You are on page 1of 187

Yeniden

�NSAN �NSANA

�stanbul �niversitesi Edebiyat Fak�ltesi Psikoloji


B�l�m�'nden lisans diplomas� alan Do�an C�celo�lu,
ABD'de Univesity of Illinois'de Dil Psikolojisi
(Psikolinguistik) alan�nda doktora yapm�t�r.
Daha sonra �stanbul �niversitesi, Hacettepe
�niversitesi ve Bo�azi�i �niversitesi'nde ��retim
�yesi olarak g�rev yapan C�celo�lu; bu
arada bir y�l s�reyle Fulbight bursuyla ziyaret�i
profes�r olarak University of California, Berkeley'de
ara�t�rma yapm�t�r.

Do�an C�celo�lu'nun uzmanl�k alan� alg�lama,


��renme ve dil psikolojisidir. Bilimsel yay�nlar�n�n
bir�o�unu ileti�im konusunda yapm�t�r; bu
yay�nlar, ayn� toplumda yeti�mi� insanlar aras�ndaki
ileti�im ili�kilerini oldu�u kadar, farkl� toplum
ve k�lt�rlerde yeti�mi� ki�ilerin ileti�im ili�kilerini
de kapsar.

Halen California State University, Fullerton'da


Office of International Education and Exchange'de
(ABD) direkt�r yard�mc�s� olarak g�rev
yapan Do�an C�celo�lu, ��renme Psikolojisi,
Ele�tirel D��nme, Alg�lama Psikolojisi, Bili�sel
Psikoloji vc K�lt�rler Aras� �leti�im alanlar�nda
dersler vermektedir.

:::::::::::::::::

Do�an C�celo�lu

Yeniden

�nsan �nsana

8. Bas�m

:::::::::::::::::

SUNU�

G�zden ge�irilerek geni�letilmi� bu bask� iki k�s�mdan olu�uyor.


Birinci k�s�mda insan ili�kilerinin temelini olu�turan ileti�im
s�re�leri, bizim topluma �zg� g�zlemlerle ayr�nt�l� olarak; sunuluyor.
�kinci k�s�mda, ileti�im ili�kilerinin temelinde yatan k�lt�rel
varsay�mlar �er�evesinde, toplumumuzda yer alan baz� ileti�im
olaylar� inceleniyor.

�nsan �nsana daha �nceki bask�lar�nda b�y�k ilgi g�rm� ve


toplumun de�i�ik kesimlerinden olumlu ele�tiriler alm�t�r. Kitab�n
daha �nceki bask�s�nda ele al�nan bireysel ili�kilerin �tesinde,
toplum ve k�lt�r sorununa da de�inildi�i i�in, �imdiki geni�letilmi� yeni
bask�s�n�n daha da ilgi �ekece�ini umuyorum.

De�erli karikat�rist Erdo�an Bozok'un �izgileri; ileti�im g�c�n�


artt�rmakta ve kitaba dilin �tesinde ayr� bir anlat�m zenginli�i
getirmektedir. Aziz Nesin, baz� hikayelerini almama izin vererek,
benim anlat�m g�c�m�n �tesindeki renkli insan manzaralar�n� ve
onlar�n bize �zg� ili�kilerini, kitapta yans�tmama olanak sa�lad�.
Her iki sanat��ya da destekleri i�in te�ekk�r ediyorum. De�i�ik gazete
ve dergilerde ��kan yaz�lar�n�n baz�lar�n� konu ald���m �etin
Altan, Refik Erduran, Hasan Pulur gibi yazarlar�n katk�lar�n�n �nemini
de, ayr�ca belirtmek isterim.

Kitab�n yaz�m� s�resince, de�i�ik a�amalarda m�sveddeleri


okuyan Can Bruce, Ay�e C�celo�lu, Nuri �ak�r, Tanju �ataltepe,
Tayfun �ataltepe, Sinan �ilesiz, Ahmet Dervi�o�lu, Yonca Dervi�o�lu,
�ffet Dorken, �st�n D�kmen, J�lide Even, Mehmet Metin,
Y�cel Perin�ek, Necla Sar�kaya, Berkay �avkay ve Abdurrahman
Tanr���en'e; konular�n konumu ve kitab�n �slubuyla ilgili �nemli
redaksiyonlar yapan Remzi Kitabevi sahibi ve y�neticisi Erol
Erduran'a te�ekk�r ederim. Her bir ele�tirmen, hem i�erik, hem de yaz�m
y�n�nden �nemli katk�larda bulundu.

���NDEK�LER

I. K�s�m:

YA�AMI ZENG�NLE�T�REN YA DA

FAK�RLE�T�REN S�H�RL� OLAY:

B�REYLER ARASI �LET���M S�REC�

1. Bir �iir ve D��nd�rd�kleri

2. �leti�im D�zeyleri

3. Kelimelerin �tesinde: S�zs�z �leti�im

4. �leti�im ve Alg�lama:

5. �leti�im Benimle Ba�lar: Kendini Tan�ma

6. Aram�zda B�y�k Engel: Savunucu �leti�im

7. �itmek ve Dinlemek

8. S�rt�me ve �at�malar

9. �leti�im ve Toplum

II. K�s�m:

DE���EN T�RK TOPLUMU ���NDE �LET���M

10. �leti�im Manzaralar�

11. K�lt�r ve �leti�im

12. ��imizde �at�an �ki Farkl� D�nya

:::::::::::::::::
B�R�NC� KISIM

YA�AMI

ZENG�NLE�T�REN

YA DA

FAK�RLE�T�REN

S�H�RL� OLAY :

B�REYLER ARASI

�LET���M S�REC�

:::::::::::::::::

Birinci K�s�mda, bireyler aras�ndaki ileti�im


s�reci incelenecek. Bireyler aras�ndaki ileti�im
s�reci, insan olarak bizi sosyal varl�k yapan,
ya�am� zenginle�tiren ya da fakirle�tiren
�nemli bir olayd�r.

Bireyler aras�ndaki ileti�im, belirli bir toplumsal


ve k�lt�rel ortamda yer al�r. Bu nedenle,
s�k s�k toplumumuzdan �rnekler vermeye
�al�t�k; ayr�ca, kitapta yer alan Erdo�an Bozok'un
�izgileri ve Aziz Nesin'in �yk�leri de,
insan�m�z�n psikolojik ve k�lt�rel renklerini
g�z �n�ne seriyor.

:::::::::::::::::

Bir �iir ve D��nd�rd�kleri

--Yola ��k�nca her sabah;

Bulutlara selam ver.

Ta�lara, ku�lara,

Atlara, otlara,

�nsanlara selam ver.

Ne g�r�rsen selam ver.

Sonra ��kar�p cebinden aynan�

Bir selam da kendine ver.

Hat�r�n kalmas�n el g�n yan�nda

Bu d�nyada sen de vars�n!

�le�tir dostlu�unu varl��a,


Bir k�sm� seni de sars�n.--

�st�n D�kmen

G�le� y�zl�, sakin bir ��renciydi �st�n D�kmen. Hacettepe �niversitesi


Psikoloji B�l�m� ��retim �yeleri ve ��rencileri taraf�ndan sevilen
bu gen�, bir g�n ��retmekte oldu�um --Ki�iler Aras� �leti�im
Psikolojisi' dersinden sonra bana yakla�m� ve her zamanki s�k�lgan
tavr�yla, --Hocam bir �iir yazd�m, �ok zaman�n�z� almazsa sizin okuman�z�
istiyorum;' diyerek yukar�daki �iirini bana vermi�ti.

Her gen� belirli devrelerde a��k olmu�, �iir yazmak hevesine kap�lm�
ve kendini dinleyecek anlay�l� birini aram�t�r. B�yle bir �air
olma heveslisiyle kar�� kar��ya oldu�umu d��nd�m. ��imden, --�st�n,
i�ini d�kecek ba�ka adam bulamad�n m�?-- duygusunu ge�irirken,
onu incitmemeye �zen g�stererek, --Evde okuyay�m, daha sonra
konu�uruz,' dedim.

�iir ilk okuyu�ta beni kucaklad�; ya�amla olan ba��m�n g��lendi�ini,


kendimle olan ili�kimin artt���n� hissettim; sevgi d�nyam�n kap�lar�
a��ld�. G�le� y�z�n�n ve s�k�lganl���n�n arkas�nda, �st�n D�kmen'in
g�n�l zenginli�ini g�rebildim. O aylarda, �nsan �nsana kafamda
son �eklini al�yordu. Kitab�ma, sevgi kap�lar�n� a�an bu �iirle ba�lamaya
karar verdim.

