LETTER CODING-ANA KİTAP - PDF SON HALİ

LEARNING MAGICAL WORDS
VIA LETTER CODING FOR YDS 1
FİİL (VERB)
ORTAYA ÇIKARMAK
UNVEIL
UNCOVER
UNEARTH
The archeologists are trying to unearth the mystery behind the

Egyptian Pyramids.
Arkeologlar Mısır Piramitlerinin arkasındaki gizemi gün yüzüne

çıkarmaya çalışıyorlar.
İSİM (NOUN)
HASTALIK
AILMENT
ILLNESS
DISEASE
SICKNESS
Black death(Plague) is a disease that broke out in Europe and led to
many deaths.
Kara ölüm(Veba) Avrupada ortaya çıkan ve çoğu insanın ölümüne

yol açan bir hastalıktır.
FİİL (VERB)
SUÇLAMAK
ACCUSE SB OF STH
BLAME SB FOR STH
CHARGE SB WITH STH
Many people have been accused of the assassination of John Kenne-

dy,but it isn’t known exactly who is the real responsible for this murder.
John Kennedy suikastinden birçok insan suçlandı,ancak kimin bu

cinayetin gerçek sorumlusu olduğu tam olarak bilinmiyor.
İSİM (NOUN)
MEB’İN TEMEL HEDEFİ
MAIN
ESSENTIAL
BASIC
The main issue over which the world hasn’t yet found a solution is
the problem of immigration.
Dünyanın henüz çözüm üretemediği temel konu göçmen prob-

lemidir.
BAĞLAÇ (CONJUNCTION)
...E RAĞMEN
EVEN THOUGH
ALTHOUGH
THOUGH
! Devamlarında cümle gelir. Zıtlık bildirirler.
Even though many countries are taking precautions against global
warming,there are still many things to do.
Birçok ülke küresel ısınmaya karşı önlem almasına rağmen,hala

yapılacak çok şey var.
SIFAT (ADJECTIVE)
ÖNEMLİ
AL VIT
CRUCIAL
CRITICAL
ESSENTIAL
What is the most vital need for human body is certainly water.
İnsan vücudu için en hayati ihtiyaç kesinlikle sudur.

ZARF (ADVERB)
ZAR ZOR
SCARCE LY
HARDLY
BARELY
There is hardly anyone in the world who can dedicate whole his or
her life to helping people.
Tüm yaşamını insanlara yardım etmeye adamış çok az insan vardır.

DEYİMSEL FİİL (PHRASAL VERB)
HESABA KATMAK
TAKE INTO ACCOUNT

TAKE INTO CONSIDERATION
We have to take into consideration that the one day we will de-
plete all of the water sources in the world.
Bir gün dünyadaki bütün su kaynaklarını tüketeceğimizi göz

önünde bulundurmak zorundayız.
FİİL (VERB)
DEREDE YÜZMEYİ REDDETMEK
DECLINE
DENY
REJECT
REFUSE
The little child rejected to swim in the stream despite his friend’s
persistence.
Küçük çocuk arkadaşlarının ısrarına rağmen derede yüzmeyi

reddetti.
İSİM (NOUN)
UMUDUNU HEP KORU
HOPE
EXPECTATION
PROSPECT
Turkey never lost its hope during the independence war.
Türkiye özgürlük savaşı boyunca asla umudunu kaybetmedi.

FİİL (VERB)
...DEN OLUŞMAK
CONSIST
COMPRISE OF
COMPOSE
Generally,cakes consist of sugar,flour and butter.
Genellikle kekler şeker,un ve yağdan oluşur.

...E RAĞMEN
DE SPITE
IN SPITE OF
! Devamlarında “the fact that” yapısı gelirse cümle gelir.
Despite all the efforts of the authorities,they weren’t be able to re-

duce the crime rate in the city.
Yetkililerin tüm çabalarına rağmen şehirlerdeki suç oranlarını azal-

tamadılar.
FİİL (VERB)
YIKMAK, HARAP ETMEK
DESTROY
DEMOLISH
DEVASTATE
The atomic bomb from USA that dropped on Japan destroyed the
cities like Hiroshima and Nagazaki and killed many people.
ABD’nin Japonyaya fırlattığı atom bombası Hiroshima ve Nagazaki gibi

