You are on page 1of 156

313

KURAN
AYETİNDE
İMAM MEHDİ BİN HASAN
ASKERİ (A.S.)

MEHDEVİYET

Salatu Selam Yüce


Ehlibeyt’e dir.

SEYYİD ENGİN YALÇIN (YALNIZOĞLU)


Engin YALÇIN

BASIM YERİ PRINTING PLACE


TEKOFSET Tekmatsan Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş.
Gülabibey Mah. Milönü Cad. Sancaktar İş Merkezi
No : 1/8 Tel: 0364 224 05 05 ÇORUM
SERTİFİKA NO CERTIFICATE NO 44818
BASIM YILI PRINTING YEAR 2021
ISBN 978-625-00-9824-0
BİRİNCİ BASIM
TEMMUZ 2021

313
KURAN
AYETİNDE
İMAM MEHDİ BİN HASAN
ASKERİ (A.S.)

MEHDEVİYET

BU ESER SERÇEŞME İMAM ALİ ZEYNELABİDİN MÜRŞİD VE PİR OCAĞI 19 (ÇORUM) BÜNYESİNDE
POSTNİŞİN-İ TARAFINDAN HAZIRLANIP İSLAM ALEMİNE SUNULMUŞTUR.
ESERİN TÜM HAKLARI OCAĞIMIZ TARAFINDAN YASAL OLARAK GÜVENCE ALTINA ALINMIŞTIR
Bismillahirrahmanirrahim
İmam-ı Muhammed el-Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu;

"Sizin sizin için şüphe ve sorun uyandıran her şeyi Hz.Muhammed'in (s.a.a.s)
vasiyeti bayrağı ve silahı giderecektir.Ve kendini Hz.Muhammed ailesine
yalanlarla nispet edenlerden uzak durun Zira Hz. Muhammed (s.a.a.s) ve ailesi ve
Hz.Ali (a.s) için tek bayrak ve başkalarına bayraklar vardır.Olduğun yerde sabit
kal ve katiyen hiç kimseye bağlı kalma ta ki Hz.Hüseyin (a.s) evlatlarından birisi
gelecek ve onun yanından Resulullah'ın VASİYETİ, BAYRAĞI ve SİLAHI olacaktır.

"İmam-ı Muhammed el-Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu;

"Siz (Kaim Mehdi a.s. Hakkında) ısrarla anlatın. Kabul eden kişiye daha fazlasını
anlatın,inkar edene bir kenara bırakın. Bir sınama olmak zorunda. Bununla
arkadaşlar, akrabalar düşecek Allah bizi ve samimi talebeleri korusun."

-Biharul-Envar C.52, SF.222


-Biharul-Envar C.13

Allahumme salli ala Muhammedin ve ala Al-i Muhammed tesliman ecmain.


İÇİNDEKİLER: SAYFA NO
Peygamberin İlahi Vasiyeti 1
Ehli Sünne Kaynaklarında Vasiyet Hadisleri 4
Vasiyet Sahibi Ne İle Tanınır 8
Ehlibeyt Kaynaklarında Vasiyet Hadisleri 10
Gadir-i Hum Hutbesi/sakaleyn Hadisi, Ehli Sünne Ve Ehlibeyt Kaynaklarında 11
Gadir-i Hum Hutbesi Sonrası İmam-ı Ali A.s'ın Tebrik Edilmesi Ehli Sünne Kaynaklarında 23
İmam Mehdi A.s'ın Dogumu Genel Rivayet 27
İmam-ı Zaman A.s'ın Annesi Ve Dogumuna Tanıklık Edenler, Rivayetler 29
Gaybet-i Suğra (küçük Gaybet) 30
İlahi İmtihan Gaybetin Hikmeti 31
Zuhur Öncesi Fitneler Ve Elenmeler 32
İmam Muhammed Mehdi A.s'ın Hakkında İnmiş 313 Ayet Ve 313 Hadis Bölümü 34
Nida Konusu 77
Beda Konusu 81
Ricat Konusu 82
Deccal Ve Deccaller Konusu 87
Bir İslam Deccali Süfyani (l.a) Ve Süfyaniler (l.a) Konusu 88
Süfyani'nin, Kaim Aleyhisselam İle Çıkacağı Hadisleri 90
Kaim Aleyhisselam’ın Zuhur Ve Kıyamından Önce Vuku Bulacak Bazı Alametler 92
Yemani A.s Ve Sancaklar Konusu 97-100
Seyyid Horasani A.s Konusu 101
İsa A.s Nuzülü 102
Zuhur Ve Kıyamda Bazı Hadisler 102
Büyük Savaş Ve Mısır Hadisleri 107
12 Mehdiler Konusu 108
Kırkışya Savaşı Hadisleri 109
İmam Mehdi A.s'ın Ashabının Çıkacağı Yerler Ve İsimleri 110
2015 Ve Sonrası İçin Bazı Hadisler 121
İmam Mehdi Halefi Konusu 122
İmam Mehdi A.s'ın Sireti 124
Ehli Sünne Kaynaklarında Ehlibeytin Hücceti Hadisleri 127
Zuhur Duaları Bölümü 136
Bilinmesi Gereken Bazı Konular Nebi-Resul-İmam-Veli Kavramları 137
Kitaptaki Şia Kavramı 138
Kitabımızdaki Hadislerin Mahiyeti 139
Ehlibeyt Ve Kuran'ı Kerim İlişkisi 140
Ehli Sünne Kaynaklarında Ehlibeytin Hücceti Ayetleri 145
Bismillahirrahmanirrahim

Mehdi'lik konusu, İslam dini ve tarihinin ve gelişte tüm Enbiya'ya aynı din olan ve süreç içerisinde
tahribata ugrayan tüm inanç ve fırkaların en tartışmalı konularından birisidir. Hatta zaman zaman
istismar edilerek, toplumların
bunalımlı dönemlerinde sahte Mehdi'ler dahi görülmüş ve müslümanlar aldatılarak değişik
oyunlara alet edilebilmişlerdir.
Bu eser Mehdi'lik konusundaki tartışma ve spekülasyonlara yarar getirecektir. Hz.Mehdi hakkındaki
doğru bilgilerin,müslümanları yanlışlardan, bid'atlardan ve sahteliklerden koruyacağı
kanısındayım.Ayrıca, araştırmacılara bir kaynak olmasını da temenni ederim.

Hayırlara vesile olsun inşaAllah.

Âlemlerin Rabbi Olan Allah'a Hamd olsun.Salât Muhammed'in ve Tertemiz Ehl-i Beyt'inin üzerine
olsun.Bizler Kuran'ı Kerim ve Ehlibeytin 14 Masumunun buyruklarına, hadislerine ve yoluna
teslim olduk.

Serçeşme İmam Ali Zeynelabidin Mürşid ve Pir Ehlibeyt Ocağı (19)


Seyyid Engin YALÇIN (YALNIZOĞLU)
PEYGAMBER EFENDİMİZİN (S.A.A.S) İLAHİ VASİYETİ:
Bismillahirrahmanirrahim
Bakara Suresi 132.ayeti kerime;
"Bunu İbrahim(a.s)'de kendi oğullarına vasiyet etti!"

Bakara Suresi 180.ayeti kerime;"Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır
(mal) bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya meşru bir tarzda vasiyette bulunması Allah’a
karşı
gelmekten sakınanlar üzerinde bir hak olarak size farz kılındı."

İmam Cafer es-Sadık a.s buyurdu;" Vasiyet Her Müslümanın Vazgeçilmez Bir Görevidir."
(Men la Yahzuruhul Fakih c-4 s-181.)

İmam Bakır a.s şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah buyurur: Ey Ademoğulları, ben size 3 şey ile
rahmet ettim: 1. Sizin günahlarınızı ailenizden gizledim ki, eğer günahlarınızı bilirlerse, sizi
gömmek zahmetine girmeyeceklerdir. 2. Size varlık verdim ve bunu fakirlere ödünç olarak vermenizi
istedim
fakat sizler bunu hayırlı işler için harcamadınız. 3. Ölümünüzden önce sağduyunuza döndüm ki,
böylece hayırlı sebeplere vesile olması için, bir vasiyet bırakasınız. Fakat sizler bunu dikkate
almadınız.”
(El-Hisal c-1. s-136.)

Muhammed bin Müslim, İmam Ebu Cafer as’dan aktarır: “Vasiyet farzdır ve RESULULLAH (s.a.a.s)
AYRICA BİR VASİYET BIRAKMIŞTIR.eVaynısını yapmak, tüm Müslümanların görevidir.”
Men la Yahzuruhul Fakih c-4 s-181.

..Ve Nebi s.a.a.s'ın Hayberde yedigi zehirli etten dolayı cigerlerindeki rahatsızlıgının şiddeti
arttığında şehadet vaktinin yakınlaştıgında buyurdu;
"KAĞIT GETİRİN DE SİZE BİR ŞEYLER YAZAYIM VE ONDAN SONRA ASLA YOLDAN ÇIKIP
SAPIKLIĞA DÜŞMEYESİNİZ!”

Yukarıda verdiğimiz ayetlerde ve hadislerde görmekteyiz ki Vasiyet her Müslümana farzdır.Bazı boş
iddaa sahipleri gibi Peygamber a.s vasiyet bırakmamış ve bu faziletten uzak olmuş olabilirmi?!

Veyahut İslam dini ile ilgili birşey söylemiş olsun ve bunu nefsinden olmuş olsun!

Veyahut dinde vasiyet bırakmayı irade etsinde bunun önüne geçilsin veyahut vazgeçmiş olsun!

Peygamber s.a.a.s ALLAH'ın emrine karşı gelmesi mümkünmüdür?Bunlar Kuran'ı Kerim ve


Peygamber a.s. Efendimizin dini prensipleri ile uyuşmamaktadır.

İLAHİ VASİYET yazılmıştır:

1
1.BÖLÜM:
Ehli Sünni Kaynaklarında Peygamber s.a.a.s'ın Vasiyetinin Varlıgı ve Yerine Bıraktığı
İMAM/HÜCCETİN Kimligi ve Delilleri:

Hadiseye baktıgımızda Hatemi Nebi ve Resul Muhammed (s.a.a.s) efendimizin vasiyet yazmaktaki
amacı şu mübarek sözlerinde açıktır;

“Kağıt getirin de size bir şeyler yazayım ve ondan sonra asla YOLDAN ÇIKIP SAPIKLIĞA
DÜŞMEYESİNİZ!”
Bu KIRTAS DİVİT HADİSESİ olarak belirtilen hadise Ehli Sünni'nin kütübü sitte, sünen kitapları ve
tarih alanında yazılmış kitapların tamamında nakledilmiştir.
Yüzlerce Ehli Sünni Kaynagında belirtilen Gadir-i Hum mevkisinde Peygamber a.s'ın Sakaleyn
hadisinde Efendimiz (s.a.a.s) şöyle buyurmuştur:
“Ben sizin aranızda iki şey bırakıyorum, onlara sarıldığınız sürece asla 'sapıklığa düşmezsiniz'. Biri
Allah'ın kitabı, biri de itretim (soyumdan Allah'ın seçtikleri)'dir.”
*Burada Sakaleyn Hadisini vermemizdeki önem ise Ehlibeyt İmamlarımızın buyurukları
dogrultusunda Peygamber a.s'ın Gadir-i Hum'da İmam-ı Ali a.s'a aldıgı Biatı yazıya dökme amacını
"VASİYET" olarak izah etmektir.
Evvela SAKALEYN hadisinin güvenirligini belirtikten sonra PEYGAMBER a.s'ın İLAHİ VASİYETİNİ
Ehli Sünni Kaynaklar ile delillendirecegiz inşa Allah ve okuyanlar görecektir ki İlahi Vasiyet
yazılmıştır.

Sakaleyn Hadisi Aşagıda Verdigimiz Ehli Sünne Kaynaklarında Kuran'ı Kerim ve Peygamber a.s'ın
İtretine baglanmak anlamında olarak "Sahih" geçmiştir;
1>Dirasatul-lebib fil-usvetil-hesenati bil-habib”, sah. 231-237
2>“Sahihu Sünen-i Tirmizi”, 3-cü cild, sah. 543, hadis: 3788.
3>“Sahihul-camius-sağir”, 1-ci cild, sah. 842, hadis: 2457.
4>“El-metalibul-Aliye” 4-cü cild, sah. 65, hadis: 3972.
5>“Es-savaikul-muhrike”, 2-ci cild, sah. 428.
6>“İthafu'l-Kiyaretu'l-muharra”, 9-cu cild, sah. 279.
7>“El-ma'rifetu vet-tarik”, 1-ci cild, sah. 536.
8>“Yenabiul-meveddet”, 1-ci cild, sah. 120, numara: 45.
9>“Mukteserut-tuhfe”, səh. 52.
10>“Kenzu'l-ummal”, 1-ci cild, sah. 379, hadis: 1650.
11>“Musnedu Ali (aleyhis-selam)”, sah. 192, hadis: 6050.
12>“Sahihu salatin-Nebi (sellallahu aleyhi ve alih)”, sah. 29.
13>“Müstedrek”, Hakim, 3-cü cild, sah. 118, hadis 4576.
14> “Tefsiru İbn-i Kesir”, 4-cü cild, sah. 122.
15>“El-bidayetu ven-Nihaye”, 5-ci cild, sah. 228;
“Es-Sirat'un-Nebeviyye”, İbn-i Kesir, sah. 416.
16>“Mecmeuz-Zevaid”, 1-ci cild, sah. 170.
17>“Cevahir'ul-Ekdeyn”, sah. 236.
18>“Tehzibul-luğət”, 25-ci cild, ssh. 264.

2
Bu kaynaklarda belirtilen genel metin açıklama ise şu şekildedir;
Vehhabiler'in hadis alanında imamları olan Nasireddin Elbani bu hadisi *İmâm et-Tirmizî'nin Zeyd
ibn Erkeme'ye dayandırılan senedleri ile naklettikten sonra orada Allah'ın kitabına ve
Peygamber itratına sarılınması emir olunuyor diye yazmaktadır: “Hadisin senedi sahihdir.” [1] O,
hadisi *“Sahihu'l-Cami üs-Sağir” kitabında da sahih hesap etmiştir.[2]
*İbn Hacer Eskelani “Sekeleyn” hadisini naklettikten sonra – orada Allah'ın kitabına ve Peygamberin
itratına sarılmağa emir ve teşvik ediliyor – diye yazmaktadır. “Hadisin senedi sahihdir.”[3]
*Diğer bir grup da hadisi hemin mezmunla (Allah'ın kitabına ve Peygamberin itretine sarılmağa
emir) nakl etmiş ve onu sahih saymışlar. O cümleden, *İbn Hacer Heytami[4], *Buveysiri[5], *Yakub
ibn Süfyan Fesevi[6], *Kenduzi Hanefi[7], *Mahmud Şükrü Alusi[8]. Onun, y azdığına göre ise:
“Sekeleyn
hadisi Sünnî ve Alevi fırkalarının nazarında sabittir.” *Müttaqi Hindi'nin “Kenzu'l-ummal”da
naklettiğine esasen, İbn Cerir Taberi de hadisi sahih hesap
etmiştir.[9] *Celaleddin Süyutü “Müsnedi İmam Ali” kitabında Mehamilinin “El-amali” kitabından
nakil eder ki, o da “sakaleyn” hadisini sahih bilir.[10] *Hasan ibn Ali Sekkaf Şafei “Sakaleyn” hadisini
Sünen-i Tirmizi'den naklettikten sonra şöyle yazıyor: “Hadis senedi bakımından sahihdir.”[11]
*Hâkim en-Nişaburî hadisi Allah'ın kitabına ve Peygamberin itretine sarılmanın
gerekliliğini vurgulayan kelimelerle nakil ederek onu Gadir-i Hum hadisi ile hatm etmekte ve şöyle
yazmaktadır:
“Hadis sened bakımından Buhari ve İmam Müslim'in şartlarına uygun olarak sahihdir. Bakmayarak
ki, o ikisi bu hadisi nakil etmemişler.”[12] *İbn Kesir şöyle yazıyor: “Sahih senedle sübut
olunmuştur ki, Peygamber Gadir-i Hum'da öz hutbesinde buyurdu: “Ben sizin aranızda iki ağır ve
kıymetli emanet koyuyorum...”[13] “Sakaleyn” hadisini *Nisai'nin senedleri ile naklettikten sonra
şöyle diyor:
“Şeyhimiz Zehebi buyurmuştur ki, bu hadis sened bakımından sahihdir.”[14] *Heysemi hadisi
Allah'ın kitabına ve Peygamberin itretine sarılmanın zaruri olmasını mezmunla naklettikten sonra
diyor: “Bu hadisi Teberani “Mücemu'l-kebir” kitabında nakletmiştir ve onun ricalarının
hepsi sika(güvenilir) ve itibarlıdır.”[15]*Cemaleddin Kasimi şöyle yazıyor: “Sahih senetle sübut
olunmuştur ki, Peygamber öz hutbesinde buyurdu:Ben sizin aranızda iki ağır ve kıymetli
emanet koyuyorum: Allah'ın kitabı ve itretim.”[16]
*Semhudi Şafeyi yazır: “Teberani bu hedisi “Mücemu'l-kebir”de senedlerle nakletmiştir ki, onun
ricallarinin hepsi güvenilirdir.”
Ezheri de “sakaleyn” hadisini naklettikten sonra yazıyor: *“Muhammed ibn İshak bu hadisin
“hasan”ve sahih olmasına etiket etmektedir.”[17,18]

Görüldügü gibi mesele açık ve nettir inşaAllah.Yine Sakaleyn Hadisi şu kaynaklarda da aynı şekilde
belirtilmiştir:

*Sahihi Tırmızi, c5,s663-662, 30 neferden çok eshaptan nakletmiştir.


*Müstedrek Hakim, Fazileti eshab bölümü, c3, s109, Hakim diyor ki bu hadis doğrudur ve onu iki
büyük alim İmam Buhari ve İmam Müslim tasdik etmişlerdir.
*Sünen, İbn-i Mâce, c2, s432.
*Müsnedi, Ahmed bin Hanbel, c3, s14, 17, 26, 59, c4, 366, 372, 370.
*Fezaili Sehabe, Ahmed bin Hanbel, c2, s585, 990-cü hadis.
*Kısaisi Nisai, s21.30
*Sevaikü'l Möhreke, İbn-i Heceri Heysemi, 11-ci Bölümü, 1-ci bahisi, s230.
*Kebir-i Tebrani, c3, s 63.62.137 .
*Kenzü'l imal, Müteeki Hindi, Etisam be heblillah bölmümü, c1, s44.
*Tefsir-i İbn-i Kesir, c4, s113
*Tebekat'il Kobra, İbn-i Sed, c2, s194,Livan çapı.
*El Cemiü'l el-Sağir, Siyuti, c1, s353, ve c2
*Mecmeü'l Zvaid, Heysemi, c9, s163.
3
*Fatihü'l Kebir, Benhani, c1, s451.
*Cameü'l Usul, İbn Esir, c1, s187.
*Tarik-i ibn-i Esakir, c5, s436.
*Darü'l Mensur, Hafizi Siyuti,c2,s60.
*Yenabiü'l Mevedde, Kenduzi Henefi, s38, 183.
*Müstedrek Hakim, c3, s124,
*Sevaikü'l Mührike, İbn-i Hecer, 9-cü fasl, 2-ci bölüm, s191.194.
*Tarikü'l Hülefa, Celaleddin Siyuti, s173.
**SAHİHİ BUHARİ , babi kitabe'l elm men babi kitabel elm, c1, s22.
*Müsnedi Ahmed bin Hanbel, Tehkik Ahmed şakir, 2992-ci hadis
*Tebekati ibni sed, c2, s44, Beyrut çapı.

Ehlibeyt Kaynaklarında İse Bu Konunun Tartışmaya Yeri Dahi Yoktur.Ehlibeyt kaynagı Usul-u Kafi’de
şöyle nakledilmiştir:

"Ben sizin aranızda iki şey bırakıyorum, onlara sarıldığınız sürece sapıklığa düşmezsiniz. Biri“
Allah'ın kitabı, biri de Ehlibeyt'im-itretimdir. Ey İnsanlar! Dinleyin! Hiç kuşkusuz, Allah'ın
mesajını tebliğ ettim. Sizler (Kevser) havuzun başında yanıma geleceksiniz. Ben, sakaleyn hakkında
nasıl bir tavır takındığınızı soracağım. Sakaleyn; yüce Allah'ın kitabı ve benim Ehlibeyt'imdir
(Kuleyni, Kâfi, c. 1, s. 294.)

Ayrıca bu Hadis şu 3 ayet hakkında da Ehlibeyt (a.s) tarafından rivayet edilmiştir;

Bismillahirrahmanirrahim

1>Beled suresi 10.ayet;"İki yola hidayet ettik."

2>Rahman suresi 31. ve 32.ayet;"Ey Sakaleyn! sizin içinde hesap sorma vaktimiz olacak! Öyleyse
(Ey yarattıklarım!) Rabbinizin bu 'İKİ NİMETİNDEN' hangisini inkar ediyorsunuz?!"

3>Maide suresi 3.ayet;"Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümitsizliğe düştüler.
Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim; üzerinize nimetimi
tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı kıldım.”

Sakaleyn hadisini verdikten burada İster Ehli Sünne muhibleri olsun İster Ehlibeyt muhibleri olsun
Sakaleyn hadisi noktasında hiçbir soru işareti cevapsız kalmamış oldu inşaAllah.

Burada şu soruları sormayı dogru vazife biliyoruz ki her samimi Müslümanın da bu soruları
sorması ve cevabını araması dogru bir vazife ve amaç olmalıdır!

İSLAMIN YOLUNDAN SAPMAMAK İÇİN PEYGAMBER S.A.A.S EFENDİMİZ ALLAH'IN İZNİYLE


İLAHİ VASİYETİNDE NE YAZDIRMAK İSTEMİŞ OLABİLİRDİ?

PEYGAMBER A.S'IN V ASİYETİ O GECE YAZILDI MI?

VASİYET ENGELLENMEYE ÇALIŞILDI MI? PEYGAMBER A.S'IN SÖZÜNÜN ÜSTÜNE SÖZ EDENLERİ
DİNDE NEREYE K OYMAMIZ GEREKİR?

Ehli Sünni Kaynaklarında Bu Konuları İnceleyelim;

1.Hadis:
İbn Abbas dedi: “Hani o perşembe günü (o ne fena gündü?), o perşembe günü… Perşembe günü
Allah’ın Resulünün ağrılarının şiddeti yükseldi ve Allah’ın Resulü şöyle buyurdu; bana kalem
kâğıt getirin. Size bir vasiyetname yazdırayım ki, ondan sonra yolunuzu şaşırıp hiç helâke
4
düşmeyesiniz! Ve Allah’ın peygamberinin yanında tartışma olmaması gerekirken orada
bulunanlar (yazılsın, yazılmasın diye) ihtilâf ettiler ve sonra dediler; Allah’ın Resulü sayıklıyor. Ve bunun
üzerine, ALLAH’ın peygamberi buyurdu: Yalnız kalmak bana attığınız bu iftiralardan daha iyidir
ve kalkın gidin ve beni yalnız bırakın ve ölümü esnasında da 3 şeye vasiyet etti birincisi: Müşrikleri
Arap adalarından kovun, İkincisi: Kitap ehli olanlardan (Hristiyan ve Yahudiler) ben nasıl vergi
alıyorsam sizde öyle alın ve ÜÇÜNCÜSÜNÜ SÖYLEMEDİ YA DA SÖYLEDİ BEN UNUT TUM.”

[Sahih Müslim Vasiyet kitabı: Vasiyet bırakacak bir şeyi olmayanın bölümü, hadis 4319 ve 4320]

*Bu hadiste görmekteyiz ki 3.bir vasiyet daha bırakılmış ve bu nakledenin kusurundan dolayı
zikredilmemiştir. Buradan anlıyoruz ki Peygamber a.s'ın emri ile evden kovulanlardan sonra evde
kalanlar arasında mevcut yazılan bir vasiyet vardır! Ve bu vasiyete şahit sahabeler vardır.

2.Hadis:

İbn Abbas dedi: “Hani o perşembe günü, o ne fena gündü? Sonra yerdeki kumları ıslatacak kadar
ağladı ve dedi: Allah’ın Resulü şöyle buyurdu: Bana kalem kâğıt getirin. Size bir vasiyetname
yazdırayım ki, ondan sonra yolunuzu şaşırıp hiç helâke düşmeyesiniz! Sonra dediler: Allah’ın Resulü
sayıklıyor.”

[Sahih Muslim – Vasiyet Kitabı]

Görüyoruz ki bu hadistede Peygamber a.s vasiyet yazdırmayı istiyor ve vasiyet bir engellemeye
maruz kalıyor. Peki bunun devamında ne olmaktadır 3.hadise bakalım inşaAllah.

3.Hadis:

Sahihi Buhari Kitabında;

“İbn Abbas şöyle diyor: ‘Perşembe günü, Perşembe gününün ne olduğunu sen ne bilirsin?” der ve
yeri ıslatıncaya kadar ağlar. Dedim ki: “Ey İbn Abbas! Perşembe günü ne oldu?”
Dedi ki: “O gün Resulullahın (s.a.a) hastalığı ağırlaşmıştı “Bana bir kâğıt getirin, size bir yazı yazayım
ki ondan sonra asla yoldan sapmayasınız.” buyurdu. Sonra oradakiler çekişmeler ile birlikte
münakaşa etmeye başladılar, halbuki Peygamberin yanında niza etmek doğru değildir.

Sonra: ‘Ona (Peygambere) ne oldu? Peygamber, (haşa) hezeyan edip sayıklıyor’ mu diye kendisine
sorun dediler; Peygamber ise: “Beni yalnız bırakın, içinde bulunduğum durum, hakkımda
söylediklerinizden daha hayırlıdır” der. Tam öleceği sırada (olayı nakleden Süfyan bir kere
olduğunu diyor) üç şey tavsiye eder, birincisi: Müşrikleri Arap yarımadasından çıkarın. İkincisi:
Görüşme ve ziyarete gelen kişilere, benim yaptığım gibi ikramda bulunun ve hediyeler verin.”
Said (Süfyan’ın olayı naklettiği ravi) susar ve üçüncüsünü nakletmez ve (Süfyan diyor ki) ben
bilmiyorum bilerek mi yoksa bilmeyerek mi sustu. Sonra bir kere dedi veya unuttu. Süfyan dedi ki:
Ya bilerek söylemedi ya da unuttu."

*Görüldüğü gibi bu hadiste Peygamber a.s'a sayıklıyor nizası yapılması yanısıra bilerek hadisin
devamı nakledilmiyor! İlahi bir vasiyetin varlıgı Ehli sünne kitaplarında açık ve itiraz edilmez
noktadadır. Bu konuyu 4.hadiste dahada açık belirtecegiz inşaAllah.

*Burada 4.Hadise Geçmeden Evvel


Hz. Fahri Kâinat Efendimize hezeyan ve sayıklıyor gibi kötü bir tabirle atıfta bulunulmaktadır.
Tüm bunlar Kuran’a aykırı ve İslam’ın temel ilke ve prensipleriyle asla bağdaşmamaktadır:
Bu konuda şu ayetleri sunmamız gerekir;
5
1>Haşr suresi 7.ayeti kerime;“Peygamber size ne verirse onu alın, sizi neden menederse ondan
geri durun.”

2>Tekvir suresi 19,20,21,22.ayeti kerimeler;“Bu (Kur'ân), pek değerli, çok güçlü, Arş'ın sahibi katında
itibarlı, orada (meleklerin arasında) sözü dinlenilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail'in) sözüdür.
Arkadaşınız da (uzun süre bir arada bulunup iyice tanıdığınız Muhammed) deli değildir.”

3>Hakka suresi 40,41,42.ayeti kerimeler;“Hiç şüphesiz o (Kur'an), çok şerefli bir elçinin sözüdür. Ve
o, bir şair sözü değildir. Ne de az iman ediyorsunuz!”

4>Necm suresi 2,3,4,5.ayeti kerimeler;“Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve bâtıla inanmadı; O,


ARZUSUNA GÖRE DE KONUŞMAZ. O, ancak (kendisine) vahyedilen bir vahiydir. Çünkü onu güçlü
kuvvetli ve üstün yaratılışlı biri öğretti.”
Bu ayetleri verdikten sonra Peygamber a.s'ın dinde kendi nefsinden bir şey söyleyemeyeceginin
altını çizmiş bulunuyoruz ve bıraktıgı vasiyetinin Allah'ın emri ile ilahi bir vasiyet oldugunun ve buna
şahit sahabelerin oldugunun
altını çizmiş bulunduk inşaAllah.

Ve görmekteyiz ki bilerek ilahi vasiyet ya engellenmek isteniyor yada nakledilmeyerek diger bir
engellemeye tabi tutuluyor!

VASİYETİN ÖNEMİNİN BİR KEZ DAHA ALTINI ÇİZMEK İSTİYORUZ Kİ BUGÜN PARAMPARÇA OLMUŞ
İSLAM ÜMMETİNİN PEYGAMBER S.A.A.S'IN BELİR TTİGİ EHLİ SÜNNE VE EHLİBEYT
KAYNAKLARINDA MUHKEM OLAN "SİZE BİRŞEY YAZACAGIM Kİ ASLA BENDEN SONRA
SAPIKLIĞA DÜŞMEYECEKSİNİZ" KEL AMINDA GİZLİ OLAN HAKİKATİ GÖRMEK, DÜŞÜNMEK İDRAK
ETMEMİZ GEREKMEKTEDİR!
BU MESELENİN PEŞİNE DÜŞMEK PEYGAMBER A.S'I SEVDİĞİNİ VE GETİRDİGİ İSLAM DİNİNİ
KABUL EDEN HER MÜSL ÜMANA VAZİFEDİR.

4.Hadis:
Buhariden ilk 3 hadisi açıklayan bu hadis meseleyi dahada netleştirmektedir;
"İbrahim bin Musa, o da Hişam’dan, o da Muammer’den, o da Abdullah bin Muhammed’ten, O da
Abdulrezzak’tan, o da Muammer’den, o da El Zahri’den, o da Ubeydullah bin Abdullah’tan, o da
İbni Abbas’tan (Allah onlardan hoşnut olsun) nakletmiştir: “Allah’ın peygamberi (s.a.a.s)
vefat zamanı geldiğinde, evinde bir sürü insan vardı. Onlar arasında, Ömer İbn Hattab da vardı
ve Allah’ın Resulü buyurdu: “And olsun size bir kitap (yazı) yazacağım ki, benden sonra
asla sapmayacaksınız.” Ve o esnada Ömer dedi ki: “Gördüğünüz üzere, peygamberin ağrıları onu
yenmiştir ve bizim elimizde Kuran vardır. Ve bu bize yeterlidir” Bunun üzerine, evde bulunanlar
arasında ihtilaflar başladı ve tartışıldı, bazılar bırakın Allah’ın peygamberi yazmak istediği
mektubu yazsın ki sapkınlığa uğramayalım ve diğer muhalif grup ise Ömer’in dediğini dediler ve bu
şekilde sesler yükselince; Allah’ın Peygamberi (s.a.a.s) şöyle buyurdu: “Benim yanımdan gidin ve
beni yalnız bırakın.” Ubeydullah, ibni Abbas’ın şöyle dediğini nakleder: “Allah Resulü’nün, onların
anlaşmazlığı ve gürültüsünden dolayı, yazmak istediği yazının engellenmesi çok büyük bir
musibettir.”

[Buhari, Fasıl: HÛRÜ`L-Î YN VE ONLARIN MÜSTESN Â SIFATLARI Hadis No. 1275.]

Burada 4.hadiste Peygamber a.s'ın bazı kişilerin dışarı çıkarılmasını istemiştir.Vasiyet engellenmeye
çalışılmıştır.Elbette ki Peygamber a.s'ın vazifesinden vazgeçmesi mümkün değildir.

Bu konuda şu ayet yeterlidir; Maide suresi 67.ayeti kerime;"... teblig etmezsen vazifeni yapmış
olmazsın."
6
Necm suresi 3 ve 4 ayette ve Maide suresi 67.ayette görmekteyiz ki Peygamber a.s dinde
kendinden bir söz söylememekte ve tebligsinden vazgeçmesi mümkün degildir.

Öyleyse bazı iddaa sahipleri! Enbiya, Evsiya, Evliyanın Efendisinin nasıl Vasiyet bırakmadıgını iddaa
edebilir veyahut Kuran'ı Kerim'e karşı bir iş tuttugunu nasıl savunabilmektedirler?

Vasiyette belirtilecek konuya dikkat edersek “Bana bir kâğıt getirin, size bir yazı yazayım ki ondan
sonra asla yoldan sapmayasınız.”
Asla insanların yoldan sapmasına sebep bırakmıycak olan şey nedir!?
Bu konu Ehlibeyt kaynaklarında muhkemdir.Ve ilerleyen bölümde bunu net şekilde izah edecegiz.

Lakin İslam'ın yolunun anlaşılması için üzeri kapatılmış hakikatı gün yüzüne çıkartmak için Sünni
Kaynaklardada meseleyi açıklamayı vazife bilmekteyiz ve önceki sayfalarda verdigimiz Ehli Sünne
hadislerinde bir ilahi vasiyetin oldugunu açıkladık,itiraz edilemez isbatını sunduk ve bir kısmının
vasiyete dikte edilmedigini gördük ve bir takım kesimlerinde Peygamber a.s'ın bilerek veya
bilmeyerek Kuran'a karşı gelmiş gibi vasiyet bırakmadıgı küfür iddaalarına Kuran ayetleri ile cevap
vermiş olduk.Elbette Allah dilediğine hidayet nasip edendir. Alah zalimlere nalet edendir.

Ehlibeyt Efendilerimiz devrinde yaşamış ve hadislerini İmam-ı Ali a.s ve İmam Muhammed Bâkır
a.s'a tasdik ettirmiş olan Sahabi Süleym bin Kays'tan bir hadis burada belirtelim inşaAllah;
>Süleym bin Kays’ın kitabı, Kitab-ı Süleym’de (hadis no.11)

İmam Ali a.s şöyle buyurmuştur: “Ey Talhâ! Sen şahit olmadın mı Resulullah (sallallahu aleyhi ve
âlih) bize bir kağıt parçası getirmemizi buyurarak, kendisinden sonra ümmetin sapıtmaması için
birşeyler yazacağını söyledi? Senin arkadaşın da söyleyeceğini söyledi ve ardından “Resullah
sayıklıyor(!)” dedi. Resulullah da gazaplanarak (anlık) yazmaktan vazgeçti. Talha dedi ki: Evet, ben
şahidim”
Ali a.s buyurdu: “Sizler gittiğinizde, Hz. Peygamber s.a.a.s tüm bunları bana söyledi ve ayrıca ne
yazmak istediğini de bildirdi. Ve o, insanların buna şahit olmasını istiyordu. O sırada, Hz. Cebrail,
Peygamber Efendimiz saas’e, Allah azze ve celle’nin, ümmetin muhalefete ve bölünmeye düçar
olacağını bildiğini haber etti. Sonra kağıt ve kalem istedi ki yazmak istediğini yazdırabilsin ve şu üç
kişiyi de şahit tuttu; Selman, Ebu Zer ve Mikdad. Ve Allah'ın kıyamet gününe kadar itaat etmemizi
emrettiği, hadi olan İmamlar’ın isimlerini bildirdi.”

Bu hadiste görmekteyiz ki Peygamber a.s öfkesi ile anlık vasiyeti dışarı çıkarılmasını emrettigi kişiler
yanında yazmaktan vazgeçmiş ve sonrasında 3 sahabiyi şahit tutarak vasiyetini
yazdırmıştır.Bu noktada Ehli sünni kaynaklarında da itiraz görmemekteyiz.
Ehlibeyt kaynaklarında bu konu çok net şekilde izah edilmiştir.İlerleyen sayfalarda tüm bu hadisleri
belirtecegiz.
Önceki sayfalarda belirttigimiz gibi "SAKALEYN" hadisi bu konunun net delili oldugu gibi Ehli sünni
kaynaklarında sahih olarak gördügümüz başta İmam-ı Ali a.s'ın faziletini öne çıkaran"Gadir-i Hum"
hadisi Velayet ayeti ve hadisi, Ehle'z-Zikr Ayeti ve hadisi, Şira, Ulul-Emr, Tathir
Mubahele, Meveddet, Sadıkin,
Medinetu'l-HIm (lImin Şehri),Bayrak, Sefine, Kisa (Aba),Menzilet, Yevmu'd Dar, Seddu'l-
Ebvab gibi ayet ve hadisleri inkar edilmeyen konular İmam-ı Ali a.s'ın Peygamber (s.a.a.s)'ın
vasiyetinde ki yerine bıraktıgı hüccet oluşunun delillerinden iken neden bu gibi delillere sahip
olmayan kişiler Peygamberin devamında hadi/hüccet İmam olarak ümmetin önderi kabul
edilmiştir? Oldu bittiye getirelerek Peygamber a.s'ın İslam Devletinin meşru halifesi düşürülmüştür.
ilerleyen sayfalarda Ehli Sünni Kaynaklarında delillerini sunacagız inşaAllah.

Bismillahirrahmanirrahim
Rad suresi 7.ayeti kerime; "Sen yalnızca teblig edensin/uyarıcısın, bütün kavimler için birde Hâdi’si
7
(Hidayet edeni) vardır."

VASİYETİN SAHİBİ NE İLE TANINIR?

Bu konuda şu hadisleri vermemiz yeterlidir;

1>El Herz bin El Muhire, Ebu Abdullah (İmam Cafer-i Sadık) a.s’a sorar: “Meselenin Sahibi’ni nasıl
bileceğiz? İmam a.s buyurur: “Sükunet, ağırbaşlılık, ilim ve vasiyet ile.”
[Besair’ul Deracat s. 509.]

2>Ebu Abdullah a.s buyurmuştur: “Meselenin Sahibi’nin, kendisi dışında kimseye verilmemiş, 3
niteliği vardır. O, bu niteliklere herkesten önce sahip olan ilk kişidir. O, onun Halifesi’dir. Ve Hz.
Peygamber saas’in silahına ve vasiyetine sahiptir. Ve bu da, kendimi ondan ayrı tutmadığım
birşeydir.”
[Besair’ul Deracat s.202.]

Vasiyet sahibini tanıtan özellikler nedir tekrar edelim inşaAllah:


>Sukunet
>Agırbaşlılık
>İlim
>Vasiyet
>Silah
Yukardaki 5 maddenin üzerinde fazla durmamakla beraber sadece İLİM noktasında şunu
belirtmeliyiz ki meşhur Ehli sünne hadisi olan ve tamamına yakınında rivayet edilen "Ali olmasa idi
Ömer mahvolmuşdu"
hadisi sadece kendi başına Vasiyet sahibinin kimligine işaret etmektedir. Bu konudaki hadisler
çoktur. Yine bilmekteyiz ki Ehlibeyt imamları haricinde ilk 3 halifeden Kuran'ı Kerim'in Tefsiri
noktasında 20 ayeti geçmemektedir ve En iyi Kuran'ı bilenin Ali (a.s) oldugu Ehli
sünne kaynaklarında açıktır.

Yine bilmekteyiz ki
On iki halife hadisi Sahih-i Buhari’de Cabir b. Semure’nin nakli ile Hz. Peygamber Efendimizden
(s.a.a) “on iki emir” tabiriyle rivayet edilmiştir:
“Cabir b. Semure dedi ki Nebi’nin şöyle dediğini duydum: ‘On iki emir olacaktır.’ Sonra bir şey daha
dedi ama ben duymadım. Ama babam dedi ki Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: ‘Onların hepsi
Kureyş’tendir.”

[Buhari, Sahih, c. 8, s. 127; K utubu’l Ahkâm, Babu’l İstiğlaf, h. 7223.


Nişaburi, Sahih-i Müslim, c. 3, s. 1453.
Ebu Davud, c. 4, s. 106.
Tirmizi, c. 4, s. 501.]

Oysaki ilk 3 halife Ebubekir, Ömer, Osman, Peygamber Efendimizin kabilesi olan Kureyş
kabilesinden degildir.Şimdiye kadar Kureys'ten 12 Önder Ehlibeytin 12 İmamı haricinde belirtilen bir
görüşte yoktur.Ve hiç bir zaman bir Nebi Resul yerine Vasisi olan Resulü ilahi emirle atamadan
vefat etmemiştir.

Necm suresi 3 ve 4 ayette ve maide suresi 67.ayette şunuda görmekteyiz İlahi Vasiyet sahibinin
Allah'ın seçtigi önder olması gerekmektedir ve Peygamber a.s'ın ilmine, Kuran'ı Kerim'in ilmine
sahip olması gerekir.

Öyleyse insanlar dinde kendi reylerine göre Sakife Hadisesinde oldugu gibi nasıl ümmetin başına
önder seçebilmişlerdir?
8
300'e yakın Ehli Sünne kaynagında belirtilen Gadir-i Hum'da İlahi emir ile İmam-ı Ali a.s'a Peygamber
a.s'ın biat alması ve önceki sayfalarda belirttiğimiz Sakaleyn hadisinde net şekilde Ehli Sünne
kaynaklarında görmekteyiz. Öyleyse bu tutarsızlık ne içindir?
(*Gadir-i Hum hadisini bölümün sonunda detaylı belirttik inşaAllah.)
Bismillahirrahmanirrahim
Ankebut Suresi 2 ve 3.ayeti kerimeler;"İnsanlar, denenip sınavdan geçirilmeden, “İman ettik”
demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?Andolsun ki biz, onlardan öncekileri de sınamıştık. Allah,
elbette doğru olanları ortaya çıkaracaktır; kezâ O, yalancıları da mutlaka ortaya çıkaracaktır."

2.BÖLÜM:
Ehlibeyt Kaynaklarında Peygamber s.a.a.s'ın Vasiyetinin Varlıgı ve Yerine Bıraktığı İMAM/HÜCCETİN
Kimligi ve Delilleri:
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed saas, vefat gecesi Ali bin Ebu Talib as’a şöyle buyurdu:

“Ey Hasan’ın babası, bana kalem ve kağıt getir”, ve vasiyetini şuraya gelene kadar dikte ettirdi ve
şöyle buyurdu;
“Ya Ali, benden sonra 12 İmamlar olacak ve onlardan sonra da 12 Mehdiler gelecek. Sen, Ya Ali, 12
İmamlar’ın ilkisin. Allahu Teala seni semalarında, Aliyyel Murtaza, Müminlerin Emiri, Sıddıkul
Ekber, Farukul Azam, Memun(Güvenilir) ve Mehdi (Hidayetçi) adlarıyla isimlendirmiştir. Bu isimler
gerçek anlamda senden başka kimseye atfedilmemelidir. Ya Ali, sen benim ailem üzerine, onların
yaşamlarında ve ölümlerinden sonra ve kadınlarımın üzerine, Vasim’sin. Kimi tasvip edersen,
yarın beni bulur ve kimi reddedersen, ben ondan beriyim. Ben onu görmeyeceğim ve o da beni
Kıyamet Günü’nünde görmeyecektir. Ve sen benim ümmetime, benden sonra, Halifem’sin. Eğer vefat
sana yaklaşırsa, hilafeti, hayırlı olan oğlum Hasan’a teslim et. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da, hilafeti,
oğlum Hüseyin’e, Şehit, Tathir ve Maktul olana teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti,
ibadet edenlerin Mevlası olan ZeynelAbidin Ali’ye teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da
hilafeti, Muhammed Bakır’a teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, Cafer-i Sadık’a
teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, oğlu, Musa Kazım’a teslim etsin. Eğer vefat
onayaklaşırsa, o da hilafeti oğlu, Ali Rıza’ya teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti,
Emin ve Takva Sahibi olan Muhammed’e teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, öğütçü
olan Ali’ye teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, fazil olan Hasan’a teslim etsin. Eğer
vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, Muhammed’in Ailesi’nin Emanetçisi (Allah’ın selamı onların üzerine
olsun) olan Muhammed’e teslim etsin. Böylece, bunlar 12 İmamlar’dır. Onlardan sonra, 12
Mehdiler olacaktır. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, oğluna, yakın olanların birincisine teslim
etsin. Onun üç ismi vardır; biri benim ismim gibi Ahmed, diğeri babamın ismi gibi Abdullah,
üçüncüsü de Mehdi (Hidayet Eden)’dir. O, inananların ilkidir.”
—Şeyh Tusi, Gaybet Kitabı, S.150.
—Şeyh Hür El Ameli, İzbat’ul-Hudat Kitabı, C.1 S. 549.—Şeyh Hür El Ameli, El İkaz Min’el Hacaa S. 393.
—Şeyh Hasan bin Süleyman El Hilli, Muhtazar El Besair Kitabı, S.159.
—Allame Meclisi, Bihar’ül Envar, C. 53, S.147.—Allame Meclisi, Bihar’ül Envar, C.36, S.260.—Şeyh
Abdullah Bahrani, El’evvelim, C.3, S. 236.
—Seyyid Haşim Bahreni, Gayet El-Meram, C.1, S. 370.—Se yyid Haşim Bahreni, El-İnsaf, S. 222.
—Feyz El-Kaşani, Nevadir El-Akbar, S. 294.—Şe yh Mirza El Nuri, El Necim El-Sakib, C.2 S. 71.
—Seyyid Muhammad Muhammad Sadık El Sadr, Tarih Ma Ba’d El-Zuhur (Zuhurdan Sonraki Tarih),
S. 641.—Şeyh Meyanci, Meketibul Resul, C.2, S. 96.
—Şeyh Kurani, Muhtasar Müçem Ahadis El İmam’ul Mehdi, S. 301-13.

9
Görüldüğü gibi Ehlibeyt kitaplarında başta Şeyh Tusi olmak üzere 14 kaynakta konu
nettir.Tartışmaya gerek dahi yoktur.Ehlibeyt muhiblerinin böyle bir derdide yoktur.Peygamber s.a.a.s
dan sonra 12 İmam vasiyette baba isimleri ile belirlenmiş ve Sahibi Zaman
a.s'dan sonra 12 Mehdiler belirtilmiş, 12 İmam Mehdi'den sonraki 1.Mehdi'nin de ismi müteşabih
şekilde verilmiştir.
Elbetteki mesele sahibi hüccetler vasiyet, ilim, Peygamber a.s'ın silahı, agırbaşlılıgı ve sukuneti ile
kendini aşikar etmiş ve kıyamete kadarda aşikar edecektir inşaAllah.

Vasiyet sahibi haricinde bir kişi "Vasiyet ile" bunu iddaa ederse sonuçları nedir?

İmam Cafer-i Sadık a.s. şöyle demiştir:"Bu mesele (vasiyet) sahibi haricinde başka biri tarafından
iddia edilemeyen bir meseledir. Aksi takdirde Allah, yanlışlıkla (dahi) iddia eden kişinin ömrünü
keser."
[Usul-ü Kafi Hüccet Kitabı 5-958]
Sert tehditleri barındıran bu hadis ilahi vasiyetin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.
VASİYET İLE İLGİLİ DİGER EHLİBEYT HADİSLERİ:
1>Süleym bin Kays, Selman’dan rivayet eder: “O adam (Ömer) ne dediyse, dedikten sonra
Resulullah saas’i kızdırdıktan ve Resulullah saas’in kağıdı itmesinden sonra, Ali a.s şöyle
dedi:Resulullah saas’e bu kağıda yazdıracağı, kimseyi dalalete düşürmeyecek ve iki kişinin ihtilafa
düşürmeyecek olan şeyin ne olduğunu sormayacak mıyız… ”
[Kitab Suleym ibn Kays s. 398]
2>Süleym bin Kays, Hz. Ali a.s’ın Talha’ya şöyle dediğini aktarır: “Ey Talhâ! Sen şahit olmadın mı
Resulullah (sallallahu aleyhi ve âlih) bize bir kağıt parçası getirmemizi buyurarak, kendisinden sonra
ümmetin sapıtmaması için birşeyler yazacağını söyledi? Senin arkadaşın da söyleyeceğini söyledi:
“Resullah sayıklıyor(!)” Resulullah da gazaplanarak (niza vakti) yazmaktan vazgeçti. Talha dedi ki:
Evet, ben şahidim”
[Kitab Suleym bin Kays s. 211]
3>Süleym bin Kays şöyle der: “Hz. Ali aleyhisselam, muhacir ve ensarın kendi faziletleri ile ilgili
olarak birbirleriyle yarışmaları hakkında Talhâ’ya buyurdu ki: “Ey Talhâ! Sen şahit olmadın mı
Resulullah (sallallahu aleyhi ve âlih) bize bir kağıt parçası getirmemizi buyurarak, kendisinden sonra
ümmetin sapıtmaması için birşeyler yazacağını söyledi? Senin arkadaşın da söyleyeceğini söyledi:
“Resullah sayıklıyor(!)” Resulullah da gazaplanarak (niza vakti) yazmaktan vazgeçtir. Talha dedi ki:
Evet, ben şahidim”
[Gaybet-i Numani 4.Bölüm, 11. Hadis]

4>Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed saas, vefat gecesi Ali bin Ebu Talib as’a şöyle buyurdu:

“Ey Hasan’ın babası, bana kalem ve kağıt getir”, ve vasiyetini şuraya gelene kadar dikte ettirdi ve
şöyle buyurdu;
“Ya Ali, benden sonra 12 İmamlar olacak ve onlardan sonra da 12 Mehdiler gelecek. Sen, Ya Ali, 12
İmamlar’ın ilkisin. Allahu Teala seni semalarında, Aliyyel Murtaza, Müminlerin Emiri, Sıddıkul Ekber ,
Farukul Azam, Memun(Güvenilir) ve Mehdi (Hidayetçi) adlarıyla isimlendirmiştir. Bu isimler gerçek
anlamda senden başka kimseye atfedilmemelidir. Ya Ali, sen benim ailem üzerine, onların
yaşamlarında ve ölümlerinden sonra ve kadınlarımın üzerine, Vasim’sin. Kimi tasvip edersen,
yarın beni bulur ve kimi reddedersen, ben ondan beriyim. Ben onu görmeyeceğim ve o da beni
Kıyamet Günü’nünde görmeyecektir. Ve sen benim ümmetime, benden sonra, Halifem’sin. Eğer vefat
sana
yaklaşırsa, hilafeti, hayırlı olan oğlum Hasan’a teslim et. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da, hilafeti,
oğlum Hüseyin’e, Şehit, Tathir ve Maktul olana teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti,
ibadet edenlerin Mevlası olan ZeynelAbidin Ali’ye teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da

10
hilafeti, Muhammed Bakır’a teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, Cafer-i Sadık’a
teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, oğlu, Musa Kazım’a teslim etsin. Eğer vefat
ona yaklaşırsa, o da hilafeti oğlu, Ali Rıza’ya teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, Emin ve
Takva Sahibi olan Muhammed’e teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, öğütçü
olan Ali’ye teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, fazil olan Hasan’a teslim etsin. Eğer
vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, Muhammed’in Ailesi’nin Emanetçisi (Allah’ın selamı onların üzerine
olsun) olan Muhammed’e teslim etsin. Böylece, bunlar 12 İmamlar’dır. Onlardan sonra, 12
Mehdiler olacaktır. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, oğluna, yakın olanların birincisine teslim
etsin.Onun üç ismi vardır; biri benim ismim gibi Ahmed, diğeri babamın ismi gibi Abdullah, üçüncüsü de
Mehdi (Hidayet Eden)’dir. O, inananların ilkidir.”
[Gaybet Kitabı, Şeyh Tusi]
Gördügümüz gibi Ehlibeyt hadislerinde konu muhkemdir.
İlahi vasiyet yazılmıştır.
Yüce Allah vaadi haktır.
Peygamber s.a.a.s Allah'ın izniyle Risalet vazifesini tamamlamış, vasiyetini belirtmiş ve şehid olmuştur.

Ve sonuç olarak İslam oldugunu iddaa edenler iki şeyden birine inanmıştır; "Yüce Allah'ın
seçtigine veyahut İnsanların seçtigine"İslam dininin bölünmelerine yol açan sebep vasiyetin
sorgulanmamasıdır!

Bismillahirrahmanirrahim

Kasas suresi 50.ayeti kerime;


"BUNDAN SONRA EĞER SANA İCABET ETMEZLERSE BİL Kİ ONLAR HEVESLERİNE
TABİDİRLER.ALL AH'TAN BİR HİDAYETÇİ OLMAKSIZIN KENDİ HEVESLERİNE TABİ OLANDAN DAHA
DALALETTE
KİM VARDIR? MUH AKKAK Kİ ALLAH ZALİMLER KAVMİNİ HİDAYETE ERDİRMEZ."

GADİR-İ HUM HUTBESİNİN/SAKALEYN HADİSİNİN TAMAMI:

Peygamber s.a.a.s şöyle buyurdu;

"Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla


Hamd ve sena, birliğinde yüce, yalnızlığında ve tekliğinde yakın, kudret ve sultasında azametli,
erkânında azim olan Allah’a mahsustur. Allah’ın ilmi yerinde kaldığı halde (hareket etmeksizin) her
şeyi kuşatmıştır. O bütün yaratıkları kudret ve burhanıyla hâkimiyet altına almıştır.
Allah, sürekli olarak övülmüş ve de övülmektedir. Allah, yok olmayan bir azametin sahibidir. Yaratan
O’dur. Yeniden dirilten de O’dur. Her iş O’na dönmektedir.
Yükseltilmişleri (göklerden ve semavi isimlerden kinayedir) vücuda getiren, serilenleri (yeryüzünden
kinayedir) seren, yerlerin ve göklerin hükümranı, pak, münezzeh, tenzih edilmiş, melek ve ruhların
Rabbi, yarattığı her şeye ihsanda bulunan, vücuda getirdiği her şeye lütfeden O’dur. Her göz O’nun
gözetiminde, O’nun gözü önündedir; ama gözler O’nu göremez.
Allah, ikram edici, sabırlı ve tahammül sahibidir. Rahmeti her şeyi kaplamış, nimeti ile hepsine
ihsanda bulunmuştur. İntikam almasında acele davranmaz ve müstahak oldukları azabına hemen
teşebbüste bulunmaz.
Batınları ve gizlilikleri anlar, içleri bilir, gizlilikler ona saklı kalmaz ve gizlilikler O’na karmaşık gelmez.
Her şeyi ihata (kuşatan) eden O’dur. Her şeye galebe çalan O’dur. Her şeyde kuvvet O’dur. Her şey
üzerindeki kudret O’dur. O'nun gibi bir şey yoktur. Hiçbir şey yokken bir şey var eden O’dur. Daimidir,
diridir, adalet ile kaimdir. İzzet ve hikmet sahibi O’ndan başka bir ilah yoktur.
O, gözler tarafından idrak edilmekten daha yücedir. Ama kendisi gözleri derk ve idrak eder. O,

11
lütuf sahibi ve bilendir. Hiç kimse görmekle sıfatlarına ulaşamaz. Hiç kimse bizzat aziz ve celil olan
Allah’ın kendisinin kılavuzluk ettiği dışında, gizli ve açık niteliği hakkında bir şey elde edemez.
Şahadet ederim ki kutsiyeti, temizliği ve münezzeh oluşu, zamanı dolduran ilah O’dur. O’nun
nuru ebediyeti kapsamıştır. O, emirlerini meşveret eden kimselerle danışmadan icra etmekte;
takdirinde ortağı bulunmamakta ve tedbirinde hiçbir yardım görmemektedir.
Yarattığı şeyi örnek ve misali olmaksızın yaratmış; yarattığı her şeyi hiç kimseden yardım almadan,
zahmete katlanmadan ve fikir ve çare bulmaya ihtiyaç duymadan var etmiştir. Allah mahlukatı
yarattı ve onlar da var oldular. Yarattı ve onlar da zahir oldular. O halde O'ndan başka ilah yoktur.
Yaptığı sağlam ve işi güzeldir. Zulmetmeyen bir adil ve işlerin kendisine döndüğü bir ikram sahibidir.
Şahadet ederim ki her şeyin azameti karşısında tevazu gösterdiği; her şeyin izzeti karşısında
zelil olduğu; her şeyin kudreti karşısında teslim olduğu; her şeyin heybeti karşısında huzu
gösterdiği (boyun eğdiği) ilah O’dur. Padişahların padişahı, galaksilerin döndürücüsü, güneş ve ayın
müsahhar kılıcısı da (boyun eğdiricisi) O’dur. Her şey tayin edilmiş bir zamanla hareket etmektedir.

Geceyi gündüze, gündüzü de geceye giydirmekte ve süratle ardıca gitmektedir. İnatçı zorbayı döküp
kıran ve her isyankar şeytanı helak eden O’dur.

O’nun için bir zıt ve O'nunla birlikte bir muarız mevcut değildir. Tek ve ihtiyaçsızdır. Doğurulmamış
ve doğurmamıştır. O’nun hiç bir benzeri yoktur. Tek olan Allah ve azamet sahibi Rab’dır. İstemekte,
ardından yerine getirmektedir. İrade etmekte ve ardından mukadder kılmakta; bilmekte ve ardından
saymaktadır. Öldürmekte ve diriltmektedir. Fakir kılmakta ve zenginleştirmektedir. Güldürmekte
ve ağlatmaktadır.Yakın kılmakta ve uzaklaştırmaktadır. Esirgemekte ve bağışta bulunmaktadır.
Hükümdarlık O’nundur. Hamd ve sena O'na mahsustur. Hayır O'nun elindedir. O, her şeye kadirdir.
Geceyi gündüze ve gündüzü geceye giydirir. O'ndan başka ilah yoktur.
Allah izzet ve mağfiret sahibidir. Dualara icabet eden; çok ihsanda bulunan ve nefesleri sayandır.
Cin ve insanların Rabbidir. Hiç bir şey O’na zor gelmez. Yardım isteyenlerin feryadı O’nu usandırmaz.
Israr edenlerin ısrarı O'nu bıktırmaz. Salihlerin koruyucusu, kurtuluşa erenlerin başarıya ulaştırıcısı,
müminlerin ihtiyaç sahibi ve âlemlerin Rabbidir. Yarattığı her şeyden dolayı, kendisine her halde
şükredilmesi gereken Allah’tır.
O’na hamd ediyor ve sürekli şükrediyorum. Rahatlık ve sıkıntı halinde, şiddet ve rahatlık halinde,
zorluk ve huzur halinde O’na şükrediyorum. Meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine
iman ediyorum. O’nun emrini dinliyor ve sadece O’na itaat ediyorum. O’nu hoşnut eden
şeylere teşebbüste bulunuyorum. İtaatinde rağbet içinde olmak ve cezasından korkmak açısından,
O’nun mukadderatı karşısında teslim oluyorum. Zira düzeninden güvende olunmayan ve zulmünden
korkulmayan (yani asla zulmetmeyen) Allah O’dur.
Allah için nefsim hususunda kulluğumu itiraf ediyor ve O’nun Rab olduğuna tanıklık ediyorum. Bana
vahyettiği her şeyi eda ediyorum. Zira eğer onu eda etmezsem, bana azabının ineceğinden
korkuyorum. Her ne kadar büyük düzen kursa da ve dostluğu halis olsa da, şüphesiz O’nun azabını
hiç kimse def edemez. Allah’tan başka ilah yoktur. Allah, bana Ali hakkında nazil buyurduğunu tebliğ
etmediğim takdirde risalet ve peygamberliğimi eda etmemiş olacağımı bildirdi. Beni, insanların
şerrinden koruyacağını garantiledi. Allah, kifayet eden ve yücelik sahibidir.

Allah bana şöyle vahyetmiştir:Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu
yapmazsan, O’nun elçiliğini“
”.yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kâfirlere yol göstermez.

Ey insanlar! Ben, Allah’ın bana nazil buyurduğu her şeyi ulaştırma hususunda kusur etmedim ve
ben, bu ayetin nüzul sebebini sizlere beyan ediyorum:
Cebrail üç defa bana nazil oldu ve Selam sahibi olan ki o Selam’dır- Rabbim tarafından bu toplantı
yerinde ayağa kalkmamı, siyah ve beyaz (renkten) herkese “Ali b. Ebi Talib benim kardeşimdir,
vasimdir, ümmetim üzerinde benim halifemdir ve benden sonra imamdır. O’nun bana olan konum
ve nispeti, Harun’un Musa’ya olan konum ve nispeti gibidir. Sadece şu farkla ki benden sonra
12
peygamber gelmeyecektir. O, Allah ve Resulünden sonra sizlerin ihtiyar sahibidir” diye ilan etmemi
emretti. Allah bu konuda kitabından bana bir de ayet nazil buyurdu.

“Şüphesiz sizin veliniz Allah, Resulü, iman edip namaz kılanlar ve rükû halinde zekât veren
müminlerdir.”

Namaz kılıp, rükû halinde zekât veren ve her halinde aziz ve celil olan Allah’a yönelen kimse, Ali b.
Ebi Talip’tir.

Ey insanlar! Ben Cebrail’den benim için Allah’tan, beni bu önemli şeyi tebliğ etmekten mazur
görmesini dilemesini istedim. Zira takva sahiplerinin az olduğunu, münafıkların çokluğunu,
kınayanların fesadını, İslam’ı alaya alanların hilelerini biliyorum. Onlar Allah’ın kitabında kendilerini
şöyle nitelendirdiği kimselerdir: “Bilmediğiniz şeyleri ağzınıza alıyordunuz. Onu önemsiz bir şey
sanıyordunuz. Oysa Allah katında önemi büyüktü."

Hakeza, münafıklar defalarca bana eziyette bulundular ve beni, “uzun” (her söze kulak asan kimse)
olarak adlandırdılar. Onlar Ali’nin benden ayrılmaması, benim kendisine düşkünlük göstermemem,
O’nun bana temayülü ve beni kabullenişi sebebiyle, böyle olduğumu sandılar. Sonunda aziz ve
celil olan Allah şu ayeti nazil buyurdu:

"Yine o münafıklardan"O (Peygamber, her söyleneni dinleyen) bir kulaktır" diyerek


peygamberi)“incitenler de vardır. De ki: O, sizin için bir hayır kulağıdır. Çünkü O Allah'a inanır,
müminlere güvenir ve O, sizden iman edenler için de bir rahmettir. Allah'ın Resulüne eziyet edenler
için mutlaka elem verici bir azap vardır."

Eğer ben, bana bu sözü (her söze kulak veren kimse olmayı) isnat edenlerin isimlerini ifşa etmek
istersem, ifşa edebilirim. Eğer onların kimliklerine işaret etmek istersem, kimliklerine de işaret
edebilirim. Eğer onları alametleriyle tanıtmak istersem, tanıtabilirim, ama Allah’a andolsun ki ben
onların işi hususunda yücelik gösterdim.

Bütün bunlardan sonra Ali hakkında bana nazil olan şeyi:Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni
tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O’nun elçiliğini“ yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur.
Doğrusu Allah kâfirlere yol göstermez.” tebliğ etmediğim takdirde, Allah asla benden razı
olmayacaktır.
Ey insanlar! Onun (Ali’nin) hakkındaki bu konuyu biliniz ve anlayınız. Biliniz ki Allah
Muhacirlere, Ensar’a ve onlara iyilikle tabi olanlara, köylüye ve şehirliye; araba ve aceme; özgüre ve
köleye; büyüğe ve küçüğe; beyaza ve siyaha ona (Ali’ye) itaat etmeyi farz bilmiş, onu imam ve ihtiyar
sahibi kılmıştır.Her muvahhit için onun hükmünü icra etmesi, sözüyle amel etmesi ve emrini
kabullenmesi gerekir. Her kim ona muhalefet ederse, melundur(lanete uğramıştır). Her kim ona tabi
olursa ve onu tasdik ederse, Allah’ın rahmetine mazhar olacaktır. Allah, onu ve onu dinleyip
kendisine itaat eden herkesi bağışlamıştır.
Ey insanlar! Bu böylesine bir toplulukta ayağa kalktığım son defadır. O halde işitiniz, itaat ediniz
ve Rabbiniz olan Allah’ın emri karşısında teslim olunuz. Zira aziz ve celil olan Allah-u Teâlâ sizin
ihtiyar sahibi ve mabudunuzdur. Allah’tan ve sizleri muhatap kılan Peygamber’inden, yani benden
sonra da Ali Allah’ın emriyle sizin irade sahibiniz ve imamınızdır. İmamet makamı ondan sonra da
Allah ve Resulüyle görüşeceğiniz güne kadar benim neslimin, onun çocuklarının hakkıdır .

Allah, Resulü ve onların (İmamların) helal kıldığı hususlar dışında bir helal yoktur. Allah, Resulü ve
onların (imamların) sizlere haram kıldığı şey dışında da bir haram yoktur. Aziz ve celil olan Allah,
bana helal ve haramı tanıtmış; Rabbimin kitabından helal ve haramından bana öğrettiği her şeyi
de ben ona ısmarlamış (öğretmiş) bulunmaktayım.

Ey insanlar! Ali’yi (başkalarından) üstün tutun. Allah, var olan her ilmi bende bir araya toplamıştır.
13
Ben de öğrendiğim her ilmi takva sahiplerinin imamında (Ali de bir araya) topladım. Var olan her
ilmi mutlaka Ali’ye öğrettim. Allah’ın Yasin suresinde zikrettiği İmam-ı Mübin (apaçık İmam) odur:

“Her şeyi, apaçık bir İmam’da saymışızdır.”

Ey insanlar! Ondan (Ali’den) başkasına yönelerek, sapıklığa düşmeyin. Ondan yüz çevirmeyin;
onun velayetinden ayrılmayın. O, hakka hidayet eder ve hak ile amel eder. Batılı iptal eder ve batıldan
sakındırır. Allah yolunda kınayıcıların kınaması, ona engel olamaz.

O, (Ali) Allah’a ve Resulüne iman eden ilk kimsedir. Bana iman hususunda hiç kimse ondan öne
geçmemiştir. O, canıyla Allah Resulü’nün yolunda her türlü fedakârlığa katlanmıştır. İnsanlardan hiç
kimse onunla Allah’a ibadet etmediği bir zamanda, o Allah Resulüyle birlikteydi. Namaz kılan ilk
kimse odur. Benimle birlikte Allah’a ibadet eden ilk kimse de odur. Allah tarafından benim yerime
yatağıma yatmasını emrettim. O da canını bana feda ederek, benim yerime yatağıma yattı.
Ey insanlar! Onu üstün bilin ki Allah da ona üstünlük vermiştir. Onu kabul edin ki Allah onu tayin
etmiştir.

Ey insanlar! O, Allah tarafından tayin edilen İmam’dır. Her kim onun velayetini inkâr ederse, şüphesiz
Allah tövbesini kabul etmez ve onu bağışlamaz. Allah’ın ona muhalefet eden kimseye böyle
davranacağı kesindir. Allah ona böyle yapar ve onu ebediyete kadar, sonsuza dek şiddetli azapla
azaplandırır. O halde ona muhalefet etmekten sakının. Aksi takdirde yakıtı insanlar ile taşlar olan ve
kafirler için hazırlanan ateşe duçar olursunuz.

Ey insanlar Allah’a yemin olsun ki önceki peygamberler ve elçiler bana müjde vermişlerdir.Ben
Allah’a andolsun ki peygamber ve elçilerin sonuncusuyum; gök ve yerdeki bütün yaratıkların
üzerinde hüccetim. Her kim bu konuda şüphe ederse, Cahiliye küfrü gibi kafir olmuş olur. Her kim
bu sözümün bazılarında şüphe ederse, bana nazil olmuş olan her şeyden şüphe etmiştir. Her kim
imamların birinden şüphe ederse, onların tümünde şüphe etmiştir ve kim bizim hakkımızda şüphe
ederse, şüphesiz ateştedir. Allah bu üstünlüğü bana bağışta bulunmuştur. Bu O'nun bana bir
minneti ve O'ndan bana bir ihsandır. O'ndan başka ilah yoktur. Ebediyete kadar ve sonsuza dek her
haliyle O'na hamd ve senada bulunurum.

Ey insanlar! Ali’yi üstün biliniz ki o, Allah’ın rızık indirdiği ve yaratıklar baki kaldığı müddetçe kadın ve
erkek tüm insanların en üstünüdür. Bu sözü reddeden ve onunla uyumlu olmayan kimse melundur,
melundur, gazaba uğramıştır, gazaba uğramıştır!
Biliniz ki Cebrail, Allah tarafından bu haberi benim için nazil kıldı ve şöyle buyurdu: “Her kim Ali’ye
düşmanlık eder ve velayetini kabul etmezse, lanetim ve gazabım onun üzerine olsun.”
Herkes yarın için önceden ne göndereceğine baksın. Ali’ye muhalefet etmekten ve neticede
sabit olduktan sonra adımının sürçmesinden dolayı Allah’tan korksun. Allah, hiç şüphesiz
yaptıklarınızdan haberdardır.

Ey insanlar! O (Ali), Allah’ın aziz kitabında zikrettiği ve ona muhalefet edenler hakkında şöyle
buyurduğu, Cenbillah’tır:
"Kişinin (yana yakıla) şöyle diyeceği (gün): “Cenbillah’a (Hz. Ali’ye) karşı kusurlu davranışımdan (ve
gevşeklik gösterdiğimden) ötürü bana yazıklar olsun."

Ey insanlar! Kur’an hakkında tefekkür ediniz; ayetlerini anlamaya çalışınız; muhkem ayetlerine
bakınız ve müteşabih ayetlerinin ardınca koşmayınız. Allah’a yemin olsun ki Kur’an’ın batınını sizlere
beyan edebilecek ve tefsirini sizler için açıklayabilecek olan kimse, benim elinden tuttuğum, onu
kendime doğru yükselttiğim, pazısından tuttuğum, iki elimle kaldırdığım ve sizlere, “BEN KİMİN
MEVLA'SİYSAM (Velisi) ALİ DE ONUN MEVL A SIDIR ” diye tanıttığım kimsedir. O, benim kardeşim
ve yerime geçecek olan Ali b. Ebi Talip’tir. Onun velayeti, bana nazil buyuran aziz ve celil olan
Allah tarafındandır.
14
Ey insanlar! Ali ve onun soyundan olan temiz çocuklarım "Sıkl-i Asgar" (daha küçük değerli şey) ve
Kur’an ise, "Sıkl-i Ekber" (daha büyük değerli şey)’dir. Bu ikisinden her biri diğerini haber vermekte ve
onunla uyum içinde bulunmaktadır. Onlar Kevser havuzunun başında yanıma gelinceye kadar, asla
birbirinden ayrılmazlar. Biliniz ki onlar, insanlar arasında Allah’ın emin kulları ve yeryüzündeki
hâkimleridir.

Biliniz ki ben eda ettim; biliniz ki ben tebliğ ettim; biliniz ki ben duyurdum; biliniz ki ben açıkladım;
biliniz ki Allah buyurmuştur ve ben aziz ve celil olan Allah adına konuşuyorum. Biliniz ki Müminlerin
Emiri de benim kardeşimdir. Biliniz ki “Müminlerin Emiri” olmak, benden sonra ondan başka hiç
kimse için helal değildir.
Daha sonra Peygamber (s.a.a) eliyle Ali’nin (a.s) kolundan tuttu ve yukarı kaldırdı. Müminlerin Emiri
(a.s) ise, Hz. Peygamber (s.a.a) minberin üstüne çıktığı andan beri, ondan bir basamak aşağıda
bulunuyordu. Hz. Peygamber’in (s.a.a) yüzüne oranla, sağ tarafına gelmekteydi. Dolayısıyla da yer
itibariyle ikisi de bir mekânda durmuş gibiydiler.

Sonra Hz. Peygamber (s.a.a) eliyle onun elini tuttu ve her ikisi de elini göğe doğru kaldırdı. Ali (a.s)
yerinden kalktı ve ayağı Hz. Peygamber’in (s.a.a) diziyle aynı hizaya geldi. Daha sonra Hz.
Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu:
"Ey insanlar! Ben sizlere sizlerden daha çok velayet ve tasarruf hakkına sahip değil miyim?"
İnsanlar hep birden şöyle dediler: “Evet, ey Resulullah!”

Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Biliniz ki ben kimin ihtiyar sahibi isem, Ali de onun ihtiyar
sahibidir. Allah’ım! Onu seven kimseyi sen de sev. Ona düşmanlık eden kimseye sen de düşmanlık
et. Ona yardım edenlere yardım et. Onu hakir kılanları hor ve hakir kıl."
“Ey insanlar! Bu Ali’dir. O, benim kardeşim, vasim, ilmimi kendisinde toplayan ve ümmetim arasında
iman eden kimseler üzerinde halifemdir. Aziz ve celil olan Allah’ın kitabını tefsir etmekte, Allah’a
davet etmekte, Allah’ı razı eden şeylerle amel etmekte, Allah’ın düşmanlarıyla savaşmakta, Allah’ın
dostlarını sevmekte ve Allah’a isyan etmekten sakındırmakta benim yerime geçen kimsedir.

Allah Resulü’nün halifesi odur; Müminlerin Emiri odur; Allah tarafından hidayet edenlerin imamı
odur. Nakisin (ahdini bozan Cemel ashabı), Kasitin (Zulmeden Muaviye taraftarları) ve Marikin’i
(dinden çıkan Hariciler’i) Allah’ın emriyle öldüren odur. Allah şöyle buyurmuştur:“Nezdimde söz
değişmez”
Ey Rabbim! Senin emrinle şöyle diyorum: “Allah’ım! Ali’yi seven kimseyi sev ve Ali’ye düşman olan
kimseye düşman ol. Ona yardım edene yardım et. Onu yardımsız bırakan kimseyi, sen de yardımsız
bırakan kimseyi, sen de yardımsız bırak. Ali’yi inkâr eden kimseye lanet et. Ali’nin hakkını inkar eden
kimseye gazap et.”
Ey Rabbim! Sen, bu konu a ydınlandıktan ve Ali’yi bugün tayin ettikten sonra, şu ayeti bana nazil
buyurdun:Bugün, size dininizi kemale erdirdim; üzerinize olan nimetimi tamamladım; din olarak
sizin için İslam’ı beğendim Kim İslam’dan başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O,
ahirette de kaybedenlerdendir.”
Ey Rabbim! Sen de tanıklık et ki ben tebliğ ettim.
Ey İnsanlar! Allah dininizi onun imametiyle kâmil buyurmuştur. O halde Kıyamet gününe ve aziz ve
celil olan Allah’ın huzuruna varılacağı güne kadar, her kim ona ve benim çocuklarımdan ve onun
soyundan olan vasilere boyun eğmezse, böyle kimselerin amelleri dünya ve ahirette yok olmuş olur
ve sürekli azap içinde bulunurlar. Azapları asla hafifletilmez ve onlara fırsat verilmez.

