (sav) yanına gitmiştim. Bana, ‘Senin
malın var mı?’ diye sordu. ‘Evet’ dedim. ‘Ne gibi malların var?’ diye sorun-
ca, ‘Allah bana deve, koyun, at ve hizmetçiler ihsan etmiştir.’ şeklinde ce-
vap verdim. Bunun üzerine, ‘Madem Allah sana mal ihsan etmiş, o hâlde
Allah’ın nimet ve cömertliğinin belirtileri üstünde görünsün.’ buyurdu.”
(D4063 Ebû Dâvûd, Libâs, 14; T2006 Tirmizî, Birr, 63)

1239.Amr b. Şuayb’ın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine


göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “İsraf ve kibirden kaçınarak
yiyin, sadaka verin ve giyinin.”
(N2560 Nesâî, Zekât, 66)

313
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١٢٤٠‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َم ْس ُعو ٍد َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َي ْد ُخ ُل الْ َج َّن َة َم ْن‬
‫كَا َن ِفى َق ْل ِب ِه ِم ْثقَا ُل َذ َّر ٍة ِم ْن ِك ْبرٍ“ َقا َل َر ُج ٌل‪ :‬إِ َّن ال َّر ُج َل ُي ِح ُّب أَ ْن َي ُكو َن َث ْو ُب ُه‬
‫َح َس ًنا َونَ ْعلُ ُه َح َس َن ًة‪َ .‬قا َل“ ”إِ َّن اللَّ َه َج ِمي ٌل ُي ِح ُّب الْ َج َما َل الْ ِك ْب ُر َب َط ُر الْ َح ِّق‬
‫َو َغ ْم ُط ال َّناسِ‪“.‬‬

‫‪َ -١٢٤١‬ع ْن َسالِ ِم ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َع ْن َٔابِي ِه ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬
‫”م ْن َج َّر َث ْو َب ُه‬
‫ُخ َيلا َ َء لَ ْم َي ْن ُظ ِر اللَّ ُه إِلَ ْي ِه َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪َ “.‬قا َل أَ ُبو َب ْكرٍ‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه إِ َّن أَ َح َد ِشق َّْى‬
‫إِ َزارِى َي ْس َت ْر ِخى‪ ،‬إِلا َّ أَ ْن أَ َت َعا َه َد َذلِكَ ِم ْن ُه‪َ .‬فقَا َل ال َّن ِب ُّي ‪” s‬لَ ْس َت ِم َّم ْن َي ْص َن ُع ُه‬
‫ُخ َيلا َ َء‪“.‬‬

‫‪َ -١٢٤٢‬عنِ الْ َب َرا ِء َقا َل‪َ :‬ما َرأَ ْي ُت ِم ْن ِذى لِ َّم ٍة ِفى ُحلَّ ٍة َح ْم َر َاء أَ ْح َس َن ِم ْن َر ُس ِ‬
‫ول‬
‫اللَّ ِه ‪...s‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER’İN EŞYALARI‬‬


‫!‪İYİ KİMSE İÇİN İYİ MAL NE GÜZELDİR‬‬

‫‪َ -١٢٤٣‬ع ْن ُم َط ِّر ٍف‪َ ،‬ع ْن َٔابِي ِه َقا َل‪َٔ :‬ا َت ْي ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬و ُه َو َي ْق َرأُ ﴿أَلْ َهاكُ ُم ال َّت َكاثُ ُر﴾‬
‫َقا َل‪َ ” :‬يقُو ُل ا ْب ُن آ َد َم‪َ :‬مالِى‪َ ،‬مالِى َقا َل‪َ :‬و َه ْل لَكَ ‪َ ،‬يا ا ْب َن آ َد َم ِم ْن َمالِكَ إِلا َّ َما‬
‫أَ َك ْل َت َفأَ ْف َن ْي َت‪ ،‬أَ ْو لَ ِب ْس َت َفأَ ْب َل ْي َت‪ ،‬أَ ْو َت َص َّد ْق َت َفأَ ْم َض ْي َت؟“‬

‫‪٣١٤‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1240.Abdullah b. Mes’ûd’un naklettiğine göre, bir gün Hz. Peygam-


ber (sav), “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez.”
buyurdu. Bunu duyan bir adam, “(Ama) insan elbisesinin ve ayakkabı-
sının güzel olmasından hoşlanır!” deyince, Resûlullah, “Allah güzeldir,
güzelliği sever. Kibir (ise) hakkı inkâr etmek ve insanları küçük gör-
mektir.” buyurdu.
(M265 Müslim, Îmân, 147)

1241.Sâlim b. Abdullah’ın, babasından (ra) naklettiğine göre, Hz.


Peygamber (sav), “Kim kibrinden elbisesini yerde sürüklerse, Allah kı-
yamet günü onun yüzüne bakmaz.” buyurmuştu. Hz. Ebû Bekir, “Yâ
Resûlallah, elbisemin iki tarafından biri dikkat edip korumazsam mut-
laka sarkıyor.” deyince, Hz. Peygamber (sav) şu açıklamayı yapmıştı:
“Ama sen bunu kibirlenerek yapanlardan değilsin.”
(B5784 Buhârî, Libâs, 2)

1242. Berâ’ (b. Âzib) diyor ki, “Saçları omuzlarına düşmüş, kırmızı
elbise içinde Allah Resûlü’nden (sav) daha güzelini görmedim...”
(T1724 Tirmizî, Libâs, 4)

HZ. PEYGAMBER’İN EŞYALARI


İYİ KİMSE İÇİN İYİ MAL NE GÜZELDİR!

1243. Mutarrif, babasının şöyle anlattığını naklediyor: “Hz.


Peygamber’in (sav) yanına geldim. Bu sırada Elhâkümü’t-tekâsür (Çok-
lukla övünmek sizi oyaladı) sûresini okuyordu. Ardından şöyle buyur-
du: ‘Âdemoğlu, ‘Malım, malım!’ der. Ey âdemoğlu! Acaba yiyip tüket-
tiğinden, giyip eskittiğinden ve sadaka verip (âhirette karşılığını almak
üzere) önden gönderdiğinden başkası senin malın mıdır?’”
(M7420 Müslim, Zühd, 3)

314
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫س َع ْب ُد الدِّي َنا ِر َوال ِّد ْر َه ِم‬‫‪َ -١٢٤٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ت ِع َ‬
‫ض‪“.‬‬ ‫يص ِة‪ ،‬إِ ْن أُ ْع ِط َي َر ِض َي‪َ ،‬وإِ ْن لَ ْم ُي ْع َط لَ ْم َي ْر َ‬
‫َوالْق َِطي َف ِة َوالْ َخ ِم َ‬

‫‪َ -١٢٤٥‬ح َّد َث ِني أَ ُبو إ ِْس َحاقَ َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َع ْم َرو ْب َن الْ َحار ِِث َقا َل‪َ :‬ما َت َر َك ال َّن ِب ُّي‬
‫‪ s‬إِلا َّ ِسلا َ َح ُه َو َب ْغ َل َت ُه الْ َب ْي َض َاء‪َ ،‬وأَ ْر ًضا َت َرك ََها َص َد َق ًة‪.‬‬

‫ص َيقُو ُل‪:‬‬ ‫وسى ْب ُن َع ِل ٍّي َع ْن أَبِي ِه َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َع ْم َرو ْب َن الْ َعا ِ‬ ‫‪َ -١٢٤٦‬ح َّد َث َنا ُم َ‬
‫”خ ْذ َع َل ْيكَ ثِ َيا َبكَ َو ِسل َ‬
‫َاحكَ ثُ َّم ائْ ِت ِني“ َفأَ َت ْي ُت ُه‬ ‫َب َع َث إِلَ َّي َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬فقَا َل‪ُ :‬‬
‫ش‬ ‫َو ُه َو َي َت َو َّضأُ َف َص َّع َد ِف َّي ال َّن َظ َر ثُ َّم َطأْ َطأَ َفقَا َل‪” :‬إِنِّي أُرِي ُد أَ ْن أَ ْب َع َثكَ َع َلى َج ْي ٍ‬
‫َف ُي َسلِّ َمكَ اللَّ ُه َو ُي ْغ ِن َمكَ َوأَ ْر َغ ُب لَكَ ِم ْن الْ َم ِال َر ْغ َب ًة َصالِ َح ًة“ َقا َل‪ :‬قُ ْل ُت‪َ :‬يا َر ُسو َل‬
‫اللَّ ِه َما أَ ْس َل ْم ُت ِم ْن أَ ْجلِ الْ َم ِال َولَ ِك ِّني أَ ْس َل ْم ُت َر ْغ َب ًة ِفي ا ْل ِٕا ْسلَا ِم َوأَ ْن أَكُو َن َم َع‬
‫الصالِ ِح‪“.‬‬‫الصالِ ُح لِ ْل َم ْر ِء َّ‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬فقَا َل‪َ ” :‬يا َع ْم ُرو نِ ْع َم الْ َما ُل َّ‬ ‫َر ُس ِ‬

‫‪HZ. PEYGAMBER’İN EŞLERİ‬‬


‫‪MÜMİNLERİN ANNELERİ‬‬

‫‪َ -١٢٤٧‬ع ْن َع ِل ٍّي ْبنِ أَبِي َطالِ ٍب ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬
‫”خ ْي ُر نِ َسائِ َها َم ْر َي ُم‪،‬‬
‫َو َخ ْي ُر نِ َسائِ َها َخ ِد َ‬
‫يج ُة‪“.‬‬

‫‪٣١٥‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1244.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Dinarın ve dirhemin, kadifenin ve işlemeli elbise-
lerin kulu olana yazıklar olsun! (Böyle bir kişiye) bir şey verilirse mem-
nun olur, verilmezse hoşnut olmaz.”
(B2886 Buhârî, Cihâd 70)

1245.Ebû İshâk’ın işittiğine göre, Amr b. Hâris şöyle demiştir: “Hz. Pey-
gamber (sav) (vefat ettiğinde) geriye silahı, beyaz, dişi katırı ve bir miktar
arazisinden başka bir şey bırakmadı, bunları da sadaka olarak bıraktı.”
(B3098 Buhârî, Farzu’l-humus, 3)

1246. Musa b. Ali’nin, babası aracılığı ile naklettiğine göre, Amr b. Âs


şunları anlatmıştır: “Resûlullah (sav), ‘Kıyafetini ve silahını alıp yanıma
gel.’ şeklinde bana haber gönderdi. Yanına gittim, abdest alıyordu. Ba-
na kafasını kaldırıp baktı, sonra başını eğdi ve şöyle buyurdu: ‘Seni bir
ordunun başında görevlendireyim de, Allah sana selâmet versin ve seni
ganimete kavuştursun istiyorum. İyi bir niyetle senin mal sahibi olma-
nı istiyorum.’ Dedim ki, ‘Ey Allah’ın Resûlü! Ben mal için Müslüman ol-
madım. Aksine ben İslâm’a duyduğum arzu ve Resûlullah (sav) ile bera-
ber olmak için Müslüman oldum.’ Hz. Peygamber bunun üzerine şöyle
buyurdu: “Ey Amr! Salih/iyi kimse için hayırlı/iyi mal ne güzeldir!”
(HM17915 İbn Hanbel, IV, 197)

HZ. PEYGAMBER’İN EŞLERİ


MÜMİNLERİN ANNELERİ

Ali b. Ebû Tâlib’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygam-


1247.

ber (sav) şöyle buyurmuştur: “(Kendi döneminin) en hayırlı kadını


Meryem’dir. Hatice de (kendi döneminin) en hayırlı kadınıdır.”
(B3815 Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 20)

315
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١٢٤٨‬ح َّد َث ْت َنا َص ِف َّي ُة بِ ْن ُت ُح َي ٍّي َقالَ ْت‪َ :‬د َخ َل َع َل َّي َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬و َق ْد َب َل َغ ِنى‬
‫َع ْن َح ْف َص َة َو َعائِشَ َة كَلا َ ٌم َف َذ َك ْر ُت َذلِكَ لَ ُه َفقَا َل‪” :‬أَلا َ قُ ْل ِت و َك ْي َ‬
‫ف َت ُكون َِان َخ ْي ًرا‬
‫وسى‪“...‬‬ ‫ِم ِّنى؟ َو َز ْو ِجى ُم َح َّم ٌد َوأَبِى َها ُرو ُن َو َع ِّمى ُم َ‬

‫س َقا َل‪َ ... :‬ف َكان َْت َز ْي َن ُب َت ْف َخ ُر َع َلى أَ ْز َو ِ‬


‫اج ال َّن ِب ِّي‪َ s‬تقُو ُل‪:‬‬ ‫‪َ -١٢٤٩‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫َز َّو َج ُك َّن أَ َهالِي ُك َّن‪َ ،‬و َز َّو َج ِنى اللَّ ُه َت َعالَى ِم ْن َف ْو ِق َس ْب ِع َس َم َو ٍ‬
‫ات‪.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬فضْ ُل َعائِشَ َة‬ ‫‪َ -١٢٥٠‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫َع َلى ال ِّن َسا ِء َكفَضْ لِ الثَّرِي ِد َع َلى َسائِ ِر ال َّط َعا ِم‪“.‬‬

‫‪EŞ ve BABA OLARAK HZ. PEYGAMBER‬‬

‫”خ ْي ُركُ ْم َخ ْي ُركُ ْم لِا َٔ ْه ِل ِه‪َ ،‬وأَنَا‬


‫‪َ -١٢٥١‬ع ْن َعائِشَ َة‪َ ،‬قالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ :s‬‬
‫َخ ْي ُركُ ْم لِا َٔ ْه ِلى‪“...‬‬

‫‪َ -١٢٥٢‬عنِ ا ْلا َٔ ْس َو ِد ْبنِ َيزِيدَ‪َ :‬سأَلْ ُت َعائِشَ َة ‪َ :g‬ما كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ي ْص َن ُع ِفى‬
‫الْ َب ْي ِت؟ َقالَ ْت‪ :‬كَا َن َي ُكو ُن ِفى ِم ْه َن ِة أَ ْه ِل ِه‪َ ،‬ف ِٕا َذا َس ِم َع ا ْلا َٔ َذا َن َخ َر َج‪.‬‬

‫‪٣١٦‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1248.Safiyye bnt. Huyey anlatıyor: “Bir gün Resûlullah (sav) yanıma


geldi. Ben de ona Âişe ile Hafsa’nın benim hakkımda söyledikleri bazı
(küçümseyici) sözleri anlattım. Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu:
‘Sen de onlara, ‘Siz ikiniz nasıl benden üstün olabilirsiniz? Benim kocam
Muhammed, babam Harun, amcam ise Musa’dır.’ deseydin ya!..’”
(T3892 Tirmizî, Menâkıb, 63)

1249.Enes (b. Mâlik) anlatıyor: ...Zeyneb (bnt. Cahş), Hz. Peygam-


ber’in diğer hanımlarına karşı övünür ve onlara şöyle derdi: “Sizleri
(Hz. Peygamber ile) kendi aileleriniz evlendirdi. Beni ise yedi kat gökle-
rin ötesinden Yüce Allah evlendirdi.”
(B7420 Buhârî, Tevhîd, 22)

Enes b. Mâlik’in işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


1250.

muştur: “Âişe’nin diğer kadınlara üstünlüğü, tiridin diğer yemeklere üs-


tünlüğü gibidir.”
(M6299 Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 89)

EŞ ve BABA OLARAK HZ. PEYGAMBER

1251. Hz. Âişe’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-

muştur: “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en iyi olanınızdır. Ben de ai-


leme karşı en iyi olanınızım! ...”
(T3895 Tirmizî, Menâkıb, 63)

1252.Esved b. Yezîd anlatıyor: “Âişe’ye (ra), ‘Hz. Peygamber (sav)


evinde ne yapardı?’ diye sordum. Şöyle cevap verdi: ‘Ailesinin işlerini
görür, ezanı duyunca (namaz için dışarı) çıkardı.’”
(B5363 Buhârî, Nafakât, 8)

316
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١٢٥٣‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬ما َض َر َب َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬شَ ْي ًئا َق ُّط بِ َي ِد ِه‪َ ،‬ولا َ ا ْم َرأَةً‪،‬‬
‫َولا َ َخا ِد ًما‪ ،‬إِلا َّ أَ ْن ُي َجا ِه َد ِفى َس ِبيلِ اللَّ ِه‪...‬‬

‫‪َ -١٢٥٤‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬ما شَ ِب َع آ ُل ُم َح َّم ٍد ‪ُ s‬م ْن ُذ َق ِد َم الْ َم ِدي َن َة ِم ْن َط َعا ِم‬
‫ض‪.‬‬ ‫ُب ٍّر ثَلا َ َث لَ َي ٍال تِ َبا ًعا َح َّتى قُ ِب َ‬

‫‪HZ. PEYGAMBER’İN ÇOCUKLARI‬‬

‫‪َ -١٢٥٥‬ع ْن َف ِاط َم َة بِ ْن ِت الْ ُح َس ْينِ َع ْن أَبِ َيها الْ ُح َس ْينِ ْبنِ َع ِلي َقا َل لَ َّما تُ ُوفِّي الْق ِ‬
‫َاس ُم‬ ‫َ‬ ‫ٍّ‬
‫يج ُة‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه َد َّر ْت لُ َب ْي َن ُة الْق ِ‬
‫َاس ِم َف َل ْو كَا َن اللَّ ُه أَ ْبقَا ُه‬ ‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قالَ ْت َخ ِد َ‬
‫ا ْب ُن َر ُس ِ‬
‫َح َّتى َي ْس َت ْك ِم َل َر َضا َع ُه‪َ .‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن َت َما َم َر َضا ِع ِه ِفى الْ َج َّن ِة‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ِ s‬في الْ َق ْب ِر َقا َل‬ ‫‪َ -١٢٥٦‬ع ْن أَبِي أُ َما َم َة َقا َل‪ :‬لَ َّما ُو ِض َع ْت أُ ُّم كُ ْلثُو ٍم ا ْب َن ُة َر ُس ِ‬
‫”م ْن َها َخ َل ْق َناكُ ْم َو ِف َيها نُ ِعي ُدكُ ْم َو ِم ْن َها نُخْ ر ُِج ُك ْم َتا َر ًة أُخْ َرى‪“.‬‬
‫َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ :s‬‬

‫ين َعائِشَ َة أَن ََّها َقالَ ْت َما َرأَ ْي ُت أَ َحدًا كَا َن أَ ْش َب َه َس ْم ًتا َو َدلا ًّ‬ ‫‪َ -١٢٥٧‬ع ْن أُ ِّم الْ ُمؤ ِْم ِن َ‬
‫ول اللَّ ِه ‪ِ s‬م ْن َف ِاط َم َة َك َّر َم اللَّ ُه َو ْج َه َها كَان َْت إِ َذا َد َخ َل ْت َع َل ْي ِه َقا َم‬ ‫َو َه ْد ًيا‪ ...‬بِ َر ُس ِ‬
‫إِ َل ْي َها َفأَ َخ َذ بِ َي ِد َها َو َق َّب َل َها َو َٔا ْج َل َس َها ِفى َم ْج ِل ِس ِه َوكَا َن إِ َذا َد َخ َل َع َل ْي َها َقا َم ْت إِ َل ْي ِه‬
‫َفأَ َخ َذ ْت بِ َي ِد ِه َف َق َّب َل ْت ُه َوأَ ْج َل َس ْت ُه ِفى َم ْج ِل ِس َها‪.‬‬

‫‪٣١٧‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1253. Hz. Âişe şöyle demiştir: “Resûlullah (sav), Allah yolunda cihad
hâriç eliyle hiç kimseye vurmadı. Ne bir kadına, ne de bir hizmetçiye! ...”
(M6050 Müslim, Fedâil, 79)

Hz. Âişe şöyle demiştir: “Medine’ye geldiği günden vefatına kadar


1254.

Muhammed (sav) ailesi, üç gün arka arkaya buğday ekmeği yememiştir.”


(B6454 Buhârî, Rikâk, 17; M7443 Müslim, Zühd, 20)

HZ. PEYGAMBER’İN ÇOCUKLARI

1255.Fâtıma bnt. Hüseyin’in naklettiğine göre, babası Hüseyin b. Ali


şunları anlatmaktadır: “Resûlullah’ın (sav) oğlu Kâsım vefat edince (an-
nesi) Hz. Hatice, ‘Yâ Resûlallah! Kâsım’ın sütü hâlâ damlıyor. Keşke Allah
süt emmeyi tamamlayıncaya kadar onu yaşatsaydı.’ dedi. Bunun üzerine
Resûlullah (sav) ‘O, süt emmeyi cennette tamamlayacaktır.’ buyurdu.”
(İM1512 İbn Mâce, Cenâiz, 27)

1256.Ebû Ümâme’nin naklettiğine göre, Resûlullah’ın (sav) kızı Üm-


mü Gülsüm kabre konduğunda Resûlullah (sav) şu âyeti okumuştu:
“Sizi ondan (topraktan) yarattık; yine sizi oraya döndüreceğiz ve bir kez
daha sizi ondan çıkaracağız.”
(Tâ-Hâ, 20/55; HM22540 İbn Hanbel, V, 254)

1257. Müminlerin annesi Hz. Âişe anlatıyor: “Resûlullah’a (sav) tavır,

hâl ve davranış... bakımından Fâtıma’dan (Allah onun yüzünü ağartsın)


daha fazla benzeyen birini görmedim. Fâtıma onun huzuruna girdiği
zaman Resûlullah ayağa kalkar, onun elini tutar, onu öper ve kendi ye-
rine oturturdu. Resûlullah Fâtıma’nın yanına girdiği zaman da o (aynı
şekilde) hemen ayağa kalkar, babasının elinden tutar, onu öper ve ken-
di yerine oturturdu.”
(D5217 Ebû Dâvûd, Edeb, 143, 144)

317
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫ات إِ ْب َرا ِهي ُم َقا َل‬


‫‪َ -١٢٥٨‬ع ْن َع ِد ِّي ْبنِ ثَابِ ٍت َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت الْ َب َر َاء َقا َل‪ :‬لَ َّما َم َ‬
‫َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن لَ ُه ُم ْر ِض ًعا ِفى الْ َج َّن ِة‪“.‬‬

‫”ولِ َد لِ َي اللَّ ْي َل َة ُغلا َ ٌم‬


‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ :s‬‬ ‫‪َ -١٢٥٩‬ع ْن َٔانَ ِ‬
‫ول‬‫َس‪ :‬لَ َق ْد َرأَ ْي ُت ُه َي ِكي ُد بِ َن ْف ِس ِه َب ْي َن َيد َْى َر ُس ِ‬
‫َف َس َّم ْي ُت ُه بِ ْاس ِم أَبِى إِ ْب َرا ِهي َم‪َ ... “.‬قا َل أَن ٌ‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬فقَا َل‪َ ” :‬ت ْد َم ُع الْ َع ْي ُن َو َي ْح َز ُن الْ َق ْل ُب َولا َ‬ ‫اللَّ ِه ‪َ s‬ف َد َم َع ْت َع ْي َنا َر ُس ِ‬
‫نَقُو ُل إِلا َّ َما َي ْر َضى َر ُّب َنا إِنَّا بِكَ َيا إِ ْب َرا ِهي ُم لَ َم ْح ُزونُونَ‪“.‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER’İN ÇOCUKLARLA VE‬‬


‫‪GENÇLERLE MÜNASEBETİ‬‬
‫‪ÇOCUKLARA: SEVGİ, ŞEFKAT ve İLTİFAT‬‬
‫‪GENÇLERE: ONUR, GÜVEN ve CESARET‬‬

‫‪َ -١٢٦٠‬ع ْن أُ َسا َم َة ْبنِ َز ْي ٍد ‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬يأْ ُخ ُذنِى َف ُي ْق ِع ُدنِى َع َلى‬
‫َف ِخ ِذ ِه‪َ ،‬و ُي ْق ِع ُد الْ َح َس َن ْب َن َع ِل ٍّي َع َلى َف ِخ ِذ ِه ا ْلا ٓ َخ َر‪ ،‬ثُ َّم َي ُض ُّم ُه َما‪ ،‬ثُ َّم َيقُو ُل‪:‬‬
‫”اللَّ ُه َّم ا ْر َح ْم ُه َما َف ِٕانِّى أَ ْر َح ُم ُه َما‪“.‬‬

‫‪َ -١٢٦١‬ع ْن أَبِى َق َتا َد َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن ُي َصلِّى‪َ ،‬و ُه َو َحا ِم ٌل أُ َما َم َة بِ ْن َت َز ْي َن َب‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ ،s‬ولِأَبِى الْ َعا ِ‬
‫ص ْبنِ ال َّربِ ِيع‪َ ،‬ف ِٕا َذا َقا َم َح َم َل َها َوإِ َذا َس َج َد َو َض َع َها‪.‬‬ ‫بِ ْن ِت َر ُس ِ‬

‫‪٣١٨‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

Adî b. Sâbit anlatıyor: “Berâ’ın şöyle dediğini işittim: (Hz.


1258.

Peygamber’in oğlu) İbrâhim öldüğü zaman Resûlullah (sav), ‘Muhak-


kak ki onun için cennette süt emzirecek biri vardır.’ buyurdu.”
(B6195 Buhârî, Edeb, 109)

1259. Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav), “Bu gece bir
oğlum oldu. Ona atam İbrâhim’in ismini verdim.” buyurdu... Sonra Enes
şunları anlattı: ‘O çocuğu Resûlullah’ın (sav) gözleri önünde can verirken
gördüm. Resûlullah’ın (sav) gözleri yaşardı ve şöyle buyurdu: “Göz yaşa-
rır, kalp üzülür fakat biz Rabbimizin razı olacağı sözlerden başkasını söy-
lemeyiz. Ey İbrâhim, biz senin ölümünden dolayı gerçekten üzgünüz.”
(D3126 Ebû Dâvûd, Cenâiz, 23, 24)

HZ. PEYGAMBER’İN ÇOCUKLARLA VE


GENÇLERLE MÜNASEBETİ
ÇOCUKLARA: SEVGİ, ŞEFKAT ve İLTİFAT
GENÇLERE: ONUR, GÜVEN ve CESARET

1260.Üsâme b. Zeyd (ra) anlatıyor: “Resûlullah (sav) beni alır, bir di-
zine oturtur, (torunu) Hasan b. Ali’yi de öbür dizine oturturdu. Sonra
bizi bağrına basıp şöyle derdi: ‘Allah’ım, bu ikisine merhamet et! Ben de
onlara merhamet ediyorum!’”
(B6003 Buhârî, Edeb, 22)

1261.Ebû Katâde’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav), kızı Zey-


neb ile Ebu’l-Âs b. Rebî’den olan (kız torunu) Ümâme kucağında oldu-
ğu hâlde namaz kılardı. Ayağa kalktığı zaman onu kucağına alır, secde-
ye vardığında bırakırdı.
(M1212 Müslim, Mesâcid, 41; B516 Buhârî, Salât, 106)

318
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫س ِم َّنا َم ْن لَ ْم َي ْر َح ْم‬
‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لَ ْي َ‬ ‫‪َ -١٢٦٢‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َص ِغ َيرنَا َو ُي َوقِّ ْر َك ِب َيرنَا َو َيأْ ُم ْر بِالْ َم ْع ُر ِ‬
‫وف َو َي ْن َه َعنِ الْ ُم ْن َكرِ‪“.‬‬

‫ين‪َ ،‬واللَّ ِه! َما‬‫س َ] ْبنِ َم ِالِ ٍك ِ[ َقا ٍ َل‪َ ِ :‬خ َد ْم ْ ُت َر ُس َو َل اللَّ ِه َعشْ ْ َر ِس ِن َ‬
‫‪َ -١٢٦٣‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫َقا َل لِى‪ :‬أُفًّا َق ُّط‪َ ،‬ولا َقا َل لى لشَ ْيء‪ :‬ل َم َف َعل َت َكذا؟ َو َهلا َّ َف َعل َت َكذا؟‬
‫َ‬

‫‪َ -١٢٦٤‬ع ْن َمالِ ِك ْبنِ الْ ُح َو ْير ِِث َقا َل‪َ :‬ق ِد ْم َنا َع َلى ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬ون َْح ُن شَ َب َب ٌة‪َ ،‬ف َل ِب ْث َنا‬
‫ِين لَ ْي َل ًة‪َ ،‬وكَا َن ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ر ِحي ًما َفقَا َل‪” :‬لَ ْو َر َج ْع ُت ْم إِلَى‬ ‫ِع ْن َد ُه ن َْح ًوا ِم ْن ِعشْ ر َ‬
‫بِلا َ ِدكُ ْم َف َعلَّ ْم ُت ُمو ُه ْم‪“...‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER’İN HİZMETİNDE‬‬


‫‪BULUNANLAR‬‬
‫!‪HİZMETÇİLERİNİZ KARDEŞLERİNİZDİR‬‬

‫س ] ْبنِ َمالِ ٍك[ َقا َل‪َ :‬خ َد ْم ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬عشْ َر ِس ِن َ‬


‫ين َواللَّ ِه َما‬ ‫‪َ -١٢٦٥‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫َقا َل لِى‪ :‬أُفًّا َق ُّط َولا َ َقا َل لِى لِشَ ْي ٍء‪ :‬لِ َم َف َع ْل َت َك َذا؟ َو َهلا َّ َف َع ْل َت َك َذا!‬

‫‪ُ -١٢٦٦‬م َح َّم ُد ْب ُن ِز َيا ٍد َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َٔا َبا ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إ َذا‬
‫أَ َتى أَ َح َدكُ ْم َخا ِد ُم ُه بِ َط َع ِام ِه‪َ ،‬ف ِٕا ْن لَ ْم ُي ْج ِل ْس ُه َم َع ُه‪َ ،‬ف ْل ُي َنا ِولْ ُه لُ ْق َم ًة أَ ْو لُ ْق َم َت ْينِ أَ ْو أُ ْك َل ًة‬
‫َاج ُه‪“.‬‬ ‫أَ ْو أُ ْك َل َت ْينِ ‪َ ،‬ف ِٕانَّ ُه َولِ َي ِعل َ‬

‫‪٣١٩‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


1262.

muştur: “Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göster-


meyen, iyiliği emredip kötülükten sakındırmayan bizden değildir.”
(T1921 Tirmizî, Birr, 15)

1263. Enes (b. Mâlik) şöyle demiştir: “Resûlullah’a on sene hizmet et-
tim. Vallahi bana bir kez olsun ‘Öf!’ bile demedi. Herhangi bir şeyden dola-
yı, ‘Niçin böyle yaptın?’ demediği gibi, ‘Şöyle yapsaydın ya!’ da demedi.”
(M6011 Müslim, Fedâil, 51)

1264.Mâlik b. Huveyris anlatıyor: “Biz gençler Hz. Peygamber’in


(sav) yanına geldik ve onun yanında (Medine’de) yaklaşık yirmi gece
kaldık. Hz. Peygamber (sav) çok merhametliydi. (Ailelerimizi özlediği-
mizi anlayınca) şöyle buyurdu: “Memleketinize dönseniz de onlara (öğ-
rendiklerinizi) öğretseniz...”
(B685 Buhârî, Ezân, 49)

HZ. PEYGAMBER’İN HİZMETİNDE


BULUNANLAR
HİZMETÇİLERİNİZ KARDEŞLERİNİZDİR!

1265. Enes (b. Mâlik) anlatıyor: “Resûlullah’a (sav) on sene hizmet ettim.
Vallahi, bana bir kez olsun ‘Öf!’ bile demedi. Herhangi bir şeyden dolayı,
‘Niçin böyle yaptın?’ demediği gibi, ‘Şöyle yapsaydın ya!’ da demedi.”
(M6011 Müslim, Fedâil, 51)

Muhammed b. Ziyâd’ın Ebû Hüreyre’den (ra) işittiğine göre,


1266.

Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Sizden birinize hizmetçisi ye-


meğini getirdiğinde onu yanına oturtmazsa (en azından) kendisine bir
iki lokma veya bir iki parça yiyecek versin. Çünkü yemeği o hazırlamış
ve sunmuştur.
(B2557 Buhârî, Itk, 18)

319
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١٢٦٧‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬ما َض َر َب َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬شَ ْي ًئا َق ُّط بِ َي ِد ِه‪َ ،‬ولا َ ا ْم َرأَةً‪،‬‬
‫َولا َ َخا ِد ًما‪ ،‬إِلا َّ أَ ْن ُي َجا ِه َد ِفى َس ِبيلِ اللَّ ِه‪...‬‬

‫يت أَ َبا َذ ٍّر بِال َّر َب َذ ِة َو َع َل ْي ِه ُحلَّ ٌة َو َع َلى ُغلا َ ِم ِه ُحلَّ ٌة‬ ‫‪َ -١٢٦٨‬عنِ ا ْل َم ْع ُرو ِر َقا َل‪َ :‬ل ِق ُ‬
‫َف َسأَلْ ُت ُه َع ْن َذلِكَ ‪َ .‬فقَا َل‪ :‬إِنِّى َسا َب ْب ُت َر ُجلا ً َف َع َّي ْرتُ ُه بِأُ ِّم ِه‪َ ،‬فقَا َل لِ َي ال َّن ِب ُّي ‪َ ” :s‬يا‬
‫أَ َبا َذ ٍّر! أَ َع َّي ْر َت ُه بِأُ ِّم ِه؟ إِنَّكَ ا ْم ُر ٌؤ ِفيكَ َجا ِه ِل َّي ٌة‪ ،‬إِخْ َوانُ ُك ْم َخ َولُ ُك ْم َج َع َل ُه ُم اللَّ ُه َت ْح َت‬
‫ْ‬
‫س‪َ ،‬ولا َ‬ ‫أَ ْي ِدي ُك ْم‪َ ،‬ف َم ْن كَا َن أَ ُخو ُه َت ْح َت َي ِد ِه َف ْل ُي ْط ِع ْم ُه ِم َّما َيأكُ ُل‪َ ،‬ولْ ُي ْل ِب ْس ُه ِم َّما َي ْل َب ُ‬
‫تُ َكلِّفُو ُه ْم َما َي ْغ ِل ُب ُه ْم‪َ ،‬ف ِٕا ْن َكلَّ ْف ُت ُمو ُه ْم َفأَ ِعي ُنو ُه ْم‪“.‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER’İN SAHÂBEYLE‬‬


‫‪İLETİŞİMİ‬‬
‫‪İÇTEN ve SAMİMİ DOSTLUK‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ s‬كَلا َ ًما َف ْصلا ً َي ْف َه ُم ُه كُ ُّل‬


‫‪َ -١٢٦٩‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪ :‬كَا َن كَلا َ ُم َر ُس ِ‬
‫َم ْن َس ِم َع ُه‪.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ s‬ي ِعي ُد الْ َك ِل َم َة ثَلاَثًا لِ ُت ْع َق َل َع ْن ُه‪.‬‬
‫‪َ -١٢٧٠‬ع ْن أَنَ ِ‬

‫‪٣٢٠‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1267.Hz. Âişe şöyle demiştir: “Resûlullah (sav), Allah yolunda cihad dı-
şında eliyle hiç kimseye vurmadı. Ne bir kadına ne de bir hizmetçiye! ...”
(M6050 Müslim, Fedâil, 79)

1268.Ma’rûr anlatıyor: Ebû Zer ile Rebeze’de karşılaştım. Kendisinin


de kölesinin de üzerinde aynı kıyafet vardı. Bunun sebebini ona sor-
dum. Dedi ki, “Bir adamla karşılıklı birbirimize sövdük. Ve annesi(nin
zenci olması) sebebiyle onu aşağıladım. Bunun üzerine Hz. Peygam-
ber (sav) bana şöyle buyurdu: ‘Ebû Zer! Onu annesi sebebiyle mi aşa-
ğıladın? Demek ki sen kendisinde hâlâ câhiliye izleri olan bir kimse-
sin. Hizmetçileriniz sizin kardeşlerinizdir. Allah onları sizin himayenize
vermiştir. Kimin eli altında böyle bir kardeşi bulunursa, ona yediğinden
yedirsin, giydiğinden giydirsin. Onlara güç yetiremeyecekleri işler yük-
lemeyin. Eğer yüklerseniz onlara yardım edin.’”
(B30 Buhârî, Îmân, 22)

HZ. PEYGAMBER’İN SAHÂBEYLE


İLETİŞİMİ
İÇTEN ve SAMİMİ DOSTLUK

Hz. Âişe şöyle demiştir: “Resûlullah’ın (sav) konuşması, işiten


1269.

herkesin anlayabileceği kadar açık seçikti.”


(D4839 Ebû Dâvûd, Edeb, 18)

1270. Enes b. Mâlik şöyle demiştir: “Resûlullah (sav), (kolayca) anla-


şılsın diye sözlerini (bazen) üç kez tekrar ederdi.”
(T3640 Tirmizî, Menâkıb, 9)

320
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١٢٧١‬عنِ ا ْبنِ َم ْس ُعو ٍد َقا َل‪ :‬كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ي َت َخ َّولُ َنا بِالْ َم ْو ِع َظ ِة ِفى ا ْلا َٔ َّيا ِم‪،‬‬
‫السآ َم ِة َع َل ْي َنا‪.‬‬
‫ك ََرا َه َة َّ‬

‫يت َج َو ِام َع الْ َك ِل ِم‪“...‬‬


‫‪َ -١٢٧٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪...” :‬أُ ْع ِط ُ‬

‫الس َل ِم ِِّي َقا َل‪َ ...:‬ما َرأَ ْي ُت ُم َعلِّ ًما َق ْب َل ُه َولا َ َب ْع َد ُه‬ ‫‪َ -١٢٧٣‬ع ْن ُم َعا ِو َي َة ْبنِ الْ َح َك ِم ُّ‬
‫أَ ْح َس َن َت ْع ِلي ًما ِم ْن ُه َف َواللَّ ِه َما ك ََه َرنِى َولا َ َض َر َب ِنى َولا َ شَ َت َم ِنى َقا َل ”إِ َّن َه ِذ ِه َّ‬
‫الصلا َ َة‬
‫يح َوال َّت ْك ِب ُير َو ِق َر َاء ُة الْ ُق ْرا ِٓن‪“.‬‬
‫س إِنَّ َما ُه َو ال َّت ْس ِب ُ‬ ‫لا َ َي ْصلُ ُح ِف َيها شَ ْي ٌء ِم ْن كَلا َ ِم ال َّنا ِ‬

‫‪S AHÂBÎLER ve HZ. PEYGAMBER‬‬


‫‪SADAKAT ve İTAAT‬‬

‫‪َ -١٢٧٤‬ع ْن أُ َسا َم َة ْبنِ شَ ر ٍ‬


‫ِيك َقا َل‪ :‬أَ َت ْي ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬وأَ ْص َحا ُب ُه َكأَنَّ َما َع َلى‬
‫ُر ُء ِ‬
‫وس ِه ْم ال َّ‬
‫ط ْي ُر‪...‬‬

‫ين‪َ ،‬ف َما َقا َل لِى‪:‬‬


‫َس ‪َ d‬قا َل‪َ :‬خ َد ْم ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬عشْ َر ِس ِن َ‬ ‫‪َ -١٢٧٥‬ح َّد َث َنا أَن ٌ‬
‫ف‪َ .‬ولا َ لِ َم َص َن ْع َت؟ َولا َ أَلا َّ َص َن ْع َت‪.‬‬
‫أُ ٍّ‬

‫‪٣٢١‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

İbn Mes’ûd şöyle demiştir: “Peygamber (sav) bizleri usandır-


1271.

mamak amacıyla vaaz için belli günler kollardı.”


(B68 Buhârî, İlim, 11; M7127 Müslim, Sıfâtü’l-münâfıkîn, 82)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


1272.

buyurmuştur: “...Bana sözün özü verildi...”


(M1167 Müslim, Mesâcid, 5: B2977 Buhârî, Cihâd, 122)

1273.Muâviye b. Hakem es-Sülemî (namazda konuştuğu ve ashâbın


tepkisini aldığı zaman olanları) şöyle anlatmaktadır: “...Ne ondan önce ne
de sonra daha güzel öğreten birini gördüm. Vallahi Resûlullah beni ne azar-
ladı ne bana vurdu ne de hakaret etti. Sadece, ‘Bu namazda insan kelâmı
konuşulmaz. Namaz ancak tesbih, tekbir ve Kur’an okumaktır.’ dedi.”
(M1199 Müslim, Mesâcid, 33)

S AHÂBÎLER ve HZ. PEYGAMBER


SADAKAT ve İTAAT

Üsâme b. Şerîk şöyle demiştir: “Hz. Peygamber’in huzuruna


1274.

geldiğimde gördüm ki ashâbı (onu hürmet içinde sessizce dinlerken)


âdeta başlarının üzerinde birer kuş varmış gibiydiler...”
(D3855 Ebû Dâvûd, Tıb, 1)

1275.Enes (ra) şöyle demiştir: “Hz. Peygamber’e on yıl hizmet et-


tim. Bana bir kez bile ‘Öf!’, ‘Niye böyle yaptın?’ ve ‘Niçin şöyle yapma-
dın!’ demedi.”
(B6038 Buhârî, Edeb, 39; B2768 Buhârî, Vesâyâ, 25)

321
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫َف َّ‬
‫حاشً ا‪...‬‬ ‫س َقا َل‪ :‬لَ ْم َي ُك ْن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬س َّبا ًبا َو َلا لَ َّعانًا َو َلا‬
‫‪َ -١٢٧٦‬ع ْن أَنَ ِ‬

‫‪َ -١٢٧٧‬ع ْن َجرِي ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬ما َح َج َب ِنى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ s‬م ْن ُذ أَ ْس َل ْم ُت‬
‫َولا َ َرآنِى إِلا َّ َض ِحكَ ‪.‬‬

‫‪َ -١٢٧٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬ما َرأَ ْي ُت أَ َحدًا أَ ْك َث َر َمشُ و َر ًة لِا َٔ ْص َحابِ ِه ِم ْن َر ُس ِ‬
‫ول‬
‫اللَّ ِه ‪.s‬‬

‫‪S AHÂBÎLERİN‬‬
‫‪HZ. PEYGAMBER SEVGİSİ‬‬
‫‪TEZAHÜRLER‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ ُيؤ ِْم ُن أَ َح ُدكُ ْم َح َّتى أَكُو َن‬ ‫‪َ -١٢٧٩‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫أَ َح َّب إِلَ ْي ِه ِم ْن َوالِ ِد ِه َو َولَ ِد ِه َوال َّنا ِ‬
‫س أَ ْج َم ِع َ‬
‫ين‪“.‬‬

‫ص أَ َح َّب إِلَ ْي ِه ْم ِم ْن َر ُس ِ‬


‫ول اللَّ ِه ‪َ ] s‬قا َل[‪:‬‬ ‫س َقا َل‪ :‬لَ ْم َي ُك ْن شَ خْ ٌ‬ ‫‪َ -١٢٨٠‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫َوكَانُوا إِ َذا َرأَ ْو ُه لَ ْم َيقُو ُموا لِ َما َي ْع َل ُمو َن ِم ْن ك ََرا ِه َي ِت ِه لِ َذلِكَ ‪.‬‬

‫‪٣٢٢‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1276.Enes (b. Mâlik) şöyle demiştir: “Resûlullah (sav), sövüp sayan,


lânet edip duran, kötü sözler söyleyen birisi değildi...”
(HM12299 İbn Hanbel, III, 127)

1277.Cerîr b. Abdullah şöyle demiştir: “Müslüman olduğum günden


beri Resûlullah (sav) beni hiç kapıdan çevirmedi. Beni her gördüğünde
mutlaka gülümserdi.”
(T3820 Tirmizî, Menâkıb, 41)

Ebû Hüreyre şöyle demiştir: “Resûlullah’tan (sav) daha fazla


1278.

ashâbıyla istişare eden bir kimse görmedim.”


(T1714 Tirmizî, Cihâd, 35; HM19136 İbn Hanbel, IV, 329)

S AHÂBÎLERİN
HZ. PEYGAMBER SEVGİSİ
TEZAHÜRLER

1279.Enes (b. Mâlik) tarafından rivayet edildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz, beni anne-babasından, ço-
cuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe (tam anlamıyla)
iman etmiş olmaz.”
(B15 Buhârî, Îmân, 8)

Enes (b. Mâlik) anlatıyor: “(Ashâbın), Resûlullah’tan (sav) da-


1280.

ha çok sevdikleri hiç kimse yoktu. Ancak onu gördükleri zaman, onun
bundan hoşlanmadığını bildikleri için, ayağa kalkmazlardı.”
(T2754 Tirmizî, Edeb, 13)

322
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫س‬ ‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬ف َد َعا بِ َط ُهورٍ‪َ ،‬ف َغ َم َ‬ ‫الس َل ِم ِّي َقا َل‪ُ :‬ك َّنا ِع ْن َد َر ُس ِ‬
‫‪َ -١٢٨١‬ع ْن َٔابِي ُق َرا ٍد َّ‬
‫َي َد ُه ِفي ِه‪ ،‬ثُ َّم َت َو َّضأَ‪َ ،‬ف َت َت َّب ْع َنا ُه‪َ ،‬ف َح َس ْونَا ُه‪َ ،‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما َح َم َل ُك ْم َع َلى‬
‫َما َص َن ْع ُت ْم؟“ قُ ْل َنا‪ُ ،‬ح ُّب اللَّ ِه َو َر ُسولِ ِه َقا َل‪َ ” :‬ف ِٕا ْن أَ ْح َب ْب ُت ْم أَ ْن ُي ِح َّب ُك ُم اللَّ ُه َو َر ُسولُ ُه‬
‫اص ُدقُوا إِ َذا َح َّد ْث ُت ْم‪َ ،‬وأَ ْح ِس ُنوا ِج َوا َر َم ْن َج َاو َركُ ْم‪“.‬‬ ‫َفأَ ُّدوا إِ َذا ائْ ُت ِم ْن ُت ْم‪َ ،‬و ْ‬

‫‪َ -١٢٨٢‬ع ْن َع ْو ِن ْبنِ أَبِى ُج َح ْي َف َة َع ْن أَبِي ِه َقا َل‪ :‬أَ َت ْي ُت ال َّن ِب َّي‪َ s‬و ُه َو ِفى قُ َّب ٍة‬
‫َح ْم َر َاء ِم ْن أَ َد ٍم‪َ ،‬و َرأَ ْي ُت بِلاَلا ً أَ َخ َذ َو ُض َوء ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬وال َّن ُ‬
‫اس َي ْب َت ِد ُرو َن الْ َو ُض َوء‪َ ،‬ف َم ْن‬
‫اب ِم ْن ُه شَ ْي ًئا َت َم َّس َح بِ ِه‪َ ،‬و َم ْن لَ ْم ُي ِص ْب ِم ْن ُه شَ ْي ًئا أَ َخ َذ ِم ْن َب َللِ َي ِد َص ِ‬
‫اح ِب ِه‪.‬‬ ‫أَ َص َ‬

‫‪A RKADAŞ OLARAK HZ. PEYGAMBER‬‬


‫‪SADIK, SAMİMİ ve VEFAKÂR‬‬

‫َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لَ ْو كُ ْن ُت ُم َّت ِخ ًذا َخ ِليلًا‬ ‫س‬
‫‪َ -١٢٨٣‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫اح ِبي‪“.‬‬ ‫َلات ََّخ ْذ ُت أَ َبا َب ْكرٍ‪َ ،‬ولَ ِك ْن أَ ِخي َو َص ِ‬

‫‪٣٢٣‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1281. Ebû Kurâd es-Selemî anlatıyor: “Resûlullah’ın (sav) yanınday-


dık. O (abdest almak için) temiz su istedi ve elini suya daldırdı. Sonra
abdest aldı. Biz onun abdest suyunu elde etmeye çalıştık, (abdest suyun-
dan) yudumladık. Bunun üzerine Resûlullah (sav), ‘Sizi bunu yapmaya
sevk eden şey nedir?’ diye sordu. Biz, ‘Allah ve Resûlü’nün sevgisi.’ de-
dik. Resûlullah şöyle buyurdu: ‘Eğer Allah ve Resûlü’nün de sizi sevme-
sini istiyorsanız size bir şey emanet edildiğinde ona riayet edin, konuş-
tuğunuz zaman doğru söyleyin ve komşularınızla iyi geçinin.’”
(ME6517 Taberânî, el-Mu’cemü’l-evsat, VI, 320)

1282. Avn b. Ebû Cuhayfe, babasından şunları naklediyor: “Peygam-


ber’e (sav) gittim. Deriden yapılmış kızıl bir çadırın içindeydi. Bilâl’i,
Peygamber’in (sav) abdest suyunu taşırken gördüm. İnsanlar bu abdest
suyunu alabilmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Suya dokunabilen
onunla yüzünü sıvazlıyordu. Sudan alamayanlar ise arkadaşının elinde-
ki ıslaklıktan faydalanmaya çalışıyordu.”
(B5859 Buhârî, Libâs, 42)

A RKADAŞ OLARAK HZ. PEYGAMBER


SADIK, SAMİMİ ve VEFAKÂR

İbn Abbâs’tan (ra) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1283.

şöyle buyurmuştur: “Bir dost edinecek olsaydım Ebû Bekir’i dost edinir-
dim. Fakat o benim kardeşim ve arkadaşımdır.”
(B3656 Buhârî, Fedâilü ashâbi’n-nebî, 5)

323
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١٢٨٤‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َم ْس ُعو ٍد؛ َٔا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما ِم ْن نَ ِب ٍّي َب َع َث ُه اللَّ ُه ِفى‬
‫اب َيأْ ُخ ُذو َن بِ ُس َّن ِت ِه َو َي ْق َتدُو َن بِأَ ْم ِر ِه‪“...‬‬
‫أُ َّم ٍة َق ْب ِلى‪ ،‬إِلا َّ كَا َن لَ ُه ِم ْن أُ َّم ِت ِه َح َوا ِر ُّيو َن َوأَ ْص َح ٌ‬

‫‪َ -١٢٨٥‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َت ُس ُّبوا أَ ْص َحابِى‪َ ،‬ف َوالَّ ِذى‬
‫نَ ْف ِسى بِ َي ِد ِه! لَ ْو أَنْ َف َق أَ َح ُدكُ ْم ِم ْث َل أُ ُح ٍد َذ َه ًبا َما َب َل َغ ُم َّد أَ َح ِد ِه ْم َولا َ ن َِصي َف ُه‪“.‬‬

‫‪َ -١٢٨٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬ال َّر ُج ُل َع َلى ِدينِ َخ ِلي ِل ِه َف ْل َي ْن ُظ ْر‬
‫أَ َح ُدكُ ْم َم ْن ُي َخالِ ُل‪“.‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER’İN ÜMMETİNE‬‬


‫‪DÜŞKÜNLÜĞÜ‬‬
‫!‪ÜMMETİM! ÜMMETİM‬‬

‫‪َ -١٢٨٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِنَّ َما َم َث ِلى َو َم َث ُل أُ َّم ِتى َك َم َث ِل‬
‫اش َي َق ْع َن ِفي ِه‪َ ،‬فأَنَا ا ِٓخ ٌذ بِ ُح َج ِزكُ ْم َوأَنْ ُت ْم‬
‫اب َوالْف ََر ُ‬
‫َر ُجلٍ ْاس َت ْو َق َد نَا ًرا‪َ ،‬ف َج َع َل ِت الد ََّو ُّ‬
‫َتق ََّح ُمو َن ِفي ِه‪“.‬‬

‫‪٣٢٤‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1284.Abdullah b. Mes’ûd’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın benden önce bir topluma gönderdiği
her peygamberin ümmeti içinde havârileri ve sünnetine tâbi olup emir-
lerine uyan dostları vardır...”
(M179 Müslim, Îmân, 80)

1285.Ebû Saîd’in rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Ashâbıma sövmeyin! Canım elinde olan (Allah’)a yemin ede-
rim ki eğer biriniz, Uhud (dağı) kadar altını Allah yolunda harcasa, bu
onlardan birinin bir ölçek ya da yarım ölçek sadakasına erişemez.”
(D4658 Ebû Dâvûd, Sünnet, 10)

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1286.