şehirleri yok etti ve birçok ölüme sebebiyet verdi.
FİİL (VERB)
ADAMAK
DEVOTE TO
DEDICATE TO
If you want to be a successful businessman,you must totally

dedicate yourself to your business.
Başarılı bir iş adamı olmak istiyorsan kendini tamamen işine

adamalısın.
YİNEDE
NEVERTHELESS
NONETHELESS
! ZITLIK BİLDİRİR
Turkey has played well in the match,nevertheless,we lost the match

narrowly.
Türkiye maçta çok iyi oynadı.Yinede maçı kılpayı kaybettik.

FİİL (VERB)
KAÇINMAK
ABSTAIN FROM
REFRAIN FROM
If you want to leave longer,you must abstain from bad habits and
unhealty foods.
Daha uzun süre yaşamak istiyorsan kötü alışkanlıklardan ve

sağlıksız yiyeceklerden kaçınmalısın.
FİİL (VERB)
KATILMAK
PART IN
TAKE
PARTICIPATE IN
Turkey participated in Eu.song contest in 1975 for the first time.
Türkiye Eurovizyon şarkı yarışmasına ilk kez 1975 de katılmıştır.

DAHASI, EK OLARAK
MOREOVER
FURTHERMORE
WHAT IS MORE
! Öncesinde verilen cümleyi desteklemek için kullanılır.
! Devamlarında cümle gelir.
Turkey’s geographical position is very important.Moreover,it has

rich natural sources within its borders.
Türkiyenin coğrafi konumu çok önemlidir.Dahası, sınırları

içerisinde zengin doğal kaynaklara sahiptir.
ZARF (ADVERB)
SADECE
ON LY
MERE LY
SOLE LY
Not only England but also other member’s of European Union are
on the brink of leaving this Union after “Brexit” ballot.
Sadece İngiltere değil aynı zamanda diğer Avrupa Birliği ülkeleri

Brexit oylamasının ardından bu birlikten ayrılmanın eşiğinde.
FİİL (VERB)
AYIRT ETMEK
DISTINGUISH
DIFFERENTIATE
DISCRIMINATE
It is difficult to distinguish twin brothers from each other.
İkiz erkek kardeşleri birbirinden ayırt etmek zor.

İSİM (NOUN)
BAŞARI
ACCOMPLISHMENT
ACHIEVEMENT
The prominent scientist Aziz Sancar was awarded for his

accomplishments in the field of chemistry.
Ünlü bilim adamı Aziz Sancar kimya alanındaki başarılarından

dolayı ödüle layık görüldü.
SIFAT (ADJECTIVE)
MUAMMA, BELİRSİZ
IN MYSTERY
BE CLOUDED
BE SHROUDED IN MYSTERY
Whether the prime minister will resign or not is shrouded in

mystery.
Başbakanın istifa edip etmeyeceği belirsizliğini koruyor.

FİİL (VERB)
SÜRDÜRMEK
MAIN TAIN
SUSTAIN
It is necessary for a powerful country to sustain stability in terms of

economy and politics in long term.
Güçlü bir ülkenin uzun vadede ekonomi ve politikalar bakımından

istikrarı sürdürmesi gereklidir.
FİİL (VERB)
ÖNGÖRMEK, TAHMİN ETMEK
FORESEE
FORECAST
FORETELL
Some authorities foresee that in the future the water will take the
place of oil because of its scarcity.
Bazı yetkililer suyun gelecekte su kaynaklarındaki kıtlıktan dolayı

petrolün yerini alacağını öngörüyor.
EDAT ÖBEĞİ (PREPOSITIONAL PHRASE)
...EŞİĞİNDE OLMAK
ON THE VERGE OF
ON THE BRINK OF
ON THE EDGE OF
Lots of commercial banks are on the brink of bankruptcy

aftermath economic crisis in the country.
Birçok ticari banka ülkedeki krizin ardından iflasın eşiğinde.