Ey İnsanlar! Bu Ali, sizlerden bana en çok yardım eden, bana en layık olan, bana en yakın bulunan ve
nezdimde en değerli olan kimsedir. Aziz ve celil olan Allah ve ben ondan razıyız. Kur’an’da Ali
dışında hiç kimse hakkında "razı olunma ayeti" (kendisinden razı olunduğunu bildiren bir ayet)
inmemiştir. Allah müminlere hitap ettiği her yerde, önce ona hitap etmiştir. Kur’an’da var olan övgü

15
ayetleri onun hakkındadır ve Allah İnsan suresinde sadece onun hakkında cennete gireceğine
şahadette bulunmuştur. Bu sureyi ondan başkası hakkında nazil buyurmamış ve bu sureyle ondan
başkasını övmemiştir.
Ey insanlar! O (Ali) Allah’ın dininin yardımcısı ve Allah Resulü’nün (s.a.a) savunucusudur. O takvalı,
temiz, hidayet eden ve hidayet olmuş kimsedir. Peygamberiniz en iyi Peygamber, vasiniz en iyi vasi
ve onun çocukları da en iyi vasilerdir.
Ey insanlar! Her peygamberin soyu kendi sulbündendir. Ama benim neslim, Müminlerin Emiri’nin
(a.s) sulbündendir.
Ey insanlar! Şeytan, Âdem’i hasetle cennetten dışarı çıkardı. Sakın Ali’ye haset etmeyiniz. Aksi
takdirde amelleriniz boşa gider ve ayaklarınız sürçer. Âdem bir sürçme sebebiyle yeryüzüne
gönderildi. Oysa Âdem, aziz ve celil olan Allah’ın seçtiği kimseydi. O halde sizler, aranızda Allah’ın
düşmanları olduğu halde, nasıl bir hâlet içinde olacaksınız?
Biliniz ki sadece şekavet sahibi kimse Ali’ye düşmanlık eder ve sadece takva sahibi kimse Ali’yi
sever. Ali’ye sadece halis mümin olan kimse iman eder.
Allah’a yemin olsun ki Asr suresi Ali (a.s) hakkında nazil olmuştur:“Rahman ve Rahim olan Allah’ın
adıyla. İkindi vaktine andolsun ki hiç şüphesiz insan hüsran içindedir.”

İkindi vaktine andolsun ki iman eden, hak ve sabırdan hoşnut olan Ali dışında tüm insanlar hüsran içindedir.

Ey insanlar! Ben Allah’ı şahit tuttum ve risaletimi sizlere tebliğ ettim. Peygamber’in sadece açıkça
tebliğ etmekten başka bir sorumluluğu yoktur. Ey insanlar! Allah’tan hakkıyla korkun ve
dünyadan sadece Müslüman olarak ayrılın.

“Ey Kitab verilenler! Bir takım yüzleri silip dümdüz ederek, arkalarına çevirmeden yahut cumartesi
ashabını (Yahudileri) lânetlediğimiz gibi lânetlemeden önce, elinizdeki Kitab’ı tasdik ederek,
indirdiğimiz Kur’an’a iman edin.”
Ey insanlar! Allah’a yemin olsun ki bu ayette kendilerini isim ve soylarıyla bildiğim ashabımdan bir
grup dışındaki kimse kastedilmiştir. Ama onları ifşa etmemekle görevlendirildim. O halde her kim
amel ederse, kalbinde Ali’ye karşı taşıdığı sevgi veya kinle mutabık olan şeyi bulacaktır.

Ey insanlar! Aziz ve celil olan Allah tarafından bana bir nur verilmiş; benden sonra Ali b. Ebu Talib’e
ve ondan sonra da Mehdi Kaim’e (a.f) kadar onun nesline verilmiştir. Mehdi de Allah’ın hakkını ve
bize ait olan her hakkı geri alır. Zira aziz ve celil olan Allah bizleri, kusur edenlere, düşmanlık
gösterenlere, muhaliflere, hainlere, günahkârlara, zalimlere ve tüm âlemlerden gasp edenlere karşı
hüccet karar kılmıştır.

Ey insanlar! Sizleri Allah’tan korkmaya çağırıyor ve uyarıyorum ki ben Allah’ın Resulüyüm. Benden
önce de peygamberler var olmuştur. Ben ölür veya öldürülürsem, sizler gerisin geriye mi
döneceksiniz? Her kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah çok yakında
şükredenlere ve sabredenlere mükâfat verecektir. Biliniz ki sabır ve şükürle nitelendirilen Ali’dir.
Ondan sonra da onun neslinden olan çocuklarım da aynen böyledir.
Ey insanlar! Müslüman oluşunuz sebebiyle bana, hatta Allah’a minnet etmeye kalkışmayın. Aksi
takdirde amelleriniz boşa gider; size gazap edilir ve Allah sizleri ateşten ve (erimiş) bakırdan
alevlere müptela kılar. Şüphesiz rabbiniz pusudadır.

Ey insanlar! Benden sonra ateşe davet edecek olan imamlar olacaktır. Onlar kıyamet günü
yardım görmezler. Ey insanlar! Allah ve ben onlardan uzağız. Ey insanlar! Onlar ve yardımcıları,
onlara tabi
olanlar, onları takip edenler ateşin en alt derecesinde olacaklardır ve kibirli kimselerin yeri ne de
kötüdür. Biliniz ki onlar, Ashab-ı Sahife’dir. O halde sizden her biriniz kendi sahifesine baksın.”
Hz. Peygamber (s.a.a), “Ashab-ı Sahife” adını zikredince insanların çoğu Hz. Peygamber'in (s.a.a)
bu sözden neyi kastettiğini anlamadılar. Kendileri için bir soru işareti doğdu. Oradakilerden çok azı
Hz. Peygamber’in (s.a.a) maksadını anlayabildi.

16
“Ey insanlar! Ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar İmamet ve veraseti olarak neslime emanet
ediyorum. Ben tebliğ etmekle görevli olduğum şeyi tebliğ ettim ki burada hazır olan ve olmayan,
dünyaya gelen ve gelmeyen herkese hüccet olsun. O halde kıyamet gününe kadar, burada hazır
olanlar hazır olmayanlara ve babalar çocuklarına ulaştırsınlar.
Çok yakında benden sonra imameti padişahlık olarak zulüm ve zorbalıkla alacaklardır. Allah gasp
edenlere ve (bu hakka) tecavüzde bulunanlara lanet etsin. Bu esnada şöyle buyuruyor: -Ey insanlar
ve cinler!- Sizlere dökülmesi gerekeni döker, sizlere ateş ve (erimiş) bakırdan alevler gönderir ve
siz onu asla def edemezsiniz.
Ey insanlar! Aziz ve celil olan Allah, kötüyü iyiden ayırt etmeniz için, sizleri başıboş bırakmamıştır.
Allah sizleri gaipten haberdar kılmamıştır.
Ey insanlar! Allah kıyamet kopmadan önce yalanlamaları sebebiyle bayındır olan her bölgeyi helak
edecektir ve onu Hz. Mehdi’nin hâkimiyeti altına geçirecektir. Allah, kendi vaat ettiği
şeyi uygulayacaktır.

Ey insanlar! Sizden öncekilerin çoğu helak oldu. Allah onları helak etti ve gelecek nesilleri de helak
edecek olan O’dur. Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Öncekileri yok etmedik mi? Ardından,
sonrakileri de onlara katarız. Suçlulara böyle yaparız. O gün! Yalanlamış olanların vay haline!”
Ey insanlar! Allah bana emretmiş ve beni sakındırmıştır. Ben de Allah’ın emriyle Ali’ye emrettim ve
O'nu sakındırdım. Emir ve yasaklama ilmi onun nezdindedir. O halde onun emrini dinleyiniz ki
esenlikte kalasınız. Ona itaat ediniz ki hidayet bulasınız. Onun yasaklamalarını kabul ediniz ki
doğru yolda olasınız ve onun maksat ve muradına doğru hareket edesiniz ve bilinmedik yollar sizleri
onun yolundan alıkoymasın.

Ey insanlar! Ben Allah’ın uymayı emrettiği doğru yoluyum. Benden sonra da Ali ve sonra onun
neslinden olan çocuklarım da hidayet imamlarıdır. Hakka hidayet eder ve hakkın yardımıyla adalet
üzere davranırlar.
Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.a) şu ayeti tilavet buyurdu:“Rahman ve Rahîm olan Allah’ın Adıyla.
Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur…(Fatiha suresi'nin tamamı)”

Bu sure benim hakkımda nazil olmuştur ve Allah’a andolsun ki onlar (imamlar) hakkında nazil
olmuştur. Genel olarak onları kapsamakta ve özel olarak da onlar hakkındadır. Onlar Allah’ın
dostlarıdır; onlara bir korku yoktur ve onlar asla üzülmezler. Biliniz ki Allah’ın hizbi galip gelecektir.
Biliniz ki onların düşmanları, beyinsizler, sapıklar ve şeytanın kardeşleridir. Onlar batıl şeyleri
gurur yüzünden birbirine iletirler. Biliniz ki Ehlibeyt’in dostları ise Allah’ın kitabında kendilerini
zikrettiği ve haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir:"Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir millettir.
Babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile, Allah’a ve peygamberine karşı
gelenlere, sevgi beslediklerini görmezsin. İşte
Allah, imanı bunların kalplerine yazmıştır.”

Biliniz ki Ehlibeyt’in dostları aziz ve celil olan Allah’ın kendilerini nitelendirdiği ve haklarında şöyle
buyurduğu kimselerdir:"“İşte güven, onlara iman edip, haksızlık karıştırmayanlaradır. Onlar doğru
yoldadırlar.”
Biliniz ki Ehlibeyt'in dostları, iman edenler ve kuşkuya düşmeyen kimselerdir.

Biliniz ki Ehlibeyt'in dostları, esenlikle ve güven içinde cennete girenlerdir. Melekler selamla onları
görmeye gelir ve şöyle derler: “Selam olsun size, tertemiz oldunuz. O halde ebedi olarak
cennete giriniz.”

Biliniz ki Ehlibeyt'in dostları, cennetin kendilerinin olduğu ve içinde hesapsız rızıklanan


kimselerdir. Biliniz ki Ehlibeyt'in düşmanları ise, ateşin alevleri içine girecek olan kimselerdir. Biliniz
ki Ehlibeyt'in düşmanları ise, kaynadığı halde cehennemden korkunç bir ses duyan ve cehennemin
alevlenmesini
17
gözleriyle gören kimselerdir.
Biliniz ki Ehlibeyt'in düşmanları Allah’ın haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir:
“Her ümmet girdikçe kendi yoldaşına lânet eder.”
Biliniz ki Ehlibeyt'in düşmanları Allah’ın haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir:

“Oraya atıldıkları zaman, bekçileri onlara: “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorarlar.

Onlar:
“Evet, doğrusu bize bir uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık ve Allah hiçbir şey indirmemiştir. Siz büyük
bir sapıklık içindesiniz, demiştik” derler... Çılgın alevli cehennemlikler yok olsunlar!”

Biliniz ki Ehlibeyt'in dostları, gizlide Rablerinden korkan ve kendileri için mağfiret bulunan ve büyük
ecir sahibi kimselerdir.

Ey insanlar! Ateşin alevleri ve büyük ecir arasındaki fasıla ne de uzundur.

Ey insanlar! Bizim düşmanlarımız, Allah’ın kendilerini kınadığı ve lanet ettiği kimselerdir. Bizim
dostlarımız da Allah’ın kendilerini methettiği ve sevdiği kimselerdir.
Ey insanlar! Biliniz ki ben uyarıcı ve korkutucuyum; Ali de müjdeleyicidir.

Ey insanlar! Biliniz ki ben uyarıcıyım ve sakındırıcıyım. Ali ise, hidayet edicidir.

Ey insanlar! Ben peygamberim; Ali ise, benim vasimdir.

Ey insanlar! Biliniz ki ben peygamberim ve Ali ise, benim vasimdir. Ondan sonraki imamlar da
onun evlatlarıdır. Biliniz ki ben onların babasıyım. Onlar da onun (Ali’nin) sulbünden vücuda
gelecektir.
Biliniz ki imamların sonuncusu bizden olan ve kıyam edecek Mehdi’dir. Dinlere galip gelecek
olan odur; zalimlerden intikam alacak olan odur; kaleleri fetheden ve onları yok eden kimse de odur.
Şirk ehlinden her kabileye üstün gelen ve onları hidayet eden odur.
Biliniz ki Allah’ın evliya kullarına ait her kanın intikamını alacak olan odur. Allah’ın dinine yardım
edecek olan da odur. Biliniz ki derin denizden istifade eden odur; her fazilet sahibini fazileti
miktarınca ve cehalet sahibini cehaleti miktarınca ödüllendiren odur. Allah’ın seçtiği ve ihtiyar ettiği
kimse odur. Her ilmin varisi ve her anlayışı ihata eden odur. Biliniz ki rabbinden haber veren odur;
ilahî ayetleri yücelten odur; hidayete eren temeli sağlam kimse odur ve işlerin kendisine ısmarlandığı
kimse de odur. Öncekilerin müjdelediği kimse odur. Hüccet olarak baki kalacak olan odur ve ondan
sonra hiç bir hüccet yoktur. Var olan her hak onunladır ve var olan her nur onun nezdindedir.

Biliniz ki o, galibi olmayan kimsedir. Hiç kimseye onun aleyhine yardım edilmez.
Allah’ın yeryüzündeki velisi, kulları arasında hükmedicisi, gizli ve açık eminidir.

Ey insanlar! Ben sizler için açıkladım ve sizlere anlattım. Benden sonra, sizlere anlatacak olan
da Ali’dir. Biliniz ki ben, konuşmamın sonunda sizleri biat etmek ve ona ikrarda bulunmak için
elinizi uzatmaya davet ediyorum; benden sonra da sizleri kendisiyle biatleşmeye davet ediyorum.
Biliniz ki ben, Allah’a biat ettim; Ali de bana biat etti. Ben de Allah tarafından onun için sizlerden biat
alıyorum. Nitekim Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz sana baş eğerek ellerini verenler, Allah’a baş eğip el vermiş sayılırlar. Allah’ın eli onların
ellerinin üstündedir. Verdiği bu sözden dönen, ancak kendi aleyhine dönmüş olur. Allah’a verdiği
sözü yerine getirene, Allah büyük ecir verecektir.”

Ey insanlar! Hac ve umre Allah’ın şiarlarındandır. Nitekim Allah şöyle buyurmuştur:


18
“Kim Kabe’yi hacceder veya umre yaparsa, bu ikisini de tavaf etmesinde bir beis yoktur.”
Ey insanlar! Allah’ın evini hac etmeye gidin. Allah’ın evine giren her hanedan müstağni olur ve
sevinir. Allah’ın evini terk eden her hanedan ise, (soy açısından) kesilir ve fakirleşir.

Vukuf yerlerinde (Arafat, Meş’ar ve Mina’da) duran her müminin o ana kadar işlemiş olduğu tüm
geçmiş günahlarını Allah affeder. Haccı sona erince de amellerine yeniden başlar.

Ey insanlar! Hacılara yardım edilir ve harcadıkları şey kendilerine geri döner. Allah ihsan edenlerin
mükâfatını zayi etmez.

Ey insanlar! Kamil bir din ve tam bir anlayışla Allah’ın evini haccedin. O şerafet sahibi mukaddes
yerlerden tövbe ederek ve günahlardan el çekerek, geri dönün.

Ey insanlar! Aziz ve celil olan Allah’ın size emrettiği gibi namaz kılın ve zekât verin. Eğer uzun bir
süre üzerinden geçer de kusur ederseniz veya unutursanız, Ali sizin ihtiyar sahibinizdir. Sizin için
beyan eder. Aziz ve celil olan Allah, benden sonra onu kullarının emini olarak tayin etmiştir.
O bendendir ve ben de ondanım.O ve benim neslimden olanlar, sorduğunuz her soruya cevap verir
ve sizlere bilmediğiniz şeyleri
açıklar.

Biliniz ki helal ve haram, benim tümünü sizlere tanıtacağımdan, bir oturumda tüm helalleri
emredeceğimden ve tüm haramları sakındıracağımdan çok daha fazladır. O halde aziz ve celil olan
Allah tarafından Müminlerin Emiri Ali ve benim ve onun soyundan olan ondan sonraki vasileri
hakkında, getirdiğim şeyleri kabul etme hususunda sizlere el uzatmak ve sizlerden biat almakla
görevlendirildim. (Ali ve ondan sonraki vasiler hakkında nazil buyurulan şey ise) sadece onlarla
ayakta duracak olan imamettir. Kaza ve kaderi idare eden Allah ile görüşünceye kadar, onların
(vasilerin) sonuncusu ise, Mehdi’dir.
Ey insanlar! Sizlere gösterdiğim her helalden ve sizleri sakındırdığım her haramdan dönmüş değilim.
Onları değiştirmedim. Bunu unutmayınız; hafızalarınızda tutunuz ve birbirinize tavsiyelerde
bulununuz. Onu değiştirmeyiniz ve tahrife kalkışmayınız. Ben sözümü tekrar ediyorum: Namaz
kılınız, zekât veriniz, iyiliği emrediniz ve kötülükten sakındırınız.

Biliniz ki iyiliği emretmenin en üst mertebesi, sözümü anlamanız, onu burada hazır bulunmayanlara
iletmeniz, benim tarafımdan kabul etmesini emretmeniz ve muhalefet etmekten sakındırmanızdır.
Zira bu emir, aziz ve celil olan Allah ve benim tarafımdandır. Sadece masum imam ile iyilik emredilir
ve kötülükten sakındırılır.

Ey insanlar! Kur’an, sizlere Ali’den sonraki imamların onun evlatları olduğunu tanıtmakta ve ben de
onların benim ve onun soyundan olduğunu tanıtmaktayım. Nitekim Allah-u Teâlâ kitabında şöyle
buyurmuştur:
“Bu sözü, devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı.”
Ey insanlar! Takvalı olunuz, takvalı olunuz ve kıyametten sakınınız. Nitekim aziz ve celil olan Allah-u
Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Doğrusu kıyamet gününün sarsıntısı büyük şeydir.”

Ölüm, ahiret, hesap, ilahî teraziler, âlemlerin rabbi nezdinde hesaba çekilmek, sevap ve cezayı
hatırlayın. Her kim kendisiyle birlikte bir iyilik getirirse, o iyilik esasınca sevaba erişir. Her kim de
günah getirirse, cennette onun bir nasibi olmayacaktır.

Ey insanlar! Sizler aynı anda bana el uzatacak kadar (biatleşmek için) ve sayı olarak çok daha
fazlasınız. Rabbim, Müminlerin Emiri Ali (a.s) ve ondan sonra gelecek olan imamlar hakkında

19
söylediklerim hususunda dilinizden itiraf almamı emretti. Onlar (imamlar) benim ve onun (Ali’nin)
soyundandırlar. Nitekim sizlere daha önce de çocuklarımın onun (Ali’nin) soyundan olduğunu
anlattım.
O halde hepiniz şöyle deyiniz: Biz işittik, itaat ettik, razı bulunmaktayız, teslim olmuşuz, rabbin
ve kendi nezdinden imamımız, Müminlerin Emiri Ali’nin (a.s) ve onun sulbünden dünyaya gelecek
olan imamların imameti hususunda bizlere ulaştırdığın şeylere boyun eğmişiz. Bu konuda
kalplerimizle, canlarımızla, dillerimizle ve ellerimizle sana biat etmekteyiz. Bu inanç üzere hayatta
kalacağız ve onunla öleceğiz. (Kıyamet günü de) onunla haşr olacağız. Asla değişmeyeceğiz;
değiştirmeyeceğiz;
kuşku duymayacağız ve inkarda bulunmayacağız. Kalbimizle şüpheye düşmeyeceğiz; bu sözden
dönmeyeceğiz ve ahdimizi bozmayacağız.
Sen bizlere ilahî öğütlerde bulundun. Müminlerin Emiri Ali (a.s) ve ondan sonra senin neslinden ve
onun çocukları olduğunu söylediğin imamlar, Hasan, Hüseyin ve Allah’ın o ikisinden sonra tayin
ettiği kimseler hakkında öğüt verdin. O halde onlar için bizden söz ve ahit alındı. Kalplerimizden,
canlarımızdan, dillerimizden, içimizden ve ellerimizden söz alındı. Her kim yapabilirse, eliyle
biat eder. Her kim de yapamazsa, diliyle ikrar eder. Asla onu değiştirme peşinde değiliz. Allah bu
konuda nefislerimizde değişme görmeyecektir.
Biz bu konuyu çocuklarımızdan ve akrabalarımızdan uzak ve yakın herkese ulaştıracağız. Allah’ı bu
konuda şahit tutuyoruz. Allah şahadet hususunda kifayet eder ve sen de bu itirafımıza şahit
bulunmaktasın.
Ey insanlar! Ne diyorsunuz? Allah her sesi işitir ve her gizliliği bilir. O halde kim hidayet bulmuşsa,
kendi lehinedir ve her kim de sapmışsa, kendi zararına sapmıştır. Her kim biat etmişse, Allah’a biat
etmiştir. Allah’ın eli onların (biat edenlerin) elinin üzerindedir.
Ey insanlar! Allah’a biat ediniz; bana biat ediniz; Müminlerin Emiri Ali’ye (a.s) Hasan’a Hüseyin’e;
dünya ve ahirette onlardan olan imamlara ve imamet makamı hasebiyle soylarında baki kalana
biat ediniz. Allah vefasız kimseleri (biatini bozanları) helak edecektir. Vefalı olanları ise, rahmetine
mazhar kılacaktır. Her kim biatinden dönerse, kendi zararına dönmüştür. Her kim de Allah’a söz
verdiği şeyler hususunda vefalı olursa, Allah ona büyük bir ecir inayet buyuracaktır.

Ey insanlar! Sizler bu dediğimizi söyleyin ve tekrar edin. Ali’yi “Müminlerin Emiri” olarak
selamlayın ve şöyle deyin:

“İşittik ve itaat ettik; Rabbimiz affını dileriz; dönüş sanadır.”


Hakeza şöyle deyiniz:

“Bizi buraya hidayet eden Allah’a hamd olsun. Eğer Allah bizi hidayet etmeseydi, biz hidayeti
bulamazdık.”

Ey insanlar! Kur’an’ın nazil buyurmuş olduğu Ali b. Ebu Talib’in Allah nezdindeki faziletlerinin tümü
bir oturumda sayılabilecek miktardan çok daha fazladır. O halde her kim onları size haber verir
ve onları tanırsa, siz de kendisini tasdik edin.

Ey insanlar! Her kim Allah’a, Peygamber’ine, Ali’ye ve bu zikrettiğim imamlara itaat ederse, büyük
bir kurtuluşa ulaşmış olacaktır.

Ey insanlar! Ona biat etmek, velayetini kabul etmek ve onu "Müminlerin Emiri" olarak
selamlamak hususunda öne geçen kimseler, kurtuluşa erenlerdir ve onlar nimet bahçelerinde
olacaklardır.

Ey insanlar! Allah’ın sizden razı olacağı bir söz söyleyiniz. Eğer sizler ve yeryüzünde bulunan
herkes tümüyle kâfir olsa, yine de Allah’a hiçbir zarar gelip çatmaz.

20
Allah’ım! Eda ettiğim ve emrettiğim şeyler hatırına müminleri bağışla ve inkar eden kafirlere gazap
et. Hamd ve sena alemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur."
BU HUTBENİN RİV AYETİ;
"Ravzatu’l Vaizin", "el-İhticac", "el-Yakin", "Tenzihu’l Kiram", "el-İkbal", "el-Udedu’l Kaviye", "et-
Tahsin","es-Sıratu’l Mustakim" ve "Nehcü’l İman" kitaplarında üç tarik ve yolla Hz. Resul-ü Ekrem’den
(s.a.a) nakledilmiştir:
İmam Muhammed Bakır'ın (a.s) rivayeti [1] Sahabeden Huzeyfe b. Yeman'ın rivayeti[2] ve Sahabe
Zeyd b. Erkam'ın rivayetidir.[3]
1>İbn-i Fital Nişaburi, c. 1, s. 89; Tabersi, c. 1, s. 66; İbn-i Tavus, el-Yakin, s. 343; Elemu’l Huda, c.1,
s. 186.
2>İbn-i Tavus, El-İkbal, s. 454 v e 456.
3>Ali b. Yusuf Hilli, s. 169; İbn-i Tavus, et-Tahsin, s. 578; Ali b. Yusuf Beyazi, c. 1, s. 301; Hüseyin b.
Cebur, s. 26–34.'da yapılmıştır.
Gördügümüz gibi uzun bir hutbedir. Hutbeyi tasdik eden Ehli sünne kaynaklarını rivayet edelim
inşaALLAH;
1>Ebu Naim İsfahani, c. 1, s. 235 ve c. 2, s. 227.
2>İbn-i Abdulbirr, c. 2, s. 460.
3>İbn-i Esir, c. 1, s. 308, 367; c. 2, s. 333; c. 3, s. 92, 93, 274, 307, 321; c. 4, s. 28 ve c. 5, s. 6, 205, 208.
4> İbn-i Hacer Askalani, c. 1, s. 372, 550; c. 2, s. 257, 382, 408, 509; c. 3, s. 512 v e c. 4, s. 80.
5>Beyhaki, s. 182.
6>Ebu’l Ferec, c. 8, s. 307.
7> Belazuri, c. 1, s. 156.
8>İbn-i Kesir, c. 5, s. 208, 209, 210, 211, 212, 213, 227, 228 v e c. 7, s. 338, 344, 346, 347, 348 ve 349.
9>Zehebi, c. 2, s. 196 ve 197.
10>Hatib-i Bağdadi, c. 8, s. 290; c. 7, s. 377; c. 12, s. 343 v e c. 14, s. 236.
11>İbn-i Kalansi, c. 1, s. 370; c. 2, s. 5, 85, 345 v e c. 5, s. 321.
12>Buhari, c. 1, s. 375 ve c. 2, 2. Kısım, rakam. 194.
13>Zerendi Hanefi, s. 79, 109 ve 112.
14> İbn-i Esir, c. 1, s. 346.
15>İbn-i Hallakan, c. 1, s. 60; c. 2, s. 223.
16>Kunduzi, s. 29- 40, 53-55, 81, 120, 129, 134, 154, 155, 179, 187, 206, 234 v e 284.
17>İbn-i Kuteybe, c. 1, s. 109.
18>İbn-i Cevzi, s. 30 ve 33.
19>Ahmed Hambel, c. 1, s. 84, 119; c. 4, s. 241, 281, 368, 370, 372; c. 5, s. 347, 366, 370, 419-492 ve
c. 6, s. 476.
20>İbn-i Mağazili, s. 16, 18, 20, 22, 23, 24, 25, 224, 229.
21>Harezmi, s. 23, 79, 80, 92, 94, 95, 115, 129 v e 134.
22>Hakim-i Nişaburi, c. 3, s. 109, 110, 118, 371 v e 631.
23>İbn-i Saad, c. 3, s. 335.
24>İbn-i Mace, c. 1, s. 43.
25>İbn-i Abdurrabbe, c. 5, s. 317.
26>Şukani, c. 3, s. 57.
27>Hamuni, c. 1, s. 56, 64, 65, 67, 68, 72, 75, 76 v e 77.
28>İbn-i Sabbag Maliki, s. 23, 24, 25, 27 v e 74.
29>Muttaki Hindi, c. 1, s. 48; c. 6, s. 397- 405; c. 8, s. 60; c. 12, s. 210 v e c. 15, s. 209.
30>Mesudi, c. 2, s. 11.
31>İbn-i Hacer-i Askalani, c. 1, s. 337; c. 2, s. 57 v e c. 7, s. 283, 498 ve 460.
32>Nesai, c. 5, s. 45.
33>Halebi, c. 3, s. 274, 283, 369.
34>İbn-i Ebi’l Hadid, c. 1, s. 317 – 362; c. 2, s. 288; c. 3, s. 208; c. 4, s. 221 v e c. 9, s. 217.
35>Hâkim-i Hasakani, c. 1, s. 158, 190.
36>Müslim, c. 4, s. 1873.
37>Fahr-i Razi, c. 3, s. 636.
38>Nesai, s. 21, 40, 86, 88, 93, 94, 95, 100, 104 v e 124.
39>Mukrizi, s. 220.
40>Ahmed b. Abdullah Taberi, s. 67 ve 68.
41>Alusi, c. 6, s. 55.
42>Tirmizi, c. 5, s. 591.ö

21
HUTBENİN ARDIND AN İNEN AYET VE İMAM ALİ A.S'IN HİLAFETİNİ RİVAYET EDEN EHLİ SÜNNE
KAYNAKLARI:

Hz. Ali’nin imamet ilanından sonra henüz insanlar dağılmadan Maide 3. ayet nâzil oldu: “Bugün
sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetlerimi tamamladım ve size din olarak İslam’ı seçtim.”

Resûlullah (s.a.a.); “Allahuekber! Din kemâle erdirildi. Nimet tamamlandı. Yüce Allah Benim
risaletime, Ali’nin velayetine razı oldu” buyurdu.Yani, Hz. Ali’nin imametinin bilinmesi ile İslam dini
tamamlanmıştır ve bu Allah’ın emridir.

Maide 3. ayetin, Hz. Ali’nin hilafet ilanından sonra nâzil olduğu;


İmam Ahmed b. Hanbel’in
Müsned’inde (c.1 s.241 (s.262), 950 (s.340) 964(s.344); 7/23959 (s.779-780); 6/18671 (s.305-
306), 19494 (s.528), 19518 (s.534), 19540 (s.538-
539), 19543 (s.539), Taberî’de, Celaleddin Suyutî
Tefsirinde, İmam Fahri Razi Tefsirinde, İmam
Gazalî’nin İhya’sında, İbn-i Ebi’l-Hadid’in Neh-
cü’l-Belağa Şerhi’nde, Menâkıb-ı Harezmî’de (s.25) yer almaktadır.
Sahih rivayetlere göre, Gadir-i Hum günü, Hz.P eygamberin Hz. Ali Efendimizi yerine halife ve
vasi olarak tayininden sonra “ikmal ayeti” olarak bilinen Maide 3’ün nâzil olduğu pek çok Sünnî
eserde yer alır.

Bunlar:Müslim, Sahih, Fedailü’s-Sahabe, 44/36,6175,6176,6177;


Nesâî, Hasais-i Ali, H.no : 8,76,82,83,85,90,95,96; İbn Mace, Sünen,Mukaddime, Fazlu Aliyy İbn Ebi
Tâlib, 29/116; Tirmizî, Sünen,Menâkıb, 30,36,50-3716; İbn Ebi Şe ybe, Musannaf, VII.495,R.9,10;
Hakim, Müstedrek, II/129,III,109,116; Kenz, R. 31662,32904,32946;
Heytemî, Savaik, 120-124; Münavi, Feyzu’l-Kadir, III/had no:2631,
s.433-434, VII/had. No.9000, s.253-254; Sıbt b. Ce vzî, Tezkiretü’l-
Havvas, s.30; Hatib el-Bağdadî, et-T arih, VII/289. kaynaklardır.

EHLİ SÜNNE KAYNAKLARINDA KONUNUN DETAYI:

Sünni Kaynaklarda Geçtigi Şekliyle Vermek Gerekirse;

"Ali’nin (r.a) elini tutup kaldırdı ve ‘Ben kimin velisi-idarecisi isem, Ali de onun velisi-idarecisidir’
buyurdu.”[1]

Adiyy b. Sabit’in Hz. Bera’dan (r.a.) rivayeti ise şöyledir:


Resûlullah ile birlikte Veda Haccı’ndan dönüşte, Gadir-i Hum’daydık. Namaza toplanın diye
nida etti. İki ağacın gölgesi altında iken, Ali’nin (r.a.) elinden tutup kaldırarak şöyle buyurdu:
“Ben, bütün mü’minlere kendi canlarından daha önde, daha yüce değil miyim?”

Ashab, “Şüphesiz öylesin ya Resûlallah” dediler.

Bunun üzerine tekrar “Ben, her bir mü’mine kendi nefsinden daha önde, daha evla değil mi-
yim?” buyurdu.

Ashab da yine, “Şüphesiz öylesin ya Resûlallah” dediler.

22
Bunun üzerine Resûlullah şöyle hitap buyurdu: “Ben kimin velisi-idarecisi isem, işte bu (Ali)
de onların velisi-idarecisidir. Allah’ım, onu veli kabul edip dost olana dost ol; ona düşmanlık ya-
pana da düşman ol.”

Ömer () onunla karşılaştığında; “Gözün aydın olsun ey Ebu Tâlib’in oğlu, sen gece-gündüz
(her an) her bir mü’min erkek ve mü’mine hanımın velisi-idarecisi oldun” diye tebrik etti.”[2]

Müfessir Âlusî ise, Maide 67. âyetin bağlamında Sünnîlerin genel görüşünü de beyan ettiği
tefsirinde şunları kaydetmiştir:

“İbn Abbas’ın şöyle dediği rivayet edilmektedir: Bu ayet, Ali (k.vehce) hakkında nâzil oldu.

Yüce Allah, Hz. Peygambere onun (Ali) velayetini insanlara ilan etmesini emrettiğinde; Resûlullah,
insanların kendisine ‘amcasının oğlunu başımıza geçirdi’ deyip kendisini kınamalarından
(ta’n etmelerinden) oldukça korktu. Bunun üzerine Allah, bu ayeti indirdi; o da Gadir-i Hum’da
Ali’nin velayetini ikame etti. Onun elini tutup kaldırarak şöyle buyurdu: Ben kimin velisi-idarecisi
isem, işte bu (Ali) de onların velisi-idarecisidir. Allah’ım, onu veli kabul edip dost olana dost ol; ona
düşmanlık yapana da düşman ol.”

Celaleddin Suyutî de, ed-Dürrü’ l-Mensur’un-


da; Ebi Hatim, İbn Murdeveyh, İbn Asakir ve Ebu Said el-Hudrî’den naklen böyle tahric etti.[3]
[1] Ahmed b. Hanbel, Müsned, I/84.
[2] Ebu İshak es-Sa’lebî en-Nişaburî, el-Keşf ve’l-Beyan, Thk. Ebi
Muhammed b. Aşur, 1.Baskı, Beyrut, 2002, c.IV/s.92.
[3]Ebu’l-Fazl Şihabuddin es-Seyyid Mahmud el-Alusi, Ruhu’l-
Me’ani fi Tefsiri’l-Kur’âni’l-Azim ve’s-Seb’il-Mesani, Beyrut bsk,
c.IV, s.192,193.

GADİR HUTBESİNİN ARDIND AN İMAM-I ALİ A.S'IN TEBRİK EDİLMESİNE EHLİ SÜNNE
KAYNAKLARINDA:

Gadir hadisi ile, Hz. Ali’nin halife tayin edilmesinin bir delili de sahabenin onu tebrik etmesidir.

İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned’inde şu hadisi nakletmektedir:

Bera b. Azib (r.a.) dedi ki: Resûlullah’ın (s.a.a.)


(ifa etmiş olduğu Veda Haccı dönüşünü) seferinde birlikteydik.
Gadir-i Hum’da konakladık.
Namaz kılma emrini vererek nida ettirdi. İkindi namazını kıldırdı. Ardından (bir hutbe irad ederek)
Ali’nin (r.a.) elini tuttu ve “Bilmez misiniz ki, Ben, mü’minlere kendi nefislerinden evlayım?”buyurdu.

Ashab, “Evet” cevabını verdiler.

Resûlullah (s.a.a.) suali, “her bir mü’min için” ifadesiyle aynı şekilde tekrar etti; sahabiler, “evet”
karşılığını verdiler.

Bunun üzerine Resûlullah (s.a.a.)


Ali’nin elini tutup kaldırarak, “Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır. Allah’ım ona dost
olan dost, düşman olana düşman ol” buyurdu.

Bu esnada Ömer () Hz. Ali (a.s.) ile karşılaştı ve onu şöylece kutladı:
“Ne mutlu sana, ey Ebu Tâlib’in oğlu! Gözün aydın! Kadın ve erkek
her bir mü’minin mevlası oldun” dedi.
23
Sahabilerin İmam Ali’nin velayet ve imametini tebrik etmelerine dair çok az farklılıklarla aynı
rivayetleri İbn Kesir ve Bağdadî de nakletmektedir.

Hüccetü’l-İslam Ebu Hamid Muhammed b.Muhammed Gazalî (r.a.) ise, Gadir-i Hum olayını
anlattıktan sonra, Ömer’in de diğer sahabiler gibi, “Yaşa, var ol, ey Hasan’ın babası! Şüphesiz
sen, artık benim ve kadın erkek her bir mü’minin mevlası oldun” diye tebrik ve hakkı teslim ettiğini
nakleder ve İmam Ali’nin velayet ve imametinin Yüce Allah’ın emriyle Resûlullah’ın nasb etmesi
ile gerçekleştiği görüşünü açıklar.
(Resûlullah, hutbesini bitirir bitirmez) Ömer, derhal “Yaşa, yaşa, bravo Sana ey Hasan’ın ba-
bası! Sen artık bizim velimiz, kadın erkek bütün mü’minlerin velisi oldun” diyerek kutlaması da
şüphesiz bu emre teslimiyet, tayin edilene ilişkin rıza beyanı ve açık hükümdür. Ancak Hz.
Peygamberin rıhletinden sonra Ebubekir ve Ömer bu emre itaati unutarak, Resûlullah henüz
defnedilmeden Sakife denilen yerde demokratik usulle yeni bir halife seçmişlerdir.

Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/281; 6/305-306, had. no:


18671,18672, Beyrut bask. 1998.
30 İbn Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye, 11/73; Hatib el-Bağdadî, Tarih
el-Bağdadî, 8/289.
31 İmam Gazalî, Sırru’l-Âlemeyn ve Keşf-u ma Fi’d-Dareyn, s.16-
18, Millet Kütüp. yazma eser, Ali Emiri Arabi bölm., 915; Hüccetü’l-
İslam Muhammed b. Muhammed Gazali, Sırru’l-Alemeyn, s.23,
zabt, ta’lik; Muvaffak Fevzi el-Cebr, Dımaşk.Oysa İbn Hacer el-Heytemî’nin Darekutnî’den
naklettiğine göre; Resûlullah’ın Hz. Ali’yi Gadir-i Hum hutbesiyle “kendisinden sonra kadın erkek
bütün mü’minlerin velisi” olarak nasb ve ilan etmesi
üzerine Ebu Bekir ve Ömer,
“Ey Ebu Tâlib’in oğlu, gözün aydın olsun, sen kadın-erkek her mü’minin velisi oldun” diye tebrik
ederler.
el-Heytemî, es-Sevaik, s.42, Kahire baskısı Görüldügü gibi Ehli Sünni Kaynaklarında ister Hilafet
noktasında olsun ister İlahi Vasiyet noktasında olsun mesele şeffaf ve ortada inşaallah.

ELBETTE Kİ BURADA EHLİ SÜNNE DÜN YASINA KENDİ KAYNAKLARIYLA SORARIZ


İSLAM'A YAPILAN SAKİFE D ARBESİNDE ŞU VAKIALAR SİZE NEYİ GÖSTERMEKTEDİR?

1>Hz. Peygamber'in Emri ile kurulan Usame ordusuna itaatsizlik edilerek Medine’ye geri dönülmesi
İbn Ebi’l-Hadid, 1/159, 160; ayrıca Bkz. Taberi, 3/184, 186.

2>Ömer tarafından Hz. Resulullah’ın (s.a.a) öldüğünün inkâr edilmesi


İbn Hişam, 4/305; İbn Sa’d, 2/266, 267, 270; Taberi, 3/200.

3>Hz. Peygamber'e (s.a.a) kâğıt kalem getirilmesinin önlenmesi


Muslim, 2/1259; Buhari, 1/37; İbn Sa’d, 2/242, 245.

4>Hz. Resulullah’ın hastalığı döneminde onun yerine cemaat imamı olarak namaz kılmaya
çalışılması Ahmed bin Hambel, aynı yerler; Taberi aynı yerler, 3/190; Mufid, el-İrşad, 97, 99.

5>Müminlerin Emiri Hz. Ali’nin (aleyhi selam) Ömer’e şöyle demesi: “Hilafet sütünü iyi sağ,
çünkü senin için de bir nasibi olacaktır. Bugün Ebu Bekir için onun dizginlerini sıkıca eline al ki yarın
senin ihtiyarında olsun.”
İbn Ebi’l-Hadid, 6/11.

6>Muaviye’nin Ebu Bekir ve Ömer’in Hz. Ali karşıtlığının alt yapısı ve hilafetin gasp edilişine
değindiği Muhammed bin Ebu Bekir’e yazdığı mektubun varlığı
Mesudi, Muruc, 3/21, 22.

24
7>Hilafetin Ebu Bekir tarafından Ömer’e bırakılması Ömer’in Ebu Lulu tarafından yaralandığında
“eğer Ebu Ubeyde yaşasaydı onu kendi yerime (halife olarak) atardım” demesi.

Dolayısıyla eldeki veriler ve kanıtlar ışığında Ebu Bekir’e biat edilmesi önceden düşünülmemiş,
kendiliğinden gelişen bir oldubitti değil, bilakis önceden tasarlanmış ve programlanmış bir
hadisedir.[Halili, 37.]

Bazı rivayetlerde de bunun çok daha öncelerden (Hz. Resulullah zamanında) tasarlandığı
açıklanmıştır.[Tabersi, Ahmed, 1/110.]

Lammens, “Üç kişilik Şura” adlı makalesinde bu üç kişinin (Ebu Bekir, Ömer ve Ebu Ubeyde bin
Cerrah) çok öncelerden işbirliği yaptığını detaylı bir şekilde ele almış ve orada Ehlisünnet'ten
naklettiği hadislerde Ömer’in sonralardan İbn Abbas’a Ebu Bekir’in Beni Haşim’i bir kenara
itme planını tasarladığını itiraf ettiğinden bahsetmiştir. Zira Ebu Bekir’e göre “hilafet ve nübüvvet bir
ailede (Beni Haşim ailesinde) birleşemezdi.” İşte bu yüzden bu üç kişilik yüksek şuranın iki üyesi
(Ebu Bekir ve Ömer) hilafet ve idareyi peş peşe ele geçirmişti ve eldeki rivayetlere göre Ebu Ubeyde
bin Cerrah, o dönemde yaşıyor olsaydı, Ömer’in vasiyeti gereği[Ahmed bin Hambel, 1/18; İbn
Sa’d, 3/342, 343; Taberi, 4/227.] üçüncü halife olarak ortaya çıkacaktı.[Lammens, s. 113, 117, 137,
138,142, 143.]

İmam Ali (aleyhi selam), Sakife’de yaşanan hilafet seçimi sırasında Abbas bin Abdulmuttalib ve bazı
Muhacirlerle birlikte Hz.Resulullah’ın (salallahu aleyhi ve alih) gusül, kefen ve defin işlemleri
ile meşguldü.Beni Haşim'den hiç kimse başta FATIMA (s.a) olmak üzere Ebubekir'e biat etmedi.
Sahih Buhari, c. 5, s. 82; Sahih Muslim, c. 5, s. 154.

Salatu Selam Yüce Ehlibeyt'e dir.

25
Bismillahirrahmanirrahim

Yüce Allah'ı tanımanın en iyi yolu vesilesi ve yolu olan zamanın İmam-ı Mehdi'yi (a.f) tanımaktır.

Bismillahirrahmanirrahim
Maide Suresi 35.ayeti kerime;"Ey Amenu olanlar Allah'a karşı takva sahibi olun ve O'na ulaştıracak
vesileyi isteyin. Ve Onun yolunda cihad edin umulur ki böylece felaha eresiniz."

"Zamanının imamını tanımadan ölen birisi cahiliye ölümüyle ölmüş olur."


Hatemi Nebi,Resul,İmam,Veli Muhammed Mustafa (s.a.a.s)

Zamanın imamı Hz. Mehdi'yi (a.f) tanımak hidayete ulaşmak, dalalet ve sapıklıktan kurtulmak
için sağlam bir kulptur.

Zamanın imamı Hz. Mehdi (a.f) tanınmadan onun siret ve yolu bilinemez, onun siret ve yolu
bilinmeden şeriat bilinemez ve şeriat bilinmeden de dünya ve ahiret saadetine ulaşılamaz.Zamanın
imamı Hz. Mehdi'nin (a.f) hedef ve ülkülerini
bilmeli ve ona yardım için hazırlıklı olmalıyız; çünkü o insanlık âleminin yaşayan tek imamı ve nazır
hüccetidir. O, Allah'ın yeryüzündeki tek bâkisi, peygamberler soyunun cevheri ve Ehlibeyt
İmamları'nın tek yadigârıdır.

Resulullah'ın (s.a.a) vasiyeti ve geleceğini müjdelediği hadisler gereği ona "Muhammed" ismi verildi.

Resulullah'a (s.a.a.s) herkesten


çok benzeyen güzel simasının yanı sıra isim ve meramıyla da Allah'ın o büyük
peygamberini hatırlatması ve dedesi Hatemu'l-Enbiya'nın tam
anlamıyla aynası olması isteniyordu. Bu amaçla
"Ebu'l-Kasım" künyesi de verildi.

İmam Zaman ve Hüccet İbni'l-Hasan diye meşhur olan Muhammed b. Hasan , Hz. İmam
Hasan Askeri’nin (a.s) tek oğludur ve on iki imamın sonuncusudur.

Hz.Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ve önceki İmamlar, Hz. Mehdi’nin (a.f) geleceğini müjdelediği için
Abbasi devleti onu ele geçirme peşine düşmüştür. Dolayısıyla İmam Hasan Askeri (a.s) oğlunun
dünyaya gelişini gizlemiş ve kendi yaşamı boyunca onu güvendiği dostlarından az sayıda insanlara
göstermiştir.

İmam Mehdi (a.s) şimdiki İmam Hasan Askeri (a.s)'ın Samerra’daki evinde, türbesinin bulundugu
mahallede hicretin 255.yılında Şaban ayının 15' in de dünyaya gelmiştir.

26
İMAM MUHAMMED MEHDİ BİN İMAM HASAN ASKERİ A.S'IN DOGUMU GENEL RİVAYET:

İmam Mehdi’nin (a.s) doğumu hakkında meşhur olan rivayet İmam Askeri’nin (a.s) halası
Hz. Hekime Hatun’un (r.a) naklettiği rivayettir.

Şeyh Saduk’un (r.a) rivayet ettiği bu hadisin bazı kısımları


şöyledir:

".. İmam Hasan Askeri (a.s) beni yanına çağırdı ve şöyle buyurdu: ‘‘Ey halacığım! Bu gece yanımızda
kal. Bu gece Şaban’ın on beşinci gecesidir ve Allah Teâlâ, bu gece -yeryüzündeki- hüccetini zahir
edecektir.’’

Dedim: Annesi kimdir?

Buyurdu: Nergis

Dedim: Fedanız olayım! Onda hiçbir gebelik belirtisi yoktur.

Buyurdu: Sana dediğim gibidir.


Gelip selam vererek oturdum. Nergis geldi ve ayakkabılarımı çıkararak ‘ey benim hanımım ve
ailemin hanımı nasılsınız? Dedi.

Dedim: Sen benim hanımım ve ailemin hanımısın.

Nergis, bu sözlere alınmış bir edayla "Halacığım! Bu nasıl söz?" Dedi.

Dedim ki: Sevgili kızım! Allah Teâlâ, bu gece sana dünya ve ahiret'in efendisi olan bir evlat
verecektir. Nergis benim bu sözümden dolayı utanarak hayâ etti. İftardan sonra namazımı kıldım
ve yatağıma gittim. Gece yarısından sonra uykudan uyanıp gece namazını kıldım. Namazdan
sonraki tesbihat ve amelleri yerine getirdikten sonra tekrardan uyudum. Sonra tedirgin bir şekilde
uyandım.

Nergis’in de uyanık olduğunu gördüm. Gece namazı kılıyordu.


Şafağın söküp sökmediğini anlamak için odadan dışarı çıktım. İlk şafağın söktüğünü ve Nergis'in
uyuduğunu gördüm. Bu arada “neden Allah'ın hücceti doğmadı” diye içimden geçirmeye başladım.
Birden Ebu Muhammed (İmam Askeri) yan odadan seslendi: “Halacığım acele etme, vaat edilen
saat yakındır.” Ben oturdum ve Secde ve Yasin surelerini kıraat etmeye başladım. Kur'an
okuduğum sırada birden Nergis hatun acıyla uyandı. Ben aceleyle onun yanına gittim ve ‘‘Allah
aşkına, bir şey hissediyor musun?” diye sordum. Evet, dedi. Ben “Allah'ın adını zikret, bu sana akşam
söylediğim şeydir, endişelenme, sakin ol” dedim. Bu arada onunla benim arama nurdan bir perde
geldi. Bende ve Nergis hatunda bir gevşeklik oluştu ve efendimin (Hz. Mehdi’nin) sesiyle kendime
geldim ve dünyaya geldiğini anladım. Nergis'in üstündeki örtüyü kaldırdığımda efendimi secde
halinde gördüm. Onu kucağıma alıp pak ve temiz olduğunu gördüm.

27
Ebu Muhammed (İmam Hasan Askeri (a.s)) “Halacığım! Oğlumu benim yanıma getir” diye seslendi.

Ben bebeği onun yanına götürdüm. İmam (a.s) kollarını açarak onu kucağına aldı. Dilini bebeğin
ağzına koydu ve elini, bebeğin gözüne, kulağına ve eklemlerine sürdü. “Ey oğlum! Konuş’’diye
buyurdu.

Dedi ki: “Eşhedu En La İlâhe İllâllah vehdehu la şerikeleh ve eşhedu enne Muhammeden Resulullah”.
Sonra İmam Ali (a.s) ve diğer İmamlara sırayla selam gönderdi. Sıra babasına gelince ona da
selam verdi..”

(Saduk, Kemalu’d-Din, c. 2, b. 42, h. 1; T usi, Kitabu’l-Gaybet, s. 238; Erbili, Keşfu’l-Gumme, c. 2,


s. 449.)

İMAM-I ZAMAN A.S'IN ANNESİ VE DOĞUMUN GİZLİ OLMASI:

Annesi Romalıların en büyük dini şahsiyetlerinden olan Roma imparatoru "Yeşua"nın ve Hz.
İsa'nın (a.s) vasisi Hz. Şem'un'un evlatlarından olan bir kadının değerli kızıdır.Roma'nın ileri
gelenlerinden birinin oğluyla
yapmak üzere olduğu evlilik törenlerinin bozulmasına neden olan ilginç bir olayın peşinden rüya
âleminde Resul-i Ekrem'i (s.a.a.s) görerek Müslüman olmuş ve bir savaşta Roma esirleri arasında
Abbasî hükümetinin merkezi olan Bağdat'a getirilmiş ve orada İmam Hâdî'nin (a.s) emriyle "Buşr b.
Süleyman" tarafından satın alınarak onun evine getirilmiş ve İmam Hasan Askerî (a.s) ile
evlenmiştir.

Nercis, Susen, Reyhane ve Saykel isimleriyle çağrılırdı.Nercis hanım iman, temizlik, güzel ahlâk ve
davranışlarda öyle bir dereceye
varmıştı ki İmam'ın kızı, İmam'ın kız kardeşi, ve İmam'ın halası olan "Hakime hatun" ona saygı
gösteriyor ve İmam Hâdî (a.s) sürekli onu hayırla anıyordu.
Daha önce de Emîrü'l-Müminin Hz. Ali (a.s),İmam Cafer Sadık (a.s), İmam Muhammed Taki
(a.s) onu cariyelerin seçilmişi
cariyelerin efendisi şeklinde
anmışlardı.

Hamilelik süresince hiçbir hamilelik belirtisi görülmemiş;


ancak son gece İmam Hasan Askerî (a.s) Hakime Hatun'a şöyle buyurmuştu:
"Halacığım! Bu akşam bizim yanımızda kal; Allah Teala bu gece seni kendi velisinin ve
hüccetinin doğumuyla sevindirecektir."

İmam Mehdi a.s'ın mübarek annesi hicri 258'de vefat etmiştir.

Abbasi halifeleri, Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeytinin (a.s) rivayetlerinden on ikinci İmam'ın,
İmam Mehdi (a.s) olduğunu biliyorlardı. Dolayısıyla İmam Hasan Askeri'yi (a.s) ve evini
gözetlemeleri için birilerini görevlendirmişlerdi. Tarihçilerin naklettiğine göre Abbasi halifesi
Mu’temid, bazı ebelere,
başta İmam Hasan Askeri (a.s) olmak üzere seyyidlerin evlerine sık sık ve izinsiz olarak girmelerini
ve evleri aramalarını, ev hanımının hamile olup olmadığını kendisine haber vermelerini emretmişti.

(Süleyman, Dersname-i Mehdeviyet (1), s. 186; Safi Gulpeyegani, Müntehabu’l-Eser, s. 353.)

Sakil adındaki bir cariye İmam Zaman’ın (a.s) canını korumak amacıyla hamile olduğu iddiasında
bulunmuş ve bunun üzerine tutuklanmıştır. İki yıl tutuklu kalıp ve hamile olmadığı anlaşıldıktan
sonra serbest bırakılmıştır. İmam (a.s) böyle bir dönemde dünyaya gelmiş ve daha sonrasında
gaybete bürünmüştür.
28
(Süleyman, Dersname-i Mehdeviyet (1), s. 186; Safi Gulpeyegani, Müntehabu’l-Eser, s. 353.)

Doğumunun gizli olması, tarihte görülmemiş bir şey değildir. Hz. İbrahim’in (a.s) doğumu da o
zamanın kralı tarafından öldürülme korkusundan dolayı, gizli tutulmuştu.(Süleyman, Dersname-i
Mehdeviyet (1), s. 185.)
Yine Kur’an-ı Kerim, Kasas Suresi’nin 7 ile 14. ayetinde Hz. Musa b. İmran’ın (a.s) doğumunun
gizli olduğuna işaret etmiştir.

DOĞUMUNA TANIKLIK EDENLER:


Hz. Hekime Hatun’a (s.a) ilaveten İmam Hasan Askeri’nin Mariye ve Nesim adlı iki cariyesi de bu
doğuma tanıklık etmişlerdir. Şeyh Tusi ve Şeyh Saduk şöyle yazmışlardır: “Nesim ve Mariye
şöyle demektedir: ‘Sahib-i Zaman (a.s) annesinin rahminden dünyaya gelince dizlerinin üzerine
oturarak
iki işaret parmağını gökyüzüne doğru kaldırdı. O anda hapşırdı ve şöyle buyurdu: ‘Elhamdulillahi
rabbil alemin ve sallallahu ala Muhammed’in ve alihi.” Zâlimler Allah’ın hüccetinin ortadan
kalktığını zannettiler. Eğer bize konuşma izni verilseydi, şüpheler bertaraf edilirdi.”

(Şeyh Tusi, Kitabu’l-Gaybet,


s. 244, h. 211; Saduk, Kemalu’d-Din, c. 2, b. 42, h. 5; Ravendi, el-Haraic ve’l-Ceraih, c. 1, s. 475, h. 2.)
İmam-ı Zaman (a.s) dünyaya geldikten sonra, İmam Hasan Askeri’nin (a.s) güvendiği ashabından
Şeyh Müfid, Muhammed b. İsmail b. Musa b. Cafer (a.s), İmam Cevad’ın (a.s) kızı Hz. Hekime Hatun,
Ebu Ali b. Mutahhar, Amr Ahvazi, Ebu Nasr Türeyf ve on birinci İmam'ın hadimi gibi kişilerin İmam
Mehdi’yi (a.s) gördüğünü kaydetmiştir.

(El-İrşad, s. 350, 351; Y enabiu’l-Meveddet, s. 461.)


Muhammed b. Osman Emri, kırk kişi ile birlikte İmam Hasan Askeri’nin (a.s) yanında oldukları
bir sırada, İmam Askeri (a.s) İmam Mehdi’yi (a.s) onlara göstermiş ve şöyle buyurmuştur:

“Bu, sizin benden sonraki imamınız ve benim sizin yanınızdaki halifemdir. Ona itaat ediniz ve
dininizde benden sonra anlaşmazlık yaşamayınız, yoksa helak olursunuz. Bu günden sonra onu bir
daha görmeyeceksiniz.”

(Yenabiu’l-Meveddet, s. 460; El-Ga ybet Tusi, s. 217.)


Ayrıca Kum ve Kazvin’den bazılarının ve yine Cibal bölgesinden bazı kişilerin İmam Hasan
Askeri'nin (a.s) hayatta olduğu dönemde İmam Zaman’ı gördüklerini yazmıştır.
(Müfid, el-Fusulu’l-Aşer, s. 80.)
İmam Hasan Askeri (a.s) hayatta iken, oğlunun isminin anılması güvenlik nedeniyle ve bazı
hikmetler geregi yasaktı. İmam Hasan Askeri (a.s) oğlunun yalnızca “el-Hüccet min Al-i Muhammed”
diye anılmasına vurgu yapmıştı.

(Müfid, el-Fusulu’l-Aşer, s. 73.)


Ehlisünni âlimleri arasında bazıları İmam Mehdi’nin (a.s) doğumunu rivayet etmiş, ancak onun vaat
edilmiş kişi olduğu konusunda sessizliğe bürünmüşlerdir. Örneğin: İbni Esir (ö. 630) “el-Kamil fi’t-
Tarih” kitabında(İbni Esir, el-Kamil fi’t-Tarih, c. 7, s. 274; el-Amidi, Mehdiyi Muntazar der Endişei
İslami, s. 186’dan naklen.), İbni Hallikan (ö. 681) “Vefyyatu’l-A’yan”(İbni Hallikan, Vefyyatu’l-A’yan,
c.4, s. 176, h. 562; el-Amidi, Mehdi Muntazar der Endişe İslami, s. 186’dan naklen.) ve Zehebi (ö.
748) “el-İber” kitabında Hazretin vaat edilmiş kişi olduğu konuya değinmemişlerdir.

Bazıları da doğumunu rivayet ettikleri gibi, onun vaat edilmiş kişi olduğunu da açıklamışlardır.
Örneğin: İbni Talha Şafii (ö. 652) “Metalibu’s-Suul”(Şafii, Metalbu’s-Suul, c. 2, s. 79, b. 12.) kitabında
İbni Sabbağ

29
Maliki (ö. 855) “Fusulu’l-Mühimme”(Maliki, el-Fusulu’l-Mühimme, s. 287.) -(Süleyman, Dersname-i
Mehdeviyet (1), s. 190, 191.) kitabında konuyla ilişkin açıklamalarda bulunmuştur.
İmam Mehdi Efendimiz (a.s) dünyaya geldikten sonra Küçük Gaybet dönemi gerçekleşinceye
dek doğduğu yer olan Samarra’da yaşamıştır.
İmam a.s beş yaşında İmamet makamına ermiştir.Bu konunun örnegine Kuran'ı Kerim'de bakar
isek; Meryem Suresi 12.ayeti kerime;"Ve ona çocuk iken peygamberlik ve- hakimi yet verdik."

Hz. İsa'nın (a.s) beşikte konuşması meseleye ayrı bir delildir;Meryem Suresi 30.ayeti
kerime;"Çocuk-: Ben Allâh'ın kuluyum, dedi, (O) bana Kitabı v erdi, beni peygamber yaptı." dedi.

GAYBET-İ SUĞRA (KÜÇÜK GAYBET ) DÖNEMİ:


Hz. Mehdi'nin (a.f) düşmanlardan ve muhaliflerden gizli kalmasını gerektiren nedenler onun
gaybete çekilmesine sebep oldu.
Hadislerde Hz. Mehdi (a.f) Hz. Musa'ya (a.s) benzetilmiştir;
Firavun, Hz. Musa'yı (a.s) ortadan kaldırmak için o dönemde bütün hamile kadınları ve süt emen
çocukları kılıçtan geçirip,
yeni doğan bebekleri öldürüyordu.
Abbasîler de gaspla ulaştıkları hükümeti korumak ve zalimleri yok edecek kişi olarak tanıtılan
son vasinin doğumunu engellemek için her türlü cinayeti Ehlibeyt ailesine ve Alevilerine işlemekten
çekinmezlerdi.

Hicrî 260 yılında Hz. Mehdi (a.f) odasından çıkıp amcası Cafer-i Kezzab'ı kenara itip ve değerli
babasına cenaze namazı kıldı. Aslında bu, imametin ilânı anlamına geliyordu. Abbasî hükümeti
komployla imamı şehit etmeyi plânladı.Yüce Allah hüccetini korumak için o hazreti nuru
tamamlamak için gaybet perdesinin ardında tutmuştur.
Gaybet-i Suğra (küçük gaybet) dönemi hicrî 329 yılına kadar sürdü.(Muntahabu'l-Eser, s. 358.l Hz.
Mehdi (a.f) her ne kadar 69 yıl boyunca düşmanlardan gizli yaşadı ise de yarenleri ve samimi
ashabından dört kişi sürekli onunla bağlantı içerisindeydi bu kişiler;Osman b. Said-i Amri,
Muhammed b. Osman b. Amrî, Hüseyin b.Ruh-i Nevbahtî, Ali b. Muhammed Semerî'dir.

Osman b. Said-i Amrî: On bir y aşından beri İmam Hâdi'yle (a.s) birlikte idi. Mütevekkil-i Abbasî ve
diğer zalim Abbasî yöneticilerin zulüm ve baskılarının zirveye tırmandığı dönemde yağ
satıcısı görünümünde öğretileri Şialara ulaştırmada çok büyük bir rol ifâ etmiştir. Daha önceki iki
imamın naibi olan Osman b. Said, Hz. Mehdi'nin (a.f) ilk özel sefiri tanıtıldı. O, hicrî 300 yılında vefat
etti ve Bağdat'ta defnedildi. (Muntahabu'l-Eser, s. 358.)
Muhammed b. Osman b. Amrî: Babasının vefatından sonra, Hz. Mehdi'nin (a.f) özel naibi olma
iĞiharını elde etmiştir. O, fıkıh ve hadis konusunda birkaç kitap yazmış, birkaç defa İmam (a.s)
tarafından teyit edilmiş ve Hz. Mehdi (a.f) onun hakkında, "O, benim yanımda güvenilir bir kişidir;
onun yazdığı benim yazdığımdır." buyurmuştur.

Muhammed b. Osman, hicrî 305 yılında, cemaziyülevvel ayının sonunda vefat etmiştir.(Tenkihu'l-
Makal, c. 3, s. 149.)

Hüseyin b. Ruh-i Nevbahtî: Muhammed b. Osman, vefatından bir süre önce Hz. Mehdi'nin (a.f)
emriyle onun İmam'ın sefiri ve naibi olduğunu ilân etti. O, ulemanın ileri gelenlerinden olup fazilet ve
takvayla meşhurdu.
Düşman onu lime lime doğrasa bile, o, zamanın imamı Hz. Mehdi'yi düşmanlarına göstermeyecek
bir yüce şahsiyettti.
Hüseyin b. Ruh, 21 yıl özel sefirlik görevini yapmış, hicrî 326 yılında vefat etmiş ve Bağdat'ta
toprağa verilmiştir. (Muntehabu'l-Eser, s. 393.)
30
Ali b. Muhammed Semerî: Onun makamının yüceliğini ifade etmek için şu husus yeterlidir ki,
yaşadığı dönemde ilim ve takvada yüce makamlara erişmiş şahsiyetler ve "el-Kâfi" kitabının ya-
zarı "Muhammed b. Yakub Kuleynî" gibi büyük yazarlar olmasına rağmen o Hz. Mehdi'nin (a.f)
özel sefiri olma şerefine ulaşmıştır. Ölümünden altı gün önce Hz. Mehdi (a.f) bir mektupla onun
öleceğini ve gaybet-i kübra (büyük
gaybet) döneminin başladığını halka bil dirmiştir.
Ali b. Muhammed-i Semerî, hicrî 329 yılında,şaban ayının on beşinde Hakk'ın rahmetine
kavuşmuştur.

(Biharu'l-Envar, c. 51, s. 361.)


Altmış dokuz yıl süren gaybet-i suğra dönemi,gaybet-i kübra dönemi kavuşmuştur.

İmam-ı Cafer es-Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:


"Peygamberlerin gaybetleri konusunda vuku bütün sünnetler Ehlibeyt'in Kâimi (Hz.
Mehdi) hakkında da vuku bulacaktır."
(age, s. 345)

İLAHİ İMTİHAN GAYBETİN HİKMETİ :

Zürâre’den: İmam Cafer-i Sâdık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum:


“Doğrusu Kâim aleyhisselam kıyam etmeden önce gaybete çekilecektir”

Neden, diye arzedince şöyle buyurdu: “Korktuğu için ”Eliyle karnına işaret etti- Sonra şöyle buyurdu:

“Ey Zürâre! Beklenilen (Muntazar) O’dur. Ve onun


dünyaya gelişinde tereddüt olunacak. Bazıları diyecek ki: Babası vasi bırakmadan öldü.
Bazıları:Daha doğmadı. Bazıları: O ga ybete çekildi. Bazıları ise:
Babasının vefatından yıllar önce dünyaya geldi ve o muntazardır, diyecekler. Yalnız
Allah şiaların kalbini imtihan etmeği sever. İşte o zaman batıl olanlar tereddüt ve şüphe ederler. “

Ben eğer o zamanda yaşarsam ne yapayım?” diye arzettiğimde ise


şöyle buyurdu:

Eğer o zamanda yaşarsan şu duayı oku: “Allahım! Bana kendini


tanıt. Doğrusu sen eğer kendini bana tanıtmazsan, peygamberini tanıyamam.Allahım, bana
peygamberini tanıt. Doğrusu eğer sen bana peygamberini
tanıtmazsan senin hüccetini tanıyamam. Allahım bana hüccetini tanıt. Doğrusu eğer sen bana
hüccetini tanıtmazsam, dinimden sapıtırım.”

Sonra şöyle buyurdu: Ey


Zürare! Medinede mutlaka bir çocuk öldürülecektir.

Dedim ki: Sana fedâ olayım! O,


Süfyâni’nin ordusunun öldüreceği değil mi?

Şöyle buyurdu: Hayır, ama onu filancanın evlatlarının


ordusu öldürecek. Onlar gelip Medine’ye girecekler ve halk onun nereye gittiğini anlamayacak.
Çocuğu alıp öldürecek. Ve bu olay; zulüm,düşmanlık ve isyandır. Allah da onları başıboş bırakmaz.
İşte o zaman zuhuru bekleyin.”

- Kafi: 1/337, hadis 5, s.338, hadis 9, s.340, hadis 18; K emalud-Din: 342, hadis 24, s.346, hadis
32,s.481, hadis 7, 10; Ga ybeti-Tusi: 333, hadis 279; Gaybeti-Numani:
bölüm 10, fasıl 2, hadis 6.
31
Abdülmelik bin A’yân der ki: İmam Ebu Cafer (as)’ın şöyle buyurduğunu duydum:
“Doğrusu Kâim aleyhisselam kıyam etmeden önce gaybete çekilecektir.”

Arzettim ki: Neden? Buyurdu ki: “Korkacatır” ve eliyle karnını gösterdi.”

- Kafi: 1/339, h.14; Tevilul-Ayat: 2/708, h.13; İsbatul-Huda: 3/44, h.26; Tefsirul-
Burhan: 4/366, h: 4, 5-7; el-Mehecce: 231; Biharul-Env ar: 24/100, h.3; Mucemul-
Ehadis: 5/455, h.1889; Gaybeti-Numani: bölüm 10, hadis 19

ZUHUR ÖNCESİ FİTNELER VE ELENMELER :

Muhammed bin Ebu Yaküb-i Belhi der ki: İmam Ali bin Musa-er Rizâ
aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Siz bundan daha büyük birşeyle
imtihan olunacaksınız. Siz ana karnındaki ceninle (çocukla) ve sütemer bebekle imtihan
olunacaksınız.

Onunla ilgili şöyle diyecekler: gayba çekildi, öldü. Ve denilecek ki: İmam yoktur. Halbuki Resulullah
(saa) da gayba çekilmişti, gayba çekilmişti, gayba çekilmişti. İşte ben de kendi yatağımda
ölüyorum.”

- Biharul-Envar: 51/155, hadis 7; Mucemul-Ehadis: 4/159, hadis 1216; Gaybeti Numani: bölüm 10,
fasıl 3, hadis 27

Malik bin Zamra, Emirülmüminin aleyhisselam’ın şialarına şöyle buruduğunu nakleder: “Kuşlar
içindeki arılar gibi olun. Kuşların hepsi arıları küçümserler. Eğer
arının karnında ne olduğunu bilseler, ona böyle davranmazlardı. Halkın içine bedenlerinizle karışın,
ama kalpleriniz ve amellerinizle onlardan uzaklaşın. Her şahıs amelleriyle ölçülür. Ve herkes
kıyamet gününde sevdiğiyle birlikte haşr olur.

Sizler o çok sevdiğinizi ve arzuladığınızı görmeden önce ey şia topluluğu birbirinizin


yüzüne tükürecek ve birbirinizi yalancılıkla suçlayacaksınız. Ve Mehdi’yi kabullenenler tıpkı gözdeki
sürme ve yemekteki tuz kadar az olacaktır. Ve yemekteki en az şey tuzdur. Size bu konuda bir misâl
vereceğim: Adamın biri bir
miktar yemeği (pirinci) ayıklayarak tuzlayıp bir eve koyar ve kapısını uzun bir süre kapatır. Sonra
kapıyı açtığında pirincin kurtlandığını görür. Sonra tekrar ayıklayarak tuzlar ve evin kapının
tekrar kapatır. Uzun bir süre kapıyı açtığında onun tekrar kurtlandığını ve bozulduğunu görür. Uzun
süre aynı olayı tekrarlar.

Sonunda hiçbir böceğin zarar veremediği bir avuç pirinç kalır. İşte sizler de böylesiniz. Fitneler
sizleri elekten ayıklar gibi ayıklayacak, sonunda fitnelerin asla zarar vermeyeceği bir grup
kalacaktır.”

İmam Cafer-i Sadık aleyhisselam’dan rivayet olunmuştur. İmam şöyle buyurdu:


“Allah’a andolsun ki eleneceksiniz. Vallahi sağa sola o kadar uçacaksınız ki sonunda
Allah’ın kendilerinden ahit aldığı kalbine imânı yazıp ruhuyla onayladığı az bir grup
dışında kimse kalmayacak.”

- Biharul-Envar: 2/79, h.70; Evalimul-Ulum: 3/304, h.3.

Amîre bint-i Nufeyl der ki: İmam Hüseyn aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Sizler
birbirinizden beri (uzak) olduğunuzu söylemedikçe, birbirinizin
yüzüne tükürmedikçe birbirinizi tekfir etmedikçe ve birbirinize lânet okumadıkça beklediğiniz vuku
bulmayacaktır.

Arzettim ki: Öyleyse o zamanda hiçbir hayır yoktur.

32
Buyurdu ki: “Hayrın hepsi o zamandadır. Kâim’imiz kıyam edecek ve bunların hepsini
ortadan kaldıracaktır.”

-Gaybeti-Tusi: 437, hadis 429; Isbatul-Huda: 3/726, hadis 48; Biharul-Env ar: 52/211, hadis 58;
Gaybeti-Numani: bölüm 12, hadis 9

Ebu Basîr der ki: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu:

“Bizim şialarımız tıpkı içinde


buğday bulunan eve benzer. İçine böcekler düşmüş ve o buğdayları yemektedir. Sonra ayıklanıp
temizlenir, ama tekrar böcekler onları yerler. Öyle ki sonunda böceklerin hiç zarar veremediği az
buğday kalacaktır. İşte
bizim şialarımızda böyledir.

Temizlenecek ve ayıklanacak, öyle ki içlerinde fitnelerin


asla zarar vermediği bir topluluk kalacaktır.”

- Biharul-Envar: 52/116, hadis 38; Gaybeti-Numani: bölüm 12, hadis 18

Hadislerimiz şunu gösteriyor ki: Hz. Mehdi'nin (a.s) zuhur hareketi ve devrimi evrenseldir.

33
AYETLERİN HADİSLERİ ZAHİR VE BATIN MANASINA DİKKAT EDİLEREK OKUNMALIDIR!
Bismillahirrahmanirrahim
İMAM MEHDİ A.S'IN GAYBINA İMAN EDENLER MUTTAKİLERDİR:

(*1,*2) Bakara Suresi 2 ve 3.ayeti kerimeler;"İşte bu kitap ki, O'nda hiçbir şüphe yoktur.Muttakiler
(Takva sahipleri) için bir hidayettir.Onlar ki (Muttakiler) gayba iman ederler ,Salatı ikame
ederler (namaz kılarlar) ve kendilerini rızklandırdıgımız şeylerden infak ederler (Allah yolunda
harcarlar).

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu; "Onda şüphe olmayan kitap Müminlerin Emiri Ali
(a.s)'dir. Muttakiler ise bizi seven Şiamızdır.Gayba iman edenler Hz. Mehdi'nin (a.s) hak olduguna ve
onun zuhur edeceğine inananlardır. Kıyamet, Cennet ve Cehenneme inananlardır."

İMAM MEHDİ A.S'IN ZUHURUNDA İSTANBUL'UN FETHİ, HRİSTİYAN VE YAHUDİLERİN ZİLLETİ:

(*3) Bakara Suresi 114 ayeti kerime;" Allah’ın mescidlerinde O’nun adının anılmasına engel olan
ve onların harap olması için çalışandan daha zalim kim olabilir? Aslında bunların oralara ancak
korka korka girmeleri gerekir. Böyleleri için dünyada zillet ve âhirette de onlar için büyük azap vardır."

İmam-ı Hasan el-Askeri hazretleri şöyle buyurdu;" Onlara aşağılanma (Hristiyan) ve zilleti Mehdi'nin
(a.s) zuhur ettiği zaman olacaktır. O kostantiniye'yi (İstanbul) fethedecek ve onları katledecektir.İşte
onların Dünya'da ki aşagılanma ve zilleti budur."

Baglantılı ayet; (*4) Maide suresi 41.ayeti kerime;Ey peygamber! Kalpleri inanmadığı halde
ağızlarıyla “iman ettik” diyenlerden ve yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar hep
yalana kulak verirler, sana gelmeyen başka bir kesimi dinler dururlar; kelimeleri konulduğu
anlamlarından kaydırıp değiştirirler. “Eğer size şu verilirse hemen alın, eğer o verilmezse uzak
durun” derler. Allah bir kimseyi fitneye düşürmek isterse elbette Allah’ın iradesine karşı senin
elinden hiçbir şey gelmez. İşte onlar Allah’ın, kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onların
Dünyadaki Hakkı büyük bir rezilliktir. Ahirette de onlar için büyük bir azap vardır."

ALLAH, İMAMETİ KAİM MEHDİ İLE TAMAMLAMIŞTIR:

(*5)Bakara süresi 124.ayeti kerime;“Bir zaman Rabbi İbrahim’i bir takım emirlerle sınamış, İbrahim
onların hepsini yerine getirmiş de Rabbi şöyle buyurmuştu: “Ben seni insanlara İmam yapacağım.”
İbrahim de, “Soyumdan da (imamlar yap, ya Rabbi!)” demişti. Bunun üzerine Rabbi, “Benim
ahdim (imametim) zalimleri kapsamaz” demişti (Sadece masumlara ulaşır)."

Mufazzel b. Ömer rivayet ediyor. İmam Cafer sadık’a ; “İbrahim’i Rabb’i bir takım kelimelerle…”
ayetinden kastedilenin ne olduğu soruldu. Buyurdu ; “ onlar, Âdem’in Tevbe ederken telakki ettiği
kelimelerdir. O (Âdem) dedi ki “ (Rabb’im), Muhammed, Ali, Fatma, Hasan ve Hüseyin hakkı için
bana dönmeni(tövbemi kabul etmeni) istiyorum. Bunun üzerine Allah ona döndü, Allah affedici ve
tövbeleri kabul edicidir.” Dedim ki ey peygamberin torunu! “onları tamamladı”dan maksat nedir?

Buyurdu ki; “ yani onları, on ikinci imam Kaim’e kadar (isimlerini sayarak) tamamladı ki, dokuzu
Hüseyin’in soyundandır.”

