You are on page 1of 68

FRAGMANLAR

Kişiliği, Doktrini, Alımlanması

KSENOPHANES
Eski Yunancadan Çeviren
Y.Gurur Sev

22
PiNHAN
Ksenophanes

Fragmanlar
Kişiliği, Doktrini, Alımlanması

Ksenophanes: Yüz yıldan uzun yaşadığı söylenen Kolophonlu Kse­


nophanes (MÖ 560-478), yurdundan sürüldükten sonra Sicilya'da
kent kent dolaşıp, bestelediği alaycı şiirleri okuyan bir rapsod [rhap­
sodos] ve 'birci" addedilen Elea okulunun kurucusu olarak nam sal­
mışhr. Anaksimandros'un öğrencisi ve Elealı Parmenides'in hocası
olduğu rivayet edilir, zorunlu olarak tek bir tann olduğunu ve bu­
nun insan biçiminde olamayacağını öne sürmüştür. Ksenophanes'in
hicivlerine konu olanlar arasında Homeros ve Hesiodos özel bir yer
tutar. Ksenophanes, Yunan diyarında insan türünün zaaflarına sahip
çok sayıda tann olmasıru büyük oranda bu iki isme bağlar.
Y. Gurur Sev: Felsefeci, sosyolog (dr.). Çevirileri: Aristoteles'ten Me­
tafizik, Ruh Üzerine (Ömer Aygün ile birlikte), Magna Moralia, Oluş ve
Bozuluş, Kategoriler, Sofistçe Çürütme/er; Theophrastos'tan İlkelere Dair
& Metafizik ve Aiskhülos'tan Persler.
PİNHAN YAYINCILIK
Litros Yolu, Fatih San. Sitesi No: 12/214-215
Topkapı/Zeytinbumu İstanbul
Tel: ( 0212) 259 27 60 Faks: ( 0212) 565 16 74
www.pinhanyayindlik.com

info®pinhanyayincilik.com
Sertifika No: 40676

© Pinhan Yayınalık, 2019


Türkçe çeviri© Y. Gurur Sev 2019

Birinci Basım: Ekim 2019

Genel Yayın Yönetmeni: Mahmut Sever


Kapak Tasanmı: Mahmut Sever
Dizgi: Adem Beyaz

Teknik Hazırlık, Baskı ve Cilt:


Yaylaak Matbaaalık San. Tic. Ltd. Şti.
Litros Yolu Fatih San. Sitesi No: 12/197-203
Topkapı-İstanbul Tel: ( 0212) 567 80 03
Sertifika No: 44865

Pinhan Yayıncılık: 220 Felsefe Dizisi: 60

ISBN: 978-605-7768-02-5

Bu kitabın tüm yayın haklan saklıdır. Taruhm amaayla, kaynak gös­


termek şarhyla yapılacak kısa alınhlar dışında gerek metnin, gerek
görsel malzemenin yayınevinden izin alınmadan herhangi bir yolla
çoğalhlması, yayımlanması ve dağıtılması 5846 Sayılı Fikir ve Sanat
Eserleri Kanunu'nun hükümlerine aykırıdır ve hak sahiplerinin maddi
ve manevi haklarının çiğnenmesi arılarnına geldiği için suç oluşturur.
Fragmanlar
Kişiliği, Doktrini, Alımlanması

Ksenophanes
Eski Yunancadan Çeviren
Y. Gurur Sev
İçindekiler

Çevirenin Önsözü+ 7
Fragmanlara Anahtar+ 9

P Fragmanları: Kişiliği+ 13
D Fragmanları: Doktrini + 21
R Fragmanları: Alımlanması+ 43
Çevirenin Önsözü
Kolophonlu Ksenophanes'ten kalan tüm kırınhların (hem tes­
timonia, hem fragmenta, hem de imitationes) ilk kez Türkçeye
kazandırıldığı bu çalışmada, geleneksel Diels-Kranz edisyo­
nundan1 daha güncel, çok daha kapsamlı ve daha iyi terkip
edilmiş olduğunu düşündüğüm için Andre Laks ve Glenn W.
Most'un hazırladığı edisyonu (2016) kullandım. 2 Çeviriyi ay­
rıca J. H. Lesher'in3 (2011) İngilizce tercümesiyle karşılaştır­
dım.
Ksenophanes'in kişiliğine dair (P Fragmanları), doktrinine
dair (O Fragmanları) ve alımlanmasına ilişkin (R Fragmanla­
rı) kırıntıları tematik bir şekilde düzenleyen söz konusu edis­
yonda geleneksel DK fragmanlarının(: A ve B) kolayca bulu­
nabilmesi için de bir tablo hazırladım.
Ksenophanes'in uzun yaşamı,4 tüm Yunan dünyasını kent
kent dolaşıp okuduğu alaycı şiirler, Homerosçu geleneğe yö­
nelik taşlamaları, bin dizelik ünlü Taşlamalar'ı [Silloi], insan
biçimli5 tanrı a.nlayışına yönelik eleştirileri, ilke [arkhe] olarak
toprağı öne sürmesi, toprağın yerin alhnda sonsuza kök sal­
ması, bulutlara özel bir ilgisinin olması, hiçbir şeyin sağlam
bir bilgisinin edinilemeyeceği görüşü, ortaya koyduğu bir ya
da her şeye kadir "tek tanrı," onun doğmamış ya da oluşma­
mış olması, onun kavraması güç bir şekilde "ne sınırlı ne son­
suz" olması, bu görüşe yöneltilen eleştiriler. . . Kısacası, Elea

ı Diels, H. & Kranz, W. Die Fragmente der Vorsokratiker. Berlin: Weidmannsche

Verlagsbuchhandlung, 1954.
2 Laks, Andre & Most, Glenn W. Early Greek philosophy Volume III (Loeb Clas­

sical Library #526). Massachusetts: Harvard University Press, 2016.


J Xenophanes. Xenophanes of Colophon: Fragments. (tra. J. H. Lesher). London:

Toronto University Press, 2011.


4 100 yaşını aştığı düşünülüyor, ayrıca kendisinin de buna işaret ettiği frag­

manlar mevcut (bkz. 066).


s Başka bir deyişle "antropomorfik."

7
okulunun kurucusu Kolophonlu Ksenophanes'e ilişkin her
şeyin bulunabileceği bu kitabın alana katkı yapmasını umu­
yorum.
Y. Gurur SEV

8
Fragmanlara Anahtar

DK Laks & Most


Al Pl, P8, Pl4, PlS, P21, P22, Dl, D20, D24, R8a, Rl9
A2 P9, Pll
A3
A4 R8b
AS Pl2
A6 P2
A7 P3
AS P4, R3
A9 PS
AlO P6
Alt Pl3
Al2 Pl6
Al3 Pl7
Al4 Pl8
AlS
Al6 Pl9
Al7 P20
Al8
Al9 D7
A20 D2
A21
A22 D3
A23 D4
A24 DS
A25 Rl7, R27
A26 R28
A27 R29
A28 R6
A29 Rl4
A30 PlO, R2, Rl2
A31 R4, RS
A32 D23,R9

9
A33 P7, 022, R20
A34 R23
A35 Rl6, R21a, R22
A36 06c, 027, Rll, R24, R25, R26
A37 R7
A38 036
A39 039
A40 028
A41 031, 034, 035
A42 033
A43 029
A44 037
A45 040
A46 032
A47 042, 043, R13
A48 045
A49 RlO, R18
A50 047
A51 048
A52 015a, 015b
Bl 059
B2 061
B3 062
B4 063
B5 060
B6 069
B7 064
B8 066
B9 067
BlO 010
Bll 08
B12 09
B13 011
B14 012
B15 014
B16 013
B17 055
B18 053, Rl2
Bl9 R6
B20 065
B21 056, 068
B22 PlO, 054

10
823 016
824 017
825 018
826 019
827 027
828 041
829 025
830 06a, 046
831 030
832 039
833 026
834 049
835 050
836 051
837 044
838 052
839 06b, 057
840 070
841 058

11
P Fragmanları: Kişiliği
Pl. (< Al) Diog. Laert. 9.18-20
füvocpıivrıç ME,iou iJ, Wç A:rı:oMObwQoç, OQ0oµivouç, KoAoq:ıWvtoç
[. . . ]. ou'toç EK7tWWv n)ç nmQlboç EV ZıiyKAr;ı n)ç ElKEAiaç btETQ$E
Kal EV Kmıivı;ı. [. . .] Kll� Wç Ewı:iwv cprıa� ı<a't' AvaE,iµavbQov Tjv. [.
. .] µaKQ0(3l!{rrm6ç TE yiyovev, Wç nou Kal aıh6ç cprımv· [. . . 066].
=

[. . . ]Kal TJKµal;E ı<a'ta n')v i:E,flKoaTIJV OAuµmıiba.

P2. (< A6) Ps. - Luc. Long. 20


füvocpıivrıç bi: 6 ME,ivou µf:v uiüç [. . . ] E(3twaEV E'tf) [v Kal
EVEvTJKOVTa.

P3. (A7) Cens. Die nat. 15.3


[. . .] Xenophanes Colophonius maior annorum centum fuit.

P4. (< AB) Clem. Alex. Strom. 1.64.2


[. . . R3] füvocpıivrıç 6 KoAoq:ıWvtoç [. . .], öv cprım Tlµmoç ı<a'ta
=

'IEQWVa 'l:OV ElKEAtaç ÔUVlXCT'tf)V Klll 'EnixaQµov 'l:OV 7lOLTJn'JV


yeyovivm, AnoMObwQoç bi: Kma n')v TwaaQaKoaTIJV OAuµmıiba
yev6µevov naQaH'taKivm ıiXQL 'l:WV �aQdou 'tE Kll l KUQOU xQ6vwv.

P5. (cf. A9) Eus. Chron.


a. Hier. Chron. 103b2

[ad Ol. 56 ] Xenofanes Colofonius clarus habetur.

b. Hier. Chron. 103b23


[ad Ol. 60 ] Simonides lyricus et Phocylides clari habentur et Xenop­
hanes physicus [. . .].

c. Cyrill.Alex. Jul. 1.15


7lEV'tfJK� i:vvıiu:ı OAuµmıibt 1(3uKoç 6 µEAonmOç Kal <l>EQEKubf)ç
6 iaTOQLoyQıicpoçKal <l>wKuAlbııçKal füvocpıivrıç [. . .] yey6vaaL

P6. (AlO, 14.8) Ps.-Iamb. Theol., p. 52.18-22


cp' yaQ Kal tb' E'tf) iyytarn ano 'l:WV TQWLKWV LCT't:OQEL'l:al µiXQL
2Evocpıivouç wu cpumKou Kal 'l:WV AvaKQEoV'tÜÇ u Kal
IToAUKQlX'tOUÇ XQOVWV Kal n)ç um) A.Qnıiyou 'l:OU Mt'Jbou 1Wvwv
noALOQKlaÇ Kal avarnaaewç, f]v <l>wKEiç cpuy6vuç MaaaaAiav
c!JKTJaav [. . .].

P7. (< A33) Hippol. Ref 1.14.1


2evocpıivrıç bi: 6 KoAoq:ıWvtoç 'OQ0oµivouç ui6ç. ou'toç iwç KVQOV
bu�µELVEV ( . .R20).
. =

14
Pl. (< Al) Diogenes Laertios, 9.18-20
Kolophonlu Ksenophanes, Deksios'un oğlu, Apollodoros'a göre
Orthomenes'in... yurttan sürüldükten sonra günlerini Sicilya'run
Zankle kentinde ve Katanya'da geçirdi ... Sotion'un dediğine göre
Anaksimandros ile aynı dönemde yaşadı... kendisinin de bir yerde
( D66) söylediği üzere, uzun yaşadı ... Altmışıncı Olimpiyat (MÖ
536-540) sırasında sivrildi.

P2. (< A6) Lukianos, Uzun Yaşamlar, 20


Deksios oğlu Ksenophanes .. . doksan bir yıl yaşadı.

P3. (A7) Censorinus, Doğumgünü, 15.3


. . . Kolophonlu Ksenophanes yüz yıldan fazla yaşadı.

P4. (< AS) İskenderiyeli Klementos, Kırkyama, 1.64.2


. . . ( R3) Kolophonlu Ksenophanes .. . Timaios'un Sicilya hükümdarı
Hieron'un ve şair Epikharmos'un zamanında yaşadığını söylediği
<Ksenophanes,> Apollodoros'a <göre> Kırkıncı Olimpiyat (MÖ 616-
620) sırasında doğmuş ve Dareios/Darius ile Kyros'un zamanına ka­
dar yaşamış.

PS. ( bkz. A9) Eusebios, Kronik


a. Jerome, Temporum Liber, 103b2

<56. Olimpiyat sırasında> (MÖ 552-556) Kolophonlu Ksenophanes


tanınmış biriydi.

b. Jerome, Temporum Liber, 103b23


<60. Olimpiyat sırasında> (MÖ 536-540) Şair Simonides ve Phokyli­
des iyi bilinirdi, doğa filozofu Ksenophanes de . ..

c.İskenderiyeli Kyrillos, Ioulianos'a Karşı, 1.15


Elli Dokuzuncu Olimpiyat sırasında şair Ibykos, tarihçi Pherekydes,
Phokylides ve Ksenophanes ... doğmuştu/hayattaydı.

P6. (AlO) Iamblikhos, Aritmetiğin Teolojisi, 52.18--22


Truva Savaşı'ndan doğa filozofu Ksenophanes'in ve Anakreon ile
Polykrates'in zamanına ve Phokislileri kovalayıp Marsilya'yı [Massa­
lia] kurmalarına neden olan Medli Arpagos'un İyonyalıları kuşahp
tehcir etmesine aşağı yukarı 514 yıllık bir tarih kaydedilmiş...

P7. (< A33) Hippolytos, Bütün Sapkınlıklara Reddiye, 1.14.1


Orthomenes oğlu Kolophonlu Ksenophanes. Kyros'un zamanına
kadar yaşadı. . . ( R20)

15
PS. (< Al) Diog. Laert. 9.18
bu']KOUCTE bi: Ka'C ' EVLOUÇ µE:v oubEVÜÇ, Ka'C' EVLOUÇ bi: B&ı:wvoç
ASrıva(ou t),Wç nvEç,AQxEMou.

P9. (< A2) Diog. Laert. 9.21


[. . . Pll] wüı:ov E>El'xpQUawç E:v 't(J 'E7moµtj Aval;.LµitvbQou cprıalv
=

CtKOÜCTaL

PlO. (< A30) Arist. Metaph. 986b22


[. . R2] 6 yaQ ilaQµEvLbT)ç wuwu AiyE'Cm µa8rın'Jç [. . .].
. =

Pll. (< A2) Diog. Laert. 9.21


füvcxpavouç bi: bu']KouaE ilaQµEvLbT)ç CTUQTJ'COÇ 'EAEct'CT)Ç [. . . P9].
=

P12. (AS) Diog. Laert. 8.56


"EQµmnoç bi: ov ilaQµEvlbou, füvcxpavouç bi: yEyovivm <:rıAu.rrı'Jv,
<fı Kal auvbLa'CQilj.ım Kal µLµtjaaa8m n'Jv Enonodav.

P13. (All) Plut. Reg. et imp. apophth. 4 175C


nQ<'ıç bi: füvcxpavrıv 'COv KoAOCj)WvLOv Ein6vw µ6ALÇ oiKiwç boo
'CQicpnv aAA 'OµT)QOÇ," dmv, "öv alı btaaUQELÇ, nAdovaç fı
" '

µuQLOUÇ 'CQECjJEL 'CE8VT)KWç. "

P14. (< Al) Diog. Laert. 9.20


boKEi bi: TCETCQaaem tmo <. . . Kal AEAı'.ıa8m um'ı> 'CWv nueayOQLKWv
ilaQµEVLCTKOU Kal ÜQW'Cctbou, Ka8a cpT)Ol <l>a13wQivoç E:v
Anoµvııµovwµa'Cwv nQWl-41.

Pl5. (< Al) Diog. Laert. 9.20


cprıal bi: tırıµtj'CQLOÇ 6 <l>aATJQEUç Ev 'Ccfl ilEQl ytjQWÇ Kal nava(noç 6
fawLKÜÇ Ev 'Ccfl ilEQl Eu8uµ(aç wiç ibtaLÇ XEQCTl 8alj.ım wuç uiEiç
am6v, Ka8ctTCEQ Kal Aval;.ay6Qav.

P16. (< Al2) Arist. Rhet. 2.23 1399b6-8


[. . .] füvcxpctVT)Ç EAEyEV Ô'n oµolwç CtCTE�OÜOlV OL yEvfo8m
cpctCTKOV'CEÇ 'COUÇ 8EOUÇ wiç ano8avEiv AfyouCTLV" aµcpmiQWÇ yaQ
auµ�a(vn µı'J dvm wuç 8rnı'.ıç nou.

P17. (< A13) Arist. Rhet. 2.23 1400b5--8


[. . .] füvcxpavrıç 'EAEctWLÇ EQW'CWCTLV Ei 8ı'.ıwaı 't(J AwKo8i� Kal
8QTJVWaıv fı µtj, auvt:�ı'.ıAwEv, Ei µE:v 8Eov ıJnoAaµ�avouaıv, µı')
8QT)VELV, Ei b' iiv8QWTCOV, µı'J 8ı'.ınv.

16
P8. ( <Al) Diogenes Laertios, 9.18
Bazı kaynaklara göre kimsenin yanında bulunmadı, bazılarına göreAti­
nalı Boton'un, bazılarına göreyseArkhelaos'un öğrencisi oldu.

P9. ( <A2) Diogenes Laertios, 9.21


... ( Pll) Özet'te Theoprastos onun Anaksimandros'un öğrencisi olduğu­
nu söyler.

PlO. ( <A30) Aristoteles, Metafizik, 986b22


... (R2) Parmenides'in onun öğrencisi olduğu söylenir . . .