EDAT (PREPOSITION)
İLE ALAKALI
CONCERN ING
REGARDING
The president Trump received some opposition concerning the ban

on refugees about entering USA.
Başkan Trump Abd’ye giren mültecilere getirdiği yasakla alakalı

tepki çekti.
FİİL (VERB)
ZORLAMAK
COMPEL
COERCE
Lack of employment opportunities compelled many rural people to

migrate to cities.
İş fırsatlarının eksikliği kırsal kesimdeki insanları şehirlere göç

etmeye zorladı.
ZARF (ADVERB)
KISMEN
PART
IN
PARTLY
PARTIALY
The defendant’s statements about the case are partly true.
Olay hakkında sanığın açıklamaları kısmen doğru.

FİİL (VERB)
ZANNETMEK
PRE SUME
ASSUME
The spectators presumed that it was a goal,but the referee whistled

and said the goal was offside.
Seyirciler gol olduğunu zannetti. Ancak hakem düdüğü çaldı ve

ofsayt olduğunu söyledi.
SIFAT (ADJECTIVE)
...DEN FARKLI
DISTINCT FROM
DIFFERENT FROM
The life standard in cities is totally distinct from that of villages.
Şehirlerdeki yaşam standardı köylerdekinden tamamen farklı.

SIFAT (ADJECTIVE)
SINIRLI
RESTRIC TED TO
LIMITED TO
The use of smart phones is not limited only to messages and

calling,they are used for various purposes.
Akıllı telefonların kullanımları sadece mesaj ve aramayla kısıtlı

değil farklı amaçlar içinde kullanılırlar.
İSİM (NOUN)
GELENEK
TION
TRADI
CONVENTION
Turkish traditions date back to very old times.
Türk gelenekleri çok eski zamanlara dayanır.

FİİL (VERB)
...E KARŞI İSYAN
REBEL
RIOT AGAINST
REVOLT
During the Arab Spring a number of people rebelled against their

governments.
Arap baharı sırasında birçok insan hükümetlerine karşı isyan

etti.
FİİL (VERB)
AZALMAK, AZALTMAK
DECREASE
DECLINE
DIMINISH
After strict precautions taken by the government,the crime rate has

diminished significantly in the city centre.
Hükümet tarafından alınan katı önlemlerin ardından şehir merkez-

inde suç oranı epeyce azaldı.
ZARF (ADVERB)
EPEYCE, OLDUKÇA
SIGNIFICANTLY
SUBSTANTIALLY
DRAMATICALLY
DRASTICALLY
The dolar has risen dramatically during the last few months.
Dolar son birkaç ayda oldukça arttı.

FİİL (VERB)
HAVA ÇOK SICAK OLDU
HAPPEN
OCCUR
TAKE PLACE
Lots of small earthquakes have occurred in Çanakkele in the last

few hours.
Çanakkalede çok sayıda küçük deprem son birkaç saatte meydana

geldi.
ÖRNEĞİN
FOR EXAMPLE
FOR INSTANCE
! Devamlarında cümle gelir.

We can see lots of historical places in Turkey;for instance,there are
Sultanahmet Mosque,Topkapı Palace and Galata Tower.
Türkiyede birçok tarihi yer görebiliriz. Örneğin, Sultanahmet Cami,

Topkapı Sarayı ve Galata Kulesi.
İSİM (NOUN)
ÖLÜM ORANI
TALITY RATE
FA
MORTALITY RATE
The mortality rate stemmed from cigarette smoking has been

strikingly high all over the world.
Sigara içiminden kaynaklanan ölüm oranı tüm dünya üzerinde

çarpıcı bir şekilde yüksek.
SIFAT (ADJECTIVE)
MÜMKÜN, OLASI
SIBLE
FEA
PLAUSIBLE
POSSIBLE
According to some authorities,it will be possible for people to travel

on the space in the future.
Bazı yetkililere göre gelecekte uzayda seyahat yapmak mümkün

olacak.
ZARF (ADVERB)
SÜREKLİ OLARAK
CONTINOUSLY
CONSTANTLY
PERPETUALLY
PERMANENTLY
That house constantly reminds me of my childhood,because I lived
there for 10 years.
Bu ev sürekli olarak bana çocukluğumu hatırlatıyor. Çünkü bura-

da 10 yıl yaşadım.
İSİM (NOUN)
ÖLÜM
DEMISE
DEATH
After the death of Atatürk,many people cried in his funeral.
Atatürk’ün ölümünden sonra birçok insan cenazesinde ağladı.

