Professional Documents
Culture Documents
PSİKOLOJİ NEDİR?
PSYHCE +Logos= Ruh Bilimi
Organizmaların davranışlarını inceleyen pozitif
bir bilim dalıdır.
BİLİM?
Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçip, bunları deneysel
yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasa çıkarmaya çalışan düzenli bilgi olarak da
ifade edilir.
Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belirli bir amaca yönelik bilgi
edinme ve sistemli araştırma sürecidir.
Olgu ise aynı türdeki olayları bir bütün olarak anlatmak için kullanılan ve
süreklilik gösteren bir kavramdır. Yer ve zaman kavramı yoktur. Zaman
içerisinde yavaş yavaş meydana gelen değişimlerdir.
STATÜ ve ROL
Statü: İnsanların toplum içindeki yerini ifade eden bir kavramdır.
Kişilerin kim olduklarını belirtir, ona bir takım haklar sağlar ve yükümlülükler
yükler.
•Verilmiş (edinilmiş) Statü: Kişilerin yetenek ve becerilerine bakmadan ve
onların bir çabası olmadan, kendileri dışındaki faktörler tarafından sağlanır. Yani
kişi doğumuyla, cinsiyetiyle veya yaşıyla ilgili bu statüyü elde eder. Örneğin,
Yaşlı, genç, kadın, erkek, siyah, beyaz vb.
•Kazanılmış Statü: Kişilerin kendi çabaları sonucu elde ettikleri statüdür.
Örneğin, anne, baba, öğretmen rolü çok büyüktür ve çok çabuk değişebilir.
Rol: Toplumun bireyden statüsüne uygun olarak beklediği
davranışlarına rol denir. Kişinin her taşıdığı statüye göre bir çok
rolleri vardır. Her rol, diğer rollerle olan ilişkilerinin derecelerine
göre var olur ve anlam kazanır. statünün dinamik yönüdür.
Organizma Davranış Bilim
Her bilimin alanı vardır. Psikolojinin alanı
Gözlenebilen davranışlardır.
Konuşma
Yazma Her bilim güvenilir yollarla bilgilerini toplar.
İnsan
Yürüme
Psikoloji bilimsel metotlarla bilgilerini toplar.
Koşma
Hayvan Öğrenme
Düşünme Her bilim, uygulanabilinecek sonuçlar verir.
Unutma
Psikolojinin bulgularından tıp, eğitim, endüstri ve
Yargılama ticarette yararlanılır.
Psikolojinin tanımı
Organizma, davranışlarını çevreye uyum sağlamak için yapar.
Davranış
Tepkisel Edimsel
(Otomatik) ( Bilimsel)
İnsan davranışlarını anlama ve Psikoloji, konu edindiği insan davranışlarını genel bir
açıklama şekilde anlamak ve açıklamak ister.
1- Gözlem:
Bir olayın başından sonuna kadar izlenerek görülenlerin kaydedilmesini
gerektirir. İki çeşit gözlem vardır.
1- Doğal Gözlem,
2- Sistematik Gözlem.
2. Deneysel Yöntem:
1- Belli bir araştırma konusu belirlenir.
2- Konuya ilişkin varsayımların ya da alt problemler belirlenir.
Hipotezleri belirlemeden önce kavramlar tanımlanır.
3-Varsayımların doğruluğunu kontrol etmek için gruplar meydana
getirilir (Deney ve kontrol grupları)
4-Deneyin şekli ve koşulları önceden hazırlanır.
5-Kontrol grubuna önceki, deney grubuna yeni hazırlanan koşullarda
deney yapılır.
6- Grupların, durumları birbiriyle karşılaştırılır.
Kontrol edilebilir koşullar
- Eğitim Psikolojisi
- Gelişim psikolojisi
- Öğrenme psikolojisi
- Klinik psikolojisi
- Danışmanlık psikolojisi
- Endüstri ve Örgüt Psikolojisi
- Siyaset Psikolojisi
- Mühendislik Psikolojisi
- Adalet Psikolojisi
- Çevre Psikolojisi
- Din Psikolojisi
PSİKOLOJİ VE DİĞER BİLİMLER
Felsefe
Sosyal Bilimler
Fiziksel Bilimler Antropoloji
Fizik Sosyoloji
Kimya Sosyal Coğrafya
Anatomi Psikoloji Tarih
Fizyoloji
Matematik
Kurucusu John Watson Max Werrthermer. Kurt Sigmund Freud Kurucusu Jean Piaget Wundt Adolf Meyer William James W. James
Pavlov, Dashiel E. Kofka Lwvin Maslow John De Hebb
Sıkınner Rogers wey
Khalberg
-Koşullu refleksler -Davranışlar bir bütündür -İnsanın kişiliği, id, -İnsan -Birey dünyayı zihinsel ve -Bilinç olaylarının -İnsanın ,psikolojik -Davranış: yaşanan Beyin sinir sistemi
-Hayvan davranışları ego ve süperego merkezdedir bilişsel süreçler sayesinde yapısal açıdan açıdan bütünselliği çevreye uyumla
incelemesi --Davranışlar doğal olmak üzre -İnsan bilinçli ve anlar tanır çözümlenmesi olan biyolojik bir ilgilidir
olarak incelenmelidir 3bölümdür tercih yapan bir varlık olarak ele
-Bilinçaltı organizmadır alınması
-Çocukluk dönemi -Çevre önemli
yaşantıları değil insan içten
rasyonel biçimde
kontrol edilir
Bilimsel ,Doğal Gözlem Olay İncelemesi İçe Bakış Doğal Gözlem İç Gözlem Gözlem İçe Bakış, İçe Bakış,
(İç Dış) Gözlem Gözlem
- Objektiflik ilkesi -Davranışın unsurları -Bilinçaltına ağırlık -İnsanın sadece iç -Çocukların dünyayı -Yalnızca bilincin -Bilinçaltına ağırlık -İnsan bilincinin -Sinir sistemi
- Uyarıcı - tepki Modeli ihmal edilmiştir vermesi yaşamının ele anlamaları için gerekli incelenmesi verilmemesi kendine değil
- Bilincin, psikolojinin -Toplumsal etkileri alınması biligilerin örgütlenmesi ve işlevlerine ağırlık
dışarda bırakması -Çevrenin gelişim dönemlerinde vermesi
dışnda bırakılması
-Geçmiş yaşantıların incelenmesi görülen değişiklerde
kişilik üzerindeki sınırlanması
etkisi
-Planlı, kontrollü deneysel -Öğrenme düşünme -Çocuk psikolojisinin -İnsanı içeriden -Düşünme süreçleri ve -Zihnin ögeleri -İnsan davranışları -İnsanın çevreye -Beyin ve sinir
-Araştırmaların problem çözme gibi gelişmesi inceleme gibi yeni çocukların kavramsal arasındaki ilişkileri üzerinde çevrenin uyumunun hücreleri arasında
temel konuların -Rüya çözümlemeleri bir yöntemin yeteneklerinde görülen saptamak için de önemli etkisi kolaylaştırılması bağlantının
hızlandırılması değişiklerin sırasının
anlaşılması serbest çağrışım gibi getirilmesi duyum, algı, olduğunun incelenmesi
-İstatiksel tekniklerden belirlenmesi
tekniklerin gelişmesi düşünce gibi belirtilmesi
Önemli ölçüde yararlanma -Olay incelemesi -Bireylerin bilişsel
yeteneklerinin ve dünya
konuların
yönteminin gelişmesi incelenmesi
görüşlerinin o
Dönem içinde sınırlı olduğu
görüşünün getirilmesi
SOSYAL DAVRANIŞ
Sosyal psikoloji bir bireyin duygu, düşünce ve davranışlarının, diğer
bireylerden nasıl etkilendiğini araştıran uzmanlık alanıdır. Sosyal psikolojinin
değişik tanımları yapılmıştır.
