You are on page 1of 48

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ELEKTROEĞİRME YÖNTEMİ İLE


BİYOUYUMLU YARA ÖRTÜSÜNÜN
ÜRETİLMESİ VE KARAKTERİZASYONU
SENA SU

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Anabilim Dalı


Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Programı

DANIŞMAN
Doç. Dr. Oğuzhan GÜNDÜZ

EŞ-DANIŞMAN
Doç. Dr. Nazmi EKREN

İSTANBUL, 2019
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ELEKTROEĞİRME YÖNTEMİ İLE


BİYOUYUMLU YARA ÖRTÜSÜNÜN
ÜRETİLMESİ VE KARAKTERİZASYONU
SENA SU

( 5 3 3 31 5 1 9 4)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Anabilim Dalı


Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Programı

DANIŞMAN
Doç. Dr. Oğuzhan GÜNDÜZ

EŞ-DANIŞMAN
Doç. Dr. Nazmi EKREN

İSTANBUL, 2019
ÖNSÖZ

Bu çalışmamda yardım ve desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen başta danışman hocam


Doç.Dr Oğuzhan Gündüz olmak üzere Nanoteknoloji ve Biyomalzemeler Uygulama ve
Araştırma Merkezi’ndeki diğer tüm hocalarıma, arkadaşlarıma ve Meltem Nur Erdöl’e
teşekkürü borç bilirim.

Maddi ve manevi desteklerini hep yanımda hissettiğim canım annem ve canım babama
teşekkür, minnet, özlem ve muhabbetlerimle…

i
İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ i
İÇİNDEKİLER ii
ÖZET iv
ABSTRACT v
SEMBOLLER vi
KISALTMALAR vii
ŞEKİLLER viii
TABLOLAR x
1.GİRİŞ 1
1.1. Doku Mühendisliği 1

1.2. Biyomalzemeler 1
1.3. Yara İyileşmesi 2
1.4. Ekstraselüler Matriks ve Doku İskelesi 2

1.5. Elektroeğirme Yöntemi 3


1.5.1. Elektroeğirme düzeneği 4
1.5.2. Elektroeğirme parametreleri 5
1.5.3. Elektroeğirme türleri 5
1.5.4. Elektroeğirme yönteminde kullanılan sentetik polimerler 8
1.5.4.1. Polikaprolakton (PCL) 8
1.5.4.2. Polietilen oksit (PEO) 9
1.5.5. Elektroeğirme yönteminde kullanılan doğal polimerler 10
1.5.5.1. Keratin (KR) 10
1.5.5.2. Hyaluronik asit (HA) 10
2. MATERYAL VE YÖNTEM 11

ii
2.1. Materyal 11
2.1.1. KR ve HA üretiminde kullanılan malzemeler 11
2.1.2. Elektroeğirme çözeltileri hazırlanırken kullanılan malzemeler 12
2.1.3. Kullanılan cihazlar 12
2.2. Yöntem 13
2.2.1. KR eldesi ve karakterizasyonu 12
2.2.2. HA üretimi ve karakterizasyonu 13
2.2.3. Emülsiyon elektoeğirme yöntemiyle fiberlerin üretimi 15
2.2.4. Eş eksenli elektoeğirme yöntemiyle fiberlerin üretimi 16
2.2.5. Elektroeğrilmiş eş eksenli fiberlerin karakterizasyon analizleri 17
2.2.5.1. Morfolojik analiz 17
2.2.5.2. Kimyasal analiz 17
2.2.5.3. Termal davranış analizi 18
2.2.5.4. Mekanik özelliklerin tespiti 18
3. BULGULAR VE TARTIŞMA 19
3.1. KR Karakterizasyonu 19
3.2. HA Karakterizasyonu 20

3.3. Morfolojik Analiz 20

3.4. Fourier Transform Infrared Spektroskopisi (FTIR) 24

3.5. Diferansiyel Taramalı Kalorimetri (DSC) 25

3.6. Mekanik Özelliklerin Analizi 27

4. SONUÇLAR 29

KAYNAKLAR 30

iii
ÖZET
ELEKTROEĞİRME YÖNTEMİ İLE BİYOUYUMLU YARA ÖRTÜSÜNÜN
ÜRETİLMESİ VE KARAKTERİZASYONU

Elektroeğirme; nano/mikro skaladaki fiberlerin üretilmesinde kullanılan, tek adımlı,


uygun maliyetli ve çok yönlü bir tekniktir. Bu teknikle üretilen fiberler, yüksek yüzey
alanı/ hacim oranı, fleksibilite, yüksek gözeneklilik dâhil olmak üzere birçok eşsiz
fonksiyonlara sahip olmaları sayesinde biyomedikal uygulamalar başta olmak üzere
birçok alanda ilgi görmüştür. Elektroeğrilmiş fiberler hücrelerin tutunması, gelişmesi ve
çoğalmasını destekleyici gözenekli yapısıyla ekstra selüler matrisi (ECM) başarılı bir
şekilde taklit edebilmektedir. Elektroeğirme tekniğinin sağladığı önemli bir avantaj da
geniş yelpazedeki doğal ve sentetik polimerlerin ilaçlar ve/veya biyoaktif maddelerle
elektroeğrilebilmesidir. Bu çalışmada yanıklar ve diyabete bağlı ülserler gibi yara
iyileşme profili kötü seyreden yaralarda kullanılmak üzere yara iyileşmesini hızlandırıcı
biyoaktif maddeler içeren nanofiber yara örtüleri üretilmiştir. Biyoaktif maddeler olarak
keratin ve hyaluronik asit hayvansal kaynaklardan ekstrakte edilmiş ve karakterizasyon
çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Üretilen keratin ve hyaluronik asit eş eksenli
polikaprolakton ve polietilen oksit polimerlerinin çekirdek yapısına dahil edilerek iki
farklı teknik yardımıyla (emülsiyon ve eş eksenli elektroeğirme) elektroeğrilmiştir.
Keratin ve hyaluronik asidin bu yapılara ayrı ayrı ve birlikte katılarak üretildiği tüm
fiberlerin morfolojileri, kimyasal bağ yapıları, termal davranışları ve mekanik
dayanımları incelenmiştir. İçeriklerin ve iki farklı tekniğin fiber yapılar üzerindeki etkileri
ayrıntılı karakterizasyon testleri yapılarak araştırılmıştır.

iv
ABSTRACT
CHARACTERIZATION AND PRODUCTION OF BIOCOMPATIBLE
WOUND DRESSING VIA ELECTROSPINNING TECHNIQUE

Electrospinning is a one-step, cost-effective and versatile technique that is used at the


production of nanofibers. The nanofibers produced with this technique have high surface
area / volume ratio, flexibility, and high porosity. These features make nanofibers
favorable at many fields, especially for biomedical applications. Electrospun nanofibers
can successfully mimic extracellular matrix (ECM) thanks to their porous structure that
supports cell adhesion, development, and proliferation. Another major advantage of the
electrospinning technique is that it enables the electrospinning of a wide range of natural
and synthetic polymers with drugs and bioactive components. In the present study, a
nanofiber dressing was produced which contains curative bioactive substances that
accelerate the healing of wounds and is likely to be beneficial in wounds such as burns
and diabetes-related ulcers. Keratin and hyaluronic acid as bioactive substances were
produced by extracting from animal sources and characterized. The produced keratin and
hyaluronic acid were electrospun with the help of two different techniques by
incorporating into the core structure of coaxial polycaprolactone and polyethylene oxide
polymers. The morphology, chemical bonding structures, thermal behaviour and
mechanical strength of all nanofibers which were produced by adding keratin and
hyaluronic acid to these structures separately and together, were investigated. The effects
of the substances and the two techniques were compared by detailed characterization
tests.

v
SEMBOLLER

kV : Kilo Voltaj

M : Molar

mPa : Mega Paskal

rpm : Dakika Devir Dayısı

vi
KISALTMALAR

DSC : Diferansiyel Taramalı Kalorimetre

ECM : Hücre Dışı Matris

FTIR : Fourier Dönüşümlü Kızılötesi Spektroskopisi

HA : Hyaluronik Asit

KR : Keratin

PCL : Polikaprolakton

PEO : Polietilen oksit

SEM : Taramalı Elektron Mikroskopisi

vii
ŞEKİLLER

Şekil 1.1. Elektroeğirme düzeneğinin şematik gösterimi 4


Şekil 1.2. Eş eksenli iğne 7
Şekil 1.3. (a) Eş eksenli (b) Emülsiyon tekniklerinin şematik gösterimi 7
Şekil 1.4. PCL polimerinin molekül yapısı 9
Şekil 1.5. PEO polimerinin molekül yapısı 10
Şekil 1.6. Keratinin molekül yapısı. 11
Şekil 1.7. Hyaluronik asitin molekül yapısı 12
Şekil 2.1. KR üretim aşamaları (a) hayvan toynakları (b) toz toynaklar (c) soxhlet
sistemi (d) kimyasal indirgeme işlemi (e) santrifüjlenen tüpler (f) diyaliz (g)
liyofilizatör (h) toz keratin 14
Şekil 2.2. HA üretim aşamaları (a) horoz ibikleri (b) asetonla muamele (c)
kurutulmuş ibikler d) Ekstrakt (e) Ekstraktın ethanol ile çökeltilmesi (f)
Santrifüjleme işlemi (g) Diyaliz işlemi (h) Son çökelti (i) Liyofilizasyon (j) toz HA 15
Şekil 2.3. Elektroeğirme cihazı 16
Şekil 2.4. Elektron mikroskobu (SEM) cihazı 18
Şekil 2.5. Jasco, FT / IR 4700 FTIR spektrometre cihazı 18
Şekil 2.6. Diferansiyel taramalı kalorimetre cihazı (DSC-60 Plus) 19
Şekil 2.7. Çekme cihazı ile nanofiber örneklerin mekanik özellikleri ölçümü 19
Şekil 3.1. Elde edilen keratinin SEM görüntüsü 20
Şekil 3.2. Elde edilen keratinin FT-IR sonucu 20
Şekil 3.3. Elde edilen HA’nın FTIR spektrumu 21
Şekil 3.4. Emülsiyon elektroeğirme tekniğiyle üretilmiş fiberlerin SEM görüntüleri
ve ortalama fiber çap dağılımları (a) PCL-PEO (b) PCL PEO +HA (c) PCL-PEO+
KR (d) PCL-PEO+ HA+KR 23
Şekil 3.5. Eş eksenli elektroeğirme tekniğiyle üretilmiş fiberlerin SEM görüntüleri
ve ortalama fiber çap dağılımları (a) PCL-PEO (b) PCL PEO +HA (c) PCL-PEO+
KR (d) PCL-PEO+ HA+KR 24
Şekil 3.6. Emülsiyon elektroeğirme yöntemiyle oluşturulan nanofiber örneklerinin
FTIR-ATR spektrumları 25