Pll. ( < A2) Diogenes Laertios, 9.21


Pyres oğlu Elealı Parmenides Ksenophanes'in öğrencisiydi. .. (P9)

P12. (AS) Diogenes Laertios, 8.56


Hermippos <Empedokles'in> Parmenides'in değil de, yanında vakit ge­
çirdiği ve şiirini taklit ettiği Ksenophanes'in hayranı olduğunu <söylü­
yor.>

P13. (All) Plutarkhos,1 Kralların ve Komutanların Sözleri, 4 175C


<Hieron,> zar zor iki köle besleyebildiğini söyleyen Kolophonlu Kse­
nophanes' e "alay ettiğin Homeros'un ölüsü binden fazlasını besliyordu"
dedi.

P14. ( <Al) Diogenes Laertios, 9.20


Faborinos'un/Favorinus'un Anılar'ın ilk kitabında söylediğine göre, . . . . ?
.. . tarafından köle olarak sahldığı, Pythagorasçı Parmeniskos ve Oresta­
des <tarafından kurtarıldığı> düşünülüyormuş.

P15. ( <Al) Diogenes Laertios, 9.20


Phaleronlu Demetrios'un Yaşlılık Üzerine'de ve Stoacı Panaitios'un Neşe
Üzerine' de dediğine göre, Anaksagoras gibi o da oğullarını kendi elleriy­
le gömmüş.

Pl6. ( <A12) Aristoteles, Retorik, 1399b6-8


.. . Ksenophanes, tanrıların doğduğunu söyleyenlerin, onların öldüğünü
söyleyenler kadar kafir olduğunu söylerdi. Ne de olsa her iki durumda
da tanrıların var olmadığı bir zaman söz konusuydu.

P17. ( <A13) Aristoteles, Retorik, 1400b5-8


... Ksenophanes, kendisine <tanrıça> Leukothea'ya kurban adayıp ada­
mamaları ve ağıt yakıp yakmamaları gerektiğini soran Elealılara "eğer
<Leukothea> bir tanrıçaysa, ağıt yakmayın; eğer değilse, kurban adama­
yın" demiş.

ı Ya da "Ploutarkhos."

17
P18. (A14) Arist. Rhet. l.15 1377a19-21
ı<al TÜ rnu .=.t:v0<pavouç ilQµ&ı:nı, Ö'Cl ouK tarı TIQÔKAT]atÇ llUTTJ
aat:�t:i TIQÜÇ t:Uat:�ij, MA 6µoU:x KllL El laxuQCıç aa8t:vij TClt'rı:iE,m fı
'

TIArryfJvm TCQOKC(,\fomw.

P19. (A16) Plut. Vit. pud. 5 530E-F


µi] buawmı8i'.Jç µrıbı': bdoı;ıç aKWmoµı=:voç· MA Wc:rmQ St:vü<paVT]Ç
'

Aaaou rnu "EQµLOviwç µi] �uAoµı=:vov auTcfı m.ıyıw�ı;:uı;:tv bnAov


aTCoı<aAoıJvTOÇ 6µoA6yn KllL TCUVU bnAOç dvm TIQÜÇ Ta alaxQa KllL
ıhoAµoç.

P20. (A17) Plut. Comm. not. 46 1084E


6 µı':v ouv füvü<paVT]Ç btrıyouµivou 'CLVÜÇ iyxiAnç EWQllKivm iv
uba'CL 8t:Qµcfı i:Waaç "ouKouv," dm:v, "iv ljıuxQl'.fJ auTaç ı':ljıı'Jaoµt:v."

P21. (<Al) Diog. Laert. 9.19


Ecpr] bı': ı<al Ta TCoAAa tjaaw vou dvm. ı<ai. rniç WQavvoLÇ
ivwyxavnv fı Wç i"jKtaw fı wç i"jbtCTTa.

P22. (<Al) Diog. Laert. 9.20


E µTit:boKAfouç bı': dTIOVTOÇ llUTCfl O'Cl aVEUQETÜÇ ECTTLV 6 aü<p<'ıç,
'

"dK&ı:wç," Ecpr]" "aü<p6v yaQ dvm bt:i Tov imyvwaoµı=:vov Tov


aoqXıv."

18
P18. (Al4) Aristoteles, Retorik, 1377al9-21
Ksenophanes'in, bir kafirin dindar birine yemin ettirmesinin, güçlü
birinin güçsüz birine dayak atma ya da yeme konusunda meydan
okumasından daha adil olmadığı<sözü akla> uygundu.

P19. (A16) Plutarkhos, Utanma, 5 530E-F


Alay edildiğinde utanma, çekinme; Herrnioneli Lasos kendisine
onunla zar atmadığı için korkak dediğinde Ksenophanes'in yaphğı
gibi<yap> ve aşağı/bayağı şeyler yapmada ödlek ve korkak olduğu­
nu kabul et.

P20. (Al7) Plutarkhos, Ortak Mefhumlar, 46 1084E


Ksenophanes, kendisine sıcak suda yaşayan yılan balıklan gördüğü­
nü söyleyen birine, "öyleyse onları soğuk suda haşlayalım" demiş.

P21. (< Al) Diogenes Laertios, 9.19


<Ksenophanes> pek çok şeyin akıldan aşağı olduğunu ve tiranlarla
olabildiğince az ya da olabildiğince hoş karşılaşmak <gerektiğini>
söyledi.

P22. (< Al) Diogenes Laertios, 9.20


Empedokles ona bilgenin bulunamaz olduğunu söyleyince, "makul"
dedi, "ne de olsa bilgeyi tanımak için bilge olmak gerek."

19
D Fragmanları: Doktrini
Dl. (< Al) Diog.Laert. 9. 18, 20
yiyQmpr bt i.v inwt Kal EAfydaç Kal iaµf3ouç Ka8' 'Haı.OOou Kal
'Oµt']QOU, E7lLK07l'CWV a1rrWv ı:a 7lfQL 8EWv riQrıµiva.aMa KllL auı:Oç
EQQmpciX>n ı:a fouı:oü. [ ...] Enoirıar bt Kal KoAocpc;:ıvoç Kı:iatv Kal
ı:ov dç 'EMav ı:ı)ç lı:aALaç anmKtaµov farı bmxLAta.

02. (> A20) Strab. 14.1.28


[. . .] Kal füvoqıavrıç 6 q:ıumKOç, 6 ı:ouç L.LAAouç nmtjaaç btıl
7lOLT}µıiı:wv.

03. (> A22) Procl.in Hes. Op. 286


Kal ı:i bri ı:ouı:ouç Mynv, önou yr Kal füvoqıavrıç btıl btj nva nQÜÇ
ı:ouç Kaı:' alıı:ov q:>LAoaOq:>ouç Kal notT)ı:ılç µuq;,>mjıuxiav L.LAAouç
aı:onouç auv8Eivm <AEyEı:aı> Kaı:a navı:wv q:ıLAoaOq:>wv Kal
7lOLT)1:Wv.

04. (A23) Schol.A8T ad il. 2.212b


ijbT) bt ov füvoqııivn, aM' 'OµtjQ<ıJ 7lQUYr<fJ L.LAAm nrnotT)Vı:aı, EV olç
auı:ov 1:f ı:ov 8EQUL1:T)V aLAAaivn KllL 6 8EQUL'l:T)Ç ı:ouç UQLCTWUÇ.

05. (A24) Ar.Oid. in Stob. 2.1.17


füvoqııivouç nQWı:ou Aüyoç ı'jA8Ev Eiç ı:ouç ''EAAT)vaç aE,toç yQacpfjç,
iiµa natb� ı:ıiç ı:r ı:Wv aı\Awv ı:oAµaç i.mnAtjı:ı:ovı:oç Kal ı:i]v
m'.n:oü 7laQLaı:ıivı:oç ruAıif3EtaV Wç LXQa 8E0ç µtv otbr ı:i]v
aAtj8rtav, OOKOÇ b' fol naat ı:Eı:uKı:m [049.4b).

06.
a.(cf. ad 830) Schol. Genav. ad il. 21.196
füvoq:>ıiVT}ç EV ı:<fı IlrQl q:ııJarwç [. .. 046).
=

b. (< 839) Pollux Onom.6.46


[. .. 057) EV ı:<fı IlrQl q:ııJarwç füvoqııivouç [ ... ).
=

c. (< A36) Stob.1.10.12

YQıiq:>n yılQ [v ı:<fı IlEQL q:ııJarwç [ .. . 027).


=

07. (< A19) Diog.Laert. 2.46


[. . .) ano8avovn bt füvoqıavrıç 6 KoAoqıWvtoç [sc. 'OµtjQ<ıJ
Eq:>LAovdKEL] [ ...).

08. (811) Sext.Emp.Adv. Math. 9.193


nav'ta 0rniç avi0rJKav "0µf1QÔÇ 0' 'Hai.oôôç 'tE
öaaa 7taQ' av0QW7tOlCJlV OVELÔEa Kai ljıôyoç ECJ'tLV,
KAi7t'tElV µmxrouv 'tf Kal iı:AAi)Aouç ana'tEVElV.

22
Dl.(< Al) Diogenes Laertios, 9. 18, 20
Destan ölçüsüyle <şiirler> ve Hesiodos ile Homeros'a karşı, onların
tanrılar hakkında söyledikleriyle alay eden elegeia ve iambos'lar yaz­
dı. Aynca bir rhapsodos gibi kendi şiirlerini okudu .. Kolophon'un Ku­
.

ruluşu ve İtalya'da Elea Yerleşmesi şiirlerini yazdı-iki bin dize.

02. (> A20) Strabon, Coğrafya, 14.1.28


. . . fizikçi Ksenophanes, Taşlamalar'ı [Silloi] dizelere döken şair.

03. (> A22) Proklos, İşler ve Günler Şerhi, 286


Neden bunları konuşmamız gereksin ki? Ksenophanes çağdaşı
filzoflara ve şairlere karşı alçaklık/aşağılık [mikropsykhia] hissederek
bütün filozoflara ve şairlere karşı yersiz Taşlamalar yazdığı için mi?

04. (A23) İlyada'ya Skholia, 2.212b


Taşlamalar'ı ilk yazan Ksenophanes değil, Homeros'tu. Kendisi Ther­
sites'i, Thersites de asilleri [ariston] taşlıyordu.

05. (A24) Stobaios, Arios Didymos, Antoloji, 2.1.17


Ksenophanes Yunanlara gelen, başkalarının cahil cesaretini oyuncu
bir tavırla [paidiai] paylarken, tanrının hakikati bildiği, <k/s>anuun
ise herkese yayıldığı <fikriyle> tanrılara hürmetini sergilemekten ge­
ri durmayan, hahn sayılır ilk yazardı.

06.
a. (bkz. 830) İlyada'ya Skholia, 21.196
Ksenophanes Doğa Hakkında'sında . . . (D46)

b. (< 839) Polydeukes, Onomastikon. 6.46


(D57) . . . Ksenophanes'in Doğa Hakkında' sında . ..

(< A36) Stob. 1.10.12


c.

Nitekim <Ksenophanes> Doğa Hakkında'sında ... (D27) yazar.

07. (< A19) Diogenes Laertios, 2.46


. . . Kolophonlu Ksenophanes ise [Homeros ile] ölümünden sonra
[uğraşh ] . . .

08. (811) Sextos Empeirikos, Bilginlere Karşı, 9.193


Homeros ve Hesiodos hepsini tanrılara atfettiler
insanlar arasında ne kadar ayıp ve utanç varsa,
hırsızlık, zira ve birbirini kandırma.

23
09. (812) Sext. Emp.Adv.Math. 1.289
'OµT)QOÇ bt ı<aL 'Ha(oboç ı<a-ra -rov KoAo<pwvmv 3rvocpavrı
wı; n.\EiaT' €cp8ty�vw 8EWv a8rµiaua EQya,
tlETt'rELV µmXflJELV 'rE Kai ıU.\t']Aovç ana'troELV.

010. (810) Hdn. rt. ÔLXQ·, p. 16.20


ff, CtQXf)ç ı<a8' 'OµT)QOV f1td µrµa8fJı<am navTEç

011. (813) Aul. Gell. Noct. 3.11.2


alii Homerum quam Hesiodum maiorem nattı fuisse scripserunt, in
quis Philochorus et Xenophanes, alii minorem [. . . ].

012. (814) Clem. Alex. Strom. 5.109.1


MA oi �QOToi boKoum yrvvaa8m 8rnt'.ıç,
'

n)v acpnEQflV b' fo0i)Ta EXELV cpwvı'Jv TE btµaı; TE.

013. (816) Clem. Alex. Strom. 7.22.1


Ai8iontç TE <8rnuç a<pETEQOuı;> mµouç µl\avaç TE0QflKEç TE
yAauKouç Kai TtUQQoVÇ <cpam nfua8aı>.

014. (815) Clem. Alex. Strom. 5.109.1


MA Ei xüQaı; ixov �6Eç <innm T'> Tıt ,\fovTEÇ,
'

it YQtitj.ım XElQEOOL Kai EQya '[fAfiV aTtEQ avÔQEÇ,


L'Tt'TtOL µtv 8' L'Tt'TtOlaL, �OEÇ ÔE '[f �ouaiv oµoiaç
Kal <KE> 8EWv LÔEaÇ EyQa<pOV Kal awµaT' f'TtOlOUV
Toınu8' oi6v TtEQ Kamoi btµaı; Eixov EKaaTm.

015.
a. (A52) Aet. 5.1.2

2EVO<pUVT)Ç Kal 'ErtLKOUQOÇ aVaLQOÜUL T�V µavnKTJV.

b. (< A52) Cic. Div. 1.5


[. . . ] Colophonius Xenophanes unus, qui deos esse diceret, divinatio­
nem fundittıs susttılit; reliqui vero omnes praeter Epicurum [. . .] divi­
nationem probaverunt.

016. (823) Clem. Alex. Strom. 5.109.1


EU yoüv Kal 3Evo<pavııç o KoAocpc.'.ıvtoç, bLbciOKuN ön dç Kal
aawµawç o 8Eoç, €m<pEQEL"
Eiç 8r6ç, EV '[E 8rnim Kai av8QW'TtOlaL µtyLOTOÇ,
omE btµaı; 8vrJwimv oµoimç OU'rE vorıµa.

24
09. (812) Sextos Empeirikos, Bilginlere Karşı, 1.289
Kolophonlu Ksenophanes'e göre Homeros ve Hesiodos
tanrıların pek çok gayrimeşru işini mırıldandılar,
hırsızlık, zira ve birbirini kandırma.

010. (810) Herodianos, İkircimli Heceler, p. 16.20


başından beri herkes Homeros'tan öğrendi <tanrıların kusurlarını>

011. (813) Aul. Gell. Noct. 3.11.2


Bazıları Homeros'un Hesiodos'tan yaşlı olduğunu yazdı, bunların
arasında Philokhoros ve Ksenophanes de vardı, bazılarıysa daha
genç olduğunu . . .

012. (814) İskenderiyeli Klementos, Kırkyama, 5.109.l


Ancak faniler sanıyorlar ki tanrılar doğmuş,
kendilerininki gibi giyim, ses ve şekilleri varmış.

013. (816) İskenderiyeli Klementos, Kırkyama, 7.22.1


Habeşler <kendi tanrılarının> kalkık burunlu ve siyah <tenli>
Trakyalılar ise mavi gözlü ve kızıl saçlı <olduğunu söylüyor.>

014. (815) İskenderiyeli Klementos, Kırkyama, 5.109.1


ama eğer elleri olsaydı boğaların <atların> ve aslanların,
ya da çizebilselerdi elleriyle ve iş bitirebilselerdi insanlar gibi,
atlar atlara, boğalar da boğalara benzer
tanrı şekilleri çizer ve bedenler yaparlardı,
her biri kendi vücuduna benzer şekilde.

015.
a. (A52) Aetios, 5.1.2
Ksenophanes ve Epikouros kehaneti reddettiler.

b. (< A52) Cicero, Kehanet, 1.5


. . . Kolophonlu Ksenophanes tanrıların var olduğunu söyleyen ama
kehaneti tümüyle reddeden tek kişiydi; öbürlerinin hepsi kehaneti
kabul ediyordu, Epikouros hariç . . .

016. (823) İskenderiyeli Klementos, Kırkyama, 5.109.1


Tanrının bir ve cisimsiz olduğunu öğreten Kolophonlu Ksenophanes,
şöyle söylüyor:
Tek tanrı, tanrıların ve insanların arasında en büyüğü,
ne vücudu ölümlülere benzer ne de düşüncesi.

25
017. (824) Sext.Emp.Adv. Math. 9.144
ouA.oç OQij., oiıA.oç bt voEi, ouA.oç bE. T' ı:İKOUEL

018. (825) Simpl.in Phys., p.23.20


ıi,.\,.\' anavcv8E TtOVOlO v6ou q>QEVL nav'ta KQabaivn.

019. (826) Simpl.in Phys., p.23.11-12


aid b' EV 'taU'tctJ µiµvn Klvouµcvoç ovbE.v,
oiıbt µniQXE08ai µtv E.mnQE.nn ıiMO'tE ıiMt;1.

020. (< Al) Diog.Laert. 9.19


[.. . 024, R8a) öAov bt 6Qav Kal öAov llKOUELV, µi) µivı:m avmı:wiv·
=

ınJµrmvı:a n: dvm voüv Kal<pQÜVT]ULV Kal aibmv ( . .). .

021. (�DK) Philop.Aetem., p.582.21-23


Tiavı:a 8rnü TIATJQTJ, Tiav� bt ol'. datv aKovai
Kal buX m:ı:qawV Kal ava X86va Kal ı:E fa' auı:oÜ
aviqoç Ö'rn KEKEU8cv i:vl aı:i]8wm v6rıµa:.