şöyle buyurmuştur: “Kişi arkadaşının dini üzeredir. Öyleyse her biriniz


kiminle arkadaşlık ettiğine dikkat etsin.”
(D4833 Ebû Dâvûd, Edeb, 16; T2378 Tirmizî, Zühd, 45)

HZ. PEYGAMBER’İN ÜMMETİNE


DÜŞKÜNLÜĞÜ
ÜMMETİM! ÜMMETİM!

1287. Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Benimle ümmetimin durumu (geceleyin) ateş yakan kimsenin
hâline benzer. Böcekler ve kelebekler o ateşe düşmeye başlar. İşte ben de
sizler ateşe girerken kuşaklarınızdan tutup engellemeye çalışıyorum.”
(M5955 Müslim, Fedâil, 17)

324
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١٢٨٨‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما ِم ْن ُمؤ ِْمنٍ إِلا َّ َوأَنَا أَ ْولَى ال َّنا ِ‬
‫س‬
‫ين ِم ْن أَنْف ُِس ِه ْم﴾ َفأَ ُّي َما ُم ْؤ ِمنٍ‬‫بِ ِه ِفى ال ُّدنْ َيا َوا ْلا ٓ ِخ َر ِة‪ ،‬ا ْق َر ُءوا إِ ْن ِش ْئ ُت ْم‪﴿ :‬ال َّن ِب ُّي أَ ْولَى بِالْ ُم ْؤ ِم ِن َ‬
‫َت َر َك َمالا ً َف ْل َي ِر ْث ُه َع َص َب ُت ُه َم ْن كَانُوا‪َ ،‬ف ِٕا ْن َت َر َك َد ْي ًنا أَ ْو ِض َيا ًعا َف ْل َيأْتِ ِنى‪َ ،‬وأَنَا َم ْولا َ ُه‪“.‬‬

‫‪َ -١٢٨٩‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َٔابِى َق َتا َدةَ‪َ ،‬ع ْن َٔابِي ِه َٔابِى َق َتا َد َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِنِّى‬
‫الص ِب ِّي َفأَ َت َج َّو ُز ِفى َصلاَتِى‪،‬‬
‫الصلا َ ِة أُرِي ُد أَ ْن أُ َط ِّو َل ِف َيها‪َ ،‬فأَ ْس َم ُع ُب َك َاء َّ‬ ‫َلأَقُو ُم ِفى َّ‬
‫ك ََرا ِه َي َة أَ ْن أَشُ َّق َع َلى أُ ِّم ِه‪“.‬‬

‫َس ْب ُن َمالِ ٍك‪ ،‬أَ َّن نَ ِب َّي اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لِ ُك ِّل نَ ِب ٍّي َد ْع َو ٌة َد َعا َها‬ ‫‪َ -١٢٩٠‬ح َّد َث َنا أَن ُ‬
‫لِا ُٔ َّم ِت ِه‪َ .‬وإِنِّى اخْ َت َبأْ ُت َد ْع َوتِى شَ فَا َع ًة لِا ُٔ َّم ِتى َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬

‫‪İSLÂM ÜMMETİ‬‬
‫‪EN HAYIRLI ÜMMETSİNİZ‬‬

‫‪َ -١٢٩١‬ع ْن َب ْه ِز ْبنِ َح ِكي ٍم‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه‪َ ،‬ع ْن َج ِّد ِه َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪s‬‬
‫ين أُ َّم ًة‪ .‬أَنْ ُت ْم َخ ْي ُر َها‪َ ،‬وأَ ْك َر ُم َها َع َلى اللَّ ِه‪“.‬‬
‫َيقُو ُل‪” :‬إِنَّ ُك ْم َوفَّ ْي ُت ْم َس ْب ِع َ‬

‫‪٣٢٥‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1288.

şöyle buyurmuştur: “Ben, dünyada ve âhirette her müminin diğer in-


sanlardan öncelikli olan velîsiyim. Dilerseniz ‘Peygamber, müminlere
kendi canlarından daha yakındır.’ âyetini okuyun. Geride mal bırakan
her mümine, asabesi (baba tarafından akrabası) olanlar mirasçı olsun.
Eğer borç ya da himayeye muhtaç çoluk çocuk bırakırsa, bana gelsin.
Zira onun velîsi benim.”
(B4781 Buhârî, Tefsîr, (Ahzâb) 1)

1289. Abdullah b. Ebû Katâde’nin, babası Ebû Katâde’den naklettiği-


ne göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Bazen uzun (bir kıraat
ile) kıldırmak niyetiyle namaza dururum da bir çocuğun ağlamasını işitir
ve annesine sıkıntı vermek istemediğim için namazımı kısa tutarım.”
(B707 Buhârî, Ezân, 65)

1290.Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Her peygamberin ümmeti için yaptığı bir dua vardır.
Ben ise duamı kıyamet gününde ümmetime şefaat için sakladım.”
(M494 Müslim, Îmân, 341)

İSLÂM ÜMMETİ
EN HAYIRLI ÜMMETSİNİZ

1291. Behz b. Hakîm’in, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine


göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Siz, ümmetlerin sayısını yet-
mişe vardırdınız. Allah katında o ümmetlerin en hayırlısı ve en değer-
li olanı da sizsiniz.”
(İM4288 İbn Mâce, Zühd, 34)

325
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١٢٩٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ن َْح ُن ا ْلا ٓ ِخ ُرو َن َون َْح ُن‬
‫السابِقُو َن َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬
‫َّ‬

‫‪َ -١٢٩٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬كُ ُّل أُ َّم ِتى َي ْد ُخلُو َن الْ َج َّن َة‪ ،‬إِلا َّ‬
‫َم ْن أَ َبى“‪َ ،‬قالُوا‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه‪َ ،‬و َم ْن َيأْ َبى؟ َقا َل‪َ ” :‬م ْن َٔا َطا َع ِنى َد َخ َل ا ْل َج َّن َة‪َ ،‬و َم ْن‬
‫َع َصانِى َف َق ْد أَ َبى‪“.‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م َث ُل أُ َّم ِتى َم َث ُل الْ َم َط ِر لا َ ُي ْد َرى‬‫‪َ -١٢٩٤‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫أَ َّولُ ُه َخ ْي ٌر أَ ْم ا ِٓخ ُر ُه‪“.‬‬

‫‪َ -١٢٩٥‬ع ْن أَبِى َمالِ ٍك َي ْع ِنى الا َٔ ْش َع ِر َّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه‬
‫أَ َجا َركُ ْم ِم ْن ثَلا َ ِث ِخلا َ ٍل‪ :‬أَ ْن لا َ َي ْد ُع َو َع َل ْي ُك ْم نَ ِب ُّي ُك ْم َف َت ْه ِل ُكوا َج ِمي ًعا‪َ ،‬وأَ ْن لا َ‬
‫َي ْظ َه َر أَ ْه ُل الْ َب ِاطلِ َع َلى أَهْلِ الْ َح ِّق‪َ ،‬وأَ ْن لا َ َت ْج َت ِم ُعوا َع َلى َضلاَلَ ٍة‪“.‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER‬‬
‫‪BİLGİ ve TECRÜBE İNSANI‬‬

‫‪َ -١٢٩٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْو ًما َبا ِر ًزا لِل َّنا ِ‬
‫س َفأَ َتا ُه َر ُج ٌل‬
‫اس ِدي َن ُه ْم‪“.‬‬ ‫‪َ ...‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ه َذا ِج ْبرِي ُل َج َاء لِ ُي َعلِّ َم ال َّن َ‬

‫‪٣٢٦‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1292.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Biz (dünyaya) en son gelenleriz; kıyamet gününde ise
en başa geçecek olanlarız.”
(M1979 Müslim, Cum’a, 19)

1293.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav), “Di-


retenler hâriç bütün ümmetim cennete girecektir!” buyurunca, “Ey
Allah’ın Resûlü, diretenler kim?” dediler. Resûlullah (sav) şöyle buyur-
du: “Kim bana itaat ederse cennete girer. Kim de bana karşı gelirse di-
retiyor demektir.”
(B7280 Buhârî, İ’tisâm, 2)

Enes (b. Mâlik)ten nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


1294.

buyurmuştur: “Ümmetim yağmur gibidir; evveli mi daha hayırlı yoksa


sonu mu bilinmez.”
(T2869 Tirmizî, Emsâl, 81)

1295.Ebû Mâlik el-Eş’arî’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Allah sizi şu üç husustan korudu: Peygamberinizin size
bedduası sonucu topluca helâk olmaktan, bâtıl yolda olanların hak yolda
olanlara üstün gelmesinden, dalâlet üzerine birleşmenizden.”
(D4253 Ebû Dâvûd, Melâhim, 1)

HZ. PEYGAMBER
BİLGİ ve TECRÜBE İNSANI

1296.Ebû Hüreyre anlatıyor: “Resûlullah’ın (sav) halkın arasında bu-


lunduğu bir gün yanına bir adam geldi... Resûlullah (sav) şöyle buyur-
du: ‘Bu (gelen) Cibrîl’dir, insanlara dinlerini öğretmek için geldi.’”
(M97 Müslim, Îmân, 5)

326
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١٢٩٧‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َر ِاف ٍع َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت أُ َّم َس َل َم َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪ s‬بِ َه َذا‬
‫يث َقا َل‪َ :‬يخْ َت ِص َم ِان ِفى َم َوار َ‬
‫ِيث َوأَ ْش َي َاء َق ْد َد َر َس ْت َفقَا َل‪” :‬إِنِّى إِنَّ َما أَ ْق ِضى‬ ‫الْ َح ِد ِ‬
‫َب ْي َن ُك ْم بِ َر ٔاْيِى ِفي َما لَ ْم ُي ْن َز ْل َع َل َّى ِفي ِه‪“.‬‬

‫‪َ -١٢٩٨‬ع ْن أُ ِّم َس َل َم َة َز ْو ِج ال َّن ِب ِّي ‪ s‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِنَّ َما أَنَا َبشَ ٌر‪،‬‬
‫ض َفأَ ْق ِض َى لَ ُه‬ ‫َوإِنَّ ُك ْم َتخْ َت ِص ُمو َن إِلَ َّى َف َل َع َّل َب ْع َض ُك ْم أَ ْن َي ُكو َن أَلْ َح َن بِ ُح َّج ِت ِه ِم ْن َب ْع ٍ‬
‫َع َلى ن َْح ِو َما أَ ْس َم ُع ِم ْن ُه َف َم ْن َق َض ْي ُت لَ ُه بِشَ ْي ٍء ِم ْن َح ِّق أَ ِخي ِه َفلا َ َيأْ ُخ َذ َّن ِم ْن ُه شَ ْي ًئا‬
‫َف ِٕانَّ َما أَ ْق َط ُع لَ ُه ِق ْط َع ًة ِم َن ال َّنارِ‪“.‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER‬‬
‫‪YAŞAYAN KUR’AN‬‬

‫‪َ -١٢٩٩‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما ِم َن ا ْلأَنْ ِب َيا ِء نَ ِب ٌّي إِلا َّ أُ ْع ِط َى ِم َن‬
‫يت َو ْح ًيا أَ ْو َحا ُه‬ ‫ات َما ِم ْثلُ ُه أُو ِم َن –أَ ْو آ َم َن– َع َل ْي ِه الْ َبشَ ُر‪َ ،‬وإِنَّ َما كَا َن الَّ ِذى أُوتِ ُ‬ ‫ا ْلا ٓ َي ِ‬
‫اللَّ ُه إِلَ َّى‪َ ،‬فأَ ْر ُجو أَنِّى أَ ْك َث ُر ُه ْم َتابِ ًعا َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل أَ ُبو َب ْك ٍر ‪َ :d‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه َق ْد ِش ْب َت‪َ .‬قال‪:‬‬ ‫‪َ -١٣٠٠‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫”شَ َّي َب ْت ِنى ُهو ٌد َوالْ َو ِاق َع ُة َوالْ ُم ْر َسلا َ ُت َو ﴿ َع َّم َي َت َس َاءلُونَ﴾ َو ﴿إِ َذا الشَّ ْم ُ‬
‫س كُ ِّو َر ْت﴾‪.‬‬

‫‪٣٢٧‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1297.Abdullah b. Râfi’ anlatıyor: “Ümmü Seleme’den işittiğime gö-


re miras ve kaybolan mallar hususunda anlaşmazlığa düşen iki kişi Hz.
Peygamber’e (sav) geldiğinde o, şu sözleri söylemişti: ‘Muhakkak ki
ben, hakkında bana vahiy inmemiş olan hususlarda şahsî görüşümle
aranızda hüküm veririm.’”
(D3585 Ebû Dâvûd, Kadâ’ (Akdiye), 7)

1298.Hz. Peygamber’in eşi Ümmü Seleme’den rivayet edildiğine gö-


re, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Ben ancak bir insanım. Siz ba-
na bazı davalarla geliyorsunuz. Belki biriniz delilini diğerinden daha
güzel ifade eder ve ben de ondan duyduğuma göre onun lehine hüküm
vermiş olabilirim. Bu şekilde kime (yanlışlıkla) kardeşinin hakkından
bir şey vermişsem asla onu almasın. Zira bu takdirde ona ancak bir ateş
parçası vermişimdir.”
(MU1402 Muvatta’, Akdiye, 1; B7169 Buhârî, Ahkâm, 20)

HZ. PEYGAMBER
YAŞAYAN KUR’AN

1299.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Hiçbir peygamber yoktur ki, insanların inanmaları için
kendisine mucizeler verilmiş olmasın. Bana verilen ise Allah’ın vahyet-
tiği vahiy (Kur’ân-ı Kerîm)dir. Bu sayede ben kıyamet günü ümmeti en
çok olan peygamber olacağımı ümit ediyorum.”
(B7274 Buhârî, İ’tisâm, 1; M385 Müslim, Îmân, 239)

1300.İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Hz. Ebû Bekir (ra), “Ey Allah’ın
Resûlü, saçların ağarmış!” dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sav) şöyle bu-
yurdu: “Beni, Hûd, Vâkıa, Mürselât, Nebe’ ve Tekvîr sûreleri ihtiyarlattı.”
(T3297 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 56)

327
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١٣٠١‬قا َل ُع َم ُر أَ َما إِ َّن نَ ِب َّي ُك ْم ‪َ s‬ق ْد َقا َل‪” :‬إِ َّن اللَّ َه َي ْر َف ُع بِ َه َذا الْ ِك َت ِ‬
‫اب أَ ْق َو ًاما‬
‫ِين‪“.‬‬ ‫َو َي َض ُع بِ ِه ا َٓخر َ‬

‫‪َ -١٣٠٢‬ع ْن َس ْع ِد ْبنِ ِهشَ ا ٍم ‪َ ...‬قا َل قُ ْل ُت‪َ :‬يا أُ َّم الْ ُمؤ ِْم ِن َ‬
‫ين َح ِّدثِي ِنى َع ْن ُخلُقِ َر ُس ِ‬
‫ول‬
‫ول اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن الْ ُق ْرآ َن‪...‬‬‫اللَّ ِه ‪َ .s‬قالَ ْت‪ :‬أَلَ ْس َت َت ْق َرأُ الْ ُق ْرآ َن َف ِٕا َّن ُخلُ َق َر ُس ِ‬

‫‪HZ. PEYGAMBER‬‬
‫‪DUYGULU ve DUYARLI İNSAN‬‬

‫”ولِ َد لِ َي اللَّ ْي َل َة ُغلا َ ٌم‬ ‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ :s‬‬ ‫‪َ -١٣٠٣‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫َس‪ :‬لَ َق ْد َرأَ ْي ُت ُه َو ُه َو َي ِكي ُد‬
‫السلا َ ُم–“ ‪َ ...‬فقَا َل أَن ٌ‬ ‫َف َس َّم ْي ُت ُه بِ ْاس ِم أَبِى إِ ْب َرا ِهي َم – َع َل ْي ِه َّ‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬فقَا َل‪َ ” :‬ت ْد َم ُع الْ َع ْي ُن‬ ‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬ف َد َم َع ْت َع ْي َنا َر ُس ِ‬ ‫بِ َن ْف ِس ِه َب ْي َن َيد َْى َر ُس ِ‬
‫َو َي ْح َز ُن الْ َق ْل ُب َولا َ نَقُو ُل إِلا َّ َما َي ْر َضى َر ُّب َنا َواللَّ ِه! َيا إِ ْب َرا ِهي ُم! إِنَّا بِكَ لَ َم ْح ُزونُونَ‪“.‬‬

‫‪َ -١٣٠٤‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي َقا َل‪ :‬كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪ s‬أَشَ َّد َح َي ًاء ِم َن الْ َع ْذ َرا ِء ِفى‬
‫ِخ ْد ِر َها‪َ ،‬ف ِٕا َذا َرأَى شَ ْي ًئا َي ْك َر ُه ُه َع َر ْف َنا ُه ِفى َو ْج ِه ِه‪.‬‬

‫‪َ -١٣٠٥‬ع ْن َعائِشَ َة ‪ g‬أَن ََّها َقالَ ْت‪َ ... :‬ما انْ َت َق َم َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬لِ َن ْف ِس ِه‪ ،‬إِلا َّ أَ ْن‬
‫تُ ْن َت َهكَ ُح ْر َم ُة اللَّ ِه َف َي ْن َت ِق َم لِلَّ ِه بِ َها‪.‬‬

‫‪٣٢٨‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1301.Hz. Ömer anlatıyor: “Peygamberiniz (sav) (Kur’an hakkında)


şöyle buyurmuştur: ‘Şüphesiz Allah, bu Kitap sayesinde bazı topluluk-
ları yüceltir, diğerlerini de alçaltır.’”
(M1897 Müslim, Müsâfirîn, 269)

1302.Sa’d b. Hişâm anlatıyor: “(Hz. Âişe’ye) ‘Ey müminlerin anne-


si, bana Resûlullah’ın (sav) ahlâkını anlat.’ dedim. O da şöyle dedi: ‘Sen
Kur’an okumuyor musun? Resûlullah’ın (sav) ahlâkı Kur’an idi...’”
(D1342 Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 26)

HZ. PEYGAMBER
DUYGULU ve DUYARLI İNSAN

1303.Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav), “Bu ak-


şam bir oğlum dünyaya geldi, ona atam İbrâhim’in ismini koydum.”
buyurdu... Enes diyor ki, “Resûlullah’ın (sav) önünde oğlu İbrâhim’i
can çekişirken gördüm. Resûlullah’ın gözleri yaşardı ve ‘Göz yaş döker,
kalp üzülür fakat biz ancak Rabbimizin razı olacağını söyleriz. Vallahi
ey İbrâhim, biz senin için üzülüyoruz.’ buyurdu.”
(M6025 Müslim, Fedâil, 62)

Ebû Saîd el-Hudrî şöyle demiştir: “Hz. Peygamber (sav), örtü-


1304.

süne bürünmüş bir genç kızdan daha hayâlı idi. Hoşlanmadığı bir şey
gördüğü zaman bunu yüzünden anlardık.”
(B6102 Buhârî, Edeb, 72)

1305. Hz. Âişe (ra) şöyle demiştir: “...Resûlullah (sav) kendisi için hiç

intikam almamıştı. Ancak Allah’ın haramları çiğnendiği zaman bundan


dolayı Allah için intikam alırdı.”
(B3560 Buhârî, Menâkıb, 23)

328
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫ين‬‫‪ -١٣٠٦‬أَ َّن َع ْب َد اللَّ ِه ْب َن َك ْع ٍب َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َك ْع َب ْب َن َمالِ ٍك ُي َحد ُِّث ِح َ‬
‫ف َع ْن َت ُبو َك َقا َل‪َ ...‬وكَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬إِ َذا ُس َّر ْاس َت َنا َر َو ْج ُه ُه‪َ ،‬ح َّتى َكأَنَّ ُه‬ ‫َت َخلَّ َ‬
‫ِف َذلِكَ ِم ْن ُه‪.‬‬
‫ِق ْط َع ُة َق َمرٍ‪َ ،‬وكُ َّنا نَ ْعر ُ‬

‫‪َ -١٣٠٧‬ع ْن َعائِشَ َة ‪َ g‬ز ْو ِج ال َّن ِبي ‪َ s‬قالَ ْت‪َ :‬ما َرأَ ْي ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪s‬‬
‫ِّ‬
‫اح ًكا َح َّتى أَ َرى ِم ْن ُه لَ َه َواتِ ِه‪ ،‬إِنَّ َما كَا َن َي َت َب َّس ُم‪.‬‬
‫َض ِ‬

‫‪HZ. PEYGAMBER‬‬
‫‪DUASI ÜMMETİNİ KUŞATAN NEBÎ‬‬

‫‪َ -١٣٠٨‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْس َت ِح ُّب الْ َج َو ِام َع ِم َن ال ُّد َعا ِء‬
‫َو َي َد ُع َما ِس َوى َذلِكَ ‪.‬‬

‫‪َ -١٣٠٩‬ع ْن أُ َب ِّي ْبنِ َك ْع ٍب أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن إِ َذا َذك ََر أَ َحدًا َف َد َعا لَ ُه َب َدأَ بِ َن ْف ِس ِه‪.‬‬

‫وسى َع ْن أَبِي ِه َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪ s‬أَنَّ ُه كَا َن َي ْد ُعو بِ َه َذا ال ُّد َعا ِء‪:‬‬ ‫‪َ -١٣١٠‬عنِ ا ْبنِ أَبِى ُم َ‬
‫” َر ِّب ا ْغ ِف ْر لِى َخ ِطي َئ ِتى َو َج ْه ِلى َوإ ِْس َر ِافى ِفى أَ ْمرِى كُلِّ ِه‪َ ،‬و َما أَنْ َت أَ ْع َل ُم بِ ِه ِم ِّنى‪.‬‬
‫اى َو َع ْم ِدى َو َج ْه ِلى َو ِجدِّي‪َ ،‬وكُ ُّل َذلِكَ ِع ْن ِدى‪ .‬اللَّ ُه َّم ا ْغ ِف ْر‬ ‫اللَّ ُه َّم ا ْغ ِف ْر لِى َخ َطا َي َ‬
‫لِى َما َق َّد ْم ُت َو َما أَخَّ ْر ُت َو َما أَ ْس َر ْر ُت َو َما أَ ْع َل ْن ُت‪ ،‬أَنْ َت الْ ُم َق ِّد ُم‪َ ،‬وأَنْ َت الْ ُم َؤخِّ ُر‪،‬‬
‫َوأَنْ َت َع َلى كُ ِّل شَ ْي ٍء َق ِدي ٌر‪“.‬‬

‫‪٣٢٩‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1306.Abdullah b. Kâ’b’ın naklettiğine göre, (babası) Kâb b. Mâlik


Tebük Seferi’ne katılmayıp geride kalışını anlatırken şöyle demişti: “...
Resûlullah (sav) sevindiği zaman, yüzü parlar, sanki bir ay parçası gibi
olurdu. Biz, onun sevincini yüzünden anlardık.”
(B3556 Buhârî, Menâkıb, 23)

1307.Hz. Peygamber’in (sav) eşi Hz. Âişe (ra) şöyle demiştir: “Ben,
Resûlullah’ın (sav) küçük dili görünecek kadar güldüğünü görmedim.
O, yalnızca tebessüm ederdi.”
(B4828 Buhârî, Tefsîr, (Ahkâf) 2; M2086 Müslim, İstiskâ, 16)

HZ. PEYGAMBER
DUASI ÜMMETİNİ KUŞATAN NEBÎ

1308. Hz. Âişe şöyle demiştir: “Resûlullah (sav) kapsamlı olan duaları

sever, bunun dışındakileri (dar ve münferit duaları) bırakırdı.”


(D1482 Ebû Dâvûd, Vitr, 23)

1309.Übey b. Kâ’b’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) bir kim-


seyi anıp ona dua edeceği zaman önce kendisinden başlardı.
(T3385 Tirmizî, Deavât, 10)

1310. İbn Ebû Musa’nın, babası aracılığıyla naklettiğine göre, Hz.


Peygamber (sav) şu dua ile yalvarırdı: “Rabbim! Hatalarımı, bilgisizli-
ğimi, her işimdeki aşırılığımı ve benden daha iyi bildiğin hâllerimi ba-
ğışla. Allah’ım! Bilmeden veya kasten, şaka yollu ve ciddi bir hâlde yap-
tığım hatalarımı da bağışla. Zira bunların hepsi bende var. Allah’ım!
Yaptığım, yapacağım, gizlediğim ve açıkça işlediğim günahları bağışla.
Öne alan da erteleyen de sensin. Sen her şeye gücü yetensin.”
(B6398 Buhârî, Deavât, 60)

329
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١٣١١‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن ُي ْع ِج ُب ُه أَ ْن َي ْد ُع َو ثَلاَثًا َو َي ْس َت ْغ ِف َر ثَلاَثًا‪.‬‬

‫‪َ -١٣١٢‬ع ْن َٔابِى ُٔا َما َم َة َقا َل َد َعا َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬بِ ُد َعا ٍء َك ِثي ٍر لَ ْم ن َْحف َْظ ِم ْن ُه شَ ْي ًئا‬
‫قُ ْل َنا َيا َر ُسو َل اللَّ ِه! َد َع ْو َت بِ ُد َعا ٍء َك ِثي ٍر لَ ْم ن َْحف َْظ ِم ْن ُه شَ ْي ًئا‪َ .‬قا َل‪” :‬أَلا َ أَ ُدلُّ ُك ْم َع َلى‬
‫َما َي ْج َم ُع َذلِكَ كُلَّ ُه؟ َتقُو ُل‪ :‬اللَّ ُه َّم إِنَّا ن َْسأَلُكَ ِم ْن َخ ْي ِر َما َسأَلَكَ ِم ْن ُه نَ ِب ُّيكَ ُم َح َّم ٌد‬
‫‪َ s‬ونَ ُعو ُذ بِكَ ِم ْن شَ ِّر َما ْاس َت َعا َذ ِم ْن ُه نَ ِب ُّيكَ ُم َح َّم ٌد ‪َ s‬وأَنْ َت الْ ُم ْس َت َعا ُن َو َع َل ْيكَ‬
‫الْ َبلا َ ُغ َولا َ َح ْو َل َولا َ قُ َّو َة إِلا َّ بِاللَّ ِه‪“.‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER‬‬
‫‪ŞÜKREDEN BİR KUL‬‬

‫”و َصلُّوا‬ ‫‪َ -١٣١٣‬ح َّد َث َنا َمالِكٌ َقا َل‪ :‬أَ َت ْي َنا إِلَى ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬ون َْح ُن شَ َب َب ٌة ُم َتقَا ِر ُبو َن‪َ ...‬‬
‫َك َما َرأَ ْي ُت ُمونِى أُ َصلِّى‪َ ،‬ف ِٕا َذا َح َض َر ِت َّ‬
‫الصلا َ ُة َف ْل ُي َؤ ِّذ ْن لَ ُك ْم أَ َح ُدكُ ْم َولْ َي ُؤ َّم ُك ْم‬
‫أَ ْك َب ُركُ ْم‪“.‬‬

‫‪َ -١٣١٤‬عنِ ا ْبنِ ُج َر ْي ٍج‪ :‬أَخْ َب َرنِى َٔا ُبو ال ُّز َب ْي ِر َٔانَّ ُه َس ِم َع َجابِ ًرا َيقُو ُل‪َ :‬ر َٔا ْي ُت ال َّن ِب َّي‬
‫‪َ s‬ي ْر ِمى َع َلى َر ِاح َل ِت ِه َي ْو َم ال َّن ْح ِر َو َيقُو ُل‪” :‬لِ َتأْ ُخ ُذوا َم َن ِاس َك ُك ْم َف ِٕانِّى لا َ أَ ْدرِى لَ َعلِّى‬
‫لا َ أَ ُح ُّج َب ْع َد َح َّج ِتى َه ِذ ِه‪“.‬‬

‫‪٣٣٠‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


1311.

(sav) duayı ve istiğfarı üçer defa yapmaktan hoşlanırdı.


(D1524 Ebû Dâvûd, Vitr, 26)

1312.Ebû Ümâme anlatıyor: “Resûlullah (sav) öyle çok dua ederdi ki


bir kısmını ezberleyemezdik. ‘Ey Allah’ın Resûlü, çok dua ediyorsun bir
kısmını ezberleyemiyoruz!’ dedik. Bunun üzerine şöyle buyurdu: ‘Size bü-
tün bunları kapsayan bir dua öğreteyim mi? Şöyle dersiniz: Allah’ım! Sen-
den, Peygamberin Muhammed’in (sav) dilediği güzelliklerden biz de iste-
riz ve Peygamberin Muhammed’in (sav) sana sığındığı kötülüklerden biz
de sana sığınırız. Yardım edecek olan sensin. Sonunda sana ulaşacağız.
Allah’ın yardımı olmaksızın kudret ve kuvvete ermek mümkün değildir.’”
(T3521 Tirmizî, Deavât, 88)

HZ. PEYGAMBER
ŞÜKREDEN BİR KUL

1313. Mâlik (b. Huveyris) anlatıyor: “Biz aynı yaşlarda gençler olarak

Peygamber’in (sav) yanına geldik. O bize şöyle buyurdu: ‘...Benim na-


sıl namaz kıldığımı gördüyseniz siz de öyle namaz kılın. Namaz vakti
geldiğinde içinizden biri sizin için ezan okusun. En büyüğünüz de size
imam olsun (namaz kıldırsın).’”
(B631 Buhârî, Ezân, 18)

İbn Cüreyc’den nakledildiğine göre, Ebu’z-Zübeyr, Câbir b.


1314.

Abdullah’ı şöyle derken işitmiştir: Hz. Peygamber’i (sav) Kurban Bay-


ramı günü bineğinin üzerinde şeytan taşlarken gördüm, şöyle diyordu:
“Hac ibadetinin gereklerini (beni izleyerek) öğrenin. Çünkü bilmiyo-
rum, belki de bu haccımdan sonra bir daha haccedemem.”
(M3137 Müslim, Hac, 310)

330
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١٣١٥‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪ :‬لا َ أَ ْع َل ُم نَ ِب َّي اللَّ ِه ‪َ s‬ق َرأَ الْ ُق ْرآ َن كُلَّ ُه ِفى لَ ْي َل ٍة َولا َ َقا َم‬
‫اح َولا َ َصا َم شَ ْه ًرا َق ُّط ك َِاملا ً َغ ْي َر َر َم َضانَ‪.‬‬ ‫لَ ْي َل ًة َح َّتى َّ‬
‫الص َب ِ‬

‫‪َ -١٣١٦‬ع ْن ُم َط ِّر ٍف َع ْن أَبِي ِه َقا َل‪َ :‬رأَ ْي ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ُ s‬ي َصلِّى َو ِفى َص ْد ِر ِه أَزِي ٌز‬
‫َكأَزِي ِز ال َّر َحى ِم َن الْ ُب َكا ِء ‪.s‬‬

‫وصيكَ‬ ‫‪َ -١٣١٧‬ع ْن ُم َعا ِذ ْبنِ َج َبلٍ ‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬أَ َخ َذ بِ َي ِد ِه ‪َ ...‬فقَا َل‪” :‬أُ ِ‬
‫َيا ُم َعا ُذ! لا َ َت َد َع َّن ِفى ُد ُب ِر كُ ِّل َصلا َ ٍة َتقُو ُل‪ :‬اللَّ ُه َّم! أَ ِع ِّنى َع َلى ِذ ْك ِر َك َوشُ ْك ِر َك‬
‫َو ُح ْسنِ ِع َبا َدتِكَ ‪“.‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER‬‬
‫‪HİKMETLİ DAVETÇİ‬‬

‫‪َ -١٣١٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِنَّ َما َم َث ِلى َو َم َث ُل أُ َّم ِتى َك َم َث ِل‬
‫اش َي َق ْع َن ِفي ِه َفأَنَا ا ِٓخ ٌذ بِ ُح َج ِزكُ ْم َوأَنْ ُت ْم‬
‫اب َوالْف ََر ُ‬
‫َر ُجلٍ ْاس َت ْو َق َد نَا ًرا َف َج َع َل ِت الد ََّو ُّ‬
‫َتق ََّح ُمو َن ِفي ِه‪“.‬‬

‫‪٣٣١‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1315.Hz. Âişe şöyle demiştir: “Allah’ın Peygamberi’nin (sav) ne bir


gecede Kur’an’ı baştan sona okuduğunu, ne bir gece sabaha kadar na-
maz kıldığını ve ne de Ramazan dışında bir ayın tamamını oruçla geçir-
diğini bilmiyorum.”
(N2350 Nesâî, Sıyâm, 70; M1739 Müslim, Müsâfirîn, 139)

1316.Mutarrif’in, babasından naklettiğine göre, o (Abdullah b.


Şıhhîr) şöyle demiştir: “Allah Resûlü’nü (sav) namaz kılarken gördüm.
Ağlamaktan dolayı göğsünden değirmen sesi gibi bir hırıltı geliyordu.”
(D904 Ebû Dâvûd, Salât, 156, 157; N1215 Nesâî, Sehiv, 18)

1317.Muâz b. Cebel’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav)


onun elini tuttu ... ve şöyle buyurdu: “Ey Muâz! Sana her namazın ar-
dından şu duayı söylemeyi terk etmemeni tavsiye ediyorum: ‘Allah’ım,
seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güzelce ibadet etmek için ba-
na yardım et!’”
(D1522 Ebû Dâvûd, Vitr, 26; N1304 Nesâî, Sehiv, 60)

HZ. PEYGAMBER
HİKMETLİ DAVETÇİ

1318. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Benimle ümmetimin durumu (geceleyin) ateş yakan kimse-
nin hâline benzer. Böcekler ve kelebekler o ateşe düşmeye başlar. İşte ben
de sizler ateşe girerken kuşaklarınızdan tutup engellemeye çalışıyorum.”
(M5955 Müslim, Fedâil, 17)

331
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١٣١٩‬ح َّد َث َنا ُم َح َّم ُد ْب ُن الْ ُم ْن َك ِدرِ؛ َس ِم َع َربِي َع َة ْب َن َع َّبا ٍد الدِّي ِل َّي َيقُو ُل‪َ :‬رأَ ْي ُت‬
‫س ب ِم ًنى ِفي َم َنازِلِ ِه ْم َق ْب َل أَ ْن ُي َه ِ‬
‫اج َر إِلَى الْ َم ِدي َن ِة‪.‬‬ ‫وف َع َلى ال َّنا ِ‬ ‫َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ُط ُ‬
‫اس إِ َّن اللَّ َه َع َّز َو َج َّل َيأْ ُم ُركُ ْم أَ ْن َت ْع ُبدُو ُه َو َلا تُشْ ِركُوا بِ ِه شَ ْي ًئا‪...‬‬
‫َيقُو ُل‪َ ” :‬يا أَ ُّي َها ال َّن ُ‬

‫‪َ -١٣٢٠‬ع ْن أَبِى َحا ِز ٍم أَخْ َب َرنِى َس ْه ُل ْب ُن َس ْع ٍد أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل َي ْو َم َخ ْي َب َر‪:‬‬
‫‪” ...‬انْ ُف ْذ َع َلى ر ِْس ِلكَ َح َّتى َت ْن ِز َل بِ َس َ‬
‫اح ِت ِه ْم ثُ َّم ا ْد ُع ُه ْم إِلَى ِٕالا ْسلا َ ِم َوأَخْ ِب ْر ُه ْم بِ َما‬
‫َي ِج ُب َع َل ْي ِه ْم ِم ْن َح ِّق اللَّ ِه ِفي ِه‪َ .‬ف َواللَّ ِه لا َٔ ْن َي ْه ِد َى اللَّ ُه بِكَ َر ُجلا ً َو ِاحدًا َخ ْي ٌر لَكَ‬
‫ِم ْن أَ ْن َي ُكو َن لَكَ ُح ْم ُر ال َّن َع ِم‪“.‬‬

‫وسى َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ ،s‬إِ َذا َب َع َث أَ َحدًا ِم ْن أَ ْص َحابِ ِه‬ ‫‪َ -١٣٢١‬ع ْن أَبِى ُم َ‬
‫ِفى َب ْع ِ‬
‫ض أَ ْم ِر ِه َقا َل‪َ ” :‬بشِّ ُروا َولا َ تُ َنف ُِّروا‪َ ،‬و َي ِّس ُروا َولا َ تُ َع ِّس ُروا‪“.‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER‬‬
‫‪SAMİMİ ve BİLGE REHBER‬‬

‫وسى َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ ،s‬إ َذا َب َع َث أَ َحدًا ِم ْن أَ ْص َحابِ ِه‬ ‫‪َ -١٣٢٢‬عنٍ أبي ُم َ‬
‫ِفى َب ْع ِ‬
‫ض أَ ْمر ِه َقا َل‪َ ” :‬بشِّ ُروا َو َلا ُت َنف ُِّروا‪َ ،‬و َي ِّس ُروا َو َلا ُت َع ِّس ًروا‪“.‬‬

‫‪٣٣٢‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1319.Muhammed b. Münkedir’in işittiğine göre, Rebîa b. Abbâd


ed-Dîlî şöyle demiştir: “Medine’ye hicret etmeden önce Resûlullah’ı,
Mina’daki konaklama yerlerinde insanları ziyaret ederken gördüm. Şöy-
le diyordu: ‘Ey insanlar! Yüce Allah, yalnızca kendisine kullukta bulun-
manızı ve O’na şirk koşmamanızı emrediyor...’”
(HM16120 İbn Hanbel, III, 492)

1320. Ebû Hâzim’in, Sehl b. Sa’d’dan naklettiğine göre, Resûlullah (sav)


Hayber günü (sancağı verdiği Hz. Ali’ye) şöyle buyurmuştur: ... “Onla-
rın bulundukları bölgeye varıncaya kadar sükûnetle yürü! Sonra onları
İslâm’a davet et ve yerine getirmeleri gereken ilâhî hak ve esasları onlara
haber ver! Vallahi senin vasıtanla Allah’ın bir kişiyi hidayete erdirmesi, se-
nin için (en değerli) kızıl develerden daha hayırlıdır.” buyurmuştur.
(M6223 Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 34; B4210 Buhârî, Meğâzî, 39)

1321.Ebû Musa (el-Eş’arî) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav), bazı emirlerini yerine getirmesi için ashâbından birini görevli ola-
rak gönderdiği zaman, “Müjdeleyin, nefret ettirmeyin; kolaylaştırın,
zorlaştırmayın!” buyururdu.
(M4525 Müslim, Cihâd ve siyer, 6)

HZ. PEYGAMBER
SAMİMİ ve BİLGE REHBER

1322. Ebû Musa (el-Eş’arî) şöyle demiştir: “Resûlullah (sav), bazı emirle-
rini yerine getirmesi için ashâbından birini görevli olarak yolladığı zaman,
‘Müjdeleyin, nefret ettirmeyin, kolaylaştırın, zorlaştırmayın!’ buyururdu.”
(M4525 Müslim, Cihâd ve siyer, 6)

332
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪َ -١٣٢٣‬ع ْن َٔابِى َس ِعي ٍد ا ْل ُخ ْد ِر ِّي َقا َل‪َ ... :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن‬
‫َرأَى ُم ْن َك ًرا َف ْاس َت َطا َع أَ ْن ُي َغ ِّي َر ُه بِ َي ِد ِه َف ْل ُي َغ ِّي ْر ُه بِ َي ِد ِه‪َ ،‬ف ِٕا ْن لَ ْم َي ْس َت ِط ْع َف ِب ِل َسانِ ِه‪َ ،‬ف ِٕا ْن لَ ْم‬
‫ف ا ْل ِٕاي َم ِان‪“.‬‬ ‫َي ْس َت ِط ْع َف ِب َق ْل ِب ِه‪َ ،‬و َذلِكَ أَضْ َع ُ‬

‫”والَّ ِذى نَ ْف ِسى بِ َي ِد ِه لَ َتأْ ُم ُر َّن‬


‫‪َ -١٣٢٤‬ع ْن ُح َذ ْي َف َة ْبنِ الْ َي َم ِان َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬
‫وش َك َّن اللَّ ُه أَ ْن َي ْب َع َث َع َل ْي ُك ْم ِعقَا ًبا ِم ْن ُه ثُ َّم‬
‫وف َولَ َت ْن َه ُو َّن َعنِ الْ ُم ْن َك ِر أَ ْو لَ ُي ِ‬
‫بِالْ َم ْع ُر ِ‬
‫يب لَ ُك ْم‪“.‬‬ ‫َت ْد ُعونَ ُه َفلا َ َي ْس َت ِج ُ‬

‫يح ُة“ قُ ْل َنا‪ :‬لِ َم ْن؟‬


‫‪َ -١٣٢٥‬ع ْن َت ِمي ٍم الدَّار ِِّى َٔا َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬اَلدِّي ُن ال َّن ِص َ‬
‫َقا َل‪” :‬لِلَّ ِه َولِ ِك َتابِ ِه َولِ َر ُسولِ ِه َولأَئِ َّم ِة الْ ُم ْس ِل ِم َ‬
‫ين َو َعا َّم ِت ِه ْم‪“.‬‬

‫اس ِفي كُ ِّل َخ ِميسٍ‪َ ،‬فقَا َل‬ ‫‪َ -١٣٢٦‬ع ْن أبي َوائِلٍ َقا َل‪ :‬كَا َن َع ْب ُد اللَّ ِه ُي َذكِّ ُر ال َّن َ‬
‫لَ ُه َر ُج ٌل‪َ :‬يا أَ َبا َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ‪ ،‬لَ َو ِد ْد ُت أَنَّكَ َذكَّ ْر َت َنا كُ َّل َي ْو ٍم‪َ ،‬قا َل‪ :‬أ َما إنَّ ُه َي ْم َن ُع ِني‬
‫ِم ْن َذلِكَ أنِّي أ ْك َر ُه أَ ْن أُ ِملَّ ُك ْم‪َ ،‬وإِنِّي أَ َت َخ َّولُ ُك ْم بِالْ َم ْو ِع َظ ِة َك َما كَا َن النّ ِب ُّي َصلّى اللَّ ُه‬
‫السآ َم ِة َع َل ْي َنا‪.‬‬
‫َع َل ْي ِه َو َسلّ َم َي َت َخ َّولُ َنا بِ َها َم َخا َف َة َّ‬

‫‪٣٣٣‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1323. Ebû Saîd el-Hudrî’nin işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-
yurmuştur: “Bir kötülük gören kişi eli ile değiştirmeye gücü yetiyorsa
onu eli ile değiştirsin. Buna gücü yetmez ise dili ile değiştirsin. Bunu da
yapamazsa kalbi ile o kötülüğe tavır koysun (ondan nefret etsin) ki bu
da iman eden kişinin yapması gereken asgarî şeydir.”
(D1140 Ebû Dâvûd, Salât, 239-242)

1324. Huzeyfe b. Yemân’dan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Canım elinde bulunan Allah’a yemin ederim
ki ya iyiliği emredip kötülükten sakındırırsınız ya da (bunu yapmama-
nız hâlinde) Allah size bir ceza gönderiverir de O’na dua edersiniz ama
O, duanızı kabul etmez.”
(T2169 Tirmizî, Fiten, 9)

1325.Temîm ed-Dârî anlatıyor: “Peygamber (sav), ‘Din samimiyettir.’


dedi. Biz, ‘Kime karşı?’ diye sorduk. O da, ‘Allah’a, Kitabı’na, Resûlü’ne,
Müslümanların idarecilerine ve bütün Müslümanlara.’ buyurdu.”
(M196 Müslim, Îmân, 95)

1326.Ebû Vâil anlatıyor: “Abdullah b. Mes’ûd her perşembe insanla-


ra vaaz ederdi. Bir şahıs, ‘Ey Ebû Abdurrahman! Senin bize her gün va-
az etmeni çok isterim.’ deyince, İbn Mes’ûd ona şöyle cevap verdi: ‘Beni
bundan alıkoyan şey, sizi bıktırmak istemeyişimdir. Peygamber’in (sav),
bize bıkkınlık vereceği endişesiyle, bizim durumumuza uygun günleri
kolladığı gibi ben de vaaz vermede size uygun günleri kolluyorum.”
(B70 Buhârî, İlim, 12)

333
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER‬‬
‫‪EN GÜZEL MÜREBBİ‬‬

‫‪َ -١٣٢٧‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬يأْتِي ُك ْم ِر َجا ٌل ِم ْن ِق َب ِل‬
‫الْ َمشْ ر ِِق َي َت َعلَّ ُمو َن َف ِٕا َذا َج ُاءوكُ ْم َف ْاس َت ْو ُصوا بِ ِه ْم َخ ْي ًرا‪“.‬‬

‫الس َل ِم ِّي َقا َل‪َ ...:‬ما َرأَ ْي ُت ُم َعلِّماً َق ْبله َو َلا َب ْعدَه‬ ‫الح َك ِم ُّ‬ ‫‪َ -١٣٢٨‬ع ْن ُم َعا ِو َي َة ْبنِ َ‬
‫أَ ْح َس َن َت ْع ِليماً ِم ْن ُه‪َ ،‬ف َواللَّه! َما ك ََهرنَي و َلا َض َر َبني َو َلا شَ َت َم ِني‪َ ،‬قا َل‪” :‬إِ َّن َه ِذ ِه َّ‬
‫الصلَا َة‬
‫وقر َاء ُة الْقُرا ِٓن‪“.‬‬
‫يح وال َّت ْك ِب ُير‪َ ،‬‬ ‫لا َي ْصلُ ُح ِف َيها شَ ْي ٌء ِم ْن َكلَا ِم ال َّناسِ‪ ،‬إِنَّ َما ُه َو ال َّت ْس ِب ُ‬

‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ي ِّس ُروا َولا َ تُ َع ِّس ُروا َو َبشِّ ُروا َولا َ تُ َنف ُِّروا‪“.‬‬
‫‪َ -١٣٢٩‬ع ْن أَنَ ٍ‬

‫‪َ -١٣٣٠‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي َت َخ َّولُ َنا بِالْ َم ْو ِع َظ ِة ِفى ا ْلا َٔ َّيا ِم‬
‫السآ َم ِة َع َل ْي َنا‪.‬‬
‫َم َخا َف َة َّ‬

‫‪َ -١٣٣١‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬ما كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْس ُر ُد َس ْر َدكُ ْم َه َذا َولَ ِك َّن ُه‬
‫س إِلَ ْي ِه‪.‬‬
‫كَا َن َي َت َكلَّ ُم بِ َكلا َ ٍم ُي َب ِّي ُنه َف ْص ٌل َي ْح َف ُظ ُه َم ْن َج َل َ‬

‫‪٣٣٤‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

HZ. PEYGAMBER
EN GÜZEL MÜREBBİ

1327.Ebû Saîd el-Hudrî’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Size doğu tarafından ilim öğrenmek için in-
sanlar gelecektir. Size geldiklerinde onlara iyiliği tavsiye ediniz.”
(T2651 Tirmizî, İlim, 4; İM249 İbn Mâce, Sünnet, 22)

1328.Muâviye b. Hakem es-Sülemî (namazda konuştuğu ve ashâbın


tepkisini çektiği zaman olanları) şöyle anlatmaktadır: “...Ne ondan önce ne
de sonra daha güzel öğreten birini gördüm. Vallahi Resûlullah beni ne azar-
ladı ne bana vurdu ne de hakaret etti. Sadece, ‘Bu namazda insan kelâmı
konuşulmaz. Namaz ancak tesbih, tekbir ve Kur’an okumaktır.’ dedi.”
(M1199 Müslim, Mesâcid, 33)

1329. Enes (b. Mâlik) tarafından rivayet edildiğine göre, Hz. Peygam-
ber (sav) şöyle buyurmuştur: “Kolaylaştırın zorlaştırmayın; müjdeleyin,
nefret ettirmeyin!”
(B69 Buhârî, İlim, 11)

Abdullah (b. Mes’ûd) şöyle demiştir: “Resûlullah (sav) bıkkınlık


1330.

vermekten endişe ederek bize vaaz vermek için uygun günleri kollardı.”
(T2855 Tirmizî, Edeb, 72)

1331.Hz. Âişe şöyle demiştir: “Resûlullah (sav) sizin gibi böyle hız-
lı konuşmazdı. Aksine yanındakilerin ezberleyebileceği kadar tane tane
ve yavaş konuşurdu.”
(T3639 Tirmizî, Menâkıb, 9)

334
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪BİAT‬‬
‫‪BİR YÜREK SÖZLEŞMESİ‬‬

‫‪َ -١٣٣٢‬ع ْن ُز ْه َر َة ْبنِ َم ْع َب ٍد‪َ ،‬ع ْن َج ِّد ِه َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ِهشَ ا ٍم َوكَا َن َق ْد أَ ْد َر َك ال َّن ِب َّي‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬فقَالَ ْت‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه‪،‬‬ ‫‪َ s‬و َذ َه َب ْت بِ ِه أُ ُّم ُه َز ْي َن ُب بِ ْن ُت ُح َم ْي ٍد إِلَى َر ُس ِ‬
‫َبايِ ْع ُه‪َ ،‬فقَا َل‪ُ ” :‬ه َو َص ِغي ٌر“‪َ ،‬ف َم َس َح َرأْ َس ُه َو َد َعا لَ ُه‪.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ِ s‬فى َم ْج ِلسٍ‪،‬‬ ‫الص ِام ِت َقا َل‪ :‬كُ َّنا َم َع َر ُس ِ‬ ‫‪َ -١٣٣٣‬ع ْن ُع َبا َد َة ْبنِ َّ‬
‫َفقَا َل‪” :‬تُ َبايِ ُعونِى َع َلى أَ ْن لا َ تُشْ ِركُوا بِاللَّ ِه شَ ْي ًئا‪َ ،‬ولا َ َت ْزنُوا‪َ ،‬ولا َ َت ْس ِرقُوا‪َ ،‬ولا َ َت ْق ُتلُوا‬
‫اب‬ ‫س الَّ ِتى َح َّر َم اللَّ ُه إِلا َّ بِالْ َح ِّق‪َ ،‬ف َم ْن َو َفى ِم ْن ُك ْم َفأَ ْج ُر ُه َع َلى اللَّ ِه‪َ ،‬و َم ْن أَ َص َ‬ ‫ال َّن ْف َ‬
‫شَ ْي ًئا ِم ْن َذلِكَ َف ُعو ِق َب بِ ِه‪َ ،‬ف ُه َو َكفَّا َر ٌة لَ ُه‪َ ،‬و َم ْن أَ َص َ‬
‫اب شَ ْي ًئا ِم ْن َذلِكَ َف َس َت َر ُه اللَّ ُه‬
‫َع َل ْي ِه‪َ ،‬فأَ ْم ُر ُه إِلَى اللَّ ِه إِ ْن شَ َاء َعفَا َع ْن ُه‪َ ،‬وإِ ْن شَ َاء َع َّذ َب ُه‪“.‬‬

‫الس ْم ِع َوال َّطا َع ِة ِف َيما‬


‫‪َ -١٣٣٤‬قا َل َجرِي ٌر‪ :‬أَ َت ْي ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬ف ُق ْل ُت لَ ُه‪ :‬أُ َبايِ ُعكَ َع َلى َّ‬
‫أَ ْح َب ْب ُت َو ِفي َما َك ِر ْه ُت َقا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬أَ َو َت ْس َت ِطي ُع َذلِكَ َيا َجر ُِير؟ أَ َوتُ ِطي ُق َذلِكَ ؟“‬
‫َقا َل‪” :‬قُ ْل ِفي َما ْاس َت َط ْع ُت“ َف َبا َي َع ِنى َوال ُّن ْص ِح لِ ُك ِّل ُم ْس ِل ٍم‪.‬‬

‫‪٣٣٥‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

BİAT
BİR YÜREK SÖZLEŞMESİ

1332.Zühre b. Ma’bed’in, Hz. Peygamber’in (sav) devrine yetişmiş


olan dedesi Abdullah b. Hişâm’dan naklettiğine göre, (dedesi küçük-
ken) annesi Zeyneb bnt. Humeyd onu Resûlullah’ın (sav) huzuruna gö-
türüp, “Ey Allah’ın Resûlü bundan biat al!” demişti. Ancak Sevgili Pey-
gamberimiz, “O daha küçük.” buyurmuş, Abdullah’ın başını okşamış ve
onun için dua etmişti.
(B2501 Buhârî, Şirket, 13)

1333. Ubâde b. Sâmit anlatıyor: “Resûlullah (sav) ile birlikte bulundu-

ğumuz bir toplantıda o bize şöyle buyurdu: ‘Allah’a hiçbir şeyi ortak koş-
mayacağınıza, zina etmeyeceğinize, hırsızlık yapmayacağınıza, Allah’ın
haram kıldığı bir canı haksız yere öldürmeyeceğinize biat edin. Aranız-
dan kim verdiği sözde durursa onun ecri Allah’a aittir. Kim de bunlardan
birini yapar ve bundan dolayı cezalandırılırsa bu onun için kefaret olur.
Ayrıca kim bunlardan birini yapar da Allah onu gizlerse onun durumu
Allah’a kalmıştır. Dilerse onu affeder, dilerse ona azap eder.’”
(M4461 Müslim, Hudûd, 41)

1334.Cerîr (b. Abdullah) anlatıyor: “Hz. Peygamber’e (sav) geldim


ve ona, ‘Hoşuma gitsin ve gitmesin her hususta dinleyip itaat etmek
üzere sana biat ediyorum.’ dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav),
‘Ey Cerîr, bunu yapabilecek misin, buna gücün yetecek mi?’ buyurdu ve
şöyle ekledi: ‘Gücümün yettiği hususlarda de!’ (Sonra) her Müslüman’a
karşı samimi davranmak konusunda da benimle biat etti.”
(N4179 Nesâî, Bîat, 16)

335
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪MUHACİR ve ENSAR‬‬
‫‪İLK KUTLU İSLÂM NESLİ‬‬

‫َس ْب َن َمالِ ٍك ‪َ d‬قا َل‪ :‬كَان َِت الأَنْ َصا ُر‬ ‫‪َ -١٣٣٥‬ع ْن ُح َم ْي ٍد ال َّطوِيلِ ‪َ :‬س ِم ْع ُت َٔان َ‬
‫َي ْو َم الْ َخ ْند َِق َتقُو ُل‪ :‬ن َْح ُن الَّ ِذ َين َبا َي ُعوا ُم َح َّمدَا َع َلى الْ ِج َها ِد َما َح ِيي َنا أَ َبدَا َفأَ َجا َب ُه ُم‪:‬‬
‫ش ا ْلا ٓ ِخ َر ْه َفأَ ْك ِر ِم ا ْلأَنْ َصا َر َوالْ ُم َه ِ‬
‫اج َر ْه‪.‬‬ ‫ش إِلا َّ َع ْي ُ‬
‫اللَّ ُه َّم لا َ َع ْي َ‬

‫”ح ُّب ا ْلأَنْ َصا ِر آ َي ُة ا ْل ِٕاي َم ِان‪َ ،‬و ُبغ ُْض ُه ْم‬
‫س َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪ُ :‬‬
‫‪َ -١٣٣٦‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫آ َي ُة ال ِّنف ِ‬
‫َاق‪“.‬‬

‫‪َ -١٣٣٧‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َز ْي ٍد َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لَ ْولا َ الْ ِه ْج َر ُة لَ ُك ْن ُت ا ْم َرأً ِم َن‬
‫اس َوا ِد ًيا أَ ْو ِش ْع ًبا لَ َس َل ْك ُت َوا ِد َي ا ْلأَنْ َصا ِر َو ِش ْع َب َها‪“.‬‬
‫ا ْلأَنْ َصار‪َ ،‬ولَ ْو َس َلكَ ال َّن ُ‬

‫‪َ -١٣٣٨‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ ُم ْس ِل ُم َم ْن َس ِل َم الْ ُم ْس ِل ُمو َن‬
‫ِم ْن لِ َسانِ ِه َو َي ِد ِه‪َ ،‬والْ ُم َه ِ‬
‫اج ُر َم ْن َه َج َر َما ن ََهى اللَّ ُه َع ْن ُه‪“.‬‬

‫‪٣٣٦‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

MUHACİR ve ENSAR
İLK KUTLU İSLÂM NESLİ

1335.Humeyd et-Tavîl, Enes b. Mâlik’in (ra) şöyle dediğini işitmiştir: “En-


sar Hendek günü (toprak kazıp taşırken) şöyle diyordu: ‘Biz, Muhammed’e
şöyle biat eden kimseleriz; yaşadığımız müddetçe daima cihad edeceğiz!’
Hz. Peygamber (sav) onlara cevap olarak şöyle seslendi: ‘Allah’ım, gerçek
hayat sadece âhiret! Sen ensara ve muhacirlere ikram et!’”
(B3796 Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 9)

1336. Enes (b. Mâlik) tarafından nakledildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Ensarı sevmek imanın alâmetidir; onlara kar-
şı nefret beslemek ise münafıklığın alâmetidir.”
(M236 Müslim, Îmân, 128)

1337.Abdullah b. Zeyd’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Eğer hicret olmasaydı elbette ben ensardan
bir kimse olurdum. Eğer insanlar bir vadi veya dağ yolunu tutsalar mu-
hakkak ben ensarın vadisini yahut dağ yolunu tutardım.”
(B7245 Buhârî, Temennî, 9)

1338.Abdullah b. Amr’dan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Müslüman, elinden ve dilinden Müslüman-
ların selâmette olduğu (zarar görmediği) kişidir. Muhacir ise Allah’ın
yasakladıklarını terk eden kimsedir.”
(B10 Buhârî, Îmân, 4)

336
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪SUFFE ASHÂBI‬‬
‫‪İLME ADANANLAR‬‬

‫الص َّف ِة َت َل َّوى‬


‫‪َ -١٣٣٩‬ع ْن َع ِل ٍّي َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ ” :s‬لا أُ ْع ِطي ُك ْم َوأَ َد ُع أَ ْه َل ُّ‬
‫ُب ُطونُ ُه ْم ِم ْن الْ ُجو ِع‪“.‬‬

‫‪َ -١٣٤٠‬ح َّد َث َنا ُم َجا ِهدٌ‪ :‬أَ َّن أَ َبا ُه َر ْي َر َة كَا َن َيقُو ُل‪... :‬إِ َذا أَ َت ْت ُه َص َد َق ٌة َب َع َث بِ َها إِلَ ْي ِه ْم‬
‫يها‪...‬‬ ‫اب ِم ْن َها َوأَ ْش َر َك ُه ْم ِف َ‬ ‫َولَ ْم َي َت َن َاو ْل ِم ْن َها شَ ْي ًئا‪َ ،‬وإِ َذا أَ َت ْت ُه َه ِد َّي ٌة أَ ْر َس َل إِلَ ْي ِه ْم َفأَ َص َ‬

‫اف أَهْلِ ا ْل ِٕا ْسلا َ ِم لا َ َيأْ ُوو َن‬


‫الص َّف ِة أَضْ َي َ‬
‫‪َ -١٣٤١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪ :‬كَا َن أَ ْه ُل ُّ‬
‫َع َلى أَهْلٍ َولا َ َم ٍ‬
‫ال‪...‬‬

‫‪٣٣٧‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

SUFFE ASHÂBI
İLME ADANANLAR

1339. Hz. Ali’nin naklettiğine göre, (Allah Resûlü’nün kızı Hz. Fâtıma,
ev işlerinde kendisine yardımcı olacak bir hizmetçi istediği zaman) Hz.
Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Ben size ihsanda bulunup da Suf-
fe Ehli’ni iki büklüm olmuş, kıvranır vaziyette açlığa terk edemem.”
(HM596 İbn Hanbel, I, 80; HM838 İbn Hanbel, I, 107)

1340.Mücâhid’den nakledildiğine göre, Ebû Hüreyre şöyle derdi...