SIFAT (ADJECTIVE)
ÖLÜMCÜL
AL
FAT
LETHAL
MORTAL
Fatal pandemic resulted in many deaths in Europe.
Ölümcül salgın Avrupada birçok insanın ölümüne yol açtı.

FİİL (VERB)
ÜSTESİNDEN GELMEK
COPEWITH
DEAL WITH
GET OVER
OVERCOME
Working women have to cope with multiple responsibilities both at
their home and working place.
Çalışan kadınların hem evde hem de iş yerlerinde baş etmeleri

gereken birçok sorumluluğu vardır.
SIFAT (ADJECTIVE)
TEHLİKELİ
DANGER OUS
PERILOUS
HAZARDOUS
It is dangerous to swim in the lake,especially for children.
Gölde yüzmek tehlikelidir, özellikle çocuklar için.

FİİL (VERB)
...E DÖNÜŞMEK
TURN
TRANSFORM
CHANGE INTO
CONVERT
Our holiday turned into a disaster after the flood in the city.
Tatilimiz şehirde yaşanan selin ardından felakete dönüştü.

SIFAT (ADJECTIVE)
BÜYÜK, DEVASA
GREAT
GIANT
GIGANTIC
There are great amount of natural sources in Turkey.
Türkiyede çok fazla miktarda doğal kaynak vardır.

SIFAT (ADJECTIVE)
BULAŞICI
CONTAGIOUS
COMMUNICABLE
CONTRACTABLE
People have been vaccinated immediately because of the contagious

disease that broke out in the city.
İnsanlar şehirde patlak veren bulaşıcı hastalıktan dolayı acilen

aşılandı.
SIFAT (ADJECTIVE)
SAF ADAM KORKMUŞ
SCARED
AFRAID
FRIGHTENED
The spectators felt scared after the film “Ghost”.
Ghost” filminin ardından seyiciler korkuya kapıldı.

FİİL (VERB)
SATMAYI DENEMEK
SEEK
ATTEMPT TO
TRY
Advertisers try to do their best to sell their products.
Reklamcılar ürünlerini satmak için ellerinden gelenin en iyis-

ini yapmaya çalışırlar.
FİİL (VERB)
CEZBETMEK
ATTRACT
ALLURE
APPEAL
Historical past of Turkey appeals to many tourists from different

parts of the world.
Türkiye’nin tarihi geçmisi dünyanın farklı kesimlerinden turistleri

çeker.
...İKEN
WHILE
WHEREAS
WHILST
Whereas Africa is known for its abundant underground sources,Iraq

is prominent for its rich oil resources.
Afrika bol yer altı kaynaklarıyla ünlü iken Irak zengin petrol
kaynaklarıyla bilinir.
İSİM (NOUN)
TARTIŞMA
DISCUSS
DEBATE
DISPUTE
We can often see hot disputes in the council.
Meclisde sık sık hararetli tartışmalar görebiliriz.

FİİL (VERB)
DİKKAT ÇEKMEK
ATTRACT
DRAW ATTENTION
RECEIVE
When people first learnt the global warming fact,this situation re-
ceived a great amount of attention all over the world.
İnsanlar ilk olarak küresel ısınma gerçeğini öğrendiklerinde,bu du-

rum tüm dünyanın dikkatini çekti.
İSİM (NOUN)
KALINTI
REMNANTS
REMAINS
We can find the remains of Byzantine Empire all around Turkey.
Tüm Türkiyede Bizans imparatorluğuna ait kalıntılar görebiliriz.

SIFAT (ADJECTIVE)
CİDDİ
SEVERE
SERIOUS
Unemployment is a serious problem that is very common in

underdeveloped countries.
İşsizlik gelişmemiş ülkelerde yaygın olan ciddi bir problemdir.

