Professional Documents
Culture Documents
Davranışa Giriş Doç - Dr.Yasemin Salgırlı Demirbaş
Davranışa Giriş Doç - Dr.Yasemin Salgırlı Demirbaş
ETHOLOJİ, Latince bir terim olup davranış bilimi anlamına gelmektedir ve hayvan
davranışlarını nedensel ve işlevsel olarak incelemektedir.
Hayvan davranışları farklı iç ve dış ortamlara uyum sağlama yönündeki çabaları
içermektedir. Davranış, tek bir uyarana karşı belirgin ve istemsiz bir refleks olabileceği
gibi; hareket temizlenme-bakım, üreme, yavrularla ilgilenme, sosyal faaliyetler ve
iletişim gibi daha karmaşık aktiviteleri içermektedir. Hayvanlarda iç ve dış ortamdaki
değişikliklere yönelik uyarımlar algılandıktan bir süre sonra tepki şeklinde
cevaplandırılmaktadır. Dolayısıyla hayvanların duysal kapasiteleri davranış
modellerinin ifadesinde önemli rol oynamaktadır. Bu durum köpeklerde ses ve koku
hassasiyeti ile açıklanabilmektedir. Bu özellik sindirim, seks, toplumsal davranış ve iz
sürmede rol oynar.
Morfolojik karakterlerde olduğu gibi davranış karakterleri de kalıtsal özellik
göstermektedir. Selektif (seçici) yetiştirmelerde evcil hayvanlar özellikle model
davranışlar için yetiştirilmektedir. Bunlara örnek olarak dövüş horozları, rodeo atları,
sürü güden köpekler gösterilebilmektedir.
İnsanoğlu, ilkel dönemlerden itibaren vahşi hayvanlara karşı hayatta kalabilmek ve
avlanabilmek için hayvan davranışlarını gözlemlemeye başlamıştır. Charles Darwin
evrim teorisinin babası olarak bilinir ve modern etolojinin gelişiminde önemli bir rolü
vardır. Etolojinin bugünkü anlamıyla bir bilim dalı haline gelmesinde önemli rol oynayan
Konrad Lorenz ve Nikolaas Tinbergen aynı zamanda modern etolojinin kurucuları
olarak da kabul edilmektedir. Tinbergen’in dört sorusu etolojik çalışmaların temelini
oluşturması açısından önem taşımaktadır.
Tek sinir hücresinde başlayan, refleksler ile ilerleyen, ardı sıra devam eden ve birliktelik
oluşturan hareketler kompleks davranışı oluşturmaktadır. Davranış; yer değiştirme,
denge ve yönelme gibi birçok refleksi içeren hareket modellerinin incelenmesidir. Sinir
sistemi ve endokrin sistem davranışların oluşumunda önemli rol oynamaktadır. Çevre
değişimlerinde fizyolojik ve davranış reaksiyonları bir denge içinde hareket ederek
homeostasis sağlanmaktadır. Bu duruma örnek olarak sıcak çöllerde yaşayan memeli
hayvanların gölge yer aramaları verilebilir.
Reflekslerin önemi çevreye uyum sağlamak için organizmayı etkin kılmaktır. Yeni
doğan bir hayvanda görülen emme refleksi ya da düşmandan kaçma refleksi içgüdüsel
bir reflekstir. Yaşamın daha sonraki dönemlerinde görülen deneyimlere dayanan,
bireyden bireye farklılık gösteren davranış modelleri ise öğrenilmiş, kazanılmış
davranışlar ya da refleksler olarak adlandırılmaktadır. Öğrenilmiş davranışlar yeni
doğanda görülen içgüdüsel davranışların değişimi ve gelişimi olarak ortaya çıkar.
Örnek, yeni doğan sıçanın anne tarafından idrarını yapması için genital bölgesinin
yalanarak uyarılması. Duyusal uyarım kapasitesi türler arasında farklılık
göstermektedir. Bu farklılık kedilerin alacakaranlıkta mükemmel görmesi, köpeklerin
yüksek frekanslı sesleri duyabilmesi ile açıklanabilmektedir