ASHAB-I 313 NEREDE OL URSA OLSUN ALL AH ONLARI BİR ARA YA TOPLAYACAKTIR:

(*6,*7,*8) Bakara suresi 146,147 ve 148.ayeti kerimeler;"Kendilerine kitap indirdiğimiz kimseler, onu
oğullarını tanır gibi tanırlar. Tanırlar ama gene de içlerinden bir kısmı bilebile gerçeği gizler.Gerçek

34
Rabbinden gelendir. Öyleyse sen şüphe edenlerden olma.Herkesin yöneldiği bir yer var, oraya döner.
Siz de hep hayırlara yönelin, hayır yolunda yarışın. Nerede olursanız olun, Allah sizi toplar, birleştirir.
Şüphe yok ki Allah'ın her şeye gücü yeter."
İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu;" Bunu Allah'ın Resulü, Müminlerin emirine imla
etmiştir ve Mehdi'nin ashabının sayılarını ve isimlerini belirleyerek kendisine emanet etmiştir... Bedir
ehlinin (savaşçıları) sayısı kadar, üç yüz on üç kişilerdir.Allah, onları bir Cuma gecesi Mekke'ye
toplanacak.O Cumanın sabahı hepsi Mescid'ül-Haram'da bir araya geleceklerdir.İşte bu ayetin
yorumu budur.Onlar necip kişilerden, hakimlerden, yöneticilerden ve din bilgilerinden oluşur.."

Yine hazret buyurmuştur ki Ellisi kadındır, Onlar


gaybdırlar(bilinmezler) Nerede olursa olsun Allah onları bir araya getirir.

İMAM MEHDİ A.S'IN ZUHURUNUN ÖNCESİNDE KORKU VE AÇLIK YAŞANMASI:

(*9) Bakara suresi 155. ayeti kerime;" Muhakkak ki sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve
ürünlerden azaltma ile deneriz. Sabredenleri müjdele."

İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu; "Bu korku ve açlık, Kaim (a.s) kıyam etmeden
önce meydana gelecektir."

Muhammed bin Müslim’den: İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu:Kaim’in kıyamından
önce belirtiler vardır: “Yüce Allah tarafından mümin kullarına belalar gelecektir.

Bu belirtiler nelerdir? Diye arzettim.

Buyurdu ki: O, Allah azze ve celle’nin şu buyruğudur. “Sizleri korku, açlık, mal, can ve mahsullerin
eksilmesi ile mutlaka imtihan edeceğiz. Ve sabredenleri müjdele."

Buyuruyor ki: Siz müminleri mutlaka imtihan edeceğiz. Korku ile yani saltanatlarının sonlarına doğru
filanca (Abbas) oğullarının hükumeti ile korkutacağız. Ve açlıkla, yani mahsullerin pahalılığı
ile.Malların azalması yani, ticaretlerin kesat olması ve faziletinin azalması. Canlar (ın azalması)
yani,hızlı ve ani ölümler. Mahsuller(in azalması) yani, çiftçiliğin azalması ve meyvelerin bereketinin
azalması. Sabredenleri müjdele yani, işte o zaman Kaim aleyhisselam’ın zuhuru ile (onları müjdele)

Sonra bana buyurdu ki: Ey Muhammed! Bu onun te’vilidir. (asıl mana ve yorumu budur). Allah azze
ve celle buyuruyor ki:“Onun tevilini sadece Allah ve ilimde derin olanlar bilirler.”(Ali İmran Suresi
7.ayeti kerime)

BEKLENEN İMAMINIZIN (A.S.) ZUHURU İÇİN HAZIRLIK YAPARAK BEKLEMEK:

(*10)Bakara suresi 200.ayeti kerime;"Artık Farizalarınızı tamamladıgınızda atalarınızı andığınız


gibi;hatta ondan daha kuvvetli (ve içtenlikli) bir yalvarma ile, Allah’ı zikredip çağırın. İnsanlardan
öylesi vardır ki (ahireti önemsiz görüp) : "Rabbimiz, bize (her nimeti) dünyada ver" der; (işte) onun
ahirette nasibi yoktur, olmayacaktır."
İmam-ı Muhammed el-Bakır a.s buyurdu;" Farizaları yerine getirmede sabırlı olun yani
düşmanlarınıza karşı direnin ve beklenen İmamınız için hazırlıklı olun."

İMAM MEHDİ, KURAN'IN MUHKEM VE MÜTEŞABİHATINI BİLENDİR:

Muhammed bin Müslim’den: İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu:


Kaim’in kıyamından önce belirtiler vardır: “Yüce Allah tarafından mümin kullarına belalar gelecektir.
Bu belirtiler nelerdir? Diye arzettim.
Buyurdu ki: O, Allah azze ve celle’nin şu buyruğudur. “Sizleri korku, açlık, mal, can ve mahsullerin
eksilmesi ile mutlaka imtihan edeceğiz. Ve sabredenleri müjdele.”
35
Buyuruyor ki: Siz müminleri mutlaka imtihan edeceğiz. Korku ile yani saltanatlarının sonlarına doğru
filanca (Abbas) oğullarının hükumeti ile korkutacağız. Ve açlıkla, yani mahsullerin pahalılığı ile.

Malların azalması yani, ticaretlerin kesat olması ve faziletinin azalması. Canlar (ın azalması)
yani,hızlı ve ani ölümler. Mahsuller(in azalması) yani, çiftçiliğin azalması ve meyvelerin bereketinin
azalması. Sabredenleri müjdele yani, işte o zaman Kaim aleyhisselam’ın zuhuru ile (onları müjdele)

Sonra bana buyurdu ki: Ey Muhammed! Bu onun te’vilidir. (asıl mana ve yorumu budur). Allah azze
ve celle buyuruyor ki: “Onun tevilini sadece Allah ve ilimde derin olanlar bilirler.”(*11),(Ali İmran
Suresi 7.ayeti kerime)

İMAM MEHDİYE BİATA VE KIYAMA GİDEN SÜREÇ:

Cabir bin Yezidi Cufi şöyle der: İmam Ebu Cafer Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu: “Ey
Cabir! Yerinde otur ve sana anlatacağım şu alametlere ulaşıncaya ve onları görünceye kadar elini
ve ayağını oynatma:

Birinci alamet, Abbasoğulları’nın kendi aralarındaki ihtilaflarıdır. Sen bunu göremeyeceksin ama
benden sonra gelecek olanlara bunu benden rivayet et. Ve gökten bir münadi nida edecek ve sizlere
Şam taraflarından fetih müjdeleyen ses gelecek, Şam köylerinden biri olan Cabiye köyü yerin altına
girecek. Sonra Şam mescidinin sağ duvarı yıkılacak ve Türkler tarafından dinden çıkan bazı
insanlar isyan edecekler. Hemen ardından Rum’larda karışıklıklar çıkacak. Türkler geri dönecekler ve
adaya inecekler. Dinden çıkmış olan bir grup Rum ise geri dönecek ve Remle’ye inecekler.

Ey Cabir! O yıl dünyanın batısının her yerinde ihtilaflar çıkacak. Viran olacak ilk toprak, Şam
topraklarıdır. Sonunda tüm ihtilaflar üç bayrağın altında toplanacak: Esheb’in bayrağı, Ebka’ın
bayrağı, Süfyani’nin bayrağı. Süfyani ile Ebka’ birbirleriyle savaşacaklar ve Süfyani, Ebka’ ile ona
uyanları öldürecek. Sonra da Esheb’i öldürecek. Daha sonra onun tek arzusu Irak’a doğru hareket
etmektir. Sonra ordusu Kırkışya’dan geçecek ve orada savaşarak yüzbin zorbayı öldürecek. Sonra
Süfyani Kufe şehrine sayıları yetmişbin olan bir orduyu gönderecek. Onlar Küfe’lileri
öldürüp asacaklar veya esir olacaklar. Onlar o durumda iken Horasan taraflarından bayraklar
gelecek, onlar süratle hareket edecekler. Onlardan birkaçı, Kaim aleyhisselam’ın ashabıdırlar.
Sonra Küfe ehlinin işçilerinden biri isyan edecek ama Süfyani ordusunun komutanı onu öldürecek.

Süfyani Medine’ye bir ordu gönderecek ve Mehdi oradan Mekke’ye geçecek. Ve Mehdi’nin
Mekke’ye doğru gittiği haberi Süfyani ordusunun komutanına ulaşacak. O da onun izini bulmaları
için bir ordu gönderecek. Sonunda o tıpkı Musa bin İmran’ın sünneti gibi çekinerek ve dikkatle
Mekke’ye girecek.

Sonra buyurdu ki: Süfyani ordusunun komutanı Beyda’ya inecek ve tam o sıradaki gökten şöyle
nida gelecek: “Ey Beyda! Bu kavimi mahvet.” Çöl de onları toprağın içine çekecek ve onlardan
sadece üç kişi kurtulacak, Allah onların yüzlerini arkalarına çevirecek, o üçü Kelb kabilesindendir. Ve
şu ayet
onların hakkında nazil olmuştur: “Ey kendilerine kitap verilenler! Yüzlerinizi mahvedip geriye
döndürmeden, elinizdeki kitapları doğrulamak için nazil ettiğimiz kitaba inanın.”(*13)(Nisa Suresi
47.ayeti kerime)

Buyurdu ki: Kaim-aleyhisselam-o gün Mekke’dedir. Sırtını Beyt’ullah-ı Haram’a dayamış olarak şöyle
nida edecek: Ey halk! Biz Allah’tan yardım istiyoruz. Halktan kim bize icabet edecek? Biz, sizin
peygamberiniz Muhammed’in Ehli Beyt’iyiz. Ve biz Allah’a ve Muhammed’e halkın en evla
olanıyız. Kim benimle Adem hakkında tartışırsa, ben halkın Adem’e en evla olanıyım. Kim benimle
Nuh hakkında tartışırsa, ben halkın Nuh’a en evla olanıyım. Kim benimle İbrahim hakkında tartışırsa,
ben halkın İbrahim’e en evla olanıyım. Kim benimle Muhammed sallallahu aleyhi ve alih

36
hakkında tartışırsa, ben halkın Muhammed’e en evla olanıyım Ve kim benimle peygamberler
hakkında tartışırsa, ben peygamberlere halkın evla olanıyım. Allah kitabının muhkem ayetinde
şöyle buyurmuyor mu: “Doğrusu Allah; Adem’i Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini seçti ve
alemlere
üstün kıldı. Birbirlerinden türemiş soylardır onlar ve Allah duyandır, bilendir.”(*12)(Ali İmran Suresi
34.ayeti kerime) Ben Adem’den geride kalan, Nuh’dan zahire olan, İbrahim’den seçilen ve
Muhammed’in seçkiniyim Allahın salatı hepsinin üzerine olsun.
Her kim benimle Allah’ın kitabı hakkında tartışırsa bilin ki ben Allah’ın kitabına halkın en evlasıyım.
Her kim benimle Resulullah’ın sünneti hakkında tartışırsa bilin ki ben Resulullah’ın sünnetine halkın
en evlasıyım.
Benim bu sözlerimi bugün burda hazır olanlar ve duyanlar Allah aşkına burada olmayanlara
bildirsin. Allah’ın hakkı, resülünün hakkı ve benim hakkım için sizden istiyorum. Şüphesiz benim
Resulullah’a olan yakınlığımdan dolayı sizlerin üzerine hakkım vardır. Bizlere yardım edin ve
bizlere zulüm edenlere karşı bizi savunun. Biz korkutulduk ve mazlum olduk, diyarımızdan ve
evlatlarımızdan uzaklaştırıldık. Bizlere zulüm edildi ve hakkımız elimizden alındı. Batıl ehli de bizlere
iftira attılar. Allah için, Allah için bize dikkat edin sözlerimize önem verin. Bizleri yalnız bırakmayın,
bizlere yardım edin ki Allah Teala da sizlere yardım etsin.
Buyurdu ki: Allah onun üçyüzonüç kişi olan ashabını onun etrafında toplayacak. Allah onları
önceden haber vermeden toplayacaktır. Tıpkı dağınık sonbahar bulutlarının biraraya
toplanmaları gibi. İşte ey Cabir bu, Allah’ın kitabında buyurduğu şu ayettir: “Nerede olursanız olun
Allah hepinizi birlikte toplar. Şüphesiz Allah herşeye kadirdir.” Onlar Mehdi’ye Kabe ile makam
arasında biat edecekler. Yanında bulunan Resulullah’tan ulaşan ahiti evlatlar babalarından miras
almışlardır. Ve
ey Cabir! Kaim, Hüseyn’in evlatlarından olan birisidir. Allah onun durumunu bir gecede ıslah
edecektir. Halka (kabullenmesi) zor gelen şudur ki ey Cabir o Resulullah’ın oğludur ve birbiri
ardınca gelen alimlerin varisi olmasıdır. Tüm bunlar(ı kabullenmek) zor olsa dahi, gökten gelen
ses(i kabullenmek) onlara zor gelmeyecektir. O zamanda onun adı, babasının ve annesinin adı
nida olunacaktır.”
Ebu Basir şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Kaim, Aşura günü kıyam
edecektir.”
ONA (A.S ) TESLİM OLACAKLAR! :

(*14) Ali imran suresi 83.ayeti kerime;" Allah'ın dininden başka bir din mi arıyorlar?! Oysa göklerde
ve yerde olan herkes, gönüllü veya gönülsüz O'na teslim oldular ve O'na döndürülecekler."

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:"Kaim (İmam Mehdi) kıyam edecegi zaman adaletle
hükmedecek. Bütün hakları sahiplerine geri verecek;Müslüman olup imanını itiraf etmeyen hiçbir
din ehli kalmayacak. Allah-u Teala'nın şu buyrugunu duymadın mı?... Ve Ona teslim
olacaklar(Velayetini kabul edecekler)..."

İMAM MEHDİ A.S GÜVEN SIĞINAĞIDIR:

(*15) Ali İmran suresi 97.ayeti kerime;" Orada apaçık beyniyeler ve İbrahim'in makamı vardır. Kim
oraya girdi emniyette olur.Ona bir yol bulup güç yetirenlerin (bu) Ev'i haccetmesi, Allah'ın insanlar
üzerindeki hakkıdır. Kim de inkâr ederse, şüphesiz, Allah âlemlere karşı muhtaç olmayan Ğaniy’dir."

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu;" Allah '...Ona giren güvene erer...' buyrugu: Kaim
(a.s) ile beyat eder, onun ashabı arasına katılır, elini onun eline sürerse güvende olur."

ULUL EMİR İMAM MEHDİ'YE İTAAT ALLAH'A VE RESULÜ'NE İTAATTİR :

(*16)Nisa Suresi 59.ayeti kerimeler;“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin

37
ve sizden olan ulu’l-emre (idarecilere) de. Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz
takdirde, Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resûlüne arz edin. Bu, daha
iyidir, sonuç bakımından da daha güzeldir.”

Bu ayeti kerimeyi soran Cabir b. Yezid cofi’ye Resulullah şöyle buyurdu “ ey Cabir, onlar benim
halifelerimdir ve benden sonra Müslümanların imamlarıdırlar. Onların birincisi Ebu Talip oğlu
Ali’dir. Sonra Hasan, sonra Hüseyin, sonra Hüseyin oğlu Ali… Sonr a Muhammed oğlu Ali, sonra Ali
oğlu
Hasan ve ondan sonra ismi benim ismim ve künyesi benim künyem olan, Allah’ın yeryüzündeki
hücceti ve kulları arasındaki kalıntısı, Ali oğlu Hasan oğludur. O bir kimsedir ki, Allah onun eliyle
yeryüzünün doğularını ve batılarını fethedecek ve o izleyicilerinden, sevenlerinden gaip olacaktır…”

İSA MESİH A.S'IN NUZÜLÜ:

(*17)Nisa Suresi 159.ayeti kerime;“Kitab ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce, ona
(İsa’ya) iman edecek olmasın. Kıyamet günü o (İsa) onların aleyhine şahit olacaktır.”

Peygamberi (s.a.a.s)'ın kızı Fatıma’ya buyurmuşlardır ki: “Kendisinden başka İlah olmayan
Allah’a ant olsun ki, Hz. İsa b. Meryem’in, arkasında namaz kılacağı bu ümmetin Mehdi’si bizdendir.”

İMAM MEHDİ A.S'IN YARDIMCILARININ VASFI:

(*18) Maide suresi 54.ayeti kerime;"Ey iman edenler! İçinizden kim dininden geri dönerse, Allah
(yerine) Kendisinin onları sevdiği, onların da Kendisini sevdiği; mü'minlere karşı alçak gönüllü,
kâfirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu,' Allah yolunda cihad edip ve (gerçekleri savunmak hususunda
hiçbir) kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu Allah'ın bir fazlıdır, onu dilediğine
verir. Allah Vasi'dir ve Alim'dir."

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu;"Şüphesiz Hz. Mehdi’nin (a.s) bunu yapacak veli
ve yardımcıları vardır;bütün insanlar ortadan kalkmış olsa bile Allah Teala onun yardımcılarını
getirecektir. Bu ayette sözü edilen topluluk ise onlardır."

Maide suresi 54 ile Baglantılı ayet; (*19,*20) Enam suresi 89. ve 90.ayeti kerime;"Bunlar, kendilerine
kitap, hikmet ve nebilik verdiklerimizdir. Eğer (müşrikler) bunları tanımayıp küfre
sapıyorlarsa; andolsun, Biz buna (karşı) inkâra sapmayan (mü’min ve mücahit) bir topluluğu vekil
bırakırız.(Onlara fırsat tanıyıp imkân ve iktidar sahibi kılarız.)"İşte Allah’ın hidayet verdikleri
bunlardır; öyleyse
Sen de onların bu hidayet yoluna (istikamet kaynağına-Kur'an’a) uy. De ki: “Ben bunun için sizden bir
ücret istemiyorum. O (Kur’an), âlemlere ancak bir ‘öğüt ve hatırlatmadır.”

İmam-ı Hüseyin a.s şöyle buyurdu;"Bu emrin sahibi ve korunan bir ashabı olan Mehdi'dir
(a.s).İnsanların hepsi onu terk etse bile Allah bu ashabını ona gönderecektir."

GELMESİ BEKLENEN AYET İMAM MEHDİ:

(*21) Enam Suresi 158.ayeti kerime;"Onlar, kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da


Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin
ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce iman etmemişse veya imanıyla bir hayır
kazanmamışsa hiç kimseye imanı yarar sağlamaz. De ki: 'Bekleyin, biz de elbette beklemekteyiz.'

İmam-ı Cafer es-Sadık a.s şöyle buyurdu;"Ayetler, Ehlibeyt İmamlarıdır! Gelmesi beklenen ayet
ise Mehdi'dir. Kişi, Mehdi'ye zuhurundan evvel inanmamışsa, Mehdi'nin kılıç ile zuhur ettiğinde
ona inanması hiçbir fayda vermeyecektir. Hatta o kişi Mehdi'nin ecdadına iman etmiş olsa bile,
hiçbir faydası olmayacaktır."

38
İMAM-I ZAMAN A.S'IN GAYBETİNE EHLİBEY T (A.S.'dan KURANİ DELİL:

(*22) Araf Suresi 65.ayeti kerime;"Ad kavmine de kardeşleri Hud'u gönderdik. Dedi ki:"Ey
kavmim! Allah' a kulluk edin;sizin O'ndan başka hiçbir ilahınız yoktur.(Allah'a karşı gelmekten)
sakınmıyor musunuz?

İmam Cafer es-Sadık (a.s)'dan şöyle nakledilmiştir:" Hz.Nuh (a.s)'ın vefat zamanı geldiğinde kendi
şiasını çağırdı ve 'Bilin ki benden sonra gaybet dönemi olacaktır. Bu dönemde tagutlar ortaya
çıkacaktır. Aziz ve Celil Allah sizi evlatlarımdam güzel simalı, güvenilir, vakarlı, yaratılış ve
ahlakta bana benzeyen ve kıyam edecek olan Hud adlı birisiyle kurtaracaktır' dedi."

İMAM KAİM MEHDİ A.S. YER YÜZÜNÜN MİRASÇISI VE H AKİMİDİR:

(*23)Araf Suresi 128.ayeti kerime;" Musa kavmine,'Allah' tan yardım dileyin ve sabredin. Kuşkusuz
yeryüzü Allah'ın dır; onu kullarından dilediğine miras bırakır ve (güzel) son
takvalılarındır (Muttakilerindir).

İmam-ı Muhammed el-Bakır a.s şöyle buyurdu:" Hz.İmam-ı Ali a.s'ın kitabında şöyle yazılı oldugunu
gördük:"... Ben ve Ehlibeytim, Allah’ın yeryüzünde mirasçı kıldıgı kimseleriz. Biz, Muttakileriz,
Allah’ın yeryüzünün tamamı bizimdir. Benim soyumdan olan Kaim Mehdi bütün yeryüzüne hakim
olur,...Tıpkı Resulullah’ın yeryüzünde tasarruf etmesi gibi."

Araf Suresi 128.ayet ile Baglantılı Ayetler:

(*24) Yunus suresi 64.ayeti kerime;"Onlar için dünyada ve ahirette müjdeler vardır. Allah'ın
sözlerinde bir degişme yoktur. İşte bu en büyük kurtuluştur."

(*25)Taha 135.ayeti kerime; "Deki:" Herkes beklemektedir, siz de bekleyin ;yakında dogru yolda
gidenlerin ve hidayete erenlerin kimler oldugunu bileceksiniz."

(*26..*30) Enam suresi 131,132,133,134,135.ayeti kerimeler;" Bu (Elçilerin gönderilişi) şunun


içindir ki:Rabbin, beldelerin halkını işledikleri zulümlerden dolayı onlar habersizken helak edici
değildir. Herkezin yaptıkları işlere göre dereceleri vardır. Rabbin onların yaptıklarından gafil degildir.
Rabbin ihtiyaçsızdır ve rahmet sahibidir. Sizi baika bir toplulugun soyundan meydana getirdigi gibi,
dilerse sizi yok eder ve dilediğini yerinize getirir. Size vadedilen şey mutlaka gelecektir ve siz (O'nu)
aciz kılamazsınız.Deki:"Ey kavmim! Kendinize yakışanı yapın! Ben de yapacagım. İleride yurdun
(güzel)
akibetinin kime ait olduğunu bileceksiniz. Şüphesiz, zalimler kurtuluşa ermezler."

*Diger bir baglantılı ayet ise Rad suresi 28 ve 29.ayeti kerimeler ve hadisidir ileride sunduk
inşaAllah.

O'NUN (A.S) ZUHURUNUN BENZERİ KIYAMETİR/BEKLENEN SAAT:

(*31)Araf Suresi 187.ayeti kerime;"Sana, O saat ne zaman gerçekleştirecektir?" diye soruyorlar.


De ki: "Onun bilgisi sadece Rabbimin katındandır.Zamanı gelince onu ortaya çıkaramaz."Bu olay,
göklerde ve yer pek büyük ve agırdır. O, ancak ansızın size gelir. Sanki sen onu tam araştırmışsın
gibi sana soruyorlar. De ki:" Onun bilgisi sadece Allah katındadır, ama insanların çogu bilmiyorlar."

Peygamber s.a.a.s Efendimize soruldu:" Allah'ın Resulü soyunuzdan olan Kaim ne zaman
zuhur edecektir? S.a.a.s Efendimiz Buyurdu;Onun benzeri kıyamettir.Şöyle ki;"...Onu tam
zamanında ortaya çıkaracak olan yalnız Allah'tır. O göklere de, yere de agır gelmiştir. O size ansızın
gelecektir."

39
ALLAH VELAYETTE BİRLEYİNCEYE VE O'NA HİÇBİR ORTAK KOŞULMAYANA KADAR KAİM MEHDİ
VE ASHABININ SAVAŞMASI:

(*32..*34) Enfal Suresi 38,39 ve 40 ayeti kerimeler;" Kafirlere de ki: Eğer yaptıklarına
(Küfürden dönerlerse) son verirlerse geçmiş günahları bağışlanacaktır. Yaptıklarına devam
ederlerse, daha öncekilere geçmişte ne yapıldığı bellidir.Hiçbir fitne kalmayıncaya ve din, tamamıyla
Allah'a münhasır oluncaya dek savaşın onlarla. Savaştan vazgeçerlerse şüphe yok ki Allah,
onların yaptıklarını görür.Eger sırt çevirirlerse, bilin ki, Allah sizin Mevlanızdır.O, ne güzel mevla ve ne
güzel yardımcıdır."
İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu;"Bu işin sahibi(imam Mehdi),daha önce
Resulullah'in kabul ettiği gibi cizye kabul etmeyecek,bunun kanit da
şu ayettir:" Fitne kalmayincaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın." Allah'a
andolsunki savaşacaklardır,Allah birleyinceye ve O'na hiçbir ortak
koşulmayıncaya kadar."

İmam Cafer es-Sadık hazretleri


söyle buyurduğu nakledilmiştir: "Bu ayetin tevili (gerçek yorumu) gelmemiştir. Bizim Kaim (kiyam
edecek olan İmam Mehdi) geldiğinde onu görecek olan kimseler bu ayetin gerçek yorumunu
anlayacaklardır. O zaman Muhammed (s.a.a)'in dini gecenin kavuştuğu her yere
ulaşacak ve artık yeryüzünde hiçbir müşrik kalmayacaktır.
Nitekim Yüce Allah şöyle buyuruyor: 'Artık bana ibadet eder ve hiçbir şeyi bana ortak kilmazlar.'
Onlar küfürden el çekince Allah onların yaptıklarindan haberdardir ve onları küfürden uzaklaştıkları
ve Müslüman oldukları için
mükâfatlandıracaktır."

*(Enfal Suresi 37.ayetten 75.ayete kadar ayetler aynı konuyu belirtmektedir.)

İMAM MEHDİ , PEYGAMBER S.A.A.S'IN VARİSİDİR:

(*35)Enfal Suresi 75.ayeti kerime;“Daha sonra iman edip hicret eden ve sizinle birlikte cihad
edenlere gelince, işte onlar da sizdendir. Allah’ın kitabınca,Rshim sahipleri (kan bagı olanlar)
birbirlerine (vasiyette varis olmaya) daha layıktırlar. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla
bilendir.”

Hz. Hüseyin buyuruyor; “bu ayet nazil olduğu zaman, Resulullah’a bu ayetin yorumunu sordum.
Buyurdu; “ Allah’a Andolsun, sizden başkası kastedilmemiştir, rahim sahipleri sizlersiniz. Ben
ölünce baban Ali bana ve benim yerime daha evladır, baban ölünce… Ve hasan (askeri) öldüğü
zaman senin soyundan dokuzuncusu hakkında gaybet vuku bulur. Senin soyundan bu dokuz
imam’a Allah, benim ilmimi ve anlayışımı vermiştir. Onların tıyneti (yaratılışı) benim tıynetimdir.”

YÜCE ALLAH NURUNU TAMAMLAYACAKTIR /YÜCE ALLAH'IN NURU İMAM'DIR:

(*36)Tevbe Suresi 32.ayeti kerime;" Allah'ın nurunu agızlarıyla söndürmek isterler. Oysa kafirler
hoşlanmasada Allah nurunu tamamlamaktan vazgeçmez."
İmam-ı Cafer es-Sadık a.s şöyle buyurdu;"Allah'a andolsun ki bu ayette zikredilen vaat henüz
gerçekleşmiş degildir. Kaim zuhur ettiğinde onun kıyam ve zuhurundan rahatsızlık duymayacak olan
hiçbir kafir ve müşrik kalmayacaktır."

HAK DİN İSLAM'IN GALİP GELMESİ:

(*37)Tevbe Suresi 33.ayeti kerime;"Müşrikler istemese de O dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün
kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur."
40
İmam-ı Cafer es-Sadık a.s (32.ayetin devamında bu ayeti okuyup maksadını buyurdular) Kafir
veya müşrik olan bir kimse taşın içinede girecek olsa, o taş dile gelecek ve Ey Mümin! İçimde bir
kafir var, beni kır ve onu öldür! diyecektir."
Resulullah (s.a.a.s)'dan Sonra Hüccet İmamların Sayısı 12'dir, 12.İmam Mehdi'dir/Ayetin Batın
Manasında 12 Ay,12 İmamdır:
(*38)Tevbe Suresi 36.ayeti kerime;" Gerçek şu ki, Allah katında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı
günden beri Allah'ın kitabında on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte dosdoğru olan hesab
(din) budur. Öyleyse bunlarda kendinize zulmetmeyin ve onların sizlerle topluca savaşması gibi siz
de müşriklerle topluca savaşın. Ve bilin ki Allah, takva sahipleriyle beraberdir."

İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretlerinin ashabından Cabir el-Cufi hazretleri İmama bu ayetin
tevili hakkında sormuş İmam hazretleri cevabinda şöyle buyurdu: "Ey Cabir! Sene, dedem
Resulullah'tır (s.a.v.). Senenin ayları ise onikidir.
Bunlar da müminlerin emiri Ali, oğulları Hasan ve Hüseyin,
babam Hüseyin'in oğlu Ali, ben, oğlum Cafer (es-Sadık),
onun oğlu Musa, onun oğlu Ali, onun oğlu Muhammed el-Hadi el-Mehdi'dir. Hepsi oniki imamdır.
Bunlar Allah'ın halkı üzerine hüccetleridir; O'nun ilmi ve vahyi üzerinde emanetkar kıldıklarıdır. Haram
dördü ise, doğru din
kendileridir ve hepsi ayni isimdedir: Müminlerin emiri Ali, Hüseyin'in oğlu Ali, Musa'nin oğlu Ali ve
Muhammed'in oglu Ali. Işte bunlara yönelik verilen ikrar dinin esasidır. O halde bunlarda nefislerinizi
zulmetmeyin. Hepsi ile kail
olursaniz, onlarla hidayeti bulursunuz!"
EHLİBEYTİN KIYAMI NİTELİKLERE SAHİP TOPLULUK (313) ORTAYA ÇIKINCA OLACAKTIR:

(*39)Tevbe Suresi 112.ayeti kerime;" Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, (İslam
uğrunda) seyahat edenler, rükû edenler, secde edenler, iyiliği (marufu)emredenler, kötülükten
sakındıranlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlar; sen (bütün) mü'minleri müjdele."
İmam-ı Ali Zeynalabidin (a.s) Mekke yolunda Ubbad el-Basri ile
karşilaşır ve Ubbad imam'a şöyle der: "Cihadı ve zorluklarını
bırakıp hacca ve rahatlığına yöneldin. Oysa Yüce Allah, 'Allah,
müminlerden canlarını ve mallarıni satın almıştır. (Tevbe,
111) buyurmaktadır.
İmam (a.s) ona şu cevabı verir: "Ayetin sonrasini da oku: "(O cihad eden müminler) tövbe edenler
ibadet edenler, (Allah'a) hamd edenler, (Allah yolunda)
dolaşip duranlar, rüku edenler, secde edenler, marufu emredenler, münkirden sakindıranlar ve
Allah'in koyduğu Sınırları koruyanlardırlar. Müminleri müjdele!' Sonra şöyle
dedi: "Bunlar yani ayette işaret edilen niteliklere sahip
müminler ortaya çıktıkları zaman, hiçbir şeyi cihada tercih
etmeyiz..."
*Yukarda belirtilen niteliklerde İmam-ı Zaman a.s'ın kıyamında mübarek ashabı 313 kişinin bu
niteliklerden eksik olması düşünülemez. İmam a.s bir nevi bu mübarek toplulugun niteliklerini ve
vazife hallerini belirtmiştir.
Yüce Allah, İnsanlara İmam/İmamlar (a.s) İle Birlikte Olmayı Emretmiştir:
(*40)Tevbe Suresi 119.ayeti kerime;"Ey Amenu Olanlar (İman edenler/Ehlibeyt hadislerinde
Velayeti kabul edenler) Allah'tan korkun ve Sıdıklarla/Dogrularla beraber olun."

Bu ayet inince Selman hazretleri ; ya Resulullah! Bu ayet özelmidir yoksa genelmidir? Diye sordu ve
Resulullah buyurdu: "Bu ayete emre muhattap olanlar, Müminlerin genelidir; ama Sıddıklar/Dogrular,
yalnız benim kardeşim (Ali a.s) ve Onun kıyamete kadar olan vasileridir" diye buyurdu.

41
Yine S.a.a.s buyurmuştur ki; "... Sonuncuları el-Kaim Mehdi' dir."

KAFİR YURTLARINA ANSIZIN İNEN AZAB:

(*41,..*49)Yunus Suresi 24.ayeti kerime;"... Nihayet yer süsünü takınıp güzelleştigi ve


yeryüzündekiler ondan yararlanma gücüne sahip olduklarını sandıkları sırada, gece gündüz ansızın
emrimiz gelip çatar ve yeri sanki orada önceden bir şey yokmuş gibi biçilmiş hale getirir.
Ayetlerimizi, düşünen topluluk için böyle genişçe açıklarız."

Yunus Suresi 24.ayet ile baglantılı ayet Enbiya Suresi 12,13,14,15...18.ayeti kerimeler; "Onlar,
bizim azabımızı hisseder hissetmez hemen oradan kaçmaya başladılar.Kaçmayın! İçinde
bulunduğunuz refaha ve evlerinize dönün! Çünkü sorguya çekileceksiniz." (dedik)

İmam-ı Muhammed el-Bakır a.s şöyle buyurdu;"Bu Kaim Mehdi'nin çıkışı sırasında gerçekleşecektir!"

*Aynı hadis Yunus suresi 24.ayeti kerime içinde rivayet edilmiştir.


"Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz zalim idik" dediler. Onları biçilmiş cansız ekin haline getirinceye
kadar bu feryatlarını sürdürdüler...Oysa biz, hakkı batıla çarparız da hak, batılı ezer. Birde bakarsın ki,
o yok olup gitmiştir. Allah'a yakıştırdıgınız nitelikler yüzünden yazıklar olsun size! "
ALLAH'IN VELİLERİ:

(*50,..*68)Yunus Suresi 47.ayeti kerimeden 64.ayeti kerimeye kadar;" Her ümmetin bir Resulü
vardır. Onlara Resulü geldiğinde aralarında adâletle hükmedilir ve onlara hiçbir haksızlık
yapılmaz.Kâfirler:
“Eğer doğru söylüyorsanız, peki bu va‘dedilen azap veya kıyâmet ne zaman gerçekleşecek?”
diyorlar. Onlara şöyle de: “Allah dilemedikçe, ben kendime ne bir zarar verebilir, ne de bir fayda
sağlayabilirim. Her ümmet için belirlenmiş bir süre vardır. Bu sürenin sonu geldiği zaman artık
onu ne bir an geciktirebilirler, ne de bir an öne alabilirler.”
De ki: “Söyleyin bakalım, şâyet Allah’ın azabı size gece veya gündüz gelip sizi yakalayıverse ne
yapabilirsiniz? Günaha dalmış inkarcı suçlular, bunlardan hangisinin bir an önce gelmesini istiyorlar?”
“O azap gelip çattıktan sonra mı ona iman edeceksiniz? O anda, öyle mi? Fakat artık çok geç! Oysa
bunun ne kadar da çabuk gelmesini istiyordunuz.”
Sonra zulmedenlere şöyle denecek: “Tadın bakalım ebediyen bitmeyecek şu azabı! Siz sadece
vaktiyle kazandığınız günahların cezasını çekiyorsunuz.”
“Sahi, o azap gerçekten doğru mu?” diye senden haber soruyorlar. De ki: “Evet, Rabbime yemin
olsun ki o doğrunun ta kendisidir ve siz onun gelmesine asla engel olamayacaksınız.”
İyi bilin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Şunu da unutmayın ki, Allah’ın verdiği söz
elbette gerçektir; fakat insanların çoğu bunu bilmez.
Hayat veren de, öldüren de Allah’tır. Sonunda da yalnız O’na döneceksiniz.
Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, gönüllerdeki dertlere şifa, mü’minlere doğru yolu gösteren bir
rehber ve tam bir rahmet olan Kur’an geldi. Resulüm! Onlara söyle, Allah’ın lutfu ve rahmetiyle, evet
sadece bununla sevinip ferahlasınlar!
Çünkü bu, onların toplayıp biriktirdikleri her şeyden daha hayırlıdır.
Onlara şöyle sor: “Söyleyin bakalım! Niçin Allah’ın size rızık olarak ikram ettiği şeylerin bir kısmını
haram, bir kısmını helâl sayıyorsunuz?” De ki: “Bu hususta Allah mı size izin verdi? Yoksa siz
Allah adına yalan uydurup iftira mı ediyorsunuz?”
Peki, Allah adına yalan uyduranlar, acaba kıyâmet günü hakkında ne düşünüyorlar? Hiç şüphesiz
Allah, insanlara karşı büyük lutuf sahibidir, fakat onların çoğu şükretmezler.
Resulüm! Ne durumda olursan ol, Kur’an’dan ne okursan oku, ey insanlar siz de her ne iş yaparsanız
yapın, o işe dalıp gittiğiniz zaman mutlaka biz üzerinizde şâhidiz. Ne yerde ne gökte zerre miktarı
bir şey bile Rabbinden gizli kalabilir. Bundan küçük olsun, büyük olsun ne varsa hepsi istisnâsız
apaçık bir kitapta kayıtlıdır.

42
Şunu iyi bilin ki, Allah evliyalarına hiçbir korku yoktur ve onlar asla üzülmeyeceklerdir."

İmam-ı Cafer es-Sadık a.s. şöyle buyurdu; "Ne mutlu bizden olan Kaim (a.s) izleyicilerine, onlar ki;
gaybeti döneminde zuhurunu beklerler ve zuhur ettiğinde de ona itaat ederler. Onlardır;" Allah'ın
velileri." Onlar için "Korku yoktur ve onlar üzülmezler."

"Onlar iman etmiş takvalı (Muttaki) kimselerdir.Onlar için dünya hayatında da, âhirette de müjdeler
vardır. Allah’ın verdiği sözlerde ve hükümlerinde asla değişme olmaz. İşte en büyük başarı ve
kurtuluş budur."
KENDİ ELÇİLERİMİZİ VE AMENU OLANLARI (Velayete tutunanları/İman edenleri) KURTARDIK:
(*69,..71)Yunus Suresi 101,102,103.ayeti kerimeler;"De ki: “Göklerde ve yerde olan şeylere
ibretle bakın!” Ayetler ve Uyarmalar,
Amenu olmayan (İman etmeyen) bir topluluga fayda etmez."

İmam-ı Cafer es-Sadık a.s şöyle buyurdu;" Ayette zikredilen ayetlerden maksat; Ehlibeyt
imamlarıdır.Uyarılar ise Peygamberlerdir!"

"Aslında onlar, bu halleriyle ancak kendilerinden önce gelip geçenlerin helâk günlerinin benzerini
beklemektedirler. De ki: “Öyleyse olacak olanları bekleyin bakalım, ben de sizinle beraber
beklemekteyim!”Sonunda biz, önceleri yaptığımız gibi peygamberlerimizi ve iman edenleri kurtarırız.
Çünkü mü’minleri kurtarmak, üzerimize düşen bir borçtur."

SAYILI / 313 TOPLULUK GELİNCE KAFİRLERE AZAPTA GELİR:

(*72)Hud Suresi 8.ayeti kerime;" Eger sayılı bir topluluk gelinceye kadar azabı onlardan ertelesek,
mutlaka, "O azabın gelişini ne önlüyor derler?" derler. Bilin ki, azap onlara geldigi gün onlardan geri
çevrilmez ve alay ettikleri (azap) onları kuşatır."

Müminlerin Emiri İmam-ı Ali a.s buyurdu ki;" Sayılı ümmet Kaim (a.s) sahabeleridir.Üçyüz on küsür
kişidirler.."
İmam-ı Muhammed el-Bakır a.s şöyle buyurdu;" Kaim ashabı 313 küsür kişidir.Allah'a andolsun ki,
işte onlar, sayılı toplulukturlar. Allah Teala kitabında, 'Eger azabı onlara sayılı topluluk gelinceye
kadar ertelesek...' buyurmaktadır. Onlar az bir süre zarfında onun huzurunda dagınık bulut parçaları
gibi bir araya toplanacaklardır."

İMAM-I ZAMAN A.S. BU DEVRİN ŞAHİDİDİR :


(*73,*74) Hud Suresi 17 ve 18.ayeti kerimele;" Rabbi tarafından apacık bir delili bulunan
ve kendisinden olan bir şahidin takip ettigi, öncesinde de (Şahid olarak) bir önder ve rahmet
olan Musa'nın Kitabının bulundugu kimse (bu gibi delilleri olmayan birisiyle aynımıdır)?! Bunlar ona
(Kur'an'a) iman edenler. Topluluklardan kim onu inkar ederse yeri kesinlikle ateştir. O halde
onun hakkında sakın şüphede olma Kuşkusuz o, Rabbinden gelen haktır."

İmam-ı Muhammed el-Bakır a.s buyurdu;"Rabbinden açık bir delil üzerine bulunan Resulullah'tır
(s.a.a.s). Ardınca da Rabbi tarafından şahit ile gelen ise Müminlerin Emiri Ali bin Ebu Talib'tir!"

Yine buyrulmuştur ki; "Şahidler biz Ehlibeyt imamlarıyız."

"Kim Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalimdir? İşte bunlar, Rablerine arz edilecekler ve
'ŞAHİDLERDE' “Rablerine karşı yalan söyleyenler işte bunlardır” diyeceklerdir. Biliniz ki, Allah’ın
lâneti zalimler üzerinedir.

43
BAKİYETULLAH AYETİ:
(*73) Hud Suresi 86.ayeti kerime;"Eger Mümin kimseler iseniz, Allah’ın geri bıraktıgı sizin için
daha iyidir. Ben sizi üzerinize muhafız (gözleyici) degilim."
Bir kisi, İmam-ı Cafer es-Sadık a.s'ın huzuruna gelip sordu ki: "Kaim olan (Mehdi'ye); müminlerin
emiri olarak mi selam verelim?"

İmam hazretleri buyurdu ki: "Hayır


bu isim Allah tarafindan sadece müminlerin emiri Ali'ye (a.s)
verilmiştir. Her kim Ali'den önce veya sonra kendisini
müminlerin emiri olarak çağırtrsa o adam kâfirin ta
kendisidir!" Adam dedi ki: "Oyleyse Mehdi'ye nasıl selam verelim?" İmam buyurdu ki: "Ona: Sana
selam olsun ey Allah'in geri bıraktığı (Bakiyetullah) , diye selam veriniz. Nitekim şöyle buyrulmuş:
Mümin iseniz, Allah'in geri bıraktığı
sizin için daha hayırlıdır..." Allah'in bütün dünyaya geri biraktğı Mehdi'nin (a.s.) zuhurudur. Bu
zuhurda herkes birleşecek ve dünyadaki son inzar
gerçekleşecektir.Ona şimdiden iman etmek daha hayırlıdır."

ZUHURU HAZIRLIK YAPARAK BEKLEYİN:

(*74)Hud Suresi 93.ayeti kerime;"“Ey Kavmim! Elinizden geleni yapın. Şüphesiz ben de
(elimden geleni) yapacağım. Rezil edici azabın kime geleceğini ve kimin yalancı olduğunu yakında
bileceksiniz. Gözleyin. Şüphesiz ben de sizinle beraber gözlüyorum.”

İmam-ı Ali er-Rıza a.s şöyle buyurdu;"Fereç (olan Mehdi) öncesinde sabır ve hazırlık yaparak
beklemek en iyisidir. Allah'ın sadık kulunun (s.a.a.s) sözünü işitmediniz mi?: '... Siz gözetleyip
durun ben de sizinle birlikte gözetleyecegim."
İMAM-I ZAMAN A.S'IN PEYGAMBERLER İLE OLAN BENZERLİĞİ:
***"Burada İmam-ı Zaman a.s'ın hayatı en çok Yusuf a.s'ın hayatına benzedigi için bu ayet altında
bu konunun tamamı işlenmiştir."
(*75) Yusuf Suresi 7.ayeti kerime;"Şüphesiz, Yusuf ve Kardeşlerinde soranlar için ayetler vardır."
Bu ayet üzere Ebu Basir’in naklettiğine göre İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: Hz. Mehdi’nin
(a.c.f) Hz. Yusuf’a (a.s) bir benzerliği vardır. Ravi, bu nedir diye sorduğunu belirtir ve İmam (a.s)
bunun gıyap ve fereci beklemek olduğunu buyurmuştur.
İmam Bakır (a.s) bir rivayetin bir bölümünde ise şöyle buyurmuştur: Kendisi ile babası ve ailesi
arasında mesafenin yakın olmasına karşın Hz. Yusuf (a.s) durumunun gizli kalması gibi, Mehdi’de
(a.c.f) Şialara yakın olmasına rağmen onlardan gizli kalacaktır.

***Hz. Yusuf (a.s) uzun bir müddet kayboldu, sonra kardeşleri onun yanına geldi ve Hz. Yusuf (a.s)
onları tanıdı. Lakin onlar kendisini tanımadı. İmam Mehdi de (a.c.f) bir süre kaybolmuştur ve
kendisinin halk arasında yürümesine ve onları tanımasına rağmen, halk kendisini tanımamaktadır.
Hz. Yusuf (a.s) kendi zamanın en güzel şahsıydı ve Hz. Peygamberden (s.a.a) nakledildiği üzere
şöyle buyurmuştur: Mehdi (a.c.f) cennet ehlinin tavus kuşudur. Allah Yusuf’un (a.s) işini bir gecede
iyileştirdi ve Mısır padişahı bilinen rüyayı gördü. Hz. Peygamber-i Ekrem’den (s.a.a) nakledildiği
üzere şöyle
buyurmuştur: Mehdi (a.c.f) biz Ehlibeyttendir ve Allah onun işini bir gecede iyileştirecektir.

İMAM-I ZAMAN A.S'IN DİĞER ELÇİLERE BENZERLİĞİ:

Hz. Mehdi’nin (a.c.f) Hz. Muhammed’e (s.a.a) Benzerliği:

44
1-"Allah Resulünden (s.a.a) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Mehdi benim evladımdır, ismi benim
ismimdir ve künyesi benim künyemdir. O, yaratılış (şekil) ve ahlak açısından insanlar arasında BANA
EN ÇOK BENZEYEN DİR .” Bu hadisten istifa edildiği üzere Hz. Mehdi (a.c.f) tip, zahiri şekil, ahlak,
davranış ve hareket açısından insanlar arasında Hz. Muhammed’e (s.a.a) en çok benzeyen kişidir."

2-"Hz. Mehdi’nin (a.c.f) Hz. İBRAHİM'E (a.s) Benzerliği:


İmam Sadık’tan nakledildiği üzere Hz. İbrahim’in gelişimi normal çocukların gelişimi gibi
olmamıştır. Hz. İbrahim (a.s) başkalarının bir haftada göstermiş olduğu gelişimi bir günde
göstermiştir. İmam Mehdi’de (a.c.f) Hekime’nin rivayeti esasınca böyleydi."

3-"Hz. Mehdi’nin (a.c.f) Hz. MUSA (a.s)'a Benzerliği:


"İmam Zeynülabidin bir rivayetin bir bölümünde şöyle buyurmuştur: Hz. Musa’nın (a.s) kavminden
uzak bir şekilde biri diğerinden daha uzun olan iki gıyabı olmuştur. Birinci gıyap Mısır’dan
uzaklaşmada ve ikinci gıyap ise Rabbiyle mülakat etmeye gittiği vakit gerçekleşmiştir. İmam
Mehdi’nin (a.c.f) de biri diğerinden daha uzun olan iki gıyabı olacaktır."

4-"Hz. Mehdi’nin (a.c.f) Hz. İSA (a.s)'a Benzerliği:

"İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: Mehdi’nin (a.c.f) İsa’ya (a.s) olan benzerliği, insanların onun
hakkında taşıdığı ihtilaftır; bir grup onun henüz dünyaya gelmediğini, bir başka grup öldüğünü ve
diğer bir grup ise ölüp asıldığını söylemiştir. Hz. Mehdi (a.c.f) hakkında böyle bir ihtilaf meydana
gelecektir."

***İsa (a.s) zamanın en üstün kadınının evladı olması, annesinin karnında konuşması, beşikte söz
söylemesi, Allah’ın onu göğe çıkarması ve Allah’ın izniyle ölüleri diriltmesi gibi, Hz. Mehdi’de (a.c.f)
böyledir.

5-"Hz. Mehdi’nin (a.c.f) Hz. NUH (a.s)'a Benzerliği:

"İmam Zeynülabidin (a.s) şöyle buyurmuştur: Mehdi’den (a.c.f) Nuh’tan bir özellik vardır ve o
ömrün uzunluğudur."
***Nuh (a.s) sözüyle yeryüzünü kâfirlerden temizledi ve Ey Rabbim yeryüzünde kâfirlerden hiç
kimseyi bırakma diye
söyledi.Mehdi’de (a.c.f)kendilerinden hiçbir eser kalmayacak şekilde yeryüzünü kâfirlerin varlığının
pisliğinden temizleyecektir.

6-"Hz. Mehdi’nin (a.c.f) ÂDEM (a.s)'a Benzerliği:

"Yüce Allah Âdem’i (a.s) yeryüzünde halifesi karar kıldığı ve onu yeryüzünün mirasçısı yaptığı ve
Bakara suresinin 30. ayetinde ben yeryüzünde bir halife yaratacağım dediği gibi, Hz Mehdi’yi (a.c.f)
de yeryüzünün varisi ve yeryüzünde kendisinin halifesi karar kılacaktır. Nitekim Nur suresinin 55.
ayetinin tefsiri hakkında

İmam Sadık’tan (a.s) şöyle nakledilmiştir: “Allah sizden iman edenlere ve güzel amelde bulunanlara
yeryüzünde halifelik bahşedeceğine söz vermiştir.”
Bunlar, Mehdi (a.c.f)
ve sahabeleridir. O, Mekke’de elini yüzüne sürerek zuhur ederken şöyle diyecektir: “Bizimle ilgili
sözüne vefa eden ve yeryüzünü bize miras kılan Allah’a hamdolsun.”

7-"Hz. Mehdi’nin (a.c.f) Hz. HABİL'e (a.s) Benzerliği:

"Habil kendisine en yakın kimse yani kardeşi Kabil tarafından öldürüldü; İmam Mehdi’de (a.c.f)
kendisine en yakın olan biri tarafından öldürülmeye teşebbüs edildi ve o İmam Mehdi’nin (a.c.f)
amcası olan yalancı Cefer’di."

45
8-"Hz. Mehdi’nin (a.c.f) Hz. HUD (a.s)'a Benzerliği:
"Hz. Lut (a.s), Hz. Hud’un (a.s) geleceğini müjdelemesi ve Allah’ın kâfirleri onun vesilesiyle helak
etmesi[9] gibi, Mehdi’de (a.c.f) tüm özellikleri ile yüce babaları tarafından müjdelenmiş ve zuhuru
beyan edilmiştir. Allah onun vesilesi ile kâfirlerden bir topluluğu yok edecektir."

9-"Hz. Mehdi’nin (a.c.f) Hz. İSMAİL (a.s)'a Benzerliği:

Allah Tebarek ve Teâla İsmail’in (a.s) doğumunu müjdelediği gibi Hz. Mehdi’nin (a.c.f) doğumunu
da müjdelemiştir. Hz. İsmail (a.s) için yerden zemzem çeşmesinin akması gibi, Hz. Mehdi (a.c.f)
içinde sarp bir taştan su fışkıracaktır."

10-"Hz. Mehdi’nin (a.c.f) Hz. Hızır’a(a.s) Benzerliği:

Allah Tebarek ve Teâla Hz. Hızır’ın (a.s) ömrünü uzattı ve bu konu Şia ve Ehlisünnet nezdinde kabul
edilmiştir. Allah Hz. Mehdi (a.c.f) hakkında da böyle yapmış ve onun ömrünü uzatmıştır. Nitekim
bazı rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Hz. Hızır’ın (a.s) ömrünün uzun olmasının hikmeti Hz.
Mehdi’nin (a.c.f) ömrünün uzun olmasına delil teşkil etmesidir."
11-"Hz. Mehdi’nin (a.c.f) Hz. ZEKERİYA (a.s)'a Benzerliği:
"Hz. Zekeriya (a.s) İmam Hüseyin’in (a.s) musibeti için üç gün ağladı (bu, Ahmet b. İshak’ın naklinde
mevcuttur). İmam Mehdi de (a.c.f) tüm ömrü boyunca ve her zaman Hz. Hüseyin (a.s) için
ağlayacaktır."

*Nitekim Nahiyey-i Mukaddes duasında şöyle belirtilmiştir: Gece ve gündüz sana ağlıyorum ve yaş
yerine kan ile gözyaşı döküyorum."

ALLAH'IN YARDIMI VE FETHİ GELDİĞİNDE:


(*76,..*78) Yusuf Suresi 109,110 ve 111.ayeti kerimeler;
"Biz senden önce de, memleketler halkından ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım kişileri
gönderdik. Yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden önce gelenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna
bakmadılar mı? Elbette ahiret yurdu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir. Hâlâ aklınızı
kullanmıyor musunuz?Nihayet Resuller ümitlerini kesecek hâle gelip yalanlandıklarını düşündükleri
sırada, onlara yardımımız geldi de, böylece dilediğimiz kimseler kurtuluşa erdirildi. Azabımız ise,
suçlular topluluğundan geri çevrilemez.Andolsun ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret
vardır. Kur’an, uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi ayrı
ayrı açıklayan ve inanan bir toplum için de bir yol gösterici ve bir rahmettir."

Müminlerin Emiri İmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki;" Allah'a andolsun ki ; arzuladıgınız şey
batıcılar helak olmadan, cahiller yok edilmeden ve muttakiler güvenceye alınmadan olmayacaktır.
Ancak
Allah'ın yardımı ve fethi geldiginde bu gerçekleşecektir. Bu da Allah Tealanın şu buyrugunda
gerçegini bulmuştur:"ne zaman ki elçiler umutlarını kestiler..."

Baglantılı ayet: (*79..*85) İbrahim Suresi 14,15...20.ayeti kerimeler; "Onlardan sonra sizi elbette o
yere yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimseler
içindir.Elçiler, Allah’tan Fetih istediler ve her inatçı zorba hüsrana uğradı.Hüsranın ardından da
cehennem vardır. Orada kendisine irinli su içirilecektir.Onu yudumlamaya çalışacak fakat
boğazından geçiremeyecektir. Ona her yönden ölüm gelecek fakat ölmeyecek, arkasından da
şiddetli bir azap gelecektir.Rablerini inkâr edenlerin durumu şudur: Onların işleri, fırtınalı bir günde
rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. (Dünyada) kazandıkları hiçbir şeyin (ahirette) yararını
görmezler. İşte bu, derin sapıklıktır.Allah’ın, gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattığını

46
görmedin mi? Dilerse sizi giderir ve yeni bir halk getirir.Bu, Allah’a hiç de güç gelmez."

İMAM MEHDİ (A.S. BU DEVRİN HİDAYET EDEN İMAMIDIR:

(*86)Rad Suresi 7.ayeti kerime;"Sen ancak bir uyarıcısın/tebligcisin. Her toplulugun bir de hidayet
edeni/Hadi'si vardır."
İmam-ı Muhammed el-Bakır a.s şöyle buyurdu;"Resulullah (s.a.a.s) korkutucudur (Tebligcidir) ve her
dönem için bizden halkı Peygamberin dediğine hidayet eden bir hidayetçi vardır. Resulullah’tan
sonra hidayetçiler Ali ve ondsn sonra birbiri ardınca gelen vasiler."
Yine Resulullah (s.a.a.s) buyurmuştur ki;" Benden sonra vasiler on ikidir. Birincisi Ali bin Ebu Talib
ve sonuncusu ise Mehdi'dir."

KAİM’DEN ÖNCEKİ YILLAR HİLECİDİR:

(*87) Rad Suresi 13.ayeti kerime;" Onun mihali (hilesi) çoktur ve şiddetlidir.”

İsbağ bin Nebate şöyle der: Emirülmüminin aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum:
“Doğrusu Kaim’den önceki yıllar çok hilecidir. O yıllarda doğru söyleyenler yalanlanacak, ve
yalancılar tasdik edilecek. Orada “mahil”ler önem kazanacak. “Bir hadise göre” Riveybezeler
konuşacaktır.
Arzettim ki: Riveybeze ve Mahil nedir?
Buyurdu ki: Kur’an okumuyor musunuz? Kuran buyuruyor: “Onun mihali (hilesi) çoktur ve şiddetlidir.”
Buyurdu ki: Yani hileci.”

GÜZEL SONUÇ VE YURDUN SONU İM AM MEHDİ VE ALLAH’IN TUZAĞI:

(*88,*89) Rad Suresi 28 ve 29.ayeti kerimeler;" Onlar amenudurlar(Velayete iman eden) ve


kalpleri Allah’ı zikretmekle güvene kavuşan kimselerdir. Bilin ki, bilin ki Allah'ı anmakla kalpler
güvene kavuşur. Amenu olanlar ve Salih amel işleyenlere ne mutlu güzel sonuç onlarındır."

İmam Cafer es-Sadık Hazretleri şöyle buyurdu;"Ey Ümmü hani bu zamanın sonunda ortaya çıkacak
biridir o bu ehlibeytten olan mehdidir. Onun bir gaybeti (dönemi) olur o dönemde bazıları
sapıtır,bazıları Hidayet bulur güzel sonuç onlarındır ne mutlu sana Eğer onu görürsen ve ne mutlu
onu görenlere.."

(*90) Rad Suresi 42.ayeti kerime;" Kuşkusuz, onlardan öncekilerde tuzak kurdular. Fakat tüm
tuzaklar Allah'a aittir.O herkesin ne elde ettiğini bilir.Kafirler yakında yurdun sonunun kimin olacağını
bilecekler.

Baglantılı ayet: (*91,*92) Rad Suresi 23 ve 24.ayeti kerimeler;" (O güzel sonuç onların yerleşeceği)
Adn cennetleridir. Onlar, onların Salih olan babaları, eşleri ve soyları ile oraya giderler. Melekler her
kapıdan onların yanına vararak (derler ki) Sabrınız karşılığında size selam olsun yurdun sonu ne
güzeldir!"

Baglantılı ayet: (*93,*94,*95) Enam Suresi 131,134,135.ayeti kerimeler;" Bu şunun içindir ki: Rabbim,
beldelerin halkını işledikleri zulümlerden dolayı onlar habersizken helak edici değildir... Size
vaat edilen şey mutlaka gelecektir ve siz (O'nu) aciz kılamazsınız. De ki:"Ey kavmim! Kendinize
yakışanı yapın! Ben de (Kendime yakışanı) yapacağım. İleride yurdun akibetinin (sonu) kime ait
olduğunu bileceksiniz. Şüphesiz zalimler kurtuluşa ermezler."

***Daha önce vermiş oldugumuz hatırlatıcı iki Baglantılı ayetleride burada tekrar sunalım:

1-Araf Suresi 128.ayeti kerime;" Musa kavmine, Allah'tan yardım dileme sabredin.Kuşkusuz yeryüzü
Allah'ın dır; onu kullarından dilediğine miras Bırakır ve (güzel) son muttakilerindir (takvalılarındır).

47
2-Hud Suresi 86.ayeti kerime;" Eğer iman etmiş iseniz, Allah'ın geri (sona) bıraktığı (Bakiyetullah)
sizin için daha iyidir. Ben sizi koruyucu değilim."

İMAM MEHDİ A.S'IN MÜHLET VERİLEN İBLİSİ KA TLEDİŞİ:

(*96,..*102) Hicr Suresi 34,35..40.ayeti kerimeler;"(Allah)


" oradan çık! Sen artık kovulmuş birisin" dedi. "Din gününe kadar lanet senin üzerinedir." İblis; "Ey
Rabbim! onların beas (recat) gününe kadar bana mühlet ver" dedi. (Allah) ; "Sen bilinen
zamandaki güne kadar mühlet verilenlerdensin." dedi.

Vehb b.Cumay rivayet ediyor:İmam Cafer-i Sadık'a sordum şu "Muhakkak ki,sen mühlet
verilenlerdensin,o bilinen vakit gününe kadar" ayetindeki hangi gündür?
Buyurdu:Ey Vehb!O günün, Allah'in insanları dirilteceği gün olduğunu mu saniyorsun?Muhakkak
ki,Allah ona bizden olan Kaim kiyam edeceği güne kadar mühlet
vermiştir.Allah, Kaimimizi görevlendirdiği vakit Kufe Mescidi'nde iken lblis gelip önünde amuda
kalkar ve:yaziklar olsun bugüne der.(Imam)lblis'in
saçlarından tutup boynunu vurur.işte o gün bilinen vakittir"
(İblis) "Ey Rabbim! beni azlettigin için ben de yeryüzünde onlara (kötü işleri) süsleyeceğim ve
onların tümünü mutlaka aldıracağım" dedi. "Ancak onlardan ihlaslı kılınan kulların müstesna."

İMAM-I ZAMAN A.S. KURAN'I TAM KIRAATI İLE OKUYACAKTIR:

(*103)Hicr Suresi 41.ayeti kerime;"(Ehlibeyt Kıraatıyla Meal Verilmiştir) De ki Ali'nin Yoludur ve


Saglamdır."
"Kale haze sıratun aleyye mustagim" İmam-ı Cafer es-Sadık a.s buyurdu ki; "Bu ayetin tam kıraatı ;
'Kale haze sıratun Aliyyun mustakim' bu bizden olan Kaim'in ortaya çıktıgında anlaşılacaktır. O
ayetleri tam kıraatı ile okuyacaktır."
İMAM MEHDİ A.S. CENNETİN EFENDİSİDİR /CENNETİN 7 KAPISI 7 KİŞİYE AİTTİR:

(*104..*108) Hicr Suresi 44, 45..48.ayeti kerimeler;" Onun yedi kapısı vardır;Her kapısı için
onlardan belli bir topluluk ayrılmıştır."Muttakiler (Takva sahipleri/Allah’ın ol dedigi yerde olanlar)
ise,bahçelerde ve Pınar başlarındadır. Onlara selam içinde oraya girin denir. Kalplerinde olan
kinlerini çıkardık. Kardeşçe karşı karşıya tahtların üzerinde otururlar."
Resulullah Efendimiz (asm) buyurmuştur ki: “Biz Abdulmuttalibin çocukları, Cennet ehlinin efendileri
yedi kişiyiz: Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi.”

"Orada onlara bir yorgunluk dokunmaz ve onlar oradan çıkaralıcak degillerdir."

MUTEVESSİMİN (ALLAH’IN NURUYL A BAKAN ) EHLİBEYT İMAMLARIDIR:

(*109) Hicr Suresi 75.ayeti kerime;"İşte bunda ibretle bakanlar (Mutevessimin) için ayetler/Onların
delilleri vardır."

İmam-ı Muhammed el-Bakır a.s şöyle buyurdu;" Mutevessimin, Ehlibeyt imamlarıdır. Bunda
Resulullah (s.a.a.s) şöyle buyurdu: Müminin ferasetinden sakının. Çünkü o, Allah’ın nuru ile bakar!"

TEKRARLANAN 7 AYETİN SONUNCUSU İMAM-I ZAMAN KAİM MEHDİ'DİR:

(*110) Hicr Suresi 87.ayeti kerime;"Gerçekten biz sana tekrarlanan yedi ayeti ve bu azim
Kuran'ı verdik."

İmam-ı Muhammed el-Bakır Hazretleri buyurdu ki;"Allah'ın Peygamberimize vermiş olduğu Yedi
ayet bizleriz, tekrar ederiz. Allah'ın yüzü bizleriz İçinizde dolaşıp dururuz, bizi tanıyan tanır ve

48
önünde yakini görür, bizi tanımayan da önünde Cehennemi görür."
Yine imam hazretleri şöyle buyurdu tekrarlanan yedi Biz Ehlibeyt imamlarıyız, bu oğlun oğlu olarak
İmamet Bizde tekrarlanmaktadır. Pek Azim olan Kur'an ise Ali Bin Ebu Talip tir."

ALLAH'IN EMRİ (EMRULLAH) İMAM MEHDİ'NİN KIYAMIDIR:

(*111)Nahl Suresi 1.ayeti kerime;" Allah'ın emri geldi, artık çabuk ulaşmasını istemeyin. O her
eksiklikten uzaktır ve ortak koştukları şeylerden yücedir."
İmam-ı Cafer es-Sadık (a.s) şöyle buyurdu;" Allah'ın emri Biz Ehlibeytin emridir. Bu Emir Bizden
olan Mehdi'nin kıyamıdır/kıyametidir. Allah onu acele istemememizi emretti."

İMAM MEHDİ A.S. ZAMANINDA RECAT YAŞANMASI:

(*112,*113) Nahl Suresi 38 ve 39.ayeti kerimeler;"Onlar, “Allah, ölen bir kimseyi diriltmez” diye var
güçleriyle Allah’a yemin ettiler. Hayır, diriltecek! Bu, yerine getirilmesini Allah’ın üzerine aldığı
bir vaaddir. Fakat insanların çoğu bilmezler.(Diriltecek ki) ayrılığa düştükleri şeyi onlara anlatsın ve
kâfir olanlar da kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler!"

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerine ashabindan biri bu ayetler hakkinda sordu. Imam hazretleri
buyurdu ki:
"Sen, bu ayetler hakkında ne diyorsun?" Adam dedi ki
"Müsrikler; ölen kimseyi Allah diriltmez, diye olanca
güçleriyle Resulullah'a (s.a.v.) yemin ettiler!"

İmam hazretleri buyurdu ki: "Bunu böyle kabul edeni Allah helak etsin! Bunun böyle oldugunu
müşriklere sor bakayım; müşrikler Allah'a mi yoksa Lat ve Uzza'ya mı
yemin ediyorlardi?" Adam dedi ki: "Nefsim sana feda olsun! Gerçeğin ne olduğunu bana öğretsen!"
Imam hazretleri buyurdu ki: "Bizim Mehdi zuhur ettiğinde onun
beraberinde şiamizdan bir topluluğu Allah, kılıçlarının kabzasıni omuzlarına koymuş olarak
gönderecektir. Bu
olduğunu iddia edenlere sor
durum hayatta olan şiamiza belli olduğunda diyecekler ki: Mezarda ölü olan filan, filan ve filanı
Mehdi (a.s.) ile beraber göndermişler! Bize düşman olan topluluk bunu duyunca diyecekler ki: Ey Șia
topluluğu! Ne kadar da yalancisiniz! Bu mu yalan söylediğiniz devletiniz? Allah'a andolsun ki, bunlar
ne hayata geri döndüler ne de kiyamet
gününe kadar bunlardan biri hayata dönecektir! Şanı yüce olan Allah da bunların kavlini şöyle
anlatıyor: Onlar: Ölen Kimseyi Allah diriltmez, diye olan güçleriyle Allah'a yemin
ettiler.. ani yüce olan Allah onları tekzip etmek için de
Şöyle buyurdu: Hayir, öyle değil. Bu, o'nun dosdoğru bir
vaadidir. Ancak insanların birçoğu bilmezler. Bilmeyenler
Ehl-i Beyt dülmanlarıdir..."

HER VAKİTTE ÜMMETE ŞAHİD BİR İMAM VARDIR:

(*114) Nahl Suresi 84.ayeti kerime;" O gün her ümmetten bir şahid beas ederiz/ortaya çıkartırız ve
küfre sapanlara izin verilmez ve onlardan özür dilemeleri de istemez."

İmam-ı Cafer es-Sadık Hazretleri buyurdu ki;"Her zaman ve her Ümmet için şahit olan bir imam
vardır. Her Ümmet imamı ile hesaba diriltilecektir!"

İSRAİLOGULLARININ 2.FİTNESİ:

(*115,..*117) İsra Suresi 4,5 ve 6.ayeti kerimeler;"Kitapta İsrailoğullarına şu hükmü verdik:


'Muhakkak siz yer(yüzün) de iki defa bozgunculuk çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir azgınlıkla
kibirlenip yükseleceksiniz.

49
“Bunlardan ilkinin zamanı gelince, üzerinize ,kullarımızdan çok güçlü ve savaşçı olan bir grubu
göndeririz, evlerin içlerine girerler. Bu gerçekleşecek kesin bir vaattir (Hayber Savaşı). Sonra onlara
karşı sizi tekrar galip getiririz. Sizi mal ve evlatlarla destekleriz ve sayınızı çogaltacagız."
İmam-ı Muhammed el-Bakır (a.s) ikinci vuku hakkında şöyle buyurdu;" Bu ayet Kaim Mehdi
hakkındadır!"
İMAM MEHDİ A.S'IN İMAM HÜSEYİN A.S'IN KATİLLERİNİ (Kafirlere Recat Oldugu Vakit )
ÖLDÜRMESİ:
(*118)İsra Suresi 33.ayeti kerime;
"Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı nefsi haklı bir sebep olmadıkça öldürmeyin. Kim mazlum olarak
öldürülürse, biz onun velisine bir yetki (kısas yetkisi) vermişiz. O hâlde öldürmede aşırı gitmesinki
kuşkusuz ona, yardım edilmiştir."
İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki: “O Ali
oğlu Hüseyin'dir. Zulmedilerek öldürüldü ve bizde O’nun
velileriyiz ve bizden olan Kaim (İmam Mehdi as.) kıyam
ettiginde Hüseyin'in katillerini öldürecektir."
Resulullah (s.a.a.s); "İmam Mehdi'yi Tekzib Edenler Benden Degildir":
(*119) İsra Suresi 71.ayeti kerime;"O gün (kıyamet günü) insanlardan her topuluğu kendi
imamlarıyla çağırırız. Kimin kitabı (amel defteri) sağ eline verilirse, işte onlar, kitaplarını okurlar ve
en küçük bir haksızlığa uğramazlar."
Bu ayet indiğinde Müslümanlar, peygamber efendimize
sordular ki: “Ey Resulullah ! Bütün insanların imamı sendeğil misin?” Peygamber efendimiz buyurdu
ki: “Ben bütün insanlara Allah tarafından gönderilmiş
bir peygamberim. Lakin benden sonra insanların üzerine Ehl-i Beyt'im den imamlar olacaktır.
Fakat bunu küfür ve delalet ehli taraftarları ile tekzip edip onlara zulm edeceklerdir! Her kim Ehlibeyt
imamlarının sever, Onlara tabi olup tasdik ederse işte O kişi bendendir ve benimle beraber olup beni
bulacaktır! Her kim onları tekzip eder ve onlara zulmederse benden değildir ve ben ondan uzak
olacağım!"

YECÜC VE MECÜC SEDDİNİN YIKILMASI VAAD OLAN İMAM MEHDİ'NİN KIYAM ALAMETİDİR:

(*120..*126)Kehf Suresi 93,94..99.ayeti kerimeler;" İki seddin arasına kadar ulaştı, onların (sedlerin)
önünde neredeyse hiç bir sözü anlamayan bir kavim buldu.Dediler ki: 'Ey Zu'l-Karneyn,
gerçekten Ye'cuc ve Me'cuc, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyorlar, bizimle onlar arasında bir sed
inşa etmen
için sana vergi verelim mi?'
Dedi ki: 'Rabbimin beni kendisinde sağlam bir iktidarla yerleşik kıldığı (güç, nimet ve imkan), daha
hayırlıdır. Madem öyle, bana (insani) güçle yardım edin de, sizinle onlar arasında sapasağlam
bir engel kılayım.'
“Bana demir kütleleri getirin”, nihayet iki dağın arası eşit düzeye gelince, “Körükleyin” dedi. Onu ateş
haline getirinceye kadar (bu işi yaptı, sonra) dedi ki: (Şimdi) “Bana (bulup) getirin de, üzerine
eritilmiş bakır dökeyim.”
Böylelikle ne onu aşabildiler, ne onu delmeye güç yetirebildiler.
Zu’l-Karneyn) Dedi ki: “Bu (marifet ve teknikler) benim Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi
geldiği zaman,O bunu (seddi) dümdüz edecektir,Rabbimin vaadi Hakk’tır dedi.”Biz o gün, (Ye'cüc ve
Me'cüc’ün ve kâfirler sürüsünün) bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakacağız.
(Derken) Sur'a da (recat için) üfürülmüştür, artık onların (bütün varlıkların, özellikle mükellef
tutulanların) tümünü bir araya toplayıp getirmişizdir."

Huzeyfetu'bnu Esid el Ğıfari, şöyle rivayet etmiştir: Bizler (kıyamet hakkında) müzakere eder halde
iken Peygamber (s.a.a.), apansız üzerimize çıkageldi ve: "Neyi müzakere ediyorsunuz?" diye sordu.

50
Orada bulunan sahabeler: "Kıyameti müzakere ediyoruz" dediler.
Peygamber(s.a.a.): "Sizler daha evvel 'on alamet'i müşahede etmedikçe asla kıyamet
kopmayacaktır." buyurdu. Ve şunları zikretti: "Duhan, Deccal, Dabbetu'l Arz, Güneş'in batıdan
doğması, İsa'nın dönüşü, Ye'cuc ve Me'cuc'un çıkması, biri doğuda, biri batıda, biri de Arap
Yarımadası'nda olmak üzere üç 'husuf'; (yani büyük depreme baglı arzın çökmesi)Bu alametlerin
sonuncusu ise Yemen'den çıkıp da, insanları toplantı yerlerine doğru önüne katarak süren bir ateştir."
Rivayet edilmiştir ki;
Rasûlullah (s.a.a.) parmağını sarmış olarak hutbe irâd etti ve hutbesinde şöyle buyurdu: "Siz
düşmanınız bulunmadığını söylüyorsunuz. Oysa siz, 'geniş yüzlü, küçük gözlü, kumral saçlı,
yüzleri deri üstüne deri kaplanmış kalkanları andıran' ve her dereden, tepeden boşalıp gelecek olan
Ye'cuc ve Me'cuc'un ortaya çıkış zamanına kadar düşmanla şavaşmaya devam edeceksiniz."
Yine Peygamber Efendimiz buyurmuştur ki;"... Onlar Adem neslindendir..."

Peygamber (s.a.a.s) miraca çıktıgında Peygamberler ile sual etmesini anlatan uzun bir hutbede
şöyle buyurmuştur;"...Bunun üzerine söz İsâ bin Meryem'e verildi. O: 'Kıyametin kopmasına yakın
şeyler (olaylar) hakkında bana bilgi verildi dedi.Ama kıyametin kopması (vaktini) Allah'tan başka hiç
bir kimse bilemez' dedikten sonra Deccal'ın çıkmasını anlattı ve dedi ki:
"Sonra ben inip onu öldüreceğim ve bundan sonra halk memleketlerine dönecekler. Bu sefer onların
karşısına Ye'cuc ve Me'cuc çıkacak ve her bir tepeden hızla gideceklerdir. Artık Ye'cuc ve
Me'cuc, uğradıkları her suyu içip tüketecekler ve uğrayacakları her şeyi bozup alt üst edecekler.
Bunun
üzerine insanlar, feryad ederek; Allah'tan yardım dileyecekler. Ben de Allah'a dua ederek Ye'cuc ve
Me'cuc'u öldürmesini dileyeceğim. (Bu dilek kabul olunacak) ve yer, onların (leşlerinin) kokusu ile
pis kokacak. Ben yine Allah'a dua edeceğim. Allah da bir yağmur gönderecek ve o yağmur, onları
taşıyıp denize atacaktır..."

***"Burada meseleyi uzun tutmamakla şunu ayet ve hadislere dayandırarak belirtmek isteriz ki;"
Yecücler şeytanlaşmış insan, Mecücler ise şeytanlaşmış cin gruplarıdır. Bunların bir kısmı Adem
nesli ile Cinnilerin neslinden türemiş topluluktur. En şerli ve naletli toplulukta bu topluluktur.Ehlibeyt
imamlarımızdan bu konuda çokça hadis nakledilmiştir.Bir kısmının yerin içinde bir kısmınında
göklerde(Semanın bölgelerinde) yaşadıgı ayetler ve hadislerce açıktır. Zülkarneyn a.s Ehlibeyt
İmamlarımızın buyurdugu gibi Salih bir kuldur.Bir Velidir.Yaptıgı set yeremi yapılmıştır yoksa gökte
atmosferik bir setmidir bu konu müteşabihtir.Lakin şimdi belirtecegimiz baglantılı ayette Enbiya
96'da"...hum min kulli Hadebin yensilun.. "buyrulmaktadır.
Hadeb kelimesi; yumru, kambu bir şeyin tarifinde kullanılır.
Tam meal verir isek şu mana çıkmaktadır;" Nihayet Ye’cüc ve Me’cüc’ün önü açıldığı (Sedd’leri
yıkıldığı) zaman, onlar hadepler ile (uçarlar, havada süzülürler) saldırırlar."
" Yensilun" kelimesi Kuran'da (Yasin 51 gibi) arandıgı zaman bu sonuç çıkmaktadır.
Bunların bir kısmının hızlı uçan kanbur nesneleri kullandıkları aşikardır."