Tanımlara göre;
1. Sosyal psikoloji, kişiler arası ilişkileri inceler.
2.Kişi, duygu düşünce ve davranışlarının başkalarından nasıl
etkilendiğini araştırır.
3. Bireyin davranışları sosyal psikolojinin alanını meydana getirir.
«Bilim, gerçeği bilmektir».
Mustafa Kemal Atatürk
23
◦ Sosyal psikologlar davranışı incelerler, çünkü davranış
gözlenebilir ve ölçülebilir.
24
◦ Sosyal psikolojinin temelleri sosyoloji ve psikolojiye dayalı olup kişi-toplum ilişkisinde
bu bilimlerin yetersiz kaldığı sosyal olayları konu edinir. Örneğin, psikoloji kişilik
konusunda önemli bilgiler verir, ancak liderlik sadece bireysel özelliklerle değil,
toplum etkileri ile incelenebildiğinden sosyal çevrenin önemi konusunda diğer
bilgilere gereksinim duyulur. Sosyal psikoloji bu bilgileri verir.
◦ Sosyal psikologlar sadece davranışla değil, ama aynı zamanda duygu,
düşünce, inanç, tutum, niyet ve hedeflerle ilgilenirler. Bu saydıklarımız
doğrudan gözlenebilir olmaktan uzaktır ama, farklı güvenilirlik dereceleriyle
de olsa, davranışlardan çıkarılabilir.
26
◦ Sosyal psikoloji bir bilimdir, bilimsel yöntemi kullanarak kuramlar
oluşturur ve onları sınar. Sosyal psikolojide sosyal psikolojik olguları
açıklamak üzere uyumsuzluk, tutum, ve kimlik gibi kavramlar kullanılır.
27
Sosyal Psikolojinin Konuları
uyma, kimlik, cinsiyetçilik ve ırkçılık,
toplumsal çatışma ve
uyum, benlik, küçük gruplar,
ikna, sosyal kategoriler,
stres, kültür,
güç (iktidar), gruplar arası ilişkiler,
fiziksel çevre, duygu,
kalabalık davranışı,
karar alma, çekicilik, saldırganlık,
etki,
jüri, arkadaşlık, ayrımcılık,
itaat, liderlik, aile, pazarlık,
sevgi, tutum,
önyargı, iletişim,
aşk, öz-sunum,
dil, şiddet,
indirgemeci önyargı, konuşma, cinsellik,
28
DAVRANIŞÇILIK
Davranışçılık Ivan Pavlov’un koşullu refleks üzerindeki
çalışmalarıyla B.F. Skinner’ın edimsel koşullanma üzerindeki
çalışmalarından türemiştir.
Radikal davranışçılar, davranışın, pekiştirme düzeyleriyle
(koşullarla bağlantılı olan ve giderek güçlenip sıklaşan
davranışlar)açıklanıp tahmin edilebileceğini savunurlar.
29
BİLİŞSEL PSİKOLOJİ
Bilişsel kuramlar, insanların, bilişsel süreçler ve bilişsel
temsiller yoluyla kendi çevrelerini etkin bir biçimde nasıl
yorumlayıp değiştirdikleri üzerinde odaklanarak dengeyi yeniden
kurar. Bilişsel kuramların kökeni Kurt Koffka ile Wolfgang Köhler’in
1930’larda ortaya attığı temeli algılamaya dayanan Gestalt
psikolojisine uzanır.
30
EVRİMSEL SOSYAL PSİKOLOJİ
Yakın tarihli bir kuramsal gelişme de günümüzde evrimsel
sosyal psikoloji olarak bilinen bir alandan kaynaklanır.
Evrimsel sosyal psikologlar, davranışlarımızın pek çoğunun
insan türünün ilk çağlardaki yaşantısına bakılarak açıklanabileceğini
ileri sürerler.
31
KOLEKTİVİST KURAMLAR
Kolektivist kuramlar, insanların, toplumdaki özgün konumları
aracılığıyla sosyal bakımdan ne şekilde yapılandırıldıkları üzerinde
yoğunlaşır.
İnsanlar, kişiliklerinden ya da bireysel yönelimlerinden dolayı değil,
fakat davranışı sosyal olarak inşa edilmiş grup normlarını içsel olarak
temsil etmelerinden dolayı şöyle ya da böyle davranırlar.
32
KOLEKTİVİST KURAMLAR
İlk kolektivist görüşlerden birisi McDougall’ın (1920) ‘grup ruhu’
kuramıdır. İnsanlar grup içerisinde düşünme biçimlerini değiştirir,
bilgiyi işler ve edimde bulunur; dolayısıyla grup davranışı kişiler arası
davranıştan oldukça farklıdır.
33
SAĞLIK
Sağlık, bireylerin günlük yaşantıdaki rollerini yerine
getirirken kazandıkları deneyimler, bilgi birikimleri, değer
yargıları ve beklentileri ile şekillenen “iyi olma” halidir.
Her topluluk grup değildir. Bir kalabalığın grup olabilmesi için birtakım koşullar
vardır.
*Ortak Amaçlar
*Ortak Normlar
*Kendilerini bir grup olarak hissetme
*Az düzeyde bile olsa ETKİLEŞİM
E. TUTUMLAR VE SOSYAL DAVRANIŞ
TUTUM
Davranışlarda
Bulunma eğilimi
DUYGU
İNANÇ
Tutumun Yönleri
Tutumun iki yönü olan duygu ve inanç karşılıklı olarak birbirlerini etkiler.
Tutum ve inanç farklıdır ancak her zaman birlikte bulunurlar.
Örneğin, önceleri dişçiye gitmekten korkan bir kişi zamanla kendini bu korkunun
yersizliğine inandırabilir ve doktora gitmeye karar verebilir. Böylelikle kendi içinde
tutarlı bir eğilim meydana gelir.
Tutumlar sonradan öğrenme ile kazanılırlar. Yaşantıların etkisiyle, zaman içinde
gelişir ve değişirler. İnsanın kişilik özelliklerinin bir parçasıdır. Önyargı, haklılığı
kanıtlanmamış tutumdur.
Olumlu ve olumsuz olmak üzere iki çeşittir. İnsanlar bu yolla birtakım yargılara
göre katı şekilde gruplandırılırlar. Bu durum, yanlış düşünmenin bir sonucudur. Ön
yargılar, tutumlar gibi sonradan kazanılırlar.
TUTUM KURAMLARI
Bilişsel Çelişki Kuramı: Kişi iki olumlu yada olumsuz öğe karsısında birini
seçmeye zorlandığı durumlarda büyük çelişki yaşar.
Örnek: Kendisine aynı anda hem ayakkabı hem de elbise almak isteyen bir
genç kız sonuçta bazı özellikleri nedeniyle ayakkabı satın almaya karar
verdiğinde, elbisenin olumlu özelliklerini düşünüp rahatsız olabilir.
Tutarlılık Kuramı: Bu kuramda, herhangi bir türden bir tutumun tutarsız olan
tepkilerine tutarlılık kazandırılır.
Örnek: Yeni göreve başlayan bir bayanın konuşmaları orada daha önce çalışmakta
olan diğer bayana ters düşebilir ve bu nedenle yeni gelen bayana olumsuz bir tutum
geliştirilebilir. Ancak daha sonra sahip olduğu dürüstlük, yardımseverlik gibi özellikleri
onun olumlu bir kişi olduğunu gösterecektir.
