You are on page 1of 97

ktüel

Mayıs - Haziran 2018 / 63 / 18 TL / Kıbrıs 20 TL

63
ISSN 1307-5756

9 771307 575003

AIZANOI’DA ÖLÜ GÖMME - FRİG KAYA MEZARLARI - URARTU’DA ÖLÜ GÖMME - ESKİ ÖNASYA’DA ÖLÜM ALGISI - HİTİTLERDE ÖLÜ GÖMME
Editörden...
Yakın zamanda Göbekli Tepe ile birlikte basında yer bulan arkeolojik alan-
ların turizme yönelik kullanılması tartışması, kültür varlıklarının evrensel
normlar ile nasıl ziyaretçiye (turiste) sunulması gerektiği konusunu tekrar AKTÜEL ARKEOLOJİ BASIN
gündeme getirdi. Mesele sadece Göbekli Tepe değil elbette. Zengin arkeo- YAYINCILIK TURİZM ORG. LTD. ŞTİ
www.aktuelarkeoloji.com.tr
lojik ve kültürel miras değerlerine sahip olan Türkiye’nin bütünsel bir bakış
Yazı İşleri Müdürü Murat NAĞIŞ
açısı benimseyerek, arkeolojik alanları korumak ile pazarlamak arasındaki muratnagis@aktuelarkeoloji.com.tr
çok sofistike olmayan bu sorunu çözüme ulaştırması gerekiyor. Yayın Koordinatörü Ayşe TATAR
aysetatar@aktuelarkeoloji.com.tr
Devletin arkeolojik alanlara yönelik sorumluluğu para kazanmak değil.
Devletin önceliği arkeolojik alanları evrensel normlar ölçüsünde korumak. Editör Deniz GENCEOLU
denizgenceolu@aktuelarkeoloji.com.tr
Bu oldukça net. Bu nedenle turizme yönelik düzenlemeler yaparken belir-
Görsel Yönetmen İsmail YILDIZ
leyici ölçütün turizm değil kültür mirası olması, bu alanların uzun vadede grafik@aktuelarkeoloji.com.tr
turizme de katkısının olacağı anlamına gelir. Aksi takdirde hem arkeolojik Asistan Seda ÜLGER
alana hem de turizme büyük zararlar verileceğini görmek zor değil. sedaulger@aktuelarkeoloji.com.tr
Fotoğraf Editörü Aykan ÖZENER
fotograf@aktuelarkeoloji.com.tr
YAŞAMIN ÖTEKİ YÜZÜ: ÖLÜM VE ÖTESİ
Çeviriler Ayşe TATAR, Deniz GENCEOLU
Her biri bir diğerine bağlanan, birbiri ile ilişkili tematik sayılarımız ile uf-
kumuzu sarmalayan bir yumağı açıyoruz. Kölelik, şiddet, savaş, göç, ölüm, ARKEOLOJİ TRAVEL
www.aktuelarkeolojitravel.com
din ve ritüel gibi konuları ele alan tüm bu sayılar, bugün günlük yaşamın info@aktuelarkeoloji.com.tr
karmaşası ve koşuşturmacası arasında insanlığın kısa ama zorlu geçmişini
ARKEOLOJİ DÜKKANI
anlamamız için bize yol gösteriyor. Bu zorlu geçmişin içinde belki de en www.arkeolojidukkani.com
önemlisi insanın ölüm ile baş etmesi konusu. Proje Koordinatörü Gülfem ORANER
gulfemoraner@arkeolojidukkani.com
Ölüm tek başına bir olgu değil; din, statü, cinsiyet, göç, şiddet, savaş ve
onlarca başka olgu ile iç içe geçen, oldukça karmaşık bir durum. Her can-
lı ölür. Yaklaşık 2 milyon yıllık süreçte insan elbette bunu hem kendisini AKTÜEL ARKEOLOJİ YAYINLARI
www.aktuelarkeolojiyayinlari.com
hem de doğadaki diğer canlıları gözlemleyerek algılamış olmalı. Avcı-top-
layıcılara ilişkin elimizde çok mezar örneği olmasa da, Şanidar Mağarası
Yazınsal ve Görsel Katkıda Bulunanlar
gibi özel gömüler bize insanın ölüm ile çok erken bir tarihte baş etmeye Prof. Dr. A. Tuba Ökse, Prof. Dr. Elif Özer, Prof. Dr. Engelbert Winter,
başladığını gösteriyor. Ölüm sadece fiziksel bir yok oluş değil, içinde yaşa- Doç. Dr. Aynur Civelek, Doç. Dr. Erkan Konyar, Doç. Dr. Hakan Sivas,
Dr. Adil Meriç Altınöz, Dr. Clemens Lichter, Dr. Lucia Novakova,
dığınız toplum ile kurulan bağlar, geliştirilen ilişkiler ve yaşanmış hatıraları Dr. Michael Blömer, Dr. Michelle Bonogofsky, Dr. Pınar Durgun,
Dilek Çobanoğlu
da kapsayan bir olgu. Ölüme sahip çıkmak, bir başka deyişle ölümün getir-
diği yok oluşu kavramak; birey ve toplumların ölümle baş etme süreçlerine Kapak Görseli
zamanla kurgusal bir boyut kazandırıyor. Ölünün etrafında duygu, hatıra Fransa-Suriye işbirliğinde, Fransa Dışişleri Bakanlığı tara-
fından Prof. Danielle Stordeur başkanlığında yürütülen
ve sevgi ile sarmalanmış inanç ve ritüeller gelişiyor, özellikle Erken Neo- Tell Aswad Kazıları kapsamında El Kowm-Mureybet adlı
litikte gördüğümüz ev içi gömüler, ölünün kafatası ve bedeni ile yeniden arkeolojik alanda yürütülen kazılarda bulunan bir grup
sıvalı kafatası. ©L. Dugué
yaratılan biçimsellikler sonraki çağların da yolunu belirliyor. Ölüm sonsuz
Yönetim Yeri
bir deneymiş gibi toplumdan topluma, kültürden kültüre sürekli değişi- İstiklal Caddesi, Asmalı Mescit Mahallesi, Balyoz Sokak, Güzel
yor. Ölüler bazen parçalara ayrılıyor, bazen gömülürken yanına olası öteki İşhanı, No.8 Kat.4 Beyoğlu 34430 İstanbul (+90) 212 244 25 02
www.aktuelarkeoloji.com.tr - www.arkeolojidukkani.com
dünya için eşyalar konuluyor, bazen yakılıyor, bazen ise anıtsal görkemli info@ aktuelarkeoloji.com.tr
mezarlar ile sonsuzluğa uğurlanmaya çalışılıyor. Ve elbette statü ölümün
daha da zenginleşmesi ve ebedileşmesine yol açıyor. İnsanın bir nebze de ISSN 1307 5756
olsa yaşamı ile yüzleşmesini sağlamayı hedeflediğimiz bu sayı ile sizlere
Dağıtım YAYSAT
eşsiz Anadolu coğrafyasının ve sakinlerinin ölüm ile başa çıkma hikayesini
anlatıyoruz. Basım Yeri
Şan Ofset Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.
Yaşamak ve yaşamın güzelliğini anlamak için... www.sanofset.com
Hamidiye Mah. Anadolu Cad. No:50 Kâğıthane / İstanbul
İyi okumalar. Tel: +90 212 289 24 24 / Sertifika No: 12049

Yazıların tüm sorumluluğu yazarlara aittir. Derginin Dili Türkçedir


2 aylık süreli yayınlanır, basın meslek ilkelerine uyar. Tarih, Kültür Sanat
Arkeoloji, konularında yayınlanır. Yayın çalışmaları ve yönetim- idari
MURAT NAĞIŞ çalışmalar kişilerin gönüllü katılımı ile gerçekleşmektedir. “Aktüel Arkeoloji
Dergisi’nin yayın projesi TÜPRAŞ’ın desteği ile sürdürülmektedir” .

2 Aktüel Arkeoloji
İÇİNDEKİLER
06 HABER 52 HAKAN SİVAS
• Türkiye’de Kendiliğinden Mumyalaşma Frig Kaya Mezarları
Örnekleri Anadolu’nun Demir Çağ uygarlıklarının önemli bir halkasını
oluşturan Friglerin yaşamış olduğu bölgede çok sayıda fasad, altar,
• Doliche: Iuppiter Dolichenus’un Vatanı niş ve oda mezarlardan oluşan pek çok özgün kaya anıtı yer alır. Bu
• Heritage İstanbul 2018 anıtlar arasında Frig kaya mezarları dikkat çekici bir grup oluşturur.

16 CLEMENS LICHTER 62 ERKAN KONYAR


Neolitik Dönemde Anadolu’da Ölüm Urartu’da Ölü Gömme
Anadolu’daki Neolitik Dönem yerleşmelerinde tespit edilen Çok odalı kaya mezarları, Urartu’nun karakteristik kimliğini
2500’den fazla bireye ait gömüt ve insan kalıntısı, ölü gömme yansıtan yapılardır. Bu mezarların konum, plan ve yapısal
uygulamalarında bazı bölgesel benzerlikler görülmekle özelliklerindeki kimi ayrıntılar, Urartularda ölü gömmeye ilişkin
birlikte, yüksek oranda bir çeşitlilik olduğunu göstermiştir. birçok bilgiyi barındırır.

28 MICHELLE BONOGOFSKY 72 LUCIA NOVAKOVA


Neolitik Kafatası Kültü Antik Dünyada Anadolu’da Ölüm
Filistin, Suriye, İsrail, Ürdün ve Türkiye’de bulunan 11 Anadolu’nun Arkaik ve Klasik dönemlerindeki mezar
ayrı yerleşmede bugüne kadar yapılan kazılarda, yetişkin ikonografisine baktığımızda, Anadolu halkına, ağırlıklı olarak da
kadın ve erkek ile çocuk bireylere ait, karmaşık ölü gömme genel halka özgü bir özellik olarak öne çıkan, ölen kişinin figürünü
geleneklerine işaret eden sıvalı kafatasları ortaya çıkmıştır. merkeze alan kabartmalarla bezenmiş mezarlarla karşılaşırız.

36 A. TUBA ÖKSE 84 AYNUR CİVELEK


Eski Önasya’da Ölüm Algısı ve Ölü Ritüelleri Antik Grek ve Roma Dünyasında Ölüm ve
Her canlı bedenin ölüm ile sonlanmasından korkan
insanoğlunun yarattığı öyküler, ölülerin ruhlarının yeraltı
Cenaze Törenleri
dünyasındaki yaşamlarına ve bitkilerin mevsimlere göre Ölüm gibi önemli bir olay karşısında, tarih boyunca, farklı
gösterdiği yaşam döngüsü ile hayvanların her sonbaharda topluluklarda çeşitli törenlerin düzenlendiği ve belli geleneklerin
yuvalarına çekilmesi ve baharda yavrulamasından oluşan oluştuğu, arkeolojik kazılarda ele geçen verilerle ve bazı antik
yaşam döngüsüne odaklanır. yazarların anlatımlarıyla desteklenmektedir. Antik Grek ve Roma
toplumunda ölüm, genellikle “ruhun bedenden ayrılması” ya da bir
“uyku” olarak yorumlanır.
44 PINAR DURGUN
Hitit Ölü Gömme Geleneklerinin Yerel 92 ELİF ÖZER
Anadolu Kökenleri Aizanoi Ölü Gömme Adetleri
Ölüleri yerleşme dışında yer alan mezarlık alanlara gömme Antik çağda Phrygia bölgesinde yer alan Aizanoi antik kentinin
geleneği Anadolu’da ilk olarak Geç Kalkolitik Çağda ortaya kuzey nekropolisindeki en erken tarihli gömme biçimi
çıkmıştır. Aradan geçen binlerce yıla ve değişen dini inançlara kremasyondur. “Yakmak” anlamına gelen kremasyon Latince
rağmen, bugün ölülerin hala bunlardan pek de farkı olmayan “cremare” kökünden türetilmiş olup, MS 1. yüzyıla kadar yaygın bir
mezarlık alanlara gömüldüğü görülmektedir. pratik olmuştur.

Aktüel Arkeoloji 3
ArkeoHaber
Adil Meriç ALTINÖZ

Kütahya Seyitömer
Beyinlerinden Sarı
Türkiye’de
Rahibe Mumyasına Kendiliğinden
Mumyala ma
Dünyanın çok çeşit“i bö“ge“erinde
”u”ya“a”a ge“eneğine rast“anır. Bazı
”u”ya“a”a ge“enek“eri, ceset“ere ö“ü”
sonrasında çok az iş“e” uygu“an”ası,

Örnekleri
hatta ”u”ya“a”a iş“e”inin ta”a”en
doğanın kendi süreç“erine bırakı“”ası
bakı”ından son derece i“ginçtir.

B
ir tıp doktoru olarak – amatör düzeyde – tafo- ise, bazı mumyalama geleneklerinde cesetlere ölüm sonrası
nomi bilimine olan ilgim Seyitömer beyinleri ile çok az şey yapılması, hatta mumyalama işleminin tamamen
başladı. Tafonomi, canlıların ölüm sonrası ne- doğanın kendi süreçlerine bırakılması. Örneğin Peru çölle-
den çürüdüğü ya da neden çürümeyip kısmi ya rinde ve Kuzey Şili’de mumyalaşma için sıcaklık, kuruluk ve
da tam olarak mumyalaştığını inceleyen bilim dalıdır. Mısır topraktaki potasyum nitrat, gereken her şeyi sağlamış. Yine
mumyaları konu ile ilgili olan-olmayan herkesin malumu Güney Amerika’da Arjantin ve Şili sınırı arasındaki Llulla-
ve Mısır’da ölülerin hangi bitkisel ve kimyasal bileşikler ile illaco dağlarında deniz seviyesinden yaklaşık 6740 metre
mumyalandığı yazılı kaynaklardan güncel moleküler analiz- yükseklikte mumyalaşma soğukluk ve kuraklığın ellerine
lere kadar didik didik incelenmiş durumda. Dünyanın çok bırakılmış.
çeşitli bölgelerinde mumyalama geleneği var fakat bunlar ile Bu nedenle ilaçsız/spontan mumyalaşmanın hem kasti hem
ilgili olarak çok daha az şey biliyoruz. Daha da ilginç olan de tamamen doğal nedenlerle oluştuğunu söylemek müm-
Seyitömer beyinlerinin kafatasları içerisinde in situ görünümü.

6 Aktüel Arkeoloji
Seyitömer Höyük’ten genel görünüm.

kün. Seyitömer beyin örnekleri tamamen doğal mumyalaş-


maya bir örnek ve bu beyinleri ortaya çıkaran ise prehis-
torya araştırmalarında son derece çalışkan ve tanımaktan
mutluluk duyduğum bir bilim adamı, Prof. Dr. Nejat Bilgen.
Kendisi ile tanıştığım esnada Kütahya Dumlupınar Üniver-
sitesinde arkeoloji profesörü olarak görev yapıyordu. Kütah-
ya Seyitömer’de bir kömür madeninde yer alan höyükte yü-
rütülen kazılarda, Orta Tunç Çağı kültür katmanında bir fay
hattı, deprem kanıtları ve bir yangına işaret eden çok sayıda
karbonlaşmış yapı (yanmış ev ahşapları, kaplar vs.) ortaya
çıktığında çok daha hayret verici başka bulgulara da rastlan-
mış, bunun yanı sıra kırılmış insan kafatasları ve bunların
içerisinde kısmen karbonifiye olmuş ancak şekilleri oldukça
korunmuş insan beyinleri bulunmuştu. 2010 yılında, bu ha-
Üstte ve altta: Seyitömer Höyük’ten genel görünüm.
beri ilk kez internette okuduğum sırada duyduğum heyeca-
nı anlatamam. O tarihte görev yaptığım Haliç Üniversitesi
Moleküler Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalında ağırlıklı
olarak kanser patogenezi ile çalıştığım halde Prof. Bilgen’i
aramakta tereddüt etmedim ve onun da son derece olumlu
yaklaşımının ardından bu beyinlerde bir seri araştırma ger-
çekleştirdik.
Özet olarak dört yaklaşım benimsedik; mikroskobik ince-
leme, beyinlerin radyolojik olarak (bilgisayarlı tomografi)
analizi, beyindeki elementlerin ve yağ asitlerinin tayini. Be-
yindeki elementler o tarihte İstanbul Üniversitesi Adli Tıp
Anabilim Dalında görev yapan Prof. Dr Salih Cengiz’in;
yağ asitleri analizi ise Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji
Anabilim Dalında görev yapan Prof. Dr. Zeliha Yazıcı’nın

Aktüel Arkeoloji 7
katkıları ile gerçekleşebildi. Beyinlerin morfolojik analizi ise asitlerinin doymuş yağlara dönüşmesi ile mümkün olabilen
Prof. Dr. Alp Dinçer ve nöropatolojide yeri tartışılmaz Prof. bir süreç ve gerçekleşmesi için yoğun miktarda alkali ele-
Aydın Sav ile birlikte yapıldı. Konu ile ilgili literatür anali- mentler gerekli. Nitekim hem beyin dokularında hem de bu
zini sevgili arkadaşım, psikiyatri uzmanı Dr. Bahri İnce ile dokuların çıktığı toprakta çok bol miktarda potasyum, alü-
birlikte yaptık. Birlikte çalıştığım tüm meslektaşlarım için minyum ve magnezyuma rastladık.
şanslıydım. Çok kritik saptamalar yaptık; Seyitömer beyin- Ancak Seyitömer beyinlerinde dünyada daha evvel bildiril-
lerinde hem sabunlaşma sağlayan doymuş yağ asitleri var- miş spontan mumyalanmış beyinlerinde olmayan bir özel-
dı, hem de çok kolay parçalanabilen/frajil doymamış yağ lik vardı. Kuru toprakta mumyalanmış daha evvelki örnek-
asitleri mevcuttu. Doymamış yağ asitleri tafonomi ve adli lerde sadece doymuş yağ asitlerinin varlığı, sulu ortamda
tıp kimyası ile ilgilenen kişilerin iyi bildiği saponifikasyo- mumyalaşmış örneklerde ise (örneğin Amerika Windower
na yani sabunlaşmaya işaret ediyordu. Saponifikasyon, yağ Florida’da bir gölde keşfedilmiş örneklerde) ağırlıklı olarak
doymamış yağ asitlerinin varlığı, doymuş yağ asitlerinin ise
olmadığı keşfedilmişti. Biz Seyitömer beyinlerinde her iki
yağ türlerinin de korunduğu bu kendine has durumu açıkla-
mak için “çekiç” ve “keski” benzetmesini yaptık. Bir heykel-
tıraş, bir kaya kütlesine istediği şekli vermek için önce çekiç
darbeleri ile kaba bir şekil verir; daha sonra keski ile ince
ince o dokuyu işler. Seyitömer toprağındaki bol miktardaki
alkali element, yağ asitlerini hızlıca oksitleyerek önce ana
formu korudular ve doymuş yağ asitlerinden zengin bir “sa-
bun kalıp” meydana getirdiler. Ancak bu toprakta çinko ve
bakır gibi elementler de mevcuttu – bu elementler yağ asidi
oksidasyonunu azaltabilecek anti-oksitleyici etkilere haiz-
dir – bunlar ise beyin dokularındaki kırılgan yağ asitlerinin
hala korunmasını açıklıyordu.
Seyitömer Höyük’te fosil beyinlere ait iskeletlerin in situ görünümü. Bacakların alt kısmında kömürleşme görülüyor.

8 Aktüel Arkeoloji
Aksaray Yılanlı Kilise’den çıkmış Sarı Rahibe Mumyası.
Altta: Bir Seyitömer beyninin çıkarılmış görüntüsü. Ön beyin yapıları dışında ne denli güzel korunduğu görülüyor.

Seyitö”er beyin“eri, su“u ya da kuru orta”da ”u”ya“aş”ış örnek“ere


kıyas“a bir başka öze““iğe daha sahipti. Bu beyin“er kendi doku su“arı
içerisinde adeta piş”işti .
Eğer tafonomi ilginizi çeken bir konu ise, lütfen internet- En ilginç özelliği ise sona sakladım: Toprakta ve beyin do-
te “Rosalio Lombardi” ismini tarayınız. Karşınıza takriben kularında bor varlığı. “Mumyalaşma” ve “eser elementler”
100 yıl evvel mumyalanmış ve hala yeni uykusunda gibi anahtar kelimeler olarak tıbbi veri tabanlarında tarandığı
gözüken dünya güzeli bir kız fotoğrafı çıkacak. Bu cesedin zaman karşıma çıkan en çarpıcı makalelerden birinde eski
mumyalanmasında kullanılan sır formül tam 90 yıl sonra Mısır’da Tutankhamon ve Deir-El-Bahari mumyalarında
keşfedildi ve içerisinde kuvvetle oksitleyici moleküller olan bor elementine rastlandığı, mumyalaşmamış ceset örnek-
formaldehit ve etanolün yanı sıra çinko ve salisilat (aspirinin lerinde ise bora hiç rastlanmadığı vurgulanıyordu. Bu du-
kök maddesi) gibi antioksidan moleküller keşfedildi. Yani rumu keşfeden Alman araştırmacılar, borun mumyalama
oksitleyici ve antioksidan elementlerin ve eser elementlerin solüsyonlarına kasti olarak konduğunu öne sürmüşlerdi ki;
dengeli varlığında hem kaba şekli veren doymuş yağ borun antik çağlarda da bilindiğine dair çok sayıda kanıt
asitleri hem de sinir dokusuna özgü doymamış mevcut.
yağ asitleri korunmuştu.
Dünya bor rezervlerinin takriben
Ancak bize göre bu beyinler, sulu ya da %70’ine sahip olmakla şanslıyız ve bu
kuru ortamda mumyalaşmış örneklere rezervler en çok Balıkesir ve Kütahya
kıyasla bir başka özelliğe daha haizdi. Bu gibi Batı Anadolu illerinde mevcut. Bu
beyinler kendi doku suları içerisinde adeta beyinleri taşıyan bedenler hem biyo-
“pişmişti”. Nitekim, bu kafataslarına ait olan genez ile (yaşarken) hem de diyagenez
iskeletlerin bacak kemikleri külleşmiş şekilde ile (ölüm sonrası dokuya difüzyon) ile
bulundu ve bu külleşme yine karbonifiye olmuş ve bora maruz kalmışlardı. “Borcam” adını hepi-
külleşmiş ahşap parçalarına bitişikti. Dolayısıyla burada miz duymuşuzdur ama buradaki “bor” ön ekinin cama
ya kendiliğinden çıkmış ya da kasti bir yangın söz konu- “ısı direnci sağlamak için” katılan bor elementinden gel-
su idi. Yani tüm bu kendine has mikro-çevre ve elementler diğini bu derece yaygın şekilde bilmeyiz. Kütahya kendine
yine kendine has bir ölüm sürecinin üzerine gelerek, eşsiz has toprağı ile bu boru sağlamıştı. Bor, Kütahya’yı meşhur
özellikler meydana getirmişti. eden porselen üretiminde de kullanılan bir element ve kar-

Aktüel Arkeoloji 9
Belki basmakalıp bir ifade olacak ancak Anadolu, insan eliy-
Seyitö”er beyin“erinin bir le değiştirilmiş tarihi ile ve tarihine şekil vermiş coğrafyası
diğer i“ginç öze““iği ise, ile bir hazine. Ben vakit darlığımdan ve çok fazla konuya
dağılmanın bilimsel açıdan belki doğru olmayacağından ta-
toprakta ve beyin doku“arında fonomi bilimi açısından bor ve tüf minerallerinin önemini
bor e“e”entinin var“ığı. daha fazla inceleyemedim. Ancak arkeologlardan, kimya,
biyoloji ve temel tıp bilimleri araştırmacılarına kadar ko-
nuyla ilgilenecek tüm bilim insanları açısından bu konula-
rın bakir ve bir o kadar da bereketli bulgu ve yayınlara dö-
şımızda bor elementinin de katıldığı bio-porselen örnekler nüşeceğine eminim.
vardı. Bu arada bazı Rus bilim insanlarının anatomi araştır-
malarında kullanılacak insan kadavralarını formaldehit bile
kullanmadan bor ile koruduğunun altını çizelim. Borun ısı
direnci dışında ciddi düzeyde mikrop öldürücü ve “insect
repellant” yani böcek uzaklaştırıcı etkileri de var. Bor sade-
ce tafonomi bilimi açısından bir uluslararası derlemeyi hak
edecek düzeyde ilginç bir konu başlığı olsa da, benim ağır-
lıklı ilgi alanım kanser ve psikiyatrik hastalıkların immün
temeli olduğu için, bu güzel konuya – ne yazık ki – daha
fazla mesai ayıramadım.
Seyitömer beyinleri ile ilgili çalışmamız uluslararası bir ant-
ropoloji dergisi olan Homo – Journal of Comparative Human
Biology’de yayınlandıktan kısa süre sonra İspanyol bir grup
tarafından atıf aldı. Onlar da kendiliğinden fosilleştiğini dü-
şündükleri, tüf mağaralar içerisinde korunmuş Tunç Çağı
beyinleri bulmuşlardı. “Tüf ”ler yanardağların püskürttüğü
kül ve lav parçalarının çabuk katılaşması ile oluşan, hafif, gö-
zenekli ve kolay parçalanabilen çökelti taşlarıdır. Bu bulgu
benim için çok enteresandı ve daha sonra uzunca bir süre
“tuff ” kelimesini, mumyalaşma ve tafonomi bilimi ile ilgi-
li anahtar kelimeler ile birlikte taradım. İtalya Palermo’da
Fransisken rahiplerin mumyalarının saklandığı bir manastır
mahzeni var, merak edenler için ismi İngilizce “Capuchin
Catacombs” ya da İtalyanca “Catacombe Dei Cappucini” İtalya’nın Palermo kentindeki Fransisken Rahipleri Manastırı’nda yer alan mumyalar.
diye geçiyor. Bu mahzen aslında bir tüf mağarası.
Dönelim tekrar sevgili Anadolu’ya. Aksaray Ihlara
Vadisi’nde bulunan ve Niğde Müzesinde sergilenen “Sarı
Rahibe” mumyasına bakalım. İnternette şu anki resimleri-
ne bakıldığında çok da iyi korunmuş gibi durmuyor ancak
ilk keşfedildiğinde sapsarı saçlarının hiç bozulmadan kalmış
olduğu pek çok yazılı kaynakta mevcut. İlk Hristiyanların
barınma, saklanma ve ibadet için kullandığı “peri bacaları”
aslında tüf kayaları. Konya Karaman Manazan’da tüf kayaç-
lar içerisine insan eliyle oyulmuş mağaralarda bulunmuş çok
sayıda mumya mevcut. Bunlardan yine bir genç kıza ait olan
mumyanın da özel bir mumyalaşmaya tabi olmadığı düşü-
nülüyor. Yine yakın coğrafyalarda köylüler, hububatlarını
küflenip bozulmadan tüf kayaçlar içerisinde saklayabiliyor.

10 Aktüel Arkeoloji
ArkeoHaber
Michael BLÖMER, Dilek ÇOBANOĞLU,
Engelbert WINTER

Antik Kuzey Suriye’de Kent ve


konumuna gelen kent, MS 956 yılında
Bizanslılar tarafından geri alınmış ve
eyalet başkenti haline getirilmiştir.
Kent Gelişimi Üzerine Yeni Araştırmalar Daha sonra Haçlılar tarafından
istila edilen kent, ardından Edessa

A
ntik dönemde Kuzey yılında Suriye Eyaleti’nin bir parçası Kontluğu’na dahil olmuştur. 1154
Suriye’nin üstlerinde haline gelen Doliche, Mezopotamya ile yılında Selçukluların verdiği tahribatın
konumlanan Doliche, Akdeniz dünyasını birbirine bağlayan ardından ise terk edilmiştir.
bugün Güneydoğu önemli bir ticaret güzergahı üzerinde Doliche, özellikle Iuppiter
Anadolu Bölgesi’nde, yer almaktaydı. MS 2. yüzyılda kendi Dolichenus’un vatanı olma özelliğiyle
Gaziantep yakınlarında yer almaktadır. sikkesini basan kent, MS 256 yılında tanınır. Boğa üzerinde dikilip, bir
Doliche antik kenti hakkındaki Pers kralı I. Şapur’un Romalılara karşı elinde yıldırım demeti, diğer elinde
bilgilerimiz oldukça kısıtlı olup, antik yapmış olduğu bir sefer sırasında Kral çifte balta ile tehdit eder bir biçimde
yazılı kaynaklarda da Doliche’nin Şapur tarafından tahrip edilmiştir. betimlenen Iuppiter Dolichenus,
nadiren konu olduğu görülmektedir. Geç Antik Dönemde bir Piskoposluk Roma ordusunda birçok taraftar
Yunanistan’da adaşı bulunan kentin merkezi haline gelen Doliche, bu edinmiştir. Kültü Roma dünyasının
adı, kuruluşunun Hellenistik Döneme devrin inanç seferleri kapsamında geniş bölgelerine yayılmış ve bilim
yakın olduğuna işaret etmektedir. defalarca anılmıştır. MS 7. yüzyılda aleminde de büyük ilgi kazanmıştır.
Aktium Savaşı’ndan sonra, MÖ 30 Arap fethinden sonra bir sınır mevkii Lakin tanrının ana kutsal alanı Doliche
Roma Dönemi hamam yapısının temizlenme süreci sırasında mozaik tabandan bir görüntü. ©Peter Jülich

Iuppiter Dolichenus’un Vatanı


12 Aktüel Arkeoloji
Kilisenin orta naos bölümünden bir detay. ©Doliche Kazı Arşivi

Dülük Baba Tepesi’ndeki kutsal alandan gelen,


üzerinde Iuppiter Dolichenus ve eşinin tasvir edildiği
stel. ©Doliche Kazı Arşivi

kentinde değil, kent merkezinin


dışındaki Dülük Baba Tepesi’nin
zirvesinde yer almaktadır. Burada
2001-2015 yılları arasında arkeolojik
araştırmalar yürüten Münster
Üniversitesine bağlı Küçük Asya Roma Dönemi hamam yapısına ait bir kesit. Doliche’nin kent alanındaki Geç Antik
©Doliche Kazı Arşivi Dönem kilisesi. ©Doliche Kazı Arşivi
Araştırma Merkezi, tanrının Roma
Dönemi karakteri ile kültü hakkında Kutsal alanda gerçekleştirilen oluşturmaktadır. Antik kentin batısında
önemli yenilikler ortaya koymuştur. araştırmaların ardından, 2015 yılından ise, günümüzde birçoğu Dülük
Bu çalışmalarla kültün kökeninin itibaren çalışmalar Doliche antik köyünün modern yapılaşması altında
MÖ 1. binyıl başlarına uzandığı kent alanında yoğunlaştırılmıştır. kalan geniş bir alanda kaya mezarları
ve kutsal alanının Akhaemenidler Kent, Dülük Baba Tepesi’nin ile kent nekropolü uzanmaktadır.
Döneminde oldukça önemli bir role yamacında yer alan bir doğal yükselti Antik Suriye bölgesinde yer alan
sahip olduğu ortaya konmuştur. üzerinde konumlanmaktadır ve diğer kentlerle karşılaştırıldığında,
Alanda gerçekleştirilen çalışmalarda, modern yapılaşmaya sahip değildir. Doliche’nin daha az ilgi çekici bir
Roma Dönemi kutsal alanının Bununla birlikte, antik döneme ait görüntüye sahip olması, burada bugüne
yıkıntıları üzerine kurulmuş ve Haçlı yapılaşma kalıntıları üst yüzeyden dek oldukça sınırlı ve kısıtlı ölçülerde
Seferleri dönemine dek kullanılmış bir gözlemlenememektedir. Üst yüzeyde arkeolojik çalışmalar yapılmasına
Hristiyan manastırı açığa çıkarılmıştır. yoğun bir şekilde görülen seramik, neden olmuştur. Ayrıca kaçak kazılar
Dülük Baba Tepesi’nde yürütülen cam, kiremit ve yapı taşı kalıntıları neticesinde antik kalıntıların toprak
çalışmalar sonucunda Kuzey Suriye tepedeki antik kültür varlıklarının izini üst yüzeyinin birkaç santimetre
bölgesinin kült ve dini gelişimi ile aynı belirgin bir şekilde gösterse de, tepenin derinliğinden gün ışığına çıkmaya
zamanda bölgenin Demir Çağından batı yamacında yer alan iki yeraltı başladığı da tespit edilmiştir. 2010 ve
Orta Çağa uzanan kültürel kalıntıları Mithras Kutsal Alanı, antik taş ocağı 2011 yıllarında açılan arama açmaları
hakkında önemli bilgiler ortaya ve basınçlı su kanalına ait bölümler sayesinde bu tespit onaylanmıştır.
konmuştur. antik dönemin önemli kanıtlarını Doliche antik kenti arkeolojik kazı

Aktüel Arkeoloji 13
bir yükselme devri geçirdiği tespit
edilmiştir. Şimdiye dek ortaya çıkan
en önemli bulgu ise oldukça gösterişli
bir kiliseye ait kalıntılardır. 2015
ve 2017 yılları kazı sezonlarında
yapının orta naos kısmının büyük
bir bölümü ve kısmen yan naosları
açığa çıkarılmıştır. Yaklaşık 10 metre
genişliğindeki orta naosun tabanı MS
400’e tarihlendirilebilecek geometrik
motifli bir mozaik ile bezenmiştir.
Şimdiye dek açılmış alanın batısında,
orta naosun merkez kısmında bir
bema yer almaktadır. Hafifçe tabandan
yükseltilmiş ve bariyerli olan bu bölüm
papazın durduğu alandır. Kiliselerdeki
Arama açmalarından birinde ortaya çıkan Hellenistik Döneme ait duvar üzerinde temizlik çalışmaları yapılıyor. ©Peter Jülich
bu tür bema alanları Geç Antik
Dönemde Kuzey Suriye kiliselerinde
görülen özelliklerden olup, şimdiye
dek özellikle Kuzey Suriye’nin “Ölü
Kentler” diye adlandırılan kalker taşı
dağlık alanlarındaki kiliselerinden
tanınmaktadır.
Kilisedeki yapı bulguları üzerinde
yapılan incelemeler birden fazla yapı
Dülük Baba Tepesi’nde bulunan Herakles ve Nemean Aslanı Roma Dönemine ait mühür baskısı üzerinde Iuppiter
betimli kabartma parçasının restorasyon çalışması. ©Peter Jülich Dolichenus’un bir Roma imparatoru ile el sıkışma evresinin varlığını ortaya koymuştur.
sahnesi yer alıyor. ©Peter Jülich Kuzeydeki yan naosun sonraki
projesi sayesinde antik dönemde Kuzey Üniversitesine bağlı Centre for Urban dönemlerde eklendiği ve bir duvar ile
Suriye’nin kent gelişimi ve yaşam Network Evolutions Enstitüsü ile orta bölümden ayrıldığı anlaşılmıştır.
ortamı hakkında yeni bilgiler açığa işbirliği içerisindedir. Ayrıca açığa çıkarılmış mozaik tabanın
çıkacaktır. Bölgedeki neredeyse bütün altında yapının daha önceki bir
2015 yılında yürütülen ilk deneme
Hellenistik-Roma dönemi kentsel evresine ait başka bir mozaik taban
kazılarının ardından, 2016’da
merkezlerinde şimdiye dek yapılan bulunmuştur. Değişik noktalarda
çalışmalar öncelikle durdurulmuştur,
araştırmalar oldukça yetersizdir. açılmış sondajlar sonucunda, daha
2017’de ise arkeolojik kazı çalışmalarını
Doliche ile karşılaştırılabilecek erken dönemin mozaik tabanının
tam kapsamıyla yürütmek mümkün
antik yerleşimler genelde modern tümüyle korunmuş olduğu
olmuştur. Bu çalışmalarda bir
yapılaşma nedeniyle bozulmuş olup, düşünülmekte olup, daha sonraki
yandan kentin yayılım alanını tespit
Suriye’de son dönemlerde meydana mozaik taban ile stil açısından oldukça
etmek ve diğer yandan yerleşimin
gelen savaşlar nedeniyle de araştırma benzer olduğu tespit edilmiştir.
kronolojisi ile karakterini ortaya
yapılamamaktadır. Tüm bunlar koymak hedeflenmiştir. Bu amaçla Kilisenin büyük olasılıkla deprem
göz önünde bulundurulduğunda, seçilmiş noktalarda kazı çalışmaları sonucu tahrip olduğu düşünülmektedir.
günümüze dek el değmeden ulaşan yürütülmüştür. Bu tahrip esnasında kuzey naosta
Doliche’nin araştırılmasının önemi yer alan bir su sarnıcının girişi
büyüktür. Doliche antik kentinde kapanmıştır. Bu sarnıç içerisinden
Küçük Asya Araştırma Merkezi Geç Antik Dönemde Doliche çıkarılmış seramik buluntuları MS 7.
tarafından gerçekleştirilen arkeolojik Yerleşmenin bulunduğu tepenin yüzyıla tarihlendirilmekte ve böylelikle
çalışmalar Alman Araştırma Kurumu güney yamacında yapılan kazılarda tahribin tarihlendirmesinde terminus
(DFG) tarafından finanse edilmektedir kentin Geç Antik ve Erken Bizans post quem vermektedir. Sonraki
ve aynı zamanda Danimarka-Aarhus dönemlerinde (MS 4.-7. yüzyıllar) dönemlerde yapının bölümleri yeni