�nsan �nsana'n�n ilk bas�m�ndan 10 y�l sonra �st�n'le konu�tu�umda


��rendim ki, bu �iir, kitab�n bas�m�ndan sonra defalarca
T�rk radyo ve televizyonunda okunmu�. �st�n, benimki gibi, okuyucunun
da g�n�l kap�s�n� a�m�; T�rkiye'nin sevgi okyanusuna
kendi katk�s�n� yapm�.

Neden Bu �iir?

Evet, ilgin� bir sorudur bu: Bu �iir neden bu kadar sevildi? Sorunun
cevab�n� �iirin iki �zelli�inde buluyorum: (1) �nsan�n kendine de�er
vermesi ve sevecenlikle, ho�g�r�yle kendini kabullenmesi. (2) Yal�t�lm�,
kopuk, kaybolmu� insan� de�il; kendiyle, toplumuyla, do�ayla
ve evrenle ili�ki kurmu� bir insan� dile getirmesi. �li�ki i�inde olan
insan yaln�z de�ildir; g�nl� co�kun, ya�am� anlaml�, umutlu bir ki�idir.

�leti�im gere�i

��eri�i ne olursa olsun, bir sorunu ��zmek i�in insanlar�n d��nce


al�veri�inde bulunmalar�, bir ba�ka deyi�le, ileti�im kurmalar� gerekir.
Uygarca konu�ma ve tart�ma becerisinin geli�tirilmemi� oldu�u
toplumda, bir sorunu ��zmek amac�yla ba�lat�lan etkile�im, k�sa s�rede
s�rt�me ve �at�maya d�n��r. B�ylece, varolan� ��zmek ��yle
dursun, soruna yenileri eklenir; d�nyan�n bir�ok �lkesinde g�r�len
kanl� �at�malar�n k�keninde,.bilin�siz ko�ullar alt�nda yarat�lan sosyal
ortamdaki ileti�im d�zensizli�i yatar.

Toplumsal sorunlar�n demokratik ��z�m� i�in kar��l�kl�, iki y�nl�


ileti�im gereklidir. B�yle bir ileti�im ger�ekle�tirilmedi�i s�rece,
sorunlar�n ��z�m�n�ne ula��lamaz. G�c� o anda elinde bulunduran
otorite emir vererek, toplumsal soruna bir ��z�m getirece�ine inanabilir.
Ancak ileti�im kurmadan ortaya at�lan ve zorla kabul ettirilen
bu t�r --��z�m-- bi�imlerinin �mr�, emri veren iktidar�n �mr� kadar
olur; iktidar de�i�ince, yeni otorite eski emri ortadan kald�r�r ve �o�u
kere, �ncekine taban tabana z�t, yeni emirler verir. Zamanla s�rt�meler
�o�al�r, bu t�r keyfi emirler daha derin toplumsal buhranlara
yol a�ar. T�rk e�itim, ekonomi ve y�netim tarihi, bu t�r keyfi --emir--
�rnekleriyle doludur.

Ni�in uygarca ileti�im kuram�yoruz? Demokratik ya�am� ger�ekle�tirmi�


demokratik toplumlar�n insanlar�ndan daha m� az yetenekliyiz?
Elbetteki hay�r! Kitab�n t�m�nde, insan ili�kilerinin toplumsal
ve bireysel y�nlerini inceleyerek, bu soruya bir cevap arayaca��z.

Din ��esinin a��r bast��� geleneksel otoriter k�lt�r, demokratik


bir toplumun temelinde yatan ileti�im becerilerini i�ermez. Demokratik
ya�am, yeni ileti�im becerilerini ��renmeyi zorunlu k�lar. �leti�im
becerileri bo�lukta olu�maz; yeni bir d�nya ve ya�am anlay��
i�inde do�ar ve geli�ir.

Cumhuriyet h�k�metlerinin e�itim seferberli�ine girmesi ve insan


potansiyelini de�erlendirmek istemesinin temelinde, �zg�rl�k��
demokratik bir toplum yaratma amac� yatar. Ki�iler aras� ili�kilerde
daha az s�rt�mesi olan, kavgaya d�n�t�rmeden sorunlar�n� ��zebilen,
ac� yerine mutlulu�un, kin ve nefret yerine destek ve ho�g�r�n�n
ye�lendi�i T�rk toplumu, kendini de�erli bulan, sevgi ve anlay�la
�evresindekilerle ileti�im kuran insanlarla kurulabilir.

�NSAN �L��K�LER� N���N �NEML�?

Demokratik �a�da� toplum olabilmek i�in yeni ileti�im becerileri


kazan�lmas� gerekti�i belirtildi. �imdi, ��yle bir soru akl�n�za gelebilir:
�leti�im sadece toplumsal ama�lar� ger�ekle�tirmek i�in mi gereklidir?
Hay�r! �leti�im, asl�nda hem ki�isel, hem de toplumsal bir s�re�tir.
Bir ba�ka deyi�le, ileti�im, iki ki�iyi ili�ki i�ine sokan psikososyal
bir s�re�tir. Toplumsal sonu�lar�n alt�nda bireysel davran�lar yatar;
sosyal ger�ek, bireyin ki�isel ya�am�ndan ge�erek bi�imlenir.

�nsan, ili�kileri i�inde s�rekli yeniden tan�mlanan bir varl�kt�r; di�er


insanlarla hi� ili�kisi olmayan bir insan d��n�lemez. Ba�ka bir
deyi�le, demokratik toplum yaratabilmek i�in, �nce bireylerin kendi
g�nl�k ya�amlar�nda, di�er ki�ilerin g�r�lerine sayg�l� ve ho�g�r�l�
olmay� ��renmeleri gerekir. Bu ama�la geli�tirilmi� yeni ileti�im
becerileri, hem bireyin, hem de toplumun ya�amma zenginlik ve sayg�nl�k
getirir.

Bir insan�n ili�kilerinin niteli�i, o insan�n ya�am�n�n kalitesini


belirler. �li�ki sorunlar�, ger�ekte ileti�im yani d��nce al�veri�i
sorunlar�d�r ve ya�am�n de�i�ik y�nlerinde kendini g�sterir. Aile ya�am�nda
anne-baban�zla aran�zda bu t�r sorunlar yer alabilir: Fikirlerinizi
dinlemiyor, d��ncelerinizi s�rekli olarak bir kenara itiyor olabilirler.
Ne zaman konu�maya kalksan�z, kendinizi bir tart�ma i�inde
buluyor olabilirsiniz.

Anne ya da baba sizseniz, �ocuklar�n�zla aran�zda bu t�r s�rt�meleri


siz de g�zlemlemekte olabilirsiniz. Bu t�r ileti�im sorunlar�,
e�iniz, ni�anl�n�z ya da arkada�lar�n�z aras�nda da s�z konusu olabilir;
arkada�l�k, meslek se�imi, para harcama gibi konularda farkl� g�r�lere
sahip oldu�unuz i�in, �evrenizdekilerle s�rekli s�rt�me
i�inde olabilirsiniz.

Ki�ilerle ili�ki kurma. y�nteminizden ho�nut olmayabilirsiniz. Daha


yak�n arkada�l�k ili�kileri kurmak istedi�iniz halde, �evrenizdekilerin
size ilgisiz kald���n�, konu�tu�unuz zaman sizi pek dinlemediklerini,
hatta konu�man�z� �o�u kez s�k�c� bulduklar�n� biliyor ve bu
durumu de�i�tirmek istiyor olabilirsiniz.

Baz� kimseler fazla konu�tuklar�, kar��lar�ndakilere konu�ma f�rsat�


vermedikleri i�in bir ileti�im sorunlar� oldu�unu d��n�rlerken,
di�erleri, s�rekli s�zleri kesildi�i halde hi� seslerini ��karamad�klar�ndan
�ikayet�idirler. Kimileri, en son s�ylenecek s�z� ilk ba�ta s�ylediklerinden
ba�lar�n�n s�k s�k derde girdi�ini d��n�rken, ba�kalar�,
az ve �z konu�may� beceremediklerinden, s�z� uzatarak kar��dakinin
ilgisini yitirdiklerinden yak�n�rlar.

