Professional Documents
Culture Documents
MARK NEPO
Uyanış / The Book of Awakening
ISBN: 978-975-10-3334-5
13 14 15 16 17 9 8 7 6 5 4 3 2 1
İstanbul, 2013
Baskı ve Cilt
İnkılâp Kitabevi Yayın Sanayi ve Ticaret AŞ.
Çobançeşme Mah. Sanayi Cad. Altay Sk. No. 8
34196 Yenibosna – İstanbul
Tel : (0212) 496 11 11 (Pbx)
A
Çobançeşme Mah. Sanayi Cad. Altay Sk. No. 8
34196 Yenibosna – İstanbul
Tel : (0212) 496 11 11 (Pbx)
Faks : (0212) 496 11 12
posta@inkilap.com
www.inkilap.com
U YA N I S.
İnsan neyin peşindeyse odur
MARK NEPO
İngilizceden çeviren
Mehmet Gürsel
A
Mark Nepo
Şair ve öğretmen olan yazar, kanseri yenmesinin ardından insanın ma-
nevi gelişimine öncülük eden çalışmalar yapmaya başlamıştır. Bugü-
ne dek yayımlanmış on bir kitabı ve üç CD’si olan Nepo’nun kitapları
Fransızca, Portekizce, Japonca ve Dancaya çevrilmiştir.
Mehmet Gürsel
1963 yılında İstanbul’da doğan Gürsel, Şişli Terakki Lisesi ve Marmara
Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunudur ve bir kız babasıdır. Caz ta-
rihi ile ilgili araştırmalar yapmakta olan çevirmenin pek çok kitap ve
film çevirisi yayımlanmıştır.
Bilgelik canlı bir nehirdir, müzede
muhafaza edilen bir heykel değil. Ya-
şamımızda bilgeliğin kaynağını bula-
bilirsek, işte o zaman sonraki nesillere
taşınmasını sağlayabiliriz.
THICH NHAT HANH
DAVET
7
yatı sevmenin öneminden söz ediyordu. Birçok gelenekten, birçok
tecrübeden, birçok harikulade ve saf sesten doğan şarkılar, bu nok-
tada acıyı, mucizeleri ve aşkın gizemini seslendiriyorlardı.
Biçim olarak kitabın bu halinden çok hoşnudum, çünkü bir
şair olarak doğru bir ifade biçiminin özlemini duyuyordum; kan-
seri yenmiş biri olarak günlük, hatıra defteri tarzında kitapların
manevi gıda açığını kapattığına inanıyorum. Aslında, geride ka-
lan yirmi beş yılda bu tarz kitaplar ortak ihtiyaca cevap vermeye
başlamış ve insan hayatında nelerin önem taşıdığına dair içerdiği
minik ama sağlam bilgilerle çağımızın şiirleri haline gelmiştir.
Bu çalışmamdan tek beklentim, okyanus dalgalarının ortada
bir yerde sıkışmış bir taşın üstünü kaplamasına benzer biçimde
sizi sarıp sarmalaması, şaşırtması ve canlandırması, sizi ve beni
pırıl pırıl parlatıp aslında olduğumuz gibi tertemiz bırakması,
yaşadığımız o anı yumuşatıp daha net, daha anlaşılabilir hale ge-
tirmesidir.
Bu sayfalardaki bir şeylerin sizi şaşırtmasına, içinizde bir kıvıl-
cım yaratmasına, yaşamanıza ve sevmenize, mutluluğa giden yolu
bulmanıza yardımcı olması en büyük beklentimdir.
Mark
8
ÖNSÖZ
9
la ekilmiştir. Mark Nepo bu toprağın bahçıvanıdır; o, yalnız sevgi,
alaka ve özen toprağında yetişebilen erdem tohumlarını eker. Bizler
hayatın en önemli nimetlerini işte böylesi anlara âşık olduğumuzda
görürüz ve Mark bize coşkuyla âşık olmanın yolunu gösteriyor.
Mark kansere yakalanmıştı ve bu sayede silkinip uyanmayı
bildi. Hastalığın pençesine düşmesi, onda şaşırtıcı bir farkında-
lık duygusu yarattı. Kendisi şimdi bizi, hayatımızın ne denli canlı
olabileceğini görmemiz ve hissetmemiz için, gözlerini ve kalbini
kullanmaya davet ediyor. Kanserden kurtulmuş biri olarak hayata,
ölümün eşiğinden dönen ve sadece nefes alabildiği için minnettar-
lık duyan bir insanın gözüyle bakmamızı sağlıyor. Ancak Mark
bize minnettarlıktan daha fazlasını, bilgeliği, berraklığı, teveccühü
ve yaşadığımız anın tadını sonuna kadar çıkarabilme tutkusunu
aşılıyor.
Eğer siz de bu şekilde yaşamak için yanıp tutuşuyorsanız, bu
yolda en iyi rehberiniz Mark olacaktır.
Mark kanserden kurtulmasını sağlayan kemoterapi seansları-
nın sonuna geldiğinde, bir sabah erken kalkmış, kendine taze por-
takal sıkıp meyve suyuyla dolu bardağı önüne, masanın üstüne
koymuştu. Sonra, güneş penceresinin dışında ağaçların üstünde
doğana dek günün neler vaat ettiğini düşünerek beklemişti. İşte o
anda Mark bana, güneş ışığının “meyve suyunun içine billur bir
ışık gibi işlediğinde” bardağı ağzına götürdüğünü söyledi.