14 Aktüel Arkeoloji
yapılaşmalara dahil edilmiş olsa da,
kilise yeniden kullanıma açılmamıştır.

Kent Merkezi ve Arşiv


İkinci kazı alanı antik kentin konumlu
olduğu tepenin doğu yanında uzanan
geniş plato üzerinde yer almaktadır.
Jeofizik araştırma sonuçları kentin
resmi merkezinin bu alanda yer
aldığını göstermektedir. 2017 yılı
çalışmalarında açılan arama açmaları
bu tahmini onaylamıştır. Böylelikle bir
Roma İmparatorluk Dönemi hamam
yapısına ait birbiriyle bağlantılı, birden
fazla büyük ebatlı mekanlar kısmi
olarak açığa çıkarılmıştır. Burada
ortaya çıkarılan etrafı geometrik bir
Doliche’de bulunan bir yazıt. ©Peter Jülich
mozaik ile çevrili, merkezinde havuzu
olan bir mekan, bu yorumlamada açmasının yakınında yer alıyor Doliche’deki çalışmaların henüz
önemli bir destek oluşturmaktadır. olabileceğini göstermektedir. Türkiye başında olunsa da, bu çalışmalarla
ve Avrupa’nın değişik müzelerinde birlikte Antik Suriye kültürüne ait bir
Hamam yapısının doğusunda geniş bir
Doliche antik kentinden gelen kent ve kültürel ortamının esaslı bir
yapı kompleksinin parçası olan, henüz
mühür baskılarının yer alıyor şekilde, yeni metotların yardımıyla
ne tür bir yapıya ait olduğu bilinmeyen
olması, bu arşivin varlığının uzun araştırılmasına olanak sağlanacaktır.
temel kalıntılarına rastlanmıştır. Bu
zaman öncesinde kanıtlandığını Burada gerçekleştirilecek
alan içerisinde bulunan 1000’den fazla
göstermektedir. Bunların çalışmaların amacı el değmeden
mühür baskısı oldukça dikkat çekicidir.
Doliche’den gelen mühür baskıları günümüze ulaşmış bu kentin
Bunlar, papirüs veya parşömen
olduğunu ise, üzerlerinde yer alan Hellenistik Dönemden Haçlı
belgelerini mühürlemek amacıyla
Iuppiter Dolichenus kültüne ait Seferleri dönemine dek süren
sarılan bağlayıcı iplere yapıştırılan
betimlemelerden anlıyoruz. Bu kültürel ve yaşamsal ortamını
küçük kil külçeleridir. Kil külçelerinin
betimlemelerden biri, Iuppiter ayrıntılarıyla ortaya koyacak bir
üzerine mühürler basılmıştır. Bu
Dolichenus ile Roma imparatorunun resim oluşturmak olacaktır.
kil külçeleri kiremit gibi fırında
el sıkışma sahnesidir. Mühürlerin
yakılamadığından, bunların günümüze Doliche kent arşivinden
birçoğunda, bu sahnenin yanında mühür baskısı örnekleri.
ulaşması oldukça zor olasılıklar ©Doliche Kazı Arşivi
Doliche yazıtı ile kent tanrıçası
altında mümkün olmaktadır. Bu tür
betimlemesi yer almaktadır. Bu tür
bulguların günümüze ulaşmasına
mühür baskıları idari kurumlarda
neden olan faktörlerden biri yangındır.
resmi belgeleri mühürlemek için
Bulundukları arşivler bir yangına
kullanılmıştır. Dolayısıyla, burada
maruz kaldığında, kil külçeleri
böylesine yüksek bir sayıda mühür
seramik haline gelerek, günümüze
baskısı ele geçmesi, Doliche’de bir kent
ulaşabilmektedir. Dolayısıyla, mühür
arşivinin kesin olarak var olduğunu
baskıları oldukça nadir ve değerli
göstermektedir. Şimdiye dek yalnızca
buluntulardır. Mühür baskılarının
az sayıda kent arşivi tanınıyor
önemi ise, dönemin idari, ticari ve dini
olmasından dolayı, Doliche’de
gelişmeleri hakkında bilgi sunmasıdır.
gerçekleştirilecek yeni arkeolojik kazı
2017 kazı döneminde ortaya çıkan çalışmaları bu tür bir yapının ayrıntılı
1000’den fazla mühür baskısı, bir şekilde incelenebilme fırsatını
Doliche’nin kent arşivinin bu arama sunmaktadır.

Aktüel Arkeoloji 15
NEOLİTİK DÖNEMDE
Çatalhöyük’te bir evin platformu altında bulunan
doğu-batı yönelimli, hocker pozisyonunda sol
tarafı üzerine yatırılmış yetişkin kadın gömütü ve
kadının kolları arasında tuttuğu bir başka bireye
ait sıvalı kafatası. İllüstrasyon: Ece Zeber

16 Aktüel Arkeoloji
Clemens LICHTER

Çatalhöyük VII. katmanında, 21 No.’lu evde bulunan insan ayaklı stilize akbaba figürlerini betimleyen duvar resmine ait çizim.

Ö
lüm ve ölme eylemi üzerine sahip olduğumuz bilgi ve bireyin kendi ölümüne dair farkındalığı, insanı diğer canlılar-
dan ayıran önemli özelliklerdendir. İnsan, ölümün üstesinden gelmek için kültürden yararlanır. Cenaze törenleri ve
ritüeller, insanın ölüm ile başa çıkmasına yardımcı olan, cenaze katılımcılarına güvenlik sağlayan ve topluluğun bir
üyesinin ölümünden sonra toplumun iyileştirilmesine katkı sağlayan eylemlerdir. Ölüm ve ölüm ile ilgili konuların
idaresi dini görüşler, toplumsal koşullar ve geleneklerin etkisi altında sürekli bir değişim ile karşı karşıyadır.
Modern toplumlarda cenazeler genellikle yerleşme dışında bulunan mezarlıklarda gerçekleşir. Yasalar, din ve toplumsal gele-
nekler tarafından öngörülen esaslar, ölülerin ve gömü işlemlerinin idaresini düzenler. Bugün, ölülerimizi gömerken, mezara ölü
hediyeleri bırakmıyor ve bedenleri bir bütün olarak gömüyoruz. Birçok topluluk için önemli yas tutma ritüelleri arasında sayılan
cesetlerin parçalara ayrılması veya uzuvların kesilmesi gibi uygulamalar gerçekleştirmiyoruz.
Arkeolojik araştırmaların ayrılmaz bir parçası olan mezarlar, tarihöncesi çağların aydınlatılması konusunda eşsiz bir kaynaktır. Me-
zarlardaki iskelet kalıntılarının yanı sıra ölü hediyesi olarak mezara bırakılan değerli eşyalar gömülü bireyler hakkında bilgi sağlar.

ANADOLU’DA ÖLÜM
Anadolu’daki Neolitik Dönem Gömütleri
Arkeolojik araştırmalar, Neolitik Dönemde Anadolu’da görülen ölü gömme uygulamalarının bazı bölgesel benzerlikler içermekle
birlikte, son derece yüksek oranda bir çeşitliliğe sahip olduğunu ortaya koymuştur. Anadolu’daki Neolitik Dönem yerleşmelerin-
de yürütülen kazı çalışmalarında bugüne kadar, 2500’den fazla bireye ait gömüt ve insan kalıntısı tespit edilerek, belgelenmiştir.
Anadolu’nun 3000 yıldan fazla süren bu dönemine ilişkin, seyrek bir dağılım gösteren sayıca az buluntu yeri olmasına ve bulun-
tuların çoğunın parça halinde olma özelliği taşımasına rağmen, elimizdeki veriler bu dönemi değerlendirmeye almamıza olanak
sağlar. Elimizdeki verilerin neredeyse yarısı Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden gelmektedir. Bunlar arasında, Çayönü kazılarında
ortaya çıkan 600’den fazla bireye ait bulgular ile Körtik Tepe kazılarında ulaşılan 450’den fazla birey ön plana çıkmaktadır. Orta
Anadolu’daki Çatalhöyük yerleşmesinde ortaya çıkan 850’den fazla gömülü birey de Anadolu’nun dikkat çekici bulguları arasın-
dadır. Ancak bu rakam, bin yıldan fazla (MÖ 7400‒6200) bir iskan süresine sahip Çatalhöyük yerleşmesi için oldukça düşük bir
rakamdır. Göller Bölgesi’nde konumlanan Bademağacı, Hacılar, Höyücek ve Kuruçay yerleşmelerinde, yaklaşık 70 bireye ait gö-
müt ortaya çıkarılmış, Marmara Havzası’nda bulunan çeşitli yerleşmelerde ise 170 gömüt bulunmuştur. Ege Bölgesi’nde şimdiye
kadar yapılan çalışmalarda yalnızca bir gömüt bulunmuş olup, bu gömüt Ege Gübre alanında keşfedilmiştir.

Aktüel Arkeoloji 17
Neolitik Dönemde Anadolu’da, Tüm Ölüler Nerede?
bölgesel anlamda bazı Şimdiye dek ortaya çıkan gömütlerin büyük
çoğunluğu yerleşmeler içerisinde bulunmuş-
benzerlikler taşıyan ancak tur. Bununla birlikte, yukarıda bahsi geçen
arkeolojik araştırmalarla tüm yerleşmelerde açığa çıkarılan gömüt/
da kanıtlandığı üzere birey sayısı ile yerleşmede yaşadığı tahmin
edilen kişi sayısı arasında bir orantısızlık
önemli farklılıklar gösteren
olması dikkati çeker. Ölü bireylerin toplam
çok çeşitli ölü gömme sayısı, yerleşmede yaşadığı düşünülen tah-
uygulamalarına rastlanmıştır. mini nüfus ile örtüşmemektedir. Bulunan
Kazı çalışmalarında bugüne gömütler, ortaya çıkması beklenen ölü birey
sayısının yalnızca küçük bir bölümüdür. Bu
kadar 2500’den fazla bireye yerleşmelerde yaşamış bireylerin büyük ço-
ait gömüt ve insan kalıntısı ğunluğuna öldüklerinde ne olduğu sorusu
tespit edilmişse de, bu rakam ise hala gizemini korumaktadır. Mezarlarda
bulunanlar büyük olasılıkla, nüfusun yalnız-
yerleşmelerin boyutu ve ca küçük bir kısmını oluşturan ve gömülmek
yaşayan tahmini insan için seçilmiş bireylerdi. Kimin gömülüp, ki-
sayısı düşünüldüğünde min gömülmeyeceğini belirleyen kurallar
ise henüz bilinmiyor. Bu bir statü meselesi
son derece azdır. miydi? Yoksa ölüm şekli, yeri veya zamanı
ile ilgili bir durum muydu? Yerleşme sa-
Nevalı Çori’de bulunan insan başı ve yırtıcı
kuş heykeline ait çizim. Heykelin muhtemelen daha kinlerinin geri kalanı, yerleşme dışında
büyük, sütunlu bir kompozisyonun (totem) parçası
olduğu düşünülmektedir. Şanlıurfa Müzesi
henüz keşfedilmemiş mezarlıklarda
gömülü olabilir mi? Yoksa arkeolog-

K
ronolojik açıdan, Güneydoğu lar tarafından tespit edilmesi müm-
Anadolu Bölgesi’nden gelen kün olmayan ölü gömme adetleri ile
bulguların çoğu Çanak mi gömülmüşlerdi?
Çömleksiz Neolitik Bu soruların yanıtını ararken, yerle-
A ve B (MÖ 9500-7500) dö- şim yerlerinin dışında yer alan mezar-
nemlerine tarihlenmektedir. lıkların varlığı da dikkate alınmalıdır.
Bununla birlikte, Geç Çanak Örneğin Aktopraklık Höyük’te ölüle-
Çömleksiz Neolitik (MÖ 7500- rin, B yerleşmesi (100 metre doğuda)
7000) ve Çanak Çömlekli Neo- iskan edildiği sırada terk edilmiş olan
litik (MÖ 7000-6000) dönemlerine C yerleşmesine gömüldüğünü gör-
ait bulgular son derece azdır. Orta mekteyiz. Ilıpınar’da ise, Geç Neolitik ve
Anadolu Bölgesi’nden gelen bul- Erken Kalkolitik gömütlerinin çoğunun
guların çoğu Geç Çanak Çömleksiz yerleşmenin eteklerindeki mesken böl-
Neolitik ve Çanak Çömlekli Neolitik gesi olmayan geniş alanlara gömül-
(MÖ 7000-6000) dönemlerine ait- düğünü görmekteyiz. Yerleşmele-
tir. Batı Anadolu Bölgesi’nden ge- rin dışında, daha uzak noktalarda
len bulgular ise, çoğunlukla Çanak mezarların bulunup bulunmadığı
Çömlekli Neolitik ve Erken Kalkoli- ve bunların henüz keşfedilip keşfe-
tik (MÖ 6000-5500) dönemlerine tarih- dilmediği sorusu ise hala yanıtlanmayı
lenmektedir. bekliyor.

18 Aktüel Arkeoloji
Çayönü’nde ölü hediyeleri ile birlikte gömülmüş Neolitik Dönem mezarı. ©Çayönü Kazı Arşivi

Aktüel Arkeoloji 19
Kafataslı Yapı, yalnızca
insan kemikleri için ayrılmış
bir depo binası değil, ritüel
işlemlerinin de gerçekleştiği
bir binaydı.
Tahmini nüfus ile gömülü bireylerin sayısı ara-
sındaki dengesizlik için getirilebilecek bir di-
ğer açıklama ise, bazı ölü gömme adetlerinden
geriye somut arkeolojik kalıntılar kalmamış
olma ihtimalidir. Örneğin, Çatalhöyük’teki
duvar resimleri arasında yer alan bazı dikkat
çekici sahnelerde, hocker (cenin) pozisyo-
nunda betimlenmiş başsız insan figürlerinin
karşısında ayakta durur biçimde betimlen-
miş akbaba figürleri görülmektedir. Buradaki
akbaba figürlerinin, cesedin organlarının çı- Çayönü, Kafataslı Yapı. ©Çayönü Kazı Arşivi

karılıp, yalnızca kemiklerinin bırakıldığı bir


excarnation sahnesini canlandırıyor oldukları şekilde yorumlanmaktadır. Göbekli Tepe’deki
düşünülebilir. Ancak buradaki sahnenin pek D Yapısında yer alan 43 No.’lu dikilitaş üze-
gerçekçi olmadığına işaret eden birçok sebep rinde yer alan sahnede ise, oturan bir akbaba
görülmektedir: Öncelikle, adli araştırmalar figürünün bir insan başı ile oynadığı görül-
bizlere toprağa gömülmemiş ve leşçil hayvan- mektedir. Bu sahne de yine aynı şekilde yo-
ların erişimine açık bırakılmış cesetlerde başın rumlanabilmektedir.
en uzun süre dayanan insan vücudu parçası ol-
duğunu göstermektedir. Ayrıca, Çatalhöyük’te
bulunan insan kemiği kalıntılarının herhangi Ölü Bedenlerin Parçalara
bir hayvan tarafından kemirildiğine dair bir Ayrılması veya Tahrip
iz tespit edilmemiştir. Dahası, akbabaların Edilmesi
normalden oldukça büyük bir beden ve aşırı
derecede uzun kuyruk tüyleri ile stilize edil- Göbekli Tepe’de şimdiye dek yapılan kazılarda
miş betimlenme biçimi, Çatalhöyük’teki duvar henüz insan gömütlerine rastlanmasa da, yapıla-
resimlerinde yer alan gerçekçi üslupta res- rı örten toprak dolgu içerisinde ve yakın çevrede
medilmiş hayvan figürleri ile büyük bir tezat parçalar halinde insan kemikleri bulunmuştur.
oluşturmaktadır. Akbaba figürlerinden bazıla- Bunlar arasında yer alan insan kafatası parçaları
rının insan bacakları ile resmedilmiş oluşu da, üzerinde tespit edilen kesik izleri, kafa derisinin
bunların akbaba kılığına girmiş insan figür- soyulması veya başın vücuttan ayrılması gibi uy-
leri olabileceği ihtimalini güçlendirmektedir. gulamaların gerçekleştirilmiş olabileceği şeklin-
Dolayısıyla bu duvar resimlerinin, resimlerde de iddialara yol açmıştır.
yer alan akbabaların gerçek dünyadan ruhani Çayönü yerleşmesinin en önemli unsurların-
dünyaya geçişte bir aracılık görevi gördüğü dan biri, “Kafataslı Yapı” olarak adlandırılan,
bir ritüeli resmediyor olabileceği düşüncesi ön Erken ve Orta Çanak Çömleksiz Neolitik B
plana çıkmaktadır. Nevalı Çori’de bulunan ve dönemlerinde, yüzlerce yıl boyunca kullanım
insan başlarını yakalayarak, onları bir başka görmüş yapıdır. Aynı yerde defalarca yeniden
dünyaya doğru yönlendirdikleri düşünülen inşa edilen bu yapı, kullanım süresi tamamlan-
kuş figürlerinden oluşan iki heykel de benzer dığında bilinçli olarak yakılarak yok edilmiş ve

20 Aktüel Arkeoloji
sonrasında üzeri toprakla örtülmüştür. Kafatas- vücuttan kesilerek ayrıldığını göstermektedir.
lı Yapı’da yapılan kazılarda 450’den fazla bireye Üzerinde, olasılıkla kesme ve deriyi kemikten
ait iskelet kalıntıları, özellikle de kafatasları ve ayırma işlemleri sırasında oluşan kesik izleri
uzun kemikler bulunmuştur. Kafataslı Yapı, tespit edilen parçalar halinde kafatası kemikleri
yalnızca insan kemikleri için ayrılmış bir depo de başın vücuttan ayrılması uygulamasına kanıt
binası değil, ritüel işlemlerinin de gerçekleşti- oluşturan buluntular arasındadır.
ği bir binaydı: Başın gövdeden ayrılması, etin Yerleşmenin Kafataslı Yapı’dan daha erken ev-
kemiklerden ayrılması gibi işlemlerin yanı sıra relerinde, bazı ölülerin yerleşme içerisinde, ev
hayvan kurban etme törenleri de olasılıkla bu- tabanları altına veya açık alanlara gömüldüğü
rada gerçekleştiriliyordu. Burada, yapının en görülmektedir. Kafataslı Yapı’nın kullanım evre-
erken evresinde, insan mezarları ile 12 bireye sinde ise, yerleşme içerisinde yalnızca birkaç ço-
ait insan kemikleri ile dolu iki sığ çukur tespit cuk gömütünün yer aldığı ve bunların ikincil gö-
edilmiştir. Bu çukurlardan sonraki evrenin baş- mütler olduğu tespit edilmiştir. Kafataslı Yapı’nın
larında, yapının kuzey kısmında üç yeraltı oda- kullanım süresi tamamlandıktan ve yapı toprak
sı inşa edilmiş ve bu odalara kademeli olarak ile örtüldükten sonraki süreçte, ikincil gömüt ge-
insan kalıntıları yerleştirilmiştir. Bu odalardan leneği durmuş ve bireyler birincil gömüt olarak,
birinde birincil bir gömüt ve bütün kafatasları sağına veya soluna dönük biçimde hocker pozis-
veya kalvarya (Latince calvaria; kafatasının üst yonunda, kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda,
bölümü) kemikleri ile 90 farklı bireye ait uzun hücre planlı yapıların tabanları altına gömül-
kemikler bulunmuştur. Bu odaların üzeri daha müştür. Yerleşmenin en geç evresinde ise yerinde
sonraki evrelerde taş levhalarla kapatılmış ve
üzerinde inşa edilen odalarda kafatası yerleştir-
me geleneği devam etmiştir. Kafataslı Yapı’nın Başın gövdeden ayrılması, etin
en erken evresinde, doğu odasında, olasılıkla kemiklerden ayrılması gibi işlemlerin
duvar boyunca uzanan bir rafa yerleştirilmiş yanı sıra hayvan kurban etme Aşıklı Höyük’te sağ tarafı
üzerinde dar bir açıyla,
49 kafatası bulunmuştur. Kafataslarının çoğu hocker pozisyonunda
üzerinde boyun omurunun korunduğu görül- törenleri de olasılıkla Kafataslı Yapı bükük biçimde
yerleştirilmiş yaklaşık
mektedir. Omur üzerindeki kesik izleri başların içerisinde gerçekleştiriliyordu. 70 gömüt bulunmuştur.
©Aşıklı Höyük Kazı Arşivi

Aktüel Arkeoloji 21
bulunan mezarların sayısı gittikçe azalmaktadır.
Bununla birlikte, evlerin tabanı altına gömülü bi-
reyler ile Kafataslı Yapı içerisine gömülü bireyler
arasında kıyaslama yapıldığında, izotop oran-
larında bir farklılık olduğu görülmektedir. Bu
farklılık, bu iki gruptaki bireylerin farklı yiyecek-
ler tükettiğine, dolayısıyla farklı sosyal gruplara
mensup olduklarına ve bu grupların farklı gömüt
alanlarına gömüldüğüne işaret eder.
Çayönü’nün 300 km güneybatısında konumla-
nan, Halaf Döneminin en büyük yerleşmelerin-
den biri olan, MÖ 6. binyıl ortalarında yerleşim
görmüş Domuztepe’ye baktığımızda, ölü uygula- Nevalı Çori’deki 2 no.lu evde bulunan, altına çakmaktaşından bir
maları bakımından görünüşte benzer bir durum hançer yerleştirilmiş kafatası. ©H. Hauptmann, Nevalı Çori Kazı Arşivi

ile karşılaşırız. Domuztepe’de, yaklaşık 40 bireye


ait, eklem yerlerinden ayrılarak parçalanmış ka- ğı hala devam etmekte olan bir tartışma konu-
lıntılar içeren bir alan bulunmuştur. Ölüm Çu- sudur. Çayönü ve Domuztepe yerleşmelerinin
kuru olarak adlandırılan bu çukurda ele geçen her ikisi de, kendi kültürel çevreleri bünyesinde,
insan kemiklerinin kesildiğine ve hatta parçalara mesken alanlarının dışında uygulandığı bilinen
ayrıldığına dair izler bulunmuş ve bu kemiklerin toplumsal cenaze ritüellerinin gerçekleştirildiği
sığır, koyun, keçi ve domuz kemikleri ile ilişkili daha büyük alanlardır. Bununla birlikte, her iki
olduğu tespit edilmiştir. Bu kalıntıların cenaze yerleşme arasında çok önemli farklılıklar oldu-
törenleri sırasında düzenlendiği öne sürülen ve ğu da görülmektedir: Çayönü’nde amaç büyük
insan kurban etme veya ölülerin tüketilmesini olasılıkla insan kemiklerini temizlemek ve de-
içeren şölenler için kanıt oluşturup oluşturmadı- polamaktı, Domuztepe’de ise insan kemikleri,
vücuttaki bozulma başlamadan kırılmış ve cid-
Göbekli Tepe’deki D Yapısında yer alan 43 No.’lu dikilitaş üzerinde,
oturur halde betimlenmiş bir akbaba figürünün ellerinde bir insan di ölçüde parçalanmıştı. Dahası Domuztepe’nin
başı tuttuğu görülmektedir. ©DAI, Göbekli Tepe Kazı Arşivi
Çayönü’nden yaklaşık 1500 yıl daha sonraya
tarihlendiği ve buradaki bireylerin münferit bir
Sıvalı kafatasları olay sonucunda buraya gömüldüğü anlaşılmak-
üzerindeki yüz tadır. Çayönü’ndeki Kafataslı Yapı ise, birkaç yüz-
betimlemelerinin yıl boyunca kullanım görmüştür.
ölü bireyi mi
yoksa hayali Kafatası Kültü
bir karakteri mi Nevalı Çori’de evlerin tabanları altına veya evler
arasındaki açıklık alanlara gömülü yaklaşık 40
canlandırdığı
adet inhümasyon (toprak altına gömme) mezar
bilinmemekle ile karşılaşmaktayız. Buradaki mezarların ço-
birlikte, ğunda, aralarında kafatasları ve uzun kemikle-
bezemelerin rin de olduğu ikincil gömütler tespit edilmiştir.
Bir kafatasının altında bulunan çakmaktaşından
cinsiyet ve yaş yapılmış bir hançer, bu aletin kemiklerin deri ve
gibi özellikleri organlardan ayrılması işleminde kullanıldığına
göstermiyor işaret eden bir buluntu olarak yorumlanmıştır.
Gömütlerden bazılarında kafataslarının vücut-
oluşu dikkat tan nasıl ayrıldığını gösteren izlere rastlanmıştır.
çekicidir. Bu izler, yumuşak dokunun bozulmasının ar-

22 Aktüel Arkeoloji
dından, olasılıkla gömme işleminden aylar veya uygulanan çarpıcı yüz modelleridir. Bu tür uy- Hayali turna dansı
canlandırması.
yıllar sonra gömütün tekrar açıldığını ve kalvar- gulamaların örnekleri Suriye’de (Tell Ramad, ©John-Gordon
Swogger, Çatalhöyük
yumun kafatasından ayrıldığını göstermektedir. Tell Aswad) ve İsrail’deki (Beisamun, Eriha, K’far Araştırma Projesi
Bu işlemin ardından geriye in situ halde alt çene Hahoresch, Nahal Hemar) birçok yerleşmede
kemiği kalmıştır. Kafatasını vücuttan ayırma ve Ürdün’deki Ain Ghazal yerleşmesinde görül-
uygulaması Yakın Doğu’daki çeşitli Neolitik Dö- mektedir. Kafatası üzerindeki alçı sıvalı model-
nem yerleşmelerinde de görülmektedir. Pınar- lerde yer alan yüz betimlemelerinin ölü bireyi mi
başı A yerleşmesinde bulunan başsız gömüt ör- yoksa hayali bir karakteri mi canlandırdığı bilin-
neğinde de gördüğümüz gibi, bu uygulama Orta memekle birlikte, kafatasları üzerindeki bezeme- Kırkmızı kil sıvalı
Anadolu’da en azından MÖ 9. binyıldan itibaren lerin cinsiyet ve yaş gibi özellikleri tamamen göz kafatası. Köşk Höyük.
©D. Johannes,
uygulanmaya başlamıştır. Tarihöncesi insanının ardı ediyor olması da dikkat çekicidir. Dolayısıy- Niğde Müzesi
dikkat ve tedbirini gösteren son derece ilgi çekici la, sıvalı kafataslarının ne anlama geliyor olduğu
bir diğer unsur, Çatalhöyük’ün VIII. katmanın- ile ilgili önerilen geleneksel yorum, bunların
da, güney alanında bulunan 6 No.lu evin içeri- ata kültü ile ilişkili olabileceğidir. Sıvalı
sindeki F.492 No.lu gömüttür. Bu mezarda başsız kafataslarının kime veya kimlere uy-
iskeletin hemen üzerinde ahşap bir levha tespit gulanacağı konusundaki kriterler
edilmiştir. Levhanın ya cenaze sırasında ya da gö- arasında, ölü bireyin sosyal sta-
müt tekrar açılarak kafatasının çıkarıldığı sırada tüsü, ölüm biçimi veya zamanı,
gömüte zarar vermemek amacı ile yerleştirildiği yaşamı boyunca meydana gelen
düşünülmektedir. Buradan yola çıkarak, daha özel durumlar gibi özelliklerin
geç bir tarihte kafatasını çıkarmak için tekrar açı- de önem taşıdığı düşünülebilir.
lacak olan gömütün, cenazenin gerçekleştirildiği
Çatalhöyük ve Köşk Höyük’te
sırada biliniyor olduğu ve başın konumunun bu
görülen sıvalı kafatası uygulama-
şekilde yüzeyde işaretlendiği düşünülebilir.
sı Orta Anadolu Bölgesi’nde Çanak
Yakın Doğu’da görülen en dikkat çekici cenaze Çömlekli Neolitik Döneme kadar uzanmaktadır.
uygulamalarından biri de kafatasları üzerinde Köşk Höyük’te şimdiye kadar, evlerin tabanları

Aktüel Arkeoloji 23
Çatalhöyük’te bir Neolitik Dönem mezarının çizim çalışması. ©Jason QUINLAN, Çatalhöyük Araştırma Projesi

altında tek veya gruplar halinde toplam 19 kafa- yıl daha geç tarihli olduğundan, Çatalhöyük ve
Çatalhöyük’teki tası ele geçmiştir. Bunların birçoğunda kil ile yüz Köşk Höyük’te görülen bu uygulamaların Le-
gömütlerin hatları canlandırılmış ve aşı boyası ile tüm yüz vant kökenli olup olmadığı ve aynı gelenekten
çoğu, evlerin boyanmıştır. Kapalı göz izlenimini vermek için gelip gelmediği veya kendilerine özgü gelenek-
ise siyah çizgiler kullanılmıştır. Çatalhöyük’ün ler olup olmadığı tartışmalı bir konudur.
tabanları veya
V. katmanında, güney alanda bulunan 42 No.lu
platformlarının evin kuzeydoğu platformunun altında, doğu-batı
altında yönelimli, hocker pozisyonunda sol tarafı üzeri-
Ev İçi Gömütler
Evlerin içinde, tabanların altında veya evler
gömülü olarak ne yatan bir yetişkin kadın gömütü bulunmuştur.
arasındaki alanlarda yer alan gömütler yuka-
Bu gömütün ilginç yanı, kadının kollarının göğ-
bulunmuştur. rıda bahsi geçen yerleşmelerin çoğundan bi-
sü önünde bükülü ve bir başka bireye ait, gypsum
Bu durum, (alçı) ile kat kat sıvalı ve kırmızıya boyanmış
linmektedir. Körtik Tepe’de ölülerin yuvarlak
planlı evlerin tabanı altına veya evler arasındaki
yaşayanların bir kafatasını tutuyor olmasıdır. Bu kafatasının,
alanlara, çok dar açılı hocker pozisyonunda gö-
ölüler ile mezardaki kadın ile birlikte gömülmeden önce
müldüğü görülmektedir. Burada tespit edilen
uzun bir süre boyunca veya birçok etkinlik sıra-
sürekli bir sında sergilendiği anlaşılmaktadır. Görünen o ki,
455 bireyin üçte birine ait mezarlar, daha geç
döneme ait müdahaleler nedeniyle tahrip ol-
iletişim halinde Neolitik Dönem insanları bu uygulamayı toprağı
muştur. Gömütlerin üçte ikisinde ölü hediyesi
olduğuna işaret kazarken tesadüfen bulduğu kafataslarını üze- olarak mezara bırakılmış taş kaplar, havan ve
rinde uygulamıyordu. Bunlar, düşman veya kur-
etmektedir. havanelleri veya bileği taşları gibi objelerin yanı
banlara ait ganimetler de değildi. Bu kafatasları sıra takılar ele geçmiştir. Mezarlarda bulunan
topluluğun üyelerine aitti. taş kapların çoğu tümlenebildiğinden, bunların
Başsız iskeletler ile Çatalhöyük’te bulunan ka- cenaze sırasında kırıldığı anlaşılmaktadır.
fatası, MÖ 6700 ile 6200 arasındaki bir döne- Orta Anadolu’daki yerleşmelerde gömütlerin
me aittir. Köşk Höyük’teki kafatasları ve başsız varlığı, Epipaleolitik Döneme tarihlenen Pı-
bireyler de yine aynı döneme ve hatta daha narbaşı A ve Boncuklu’dan da bilinmektedir.
öncesine tarihlenmektedir. Orta Anadolu’da Bir Erken Çanak Çömleksiz Neolitik yerleş-
bulunan üzeri bezemeli kafatasları, Levant ve mesi olan Aşıklı Höyük’te ise, sağ tarafı üze-
Kuzey Suriye’deki Çanak Çömleksiz Neolitik rinde dar bir açıyla bükük biçimde yerleştiril-
B’ye tarihlenen sıvalı kafataslarından birkaç yüz miş yaklaşık 70 gömüt ortaya çıkmıştır.