022. (< A33) (Ps.-?) Hippol.Ref 1.14.3-6


'!:OV bE ijALOV fa µuc(,>Wv 7lUQtblwV a8qm(oµivwv yivw8m Ka8'
EWITTTJV iJµiQav· ı:i)v bE yTJV am:LQOV ı::lvm Kal µtjı:r l17l' aEQOÇ µtjı:r
ı'.mo ı:oü ouqavoü m:qtixw8m. Kal am:(Qouç ı'JAlouç ı::Ivm Kal
aEAi]vaç, ı:a bt Tiavı:a dvm EK yfJç.ouı:oç ı:i)v 8W\aaaav UAµuqılv
i<pTJ bııX ı:o TioAAıl µiyµaı:a auQQinv i:v m:m�r [ ...) 6 bt füvcxpavrıç
µi�Lv ı:f]ç yfJç TIQÜÇ ı:fıv 8W\aaaav yivw8m boKEi Kal ı:<fı XQOV<ıJ U7lO
ı:oü UyQOÜ Auw8m, <paaKWV ı:mauı:aç EXELV a7lobEL�ELÇ, Ô'rl EV µioı;ı
TI Kal ÜQwtv EUQiaKovı:m KOyXa:L" Kal Ev I:.uqa:Kouamç bt Ev ı:aiç
Aaı:oµimç Aiyn Euqr)a8m ı:UTiov ix8uoç Kal cpuııcWv, Ev bt CTaQ<ıJ
ı:uTiov M<pvTJç Ev ı:<fı 13a8n ı:oü Ai8ou, Ev bt MEAL� TIAa1<aç
auµmivı:wv ı:c� 8aAaaaiwv. ı:aüı:a bE. <pTJUL yEvia8m öı:r Tiavı:a
E7lTJAw8rıaav 7tru\at, ı:ov bE ı:UTiov EV ı:<fı 7lTJA<fı �rıqa:v8r)vm.
aVa:LQEia8m bE ı:üUÇ llV8QW7lOUÇ 7lUV1:a:Ç, Ô'ra:V ı'J yfJ Kaı:EVq8Eiaa
dç ı:TJv 8W\aaaav 7lTJAÜÇ yivrıı:a:L" dı:a 7lMLV aqxw8m ı:f]ç
yEvfoEwç, Kal ı:a:uı:rıv Tiam ı:oiç K6aµmç yivw8m µEı:a130Atjv.

26
017. (824) Sextos Empeirikos, Bilginlere Karşı, 9.144
Hep1 görür, hep akleder, hep işitir.

018. (825) Simplikios, Fizik Şerhi, 23.20


Hiç zahmetsiz sarsar aklının iradesiyle her şeyi.

019. (826) Simplikios, Fizik Şerhi, 23.11-12


Daima aynı yerde kalır hiç hareket etmeden,
oradan oraya dolanmak uymaz ona.

020. (< Al) Diogenes Laertios, 9.19


... (024, R8a) hep gözdür ve hep kulakhr, ama soluklanmaz; bütü­
nüyle akıldır, zekadır ve ezelidir ...

021. ( "' DK) Philoponos, Ruh Üzerine Şerhi, 582.21-23


Her şey tann<lar/y>la doludur, kulakları her yerdedir
taşlar ve bütün yeryüzü ve kendisi
adamın her neyse göğsünde sakladığı düşünce.

022. (< A33) Hippolytos, Bütün Sapkınlıklara Reddiye, 1.14.3--6


Güneş'in küçük alevlerin/kıvılamlann [pyridionJ toplanmasıyla her
gün yeniden doğduğunu; yeryüzünün ise sonsuz olduğunu ve ha­
vayla ya da gökyüzüyle çevrili olmadığını; sonsuz sayıda Güneş ve
Ay olduğunu, ama her şeyin yeryüzünden olduğunu; içinde birlikte
süzülen karışımlar sebebiyle denizin tuzlu olduğunu söyledi. ...
Ksenophanes toprağın denizle kanşhğını ve zamanla ıslaklıktan kur­
tulduğunu düşünüyor ve şöyle kanıtlan olduğunu söylüyor: İç kı­
sımlarda ve dağlarda kabuklar, Siraküza'daki taş ocaklarında balık
ve fok izleri, Paros'ta taşın dibinde mercan izleri, Malta'da da mer­
mer tabakalarında envai çeşit deniz canlısı bulunmuş. Bunların hep­
sinin çok eskiden her yer çamurla kaplıyken çamurdaki hatların ku­
rumasıyla oluştuğunu söylüyor; aynca yer/kara denize bahp çamur
olduğunda bütün insanların yok olacağını, ardından oluşun yeniden
başlayacağını ve bu değişimin bütün düzenlerde gerçekleşeceğini.

ı Ya da "bir bütün olarak".

27
111.1. (d. /\12) l's.-Plut. Strom. 4
1 -iNi ı.ürnq:ıa(w:ı:aı bt Kal ı:4J XQÔV<tJ Kaı:aq:>EQoµivrıv ouvqwç
11:ııi ı.:m·6Myov ı:�v yiiv dç ı:�v 8aAaaaav XWQEiv. q:>TJCTl bt Kal
Tı'ıv ı'jALov EK µıKQWV Kal nAn6vwv 7ı:UQLÔLwV it8Qoü:w8aı. [ . . .]
anoq:ıa(vnm bi:: Kal n']v yf]v U7ı:HQOV dvaı Kal Kaı:a mxv µEQOÇ µfı
7ı:EQLEXW8aı ima aEQOÇ" yivw8aı bt anavı:a EK yf]ç, ı:ov bt tjAL6v
<fJTJCTL Kal ı:a aMa aaı:Qa EK ı:wv VE<fJWV yi.vw8aı.

024. (< Al ) Diog.Laert. 9.19


ı:a viq:ırı ouvlaı:aa8aı ı:iiç itq:ı iJMou itı:µlboç itvaq:>EQOµivrıç Kal
·

aLQüuarıç auı:a dç ı:o 7ı:EQLEXOV. [. . . R8a, 020] nQWı:6ç ı:E


=

annpi]vaı:o Ö'n 7ı:clV 1:0 YLVOµEVOV q:ı8aQı:OV ECTı:l Kal TJ \jıUXTJ 'TTVEܵa.

025. (< A29, 829)


Philop.In Phys., p. 125.30;
Simpl.In Phys., p. 189.1
yr) Kal ÜÔWQ 'TttIV't' fo8' ÖO"a yi.vov't' t'JôE <pt'.ıüV'taL

026. (833) Sext. Emp. Adv. Math. 9.361, 10.314


nav'tEc; ytlQyai.rıc; 'tE Kai. üôa'tüc; EKynr6µt:a8a.

027. (A36, 827) Sext. Emp.Adv. Math. 10.313


EK yai.rıc; YtlQ nav'ta, Kai. de; yr)v nav'ta 'tWV'tc;t.

028. (A40 ) Aet. 2.20.3


a.

2Evoq:ıavrıç EK vEq:ıwv mnvQWµivwv dvaı ı:ov tjALOv.

b.
füvoq:ıavrıç i::K 7ı:UQLbLwv µtv ı:Wv ouva8QOL[.oµivwv EK ı:iiç UyQÜÇ
ılva8uµLliaEwç, ouva8QOL[.6vı:wv bt ı:ov ı'jALov.

029. (A43) Aet. 2.25.4


a.

2Evoq:ıavrıç viq:ıoç Eivaı nEnLArıµtvov.

b.
[ . . ] füvoq:ıavrıç [ .. . ] lbLOV auı:fıv EXHV q:>Wç.
.

c.

füvoq:ıavrıç Kal n']v µrıvtaiav ıln6KQU\jıLv 1<aı:a af3foLv.

28
023. ( bkz. A32) <Sahte> Plutarkhos, Kırkyama, 4
. .. ( R9) Yeryüzünün zamanla çöktüğünü ve sürekli bir biçimde ve
ufak ufak denize yer açtığını öne sürüyor. <Aynca> Güneş'in pek
çok küçük alevin/kıvılcımın toplamı olduğunu söylüyor. . . . öte
yandan yeryüzünün sınırsız olduğunu ve onun her kısmının havay­
la çevrili olmadığını; her şeyin yeryüzünden/topraktan doğduğunu,
Güneş ve diğer yıldızların ise bulutlardan oluştuğunu öne sürüyor.

024. (< Al) Diogenes Laertios, 9.19


Bulutlar Güneş'in sebep olduğu buhann yükselip onlan <Dün­
ya'nın> çevresine kaldırmasıyla oluşur. . .. ( R8a, D20) ... Oluşan her
şeyin bozuluşa tabi olduğunu ve ruhun soluk olduğunu ilk gösteren
oydu.

025. (< A29, B29)


Philoponos, Fizik Şerhi, 125.30;
Simplikios, Fizik Şerhi, 189.1
Doğan ve büyüyen her şey toprak ve su.

026. (B33) Sextos Empeirikos, Bilginlere Karşı, 9.361, 10.314


Ne de olsa hepimiz toprak ve sudan geliyoruz.

027. (A36, B27) Sextos Empeirikos, Bilginlere Karşı, 10.313


Her şey topraktan gelir ve toprakta son bulur.

028. (A40) Aetios, 2.20.3


a.
Ksenophanes Güneş'in yanık bulutlardan olduğunu <söylüyor.>

b.
Ksenophanes Güneş'in üflenen nemlerden oluşan alevle­
rin/kıvılcımların toplamı olduğunu <yazdı.>

029. (A43) Aetios, 2.25.4


a.
Ksenophanes <Ay'ın> yoğunlaşmış bulut olduğunu <söylüyor.>

b.
. . . Ksenophanes . . . <Ay'ın> kendi ışığı olduğunu <söylüyor.>

c.

Kseonophanes <Ay'ın> her ay gözden kaybolmasını sönmeye bağlı­


yor.

29
1 HO. (ini) Heracl. Alleg. 44.5
ı°JiAıoç ff' iınrQu'.µnıoç yaUiv T' tm0a.\nwv

D31. (< A41a ) Aet. 2.24.9


[ . . 035) 6 b' alrı:Oç ı:ov ijALOV dç ıbı:El.QOV µE:v ?ı:QOLEVaı, ÔOKEiV bE:
. =

KuKAria8m bıil Tiıv ıinôaı:amv.

032. (A46) Aet. 3.4.4


3rvoq:ıavrıç· ana ı:rıç ı:oü i]Alou 8€QµOı:rJı:oç Wç ıiQKnKf]ç aiı:iaç
ı:ıiv ı:oiç µrı:aQCTLOLÇ auµl3aivrıv· ıivrAKoµivou yilQ EK ı:ı)ç 8aAaı:ı:rıç
ı:oü UyQOÜ ı:o yAuKu bıil Tiıv Arnı:oµiQrınv bınKQıvôµrvov viq:ırı ı:r
auvtaı:avrıv 6µtxAouµrvov Kal. Kaı:aaı:aı:nv 6µ13Q<Juç ima
mAi)arwç Kal. bını:µLı:rıv ı:a nvruµaı:a· yQıiq:ırı yaQ
ÔLaQQTJÔT]V "mı'Y'l b' EO'tl 0ıiAaaa' vba'tOç" [046.la).

033. (A42) Aet. 2.30.8


3rvoq:ıavrıç ı:ov µE:v ijAtov XQi)atµov rlvm ?ı:QOÇ Tiıv ı:oü K6aµou
Kal ı:�v ı:wv EV auı:cfı ı:ctıwv yivwiv ı:r Kal. ÔLOLKTJCTLV, Tiıv bE:
arAfJvrıv ?ı:aQEAKrıv.

034. (A41 ) Aet. 2.24.4


3rvoq:ıavrıç Kaı:a al3fotv· hrQov bE: nıiAtv nQCıç ı:aiç ıivaı:oAaiç
yivw8m· naQLCTı:ÔQTJKE bE: Kal. E'KArnjnv i]Alou tq:ı' öAov µı']va Kal
nıiAtv ı"KArnjnv tvı:rAi], Waı:r Tiıv i]µrQav vuKı:a q:ıavı']vm.

035. (< A41a ) Aet. 2.24.9


3rvoq:ıavrıç· noMouç rlvm i]Alouç Kal. arAi)vaç Kaı:a ı:a KAiµaı:a
ı:ı)ç yı']ç Kal. ıinoı:oµaç Kal ı:W\laç. Kaı:a bi nva KalQÜv
iKninı:rtv ı:ov biaKov dç ı:ıva ıinoı:oµ�v ı:ı)ç yı']ç ovK
oiKouµiVT]V uq:ı' ijµWv Kal ouı:wç Wa?ı:EQÜ KEVrµ13aı:oüvı:a ı"KArnjnv
unoq:ıaivrıv [ . 031).
. . =

036. (A38) Aet. 2.13.14


a.

3rvoq:ıavrıç bE: EK vrq:ıWv µE:v Aiyrı nrnuQWµivwv /;uviaı:aa8aı,


a13rvvuµivouç bE: µr8' i]µiQav vuKı:WQ nıiALv ıivaı:wnuQEia8m,
Ka8ıimQ ı:ouç iiv8QaKaç.

b.
3rvoq:ıavrıç bE: Myrı ı:olıç ıiaı:iQaç EK vrq:ıWv auvraı:avm tµnıJQWv
Kal. al3ivvua8m Kal. ıivanı:w8m Wc:ravü iiv8QaKaç, Ka� &ı:r µE:v
amovı:aı, q:ıavı:aaiav i]µaç ı"xrıv ıivaı:oAi]ç, öı:r bE: al3ivvuvı:aı,
Marwç.

30
030. (83 1 ) Herakleitos, Homerosçu Alegoriler, 44.5
Yer'in üzerinden geçen ve onu ısıtan Güneş.

031. (< A41a) Aetios, 2.24.9


. . . (035) aynı kişi Güneş'in sonsuza kadar ilerlediğini, ama mesafe­
den ötürü daire çiziyormuş gibi göründüğünü <söyler.>

032. (A46 ) Aetios, 3.4.4


Ksenophanes yukarıda olup bitenlerin ilk nedeni olarak Güneş'in sı­
caklığını <görüyor,> zira nem denizden yukarı çıkarken, ince taneli
olması sebebiyle ayrılan tatlı kısım, sis haline gelerek bulutlara kah­
lıyormuş, ardından da yoğunlaşarak yağmur damlaları halinde dü­
şüyor, rüzgarları estiriyormuş; nitekim açıkça "deniz suyun kayna­
ğıdır'' yazıyor (D46.la).

033. (A42) Aetios, 2.30.8


Ksenophanes Güneş'in düzen [kosmos] için canlıların oluşu ve de sü­
rekliliği bakımından faydalı olduğunu, Ay'ın ise fazlalık olduğunu
<söyledi.>

034. (A41) Aetios, 2.24.4


Ksenophanes' e göre <Güneş tutulmasının ya da batmasının> nedeni
sönmeymiş; sonra da Doğu'dan başka bir <Güneş> yeniden doğu­
yormuş. Aynca bütün bir ay boyu süren bir Güneş tutulmasını ve
günün gece gibi göründüğü bir tam tutulmayı nakletti.

035. (< A41a ) Aetios, 2.24.9


Ksenophanes yeryüzünün farklı enlem, bölge ve kuşaklarında pek
çok Güneş ve Ay olduğunu <söylüyor.> Bazen yeryüzünün içinde
yaşamadığımız bir bölgesine bir disk düşermiş ve böylece, düşüşü
havada bir boşluk yaratmış gibi olur ve tutulma gerçekleşirmiş . . .
(D3 1 ).

036. (A38 ) Aetios, 2.13.14


a.

Ksenophanes <gökcisimlerinin> yanmış bulutlardan oluştuğunu


söylüyor, gündüz sönüyorlarmış, gece tekrar tutuşuyorlarmış-hpkı
kömür/köz gibi.

b.
Ksenophanes yıldızların yanık bulutlardan oluştuğunu ve sönüp
kömür/köz gibi tekrar tutuştuklarını, tutuştuklarında bir yükselme,
söndüklerinde ise bir batma izlenimine sahip olduğumuzu söylüyor.

31
037. (A44) Aet. 3.2.11
3t:Vü<pUVf)Ç" 7tUVW 'rCt wıaıJ-ra VEcpWv 7tE 7tUQWµı'.vwv CJ1Jcrnlµarn fı
KLvrjµaw.

038. (A39) Aet. 2.18.1


3t:vcxpavrıç· wuç inl -rWv 7ü\ oiwv cpmvoµiv ouç ol ov aa-riQaç
vt:cpı'.Aıa dvm Ka-ri.t u)v n oli.tv KLVf)ULV naQlXAliµn ov-ra .

039. (832) Schol. 8LT Eust. ad il. l l .27b


fıv -r' TIQLV KaAfovm, vi<poç Kai 'tOÜ'to 'TtE<pVKE,
'TtOQ<pt}QEOV Kal <pOLVllCEOV Kal X.\WQOV lÔECJ0aL

040. (A45) Aet. 3.3.6


3t:vcxpavrıc:- amQani.tç ylvm8m AaµnQuv oµivwv -rWv VEcpWv Ka-ri.t
u)v KLVfJULV.

041. (828) Ach. Tat. Intr. Arat. 4


yairıç µtv 'tOÔE 'TtELQaQ· avw 'TtaQa 'TtOOOiv OQıi'tm
TJEQL 'TtQOOTU\ıi,ov, 'tO Ktl'tW b' iç a'TtELQOV LlCVEl'taL.

042. (< A47) Aet. 3.9.4


3Evcxpavrıç· EK wu Ka-rwtiQW µiQOuç Eiç amLQOv �a8oç
EQQL(:W<J8m, U., MQOÇ bt Kal mıQOç 01Jµnayf]vm.

043. (< A47) Aet. 3.1 1 .2


füvcxpavrıç nQWnıv· Eiç anELQOV yi.tQ EQQL(:W<J8m.

044. (837) Hdn. Mon. Lex. 2, p. 936.19


Kai µtv ivi O'TtEtl'tEOoi 'tEOLÇ ıca'taAEijlnm ubwQ.