“(Allah Resûlü), kendisine zekât malı geldiğinde ondan hiçbir şey al-
maz, onu (doğruca) Suffe Ehli’ne gönderirdi. Hediye geldiğinde ise on-
lara gönderir, kendisi de bu hediyeden alır, Suffe’dekileri hediyeye or-
tak ederdi...”
(B6452 Buhârî, Rikâk, 17)

1341.Ebû Hüreyre anlatıyor: “Suffe Ehli, İslâm Ehli’nin (Müslüman-


ların) misafirleriydi. Onların ne aileleri ne de malları vardı...”
(T2477 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 36; B6452 Buhârî, Rikâk, 17)

337
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪MÜELLEFE-İ KULÛB‬‬
‫‪ÖNCE KALPLERİN KAZANILMASI‬‬

‫َس ْب ُن َمالِ ٍك‪َ ...‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ف ِٕانِّى‬ ‫اب أَخْ َب َرنِى َٔان ُ‬ ‫‪َ -١٣٤٢‬عنِ ا ْبنِ ِش َه ٍ‬
‫أُ ْع ِطى ر َِجالا ً َح ِدي ِثى َع ْه ٍد بِ ُك ْف ٍر أَ َتأَلَّ ُف ُه ْم أَ َفلا َ َت ْر َض ْو َن أَ ْن َي ْذ َه َب ال َّن ُ‬
‫اس بِالا َٔ ْم َو ِال‬
‫ول اللَّ ِه َف َواللَّ ِه! َل َما َت ْن َق ِل ُبو َن بِ ِه َخ ْي ٌر ِم َّما َي ْن َق ِل ُبو َن بِ ِه‪.‬‬
‫َو َت ْر ِج ُعو َن إِ َلى ر َِحالِ ُك ْم بِ َر ُس ِ‬

‫‪َ -١٣٤٣‬ع ْن َص ْف َوا َن ْبنِ أُ َم َّي َة َقا َل‪ :‬أَ ْع َطانِى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْو َم ُح َن ْينٍ َوإِنَّ ُه‬
‫َض الْ َخ ْلقِ إِلَ َّي َف َما َزا َل ُي ْع ِطي ِنى َح َّتى إِنَّ ُه َلا َٔ َح ُّب الْ َخ ْلقِ إِلَ َّي‪.‬‬
‫َلا َٔ ْبغ ُ‬

‫س َقا َل‪ :‬كَا َن ال َّر ُج ُل َيأْتِي ال َّن ِب َّي ‪َ s‬ف ُي ْس ِل ُم لِشَ ْي ٍء ُي ْع َطا ُه ِم ْن‬ ‫‪َ -١٣٤٤‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫ال ُّدنْ َيا َفلَا ُي ْم ِسي َح َّتى َي ُكو َن ا ْل ِٕا ْسلَا ُم أَ َح َّب إِلَ ْي ِه َوأَ َع َّز َع َل ْي ِه ِم ْن ال ُّدنْ َيا َو َما ِف َيها‪.‬‬

‫‪٣٣٨‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

MÜELLEFE-İ KULÛB
ÖNCE KALPLERİN KAZANILMASI

1342. İbn Şihâb’ın, Enes b. Mâlik’ten naklettiğine göre, (Huneyn Sa-


vaşı sonrası Hevâzin ganimetleri paylaştırılırken oluşan huzursuzluk
üzerine) Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Ben küfürden yeni kur-
tulmuş bazı kimselere onların kalplerini (İslâm’a) ısındırmak için (gani-
met mallarından) veriyorum. İnsanlar (aldıkları) mallarla dönerken siz
Allah’ın Resûlü ile evlerinize dönmekten razı değil misiniz? Allah’a ye-
min ederim ki sizin kendisiyle döndüğünüz (Peygamber), onların yan-
larına alıp döndüklerinden daha hayırlıdır.”
(M2436 Müslim, Zekât, 132)

1343. Safvân b. Ümeyye şöyle demiştir: “Resûlullah (sav) bana Hu-


neyn günü (ganimet mallarından) verdi. O, insanlar arasında en sevme-
diğim kimse idi. Fakat bana mal vermeye devam ettikçe sonunda insan-
lar arasında en sevdiğim kişi hâline geldi.”
(T666 Tirmizî, Zekât, 30)

1344.Enes (b. Mâlik) anlatıyor: “Bir kişi Hz. Peygamber’in yanına ge-
lir ve kendisine verilen dünyalık bir şey sebebiyle Müslüman olurdu.
Fakat, İslâm kendisi için dünya ve içindekilerden daha değerli olduğu
hâlde akşama ererdi.”
(HM12073 İbn Hanbel, III, 107)

338
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫‪S AHÂBÎLER ARASI İHTİLÂFLAR‬‬


‫‪FARKLI DÜŞÜNMEK İNSANIN‬‬
‫‪TABİATI GEREĞİDİR‬‬

‫س َع َج ًبا‬ ‫‪َ -١٣٤٥‬ع ْن َس ِعي ِد ْبنِ ُج َب ْي ٍر َقا َل‪ُ :‬ق ْل ُت لِ َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع َّباسٍ‪َ :‬يا أَ َبا الْ َع َّبا ِ‬
‫ين أَ ْو َج َب َفقَا َل‪:‬‬ ‫ول اللَّ ِه ‪ِ s‬ح َ‬ ‫َال َر ُس ِ‬ ‫ول اللَّ ِه ‪ِ s‬في إِ ْهل ِ‬ ‫اب َر ُس ِ‬‫َاف أَ ْص َح ِ‬ ‫لِاخْ ِتل ِ‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬ح َّج ًة َو ِاح َد ًة َف ِم ْن‬ ‫س بِ َذلِكَ إِن ََّها إِنَّ َما كَان َْت ِم ْن َر ُس ِ‬ ‫إِنِّي َلا َٔ ْع َل ُم ال َّنا ِ‬
‫ُه َنالِكَ اخْ َت َلفُوا‪...‬‬

‫‪َ -١٣٤٦‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر ‪َ f‬قا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ي ْو َم ا ْلا َٔ ْح َز ِ‬
‫اب‪” :‬لا َ ُي َصلِّ َي َّن أَ َح ٌد‬
‫الْ َع ْص َر إِلا َّ ِفى َب ِنى قُ َر ْي َظ َة‪َ “.‬فأَ ْد َر َك َب ْع ُض ُه ُم الْ َع ْص َر ِفى ال َّطرِيقِ ‪َ ،‬فقَا َل َب ْع ُض ُه ْم‪ :‬لا َ‬
‫ن َُصلِّى َح َّتى نَأْتِ َي َها َو َقا َل َب ْع ُض ُه ْم‪َ :‬ب ْل ن َُصلِّى‪ ،‬لَ ْم ُي ِر ْد ِم َّنا َذلِكَ ‪َ ،‬ف ُذ ِك َر َذلِكَ لل َّن ِب ِّي‬
‫ف َو ِاحدًا ِم ْن ُه ْم‪.‬‬ ‫‪َ s‬ف َل ْم ُي َع ِّن ْ‬

‫س إِلَى َز ْي ِد ْبنِ ثَابِ ٍت أَ َت ِج ُد ِفى ِك َت ِ‬


‫اب اللَّ ِه‬ ‫‪َ -١٣٤٧‬ع ْن ِع ْك ِر َم َة َقا َل‪ :‬أَ ْر َس َل ا ْب ُن َع َّبا ٍ‬
‫لِ ْلا ُٔ ِّم ثُلُ ُث َما َب ِق َى؟ َفقَا َل َز ْيدٌ‪ :‬إِنَّ َما أَنْ َت َر ُج ٌل َتقُو ُل بِ َرأْيِكَ َوأَنَا َر ُج ٌل أَقُو ُل بِ َرأْيِى‪.‬‬

‫اب لَ َّما ُط ِع َن ْاس َتشَ ا َر ُه ْم ِفى‬ ‫‪َ -١٣٤٨‬ع ْن َم ْر َوا َن ْبنِ الْ َح َك ِم‪ :‬أَ َّن ُع َم َر ْب َن الْ َخ َّط ِ‬
‫الْ َج ِّد َفقَا َل‪ :‬إِنِّى كُ ْن ُت َرأَ ْي ُت ِفى الْ َج ِّد َرأْياً‪َ ،‬ف ِٕا ْن َرأَ ْي ُت ْم أَ ْن َت َّت ِب ُعو ُه َفاتَّ ِب ُعو ُه‪.‬‬

‫‪٣٣٩‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

S AHÂBÎLER ARASI İHTİLÂFLAR


FARKLI DÜŞÜNMEK İNSANIN
TABİATI GEREĞİDİR

1345. Saîd b. Cübeyr anlatıyor: “Abdullah b. Abbâs’a, ‘Ey Ebu’l-Abbâs,

Resûlullah’ın (sav) hacca giderken ne zaman ihrama girdiği hususunda


sahâbîlerin görüş ayrılığına düşmelerine şaşıyorum!’ dedim. Şöyle cevap
verdi: ‘Gerçekten bu konuyu en iyi bilen benim. Resûlullah (sav) sadece
bir kere hac yaptığı için insanlar bu konuda ihtilâfa düştüler...’”
(HM2358 İbn Hanbel, I, 260; D1770 Ebû Dâvûd, Menâsik, 21)

1346. İbn Ömer (ra) anlatıyor: “Peygamber (sav) Ahzâb günü, ‘Kim-
se ikindi namazını Kurayzaoğulları yurdundan başka yerde kılma-
sın!’ buyurdu. İkindi namazının vakti gelince bunlardan bazıları, ‘Biz
Kurayzaoğulları’na ulaşmadıkça (ikindi namazını) kılmayız!’ dediler. Ba-
zıları ise, ‘Biz (ikindiyi yolda, vakit içinde) kılacağız, çünkü Peygamber
(sav) bizden bunu istemedi.’ dediler (ve yolda kıldılar). Sonra bu durum
Peygamber’e (sav) anlatıldı ve o bunlardan hiçbirini azarlamadı.”
(B4119 Buhârî, Meğâzî, 31)

İkrime anlatıyor: İbn Abbâs, Zeyd b. Sâbit’e haber göndere-


1347.

rek, “Sen, ‘(Mirastan) geriye kalanın üçte biri anneye aittir.’ hükmü-
nü Allah’ın Kitabı’nda bulabiliyor musun?” diye sordu. Bunun üzeri-
ne Zeyd b. Sâbit şöyle cevap verdi: “Sen kendi görüşünü söyleyen bir
adamsın, ben de kendi görüşümü söyleyen bir adamım!”
(DM2903 Dârimî, Ferâiz, 3)

1348. Mervân b. Hakem’den nakledildiğine göre, Ömer b. Hattâb ya-


ralandığında, dedeye düşen miras hususunda onlarla istişare etti ve şöy-
le dedi: “Ben, dede mirası hakkında bir görüş belirtmiştim. Eğer siz de
uygun görürseniz, ona uyun!”
(DM2943 Dârimî, Ferâiz, 12)

339
‫‪TARİH VE MEDENİYET -I-‬‬

‫ص أَنَّ ُه َس ِم َع َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َذا َح َك َم الْ َحا ِك ُم‬ ‫‪َ -١٣٤٩‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ الْ َعا ِ‬
‫اب َف َل ُه أَ ْج َر ِان‪َ .‬وإِ َذا َح َك َم َف ْ‬
‫اج َت َه َد ثُ َّم أَخْ َطأَ َف َل ُه أَ ْج ٌر‪“.‬‬ ‫َف ْ‬
‫اج َت َه َد ثُ َّم أَ َص َ‬

‫‪٣٤٠‬‬
TARİH VE MEDENİYET -I-

1349.Amr b. Âs’ın işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “Hâkim, hüküm verirken ictihad eder (gücü nispetinde çaba sarf
eder) de sonunda isabetli karar verirse, iki sevap kazanır. Eğer ictihad
eder de sonunda hata ederse, bir sevap kazanır.”
(M4487 Müslim, Akdiye, 15)

340
٣٤١
VII. BÖ L ÜM

TARİH VE MEDENİYET -II-

341
‫‪İSRÂ ve Mİ’RAC‬‬
‫‪MÛCİZEVÎ GECE YOLCULUĞU VE KULUN ALLAH’A‬‬
‫‪YÜKSELİŞİ‬‬

‫‪َ -١٣٥٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪ :‬أُتِ َي َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬لَ ْي َل َة أُ ْسر َِي بِ ِه بِ َق َد َح ْينِ ِم ْن‬
‫السلا َ ُم‪ :‬الْ َح ْم ُد لِلَّ ِه الَّ ِذى‬
‫َخ ْم ٍر َولَ َبنٍ َف َن َظ َر إِلَ ْي ِه َما َفأَ َخ َذ اللَّ َب َن‪َ ،‬فقَا َل لَ ُه ِج ْبرِي ُل َع َل ْي ِه َّ‬
‫َهدَا َك لِ ْل ِف ْط َر ِة‪َ ،‬ل ْو َٔا َخ ْذ َت ا ْل َخ ْم َر َغ َو ْت ُٔا َّم ُتكَ ‪.‬‬

‫‪َ -١٣٥١‬ع ْن أَبِى َذ ٍّر َقا َل‪َ :‬سأَلْ ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ :s‬ه ْل َرأَ ْي َت َر َّبكَ ؟ َقا َل‪” :‬نُو ٌر‬
‫أَنَّى أَ َرا ُه‪“.‬‬

‫‪َ -١٣٥٢‬ع ْن َعائِشَ َة ‪َ g‬قالَ ْت‪َ :‬م ْن َح َّدثَكَ أَ َّن ُم َح َّمدًا ‪َ s‬رأَى َر َّب ُه َف َق ْد‬
‫َك َذ َب‪َ ،‬و ْه َو َيقُو ُل‪﴿ :‬لا َ تُ ْد ِركُ ُه الا َٔ ْب َصا ُر‪﴾...‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ ... s‬فأُ ْع ِطي َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪s‬‬ ‫‪َ -١٣٥٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل لَ َّما أُ ْسر َِي بِ َر ُس ِ‬
‫َ‬
‫س‪َ ،‬وأُ ْع ِط َي َخ َواتِي َم ُسو َر ِة الْ َبق ََر ِة‪َ ،‬و ُغ ِف َر –لِ َم ْن لَ ْم‬ ‫ات الْ َخ ْم َ‬ ‫ثَلاَثًا‪ :‬أُ ْع ِط َي َّ‬
‫الص َل َو ِ‬
‫ات‪.‬‬‫ُيشْ ِر ْك بِاللَّ ِه ِم ْن أُ َّم ِت ِه شَ ْي ًئا– ا ْل ُم ْق ِح َم ُ‬

‫‪٣٤٢‬‬
İSRÂ ve Mİ’RAC
MÛCİZEVÎ GECE YOLCULUĞU VE KULUN ALLAH’A
YÜKSELİŞİ

1350.Ebû Hüreyre anlatıyor: “Resûlullah (sav) İsrâ gecesi götürüldü-


ğünde kendisine birinde şarap diğerinde süt olan iki bardak getirildi.
Resûlullah onlara baktı ve sütü aldı. Bunun üzerine Cibrîl, ‘Seni fıtra-
ta (insan tabiatına) uygun olanı almaya yönlendiren Allah’a hamdolsun.
Eğer şarabı alsaydın ümmetin azgınlaşırdı.’ dedi.”
(N5660 Nesâî, Eşribe, 41)

1351.Ebû Zer anlatıyor: “Resûlullah’a (sav), ‘Rabbini gördün mü?’


diye sordum, ‘O bir nur, O’nu nasıl göreyim!’ buyurdu.”
(M443 Müslim, Îmân, 291)

1352. Hz. Âişe (ra) şöyle demiştir: “Her kim Muhammed Rabbini
gördü derse yalan söylemiştir. Zira Allah, ‘Gözler O’nu göremez...’ (En’âm,
6/103) buyurmaktadır.”
(B7380 Buhârî, Tevhîd, 4)

1353.Abdullah (b. Mes’ûd) şöyle demiştir: “İsrâ olayı gerçekleşti-


ğinde Resûlullah’a (sav) üç şey verilmiştir: Beş vakit namaz ve Bakara
sûresinin son âyetleri verilmiş, ümmetinden Allah’a şirk koşmayanların
büyük günahları mağfiret olunmuştur.”
(M431 Müslim, Îmân, 279)

342
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫ش قُ ْم ُت‬ ‫‪َ -١٣٥٤‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لَ َّما َك َّذ َب ْت ِنى قُ َر ْي ٌ‬
‫ِفى الْ ِح ْج ِر َف َجلا َ اللَّ ُه لِى َب ْي َت الْ َم ْق ِد ِ‬
‫س َف َط ِف ْق ُت أُخْ ِب ُر ُه ْم َع ْن آ َياتِ ِه َوأَنَا أَنْ ُظ ُر إِلَ ْي ِه‪“.‬‬

‫‪HİCRET‬‬
‫‪MUHACİR ALLAH’IN YASAKLARINI TERK EDENDİR‬‬

‫‪َ -١٣٥٥‬ع ْن ُع َم َر‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬الا َٔ ْع َما ُل بِال ِّن َّي ِة َولِ ُك ِّل ا ْمر ٍِئ َما‬
‫نَ َوى‪َ ،‬ف َم ْن كَان َْت ِه ْج َرتُ ُه إِلَى اللَّ ِه َو َر ُسولِ ِه َف ِه ْج َرتُ ُه إِلَى اللَّ ِه َو َر ُسولِ ِه‪َ ،‬و َم ْن كَان َْت‬
‫اج َر إِلَ ْي ِه‪“.‬‬‫ِه ْج َرتُ ُه لِ ُدنْ َيا ُي ِص ُيب َها أَ ِو ا ْم َرأَ ٍة َي َت َز َّو ُج َها َف ِه ْج َرتُ ُه إِلَى َما َه َ‬

‫‪َ -١٣٥٦‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ َمالِ ٍك الْ َج ْن ِب ِّي أَنَّ ُه َس ِم َع َف َضالَ َة ْب َن ُع َب ْي ٍد َيقُو ُل‪َ :‬س ِم ْع ُت‬
‫–وال َّز ِعي ُم الْ َح ِمي ُل– لِ َم ْن آ َم َن بِى َوأَ ْس َل َم َو َه َ‬
‫اج َر‬ ‫َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬أَنَا َز ِعي ٌم َ‬
‫ض الْ َج َّن ِة َوبِ َب ْي ٍت ِفى َو َس ِط الْ َج َّن ِة‪َ ،‬وأَنَا َز ِعي ٌم لِ َم ْن آ َم َن بِى َوأَ ْس َل َم‬ ‫بِ َب ْي ٍت ِفى َر َب ِ‬
‫ض الْ َج َّن ِة َوبِ َب ْي ٍت ِفى َو َس ِط الْ َج َّن ِة َوبِ َب ْي ٍت ِفى‬ ‫َو َجا َه َد ِفى َس ِبيلِ اللَّ ِه بِ َب ْي ٍت ِفى َر َب ِ‬
‫وت‬ ‫أَ ْع َلى ُغ َر ِف الْ َج َّن ِة َم ْن َف َع َل َذلِكَ َف َل ْم َي َد ْع لِ ْل َخ ْي ِر َم ْط َل ًبا َولا َ ِم َن الشَّ ِّر َم ْه َر ًبا َي ُم ُ‬
‫وت‪“.‬‬ ‫َح ْي ُث شَ َاء أَ ْن َي ُم َ‬

‫َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ ِه ْج َر َة َب ْع َد الْ َف ْت ِح‬ ‫س‬


‫‪َ -١٣٥٧‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َولَ ِك ْن ِج َها ٌد َونِ َّية ٌ‪َ ،‬وإِ َذا ْاس ُت ْن ِف ْرتُ ْم َفانْ ِف ُروا‪“.‬‬

‫‪٣٤٣‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1354.Câbir b. Abdullah’tan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “(İsrâ ve Mi’rac) konusunda Kureyş beni yalanlayınca
Hicr’de ayakta durdum. Allah, Beytü’l-Makdis’i gözümün önüne getir-
di. Ben de ona bakarak özelliklerini Kureyş’e anlatmaya başladım.”
(B3886 Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 41)

HİCRET
MUHACİR ALLAH’IN YASAKLARINI TERK EDENDİR

1355.Hz. Ömer’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Ameller niyete göredir. Herkese ancak niyet ettiği şey
vardır. Kimin hicreti Allah’a ve Resûlü’ne yönelikse onun hicreti Allah’a
ve Resûlü’nedir. Kimin de hicreti elde edeceği bir dünyalık veya evlene-
ceği bir kadından dolayı ise onun hicreti, hicret ettiği şeyedir.”
(B54 Buhârî, Îmân, 41)

1356. Amr b. Mâlik el-Cenbî anlatıyor: “Fedâle b. Ubeyd’den duy-

duğuma göre o, Resûlullah’ı (sav) şöyle buyururken işitmiş: ‘Bana iman


edip Müslüman olan ve hicret edene cennetin kıyılarından ve ortasın-
dan birer ev verileceğine ben kefilim. Ve yine, bana inanıp Müslüman
olan ve Allah yolunda cihad edene de cennetin kıyılarından, ortasından
ve en üst derecesinden birer ev verileceğine ben kefilim. Kim böyle ya-
parsa elde etmedik bir hayır, kaçınmadık bir şer de bırakmamış olur.
Nerede ölürse ölsün fark etmez.’”
(N3135 Nesâî, Cihâd, 19)

İbn Abbâs’ın (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


1357.

yurmuştur: “Fetihten sonra hicret yoktur ancak cihad ve niyet vardır.


Cihada çağrıldığınızda derhâl katılın!”
(B2783 Buhârî, Cihâd, 1)

343
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪َ -١٣٥٨‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو َعنِ ال َّن ِب ِِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ ُم ْس ِل ُم َم ْن َس ِل َم الْ ُم ْس ِل ُمو َن‬
‫ِم ْن لِ َسانِ ِه َو َي ِد ِه‪َ ،‬والْ ُم َه ِ‬
‫اج ُر َم ْن َه َج َر َما ن ََهى اللَّ ُه َع ْن ُه‪“.‬‬

‫‪َ -١٣٥٩‬ع ْن ُم َعا ِو َي َة َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬لا َ َت ْنق َِط ُع الْ ِه ْج َر ُة‬
‫س ِم ْن َم ْغ ِربِ َها‪“.‬‬
‫َح َّتى َت ْنق َِط َع ال َّت ْو َب ُة‪َ ،‬ولا َ َت ْنق َِط ُع ال َّت ْو َب ُة َح َّتى َت ْطلُ َع الشَّ ْم ُ‬

‫‪HZ. PEYGAMBER’İN SAVAŞLARI‬‬


‫‪SAVAŞTA DA RAHMET‬‬

‫وسى الا َٔ ْش َع ِر ِّي َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ s‬ي َس ِّمى لَ َنا نَ ْف َس ُه أَ ْس َم ًاء‪،‬‬ ‫‪َ -١٣٦٠‬ع ْن أَبِى ُم َ‬
‫َفقَا َل‪” :‬أَنَا ُم َح َّمدٌ‪َ ،‬وأَ ْح َمدُ‪َ ،‬والْ ُم َقفِّى‪َ ،‬والْ َح ِاش ُر‪َ ،‬ونَ ِب ُّي ال َّت ْو َب ِة‪َ ،‬ونَ ِب ُّي ال َّر ْح َم ِة‪“.‬‬

‫‪َ -١٣٦١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة‪ :‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َت َم َّن ْوا لِق ََاء الْ َعد ُِّو‪َ ،‬ف ِٕا َذا لَ ِقي ُت ُمو ُه ْم‬
‫اص ِب ُروا‪“.‬‬
‫َف ْ‬

‫‪ -١٣٦٢‬أَ َّن أَ َبا َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر َّي ‪َ d‬ح َّد َث ُه َقا َل‪ِ :‬قي َل‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! أَ ُّي ال َّنا ِ‬
‫س‬
‫أَ ْف َض ُل؟ َفقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ ” :s‬مؤ ِْم ٌن ُي َجا ِه ُد ِفي َس ِبيلِ اللَّ ِه بِ َن ْف ِس ِه َو َمالِ ِه‪“.‬‬

‫‪٣٤٤‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1358.Abdullah b. Amr’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların
selâmette olduğu (zarar görmediği) kimsedir. Muhacir de Allah’ın ya-
sakladığını terk eden kimsedir.”
(B10 Buhârî, Îmân, 4)

1359.Muâviye’nin işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “Tevbe sona ermedikçe hicret de sona ermez. Güneş battığı yerden
doğmadıkça da tevbe sona ermez.”
(D2479 Ebû Dâvûd, Cihâd, 2)

HZ. PEYGAMBER’İN SAVAŞLARI


SAVAŞTA DA RAHMET

1360. Ebû Musa el-Eş’arî anlatıyor: “Resûlullah (sav) bize kendisinin

isimlerini şöyle söylerdi: ‘Ben Muhammed’im, Ahmed’im, (peygamber-


lerin ardından gelen) Mukaffî’yim, (kıyamette insanların arkamda top-
landığı) Hâşir’im, Tevbe Peygamberi’yim, Rahmet Peygamberi’yim.’”
(M6108 Müslim, Fedâil, 126)

1361. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Düşmanla karşılaşmayı istemeyin. Onlarla karşı-
laştığınızda ise sabredin!”
(M4541 Müslim, Cihâd ve siyer, 19)

1362.Ebû Saîd el-Hudrî’den (ra) rivayet edildiğine göre, “Yâ


Resûlallah, hangi insan daha faziletlidir?” diye soruldu. Resûlullah (sav),
“Canıyla, malıyla Allah yolunda cihad eden mümin.” buyurdu.
(B2786 Buhârî, Cihâd, 2)

344
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪َ -١٣٦٣‬ع ْن ن َِاف ٍع‪ :‬أَ َّن َع ْب َد اللَّ ِه ‪ d‬أَخْ َب َر ُه‪ :‬أَ َّن ا ْم َرأَ ًة ُو ِج َد ْت ِفى َب ْع ِ‬
‫ض َمغَازِى‬
‫ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬م ْق ُتولَ ًة‪َ ،‬فأَنْ َك َر َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ق ْت َل ال ِّن َسا ِء َو ِّ‬
‫الص ْب َي ِان‪.‬‬

‫‪َ -١٣٦٤‬ع ْن ُس َل ْي َما َن ْبنِ ُب َر ْي َدةَ‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬إِ َذا َب َع َث‬
‫اص ِة نَ ْف ِس ِه بِ َت ْق َوى اللَّ ِه َو َم ْن َم َع ُه ِم َن الْ ُم ْس ِل ِم َ‬
‫ين َخ ْي ًرا‬ ‫ش أَ ْو َصا ُه ِفى َخ َّ‬ ‫أَ ِم ًيرا َع َلى َج ْي ٍ‬
‫َفقَا َل‪” :‬ا ْغ ُزوا بِ ْس ِم اللَّ ِه َو ِفى َس ِبي ِل اللَّ ِه َقاتِلُوا َم ْن َكف ََر بِاللَّ ِه‪ ،‬ا ْغ ُزوا َولا َ َت ُغلُّوا َولا َ‬
‫َت ْغ ِد ُروا َولا َ تُ َمثِّلُوا َولا َ َت ْق ُتلُوا َولِيدًا‪“.‬‬

‫‪BEDİR‬‬
‫‪ZULME KARŞI İLK ZAFER‬‬

‫‪َ -١٣٦٥‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ْمرٍو‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬خ َر َج َي ْو َم َب ْد ٍر ِفى ثَلاَثِ ِمائَ ٍة‬
‫َو َخ ْم َس َة َعشَ َر‪َ ،‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬اللَّ ُه َّم إِنَّ ُه ْم ُحفَا ٌة َف ْ‬
‫اح ِم ْل ُه ْم‪ ،‬اللَّ ُه َّم إِنَّ ُه ْم‬
‫ين‬‫ُع َرا ٌة َفا ْك ُس ُه ْم‪ ،‬اللَّ ُه َّم إِنَّ ُه ْم ِج َيا ٌع َفأَ ْش ِب ْع ُه ْم“‪َ ،‬ف َف َت َح اللَّ ُه لَ ُه َي ْو َم َب ْد ٍر َفانْ َق َل ُبوا ِح َ‬
‫انْ َق َل ُبوا َو َما ِم ْن ُه ْم َر ُج ٌل إِلا َّ َو َق ْد َر َج َع بِ َج َملٍ أَ ْو َج َم َل ْينِ َوا ْك َت َس ْوا َوشَ ِب ُعوا‪.‬‬

‫‪٣٤٥‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1363.Nâfi’den nakledildiğine göre, Abdullah (b. Ömer) ona şunları


anlatmıştır: “Hz. Peygamber’in (sav) savaşlarından birinde öldürülmüş
bir kadın bulundu. Bunun üzerine Resûlullah (sav) kadınların ve ço-
cukların öldürülmesini kabul etmedi.”
(B3014 Buhârî, Cihâd, 147)

1364.Süleyman b. Büreyde’nin, babasından rivayet ettiğine göre,


Resûlullah (sav) birini orduya komutan olarak tayin ettiğinde ona özel
olarak, Allah karşısında takva sahibi olmasını, beraberindeki Müslüman
askerlere iyi davranmasını tavsiye eder ve şöyle derdi: “Allah’ın adıyla
ve Allah yolunda savaşın. Allah’ı inkâr edenlerle savaşın. Savaşın, fakat
hainlik yapmayın, zulmetmeyin, öldürdüğünüz kimselerin organlarını
kesmeyin ve çocukları öldürmeyin.”
(T1408 Tirmizî, Diyât, 14)

BEDİR
ZULME KARŞI İLK ZAFER

1365.Abdullah b. Amr’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) Be-


dir günü üç yüz on beş kişi ile çıktı ve “Allah’ım, bu askerler kendileri-
ni taşıyacak bir binekten yoksunlar, onları sen taşı! Allah’ım, onlar çıp-
laklar, onları sen giydir! Allah’ım, onlar açlar, onları sen doyur!” diye
dua etti. Neticede Allah Bedir günü kendisine zafer nasip etti. Dönüş-
te her biri mutlaka bir ya da iki deveyle, elbiseli ve karınları tok olarak
(Medine’ye) gelmişlerdi.
(D2747 Ebû Dâvûd, Cihâd, 145)

345
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ي ْو َم َب ْد ٍر‪” :‬اللَّ ُه َّم إنِّي أَنْشُ ُد َك َع ْه َد َك‬ ‫‪َ -١٣٦٦‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َو َو ْع َد َك‪ ،‬اللَّ ُه َّم إِ ْن ِشئ َْت لَ ْم تُ ْع َب ْد‪َ “.‬فأَ َخ َذ أَ ُبو َب ْك ٍر بِ َي ِد ِه‪َ ،‬فقَا َل‪َ :‬ح ْس ُبكَ ‪َ ،‬ف َخ َر َج‬
‫﴿س ُي ْه َز ُم الْ َج ْم ُع َو ُي َولُّو َن ال ُّد ُب َر‪﴾.‬‬
‫َو ُه َو َيقُو ُل‪َ :‬‬

‫السا ِع ِد ِّي‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه‪َ ،‬ع ْن َج ِّد ِه‬ ‫‪َ -١٣٦٧‬ع ْن َمالِ ِك ْبنِ َح ْم َز َة ْبنِ أَبِى أُ َس ْي ٍد َّ‬
‫وف‬ ‫َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ي ْو َم َب ْد ٍر‪” :‬إِ َذا أَ ْك َث ُبوكُ ْم َفا ْر ُمو ُه ْم بِال َّن ْبلِ ‪َ ،‬ولا َ َت ُسلُّوا ُّ‬
‫الس ُي َ‬
‫َح َّتى َي ْغشَ ْوكُ ْم‪“.‬‬

‫‪UHUD‬‬
‫‪KAZANIRKEN KAYBETMEK‬‬

‫س أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬ك ُِس َر ْت َر َب ِاع َي ُت ُه َي ْو َم أُ ُح ٍد‪َ ،‬وشُ َّج ِفى َرأْ ِس ِه‪،‬‬ ‫‪َ -١٣٦٨‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫ف ُي ْف ِل ُح َق ْو ٌم شَ ُّجوا نَ ِب َّي ُه ْم ‪َ s‬وك ََس ُروا‬ ‫َف َج َع َل َي ْسلُ ُت ال َّد َم َع ْن ُه َو َيقُو ُل‪َ ” :‬ك ْي َ‬
‫َر َب ِاع َي َت ُه َو ُه َو َي ْد ُعو ُه ْم إِلَى اللَّ ِه؟“‬

‫ُي َحد ُِّث َقا َل‪:‬‬ ‫‪َ -١٣٦٩‬ح َّد َث َنا أَ ُبو إِ ْس َحاقَ َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت الْ َب َر َاء ْب َن َعاز ٍِب‬
‫ين َر ُجلا ً– َع ْب َد اللَّ ِه ْب َن ُج َب ْي ٍر‬ ‫–وكَانُوا َخ ْم ِس َ‬ ‫َج َع َل ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ع َلى ال َّر َّجالَ ِة َي ْو َم أُ ُح ٍد َ‬
‫َفقَا َل‪” :‬إِ ْن َرأَ ْي ُت ُمونَا َتخْ َط ُف َنا ال َّط ْي ُر‪َ ،‬فلا َ َت ْب َر ُحوا َم َكانَ ُك ْم َه َذا َح َّتى أُ ْر ِس َل إِلَ ْي ُك ْم َوإِ ْن‬
‫َرأَ ْي ُت ُمونَا َه َز ْم َنا الْ َق ْو َم َوأَ ْو َطأْنَا ُه ْم َفلا َ َت ْب َر ُحوا َح َّتى أُ ْر ِس َل إِلَ ْي ُك ْم‪“.‬‬

‫‪٣٤٦‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1366.İbn Abbâs anlatıyor: “Hz. Peygamber (sav) Bedir günü, ‘Allah’ım,


senden ahdini ve vaadini (yerine getirmeni) diliyorum. Allah’ım, eğer
(bu müminler topluluğunun hezimetini) dilemişsen o zaman bugün-
den sonra sana ibadet edilmeyecek (demektir)’ diye dua etti. Ebû Be-
kir, Peygamber’in elini tuttu ve ‘(Bu dua) sana yeter.’ dedi. Akabinde
Resûlullah (sav), ‘Yakında o topluluk bozguna uğrayacak; arkalarını dö-
nüp kaçacaklar.’ (Kamer, 54/45) âyetini okuyarak (çadırdan dışarı) çıktı.”
(B3953 Buhârî, Meğâzî, 4)

1367. Mâlik b. Hamza b. Ebû Üseyd es-Sâidî’nin, babası aracılığıyla

dedesinden naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) Bedir günü, “(Müş-


rikler) Size yaklaştıklarında onlara ok atın. Onlar sizi iyice yakından sa-
rıncaya kadar da kılıçları çekmeyin.” buyurmuştur.
(D2664 Ebû Dâvûd, Cihâd, 108)

UHUD
KAZANIRKEN KAYBETMEK

1368.Enes’ten nakledildiğine göre, Uhud günü Resûlullah’ın (sav)


alt çenesinin sağ ön tarafındaki dişi kırılmış, başı yarılmıştı. Sonra yü-
zündeki kanı silmeye başlamış ve şöyle demişti: “Kendilerini Allah’a da-
vet ediyor olduğu hâlde, Peygamberi’nin başını yaran, dişini kıran bir ka-
vim nasıl felâh bulur!”
(M4645 Müslim, Cihâd ve siyer, 104)

1369.Ebû İshâk’ın işittiğine göre, Berâ’ b. Âzib (ra) şöyle demiştir: Uhud
günü Peygamber (sav), (Ayneyn geçidindeki) okçulara —ki onlar elli kişiy-
diler— Abdullah b. Cübeyr’i kumandan tayin etti ve şöyle buyurdu: “Bizi
kuşların kaptığını görseniz bile ben size haber gönderinceye kadar sakın
şu yerinizden ayrılmayın! Bizim onları hezimete uğrattığımızı görseniz bile
ben size haber gönderinceye kadar asla (yerinizden) ayrılmayın!”
(B3039 Buhârî, Cihâd, 164)

346
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫س ‪َ d‬قا َل‪ :‬لَ َّما كَا َن َي ْو ُم أُ ُح ٍد‪َ ...‬ولَ َق ْد َرأَ ْي ُت َعائِشَ َة بِ ْن َت أَبِى‬ ‫‪َ -١٣٧٠‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫َب ْك ٍر َوأُ َّم ُس َل ْي ٍم َوإِنَّ ُه َما لَ ُمشَ ِّم َر َت ِان‪ ،‬أَ َرى َخ َد َم ُسو ِق ِه َما‪ ،‬تُ ْن ِق َز ِان الْ ِق َر َب َع َلى ُم ُتونِ ِه َما‪،‬‬
‫ان َف َت ْملآنِ َها‪ ،‬ثُ َّم َت ِجيآ ِن َف ُت ْف ِر َغانِ ِه ِفى أَ ْف َوا ِه الْ َق ْو ِم‪...‬‬
‫تُ ْف ِر َغانِ ِه ِفى أَ ْف َوا ِه الْ َق ْو ِم‪ ،‬ثُ َّم َت ْر ِج َع ِ‬

‫‪HENDEK‬‬
‫‪MEDİNE MÜDAFAASI‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ِ s‬فى‬ ‫السا ِع ِد ُّي َقا َل‪ :‬كُ َّنا َم َع َر ُس ِ‬ ‫‪َ -١٣٧١‬ح َّد َث َنا َس ْه ُل ْب ُن َس ْع ٍد َّ‬
‫ش إِلا َّ َع ْي ُ‬
‫ش‬ ‫اب‪َ ،‬و َب ُص َر بِ َنا َفقَا َل‪” :‬اللَّ ُه َّم لا َ َع ْي َ‬‫الْ َخ ْند َِق َو ُه َو َي ْح ِف ُر َون َْح ُن نَ ْن ُق ُل ال ُّت َر َ‬
‫اج َر ْه‪“.‬‬ ‫الا ٓ ِخ َر ْه َفا ْغ ِف ْر لِلأَنْ َصا ِر َوالْ ُم َه ِ‬

‫اب َقا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ملا َٔ‬


‫‪َ -١٣٧٢‬ع ْن َع ِل ٍّي ‪َ d‬قا َل‪ :‬لَ َّما كَا َن َي ْو ُم الا َٔ ْح َز ِ‬
‫س‪“.‬‬ ‫الصلا َ ِة الْ ُو ْس َطى ِح َ‬
‫ين َغا َب ِت الشَّ ْم ُ‬ ‫اللَّ ُه ُب ُيو َت ُه ْم َوقُ ُبو َر ُه ْم نَا ًرا‪ ،‬شَ َغلُونَا َعنِ َّ‬

‫الا َٔ ْح َز ِ‬
‫اب‪:‬‬ ‫‪َ -١٣٧٣‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ أَبِى أَ ْو َفى َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْو َم‬
‫اب َو َزلْ ِزلْ ُه ْم‪“.‬‬
‫اب‪ ،‬ا ْه ِز ِم الا َٔ ْح َز َ‬ ‫”اللَّ ُه َّم ُم ْن ِز َل الْ ِك َت ِ‬
‫اب‪َ ،‬سرِي َع الْ ِح َس ِ‬

‫‪َ -١٣٧٤‬ع ْن ُس َل ْي َما َن ْبنِ ُص َر ٍد َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ي ْو َم الا َٔ ْح َز ِ‬
‫اب‪” :‬نَ ْغ ُزو ُه ْم َولا َ‬
‫َي ْغ ُزونَ َنا‪“.‬‬
‫‪٣٤٧‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1370. Enes (ra) anlatıyor: “... Ben Uhud günü Ebû Bekir’in kızı Âişe
ile Ümmü Süleym’i gördüm. Eteklerini toplamış (koşturuyor)lardı. Bi-
leklerindeki halhalları görüyordum. Sırtlarında su kırbaları taşıyorlar ve
yaralıların ağızlarına su döküyorlardı. Sonra tekrar geri dönüp kırbaları
dolduruyorlar, gelip yaralıların ağızlarına döküyorlardı...”
(B3811 Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 18)

HENDEK
MEDİNE MÜDAFAASI

Sehl b. Sa’d es-Sâidî anlatıyor: “Hendek’te Resûlullah (sav) ile


1371.

beraberdik. Kendisi hendek kazıyor, biz de toprak taşıyorduk. Bizi gör-


düğünde şöyle dedi: ‘Allah’ım! Asıl yaşama yeridir âhiret; sen ensar ve
muhacire mağfiret et!’”
(B6414 Buhârî, Rikâk, 1)

Hz. Ali’nin (ra) naklettiğine göre, Ahzâb günü Resûlullah (sav)


1372.

şöyle buyurmuştur: “Allah onların evlerini ve mezarlarını ateşle doldur-


sun! Güneş batana kadar bizi ikindi namazından alıkoydular.”
(B2931 Buhârî, Cihâd, 98; M1420 Müslim, Mesâcid, 202)

1373.Abdullah b. Ebû Evfâ’nın naklettiğine göre, Resûlullah (sav)


Ahzâb günü şöyle buyurmuştur: “Ey Kitab’ı indiren, hesabı çabuk gö-
ren Allah’ım! Ahzâbı (müttefik grupları) bozguna uğrat ve perişan et!”
(B7489 Buhârî, Tevhîd, 34)

Süleyman b. Surad’ın naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1374.

Ahzâb günü şöyle buyurmuştur: “Artık biz onlara karşı savaşacağız.