24 Aktüel Arkeoloji
Çatalhöyük’te yapılan kazılarda ortaya çıkan
850’den fazla gömüt, burasının bir yerleşme ol-
duğu kadar mezarlık alanı da olabileceği izleni-
mini vermiştir. Buradaki örneklerin çoğunda,
gömütler evlerin tabanları veya platformlarının
altında gömülü olarak bulunmuştur. Bu durum,
yaşayanların ölüler ile sürekli bir iletişim halinde
olduğuna işaret etmektedir. Çöp yığınları ve av-
lular gibi ev dışındaki alanlarda ise çok daha az
sayıda gömüt ortaya çıkmıştır. Çatalhöyük’te or-
taya çıkan ev içi gömütlerin büyük çoğunluğunu
(yaklaşık yüzde 60) çocuklar oluşturmaktadır.
Cinsiyet dağılımına baktığımızda ise, cinsiyeti
tespit edilebilen gömütler arasında kadın birey-
lerin erkeklerden yalnızca biraz daha fazla oldu-
ğunu görmekteyiz.
Çatalhöyük’teki yakın dönem kazılarında orta- Körtik Tepe’de bulunan hocker pozisyonunda gömülmüş bireye,
ya çıkarılan yaklaşık 100 konut birimi içerisin- taş kaplar, havan ve havan elleri gibi ölü hediyeleri eşlik ediyor.
©Körtik Tepe Kazı Arşivi
de 350’den fazla gömüt tespit edilmiştir. Evlerin
yarısından fazlasında herhangi bir gömüte rast- yer almaktadır. Küçük çocukların genellikle evin
lanmazken, 15’inde yalnızca tek gömüt olduğu girişi ile ocağın yakınında gömüldükleri görülür.
görülmüştür. Üç evde ise 20’den fazla bireye ait Gömütlerin evlerin içindeki konumuna bakıldı-
kalıntılar olduğu tespit edilmiştir. Çoklu gömüt- ğında, başın genellikle odanın merkezine doğru
lerin bulunduğu evlerden biri olarak dikkati yönlendirildiği görülmektedir. Tabanların altın-
çeken, Kuzey Alanındaki 1 No.lu ev içerisinde da yer alan çeşitli bebek gömütleri ile bir binanın
62 gömüt tespit edilmiştir. Bunların neredeyse dışında yer alan küçük bir gömüt grubu dışında,
yarısı, daha sonraki evredeki kazılar nedeniyle Orta Anadolu’da yer alan Tepecik Höyük’ün 6/5
tahrip olmuştur. Dolayısıyla, belirli bir süre geç- No.lu Neolitik katmanında tespit edilen BB yapı-
tikten sonra ölülerin anısı ve nerede oldukları- sı içinde, birçoğu ikincil gömüt olan yaklaşık 60
nın bilgisinin artık bir önem taşımadığı ve hatta bireye ait kalıntılar bulunmuştur. Yine Tepecik
unutulduğu söylenebilir. Çatalhöyük’teki belirli Höyük’ün 4 No.lu katmanında tespit edilen bir
yapıların ölü gömme için tercih edilen alanlar diğer kolektif gömüt alanında 20 bireye ait kalın-
haline geldiği açıkça görülmektedir. Diş morfo- tılar bulunmuştur.
lojisi analizleri, Çatalhöyük’teki herhangi bir ev
içerisine gömülü bireylerin, diğer evlerde gö- Körtik Tepe’de mezarların içine ölü hediyesi olarak bırakılmış çanak
mülü bireylere kıyasla daha yakın bir akrabalık çömlek örnekleri. ©Th. Goldschmidt, Körtik Tepe Kazı Arşivi

ilişkisine sahip olmadığını göstermiştir. Kabaca


söylemek gerekirse, Çatalhöyük’te ölülerin ne-
reye gömüleceği konusunun, yalnızca biyolojik
akrabalık kriterleri ile belirlenmediği söylenebi-
lir. Aynı şekilde bir ev içerisine gömülü bireylerin
o evin sakinleri olup olmadığını belirlemek de
mümkün değildir. Bir yapının, genellikle 50-100
yıl arasında değişen kullanım süresinin tamamı
boyunca gömütlerin yeri aşağı yukarı sabit kal-
mıştır. Buna göre, ocak ve fırınlar genellikle ya-
pının güney kısmında yer alırken, gömütlerin
neredeyse dörtte üçü yapının kuzey kısmında

Aktüel Arkeoloji 25
Yenikapı’da, nemli ortam nedeniyle bugünkü
deniz seviyesinin metrelerce aşağısında ko-
runagelmiş gömütler ile ilişkili ahşap yapılar
bulunmuştur. İçerisine ölülerin yerleştirildi-
ği bu yapıların, ahşap plakalar ile örtüldüğü
belirlenmiştir. Yenikapı’daki 2 No.lu gömütün
ayakları yakınında bulunan bir kap içerisin-
de, olasılıkla ikincil gömüt olan bir bebek
gömütü tespit edilmiştir. Yenikapı’da hocker
pozisyonundaki inhümasyon gömütlere ek
olarak, kremasyon (ölü yakma) gömütlere
dair bulgulara da rastlanmış, yanmış beden-
lere ait kalıntıların kaplar içerisine yerleşti-
rildiği tespit edilmiştir. Etrafa dağılmış çanak
çömlek parçaları ve yanmış insan iskeleti
parçalarının olduğu bir alanda ikinci bir kre-
masyon gömüt tipi görülmüştür. Bunun yanı
sıra ayrıca, in situ halde kemikler ile dolu iki
kremasyon çukuru ortaya çıkarılmıştır. MÖ
6. binyıl ortalarına tarihlenen bu kremasyon
gömütler, Fikirtepe’deki gömütlerden daha
geç tarihlidir.
Yenikapı Marmaray ve Metro Kurtarma Kazıları’nda ortaya çıkan
Neolitik Döneme ait, üzeri ahşap plakalar ile kapatılmış mezar. Aktopraklık C alanında, terk edilmiş bir yer-
©İstanbul Arkeoloji Müzeleri Arşivi
leşim alanında dağınık halde, hocker pozisyo-
Kuzeybatı Anadolu ve Orta nunda gömülmüş 36 birey tespit edilmiştir.
Bu gömütlerin baş veya ayak kısımlarına se-
Batı Anadolu ramik kaplar yerleştirilmiş, bazı gömütlere ise
Kuzeybatıya doğru ilerlediğimizde, yerleşme taş keserler, kireçtaşı boncuklar ve mermer
içindeki gömütlerin farklı bir portre çizdiğini bilezikler konmuştur. Mezarların cinsiyet ve
görürüz. Menteşe Höyüğü’nde bir evin tabanı yaş dağılımına baktığımızda, bireylerin ço-
altında bulunan bir gömüt hariç, Ilıpınar, Men- ğunun yetişkinlerden oluştuğunu, az sayıda
teşe ve Barcın Höyük’teki ölülerin tamamı sağ bebek ve çocuk olduğunu görmekteyiz. Ak-
veya sol tarafına yatmış biçimde hocker pozis- topraklık A ile aynı döneme tarihlenen, 100
yonunda, yerleşim yerinin yakın çevresinde metre uzaklıktaki Aktopraklık B yerleşme-
gömülü olarak bulunmuştur. Gömütlerin du- sinde de avlu olduğu anlaşılan bir alanda bir
ruşu veya yönü ile cinsiyet veya yaş arasında grup gömüt ile tek bir kafatası bulunmuştur.
herhangi bir ilişki saptanamamıştır. Evler ara-
sındaki yoğun yerleşim gören alanlarda veya Batı Anadolu’da, Ege Gübre’de bulunan tek
terk edilmiş ev yığınlarında ise yalnızca küçük bir gömüt dışında, Ege Denizi’nin etrafında-
çocukların (çoğu yeni doğan) gömüldüğü gö- ki yerleşmelerde (örn. Çukuriçi Höyük, De-
rülmektedir. Ilıpınar’daki 48 gömüt arasından decik- Heybelitepe, Ulucak, Yeşilova) henüz
üçte ikiye yakını yetişkin olmayan bireylerden Neolitik Döneme ait gömütler ortaya çıkma-
oluşurken, bunların çoğu bebek gömütleridir. mıştır. Yerleşme içinde veya yakın çevresinde
Barcın Höyük ve Menteşe’de ise yetişkinlerin sıklıkla mezarlara rastlanan Kuzeybatı Ana-
yetişkin olmayanlara oranı yarıya yakındır. dolu’daki Doğu Marmara bölgesinin aksine
Mezar hediyeleri ve takılar oldukça ender olup, bu bölgede gömütlerin ortaya çıkmaması,
çocuklar ve yeni doğanların mezarlarında hedi- Anadolu Neolitiğinde çok çeşitli ölü uygula-
yeler görülmez. malarının olduğuna işaret eder.

26 Aktüel Arkeoloji
Ölü Gömme Geleneklerinde ması ve kemiklerin saklanması gibi uygulamalar
da görülmektedir. Neolitik Dönem mezarlarının
Çeşitlilik çoğunda ölü eşyalarına rastlanmazken, bazıla-
Anadolu’da şimdiye dek bilinen Neolitik Dö- rının ise takı veya ölü hediyeleri ile gömüldüğü
nem mezarları, tahmin edilen Neolitik nüfusun görülmektedir. Gömütlerden bazılarında bilinç-
yalnızca küçük bir bölümünü oluşturmaktadır. li olarak parçalanmış objelere rastlanmaktadır.
Ölülerin büyük çoğunluğuna ne olduğu sorusu Farklı ölü uygulamaları, bazı durumlarda yaş
ise hala aydınlatılmayı beklemektedir. Gömütle- ve cinsiyet gibi özellikler ile açıklanabilir ancak
rin yerleşme içerisindeki yeri bile, yerleşmeden incelediğimiz bu yerleşmelerdeki gömütler ara-
yerleşmeye, bölgeden bölgeye büyük çeşitlilik sında görülen farklılıklarda ne gibi kriterlerin
gösterir. Yüzlerce bireye ait insan kemiklerini değerlendirildiği henüz belirsizdir.
saklamak için inşa edilmiş yapılar haricinde,
Sonuç olarak, Neolitikleşme sürecinin başlangıç
ölülerin yalnızca belirli evlerin tabanları ve plat-
bölgesi olarak tanımladığımız Neolitik çekirdek
formları altına, evler arasındaki açıklık alanlara
alanında, son derece geniş çeşitliliğe sahip ölü
veya yerleşim yerinin yakın çevresine gömül-
gömme geleneklerinin uygulandığı görülmek-
düğü örnekler de görülmektedir. Çoğunlukla
hocker pozisyonunda yerleştirilmiş birincil gö- tedir. Çayönü’ndeki Kafataslı Yapı örneğine bak-
mütlere ek olarak, gömütlerin açılarak kafatas- tığımızda, MÖ 9.-8. binyılda yaşamış bu toplu-
larının bedenden ayrılması gibi geniş çeşitlilikte lukların ölü gömme geleneklerinin, toplumsal
ölü uygulamaları ve ikincil gömüt uygulamaları bağları güçlendirme odaklı olduğunu söyleye-
da görülmektedir. Gömütlerin defin işleminden biliriz. MÖ 7.-6. binyıllara gelindiğinde, büyük
ileri bir tarihte açılarak, kafatasının bedenden yerleşmelerin çöküşü ve Neolitik yaşam tarzının
ayrılması yolu ile elde edilen kafataslarının, yeni- küçük kasaba ve köyler halinde yayılımı ile bir- Bursa, Aktopraklık
Höyük, Kalkolitik Dönem
den toprağa gömülmeden önce bir süre boyunca likte, ölü gömme geleneklerindeki bu çeşitliliğin yerleşimlerinden birinde,
köyün merkezindeki
sergilendiği anlaşılmaktadır. Bu uygulamanın azaldığını ve daha standartlaştırılmış uygulama- avluda bulunan çok
dışında, insan bedenlerinin veya kemiklerinin ların, özellikle de birincil ölü gömme uygulama- sayıdaki iskeletlerden biri.
©Yusuf Aslan, Aktopraklık
kesilmesi; organların ve etin kemiklerden ayrıl- sının baskın hale geldiğini görmekteyiz. Höyük Kazı Arşivi

Aktüel Arkeoloji 27
Michelle BONOGOFSKY

28 Aktüel
İsrail’dekiArkeoloji
Beisamoun yerleşmesinden bir sıvalı kafatası.
Ölülerle İç İçe Ya amak
Filistin, Suriye, İsrail, Ürdün ve
Türkiye’de bulunan 11 ayrı yerleşmede
bugüne kadar yapılan kazılarda, yetişkin
kadın ve erkek ile çocuk bireylere ait
sıvalı kafatasları ortaya çıkmıştır.

F
ilistin, Suriye, İsrail, Ürdün yapıları içerisinde veya avlu tabanları vereceği öne sürülmüştür. Bazı
ve Türkiye’de bulunan üzerinde gruplar halinde sergilenerek, örneklerde, siyah boya ile kafatası
11 ayrı yerleşmede yaşayanlarla bir arada tutulduğu kemeri üzerine uygulanan şerit
bugüne kadar yapılan görülmektedir. ve çizgiler halindeki bezemelerin
kazılarda, yetişkin kadın Sergilenmek üzere seçilen kafatasları ve yüzdeki kıllar ve kirpikleri temsil
ve erkek ile çocuk bireylere ait sıvalı ettiği veya kapalı göz izlenimini
kraniumların alçı, marn, zift, kolajen,
kafatasları ortaya çıkarılmıştır. Sıvalı verdiği düşünülmektedir. Uygulanan
deniz kabuğu gibi malzemelerin
kafatasları, çoğunlukla evlerini ve bezemelerde yerleştirme ve tür
kullanımını içeren çeşitli uygulamalara
kült yapılarını ölülerinin mezarları bakımından göze çarpan bir istisna,
tabi tutulduğu ve elde edilen yüzeyler
üzerine inşa ederek onları kendilerine İsrail’deki Nahal Hemar Mağarası’nda
üzerinde yüz hatları ile göz, burun,
yakın tutmak isteyen, Levant ve bulunan örneklerdir. Burada ortaya
ağız ve kulak gibi yüz detaylarının
Anadolu’nun Neolitik Dönem sakinleri çıkan kafataslarında, bitkisel ve
yeniden oluşturulması amacıyla hayvansal kolajenden oluşan bir
tarafından özenle işlenmişlerdi.
boya uygulandığı görülmektedir. malzeme kullanılarak kafatası
Kafatası kültü uygulamalarının
Altçene kemiği olmayan kranium kemeri üzerinde fileye benzer bir
göstergeleri arasında; bütün halde
bulunan iskeletler, başsız iskeletler ve kemiklerinde, alçı ile çene modellemesi modelleme oluşturulmuştur. Bu işlem
tek olarak veya Köşk Höyük’te olduğu yapıldığı görülmektedir. 1950’li yıllarda yüze uygulanmamakla birlikte, bazı
gibi grup halinde bulunan kafatasları Filistin’deki Eriha yerleşmesinde örneklerde hiçbir yüz modellemesi
yer almaktadır. Bazı örneklerde, ölü bulunan alçı ile modellenmiş 12 yapılmaması da dikkati çekmektedir.
gömme işleminden belirli bir süre kafatasının 9’unda bu şekilde alçı ile Farklı bölgelerde farklı uygulamalar
sonra, bedenin çürüme sürecinin çene görüntüsü verildiği saptanmıştır. görülmekle birlikte, her ikisi de
tamamlanmasının ardından, ölünün Suriye’deki Tell Ramad’da bulunan Orta Anadolu’da konumlanan Köşk
altına gömüldüğü ev tabanında, tam sıvalı kafataslarının da aralarında Höyük ve Çatalhöyük yerleşmelerinde
ölünün başının üzerine gelen noktada bulunduğu bazı örneklerde, alçı görüldüğü üzere, bazen aynı yerleşme
bir delik açılarak, kafatasının veya ile boyun modellemesi yapıldığı içerisinde birbirinden farklı işlemler
bazen yalnızca kraniumun (kafatası da görülmektedir. Kafatasları ve uygulandığı da görülür.
kubbesi; altçene hariç kafatası kemiği) kraniumlar üzerine sıvanan alçının Levant ve Anadolu’da ortaya çıkan
çıkarıldığı görülmektedir. Örneklerini genellikle kırmızımsı renkte bir sıvalı kafataslarının tümünün,
Ürdün’deki ‘Ain Ghazal yerleşmesi boya ile cilalandığı görülür. Yuval kranium ve altçene kemiğinin her
ile Çatalhöyük’te gördüğümüz üzere, Goren ve ekibi tarafından yapılan bir ikisini de içeren bütün kafatasları
ev tabanında açılan bu delikler araştırmada, bu işlemde kullanılan olmadığını görürüz ancak bu
sonradan alçı ile kapatılmıştır. Bazı kil ve yanmış kireç sıvası bünyesinde buluntuların tamamı arkeologlar
durumlarda bebeklik döneminde in parçalanmış kalsit kristallerine tarafından genel bir çerçeve
vivo (canlı iken) olarak yapılan kafatası rastlanmıştır. Bu minerallerin, gün içerisinde “sıvalı kafatasları” veya
modifikasyonları ile şekillendirildiği ışığında bakıldığında kafatasları ve “modellenmiş kafatasları” olarak
anlaşılan kafataslarının, evler ve kült kraniumlara parlak bir görünüm adlandırılmaktadır. MÖ 8400-7500

Aktüel Arkeoloji 29
bugüne kadar yalnızca 93 sıvalı kafatası
ve kranium ortaya çıksa da, bunlar tüm
dikkatleri üzerine toplayan; arkeologlar,
antropologlar ve birçok farklı alandan
akademisyenler tarafından uzunca
tartışılan ve derinlemesine incelenen
buluntular olmuştur.
Neolitik Dönem yerleşmeleri ve kült
alanlarında yapılan kazılarda ortaya
çıkan sıvalı kafatasları ya tekil olarak
ya da gruplar halinde, iskeletlerden
ayrı olarak bulunmuşlardır. Cinsiyet
ayrımı yapmaya yardımcı pelvis (leğen)
kemiğinin bulunmayışı ve kafatasları
üzerindeki işçiliğe gösterilen özen gibi
unsurlar, akademisyenlerin daha ilk
başlarda, kuru insan kafatasları üzerine
yüz detayları modelleme uygulamasının
kısmen ata kültü ile bağlantılı olabileceğini
düşünmesine yol açmıştır. Bazı antropolog
ve arkeologlar, sıvalı kafataslarının
yaşlıları ve topluluk liderlerini temsil
Eriha’da bulunan
eden dişsiz adamlara ait olabileceğini öne
sıvalı kafatası sürmüştür. Bu düşünceden yola çıkan diğer
üzerinde göz,
burun, ağız ve kulak akademisyenler ise, nispeten genç yaştaki
gibi yüz detayları
canlandırılmış.
erkeklerin dişlerinin çekilerek, bu kişilerin
yaşlılık döneminde öldükleri izleniminin
Sıvalı kafatasları yerleşmelerde, verilmeye çalışıldığını, böylelikle Neolitik
Dönem topluluklarında yaşlılara duyulan
evlerin tabanları altına gömülü veya saygı ile erkeklere verilen önemin ön
kült binaları içine yerleştirilmiş plana çıkarılmasının hedeflendiğini öne
olarak, bazen tek bazen ise sayısı sürmüşlerdir.

2 ila 15 arasında değişen gruplar Bununla birlikte, kafatasları üzerinde


yapılan bilimsel analizler, bunların kafatası
halinde bulunmuştur. kültü ile ilişkili olduğu yorumu ile çelişen
arasında yerleşim görmüş Boncuklu alan kafatası örneğinden anlaşıldığı sonuçlar vermiştir. Kemik incelemeleri,
Höyük’te ortaya çıkan örneklerde üzere, farklı kafatası uygulamaları da DNA analizleri ve/veya bilgisayarlı
de görüldüğü üzere, kafatası ve mevcuttur. Bedenin çürüme sürecinin tomografi (CT) taramaları gibi çeşitli
kraniumlardan bazılarına yalnızca tamamlanmasının ardından, mezar bilimsel yöntemlerden yararlanarak
boyama işlemi yapılmıştır. Bununla açılarak kafatası ve kraniumun kafatası buluntularını inceleyen
birlikte, Levant ve Anadolu’daki iskeletten ayrılması, her yaştan Michelle Bonogofsky, yaptığı bilimsel
Neolitik Dönem yerleşmelerinde kadın, erken ve çocuk bedenlerinde analizlerin yanı sıra kazılarda çekilen
ortaya çıkan, bedenden ayrılmış bu uygulanan bir işlemdi. Bu işlemin fotoğraflar ile kafatası ve kraniumların ait
kafataslarının büyük çoğunluğuna bilinen ilk örneği ise Orta Anadolu’da olduğu bireylerin yaş ve cinsiyetlerinin
alçılama, bezeme, boyama gibi işlemler konumlanan ve Epipaleolitik Döneme belirlenmesi ve diş yapılarının incelenmesi
uygulanmadan sade bir şekilde (MÖ yaklaşık 16.159-15.071) gibi konularda kullanılan farklı
bırakıldığı görülmektedir. İsrail’deki tarihlenen Pınarbaşı kaya sığınağıdır. teknikleri de detaylı olarak incelemiştir.
Kfar Hahoresh yerleşmesinde Levant ve Anadolu’da yer alan 11 Bonogofsky, yaptığı incelemeler sonucunda
bulunan, üzerinde bir delik yer ayrı yerleşmede yapılan kazılarda kafataslarının tümünün erkek bireylere

30 Aktüel Arkeoloji
olarak, Eriha’da ortaya çıkan 10 adet etkinlik olabileceği görüşünü öne
sıvalı kafatasından 7’sinde yirmi sürmüştür. Bazıları ise, bebeklik
yaş dişlerinin hiç çıkmadığı döneminde kafatasının bağlanması
görülmektedir. Bu durum, yolu ile gerçekleştirilen in vivo
bu 7 bireyin birbiriyle kafatası modifikasyonu geleneğinin,
genetik olarak akraba grupsal kimliğin bir göstergesi
olabileceği anlamına olarak belirli bir yere gömülme hakkı
gelmektedir. sağlamış olabileceği ve buradaki
Tüm bu veriler, kafatası sıvalı ve sıvasız kafataslarının bu
ve kraniumların kişilerin mekana erişimini sağlayan
iskeletten ayrılarak göstergeler olabileceği yönündeki eski
bezenmesi görüşleri savunmaktadır. Tüm bu
uygulamasının, yetişkin farklı görüşlerin haricinde, bireysel
kadın ve erkekler ile ilişkiler ve ölüm sırasında oluşabilecek
çocuk kafataslarının durumların, hangi kafataslarının
özel bir işleme tabi bu özel işlemlere tabi tutulacağı
tutulmasını içeren konusunda rol oynadığını savunan
karmaşık ölü gömme akademisyenler de vardır.
geleneklerinin bir parçası Levant bölgesinde bugüne kadar
olduğuna işaret etmektedir. yapılan kazı çalışmalarında, Çanak
Bu çalışmaların ardından, bazı Çömleksiz Neolitik B Dönemine
arkeolog ve antropologlar kafataslarını (MÖ yaklaşık 8500-6900) tarihlenen
Eriha’da bulunan bu sıvalı kranium örneğinde, deniz modelleyerek saklama geleneğinin, 9 yerleşmede, yetişkin kadın ve
kabukları ile göz görüntüsü verildiği görülüyor.
toplumsal birlik oluşturmak ve erkekler ile çocuklara ait toplam 78
ait olmadığını ve hatta kafatasları grup bütünlüğünü sağlamlaştırmak modellenmiş kafatası bulunmuştur.
arasında çocuk sahibi olacak yaşa amacı ile düzenlenen bir kamusal Bu yerleşmeler arasında Eriha, Tell
gelmemiş bireylerin de bulunduğunu,
dolayısıyla bu kişilerin biyolojik Ürdün’deki Ain Ghazal yerleşmesinde bulunan alçı ile oluşturulmuş yüz detayı. ©Osama Shukir Muhammed Amin FRCP (Glasg)

atalar olamayacağını belirlemiştir.


Modellenmiş kafataslarının ve hatta
bezemesiz, düz kafataslarının da
birçoğu kadın ve çocuklara aittir.
Ayrıca bireyin ölümünden sonraki
bir tarihte bilinçli olarak dişlerin
söküldüğüne dair herhangi bir kanıt
yoktur. Kafataslarının yarısından
fazlasının dişlerinin ölümden sonra
da korunduğu görülmektedir. Kafatası
ve kraniumların bazılarında dişlerin
bulunmaması durumu; kafataslarının
büyük ölçüde hasar görmüş olması,
eksik bölümlerinin bulunması
veya alçının diş bölgesinin üzerini
kapatıyor olması gibi faktörlerle
açıklanabilir. Ayrıca, tek köklü ön
dişlerin, onları yerinde tutan bağ
dokuları çürüdüğünde düşeceği ve
kafatasına uygulanan yoğun işlemler
sırasında dişlerin dökülebileceği de
önemli ihtimaller arasındadır. Son

Aktüel Arkeoloji 31
Eriha’dan sıvalı kafatası. Eriha’da bulunan 10 sıvalı
kafatası örneği arasında kranium ve altçene kemiği ile bir
bütün olan tek kafatası örneği.

Sağda: İsrail’deki Yiftahel yerleşmesinde bulunan yüz


detayları belirgin bir sıvalı kafatası.

Ramad, Beisamoun, Nahal Hemar, sıvalı yüzün gömüldüğü, bu yüzün bakımından son derece önemli bir
‘Ain Ghazal, Kfar Hahoresh, Tell ait olduğu kafatası veya kraniumun gelişmedir.
Aswad, Yiftahel ve Abu Sawwan yer ise bulunmadığı görülmüştür. Anadolu’da ise, Orta Anadolu
almaktadır. Erken Neolitik Döneme Kafatası gruplarının doğrudan Bölgesi’nde yer alan iki Neolitik
tarihlenen bu kafataslarının tümünün, bebek gömütleri altına yerleştirildiği Dönem yerleşmesinde, Köşk Höyük
ya tek olarak ya da sayısı en fazla örnekler de görülmüştür. Eriha ve ve Çatalhöyük’te toplam 15 sıvalı
15 olmak üzere gruplar halinde, ‘Ain Ghazal yerleşmelerinin her kafatası ortaya çıkmıştır. MÖ yaklaşık
yerleşme içerisinde birçok farklı yere ikisinde de, yangın geçirmiş evlerin 6000-5200 yılları arasında yerleşim
yerleştirildikleri görülmektedir. Terk tabanlarında sıvalı kafataslarına görmüş Köşk Höyük’te Uğur Silistreli
edilmiş ve aynı yerde tekrar inşa rastlanmıştır. Buradaki kafatasları, tarafından başlatılan ve Aliye Öztan
edilmiş bir evde, bir evin önodasının insan ve hayan kalıntılarının yanı ve Niğde Müzesi tarafından devam
alçı tabanı altında, bir mağarada, sıra taşlar, çökmüş tuğlalar ve ettirilen kazılarda yetişkin kadın ve
çukurlarda, alçı tabanlar altında, erkekler ile Geç Neolitik tabakasında
yanmış ahşap kalıntıları ile çevrili
geleneksel mimari ile ilişkili olmayan bulunan bir çocuğa ait toplam 13 sıvalı
olarak bulunmuştur. Levant’ta, sıvalı
alçı tabanlar üzerinde ve defin amacı kafatası bulunmuştur. Köşk Höyük’te
kafatasları ile birlikte mezar hediyesi
ile kullanılan alanlardaki çukurlar gibi 1985 yılında, bir taban altında yer
olarak yorumlanabilecek objelere
birçok farklı yerde sıvalı kafatasları alan basit bir toprak çukur içerisinde
ender olarak rastlanırken, Suriye’deki
bulunmuştur. Bazı örneklerde, bulunan sıvalı çocuk kafatası,
Tell Ramad yerleşmesinde sıvalı
sıvalı kafataslarının bezemesiz, düz Anadolu’da bulunan ilk sıvalı çocuk
kafatasları veya boyalı kafatasları yanında heykelcik parçaları kafatası örneği olma özelliğini taşır.
kafatasları ile bir ve kil toplar bulunmuştur. Levant’taki Dönemin kazı başkanı Uğur Silistreli,
arada tutulduğu bu Erken Neolitik örneklerine ek kesin bir ifade kullanmamakla
da görülmektedir. olarak yakın zamanda, Irak’ta, Geç birlikte, çocuk kafatasının bedeninin
Bazı ender Neolitik Döneme, MÖ yaklaşık 5000’e de mevcut olduğunu, bunun yanı
örneklerde tarihlenen Arpachiyah yerleşmesinde, sıra ölü hediyesi olarak bırakılmış
ise, yalnızca üzerine bir tür kil sürülmüş bir bir veya iki kase ile obsidyen ve
kranium bulunduğuna dair veriler kemikten yapılmış aletler ve silahlar
ortaya çıkmıştır. Bu buluntu, kafatası da bulunduğunu belirtmiştir. Köşk
İsrail’deki Kfar modelleme geleneğinin coğrafi ve Höyük’te bulunan diğer 12 kafatası ve
Hahoresh’te bulunan
sıvalı kafatası. zamansal sınırlarını genişletmesi kafatası parçalarının 3’ünün yetişkin

32 Aktüel Arkeoloji
kadınlara, 4’ünün yetişkin erkeklere bir ev özellikle dikkati çekmektedir. 2’si modellenmiş, 1’i düz 3 yetişkin
ait olduğu tespit edilmiş, 5’inin ise Bu gruplardan birinde, kerpiçten bir kadın kafatası üzerinde kemiğin
cinsiyeti belirlenememiştir. Kafatasları, döşeme üzerine yerleştirilmiş 5 sıvalı içeri girmesi şeklinde meydana gelen
ya tek olarak ya da 2’li veya 5’li kafatası yanında boncuk ve kemik kafatası kırığı tespit edilmiş, ayrıca
gruplar halinde olmak üzere birçok aletlere rastlanırken, diğerinde alçı bunların iyileşmiş kırıklar olduğu
farklı kombinasyon halinde, yerleşme taban üzerinde yer alan 2’si sıvalı, 3’ü belirlenmiştir. Kafataslarının üçünde
içerisindeki tamamı domestik mimari düz 5 kafatasının yanında üç kap ile de, her biri sağ tarafta tespit edilen
ile ilişkili noktalarda bulunmuştur. küçük bir figürin bulunmuştur. yaralanmalar, kadınların sağ elini
Buluntu yerleri arasında kerpiç bir Bu kafatasları üzerinde uygulanan kullanan bir saldırgandan kaçtıkları
mimari döşeme üzeri veya alçı tabanlar işlemlerin yanı sıra kafatasları ve sırada aldıkları darbe nedeniyle
üzeri gibi noktalar yer almaktadır. modellemeler üzerinde tespit edilen yaralandıklarına işaret eder. Bu
Tahribat evresine tarihlenen bir patolojiler, modifikasyonlar ve kafataslarından en az biri, alçı üzerinde
taban da buluntu yerleri arasındadır. işaretlerin yerleri ile kafataslarına tespit edilen ince çizgiler ve izlerden
Kafatasları ile birlikte boynuz parçaları, eşlik eden objeler bir arada anlaşıldığı üzere, kamıştan yapılmış
hayvan kemikleri, seramik parçaları, değerlendirildiğinde, Köşk Höyük’teki bir hasır üzerine konmuş veya hasıra
obsidyen, taş, kül ve kömür gibi bireylere hem ölüm öncesinde, hem de sarılmıştır. Benzer izler, demir eksikliği
çeşitli buluntular da ele geçmiştir. ölüm sonrasında uygulanan işlemler ve nedeniyle anemiye maruz kalmış genç
İçerisinde her biri 5’er kafatası içeren bu işlemlerin fonksiyonları hakkında bir yetişkin erkek kafatası üzerine
iki ayrı kafatası grubu ortaya çıkan çeşitli çıkarımlarda bulunabiliriz. uygulanan alçıda da tespit edilmiştir.

Ölü gömme işleminden belirli bir süre sonra, bedenin


çürüme sürecinin tamamlanmasının ardından, ölünün altına
gömüldüğü ev tabanında, tam ölünün başının üzerine gelen
noktada bir delik açılarak, kafatası veya bazen yalnızca
kranium, iskeletten ayrılarak çıkarılır.
Fransa-Suriye işbirliğinde, Fransa Dışişleri Bakanlığı tarafından Prof. Danielle Stordeur başkanlığında yürütülen Tell Aswad Kazıları kapsamında
El Kowm-Mureybet adlı arkeolojik alanda yürütülen kazılarda bulunan bir grup sıvalı kafatası. ©L. Dugué

Aktüel Arkeoloji 33
Neolitik
Dönemde, Levant
ve Anadolu’da
ortaya çıkan,
iskeletlerden
ayrılarak çeşitli
işlemlere tabi
tutulan kafatası
ve kranium
örnekleri, son
derece kapsamlı ve
karmaşık ölü gömme
geleneklerine
Solda ve sağda: Köşk Höyük’te bulunan
işaret eder. sıvalı kafatasları. Niğde Müzesi.