Burada ileti�im sorunlar�n�n bir listesini yapman�n anlam� yok;


ancak �u noktay� yeniden vurgulamakta yarar var: �leti�im sorunlar�n�
��zmeden doyumlu bir ya�am s�rd�rmek olanaks�zd�r. Yeni ki�ilerle tan�maktan
utanan, tan�t��� kimselerle anlaml� ili�kiler geli�tirmesini
beceremeyen kimse, bu y�zden yaln�zl�k i�inde oldu�unu bilebilir;
ne var ki, daha anlaml� derin ili�kiler geli�tirmek i�in ne yapmas�
gerekti�ini bilmeyebilir. Bu ki�inin, sa�l�kl� bir ki�ili�in yan� s�ra
ileti�im becerileri de geli�tirmesi gerekir.

�nsanlar�n �o�u, doyumlu bir ya�am ger�ekle�tirme �abas� i�indedir:


Uzun y�llar okula gitme, meslekte y�kselmeye �abalama, aileyi
en rahat d�zeyde ya�atmak ve �ocuklar� en iyi bi�imde yeti�tirmek
i�in u�ra�ma, anlaml� ve doyumlu bir ya�am� ger�ekle�tirebilmek
i�indir. Doyumlu ya�am� ger�ekle�tirme y�n�nde en �nemli ara� ise,
ileti�imdir.

�leti�im sorunlar�n�n ��z�m�, iyi niyetli ve bu sorunlar�n alt�nda


yatan psikososyal s�re�lerin bilinmesine ba�l�d�r. �leti�im konusunda
bilin�lenme, ki�iye �nemli etkile�im olanaklar� sa�lar. Bu olanaklardan
yararlanarak, doyumlu bir ya�am� ger�ekle�tirmek, ki�inin
kendini de�erli g�rmesiyle ba�lar. �st�n D�kmen'in �iirsel diliyle
s�ylersek, --Bir selam da kendimize vermemiz;' gerekir. Bir insan
olarak kendimizi anlaml� g�rebilmemiz ise, --Bu d�nyada bizim de
var oldu�umuzu, dostlu�umuzu t�m evrene y�neltti�imizde, bir
k�sm�n�n bizi de saraca��n�,' bilmemizden ge�er. Bir ba�ka deyi�le, i�
ve d� d�nyayla anlaml� ili�kiler i�inde olan bir insan olmam�z gerekiyor.

Matematiksel dille s�ylenirse, ileti�im konusunda teknik bilgiler


ve beceriler gerekli, fakat kendi ba��na yeterli de�ildir. �leti�im bilgi
ve becerilerinin arkas�nda g�n�l zenginli�i, sevgi, anlay� ve ho�g�r�
olmal�d�r. Bu temel olmadan her t�rl� ileti�im becerisi, yal�n ve
anlams�z bir egzersizden ileri gidemez: Bilin�siz bir temel �zerine
kurulmu� zenginlik, dinamik g�c�nden yararlan�lmayan bir �a�layana
benzer. �nsan ileti�imi, hem kafa hem de g�n�l zenginli�i ister: Biri
olmadan di�erinin etkinli�i yoktur.

Bir �lkenin trafik d�zeni, o toplumun insan ili�kilerini yans�tan


�nemli g�stergelerden biridir. Trafik, ara� kullanan ki�ilerin birbirleriyle
kurduklar� ili�kilerin t�m�n� ifade eder. Bir �lkedeki trafik d�zenine
bakarak, insanlar�n birbirlerine nas�l bir tav�r i�inde olduklar�n�
g�zlemleme olana�� vard�r. G�nl�k ya�am�m�z�n �nemli bir par�as�
olan trafikteki davran�lara, bu ama�la, k�sa bir g�z atal�m.

TRAF�K KAZALARI -�LET���M KAZALARI

Her g�n kar��la��lan --trafik sorunlar�-- asl�nda ki�iler aras�nda ortaya


��kan --ili�ki sorunlar�--n�n tipik bir �rne�idir. Trafik yasas�, ara� kullanan
ki�ilerin ili�kilerini d�zenleyen kurallar� kapsar. Ta��t gibi somut
bir nesne ile, s�r�c�l�k gibi a��k se�ik g�zlemlenebilen bir davran��
i�erdi�i i�in, trafikte aksayan y�nleri g�rmek daha kolayd�r.
�nsan ili�kilerinde aksayan y�nleri g�zlemleyebilmek trafikte oldu�u
kadar kolay de�ildir; daha �st d�zeyde bir alg�lama becerisi gerektirir.
Bu nedenle s�ze, g�zlemlemesi kolay olan trafik sorunlar�n�n tart�mas�yla
ba�layal�m.

T�rkiye'nin trafik d�zeninin bozuklu�undan s�z edildi�ini i�itmeyen


kalmam�t�r. Trafik kazalar�yla ilgili haberler, �o�u kez, gazetelerin
ilk sayfalar�nda yer al�r. Y�l�n belirli bir haftas� --Trafik Haftas�--
olarak adland�r�larak ister s�r�c�, isterse yaya olsun, vatanda��n
trafik bilgisi art�r�lmaya �al��l�r. Yurt d��nda, daha geli�mi� �lkelerde
bir s�re bulunmu� kimseler, o �lkelerdeki trafik d�zeniyle yurdumuzdaki
trafik d�zenini kar��la�t�rarak --Bizde ni�in onlar gibi d�zenli
bir trafik yok?-- diye yak�n�r.

K�sacas�, T�rkiye'nin trafik d�zeninin karmakar��k, ba��bozuk


oldu�u s�ylenir. Avrupa ya da Amerika toplumunun anlay�� i�inde
de�erlendirilirse, trafi�imizin ger�ekten b�y�k bir ba��bozukluk
i�inde oldu�u g�r�l�r. Ne var ki, T�rk toplumunun ya�am�n� y�nlendiren
geleneksel k�lt�r anlay�� �er�evesinde bak�l�rsa, T�rk trafi�inde
tutarl� bir d�zen g�zlenir.

T�rkiye'deki trafi�in temelinde bulunan ve onu bi�imlendiren


kurallar, toplum ya�am�n� y�neten temel anlay�tan kaynaklan�r. Bu
nedenle, g�nl�k trafik ya�am�m�zda uygulanan kurallar, Bat�l� �lkelerin
trafik kurallar�ndan do�al olarak farkl�d�r. Kitapta yaz�l� olan trafik
yasas� Bat�l� �lkelerin kurallar�na yak�n d�er; ama, sokakta uygulanan
trafik yasas� T�rk toplumuna �zg�d�r ve insan ili�kilerini y�neten
temel anlay�� yans�t�r. �rne�in, --b�y�k arac�n ge�i� �st�nl���
(vard�r)-- kural� bize �zg�, trafik yasas�nda bulunmayan, oysa uygulamada
ge�erli�i olan bir kurald�r. Yine, --erkek s�r�c� kad�n s�r�c�den
�st�nd�r; kad�n s�r�c� erkek s�r�c�ye yol vermeli ve onun
�n�ne ge�memelidir-- kural�, toplumumuza �zg�, trafik yasas�nda
olmayan bir kurald�r.

Trafik yasas�nda bulunmayan, ama T�rkiye'de uygulamada kullan�lan


yukar�daki �rneklere benzer daha bir�ok --gizli kural-- g�sterilebilir:
--Duruma g�re k�rm�z� ��kta durulmayabilir--, --Trafik polisi
tan�d�ksa ceza yazmaz--, --Taksi �of�r�, �zel ara� kullananlardan daha
ayr�cal�kl�d�r--, --Resmi ara�lara ceza yaz�lmaz-- v.b.

Yukar�da da belirtildi�i gibi, trafik, ara�l� insanlar�n ili�kisi olarak


tan�mlanabilir. Ne var ki bu ili�ki, s�n�rlar� ve kullan� bi�imleri iyice
belirlenmi� yerlerde, yani yollarda yer al�r. Bu s�n�rland�rmaya ra�men,
yol �zerinde trafik ili�kileri i�inde olan kimselerin davran�lar�yla,
y�z y�ze konu�an insanlar�n ileti�im ili�kileri aras�nda b�y�k
benzerlikler bulunur.