Örnek: Kalıtım yolu ile gelen resim yeteneğinin çevreden destek aldığında,
gelişerek ortaya çıkması
2- Gelişim sürekli bir
oluşumdur ve aşamalar
halinde gerçekleşir.
Gelişimdeki aşamaların her
biri bir önceki aşamayı temel alır,
sonraki aşamaya zemin teşkil
eder.
Örnek: Okula hazırlık
becerileri kazanılmadan ilk
öğretime başlanılmaması
3- Gelişim, bütünlük içerisinde gerçekleşir.
Gelişim fiziksel, zihinsel, sosyal gelişim olarak bir bütündür, bir alandaki değişim,
gelişim, diğerini etkiler.
Örnek: Drama etkinliğinde başarılı bir öğrencinin kendine güveni artacağından
girişken davranışlarının çoğalması
4- Gelişimin kendine özgü yönelimleri vardır.
Gelişim sürecinin iyi anlaşılabilmesi için insanın belirli yaşlarda belirli becerilerin
odaklandığı dönemler halinde incelenmesi gerekmektedir. Her gelişim döneminde
kazanılması gereken beceriler, özellikler ve davranışlar bulunmaktadır.
Büyüme, yaşa bağlı olarak gözlenen olgunlaşma, büyüme süreci içinde
kalıtsal faktörlerin etkisiyle biyolojik boyut da meydana gelen gözlenebilir nitelikte
değişmelerdir.
Olgunlaşma, organizmanın büyüyerek bir işi yapabilecek seviyeye gelmesidir.
Gelişimin gerçekleşmesi için öğrenme sürecinin de olması gerekir.
Öğrenme, tekrar veya yaşantı sonucu davranışta gözlenen, kalıcı değişiklikleri
kapsar. Bireyin yaşı, olgunluk düzeyi, motivasyonu, yeni bir öğrenme ortamında
çok etkilidir.
GELİŞİM
Karakter, kişiliğin sonradan, eğitim yolu ile kazanılan yönüdür. Bir insan
tarafından toplumun onayladığı ya da reddettiği davranışların sürekli olarak
gerçekleştirilmesidir. Böylelikle o davranış kişiliğin parçası haline gelerek, karakteri
meydana getirir.
KİŞİLİK KURAMLARI
Özellik kuramına göre, bireyin doğuştan getirdiği özellikler bilinirse, kişiliği
tanınmış olur. Bu kuramı benimseyen psikologlar, kişilik özelliklerini
araştırmışlardır. Allport ve Cattell’in bu konuda önemli çalışmaları vardır. Cattell'e
göre, bir insanın genel özellikleri ve kaynak özellikleri bulunup, ortaya çıkarılırsa
kişiliği tanınır.
Kişiliğin Bölümleri
Öğrenme kuramları, kişiliği öğrenme ile açıklar, örneğin, eğer bir kişi,
değişik durumlarda hoşgörü özelliği ile istediğini elde etmişse, yeni
isteklerinde de aynı yolu izler. Bu da o tür davranışları pekiştirir. F.
Skinner, kişilik ve koşullanma yolu ile öğrenme arasında ilişki kurar.
- Ben kimim?
- Ben neler yapabilirim?
- Benim için neler değerlidir?
- Yaşam amacım ne?
KALITIM VE ÇEVRE
Kalıtım
Bir çocuk, anadan gelen ve yumurta denilen bir tohum hücresi ile,
babadan gelen ve sperm adı verilen başka bir tohum hücresinin
birleşmesinden meydana gelir. Canlıların her hücresinde, ince iplikçikler
şeklinde bazı kromozomlar vardır. Yumurta ve sperm hücrelerinden dölüt'e
23'er tane kromozom verilir, insan bedeninin her hücresinde 46 kromozom
bulunur. Kromozomlar içinde insanın göz, saç, ten rengini yüz şeklini, zekasını
çeşitli yeteneklerini belirleyen binlerce gen bulunur.
Baba
Ana
DERİNLİK ALGISI
• Nesnelerin birbiri arkasında kalması
• Uzaklıkta olan nesnelerin küçük görünmesi
• Nesnelerin ışıklı, gölgeli olması
• Uzakta olan nesnelerin bulanık görünmesi
ALGILAMA
(Anıların kazanılması)
ALIŞKANLIK
Becerilerin Kazanılmasında
2 gün sonra % 70
Uygun
Çağrışım Yöntemlere
Yer verme
Mekana
Anlama
yerleştirme
Zihinde Zihinde
Öğrenme Tekrarlama canlandırma
yoğurma
Bellek Eğitimi
BELLEK
BELLEK
Tanıştığımıza
Memnun Hoşcakalın
Memnun oldum
oldum Ahmet bey
Ahmet Bey
Bir tanıştırılma olayında isim konusuna dikkat edilip, tekrar edilirse, o ismin
unutulma durumu zayıflar.
7- Belli bir nesne ya da olayı, zihinde canlandırarak, hayalini kurarak, bir
başka kavram ile ilişki kurun. Zihinde canlanan bir görüntü, öğrenmemizde
çok etkilidir.
Uygun
Çağrışım Yöntemlere
Yer verme
Mekana
Anlama
yerleştirme
Zihinde Zihinde
Öğrenme Tekrarlama canlandırma
yoğurma
Bellek Eğitimi
ÖĞRENME
ÖĞRENMENİN TANIMI VE NİTELİĞİ
2- Uyarıcı, ses, ışık gibi belirlidir ve kısa 2- Uyarıcı, belli bir olay değildir.
süre verilir.
3- Türün yapısına özgü davranış söz 3- Davranışlar, uyarıcı durumunda yapılan
konusudur. raslantısal davranışlardır ve başlangıçta
çeşitlilik gösterir.
4- Organizma edilgendir. 4- Organizma etkindir.
Deneme Yanılma Yolu İle Öğrenme
Bu tür öğrenmenin esası, yanılmaların sayısını azaltarak, doğru olan tepkiyi
yapmayı öğrenmektir.Yanılmaların azalması, organizmanın artık doğru yola
koşullanması demektir. Bu konuda, hayvanlar üzerinde pek çok deneme
yapılmıştır. Özellikle kedilerde öğrenmeyi araştırmak için kullanılan problem kafesi
denemeleri ile dolambaçlı yol denemeleri, insanlar üzerinde de denenmiştir. Tüm
çalışmalarda organizmalar, başlangıçta çok hata yapmış, giderek hataların
sayısını azaltarak doğru tepkiyi yapmayı öğrenmişlerdir.
Öğreneceğimiz konuyu başından sonuna kadar genel başlıkları ile gözden geçiriniz.
Her alt bölümde öğrenmeniz gereken temel kavramlar üzerinde durunuz.
Alt bölümlerin temel fikirlerini anladıktan sonra, o bölümler ilgili sorulan cevaplandırınız.
Bölümleri okuyup, temel kavramları anladıktan sonra soruları kendiniz oluşturunuz.
Her alt bölüm ile ilgili özetleme yapınız.
Konunun bütününü tekrar okuyunuz.
Alt bölümlerden öğrendiklerinizi birleştirerek, genel bir özet yapınız.