Genç bir diğer yetişkin erkeğe ait sıvalı görmüş Çatalhöyük’te ortaya çıkan arka dişlerini kaybettiği ve ciddi bir
kafatası üzerinde yapılan incelemeler, bu iki sıvalı kafatası, yetişkin kadın temporomandibular (altçeneye ait)
bireyin kemiksi bir dokudan oluşan bireylere aittir; bunlardan biri bütün eklem bozukluğuna maruz kaldığı
tehlikesiz bir kemik tümörüne sahip halde olup, diğeri ise yalnızca altçene anlaşılmıştır.
olduğunu, bununla birlikte hiçbir kemiğinden oluşmaktadır. Bütün halde Levant bölgesinde çok sayıda
dişinin korunmadığını, azıdişleri ve bulunan sıvalı kafatası, 50 yaşından kranium ve kafatasının mezarlardan
küçük azıdişlerinin ise kafatasının kök büyük bir yetişkin kadın mezarının çıkarılarak, çeşitli işlemlere tabi
kısmında, alçı modellemenin içerisinde içinde bulunmuştur. Kadın, kafatasının tutulduğunu; Çatalhöyük’te ve Köşk
kaldığını göstermiştir. Bir diğer genç yüz kısmını göğsüne değecek şekilde Höyük’te, dolayısıyla Anadolu’da
yetişkin bireye ait kafatasında küçük bir
tutmaktadır. Mezarda ayrıca 5 adet ise bu işlemlerin genellikle,
kısmı mevcut olan altçene kemiğinin
boncuk bulunmuş olup, gömütün kraniumlardan çok kafataslarına
açısı, kafatasının bireyin ölüm zamanı
yalnızca santimetrelerce yukarısında uygulandığını görüyoruz. Bununla
yakınlarında kesildiğine, kesme
yenidoğan bebeğe ait bir kranium ele birlikte, Köşk Höyük de dahil olmak
işlemi sonrasında açığa çıkan altçene
kemiğinin kenarlarının ise henüz geçmiştir. Atık yığınlarından oluşan üzere Yakın Doğu’da yer alan Neolitik
bilinmeyen nedenler ile cilalandığına bir toprak tabakası içerisine açılan bir yerleşmelerinin aksine, Çatalhöyük’te
işaret eder. çukura gömülmüş bu mezarın üzerinde gruplar halinde sergilenen kafatası
ise, MÖ yaklaşık 7000’e tarihli bir ev ve kraniumlara rastlamamaktayız.
1960’lı yıllarda James Mellaart
yükselmektedir. Çatalhöyük’te bulunan Aksine, yukarıdaki örnekte de
tarafından yürütülen kazılarda,
ve yaşça büyük bir diğer yetişkin görüldüğü üzere, Çatalhöyük’te daha
bedenlerinden ayrılmış kafatasları
kadına ait olan boyalı ve kısmen çok, birincil gömütler ile ilişkili, tekil
ortaya çıkmıştır. Bunlardan
sıvalı altçene kemiği, bir yapı kapama örneklere rastlanmıştır. Bunun yanı
bazıları aşıboyası ile boyanarak
tabakasına ait toprak dolgu (yapılar sıra, yukarıdaki sıvalı ve boyalı altçene
bezenmiş, bazıları ise bezemesiz, düz
terk edilirken, yapı tabanına çeşitli kemiği örneğinde de görüldüğü üzere,
kafataslarıdır. Ancak, yakın dönemde
objeler yerleştirilir, ardından toprak ile çöp yığınları ile yapı kapama işlemleri
Ian Hodder tarafından yürütülen
örtülür, daha sonra toprak düzlenerek sırasında gömülen yapıları örten toprak
kazılarda bulunan sıvalı kafatasları,
aynı yerde yeni bir yapı inşa edilirdi) dolgu içerisinde de çeşitli kafatası ve
Çatalhöyük’ün Anadolu’da sıvalı
kafatasları bulunan ikinci bir yerleşme içerisinde bulunmuştur. Yapılan kranium parçalarına rastlanmıştır.
haline gelmesini sağlamıştır. MÖ incelemelerde altçenenin ait olduğu Levant ve Anadolu’da ortaya
yaklaşık 7100-6000 arasında yerleşim kadın bireyin yaşam süresi sırasında çıkan Neolitik Döneme ait

34 Aktüel Arkeoloji
sıvalı kafataslarının kimi zaman olduğumuzu göstermektedir. Göbekli Göbekli Tepe’de uygulanan belirli
sergilendiklerini, kimi zaman Tepe’de Klaus Schmidt tarafından aktiviteler ile ilişkili olabileceğini ve
ise yaşayanlardan gizlendiklerini yürütülen kazılar sırasında, alanın Anadolu ve Levant bölgelerinin Erken
görmekteyiz. Kafataslarının farklı bölümlerinde yer alan üç ayrı Neolitik Dönem sakinlerinin ölüm ile
yaşayanlardan gizlenmesinin birçok yapıyı örten toprak dolgu içerisinde başa çıkmak ve ölülerinin kafataslarını
nedeni olabilir. Örneğin, Melanezya’da toplam 7 adet modifikasyon geçirmiş sergilemek için izlemiş olabilecekleri
yapılan etnografik incelemelerde, kafatası ortaya çıkmıştır. Parçalı halde bir diğer yöntem olabileceğini dile
modellenmiş kafatasları üzerinde bulunan iki yetişkine ait kafatası ile getirmektedir.
kırmızı ve siyah boya ile hem gerçekçi bir yetişkine ait kranium üzerinde,
hem de karikatür özellikleri taşıyan ölüm sonrasında taş aletler ile yapıldığı
yüz detayları işlendiği görülmektedir. anlaşılan, kabaca işlenmiş ve derince
Kafataslarının yerleşme içerisindeki kazınmış çizgiler tespit edilmiştir.
yerleri ve yeniden gömülme biçimleri, Ayrıca, kırmızı aşı boyası içerisinde
kafatasları üzerindeki detayların ölülere bulunmuş bir kafatası parçası üzerinde
ait bireysel özellikler taşıdığını gösterir. bir delik saptanmıştır. Alman Arkeoloji
Kafataslarının, ölü kişinin belirli bir Enstitüsünden araştırmacı Julia Gresky
özelliği veya niteliğini öne çıkaracak ve çalışma ekibi, kafatası kemerinin
biçimde modellendiği ve bezendiği, sol üst kısmında bulunan bu deliğin
böylelikle ölü bireyin anısının yeri ile kafatası üzerindeki kısmen
yaşayanlar arasında canlı tutulduğu dikey çizgilerin, kafatasının bir ip ile
anlaşılmaktadır. bağlanarak asılmış olabileceğine işaret İsrail’deki Nahal Hemar Mağarası’nda bulunan bu
ettiğini öne sürmüştür. Gresky ve ekibi, örnekte, modellenmiş kafatasının arka kısmında
Neolitik Dönemde, Levant ve bitkisel ve hayvansal kolajen kullanılarak fileye
bu tür bir kafatası modifikasyonunun benzer bir görüntü oluşturulmuş.
Anadolu’da yetişkin ve çocuklara
ait kafatası ve kraniumlar üzerinde
Çatalhöyük’te bir evin platformu altında bulunan doğu-batı yönelimli, hocker pozisyonunda sol tarafı üzerine yatırılmış
uygulanan bu özel işlemler, yerleşme yetişkin kadın gömütü ve kadının kolları arasında tuttuğu bir başka bireye ait sıvalı kafatası. Fotoğraf: ©Çatalhöyük
içerisindeki farklı buluntu noktaları Araştırma Projesi İllüstrasyon: ©Ece Zeber

ve içerisinde bulundukları kontekstler,


bunların doğurganlık veya apotropaik
(kötü güçlere karşı koruyucu) gibi
özellikler taşıma, temel atma ritüelleri
sırasında gömülen ritüel nesneleri
olma veya ölen kişileri hatırlatma gibi
birçok farklı işleve sahip olabileceğini
göstermektedir. Elimizdeki tüm bu
veriler bir bütün olarak incelendiğinde,
Yakın Doğu Neolitiğinde, yetişkin
kadın, erkek ve çocuk kafatasları
ve kraniumlarının toplanmasını,
modellenmesini, sergilenmesini
ve yeniden yerleştirilmesini içeren
kapsamlı bir ölü gömme ritüeli ile karşı
karşıya olduğumuz anlaşılmaktadır.
Makalede incelediğimiz sıvalı, boyalı ve
düz kafataslarına ek olarak, Güneybatı
Anadolu’da konumlanan, MÖ yaklaşık
9600-8000 arası kullanım gören Erken
Neolitik kült merkezi Göbekli Tepe’de
elde edilen yeni bulgular, yeni bir tür
kafatası uygulaması ile karşı karşıya

Aktüel Arkeoloji 35
36 Aktüel Arkeoloji
Ur Kraliyet Mezarlığı’nda ortaya çıkan, Kraliçe Puabi’ye ait, kraliçenin iskeleti ile birlikte in situ durumda kafasına takılı halde bulunan altın, lapis lazuli ve kırmızımsı akik boncuklarla süslü başlık.
Ayşe Tuba ÖKSE

ESKİ ÖNASYA’DA

ÖLÜM
ALGISI
VE ÖLÜ
Üçüncü Sumer
Hanedanlığını
kuran Sumer kralı
Ur-Nammu’nun
büstü. Gutiler ile
savaştığı sırada
hayatını kaybeden
Ur-Nammu’nun
öldükten sonra
öteki dünyaya
inişi ile ilgili bir
şiir yazılmıştır.
Metropolitan Sanat
Müzesi, ABD.

RİTÜELLERİ anlıların
tavır veya olay ile onun psikolojik
bileşenleri arasında ilgi kuran kitlesel
tanrıları ile yeniden yaşam bulmaya
yönelik olarak önceden belirlenen,
biyolojik psikoloji, toplumun yapısı ile etkileşim tekrarlanan, simgesel anlamlar taşıyan
fonksiyonların durması, içindedir. Bu bağlamda mitolojik çeşitli tapınmalar ve törenler içeren
sonra bedenin bakterilerin dünya görüşü dış dünyaya yansıtılmış toplumsal davranışlardır.
etkisi altında ayrışarak doğaya psikolojik süreçlerdir ve dinsel Her canlı bedenin bu şekilde
karışması insanlık tarihinin fenomenler de kitle psikolojisinin bir sonlanmasından korkan insanların
başlarından beri açıklanması güç parçasıdır. yarattığı öyküler, ölülerin ruhlarının
fenomenler oluşturmuştur.
Ölüm korkusu, korunmaya ilişkin yeraltı dünyasındaki yaşamlarına ve
Sigmund Freud’a
çözümlerin geliştirilmesine neden olur. bitkilerin mevsimlere göre gösterdiği
göre belirli bir
Yaşamı yitirme, yakınları yitirme, yok yaşam döngüsü ile hayvanların her
olma ve bilinmezlik, güneş ve bereket sonbaharda yuvalarına çekilmesi

Aktüel Arkeoloji 37
ve baharda yavrulamasından
oluşan yaşam döngüsüne odaklanır.
Sonbaharda ağaçların kış uykusuna
geçmesi ve ilkbaharda topraktan
tohumların filizlenmesi ve bitki
dünyasının yeni bir yaşama başlaması,
Savaş Tanrıçası INANNA/Ištar’ın
kardeşi ve eşi olan Mezopotamya
Bereket Tanrısı DUMUZI/Tammuz’un
Yeraltı Tanrıçası Ereškigal’in
hükmettiği yeraltı dünyasına iniş
öyküsünü yaratır. Tanrının yeraltına
inmesiyle bitkilerin büyümesi durur
ve hayvanlar çiftleşmez olur. Tanrı Ea,
Tammuz’un yılın yarısında dünyaya
dönmesini ve Ištar ile birleşerek
doğanın yeniden canlanmasını
sağlar. Mezopotamya takviminde
yılın ilk ayı olan Nisannu ayının
Gre Virike (Şanlıurfa/Birecik) MÖ 3. binde kullanılan ritüel yapıların canlandırması. Resim: Atilla Engin
dördüncü günü – 21 Mart ekinoksu
– düzenlenen akītu bayramları da
bu dirilişin kutlanmasıdır. Erken
Sumer Kralı Urnammu’nun yeraltına
inişini anlatan metne göre, ölüler
yeraltı dünyasında pis su ve acı
yiyecekle beslenmektedirler. Bu
nedenle Eski Önasya’da ölü bakımının
büyük bölümünü mezarlara belirli
aralıklarla su ve yiyecek bırakılması
oluşturmuştur. Kralların öteki dünyada
tanrılar ile aynı sofrada yemek yediğine
inanılmış, kral mezarlarına bırakılması
gereken sunuların listeleri yapılmıştır.
Evlat edinmeyle ilgili çeşitli çivi
yazılı tabletlere göre, Eski Önasya’da
çocukları olmayan ya da çok çocuğu
olmayan aileler kimsesiz çocukları
evlat edinerek büyütürdü. Bu sayede
Gre Virike (Şanlıurfa/Birecik) MÖ 25-21. yüzyıllarda kullanılmış oda mezar kompleksleri. Düzenleme: A. Tuba Ökse kendileri öldükten sonra bedenlerinin
olması gerektiği biçimde gömülmesi ve
Her canlı bedenin ölüm ile sonlanmasından belirli aralıklarla mezarlarına yiyecek
ve su verme görevini yerine getirecek
korkan insanların yarattığı öyküler, ölülerin varisleri olurdu. Bu inanç, Eski
ruhlarının yeraltı dünyasındaki yaşamlarına ve Önasya’da evlat edinmeyi teşvik etmesi
bakımından sosyal dayanışmaya
bitkilerin mevsimlere göre gösterdiği yaşam önemli katkı sağlamış görünmektedir.
döngüsü ile hayvanların her sonbaharda Eski Mezopotamya’da Gılgamış ve
yuvalarına çekilmesi ve baharda yavrulamasından Enkidu’nun ölüler ülkesine iniş
öyküsünde yer alan diyalog, ölü
oluşan yaşam döngüsüne odaklanır. bakımına verilen önemi vurgular:

38 Aktüel Arkeoloji
“Bir oğlu olanı gördün mü?” “Gördüm” Ölü Bakımı - Kispum
“Nasıldı?” “Duvara çakılı ahşap askıda acı Cesedin toprağa gömülmesi en eski çağlardan itibaren uygulanan
içinde ağlıyor” bir adettir. Arkeolojik izleri günümüze ulaşan cenaze ritüellerinin ilk
“İki oğlu olanı gördün mü?” “Gördüm” örnekleri Neandertal insanı tarafından Zagros Dağları’nda yer alan Şanidar
“Nasıldı?” “Kerpiç üzerinde ekmek yiyor” Mağarası’nda yaklaşık 100.000/110.000 yıl öncesinde uygulanmıştır. Bir
“Üç oğlu olanı gördün mü?” “Gördüm” çukura gömülmüş insan kemiklerinin içinde bulunduğu toprakta yoğun
“Nasıldı?” “Bir kırbadan su içiyor” çiçek polenlerine rastlanması, insanların ölülerini gömerken uyguladığı ritüel
törenlerin ilk arkeolojik belgelerinden biri olarak kabul edilmektedir.
“Dört oğlu olanı gördün mü?” “Gördüm”
“Nasıldı?” “Yüreği, boyunduruğa Ölünün yakılıp küllerinin gömülmesi uygulaması Anadolu’da MÖ 3.
bağlayacak dört eşeği olan adam gibi binyıl ortalarında ortaya çıkar. Boğazköy’de ele geçen, Hitit krallarının
sevinçli” Gre Virike (Şanlıurfa/Birecik) MÖ 3. binde kullanılan ritüel yapıların yeniden düzenlenmesi. Düzenleme: A. Tuba Ökse

“Beş oğlu olanı gördün mü?” “Gördüm”


“Nasıldı?” “Bir katip gibi durmadan saraya
giriyor”
“Altı oğlu olanı gördün mü?” “Gördüm”
“Nasıldı?” “Karasaban sahibi gibi neşeli”
“Yedi oğlu olanı gördün mü?” “Gördüm”
“Nasıldı?” “Tanrıların yanında tahtta
oturup yargı kararlarını dinliyor”.
“Cesedi kırda bırakılmış olanı gördün mü?”
“Gördüm” “Nasıldı?” “Onun ruhu yeraltı
dünyasında uyumuyor”
“Ruhuyla kimsenin ilgilenmediğini gördün
mü?” “Gördüm” “Nasıldı?” “Onun besini
hayvanlara yedirilen tencere kazıntısı ve
sokağa atılan yemek artıkları”
Zagros Dağları’nda yer alan Şanidar Mağarası’nda yaklaşık 100.000/110.000 yıl öncesine tarihlenen Neandertal gömütü.

Aktüel Arkeoloji 39
cenaze törenlerini anlatan metinlerde bu gömme tarzının ayrıntıları verilmiştir. Ölünün yakılıp küllerinin
Törenlerde 14 gün boyunca yapılması kesin kurallarla önceden belirlenen ritüeller,
toplumsal birliktelik içerisinde, pek çok görevli tarafından 100’ün üzerinde hayvan gömülmesi uygulaması
kurban edilerek, bol yiyecek ve her çeşit malzeme kullanılarak uygulanmıştır. Anadolu’da MÖ 3. binyıl
Metindeki anlatıma göre kral veya kraliçe tanrı olunca büyükler onun için
ortalarında ortaya çıkar.
ağlamaya başlamış, hemen bir sığır kurban edilmiş ve ruhu için de şarapla içki
kurbanı sunulmuştur. Aynı günün akşamında bir keçi kesilmiş, ceset bir araba ile Boğazköy’de ele geçen,
bir çadıra götürülmüş, burada kanlı kurban ve içki kurbanı yapılmıştır. Ertesi gün Hitit krallarının cenaze
cenaze yakılmış, ihtiyar kadınlar kızgın ateşi şarapla söndürmüş ve ateşten kemik
kalıntılarını toplayarak bunları içi yağ dolu çömleklere batırdıktan sonra kemikleri
törenlerini anlatan
kumaşa sarmış ve “Taş Ev”e yerleştirmiştir. Burada bahsi geçen “Taş Ev” için metinlerde bu gömme
Boğazköy Yazılıkaya C odası ve çeşitli anıtsal mezar odaları önerilmiştir. tarzının ayrıntıları
Doğa olaylarına atfedilen kutsallıktan yararlanma, açlık ve kıtlıktan korunma ve verilmiştir.
ölüme karşı yeniden yaşam bulma umudu doğrultusunda, toplumsal ritüellerin
toplumsal örgütlenme içerisinde, çok emek ve çok malzeme harcanarak, benzer Karkamış’ın kuzeyinde yer alan Gre
biçim ve yönlendirmeler yapılarak ortak ritüel alanları inşa edilmiştir. Virike’de yürütülen kazılarda açığa
çıkan kerpiç teras ile üzerine inşa
Gre Virike (Şanlıurfa/Birecik) Batı oda mezar kompleksinde sıvı sunu alanı ve açık mutfak alanı. ©Gre Virike Kazı Arşivi, 1999.
edilen üç oda mezar ile bunlara
bitişik odacıkların ölü sunuları için
kullanıldığı belirlenmiştir. “Oda
Mezar” sunuların konulduğu bir
anıt mezar; sunuların bırakılması
için mezarların yanına veya üzerine
inşa edilen mekanlardan oluşan
mezar kompleksleri, ölü ruhuna
yapılan sunuların konması için
inşa edilen “Kırın Ölü Sunu Evi”
olarak nitelenmiştir. Gre Virike’nin
güneyindeki Fırat Vadisi boyunca
kuş uçumu 18-20 km aralıklarda
yer alan benzeri mezar tapınakları,
kuzeyden güneye doğru Jerablus
Gre Virike (Şanlıurfa/Birecik) Doğu oda mezar kompleksinde sunaklı mekan ve sıvalı libasyon Gre Virike (Şanlıurfa/Birecik) Batı oda mezar komplekslerinde tütsü çukurları bulunan
çukurları. ©Gre Virike Kazı Arşivi, 2000. küçük mekan. ©Gre Virike Kazı Arşivi, 2000.

40 Aktüel Arkeoloji
Gece Kraliçesi veya Burney Kabartması olarak bilinen pişmiş toprak plaka üzerinde betimlenen çıplak, kanatlı, kuş pençelerine sahip tanrıça figürünün Ereşkigal, İştar veya Lilith olduğu düşünülmektedir. MÖ
19.-18. yüzyıllar, Eski Babil Dönemi, British Museum, Londra.

Aktüel Arkeoloji 41
Gre Virike (Şanlıurfa/Birecik) MÖ 25-21. yüzyıllarda kullanılmış oda mezar komplekslerinde uygulanan ritüellerin Tatıka’da (Şırnak/Güçlükonak) MÖ 29-26. yüzyıllarda
canlandırması. Resim: Atilla Engin kullanılan üç evreli mekanın duvarına yerleştirilen bebek
mezarı. ©Tatıka Kazı Arşivi, 2013.
Tahtani, Tell Ahmar ve Tell Banat olarak sıralanmaktadır. Ortalama bir saatlik
yürüyüşle düz alanda 5 km mesafenin kat edilebileceği temel alındığında, bu
Gre Virike (Şanlıurfa/Birecik) J9 kuyu mezarı içine üç çocuk
mezar tapınaklarının çevrelerindeki kırsal yerleşimlerden 2 saatlik yürüyüşle gömülmüştür. ©Gre Virike Kazı Arşivi, 1999.
ulaşılabilir olduğu, yerel halkın kullandığı kırsal ritüel alanları olarak bilinçli
konumlandırıldığı anlaşılır.
Ölü ruhunun rahat etmesi için onlara düzenli aralıklarla su verilmesi için
mezarlara “Libasyon Sunakları” inşa edilmiş, “Libasyon Çukurları” açılmıştır. Gre
Virike’de mezarların yanına kazılan çukurlar içerisine yerleştirilmiş dibi kırılmış
çömlekler libasyon sunakları olarak nitelenmektedir. Günümüzde mezar ziyaretleri
sırasında ölünün ruhu “rahat etsin” diye mezarlara su dökülmesi, bu geleneğin
sürdüğünün göstergesidir.
Eski Önasya’da mezarların yakınlarına açılan çukurlara, gömme sırasında ve
sonrasında belirli aralıklarla yiyecek bırakılmış, mezarların yanına açılan çukurlara
anma törenleri sırasında kurban edilen hayvanların bir parçası bırakılmıştır.
Ölü gömme ve anma törenleri sırasında yenen toplu yemek, ölüler ile canlıların
katıldıkları bir ortak yemektir. Mezarlara ve mezar dışındaki mekanlara
bırakılan pişmiş toprak kaplar ölü yemeği ile ilişkilidir. Mezarların girişlerinde Yeniden Yaşam Bulma İsteği ve
ve çevrelerinde bulunan kül katmanlarında hayvan kemikleri ile kap parçaları Ölü Ruhundan Yararlanma
bulunan alanlar ile çeşitli mezarlıklarda açığa çıkartılan mutfaklar, ölü yemeği Mezara tahıl veya tohum serpme
hazırlama alanlarıdır. Gre Virike’de mezarların yanındaki küllü çukurlar içerisine geleneği, bitkilerin her yıl sonbaharda
yerleştirilmiş çömlekler ölü mutfağı olarak nitelenmektedir. Mezarlara bırakılan yapraklarını dökmesi ve tohumların
çok sayıda tabak ve bardak cenazeye katılanların bıraktığı sunu kapları olmalıdır. toprağa atılması ile tohumun ve
Günümüzde cenaze evinde ve okumalarda ölünün “ruhuna gitsin” diye yemek doğanın ölmesi ve bu tohumun
verilmesi, helva kavrulması veya lokma dökülmesi, bu geleneklerin devamıdır. ilkbaharda yeni bir bitkiye can vermesi,
Eski Önasya’da ölü ruhunun ve tanrıların yeryüzüne gelerek tören yemeklerine dolayısı ile doğanın canlanması
katılmalarını sağlamak için de cenaze ve ölü anma törenlerinde hoş kokulu ağaç inancına bağlıdır. İnsan da ölünce
kabukları (tütsü) yakılır. İştar’ın yeraltına inişini konu alan edebi metinde ruhlar toprağa düşen bir tohum gibi yeni
tütsü kokusu ile yeryüzüne çağrılır, tütsü, su ya da bira ile söndürülerek, ruhlar ve bir yaşama başlayacaktır. Mısır’da
hayaletler yeraltına geri gönderilir. Gre Virike’de mezarların yanına kazılan küçük mezarlara Osiris’in kil ve tahıldan
çukurlar içerisinde bulunan karbonlaşmış dal parçaları nedeniyle bu çukurlar tütsü yapılan figürinleri bırakılmış ve bu
sunakları olarak nitelenmektedir. Günümüzde de, bazı yörelerde kötü ruhların ve tohumların köklenmesi ile Osiris’in,
cinlerin uzak tutulması ve ölüyü rahatsız etmesinin önlenmesi amacıyla cenaze dolayısı ile ölünün dirildiğine
evde bekletilirken yanında ışık, mum veya tütsü yakılır. inanılmıştır.

42 Aktüel Arkeoloji
“Ölünün adının anılması” cenaze Yukarı Dicle Havzası’nda yer alan Tatıka’da üst örgüsü bulunmayan taş temeller
sırasında ve sonrasında ölünün ölü kültü uygulamaları kapsamında kullanılmış mimari açığa çıkmıştır.
hatırlanmasına ilişkin törenlerdir. Duvar taşları arasına ya da dış veya iç yüzeylerine mezarlar yerleştirilmiştir.
Eski Önasya’da insanların ölüme Bunların aynı plan ve boyutta üç mekana ait duvarların üst üste inşa edilmesi ve
değil, sonbaharda ölen ve ilkbaharda çevreledikleri mekanın buluntusuz kil ile doldurulmuş olması, “ritüel kirlilik”
dirilen tanrıların sembolize ettikleri nedeniyle kapatılan ve üzerine tekrar yenisi inşa edilen tapınakları çağrıştırır.
yeni bir yaşama gidecekleri inancı Tatıka’daki yapılar 21 Haziran gün doğumuna yönelik yerleştirilmiştir. Bu gün,
doğrultusunda her yıl ölü ve bereket güneş tanrısı UTU/Shamash’ın yeryüzünü en uzun süre aydınlattığı, aydınlığın
kültü çerçevesinde yas törenleri ve karanlığı, yaşamın ölümü yendiği gündür.
şenlikler düzenlenip tanrılar ve ölü
Eski Önasya inancına göre ölü beden gömülmezse ve sunular yapılmazsa ölü
ruhları için sunular yapılmış, tören
yemekleri yenmiştir. Mezopotamya ruhunun bedenden ayrılıp “Ölüler Ülkesi”ne gidemeyip acı çekeceği ve hortlak
takviminde güneşin yaz gün dönümü olarak varislerini rahatsız edeceği inancından duyulan korkuya karşılık alınan
ile ekinoks doğrultuları arasındaki önlemler ölü bakımıdır. Bakımı ihmal edilmeyen ölü ruhlarının tanrıların
zaman mesafesinin ortasına rastlayan yakınında olduğuna ilişkin inanç, ölü atalarının iyi bakılan ruhlarının tanrılarla
Abu(m) ayında (temmuz/ağustos) iletişim içinde olmalarından yararlanılarak onlar aracılığı ile tanrılara dilek
kutlanan Hasat bayramı, ürünün hasat sunmaya dönüşür. Ölürken acı çekme, ölenin acı çekmesi, ruhun huzursuz
edildiği, tohumların toprağa ekildiği olması ve cezalandırılma korkusu siyasi olarak da kullanılmıştır. Bir Orta
mevsime rastlar. Ölülerin de tıpkı Assur kudurrusu üzerinde yer alan “Cesedi gömülemesin, ruhu atalarının
bir tohum gibi toprağa gömülmesi ruhuna kavuşamasın” içerikli beddua ile eski Önasya krallarının düşmanlarının
nedeniyle bu bayramda ölü ritüelleri atalarının ruhlarının acı çekmesini sağlamak amacıyla mezarlarını yağmalaması,
de yapılır. psikolojik savaş uygulamalarıdır.
Tatıka (Şırnak/Güçlükonak) MÖ 29-26. yüzyıllarda kullanılan Tatıka (Şırnak/Güçlükonak) MÖ 29-26. yüzyıllarda kullanılan
kesme taş blok çevrili mekan duvarına yaslandırılan bir taş mezar yapıları. ©Tatıka Kazı Arşivi, 2013.
sandık ve bir çömlek mezar. ©Tatıka Kazı Arşivi, 2013.

Tatıka (Şırnak/Güçlükonak) kazı alanı. Yaz gündönümünde


güneşin doğuş noktası yerleştirilmiştir. ©Tatıka Kazı Arşivi, 2017.

Aktüel Arkeoloji 43
HİTİT
Ölü Gömme Geleneklerinin
Yerel Anadolu Kökenleri

ÖLÜ GÖMME
GELENEKLERİNDE
DEVAMLILIK
Pınar DURGUN

Ölüleri yerleşme dışında yer alan mezarlık alanlara gömme geleneği Anadolu’da ilk
olarak Geç Kalkolitik Çağda ortaya çıkmıştır. Aradan geçen binlerce yıla ve değişen
dini inançlara rağmen, şehirleşme sonucu mezarlıklar artık şehir içlerinde kalsalar da,
günümüzde hala ölülerimizi bunlardan pek de farkı olmayan mezarlık alanlara göm-
mekteyiz. Ölü gömme gelenekleri kimi zaman, zamana karşı duran ve değişse de,
yavaş yavaş değişen adetlerdir.
44 Aktüel Arkeoloji
Alacahöyük’te bulunan pithos mezar canlandırması. Çorum Arkeoloji Müzesi ©Aykan Özener

B
u sayıdaki diğer makalelerde Bununla birlikte, Anadolu’da ölü yıldır süregelen adetlere dayandığını
de gördüğümüz üzere gömme adetleri üzerine detaylı yazılı göstermektedir.
Anadolu coğrafyası, kaynaklar ilk kez Hitit Döneminde Bu yazılı kaynakların en ayrıntılısı
sıvalı kafataslarından ortaya çıkar. Hitit Dönemi, Anadolu’da šalliš waštaiš yani “büyük günah” adı
çoklu gömütlere, ölülerle gömülen birçok kültürel, ekonomik ve sosyal verilen, kral ve kraliçelerin 14 gün
hayvanlardan mezarlara bırakılan metal değişimin yaşandığı bir dönemdir. Buna süren ölü gömme ritüellerini tasvir
objelere kadar çok çeşitli ölü gömme rağmen, yazılı kaynaklar bu dönemdeki eden metinlerdir. Ne yazık ki, bu
geleneklerine ve mezar buluntuları ölü gömme geleneklerinin birçoğunun metinlerin sadece bir kısmı günümüze
açısından zengin bir geçmişe sahiptir. kökeninin Anadolu’da binlerce ulaşmıştır. Bazı Hitit metinlerinde

Aktüel Arkeoloji 45
Hitit Dönemine ait yazılı
kaynakların en ayrıntılısı
šalliš waštaiš yani “büyük
günah” adı verilen, kral ve
kraliçelerin 14 gün süren
ölü gömme ritüellerini
tasvir eden metinlerdir.
Bazı Hitit metinlerinde
Mezopotamya’daki ölümden
sonra yaşam inanışlarına işaret
eden unsurlar bulunsa da, šalliš
waštaiš metinlerindeki ritüeller
yerel Anadolu geleneklerine
daha çok benzer.
küllerin konulduğu kap) konmuş, bu
urneler de toprak gömülerle birlikte
mezarlığa yerleştirilmiştir. Buna ek
olarak, Demircihöyük’ün 2. binyıl
mezarlığında aynı pithos içinde hem
yakılmış hem de yakılmamış insan
kalıntılarına rastlanmıştır. Bu veriler
bize yakılan ve yakılmayan mezarların
birbirinden çok da farklı olmayan
Yazılıkaya Açıkhava Tapınağı’nın B Odasında yer alan kabartmada Büyük Kral IV. Tudhaliya’yı kolları arasında tutarak, şekillerde gömüldüğünü gösterir.
ona kılavuzluk eden koruyucu tanrı Şarrumma betimi. Boğazköy, Hattuşa, Çorum ©Aykan Özener Sadece kremasyondan (yakarak gömme
Mezopotamya’daki ölümden sonra göğsünde topraktan koru!” demiştir. geleneği) oluşan mezarlıklara ise Demir
yaşam inanışlarına işaret eden Bu, kralın toprağa gömülmekten Çağına kadar rastlanmaz. Ölüleri yakma
unsurlar bulunsa da, šalliš waštaiš korktuğunu ve ayrıca Hitit krallarının geleneğinin Anadolu’nun her yöresinde
metinlerindeki ritüeller yerel Anadolu yakılsalar bile gömülebileceklerini görülmesi ve ateşin ölü gömme
geleneklerine daha çok benzer. Bu gösterir. Hattušili’nin sözleri arkeolojik geleneklerindeki rolünün Anadolu’da
benzerliklerin köklerini anlamak için verileri de desteklemektedir. Ölüleri Neolitik Döneme kadar uzanması, bu
MÖ 2. binyıl (Hitit Dönemi) ile bundan ateşe maruz bırakma Anadolu’da geleneğin kökeninin Orta Tunç Çağında
önceki dönemlerdeki ölü gömme Neolitik Dönemden beri uygulansa Hint-Aryan gruplarının Anadolu’ya
gelenekleri arasındaki devamlığa işaret da, ölü yakma geleneği esas olarak 3. gelişiyle açıklanamayacağının bir
eden arkeolojik verileri ve metinsel binyılın sonuna doğru başlamıştır. kanıtıdır.
kaynakları burada kısaca özetleyeceğim. İlginçtir ki, sadece yakılarak gömülen Ölü yakma geleneği 2. binyılda giderek
Öncelikle, Hitit Dönemine ait bir ölülerden oluşan mezarlıklara ne 3. daha yaygın hale gelmesine rağmen,
kral veya kraliyet ailesi mensubuna bin ne de 2. binyılda rastlanmamıştır. bu ölülerin nerede yakıldığına dair
ait bir mezarlığın şu ana kadar Yakılarak gömülen ölüler daima bilgilerimiz yok denecek kadar azdır. 2.
bulunamadığını belirtmek gerekir. toprağa gömülen mezarlarla binyıla tarihlenen Osmankayası ve Ilıca
Bu, kısmen Hititlerin kraliyet ailesini beraber bulunmuştur. Hitit başkenti gibi İç Anadolu’da bulunan mezarlıklarda
yakarak gömmelerine bağlanabilir. Hattuša’dan 800 metre uzaklıkta ölülerin mezarlığın dışında bir yerde
Eski Krallık Döneminde I. Hattušili, bulunan Osmankayası mezarlığında yakıldığını söyleyebiliriz. Mezarlıkların
kraliçesine “Beni iyice yıka! Beni yakılan ölüler urnelere (yakılan içinde ateş yakıldığına işaret eden küllü

46 Aktüel Arkeoloji
ve siyah toprak alanlarına veya pyre bir kaba konulmuştur. Yakarak Hititlerde bu tür mezarlar bulunmamış
adı verilen odun yığınları veya başka gömme geleneğinin Yunan dünyasına olmasına rağmen, cenaze ve ölü gömme
malzemelerden yapılmış platformlara Anadolu’dan geldiği bilinmektedir. ritüellerinin zenginliği, kraliyet ailesinin
rastlanmamıştır. Yunan dünyasında ölü yakma Geç Tunç sosyal ve dini konumlarını vurgular
Šalliš waštaiš ritüellerindeki detaylı Çağında ortaya çıkmıştır, Anadolu’da ise niteliktedir. Šalliš waštaiš metinleri
tasvirlerin Homeros’un İlyada’sında yakarak gömme mezarlar Erken Tunç Hitit kraliyet ailesinin cenazelerinde
betimlenen Patroklos’un cenazesine Çağından beri var olan bir gelenektir. birçok hayvanın kurban edildiğini
olan benzerlikleri dikkat çeker. Örneğin Hitit kraliyet mezarlarının bugüne ve kıymetli malzemelerden içecek ve
Patroklos’un ölü bedeni, Hitit kral kadar bulunmamış olması şaşırtıcı sunu kapları kullanılarak farklı ritüeller
ve kraliçeleri gibi pyre adı verilen bir görünebilir. Aynı dönemde Mısır’da ve uygulandığını anlatır. Bu ritüellerin
odun yığınının üzerine yatırılmış, Ege Denizi’ni çevreleyen kültürlerde bir tanesinde kadınların şafak ile
daha sonra bu ateş şarap dökülerek çeşitli zenginliklerle doldurulmuş birlikte ölü yakılan odun yığınına
söndürülmüştür. Geriye kalan yakılmış piramitler, oda mezarları ve tholos adı gittikleri, burada geriye kalan kemikleri
kemikler toplanıp, gümüş veya altın verilen anıtsal mezarlara rastlamaktayız. topladıkları anlatılır. Kadınlar ateşi 10

Demircihöyük’ün Orta Tunç Dönemine ait hem kremasyon hem de inhümasyon kalıntıları içeren pithos mezar. ©Jürgen Seeher, Demircihöyük Kazı Arşivi
Sağda: Demircihöyük’ün Erken Tunç Dönemine ait bir mezarda bulunan öküz iskeletleri. ©Jürgen Seeher, Demircihöyük Kazı Arşivi
Demircihöyük’te Erken ve Orta Tunç dönemlerine ait mezarların üzerine inşa edilmiş Hellenistik Döneme ait tümülüs. ©Jürgen Seeher, Demircihöyük Kazı Arşivi