SIFAT (ADJECTIVE)
YASA DIŞI
ILLEGAL
ILLICIT
ILLEGITIMATE
Every year,illegal use of arms gives rise to many deaths, but govern-
ments haven’t taken measures against this problem.
Her yıl yasa dışı silah kullanımı çoğu insanın ölümüne yol açıyor.
Fakat hükümetler bu probleme karşı tedbir almadılar.
FİİL (VERB)
MARUZ KALMAK
BE EXPOSED TO
BE SUBJECT TO
Unfortunately,people in industrial cities are exposed to high amount

of smogs released from factories.
Ne yazık ki sanayi bölgelerinde insanlar fabrikalardan çıkan yük-

sek miktarda dumana maruz kalırlar.
FİİL (VERB)
SAÇ STİLİMİ DEĞİŞTİRDİM
SHIFT
ALTER
CHANGE
With the advent of social media,our life style has altered dramati-
cally.
Sosyal medyanın ortaya çıkmasıyla yaşam şeklimiz epeyce değişti.

İSİM (NOUN)
SALGIN
DEMIC
EPI
PANDEMIC
An epidemic called Ebola has raised a great amount of worry among

people.
Ebola denen bir salgın insanlar arasında endişeye sebep oldu.

FİİL (VERB)
BAKMAK,GÖZ KULAK OLMAK
TAKE CARE OF
CARE FOR
When I go to Italy for business meeting, my mum will take care of

my son.
İtalya’ya iş toplantısına gittiğimde annem oğluma bakacak.

SIFAT (ADJECTIVE)
ÜNLÜ, SEÇKİN
NENT
EMI
PROMINENT
The most prominent scientist in history is exactly Albert Einstein for

me.
Tarihteki en ünlü bilim adamı bence kesinlikte Albert Einstein’dır.

SIFAT (ADJECTIVE)
ZORUNLU
MANDATORY
OBLIGATORY
In some departments of Universities, it is obligatory to take one year

preparation class and attendance is reguired.
Üniversitelerin bazı bölümlerinde bir yıl hazırlık sınıfı almak

zorunludur ve devam gereklidir.
FİİL (VERB)
HATIRLAMAK, ANIMSAMAK
RECALL
REMEMBER
RECOLLECT
I am trying to recall where I have left my mobile phone.
Telefonumu nereye bıraktığımı hatırlamaya çalışıyorum.

SIFAT (ADJECTIVE)
ÇOK ÇEŞİTLİ
A WIDE RANGE OF
A WIDE VARIETY OF
A WIDE ARRAY OF
During summer season, there are wide variety of festivals in Spain

and people call this festivals as fiesta.
Yaz mevsimi boyunca İspanyada envaiçeşit festivaller düzenlenir ve

insanlar bunu fiesta olarak adlandırır.
İSİM (NOUN)
SONUÇ
CONSEQUENCE
CONCLUSION
After five months judicial process,the judge has reached the

conclusion.
Beş aylık yargı sürecinin ardından hakim sonuca vardı.

İSİM (NOUN)
GİDER, MASRAF
EXPENDITURE
EXPENSE
After the Arab Spring,the military expenditures of countries have

increased dramatically,especially in the Middle East.
Arap baharının ardından ülkelerin askeri giderleri epeyce arttı,

özellikle Orta Doğuda.
FİİL (VERB)
KORUMAK
PRESERVE
CONSERVE
If we want to live in a green environment,we must conserve our for-

ests and natural beauties.
Yeşil bir çevrede yaşamak istiyorsak ormanlarımızı ve doğal güzel-

liklerimizi korumalıyız.
FİİL (VERB)
İÇERMEK,KAPSAMAK
INVOLVE
INCLUDE
INCORPORATE
Our tour includes all the prices such as accomodation, flight and
food.
Turumuz konaklama,uçuş ve yemek gibi tüm ücretleri içerir.

ZARF (ADVERB)
ÖZELLİKLE
PARTICULARLY
IN PARTICULAR
Oil is abundant in Middle East, particularly in Iraq, Saudi Arabia

and Syria.
Petrol Ortadoğuda boldur, özellikle Irak, Suudi Arabistan ve Suri-

yede.
FİİL (VERB)
MEMNUN OLMAK
ED WITH
BE SATISFI
BE DELIGHTED WITH
BE PLEASED WITH
After the defeat, Manchester United fans were not pleased with the
score and called for their coach resigning.
Yenilginin ardından Manchester United taraftarları skordan

memnun değildi ve teknik direktörlerini istifaya davet ettiler.
FİİL (VERB)
DURMA NOKTASINA GELMEK
COME TO A HALT
COME TO A STANDSTILL
Rising trend in the economy came to a standstill after the crisis.
Ekonomideki yükselen trend krizin ardından durma noktasına geldi.