(*127,*128)Baglantılı ayetler:(Kılasık meal) Enbiya Suresi 96 ve 97.ayeti kerimeler;" Nihayet Ye’cüc


ve Me'cüc’ün önü açıldığı (Sedd’leri yıkıldığı) zaman, onlar her tepeden (yükseklerden saldırıya
geçip) akın edeceklerdir.Gerçek olan vaad (Mehdi'nin zuhuru) yaklaşmıştır, işte o zaman,
Kafirlerin gözleri yuvalarından fırlayacak: 'Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır,
bizler zalim kimselerdik' (diyecekler)."

İMAM-I ZAMAN A.S. ALLAH'IN AYETLERİNDENDİR:


(*129)Kehf Suresi 105.ayeti kerime;"İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar
edenlerdir. Artık onların yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, kıyamet gününde onlar için bir tartı
tutmayacağız."

51
İmam-ı Muhammed el-Bakır (a.s) şöyle buyurdu ki;"Rabbin ayetleri, Biz Ehlibeyt imamlarıdır!"

İMAM MEHDİ'NİN ZUHURUNUN 3 BÜYÜK VE KESİN ALAMETİ:

(*130)Meryem Suresi 37.ayeti kerime;"(Ardından) İçlerinden (bazı) gruplar (va’ad edilen galibiyet ve
ahiret günü hakkında) ihtilafa düştüler. Artık büyük güne (Mehdiyet devrimine ve ahiret gerçeğine)
şahit olacaklarından dolayı, vay inkâr edenlere!"

Müminlerin Emiri İmam-ı Ali (a.s) buyurdu 3 şeyden sonra Mehdi'nin zuhurunu bekleyin."dediler ki;o
üç şey nedir?

Buyurdu ki;"Şam ehlinin aralarında ihtilaf etmesi, horasan'dan çıkacak olan siyah bayraklar ve
Ramazan ayında dehşet (Nida)"
dediler ki;Ramazan ayındaki dehşet nedir buyurdu ki Allah azze ve cellenin Kur'an'daki şu sözünü
duymadınız mı istersek onlara Gökten Bir alamet indiririz de hepsinin boynu onun karşısında
eğik kalır."

***Nida; İmam-ı Ali a.s'ın buyurdugu gibi;"Açık bir ses ile tüm halklara kendi dillerinde Cebrail a.s'ın
tarafından filan oglu filan Emiriniz Mehdi'dir çagrısıdır.İmam hz. bu Nidanın teknolojik bir şeyle
olmayacagını çıplak açık bir ses ile olacagını devrinin izahı ile açıklamıştır.Nida Ramazan ayında
kadir gecesi cuma sabahı sabah namazından sonradır buyrulmuştur. Aynı günün akşamında İblis
l.a'nın Müminleri ve mürceiyi kışkırtmak ve şaşırtmak için yapacagı bir nida olacaktır. Ehlibeyt
imamları tarafından altı çizilerek belirtilmiştir ki sizler birinci hak olan nidaya uyun!"

İMAM MEHDİ A.S MASUM /TERTEMİZDİR:

(*131) Taha Suresi 1.ayeti kerime;


" Ta, Ha"

İmam Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu;"Ta ha harflerinden murat;Resulullah (s.a.a.s)


ve Ehlibeytin her türlü pislikten temizlenmiş/pak olmasıdır."

HİDAYETE ERMİŞ OL ANLAR İMAM MEHDİ (A.S'IN VEL AYETİNE TUTUNANLARDIR:

(*132..*135) Taha Suresi 132,133..135.ayeti kerimeler;"Ehline (ailene ve ümmetine) namazı emret


ve onda kararlı davran. Biz Senden rızık istemiyoruz, Biz Sana rızık veriyoruz. (En güzel) Sonuç da
takva (sahibi olanların) dır.Dediler ki: 'Bize kendi Rabbinden bir ayet (mucize) getirmesi gerekmez
miydi?' Onlara önceki kitaplarda açık belgeler gelmedi mi?
Eğer biz onları bundan önceki bir azab ile yıkıma uğratmış olsaydık, şüphesiz diyeceklerdi ki:
'Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de, küçülmeden ve aşağılanmadan önce senin ayetlerine
tâbi olsaydık.'
De ki: 'Herkes gözetlemektedir; siz de gözleyip durun. Sonunda, dümdüz (dosdoğru) yolun sahipleri
kimlermiş ve doğru yola ulaşan kimlermiş, pek yakında öğreneceksiniz."

İmam Muhammed el Bakır Hazretleri buyurdu ki ;"Dosdoğru ve düz olan yolun sahibi müminlerin
Emir'i Ali'dir hidayete ermiş bulunanlar ;Biz Ehlibeyt imamlarının velayetine uyanlardır."
İmam Musa el-kâzım Hazretleri buyurdu ki;"Düzgün yol Kaim'dir ve Sıratu Mustakim olan Mehdi'dir."

İMAM MEHDİ A.S. AD ALET TERAZİSİDİR:

(*136)Enbiya Suresi 47.ayeti kerime;"Biz ise, kıyamet gününe ait adalet teraziler koyarız da artık, hiç
bir nefis hiç bir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap
görücüler olarak biz yeteriz."
İmam-ı Cafer es-Sadık (a.s) şöyle buyurdu;"Adalet terazileri;Peygamber efendimiz ve
Ehlibeyt imamlarıdır!"

52
HİDAYET İMAMLARININ SONUNCUSU KAİM İM AM MEHDİ'DİR:

(*137)Enbiya Suresi 73.ayeti kerime;"Onları emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık ve onlara
hayrı kapsayan-fiilleri, namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik.."

İmam-ı Muhammed el Bakır Hazretleri buyurdu ki;İnsanlara doğru yolu gösteren İmamlar
ehlibeytin imamlarıdır."

Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:


“Benden sonra imamlar on iki kişidir. Onların ilki Ali b. Ebu Talib ve sonuncuları ise, Kaim’dir. Onlara
itaat bana itaat, onlara itaatsizlik bana itaatsizliktir. Her kim onları inkâr ederse, beni inkâr etmiş olur.”

MUTLAKA YERYÜZÜNE SALİH KULLAR MİRASÇI OL ACAKTIR:

(*138,*139) Enbiya Suresi 105 ve 106.ayeti kerimeler;"Andolsun, biz Zikirden sonra Zebur'da da:
'Şüphesiz Arz'a salih kullarım varisçi olacaktır' diye yazdık.Şüphesiz bunda kulluk eden bir
topluluk için yeterli öğüt vardır."

İmam Muhammed el Bakır (a.s) buyurdu ki;"Varis olanlar Mehdi ve Ashabıdır kendileri Son zamanda
varis olacaklardır."

MÜJDELENEN MUHBİTLER:

(*140,*141) Hac Suresi 34 ve 35.ayeti kerimeler;"...Ve Muhbitleri müjdele. Onlar ki, Allah anıldığı
zaman kalpleri ürperir; kendilerine isabet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru
kılanlar ve rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir."

İmam-ı Muhammed el-Bakır (a.s) şöyle buyurdu; "Bu topluluk son zamanlarda ortaya çıkacak Mehdi
ashabıdır."

YARDIM VE ZAFERDEN KASIT İMAM MEHDİ'DİR:

(*142,*143) Hac Suresi 39 ve 40.ayeti kerimeler;"Kendilerine zulmedilmesi dolayısıyla, onlara


karşı savaş açılana (mü'minlere, savaşma) izni verildi. Şüphesiz Allah, onlara yardım etmeye güç
yetirendir.Onlar, yalnızca; 'Rabbimiz Allah'tır' demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün
edilip çıkarıldılar. Eğer Allah'ın, insanların kimini kimiyle defetmesi (yenilgiye uğratması) olmasaydı,
manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın isminin çokça anıldığı mescidler, muhakkak yıkılır
giderdi. Allah kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah güçlüdür,
üstündür."

İmam-ı Cafer es-Sadık (a.s) şöyle buyurdu ki;" Ayette ki yardım ve zaferden kasıt el-Kaim
(Mehdi)'dir."

ONLARI (Mehdi ve Ashabını) YER YÜZÜNDE İKTİDARA GETİRDİGİMİZ VAKİT:

(*144) Hac Suresi 41.ayeti kerime;" Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak,
dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, ma'rufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Bütün
işlerin sonu Allah'a aittir."

İmam-ı Muhammed el-Bakır (a.s) şöyle buyurdu;" Allahu Teala buyuruyor ki;"onları yeryüzünde
iktidara getirdiğimiz takdirde.." bunu/bu özellikleri bizden birinde gördüğünüz vakit ona itaat et,
çünkü bu işin sahibi O'dur (Kaim mehdi'dir.)

53
ALLAH DİLEDİĞİNİ NURUNA KAVUŞTURUR:

(*145,*146) Nur Suresi 35.ayeti kerime;"Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali,
içinde lamba bulunan bir kandil gibidir; lamba bir billur içerisindedir; Billur, sanki incimsi bir yıldızdır
ki, doğuya da, batıya da ait olmayan mübarek bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki)
neredeyse ateş ona dokunmasa dahi ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu
kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah her şeyi bilendir."

Müminlerin emiri İmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki: "Kandil,


Muhammet'tir (s.a.v.). Kandilin içindeki çirağ da benim. Sirça, Hasan ve Hüseyin'dir. Parlayan yildiz,
Hüseyin'in oglu Ali'dir.Mübarek agaç; Ali'nin oğlu Muhammet'tir (Bakır) Zeytin; Muhammed'in oğlu
Cafer'dir.Güneşin dogdugu yer Cafer in oğlu Musa'dir. Günesin battigi yer; Musa'nin oglu Ali er-
Riza'dır. Aydinlatan yag; Ali'nin
oğlu Muhammet 'tir (Cevad). Ateşin değmediği; Muhammed'in oğlu Ali'dir (Hadi). Nur üstüne nur;
Ali'nin oğlu Hasan'dır (Askeri).Allah, dilediğini nuruna kavuşturur; Mehdi, kaimdir, Allah,insanlara
misaller verir!"
İmam-ı Ali er-Riza hazretleri buyurdu ki: ". Allah bizimle
başladı ve bizimle son verecektir. Bizimle de yerden çıkanlar ile sizleri besledi. Bizim hürmetimiz ile
sizlere gökten su indirdi. Allah, sizleri denizlerde boğulmaktan ve
yeryüzünde kaybolmaktan bizimle korudu. Allah, hayatınizda,
mezarlarinizda, mahşerinizde, sirat köprüsünde, terazide ve
cennete girişinizde sizlere bizimle fayda verecektir. Bizim,
Allah'ın kitabindaki örneğimiz; kandil, çirağ ve bunlarin içinde "(Bu nur,) Allah'ın, onların
yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam O'nu
tesbih ederler."

İMAM MEHDİ A.S İLE DİNİN TEMELLİ YERLEŞTİRİLMESİ:


(*147) Nur Suresi 55.ayeti kerime;"Allah, içinizden iman edenlere ve salih ameller
işleyenlere (şunları) va’ad etmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ‘güç ve iktidar sahibi’
kıldıysa, bunları da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği (Hakk)
dini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirip
(huzura ulaştıracaktır.Çünkü) Onlar, yalnızca Bana ibadet (ve kulluk) yaparlar (her hususta Kur’ani
kuralları esas alırlar) ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkâr ederse, işte onlar
fasıkların ta kendileridir."

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: “Allah'ın


halef olarak seçtiği;müminlerin Emir'i Ali ve ondan sonra gelen zürriyetinden olan imamlarıdır.
Mehdi (a.s) ile onlara beğendiği dini temelli yerleştirecek ve korkularını emniyete çevirecektir!"

İMAM MEHDİ A.S. BAB'I /NAKİBİ KONUSU :

(*148) Furkan Suresi 11.ayeti kerime;"Kaldı ki onlar ahireti(de) yalanladılar. Bizde ahireti
yalanlayanlar için Alevli bir ateş hazırladık."

İmam Cafer eş Sadık Hazretleri buyurdu ki:" Şanı yüce olan Allah, gece yi on iki saat, gündüzü on iki
saat, ayları on iki, imamları on iki ve nakiplerini de on iki kılmıştır.Ali ,bu on iki saatten bit saattir.
Şanı yüce olan Allah onun hakkında şöyle buyurdu o saatin geleceğini yalanlayanlara öyle bir ateş
hazırladık ki."

*"Ehlibeyt (a.s) hadislerinde 12 İmamın 12 Bab'ı açık bir meseledir. İmam-ı Ali Efendimizin Nakibi
yani Bab'ı Selman-ı Nuru Pak (a.s)'dır. Ehlibeyt hadislerinde 12.İmam Kaim Mehdi a.s'ın'da
Nakibinin ismi belirtilmiştir lakin biz burada o mübaregin bir zarar görmemesi için ismini ve hadisi
vermekten kaçındık.Zuhurunda o hazret kendisini Ehlibeyt hadisleri ile beyan edecek ve hak davetini

54
yapacaktır.Dileyen Ehlibeyt hadislerinde bu mübaregin ismini Baba ismiyle beraber bulabilir.*Detay
için ilerde verdigimiz İmam-ı Zaman a.s'ın Halefi bölümüne bakınız."

*Furkan Suresi 11.ayetten 37.ayete kadar aynı konu üzerinde devam etmektedir.
İMAM MEHDİ A.S. GÖKTEN İNECEK AYET VE İSMİ CEBRAİL TARAFINDAN NİDA EDİLECEK
İMAM'DIR :
(*149,*150) Şuara Suresi 3 ve 4.ayeti kerimeler;" Dilersek, onların üzerine gökten bir ayet indiririz de,
(mecburen) ona boyunları eğilip kalır."

İmam Muhammet el-Bakır Hazretleri buyurdu ki;"Bu ayet Al-i Muhammed'in Mehdisi hakkında
inmiştir. O zuhur ettiğinde onun ismi gökten 'Nida' edilecektir!"
Yine imam hazretleri buyurdu ki;"o gün geldiğinde güneşin içinde Ali Bin Ebu Talib'in gizlenmiş yüzü
zuhur edecek ve kim olduğu hakkı ile belli olacaktır! Onun düşmanlarının boyunları da o gün de
eğik kalacaktır!"

DABBETÜL ARZ A.S'IN ÇIKIŞI:

(*151..*155)Neml Suresi 82,83..85.ayeti kerimeler;“O söz başlarına gelince onlar için yerden
kendilerine bir dâbbe (canlı bir yaratık) çıkarırız. O, onlara insanların âyetlerimize kesin olarak
inanmadıklarını söyler.”
Allah Resulu (s.a.a.s) , Müminlerin Emiri (as)’a istinaden dedi ki: “Allah’ın Kitabında bahsettiği
dabbe, odur. “O söz, başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir Dabbe çıkarırız; o da, insanların
bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını onlara söyler. (Neml:82)” Ve sonra ekledi: Ahir
zamanda Allah seni, en iyi surette çıkaracak ve düşmanları zehirleyecek olan zehir de seninle
beraber olacak.”

Resulullah (s.a.a.s.) mescidin içine girdiğinde orada kumun üzerine Imam-i Ali hazretlerinin uzanıp
yattığını görür. Yanina yaklaşıp buyurdu ki: "Ey yerden çikacak olan,
ayağa kalk!" Orada bulunan ashaptan biri dedi ki: "Ey
Resulullah! Biz, birbirimizi bu isimle çağirabilir miyiz?"
Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Hayır, Allah'a andolsun ki
bu isim Ali'ye özeldir! Bunu şanı yüce olan Allah kitabında
söyle zikretti: Kendilerine söylemiş olan, başlarina geldigi
zaman; yerden bir canlı (Dabbe) çıkarılır ki insanların ayetlerimize
kesin olarak inanmadıklarını söyleyerek konuşur."

"Ve her ümmetten ayetlerimizi yalanlayan kimseleri bölük bölük toplayacağımız gün, artık onlar
sıraya dizilirler.Nihayet bir araya geldikleri zaman, (Allah) der ki: 'Siz benim ayetlerimi, bilgi
bakımından kavramadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?'Zulmetmelerinden
dolayı o (azap) söz(ü) başlarına gelmiştir. Artık onlar konuşamazlar."

MEHDİ VE ASH ABI YERYÜZÜNÜN MİRASÇISIDIR:

(*156,*157) Kasas Suresi 5 ve 6.ayeti kerimeler;" Biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta
bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyoruz."
İmam-ı Cafer es-Sadik hazretleri ashabindan olan Mufaddal hazretlerine buyurdu ki:
"Ey Mufaddal! Resulullah (s.a.a) bir gün, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin'e bakarak şöyle
buyurdu: "Sizler benden sonra güçsüz sayılanlarsınız!"
Mufaddal dedi ki: "Bunun manası nedir?" İmam hazretleri buyurdu ki: "Bunun manası: Sizler benden
sonra olan imamlarsıniz ki, şanı yüce olan Allah bunu şöyle buyurdu: Biz ise istiyorduk ki; güçsüz
sayılanlara iyilikte bulunalim, onlar önder kılalım ve onları varisler yapalim. İşte bu ayet kiyamet
gününe kadar hükmünü bize sürdürecektir!"

55
Müminlerin emiri imam- Ali (a.s.) buyurdu ki: "Onlar Muhammed oğullarıdır,Allah'ın onlardan olan
Mehdiyi (uzun) çabalarından sonra görevlendirecektir;Onları aziz
"Ve düşmanlarını zelil kilacaktir."

İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:


"Ayet ahir zamanda zuhur ederek zalim ve firavunları yok edip yeryüzünde doğudan batıya kadar
hüküm sürecek, Zulüm ile dolmuş iken adaletle dolduracak olan Emir sahibine aittir."

"Ve onlara o topraklarda imkân sağlayalım (oraya hâkim kılalım); Fir'avun ile (vezîri) Hâmân'a ve
ordularına da, onlardan sakınmakta oldukları şeyi gösterelim!"

İmam-ı Muhammed el-Bakır ve İmam-ı Caferi es-Sadık Hazretlerinden şöyle


buyururlar;"Ayette zikredilen Firavun ve Haman (Rumuz isimler) Kureyş'in iki gaddar adamıdır. Şanı
yüce olan Allah bu iki gaddardan, Mehdi'yi zuhur ettirdiğinde Ehlibeytin intikamını alacaktır."

İMAM MEHDİ ALLAH'TAN GELEN HİDAYETTİR:

(*158)Kasas Suresi 50.ayeti kerime;" Eğer sana cevap veremezlerse bil ki onlar kendi
arzularına uymaktadırlar. Allah'tan (gelen) bir yol gösterici olmaksızın arzularına uyandan daha
sapık kim
olabilir? Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez."

İmam-ı Ali er-Rıza (a.s) buyurdu;" Ayetin manası şudur:Her kim dinini kendi görüşüne,
hak imamlarından Hidayet almadan yaşamak isterse, ondan daha sapık kimse yoktur!"

İMAM MEHDİ'Yİ ALLAH SEÇMİŞTİR:

(*159) Kasas Suresi 68.ayeti kerime;" Rabbin, dilediğini yaratır ve (kullarından dilediğini peygamber
ve hidayet rehberi olarak) seçer; seçim ve tercih onlara ait değildir. Allah, onların
ortak koştuklarından münezzehtir, Yücedir."

***Bu ayet, peygamber ve imamin insanların seçmesiyle belirlenemeyeceğinin bir delilidir. Çünkü
Peygamber ve İmamın taşimalari gereken masum olma gibi vasıflar,kişilerin kendi başlarina teşhis
edebilecekleri özellikler
türünden değildir. Bu özellikler, daha çok insanin içinde gizli olan sifatlarla ilişkilidir. Bu konu, Ehl-i
Beyt'en gelen birçok hadiste açıklanmıştır. Özellikle İmam Riza (a.s)'dan rivayet edilen bir hadiste,
İmamın taşımasi gereken yüce
ilahi vasiflar açıklandıktan sonra, bu vasıfları taşiyan kişinin ancak Allah'in tanitmasıyla
taninabileceği hususu, bu ayete istinat edilerek açıklanmıştır. (bk. es-Safi,
el-Kâfiden naklen.)

İmam-ı Mehdi (a.s)'ın , "Niçin insanlar kendilerine imam seçmekten alıkonmuşlardir. diye
sorulan bir soruya şöyle cevap verdigi nakledilir:
"İmamdan maksat, islah eden biri olması mi, yoksa bozgunculuk yapan biri olması mi?" dinleyenler,
"Maksat, Islah eden biridir." derler. İmam,"Insanların ıslah eden
bir imam ararken bozgunculuk yapan birini seçmeleri mümkün mü?" diye sorar.
"Evet" derler.
Bunun üzerine İmam;"Işte imam seçiminin insanlara bırakılmamış
olmasının sebebi budur." der."

56
İMAM MEHDİ A.S KIYAMINDA MUHAMMED VE ALİ A.S'L ARIN RECATI:

(*160)Kasas Suresi 85.ayeti kerime;"Kuşkusuz Kur'an'ı sana farz kılan (Allah) seni dönülecek yere
geri döndürülecektir(Mead). De ki;" Rabb'im hidayeti getireni de, apaçık sapıklık içinde olanları da bilir."

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerine bu ayet hakkında sorduklarında buyurdu ki: "Allah'a andolsun ki,
bu dünya sona erip, yok olmadan önce Resulullah (s.a.a.s) ve Ali
(a.s.) tekrar dünyada birleşecekler ve Kufe'de oniki kapısı olan bir mescit inşa edeceklerdir!"

İmam-ı Ali Zeynelabidin


hazretleri buyurdu ki: "Peygamberimiz size geri dönecektir!"

İMAM MEHDİ ALLAH'IN KALICI VECHİDİR:

(*161) Kasas Suresi 88.ayeti kerime;" Allah ile birlikte başka bir ile yalvarma.Ondan başka ilah
yoktur.Onun vechinden (Yüzünden) başka her şey yok olucudur. Hüküm onundur ve
ona döndürüleceksiniz."

İmam-ı Caferi es-SadıkSadık Hazretleri buyurdu ki;"Allah'ın kalıcı olan yüzleri bizleriz!, kim Allah'ın
emretmiş olduğu gibi Muhammed'e (s.a.a) ve ondan sonra gelen Ehlibeyt imamlarına itaat ederek
gelirse, İşte bu, Helak olmayan yüze doğru gelmek demektir. Nitekim her kim Resulullah'a itaat
ederse Allah'a itaat etmiş olur!"

İMAM MEHDİ ALLAH'IN LÜTFU İLE HERŞEYE ALİM'DİR:

(*162)Ankebut Suresi 43.ayeti kerime;"Ve işte bu örnekleri insanlara veriyoruz. Ve Onu


Alimlerden başkası akıl edemez!"

İmam-ı Muhammed el-Bakır (a.s) buyurdu ki; "Alimler bizleriz! Yani;Al-i Muhammed (s.a.a.s)"
İmam-ı Cafer es-Sadık (a.s) buyurdu ki; "...Mehdi’miz çıktıgında ona en zor soruları sorun,çünkü bu
işin sahibinde her soruya cevap (olan ilim) vardır."

İMAM-I ZAMAN (A.S'A KİTAP VE İLİM VERİLMİŞTİR:

(*163..*165)Ankebut Suresi 47,48,49.ayeti kerimeler;"İşte önceki peygamberlere kitap verdiğimiz


gibi, sana da kitap indirdik. Kendilerine kitap verilenler, ona inanırlar. Bunlardan (Mekkelilerden
de) ona inananlar vardır. Ve hiçbir değeri kabul etmeyen kâfirlerden başka hiç kimse ayetlerimizi
inkâr
etmez.Ve sen, bu Kur’andan önce hiçbir kitap okuyan değildin. Ve sağ elinle kitap yazan da değildin.
Böyle bir durumda, boş düşünen o insanlar şüpheye düşerlerdi.Bilakis bu Kur’an, ilim verilenlerin
gögüslerinde muhafaza edilen apaçık ayetlerdir. Ve zalimlerden başka hiç kimse, o ayetlerimizi
inkâr etmez."

İmam-ı Muhammed el-Bakır (a.s) şöyle buyurdu;"Kendilerine kitap verilenler ve kendilerine ilim
verilenler Al-i Muhammed'den gelen İmamlardır!"

İMAM MEHDİ A.S'IN SEVGİSİ ALLAH’IN GİZLİ NİMETİDİR:

(*166) Lokman Suresi 20.ayeti kerime;"Görmüyor musunuz ki, şüphesiz Allah, göklerde ve yerde
olanları emrinize âmade kılmış, açık ve gizli sizin üzerinizdeki nimetlerini genişletip-tamamlamıştır.
(Buna rağmen) İnsanlardan öyleleri vardır ki, hiçbir ilme dayanmadan, (doğru) yol gösterici ve
aydınlatıcı bir kitap da olmadan, Allah hakkında mücadele edip durmaktadır."

57
İmam Muhammed el-Bakır Hazretleri buyurdu ki;" Allah'ın açık olan nimeti;Resulullah'tır (s.a.a) ki,
kendisi Allah'ın marifet-i ve tevhidi ile gelmiştir! Gizli olan Nimet ise;biz Ehlibeytin meveddetine
(*Şura 23 sevgi, dostluk, muhabbet) ve itaatine sarılmaktır!"

İMAM-I ZAMAN A.S. KELİMETULLAHTIR:

(*167)Lokman Suresi 27.ayeti kerime;"Eğer yerdeki bütün ağaçlar kalem olsalar, deniz de mürekkep
olsa, ardından yedi deniz daha ona ilave olsa, Allah’ın kelimeleri bitmez. Çünkü Allah, sonsuz izzet,
kudret ve hikmet sahibidir."

İmam Hasan el-Askeri hazretleri buyurdu ki;"Allah'ın tükenmeyen kelimeleri (kelimetullah) biziz.
Bizim ilmimizin kelâmıdır! Bizim faziletimizin gerçeği idrak edilmez ve anlatmakla Tarif edilemez!"

HİDAYET İMAMI MEHDİ A.S. FATIMA S.A.'IN EVLADLARINDANDIR:

(*168)Secde Suresi 24.ayeti kerime;"Sabrettikleri ve bizim ayetlerimize yakinen iman eikleri


için,onlardan, emrimiz ile (halkı) hidayete ileten önderler kıldık."

İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki: “Bu ayet hususi olarak Fatıma'nın evladı
hakkında inmiştir!”

DÜNYANIN FETHİ:
(*169,..*171)Secde Suresi 28,..30.ayeti kerimeler;" Doğru söylüyorsanız, bu zafer ne
zamandır?" derler.

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: “De ki ; Fetih günü…”ile ilgili buyurdu;”fetih
günü dünyanın Kaim tarandan fethedileceği gündür.Bu fehten emin olmayanın imanla
yakınlaşmaya çalışmasının bir faydası olmaz,ancak fethin olacağına emin olan kimsenin o gün
imanı yarar sağlamayacaktır.”
"De ki: "Zafer günü kâfir olanlar için imanları bir fayda vermez ve onlara fırsat
da verilmez."Artık onlardan yüz çevir ve bekle. Onlar da beklemektedirler."

İMAM MEHDİ A.S'IN ŞEH ADETİ :

(*172)Ahzab Suresi 23.ayeti kerime;"Müminlerin içinde Allah'a verdikleri sözde doğrulukla duran
erler vardır. Kimi nezrini (adağını) yerine getirdi şehit düştü, kimi de beklemektedir. Sözlerinde
hiçbir değiştirme yapmadılar."

***"İmam Mehdi’nin (a.s) şehadet veya vefatının nasıl gerçekleşeceği rivayetlerde geçmemiştir.
Lakin Ehlibeyt (a.s) “Bizler ya katledilerek ya da zehirlenerek, şehit oluruz” hadisi gereği imam
Mehdi’nin (a.s) de ömrünün sonunda şehit olacagı açıktır.
Rivayet içeriği olmayan, yalnızca bir nakilde imamın şehadetinden bahsedilmektedir. Bu nakilde,
İmam Mehdi'nin (a.s) yetmiş yıl hükumet sürdükten sonra sakalı olan bir kadın tarafından şehit
edileceği geçmiştir. Gerçi “İlzamu’n-Nasib”kitabı, bunu zuhurdan sonra gerçekleşecek
hadiselerden biri olarak zikretmekte ve sonra bu nakilleri hadislerden elde edilen bir algı olarak ileri
sürmektedir, ancak rivayetlerde böyle bir hadise rastlanmamaktadır Allahu Alim."

İMAM MEHDİ'YE (A.S) MUSA'YA (A.S) EZİYET EDİLDİĞİ GİBİ EZİYET ETMEYİN! :

(*173)Ahzab Suresi 69.ayeti kerime;"Ey iman edenler! Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın. Allah
onu, onların söylediklerinden temize çıkardı. O, Allah'ın katında saygın birisiydi."

Ehl-i Beyt imamlarından gelen rivayetler şöyledir: “Ey iman edenler, Resulullah'a, Ali'ye ve geri
kalan Ehl-i Beyt imamlarına Musa'ya eziyet vermiş oldukları gibi eziyet etmeyin! Nitekim Allah,

58
ona söyledikleri şeylerden uzak tutmuştu. Ve o, Allah katında değerli idi!”

İMAM MEHDİ ALLAH KATINDA ŞEFAAT SAHİBİDİR:

(*174)Sebe Suresi 23.ayeti kerime;" O'nun huzurunda, şefaat edilmesine izin verilenin dışında
şefaat bir fayda etmez. Nihayet yüreklerinden korku kalkınca, "Rabbiniz ne dedi?" derler.
Onlar, "Hakkı söyledi." derler. O, yüce ve büyüktür."

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: “Kıyamet gününde hiçbir peygambere şefaat izni
verilmeden önce ilk olarak peygamber efendimiz Muhammed'e (s.a.a.s.) verilecektir.
Çünkü kendisine dünyada da şefaat izni verilmiş.Şefaat izni ilk önce Resulullah'a (s.a.v.), sonra
müminlerin emiri Ali'ye, sonra geri kalan Ehl-i Beyt imamlarına ve daha sonra peygamberlere
verilecektir!”

SÜFYANÎ (L.A)'IN YABİS VADİSİNDEN ÇIKIŞI:

(*175..*178)Sebe Suresi 51..54.ayeti kerimeler;"Onları korkuya kapıldıkları zaman bir


görsen!Artık bir kurtuluş ve kaçış yoktur. Yakın bir yerden yakalanırlar."

Resulullah (s.a.a.s):”Süfyani kuru bir çölden çıkış yapar, onların üzerine..Dımış'a


(Şam'a)iner(konaklar).Sonra iki ordu görevlendirir,birini doğuya birini Medine'ye…ikinci ordusunu
Medine'ye çıkarr.Üç gün üç gece tozu toprağa katarlar.Sonra (Medine'den)çıkıp Mekke'ye doğru
yönelirken ta ki;bir çöle geldiklerinde Allah onları toprağa gömer.İşte Allah'ın Sebe
suresindeki buyruğu buna işarettir.”

Müminlerin emiri İmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki: “Kaimimiz Mehdi'nin (a.s) kıyamından
hemen önce, Süfyani ortaya çıkacaktır.Sonra bir kadının gebelik süresi kadar dokuz ay
hükümet edecektir(son hükümet devri dokuz ay).Orduları Medine'ye girecek ve Beyda
denilen yere vardıklarında Allah onları yere batıracaktır.”
"Ona (Kur'ân'a) iman ettik." dediler. Fakat uzak bir yerden imanı elde etmeleri nasıl olabilir?
Oysa önceden onu inkâr etmişlerdi ve uzak bir yerden gayb hakkında görüş
belirtiyorlardı.Bundan önce onların benzerleri hakkında yapıldığı gibi, kendileriyle arzuladıkları
şey arasına girilir. Kuşkusuz, onlar şiddetli bir şüphe içindeydiler."

SADECE NEVMELER KURTULACAKTIR:

(*179)Yasin Suresi 30.ayeti kerime;Ne yazık şu kullara! Kendilerine gelen her elçiyi alaya alıyorlar."

Müminlerin emiri İmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki: “Kufe şehrinin minberinde şöyle
buyurdu:Sizin arkanızda karanlık,kör ve şiddetli fitneler vardır.Bu fitnelerden sadece 'Nevme'ler
kurtulacakr. Dediler ki: 'Ey Emirel Müminin Nevme nedir? Buyurdu ki:'Halkı tanıyan ama
halkın onu tanımadığı kimsedir.Biliniz ki yeryüzü Allah'ın Hücce olmadan ayakta duramaz.Ama
Allah halkın nefslerine karşı zulmü,cefası ve isra yüzünden ,onu halktan gizleyecektir.Eğer
Allah'ın
hücce bir an yeryüzünden çekilse,yer halkın üzerine çöker.Ama hüccet halkı tanır,halk ise onu
tanıyamaz. Tıpkı Yusuf (a.s) gibi.”

KÂFİRLERİN ZİLLE Tİ RECATTIR! :

(*180,..*182)Yasin Suresi 52..54.ayeti kerimeler;"Yazıklar olsun bize! Uyuduğumuz yerden bizi


kim diriltip çıkardı. Budur Rahman'ın bize vaadi ve peygamberler doğru söylemişler." derler.

İmam-ı Ali er-Rıza hazr etleri buyurdu ki: “Şanı yüce olan Allah, batıl bir devletin zamanında
dostlarının sabırlı olmaları hususunda onlardan söz almıştır. Ey Şiamız! Sizler de, bu batıl
devleti gördüğünüz zulme karşı sabredin! İnsanların efendisi (Mehdi) zuhur eğinde bu zalimler

59
şöyle diyeceklerdir: Yazıklar olsun bize, yağımız yerden kim kaldırdı bizi? İşte bu, Rahman'ın
vaat etmiş olduğudur. Ve peygamberler doğru söylemişlerdi.”

"O, ancak korkunç bir sesten ibarettir. Aniden onların hepsi huzurumuza getirilirler.O gün
kimseye hiçbir zulmedilmez. Ve siz ancak yaptıklarınızla mükâfatlandırılırsınız."

BİZİM ORDUMUZ GALİB GELECEK VE AZ AB EVLERİNİN ÖNLERİNE KADAR İNECEK:


(*183..*193) Saffat Suresi 171.. 181.ayeti kerimeler;"Gerçekten gönderilen kullarımız hakkında
sözümüz önceden kesinleşmiştir:Kuşkusuz, onlar mutlaka zafere ulaşacaklar." "Kuşkusuz, bizim
ordumuz galip gelecektir."Artık bir süre onlardan yüz çevir.Ve onların hâlini gör; yakında onlar
da (hallerini) göreceklerdir. Azabımızın çabuk gelmesini mi istiyorlar?Azap evlerinin önüne
inince,uyarılmış kimselerin sabahı ne kötü olur.Artık bir süre onlardan yüz çevir.Ve onların hâlini
gör;yakında onlar da (hallerini) göreceklerdir.İzzet sahibi Rabbin, onların nitelendirdiği şeylerden
münezzehtir.Selam olsun Mürsellere."

***Enbiya suresi 12..18.ayetler ve Enfal suresi 38,39,40.ayetler ile baglantılı ayetlerdir.

İmam-ı Muhammed el-Bakır (a.s) buyurdu ki;"El-Kaim Mehdi kesindir."Allah'ın vaadi haktır.

ONUN ZİKRİ MEHDİ ZUHUR ETTİĞİNDE AŞİKAR OL ACAKTIR:

(*194..*203)Sad Suresi 79..88.ayeti kerimeler;" O, "Ey Rabbim! Onların beas gününe kadar beni
inzar et. " dedi.(Allah,) "Kuşkusuz, sen mühlet verilenlerdensin." dedi."O bilinen vaktin gününe
kadar."
Vehb b.Cumay rivayet ediyor:Imam Cafer-i Sadik'a sordum şu "Muhakkak ki, sen mühlet
verilenlerdensin,o bilinen vakit gününe kadar" ayetindeki hangi gündür?
Buyurdu:Ey Vehb!O günün, Allah'in insanları dirilteceği
gün olduğunu mu saniyorsun?Muhakkak ki,Allah ona bizden olan Kaim kiyam edeceği güne kadar
mühlet vermiştir.Allah, Kaimimizi görevlendirdiği vakit Kufe
Mescidi'nde iken lblis gelip önünde amuda kalkar ve:yaziklar olsun bugüne der.(imam)iblis'in
saçlarindan
Tutup boynunu vurur.lşte o gün bilinen vakittir."
(İblis,)"Senin yüceliğine yemin ederim ki, onların tümünü yoldan çıkara cağım." dedi."Sadece
içlerinden ihlâslı kulların müstesna."(Allah,) "Ben hakkım ve hakkı söylerim.""Gerçekten
cehennemi seninle ve onlardan sana uyanlarla top yekûn dolduracağım."
De ki: "Buna (elçilik görevini yapmama) karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Ben, gösteriş
olarak kendilerini sıkıntıya düşürenlerden değilim."O (Kur'ân), âlemlere ancak bir zikirdir."

İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki: “Alemler için zikir olan; müminlerin emiri
Ali'dir (a.s.)! Onun haberini de ancak Mehdi (a.s.) zuhur eğinde öğreneceksiniz!”
"Şüphesiz, onun verdiği haberi, (kısa) bir süre sonra bileceksiniz.

TÜM ELÇİLERİN GALİBİYETİ İMAM MEHDİ'NİN ZUHURU İLE OL ACAKTIR:

(*204,*205)Mümin Suresi 51 ve 52.ayeti kerimeler;"Kuşkusuz, biz peygamberlerimize ve iman


edenlere hem dünya hayatında, hem de şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz."

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“İyi belleyin ki, her peygamber hayatında hep
zafer ile yaşamamıştı. Bazıları yenilgiye uğramış ve bazıları da öldürülmüştü. Bu
ayet,Mehdi'nin (a.s.) dünyaya geri dönüşünden haber vermektedir. Mehdi (a.s.) dünyaya bir
daha zuhur eğinde bütün peygamberler galip geleceklerdir!”

"O gün zalimlere mazeretleri bir yarar sağlamaz. Lanet onlarındır ve kötü yurt onlarındır."

60
İMAM MEHDİ'NİN KIYAMINDAN EVVEL HASIF, MASIH VE KAZEH VAKIALARI:
(*206)Fussilet Suresi 16.ayetii kerime;“Dünyada ve ahirette zillet getiren azap… ”

Ebu Basir der ki: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’a şöyle arzettim: Allah azze ve celle’nin
şu ayetindeki: “Dünyada ve ahirette zillet getiren azap… ”Dünyada zillet getiren azap nedir?
Şöyle buyurdu: “Bundan daha zilletli bir azap nasıl olabilir ki ey Ebu Basir! Adam evinde ve
odasında kardeşlerinin ve ehlinin yanında iken ansızın ehli elbiselerini parçalayıp bağıracak. Halk,
burada ne oldu? diye sorunca, filanca mesholdu diyecekler.
Dedim ki: Peki bu Kaim’in kıyamından önce mi olacak yoksa sonra mı? Buyurdu ki: Hayır, kıyamdan
önce olacak."
Hz. Rasulullah (s.a.a.s.) Allah’ın gazabına uğrayan kimselerle ilgili olarak şöyle buyurmakta:
“Beni hak üzere gönderen Allah Teala’ya andolsun ki Allah onları yerin içine çekecek ve onları
değiştirerek maymun ve domuz şekline dönüştürecektir.”
“...Beni İsrail arasında vuku bulmuş tüm olaylar benim ümmetim içinde de vuku bulacaktır.
Hatta Hasıf, Kazeh ve Masıh."
İmam-ı Cafer es-Sadık Hazretleri Secde Sûresinin “Andolsun biz onlara belki (küfürden İslam’a)
dönerler diye O büyük (uhrevi) azaptan önce, yakın (dünyevi) azaptan da taddıracağız”(*207)
mealindeki 21. ayetinin tefsiri konusunda şöyle buyurmaktadır:

“Bundan daha büyük nasıl bir zillet ve aşağılık olabilir ki; insan kendi evinde ailesinin yanında sofra
başındayken aniden ev halkını bir velvele ve figan sarar ve halk ne olduğunu sordukları zaman ise
ev halkı derler ki: “Bu gördüğünüz filandır ve şu anda Masıh oldu ve şekil değiştirdi.”

Ebu Basir şöyle rivayet ediyor: İmam Hazretlerinden bu faciaların İmam-ı Zaman Hazretlerinin
zuhurundan önce mi yoksa sonra mı gerçekleşeceğini sorduğunda İmam-ı Cafer es-Sadık;Bu
olayların Kaim (as.)ın zuhurundan önce vuku bulacağını belirtti."

ALLAH, İMAM MEHDİ'Yİ AFAKTA GÖSTERECEKTİR:

(*208)Fussilet Suresi 53.ayeti kerime;"O 'nun gerçek olduğu kendilerine açıklık kazanıncaya
kadar ayetlerimizi ufuklarda da, kendi nefislerinde de onlara göstereceğiz. Rabbinin, her şeye
gözetici olması yetmez mi?!"

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: “Dış dünyada bizden başka ayet yoktur! Şanı
yüce olan Allah bizleri, afakta gösterecektir!”

İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki: “Bu ayetten kasıt Kaim'in Allah katından
gönderileceği kastedilmiştir.”

İMAM MEHDİ, MUHAMMED S.A.A.S'IN VARİSİ VE EMİNİDİR :


(*209) Şura Suresi 15.ayeti kerime;" İşte onları buna çağır ve emrolunduğun gibi diren, onların
heva ve heveslerine uyma ve de ki: "Allah'ın indirdiği her kitaba iman ettim ve aranızda
adaleti uygulamakla emrolundum. Allah, bizim de Rabbimizdir, sizin de Rabbinizdir. Bizim
yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da sizedir. Bizimle sizin aranızda bir çekişme yoktur. Allah,
hepimizi bir araya toplar ve gidiş O'nadır."

İmam-ı Ali Zeynelabidin hazretleri buyurdu ki: “Resulullah Muhammed (s.a.v.), yeryüzünde
Allah'ın eminidir. Muhammed (s.a.a.) vefat ettikten sonra bizler, onun varisleri olduk. Biziz,
yeryüzünde Allah'ın eminleri olanlar. Bizde olacakların, Arapların ve enbiyaların doğum ve nesep
ilmi vardır! Biz, bir kişiye baktığımızda, o kişinin iman veya nifak üzerinde olup olmadığını

61
biliriz! Bizim şiamız, önceden baba adları ile belli olanlardır! Nitekim şanı yüce olan Allah,
bizim ve şiamızın üzerine ahd-ü misak almıştır! Kendileri, bizim vardığımız yere varacaklar ve
bizim girdiğimiz yere gireceklerdir. Biziz, seçilmiş, aslı ve soyu ile bütün insanların
üstünde izzet ve şeref ile yücelenler! Bizler Nuh'un, İbrahim'in, İsmail'in, İshak ve Yakub'un
ilimlerine
sahibiz! Biziz, bütün peygamberlerin ilimlerine sahip olanlar!”

ALLAH, HAKKI İMAM MEHDİ İLE GERÇEKLEŞTİRECEKTİR:


(*210) Şura Suresi 24.ayeti kerime;"Yoksa "Allah'a yalan isnat edip uydurdu" mu diyorlar?!
Allah dilerse, senin kalbini mühürler. Allah, sözleriyle batılı yok eder ve hakkı hak kılar.
Kuşkusuz O, kalplerin özünü bilir."

İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki: “Allah 'batılı yok eder demek' Ortadan
kaldırır demektir. 'Hakkı sözleriyle gerçekleştirir' ile kastedilen ise Hz. Muhammed'in soyundan
gelen el-Kaim'dir.”

DABBELERİN TOPLANMASI:
(*211)Şura Suresi 29.ayeti kerime;"Gökleri ve yeri yaratması ve o ikisinde yaymış olduğu
dabbeler, O'nun ayetlerindendir ve dilediği zaman onları toplamaya da gücü yeter."

İmam Muhammed el-Bakır (a.s) buyurdu; "(Kainattaki Dabbelerin toplanması) El-Kaim Mehdi
zamanında olacaktır!"

İMAM KAİM MEHDİ'DEN A.S SONRA 12 MEHDİ VARDIR:

(*212) Zuhruf Suresi 28.ayeti kerime;"Bu çağrıyı, tevhide dönsünler diye soyu arasında kalıcı bir
vasiyet olarak bıraktı."

Müminlerin emiri İmam-ı Ali buyurdu ki: “Resulullah (s.a.a.), İbrahim'in (a.s.) soyudur. Biz Ehl-i
Beyt ise; hem İbrahim'in, hem de Muhammed'in (s.a.a.) soyuyuz!”

İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki: “Birlik sözü, imamer! İmamet, kıyamete
kadar İmam-ı Hüseyin'in soyunda kalacakr. Babadan oğla intikal edecek ve hiçbir zaman
kardeşe veya amcaya geçmeyecekr! Bu imamlar dünyadan göçtüklerinde, onların yerine
kalacak muhakkak bir evlat bırakacaklardır!"

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurmuştur;" Kaim’den sonra on iki Mehdimiz var, onlar Hüseyin
as’ın evlatlarıdır."

Ebu Cafer (İmam Bakır a.s) ve Ebu Abdillah (İmam Sadık a.s) Küfe’den bahsederken şöyle buyurdu:
Sehle (Suhil) Mescidi Küfe’de bulunur ve Allah’ın göndermiş olduğu bütün Peygamberler Orada
namaz kıldılar, Allah’ın adaleti oradan izhar olacak, Kaim ve sonradan gelen Kaim’ler orada
bulunacaklar, Orası ise, Nebilerin, Vasilerin ve salihlerin evidir."

KIYAMET SAATİNİN YAKLAŞTIĞINI BİLDİRECEK OL AN EMİREL MÜMİNİN İMAM-I ALİ'DİR:

(*213)Zuhruf Suresi 61.ayeti kerime;"Kuşkusuz o, kıyamet saati için bir bilgidir. Öyleyse o
saatin geleceğinden asla şüphe etmeyin ve bana uyun. İşte doğru yol budur."

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: “Kıyamen yaklaştığını (İmam Mehdi
a.s'ın kıyamından sonra) bildirecek olan, müminlerin emiri Ali'dir (a.s.)!”

62
İMAM MEHDİ ANSIZIN GELECEKTİR:
(*214..*217)Zuhruf Suresi 66..69.ayeti kerime;" Onlar, farkında olmadıkları bir hâlde ansızın o
kıyamet saatinin başlarına gelmesinden başka bir şeyi mi bekliyorlar?!"

İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki: “Ansızın gelmesi beklenen saat, Mehdi'dir
(a.s.)!” Şanı yüce olan Allah o saatin ahv alini şöyle anlatıyor: O gün muttakilerin
dışında,dostlar birbirlerine düşman olurlar."

"O gün takvalı olanlar dışında, samimi dostlar bile, birbirlerine düşman kesilirler. Ey kullarım!
Bugün size bir korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz de."Bunlar, ayetlerimize inanan ve (hakka)
boyun eğen kimselerdirler."

İMAM MEHDİ A.S. İLİM ÜZERE ALEMLERE SEÇİLMİŞTİR:

(*218..*220) Duhan Suresi 30..32.ayeti kerimeler;"Geçekten biz İsrailoğulları'nı o azaptan,


Firavun'dan kurtardık. Kuşkusuz o, büyüklenen bir azgındı.Ve andolsun ki Biz, onları ilim üzerine
alemlere seçtik."

***Burada şunu belirtmeliyiz ki; Peygamber Efendimiz (s.a.a.s) buyurmuştur ki;"Kuran' da iki tip
İsrailogulları vardır. Alemlere üstün olan İsrailogulları ben ve Ehlibeytimin imamlarıdır. Benim bir
adımda İsrail'dir."

İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki: “Seçkin kılınanlar (İsrailogulları) Ehl-i Beyt
imamlarıdır ki, onlar herkesten faziletlisi kılınmıştır!”

ALLAH'IN UMULMAYAN GÜNLERİ ZUHURLA BİRLİKTE EHLİBEYTİN RECA TI:


(*221) Casiye Suresi 14.ayeti kerime;" İman edenlere de ki:" Allah'ın her kavmi kendi
yaptıklarıyla cezalandırması için, Allah'ın günlerini ummayan kimseleri affetsinler. (Onları
cezalandırmada acele etmesinler.)"

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: “Gelecekleri umulmayan Allah'ın günleri şunlardır:
Ehl-i Beyt'in geri dönüşü (recat) ve kıyamet günü!”

İMAM MEHDİ (NATIK ) KONUŞAN KURAN'DIR:

(*222..*225) Casiye Suresi 29..32.ayeti kerimeler;" Bu kitabımız, size karşı gerçeği


söylüyor.Kuşkusuz, biz yaptıklarınızı kopyalıyorduk."

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: “Kitap konuşmaz. Fakat konuşacak kitap;
Muhammed (s.a.a.) ve Ehl-i Beyt'idir!”

"İman edip doğru işler yapanları, Rableri onları kendi rahmetine yerleştirir. İşte bu, apaçık bir
başarıdır.Kâfir olanlara ise, "Ayetlerimiz size okunmuyor muydu?! Ama siz büyüklük taslayıp
suç işleyen bir topluluk oldunuz." (denir.) "Allah'ın vaadi (Mehdi'nin Zuhuru) haktır ve kıyamet
saatinde bir şüphe yoktur." denildiği zaman, "Biz kıyamet saatinin ne olduğunu bilmiyoruz.
Bunu bir tahmin sanıyoruz. Bizim yakinimiz yoktur." derdiniz."

APAÇIK FETİH İMAM MEHDİ'DİR:

(*226..228) Fetih Suresi 1,2,3.ayeti kerimeler;" Biz sana apaçık bir Fetih verdik.Ki Allah, senin
önceki ve sonraki günahlarını bağışlasın, sana nimetini tamamlasın ve seni doğru yola iletsin.Ve
üstün/aziz bir zaferle seni desteklesin."

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerine, bu ayet hakkında sorduklarında buyurdu ki: “Allah'a

63
andolsun ki, peygamberimizin hiçbir günahı yoktur! Lakin şanı yüce olan Allah, Ali'nin şiasının
bütün günahlarına onu kefil yap ve onunla geçmişte ve gelecekte bütün günahlarını bağışladı!”
İmam-ı Cafer es-Sadık (a.s) buyurdu kin“fetih günü… ” ile ilgili buyurdu; “ fetih günü dünyanın Kaim
tarafından fethedileceği gündür. Ondan önce iman etmemiş olanın, bu fetihten emin olmayanın
imanla yakınlaşmaya çalışmasının bir faydası olmaz. (ancak daha önce iman etmiş ve bu fethin
olacağına emin olan kimseye) o gün imanı yarar sağlayacak Allah katında değerini, şanını
yükseltecek, Beas gününde (Allah’ın) cenneti onun için süslenir ve cehennem ateşinden korunur.
Bu, müminlerin emirine ve temiz evlatlarına (Allah’ın selamı onların üzerine olsun) dost olanların
mükâfatıdır.”
Baglantılı Ayet: (*229..*231) Nasr Suresi 1,2,3.ayeti kerimeler;"Allah'ın yardımı ve fethi geldiğinde ve
insanların bölük bölük Allah'ın dinine girdiğini gördüğünde,Rabbini överek tenzih et ya ondan (Fethe
katılmak için) marifet dile Şüphesiz o tevbeleri kabul edendir."
İMAM MEHDİ'NİN KIYAMI ,TEMİZLER KAFİRLERİN SULBÜNDEN ÇIKINCA GERÇEKLEŞECEK:

(*232)Fetih Suresi 25.ayeti kerime;" İnkâr edenler, sizi Mescidu'l Haram ziyaretinden alıkoyanlar
ve bekletilen kurbanların yerlerine ulaşmasına engel olanlar, onlardır. Eğer (Mekke'de) sizin
tanımadığınız mümin erkekleri ve mümin kadınları çiğneyip de bu yüzden bilmeyerek size bir
vebal gelme korkusu olmasaydı (Allah savaşa engel olmazdı). Allah, dilediğini rahmet etmek
için böyle yaptı. Eğer onlar birbirinden ayrılmış olsalardı, elbet inkâr edenleri acı bir azaba
uğratırdık."

Bir kişi İmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerine dedi ki: “Ali (a.s.), Allah'ın dini uğrunda cihat
edebilecek güçte ve durumda değimliydi ki, Birinci ve İkinciye karşı savaşmasın!” İmam
hazretleri buyurdu ki: “Onlara karşı savaşmasını men eden bir ayet olduğu için onlara karşı
savaşmamıştır!”
Soran kişi dedi ki: “Bu, hangi ayet?”
İmam hazretleri buyurdu ki: “Ayet budur: "Eğer onlar birbirinden ayrılmış olsalardı o
küfredenleri elim bir azapla azarlandırırdık." Şanı yüce olan Allah, müminleri kâfir ve
münakların sulbünde de karar kılmıştır. Onlar kâfirlerin sulbünden çıkana kadar, Ali'nin
onlara savaşı durmuştu. Ne zaman ki müminler onların sulbünden çıktılar iste o zaman Ali
onlara karşı savaşmıştır. Aynı durum Mehdi'nin (a.s.) zamanında da olacaktır.Ne zaman
müminler kâfir ve münafıkların sulbünden çıkarlarsa işte o zaman bütün kâfir ve münafıklar
öldürülecektir!”

İMAM MEHDİ A.S. HİD AYET VE HAK DİN İLE BA TIL DİNLERE GALİB OL ACAKTIR:
(*233)Fetih Suresi 28.ayeti kerime;"Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Elçisi'ni hidayet ve hak
din ile gönderen O'dur. Şahit olarak Allah yeter."

İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah,Elçisini hidayet ve hak
din ile gönderdiğini buyurması, onu vasiyet ve vilayet ile gönderdiğine işarettir!
Nitekim Ali'nin vasiyet edilmesi ve onun velayeti, hak olan Mehdi (a.s.) ile bütün dinlerin üzerine
üstün kılacaktır! Esas olan küfür, Ali'nin velayetine karşı çıkmaktır!”
İmam Musa el-Kazım hazretleri buyurdu ki: “O Allah ki emretti Resulü'ne vasisinin
velayetini,velayet ise hak din'dir…O dini Kaim (a.s)kıy am ettiği zaman tüm dinlerin üstüne
çıkaracaktır.”

DÜNYANIN ZULÜM VE HAKSIZLIK İLE DOLDUĞU GİBİ H AK VE ADALET İLE DOLACAKTIR:

(*234)Hucurat Suresi 13.ayeti kerime;"Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yaraık ve

64
birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz, Allah katında sizin en
değerliniz, en takvalı olanınızdır. Allah bilendir ve her şeyden haberdardır."
Peygamber (s.a.a.s) buyurdu: “Ey Fatıma! Böylece şanı yüce olan Alah, beni en hayırlı evden
seçti. Sonra Ali'yi, Hasan'ı, Hüseyin'i ve seni de Ehl-i Be yt'inden seçti. Ben, Âdemoğularının
seyidiyim. Ali de Arapların seyididir. Ey Fatıma! Sen de kadınların en önde gelenisin. Hasan
ve Hüseyin de cennet gençlerinin efendileridirler! Ey Fatıma! Senin zürriyenden olan Mehdi de
dünyayı hak ve adalet ile dolduracak ki,tıpkı önceleri zulüm ve haksızlık ile dolduğu gibi!”

İMAM MEHDİ'NİN VELAYETİ CEHENNEMDEN KURTARICIDIR:


(*235) Kaf Suresi 24.ayeti kerime;"Atın cehenneme her inatçı kâfiri!"
Resulullah (s.a.a.) buyurdu ki: “Şanı yüce olan Allah, kıyamet gününde bana ve Ali'ye hitaben
şöyle buyuracaktır: Atın cehenneme, her inatçı kâfiri!”
İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: “Kıyamet gününde Muhammed (s.a.a.s) ve Ali
(a.s) sırat köprüsünde bekleyeceklerdir. Oradan ancak ellerinde onlardan müsaadeleri olanlar
geçebilecektir!”
Hazır olanlardan biri sordu ki: “Peki o müsaade nedir?” İmam hazretleri buyurdu ki: “O
müsaade; Ali bin Ebu Talib ve evladından olan imamların velayetine olan bağlılıktır!
İşte o anda kıyamet gününde bir münadi şöyle haykıracak: Ey Muhammed ve Ali! Kim
Muhammed'in nübüvvetini inkâr edip, Ali ve evladının velayetine karşı inatçı olduysa onu
cehenneme atınız!”
Müminlerin emiri İmam-ı Ali buyurdu ki: “Cennet ve cehennemi bölen benim!”
ZUHURDA RECAT:
(*236..*240)Kaf Suresi 41..45.ayeti kerimeler;"Münadinin yakın bir yerden sesleneceği güne kulak
ver."
***Cebrail (a.s) İmam Mehdi (a.s) çıkacağı vakit onun adını gökten nida edecektir.İşte bu ayet
ile bu haber verilmiştir. Tefsirlerdeki/Meallerde ki yanlışlıklar bu gibi hakikatleri her daim
gizlenmiştir.)
"O gün o sesi hak olarak duyarlar. İşte o gün (kabirlerden) çıkış/recat günüdür."

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: “Yani insanlar,Kaim Mehdi'nin (huruçtan sonra)
gökten sesini duyarlar."

(*Ayette belirtilen münadi Cebrail(a.s)'dir.Kaim Mehdi (As.)'ı Nida edecektir.42.ayete de


belirtildiği üzere o gün çıkış(Huruç)günüdür.Ve Recat olacaktır.)

Resulullah (s.a.a.s) bu ayet hakkında buyurdu;"Yani oğlum Kaim Mehdi’nin huruç günüdür.”

"Şüphesiz, biz diriltiriz ve biz öldürürüz, dönüş de bizedir.O gün yer onların üzerinden yarılıp
açılır da süratle (recat için) koşarlar. Bu bize kolay olan bir toplamadır.Biz ne dediklerini iyice
biliriz. Sen onlara karşı bir zorlayıcı değilsin. Öyleyse tehdidimden korkanlara Kur'ân ile öğüt
ver."

İmam Caferi Sadık’tan (a.s) şöyle buyurdu;“Kaim’in beş alameti vardır: Süfyani’nin
zuhuru,Yemani’nin zuhuru, gökten bir nida, nefsi Zekiyye’nin öldürülmesi ve Beyda’da yerin
çökmesi.”

Sonra buyurdu ki:


Nida sadece Ramazan ayında vuku bulacaktır. Çünkü Ramazan Allah’ın ayıdır. O aydaki nida,
Cebrail(aleyhi selam)’ın bu halka olan nidasıdır.

65
Sonra şöyle devam etti:
O, gökten Kaim (a.s)’ın ismini nida edecek, doğuda ve batıda olanlar onu duyacaklar. Uyuyan herkes
uyanacak, ayakta olan herkes oturacak. Oturan her kes de sesin dehşetinden dolayı iki ayağı
üstünde doğrulacak.

Bu sesi muteber bilip ona icabet edenlere Allah merhametini ihsan etsin. Bu birinci ses Ruh-ul Emin,
Cebrail’in sesidir.
Sonra buyurdu ki:
Bu ses Ramazan ayının yirmi üçüncü gecesi Cuma günü vuku bulacaktır. Bunda asla tereddüt
etmeyin. Onu duyun ve ona itaat edin. O günün sonunda ise melun İblis’in sesi duyulacaktır. Şeytan
şöyle nida edecek: “filanca mazlum olarak öldürüldü”. Böylece halkı şüpheye ve fitneye itecek. O
gün bir çokları tereddüt ve hayrete düşecek ve ateşte yanmayı hak edecektir. Ramazan ayında ilk
sesi işittiğinizde onda tereddüt etmeyin. O Cebrail’in sesidir. Belirtisi ise şudur Hz. Mehdi Kaim’in
ve babasının (Hz. Ali’nin) adını anacaktır. Öyle ki genç kız bile zifaftan dışarı çıkarak babası ve
kardeşini Hz. Mehdi’ye yardım etmeleri için teşvik edecektir.
Sonra şöyle buyurdu:
“Kaim’in (aleyhi selam) zuhurundan önce bu iki ses mutlaka gerçekleşecektir; Gökten gelen ses
Cebrail’in sesidir. İkinci ses ise yerden gelecek ve o, lanetli İblis’in sesidir. Filancanın adını getirecek
ve o mazlumca öldürüldü diyecek. Bununla fitne çıkarmak isteyecek. Birinci sese uyun ve sakın
ikinci sese aldanmayın."

Abdullah b. Sinan şöyle rivayet etmiştir:


İmam-ı Caferi es-Sadık’ın (a.s) huzurunda iken Hamdan’dan gelen bir adamın ona şöyle dediğini
duydum:“Doğrusu Şia olmayanlar bizimle alay edip bize diyorlar ki:

“Sizler gökten bir münadinin (Cebrail’in) emir sahibinin (İmam Mehdi’nin) adını nida edeceğini
zannediyorsunuz!”

Duvara sırtını dayamış olan İmam gazaplanarak doğruldu ve şöyle buyurdu:Bu sözü benden rivayet
etmeyip babamdan nakletmenizin size bir vebali ve sakıncası yoktur.
Şehadet ederim ki ben babamdan duydum ki şöyle buyurdu:

“Allaha andolsun ki bu Allah azze ve celle’nin kitabında açıkça şöyle geçer: “Biz dilesek, onların
üzerine gökten bir ayet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilip kalır.”O gün yeryüzünde olan
herkesin boynu onun karşısında eğilir ve zelil olur. Yeryüzünde olanlar gökten gelen şu sesi
duyduklarında ona iman edecekler.

“Biliniz ki hak Ali b. Ebu Talib ve onun taraftarlarındadır… ”


İmam-ı Muhammed el-Bakır’dan (a.s) şöyle rivayet etmiştir:
“Hizipler aralarında ihtilaf ettiler” ayetini Emirü’l müminin (aleyhi selam)’a sorduklarında şöyle
buyurdu:
“Üç şeyden Hz. Mehdi’nin zuhurunu bekleyin.”
Dediler ki:
“Ey Emirü’l Mümininin! O üç şey nedir?”
Buyurdu ki:
“Şam ehlinin aralarında ihtilaf etmesi, Horasandan çıkacak olan siyah bayraklar ve Ramazan
ayındaki dehşet.”
Dediler ki: “Ramazan ayındaki dehşet nedir?”
Buyurdu ki:
Allah azze ve celle’nin Kur’andaki şu sözünü duymadınız mı: “Biz dilesek, onların üzerine gökten bir
ayet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilip kalır.” O öyle bir ayettir ki yeni evliler perdeden
çıkarlar, uyuyanı uyandırır ve uyanık olanı ise dehşete düşürür.”

66
İMAM-I ZAMAN KAİM MEHDİ A.S. VASİYET EDİLMİŞTİR /İLAHİ VASİYET:
(*241) Tur Suresi 21.ayeti kerimeler;"İman eden, soyları da imanda kendilerine uyan kimselere
soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazandığının
rehinidir."
İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: “İman edenlerden maksat; Resulullah (s.a.a.) ve
müminlerin emiri Ali'dir! Soylardan maksat ise; Ehl-i Be yt imamlarıdır ki, onlar ümmetin
üzerine vasiyet edilmişlerdir! Hepsinin ümmetin üzerindeki hücceti ve onlara itaat edilmesi
aynıdır! Yani, itaat hepsine olmalıdır."
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (saas), vefat gecesi Ali bin Ebu Talib (as)’a şöyle buyurdu:
“Ey Hasan’ın babası, bana kalem ve kağıt getir”, ve vasiyetini şuraya gelene kadar dikte ettirdi ve
şöyle buyurdu;
“Ya Ali, benden sonra 12 İmamlar olacak ve onlardan sonra da 12 Mehdiler gelecek. Sen, Ya Ali, 12
İmamlar’ın ilkisin. Allahu Teala seni semalarında, Aliyyel Murtaza, Müminlerin Emiri, Sıddıkul Ekber ,
Farukul Azam, Memun(Güvenilir) ve Mehdi (Hidayetçi) adlarıyla isimlendirmiştir. Bu isimler gerçek
anlamda senden başka kimseye atfedilmemelidir. Ya Ali, sen benim ailem üzerine, onların
yaşamlarında ve ölümlerinden sonra ve kadınlarımın üzerine, Vasim’sin. Kimi tasvip edersen, yarın
beni bulur ve kimi reddedersen, ben ondan beriyim. Ben onu görmeyeceğim ve o da beni Kıyamet
Günü’nünde görmeyecektir. Ve sen benim ümmetime, benden sonra, Halifem’sin. Eğer vefat sana
yaklaşırsa, hilafeti, hayırlı olan oğlum Hasan’a teslim et. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da, hilafeti,
oğlum Hüseyin’e, Şehit, Tathir ve Maktul olana teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti,
ibadet edenlerin Mevlası olan ZeynelAbidin Ali’ye teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da
hilafeti, Muhammed Bakır’a teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, Cafer-i Sadık’a
teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, oğlu, Musa Kazım’a teslim etsin. Eğer vefat ona
yaklaşırsa, o da hilafeti oğlu, Ali Rıza’ya teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, Emin ve
Takva Sahibi olan Muhammed’e teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, öğütçü olan
Ali’ye teslim etsin. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, fazil olan Hasan’a teslim etsin. Eğer vefat
ona yaklaşırsa, o da hilafeti, Muhammed’in Ailesi’nin Emanetçisi (Allah’ın selamı onların üzerine
olsun) olan Muhammed’e teslim etsin. Böylece, bunlar 12 İmamlar’dır. Onlardan sonra, 12
Mehdiler olacaktır. Eğer vefat ona yaklaşırsa, o da hilafeti, oğluna, yakın olanların birincisine teslim
etsin. Onun üç ismi vardır; biri benim ismim gibi Ahmed, diğeri babamın ismi gibi Abdullah,
üçüncüsü de Mehdi (Hidayet Eden)’dir. O, inananların ilkidir.”
HER DAİM HÜCCET OLAN KAİM BİR İMAM VARDIR:
(*242) Necm Suresi 1.ayeti kerime;"Batmakta olan yıldıza andolsun ki"
İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: Resulullah'ın (s.a.a.) hastalığı esnasında Ehl-i
Beyt'i ve ashabı bir araya gelip ona dediler ki: “Ey Resulullah! Sana bir şey olursa senin
yerine kim KAİM olacak?”
Resulullah (s.a.a.) o anda onlara bir cevap vermedi. Ertesi gün
aynı şeyi bir daha sorduklarında yine cevap vermedi. Üçüncü günde aynı şeyi sorduklarında,
onlara hitaben söyle buyurdu: “Yarın, gökten bir yıldız (Necm) inip, ashabımın arasından bir
kişinin evi üzerinde görülecektir! İşte o zaman o kişinin kim olduğunu görünüz. Çünkü
kendisi benden sonra üzerinizde benim halifem ve emirlerimi içinizde devam erendir!” Odada
tüm hazır olanlar; işte o kişi budur, diye elini uzatıp ona göstermesi için tamah ediyordu.
Dördüncü gün herkes evinde yıldızın görünmesini bekledi. Tam o sıralarda gökten öyle bir yıldız
indi ki, ışığı dünyadaki ışıktan daha kuvvetli idi. İşte o yıldız, Ali'nin (a.s.) evi üzerinde göründü.."

VAAT EDİLEN SAAT İMAM MEHDİDİR:


(*243) Kamer Suresi 1.ayeti kerime;"Saat yaklaştı ve ay yarıldı."
İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki;".. Ta ki kendilerine vaat edileni görünceye kadar”

67
buyruğuna gelince:O Kaim (a.s)'ın kıy amıdır,o da saattir.”

(*244) Kamer Suresi 46.ayeti kerime;" Hayır, onlara vadedilen edilen (azab), o saattir.Ve o saat
(kafirlere) daha korkunç ve daha dehşetlidir."

*Baglantılı Ayet:Önceki Sayfada Verdigimiz Araf Suresi 187 ve Hadisi.

Araf Suresi 187.Ayetin Hadisini tekrar vermemiz konuyu pekiştirecektir;"Peygamber (s.a.a)'a


soruldu;Ey Allah'ın resulü soyunuzdan olan Kaim ne zaman zuhur edecek?
Buyurdu ki;" Onun benzeri kıyamettir. Şöyle ki onu tam zamanında ortaya çıkaracak olan
yalnız Allah'tır o göklere'de yerede agır gelmiştir. O size ansızın gelecektir!"

(*245,*246)Baglantılı Ayet:Kamer Suresi 50 ve 51.ayeti kerime;"Bizim emrimiz, bir göz kırpması gibi
(bir anlık) birşeydir. Andolsun, sizin benzerlerinizi helak ettik;ögüt alan yokmu?

Baglantılı Ayet:
(*247...*250)Rum Suresi 12..15. ayeti kerimeler;"Ve o saatin Vuku bulduğu gün mücrimler
Cennetten ümitlerini keser.Onların, Allah’a koştukları ortaklardan kendileri için şefaatçılar da
olmayacaktır. Artık onlar ortak koştukları şeyleri de inkâr ederler.Ve o saatin vuku buldugu gün, işte
o gün müminler ve kâfirler birbirinden ayrılacaklardır.Fakat Amenu olan (iman eden/velayete
baglı) ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar onlar ravzada (nimet) ile neşelenirler."

(*251)Baglantılı Ayet;Rum Suresi 47.ayeti kerime;"Senden önce nice Resulleri kendi toplumlarına
göndermiştik. Onlara apaçık deliller getirmişlerdi. Bunun üzerine mücrimlerden öç aldık.Müminlere
yardım bizim üzerimize Hak oldu."

İBLİSİN BATIL NİDASI /HAK VE BATIL NİDA :

(*252) Kamer Suresi 2.ayeti kerime;Bir ayet gördüklerinde onu kabullenmeyip derler ki: Bu,
süregelen bir sihirdir.”

Abdullah bin Sinan der ki:İmam-ı Cafer es-Sadık aleyhisselam’ın huzurunda iken Hamdan’dan gelen
bir adamın ona şöyle dediğini duydum:
Doğrusu şia olmayanlar bizimle alay edip bize diyorlar ki: “Sizler gökten bir münadinin bu emrin
sahipinin adını nida edeceğini zannediyorsunuz!” Duvara sırtını vermiş olan İmam gazaplanarak
doğruldu ve şöyle buyurdu:
Bu sözü benden rivayet etmeyip babamdan nakletmenizin size bir vebali ve sakıncası yoktur.
Şehadet ederim ki ben babamdan duydum ki şöyle buyurdu:
Allaha andolsun ki bu Allah azze ve celle’nin kitabında açıkça şöyle geçer: “Eğer istersek gökten bir
ayet indiririz de hepsinin boynu onun için eğilir.” O gün yeryüzünde olan herkesin boynu onun
karşısında eğilir ve zelil olur. Yeryüzünde olanlar gökten gelen şu sesi duyduklarında ona iman
edecekler. “Biliniz ki hakk Ali bin Ebi Talib ve onun taraftarlarındadır.”
Sonra buyurdu ki: Ertesi gün İblis havaya yükselecek öyle ki halkın gözünden uzaklaşınca şöyle nida
edecek: “Biliniz ki hakk Osman bin Affan ve onun taraftarlarındadır. Doğrusu o, mazlumca
öldürüldü. Onun kanının intikamını alın.” İşte Allah, sabit söze iman edenleri hakkın üzerinde sabit
kılacaktır. Ve hakk, birinci nidadır. Kalplerinde hastalık olanlar ise şüphelenecektir. Allaha andolsunki
hastalık, bize düşmanlıktır. Onlar o sesi duyduklarında bizden uzaklaşacaklar ve bize sövecekler ve
diyecekler ki: Birinci münadi, bu Ehli Beyt’in ahirlerinden bir sihirdir.
Sonra imam Caferi Sadık aleyhisselam, Allah azze ve celle’nin şu sözünü tilavet etti: “Bir
ayet gördüklerinde onu kabullenmeyip derler ki: Bu, süregelen bir sihirdir.”

KÂİM ADALETİ HAKİM KILACAKTIR:

(*253,*254)Hadid Suresi 7 ve 8.ayeti kerimeler;"Allah'a ve Resulü'ne iman edin ve sizi vekil kıldıgı

68
şeylerde infak edin (harcayın).Sizden Amenu olup (iman eden) (Allah yolunda) infak eden kimselere
büyük bir mükâfat vardır.Resul sizi Rabbinize iman etmeye çağırdığı hâlde niçin
Allah'a iman etmiyorsunuz?! Halbuki eğer iman etmiş kimseler iseniz, O sizden sağlam bir söz
(Velayete Misak) almıştı."

İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki: “Allah'u Teala yeryüzünü ölümünden sonra
yani kafir olduktan sonra-ki kafir ölüdür.Kaim'in (a.s) eli ile canlandırır, adaleti hakim kılar ve halkını
(iman ile) ölümünden sonra diriltir.”

YÜCE EHLİBEYTİN TAMAMININ TEKRAR ZUHURU , RECATI /İBLİS ALDATTIKLARI İÇİN ZUHURU
İSTER:

(*255..*257) Hadid Suresi 13,14,15.ayeti kerime;"O gün münafık erkekler ve münafık kadınlar,
iman eden kimselere , "Bizi bekleyin, nurunuzdan bir parça alalım." derler. (Onlara,)
"Arkanıza dönün de nur arayın." denir. Bu sırada aralarına içinde rahmet, dışı ise azaba yönelik
olan kapılı bir sur çekilir.Onlara (iman edenlere),"Biz (dünyada) sizinle beraber değil miydik?!"
diye seslenirler. Onlar, "Evet, ama siz, Allah'ın emri (ölüm) gelip çatıncaya kadar kendinizi büyük
imtihanlara soktunuz,bekleyip durdunuz,şüpheye kapıldınız, kuruntular sizi aldatır ve o aldatıcı
(Şeytan), sizi Allah hakkında aldattı." derler.Bugün artık sizden ve küfre sapan kimselerden bir
bedel alınmaz. Barınağınız ateştir. Size layık olan orasıdır. Ne kötü bir dönüş yeridir!"

İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki: “Bu ayeti kerimeler bizim, şiamızın ve
kâfirlerin hakkında inmiştir. Kıyamet gününde halk hesap sorulacağı yere çağrıldığında,şanı
yüce olan Allah oraya karanlıktan bir duvar çekecek.Ve bu duvarın bir kapısı olacak.O duvarın iç
kısmında nur, yani rahmet olacak ve dış kısmında ise azap,yani karanlık olacak. Allah, bizi ve
şiamızı o duvarın iç kısmında, yani nur ve rahmet olduğu yerde kılacak. Bizim düşmanlarımızı
ve kâfirleri o duvarın dışındaki azapta yani karanlığın içinde kılacaktır. Bizim ve şiamızın
düşmanları olan kâfirler duvarın dış tarandan bizlere şöyle nida edecekler: Biz, sizinle
dünyada beraber değil miydik? Peygamberimiz bir, namazımız bir, orucumuz bir ve haccımız
bir değil miydi? İşte bunun üzerine Allah tarandan bir melek onlara şöyle cevap verecek:
Evet, beraberdiniz lakin sizler kendinizi fitnelere saldınız, peygamberinizden sonra ona
tutunmanız emredileni terk ettiniz ve ona bağlanan inananların bir felakete uğramasını
beklediniz. Aynı zamanda hakkın hususunda şüphe eniz v e olmayacak isteklere kapıldınız ta
ki hak olan Allah'ın emri gelip çatana kadar hep aldandınız. Burada haktan murat edilen, Ali
bin Ebu Talib'in sonradan bir daha insanlara zuhur etmesidir! Ve aynı zamanda bütün
EhliBeyt imamlarının hak ile beraber zuhur etmeleridir! Bütün bunların kâfirlerin başına gelmesini
şeytan isteyip, onları aldatmıştır! Ve o gün bu azaptan kurtulabilmek için nefislerinden feda
edebilecekleri hiçbir şeyi bulamayacaklardır! Onların yurdu ateştir ve o yer yerlerin en kötüsüdür!”