viii
Şekil 3.7. Eş eksenli elektroeğirme yöntemiyle oluşturulan nanofiber örneklerinin
FTIR-ATR spektrumları 26
Şekil 3.8. Emülsiyon elektroeğirme yöntemiyle üretilmiş fiberlerin Diferansiyel
Taramalı Kalorimetre termogramları 27
Şekil 3.9. Eş eksenli elektroeğirme yöntemiyle oluşturulan nanofiber örneklerinin
FTIR-ATR spektrumları 27
Şekil 3.10. Eş eksenli fiber numunelerinin mukavemet-uzama grafikleri 28

ix
TABLO LİSTESİ

Tablo 2.1. Emülsiyon elektroeğirme yöntemi uygulanan çözelti içerikleri 16


Tablo 2.2. Eş eksenli elektroeğirme yöntemi uygulanan çözelti içerikleri 17
Tablo 3.1. Eş eksenli ve emülsiyon elektroeğirme yöntemleriyle üretilen
fiber numunelerinin kuvvet ve yüzde uzama değerleri 29

x
1. GİRİŞ

1.1. Doku Mühendisliği

Doku mühendisliği, tıp ve mühendislik bilimlerinin insan dokularının inşası veya yeniden
yapılandırılması araştırmalarını kapsayan bir disiplindir. Doku mühendisliği
çalışmalarında amaç, belirli bir doku veya organın yeteneklerini canlı hücreler vasıtasıyla
onarmak, değiştirmek, sürdürmek veya geliştirmektir. Dokuyu oluşturmak için gereken
iki temel bileşen bir mekanik iskele ve orijinal dokuya benzer biyoaktif maddeler ve/veya
hücrelerdir. Biyoaktif madde ve hücreler, dokuyu yeniden oluşturmak için gerekli en
küçük bileşenleri sağlarken, mekanik doku iskelesi ise üç boyutlu yapıyı yönetebilecek
stabil bir platform görevi görür. Kıkırdak, kemik, deri ve sinir gibi dokular laboratuvar
ortamında başarıyla üretilerek klinik amaçlar doğrultusunda kullanılmaktadır (Wang ve
ark., 2013).

1.2. Biyomalzemeler

Biyomalzemeler, işlevini kaybetmiş bir doku ya da organa işlevini geri kazandırmak ya


da bir yaralanma veya hastalık durumunda ilgili doku/organın iyileşmesini
kolaylaştırmak gibi tıbbi uygulamalarda önemli bir rol oynamaktadır. Biyomalzemeler
elde edilme yöntemlerine göre doğal veya sentetik olabilir. Metaller, seramikler,
plastikler, camlar ve hatta canlı hücreler veya dokular biyomalzeme yapımında
kullanılabilir ve elde edilen bu biyomalzemeler birçok farklı medikal uygulama için
değerlendirilebilir. Bunların arasında sentetik kalp kapakçıkları, kalça eklemi
replasmanları, dental implantlar veya kontakt lensler sayılabilir. Bunlar genellikle
biyolojik olarak parçalanabilirler yani bir organ ya da dokuda ilgili işlevi yerine
getirdikten sonra vücuttan yavaş yavaş uzaklaştırılırlar. (Bret vd., 2011). Biyomalzeme
tabanlı bir doku iskelesi, doku mühendisliğinde önemli bir rol oynar çünkü hücre
tutunması ve doku gelişimi için mekanik özellik ve yapısal destek sağlarken hücrelerin
yaşaması, çoğalması ve farklılaşması için uygun bir ortam meydana getirir ve bu sayede
doku yenilenmesini teşvik eder (Yi ve ark., 2017).

Modern biyomalzeme çalışmaları; tıp, biyoloji, fizik ve kimya ile doku mühendisliği ve
malzeme alanındaki son gelişmelerle her geçen gün daha da kapsamlı hâle gelmektedir

1
1.3. Yara İyileşmesi

Yara iyileşmesi, vücudu dış ortamdan korumak için gerekli bariyeri sağlamak amacıyla
yeni doku gelişimini teşvik eden kompleks bir doku rejenerasyonu sürecidir. İleri
derecede yanıklar ya da diyabete bağlı gelişmiş olan ülserler gibi klinik vakalarda mevcut
medikal tedavilere rağmen (jel ve kremler) yara iyileşmesi oldukça yavaş seyretmektedir
(Gizaw ve ark., 2018). Ayrıca uygulanan bu medikal tedavi sürecinde yapılan
pansumanların sıklıkla yara üstünden alınarak değiştirilmesi, takibi ve yara bölgesinin
temizlenmesini gerektirir. Bu durum, zor iyileşen yaraları bulunan hastalarda ağrılı,
zaman alıcı ve maliyetli bir süreç olmaktadır (Kurtoǧlu ve ark., 2009).

İleri derecede yanık, kozmetik cerrahi, geniş yaralanma veya travma, cilt kanseri kaynaklı
ve enfeksiyon kaynaklı deri kaybı gibi ileri derece vakaların tedavisinde deri nakli yaygın
olarak kullanılır. Deri greftlerinin uygulanması; ciltteki yaranın iyileşmesi ve cildin
fizyolojik işlevinin düzeltilmesinin yanı sıra görünümünü de iyileştirmeyi amaçlar.
Günümüzde, deri nakli için altın standart yöntem, epidermis ve dermisin bir kısmını
içeren bir cilt otogrefti olan bölünmüş kalınlıkta deri greftidir. Bununla birlikte, bu
yöntem, enfeksiyon riski, doku uyuşmazlığı, renk farklılıkları, kalıcı yara izi (skar), eklem
kısıtlılığı (kontraktür) gibi uzun vadeli ciddi dezavantajlar taşımaktadır (Yi ve ark., 2017).
Bu yüzden, bünyesinde yüksek oranda ilaç ve/veya hücre çoğalmasını destekleyen
biyoaktif bileşen barındırarak yaraya kontrollü salımını sağlayan, sık sık yapılan ağrılı
prosedürlerin ve deri greftlerinin dezavantajlarının çoğunu hafifletebilecek inovatif yara
örtülerin geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Bunun başarılabilmesi için hasarlı deri dokusuna
uygulanabilecek, doku rejenerasyonunu teşvik edecek ideal özelliklerde doku iskeleleri
geliştirmek doku mühendisliği alanındaki araştırmacıların rağbet ettikleri bir konudur.

1.4. Ekstraselüler Matriks ve Doku İskelesi

Ekstraselüler matriks (ECM), doku / organdaki yerleşik hücreler tarafından üretilen


protein ve polisakkaritlerin karmaşık ağ yapısından meydana gelir. ECM dokular arası
matriks ve bazal membranı içerir. İlki, polisakkaritler ve hücreler arası boşluklarla
doldurulmuş lifli proteinlerden oluşurken, ikincisi, dış (epitelyal, mezotel veya endotel)
dokuyu altta yatan bağ dokusundan ayıran ince bir hücre dışı dokudur. ECM, doku ve
organ yapısını korumak için onları çevreleyen hücreler adına üç boyutlu mekanik bir
destek oluşturur. Bu biyofiziksel özelliklerin yanı sıra, hücre dışı matriks hücresel mikro-

2
ortamı kurar ve korur, çevre hücrelere yapısal bilgi ve biyokimyasal işaretler sağlar,
sinyal moleküllerinin aktivitesini düzenler ve hücre şekli, hayatta kalma, çoğalma,
hareket etme ve hücre içerisinde farklılaşma gibi hücre davranışlarını etkiler. Böylece
ECM etkileşimi, doku morfogenezinde ve organ gelişiminde çok önemli rol oynar (Wang
ve ark., 2013). ECM genellikle üç molekül kategorisinden oluşur: fibröz proteinler
(örneğin kollajen, elastin, fibrilin ve fibulin), yapışkan glikoproteinler (örneğin laminin,
fibronektin, tenasin, trombospondin ve integrin) ve glikosaminoglikanlar (Hyaluronik
asit, kondroitin sülfat, keratan sülfat vb).

İdeal bir doku iskelesi oluştururken temel amaç hedef dokunun ECM’ne benzer bir yapı
oluşturmaktır. Doku iskelesi, birçok özel mekanik, fizikokimyasal ve biyolojik özelliğe
sahip olmalıdır. İlk olarak iskele, hücre yapışmasını ve hareketini kolaylaştırmak ve de
anjiyogenez ve metabolik değişimi teşvik etmek için gözenekli süngerimsi bir yapıya
sahip olmalıdır. İkincisi, iskele kararlı bir şekle ve kusurlu dokulardakine benzer yapısal
mekanik özelliğe sahip olmalıdır. Üçüncüsü, iskelenin vücuda biyo-uyumlu olması ve
vücutta kontrol edilebilir bir oranda biyolojik olarak çözünebilir olması gerekir.
Dördüncüsü, iskele immünojeniklik göstermemeli ya da tolere edilebilir oranda
göstermelidir. Son olarak iskele, hücre fenotipini etkileyen ve yönlendirilmiş hücresel
yeniden büyümeyi teşvik eden biyolojik ve / veya fiziksel ipuçlarını içerebilmelidir.

1.5. Elektroeğirme Yöntemi

Elektroeğirme yöntemi ile üretilen nanofiberlerin ilaç salım ve yara iyileştirme gibi
biyomedikal alanlarda kullanılması araştırmacılar tarafından son yıllarda ilgi görmüştür.
Çünkü bu teknik çok yönlü, tek adımlı ve düşük maliyetli olmasının yanı sıra geniş
skaladaki sentetik ya da doğal polimerlerin yapısına çeşitli biyolojik ajanlar, ilaçlar dahil
edilerek nanofiber eldesini mümkün kılar. Elektroeğirme ile rastgele dağılmış nano
boyutta fiberler elde edilir ve bu nanofiberlerden oluşan gözenekli dokusuz yüzey,
hücreler arasındaki boşlukları dolduran ve onları birbirine bağlayıp destekleyen ECM’yi
taklit edebilir. Ek olarak, nano ölçekli fiberler yüksek yüzey alanı sağlarlar ki bu
hücrelerin tutunması, gelişmesi ve çoğalması için oldukça elverişli bir ortam oluşturur.
Nanofiber yara örtüsü, bakteriyel ya da mikrobiyel enfeksiyona sebep olabilecek her türlü
maddenin geçişini engellerken gözenekli yapısı sayesinde yara iyileşmesi için gerekli
olan oksijenin geçişine de olanak sağlar (Zamani ve ark., 2013).