FİİL (VERB)
ÜSTESİNDEN GELMEK
TACKLE
HANDLE
Every child has to learn to tackle their problems on their own.
Her çocuk problemlerini kendisi üstesinden gelmeyi öğrenmek

zorundadır.
……DEN DOLAYI
DUE BECAUSE
OWING TO ON ACCOUNT OF
THANKS IN VIEW
The match has been put off because of the unfavourable weather
conditions.
Maç olumsuz hava koşulları nedeniyle ertelendi.

….AYAK UYDURMAK
UP WITH
KEEP
CATCH UP WITH
Teenagers try to catch up with the latest technology.
Gençler son teknolojiye ayak uydurmaya çalışırlar.

FİİL (VERB)
ISRAR ETMEK
INSIST ON
PERSIST IN
If you have made a mistake, don’t insist on doing the same

mistake.
Eğer bir hata yaparsan aynı hatayı yapmakta ısrarcı olma.

ÖNE SÜRMEK
PUT FORWARD
PUT FORTH
Many suggestions have been put forward, but only one of them has
been considered to be valuable.
Birçok öneri öne sürüldü. Fakat sadece bir tanesi kayda değer
görüldü.
…ARACILIĞIYLA
BY MEANS OF
BY DINT OF
In today’s world, we can reach a lot of information by means of

Internet.
Günümüz dünyasında internet aracılığıyla birçok bilgiye ulaşabilir-

iz.
SIFAT (ADJECTIVE)
YETERSİZ
INADEQUATE
INSUFFICENT
There was an inadequate amount of information about the case,so

he was acquitted.
Olay hakkında bilgi miktarı yetersiz. Bu yüzden beraat etti.

FİİL (VERB)
BIR KONUYU AÇIKLIĞA KAVUŞTURMAK
LIGHT ON
SHED
THROW LIGHT ON
The authorities should throw light on the suspicion in the mind of

public.
Yetkililer halkın kafasındaki şüpheyi açıklığa kavuşturmalıdır.

İYİ GEÇİNMEK
GET ON WELL WITH SB

GET ALONG WELL WITH SB
Especially adolescents can’t get on well with their families.
Özellikle ergenler aileleriyle iyi geçinemez.

FİİL (VERB)
ÖNLEM ALMAK
TAKE MEASURE
TAKE PRECAUTION
We will lose our forests unless the authorities take enough

precautions.
Yetkililer yeterli önlemleri almazsa ormanlarımızı yitireceğiz.

İSİM (NOUN)
….ÜZERİNDE ETKİ
EFFECT ON
IMPACT ON
Impact of smoking on people’s health is non-negligible.
Sigaranın insanların sağlığı üzerindeki etkisi azımsanamayacak

seviyededir.
ZARF (ADVERB)
NEYAZIKKİ
UNFORTUNATELY
UNLUCKILY
Unfortunately no one has survived after the plane accident.
Ne yazık ki uçak kazasının ardından hiç kimse kurtulamadı.

İSİM (NOUN)
DURUM
TION
SITUA
CONDITION
The condition of the patient is getting worse.
Hastanın durumu kötüye gidiyor.

İSİM (NOUN)
ÜRETKEN
PROLIFIC
PRODUCTIVE
If you want to be a scientist, you must be productive and creative.
Eğer bilim adamı olmak istiyorsan üretken ve yaratıcı olmalısın.

İSİM (NOUN)
…DEN SORUMLU
ACCOUNTA BLE FOR
RESPONSIBLE FOR
The police is trying to find out who is responsible for the forest fire.
Polis orman yangınından kimin sorumlu olduğunu anlamaya

çalışıyor.
SIFAT (ADJECTIVE)
...E KARŞI DIRENÇSİZ,SAVUNMASIZ
BLE TO
SUSCEPTI
VULNERABLE TO
Children in Africa are susceptible to diseases and many of them die

of these illnesses every year.
Afrikadaki çocuklar hastalıklara karşı savunmasız ve çoğu her yıl

bu hastalıklardan ölüyor.
FİİL (VERB)
...E DAYALI OLMAK,BAĞLI OLMAK
BE BASED
DEPEND
ON
RELY
REST
In the past, economies of countries used to depend on agriculture,
but now they don’t.
Eskiden ülkelerin ekonomileri tarıma dayalıydı fakat şuan değil.