045. (A48) Ps.- Arist. Mir. ausc. 37 833a15--1 7


-ro b' iv Tij Amci:Q� nınt Kal iKALm:iv füvcxpavrıç cprıalv in' E'ITJ
EKKatbEKa , -r<fı bt t�büµ<ıJ inav EAfüiv .

046. (830) Crates in Sch ol. Genav. in Il. 21.196


füvcxpavııç iv -r<fı Ot:Q i cplıaEwç·
mıJ'Tl b' io'ti 0li.\aoa' üba'tOç, 'TtTJYJl b' aviµmo·
OU'tf yılQ iv VE<pE<JLV <ylVOl'tO lCE iç aviµmo
iKnvdov'toç> i'ow0Ev avEv 'TtOV'tOV µEyli.\mo
oti'tE (ıoai no'taµW\I ou't' alB<EQoç> öµjlQLOV übwQ, tUA.a µiyaç
'TtOV'tOÇ YEVE'tWQ VE<pEWV aviµwv 'tf
Kal 'TtO'taµW\I . ..

32
037. (A44) Aetios, 3.2.11
Ksenophanes <gökcisimleri> vb. her şeyin yanmış bulutların küme ya da
hareketleri <olduğunu söyledi.>

038. (A39)Aetios, 2.18.l


Ksenophanes gemilerin üstünde görünen yıldız benzeri şeylerin kendine
özgü hareketleri sebebiyle panldayan bulutlar olduğunu <söyledi.>

039. ( B32) İlyada'ya Skholia, 11.27b


Gökkuşağı (iris] dedikleri, bunun da doğası bulut,
Erguvan, kırmızı ve saz rengi görünür.

040. (A45) Aetios, 3.3.6


Ksenophanes şimşeklerin bulutların hareketinden ötürü parlamasıyla
çaktığını <söylüyor.>

041. ( B28)Akhilleus Tatios, Aratos'un Görüngüler'ine Giriş, 4


Yerin üst sının ayağımızın altında görülür
havaya uzanan, aşağısı ise sonsuza gider.

042. ( <A47) Aetios, 3.9.4


Ksenophanes <yerin> alt kısmının sonsuz bir derinliğe kök saldığını ve
onun hava ve ateşin bileşimi olduğunu <söylüyor.>

043. ( <A47)Aetios, 3.11.2


Ksenophanes <yerin> asıl/baş/ilk [prôtos] <olduğunu> çünkü sonsuza kök
saldığını <söylüyor.>

044. ( B37) Herodianos, Tekil Kullanımlar, 2.936.19


ve bazı mağaralarda su damlar.

045. (A48) <Sate> Aristoteles, İşitilen Hayranlık Uyandırıcı Şeyler, 37


833a15-17
Ksenophanes Lipara'daki <volkanik ateşin> on altı yıl boyunca durdu­
ğunu, on yedinci yıl yeniden ortaya çıktığını söylüyor.

046. ( B30) İlyada'ya Skholia 21.196


Ksenophanes Doğa Hakkında'sında:
Deniz suyun kaynağıdır, rüzgarın da,
zira ne bulutlarda rüzgar olabilirdi
içeriden esen, yüce deniz olmasa
ne akıntısı nehirlerin, ne de gökten yağan su,
yüce denizdir doğurtan bulutlan, rüzgarlan
ve nehirleri ...

33
047. (ASO) Macr. in Somm. 1 .14.20
( . . . ] Xenophanes ex terra et aqua [ . . .].

048. (A51 ) Tert. An. 43.2


[ . . .] Anaxagoras cum Xenophane defetiscentiam [ . . . ].

049. (834) Sext. Emp. Adv. Math. 7.49, 7.1 10, 8.326
Kai 'tO µi:v oöv aacpi:c; oi'ıuc; ıiviıQ yivf't' ouôi 'tLÇ fo'tm
Eiôwc; ı.iµcpi 0fWV 'tf Kai aaaa Myw 7tfQl TtctV'tWV"
Ei yı.iQ Kai 'ta µt\Am'ta wxm 'tf'tfAEaµivov Einwv,
au'toç öµwc; ouK oiôf· ôoKoç ô' i:ni nam 'tETUK'taL

050. (835) Plut. Quaest. conv. 9.14 7468


'talı'ta ôEôo�aew µi:v i:mKo'ta wic; i:ruµmm

051. (836 ) Hdn. n. bLXQ-, p. 16.22


6nn6aa ôfı 0vr]wim 7tf<pt'Jvamv Eiaoııaaa0m

052. (838) Hdn. Mon. Lex. 2, p. 946.23


Ei µfı xi\.wııov icpvaE 0Eoc; µii\.L, noi\.i\.ov icpaaKov
yi\vaaova alıKa nfi\Ea0m.

053. (818) Stob. 1 .8.2; 3.29.41


OV'tOl an' aııxt)c; 7tctV'ta 0wi Ovrıwia' unfôn�av,
ı.ii\i\ı.i XQOV� CTJ'tOUv'tfÇ i:cprnQl.OKoumv ıiµnvov.

054. (822) Athen. Deipn. 2.44 54E


3Evocpavrıç 6 KoAocpwvtoç f.v na�bimç·
naıı 7tUQl XQTJ 'tOLaV'ta .\fynv xnµwvoc; EV WQt;J
Ev Ki\.l.vı;ı µai\.aK'l Ka'taKdµEvov, iµni\wv Öv'ta,
nl.vov'ta yi\vKVv oivov, U7tO'tQwyov't' EQf�i.v0ouc;·
'tLÇ 7t00fV de; aVÔQWV, noaa 'tOl hf' EO'tL, <f>EQLO'tf;
7tTJALKoç fıa0' ö0' 6 Mt)ôoc; ı.icpi.Kf'tO;

055. (817) Schol. in Aristoph. Equit. 408b


(3ı:iKxouç [ . . . ] Kai wuç KAabouç oüç ol µı'.ıa-rm <pı'Qovat. µtµvrp:m
bi: 3Evocpavrıç EV L.i.ı\Amç ofrrwç·
fO'ttXOLV ô' i.i\.ct'tT)Ç <�ctKXOL> 7tUKLVOV TtfQl ôwµa.

056. (821a) Schol. in II. 7


naQa füvlo]cpa.vn f.v E' L.i.ı\Awv [ . . . ].
ı:o ''E.Qu 1 K_oç

34
047. (ASO) Macrobius, Scipio'nun Rüyası, 1 .14.20
. . . Ksenophanes <ruh için> topraktan ve sudan <dedi> . . .

048. (ASI) Tertullianus, Ruh Üzerine, 43.2


. . . Anaksagoras, Ksenophanes ile birlikte <uykuya> bitkinlik <dedi>

049. (834) Sextos Empeirikos, Bilginlere Karşı, 7.49, 7.1 10, 8.326
açık olanı bilen adam ne oldu ne de olacak
ne tanrıları ne de evren [pan] hakkında söylediklerimi;
biri hasbelkader mükemmel bir şey söylese bile,
bizzat biliyor olmaz; <lc/s>anı bulaşmışhr hepsine.

050. (835 ) Plutarkhos, Masa Başı Tartışmaları, 9.14 7468


bunlar da gerçek [etymos] şeylerin benzerleri kabul edilsin

051. (836) Herodianos, İkircimli Heceler, 16.22


fanilerin bakışına açtıkları her ne varsa

052. (838) Herodianos, Tekil Kullanımlar, 2.946.23


eğer tanrı saman rengi balı yaratmasaydı, diyeceklerdi
incir çok daha tatlı.

053. (818) Stobaios. 1 .8.2; 3.29.41


En başından her şeyi fanilere göstermedi tanrılar,
ama zamanla araştırdıkça daha iyisini keşfediyorlar.

054. (822) Athenaios, Sofistler Akşam Yemeğinde, 2.44 54E


Kolophonlu Ksenophanes p arodılerinde:
Ateşin başında şunları söylemeli kış günü
yumuşak bir sedire uzanarak, tok karına,
tatlı şarap içip leblebi yiyerek:
"Kimsin? Kimlerdensin? Kaç yaşındasın yiğidim?
Kaç yaşındaydın Medler geldiğinde?"

055. (817) Aristoplıanes'in Atlılar'ma Skholia, 408b


bakkha1ar . . . ve mistiklerin taşıdığı dallar.
Ksenophanes Taşlamalar' da onlardan şu şekilde bahseder:
güzelce inşa edilmiş hanenin etrafında çam bakkhaları durur.

056. (B21 ) İlyada'ya Skholia


Erykos <ya da eryks dağı> sözcüğü Ksenophanes'in Taşlamalar'ınm
beşinci kitabında geçiyor.

35
057. (839) Pollux Onom. 6.46
[. . . ] KEQlm ov ı:o bivbQ ov tv ı:ıfı CTEQicpuaEwç füvocpıiv ouç EUQWv .

058. (841) Tzetz. in Dion. Perieg. 940


aı.AA oyQıicp oç bi ı:ıı; ı:o mµaKQCıv yQıicpn ,
ı:ıfı {?W , b oKEi µ oı, ı: oüı: o µr]Kı'.ıvaç ı:axa .
aıAA oyQıicpoç vüv 6 füv ocpıivrıç foı:i ı<ai 6 Tlµu.ıv ı<ai Eı:EQOL.

059. (81) Athen. Deipn. 1 1 .7 462C


vVv YlXQ ÖTJ (.aTtEÖOV Ka0a.QOV Kai XElQEÇ tlTtctV'tWV
Kai KUAlKEÇ" MEK'tOUÇ ö' aµq>L'tl0Ei aı:Eq>ctvovç,
iiı\.\oç ö' EUWÖEÇ µVQOV EV <f>lMl) TtaQaı:EivEL"
KQaı:TJQ ö' Ea'IT)KEV µrnı:oç Ev<f>QOatJvTıç·
iiı\Aoç ö' oivoç tı:oiµoç, ôç oiınoı:t <f>'lal TtQoöwanv,
µEiAlXOÇ EV KEQaµma' av0rnç 6aö6µEVOÇ"
EV öt µtama' ayviıv ööµJıv AlJ3avwı:oç i11m·
lJnıXQOV ö' Eaı:iv ÜÖWQ Kai yAVKU Kai Ka0aQ6v.
nc\QKnvı:m ö' ıiQı:m �v0oi YEQa.Qtl ı:r 'tQanrl;.a
'tVQOÜ Kai µEAl'tOÇ TtlOVOÇ ax0oµEVf1"
J3wµoç ö' av0rmv av ı:o µtaov TtctV'tl) TtETtVKaaı:m,
µoATtTJ ö' aµq>iç EXEl öwµaı:a Kai 0aAi11.
XQTJ öt TtQW'tOV µtv 0rov uµvriv EU<f>QOVaç avÖQaÇ
rtiq>t)µmç µu0mç Kai Ka0aeoim A6ymç·
anfiaavı:aç Öf. Kai EV�µEVOVÇ 'ta ÖlKala btJvaa0m
TtQt)aanv (ı:aüı:a ylX(ı Wv Ea'tl TtQOXELQO'tEQOV),
ovx ÜJ3QlÇ TtlVElV cm6aov KEV EXWV aq>lKOLO
oiKaÖ' avw TtQOTtO.\ov, µJı TtctVV YflQMEoÇ.
aVÖQWv Ö' ai.vfiv 'tOÜ'tOV ÔÇ Ea0,.\a TtlWv avaq>alV1)1
WÇ oi µVf1µoatJvTı, Kai 'tOV ôç aµq>' lX{ırı:f]ç.
OU'tl µaxaç ÖlETtElV Tlı:t)vwv ouöt flyavı:wv
oiıöt <ı:D Krvı:aUQWV, Tt.\aaµaı:a ı:Wv TtQO'tEQWV,
fı aı:amaç aq>röavaç, ı:oiç ouötv XQ'laı:ov EVEa'tl,
0t:Wv <Öf.> TtQ0µ110Ei11v ai.Ev EXELV aya0t)v.

060. (85) Athen. Deipn. 1 1.18 782A


ovöt KEV EV KUAlKl TtQO'tEQOV KEQaant 'tlÇ oivov
EYXi.aç, aAA' ÜÖWQ Kai Ka0VTtrQ0E µE0v.

36
057. (839) Polydeukes, Onomastikon, 6.46
... kerason [kiraz] sözcüğü Ksenophanes'in Doğa Hakkında'sında ağaç ola­
rak bulunur.

058. ( B41) Tzetzes. Dionysios Periegetes Şerhi. 940


Taşlama yazarlarından biri <siros'un> si- hecesini uzun yazıyor,
rho bakımından, sanırım, herhalde bunu uzahyor.
Ksenophanes bir taşlama yazarı, Timon ve başkaları da.

059. ( Bl) Athenaios, Sofistler Akşam Yemeğinde, 11.7 462C


Artık yerler an ve herkesin elleri
ve bardakları da; biri örgü çelenk takmış,
öbürü bir tasta güzel kokulu bir yağ sunuyor;
karıştırma kasesi neşeyle dolu duruyor;
bir başka şarap ise hazır, asla tükenmemeyi vaat eden;
yumuşak, toprak kaplarda ve çiçek kokulu;
ortada buhur kutsal rayihasını saçıyor;
su ise soğuk, tatlı ve an.
Altın rengi dilimler yakın duruyor <Ve> görkemli masa
peynir ve zengin balla dolu.
Ortada sunak tümüyle çiçeklerle bezeli,
dans ve coşku dolu evin her yanı.
İlkin iyi niyetli' adamların tann<lar/y>a ilahiler söylemesi gerek
güzellemeler ve an sözlerle;
tanrılara şarap adadıktan2 ve dua ettikten sonra adil
davranabilmek için (bunlar daha öncelikli çünkü),
kibir değil içebildiğin kadar içmek, eğer gidebiliyorsan
eve yaversiz-çok yaşlı değilsen.
İçkiliyken asil davranışlar sergileyen adama helal olsun,
hafızasına ve erdemine.
Titanların ve devlerin savaşını anlatmayan,
ya da insan başlı atların, eskinin uydurmaları,
ya da var olan bir husumeti (bunların bir faydası yok),
ama tannlan daima iyilikle yad eden.

060. ( BS) Athenaios, Sofistler Akşam Yemeğinde, 11.18 782A


Kimse kanştınrken bardağa önce şarabı
koymazdı-aksine, <önce> su, üstüne de şarap.

ı Ya da "neşeli" veya "kafasıgüzel" [euphrôn).


ı Libasyon ya da işret kastediliyor, Yun. spendein.

37
D61. (B2) Athen. Deipn. 10.6 413F
MA' d µE:v 'taxu'tl)'tL nobwv vi.KTJV 'tLÇ ilQOL'to
fı 7tEV'ta8.\n'.ıwv, i:v8a ÔLoç 'tiµrvoç
naQ Ili.aao QOtjcr' tv 'O.\uµnit;ı, dn na.\ai.wv
fı Kai 7tUK'tocrtJvrıv ilAyLvot:crcrav i:xwv,
El'tf "CO buvov at:8.\ov ö 7taYKQti'tLOV KMfoumv,
aO'tOlOlV K' ELTJ KUÔQO'tfQOÇ 7tQOOOQIİV
Kal Kf 7tQOEÔQlTJV cpaVt:QfıV EV ayWOLV ClQOL'tO
Kai Kt:v cri't' drı brıµocriwv Knavwv
EK no.\t:wç Kai ÔWQOV ö oi KuµiJ.\wv drı·
El'tf Kai L7t7tOlOLV, 'taÔ'ta Kf nav'ta .\axm,
OVK twv fü;,wı; W07tfQ tyw. Qwµrıç yilQ aµt:ivwv
avbQwv t'Jb' innwv iJµt:'tfQTJ crocpirı.
il.\.\' ELKtJ µti.\a 'tOÔ'tO voµi.Ct:'tm, ovbt bi.Kmov
7tQOKQivuv Qwµrıv n)ç ilya8t)ç crocpirıç.
OU'tf yilQ fl 7tUK'tTJÇ aya8oç .\aoiOL µt:'tt:i.TJ
ou't' d nt:v'ta8.\Eiv OU'tf na.\mcrµoOLJvrıv,
OVÔE µtv d 'taXU'tfı'tL 7tOÔWV, 't07tfQ Ecr'tl 7tQO'tLµov
Qwµrıç öaa' aVÔQWV EQy' tv aywvL 7tfAEL,
'tOUVfKfV av bfı µıi.\.\ov EV EVvoµit;ı 7t0ALÇ ELTJ.
crµLKQOV b' av 'tL 7t0AEL XtiQµa yiVOL't' E7tl 't<fı,
El "CLÇ tXf8AftJWV VLK<fı Ilicrao 7taQ' ox8aç•
ov yilQ maivu 'taô'ta µuxouç no.\rwç.

D62. (B3) Athen. Deipn. 12.31 526A

a�QOaVvaç bE: µa80V'tfÇ avwcpcliaç 7taQll AvbWv,


ÖcpQa 'tUQaVVLTJÇ i)aav avm O"CUYEQT]Ç,
r)t:crav dç ayoQfıV nava.\ovQyia cpri:Qt:' EXOV'tfÇ,
ov µt:iouç want:Q xL\Lm dç tninav,
avxa.\im, xaht;ımv tayti.\.\oµrvt fV7tQE7tfEOOLV
tXOKTJ'tOicr' obµt']v XQiµam bmoµrvm.

D63. (< B4) Pollux Ononı. 9.83


[. . .] J\vboi, ı<a8a cprıcn füvocpıivrıç.

D64. (B7) Diog. Laert. 8.36


TifQL b[ ı:oü W\Aon: aMov auı:ov yt:yt:vf]a8m 3ı:vocpıivrıç EV
(Afyd� TIQoaµaQı:UQÜ, �ç U QXTJ'
VÔV aV"C1 MAOV f7tELµL .\oyov, bfi�W ÔE KfAEU80V.
Ô b[ Til'QL auı:oü CjJTJCTLV oüı:c..ıç fXff
Kai no'ti µLv cr'tUcpt:.\ıCoµivou OKt'.ı.\aKoç naQLOV'ta
cpacriv tnoıK'tiQm Kai 'tObt: cpacr8m i:noç·
"naôcrm µrıbt QtimÇ, tm:l it cpL\ou aviQOÇ Ecr'ti
tJroxiJ, 'tfıv i:yvwv cp8t:y�µtvrıı; aiwv."