TEMEL SORULARI
KONUYU ÖZETLER
KAVRAMLARI CEVAPLAN
OKUMAK ÇIKARMAK
ÖĞRENMEK DIRMAK
YENİDEN
ÖZETLEMEK
OKUMAK
MOTİVASYON( GÜDÜLENME)
MOTİVASYON
Organizma, güdü sayesinde etkinliğe geçer. Güdülenme halinde,
organizmanın çabası artar, davranışlar ya arzulanan bir duruma yaklaşma ya
da zararlı olandan kaçınma şeklinde belirli bir yöne çekilir. Organizma
gereksinimlerinin etkisiyle güdülenir ve hangi yönde güdülenmişse ona göre
dengesini sağlar. Örneğin, açlık insanı davranışa yönelten bir güdüdür. Başarı
isteyen bir öğrenci derslerine düzenli olarak çalışır. Bu gereksinim ile
davranan kişi başarılı olduğunda, denge sağlanmış olur.
İnsanın güdülenmesinde, "tutum"lar da önemlidir. Örneğin, başarı
konusunda olumlu tutumu olan bir öğrenci, daha çok güdülenerek çabalar.
Güdü, insanı davranışa yönelten temel nedendir.
Organizmanın iç ve dış uyarıcıların etkisiyle, davranış yapmaya hazır hale
gelmesi, davranışını yapması ve hedefine ulaşması olan
motivasyon(güdülenme) durumunda, Güdü , Davranış ve Rahatlama
(Dengelenme) olmak üzere toplam üç aşama bulunmaktadır.
1. Güdü
2. Davranış
3. Hedef
Güdüsel Döngü
Organizma, dengelendikten sonra, eski rahatlığına kavuşur. Ancak yeni
gereksinimler, onu tekrar güdüler. Bu nedenle güdülenme, yaşam boyunca
devam eder.
GÜDÜ ÇEŞİTLERİ
İnsanı davranışa iten güdüler karmaşık ve birbiriyle ilişkili olduğu için,
sınıflandırılmaları güçtür. En kolay yapılan sınıflandırma, insanın fiziki
varlığının devam etmesini sağlayan güdüleri fizyolojik (birincil) başkaları
ile ilişkilerini düzenleyen güdüleri sosyal (ikincil) olarak yapılmaktadır.
FİZYOLOJİK GÜDÜLER
Birarada Yaşama:
Sosyal Statü Kazanma:
Güvenlik:
Başarı:
Merak:
FİZYOLOJİK GÜDÜLER SOSYAL GÜDÜLER
1.Organizmanın dengesini sağlayarak 1. Bireyin benliğinin, statüsünün, güvenliğinin
canlının yaşamasını sağlar. korunmasına hizmet eder.
2.Kendiliğinden meydana gelir, 2. Yaşantılar sonucu kazanılır. Bu güdüler,
öğrenilmemiştir. fizyolojik dürtülerin doyumu sayesinde öğrenilirler.
3.Yaşamın ilk yıllarından itibaren 3. Toplum hayatı yaşamının meydana getirdiği
davranışları etkiler. alışkanlık ve gereksinimler sonucu oluşur,
başkaları ile olan ilişkileri düzenler.
Estetik
Merakı giderme
Kendini gerçekleştirme
Statü kazanma
Ait olma
Güven duyma
Fizyolojik gereksinmeler
Guilford'un,zekânın yapısı
ile ilgili üç boyutlu düşünme
modeli.
Zekâ testlerinde bilinmesi gerekli temel iki kavram zekâ yaşı ve zekâ
bölümüdür. Zekâ testleri, takvim yaşlarına göre düzenlenir. Normal zekâya
sahip bir insan, kendi takvim yaşına göre hazırlanmış olan zekâ testini
yapabilir.
Z.Y
Z.B= --------------X100
T.Y
ZEKA TESTLERİ ÇEŞİTLERİ
Tek bir kişiye verilen bu testte test uygulayıcı iyi eğitilmiş olmalıdır.
Testi alan kişi, sorulara ya sözel olarak ya da davranış ile ilgili cevaplar
verir.
Zeka testlerinin belli başlıları Stanford Binet zekâ ölçeği, WechsIer
yetişkin zekâ ölçeği, WechsIer çocuklar için zekâ ölçeğidir.
Stanford Binet Zekâ Ölçeği: Bir kutu içinde değişik yaş gruplarına
uygun olarak hazırlanan malzemelerden oluşmuştur. Kutudaki
malzemeler:
Küçük yaşlar için oyuncaklar.
Basılı kartlardan oluşan iki broşür.
Cevapları kaydetmek için cevap kağıdı
Test uygulama el kitabı
WechsIer Yetişkin Zekâ ölçeği: (WAIS)
. Sözel ve performans alt testlerinden oluşan bu testlerde yer alan testler:
Sözel Alt Testler Performans Alt Testler
Benzerlikler
3. Birisinin bakımı altında Birisinin gözetimi altında basit iyi eğitildikleri takdirde, kendilerini
yaşarlar bazı işler yapabilir. geçindirebilecek işlerde çalışabilirler.
Üstün, zekâlılık da, küçük yaşlarda belli olur Bir toplum içinde %2-
3 civarında bulunurlar. Üstün zekâlı olanlar, normal zekâlı kişilere
göre, beden sağlığı bakımından daha sağlıklı, vücut yapısı
bakımından da daha iridirler
Zekâ geriliği olanlar gibi, üstün zekâlılar için de özel bir eğitim
uygulanır. Üstün zekâlı çocuklarda bazı yetenekler vardır. Bu
yeteneklere yönlendirilmeleri mutluluklarında önemlidir.
DUYGU VE HEYECAN
DUYGU VE HEYECAN
İnsan yaşamında duygular çok önemlidir, iç ve dış uyarıcılar bizde
hoş ya da tersi tasarımlar yaratır. Hoş olanlar, haz yönünde,
hoşlanmadıklarımız ise elem yönünde duygular yaratır. Örneğin,
acıktığımızda, güzel bir yemek yememiz, olumlu yönde, bir konuda
başarısız olmak ise mutsuzluk yönünde duygular uyandırır.
Mutluluk Mutsuzluk
1- Organik değişimlere yol açarlar.
Kuvvet artması, solunum, kan dolaşımı gibi Kuvvet kaybı, solunum, kan dolaşımı gibi
olaylarda düzen, iştah artması. olaylarda düzensizlik, iştah kaybı,
2- Çevreye uyumun habercisidirler.
Davranışımız çevreye uymaktadır. Örnek: Davranışımız, çevreye uymamaktadır. Örnek:
Çalışmaları arttırmak. Çalışamamak
3- Haz ve elemler mutlak değildir.
Soğuk günde içilen bir bardak çay Hasta bir insan çok güzel bir yerden hoşlanmaz.
Her iki durum, kişinin duygusal durumundan kaynaklanır
4- Haz ve elemler alışkanlıklarla azalırlar.
Sevilen bir yemeğin her gün yenmesi. Sevilen bir insanın ayrılığına alışkanlık
DUYGU ÇEŞİTLERİ
Duygular
Bir başka sınıflandırmaya göre, duygular üç bölüm altında toplanır :
Yararları:
1- İnsana enerji verir, bir işe heyecanla başlamak, insanı motive eder, başarılı
olmasını sağlar. Şiddetli heyecan anında, gösterdiği aşırı kuvvet kısa sürer.
2- Heyecan insanın uzun süre etkin olmasını sağlar.
Kelime, tasarım,
kavram, işaret)
Düşünme, geçmiş yaşantıları içeren sembolik işaretler düzenidir.
