You are on page 1of 3

Keşfu’l Mahcub ilk farsça klasiğimizdir ve yazarı Ali b. Osman el-Hücviri’dir.

Gazneliler döneminde
Gazne’de doğmuştur. İlk dini eğitimini babasından aldıktan sonra rihleler yapmıştır. O dönemin
sufileriyle iletişime girmiştir. Hücviri fıkıh ilmini Hanefi mezhebine göre tahsil etmiştir. Tsaavvufta
Dımaşk’da bir zat ile tanışıp vefatına göre yanında durmuştur. Cüneyt b. Bağdadi’nin tasavvuf
anlayışının etkisinde kalmıştır. Şekle önem veren sufilere karşıdır.

Gazneli devlet adamlarıyla iyi anlaşmıştır, gazne hakimiyeti şehirlerinde yaşamış bir ara Hindistan’a
gidip ilim ve irşad halkaları kurmuş ve Lahor bölgesinde islamiyeti yaymıştır. Bölgenin en etkili velisi
sayılmıştır. Hazine bağışlayan ulu veli adını vermişlerdir. Pakistanda onun adına her yıl 7 gün zikir
meclisleri kuruluyor. Önceki sufi müellifler tartışmalı konulara yer vermezlerdi çünkü tasavvufun ehl-i
sünnet çizgisinde olduğunu göstermek isterler. Hücviri ise bu çizgide değildir. Mesela Hallac Mansur’u
analtır ancak onu örnek almamak gerektiğini söyler. 1072’de vefat etmiştir. Kuşeyri ile aynı dönemde
yaşamıştır.

Bize ulaşan tek eseri Keşfu’l Mahcub’dur. Mahcub perdelenmiş demektir. Cehalet, günah, inkar ve
şirk perdesinden bahsedilir. Esas olan bu perdelerden kurtulup hak ile buluşmaktır. Dünya, nefis birer
perdedir, hatalar günahlar perdelerdir bunları kaldırmak yıkmak lazım ki hak ile buluşalım. Bu aleme
hak ile buluşup ona kulluk etmek için geldik. Buradaki kulluktan kasıt Allah’ı tanımaktır. Onu
tanımadan doğru manada kulluk edilemez. Marifet’i tevhid ve imandan önce alır. Çünkü
tanımadığınız zata iman edemez ve birleyemezsiniz.

Perdeler ortadan kalktığında hakla, hakikatimizle ve bu aleme geliş misyonumuz gerçekleşmiş


olacaktır. Bu nedenle eserin adı perdelerin kaldırılması demektir. Tasavvuf tarihinde yazılan ilk farsça
eserdir. Bu eserin ilim dünyasına tanıtılması bir oryantalist tarafından olmuştur. Türkçeden önce
Urducaya, İngilizceye tercüme edilmiştir. Sufilere göre metafizik anlamda akıl size bilgi sağlayamaz.
Bize ancak ilham ve vahiy yoluyla bilgi sağlayabilir. Kalp bilgi için mahaldir. Buraya elen bilgi keşf ve
ilham gibi çeşitli yöntemlerle olur.

Sufiler bilginin gerçekliğini inkar etmezler, onları sofistlerden ayıran husus budur. Sufiler bilgiyi kabul
eder ancak onun sınırlı olduğunu ifade ederler. Sufilerin yoluna girdiğinde imam gazzali ilk melekleri
görmüştür. Bu gördüğünüz için bilgi ilmi olmaktan çıkıp ayne’l yakin hale geliyor. Bu akılla değil kalbi
perdelerden kurtarmak suretiyle gerçekleşir.

Tasavvufun konusunu, hırka giymeyi, sufilerin hallerini hayatlarını anlatıyor. Tabiin ve sahabeden
başlıyor sufileri anlatıyor, tabiinden olan imamları ele alıyor önce bu önemli bir husustur sufilere göre
tasavvuf asr-ı saadet ile beslenen peygamberin izinden giden bir oluşumdur. Tasavvufun temelinde
olan şey dünyaya kendini kaptırmamak ve ahirete dönük yaşamak yani zühttür. Bunu göstermek
içinde sufileri anlatmaya hulefa-i raşidinden başlar. 6. İmama kadar geliyor yani ehl-i beytten olan
imamları anlatıyor. Sonra kendi dönemine yakın olan mutasavvıfları anlatmıştır. Kendi hocalarına da
yer vermiştir.

Hemen her tasavvuf klasiğinde kendilerinden önceki ve çağdaşları olan sufilerin tanıtılması mevcuttur
çünkü onlar bu ilmi kuran kişilerdir. 3. Bölümde ise tasavvufi fırkaları ele alır. Bu bölüm onu diğer
klasiklerden ayırır çünkü ilk defa yapılmıştır bu ameliyye. Haris b. Muhasibi2ye Muhasibiyye kolunu
atfeder. Her kolun öne çıkan özelliğini zikreder. Hakimiyye’yi velayet kavramı üzerinden işler mesela.
İlk dönem mutasavvıfları ve ekolleri aktarması önemlidir.

12 fırkaya yer vermiştir. 10 fırkayı doğru bulur ve son ikiyi yanlış bulur. Hallaciye bunlardan biridir. Bu
iki fırkayı eleştirir.
4. bölümde tasavvufi hakikatler ve muameleler başlığı altındadır. Marifetullah, perdelerin açılması
hususlarına girer. İlk perde marifetullah, ikinci perde iman, 3 . perde tevhid, 4. Perde abdest ve
taharet, 5. Perde namaz, 6. Perde zekat, 7. Perde oruç, 8. Perde hac, 9. Perde adab ve ahkam gibi
konuları ele alıyor. Hücviri’yi ayıran özelliği bu hususlarda kendine has görüşünü açık açık söyler.
Hücviri hem kendi görüşlerini hem önceki sufilerin sözlerini değerlendirir izah eder ve eleştirir. Daha
üreticidir ve daha fazla doğru bilgi sunmayı amaçlar.