Onlar bize karşı savaşamayacaklar.”
(B4109 Buhârî, Meğâzî, 30)

347
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪H AYBER’İN FETHİ‬‬


‫‪HAİNLERE SON DARBE‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪ :‬لَ َّما أَ َتى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬خ ْي َب َر َقا َل‪” :‬إِنَّا إِ َذا نَ َزلْ َنا‬‫‪َ -١٣٧٥‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫ِين‪“.‬‬ ‫اح ِة َق ْو ٍم َف َس َاء َص َب ُ‬
‫اح الْ ُم ْن َذر َ‬ ‫بِ َس َ‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬غ َزا َخ ْي َب َر َفأَ َص ْب َنا َها َع ْن َو ًة َف َج َم َع‬
‫‪َ -١٣٧٦‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫الس ْب َي‪.‬‬
‫َّ‬

‫‪َ -١٣٧٧‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪َ...:‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬لَ َّما َظ َه َر َع َلى َخ ْي َب َر أَ َرا َد‬
‫ين‪،‬‬ ‫ين َظ َه َر َع َل ْي َها‪ ،‬لِلَّ ِه َولِ َر ُسولِ ِه ‪َ s‬ولِ ْل ُم ْس ِل ِم َ‬
‫ض ِح َ‬ ‫اج الْ َي ُهو ِد ِم ْن َها‪َ ،‬وكَان َِت الا َٔ ْر ُ‬ ‫إِخْ َر َ‬
‫اج الْ َي ُهو ِد ِم ْن َها‪َ ،‬ف َسأَلَ ِت الْ َي ُهو ُد َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬لِ ُي ِق َّر ُه ْم بِ َها أَ ْن َي ْكفُوا َع َم َل َها‬
‫َوأَ َرا َد إِخْ َر َ‬
‫ف الثَّ َمرِ‪َ ،‬فقَا َل لَ ُه ْم َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬نُ ِق ُّركُ ْم بِ َها َع َلى َذلِكَ َما ِش ْئ َنا‪“.‬‬ ‫َولَ ُه ْم نِ ْص ُ‬

‫‪Bİ’R-İ MAÛNE‬‬
‫‪İSLÂM DAVETÇİLERİNE KURULAN HAİN TUZAK‬‬

‫اص ٍم َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت أَن ًَسا َيقُو ُل‪َ :‬ما َرأَ ْي ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬و َج َد‬ ‫‪َ -١٣٧٨‬ع ْن َع ِ‬
‫ين ]الَّ ِذ َ‬
‫ين[ أُ ِص ُيبوا َي ْو َم بِ ْئ ِر َم ُعونَ َة كَانُوا ُي ْد َع ْو َن الْ ُق َّر َاء‬ ‫الس ْب ِع َ‬ ‫َع َلى َس ِر َّي ٍة َما َو َج َد َع َلى َّ‬
‫َف َم َك َث شَ ْه ًرا َي ْد ُعو َع َلى َق َت َل ِت ِه ْم‪.‬‬

‫‪٣٤٨‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

H AYBER’İN FETHİ
HAİNLERE SON DARBE

1375.Enes b. Mâlik anlatıyor: “Resûlullah (sav) Hayber’e vardığında


şöyle buyurdu: ‘Biz (savaş hâlindeyken düşman) bir kavmin toprakla-
rına girdiğimiz zaman, (savaşa yol açan sebepler konusunda önceden)
uyarılmış olan o kimselerin sabahı çok kötü olur!’”
(M4667 Müslim, Cihâd ve siyer, 122)

1376.Enes b. Mâlik şöyle demiştir: “Resûlullah (sav) Hayber’e savaş


açtı. Orayı savaşla ele geçirdik ve esirler toplandı.”
(D3009 Ebû Dâvûd, İmâre, 23-24)

1377. İbn Ömer anlatıyor: “...Resûlullah (sav) Hayber’e galip geldi-


ği zaman Yahudileri oradan çıkarmak istemişti. Çünkü Hayber’de galip
geldiğinde arazi Allah’a, Resûlü’ne (sav) ve Müslümanlara ait olmuş (bu
nedenle de) Resûlullah (sav) Yahudileri oradan çıkarmak istemişti. Bu-
nun üzerine Yahudiler, hurma hasadı işlerini sürdürmek ve mahsulün
yarısı kendilerinin olmak üzere, Resûlullah’tan Hayber’de bırakılmala-
rını istediler. Resûlullah (sav) onlara, ‘Bu şartlarla istediğimiz müddetçe
sizleri burada bırakıyoruz.’ buyurdu.”
(B2338 Buhârî, Müzâraa, 17)

Bİ’R-İ MAÛNE
İSLÂM DAVETÇİLERİNE KURULAN HAİN TUZAK

1378.Âsım’ın işittiğine göre, Enes (b. Mâlik) şöyle demiştir: “Ben,


Resûlullah’ın (sav) Bi’r-i Maûne günü şehit edilen yetmiş sahâbîye üzül-
düğü kadar hiçbir seriyyeye üzüldüğünü görmedim. Onlara kurrâ de-
nirdi. Resûlullah (üzüntüsünden dolayı) bir ay boyunca onların katille-
rine beddua etti.”
(M1550 Müslim, Mesâcid ve mevâziu’s-salât, 302)

348
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪HUDEYBİYE ANTLAŞMASI‬‬
‫‪BARIŞLA GELEN BÜYÜK ZAFER‬‬

‫يث‬ ‫‪َ -١٣٧٩‬عنِ ا ْل ِم ْس َو ِر ْبنِ َمخْ َر َمة َو َم ْر َوا َن – ُي َص ِّد ُق ُك ُّل َو ِاح ٍد ِم ْن ُه َما َح ِد َ‬
‫اح ِب ِه– َقالا َ‪َ ... :‬فقَا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ ” :s‬ما َخلا َٔ ِت الْق َْص َو ُاء‪َ ،‬و َما َذا َك لَ َها بِ ُخلُقٍ َولَ ِك ْن‬ ‫َص ِ‬
‫”والَّ ِذى نَ ْف ِسى بِ َي ِد ِه لا َ َي ْسأَلُونَ ِنى ُخ َّط ًة ُي َع ِّظ ُمو َن‬
‫س الْ ِفيلِ “‪ ،‬ثُ َّم َقا َل‪َ :‬‬ ‫َح َب َس َها َحابِ ُ‬
‫ِف َيها ُح ُر َم ِ‬
‫ات اللَّ ِه إِلا َّ أَ ْع َط ْي ُت ُه ْم إِ َّيا َها‪“...‬‬

‫‪:s‬‬ ‫‪َ -١٣٨٠‬ع ْن َجابِ ٍر َقا َل‪ :‬كُ َّنا َي ْو َم الْ ُح َد ْي ِب َي ِة أَلْفًا َوأَ ْر َب َع ِمائَ ٍة‪َ ،‬فقَا َل لَ َنا ال َّن ِب ُّي‬
‫”أَنْ ُت ُم الْ َي ْو َم َخ ْي ُر أَ ْه ِل الا َٔ ْرضِ‪“.‬‬

‫يث‬ ‫‪َ -١٣٨١‬عن ا ْل ِم ْس َو ِر ْبنِ َمخْ َر َم َة َو َم ْر َوا َن – ُي َص ِّد ُق ُك ُّل َو ِاح ٍد ِم ْن ُه َما َح ِد َ‬
‫اح ِب ِه– َقالا َ‪َ ... :‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِنَّا لَ ْم ن َِج ْئ لِ ِق َت ِال أَ َح ٍد َولَ ِك َّنا ِج ْئ َنا‬ ‫َص ِ‬
‫ِين‪َ ...‬ف ِٕا ْن شَ ُاءوا َما َد ْدتُ ُه ْم ُم َّد ًة‪َ ...‬وإِ ْن ُه ْم أَ َب ْوا َف َوالَّ ِذى نَ ْف ِسى بِ َي ِد ِه َلا ُٔ َقاتِ َل َّن ُه ْم‬
‫ُم ْع َت ِمر َ‬
‫َع َلى أَ ْمرِى َه َذا َح َّتى َت ْن َف ِر َد َسالِ َف ِتى‪َ ،‬ولَ ُي ْن ِف َذ َّن اللَّ ُه أَ ْم َر ُه‪“.‬‬

‫‪٣٤٩‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

HUDEYBİYE ANTLAŞMASI
BARIŞLA GELEN BÜYÜK ZAFER

1379. Misver b. Mahreme ve Mervân (b. Hakem) —her biri arkadaşının


sözlerini doğrulayarak— şunları anlatmıştır: (Allah Resûlü ve beraberinde-
kiler, umre niyetiyle Mekke’ye doğru giderlerken, Hudeybiye mevkiine gel-
diklerinde Hz. Peygamber’in devesi Kasvâ çöktü ve insanlar, “Kasvâ çöktü,
yerinden kalkmıyor.” dediler. Bunun üzerine) Hz. Peygamber (sav) şöy-
le buyurdu: “Hayır, Kasvâ çökmedi. Onun böyle bir huyu yoktur. Ancak
vaktiyle (Ebrehe’nin) fili(ni Mekke’ye bırakmayıp) durduran Allah, şimdi
de Kasvâ’yı (şehre girmekten) alıkoydu. Bu canı bu tende tutan Allah’a ye-
min olsun ki (Kureyşliler) benden Allah’ın mübarek kıldığı şeyleri yücelte-
cek ne kadar müşkül istekte bulunurlarsa onu onlara vereceğim.”
(B2732 Buhârî, Şurût, 15)

1380.Câbir (b. Abdullah) diyor ki, “Biz Hudeybiye günü bin dört
yüz kişi idik. Peygamber (sav) bizim için, ‘Bugün siz yeryüzü halkının
en hayırlısısınız!’ buyurdu.”
(M4811 Müslim, İmâre, 71)

1381. Misver b. Mahreme ve Mervân (b. Hakem) —her biri arkadaşı-


nın sözlerini doğrulayarak— şunları anlatmıştır: (Hudeybiye sürecinde
Kureyş ile Hz. Peygamber arasında haber taşıyan Büdeyl b. Verkâ’, Ku-
reyşlilerin Müslümanlara karşı savaşa hazırlandıklarını haber vermişti.)
Bunun üzerine Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Biz kimse ile savaşmak
için gelmedik. Yalnızca umre yapmak niyetiyle geldik... Eğer Kureyş ar-
zu ederse ben onlarla aramızda (barış için) bir müddet tayin ederim...
Fakat (böyle bir antlaşmayı) kabul etmez (savaşta ısrar eder)lerse bu ca-
nı bu tende tutan Allah’a yemin ederim ki bu dinim uğrunda başım vü-
cudumdan ayrılıncaya kadar onlarla savaşırım. Muhakkaktır ki Allah
emrini gerçekleştirecektir.”
(B2731 Buhârî, Şurût, 15)

349
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫اب َفأَ َتى َر ُسو َل اللَّ ِه ‪s‬‬ ‫‪َ -١٣٨٢‬ع ْن أَبِى َوائِلٍ َقا َل‪َ ... :‬ف َج َاء ُع َم ُر ْب ُن الْ َخ َّط ِ‬
‫س‬ ‫َفقَا َل‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه أَلَ ْس َنا َع َلى َح ٍّق َو ُه ْم َع َلى َب ِاطلٍ ؟ َقا َل‪َ ” :‬ب َلى‪َ “.‬قا َل‪ :‬أَلَ ْي َ‬
‫َق ْتلاَنَا ِفى الْ َج َّن ِة َو َق ْتلا َ ُه ْم ِفى ال َّنارِ؟ َقا َل‪َ ” :‬ب َلى‪َ “.‬قا َل‪َ :‬ف ِفي َم نُ ْع ِطى ال َّدنِ َّي َة ِفى‬
‫اب إِنِّى َر ُسو ُل‬ ‫ِدي ِن َنا َونَ ْر ِج ُع َولَ َّما َي ْح ُك ِم اللَّ ُه َب ْي َن َنا َو َب ْي َن ُه ْم؟ َفقَا َل‪َ ” :‬يا ا ْب َن الْ َخ َّط ِ‬
‫ول اللَّ ِه ‪ s‬بِالْ َف ْت ِح‬ ‫اللَّ ِه َولَ ْن ُي َض ِّي َع ِنى اللَّ ُه أَ َبدًا‪َ “.‬قا َل‪َ :‬ف َن َز َل الْ ُق ْرآ ُن َع َلى َر ُس ِ‬
‫َفأَ ْر َس َل إِلَى ُع َم َر َفأَ ْق َرأَ ُه إِ َّيا ُه َفقَا َل َيا َر ُسو َل اللَّ ِه أَ َو َف ْت ٌح ُه َو َقا َل ”نَ َع ْم‪َ “.‬ف َطا َب ْت‬
‫نَ ْف ُس ُه َو َر َج َع‪.‬‬

‫‪HUNEYN GAZVESİ VE TÂİF KUŞATMASI‬‬


‫‪DERSLERLE YÜKLÜ İKİ SAVAŞ‬‬

‫‪ -١٣٨٣‬عن أُ َم َّي َة ْبنِ َص ْف َوا َن ْبنِ أُ َم َّي َة َع ْن أَبِي ِه أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ْ s‬اس َت َعا َر ِم ْن ُه‬
‫أَ ْد ُر ًعا َي ْو َم ُح َن ْينٍ َفقَا َل‪ :‬أَ َغ ْص ٌب َيا ُم َح َّم ُد َفقَا َل‪” :‬لا َ َب ْل َعا ِر َي ٌة َمضْ ُمونَ ٌة‪“.‬‬

‫‪٣٥٠‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1382.Ebû Vâil anlatıyor: (Hudeybiye Antlaşması imzalandıktan son-


ra) Ömer b. Hattâb geldi ve Resûlullah’ın (sav) yanına giderek, “Ey
Allah’ın Resûlü, biz hak üzereyiz, onlar da bâtıl üzere değil mi?” dedi.
Resûlullah “Evet.” buyurdu. Sonra Hz. Ömer, “Bizim ölenlerimiz cen-
nette onların ölenleri ise cehennemde değil mi?” diye sordu. Resûlullah
yine “Evet.” buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ömer, “Öyleyse neden dini-
miz hususunda bu âcizliği gösteriyoruz da Allah henüz onlarla bizim
aramızda bir hüküm vermeden geri dönüyoruz?” dedi. Resûlullah şöyle
cevap verdi: “Ey Hattâb’ın oğlu! Ben gerçekten Allah’ın Resûlü’yüm! Al-
lah ebediyen beni(m emeğimi) boşa çıkarmaz.” Sonrasında Resûlullah’a
(sav) Fetih sûresi nâzil oldu. Allah Resûlü hemen Hz. Ömer’e birini gön-
derip sûreyi ona okuttu. Bunun üzerine Hz. Ömer, “Yâ Resûlallah! Bu
(Hudeybiye Antlaşması gerçekten bir) fetih midir?” diye sordu. Hz. Pey-
gamber de, “Evet.” cevabını verdi. Artık Ömer’in gönlü oldu ve döndü.
(M4633 Müslim, Cihâd ve siyer, 94)

HUNEYN GAZVESİ VE TÂİF KUŞATMASI


DERSLERLE YÜKLÜ İKİ SAVAŞ

1383.Ümeyye b. Safvân b. Ümeyye’nin, babasından naklettiğine göre,


Resûlullah (sav) Huneyn günü (henüz Müslüman olmayan Safvân’dan
savaş hazırlıkları için) birçok zırh ödünç aldı. Safvân, “Bu bir gasp mı yâ
Muhammed!” diye sordu. Resûlullah da, “Hayır, (zayi olduğu takdirde)
bedeli ödenmek üzere alınan bir emanet.” şeklinde cevap verdi.
(D3562 Ebû Dâvûd, Büyû’ (İcâre), 88)

350
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫َس ْب ُن َمالِ ٍك ‪َ ...‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ف ِٕانِّى أُ ْع ِطى ر َِجالا ً‬ ‫‪ -١٣٨٤‬أَخْ َب َرنِى أَن ُ‬
‫َح ِدي ِثى َع ْه ٍد بِ ُك ْف ٍر أَ َتأَلَّ ُف ُه ْم أَ َفلا َ َت ْر َض ْو َن أَ ْن َي ْذ َه َب ال َّن ُ‬
‫اس بِالا َٔ ْم َو ِال َو َت ْر ِج ُعو َن إِ َلى‬
‫ول اللَّ ِه؟ َف َواللَّ ِه لَ َما َت ْن َق ِل ُبو َن بِ ِه َخ ْي ٌر ِم َّما َي ْن َق ِل ُبو َن بِ ِه‪“.‬‬ ‫ر َِحالِ ُك ْم بِ َر ُس ِ‬

‫‪َ -١٣٨٥‬ع ْن ُص َه ْي ٍب‪ :‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن َي ْد ُعو أَ َّيا َم ُح َن ْينٍ ‪” :‬اللَّ ُه َّم بِكَ‬
‫أُ َحا ِو ُل َوبِكَ أُ َصا ِو ُل َوبِكَ أُ َقاتِ ُل‪“.‬‬

‫‪َ -١٣٨٦‬ع ْن أَبِى إ ِْس َحاقَ َقا َل‪َ :‬ج َاء َر ُج ٌل إِلَى الْ َب َرا ِء َفقَا َل‪ :‬أَكُ ْن ُت ْم َولَّ ْي ُت ْم َي ْو َم ُح َن ْينٍ‬
‫س‬ ‫َيا أَ َبا ُع َما َرةَ؟ َفقَا َل‪ :‬أَ ْش َه ُد َع َلى نَ ِب ِّى اللَّ ِه ‪َ s‬ما َولَّى َولَ ِك َّن ُه انْ َط َل َق أَ ِخف َُّاء ِم َن ال َّنا ِ‬
‫َو ُح َّس ٌر إِلَى َه َذا الْ َح ِّي ِم ْن َه َوا ِز َن َو ُه ْم َق ْو ٌم ُر َما ٌة َف َر َم ْو ُه ْم بِر ِْشقٍ ِم ْن نَ ْبلٍ َكأَن ََّها ر ِْج ٌل‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬وأَ ُبو ُس ْف َيا َن ْب ُن الْ َحار ِِث َيقُو ُد‬ ‫ِم ْن َج َرا ٍد َفانْ َكشَ فُوا َفأَ ْق َب َل الْ َق ْو ُم إِلَى َر ُس ِ‬
‫بِ ِه َب ْغ َل َت ُه َف َن َز َل َو َد َعا َو ْاس َت ْن َص َر َو ُه َو َيقُو ُل‪” :‬أَنَا ال َّن ِب ُّي لا َ َك ِذ ْب أَنَا ا ْب ُن َع ْب ِد الْ ُم َّط ِل ْب‬
‫س نَ َّت ِقى بِ ِه َوإِ َّن الشُّ َجا َع‬ ‫ْ‬
‫اللَّ ُه َّم نَ ِّز ْل ن َْص َر َك‪َ «.‬قا َل الْ َب َر ُاء‪ :‬كُ َّنا َواللَّ ِه إِ َذا ْاح َم َّر الْ َبأ ُ‬
‫ِم َّنا لَلَّ ِذى ُي َحا ِذى بِ ِه‪.‬‬

‫‪٣٥١‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1384. Enes b. Mâlik anlatıyor: ...(Huneyn Savaşı sonrası Hevâzin ga-


nimetleri paylaştırılırken oluşan huzursuzluk üzerine) Resûlullah (sav)
şöyle buyurmuştur: “Ben küfürden yeni kurtulmuş bazı kimselere on-
ların kalplerini (İslâm’a) ısındırmak için (ganimet mallarından) veriyo-
rum. İnsanlar aldıkları mallarla evlerine dönerken siz Allah’ın Resûlü
ile evlerinize dönmekten razı değil misiniz? Allah’a yemin ederim ki si-
zin birlikte dönüp gittiğiniz (Peygamber), onların yanlarında götürdük-
lerinden daha hayırlıdır.”
(M2436 Müslim, Zekât, 132)

Süheyb (b. Sinân) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


1385.

(sav) Huneyn Savaşı günlerinde şöyle dua ediyordu: “Allah’ım! Senin


yardımın ile (düşmana) karşı durmaya çalışıyorum, senin yardımın ile
hamle yapıyorum, senin yardımın ile savaşıyorum.”
(DM2471 Dârimî, Siyer, 7)

1386.Ebû İshâk’ın naklettiğine göre, bir kişi Berâ’a gelerek, “Ey Ebû
Umâre! Huneyn günü savaş alanından kaçtınız mı?” diye sordu. Bu-
nun üzerine Berâ’ şunları anlattı: “Ben Allah’ın Peygamberi’nin (sav)
kaçmadığına şahitlik ederim. Lâkin silahsız, zırhsız bir grup (Müslü-
man askeri) Hevâzinlilerin mevkilerine yöneldi. İyi ok atan bir kavim
olan Hevâzinliler, öncü Müslüman askerlerini yoğun bir ok atışına tut-
tu. Bunun neticesi bu kuvvetler bozguna uğradı ve düşman askerleri
Resûlullah’a (sav) yöneldi. O sırada Ebû Süfyân b. Hâris, Resûlullah’ın
katırının yularından tutuyordu. Resûlullah, katırından indi. ‘Ben pey-
gamberim, bunda yalan yok! Ben Abdülmuttalib’in evlâdıyım. Allah’ım!
Bana yardımını lütfet.’ diyerek dua etti ve zafer diledi.” Berâ’ anlatmaya
şöyle devam etti: “Vallahi, savaş kızıştığında biz düşmandan Resûlullah
ile korunuyorduk! Bizim en cesurumuz onunla yan yana durabilendi.”
(M4616 Müslim, Cihâd ve siyer, 79)

351
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫اب َقا َل‪َ :‬و َز َع َم ُع ْر َو ُة َٔا َّن َم ْر َوا َن ْب َن ا ْل َح َك ِم َوا ْل ِم ْس َو َر ْب َن‬ ‫‪َ -١٣٨٧‬عنِ ا ْبنِ ِش َه ٍ‬
‫ين‪َ ،‬ف َسأَلُو ُه أَ ْن‬‫ين َج َاء ُه َو ْف ُد َه َوا ِز َن ُم ْس ِل ِم َ‬ ‫َمخْ َر َم َة أَخْ َب َرا ُه أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َم ِح َ‬
‫ين‪َ ،‬فأَ ْث َنى َع َلى اللَّ ِه‬ ‫َي ُر َّد إِلَ ْي ِه ْم أَ ْم َوالَ ُه ْم َو َس ْب َي ُه ْم ‪َ ...‬فقَا َم َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ s‬فى الْ ُم ْس ِل ِم َ‬
‫ين‪َ ،‬وإِنِّى َق ْد َرأَ ْي ُت‬ ‫بِ َما ُه َو أَ ْهلُ ُه ثُ َّم َقا َل‪” :‬أَ َّما َب ْع ُد َف ِٕا َّن إِخْ َوانَ ُك ْم َه ُؤلا َ ِء َق ْد َج ُاءونَا َتائِ ِب َ‬
‫أَ ْن أَ ُر َّد إِلَ ْي ِه ْم َس ْب َي ُه ْم‪َ ،‬ف َم ْن أَ َح َّب ِم ْن ُك ْم أَ ْن ُي َط ِّي َب بِ َذلِكَ َف ْل َي ْف َع ْل‪َ ،‬و َم ْن أَ َح َّب ِم ْن ُك ْم‬
‫أَ ْن َي ُكو َن َع َلى َح ِّظ ِه َح َّتى نُ ْع ِط َي ُه إِ َّيا ُه ِم ْن أَ َّو ِل َما ُي ِف ُ‬
‫ىء اللَّ ُه َع َل ْي َنا َف ْل َي ْف َع ْل‪“.‬‬

‫َص ْف َوا َن ْبنِ أُ َم َّي َة َقا َل‪ :‬أَ ْع َطانِى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْو َم ُح َن ْي ٍن َوإِنَّ ُه‬ ‫‪َ -١٣٨٨‬ع ْن‬
‫إِلَ َّي َف َما َزا َل ُي ْع ِطي ِنى َح َّتى إِنَّ ُه لا َٔ َح ُّب الْ َخ ْلقِ إِلَ َّي‪.‬‬ ‫َض الْ َخ ْلقِ‬
‫لا َٔ ْبغ ُ‬

‫‪MEKKE’NİN FETHİ‬‬
‫‪GÖNÜLLERİN FETHİ‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬لِ َم َّك َة‪َ ” :‬ما أَ ْط َي َب ِك ِم ْن َب َل ٍد‬ ‫‪َ -١٣٨٩‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َوأَ َح َّب ِك إِلَ َّي َولَ ْولا َ أَ َّن َق ْو ِمى أَخْ َر ُجونِى ِم ْن ِك َما َس َك ْن ُت َغ ْي َر ِك‪“.‬‬

‫‪٣٥٢‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1387.İbn Şihâb anlatıyor: “Urve, Mervân b. Hakem ve Misver b. Mah-


reme’nin kendisine şunları anlattığını nakletti: Hevâzin heyeti Müslüman
olarak gelip Resûlullah’tan (sav) mallarını ve esirlerini kendilerine iade et-
mesini istediler... Resûlullah (sav) Müslümanların arasında ayağa kalka-
rak Allah’ı lâyık olduğu şekilde övdükten sonra şöyle buyurdu: ‘Şimdi bu
kardeşleriniz, tevbe ederek bize geldiler. Ben de esirlerini kendilerine ge-
ri vermeyi düşündüm. Sizden her kim (bu şekilde kardeşinin gönlünü)
hoş etmeye razı olursa bunu yapsın. Sizden her kim kendi hissesini talep
ederse —ki bu hisseyi ona biz, Allah’ın bize ihsan edeceği ilk ganimet ma-
lından vereceğiz— o da böyle yapsın (esirleri geri versin).’”
(B2307 Buhârî, Vekâlet, 7)

Safvân b. Ümeyye anlatıyor: “Resûlullah (sav) Huneyn günü


1388.

(ganimet mallarından) bana da verdi. O, insanlar arasında en sevmedi-


ğim kimse idi. Fakat bana mal vermeye devam ettikçe sonunda insanlar
arasında en sevdiğim kişi hâline geldi.”
(T666 Tirmizî, Zekât, 30)

MEKKE’NİN FETHİ
GÖNÜLLERİN FETHİ

1389.İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) Mekke hakkın-


da şöyle buyurmuştu: “Ne güzel bir memleketsin, benim için ne kadar
da sevimlisin! Kavmim beni senden çıkarmış olmasaydı senden başka
yerde yaşamazdım.”
(T3926 Tirmizî, Menâkıb, 68)

352
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪َ -١٣٩٠‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َم َي ْو َم َف ْت ِح َم َّك َة َو ُه َو َع َلى َد َر ِج الْ َك ْع َب ِة‬
‫َف َح ِم َد اللَّ َه َوأَ ْث َنى َع َل ْي ِه َفقَا َل‪” :‬الْ َح ْم ُد لِلَّ ِه الَّ ِذى َصدَقَ َو ْع َد ُه َون ََص َر َع ْب َد ُه َو َه َز َم‬
‫الا َٔ ْح َز َ‬
‫اب َو ْح َد ُه‪“.‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْو َم َف ْت ِح َم َّك َة‪” :‬إِ َّن َه َذا الْ َب َل َد‬ ‫‪َ -١٣٩١‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َح َرا ٌم َح َّر َم ُه اللَّ ُه َع َّز َو َج َّل لَ ْم َي ِح َّل ِفي ِه الْ ِق َتا ُل لا َٔ َح ٍد َق ْب ِلى َوأُ ِح َّل لِى َسا َع ًة ِم ْن ن ََها ٍر‬
‫َف ُه َو َح َرا ٌم بِ ُح ْر َم ِة اللَّ ِه َع َّز َو َج َّل‪.‬‬

‫َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ ِه ْج َر َة َب ْع َد الْ َف ْت ِح‬ ‫س‬


‫‪َ -١٣٩٢‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َولَ ِك ْن ِج َها ٌد َونِ َّية ٌَوإِ َذا ْاس ُت ْن ِف ْرتُ ْم َفانْ ِف ُروا‪“.‬‬

‫‪MUTE‬‬
‫‪BARIŞ ERLERİNDEN BİR ORDU‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لَ َغ ْد َو ٌة ِفي َس ِبي ِل اللَّ ِه أَ ْو‬ ‫‪َ -١٣٩٣‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫َر ْو َح ٌة َخ ْي ٌر ِم َن ال ُّدنْ َيا َو َما ِف َيها‪“.‬‬

‫‪٣٥٣‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1390.İbn Ömer’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) Mekke’nin


fethi günü, Kâbe’nin merdiveni üzerinde ayakta durarak Allah’a hamd
ve senâ ettikten sonra şöyle buyurdu: “Hamd (Mekke’nin fethine dair)
vaadini yerine getiren, kuluna (Peygamberi’ne) yardım eden ve düşman
topluluklarını tek başına yenilgiye uğratan Allah’a mahsustur.”
(İM2628 İbn Mâce, Diyât, 5)

1391. İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) Mekke’nin fethi


günü şöyle buyurmuştu: “Bu belde haremdir (saygın ve dokunulmazdır).
Burayı Yüce Allah harem kılmıştır. Burada savaşmak benden önce kimse-
ye helâl olmadı. Bana yalnızca bir gün içerisinde bir süreliğine helâl kılın-
dı. Zira bu belde Yüce Allah’ın haram kılması ile haram kılınmıştır.”
(N2878 Nesâî, Menâsikü’l-hac, 111)

İbn Abbâs’ın (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


1392.

yurmuştur: “Fetihten sonra hicret yoktur ancak cihad ve niyet vardır.


Cihada çağrıldığınızda derhâl katılın!”
(B2783 Buhârî, Cihâd, 1)

MUTE
BARIŞ ERLERİNDEN BİR ORDU

1393.Enes b. Mâlik’ten rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Sabah ya da akşam, Allah yolunda (yapılacak) bir
sefer, dünyadan ve içindekilerden daha hayırlıdır!”
(B2792 Buhârî, Cihâd, 5)

353
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك ‪َ d‬قا َل‪َ :‬خ َط َب َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬فقَا َل‪” :‬أَ َخ َذ ال َّرا َي َة‬ ‫‪َ -١٣٩٤‬ع ْن َٔانَ ِ‬
‫يب‪،‬‬ ‫يب‪ ،‬ثُ َّم أَ َخ َذ َها َع ْب ُد اللَّ ِه ْب ُن َر َو َاح َة َفأُ ِص َ‬ ‫يب‪ ،‬ثُ َّم أَ َخ َذ َها َج ْع َف ٌر َفأُ ِص َ‬ ‫َز ْي ٌد َفأُ ِص َ‬
‫ثُ َّم أَ َخ َذ َها َخالِ ُد ْب ُن الْ َولِي ِد َع ْن َغ ْي ِر إِ ْم َر ٍة َف ُف ِت َح َع َل ْي ِه‪َ ،‬و َما َي ُس ُّرنِى –أَ ْو َقا َل‪َ :‬ما‬
‫َي ُس ُّر ُه ْم– أَنَّ ُه ْم ِع ْن َدنَا‪َ “.‬و َقا َل َوإِ َّن َع ْي َن ْي ِه لَ َت ْذ ِر َف ِان‪.‬‬

‫‪VEDÂ HACCI‬‬
‫‪HZ. PEYGAMBER’İN HAC GÜNLÜĞÜ‬‬

‫‪َ -١٣٩٥‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُع َم َر أَ َّن َت ْل ِب َي َة َر ُس ِ‬


‫ول اللَّ ِه ‪” :s‬لَ َّب ْيكَ اللَّ ُه َّم لَ َّب ْيكَ !‬
‫لَ َّب ْيكَ لا َ شَ رِيكَ لَكَ لَ َّب ْيكَ ‪ .‬إِ َّن الْ َح ْم َد َوال ِّن ْع َم َة لَكَ َوالْ ُم ْلكَ ‪ ،‬لا َ شَ رِيكَ لَكَ ‪“.‬‬

‫‪َ -١٣٩٦‬ع ْن َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ْبنِ أَبِى َب ْك َرةَ‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه‪َ :‬ذك ََر ال َّن ِب َّي ‪َ s‬ق َع َد َع َلى َب ِعي ِر ِه‬
‫َوأَ ْم َسكَ إِنْ َسا ٌن بِ ِخ َط ِام ِه‪َ ...‬قا َل‪َ ” :‬ف ِٕا َّن ِد َم َاءكُ ْم َوأَ ْم َوالَ ُك ْم َوأَ ْع َر َ‬
‫اض ُك ْم َب ْي َن ُك ْم َح َرا ٌم‬
‫ك َُح ْر َم ِة َي ْو ِم ُك ْم َه َذا‪ِ ،‬فى شَ ْه ِركُ ْم َه َذا‪ِ ،‬فى َب َل ِدكُ ْم َه َذا‪“...‬‬

‫‪٣٥٤‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1394.Enes b. Mâlik’in (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) hutbe-


sinde, “Sancağı önce Zeyd aldı ve vuruldu. Ardından sancağı Ca’fer aldı
o da vuruldu. Sonra Abdullah b. Revâha sancağı aldı ve o da vuruldu.
Sonra Hâlid b. Velîd, önceden komutan tayin edilmediği hâlde sanca-
ğı teslim aldı ve ona fetih verildi. Onların şimdi yanımda olmaları beni
bundan daha çok mutlu etmezdi (ya da) şimdi aramızda olmak onları
(bulundukları yerden) daha çok mutlu etmezdi.” buyurdu ve gözlerin-
den yaşlar süzüldü.
(B3063 Buhârî, Cihâd, 183)

VEDÂ HACCI
HZ. PEYGAMBER’İN HAC GÜNLÜĞÜ

1395.Abdullah b. Ömer’den (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah’ın


(sav) telbiyesi şöyledir: “Lebbeyk Allâhümme lebbeyk! Lebbeyke lâ
şerîke leke lebbeyk! İnne’l-hamde ve’n-ni’mete leke ve’l-mülk. Lâ şerîke
lek!” (Buyur Allah’ım buyur! Emrindeyim buyur! Senin hiçbir ortağın
yoktur. Allah’ım buyur! Hamd sana mahsustur. Nimet de senin, mülk
de senindir. Senin hiçbir ortağın yoktur.)
(M2811 Müslim, Hac, 19)

1396. Abdurrahman b. Ebû Bekre’nin naklettiğine göre, babası (Ebû


Bekre) şöyle anlatmıştır: “Hz. Peygamber (sav) (Vedâ haccında) devesinin
üstüne oturdu, bir adam da devenin yularını tutuyordu... Sonra insanlara
şöyle hitap etti: ‘(Ey insanlar!) Bu (Zilhicce) ayınızda, bu (Mekke) şehri-
nizde bu (arefe) gününüz nasıl saygın ise kanlarınız, mallarınız ve ırzları-
nız (şeref ve haysiyetiniz) da aynı şekilde saygındır (dokunulmazdır)...’”
(B67 Buhârî, İlim, 9; M4384 Müslim, Kasâme, 30)

354
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫نَا َق ِت ِه‪:‬‬ ‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬غدَا َة الْ َعق ََب ِة َو ُه َو َع َلى‬ ‫‪َ -١٣٩٧‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫ات ُه َّن َح َصى الْ َخ ْذ ِف‪َ .‬ف َج َع َل‬ ‫”الْق ُْط لِى َح ًصى‪َ “.‬ف َل َق ْط ُت لَ ُه َس ْب َع َح َص َي ٍ‬
‫َي ْنف ُُض ُه َّن ِفى َك ِّف ِه َو َيقُو ُل‪” :‬أَ ْم َثا َل َه ُؤلا َ ِء َفا ْر ُموا‪ “.‬ثُ َّم َقا َل‪َ ” :‬يا أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫اس! إِ َّياكُ ْم‬
‫َوالْ ُغلُ َّو ِفى ال ِّدينِ َف ِٕانَّ َما أَ ْه َلكَ َم ْن كَا َن َق ْب َل ُك ُم الْ ُغلُ ُّو ِفى ال ِّدينِ ‪“.‬‬

‫‪َ -١٣٩٨‬عنِ ا ْبنِ ُج َر ْي ٍج‪ :‬أَخْ َب َرنِى أَ ُبو ال ُّز َب ْي ِر أَنَّ ُه َس ِم َع َجابِ ًرا َيقُو ُل‪َ :‬رأَ ْي ُت ال َّن ِبي ‪s‬‬
‫َّ‬
‫َي ْر ِمى َع َلى َر ِاح َل ِت ِه َي ْو َم ال َّن ْح ِر َو َيقُو ُل‪” :‬لِ َتأْ ُخ ُذوا َم َن ِاس َك ُك ْم َف ِٕانِّى لا َ أَ ْدرِى لَ َعلِّى لا َ‬
‫أَ ُح ُّج َب ْع َد َح َّج ِتى َه ِذ ِه‪“.‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER’İN‬‬
‫‪MİRASI ve VASİYETİ‬‬

‫‪َ -١٣٩٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ نُو َر ُث َما َت َر ْك َنا َص َد َق ٌة‪“.‬‬

‫‪َ -١٤٠٠‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬ما َت َر َك َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ s‬دي َنا ًرا َولا َ ِد ْر َه ًما َولا َ شَ ا ًة َولا َ‬
‫َب ِع ًيرا َولا َ أَ ْو َصى بِشَ ْي ٍء‪.‬‬

‫‪٣٥٥‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1397. İbn Abbâs anlatıyor: “Resûlullah (sav) Akabe sabahı (Aka-


be cemresine taş atılacak olan bayramın ilk günü sabahı) devesinin
üzerinde iken, ‘Benim için çakıl taşları topla.’ buyurdu. Bunun üzeri-
ne onun için parmaklarıyla fırlatılacak büyüklükte yedi tane çakıl taşı
topladım. Onları avucunda hareket ettirerek şöyle buyurdu: ‘Bunlar gi-
bi (küçük taşlar) atın.’ Sonra sözlerine şunları ekledi: ‘Ey insanlar! Din-
de aşırılıktan sakının. Çünkü sizden öncekiler dinde aşırılığa kaçtıkla-
rı için helâk oldular.’”
(İM3029 İbn Mâce, Menâsik, 63; N3059 Nesâî, Menâsikü’l-hac, 217)

1398.İbn Cüreyc’in Ebu’z-Zübeyr’den naklettiğine göre, Câbir (b. Ab-


dullah) şöyle demiştir: “Hz. Peygamber’i (sav) Kurban Bayramı’nın birin-
ci günü devesinin üzerinde şeytana taş atarken gördüm, bir yandan da
şöyle diyordu: ‘Hacdaki görevlerinizi (beni izleyerek) öğrenin! Çünkü
bilmiyorum, belki de bu haccımdan sonra bir daha haccedemem.’”
(M3137 Müslim, Hac, 310; D1970 Ebû Dâvûd, Menâsik, 77)

HZ. PEYGAMBER’İN
MİRASI ve VASİYETİ

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


1399.

buyurmuştur: “Bize mirasçı olunmaz, geriye bıraktığımız ise sadakadır!”


(M4585 Müslim, Cihâd, 56)

1400. Hz. Âişe diyor ki: “Resûlullah (sav) vefatında geriye ne bir dinar,
ne bir dirhem, ne koyun ne de deve bıraktı. Hiçbir şey de vasiyet etmedi.”
(M4229 Müslim, Vasiyye, 18; N3651 Nesâî, Vesâyâ, 2)

355
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪َ -١٤٠١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪ d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َي ْق َت ِس ْم َو َر َث ِتى ِدي َنا ًرا‪،‬‬
‫َما َت َر ْك ُت َب ْع َد نَ َف َق ِة نِ َسائِى َو َم ُئونَ ِة َع ِام ِلى َف ْه َو َص َد َق ٌة‪“.‬‬

‫س ْبنِ َك ِثي ٍر َقا َل‪َ :‬ق ِد َم َر ُج ٌل ِم َن الْ َم ِدي َن ِة َع َلى أَبِى ال َّد ْر َدا ِء َو ُه َو بِ ِد َمشْ َق‬ ‫‪َ -١٤٠٢‬ع ْن َق ْي ِ‬
‫ول اللَّ ِه ‪...s‬‬ ‫يث َب َل َغ ِنى أَنَّكَ تُ َح ِّدثُ ُه َع ْن َر ُس ِ‬ ‫َفقَا َل‪َ :‬ما أَ ْق َد َمكَ َيا أَ ِخى؟ َفقَا َل‪َ :‬ح ِد ٌ‬
‫َقا َل‪َ :‬ف ِٕانِّى َس ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪...” :‬إِ َّن الْ ُع َل َم َاء َو َر َث ُة الأَنْ ِب َيا ِء إِ َّن الأَنْ ِب َي َاء لَ ْم‬
‫ُي َو ِّرثُوا ِدي َنا ًرا َولا َ ِد ْر َه ًما إِنَّ َما َو َّرثُوا الْ ِع ْل َم َف َم ْن أَ َخ َذ بِ ِه ف َق ْد أَ َخ َذ بِ َح ٍّظ َو ِافرٍ‪“.‬‬

‫َه ْل‬ ‫‪َ -١٤٠٣‬ح َّد َث َنا َط ْل َح ُة ْب ُن ُم َص ِّر ٍف َقا َل َسأَ ْل ُت َع ْب َد اللَّ ِه ْب َن َٔابِى َٔا ْو َفى‬
‫س الْ َو ِص َّي ُة أَ ْو أُ ِم ُروا‬
‫ف كُ ِت َب َع َلى ال َّنا ِ‬ ‫كَا َن ال َّن ِب ُّي ‪ s‬أَ ْو َصى؟ َفقَا َل لا َ‪َ .‬ف ُق ْل ُت‪َ :‬ك ْي َ‬
‫بِالْ َو ِص َّي ِة؟ َقا َل‪ :‬أَ ْو َصى بِ ِك َت ِ‬
‫اب اللَّ ِه‪.‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER’İN VEFATI‬‬


‫!‪REFÎK-İ A’LÂ’YA‬‬

‫س ‪َ d‬قا َل‪ :‬لَ َّما َث ُق َل ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ج َع َل َي َت َغشَّ ا ُه‪َ ،‬فقَالَ ْت َف ِاط َم ُة‬ ‫‪َ -١٤٠٤‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫يك َك ْر ٌب َب ْع َد الْ َي ْو ِم‪“.‬‬‫س َع َلى أَبِ ِ‬
‫السلا َ ُم‪َ :‬وا َك ْر َب أَ َبا ُه! َفقَا َل‪” :‬لَ ْي َ‬
‫َع َل ْي َها َّ‬

‫‪٣٥٦‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1401.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Vârislerim ne bir tek dinarı ne de dirhemi paylaşsın-
lar. Hanımlarımın nafakasından ve hizmetçimin ihtiyacından sonra bı-
raktığım mallar sadakadır.”
(B2776 Buhârî, Vesâyâ, 32)

1402.Kays b. Kesîr anlatıyor: Medine’den bir adam Dımaşk’ta bu-


lunan Ebu’d-Derdâ’nın yanına geldi. Ebu’d-Derdâ ona, “Kardeşim, se-
ni buraya getiren nedir?” diye sordu. Adam, “Senin Resûlullah’tan (sav)
naklettiğini öğrendiğim bir hadis.” cevabını verdi... Bunun üzerine
Ebu’d-Derdâ dedi ki, “Resûlullah’ı (sav) şöyle derken işittim: ‘...Kuşku-
suz âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler miras olarak ne
altın ne de gümüş bırakırlar; onların bıraktıkları yegâne miras ilimdir.
Dolayısıyla kim onu alırsa büyük bir pay almış olur.’”
(T2682 Tirmizî, İlim, 19)

1403.Talha b. Musarrif anlatıyor: “Abdullah b. Ebû Evfâ’ya (ra), ‘Pey-


gamber (sav) vasiyette bulundu mu?’ diye sordum. ‘Hayır.’ dedi. ‘Peki,
insanlara vasiyette bulunmak nasıl farz kılındı ya da sadaka ile nasıl em-
rolundular?’ dedim. ‘(Resûlullah) Allah’ın Kitabı’nı (rehber edinmeyi)
vasiyet etti.’ diye cevap verdi.”
(B2740 Buhârî, Vesâyâ, 1)

HZ. PEYGAMBER’İN VEFATI


REFÎK-İ A’LÂ’YA!

1404.Enes (b. Mâlik) (ra) anlatıyor: “Peygamber (sav) hastalığı ağır-


laşınca baygınlık geçirdi. Bunun üzerine Hz. Fâtıma (as), ‘Vay babamın
ızdırabına!’ deyince, Resûlullah ona, ‘Bugünden sonra babanın hiç ızdı-
rabı kalmayacak.’ buyurdu.”
(B4462 Buhârî, Meğâzî, 84)

356
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪ -١٤٠٥‬أَ َّن َعائِشَ َة ‪ g‬كَان َْت َتقُو ُل‪ :‬إِ َّن َر ُسو َل اللَّ َه ‪ s‬كَا َن َب ْي َن َي َد ْي ِه َر ْك َو ٌة‬
‫–أَ ْو ُع ْل َب ٌة ِف َيها َم ٌاء‪ ،‬شَ كَّ ُع َم ُر– َف َج َع َل ُي ْد ِخ ُل َي َد ُه ِفى الْ َما ِء َف َي ْم َس ُح بِ َها َو ْج َه ُه‬
‫”فى‬ ‫ات‪ “.‬ثُ َّم ن ََص َب َي َد ُه َف َج َع َل َيقُو ُل‪ِ :‬‬ ‫َو َيقُو ُل‪” :‬لا َ إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه‪ ،‬إِ َّن لِ ْل َم ْو ِت َس َك َر ٍ‬
‫ال َّر ِفيقِ الا َٔ ْع َلى“‪َ ،‬ح َّتى قُ ِب َ‬
‫ض َو َمالَ ْت َي ُد ُه‪.‬‬

‫س‪َ ... :‬فقَا َل أَ ُبو َب ْك ٍر‪ :‬أَ َّما َب ْعدُ‪َ ،‬م ْن كَا َن ِم ْن ُك ْم َي ْع ُب ُد ُم َح َّمدًا‬‫‪َ -١٤٠٦‬ع ْن ابنِ َع َّبا ٍ‬
‫وت‪...‬‬ ‫ات‪َ ،‬و َم ْن كَا َن ِم ْن ُك ْم َي ْع ُب ُد اللَّ َه َف ِٕا َّن اللَّ َه َح ٌّي لا َ َي ُم ُ‬
‫‪َ s‬ف ِٕا َّن ُم َح َّمدًا َق ْد َم َ‬

‫‪َ -١٤٠٧‬ع ْن َمالِ ٍك أَنَّ ُه َب َل َغ ُه أَ َّن أُ َّم َس َل َم َة َز ْو َج ال َّن ِب ِّي ‪ s‬كَان َْت َتقُو ُل‪َ :‬ما َص َّد ْق ُت‬
‫بِ َم ْو ِت ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬ح َّتى َس ِم ْع ُت َو ْق َع الْ َك َرا ِزينِ ‪.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪ :‬لَ َّما كَا َن الْ َي ْو ُم الَّ ِذى َد َخ َل ِفي ِه َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪s‬‬ ‫‪َ -١٤٠٨‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫ات ِفي ِه أَ ْظ َل َم ِم ْن َها كُ ُّل شَ ْي ٍء‪،‬‬‫الْ َم ِدي َن َة أَ َض َاء ِم ْن َها كُ ُّل شَ ْي ٍء‪َ ،‬ف َل َّما كَا َن الْ َي ْو ُم الَّ ِذى َم َ‬
‫ول اللَّ ِه ‪ s‬الا َٔ ْي ِدى َوإِنَّا لَ ِفى َد ْف ِن ِه َح َّتى أَنْ َك ْرنَا قُلُو َب َنا‪.‬‬ ‫َو َما نَفَضْ َنا َع ْن َر ُس ِ‬

‫‪S AHTE PEYGAMBERLER‬‬


‫‪NÜBÜVVETE YELTENEN SAHTEKÂRLAR‬‬

‫‪َ -١٤٠٩‬ع ْن َث ْو َبا َن َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ...” :s‬وإِنَّ ُه َس َي ُكو ُن ِفى أُ َّم ِتى ثَلاَثُو َن‬
‫ين لا َ نَ ِب ِّي َب ْع ِدى‪“.‬‬
‫َك َّذا ُبو َن كُلُّ ُه ْم َي ْز ُع ُم أَنَّ ُه نَ ِب ٌّي َوأَنَا َخا َت ُم ال َّن ِب ِّي َ‬

‫‪٣٥٧‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1405.Hz. Âişe (ra) şöyle derdi: “(Vefatına sebep olan hastalığı müdde-
tince) Resûlullah’ın (sav) önünde deriden yahut ağaçtan içi su dolu bir
kap vardı. Elini suyun içine sokar sonra yüzüne sürer ve ‘Lâ ilâhe illâllâh!
Ölümün sıkıntıları vardır.’ derdi. Nihayet elini kaldırdı ve ruhu alınıncaya
kadar, ‘Refîk-i A’lâ’ya (En Yüce Dost’a)’ buyurdu. Ardından eli düştü.”
(B6510 Buhârî, Rikâk, 42)

1406.İbn Abbâs’tan rivayet edildiğine göre, Hz. Ebû Bekir, (Resûlul-


lah’ın vefatı sonrası yaptığı konuşmada) şöyle demişti: “Bilin ki aranız-
dan kim Muhammed’e (sav) kulluk ediyorsa Muhammed ölmüştür.
Ama kim de Allah’a kulluk ediyorsa Allah diridir, asla ölmez.”
(B4454 Buhârî, Meğâzî, 84)

Mâlik (b. Enes), Hz. Peygamber’in (sav) hanımı Ümmü Sele-


1407.

me’nin şöyle dediğini nakletmiştir: “Kazma seslerini duyuncaya kadar,


Peygamber’in (sav) vefat ettiğine inanamadım.”
(MU551 Muvatta’, Cenâiz, 10)

1408. Enes b. Mâlik şöyle demiştir: “Resûlullah (sav) Medine’ye gir-


diği gün (Medine’de var olan) her şey aydınlanmıştı. O, Medine’de ve-
fat ettiği gün ise (Medine’de var olan) her şey karanlığa gömüldü. Da-
ha onun defni ile meşgulken ve daha ellerimizi üzerinden kaldırmadan
kalplerimizi tanıyamaz olduk.”
(T3618 Tirmizî, Menâkıb, 1; İM1631 İbn Mâce, Cenâiz, 65)

S AHTE PEYGAMBERLER
NÜBÜVVETE YELTENEN SAHTEKÂRLAR

1409. Sevbân’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuş-

tur: “...Şüphesiz ümmetim içinde otuz yalancı çıkacak, her biri de ken-
dinin peygamber olduğunu iddia edecektir. Oysa ben, peygamberlerin
sonuncusuyum. Benden sonra hiçbir peygamber yoktur.”
(T2219 Tirmizî, Fiten, 43)

357
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫ِيت‬‫ول اللَّ ِه ‪” :s‬إِنَّكَ أُ َرى الَّ ِذى أُر ُ‬ ‫س‪َ :‬ف َسأَلْ ُت َع ْن َق ْو ِل َر ُس ِ‬ ‫‪َ -١٤١٠‬قا َل ا ْب ُن َع َّبا ٍ‬
‫ِيت“‪َ ،‬فأَخْ َب َرنِى أَ ُبو ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ب ْي َنا أَنَا نَائِ ٌم َرأَ ْي ُت ِفى َي َد َّي‬ ‫ِفي ِه َما أُر ُ‬
‫وح َي إِلَ َّي ِفى الْ َم َنا ِم أَ ِن انْفُخْ ُه َما‪َ ،‬ف َنفَخْ ُت ُه َما‬ ‫ِس َوا َر ْينِ ِم ْن َذ َه ٍب َفأَ َه َّم ِنى شَ أْنُ ُه َما‪َ ،‬فأُ ِ‬
‫َف َطا َرا‪َ ،‬فأَ َّولْ ُت ُه َما َك َّذا َب ْينِ َيخْ ُر َج ِان َب ْع ِدى‪ ،‬أَ َح ُد ُه َما الْ َع ْن ِس ُّي‪َ ،‬والا ٓ َخ ُر ُم َس ْي ِل َم ُة‪“.‬‬

‫َفقَا َل‪:‬‬ ‫ف ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ع َلى ُم َس ْي ِل َم َة ِفى أَ ْص َحابِ ِه‬ ‫س َقا َل‪َ :‬و َق َ‬ ‫‪َ -١٤١١‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫”لَ ْو َسأَلْ َت ِنى َه ِذ ِه الْ ِق ْط َع َة َما أَ ْع َط ْي ُت َك َها‪َ ،‬ولَ ْن َت ْعد َُو أَ ْم َر اللَّ ِه ِفيكَ ‪َ ،‬ولَ ِئ ْن أَ ْد َب ْر َت‬
‫لَ َي ْع ِق َرنَّكَ اللَّ ُه‪“.‬‬

‫‪َ -١٤١٢‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة ‪ :d‬أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن َم َث ِلي َو َم َث َل ا ْلأَنْ ِب َيا ِء‬
‫ِم ْن َق ْب ِلي َك َم َث ِل َر ُجلٍ َب َنى َب ْي ًتا َفأَ ْح َس َن ُه َوأَ ْج َم َل ُه إِ َّلا َم ْو ِض َع لَ ِب َن ٍة ِم ْن َزا ِو َي ٍة َف َج َع َل‬
‫اس َي ُطوفُو َن بِ ِه َو َي ْع َج ُبو َن لَ ُه َو َيقُولُو َن‪َ :‬هلَّا ُو ِض َع ْت َه ِذ ِه اللَّ ِب َن ُة؟ َقا َل‪َ :‬فأَنَا اللَّ ِب َن ُة‪،‬‬ ‫ال َّن ُ‬
‫ين‪“.‬‬‫َوأَنَا َخاتِ ُم ال َّن ِب ِّي َ‬

‫‪٣٥٨‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1410. İbn Abbâs anlatıyor: “Resûlullah’ın (sav) (Müseylime’ye) söyle-


diği, ‘Sen kesinlikle rüyamda bana gösterilen kişisin.’ sözü hakkında so-
ru sordum. Bunun üzerine Ebû Hüreyre bana, Resûlullah’ın (sav) şöy-
le buyurduğunu nakletti: ‘Uyurken rüyamda iki elimde iki altın bilezik
gördüm. Bu iki bileziğin durumu beni kaygılandırdı. Sonra rüyamda
bunlara üflemem işaret edildi, ben de üfledim ve hemen elimden uçup
gittiler. Ben bu iki bileziği benden sonra ortaya çıkacak iki yalancı ile
yorumladım: Bunlardan biri (Esved) el-Ansî, diğeri de Müseylime’dir.’”
(B4374 Buhârî, Meğâzî, 71)

1411.İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, (Müseylimetü’l-kezzâb, Hz.