Baz� kimselerin, konu�tuklar� ki�ilerin s�zlerini s�rekli olarak


kestiklerini g�zlemi�sinizdir. Bu ki�iler s�zlerini kestikleri kimselerden
sosyal mevki, prestij ya da ya� y�n�nden, b�y�k bir olas�l�kla,
daha --b�y�k--t�rler. Sosyal itibar y�n�nden --b�y�k-- olan bu ki�iler,
kar��s�ndaki sanki konu�muyormu� gibi, istedikleri anda s�ze
ba�lar. Bu davran� bi�imiyle, trafikte b�y�k ara�lar�n kendilerinden
daha k���k olan ara�lar�n yollar�n� kesmeleri, sanki k���k
ara�lar yokmu� gibi davranmalar� aras�ndaki benzerlik ne denli �arp�c�,
de�il mi?
Bir arac�n s�r�c�s�, yolda kendinden ba�ka ara� yokmu� gibi
davran�rsa, trafik kazas� olur. Bir ki�i konu�urken, kar��s�ndakini nas�l
etkiledi�ini d��nmeden, kendi bildi�i y�nde istedi�ini s�ylerse,
ayn� trafikte oldu�u gibi, --ileti�im kazalar�-- ortaya ��kar. �nsan
ili�kileriyle ilgili bu kazalar�n sonucunda da --yaralananlar-- ve --�lenler--
vard�r: K�senler, ayr�lanlar ve g�cenenler --yaral�lar�--, kendi i�ine
kapan�p yaln�zl��a g�m�lenlerse --�lenleri-- olu�turur.

�leti�im kazalar�, trafik kazalar�nda oldu�u gibi, kazalara yol a�an


nedenler bilindi�i derecede azalt�labilir. �leti�im konusunda bilgi
edinen birey hem kendini, hem de �evresindekileri daha iyi de�erlendirir
ve anlar. Kendi davran�lar�n� de�erlendirebilen kimse, kurmu�
oldu�u ili�kilerin temelinde yatan psikolojik s�re�leri anlar ve
fark�na varmadan ortaya ��kan --ileti�im kazalar�--n� �nleyebilme olana��na
kavu�ur.

S�Z�N KISASI

Bir ki�inin kendinden ho�lanmas� ve kendini di�er insanlarla, do�ayla


ili�ki i�inde g�rmesi, ya�am�n�n anlaml� olmas�n� sa�lar. Gergin
bir toplum i�inde ya��yoruz; ki�ileri ku�atan bu gerginli�e esir d�memek
i�in, ki�inin kendisiyle ve �evresiyle, bilin�li ili�ki kurmas�
gerekir. Bilin�li ileti�im, anlaml� ya�ama, anlaml� ya�am da sakin ruh
halinin geli�mesine yol a�ar.

T�rk insan� �zg�rl�k�� �a�da� anlay��n toplumumuzda k�k salmas�


ve filizlenmesi i�in --ileti�im gere�ini-- benimsemeli ve zaman
kaybetmeden uygulamaya koymal�d�r. �zg�r ortam i�inde yap�lan
ileti�im, toplum sorunlar�n�n ��z�m�ne oldu�u kadar, ki�iler aras�
sorunlar�n ��z�m�ne de katk�da bulunur.

�leti�im al�kanl�klar�n�n baz�lar�, trafik ili�kilerinde g�r�l�r. Trafik


kazalar� nas�l �l� ve yaral�lar ortaya ��kar�yorsa, ileti�im kazalar�
da --�l�-- ve --yaral�lar-- ortaya ��kar�r. Bu t�r --�l�-- ve --yaral�lar'�n
say�s� azald�k�a toplumumuz daha sa�l�kl� olur.

:::::::::::::::::

�leti�im D�zenleri

:::::::::::::::::

Birinci b�l�mden sonra okuyucu umar�m, ileti�im gere�ini anlam�,


insan ili�kilerinin ya�am�n hem �z�n� hem de �er�evesini olu�turdu�unu
kabul etmi�tir. Bu b�l�mde, ileti�im dinami�ini g�zden ge�irerek,
ileti�im varsay�mlar�n� ve ileti�imin iki d�zeyini inceleyece�iz.

TEMEL �LET���M VARSAYIMLARI

A�a��da ele al�nan temel ileti�im varsay�mlar� Amerikal� bilim adamlar�


Paul Watzlawick, Janet H. Beavin ve Don D. Jackson'�n (1967)
Pragmatics of Human Communication adl� kitab�nda ileri s�r�lm�t�r.
O zamandan bu yana, insan etkile�iminin dinami�ini a��klamada, bu
varsay�mlar s�k s�k kullan�lm�hr.

Watzlawick, Beavin ve Jackson; be� temel varsay�m �nermi�tir.


Bu be� temel varsay�m �unlard�r: l. �leti�im kuramamak olanaks�zd�r;
2. �leti�imin ili�ki ve i�erik d�zeyleri vard�r; 3. Mesaj al�veri�indeki
dizisel yap�n�n kendi ba��na bir anlam� vard�r; 4. Mesajlar s�zl�
ve s�zs�z olarak iki tiptir; 5. �leti�im kuran ki�iler ya E�it ya da E�it
Olmayan ili�kiler i�indedir. Olduk�a kapsaml� olan bu varsay�mlar
ileti�im olaylar�n� incelemek isteyen bilim adam� i�in temel bir �er�eve
olu�turur.

�leti�imin ilk temel varsay�m�, ileti�im kurman�n zorunlu olu�undan,


daha do�rusu ileti�im kuramaman�n olanaks�zl���ndan s�z
eder. Bu nedenle, temel ileti�im varsay�mlar�n�n tart�mas�na onunla
ba�l�yorum.

�leti�im kuramamak olanaks�zd�r

Watzlawick, Beavin ve Jackson --davran�--�n kar��t�n�n bulunmad���n�,


ba�ka bir ifadeyle, --hi�bir �ey yapmama--n�n dahi, davran� oldu�unu
ifade ederler. Bu nedenle, hareket etmek ya da bir �ey s�ylemek
kadar, hareket etmemek ya da susmak da bir davran�t�r ve anlaml�
bir mesaj olu�turur. Bu t�r g�zlemlerden sonra, vard�klar� sonucu
bir varsay�m olarak ��yle ifade ederler: Ayn� sosyal ortamda birbirlerini
alg�layan ki�ilerin ileti�im kuramamalar� olanaks�zd�r.

Bir otob�s yolculu�u yapt���n�z� d��n�n; kimseyle konu�mak


istemiyorsunuz. Yan�n�za konu�kan ya�l� bir bayan oturuyor, uygar
insan olman�n gere�i hafif�e tebess�m ettikten sonra g�zlerinizi
kapat�yorsunuz ve uykunuz ya da ba�a�r�n�z varm� gibi davran�yorsunuz.
Bu durumda ne yaparsan�z yap�n, ya da yapmay�n, yapt���n�z ya da
yapmad���n�z davran��n her birinin bir anlam� vard�r ve
�b�r ki�i i�in bir mesaj olu�turur. G�zlerinizi kapaman�z, --uykum
var -ya da ba��m a�r�yor-sizinle konu�amam;-- mesaj�n� verir. Elinizdeki
dergi ya da kitab� okumaya devam etmeniz, --okudu�um kitap (dergi)
daha �ok ilgimi �ekiyor, kitap okumay� sizinle konu�maya ye�liyorum,--
mesaj�n� verir.

G�nl�k ya�amda, belirli bir sosyal �er�eve i�inde yer alan insanlar,
fark�nda olsunlar ya da olmas�nlar, birbirleriyle ileti�im i�indedirler.
�leti�im kurmak i�in belirli bir davran� g�sterme zorunlu�u
yoktur. Hi�bir davran�ta bulunmama da, anlaml� bir mesaj olu�turur.

Evli bir �ifti ele alarak bireysel d�zeyde �rnek verelim. E�lerden
biri, di�eri yokmu� gibi, s�rf kendi d��nceleri �er�evesi i�inde davranmaya
ba�lar ve --Benim ne yapt���m seni ilgilendirmez, kendi bildi�im
ve inand���m bi�imde ya�amak istiyorum,-- derse, ger�e�e uymayan,
hatal� bir anlay� i�inde davranm� olur.