Sembollerin, birbirini çağırarak, bir düşünme zinciri oluşturmasıdır,
1 ÇAĞRIŞIMLI (Serbest) DÜŞÜNME 2. YÖNELTİLMİŞ (Düzenli) DÜŞÜNME
Hayal Kurma (İmgeleme) Eleştirel Düşünme
Her insan geleceğe ilişkin hayaller kurar. Herhangi bir olay, varlık eleştirilir
Rüya Sorun Çözme
Doyurulmayan istek ve ilgiler, gece uykuda rüya Her insan, günlük yaşantısında bir çok problemle karşılaşır.
olarak görülür.
Belli bir konu üzerinde, bütün düşünceler Bilim teknik ve güzel sanatlar alanında yeni eserler
birbirini çağırır. vermeye yardım eder.
Çağrışımlı Düşünme
Eleştirel Düşünme:
Yapıcı
Eleştirel Pekiştirici
Düşünme
Objektif
Geometri dersinde
Belli bir çözüm yolunun sadece
Pisagor Teoremi Ağacın boyu öğrenilen bir kuramın
belli bir konuda kullanılabileceği
bu teorem ile ölçülecek. sadece o derse ait
düşüncesi.
olduğunun düşünülmesi
Sınav korkusunun
Bu sorulan biliyordum AMA.... Duyguların ağır basması.
başarıyı engellemesi
Bütün gün çalışan
Gece yarısı sabah öğle aynı Bir sorun üzerinde uzun süre
öğrencinin konuyu
konu ve…. düşünmek.
anlamaması.
Yaratıcı düşünme yolu ile bir eserin ortaya çıkarılması, genel olarak dört
aşama gösterir.
1.Hazırlık Devri: Düşünürün, kendine kaynaklar bularak bilgiler elde etmesi,
hazırlık çalışmalarını yapması.
2.Kuluçka Devri: Zihinde toplanan düşünce ve bilgilerin hızla gelişmesi.
3.Düşüncenin Hızla Ortaya Çıkması: Zihinde gizlice gelişen düşüncelerin,
birden bire bir gün ortaya çıkması.
4.İspatlama Devri: Sanatçı, düşünce ve duygularını çeşitli yollarla anlatarak
kanıtlar.
DÜŞÜNMENİN ARAÇLARI: DİL VE KAVRAM
Dil
Bireyler arasındaki iletişimi sağlayan dil, sembollerden oluşur. Semboller
bir varlığı ya bir işi ya da soyut bir durumu anlatırlar, harflerle, rakamlarla,
resim, işaret ve şekillerle gösterilebilirler.
Kavram
Örnek: "Kuşlar" kelimesi, bir kavramdır. Kuş niteliği taşıyan canlılar, bu kelime ile
anlatılır. Kuşlardan, "Kanarya" kelimesi, kuşlar kelimesinden ana az bir genellik
gösterir ancak yine de bir kavramdır.
Van Kedisi Kediler Aslangiller Memeliler
Yaşam nedir?
Mutluluk nedir?
Bastırma ( Represyon):
Yüceltme (Sublimation):
.
Karşıt Tepki Geliştirme (Reaction-Formation):
Ödünleme (Compensation):
İnkâr (Denial):
Yansıtma (Başkalarını Suçlama: Projection):
Kaygı Reaksiyonları:
Obsessif-Kompulsif Reaksiyonlar:
Depresif Reaksiyonlar:
Psikotik Reaksiyonlar
Affektif Reaksiyon:
Şizofrenik Reaksiyonlar:
Paranoid Reaksiyon:
Psikonevrotik Reaksiyonlar Psikotik Reaksiyonlar
Şizoid Kişilik:
Pasif ve Saldırgan Kişilik:
İlaç Bağımlılığı:
Bu kişilik bozukluğu uyuşturucu maddeye duyulan tutumluluk ve alışkanlık
olmak üzere iki şekilde ortaya çıkar. Tutkunluk durumunda, ilaç alınmadığında
yoksunluk belirtileri olur ve bu giderek bir içdürtü haline gelir. Bazılarının aralıklı
kullanımı ile alışkanlık ortaya çıkar.
ANORMAL DAVRANIŞIN TEDAVİSİ
Kaygı Reaksiyonları:
Bu reaksiyonda kaygının nedeni ne hasta, ne de yakınları tarafından
bilinmemektedir. Bazen kaygı sürekli ve çok şiddetli olarak ortaya çıkabilir.
Kaygı Reaksiyonları
1- Hipochandriassis (Hipokandriak): Kişi organik olmayan hastalık
kuruntusu duyarak, kaygının nedeni olan yetersizlik duygularından uzaklaşır.
2- Nevrasthenia (Nevrasteni): Sinirsel yorgunluk duyduğu kaygı nedeniyle
bitkinleşen kişi hiçbir iş yapamayacak durumdadır.
3- Fobik Reaksiyonlar: Herhangi bir durum ya da nesneye ilişkin duyulan
korku, öğrenme sonucu gelişir. Yüksekten bazı hayvanlardan, karanlıktan,
asansörden korkma gibi çeşitli türde olan fobik korkulardan en yaygın olanı bir
ya da daha çok objeden duyulan korkulardır. Bu duygular kişinin uyumunu
olumsuz şekilde etkilemediği sürece zararlı değildir
Obsessif-Kompulsif Reaksiyonlar:
Affektif Reaksiyon:
Manik ve Depresif dönemler yaşayan hasta diğer yönlerden
normal görünmektedir, hasta bir dönem maniktir. Daha sonra daha
uzun olan depresif döneme girer. Bazılarında örneğin manik dönem
depresif döneme dönüşemez. Manik kişilerin davranışlarını kontrol
etmek zordur. Depresif dönemde hasta suçluluk, umutsuzluk
duyguları yaşar. Depresyonu ağır şiddette yaşayan hastalar, günlük
gereksinimlerini karşılayamamaktadır. Belirli şiddette elektrik
akımlarının beyinden geçirilmesi olan elektroşok depresif dönemleri
kısaltmada etkili olan bir tedavi tekniğidir.
Paranoid Reaksiyon:
Hasta kendisinin büyük biri olduğunu ya da sürekli
izlendiği ve öldürüleceğini düşünür. Bu düşüncelerin hakim
olduğu illüzyonlar, genelde hayal ürünüdür. Kendisini büyük
bir kral ya da imparator olduğunu iddia edenler bunu
ispatlayabilmek için öykü de uydururlar.
Şizofrenik Reaksiyonlar:
Psikolojik reaksiyonlar içinde en sık görülen bu
rahatsızlıkta, duygu, düşünce ve davranışlarda bozukluklar
olur. Bazı hastalarda ilaç tedavisi bazılarında çeşitli sosyal
etkinliklere katılmayı yeni arkadaşlıklar kurulmasını
sağlayan sosyal çevre desteği, bazılarında ise güdüleme
ve ödüllendirme tedavisi uygulanır.
Kronik Beyin Sendromları:
Afektif paranoya ve şizofrenik reaksiyonlarda kişide
psikolojik işlevlerde bozukluk görülmektedir. Organik bir neden
yoktur.Bu nedenle bu çeşit psikozlara fonksiyonel psikoz
denilir. Organik psikozların nedeni ise organik bir bozukluktur.
Kafa travmaları, beyinde dolaşım bozuklukları, alkol,
uyuşturucu gibi kimyasal maddelerin oluşturduğu hasarlarda
etkilenen organ beyin olduğundan bu tür psikozlar, kronik
beyin sendromu olarak isimlendirilir. Yaşlılık nedeniyle
beyindeki fiziksel değişikliklerin ortaya çıkardığı yaşlılık
psikozu ile aşırı alkol kullanımı ile meydana gelen
entoksikasyon psikozu en sık rastlanan beyin hasarlarıdır.