38
061. (B2) Athenaios, Sofistler Akşam Yemeğinde, 10.6 413F
Ama eğer biri ayak çabukluğuyla bir zafer kazanırsa
ya da pentatlonda, Zeus'un mıntıkasında
Olympia'daki Pisa akıntısının yanıbaşında, ya da güreşle
veya ağrılı yumruk dövüşüyle,
ya da serbest dövüş' denen korkutucu şeyle,
hemşehrilerine daha şanlı göriinecek
ve yarışmalarda kendine ön sıralarda yer bulacak
ve yiyeceği halkın cebinden karşılanacak
kentten de ailesine yadigar bırakacağı hediyeler alacak;
at binerek de <Zafer kazansa,> bunların hepsini alacak,
ama benimki kadar değerli olmayacak. Zira kuvvetinden daha iyi
adamların ya da atların bizim bilgeliğimiz.
Ama bu gelenek özensiz, adil de değil
kuvveti yeğ tutmak iyi bilgeliğe.
Zira insanlar arasında iyi bir yumruk dövüşçüsü olduğunda
ya da <İyi bir> pentatloncu ya da güreşçi olduğunda,
veya çabuk ayaklı biri olduğunda, (ki bu, en çok onurlandınlanı
oyunlarda erkeklerin kuvvet gerektiren işlerinin),
bu kişi sayesinde kent daha iyi yönetilen bir yer olmayacak.
Kent ondan pek az memnuniyet duyacak,
eğer biri Pisa kıyılarında yarışıp zafer kazanırsa;
sonuçta kentin hazinesini zenginleştirmeyecek.

062. (B3) Athenaios, Sofistler Akşam Yemeğinde, 12.31 526A


<Kolophonlular>
Lydialılardan yararsız şatafatı öğrenip,
menfur tiranlıktan kurtulduklarında,
pazaryerine erguvan renkli giysilerle gider oldular,
en az bin kişi hep birlikte,
mağrur, salınan saçlarıyla böbürlenerek
ıtırlı yağlar, kokular süriinerek.

063. (< 84) Polydeukes, Onomastikon, 9.83


. . . Lydialılar, Ksenophanes'in dediğine göre <parayı ilk bulanlardı.>

064. (B7) Diogenes Laertios, 8.36


<Pythagoras'ın> başka zamanlarda başka biri haline dönüştüğüne, Ksenop­
hanes söyle başlayan elegia'sında tanıklık eder:
Şimdi başka bir hikayeye geçiyor, yolu gösteriyorum.
Onun hakkında söyledikleri de şöyle:
Eziyet edilen bir köpek yavrusunun yanından geçerken
içi sızlamış ve şu sözleri etmiş:
"durun dövmeyin, çünkü o aslında bir dostun
ruhu, çığlık atarken sesinden tanıdım."

1 Pankreas dövüşü.

39
065. (B20) Diog. Laert. 1 . 1 1 1
�Louç [ . .], Wç [ . ] favocpıiVT]Ç 6 KoAoq:ıWvtoç ıiKT]KOivm cprıa�
. . .

ı:iuaQa rrQOç ı:oiç mvı:T)Kovı:a Kal iKaı:ov.

066. (B8) Diog. Laert. 9.19


fıôTJ b' fo'ta 't' focn Kai i�fıKov't' ivtau'toi
fl .\flCJ'tQll;,OV'tfl; EµTJV <f>QOV'tiô' av' 'EM.aba yr)v·
EK yEVE'tT)ç bi 'tô't' Tıcrav EELKOCJL TtEV'tf 'tf TtQOÇ 'toiç,
dTtEQ iyw TtEQi 'tWvô' olba Afynv f'tuµwı;.

067. (B9) Etym. Gen. ad yijQaç 42 Calame


tXVÔQOÇ YflQEv'tOÇ Tto.\.\ov a<paUQÔ'tEQOÇ

068. (< B21) Schol. in Aristoph. Pac. 697


6 ELµwvlbrıç bLE�i�Arıı:o Em cpı.AaQYUQ lq [. . j Ö0EV
füvocpıiVT]Ç KLµ�LKa auı:ov nQOCTaYOQHJfL

069. (B6) Athen. Deipn. 9.6, 368F


niµtjıaç yilQ KwAf]v EQLcpou CTKiAoç fıQaO rriov
ı:aı.'.ıQOU AaQLVOÜ, ı:(µLov lXVÔQl AaxfiV,
ı:oü KAfoç 'EAAıiba naaav icp(E,Eı:m ovb' arroAtjE,n,
foı:' CtV aOLbıiWV � YEVOÇ 'EAAabLKWv.

070. (< B40) Etym. Gen. B.338


�Q&raxoç, ı:ov �ıiı:QUxov lwwç, [. . ] Kal naQil favocpıivn.
.

40
065. (820) Diogenes Laertios, 1.111
Kolophonlu Ksenophanes'in işittiğini söylediğine göre, <Epimeni­
des> yüz elli dört <yıl> yaşamış.

066. (88) Diogenes Laertios, 9.19


Altmış yedi yıl oldu taşıyorum
oradan oraya kaygılarımı Yunan diyarında,
doğumumdan yirmi beş yıl geçmişti <bu yolculuğu çıkbğımda,>
eğer bu konularda doğru konuşmayı biliyorsam.

067. (89) Etymologicum Genuinum


ihtiyar bir adamdan çok daha cılız

068. (< 821) Aristophanes'in 8anş'm a Skholia, 697


Simonides paraya düşkün olmakla itham ediliyordu . . . Ksenopha­
nes'in ona "varyemez" demesi bundandı.

069. (86) Athenaios, Sofistler Akşam Yemeğinde, 9.6, 368F


Körpe keçinin kalçasını gönderdin, butunu aldın
besili boğanın, insanın yakalayabileceği <en büyük> şöhret,
tüm Yunan diyarına yayılacak ve hiç bitmeyecek,
Yunan ırkının şarkılan var olduğu sürece.

070. (< 840) Etymologicum Genuinum, 8.338


brotakhos: "kurbağa" [brotakhos J sözcüğünü İyonyalılar <kullanıyor>
. . . <sözcük> Ksenophanes de <de geçiyor.>

41
R Fragmanları: Alımlanması
Rl. (< A29) Plat. Soph. 242d
[3E.] ı:a bf. naQ ' i]µiv 'EArnnKav ESvoç, ana füvocpıivouç 1:E Kal En
nQ6a8t:v aQÇtiµı:vov, Wç tvOç övı:oç ı:W\I nıivı:wv ıcaAouµivwv oüı:w
bLı:�iQxı:ı:m ı:oiç µuElmç.

R2. (< A30) Arist. Metaph. AS 986b21-22


füvocpıiVT]ç bt nQW'toç ı:ouı:wv tv(aaç [ . . . = PlO, R12].

R3. (< A8) Clem. Alex. Strom. 1.64.2


tii ç bf: 'EArnnKi)ç aywyı)ç füvocpıiVT]Ç 6 KoAO<j)WvLOÇ Kaı:ıiQXEL [. . .
= D4].

R4. (< A31) Simpl. in Phys., p. 22.2fr.23.14


µ(av bf. ı:iJv iı:Qxi]v ijı:m Ev ı:a öv Kal miv Kal ouı:E nrnEQaaµivov
ouı:E iinELQOV ouı:E KLvouµEvov ouı:E �QEµoüv 3Evocpıivrıv ı:av
KoAocpWvLOV ı:av IlaQµEv(bou bLbıiaKaAov unoı:LElwEla( <pr)CTLV 6
8ı:6cpQaaı:oç öµoAoywv Eı:iQaç dvm µa:Mov fJ ı:f)ç mQl cpuaEwç
iaı:oQLaÇ ı:iJv µ�µrıv tii ç ı:ouı:ou M�rıç·

ı:a yaQ Ev ı:oüı:o Kal miv ı:av ElEav iAEyEv 6 3ı:vocpavrıç· öv f.va
µf:v ÔELKVUCTLV EK ı:oü navı:wv KQıinaı:ov dvm. nAn6vwv yaQ,
<f>T]CTLV, övı:wv oµo(wç unıiQXELV aVUYKTJ nam ı:a KQaı:Eiv· ı:a bf:
navı:wv KQclı:LCTı:OV Kal UQLCT'l:OV ElE6ç.

ayivrıı:ov ÔE ibELKVUEV EK ı:oü bEiv ı:a ytv6µEVOV fJ i� 6µo(ou fJ E�


avoµo(ou y(vwElm · ıiN\a ı:a µf.v oµmov anafüç <pr)CTLV una ı:oÜ
6µo(ou· oub[v yaQ µa:Mov YEVVÜV fJ yEvvaaElm nQom'JKEL ı:a
öµmov EK ı:oü 6µo(ou· d bf: E� avoµo(ou y(vmı:o, foı:m ı:a öv EK ı:oü
µi] övı:oç. Kal oüı:wç ayivrıı:ov Kal albLOV EÔELKVU.

ouı:E bf. U7IELQOV OUı:E nEnEQaaµivov dvm, ÔLOı:L iinELQOV µf:v ı:a
µt'] öv wç ouı:t: aQxi]v ixov ouı:E µfoov ouı:E ı:iAoç, mQa(vnv bt
nQOç iiM.rıAa ı:a nAELw.

naQanArıa(wç bt Kal ı:iJv KLVT]CTLV acpaLQEi Kal ı:iJv �QEµtav.


aKLVT]1:0V µf.v yaQ dvm ı:a µt'j ov· OUı:E yı:lQ /iv Eiç alrı:a f.ı:EQOV oıJı:E
auı:a nQÜÇ iiM.o EAElEiv· KLVEiaElm ÔE ı:a nAELw ı:oü tv6ç· fı:EQOV yaQ
Eiç f.ı:t:QOV µEı:a(3ıiAAnv, WcrrE Kal öı:av iv ı:a&ı:4J µivnv Aiyt;J Kal
µT] KLVEiaElm ( . . . = Dl9], OU Kaı:a TIJV �QEµtav TIJV aVı:LKELµEVT]V ı:T)
KL�CTEL µiVELV auı:o <pr)CTLV, aAAit Ka'l:a TIJV ana Kl�CTt:WÇ Kal
�Qı:µ(aç i�ı;ıQııµtvrı v µo�v [ . . . = RS].

44
Rl. ( <A29) Platon, Sofist, 242d
ELEALI YABANCI: Ksenophanes'e, hatta daha bile öncesine dayanan
Elealılar topluluğumuz [ethnos], hikayelerinde "her şey" ya da "evren"
[pan] denen şeyin bir olduğunu anlahr.

R2. ( <A30)Aristoteles, Metafizik, 986b21-22


. . . bir'i ortaya atanların ilki olan Ksenophanes ise . . . ( PIO, R12).

R3. ( <AS) İskenderiyeli Klementos, Kırkyama, 1.64.2


Elea okulunun kurucusu Kolophonlu Ksenophanes . . . ( D4).

R4. ( <A31) Simplikios, Fizik Şerhi, 22.26-23.14


Theophrastos, Parmenides'in hocası olan Kolophonlu Ksenophanes'in
ilkeyi, varolanı ya da evreni bir saydığını, onun sınırlı ya da sonsuz ve
hareketli ya da durağan olmadığını öne sürdüğünü söylüyor-bu görü­
şü anımsatmanın doğa felsefesinin değil de, başka bir araştırmanın ko­
nusu olduğunu kabul ederek.

Nitekim Ksenophanes bu bir'in ve evrenin tanrı olduğunu söyledi. <Bu


tanrının> bir olduğunu da onun her şeyden güçlü olmasından hareketle
gösterdi. Çünkü birden fazla olsaymış, hükmetmenin hepsine benzer de­
recelerde ait olması gerekirmiş, oysa tanrı her şeyin içinde en
hakim/güçlü [kratiston] ve en hayırlı [ariston) şeymiş.

Onun doğmamış olduğunu da doğanın/oluşanın ya benzerden ya da


benzemezden oluştuğu <gerçeğinden> hareketle göstermiş. Ancak ben­
zer benzere kayıtsızmış; çünkü benzerin benzerden oluşması ya da onu
oluşturması hiçbir şekilde uygun değilmiş. öte yandan, benzemezden
doğsa, bu, varolanın var olmayandan doğmuş olacağı anlamına gelirmiş.
Bu şekilde de onun doğmamış ve ezeli olduğunu göstermiş.

Ne sınırlı ne sonsuz olması da, bir yandan sonsuzun bir başı, ortası ya da
sonu olmaması dolayısıyla bir var olmayan olmasından, diğer yandan
da çokluğun birbirini sınırlamaya işaret etmesinden ileri geliyormuş.

Aşağı yukarı aynı şekilde hareket ve durağanlığı da yok sayıyormuş. Ni­


tekim hareketsiz olan var olmayanmış; çünkü ne başka bir şey ona doğru
gidebilirmiş, ne de o başka bir şeye. Ö te yandan, birden fazla olan şeyler
hareket edermiş; çünkü bir şey başka bir şeyle <yerini> değiştirirmiş, do­
layısıyla "aynı yerde kalır ve hareket etmez . . . ( D19)" dediğinde, hareke­
tin aksi/zıddı bir durum olarak duradurduğunu değil, onun hem hareket
hem durağanlıktan yoksun olma anlamında duradurduğunu kastedi­
yormuş . . . ( RS).

45
RS. (< A31) Simpl. ln Phys., p. 23.14-20
[ . . . R4] NLKÜAaoç b[ 6 �aµamcrıvüç Wç ı'im:IQOV Kal aKLVTJ'tOV
=

Myovı:oç auı:oü ı:TJv UQXTJV EV ı:(J IlEQl 8EWv arcoµvrıµovEUEI,


Mt�vbQoç bE Wç TCETCEQaaµtvov auı:o Kal acpaıQOEthEÇ" MA' ön
µ[v OUı:E ı'im:IQOV olıı:E TCEm:Qaaµtvov auı:o bdKVUCTLV, EK ı:Wv
TCQOELQT]µEVWV bf]Aov· TCETCEQaaµtvov bE Kal acpaıQOELbEç auı:o bı.it
ı:o rcavı:ax68Ev öµmov Mynv. Kal mivı:a voEiv bE <pTJCTLV auı:o
Mywv [ . . . 018].
=

R6. (< A28) Ps.-Arist. MXG 3.1-11 977a13-b19

[1] abı.Jvaı:ov <pTJCTLV dvm, d n fon, yEvfo8aı, ı:oüı:o Mywv ETCL


ı:oü 8rnfr aVUYK11 yaQ i'Jı:oL f:E, 6µo[ou TJ i.E, avoµo(ou yEvfo8m ı:o
yEvoµEvov· buvaı:ov bE ovbEı:EQOV" oun: yaQ Öµmov U<p' 6µo[ou
TCQom']Knv n:Kvw8i]vm µa:Mov fı n:Kvwam (ı:auı:a yaQ iircavı:a
ı:oiç YE LCTOLÇ Kai 6µo(wç UTCUQXELV TCQOÇ ıXAArıAa) ouı:' av EE,
avoµo[ou ı:avoµmov yEvEa8m.

(2] EL yaQ y[yvmı:o EE, aa8EVW'l:EQOV ı:o LCTXUQO'l:EQOV TJ EE,


EAıiı:ı:ovoç ı:o µü<'.;ov Tı EK XELQüvoç ı:o KQEiı:ı:ov, fı ı:ouvavı:[ov ı:a
XELQw EK ı:wv KQH'l:ı:OVWV, ı:o OUK ôv iE, övı:oç av yEvfo8aı, ÖTCEQ
abıJvaı:ov. a[bLOV µ[v OUV bı.it ı:aüı:a dvm ı:ov 8EOV.

(3] ı::i b. fonv 6 8Eoç arcavı:wv KQCtnaı:ov, iva <pTJCTLV auı:ov


TCQOatjKELV dvm. d yaQ Mo iı rcAdouç ELEV, OUK av En KQıinaı:ov
Kal �[Anaı:ov auı:ov dvm mivı:wv. i'Kaaı:oç yaQ wv 8Eoç ı:wv
rcoMwv 6µo[wç av ı:moüı:oç ELTJ. ı:oüı:o yaQ 8Eov Kal 8rnü MvaµLv
dvm, KQan:iv, MAa µi) KQan:ia8m, Kai rcıivı:wv KQıinaı:ov dvm.
wan: Ka80 µi) KQEhı:WV, Ka'l:Ct ı:oaoüı:ov µi) dvm füov.

[4] rcAnovwv ouv övı:wv, d µ[v dEv ı:a µ[v MAt']Awv KQÜı:ı:ouç ı:a
bE ijı:ı:ouç, OUK av dvm 8rnı'.ıç· m:<pUKEVm yaQ ı:o 8Eiov µi)
KQan:ia8m.

[5] ı:awv bE övı:wv, OUK av EXELV 8rnü <pUCTLV, <Öv> bEiV


dvm KQıinaı:ov· ı:o b[ ı:aov oun: �EAnov oun: xı:iQov dvm ı:oü
taou· waı: ' ELTCEQ ELT] n: Kal ı:moüı:ov drı fü:oç, iva µovov dvm ı:ov
fü:ov. oub[ yaQ ovbE mivı:a Mvaa8m av a �oı'.ıAmı:o. ov yaQ av
bı.Jvaa8m rcAnovwv övı:wv· iva iiQa dvm µovov.

[6] iva b' övı:a öµmov dvm rcıivu;ı, OQWV'l:a Kal aKouovı:a ı:ıiç ı:E
ı'iAAaç aia8t']aELÇ EXOV'l:a TCUV'tl:J" El yaQ µt'], KQan:iv av Kal
KQaı:ı:ia8m UTC . MAi]Awv ı:a µEQ11 8rnü övı:a, ÖmQ abı'.ıvaı:ov.