3
1.5.1. Elektroeğirme düzeneği

Elektroeğirme düzeneği temel olarak üç ana parçadan oluşmaktadır;

1. Yüksek voltaj güç kaynağı,

2. Besleme ünitesi (şırınga, metal iğne (tek ya da çok uçlu)),

3. Toplayıcı iletken levha (Şekil 1.1)

Şekil 1.1. Elektroeğirme düzeneğinin şematik gösterimi

Kısaca bu yöntemde, hazırlanan polimer çözeltisi şırınga içine konularak çelik iğneye
bağlanır. Elektrotlardan biri iğnenin metal ucuna bir diğeri ise toplayıcı levhaya
yerleştirilerek yüksek elektrik alan oluşturulur. Pompa yardımıyla belli bir akış hızında
polimer çözeltisi iğnenin ucuna itilerek önce damla şeklini alır, ardından yüksek elektrik
alan kuvvetleri çözeltinin yüzey gerilimi kuvvetini zorlayarak Taylor konisi denilen şekli
almasına sebep olur ve en sonunda polimer çözeltisi jet halinde iğne ucundan toplayıcı
levhaya doğru yol alır. Bu esnada elektrik alan etkisi altındaki jet, esneme ve uzama
hareketi yaparak (eğrilerek) levhaya katı nanofiberler olarak ulaşır. Bu aşamada polimer
çözeltisinin içindeki çözücü buharlaşmaktadır (Bhardwaj vd., 2010)

4
1.5.2. Elektroeğirme parametreleri

Elektroeğirme yöntemiyle nanofiberler üretilirken nanofiber morfolojisine etki eden


önemli parametreler bulunur. Bu parametreler çözeltiye bağlı ve elektroeğirme işlemine
bağlı ve ortama bağlı olarak üç başlıkta incelenebilir:

Çözeltiye bağlı parametreler; çözeltinin yoğunluğu, elektrik iletkenliği, viskozitesi, yüzey


gerilimidir. Düşük yoğunluk ve viskozitelerde genellikle düzgün bir fiber yapısı oluşmaz,
yapı partikül şekline döner. Yüksek yoğunluk ve viskozitede ise elektroeğirme işlemi
güçleşmektedir ayrıca fiber çaplarının artmasına sebep olduğu çalışmalarda görülmüştür.
Çözeltinin elektrik iletkenliğinin yeterli seviyede yüksek olması fiber çaplarında
incelmeye, fazla yüksek olması ise stabil olmayan düzensiz jet atışlarına sebep olur.
Yüksek yüzey gerilimine sahip polimer çözeltileri elektroeğrildiğinde boncuklu fiber
yapısı gözlenmektedir, ayrıca proses zorlaşmaktadır. Elektroeğirme işlemine bağlı
parametrelerin başında uygulanan voltaj gelmektedir. Bu voltaj yüksek olduğunda
polimer jeti daha fazla eğrilme hareketi yapacağından dolayı fiber çaplarında küçülmeye
sebep olduğu, optimal voltajdan fazla uygulandığında ise stabil olmayan elektroeğirlmeye
ya da fazla miktarda çözeltinin hızlıca toplayıcıya gelmesinden dolayı fiber çapını
arttırdığı çalışmalarda görülmüştür. Pompanın solüsyonu besleme hızı yani akış hızında
da, fazla akış miktarının fiber çapını arttırdığı gözlemlenmiştir. İğne-toplayıcı arasındaki
uzaklığın kısa olması çözücünün buharlaşmasına imkan vermeyerek boncuklu fiber
yapısına sebep olur, uzak mesafede ise elektroeğrilme gerçekleşemez. Ortama bağlı
parametreler ortamın nemi ve sıcaklığıdır. Bu değerler çözeltinin viskozitesine ve
çözücüsünün buharlaşma hızlarına etki edeceğinden dolayı ideal oranda tutulmalıdır
(Bhardwaj ve ark., 2010). Tüm parametrelerde görüldüğü gibi düzgün morjolojide
nanofiberler elde etmek için tüm parametrelerin optimizasyonu yapılarak ideal değerlere
ulaşılması gerekmektedir.

1.5.3. Elektroeğirme türleri

Biyoaktif maddeler ve ilaçlar gibi terapötik ajanların elektroeğirme yöntemi ile


nanofiberlere nasıl yükleneceği başlı başına bir araştırma konusu olmuştur. Etkili
enkapsülasyon ile düzgün fiberler oluşturmak için bazı tekniklerin geliştirilmesine ihtiyaç
duyulmuştur. En temel ve basit şekliyle teröpatik ajanlar polimer çözeltisi içinde
çözdürülerek veya bu ajanların çözelti içinde dağılması sağlanarak tek girişli iğne ile

5
elektroeğrilir. Bu karıştırma yöntemi basit olmasına karşın fiberler içinde gelişigüzel
dağılan ajanların salınımının kontrollü salınım olması güçleşir. Çünkü çalışmalar
özellikle hidrofiliklik-hidrofobiklik özellik açısından farklı olan terapötik maddeler ve
polimerden oluşan nanofiberlerin üretiminde terapötik maddelerin nanofiberlerin
yüzeyinde birikme eğiliminde olduğunu, bu yüzden enkapsülasyonun gerçekleşmediğini
ve kontrollü salımın efektif olamadığını göstermiştir (Zamani ve ark., 2013; Lu ve ark.,
2016) Ayrıca bu yöntemde protein gibi hassas biyomoleküllerin zararlı çözücüye temas
etmesiyle bozularak biyoaktivitesini kaybetme ihtimali fazladır.
Bu sorunun üstesinden gelmek için içinde terapötik ajanların yüklü olduğu çekirdek-kılıf
polimerleri üretilmektedir. Bu yapıda fiberler üretmek için genellikle iki yöntem
kullanılır, bunlar eş eksenli ve emülsiyon elektroeğirme yöntemleridir.

Eş eksenli elektroeğirme de iki farklı çözelti iç içe geçmiş eş eksenli bir iğne yardımıyla
(Şekil 1.2) elektroeğirme sistemine bağlanır (Şekil 1.3a). Emülsiyon yönteminde ise
(genelde) hidrofobik polimer çözeltisinin içine (yağ fazı) hidrofilik polimer çözeltisi (su
fazı) yavaş yavaş katılarak homojenizatör yardımıyla emülsiyon çözeltisi oluşturulur. İyi
bir emülsiyon oluşturabilmek için genelde çözeltiye emülsifiyer (sürfaktan) ajanlar da
katılır. Bu oluşturulan çözelti tek bir iğne ile elektroeğirme sistemine bağlanarak
nanofiber oluşturulur (Şekil 1.3b). Şekil 1.3’deki turuncu renk terapötik ajanları içeren
hidrofilik polimeri, mavi renk ise hidrofobik kılıf (koruyucu) polimeri göstermektedir.

Şekil 1.2. Eş eksenli iğne.

6
Şekil 1.3. (a) Eş eksenli (b) Emülsiyon tekniklerinin şematik gösterimi.

Yapılan bir çalışmada bovin serum albumin (BSA) proteini PCL polimerine karıştırma
yöntemiyle ve eş eksenli iğne yardımıyla (sulu çözeltisi ve PEG polimeri içindeki sulu
çözeltisi olmak üzere) iki farklı teknik ile yüklenmiş, bu iki teknikte üretilen fiberlerin
uzun süreli salım kinetikleri incelenmiş ve fiberlerdeki protein aktivitesi ölçülmüştür.
Sürekli salım kinetiğinde eş eksenli fiberlerin karıştırma yöntemiyle üretilen fiberlere
göre üstün geldiği görülmüştür. Ayrıca nanofiberlerdeki protein aktivitesine bakıldığında
karıştırma yöntemiyle üretilen fiberlerde ve çekirdeği oluşturan çözeltisi sadece BSA sulu
çözeltisi olan eş eksenli fiberlerde protein aktivitesinin oldukça azaldığı, ama çekirdeği
oluşturan çözeltisi PEG polimeri +BSA sulu çözeltisi olan fiberlerde protein aktivitesinin
yüksek oranda korunduğu görülmüştür (Ji ve ark., 2010).

Emülsiyon ve eş eksenli elektroeğirme yöntemleri gibi sayesinde sağlıklı


enkapsülasyonların yapılabildiği yöntemlerin geleneksel karıştırma yöntemine kıyasla
üstünlükleri kesindir. Fakat bu iki yöntemden hangisinin daha avantajlı olduğu ayrıca bir
araştırma konusudur. Literatürde görüldüğü üzere emülsiyon ve eş eksenli eğirme
yöntemlerinin kendilerine ait avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Emülsiyon
yöntemi eş eksenli yönteminden daha basit olsa da terapötik ajanların nanofiberin iç

7
kısmında mı dış kısmına yakın mı kaldıları, yani bulundukları yerler kesin olarak kontrol
edilemez. Eş eksenli iğnede bu ajanlar iç polimer çözeltisine katılacağından yeri kesin
olarak belli olur, enkapsülasyondan emin olunur. Eş eksenli elektroeğirmenin ana
dezavantajı kurulum için çift girişli iğne gerektirmesi kurulumunun emülsiyon yöntemine
kıyasla daha uğraştırıcı olmasıdır. İki ayrı pompa gerektirir, iki farklı polimer çözeltisinin
elektroeğirme sırasındaki optimizasyonu tekli iğneye göre daha zorlu olabilir. Emülsiyon
yönteminde ise başarılı bir sonuç için emülsiyon çözeltisinin iyi hazırlanmış olması,
çözeltide faz ayrımı görülmüyor olması gerekmektedir

1.5.4. Elektroeğirme yönteminde kullanılan sentetik polimerler

Elektroeğirme yöntemiyle çeşitli polimerler kullanılarak doku iskelesi oluşturmak


mümkündür. Polilaktik asit (PLA), Polikaprolakton (PCL) ve Polilaktik ko-glikolik asit
(PLGA) gibi hidrofobik sentetik polimerler iyi mekanik özellikleriyle yara örtüsü
uygulamaları için uygun adaylardır. Buna karşın hidrofobik doğaları sebebiyle yara
iyileşme süreci için gerekli olan sulu ve nemli ortamı sağlayamazlar ve vücut sıvısıyla
etkileşime giremedikleri için üzerlerinde hücre tutunması zordur. Polietilen oksit (PEO),
Polivinil alkol (PVA) ve Polietilen glikol (PEG) gibi hidrofilik karakterli polimerler ise
vücut sıvısıyla etkileşerek hızlı degredasyona uğradığı için ilaç taşıyıcı olarak, yara
örtüleri doku iskeleleri gibi medikal uygulamalarda tercih edilirler, buna karşın mekanik
özellikleri zayıftır. Bu sebeple ideal yara örtülerinde hidrofilik ve hidrofobik yapılar
birlikte bulunur. Hidrofilik polimerler hızla degredasyona uğrayabildikleri için biyoaktif
maddeler ve ilaçların kontrollü salınımında kullanılan uygun taşıyıcılardır. Ayrıca
çözücüleri genellikle su olduğundan biyoaktif maddeler ve ilaçların toksik çözücülerle
teması engellenerek muhtemel bozulmalar engellenmiş olur (Jia ve ark., 2011).