SIFAT (ADJECTIVE)
ZEHİRLİ
OUS
POISON
VENOMOUS
There may be poisonous snakes in the forest,so be attentive please.
Ormanda zehirli yılanlar olabilir bu yüzden dikkatli olun lütfen.

SIFAT (ADJECTIVE)
ARDIŞIK
CONSECUTIVE
SUCCESSIVE
The team’s winning series has lasted for seven consecutive games.
Takımın kazanma serisi üst üste yedi maça çıktı.

DEVAM ETMEK
CARRY ON
KEEP ON
GO ON
Fluctuation in the economy is still going on.
Ekonomideki dalgalanma hala devam ediyor.

KARŞILAŞMAK
RUN INTO
BUMP INTO
When I was abroad ,surprisingly,I run into my high school friend.
Yurt dışındayken şaşırtıcı bir şekilde lise arkadaşımla karşılaştım.

İSİM (NOUN)
KİRLİLİK
ION
POLLUT
CONTAMINATION
In industrial regions,air pollution is the fundamental threat to

people’s life.
Sanayi bölgelerinde hava kirliliği insanların yaşamına karşı en

temel tehdittir.
ZARF (ADVERB)
NİSPETEN
COMPARA TIVELY
RELATITIVELY
Living standard of people in East Anatolian is relatively better

than that of people living in Southeast Anatolian.
Doğu Anadoludaki insanların yaşam standardı Güneydoğu Anadolu-

da yaşayan insanlarınkinden nispeten daha iyidir.
....MEK,MAK İÇİN
IN ORDER TO
SO AS TO
WITH A VIEW TO ving

! Amaç bildirirler.
! With a view to devamındaki fiil “ing”alır.
United Nations was founded in order to maintain long term

peace in the world.
Birleşmiş Milletler dünyada uzun vadede barışı sağlamak için ku-

ruldu.
SIFAT (ADJECTIVE)
ÇOK SAYIDA,SAYISIZ
NUMEROUS
IN NUMERABLE
When compared to rural places,there are innumerable job op-

portunities in cities.
Kırsal kesimlerle karşılaştırıldığında,şehirlerde çok sayıda iş im-

kanı vardır.
SIFAT (ADJECTIVE)
KAÇINILMAZ
INEVITABLE
INDISPENSABLE
Death of many people is the indispensable end of wars.
Çok sayıda insanın ölümü savaşların kaçınılmaz sonudur.

ANLAMAK,ÇÖZMEK
FIGURE OUT
FIND OUT
The police is trying to figure out the connection between the young-
man and the murder.
Polis genç adam ile cinayet arasındaki bağlantıyı çözmeye çalışıyor.

FİİL (VERB)
ÖZLEM DUYMAK
LONG FOR
YEARN FOR
Generally, old people long for the carefree days of their youths.
Genellikle, yaşlı insanlar dertsiz tasasız gençlik yıllarına özlem duyar-

lar.
FİİL (VERB)
....DEN KAYNAKLANMAK
STEM FROM
ARISE FROM
RESULT FROM
Economic turmoil in Greece has resulted from unnecessary expen-

ditures of the politicians of the country.
Yunanistandaki ekonomik bunalım ülkenin siyasetçilerinin gereksiz

harcamalarından kaynaklandı.
SIFAT (ADJECTIVE)
UYGUN
APPROPRIATE
PROPER
Appropriate measures have to be taken by authorities

against global warming..
Küresel ısınmaya karşı yetkililer uygun önlemleri almak zorun

dadır.

LETTER CODING-ANA KİTAP - PDF SON HALİ

Uploaded by

Document Information

Original Description:

Original Title

Copyright

Available Formats

Share this document

Share or Embed Document

Sharing Options

Did you find this document useful?

Is this content inappropriate?