46
RS. (< A31) Simplikios, Fizik Şerhi, 23.14-20
... (R4) Damaskoslu Nikolaos Tanrılar Hakkında'sında Ksenophanes'in ilke
için "sonsuz ve hareketsiz" dediğini söylüyor, Aleksandros ise sınırlı ve küre
şeklinde olduğunu söylediğini anımsatıyor. Ancak, daha önce söylenenler­
den, onun ne sonsuz ne sınırlı olduğunu gösterdiği, açık. Öte yandan, "her
yandan eş" dediği için, <ilke> ayru zamanda sınırlı ve küre biçiminde de olu­
yor. Aynca " . . . " (D18) diyerek onun her şeyi ya da hep aklettiğini de söylü­
yor.

R6. (< A28) Aristoteles, Melissos, Ksenophanes, Gorgias, 977a13-b19

(1) Tann hakkında konuşurken, eğer bir şey varsa, onun doğmasının
imkansız olduğunu söylüyor. Çünkü oluşanın ya benzerden doğması gereki­
yormuş ya da benzemezden; ama ikisi de mümkün değilmiş. Zira benzerin
benzer tarafından <t>üretilmesi, onun benzeri <t>üretmesinden daha uygun
değilmiş (ne de olsa en azından eşit şeyler için, hepsi aynı ve birbirlerine
benzer durumda), ne de benzemez benzemezden oluşabilirmiş.

[2] Nitekim eğer güçlü güçsüzden, büyük küçükten ya da daha iyi daha kö­
tüden oluşsaymış, ya da tersi sözkonusu olsaymış, daha kötü daha iyiden,
var olmayan varolandan oluşabilirmiş-ki bu da imkansızmış. Bu sebepler­
den de tann ezeliymiş.

[3] Ama eğer tann her şeyden güçlü ya da her şeye hakim (kratiston] ise, onun
bir olmasının makbul olduğunu söylüyor. Zira eğer iki ya da daha fazla ol­
saymış, artık her şeyden güçlü ya da en iyi [beltiston] olamazmış. Çünkü bu
çokluğun her biri tanrı olduğu için, ona benzer şekilde olurmuş. Ne de olsa
tann ve tanrının gücü buymuş: Hükmetmek [kratein], ama hükmedilmemek,
her şeye hakim olmak. Dolayısıyla daha hakim olmadığı derecede, tann da
değilmiş.

(4) Birden fazla oldukları durumda da, eğer bir bakımdan birbirlerinden da­
ha fazla, başka bir bakımdan ise daha az hakim olsalar bile, tanrı olamazlar­
mış, çünkü tanrının doğasında hükmedilmemek varmış.

(5) Eşit oldukları durumda da, bir tanrı doğası taşıyamazlarmış, çünkü bu
doğa en hakim olmayı gerektiriyormuş. Eşit ise eşitinden ne daha iyi ne de
daha kötü olabilirmiş. Dolayısıyla eğer tanrı böyle bir şeyse, ancak bir olabi­
lirmiş. Aksi takdirde istediği her şeyi yapma gücüne sahip olamazmış-€ğer
<tann> birden fazla olsaymış. Dolayısıyla <tann> yalnızca bir taneymiş.

(6) Bir olarak her yandan benzer ya da eş imiş; görmeye, işitmeye ve diğer
duyulara her yerinde sahipmiş. Aksi takdirde birer tann parçası olan parça­
larının biri diğerine hükmedebilir ya da bir diğerinin hakimiyetine girebilir­
miş, ki bu imkansızmış.

47
[7] 7tav-n;ı b öµmov övı:a acpaLQonbi] dvaL" ou yaQ nj µi:v nj b ou
· ·

·roLoüı:ov dvm, aMa Tiıiv-n;ı.

[8] ıHbınv bi: övı:a ı<at [va ı<at acpaLQOELbi] ouı:E ıimLQOV omE
7tE7tEQıiv8aL U7tELQOV µi:v ö µJı ôv dvaL" ı:oüı:o yaQ ouı:E µfoov OUı:E
UQXtlV Kat ı:iAoç ouı: ' ı:L\Ao oubi:v µiQOÇ EXELV, ı:moüı:ov bi: dvm ı:o
U7tELQOV" oiov bi: ı:o µJı öv, OUK av dvm ı:o öv· 7tEQlllVELV be 7tQÜÇ
MAT]Aa, Ei MELw ELTJ. ı:o be EV ouı:E ı:<fı OUK övn OUı:E ı:oiç 7tOMoiç
wµoı.Wcr8m· EV yaQ OUK EXELV, 7tQÜÇ öı:L 7tEQllVEi

R7. (A37) Aet. 2.4.11


füvocpıivrıç IlaQµEvlbf]ç MiALaaoç ıiytvrıı:ov ı<at ıilbLov Kai
iicp8aQ1:0V ı:ov Kooµov.

R8.
a. (< Al) Diog. Laert. 9.19
[. . . 024) ouatav 8rnü acpaLQonbf], µrıbev öµmov ixovaav
=

ıiv8(>W7tftl [ 020).
=

b. (> A4) Cic. Acad. 2.118


Xenophanes paulo etiarn antiquior un um esse omnia, neque id esse
mutabile, et id esse deum neque natum umquam et sempitemum,
conglobata figura.

R9. (cf. A32) Ps.-Plut. Strom. 4


füvocpıivrıç be 6 KoAO<pWvınç, ibtav nva ooov 7tE7tOQEVµivoç ı<at
7taQrıAAaxuiav Tiıivı:aç ı:ouç TIQOELQT]µivouç, ouu yivrnLv omE
cp80Qav ıiTioAdmı, aM dvm Myn ı:o 7tii:v ıiEi öµmov. Ei yaQ
·

ytyvmı:o ı:oüı:o, cprıa(v, avayı<aiov TIQÜ ı:ouı:ou µJı dvm· ı:o µJı ôv bi:
OUK av yivmı:o ovb' av ı:o µJı ôv 7tOLtjam n OITTE U7t0 ı:oü µJı övı:oç
yivmı:' av 'rL cX7tücpaLVEı:m be Kat ı:aç aia8tjaELÇ \(ıwbEiç Kat
ı<a86Aou aUv auı:aiç Kat auı:ov ı:ov A6yov bınf3ı1MEL [ . . . 023)
=

cX7tocpaLVEı:m be Kat 7tEQt 8EWv Wç oooEµLii:ç JıyEµovLaç EV auı:oiç


ouarıç· ou yaQ OOLOV brn7t6(rn8at nva ı:Wv 8Ewv· imbEia8a( ı:E
µT]bEVÜÇ auı:Wv µrıbtva µT]b' öAwç- UKOUELV be Kat 6Qii:v ı<a86Aou
ı<ai µJı ı<aı:a µtQOÇ [ . . .J.

RtO. (< A49) Aristocl. Philos. 7


oiovı:m yaQ bEiv ı:aç µev aia8tjanç ı<at ı:aç cpavı:aataç
ı<aı:af3ıiAAnv, aUı:<fı be µ6vov ı:<fı A6y4J maı:Eunv· ı:oınüı:a yıiQ nva
TIQÜı:EQOV µev füvocpavrıç ı<at TiaQµEvlbf]ç Kai Ztjvwv ı<ai MiALaaoç
iAEyov [. . .). ö8Ev tjt;(ouv ouı:o( YE ı:o ôv Ev dvm ı<ai ı:o Eı:EQOV µJı
dvm, µrıbe yEvvaa8a( n µrıbi:: cp8dQEa8m µrıbe KLvEia8m ı:o
7taQıi7tav.

48
[7] Her yanda eş olduğu için, küre biçimindeymiş; zira şurada şöyle, bu­
rada başka türlü değil, her yerinde <aynıymış.>

[8] Ezeli, bir ve küre biçiminde olarak, ne sonsuz olabilirmiş ne sınırlı.


Zira sonsuz var olmayanmış, çünkü ne ortası ne başı ne sonu ne de baş­
ka bir kısmı varmış, sonsuz böyle bir şeymiş. Var olmayan da varolan
olamazmış, öte yandan ancak çokluk sözkonusuysa bir şey bir başka şeyi
sınırlayabilirmiş. Bir ise ne var olmayana ne de çokluğa benzermiş; zira
birin kendisini sınırlayacak hiçbir şeyle bağıntısı yokmuş.

R7. (A37)Aetios, 2.4.11


Ksenophanes, Parmenides, Melissos düzenin [kosmos] doğmamış, ezeli
ve bozulmaz <olduğunu iddia etti.>

R8.
a. ( <Al) Oiogenes Laertios, 9.19
. . . ( 024) tanrının varlığı küre biçiminde, insana hiçbir benzerlik taşımaz
( 020).

b. ( >A4) Cicero, Academica Priora, 2.118


<Anaksagoras'tan> bir miktar daha bile önce gelen Ksenophanes, her şe­
yin bir olduğunu, bu bir'in değişmediğini, onun doğmamış, ezeli ve küre
biçiminde bir tanrı olduğunu <söyledi.>

R9. ( bkz. A32) <Sahte> Plutarkhos, Kırkyama, 4


Kolophonlu Ksenophanes kendi yolundan gitti ve daha önce sözünü et­
tiklerimizden ayrıldı: Ne oluşu kabul etti ne de bozuluşu, evrenin daima
benzer/eş/hemhal olduğunu söyledi.
Zira, dedi, eğer oluştuysa, bundan önce yoktu demektir; var olmayan ise
ne oluşabilir, ne bir şeyi yaratabilir, ne de bir şey bir var olmayanın <et­
kisi> altında oluşabilir. Öte yandan duyuların yanıltıcı olduğunu öne
sürdü ve genel olarak, onlarla birlikte, aklı [logos] da reddetti . . . . ( 023)
Tanrılar konusunda da, onların arasında hiçbirinin hakim/egemen olma­
dığını, çünkü herhangi bir tanrıya hükmedilmesinin kafirlik olacağını
söyledi-hiçbiri bir diğerine ya da genel olarak hiçbir şeye ihtiyaç duy­
mazmış.Ayrıca <tanrılar> tümel ya da bir bütün olarak [katholou] işitiyor
ya da görüyormuş, tikel olarak ya da parça parça [kata meros] değil . . .

RlO. ( <A49) Aristokles, Felsefeye Dair, 7


Zira onlar duyum ve hayallerin reddedilmesi, yalnızca akla güvenilmesi
gerektiğini düşündüler; Ksenophanes, Parmenides, Zenon ve Melissos
bunları söyleyen ilk isimlerdi . . . Onlar varolanın bir olduğunu ve başka­
nın var olmadığını, <bu birin> oluşmadığını, bozulmadığını ya da hiçbir
şekilde hareket ebnediğini düşündüler.

49
Rıt. (< A36) Theod. Cur. 4.5
füvoq:ıavrıç [ . . .], 6 Tijç 'EAE:anKf)ç aiQfoEwç t'JY'loıiµEvoç, Ev dvaı ı:o
rcav Eq:>TJCTE, oq:ıalQOELÔEÇ Kal TCE TCEQaoµtvov, ov YEVTJTOV, aM ,
albLOV Kal rcaµrcav CtKLVTJ'l:OV. TCMLV b' av ı:WvbE ı:wv Aüywv
im Aa86µEVOÇ, EK Tijç yfJç q:ıüvm iircavı:a ELQT]KEV. auı:oü yaQ bt'J
ı:ooı:: ı:o fooç ioı:(v· [ . . . D27].
=

R12. (< A30) Arist. Metaph. AS 986b18-27


CTaQµEvLbljç µf:v yaQ EoLKE ı:oü ı<aı:a ı:ov Aüyov EVÜÇ amrn8aı,
Mtt\Loooç bf: ı:oü ı<aı:a ı:t'Jv uArıv (ÖLÜ Kal 6 µf:v TCETCEQaoµivov 6 b'
UTCElQOV q:>l]CTLV dva ı auı:o)· füvoq>c:iVTJÇ bf: [. . . cf. PlO, R2] oufüv
ÔLrnaq:ıtjvLCTEV, oubf: Tijç CfJUCTEWÇ ı:ouı:wv oÜÔEı:EQaÇ EOLKE 8LyEiv,
UM' Eiç ı:ov ÖAov OUQaVOV arcopMtjıaç ı:o EV dvaL CfJTJOL ı:ov 8E6v.
OU'l:Ol µf:v OUV, Ka8c:iTCEQ ELTIOµEV, CtCfJETEOL TIQÜÇ ı:t'Jv VÜV <'.;rJ1:l]OLV, OL
µf:v Mo Kal nc:i µnav Wç OV'l:EÇ µu<QÜV ayQOLKmEQOL, füvoq>c:iVTJÇ Kal
MEALCTCTOÇ [ . . . cf. PARM. Rl2].

R13. (< A47)


a. Arist. Cael. 2.13 294a21-24

oi µf:v yaQ blil ı:aüı:a amLQov ı:o Kıiı:w ı:f]ç yfJç ı::Iva( q:ıamv, in'
UTCELQOV auı:t'Jv EQQLl;wa8aı Myovuç, WOTCEQ füvoq:ıavrıç 6
KoAoq:>WvLDç, 1'.va µt'J TCQc:iyµaı:' [xwm Crıı:oüvuç ı:t'Jv alı:tav.

b. Simpl. In Cael., p. 522.7-11


ayvociı bf: iyw ı:oiç füvoq>avouç ErcEOL ı:oiç TIEQL ı:ouı:ou µt'J fVWXWv,
TimEQOV ı:o Kıiı:w µEQOÇ Tijç yfJç aTCElQOV Eivm Mywv blil ı:oüı:o
µivnv auı:tjv q:>l]OLV ij ı:ov ı'.moKıiı:w Tijç yfJç ı:onov Kal al8EQa
ıi.mlQOV Kal blil ı:oüı:o in' aTCElQOV ı<aı:aq:>EQOµEVT]V ı:t'Jv yfJv boKEiv
TJQEµEiv· oüı:E yaQ 6 AQLoı:oı:tArıç bLrnıiq:>l]oEv [ . . . ].

R14. (< A28) Ps.-Arist. MXG 4 977b21-979a9

[1] TIQWWV µf:v ouv Aaµpavn ı:o yLyvoµEvov Kal ouı:oç a, 6vı:oç
ytyvrn8a ı, WaTCEQ 6 MEALCTCTOÇ. Kal'l:OL TL KWAUEL µtjı:' a, 6µo(ou
<µrıı:' a, avoµoiou> ı:o yLyvoµEvov ytyvrn8m Ct,\A' EK µt'J 6vı:oç; En
oubf:v µaMov 6 8E6ç aytvrıı:oç iı Kal ı:ı\Ma rcc:ivı:a, dmQ arcavı:a
a, 6µo(ou iı a, avoµoiou yiyovEV (ÖmQ aMvaı:ov)· WO'l:E iı oub[v
fon TiaQa ı:ov 8E6v iı Kal ı:a at\Aa aibLa rcavı:a.

[2] En KQıinoı:ov ı:ov 8E6v Aaµpavn, ı:oüı:o bvvaı:wı:aı:ov Kai


ptAnaı:ov Mywv· ov boKEi bf: ı:oüı:o ı<aı:a ı:ov voµov, aAAa rcoMa
KQELı:ı:ouç Eivm itAAtjAwv oi 8rnL ouK ouv EK ı:oü boKoüvı:oç
ElAlJq:>E ı:auı:rıv ı<aı:a ı:oü 8rnü ı:t'Jv 6µoAoytav.

50
Rll. (< A36) Theodoretos, Yunan Hastalıklarının Tedavisi, 4.5
Ksenophanes . . . Elea okulunun öncüsü, evrenin bir, küre biçiminde
ve sınırlı, doğmamış, ezeli ve tümüyle hareketsiz olduğunu söyledi.
Bir de, bunları söylemiş olduğunu unutarak, her şeyin topraktan
doğduğunu söyledi. Şu söz onun sonuçta: " ... " (D27).

R12. (< A30) Aristoteles, Metafizik, 986b18-27


Zira Parmenides ifadeye karşılık gelen [ kata ton logon] bir biri ele alır
gibi, Melissos ise maddeye karşılık geleni (bu yüzden de biri ona
"sınırlı" diyor, diğeriyse "sınırsız"); "bir"i ortaya atanların ilki olan
Ksenophanes ise . . . (PlO, R2) hiçbir şeyi açıklamamışhr, ne de, bu iki
yoldan biriyle doğaya temas edebilmiş görünür, ama bütün bir gök­
yüzüne bakarak, tanrının bir olduğunu söylemiştir. Öyleyse bunlar,
söylediğimiz gibi, yürütülmekte olan incelemeyle ilgili olarak dikka­
te alınmamalı, hele ikisi, yani Ksenophanes ve Melissos, biraz fazla
ham olmalarından ötürü tümüyle göz ardı edilmeli . . . . (bkz. Parme­
nides, Rl2).

R13. (< A47)


a.Aristoteles, Gökyüzü Üzerine, 294a21-24
Bazıları bu sebeplerden yeryüzünün alhnın sonsuz olduğunu söy­
lemiştir, mesela Kolophonlu Ksenophanes, nedeni aramakla uğraş­
mamak için, yeryüzünün sonsuza kök saldığını öne sürmüştür.

b. Simplikios, Gökyüzü Üzerine Şerhi, 522.7-11


Ksenophanes'in konuya ilişkin dizelerini bulamadığım için, onun
yeryüzünün aşağı kısmı sonsuz olduğu için mi, yoksa yeryüzünün
alhndaki yer [topos] ve esir sonsuz olduğu için mi yeryüzünün dura­
durduğunu söylediğini bilmiyorum-Aristoteles de bunu netleştir­
memiş.