Peygamber’i (sav) Medine’de beraberinde bir heyetle ziyaret ederek, “Şayet
kendinden sonra beni halef tayin edersen dinini kabul edeceğim.” dediği
zaman) Hz. Peygamber, arkadaşlarının arasında bulunan Müseylime’nin
tam karşısında durmuş ve (elindeki hurma dalını göstererek) şöyle bu-
yurmuştur: “Elimde bulunan şu dal parçasını istesen onu dahi sana ver-
mem. Sen de Allah’ın senin hakkındaki hüküm ve takdirini geçemezsin.
(Dine) sırtını dönecek olursan Allah seni muhakkak helâk eder.”
(B7461 Buhârî, Tevhîd, 29)

1412. Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Benim ve benden önceki peygamberlerin durumu, bir
ev inşa eden kimseye benzer. O kimse evi güzelce yapıp mükemmel
hâle getirmiş fakat bir köşede sadece bir tuğla yeri boş kalmıştır. İnsan-
lar bu evi dolaşırlar, ona hayran olurlar ve şöyle derler: ‘Keşke şu tuğla
da yerine konulmuş olsaydı.’” Resûlullah sözlerine şöyle devam etmiş-
tir: “İşte ben o tuğlayım. Ben peygamberlerin sonuncusuyum.”
(B3535 Buhârî, Menâkıb, 18)

358
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER ve YÖNETİM‬‬


‫‪EMANET, EHLİYET, HAKKANİYET‬‬

‫اب َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْس ُم ُر َم َع أَبِى َب ْك ٍر ِفى‬‫‪َ -١٤١٣‬ع ْن ُع َم َر ْبنِ الْ َخ َّط ِ‬
‫الا َٔ ْم ِر ِم ْن أَ ْم ِر الْ ُم ْس ِل ِم َ‬
‫ين َوأَنَا َم َع ُه َما‪.‬‬

‫‪َ -١٤١٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬ما َرأَ ْي ُت أَ َحدًا أَ ْك َث َر َمشُ و َر ًة لا َٔ ْص َحابِ ِه ِم ْن َر ُس ِ‬
‫ول‬
‫اللَّ ِه ‪.s‬‬

‫‪َ -١٤١٥‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪َ ” :‬ع َلى الْ َم ْر ِء الْ ُم ْس ِل ِم َّ‬
‫الس ْم ُع َوال َّطا َع ُة‬
‫ِفي َما أَ َح َّب َو َك ِر َه إِلا َّ أَ ْن ُي ْؤ َم َر بِ َم ْع ِص َي ٍة َف ِٕا ْن أُ ِم َر بِ َم ْع ِص َي ٍة َفلا َ َس ْم َع َولا َ َطا َع َة‪“.‬‬

‫‪َ -١٤١٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِنَّ َما ِٕالا َما ُم ُج َّن ٌة ُيقَا َت ُل ِم ْن َو َرائِ ِه‬
‫َو ُي َّتقَى بِ ِه َف ِٕا ْن أَ َم َر بِ َت ْق َوى اللَّ ِه ] َع َّز َو َج َّل[ َو َع َد َل كَا َن لَ ُه بِ َذلِكَ أَ ْج ٌر َوإِ ْن َيأْ ُم ْر بِ َغ ْي ِر ِه‬
‫كَا َن َع َل ْي ِه ِم ْن ُه‪“.‬‬

‫َم ْع ِق ٌل‪...‬‬ ‫‪ -١٤١٧‬أَ َّن ُع َب ْي َد اللَّ ِه ْب َن ِز َيا ٍد َعا َد َم ْع ِق َل ْب َن َي َسا ٍر ِفى َم َر ِض ِه َفقَا َل لَ ُه‬
‫َس ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬ما ِم ْن أَ ِمي ٍر َي ِلى أَ ْم َر الْ ُم ْس ِل ِم َ‬
‫ين ثُ َّم لا َ َي ْج َه ُد لَ ُه ْم‬
‫َو َي ْن َص ُح إِلا َّ لَ ْم َي ْد ُخ ْل َم َع ُه ُم الْ َج َّن َة‪“.‬‬

‫‪٣٥٩‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

HZ. PEYGAMBER ve YÖNETİM


EMANET, EHLİYET, HAKKANİYET

1413.Ömer b. Hattâb anlatıyor: “Resûlullah (sav), Hz. Ebû Bekir ile


birlikte Müslümanları ilgilendiren meselelerde geceleri konuşmalar ya-
pardı. Ben de yanlarında olurdum.”
(T169 Tirmizî, Salât, 12)

1414. Ebû Hüreyre anlatıyor: “Resûlullah’tan (sav) daha fazla ashâ-


bıyla istişare eden bir kimse görmedim.”
(T1714 Tirmizî, Cihâd, 35)

İbn Ömer’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


1415.

le buyurmuştur: “Günah işlemesi emredilmedikçe, hoşlansa da hoşlan-


masa da dinlemek ve itaat etmek, Müslüman bir kişinin vazifesidir. Eğer
kendisine günah emredilirse dinlemek ve itaat etmek yoktur.”
(M4763 Müslim, İmâre, 38)

1416.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Yönetici bir kalkandır. Onun ardında savaşılır, onunla
(tehlikelerden) korunulur. Şayet o, Yüce Allah’a karşı takvayı emreder
ve adaletle hükmederse bundan dolayı sevap kazanır. Bunun dışında
bir şey emrederse o zaman yaptıkları kendi aleyhine olur.”
(M4772 Müslim, İmare, 43)

Ubeydullah b. Ziyâd, hastalığında Ma’kil b. Yesâr’ı ziyaret etti.


1417.

Ma’kil ona dedi ki, “...Resûlullah’ı şöyle derken işittim: ‘Müslümanların


yönetimini üstlendiği hâlde onlar için çalışmayan ve samimi davranma-
yan yönetici, onlarla birlikte cennete giremez.’”
(M366 Müslim, Îmân, 229)

359
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪َ -١٤١٨‬ع ْن َي ْح َيى ْبنِ ُح َص ْينٍ َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َج َّدتِى تُ َحد ُِّث أَن ََّها َس ِم َع ِت ال َّن ِب َّي‬
‫‪َ s‬يخْ ُط ُب ِفى َح َّج ِة الْ َو َدا ِع َو ُه َو َيقُو ُل‪َ :‬‬
‫”ولَ ِو ْاس ُت ْع ِم َل َع َل ْي ُك ْم َع ْب ٌد َيقُو ُدكُ ْم‬
‫اب اللَّ ِه َف ْاس َم ُعوا لَ ُه َوأَ ِطي ُعوا‪“.‬‬
‫بِ ِك َت ِ‬

‫‪HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE ARAP‬‬


‫‪KABİLELERİ‬‬
‫‪ALLAH ATALARLA ÖVÜNME ÂDETİNİ KALDIRMIŞTIR‬‬

‫اص َطفَى‬ ‫‪َ -١٤١٩‬ع ْن َواثِ َل َة ْبنِ الا َٔ ْسق َِع ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه ْ‬
‫اص َطفَى ِم ْن َب ِنى‬ ‫اص َطفَى ِم ْن َولَ ِد إ ِْس َم ِاعي َل َب ِنى ِك َنانَ َة َو ْ‬
‫ِم ْن َولَ ِد إِ ْب َرا ِهي َم إ ِْس َما ِعي َل َو ْ‬
‫اص َطفَانِى ِم ْن َب ِنى َه ِاش ٍم‪“.‬‬ ‫ش َب ِنى َه ِاش ٍم َو ْ‬ ‫اص َطفَى ِم ْن قُ َر ْي ٍ‬ ‫ِك َنانَ َة قُ َر ْيشً ا َو ْ‬

‫‪َ -١٤٢٠‬ع ْن أَبِى ُح َم ْي ٍد َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن َخ ْي َر ُدو ِر الا َٔنْ َصا ِر َدا ُر َب ِنى‬
‫ال َّن َّجارِ‪ ،‬ثُ َّم َع ْب ِد الا َٔ ْش َهلِ ‪ ،‬ثُ َّم َدا ُر َب ِنى الْ َحار ِِث‪ ،‬ثُ َّم َب ِنى َس ِاع َدةَ‪َ ،‬و ِفى ُك ِّل ُدو ِر‬
‫الأَنْ َصا ِر َخ ْي ٌر‪“.‬‬

‫‪َ -١٤٢١‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬قُ َر ْي ٌ‬


‫ش َوالا َٔنْ َصا ُر َو ُج َه ْي َن ُة‬
‫س لَ ُه ْم َم ْولًى‪ُ ،‬دو َن اللَّ ِه َو َر ُسولِ ِه‪“.‬‬
‫َو ُم َز ْي َن ُة َوأَ ْس َل ُم َوأَ ْش َج ُع َو ِغفَا ُر َم َوالِ َّي لَ ْي َ‬

‫‪٣٦٠‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1418.Yahyâ b. Husayn’ın işittiğine göre, ninesi şöyle demiştir: “Veda


Haccı’nda Hz. Peygamber’in (sav) hutbe verirken şöyle dediğini işittim:
‘Size yönetici olarak, Allah’ın Kitabı ile yöneten bir köle dahi tayin edil-
se onu dinleyin ve itaat edin.’”
(M4758 Müslim, İmâre, 37)

HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE ARAP


KABİLELERİ
ALLAH ATALARLA ÖVÜNME ÂDETİNİ KALDIRMIŞTIR

Vâsile b. Eska’ın (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


1419.

yurmuştur: “Allah, İbrâhimoğulları’ndan İsmâil’i seçti. İsmâiloğulları’ndan


Kinâneoğulları’nı seçti. Kinâneoğulları’ndan da Kureyş’i seçti. Kureyş’ten
de Benî Hâşim’i seçti. Benî Hâşim’den de beni seçti.”
(T3605 Tirmizî, Menâkıb, 1)

Ebû Humeyd’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


1420.

le buyurmuştur: “Şüphesiz ensar kabilelerinin en hayırlısı, (önce Müs-


lüman olmaları ve İslâm’a hizmetleri sebebiyle) Neccâroğulları’dır. Son-
ra Abdüleşheloğulları, sonra Hârisoğulları, sonra ise Saîdeoğulları’dır.
Ensar kabilelerinin hepsi hayırlıdır.”
(B3791 Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr, 7)

1421.Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Kureyş, ensar, Cüheyne, Müzeyne, Eslem, Eşca’ ve Gıfâr
benim yardımcılarımdır. Onların Allah ve Resûlü’nden başka yardımcı-
sı yoktur.”
(B3504 Buhârî, Menâkıb, 2; M6439 Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 189)

360
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪َ -١٤٢٢‬قا َل أَ ُبو َذ ٍّر‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ :s‬‬


‫”غفَا ُر َغف ََر اللَّ ُه لَ َها َوأَ ْس َل ُم َسالَ َم َها اللَّ ُه‪“.‬‬

‫َفقَا َل‪:‬‬ ‫‪َ -١٤٢٣‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬خ َط َب ال َّن َ‬
‫اس َي ْو َم َف ْت ِح َم َّك َة‬
‫اس‬‫اس إِ َّن اللَّ َه َق ْد أَ ْذ َه َب َع ْن ُك ْم ُع ِّب َّي َة الْ َجا ِه ِل َّي ِة َو َت َعا ُظ َم َها بِآ َبائِ َها َفال َّن ُ‬
‫” َيا أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫اس َب ُنو آ َد َم‬ ‫اج ٌر شَ ِق ٌّ ٌي َه ِّي ٌن َع َلى اللَّ ِه َوال َّن ُ‬ ‫َر ُجلا َ ِن‪َ :‬ر ُج ٌل َب ٌّر َت ِق ٌّي َكرِي ٌم َع َلى اللَّ ِه َو َف ِ‬
‫اب‪“...‬‬ ‫َو َخ َل َق اللَّ ُه آ َد َم ِم ْن تُ َر ٍ‬

‫‪HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE‬‬


‫‪TOPLUMSAL YAPI‬‬
‫‪EŞİT KARDEŞLER TOPLULUĞU‬‬

‫‪َ -١٤٢٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َٔ ” :‬ا َتا ُك ْم َٔا ْه ُل الْ َي َمنِ ُه ْم أَ َر ُّق‬
‫اب‬ ‫أَ ْف ِئ َد ًة َوأَلْ َي ُن قُلُو ًبا‪ِٕ ،‬الاي َما ُن َي َم ٍان َوالْ ِح ْك َم ُة َي َمانِ َي ٌة‪َ ،‬والْفَخْ ُر َوالْ ُخ َيلا َ ُء ِفى أَ ْص َح ِ‬
‫الس ِكي َن ُة َوالْ َو َقا ُر ِفى أَهْلِ الْ َغ َن ِم‪“.‬‬
‫ِٕالابِ ِل‪َ ،‬و َّ‬

‫يت أَ َبا َذ ٍّر بِال َّر َب َذ ِة َو َع َل ْي ِه ُحلَّ ٌة َو َع َلى ُغلا َ ِم ِه ُحلَّ ٌة‬ ‫‪َ -١٤٢٥‬عنِ ا ْل َم ْع ُرو ِر َقا َل‪َ :‬ل ِق ُ‬
‫َف َسأَلْ ُت ُه َع ْن َذلِكَ ‪َ .‬فقَا َل‪ :‬إِنِّى َسا َب ْب ُت َر ُجلا ً َف َع َّي ْرتُ ُه بِأُ ِّم ِه‪َ ،‬فقَا َل لِ َي ال َّن ِب ُّي ‪َ ” :s‬يا‬
‫أَ َبا َذ ٍّر! أَ َع َّي ْر َت ُه بِأُ ِّم ِه؟ إِنَّكَ ا ْم ُر ٌؤ ِفيكَ َجا ِه ِل َّي ٌة‪ ،‬إِخْ َوانُ ُك ْم َخ َولُ ُك ْم َج َع َل ُه ُم اللَّ ُه َت ْح َت‬
‫ْ‬
‫س‪َ ،‬ولا َ‬ ‫أَ ْي ِدي ُك ْم‪َ ،‬ف َم ْن كَا َن أَ ُخو ُه َت ْح َت َي ِد ِه َف ْل ُي ْط ِع ْم ُه ِم َّما َيأكُ ُل‪َ ،‬ولْ ُي ْل ِب ْس ُه ِم َّما َي ْل َب ُ‬
‫تُ َكلِّفُو ُه ْم َما َي ْغ ِل ُب ُه ْم‪َ ،‬ف ِٕا ْن َكلَّ ْف ُت ُمو ُه ْم َفأَ ِعي ُنو ُه ْم‪“.‬‬

‫‪٣٦١‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

Ebû Zerr’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


1422.

muştur: “Gıfâr! Allah onlara mağfiret buyursun! Eslem! Allah onlara


selâmet versin.” (M6429 Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 182)

1423. İbn Ömer’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) Mekke’nin


fethi günü insanlara hutbe irad ederek şöyle buyurmuştur: “Ey İnsan-
lar! Allah sizden câhiliye gururunu ve atalarla övünme âdetini gider-
miştir. İnsanlar iki gruptur: İyi, takva sahibi, Allah katında değerli kişi
ve günahkâr, bedbaht, Allah katında değersiz kişi. İnsanlar Âdem’in ço-
cuklarıdır. Ve Allah Âdem’i topraktan yaratmıştır...”
(T3270 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 49)

HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE


TOPLUMSAL YAPI
EŞİT KARDEŞLER TOPLULUĞU
1424.Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)
şöyle buyurmuştur: “Size Yemenliler geldi. Onlar merhametli ve yumu-
şak kalpli insanlardır. İman Yemenli, hikmet de Yemenlidir. Kendini be-
ğenme ve büyüklenme, deve sürüsü sahibi kaba bedevîlerde; ağırbaşlı-
lık ve vakar ise koyun sahiplerinde görülür.” (B4388 Buhârî, Meğâzî, 75)

1425.Ma’rûr anlatıyor: Ebû Zer ile Rebeze’de karşılaştım. Kendisinin


de kölesinin de üzerinde aynı kıyafet vardı. Bunun sebebini ona sor-
dum. Dedi ki, “Bir adamla karşılıklı birbirimize sövdük. Ve annesi(nin
zenci olması) sebebiyle onu aşağıladım. Bunun üzerine Hz. Peygamber
(sav) bana şöyle buyurdu: ‘Ebû Zer! Onu annesi sebebiyle mi aşağıladın?
Demek ki sen kendisinde hâlâ câhiliye izleri olan bir kimsesin. (Köle)
kardeşleriniz, Allah’ın sizin emrinize verdiği hizmetçilerinizdir. Her ki-
min kardeşi emri altında bulunursa, ona yediğinden yedirsin, giydiğin-
den giydirsin. Onlara güçlerini aşan işler yüklemeyin. Eğer (ağır işler)
yüklerseniz onlara yardım edin.’”
(B30 Buhârî, Îmân, 22; M4313 Müslim, Eymân, 38)

361
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ِ s‬في َو َس ِط أَ َّيا ِم‬ ‫‪َ -١٤٢٦‬ع ْن َٔابِي نَضْ َر َة َح َّد َث ِني َم ْن َس ِم َع ُخ ْط َب َة َر ُس ِ‬
‫اس! أَ َلا إِ َّن َر َّب ُك ْم َو ِاح ٌد َوإِ َّن أَ َباكُ ْم َو ِاح ٌد أَ َلا َلا َفضْ َل‬‫ال َّتشْ رِيقِ َفقَا َل‪َ ” :‬يا أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫لِ َع َربِ ٍّي َع َلى أَ ْع َج ِم ٍّي َو َلا لِ َع َج ِم ٍّي َع َلى َع َربِ ٍّي َو َلا لِا َٔ ْح َم َر َع َلى أَ ْس َو َد َو َلا أَ ْس َو َد َع َلى‬
‫أَ ْح َم َر إِ َّلا بِال َّت ْق َوى‪“...‬‬

‫‪ -١٤٢٧‬أَ َبا َمالِ ٍك الا َٔ ْش َعر َِّى َح َّد َث ُه أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَن أَ ْر َب ٌع ِفى أُ َّم ِتى ِم ْن‬
‫اب َوال َّط ْع ُن ِفى ا ْلأَنْ َس ِ‬
‫اب َوا ْل ِٕا ْس ِت ْسق ُ‬
‫َاء‬ ‫أَ ْم ِر الْ َجا ِه ِل َّي ِة لا َ َي ْت ُركُونَ ُه َّن الْفَخْ ُر ِفى ا ْلا َٔ ْح َس ِ‬
‫اح ُة‪“.‬‬ ‫بِال ُّن ُجو ِم َوال ِّن َي َ‬

‫‪HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE‬‬


‫‪MÜŞRİKLERLE HİKMETLİ MÜCADELE‬‬

‫‪َ -١٤٢٨‬ع ْن َع ِل ٍّى‪ :‬أَ َّن أَ َبا َج ْهلٍ َقا َل لِل َّن ِب ِّي ‪:s‬إِنَّا لا َ نُ َك ِّذ ُبكَ َولَ ِك ْن نُ َك ِّذ ُب بِ َما‬
‫ِجئ َْت بِ ِه‪َ ،‬فأَنْ َز َل اللَّ ُه ﴿‪َ ...‬ف ِٕانَّ ُه ْم‬

‫ات اللَّ ِه َي ْج َحدُونَ﴾ َع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد‬ ‫ين بِآ َي ِ‬‫‪ -١٤٢٩‬لا َ ُي َك ِّذ ُبونَكَ َولَ ِك َّن ال َّظالِ ِم َ‬
‫س ِفى الْ َم ْو ِق ِف َفقَا َل‪” :‬أَلا َ‬ ‫ِض نَ ْف َس ُه َع َلى ال َّنا ِ‬ ‫اللَّ ِه َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْعر ُ‬
‫َر ُج ٌل َي ْح ِملُ ِنى إِلَى َق ْو ِم ِه َف ِٕا َّن قُ َر ْيشً ا َق ْد َم َن ُعونِى أَ ْن أُ َبلِّ َغ كَلا َ َم َر ِّبى‪“.‬‬

‫‪٣٦٢‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1426. Ebû Nadre’nin, Hz. Peygamber’in teşrîk günlerinin ortasında ver-


miş olduğu hutbesini dinleyen bir sahâbîden naklettiğine göre, Resûlullah
(sav) şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Bilesiniz ki, Rabbiniz bir, atanız da
birdir. Arap’ın Arap olmayana Arap olmayanın da Arap’a; beyazın siyaha,
siyahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Fazilet takvadadır...”
(HM23885 İbn Hanbel, V, 411)

1427. Ebû Mâlik el-Eş’arî’nin anlattığına göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Ümmetimde câhiliye âdetlerinden kalma dört şey
vardır ki bunları (kolaylıkla) terk edemezler. Bunlar; asaleti ile öğün-
me, nesepleri kötüleme, yıldızlarla yağmur isteme ve bağıra çağıra ölü-
lere yas tutmadır.”
(M2160 Müslim, Cenâiz, 29)

HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE


MÜŞRİKLERLE HİKMETLİ MÜCADELE

1428.Hz. Ali’den rivayet edildiğine göre, Ebû Cehil, Hz. Peygamber’e


(sav) şöyle dedi: “Biz seni yalanlamıyoruz, senin getirdiklerini (vahyi)
yalanlıyoruz.” Bunun üzerine Allah şu âyeti indirdi: “...Aslında onlar seni
yalanlamıyorlar. Bu zalimler açıkça Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlar.”
(En’âm, 6/33; T3064 Tirmizî, Tefsîrü’l-Kur’ân, 6)

1429.Câbir b. Abdullah anlatıyor: “Resûlullah (sav) (tebliğin ilk yılla-


rında) Arafat’ta vakfe yerinde bulunan insanlara kendisini tanıtarak şöy-
le buyururdu: ‘Beni kavmine götürecek kimse yok mu? Kureyş (müşrik-
leri) beni, Rabbimin kelâmını tebliğ etmekten alıkoymaktadır.’”
(D4734 Ebû Dâvûd, Sünnet, 20; T2925 Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 25)

362
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬و ْه َو ُم َت َو ِّس ٌد‬ ‫اب ْبنِ الا َٔ َر ِّت َقا َل‪ :‬شَ َك ْونَا إِ َلى َر ُس ِ‬ ‫‪َ -١٤٣٠‬ع ْن َخ َّب ِ‬
‫ُب ْر َد ًة لَ ُه ِفى ِظ ِّل الْ َك ْع َب ِة‪َ ،‬ف ُق ْل َنا‪ :‬أَلا َ َت ْس َت ْن ِص ُر لَ َنا؟ أَلا َ َت ْد ُعو لَ َنا؟ َفقَا َل‪َ ” :‬ق ْد كَا َن َم ْن‬
‫وض ُع‬ ‫ض َف ُي ْج َع ُل ِف َيها‪َ ،‬ف ُي َج ُاء بِالْ ِمنْشَ ا ِر َف ُي َ‬ ‫َق ْب َل ُك ْم ُيؤ َْخ ُذ ال َّر ُج ُل َف ُي ْحف َُر لَ ُه ِفى الا َٔ ْر ِ‬
‫اط الْ َح ِدي ِد َما ُدو َن لَ ْح ِم ِه َو َع ْظ ِم ِه‪َ ،‬ف َما‬ ‫َع َلى َرأْ ِس ِه َف ُي ْج َع ُل نِ ْص َف ْينِ ‪َ ،‬و ُي َمشَّ ُط بِأَ ْمشَ ِ‬
‫َي ُص ُّد ُه َذلِكَ َع ْن ِدي ِن ِه‪َ ،‬واللَّ ِه لَ َي ِت َّم َّن َه َذا الا َٔ ْم ُر‪َ ،‬ح َّتى َي ِس َير ال َّرا ِك ُب ِم ْن َص ْن َع َاء إِلَى‬
‫اف إِلا َّ اللَّ َه َوال ِّذئْ َب َع َلى َغ َن ِم ِه‪َ ،‬ولَ ِك َّن ُك ْم َت ْس َت ْع ِجلُونَ‪“.‬‬ ‫َحضْ َر َم ْو َت لا َ َي َخ ُ‬

‫‪HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE MEDİNE‬‬


‫‪YAHUDİLERİYLE İLİŞKİLER‬‬
‫‪EHL-İ KİTAP’TAN KİM MÜSLÜMAN OLURSA ONA İKİ‬‬
‫‪ECİR VARDIR‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْو َم الْ َف ْت ِح َفقَا َل َق ْولا ً‬ ‫‪َ -١٤٣١‬ع ْن أَبِي أُ َما َم َة َقا َل‪ :‬إِنِّي لَ َت ْح َت َر ِاح َل ِة َر ُس ِ‬
‫َح َس ًنا َج ِميلا ً َوكَا َن ِفي َما َقا َل‪َ ” :‬م ْن أَ ْس َل َم ِم ْن أَهْلِ الْ ِك َتا َب ْينِ َف َل ُه أَ ْج ُر ُه َم َّر َت ْينِ َولَ ُه َما لَ َنا‬
‫ين َف َل ُه أَ ْج ُر ُه َولَ ُه َما لَ َنا َو َع َل ْي ِه َما َع َل ْي َنا‪“.‬‬ ‫َو َع َل ْي ِه َما َع َل ْي َنا َو َم ْن أَ ْس َل َم ِم ْن الْ ُمشْ ِر ِك َ‬

‫‪٣٦٣‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1430.Habbâb b. Eret şöyle demiştir: Allah Resûlü (sav) Kâbe’nin göl-


gesinde elbisesini yastık yapıp uzanmış vaziyette iken kendisine (Ku-
reyş müşriklerinin eziyetlerinden) şikâyette bulunmuş ve “Bizim için
(Allah’tan) yardım dileyemez misin? Bizim için dua edemez misin?” de-
miştik. Bunun üzerine o şöyle buyurmuştu: “Sizden önceki ümmetler
içinde öyle kişiler vardı ki müşrikler tarafından yakalanır, onun için yer-
de bir çukur kazılır, o kişi o çukurun içine gömülürdü. Sonra büyük bir
testere getirilir, onun başı üzerine konulurdu da başı iki kısma ayrılırdı.
Bir başkasının da demir taraklar ile etinin altındaki kemiği ve sinirleri ta-
ranırdı ama bu işkenceler o mümini dininden çeviremezdi. Allah’a yemin
ederim ki bu din kesinlikle tamamlanacaktır. Öyle ki biniti üzerinde bir
kimse (tek başına) San’â’dan Hadramevt’e kadar gidecek de Allah’tan baş-
ka hiçbir şeyden korkmayacaktır... Fakat sizler acele ediyorsunuz!”
(B6943 Buhârî, İkrâh, 1)

HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE MEDİNE


YAHUDİLERİYLE İLİŞKİLER
EHL-İ KİTAP’TAN KİM MÜSLÜMAN OLURSA ONA İKİ
ECİR VARDIR

1431.Ebû Ümâme anlatıyor: “Mekke’nin fethi günü Resûlullah’ın


(sav) bineğinin arkasındaydım. Çok güzel ve hoş sözler söyledi. Bunlar-
dan biri de şuydu: ‘Kitap ehli olan iki topluluktan kim Müslüman olur-
sa, onun için iki kat mükâfat vardır. O, bizimle aynı haklara ve sorumlu-
luklara sahiptir. Müşriklerden kim Müslüman olursa ona da bir mükâfat
vardır ve o da bizimle aynı haklara ve sorumluluklara sahiptir.’”
(HM22589 İbn Hanbel, V, 259)

363
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫س ‪ ...:‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ s‬ي ِح ُّب ُم َوا َف َق َة أَهْلِ الْ ِك َت ِ‬


‫اب‬ ‫‪َ -١٤٣٢‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫ِفي َما لَ ْم ُي ْؤ َم ْر ِفي ِه بِشَ ْي ٍء‪...‬‬

‫س أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬ق ِد َم الْ َم ِدي َن َة َف َو َج َد الْ َي ُهو َد ِص َيا ًما‬ ‫‪َ -١٤٣٣‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َي ْو َم َعاشُ و َر َاء َفقَا َل لَ ُه ْم َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما َه َذا الْ َي ْو ُم الَّ ِذى َت ُصو ُمونَ ُه‪َ “.‬قالُوا‪:‬‬
‫وسى‬ ‫وسى َو َق ْو َم ُه َو َغ َّرقَ ِف ْر َع ْو َن َو َق ْو َم ُه َف َصا َم ُه ُم َ‬ ‫َه َذا َي ْو ٌم َع ِظي ٌم أَنْ َجى اللَّ ُه ِفي ِه ُم َ‬
‫وسى ِم ْن ُك ْم‪“.‬‬ ‫شُ ْك ًرا َف َن ْح ُن ن َُصو ُم ُه‪َ .‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ف َن ْح ُن أَ َح ُّق َوأَ ْولَى بِ ُم َ‬
‫َف َصا َم ُه َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬وأَ َم َر بِ ِص َي ِام ِه‪.‬‬

‫س ْب َن َس ْع ٍد َو َس ْه َل ْب َن ُح َن ْي ٍف كَانَا بِالْ َقا ِد ِس َّي ِة‬ ‫‪َ -١٤٣٤‬عنِ ا ْبنِ أَبِى لَ ْي َلى أَ َّن َق ْي َ‬
‫َف َم َّر ْت بِ ِه َما َج َنا َز ٌة َفقَا َما َف ِقي َل لَ ُه َما‪ :‬إِن ََّها ِم ْن أَهْلِ الا َٔ ْرضِ‪َ .‬فقَالا َ‪ :‬إِ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه‬
‫‪َ s‬م َّر ْت بِ ِه َج َنا َز ٌة َفقَا َم َف ِقي َل لَ ُه‪ :‬إِنَّ ُه َي ُهو ِد ٌّي‪َ .‬فقَا َل‪” :‬أَلَ ْي َس ْت نَ ْف ًسا‪“.‬‬

‫‪٣٦٤‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

İbn Abbâs’tan (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav),


1432.

hakkında herhangi bir emir bulunmayan hususlarda Ehl-i kitaba uygun


davranmayı severdi.
(B3558 Buhârî, Menâkıb, 23)

1433.İbn Abbâs’tan (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav)


Medine’ye geldiği zaman, Yahudiler âşûrâ günü oruç tutuyorlardı.
Resûlullah (sav) onlara, “Oruç tuttuğunuz bugün nedir?” diye sordu.
Onlar da “Bugün Allah’ın, Musa’yı ve kavmini kurtarıp Firavun’u ve
kavmini (suda) boğduğu büyük bir gündür. Musa şükretmek için bu-
gün oruç tuttu. Biz de (bu nedenle) oruç tutuyoruz.” dediler. Bunun
üzerine Resûlullah (sav): “Biz Musa’ya sizden daha lâyık ve yakınız.”
buyurdu. Ondan sonra âşûrâ günü Resûlullah (sav) hem kendisi oruç
tuttu hem de oruç tutulmasını emretti.
(M2658 Müslim, Sıyâm, 128; B2004 Buhârî, Savm, 69)

1434.İbn Ebû Leylâ’nın anlattığına göre, Kays b. Sa’d ve Sehl b. Hu-


neyf Kâdisiyye’de bulundukları bir sırada yanlarından bir cenaze geç-
miş onlar da ayağa kalkmışlardı. Onlara bunun bir zimmîye (Müslüman
topraklarında yaşayan anlaşmalı bir gayri müslim vatandaşa) ait oldu-
ğu söylendi. Bunun üzerine şöyle dediler: “Resûlullah’ın (sav) yanından
bir cenaze geçti de o ayağa kalktı. Kendisine, ‘O bir Yahudi’dir.’ denilin-
ce, ‘O da bir can değil mi?’ buyurdu.”
(M2225 Müslim, Cenâiz, 81; B1312 Buhârî, Cenâiz, 49)

364
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE‬‬


‫‪HIRİSTİYANLARLA İLİŞKİLER‬‬
‫‪KİM BİR ZİMMÎYE HAKSIZLIK EDERSE KIYAMETTE‬‬
‫‪HASMI BENİM‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪s‬‬ ‫اب َر ُس ِ‬ ‫‪ -١٤٣٥‬أَ َّن َص ْف َوا َن ْب َن ُس َل ْي ٍم أَخْ َب َر ُه َع ْن ِع َّد ٍة ِم ْن أَ ْب َنا ِء أَ ْص َح ِ‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَلا َ َم ْن َظ َل َم ُم َعا ِهدًا أَ ِو انْ َتق ََص ُه أَ ْو َكلَّ َف ُه‬ ‫َع ْن آ َبائِ ِه ْم ِدنْ َي ًة َع ْن َر ُس ِ‬
‫يج ُه َي ْو َم ا ْل ِق َيا َم ِة‪“.‬‬
‫س َفأَنَا َح ِج ُ‬ ‫َف ْوقَ َطا َق ِت ِه أَ ْو أَ َخ َذ ِم ْن ُه شَ ْي ًئا بِ َغ ْي ِر ِط ِ‬
‫يب نَ ْف ٍ‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْو َم الْ َف ْت ِح َفقَا َل َق ْو ًلا‬ ‫‪َ -١٤٣٦‬ع ْن أَبِي أُ َما َم َة َقا َل‪ :‬إِنِّي لَ َت ْح َت َر ِاح َل ِة َر ُس ِ‬
‫َح َس ًنا َج ِميلًا َوكَا َن ِفي َما َقا َل‪َ ” :‬م ْن أَ ْس َل َم ِم ْن أَهْلِ الْ ِك َتا َب ْينِ َف َل ُه أَ ْج ُر ُه َم َّر َت ْينِ َولَ ُه َما لَ َنا‬
‫ين َف َل ُه أَ ْج ُر ُه َولَ ُه َما لَ َنا َو َع َل ْي ِه َما َع َل ْي َنا‪“.‬‬ ‫َو َع َل ْي ِه َما َع َل ْي َنا َو َم ْن أَ ْس َل َم ِم ْن الْ ُمشْ ِر ِك َ‬

‫س َقا َل َقا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬لِ ُم َعا ِذ ْبنِ َج َبلٍ ِح َ‬


‫ين َب َع َث ُه إِلَى‬ ‫‪َ -١٤٣٧‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫اب‪َ ،‬ف ِٕا َذا ِج ْئ َت ُه ْم َفا ْد ُع ُه ْم إِلَى أَ ْن َيشْ َهدُوا أَ ْن لا َ‬ ‫الْ َي َمنِ ‪ :‬إِنَّكَ َس َتأْتِى َق ْو ًما ِم ْن أَهْلِ الْ ِك َت ِ‬
‫إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه‪َ ،‬وأَ َّن ُم َح َّمدًا َر ُسو ُل اللَّ ِه‪َ ،‬ف ِٕا ْن ُه ْم َطا ُعوا لَكَ بِ َذلِكَ َفأَخْ ِب ْر ُه ْم أَ َّن اللَّ َه َق ْد‬
‫ات ِفى كُ ِّل َي ْو ٍم َولَ ْي َل ٍة‪َ ،‬ف ِٕا ْن ُه ْم َطا ُعوا لَكَ بِ َذلِكَ ‪َ ،‬فأَخْ ِب ْر ُه ْم‬ ‫س َص َل َو ٍ‬ ‫ض َع َل ْي ِه ْم َخ ْم َ‬ ‫َف َر َ‬
‫ض َع َل ْي ُك ْم َص َد َق ًة‪ ،‬تُؤ َْخ ُذ ِم ْن أَ ْغ ِن َيائِ ِه ْم‪َ ،‬ف ُت َر ُّد َع َلى فُق ََرائِ ِه ْم‪“...‬‬ ‫أَ َّن اللَّ َه َق ْد َف َر َ‬

‫‪٣٦٥‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE


HIRİSTİYANLARLA İLİŞKİLER
KİM BİR ZİMMÎYE HAKSIZLIK EDERSE KIYAMETTE
HASMI BENİM

1435. Safvân b. Süleym’in bildirdiğine göre, sahâbe çocuklarından


birkaçı, kendi babalarından nakille Resûlullah’ın (sav) şöyle buyurdu-
ğunu rivayet emişlerdir: “Bilesiniz ki! Kim bir zimmîye (anlaşmalı bir
gayri müslim vatandaşa) haksızlık ederse, onun hakkını eksik verirse,
ona gücünün üstünde şeyler yüklerse veya gönülsüz olarak ondan bir
şey alırsa, ben kıyamet gününde o kişinin hasmıyım.”
(D3052 Ebû Dâvûd, İmâre, 31, 33)

1436.Ebû Ümâme anlatıyor: Mekke’nin fethi günü Resûlullah’ın (sav)


bineğinin yanında duruyordum. Çok güzel ve hoş sözler söyledi. Bunlar-
dan birisi de şuydu: “Kitap ehli olan iki topluluktan kim Müslüman olur-
sa, onun için iki kat mükâfat vardır. O, bizimle aynı haklara ve sorumlu-
luklara sahiptir. Müşriklerden kim Müslüman olursa ona da bir mükâfat
vardır ve o da bizimle aynı haklara ve sorumluluklara sahiptir.”
(HM22589 İbn Hanbel, V, 259)

1437. İbn Abbâs’ın (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) Muâz b.


Cebel’i Yemen’e (elçi olarak) gönderirken ona şöyle demişti: “Sen Kitap
ehli bir topluluğa (Hıristiyanlara) gideceksin. Oraya vardığında onları
önce, ‘Allah’tan başka ilâh olmadığı, Muhammed’in de Allah’ın Resûlü
olduğuna’ şehâdet etmeye çağır. Eğer onlar senin bu davetine uyarlar-
sa onlara Allah’ın kendilerine her gün ve gece içinde beş vakit nama-
zı farz kıldığını bildir. Eğer onlar buna da uyarlarsa bu defa da kendi-
lerine, Allah’ın onlara zenginlerinden alınıp fakirlerine verilecek olan
zekâtı farz kıldığını bildir...”
(B4347 Buhârî, Meğâzî, 61)

365
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫ِم ْن ُه‪:‬‬ ‫‪َ -١٤٣٨‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ s‬فى َم َر ِض ِه الَّ ِذى لَ ْم َي ُق ْم‬
‫اجدَ‪“.‬‬ ‫”لَ َع َن اللَّ ُه الْ َي ُهو َد َوال َّن َصا َرى ات ََّخ ُذوا قُ ُبو َر أَنْ ِب َيائِ ِه ْم َم َس ِ‬

‫‪HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE EHL-İ‬‬


‫‪KİTAP DIŞINDAKİ İNANÇLAR‬‬
‫‪ALLAH’A EN SEVİMLİ DİN HANİF VE MÜSAMAHAKÂR‬‬
‫‪DİNDİR‬‬

‫س َقا َل‪ِ :‬قي َل لِ َر ُس ِ‬


‫ول اللَّ ِه ‪ s‬أَ ُّي ا ْلا َٔ ْد َي ِان أَ َح ُّب إِلَى اللَّ ِه‬ ‫‪َ -١٤٣٩‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫َقا َل‪” :‬الْ َح ِني ِف َّي ُة َّ‬
‫الس ْم َح ُة‪“.‬‬

‫ات ال ِّدينِ ِع ْن َد‬ ‫‪َ -١٤٤٠‬ع ْن أُ َب ِّي ْبنِ َك ْع ٍب أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل لَ ُه‪...” :‬إِ َّن َذ َ‬
‫اللَّ ِه الْ َح ِني ِف َّي ُة الْ ُم ْس ِل َم ُة لا َ الْ َي ُهو ِد َّي ُة َولا َ ال َّن ْص َرانِ َّي ُة َم ْن َي ْع َم ْل َخ ْي ًرا َف َل ْن ُي ْكف ََر ُه‪“...‬‬

‫ف أَ ْص َن ُع ِفى‬ ‫اب َذك ََر الْ َم ُج َ‬


‫وس َفقَا َل‪َ :‬ما أَ ْدرِى َك ْي َ‬ ‫‪ -١٤٤١‬أَ َّن ُع َم َر ْب َن الْ َخ َّط ِ‬
‫أَ ْم ِر ِه ْم َفقَا َل‪َ :‬ع ْب ُد ال َّر ْح َمنِ ْب ُن َع ْو ٍف أَ ْش َه ُد لَ َس ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪ُ :‬‬
‫”س ُّنوا‬
‫اب‪“.‬‬ ‫بِ ِه ْم ُس َّن َة أَ ْه ِل الْ ِك َت ِ‬

‫‪٣٦٦‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

Hz. Âişe’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) vefatından ön-


1438.

ceki son hastalığı esnasında şöyle buyurmuştu: “Allah, peygamberleri-


nin kabirlerini mescit (tapınak) hâline getiren Yahudi ve Hıristiyanları
rahmetinden uzaklaştırmıştır!”
(M1184 Müslim, Mesâcid, 19)

HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE EHL-İ


KİTAP DIŞINDAKİ İNANÇLAR
ALLAH’A EN SEVİMLİ DİN HANİF VE MÜSAMAHAKÂR
DİNDİR

1439.İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Resûlullah’a (sav), “Allah’ın en


çok hoşnut olduğu din hangisidir?” diye sorulmuştu. O, “Kolay olan
Hanîflik dinidir.” buyurmuştu.
(HM2107 İbn Hanbel, I, 236)

1440.Übey b. Kâ’b’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) ona şöy-


le buyurmuştur: “...Allah katında gerçek din, Yahudilik ya da Hıristi-
yanlık değil, Hanîflik esasına dayanan Müslümanlıktır. Kim iyi bir dav-
ranışta bulunursa bu yaptığı asla boşa gitmeyecektir...”
(T3793 Tirmizî, Menâkıb, 32)

Ömer b. Hattâb bir gün Mecûsîlerden bahsederken, “Onlar


1441.

hakkında ne yapacağımı bilmiyorum.” dedi. Bunun üzerine (ashâbdan)


Abdurrahman b. Avf dedi ki, “Bu konuda Resûlullah’ın (sav) şöyle bu-
yurduğunu işittiğimi kesinlikle söyleyebilirim: ‘Onlara da Ehl-i kitaba
uygulanan hükmü uygulayın!’”
(MU619 Muvatta’, Zekât, 24)

366
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫َفقَا َل‪:‬‬ ‫‪َ -١٤٤٢‬ع ْن أَبِى َث ْع َل َب َة َقا َل‪ُ :‬س ِئ َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ع ْن قُدُو ِر الْ َم ُجو ِ‬
‫س‬
‫”أَنْقُو َها َغ ْسلا ً َوا ْط ُب ُخوا ِف َيها‪“.‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE‬‬


‫‪KADINLAR‬‬
‫‪HUKUKÎ GÜVENCEYE KAVUŞMA‬‬

‫‪َ -١٤٤٣‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن كَا َن لَ ُه ثَلا َ ُث َب َن ٍ‬
‫ات‬
‫ات أَ ِو ا ْب َن َت ِان أَ ْو أُخْ َت ِان َفأَ ْح َس َن ُص ْح َب َت ُه َّن َواتَّقَى اللَّ َه ِفي ِه َّن َف َل ُه الْ َج َّن ُة‪“.‬‬
‫أَ ْو ثَلا َ ُث أَ َخ َو ٍ‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪ :‬كَان َْت أُ ُّم ُس َل ْي ٍم َم َع نِ َسا ِء ال َّن ِب ِّي ‪َ ،s‬و ُه َّن‬ ‫‪َ -١٤٤٤‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫َي ُسو ُق بِ ِه َّن َس َّواقٌ‪َ ،‬فقَا َل نَ ِب ُّي اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ْي أَنْ َجشَ ُة! ُر َو ْيدًا َس ْو َقكَ بِالْ َق َوارِيرِ‪“.‬‬

‫”خ ْي ُركُ ْم َخ ْي ُركُ ْم لا َٔ ْه ِل ِه‪َ .‬وأَنَا‬


‫‪َ -١٤٤٥‬عنِ ا ْبنِ َع َّباسٍ‪َ ،‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬
‫َخ ْي ُركُ ْم لا َٔ ْه ِلى‪“.‬‬

‫‪٣٦٧‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1442.Ebû Sa’lebe’nin naklettiğine göre, Resûlullah’a (sav) Mecûsîlerin


tencereleri hakkında soru sorulmuş, o da, “Yıkayıp temizledikten sonra
onlarda yemek pişirin.” buyurmuştur.
(T1796 Tirmizî, Et’ıme, 7)

HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE


KADINLAR
HUKUKÎ GÜVENCEYE KAVUŞMA

1443.Ebû Saîd el-Hudrî’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Kimin üç kızı veya üç kız kardeşi olur veya iki kızı veya iki
kız kardeşi olur da onlarla birlikte güzelce yaşar ve onlar hakkında Allah’a
karşı sorumluluğunun bilincinde olursa onun için cennet vardır!”
(T1916 Tirmizî, Birr, 13)

1444. Enes b. Mâlik anlatıyor: “(Veda Haccı yolculuğu esnasında)


Ümmü Süleym Hz. Peygamber’in (sav) eşleriyle beraberdi. (Enceşe
isimli) bir kılavuz onların develerini yönlendiriyordu. (Enceşe söylediği
ezgilerle develeri hızlandırınca) Hz. Peygamber (sav) ona şöyle seslen-
di: ‘Ey Enceşe, kristalleri taşırken yavaş ol!’”
(M6039 Müslim, Fedâil, 72)

1445.İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


buyurmuştur: “En hayırlınız, ailesine en güzel davrananınızdır. Ben de
sizin aranızda aileme karşı en hayırlı davrananım.”
(İM1977 İbn Mâce, Nikâh, 50)

367
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪َ -١٤٤٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬اللَّ ُه َّم إِنِّى أُ َح ِّر ُج َح َّق‬
‫الض ِعي َف ْينِ ‪ :‬الْ َي ِتي ِم َوالْ َم ْرأَ ِة‪“.‬‬
‫َّ‬

‫اط إِ َلى نِ َسائِ َنا َع َلى‬ ‫َقا َل‪ :‬كُ َّنا نَ َّت ِقى الْ َكلا َ َم َوا ْل ِٕانْ ِب َس َ‬ ‫‪َ -١٤٤٧‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر‬
‫َع ْه ِد ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬ه ْي َب َة أَ ْن ُي ْن َز َل ِفي َنا شَ ْي ٌء‪َ ،‬ف َل َّما تُ ُوفِّ َى ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬ت َكلَّ ْم َنا َوانْ َب َس ْط َنا‪.‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE GEÇİM‬‬


‫‪DÜZEYİ‬‬
‫‪ÖLÇÜLÜ, DENGELİ ve SADE HAYAT‬‬

‫ول اللَّ ِه‬


‫‪َ -١٤٤٨‬ع ْن َعائِشَ َة َز ْو ِج ال َّن ِب ِّي ‪ s‬أَن ََّها َقالَ ْت‪ :‬كُ ْن ُت أَنَا ُم َب ْي َن َيد َْى َر ُس ِ‬
‫‪َ s‬ور ِْجلا َ َي ِفى ِق ْب َل ِت ِه‪َ ،‬ف ِٕا َذا َس َج َد َغ َم َزنِى َفق ََبضْ ُت ر ِْج َل َّي‪َ ،‬ف ِٕا َذا َقا َم َب َس ْط ُت ُه َما‪،‬‬
‫يح‪.‬‬ ‫س ِف َيها َم َصابِ ُ‬ ‫وت َي ْو َم ِئ ٍذ لَ ْي َ‬
‫َقالَ ْت‪َ :‬والْ ُب ُي ُ‬

‫س َو ْج َه اللَّ ِه‪َ ،‬ف َو َق َع‬ ‫اج ْرنَا َم َع ال َّن ِب ِّي ‪ s‬نَ ْل َت ِم ُ‬ ‫اب ‪َ d‬قا َل‪َ :‬ه َ‬ ‫‪َ -١٤٤٩‬ح َّد َث َنا َخ َّب ٌ‬
‫ات لَ ْم َيأْكُ ْل ِم ْن أَ ْج ِر ِه شَ ْي ًئا‪ِ ،‬م ْن ُه ْم ُم ْص َع ُب ْب ُن ُع َم ْيرٍ‪،‬‬ ‫أَ ْج ُرنَا َع َلى اللَّ ِه‪َ ،‬ف ِم َّنا َم ْن َم َ‬
‫َو ِم َّنا َم ْن أَ ْي َن َع ْت لَ ُه َث َم َرتُ ُه َف ُه َو َي ْه ِد ُب َها‪ .‬قُ ِت َل َي ْو َم أُ ُح ٍد َف َل ْم ن َِج ْد َما نُ َك ِّف ُن ُه إِلا َّ ُب ْر َد ًة إِ َذا‬
‫َغ َّط ْي َنا بِ َها َرأْ َس ُه َخ َر َج ْت ر ِْجلا َ ُه‪َ ،‬وإِ َذا َغ َّط ْي َنا ر ِْج َل ْي ِه َخ َر َج َرأْ ُس ُه َفأَ َم َرنَا ال َّن ِبي ‪s‬‬
‫ُّ‬
‫أَ ْن نُ َغ ِّط َي َرأْ َس ُه‪َ ،‬وأَ ْن ن َْج َع َل َع َلى ر ِْج َل ْي ِه ِم َن ا ْل ِٕا ْذ ِخر‪.‬‬

‫‪٣٦٨‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle


1446.

buyurmuştur: “Allah’ım! Ben iki zayıfın; yetimin ve kadının hakkına el


uzatılmasını yasaklıyorum.”
(İM3678 İbn Mâce, Edeb, 6)

1447. İbn Ömer (ra) şöyle demiştir: “Biz Peygamber (sav) zamanında
hakkımızda vahiy indirilir korkusuyla hanımlarımıza karşı söz söylemek-
ten ve istediğimiz gibi davranmaktan çekinirdik. Ancak Peygamber (sav)
vefat edince istediğimizi söylemeye ve rahat davranmaya başladık.”
(B5187 Buhârî, Nikâh, 81)

HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE GEÇİM


DÜZEYİ
ÖLÇÜLÜ, DENGELİ ve SADE HAYAT

1448.Hz. Peygamber’in (sav) eşi Hz. Âişe şöyle demiştir: “(Gece namaz
kılarken) Resûlullah’ın (sav) önünde uyurdum. Ayaklarım da onun kıb-
lesi yönünde olurdu. O, secde ettiği zaman bana eliyle dokunurdu, ben
de ayaklarımı toplardım. (Secdeden) kalkınca geri uzatırdım.” Sonra Hz.
Âişe sözlerine şöyle devam etmiştir: “O zamanlar evlerde kandil yoktu.”
(B382 Buhârî, Salât, 22; M1145 Müslim, Salât, 272)

1449.Habbâb (ra) anlatıyor: “Hz. Peygamber (sav) ile beraber sırf


Allah rızasını dileyerek hicret ettik. Mükâfatımız Allah’tandı. Ama ara-
mızdan (hicret ile elde edilen nimetlerden) hiçbir şey tatmadan vefat
edenler oldu ki Mus’ab b. Umeyr de bunlardan biriydi. Aramızda mey-
vesi olgunlaşınca onu toplayanlar (nimetlerden faydalananlar) da vardı.
(Mus’ab) Uhud günü öldürüldü. Onu kefenlemek için ancak bir cübbe
bulabildik. Bununla başını örttüğümüzde ayakları, ayaklarını örttüğü-
müzde ise başı açıkta kalıyordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber, başını
örtmemizi, ayaklarının üzerine ise izhir otu koymamızı emir buyurdu.
(B1276 Buhârî, Cenâiz, 27)

368
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪َ -١٤٥٠‬ع ْن أَبِى َم ْس ُعو ٍد الأَنْ َصار ِِّى ‪َ d‬قا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬إِ َذا أَ َم َرنَا بِ َّ‬
‫الص َد َق ِة‬
‫يب الْ ُمدَّ‪َ ،‬وإِ َّن لِ َب ْع ِض ِه ُم الْ َي ْو َم لَ ِمائَ َة أَلْ ٍف‪.‬‬ ‫الس ِ‬
‫وق َف َت َحا َم َل َف ُي ِص ُ‬ ‫انْ َط َل َق أَ َح ُدنَا إِلَى ُّ‬

‫‪َ -١٤٥١‬ع ْن َع ِل ٍّي ‪َ d‬قا َل‪َ :‬ج َّه َز َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ف ِاط َم َة ِفى َخ ِميلٍ َو ِق ْر َب ٍة‬
‫َوو َِسا َد ٍة َحشْ ُو َها إِ ْذ ِخ ٌر‪.‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE‬‬


‫‪KULLANILAN EŞYALAR‬‬
‫‪EŞYANIN DA HUKUKU VARDIR‬‬

‫‪َ -١٤٥٢‬ع ْن َجابِ ٍر أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬أَ ْط ِف ُئوا الْ َم َصابِ َ‬
‫يح إِ َذا َر َق ْدتُ ْم‪َ ،‬و َغلِّقُوا‬
‫اب‪“...‬‬ ‫اب‪َ ،‬وأَ ْوكُوا ا ْلا َٔ ْس ِق َي َة‪َ ،‬و َخ ِّم ُروا ال َّط َعا َم َوالشَّ َر َ‬
‫ا ْلا َٔ ْب َو َ‬

‫‪َ -١٤٥٣‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬الْ َو ْز ُن َو ْز ُن أَهْلِ َم َّك َة َوالْ ِم ْك َيا ُل‬
‫ِم ْك َيا ُل أَهْلِ الْ َم ِدي َن ِة‪“.‬‬

‫‪َ -١٤٥٤‬ع ْن ُع ْق َب َة ْبنِ َع ِام ٍر َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن اللَّ َه َع َّز َو َج َّل ُي ْد ِخ ُل ثَلا َ َث َة‬
‫الس ْه ِم الْ َو ِاح ِد َصانِ َع ُه َي ْح َت ِس ُب ِفى ُص ْن ِع ِه الْ َخ ْي َر َوال َّر ِام َي بِ ِه َو ُم َن ِّب َل ُه‪“.‬‬
‫نَ َف ٍر الْ َج َّن َة بِ َّ‬

‫‪٣٦٩‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1450.Ebû Mes’ûd el-Ensârî (ra) şöyle demiştir: “Resûlullah (sav) bi-


ze sadaka vermeyi emrettiğinde, (imkânı olmayanlar) çarşıya gider, ha-
mallık yapar, bir müd (yaklaşık bir kilo hurma) kazanırdı (o kazandığı
ile sadaka verirdi). Bugün onlardan bazılarının yüz binlik serveti vardır.
(Ama şimdi sadaka vermezler)”
(B1416 Buhârî, Zekât, 10)

1451.Hz. Ali (ra) şöyle demiştir: “Resûlullah (sav) Fâtıma için çeyiz
olarak kadife kumaş, su tulumu ve içi izhir otuyla doldurulmuş bir yas-
tık hazırlatmıştı.”
(N3386 Nesâî, Nikâh, 81; HM715 İbn Hanbel, I, 92)

HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE


KULLANILAN EŞYALAR
EŞYANIN DA HUKUKU VARDIR

Câbir’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


1452.

muştur: “Uyuyacağınız zaman kandilleri söndürün. Kapıları kapatın.