�rne�in, Nizam Bey her Cumartesi ak�am� arkada�lar�yla bulu�up


kafa �ekmeye al�m� biri olsun. Nil�fer Han�m ise, her Cumartesi
ak�am�n� amca, day�, hala ve teyzelerinin de kat�ld��� geni� aile
toplant�s�nda ge�irmeye al�m� biri. Bu ki�ilerin evliliklerinin sa�l�kl�
bir �izgide yol alabilmesi i�in, e�lerin birbiriyle konu�arak, Cumartesi
ak�am� konusundaki beklentilerini a��kl��a kavu�turmalar� gerekir.
Belki de, bu konuda i�tenlikle kabullenebilecekleri bir uzla�maya
varacaklard�r.

Nizam Bey, evlenmeden �nceki davran�lar�n� s�rd�r�rse, kar�s�na,


--Sen benim ya�am�mda yoksun!-- mesaj�n�, bilmeden, istemeden
verir. �te yandan, Nil�fer Han�m kocas�n� Cumartesi ak�amlar�
kendi aile toplant�s�na g�t�rmekte �srar ederse, bilmeden kocas�na,
--Benim daha �nceki kurdu�um d�zene ayak uydurdu�un, benim
aileme ilgi g�sterdi�in s�rece, seni sever ve sayar�m!-- mesaj�n� verir.

E�lerin, belirli bir ili�ki i�ine girmi� olduklar�n�, birbirlerinin d��n�


ve beklentilerini hesaba katarak davranmalar� gerekti�ini g�rebilmeleri
gerekir. --Ben kendi bildi�imi yapar�m, o da kendi bildi�ini yaps�n--
anlay��, ileti�imin temel varsay�m�na ayk�r� d�er. Evlilik
ili�kisi i�inde her bir e�in davran��, di�eri i�in mutlaka bir mesaj
niteli�i ta��r; bu nedenle, mesaj� veren ki�i, mesaj�n sorumlulu�unun
bilincinde olmal�d�r. Aksi halde, daha �nce s�z� edilen --ileti�im kazalar�--
ortaya ��kar.

Bu varsay�m, toplumsal d�zeyde de ge�erlidir. T�rkiye'de ya�ayan


bir kimse, --Ben kendi bildi�im bi�imde ve kendi inand���m de�erler
�er�evesinde ya�ayaca��m, halk�n neye, ni�in inand��� beni ilgilendirmez!--
diyemez. Toplum de�erleri, ya�am felsefesi, etkile�im
bi�imi trafikte, bakkalda, yolda, okulda o ki�iyi ku�at�r; fark�nda olsun
ya da olmas�n, ki�i toplumla s�rekli ili�ki i�indedir. ,

Toplumumuz, --ileti�im kazalar�-- sonucu --yaralanan--; --sakatlanan--


ve --�lenler--le dolu bir toplumdur. Yukar�da s�z�n� etti�imiz
�ift ileti�im konusunda bilin�lenmezse, --yaralananlar-- listesine eklenir,
zamanla ya ileti�im konusunda bilin�lenerek --yaralar�n�-- tedavi
ederler, ya da --umut yok, �l�me mahkum-- grubuna girerler.

�imdiye kadar s�ylenenler bir c�mleyle �zetlenirse, ayn� sosyal ortam


i�inde yer alan ki�iler, birbiriyle s�rekli ileti�im i�indedir; bu ki�ilerin
ileti�im kuramamalar� olanaks�zd�r.

�leti�imin ili�ki ve i�erik d�zeyleri vard�r

Watzlawick, Beavin ve Jackson'�n �nerdikleri ikinci temel varsay�m,


ileti�imin iki d�zeyi oldu�unu vurgular. �kinci temel varsay�m �udur:
Her ileti�im faaliyetinin bir i�erik bir de ili�ki olmak �zere iki d�zeyi
vard�r; ili�ki d�zeyi i�erik d�zeyine anlam veren �er�eveyi olu�turur ve bu
nedenle daha �st a�amadad�r.

(1) Sen okula gidecek misin?

(2) Siz okula gidecek misiniz?

(3) Okula gitmeyi d��n�yor musunuz?

c�mleleri ayn� i�eri�i, fakat farkl� ili�kileri ifade eder. Birinci c�mlede,
konu�an�n kendini di�er kimseyle ya e�it, ya da ondan daha g��l�
g�rd���n� anlars�n�z. �kinci c�mlede konu�an�n di�erine e�it ama
resmi bir ili�ki i�inde, ya da ondan daha g��s�z oldu�unu d��nebilirsiniz.
���nc� c�mlede ise, konu�an, di�erinin karar verme �zg�rl���ne
sayg�l� oldu�unu belirtiyor; bu durumda, kar��dakinin, konu�andan
daha g��l� oldu�unu tahmin edebilirsiniz.

G�r�ld��� gibi, ayn� i�erik, ileti�im kuran ki�ilerin ili�kilerinin


t�r�ne g�re, farkl� bi�imlerde ifade edilebilir. �li�ki i�inde bulunan
ki�iler, ileti�im yoluyla, durumlar�n� s�rekli olarak kar��l�kl� tan�mlarlar;
bu tan�mlamada hemfikir olduklar� s�rece, ileti�imde aksakl�k
olmaz. Ki�ilerin birbirlerini tan�mlamalar�nda farkl�l�k ba�g�sterdi�i
anda, ileti�imde aksakl�klar ba�lar.

Bir ��renci hocas�na, --Sen okula gidecek misin?-- diye sorarsa,


kendisini hocas�na ya e�it ya da ondan �st�n g�rd��� izlenimini verir:
Bu t�r bir ili�ki, hem ayd�n�n hem de halk�n payla�t��� T�rk k�lt�r
de�erlerine ters d�er. Bu ili�kiye hocan�n tepkide bulunmas�
beklenir; ��rencinin --terbiyesiz-- --m�nasebetsiz-- ya da --sayg�s�z-- oldu�u
d��n�l�r. Bu ��renci, --Hocan�n okula gidip gitmeyece�ini
��renmek istedim; soru sormak su� mu?-- gibi bir savunmayla i�in
i�inden ��kamaz. ��nk�, i�ledi�i su�, i�erik d�zeyinde de�ildir, ili�ki
d�zeyindedir.

Yukar�daki �rnekte de g�r�ld��� gibi, ileti�im i�indeki taraflar


birbirlerini, beklentileri do�rultular�nda tan�mlad��� s�rece, ileti�im
aksamadan devam eder. Bir ba�ka deyi�le, ��renci ��retmene sayg�l�
ve ��retmen ��renciye resmi davrand��� s�rece, ileti�im do�al s�recinde
ilerler.

�li�kiler, genellikle konu�ma konusu yap�lmaz, ��nk� ileti�imde


bulunan ki�iler �o�u kere kurduklar� ili�ki t�r�n�n bilin�li olarak
fark�nda de�ildirler ve bir aksakl�k ��kmad��� s�rece de, bu b�yle devam
eder gider. Ki�ilerin ili�ki i�inde birbirlerini tan�mlamalar� farkl�la�t���
zaman, yani ili�kide aksakl�k oldu�u zaman, ili�ki konu�ma konusu olur.

--Ben senin hocan�m, benimle b�yle konu�mamal�s�n!-- --Ben senin


sevgilin olmay� de�il, sadece arkada��n olarak kalmay� istiyorum!--
--L�tfen bu kadar yakla�may�n bana, biraz daha uzakta durursan�z
daha memnun olaca��m!-- gibi s�zler, ili�ki d�zeyinde farkl� alg�lamalar
oldu�unu ve ileti�im kuran ki�ilerin birbirlerini, farkl� beklentiler
i�inde alg�lad�klar�n� g�sterir.

�nsanlar, birbirlerine ili�kilerinden ne kadar az s�z etmek ihtiyac�n�


duyarlarsa, ili�kileri o kadar sa�l�kl� ve do�ald�r. �li�kide sorunlar
ba�lad��� zaman, ili�kinin t�r�, konu�ma konusu olmaya ba�lar.

�li�ki d�zeyi, g�nderilen mesajlar�n nas�l yorumlanaca��n� belirledi�inden,


daha �st d�zeydedir ve teknik olarak --meta-ileti�im d�zeyi--
olarak bilinir. --Meta-- eski Yunanca --onunla birlikte, ona dair ve
onun �st�nde-- anlamlar�na geldi�inden, bilim adamlar� �st d�zeydeki
ileti�ime --meta-ileti�im-- ad�n� verir. Hat�rlayaca��n�z gibi, --Sen
okula gidecek misin?-- sorusunun (ileti�im i�eri�inin) yorumu, ��retmen
hoca ili�kisi i�inde (meta-ileti�im d�zeyinde) uygun d�memi�tir.
Yoksa sorunun kendisi T�rk�e'dir ve e�it iki arkada�, ya da konu�an�n
g��l� oldu�u durumlarda (uygun meta-ileti�im d�zeyinde) rahatl�kla
kullan�labilir ve kimseyi rahats�z etmez.