Aktüel Arkeoloji 47
Eski Krallık Döneminde Bu gösterişli ritüellerin tam olarak
nerede yapıldığını ne yazık ki bilmiyoruz.
I. Hattušili, kraliçesine Ankara yakınlarındaki Gavurkalesi dağ
“Beni iyice yıka! Beni tepesi kutsal alanı, Hattuša yakınlarındaki
Yazılıkaya kutsal alanı, ve Hattuša’da
göğsünde topraktan bulunan Luvice bir metni içeren
koru!” demiştir. Bu, kralın Nişantaş anıtı, Hitit kralı ve kraliyet ailesi
toprağa gömülmekten tarafından ölü kültü için kullanılmış
olan yerler ve anıtlar olarak varsayılabilir.
korktuğunu ve ayrıca Hitit Hitit kralları ölünce tanrı mertebesine
krallarının yakılsalar bile ulaşırlardı. Yazılıkaya’nın B Odasındaki
Tanrı Šarruma’nın koruması altında
gömülebileceklerini gösterir. resmedilmiş olan Kral IV. Tudhaliya
kap bira, 10 kap şarap ve 10 kap walhi kabartmasının yakınında yer alan kayaya
adı verilen (tam olarak ne içerdiğini kazınmış küçük nişler, bunların ölmüş
bilmediğimiz, bazen kutsal su olarak olan kralın anısına veya tanrıların adına
çevrilen) bir içecekle söndürürler. hediyeler ve sunular bırakılması için
Topladıkları kemikleri gümüşten açılmış olabileceğini gösterir.
yapılmış içi hoş yağlar içeren bir kaba “Kral mezarları” olarak adlandırılan
koyarlar. Halktan bir kişinin bu kadar gösterişli mezarlara Anadolu’da
zenginliği 14 gün boyunca karşılaması Hititlerden önce de çok nadiren
kolay değildir. rastlanılmıştır. Örneğin Erken Tunç
Alacahöyük Erken Tunç Çağı mezarlarında Çağında (MÖ 3. binyıl) bu tip gösterişli
ele geçen altın testi ve ayaklı kase.
Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi
mezarlar sadece Alacahöyük’te
ortaya çıkmıştır. Buradaki
14 mezarın içinde
çeşitli madenlerden
yapılmış takılar, içecek
kapları ve bir nevi Hattuša’da bulunan Büyükkaya
Anadolu arkeolojisinin isimli alanın 400 metre kuzeyinde
simgesi haline gelen tunç Osmankayası adı verilen bir mezarlık
“güneş diskleri” ve hayvan vardır. Bu mezarlık, tavanının bir
heykelcikleri bulunmuştur. kısmı çökmüş olan bir mağaranın
Fakat Alacahöyük hem buluntularının içinde yer alır. Bu mağarada hem
zenginliği açısından hem de mezarlığın basit toprak mezarlara hem de
özellikleri açısından neredeyse bir yakılmış insan kalıntılarını içeren
istisnadır. MÖ 3. binyıla tarihlenen urnelere rastlanmıştır. Bu mağaraya
diğer Anadolu mezarlıkları daha sade hem çocuklar hem de yetişkinler
ve gösterişsiz olmakla birlikte, daha çok gömülmüştür. Yazılıkaya’da da kaya
pithos mezarlardan ve taş levhalardan oyuklarında basit toprak mezarlar
yapılmış sanduka mezarlardan oluşur. ortaya çıkarılmıştır. Şimdiye kadar
Hitit Dönemi mezar tiplerinin de hem gömülen kişi sayısının hem de
bu şekilde sade olmaları, Hititlerin mezar buluntularının azlığı sebebiyle bu
zenginliklerini mezar tipi veya mezarların kraliyet ailesine ait olduğu
objeleri ile değil de, cenazeler şeklinde bir yorum yapılmamıştır.
sırasında gerçekleştirdikleri ölü Fakat yukarıda da belirtildiği gibi,
gömme ritüelleri ile göstermiş bir kişinin zenginliği veya sosyal
olabileceklerine işaret ediyor olabilir. sınıfı, kesin olarak mezar tipiyle veya

48 Aktüel Arkeoloji
Alacahöyük’te bir ölü gömme merasiminin canlandırılması. Reo-Tek Elektronik Yazılım Tasarım tarafından Çorum Arkeoloji Müzesi için hazırlanmıştır. Çorum Arkeoloji Müzesinin izni ile.

objeleriyle bağdaşmak zorunda değildir. Alacahöyük’ün Erken Tunç Çağı katmanlarında bulunan mezarların canlandırması. Çorum Arkeoloji Müzesi

Bazen ölü gömme ritüelleri, bazen de


gömüldükleri yerin sembolik önemi bu
zenginliği temsil edebilir.
Osmankayası ve Yazılıkaya’daki
mezarlıklar kral ve kraliçelere ait olarak
yorumlanmasa da, Hitit Dönemine
tarihlenen başka mezarlıklara Hattuša
dışında da (özellikle Orta Anadolu’da)
rastlamaktayız. Bunlardan en meşhuru
Polatlı Gordion’da bulunan yine pithos
kaplardan ve taş sandukalardan oluşan
bir mezarlıktır. Bu mezarlık da 3. binyıl
mezarlıkları gibi genel olarak birbirine
benzeyen mezarlardan oluşmuştur.
Pithos mezarların birçoğu, kapların
ağızları güneydoğu yönüne bakacak
şekilde yerleştirilmiştir. Mezarları
güneşin doğuşu ve batışı yönünde
yerleştirme geleneği 3. binyılda da

Aktüel Arkeoloji 49
tümülüsler, Anadolu’da Geç Yerleşme dışı mezarlıklara ek olarak,
Tunç Çağında, özellikle Batı yerleşme içinde, özellikle yapıların
Hitit kültürüne ait boğa biçimli Anadolu’da ortaya çıkmaya zeminleri altına gömme geleneği
gümüş törensel içki kabı.
Metropolitan Sanat Müzesi,
başlamışlardır. Bununla birlikte, Anadolu’da Neolitik Dönemden beri
New York. MÖ 14.-13. yüzyıl en iyi bilinen tümülüsler, Gordion süregelmiştir. Yerleşme içi mezarlıkların
ve Sardis çevresindeki Demir en iyi bilinen örnekleri Çatalhöyük’te
Çağı tümülüsleridir. Hititlerin ve Çayönü’nde bulunur. Bazen birden
tümülüslere gömüldüğünü fazla bireyin beraber gömüldüğü ve
gösteren bir veri ise şu ana aynı mezarın uzun dönemler boyunca
kadar bulunmamıştır. tekrar tekrar kullanıldığı, daha geç
Mezarlık alanlarının uzun süreler dönem yerleşme dışı mezarlıklarında da
boyunca aynı işlev için kullanılması gözlenmiştir. Hattuša’da üç farklı alanda
sadece Gordion’a özgü değildir. yerleşme içi mezarlara rastlanmıştır.
Özellikle 3. binyılda ortaya çıkan Bunların çoğunluğu yetişkinlere ait
yerleşme dışı mezarlık alanlarının basit toprak mezarlar olmakla birlikte,
sonraki dönemlerde tekrar tekrar çocuk gömüleri de mevcuttur. Örneğin
kullanılmaya devam ettiğini Aşağı Şehir’de çocuk ve yetişkinlere ait
görmekteyiz. Kuzeybatı Anadolu’da kemikler bulunmuştur. Bu mezarlar
yer alan Demircihöyük, bu 1930’lar ve 1950’lerde kazıldığı için, bu
devamlılığın en güzel örneklerinden iskeletler üzerinde günümüzde mümkün
biridir. Demircihöyük’te ilk olan birçok bilimsel analiz yapılmamıştır.
mezarlık 3. binyılda ortaya çıkmış Bu nedenle bu bireyler hakkında daha
ve yerleşmenin Erken Tunç Dönemi fazla bilgiye sahip değiliz.
boyunca kullanılmıştır. Bu döneme Mezarlara mezar objeleri bırakılması
tarihlenen yaklaşık 500 kadar mezar geleneği özellikle 3. binyılda yerleşme
bulunmuştur. Erken Tunç Dönemini dışı mezarlıkların ortaya çıkmasıyla
takiben yerleşme terk edilmiş, fakat yaygın hale gelmiştir. Hattuša’da
daha sonra Orta Tunç Döneminde bulunan yerleşme içi mezarlıklarda
Kültepe-Kaniş’te bulunan boğa biçimli pişmiş toprak
burada yeni bir yerleşme kurulmuş az sayıda da olsa mezar objelerine
törensel içki kabı. ©Kültepe Kazı Arşivi ve 3. binyıl mezarlığının olduğu alana rastlanmıştır. Bunların çoğunluğu kişisel
yeni mezarlar açılmıştır. Terk edilen takılar, içecek kapları ve testilerdir.
Anadolu’nun farklı bölgelerinde ve yüzyıllar boyunca kullanılmayan Osmankayası mezarlığındaki urnelerde
yaygındır ve yüzyıllarca devam etmiştir. Orta Tunç mezarlığının, Hellenistik çok daha az objeye rastlanmıştır. 2.
Müslüman mezarlarının Kıble yönünde, Dönemde tümülüsler için uygun binyıl mezarlarında görülen objeler 3.
Hristiyan mezarlarının “Yargı Günü” görülerek, yeniden kullanılmış olması binyıla nazaran sayıca daha az olmakla
geldiğinde İsa’yı görebilmek için özellikle dikkati çeker. Demircihöyük birlikte, 2. binyıl ve 3. binyıl mezar
doğu-batı yönünde gömülmesi, mezar etrafında bugüne kadar Hellenistik bir objeleri arasında büyük benzerlikler
yönlerinin öneminin farklı dönemlerde yerleşmeye rastlanmamıştır. Bu durum vardır. Örneğin her iki döneme ait
ve farklı inanışlarda var olduğunu bize, bazı bireylerin uzak mesafeler kat mezarlarda bulunan seramikler, özellikle
gösterir. ederek Demirchöyük’e sadece ölülerini sıvı sunumu ve tüketimi için kullanılan
Gordion’daki bulunan Hitit Dönemi gömme amacıyla geldiklerini gösterir. kaseler ve sürahilerdir. Bu kapların
mezarlığı, Demir Çağına tarihlenen Frig Mezarlık alanlarının kullanımındaki kırılması veya mezarlara kırılmış şekilde
tümülüslerinin altında bulunmuştur. Bu bu devamlılık, 3.binyıl mezarlıklarının bırakılması, hem Hititlerde hem de
bulgu, mezarlıkların olduğu alanların birçoğunda gözlenir. Örneğin Hititlerden önce görülen bir adettir.
uzun dönemler boyunca aynı amaç için Alacahöyük’ün 3. binyıl mezarlarının Šalliš waštaiš metinlerinde kral veya
kullanılmaya devam ettiğini gösterir. bulunduğu alan, daha sonra Hitit kraliçenin öldüğü gün ölünün ruhu
İçerisinde mezar bulunan, üzerine Döneminde kutsal bir alan olarak için öküzlerin kurban edildiği, bir kap
toprak yığılarak yapılmış tepeler olan kullanılmıştır. şarabın sunulduğu ve daha sonra bu

50 Aktüel Arkeoloji
kabın kırıldığı anlatılır. Arkeolojik olmadığı yazılı kaynaklar olmadığı gömülmekten korkması, aradan
buluntular da bu metinleri destekler için kesin değildir. Fakat vahşi hayvan geçen yüzyıllara rağmen hala
niteliktedir. Gordion’da özellikle boyun kalıntılarının veya tasvirlerinin 3. binyıl hepimizin anlayabileceği bir
kısımları kırılmış sürahilere yaygın mezarlıklarında bulunmaması böyle bir korkudur. Bugün Zincirlikuyu
olarak rastlanır. Benzer şekilde, İç ihtimali destekler. Mezarlığı’nın girişinde yazan “Her
Anadolu’da konumlanan ve 3. binyıla Hitit Dönemi ölü gömme gelenekleri, canlı ölümü tadacaktır” şeklindeki
tarihlenen Resuloğlu mezarlığında da görüldüğü gibi birdenbire ortaya ayet, bugün bile bu korkuyla
kırılmış veya bükülmüş metal kaplara çıkmamıştır. Bu geleneklerin savaştığımızın ve her dönemde
ve hançerlere rastlanmıştır. birçoğu Anadolu’da yüzyıllar ölüm ile benzer şekillerde başa
2. binyıl ve 3. binyıla ait içme ve sunu boyunca uygulanmış olan adetlere çıkmaya çalışıyor olduğumuzun bir
kapları arasında görülen bir değişiklik, dayanmaktadır. I. Hattušili’nin göstergesidir.
bibru adı verilen kapların ortaya
çıkışıdır. Özellikle Hitit metinlerinde
adı geçen ve bugün New York’taki
Metropolitan Müzesinde gümüş
örnekleri bulunan hayvan biçimli bu
kaplar, farklı ritüellerde sunu yapma
amaçlı kullanılmıştır. Bu kaplara 3.
binyıl mezarlıklarında rastlanmasa
da, bunların seramik örnekleri Hitit
Döneminden önce Kültepe’de ortaya
çıkmıştır. Yine 2. binyıl İç Anadolu
mezarlıklarından biri olan Ilıca’da da 4
ayaklı bir hayvanı tasvir eden bir kap
bulunmuştur. Bu bulgu bizlere, bu tip
kapların ölü gömme ritüellerinde de
kullanıldığını gösterir.
Šalliš waštaiš metinlerinde bahsi geçen
kurban edilen hayvanlara ait kalıntılara,
2. binyıl ve 3. binyılda, özellikle İç Çorum ilinde konumlanan ve MÖ 3. binyıla tarihlenen Resuloğlu Mezarlığı’nda mezarların içerisinde kırılmış veya
bükülmüş metal kaplar ile hançerlere rastlanmıştır. ©Resuloğlu Kazı Arşivi
Anadolu Bölgesi’ndeki mezarlıklarda
rastlanmıştır. Osmankayası’nda öküz,
keçi/koyun ve atgiller ailesine ait
hayvan kalıntıları bulunmuştur. Bunlar
bazen tam olarak, bazen de parça
halinde gömülmüştür. Alacahöyük
ve Resuloğlu gibi İç Anadolu’daki
3. binyıl mezarlıklarında daha
çok parça halinde sığır kemikleri
bulunmuş olsa da, Demircihöyük’ün
3. binyıl mezarlığında tam halde
8 çift öküz ortaya çıkarılmıştır.
Bu mezarlıklarda bulunmuş tüm
hayvanların evcilleştirilmiş hayvanlar
olmaları dikkat çekicidir. Hititler
vahşi hayvanların tanrılar için uygun
kurbanlar olmadıklarına inanırlardı.
Benzer bir inanışın 3. binyılda var olup

Aktüel Arkeoloji 51
Hakan SİVAS

Frig Kaya
MezarlarI
Anadolu’nun Demir Çağ uygarlıklarının önemli bir halka-
sını oluşturan Friglerin tarihleri boyunca siyasi ve kültü-
rel açıdan en etkili oldukları bölgelerden biri olan Dağlık
Frigya Bölgesi’nde ve bu bölge ile Frig başkenti Gordion
arasında kalan geçiş bölgesinde fasad, altar, niş ve oda
mezarlardan oluşan çok sayıda özgün Frig kaya anıtı yer
alır. Bu anıtlar arasında Frig kaya mezarları dikkat çekici
bir grup oluşturur.

52 Aktüel Arkeoloji
Köhnüş Vadisi,
Yılantaş Mezarı.
©Hakan Sivas

Aktüel Arkeoloji 53
Frigler, soylularını yığma toprak
mezar tepeleri olan tümülüslerin
yanı sıra, kayalara oydukları mezar
odalarına da gömüyorlardı. Kaya
mezarlarının büyük bir bölümü
Dağlık Frigya Bölgesi’nde yer
almaktadır. Bu mezarlar toplu olarak
ilk kez C. H. E. Haspels tarafından
incelenerek yayınlanmıştır. Ayrıca
Eskişehir merkez, Seyitgazi, Alpu,
Sivrihisar, Beylikova Mihalıçcık
ilçelerinde son yıllarda saptanarak
literatüre giren bir grup Frig kaya
mezarı daha bulunmaktadır.
rigler, Anadolu’nun Demir
Çağ uygarlıklarının önemli
bir halkasını oluştururlar.
MÖ 1200 yıllarından
itibaren Balkanlardan
birbirini takip eden
dalgalar halinde Anadolu’ya göç eden,
Trak kökenli bir kavim olan Frigler
MÖ 8. yüzyılın ortalarında kralları
Midas ile güçlü bir krallık haline
gelmiştir. Krallığın MÖ 7. yüzyılın
başlarında yıkılmasından sonra da
Frigler, yaratmış oldukları köklü kültür,
Frigya Bölgesi’nde Roma Döneminin
soylularını sonlarına kadar devam etmiştir.
yığma Friglerin tarihleri boyunca siyasi ve
toprak mezar kültürel açıdan en etkili oldukları
bölge Yukarı Sakarya Vadisi’nde
tepeleri olan Eskişehir, Kütahya ve Afyonkarahisar
tümülüslerin illeri arasında uzanan Küçük Frigya
ya da Phrygia Epiktetos olarak
yanı sıra, adlandırılan bölgedir. Bugüne kadar
kayalara gerçekleştirilmiş olan arkeolojik
çalışmalar, bu bölgede Frig
oydukları yerleşmelerinin özellikle Eskişehir’in
ve büyük güneyinde Dağlık Frigya olarak
isimlendirilen kesimde yoğunlaştığını
bir bölümü göstermiştir. Dağlık Frigya Bölgesi’nde
Dağlık Frigya ve bu bölge ile Frig başkenti Gordion

Bölgesi’nde arasında kalan geçiş bölgesinde


çok sayıda fasad, altar, niş ve oda
yer alan mezar mezarlardan oluşan pek çok özgün
odalarına da Frig kaya anıtı yer almaktadır. Bu
anıtlar arasında Frig kaya mezarları
gömüyorlardı. dikkat çekici bir grup oluşturmaktadır.

54 Aktüel Arkeoloji
Frig kaya mezarı mimarisi kendine altındaki kayalara yapılmıştır. Frig yan duvarlardaki duvar dikmeleri,
özgü özelliklere sahiptir. Bir Frig kaya kaya mezarları dışarıdan bakıldığında tavanda, mahya kirişi, destek kirişleri,
mezarı, çatı ve duvarlarında ahşabın kare ya da dikdörtgen şekilli mertekler ve üçgen alınlıklar ana
bolca kullanıldığı bir Frig evinin küçük bir kapı açıklığıyla kolayca kayaya kabartma olarak işlenmiştir.
kayaya oyulmuş bir taklididir. Bu tanınabilmektedir. Çoğu tek odalıdır. Çoğu mezar odasında yan duvarlar
mezarlar ya Frig kalelerinin kurulduğu Ancak az sayıda örnekle temsil edilen, ve arka duvar önünde, duvarlara
kayalık platoların dik yüzlerinde ya da mezar girişi ile aynı aks üzerinde bitişik olarak ana kayadan yontulmuş,
kalelerin civarındaki kayalıklarda yer yer alan iki odalı mezarlar da vardır. üzerine ölülerin yatırıldığı, sayıları 1
almaktadır. Mezar odaları genellikle Mezar odaları dikdörtgen ya da ila 3 arasında değişen seki/yatak ya
zemin seviyesinden yüksek, erişilmesi kareye yakın dikdörtgen planlıdır. da klineler bulunur. Az sayıda mezar
güç noktalara oyulmuşlardır. Bazı Genellikle beşik çatılıdırlar. Bazı odasında ise zemin düz işlenerek boş
mezarlar ise zemin seviyesine yakın mezarlarda tavan kabaca işlenerek bırakılmıştır. Bu tür odalarda ölülerin
yerlere veya zemin seviyesinin düz bırakılmıştır. Bazı mezarlarda ise ahşaptan yapılmış seki/yatak, kline
Aslantaş Mezarı. ©Hakan Sivas

Aktüel Arkeoloji 55
Karacakaya Mezarı girişi. ©Hakan Sivas

kapı taşları belgelenmiştir. Bazı


mezar girişlerinde zeminde görülen
geçme kanalları ve kapı mil yuvaları,
girişi kapatmada olasılıkla taş
kapı kanatlarının kullanıldığını
göstermektedir.
Frig kaya mezarlarının dış yüzleri
genellikle bezemesizdir. Dışarıdan
bakıldığında doğal dik kaya yüzeyi
üzerinde sadece küçük kapı geçidi
fark edilir. Az sayıdaki mezarın
cephesi kabartmalarla süslenmiştir.
Eskişehir sınırları içinde Hamamkaya
Karacakaya Mezarı. ©Hakan Sivas Mezarı, Midas Şehri Piramit
Mezar, Yapıldak Asar Kale Mezarı,
veya tümülüslerde olduğu gibi ahşap kapı geçidinin şekline uygun olarak Karacakaya Gelin Kız Mezarı ile
bir tabut üzerine yatırılmış olduğu işlenmiş bir taş blok yerleştirilerek Afyonkarahisar Köhnüş Vadisi’nde
düşünülebilir. kapatılmıştır. Eskişehir’in Sivrihisar yer alan Aslantaş ve Yılantaş mezarları
Gömü işlemi yapıldıktan sonra ilçesinin Zey Köyü Frig Nekropolü’nde cephesi bezemeli Frig kaya mezarı
kare ya da dikdörtgen mezar girişi, ve Karakaya Mezarı’nda bu türden örnekleridir.

56 Aktüel Arkeoloji
Dağlık Frigya Bölgesi’nin kuzeyinde, Her iki yanında orta dikmeye doğru Deliklikaya Mezarı ile Solon’un Mezarı
Eskişehir sınırları içinde Gavurkayası yönelmiş profilden bir boğa ve at veya Aslanlı Mezar olarak adlandırılan
I ve II, Gökçekısık, Yenisofça, kabartması vardır. Mezar arka arkaya mezar, Frig Döneminde yapılmış
Kilise ve Keskaya mezarları yer alır. iki odalıdır. Odalar üçgen alınlıklı Roma ve Bizans dönemlerinde ilave
Eskişehir’in güneyinde Kokarkuyu, ve beşik çatılıdır. Bizans Döneminde ve değişikliklerle kullanılan diğer Frig
Deveboynu I-II, Hamamkaya, Akpara ikinci odanın yan tarafına bir oda kaya mezarlarıdır.
Kale, Pişmiş Kale ve Yazılıkaya Midas daha ilave edilerek mezar kullanılmaya Dağlık Frigya Bölgesi’nin güney
Şehri kaya mezarları bulunmaktadır. devam etmiştir. kesiminde Afyonkarahisar il sınırları
Midas kenti platosunun doğu Yapıldak yakınlarındaki bir başka içindeki Köhnüş Vadisi’nde kırk adet
yüzünde beş adet mezar vardır. küçük Frig kalesi olan Dübecik Kale’de Frig kaya mezarı bulunmaktadır. Kaya
Bunlar arasında Triklinium Mezarı iki kaya mezarı, Kümbet Vadisi’nde mezarları Aslankayalar, Akkuşyuvası
ve Piramit Mezar güzel örneklerdir.
Midas kentinin batı yamacında
bulunan Batı Mezarı, konumu, özenli
işçiliği ve mimari özellikleri ile ilgi
çekici bir mezardır. Mezarın önünde
kayaya oyulmuş kuyu şeklinde bir
dromos bulunur. Beş basamaklı kayaya
oyulmuş bir merdiven ile dromosun
tabanına ulaşılır. Kare şeklinde küçük
bir kapı geçidi ile mezar odasına
girilir. Mezar odası dikdörtgen planlı,
beşik çatılıdır. Giriş ve arka duvarda
orta dikmeli üçgen alınlıklar, tavanda
mahya kirişi, çatı kirişleri ve mahya
kirişinden yan duvarlara doğru
uzanan karşılıklı mertekler kabartma
olarak işlenmiştir. Arka ve kuzey yan
duvar önünde ana kayadan oyulmuş
iki kline bulunmaktadır. Mezar, Karakaya Mezarı. Birinci oda. ©Hakan Sivas
özenli işçiliği, mimari detayları ve Karakaya Mezarı girişi. ©Hakan Sivas
klineleri ile Frig kaya mezarlarında
megaron planlı bir Frig evinin kayaya
yansıtıldığını açıkça gösteren güzel
örneklerden biridir.
Midas kentinin güneybatısında,
Kümbet Vadisi’nin girişinde
Yapıldak Asar Kale kaya mezarı
bulunmaktadır. Mezar Yapıldak Asar
Kale’nin dik güney kayalığı üzerinde
yer almaktadır. Mezarın cephesi
üçgen alınlıklı bir evin ön cephesini
yansıtmaktadır. Dikdörtgen kapı,
kabartma silmeler ile çerçevelenmiş,
duvar dikmeleri kare motifler ile
süslenmiştir. Üçgen alınlıktaki orta
dikme ucu yukarı doğru bakan
kabartma bir ok şeklinde işlenmiştir.

Aktüel Arkeoloji 57
Köhnüş Vadisi, Aslantaş Mezarı ve diğer Frig kaya mezarları. ©Hakan Sivas

Frig kaya mezarlarının dış yüzleri genellikle bezemesizdir. Dışa-


rıdan bakıldığında doğal dik kaya yüzeyi üzerinde sadece kü-
çük kapı geçidi fark edilir. Az sayıdaki mezarın cephesi kabart-
malarla süslenmiştir.
Mezarın yapıldığı kaya kütlesi
Kayalıkları ve vadinin kuzeyindeki mezar girişinin üzerindeki sütuna
doğal nedenlerle parçalanmış ve
Yokhalil Kayası üzerindedir. Bu dayayan anıtsal iki aslan kabartması
mezar odası tahrip olmuştur. Kaya
görünümü ile Köhnüş Vadisi en işlenmiştir. Her iki aslanın ard
mezarının sadece arka duvarı ve yan
büyük Frig kaya mezarı nekropolü ayaklarının önünde, iki küçük aslan
duvarının bir kısmı anakayada sağlam
durumundadır. Köhnüş mezarlarının kabartması daha bulunmaktadır.
durumda kalmıştır. Parçalanarak
en anıtsal örneklerini Aslantaş ve Mezarın bulunduğu kaya bloğunun
yuvarlanan kaya parçaları üzerinde
Yılantaş mezarları oluşturur. üst kesimi de işlenmiştir. Burada ölü
bir aslan başı ve iki aslan pençesi
Aslantaş Mezarı, yüksek dış cephesini kültü ile ilişkili çeşitli ritüel törenler
kabartması görülebilmektedir.
süsleyen kabartmaları ile Frig kaya yapılmış olmalıdır. Mezarın kapı
Mezara ait diğer parçalar üzerinde
mezarlarının en görkemli örneğidir. geçidi dikdörtgen, mezar odası ise
yapılan araştırmalarda, mezarın ön
Aslankayalar’da üzerinde bulunan kaya kare planlıdır. Zemini düz işlenerek
cephesinde kapının üzerinde bir gorgo
mezarının yerden 5,40 m yüksekteki boş bırakılmıştır. Bizans Döneminde
başı ve bunun iki yanında mızraklı,
girişi kuzeye bakmaktadır. Mezarın doğu duvarına bir lahit oyularak
miğferli iki savaşçı kabartması, dış
cephesinde girişin her iki yanına, tekrar kullanılmıştır.
yan duvarında da sırtları birbirlerine
yüzleri birbirine dönük, ard ayakları Yılantaş Mezarı, Aslantaş Mezarı’nın dönük duran, arkaya uzattıkları
üzerinde duran, ön pençelerini hemen güneybatısında yer alır. pençelerini birbirlerine değdiren

58 Aktüel Arkeoloji
iki aslan kabartması bulunduğu vardır; biri hariç hepsi tek odalıdır; dikdörtgen planlı mezar odasının
saptanmıştır. Kare planlı olan mezar odalar dikdörtgen veya kareye yakın orta kesimine dikdörtgen bir çukur
odası beşik çatılıdır. Oda içerisinde dikdörtgen planlıdır; oda tavanları oyularak girişin önünde bir basamak,
anakayadan yontulmuş iki kline ve bir beşik çatılı ya da düzdür; bazı beşik arka ve yan duvarlar önünde de
dörtgen şekilli, masaya benzeyen kaya çatılı mezarlarda mertekler, kirişler ölülerin yatırılması için üç adet seki
bloğu bulunmaktadır. ve orta dikmeli üçgen alınlıklar oluşturulmuştur.
Köhnüş Vadisi’ndeki diğer mezarların kabartma olarak işlenmiştir; odalarda Zey 9 Mezarı nekropoldeki en
cepheleri bezemesizdir. Çoğunlukla zemin boş bırakılmamışsa duvarlara büyük, en gösterişli mezardır.
yerden ulaşılması zor bir yükseklikte bitişik ana kayadan yontulmuş seki/
Dikdörtgen kapı geçidi, Frig kaya
yer alırlar. Dıştan bakıldığında dik yatak ya da klineler bulunur.
mezarlarında genellikle görüldüğü
kaya yüzeylerinde sadece dar, küçük Zey 1 Mezarı, diğer mezarlardan gibi kısa kenar üzerinde değil, uzun
girişleri görülebilmektedir. Frig kaya farklı olarak giriş ile aynı aks üzerinde duvar üzerinde yer almaktadır. Kapı
mezarlarının genel özelliklerinin arka arkaya iki odalı bir mezardır. geçidinin tabanında görülen yarım
hepsinin izlenebildiği mezarlardır. Her iki oda da beşik çatılıdır. ay biçimindeki kanal ve kapı mil
Köhnüş Vadisi’nin doğusunda Tavanlarda mertekler ve çatı kirişleri yuvası girişin olasılıkla taş bir kapı
Karababa Vadisi, Ayazin ve Avdılaz kabartma olarak işlenmiştir. Arka ile kapatıldığını göstermektedir.
ve ön duvarların üst kesimlerinde Dikdörtgen planlı mezar odası beşik
Kale’de de Frig kaya mezarları
üçgen alınlıklar ve yan duvarlarda çatılıdır. Üçgen alınlık, alınlık orta
saptanmıştır. Afyonkarahisar Akçin
duvar dikmeleri kabartma olarak dikmesi ve yan duvarların çatıya
köyü Balmahmut Kaya Mezarı,
işlenmiştir. Birinci odada kuzey yan birleştiği kenardaki kirişler kabartma
Kaçak kazılarla ortaya çıkartılmış
duvar önünde bir alçak seki bulunur. olarak işlenmiştir. Kabartma
dromoslu, tek odalı, beşik çatılı bir
İkinci odanın zemini ise her hangi kesimlerin üzerinin kırmızı boya
Frig kaya mezarıdır. Dağlık Frigya
bir seki ya da kline yontulmadan boş ile boyanmış olduğu, günümüze
Bölgesi’nin kuzeybatı kesiminde,
bırakılmıştır. kadar varlığını korumuş boya
Kütahya il sınırları içinde de Fındık
Asar Kale, Ovacık/İnli ve Doğuluşah Zey 5 Mezarı kare şeklinde küçük bir kalıntılarından anlaşılmaktadır.
Kalesi’nde Frig kaya mezarı örnekleri kapı geçidine sahiptir. Beşik çatılı, Ayrıca, beşik çatıda mahya kirişi,
bulunmaktadır.
Yapıldak Mezarı ve girişi. ©Hakan Sivas
Dağlık Frigya bölgesinin dışında da
çeşitli Frig kaya mezarları vardır.
2001-2011 yılları arasında Taciser
Tüfekçi Sivas başkanlığındaki
ekibimizle yürüttüğümüz yüzey
araştırmalarında Eskişehir il sınırları
içinde merkez ilçe Alpu, Beylikova,
Sivrihisar ve Mihallıçcık ilçelerinde
Frig yerleşmeleri ve kaya mezarları
tespit edilerek belgelenmiştir.
Bunlar arasında bulunan Zey Frig
Nekropolü önemli bir buluntu yeridir.
Sivrihisar’ın Zey Köyü’nün yaklaşık
1 km güneyinde dar ve küçük bir
vadinin doğu ve batısını çevreleyen
dik kayalıklara oyulmuş 12 kaya
mezarından oluşan bir nekropoldür.
Mezarlar zemin seviyesinden 2
ila 9 m yüksekliktedir; kare ya da
dikdörtgen şeklinde, küçük girişleri

Aktüel Arkeoloji 59
olarak, cenaze törenleri sırasında
ve sonrasında ritüel törenler için
kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Zey Nekropolü, 1 km güneyde
bulunan Zey Kale ve 5 km güneyde
yer alan Tepecik Höyük’te oturan
Frig soyluların gömüldüğü bir
mezarlık olmalıdır. Nekropole en
yakın yerleşmeleri oluşturan her
iki yerleşmede de çok miktarda gri
ve devetüyü renkli tipik Frig çanak
çömlek parçaları bulunmuştur.
Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde, Zey
Nekropolü mezarlarından başka
Karakaya Mezarı, Beypazarı Mezarı,
Kargın Mezarı, Karacakaya Gelin Kız
Yazılıkaya-Midas Şehri Kaya Mezarı (Batı Mezarı). ©Hakan Sivas
Mezarı, Habippınarı Özü mezarları ve
Tekören mezarları da bulunmaktadır.
Ayrıca, Alpu’da Uzunburun;
Beylikova’da Aşağıdoğanoğlu, Okçu,
Halilbağı; Mihalıçcık’da Üçbaşlı
Mezarı tipik Frig kaya mezarlarının
diğer örnekleridir.
Karacakaya Frig Kaya Mezarı,
Sivrihisar’ın Karacakaya köyünün 1
km kadar güneyindeki Çal Tepesi’nin
kuzey yamacında sert mermer kayaya
yontulmuştur. Dromoslu, tek odalı bir
mezardır. Oldukça özenli bir işçiliğe
sahiptir. Dışta dikdörtgen mezar
girişinin üzerinde orta dikmeli üçgen
alınlık kabartma olarak işlenmiştir.
Mezar odası kareye yakın dikdörtgen
Yazılıkaya-Midas Şehri. Piramit Mezar. ©Hakan Sivas planlıdır. Tavan ve duvarlarına ahşap
bir Frig evinin mimari elamanları
mertekler gibi çatı elemanları kırmızı m çapında olan bu kaya işaretlerinin kabartma olarak işlenmiştir. İki yana
boya ile çizilerek belirtilmiştir. Mezar bir benzeri, Midas Vadisi’nde eğimli beşik çatılıdır. Mezar odasında
odası içinde anakayadan özenle Hamamkaya Mezarı’nın arkasında kısa duvarlar orta dikmeli üçgen
yontulmuş, boğa toynağı şeklinde düzleştirilmiş kaya platformunda alınlıklıdır. Kuzey duvarda girişin
ayakları olan iki kline yer almaktadır. tarafımızdan saptanmıştır. Bu batısında kalan duvar yüzeyinde,
Nekropolde mezarların bulunduğu türde benzer kaya işaretleri Urartu girişe doğru ilerleyen bir ata yan
kayaların üzerinde, anakayadan Krallığı’nda kaleler, sulama kanalları olarak binmiş, olasılıkla soylu bir Frig
oyulmuş iki adet basamaklı altar yer ve mezarların yakınına yapılmıştır. kadını figürü ile arkasında yaya olarak
almaktadır. Ayrıca Zey 1 mezarının Frig kaya mezarlarının yakınlarında onu takip eden mızraklı bir Frig
10 metre kuzeyinde, yuvarlak kaya bulunan altarların ve kaya savaşçı kabartması yer almaktadır.
işaretleri bulunmaktadır. Yaklaşık 1.00 işaretlerinin, ölü kültü ile bağlantılı Ayrıca mezar odasının batı uzun

60 Aktüel Arkeoloji
duvarına, beşik çatılı bir yapı cephesi özellikle toprak seviyesinin altına Frig kaya mezarlarında ne gibi ölü
kabartma olarak işlenmiştir. Girişin yapılmış, bozulmadan günümüze gömme geleneklerinin uygulandığı
karşısında ve kuzey uzun duvar kadar gelmiş Frig kaya mezarlarının ve mezarlara ne tür armağanlar
önünde anakayadan yontulmuş, saptanarak kazılarının bilimsel konulduğu sorularının cevabını
ayakları yırtıcı kuş ayağı (?) şeklinde yöntemlerle yapılması durumunda, vermek mümkün olacaktır.
işlenmiş iki kline bulunmaktadır.
Frig kaya mezarlarına bırakılan Frig kaya mezarlarına bırakılan ölü arma-
ölü armağanları ve bu mezarlarda ğanları ve bu mezarlarda uygulanan ölü
uygulanan ölü gömme gelenekleri
gömme gelenekleri çok açık olmamakla bir-
çok açık değildir. Soylulara ait
mezarlar olduklarından zengin likte, bunların soylulara ait mezarlar olmala-
armağanlar içeriyor olmalıydılar. rı nedeniyle zengin armağanlar içeriyor ol-
Bu mezarlar antik çağlarda, belki
dukları düşünülür.
de kendi dönemlerinden itibaren
soyulmuş olup, bazı mezarlar Roma Zey Nekropolü 5 No.’lu mezar girişi. ©Hakan Sivas

ve Bizans dönemlerinde değişiklikler


yapılarak kullanılmaya devam
etmiştir. Bu durum mezarların
tarihlendirilmesi için büyük bir sorun
oluşturmaktadır. Frig kaya mezarları
işçilik ve mimari özelliklerine göre
iki ana grup altında toplanmaktadır.
Birinci grupta yer alan mezarlar,
çoğu zemin seviyesinden yüksekte,
kareye yakın girişli, küçük boyutlu,
beşik çatılı, mimari detayları yüzeysel,
gösterişsiz basit mezarlardan
oluşmaktadır. İçlerinde 1 ile 3 adet
seki bulunmaktadır ve MÖ 8. yüzyılın
üçüncü çeyreğine tarihlenirler.
İkinci gruptaki mezarlar, normal oda
boyutlarındadır. Mimari elemanlar
Zey Nekropolü. 9 No.’lu Mezar içinde kline. ©Hakan Sivas
ahşap asıllarına uygun olarak özenli
bir şekilde kayaya işlenmiştir. Ölülerin
yatırılması için duvar önlerinde
klineler vardır. Normal boyuttaki
giriş kapıları silmelerle bezelidir. Bazı
mezarların cephelerinde kabartmalar
vardır. Bu kabartmalarda aslan,
boğa, at, süvari, hayvan mücadelesi,
mızraklı asker, gorgo başı gibi figürler
işlenmiştir. Bu gruba giren mezarlar
MÖ 6. yüzyılın ikinci çeyreği ile MÖ
5. yüzyıl arasına tarihlenirler.
Frigya Bölgesi’nde bundan sonra
yapılacak olan araştırmalarda,

Aktüel Arkeoloji 61
Erkan KONYAR

URARTU’DA
ÖLÜ GÖMME
Urartu’da mitoloji, din ve sosyal hayatı yansıtan yazılı bel-
gelerin sayısı yok denecek kadar azdır. Dolayısıyla yazılı
belgeler ölüm ve bununla ilişkin törenler hakkında da bilgi
vermezler. Ölüm ve etrafında şekillenen olayları anlamanın
bir yolu da mezarlar ve bu mezarlarda bulunan bulgu ve
buluntunun değerlendirilmesinden geçer. Mezarlar ve gömü
gelenekleri kişilerin sosyal statüsünden ekonomik durumla-
rına, beslenme alışkanlıklarından hastalıklarına ve cinsiyet-
lerinden akrabalık ilişkilerine kadar birçok bilgiyi barındırır.