1.5.4.1. Polikaprolakton (PCL)

PCL, biyouyumluluk, biyobozunurluk, yapısal stabilite ve mekanik özellikleri nedeniyle


doku iskelesini oluşturmak için yaygın olarak kullanılır . Molekül yapısı Şekil 1.4’ de
gösterilmiştir. Polilaktik asit, poli(L-laktik asit), Poliglikolik asit gibi birçok polimere
kıyasla daha iyi elastik özelliklere sahip olduğundan dolayı özellikle yara örtüsü amaçlı
kullanılan doku iskelelerinde PCL daha çok tercih edilmektedir (Lu ve ark., 2016). PCL
bunlar gibi birçok avantaja sahip olmasına rağmen, zayıf hücre adezyonu, düşük
biyoaktivite ve düşük yüzey enerjisi (yüksek hidrofobiklik) göstermektedir. Bu sebeple

8
diğer yardımcı polimerle kullanılması daha uygundur (Sahin ve ark., 2018)

Şekil 1.4. PCL polimerinin molekül yapısı.

1.5.4.2. Polietilen oksit (PEO)

Çalışmada, PCL ile birlikte kullanılacak PEO polimeri ise suda kolay çözünen, hızlı
degrede olan, toksik olmayan, biyouyumlu ve biyobozunur özellikleriyle ilaç salım
uygulamalarında sıklıkla tercih edilen bir polimerdir (Lu ve ark., 2016). Moleküler yapısı
Şekil 1.5’de gösterilmiştir. Polietilen oksidin, elektroeğirme yöntemiyle elde edilen bir
fiber dokusunda proteinlerin işlenebilirliğini artırdığı gözlenmiştir. Bu karakteristik
özellikleri nedeniyle başta gıda sanayi ve medikal endüstrisi olmak üzere çok çeşitli
alanlarda kullanılmaktadır.

Şekil 1.5. PEO polimerinin molekül yapısı.

1.5.5. Elektroeğirme yönteminde kullanılan doğal polimerler

Yara örtüsü uygulamalarında doku ile uyumluluğun arttırılması, hücre büyümesi ve


çoğalmasının teşvik edilebilmesi amacıyla kendinde bu özellikleri barındırmayan sentetik
polimerlerden oluşan nanofiberlerin yapısına biyoaktif özellik gösteren doğal
polimerlerler dahil edilmektedir. Doğal polimerler genelde doğada kolay ulaşılabilir ve
boldurlar. Ayrıca ECM ile yapısal benzerlikleri sayesinde yara iyileşmesini

9
hızlandırdıkları, zarar görmüş dokuları onardıkları çalışmalarda görülmüştür (Gizaw ve
ark., 2018). Yalnız başlarına elektroeğrilemedikleri için genelde sentetik polimerle
birlikte nanofiber üretiminde kullanılırlar. Nanofiber yara örtüsünde kullanılan popüler
doğal polimerler; jelatin, kollajen ,aljinat, hyaluronik asit, keratin, zein, ipek fibroinidir.

1.5.5.1. Keratin (KR)

Keratin (Şekil 1.6); doğada en çok bulunan proteinlerden biri olarak kabul edilir ve
biyouyumluluğu, biyobozunurluğu, biyofonksiyonelliği sebebiyle doku mühendisliği
araştırmalarında tercih edilmektedir. Keratinin yara örtüsü yapısında kullanıldığında
hücre tutunması ve çoğalmasını desteklediği ve örtünün doku biyouyumluluğunu
arttırdığı in vivo ve in vitro olarak çalışmalarda görülmüştür (Hill ve ark., 2011; Edwards
ve ark., 2015) Keratin, insan ve hayvanlardaki saç, tüy ve yün, tırnak, boynuz ve
toynaklarda bulunur. Çalışmalarda keratinin, aynı zamanda gıda endüstrisinin önemli
miktarda atığı olan toynaklardan elde edilmesi, karakterizasyonu ve biyomalzemelerde
kullanımı oldukça sınırlıdır. Çalışmamızda keratin hayvan toynağından elde
edilmektedir.

Şekil 1.6. Keratin molekül yapısı.

1.5.5.2. Hyaluronik asit (HA)

Hyaluronik asit (HA) dokuda ECM yapısında doğal olarak bulunan, karbonhidrat
grubunda bir glikozaminoglikandır. Molekül yapısı N-asetil-β-d-glukozamin ve β-d-
glukuronik asidin tekrarlayan disakkarit kısımlarından oluşur (Şekil 1.7). Başlıca horoz-
tavuk ibiği, olmak üzere eklem sıvısı, göbek bağı, gözdeki camsı cisimde bulunur. Ayrıca
bu glikozaminoglikan streptokok zooepidemicus ve staflikok gibi bakterilerin hücre
duvarında bulunduğu için bakterilerden de elde edilmektedir (Shiedlin ve ark., 2004). HA

10
yara iyileşmesi uygulamalarında araştırılmış, in vitro ve in vivo hücre testlerinde, hücre
tutunması büyümesi ve gelişmesini desteklediği, yara iyileşmesini hızlandırdığı
görülmüştür (Collins ve ark., 2013). Yara iyileşmesinde bölgenin nem dengesinin
(hidrasyonun) sağlanması hücre proliferasyonu ve migrasyonunu kolaylaştırır (Benati ve
ark., 2013). HA da higroskopik (nem çeken) bir makro-moleküldür, bu da yara iyileşmesi
esnasında bölgedeki hidrasyonun kontrolünü sağlar (Voigt ve ark., 2012). HA’nın ayrıca
kozmetik uygulamalarda ve başlıca kemik ve kıkırdak olmak üzere çeşitli dokularda doku
iskelesi olarak kullanılması araştırmacılar tarafından ilgi gören konulardır.

Şekil 1.7. Hyaluronik asitin molekül yapısı.

2. MATERYAL VE YÖNTEM

2.1. Materyal

2.1.1. KR ve HA üretiminde kullanılan malzemeler

• Hekzan
• Üre
• Sodyum dodesil sülfat
• Diklorometan
• 2-mercaptoethanol
• Aseton
• Sodyum asetat
• Etanol
• Kloroform

11
• Amil alkol
• Diyaliz Membran

2.1.2. Elektroeğirme çözeltileri hazırlanırken kullanılan malzemeler

• PCL polimeri Sigma-Aldrich’ten alınmıştır. Ortalama moleküler ağırlığı 80.000


mol wt’dir.
• PEO polimeri Sigma-Aldrich’ten alınmıştır ve moleküler ağırlığı 600 mol wt’dir
• Kloroform
• Tween-80 (yüzey aktif madde)

2.1.3. Kullanılan cihazlar

• Nanofiber üretiminde elektroeğirme cihazı (NS24, Inovenso Co., Türkiye)


kullanılmıştır.

• Doku iskeletlerinin morfolojik özelliklerinin belirlenmesinde Taramalı elektron


mikroskobu (EVO MA-10, Carl Zeiss, ABD) kullanılmıştır.

• Püskürtmeli kaplama cihazı (Quorum SC7620, ABD) ile nanofiberler taramalı


elektron mikroskobunda görüntülenebilmesi için altın kaplanmıştır.

• Fourier dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi (FTIR, 4600 Jasco, Japonya) ile


nanofiberlerin kimyasal karakterizasyonları yapılmıştır.

• Nanofiberlerin mekanik özellikleri (Shimadzu EZ-LX) kullanarak belirlenmiştir.

• Nanofiberlerin termal davranış özellikleri ise diferansiyel taramalı kalorimetre


cihazı (Shimadzu, DSC-60 Plus) kullanılarak belirlenmiştir.

• Çözeltilerin hazırlanması esnasında tartım ve karıştırma işlemleri için hassas


terazi (XB 220 A, Precisa, Almanya) ve mekanik karıştırıcılar (WiseStir®, MSH-
20A, Almanya) ve homojenizatör (Branson Sonifier 250,ABD) kullanılmıştır.

2.2. Yöntem

2.2.1. KR eldesi ve karakterizasyonu

Hayvan toynaklarından keratin eldesi işlemi prosedürü için ilgili bir çalışmadan
yararlanılmıştır (Kakkar ve ark., 2014). Kesimhaneden alınan büyükbaş hayvan

12
toynakları (Şekil 2.1a) mekanik olarak küçük parçalara bölündükten sonra
öğütücüden geçirilerek Şekil 2.1b’de gösterildiği gibi toz haline getirilmiştir. Toz
toynaklar yağların arındırılması amacıyla Şekil 2.1c’de gösterilen soxhlet
sisteminden üç gün boyunca geçirilmiştir. Çözücü olarak hekzan: diklorometan (1:1)
kullanılmıştır. Yağdan arındırılan hayvan toynakları, 7 M üre, 6 gr SDS ve 15 ml 2-
mercaptoethanol kimyasal karışımının içine atılarak 60 ºC’de 12 saat karıştırılarak
indirgenmiştir (Şekil 2.1d) Ardından 60 rpm’de 15 dk santrifüjlenip süzüntüleri
alınarak (Şekil 2.1e) Şekil 2.1f’de gösterilen diyaliz membranında 5 gün süreyle
distile suya karşı diyalize bırakılmıştır. Diyaliz edilen keratin çözeltisi liyafilizatör
cihazında, -70 ºC’de kurutulmuştur (Şekil 2.1g) . Şekil 2.1h’de görüldüğü gibi son
ürün olan toz keratin elde edilmiştir. Üretilen keratinin kimyasal bağ yapısı FT-IR ile,
morfolojik yapısı elektron mikroskopisi ile incelenmiştir.