Davranış Bozuklukları
Şizoid Kişilik:
Bazı özellikleri nedeniyle şizofreni hastalarına benzeyen bu kişiler
toplumsal kuralları kabul etmezler. İlişkilerinde saldırganlık özelliği
göstererek, kendi iç dünyalarında yaşarlar. İllüzyon görülmez.
Böylelikle;
Psişik ve organik dünyamıza pozitif
dönüşüm sağlanır.
Alternatifler üretilir.
Çözüme ulaşılır.
Uzlaşmacı bir kişilik kazanılır.
Hızlı karar verilebilir.
Olaylara yanlış tepki verdiğimizde oluşan stres,
organizmanın bedensel ve ruhsal sınırlarının tehdit
edilmesi ve zorlanması ile ortaya çıkan bir durumdur.
Dış ve iç ortamdan gelen uyarıcıların organizmada
yarattığı değişikliktir.
İnsanlar farklı genetik özelliklere, yaşantılara,
tutumlara, yeteneklere ve kişilik özelliklerine sahiptir.
Beklentileri ve bunları karşılayabilme becerileri
birbirinden farklıdır.
Stres varlıklar İçin; var olan dengenin bozulmasına
tepkidir.
Stres sistemler İçin kendi varlığını tehdit edene verdiği
yanıtdır.
Stres canlılar için var oluşun tehdit edilmesine
gösterilen durumdur.
Sakinliğimizi koruyup
Duyu organları yolu bilinçli değerlendirmeleri
ile aldığımız bilgilerin yapan yol
toplandığı merkez
- Tartışmaların artması
- Çalışma düzeninin
bozulması
- Kurallara önem vermeme
- Verimin azalması
- Eleştiriye karşı duyarlılık
- Otoriteye saygısızlık,
itaatsizlik
- Psikosomatik belirtilerin
artması
Strese dayanıklı olabilmek için yapılması
gerekenler:
-Stres yaratan olay ya da durumu gerçekçi
bir şekilde değerlendirmek,
-Kendini gerçekçi bir şekilde
değerlendirmek,
-Stres yönetimi için çözümler olabildiğine
inanmak
-Mümkün olduğunca farklı ve çok başa
çıkma yolları bulmak ve denemek
-Mevcut çevresel destek kaynaklarından
yardım almak ve yeni kaynaklar oluşturmak,
,STRES Duymamanın Yolları:
İş bölümü
Karşılıklı bağımlılık
Algılama farklılığı
Amaç farklılığı
Uzmanlaşma
Hale etkisi (ilk izlenimde oluşan yargılar),
Önyargı,
Suçlama,
Keşkecilik,
Zihin Okuma,
Kişiselleştirme (her sözden ya da olaydan kendi ile
ilgili anlam çıkarma),
Değiştirme çabası,
Aşırı fedakârlık,
Davranışsal Psikoloji yaklaşımı ile, ikiden çok kişinin olduğu
ortamlarda çatışmaların doğal olduğu yaklaşımı benimsenmiştir.
ÇATIŞMA;
Kişi içi,
Kişilerarası,
Grup içi,
1. Basit Farklılıklar
2. Anlaşmazlık
3. Uzlaşmazlık
4. Zıtlaşma
5. Yasal Çekişme
6.Şiddet ve Kavga
Objelere, nesnelere, kişilerle ilgili dış çevreye odaklanan, bazen güç ile
ilgili sorunlardan kaynaklanan ve statülerine ilişkin hak ve iddialarının
sonucu ortaya çıkan çatışma türü.
İlişki çatışması
Politik yaklaşım
Hakeme başvurma
Yapısal değişkenleri değiştirme
Davranış değiştirme
Gerçek problemi nedenleriyle birlikte ortaya
çıkardığı,çözüm her iki taraf için de temel faktörleri
içerdiği ve kabul edilebilir olduğu için problem çözme en
etkili yaklaşımdır.
KİŞİLERARASI İLETİŞİM ÇATIŞMASI YÖNETİMİ
STRATEJİLERİ
Çatışmanın çözümünde öncelikle çatışmanın meydana geldiği
ortamın iletişim iklimi belirlenmelidir. Kişilerarasında çatışma
yaşandığı zaman kişiler genel olarak kaçma, kavga etme, konuşma,
güç kullanma, sözel saldırıda bulunma ve tartışma vb. tepkilerde
bulunurlar.
Örneğin, ofiste yaşanan bir çatışma nedeni ile, odadan gitmek gibi.
Çatışma yönetimine ilişkin geliştirilen tüm stratejilerin ; olumlu ve olumsuz
yaklaşımlar olarak iki kategoride değerlendirilmesi mümkündür.
ÇATIŞMA ÇÖZÜMÜNE OLUMLU YAKLAŞIMLAR
1. Uzlaşma
Uzlaşma, çatışma yaşanan konuda tarafların çözüm
bulabilmek için karşılıklı olarak anlaşmaya
varmalarını açıklamaktadır.
2. Yumuşatma
Bu yöntem güç kullanma yolunun aksine, olayların taraflar
lehine çözümlenmesi için uğraş verir. Bu yol ile çatışmaya taraf
olanlar arsındaki ortak hususun, çıkarların vurgulanması ve ön
plana alınması, farklılıkların ise ikinci plana itilmesi şeklinde
ortaya çıkar.
3. Problem Çözme
4. Görüşme
Bu çatışma çözümü en iyi kazan-kazan durumunun
yaratılmasını sağlamaktadır. Öncelikle taraflar çatışmanın
çözümünde birbirlerine güven duymayı öğrenmekte, çözüm
bulma çabası göstermektedir.
5. Yeniden Yapılandırma
1. Rekabet
3. Zorlama
Zorlamak güçlü olanın güçsüz olan
üzerinde güç kullanması anlamına
gelmektedir. Eğer çatışmayı çözmek
amacı ile güç kullanmak tercih ediliyorsa kapalı bir
iletişim biçiminin kullanıldığı ifade edilebilir.
4. Baskı yapma
5. Susturma
Susturmak çatışma çözümü için diğer tarafın sessiz kalmasını
sağlamaya yönelik bir yöntemdir. Birçok zaman taraflar arasında
çatışma yaşandığında, bir taraf çatışmayı kazanmaya gücünün
yetmeyeceğini ya da kaybetmeyi kabullenemeyeceğini
anladığında ağlayarak susturma yöntemini deneyebilir.
6. Ret etme
7. Geçmişe odaklanma
Birçok çatışmada taraflar çatışmaya konu olan duruma
odaklanmak yerine, geçmişte yaşanan benzer çatışmaları
gündeme getirmektedirler.
Çatışmanın çözümü ile taraflar eşitlik elde etmelidir.
Önemli olan çatışmanın çözüleceği bir güven ve işbirliği
ortamının yaratılmasıdır. Çatışma yönetiminin temel amacı
tarafların isteklerine ulaşmalarıdır.
ÇATIŞMA YÖNETİMİ İÇİN;
Kendimizi tanımalı,
Karşımızdaki kişileri olduğu gibi kabul etmeli,
İnsanları anlamak için onları dinlemeli
Karşıdaki kişilere önem vermeli,
Göz iletişimi kullanmalı,
Bireysel farklılıklardan çok benzerliklere odaklanmalı,
Önyargılı olmamalı,
Savunucu iletişimden kaçınmalı,
Çatışmadan kaçınmaksızın yönetmeye çalışmalıdır.
ZAMAN YÖNETİMİ VE TEKNİKLERİ
ZAMAN YÖNETİMİ VE TEKNİKLERİ
Bireylerin amaçlarına ulaşabilmelerinin en iyi yolu,
etkinliklerini örgüt yapısı içinde gerçekleştirmeleridir.