Resulullah (s.a.a.) buyurdu ki:"O gün vurulacak olan duvar benim! Duvarın kapısı ise Ali'dir! O
duvarın iç tarafına girmek isteyen ancak kapısından geçebilir!”
Yeryüzü Kaim'in (a.s) Adaleti İle Canlanacaktır:

(*258)Hadid Suresi 17.ayeti kerime;" Bilin ki Allah, ölümünden sonra yeri diriltir. Düşünesiniz diye
ayetleri size açıkladık."

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: “Biliniz ki muhakkak,Allah yeryüzünü ölümünden
sonra canlandıracaktır…Y ani Allah yeryüzünü,zuhur ettiği zaman Kaim'in adaleti ile
canlandıracaktır;sapık yönecilerin zulmü ile ölü(haline) getirilmiş iken.."

69
EHLİBEYTİN VELAYETİNİ HAKKIYLA KAVRAYANLAR MEHDİ İLE KILIÇ VURMUŞ GİBİDİR:

(*259)Hadid Suresi 19.ayeti kerimeler;"Allah'a ve peygamberlerine iman edenler, işte onlar,


Rablerinin katında gerçek doğrular ve şehitlerdir; onlara da onların mükâfatları ve nurları
vardır.Kâfir olan ve bizim ayetlerimizi yalanlayanlar ise, cehennem ehlidirler."

İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şiasının seçkinlerine hitaben şöyle buyurdu: “Bizim
üzerinde bulunduğumuz emri hakkıyla bilenler ve ondan hayır bekleyenler, Alah'a andolsun ki
Al-i Muhammed'in Mehdi'si ile beraber kılıç vurmuş gibidirler! Allah'a andolsun ki, Resulullah
(s.a.a.) ile beraber kılıç vurmuş gibidirler! Allah'a andolsun ki, Resulullah'ın (s.a.a.) huzurunda
şehit düşmüş gibidirler! Bunun doğruluğuna dair size bir ayet inmiştir!”

Hazır olanlardan biri sordu ki: “Canım sana feda olsun! Bu ayet hangisidir?”

İmam hazretleri buyurdu ki: “Ayet şudur: Allah'a ve Peygamberi'ne inananlar, Rableri katında
gerçeklerin ve şehitlerin ta kendileridir; onların mükâfatları da vardır… Allah'a andolsun ki,
Rabbinizin kanda tasdik edenler ve şehitler oldunuz!”

MURADINA (Zuhur İle Kurtuluşa Erenler) ERENLER ALİ VE FIRKASIDIR:

(*260..*262)Mücadele Suresi 19..22.ayeti kerimeler;"Şeytan, onlara egemen olmuş ve Allah'ı


anmayı onlara unuturmuştur.İşte onlar,Şeytan'ın hizbidirler.İyi bilin ki, Şeytan'ın hizbi, gerçek
ziyana uğrayanlardır.Gerçekten Allah ve Peygamberi'ne düşmanlık edenler, işte onlar,
alçakların arasındadırlar.
Allah, "Ben ve peygamberlerim mutlaka galip ve muzaffer olacağız." diye yazmıştır. Kuşkusuz,
Allah güçlüdür ve üstündür. Allah'a ve ahiret gününe iman eden bir topluluğun,
babaları,oğulları, kardeşleri veya kabileleri olsa dahi, Allah'a ve Peygamberi'ne düşmanlık
edenleri sevdiğini görmezsin. Allah, onların kalplerine imanı yazmış ve kendi katından bir ruh ile
onları
desteklemiştir. Onları(ağaçlarının) altından ırmaklar akan, sürekli kalacakları cennetlere
yerleştirecektir.Allah onlardan hoşnuttur, onlar da. Allah'tan hoşnutturlar.İşte onlar, Allah'ın
hizbidirler. İyi bilin ki, kurtuluşa erenler, Allah'ın hizbidir."

Selman-ı Nuru Pak hazretleri buyurdu ki: “Resulullah (s.a.a.) ile her karşılaşğımda omzuma
vurup, şöyle buyurmuştur:"Ey Selman, Ali ve fırkası kurtulanların ve muradına erenlerin ta
kendileridir!”

70
ALLAH NURUNU TAMAMLAYACAKTIR:

(*263..*265) Saff Suresi 7,8 ve 9.ayeti kerimeler;" İslam'a çağırıldığı hâlde yalan uydurup Allah'a
isnat eden kimseden daha zalim kim olabilir?! Allah, zalim topluluğu hidayet etmez.Onlar,
ağızlarıyla Allah'ın (Velayet) nurunu söndürmek istiyorlar; oysa kâfirler istemeseler de, Allah
kendi nurunu tamamlayacaktır."

Resulullah (s.a.a.s.) buyurdu ki: “Şanı yüce olan Allah, y eryüzündeki halka bakıp
aralarından beni seçti.Sonra bir daha bakıp, benim kardeşim, vezirim, varisim, vasim,
ümmemitimin üzerine halifem ve benden sonra tüm müminlerin velisi olan Ali'yi seçti! Kim,
Ali'yi kendisinin üzerine emir sahibi edinirse şüphesiz olarak Allah'ı kendisinin üzerine emir
sahibi edinmiştir! Kim,Ali'ye düşman olursa şüphesiz olarak Allah'a düşman olmuştur! Kim,
Ali'yi severse şüphesiz Allah da o kişiyi sevecektir ve kim onu buğzederse şüphesiz Allah da
onu buğzedecektir! Allah'a andolsun ki, Ali'yi ancak mümin sever ve ancak kâfir olan
buğzeder!”

Bunun üzerine peygamber efendimiz şu ayeti okuyup devam buyurdular: “Allah'ın nurunu,
ağızlarıyla üfleyip söndürmek isterler ve Allah ise nurunu tamamlayacak, kuvvetlendirecektir.
Ve bu isterse kâfirlerin zoruna gitsin veya istemesinler şüphesiz olacaktır. Ey insanlar! Hazır
olanlarınız, hazır olmayanlara bu söylediklerimi iletsinler! Ey insanlar! Şanı yüce olan Allah
daha sonra benden ve kardeşim Ali'den başka, birbiri arkasından gelen on bir imamı seçti.
Biri vefat eğinde, onun yerine arkasından gelen imam kaim olacak. Tıpkı, yeryüzünde bir
yıldız kaybolduğunda yerine başkasının geldiği gibi! Bu imamlar, hidayet yoluna götüren
hadilerdir!

Onlara karşı çıkanların düşmanlığı veya onları küçük düşürmek için harcadığı çabalar asla
onlara zarar vermez. Kendileri yeryüzünde Allah'ın hüccetleridir! Ve kendileri halkın üzerine
Allah'ın şahitleridir. Kim onlara itaat ederse Alah'a itaat etmiş olur ve kim onlara karşı asi
olursa şüphesiz Allah'a karşı asi olmuştur. Kendileri daima Kuran ile beraberdirler. Kuran da
Kevser havuzunun başı ucuna varana kadar asla onlardan ayrılmayacaktır!"

"Müşrikler istemese de dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberi'ni hidayet ve hak din
ile gönderen O'dur."

İMAM MEHDİ , ALLAH’IN DELİLİDİR:

(*266)Tegabun Suresi 6.ayeti kerime;"Bu, Resullerin apaçık delillerle kendilerine geldiklerinde, "
(Bizim gibi) beşer olanlar mı bizleri hidayete erdirecekler?!" deyip kâfir olmaları ve yüz
çevirmeleri yüzündendir. Allah da (hiçbir şeye) muhtaç olmadığını ortaya koydu. Allah,
zengindir ve övgüye layıktır."

Müminlerin emiri İmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki: “Deliller,Ehl-i Beyt imamlarıdır!”

İMAM MEHDİ , ALLAH’IN NURUDUR:

(*267,*268)Tegabun Suresi 8 ve 9.ayeti kerimeler;" Öyleyse Allah'a, Peygamberi'ne ve indirdiğimiz


nura iman edin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır."

İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki: “Allah'a andolsun ki, şanı yüce olan Allah'ın
indirmiş olduğu nur, Ehl-i Beyt imamlarının nurudur! Allah'a andolsun ki onlar, yeryüzünde ve

71
gökte olan Allah'ın nurudurlar! İmamın, iman eden kişinin kalbinde oluşturduğu nur, güneşin
gündüzü yarattığı aydınlığından daha da kuvvetlidir! Allah'a andolsun ki, EhliBeyt imamlarının nuru
ile müminlerin kalpleri aydınlanır ve şanı yüce olan Allah, istediğini o nurdan men edip o kişiyi
karanlıklar içinde bırakır! Allah'a andolsun ki, bir kulun kalbi temiz olmadıkça asla bizi sevip,
bize tabi olamaz! Bir kul, emri bize teslim etmedikçe ve kendisi selamet ehli olmadıkça,
Allah onun kalbini asla temiz kılmaz! Bir kul, bize karşı selamet içinde olursa,
Allah onu hesap gününün şiddenden kurtaracak ve o korku gününün en büyüğünde eman
içinde kılacaktır!”

"Toplanma günü için sizi toplayacağı gün, işte o (gün), aldanıp zarar edenlerin ortaya
çıkacağı gündür. Kim Allah'a iman eder ve salih amel işlerse,(Allah) onun kötülüklerini giderir ve
onu, içinde sürekli kalacakları, ağaçlarının altından ırmaklar akan cennetlere yerleştirir.İşte bu
fevzül azimdir (Büyük kurtuluştur)."

PEYGAMBER S.A.A.S'IN ZUHURA KADAR VASİYETİ:

(*269)Tegabun Suresi 12. ayeti kerime;"Allah'a itaat edin ve Resül'e itaat edin.Eğer yüz
çevirirseniz,(bilin ki) elçimize düşen, mesajı apaçık iletmedir."

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: “Allah'a andolsun ki, şiamızdan öncekiler ve
sonrakiler, Mehdimizin zuhuruna kadar, ancak bizim peygamber efendimiz bu dünyadan
göçmeden önce ümmetine, bizim velayetimize tutunmalarını ve iltizam etmelerini vasiyet
etmişti! Şanı yüce olan Allah da istediğini doğru yola iletir!”

İMAM MEHDİ A.S. ZİKİR EHLİDİR:

(*270) Talak Suresi 11.ayeti kerime;"O, iman edip iyi işler yapanları karanlıklardan nura
çıkarmak için Allah'ın apaçık ayetlerini size okuyan peygamberdir. Kim Allah'a iman eder ve
salih amel işlerse, (Allah) onu içinden ırmaklar akan, ebedi kalacakları cennetlere yerleştirir.
Gerçekten Allah, ona güzel bir rızk vermiştir."

İmam-ı Ali er-Rıza (a.s) buyurdu ki;"Peygamberimizin ismi Zikir'dir. Peygamber'in "Zikir" ve biz Ehli
Beyt'i ise "Ehl-i Zikir"ehlidir.Böylece "Zikir ehlinden sorun" ayetinden maksat,Ehl-i
Beyt imamlarıdır."

PEYGAMBER S.A.A.S VE İMAM-I ALİ A.S'IN RECATI:

(*271..*276)Mülk Suresi 24..29.ayeti kerimeler;De ki: “O, sizi yeryüzünde yaratıp çoğaltandır.
Ancak O’na haşrolunacaksınız."
Eğer doğru söyleyenler iseniz, bu (azab) vaadi ne zaman gerçekleşecek?” diyorlar.De ki: “Onun
ilmi,ancak Allah katındadır. Ben ise sadece apaçık bir Nezirim.”
Onu (azabı) yakından gördükleri zaman inkâr edenlerin yüzleri kötüleşir ve onlara, “İşte bu, (alaylı
bir biçimde) isteyip durduğunuz şeydir” denir.De ki: “Söyleyin bakalım: Diyelim ki Allah beni ve
beraberimdekileri helâk etti, yahut bize acıdı. Peki, ya inkârcıları elem dolu bir azaptan kim
koruyacak?”De ki: “O, Rahmân’dır. O’na iman ettik, yalnızca O’na tevekkül ettik. Siz, kimin apaçık
bir sapıklık içinde olduğunu yakında öğreneceksiniz!”

İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki: “Allah'a andolsun ki, o gün görecekleri Ali
bin Ebu Talib'ten başkası değildir! O zaman geldiğinde, Ali' nin velayetini inkâr edenler, elerini
ısırıp, velayetinden caydıkları için kendi kendilerini yereceklerdir!”

Abdulkerim bin Amr Has’imi şöyle nakleder: Ben Ebu Abdullah’ın (a.s) şöyle buyurduğunu duydum:
İblis (l.a) şöyle dedi: (bana onların gönderileceği (diriltileceği) güne kadar mühlet ver) Allah da onu
reddetti ve şöyle buyurdu: {Sen mühlet verilenlerdensin, malum vaktin gününe kadar} Böylece,

72
malum vaktin günü geldiğinde, iblis (l.a), Allah’ın Ademi (a.s) yarattığı günden malum vaktin gününe
kadar olan tüm ortaklarıyla görünecektir ve bu, Emirel Müminin’in (a.s) döneceği son dönüştür.” Ben
de şöyle dedim: “Dönüşler mi?”
İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Evet, dönüşler ve dönüşler. Bir dönemdeki hiçbir İmam yoktur ki,
kendi zamanının iyileri ve kötüleri onunla birlikte dönmesin, nihayet Allah kafirlere karşı müminlere
zafer verir. Malum vaktin günü olduğunda, Emirel Müminin (a.s) kendi ashabı içinde döner ve İblis
(l.a) de kendi ashabı içinde gelir. Onların tayin edilmiş yeri, Fırat yerlerinden bir yer olacaktır ve oraya
‘Ravha’ denir. Orası, sizin Kufe’nize yakındır. Sonra, onlar öyle bir şekilde savaşırlar ki, Allah azze
ve celle alemleri yarattığından beri öyle savaşılmamıştır. Sanki, Emirel Müminin Ali’nin (a.s) ashabının
yüz adım geriye çekildiğini görür gibiyim ve sanki, bazılarının ayaklarının Fırat’a girdiğini görür
gibiyim. İşte o anda, Cabbar azze ve celle iner {bulutlardan gölgeler içinde ve melekler de ve iş
bitirilir.} (*277)(Bakara 2:210) Resulullah’ın (s.a.a) elinde nurdan bir mızrak vardır. İblis onu görünce,
topukları üstünde geri dönerek geri çekilir ve ashabı ona şöyle der: “Nereye gidiyorsun oysaki
kazanan sensin?” O da şöyle der: {Gerçekten de ben sizin görmediğinizi görürüm, gerçekten de
ben Alemlerin Rabbi Allah’tan korkarım.} (*278)(Enfal 8:48)

Böylece, Nebi (s.a.a) onu takip edip onun omuzlarının arasına çok sert bir şekilde (mızrağı) saplar
ve hem onu hem de tüm ortaklarını helak
eder. İşte o zamanda, Allah azze ve celle’ye ibadet edilir ve O’na (s.v.t) hiçbir şey ortak koşulmaz.
Emirel Müminin (a.s) 44.000 yıl hükmeder, tâ ki Ali’nin (a.s) Şia’larından bir adam kendi
sulbünden 1000 erkek çocuk doğurur. O zamanda, Allah’ın dilediği şey vasıtasıyla, Kufe Mescidi ve
etrafında her tarafı yemyeşil olan iki bahçe ortaya çıkar."
İMAM-I GAYBETE ÇEKEN ALLAH'TIR:
(*279)Mülk Suresi 30.ayeti kerime;" De ki: “Söyleyin bakalım: Suyunuz çekiliverse, size kim temiz bir
akar su getirir?”
İmam-ı Musa el-Kâzım hazretleri şöyle buyurdu: "Yani, imamınız gaybete çekilirse, kim size
yeni bir imam getirebilir?"
İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki; "Şanı yüce Allah, Evliyasının bir an dahi Gaybetteki
İmam'dan şüphe ettigini görseydi onu gaybete çekmezdi."

İMAM MEHDİ,ALLAH'IN BATIN MESCİDİDİR:


(*280)Cin Suresi 18.ayeti kerime;"Ve secde yerleri yalnız Allah'ın dır. O hâlde Allah ile
birlikte kimseye yalvarmayın."
İmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki: “Ehl-i Beyt imamları birbiri ardınca Allah'ın
mescitleridir. Ark orada onlarla beraber başkalarını anmayın, aksi takdirde Allah ile beraber
başkasını anmış gibi olursunuz!”

ALEMLERDE VE TÜM ZAMANLARDAKİ KAFİRLERİN YENİLGİSİ, İMAM MEHDİ VE ASHABI


ZUHUR ETTİRDİĞİNDEDİR:

(*281..*287) Cin Suresi 13,21..26.ayeti kerimeler;"(13.ayeti kerime;)"Biz hidayeti işitince ona


inandık; Rabbi'ne inanan kimse, ne mükâfatının azaltılmasından korkar, ne de zulüm ve
haksızlıktan."
(21.ayeti kerime ve devamı);"De ki: "Ben, (k endi başıma) size ne zarar verme ve ne de doğru
yol gösterme gücüne sahibim."
(*13.Ayeti kerime içinde aynı hadis rivayet edilmiştir.)
İmam-ı Musa el-Kazım hazretlerine sordular ki: “Ayeti kerimedeki hidayetten maksat nedir?
İmam hazretleri buyurdu ki: “Hidayet, velayet demektir. Ona iman etmek ise Mevla'nıza iman
etmek gibidir. Kim Mevla'sının velayetine iman ederse, o ne ecrinin eksileceğinden ve ne
gadre uğrayacağından korkmaz!” Soran kişi dedi ki: “Ayet öyle mi indi?” İmam hazretleri
buyurdu ki: “Hayır. Lakin bu, ayetin tevilidir!”

73
Soran kişi dedi ki: “Ben, size kendiliğimden ne zarar eriştirmeye ve ne de irşat etmeye muktedir
değilim, kavlinin maksadı nedir?”
İmam hazretleri buyurdu ki: “Peygamber efendimiz insanları Ali'nin velayetine çağırdığında,
Kureyş'ten olan peygamber efendimiz de onlara buyurdu ki: Bu iste sizleri rahat bırakmak
benim elimde değil, Allah'ın elindedir. Bunun üzerine Kureyş topluluğu peygamberin
huzurundan çıktılar ve ayeti kerime hemen indi: De ki: Şayet ben, Allah Teala'ya isyan
edersem, beni azabından kimse kurtaramaz. Ve ben, O'ndan gayri bir sığınak bulamam. Bana
düşen, ancak Allah'tan benim ve Ali hakkında hükümlerini tebliğdir.”
Soran kişi dedi ki: “Ayet böyle mi indi?” İmam hazretleri buyurdu ki: “Evet, öyle indi. Bunun
öyle indiğine dair kuvvetlendirici olarak ayet şöyle devam etmektedir: Kim Ali'nin velayeti
hakkında Allah'a ve peygamberine karşı gelirse artık onun hakkı cehennem ateşi, ebedi olarak
da orada kalır. Sonunda, vaat edilen şeyi gördüler mi artık bilirler kimmiş yardımcısı zayıf ve
sayı bakımından taraftarı daha az olan!

Yani, Mehdi (a.s.) ashabı ile zuhur eğinde, o zaman kimin zayıf ve kimin kuvvetli olduğu
belli olacaktır!”

"De ki: "Allah'a karşı kimse beni himaye edemez ve ben O'ndan başka bir sığınak da bulamam."
"Benim tek sığınağım, Allah katından olanı ve onun mesajlarını ulaştırmaktır." Kim Allah ve
Resulü'ne karşı gelirse, şüphesiz onlara, içinde ebedi kalacakları cehennem ateşi vardır.
Sonunda kendilerine vadedileni (kâfirlerin yenilgisini veya kıyamet gününün azabını)
gördükleri zaman, kimin yardımcısının daha güçsüz ve sayıca daha az olduğunu bileceklerdir."

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: “Bu vaat Kaim Mehdi (a.s)'ın ortaya çıkışıyla
gerçekleşecektir.”

"De ki:"Size vadedilen (azap) yakın mı, yoksa Rabbim ona bir süre mi koyar, ben bilmem."O,
gaybı bilir; gaybından (Mehdi, Kıyamet, Cennet ve Cehenneminden..) kimseyi haberdar kılmaz
(Seçtiği Resul Bunun Dışındadır ..)"

İMAM MEHDİ'NİN KIYAMINDA İMAM HÜSEYİN (A.S) VE 75.000 ASHABININ RECATI:

(*288..*296) Naziat Suresi 6..14.ayeti kerimeler;" O sarsıntının yeri sarstığı, diğerinin onu takip ettiği gün."

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: “İlk sarsan İmam-ı Hüseyin (a.s.) olacak. Ardından
gelecek olan sarsıntı Ali bin Ebu T alib'ten (a.s.) gelecek. İlk olarak başından toprağı silkip,
yetmiş beş bin kişi ile ayağa kalkacak olan Hüseyin'dir! Nitekim şanı yüce olan Allah söyle
buyurmuş: Biz,peygamberlerimize ve müminlere dünya hayatında da, şahitlerin şahadete
duruşacakları günde de elbette yardım edeceğiz. Bir gündür o gün ki zalimlerin özürleri fayda
vermez ve onlaradır lanet ve onlarındır kötü yer yurt.”

"İşte o gün, bazı yürekler kaygıdan oynar.Bakışları (korkudan) aşağıya dikilir.Diyorlar ki: "(Öldükten
sonra tekrar) önceki hâlimize mi döndürüleceğiz?!""Çürümüş kemikler olduktan sonra
mı?!"Dediler ki: "O zaman bu, zar arlı bir dönüş olur!"

Resulullah (s.a.a.) buyurdu ki: “Kıyamet gününde, hesaplaşma esnasında yararlı olan dönüş,
benim velayetime ve emrime, Ali'nin ve kendisinden sonra gelecek olan vasilerin velayeti ve
emirlerine tabi olanlar içindir! Ziyanlı olan dönüş ise, benim düşmanlığım ve emrime
itaatsizlik, Ali'ye ve kendisinden sonra gelecek olan vasilere düşmanlık ve itaatsizlikten dolayı
olacaktır! Bu gibilerini, Allah, cehennemin en alt yerine bırakacaktır!”

"Şüphesiz o (recat), sadece bir tek uyarıcı sesle olur.İşte o zaman onlar yerin (toprağın) üstündedir."

74
AND OLSUN GAYBA SİNİP DÖNENE;

(*297..*300)Tekvir Suresi 15..18.ayeti kerime;"Artık hayır; yemin ederim sinip dönenlere,Bir


akış içinde yerini alanlara"

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: “İmam, sene 260'ta nefsini gizleyecek. Daha
sonra karanlık bir geceden tan yerinden nur gibi doğacak. Şiamızdan kim o zamanı görürse
muhakkak sevinecektir!”
"Sona erdiginde geceye andolsun, agarmaya başladığında sabaha andolsun."

(*301) Baglantılı Ayet: Fecr Suresi 1.ayeti kerime;"Fecr (Tan yerinin agarmasına) vaktine andolsun."

GÖGÜN SON BURCU İMAM MEHDİ'DİR:

(*302,*303)Buruç Suresi 1.ayeti kerime;"Burçlara sahip göğe andolsun, Size vaad edilen güne
andolsun."

Resulullah (s.a.a.s) buyurdu ki: “Allah'ı zikretmek ibadettr; beni zikretmek ibadettir; Ali'yi
zikretmek ibadettir ve Ali'nin zürriyenden olan imamları zikretmek de ibadettir! Beni insanların
en hayırlısı kılıp, peygamber olarak gönderenin hakkı için yemin olsun ki, benim vasim (Ali)
vasilerin en hayırlısıdır. Kendisi de Allah'ın kulları üzerine olan hüccettidir. Ve O'nun yarattıkları
üzerine halifesidir! Ali'nin zürriyetinden olan imamlar da benden sonra hidayet
yolunun imamlarıdırlar. Onlar ile şanı yüce olan Allah, yeryüzündeki insanların üzerinden azabı
defeder!
Onlar ile izniyle gökyüzünün yeryüzüne çökmemesini sağlar! Onlar ile dağları tutar ki,
insanların üzerine yığılmasınlar! Onlar ile halkına su verir! Onlar ile nebatları yeşerir! Onlar,
hak ile Allah'ın evliyalarıdırlar! Onlar, sıdk ile Allah'ın halifeleridir! Onların sayısı ayların sayısı
kadardır! Ki, oniki aydır. Onların sayısı Musa'nın (a.s.) nakip sayısı kadardır! Andolsun burçları
bulunan göğe… ”
Orada bulunan Abdullah bin Abbas'a devam olarak buyurdu ki: “Ey Abbas'ın oğlu! Şanı yüce
olan Allah, göğe ve burçlarına yemin ediyor, sen bunların kadrini biliyor musun?”
Abdullah dedi ki: “Ey Resulullah, bana bunları açıklar mısın?” Resulullah buyurdu ki: “Gök
benim! Burçlar ise benden sonra gelen imamlardır ki, birincileri Ali olup sonuncuları Mehdi'dir!”

DUHA VAKTİ İMAM MEHDİ'NİN VAKTİDİR:

(*304..*307)Şems Suresi 1..4.ayeti kerime;"Andolsun Şems'e ve duha


zamanındaki aydınlığına.Andolsun onu izleyince Ay'a.Ve onu izhar ettigi zaman gündüze.Andolsun
onu sardıgı an geceye."

(*308,*309)Baglantılı Ayet:Leyl Suresi 1 ve 2.ayeti kerimeler;Örtecegi zaman geceye


andolsun.Ve tecelli edecegi an gündüze."

(*310,*311)Baglantılı Ayet:Duha Suresi 1 ve 2.ayeti kerimeler;"Duha vaktine andolsun. Sukunete


erdiği zaman geceye andolsun."
İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: “Güneş, peygamber efendimizin misalidir. Çünkü
peygamber efendimiz ilmi ile insanlığa aydınlık germiştir. Ay ise Müminlerin emiri Ali'nin
misali gibidir. Çünkü Ali ilmini peygamberden alıp, onun yolunu takip etmişr. Işığı ile parlayan
gün (Duha vakti) ise Mehdi'dir(a.s.). Çünkü kendisi dünya zulmün karanlığı içindeyken zuhur
edip, dünyayı adaletin ışığı ile dolduracaktır. Geceyi kaplayan karanlık ise, Al-i Muhammed'in yeri
olan halifeliğe haksız olarak el koyanlardır. Çünkü kendileri Allah'ın dinini değiştirip, batıl ve
zulüm ile hükmetmişlerdir!”

75
İMAM MEHDİ'NİN ZUHUR V AKTİ:

(*312..*316)Kadir Suresi 1..5.ayeti kerimeler;"Muhakkak ki biz Onu Kadir gecesinde indirdik.Sana


Kadir gecesinin ne oldugunu bildirdi. Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh, onda
(o gecede) Rablerinin izniyle herbir emir için inerler. O Fecr'in doguşuna kadar selamıdır(Velayettir)."

(*317..*320)Baglantılı Ayet:Duhan Suresi 3..6.ayeti kerimeler;" Muhakkak ki, Biz onu mübarek bir
gecede indirdik.Şüphesiz biz münziriniz (Mahlukatı vaad edilen azab ile uyaran/korkutanız).Hikmetli
emirlerin hepsi onda ayırt edilir. Katımızdan bir emir olarak. Muhakkak
ki biz mursiliniz (Kitap ve Elçi gönderenleriz).Rabbinden bir merhamet olarak.."

İmam-ı Muhammed el-Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: ‘Ey Şia topluluğu! Hasım ve muhaliflerinize
karşı “inna enzelnahu” (Kadir suresi) ile istinat ediniz ki galip olursunuz. Allah’a andolsun ki bu
sure Resulullah’tan sonra Allah Tebareke ve Teâla’nın hücceti (halifesi) içindir. Bu sure, sizin
dininizin kanıt ve efendisi, ilmimizin nihayetidir.”

İbn Abbas İmam Ali’den (a.s) şöyle nakletmektedir: “Her yıl, bir yılın takdirinin belirlenerek nazil
olduğu bir kadir gecesi vardır. O gece için Resulullah’tan (s.a.a) sonra valiler (imamlar) vardır.” İbn
Abbas: “onlar kimlerdir” diye sorduğunda Hz. Ali Efendimiz (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben ve benim
soyumdan gelen hepsi de imam ve muhaddis olan on bir kişidir."

İmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu;" Hz.Mehdi'nin zuhuru;Ramazan ayında Kadir
gecesinde Cuma günü sabaha karşı nida ile olacaktır.. "

İmam-ı Caferi es-Sadık aleyhisselam, şöyle buyurdu: “Cuma gecesi olduğunda Rabb Teala
dünyanın göğüne bir melek indirir. Güneş doğduğunda bu melek Beyti Mamur (Kabe) üzerindeki
arşa oturarak
Muhammed, Ali, Hasan ve Hüseyn aleyhimusselam için nur’dan minberler nasbeder. Onlar
minberlere çıkarlar; melekler, peygamberler ve müminler onlar için toplanırlar. Göğün kapıları
açılınca Resulullah sallallahu aleyhi ve alih şöyle arzeder. Ey Rabb! Kitabında sözünü verdiğin
miad’ın (vaad ettiğin anın) vakti geldi. Ve o, şu ayettir: “Allah, içinizden iman edip salih amel
işleyenlere tıpkı onlardan öncekileri halife karar kıldığı gibi yeryüzünde halife karar kılacağına dair
vaad etti. Ve onlar için razı olduğu dini onlar için galip getirecek ve onları korkularndan sonra
güvenli bir hale getirecektir.(Nur Suresi 55.ayeti kerime)

Zürare der ki: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’a şöyle arzettim: Nida hakk mıdır? Buyurdu ki: “Evet,
Allah’a andolsun ki her kavim onu kendi dili ile duyacaktır”. Ve şöyle buyurdu: “Halkın onda dokuzu
helak olmadıkça Mehdi zuhur etmeyecektir.”

Ababe bin Reb’i-i Esedi der ki:


Yanımdaki dört kişi ile birlikte Emirülmuminin aleyhisselam’ın huzuruna gittim ve ben, yaşta
onların en küçüğü idim. Emirülmuminin şöyle buyurduğunu duydum:
“Kardeşim Resulullah sallallahu aleyhi ve alih bana şöyle buyurdu: “Şüphesiz ben bin peygamberin
hatemiyim. Sen ise bin vasinin hatemisin. Ama sana yüklenen görevler, daha önce hiç kimseye
yüklenmedi.”
Arzettim ki: Ey Emirülmüminin! Bu kavim sana insaflı davranmadı.

Buyurdu ki: “Ey kardeşimin oğlu! Durum senin zennettiğin gibi değildir. Allah’a andolsun ki ben
öyle bin kelime biliyorum ki benden ve Muhammed sallallahu aleyhi ve alih’den başka kimse onu bilmez.
Halbuki bu kavim, Allah azze ve celle’nin kitabında bir ayetten bunu okuyorlar. O ayet: “Artık onların
vakitleri sona erdiğinde onlarla konuşsun diye yerden bir canlı çıkarırız, ki halk bizim delillerimize
inanmazlar der.”(Neml Suresi 82.ayeti kerime) Ve halk onun hakkında gerçekten düşünmezler.
Sizlere filanca oğullarının hükümetinin sonunu haber vereyim mi?

76
Arzettik ki: Evet, ey Emirülmüninin!
Buyurdu ki: Haram bir günde ve haram bir yerde Kureyşten bir kavimden olan haram bir nefsin
öldürülmesi; Tohumları yaran ve insanı yaratana andolsun ki o olaydan sonra sadece onbeş gece
hüküm sürecekler.
Arzettik ki: Ondan önce veya sonra birşey olacak mı?
Buyurdu ki: Ramazan ayındaki ses uykuda olmayanı dehşete salacak, uyuyanı uyandıracak ve genç
kızları ziffaflarından dışarı çıkaracak.”

ZUHUR ÖNCESİ CEBRAİL'İN GÖKTEN TÜM HALKLARA KENDİ DİLİNDE AÇIK NİDASI (AÇIK SES İLE
MUCİZEVİ ÇAĞRISI):

1>"Ebu Basir’den: İmam-ı Muhammed el-Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu: “Doğudan


çıkan kızıl-sarı ve büyük bir ateşi gördüğünüz zaman, Ali Muhammed aleyhimusselam’ın ferecini
bekleyin inşallah. Şüphesiz Allah aziz ve hakim’dir.”Sonra buyurdu ki: Nida sadece ramazan ayında
vuku bulacaktır. Çünkü Ramazan Allah’ın ayıdır. O aydaki nida, Cebrail aleyhisselam’ın bu halka olan
nidasıdır.” Sonra şöyle devam etti: O, gökten Kaim aleyhisselam’ın
ismini nida edecek, doğuda ve batıda olanlar onu duyacaklar. Uyuyan herkes uyanacak, ayakta
olan herkes oturacak. Oturan her kes de sesin dehşetinden dolayı iki ayağı üstünde doğrulacak.
Bu sesi muteber bilip ona icabet
edenlere Allah merhametini ihsan etsin. Bu birinci ses Ruh-ul Emin, Cebr ail’in sesidir.” Sonra
buyurdu ki: Bu ses Ramazan ayının yirmi üçünün gecesi Cuma günü günü kutlu olsun vuku
bulacaktır. Bunda asla tereddüt etmeyin. Onu duyun ve ona itaat edin. O günün sonunda ise melun
İblis’in sesi olacaktır. Nida edecek ki “filanca mazlum olarak öldürüldü”. Böylece halkı şüpheye ve
fitneye itecek. O gün çbir çokları tereddüt ve hayrete düşecek, ateşte yanmayı hakedecektir.
Ramazan ayında ilk sesi işittiğinizde onda tereddüt etmeyin. O Cebrail’in sesidir.Belirtisi de şudur ki o Kaim
aleyhisselam’ın ve babasının adını nida edecektir. Öyle ki genç kız zifaftan dışarı çıkacak ve babası
ile kardeşini Hz. Mehdi’ye yardım
etmeleri için teşvik edecektir.” Ve şöyle buyurdu: Kaim aleyhisselam’ın zuhurundan
önce bu iki ses mutlaka gerçekleşecek; Gökten gelen ses Cebrail’in sesidir. İkinci ses ise
yerden gelecek ve o,lanetli İblis’in sesidir. Filancanın adını getirecek ve o mazlumca (üçüncü için)
öldürüldü diyecek.Bununla fitne çıkarmak isteyecek. Birinci sese uyun ve sakın ikinci sese aldanmayın.”

(Gaybet-i Numani Nida Bölümü Bab 14)

2>Zürare bir A’yan der ki: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Bir
münadi şöyle nida edecek: “Şüphesiz emir, falancadır.” Bir münadi de şöyle nida edecek: “Şüphesiz
kurtulanlar Ali ve şalarıdır”. “Peki buna rağmen kim Mehdi’ye karşı savaşacak?” diye arzettiğim şöyle
buyurdu: “Şeytan da şöyle nida edecek: Filanca ve taraftarları kurtulacaktır.” -Beni Ümeyye’den
birinin adını getirecek- Arzettim ki:
“Peki doğru ile yalan nida nasıl birbirinden ayırtedilecek?”
Şöyle buyurdu: “Bizim hadislerimizi rivayet edenler tanıyacak. Onlar önceki sözün doğru olduğunu
bilecekler, kendilerinin doğru ve hak olduğunu bilirler.”
(Gaybet-i Numani Nida Bölümü Bab 14)

3>"Ziyadı Gandi, hadis ashabının birinin şöyle dediğini nakleder: “İmam Caferi Sadık aleyhisselam’a
şöyle arzettim: Süfyani, kesin midir?” Buyurdu ki: “Evet, ve Nefsi
Zekiyye’nin öldürülmesi kesindir ve Kaim kesindir ve Beyda’nın çökmesi kesindir ve gökten çıkacak
olan el kesindir ve nida kesindir.” “O nidada ne söylenecek?” diye sorduğumda şöyle buyurdu: “Bir
münadi Kaim’in ve babasının adı ile nida edecektir.”
(Gaybet-i Numani Nida Bölümü Bab 14)

4>Zürare bin A’yan der ki: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’a şöyle arzettim: “Allah sana maslahat
versin. Ben Kaim aleyhisselam hakkında şaşırıyorum. Çölde birçok ordular yerin dibine girmesi ve

77
gökten bir nida gelmesine rağmen nasıl ona karşı savaşacaklar?” Buyurdu ki: “Şeytan onların peşini
bırakmayacak öyle ki tıpkı Resulullah’a Akabe günü biat edilirken nida ettiği gibi nida edecek.”
(Gaybet-i Numani Nida Bölümü Bab 14)

5>Abdullah bin Sinan der ki: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum:
“Şüphesiz gökten bir münadi bu emrin sahibi adına nida ederek şöyle diyecek: Biliniz ki emir filanca
oğlu falanca’nın elindedir. Öyleyse neden artık boşuna
savaşıyorsunuz?”
(Biharu’l Envar)

6>Abdullah bin Sinan der ki: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Vuku
bulması için boynunuzu uzatıp durduğunuz kıyam ancak gökten şu nida geldikten sonra vuku
bulacaktır: “Emir sahibi filancadır, öyleyse niçin boşuna
savaşıyorsunuz?”
(Biharu’l Envar)

7>Şurahbil, İmam Muhammed Bakır’dan (aleyhi selam) şöyle rivayet etmiştir:


“Gökten gelen sesi doğudaki ve batıdakiler duymadıkça, zuhur etmeyecektir. Öyle ki zifaftaki genç
kızlar dahi o sesi duyacaklardır.”
(Biharu’l Envar)

8>Abdullah b. Sinan şöyle rivayet etmiştir:


İmam Caferi Sadık’ın (aleyhi selam) huzurunda iken Hamdan’dan gelen bir adamın ona şöyle
dediğini duydum:
“Doğrusu Şii olmayanlar bizimle alay edip bize diyorlar ki: “Sizler gökten bir münadinin (Cebrail’in)
emir sahibinin (İmam Mehdi’nin) adını nida edeceğini zannediyorsunuz!”
Duvara sırtını dayamış olan İmam gazaplanarak doğruldu ve şöyle buyurdu:
Bu sözü benden rivayet etmeyip babamdan nakletmenizin size bir vebali ve sakıncası yoktur.
Şehadet ederim ki ben babamdan duydum ki şöyle buyurdu:
“Allaha andolsun ki bu Allah azze ve celle’nin kitabında açıkça şöyle geçer: “Biz dilesek, onların
üzerine gökten bir ayet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilip kalır.”(Şuara Suresi 4.ayeti kerime)
O gün yeryüzünde olan herkesin boynu onun karşısında eğilir ve zelil olur. Yeryüzünde olanlar
gökten gelen şu sesi duyduklarında ona iman edecekler. “Biliniz ki hak Ali b. Ebu Talib ve onun
taraftarlarındadır… ”
(Biharu’l Envar)

9> Ebu Davud-u Ducâci, İmam Muhammed Bakır’dan (aleyhi selam) şöyle rivayet etmiştir:
“Hizipler aralarında ihtilaf ettiler” ayetini Emirü’l müminin (aleyhi selam)’a sorduklarında şöyle
buyurdu:
“Üç şeyden Hz. Mehdi’nin zuhurunu bekleyin.”
Dediler ki:“Ey Emirü’l Mümininin! O üç şey nedir?”
Buyurdu ki:“Şam ehlinin aralarında ihtilaf etmesi, Horasandan çıkacak olan siyah bayraklar ve
Ramazan ayındaki dehşet.”
Dediler ki: “Ramazan ayındaki dehşet nedir?”
Buyurdu ki:Allah azze ve celle’nin Kur’andaki şu sözünü duymadınız mı: “Biz dilesek, onların üzerine
gökten bir ayet (mucize) indiririz de, ona boyunları eğilip kalır.” O öyle bir ayettir ki yeni evliler
perdeden çıkarlar, uyuyanı uyandırır ve uyanık olanı ise dehşete düşürür.”

10>Cabir, İmam Muhammed Bakır’dan (aleyhi selam) şöyle rivayet etmiştir:“Ey Cabir! Kaim’in
kıyamından önce Şam’da halkı öyle bir fitne saracak ki ondan kurtulmak isteseler de
kurtulamayacaklar. Sonra Küfe ile Hîre şehirleri arasında sayıları eşit olan katliamlar olacak. Sonra
gökten bir münadi nida edecek.”
(Biharu’l Envar)

78
11>İsbağ bin Nebate şöyle rivayet etmiştir:
Emirül’ müminin (aleyhi selam)’ın şöyle buyurdu:
“Doğrusu Kaim’den önceki yıllar çok hilecidir. O yıllarda doğru söyleyenler yalancılıkla
suçlanacak,yalancılar ise tasdik edilecektir. Orada “mahil”ler önem kazanacak. Bir hadiste
“Rubeydalar dile gelecektir” diye geçmiştir.
Arz ettim ki:
Rubeyda ve Mahil nedir?
Buyurdu ki:Kur’an okumuyor musun? Kuran buyuruyor ki: “Onun mihali (hilesi) çok ve
şiddetlidir.”(Rad Suresi 13.ayeti kerime) Buyurdu ki: Yani hile, aldatma.”
Dedim ki:
Peki mahil nedir?
Buyurdu ki:“ Yani fitneci hilekar, yalancı ve ajan.”
(Biharu’l Envar)

12>Abdüssamed bin beşir’den:ümmarei hamdani, İmam ebu abdullah cafer bin muhammed
aleyhimessalam’a şöyle sordu:
“Allah sizlerin eliyle halkı ıslah etsin! halk bizi ayıplıyor ve diyorlar ki: “sizler gökten bir ses
geleceğini zannediyorsunuz.”
ona buyurdu ki: bu söyleyeceğini benden değil de babamdan rivayet et. babam şöyle buyuruyordu:
O Allah’ın kitabındadır: “eğer istersek gökten bir ayet indiririz de hepsinin boynu onun içinde eğilir.”
yeryüzündeki bütün halk, birinci sese iman edecek. ertesi gün melun İblis göğe yükselecek ve
havada gözden kaybolunca şöyle bağıracak. “biliniz ki üçüncü mazlumca öldürüldü, onun kanını
talep edin.”
Allah azze ve celle’nin razı olmadığı kimseler imandan dönecekler ve diyecekler ki: bu şianın
sihiridir, öyle ki bize sövüp şöyle diyecekler: “bu, onların sihirlerinden biridir.” İşte allah azze ve
celle’nin sözü de budur: “bir ayet gördüklerinde onu kabullenmeyip derler ki: bu süregelen bir sihirdir.”
(Biharu’l Envar)

13> Muhammed bin samit der ki:


İmam caferi sadık aleyhisselam’a şöyle arzettim: “bu zuhurun vuku bulmasından önce bir alamet
var mı?
buyurdu ki: evet.
Nedir onlar? diye sorduğumda şöyle buyurdu: “abbasi’nin helakı, süfyani’nin zuhuru, nefsi
zekiyye’nin öldürülmesi, beyda’nın yere çökmesi ve gökten gelecek olan ses.
Arzettim ki: bu işin çok uzamasından korkuyorum.
Buyurdu ki: hayır, bunlar tıpkı zincirin halkaları gibidir. hepsi birbirinin ardınca gelir.”
(Biharu’l Envar)

14>Übeyd bin zürare’den:


İmam caferi sadık aleyhisselam şöyle buyurdu:
“Kaim’in ismiyle nida olunacak ve onu getirecekler, o makamı İbrahim’in arkasında duracak ve ona
şöyle diyecekler: “senin adın ile nida olundu, daha ne bekliyorsun?” sonra onun elinden tutup ona
biat edilecek.

Der ki: Zurare bana şöyle dedi: Kaim aleyhisselam’a istemeye istemeye biat olunduğunu duymuştuk
ama bunun sebebini bilmiyorduk. Allah’a hamdolsun bunun sebebini öğrendik. demek ki onun bir
suçu yokmuş.”
(Biharu’l Envar)

15>Naciye-i kattan, İmam muhammed bakır aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu nakleder:


“Münadi şöyle nida edecek: Şüphesiz (al-i muhammed’in) mehdi’si falanca oğlu falancadır. onun
ve babasının adını getirecek. Şeytan da şöyle nida edecek: “Şüphesiz falanca ve taraftarları
haklıdırlar beni ümeyye’den birinin adını getirecek.”
(Biharu’l Envar)

79
16>Ebu basır’den:
İmam muhammed bakır aleyhisselam şöyle buyurdu:
“doğudan çıkan kızıl-sarı ve büyük bir ateşi gördüğünüz zaman, ali muhammed aleyhimusselam’ın
faracını (hz. mehdi’nin zuhurunu) bekleyin inşallah. Şüphesiz allah aziz ve hakim’dir, sonra buyurdu
ki: nida sadece ramazan ayında vuku bulacaktır. çünkü ramazan allah’ın ayıdır. o aydaki nida, cebrail
aleyhisselam’ın bu halka olan nidasıdır.Sonra şöyle devam etti: o, gökten kaim aleyhisselam’ın
ismini nida edecek, doğuda ve batıda olanlar onu duyacaklar. uyuyan herkes uyanacak, ayakta olan
herkes oturacak. oturan her kes de sesin dehşetinden dolayı iki ayağı üstünde doğrulacak.
bu sesi muteber bilip ona icabet edenlere allah merhametini ihsan etsin. bu birinci ses ruh-ul emin,
cebrail’in sesidir.
sonra buyurdu ki: bu ses ramazan ayının yirmiüçünün gecesi cuma günü vuku bulacaktır. bunda
asla tereddüt etmeyin. onu duyun ve ona itaat edin. o günün sonunda ise melun İblis’in
sesi olacaktır. nida edecek ki “filanca mazlum olarak öldürüldü”. böylece halkı şüpheye ve fitneye itecek.
o gün bir çokları tereddüt ve hayrete düşecek, ateşte yanmayı hakedecektir. ramazan ayında ilk
sesi işittiğinizde onda tereddüt etmeyin. o cebrail’in sesidir. belirtisi de şudur ki o kaim aleyhisselam’ın
ve babasının adını nida edecektir. öyle ki genç kız zifaftan dışarı çıkacak ve babası ile kardeşini hz.
mehdi’ye yardım etmeleri için teşvik edecektir.
Ve şöyle buyurdu: kaim aleyhisselam’ın zuhurundan önce bu iki ses mutlaka gerçekleşecek;
gökten gelen ses cebrail’in sesidir. (bu emrin sahibinin ve babasının adını söyleyecek.) İkinci ses ise
yerden gelecek ve o, lanetli İblis’in sesidir. filancanın adını getirecek ve o mazlumca öldürüldü diyecek.
bununla fitne çıkarmak isteyecek. birinci sese uyun ve sakın ikinci sese aldanmayın.
sonra şöyle buyurdu: kaim zuhur etmeden hemen önce halkta şiddetli korku olacak, halkın başına
felaketler, fitneler ve belalar gelecek. ve ondan önce taûn hastalığı yayılacak. arapların içinde
keskin bir kılıç çıkacak, halk şiddetli ihtilaflara düşecek, dinlerinde tefrikaya düşecekler ve halleri çok
değişecek. öyleki durumun korkunçluğunu ve halkın birbirini yediğini görenler sabah-akşam
ölümü arzulayacaklar.
Halk tam zuhurdan ümidini kestiği anda o zuhur edecektir! onun zamanında yaşayıp ona yardım
edenlere ne mutlu! ona düşmanlık besleyip, ona ve onun emrine karşı çıkanlara ve onun
düşmanlarından olanlara eyvahlar olsun!
ve buyurdu ki: zuhur ettiğinde yeni bir emir, yeni bir kitap, yeni bir sünnet ve yeni bir hükümle zuhur
edecektir.
Bu, araplara çok zor gelecektir. onun şanı sadece katletmektir. hiçbir münafıga yaşaması için
mühlet tanımayacaktır. allah yolunda yaptıklarından dolayı onu kınayanların kınamasına
aldırmayacaktır.
sonra şöyle buyurdu: filanca (abbas) oğulları aralarında ihtilaf ettikleri zaman, zuhuru bekleyin.
sizin kurtuluşunuz sadece filancanın oğullarının aralarında ihtilaf etmeleri iledir. onlar ihtilaf
edince,ramazan ayındaki nidayı ve kaim’in zuhurunu bekleyin. Şüphesiz allah istediğini yapar.
kaim’in zuhuru ve sizin görmek istediğiniz, sadece filanca oğullarının ihtilafından sonra olacaktır.

İşte böyle olunca halk onların hükümetine tamahlanacak, herkes ayrılığa düşecek ve süfyani zuhur edecek.
ve buyurdu ki: filanca oğulları mutlaka hükümet edeceklerdir. onlar hükümet edip ihtilaf edince
hükümetleri dağılacak ve durumları bozulacak. sonunda horasani ve süfyani onların aleyhinde
ayaklanacaklar. biri doğudan diğer batıdan süratli iki at gibi kufe şehrine doğru koşacaklar. biri
oradan biri de buradan. öyleki filanca oğulları onların eliyle helak olacaklar. ve onlardan hiçkimseyi
sağ bırakmayacaklar.
sonra şöyle buyurdu: süfyani, yemani ve horasani aynı yılda zuhur edecekler. aynı ayda ve aynı
günde. tıpkı bir zincirin halkları gibi. birbirlerinin ardınca zuhur edecekler. böylece zorluk, her
yönden meydana gelecektir. onlara düşmanlık edenler mahvolacaktır. bayrakların içindeki tek hidayet
bayrağı, yemani’nin bayrağıdır. çünkü sizi sahibiniz olan hz. mehdi’ye davet edecektir. yemani
zuhur ettiğinde halkın ve bütüm müslümanların silah satması haram kılınacaktır. yemani zuhur

80
ettiğinde ona doğru kalk. Şüphesiz onun bayrağı, hidayet bayrağıdır. herhangi bir müslümanın onun
karşısında kibirlenip isyan etmesi helal değildir. her kim bunu yaparsa, o ateş ehlindendir. zira o,
hakka ve doğru yola davet etmektedir.

Sonra bana buyurdu ki: filanca oğullarının hükümetinin yıkılması tıpkı bir toprak testinin kırılması ve
tıpkı adamın birinin elinde cam kase olduğu halda dalgın bir şekilde yürümesi sonucu, elinden
kasenin düşüp kırılması gibidir.
buyurdu ki: kase düşerenin işte böyle dalgınlığı ve korkması gibi hükümetleri gaflette olduklarında
yıkılacak.
Ve emirülmüminin aleyhisselam kufe minberinde şöyle buyurdu ki:
“Şüphesiz zikri yüce allah’ın mutlak ve kesin olarak onayladığı kaza ve kaderine göre
ümeyyeoğullarını açıkca ve kılıcla devirecek, filanca (abbas) oğullarını ise ani olarak devirecektir.”

Daha sonra İmam muhammed bakır aleyhisselam sözlerine şöyle devam etti: bir değirmen taşı
mutlaka dönmelidir. o taş tam olarak milinin etrafında birkez döndüğünde allah taş kalpli ve
soyu belli olmayan birini onların üzerine gönderecek ve zaferler onunla olacak. onun askerlerinin
saçları ve bıyıkları çok uzun olacak, elbiseleri siyahtır ve onlar, kara bayrakların adamıdırlar. onlara
düşmanlık edenler mahvolacaktır. ve onları hiçbir fark gözetmeksizin topluca öldüreceklerdir.
allah’a andolsun ki ben onları, onların yaptıklarını ve facirlerin onlardan görecekleri eziyetleri
görür gibiyim. allah cefakar arapların başına onları acımadan musallat kılacaktır. fırat kıyılarındaki
şehirlerinde, karada ve denizde onları öldüreceklerdir. bu, onların yaptıklarının cezasıdır. ve
rabbin, kullarına asla zulmetmez.”
(Biharu’l Envar)

17>Şurahbil’den:İmam muhammed Bâkır aleyhisselama kaim aleyhisselamı: sorduğumda, şöyle


buyurdu:
“gökten gelen sesi doğudaki ve batıdakiler duymadıkça, zuhur etmeyecektir. öyle ki zifaftaki genç
kızlar dahi o sesi duyacaklardır.”
(Bihar’ul Envar)
(*Biharu’l Envar 51,52 ve 53. Ciltlerinden Faydanılmıştır.)

(*Hadislerde görüldüğü üzere Nida teknolojik bir aygıtla yapılabilecek bir şey değildir ve İmam Ali
Aleyhisselam aldatıcı Deccale (l.a) karşı uyarmıştır.İblis'in (l.a) de bir nidası söz konusudur.
Ehlibeytin her sözünde 70 mana vardır bu belli ki denenecek veya denenilebilecek, teknoloji ile o
seviyeye ulaşılabilir bir şey olabilir. Lakin Hak Nida teknolojik veya insan sesi değildir. Gökten
herkesin boynunu egecegi nida Cebrail'in (a.s) mucizevi açık sesi ile tüm halklara kendi dilinde
yapılacak bir çağrıdır.)

BEDA KONUSU:
İmam-ı Cafer es-Sadık (a.s) “Allah, dilediğini siler, (dilediğini) bırakır. Ana Kitap O'nun yanındadır”
ayetinin tefsirinde şöyle buyurmuştur: “Allah Teala irade ettiği her şeyi yaratmadan önce onlar
O’nun ilminde vardır; O’nun ilminde olmayan hiçbir şey O’nun için ortaya çıkmaz; Allah Teala’ya
sonradan bilgi hasıl olmaz.”
(Biharu’l–Envar, c.4, s.121, h: 63.)

İmam-ı Cafer es-Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Teala’nın dün (geçmişte) bilmediği bir şey
hususunda O’na bilgi hasıl olduğunu sanan bir kimseden teberri edin.”
(Biharu’l–Envar, c.4, s.111, h: 30.)

EhliBeyt mektebinde bedadan maksat şudur: “Allah Teala belli bir sebep gereğince bir kulu
hakkında bir takdirde bulunur, daha sonra kulun yapmış olduğu belli bir amel sonucu oluşan yeni bir
gerekçeyle takdirini değiştirir; ancak bunu yaparken her iki durum ve halden daha önce haberdardı.”
Müslümanlar bedanın bu anlamda olduğunu bilecek olurlarsa, bunun bütün Müslümanların ittifak

81
ettiği bir konu olduğunu anlarlar. O halde bu konudaki tartışma sadece lafzi tartışmadır.
Bu konu şüphe degildir. Yüce Allah'ın takdiri ilahisindedir.

Meseleye örnek vermek gerekirse;


"Kuleynî’nin el-Kâfî’de, Müfîd’in el-İrşâd’da ve Tûsî’nin el-Gaybet’te zikrettiği birçok rivayette şöyle
geçmektedir: İmam el-Hâdî (a.s.) önceleri oğlu Seyyid Muhammed’e vasiyet etmiştir. Ancak oğlu
kendisi hayatta iken vefat ettiğinden bu sefer İmam Hasan Askerî’ye (a.s.) vasiyette bulunmuştur."
Beda konusu vermemizdeki maksat şudur:Ehlibeytin buyruklarında yer aldıgı üzere kesin alametler
belirtilmiştir;Süfyani, Yemani, Nida gibi lakin kesinligi belirtilmemiş alametlerin çıkmayabilecegide
belirtilmiştir.

Örnegin Beda olan konulardan birisini vermek gerekirse İmam-ı Zaman a.s'ın kıyamı iki defa
ertelenmiştir:
İshak bin Ammari Seyrefi şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum:
“Kıyam için vakit tayin olunmuştu ve bu vakit yüz kırk yılında idi. Ama
siz onu açıklayıp ifşa ettiğiniz için Allah azze ve celle onu erteledi.”
(Gaybeti Numani, s.303, hadis 8)

Ebu Hamza Somali şöyle der: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum:
“Ey Sabit! Allah Teala bu iş için hicri yetmişinci yılı tayin etmişti. Hüseyin aleyhisselam
öldürülünce Allah’ın gazabı çoğaldı ve onu yüzkırk yılına erteledi. Ama siz bunu yayıp açıkladınız ve
sır perdesini
yırttınız.Ondan sonra da Allah bu iş için bizim yanımızda vakit tayin etmedi.Allah istediğini siler ve
istediğini yazar ve asıl kitap O’nun yanındadır.”

Ebu Hamza şöyle der: Bu olayı İmam Ebu Abdullah Caferi Sadık
aleyhisselam’a anlattığımda bunu onayladı.
(Gaybeti Tusi, s.428, hadis 10)

İshak bin Ammar der ki: İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu:
“Ey Ebu İshak! Bu iş, (kıy am) iki kez ertelendi.”
(Gaybeti Numani, s. 303, hadis 9)

Ebu Basir şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’a şöyle arzettim:“Bu beklemenin biteceği
ve bedenlerimizin rahatlayacağı bir vakit yok mu?” Şöyle buyurdu: “Vakit vardı ama siz ifşa ettiniz
Allah da onu erteledi.”
(Gaybeti Numani, s.298, hadis 1)

İmam-ı Zaman a.s'ın zuhurunda rivayet edilen hadislere beda noktasında dikkat edilmelidir.

RİCAT KONUSU:

Ricat Allah'ın kullarına lütfudur ve geri dünya'ya geri dönüş manasına gelmektedir. Ayet ve Hadisler
ile açıklayalım inşaAllah:
1>Hammad şöyle nakleder: Ebu Abdullah (a.s) şöyle buyurdu:
İnsanlar bu ayetle ilgili ne söylüyorlar: (Ve her ümmetin âyetlerimizi yalan sayanlarından bir
cemaati toplayacağımız gün, artık onlar bir arada tutulup sevkedilirler.) (Neml Suresi 83.ayeti
kerime) Dedim ki: Onlar bunun Kıyamette
olacağını söylüyorlar. İmam (a.s) da şöyle buyurdu: Onların söylediği
gibi değildir, bu Ric’attır. Allah Kıyamet’te her ümmetten bir cemaat toplayıp geriye kalanını
bırakacak mı? Kıyamet ayeti şudur: (Onları toplamış ve hiçbir kimseyi geride bırakmamışızdır.) (Kehf
Suresi 47.ayeti kerime)
82
-Muhtasar-u Besair-ud Derecat, s.41-42.

2>Cemil bin Derac şöyle rivayet etmiştir: Ben İmam Sadıka (a.s) Allah Azze ve Cellenin şu ayetiyle
ilgili sordum: (Elbette Biz peygamberlerimize ve iman
edenlere hem dünya hayatında, hem de şahitlerin dikileceği günde yardım edeceğiz.) (Mümin Suresi
51.ayeti kerime). İO (a.s) şöyle buyurdu:
“Vallahi bu Ricatta olacaktır. Bilmiyor musun ki, bu dünyada çoğu peygamberlere yardım edilmedi ve
onlar öldürüldüler, İmamlar da öldürüldüler ve onlara yardım edilmedi. Böylece bu ricatta
olacaktır.”

Dedim: (Ve münadinin yakın bir yerden seslendiği gün ona kulak ver.Hakka çağıran o sayhayı
(haykırışı) işitecekleri gün, işte o kabirlerden çıkış
günüdür.) (Kaf Suresi 51,52.ayeti kerimeler). İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Bu Ricattır.”

*Anlıyoruz ki Dünya'ya dönüş, ölümden sonraki ve Kıyamet gününden önceki dirilmedir.

3>Zürare şöyle nakletmiştir: Ben Ebu Abdullah’a (a.s) Ric’at ve benzeri bu büyük meseleler
hakkında sordum. İmam (a.s) da şöyle buyurdu:
Senin bana sorduğun bu şeylerin zamanı henüz gelmedi ve Allah şöyle buyurmuştur: (Hayır, ilmini
kuşatamadıkları ve kendilerine tevili gelmemiş olan şeyi yalanladılar.) (Yunus Suresi 39.ayeti
kerime)
-Muhtasar-u Besair-ud Derecat, s.24

4>Muhammed bin Selam, Allah’ın (Diyecekler ki: «Ey Rabbimiz, bizi iki kere öldürdün, iki kere de
dirilttin, şimdi günahlarımızı itiraf ettik; acaba çıkmanın
bir yolu var mı?») (Mümin Suresi 11.ayeti kerime) ayetiyle ilgili Ebu Cafer’in (a.s) şöyle
buyurduğunu rivayet eder:
“Bu, ölümden sonra, Ric’attaki kavimlere hastır ve Kıyamet’te cereyan edecektir. Zalim kavim
uzak olsun.”

-Muhtasar-u Besair-ud Derecat, s.194-195

5>Mufazzal, (Neml 27:83) ayeti hakkında Ebu Abdullah’ın (a.s) şöyle buyurduğunu nakleder:
Öyle bir mümin yoktur ki, öldürülmüş olsun ama (kendi eceliyle) ölene dek Ric’at etmesin.
Halis imana ve halis küfre sahip kimseler Ric’at edecektir.”

-Tefsir-i Kummi, cilt 2, s.131; Bihar-ul Envar, cilt 53, s.53

6>Memun (l.a) şöyle dedi: Ey


Ebul Hasan, Ric’at ile ilgili ne diyorsun? İmam Rıza (a.s) şöyle buyurdu:Bu gerçekten de haktır ve
geçmiş ümmetlerde de olmuş ve Kuran ondan bahsetmiştir. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Geçmiş ümmetlerde olan her şey adım adım, nokta nokta bu ümmette de olacaktır.”

-Uyun-u Ahbar–ir Rıza (a.s), cilt 1, s.218

7>Esbağ bin Nebata rivayet ediyor ki, Abdullah bin Ebu Bekir el-Yeşkari Emirel Müminine (a.s)
ölümden sonra bu dünyaya geri dönüşle ilgili sordu.
İmam Ali bin Ebu Talip (a.s) şöyle buyurdu:
“Allahın Kendi kitabında şöyle buyurduğunu bimiyor musun: “Musa tayin ettiğimiz vakitte
kavminden yetmiş adam seçti.”
(Araf Suresi 155. ayeti kerime) “Ve bir vakit:Ey Musa, biz Allah'ı açıkça görmedikçe, senin sözüne
kesinlikle inanmayacağız.dediniz.” (Bakara Suresi 55.ayeti kerime) ve Allah şöyle buyurdu: “Bunun
üzerine
sizi o yıldırım yakalayıverdi; siz de bakakalmıştınız. Sonra şükredesiniz diye sizi ölümünüzden sonra

83
yine dirilttik.” (Bakara Suresi 55, 56. ayeti kerimeler).
Görmüyor musun ey ibn el-Kevva, onlar hiç şüphesiz öldükten sonra kendi evlerine geri döndüler.
Daha sonra Allah Kendi kitabında buyurmuyor mu ki, “Ve üstünüze o bulutu gölgelik yaptık ve size
verdiğimiz güzel rızıklardan yiyin diye üzerinize hem kudret
helvası, hem de bıldırcın indirdik.” (Bakara Suresi 57.ayeti kerime). Odur ki bu, onlar öldükten
ve Allah onları yeniden dirilttikten sonra oldu. Ey ibn el-Kevva, İsrailoğullarından bazı kimseler için
Allah şöyle buyurmuştur: “Binlerce oldukları halde, ölüm korkusundan dolayı yurtlarından çıkıp
gidenleri görmedin mi? Allah onlara «Ölün!» dedi (öldüler). Sonr a onları diriltti. Şüphesiz Allah
insanlara karşı lütufkârdır. Lâkin insanların çoğu şükretmez.” (Bakara Suresi 243.ayeti kerimeler).
Ayrıca Allah Acce ve Celle
Üzeyir ile ilgili şöyle buyurdu: “Yahut görmedin mi o kimseyi ki, evlerinin
duvarları çatıları üzerine çökmüş bir kasabaya uğradı; Ölümünden sonra Allah bunları nasıl diriltir
acaba! dedi. Bunun üzerine Allah onu öldürüp yüz sene bıraktı; sonra tekrar diriltti. Ne kadar kaldın?
dedi.Bir gün yahut daha az dedi. Allah ona: Hayır, yüz sene kaldın.”
(Bakara Suresi 259.ayeti kerimeler). Öyleyse Allah Azze ve Cellenin kudretine şüphe etme ey ibn el-
Kevva.”

-Biharul-Envar: c.53 s.72, h.72

8>İmam Ebu Cafer (a.s) buyuruyor ki:


“Hiçbir mümin yoktur ki, ölümü ve öldürülüşü olmasın. Her kim ölürse diriltilip öldürülecek ve her
kim öldürülürse diriltilip ölecektir.”
Daha sonra şu ayetlerle ilgili: [Hayır! Siz yakında bileceksiniz. Yine hayır! Yakında bileceksiniz.]
(Tekasür Suresi 3 ve 4.ayeti kerimeler)

Abdullah bin Nacih rivayet ediyor: İmam Sadık (a.s) şöyle buyurdu:
“İlk örnek Kerr’e (Ricat’a) işaret ediyor, ikinci örnekse Mahşer gününe işaret ediyor.”

-Biharul-Envar c.53 s.120 h.156

9>Muhammed bin Abdullah Hüseyin rivayet ediyor: Babam İmam Sadıka (a.s) şöyle sordu:
“Kerret (Ricat) ile ilgili ne buyuruyorsunuz?” O (a.s) buyurdu: “Ben Allah Azze ve Cellenin
buyurduğu ve Resulullaha (s.a.a) gönderdiği tefsirini söylüyorum. Allah azze ve celle şöyle buyurdu:
(Dediler ki:Öyleyse o zararlı bir dönüş!) (Naziat Suresi 12.ayeti kerime). Bu, onların bu dünyaya geri
dönecekleri (ve cezalandırılacakları) zamandır, bunun yanısıra onlardan alınacak olan intikam son
bulmayacaktır ”

-Biharul-Envar c.53 s.46 h.17.


10>Abdulkerim bin Amr Has’imi şöyle nakleder: Ben Ebu Abdullah’ın (a.s) şöyle buyurduğunu duydum:

İblis (l.a) şöyle dedi:'bana onların gönderileceği (diriltileceği) güne kadar mühlet ver.'
Allah da onu reddetti ve şöyle buyurdu: "Sen mühlet
verilenlerdensin, malum vaktin gününe kadar".
Böylece, malum vaktin
günü geldiğinde, iblis (l.a) Allah’ın Ademi (a.s) yarattığı günden
malum vaktin gününe kadar olan tüm ortaklarıyla görünecektir ve bu, Emirel Müminin’in (a.s)
döneceği son dönüştür.”
Ben de şöyle dedim:
“Dönüşler mi?”
İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Evet, dönüşler ve dönüşler. Bir
dönemdeki hiçbir İmam yoktur ki, kendi zamanının iyileri ve kötüleri
onunla birlikte dönmesin, nihayet Allah kafirlere karşı müminlere zafer verir. Malum vaktin günü
olduğunda, Emirel Müminin (a.s) kendi ashabı içinde döner ve İblis (l.a) de kendi ashabı içinde gelir.

84
Onların tayin edilmiş yeri, Fırat yerlerinden bir yer olacaktır ve oraya ‘Ravha’ denir.
Orası, sizin Kufe’nize yakındır. Sonra, onlar öyle bir şekilde savaşırlar ki,Allah azze ve celle
alemleri yarattığından beri öyle savaşılmamıştır.

Sanki, Emirel Müminin Ali’nin (a.s) ashabının yüz adım geriye


çekildiğini görür gibiyim ve sanki, bazılarının ayaklarının Fırat’a
girdiğini görür gibiyim. İşte o anda, Cabbar azze ve celle iner
"bulutlardan gölgeler içinde ve melekler de ve iş bitirilir." (Bakara Suresi 210.ayeti kerime)
Resulullah’ın (s.a.a) elinde nurdan bir mızrak vardır.
İblis onu görünce, topukları üstünde geri dönerek geri çekilir ve ashabı ona şöyle der:
“Nereye gidiyorsun oysaki kazanan sensin?” O da şöyle der: 'Gerçekten de ben sizin görmediğinizi
görürüm, gerçekten de ben Alemlerin Rabbi
Allah’tan korkarım.' (Enfal Suresi 48.ayeti kerime) Böylece, Nebi (s.a.a) onu takip edip onun
omuzlarının arasına çok sert bir şekilde (mızrağı) saplar ve hem onu hem de tüm ortaklarını helak
eder. İşte o zamanda, Allah azze ve celle’ye ibadet edilir ve O’na hiçbir şey ortak koşulmaz. Emirel
Müminin (a.s) 44.000 yıl hükmeder, tâ ki Ali’nin (a.s) Şia’larından bir adam kendi sulbünden 1000
erkek çocuk doğurur. O zamanda, Allah’ın dilediği şey vasıtasıyla, Kufe Mescidi ve etrafında her
tarafı yemyeşil olan iki bahçe ortaya çıkar."

-Besair-ud Derecat, s.27.

Ric'at, Allah Teala'nın şu iki buyruğu gereğince özeldir:


"O gün her ümmetten bir grubu haşredeceğiz."
-Neml Suresi 83.ayeti kerime.
"Helak ettiğimiz bir ülkeye artık yaşamak haram-dır. Onlar bir daha geri dönemezler."
-Enbiya Suresi 95.ayeti kerime.
Ric'at Edecek Olanlar Kimlerdir?
Bu alanda nakledilen rivayetlerin tümünden Resulul-lah sallallah'u aleyhi ve âlih'in, Emirulmüminin
Ali aleyhisse-lam'ın,İmam Hüseyn aleyhisselam'ın ve yine diğer Ehli-beyt İmamları ve
peygamberlerin ric'at edecekleri anlaşılmaktadır.
Yine İmam Mehdi aleyhisselam'ın yardımcı ve vezirlerinden, Ehlibeyt İmamlarının ashap ve
izleyicilerinden bir grubunun, şehitlerin ve müminlerin ric'at edecekleri,diğer taraftan zalimlerin,
Allah'ın, Resul-i Ekr em sallallah'u aleyhi ve âlih'in ve Ehlibeyt İmamları aleyhimusselam'ın
düşmanlarının,peygamberlerin ve müminlerin düşmanla-rının, hakla savaşanların ve münafıkların
ric'at edecekleri rivayet edilmiştir. Bunların hepsi yukarıdaki hadiste belir-tilen ric'at edecek iki
grubun kapsamındadır.
*Kummi tefsiri, c.2, s.147. Gaybet-u Nu'mani, s.234/22. el-Heraic-u ve'l Ceraih -Kutb-u Ravendi-, c.2,
s.848. Muhtesar-u Besair-id Deracat, s.17, 24, 26, 28, 29. Bihar-ul Envar, c.53, s.39/2, 42/10, 12
ve 46/19 ve 56/33 ve 91/96.
*Kâfi -Kuleyni-, c.8, s.206/250. Muhtesar-u Besair-ud Derecat -Hasan b. Süleyman-, s.24, 28, 29.
Bihar-ul Envar, c.53, s.39/1, 43/14 ve 89/90.
*Kummi tefsiri -Kuleyni-, c.1, s.25 ve 106; c.2, s.147. Ayyaşi tefsiri, c.1, s.181/76. Muhtesar-u Besair-
id Derecat, s.26 ve 28. Bihar-ul Envar, c.53, s.41/9 ve 45/18 ve 54/32 ve 56/38 ve 61/50.
*Rical-ul Keşşi, s.217/391. Kâfi *Kuelyni-, c.8, s.50/14. Ayyaşi tefsiri, c.2, s.32/90 ve s.259/28.
Delail-ul İmame -Taberi-, s.247 ve 248. Ravzet-ul Vaizin -Fetal-, s.266. ez-Zuhd -Hüseyin b. Said,
s.82. Bihar-ul Envar, c.53, s.40/7 ve 70/67 ve 76/81 ve 76/82 ve 92/102.
*Ayyaşi tefsiri, c.1, s.181/77 ve c.2, s.112/139. Muhresar-u Besair-id Derecat -Hasan b. Süleyman-,
s.19. el-Heraic-u ve'l Ceraih -Kutb-u Ravendi-, c.3, s.1166/64. Bihar-ul Envar, c.53, s.65/58 ve 70/67.
*Kitab-u Zeyd-i Nursi, Usul-u Sitte-i Aşer, s.43-44. Bihar-ul Envar, c.53, s.54/32.
*Delail-ul İmamet -Taberi-, s.247. Kummi tefsiri, c.1, s.385. Muhtesar-u Besair-id Derecat, s.194.
Ricat'ın ilahi hedefi Allah'ın ilahi adaletinin dünyada tam manasıyla gerçekleşmesidir.
Bu konuda İmam Musa b. Cafer aleyhisselam'dan şöyle nakledilir:

85
"Giden nefisler dönecekler ve (Kâim'in) kıyam günü kısas edilecekler; azap edilen azabıyla
kısas edecek, öfkelenilen, öfkesiyle kısas edecek, öldürülen, öldürülme-siyle kısas edecek.
İntikamlarını almaları için de düşman-ları onlarla birlikte -dünyaya- döndürülecek. Sonra onlardan
sonra otuz şehir imar edecekler ve sonra da intikamlarını aldıkları ve kalplerinin teskin bulduğu bir
gecede hepsi ölecekler ve düşmanları azabı en şiddetli olan ateşe girecekler. Sonra Allah
Teala'nın huzuruna çıkacaklar ve onların hakları alınacak."

-Muhtasar-u Besair-id Derecat Hasan b. Süleyman-, s.28 ve Bihar-ul Envar, c.53, s.44/16.

86
DECCAL VE DECCALLER :

Deccal, Süfyani gibi hileci ve sapkın bir tağuttur.Deccal uluhiyet iddiasında bulunacak ve varlığından
dolayı dünyada kan dökülmeleri ve fitneler çıkacaktır.
Deccal" İbrani dilinde ve Yahudi öğretilerinde “Allah’ın düşmanı” anlamına gelir. Düşman ve zıt
anlamına gelen “dec” ve Allah anlamına gelen “Al” sözcükleriyle birleşmiştir.İbranice, “Al” ve “Ail”
Allah anlamına gelir.İlahlık iddiası olacaktır.

1>Peygamber s.a.a.s buyurdu;"Deccal’in ismi öncekilerde, çıkışı sondakiler için olacaktır…"

-Şeyh Saduk, el-Hisal, c. 2, s. 457 v e 458, h. 2.

2>Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Deccal'e karşı kavmini uyarmayan hiçbir
peygamber yoktur."

-Biharu’l Envar, c. 52, s. 195 ve el-Haraic, c. 3, s. 1138.