�i�kiler d�zeyinde, ki�ilerin birbirlerini nas�l tan�mlad�klar�n� ve


bu tan�mlamalara nas�l tepkide bulunduklar�n� ilerde tart�aca��z.
�imdi ikinci temel varsay�m� �zet olarak bir kere daha ifade edelim:
Her ileti�im faaliyetinin, bir i�erik ve bir de ili�ki olmak �zere iki d�zeyi
vard�r; ili�ki d�zeyi, i�erik d�zeyine anlam veren �er�eveyi otu�turur ve bu
nedenle daha �st a�amadad�r.

Mesaj al�veri�indeki dizisel yap�, anlam olu�turur

���nc� temel varsay�m, ili�ki t�r�n�n, mesajlar�n olu�turdu�u s�ralamaya


g�re de�i�ebilece�ini ifade eder. �leti�im, s�rekli bir mesaj
al�veri�idir. Konu�an mesaj g�nderir; dinleyen bu mesaja tepkide
bulunur; bu tepkiye bir cevap verilir, bu cevab�n kar��l��� al�n�r ve
etkile�im b�ylece s�rer gider. Bu etkile�im dizisi i�inde, bir mesaj�n
nerede yer ald���, yani hangi mesajdan �nce ve hangi mesajdan sonra
geldi�i, o mesaj�n anlam�n� etkiler. Bu yap� her ileti�im faaliyetinde
vard�r ve bireylerin birbirlerini tan�mlamalar� bu yap�yla ili�kilidir.

��retmen okulda ��retti�i i�in mi maa� al�r, yoksa maa� ald���


i�in mi ��retir? Gazetedeki k�e yazar� yazd��� i�in mi para al�r, yoksa
para ald��� i�in mi yazar? Bu iki soruda s�z konusu olan ��retme
ve yazma davran��, yukar�daki sorulara verilen cevaplara g�re farkl�
de�erler al�rlar: Maa� ald��� i�in ��reten ��retmen yerine, ��retti�i
i�in maa� alan ��retmen �st�n tutulur. Ne var ki, ger�ekte bu iki insan�n
davran�lar� aras�nda bir fark yoktur sadece biz davran�lar�
farkl� s�ra i�inde g�rd���m�zden, farkl� anlamlar veririz.

Maa� alma davran�� A; ��retme davran�� B olsun. Bu davran�lar


birbirlerini takip ederler. Aralar�ndaki ili�kiyi -i�aretiyle
g�sterelim:

A-B-A-F-: A-B-A-B-A-B
dizisi, iki bi�imde grupla�t�r�labilir.

1) (A-B)-(A-B)-(A-B)-(A-B)-(A-B)-A

2) (B-A)-(B-A)-(B-A)-(B-A)-(B-A)-B

Birinci dizide, maa� alma davran��, ��retme davran��na g�t�r�r,


ikincide ise ��retme davran��; maa� almaya yol a�ar. Ayn� birimler
iki farkl� bi�imde yap�la�t�r�larak iki farkl� anlama ula��labilir.

Aralar�nda sorun olan bir kar�-koca d��n�n. Kad�na g�re sorun


�u: --Kocam ev i�lerinde bana yard�m etmiyor. Ben de �al��yorum, o
da �al��yor. �ten sonra ikimiz de eve yorgun geliyoruz. Eve gelince
yemek yapma, masay� haz�rlama hep bana kal�yor. Onun da yard�m
etmesi, benim kadar katk�da bulunmas� gerekir. Gazeteyi al�p, bir
k�eye �ekilerek okumas� g�c�me gidiyor; asab�m bozuluyor.--

Erke�e g�re ise sorun �u: --Eve gelince mutfakta kar�ma yard�m
etmek istedim; yapt���m her �eyde bir kusur buldu, s�rekli d�r d�r
ederek, yapt���m her i�i ele�tirdi. Benim kurdu�um masay� bozdu,
kendisi yeniden kurdu; su bardaklar�n� de�i�tirdi. Kendisine dan�arak
yapt���m i�lerde de yap� tarz�m� be�enmedi. Onun d�rd�r�ndan
kurtulmak i�in �imdi hi� mutfa�a girmiyorum, kendimi gazeteye g�m�yorum,
sanki ben orada yokmu�um gibi davran�yorum.--

Kad�n durumu farkl� alg�lamakta, --Benim �srar�mla g�n�ls�z olarak


mutfa�a girdi�i i�in, her �eyi ba�tansavma yap�yor, ondan dolay�
s�yleniyorum;-- demekte, kocas� ise, --Ben isteyerek yard�m ediyorum,
ama, d�rd�r�n� duymamak i�in �imdi mutfa�a girmiyorum;-- demektedir.

G�rd���n�z gibi, e�ler davran�lar�n� reddetmiyorlar; bu davran�lar


dizisini, ��retmen ve maa� �rne�inde oldu�u gibi, farkl� bi�imlerde
yap�land�r�yorlar. Kar�-koca yap�land�rma konusunda, bu
alg�lama fark�n� gideremedi�i s�rece, aralar�nda bir uzla�maya varamazlar.

1986 y�l�nda, Amerika'n�n Teksas eyaletinde, barda garsonluk yapan


kad�n� zorlayarak cinsel ili�kide bulundu�u nedeniyle bir erkek
mahkemeye verildi. Adam�n avukat� --Kad�n�n o gece kilotsuz oldu�unu
ve adam� ba�tan ��karmak i�in, s�k s�k kal�as�n� ve mahrem yerini
g�sterdi�ini, bir ba�ka deyi�le, adam� te�vik etti�ini,-- savundu.
Kad�n ise, --Kilotunun adam taraf�ndan zorla ��kar�ld���n�, fakat meseleyi
b�y�t�p bir rezalet ��karmamak i�in, o anda pek �st�ne gitmedi�ini;--
s�yledi. J�ri karar�n�, kad�n�n kilotlu ya da kilotsuz oldu�una
bakarak verdi. Besbelli ki, kad�n kilotsuzsa erke�in davran��
--k�k�rt�lm� bir davran�-- kad�n kilotluysa --sald�rgan bir davran�--
olarak alg�lanacakt�. Ayn� davran�, etkile�im dizisindeki yerine g�re,
farkl� anlamlar almaktad�r.

�leti�imle ilgili ���nc� temel varsay�m, bir c�mleyle ��yle ifade


edilebilir: Mesaj dizisini yap�la�t�rma bi�imleri, ileti�im ili�kilerini
belirleyen �nemli fakt�rlerden biridir.

Mesajlar iki tiptir

Watzlawick, Beavin ve Jackson'�n ileri s�rd��� d�rd�nc� temel varsay�m,


d��nsel ve duygusal mesajlar� birbirinden ay�rt eder. S�z, ister
yaz�l� olsun ister konu�ulsun, karma��k bir gramer yap�s�na g�re
olu�turulur ve mant�ksal analizlere izin verir. Y�z ifadesi gibi s�zs�z
mesajlar, gramer kurallar�na g�re olu�turulmaz ve mant�ksal analizleri
yoktur. ��erik ileti�iminde, s�zl� mesajlar; ili�kiyle ilgili tutum ve
tercihlerin anlat�m�nda ise, s�zs�z mesajlar en etkili olurlar.

Bilim s�zl� mesajlar �zerine kurulur. Her bilimin kendine �zg�


terminolojisi vard�r. Bu terminoloji bilinmeden; s�z konusu bilgi ileti�imi
ve bilgi �retimi ger�ekle�emez. Bu nedenle dil, insan uygarl���n�n
ilerlemesi ve yay�lmas�nda en �nemli ara�t�r. �nsan k�lt�r ve
uygarl���n�n alt�nda yatan bu g��l� ara�, insan ili�kileri s�z konusu
olunca, olduk�a s�� ve etkisizdir. Bir bak�, dokunma; v�cudun pozisyonu,
duygular� daha etkili ve dolays�z ifade eder. Omuza konan
bir el, dostluk ve arkada�l�k �zerine yaz�lm� bir s�ylevden daha etkilidir.