Örgütler, bireylerin aktivitelerini gerçekleştirebilmeleri
için çeşitli kaynaklara ihtiyaç duyar. Bu kaynaklardan biri
zaman kaynağıdır.
Zaman yönetimine kişisel değil de ekip çabası olarak
ZAMAN YÖNETİMİNİN ÖNEMİ
bakılırsa zamanlarını iyi kullanan elemanların etkinliği ve
verimliliği ortaya çıkar.
İyi bir zaman yönetimi, kendini organize etmeyi, diğerlerinin
organize olmasını sağlar.
Amaç, kişinin işi ve yaşantı tarzının gerekli plan ve
hedefleri doğrultusunda, amaçlara uygun organizasyondan
en yüksek verimi sağlamaktır.
.
Zaman Yönetimindeki
Önemli Noktalar
--Hedeflerin belirlenmesi
--Önceliklerin belirlenmesi
--Hayır diyebilmek
Önemsememe:
Bazen bazı işlerin kendiliğinden olacağına ya da bazı
özelliklerin herkeste bulunduğuna ilişkin bir yanılgıya
düşeriz.Böyle durumlar başarıyı olumsuz etkiler ve
bireye düş kırıklığı yaşatır.
Yüksek kaygı:
Bazen performansımızdan şüphe edebiliriz ya da
yaptığımız işlerin tam olmadığını düşünebiliriz.”Bu işi nasıl
olsa başaramam, bu nedenle hiç denememeliyim” tarzındaki
düşünceler,kendine güvensizlik belirtisidir.Bu
düşünceler,yüksek kaygıya neden olur.
Hayır Diyememe:
Zaman yönetimi,bazen çevremize hayır demeyi
gerektirir.
ZamanZaman
Yönetimi Teknikleri
yönetimi,bireyin zamanı ve işi egemenlik altına
almasıdır.İyi bir planlama ile;
--Mevcut faaliyetlerin önceliklerini belirleyip,detaylardan
uzaklaşma,
--Öze inme,
--Harekete geçme,
--İş üretme,
--Stres Yönetimi ,
--Aile ve özel yaşam için zaman ayırma,
--Önceden belirlenen hedeflere ulaşmak için çalışma
gerçekleşmelidir.
Plan yaparken dikkat edilmesi gerekli noktalar:
Esneklik ve Gerçekçilik:
Zaman yönetiminde, bazen aksamalar
olabileceği unutulmamalıdır.
Ödüllendirici olmak:
Önemli olan planlarda hem zorunlu hem de
sosyal etkinliklere yer verilmelidir.
Sürekli değerlendirme:
Uygulanan planın işlerliğini değerlendirmek
aksamaları belirleyip düzenlemek yeni ve etkili
planlar yapılmasında etkilidir.
ÖZEL DURUMLARDA( HASTALIK-KAZA)
PSİKOLOJİK DESTEK
GELİŞİM DÖNEMLERİ ÖZELLİKLERİ
285
285
«Düşünceli olun, çünkü karşılaştığınız herkes
inanın en az sizin kadar zorlu bir mücadele
veriyor». Plato
EMPATİ
Kavramlar
Empati
Bireyin, kendisini karşısındaki kişiye yansıtması, onun gibi düşünmesi,
kişilerin deneyimlerini paylaştıkları bir kişilerarası iletişim süreci.
Empati kelimesi Türkçede eşduyum olarak da kullanılmaktadır. Psikoloji,
psikiyatri ve iletişim ile ilgili alanlarda “eşduyumlu anlayış” (empathic
understanding) ve “eşduyumlu olma” (being empathic) kavramlarının sık
kullanıldığı görülmektedir.
Empatide iki yön vardır: Mesaj veren kişinin söylediklerini anlam
bakımından anlamak, diğeri duygularını anlamak ve bunu ona iletmektir.
286
Empati kavramını açıklamak için farklı yaklaşımlar
geliştirilmiştir. Hümanistik yaklaşıma göre empati, içsel
durumun ve içsel özelliklerin, hislerin, iç dünyaya ilişkin
deneyimlerin anlamlandırılmasıdır. Eisenberg (1987) bazı
olumlu sosyal davranışların kaynağı olarak empatiyi
incelemiş prososyal davranışlara yoğunlaşmıştır. Davis
(1983) ise empatiyi, bilişsel ve duyuşsal bir süreç olarak ele
almış ve onu gelişim alanları arasındaki ilişki ile açıklamıştır.
287
Empati, diğer kişinin iç dünyasını anlama demektir. Bu noktada diğer kişinin
duygularının ve düşüncelerinin kalitesinin kaybedilmemesi gerekliliğine
dikkat çekilmektedir.
288
Empatinin duygusal yaklaşımları içermesi nedeniyle sempati ile
karıştırıldığı görülmektedir. Empatinin sempati gibi iyilikseverlik,
sevecenlik, merhametlilik ve onaylama anlamına geldiği
düşünüldüğünden kavramlar karışabilmektedir.
289
EMPATİNİN BİLEŞENLERİ
Duygusal Bileşen: Diğer kişinin psikolojik durumunun
paylaşılması ve duygularının anlaşılması yeteneği.
Etik Bileşen: Empati ile diğer kişiye yardım etmek için
içsel bir istek duyma.
Bilişsel Bileşen: Diğer kişinin objektif tutumlarından
bakış açısının ve hislerinin anlaşılması ve entelektüel
özelliklerinin tanımlanması yeteneği.
Davranışsal Bileşen: Diğer kişinin bakış açısının
anlaşılmasına yönelik iletişim ile yanıt verilmesi.
290
Empatinin gelişebilmesi için iki kişi arasında bir etkileşim olmalı ve bu
etkileşimin psikolojik ve kişilerarası yönleri bulunmalıdır.
Empati kavramı psikolojik, bilişsel ve duygusal bileşenlere sahip
olduğundan tanımlanması güçtür. Bilişsel fenomene göre empati
kuran kişi diğer kişinin deneyimlerini anlayarak, bakış açısını
ortaya koyabilmelidir. Duygusal fenomene göre ise empati kuran
diğer kişinin duygularını anlamalıdır.
291
Empati kuran ve kurulan arasındaki anlayışın ortaya çıkması,
çocukluk döneminden itibaren bilişsel yapının gelişmesine bağlıdır
ve deneyimlerle gelişir.
Bu kavram, “diğer kişinin bakış açısını onun rolüne girerek
zihinsel/entelektüel ya da akıl yolu ile tanımlanması” olarak
açıklanmaktadır.
Empati dört aşamada, gerçekleşir:
1. Diğer kişi ile iletişim kurulması,
2. Diğer kişinin içinde bulunduğu durum ve bilişsel yönünün
anlaşılması,
3. İletişim ve davranış özelliklerinin tanımlanması,
4. Bakış açısının algılanması ve diğer kişiye yardımın
gerçekleşmesi. Patterson 1974
292
Yapılan araştırmalara göre, empati zaman içerisinde öğrenilir. Empatik
tepkiler, kişilerin bu konuda yaşadığı deneyimlerin sayısına bağlı bir
artış göstermektedir. Kişiler, sosyalleşme sürecinde, gözlemleri yolu
ile karşıdaki kişiyi daha fazla anlayabilmektedirler.
293
Kişinin empatik tepkiler verebilmesi için, öncelikle kendini
tanıması ve kendi duygularını tanımlayabilmesi gereklidir.
Böylelikle diğer kişilerin duygularını anlaması ve tanımlaması
kolaylaşmaktadır.