İncil’de bu sözcük sadece Yuhanna’nın mektuplarında geçmekte ve Hz. İsa veya “baba ve oğul”u
inkâr edenler için Deccal sözcüğü kullanılmıştır. Bundan dolayı, Hristiyanların kutsal kitaplarının
İngilizce tercümesinde "Deccal" sözcüğü Yunancadaki "Antichristos" sözcüğünün eşdeğeri olan
Anti “Christ=İsa karşıtı” olarak geçmektedir. Nitekim Yuhanna’nın birinci mektubunun 18. ayetinde
şöyle okumaktayız: “Çocuklar, bu son saattir. Mesih Karşıtı’nın (Deccal'in) geleceğini duydunuz.
Nitekim şimdiden çok sayıda Mesih karşıtı (Deccal) türemiş bulunuyor. Son saat olduğunu bundan
biliyoruz.” Yine aynı kitabın 22 ve 23. ayetlerinde şöyle okumaktayız: “İsa’nın Mesih (kurtarıcı)
olduğunu yadsıyan yalancı değilse, kim yalancıdır?... yadsıyan Mesih karşıtı (Deccal'dir).”

Birden fazla Deccal (l.a) rivayet edilmiştir;

3>İmam Ali (a.s) buyurdu: “Böylece, Fatımanın (s.a) evlatlarından Deccallar vardır, ve bir Deccal
Basradan (Basra'nın Diclesinden) çıkacak ve o benden değildir ve o diğer tüm Deccallardan önce
gelecek.”

– Melahim vel-Fitan, kapı 36, s.123

4>İmam Ali (a.s) buyurdu ki; “Sonra Hak kılavuzlu ve hidayetçi Mehdi çıkacak ki, bayrağı Meryem
oğlu İsa'dan (a.s) alacak, daha sonra Deccalin çıkışı, Deccal Basra istikametindeki Misandan
çıkacak.”

– Melahim vel-Fitan, kapı 54, s.134.

Deccal uluhiyet iddiasında bulunacak ve varlığından dolayı dünyada kan dökülmeleri ve fitneler
çıkacaktır:

Deccal şöyle feryat eder:

5>“Kullarım! Ben sizin büyük ve yüce Rabbinizim.”

-Muhaddis-i Kummi, Munteha’l A’mal, bab. 14, fasıl. 7.

6>“Mekke, Medine ve Beytü’l Mukaddes dışında Deccal’in uğramayacağı hiçbir belde yoktur.”

-İlzamu’n Nasib, s. 74.

87
7>“Deccal’in takipçilerinin çoğu, Yahudi, veledizina ve bedevi Araplardan oluşacaktır.”
-Akdu’d Durer, s. 274.

8>Hz. Resul-ü Kibriya Efendimiz (s.a.a) Deccal hakkında şöyle buyurmuştur: “Deccal’i gören her
mümin onun yüzüne tükürsün ve o melunun büyüsünü bozmak için mübarek Fatiha suresini okusun.”

-Muhaddis-i Kummi, Munteha’l A’mal, bab. 14, fasıl. 7.


9>İmam Cafer-i Sadık (a.s) Müminlerin Emiri Hz. Ali’nin (a.s) uzun bir hutbesinde şöyle
buyurduğunu rivayet etmektedir: “Hz. Mehdi (a.f) ashabı ile birlikte Mekke’den Beytü’l Mukaddes’e
gelir. Orada Deccal ve ordusuyla bir savaş başlar. Deccal ve ordusu sefil bir şekilde yenilir. Öyle ki
onlardan birincisinden sonuncusuna kadar hepsi ölür ve dünya bu şekilde bayındır olur.”

-İsbatu’l Huda, c. 7, s. 176.

10>Muhammed (s.a.a.s) buyurdu;"Deccal Senam Dağından gelecek ve insanları büyüleyecek, onun


yanında ateş ve gıda dağı olacak”

Sonunda Deccal, Hz. Hüccet (a.f) veya Hz. İsa b. Meryem’in (a.s) eliyle öldürülecektir. Tıpkı bir
rivayete göre Hz. Mehdi (a.f) Deccal’i Kufe’de darağacına asacaktır. Başka bir rivayette ise, Beytü’l
Mukaddes yakınlarındaki Lüd kapısı yanında öldürülecektir.
-İlzamu’n Nasib, c. 1, s. 176.

Diğer bir rivayette ise, Şam Afik Akabesinde ölecektir.


-Necmu’s Sakib, s. 189.

11>"İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki İslâm'ın yalnız ismi, Kur'an'ın ise resmi kalacak.
Mescitler görünüşte mamur-şatafatlı, fakat içleri hidayetten mahrum-harap. Âlimleri ise gök kubbe
altındakilerin en şerlileridir. Fitne onlardan çıkacak ve yine onlara dönecektir." (ed-Deylemi, Firdevs,
2/453, H. No:3266; Biharu'l Envar, c.52, s. 39).
BİR İSLAM DECCALİ SÜFYANİ:
1>İmam-ı Ali Efendimiz buyurdu;"Ciger yiyenin oglu, Yabis (çeşitli mevsimlik yer) vadisinden
çıkacaktır… İsmi Osman bin Anbe-se v e (Nesebi) Ebu Süfyan’ın evlatlarındandır.”
(Allame Meclisi, Biharu’l Envar, c. 52, s. 205.)

2>İmam Muhammed Bakır (a.s) bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Süfyani, kızıl yüzlü, beyaz tenli ve
mavi gözlüdür. Hiçbir zaman Allah’a ibadet etmemiş ve hiçbir zaman Mekke ve Medine’yi
görmemiştir… ”(Numani, el-Gaybet, s. 435.)
***(Biz bu hadisin 2.si büyük Süfyani için oldugu görüşündeyiz)

3>“Süfyani, en kötü hükümdardır, âlimleri ve fazilet sahibi insanları öldürecek ve ortadan


kaldıracaktır. Onlardan kendi amaçlarına ulaşmak için yardım isteyecek ve her kim ona karşı
gelecek olursa onu öldürecektir.”(Kurani, Asr-ı Zuhur, s. 118.)

4>“Süfyani, bir (İslam olan) topluluğun liderliğini üstlendiği halde Hıristiyanlar gibi boynuna haç
asacak (gizlide Hristiyandır) ve Rum (Eski Bizans) topraklarından çıkacaktır.”
(Şeyh Tusi, el-Gaybet, s. 278.)

***Rivayette “müntasir” olarak geçen, ancak gerçekte “mutnasir” olması gereken –nitekim Biharu’l
Envar’ın 52. Cildinin 217’inci sayfasında da zikredilmiştir- mutnasir (nasiri ve Hristiyanlaşan)
kelimesinin anlamı Hıristiyan olmuş Müslüman demektir. “Rum topraklarından çıkacaktır” Rum
toprakları ise bugünki eski Bizans topraklarıdır.

88
5>İmam Cafer Sadık’tan (a.s) nakledildiğine göre şöyle buyurmuştur:
“Biz (Peygamber ailesi) ve Ebu Süfyan evlatları, Allah için birbirimize düşman iki aileleriz… Bizler
‘Allah doğru söyledi’, dedik; onlar ‘Allah yalan söyledi’, dediler… Ebu Süfyan, Peygamberle savaşa
tutuştu, oğlu Muaviye, Ali b. Ebu Talip’le, onun oğlu Yezid ise Hüseyin b. Ali ile savaştı ve Süfyani
Hz. Kaim (Mehdi) ile savaşa tutuşacaktır.”
(Allame Meclisi, Biharu’l Envar, c. 52, s. 190.)

6>İmam Muhammed Bakır’dan (a.s)şöyle buyurmuştur:

“Sanki Süfyani’yi (veya arkadaşını) görür gibiyim. Sizin yemyeşil topraklarınızda Küfe’de ikamet
etmekte ve münadi her kim Ali’nin Şialarından birisinin kafasını getirirse bin dirhem ödül alacak diye
seslenmekte. O zamanda komşu komşuya saldıracak ve bu kişi onlardandır diyecek. O kişinin
boynunu vuracaklar o da bin dirhemi alacak. Biliniz ki o gün, sizin yöneticileriniz haramzadelerden
olacaktır…”(Allame Meclisi, Biharu’l Envar, c. 52, s. 215.)

ÇIKIŞ ZAMANI:

1>İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Süfyani’nin çıkışı kesin konulardandır ve çıkışı
Recep ayında olacaktır.”(Numani, el-Gaybet, s. 426)

2>“Süfyani, Yemani ve Horasani’nin çıkışı aynı yıl, aynı ay ve aynı gün olacaktır.”
(Numani, el-Gaybet, s. 369.)

ORTAYA ÇIKACAĞI YER:

1>Müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sonra ciğer yiyenin oğlu (Ebu Süfyan’ın eşi,
Muaviye’nin annesi Hind) Dımeşk (Suriye) minberine oturmak için Yabis (çeşitli mevsimlik yer)
vadisinden çıkacaktır.”
(Numani, el-Gaybet, s. 434.)

2>İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:


“Süfyani, kesin alametlerdendir. Recep ayında ortaya çıkacaktır. Ortaya çıkışı ve sonu 15 ay
olacaktır. Onun 6 ayında savaş yapacak ve (Dımeşk/Suriye'de) beş şehri ele geçirdikten sonra 9 ay
hükümdarlık yapacaktır. O günlere bir gün bile eklenmeyecektir.”(Numani, el-Gaybet, s. 426.)

3>İmam-ı Ali a.s buyurdu:“Onun alamet ve nişaneleri vardır. Süfyani’nin çıkışı, kırmızı bayraklarla
birlikte olacaktır ve onun komutanlığını Beni Kelb kabilesinden bir adam yapacaktır.” (Allame
Meclisi, Biharu’l Envar, c. 52, s. 273.)

İKİ SÜFYANİ
Süfyani, Beni Haşim’le savaşa girişecek ve her kim üç bayrak taraftarı ise ve onlardan gayrılarıyla
savaşacak ve hepsine galip gelecektir. Sonra Küfe’ye yönelecek ve Beni Haşim Irak’a muhaceret
edecektir. Sonra Süfyani Küfe’den geri dönerken Şam yakınlarında helak olacak ve kendisine galebe
çalan ve halka hâkim olacak Ebu Süfyan soyundan başka birisini yerine atayacaktır… Beklenilen ve
vaat edilen Süfyani işte bu Süfyani’dir.(Kurani, Asr-ı Zuhur, s. 124.)

SÜFYANİ'NİN ÖLDÜRÜLECEGİ YER

Hz. Ali (a.s) “Sen onları korkuya kapıldıklarında bir görsen. Artık hiçbir kaçış yoktur.” (Sebe, 51)
ayetinin tefsiri hakkında şöyle buyurmuştur:

Kaimimiz Mehdi’nin (a.s) kıyamından hemen önce, Süfyani ortaya çıkacaktır. Sonra bir kadının
gebelik süresi kadar 9 ay hükümet edecektir. Orduları Medine’ye girecek ve Beyda denilen yere
vardıklarında Allah onları yere batıracaktır.”(Seyyid Muhammed Sadr, Tarih-i Gaybet-i Kubra, s. 648)

89
SÜFYANİ’NİN ZUHURUNUN KESİNLİKLE GERÇEKLEŞECEĞİ VE ONUN KAİM
ALEYHİSSELAM’DAN ÖNCE ORTAYA ÇIKACAĞINA DAİR RİVAYETLER:
1>İsa bin A’yan şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Süfyani kesindir,
Recep ayında çıkacak, onun ilk çıkışı ile ölümünün arası onbeş aydır. Ve altı ay savaşacaktır.
Beş bölgede dokuz ay hükümet sürecek ama onun hükümeti beş ayı birgün dahi geçmeyecektir.”

2>Mualla bin Huneys şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Bu olayda kesin
olan ve kesin olmayan şeyler vardır. Kesin olan, Süfyani’nin Recep ayında çıkacak olmasıdır.”

3>Muhammed bin Müslim şöyle der: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu
duydum: “Allah’tan korkun ve Allah’a itaat yolunda takvalı olup çalışarak inancınızı korumaya
çalışın.Sizlere karşı kıskançlık ve gıpta sizlerin inancınızdan dolayıdır. Bunun şartı ise ahirete
yönelip dünyadan
uzaklaşmanızladır. Eğer bu hadde ulaşırsanız, Allah’ın nimetlerinin, kerametinin ve cennet müjdesinin
size yöneldiğini anlarsınız ve zamanla korkularınız güvene dönüşecek ve sadece sizin inancınızın hakk
olduğunu göreceksiniz. Sizin dininize karşı çıkanlar batıldır, onlar helak olacaklar. Sizleri istediğiniz
şey hakkında müjdeliyorum. Sizlerin düşmanlarınızın Allah’a karşı isyan ederek birbirlerini nasıl
öldürdüklerini görmüyor musunuz. Onlar dünyaları uğruna birbirlerini öldürürken sizler evlerinizde
güven içinde oturuyorsunuz. Süfyani’nin sizlerin lehine düşmanlarınızı öldürmesi size yeter. O
sizlerin lehine bir alamettir. O fasık zuhur ettikten sonra bir iki ay rahat içinde olacaksınız ve o sizin
düşmanlarınızı öldürecek.”
Bazı ashabı ona şöyle dediler: Eğer böyle olursa ailelerimizi ne yapalım? Şöyle buyurdu: Sizin
erkekleriniz onun gözünden kaçıp gizlenecekler. Çünkü o şiilerimiz aleyhindedir. İnşaallah kadınlara
da bir zarar gelmez. Dediler ki: Peki erkekler nereye kaçıp gizlenebilirler? Şöyle buyurdu: “Onlardan
biri kaçmak isterse Mekke’ye Medine’ye veya başka şehirlere kaçacaktır. Sonra şöyle buyurdu:
Medine’de ne yapabilirsiniz ki? O fasık’ın ordusu oraya da gelecek. Ama siz Mekke’ye gidin. Çünkü
sizin toplanacağınız yer Mekke’dir. Süfyani fitnesi kadının hamilelik süresi olan dokuz ay kadardır.
İnşaallah dokuz ayı aşmayacaktır.”

4>Abdurrahman bin A’yan, şöyle der: Ben İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’ın yanında iken Kaim
aleyhisselam hakkında şöyle arzettim: Kaim aleyhisselam’ın çabuk zuhur etmesini ve Süfyani’nin
olmamasını arzuluyorum. Şöyle buyurdu: “Hayır, vallahi gerçekleşmesi gereken kaçınılmaz bir
durumdur.”

5>Hamran bin A’yan şöyle der: “Sonra bir süre tayin etti ve kesin süre Allah’ın yanındadır”[1] ayeti
hakkında İmam Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu: “Süre ikiye ayrılır. Birisi kesindir,
diğeri ise mevküftur. Kesin olan süre ve zaman nedir, diye arzedince şöyle buyurdu: “Allah’ın
iradesinin kesin
olarak gerçekleşeceği zamandır.” Hamran şöyle dedi: İnşaallah Süfyani olayı kesin değildir. Şöyle
buyurdu: Hayır! Vallahi Süfyani olayı kesindir.”

6>Fuzeyl bin Yesar şöyle der: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu: “Bazı olaylar
kesindir, bazıları ise kesin değildir: Süfyani olayı ise kaçınılmaz ve kesindir.”

7>Halladi Sai (Saffar) şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Süfyani kaçınılmazdır,
ve o sadece Recep ayında zuhur edecektir.” Birisi şöyle arzetti: Ey Ebu Abdullah! O çıkıp hareket
edince bizim halimiz nice olur? Şöyle buyurdu: Böyle olursa bize doğru gelin.”

90
8>Cabiri Cufi şöyle der: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’a Süfyani’yi sorduğumda şöyle buyurdu:
“Süfyani’nin çıkışından önce karşınıza Şeysabanı çıkacak, Tıpkı yerden su çıkar gibi Küfe’den
çıkacak, o sizlerin kervanınızı öldürecek. Ondan sora Süfyanin’in çıkışını ve Kaim aleyhisselam’ın
zuhurunu bekleyin.”

9>Ali bin Ebu Hamza şöyle der: Mekke ile Medine arasında İmam Musai Kazım aleyhisselam’ın yol
arkadaşı idim Birgün bana şöyle buyurdu: “Ey Ali! Eğer bütün gök ve yer ehli Abbasoğulları’na karşı
ayağa kalksa yeryüzü onların kanına doyar, sonra da Süfyani zuhur ederdi.” Şöyle arzettim: Ey
efendim, onun çıkışı kesin midir? Buyurdu ki: Evet, sonra biraz düşündükten sonra başını kaldırarak
şöyle buyurdu:
“Abbasoğullarının hükümeti hile ve desisedir. Onların hükümeti yıkılınca, artık kökleri kurudu diyecekler.
Ama tekrar başa geçtiklerinde halk diyecek ki: Henüz yıkılmalarından uzun zaman geçmedi.”

10>Ebu Haşim Davud bin Kasımı Caferi şöyle der: İmam Muhammed Taki aleyhisselam’ın yanında iken
Süfyani’nin durumu ve rivayetlerde onun kesinlikle geleceğinde, bahsolundu. Ben, İmam
Muhammed iTaki aleyhisselam’a şöyle sordum. Allah, Süfyani konusunda beda eder mi?Evet, diye
buyurdu. Kaim hakkında da beda eder diye korkuyoruz, diye arzettiğimde şöyle buyurdu: Kaim olayı
vaaddir ve Allah vaadinden dönmez.”

11>Hasan bin Cehm şöyle der: İmam Rıza aleyhisselam’a şöyle arzettim. Allah durumu sizin için
ıslah etsin. Halk, Süfyani’nin gelişinde Abbasoğulları’nın saltanatının yıkılmış olacağını iddia ediyor.
Şöyle buyurdu: “Yalan söylüyorlar. Süfyani ortya çıktığında Abbasoğulları hükümeti ayakta olacak.”

12>Abdullah bin Ebu Ya’fur şöyle der: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam bana şöyle buyurdu:
“Abbasoğulları ile Mervani Kırkısia’da çarpışaçak ve körpe gençler dahi orada dehşetten
ihtiyarlayacak ve Allah da onlardan yardımı kesecek. Gökteki kuşlarla yerdeki yırtıcılara şöyle ilham
olunacak: “Zorbaların
etine doyun”. Sonra da Süfyani ortaya çıkacak.”

13>Hişam bin Salim şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Süfyani beş
memlekete hakim olunca dokuz ay sayın.

14>Harisi Hamdani şöyle der: Emirülmüminin aleyhisselam şöyle buyurdu: “Mehdi’nin gözleri yere
bakar, saçları karışıktır, yanağında ben vardır, onun çıkışı doğu tarafındadır. Böyle olunca Süfyani
zuhuredecektir. Onun hükümeti bir kadının hamileliği olan dokuz ay sürecektir. Hakka itaat eden
taifeler dışında bütün Şam halkı ona itaat edecektir. Allah onları onunla birlikte ortaya çıkmaktan
koruyacaktır.Saldırgan bir ordu ile Medine’ye gelecek ve Medine çöllerine ulaştığında Allah onu
toprağa gömecektir,
işte bu, Allah azze ve celle’nin Kur’an’daki şu buyruğudur: “Ve dehşetli bir korkuya kapıldıkları ve
hiçbirinin kurtulamayıp en yakın bir yerde azaba uğratıldıkları gün bir görsen onları.”

15>Hişam bin Salim şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Yemani ve Süfyani,
süratle koşan hızlı iki at gibidir.”

16>Muğayre bin Said şöyle der: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu:
“Emirülmüminin (a.s) şöyle buyurdu: İki mızrak karşılaşıp çarpışınca Allah’ın alametlerinden biri
ortaya çıkıncaya dek birbirinden ayrılmayacaktır. Dediler ki: O alamet nedir ey Emirülmüminin?
Şöyle buyurdu: Şam’daki bir depremde yüzbin kişi ölecek Allah bu depremi müminlere rahmet,

91
kafirlere ise azap olarak gönderecektir. Böyle olunca siyah-beyaz ve kulağı (veya kuyruğu) kesik
atlara binen süvarilere ve sarı bayraklara bakın. Onlar batıdan gelerek Şam’a ulaşacaklar. O sırada
en büyük dehşet ve kızıl ölüm gerçekleşecek. Sonra Şam yakınlarındaki Heresta köyü toprağın
altına girecek. Tam o sırada ciğerler yiyen kadının oğlu kurak çöllerden ortaya çıkacak ve Şam
minberine hakim olacak. Böyle olunca Mehdi’nin zuhurunu bekleyin.”

17>Yunus bin Ebu Ya’fur şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum:
“Süfyani ortaya çıktığında bize karşı ve size karşı savaşsın diye bir ordu gönderecek. Böyle olunca
her türlü zorluk ve zillete katlanıp bize katılın.”

18>Muhammed bin Müslim şöyle der: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu:
“Süfyani kızıl suratlı, kızıl beyaz ve mordur. Allah’a asla ibadet etmemiş, ne Mekke’yi ne de Medine’yi
hiç görmemiştir. O şöyle diyecek: Ey rabbim Halkın kanını cehenneme gitmek pahasına da olsa
dökeceğim.Halkın kanını cehenneme gitmek pahasına da olsa dökeceğim."

(Gaybet-i Numani 18.Bölüm Hadisleri)

KAİM A.S'IN ZUHUR VE KIYAMINDAN ÖNCE VUKU BUL ACAK BAZI ALAMETLERİ:

1>Ahmed bin Muhammed bin ebu Nasr der ki: İmam Rıza aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu
duydum:
“Bu zuhurdan önce “Bûyuh” olacaktır”
Ama ben “bûyuh”un ne demek olduğunu anlamadım. Hacca gittiğimde bir bedevinin “bu ne “bûyuh”
bir gündür” dediğini duyunca ona sordum. “Şiddetli sıcak ve hararet” dedi.

2>Bedr bin Halil-i Esedi şöyle der: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’ın yanında oturmuştum.
Kaim aleyhisselam’ın zuhurundan önce vuku bulacak olan iki alamet söyledi. Bu alametler Allah, Adem’i
yere indirdiğinden beri asla vuku bulmamıştır. O ikisi şudur ki, Ramazan ayının yarısında güneş
tutulacak ve son gününde ise ay tutulacak Adamın birisi İmam’a şöyle arzetti: Ey Resulullah’ın oğlu!
Tam tersine Ramazan ayının sonunda güneş, yarısında ise ay tutulmalıdır.

İmam Muhammed Bakır aleyhisselam ona buyurdu ki: Ben ne söylediğimi daha iyi bilirim. Bu iki
alamet Adem’den beri vuku bulmamıştır.

3>Kumeyt’in kardeşi Verd şöyle der: İmam Ebu Cafer Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle
buyurdu:
“Zuhur gerçekleşmeden önce Ramazan ayının bitmesine beş gün kala ay tutulacak ve onbeşinde ise
güneş tutulacak. İşte o zaman müneccimlerin hesabı karışacak ve boşa çıkacak.”

4>Ali bin Muhammed bin A’lemi Ezdî, babasından o da dedesinden Emirülmüminin aleyhisselam’ın
şöyle buyurduğunu nakleder: “Kaim’in kıyamından hemen önce kızıl ölüm, beyaz ölüm, mevsim
çekirgesi ve mevsime ait olmayan kana benzer kızıl çekirgeler çıkacaktır. Kızıl ölüm katlimdır, beyaz
ölüm ise taun’dur.”

5>Übeyd bin Zürare şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’ın yanında Süfyani’den
bahsettiklerinde şöyle buyurdu: “O gözlerinden uyku akan adam San’a (Yemen) de zuhur etmedikçe,
o nasıl ortaya çıkabilir ki?”

92
6>Halidi Kalânâsi der ki: İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Küfe mescidinin İbni
Mesud’un evine yapışan son duvarı yıkıldığında filanca oğullarının hükümeti yıkılacaktır. Biliniz ki
onu yıkan bir daha onu onarmayacaktır.”

7>Abdülkerim bin Amr ile Has’emı adamın birinden naklederler ki İmam Caferi Sadık aleyhisselam
şöyle buyurdu: “Kaim’in kıyamından önce oniki kişi kıyam ederek hepsi birden onu gördüklerini
söyleyecekler. O da onları tekzib edecek.”

8>Ebu Seyyar’a göre İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Kaim’in kıyamından önce
Kays savaşı başlayacaktır.”

9>İbrahim bin Übeydullah bin Alâ babasının şöyle dediğini nakleder. İmam Caferi Sadık
aleyhisselam
şöyle buyurdu: Emirülmüminin aleyhisselam kendisinden sonra Kaim’in kıyamına kadar
gerçekleşecek olan olaylardan bahsetti. Bunun üzerine Hüseyn aleyhisselam dedi ki:
Ey Emirülmüminin! Allah
yeryüzünü ne zaman zalimlerden temizleyecek? Emirülmüminin aleyhisselam şöyle buyurdu:
“Dökülmesi haram kanlar dökülmedikçe Allah yeri zalimlerden temizlemeyecektir.

-Sonra uzun bir hadiste Emevilerle


Abbasilerin durumunu anlattıktan sonra şöyle buyurdu. Kaim Horasan’da kıyam ettiğinde Kufe ve
Moltan’a galip gelecek ve Beni Kâvân adasını ele geçirecek. Ve bizden olan bir Kaim Gilan’da kıyam
edecek ve Abir’lilerle Deyleman’lılar ona itaat edecekler. Ve köşe bucakta benim oğluma yardım
edecek olan dağınık Türk bayrakları zuhur edecek. Onlar kısa aralıklarla zuhur ederken Basra şehri
harabe olacak ve emirlerin emiri Mısır’da kıyam edecek.Sonra Hz. Ali uzun bir hikayeden sonra
şöyle buyurdu: İşte binlerce insan teçhizatını kuşanıp da
herkes gruplara ayrılınca ve bir koç öldürüldüğünde orada bir başkası kıyam edecek ve fitneler
çıkaracak, kafirler helak olacak. Sonra arzulanan Kaim ve meçhul imam kıyam edecek. Onundur
şeref ve fazilet. O senin oğlundur ey Hüseyn. Onun gibi evlat yoktur. İki rüknün arasında zuhur
edecek ve iki eski elbisenin arasında insanlara ve cinlere galip gelecek. Ve hiçbir yeri ekilmemiş
bırakmayacak. Onun zamanına ulaşanlara ve ona katılıp onun günlerini görenlere ne mutlu.”

10>Maruf bin Harrabûz şöyle der: Bizler İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’ın yanına her
gittiğimde bize müjde verir gibi “Horasan, Horasan, Secistan, Secistan”diye buyurdu.”

11>Ebu’l Carud der ki: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu: “Çocuğa yapılan biat
gerçekleşince, her silah sahibi silahı ile kıyam edecek.”

12>Hişam bin Salim der ki: İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Mehdi’nin zuhuruna
kadar halkın her sınıfı halka hüküm sürecek. Öyle ki artık hiç kimse “eğer biz hükümet etseydik
adaleti
uygulardık” diyemeyecek. Daha sonra Kaim aleyhisselam hakk ve adalet ile kıyam edecek.”

13>Zürare der ki: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’a şöyle arzettim: Nida hakk mıdır? Buyurdu ki:
“Evet,
Allah’a andolsun ki her kavim onu kendi dili ile duyacaktır”. Ve şöyle buyurdu: “Halkın onda dokuzu
helak olmadıkça Mehdi zuhur etmeyecektir."

14>Ebu Halidi Kabuli şöyle der: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu: “Ben doğuda
kıyam etmiş bir kavimi görür gibiyim. Onlar hakkı isteyecekler ama onlara verilmeyecek. Sonra
tekrar
hakkı isteyecekler ama yine verilmeyecek. Bunu görünce kılıçlarını boyunlarına alacaklar, işte
böylece istedikleri onlara verilecek. Ama onlar kabul etmeyerek kıyam edecekler. Ve onu sadece

93
sizin sahibinize (Mehdi’ye) verecekler. Onların öldürülenleri şehittir. Biliniz ki eğer ben o zamanda
yaşasaydım, canımı bu emrin sahibine yardım için korur ve saklardım.”

15>Abdullah bin Sinan’dan:


İmam Caferi Sadık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum:
Ölümler ve katlimlar halkı öylesine saracak ki sonunda (Kabe’nin) haremine sığınacaklar.
Katliamların şiddeti yüzünden sadık bir münadi şöyle nida edecek: “Savaşıp katletmek neden?
Sahibiniz filancadır.”

16>Muhammed bin Müslim der ki: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu
duydum: “Kaim ile Süfyani aynı yılda (zuhur edecek)dir.”

17>Ebu Basir der ki: İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Halk Arafat’ta durduğunda
hızlı bir deveye binmiş birisi gelerek halifenin öldüğünü bildirecek. İşte onun ölümü ardından, Ali
Muhammed aleyhimusselam’ın ve bütün halkın kurtuluşu gerçekleşecektir.
Ve buyurdu ki: Gökyüzünün doğu tarafında büyük bir ateşin geceleri doğduğunu gördüğünüzde
işte o zaman halkın kurtuluşudur. Ve onun hemen ardından Kaim aleyhisselam’ın öncüleri gelir.”

18>Ebu Tüfeyl der ki: İbn-ül Kevvâ, Emirülmüminin aleyhisselam’a gazap hakkında bir soru
sorduğunda, o şöyle buyurdu: Gazaptan uzaklaşın. İki ölümün arasındaki iki ölümden ve hızlı deveye
binen adamdan uzaklaşın. O hızlı deveye binen kimdir? Bilir misin o devenin ortası ile ayağının bağı
birbirine karışmıştır. O adam halka bir haber verecek onlar da onu öldürecekler. İşte (asıl) gazap
o zaman başlayacaktır!

19>Eslemi Mekki şöyle der: Ebu Tufeyl, Huzeyfe bin Yeman’ın şöyle dediğini nakleder: “ne gökyüzünde

mazereti olan, ne de yeryüzünde yardımcısı olmayan bir halife öldürülecek. Sonra yeryüzünde
yürürken hiçbir şeyi olmayan bir halife, görevden alınacak. Sonra o kendi yerine İbni Sediyye
oğlunu tayin edecek. Ebu Tufeyl daha sonra şöyle dedi: Ey kızkardeşimin oğlu! Keşke ben ve sen
onun zamanında yaşasaydık. Eslem dedi ki: Şöyle dedim: Ey dayım! Sen bunu neden arzu
ediyorsun? Dedi ki:
Çünkü Huzeyfe bana mülkün nübüvvet ehline döneceğini rivayet etti.”

20>Ebu Basir’den:
İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu:Abbasiler, Mervan’ın minberinin tahtalarının üzerine
oturduklarında, Abbasoğullarının hükümeti kökleşecektir.
Ve buyurdu ki: Babam (İmam Muhammed Bakır aleyhisselam) bana şöyle buyurdu:
“Azerbaycan’dan mutlaka bir ateş çıkacak ve hiçbir şey onun karşısında duramayacak. Böyle olduğu
zaman evinizden dışarı
çıkmayın. Biz sükünet ediyorsak, siz de sükunet edin. Ve bizim kıyam edicimiz harekete geçtiğinde bir
adım dahi olsa ona doğru koşun. Allah’a andolsun ki yeni bir kitap üzerine Kabe ile makam arasında

halkın ona biat ettiğini görür gibiyim. Bu, araplara çok zor gelecektir.”
Buyurdu ki: Yaklaşan şerrden dolayı araplara eyvahlar olsun.”

21>Übeyd bin Zürare’den:


İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu:
“Kaim’in ismiyle nida olunacak ve onu getirecekler, o makamı İbrahim’in arkasında duracak ve ona
şöyle diyecekler: “Senin adın ile nida olundu, daha ne bekliyorsun?” Sonra onun elinden tutup ona
biat edilecek.
Der ki: Zurare bana şöyle dedi: Kaim aleyhisselam’a istemeye istemeye biat olunduğunu duymuştuk ama
bunun sebebini bilmiyorduk. Allah’a hamdolsun bunun sebebini öğrendik. Demek ki onun bir suçu yokmuş.”

94
22>Humran bin A’yan’dan:
İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu:
“Kaim aleyhisselam’ın kıyamından önce vuku bulacak olan kesin olaylar Süfyani’nin zuhuru,
Bidâ çölünün çökmesi, Nefsi Zekiyye’nin öldürülmesi ve gökten bir münadi’dir.”
23>Ebu Basir’den:
İmam Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu:
“Kaim aleyhisselam tek yıllardan birinde zuhur edecektir: Dokuz, bir , üç, beş. Ümeyyeoğulları ihtilaf
edip de saltanatı kaybettikten sonra Abbasoğulları hüküm sürecek ve onlar sürekli hakimiyyetin
baharında ve hayatın mutluluğunda olacaklar ta ki sonunda onlar da ihtilaf edecekler. Onlar ihtilaf
edince saltanatları yokolacak ve doğudakilerle batıdakiler ihtilaf edecekler.Evet, kıble ehli de (ihtilaf
edecekler). Halk korktuklarından dolayı şiddetli zorluklarla
karşılaşacaklar. Ta ki sonunda gökten bir münadi şöyle nida edecek: Acele, acele. Allaha
andolsun ki ben onu Kabe ile makam arasında görür gibiyim. Halk ona yeni bir emir, yeni bir
kitap ve yeni bir ilahi düzen üzerine biat edecek. O ölene kadar gönderdiği bayrakların hiçbirisi
mağlup olup da geriye dönmeyecek.”
24>İbni ebi Yafûr’dan:
İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu:
“Filancanın (Beni Abbastan bininin ismi) helakını elinde sakla ve say: Süfyani’nin zuhuru, nefsin
ölümü, yere girecek olan bir ordu ve ses.
Arzettim ki: O ses nedir? O bir münadi midir?
Buyurdu ki: Evet, işte bu emir sahibi Mehdi o ses ile tanınır. Sonra buyurdu ki:
Farac ve zuhur’un tümü Beni Abbas’tan olan filancanın helakı iledir.”

25>Ebu Basir’den:
İmam Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu:
“Doğudan çıkan kızıl-sarı ve büyük bir ateşi gördüğünüz zaman, Ali Muhammed aleyhimusselam’ın
faracını (Hz. Mehdi’nin zuhurunu) bekleyin inşallah. Şüphesiz Allah aziz ve hakim’dir.
Sonra buyurdu ki: Nida sadece Ramazan ayında vuku bulacaktır. Çünkü Ramazan Allah’ın ayıdır. O
aydaki nida, Cebrail aleyhisselam’ın bu halka olan nidasıdır.
Sonra şöyle devam etti: O, gökten Kaim aleyhisselam’ın ismini nida edecek, doğuda ve batıda
olanlar onu duyacaklar. Uyuyan herkes uyanacak, ayakta olan herkes oturacak. Oturan her kes de
sesin dehşetinden dolayı iki ayağı üstünde doğrulacak.
Bu sesi muteber bilip ona icabet edenlere Allah merhametini ihsan etsin. Bu birinci ses Ruh-ul Emin,

Cebrail’in sesidir.
Sonra buyurdu ki: Bu ses Ramazan ayının yirmiüçünün gecesi Cuma günü vuku bulacaktır. Bunda
asla tereddüt etmeyin. Onu duyun ve ona itaat edin. O günün sonunda ise melun İblis’in sesi olacaktır.
Nida edecek ki “filanca mazlum olarak öldürüldü”. Böylece halkı şüpheye ve fitneye itecek. O gün bir
çokları tereddüt ve hayrete düşecek, ateşte yanmayı hakedecektir. Ramazan ayında ilk sesi işittiğinizde
onda tereddüt etmeyin. O Cebrail’in sesidir. Belirtisi de şudur ki o Kaim aleyhisselam’ın ve babasının adını
nida edecektir. Öyle ki genç kız zifaftan dışarı çıkacak ve babası ile kardeşini Hz. Mehdi’ye yardım
etmeleri için teşvik edecektir.

Ve şöyle buyurdu: Kaim aleyhisselam’ın zuhurundan önce bu iki ses mutlaka gerçekleşecek; Gökten
gelen ses Cebrail’in sesidir. (Bu emrin sahibinin ve babasının adını söyleyecek.) İkinci ses ise
yerden gelecek ve o, lanetli İblis’in sesidir. Filancanın adını getirecek ve o mazlumca öldürüldü
diyecek. Bununla fitne çıkarmak isteyecek. Birinci sese uyun ve sakın ikinci sese aldanmayın.
Sonra şöyle buyurdu: Kaim zuhur etmeden hemen önce halkta şiddetli korku olacak, halkın başına
felaketler, fitneler ve belalar gelecek. Ve ondan önce taûn hastalığı yayılacak. Arapların içinde
keskin bir kılıç çıkacak, halk şiddetli ihtilaflara düşecek, dinlerinde tefrikaya düşecekler ve halleri
çok değişecek.

95
Öyleki durumun korkunçluğunu ve halkın birbirini yediğini görenler sabah-akşam ölümü
arzulayacaklar.Halk tam zuhurdan ümidini kestiği anda O zuhur edecektir! Onun zamanında yaşayıp
ona yardım edenlere ne mutlu! Ona düşmanlık besleyip, ona ve onun emrine karşı çıkanlara ve onun
düşmanlarından olanlara eyvahlar olsun!

Ve buyurdu ki: Zuhur ettiğinde yeni bir emir, yeni bir kitap, yeni bir sünnet ve yeni bir hükümle zuhur
edecektir.Bu, araplara çok zor gelecektir. Onun şanı sadece katletmektir. Hiçbir münafıga yaşaması
için mühlet
tanımayacaktır. Allah yolunda yaptıklarından dolayı onu kınayanların kınamasına aldırmayacaktır.
Sonra şöyle buyurdu: Filanca (Abbas) oğulları aralarında ihtilaf ettikleri zaman, zuhuru bekleyin.
Sizin kurtuluşunuz sadece filancanın oğullarının aralarında ihtilaf etmeleri iledir. Onlar ihtilaf edince,
Ramazan
ayındaki nidayı ve Kaim’in zuhurunu bekleyin. Şüphesiz Allah istediğini yapar. Kaim’in zuhuru ve
sizin
görmek istediğiniz, sadece filanca oğullarının ihtilafından sonra olacaktır. İşte böyle olunca halk
onların hükümetine tamahlanacak, herkes ayrılığa düşecek ve Süfyani zuhur edecek.

Ve buyurdu ki: Filanca oğulları mutlaka hükümet edeceklerdir. Onlar hükümet edip ihtilaf edince
hükümetleri dağılacak ve durumları bozulacak. Sonunda Horasani ve Süfyani onların aleyhinde
ayaklanacaklar. Biri doğudan diğer batıdan süratli iki at gibi Kufe şehrine doğru koşacaklar. Biri
oradan biri de buradan. Öyleki filanca oğulları onların eliyle helak olacaklar. Ve onlardan hiçkimseyi
sağ bırakmayacaklar.

Sonra şöyle buyurdu: Süfyani, Yemani ve Horasani aynı yılda zuhur edecekler. Aynı ayda ve aynı
günde.Tıpkı bir zincirin halkları gibi. Birbirlerinin ardınca zuhur edecekler. Böylece zorluk, her
yönden meydana
gelecektir. Onlara düşmanlık edenler mahvolacaktır. Bayrakların içindeki tek hidayet bayrağı,
Yemani’nin bayrağıdır. Çünkü sizi sahibiniz olan Hz. Mehdi’ye davet edecektir. Yemani zuhur
ettiğinde halkın ve bütün müslümanların silah satması haram kılınacaktır. Yemani zuhur ettiğinde
ona doğru kalk. Şüphesiz onun bayrağı, hidayet bayrağıdır. Herhangi bir müslümanın onun
karşısında kibirlenip isyan etmesi helal
değildir. Her kim bunu yaparsa, o ateş ehlindendir. Zira o, hakka ve doğru yola davet etmektedir.

Sonra bana buyurdu ki: Filanca oğullarının hükümetinin yıkılması tıpkı bir toprak testinin kırılması ve
tıpkı adamın birinin elinde cam kase olduğu halda dalgın bir şekilde yürümesi sonucu, elinden
kasenin düşüp kırılması gibidir.

Buyurdu ki: Kase düşerenin işte böyle dalgınlığı ve korkması gibi hükümetleri gaflette olduklarında
yıkılacak.Ve Emirülmüminin aleyhisselam Kufe minberinde şöyle buyurdu ki:

“Şüphesiz zikri yüce Allah’ın mutlak ve kesin olarak onayladığı kaza ve kaderine göre
Ümeyyeoğullarını
açıkca ve kılıcla devirecek, filanca (Abbas) oğullarını ise ani olarak devirecektir.”

Daha sonra İmam Muhammed Bakır aleyhisselam sözlerine şöyle devam etti: Bir değirmen taşı
mutlaka dönmelidir. O taş tam olarak milinin etrafında birkez döndüğünde Allah taş kalpli ve
soyu belli olmayan birini onların üzerine gönderecek ve zaferler onunla olacak. Onun
askerlerinin saçları ve bıyıkları çok uzun olacak, elbiseleri siyahtır ve onlar, kara bayrakların
adamıdırlar. Onlara düşmanlık edenler mahvolacaktır. Ve onları hiçbir fark gözetmeksizin
topluca öldüreceklerdir. Allah’a andolsun ki ben onları, onların yaptıklarını ve facirlerin
onlardan görecekleri eziyetleri görür gibiyim. Allah cefakar arapların başına onları acımadan
musallat kılacaktır. Fırat kıyılarındaki şehirlerinde, karada ve denizde onları öldüreceklerdir. Bu,
onların yaptıklarının cezasıdır. Ve rabbin, kullarına asla zulmetmez.”

96
YEMANİ (A.S) KİMDİR?

İmam-ı Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bayraklar içinde Yamaninin bayrağından daha
hidayet edicisi yoktur. O
hidayet bayrağıdır. Çünkü sizi sahibinize (12.İmam Muhammed Mehdi A.s'a) çağırıyor. Yamani
çıktığında insanlara ve herbir
müslümana silah satmayı yasaklayacak.Yemani çıktığında ona katıl. Çünkü onun bayrağı Hidayet
Bayrağıdır.Hiçbir müslümana ondan yüz çevirmesi helal değildir. Herkim böyle yaparsa cehennem
ehlindendir. Çünkü o, hakka ve doğru yola çağırıyor"

-Gaybeti-Numani: bölüm 14, hadis 13

YEMANİ (A.S )'IN ZUHUR YERİ:

1>Seyh Tusi el-Amali sf. 661 de


imam Cafer es-Sadık a.s buyurdu;"Hakkı talep eden(Mansur Yemani) Yemenden Huruç edince
Sahabiler dediler ki :inşaAllah bu bekledigimiz Yemani (a.s) dir.
İmam a.s buyurdu" Hayır bu sizin beklediğiniz Yemani degildir. Yemani (a.s) Ali'yi (a.s) seven biridir.
"Fakat Yemen'den çıkacak Yemani öyle değildir!"

*Hadislerde Yemani a.s'ın isminden dolayı bazı kesimlerce Yemen'den gelecegi ya zannedilmiş
yada mesele bilerek milinden saptırılmıştır.Bazı kitaplarda Yemen'den cümlesi parantez içinde iken
parantezi yeni baskılarda kaldırılıp metine dahil edilmiştir.Ehlibeyt'in sözünü degiştiren bu sözde
kişiler bu vebalden tövbe etmelidir.Zuhura karşı yapılmış insanları yanıltıcı yön saptırmadır.Ve
bunlar Süfyani l.a odaklarıdır.Yukarıda ki 2 hadis ve aşagıda verecegimiz hadisler meseleyi ortaya
koymaktadır.Ve Peygamber Efendimiz şu sözünü burada hatırlatmakta fayda vardır; "İman
Yemanidir ve bende Yemaniyim."(Biharu’l Envar cilt 57 sayfa 232).Buradan şunu
anlamaktayız;Peygamber Efendimiz ve Ehlibeytin genel ismi bir noktada Yemanidir;Yemani
kelimesinden Yemenli gibi neticeler çıkmaz.İmam Muhammed Bâkır a.s'ın buyurdugu gibi nereden
gelirse kabul edin! (Mücem el Mevzu s.767) Yemani a.s başka yerdende gelebilir bu konu geliş yönü
beda'de olabilir.Fakat bazı kesimlerin ısrarla Yemenden gelecek söylemi bu hadislerce red edilmiş
yalandır. Aşagıda 3 hadise baktıgımızda konunun hakikatı ortadadır inşaAllah.

2>İmam Bakır (a.s) buyurdu:"MENSUR Y AMANİ sen’ağ dan şiddetli bir şekilde ordusu ile onlara
doğru gelecek ve halkı cahiliyet döneminde gibi katliyamla karşılayacak, o şaşırmış ve gözleri
şaşkınlıktan yuvalarından çıkanlarla görüşücek, onların bayrakları sarıdır ve elbiseleri renklidir ve
aralarında şiddetli bir savaş olacak sonra o şaşkınlıktan gözleri yuvalarından çıkanlarla olan Süfyani
(l.a) , onun aleyhine ayaklanacak."

-Şarhul Ahkakul-Hak Seyyid ul-Mer’aşi c 29 s 515-İbn-i Hammad Fi Kitab-ul Fiten s 174

*Yukardaki hadislerde Yemani a.s'ın, Yemen'den çıkacak Mansur Yemani ile farkını görmekteyiz.
Şimdiki verecegimiz hadiste ise beklenilen Yemani a.s'ın Yemenden zuhur edecek kişinin
olmadıgını net anlamaktayız.

3>İmam Cafer es-Sadık (a.s) buyurdu:"hakkı talep eden Yemen'de ayaklanınca… bu arada onun bazı
sahabeleri şöyle söylediler umarız bu beklediğimiz Yemani'dir.İmam Cafer es-Sadık (a.s) buyurdu:"
Hayır Yemani Hz. Ali’yi seven birisidir, ancak Yemen'den çıkan Yemani öyle değildir."

– El emali lil Tusi sayfa 661.


*Yemen şiaları Zeydi meshebine baglıdır. Zeydi meshebi 4 İmamcıdır.İmam-ı Sadık a.s bu
sebepledir ki Yemani a.s İmam-ı Ali'yi seven biridir, Yemen'den çıkan ise öyle değildir
buyurmuştur.Zeydilikte ise Mehdilik konusu muhtaliflidir.

97
YEMANİ A.S'IN GELİŞ YÖNÜ:

1>Allah’ın Resulü buyurdu ki: Hz.Ali’nin neslinden bir Genç çıkacak o yer yüzünde zulüm iken her
yeri adalet ile doldurur ve nezaman bu Yemani gencini görürseniz ona doğru gidiniz o doğu
tarafından çıkacak o Mehdinin sancakdarıdır."

– Elmehdi muntazaril mo’ud bölüm 4 sayfa 107

*Yemani a.s yukarda gördügümüz üzere genç olarak (30ile 40 yaş arası) zuhur edecektir. Yeryüzünü
adalet ile doldurur demek; İmam-ı Zaman a.s'ın zeminini hazırlaması ve sancaktarı oluşu
sebebiyledir.Gelişi dogudandır. Haritaya bakıldıgında Yemen'in dogu ile alakası yoktur.Katılma emri
açık verilmiştir.

2>Abid Ebn-i zorrare der: "İmam-ı Cafer es-Sadık(a.s)’ın yanında iken Süfyani mevzusu açıldı ve
şöyle buyurdular: o(devrinde bir şahıstan bahisle) nerde ayaklanmış? Halbuki halen göz kırıcı olan
sen’ağ da ayaklanmamıştır."

– Gaybet Numani s 277

*Burdaki rivayette sen’ağ da yani ayaklanacak olan birisinden bahisini eder ki Süfyani hurucunden
önce olacak ancak hadislerde Süfyani ve Yamani aynı günde aynı senede ve aynı ayda
ayaklanacaklar diyor ozaman Süfyani öncesinden huruc yapan ve Süfyani ile aynı anda huruc yapan
kişi aynı kişi değil farklı kişilerdir.Göz kırıcı veya Göz delici olarak adlandırılması Süfyani l.a'nın
ordusuna vuracagı darbedendir.

*Ve burada görmekteyiz ki Yemen'den çıkan Mansur Yemani ve Göz kırıcı lakaplı 2 kişiyi görmüş
olmaktayız.

3>Ka’ğıb dan şöyle nakil edilmiştir :İsa (a.s)Yeryüzüne inmesi gerekir ve eller arasında(zuhur
esnasında) alametler ve fitneler olmak zorunda taki bir kişi Belad’tan ayaklanacak ve o ASHAB’tır ki
belad adasından ayaklanacak sonra Şam’da CURHEM KABİLESİNDEN ŞAHIS ve Yemenin belad
bölgesinden olan kahtan (KAHTANİ) kabilesinden şahıs ayaklanacak sonra her üçü davalarındaki
hususiyatında zulüme yenik düşecekler ve (1.si )Süfyani dımeşk'te (Şam) ayaklanacak."

-Şarhul Ahkakul-Hak Seyyid ul-Mer’aşi c 29 s 530.

*Yemen'den çıkacak kişiler hakkında Süfyani karşısında hezimete ugrayacagı belirtilmiştir. Oysaki
Yemani a.s'a zafer verilmiştir.Muzafferdir yenilmez.

4>(İmam Mehdi'nin) Kıyamının alametlerinden Şam’da Sufyani'nin hurucu (çıkışı, kıyam) Yamani'nin
hurucu ve gök yüzünde Ramazan ayında semada bir münadi o’nun ve babasının ismini seslenecek
olmasıdır."

– Şarhul Ahkakul-Hak Seyyid ul-Mer’aşi c 13

5>İmam-ı Cafer es-Sadık (a.s) buyuruyor: “Kaim’in kıyamından önce 5 alamet zuhur öncesi
alametlerdendir; Yemani’nin çıkışı, Sufyani’nin çıkışı, Gökyüzünden yükselecek ses, Nefs-i
Zekiyyenin şehid edilmesi, Sufyaninin ordusunu yerin yutması.”

-Kemal-ud Din İtmamun Nimet. C.2,S.649


6>İmam-ı Cafer es-Sadık (as) buyuruyor: “Sufyani’nin çıkışı, Yemani’nin kıyamı, Seyyid Horasani üçü
de bir yılda bir ayda ve bir günde ortaya çıkacaklardır; tesbih taneleri gibi bir biri ardına
geleceklerdir. Hz. Mehdi’nın zuhurunun eşiğinde hiç bir bayrak, Yemani’nin bayrağından daha çok
hidayete götüren değildir, çünkü o hakka davet edecektir.”

98
-Biharul-Envar cilt 52

*Seyyid Horasani a.s'ı ilerde işleyecegiz.

7>İmam-ı Muhammed el-Bakır (a.s) :“O kıy am edince siz de onunla birlikte kıyam edin, çünkü
hidayet bayrağını gördükten sonra ondan yüz çevirmek müslüman için caiz değildir. Kim Yemani’nın
kıyamına katılmaktan kaçınırsa ateş ehlinden olacaktır, çünkü o hakka davet edecektir.”

-Gaybet-i Numani S.255, Bab 14, H.6-13 / Doğumundan Zuhuruna İmam Mehdi- S.557/ Allame
Kazvini

8>İmam-ı Ali (a.s.) dedi ki:“Mehdi’den önce Doğu’da ONUN


EHLİ-BEYT’İN DEN olan bir adam gelecek, o kılıcı sır tında sekiz ay taşıyacak; öldürecek ve sakat
bırakacaktır ve sonra Beytül Maktis’e (Kudüs’e) gidecektir ve oraya ölmeden varacaktır.”

- Kanzül Ümmal C.7 s.261; El Mumehhidun Şeyh Korani s.110

*8.hadiste belirtilen İmam Mehdi a.s'ın Ehlibeytin den birisinin gelecegini belirtmektedir.Kıyama
başlaması ile birlikte savaşıp 8 ayda Kudüs'e girecegi belirtilmektedir.İmam-ı zaman a.s'ın evliligi,
çocukları konusunda bilgi azdır lakin burada Ehlibeytinden birisinin gelecegine dikkat çekilmiştir.Bu
kişinin Yemani a.s olma ihtimali veyahut 12.ci İmam Muhammed Mehdi'nin (a.s) evladı ve
sonrasında gelecek olan vasiyet sahipleri 12 Mehdi'nin 1.mehdi'si (a.s) olma ihtimali vardır.Çünkü
Kudüs'ün fethi İmam-ı Zaman a.s'ın vaktindedir.10.000 kişilik halkanın İmam Mehdi ashabının
tamam edilmesi hadiste nettir. “Bizim ortamızdan, Kaim’den sonra Hüseyin’in soyundan 12 Mehdi
olacaktır.” (Bihar’ül Envar c.53 s.148. Burhan c.3 s.310. Gaybet’ül Tusi s.385).

9>"Allah Mehdi’nin VEKİLİNİ


Süfyani’ye karşı DOĞUD AN HURUÇ (Kıy am) ettirecektir ve O, Şam yolunda Süfyani’yi yenecektir.”

-Seyid Maraşi, İhkakul Hak c.29 s.620

10>Resulullah (s.a.a.s) buyurdu: “Horasan’dan siyah sancakları görürseniz, buz üstünde sürünerek
bile olsa onlara gidin çünkü onların arasında MEHDİ’NİN HALİFESİ vardır.”

- Melahim vel Fiten s.53

11>Ebu Abdullah (a.s) buyurdu: “HAKKIN SANCAĞI zuhur ettiğinde, doğudaki ve batıdaki insanlar
onu lanetleyecektir. Bunun sebebini biliyor musunuz? Bu, insanların huruç etmeden önce Onun
Ehlibeyt’inden göreceklerinden dolayıdır.”

-Gaybet-i Numani s.308 bölüm 17 h.4, Biharul Envar c.52 s.365

12>Emirel Müminin (a.s) buyurdu: “Vaad yaklaştı, Doğudan gelen kuyruklu yıldız ve parlak ay size
parlıyor. BU OLURSA, tövbenize dikkat edin ve şunu bilin ki, eğer DOĞUDAN ZUHUR ETMİŞ KİMSEYİ
takip ediyorsanız, Peygamber’in metodları onlarla hareket etmeniz için kullanılacaktır ve böylece
körlükten, sağırlıktan ve dilsizlikten kurtulacaksınız.”

-El Kafi c.8 s.63

13>Ebu Tufeyl İmam Ali (a.s)’dan şöyle nakleder, “Ey Amr, eğer Horasan’dan gelen siyah sancakları
duyarsan ve kapalı bir kutunun içindeysen, o kilidi ve kutuyu kır ve gidip o bayrakların altında
öldürül. Eğer bunu yapamazsan, onların altında öldürülene dek kutunun içinde yuvarlan.”

-Kenzul Ummal c.7 s.278

99
14> Hüseyin b. Ebu'l-A'la el-Hazremî'nin
şöyle dediği nakledilir:

İmam Cafer Sadık'a (a.s) dedim ki: "Süfyanî huruç ettiğinde biz ne yapalım?" Buyurdu ki:
Erkekler yüzlerini ondan gizlesinler, kadınlara ve çocuklara bir sorun çıkmaz. O, beş şehre, yani
Şam'ın şehirleri ne musallat olduğunda, siz kendi EMİR SAHİBİNİZE doğru göçün!"

KONUNUN NETLİGİ İÇİN SİYAH SANCAKLAR/SANCAKLAR KONUSU HADİSLERİ:

1>Abdullah b. Mesud'un şöyle dediği naklediliyor: Peygamber'in (s.a.a) huzuruna gittik. Peygamber
(s.a.a) mutluluk saçan bir yüzle bizi karşıladı. Resulullah'tan (s.a.a) sorduklarımızı cevaplıyor ve
sustuğumuzda da kendisi söze başlıyordu. Hâl böyle devam ederken, Benî Hâşim'den bir grup genç
oradan geçti. Hasan (a.s) ve Hüseyin (a.s) de onların arasındaydı. Resulullah (s.a.a) onları görünce
kucağına aldı ve gözleri yaşla doldu. Şöyle dedik: "Ya Resulallah! Sizin yüzünüzde gördüğümüz bizi
üzmektedir." Resulullah (s.a.a) buyurdu: "Allah biz Ehlibeyt için dünya yerine ahireti seçmiştir. Çok
yakında benden sonra Ehlibeyt'im şehirlere dağılarak derbeder olacaklardır. Siyah bayraklılar hakkı
talep ederek doğudan dalgalanana kadar bu durum devam edecektir. Ancak onların hakkını
vermeyeceklerdir. Onlar hakkı talep etmekten vazgeçmeyecekler, ama hakları verilmeyecektir.
Tekrar haklarını isteyecekler, ama yine onlara itina edilmeyecektir. Bunun ardından mücadele
etmeye başlayacak ve zafere ulaşacaklardır. Sizlerden veya evlatlarınızdan biri o zamanı görürse,
el ve ayaklarıyla karların üstünde yürümek pahasına olsa dahi, benim Ehlibeyt'imden olan lidere
katılsın. Onlar hidayet sancaklarıdır. Sancağı, benim Ehlibeyt'imden birine teslim edeceklerdir. Onun
ismi isminle, babasının ismi de babamın ismiyle aynıdır. O, yeryüzüne hâkim olacak, orayı zulüm ve
sitemle dolduğu gibi adalet ve insafla dolduracaktır."

-Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 243

2>İmam-ı Muhammed el-Bakır'dan (a.s) şöyle nakledilmiştir:


Doğudan bir grubun ayaklandığını görür gibiyim. Onlar hakkı talep ederler, ancak onlara verilmez.
Tekrar isteklerinde ısrar ederler, ancak muhalifler kabul etmez. Böyle olunca, kılıçlarını omuzlarına
alarak düşmana karşı koyarlar. Böylelikle olumlu cevap alırlar. Ancak bu kez de herkes kıyam edene
kadar onlar kabul etmezler. Hidayet sancağını, sizin sahibinizin (İmam Mehdi'nin) kudretli ellerinden
başkasına teslim etmezler. Onlardan ölenler şehittir. O zamana ulaşsaydım, kendimi bu işin sahibi
(İmam Mehdi) için korurdum."

-Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 243.

3>Hüzeyfe el-Yemânî'den şöyle naklediliyor: Peygamber-i Ekrem (s.a.a) doğu ile batı halkı arasında
gerçekleşecek fitneyi hatırlattı ve buyurdu ki:
Onlar fitneye yakalandıklarında Süfyanî, Yabis çölünden (kuru çölden) onlara karşı huruç eder
ve nihayet Şam'a gelir. Ardından iki orduyu Doğu'ya ve Medine'ye doğru harekete geçirir.
Sonunda beddua edilmiş şehre bağlı (Bağdat) Babil adındaki yere varır. Üç bin kişiden fazla
insanı öldürür, zorla yüzden fazla kadını sahiplenir ve Abbas Oğullarından üç yüz kişiyi
öldürür. Sonra Kûfe'ye saldırır, civarındaki her şeyi yerle bir eder, ardından da Şam'a doğru
ilerler. Derken hidayet bayrağı taşıyan bir ordu o bölgeden kıyam eder ve Süfyanî ordusuyla
karşı karşıya gelerek, haberi diğerlerine ulaştırsın diye biri hariç hepsini tarumar eder,
ellerinde bulunan tüm esir ve ganimetleri geri alırlar. İkinci ordu ise Medine'ye girip üç gece
gündüz boyunca orayı talan ettikten sonra Mekke'ye doğru yola koyulur. Nihayet çöle
vardıklarında yüce Allah, Cebrail'i onlara gönderir ve ona şöyle buyurur: 'Ey Cebrail! Git
onları yok et!' Sonra Cebrail o yere öyle bir vurur ki yer onları içine yutar. Cuheyne
kabilesine mensup iki kişi dışında hiç kimse sağ kalmaz."

Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 186.


100
SEYYİD HORASANİ KİMDİR?

İmam Mehdi’nin (a.f) zuhur alametlerini anlatan rivayetlerde kendisinden bahsedilmiştir.


İmam Mehdi’nin yaren ve yardımcılarındandır.

Bazı rivayetlere göre, İmam Hasan (a.s) veya İmam Hüseyin’in (a.s) soyundan geldiği ve
kendisinden Haşimi Horasani olarak bahsedilmektedir. Nurlu bir yüzünün olduğu ve yanağında ya
da sağ elinde bir benin olduğu belirtilmiştir.
Seyyid Horasani’nin kıyamı, beklenen Mehdi’nin (a.s) zuhur alamet ve nişanelerinden biri olarak
kaydedilmiş ve rivayetlerin bütününden anlaşıldığı kadarıyla kıyamının doğudan başlayarak Irak’a
doğru olacağı anlaşılmaktadır. Ordusunun komutanlığını Şuayb bin Salih adlı birinin yapacağı ve
ordusu ile Süfyani ordusu arasında şiddetli çatışmaların yaşanacağı ve sonunda savaşı
Horasani’nin kazanacağı ve en sonunda İmam Mehdi’ye biat edeceği belirtilmiştir.

-Biharu’l-Envar, c. 53, s. 15; Ali Kurani, Zuhur Asrı, ikinci baskı, 1379, Abbas Celali, s. 247.

Horasani”, “Süfyani” ve “Yemani”nin her üçü de aynı yıl, aynı ay ve aynı günde (aynı anda) kıyam
edecektir.

-Şeyh Mufid, el-İrşad, c. 2, s. 375.

Hadislerde Horasani”nin kıyam yerinin başlangıç noktasından bahsedilmemiştir.

101
HZ. İSA'NIN GÖKTEN NUZÜLÜ HADİSLERİ:

Bismillahirrahmanirrahim

Nisa Suresi 159.ayeti kerime;"Kitap ehlinden olan herkes mutlaka ölümünden önce ona iman
edecektir ve kıyamet günü o (İsa), onlara karşı şahit olacaktır.”

Tefsiri İmam-ı Muhammed el-Bâkır'dan (a.s) şöyle rivayet etmiştir:


“Kıyametten önce (İsa) dünyaya inecek, Yahudi ve Hristiyan milletlerin hepsi ölümden önce ona
iman edeceklerdir. O, Mehdi'nin arkasında namaz kılacaktır.”

-Bihâru'l-Envâr, c. 14, s. 530.

Resulullah'tan (s.a.a)
nakledilen şu rivayet bunun bir örneğidir.İsa b. Meryem'in sizin aranıza (gökten) ineceği ve
İmamınızın ise sizden biri olacağı zaman nasıl (bir durumda) olacaksınız?

-age. c. 52, s. 383.

Hz. Resulullah'tan
(s.a.a) nakledilen bu rivayetlerden biri şöyledir:
Canım elinde olana andolsun ki, mutlaka İsa b. Meryem adil bir hâkim ve adaletli bir önder
unvanıyla (yeryüzüne) sizin aranıza inecektir. O, haçı kıracak, domuzu öldürecek ve vergiyi
kaldıracaktır. Halkın mal varlığı o kadar çoğalacaktır ki, kimse (başkasından) mal kabul
etmeyecektir.”

-İbn Hammâd Nüshası, s. 159-162 Sihah-i Ehlisünnet'ten naklen. Bu rivayet Bihâru'l-Envâr'da da


yer almıştır.
Aynı kaynakta şöyle geçer:

"Peygamberler bazı sebeplerden dolayı birbirleriyle kardeştirler. Dinleri bir, ama anneleri farklıdır.
Bana en yakın olanları İsa b. Meryem'dir. Çünkü onunla benim aramda peygamber yoktur. O, sizin
aranıza (gökten) inecektir. Öyleyse onu tanıyınız. O, geniş omuzlu, al ve beyaz yanaklıdır. Domuzu
öldürecek, haçı kıracak, vergiyi kaldıracak ve İslam dışında hiçbir dini kabul etmeyecektir. Onun
daveti yalnızca âlemlerin Rabbinin isteği doğrultusunda olacaktır.

"ZUHUR VE KIYAM'DA BAZI HADİSLER:

>İmam Mehdi'nin (a.s) bazı


yârenleri şüphe ve tereddüde düşecek, çok kan dökülmesi ve zalimlerin öldürülmesine itiraz
edeceklerdir.
İmam Muhammed Bâkır'ın (a.s) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
O (İmam Mehdi) Sa'lebiyye'ye ulaşınca, şecaat ve bedensel yönüyle İmam Mehdi'den (a.s) sonra
halkın en güçlüsü ve kendi akrabalarından olan biri ayağa kalkıp şöyle diyecektir: "Ey efendi! Ne
yapıyorsun? Allah'a andolsun ki, sen halkı aynı koyunlar gibi kendi önünden sürüyorsun. Acaba
Resulullah'ın (s.a.a) emriyle mi bunu yapıyorsun, yoksa ayrı bir sebebi mi var?" Bu sırada biat
almakla (halktan İmam Mehdi için biat almakla) görevli olan şahıs şöyle diyecektir: "Susacak mısın,
yoksa boynunu mu vurayım?" Bunun üzerine İmam Mehdi (a.s) şöyle buyuracaktır: "Ey filan!
Konuşma! Allah'a andolsun ki, benim yanımda Resulullah'tan (s.a.a) bir bildiri bulunmaktadır. Ey
filan! O küçük sandığı getir." Sandığı getirince İmam Mehdi (a.s) Peygamber'in (s.a.a) bildirisini
okuyacaktır. Bu sırada itiraz eden şahıs şöyle diyecektir: "Size feda olayım! İzin verin başınızdan
(alnınızdan) öpeyim." İmam Mehdi (a.s) kafasını ileri doğru eğecek ve o da iki gözünün arasını
öperek şöyle diyecektir: "Allah beni size feda eylesin. Bizden tekrar biat alın." İmam Mehdi (a.s) de
onlardan tekrar biat alacaktır.”

-Bihâru'l-Envâr, c. 53, s. 343.

102
103
104
>Peygamber Efendimiz (s.a.a.s): “Hz. Mehdi’nin zuhurunu sizlere, depremler vuku bulup, insanlar
ihtilafa düştükten sonra müjdelerim.”

–Bihar’ül Envar c.51 s.74

>İmam Sadık (a.s.) buyurdu: “Abdullah’ın ölümünü kim haber verirse, Kaim’in (Mehdi a.s.) çıkışına
(ayaklanmasına) kefil olurum. Ve eğer Melik Abdullah ölürse, kimse bir kişinin etrafına
toplanamayacak ve bu emir bir sona varamayacak. Sahibiniz gelinceye kadar; yılların hükümeti
bitecek ve hükümdarlık aylara hatta günlere kalmış olacak.” Sordum bu durum çok uzun sürecek
mi diye?” Buyurdular: Hayır.”

- Bihar’ül Envar c.52 s.210

>İmam Bakır (a.s.): “Süfyani; Abkaa, Mansur, Kindi, Türk ve Rumlar’ı yendiğinde; Irak’a doğru
yönelecek ve işte o zaman Abdullah’ın yok olma zamanıdır.”

-Mu’cem El-Mevdui Li-E hadisil-İmam el-Mehdi, El Şeyh-El Korani s.553

>İmam Ali (a.s.): “Zil çalındığında ve Irak’ı Kürt liderler yönettiğinde, Hz. Mehdi’nin (a.s.) zuhurunu
bekleyin.”

–Bişaret’ul İslam s.104

>Müminlerin Emiri İmam Ali (a.s.): “Mısır sahibi, alametlerin alametidir ve onun özelliği, hükümet
sahibi olmasıdır. İsminin kalbinde Hasan ve başında Muhammed. Ve o, soy ismini değiştirecektir.
Eğer çıkarsa ve düşerse, Mehdi (a.s.) kapılarınızı çalacaktır. Kapılarınızı çalmadan önce, ona (a.s)
doğru gidiniz. Hatta gerekirse buzların üstünde sürünerek ya da bulutların üzerinde uçarak gidiniz.”

–Maza Gal Ali (a.s) En Ahiril Zaman s.330

>İmam Muhammed Bakır (as) buyurdu: “O (Mehdi) gizli bir emre doğru hidayet edeceği için, onun
adı Mehdi’dir. Tevrat’ı ve Allah azze ve celle’nin sair kitaplarını Antakya’daki bir mağaradan
çıkaracak, Tevrat ehli olanlar arasında Tevrat ile, İncil ehli olanlar arasında İncil ile, Zebur ehli
olanlar arasında Zebur’la, Kur’an ehli olanlar arasında ise Kur’an ile hükmedecek”

-Biharul-Envar: 51/29, hadis 2

>İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Kaim aleyhisselam’ın ashabı Küfe mescidinde
çadırlar kurup yeni bir misal (Kur’an) çıkardıklarında ne yapacaksınız? Bu öyle yeni bir olaydır ki
araplara çok şiddetli ve zor gelecektir.”

- Gaybeti-Numani: bölüm 21, hadis 6

>İmam Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu: “Şüphesiz Kaim’imiz kıyam ettiğinde tıpkı
Resulullah sallallahu aleyhi ve alih gibi halkı yeni bir şeye davet edecek. İslam garip başladı ve
garip olarak geri dönecek. Ve ne mutlu gariplere.”

- Biharul-Envar: 52/366, h.147

>İmam Caferi Sadık (as) şöyle buyurdu: “Ben Ali’nin şiilerini görür gibiyim Ellerindeki Mesani’larla
halka yeni baştan Kur’an öğretiyorlar.”

- Biharul-Envar: 52/364, hadis 140

>İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Kaim aleyhisselam’ın ashabı Küfe mescidinde
çadırlar kurup yeni bir misal (Kur’an) çıkardıklarında ne yapacaksınız? Bu öyle yeni bir
olaydır ki araplara çok şiddetli ve zor gelecektir.”
- Biharul-Envar: 52/365, hadis 142

105
>İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Kaim aleyhisselam zuhur ettiğinde kendisini bu
işin ehli sayanlar ondan ayrılacak, güneşe ve aya tapanlara benzeyenler onun ehlinden olacaklar.”
-Biharul-Envar: 52/363

>Abdullah bin Ata-i Mekki’den: Fakihlerden bir şeyh – yani İmam Cafer-i Sadık (as)’a Mehdi
aleyhisselam hangi yolu izleyecek? diye sorduğumda şöyle buyurdu: “Resulullah (saa)’in yaptığını
yapacak. Tıpkı Resulullah’ın cahiliyet dönemini yıktığı gibi kendinden önceki şeyleri yıkacak. İslamı
yeniden başlatacak.”
- İsbatul-Huda: 3/539

>Abi Abdullah Cafer-i Sadık (as) şöyle buyurdu: “Kaimin kıyamından önce kaldırılan herbir bayrak
sahibi zalim hakimdir ve Allahtan başkasına ibadet ediyor.”
- Üsuli-Kafi: 8/295

>İsbağ bin Nebate’den: Hz. Ali aleyhisselam şöyle buyurdu: “Yüzelli’den sonra başınıza kafir
emirler, hain liderler ve fasık arifler geçecektir. Tacirler çoğalacak ve kârlar azalacak ve faiz
yayılacak. Zinazadeler çoğalacak ve zina artacak. Maarif inkar olunacak ve hilaller büyüyecek. Ve
kadınlar kadınlarla, erkekler de erkeklerle yetinecekler.” Hz. Ali bin Ebi Talib aleyhisselam bu hadisi
buyururken adamın biri ayağa kalkarak şöyle arzetti: “Ey Emirülmüminin! Bizler o zamanda ne
yapmalıyız?”
Buyurdu ki: “Firar , Firar. Doğrusu Allah’ın adaleti; Kur’an okuyanlar nehy oldukları emirlere
yaklaşmadıkça ve iyi insanlar facirleri nehyettikçe her zaman bu ümmetin üzerinde olacaktır. Eğer
bunları yapmayıp kötü insanlardan nefret ederek “La ilahe illallah” dedikleri zaman Allah arşında
şöyle diyecek: Yalancılar, söylediğinize inanmıyorsunuz.”
- Biharul-Envar: 52/228, hadis 92

>Abdullah bin Sinan der ki: Ben ve babam birgün İmam Cafer-i Sadık (as)’ın huzuruna çıktığımızda
bize şöyle buyurdu: “Hidayet imamınızı ve bayrağını görmediğiniz zamanda ne yapacaksınız. Bu
hayret zamanından ğarik duasını okuyan dışında hiçkimse kurtulamayacaktır. Babam dedi ki:
Allah’a andolsun ki bu, bir beladır. Sana feda olayım, bizler o zamanda ne yapabiliriz? Buyurdu ki:
Böyle olursa ki siz o zamanı asla göremeyeceksiniz- elinizdekilere sarılın, böylece bu olay sizde
açıklığa kavuşacaktır.”
-Biharul-Envar: 52/133, h. 37

>Mufazzal bin Ömer der ki: İmam Ebu Abdullah Cafer-i Sadık aleyhisselam’ın huzurunda idim ve
benimle birlikte başkaları da vardı. İmam aleyhisselam bize şöyle buyurdu: “Sakın meşhur etmeyin”
-yani Kaim’in adını- Ben, imamın bunu başkalarına buyurduğunu zannediyordum. Ama bana dedi
ki: Ey Abdullah’ın babası! Sakın onu meşhur etmeyin. Allah’a andolsun ki zamanın birinde gaybete
çekilecek ve gizlenecek. Öyle ki (onun hakkında) şöyle söyleyecekler: “Öldü mü? Yoksa helak mı
oldu? Hangi vadiye gitti?” Müminlerin gözleri ona gözyaşı dökecek ve tıpkı bir geminin dalgalarla
boğuştuğu gibi boğuşacaklar. Allah’ın ahit aldığı, kalbine imanı yazdığı ve kendisinden bir ruh ile
onayladığı müminler dışında kimse kurtulamayacak. Ve birbirine benzeyen oniki bayrak kalkacak ki
birbirinden ayırt edilmeyecek. Mufazzal der ki: Bunu duyunca ağladım. İmam Sadık (a.s) buyurdu
ki: “Seni ağlatan nedir?” Arzettim ki: Sona fedâ olayım, nasıl ağlamam ki, sen şöyle buyuruyorsun:
Birbirine benzeyen oniki bayrak kalkacak ki birbirinden ayrıt edilmeyecek? İmam, evindeki
pencerelerden birinden içeriye giren güneş ışığını göstererek buyurdu ki: Bu güneş ışınları, aydınlık
mıdır? Dedim ki: Evet. Buyurdu ki: Allah’a andolsun ki bizim emrimiz, bu güneşten daha aydınlıktır.”
- Biharul-Envar: 51/147, hadis 18

>Eyyûb bin Nuh’dan: İmam Ebul Hasan Ali Nâki aleyhisselam şöyle buyurdular:
“Bayrağınız içinizden ayrıldığı zaman, ayaklarınızın altından zuhuru bekleyin.”
- Kafi: 1/341, hadis 24

>İbni ebi Yafûr’dan: İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Filancanın (Beni Abbastan
birinin ismi) helakını elinde sakla ve say: Süfyani’nin zuhuru, nefsin
ölümü, yere girecek olan bir ordu ve ses.” Arzettim ki: “O ses nedir? O bir münadimidir?” Buyurdu
ki: “Evet, işte bu emir sahibi o ses ile tanınır.” Sonra buyurdu ki:
“Farac ve zuhur’un tümü Beni Abbas’tan olan filancanın helakı iledir.”
-Biharul-Envar: 52/234, hadis 100

106
>İmam Cafer Sadık (as) şöyle buyurdu:
“O (bayrak) bizimledir ve Kâim (as) kalkmayınca kaldırılmayacaktır. O kıyam ettiğinde onu
açıklayacaktır. Doğuda ve batıda öyle bir kimse kalmayacak ki, ona lanet okumasın. Onun önünde
bir ay ardında bir ay, sağında bir ay ve solunda da bir ay boyunca korku olacak. Ey Ebu
Muhammed, o intikam, gazap ve keder içinde ortaya çıkacak, Allahın bu mahlukata olan
gazabından dolayı. Resulullahın (s.a.a) Uhudda giydiği gömleği üzerindedir, sarığı Sehaptır ve zırhı
Resulullahın (s.a.a) zırhı olan Sabigadır, kılıcı Resulullah (s.a.a)’in kılıcı olan Zülfikardır. O sekiz ay
boyunca onu kınından çıkarıp savaşacak, durmadan öldürecektir. (Katliama) başladığı ilk yer Beni-
Şeybe olacak onların ellerini keserek Kabeden asacak, bir münadi de şöyle seslenecek: Bunlar
Kabenin hırsızlarıdır!” Sonra Kureyş'e doğru ilerleyecek, onlarla yalnız kılıç ile davranacak, ve
onlara kılıçtan başka birşey vermeyecek. İki kitap okumadan orayı terketmeyecek, bir kitap
Basrada, diğeri de Kufede”
- Biharul-Envar: 52/361

ZUHUR ASRI BÜYÜK SAVAŞA DAİR HADİSLER:

1>Emirü'l-Müminin İmam Ali'den (a.s) şöyle nakledilmiştir:


Kaim'in (a.s) önünde, kızıl ve beyaz ölüm belirecek; kan rengindeki çekirgeler zamanlı zamansız
saldıracaktır. Kızıl ölümden kasıt kılıç, beyaz ölüm ise vebadır."
-Şeyh Mufid, el-İrşâd, s. 405; Gaybet-i Tûsî, s. 277.