62 Aktüel Arkeoloji
Van Kalesi, Doğu Oda Mezarları.
©Eski Van Şehri, Kalesi ve Höyüğü Kazı Arşivi

Aktüel Arkeoloji 63
Ölüm Düşüncesi
Gömü Adetleri
Mezar Tipleri

Van Kalesi Neftkuyu Mezarı cephesi. ©Eski Van Şehri, Kalesi ve Höyüğü Kazı Arşivi

Doğu Anadolu Bölgesi’nde Urartu Değişen devlet ve toplumsal yapının yeni


öncesinin karakteristik mezar beklentilerine, ihtiyaçlarına cevap verebilecek
tipi kurganlardır. Kurganlar, yer mezar tipleri ve gömü adetleri ortaya çıkmıştır.
altına açılan, taş sandık türünden Aslında bu kültürel değişim Orta Demir Çağından
bir gömü alanının üzerinin taş başlayarak bütün Anadolu için geçerli olmuştur.
veya toprak yığını ile örtülmesi ile
Yer altına yapılan dromoslu oda mezarlar, krali kaya
oluşturulmuştur. MÖ 4. binyılın
mezarları, kremasyon gömüler ve urneler Urartu ile
son yarısından itibaren Kafkaslarda
birlikte bölgede görülmeye başlayan yeni mezar ve
ortaya çıkan bu mezar tipinin,
gömü biçimleridir.
Van-Urmiye boyalılarından
hareketle en azından 2. binyılda Çok odalı kaya mezarları, Urartu’nun karakteristik
Doğu Anadolu Bölgesi’nde kimliğini yansıtan yapılardır. Konum, plan ve
kullanıldığını söyleyebiliriz. yapısal özelliklerindeki kimi ayrıntılarda ölü
Genellikle tek bireyin hoker (dizler gömmeye ilişkin çıkarımlar yapmak mümkündür.
karna çekili halde) pozisyonunda Sitadeli çevreleyen surlar içinde yer alan bu
gömüldüğü mezarlara ölü yapıların tanımlanabilir örnekleri Van Kalesi’nde
armağanı olarak boya bezemeli yer alır. Tümü ana kaya oyularak yapılan bu
çanak çömlekler, tunç hançer ve mezarların boyutları, çok odalı düzenlemeleri,
iğneler bırakılmıştır. cepheleri, önlerindeki platformlara inen
Erken Demir Çağı ve Urartu merdivenleri ve giriş kapıları birer ölü evi olarak
dönemine gelindiğinde ise mezar düzenlendiklerine işaret eder. Van Kalesi Neftkuyu
tipolojisinde ve gömü geleneğinde Mezarı’nda ana kaya oyularak oluşturulan yatay
bir farklılaşmaya gidildiği anlaşılır. paneller ve her iki yanında oluşan kule biçimli

64 Aktüel Arkeoloji
Neftkuyu
Mezarı’nın
kuzeydoğuda
yer alan bir
odasındaki
ana kayadan
oyulmuş,
basamaklarla
çıkılan platform.
©Eski Van Şehri,
Kalesi ve Höyüğü
Kazı Arşivi

Erken Demir Çağı ve Urartu dönemine


gelindiğinde değişen devlet ve
toplumsal yapının yeni beklentilerine,
ihtiyaçlarına cevap verebilecek mezar
tipleri ve gömü adetleri ortaya çıkar. Aynı odanın tavanı ile yan duvarlarının birleşme noktalarındaki kornişlerden detay.
©Eski Van Şehri, Kalesi ve Höyüğü Kazı Arşivi

yükseltiler, bütün olarak bakıldığında siqqatu olarak tanımlanan duvar levhalarına Özellikle bazı yer altı oda
Urartu kabartmalarında resmedilen saray ilişkindir. Özellikle Argişti Mezarı’nda mezarlarındaki in situ buluntu
cephelerini andırır. belli aralıklarla aynı seviyede yerleştirilmiş durumu, bu türden nişlere
Çok odalı bu mezarlar kraliyet ailesi ortası delikli kenarları iç bükey kare oyuklar mezar armağanları ve urnelerin
için kullanılmışlardır. Mezar içindeki büyük olasılıkla tunçtan yapılmış, demir konulduğuna işaret eder.
bazı odaların özel tasarımları ise bu çivileri olan (siqqatu) tunç levhaların Mezarın iç tasarımlarına ilişkin
grup içindeki daha yetkin kişiler için yerleştirilmesi içindir. Urartu saraylarındaki ana kayada izlenebilen bu
yapıldıklarını gösterir. Neftkuyu Mezarı’nda duvar resimleri ve Assur saraylarındaki ayrıntılar oda ve salonlarının
kuzeydoğuda yer alan bir odada ana duvar levhaları dekoratif amaçla içinin -bugün sadece kayadan
kayadan oyulmuş basamaklarla çıkılan bir kullanılmış olabileceklerini gösterir. Mezar oluşan yüzeylerden çok-
platform yer alır. Tavanla yan duvarların armağanlarının asılması için kullanıldığı da mezar armağanları ile birlikte
birleşme noktalarındaki yarım yuvarlak öne sürülmektedir. oldukça renkli ve hareketli
iki dişli silmelerle oluşturulmuş kornişler Kaya mezarlarının iç tasarımlarına olduğunu gösterir. Kral ve
de odanın özgünlüğünü yansıtır. Bu ilişkin dikkati çeken bir diğer ayrıntı, ailesi için bırakılan takılar,
türden basamaklarla çıkılan ölü yatakları duvarlarına açılmış nişlerdir. Aynı seviyede kemerler, mobilya ve at koşum
ve platformlar Van Kalesi’ndeki diğer düzenli aralıklarla yerleştirilmiş nişlerin takımları, duvarları süsleyen
mezarlarda da görülür. Mezarların iç iç mekânı hareketlendirmek yanında, siqqatulara asılmış kalkan ve
tasarımlarıyla ilgili bir diğer uygulama işlevsel özelliklerinin de olduğu anlaşılır. mızraklar, nişlere konulmuş

Aktüel Arkeoloji 65
bir boyut kazandırmaktadır.
Hoker pozisyonunda gömü,
mezar başına ölü yemeğinin
bırakılması, takıları ile
gömülmesi gibi özellikler,
öteki dünya inancı yanında
ölüye karşı duyulan saygının
göstergesi olarak da kabul edilir.
Ancak sonraki aşamalarda ölüye
ilişkin kalıntıların yeni gömülere
yer açabilmek amacıyla mezar
diplerine istiflenmesi bu
Argişti Mezarı’nda siqqatu adı verilen tunç levhaların yerleştirilmesi için yapılmış ortası delikli kenarları iç bükey kare oyuklardan
saygınlıklarını görece tartışılır
bir örnek ve yanda demir çivisi ile bir siqqatu örneği. ©Eski Van Şehri, Kalesi ve Höyüğü Kazı Arşivi hale getirir. Buna karşın bugün
bile yine yer darlığından, aynı
mezarların birden fazla birey
tarafından kullanıldığına dair
birçok örnek mevcuttur.
Van Kalesi’ndeki Kremasyon
Mezarı, konum ve plan
açısından farklı bir anlayışı
yansıtır. Aşağı Şehir’den
ulaşılabilir bir yere yapılan
mezar, tek bir büyük mekândan
oluşur. Temel farklılığı ise yan
duvarları boyunca açılmış niş
ve bu nişlerin tabanlarındaki
oyuklardır. Oyuklar kremasyon
işlemi sonrasında cesetten
Kaya mezarlarının içerisinde, düzenli aralıklarla yerleştirilmiş nişler, dekoratif olduğu kadar işlevsel özelliklere de sahiptir.
©Eski Van Şehri, Kalesi ve Höyüğü Kazı Arşivi kalanların konulduğu kapların
(urne) yerleştirilmesi için
açılmış olmalıdır. İki sıra
Tümü ana kaya oyularak yapılan çok odalı kaya mezarlarının halinde düzenli aralıklarla
boyutları, düzenlemeleri, cepheleri, önlerindeki platformlara yerleştirilmiş bu oyukların sayısı
(78 adet) düşünüldüğünde
inen merdivenleri ve giriş kapıları, bu mezarların birer ölü buranın bir “columbarium”
evi olarak düzenlendiklerine işaret eder. olarak değerlendirilmesi yanlış
olmaz. Burada tartışılması
pişmiş toprak ve tunçtan urneler görsel olabileceği öne sürülmüştür. Varto gereken, sadece kremasyon
etkileşimi artıran unsurların başında gelmiş Kayalıdere’de saptanan bir kuyu içindeki gömüler için kullanılan bir
olmalıdır. Duvar ve zemin yüzeyleri ile buluntu durumu bu işlevlerini doğrular mezarın yapılmış olmasıdır.
niteliktedir. Van Argişti, Palu, Doğubayazıt Yer altı oda mezarlarında
basamaklı kaya platformları ve sekiler ise
kaya mezarlarında da aynı mimari normal gömüler ile kremasyon
ölünün içine konulduğu tunç kaplama veya
düzenleme görülür. Halk mezarlarında gömüler aynı mezar odasına
tamamıyla taştan oyulmuş lahitler için
olduğu gibi krali mezarlarda da eski konulabilmiştir. Yine çok odalı
düzenlenmişlerdi.
gömülerin yeni gömülere yer açabilmek kaya mezarlarındaki nişlerin,
Kaya mezarlarındaki şişe biçimli birimlerin için belli alanlarda toplandığı anlaşılır. Bu kremasyon kapların konulması
alternatif gömü alanları veya atık çukurları uygulama Urartu’da ölüm algısına farklı için yapılmış olduğuna dair ikna

66 Aktüel Arkeoloji
edici veriler mevcuttur. Bu durumda Van bölgelerde yer altı kaya oyma mezarların tekniğindedir. Yükseldikçe
Kalesi’ndeki bu mezar sadece kremasyon tercih edildiğini söyleyebiliriz. Ana kayanın içe doğru daralırlar. Üst örtü
işlemiyle gömülmüş bireyler için yapılmış yapısal özelliğinin verdiği avantajlardan bazı örneklerde sahte kemerle
olabilir. Mezar önündeki, merdivenle yararlanılmıştır. Birbirine bağlı daha düzenlenmekle birlikte
inilebilen, iki kademe halinde ana kayaya küçük odalar veya gömü birimlerinin genellikle yassı sal taşları
oyulan platform, yakma işlemi ve gömü oluşturduğu mezar kümeleri yanında, tek ile oluşturulmuştur. Bazı
töreni için kullanılmış olmalıdır. Van büyük odadan oluşan mezar da vardır. Yan örneklerde nişler ve bazen
Kalesi’nde 2016 yılında bulunan yeni bir duvarlarda niş uygulaması, duvar kenarları toprağa açılmış oyuklarda
mezar farklı mimari özellikler göstermekle boyunca uzanan sekiler yaygın mimari küçük ek gömü alanları
birlikte, niş uygulamasının niteliği ile bu uygulamalardandır. Üst örtü bazen düz, oluşturulmuştur.
mezarla paralellik taşır. Yer altında, ana bazen ise beşik tonoz biçimindedir.
Urartu’nun eyalet merkezi
kaya oyularak yapılmış dromoslu oda Yer altı taş örgü mezarlar ise kimi olarak kabul edilen Erzincan-
mezarın yan duvarlarında üç yönde yine istisnalar dışında tek odalı örnekler olarak Altıntepe ile Adilcevaz, Erivan
boylu boyunca uzanan niş açılmıştır. karşımıza çıkarlar. Yan duvarlar bindirme ve son yıllarda kaçak kazılar
Urartu coğrafyasında yaygın kullanılan Doğu Odaları Mezarı’nda, ölünün içerisine konulduğu tunç kaplama veya taştan oyulmuş lahitler
oda mezarlar kuşkusuz bölge halkının eski için düzenlenmiş duvar ve zemin yüzeyleri ile basamaklı kaya platformları ve sekiler görülüyor.
©Eski Van Şehri, Kalesi ve Höyüğü Kazı Arşivi
geleneğinin bir ürünüdür. Değişen yasam
koşulları ve artan nüfus, boyutları ve gömü
sayılarında da bir değişiklik yaratmış gibi
görünmektedir.
Bu türden mezarlar iki alt grupta
değerlendirilir: Yer altı taş örgü mezarlar
ve oyma mezarlar. Mezar tercihlerinde
alanın yapısal özelliği belirleyici olmuştur.
En azından uygun kayalık alanların olduğu
Tutak-Atabindi Mezarı’nın içerisinde aynı seviyede
düzenli aralıklarla yerleştirilmiş nişler görülüyor.
©Eski Van Şehri, Kalesi ve Höyüğü Kazı Arşivi

Aktüel Arkeoloji 67
Urartu coğrafyasında yaygın kullanılan oda mezarlar kuşkusuz bölge halkının eski
geleneğinin bir ürünüdür. Bununla birlikte, değişen yaşam koşulları ve artan nüfusla
birlikte, mezarların boyutları ve gömü sayılarında bir değişiklik gözlenmektedir.

ile ortaya çıkarılan Eleşkirt-Gökçeçayır hırsızlığına karşı alınan önlem olarak oluşturmamızı olanaklı kılar.
gibi yer altı oda mezarlarda mimari ve açıklanmıştır. Tunç kemer ve silahlar Daha önce de belirttiğimiz gibi,
ölü armağanları açısından daha farklı yanında altın, gümüş takılar, mobilya bu mezarlar çoklu gömünün
bir uygulama görülür. Altıntepe, Eleşkirt aksamları ve at koşum takımları ile yapılmış olduğu aile mezarları
ve Erivan gibi mezarlarda kesme taşla yazıtlı araba aksamları bu mezarların olarak tanımlanmıştır. Öyle
inşa edilmiş mezarlarda daha özenli bir kraliyet ailesi veya yerel yöneticilere ait ki 7-8 m2 boyutlarındaki bir
işçilik ve zengin mezar armağanları söz olabileceklerini gösterir. mezara yüzü aşkın bireyin
konusudur. Altıntepe mezarları çok odalı gömüldüğü örnekler mevcuttur.
Yer altı oda mezarların her iki tipinde de,
olup, mezar odalarının birinde içlerine Yeni gömülere alan yaratmak
yüzeyle bağlantıyı kuyu biçimli bir giriş
birer gömü yapılmış iki adet taş lahit için eski gömülere ait kemiklerin
sağlar. Yerin 1-2 metre kadar derinine inen
bulunmuştur. Üst örtü sahte kemerle mezarın dip kısmına doğru
bu dikey geçiş bazen taş örgü duvarlarla,
oluşturulmuştur ve mezar toplandığı görülmüştür. Bu
bazen ana kaya bazen ise ana toprak
duvarlarında nişler yer alır. örneklerde mezar odasının
oyularak oluşturulmuştur. Burada
Erivan ve Adilcevaz mezarlarında gerisine doğru, bazen mezar
ulaşılan mezar odasının kapısı çok
bu nişler içinde in situ yüksekliğine ulaşan bir kemik
büyük değildir ve yassı bir sal
durumda urneler tespit ve buluntu yığını oluşmuştur.
taşı ile kapatılmıştır.
edilmiştir. Bu mezarların Kimi özel yaklaşımlar da
diğer bir önemli özelliği Yer altı oda mezarlarında dikkati çeker. Kafatasının bazen
mezar armağanlarının elde edilen ölüme veya kaplar içinde, bazen ise mezar
niteliğidir. Kemer, silah ölüye ilişkin arkeolojik ve odasının bir bölümünde -dışarı
gibi ölü armağanlarının antropolojik bulgular, Urartu doğru açılmış oyuk ve küçük
bükülerek bırakması, mezar toplumu için genel bir çerçeve birimlerde- toplandığı görülür.
Kremasyon işlemi sonrasında cesetten kalanların konulduğu urne adı verilen kaplara bir örnek. ©Eski Van Şehri, 2016 yılında bulunan, farklı mimari özelliklere sahip Van
Kalesi ve Höyüğü Kazı Arşivi Kalesi BG90 Kaya Mezarı, niş uygulaması bakımından
Kremasyon Mezarı ile benzerlik taşır.
©Eski Van Şehri, Kalesi ve Höyüğü Kazı Arşivi
Van Kalesi’ndeki Kremasyon Mezarı’nda, mezar odasının yan duvarları boyunca açılmış niş ve bu nişlerin tabanlarında
urnelerin yerleştirilmesi için açılmış oyuklar görülüyor. ©Eski Van Şehri, Kalesi ve Höyüğü Kazı Arşivi

68 Aktüel Arkeoloji
Bu uygulama kafatasına özel bir önem
verildiğini gösterir.
Mezar odalarında ölüler hoker biçiminde
yatırılmışlardır. Kemikler ve bazı metal
eserler üzerindeki kalıntılar, giysileri
ile veya kumaşa sarılı halde gömülmüş
olduklarını gösterir. Bilezik, yüzük, küpe,
saç iğneleri ve boncuk kolyeler sıklıkla
karşılaşılan mezar armağanlarındandır.
Ölünün başucunda tespit edilen çanak
ve testi ile vazo veya çömlek tipindeki
kaplar ölü yemeği ve içeceğinin
konulduğu kaplardır. Karagündüz
Mezarlığı’nda kaplar içinde küçükbaş Van-Altıntepe Nekropolü Nişli Yer Altı Oyma Mezar. ©Eski Van Şehri, Kalesi ve Höyüğü Kazı Arşivi

hayvan kemikleri tespit edilmiştir. Prof.


Dr. Veli Sevin’e göre Karagündüz ve
Dilkaya mezarlıklarında tespit edilen
tandır kalıntıları ölü yemeğinin mezarlıkta
pişirilmiş olabileceğini gösterir. Konuklar
için pişirilen yemek ölünün başucundaki
kaplara da konulmuştur. Yoncatepe
mezarlarında da yemek artığı oldukları
tespit edilen oğlak, koyun ve sığır kemikleri
bulunmuştur.
Yoncatepe Mezarlığı’nda Urartu’da ölü
gömme ile ilgili diğer bir dikkat çekici
veri gelir. Mezarlarda, biri in situ olmak
üzere çok sayıda köpek kafatası ve kemiği
bulunmuştur. Yapılan osteoarkeoloji
çalışmalarıyla, iskeletlerin 9-12 yaşlarında
çoban köpeği cinslerine ait oldukları tespit
edilmiştir.
Oda mezarlarda saptanan yanmış
kemik ve kül kalıntıları kremasyon
uygulandığına dair önemli bulgulardır.
Doğu Anadolu’da kremasyon geleneği
Urartu ile birlikte başlamış gibi
görünmektedir. Örneğin Yoncatepe 3
mezarının neredeyse tümünü kaplayan
kemik ve kül yığını, yoğun kremasyon
işleminin kanıtları olarak gösterilir. Mezar
odasındaki buluntu durumları, yakma
işleminin mezar dışında yapıldığını
gösterir. Kremasyon gömüler ile normal
gömülerin aynı mezarlarda görülmesi
dikkat çeken diğer bir ayrıntıdır. Bunların
Yer altı taş örgü mezarların en belirgin özelliği tek odalı olmalarıdır. Bindirme tekniğinde inşa edilmiş yan duvarları
bir aile veya kabile mezarlığı olduğu yükseldikçe içe doğru daralır. ©Eski Van Şehri, Kalesi ve Höyüğü Kazı Arşivi

Aktüel Arkeoloji 69
düşünüldüğünde aynı toplulukta birden koyacak herhangi bir arkeolojik veri oluşturulan kanallara sıralar
fazla inanç veya gömü geleneği söz bulunmaz. Hemen tüm Urartu mezar halinde dizilmiştir. Urnenin
konusu olur. Diğer taraftan kremasyon tiplerinde kremasyon gömülere ilişkin ağız kısmı çoğu zaman bir
uygulamasının ölen kişinin ölüm koşulları bulgulara rastlanmıştır. çanak veya taşla kapatılmıştır.
ile de ilgili olabileceği düşünülebilir. Urartu’da kremasyon gömülerin Urneler üzerinde değişik
Örneğin bazı toplumlarda salgın konulduğu urneler, kaya mezarları ve sayılarda sonradan açılmış
hastalıklar gibi çevresel nedenlerden oda mezarlar dışında tek başlarına da delikler yer alır ve bu deliklerin
cesetler yakılabilmektedir. Anadolu ve görülebilmektedirler. Kısa boyunlu, “ölü ruhunun” dışarı çıkması
Akdeniz dünyasında kremasyon işleminin küresel gövdeli bir küp içine yakılmış için açıldığı iler sürülür.
daha çok varlıklı ve “önemli” kişilere olan cesetten kalan kül ve kemik parçaları Prof. M. Taner Tarhan ise bu
uygulandığına dair az sayıda yazılı belge konulmuş ve bunlar toprak altına deliklerin sayısına göre urne
mevcuttur. Urartu’da ise bu ilişkiyi ortaya açılmış çukurlara veya ana kaya oyularak içindeki bireyin cinsiyetinin

Urartu’da ölü ile mezar tipi Erzincan Altıntepe 3 Nolu Mezar. ©M. Karaosmanoğlu
Altta: Erzincan Altıntepe 1 Nolu Mezar. ©M. Karaosmanoğlu

arasındaki bağlantı çok


odalı kaya mezarlarında
görülür. Urartu başkenti
Tuşpa’da krallar için, eyalet
merkezlerinde vali için, beylik
merkezinde ise yöre beyi için
kaya mezarı inşa edilmiştir.

70 Aktüel Arkeoloji
Van-Yoncatepe 3 Nolu Mezar’da da gördüğümüz gibi, yeni gömülere alan yaratmak için eski gömülere ait kemikler mezarın dip kısmına doğru toplanmıştır.
©Eski Van Şehri, Kalesi ve Höyüğü Kazı Arşivi

belirlenebileceğini öne sürer. Tarhan’a


göre tek delikli urne erkeğe, üç delikli
evlenmiş kadına, iki delikliler de
evlenmemiş genç kadına ait olmalıdır.
Mezarlık alanlarında karşılaşılan bir
diğer mezar tipini basit toprak mezarlar
oluşturur. Toprağa açılmış çukur içine
gömü hoker pozisyonunda yatırılmıştır.
Gömü biçimi basit olmakla birlikte mezar
armağanlarında niteliksel bir ayrım
yapmak zordur. Elbise ve takılarıyla
gömülmüş ve başucuna ölü yemeğinin ve
içeceğinin konulduğu kaplar bırakılmıştır.
Urartu’da ölü ile mezar tipi arasındaki
bağlantı çok odalı kaya mezarlarında Yoncatepe Mezarlığı’nda in situ olarak bulunan köpek kafatası ve kemiği. ©Eski Van Şehri, Kalesi ve Höyüğü Kazı Arşivi

görülür. Urartu başkenti Tuşpa’da krallar Van-Ayanis Güneytepe Yerleşmesi’nde ortaya çıkan hoker pozisyonunda yatırılmış, basit toprak mezar.
©Eski Van Şehri, Kalesi ve Höyüğü Kazı Arşivi
için, eyalet merkezlerinde vali için, beylik
merkezinde ise yöre beyi için kaya mezarı
inşa edilmiştir. Yine aynı alanlardaki daha
düzgün planlı, kesme taşla inşa edilmiş
duvarlara sahip, zengin armağanlarla
kendini karakterize eden mezar sahipleri
de aynı gruba ait olmalıdırlar.
Yer altı oda mezarlar, taş sandık mezarlar,
basit toprak mezar tercihlerinde
arkeolojik bulguların sunduğu belirli
bir veriden söz etmek zordur. Ancak
oda mezarların çok sayıda olması, gömü
yoğunluğu ve mezar armağanlarının
standart özellikleri halkın geniş bir kısmı
tarafından tercih edildiğini gösterir.

Aktüel Arkeoloji 71
Lucia NOVAKOVA

ANTİK DÜNYADA
ANADOLU’DA ÖLÜMMylasa’da (Milas) bulunan, Maussollos’un babası Hekatomnos’a ait Hekatomnos Lahdi. ©Kenan Gürbüz, Aktüel Arkeoloji Fotoğraf Yarışması 2011

72 Aktüel Arkeoloji
De Mortuis Nil Nisi Bonum
“ÖLENİN ARKASINDAN KÖTÜ KONUŞULMAZ”

Eurymedon Vazosu
üzerinde Perslere özgü
aksesuar ile betimlenmiş
bir figürün diğer figür
tarafından aşağılandığı
bir sahne yer alıyor.

Mezar“ar üzerinde yer a“an beze”e“er, i”ge“er, yazıt“a-


rın di“i gibi tü” unsur“ar, ö“en kişinin be“ir“i bir top“u“u-
ğa bağ“ı o“”a duru”unu, bu top“u“uğun iç dina”ik“e-
rini veya diğer etnik grup“ar i“e o“an i“işki“erini yansıtır.

A
nadolu coğrafyası; bölge kralı Büyük Kyros Lidya Krallığı’nı ele geçi-
sakinlerinin etnik köken- rerek, Batı Anadolu’nun büyük bir bölümüne
leri, topografyası, iklimi hükmetmeyi başarmıştır. Ticaret merkezleri-
ve tarihi bakımından nin birçoğu Pers İmparatorluğu’nun sınırları
antik dünyanın en çok içerisinde kalan Anadolu’daki Yunan kentleri,
çeşitlilik gösteren bölge- fethedilmiş olmalarına karşın gelişim göster-
lerinden biridir. Geç Tunç Çağından itibaren meye devam etmiştir.
Batı Anadolu kıyılarına yerleşmeye başlayan Anadolu’nun Arkaik ve Klasik dönemlerin-
Yunan kolonileri, Anadolu’daki mevcut etnik deki mezar ikonografisine baktığımızda,
gruplarla, özellikle de Frigler ve Lidyalılar ile Anadolu halkına, ağırlıklı olarak da genel
temaslar kurmuştur. Bu süreçte Yunanlar ile halka özgü bir özellik olarak öne çıkan,
Güneybatı Anadolu’nun yerel sakinleri ara- ölen kişinin figürünü merkeze alan kabart-
sında yoğun bir kültür alışverişi gerçekleş- malarla bezenmiş mezarlarla karşılaşırız.
miştir. Örneğin Karia ve Lykia kültürlerine Bu tür bezemelerle kaplı mezarlar, ölen ki-
baktığımızda, bunların Geç Tunç Çağının şinin fiziksel görüntüsünü yalnızca akraba-
Luvi kültürünün bir devamı olarak şekillen- larından oluşan dar bir çevre için sergileme
diklerini görürüz. Bu medeniyetler arasında- amacını taşımakla kalmayıp, bir tür kamu-
ki kültürel yakınlık, Demir Çağına ait arke- sal ifade halini almıştır. Bu mezarlarda ne
olojik bulgularla da desteklenmekte olup, bu tür imgelerin kullanılacağı veya mezarın
etkileşimlerin daha da eskiye dayandığı dü- biçimi ve mezar yazıtında kullanılacak di-
şünülmektedir. MÖ 546 yılında Akhaemenid lin seçimi gibi konuların hiçbiri rastlantısal

Aktüel Arkeoloji 73
Polysena Lahdi’nin uzun kenarlarındaki kabartmalardan ilkinde (üstte) Troya kralı Priamos ile kraliçe Hekabe’nin kızı Polyksena’nın kurban edilmesi sahnesi betimleniyor. Lahdin yan
yüzlerindeki kabartmalarda 37 figür yer alıyor. MÖ 6. yüzyıla ait olan Polyksena Lahdi literatüre giren en eski lahit olma özelliğini taşıyor. Çanakkale Arkeoloji Müzesi ©Aykan Özener

Pers isti“ası öncesinde Anado“u, e“it sınıf ”ensup“arının Kıta Yunanistan’da-


kine benzer bir yaşa” biçi”ine sahip o“duğu koz”opo“it bir top“u”dan
o“uşuyordu. Yapı“an kazı ve araştır”a“arda ortaya çıkan arkeo“ojik, edebi ve
epigrafik bu“gu“ar da, antik çağın uzun bir bö“ü”ü boyunca Anado“u’da,
Yunan ve Anado“u“u“ardan o“uşan, iki di“ konuşan karışık bir top“u“uğun var
o“duğunu göster”ektedir.
değildir. Mezarlar üzerinde yer alan halklarının kültürel, siyasi ve dini alanlarda kendi kaderlerini tayin etme çabala-
bezemeler, imgeler, yazıtların dili gibi rının, Perslerin gelişi ile birlikte daha da ön plana çıktığı görülmektedir. Bunun
tüm unsurlar, ölen kişinin belirli bir yansımaları mezar tipolojisi ve ikonografisinde de kendini gösterir. Yunanların,
topluluğa bağlı olma durumunu, bu özellikle İonia İsyanı sonrasında meydana gelen olayların etkisi ile birlikte, ken-
topluluğun iç dinamiklerini veya di- dilerini barbaroi yani “barbarlar” olarak nitelendirdikleri halklardan ayırmaya
ğer etnik gruplar ile olan ilişkilerini başladıklarını görürüz. Öte yandan Anadolu halkları da, sahip oldukları yerel
yansıtır. Anadolu, Yunan ve Pers uy- kültürel özellikleri, Yunan ve hatta Pers kültürlerine özgü özellikler ile birleşti-
garlıklarının her biri, ölen kişilerin rerek kendilerine özgü bir kimlik yaratmış ve bu kimliği diğerlerine gösterme
imgelerini kullanarak kendi güçleri- çabası içinde bulunmuşlardır. Bugün elimizdeki yazılı kaynaklar ve eşsiz sanat
ni, zenginliklerini ve aynı zamanda eserleri Yunanlar hakkında son derece detaylı bilgiler sağlarken, mezar taşları
diğer halklara olan üstünlüklerini ve taşlar üzerinde yer alan yazıt ve bezemeler de Anadolu halklarına ait bu çok
göstermeyi hedeflemişlerdir. Anadolu çeşitli mozaiğin tamamlanmasını sağlar.