294
EMPATİK İLETİŞİM
İnsan ilişkilerinin etkili olabilmesi için, iletişimde bulunan
kişilerin birbirini etkili dinlemesi, karşıdaki kişinin duygu ve
düşüncelerini anlayabilmesidir.
İnsanlar var olmak ve yaşamlarını sürdürmek için başkalarına
gereksinim duymakta, buna bağlı olarak da, tanıma, yalnız
kalmama, bilgi edinme gibi birçok nedenle, diğer insanlarla
iletişim kurarak bu gereksinimlerini karşılamaktadırlar.
295
EMPATİK İLETİŞİM VE
Empatik İletişim ve Benlik/Ego Durumları
BENLİK
Kavramlar
Benlik (ego): duruma uygun, değişmez bir duygu ve yaşantı biçimi.
Empatik iletişim sürecinde kişiler çeşitli benlik durumları içerisinde
bulunmaktadır. Benlik durumları empatinin kurulmasında ve
sürdürülmesinde son derece önem taşımaktadır. Berne, doğum öncesi
dönemden başlayarak, öznel yaşantıların her birini bir ego durumu
olarak nitelendirmekte ve bu ego durumlarını bozuk paraların üst üste
dizilmesine benzetmektedir. Her insanın kişiliği üç ben durumundan
oluşmaktadır. Kişiler belirli koşullar altında bu durumlardan birine uygun
olarak davranmaktadırlar. Sağlıklı kişilerarası ilişkiler, duruma uygun ben
durumunun kullanılması ile mümkün olabilir. Her ben durumunun
kendine özgü tutumu, duygu ve düşüncelerini ifade etme biçimi ve dili
bulunmaktadır.
296
Çocuk Benlik/Ego Durumu: Bireyin kendi çocukluğundan izler taşıyan duygu,
düşünce ve davranış örüntüleri takımıdır. Çocuk ego durumu içinde ebeveyn,
yetişkin, çocuk durumları birlikte bulunmaktadır. Bebek doğduğu zaman
çocuk ego durumunun fizyolojik etmenleri, doğuştan gelen ihtiyaçları,
bulunmaktadır.
297
Ana-Baba (Ebeveyn) Benlik/Ego Durumu: Bireyin yaşamında
karşılaştığı ebeveyn figürlerinin duygu, düşünce ve davranış
örüntüleri takımıdır. Kişinin başta ebeveynleri olmak üzere dış
çevreden aldığı tutum, algılama şeklindeki davranışları içermektedir.
Genellikle kişinin yaşamında bir yere ve anlama sahip olan önemli
olarak atfettiği kişileri algılaması ile ilgili kayıtlardır. Ana-baba benlik
durumu empatinin kurulabilmesi için oldukça önemlidir. Empati
kuran kişi, karşısındaki kişinin içinde bulunduğu durumu ve olayı
doğru olarak anlamak ve değerlendirmek için koruyucu bir ana-
baba tutumu içinde hareket etmektedir.
298
Yetişkin Benlik/Ego Durumu: Bireyin içinde bulunduğu anın gerçeğine
uygun olan ve diğer iki kategoriden özerk duygu, düşünce ve davranış
örüntüleri takımıdır. Yetişkin benlik durumunda, kişi, gerçekleri
değerlendirme, problem çözme yeteneklerini kullanır.
299
EMPATİ-YARDIM ETME-OLUMLU
SOSYAL (PROSOSYAL) DAVRANIŞ
«Sana nasıl davranılmasını istiyorsan, sen de başkalarına
öyle davran; fakat ilk iyi davranışı sen yap». David Hume
Prososyal Davranış
300
Empati kuran kişinin diğer kişinin
içinde bulunduğu durumu
algılamasının temel amacı yardım
etmektir.
301
Yardım etme davranışının temel bileşenlerinden olan
empati, kişilerin duygusal dünyalarına empatik anlayış ile
girilebileceğini bunun tersi durumda gerçek anlamda bir
yardım yapılamayacağını ifade etmektedir.
302
Empati ve yardım etme davranışı arasındaki ilişkiyi ortaya
çıkarmak amacı ile gerçekleştirilen araştırmalara göre, empati
kuran kişinin karşısındaki kişinin durumunu anladığında bir sıkıntı
hissettiği ve bu durumdan kendini kurtarmak amacı ile yardım
ettiği açıklanmaktadır ve bu davranışı gösteren kişi egoist
güdülerle hareket etmektedir.
303
Yardım etme ve olumlu sosyal davranışın gelişimi
ve nasıl ortaya çıktığına ilişkin farklı yaklaşımlar:
Biyolojik yaklaşım: Yardım etme davranışının doğum yoluyla ve
genetik özellikler ile kişilerde bulunduğunu açıklamaktadır. Kişilerin
yardım etme eğilimlerinin doğal bir yolla oluştuğu belirtilmektedir.
Prososyal davranış, kişinin yeniden üretme fırsatına ilişkin artmaya
yönelik bir seçimidir. Prososyal davranış iki “arkadaş/dost/akraba
seçimi ve karşılıklılık” olmak üzere iki şekilde gelişim
göstermektedir. Arkadaş/dost seçimi, kişinin yeniden üretim
sürecinde başarı elde etmesinde üretkenlik sağlamaktadır.
304
Bireysel yaklaşım: Özgeciliği esas alarak, yardım etmeye yönelik kişisel bir
eğilim olarak tanımlamaktadır. Bu özelliklerin genetik olarak belirlenmesi
gerekli değildir, sosyal öğrenme yolu ile de gelişebilmektedir. Bu yaklaşım,
1. Özgeciliği, kişinin içinde bulunduğu ruh durumu ile
açıklar.
2. Kişilik özelliklerinin etkisi ile oluştuğunu ileri sürer.
305
Kişilerarası Yaklaşım: Bu yaklaşımda, sosyal sorumluluk,
empati, içsel kontrol özelliği olan kişilerin yardıma ihtiyaç
duyan, acil bir durumda bulunan kişilere karşı seyirci
kalamama ve yardım etme sorumluluğu hissettikleri
açıklanmaktadır.
Kişilerarası yaklaşım kişiler arasındaki karşılıklı dayanışma ve
birbirine bağlı olma özelliğine odaklanmaktadır. Kişilerarası
ilişkilerin devamının genellikle olumlu sonuçlara bağlı olarak
tanımlandığı görülmektedir.
Prososyal davranış da kişilerin istekleri ve niyetleri
temelinde gelişmektedir.
306
Empatik davranış eğilimi ile yardım etme arasında doğru
orantılı olarak bir ilişki vardır. İletişimin başarılı olmasında,
önemli bir rolü olan empatik eğilimler ile diğer kişilerin psiko-
sosyal durumlarının algılanması ve karşıdaki kişiye yardım
ederek, içinde bulunduğu durumu anlayarak kendisini iyi
hissetmesini sağlamak mümkün olmaktadır.
307
TRAVMATİK OLAYLARDA
PSİKOLOJİK DESTEK
AFET(FELAKET)LERDE PSİKOLOJİK YAKLAŞIM
İnsanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran,
normal yaşamı ve birey etkinliklerini engelleyerek toplumları
etkileyen doğal, teknolojik veya yapısı insan kaynaklı olaylara afet
(travmatik olay) ya da felaket denilmektedir. Travmatik olaylar,
birdenbire ortaya çıkan, psikolojik durumu, sosyal güvenliği tehdit
eden durumlardır.
AFET SONRASI BİREYSEL DAVRANIŞ AŞAMALARI