Şekil 2.1. KR üretim aşamaları (a) hayvan toynakları (b) toz toynaklar (c) soxhlet
sistemi (d) kimyasal indirgeme işlemi (e) santrifüjlenen tüpler (f) diyaliz (g) liyofilizatör
(h) toz keratin.

2.2.2. HA üretimi ve karakterizasyonu

Horoz ibiklerinden hyaluronik asit eldesi için (Kang ve ark., 2010) çalışmasındaki
prosedür modifiye edilerek uygulanmıştır. Kesimi yapılan horozların ibikleri Erpiliç

13
entegre üretim tesislerinden temin edilerek -20 Cº de donduruldu (Şekil 2.2a). 500 g
dondurulmuş ibik öğütücüde 0,5 cm boyutlarında parçalandı. Yağ giderme işlemi için 2
gün soxhlet cihazında asetonla muamele edildi (Şekil 2.2b). Yağı giderilmiş ibikler
kurutuldu (Şekil 2.2c). 1 L %5 sodyum asetat çözeltisinde bekletilerek 2 saatte bir pamuk
bez yardımıyla sıkılarak ekstrakte edildi (Şekil 2.2d). Kalan tortu atıldı. 1,5 L ethanol sıvı
ekstrakte ilave edilerek çöktürme işlemi yapıldı ve çökelti (Şekil 2.2e) santrifüjlendi.
Süzüntü atıldı, çökelti %5 sodyum asetat çözeltisinde çözdürülerek tekrar santrifüjlendi
(Şekil 2.2f). Protein gibi kirliliklerin süzüntüden arındırılması için 100 ml kloroform ile
birkaç kez daha çalkalandıktan sonra kloroform: amil alkol (1:2) çözücü karışımıyla jel
oluşumu kaybolana kadar karıştırıldı. Son çözelti diyaliz membrana (cut-off değeri 14
kDa) alınarak 3 gün distile suya karşı diyaliz edildi (Şekil 2.2g). Diyalizden alınan çözelti
ethanol ile çöktürme işlemi yapılarak alınan çökelti (Şekil 2.2h) liyofilize edilerek
kurutuldu (Şekil 2.2i). Elde edilen toz HA Şekil 2.2j’de gösterilmiştir. Elde edilen
HA’nın kimyasal yapısı Fourier Dönüşümlü İnfrared Spektrofotometresi (FTIR, Jasco,
FT/IR-ATR 4700) ile incelenmiştir .Analiz boyunca geçirgenlik değeri olarak, 4000 cm-
1 ila 450 cm-1 arasındaki dalga boyu ile çalışılmıştır.

Şekil 2.2. HA üretim aşamaları (a) horoz ibikleri (b) asetonla muamele (c) kurutulmuş
ibikler d) Ekstrakt (e) Ekstraktın ethanol ile çökeltilmesi (f) Santrifüjleme işlemi (g)
Diyaliz işlemi (h) Son çökelti (i) Liyafilizasyon (j) toz HA.

14
2.2.3. Emülsiyon elektoeğirme yöntemiyle fiberlerin üretimi

PCL çözeltisi (yağ fazı) Kloroform ile ve PEO çözeltisi (su fazı) distile su ile 8% (w/v)
ve 4% (w/v) hazırlanmış, PCL çözeltisine 1 wt% emülsifiyer (Tween-80) eklenerek PEO
çözeltisi damla damla PCL çözeltisinin içine katılarak manyetik karıştırıcıda
döndürülmüştür. Ardından homojenizatör yardımıyla homojen bir emülsiyon çözelti elde
edilmiştir. Çözelti şırıngaya alınarak pompa sistemine bağlanmış ve elektroeğirme
uygulanmıştır. Elektroeğirme cihazı Şekil 2.3’de gösterilmiştir.

Şekil 2.3. Elektroeğirme cihazı.

Bu işlem sırasında morfolojisi en düzgün nanofiber eldesi için elektroeğirme


parametreleri (voltaj, akış hızı, iğne ucu-toplayıcı arasındaki mesafe) optimize edilmiştir.
Optimizasyon ardından belirlenen optimum şartlarda, keratin (KR) ve hyaluronik asit
(HA) ayrı ayrı ve birlikte olarak bu nanolif yapısına dahil edilmesi için PEO çözeltisine
katılmıştır. Kr ve HA’nın ayrı ayrı katıldığı çözeltilerdeki oranları; 2 wt%, beraber
katıldığı çözeltideki oranları ise 1 wt% KR ve 1 wt% HA olmak üzere toplam 2 wt%
olmuştur. Elektroeğirme işlemi, toplayıcı silindir ile iğne ucu arasındaki mesafe 19 cm
olacak şekilde, uygulanan voltaj 21 kV, 0.8 ml/saat akış hızında gerçekleştirilmiştir.
Üretilen emülsiyon örnekleri özet halinde Tablo 2.1’ de gösterilmiştir.

15
Tablo 2.1. Emülsiyon elektroeğirme yöntemi uygulanan çözelti içerikleri.

Yağ fazı Sulu Faz


PCL+ emülsifiyer PEO
PCL+ emülsifiyer PEO + Kr
PCL+ emülsifiyer PEO+ HA
PCL+ emülsifiyer PEO+ Kr + HA

2.2.4. Eş eksenli elektroeğirme yöntemiyle fiberlerin üretimi

Eş eksenli elektroeğirme yönteminde iç içe geçmiş ikili iğne kullanılarak iç-dış katmanlı
nanofiber elde edilmektedir. Emülsiyon yönteminde olduğu gibi bu teknikle üretilen
örneklerde dış tabaka PCL polimeri iç tabaka ise Kr ve HA içeren PEO polimeridir. Bu
yöntemde de PCL çözeltisi kloroform çözücüsü ile 8% (w/v) oranında hazırlandı, PEO
çözeltisi ise distile su ile 4% (w/v) oranında hazırlandı. Polimer çözeltileri ayrı ayrı iki
şırıngaya alınarak eş eksenli ikili iğne ile elektroeğirildi. Elektroeğirme parametreleri
(voltaj, akış hızı, iğne ucu-toplayıcı arasındaki mesafe) optimize edildikten sonra sırasıyla
PEO çözeltisine KR %2 wt oranında, HA % 2 wt oranında ve Kr %1 wt ve Ha %1 wt
oranında katılarak 3 adet örnek çözelti elde edilir. Oluşan su fazlı bu örnekler eş eksenli
iğnenin iç iğnesine bağlanır ve hazırlanan PCL çözeltisi dış iğneye bağlanarak eş eksenli
elektroeğirme uygulanır. Elektroeğirme işlemi parametreleri: toplayıcı silindir ile iğne
ucu arasındaki mesafe 19 cm, uygulanan voltaj 22.5 kV, dış katman (PCL) çözeltisi için
0.8 ml/saat, iç katman (PEO+biyoaktif bileşenler) çözeltisi için 0.6 ml/saat akış hızında
gerçekleştirilmiştir. Örneklerin iç katman (çekirdek) ve dış katman (kılıf) polimer çözelti
içerikleri Tablo 2.2’de özetlenmiştir.

Tablo 2.2. Eş eksenli elektroeğirme yöntemi uygulanan çözelti içerikleri.

Dış katman İç katman


PCL PEO
PCL PEO + Kr
PCL PEO+ HA
PCL PEO+ Kr + HA

16
2.2.5. Elektroeğrilmiş eş eksenli fiberlerin karakterizasyon analizleri

2.2.5.1. Morfolojik analiz

İki farklı teknikle biyoaktif bileşenlerin enkapsüle edildiği nanofiberlerin morfolojisi


Elektron Mikroskobu (SEM) EVA MA 10, ZEISS, USA) ile görüntülenmiştir (Şekil 2.4).
Görüntüleme öncesinde, üretilen eş eksenli nanofiberler kaplama cihazı ile (SC7620,
Quorum) 18 nm kalınlığında altın/palladyum ile kaplanmıştır. Fiber çap ölçümleri ve fiber
dağılımları her bir örnekten rastgele 100 fiber seçilerek görüntüleme analizi uygulaması
kullanılarak (SmartSEM, Zeiss) belirlenmiştir.

Şekil 2.4. Elektron mikroskobu (SEM) cihazı.

2.2.5.2. Kimyasal analiz

Emülsiyon ve eş eksenli elektroeğirme yöntemleriyle üretilmiş PCL/PEO, PCL/PEO-KR,


PCL/PEO-HA ve PCL/PEO-HA-KR nanofiber örneklerinin kimyasal bağ yapıları,
Diamond ATR kristali içeren Fourier Dönüşümlü İnfrared Spektrofotometresi (FTIR,
Jasco, FT/IR-ATR 4700) ile analiz edilmiştir (Şekil 2.5). Analiz boyunca geçirgenlik
değeri olarak, 4000 cm-1 ila 450 cm-1 arasındaki dalga boyu ile çalışılmıştır.

17
Şekil.2.5. Jasco, FT / IR 4700 FTIR spektrometre cihazı.

2.2.5.3. Termal davranış analizi

Üretilen fiberlerin termal karakterizasyonu Şekil 2.6’da yer alan diferansiyel taramalı
kalorimetre cihazı (DSC-60 Plus, Shimadzu, Japonya) kullanarak yapılmıştır. Her bir
örnek tartılarak alüminyum ölçüm kaplarına yerleştirilmiş ve azot gazı altında 10 °C / dk
oranı ile 20-200 °C arası bir ısıtma uygulanmıştır.

Şekil 2.6. Diferansiyel taramalı kalorimetre cihazı (DSC-60 Plus).

2.2.5.4. Mekanik özelliklerin tespiti

Üretilen nanofiber numunelerin mekanik özelliklerinin tespiti için çekme testi yapılmıştır.
Çekme testinde Şekil 2.7’ de verilen Shimadzu (Japonya) marka, EZ-LX model 5000
N’luk maksimum kapasiteye sahip olan çekme-basma cihazı kullanılmıştır.

18
Şekil 2.7. Çekme cihazı ile nanofiber örneklerin mekanik özellikleri ölçümü.

Üretilen nanofiber örnekleri 1x5 cm boyutlarında kesilerek kalınlıkları dijital mikrometre


(293-100, Mitutoyo, Japonya) ile ölçülmüştür. Çekme testi oda sıcaklığında (23 ° C) ve
5 mm/dak hız ile gerçekleştirilmiştir.