Rl4. (< A28) Aristoteles, Melissos, Ksenophanes, Gorgias, 977b21-979a9

[1] İlkin Melissos gibi o da oluşanın varolandan oluşhığunu kabul


etti. Oysa oluşanın benzerden <ya da benzemezden> değil de var
olmayandan oluşmasına engel neydi? Dahası, eğer her şey benzer­
den ya da benzemezden oluşmuşsa (ki bu imkansız), tanrı da diğer
her şeyden daha doğmamış/oluşmamış [agenetos] olmaz, bu durum­
da ya tanrıdan başka bir şey olmaz ya da diğer her şey de ezeli olur­
du.

[2] Dahası, tanrıyı en hakim kabul ediyor, bununla da en güçlü ve en


iyiyi kastediyor. Oysa yaygın kanı bu değil de, pek çok konuda tan­
rıların birinin bir diğerinden daha hakim olduğu şeklinde. Demek ki
bu tanrı fikrini üzerinde uzlaşılan görüşten hareketle oluşhırmamış.

51
[3] 'tO 'tE KQıinawv dvaı 'tOV 8Eov oux OÜ'tWÇ
un0Aaµ13avuv AiyE'tm, Wç nQOç MAo n wıaı'.ı'tff T] wü 8rnü
cpı'.ımç, aMa TCQOÇ TI)v au'toü bui8rntv, im( w( YE TCQOÇ hEQOV
oüb(v av KWAVOL µiJ � aU'tOÜ imKQa'tElq Kal QWµlJ UTCEQEXELV,
aMa btit TI)v 'tWv MAwv aa8ivEıav. SiAm b' av oubdç OÜ'tW 'tOV
8Eov cpavm KQanawv dvaı, ıiM Ö'tt au'toç EXEL Wç ofov 'tE
'

aQLU'ta, Kal oub(v iMdnu Kal EU Kal KaAwç EXELV aÜ'tcfJ' aµa yaQ
tawç <OÜ'tWÇ> ixovn KUKELVO av auµ13a(vm. [ . . . ]

[6] in 'tOLOÜ'tOÇ wv btit 'tl acpaLQOELbfJç d:v ELT'), ıiM oux hiQaV nva
'

µaMov ixwv ibfov, Ö'tt nav'tff aKovu Kal nav'tTf KQa'tEl; WaTCEQ
yiı:Q Ö'tav MywµEv 'tO \jJLµu8tov Ô'tl TClXV'tTf iml AEUKOV, oub(v
MAo oııµa(voµEv fJ Ön iv anaatv aU'tOÜ 'tOLÇ µiQWLV
iyKEXQWU'tm Tı AEuKO'tTfÇ' 'ti biJ KwAı'.ıu oü'twç KıiKEi 'to nav'tTf 6Qav
Kal UKOUELV Kal KQa'tÜV Myw8aı, ön anav ô av nç auwü
Aaµl3ıiV1J µE'QOç, wü't' fornt mnov86ç; WaTCEQ b( oub( 'tO
ıjJLµufüov, oub( 'tOV 8Eov avayKT) dvaı btit 'tOÜ'tO acpaLQOEtbf].

[7] [n µfıu aTCE LQOV <dvaı> µtju TCETCEQıiv8aı awµa YE öv KaL


ixov µiyE8oç nwç oiov u, dmQ wü't' imlv amLQOv ô d:v µiJ EXlJ
niQaç bEKnKov ôv TCEQawç, niQaç b' iv µEyE8u Kal nAiJ8n
iyy(yvE'taı Kal iv anavn 'tcfJ noa<fı, WU'tE Ei µiJ EXEL TCEQaÇ µiyE8oç
öv aTCELQOV imtv;

[8] in b( acpaLQOnbi] övrn aVıiyKT) TCEQUÇ ixnv· iaxarn yaQ ixu,


ELTCEQ µfoov EXE L avwü, ov nAEimov antxn. µfoov b( EXEL
acpaLQOnb(ç öv· wüw yaQ fon acpaLQonb(ç ô iK wü µfoou
6µo(wç TCQOÇ 'ta foxarn. awµa b' foxa'ta fJ TCEQa'ta EXELV, oub(v
bıacpEQEL. [ . . .)

[13] i'tt 'tL KwAı'.ın TCETCEQıiv8aı Kal ixnv niQa'ta Ev Öv'ta 'tOV 8Eov;
wç Kal 6 CTaQµEvLbT)Ç Myn EV öv dvaı aU'tOV navw8Ev EUKUKAou
acpa(Qaç ivaAlyKtov OyKCtJ, µwa68Ev iaonaMç [ . . . PARM.
=

08.48-49]. 'tO yiı:Q TCEQaÇ nvüç µ(v avıiyı<:T) dvaı., ou µiv'tOL TCQOÇ 'tl
yE, oubE: avıiyı<:T) 'tO ixov TCEQaÇ TCQOÇ 'tl EXELV TCEQaÇ, Wç
TCETCEQaaµivov nQOç 'tO icpEÇf]ç amLQOV, ıiM fU'tl 'tO TCETCEQıiv8aı
'

foxa'ta EXELV, foxarn b' ixov OUK avaYKT) TCQOÇ 'tl EXELV. [ . . . ]

[15] TCMLV TCEQL 'tOÜ aKLVT)'tOV dvaı 'tO öv [ . . . ]· aQa YE ou 'taU'tO av


'tlÇ un0Aa13m 'tO µiJ KLVEia8aı KaL 'tO UKLVT)'tOV dvaı, aMa 'tO µ(v
am'><paatv 'tOÜ KLVEia8aı [ . . .], 'tO b( UKLVT)'tOV 'tcfJ EXELV TCWÇ fJbrı
Myw8aı [ . . .].

52
[3] Tanrıyı en hakim kabul etmek, onun başka bir şeye göre böyle ya da
tanrı doğasına sahip olduğu değil de, kendine göre konumu bakımından
öyle olduğu anlamına gelir, çünkü başka bir şeye göre öyle olsaydı, onun
başka bir şeyi kendi hakimiyet ve kuvvetiyle değil de, o şeyin zayıflığı
sebebiyle aşmasına hiçbir engel olmazdı. Oysa kimse tanrının bu anlam­
da en hakim olduğunu söylemek istemez, daha ziyade <herkes> onun
olabilecek en iyi [ariston] halde olduğunu ve hem iyi [eu] hem de güzel
[kalos] olmak bakımından hiçbir eksiği olmadığı için <en hakim olduğu­
nu> söylemek ister; herhalde aynı zamanda öbür <özellikler> de böyle
birinde bulunurdu . . . .

[6] Dahası, böyle bir şey olarak, niçin küre biçiminde de başka bir şekle
sahip değil, her yerinde işitip her tarafından hükmettiği için mi? Tıpkı
üstübeçin her yerinde beyaz olduğunu söylediğimizde, onun her kıs­
mında beyaz rengin olduğundan başka bir şeye işaret etmediğimiz gibi.
"Her yerinde görmek, işitmek ve hükmetmek" derken, bununla aynı şe­
kilde, onun alınan herhangi bir kısmının bu özelliklere sahip olacağını
kastetmemize bir engel var mı? Yani, bpkı üstübeçin de olmadığı gibi,
tanrının da küre biçiminde olması şart değil.

[7] Dahası, bir cisim olan ve büyüklüğe sahip olan bir şey nasıl "ne son­
suz ne sınırlı" olabilir? Eğer sonsuz, bir sınır alabilecekken sınıra sahip
olmayan ise, sınır da bir büyüklükte, bir çoklukta ve niceliği olan her
şeyde ortaya çıkabiliyorsa, o da sınırı olmayan bir büyüklükse, neden
sonsuz olmasın?

[8] Eğer küre biçimindeyse, bir sınırı olması şart; zira uçları vardır-eğer
<her şeyin> sabit bir uzaklıkta olduğu bir merkezi varsa. Küre biçiminde
olanın da merkezi vardır; nitekim "küre biçiminde" demek merkezden
uçlara aynı <uzaklıkta> olan demektir. Cisim için de uçlara sahip olmak­
la sınıra sahip olmanın bir farkı yoktur . . . .

[13] Dahası, bir olan tanrının sınırlanmış ve sınırlara sahip olmasına en­
gel ne ki? Parmenides'in de dediği gibi, o bir'dir, "her yandan yusyuvar­
lak küre yığını gibi, merkezden her yana eş . . . " (Parmenides, D8.48-49).
Zira sınırın bir şeyin <sınırı> olması gerekir, ama bir şeye göre olması ge­
rekmez, bir sınırı olanın da başka bir şeye göre bir sınırı olması gerek­
mez, sonsuz bir diziye göre sınırlanmış gibi, ancak sınırlanmış olmak uç­
lara sahip olmaktır, uçlara sahip olanın da uçlara bir şeye göre sahip ol­
ması gerekmez . . . .

[15] Yine, varolanın hareketsiz olması hakkında . . . ; kimse hareket et­


memekle hareketsiz olmayı aynı kabul etmez, değil mi? Ki öteki hareket
etmenin değili . . . , beriki, yani "hareketsiz" olan ise belli bir tarzda olma­
yı ifade eder . . .

53
(18) i'n Ei Kai bıit ı:oüı:o µt'] KLVEi'tm 6 8E6ç 'tE Kll i 'tO iv, &n Ta
noMa KLVEiTm T<;ı Eiç ıXMrıAa iivm, TL KwAun Kal Tov 8Eov
KLVELCT8m ELÇ at\Ao; OUÔa<µoıJ yaQ AiyEL> Ön <EV fon> µoVOV, cl,\,\'
ön dç µ6voç 8E6ç.

[19) Ei bf. Klll oihwç, TL KWAun Eiç ıXMrıAa Ktvouµi:vwv TWV µEQfı:ıv
ı:oü <8wü> KuKAcy cpi<qm8m Tov> 8E6v; ou yaq bt'] To TmoüTov iv,
Wc::rnEQ 6 Ztjvwv, noMa dvm cptjan. auToç yaq awµa Aiyn dvm
'tOV 8ı:6v, ELTE 'tOOE 'tO nav El'tE ö n btjnmE au'to Aiywv· aawµmoç
yaq W\I nWç av acpmqonbi]ç Eirı;

R15. (� DK) Diog. Laert. 9.1 1 1


'tWV b f. ELMwv 'tQla ECT'tLV, i: v oiç C.:.ıç av EKrnnKÜÇ Wv navmç
AmboQEi Kal alMa[vn Touç boyµanKouç i:v naqcybiaç dbn. Wv 'tO
µf.v nqwı:ov auı:obtiJYTJ'tOV EXEL 'tt']v f.qµT]VElaV, 'tO bf. ÔEU'tEQOV Klll
'tQLTOV EV btaA6you axtjµan. cpatVE'tm yoüv avaKQLVWV 3ı:vocpliVT]
'tOV KoAocpWVLOV mql EKUCT'tWV, 6 b, au'tcfı btrıyouµEvÜÇ ECT'tl" Kll l EV
µf.v 'tcfı ÔEU'tEQ<y T[EQl 'tWv aqxmmiqwv, EV bf. 'tcfı 'tQL'tCfl mql 'tWv
vCTTiQWV.

R16. (< A35) Sext. Emp. Pyrrh. Hyp. 1 .224


EV noMoiç yaq aU'tOV Enmvfoaç, WÇ Kal ı:ouç ELMouç au'tcfı
ava8Eivm, ET[OlTJCTEV au'tOV 6buq6µEvov Kal Aiyov'ta

c.:_ıç Kal i:yWv Ö<pEAOV nUKLVOÜ VOOU avnffo,\f]am


aµcpoTEQ<'>l3Arn'toç· boAtı;ı b' obcfı i:�ana'ti]Srıv
nqm13uyı:vt']ç i"f' EWV Kal aµEv8tjQLCT'tOÇ anCtCTTJÇ
CTKrnToaıJvrıç. önnı;ı yaq Eµov v6ov Eiquamµt,
Eiç EV 'taU'tO 'tE nav UVEAUE'tO" nav b' f.ov aiü
T[CtV'tı:J avEAK6µEvov µlav Eiç cpuaLV LCT'ta8' 6µotrıv.

bıit ı:oüı:o yoüv Kal vnawcpov auTov Aiyn, Kal ou TiAnov ıhucpov,
b l1 WV cpf]CTL

3nvocpaVT]Ç vnawcpoç, 'OµT]qana'tT] Ç f. mKÜn'tT]Ç,


EK'tÜÇ an' av8(?Wnwv 8EOV f.nAaam' Iaov anaV'tı;),
<liTQEµı)> UCTKT]8ı) VOEQWTEQOV i}f. vorıµa.

umhucpov µf.v yaq dm 'tOV Kll'tCt n arocpov, 6µT]qanli'tT]Ç bE


i: mCTKWn'tT]V, f.ml 'ft']v naq' 'Oµtjqcy ana'tT]V ÔLECTUQEV (
. R21a).
. . =

54
[18] Dahası, eğer bu sebepten, yani çoklar birbirine doğru giderek ha­
reket ettiği için, tanrı ve bir hareket etmiyorsa, tanrının başka bir şe­
ye doğru hareket etmesine bir engel mi var? Çünkü hiçbir yerde yal­
nızca bir şeyin var olduğunu söylemiyor, tek bir tanrı var diyor.

[19] Eğer durum buysa, tann dairesel dönüş hareketi yaparken onun
kısımlarının birbirine doğru hareket etmesini engelleyen ne? Zira
Zenon'un yaphğı gibi, böyle bir bir' in çok olduğunu söyleyecek değil.
Kaldı ki, tanrının cisim olduğunu bizzat söylüyor-buna ister bütün
desin, ister başka bir şey. Cisimsiz olan nasıl küre biçiminde olabilir
ki?

R15. ("' DK) Diogenes Laertios, 9.111


<Ksenophanes'in> bir şüpheci olarak parodi türünde herkese salladı­
ğı ve dogmatik filozofları taşladığı Taşlamalar üç <kitap>hr. Birinci
kitap birinci kişinin ağzından yazılmış bir anlahdır [hermeneia], ikinci
ve üçüncü kitap ise diyalog şeklinde. Kendisini her birinde Kolop­
honlu Ksenophanes' e tek tek <filozoflar> hakkında sorular sorup
karşılık alıyor gösterir; ikinci kitapta daha eski filozoflar, üçüncü ki­
tapta ise daha sonrakiler konu edilir.

R16. (< A35) Sextos Empeirikos, Pyrrhonculuğun Anahatları, 1 .224


<Timon> pek çok yerde -kendi Taşlamalar'ını ona ithaf edecek ka­
dar- <Ksenophanes'i> övmesine rağmen, onu acıyla/yasla ve şöyle
söyleyerek andı:

Keşke sağlam bir aklım olaydı da


iki yana da bakabileydim; ama hain bir yol tarafından aldahldım
ihtiyar bir adam olarak ve haşır-neşir olmamış hiçbir
incelemeyle. Zira aklımı nereye çevirsem,
her şey bir ve aynı şeye dönüştü; hep var olan her şey
her bakımdan geri çekilip vardı tek bir benzer doğaya.

Bu yüzden de onun hafiften kibirli [hypatyphon] biri olduğunu söy­


ledi, ama tamamen kibirsiz [atyphon] olduğunu da değil:

Hafiften kibirli Ksenophanes, Homerosçu dalaverenin taşlamacısı,


insandan uzak bir tann yarattı her yandan eş,
<sarsılmaz,> bağışık, düşünceden daha düşünce.

Ona kısmen kibirsiz olduğu için "hafiften kibirli" dedi, "Homerosçu


dalaverenin taşlamacısı" deme sebebi de, Homeros'un hilelerini par­
çalayıp küçük düşürmesiydi . . . (R21a).

55
R17. (< A25) Cic. Acad. 2.74
Parrnenides Xenophanes [. . . R27] increpant eorum adrogantiam qu­
=

asi irati, qui cum sciri nihil possit audeant se scire dicere.

R18. (< A49) Aet. 4.9.1


[. . . ] favocpıhrrıç [. . ] ıjırnbEiç dvm Taç aia8tjarn;.
.

R19. (< Al) Diog . Laert. 9.20


cprıal bt Ewı:lwv TCQWTOV aı'.m'ıv ELTCEiV CtKaTMTJTCTa dvm Ta rravTa,
rrAavwµEvoç.

R20. (< A33) Hippol. Ref 1 .14.1


( . . . = P7) OUTOÇ Ecpr] TCQWTOÇ aı<amAJ]ıjıLaV dvm TCUVTWV, ElTCWv
OUTWÇ' [ . 049.3-4].
. . =

R21. Sext. Emp.


a. (cf. A35) Pyrrh. Hyp. 1 .225
[ . . . = R16] iboyµanl;E bt o .:.Evocpavrıç rraQa Taç Twv ıiAAwv
av0QWTCWV TCQOArjıjınç EV dvm TO miv, Kal TOV 0Eov auµcpur) wiç
TCÖ:CTLV, dvm b( acpaLQOELbr) Kal arca0r) Kal aµnal3ATJTOV Kai
AoyLK6v· ö0ı:: v ı<ai (>�blov ıı']v favocpavouç TCQOÇ iJµaç bıncpOQav
tmbELKVUVm.

b. (# DK) Adv. Math. 7.48-50


2EVOCjJUVT]Ç µf:v KaTa nvaç ElTCWv TCUVTa CtKaTMTJTCTa ETCL TaUTTJÇ
foTTJ Tr)ç cpoQaç, iv oiç yQacpn [ . . . D49]. blı'ı: wuı:wv yaQ aacptç
=

µf:v EolKE Mynv TMJ]f üÇ Kal TO yvwQLµov [ . . .] avbQa bi: TOV


av0QWTCOV, T0 EWLK0 KaTaXQWµEvoç CtVTi TOU yivouç [ . . . ].

c.(# DK) Adv. Math 7.110


favocpavrıç bt ı<aTa Touç Wç ETEQWÇ auwv il;rıyouµivouç, ÖTav
Myı:ı [. . . = D49] cpaLVETm µi] rcaaav KaTMT]ıjıLV avalQELV ıiAAı'ı: ıı']v
ETCLCTTT]µOVLKTJV Kal abı.ıiTCTWTOV, arroAdrrnv bf: ıı']v bol;aaTrjv· TOUTO
yaQ tµcpa(vn To "MKoç b ' irri rram TiwKTm" [= D49.4] WaTE
KQLTrjQLOV y(vEa8m ı<aTa wuTov Tov boi;aa"[()v A6yov, wvTian Tov
wv EiKmoç aA.Aa µi] Tov wu rray(ou ixoµEvov.