Copyright:

Available Formats

LETTER CODING-ANA KİTAP - PDF SON HALİ

Uploaded by

Copyright:

Available Formats

LEARNING MAGICAL WORDS

VIA LETTER CODING FOR YDS 1

The archeologists are trying to unearth the mystery behind the

Arkeologlar Mısır Piramitlerinin arkasındaki gizemi gün yüzüne

Kara ölüm(Veba) Avrupada ortaya çıkan ve çoğu insanın ölümüne

Many people have been accused of the assassination of John Kenne-

John Kennedy suikastinden birçok insan suçlandı,ancak kimin bu

MEB’İN TEMEL HEDEFİ

Dünyanın henüz çözüm üretemediği temel konu göçmen prob-

Birçok ülke küresel ısınmaya karşı önlem almasına rağmen,hala

İnsan vücudu için en hayati ihtiyaç kesinlikle sudur.

Tüm yaşamını insanlara yardım etmeye adamış çok az insan vardır.

DEYİMSEL FİİL (PHRASAL VERB)

TAKE INTO ACCOUNT

Bir gün dünyadaki bütün su kaynaklarını tüketeceğimizi göz

DEREDE YÜZMEYİ REDDETMEK

Küçük çocuk arkadaşlarının ısrarına rağmen derede yüzmeyi

UMUDUNU HEP KORU

Turkey never lost its hope during the independence war.

Türkiye özgürlük savaşı boyunca asla umudunu kaybetmedi.

Generally,cakes consist of sugar,flour and butter.

Genellikle kekler şeker,un ve yağdan oluşur.

! Devamlarında “the fact that” yapısı gelirse cümle gelir.

Despite all the efforts of the authorities,they weren’t be able to re-

Yetkililerin tüm çabalarına rağmen şehirlerdeki suç oranlarını azal-

YIKMAK, HARAP ETMEK

ABD’nin Japonyaya fırlattığı atom bombası Hiroshima ve Nagazaki gibi

If you want to be a successful businessman,you must totally

Başarılı bir iş adamı olmak istiyorsan kendini tamamen işine

Turkey has played well in the match,nevertheless,we lost the match

Türkiye maçta çok iyi oynadı.Yinede maçı kılpayı kaybettik.

Daha uzun süre yaşamak istiyorsan kötü alışkanlıklardan ve

Turkey participated in Eu.song contest in 1975 for the first time.

Türkiye Eurovizyon şarkı yarışmasına ilk kez 1975 de katılmıştır.

Turkey’s geographical position is very important.Moreover,it has

Türkiyenin coğrafi konumu çok önemlidir.Dahası, sınırları

Sadece İngiltere değil aynı zamanda diğer Avrupa Birliği ülkeleri

It is difficult to distinguish twin brothers from each other.

İkiz erkek kardeşleri birbirinden ayırt etmek zor.

The prominent scientist Aziz Sancar was awarded for his

Ünlü bilim adamı Aziz Sancar kimya alanındaki başarılarından

Whether the prime minister will resign or not is shrouded in

Başbakanın istifa edip etmeyeceği belirsizliğini koruyor.

It is necessary for a powerful country to sustain stability in terms of

Güçlü bir ülkenin uzun vadede ekonomi ve politikalar bakımından

ÖNGÖRMEK, TAHMİN ETMEK

Bazı yetkililer suyun gelecekte su kaynaklarındaki kıtlıktan dolayı

EDAT ÖBEĞİ (PREPOSITIONAL PHRASE)

Lots of commercial banks are on the brink of bankruptcy

Birçok ticari banka ülkedeki krizin ardından iflasın eşiğinde.

The president Trump received some opposition concerning the ban

Başkan Trump Abd’ye giren mültecilere getirdiği yasakla alakalı

Lack of employment opportunities compelled many rural people to

İş fırsatlarının eksikliği kırsal kesimdeki insanları şehirlere göç

The defendant’s statements about the case are partly true.

Olay hakkında sanığın açıklamaları kısmen doğru.

The spectators presumed that it was a goal,but the referee whistled

Seyirciler gol olduğunu zannetti. Ancak hakem düdüğü çaldı ve

The life standard in cities is totally distinct from that of villages.

Şehirlerdeki yaşam standardı köylerdekinden tamamen farklı.

The use of smart phones is not limited only to messages and

Akıllı telefonların kullanımları sadece mesaj ve aramayla kısıtlı