3. BULGULAR VE TARTIŞMA

3.1. KR Karakterizasyonu

Elde edilen keratinin (KR) morfolojisi Taramalı Elektron Mikroskobunda (SEM)


incelenmiş (Şekil 3.1), kimyasal bağ yapısı FT-IR cihazı ile tespit edilmiştir. Şekil 3.2’
deki FT-IR sonucunda KR’nin karakteristik protein bağları, 3274 cm−1 (amide A), 2924
cm−1 (amide B) 1624 cm−1 (amide I) ve 1514 cm−1 (amide II), 1207 cm− 1 (amide III)
bantlarında görülmüştür. Bu sonuç diğer KR çalışmalarındaki FT-IR sonuçlarıyla
uyumludur (Kakkar ve ark., 2014; Edwards ve ark., 2015; Yuan ve ark., 2015).

Şekil 3.1 Elde edilen keratinin SEM görüntüsü.

19
Şekil 3.2 Elde edilen keratinin FT-IR sonucu.

3.2. HA Karakterizasyonu

Elde edilen HA’nın kimyasal bağ yapısı FT-IR spektroskopisi ile incelenmiştir.
Spektrumda (Şekil 3.3) HA’ya ait görülen karakteristik bantlar şu şekildedir: 3283 cm-
1’deki pik -OH grubuna bağlı molekül içi ve moleküller arası gerilme titreşimini
göstermektedir. Sırasıyla, 2923 cm-1 bandı -CH2 grubunun simetrik gerilme titreşimi,
1630 cm-1 bandı amid-II grubu varlığı ile ve 1449 cm-1 bantları COO− grubunun
simetrik ve asimetrik titreşimi ile ilişkiliyken, 1077 cm-1 bandı C- O -C gerilmesi ile
ilişkilidir. Bu sonuçlar literatürde daha önce yapılan araştırmalarla örtüşmektedir (Reddy
ve ark., 2013; Vasi ve ark., 2014).

Şekil 3.3. Elde edilen HA’nın FTIR spektrumu.

3.3. Morfolojik Analiz

Üretilen fiber örneklerin morfolojik yapısı elektron mikroskobu kullanılarak


incelenmiştir. Smart SEM görüntüleme programı ile fiber çapları ölçülmüş, SPSS

20
programında ise istatistiksel grafiğe dönüştürülerek dağılım eğrileri çıkarılmıştır.
Emülsiyon tekniği ile üretilen çekirdek-kılıf yapılı nanofiberlerden, PCL-PEO, PCL-PEO
+HA, PCL-PEO+KR ve PCL-PEO+HA+KR örneklerinin SEM görüntüleri ve ortalama
fiber çap dağılımları Şekil 3.4’de gösterilmiştir. Tüm nanofiber örneklerinin boncuksuz
ince yapıda düzgün fiber morfolojisi gösterdiği görülmektedir. PCL-PEO örneğinin
ortalama fiber çapı 1641,32 ± 378,76 nm olarak belirlenmiştir (Şekil 3.4a). Biyoaktif
maddelerin yapıya dahil edilmesiyle birlikte ortalama fiber çaplarında önemli bir incelme
yaşanarak sırasıyla PCL-PEO+HA (Şekil 3.4b), PCL-PEO+KR (Şekil 3.4c) ve PCL-
PEO+HA+KR (Şekil 3.4d) örneklerinin ortalama fiber çapları; 766,10 ± 180,42 nm,
724,85 ± 200,17 nm ve 774,92 ± 200,88 nm olarak ölçülmüştür. Sonuçlara bakıldığında
PCL-PEO’ya KR ilavesinin etkisinin fiber çaplarının düşmesinde HA’dan daha çok etkisi
olduğu gözlemlenmişken, HA’nın standart sapmada, yani fiberlerin çaplarının homojen
dağılımında, KR’den daha çok iyileşmeye neden olduğu görülmüştür. KR ve HA’nın
kullanımının nanofiberlerin incelmesinde etkisi olduğu literatürdeki çalışmalarda da
gösterilmiştir (Chen ve ark., 2015; He ve ark., 2017).

Eş eksenli elektroeğirme tekniği ile üretilen çekirdek-kılıf yapılı, PCL-PEO, PCL-PEO


+HA, PCL-PEO+KR ve PCL-PEO+HA+KR fiber örneklerinin SEM görüntüleri ve
ortalama fiber çap dağılımları Şekil 3.5’de gösterilmiştir. PCL-PEO ve PCL-PEO-HA
örneklerinde fiber yapıları boncuksuz ve düzgün bir morfoloji sergilerken, PCL-PEO-KR
yapısında yer yer hafif boncuklanma görülmüştür (Şekil 3.5a-c). Ortalama fiber çapları
PCL-PEO, PCL-PEO +HA, PCL-PEO+KR ve PCL-PEO+HA+KR için sırasıyla;
1193,13± 428,81 nm, 1104,99 ±457,12 nm, 1094,36 ±524,81 nm, 2107,66 ± 945,07 nm
olarak tespit edilmiştir. HA ve KR’nin ayrı ayrı kullanıldığı örneklerde PCL-PEO’ya
kıyasla belirgin bir çap değişikliği gözlenmemekle beraber, HA’nın az da olsa fiber
yapılarında iyileşmeye neden olduğu gözlenmiştir. Şekil 3.5d’ye baktığımızda ise HA ve
KR’nin birlikte kullanıldığı PCL-PEO-HA+KR örneğinde diğerlerinden farklı olarak
fiberler klasik silindirik yapıdan uzaklaşarak şerit benzeri bir yapı (ribbon-flat) sergilediği
görülmektedir. Bu durum literatürde yoğunluğu fazla olan elektroeğirme çözeltilerinin
elektroeğrilmesi sırasında çözücünün hızlı bir şekilde buharlaşmasıyla ilişkili olduğu
şeklinde açıklanmıştır (Koombhongse ve ark., 2001; Itoh ve ark., 2016). Silindirik yapı
olmadığı için bu örnekte ölçülen ortalama fiber çapı 2107,66 ± 945,07 nm sonucu anlamlı
değildir.

21
Şekil 3.4. Emülsiyon elektroeğirme tekniğiyle üretilmiş fiberlerin SEM görüntüleri ve
ortalama fiber çap dağılımları (a) PCL-PEO (b) PCL PEO +HA (c) PCL-PEO+ KR (d)
PCL-PEO+ HA+KR.

22
Şekil 3.5. Eş eksenli elektroeğirme tekniğiyle üretilmiş fiberlerin SEM görüntüleri ve
ortalama fiber çap dağılımları (a) PCL-PEO (b) PCL PEO +HA (c) PCL-PEO+ KR (d)
PCL-PEO+ HA+KR.

23
3.4. Fourier Transform Infrared Spektroskopisi (FTIR)

FTIR-ATR polimerlerin moleküler ve yapısal özelliklerinin araştırılmasında önemli bir


tekniktir. Emülsiyon elektroeğirme yöntemiyle oluşturulan PCL-PEO, PCL-PEO +HA,
PCL-PEO+KR ve PCL-PEO+HA+KR nanofiber örneklerinin FTIR spektrumları Şekil
3.6 ’da; eş eksenli elektroeğirme yöntemiyle üretilen PCL-PEO, PCL-PEO +HA, PCL-
PEO+KR ve PCL-PEO+HA+KR fiber numunelerinin spektrumları ise Şekil 3.7’de
verilmiştir. İki grubun spektrumlarında da PCL’in karakteristik infrared bandları
görülmektedir. Sırasıyla 2941 cm-1 de ve 2864 cm-1 ‘de görülen pikler asimetrik -CH2
gerilmesine ve simetrik -CH2 gerilmesine bağlıdır. Ayrıca 1720 cm-1 değerinde görülen
derin pik karbonil grubu gerilmesiyle ilişkilidir. Bununla beraber, 1293 cm-1 deki pik C-
O ve C-C gerilmesine bağlıyken, 1238 -1
‘deki gerilme bandı asimetrik C-O-C varlığını
gösterir (Elzein ve ark., 2004). FTIR-ATR tekniğinin çalışma prensibine göre bu teknik
ile eş eksenli fiberlerin yalnızca yüzey kompozisyonu incelenebilmektedir. Bu sebeple iç
katmanda kalan PVA, HA ve Keratin gibi polimerlere ait karakteristik piklerin eş eksenli
nanofiberlerin spektrumunda görülmemesi beklenir. İki spektrum görselinde de iç
katmanda kalan polimerlerin piklerinin gözükmemesi, eş eksenli nanofiberlerde iyi bir
enkapsülasyon gerçekleştiğinin kanıtı niteliğindedir. Bu durum daha önce yapılmış eş
eksenli nanofiberlerle alakalı başka bir çalışmada da gösterilmiştir (Gonçalves ve ark.,
2015).

Şekil 3.6. Emülsiyon elektroeğirme yöntemiyle oluşturulan nanofiber örneklerinin


FTIR-ATR spektrumları.

24
Şekil 3.7. Eş eksenli elektroeğirme yöntemiyle oluşturulan nanofiber örneklerinin
FTIR-ATR spektrumları.

