You are on page 1of 15

OSTWALD OLGUNLAŞMASI

Sayfa 6
Sayfa 4

Sayfa 11 Sayfa 14
Ostwald olgunlaşması tepkime hızı, kimyasal denge ve kataliz olayı ile
ilgili yaptığı çalışmalar sayesinde 1909 yılında Nobel Kimya Ödülü’nü
kazanan Alman kimyager Wilhelm Ostwald tarafından ortaya atılmış
olan bir teoremdir. Nitrik asitin üretiminde kullanılan Ostwald
Olgunlaşması patentini almasıyla biliniyordu. Aslında Ostwald’tan 64
yıl önce bu yöntemin patenti Kuhlmann tarafından alınmıştı fakat o
dönemde amonyak için yeterli kaynak olmaması sebebiyle bu
Kuhlmann için yeterli olmamıştı.

Wilhelm Ostwald by Nicola Perscheid

Amonyak sorunu 1911-1913 yılları arasında Haber ve Bosch’un azot Born 2September [O.S. 21
August] 1853
tayiniyle ilgili geliştirdikleri bir yöntem sayesinde çözüldü. Ostwald patenti Riga, Governorate of
Livonia, Russian
aldıktan sonra işin ticari boyutu için çalışmalarını sıklaştırdı. Ostwald Yasası Empire

olarak da bilinen bu yöntem polimorfların davranışlarıyla ilgiliydi. Bu yeniliği Died 4April


1932 (aged 78)
I. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın gübre ve patlayacılar konusunda Großbothen,
Amtshauptmannsch
önemli bir ekonomik problem yaşamasına neden olmuştur. aft
Grimma, Saxony, We
imar Republic
Aşırı doymuş bir katı çözeltiden yeni bir faz çökelmesi, üç adım içermektedir.
İlk olarak, yeni fazın çekirdekleşmesi daha sonra, matriksin kendi katı
konsantrasyon dengesine ulaşıncaya kadar matriks elementlerini kullanılarak
çekirdeklerin büyümesi son olarakta , Ostwald olgunlaşma prosesi veya
rekabet büyüme sayesinde çökeltilerin olgunlaşması olarak tamamlanır.
Çökeltinin yüzey enerjisi büyümesiyle azalır, küçük parçacıklar çözünür ve
küçüklerin kaybolması ile büyük parçacıklar büyür. Bu olgunlaşma prosesi,
Ostwald Olgunlaşması olarak bilinmektedir.

𝑍𝐴𝑀𝐴𝑁 ↑ ⇒ 𝑃𝑎𝑟ç𝑎 𝐵𝑜𝑦𝑢𝑡𝑢 ↑


a) Çekirdekleşme

b) Çekirdek Büyümesi

c) Çekirdek Rekabeti
Ostwald olgunlaşması , homojen olmayan bir yapının zamanla
değişmesini, yani küçük kristallerin çözünmesini ve daha büyük
kristallere yeniden birikmesini tanımlayan katı veya sıvı
çözeltilerde gözlenen bir fenomendir. Sıvı-sıvı sistemlerde,
örneğin su içinde yağ emülsiyonunda da görülebilir . Bu durumda,
Ostwald olgunlaşması, monomerlerin (yani, tek tek moleküller
veya atomların ) Laplace basıncındaki farktan kaynaklanan daha
büyük monomer damlacıklarında ki tek monomer moleküllerinin
daha yüksek çözünürlüğü nedeniyle daha küçük damlacıklardan
daha büyük damlacıklara difüzyonundan kaynaklanır.
Yarıçapı r olan dağınık bir damlacık çözünürlüğü,
S(r) aşağıdaki denklem ile ifade edilir. Burada S (∞)
sonsuz yarıçap (düz bir düzlem, eğrilik, damlanın
çözünürlüğüdür = 0), γ ara yüzey gerilimi,
bir V m, bir molekül hacmi çözünen , R, gaz sabitidir
ve T olduğu sıcaklık. Bu difüzyon işleminin oranı,
emülsiyonun sürekli (su) fazındaki monomerin
çözünürlüğüne
bağlıdır. Bu, emülsiyonların dengesizleşmesine yol
açabilir (örneğin, krem ​ve sedimantasyon ile).
1958'de Lifshitz ve Slyozov , malzemenin difüzyonunun en yavaş
süreç olduğu durumda Ostwald olgunlaşmasının matematiksel bir
araştırmasını gerçekleştirdiler . Bir çözeltide tek bir parçacığın nasıl
büyüdüğünü belirterek başladılar. Bu denklem, sınırın küçük,
daralan parçacıklar ile büyük, büyüyen parçacıklar arasında nerede
olduğunu açıklar. Sonunda, ⟨R⟩ parçacıklarının ortalama yarıçapının
aşağıdaki gibi büyüdüğü sonucuna varırlar:
Tek bir büyük çökelti yerine birçok küçük çökeltinin oluşması
kinetik açıdan avantajlı olmasına rağmen, sürece enerji
perspektifinden baktığımızda, daha avantajlı durumun birçok
küçük çökelti yerine tek bir büyük parçacık oluşması olduğunu
görüyoruz. Çünkü çökeltinin boyutları küçüldükçe, hacmine
kıyasla daha çok yüzey alanına sahip olması gerekiyor. Yüzey
alanı / hacim oranın yüksek olması da, çökeltinin yüzeyinde iç
kısımlarına kıyasla yüksek sayıda atom bulunduğu anlamına
geliyor. Bu da, özellikle anafaz ve çökelti arasındaki arayüzeyin
bağdaşmaz niteliğe sahip olduğu durumlarda, çökeltinin daha
büyük bir kısmının bu bağdaşmazlıktan etkilenmesine, diğer bir
deyişle, çökeltinin daha kararsız bir durumda olmasına yol
açıyor. Büyük çökeltiler ise, arayüzeydeki bu bağdaşmazlıktan
daha az oranda etkilendikleri için, termodinamik açıdan daha
kararlı bir durumda bulunuyorlar. Bu işleyişle büyüyen
çökeltilerin, yeterince uzun bir zaman sonunda tek bir büyük
küreye dönüşmelerini bekliyoruz. Fakat, malzemenin farklı
kısımlarında büyüyen çökeltilerin arasındaki mesafelerin
atomların yayılımı için çok uzak olabilmesi nedeniyle, bu
durumla sıklıkla karşılaşmıyoruz.

You might also like