R22. (A35) Ps.-Gal. Hist. phil. 7


[ . . .] favocpavrıv µf:v mQi rravTwv TJTCOQTJKÜTa, boyµm(aavm bi:
µ6vov TO dvm rravTa EV Kal TOUTO UTCUQXELV füoov TCETCEQaaµivov
AoyLKOV aµETa13Arıwv [ . . . ].

56
R17. (< A25) Cicero, Academica Priora, 2.74
Parmenides ve Ksenophanes . . . (R27) hiçbir şeyin bilinemeyeceği
yerde bildiğini söyleme cüreti gösterenlerin kibrine neredeyse öfkey­
le çıkışıyorlar.

RlS. (< A49) Aetios, 4.9.1


. . . Ksenophanes . . . duyu<m>ların yanıltıcı olduğunu <söylüyor.>.

Rl9. (< Al) Diogenes Laertios, 9.20


Sotion onun hiçbir şeyin kavranabilir olmadığını öne süren ilk kişi
olduğunu söylüyor, ama yanılıyor.

R20. (< A33) Hippolyros, Bütün Sapkınlıklara Reddiye, 1 .14.1


. . . (P7) bütün şeylerin kavranamaz olduğunu söyleyen ilk kişiydi,
şöyle diyordu: " . . . " (D49.3-4)

R21. Sext. Emp.


a. (bkz. A35) Pyrrhonculuğun Anahatları, 1.225

. . . (R16) Ksenophanes başka insanların yerleşik fikirlerinin dışında


bir görüş oluşturdu ve evrenin bir olduğunu, tanrının her şeyle do­
ğaca birlikte [symphyes], küre biçimli, etkilere kapalı, değişmez ve
akla uygun olduğunu <öne sürdü.> Dolayısıyla Ksenophanes ile
aramızdaki farkı göstermek kolaydır.

b. ("' DK) Bilginlere Karşı, 7.48--50


Ksenophanes, kimilerine göre, hiçbir şeyin kavranabilir olmadığını
söyleyerek, bu konumu sahiplenmiş, şunları yazmış: " . . . " (D49). Bu
dizelerde "açık" olandan kastı doğru ve bilinir olan gibi görünü­
yor. . . "adam" <derken kastı> ise insan, cins yerine tür adı kullana­
rak . . .

c. ("' DK) Bilginlere Karşı, 7.110


Ksenophanes, onu başka şekilde yorumlayanlara göre, " . . . " (D49)
dediğinde, her türlü kavrayışı reddetmekten ziyade <sadece> bilim­
sel ve yanılmaz olanı reddeder, <k/s>anıya bağlı olanı ise kabul eder
görünüyor; zira "<k/s>anı bulaşmıştır hepsine" (D49.4) bunu açık
ediyor, dolayısıyla onun için ölçüt <k/s>anıya bağlı akıl yürütme
oluyor, ki bu da sağlam/kesin olmaktan ziyade muhtemel olmaya
ilişkin.

R22. (A35) <Sahte> Galenos. Felsefe Tarihi, 7


. . . Ksenophanes her konuda açmazdaydı, kani olduğu tek şey her
şeyin bir olduğu, bunun tanrı, sınırlı, akla uygun ve değişmez oldu­
ğuydu . . .

57
R23. (A34) Cic. Nat. deor. 1 .28
tum Xenophanes, qui mente adiuncta omne praeterea, quod esset ınfi­
nitum, deum voluit esse, de ipsa mente item reprehenditur ut ceteri,
de ınfinitate autem vehementius, in qua nihil neque sentiens neque
coniunctum potest esse.

R24. (cf. ad A36) Arist. Metaph. AB 989a3-10


wLouwv b[ Kal "CWV aMwv i:'ıaxo'ı:oç 6µoAoyEi "CO aı:mxüov dvm "CÜ
"CWV awµa"CWV' ou8dç yoüv �ÇlwaE "CWV ÜITT:EQOV Kal EV AEy6v"CWV
yf]v El:vm aı:mxEiov, br]Aov6n bıCt n']v µEyaAoµiQEtav, "CWv b[ "CQı.Wv
i:'ıaxaı:ov aı:mxdwv ı:iArıcpi KQLTI']v nva, oi µ[v yilQ nvQ oi b' übwQ oi
b' aEQa 'WV"C' dvai cpaaLV' Kll l"COL bta "Cl nm' OV Kal n']v yıiv
Myouaıv, WO'mQ o[ noMol "CWv av8�ınwv [ . . . ];

R25. (< A36)


a. Theod. Cur. 4.5
[ . . . cf. R11] EK 'li]ç yf]ç cpüvm anavrn ELQTJKEV. auwü yaQ bT'J "COÔE
"CO f:noç Ea"Ctv· (
. . = 027].
.

b. Ps.-Olymp. Ars sacra 24


TI]v [ . . .] yf]v oubdç Eb6ÇaaEV dvm CTQXTJV, d µi) füvocpavrıç 6
KoAO<pWvLOç.

R26. (A36) Gal. in Hipp. Nat. hom. 1 .2


ıax�ıç b[ Kal "Cc;:ıv EÇTJYTJ"CWV ivLm ıaxul(ıEt'.ıaavw 8t:vocpavouç,
WO'mQ ıaxl r.a13ivoç, Wbi nwç yQa\(ıaç amoiç ov6µaaıv. "ouu yilQ "Cc'ı
naµnav aEQa Myw "COV av8QW7IOV, Wa1IEQ AvaÇLµEVf]Ç, ouu: ÜbwQ
Wç E>aAf]ç, OU"[[ yf]v Wç EV UVL füvocpavrıç." oubaµ68L yilQ
EUQLOKE"CaL füvocpavrıç anO<pTJvaµEVOÇ oün..ıç. [ . . . ] Kal E>EÜ<pQaaı:oç
b' av EV rniç "[Wv <l>uaıKWV boÇwv Emwµaiç n']v 8Evocpavouç
ooÇav, El7IEQ OÜ"CWÇ dXEV, EYEYQCt<pEL.

R27. (< A25) Cic. Acad. 2.74


Parmenides Xenophanes minus bonis quamquam versibus sed tamen
illi versibus [ . . . R17].
=

58
R23. (A34) Cicero, Tanrıların Doğası, 1 .28
Sırada Xenophanes, evreni akılla birleştirip, sonsuz olduğu için onun
tanrı olduğunu söyleyen. Akıl konusundaki iddialan çürütülmeye
müsait, diğerleri gibi, sonsuzluk konusundaki sözleri ise daha beter,
çünkü sonsuz ne duyumsayabilir, ne de bir şeyle birleşebilir.

R24. (bkz. A36) Aristoteles, Metafizik, 989a3--10


Diğerlerinin her biri de cisimlerin öğesinin böyle bir şey olduğu ko­
nusunda anlaşırlar. Yine de tek bir öğeden söz edenlerin hiçbiri, belli
ki iri taneli yapısından ötürü, onun toprak olduğunu düşünmez. Di­
ğer üç öğenin her biri kendine bir yandaş bulabilmiştir; kimileri bu­
nun ateş olduğunu söyler, kimileri su, kimileriyse hava. Peki, neden
pek çok insan gibi "toprak" demiyorlar? . . .

R25. (< A36)


a. Theodoretos, Yunan Hastalıklarının Tedavisi, 4.5
. . . (bkz. Rll) her şeyin topraktan doğduğunu söyledi. Zira şu söz
onun: " . . . " (027).

b. <Sahte> Olympiodoros, Kutsal Sanat, 24


Kolophonlu Ksenophanes hariç kimse toprağın ilke olduğunu dü­
şünmedi.

R26. (A36) Galenos, Hippokrates'in İnsan Doğası'na Şerh, 1 .2


Yorumcuların bazıları Ksenophanes'e kötü bir biçimde iftira athlar,
hpkı Sabinos'un yazdıkları gibi, kendi sözleriyle: "Zira ne Anaksi­
menes gibi insanın tümüyle havadan geldiğini söylüyorum, ne Tha­
les gibi sudan, ne de Ksenophanes gibi topraktan." Nitekim Ksenop­
hanes'in böyle bir şey öne sürdüğünü hiçbir yerde bulamazsınız . . . .
Theophrastos d a fizikçilerin görüşlerini özetlediği yerde Ksenopha­
nes' in <bu> görüşünü de yazmış olurdu, tabii eğer <Ksenophanes>
böyle söylemiş olsaydı.

R27. (< A25) Cicero, Academica Priora, 2.74


Parmenides ve Ksenophanes <Empedokles'inki> kadar güzel dize­
lerle olmasa da, yine de dizelerle . . . (R17).

59
R28. (cf. A26) Phil. Prov., ed. Aucher
a. 2.39, pp. 74.31-44, 75.1-2
liJt hl n� .RuhCını.tıwCıtu, hl qwü "lwpühCıpqtu, hl qwu büuıhrın4ıtu, qwü
npp upwCıqwü WJU! wuınmwôwpwCıp, [!ÜpnCıhgwCı lı
ı;ı hp[itnqwqwCınqahCıt wuınmwôwphww. WJl uwqwJCı ınhunl[itplCı
qpCınl[ithwCıu pıCıqm[ithwüp [!Cıqwıhww, hl wn hwuwpwq qwühCıwJCı
plphwCıg qhw(ıu(ı lı pwphuıwzınnl[itplCı hl lı qnıJ.nl[itplCı wuınmwôngCı
Cınlpphww' pwpp wpp hqhCı, pwJg ı;ıhp[itnIJ.11 n� pwpıınwmpı;ı: qnpu
U!W[lUl tp p qhpnLUUl zm[ı� [!CıqwthWt zCınph p Jhpq(ıt, �wı.tıu, Cımwqu,
üwınmCıu hpqCıwınp hl wuınnlWÔWJpCı, ppp 6.zuwppın ı;ıhp[itnlwôu
[itnqnq ' ppp uqqpCıwıntıuı qpnJCı qwınwphwı, hl qhqhgpq g nJg WJtng Cı
hqhwt=

b. 2.42, p. 76.26-29
li[l1l [!lıql;0p bı.fı.qhqnqıtu , ht 'llw pılhlılırıl;u, ht l!uhlımfıwlıl;u, ht
'
hnı.fwlıw]uwtıô.n[llJ:ı;ı lınguı ı.qwpp, n� [!lıqw ıwlı hnqp bpw dzı.nwg
wuı.nntwbwpwlıhtmJ.:

R29. (A27) Athen. Deipn. 14.32 632C


&n bf. nQOç TI]v µouaucı'Jv oiKnc'rı:a-ra bLiKnvı:o ol i<Qxaim bf]Aov Kal
f.Ç Oµt'JQOU" öç bıit ı:o µEµEA07lOLT]KEVm naaav fouı:oü TI']v 7lOLT]UlV
( . . . ] füvcxpavrıç bf. Kal r.6Awv Kal E>foyvLÇ Kal <l>wKuAlbrıç, [n bf.
CTEQLaVÔQOÇ 6 KOQ(v8Loç iAEynonmüç Kal ı:Wv AmnWv ol µı'J
nQomiyovw; nQ<'>ç ı:a nmt'Jµaı:a µı::Ac:ı-Jb(av ( . . . ]

RJO. (# DK) Turba Phil. Sermo IX, p. 82.1-8 Plessner


ait Eximenus: quod Deus suo verbo omnia creavit, quibus dixit: estote,
et facta sunt cum aliis quatuor elementis, terra, aqua, aere et igne, quae
invicem copulavit, et commixta sunt inirnica. videmus enim ignem
aquae inimicum esse et aquam igni, et utrumque terrae et aeri. Deus
tamen ea pace copulavit, quousque ad invicem dilecta sunt. ex his igi­
tur quatuor elementis omnia creata sunt, coelum, thronus, angeli, sol,
luna, stellae, terra et mare ac omnia, quae in mari sunt, quae varia sunt
et non similia, quorum naturas Deus diversas fecit, sicut et creationes.

60
R28. (bkz. A26) İskenderiyeli Philon, Tanrısal Öngörü
a. 2.39, 74.31-44, 75.1-2

Yine de, ne Ksenophanes, ne Parmenides, ne Empedokles, ne de


başka bir teolog. . . <hiçbiri> şiir tarafından tanrısal esine tabi olacak
şekilde cezbedilmemiştir. Daha ziyade, doğa incelemesini coşkuyla
kucakladıkları için, yaşamlarını dindarlığa ve tannlan onurlandır­
maya adadıkları için, iyi adamlar oldular, ama tann vergisi yetenek­
leri olan birer şair olamadılar. Nitekim geride başkalarına da örnek
olabilecek gerçek şiirler bırakabilmeleri için, yukarıdan ölçü, ahenk
ve ritim konusunda ilham almaları, tannlann lütfuna ermeleri gere­
kirdi.

b. 2.42, 76.26-29
Peki Empedokles, Parmenides, Ksenophanes ve tilmizleri teoloji icra
ederken niçin ilham perilerinin tanrısal esinine tabi olamadılar?

R29. (A27) Athenaios, Sofistler Akşam Yemeğinde, 14.32 632C


Şiirlerini şarkı olarak söylenmek için yazan Homeros'tan da belli ki
eski <şairlerin> müziğe doğal bir yatkınlığı vardı . . . Ksenophanes,
Solon, Theognis ve Phokylides, aynca ağıt şairi Korinthoslu Periand­
ros ve şiirine melodi [ melôdiaJ katmayan diğerleri ise . . .

R30. (� DK) Filozoflar Meclisi, 9.82.1-8


Eximenus <ya da Ksenophanes> dedi ki: Tann her şeyi sözle yarattı.
Onlara "Ol!" dedi, oldular, ekleyip birleştirdiği diğer dört öğe (top­
rak, su, hava, ateş) gibi, ve düşmanlar birbirine karışh. Nitekim gö­
rüyoruz ki ateş suya düşman, su ateşe, bu ikisi de toprakla havaya.
Yine de Tanrı onları banş içinde bir araya getirdi, ki artık dost olsun­
lar. Böylelikle, her şey bu dört öğeden yarahldı, gökyüzü, taht, me­
lekler, Güneş, Ay, yıldızlar, yer, deniz ve içindeki her şey. Bütün
bunlar çeşit çeşit, benzer değil, ve Tanrı bunların doğasını değişik
değişik yaph, yarahklar gibi.

61
Fragmanlar
Kişilikleri, Doktrinleri, Alımlanmaları
Thales, Anaksimandros, Anaksimenes

Batı felsefesinin doğum yeri kabul edilen Miletos okulunun


üç temsilcisinden kalan Fragmanlar ilk kez Türkçede: Thales,
Anaksimandros ve Anaksimenes'in hem kişilikleri, hem dokt­
rinleri, hem alımlanmaları. Fragmanları tematik haliyle göste­
ren bu kitap, Platon' dan günümüze adı sıkça geçen ama kim
oldukları ve felsefeye katkıları tam olarak bilinmeyen bu filo­
zofları kopuk ve gizemli kişilikler olmaktan çıkarıyor ve bağ-
lamları içinde sunuyor.
FRAGMANLAR

Fragmanlar
Kişiliği, Doktrini, Alımlanması
Parmenides

Sokrates öncesi Yunan felsefesinin, hatta bütün Bah metafizi­


ğinin en önemli filozoflarından biri olan ve hakikat-sanı, var­
lık-hiçlik ve birlik-çokluk gibi ayrımların da babası kabul edi­
len Elealı Parmenides'ten kalanlar Türkçe'de ilk kez tek bir ki-
tapta toplanıyor-hem kişiliği, hem doktrini, hem de alım­
lanması. Üstelik bu eser, iklim kuşakları, dünya'nın şekli gibi
başka konularda da Parmenides'in Batı düşüncesindeki öncü­
lerinden biri olduğunu gösteriyor.
Magna Moralia
Erdemler ve Kötü Huylar
Aristoteles

Magna Moralia ya da Büyük Etik, Nikomakhos'a Etik ve Eude­


mos 'a Etik ile beraber, Aristoteles'in etiğe ilişkin üç temel ese­
rinden biri. Söz konusu üç eserin hangisinin asıl kaynak ol­
duğu, hangisinin bir diğerinin türevi olduğu ise hala tartış­
malı. Nikomakhos'a Etik ve Eudemos'a Etik metinlerinin yanında
asırlardır göz ardı edilen Magna Moralia da artık modem araş­
tırmaalar nazarında esas bir yer tutmakta.
Bu yeni baskıda erdemlerin bir dökümü, bir anlamda Aristo­
teles etiğinin kısa bir özeti olan Erdemler ve Kötü Huylar metni
de tamamlayıcı bir unsur olarak bu cilde eklendi.
FRAGMANLAR
Kişiliği. Doktrini.Alımlanması

KSENOPHANES

Parmenides, Zenon ve Melissos ile birlikte Elea Okulu'na


kay d e d i l e n K s e n o p h an e s , S o krat e s ö n c e s i Yu n a n
felsefesinin e n etkin figürlerinden biridir. Tanrı tasarımı
hakkındaki eleştirel fikirleri soyut tek-tanrılı dinlerin
habercisi olarak görülür. Teoloji, metafizik ve epistemoloji
altında sınıfianabilen Fragmanlar, Platon'dan beri felsefi
sistemlerin şekillenmesinde etkili olmuştur.

ISBN : 978-605-7768-02 5

1 1 1 1 1 1 1 1 1 11 1 1
� pinhanyayincilik.com

rJ /pinhanyayincilik

'lfl /pi n h a n k itap


1 2 t (K.D.V.'den muaftır)
9 7 8 6 0 5 7 7 6 8 0 2 5

You might also like