Önce marifet tevhid ve iman konularından bahseder. Bu konulara nasıl bakıldığını ve bakılması
gerektiğini izah eder. Önce Allah’ı tanımanın sonra bilinene inanmanın, sonra bu bildiğimizi ve iman
ettiğimizi birlemek onu tenzih etmek tevhid bölümüdür. Marifet konusunu ilk perdenin açılmasını 3
aşamada anlatır.

Allah kendisini tanıtıp sıfatlarını ifade eder. İsim ve sıfatları olmasa Allah’ı tanıyamazdık. (deist tanrı
ne kadar korkutucudur-tiran). Bu aleme halife hırkasıyla gelen herkes aynı zamanda birer ademdir.
Önce kendi ademiyetimizin farkına varıp sonra muhammediye’ye doğru gidelim. Allah kendisini
tanıttıktan sonra ona inanmamızı ve onu birlememizi ister.

Hücviri marifeti 3 manada ele alır. Allah’ın varlığını tanımak ve bilmek manasında, Allah’a inanmak ve
son olarak hidayete ulaşmak ve o inanç üzerine kalmaktır.

Mahcub olanlar ve perdelenmiş olanlar bunu gerçekleştiremezler. Kalbimiiman ve taat ile terciye
edemeyenler bundan mahrum kalmışlardır. Yapılacak şey bu perdeleri ortadan kaldırmaktır. Allah’ı
bilmek akli midir ve allahı bilmede aklın konumu ve rolü nedir hususlarına değinir. 3 grup görüş
vardır.

1. Mutezile grubu: Marifet aklidir. Akıl sahibi olmak Allah’ı tanımak için yeterlidir. Hücviri bu
bakışı yanlış bulur. Akıl marifetin illeti olsaydı tüm akıllı insanlar Allah’ı bilir ve tanırdı.
2. Ehl- Sünnet akıl marifetin temel sebebi değildir. Marifetin illeti ilahi iradedir Allah’ın
inayetidir. Allah istemezse akıl kör olur ve marifeti görmez olur. Bilgisi olsa da ilahi inayeti
olmadığı zaman akıl Allah’ı görmekte kör olur. Allah’ı bilmek akli ve istidlali değil ilahi inayetle
ilişkilidir. Bu Allah’ın iradesidir dilediğine verir. Allah insanların gönüllerine kıymetli manalar
yükler eğer biz kıymetini bilmezsek bizden alır ve kıymetini bilecek başka gönüllere verir.
İlimle elde ettiğimizin hal olması için gayret göstermek gerekir.
3. Anlatmadı yine manyak

Brahmanların da görüşlerini anlatmıştır. Marifet konusunda şu sonuca varılır: Marifet yaratılışımızın


gayesidir. Bu alemde ne kadar tanırsak o alemde de o kadar tanırız. Marifetimizi ne kadar çok
arttırırsak o kadar yaratılışımızın gayesini gerçekleştirmiş oluruz. Kulluğumuz da o ölçüde lezzetli olur.
Allah’ın inayetini görmek gerekir. Deliller ve akıllar Allah’ın mülküdür onun tasarrufu altındadır.
Dilediği zaman bir fiili delil, dilediği zaman aynı delili perde kılar. Hz. İsa allahı tanımaları için bir gruba
delil olurken diğer kısmına perde olmuştur.

Marifet konusunda insanların yakinlerinde artma ve eksilme olabilir. Herkesin marifeti aynı değildir.
Marifetin aslı artıp eksilmez çünkü o haktır. Artma ve eksilmek Allah için söylenemez ancak eksilen
artan şey bizdeki marifettir.

Sufilere göre marifetin hakikatı konusunda aciz olduğumuzu unutmamalıyız. Kimse allahı tam
manasıyla tanıyamaz ve onu tanıdıkça kendi acziyetinin farkına varır.

İman tasdik demektir. Kimisi amel imanın cüzüdür demiş günah işleyen kişiyi iman dairesinden
çıkarmıştır, başka bir grup iman sadece dil demiştir, ehl-i sünnet tasdik demiştir. Sufilere göre bir grup
demiştirki, iman kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve amelle buluşmak demiştir. Diğer gruba göre ehli
sünnete göre devam etmiş dil ile ikrar kalp ile tasdik demişlerdir. İmana giden yolda marifet ilk
basamaktır.

Allahın celali, cemali, kemalle ilgili vasıfları vardır Allah’ı bunlarla bilen ve bunları müşahede edenin
imanı muhabbeti haline gelir. Taat ve amel de onu takip eder. Hakiki iman kişiyi marifet ve amele
sevk eder. Sufi gibi görünen mülhit grupların iddia ettiği gibi marifet sahibi olunca ibadet zorunluluğu
kalkar iddiası yalandır. Tam tersi hatta taat arzusu artar nafileleri artar. Allah bütün kusurlardan
noksanlardan beridir, benzeri yoktur. Hadis olanların sıfatlarından münezzehtir. Selbi sıfatlardır
bunlar. Yani Allah’ın ne olmadığını aktarır. Tevhid kadim olanı hadis olandan ayırabilmektir.

You might also like