�ki sevgili aras�ndaki ili�ki ne kadar s�zl� mesajlarla ifade ediliyorsa,


ili�kinin o derecede zay�f oldu�u d��n�l�r. Bir ba�ka deyi�le,
--Seni �ok seviyorum;-- --Tatl�m bug�n seni �zledim;-- bi�iminde
konu�an donuk y�zl�, monoton ki�i, duygular�n� getirdi�i �i�ekle,
bak��yla ve y�z ifadesiyle ifade eden ki�i kadar ili�kisinde ba�ar�l�
olamaz. K�saca s�ylenirse, zihnin mesaj� s�zle, g�nl�n mesaj� s�zs�z
ifade edilir.

D�rd�nc� temel varsay�m ��yle ifade edilebilir: S�zl� ileti�im ak�l,


mant�k ve d��nceyi, s�zs�z ileti�im duygular� ve ili�kileri en etkili ifade
etme arac�d�r.

E�it ve e�it olmayan ili�kiler

Be�inci temel varsay�m, ili�kinin t�r�yle ilgilidir. E�it ve e�it olmayan


iki t�r ili�ki vard�r. Ki�iler birbirlerini denk g�r�rlerse, e�it ili�ki
i�inde ileti�imlerini s�rd�r�rler. Bu t�r ileti�im i�inde olanlar --Ben
zekiyim, konu�tu�um da zeki,-- --Ben �al�kan�m, konu�tu�um da �al�kan,--
--Ben istedi�imi s�ylemekte �zg�r�m, konu�tu�umun da istedi�ini
s�yleme �zg�rl��� var;-- gibi d��n�rler.

E�it olmayan ili�ki i�inde olanlar, --Ben zekiyim, konu�tu�um ahmak,--


--Ben �al�kan�m, konu�tu�um tembel;-- --Ben istedi�imi s�ylemekte �zg�r�m,
konu�tu�um ki�inin istedi�ini s�yleme �zg�rl��� olmamal�,-- gibi d��n�rler.

ABD toplumunda, aile i�inde kad�n ve erke�in genel olarak e�it


oldu�u kabul edilir; --evin reisi erkektir-- anlay�� pek ra�bette de�ildir.
T�rkiye'de ise, --erkek evin reisidir-- g�r�� yayg�nd�r. Bu anlay�,
bir k�lt�r de�eri olarak, fark�nda olmadan, varl���n� s�rd�r�r.
Bu nedenle, --erkek evin reisidir-- anlay��n� payla�an e�ler, bu konuda
konu�ma gereksinimi duymadan, evliliklerini ahenk i�inde y�r�t�rler.
Bir T�rk erke�inin Amerikal� kad�nla evlendi�i durumlarda ise,
ileti�im i�inde kad�n --e�it ili�kiler-- varsayarak konu�ur, erkek ise
--evin reisi-- olarak konu�maya devam eder. Ayn� k�lt�rden olmayan
bu �ift k�sa bir zaman sonra, --Ailenin reisi kim?-- sorusunu tart�maya
ba�larlar. Konu�tuklar� i�erik ne olursa olsun, ili�kinin t�r�n�n
tan�m�nda aralar�nda farkl�l�k oldu�u i�in, ileti�im aksar.

Be�inci varsay�m, bir c�mleyle ��yle �zetlenebilir: T�m ileti�im


etkile�imleri, benzerlik ya da farkl�l��a dayanarak, ya e�it ya da e�it
olmayan ili�kiler i�inde yer al�r.

�leti�imde bulunan ki�iler, bu ili�ki i�inde kendilerini s�rekli tan�mlama


i�indedirler. �li�ki i�inde benli�in tan�mlanmas�, a�a��da
g�r�lece�i gibi, ileti�im s�recinin temel dinami�ini olu�turur.

ETK�LE��M ���NDE BENL�K TANIMI

Bireyler kurduklar� ili�ki i�inde kendilerini tan�mlamaya ba�larlar.


Bir �rnekle konuya girelim: Hakk� Bey bir bankan�n �ube m�d�r�d�r.
Sekreteri Nazan Han�m, Pazartesi sabah� Hakk� Bey'le, Pazar
ak�am� g�sterilen bir TV program� hakk�nda konu�mak ister:

Nazan Han�m: --D�n ak�am TV'deki Do�u Anadolu dizisini seyrettiniz mi?--

Bu noktada ili�kiye bakal�m; Nazan Han�m, ili�ki d�zeyinde


--kendimi, sizinle TV'de neyi seyretti�inizi konu�abilecek kadar
yak�n bir ili�ki i�inde g�r�yorum,-- diyor. Hakk� Bey, Nazan Han�m'�n
ili�ki i�inde kendini bu �ekilde tan�mlamas�na �� bi�imde tepkide
bulunabilir:

(1) Nazan Han�m'�n tan�m�n� kabul edebilir,

(2) Nazan Han�m'�n tan�m�n� reddedebilir, ya da

(3) Nazan Han�m'� umursamayabilir.

Bu se�eneklerin her biri, Hakk� Bey'le Nazan Han�m aras�nda birbirinden


farkl� ili�ki t�rlerine i�aret eder. Her bir se�ene�i ayr� ayr�
ele alal�m.

Kabullenme (Tasdik/Conformity)

Nazan Han�m, --D�n ak�am TV'deki Do�u Anadolu dizisini seyrettiniz mi?--
diye sordu�unda; Hakk� Bey, --Hay�r seyredemedim; han�mla
birlikte day�mlar� ziyaret ediyorduk, seyretme olana�� bulamad�k;--
diye cevap verirse, Nazan Han�m'�n, --TV'de neyi seyretti�inizi
konu�abilecek kadar kendimi sizinle yak�n ili�ki i�inde g�r�yorum,--
tan�m�n� kabul etmekte, --evet, bu tan�m�n�z� kabul ediyorum,
ak�am evde ne yapt���m�zla ilgili birbirimize sorular sorabiliriz;-- izlenimi
vermektedir. Bu izlenimde samimi ise, sekreterle m�d�r aras�nda
bir ili�ki sorunu olmaz.

Hakk� Bey, �ekingen bir ki�i ise, ya da sekreterin g��l� --day�s�--ndan


�ekindi�i i�in ili�kiyi --i�tenlikle-- kabul etmedi�i halde, sanki
kabul ediyormu� gibi g�r�n�yorsa, ortada �nemli bir ili�ki sorunu
vard�r. Bu sorun y�zeyde kendini g�stermeyebilir, ne var ki, ili�kide
�rt�k bir gerginlik vard�r ve ilk f�rsatta bu gerginlik kendini g�sterir.
Ki�iler, her g�nk� ili�kileri i�inde, kendilerini y�zlerce defa tan�mlarlar.
Bu ili�kilerde her zaman kabullenme g�rmezler. �o�u kere,
ili�ki i�inde ki�inin kendini tan�mlamas�, kabul edilmez, reddedilir.

Reddetme (Rejection)

Nazan Han�m --D�n ak�am TV'deki Do�u Anadolu dizisini seyrettiniz mi?--
diye sordu�unda, Hakk� Bey, --Nazan Han�m, l�tfen bana
cari hesap defterlerini getirin ve Beyo�lu �ubesi'ne telefon ederek
Adnan Bey'i aray�n!-- diye cevap vermi�se, Nazan Han�m'�n, --kendimi,
TV'de neyi seyretti�inizi konu�abilecek kadar yak�n ili�ki i�inde
g�r�yorum;-- tan�m�n� kabul etmemekte, --sekreter olarak s�n�rlar�n�z�
bilin ve benimle samimi olmaya kalkmay�n!-- mesaj�n� vermektedir.

Nazan Han�m, ili�ki d�zeyinde verilen bu mesaj� alabilirse, m�d�rle


sekreter aras�ndaki ili�ki normalle�ir ve bir sorun ��kmaz. Ne
var ki, Nazan Han�m kendini --resmi-- de�il, --samimi' hava i�inde
tan�mlamaya devam ederse, m�d�r ve sekreter aras�nda bir ileti�im
sorunu ��kar, gerginlik ve huzursuzluk ba�lar. �nsan ili�kilerindeki
bu t�r huzursuzluk ve gerginlikler, --ili�ki-- d�zeyini konu�ma konusu
yapar. Daha �nce s�ylendi�i gibi, ili�ki d�zeyinde sorun olmad���
s�rece, ili�ki konu�ma konusu yap�lmaz.