Dini ayinlerin birçoğunun özelliği, nefes kesici şekilde sade ol-
malarıdır; tek bir dua, şaraptan alınan bir yudum, ekmekten ko-
parılan bir parça, meditasyon esnasında alınan nefes, alna serpilen
birkaç damla su, sevgi dolu bir sözcük, bir hayır duası… Bunlar-
dan herhangi birinin bir farkındalık anında uygulanması, manevi-
yat algımızın kapılarını açarak ruhani anlamda beslenmemizi ve
bundan keyif almamızı sağlayabilir.
10
Bu kitap dini bir ayindir; Mark’ın bize cömertçe verdiği bir
hediyedir, günleri oluşturan anlardan meydana gelen mucizeler şö-
lenidir, insan hayatının sıradan servetidir. Kitabı hiç acele etmeden,
her bir sayfanın tadını doya doya çıkararak okumanızı, ama hep-
sinden öte, şaşırmaya istekli olmanızı öneririm. Hayat, zaten hayal
edebileceğinizin çok ötesinde mucizelerle dolu.
WAYNE MULLER,
How Then, Shall We Live? kitabının yazarı
11
1 OCAK
Değerli İnsan Varlığı
Var olan her şey için nefes alır, canlanır ve
farkındalığı şarkıya dönüştürürüz.
13
öğreti yeryüzünü meydana getiren sonsuz çeşitlilikte bitki, hayvan
ve madenleri tanımamızı, hayatın çok küçük bir parçasının, “insan
olmak” dediğimiz, manevi farkındalığa sahip olduğunu bilmemizi
emreder.
İşte benim, farkındalığın derinliklerinden yükselip bunu size
ifade edebilmem, sizin de tam bu anda beni algılamanız, değerli
varlığımızın bir parçasıdır. Siz bir karınca olabilirdiniz, ben de bir
karıncayiyen… Siz yağmur, ben bir tuz parçası olabilirdim… Ama
şu anda ve içinde bulunduğumuz bu mekânda insanoğlu olmak,
olağanüstü niteliklere sahip olarak yaşamak, bunu çok normal bir
şeymiş gibi kabullensek bile, aslında bu bize bahşedilmiş bir ni-
mettir.
Yani, değerli insan varlığı dediğimiz şey, eşsizdir. Peki, yeryü-
zünde adım atmakta olan en nadir yaşam formlarından biri ol-
duğunuzun bilincinde olarak, bugün ne yapacaksınız? Kendinizi
nasıl taşıyacaksınız? Ellerinizle ne yapacaksınız? Neyi, kimi iste-
yeceksiniz?
Yarın ölebilir ve bir karıncaya dönüşebilirsiniz, gelecekte biri-
leri size kötü sürprizler yapmaya hazırlanıyor olabilir. Ama bugün
kıymetli, ender bulunan ve farkındalığa sahip bir canlısınız. Bu
farkındalık bizi müteşekkir olmaya yönlendirir, tereddüdü fayda-
sız kılar. Müteşekkir ve farkındalığa sahip canlılar olarak kendini-
ze, neyi öğrenmek istediğinizi sorun. Şu an ne hissediyorsanız onu
söyleyin. Şu an neyi seviyorsanız, onu sevin.
14
* Yavaşça ayağa kalkıp insan olmanın güzelliğini hissedin ve
güne, ancak bir insanın yapabileceği bir şeyi yapma niyeti ve bi-
linciyle başlayın.
* Zamanı geldiğinde, bunu derin bir hürmet ve müteşekkir
olma duygusuyla yapın.
2 OCAK
Her Şey Devrilirken
Hayali olandan gerçek olana yönelmemiz için
bize yol göster.
HİNDU DUASI
15
ketler, ister başkalarıyla paylaşmaya kararlı olduğumuz hikâyeler
olsun, bunu hepimiz yapıyoruz aslında. Bunu sevgimizle, gerçeklik
hissiyatımızla, hatta acı duyarak yapıyoruz. Aslında çok basit bir
şey, ama egomuzun bir anlık baskısıyla kapıyı açmak üzere eli-
mizdekileri yere bırakmayı reddediyoruz. Ve karşımıza birçok kez
şunu gerçekten öğrenme fırsatı çıkıyor: Elimizdeki eşyalarla içeriye
giremeyiz. Taşıdıklarımızı yere bırakmalı, kapıyı açmalı ve sadece
ihtiyaç duyduğumuz şeyi içeriye almalıyız.
Bu, insana özgü çok basit bir sıralama: Bir araya getirmek, ha-
zırlamak, yere bırakmak ve içeriye girmek… Ama bunda başarı-
sızlığa uğramışsak daima ikinci bir şansımız oluyor: Nasıl düşece-
ğimizi öğrenmek, ayağa kalkmak ve gülmek…
3 OCAK
Tanrı’ya Dönmeyi Unutmak
Bilince varma yeni bir şeyin keşfi değildir, her
zaman için olagelmiş bir şeye uzun ve acı dolu
bir geri dönüştür.
HELEN LUKE
16