74 Aktüel Arkeoloji
Kültürel çeşitlilik Anadolu coğrafyası için bir yenilik değildir. Pers istilası önce- aracılığıyla ortaya koymaya başladığı bu
sinde Anadolu, elit sınıf mensuplarının Kıta Yunanistan’dakine benzer bir yaşam dönemde, Anadolu mezarlarında da ta-
biçimine sahip olduğu kozmopolit bir toplumdan oluşuyordu. Yapılan kazı ve mamıyla farklı bir karakteristik yapıya
araştırmalarda ortaya çıkan arkeolojik, edebi ve epigrafik bulgular da, antik ça- sahip askeri sahnelerin yer almaya baş-
ğın uzun bir bölümü boyunca Anadolu’da, Yunan ve Anadolululardan oluşan, iki ladığını görürüz. Duvar resimlerinde
dil konuşan karışık bir topluluğun var olduğunu göstermektedir. Arkaik Dönem veya kabartmalarla bezeli lahitler üze-
sonlarında Atina’da yaşayan aristokratlar da bundan pek farklı olmayan bir ya- rinde; zafer kazanmış Persler veya zafer
şam biçimine sahipti. kazanmış Pers zırhı giyen askerler gibi
Klasik Döneme gelindiğinde, bu dönemde meydana gelen çalkantılı olayların bazı sahnelerin betimlendiği görülmektedir.
değişikliklere yol açtığını görmekteyiz. Yunanların, Persler üzerindeki askeri ve Örneğin, Karaburun Tümülüsü’nde-
kültürel üstünlüklerini, kamusal eserler üzerinde betimlenen mitolojik hikayeler ki duvar resimlerinde Yunan giysileri
içinde betimlenen, yenilgiye uğramış
ve hatta düşman gelmeden kaçmak-
ta olan figürler yer almaktadır. Tatarlı
Tümülüsü’nde ise, Pers askerlerinin ucu
sivri başlıklar giyen düşmanlara karşı
kazandığı zafer betimlenmektedir. Bu-
rada kullanılan başlıklar, Yunan sanat-
çıların etnik kökenleri fark etmeksizin
Afyon’da bulunan Tatarlı Tümülüsü’nde yer alan duvar resimlerinde savaş sahneleri betimleniyor. barbaroi olarak tanımladıkları halkları
Çanakkale’nin Çan ilçesindeki Altıkulaç köyünde bulunan Greko-Pers üslubundaki Altıkulaç Lahdi’nin kısa yüzlerinden birinde, bir çatışma sırasında Perslere özgü silah ve teçhizatı
bulunan bir figürün, Yunan giysileri giyen bir figürü etkisiz hale getirdiği bir sahne yer alıyor. Çanakkale Arkeoloji Müzesi ©Aykan Özener

Aktüel Arkeoloji 75
betimlemek için kullandıkları bir semboldür. Çan Altıkulaç Lahdi’ne baktığımızda aksesuarları ve giysiler, müzik ve spor
ise, bir çatışma sırasında, Perslere özgü silah ve teçhizatı bulunan bir figürün, Yunan aletleri de etnik kökene işaret eden
giysileri giyen bir figürü etkisiz hale getirdiği bir sahne ile karşılaşırız. özelliklerdendir. Genellikle MÖ 5. yüz-
Takip eden on yıllar içerisinde, geleneksel olarak Yunanların barbarlar üzerinde- yıl sonlarına ait mezar ikonografisinde
ki zaferini sembolize eden Panhellenik motiflerin ön plana çıktığı görülmektedir. görülen bu tür nesneler, ölen kişinin en
Bunun en güzel örneklerinden biri, mezarının yapımı için dönemin en önde gelen etkin şekilde temsil edilmesini sağlayan
Yunan sanatçılarını görevlendiren Karia satrapı Mausollos’un mezarıdır. Gösterilen sembollerdir. Bu semboller sayesinde,
tüm bu çabalara karşın, Akhaemenid hükümdarlar ile Yunanlara ait saraylarda ve kişinin sosyal statüsü, sahip olduğu yet-
anıtsal mezarlar üzerinde betimlenen sahnelerde, Anadolulu hükümdarların Bü- kiler, güç ve maddi zenginlik gibi özel-
yük Kral’ın tahta çıkışına destek olurken veya ona haraç verirken betimlendikleri likler hakkında fikir edinilebilmektedir.
görülmektedir. Anadolu mezarlarında yer alan savaş sahneleri veya askeri bir arka Daskyleion’dan mezar steli. MÖ 5. yüzyıl. Sütunlu bir lahit
taşıyan iki atlı cenaze arabasını takip eden Pers başlıklı
plana sahip sahneler genellikle, mezar sahibinin sosyal statüsü ile övgüye değer ba- figürler. Bu sahneye Anadolu-Pers sanatı dışındaki Pers
ikonografisinde pek rastlanmaz. İstanbul Arkeoloji
şarılarına dikkat çekme amacını taşır. Öte yandan, betimlemelerde Yunan silah ve Müzeleri ©Ali Konyalı
teçhizatlarının yer alması, Yunanların düşmanlar tarafından yenilgiye uğratıldığını
gösteren sahnelerin tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmez. Sanatçılar sıklıkla,
bir güç sembolü olarak Pers aksesuarlarını (bashlyk, anaxyrides) Yunan veya yerel
unsurlarla (kandys) bir arada kullanmaya devam etmiştir. Daha karmaşık sahne-
lerde ise, boyutu (daha büyük), pozisyonu (oturan figürler) veya kendisine eşlik
eden figürler (mızraklı süvariler) gibi özellikleri ile vurgulanan önemli figürlerin
yer aldığını görürüz. Askeri teçhizat kullanımı, betimlenen karakterlerin etnik kö-
kenlerini hakkında tahminde bulunmamıza olanak sağlayan önemli bir unsurdur.
Aynı şekilde Yunan ve Perslere ait diğer aksesuarlar; örneğin yemek kapları, saç

Yunan“arın, Pers“er üzerindeki askeri ve kü“türe“


üstün“ük“erini, ka”usa“ eser“er üzerinde beti”-
“enen ”ito“ojik hikaye“er aracı“ığıy“a ortaya koy-
”aya baş“adığı K“asik Döne”de, Anado“u ”e-
zar“arında da ta”a”ıy“a fark“ı bir karakteristik
yapıya sahip askeri sahne“erin yer a“”aya baş-
“adığını görürüz.

İran’ın Fars eyaletinde bulunan, kayaya oyulmuş anıt mezarlardan oluşan Nakş-ı Rüstem adlı arkeolojik sit. Buradaki Pers
kral mezarlarından bazılarında Anadolulu hükümdarların Büyük Kral’ın tahta çıkışına destek olurken veya ona haraç
verirken betimlendikleri görülmektedir.

76 Aktüel Arkeoloji
Burada asıl önemli olan, bu tür askeri
sahnelerin ölen kişinin yaşamından
belirli kesitleri temsil edip etmediği
sorusudur. Tatarlı Tümülüsü’nün de
Nereidler Anıtı büyük aralarında bulunduğu bazı örneklerde
podyum frizinden detay.
British Museum, Londra. gerçek olayların betimlendiği görül-
mektedir. Bazı örneklerde ise bunun
tam aksine, benzer motiflerin siyasi
birlik ve sosyal statü göstergeleri ola-
rak kullanıldıkları anlaşılmaktadır.
Anadolu’da yaşayan Yunanların ve
Anadoluluların sanat eserlerindeki
gerçeklik arayışı, ister toplumsal is-
ter natüralist olsun, bir ölçüde Kıta
Yunanistan’ın ideal sanat anlayışına
Nereidler Anıtı’ndan savaş
betimli detay. British
karşı duran bir olgudur. Belirli tarihsel
Museum, Londra. olayların betimlendiği sahneler (kent
fethetme sahneleri, fethedilmiş düş-
man imgeleri, vs.) Anadolu geleneğin-
de de mevcuttur ancak bunlar genellik-
Altta: Nereidler Anıtı’ndan
savaş betimli detay. British le Yakın Doğu özellikleri taşımaktadır.
Museum, Londra.
Diğer yandan, Anadolu’da görülen
eserler üzerindeki sahnelerin, sıklıkla
tarihsel olaylar ile Yunan mitolojileri-
ni harmanlayan sahneler olduğu gö-
rülmektedir. Mitolojik ve tarihsel ka-
rakterlerin bir arada yer alması, hatta
bazen bir tanrının huzurunda betim-

Ksanthos Beyi Arbinas’ın


”ezar anıtı o“an Nere-
id“er Anıtı adını sütun“ar
arasındaki nereid (su pe-
Nereidler Anıtı’nın küçük podyum frizinden detayda Arbinas Pers giysileri içinde, elçileri
ri“eri) heyke““erinden a“ır.
kabul ederken. British Museum, Londra.
Nereid“erin buradaki ası“
görevi kahra”an“aştırı-
“an ö“ünün cennete yük-
se“işini can“andır”aktır.
Mezar anıtının friz“erin-
deki savaş sahne“erinde
tiara“arıy“a beti”“en”iş
Pers asker“er yer a“ır. MÖ
390-380
Aktüel Arkeoloji 77
lenmeleri, Anadolu’da olduğu gibi Kıta Atina’daki Kerameikos Mezarlığı’nda bulunan
Atinalı bir asker olan ve Korinth Savaşı sırasında
Yunanistan’da da Klasik Dönemin ka- genç bir yaşta hayatını kaybeden Dexileos’un
mezar steli. Dexileos Yunanlara özgü giysiler
rakteristik sahnelerindendir. Yunan sa- içinde, yerdeki düşmanı ise çıplak olarak tasvir
edilmiştir. MÖ 394
natında veya daha çok Atina sanatında
karşımıza çıkan eşitlikçi karakter, Doğu
Akdeniz sanatında çok daha istisnai bir
durumdur. MÖ 5. yüzyılın Yunan dün-
yasındaki eserlere baktığımızda, ortak
bir ülkü çerçevesinde, bireysel betim-
lemelerin çok daha az görüldüğü güçlü
bir kamusal yaşam vurgusu ile karşılaşı-
rız. Yunan tapınaklarını süsleyen bronz
atlet heykelleri ve mezar stellerindeki
imgeler, Yunan toplumunun temelini
oluşturan fiziksel, zihinsel ve entelektü-
el anlamdaki mükemmel bireyi (kalok-
agatia) betimleme çabasını açıkça orta-
ya koyar. Bu idealleştirmeler, mezar taşı
olarak kullanılan veya tapınaklara adak
olarak bırakılan Arkaik kuros ve kore
örneklerinde de kendini gösterir. Bu
dönemde, sanat eserlerinde betimlenen
kişilere sahip oldukları özellikler değil,
sahip olmalarını istedikleri görüntüler
verildiğinden, kimlik saptaması, fiziksel
benzerliklere dayanarak değil, yazıtlar
sayesinde mümkün olmuştur.
Yunanların ideal insanı betimleme çaba-
ları, Yunan tanrılarının insana benziyor
oluşu gibi, tanrılara benzeyen bir mü-
kemmel insan portresinin ortaya çık-
ması ile sonuçlanmıştır. Örneğin, hem Mito“ojik ve tarihse“ karakter“erin bir arada yer a“-
tanrılar hem de insanlar dünyasında yer ”ası, hatta bazen bir tanrının huzurunda beti”“en-
alan Heros figürü, neredeyse tamamıy-
la Yunanlara özgü bir karakterdir. Batı
”e“eri, Anado“u’da o“duğu gibi Kıta Yunanistan’da
Anadolu’da, İyonlar tarafından üretilen da K“asik Döne”in karakteristik sahne“erindendir.
kuros heykellerine baktığımızda, bun-
ların bazı fiziksel eksiklikleri (hafif yüz dikkat çekmekti. Kişinin sosyal statüsüne işaret eden özellikler kullanmak, gerçekçi
kırışıklıkları, daha büyük vücut hacmi, üslupta tasvir etme eğiliminin biçimlerinden biriydi. Bu tür imgeler, Klasik Dönem-
şişkin abdomen kasları gibi), farklı du- de, topluluk içerisindeki belirgin rollerine dikkat çekilen mükemmel vatandaşları
ruşları ve farklı eylemler içerisinde be- tasvir eden çok daha sade portreler halini almıştır. Bunlar arasında savaşçı, genç at-
timlenmeleri bakımından ideal Yunan let, anne ile çocuk gibi karakterler yer almaktadır. Bu dönemde mezar taşları, ailesel
sanatından uzaklaştıkları görülmekte- nitelikte mezar anıtları (sema) olmaktan uzaklaşarak, ölen kişiyi çok daha geniş kit-
dir. Buradaki amaç olasılıkla, belirli bir leler karşısında temsil edecek kamusal anıtlara (mnema) dönüşmüştür. Ölen kişinin
kişiye özgü fiziksel özelliklere ilişkin bir anne ve baba taraflarının kökenini gösteren mezar yazıtları, belirli bir süre boyunca,
eşsiz olma durumundan ziyade, betim- kişilerin vatandaşlık kökenini kanıtlama amacına hizmet etmiş ve bir anlamda do-
lenen kişinin yüksek sosyal statüsüne ğum belgesi yerine geçmiştir.

78 Aktüel Arkeoloji
Karadeniz kıyılarındaki Istros’ta yaşayan metoikoslar Nikeratos ve oğlu Polyksenos’un anıt mezarı. Tapınak cephesine benzer bir görünüme sahip mezarın, çağdaşı olan Halikarnassos
Maussolleionu’ndan esinlendiği düşünülür. Kalithea’da bulunmuştur. MÖ 330 Pireus Müzesi, Yunanistan

Aktüel Arkeoloji 79
Anadolu mezar ikonografisinde görü-
len sahnelerin, ölen kişi adına düzen-
lenen anma törenleri ile birlikte kişiyi
ölümden sonra bekleyen yaşamı temsil
eden sahneler veya günlük yaşamdan
aktiviteler olabilecekleri düşünülmek-
tedir. Bu seçeneklerin her ikisi de, ölen
bireyin toplum içindeki baskın rolüne
vurgu yapıyor olmakla birlikte, bunla-
rın günlük yaşamdan aktiviteleri yansı-
tan sahneler olması daha akla yatkın bir
önermedir. Bununla birlikte bu imge-
lerin, kökeni çok daha eski Anadolu ve
Yakın Doğu ikonografilerine dayanan
(örn. şölen, av ve savaş sahneleri) ar-
ketipsel imgeler olabileceği de düşünü-
lebilir. Bu sahnelerin her biri, çok sesli
olma özellikleri ile birbirlerini tamam-
layan bir karaktere sahiptir. Bazı araş-
tırmacılar, ölen bireyin eşi, çocukları
veya diğer aile üyeleri ile birlikte betim-
lendiği bazı örneklerdeki aile vurgusu-
nun, yerel Anadolu gelenekleri ile iliş-
kili olduğunu öne sürer. Bu düşünce bir
ölçüde, antik çağ yazarlarına ait eserler
(Hdt.1.173) ile Klasik Dönem Lidya
mezar yazıtlarında görülen anasoyluluk
olgusu ile de kanıtlanmaktadır. Ana-
dolu ve Kıta Yunanistan’da bireylerin,
mezar taşlarını kendi temsillerini sergi-
Nereidler Anıtı’nın ön cephesi. British Museum, Londra.
lemek amacıyla kullandıkları da bilin-
mektedir. Herodotos, MÖ 5. yüzyılda
Yunanları din haricinde birbirine bağla-
MÖ 5. yüzyı“ın Yunan dünyasındaki eser“ere baktığı-
yan güçlerin, ortak köken, dil ve yaşam ”ızda, ortak bir ü“kü çerçevesinde, bireyse“ beti”-
tarzı olduğunu söyler (Hdt.8.144.2). Bu “e”e“erin çok daha az görü“düğü güç“ü bir ka”usa“
dönemde cenaze ve ölüm konusunun yaşa” vurgusu i“e karşı“aşırız. Yunan tapınak“arını süs-
işlendiği eserlerde, din ve kültür önemli “eyen bronz at“et heyke““eri ve ”ezar ste““erindeki i”-
ölçüde yer bulurken, köken ve dil sem- ge“er, Yunan top“u”unun te”e“ini o“uşturan fizikse“,
bolizmine ise daha az yer verildiği gö-
zihinse“ ve ente“ektüe“ an“a”daki ”üke””e“ bireyi
rülmektedir.
beti”“e”e çabasını açıkça ortaya koyar.
Anadolu halklarının, geçmişleri üzeri-
ne kendilerine özgü hikayeler kurgula- gösteren farklı kültürlerle harmanlanmış bir geçmiş oluşturmuş olabilirler. Yunan-
mış olabilecekleri düşünülebilir. Örne- ların geçmişinde de benzer değişimler görülmektedir. Arkeolojik bulgular, her iki
ğin, başlangıçta yerel unsurlar ve Yakın halkın da, olayları dönemin siyasi koşullarına fayda sağlayacak şekilde ciddi ölçüde
Doğu modellerinden, daha sonra ise manipüle ettiğine dair kanıtlar sunar. Örneğin, Kral Minos’un kurduğu ve Anado-
Yunan göçü ve kolonizasyonundan fay- lu’daki ilk Yunan kolonileri ile Karialılar ve Lykialılar tarafından da devam ettirilen
dalanarak Anadolu topraklarında etki talassokrasi modeli, Tunç Çağında Ege Denizi’nin iki tarafı arasındaki erken dönem

80 Aktüel Arkeoloji
temaslarına dair izler sunar. Yunanlara İonia’ya yaptıkları göç gibi konular üze- Anadolu’nun Yunancayı iyi bilen sakin-
özgü bir diğer etiyolojik hikaye grubu: rinde durduğu görülmektedir. lerinin uzun vadeli çift dilli gelenekle-
Herakles, Epigoni (Thebai kentine kar- Yunanların, kendi etnik ve kültürel kim- ri ile açıklanabilir. Likçe ve Yunanca
şı başarısız bir sefere çıkan Yediler’in liklerini sosyo-tarihsel olaylara ve ken- dillerinin her ikisinin de MÖ 5. yüzyıl
oğulları) veya Nostoi (Troya Savaşı’nın dileri ile Yunan olmayanlar arasındaki sonları ile 4. yüzyıl ortaları arasında son
ardından yurtlarına geri dönen Yunan ortak ilişkiye dayanarak şekillendirmiş derece yaygın olarak kullanıldığı bi-
kahramanlar) ile ilintili konuları kap- linmektedir. Bu dönemde bir soyluluk
olmalarına benzer şekilde, Anadolu
sar. Anadolu’daki Yunan kentlerinin halklarının da kendi kimliklerini Pers göstergesi olarak görülen Yunancanın,
kuruluşu ile ilişkili mitler, Yunanların ve Atina egemenliklerine dayanarak daha yüksek bir sosyal ve kültürel sta-
yerel halkı nasıl sürgün ettiği veya öl- şekillendirmiş olmaları muhtemeldir. tüye işaret ettiği düşünülebilir. Yalnızca
dürdüğü gibi konulara yer verir ancak Klasik Dönemde isim seçimlerinin yerel isimler değil, aynı zamanda ismi geçen
iki halk arasında gerçekleşen evlilikler trendlerin etkisi altında olduğu ancak kişilerin aile ilişkileri hakkında da bilgi-
konusuna yer vermez (Hdt.1.146). Bazı bunların da, daha geniş bir toplumsal ve ler veren epigrafik veriler, belirli bir aile
antik çağ yazarlarının, Pers egemenliği kültürel alana yayılmış diğer etnik grup- içerisinde hem Likçe hem de Yunanca
döneminde Anadolu halklarının otok- larla olan etkileşimlerden gitgide daha kişi adlarına sahip üyeler bulunduğunu
ton kökeni üzerine çalışmalar yapan ye- fazla etkilendiği görülmektedir. Örne- gösterir.
rel tarihçilerin eserlerine atıfta bulun- ğin, Karialılara özgü bir isme sahip biri
dukları görülmektedir (Strab. 14.2.28, Yunan etnik kimliğine sahipken, Yunan Anadolu uygarlıklarının, kökenleri-
Ath.6.101). Bir diğer ve daha geç tarihli ismine sahip biri de Karia kimliğine sa- ne vurgu yapmak ve sahip oldukları
bir etiyolojik hikaye grubu da, o sırada hip olabilirdi. Çoğunlukla mezar anıtla- yetkiyi meşrulaştırmak amacıyla Yu-
devam etmekte olan Yunan-Pers Savaş- rından gelen epigrafik belgeler, örneğin nan mitolojisinden yararlandıkları
ları ve Peloponez Savaşları’nın etkisi al- Lykialı bir kişinin genellikle Anadolu bilinmektedir. Klasik Dönemin me-
tında ortaya çıkan ve üç göçmen Yunan ve Yunan, ender olarak da Pers olmak zar ikonografisine bakacak olursak,
kabilesi; İyonlar, Dorlar ve Aioller ile üzere iki ayrı dil ve topluluğa özgü, iki sıklıkla kullanılan figürler arasında
ilişkili hikayeler grubudur. Bu dönem- ayrı isme sahip olduğunu göstermekte- Chimera veya Pegasus’u görürüz. Bu,
de Atina’da ortaya çıkan şiirler, tarihsel dir. Bazı durumlarda bu iki ismin ben- mitolojinin güçlü Yunan kahramanla-
olayları konu edinen eserler veya söy- zer anlamlar taşıdığı da görülmektedir. rından biri olan ve Chimera’yı öldüre-
levlerin de Atinalıların etnik kökeni ve Ender rastlanan Pers isimleri ise, Batı rek Lykia’ya yerleşen ve aynı zamanda

Perikle Heroonu maketi. ©Limyra Kazı Arşivi Limyra’daki Perikle Heroonu batı frizinde yer alan kabartmada sıralar halinde askerler. ©Limyra Kazı Arşivi

Aktüel Arkeoloji 81
Troya Savaşı’nda yer alan Lykialı li-
derler Glaukos ve Sarpedon’un da de-
desi olan (Il.6.155) Bellerophon’un
hikayesidir (Il.6.192). Pegasus’un yanı
sıra bir diğer fantastik yaratık olan
Gorgon’un, Anadolu mezar ikonogra-
fisinde Yunan mitolojisinden bir di-
ğer figür ile ilişkili olarak yer aldığını
görürüz. Frig Vadisi’nde yer alan, MÖ
6. yüzyıl sonları ile 5. yüzyıl başlarına
tarihlenen, Yılan Taş olarak bilinen
mezar odasının cephesini süsleyen
Gorgoneion figürü, Perseus ve Gorgon
mitine gönderme yapmaktadır. Perse-
us figürü, Anadolulu ve Yunanlar tara-
fından olduğu kadar Persler tarafından
da bilinen bir karakterdir. Herodotos,
Kral Kserkses’in Argos halkına, Per-
seus figürü örneğini sunarak Persler
ile Yunanların ortak kökenine ilişkin
bir mesaj gönderdiğini söyler (Hdt.
7.150). Örneğin, Limyra’daki Perikle
Heroonunu süsleyen merkez akroteri
üzerinde Perseus ve Bellerophon fi-
gürleri yer almaktadır. Sürekli olarak
değişen ittifaklar içinde bulunan ye-
rel krallıklara ev sahipliği yapan Batı
Anadolu Bölgesi, hem Yunanlar hem
de Persler için stratejik önemi olan bir
coğrafyadır. Dolayısıyla bu bölgede or-
taya çıkan ve tamamıyla yerel gelenek-
Karia satrapı Maussollos’un anıt mezarı olan, yapımına Maussollos tarafından başlanan ve karısı Artemisia tarafından
tamamlanan Halikarnassos Maussolleion. MÖ 355

82 Aktüel Arkeoloji
leri yansıtan mezarlarda, mitolojik ka- likler taşıyan mezar yapılarına Yunan Maussolleionu’ndaki yer seçimi, kent
rakterler ile Pers ve Yunan modellerine kentlerinde de rastlanır. Bu tür yerle- planlamasına gösterilen özene işaret
göre stilize edilmiş yerel hükümdarla- şim içi mezarların en eski örneklerin- eder. Maussollos, mezar anıtının yer
rın rahatlıkla bir arada kullanıldığını den biri, Pisidia bölgesindeki Termes- seçimi ile, synoikismos (antik çağda
görmekteyiz. sos kentinde yer alan heroon yapısıdır. birkaç kentin veya yerleşimin bir ara-
Biçim ve bezeme unsurları bakımın- Kent kurucuları ile ilgili geniş bir alana ya gelmesi ile oluşturan polis yani
dan Yunan tapınaklarına benzeyen yayılmış etiyolojik mitler ve hikayeler, kent-devletler) oluşturma yönündeki
mezarlarda, yerel Anadolu, Yunan ve Klasik Dönemde Yunanlar tarafından çabalarına da işaret eden, kentin kah-
Pers mimari geleneklerine özgü un- da, belirli bir bölge üzerindeki hak ramansı kurucusu rolüne vurgu yap-
surların özgür bir biçimde bir arada taleplerine destek oluşturmak veya mak istemiştir. Anadolu halklarının
kullanıldığını görürüz. Bu mezarlar münferit kentler ile olan ittifaklarını geçmişlerine duydukları saygı daha
daha sonradan ortaya çıkan ve antik sonlandırmak amacı ile kullanılmıştır. sonraki dönemlerde de devam etmiş-
çağın en pahalı mezar yapıları olma Anadolu kentlerinde, kent merkezinde tir. Örneğin, Ksanthos’taki tiyatro ya-
özelliğini taşıyan, ismini Karia satrapı yer alan anıtlar hükümdarın gücünün pısının inşa edilmesi sırasında, kent
Maussollos’tan alan mausolleion yapı- açık bir ifadesi ve hanedanlığın devam- merkezindeki daha eski sütunlu me-
larına da esin kaynağı olmuştur. Bu ya- lılığının göstergesi olma amacına hiz- zarların korunmasına dikkat edildiği
pıların, zengin bezeme programları ve met etmiştir. Örneğin, Halikarnassos bilinmektedir.
büyük boyutlarına ek olarak, kentin en
merkezi yerinde veya yüksek ve kent-
ten soyutlanmış bir alanda inşa edilmiş Biçi” ve beze”e unsur“arı bakı”ından Yunan
olmaları dikkati çeker. Yaşayanlar ile tapınak“arına benzeyen ”ezar“arda, yere“ Ana-
ölüler dünyası yani nekropoller arasın-
daki ayrım, Yunan kentlerinin oluşum
do“u, Yunan ve Pers ”i”ari ge“enek“erine özgü
evrelerinden beri süregelen bir gele- unsur“arın özgür bir biçi”de bir arada ku““anı“-
nektir. Bununla birlikte, bazı istisnai dığını görürüz. Bu ”ezar“ar daha sonradan or-
durumlar da görülür. Örneğin, kentin
kurucusu için (her os ktistes) genel- taya çıkan ve antik çağın en paha“ı ”ezar yapı-
likle agoradaki özel bir alanda ebedi “arı o“”a öze““iğini taşıyan, is”ini Karia satrapı
istirahat yeri ayrılır. Anadolu kentleri-
nin merkezinde yer alan heroon veya
Mausso““os’tan a“an maussolleion yapı“arına da
maussolleion yapıları ile benzer özel- esin kaynağı o“”uştur.

Soldan sağa: Halikarnassos Maussolleion’unun podyumunu süsleyen Amazon Frizi’nden detaylar.

Aktüel Arkeoloji 83
Lykaon Ressamı’na ait kırmızı figürlü pelike üzerinde Odysseus’un yeraltındaki ölüler dünyasında Elpenor ile karşılaşma sahnesi
betimlenmekte. Kirke’nin adasında ölen ancak toprağa gömülmeyen Elpenor, Odysseus’tan kendisine bir cenaze töreni
düzenlemesini ister. Böylelikle Odysseus, Elpenor adına iki koç kurban eder. MÖ 450-440 Boston Güzel Sanatlar Müzesi, ABD.

ÖLÜM VE
ANTİK GREK VE
ROMA DÜNYASINDA

CENAZE TÖRENLERİ
Ölüm, tarih boyunca doğum kadar önem-
li olmuş, insanoğu birlikte yaşadığı tüm
canlı ve nesnelerin ölümü ardından acı
duymuş, yas tutmuştur. Antik Grek ve
Roma toplumunda ölüm, genellikle “ru-
hun bedenden ayrılması” ya da bir “uyku”
olarak yorumlanmaktadır.

Aynur CIVELEK

Y
aşam ve ölüm birbirine zıt iki kavram; ölüm, yaşayanların aklına getirmek
ve adını anmak istemediği bir gerçeklik. Giden için bir yolculuk ya da
bir son, geride kalanlar içinse gidenin ardından kalan boşluktan doğan
acı, keder ve yasın hüküm sürdüğü bir dönem. Gerçekte ne olduğu tam olarak
bilinmez; yaşayanlar “ölüm”e kendilerince anlamlar yüklerler. Doğum kadar, ölüm
her zaman önemli olmuştur. Ölen bir insan, hayvan ya da bitki olabilir; gidenin
ardından acı duymak, yas tutmak doğal bir süreçtir ve insanoğlu, birlikte yaşadığı
tüm canlı ve nesneler için yas tutabilir.

84 Aktüel Arkeoloji
Ölüm gibi önemli bir olay karşısında, “… Doğanlar hem yaşamayı bataklığını geçmelerinin olanaksız
tarih boyunca, farklı topluluklarda hem de ölümü kabullenirler ve olduğu, gömülmeyen bedenlerin
çeşitli törenlerin düzenlendiği ve ruhlarının yüzyıllarca havada başıboş
arkalarında çocuklar bırakırlar; olarak dolaştıkları düşünülür. Hades,
belli geleneklerin oluştuğu, arkeolojik
böylece ölüm yeniden doğar.” yeraltındaki ölüler dünyasının
kazılarda ele geçen verilerle ve
bazı antik yazarların anlatımlarıyla
Herakleitos (MÖ 535-475) tanrısıdır ve köpeği Kerberos, yeraltı
dünyasının kapısını bekler. Antik
desteklenmektedir. Şimdiye dek, farklı
yazar Hesiodos’a göre, Nyks (Gece),
zaman ve farklı toplumlardaki ölüm Ölüm Kavramı ve Cenaze Tartaros’ta yaşayan kardeşler Hypnos
ve cenaze törenleri hakkında çok Törenleri (Uyku) ve Thanatos (Ölüm) tanrılarını
sayıda bilimsel çalışma yapılmıştır. Grek mitolojisinde, ölüm canlılar yaratmıştır.
Bu yazıdaki amacımız, özellikle antik için varken, “tanrılar” için yoktur, Cenazenin gömülmesinde esas olarak
Grek ve Roma toplumlarındaki ölüm, dolayısıyla “ölümsüz”dürler. Yaşayanlar iki yöntem kullanılmıştır: kremasyon
ölüme yüklenen anlam ve ölümden içinse ölüm kaçınılmazdır. Greklerin (yakarak gömme) ve inhümasyon
sonra gerçekleştirilen törenlerini cenaze törenlerine büyük önem (bedenin toprağa gömülmesi).
sunabilmektir. verdikleri, arkeolojik verilerden Yakıldıktan sonra geriye kalan
Tarih boyunca insanlar özellikle ve bazı yazılı kaynaklardan kemikler, bir kabın içine konularak
anlaşılmaktadır. “Ruh”un (psykhe), yine toprağa gömülür; bu nedenle,
doğum, evlilik ve cenaze gibi önemli
Eleusis’e, beden gömülmeden mezarlıklar, mezarın yeri, mezar taşı
olaylarda belli bir tören düzeni
girmeyeceğine inanılır. Eğer bir kişi yazıları, resimleri ve kabartmaları,
geliştirmişlerdir. Her tören zamansal,
gömülmemiş durumda bulunursa, lahitler, mezar odaları ve gömme
toplumsal ve kişisel farklılıklar
onu “gömmek” kutsal bir görevdir. kaplarına önem verilmiştir. Cenazenin
gösterebilir. Antik Grek ve Roma
Toprağa gömülmeyen ruhların Hades gömülmesi yakınları, akrabaları,
toplumunda ölüm, genellikle “ruhun
Yeraltındaki ölüler dünyasının tanrısı Hades ve yeraltı dünyasının kapısını bekleyen köpeği Kerberos
bedenden ayrılması” ya da bir betimlemesi. Altamura’dan bir krater. MÖ 350’ler. Kırmızı figür tekniğinde.
“uyku” olarak yorumlanır. Bazı ünlü
düşünürler ölümle ilgili düşüncelerini
şöyle belirtirler:
“Ölüm hepimizin yazgısıdır;
kader ölüm döşeğine
serince insanı, tanrılar bile
uzaklaştıramaz uğursuz ölümü
ondan…” Homeros (MÖ
8.yüzyıl)
“Ölüm bizi korkutamaz.
Çünkü yaşadığımız sürece
ölüm yoktur, ölüm geldiğinde
ise artık biz yokuz.” Sisamlı
Epikyros (MÖ 341- MÖ 270)
“… Ölülerin süsü, büyük
başarılarının parlaklığıdır.”
Euripides (MÖ 480-406)
“… Şanlı bir ölümle ölmek, insanlar
için tanrıların bir lütfudur.”
Aiskhylos (MÖ 525-456)
Aktüel Arkeoloji 85
arkadaşlarının görevidir. Ölen kişinin
gözleri ve ağzı kapatılarak, kendisini
diğer dünyaya taşıyacak olan kayıkçı
Kharon’a vermesi için ağzına bir
“obolos” yerleştirilir ve sikke bu şekilde
kullanıldığında “danake” adını alır.
Antik Grek düşüncesinde ölü pis kabul
edilir. Ölüm sonrası, cenazenin bedeni
yıkanır ve kokulu yağlarla ovulur.
Yapraklar ve çiçeklerden oluşan bir
çelenk, cenazenin başına yerleştirilir;
genellikle giydirilen renkli giysileriyle
birlikte gömülmesi sağlanır. Cenaze,
üzerinde bir şilte ve başının altına
yerleştirilecek bir yastık bulunan
Dipylon Grubu. MÖ 760-735. Karından kulplu, boyu 160 cm olan amphora üzerinde prothesis sahnesi betimlenmekte. Kline adı yatak üzerine yatırılarak (prothesis),
verilen ayaklı yatak üzerinde ölen kişi, yakınları ve ağıt yakanlar görülmekte. Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi
bu şekilde en az bir gece bekletilir.
Solon Kanunları’na göre prothesis
evin içinde gerçekleştirilmelidir.
Prothesis ve ekphora (mezara taşınması)
antik seramiklerde MÖ 750’lerden
itibaren betimlenir. Genellikle gömme
işlemi, prothesisten bir gün sonra
gerçekleştirilir. Cenaze töreni sırasında
ağlayanlar, başlarına vuran ya da
saçını çeken figürler ile ölen kişinin
yakınları, evde kullandığı eşyaları hatta
hayvanları da betimlenir. Profesyonel
ağıtçıların belli bir ücret karşılığında
tutulması yaygın bir uygulamadır.
Antik kaynaklara göre yas rengi gri ve
Hirscfeld Ressamı. MÖ 750-735. 108.3 cm yükselikte olan krater üzerinde, at arabası üzerinde duran kline ile birlikte cenazenin siyahtır. Prothesis sırasında, cenazenin
taşınması (ekphora) sahnesi görülmekte. Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi

Cenaze töreni sırasın- Damon Ressamı. Siyah figür tekniğinde hydria. MÖ 560-550. Ölen Akhilleus’un bedeni kline üzerine yatırılmış ve çevresinde
Nereidler, saçlarını yolarak, dövünerek acılarını göstermekte. Louvre Müzesi, Paris.

da ağlayanlar, başla-
rına vuran ya da saçı-
nı çeken figürler ile
ölen kişinin yakınları,
evde kullandığı eşya-
ları hatta hayvanları
da betimlenir. Profes-
yonel ağıtçıların belli
bir ücret karşılığında
tutulması yaygın bir
uygulamadır.
86 Aktüel Arkeoloji
Tymbos Ressamı. Beyaz zeminli lekythos üzerinde kayıkçı Kharon betimlemesi. MÖ 500-450. Ashmolean Müzesi, Oxford.