2>İmam Muhammed Bâkır (a.s) şöyle buyuruyor:


" Şu alametler gerçekleşmedikçe Kaim (a.s) kıyam etmeyecektir: Büyük korku ve dehşet,
depremlerin yaşanması, halkı içine alacak fitne ve belalar, veba hastalığı, Araplar arasındaki keskin
kılıç, halk arasındaki büyük ihtilaf,dindeki bölünmeler, halkın durumundaki değişiklikler.
Öyle ki, halkın birbirinin canına kastetmesinden ve sabah akşam birbirlerini parça parça
etmelerinden dolayı insan ölümü arzulayacaktır."
-Şeyh Sadûk, Kemâlu'd-Din Temâmu'n-Ni'met, s. 434.

3>İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyuruyor:


" Mutlaka Kaim'in (a.s) önünde öyle bir yıl olacaktır ki halk onda açlık çekecek, ölümden duyulan
büyük korku ve dehşet onları kapsayacaktır."
-Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 229.

4>İmam Cafer Sadık'ın (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:


"Doğulularla Batılılar birbirleriyle ihtilaf edecektir. Evet, kıble ehli de hakeza (ihtilaf edecektir).
İnsanlar korku ve dehşetten dolayı büyük zorluklarla karşılaşacak, gökyüzünden bir münadi
seslenene kadar bu hâl üzere olacaklardır. Öyleyse ne zaman bu gerçekleşirse göç edin, göç!"
-age. c. 52, s. 235.

5>İmam Ali (a.s) bu hutbede şöyle buyurur:


Biliniz ki ey insanlar: Benden istediğinizi sorun; doğudaki fitne ve fesat, bir defa ölüp tekrar
dirildikten sonra dizginlerinden kurtulmuş deve gibi gelip çatmadan ve başka bir fitne, batıda büyük
bir ateş gibi alevlenmeden. Bu fitne, herkesin derinden ah-vah etmesine sebep olacak, kan davası
ve intikam feryatlarını yükseltecektir. Bu sırada Necran ahalisinden bir kişi (ya da rahip) çıkarak
İmam'a (a.s) icabet edecektir. O, Mehdi'nin (a.s) davetini ilk kabul edecek Hristiyan'dır. O; kendi
manastırını yıkacak, haçını kıracak; yârenleri, zayıf düşürülmüş halk, biniciler ve hidayet
bayraklarıyla beraber Nuhayle'ye doğru hareket edecektir. (O gün) Yeryüzündeki insanların
hepsinin toplanacağı yerin ismi Faruk'tur. (Burası, Emirü'l Müminin'in (a.s) hac yolculuğu
sırasındaki Burs ve Fırat arasında bulunan bir yerin adıdır.) O günde üç bin (bin) Yahudi ve
Hristiyan öldürülecek, bazısı bazısını öldürecektir. Evet, o gün, "Onları biçilmiş cansız bir ekin
hâline getirinceye kadar bu feryatlarını sürdürdüler"(Enbiya 15) ayetinin tevili ve örneğidir."
-Bihâru'l-Envâr, c. 83, s. 82, 84.

6>İmam Cafer Sadık'ın (a.s) şöyle buyurduğu naklediliyor:


"Kaim'in (a.s) önü sıra iki çeşit ölüm gerçekleşecektir. Biri kızıl ölüm ve diğeri beyaz ölüm. Sonuçta
her yedi insandan beşi ölecektir."
-age. c. 52, s. 207.

107
ZUHUR ASRINDA MISIR HADİSLERİ:
1>"Mısır halkı kendi sadatlarını (efendil erini) öldürecek ve köleler ülkenin efendilerine musallat
olacaklar."
-Bişaretu'l-İslam, s. 176.

2>"Ondan önce Şam ve Mısır hâkimi öldürülecektir."


-Bişaretu'l-İslam, s. 185, el-Kavlu'l-Muhtasar adlı eserden naklen.

3>"Süfyanî'den önce Mısrî (Mısırlı bir şahıs) ve Yemânî kıyam edecekler."


-Bihar'ul-Envar, c. 52, s. 210

4>Batı ehli Mısır'a saldırır. Onların Mısır'a girişi Süfyanî'nin


ala metidir. Ondan önce de bir şahıs halkı Peygamber (s.a.a) Ehlibeyt'ine doğru davet edecek."
-Bihâru'l-Envâr, c. 52, s. 208.

5>"Kıptîlerin Mısır'ın etrafına egemen olması."


-Bişaretu'l-İslam, s. 42.

6>Fakat Huzeyfe'den nakledilen diğer bir rivayette şöyle denir:


Mısır, Basra'nın yıkıldığı zamana kadar harap olmayacak.”
-Bihâru'l-Envâr, c. 52.

12 MEHDİLER HADİSLERİ:

1>İmam Cafer es-Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu:

“Gece oniki saattir, gündüz de oniki saattir, aylar da oniki tanedir. İmamlar da oniki imamdır.
nakipler (bab) oniki tanedir. ve şüphesiz Ali aleyhisselam oniki saatten bir saattir. ve işte bu yüce
Allah’ın şu ayetinin yorumudur: “onlar saati yalanladılar, biz de saati inkâr eden için ateşi hazırladık.”

-Gaybet-i Numani s.87

2>İmam-ı Cafer es-Sadık aleyhisselam buyurdu;"Kaim’den sonra on iki Mehdimiz var, onlar Hüseyin
as’ın evlatlarıdır."

-Bihar El Envar, 53/148


Şeyh Tusi, Gaybet, S. 358.

3>İmam-ı Cafer es-Sadik aleyhisselam dedi ki: “Bizim ortamızdan, Kaim’den sonra Hüseyin’inin
soyundan 12 Mehdi olacaktır.”

-Kitab el Gayba, Al Tusi, S. 385

4>Resullullah (s.a.a.s) dedi: “…V e onlardan sonra 12 mehdi gelecek. Eğer Hüccet bin Hasan’ın
gitme zamani gelirse vasiyetimi oğluna teslim etsin ki, o Birinci Mehdi’dir. Ve onun 3 ismi vardır;
birinci ismi benim babamın ismi gibi Abdullah, ikinci ismi benim ismim gibi Ahmed ve üçüncü ismi
de Mehdi’dir. O iman getirenlerin ilkidir”

-Gaybet Şeyh Tusi s.150

108
KIRKIŞYA SAVAŞI HADİSLERİ:

1>"Bir fitne başlayacak ve ardı sıra başka bir fitne baş gösterecektir. Birinci fitne, keskin kılıç
darbeleriyle darbe yemek gibi olan ikinci fitnenin yanında kırbaç yemek gibi kalacaktır! Daha sonra
tüm haramların helal sayıldığı başka bir fitne baş gösterecektir! İşte o anda hilafet yeryüzündeki en
üstün kişiye ulaşacaktır ve o kişi o anda evinde oturmuş olacaktır.”

-Ruzgar-ı Rehai, Süle yman Kamil, tercüme: Ali Ekber Mehdi Pur, s. 894.

2>İmam Muhammed Bakır (a.s) Müyesser’e hitaben yaptığı bir konuşmada Kırkısya savaşının
büyüklüğünü ve eşi benzeri olmadığına dair açıklamalarda bulunmuştur.

İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:

Ey Müyesser! Buradan Kırkısya’ya ne kadarlık bir yol vardır?

Dedim ki: Bu yakınlardadır. Fırat sahilinde yer almaktadır.

Buyurdu ki: Bu bölgede eşi benzeri görülmemiş bir olay yaşanacaktır. Allah Tebareke ve Teâlâ’nın
yerleri ve gökleri yarattığı günden beri ve var olacakları güne kadar yaşanmamış bir olay
yaşanacaktır. Burada yeryüzünün yırtıcı hayvanları ile gökyüzünün kuşlarının yararlanacağı bir sofra
kurulacaktır.”

-Ruze-i Kâfi, Sikatu’l İslam Şeyh Kuleyni, s. 451.

3>Yine başka bir rivayette İbn Ebi Ya’fur, İmam Muhammed Bakır’dan şöyle nakletmiştir:

“Hiç kuşkusuz Abbas ve Mervan oğulları için Kırkısya’da bir hadise yaşanacaktır. Genç oğlanlar
orada yaşanacaklardan ötürü yaşlanacaktır ve Allah onlardan her türlü yardımı alacak ve
gökyüzündeki kuşlarla yeryüzündeki vahşi hayvanlara zalimlerin etleriyle karınlarını doyurmalarını
ilham edecektir. Sonra Süfyani çıkacaktır.”

-El-Gaybet, Muhammed b. El-Hasan el-Tusi, s. 422.

4>İmam Muhammed Bakır (a.s) başka bir rivayette Kırkısya savaşı ile Süfyani’nin çıkışını
ilişkilendirmiş ve şöyle buyurmuştur:

“Süfyani orduları Kırkısya’dan geçtiklerinde orada savaşa tutuşacaklardır. Sonra zalimlerden yüz bin
kişi öldürülecektir. Süfyani, o sırada sayıları yetmiş bini bulacak bir orduyu Kufe’ye doğru
gönderecektir.”

-Biharu’l Envar, Muhammed Bakır Meclisi, c. 52, s. 237.

5>İmam Cafer Sadık (a.s) başka bir rivayette Kırkısya savaşına değinmiş ve şöyle buyurmuştur:

“Hiç kuşkusuz Allah için Kırkısya’da bir sofra kurulacak ve gök meleği onu haber verecektir. Sonra
ey gökteki kuşlar ve ey yerdeki yırtıcı hayvanlar! Doymak için zalimlerin etlerine doğru koşun, diye
çağrıda bulunacaktır.”

-Es-Süfyani ve Alamatu’z Zuhur, Muhammed Fakih, s. 127.

109
İMAM MEHDİ A.S'IN ASH ABININ ÇIKACAĞI YERLER:

Esabağ b. Nubate Hz. Emirü’l Müminin’den şöyle rivayet etmiştir:

Hz. Emirü’l Müminin bir hutbe okuyarak imam Mehdi (a.s) ve yaranlarının çıkışından bahsetti. Ebu
Halit Halebi veya Kabuli şöyle sordu: “Ey Ali! Onun özelliklerini bize söyle” imam Ali (a.s) şöyle
buyurdu: “Hz. Mehdi (a.s) yaratılış, huy ve iyilikte insanlar içinde Resulullah’a (s.a.a) en çok
benzeyen kişidir.” Sizlere onun ashap ve yaranlarının özelliklerini söyleyeyim mi? dediler ki: “Evet, ey
Müminlerin Emiri!” imam Ali (a.s) şöyle buyurdu: “Allah resulünün şöyle dediğini duydum: “Onlardan
ilki Basra’dan sonuncusu Yemame’den olacak.” Daha sonra imam Mehdi’nin ashabını tek tek
saymaya başladı. Halk da bu sırada ağlıyordu. Hz. Ali (a.s) şöyle devam etti:

Basra’dan* 2 kişi
((Arapça: ‫ ) اﻟﺒﺼﺮة‬Irak'ın güneyinde bir kent; Irak'ın ikinci büyük şehri ve en önemli limanı. Hamar
Gölünün güneydoğu ucunda, Şattül Arap su yolunun batı kıyısında, Basra Körfezi'ne 55, Bağdat'a ise
545 kilometre uzaklıktadır.)

Ahvaz’dan 1 kişi
((Farsça: ‫ اھﻮاز‬Ahvāz, Arapça: ‫) أﺣﻮاز‬, İran'ın güneybatısında, Huzistan Eyaleti'nin merkezi olan şehir.)

Mina’dan 1 kişi
(Mekke’de bir yerin adı.)

Şuşter’dan 1 kişi
((Farsça: ‫ ﺷﻮﺷﺘﺮ‬Shūshtar), İran'ın Huzistan Eyaleti'nde bir şehir.)

Druk’dan 1 kişi
(İran'ın Huzistan Eyaleti'nde şehir.)

Bastan’dan adı Ali, Ahmed, Abdullah ve Cafer olan 4 kişi

Umman’dan 2 kişi adları: Muhammed ve Hasan

((Arapça : ‫ ) ﻋﻤﺎن‬, güneybatı Asya'da, Arap Yarımadası'nın güneydoğusu kıyısında yer alır.
Kuzeybatıda Birleşik Arap Emirlikleri, batıda Suudi Arabistan, güneybatıda ise Yemen ile sınır
komşusudur. Güneyde ve doğuda Hint Okyanusu, kuzeydoğuda ise Basra Körfezi ile çevrilidir.)

Siraf’dan adları Şedad ve Şedid olan 2 kişi

(İran’ın Buşehr Eyaletine bağlı bir ilçe)

Şiraz’dan adları: Hafs, Yakup ve Ali 3

((Farsça: ‫ ﺷﯿﺮاز‬Şīrāz), İran İslâm Cumhuriyeti'nin güneyinde Fars Eyaleti'nin merkezi olan şehirdir.)

İsfahan’dan adları: Musa, Ali, Abdullah ve Galfan olan 4 kişi

(İran'da İsfahan Eyaleti'nin merkezi olan şehir. Aynı zamanda ülkenin üçüncü büyük şehridir.)

Abdah’dan adı Yahya olan 1 kişi

Marac veya Arac denen yerden Davut adlı 1 kişi

(Libya’da bir kentin adı)

Kerh’den adı Abdullah olan 1 kişi

110
(Irak’ta bir yerin adı)

Burucerd’den Kadim adlı 1 kişi

((Farsça: ‫ ﺑﺮوﺟﺮد‬, Borūjerd), İran'ın batısında Luristan Eyaleti'nde şehir.)

Nihavend’den Abdurrezzak adlı 1 kişi

((Farsça: ‫ ﻧﮭﺎوﻧﺪ‬,Nahāvand), İran'ın Hamedan Eyaleti'nde şehir.)

Dinaver’den adları Abdullah ve Abdussamed olan 2 kişi

(İran’ın Kirmanşah kentine bağlı bir kent. Kentte ağırlıklı olarak Kürtler yaşamaktadır.)

Hamedan’dan adları Cafer, İshak ve Musa olan 3 kişi

((Farsça: ‫ ھﻤﺪان‬, Hamedan), İran'ın orta kısmında Hamedan Eyaleti'nin merkezi olan şehir.)

Kum’dan adları Resulullah’ın Ehlibeytinin adlarıyla aynı olan 10 kişi

(İran'ın başkenti Tahran'ın 156 km güneybatısında ve Kum Nehri'nin kıyısında denizden 930 metre
yüksekte)

Horasan’dan Derid adlı 1 kişi ve Kehf ashabının adlarıyla mutabık olan 5 kişi

(İran’ın eski adı ve şu anda İran’ın büyük bir bölgesini kapsayan bölgenin adı. Eskiden Türkmenistan,
Özbekistan, Tacikistan, Afganistan ve Kırgızistan’ın bir bölümünü de içine alan büyüklükte bir
devlet.)

Amul’dan 1 kişi

((Farsça: ‫ آﻣﻞ‬, IPA: [ɒmol]), İran'ın Mazenderan Eyaleti'nde şehir.)

Gorgan’dan 1 kişi

(İran’ın Mazenderan, Gülistan ve Gilan eyaletleriyle Türkmenistan'ın Hazar Denizi kıyılarının güneyini
içine alan tarihi bölge.)

Herat’tan 1 kişi

(Afganistan'ın batısında Herat Vilayeti'nin merkezi olan kent.)

Belh’ten 1 kişi

((Darice ve Farsça: ‫ ﺑﻠﺦ‬, Balkh), Afganistan'ın kuzeyinde yer alan eski bir yerleşim yeridir.)

Gurah’tan 1 kişi

(Medine yakınlarında bir şehrin adı.)

Aneh’den 1 kişi

(Suriye’de bir şehrin adı)

Demağan’dan 1 kişi

111
((Farsça: ‫ داﻣﻐﺎن‬, Dāmghān), İran'ın Semnan Eyaleti'nde şehir.)

Serehs’ten 1 kişi

(İran’ın Horasan Eyaletinde bir şehir)

Seyyar’dan 1 kişi

Saveh’den 1 kişi

((Farsça: ‫ ﺳﺎوه‬, Sāveh), İran'ın orta kesiminde Merkez Eyaleti'nde şehir.)

Semerkant’tan 1 kişi

((Özbekçe: Samarqand, Самарқанд; Farsça: ‫ ; ﺳﻤﺮﻗﻨﺪ‬Rusca: Самарканд/Samarkand; eski Türkçe:


Semizkend) Özbekistan'ın güney kesiminde kent.)

Taligan’dan 24 kişi. Bunlar Allah Resulünün haklarında şöyle buyurduğu kişilerdir: “Horasan’da altın
ve gümüş cinsinden olmayan hazineler vardır, ama onlar o kişilerdir ki Allah ve Resulü onları bir
araya getirir.”

(İran’ın kentlerinden biri)

Kazvin’den 2 kişi

(İran'ın en eski şehirlerinden birisi olan Kazvin, 1548 ile 1598 yılları ar asında Safevî Devleti'ne
başkentlik yapmıştır.)

Fars’tan 2 kişi

(İran'ın güneyinde yer alan bir eyalet.)

Abhar’den 1 kişi

(Farsça: ‫اﺑﮭﺮ‬,Abhar), İran'ın kuzeyinde Türklerin yaşadığı Zencan Eyaleti'nde şehir.)

Bircan’dan 1 kişi

(Hazar bölgesinde bir yerin adı)

Şağ’dan 1 kişi

Sarih’den 1 kişi

Erdebil’den 1 kişi

(İran'da Güney Azerbaycan'nin Erdebil Eyaleti'nin merkezi olan şehirdir.)

Murad’dan 1 kişi

(Murat nehri bölgesi, Türkiye Malatya şehridir. )

Tedmur’den 1 kişi

((Arapça: ‫ ﺗﺪﻣﺮ‬, Tedmur veya Tadmor, İngilizce: Palmyra) orta Suriye'de antik zamanların önemli dini
ve ticari merkezi olan şehir. Kent, Humus Valiliği'nin, Palmira İli'ne bağlı bulunmaktadır. Şam'ın 215
km kuzeydoğusunda, Humus'un 155 km doğusunda ve Fırat'ın 120 km güneybatısında bir vaha
üzerinde kurulmuştur.)

112
Ermenia (Ermenistan)dan 1 kişi

((Ermenice: Հայ աստան Hayastan, /hɑjɑsˈtɑn/), ya da resmî adıyla Ermenistan Cumhuriyeti Güney
Kafkasya'da denize kıyısı olmayan bir ülkedir. Daha önce Sovyetler Birliği'ne bağlı bir cumhuriyet
iken Eylül 1991'de bağımsızlığını ilân etmiştir. Kuzeyinde Gürcistan, doğusunda Azerbaycan,
güneyinde İran ve batısında Türkiye ve Azerbaycan'ın egemenliği altındaki Nahçıvan bölgesi
bulunur. Başkenti ve en büyük şehri Erivan'dır.)

Merage’den 3 kişi

(Marage veya Maraga (Azerice: Marağa, Farsça: ‫ ﻣﺮاﻏﮫ‬, Marāghéh), İran'ın kuzeyinde Doğu
Azerbaycan Eyaleti'nde şehir.)

Hoy’dan 1 kişi

((Farsça: ‫ﺧﻮی‬
, Azerice: Xoy), İran'ın kuzeybatısında Batı Azerbaycan Eyaleti'nde şehir. Şehir, Urmiye
Gölü'nün kuzeybatısında, Çaldıran Ovası'nın güneydoğusunda yer alır. Hoy şehiri Azeriler ağırlıklı
olmak üzere Kürtlerin de yaşadığı bir şehirdir.)

Salmas’dan 1 kişi

((Farsça: ‫ ﺳﻠﻤﺎس‬, Kürtçe: Selmas, ayrıca Şahpur,Dīlman,Dīlmagān) , İr an'ın Batı Azerbaycan


Eyaleti'nde şehir. Kürtler çoğunluk olmak üzere Türklerinde yaşadığı bir şehir)

Bitlis’ten 1 kişi

((Kürtçe: "Bilîs" veya "Bedlîs", Ermenice: "Baghaghesh " veya "Baghesh") Bitlis ilinin merkezi olan
şehirdir. Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan Bitlis'i, güneyden Siirt, batıdan Muş, kuzeyden Ağrı illeri
ve doğudan Van Gölü çevreler.)

Nusur’dan 1 kişi

Burkeri’den 1 kişi

Serhis’den 1 kişi

(İran’ın şehirlerinden bir şehir olma ihtimali bulunmaktadır.)

Munacerd’den 1 kişi

Kalkila’dan 1 kişi

(Filistin’de bir yer.)

Vasit’ten 3 kişi
((Arapça: ‫ﻣﺤﺎﻓﻈﺔ واﺳﻂ‬ ), Irak Cumhuriyeti'nde bir il. Ülkenin doğusunda yer alır. İlin adı Arapça'dan
gelmektedir ve anlamı orta demektir.)

Bağdat’tan 10 kişi

((Arapça: ‫ ) ﺑﻐﺪاد‬Irak'ın başkenti. Irak'ın en büyük kenti olan Bağdat aynı zamanda Ortadoğu'da Kahire
ve Tahran' dan sonra en büyük üçüncü şehirdir.)

113
Küfe’den 4 kişi

((Arapça: ‫ اﻟﻜﻮﻓﺔ‬El Kûfe), Irak'ta bir şehir, Bağdat'ın 170 km güneyinde, Necef'in 10 km
kuzeydoğusunda yer alır. Fırat Nehri kenarındadır.)

Kadisiye’den 1 kişi

(Irak’ın şehirlerinden bir şehir)

Savra’dan 1 kişi

(Irak’ın şehirlerinden bir şehir)

Serah’tan 1 kişi

Nil’den 1 kişi

(Nil nehri kıyı bölgeleri)

Sayda’dan 1 kişi

((Arapça: ‫ ) ﺻﯿﺪا‬Lübnan’ın üçüncü büyük vilayeti. Lübnan’ın başkenti Beyrut’un güneyinde Akdeniz
sahilinde yer almakta.)

Cürcan’dan 1 kişi

(İran’ın Mazenderan, Gülistan ve Gilan eyaletleriyle Türkmenistan'ın Hazar Denizi kıyılarının güneyini
içine alan tarihi bölge.)

Kusur’dan 1 kişi

(Kusur adında iki şehir bulunmakta; biri Pakistan’da ötekisi İran’ın Urumiye iline bağlı bir ilçe.)

Anbar’dan 1 kişi

(Irak’ta Bağdat yakınlarında bir şehrin adı.)

Ubkara’dan 1 kişi

(Eski bir İran bir şehri)

Henane’den 1 kişi

Tebuk’dan 1 kişi

(Suudi Arabistan şehirlerinden biri)

Camide’den 1 kişi

(Irak’ta bir şehir)

Abadan’dan 3 kişi

(İran'ın Huzistan Eyaleti'nde şehir.)

Musul’un Hadise’sinden 6 kişi

(Musul’a bağlı bir yer)

114
Musul’dan 1 kişi

(Irak'ın en büyük şehirlerden birisi. Irak'ın kuzeyinde Dicle Nehri kıyısında bulunan Musul'da Araplar,
Türkler ve Kürtler yaşamaktadır.Nüfusun çoğunluğunu Türkler ve Kürtler oluşturmaktadır.)

Moğolsa’dan 1 kişi

Nusaybin’den 1 kişi

(Mardin İline bağlı Suriye sınırında Kamışlı'ya komşu ovada kurulmuş bir ilçedir.)

Erun veya Erivan’dan 1 kişi

(Eğer Erun olursa İran’ın Huzistan eyaletine bağlı bir yer olma ihtimali var. Eğer Erivan olursa
bugünkü Ermenistan’ın başkenti.)

Farkin’den şimdiki adıyla Silvan’dan 1 kişi

(Diyarbakır’ın bir ilçesi)

Amed’den (Diyarbakır) 1 kişi

(Türkiye'nin Güneydoğu Bölgesinde yer alan ve tarihî bir şehirdir. Diyarbakır kent merkezi yaklaşık 9
bin yıllık bir geçmişe sahiptir. Diyarbakır kent merkezi 4 ilçeye ayrılmıştır. Bunlar: Bağlar, Kayapınar,
Sur ve Yenişehir'dir.)

Re’sul Ayn’dan 1 kişi

(Suriye’de bir şehir)

Rakka’dan 1 kişi

(Suriye’de bir şehir)

Harran’dan 1 kişi

(Şanlıurfa ilinin bir ilçesidir. Suriye sınırına yakın olan bir ilçedir. Şanlıurfa'ya 44 kilometre uzaktadır.)

Bals’dan 1 kişi

(Yaptığımız araştırmalara göre Bals, şimdiki Türkiye, Suriye ve Irak sınırında bir yerin adı. Daha çok
Antakya ve Fırat nehri bölgesi geçiyor.)

Kabih’ten 1 kişi

Tartus’dan 1 kişi

(Mersin şehrinin bir ilçesi)

Kasr’dan 1 kişi

(İran’ın Kirmanşah iline bağlı bir ilçe olma ihtimali bulunmakta)

Adana’dan 1 kişi

Humra’dan 1 kişi
(Afganistan’da bir şehir olabilir)

115
Arar’dan 1 kişi

(Arabistan şehirlerinden biri.)

Kurs’tan 1 kişi

(Halep yakınlarında bir şehir)

Antakya’dan 1 kişi

(Akdeniz Bölgesindedir ve Türkiye'nin en güneydeki il merkezidir.)

Halep’ten 3 kişi

((Arapça: ‫ˈ ﺣﻠﺐ‬ħalab), Suriy e'nin 2. en büyük kentidir.)

Humus’tan 2 kişi

((Arapça: ‫ = ﺣﻤﺺ‬Ḥimṣ) Batı Suriye'deki bir şehir. Suriye'nin Halep ve Şam dan sonra en büyük 3.
şehridir.)

Dimeşk’ten (Şam) 4 kişi

((Dimeşk) ya da ‫ اﻟﺸﺎم‬Eş-şam) Suriye'nin en büyük şehri olup, aynı zamanda başkentidir.)

Suriye’den 1 kişi

Kisvan’dan 1 kişi

Kaymut’tan 1 kişi

Sur’dan 1 kişi

((Arapça: ‫ ﺻﻮر‬Ṣūr) Lübnan'ın Akdeniz kıyısında yer alan tarihi bir liman kentidir.)

Kiraz’dan 1 kişi

(Tam emin olamamakla beraber İzmir’in bir ilçesi. İzmir'in doğusunda yer alır. İl merkezine uzaklığı
142 km'dir. Kuzeyinde Manisa ilinin Salihli ilçesi; yine kuzeyinde ve doğusunda Manisa'nın Alaşehir
ilçesi; batısında Ödemiş; güneyinde Beydağ ve Aydın ilinin Nazilli ilçesi ile çevrelenir.)

Ezreh’den 1 kişi

(Ürdün’e bağlı bir yer)

Amir’den 1 kişi

Dakar’dan 1 kişi

(Senegal Cumhuriyeti'nin başkenti. Batı Afrika'nın en batı ucundaki yarımada üzerinde yer alır.
Afrika'nın en kalabalık şehirlerinden olan Dakar Senagal'in siyasi, ekonomik, ticari, kültürel ve dinî
merkezidir.)

Beytul Mukaddes’ten 2 kişi

(Filistin’in bir şehri)

116
Remle’den 1 kişi

(Filistin’in bir şehri)

Balis’den 1 kişi

(Suriye’nin bir şehri)

Akko’dan 2 kişi

(Filistin’de bir yerin adı.)

Arafat’tan 1 kişi

(Arabistan’da bir yerin adı.)

Askalan’dan 1 kişi

(Filistin’de bir yerin adı.)

Gazze’den 1 kişi

(Filistin'in güneybatısında bulunan en büyük şehir.)

Fisat’tan 4 kişi

(Mısır’da bir şehir.)

Karmis’ten1 kişi

Damyad’dan 1 kişi

(Mısır’da bir şehir)

Mahille’den 1 kişi

(Mısır’da bir şehir)

İskenderiye’den 1 kişi

(Mısır’da bir şehir)

Berka’dan 1 kişi

(Libya’da bir şehir olabilir)

Tanca’den 1 kişi

(Fas'ın kuzeyinde yer alan bu şehir Kuzey Afrika kıyısının Cebelitarık kenarında yer alır.)

İfrince’den 1 kişi

(Mısır devletinin olduğu bölgeler.)

Kayravan’dan 1 kişi

((Arapça: ‫() اﻟﻘﯿﺮوان‬veya Kirwan, Al Qayrawan), Tunus'un bir şehri)

117
Sus-u Aksa’dan 5 kişi

(Fas’ın şehirlerindendir.)

Kıyrıs’tan 2 kişi (Kıbrıs olma ihtimali yüksek)

Cemim’den 3 kişi

Qus’tan 1 kişi

(Mısır’da bir şehir)

Aden’den 1 kişi

(Yemen'de bir şehir. Aden Körfezi'nin kıyısında bulunur.)

İlali’den 1 kişi

Medine’den 10 kişi

Mekke’den 4 kişi

Taif’ten 1 kişi

(Arabistan’da bir şehir)

Dir’den 1 kişi

(Irak’ın bir ili veya İran’ın bir ilçesi)

Şirvan’dan 1 kişi

(Azerbaycan’ın bir ili veya Türkiye’nin Siirt’e bağlı bir ilçesi veya İran’ın horasan veya ilam şehirlerinin
ilçeleri.)

Zebid’den 1 kişi

(Yemen’de bir yer.)

Saru’dan 10 kişi

İhsa’dan 1 kişi

(Arabistan’da bir yer.)

Katif’den 1 kişi

(Arabistan’da bir yer.)

Hicr’den 1 kişi
(Yemen, Hicaz veya Bahreyn’de bir yer.)

118
Yemame’den 1 kişi

(Hicaz’da bir yer.)

İmam Ali (a.s) daha sonra şöyle buyurdu: “Peygamber (s.a.a) onları bana söyledi. Sayıları Bedir
ashabının sayısı olan 313 kişidir. Allah onları doğu ve batıdan bir göz açıp kapanıncaya kadar
hepsini Kabe’de bir araya getirecektir. Mekke ehli onları gördüğünde şöyle diyeceklerdir: “Sufyani,
bizi kendi etrafında topladı” o sırada Mekke ehline yaklaştıklarında Kabe’nin etrafında toplanan bir
grubu görürler. Yanlarında karanlık ve zulmet aydınlanmış ve ümit sabahı doğmuş ve birbirlerine
şöyle diyor olacaklar: “Kurtuluş (şayet bu sözlerinden maksat biz artık kurtulduktur) halk onlara
bakar, ama emir sahipleri derin düşüncelere dalmıştır.

Emirü’l Müminin şöyle buyurdu: “Sanki ben onların bir şekilde olduklarını, boy ve poslarının bir,
görüntü ve cemallerinin aynı, elbiselerinin bir olduğunu görür gibiyim. Halk sanki kaybettikleri bir
şeyi talep etmekte ve onun hakkında şaşkın ve düşüncelidir. O sırada yaratılış, huy ve görüntü
açısından Allah Resulüne en çok benzeyen kişi Kabe’nin perdesinin arkasından onların yanına gelir.
Ona şöyle derler: “Sen Mehdi misin?” imam Mehdi (a.s): “Evet, ben vaat edilmiş Mehdi’yim.” Daha
sonra imam onlara şöyle buyurur: “40 hususiyette bana biat edin ve 10 hususiyette benimle
şartlaşın.” Ehnef dedi ki: “Ey Ali! O hususiyetler nelerdir?” Hz. Ali (a.s) şöyle buyurdu: “Onunla bu
şartlarda biat ederler.

1- Hırsızlık yapmasınlar

2- Zina etmesinler

3- Haksız yere kimseyi öldürmesinler

4- Muhterem birisine saygısızlık etmesinler

5- Müslüman birine küfür etmesinler

6- Evlere saldırmasınlar

7- Haksız yere kimseyi dövmesinler

8- Zayıf ve cılız mallara binmesinler

9- Kendilerini altınla süslemesinler

10- Kürk giymesinler

11- İpek giymesinler

12- Sarare terliklerinden giymesinler

13- Mescitten çıkmasınlar

14- Yolu kimse için kapatmasınlar

15- Yetimlerin hakkında zulüm etmesinler

16- Yolları korkunç hale getirmesinler

17- Hile yapmasınlar ve aldatmasınlar

18- Yetim malı yemesinler

119
19- Livat ilişkisine girmesinler

20- Şarap içmesinler

21- Emanete hıyanet etmesinler

22- Sözlerine vefasızlık etmesinler

23- Buğday ve arpayı karaborsa etmesinler

24- Onlara sığınanları öldürmesinler

25- (savaşta) Yenilmişlerin peşine düşmesinler

26 – Haksız yere kan dökmesinler

27- Yaralıları öldürmesinler

28- Kaba ve sert elbiseler giysinler

29- Yastıklarını toprak karar kılsınlar

30- Arpa ekmeyi yesinler

31- Aza razı olsunlar

32- Allah için olması gerektiği gibi cihat etsinler

33- Misk ve güzel kokular koklasınlar

34- Necis şeylerden uzak dursunlar (altı özellik hadiste bulunmamaktadır.)

Hz. Mehdi onlarla refakatçi ve görevli almamaları, onların gittiği her mekan ve zamana gitmelerini,
aza kani olmalarını, yeryüzünü Allah için zulümle dolduğu gibi adaletle doldurmalarını, Allah’a
olması gerektiği gibi ibadet etmeleri için şart koşacak. Horasan onun için feth oluncaktır.

(Alıntı olarak aldıgımız bu araştırmada yapılan tüm araştırmalarda bu şehirlerin bazısı tespit
edilebilmiş.Bazıları çok net ve açık olmasına rağmen bazıları isim benzerliği veya başka müteşabih
sebeplerden muhtemel şehirlerdir.

(Hadis;El-Melahim ve’l Fiten kitabı, Seyyid Ali b. Musa b. Tavus Muhammed Cevad Necefi.)

120
(2015) KRAL ABDULLAH’IN ÖLÜMÜ VE SONRASINDAKİ SÜRECİN TAHLİLİNE YÖNELİK HADİSLERİ:

1>“Her kim ‘Abdullah'ın ölüm haberini verirse, ben de kesin olan Kaim'in zuhur haberini ona veririm.”
Daha sonra şöyle buyurdular: “Abdullah'ın ölümünden sonra insanlar, yerine geçecek şahsa tabi
olmayacak, bu ihtilaf ve çekişme Allah'ın isteğiyle Gerçek Emir Sahibinin (a.f) zuhuruna kadar
devam edecektir. Yıllar süren hükümetleri sona erecek, birkaç ay veya birkaç günlük iktidara
dönüşecektir.” Ebu Basir diyor ki, sordum: “Acaba bu olay çok sürecek mi?” Buyurdular ki: “Asla! Bu
padişahın (Abdullah'ın) ölümünden sonra hicaz kabileleri arasında çekişmeler baş gösterecektir.”

-Biharu'l-Envar, c. 52, s. 210

2>İmam Muhammed Bakır (as): “O (Abdullah) kendi hizmetçilerinden biriyle evlenecek ve o


hizmetçinin eliyle öldürülecek, onun ölümü kırk gün gizli tutulacaktır.”

-Kemalu'd-din Saduk, s. 655

3>İbni Ebu Yakub'tan nakledilen bir hadiste, İmam Sadık (a.s) bana buyurdular ki: “Elinin
parmaklarıyla say; falan (Abdullah)'ın helak olması, Süfyanî'nin ortaya çıkması, Nefs-i Zekiye'nin
öldürülmesi.” Sonra şöyle buyurdu: “Zuhurun gerçekleşmesi falanın helak olmasıyla olacaktır.”

-Biharu'l-Envar, c. 52, s. 234

**İmam Cafer-i Sadık a.s buyurdu;"İmam-ı Zaman a.s'ın çıkışından 15 gün evvel Nefsi Zekiye şehid
edilecektir."
-Şeyh Tusi el-Gaybe s.271
-Saduk Kamaluddin c.2, s.649 h.2

4>İmam Sadık (as): “Zuhur, al-i felan (Al-i Suud)'dan falanın ölmesiyle gerçekleşecektir.”

-Gaybet-i Numanî, s. 137

5>İmam Muhammed Bakır (a.s): “Eğer falanın (Al-i Suud) oğulları ihtilafa düşerlerse, zuhur yakındır,
zuhur yakındır. Zuhurun gerçekleşmesi onların aralarındaki ihtilafa bağlıdır. Eğer aralarında ihtilaf
baş gösterirse, Ramazan ayında gökten gelecek nidayı bekleyiniz. Sesin duyulmasıyla halk onlara
karşı ayaklanacak, iktidarları dağılacaktır, arkasından Süfyanî ortaya çıkacak, arkasından ‘Seyyid-i
Horasanî' onların üzerine yürüyecektir.”

-Beşaretü'l-İslam, s. 52

*5.hadiste Nida'nın en belirgin alameti Al-i Suud'un içte birbiriyle çatışmasıdır.(*Nida için Hak ve
Batıl Nidalar kısmına bakınız).

6>Ebu Basir diyor ki: İmam Caferi Sadık (as)'a arz ettim: “Ben babanız İmam Muhammed Bakır
(a.s)'ın şöyle buyurduğunu duydum: ‘Al-i Muhammed'in Kaim (İmam Mehdi)'nin iki gaybeti vardır, biri
diğerinden daha uzundur.' İmam sadık: ‘Evet, şunlardan sonra bu gaybet son bulacak: Al-i felanın
(Al-i Suud)'un arasında ihtilaf çıkacak, Süfyanî zuhur edecek, belalar şiddetlenecek, ölümler
çoğalacak ve halk kaçıp Allah'ın evine ve Peygamberinin haremine sığınacaktır."

-Biharu'l-Envar, c.152, s. 157

121
*Kral Abdullah 2015'de ölmüştür. Ve Sebe 51.ayetin hadisine göre (ayetler kısmına bakın) Süfyani
2015'de zuhur etmiştir.
7>İmam Sadık (a.s): “Falanın oğulları (Suud Ailesi) ihtilafa düşerse, güçleri zayıflar, herkes onlara
karşı cesaretlenir, Arap onlara itaat etmez, her güç sahibi onlara el kaldırır, Şamlı ortaya çıkar,
Yemani başkaldırır, Hasanî harekete geçerse, o zaman Mehdi zuhur edecektir.”
-Beşaretü'l-İslam, s. 138
*Şamlı'dan kasıt müteşabihtir.Kimi kesimler kasıt Süfyani'dir demiştir.Hadiste Yemani' nin kıyama
başlamasının yakın oldugunu görmekteyiz (2015 sonrası) ve Hasani a.s'da harekete
geçecektir.Hasani a.s İmam Hasan a.s'ın soyundan mübarek bir zattır.İmam-ı Zaman a.s'a biat
edecektir.
8>İmam Sadık (as): “İbn-i falan (Al-i Suud) arasındaki ihtilaflar ZUHURUN KESİN
ALAMETLERİNDENDİR. ”
-Beşaretü'l-İslam, s. 449

9>İmam Sadık (a.s ): “Medine'de bir adamı (Nefsi Zekiye) öldürecekler.” Sordular: “Süfyanî mi onu
öldürecek?” Buyurdular ki: “Hayır, onu, falanın oğullarının (Suud Ailesi'nin) askerleri öldürecek. Onu
suçsuz yere öldürdükleri için, Allah, artık onlara mühlet vermeyecek.” Sonra buyurdular ki: “İşte o
zaman zuhuru bekleyiniz.”
-Beşaretü'l-İslam, s.138

İMAM MUHAMMED MEHDİ A.S'IN HALEFİ KONUSU:


1>Peygamber Efendimiz (s.a.a.s) bir gençten bahsetti ve sonra;"Onu gördüğünüzde biat ediniz
çünkü o Hz. Mehdi’nin halifesidir."
-Beşaretü'l-İslam s.30
2>Eba Abdullah Cafer Sadık (as) şöyle buyurdu: “Bu emrin sahibinin iki gaybeti olacaktır. Onlardan
birisi o kadar uzayacak ki, hatta bazıları “öldü”, bazıları “öldürüldü”, bazıları da “helak oldu”
diyecekler. Bu zaman ashabından ona itikatta çok azı geride kalacaktır. Ne Velilerden, nede
diğerlerinden hiçkimse onun
yerini bilmeyecektir, yalnızca işlerinden sorumlu olan HİZMETÇİSİ hariç.”

-Biharul-Envar: 52/152, h.5

3>İsmail bin Cabir der ki: Ebu Cafer Muhammed bin Ali aleyhisselam şöyle buyurdu:
“Bu emrin sahibi bu yerlerden birinde gaybete çekilecektir ve eliyle Zi Tuvâ mahallesini gösterdi öyle
ki zuhurundan önce ona hizmet eden MEVLA gelecek ve onun bazı ashabı ile görüşecek ve onlara
diyecek ki: “Siz kaç kişiniz?” “Kırk kişi kadarız” dediklerinde şöyle buyuracak: “Eğer sahibinizi
görürseniz ne yaparsınız?”
Diyecekler ki: “Vallahi eğer bize dağı yerinden oynatmamızı emretse dahi yaparız.”Sonra ertesi yıl
onların yanına gelerek diyecek ki: “İçinizde ileri gelenlerden on
kişiyi seçin.” Onlar da on kişiyi seçecekler ve yola çıkarak sahiplerinin huzuruna
çıkacaklar ve ertesi gece için onlara söz verecek.” Sonra İmam Muhammed Bakır aleyhisselam
şöyle buyurdu: “Allah’a andolsun ki ben onu görür gibiyim. Sırtını
Hacer-ül Esved’e dayayarak Allah’tan hakkını isteyecek. Sonra diyecek ki: Ey halk!
Her kim benimle Allah hakkında bahsederse bilsin ki halkın içinde Allaha en yakın olan benim. Ey
halk! Her kim benimle Adem hakkında bahsederse bilsin ki. Adem’e en yakın olan benim. Ey halk!
Her kim benimle Nuh hakkında bahsederse bilsin ki Nuh’a en yakın olan benim. Ey halk! Her kim
benimle İbrahim hakkında
bahsederse bilsin ki İbrahime en yakın olan benim. Ey halk! Her kim benimle Musa hakkında

122
bahsederse bilsin ki Musa’ya en yakın olan benim. Ey halk! Her kim
benimle İsa hakkında bahsederse bilsin ki İsa’ya en yakın olan benim. Ey halk! Her kim benimle
Muhammed -sallallahu aleyhi ve alih- hakkında bahsederse bilsin ki
halkın içinde Muhammed’e en yakın olan benim. Ey halk! Her kim benimle Allahın kitabı hakkında
bahsederse bilsin ki halkın içinde Allah’ın kitabına en yakın olan
benim. Sonra Makam-ı İbrahim’e geçerek iki rekat namaz kılacak ve Allah’tan hakkını
isteyecek.”Sonra imam Muhammed Bâkır aleyhisselam şöyle buyurdu:
“Allaha andolsun ki Allahın şu ayetinde ki “darda kalan” kelimesi onun hakkındadır: “Yoksa darda
kalana, dua ettiği zaman icabet eden ve kötülüğü gideren
ve sizi yeryüzüne halife kılan mı hayırlı?”
-Biharul-Envar:52/341; Mucemul-Ehadis: 5/2; Gaybeti-Numani: bölüm 10, fasıl 3, hadis 30.

4>Emirel müminin Ali (a.s) buyurdu: “Sonra Hirada onun (Kaim) için beş yüz kapılı bir mescit inşa
edilecektir. Kaim’in HALİFESİ orada namaz kılacaktır.Kufe mescidi onlar için dar olacaktır. On iki
adil İmam (a.s) orada namaz kılacaklar.”
- Biharul-Envar: 52/474;Tehzibul-Ahkam: 3/253

5>Ebu Abdullah Cafer Sadık (as) buyurdu: “Böylece Kaim rükun ve makam arasında duracak, VEZİRİ
de onun yanında olacak...Ve o, Mekkeden çıkacaktır, o ve onunla
birlikte olan 300 ve birkaç kişi. Ve onlar rükun ve makam arasında ona biat edecekler. Onunla
birlikte Resulullahın (s.a.a) Ahdi ve Bayrağı vardır. Böylece de
o, dua edip orayı terkedecek, VEZİRİ de onunla birlikte olacaktır .”
- Biharul-Envar: 52/222

6>Ebu Abdullah aleyhisselam buyurmuştur, Resulullah (sallallahu aleyhi ve alih) şöyle


buyurdu: “Müjdeler olsun o kimselere ki, benim neslimden olan Kaim'e ulaşıp, kıyamından önce onu
takip edecek, onun YARDIMCISINA yardım edecek ve düşmanını reddedecek ve ondan önce hidayet
edici İmamlar’ı mevlalar edinecektir. Onlar, benim ashabımdır ve onlar benim aşkıma ve sevgime
sahip
kimselerdir. Ve, onlar, ümmetimin bana en cömert olanlarıdır.” Rafa der ki (Resulullah (saa) şöyle
buyurdu) “Ve onlar, Allah'ın yarattıklarının bana karşı en
cömert olanlarıdır.”
- Gaybeti-Tusi: s.457

ZUHUR SÜRECİNİN İÇİNDE OLDUĞUUMUZU BELİRTEN HADİSLER:

1>Emirel Müminin İmam-ı Ali a.s buyurdu:

".. Türk kavmi (Suriye'den) dönerek adaya(Kıbrıs ve civarı bölgeye)


inecek. Ve batidaki isyancılar da Ramle 'ye (israil'e) inecekler.

*Bu hadise geçtigimiz yıllarda vuku bulmuştur.

Ey Cabir! "o YIL" dünyanın batısında her yerinde ihtilaflar çıkacak .Viran olacak ilk toprak, Şam
(Suriye) topraklarıdır.

Sonunda" Tüm İhtilaflar " Üç Bayrağın altında toplanacak:


Esheb'in(Mısır ) bayrağı, Ebka'in bayrağı ve Süfyani'nin bayrağı. Süfyani ile Ebka' birbirleriyle
savaşacaklar ve Süfyani, Ebka' ile ona uyanları öldürecek. Sonra da Esheb'i öldürecek.

Daha sonra onun tek arzusu IRAK'a doğru hareket etmektir.Sonra ordusu Kırkısya (Firat
Boylarından) Geçecek ve Orada Savaşarak yüz bin zorbayı öldürecek.Sonra Süfyani

123
Kufe şehrine sayıları yetmiş bin olan bir orduyu gönderecek.

Onlar (IRAK) Küfe"lileri öldürüp asacaklar veya esir alacaklar. Onlar o durumda iken Horasan
taraflarından"BAYRAKLAR" gelecek, onlar süratle hareket edecekler. Onlardan Birkaçı , KAİM
Aleyhisselamın ASHABIDIRLAR.

Sonra Küfe ehlinin işçilerinden biri isyan edecek ama Süfyani


Ordusunun Komutanı onu öldürecek.

Süfyani Medine'ye bir ordu gönderecek ve Mehdi oradan Mekke'ye geçecek.Ve Mehdinin Mekke'ye
doğru gittiği haberi Süfyani (1.SUFYAN
ÖLÜP 2.SUFYANI ATAMA ILE GELDIGI VAKITTE OLACAKTIR) ordusunun komutanına ulaşacak.O da
onun izini bulmaları için bir ordu gönderecek.
Sonunda o tıpkı Musa bin İmran'ın sünneti gibi çekinerek ve dikkatle
Mekke'ye gire cek.Sonra buyurdu ki: Süfyani ordusunun komutanı Beyda'ya (MEKKE VE
MEDINE ARASIND A BIR YER) inecek v e tam o sirada gökten (Cebrail A.s'dan) şöyle nida gelecek:
"Ey Beyda! Bu kavimi mahvet." Çöl de onları toprağın içine çekecek ve onlardan sadece üç kişi
kurtulacak, Allah onların yüzlerini arkalarına çevirecelk, o üçü Kelb (Suriyede bir topluluk)
kabilesindendir.) Ve şu ayet onların hakkında nazil olmuştur:
"Ey kendilerine kitap verilenler! Yüzlerinizi mahvedip geriye
döndürmeden, elinizdeki kitaplart doğrulamak için nazil ettiğimiz kitaba inanin..."
-Biharul-Envar

2>Imam Ali efendimiz buyurmuştur:


"Böyle bir dönemde Acem(Arap olmayan müslüman kavimlerin genel adı) Arab'a karşı kıyam ederek
(IRAK) Basra'yı ele geçirecek ve yazıklar olsun o zaman Basra halkına ki bir çok" SALGIN
HASTALIKLAR ve FlITNELER" kol gez ecek. Vay olsun tahammülü çok zor fitnelerle karşılaşacak
olan FİLİSTİN halkina.. O zaman
vuku bulacak olan fitneler konusunda DÜNYA
HALKINI UYARIRIM. "BİR BİRİ ARDINCA SÜREKLİ SAVAŞLAR baş gösterecek. Her bir grup bir başka
gruba karşı isyanda bulunacak
ve tüm bunlar halkın kendi amellerinin bir sonucu ve karşiliğıdır ve Allah Teala
kullarına asla zulmetmez."
"Kaim (as.)ın kiyamından önce halk kaçınılmaz olarak öyle bir yıl yaşayacak ki açlık ve setalet
kol gezecek, insanlar ölüm ve cinayet olaylarından dehşete kapılacak, insanların can
ve mal güvenliği kalmayacak, meyve azalacak. Doğrusu bu Allah'ın kitabında açık
bir şekilde beyan edilmiştir."
Nitekim Kur'anı Kerim'de bu hakikat beyan edilerek şöyle buyrulmakta:
"Andolsun, biz sizi bir parça korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden
eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır
gösterenleri müjdele."
-Biharul-Envar

İMAM MEHDİ A.S'IN SİRETİ VE KIYAM:

1>DİNi ŞİRET:
Mehdi (a.f.) Allah'ın karşısında, Allah'ın azameti karşısın da huşu edendir, çok huşu eden; kanatlarını
açıp, başını aşağı dikerek gökyüzünün zirvesinden yere doğru inen bir kartal gibi. Mehdi (a.f.),
Allah'ın celali karşısında böyle huzu ve huşu edendir. Allah ve yüceliği O'nun vücudunda tecelli
etmiştir ve varlığın tümü O'nu kendine gömmüştür."

-el-Mehdiyy-il Mev'ud..., c: 1, s: 280 ve 300.

124
" Mehdi (a.f.) adildir, kutlu ve tertemiz. Hakkın bir zerresinden dahi geçmez, O. Allah, O'nun eliyle
İslam dinini aziz edecektir... Mehdi (a.f.) her an Allah korkusunu kalbinde taşımaktadır. Ve Allah'ın
katında sahip olduğu takarruk (yakınlık) makamından dolayı da gururlanmaz. O dünyaya gönül
bağlamaz ve (bu nun için de) taş üstüne taş yığmaz. Onun hükümetinde ilahi had ve cezanın
uygulanması dışında kimseye kötülük edilmez."
- el-Mehdiyy-il Mev'ud..., c: 1, s: 280 ve 300.

2>AHLAKİ SİRET:

Mehdi (a.f.) haşmet, sükunet ve vakar sahibidir. Mehdi (a.f.) kalın elbiseler giyer ve arpa ekmeği yer.
Mehdi'nin ilim ve bilmi herkesden daha çoktur. Mehdi, Peygamberin adını taşımaktadır ve ahlakı da
Muhammedî (s.a.a.) ahlaktır.
- el-Mehdiyy-il Mev'ud..., c: 1, s: 280 ve 300.

Mehdi (a.f.), alevli hidayet meşalesiyle alemde dolaşır ve salihler gibi yaşar.

-el-Mehdiyy-il Mev'ud, c: 1, s: 281-282 ve 266 ve 300

3>AMELİ SİRE T:

"Mehdi (a.f.)'in zuhur ve kıyamında her şey dostluk ve beraberlik olacaktır, öyle ki; herkes ihtiyacı
olan şeyi, hiçbir engelleme olmadan başka birinin cebinden alacaktır."
-el-İhtisas (Şeyh Müfid), s: '24.

"Mehdi (a.f.)'in zamanında müminler, birbirleriyle yaptık ları muamelelerde kâr etmeyecekler."

-Vesail'üş Şia, Ticaret babları.

"Kalplerdeki kinler atılacak, her yeri huzur ve emniyet saracak."

-Bihar'ül Envar, o: 10.

"Mehdi (a.f.), başkalarının isteğini yerine getirecek, onlara mal dağıtacak ve bahşişte bulunacak.
Kendi devletinin idare cilerine ve memurlarına çok sıkı davranarak titizlik göstere cek. Güçsüzlere ve
fakirlere şefkatli ve mihriban davrana cak."

-el-Mehdiyy-il Mev'ud..., c: 1, s 276-277

"Mehdi (a.f.) kendi devletinin idarecilerine sıkı davrana cak, miskinlere karşı şefkatli ve yoksullara
karşı çok cömert olacak. Mehdi (a.f.)'in alameti budur."

-el-Mehdiyy-il Mev'ud..., c: 1, s 276-277.

"Mehdi (a.f), fakirlere karşı öyle bir şekilde davranacak ki, kendi eliyle onların ağzına yağ ve bal
koyacak. Mehdi (a.f.), aynı Emir-ül Müminin (a.s.) gibi yaşayacak, kuru ekmek yiyecek ve takvayla
yaşayacak."
-el-Mehdiyy-il Mev'ud..., c: 1,s 297.
el-Gaybet (Nümani). Bihar-ül Envar, c: 52, s: 359.
4>KIYAM SİRETİ:

"Mehdi (a.f.), her hak sahibinin hakkını alıp kendisine ve recek, hatta eğer birinin hakkı başkasının
dişleri arasında bile olsa, haksızlık yapan ve gasıb insanın dişleri arasından onu çıkaracak ve hak
sahibine döndürecektir."

125
-el-Mehdiyy-il Mev'ud... c: 1, s: 279-282-283.

" Mehdi (a.f.) kıyam ettiğinde cizye kaldırılacak ve gayri müslim kalmayacak. O, kılıçla halkı Allah'ın
dinine davet edecek, kabul et meyenlerin boynunu koparacak, isyan ve serkeşlik eden her kesi
ezecektir."

-el-Mehdiyy-il Mev'ud... c: 1, s: 279-282-283.

" Mehdi (a.f.) Küfe şehrine girecek ve her münafığı, şüphe ve tereddüte inanan herkesi öldürecek,
sa rayları yıkacak ve orada yerleşmiş olan orduyu kılıçtan geçi recek. Allah razı ve hoşnut oluncaya
kadar zalimleri ve onla rın yardımcılarını böyle öldürecek."

-el-irşad (Şeyh Müfid). Bihar'ül Envar, c: 52, s: 338.

" Mehdi (a.f.), zekatı en gelleyeni öldürecek ve mühsin zinada bulunanı, şahid istemeden
taşlayacaktır."

-ikmal-üd Din. Bihar'ül Envar, ç: 52, s: 353.

" Züraret İbn-i A'yan şöyle diyor: İmam Muhammed Ba kır (a.s.)'a sordum ki: Hz. Kâim (a.f.),
Peygamber (s.a.a.) gibi mi halka davranacak? Buyurdu: Heyhat, heyhat, Peygamber (s.a.v.) din
yolunda halkın muhabbetini kazanmak ve kalpleri birleştirmek için onlara mülayim davranıyordu.
Fakat Kâim (a.f.) kılıçla ve öldürmekle halkın karşısına çıkacak. Allah O'na, öldürmeyi ve kimsenin
tevbesini kabul etmemeyi em retmiştir. Mehdi (a.f.)'le muhalefet ve düşmanlık edenin vay haline
Mehdi (a.f.), sadece ve sadece kılıcı tanır. O kim senin tevbesini kabul etmez ve Allah'ın hükmünü
icra ve Al lah'ın dinini istikrar etme yolunda kimsenin sözüne kulak as mayacak ve kimsenin
kınamasına aldırmayacak."

-el-Gaybet (Nümani). Bihar'ül Envar, c: 52, s: 353.

126
EHL-I SUNNE (Sünni) KAYNAKLARINDA EHLİBEYTİN İMAMETİ VE HÜCCETİ HADİSLERİ
BU HADİSLER:

1-SAKALEYN H ADİSİ:
Peygamber aleyhi selam buyurdular:
"Ben sizin aranızda iki ağır emanet birakiyorum, onlara sarıldığınız
sürece sapıklığa düşmezsiniz. Biri Allah'in kitabı, biri de Ehlibeytim-
İtretimdir(Ehlibeytten seçilmiş kişilerdir). Ey İnsanlar! Dinleyin! Hiç kuşkusuz, Allah'ın mesajını tebliğ
ettim. Sizler cennetteki kevser havuzun başında yanıma geleceksiniz. Ben,
sakaleyn hakkında nasıl bir tavir takındığinızi soracağım. Sakaleyn
yüce Allah'ın kitabı ve benim Ehlibeyt'imdir."

Ehlisünnet'in sıhah-ı sitte kitabından olan Sünen-i Nesai'de ise bu hadis


şöyle nakledilmiştir:

" Zannederim ki yakında ben Rabbimin huzuruna davet edileceğim. Ben de bu davete icabet
edeceğim. Ben size biri diğerinden daha büiyük olan
iki ağır emanet biraktım. Allah'ın kitabi ve İtretim olan Ehlibeyt'im.
Benden sonra bana nasıl halef olacağınıza bir bakınız. Bu ikisi havuz başında bana varıncaya kadar
birbirlerinden asla ayrılmayacaklardır."

*Tirmizi "Sünen" menakıb 6/124,hadis 3786, 3/26 hadis 1 1 227, 3/17


hadis 11147, 6/125 hadis 3788
*Taberani "Mucem el-Kebir" 3/66 hadis 2680, 5/154 hadis 4922/4923
*Nesai "Hasais"sayfa 72-73 hadis 74
*Tahavi Şerhi Müşkillil Asar" 5/18-19 hadis 1765
*Ibni kesir "el-Bidaye en-Nihaye 7,688
*Ibni ebi şeybe "Müsned" 1/106,hadis 135
*Ahmed b.hanbel "Müsned" 5/131 hadis 21618
*Fedail es-sahabe 2/747 hadis 1032
*Ibni Ebu Asim "Süne" 2/1021 hadis 1593
*Heysemi "Mecmuaz Zevaid" 9/162-163 , 1/70
*Ibni Hacer "Metalib el-Aliyye 16/142 hadis 3943

2-MENZİLET HADİSİ:
Peygamber aleyhi selam buyurdular:"Senin bana olan menziletin (konumun) Harun'un Musa'ya
olan menzili
gibidir. Ancak benden sonra Peygamber yoktur."

*İbni Hanbel, Müsnedi Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 277, c. 3, s. 417, c. 7, s. 513, 591;


*Buhari, Sahihu'l Buhari, c. 5, s. 129; Sahihi Müslim, c. 2, s. 1870- 1871;
Süneni Tirmizi, c. 5, s. 638, 640-641;
*Süneni Nesai, s. 50-61;
Hakim Nişaburi, Müstedrek, c. 3, s. 133 - 134;
*Ahmed b. Abdullah Taberi, er-Riyadu'n Nedreti fi Menakıbi'l Aşreti, c. 3, s.
117-119; *ibni Kesir, el-Bidaye ve'n Nihaye, c. 5, s. 7-8;
Heysemi, Mecmeu'z Zevaid ve Menbeu'l Fevaid, c. 9, s. 110; Ayni,
Umdetu'l Kari: Şerhu Sahihu'l Buhari, c. 16, s. 301
*Suyuti, Tarihu'l Hulefa, s. 168;
*Suyuti, ed-Durru'l Mensur, c. 3, s. 236, 291;

127
*Muttaki, Kenzu'l Ummal, c. 13, s. 163, 171 - 172;
*Ayrica bakınız: Mir Hamid Hüseyin, Abakatu'l Envar, c. 2, Defter 1, S. 29
59; Serefuddin, s. 130; Hüseyni Milani, Nefahatu'l Ezhar, c. 18, s. 363 411
Hz. Harun, Hz. Musa’nın (a.s) yokluğunda halife oldu. Bu süreçte halk Samiri’ye kanarak, buzağıya
tapmaya başladı. Kimsenin Hz. Harun’a yardım etmemesi üzerine Hz. Harun (a.s) sabretmeyi uygun
gördü. Menzilet Hadisi de bütün bu olayları İmam Ali (a.s) hakkında beyan etmektedir. Müminlerin
Emiri Ali (a.s) da Hz. Peygamber’in (s.a.a) yokluğunda onun halifesidir ve İmam Ali’nin (a.s) Hz.
Harun’la olan benzerliği bu konuları da içerir.

3-ON IKi HALIFE HADİSİ:


Hz. Resulullah Efendimiz (s.a.a)
şöyle buyurmuştur:"On iki halife var oldugu sürece İslam aziz olacaktır.Onların tamamı
Kureys'tendir(Ehlibeyt
sülalesindendir)."

*Buhari, Sahih, c. 8, s. 127;


Kutubu'l-Ahkâm, babu'-Istiğlaf,
h. 7223
*Nişaburi, Sahihi Müslim, c. 3,
s. 1453.
Ebu Davud, c. 4, s. 106.
*Tirmizi, c. 4, s. 501.
-Nakib kelimesi Türkçe'de
başkan,imam,reis, temsilci,
önder, dini lider, emin,
gözetleyici,
güvenilir-gözetleyici, vekil,
nazır, ileri gelen söz sahibi,halef anlamlarına gelmektedir.

4-MEDINETU'L HADİSİ:

"Ben ilmin şehriyim ve Ali onun


kapısıdır."

*Hakim Nişaburi, c. 3, s. 126.


*ibn. Abdulber, c. 3, s. 1102.
*Tirmizi, c. 5, s. 637.
*Emini, c. 6, s. 78 - 79.
*Zerendi, s. 113.
*Hakim Nişaburi, c. 3, s. 138.
*Hakim Nişaburi, c. 3, s. 138.
*lbni Esir, c. 7, s. 437. s. 105. c.
3, s. 137.
*Tarih Bağdad, c. 4, s. 348.
el-Istiab, Uçüncü bölüm, s.
1102.s. 80. c. 3, s. 475
*Tarih Bağdad, c. 9, s. 473. c. 4,
s. 1231.s. 36.
*Camiu's Sagir, c. 1, s. 415,
hadis 2705.
*Zariat Suresinin zımninde, 1.ayet
Genci, s. 220-222 ve 223.
*Suyuti, el-Lealiyi"l-Mesnu'e, c.
1, s. 155 ve 333.
128
*lbni Hacer Askalani, c. 2, s. 155.
*lbni Abdulbirr, c. 3, s. 39.
*ibni Abdulbirr, c. 3, S. 462.
*lbni Abdulbirr, c. 3, s. 40.
Ebu Naim Isfahani, c. 1, s. 65.
*Emini, c. 3, s. 91.

5-KiSA HADİSİ:

İslam Peygamberi (s.a.a) Tathir ayetinin nüzulünden hemen sonra kendisi ve Ehlibeytinin
Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in üzerini yünden örülme bir parça (aba),ile örtmüştür.

Bismillahirrahmanirrahim
Ahzab Suresi 33.ayeti kerime;"Ve evlerinde karar kılın. Evvelki cahiliye zamanındaki
gibi (ziynetlerinizi) açmayın. Sakatı ikame edin ve zekatı verin. Allah ve O'nun Resulüne itaat edin. Ey
Ehlibeyt! Allah sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister."

Bu ayet ve hadis Ehlibeyt imamlarının, Müslümanlara halifelik haklarının ispatı için fazilet ve
üstünlüklerini ispat eden en
önemli hadislerdendir.

*lbn Hacer Savaiku'l Muhrika


kitabında şöyle demektedir:
Sahih senetle gelen rivayette Allah Resuliü (s.a.a) o dört kişinin üzerine abasını örtmüş ve hemen
ardindan şöyle buyurmuştur:
"Ey Allah'ım ! Bunlar benim Ehlibeytimdir. Bunlardan her
türlü kir ve pisligi (günahı,
çirkinliği) gider ve onları tertemiz kıl."

*Ibn Esir Usdu'l Gabe'de


*Ahmed b. Hanbel de kendi Müsned'inde bu hadisi getirmiştir.

*Ibn Teymiye, Minhacu's Sünne kitabında şöyle der: "Kisa Hadisi, senedi doğru olan hadislerdendir;
zira Ahmed, Tirmizi Ummü Seleme'den ve ayni şekilde Müslim de kendi sahihinde Aişe'den
nakletmiştir.".

*Zamahşeri el-Kesşaf kitabında, Fahr-1 Razi *Tefsiru'Kebir'de ve aynı sekilde Kurtubi, Ibn Kesir
ve Suyuti kendi tetsirlerinde Kisa hadisini getirmişlerdir.
Kurtubi Tathir ayetinin tefsirinde Ummü Seleme'den söyle nakletmiştir Tathir ayeti nazil olduğunda
Allah Resulü (s.a.a) Ali (a.s), Fatma (s.a), Hasan (a.s) ve Hüseyin'i (a.s) yanina çağırdı ve onların
üzerini Hayberi abasıyla (kisa) örttü."

129
6-YEVMU'D DAR HADİSİ:

Hz.Peygamber Efendimizin kendi akrabalarından davetini kabul ederek islam'ı kabul etmelerini ve
bununla birlikte kendinden sonraki halifenin Hz. Ali bin Ebu Talib olduğunu açıkladiğı ünlü bir
hadistir. Tarihi, hadisi ve tefsiri Kaynaklara göre, Allah Resulü (s.a.a) bu sözü, bi'setin üçüncü
yılında; İnzar ayeti olarak bilinen Şuara Suresinin 214. ayeti esasınca yakın akrabaların islam'a
davet etmekle görevlendirilmesinden sonra beyan etmiştir.

Bismillahirrahmanirrahim

Şuara 214.ayeti kerime;"Ve en yakın akrabalarını uyar."


*Sakafi, c. 1, s. 180; lbn Ebi"l
Hadid, c. 2, s. 166; Hilli, s. 302
Müfid, el-Fusulu'l Muhtarre, s.
96; lbn Müzahim, s. 55.
Taberi, Tarihu'l Umemi ve'l
Muluk, c. 2, s. 279; Tusi, c. 8, s.61
*Ibn Tavus, c. 1, s.
Hasekani, c. 1, s. 543.
*lbn Esir, el-Kamilu fi't Tarih, c.
2, s. 60- 63
*lbn Kesir, el-Bidaye ve'n
Nihaye, c. 3, s. 50-54
*lbn Kesir, Tefsiru'1 Kur'an-i"l
Azim, c. 6, s. 151 153
*Tabersi, Mecmeu'l Beyan, c. 7,
206.
*Bahrani, el-Burhan fi Tefsiri"l
Kur'an, c. 4, s. 186- 1899
*Firatı Kufi, Tefsiri Firatı Kufi, s.300
*Suyuti, ed-Durru'l Mensur, c.
5, S. 97
*Hasekani, Sevahidu't Tenzil, c.
1, s. 542-543
*lbn Hişam, es-Siretu'n
Nebeviyye, c. 1, s. 262.

130
7-TAYR NEŞVE H ADİSİ:

Bu hadis Allah Tealâ'nın insanlar arasında Hz. Ali aleyhisselam'i herkesten çok sevdiğine delalet
eder. Enes b. Malik'ten şöyle nakledilir: Resulullah'in yaninda bir kuş eti vardı. O sirada Resuli
Ekrem sallallah'u aleyhi ve álih: "Allah'im! Bu kuşun etini benimle birlikte yemesi için senin yaninda
kullarınin en sevgilisi olani getir bana." buyurdu. Bunun peşinden Ali (a.s) içeri girdi; fakat onu geri
çevirdim; sonra yine geldi; tekrar onu geri çevirdim.Ve üçüncüsünde veya dördüncüs ünde gelerek
içeri girdi. Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih, "Seni benden uzak tutan şey ne idi ya Ali?" diye
sordu. Ali dedi ki: "Seni peygamberliğe gönderene andolsun, ben üç defa kapıyı çaldım; fakat her
defasında Enes beni geri çevirdi." Bunun üzerine Resulullah sallallah'u aleyhi ve älih, "Neden onu
geri çevirdin? dive sordu. Ben, onun beraberinde Ensar'dan bir kişinin de olmasinı istedim, dedim.
Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih bu cevaba tebessüm etti.

*Sünen-i Tirmizi, c.5, 636/3721; el-Hasais/Nesaî, s.5; Fezail-us Sahabe/

*Ahmed b. Hanbel, c.2, s.56/945; el-Müstedrek-u ale's

*Sahihayn, C.3,s.130-132 ve onun Sahih'i ve der ki: Bunu otuzu aşkın kişi Enes'ten rivayet etmiştir;
Misbah-us Sünne, c.4, s.173/4770; Usd-ul Gabe, c4, s.110-111;

*Tarih-ul Islam, c.3, s.633; el-Bidayet-u ve'n Nihaye, c.7, s.350-353

*Cami-ul Usul, c.8, s.653/ 6494; Ibn-i Asakir de bunu Emirulmüminin Ali'nin aleyhisselam hal
tercemesinde kırk dört kanalla tahriç etmiştir, c.2, S.I06-134; er-Riyaz-un Nezire, c.3, s.114-115;
Zehair-ul Ukba, s.61;Rilayet-ut Talib, s. 144-156 ve tümü Enes'ten rivayet eden 86 kişinin ismini
saymıştır. Maktel-ul Hüseyin aleyhisselam/ Harezmi, s.46, lbn-i Merduveyh'in Bu hadisi yüz yirmi
kanalla tahriç ettiğini söyler."

131
8-BAYRAK HADİSİ:

Bayrak hadisi de, Allah ve Resulü sallallah'u aleyhi ve âlih'in Emirulmüminin Ali aleyhisselam'ı
sevdiklerini gösteren ve bize onu sevmeyi, velayetine sarilmayı, onun hidayetiyle hareket etmeyi farz
kılan başka bir delildir.

Hayber savaşında Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih bayrağı önce Ebubekir'e vermiş, Ebubekir
giderek bir şey yapamadan geri dönmüş, sonra Ömer'e vermiş, o da gitmiş, ama Hayber'i
fethedemeden geri dönmüştür Taberi'nin rivayetinde ise șöyle geçer: Ömer geri dönünce ashabını
korkaklıkla itham ediyordu, onlar da onu korkaklıkla itham ediyorlardı.
Bunun üzerine Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih ayağa kalkarak şöyle
buyurdu: "Yarın sancağı öyle birine vereceğim ki, Allah ve Resulü'nü sever, Allah ve Resulü de onu
severler; o, kaçmaz ve sürekli hamle eder." Başka bi
rivayette ise: "Hiçbir zaman Allah onu alçaltmaz ve ona fetih vermedikçe asla
geri dönmez."

*el-Kamil-u fi't Tarih, c.2, s.219; Usd-ul Gabe, c.4, s. 104 v e 108; Hasais/ Nesai,
s.5; el-Bidayet-u ve'n Nihaye, c.7, s.336; Hilyet-ul Evliya, c.1, s.62; Delail-un
Nubuvve / Beyhaki, c.4, s.209, Dar-ul K utub-ul Ílmiyye- Beyrut, 1. baskı.
*Tarih-i Taberi, c.3, s.93; Hâkim de bunu Müstedrek'inde sahih bilmiştir, c.3, s.37; Zehebî ise bu
konuda onunla aynı görüşte olduğunu belirtmiştir.
*Sahih-i Buharî, c.5, s.87/ 197-198 ve 279/ 231,
*Fezail-us Sahabe babı, Sahih-i Müslim, c.4, s. 1871 /32-34
*Sünen-i Tirmizî, c.5, s. 638/3724
*Sünen-i Ibn-i Mace, c.1, s.43/ 117
*Müsned-i Ahmed, c.1, s.185 ve c.5, s.358
el-Müstedrek-u ale's Sahihayn, c.3, s.37 ve 109
*Misbah-us Sünne, c.4, s.93/4601
*Hasais-i Nesaî, s.4-8; Delail-un Nubuvve/ Beyhakî, c.4, s.205-206
*el-Istiab, c.3, s.36
*Fezail-us Sahabe/ Ahmed b. Hanbel, c.2, s.584/ 987 ve bu ikisinden başkalar
*Tarih-i Taberi, c.3, s.93; el-Kamil-u fi't Tarih, c.2, s.219; Usd-ul Gabe, c.4, s. 104
ve 108; el-Bidayet-u ve'n Nihaye, c. 7, S.224 ve 336; Hilyet-ul Evliya, c. 1, s.62;
Cami-ul Usul, c.8, s. 650 / 6491 , 6495, 6497 ve çok sayıda diğer kaynaklar.

9-SEFİNE HADİSİ:

Peygamber aleyhi selam buyurdular:"Ehlibeytimin aranızdaki misali Nuh'un Gemisi gibidir;Kim


ona binerse kurtulur ve kim ondan uzak durursa bogulur."

Hâkim Nişaburi, daha sonra şöyle yazmakta: Bu hadis, Müslim’in şartına göre sahihtir. Yani bu
hadis, Ehlisünnet'in ikinci en önemli muteber kitabı olan Sahih-i Müslim’in hadisleri sıralamasındadır.

*Mecmeu’z-Zevaid, Heysemi, c. 9, s. 168.


*Hâkim Nişaburi, el-Müstedrek ale’s-Sahiheyn, c. 2, s. 343.

132
10-GADİR HUM HADİSİ:
Kuran-ı Kerim'de bu konuyla ilgili birçok ayet vardır.
Resulullah (s.a.a) hac amellerini yaptiktan sonra, Mekke'ye geldiği insanlarla Medine'ye geri
dönerlerken, Medine, Mısır ve Irak yol ayrımı olan Gadir-i Hum'a ulaştıklarında, Cebrail şu ayeti
indirdi: "Ey Peygamber, Rabbi'nden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan,
O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktir ,.."
Allah-u Teala bu ayetle, Resulullah'in (s.a.a), Hz. Ali (a.s)'i imam olarak halka tanımasını ve
velayet hakkında nazil olanı, onlara tebliğ etmesini emretti ve ona itaat etmeyi herkese farz kıldı. Bu
olay
Zilhiccenin 18. Günü vuku buldu.
Hava çok sıcaktı; insanlar sicaktan abalarının yarısını başlarına çekip, yarısını da ayaklannm altma
seriyorlardi. Semure denen ağacın üzerine elbise vb. şeyleri atarak Resulullah (s.a.a) için gölgelik
yaptılar.Resulullah (s.a.a) namazını bitirdikten sonra cemaatin ortasında, deve semerleri üzerine
çıkarak herkesin duyacağı şekilde yüksek bir sesle şöyle buyurdular:
"Bütün övgüler Allah'a mahsustur; O'ndan yardım diliyor, O'na iman ediyor, Ona güveniyoruz.
Nefsimizin şerlerinden, kötü amellerimizden Allah'a sığınıyoruz. Sapan kimseyi O'ndan başka kimse
hidayet edemez; O'nun hidayet ettiğini ise kimse saptıramaz. Allah'tan başka ilah olmadığına,
Muhammed'in Onun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ediyorum."
Ve Sonra:
"Ey insanlar! Latif ve Habir olan Allah bana haber verdi ki, hiçbir Peygamber, kendisinden önceki
peygamberin ömrünün yarısından fazla yaşamamıştır; ben yakında Rabbimin davetine icabet
edeceğim. Ben sorumluyum, siz de sorumlusunuz. O halde siz ne düşünüyorsunuz? "
Halk: "Biz senin tebliğ ettiğine, nasihatta bulunduguna, çaba sarf ettiğine tanıklık ediyoruz. Allah
sana mükafat versin."
Resulullah: "Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna, cennet ve
cehenneminin hak olduğuna, kıyamet gününün geleceğine ve kabirde olanların dirileceğine
şehadet ediyor musunuz? "
Halk: "Evet buna şehadet ediyoruz." Resulullah: "Allah 'ım şahit ol. " Yine Resulullah: "Ey insanlar!
İşitiyor musunuz? " Halk: "Evet işitiyoruz."
Resulullah: "Ben sizden önce (Kevser) havuzun başına gideceğim, siz orada benim
yanima geleceksiniz. O havuzun genişliği "San 'a " ve "Busra " arasi kadardir. O havuzda, yildizlar
sayisinda kadehler vardir. Benden sonra sekaleyn hakkında nasıl davranacağınıza bakın. "
Halktan birisi: "Ya
Resulullah, sekaleyn nedir?"