Su kaplarının ağızlarını bağlayın. Yiyecek ve içeceklerin üzerini örtün.”
(B5624 Buhârî, Eşribe, 22)

İbn Ömer’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


1453.

muştur: “Tartı Mekkelilerin tartısı, ölçek ise Medinelilerin ölçeğidir.”


(D3340 Ebû Dâvûd, Büyû’, 8)

1454. Ukbe b. Âmir’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)

şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah bir ok vasıtasıyla şu üç kişiyi cennete


koyar: Sadece hayır gözeterek onu yapan, onu (düşmana) atan ve okun
ucundaki sivri demiri yapan.”
(N3148 Nesâî, Cihâd, 26)

369
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE TIP‬‬


‫‪ALLAH HER HASTALIĞIN ŞİFASINI VERMİŞTİR‬‬

‫‪َ -١٤٥٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ ،d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما أَنْ َز َل اللَّ ُه َد ًاء إِلا َّ أَنْ َز َل لَ ُه‬
‫ِشف ًَاء‪“.‬‬

‫اب َيا َر ُسو َل اللَّه!ِ أَلا َ ن ََتد ََاوى؟‬ ‫ِيك َقا َل‪َ :‬قالَ ِت الا َٔ ْع َر ُ‬ ‫‪َ -١٤٥٦‬ع ْن أُ َسا َم َة ْبنِ شَ ر ٍ‬
‫َقا َل‪” :‬نَ َع ْم َيا ِع َبا َد اللَّ ِه َتد ََاو ْوا‪َ ،‬ف ِٕا َّن اللَّ َه لَ ْم َي َض ْع َد ًاء إِلا َّ َو َض َع لَ ُه ِشف ًَاء أَ ْو َد َو ًاء‪،‬‬
‫إِلا َّ َد ًاء َو ِاحدًا‪َ “.‬قالُوا َيا َر ُسو َل اللَّ ِه! َو َما ُه َو؟ َقا َل‪” :‬الْ َه َر ُم‪“.‬‬

‫‪َ -١٤٥٧‬ع ْن أَبِى ال َّد ْر َدا ِء َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه أَنْ َز َل الد ََّاء َوالد ََّو َاء‬
‫َو َج َع َل لِ ُك ِّل َدا ٍء َد َو ًاء َف َتد ََاو ْوا َولا َ َتد ََاو ْوا بِ َح َرام‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪” :‬لِ ُك ِّل َدا ٍء َد َو ٌاء‪َ ،‬ف ِٕا َذا أُ ِص َ‬
‫يب‬ ‫‪َ -١٤٥٨‬ع ْن َجابِ ٍر َع ْن َر ُس ِ‬
‫َد َو ُاء الدَّا ِء َب َرأَ بِ ِٕا ْذ ِن اللَّه َت َعالَى‪“.‬‬

‫‪٣٧٠‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE TIP


ALLAH HER HASTALIĞIN ŞİFASINI VERMİŞTİR

1455.Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav), şöyle buyurmuştur: “Allah, gönderdiği bir hastalığın kesinlikle şi-
fasını da göndermiştir.”
(B5678 Buhârî, Tıb, 1)

1456.Üsâme b. Şerîk anlatıyor: “Bedevîler, ‘Ey Allah’ın Resûlü! Teda-


vi olmayalım mı?’ dediler. Resûlullah (sav), ‘Ey Allah’ın kulları! Elbette
tedavi olun. Muhakkak ki Allah bir hastalık hariç her hastalığın şifasını
veya devasını yaratmıştır.’ buyurdu. ‘Ey Allah’ın Resûlü! O hastalık ne-
dir?’ dediklerinde ise, ‘İhtiyarlık.’ buyurdu.”
(T2038 Tirmizî, Tıb, 2)

1457. Ebu’d-Derdâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Allah, hastalığı da şifayı da gönderdi ve her hastalık için
bir şifa var etti. Tedavi olun, fakat haramla tedavi olmayın.”
(D3874 Ebû Dâvûd, Tıb, 11)

1458.Câbir’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Her derdin bir devası vardır. Derdin devasında isabet edilebi-
lirse Yüce Allah’ın izniyle düzelir.”
(M5741 Müslim, Selâm, 69)

370
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪A LLAH RESÛLÜ’NÜN DİLİNDE‬‬


‫‪ŞEHİRLER‬‬
‫‪MEDİNE KÖTÜLÜKLERİ BARINDIRMAZ‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْو َم الْ َف ْت ِح َف ْت ِح َم َّك َة‪” ...‬إِ َّن َه َذا‬ ‫‪َ -١٤٥٩‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫ض َف ُه َو َح َرا ٌم بِ ُح ْر َم ِة اللَّ ِه إِلَى َي ْو ِم الْ ِق َيا َم ِة‪“...‬‬
‫ات َوا ْلا َٔ ْر َ‬ ‫الْ َب َل َد َح َّر َم ُه اللَّ ُه َي ْو َم َخ َل َق َّ‬
‫الس َم َو ِ‬

‫‪َ -١٤٦٠‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ِد ِّى ْبنِ َح ْم َر َاء ]ال ُّز ْهر ِِّى[ َقا َل‪َ :‬رأَ ْي ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪s‬‬
‫ض اللَّ ِه إِلَى اللَّ ِه‬ ‫َو ِاقفًا َع َلى الْ َح ْز َو َر ِة َفقَا َل‪َ :‬واللَّ ِه! إِن َِّك لَ َخ ْي ُر أَ ْر ِ‬
‫ض اللَّ ِه َوأَ َح ُّب أَ ْر ِ‬
‫َولَ ْولا َ أَنِّى أُخْ ر ِْج ُت ِم ْن ِك َما َخ َر ْج ُت‪“.‬‬

‫‪َ -١٤٦١‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة َع ْن ال َّن ِب ِّي ‪” :s‬أُ ِم ْر ُت بِ َق ْر َي ٍة َتأْكُ ُل الْق َُرى َيقُولُو َن َي ْثر ُِب‬
‫اس َك َما َي ْن ِفي الْ ِك ُير َخ َب َث الْ َح ِدي ِد‪“.‬‬ ‫َو ِه َي الْ َم ِدي َن ُة َت ْن ِفي ال َّن َ‬

‫‪َ -١٤٦٢‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َز ْي ٍد ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪” :s‬أَ َّن إِ ْب َرا ِهي َم َح َّر َم َم َّك َة‪َ ،‬و َد َعا‬
‫لَ َها‪َ ،‬و َح َّر ْم ُت الْ َم ِدي َن َة َك َما َح َّر َم إِ ْب َرا ِهي ُم َم َّك َة‪َ ،‬و َد َع ْو ُت لَ َها ِفى ُم ِّد َها َو َص ِاع َها‪،‬‬
‫السلا َ ُم[ لِ َم َّك َة‪.‬‬
‫ِم ْث َل َما َد َعا إِ ْب َرا ِهي ُم ] َع َل ْي ِه َّ‬

‫‪٣٧١‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

A LLAH RESÛLÜ’NÜN DİLİNDE


ŞEHİRLER
MEDİNE KÖTÜLÜKLERİ BARINDIRMAZ

1459. İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) Mekke’nin fet-


hedildiği gün şöyle buyurmuştur: “Allah, bu beldeyi gökleri ve yeri ya-
rattığı gün haram (saygın ve dokunulmaz) kılmıştır. Burası Allah’ın ha-
ram (saygın) kılması sebebiyle kıyamet gününe kadar haramdır (saygın
kalacaktır)...”
(M3302 Müslim, Hac, 445)

1460.Abdullah b. Adî b. Hamrâ’ (ez-Zührî) anlatıyor: Resûlullah’ın


(sav) Hazvere denilen mevkide durup şöyle buyurduğunu gördüm: “(Ey
Mekke!) Vallahi sen Allah’ın en hayırlı ve Allah’a en sevimli olan belde-
sisin. Senden (zorla) çıkarılmış olmasaydım, seni asla terk etmezdim.”
(T3925 Tirmizî, Menâkıb, 68)

1461. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Bana diğer şehirleri silip süpürecek olan bir şehre hic-
ret emri verildi. Oraya Yesrib diyorlar, halbuki o Medine’dir. Demirci körü-
ğünün, demirin kirini attığı gibi bu şehir de kötüleri bir bir dışarıya atar.”
(HM7364 İbn Hanbel, II, 248; B1871 Buhârî, Fedâilü’l-Medîne, 2)

1462. Abdullah b. Zeyd’den (ra) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “İbrâhim Mekke’yi haram ilân etti ve onun için
dua etti. Tıpkı İbrâhim’in Mekke’yi haram ilân ettiği gibi ben de Medine’yi
haram ilân ettim ve tıpkı İbrâhim’in (as) Mekke için dua ettiği gibi ben de
Medine’nin ölçü ve tartısı için (bereket dileyerek) dua ettim.”
(B2129 Buhârî, Büyû’, 53)

371
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪َ -١٤٦٣‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬اللَّ ُه َّم َبا ِر ْك لَ َنا ِفى شَ أْ ِم َنا اللَّ ُه َّم‬
‫َبا ِر ْك لَ َنا ِفى َي َم ِن َنا‪“.‬‬

‫‪VATAN ve MEMLEKET SEVGİSİ‬‬


‫‪EY MEKKE SENDEN ÇIKARILMASAYDIM ASLA SENİ‬‬
‫‪TERK ETMEZDİM‬‬

‫‪َ -١٤٦٤‬ع ْن َعائِشَ َة ‪َ g‬قالَ ْت‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬اللَّ ُه َّم َح ِّب ْب إِلَ ْي َنا الْ َم ِدي َن َة‪،‬‬
‫َك َما َح َّب ْب َت إِلَ ْي َنا َم َّك َة أَ ْو أَشَ َّد‪“...‬‬

‫‪َ -١٤٦٥‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع ِد ِّي ْبنِ َح ْم َر َاء ]ال ُّز ْه ِر ِّي[ َقا َل‪َ :‬رأَ ْي ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪s‬‬
‫ض اللَّ ِه إِلَى اللَّ ِه‬ ‫َوا ِقفًا َع َلى الْ َح ْز َو َر ِة َفقَا َل‪َ :‬واللَّ ِه إِن َِّك لَ َخ ْي ُر أَ ْر ِ‬
‫ض اللَّ ِه َوأَ َح ُّب أَ ْر ِ‬
‫َولَ ْولا َ أَنِّي أُخْ ر ِْج ُت ِم ْن ِك َما َخ َر ْج ُت‪“.‬‬

‫‪َ -١٤٦٦‬ع ْن َس ْل َما َن َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪ِ ” :‬ر َب ُ‬
‫اط َي ْو ٍم َولَ ْي َل ٍة َخ ْي ٌر‬
‫ِم ْن ِص َيا ِم شَ ْه ٍر َو ِق َي ِام ِه َوإِ ْن َم َ‬
‫ات َج َرى َع َل ْي ِه َع َملُ ُه الَّ ِذى كَا َن َي ْع َملُ ُه َوأُ ْج ِر َي َع َل ْي ِه‬
‫ِر ْزقُ ُه َوأَ ِم َن الْ َف َّتانَ‪.‬‬

‫‪٣٧٢‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

İbn Ömer’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


1463.

buyurmuştur: “Allah’ım, bize Şamımızı bereketli kıl! Allah’ım, bize Ye-


menimizi bereketli kıl!”
(T3953 Tirmizî, Menâkıb, 74)

VATAN ve MEMLEKET SEVGİSİ


EY MEKKE SENDEN ÇIKARILMASAYDIM ASLA SENİ
TERK ETMEZDİM

Hz. Âişe’nin (ra) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


1464.

le demiştir: “Allah’ım! Bizlere Mekke’yi sevdirdiğin gibi, ondan daha da


fazla Medine’yi sevdir...”
(B6372 Buhârî, Deavât, 43)

1465.Abdullah b. Adî b. Hamrâ’ (ez-Zührî) anlatıyor: “Resûlullah’ın


(sav) Hazvere denilen mevkide durup şöyle buyurduğunu gördüm: ‘(Ey
Mekke!) Vallahi sen Allah’ın en hayırlı ve Allah’a en sevimli olan belde-
sisin. Senden (zorla) çıkarılmış olmasaydım seni asla terk etmezdim.’”
(T3925 Tirmizî, Menâkıb, 68; İM3108 İbn Mâce, Menâsik, 103)

1466.Selmân’ın işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:


“Bir gün ve bir gece nöbet tutmak, bir ay oruç tutup geceleri namaz kıl-
maktan daha hayırlıdır. Şayet (kişi nöbette) ölürse yapmakta olduğu
işin sevabı devam eder, rızkı da devam eder ve kabirdeki sorgu melek-
lerine karşı güven içinde olur.”
(M4938 Müslim, İmâre, 163)

372
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬ع ْي َن ِان لا َ َت َم ُّس ُه َما‬ ‫‪َ -١٤٦٧‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫س ِفى َس ِبيلِ اللَّ ِه‪“.‬‬
‫ال َّنا ُر َع ْي ٌن َب َك ْت ِم ْن َخشْ َي ِة اللَّ ِه َو َع ْي ٌن َبا َت ْت َت ْح ُر ُ‬

‫ول اللَّ ِه ‪ s‬كَان َْت َس ْو َد َاء َولِ َوا ُؤ ُه أَ ْب َي ُ‬


‫ض‪.‬‬ ‫س‪ :‬أَ َّن َرا َي َة َر ُس ِ‬
‫‪َ -١٤٦٨‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬

‫‪ÇEVRE‬‬
‫‪TABİAT BİZİM KARDEŞİMİZ‬‬

‫‪َ -١٤٦٩‬ع ْن أَبِى ُح َم ْي ٍد َقا َل‪ :‬أَ ْق َب ْل َنا َم َع ال َّن ِب ِّي ‪ِ s‬م ْن َغ ْز َو ِة َت ُبو َك َح َّتى إِ َذا أَ ْش َر ْف َنا‬
‫َع َلى الْ َم ِدي َن ِة َقا َل‪َ ” :‬ه ِذ ِه َطا َب ُة‪َ ،‬و َه َذا أُ ُحدٌ‪َ ،‬ج َب ٌل ُي ِح ُّب َنا َون ُِح ُّب ُه‪“.‬‬

‫‪َ -١٤٧٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ...” :‬و ُج ِع َل ْت لِ َي الا َٔ ْر ُ‬
‫ض َط ُهو ًرا‬
‫َو َم ْس ِجدًا‪“...‬‬

‫‪َ -١٤٧١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ...” :s‬و ُي ِم ُ‬
‫يط الا َٔ َذى َعنِ‬
‫ال َّطرِيقِ َص َد َق ٌة‪“.‬‬

‫‪٣٧٣‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1467.İbn Abbâs’ın işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:


“İki göz vardır ki cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan
ağlayan göz ve gecesini Allah yolunda nöbet tutarak geçiren göz.”
(T1639 Tirmizî, Fedâilü’l-cihâd, 12)

1468.İbn Abbâs şöyle demiştir: “Resûlullah’ın (sav) bayrağı siyah,


sancağı ise beyazdı.”
(İM2818 İbn Mâce, Cihâd, 20; N2869 Nesâî, Menâsikü’l-hac, 106)

ÇEVRE
TABİAT BİZİM KARDEŞİMİZ

1469.Ebû Humeyd anlatıyor: Hz. Peygamber (sav) ile birlikte Tebük


Gazvesi’nden dönüyorduk. Medine’ye vardığımızda Allah Resûlü şöyle
buyurdu: “İşte bu Tâbe’dir (iyilik ve güzellik şehridir). Bu da Uhud’dur,
öyle bir dağdır ki o bizi sever biz de onu severiz.”
(B4422 Buhârî, Meğâzî, 82)

1470.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “...Benim için yeryüzü temiz ve namaz kılmaya uygun
kılınmıştır...”
(M1167 Müslim, Mesâcid, 5)

Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


1471.

buyurmuştur: “...Rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmak sadakadır.”


(B2989 Buhârî, Cihâd, 128)

373
‫‪َ -١٤٧٢‬ع ْن ُم َعا ِذ ْبنِ َج َبلٍ َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬اتَّقُوا الْ َملا َ ِع َن الثَّلا َ َث َة‬
‫الْ َب َرا َز ِفى الْ َم َوا ِر ِد َو َقا ِر َع ِة ال َّطرِيقِ َوال ِّظ ِّل‪“.‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ ْن َقا َم ْت َع َلى أَ َح ِدكُ ْم‬ ‫‪َ -١٤٧٣‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫الْ ِق َيا َم ُة َو ِفي َي ِد ِه َف ِسي َل ٌة َف ْل َي ْغر ِْس َها‪“.‬‬

‫‪SU‬‬
‫‪HAYAT KAYNAĞI‬‬

‫‪َ -١٤٧٤‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬غ ُّطوا‬
‫ِٕالان ََاء‪َ ،‬وأَ ْوكُوا ِّ‬
‫السق ََاء‪“...‬‬

‫‪َ -١٤٧٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َع ْن ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َي ُبولَ َّن أَ َح ُدكُ ْم ِفى الْ َما ِء‬
‫الدَّائِ ِم‪“...‬‬

‫‪َ -١٤٧٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا شَ ر َِب أَ َحدُكُ ْم‪َ ،‬فلا َ‬
‫َّس ِفى ا ْل ِٕانَا ِء‪َ .‬ف ِٕا َذا أَ َرا َد أَ ْن َي ُعو َد‪َ ،‬ف ْل ُي َن ِّح ا ْل ِٕان ََاء ثُ َّم لْ َي ُع ْد‪ ،‬إِ ْن كَا َن ُيرِيدُ‪“.‬‬
‫َي َت َنف ْ‬

‫‪٣٧٤‬‬
1472.Muâz b. Cebel’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-
yurmuştur: “Lânete sebep olan şu üç şeyi yapmaktan; su kaynaklarına,
yol ortasına ve gölgelik yerlere abdest bozmaktan sakının.”
(D26 Ebû Dâvûd, Tahâret, 14)

1473. Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Birinizin elinde bir hurma fidanı varken kıyamet kopuyor
olsa bile derhâl onu diksin!”
(HM12933 İbn Hanbel, III, 184)

SU
HAYAT KAYNAĞI

1474. Câbir b. Abdullah’ın işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Kapların üzerini örtün, su tulumlarının da ağzını iyice bağ-
layın...”
(M5255 Müslim, Eşribe, 99)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1475.

şöyle buyurmuştur: “Kimse durgun suya küçük abdest bozmasın...”


(M656 Müslim, Tahâret, 95)

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


1476.

yurmuştur: “Biriniz su içeceği zaman kabın içine solumasın. Tekrar su


içmek istediği takdirde kabı ağzından uzaklaştırıp (soluk alsın) ardın-
dan içmeye devam etsin.”
(İM3427 İbn Mâce, Eşribe, 23)

374
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫الص َد َق ِة أَ ْع َج ُب إِلَ ْيكَ ؟‬


‫‪َ -١٤٧٧‬ع ْن َس ِعي ٍد‪ ،‬أَ َّن َس ْعدًا أَ َتى ال َّن ِب َّي ‪َ s‬فقَا َل‪ :‬أَ ُّي َّ‬
‫َقا َل‪” :‬الْ َم ُاء‪“.‬‬

‫‪ŞEHİR ve EV‬‬
‫‪YAPILAN HER BİNA‬‬
‫‪SAHİBİ İÇİN BİR SORUMLULUKTUR‬‬

‫ُمشْ ِر َف ًة‪َ ...‬فقَا َل‪:‬‬ ‫س ْبنِ َمالِ ٍك أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬خ َر َج َف َرأَى قُ َّب ًة‬ ‫‪َ -١٤٧٨‬ع ْن َٔانَ ِ‬
‫”أَ َما إِ َّن كُ َّل بِ َنا ٍء َو َبا ٌل َع َلى َص ِ‬
‫اح ِب ِه إِلا َّ َما لا َ إِلا َّ َما لا َ‪“.‬‬

‫‪َ -١٤٧٩‬عنِ الْ ُم ْس َت ْو ِر ِد ْبنِ شَ دَّا ٍد َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن كَا َن لَ َنا‬
‫َع ِاملا ً َف ْل َي ْك َت ِس ْب َز ْو َج ًة َف ِٕا ْن لَ ْم َي ُك ْن لَ ُه َخا ِد ٌم َف ْل َي ْك َت ِس ْب َخا ِد ًما َف ِٕا ْن لَ ْم َي ُك ْن لَ ُه‬
‫َم ْس َك ٌن َف ْل َي ْك َت ِس ْب َم ْس َك ًنا‪“.‬‬

‫ص َع ْن أَبِي ِه َع ْن َجد ِِّه‬ ‫‪َ -١٤٨٠‬ح َّد َث َنا إ ِْس َم ِاعي ُل ْب ُن ُم َح َّم ِد ْبنِ َس ْع ِد ْبنِ أَبِي َوقَّا ٍ‬
‫”م ْن َس َعا َد ِة ا ْبنِ آ َد َم َثلَا َث ٌة َو ِم ْن ِش ْق َو ِة ا ْبنِ آ َد َم َثلَا َث ٌة ِم ْن‬
‫َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ِ :s‬‬
‫الصالِ ُح َو ِم ْن ِش ْق َو ِة‬ ‫الصالِ ُح َوالْ َم ْرك َُب َّ‬ ‫الصالِ َح ُة َوالْ َم ْس َك ُن َّ‬‫َس َعا َد ِة ا ْبنِ آ َد َم الْ َم ْرأَ ُة َّ‬
‫وء‪“.‬‬‫الس ُ‬‫وء َوالْ َم ْرك َُب ُّ‬ ‫الس ُ‬‫وء َوالْ َم ْس َك ُن ُّ‬
‫الس ُ‬‫ا ْبنِ آ َد َم الْ َم ْرأَ ُة ُّ‬

‫‪٣٧٥‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

Saîd (b. Müseyyeb) tarafından rivayet edildiğine göre, Sa’d (b.


1477.

Ubâde) Hz. Peygamber’e (sav) gelerek “Hangi sadaka(nın verilmesi) daha


çok hoşunuza gider?” diye sordu. Hz. Peygamber, “Su.” cevabını verdi.
(D1679 Ebû Dâvûd, Zekât, 41)

ŞEHİR ve EV
YAPILAN HER BİNA
SAHİBİ İÇİN BİR SORUMLULUKTUR

1478.Enes b. Mâlik’ten nakledildiğine göre, Resûlullah (sav)


(Medine’de) dolaşırken yüksekçe bir bina gördü ve şöyle buyurdu:
“Mutlaka gerekli olan binalar dışında, yapılan her bina, sahibi için bir
vebaldir.”
(D5237 Ebû Dâvûd, Edeb, 156-157)

1479.Müstevrid b. Şeddâd’ın naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Kim bizim emrimizde görevli ise (hanımı yoksa)
evlensin, hizmetçisi yoksa bir hizmetçi tutsun, evi yoksa ev alsın.”
(D2945 Ebû Dâvûd, İmâre, 9, 10)

1480.İsmâil b. Muhammed’in, babası aracılığı ile dedesi Sa’d b. Ebû


Vakkâs’tan naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Üç
şey insanoğlunun mutluluğundan, üç şey de insanoğlunun bedbahtlı-
ğındandır. İnsanoğlunun mutluluğundan olan şeyler; iyi bir eş, oturma-
ya müsait bir ev ve uygun bir binektir. İnsanoğlunun bedbahtlığından
olan şeyler ise; kötü bir eş, kötü bir ev ve kötü bir binektir.”
(HM1445 İbn Hanbel, I, 169)

375
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪VAKIFLAR‬‬
‫‪KESİNTİSİZ HAYIR‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪s‬‬ ‫‪َ -١٤٨١‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر أَ َّن ُع َم َر َت َصدَّقَ بِ َم ٍال لَ ُه َع َلى َع ْه ِد َر ُس ِ‬
‫َوكَا َن ُيقَا ُل لَ ُه َث ْمغٌ‪َ ،‬وكَا َن نَخْ لاً‪َ ،‬فقَا َل ُع َم ُر‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه‪ ،‬إِنِّى ْاس َت َف ْد ُت َمالا ً‬
‫يس َفأَ َر ْد ُت أَ ْن أَ َت َصدَّقَ بِ ِه‪َ .‬فقَا َل ال َّن ِب ُّي ‪َ ” :s‬ت َصد َّْق بِأَ ْص ِل ِه‪ ،‬لا َ‬ ‫َو ُه َو ِع ْن ِدى نَ ِف ٌ‬
‫ُي َبا ُع َولا َ ُيو َه ُب َولا َ ُيو َر ُث‪َ ،‬ولَ ِك ْن ُي ْن َف ُق َث َم ُر ُه‪“.‬‬

‫‪َ -١٤٨٢‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ الْ َحار ِِث َقا َل‪َ :‬ما َت َر َك ال َّن ِب ُّي ‪ s‬إِلا َّ ِسلا َ َح ُه َو َب ْغ َل ًة َب ْي َض َاء‬
‫بخ ْي َب َر َج َع َل َها َص َد َق ًة‪.‬‬
‫َوأَ ْر ًضا َ‬

‫‪َ -١٤٨٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َذا َم َ‬
‫ات ا ْل ِٕانْ َسا ُن انْ َق َط َع َع ْن ُه‬
‫َع َملُ ُه إِلا َّ ِم ْن ثَلا َ َث ٍة إِلا َّ ِم ْن َص َد َق ٍة َجا ِر َي ٍة أَ ْو ِع ْل ٍم ُي ْن َت َف ُع بِ ِه أَ ْو َولَ ٍد َصالِ ٍح َي ْد ُعو لَ ُه‪“.‬‬

‫‪َ -١٤٨٤‬ع ْن َم ْح ُمو ِد ْبنِ لَ ِبي ٍد أَ َّن ُع ْث َما َن ْب َن َعفَّا َن أَ َرا َد بِ َن َاء الْ َم ْس ِج ِد‪َ .‬ف َك ِر َه ال َّن ُ‬
‫اس‬
‫َذلِكَ َوأَ َح ُّبوا أَ ْن َي َد َع ُه َع َلى َه ْي َئ ِت ِه َفقَا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن َب َنى‬
‫َم ْس ِجدًا لِلَّ ِه َب َنى اللَّ ُه لَ ُه ِفى الْ َج َّن ِة ِم ْث َل ُه‪“.‬‬

‫‪٣٧٦‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

VAKIFLAR
KESİNTİSİZ HAYIR

İbn Ömer’den (ra) rivayet edildiğine göre, Hz. Ömer, Resûlullah


1481.

(sav) zamanında Semğ isimli hurma bahçesini tasadduk etmek istemiş


ve Efendimize gelerek, “Yâ Resûlallah! Ben çok nefis bir hurmalığa sa-
hip oldum. Bu hurmalığı tasadduk etmek istiyorum.” demişti. Hz. Pey-
gamber (sav) ise cevaben, “Satılmaması, hibe edilmemesi, miras bırakıl-
maması ve ancak meyvesinden infak edilebilmesi şartıyla oranın aslını
tasadduk et.” buyurmuştu.
(B2764 Buhârî, Vesâyâ, 22)

1482.Amr b. Hâris şöyle söylemiştir: “Peygamber (sav) (vefat ettiğin-


de) silahından, beyaz katırından, bir de sadaka olarak bıraktığı Hayber
(Fedek) arazisinden başka bir mal bırakmadı.”
(B2912 Buhârî, Cihâd, 86)

1483. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-

le buyurmuştur: “İnsan ölünce şu üçü dışında amelleri(nin sevabı) kesi-


lir: Sadaka-i câriye (faydası süregelen hayır), faydalanılan ilim, arkasın-
dan dua eden hayırlı evlât.”
(M4223 Müslim, Vasiyye, 14)

Mahmûd b. Lebîd anlatıyor: Osman b. Affân bir mescidi yap-


1484.

tırmak istedi. Ancak insanlar bundan hoşlanmayarak onu olduğu gi-


bi bırakmasını istediler. Bunun üzerine Hz. Osman, Resûlullah’ın (sav)
şöyle buyurduğunu işittiğini nakletti: “Kim Allah rızası için bir mescit
yaparsa/yaptırırsa Allah da onun için cennette benzeri bir (ev) yapar.”
(M7471 Müslim, Zühd, 44)

376
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫بي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما ِم ْن ُم ْس ِل ٍم َغ َر َ‬


‫س َغ ْر ًسا َفأَ َك َل‬ ‫ِ‬
‫س ْبنِ َمال ٍك َعنِ ال َّن ِّ‬ ‫‪َ -١٤٨٥‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫ِم ْن ُه إِنْ َسا ٌن أَ ْو َدا َّب ٌة إِلا َّ كَا َن لَ ُه َص َد َق ًة‪“.‬‬

‫‪BESLENME‬‬
‫‪MÜSLÜMAN ÖLÇÜLÜ YER‬‬

‫‪َ -١٤٨٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬ال َّط ِاع ُم الشَّ ا ِك ُر بِ َم ْن ِزلَ ِة َّ‬
‫الصائِ ِم‬
‫الصابِرِ‪“.‬‬
‫َّ‬

‫اس! إِ َّن اللَّ َه َط ِّي ٌب لا َ‬ ‫‪َ -١٤٨٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫ين‪َ ،‬فقَا َل‪َ ﴿ :‬يا َٔا ُّي َها ال ُّر ُس ُل‬ ‫َي ْق َب ُل إِلا َّ َط ِّي ًبا‪َ ،‬وإِ َّن اللَّ َه أَ َم َر الْ ُم ْؤ ِم ِن َ‬
‫ين بِ َما أَ َم َر بِ ِه الْ ُم ْر َس ِل َ‬
‫ين‬‫ات َوا ْع َملُوا َصالِ ًحا إِنِّى بِ َما َت ْع َملُو َن َع ِلي ٌم﴾ َو َقا َل‪َ ﴿ :‬يا أَ ُّي َها الَّ ِذ َ‬ ‫كُلُوا ِم َن ال َّط ِّي َب ِ‬
‫السف ََر‪ ،‬أَ ْش َع َث أَ ْغ َب َر‪،‬‬ ‫ات َما َر َز ْق َناكُ ْم﴾‪ .‬ثُ َّم َذك ََر‪ ،‬ال َّر ُج َل ُي ِطي ُل َّ‬ ‫آ َم ُنوا كُلُوا ِم ْن َط ِّي َب ِ‬
‫الس َما ِء‪َ ،‬يا َر ِّب! َيا َر ِّب! َو َم ْط َع ُم ُه َح َرا ٌم‪َ ،‬و َمشْ َر ُب ُه َح َرا ٌم‪َ ،‬و َم ْل َب ُس ُه‬ ‫َي ُم ُّد َي َد ْي ِه إِلَى َّ‬
‫اب لِ َذلِكَ ؟‪“.‬‬ ‫َح َرا ٌم‪َ ،‬و ُغ ِذ َى بِالْ َح َرا ِم‪َ ،‬فأَنَّى ُي ْس َت َج ُ‬

‫‪َ -١٤٨٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬يأْكُ ُل الْ ُم ْس ِل ُم ِفى ِم ًعى‬
‫َو ِاح ٍد‪َ ،‬والْ َكا ِف ُر َيأْكُ ُل ِفى َس ْب َع ِة أَ ْم َعا ٍء‪“.‬‬

‫‪٣٧٧‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1485.Enes b. Mâlik’ten rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Bir Müslüman bir ağaç diker de onun meyvesin-
den bir insan yahut hayvan yerse muhakkak o yenilen şey, ağacı diken
kimse için bir sadaka olur.”
(B6012 Buhârî, Edeb, 27)

BESLENME
MÜSLÜMAN ÖLÇÜLÜ YER

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1486.

şöyle buyurmuştur: “Yemek yiyip Allah’a şükreden kimse, (sevap yö-


nünden) oruç tutarak sabreden kimse gibidir.”
(T2486 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 43)

1487.Ebû Hüreyre anlatıyor: Resûlullah (sav), “Ey insanlar! Allah


Teâlâ temizdir, ancak temiz olanı kabul eder. Allah, peygamberlerine
emrettiği şeyleri müminlere de emretti.” buyurdu ve şu âyetleri okudu:
“Ey peygamberler! Temiz olan şeylerden yiyin, güzel işler yapın. Ben si-
zin yaptıklarınızı hakkıyla bilmekteyim.” (Mü’minûn, 23/51) “Ey iman eden-
ler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin...” (Bakara, 2/172)
Sonra Resûlullah (sav) uzun yolculuklar yapmış, üstü başı tozlanmış,
saçı başı dağılmış, ellerini göğe uzatarak, “Yâ Rab, yâ Rab!” diye yalva-
rıp yakaran bir adamdan söz etti ve “Fakat onun yediği haram, içtiği ha-
ram, giydiği haramdı. Haram ile beslenirdi. Peki, böyle birisinin duası
nasıl kabul edilsin?” buyurdu.
(M2346 Müslim, Zekât, 65; T2989 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 2)

Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


1488.

yurmuştur: “Mümin tek mide (iştah) ile kâfir ise yedi mide (iştah) ile yer.”
(B5396 Buhârî, Et’ıme, 12)

377
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪َ -١٤٨٩‬ع ْن ِم ْقدَا ِم ْبنِ َم ْع ِدي َكر َِب َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬ما‬
‫َم َلا َٔ آ َد ِم ٌّى ِو َع ًاء شَ ًّرا ِم ْن َب ْطنٍ ‪ ،‬بِ َح ْس ِب ا ْبنِ آ َد َم أُكُلا َ ٌت ُي ِق ْم َن ُص ْل َب ُه‪َ ،‬ف ِٕا ْن كَا َن لا َ‬
‫َم َحالَ َة َفثُلُ ٌث لِ َط َع ِام ِه َوثُلُ ٌث لِشَ َرابِ ِه َوثُلُ ٌث لِ َنف َِس ِه‪“.‬‬

‫‪َ -١٤٩٠‬ع ْن َجابِ ٍر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ط َعا ُم الْ َو ِاح ِد َي ْك ِفى ِٕالا ْث َن ْينِ ‪،‬‬
‫َو َط َعا ُم ِٕالا ْث َن ْينِ َي ْك ِفى الا َٔ ْر َب َع َة‪“.‬‬

‫‪İÇECEKLER‬‬
‫‪İÇTİĞİMİZ SUDAN DA MESULÜZ‬‬

‫اك ْبنِ َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ْبنِ َع ْر َز ٍم الا َٔ ْش َع ِر ِّي َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت أَ َبا ُه َر ْي َر َة‬
‫الض َّح ِ‬
‫‪َ -١٤٩١‬عنِ َّ‬
‫َيقُو ُل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن أَ َّو َل َما ُي ْسأَ ُل َع ْن ُه َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة َي ْع ِنى الْ َع ْب َد ِم َن‬
‫ال َّن ِعي ِم أَ ْن ُيقَا َل لَ ُه أَلَ ْم ن ُِص َّح لَكَ ِج ْس َمكَ َونُ ْروِيكَ ِم َن الْ َما ِء الْ َبا ِر ِد‪“.‬‬

‫س‪َ ...‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َذا أَ َك َل أَ َح ُدكُ ْم َط َعا ًما َف ْل َيق ُِل‬ ‫‪َ -١٤٩٢‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫اللَّ ُه َّم! َبا ِر ْك لَ َنا ِفي ِه َوأَ ْط ِع ْم َنا َخ ْي ًرا ِم ْن ُه‪َ .‬وإِ َذا ُس ِق َي لَ َب ًنا َف ْل َيقُلِ ‪ :‬اللَّ ُه َّم! َبا ِر ْك لَ َنا ِفي ِه‬
‫اب إِلا َّ اللَّ َب ُن‪“.‬‬ ‫س شَ ْي ٌء ُي ْجزِئُ ِم َن ال َّط َعا ِم َوالشَّ َر ِ‬ ‫َو ِز ْدنَا ِم ْن ُه َف ِٕانَّ ُه لَ ْي َ‬

‫‪٣٧٨‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1489.Mikdâm b. Ma’dîkerib’in işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “İnsanoğlu, mideden daha kötü bir kap doldurmamıştır.
Halbuki birkaç lokma insanın belini doğrultmasına yeter. Eğer mutlaka
dolduracaksa (midesinin) üçte birini yemeğe, üçte birini içeceğe ayırsın
ve diğer üçte birini de nefes alıp vermek için boş bıraksın.”
(T2380 Tirmizî, Zühd, 47)

1490.Câbir (b. Abdullah) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Bir kişinin yemeği iki kişiye, iki kişinin ye-
meği de dört kişiye yeter.”
(M5370 Müslim, Eşribe, 180)

İÇECEKLER
İÇTİĞİMİZ SUDAN DA MESULÜZ

1491. Dahhâk b. Abdurrahman b. Arzem el-Eşa’rî’nin Ebû Hüreyre’den


işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet gününde
bir kul nimetlerden hesaba çekilirken ona ilk önce sorulacak olan, ‘Be-
denini sağlıklı kılmadık mı? Susuzluğunu soğuk su ile gidermedik mi?’
denilmesidir.”
(T3358 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 102)

1492. İbn Abbâs’tan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Biriniz yemek yediğinde, ‘Allah’ım, bu yemeği bize bere-
ketli kıl ve bize ondan daha iyisini yedir!’ desin. Ona süt ikram edildi-
ğinde ise ‘Allah’ım, bunu bize bereketli kıl ve bize bundan daha fazlasını
ver!’ desin. Zira hem yiyecek hem içecek yerine geçen sadece süttür.”
(D3730 Ebû Dâvûd, Eşribe, 21)

378
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫س أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن إِ َذا أَ َوى إِلَى ِف َر ِاش ِه َقا َل‪” :‬الْ َح ْم ُد لِلَّ ِه‬ ‫‪َ -١٤٩٣‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫الَّ ِذى أَ ْط َع َم َنا َو َسقَانَا َو َكفَانَا َوا َٓوانَا َف َك ْم ِم َّم ْن لا َ ك َِاف َي لَ ُه َولا َ ُم ْئ ِو َي‪“.‬‬

‫‪َ -١٤٩٤‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ما أَ ْس َك َر َك ِث ُير ُه َف َق ِليلُ ُه‬
‫َح َرا ٌم‪“.‬‬

‫‪َ -١٤٩٥‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬كُ ُّل ُم ْس ِك ٍر َخ ْم ٌر َوكُ ُّل ُم ْس ِك ٍر‬
‫َح َرا ٌم‪“.‬‬

‫‪S AĞLIK‬‬
‫‪EN BÜYÜK NİMET‬‬

‫‪َ -١٤٩٦‬قا َل َع ْب ُد ال َّر ْح َمنِ ْب ُن َع ْو ٍف‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬إِ َذا َس ِم ْع ُت ْم‬
‫ض َوأَنْ ُت ْم بِ َها َفلا َ َتخْ ُر ُجوا‪ِ ،‬ف َرا ًرا ِم ْن ُه‪“.‬‬
‫ض َفلا َ ت ْق ِد ُموا َع َل ْي ِه َوإِ َذا َو َق َع بِأَ ْر ٍ‬
‫بِ ِه بِأَ ْر ٍ‬

‫َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬نِ ْع َم َت ِان َمغ ُْبو ٌن ِفي ِه َما َك ِثي ٌر‬ ‫س‬‫‪َ -١٤٩٧‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫ِم َن ال َّناسِ‪ِّ :‬‬
‫الص َّح ُة َوالْف ََرا ُغ‪“.‬‬

‫‪٣٧٩‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1493. Enes (b. Mâlik) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah (sav)


yatağına uzandığında şöyle dua ederdi: “Bizi yedirip doyuran, bizi içirip
kandıran, (her konuda) bize yeten ve bizi sığındıran Allah’a hamdolsun. İh-
tiyaçlarını karşılayacak ve sığınacak bir yeri olmayan nice kimseler vardır!”
(M6894 Müslim, Zikir, 64)

Câbir b. Abdullah’tan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


1494.

le buyurmuştur: “Çoğu sarhoş eden şeyin azı da haramdır.”


(T1865 Tirmizî, Eşribe, 3; D3681 Ebû Dâvûd, Eşribe, 5)

İbn Ömer’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


1495.

muştur: “Sarhoş eden her şey içkidir ve sarhoş eden her şey haramdır.”
(M5219 Müslim, Eşribe, 74)

S AĞLIK
EN BÜYÜK NİMET

Abdurrahman b. Avf’ın işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


1496.

buyurmuştur: “Bir yerde veba hastalığının olduğunu işitirseniz oraya


girmeyin. Bulunduğunuz yerde de veba hastalığı varsa ondan kaçarak
oradan çıkmayın.”
(D3103 Ebû Dâvûd, Cenâiz, 6)

İbn Abbâs’ın (ra) naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


1497.

buyurmuştur: “İki nimet vardır ki insanların çoğu (onları değerlendir-


me hususunda) aldanmıştır: Sağlık ve boş zaman.”
(B6412 Buhârî, Rikâk, 1)

379
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪َ -١٤٩٨‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ما ُس ِئ َل اللَّ ُه شَ ْي ًئا أَ َح َّب إِلَ ْي ِه‬
‫ِم ْن أَ ْن ُي ْسأَ َل الْ َعا ِف َية‪“.‬‬

‫‪َ -١٤٩٩‬ع ْن َس َل َم َة ْبنِ ُع َب ْي ِد اللَّ ِه ْبنِ ِم ْح َصنٍ الْ َخ ْط ِم ِّي َع ْن أَبِي ِه َ‬


‫–وكَان َْت لَ ُه‬
‫ُص ْح َب ٌة– َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن أَ ْص َب َح ِم ْن ُك ْم آ ِم ًنا ِفى ِس ْربِ ِه ُم َعا ًفى ِفى‬
‫وت َي ْو ِم ِه‪َ ،‬ف َكأَنَّ َما ِحي َز ْت لَ ُه ال ُّدنْ َيا‪“.‬‬
‫َج َس ِد ِه‪ِ ،‬ع ْن َد ُه قُ ُ‬

‫‪AĞIZ ve DİŞ TEMİZLİĞİ‬‬


‫‪PEYGAMBERLERİN ORTAK SÜNNETİ‬‬

‫وب َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ْر َب ٌع ِم ْن ُس َننِ الْ ُم ْر َس ِل َ‬


‫ين‬ ‫‪َ -١٥٠٠‬ع ْن أَبِى أَ ُّي َ‬
‫اح‪“.‬‬ ‫الْ َح َي ُاء َوال َّت َع ُّط ُر و ِّ‬
‫الس َوا ُك َوال ِّن َك ُ‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” s‬ق ْد أَ ْك َث ْر ُت َع َل ْي ُك ْم ِفى‬
‫‪َ -١٥٠١‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫الس َو ِاك‪“.‬‬
‫ِّ‬

‫‪َ -١٥٠٢‬عنِ الْ ِم ْقدَا ِم ْبنِ شُ َر ْي ٍح َع ْن أَبِي ِه َقا َل‪َ :‬سأَلْ ُت َعائِشَ َة قُ ْل ُت بِأَ ِّي شَ ْي ٍء كَا َن‬
‫الس َو ِاك‪.‬‬
‫َي ْب َدأُ ال َّن ِب ُّي ‪ s‬إِ َذا َد َخ َل َب ْي َت ُه؟ َقالَ ْت‪ :‬بِ ِّ‬

‫‪٣٨٠‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

İbn Ömer’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


1498.

muştur: “Allah’tan, afiyet istenmesinden daha çok hoşuna giden bir şey
istenmemiştir.”
(T3515 Tirmizî, Deavât, 84)

Seleme b. Ubeydullah b. Mihsan el-Hatmî’nin, sahâbî olan ba-


1499.

basından rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Siz-


den kim huzuru yerinde, bedeni sağlıklı ve günlük yiyeceği de yanında
olarak güne başlarsa, sanki dünya nimetleri ona verilmiş gibidir.”
(T2346 Tirmizî, Zühd, 34)

AĞIZ ve DİŞ TEMİZLİĞİ


PEYGAMBERLERİN ORTAK SÜNNETİ

1500.Ebû Eyyûb’un naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir: Utanma duygu-
su, güzel koku sürünmek, misvak kullanmak ve evlenmek.”
(T1080 Tirmizî, Nikâh, 1)

1501.Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Diş temizliği konusunda size çok telkinde bulunduğumu
(biliyorsunuz)!”
(N6 Nesâî, Tahâret, 6)

1502.Mikdâm b. Şureyh’in naklettiğine göre, babası (Şureyh b. Hânî)


şunları anlatmıştır: “Âişe’ye, ‘Peygamber (sav) evine girdiği vakit ilk ön-
ce ne yapardı?’ diye sordum. ‘Misvak kullanırdı.’ dedi.”
(M590 Müslim, Tahâret, 43)

380
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪َ -١٥٠٣‬ع ْن َز ْي ِد ْبنِ َخالِ ٍد الْ ُج َه ِن ِّي َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ :‬‬
‫”ل ْولا َ‬
‫الس َو ِاك ِع ْن َد كُ ِّل َصلا َ ٍة‪“.‬‬‫أَ ْن أَشُ َّق َع َلى أُ َّم ِتى َلا َٔ َم ْرتُ ُه ْم بِ ِّ‬

‫‪َ -١٥٠٤‬ع ْب ُد ال َّر ْح َمنِ ْب ُن أَبِى َع ِتيقٍ َقا َل‪َ :‬ح َّد َث ِنى أَبِى َقا َل َس ِم ْع ُت َعائِشَ َة َعنِ‬
‫”الس َوا ُك َم ْط َه َر ٌة لِ ْل َف ِم َم ْر َضا ٌة لِل َّر ِّب‪“.‬‬
‫ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪ِّ :‬‬

‫‪BEDEN BAKIMI ve TEMİZLİĞİ‬‬


‫!‪BEDENİNİN SENİN ÜZERİNDE HAKKI VAR‬‬

‫‪َ -١٥٠٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ُّي َها ال َّن ُ‬
‫اس إِ َّن اللَّ َه َط ِّي ٌب لا َ‬
‫َي ْق َب ُل إِلا َّ َط ِّي ًبا‪“...‬‬

‫”ح ٌّق لِلَّ ِه َع َلى كُ ِّل ُم ْس ِل ٍم أَ ْن َي ْغ َت ِس َل‬


‫‪َ -١٥٠٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ :‬‬
‫ِفى كُ ِّل َس ْب َع ِة أَ َّيا ٍم َيغ ِْس ُل َرأْ َس ُه َو َج َسدَه‪“ُ.‬‬

‫‪َ -١٥٠٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن كَا َن لَ ُه شَ ْع ٌر َف ْل ُي ْك ِر ْم ُه‪“.‬‬

‫‪٣٨١‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

Zeyd b. Hâlid el-Cühenî’nin işittiğine göre, Resûlullah (sav)


1503.

şöyle buyurmuştur: “Ümmetime sıkıntı verecek olmasaydım, onlara her


namaz vaktinde misvak kullanmalarını emrederdim.”
(D47 Ebû Dâvûd, Tahâret, 25; T23 Tirmizî, Tahâret, 18)

1504.Abdurrahman b. Ebû Atîk, babası aracılığıyla Hz. Âişe’den şu-


nu nakletmiştir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Misvak ağzı te-
mizler, (ağzı temizlemek de) Allah’ı hoşnut eder.”
(N5 Nesâî, Tahâret, 5)

BEDEN BAKIMI ve TEMİZLİĞİ


BEDENİNİN SENİN ÜZERİNDE HAKKI VAR!

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


1505.

muştur: “Ey insanlar! Allah temizdir ancak temiz olan şeyleri kabul eder...”
(M2346 Müslim, Zekât, 65)

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1506.

şöyle buyurmuştur: “Her yedi günde bir saçını ve bedenini yıkayarak


banyo yapması, Allah’ın bütün Müslümanlar üzerindeki bir hakkıdır.”
(M1963 Müslim, Cum’a, 9; B897 Buhârî, Cum’a, 12)

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


1507.

buyurmuştur: “Saçı olan ona iyi baksın, özen göstersin.”