3.5. Diferansiyel Taramalı Kalorimetri (DSC)


Yara örtüsü çalışmalarında termal davranış analizi, yara örtüsünün vücut sıcaklığında
bozunup bozunmadığını ya da herhangi bir hal değişikliğine uğrayıp uğramadığının
belirlenmesi açısından önemlidir. Diferansiyel taramalı kalorimetre cihazı kullanılarak
yapılmış termal analiz sonucundaki elde edilen termogramda polimerler zincirlerinin
kristal yapısının bozulduğunu gösteren keskin endotermik pikler görülmüştür ki bu pikler
polimerlerin erime eğrisine işaret eder. Emülsiyon elektroeğirme ile üretilmiş PCL-PEO,
PCL-PEO+HA, PCL-PEO+KR ve PCL-PEO+HA+KR nanofiber doku iskelelerin erime
sıcaklıkları sırasıyla; 61,60 ºC, 61,66 ºC, 61,17ºC ve 55,29 ºC olmuştur (Şekil 3.8).
Entalpi değerleri ise sırasıyla 27,74 j/g, 6,15 j/g, 6,08 j/g, 4,65 j/g olarak ölçülmüştür. Bu
sonuçlara bakıldığında, HA ve KR nin birlikte katıldığı örnekte kolektif etkinin erime
sıcaklığında düşüşe yol açtığı görülmüştür. Ayrıca fiber yapılarındaki HA ve KR
katkılarının erime entalpisinde önemli bir azalmaya sebep olduğu Bu durum PCL-PEO
nanofiberlerinin kristalinitesinde azalmaya sebep oldukları anlamına gelmektedir (He vd.,
2017). Eş eksenli yöntemle üretilen fiber örneklerinin termogramları ise Şekil 3.9’da
gösterilmiştir. PCL-PEO, PCL-PEO+HA, PCL-PEO+KR ve PCL-PEO+HA+KR
örneklerinin erime sıcaklıkları sırasıyla 60,77 ºC, 61,60 ºC, 59,15 ºC, 55.14 ºC olarak
ölçülmüştür. Erime entalpileri ise sırasıyla 15,65 j/g, 13,60 j/g, 8,13 j/g ve 12,44 j/g’dır.
Burada da görüldüğü gibi emülsiyon örneklerine benzer olarak KR ve KR+HA’nın
birlikte katıldığı örneklerin erime sıcaklıklarında düşüşe neden olduğu görülmüştür.
Emülsiyon örneklerinde biyoaktif maddelerin polimerlerin kristalinitesinde düşüşe yol
açtığı görülürken, eş eksenli örneklerde bu konuda anlamlı bir farklılık

25
oluşturmamışlardır. PCL-PEO+HA+KR örneğinde diğerlerinden farklı olarak ikinci bir
erime piki görülmüştür. Bu durum nem kaybıyla birleşmiş bir çeşit faz geçişi sonucuna
bağlı olabilir. Benzer bir sonuç daha önce yapılmış bir çalışmada görülmüştür
(Taepaiboon vd., 2006).
Görüldüğü üzere emülsiyon ve eş eksenli elektroeğirme tekniği ile üretilen aynı içerikteki
örnekler erime sıcaklığına etkisi açısından benzer davranışlar sergilemiştir. Tüm doku
iskelelerinin vücut sıcaklığında (35-38 ºC) herhangi bir hal değişikliğine uğramadığı bu
sebeple yara örtüsü uygulamalarında kullanımlarında bir sakınca olmadığı sonucuna
varılmıştır.

Şekil 3.8. Emülsiyon elektroeğirme yöntemiyle üretilmiş fiberlerin DSC termogramları.

Şekil 3.9. Eş eksenli elektroeğirme yöntemiyle üretilmiş fiberlerin DSC termogramları.

26
3.6. Mekanik Özelliklerin Analizi
Yara örtüsü uygulamalarında mukavemet ve esneklik temel bir kriterdir. Çünkü ideal bir
yara örtüsünün dışarıdan gelen darbelere karşı hasar almayacak kadar mukavemetli ve
hareketi engellemeyecek/ üstünde bulunduğu dokuya zarar vermeyecek şekilde esnek
olması beklenir. Dört farklı içerikte ve iki farklı teknikle üretilen HA, KR ve HA+KR
içeren eş eksenli nanofiber örneklere uygulanan çekme testindeki mukavemet-uzama
grafikleri Şekil 3.10’da gösterilmiştir.
Tablo 3.1.’de görüldüğü gibi eş eksenli ve emülsiyon yöntemleriyle üretilen PCL-PEO
numunelerinin maksimum çekme mukavemeti sırasıyla 6,2 MPa ve 6,8 MPA olup,
anlamlı bir değişiklik gözükmemiştir. Fakat emülsiyon örneğinin uzama miktarı %299
olup, uzama miktarı %171 olan eş eksenli tekniğindeki örneğe kıyasla oldukça esnektir.

Şekil 3.10. Eş eksenli ve emülsiyon elektroeğirme yöntemleriyle oluşturulmuş fiber


numunelerinin mukavemet-uzama grafikleri

Yapıya HA eklendiğinde ise maksimum deformasyon eş eksenli ve emülsiyon


örneklerinde düşerek, sırasıyla 3,7 MPa ve 5,9 MPa olmuştur. Yüzde uzama ise eş
eksenlide %37 olurken emülsiyonda ise %299 olarak ölçülmüştür. Dolayısıyla, hidrofilik
yapıda ve düşük mukavemetli olarak bilinen HA’nın nanofiberler üzerinde mekanik
özelliklerde zayıflamaya sebep olduğu görülmüştür. KR katılarak yapılan örneklere
bakıldığında, HA ilavesiden daha iyi mekanik özellik göstererek, eş eksenlide maksimum

27
çekme mukavemetini 6,3 MPa’ya, emülsiyonda ise 14 MPa’ya kadar yükselmiştir. Yüzde
uzamaları ise sırasıyla %155 ve %452 olmuştur.

Tablo 3.1. Eş eksenli ve emülsiyon elektroeğirme yöntemleriyle üretilen fiber


numunelerinin kuvvet ve yüzde uzama değerleri.

Keratin ilavesinin emülsiyon örneklerinin mukavemet ve uzamasını büyük oranda


iyileştirdiği görülmektedir. Bu da emülsiyon örneklerinde KR’li nanofiber yapılarının eş
eksenli yöntemindekine kıyasla daha ince ve düzgün fiber yapılarının elde edilmesinden
kaynaklı olduğu söylenebilir. HA ve KR’in birlikte eklendiği örneklerde saf örneklere
göre yüzde uzamaları düşerek eş eksenli örneklerde %118, emülsiyon örneklerinde %158
olduğu görülmüştür. Maksimum mukavemeti ise emülsiyon örneğinde 2,2 MPa iken eş
eksenlide 15,8 MPa olarak ölçülmüştür. Görüldüğü gibi HA ve KR’nin beraber
kullanıldığı fiber örneği hariç tutulduğunda emülsiyon ile üretilen fiberlerin eş eksenli ile
üretilen fiberlere kıyasla daha üstün mukavemet ve uzama gösterdikleri görülmektedir.
Eş eksenli tekniği ile üretilen HA ve KR’nin birlikte kullanıldığı PCL-PEO-HA+KR
numunesindeki mukavemetin emülsiyon tekniği ile üretilen aynı içerikteki numuneden
çok daha yüksek çıkmasının nedeni morfolojik inceleme kısmında bahsi geçen yassı şerit
morfolojisine sahip olmasıdır. Yassı yapıdaki fiberlerin silindirik yapıdaki fiberlere
kıyasla mukavemeti oldukça artarken uzama miktarını azaldığı literatürde görülmüştür.
Bu örneğin mukavemet-uzama eğrisindeki davranışı da yapılan benzer bir çalışmayla
örtüşmektedir (Itoh ve ark., 2016). Bu sonuçlardan hareketle tüm fiber örneklerinde yara
örtüsü uygulamalarında kullanılabilecek kuvvet ve esneklikte fiberlerin üretildiği
sonucuna varılabilir (Chen ve ark., 2017).

28
4. SONUÇLAR

Bu çalışmada emülsiyon ve eş eksenli elektroeğirme yöntemleri kullanılarak


polikaprolakton (PCL) ve polietilen oksit (PEO) polimerleriyle birlikte biyouyumluluk
ve biyoaktiviteyi artıracak hyaluronik asit (HA) ve keratin (KR) doğal polimerleri de
kullanılarak kılıf-çekirdek yapılı fiberlerden doku iskeleleri üretilmiştir. Yara örtüsü
uygulamalarında kullanılma amaçlı üretilen bu fiberlerin içerdiği HA ve KR hayvansal
kaynaklardan ekstrakte edilerek üretildikten ve karakterizasyon testleri yapıldıktan sonra
fiber yapılara iki farklı elektroeğirme yöntemiyle katılmıştır. Emülsiyon ve eş eksenli
elektroeğirme yöntemiyle oluşturulan aynı içerikteki tüm fiber örneklerin morfolojik,
kimyasal, termal ve mekanik özellikleri incelenerek sonuçlar değerlendirilmiştir. HA ve
KR biyoaktif polimerleri, horoz ibikleri ve hayvan toynaklarından kimyasal muamelelerle
başarılı bir şekilde üretildiği karakterizasyon testleriyle gösterilmiştir. FTIR-ATR
analizinde yüzey kompozisyonu incelendiği için yalnızca kılıf polimer olan PCL’in
karakteristik kimyasal bağları gözlemlenmiştir ki bu da başarılı bir eş eksenli fiber üretimi
olduğunu doğrulamaktadır. Ayrıca, üretilen fiber örneklerin SEM sonuçları göz önüne
alındığında, emülsiyon yöntemi ile üretilenlerin nano skalada, boncuksuz ve düzgün
yapıda fiberler olduğu, eş eksenli yöntemle üretilen fiberlerin ise mikro skalada, PCL-
PEO ve PCL-PEO-HA örneklerinin boncuksuz düzgün yapıda fiberler olduğu
görülmüştür. KR katılan örneklerde ise boncuklanma eğilimi olduğu, PCL-PEO-HA+KR
fiberlerinin ise yassı yapılı morfoloji gösterdiği tespit edilmiştir. Çekme testi sonucu fiber
numunelerinin yara örtüsü uygulamaları için uygun aralıkta olan mukavemet ve uzama
değerlerini gösterdiğini ifade etmektedir. Termal karakterizasyon sonucunda ise fiber
yara örtülerin vücut sıcaklığında (35-38°C) herhangi bir bozunmaya ya da faz değişimine
uğramadan kullanılabileceğini göstermiştir. Tüm sonuçlar göz önüne alındığında, üretilen
fiber doku iskelelerinin yara örtüsü olarak kullanımında gelecek vaat ettiği sonucuna
varılmıştır.

29
KAYNAKLAR
Benati, G., Bertone, M. S. (2013) Nutrition and wound healing. Measurements in
Wound Healing: Science and Practice, 28, 63–71.

Bhardwaj, N., Kundu, S. C. (2010) Electrospinning: A fascinating fiber fabrication


technique. Biotechnology Advances, 28, 325–347.

Bret, U. D., Lakshmi, N. S., Laurencin, C. T. (2011) Biomedical Applications of


Biodegradable Polymers. Journal of Polymer Science Part B: Polymer Physics, 3, 832–
864.

Chen, C. H., Chen, S. H., Shalumon, K. T., Chen, J. P. (2015) Dual functional core-
sheath electrospun hyaluronic acid/polycaprolactone nanofibrous membranes embedded
with silver nanoparticles for prevention of peritendinous adhesion. Acta Biomaterialia,
26, 225–235.

Chen, S., Liu, B., Carlson, M. A., Gombart, A. F., Reilly, D. A., Xie, J. (2017) Recent
advances in electrospun nanofibers for wound healing. Nanomedicine, 12, 1335–1352.