Resulullah: "Değerli büyük emanet: Allah 'ın kitabıdır; bir tarafı Allah'ın elindedir, diğer tarafı ise sizin
elinizdedir Ona sımsıkı sarılın, sapmayın. Değerli küçük emanet ise: Ehl-i Be yt'imdir. Allah-u Teala
bana bildirdi ki, onlar havuzun başında bana ulaşıncaya kadar birbirlerinden ayrılmayacaklardir.
Bunların birbirinden ayrılmamasini ben de Rabbimden istedim. Onlardan ne öne geçin ve ne de
geride kalın; çünkü helak olursunuz. "
Resulullah (s.a.a) daha sonra Hz. Ali (a.s)'in elini tutup her ikisinin koltuk altlari görülecek kadar
kolunu yukariya kaldırdı. Herkes onu görüp tanıdı; sonra şöyle buyurdu:

"Ey insanlar! Mü 'minlerin kendilerinden, onlara daha evla kimdir? "

Halk: "Allah ve Resulü daha iyi bilir."

133
Resulullah : "Allah-u Teala benim mevlamdir, ben de mü'minlerin mevlasıyım; ben onlara
kendilerinden daha evlayım. Öyleyse ben kimin mevlasi isem, Ali' de onun mevlasıdır"

Resulullah bu cümleyi üç defa tekrarladı. (Hanbeli'lerin imami Ahmed b. Hanbel'e göre, dört defa
tekrarlamıştır.)
Daha sonra şöyle buyurdular: "Allah'ım, onunla dost olana dost, ona düşman olana düşman ol; onu
seveni sev, ona buğzedene buğzet; ona yardim edene yardim et, ondan yardimini esirgeyenden
yardimini esirge; o nereye dönerse hakkı onunla döndür. Biliniz ki, bu sözleri hazır olanlar hazir
olmayanlara bildirmelidirler. "
Halk henüz dağılmadan Allah-u Teala şu ayeti indirdi: "Bu gün dininizi kemale erdirdim, nimetimi
size tamamladim ve din olarak İslam'ı size kıldım."
Bunun üzerine Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdular:
"Allah-u Ekber! Din kemale erdi, nimet tamamlandi, Allah benim risaletime ve benden sonra Ali'nin
velayetine ran oldu."
Daha sonra orada bulunan insanlar Hz. Ali (a.s)'i tebrik etmeye ve kutlamaya başladılar. Ebu Bekir
ve Ömer, Hz. Ali (a.s)'i ilk kutlayan kimselerdendirler. Onlardan her biri; "Bu makam sana kutlu olsun
ey Ebu Talibin oğlu! Sen, her mü'min erkek ve kadirun mevlası oldun" diyorlardi.
İbn-i Abbas da; "Vallahi bu velayet herkesin üzerine farz oldu." dedi.
*Hafiz Ebu Cafer Muhammed b. Cerir-i Taberi (ö.h. 310), "el-Vilayet-u fi Turuk-i Hadis-il Gadir" adli
kitabmda kendi senediyle bu konuda Zeyd b. Erkam'dan bir hadis nakletmiştir.23
*Hafiz Ibn-i Ebi Hatem Ebu Muhammed Hanzeli er-Razi (ö. h. 327), bu konuda, Ebu Said Hudri'den
kendi senediyle bir hadis nakletmiştir.24
*Hafiz Ebu Abdullah el-Mehamili (ö. h 330),"Emali"sinde kendi senediyle İbn-i Abbas'tan bir hadis
nakletmiştir.
* Hafiz Ebu Bekir-il Farisi eş-Şirazi (ö h 407), "MaNezele Min-el Kuran-i fi Emir-il Mu'minin" adli
kitabmda, bu konuda kendi senediyle İbn-i Abbas'dan bir hadis nakletmiştir.
*Hafiz İbn-i Merdeveyh (Doğumu. 323, ö. h. 410) Ebu Said Hudri' den, İbn-i Mes'ud'dan, İbn-i
Abbas'dan,
*Ebu İshak Sa'lebi en-Nişaburi (ö. 427 veya h. 437), "el-Keşf ve'1-Beyan" tefsirinde, Ebu Cafer
Muhammed b. Ali (İmam Bakır)'dan ve İbn-i Abbas'tan
*Hafız Ebu Nuaym-i İsfehani (ö. h. 430), "Ma Nezele Min'el Kur'an fi Ali" adli kitabmda kendi
senediyle bu konuda Atiyye'den hadis rivayet etmektedir.
*Ebu'l Hasan-i Vahidi en-Nişaburi (ö. h. 468), Ebu Said Hudri'den kendi senediyle hadis nakletmiştir.
*Hafiz Ebu Said Mes'ud b. Nasır es-Secistani (ö. h.477) " ed-Dirayet-u fi Hadis-il Vilayet" adli
kitabında.
*Hafiz Hakim el-Haskani Ebu-l Kasim (ö. h.490'dan sonra) "Şevahid-ut Tenzil li Kavaid-it Tefsil ve't
Te'vil" adli kitabmda kendi senediyle İbn-i Abbas ve Cabir-i Ensari'den hadis nakletmektedir.
*Hafiz Ebu-1 Kasım b. Asakir eş-Şafıi (ö h. 572) kendi senediyle Ebu Said Hudri'den bu konuda
hadis naklediyor.
*Ebu'l Feth-i Netenzi (d. 480) "el-Hasais-ul Aleviyye"adli kitabmda Imam Muhammed b. Ali el-Bakir
(a.s) ve Cafer b. Muhammed es Sadik (a.s)'dan bu konuda kendi senediyle hadis nakletmiştir.
*Ebu Abdullah Fahruddin-i Razi eş-Şafîi (ö. h.606) Tefsir-i Kebir'inde, saydığı onuncu vechinde bu
olayi, mezkur ayetin iniş sebebi olarak zikretmektedir.
*Ebu Salim-i Nesibi eş-Şafıi (ö. h. 652), V ahidi-i Nişaburi'nin hadisini Ebu Said-i Hudri'den
nakleder.35
*Şafiilerin İmamı, Ebu Abdullah Muhammed b. İdris-i Şafii (ö. h. 204); İbn-i Esir'in "Nihaye" adlı
eserinde kaydedildiğine göre:
*Ahmed b. Hanbel (ö. h. 241), "Müsned" ve "Menakib" adli kitaplarında.
*ibn-i Mace (ö. h. 273), "Sünen"inde.
*Tirmizi (ö. h. 273), "Sahih"inde.
*Nesai (Ö. h. 303) "Sahih"de
134
*Ebu Ya'la-i Musuli (ö. h. 307) "Musned"inde
*Bağavi (ö. h. 317) "Sünen"de.
*Dulabi (Ö. h. 320) "Muşkil-ul Asar"da.
*Tahavi (ö. h. 321) "Muşkil-ul Asar"da. Hakim (ö. h. 405) "Müstedrek"de. İbn-i Meğazili eş Şafîi (ö. h.
483) "Menakıb"da İbn-i Munde (ö. h. 512) bir çok yolla kitabmda.
*Hatib-i Harezmi (ö. h. 568) "Menakıb" ve "Mekteb-ul İmam-us Sıbt" kitaplarında.
*Genci-i Şafîi (ö. h. 658) "Kifayet-ut Talib"de.
*Muhibbuddin-i Taberi (ö. h. 694) "Riyaz-ım Nazire" ve "Zehair-ul Ukba" kitaplarında.
*Hamvini eş Şafîi (ö. h. 722) "Feraid-us Simtayn"da Heysemi (ö. h. 807) Mecma-uz Zevaid"de Zehebi
(ö. h. 748) "Telhis"te. Cizeri (ö. h. 830) Esne'l Metalib"de
*Ebu Abbas-i Kastalani (ö. h. 923) "Mevahib-ul Leduniyye"de.
*Muttaki el Hindi (ö. h. 975) "Kenz-ul UmmaF'da
*Herevi-i Kari (ö. h. 1014) "el Mirkat-u Fi Şerh-il Miskaf'ta.
*Tacuddin-i Menavi (ö. h. 1031) "Kımuz-ul Hakayık" ve "Feyz-ul Kadir" kitaplarmda.
*Şeyhani Kadiri (ö. h. 11. yy.) "es-Sırat-us Sevi Fi Menakıb-ı Ali-n Nebi"de
*Ahmed Baksir-i Mekki eş-Şafii (ö. h. 1047), "Vesilet-ul Meal fi Menakıb-il AF'da ve yüzlerce Ehli
sünne kaynaklarında belirtilmiştir.

11>LEYLETÜ'L MEBİT(Arapça: ‫) ﻟﯿﻠﺔ اﻟﻤﺒﯿﺖ‬


Hz. Resulü Kibriya Efendimizin (s.a.a) Allah’ın emriyle Mekke’den Medine’ye hicret ettiği; Kureyş’in
önde gelenlerinin Allah Resul-ünü (s.a.a) öldürme kararı alması üzerine, müşriklerin
Peygamberimizin yokluğunu anlamaması için Hz. Muhammed’in (s.a.a) Hz. Ali’den (a.s) kendi
yatağına yatmasını istediği geceye denir. Allah-u Teâlâ Hz. Ali’nin (a.s) canını hiçe sayarak yaptığı
bu büyük fedakârlığı karşısında Bakara Suresi'nin 207. Ayetini nazil etmiş ve Hz. Ali'nin nasıl bir
makama sahip olduğunu ortaya koymuştur.
*Hakim Nişaburi, c. 3, s. 5; Ebu *Abdullah Şeybani, c. 2, s. 484; *Ayyaşi, c. 1, s. 101, Hadis: 292;
*Zerkeşi, c. 1, s. 206.
12>SEDDU'L EBVAB HADİSİ:
Zeyd b. Erkam dedi ki: Rasulullah s.a.a’ın ashabından bazılarının mescide açılan kapıları vardı. (Bir
gün) Rasulullah s.a.a şöyle buyurdu: “Ali’nin kapısı hariç tüm kapıları kapatın!” Orada bulunan
insanlar bu konuda ileri geri konuşunca, hemen doğruldu, Allah’a hamdü senadan sonra şöyle
devam etti: “Gelelim konuya; (Bilin ki) Ali’nin kapısı dışında bu kapıların tamamını kapatmakla
emrolundum. Bu hususta sözünü söyleyenler söylemiş. Allah’a yemin olsun ki, bunları
kendiliğimden açıp kapatmadım, aksine, sadece emrolundum ve emre tabi oldum”

*Nesai “Hasais”, sayfa 45-46, hadis 37 bu hadisi Ahmed b. Hanbel, “Müsned”, 4/369, hadis
19306’da ve “Fedail es-Sahabe”, 2/581-582, hadis 985’de; Hakim “Müstedrek”, 3/135, hadis 4631’de
rivayet etmiştir.
*Tirmizi, “Sünen”, 6/91, Menakıb kitabı, hadis 3732 bu hadisi Nesai “Hasais”, sayfa 50-51, hadis 40
ve 41’de; Hakim “Müstedrek”, 3/143, hadis 4652’de rivayet etmiştir.
13>VELAYET HADİSİ:
“Ali, bendendir. Ben de ondanım. Ve o benden sonra her müminin velisidir.”
*Tirmizi, “Sünen”, 6/78-79, Menakıb kitabı, bab 19, hadis 3712
hadisi Nesai “Hasais”, sayfa 78, hadis 74‘de;
*Ahmed b. Hanbel, “Fedail es-Sahabe”, 2/605, hadis 1035‘de;
*Taberani “Mucem el-Kebir”, 18/128-129‘de;
*ibni Hibban “es-Sahih”, 15/373, hadis 6929‘de;
ibni Ebi Asim, “Kitab es-Sünne”, 1/799, hadis 1221‘de;
*Ebu Yala el-Mevsili “Müsned”, 2/293, hadis 6764‘de

135
*ibni Hacer el-Askalani, “el-İsabe”, 4/569
*Hakim en-Nişaburi, “el-Müstedrek”, 3/143, hadis 4652

14>SİLSİLETU'Z ZEHEB H ADİSİ:

İshak b. Rahıveyh’in şöyle söylediğini nakletmektedir: İmam Rıza (a.s) Horasan yolunda Nişabur
şehrine geldiğinde, oradan çıkıp Memun'un yanına gideceği sırada o şehirdeki raviler İmam’ın (a.s)
yanına gelerek şöyle arz ettiler: Ey Allah Resulü'nün (s.a.a) oğlu! Bizim şehrimizden ayrılacakken
bize faydalanmamız için bir hadis buyurmayacak mısınız? Hadisçilerin bu isteği üzerine İmam Rıza
(a.s) oturmuş olduğu tahtırevandan başını çıkararak şöyle buyurdu:

“Babam Musa bin Cafer’den, o da babası Cafer bin Muhammed'den, o da babası Muhammed bin
Ali'den, o da babası Ali bin Hüseyin'den, o da babası Hüseyin bin Ali'den, o da babası Ali bin Ebu
Talib'den, o da Allah'ın Resulünden (s.a.a) şöyle buyurduklarını rivayet etmişlerdir: Cebrail'den Allah-
u Teâla’nın şöyle buyurduğunu duydum: “La İlahe İllallah» benim kalemdir, o halde kim kaleme
girerse azabımdan güvende olur.” İmam’ın merkebi hareket ettiği sırada İmam (a.s) yüksek bir sesle
şöyle buyurdu: “Bu kaleye girmenin şartları vardır; ben de o şartlardan birisiyim.”

*Yenabiu’l Mevedde, s. 364.


*Feyzu’l Kadir, s. 489 - 490.
*es-Savaiku’l Muhrika, s. 205.
*el-Fusulu’l Muhimme, s. 253 - 254.

ZUHUR İÇİN DUALAR:

Ğarik Duası

Abdullah bin Sinan İmam Cafer-i Sadık (a.s)’dan şöyle rivayet etmektedir: “Çok geçmez ki (bir çok)
şüphelere müptela olursunuz ve belli başlı bir ilme ve bir hidayet imamına sahip olmadan kalırsınız.
Öyle bir zamanda bu zor durumdan ancak “ğarik” (boğulan) duasıyla” dua eden kimse kurtulur.
” Ravi diyor ki, ben “Ğarik duası” nasıldır?” diye sorduğumda buyurdu ki: “Şöyle söyler:

“Ya Allahu Ya Rahmanu Ya Rahim Ya Mukallibel-kulub, Sebbir Kalbi Ala dinike.

”(Ey Allah, ey Rahman, ey Rahim ey kalpleri döndüren, benim kalbimi dinin üzerinde sabit kıl.”)

(İkmal-üd Din, s.201)

Ferec Duası”

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla


Allah’ım! Velin Hüccet İbn’il-Hasan’ı (Hz. Mehdi’yi); salavat onun ve babalarının üzerine olsun,
(insanların) teslimiyetiyle birlikte yeryüzüne yerleştirip (hakim kılıp) uzun zaman orada
faydalandırıncaya kadar onun şimdi ve her zaman dostu, koruyucusu, rehberi, yardımcısı, kılavuzu
ve gözü ol.”

136
BİLİNMESİ GEREKEN DİĞER BAZI KONULAR:

1-KURAN'DA NEBİ, RESUL, İMAM, VELİ KAVRAMLARI:

Nebi-Resul-Veli-İmam Kavramları:Ahzab suresi 40.ayeti kerimede buyrulur ki: Peygamber efendimiz


Allah'ın resulü ve nebilerin hatemidir (sonuncusudur.)"

-Bütün Nebiler Resuldür. Ancak bütün Resuller Nebi değildir.


-Bütün Nebilere kitap verilmiştir. Her Resul Allah görevlisi değildir:Yusuf suresi 50ayeti kerime;
"Ve Melik onu bana getirin dedi. Böylece ona Resul geldiği zaman: Yusuf (as.);
"Efendine dön ve ellerini kesen kadınların hali necedir ona sor" dedi.

-Bu ayette görüldüğü üzere kâfir birisine Resul denmektedir. Öyleyse her Resul Allah görevlisi ve
Nebi değildir.Hac suresi 75.ayeti kerime;

"Allah Insanlar ve Meleklerden Resuller seçer."

-Cebrail'e Allah Resulüm diyordu fakat Cebrail bir Nebi değildi.

-Meleklerden de Resuller olduğu nettir. Cinlerden de Resuller vardır:

Enam suresi 130.ayeti kerime;Ey İnsan ve Cin topluluğu! Size ayetlerimi anlatan ve bugününüze
ulaşacağınız konusunda sizi uyaran içinizden Resuller (Elçiler) gelmedi mi?..

Cin suresi 26 ve 27.ayeti kerime :O(Allah), gaybı bilendir. Fakat O, gaybını hiç kimseye izhar etmez
(açıklamaz). Resullerden razı oldukları hariç!..Muminin suresi 44.ayeti kerime :
Biz Resullerimizi ardı ardına gönderdik. Her ümmet Resulü geldiği zaman her defasında yalanladılar."

-1400 küsür senedir Nebi voktur. Bundan sonrada olmayacaktır ancak Resul mevcuttur. Şuanda da
vardır. Bakara suresi 87.ayeti kerime:Andolsun ki, Biz Musa'va kitap verdik ve ondan sonra ardı
ardına Resuller gönderdik.

"Şura suresi 7.ayeti kerime "Biz sana Arapça bir Kuran vahiy ettik ki sen Ana şehir (Mekke) ile bütün
etrafını İrşat edesin."

-Buradan anlaşılan Peygamber a.s. ve Resulleri Mekke olan ana şehir'in etrafindaki tüm şehirlerde
(Dünya'nın tamamında) irşat göreviyle sorumludur. İslam dini tüm insanlığa gelmiş olduğuda yine
sebe suresi 4.ayette nettir.

Sonuç Kuran'da:
*Nebiler
*Nebi olan Resuller
*Nebi olmayan Resuller
*Veli İmam olan Nebi ve Resullerin olduğu ve ayrica kâfirlerden olan elçilere de Resul dendiği nettir.

Melek ve cinlerden de Resuller mevcuttur ancak Nebi yoktur. İmam yoktur.

*Bu bağlamda Kuranı Kerim'e bakıldığında ayetler üzerinde düzenli bir araştırmada
Yüce Ehlibeyt İmamlarının Hücceti aşikardır Peygamber a.s'dan sonra Hüccetin olması ve bu
Hücceti, Allah’ın seçmiş olduğu hakk bir meseledir.

-Her Nebi'den sonra mutlaka Resulleri gelmiştir.


Nebi Resul Muhammed (s.a.a.s.)'den sonra da 12 Resul gelmiştir. Fakat bir farkla sadece Resul
değillerdir aynı zamanda Veli İmamlardır.Peygamber aleyhiselam'da İmam Nebi Resuldür.

137
Bakara suresi 124 de İbrahim aleyhiselamın hem nebi hem resul olduktan sonra İmamlığa
yükseltilmesinden Peygamber efendimiz geri değildir. Secde suresi 24.ayeti kerime: "Ve Onlardan,
emrimizle hidayete erdiren imamlar kildık, sabır sahibi oldukları ve ayetlerimize yakin ( Hakk'ul yakin
seviyesinde) hâsıl etmiş oldukları için."-Buradan anlaşılmaktadır ki Resullerin içinden İmam' lar
seçilmiştir. Hakk'ul yakin demek; ilm'el yakin ve ayn'el yakin sonrasinda varılan yüce mertebedir.Her
Resul bu mertebeye ulaştirilmamiştir. Nasıl Muhammed (s.a.a.s) Nebilerin hatemi ise vahiyle seçilmiş
12 İmam Veli Resul'ü de Resullerin hatemi ve yücesidir.Bu konuda Sünni ve Alevi kaynaklarında
bulunan bir hadis konuyu netleştirecektir:

Nebi Resul Muhammed (s.a.v.) buyurdu ki: Ey Ali senin bana olan derecen Harun'un Musa'ya olan
derecesindedir. Ancak benden sonra Nebi yoktur"-Ummetler üzerine Peygamber aleyhi selamın
hücceti ne ise Emirelmüminin Ali aleyhi selamın hüccetide yukarıdaki sahih hadis noktasındadır.
Çogu velilerin velayeti çogu Nebilerin risaletinden derece olarak yüksektir.Yukarıda belirttik.

-Yukarda ki ayetler neticesinde anlıyoruz ki Nebi Resuller arasında fetret devri vardır fakat Nebi
olmayan Allah'tan vazifeli Resuller arasında fetret devri yoktur.İbrahim suresi 4.ayeti kerime:

"Hiçbir resulümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara beyan
etsin diye.Öyleyse Allah, dilediğini delalette bırakır dilediğini hidayete erdirir."

Peki, İSLAM sadece Araplara mi gelmiştir?

Sebe suresi 4.ayeti kerime: "Ve Biz seni (Alemlerdeki) İnsanların hepsinin bir müjdeleyici ve uyarıci
olarak gönderdik. Fakat İnsanların çoğu bilmezler!"

Enbiya suresi 107.ayeti kerime: "Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik."
Salatu Selam Yüce Ehlibeyt'e dir.

2-KİTABIMIZDAKİ HADİSLERİN MAHİYETİ:

Şunu söyleyelim ki Peygamber aleyhi selam'dan 200 sene sonra yazılan Ravi zincirine dayalı
hadislerin İslam dünyasında hiçbir önemi yoktur ve geçersizdir. Sebebi ise; Peygamber aleyhi selam
devrinde hadis yazımını yasaklamış ve sadece Müminlerin Emiri İmam-ı Ali aleyhi selama imla ederek
hadisleri yazdırmıştır. Yine Peygamber aleyhi selam kendi devrinde Kuran'ı toparlatmış kendisi İmla
etmiş ve İmam Ali aleyhi selama yazdırmıştır.

Ehlibeyt hadislerinde genel olarak hadis Ravi zinciri yoktur. Mutlaka her hadis ayetiyle belirtilmiştir.
İmam Cafer-i Sadık aleyhi selamın buyurduğu gibi ayetsiz hadis belirtmek ve bunu savunmak
kuyruklu bir yalandır!Peygamber aleyhi selamdan sonra bu hadisler İmam-ı Ali döneminde bir sandık
içine konulmuştur. İmam Ali aleyhi selam vefat edeceği zaman kendinden sonra İmam olacak olan
İmam-ı Hasan aleyhi selama teslim etmiştir. İmam-ı Hasan'da İmam-ı Hüseyin'e teslim etmiştir.
İmam Hüseyin efendimizde Kufe'ye (Kerbelaya) gideceği zaman Ummi seleme annemize teslim
etmiş ve İmam-ı Ali Zeynelabidin aleyhi selama vermesini emanet ve vasiyet etmiştir.

Alevi dünyasında hadisler işte o sandıktan gelmektedir İmamlara soru sorulduğunda ihtiyaç halinde
o sandık açılıp hadisler okunarak cevap veriliyordu. Arada kesinlikle hadis nakledecek bir ravi yani
nakledici veya seneti vb. konular mevcut değildir. Direk peygamber efendimizden aktarılmıştır.Bunun
haricinde İmam-ı Ali aleyhi selamıin yazdiğı Camia, Cifr ve Imam Ali'nin Mushafida mevcuttur.
Bunlara birde Fatıma annemizin ilham yoluyla yazdığı Mushafida eklenmektedir.

İmam Cafer-i Sadık aleyhiselam buyurmuştur: "Benim sözüm Babamın sözüdür ; Babamın sözü
Ceddimin sözüdür; Ceddimin sözüde Hüseyin'in sözüdür; Hüseyin'in sözüde Hasan'ın sözüdür:
Hasan'ın sözü ise Ali bin Ebu Talib'in sözüdür; Ali bin Ebu Talib'in sözü ise Resulullah'ın sözüdür.
Resulullahın sözü ise; Allah'ın sözüdür."

Kitabımızda belirtilen hadisler hangi İmam hazretlerinden olursa olsun bir farkı yoktur. Salât (Destek)
ve Selam yüce Ehlibeyt'e olsun.

138
3-EHLIBEYT İMAMLARI VE KİTABIMIZDA GECEN ŞİA KAVRAMININ MAHİYETİ:

ŞİA; Allah'ın Peygamberi Muhammed aleyhi selam ve halifesi Ali bin Ebu Talib'in (aleyhi selam)
olduğuna inananlardır. Șia kelimesini ilk olarak Peygamber efendimiz kullanmıştır."Selman, Ebuzer,
Ammar ve Mikdad gibi büyük sahabeler ilk Şialar olarak bilinmiştir.
Peygamber efendimiz ve Ehlibeyt İmamlarımızın kitapta görüldüğü
gibi Şia kelimesini kullanmış 12 Imamin yolunu kabul edenlere
verilen ümmetin zaman içinde özel ismine dönüşsede İslamın genelini kapsar.
Günümüzde herhangi bir toplumun veya bir devletin halkını belirten
bir terim kesinlikle değildir!
İmam-ı Ali ve 11 İmam-ı Evladının (aleyhi selamlar) yoluna uyan
Ümmetin ismidir. Bu konuda her ne kadar toplumlarca yanlış
anlaşılmalar görülse de işin esası budur.
Zaman zaman Yüce Ehlibeyt "Alevi ve şia" kelimelerini aynı
anlam ve kavram üzere kullanmıştır.
Alevi kelimesi her ne kadar İmam Ali aleyhi selamın aile fertlerine
denilse de Tarih ve Hadis kitaplarında Ehlibeyt in hüccetini kabul edip
yoluna uyan ümmet içinde Ehlibeyt tarafinda kullanılmıştır.
12 İmam Şiası da denilmektedir.

PEYGAMBER A.S'DAN SONRA iSLAM'IN HÜCCET İMAMLARI:

Peygamber Efendimiz imam Nebi Resul Veli Seyyidimiz Muhammed Mustafa bin Abdullah
1.Müminlerin Emiri Îmam Veli Resul Ali bin Ebu Talib
2.İmam Veli Resul Hasan Mücteba bin Ali
3.İmam Veli Resul Hüseyin Seyyidu'ş Şüheda bin Ali
4.İmam Veli Resul Ali Zeynel Abidin bin Hüseyin
5.İmam Veli Resul Muhammed Bakır'ul Ulum bin Ali Zeynel Abidin
6.İmam Veli Resul Cafer Sadık bin Muhammed Bakır
7.İmam Veli Resul Musa Kazım bin Cafer Sadık
8.İmam Veli Resul Ali Riza bin Musa Kazım
9.İmam Veli Resul Muhammed Taki (Cevad) bin Ali Rıza
10.İmam Veli Resul Ali Naki (Hadi) bin Muhammed Taki
11. İmam Veli Resul Hasan Askeri (Zeki) bin Ali Naki
12. İmam Veli Resul Muhammed Mehdi Kaim el-Hüccet Sahibi Zaman Mevla'mız bin Hasan Askeri
*Emirel Müminin Eşi Hüccet İmamların Annesi İki Cihan Hanımlarının Efendisi Fatıma (Fatımat'ül
Zehra) binti Muhammed bin Abdullah.
Yüce Ehlibeyt'e Selam Olsun.
Her Nebi Resul (Peygamber) kendinden sonra Resul birakmış ve bu Resuller yüce Mevla'mız
Rabbimiz Allah tarafindan seçilmiştir.Peygamber efendimiz (s.a.s.) vahiy yoluyla belirttiği Hüccet
Imamlarımızda bu Yüce Rabbani 12 kişidir. Allah yolundan ayırmasın
şefaatleri üzerimize olsun.
Bizlerin temel inancı Peygamber efendimiz ve 12 İmam'n temel öğretileridir.
12 İmamın imametini isbatlayan nakli deliller Nebi Resul kavramlarında
açıkladığımız üzere ve yine Alevi - Sünni camiaca kabul edilen
"Sakaleyn hadisi, Menzilet hadisi, Sefine hadisi, Yevmu'd dar hadisi,
Medinetu'l hadisi, Kisa hadisi, Tayr Neşve hadisi, Bayrak hadisi, On iki halife..." hadisleridir.

139
4-EHL-İ BEYT'İN KUR'ÂN-I KERİM İLE İLİŞKİSİ

Kur'ân-ı Kerim'in Ehl-i Beyt ile ilişkisi, dini doğru anlamamızda bize yardımcı
olacak özel bir manevî ilişkidir. Açıktır ki iki şeyin arasındaki ilişki, uyumluluk esası
üzerine gerçekleşir. Uyumsuzluklar, ayrılık ve dağınıklığı gerektirir. Bu iki ilahî ema-
netin sıfat ve özelliklerini incelediğimiz zaman onların arasında tam bir uyumluluk
olduğunu görmekteyiz. Bu sıfat ve özelliklerin bazıları şöyledir:
Kur'ân nurdur; Ehl-i Beyt de nurdur. Yani Kur'ân'ı incelemek ve bilmek inanç, fi-
kir ve diğer alanlardaki bilgisizlik, bağnazlık ve heveslerden kaynaklanan karanlıkları
bertaraf ettiği gibi, Ehl-i Beyt'i tanımak, onların hayat ve sözlerini bilmek de insanları
söz konusu alanlardaki birçok karanlıklardan kurtarır.
Kur'ân hidayet edicidir; Ehl-i Beyt de hidayet edicidir.
Kur'ân öğüt ve zikirdir; Ehl-i Beyt de öğüt ve zikirdir.
Kur'ân tertemiz kişilerden başka kimsenin gerçeğine ulaşamayacağı bir konumda-
dır ve o tertemiz kişiler Peygamber ve Ehl-i Beyt'tir.
Bu uyumluluk, bu iki ilahî emanet arasındaki kopmaz bir ilişki ve beraberliği mey-
dana getirmiştir; bu öyle bir ilişkidir ki, biri olmadan diğerini izlemek imkânsızdır.
Dolayısıyla İmam Seccad (a.s) şöyle buyurmuştur:
İmam, Kur'ân'a ve Kur'ân da imama hidayet eder ve bu, Allah Teala'nın buyruğudur:
"Kuşkusuz bu Kur'ân, en doğru olan yola iletir.1
Bu ilişkinin özellikleri ve çeşitli yönleri hakkında Resul-i Ekrem (s.a.a) ve Ehl-i
Beyt İmamları'ndan çeşitli hadisler rivayet edilmiştir. Ehl-i Beyt ve Kur'ân ilişkisinin en
önemli özelliklerini ve yönlerini şu başlıklar altında toplayabiliriz:
1- Kur'ân ve Ehl-i Beyt, birbirinden ayrılmazlar.
2- Ehl-i Beyt, Kur'ân'ın tercümanı ve müfessiridir.
3- Kur'ân-ı Kerim, Ehl-i Beyt'in zahirî ve batınî ilimlerinin kaynağıdır.
4- Ehl-i Beyt, Kur'ân'ın koruyucusudur.
5- Ehl-i Beyt, Kur'ân'ın hedeflerinin uygulayıcısıdır.
1- Şeyh Saduk (r.a), Meani'l-Ahbar, s.132.

6- Kur'ân-ı Kerim'in makam ve mevkisini en güzel açıklayan Ehl-i Beyt olduğu


gibi, Ehl-i Beyt'in makam ve mevkisini en güzel açıklayan da Kur'ân'dır.
Bu konulardan bazıları diğer başlıklar altında incelenmiştir. Dolayısıyla, burada
sadece birinci ve ikinci konuyu açıklayacağız:

Kur'ân ve Ehl-i Beyt'in Birbirinden Ayrılmazlığı:

Mütevatir hadislerde açıklanan gerçeklerden biri, Kur'ân ve Ehl-i Beyt'in birbirin-


den ayrılmazlığıdır. Allah Resulü (s.a.a) defalarca, özellikle hayatının son günlerinde
Kur'ân ve Ehl-i Beyt'i kendisinin iki paha biçilmez emaneti olarak tanıtarak, "Bu ikisi
hiçbir zaman birbirinden ayrılmazlar." buyurmuştur. Bu anlam Şiî ve Sünnî kaynak-
larda Resul-i Ekrem'den (s.a.a) rivayet edilen onlarca hadiste apaçık bir şekilde beyan
edilmiştir; Sekaleyn hadisi onların en önemlilerindendir.
Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
Ben sizin aranızda iki paha biçilmez emanet bırakıyorum: Allah'ın Kitabı ve itretim
(Ehl-i Beyt'im). Bu ikisi Kevser havuzunun başında bana ulaşıncaya kadar asla bir-
birinden ayrılmazlar.1
Bu hadisi, İmamiyye Şiîleri kendi kitaplarında çeşitli senetlerle İmam Muhammed
Bâkır (a.s), İmam Rıza (a.s), İmam Sadık (a.s) v e İmam Kâzım (a.s) aracılığıyla Resul-i
Ekrem'den (s.a.a) nakletmişlerdir. Yine başka senetlerle Emîrü'l-Müminin Ali'den (a.s)
ve Ebuzer, Cabir, Ebu Said, Z eyd b. Erkam, Zeyd b. Sabit, Huzeyfe b. Üseyd, Ebu
140
Hüreyre yoluyla Peygamber efendimizden nakletmişlerdir.
Şeyh Saduk, "Bu hadis üzerinde İmamiyye Şiîlerinin bütün tabakaları ittifak et-
mişlerdir." demiştir.
Bu hadis, birbirine yakın tabirlerle Ehl-i Sünnet'in Sahih-i Müslim, Sünen-i
Tirmizî, Müsned-i Ahmed, Mu'cem-i Taberanî, Heysemî'nin Mecmau'z-Zevaid'i gibi
muteber kitaplarında çeşitli kanallarla nakledilmiştir. Heysemî ve diğerleri bu hadisi
naklederek onun güvenilir olduğunu itiraf etmişlerdir.
Bu hadisi şahsen Resul-i Ekrem'den (s.a.a) duyan sahabîler şunlardır:
1- Emîrü'l-Müminin Ali (a.s), 2- Abdullah b. Abbas, 3- Ebuz er Gıfarî, 4- Cabir b.
Abdullah Ensarî, 5- Abdullah b. Ömer , 6- Huzeyfe b. Üseyd, 7- Zeyd b. Erkam, 8- Ab-
durrahman b. Avf, 9- Zamir Eslemî, 10- Asım b. Le yla, 11- Ebu Rafi', 12- Ebu Hür eyre,
13- Zeyd b. Sabit, 14- Ümmü Seleme, 15- Ümmü Hanî, 16- Huzeyme b. Sabit, 17- Sehlb. Sa'd, 18-
Udey b. Hatem, 19- Ukbe b. Amir, 20- Ebu E yyub Ensarî, 21- Ebu Said
Hudrî, 22- Ebu Şur eyh Huzaî, 23- Ebu K uddame Ensarî, 24- Ebu He ysem b. Teyhan,
25- Ebu Leyla.
Ümmü Hanî'den sonra isimleri geçen sahabeler, bu hadisi tek başlarına nakletmiş
ve Kureyş'ten yedi kişiyle birlikte toplu olarak da Kûfe'nin Rahbe bölgesinde1
bu hadi-
sin doğruluğuna ve onu Resul-i Ekrem'den (s.a.a) duyduklarına tanıklık etmişlerdir.
Konuyla ilgili daha fazla ayrıntı isteyenler, hadisin senetlerini kaydeden Aba-
katu'l-Envar kitabının iki cildine müracaat edebilirler.
Bu hadisin sonunda apaçık bir şekilde, "asla birbirinden ayrılmazlar" ifadesi geç-
miştir. Dolayısıyla, Kur'ân ve Ehl-i Beyt'in ilişkisi hakkında bu hadiste geçen ilk özel-
lik, bu iki paha biçilmez mirasın birbirinden ayrılmazlığıdır.
Allah Resulü (s.a.a), Kur'ân ve Ehl-i Beyt'in ayrılmazlığını açıklarken, bazı riva-
yetlere göre Allah Teala'nın bunu böyle irade ettiğini, O'nun değişmez ahdi ve vaadi
olduğunu dile getirerek şöyle buyurmuştur:
Latif ve Habir olan Allah, bu ikisinin -Kevser- havuzu başında bana ulaşıncaya ka-
dar hiçbir zaman birbirlerinden ayrılmayacaklarını bildirdi.2
Ehl-i Beyt İmamları'nın ilki olan Hz. Ali (a.s) hakkında nakledilen diğer bir sahih
hadis de bu hadisin anlamını teyit etmektedir:
Ali Kur'ân ile ve Kur'ân da Ali iledir. Bu ikisi Kevser havuzunun başında bana va-
rıncaya kadar asla birbirlerinden ayrılmazlar.3

1- Rahbe, Kûfe'de toplantıların yapıldığı büyük bir yerin ismidir.


2- Usul-u Kâfî, c.2, s.414; bu konuda Darekutnî el-Mu'telif ve'l-Muhtelif adlı eserinde, c.2, s.1045'te
şu tabiri kullanmıştır: "İlahım olan Allah Teala, bu ikisinin Kevser havuzu başında bana gelinceye
kadar
hiçbir zaman birbirinden ayrılmayacağını bildirmiştir."
İmam Ahmed, Kastalanî, Suyutî ve diğerlerinin nakli de şöyledir:: "Bu ikisinin hiçbir zaman bir-
birinden ayrılmayacağını bana haber vermiştir." İbn Kesir ise şöyle nakletmiştir: "Onların hiçbir
zaman
birbirinden ayrılmayacağını bana bildirmiştir."
Bazı hadislerde de şöyle geçmiştir: Bu istek, Resul-i Ekrem'in (s.a.a) Allah Teala'dan talebiydi; Al-
lah Teala bu talebi kabul etmiştir. Bk. Suyutî, Camiu'l-Ehadis, c.3, s.234, h:8354; Kunduzî Yenabiu'l-
Mevedde, s.37 ve Şevahidu't-Tenzil, c.1, s.191, h:203.
Bu anlamların tümü, Kur'ân ve Ehl-i Beyt ilişkisinin sıradan bir ilişki olmadığı, tersine Allah
Teala'nın özel iradesiyle gerçekleştiği gerçeğini vurgulamaktadır.
3- Şeyh Tusî, el-Emalî, s.460, Tabersî, el-İhticac, c.1, s.217; Müstedreku's-Sahihayn, c.3, s.124; Bu
hadisi Heysemî Mecmau'z-Zevaid adlı eserinde, c.9, s.183'te ve Taberanî, el-Mucemu's-Sağir'de,
s.255'te,
"Bu ikisi havuzun başında bana ulaşıncaya kadar birbirinden ayrılmazlar" tabiriyle nakletmişlerdir.

141
Kur'ân ve Ehl-i Beyt'in Birbirinden Ayrılmazlığı
İlkesinin Sonuçları

1- Masumiyet
Kur'ân ve Ehl-i Beyt'in birbirinden ayrılmazlığı ilkesinin en önemli sonucu, Ehl-i
Beyt'in her türlü günah ve hatadan masum oluşudur. Aksi durumda, ya Kur'ân'da batıl
ve hata olması gerekiyor -ki bu imkânsızdır; çünkü Kur'ân-ı Kerim çok bilgili, hikmet
ve güç sahibi Allah Teala tarafından insanları hakka hidayet etmek için nazil olmuştur-
ya da Ehl-i Beyt Kur'ân'dan ayrılmalıdır -ki bu da kesin ve ebedi olan Kur'ân ve Ehl-i
Beyt'in birbirinden ayrılmazlığı ilkesine aykırıdır-. Nitekim bu ilke ve taşıdığı sonuç
açıkça hadislerde belirtilmiştir. Süleym b. Kays el-Hilalî'den İmam Ali'nin (a.s) şöyle
buyurduğu rivayet edilmiştir:
Allah Tebarek ve Teala bizi tertemiz ve masum, mahlukatı üzerindeki şahitler ve
yeryüzündeki hücceti kılmıştır; Bizi Kur'ân ile ve Kur'ân'ı da bizim ile beraber kıl-
mıştır; ne biz ondan ayrılırız, ne de o bizden ayrılır.1
İmam Seccad (a.s) da şöyle buyurmaktadır:
Bizden olan imam illaki masumdur. Masumluk, yaratılışın zahirinde olup fark edi-
len bir şey değildir; dolayısıyla masumluk, ancak nass ile belirlenir.
"Ey Allah Resulü'nün torunu! Masumun anlamı nedir?" diye sorulunca şöyle
buyurdu:
Masum, Allah'ın ipine sarılan kimsedir; Allah'ın ipi ise Kur'ân-ı Kerim'dir; bu ikisi
kıyamet gününe kadar birbirinden ayrılmazlar. İmam Kur'ân'a ve Kur'ân da imama
yönlendirir. Allah Teala'nın, "Kuşkusuz bu Kur'ân, en doğru olan yola iletir." şeklin-
deki buyruğunun anlamı budur.2
2- Biri Olmaksızın Diğerine Sarılmanın İmkânsız Oluşu
Kur'ân ve Ehl-i Beyt'in birbirinden ayrılmazlığının apaçık sonuçlarından biri de,
bunlardan birini diğeri olmaksızın tutmanın yararsız oluşudur. İşte bu nedenle, "Kur'ân
bize yeter." sloganını ilke edinen ve Ehl-i Beyt'e müracaat etmeksizin Kur'ân'ı izledik-
lerini iddia edenler, sadece Ehl-i Beyt'i izlemekten kendilerini mahrum etmekle kal-
mamış, aynı zamanda Kur'ân'dan da uzak kalmışlardır. Bunlar Kur'ân'a sarılmak yerine
kendilerinin ortaya çıkardıkları ve Kur'ân'a isnat ettikleri şeye uymuşlardır.
İşte bu nedenle İmam Muhammed Bakır (a.s), kendilerini Kur'ân müfessirlerinden
bilen Seleme b. Kuheyl'e ve Hakem b. Uteybe'ye şöyle buyurmaktadır:
1- Usul-u Kâfî, c.1, s.191.
2- Şeyh Saduk (r.a), Meani'l-Ahbar, s.132.

İster doğuya gidin, ister batıya; biz Ehl-i Beyt'ten kaynaklanmayan doğru bir ilim
bulamazsınız.1
Esasen Allah Teala'nın iradesi, hakkı tanımak için sebep ve vasıtalara müracaat
etmeye yöneliktir. İmam Cafer Sadık (a.s), Emîrü'l-Müminin İmam Ali'den (a.s) şöyle
rivayet etmiştir:
Allah Teala isteseydi, kendisini kullarına tanıtırdı; fakat O bizi, kendisini tanımanın,
kendisine ulaşmanın kapıları, sıratı, yolu ve kendisine gidilen yönü kılmıştır. O hal-
de bizim velayetimizden sapanlar veya diğerlerini bizden üstün bilenler doğru yol-
dan sapmışlardır. Dolayısıyla, insanların kendilerine sarıldıkları kimseler kesinlikle
bir değillerdir. İnsanlar birbirine karışmış, bulanık çamurlu kaynaklara gitmişlerdir.
Fakat bize gelenler, Allah'ın emriyle akan, bitmesi ve kesilmesi olmayan saf ve ber-
rak kaynaklara gelmişlerdir.2
Aynı şekilde, Kur'ân-ı Kerim'i bir kenara bırakarak Ehl-i Beyt'i takip ettiklerini
iddia edenler de, gerçekte Kur'ân ve Ehl-i Beyt'i izlemekten mahrum kalarak aşırılık
veya ibahîcilik gibi sapmalara duçar olmuşlardır.
Bunun sebebi de açıktır. Çünkü ortada ölçü olan bir düstur, bir anayasa olmadı
mı, büyük şahsiyetlerin söz, fikir ve tavırlarını herkes kendi isteği doğrultusunda yo-
rumlayabilir. Hatta bazı garazkâr ve fırsatçı insanlar ortaya çıkıp onlara yalanlar isnat
edebilir, onların sevgi ve adını kullanarak insanları aldatabilir. Ama ortada bir ölçü
oldu mu, bütün bu yıkıcı çabaların önü alınmış olur. İşte Kur'ân-ı Kerim, Peygamber
ve Ehl-i Beyt'in sözleri ve davranışları hakkında bize ulaşan haber ve rivayetler için
bir ölçü konumundadır.

142
3- Bu İki Meşalenin Kıyamet Gününe Kadar Sürekliliği:

Kur'ân ve Ehl-i Beyt'in birbirinden ayrılmazlığının en önemli boyutlarından biri


de, bu iki ilahî emanetin ebediliğidir. Bu, Allah Resulü'nün (s.a.a) buyruklarında işaret
edilen bir gerçektir. Resul-i Ekrem (s.a.a) Sekaleyn hadisinde şöyle buyurmaktadır:
Bu ikisi havuzun başında bana varıncaya kadar birbirlerinden ayrılmazlar.
Bu iki emanetin ebediliğinin nedenlerinden biri, Allah'ın adalet ve hikmetinin yer-
yüzünde hüccetin var olmasını gerektirmesidir. Hüccet insanlara ancak Kur'ân-ı Kerim
ile birlikte Ehl-i Beyt'in de olması durumunda tamamlanır; çünkü Kur'ân'ın açıklanıp
tefsir edilmesi ve onun nurlu hükümlerinin nasıl uygulanacağı konusunda bir merci
olmazsa, her grup kendi algılamasını Kur'ân'a dayatır ve bu durumda da insanlar dü-
şünce ve amel konusunda ne yapacaklarını bilmez, şaşkın kalırlar. Aynı şekilde, Kur'ân
olmaksızın sadece Ehl-i Beyt olursa, insanların tümü doğal olarak onlara ulaşamaya-
cakları ve çeşitli amaçlarla onlara yalan isnat eden kişilerin var olacağı için insanlar
ellerinde sabit ölçüler olmadan masum imamın yolunu tanıma konusunda şaşkınlık
içerisinde kalabilirler. O halde hüccet, ancak her iki meşalenin birlikte ve bir arada
olması durumunda insanlara tamamlanır ve hakkı talep edenler ancak bu durumda hak
yolunu izleyebilirler. Dolayısıyla Allah Teala'nın kesin irade ve meşiyeti, bu iki meşa-
lenin kıyamet gününe kadar kalmasını öngörmüştür.
Ehl-i Sünnet âlimlerinden Menavî, ve İbn Hacer el- Mekki bu hadise ilişkin de-
ğerlendirmelerinde şunları söylemektedirler: "Bu hadis, kıyamet gününe kadar her za-
manda Allah Resulü'nün (s.a.a) tertemiz Ehl-i Beyti ve itretinden kendisine sarılmaya
layık olan bir kişinin var olması gerektiğini anlatmaktadır. Öyle birisi var olacak ki,
bu hadis, ona sarılmayı kapsamına alsın. Nitekim Kitap (Kur'ân) böyledir. Bu nedenle
onlar, yeryüzündekilerin güvenidirler; onlar yok olup gidecek olsalar, yeryüzündekiler
yok olup giderler."1

1- Usul-u Kâfî, c.1, s.400.


2- Usul-u Kâfî, c.1, s.181.

4-Ehl-i Beyt Kur'ân-ı Kerim'in Tercümanı ve Müfessiri:

Kur'ân-ı Kerim ile Ehl-i Beyt'in ilişkisi ile ilgili söz konusu olan önemli özellik-
lerden biri de, Ehl-i Beyt'in Kur'ân'ın maksatlarını açıklamada ve ayetlerini tefsir et-
mede asıl merci ve mihver oluşudur. Ehl-i Beyt, sahip oldukları vehbî ilim ile Kur'ân-ı
Kerim'in maksatlarından haberdar olup onu insanlara açıklamışlardır.
Bu konuda Resul-i Ekrem (s.a.a) ve Ehl-i Beyt'ten birçok açıklama vardır.
Hz. Ali (a.s) hakem olayında şöyle buyurmuştur:
Bu Kur'ân, iki kapak arasında yer almış bir el yazmasıdır; dile gelip konuşmaz; ça-
resiz onu okuyup anlatacak biri gerek. Ondan söz söyleyenler insanlardır.2
İmam Muhammed Bâkır (a.s), sanki İmam Ali'nin (a.s) bu buyruğunun tefsirinde
ve onun devamında şöyle buyurmuştur:
Südeyr diyor ki: İmam Muhammed Bâkır'dan (a.s), "Size feda olayım, sizler kimlersiniz?"
diye sordum. İmam (a.s) şöyle buyurdu:

143
Biz, Allah'ın ilminin mahzenleriyiz; biz Allah'ın vahyinin tercümanlarıyız; biz gök-
yüzünün altındakilere ve yerin üstündekilere Allah'ın yol gösterici hüccetleriyiz.
Bir rivayette Mansur b. Hâzim'den şöyle dediği nakledilir: İnançlarımı İmam Ca-
fer Sadık'a (a.s) sunarken şöyle arz ettim:
1- Menavî, Feyzu'l-Kadir Şerh-u Camii's-Sağir, c.3, s.20; İbn Hacer el-Mekki, Es-Savaıku'l-Muhrika
c2 s. 437
2- Nehcü'l-Belaga, çok uzun olan 125. hutbeden alıntıdır. Buna yakın bir ifadeyle el-İrşad, s.144 ve
Biharu'l-Envar, c.71, s.333'te de geçmiştir.
3- Usul-u Kâfî, c.1, s.192.

Kendisinin bir rabbi olduğunu bilen kimse, O'nun rızası ve gazabı olduğunu, O'nun
rızası veya gazabının ise ancak vahiy veya resul aracılığıyla tanınacağını da bilir.
Kendisine vahiy gelmeyen kimse, arayıp resulleri bulmalıdır. Onları bulunca, onla-
rın hüccet olduğunu ve onlara itaat etmenin farz olduğunu da bilir.
İnsanlarla münazara ederken onlara dedim ki: "Allah Resulü'nün insanlara Allah'ın
hücceti olduğunu kabul ediyor musunuz?" Onlar da, "Evet." dediler. Bunun üzerine,
"O halde Allah Resulü vefat edince Allah'ın insanlara hücceti kim olacaktır?" de-
dim. Onlar, "Kur'ân." dediler.
Fakat ben Kur'ân'a baktım ve Kur'ân'a inanmayan mürcie, kaderiye ve zındıkların
bile Kur'ân'a istinat ederek oradan kendi iddiaları için delil getirdiklerini gördüm!
Bu da, Kur'ân'ın tek başına hüccet olamayacağını ve bir kayyıma ihtiyacı olduğunu
ve onun Kur'ân hakkında söylediğinin hak olduğunu anlamama neden oldu.
Onlara, "Kur'ân'ın kayyımı kimdir?" dedim. Dediler ki: "İbn Mes'ud, Ömer v e Hu-
zeyfe (Kur'ân'ı) biliyorlardı?" Ben, "K ur'ân'ın tümünü mü biliyorlardı?" diye sor-
dum. Onlar, "Hayır." dediler ve ben Ali'den (a.s) başka kimse hakkında, "Bu adam
Kur'ân'ın tümünü biliyor." dediklerini görmedim.
Bir problemle karşılaştıklarında da bu, "Bilmiyorum." diyordu, o da "Bilmiyorum."
diyordu, ötekisi de, "Bilmiyorum." diyordu. Fakat bu (Ali), "Ben biliyorum." diyordu.
Öyleyse, Ali'nin Kur'ân'ın kayyımı olduğuna, ona itaatin farz olduğuna, Allah
Resulü'nden (s.a.a) sonra Ali'nin Allah'ın insanların üzerinde hücceti olduğuna ve
onun Kur'ân hakkında söylediklerinin hak olduğuna tanıklık ediyorum.
İmam Cafer Sadık (a.s), Mansur b. Hâzim'e -sözlerini duyduktan sonra-, "Allah sana
merhamet etsin." buyurarak onun sözünü onayladı.1
Bu hadislerden, Kur'ân-ı Kerim'in tümünün tefsirini sadece Ehl-i Beyt'in bildiği,
onların Kur'ân'ın tercümanları ve onun gerçek maksadının açıklayıcıları oldukları ve
diğerlerinin ise ondan yararlanmak için Ehl-i Beyt'e müracaat etmek zorunda oldukları
anlaşılmaktadır.
1- Usul-u Kâfî, c.1, s.169,170

144
1) TATHİR AYETİ = "Ey EHLİBEYT Allah sizden her türlü pisliği gidermek ve sizleri tertemizbir şekilde kılmak ister." (Ahzap, 33)
1) Hatib el Bağdad "Tarih Bağdad" cild 9 sahife 120-127 ve cild 10. sahife 278.
2) Zehebi "Mizan'ul-İ'tidal" Kısım 2 sahife 381.
3) İbn Abdelbirr "İsti'ab fi Marifet el Ashap" Kısım 3 sahife 1100.
4) İbn'ul Esir "Usd'ul Gaba" cild 4 sahife 110 ve Cild 7 sahife 223.
5) Nesei, Hasais "Emirelmüminin Ali Bin Ebi Talib" sayfa 48 49.
6) Muhibbuddin et-Tabari "Zehair'el-Ukba" sahife 21 ve 24.
7) Balazüri, "Ensab'ul-Aşraf" cild 2 sahife 104.
8 ) Heysemi, "Mecma'ul-Zevaid" cild 9 sahife 121 ve 167 ve 169.
9) Ebi Davud et-Tayalisi, "Müsned" cüz 8 sahife 274.
10) Süleyman bin Ahmed et-Tabarani, "Mu'cem el Sagır" Cüz 1 sahife 65 ve 135.
11) Hafız Ebu Abdullah Muhammed el hakim en-Nişabüri "El Müstedrik ala-Sahihayn" Cüz 2 sahife 416 ve cüz 3 sahife 146, 147, 148. 158.
12) Ebu Cafer Muhamed bin Cerir et-Tabari "Cemi'ul Beyan" Cüz 22 sahife 6,8
13) Ebu Cafer Muhamed bin Cerir el-Tabari "Cemi'ul Beyan" sahife 239
14) Alaeddin Ali bin Muhammed Hazin "Hazin Tefsir" Cüz 5 sahife 259
15) Ebi Muhammed Huseyin bin Mesud el-bağavi "Me'alim el Tenzi"l Cüz 5 sahife 259
16) Abdurrahmanbin el-Kemal Celaleddin es-Suyuti, "Dürr'el Mensur" Cüz 6 sahife 604
17) Muhammed bin Ali bin Muhammed eş-Şevkani, "Feth el-Kadir" Cüz 4 sahife370
18 ) Ahmed bin hacer el Heytemi, "Savaik'ul-Muhrika" Sahife 141
2) VELÂYET AYETİ = "Sizin veliniz ancak Allah'tır ve onun Peygamberi ve müminleridir ki, namaz kılıp rüku'da iken zekatlarını
verirler". ( Maide, 55)
Hz.Ali (k.a.v.) bir gün namaz kılarken rüku sırasında kendisine yaklaşan bir yoksula yüzüğünü çıkarıp vermiştir.
1) Muhibbüddin et-Tabari, "Ahair'el Ukba" sahife 89
2) Balazüri, "Ensab'ul-Aşraf" Cild 2 sahife 150
3) Mübarek bin Muhammed ibn'el Esir el-Cezri "Cami'ul Usül" cüz 9 sahife 478
4) Muttaki el Hindi, "Kenz'ul Umman" Cüz 13 sahife 108
5) Ebu Cafer Muhamed bin Cerir et-Tabari, "Cemi'ul Beyan" sahife 133-134
6) Muhammed Fahreddin el-Razi, "Tefsr-i Kebir" Cüz 6 sahife 28
7) Alaeddin Ali bin Muhammed Hazin, "Hazin Tefsir" Cüz 2 sahife 67
8 ) Ebi Muhammed Huseyin bin Mesud el-bağavi, "Me'alim el Tenzi"l cüz 2 sahife 67
9) Ebi Berket Abdullah bin Ahmed en-Nesefi "Medarık'ul- Tenzil" Cüz 1 sahife 420
10) Abdurrahmanbin el-Kemal Celaleddin es-Suyuti, "Dürr'el Mensur" Cüz 3 sahife 105-106
11) Muhammed bin Ali bin Muhammed eş-Şevkani, "Feth el-Kadir" Cüz 2 sahife 50
12) İbn Asakir, "Tarih Medinet-i Dımaşk" Cüz 2 sahife 410
3) GADİYR AYETLERİ = "Ey Peygamber rabbin tarafından indirilen emri bildir"
(Maide, 67)
Bu ayet Gadir-i Hum günü Ali Bin Ebi Talibin velayeti için inmiştir. Ve;

="Bu gün dininizin hükümlerini tamamladım”. (Maide, 3)


Bu ayet ise İmam Ali'nin (k.a.v.) velayete (hilafete) tayininden sonra inmiştir. Bu ayetler, Gadir-i
Hum denilen bir mevkide, Hac'dan dönerken Hz. Muhammed'e (s.a.a.v.) vahyi edilmiş ve
Hz.Ali'nin (k.a.v.) imameti, velayeti ve marifeti ile İslam dini tamamlanmıştır. Burada
Hz. Muhammed (s.a.a.v.), binlerce insanın önünde Hz. Ali'nin elini havaya kaldırararak:
“Allahım ben kimin mevlâsı isem, işte bu Ali de onun mevlâsıdır. Allahım onu seveni sen
de sev, ona buğz edene sen de buğz et” demiştir.
1) Abdurrahmanbin el-Kemal Celaleddin es-Suyuti, "Dürr'el Mensur" Cüz 3 sahife 19.
2) Fuzuli, Hadikatü's-Süeda, çev. M.Faruk Gürtunca, s.141.
3) Kunduzi, Yenabi'ül Mevedde, cilt 1, s.27-41.
4) İmam-ı Hanbel, Müsned-i Hanbel, cilt 4, s.281-368.
5) İmam-ı Malik, Füsus'ul Muhimme.
6) Tırmizi, Şemail'i Şerife, Hilal Yayınları, s.127-129.
7) Usul-ü Kafi, s.148-151
8) İbn-i Haldun, İbn-i Haldun Tarihi.
9) Muhammed Cerir et-Taberi, Büyük Tefsir.
10) El-Gadiyr, Ayetullah Emin, cilt II.
11) Şerafuddin Abdül Huseyn el-Mûsevi, El-Muracaat.
12) Ahmed Sa'lebi, Keşful Beyan Tefsiri.
13) Müslim, Sahih-i Müslim, cilt 4, s.1873.
14) Fahreddin Razi, Mefatih'ul Gayb, Tefsir-i Kebiyr.
15) Tırmizi, Sünen, cilt 5, s.633.
16) Abdulbâki Gölpınarlı, Sosyal Açıdan İslam Tarihi, İnkilap Yayınları, s. 157-158.
17) Altıparmak Peygamberler Tarihi, Mearicünnübüvve, Berekat Yayınları, s.736.
18) Ziya Şakir, Mezhepler Tarihi, İstanbul Maarif Kütüphanesi, s.159.
19) Mehmet Emre, Dört Büyük Halife, s.136.
20) Mehmet Ali Derman, Hz. Ali Külliyesi, cilt 1/s.61, s.76, s.135.
21) Şehbenderzade Filibeli Ahmed Hilmi, İslam Tarihi, s.273-274, s.338.
22)Muhammed bin Ali bin Muhammed eş-Şevkani "Feth el-Kadir" Cüz 2 sahife 57

4) MEVEDDET AYETİ = "De ki!, beşaretim ve tebliğime karşılık sizlerden hiç bir maddi karşılık istemiyorum, istediğim ancak
akrabalarıma meveddet (sevgi) etmenizdir" ( Şura, 23)
El-Kurba, yakınlar ya da akrabalar olarak kastedilenler, daha önce aileden seçilmiş ve toplum içerisinde belirtilmiş ev halkı olan Ehlibeyttir.

145
1) Muhibbüddin et-Tabari "Ahair'el Ukba" sahife 25.
2) Heysemi Mecma'ul-Zevaid cild 9 sahife 147 ve 168.
3) Süleyman bin Ahmed et-Tabarani "Mu'cem el Sagır" Cüz 1 sahife 76.
4) Hafız Ebu Abdullah Muhammed el hakim en-Nişabüri "El Müstedrik ala-Sahihayn" Cüz 2 sahife 444.
5) Ebu Cafer Muhamed bin Cerir et-Tabari, "Cemi'ul Beyan" Cüz 25 sahife 25
6) Muhammed Fahreddin er-Razi, "Tefsr-i Kebir" Cüz 14 sahife 166-168
7) Alaeddin Ali bin Muhammed Hazin "Hazin Tefsir" Cüz 6 sahife 121-122
8 ) Ebi Muhammed Huseyin bin Mesud el-bağavi, "Me'alim el Tenzil" Cüz 6 sahife 121
9) Ebi Berket Abdullah bin Ahmed en-Nesefi "Medarık'ul- Tenzil" Cüz 3 sahife 292-293
10) Abdurrahmanbin el-Kemal Celaleddin es-Suyuti, "Dürr'el Mensur" Cüz 7 sahife 348
11) Muhammed bin Ali bin Muhammed eş-Şevkani "Feth el-Kadir" Cüz 4 sahife 522
12) Ahmed bin hacer el Heytemi "Savaik'ul-Muhrika" Sahife 167
13) Mahmud bin Ömer bin Muhammed ez-Zamahşeri "Tefsir el Keşşaf" Cüz 5 sahife 211

5) SALAT AYETİ = "Şüphesiz ki Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler siz de ona salat ve selam edin" ( Ahzap 56)
Burada salattan (namaz) maksat Peygamber ve A'line salat ve selamdır. Peygambere yapılan salavatta A'li kelimesi yoksa salavat eksik kalacaktır.

1) Ebu Cafer Muhamed bin Cerir et-Tabari "Cemi'ul Beyan" Cüz 22 sahife 43
2) Ahmed bin hacer el Heytemi, "Savaik'ul-Muhrika" Sahife 144
3) Beyhaki, Sünen, 2/379.
4) Buhari, El-Ebedül Müfred, s.93.
5) İbn-i Hacer, Sevaig, s.187.
6) Nur'ul Ebsar, s.104.
7) Muttaki el Hindi "Kenz'ul Umman", 1/172-183.
8) Abdurrahmanbin el-Kemal Celaleddin es-Suyuti, Dürrulmensur, Tefsir, 33. ve 56. ayet bahislerinde.

6) MÜBAHALE AYETİ = "De ki! Gelin; biz oğullarımızı siz de oğullarınızı, biz kadınlarımızı siz de kadınlarınızı, biz kendi nefsimizi siz
de kendi nefsinizi çağıralım" ( Al-i İmran 61)
Mübahale ayetidir ve Beni Necran kabilesinden gelenler Peygamberi imtihan etmek istedikleri zaman, Hz. Muhammed (s.a.a.v.) kendi nefsi
olarak Hz. Ali'yi (k.a.v.), kadın olarak Hz. Fatıma'yı (s.a.), oğullar olarak Hz. Hasan (s.a.) ve Hz. Hüseyin'i (s.a.) abası (üzerine attığı bir örtü)
altına alarak onların karşısına çıkmıştır.

1) İbn'ul Esir, "Usd'ul Gaba" Cild 4 sahife 104.


2) Muhibbüddin et-Tabari, "Ahair'el Ukba" sahife 25.
3) Ebi Davud et-Tayalisi, "Müsned" Cüz7 sahife 63.
4) Mübarek bin Muhammed ibn'el Esir el-Cezri "Cami'ul Usül" Cüz 9 sahife 470.
5) Hafız Ebu Abdullah Muhammed el hakim en-Nişabüri, " El Müstedrik ala-Sahihayn" cüz 2 sahife 594 ve Cüz 3 sahife 150.
6) İmamuddin Ebü'l-Fida bin Kesir, "El Bidayetu ve Nihaye" cüz 7, sahife 339.
7) Ebu Cafer Muhamed bin Cerir et-Tabari, "Cemi'ul Beyan" Cüz 3,4 sahife 299, 301.
8 ) Ebi Hasan Ali bin Ahmed el Vahidi, "Eshab-ı Nuzül" tefsir kitabında.
9) Muhammed Fahreddin er-Razi "Tefsr-i Kebir" Cüz 4-5 sahife 89.
10) Alaeddin Ali bin Muhammed Hazin, "Hazin Tefsir" Cüz 1 sahife 360
11) Ebi Muhammed Huseyin bin Mesud el-bağavi, "Me'alim el Tenzil" Cüz 1 sahife 360
12) Abdurrahmanbin el-Kemal Celaleddin es-Suyuti, "Dürr'el Mensur" Cüz 2 sahife 133
13) Muhammed bin Ali bin Muhammed eş-Şevkani, "Feth el-Kadir" Cüz 1 sahife 316
14) Yakubi "Tarih Yakubi" Cüz 2 sahife 82
15) Ahmed bin hacer el Heytemi, "Savaik'ul-Muhrika" Sahife 143
16) Mahmud bin Ömer bin Muhammed ez-Zamahşeri "Tefsir el Keşşaf" Cüz 1 sahife 178
7) = "Sen ancak bu kavmi, azabı ilahiden korkutucusun ve her kavim için bir HÂDİ vardır." ( Ra'd, 7)
Bu ayette, korkutup sakındıran ve doğru yolu gösteren hadi Haşimoğulları' ndandır; Yani İmam Ali'dir (k.a.v.).

1) Hatib el Bağdad, "Tarih Bağdad" cild 13 sahife 372, 373.


2) Süleyman bin Ahmed et-Tabarani, "Mu'cem el Sagır" cüz 1 sahife 261, 262.
3) Hafız Ebu Abdullah Muhammed el hakim en-Nişabüri, "El Müstedrik ala-Sahihayn" Cüz 3sahife 129-130.
4) Muttaki el Hindi "Kenz'ul Umman" Cüz 11 sahife 620.
5) Ebu Cafer Muhamed bin Cerir et-Tabari "Cemi'ul Beyan" Cüz 13 sahife 108.
6) Muhammed Fahreddin el-Razi "Tefsr-i Kebir" Cüz 9 sahife 15.
7) Abdurrahmanbin el-Kemal Celaleddin es-Suyuti "Dürr'el Mensur" Cüz 4 sahife 608.
8 ) Muhammed bin Ali bin Muhammed eş-Şevkani "Feth el-Kadir" Cüz 3 sahife 66.
9) İbn Asakir "Tarih Medinet-i Dımaşk" Cüz 2 sahife 417.

8) = "Allah cenkte müminlere kifayet eder." ( Ahzap 25)


İbni Mesut şöyle okuyordu Allah cenkte müminlere Ali ile kifayet eder.

1) Zehebi "Mizan'ul-İ'tidal", kısım, 2 sahife 380.


2) Abdurrahmanbin el-Kemal Celaleddin es-Suyuti "Dürr'el Mensur" Cüz 6 sahife 590.
3) İbn Asakir "Tarih Medinet-i Damaşk" Cüz 2, sahife 420.

9) = "İnsanlardan öylesi vardır ki Allah'ın rızasını kazanmak için kendi neslerini feda
ederler." ( Bakara 207 )
1) İbn'ul Esir, "Usd'ul Gaba" Cild 4 sahife 103, 104.

146
2) Muhammed Fahreddin el-Razi, "Tefsr-i Kebir" Cüz 3 sahife 221.
3) Abdurrahmanbin el-Kemal Celaleddin es-Suyuti, "Dürr'el Mensur" Cüz 2 sahife 100-101.
4) İbn Asakir, "Tarih Medinet-i Dımaşk" Cüz 2, sahife 412-413.
10) = "Onlarda yemeğin azlığı ve ihtiyaçları varken, şanı yüce olan Allah'a muhabbetlerinden dolayı fakiri, yetimi ve esiri
yedirdiklerinde derler ki! Bu yedirdiklerimiz size ancak Allah içindir, sizden bunun için mukafat ve teşekkür murad etmeyiz"
( İnsan veya Dehr 7,8,9 ayetleri)
Hz. Fatıma (s.a.) ve ailesi kendilerinin dahi doğru dürüst yiyecek bir şeyleri yok iken fakir, yetim ve esire yemek vermişlerdir.
1) Muhibbüddin et-Tabari, "Ahair'el Ukba" sahife 89.
2) Muhammed Fahreddin er-Razi, "Tefsr-i Kebir" Cüz 16 sahife 244.
3) Alaeddin Ali bin Muhammed Hazin, "Hazin Tefsir" Cüz 7 sahife 191-192.
4) Ebi Muhammed Huseyin bin Mesud el-bağavi, "Me'alim el Tenzil" Cüz 7 sahife 191.
5) Ebi Berket Abdullah bin Ahmed en-Nesefi, "Medarık'ul- Tenzil" Cüz 3 sahife 628 .
6) Abdurrahmanbin el-Kemal Celaleddin es-Suyuti, "Dürr'el Mensur" Cüz 8 sahife 371.
7) Muhammed bin Ali bin Muhammed eş-Şevkani, "Feth el-Kadir" Cüz 5 sahife 338.

11) = "Rabbi katından açık bir delile dayanan kimse, yalnız dünyalık isteyen kimse gibi midir? (Hud, 17)
Burada delil üzere olan Hz Muhammed (s.a.a.v.) şahid ise Hz. İmam Ali'dir (k.a.v.)

1) Ebu Cafer Muhamed bin Cerir et-Tabari, "Cemi'ul Beyan" Cüz 12 sahife 15
2) Alaeddin Ali bin Muhammed Hazin "Hazin Tefsir" Cüz 3 sahife 224
3) Ebi Muhammed Huseyin bin Mesud el-bağavi "Me'alim el Tenzil" Cüz 3 sahife 224
4) Abdurrahmanbin el-Kemal Celaleddin es-Suyuti "Dürr'el Mensur" Cüz 4 sahife 409-401
5 Muhammed bin Ali bin Muhammed eş-Şevkani "Feth el-Kadir" Cüz 2 sahife 466
6) İbn Asakir "Tarih Medinet-i Dımaşk" Cüz 2 sahife 420-421

12) = "Şayet bilmiyorsanız zikir ehline sorun" (Nahl, 43) Zikir Ehlinden kasıt Ehlibeyt'tir.

1) Ebu Cafer Muhamed bin Cerir et-Tabari,"Cemi'ul Beyan" Cüz 14 sahife 109.

13) = "Adem Rabbinden bir takım kelimeler telakki etti ve alıp hıfzetti. Bu kelimelerle de yalvardı." (Bakara, 37) Abdullah Bin Abbas'ın
rivayetiyle bu kelimeler " EY RABBİM MUHAMMED (SAA) ALİ, FATIMA, HASAN VE HUSEYN'İN HAKKI İÇİN BENİ BAĞIŞLA" olduğunu
beyan eder.

1) Abdurrahmanbin el-Kemal Celaleddin es-Suyuti, "Dürr'el Mensur" Cüz 1 sahife 147.


2) Abdurrahmanbin el-Kemal Celaleddin es- Suyuti, "Dürr'el Mensur" Cüz 8 sahife 224.
3) İbn Asakir "Tarih Medinet-i Damaşk" Cüz 2 sahife 425.

14 ) "Al-i Ya-Sin e selam olsun" (Saffat, 130)


Al-i Ya-Sin den murat Al-i Muhammet'tir. ( İbni Abbas)

1) Ahmed bin hacer el Heytemi "Savaik'ul-Muhrika" Sahife 146

15) = "Onları durdurun. Zira onlar mes'üldürler" ( Saffaf 24) Hz Peygamber şöyle buyurmuştur: "ONLARI DULDURIN ZİRA ONLAR
ALİ'NİN VELAYETİNDEN MES'ÜLDÜRLER; bir başka rivayette: "ONLARI DULDURUN ZİRA ONLAR ALİ'NİN VE EHLİ-BEYTİNİN
VELAYETİNDEN MES'ULDURLAR"

1) Ahmed bin hacer el Heytemi "Savaik'ul-Muhrika" Sahife 147


NOT: 1) = Kuran-ı Kerimde her ne kadar ey iman edenler, başlığı ile ayet inmişse o ayetin başında emir ve şerefli olan Ali'dir. Allah, Muhammed
(s.a.a.v) 'in ashabını Kuran-ı Kerimin bazı yerlerinde ayıpladı fakat Ali'yi her zaman hayır içinde andı (Muhibbüddin et-Tabari, Ahair'el Ukba,
sahife 89)

2) = Şanı yüce olan Allah'ın kitabında indirdiği her ey iman edenler, diye başlayan ayetlerin emiri ve şereflisi Ali'dir. Allah, Muhammed
(s.a.a.v.)'in ashabını kitabında ayıplamış ama Ali'yi daima hayır içinde anmıştır (Heysemi, Mecma'ul-Zevaid, cild 9, sahife 112)

3) = Kuran-ı Kerimde ne kadar ey iman edenler ayet inmiş ise Ali o ayetlerin seyyidi. emiri ve şerefidir. Allah Resulullah'ın (s.a.a.v.) ashabını
Kitabında ayıpladı fakat Ali'yi her yerde hayır içinde andı. (İbn Asakir "Tarih Medinet-i Dımaşk" Cüz 2, sahife 430).

“SALÂT (DESTEK) VE SELAM YÜCE EHLİBEYT'E DİR.”

147
Kitabın Hazırlanmasında Faydalanılan Kaynaklar:

1-Biharul-Envar Kitabı 51,52 ve 53.Ciltler


2-Kemal-ud Din Ve Tamam-un Nime
3-El-Gaybet Kitabı
4-El-Fusulu'l Aşere Fil Gaybet
5-Erbea Risalet Fil Gaybet
6-El-Gaybet Fil Hüccet
7-El-Mecmual-Ahadis- İmam Mehdi
8-Muntahabu'l-Eser
9-A.g.e Hadisleri Mecmuası
* Ve Kitap içeriğinde belirtilen diğer Ehli sünne kaynaklarından faydalanılmıştır.

SON SÖZ

Bismillahirrahmanirrahim

Enfal suresi 37,38.ayeti kerimeler;

"Ta ki, Allah pisi temizden ayırsın, pisleri üst üste koyup hepsini bir araya toplasın, sonra da
cehenneme atsın. Onlar ziyan edenlerin ta kendileridir.İnkâr edenlere söyle, eğer yaptıklarına son
verirlerse geçmiş günahları bağışlanacaktır. Yaptıklarına devam ederlerse, daha öncekilere
geçmişte ne yapıldığı bellidir."

Allahumme salli ala Muhammedin ve ala Al-i Muhammed tesliman ecmain.

Serçeşme İmam Ali Zeynelabidin Mürsid Pir Ehlibeyt Ocağı 19


Postnişin-i
Seyyid & Şerif Engin YALÇIN (YALNIZOĞLU)

148
ISBN 978-625-00-9824-0

Salatu Selam Yüce


Ehlibeyt’e dir.

You might also like