Aktüel Arkeoloji 87
çevresine sarmaşıklar, defne ya da cenaze ile birlikte gömüldüğü bilinir. alanının temizlenmesi gerektiğine,
mersin dallarının yerleştirildiği bilinir. Mezar içine ölen kişinin kendini evinde cenazeye dokunan ve eve giren
Ekphora töreni ise, genellikle gündüz hissetmesi için özel eşyaları ve günlük herkesin, hatta evin temizlenmesi
gerçekleştirilir. Ölü yatağı, omuzlar kullandığı kapların yerleştirildiği gerektiğine inanılır. Cenazeden
üzerinde ya da bir at arabasında taşınır. yaygın görülür. sonraki 3. gün ev, dışarıdan getirilen
Ekphora törenine katılanlar yine ölen Cenaze töreni boyunca evde bulunan kirlenmemiş su (farklı bir kaynaktan
kişinin yakınlarıdır. kişilerin temizlenebilmeleri için alınan su ya da özellikle deniz suyu ile
Gömme işlemi sırasında bir cenaze kapının önüne içi su dolu bir kap ya da bunlar yoksa toprakla ovulabilir)
konuşmasının (epitaphia) yapıldığı, yerleştirilir. Kuşlar ve ölülerin kutsal ile temizlenir.
mezar başında gerçekleştirilen alanlara girmesi yasaktır. Evin ve Cenaze töreninden sonra yakınlar/
törenlerde farklı dönemlerde çeşitli çevresindeki alanın ölü tarafından akrabalar evde yapılması gereken bir
koku kaplarının (aryballos, alabastron, kirlendiğine inanılır ve kirlilik yas yemek törenine katılırlar (perideipnon).
lekythos, unguentarium) kullanıldığı ve süresi boyunca sürer. Hasta yabancılar, 9. gün “ta enata”, 13. gün “triakosta”
köleler ve çocukların daha az kirli töreni yapılır ve “yas”ın sonu olarak
Lübnan’daki Sidon antik kentinde bulunan Salmamodes’in olduğuna, kahramanlar, kurucular kabul edilir. Mezar başlarında farklı
mezar steli. MÖ yaklaşık 2. yüzyıl. İstanbul Arkeoloji Müzeleri
ve savaş alanında ölen askerlerin törenler düzenlendiği bilinir: Ölen
çok az kirliliğe yol açtığı düşünülür. kişinin doğum günü, resmi kutlama
Cenaze sokakta olduğunda, bütün kent günleri, Genesia, Nemesia, Epitaphia
gibi. Bu törenlerde çiçekler, çelenkler
Yakıldıktan sonra ge- (mersin, defne dallarından yapılmış),
riye kalan kemikler, bir kurdeleler, çeşitli yiyecekler ve
kabın içine konularak içeceklerin sunulduğu bilinir.
yine toprağa gömülür; Roma’da ve Roma’nın egemen olduğu
bu nedenle, mezarlık- yerleşimlerde cenaze törenleri
lar, mezarın yeri, me- Greklerden çok farklı değildir.
zar taşı yazıları, resim- Ölümden sonra ikinci hayatın var
leri ve kabartmaları, olduğu inancı, Roma’da MÖ 1.
lahitler, mezar odala- yüzyıldan önce görülmez. Augustus
zamanından başlayarak, mezar taşları
rı ve gömme kaplarına
üzerinde kişilerin isimleri belli bir
önem verilmiştir.
düzen içinde yazılır. Antik yazarlar,
mezar taşlarındaki yazılar, duvar
Ressam Euphronios. MÖ 520-510. Kırmızı figür tekniğinde yapılmış krater. Üzerinde, ortada yer alan  Sarpedon’un ölüsünü
kaldıran Hypnos (Uyku) ve Thanatos (Ölüm) görülmekte. Eser 1971’de İtalya’da Cerveteri’de bulunmuştur.
resimleri, gömme biçimleri, mezarlara
bırakılan hediyeler, ölümle ilgili
inanışlar ve cenaze törenleri hakkında
bilgiler verir.
“Epikürik” ve “Stoik” düşünceye
göre ruh bir malzemedir ve ölümle
birlikte yok olur. Bazı mezar taşları
üzerinde “sumus mortales, immortales
non sumus” (biz ölümlüyüz, ölümsüz
değiliz) yazılarına rastlanmıştır.
Toplumun farklı kesimlerince,
temelde benzer fakat statüye göre
biçimlenen cenaze törenleri yapılır.
Roma gömme geleneklerinde,
ölünün bozulması, geriye kalanlardan

88 Aktüel Arkeoloji
Kaunos Kaya Mezarları. MÖ 4. yüzyıl. Dalyan, Muğla.

temizlenmek ve ölünün üzerine verilmez. Ölü yakmak için kesilmiş ve bulundurulmasına izin verilebilir. Her
toprak atmak önemlidir. Antik ayrılmış odunlar, patlatılmamış ve kaba ne şekilde olursa olsun altının, ceset
Grek geleneklerinde olduğu gibi, olmalıdır. Evde gömülmeye hazırlanan üzerinde, yanında bulundurulmasına
özellikle, bulaşıcı hastalıkların çok sık bir cesedin başında hizmet etmek gömülmesine izin verilemez. Sadece
görüldüğü Roma’da ölü “pis” kabul üzere, başları kapalı üç kadından fazlası yakılmasında çenesinin kilitlenebilmesi
edilir. İnhümasyon, kremasyon ve bulunamaz. Beden, mor kumaşlara için altın kullanılması yasaldır. Hiç
Mısır etkisiyle mumyalama görülür. sarılmalıdır. Dışarıda yakıldığında kimse, bir diğerinin onayı ve izni
Kremasyon, Erken Hristiyanlık cenaze alayına eşlik edenler arasında olmadıkça kendi evine 20 metreden
etkileriyle birlikte bırakılır. Roma’nın 10 kavalcı bulundurulabilir. Yas tutan daha yakın yerde ölü yakmak için odun
en dikkat çeken özelliği, ölen kişiler kadınlar, ölünün yanında tırnaklarıyla yığamaz. Hiç kimse zaman aşımıyla bir
ve cenaze törenlerinin kabartma yanaklarını yırtmamalı, “eyvah” lahdin yerinin sahipliğini kazanamaz.
betimlemelerinin olduğu lahitler diye ağıt yakmamalıdırlar. Ölünün Sözü edilen kuralların zamanla
ve mezar kabartmalarının sıklıkla yakılmasından sonra, ölüye ait hiçbir daha farklılaştığı ya da yerleşimlere
kullanılmış olmasıdır. kemik kalmamalı, yakılanın külleri göre farklı biçimlerde uygulandığı
Roma’da ölüm, cenaze ve ölümden başka bir yerde korunmalıdır. Her görülebilmektedir.
sonra geride kalanlar tarafından ne şekilde olursa olsun, savaşta veya
işte yurt dışında ölen birinin kalan Antik Roma’da ölümün
uygulanan geleneklerin kurallara
parçaları yakınlarınca atalarının yanına yakın olmaya başladığı
bağlandığı görülür. On İki Tablet
taşınabilir. Hiçbir ölü kölenin vücudu düşünüldüğü andan itibaren
Yasaları’nda (Lex XII Tabularum,
yağlanmamalı, ne de ölünün onuruna aile ve yakınlar toplanır.
MÖ 450) cenaze töreninden önce
ve sonrasında yapılması gerekenler cenaze alayında içki içilmemeli ve bir Ölüm yaklaştığında kişi çıplak
yazılıdır. Tablet 10’da “Dini Hukuk” şeyler yenilmemelidir. Hiçbir şarap olarak toprak üzerine yatırılır
altında yer alan maddelere göre: veya ön içki, laden reçinesi (mür) ve ölüm gerçekleştikten
Hiç kimse şehir içinde yakılamaz ve ile çeşnilendirilmemeli. Gömülme sonra, ölen kişinin en yakın
gömülemez. Bir cenaze alayında ve esnasında ölünün üzerine serpilerek akrabası son bir öpücük verir.
bu cenaze alayı ayinlerinde hukukun dökülmelidir. Cenazenin bulunduğu Yakın akrabaları ölüyü, ismiyle
koyduğu sınırlar aşılamaz. Cenaze sunak üzerinde ne geniş çelenkler ne son bir kez çağırır (conclomare);
alaylarında izin verilen özel yas de kokular yakılmamalıdır. Yalnızca bir gözlerini kapatır (deponere).
tutma halleri dışında aşırılığa izin bireye ait cenaze için yeterli ayaklıklar Yıkanıp yağlandıktan sonra

Aktüel Arkeoloji 89
ağzına sandalcı Kharon’a vermesi kazanmış gibi, başına taç yerleştirilip düzenler. Cenazelerin düzenlenişinde
için bir sikke yerleştirilir. Cenaze, “toga” giydirilerek sergilenir. Eğer bir profesyonel cenaze kaldırıcıları
sergilenmesi (collocatio) için en iyi censor ise, mor bir toga, eğer zafer “libitanirii” ve onların yardımcıları
elbiseleri giydirilip, yüksek ve büyük bir kazanmış ya da benzeri bir iş yapmışsa “pollinctores” görev alır. Cenaze
yatak (lectus funebris) üzerine yatırılır. altın süslemeli bir toga giydirilir. töreninde, ölünün en yakınında olan
Cenazenin olduğu evin kapısının dışına Varlıklı kişilerin ayakları, evin akrabaları ve arkadaşlarının yanı sıra,
asılan bitkiler, ölünün evde olduğu kapısına bakacak şekilde yerleştirilir. müzisyenler ve profesyonel ağlayıcılar
anlamına gelir ve kapının kapalı olması Cenaze yatağının başında kandiller ve da yer alır. Müzisyenler arasında
yas işaretidir. Yine, cenaze evinde yas meşaleler yakılır; çiçekler, çelenkler borucular (tibicines), trampetçiler
işareti olarak, evin avlusundaki ateş ve girlandlar yerleştirilir. Fakirler ise, (tubicen), boynuz üfleyenler
söndürülür ve evdeki ağlayan kadınlar, (cornicines) bulunur.
ucuz bir cenaze yatağı (sandapila)
saçlarını yolar, giysilerini parçalar, üzerinde taşınır. Bedenin yakılması “Pompa funebris” olarak adlandırılan
göğüslerine vururlar. “ustores”, mezar kazma işi “fossores” cenaze alayında, ölen kişinin yakın
Ölen sıradan vatandaş eğer bir tarafından gerçekleştirilir. Zengin akrabalarının siyah renkte “lugubria”
erkekse, hayatında sanki bir kere zafer kişilerin cenazelerini ise “dissignatores” giymesi gelenektir. Genellikle geceleri
meşaleler eşliğinde düzenlenen
Mezar içine ölen kişinin kendini evinde hissetmesi için özel eşyaları ve günlük kullandığı kapların yerleştirildiği yaygın görülür.
bu törenlerde, cenazeyi ölenin
yakın arkadaşları, akrabaları ve

MÖ 1. yüzyıl tarihli Amiternum mezar kabartmasında bir cenaze alayı betimlenmektedir. Abruzzo Ulusal Müzesi, L’Aquila, İtalya.

90 Aktüel Arkeoloji
Haterii mezar kabartması. MS geç 1. yüzyıl. Vatikan Müzesi

özgür bıraktığı köleler taşır. Fakir


cenazelerini dört kişi taşır fakat sayının
sekize kadar çıktığı görülür. Ölünün
sergilenmesinin ne kadar sürdüğü, Borghese koleksiyonundan Meleager’in ölümünün betimlendiği Roma lahdi. MS 160-170. Louvre Müzesi, Paris.

kişinin statüsüne bağlı olduğu kadar,


aynı zamanda iklimle ilişkilidir. Cenaze töreni sırasında bütün ailenin, ataları-
Genellikle bu süre, antik kaynaklarda na ait masklar giymesi geleneği MS 50’lere kadar
açık olmamakla birlikte, bir gün ile devam etmiştir. “ımagınes maıorum” adı verilen,
bir hafta arasında değişir. Fakirler ve genellikle balmumundan yapılan ve yaşayan aile
köleler hemen gömülür. Roma gömme
üyelerinin törenlerde kullanması için yapıldı-
geleneklerini biçimlendiren temel
düşünce, ölünün pis olduğu ve etrafı
ğı belirtilen bu masklar, evlerin avlularındaki
kirletmesi olduğundan, bu durum dolaplarda saklanmıştır.
cenaze töreninin süresini belirler.
Cenaze törenleri toplumun sınıflarına sonudur. Ölen kişi, bütün yıl anlaşılır. “Imagines maiorum” adı
göre farklılık gösterir. MÖ 2. yüzyılda boyunca cenaze yemekleri verilen, genellikle balmumundan
Romalı soylu kişiler için yapılan cenaze ile anılır. Mezarlara değerli yapılan ve yaşayan aile üyelerinin
törenlerini ayrıntılı olarak anlatan hediyeler, ölen kişinin kişisel törenlerde kullanması için
Polybios, ölen erkek olduğunda, eşyaları, çocuk oyuncakları, yapıldığı belirtilen bu masklar,
bedeninin Forum’da kürsü üzerine kandiller ve koku kapları, evlerin avlularındaki dolaplarda
yerleştirildiğinden söz eder. Antik çeşitli yiyecek, içecek, çiçek saklanır. Ata masklarını takan
yazar Appianus, Sulla’nın cenazesini ve çelenkler bırakılır. Antik aktörler, aynı zamanda ölen
ayrıntılı bir biçimde anlatırken, Roma’da ölüyü yaşatmak için kişinin giysilerini giyerler.
cenaze alayına katılanların yanı sıra, mezara yiyecek bırakıldığı, Savaş sırasında ölen askerlerin
çeşitli kentlerden gelen hediyeler, yağ ve hatta kan akıtıldığı cenazeleri toplu olarak yakılır
cenaze törenine katılanlar için altı bilinir. Ovidius, ölüler için ya da gömülür.
yüz kadar yatak, aromatik hediyeler mezarlıklarda düzenlenen Yukarıda değinmeye
taşıyan evli kadınlar bulunduğundan festivallerden söz eder. Şubat çalıştığımız antik Grek ve Roma
söz eder. Plutarkhos ise, Sulla’nın aylarında Parenthalia, Mayıs kültürlerinde, ölüm ile cenazeye
ölümünden sonra hamamlar ve aylarında Rosalia (Gül Festivali) yüklenen anlamın birbirinden
eğlence yerlerinin kapatıldığından, düzenlenir. çok farklı olmadığı, geleneklerin
tiyatrolar ve şölenlerin ertelendiğinden Yaşlı Plinius ve Polybios’un fazla değişmeden sürdüğü
ve kadınların bir yıl boyunca yas anlatımlarından, cenaze töreni gözlenir. Binlerce yıldır süren
tuttuğunu belirtir. sırasında bütün ailenin, atalarına geleneklerin, günümüzde
Ölümden sonraki 9. gün mezar başında ait masklar giymesi geleneğin de birçok toplumda, benzer
yemek yenir ve bu yas sürecinin MS 50’lere dek devam ettiği biçimde uygulandığı dikkat çeker.
Roma’dan ata maskları.

Aktüel Arkeoloji 91
Aizanoi Kuzey Nekropolis.

Elif ÖZER / Fotoğraf: Aizanoi Kazı Arşivi

Antik çağda Phrygia bölgesinde yer alan Aizanoi antik kenti günümüzde Kütahya ilinin
48 km güneybatısındaki Çavdarhisar ilçesindedir. Kentin kuzey nekropolisinde kazılar
2012-2017 yılları arasında yürütülmüş ve yaklaşık 120 birey ile mezar tespit edilmiştir.

B
uluntulara göre kuzey nekropolisteki en erken yeniden doğuş; kötülüklerin uzaklaştırılması; ruhun ve
gömme biçimi kremasyondur. “Yakmak” bedenin temizlenmesi; bedenin ve ruhun öteki dünyaya
anlamına gelen kremasyon Latince “cremare” eksiksiz ulaşabilmesi; yer tasarrufu ve hijyen sağlanması;
kökünden türetilmiş olup, MS 1. yüzyıla kadar bu dünyadan öteki dünyaya geçiş aşamasında ölünün
yaygın bir uygulamadır. Kremasyonun neden gömülmesi işleminin sorunsuz gerçekleştirilmesi ve ruhun
yapıldığı konusunda farklı görüşler vardır. Bunlar arasında bedene geri dönmemesi için ölünün yakılması; dünyada

92 Aktüel Arkeoloji
işlediği günahlarının cezasını çekip renk tespiti, işlemin değişik ısı conclamatio başlatılır
ölümden sonraki yaşama günahsız derecelerinde uygulandığına işaret ve defin işlemine
başlaması gibi görüşler yer almaktadır. etmektedir. Başka bir araştırmada kadar ölünün
Aizanoi’da kremasyon pratiği, verilere cesedin 700 derece ısıya maruz adı söylenerek
göre MÖ 2. yüzyılda başlamıştır. bırakıldığında kemiklerin küçülmekle merhuma ölümü
Antik kaynaklara bakıldığında birlikte hala belirgin kaldığı kabul etmesi
defnin gün doğmadan yapıldığı belirtmiştir. Bu durumda Aizanoi’da sağlanmaya
bilgisi elde edilmektedir. Aizanoi’da en azından 700 dereceden daha çalışılır. Daha
da defin olasılıkla gün doğuşundan yüksek bir ısıda kremasyon yapılmış sonra yatağından
önce gerçekleşmiş, bununla birlikte olmalıdır. Ölü gömme adetleri üzerine kaldırılan ölü,
kremasyonlarda bireyin yakma Roma metinleri incelediğinde; Funus kadın yakınları
süreci çok kısa sürmemiş ve gün Translaticium evresinin ilk adımında ya da pollinctores
doğuşundan sonra da devam etmiş ölünün kaçan ruhunu yakalamak için tarafından yıkanır,
olmalıdır. Bireylerin çoğu için bir yakını tarafından öpüldüğünü parfümlenir ve bazen
kremasyon, bustumda gerçekleşmiş öğreniriz. Ardından gözü ailenin ağzına Kharon’a vermesi
gibi görünmektedir ancak Roma’da bir üyesi tarafından kapatılarak için bir sikke yerleştirilir. Aizanoi’da
ateşin zarar vermesini engellemek
için kremasyonun şehir duvarları Üstte: Bir çocuğun
mezarında bulunan
dışında ustrinaede (crematoria) amulet.
yapılmasına dair kurallar olduğu da
bilinir. 7-8 saat sürdüğü düşünülen
kremasyon sonrasında genelde ısı
800 dereceye çıktığında kemiklerin
mavimsi, gri ve beyaza dönüştüğü
gözlemlenmiştir. Kemik renginin
beyaz olması ise yüksek ısıya maruz
kaldığını göstermektedir. Aizanoi’da
Aizanoi Kuzey Nekropolis çizimi.
ise yanma sonucunda kemiklerin
beyaz, gri, mavimsi, kahverengi ve
siyaha dönüştüğü gözlemlenmektedir.
Kremasyon gömülerde farklı

Aktüel Arkeoloji 93
İnhümasyon mezar.

Aizanoi’da mezarların büyük kısmında hem


mezar içi hem mezar dışında, mezarda yenen
silicernum (cenaze yemeği) ile ilgili olduğu
düşünülen sofra takımları, incanlar, testiler ve
İnhümasyon mezarlar ve mezar eşyaları. pişirme kapları bulunmuştur.
evde ölüm olduğunu haber vermek için servi ya da dağ çamı
(pieca montis) dalı asıldığı bilinir (Pliny, Nat. Hist. XVI.
40. 139). Daha sonra ölen kişi evin atriumuna yerleştirilen
cenaze yatağına ayakları kapıya bakacak şekilde yerleştirilir.
Ziyaretçiler ve ağıtçılar taziye diler. Ölenin etrafına çiçekler
konur ve buhurdanlık yakılır. Zengin ailelerin ağıtçı (praeficae)
ve müzisyen (tibicines ve tubicines) tuttukları da bilinir. Pompa
(cenaze alayı) genelde ölümün ikinci gününde başlar. Ceset
Bir mezarda bulunan tintinnabulum.
evden davetli arkadaşlar tarafından çıkarılır. Cenaze alayında
pek çok mezarda Kharon’a verilen ücret yürüyen yakın akrabalar, ölen atalarının balmumundan
bazen ölünün ağzında, bazen masklarını yüzlerine takarlar. Augustus döneminde ise
elinde, bazense göğsü üzerinde bu masklar yerine ölen ataların mermer büstü taşınmaya
bulunmuştur. Fakir kişiler başlamıştır. Aizanoi’da MS 1. yüzyıla tarihlenen iki kadının
genelde siyah bir giysiye mezarında, muhtemelen ata kültüyle bağlantılı pişmiş toprak
sarılıyor olmakla birlikte, bir mask bulunmuştur. Eğer ölen varlıklı biriyse, bir feretrum
beyaz toga daha çok tercih (sedye) üstünde, siyah giysiler giymekte olan aile üyeleri ya da
edilmiştir. Evin dış kapısına arkadaşları tarafından seçilen 6 ya da 8 kişi tarafından; ancak

94 Aktüel Arkeoloji
ölen fakir biri ise bir sandapilada da feretrumun yapıldığı ağacın, her dallarla sardılar, serviler kaktılar
(sanduka) 4 sandapilarii ya da yerde kolay yetişen kavak ağacından yığının önüne” (Aeneas, VI. 214-217).
vespillones (taşıyıcı) tarafından taşınır. yapılma ihtimali bulunmakla birlikte, Demek ki kremasyon altına serilen
Muhtemelen köleler tarafından alınan numunelerin laboratuvar odun yığınlarında sakız çamı ve meşe
elde taşınan meşaleler, hem geceyi sonucuna göre daha kesin bilgiye kullanılırken, ateşi tutuşturmak içinse
aydınlatmak hem kötü ruhları ulaşılacaktır. Bununla birlikte, Aeneas servi kullanılmıştır. Kremasyonun
kaçırmak gibi işlevler taşır. Mezarda kremasyonda kullanılan ağaçlarla ilgili bazen papirüs, bazen odun kömürü,
ya da crematoriumda kısa bir tören şu ifadeleri kullanır: “Saygıyla. Sakızlı katran ya da çıra ile tutuşturulduğu
ardından, önce ölünün göz kapakları çamlardan, meşelerden toplanan bilinmektedir. Aizanoi’da ise 2017
açılır; cesetten daha sonra mezara odunları yığdılar, yeşil yapraklı yılında bir kremasyon mezarda meşe
konmak üzere os resectum (ölenden
bir parça almak) alınır; çok az
toprak atılır ve ardından kremasyon
başlatılır (Varro, De Lingua Latina,
V. 23). Son olarak şarap ve az bir
toprak ile iniectio glebae yapılır,
yani kalan şarap ve toprak küllerin
üzerine dökülür. Küller arasından
yanmış kemik parçaları gömü için
toplanır; ya doğrudan pişmiş toprak
ya da cam bir kap içine ya da bir
kumaş veya çuval içine; bazen bir
sandapila (sanduka) içine ya da
doğrudan mezara yerleştirilir. Bu
Kremasyon mezar ve kömürleşmiş odun parçaları.
tür keten torbadan bir parça, South
Wales, Caerleon’daki lejyon kalesi İnhümasyon ve kremasyon mezar.

yakınında MÖ 2. yüzyıl başlarına


tarihlenen bir mezarda, kurşun kutu
içinde erimiş halde bulunmuştur.
Aizanoi’da ise buluntulara göre
değerlendirildiğinde, ceset bazen
sandapila (sanduka), bazen feretrum
(sedye), bazense odun yığınları
üzerine yerleştirilerek yakılmış
olmalıdır. Mezar içinde bulunan farklı
ebat ve formlardaki çiviler, menteşe
aksamları ve köşebentlerin sandapila,
feretrum ve bazen de ahşap kutular
ile bağlantılı olduğu anlaşılmıştır.
Bu çivilerle ilgili ön araştırmada,
örneğin “L” başlı ucu kıvrık çivilerin
meşe gibi sert odunlu bir malzemeye
çakılmasının çok uygun olmadığı;
yumuşak, kavak gibi bir ağaca
çakmanın daha kolay olabileceği
ve çiviyi içine gömerek tekrar
çakılabileceği bilgisine ulaşılmıştır.
Kremasyonda kullanılan sandapila ya

Aktüel Arkeoloji 95
Kremasyon mezar ve buluntuları. Kontekst buluntular.

Cam unguentariumlar ve cam millefiori kase. Mezarlarda bulunan kandiller.

Mezar içi ve dışında tespit edilen pişmiş toprak ve cam unguentariumlar mezara sıvı
sunu yapmak ve ölenin öteki dünyada içindeki merhem ya da parfümü kullanması
için bırakılmışlardır. Mezar dışına yerleştirilenler de olasılıkla ölenin akraba ve
arkadaşları tarafından sunu saçıldıktan sonra bırakılmışlardır.
tohum kadehi tespit edilmiştir. Bu; kremasyonda kullanılan korumak ve aynı zamanda geri dönmesini engellemek için
odunun meşe ağacından olduğunu işaret etmekle birlikte, “çivilemek” şeklinde yerleştirilmiş olabilirler.
tutuşturmak için çıra gibi kullanıldığı ihtimalini de akla Aizanoi’da kremasyon genelde yetişkinler için
getirmektedir. uygulanmasına rağmen, bir tanesi 2-3 yaşlarında
Mezarlarda tespit edilen bazı çivilerin ebat olan üç çocuğun da kremasyon ile defnedildiği
ve formuna bakıldığında; sandapila ya da görülmüştür. Bunlardan ikisi tek gömülmüşken,
ahşap kutuya kilit geçirmek için çakılmış 2-3 yaşlarındaki çocuk olasılıkla aileden bir
ve içinden halka geçirilerek yapılan kilit yetişkinle birlikte kremasyon yapılmış ve çocuğun
sisteminde kullanılmış oldukları anlaşılmıştır. kemiklerinden arta kalanlar ile küller kadehe
Ancak bazı mezarlarda sadece 1 ya da 2 adet yerleştirilerek gömülmüştür. Çocuğun
çivi bulunması, bunların başka anlam ya da mezarında yumruk yapılmış ve bilek kısmından
fonksiyonu olduğunu göstermektedir. Örneğin ucu delinmiş yeşil taştan bir amulet tespit
Vagnari’de bir süt çocuğun mezarında Afrika edilmiştir. Kolye gibi takılan sicimli apotropaik
kırmızı astar tabağının altına tek bir demir çivi amuletler pek çok yerleşimde yeni doğanların
yerleştirilmiş ve bu uygulama büyü ile ilgili bir ve süt çocukların mezarlarında bulunmuştur.
belirteç şeklinde yorumlanmıştır. Aizanoi’daki bu Amuletler genelde bebeklere hayattayken takılır
tür örnekler ise amulet gibi, kötü güçlere karşı öleni ve ölümden sonra da onları korumaya devam ettiği

96 Aktüel Arkeoloji
düşünülür. Sağ ya da sol yumruk yemeği) ile ilgili olmalıdır. Mezar tarihlerinde yapılan
yapılmış el amuleti Mısır’da güç ve içindeki kaplar ise yiyecek ve içecek Parentalia’daki
otoritenin sembolüdür ve khefo adı konularak ölene bırakılmış olmalıdır. (Ölü Festivali)
ile bilinmektedir. Genelde kırmızı Roma adetlerine göre yas 9. gün mezar
akik, sabun taşı, mavi cam, yeşil taş, mezar başında atalarının ruhuna ziyaretinde
kahverengi kireçtaşı ve kemikten olup, (manes) yapılan bir libasyon ve cena kandiller
bilek kısmında sicimi geçirmek için novendialis (ziyafet) ile sona ermiştir. yakılarak, çiçekler
bir deliği vardır. Aizanoi’da bebek/ Aizanoi’da, mezar dışında bulunan bırakılmıştır. Her
çocuk mezarlarında tintinnabulum kapların bir kısmı cena novendialis yıl mayıs ayının 9., 11.
(çan) da bulunmuştur. Bunlar Roma esnasında bırakılmış olmalıdır. ve 13. günlerinde ise, gece yarısı
Dönemi yerleşimlerinin çoğunda, Roma Döneminde düzenli olarak ölenin acıktığına ve kötü ruhların
genç kadın ve çocuk mezarlarında mezar ziyareti yapılmış ve özellikle susturulmasına inanılan Lemuria
tespit edilmiştir. Tintinnabulumun ölünün doğum günü ile 13-21 Şubat töreni gerçekleştirilmiştir. Aizanoi’da
hayattayken hastalık ve kötü güçlere
karşı koruyucu olduğu düşünülmekte
olup, ölümden sonra da aynı
şekilde kötü güçlere karşı insanları
koruduklarına inanılmıştır.
Aizanoi’da mezarların büyük
kısmında hem mezar içi hem
mezar dışında sofra takımları,
fincanlar, testiler ve pişirme kapları
bulunmuştur. Daha kaba olan
pişirme kapları genelde mezar
dışına yerleştirilmiştir. Bu tür kaplar
mezarda yenen silicernum (cenaze
Mezar figürinleri ve bronz pyxis ile kolye ucu.
İki kadının mezarında bulunan mask.

Aktüel Arkeoloji 97
Aizanoi kapı tipi mezar steli.

Cenaze alayında yürüyen yakın akrabalar,


ölen atalarının balmumundan masklarını
yüzlerine takarlar. Augustus döneminde ise
bu masklar yerine ölen ataların mermer
büstü taşınmaya başlamıştır.

mezar içi ve dışında bazen tek bazen oldukça çok sayıda


Kremasyon mezar ve buluntuları.
kandil tespit edilmiştir. Bunların bir kısmı defin esnasında
Çocuk/bebek mezarında bulunan bir tintinnabulum.
kullanılmış, bir kısmı ölenin öteki dünyada kullanması için
bırakılmış, mezar dışındakiler ise olasılıkla yasın 9. günü
olan cena novendialis sırasında, ölenin doğum gününde,
Parantalia ve Lemuria törenleri esnasında bırakılmış olsa
gerektir. Mezar içi ve dışında tespit edilen pişmiş toprak ve
cam unguentariumlar ise mezara sıvı sunu yapmak, ölenin
öteki dünyada içindeki merhem ya da parfümü kullanması
için bırakılmış olup, mezar dışına yerleştirilenler de
olasılıkla ölenin akraba ve arkadaşları tarafından sunu
saçıldıktan sonra bırakılmışlardır. Mezarlarda ölenin
şahsi eşyaları ve sunu amaçlı eşyalar olmak üzere iki grup
eşya tespit edilmiştir. Örneğin mezarlardan birinde bronz

98 Aktüel Arkeoloji
bir pyxis ve içinde kolye ucu tespit
edilmiştir. Bunlar ölen genç kadının
şahsi eşyası olmalıdır. Yüzükler,
küpeler de aynı şekilde ölenlerin
şahsi eşyalarıdır. Mezarlarda tespit
edilenler dışında Aizanoi mezar
taşları üzerindeki yazıtlardan da
kentin sosyal yaşamına dair verilere
ulaşılabilmektedir. Örneğin, MS
2. yüzyıla ait bir mezar yazıtında
Aizanoilu olmayan ama 25 yıl burada
yaşayarak ölmüş Harmonia’yı, bir
diğer yazıtta 12 yaşında annesini
kaybeden Onesimos’u ve veba
yüzünden ölen, at binmede usta
Menogenes’i tanırız (MAMA IX,
No.73; MAMA IX, No.75; MAMA
IX, No.79).
Sonuç olarak, Turgenyev’in Babalar
ve Oğullar’da yazdığı gibi “Ölüm
eski bir şeydir ama her insana
yeni görünür” sözü ile 2000
yıl öncesinin Aizanoi’undaki
çok eski ama bize yeni
görünen ölümleri kısmen de
olsa anlattığımızı düşünerek
yazımıza son vermek istiyoruz.

Mezarda
bulunan
unguentarium.

Sağda: Bireyin
göğsüne
yerleştirilmiş
Kharon sikkesi.

Mezarlarda tespit edilen kilit aksamları. Mezarlarda tespit edilen demir çiviler.

Aktüel Arkeoloji 99
ArkeoHaber

HERITAGE İSTANBUL 2018


Restorasyon,
Arkeoloji ve Müzecilik
“Geçmise Gelecek Saglamak”
Teknolojileri Fuarı ve
Konferansı

Ü
lkemizin tarih ve sanat Turizm Bakanlığı ile T.C. Başbakanlık gelecekle buluşturmak, müzelere;
varlığının korunması, Vakıflar Genel Müdürlüğünün desteği teknolojinin, bilimin katkısını sunmak
saklanması ve gelecek yıllara ile bu yıl üçüncüsü gerçekleşen Heritage amacıyla Heritage İstanbul’da tüm
aktarılmasına yönelik çalışan kurum ve İstanbul’a 7.823 ziyaretçi katılım sağladı. sektörü bir araya getiriyoruz.” dedi.
kuruluşlar ile sektörle ilgili tedarikçilerin Heritage İstanbul’u düzenleyen TG TG Expo tarafından organize
bir araya getirilmesini amaçlayan Expo Yönetim Kurulu Başkanı Gönül edilen ve bu yıl 100’ün üzerinde
Heritage İstanbul Restorasyon, Arkeoloji Akyıldız; “Uygarlığın beşiği ülkemizin firmanın katılımı ile üç gün boyunca
ve Müzecilik Fuarı ve Konferansı’nın güzelliklerini, tarihini, kültürel ve süren Heritage İstanbul 2018’in ana
üçüncüsü bu yıl 12-14 Nisan 2018 sanatsal mirasını bizden sonraki başlıkları arasında; restorasyon,
tarihleri arasında Hilton İstanbul kuşaklara aktarmayı amaçlıyoruz. arkeoloji ve müzecilik alanındaki
Convention & Exhibition Center’da Gelecek kuşaklar; tabletlerin, mobil yeni teknolojiler bulunuyor. Her yıl
gerçekleşti. ve giyilebilir cihazların içinde doğan, artarak büyüyen, sektörel gelişmeleri,
Etkinlik; ülke genelinde gündem işaret parmağını kalem sanan ilk uluslararası standartları ve bakış
nesil! Onların hız, zaman, paylaşım,
yaratmak adına her yıl yinelenecek açılarını kültürel miras alanına
çalışma, eğlenme, haberleşme,
bir sektörel marka oluşturup, kültürel kazandıran Heritage İstanbul’da;
sosyalleşme, oyun, öğrenme, eğitim
miras yoğunluğu konusunda dünya konferanslar, paneller, atölyeler ve
algıları, olanakları ve araçları bugüne
sıralamasında önde gelen ülkemizin, miras sohbetleri eş zamanlı olarak
kadarki nesillerin gördüklerine
bu konunun endüstrisine de yön düzenlendi.
hiç benzemiyor. İş dünyası bu
veren bir çekim noktası haline gelmesi çocuklarımıza uygun iş modelleri TG Expo Uluslararası Fuarcılık A.Ş.
düşünülerek amaçlandı. üzerinde çalışıyor. İşte biz de TG tarafından organize edilen Heritage
Hilton İstanbul Convention & Expo ailesi olarak; bu ihtiyaçtan yola İstanbul, bir sonraki yıl 11-13 Nisan
Exhibition Center’da 12-14 Nisan çıktık. Müzelerimizi, tarihi ve kültürel 2019 tarihlerinde; müzecilik sergileme
tarihleri arasında yapılan, iki farklı mirasımızı onların ilgisini çekecek teknolojileri fuarı ve konferansı
salonda müzecilik teknolojileri ve düzeye çıkarmak için çalışmaya Heritage Middle East ise 29-31 Ekim
restorasyon alanında 100’ün üzerinde başladık. Tarihi, kültürel ve sanatsal 2018 tarihleri arasında Abu Dhabi’de
firmanın katılımıyla ve T.C. Kültür ve mirasımızı dünyaya anlatmak, geçmişi gerçekleşecek.

100 Aktüel Arkeoloji

You might also like