(D4163 Ebû Dâvûd, Tereccül, 3)

381
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪َ -١٥٠٨‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬الْ ِف ْط َر ُة َخ ْم ٌ‬


‫س‪ :‬الْ ِخ َتانُ‪،‬‬
‫ف ا ْل ِٕا ْب ِط‪َ ،‬و َق ُّ‬
‫ص الشَّ ار ِِب‪َ ،‬و َت ْق ِلي ُم ا ْلا َٔ ْظفَار‪“.‬‬ ‫َوا ْل ِٕا ْس ِت ْحدَا ُد‪َ ،‬ونَ ْت ُ‬

‫‪َ -١٥٠٩‬ع ْن أَبِى َب ْر َز َة الا َٔ ْس َل ِم ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َت ُزو ُل َقد ََما َع ْب ٍد‬
‫] َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة[ َح َّتى ُي ْسأَ َل َع ْن ُع ْم ِر ِه ِفي َما أَ ْف َنا ُه َو َع ْن ِع ْل ِم ِه ِفي َما َف َع َل َو َع ْن َمالِ ِه ِم ْن‬
‫أَ ْي َن ا ْك َت َس َب ُه َو ِفي َما أَنْ َف َق ُه َو َع ْن ِج ْس ِم ِه ِفي َما أَ ْبلا َ ُه‪“.‬‬

‫‪U YKU‬‬
‫‪UYKUNUZU BİR DİNLENME VESİLESİ KILDIK‬‬

‫‪َ -١٥١٠‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ أَبِى َق َتا َدةَ‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه َقا َل‪َ ... :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن‬
‫ين شَ َاء َف َر َّد َها ِح َ‬
‫ين شَ َاء‪“...‬‬ ‫ض أَ ْر َو َاح ُك ْم ِح َ‬ ‫اللَّ َه َع َّز َو َج َّل َق َب َ‬

‫‪:s‬‬ ‫‪َ -١٥١١‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ ُع ْث َما َن ْبنِ َعفَّانَ‪َ ،‬ع ْن أَبِي ِه‪َ ،‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه‬
‫”الص ْب َح ُة َت ْم َن ُع ال ِّر ْزقَ ‪“.‬‬
‫ُّ‬

‫‪َ -١٥١٢‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬قالَ ْت أُ ُّم ُس َل ْي َما َن ْبنِ‬
‫َد ُاو َد لِ ُس َل ْي َما َن‪َ :‬يا ُب َن َّي! لا َ تُ ْك ِث ِر ال َّن ْو َم بِاللَّ ْيلِ ‪َ .‬ف ِٕا َّن َكث َْر َة ال َّن ْو ِم بِاللَّ ْيلِ َت ْت ُر ُك ال َّر ُج َل‬
‫َف ِق ًيرا َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬

‫‪٣٨٢‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1508.Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Beş şey fıtratın (yaratılışın) gereğidir: Sünnet
olmak, avret bölgesindeki kılları temizlemek, koltuk altındaki kılları te-
mizlemek, bıyığı kısaltmak, tırnakları kesmek.”
(B6297 Buhârî, İsti’zân, 51; M597 Müslim, Tahâret, 49)

1509. Ebû Berze el-Eslemî’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “(Kıyamet gününde) hiçbir kul, ömrünü nasıl ve nerede tü-
kettiği, ilmi ile ne yaptığı, malını nereden kazanıp nerede harcadığı ve be-
denini ne uğruna yıprattığı sorulmadıkça bir yere kıpırdayamayacaktır.”
(T2417 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 1)

U YKU
UYKUNUZU BİR DİNLENME VESİLESİ KILDIK

1510. Abdullah b. Ebû Katâde’nin, babasından naklettiğine göre, (bir


sefer dönüşü hep birlikte uyuyakaldıklarında) Resûlullah (sav) şöyle
buyurmuştur: “Yüce Allah dilediği zaman (uyutmak suretiyle) ruhları-
nızı alır, dilediği zaman da (uyandırarak) geri verir...”
(N847 Nesâî, İmâmet, 47)

1511. Amr b. Osman b. Affân’ın, babasından naklettiğine göre,

Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Sabah uykusu, rızkın azalması-


na sebep olur.”
(HM530 İbn Hanbel, I, 73)

1512. Câbir b. Abdullah’ın naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-

le buyurmuştur: “Dâvûd’un oğlu Süleyman Peygamber’in annesi,


Süleyman’a şöyle demişti: ‘Evlâdım! Geceleyin fazla uyuma! Zira gece-
leyin fazla uyumak, kişiyi kıyamet günü fakir bırakır.’”
(İM1332 İbn Mâce, İkâmet, 174)

382
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪َ -١٥١٣‬ع ْن أَبِى َب ْر َز َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن َي ْك َر ُه ال َّن ْو َم َق ْب َل الْ ِعشَ ِاء َوالْ َح ِد َ‬
‫يث‬
‫َب ْع َد َها‪.‬‬

‫‪َ -١٥١٤‬عنِ الْ َب َرا ِء ْبنِ َعاز ٍِب َقا َل‪َ :‬قا َل لِي ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬إِ َذا َٔا َت ْي َت َمضْ َج َعكَ‬
‫لصلا َ ِة‪ ،‬ثُ َّم اضْ َط ِج ْع َع َلى ِشقِّكَ الا َٔ ْي َمنِ ‪ ،‬ثُ َّم قُلِ ‪ :‬اللَّ ُه َّم أَ ْس َل ْم ُت‬ ‫وء َك لِ َّ‬ ‫ْ‬
‫َف َت َو َّضأ ُو ُض َ‬
‫َو ْج ِهى إِلَ ْيكَ ‪َ ،‬و َف َّوضْ ُت أَ ْمرِى إِلَ ْيكَ ‪َ ،‬وأَلْ َجأْ ُت َظ ْهرِى إِلَ ْيكَ َر ْغ َب ًة َو َر ْه َب ًة إِلَ ْيكَ ‪ ،‬لا َ‬
‫َم ْل َجأَ َولا َ َم ْن َجا ِم ْنكَ إِلا َّ إِلَ ْيكَ ‪ ،‬اللَّ ُه َّم آ َم ْن ُت بِ ِك َتابِكَ الَّ ِذى أَنْ َزلْ َت َوبِ َن ِب ِّيكَ الَّ ِذى‬
‫أَ ْر َس ْل َت‪َ ،‬ف ِٕا ْن ُم َّت ِم ْن لَ ْي َل ِتكَ ‪َ ،‬فأَنْ َت َع َلى الْ ِف ْط َر ِة‪َ ،‬و ْاج َع ْل ُه َّن ا ِٓخ َر َما َت َت َكلَّ ُم بِ ِه‪“.‬‬

‫‪GİYİM KUŞAM ve SÜSLENME ÂDÂBI‬‬


‫‪TAKVA ELBİSESİNİ GİYEBİLMEK‬‬

‫‪َ -١٥١٥‬ع ْن َع ْمرِو ْبنِ شُ َع ْي ٍب َع ْن أَبِي ِه َع ْن َج ِّد ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن‬
‫اللَّ َه ُي ِح َّب أَ ْن ُي َرى أَث َُر نِ ْع َم ِت ِه َع َلى َع ْب ِد ِه‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْو ًما ِع ْن َد ُه ال ُّدنْ َيا َفقَا َل‬ ‫اب َر ُس ِ‬‫‪َ -١٥١٦‬ع ْن أَبي أُ َما َم َة َقا َل‪َ :‬ذك ََر أَ ْص َح ُ‬
‫َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ألا َ َت ْس َم ُعونَ؟ ألا َ َت ْس َم ُعونَ؟ إ َّن الْ َبذا َذ َة ِم َن ا ْل ِٕاي َم ِان إ َّن الْ َبذا َذ َة‬
‫ِم َن ا ْل ِٕاي َم ِان‪“.‬‬

‫‪٣٨٣‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

Ebû Berze’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav), yatsıdan önce


1513.

uyumayı ve yatsı sonrasında da (oturup) konuşmayı hoş karşılamazdı.


(B568 Buhârî, Mevâkîtü’s-salât, 23)

1514. Berâ b. Âzib, Hz. Peygamber’in (sav) kendisine şunları söyledi-


ğini bildirmiştir: “Yatacağın zaman namaz için abdest aldığın gibi abdest
al. Sonra sağ tarafın üzerine yat ve şöyle de: ‘Allah’ım! Kendimi sana tes-
lim ettim. İşimi sana havale ettim. Sırtımı sana dayadım, sana karşı ümit
ve korku besleyerek... Senden sığınacak yer yine sensin, senden kurtu-
lacak yer de yine sensin. Allah’ım! İndirdiğin kitabına ve gönderdiğin
peygamberine iman ettim.’ Şayet o gece ölecek olursan fıtrat üzere ölür-
sün. (Uyumadan önce) söyleyeceğin son sözler bunlar olsun.”
(B247 Buhârî, Vudû’, 75)

GİYİM KUŞAM ve SÜSLENME ÂDÂBI


TAKVA ELBİSESİNİ GİYEBİLMEK

Amr b. Şuayb’ın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine


1515.

göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah, nimetinin eserinin


kulunun üzerinde görülmesini sever.”
(T2819 Tirmizî, Edeb, 54; HM20176 İbn Hanbel, IV, 438)

1516.Ebû Ümâme’nin naklettiğine göre, Resûlullah’ın (sav) ashâbı


bir gün onun yanında dünya nimetleri hakkında konuştular. Bunun
üzerine Resûlullah (sav), “Duymuyor musunuz, duymuyor musunuz?
Sadelik imandandır, sadelik imandandır!” buyurdu.
(D4161 Ebû Dâvûd, Tereccül, 1)

383
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪َ -١٥١٧‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر أ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َي ْن ُظ ُر اللَّ ُه َت َعالَى إِلَى َم ْن َج َّر‬
‫َاء‪“.‬‬‫َث ْو َب ُه ُخ َيل َ‬

‫‪َ -١٥١٨‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َم ْس ُعو ٍد َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َي ْد ُخ ُل الْ َج َّن َة َم ْن كَا َن‬
‫ِفى َق ْل ِب ِه ِم ْثقَا ُل َذ َّر ٍة ِم ْن ِك ْبرٍ‪َ “.‬قا َل َر ُج ٌل‪ :‬إِ َّن ال َّر ُج َل ُي ِح ُّب أَ ْن َي ُكو َن َث ْو ُب ُه َح َس ًنا َونَ ْعلُ ُه‬
‫َح َس َن ًة‪َ .‬قا َل‪” :‬إِ َّن اللَّ َه َج ِمي ٌل ُي ِح ُّب الْ َج َما َل‪ ،‬الْ ِك ْب ُر‪َ :‬ب َط ُر الْ َح ِّق َو َغ ْم ُط ال َّناس‪“.‬‬

‫‪َ -١٥١٩‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬إِ َذا ْاس َت َج َّد َث ْو ًبا َس َّما ُه بِ ْاس ِم ِه‬
‫يصا أَ ْو ِر َد ًاء ثُ َّم َيقُو ُل‪” :‬اللَّ ُه َّم لَكَ الْ َح ْمدُ‪ ،‬أَنْ َت ك ََس ْو َت ِني ِه‪ ،‬أَ ْسأَلُكَ‬‫ِع َما َم ًة أَ ْو َق ِم ً‬
‫َخ ْي َر ُه َو َخ ْي َر َما ُص ِن َع لَ ُه‪َ ،‬وأَ ُعو ُذ بِكَ ِم ْن شَ ِّر ِه َوشَ ِّر َما ُص ِن َع لَ ُه‪“.‬‬

‫‪Ş AKALAŞMA ve EĞLENCE‬‬


‫‪EĞLENİRKEN DE ÖLÇÜLÜ OLMALI‬‬

‫‪َ -١٥٢٠‬ع ْن َح ْن َظ َل َة الْ َكاتِ ِب ال َّت ِمي ِم ِّي ا ْلا ُٔ َس ِّي ِد ِّي َقا َل‪ :‬كُ َّنا ِع ْن َد َر ُس ِ‬
‫ول اللَّ ِه ‪...s‬‬
‫اح ْن َظ َل ُة! لَ ْو كُ ْن ُت ْم َك َما َت ُكونُو َن ِع ْن ِدى لَ َصا َف َح ْت ُك ُم الْ َملاَئِ َك ُة َع َلى فُ ُر ِش ُك ْم‬
‫َفقَا َل ” َي َ‬
‫أَ ْو َع َلى ُط ُر ِق ُك ْم‪َ .‬يا َح ْن َظ َل ُة َسا َع ٌة َو َسا َع ٌة‪“.‬‬

‫‪٣٨٤‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

İbn Ömer’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


1517.

yurmuştur: “Yüce Allah, kibrinden dolayı elbisesini yerde sürükleyen


kimseye (rahmet nazarıyla) bakmaz.”
(M5453 Müslim, Libâs ve zînet, 42; B5783 Buhârî, Libâs, 1)

1518.Abdullah b. Mes’ûd’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse
cennete giremez.” Bu söz üzerine bir adam, “İnsan, elbisesinin ve ayak-
kabısının güzel olmasından hoşlanır.” deyince Hz. Peygamber (sav),
“Şüphesiz ki Allah güzeldir, güzelliği sever. Kibir ise hakikati inkâr et-
mek ve insanları küçük görmektir.” buyurmuştur.
(M265 Müslim, Îmân, 147)

Ebû Saîd anlatıyor: “Resûlullah (sav) yeni bir elbise giydiği za-
1519.

man sarık, gömlek ya da ridâ olsun o elbisenin ismini söyler ve şöyle


dua ederdi: ‘Allah’ım, sana hamdolsun! Bunu bana sen giydirdin. Sen-
den bu elbisenin hayrını ve hayırda kullanılmasını istiyorum. Onun şer-
rinden ve şerde kullanılmasından da sana sığınıyorum.’”
(T1767 Tirmizî, Libâs, 29; D4020 Ebû Dâvûd, Libâs, 1)

Ş AKALAŞMA ve EĞLENCE
EĞLENİRKEN DE ÖLÇÜLÜ OLMALI

1520.Temîm kabilesinden Hz. Peygamber’in vahiy kâtibi olan Hanza-


la şunları anlatmıştır: “Resûlullah’ın (sav) yanındaydık... O şöyle buyur-
du: ‘Hanzala! Benim yanımdaki hâlinizi ayrıldıktan sonra da sürdürsey-
diniz melekler evinizdeyken —ya da yolda— sizinle musâfaha ederlerdi.
Fakat ey Hanzala, (insan bu!) bazen öyle bazen böyle!’”
(İM4239 İbn Mâce, Zühd, 28)

384
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪ s‬أَنَّ ُه َقا َل‪” :‬إِنِّي َلا أَقُو ُل إِ َّلا َحقًّا‪“.‬‬‫‪َ -١٥٢١‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة َع ْن َر ُس ِ‬
‫ض أَ ْص َحابِ ِه‪َ :‬ف ِٕانَّكَ تُد َِاع ُب َنا َيا َر ُسو َل اللَّ ِه؟ َفقَا َل‪” :‬إِنِّي َلا أَقُو ُل إِ َّلا َحقًّا‪“.‬‬
‫َقا َل َب ْع ُ‬

‫‪...‬‬ ‫اب ُم َح َّم ٍد ‪s‬‬


‫‪َ -١٥٢٢‬ع ْن َع ْب ِد ال َّر ْح َمنِ ْبنِ أَبِى لَ ْي َلى َقا َل َح َّد َث َنا أَ ْص َح ُ‬
‫َفقَا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬لا َ َي ِح ُّل لِ ُم ْس ِل ٍم أَ ْن ُي َر ِّو َع ُم ْس ِل ًما‪“.‬‬

‫‪َ -١٥٢٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َس َب َق إِلا َّ ِفى ن َْصلٍ أَ ْو َح ِاف ٍر‬
‫ف‪“.‬‬‫أَ ْو ُخ ٍّ‬

‫‪:s‬‬ ‫‪َ -١٥٢٤‬ع ْن َعائِشَ َة أَن ََّها َزفَّ ِت ا ْم َرأَ ًة إِ َلى َر ُجلٍ ِم َن الأَنْ َصا ِر َفقَا َل َن ِب ُّي اللَّ ِه‬
‫” َيا َعائِشَ ُة َما كَا َن َم َع ُك ْم لَ ْه ٌو َف ِٕا َّن ا ْلأَنْ َصا َر ُي ْع ِج ُب ُه ُم اللَّ ْه ُو‪“.‬‬

‫‪َ -١٥٢٥‬ع ْن ُع ْق َب َة ْبنِ َع ِام ٍر َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪ ...” :‬لَ ْي َ‬
‫س ِم َن‬
‫يب ال َّر ُج ِل َف َر َس ُه َو ُملا َ َع َب ُت ُه أَ ْه َل ُه َو َر ْم ُي ُه بِ َق ْو ِس ِه َونَ ْب ِل ِه‪“...‬‬ ‫ْ‬
‫اللَّ ْه ِو إِلا َّ ثَلا َ ٌث‪َ :‬تأ ِد ُ‬

‫‪٣٨٥‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1521.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav), “Ben


sadece doğruyu söylerim.” buyurdu. Sahâbeden bazıları, “Yâ Resûlallah!
Sen bize şaka yapıyorsun ama!” dediler. Bunun üzerine Peygamber (sav),
“Ben, sadece doğruyu söylerim.” buyurdu.
(HM8462 İbn Hanbel, II, 341)

1522.Abdurrahman b. Ebû Leylâ’nın Hz. Muhammed’in (sav) ba-


zı sahâbîlerinden işittiğine göre, (bir sahâbînin, arkadaşını şaka yapmak
amacıyla korkuttuğunu duyunca) Hz. Peygamber (sav), “Bir Müslüman’ın
diğer bir Müslüman’ı korkutması helâl olmaz.” buyurmuştur.
(D5004 Ebû Dâvûd, Edeb, 85)

1523.Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Yarış ancak ok atmada ya da at veya deve koşturma-
da yapılır.”
(N3615 Nesâî, Hayl ve sebk ve ramy, 14)

1524. Hz. Âişe’nin anlattığına göre, kendisi bir kadını ensardan bir
adamla evlendirmişti. (Düğün merasimi esnasında) Allah’ın Peygambe-
ri (sav), “Âişe! Sizin eğlenceniz yok mu? Oyun ve eğlence ensarın hoşu-
na gider.” buyurmuştu.
(B5162 Buhârî, Nikâh, 64)

Ukbe b. Âmir’in işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


1525.

muştur: “...Ancak üç çeşit eğlence vardır: Kişinin atını eğitmesi, eşi ile
hoş vakit geçirmesi, yayı ve oku ile atış yapması...”
(D2513 Ebû Dâvûd, Cihâd, 23)

385
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪B AYRAM‬‬
‫‪SEVİNÇ ve COŞKU GÜNLERİ‬‬

‫‪َ -١٥٢٦‬ع ْن َعائِشَ َة َقالَ ْت‪َ :‬د َخ َل َع َل َّي أَ ُبو َب ْك ٍر َو ِع ْن ِدى َجا ِر َي َت ِان ِم ْن َج َوارِى‬
‫اث َقالَ ْت َولَ ْي َس َتا بِ ُم َغ ِّن َي َت ْينِ ‪َ .‬فقَا َل أَ ُبو‬‫الأَنْ َصا ِر ُت َغ ِّن َي ِان بِ َما َتق ََاولَ ْت بِ ِه الأَنْ َصا ُر َي ْو َم ُب َع ٍ‬
‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬و َذلِكَ ِفى َي ْو ِم ِعي ٍد‪َ .‬فقَا َل َر ُسو ُل‬ ‫َب ْك ٍر‪ :‬أَبِ ُم ْز ُمو ِر الشَّ ْي َط ِان ِفى َب ْي ِت َر ُس ِ‬
‫اللَّ ِه ‪َ ” :s‬يا أَ َبا َب ْك ٍر إِ َّن لِ ُك ِّل َق ْو ٍم ِعيدًا َو َه َذا ِعي ُدنَا‪“.‬‬

‫س َقا َل‪َ :‬ق ِد َم َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬الْ َم ِدي َن َة َولَ ُه ْم َي ْو َم ِان َي ْل َع ُبو َن ِفي ِه َما‬ ‫‪َ -١٥٢٧‬ع ْن أَنَ ٍ‬
‫َفقَا َل‪َ ” :‬ما َه َذ ِان الْ َي ْو َم ِان؟“ َقالُوا‪ :‬كُ َّنا نَ ْل َع ُب ِفي ِه َما ِفى الْ َجا ِه ِل َّي ِة‪َ .‬فقَا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه‬
‫‪” :s‬إِ َّن اللَّ َه َق ْد أَ ْب َدلَ ُك ْم بِ ِه َما َخ ْي ًرا ِم ْن ُه َما َي ْو َم الأَضْ َحى َو َي ْو َم الْ ِف ْطر‪“.‬‬

‫‪َ -١٥٢٨‬عنِ الْ َب َرا ِء َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يخْ ُط ُب َفقَا َل‪” :‬إِ َّن أَ َّو َل َما نَ ْب َدأُ بِ ِه‬
‫اب ُس َّن َت َنا‪“.‬‬ ‫ِفي َي ْو ِم َنا َه َذا أَ ْن ن َُصلِّ َي‪ ،‬ثُ َّم نَ ْر ِج َع َف َن ْن َح َر‪َ ،‬ف َم ْن َف َع َل َف َق ْد أَ َص َ‬

‫‪٣٨٦‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

B AYRAM
SEVİNÇ ve COŞKU GÜNLERİ

1526. Hz. Âişe anlatıyor: “Yanımda ensarın cariyelerinden iki küçük


kız Buâs gününe dair (ensarı öven ve düşmanlarını yeren sözlerden olu-
şan) şarkılar söylüyorlardı. Bu iki küçük kız şarkıcı da değillerdi. Bu es-
nada Ebû Bekir yanıma girdi ve ‘Resûlullah’ın (sav) evinde şeytan işi çal-
gılar ha!’ dedi. Bu olay bayram günü yaşanmıştı. Resûlullah (sav) bunun
üzerine, ‘Ebû Bekir! Her toplumun bir bayramı vardır, bu da bizim bay-
ramımızdır.’ buyurdu.”
(M2061 Müslim, Îdeyn, 16; B952 Buhârî, Îdeyn, 3)

1527. Enes (b. Mâlik) anlatıyor: “Hz. Peygamber (sav) Medine’ye gel-
diğinde halkın eğlence ile geçirdiği iki gün vardı. Hz. Peygamber: ‘Bu
iki gün(ün özelliği) nedir?’ diye sordu. ‘Câhiliye döneminde o günler-
de eğlenirdik.’ dediler. Bunun üzerine Resûlullah (sav) şöyle buyurdu:
‘Şüphesiz Allah sizin için o günleri onlardan daha hayırlı olan Kurban
ve Fıtır (Ramazan) bayramlarıyla değiştirdi.’”
(D1134 Ebû Dâvûd, Salât, 239)

Berâ’ (b. Âzib) anlatıyor: “Hz. Peygamber’in (sav) hutbe verir-


1528.

ken şöyle buyurduğunu işittim: ‘Bugün ilk işimiz, (bayram) namazı kıl-
mak, sonra dönüp kurban kesmektir. Böyle yapanlar, sünnetimize uy-
gun davranmış olur.’”
(B951 Buhârî, Îdeyn, 3)

386
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫اب‬ ‫‪َ -١٥٢٩‬ع ْن أَبِى ُع َب ْي ٍد َم ْو َلى ا ْبنِ أَ ْز َه َر أَنَّ ُه َقا َل شَ ِه ْد ُت الْ ِعي َد َم َع ُع َم َر ْبنِ الْ َخ َّط ِ‬
‫اس َفقَا َل‪ :‬إِ َّن َه َذ ْينِ َي ْو َم ْينِ ن ََهى َر ُسو ُل اللَّ ِه‬ ‫ف َف َخ َط َب ال َّن َ‬ ‫‪َ d‬ف َج َاء َف َصلَّى ثُ َّم انْ َص َر َ‬
‫‪َ s‬ع ْن ِص َيا ِم ِه َما َي ْو ُم ِف ْط ِركُ ْم ِم ْن ِص َيا ِم ُك ْم َوالا ٓ َخ ُر َي ْو ٌم َتأْكُلُو َن ِفي ِه ِم ْن ن ُُس ِك ُك ْم‪.‬‬

‫”الص ْو ُم َي ْو َم َت ُصو ُمو َن َوالْ ِف ْط ُر َي ْو َم‬


‫‪َ -١٥٣٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪َّ :‬‬
‫تُ ْف ِط ُرو َن َوالأَضْ َحى َي ْو َم تُ َض ُّحونَ‪“.‬‬

‫‪YOLCULUK‬‬
‫‪DÜNYADA BİR YOLCU GİBİ OLMAK‬‬

‫‪َ -١٥٣١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َي ْبلُ ُغ بِ ِه ال َّن ِب َّي ‪” :s‬لا َ تُشَ ُّد ال ِّر َحا ُل إِلا َّ إِلَى ثَلا َ َث ِة‬
‫اج َد‪َ :‬م ْس ِج ِدى َه َذا‪َ ،‬و َم ْس ِج ِد الْ َح َرا ِم َو َم ْس ِج ِد الا َٔ ْق َصى‪“.‬‬ ‫َم َس ِ‬

‫”السف َُر ِق ْط َع ٌة ِم َن الْ َع َذ ِ‬


‫اب‪،‬‬ ‫‪َ -١٥٣٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬ع ْن ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قال‪َّ :‬‬
‫َي ْم َن ُع أَ َح َدكُ ْم َط َعا َم ُه َوشَ َرا َب ُه َونَ ْو َم ُه‪َ ،‬ف ِٕا َذا َق َضى ن َْه َم َت ُه َف ْل ُي َع ِّج ْل إِلَى أَ ْه ِله‪“.‬‬

‫‪٣٨٧‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1529. İbn Ezher’in azatlı kölesi Ebû Ubeyd anlatıyor: “Ömer b. Hattâb
(ra) ile birlikte bir bayram geçirdim. Ömer geldi, namazı kıldırdı. Son-
ra cemaate dönerek bir konuşma yaptı ve şöyle dedi: ‘Resûlullah (sav)
şu iki günde oruç tutmanızı yasakladı: Biri, Ramazan orucunuzu biti-
rip de bayram ettiğiniz gün, diğeri de kurbanlarınızı kesip etini yediği-
niz gündür.’”
(M2671 Müslim, Sıyâm, 138; B1990 Buhârî, Savm, 66)

1530.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Ramazan, oruca başladığınız gün; Ramazan Bayramı,
orucu bitirdiğiniz gün; Kurban Bayramı da kurban kestiğiniz gündür.”
(T697 Tirmizî, Savm, 11)

YOLCULUK
DÜNYADA BİR YOLCU GİBİ OLMAK

1531. Ebû Hüreyre’nin Hz. Peygamber’e ait olduğunu belirterek nak-


lettiği bir hadiste (sav) şöyle buyrulmuştur: “Ancak üç mescide (iba-
det maksadı ile) gitmek üzere yolculuğa çıkılabilir: Benim şu mescidim,
Mescid-i Harâm ve Mescid-i Aksâ.”
(M3384 Müslim, Hac, 511)

1532.Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Yolculuk, birinizin yeme içmesini ve uyku-
sunu engelleyen bir çeşit sıkıntıdır. Bu sebeple (yolcu) işini bitirdiğinde
bir an önce evine dönsün!”
(B1804 Buhârî, Umre, 19; B5429 Buhârî, Et’ıme, 30)

387
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫ات لا َ شَ كَّ‬ ‫‪َ -١٥٣٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َرةَ؛ أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬ثَلا َ ُث َد َع َو ٍ‬
‫ات ُم ْس َت َجا َب ٌ‬
‫ِفي ِه َّن‪َ :‬د ْع َو ُة الْ َوالِ ِد‪َ ،‬و َد ْع َو ُة الْ ُم َسا ِفرِ‪َ ،‬و َد ْع َو ُة الْ َم ْظلُوم‪“.‬‬

‫‪َ -١٥٣٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قال‪” :‬إِ َذا كَا َن ثَلا َ َث ٌة ِفى َس َف ٍر َف ْل ُي َؤ ِّم ُروا‬
‫أَ َح َد ُه ْم‪“.‬‬

‫‪َ -١٥٣٥‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ] ْبنِ ُع َم َر[ َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬إِ َذا َسا َف َر َفأَ ْق َب َل‬
‫يك َوشَ ِّر َما‬ ‫ض! َر ِّبى َو َر ُّب ِك اللَّ ُه‪ ،‬أَ ُعو ُذ بِاللَّ ِه ِم ْن شَ ِّر ِك َوشَ ِّر َما ِف ِ‬
‫اللَّ ْي ُل َقا َل‪َ ” :‬يا أَ ْر ُ‬
‫يك‪َ ،‬و ِم ْن شَ ِّر َما َي ِد ُّب َع َل ْي ِك‪َ ،‬وأَ ُعو ُذ بِاللَّ ِه ِم ْن أَ َس ٍد َوأَ ْس َو َد‪َ ،‬و ِم َن الْ َح َّي ِة‬ ‫ُخ ِل َق ِف ِ‬
‫َوالْ َع ْق َر ِب‪َ ،‬و ِم ْن َسا ِكنِ الْ َب َل ِد‪َ ،‬و ِم ْن َوالِ ٍد َو َما َولَدَ‪“.‬‬

‫‪R ESİM ve HEYKEL‬‬


‫‪TAPINMAK İÇİN DEĞİL‬‬

‫س أَ َتا ُه َر ُج ٌل ِم ْن أَ ْه ِل‬ ‫س َقا َل‪ُ :‬ك ْن ُت َجالِ ًسا ِع ْن َد ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬ ‫‪َ -١٥٣٦‬عنِ ال َّنضْ ِر ْبنِ أَنَ ٍ‬
‫اق َفقَا َل‪ :‬إِنِّى أُ َص ِّو ُر َه ِذ ِه ال َّت َصاو َِير َف َما َتقُو ُل ِف َيها؟ َفقَا َل‪ :‬ا ْدنُ ْه ا ْدنُ ْه‪َ ،‬س ِم ْع ُت‬ ‫الْ ِع َر ِ‬
‫ف َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة أَ ْن َي ْنف َُخ ِف َيها‬
‫ُم َح َّمدًا ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬م ْن َص َّو َر ُصو َر ًة ِفى ال ُّدنْ َيا كُلِّ َ‬
‫س بِ َن ِاف ِخ ِه‪“.‬‬‫وح َولَ ْي َ‬
‫ال ُّر َ‬

‫‪٣٨٨‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1533.

şöyle buyurmuştur: “Üç dua şüphesiz kabul edilir: Babanın duası, yol-
cunun duası, mazlumun duası.”
(D1536 Ebû Dâvûd, Vitr, 29; T1905 Tirmizî, Birr, 7)

Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


1534.

buyurmuştur: “Üç kişi yolculuğa çıkacağı zaman aralarından birini baş-


kan seçsinler.”
(D2609 Ebû Dâvûd, Cihâd, 80)

1535.Abdullah (b. Ömer) şöyle demiştir: “Resûlullah (sav) yolcu-


luk esnasında gece vakti yaklaşınca, ‘Ey yeryüzü! Benim Rabbim de se-
nin Rabbin de Allah’tır. Senin şerrinden, senin içindekilerin şerrinden,
sende yaratılanların şerrinden ve üzerinde dolaşıp duranların şerrinden
Allah’a sığınırım. Aslan, yılan ve akrebin şerrinden, burada yaşayanla-
rın, doğuran ve doğanların şerrinden Allah’a sığınırım.’ derdi.”
(D2603 Ebû Dâvûd, Cihâd, 75)

R ESİM ve HEYKEL
TAPINMAK İÇİN DEĞİL

1536. Nadr b. Enes anlatıyor: “İbn Abbâs’ın yanında oturuyordum.


Iraklı bir adam ona gelerek: ‘Ben şu resimleri yapıyorum, bu konuda ne
dersin?’ diye sordu. İbn Abbâs, ‘Yaklaş, yaklaş!’ dedi. Ben Muhammed’in
(sav) şöyle buyurduğunu işittim: ‘Kim dünyada (tapınmak üzere) bir re-
sim yaparsa kıyamet günü kendisinden o yaptığı resme can vermesi is-
tenir, fakat o, ona can veremez.’”
(N5360 Nesâî, Zînet, 113)

388
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫‪َ -١٥٣٧‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن أَشَ َّد ال َّنا ِ‬
‫س َع َذا ًبا َي ْو َم‬
‫الْ ِق َيا َم ِة الْ ُم َص ِّو ُرونَ‪“.‬‬

‫‪َ -١٥٣٨‬ع ْن ِع ْم َرا َن ْبنِ ِح َّطا َن‪ :‬أَ َّن َعائِشَ َة ‪َ g‬ح َّد َث ْت ُه‪ :‬أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪ s‬لَ ْم َي ُك ْن‬
‫َي ْت ُر ُك ِفى َب ْي ِت ِه شَ ْي ًئا ِفي ِه َت َصالِ ُ‬
‫يب‪ ،‬إِلا َّ نَق ََض ُه‪.‬‬

‫‪َ -١٥٣٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َت ْد ُخ ُل الْ َملاَئِ َك ُة َب ْي ًتا ِفي ِه‬
‫َت َماثِي ُل أَ ْو َت َصاو ُِير‪“.‬‬

‫‪َ -١٥٤٠‬ع ْن َٔابِى ُز ْر َع َة َقا َل‪َ :‬د َخ ْل ُت َم َع َٔابِى ُه َر ْي َر َة ِفى َدا ِر َم ْر َوا َن َف َر َٔاى ِف َيها‬
‫َت َصاو َِير‪َ ،‬فقَا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬قا َل اللَّ ُه َع َّز َو َج َّل‪َ :‬و َم ْن أَ ْظ َل ُم ِم َّم ْن‬
‫َذ َه َب َيخْ لُ ُق َخ ْلقًا ك ََخ ْل ِقى؟ َف ْل َيخْ لُقُوا َذ َّرةً‪ ،‬أَ ْو لِ َيخْ لُقُوا َح َّب ًة‪ ،‬أَ ْو لِ َيخْ لُقُوا شَ ِع َيرةً‪“.‬‬

‫‪GÜZELLİK ve SANAT‬‬
‫‪ALLAH GÜZELLİĞİ SEVER‬‬

‫‪َ -١٥٤١‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َم ْس ُعو ٍد َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َي ْد ُخ ُل الْ َج َّن َة َم ْن كَا َن‬
‫ِفى َق ْل ِب ِه ِم ْثقَا ُل َذ َّر ٍة ِم ْن ِك ْبرٍ‪َ “.‬قا َل َر ُج ٌل‪ :‬إِ َّن ال َّر ُج َل ُي ِح ُّب أَ ْن َي ُكو َن َث ْو ُب ُه َح َس ًنا َونَ ْعلُ ُه‬
‫َح َس َن ًة‪َ .‬قا َل‪” :‬إِ َّن اللَّ َه َج ِمي ٌل ُي ِح ُّب الْ َج َما َل‪ ،‬الْ ِك ْب ُر‪َ :‬ب َط ُر الْ َح ِّق َو َغ ْم ُط ال َّناس‪“.‬‬

‫‪٣٨٩‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

1537. Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü en çetin azaba uğrayacak olan-
lar, (tapınmak için) resim/heykel yapanlardır.”
(M5537 Müslim, Libâs ve zînet, 98; B5950 Buhârî, Libâs, 89)

1538.İmrân b. Hıttân’dan nakledildiğine göre, Hz. Âişe (ra) ona şöy-


le rivayet etmiştir: “Peygamber (sav) kendi evinde, üzerinde haç resim-
leri bulunan hiçbir şeyi bırakmamış, onları yok etmiştir.”
(B5952 Buhârî, Libâs, 90)

1539. Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-

muştur: “İçinde heykeller veya suretler bulunan eve melekler girmez.”


(M5545 Müslim, Libâs ve zînet, 102)

1540.Ebû Zür’a anlatıyor: “Ebû Hüreyre ile birlikte Mervân’ın evine


girdim. Ebû Hüreyre evin içinde suretler görünce şöyle dedi: Resûlullah’ın
(sav) şöyle buyurduğunu işittim: ‘Yüce Allah, ‘Benim yaratışım gibi yarat-
maya kalkışanlardan daha zalim kim olabilir? Onlar, (güçleri yetiyorsa)
bir karınca, bir buğday tanesi veya bir tek arpa yaratsınlar!’ buyurdu.’”
(M5543 Müslim, Libâs ve zînet, 101; B5953 Buhârî, Libâs, 90)

GÜZELLİK ve SANAT
ALLAH GÜZELLİĞİ SEVER

1541.Abdullah b. Mes’ûd’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber


(sav) şöyle buyurmuştur: “Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse
cennete giremez.” Bu söz üzerine bir adam, “İnsan elbisesinin ve ayak-
kabısının güzel olmasından hoşlanır!” deyince Resûlullah (sav), “Şüp-
hesiz ki Allah güzeldir, güzelliği sever. Kibir ise hakikati inkâr etmek ve
insanları küçümsemektir.” buyurmuştur.
(M265 Müslim, Îmân, 147)

389
‫‪TARİH VE MEDENİYET -II-‬‬

‫ف ِم ْن‬ ‫‪ -١٥٤٢‬أَ ُبو َر َجا ٍء الْ ُع َطا ِر ِد ُّي َقا َل‪َ :‬خ َر َج َع َل ْي َنا ِع ْم َرا ُن ْب ُن ُح َص ْينٍ َو َع َل ْي ِه ِم ْط َر ٌ‬
‫َخ ٍّز لَ ْم ن ََر ُه َع َل ْي ِه َق ْب َل َذلِكَ َو َلا َب ْع َد ُه َفقَا َل‪ :‬إِ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن أَنْ َع َم اللَّ ُه‬
‫َع َّز َو َج َّل َع َل ْي ِه نِ ْع َم ًة َف ِٕا َّن اللَّ َه َع َّز َو َج َّل ُي ِح ُّب أَ ْن ُي َرى أَث َُر نِ ْع َم ِت ِه َع َلى َخ ْل ِق ِه‪“.‬‬

‫‪َ -١٥٤٣‬ع ْن شَ دَّا ِد ْبنِ أَ ْو ٍ‬


‫س أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن اللَّ َه َك َت َب ا ْل ِٕا ْح َسا َن َع َلى‬
‫كُ ِّل شَ ْي ٍء‪“...‬‬

‫‪َ -١٥٤٤‬عنِ ا ْبنِ َم ْس ُعو ٍد أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪ s‬كَا َن َيقُو ُل‪” :‬اَللَّ ُه َّم أَ ْح َس ْن َت َخ ْل ِقي‬
‫َفأَ ْح ِس ْن ُخلُ ِقي‪“.‬‬

‫‪٣٩٠‬‬
TARİH VE MEDENİYET -II-

Ebû Recâ’ el-Utâridî anlatıyor: Bir gün İmrân b. Husayn, üze-


1542.

rinde daha önce ve daha sonra görmediğimiz desenli ipek bir şal ile
yanımıza çıkageldi ve dedi ki, “Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: ‘Yüce
Allah kime bir nimet verdiyse, şüphesiz O (cc) nimetinin kulunun üze-
rinde görülmesini sever.’”
(HM20176 İbn Hanbel, IV, 438)

Şeddâd b. Evs’ten nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


1543.

le buyurmuştur: “Allah her işte ihsanı (güzel davranmayı) emretmiştir...”


(T1409 Tirmizî, Diyât, 14)

1544.İbn Mes’ûd’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle derdi:


“Allah’ım! Benim yaratılışımı güzel kıldığın gibi ahlâkımı da güzelleştir.”
(HM3823 İbn Hanbel, I, 403)

390
VIII. BÖLÜM

EBEDİ HAYAT, ÂHİRET


‫‪ÖLÜM‬‬
‫‪HER CAN ÖLÜMÜ TADACAKTIR‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬ف َج َاء ُه َر ُج ٌل ِم َن الأَنْ َص ِار‬ ‫‪َ -١٥٤٥‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َٔانَّ ُه َقا َل‪ :‬كُ ْن ُت َم َع َر ُس ِ‬
‫ين أَ ْف َض ُل؟ َقا َل‪” :‬أَ ْح َس ُن ُه ْم‬‫َف َسلَّ َم َع َلى ال َّن ِب ِّي ‪ s‬ثُ َّم َقا َل‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه أَ ُّي الْ ُم ْؤ ِم ِن َ‬
‫س؟ َقا َل‪” :‬أَ ْك َث ُر ُه ْم لِ ْل َم ْو ِت ِذ ْك ًرا َوأَ ْح َس ُن ُه ْم لِ َما‬ ‫ُخلُقًا‪َ “.‬قا َل‪َ :‬فأَ ُّي الْ ُم ْؤ ِم ِن َ‬
‫ين أَ ْك َي ُ‬
‫اس‪“.‬‬ ‫َب ْع َد ُه ْاس ِت ْعدَا ًدا أُولَ ِئكَ الا َٔ ْك َي ُ‬

‫‪َ -١٥٤٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَ ْك ِث ُروا ِذ ْك َر َها ِذ ِم‬
‫ات‪“.‬‬‫اللَّ َّذ ِ‬

‫ت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪:‬‬


‫س الْ َخ ْث َع ِم َّي ِة َقالَ ْت‪َ :‬س ِم ْع ُ‬
‫‪َ -١٥٤٧‬ع ْن أَ ْس َم َاء بِ ْن ِت ُع َم ْي ٍ‬
‫ْس الْ َع ْب ُد َع ْب ٌد َس َهى َولَ َهى َون َِس َى الْ َمقَابِ َر َوالْ ِب َلى بِئ َ‬
‫ْس الْ َع ْب ُد َع ْب ٌد َع َتا َو َطغَى‬ ‫”‪ ...‬بِئ َ‬
‫َون َِس َي الْ ُم ْب َتدَا َوالْ ُم ْن َت َهى‪“...‬‬

‫الص ِام ِت َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن أَ َح َّب لِق ََاء اللَّ ِه أَ َح َّب‬ ‫‪َ -١٥٤٨‬ع ْن ُع َبا َد َة ْبنِ َّ‬
‫اللَّ ُه لِق ََاء ُه‪َ ،‬و َم ْن َك ِر َه لِق ََاء اللَّ ِه َك ِر َه اللَّ ُه لِق ََاء ُه‪“.‬‬

‫‪٣٩٢‬‬
ÖLÜM
HER CAN ÖLÜMÜ TADACAKTIR

1545.İbn Ömer anlatıyor: “Resûlullah (sav) ile birlikte idim. Ensar-


dan bir adam gelerek Hz. Peygamber’e (sav) selâm verdi. Sonra şöyle de-
di: ‘Ey Allah’ın Resûlü! Müminlerin hangisi daha faziletlidir?’ Hz. Pey-
gamber, ‘Ahlâk bakımından en güzel olanları.’ buyurdu. Sonra adam,
‘Müminlerin hangisi daha akıllıdır?’ diye sordu. Hz. Peygamber, ‘Ölü-
mü en çok hatırlayanları ve ölümden sonrası için en güzel şekilde hazır-
lananları. İşte onlar en akıllı olanlardır.’ diyerek cevap verdi.”
(İM4259 İbn Mâce, Zühd, 31)

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


1546.

yurmuştur: “Lezzetleri yok edeni (yani ölümü) çok hatırlayın.”


(N1825 Nesâî, Cenâiz, 3)

1547.Esmâ bnt. Umeys el-Has’amiyye’nin işittiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “...(Gaflete) dalan, gülüp oynayan, kabirleri
ve toprak altında çürümeyi unutan kul ne bedbahttır! Azan, haddi aşan,
nereden geldiğini ve nereye gittiğini unutan kul ne bedbahttır!...”
(T2448 Tirmizî, Sıfâtü’l-kıyâme, 17)

Ubâde b. Sâmit’ten nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1548.

şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’a kavuşmayı dilerse Allah da ona


kavuşmayı diler ve her kim Allah’a kavuşmayı hoş görmezse, Allah da
ona kavuşmayı hoş görmez.”
(B6507 Buhârî, Rikâk, 41)

392
‫‪EBEDİ HAYAT, ÂHİRET‬‬

‫س ْبنِ َمالِ ٍك ‪َ d‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬لا َ َي َت َم َّن َي َّن أَ َح ُدكُ ُم الْ َم ْو َت ِم ْن‬ ‫‪َ -١٥٤٩‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫ُض ٍّر أَ َصا َب ُه‪َ ،‬ف ِٕا ْن كَا َن لا َ ُب َّد َف ِاعلا ً َف ْل َي ُق ِل اللَّ ُه َّم أَ ْح ِي ِنى َما كَان َِت الْ َح َيا ُة َخ ْي ًرا لِى‪،‬‬
‫َو َت َوفَّ ِنى إِ َذا كَان َِت الْ َو َفا ُة َخ ْي ًرا لِى‪“.‬‬

‫‪َ -١٥٥٠‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لَ ِّق ُنوا َم ْو َتاكُ ْم لا َ إِلَ َه إِلا َّ اللَّ ُه‪“.‬‬

‫‪CENAZE MERASİMİ‬‬
‫‪ÂHİRET YOLCUSUNA SON GÖREV‬‬

‫س ِم َّنا َم ْن لَ َط َم الْ ُخدُو َد‪،‬‬


‫‪َ -١٥٥١‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬لَ ْي َ‬
‫وب‪،‬‬‫َوشَ َّق الْ ُج ُي َ‬

‫‪َ -١٥٥٢‬و َد َعا بِ َد ْع َوى الْ َجا ِه ِل َّي ِة‪َ “.‬ع ْن َع ِل ٍّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬م ْن‬
‫ش َع َل ْي ِه َما َرأَى َخ َر َج ِم ْن‬
‫َغ َّس َل َم ِّي ًتا َو َك َّف َن ُه َو َح َّن َط ُه َو َح َم َل ُه َو َصلَّى َع َل ْي ِه َولَ ْم ُي ْف ِ‬
‫َخ ِطي َئ ِت ِه ِم ْث َل َي ْو ِم َولَ َد ْت ُه أُ ُّم ُه‪“.‬‬

‫‪٣٩٣‬‬
EBEDİ HAYAT, ÂHİRET

1549.Enes b. Mâlik’ten (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Hiçbiriniz başına gelen bir sıkıntıdan dolayı ölü-
mü istemesin. Eğer mutlaka isteyecek olursa, ‘Allah’ım, yaşamak benim
için hayırlı olduğu sürece beni yaşat, ölüm benim için hayırlıysa canı-
mı al!’ desin.”
(B5671 Buhârî, Merdâ, 19)

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


1550.

yurmuştur: “Ölmek üzere olanlarınıza, ‘Lâ ilâhe illâllâh’ (sözünü) tel-


kin edin.”
(M2125 Müslim, Cenâiz, 2)

CENAZE MERASİMİ
ÂHİRET YOLCUSUNA SON GÖREV

Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından (ra) nakledildiğine göre, Hz.


1551.

Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “(Ölenlerin ardından) avuç içi ile


yanaklarını döven, yakalarını yırtan ve câhiliye âdeti olarak bağırıp fer-
yat eden kimse bizden değildir.”
(B1294 Buhârî, Cenâiz, 35)

1552.Hz. Ali’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “Kim bir ölüyü yıkar, onu kefenler, (kefenine) güzel koku sü-
rer, (cenazesini) taşır, cenaze namazını kılar ve ölünün üzerinde gördü-
ğü (olumsuz şeyleri) yaymazsa anasından doğduğu gibi günahlarından
arınmış olur.”
(İM1462 İbn Mâce, Cenâiz, 8)

393
‫‪EBEDİ HAYAT, ÂHİRET‬‬

‫‪َ -١٥٥٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬إِ َذا َصلَّ ْي ُت ْم َع َلى‬
‫الْ َم ِّي ِت َفأَخْ ِل ُصوا لَ ُه ال ُّد َع َاء‪“.‬‬

‫‪:s‬‬ ‫‪َ -١٥٥٤‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َج ْع َف ٍر َقا َل‪َ :‬ل َّما َج َاء نَ ْع ُي َج ْع َف ٍر َقا َل ال َّن ِب ُّي‬
‫”اص َن ُعوا لأَهْلِ َج ْع َف ٍر َط َعا ًما َف ِٕانَّ ُه َق ْد َج َاء ُه ْم َما َيشْ َغلُ ُه ْم‪“.‬‬
‫ْ‬

‫‪َ -١٥٥٥‬عنِ ا ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ا ْذك ُُروا َم َح ِاس َن َم ْو َتاكُ ْم َوكُفُّوا‬
‫َع ْن َم َساوِي ِه ْم‪“.‬‬

‫‪َ -١٥٥٦‬ع ْن َس ْع ِد ْبنِ ُع َبا َد َة َقا َل قُ ْل ُت َيا َر ُسو َل اللَّ ِه! إِ َّن أُ ِّمى َما َت ْت أَ َفأَ َت َص َّد ُق‬
‫”س ْق ُي الْ َما ِء‪“.‬‬ ‫الص َد َق ِة أَ ْف َض ُل؟ َقا َل‪َ :‬‬‫َع ْن َها؟ َقا َل‪” :‬نَ َع ْم‪ “.‬قُ ْل ُت‪َ :‬فأَ ُّي َّ‬

‫‪K ABİR‬‬
‫‪EBEDİYETE AÇILAN KAPI‬‬

‫ف َع َلى َق ْب ٍر‬ ‫‪ -١٥٥٧‬عن َهانِ ٍئ َم ْولَى ُع ْث َما َن َقا َل‪ :‬كَا َن ُع ْث َما ُن ْب ُن َعفَّا َن إِ َذا َو َق َ‬
‫َي ْب ِكى‪َ .‬ح َّتى َي ُب َّل لِ ْح َي َت ُه‪َ .‬ف ِقي َل لَ ُه‪َ :‬ت ْذك ُُر الْ َج َّن َة َوال َّنا َر َولا َ َت ْب ِكى‪َ .‬و َت ْب ِكى ِم ْن َه َذا؟‬
‫َقا َل‪ :‬إِ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن الْ َق ْب َر أَ َّو ُل َم َناز ِِل الا ٓ ِخ َر ِة‪َ .‬ف ِٕا ْن ن ََجا ِم ْن ُه َف َما َب ْع َد ُه‬
‫أَ ْي َس ُر ِم ْن ُه‪َ .‬وإِ ْن لَ ْم َي ْن ُج ِم ْن ُه‪َ ،‬ف َما َب ْع َد ُه أَشَ ُّد ِم ْن ُه‪“.‬‬

‫‪٣٩٤‬‬
EBEDİ HAYAT, ÂHİRET

Ebû Hüreyre’nin işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


1553.

muştur: “Cenaze namazı kıldığınız zaman ölen kimseye samimiyetle


dua edin.”
(D3199 Ebû Dâvûd, Cenâiz, 54, 56; İM1497 İbn Mâce, Cenâiz, 23)

1554.Abdullah b. Ca’fer’in naklettiğine göre, Ca’fer’in ölüm haberi ge-


lince Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Ca’fer ailesi için yemek
hazırlayın, çünkü başlarına kendilerini meşgul edecek bir hâl geldi.”
(T998 Tirmizî, Cenâiz, 21)

1555. İbn Ömer’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-

muştur: “Ölülerinizin iyiliklerini anın, onların kötülüklerini zikretmek-


ten kaçının.”
(D4900 Ebû Dâvûd, Edeb, 42; T1019 Tirmizî, Cenâiz, 34)

1556.Sa’d b. Ubâde anlatıyor: “Yâ Resûlallah, annem vefat etti. Onun


için sadaka verebilir miyim?” dedim. Hz. Peygamber “Evet.” dedi. “Hangi
sadaka daha değerlidir?” dedim. “(Susuz kalmışlara) su vermek.” buyurdu.
(N3694 Nesâî, Vesâyâ, 9)

K ABİR
EBEDİYETE AÇILAN KAPI

Hz. Osman’ın azatlı kölesi Hâni’ anlatıyor: Osman b. Affân bir


1557.

kabrin başında durduğunda sakalı ıslanıncaya kadar ağlardı. Bir defa-


sında ona, ‘Cenneti ve cehennemi düşünürken ağlamıyorsun da bunun
için mi ağlıyorsun?’ denildiğinde şöyle cevap verdi: ‘Resûlullah (sav)
buyurdu ki, ‘Kabir, âhirete giden yoldaki konaklama yerlerinden ilkidir.
Kişi ondan sağ salim kurtulursa sonrası daha kolay olur. Eğer kurtula-
mazsa ondan sonrası daha çetin gelir.’”
(İM4267 İbn Mâce, Zühd, 32; T2308 Tirmizî, Zühd, 5)

394
‫‪EBEDİ HAYAT, ÂHİRET‬‬

‫ات‬ ‫‪َ -١٥٥٨‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُع َم َر َٔا َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن أَ َح َدكُ ْم إِ َذا َم َ‬
‫ِض َع َل ْي ِه َم ْق َع ُد ُه بِالْ َغدَا ِة َوالْ َع ِش ِّي‪ ،‬إِ ْن كَا َن ِم ْن أَهْلِ الْ َج َّن ِة َف ِم ْن أَ ْه ِل الْ َج َّن ِة‪َ ،‬وإِ ْن كَا َن‬
‫ُعر َ‬
‫ِم ْن أَ ْه ِل ال َّنا ِر َف ِم ْن أَهْلِ ال َّنارِ‪َ ،‬ف ُيقَا ُل َه َذا َم ْق َع ُد َك َح َّتى َي ْب َع َثكَ اللَّ ُه إ َِلى َي ْو ِم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬

‫َس ْب ُن َمالِ ٍك َقا َل‪َ :‬قا َل نَ ِب ُّي اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن الْ َع ْب َد إِ َذا ُو ِض َع ِفى َق ْب ِر ِه‬ ‫‪ -١٥٥٩‬أَن ُ‬
‫َو َت َولَّى َع ْن ُه أَ ْص َحا ُب ُه إِنَّ ُه لَ َي ْس َم ُع َق ْر َع نِ َعالِ ِه ْم‪َ “.‬قا َل‪َ ” :‬يأْتِي ِه َم َل َك ِان َف ُي ْق ِعدَانِ ِه َف َيقُولا َ ِن‬
‫لَ ُه‪َ :‬ما كُ ْن َت َتقُو ُل ِفى َه َذا ال َّر ُجلِ؟“ َقا َل‪َ ” :‬فأَ َّما الْ ُم ْؤ ِم ُن َف َيقُو ُل‪ :‬أَ ْش َه ُد أَنَّ ُه َع ْب ُد اللَّ ِه‬
‫َو َر ُسولُ ُه‪َ “.‬قا َل‪َ ” :‬ف ُيقَا ُل لَ ُه‪” :‬انْ ُظ ْر إِلَى َم ْق َع ِد َك ِم َن ال َّنا ِر َق ْد أَ ْب َدلَكَ اللَّ ُه بِ ِه َم ْق َعدًا‬
‫ِم َن الْ َج َّن ِة‪َ “.‬قا َل نَ ِب ُّي اللَّ ِه ‪َ ” :s‬ف َي َرا ُه َما َج ِمي ًعا‪“.‬‬

‫‪َ -١٥٦٠‬ع ْن َٔابِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ي ْد ُعو‪” :‬اَللَّ ُه َّم إِنِّى أَ ُعو ُذ‬
‫ات‪َ ،‬و ِم ْن ِف ْت َن ِة‬ ‫اب ال َّنارِ‪َ ،‬و ِم ْن ِف ْت َن ِة الْ َم ْح َيا َوالْ َم َم ِ‬
‫اب الْ َق ْبرِ‪َ ،‬و ِم ْن َع َذ ِ‬
‫بِكَ ِم ْن َع َذ ِ‬
‫الْ َم ِس ِ‬
‫يح الد ََّّج ِال‪“.‬‬

‫‪K ABİR ZİYARETİ‬‬


‫‪SELÂM, DUA ve İBRET‬‬

‫‪َ -١٥٦١‬ع ْن ُس َل ْي َما َن ْبنِ ُب َر ْي َد َة َع ْن أَبِي ِه َقا َل‪” :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ s‬ي َعلِّ ُم ُه ْم إِ َذا‬
‫ين َوإِنَّا إِ ْن‬ ‫السلا َ ُم َع َل ْي ُك ْم أَ ْه َل ال ِّد َيا ِر ِم َن الْ ُمؤ ِْم ِن َ‬
‫ين َوالْ ُم ْس ِل ِم َ‬ ‫َخ َر ُجوا إِلَى الْ َمقَابِر‪َّ ...‬‬
‫شَ َاء اللَّ ُه لَلا َ ِحقُو َن أَ ْسأَ ُل اللَّ َه لَ َنا َولَ ُك ُم الْ َع ِاف َي َة‪“.‬‬

‫‪٣٩٥‬‬
EBEDİ HAYAT, ÂHİRET

1558. Abdullah b. Ömer’den (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah


(sav) şöyle buyurmuştur: “Biriniz öldüğü zaman, ona, varıp yerleşece-
ği yeri sabah akşam gösterilir. O kimse cennet ehlinden ise cennetlikle-
rin yeri, cehennem ehlinden ise cehennemliklerin yeri gösterilir. Ve ona,
‘İşte senin yerleşeceğin yer burasıdır. Sonunda kıyamet günü Allah seni
buraya gönderecek.’ denilir.”
(B1379 Buhârî, Cenâiz, 89)

1559.Enes b. Mâlik’in naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


buyurmuştur: “Kul, kabrine konduğu ve yakınları dönüp gittiği zaman
onların ayak seslerini işitir. Ardından ona iki melek gelerek kendisini
oturturlar ve ‘Bu zât hakkında ne dersin?’ diye (peygamberini) sorarlar.
Eğer o kul mümin ise, ‘Şehâdet ederim ki o Allah’ın kulu ve Resûlü’dür.’
diye cevap verir. Ona, ‘Cehennemdeki yerine bak! Allah onun yerine sa-
na cennetten bir yer verdi.’ denilir.” Allah’ın Peygamberi (sav), “O kişi
her iki yerini birden görür.” buyurdu.
(M7216 Müslim, Cennet, 70)

1560.Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: “Resûlullah (sav) şöyle dua ederdi:


‘Allah’ım, kabir azabından, cehennem azabından, hayatın ve ölümün
fitnesinden, Mesih Deccâl’in fitnesinden sana sığınırım.’”
(B1377 Buhârî, Cenâiz, 87)

K ABİR ZİYARETİ
SELÂM, DUA ve İBRET

1561. Süleyman b. Büreyde’nin, babasından naklettiğine göre, Resûlullah


(sav), ashâbına kabristana girdikleri zaman şöyle söylemelerini öğretmiş-
ti: “Selâm size ey bu diyarın mümin ve Müslüman olan sakinleri! Bizler de
inşallah size katılacağız. Allah’tan bize ve size afiyet dilerim.”
(M2257 Müslim, Cenâiz, 104)

395
‫‪EBEDİ HAYAT, ÂHİRET‬‬

‫‪َ -١٥٦٢‬ع ْن ا ْبنِ ُب َر ْي َد َة َع ْن أَبِي ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ن ََه ْي ُت ُك ْم َع ْن ِز َيا َر ِة‬
‫الْق ُُبو ِر َف ُزو ُرو َها َف ِٕا َّن ِفى ِز َيا َرتِ َها َت ْذ ِك َرةً‪“.‬‬

‫َي َسا ٍر أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪:‬‬ ‫‪َ -١٥٦٣‬ع ْن َمالِ ٍك َع ْن َز ْي ِد ْبنِ أَ ْس َل َم َع ْن َع َطا ِء ْبنِ‬
‫”اللَّ ُه َّم لا َ َت ْج َع ْل َق ْبرِى َو َث ًنا ُي ْع َب ُد ْاش َت َّد َغ َض ُب اللَّ ِه َع َلى َق ْو ٍم ات ََّخ ُذوا قُ ُبو َر أَنْ ِب َيائِ ِه ْم‬
‫اجدَ‪“.‬‬ ‫َم َس ِ‬

‫‪َ -١٥٦٤‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َت ْج َعلُوا ُب ُي َوت ُك ْم قُ ُبو ًرا َولا َ‬
‫َت ْج َعلُوا َق ْبرِى ِعيدًا َو َصلُّوا َع َل َّي َف ِٕا َّن َصلا َ َت ُك ْم َت ْبلُ ُغ ِنى َح ْي ُث كُ ْن ُت ْم‪“.‬‬

‫‪GELECEK ZAMAN‬‬
‫‪SONA YAKLAŞTIKÇA‬‬

‫”س َت ُكو ُن ِف َت ٌن الْق ِ‬


‫َاع ُد ِف َيها‬ ‫‪َ -١٥٦٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ :s‬‬
‫الس ِاعى‪،‬‬ ‫َخ ْي ٌر ِم َن الْقَائِ ِم‪َ ،‬والْقَائِ ُم ِف َيها َخ ْي ٌر ِم َن الْ َم ِاشى‪َ ،‬والْ َم ِاشى ِف َيها َخ ْي ٌر ِم َن َّ‬
‫ف لَ َها َت ْس َتشْ ِر ْف ُه‪َ ،‬ف َم ْن َو َج َد ِف َيها َم ْل َجأً أَ ْو َم َعا ًذا َف ْل َي ُع ْذ بِ ِه‪“.‬‬
‫َم ْن تَشَ َّر َ‬

‫‪٣٩٦‬‬
EBEDİ HAYAT, ÂHİRET

1562. İbn Büreyde’nin, babasından naklettiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Ben size kabirleri ziyareti yasaklamıştım, artık on-
ları ziyaret edin. Çünkü kabirleri ziyarette tezkire (ölümü hatırlatma ve
ibret) vardır.”
(D3235 Ebû Dâvûd, Cenâiz, 75, 77)

1563. İmam Mâlik’in, Zeyd b. Eslem aracılığıyla Atâ b. Yesâr’dan nak-


lettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah’ım, kabrimi
ibadet yeri hâline getirme! Peygamberlerinin kabrini mescit hâline geti-
ren ümmete Allah’ın gazabı şiddetli olur.”
(MU419 Muvatta’, Kasru’s-salât, 24; HÜ1073 Humeydî, Müsned, III, 252)

1564. Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Evlerinizi kabirlere çevirmeyin. Kabrimi de ziyaret ye-
ri hâline getirmeyin. Nerede olursanız olun bana salâvat getirin. Çünkü
salâvatınız bana mutlaka ulaşır.”
(D2042 Ebû Dâvûd, Menâsik, 96—97; HM8790 İbn Hanbel, II, 367)

GELECEK ZAMAN
SONA YAKLAŞTIKÇA

1565.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “İleride birtakım fitneler meydana gelecektir. O zaman
oturan kişi, ayakta durandan; ayakta duran, yürüyenden; yürüyen de
koşandan daha hayırlıdır. Fitne çıkarmaya yeltenen kişi kendisini o fit-
nenin içinde buluverir. Kim de (fitneden kurtulup) sığınacak bir yer bu-
lursa hemen oraya sığınsın.”
(B7081 Buhârî, Fiten, 9)

396
‫‪EBEDİ HAYAT, ÂHİRET‬‬

‫ض‬ ‫الس َاع ُة َح َّتى ُي ْق َب َ‬‫‪َ -١٥٦٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُُّي ‪” :s‬لا َ َتقُو ُم َّ‬
‫الْ ِع ْل ُم‪َ ،‬و َت ْكثُ َر ال َّزلا َ ِز ُل‪َ ،‬و َي َتقَا َر َب ال َّز َمانُ‪َ ،‬و َت ْظ َه َر الْ ِف َت ُن‪َ ،‬و َي ْكثُ َر الْ َه ْر ُج َ‬
‫–و ُه َو الْ َق ْت ُل‬
‫يض‪“.‬‬‫الْ َق ْت ُل– َح َّتى َي ْكثُ َر ِفي ُك ُم الْ َما ُل َف َي ِف ُ‬

‫‪َ -١٥٦٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬يأْتِى َع َلى ال َّنا ِ‬
‫س َز َما ٌن لا َ ُي َبالِى‬
‫الْ َم ْر ُء َما أَ َخ َذ ِم ْن ُه‪ ،‬أَ ِم َن الْ َحلا َ ِل أَ ْم ِم َن الْ َح َرا ِم؟‪“.‬‬

‫‪َ -١٥٦٨‬ع ْن َت ِمي ٍم الدَّا ِر ِّي َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬يقُو ُل‪” :‬لَ َي ْبلُ َغ َّن َه َذا‬
‫ا ْلا َٔ ْم ُر َما َب َل َغ اللَّ ْي ُل َوال َّن َها ُر‪َ ،‬و َلا َي ْت ُر ُك اللَّ ُه َب ْي َت َم َد ٍر َو َلا َو َب ٍر إِ َّلا أَ ْد َخ َل ُه اللَّ ُه َه َذا‬
‫ِّين‪ ،‬بِ ِع ِّز َعزِي ٍز أَ ْو بِ ُذ ِّل َذلِيلٍ ‪ِ ،‬ع ًّزا ُي ِع ُّز اللَّ ُه بِ ِه ا ْل ِٕا ْسلَا َم َو ُذ ًّلا ُي ِذ ُّل اللَّ ُه بِ ِه الْ ُك ْف َر‪.‬‬
‫الد َ‬

‫‪َ -١٥٦٩‬ح َّد َث َنا َم ْع َب ٌد َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َحا ِر َث َة ْب َن َو ْه ٍب َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت َر ُسو َل اللَّ ِه‬
‫‪َ s‬يقُو ُل‪َ ” :‬ت َص َّدقُوا َف َس َيأْتِى َع َلى ال َّنا ِ‬
‫س َز َما ٌن َي ْم ِشى ال َّر ُج ُل بِ َص َد َق ِت ِه َفلا َ َي ِج ُد‬
‫َم ْن َي ْق َبلُ َها‪“.‬‬

‫‪٣٩٧‬‬
EBEDİ HAYAT, ÂHİRET

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


1566.

le buyurmuştur: “İlim kaybolmadıkça, depremler çoğalmadıkça, zaman


kısalmadıkça, herc yani cinayetler artmadıkça ve elinizde mal çoğalıp
taşmadıkça kıyamet kopmaz.”
(B1036 Buhârî, İstiskâ, 27)

Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


1567.

şöyle buyurmuştur: “İnsanlar için öyle bir zaman gelecek ki kişi malını
helâlden mi yoksa haramdan mı elde ettiğine aldırmayacak!”
(B2059 Buhârî, Büyû’, 7)

1568. Temîm ed-Dârî’nin işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Gece ve gündüzün ulaştığı her yere bu din ulaşacak; Al-
lah, ister kerpiçten, isterse deve kılından yapılsın bu dinin kendisi ta-
rafından içine girdirilmediği hiçbir ev bırakmayacaktır. Bu (kimi için)
öyle bir izzet (kimi için de) öyle bir zillet olacaktır ki! Bu şekilde Allah,
İslâm’ı aziz eyleyecek, küfrü ise zelil edecektir.”
(HM17082 İbn Hanbel, IV, 104)

1569.Ma’bed’in, Hârise b. Vehb’den naklettiğine göre o, Resûlullah’ı


(sav) şöyle derken işitmiştir: “Sadaka verin. Zira insanlar için öyle bir
zaman gelecek ki kişi elinde sadakasıyla dolaşacak ve o sadakayı kabul
edecek bir kimse bulamayacak.”
(B7120 Buhârî, Fiten, 25)

397
‫‪EBEDİ HAYAT, ÂHİRET‬‬

‫‪K IYAMET‬‬
‫‪SONSUZLUĞUN BAŞLANGICI‬‬

‫‪َ -١٥٧٠‬ع ْن َجابِ ِر ْبنِ َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪ :‬كَا َن َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ s‬إِ َذا َخ َط َب ْاح َم َّر ْت‬
‫ش َيقُو ُل‪َ :‬ص َّب َح ُك ْم َو َم َّساكُ ْم!‬ ‫َع ْي َنا ُه َو َعلا َ َص ْو ُت ُه َو ْاش َت َّد َغ َض ُب ُه َح َّتى َكأَنَّ ُه ُم ْن ِذ ُر َج ْي ٍ‬
‫طى‪...‬‬ ‫الس َّبا َب ِة َوالْ ُو ْس َ‬
‫السا َع ُة ك ََها َت ْينِ ‪َ “.‬و َي ْق ُر ُن َب ْي َن إ ِْص َب َع ْي ِه َّ‬
‫َو َيقُو ُل ” ُب ِعث ُْت أَنَا َو َّ‬

‫‪ -١٥٧١‬أَخْ َب َرنِى أَ ُبو ال ُّز َب ْي ِر أَنَّ ُه َس ِم َع َجابِ َر ْب َن َع ْب ِد اللَّ ِه َيقُو ُل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِبي ‪s‬‬
‫ِّ‬
‫السا َعة ِ؟ َوإِنَّ َما ِع ْل ُم َها ِع ْن َد اللَّ ِه‪“...‬‬
‫وت بِشَ ْهر ٍ‪َ :‬ت ْسأَلُونِى َعنِ َّ‬ ‫َيقُو ُل َق ْب َل أَ ْن َي ُم َ‬

‫‪َ -١٥٧٢‬ع ْن ُح َذ ْي َف َة ْبنِ أَ ِسي ٍد الْ ِغفَار ِِّى َقا َل‪ :‬اطَّ َل َع ال َّن ِب ُّي ‪َ s‬ع َل ْي َنا َونَ ْح ُن نَ َت َذاك َُر‬
‫السا َع َة‪َ .‬قا َل‪” :‬إِن ََّها لَ ْن َتقُو َم َح َّتى َت َر ْو َن‬ ‫َفقَا َل‪َ ” :‬ما َت ْذك ُُرون؟“ َقالُوا‪ :‬نَ ْذك ُُر َّ‬
‫س ِم ْن َم ْغ ِربِ َها‬ ‫ات‪َ “.‬ف َذك ََر الد َُّخا َن َوالد ََّّجا َل َوالدَّا َّب َة َو ُطلُو َع الشَّ ْم ِ‬ ‫َق ْب َل َها َعشْ َر آ َي ٍ‬
‫ف بِالْ َمشْ ر ِِق‬ ‫وف‪َ :‬خ ْس ٌ‬ ‫وج َوثَلا َ َث َة ُخ ُس ٍ‬ ‫وج َو َمأْ ُج َ‬
‫يسى ا ْبنِ َم ْر َي َم ‪َ s‬و َيأْ ُج َ‬ ‫َونُ ُزو َل ِع َ‬
‫ف بِ َجز َِير ِة الْ َع َر ِب َوا ِٓخ ُر َذلِكَ نَا ٌر َتخْ ُر ُج ِم َن الْ َي َمنِ َت ْط ُر ُد‬ ‫ف بِالْ َم ْغر ِِب َو َخ ْس ٌ‬ ‫َو َخ ْس ٌ‬
‫اس إِلَى َم ْحشَ ِر ِه ْم‪.‬‬ ‫ال َّن َ‬

‫ض‬ ‫السا َع ُة َح َّتى ُي ْق َب َ‬‫‪َ -١٥٧٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ِب ُّي ‪” :s‬لا َ َتقُو ُم َّ‬
‫الْ ِع ْل ُم‪َ ،‬و َت ْكثُ َر ال َّزلا َ ِز ُل‪َ ،‬و َي َتقَا َر َب ال َّز َمانُ‪َ ،‬و َت ْظ َه َر الْ ِف َت ُن‪َ ،‬و َي ْكثُ َر الْ َه ْر ُج َ‬
‫–و ْه َو الْ َق ْت ُل‬
‫يض‪“.‬‬‫الْ َق ْت ُل– َح َّتى َي ْكثُ َر ِفي ُك ُم الْ َما ُل َف َي ِف ُ‬

‫‪٣٩٨‬‬
EBEDİ HAYAT, ÂHİRET

K IYAMET
SONSUZLUĞUN BAŞLANGICI

1570. Câbir b. Abdullah anlatıyor: “Resûlullah (sav) bir defasında


hutbe verirken gözleri kızardı, sesi yükseldi ve hiddeti arttı, öyle ki san-
ki bir orduyu uyarıyor, ‘Sabah ya da akşam ansızın baskına uğrayabilir-
siniz!’ diyordu. Şehâdet parmağı ile orta parmağını birleştirip “Ben ve
kıyamet şu ikisi gibi (yakın) gönderildim.” buyurdu.
(M2005 Müslim, Cum’a, 43)

Ebu’z-Zübeyr’in naklettiğine göre, Câbir b. Abdullah, Hz.


1571.

Peygamber’i (sav) vefat etmeden bir ay önce şöyle derken işitmiştir: “Siz
bana kıyameti soruyorsunuz? Onun bilgisi sadece Allah katındadır.”
(M6481 Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 218)

1572. Huzeyfe b. Esîd el-Gıfârî anlatıyor: “Bir gün biz kendi aramızda
konuşurken Peygamber (sav) geldi ve ‘Ne müzakere ediyorsunuz?’ diye
sordu. Ashâb, ‘Kıyamet hakkında konuşuyoruz.’ dediler. Bunun üzeri-
ne Resûlullah (sav), ‘Siz şu on alâmeti görmedikçe, kıyamet kopmaya-
caktır.’ buyurdu ve şunları saydı: ‘Duman, Deccâl, Dâbbe, güneşin ba-
tıdan doğması, Meryem oğlu İsa’nın (as) yeryüzüne inmesi, Ye’cûc ve
Me’cûc, doğuda, batıda ve Arap yarımadasında olmak üzere üç büyük
çökmenin yaşanması ve son olarak Yemen’den çıkıp insanları haşrola-
cakları yere sürecek bir ateş.’”
(M7285 Müslim, Fiten, 39)

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöy-


1573.

le buyurmuştur: “İlim kaybolmadıkça, depremler çoğalmadıkça, zaman


kısalmadıkça, karışıklıklar ortaya çıkmadıkça, herc yani cinayetler art-
madıkça ve elinizde mal çoğalıp taşmadıkça kıyamet kopmaz.”
(B1036 Buhârî, İstiskâ, 27)

398
‫‪EBEDİ HAYAT, ÂHİRET‬‬

‫ول‬ ‫س ْبنِ َمالِ ٍك‪ :‬أَ َّن َر ُجلا ً َسأَ َل ال َّن ِب َّي ‪َ :s‬م َتى َّ‬
‫السا َع ُة َيا َر ُس َ‬ ‫‪َ -١٥٧٤‬ع ْن أَنَ ِ‬
‫اللَّ ِه؟ َقا َل‪َ ” :‬ما أَ ْع َد ْد َت لَ َها؟‪“.‬‬

‫‪Â HİRET‬‬
‫‪BEKÂ YURDUMUZ‬‬

‫‪َ -١٥٧٥‬ع ْن َجابِ ٍر َقا َل‪َ :‬س ِم ْع ُت ال َّن ِب َّي ‪َ s‬يقُو ُل‪ُ ” :‬ي ْب َع ُث كُ ُّل َع ْب ٍد َع َلى َما َم َ‬
‫ات‬
‫َع َل ْي ِه‪“.‬‬

‫‪َ -١٥٧٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ ” :s‬ي ْحشَ ُر ال َّن ُ‬
‫اس َي ْو َم الْ ِق َي َام ِة‬
‫اف‪ِ :‬ص ْنفًا ُمشَ ا ًة َو ِص ْنفًا ُر ْك َبانًا َو ِص ْنفًا َع َلى ُو ُجو ِه ِه ْم‪“.‬‬
‫ثَلا َ َث َة أَ ْص َن ٍ‬

‫‪َ -١٥٧٧‬عنِ ا ْبنِ َم ْس ُعو ٍد َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬لا َ َت ُزو ُل َق َد َما ا ْبنِ آ َد َم َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‬
‫س َع ْن ُع ْم ِر ِه ِفي َما أَ ْف َنا ُه َو َع ْن شَ َبابِ ِه ِفي َما أَ ْبلا َ ُه‬‫ِم ْن ِع ْن ِد َر ِّب ِه َح َّتى ُي ْسأَ َل َع ْن َخ ْم ٍ‬
‫َو َمالِ ِه ِم ْن أَ ْي َن ا ْك َت َس َب ُه َو ِفي َم أَنْ َف َق ُه َو َما َذا َع ِم َل ِفي َما َع ِل َم‪“.‬‬

‫‪َ -١٥٧٨‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ ُع َم َر َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬الْ َك ْوث َُر ن َْه ٌر ِفى الْ َج َّن ِة‬
‫وت تُ ْر َب ُت ُه أَ ْط َي ُب ِم َن الْ ِم ْس ِك َو َما ُؤ ُه أَ ْح َلى‬
‫َحافَّ َتا ُه ِم ْن َذ َه ٍب َو َم ْج َرا ُه َع َلى ال ُّد ِّر َوالْ َياقُ ِ‬
‫ض ِم َن الثَّ ْل ِج‪“.‬‬ ‫ِم َن الْ َع َسلِ َوأَ ْب َي ُ‬

‫‪٣٩٩‬‬
EBEDİ HAYAT, ÂHİRET

1574.Enes b. Mâlik’in anlattığına göre, bir adam Hz. Peygamber’e


(sav), “Kıyamet ne zaman kopacak yâ Resûlallah?” diye sordu. Bunun
üzerine Hz. Peygamber, “Onun için ne hazırladın?” buyurdu.
(B6171 Buhârî, Edeb, 96)

 HİRET
BEKÂ YURDUMUZ

1575.Câbir’in işittiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuş-


tur: “Herkes öldüğü hâl üzere diriltilecektir.”
(M7232 Müslim, Cennet, 83)

1576. Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyur-


muştur: “İnsanlar kıyamet günü üç grup hâlinde; kimi yaya olarak, kimi
binitli olarak, kimi de yüzüstü sürünerek mahşer yerinde toplanır.”
(T3142 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 17)

1577. İbn Mes’ûd’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle


buyurmuştur: “Kıyamet gününde insanoğlu şu beş şeyden hesaba çekil-
medikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz: Ömrünü nerede
ve nasıl geçirdiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nereden
kazanıp nerede harcadığından, bildiği ile amel edip etmediğinden.”
(T2416 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 1)

1578.Abdullah b. Ömer’in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Kevser, iki kıyısı altından, yatağı inci ve yakuttan olan cennette
bir nehirdir. Toprağı miskten hoş, suyu baldan tatlı ve kardan beyazdır.”
(T3361 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 108)

399
‫‪EBEDİ HAYAT, ÂHİRET‬‬

‫َقا َل‪:‬‬ ‫‪َ -١٥٧٩‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد ا ْل ُخ ْدر ِِّى ‪ِ ...‬قي َل‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه! َو َما الْ ِج ْس ُر؟‬
‫يب َو َح َسكٌ َت ُكو ُن بِ َن ْج ٍد ِف َيها شُ َو ْي َك ٌة ُيقَا ُل‬ ‫يف َوكَلاَلِ ُ‬
‫ض َم ِزلَّ ٌة ِفي ِه َخ َط ِاط ُ‬ ‫” َد ْح ٌ‬
‫الس ْعدَا ُن َف َي ُم ُّر الْ ُم ْؤ ِم ُنو َن َك َط ْر ِف الْ َع ْينِ َوكَالْ َب ْر ِق َوكَال ِّر ِ‬
‫يح َوكَال َّط ْي ِر َو َكأَ َجاوِي ِد‬ ‫لَ َها َّ‬
‫ُوس ِفى نَا ِر َج َه َّن َم‪“...‬‬ ‫ُوش ُم ْر َس ٌل َو َم ْكد ٌ‬ ‫اج ُم َسلَّ ٌم َو َمخْ د ٌ‬ ‫َاب َف َن ٍ‬ ‫الْ َخ ْي ِل َوال ِّرك ِ‬

‫‪ŞEFAAT‬‬
‫‪HZ. PEYGAMBER’İN DUASI‬‬

‫‪َ -١٥٨٠‬ع ْن أَبِي ُه َر ْي َر َة أَنَّ ُه َقا َل‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه َما َذا َر َّد إِلَ ْيكَ َر ُّبكَ َع َّز َو َج َّل ِفي‬
‫الشَّ فَا َع ِة؟ َقا َل‪ :‬لَ َق ْد َظ َن ْن ُت لَ َت ُكونَ َّن أَ َّو َل َم ْن َسأَلَ ِني ”لِ َّما“ َرأَ ْي ُت ِم ْن ِح ْر ِصكَ َع َلى‬
‫الْ ِع ْل ِم شَ فَا َع ِتي لِ َم ْن َيشْ َه ُد أَ ْن لا َ إِلَ َه إِ َّلا اللَّ ُه ُمخْ ِل ًصا ُي َص ِّد ُق َق ْل ُب ُه لِ َسانَ ُه َولِ َسانُ ُه َق ْل َب ُه‪.‬‬

‫وسى الا َٔ ْش َع ِر ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪ُ :s‬‬


‫”خ ِّي ْر ُت َب ْي َن‬ ‫‪َ -١٥٨١‬ع ْن أَبِى ُم َ‬
‫ف أُ َّم ِتى الْ َج َّن َة‪ .‬فَاخْ َت ْر ُت الشَّ فَا َع َة‪ .‬لأَن ََّها أَ َع ُّم َوأَ ْكفَى‬ ‫الشَّ فَا َع ِة َو َب ْي َن أَ ْن َي ْد ُخ َل نِ ْص ُ‬
‫ين‪“.‬‬ ‫ين؟ لا َ َولَ ِك َّن َها لِ ْل ُم ْذنِ ِب َ‬
‫ين الْ َخ َّطائِ َ‬
‫ين الْ ُم َت َل ِّوثِ َ‬ ‫أَتُ َر ْون ََها لِ ْل ُم َّت ِق َ‬

‫‪٤٠٠‬‬
EBEDİ HAYAT, ÂHİRET

1579.Ebû Saîd el-Hudrî’den nakledildiğine göre, “Sırat köprüsü ne-


dir yâ Resûlallah?” diye soruldu. Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Kay-
pak ve kaygan bir şeydir. Onda kancalar, çengeller ve Necid’de bulunan
sa’dân denilen dikene benzer dikenler vardır. Müminler (sırattan) kimi
göz kırpacak kadar az bir zamanda, kimi şimşek gibi, kimi rüzgâr, kimi
kuş gibi, kimi de iyi cins yürük at ve deve gibi hızla geçecekler. Bazısı
bakarsın sapasağlam kurtulmuş, diğeri tırmalanmış da salınıvermiş, ki-
mi de cehennem ateşine yığılmış kalmış...”
(M454 Müslim, Îmân, 302)

ŞEFAAT
HZ. PEYGAMBER’İN DUASI

1580.Ebû Hüreyre’nin anlattığına göre o, “Ey Allah’ın Resûlü! Yü-


ce Rabbin sana şefaat konusunda nasıl bir hak bahşetti?” diye sormuş,
Resûlullah (sav) şöyle cevap vermişti: “Senin ilme olan tutkunu bildi-
ğim için bunu bana ilk soranın da sen olacağını tahmin etmiştim. Be-
nim şefaatim, kalbi dilini, dili de kalbini tasdik ederek Allah’tan başka
ilâh olmadığına samimiyetle şehâdet eden kimse içindir.”
(HM10724 İbn Hanbel, II, 518)

Ebû Musa el-Eş’arî’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


1581.

le buyurmuştur: “Bana, şefaat etme ya da ümmetimin yarısının cennete


girmesi hakkında tercih yapma fırsatı verildi; ben şefaat etmeyi seçtim.
Çünkü o daha kapsamlı ve daha yeterlidir. Siz şefaatimin takva sahi-
bi müminler için mi olacağını sanırsınız? Hayır. Aksine o, günahkârlar,
çok hata işleyen ve kirlenenler içindir.”
(İM4311 İbn Mâce, Zühd, 37)

400
‫‪EBEDİ HAYAT, ÂHİRET‬‬

‫‪َ -١٥٨٢‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬لِ ُك ِّل نَ ِب ٍّي َد ْع َو ٌة َي ْد ُعو َها َفأُرِي ُد‬
‫أَ ْن أَخْ َت ِب َئ َد ْع َوتِى شَ فَا َع ًة لا ُٔ َّم ِتى َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة‪“.‬‬

‫‪َ -١٥٨٣‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬أَنَا َس ِّي ُد َولَ ِد آ َد َم َوأَ َّو ُل َم ْن‬
‫ض َوأَ َّو ُل شَ ِاف ٍع َوأَ َّو ُل ُمشَ ف ٍَّع‪“.‬‬
‫َتنْشَ ُّق َع ْن ُه الا َٔ ْر ُ‬

‫‪َ -١٥٨٤‬ع ْن أَبِي أُ َما َم َة الْ َبا ِه ِل ِّي َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬ا ْق َر ُءوا الْ ُق ْرآ َن َف ِٕان َُّه‬
‫اح ِب ِه‪“...‬‬ ‫َيأْتِي شَ ِفي ًعا َي ْو َم الْ ِق َيا َم ِة لِ َص ِ‬

‫‪CEHENNEME GİDEN YOLLAR‬‬


‫‪SÜFLİYAT ve BEHÎMÎ ARZULAR‬‬

‫‪َ -١٥٨٥‬ع ْن َجابِ ٍر َقا َل‪ :‬أَ َتى ال َّن ِب َّي ‪َ s‬ر ُج ٌل َفقَا َل‪َ :‬يا َر ُسو َل اللَّ ِه َما الْ ُم ِ‬
‫وج َب َت ِ‬
‫ان؟ َقا َل‪:‬‬
‫ات ُيشْ ِر ُك بِاللَّ ِه شَ ْي ًئا َد َخ َل ال َّنا َر‪“.‬‬
‫ات لا َ ُيشْ ِر ُك بِاللَّ ِه شَ ْي ًئا َد َخ َل الْ َج َّن َة َو َم ْن َم َ‬
‫” َم ْن َم َ‬

‫‪َ -١٥٨٦‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه َقا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َي ْد ُخ ُل ال َّنا َر أَ َح ٌد ِفى َق ْل ِب ِه ِم ْثقَا ُل‬
‫َح َّب ِة َخ ْر َد ٍل ِم ْن إِي َم ٍان َولا َ َي ْد ُخ ُل الْ َج َّن َة أَ َح ٌد ِفى َق ْل ِب ِه ِم ْثقَا ُل َح َّب ِة َخ ْر َد ٍل ِم ْن ِك ْب ِر َي َاء‪“.‬‬

‫‪٤٠١‬‬
EBEDİ HAYAT, ÂHİRET

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


1582.

buyurmuştur: “Her peygamberin niyaz ettiği bir duası vardır. Ben de dua-
mı kıyamet gününde ümmetime şefaat etmek için saklamak istiyorum.”
(M487 Müslim, Îmân, 334)

1583.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Ben âdemoğlunun efendisi, kabri ilk açılacak olan, ilk şe-
faat edecek ve şefaati ilk kabul edilecek olanım.”
(D4673 Ebû Dâvûd, Sünnet, 13)

Ebû Ümâme el-Bâhilî’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav)


1584.

şöyle buyurmuştur: “Kur’an okuyun! Çünkü Kur’an, kıyamet gününde


dostuna (okuyucusuna) şefaatçi olacaktır...”
(HM22546 İbn Hanbel, V, 255; M1874 Müslim, Müsâfirîn, 252)

CEHENNEME GİDEN YOLLAR


SÜFLİYAT ve BEHÎMÎ ARZULAR

1585.Câbir (b. Abdullah) anlatıyor: “Bir adam Hz. Peygamber’e (sav)


gelerek, ‘Ey Allah’ın Resûlü! (Cennet ve cehennemi) gerektiren iki se-
bep nedir?’ diye sordu. Allah Resûlü, ‘Allah’a hiçbir şeyi ortak koşma-
dan ölen kimse cennete girer; Allah’a bir şeyi ortak koşarak ölen de ce-
henneme girer.’ buyurdu.”
(M269 Müslim, Îmân, 151)

1586.Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından rivayet edildiğine göre,


Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kalbinde hardal tanesi kadar iman
olan hiç kimse cehenneme girmez. Kalbinde hardal tanesi kadar kibir
bulunan hiç kimse de cennete giremez.”
(M266 Müslim, Îmân, 148; T1998 Tirmizî, Birr, 61)

401
‫‪EBEDİ HAYAT, ÂHİRET‬‬

‫اس‬‫‪َ -١٥٨٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪ُ :‬س ِئ َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ s‬ع ْن أَ ْك َث ِر َما ُي ْد ِخ ُل ال َّن َ‬
‫الْ َج َّن َة َقا َل‪َ ” :‬ت ْق َوى اللَّ ِه َو ُح ْس ُن الْ ُخلُقِ ‪َ “.‬و ُس ِئ َل َع ْن أَ ْك َث ِر َما ُي ْد ِخ ُل ال َّن َ‬
‫اس ال َّنا َر‬
‫َقا َل‪” :‬الْ َف ُم َوالْ َف ْر ُج‪“.‬‬

‫‪َ -١٥٨٨‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ‪َ d‬عنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن ِّ‬
‫الص ْدقَ َي ْه ِدى إِلَى الْ ِب ِّر‪،‬‬
‫َوإِ َّن الْ ِب َّر َي ْه ِدى إِلَى الْ َج َّن ِة‪َ ،‬وإِ َّن ال َّر ُج َل لَ َي ْص ُد ُق َح َّتى َي ُكو َن ِصدِّيقًا‪َ ،‬وإِ َّن الْ َك ِذ َب‬
‫َي ْه ِدى إِلَى الْف ُُجورِ‪َ ،‬وإِ َّن الْف ُُجو َر َي ْه ِدى إِلَى ال َّنارِ‪َ ،‬وإِ َّن ال َّر ُج َل لَ َي ْك ِذ ُب‪َ ،‬ح َّتى‬
‫ُي ْك َت َب ِع ْن َد اللَّ ِه َك َّذا ًبا‪“.‬‬

‫الش َه َو ِ‬
‫ات‪،‬‬ ‫‪َ -١٥٨٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪ُ :‬‬
‫”ح ِج َب ِت ال َّنا ُر بِ َّ‬
‫َو ُح ِج َب ِت الْ َج َّن ُة بِالْ َم َكا ِر ِه‪“.‬‬

‫‪CEHENNEM‬‬
‫‪YAKITI İNSAN VE TAŞ OLAN AZAP YERİ‬‬

‫س‪َ ،‬ف َصلَّى َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪s‬‬


‫َت الشَّ ْم ُ‬ ‫س َقا َل‪ :‬انْ َخ َسف ِ‬ ‫‪َ -١٥٩٠‬ع ْن َع ْب ِد اللَّ ِه ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫ِيت ال َّنا َر‪َ ،‬ف َل ْم أَ َر َم ْن َظ ًرا كَا ْل َي ْو ِم َق ُّط أَ ْف َظ َع‪“.‬‬
‫ثُ َّم َقا َل‪” :‬أُر ُ‬

‫‪٤٠٢‬‬
EBEDİ HAYAT, ÂHİRET

1587. Ebû Hüreyre anlatıyor: “Resûlullah’a (sav), ‘İnsanların cennete


girmelerine en fazla sebep olan şeyler nelerdir?’ diye soruldu. Resûlullah,
‘Allah’tan sakınmak (takva) ve güzel ahlâktır.’ buyurdu. ‘İnsanların ce-
henneme girmelerine en çok sebep olan şeyler nelerdir?’ diye soruldu.
Resûlullah, ‘Ağız/dil ve cinsel organdır.’ diye cevap verdi.
(T2004 Tirmizî, Birr, 62; İM4246 İbn Mâce, Zühd, 29)

1588. Abdullah (b. Mes’ûd) (ra) tarafından nakledildiğine göre, Hz.


Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz, doğruluk (insanı) iyili-
ğe, iyilik de cennete götürür. Kişi devamlı doğru söyler ve doğruluktan
ayrılmazsa Allah katında ‘doğru/sıddîk’ olarak tescillenir. Yalandan sa-
kının! Çünkü yalan (insanı) kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür.
Kişi devamlı yalan söyler, yalan peşinde koşarsa Allah katında ‘yalancı/
kezzâb’ olarak tescillenir.”
(B6094 Buhârî, Edeb, 69)

1589.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-


le buyurmuştur: “Cehennem, nefsin arzu ettiği şeylerle, cennet ise nef-
sin hoşlanmadığı şeylerle kuşatılmıştır.”
(B6487 Buhârî, Rikâk, 28; M7130 Müslim, Cennet, 1)

CEHENNEM
YAKITI İNSAN VE TAŞ OLAN AZAP YERİ

Abdullah b. Abbâs şöyle demiştir: “Güneş tutuldu. Resûlullah


1590.

(sav) namaz kıldırdı. Sonra, ‘Bana cehennem gösterildi. Bugünkü kadar


kötü ve dehşet verici bir manzarayı ömrümde görmedim!’ buyurdu.”
(B431 Buhârî, Salât, 51)

402
‫‪EBEDİ HAYAT, ÂHİRET‬‬

‫س أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ ...s‬قا َل‪” :‬لَ ْو أَ َّن َق ْط َر ًة ِم َن ال َّزقُّو ِم قُ ِط َر ْت‬ ‫‪َ -١٥٩١‬عنِ ا ْبنِ َع َّبا ٍ‬
‫ف بِ َم ْن َي ُكو ُن َط َعا ُم ُه‪“.‬‬ ‫ِفى َدا ِر ال ُّدنْ َيا َلا َٔ ْف َسد َْت َع َلى أَ ْه ِل ال ُّدنْ َيا َم َعايِشَ ُه ْم َف َك ْي َ‬

‫‪َ -١٥٩٢‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْدر ِِّى أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪” :‬إِ َّن أَ ْدنَى أَهْلِ ال َّنا ِر‬
‫َع َذا ًبا َي ْن َت ِع ُل بِ َن ْع َل ْينِ ِم ْن نَا ٍر َي ْغ ِلى ِد َما ُغ ُه ِم ْن َح َرا َر ِة نَ ْع َل ْي ِه‪“.‬‬

‫بي ‪...” :s‬اتَّقُوا ال َّنا َر َولَ ْو بِ ِش ِّق َت ْم َر ٍة‪،‬‬ ‫ِ‬


‫َع ْن َعد ِّى ْبنِ َحاتِ ٍم َقا َل‪َ :‬قا َل ال َّن ُّ‬
‫‪-١٥٩٣‬‬

‫َف َم ْن لَ ْم َي ِج ْد َف ِب َك ِل َم ٍة َط ِّي َب ٍة‪“.‬‬

‫‪CENNETE GİDEN YOLLAR‬‬


‫‪SALİH AMELLER, YÜKSEK AHLÂKÎ ERDEMLER‬‬

‫‪َ -١٥٩٤‬ع ْن أَبِى َس ِعي ٍد الْ ُخ ْد ِر ِّي أَ َّن َر ُسو َل اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬يا أَ َبا َس ِعي ٍد َم ْن َر ِض َي‬
‫بِاللَّ ِه َر ًّبا َوبِا ْل ِٕا ْسلا َ ِم ِدي ًنا َوبِ ُم َح َّم ٍد نَ ِب ًّيا َو َج َب ْت لَ ُه الْ َج َّن ُة‪“.‬‬

‫‪٤٠٣‬‬
EBEDİ HAYAT, ÂHİRET

1591.İbn Abbâs’tan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “(Cehennemliklerin yiyeceği olan) zakkumun bir damla-
sı dünyaya düşmüş olsaydı dünyadakilerin geçim kaynaklarını mahve-
derdi. Peki ya yiyeceği zakkum olan nasıl dayanacak!”
(T2585 Tirmizî, Sıfatü cehennem, 4)

1592.Ebû Saîd el-Hudrî’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Muhakkak cehennemliklerin en hafif azap göreni
ateşten iki ayakkabı giyecek, ayakkabılarının hararetinden beyni kay-
nayacak.”
(M514 Müslim, Îmân, 361)

Adî b. Hâtim’in (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


1593.

buyurmuştur: “Yarım hurmayla bile olsa kendinizi ateşten koruyun. Bu-


nu da bulamayan güzel bir sözle (kendisini ateşten korusun.)”
(B6540 Buhârî, Rikâk, 49)

CENNETE GİDEN YOLLAR


SALİH AMELLER, YÜKSEK AHLÂKÎ ERDEMLER

1594.Ebû Saîd el-Hudrî’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav)


şöyle buyurmuştur: “Ey Ebû Saîd! Kim Rab olarak Allah’tan, din olarak
İslâm’dan ve peygamber olarak Muhammed’den razı olursa ona cennet
vacip olur.”
(M4879 Müslim, İmâre, 116)

403
‫‪EBEDİ HAYAT, ÂHİRET‬‬

‫‪َ -١٥٩٥‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل َقا َل‪َ :‬ر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬لا َ َت ْد ُخلُو َن ا ْل َج َّن َة َح َّتى‬
‫تُؤ ِْم ُنوا‪َ ،‬ولا َ تُؤ ِْم ُنوا َح َّتى َت َحا ُّبوا‪ ،‬أَ َولا َ أَ ُدلُّ ُك ْم َع َلى شَ ْْي ٍء إِ َذا َف َع ْل ُت ُمو ُه َت َحا َب ْب ُت ْم؟ أَ ْفشُ وا‬
‫السلا َ َم َب ْي َن ُك ْم‪“.‬‬
‫َّ‬

‫‪َ -١٥٩٦‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َعنِ ال َّن ِب ِّي ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬ي ْد ُخ ُل الْ َج َّن َة أَ ْق َوا ٌم أَ ْف ِئ َدتُ ُه ْم ِم ْث ُل‬
‫أَ ْف ِئ َد ِة ال َّط ْيرِ‪“.‬‬

‫الْ َج َّن َة؟ َقا َل‪:‬‬ ‫‪َ -١٥٩٧‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َقا َل‪ُ :‬س ِئ َل ال َّن ِب ُّي ‪َ :s‬ما أَ ْك َث ُر َما ُي ْد ِخ ُل‬
‫”ال َّت ْق َوى َو ُح ْس ُن الْ ُخلُقِ ‪“.‬‬

‫الصا ِم ِت أَ َّن ال َّن ِب َّي ‪َ s‬قا َل‪” :‬اضْ َم ُنوا لِي ِس ًّتا ِم ْن‬ ‫‪َ -١٥٩٨‬ع ْن ُع َبا َد َة ْبنِ َّ‬
‫أَنْف ُِس ُك ْم‪ ،‬أَضْ َم ْن لَ ُك ْم الْ َج َّن َة‪ْ ،‬‬
‫اص ُدقُوا إِ َذا َح َّد ْث ُت ْم‪َ ،‬وأَ ْوفُوا إِ َذا َو َع ْدتُ ْم‪َ ،‬وأَ ُّدوا إِ َذا‬
‫وج ُك ْم‪َ ،‬و ُغ ُّضوا أَ ْب َصا َركُ ْم‪َ ،‬وكُفُّوا أَ ْي ِد َي ُك ْم‪“.‬‬ ‫اؤْ تُ ِم ْن ُت ْم‪َ ،‬و ْاح َف ُظوا فُ ُر َ‬

‫‪CENNET‬‬
‫‪SONSUZ ESENLİK YURDU‬‬

‫‪َ -١٥٩٩‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة ‪َ d‬قا َل‪َ :‬قا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪َ ” :s‬قا َل اللَّ ُه أَ ْع َد ْد ُت‬
‫الصالِ ِح َ‬
‫ين َما لا َ َع ْي ٌن َرأَ ْت‪َ ،‬ولا َ أُ ُذ ٌن َس ِم َع ْت‪َ ،‬ولا َ َخ َط َر َع َلى َق ْل ِب‬ ‫لِ ِع َبا ِدى َّ‬
‫َبشَ ٍر‪“...‬‬

‫‪٤٠٤‬‬
EBEDİ HAYAT, ÂHİRET

Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


1595.

yurmuştur: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevme-


dikçe de iman etmiş olmazsınız. Size yaptığınızda aranızda sevgi oluş-
turacak bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yaygınlaştırın.”
(M194 Müslim, Îmân, 93)

1596.Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Cennete, kalpleri kuş kalbi gibi (saf ve hassas) olan
insanlar girecektir.”
(M7162 Müslim, Cennet, 27)

1597.Ebû Hüreyre anlatıyor: “Peygamber’e (sav), ‘İnsanların cenne-


te girmesini en çok sağlayan şey nedir?’ diye soruldu. O da, “Takva
(Allah’a karşı sorumluluk bilinci) ve güzel ahlâktır.” diye cevap verdi.
(İM4246 İbn Mâce, Zühd, 29)

1598. Ubâde b. Sâmit’ten nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav)


şöyle buyurmuştur: “Siz bana kendinizden altı şeyi garanti edin, ben de
size cenneti garanti edeyim: Konuştuğunuzda doğru söyleyin. Söz ver-
diğiniz zaman onu yerine getirin. Size bir şey emanet edildiğinde onu
sahibine verin. Namusunuzu koruyun. (Harama) bakmaktan sakının.
Elinizi (kötü işlerden) çekin.”
(HM23137 İbn Hanbel, V, 323)

CENNET
SONSUZ ESENLİK YURDU

1599.Ebû Hüreyre’nin (ra) naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle


buyurmuştur: “Yüce Allah, ‘Ben salih kullarım için cennette hiçbir gö-
zün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insanın hayal edeme-
yeceği birtakım nimetler hazırladım.”
(B3244 Buhârî, Bed’ü’l-halk, 8)

404
‫‪EBEDİ HAYAT, ÂHİRET‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪s‬‬ ‫‪َ -١٦٠٠‬ع ْن َه َّما ِم ْبنِ ُم َن ِّب ٍه َقا َل‪َ :‬ه َذا َما َح َّد َث َنا أَ ُبو ُه َر ْي َر َة َع ْن َر ُس ِ‬
‫يث ِم ْن َها َو َقا َل َر ُسو ُل اللَّ ِه ‪” :s‬إِ َّن أَ ْدنَى َم ْق َع ِد أَ َح ِدكُ ْم ِم َن الْ َج َّن ِة أَ ْن‬ ‫َف َذك ََر أَ َحا ِد َ‬
‫َيقُو َل لَ ُه‪َ :‬ت َم َّن َف َي َت َم َّنى َو َي َت َم َّنى َف َيقُو ُل لَ ُه‪َ :‬ه ْل َت َم َّن ْي َت؟ َف َيقُو ُل‪ :‬نَ َع ْم‪َ .‬ف َيقُو ُل لَ ُه‪َ :‬ف ِٕا َّن‬
‫لَكَ َما َت َم َّن ْي َت َو ِم ْث َل ُه َم َع ُه‪“.‬‬

‫ول اللَّ ِه ‪َ s‬قا َل‪َ ” :‬م ْن أَنْ َف َق َز ْو َج ْينِ ِفى َس ِب ِيل اللَّ ِه‬ ‫‪َ -١٦٠١‬ع ْن أَبِى ُه َر ْي َر َة َع ْن َر ُس ِ‬
‫الصلا َ ِة ُي ْد َعى‬‫َع َّز َو َج َّل نُو ِد َي ِفى الْ َج َّن ِة‪َ :‬يا َع ْب َد اللَّ ِه! َه َذا َخ ْي ٌر‪َ .‬ف َم ْن كَا َن ِم ْن أَ ْه ِل َّ‬
‫اب الْ ِج َها ِد َو َم ْن كَا َن ِم ْن أَ ْه ِل‬ ‫الصلا َ ِة َو َم ْن كَا َن ِم ْن أَهْلِ الْ ِج َها ِد ُي ْد َعى ِم ْن َب ِ‬
‫اب َّ‬‫ِم ْن َب ِ‬
‫اب ال َّر َّي ِان‪“.‬‬ ‫الص َيا ِم ُد ِع َي ِم ْن َب ِ‬
‫الص َد َق ِة َو َم ْن كَا َن ِم ْن أَهْلِ ِّ‬‫اب َّ‬ ‫الص َد َق ِة ُي ْد َعى ِم ْن َب ِ‬
‫َّ‬

‫‪٤٠٥‬‬
EBEDİ HAYAT, ÂHİRET

1600. Hemmâm b. Münebbih, “Bu, bize Ebû Hüreyre’nin Resûlullah’tan


(sav) naklettiği hadislerdir.” diyerek birtakım hadisler zikretti. Onlar-
dan birisi de şu idi: Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Şüphesiz ki sizden
birinizin cennette en aşağı makamı ona Allah’ın, ‘Dile (ne dilersen)!’ bu-
yurmasıdır. Kişi dileklerini söyleyince Allah kendisine, ‘Diledin mi?’ di-
ye soracak, ‘Evet.’ cevabını verdiğinde ise, ‘Dilediklerinin hepsi bir kat
fazlasıyla senindir.’ buyuracaktır.”
(M453 Müslim, Îmân, 301)

1601.Ebû Hüreyre’nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle bu-


yurmuştur: “Kim Yüce Allah yolunda malından çifter çifter harcama-
da bulunursa, cennette, ‘Ey Allah’ın kulu, işte hayır budur!’ diye sesle-
nilir. Namaz kılanlardan olan kimse namaz kapısından çağrılır. Cihad
edenlerden olan kimse, cihad kapısından çağrılır. Sadaka verenlerden
olan kimse, sadaka kapısından çağrılır. Oruç tutanlardan olan kimse ise
Reyyân kapısından çağrılır.”
(N2240 Nesâî, Sıyâm, 43)

405

You might also like