Collins, M. N., Birkinshaw, C. (2013) Hyaluronic acid based scaffolds for tissue
engineering - A review. Carbohydrate Polymers, 92, 1262–1279.

Edwards, A., Jarvis, D., Hopkins, T., Pixley, S., Bhattarai, N. (2015) Poly(ε-
caprolactone)/keratin-based composite nanofibers for biomedical applications. Journal
of Biomedical Materials Research Part B: Applied Biomaterials, 103, 21–30.

Elzein, T., Nasser-Eddine, M., Delaite, C., Bistac, S., Dumas, P. (2004) FTIR study of
polycaprolactone chain organization at interfaces. Journal of Colloid and Interface
Science, 273, 381–387.

Gizaw, M., Thompson, J., Faglie, A., Lee, S. yu, Neuenschwander, P., Chou, S. feng
(2018) Electrospun Fibers as a Dressing Material for Drug and Biological Agent
Delivery in Wound Healing Applications, 1–28.

Gonçalves, R. P., da Silva, F. F. F., Picciani, P. H. S., Dias, M. L. (2015) Morphology


and Thermal Properties of Core-Shell PVA/PLA Ultrafine Fibers Produced by Coaxial
Electrospinning. Materials Sciences and Applications, 06, 189–199.

30
He, M., Zhang, B., Dou, Y., Yin, G., Cui, Y., Chen, X., Matsuo, M., Huang, D., Kim,
H. Y. (2017)a Fabrication and characterization of electrospun feather keratin/poly(vinyl
alcohol) composite nanofibers. RSC Adv., 7, 9854–9861.

He, M., Zhang, B., Dou, Y., Yin, G., Cui, Y., Chen, X. (2017)b Fabrication and
characterization of electrospun feather keratin/poly(vinyl alcohol) composite nanofibers.
RSC Advances, 7, 9854–9861.

Hill, P. S., Apel, P. J., Barnwell, J., Smith, T., Koman, L. A., Atala, A., Van Dyke, M.
(2011) Repair of Peripheral Nerve Defects in Rabbits Using Keratin Hydrogel
Scaffolds. Tissue Engineering Part A, 17, 1499–1505.

Itoh, H., Li, Y., Chan, K. H. K., Kotaki, M. (2016) Morphology and mechanical
properties of PVA nanofibers spun by free surface electrospinning. Polymer Bulletin,
73, 2761–2777.

Ji, W., Yang, F., Van Den Beucken, J. J. J. P., Bian, Z., Fan, M., Chen, Z., Jansen, J. A.
(2010) Fibrous scaffolds loaded with protein prepared by blend or coaxial
electrospinning. Acta Biomaterialia, 6, 4199–4207.

Jia, X., Zhao, C., Li, P., Zhang, H., Huang, Y., Li, H., Fan, J., Feng, W., Yuan, X., Fan,
Y. (2011) Sustained Release of VEGF by Coaxial Electrospun Dextran/PLGA Fibrous
Membranes in Vascular Tissue Engineering. Journal of Biomaterials Science, Polymer
Edition, 22, 1811–1827.

Kakkar, P., Madhan, B., Shanmugam, G. (2014) Extraction and characterization of


keratin from bovine hoof: A potential material for biomedical applications.
SpringerPlus, 3, 596.

Kang, D. Y., Kim, W. S., Heo, I. S., Park, Y. H., Lee, S. (2010) Extraction of
hyaluronic acid (HA) from rooster comb and characterization using flow field-flow
fractionation (FlFFF) coupled with multiangle light scattering (MALS). Journal of
Separation Science, 33, 3530–3536.

Koombhongse, S., Liu, W., Reneker, D. H. (2001) Flat polymer ribbons and other
shapes by electrospinning. Journal of Polymer Science, Part B: Polymer Physics, 39,
2598–2606.

Kurtoǧlu, A. H., Karataş, A. (2009) Yara tedavı̇ sı̇ nde güncel yaklaşimlar: Modern yara

31
örtülerı̇ . Ankara Universitesi Eczacilik Fakultesi Dergisi, 38, 211–232.

Lu, Y., Huang, J., Yu, G., Cardenas, R., Wei, S., Wujcik, E. K., Guo, Z. (2016) Coaxial
electrospun fibers: applications in drug delivery and tissue engineering. Wiley
Interdisciplinary Reviews: Nanomedicine and Nanobiotechnology, 8, 654–677.

Malheiro, V. N., Caridade, S. G., Alves, N. M., Mano, J. F. (2010) New poly(ε-
caprolactone)/chitosan blend fibers for tissue engineering applications. Acta
Biomaterialia, 6, 418–428.

Reddy, K. J., Karunakaran, K. T. (2013) Purification and characterization of hyaluronic


acid produced by Streptococcus zooepidemicus. J. BioSci. Biotech, 2, 173–179.

Sahin, Y. M., Su, S., Ozbek, B., Yücel, S., Pinar, O., Kazan, D., Oktar, F. N., Ekren, N.,
Gunduz, O. (2018) Production and characterization of electrospun fish sarcoplasmic
protein based nanofibers. Journal of Food Engineering, 222, 54–62.

Shiedlin, A., Bigelow, R., Christopher, W., Arbabi, S., Yang, L., Maier, R. V.,
Wainwright, N., Childs, A., Miller, R. J. (2004) Evaluation of hyaluronan from different
sources: Streptococcus zooepidemicus, rooster comb, bovine vitreous, and human
umbilical cord. Biomacromolecules, 5, 2122–2127.

Taepaiboon, P., Rungsardthong, U., Supaphol, P. (2006) Drug-loaded electrospun mats


of poly(vinyl alcohol) fibres and their release characteristics of four model drugs.
Nanotechnology, 17, 2317–2329.

Vasi, A. M., Popa, M. I., Butnaru, M., Dodi, G., Verestiuc, L. (2014) Chemical
functionalization of hyaluronic acid for drug delivery applications. Materials Science
and Engineering C, 38, 177–185.

Voigt, J., Driver, V. R. (2012) Hyaluronic acid derivatives and their healing effect on
burns, epithelial surgical wounds, and chronic wounds: A systematic review and meta-
analysis of randomized controlled trials. Wound Repair and Regeneration, 20, 317–331.

Wang, X., Ding, B., Li, B. (2013) Biomimetic electrospun nanofibrous structures for
tissue engineering. Materials Today, 16, 229–241.

Yi, S., Ding, F., Gong, L., Gu, X. (2017) BENTHAM SCIENCE Send Orders for
Reprints to reprints@benthamscience.ae Current Stem Cell Extracellular Matrix

32
Scaffolds for Tissue Engineering and Regenerative Medicine, 12, 233–246.

Yuan, J., Geng, J., Xing, Z., Shim, K. jin, Han, I., Kim, J. chul (2015) Novel wound
dressing based on nano fi brous PHBV – keratin mats, 1027–1035.

Zamani, M., Prabhakaran, M. P., Ramakrishna, S. (2013) Advances in drug delivery via
electrospun and electrosprayed nanomaterials. International Journal of Nanomedicine,
8, 2997–3017.

33
ÖZGEÇMİŞ

Adı-Soyad : Sena Su
Mail adresi : senasu.mar@gmail.com
Yabancı dil : İngilizce (YDS 82)

Öğrenim bilgileri : Lisans- Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Gıda Mühendisliği


(2008-2013)
Yüksek Lisans- Marmara Üniversitesi, Metalurji ve Malzeme
Mühendisliği (2016-2019)

Deneyimler : Sorumlu Müdür-Eylül 2014-Haziran 2015, Meşhur Safranbolu


Lokumcusu
Asistan öğrenci- Eylül 2016-Ağustos 2019, Nanoteknoloji ve
Biyomalzemeler Uygulama ve Araştırma Merkezi
Proje asistanı- Şubat 2019-Ağustos 2019, Elektroeğirme
Yöntemi ile Biyouyumlu Yara Örtüsünün Üretilmesi ve
Karakterizasyonu

Ulusal bilimsel toplantılarda sunulan ve bildiri kitaplarında basılan bildiriler


Makaleler:
• Yeşim M. Şahin, Sena Su, Burak Özbek, Sevil Yücel, Orkun Pınar, Dilek
Kazan, Faik N. Oktar, Oğuzhan Gündüz; Production and characterization of
electrospun fish sarcoplasmic protein based nanofibers , Journal of Food
Engineering, 222, 54-62 (2018)
• Faik N. Oktar, Sena Su, Burak Özbek, Sevil Yücel, Dilek Kazan, Oğuzhan
Gündüz; Production and Characterization of Whey Protein Concentrate (WPC)
Based Nano-Fibers, Materials Science Forum, 923, 427-40 (2018)
• Sena Su; Gıda Uygulamalarında Elektroeğirme ve Elektrosprey Teknikleri,
Yüzey İşlemler Dergisi, 109, 22-34 (2016)

34
Sunumlar:

• Sena Su, Mehmet Eroğlu, Cevriye Kalkandelen, Nazmi Ekren, Faik Nüzhet
Oktar and Oğuzhan Gündüz; Core–shell structured hyaluronic acid and keratin
nanofibers for wound dressing, Tıptekno2019 Conference (2019)
• Sena Su, Mehmet Eroglu, Cevriye Kalkandelen, Nazmi Ekren, Faik Nuzhet
Oktar, Osman Kilic and Oguzhan Gunduz; Core–shell structured hyaluronic acid
nanofibers for wound dressing, 7th International Work-Conference on
Bioinformatics and Biomedical Engineering, 8-10 Mayıs 2019, Granada, İspanya
(Sözlü Sunum)
• Sena Su, Nalan S. Korkmaz, Ulkugul Guven, Mehmet S. Eroglu, Nazmi Ekren,
Osman Kılıç, Faik N. Oktar, Oğuzhan Gündüz; Controlled Release of Metformin
Hydrochloride from Core-Shell Nanofibers with Fish Sarcoplasmic Protein, 4th
International Conference on Biomedical Polymers & Polymeric Biomaterials, 15-
18 Temmuz 2017, Krakow, Polonya (Sözlü Sunum)
• Sena Su, Burak Ozbek, Yesim M. Sahin, Sevil Yucel, Dilek Kazan, Faik N. Oktar,
Nazmi Ekren, Oguzhan Gunduz; Process optimization of electrospun fish
sarcoplasmic protein based nanofibers, World Academy of Science, Engineering
and Technology,17-18 Ağustos 2017, Barselona, İspanya (Sözlü Sunum)

35

You might also like