Birbirlerinin --benlik tan�mlar�--n�, ileti�im i�inde reddeden ki�iler


aralar�nda kafa ve g�nl� zenginle�tirecek bir ileti�im kuramazlar.

�leti�im i�inde tan�mlanan benli�i kabul etmeme, reddetme zararl�,


y�prat�c� bir ortam yarat�r. Watzlawick ve arkada�lar� (1967) kitaplar�n�n
b�y�k bir b�l�m�n�, �ocuklarda ve yeti�kinlerde g�zlenen
�o�u ruhsal sorunlar�n, sosyal ortamdaki etkile�imde bulunan reddetme
ve umursamama davran��ndan geldi�ini kan�tlamaya ay�rm�lard�r.
Onlara g�re, ileti�imdeki --reddetme-- davran��n�n yaratt���
zarar, --umursamama--n�n yaratt��� kadar fazla de�ildir. Umursamama,
psikolojik bak�m�ndan en zehirli, en �ld�r�c� ortam� yarat�r.

Yukar�da verilen �rne�e yeniden d�nerek, �imdi umursamama


davran��na bakal�m.

Umursamama (Disconfirmity)

Nazan Han�m --D�n ak�am TV'deki Do�u Anadolu dizisini seyrettiniz mi?--
diye sordu�unda, Hakk� Bey, --hi�bir �ey-- s�ylemese, yapmasa
ve sanki sekreter orada yokmu� gibi davransa, Nazan Han�m'�n,
--kendimi, TV'de neyi seyretti�inizi konu�abilecek kadar yak�n
ili�ki i�inde g�r�yorum;-- tan�m�n� kabul etmemekle kalmayacak,
sekreterin insan olarak orada varl���n�n umurunda olmad���n� ifade
etmi� olacakt�r.

Kabullenme ve reddetme, ki�inin o an i�inde kurmaya �al�t���


ili�kinin benimsenip benimsenmedi�ine i�aret eder. Umursamama
ki�inin kendinin �nemsenmedi�ini, de�ersiz oldu�unu, yok oldu�unu
belirtir. Watzlawick ve arkada�lar�, umursamaman�n ili�ki i�inde en
sa�l�ks�z psikolojik durumu yaratt���n� �ne s�rerler. --Bir insana d�nyan�n
en dayan�lmaz i�kencesini yapmak isterseniz, onu 'umursamama'n�n bask�n
oldu�u sosyal bir ortama koyun,-- �nerisinde bulunurlar.
Onlara g�re, --En ac� ve �zd�rap verici bedensel i�kence bile,
umursamamaya ye�lenir, ��nk� bedensel i�kenceyi yapan, i�kence
yapt��� ki�inin varl���n� kabul etmi� olmaktad�r.--
Watzlawick, Beavin ve Jackson, toplum i�inde insan ili�kilerinin
�o�unlukla --kabullenme--, --reddetme--, ya da --umursamama-- t�r�nden
olabilece�ini, sa�l�kl� bir toplum ya�am�n� s�rd�rebilmek i�in
a��rl���n --kabullenme-- y�n�nde olmas� gerekti�ini ifade ederler.
Toplumdaki ili�kiler genellikle --reddetme.-- y�n�ndeyse, o toplumda
cinayetler, kavgalar, s�rt�meler �o�al�r; genellikle --umursamama--n�n
a��r bast��� toplumlarda ise ak�l hastal�klar�nda bir artma olur.

�li�ki i�inde olan ki�iler, ili�kileri s�resince, birbirlerini her ��


t�rden tan�mlama i�ine sokarlar: Kar�s�yla �o�unlukla kabullenme t�r�nden
bir tan�mla�na i�inde olan koca, bazen reddetme ve ara s�ra
da umursamama davran�� i�inde olabilir. Bir ili�kinin t�mden kabullenici
ya da reddedici olmas� ger�e�e uymaz. Kabullenme, reddetme
ve umursamaman�n frekans�, ili�kiye temel �zelli�ini kazand�r�r.

�etin Altan'�n a�a��daki yaz�s�, inceledi�imiz konuyu bizim topluma


uyguluyor.

Sen Adam De�ilsin, Yoksun D�nyada

��ocuklu�uyla gen�li�i Ye�ilk�y k�klerinde ge�mi�, eski bir �stanbul


efendisi olan k�r��l b�y�kl� Tar�k bey:

-Her sabah evden ��karken o g�n kar��la�aca��m t�m davran�larla


s�zlerin bana ki�i olarak var olmad���m�, y�r�yen, k�p�rdayan
bir insan g�lgesi dahi say�lamayaca��m� tekrar tekrar ihtar edece�ine
kendimi haz�rlayarak ad�m�m� at�yorum soka�a, dedi.

G�ng�rm�, ho�sohbet bir adamd� Tar�k bey:

-K�ede gazete de satan, gedikliden emekli surats�z bir t�t�nc�


var. Gazete almak i�in ona u�ruyorum. Param� haz�rlayarak, g�nayd�n
diye t�t�nc�den gazetemi istiyorum. Selam�m� almadan d�kkan�n�n
i�inde ayran yahut s�t �i�elerini d�zeltmeye devam ediyor. Bir
garip tad al�yor, beni g�rmezlikten gelip adam yerine koymamaktan.
Yani tav�rlar�yla --Sen yoksun mevcut de�ilsin,-- demek istiyor. Bende
i�imden tekrarl�yorum, --Ben yokum, mevcut de�ilim..-- ama yine de
gazeteyi uzatmas�n� bekliyorum. Beni adam yerine koymad���n� kan�tlayacak
s�re kendince ge�ince, kafas�n�n da��lmas�n� istemeyen bir
atom bilgininin �zensizli�iyle y�z�me bile bakmadan gazeteyi al�p
uzat�yor.

Tar�k bey, g�zl�klerinin arkas�ndan k�sk�s g�lerek, t�t�nc�n�n


gazeteyi nas�l al�p uzatt���n� g�steriyordu.

-Elimde gazete dolmu� dura��na gidiyorum. Durak her zaman


kalabal�k oluyor. Kimsenin s�ras�n� �almad���m� g�sterecek bir yere
duruyorum. Derken bir dolmu� geliyor, b�t�n bekle�enler kap�lara
���yor, binen biniyor, binemeyen kal�yor. Ben s�ram gelmedi�i
kan�s�yla acele etmiyorum. Bir dolmu� daha geliyor, benden sonra gelenler
de kap�lara ��enlerin aras�na kat�l�yor. Biliyorum ki kimse
bana --Buyurun s�ra sizde,-- demeyecek. Bazen art�k s�ram�n geldi�i
inanc�yla ben yeni gelen bir dolmu�un kap�s�na do�ru seyirtiyorum.
Ya sert bir omuz darbesi iniyor g��s�me, ya arkadan gelip i�eri girmek
i�in e�ilen birinin kal�as� dayan�yor karn�ma. Ki�iler mekanik bir
itip kakman�n ortakl���nda bana --Sen yoksun, mevcut de�ilsin,-- diyorlar.
Ben de i�imden tekrarl�yorum, --Ben yokum, mevcut de�ilim.--
Sonunda ge� de olsa biniyorum dolmu�a. Benden �nce inecekler, �of�re
--�urada dur,-- diyorlar. Bu ayn� zamanda bana --Sen de in rahat
��kal�m,-- demek. Ben de araba durunca hemen yere iniyon�m, yan�mda
oturan�n ��kmas�n� bekliyorum. Onlar yine y�z�me bile bakmadan
�ekip gidiyorlar. Yani adam yerine koymuyorlar beni. Bir anlamda
--Sen yoksun, yery�z�nde var de�ilsin;-- demek istiyorlar. Bende
i�imden --Ben yokum, yery�z�nde var de�ilim,-- diyorum.

Tar�k bey, kendiyle yahut �stanbul'un hoyratl���yla e�lenir gibi


sigaras�n� yak�yor ve g�zl�klerinin arkas�ndan devam ediyordu k�s
k�s g�lmeye:

-�nece�im yere gelince --�of�r efendi durur musunuz?-- diyorum.


Baz�s� duruyor, baz�s� duymazl�ktan gelerek, m�teri g�rd���
yere kadar gidip orada duruyor. Baz�s� --Haydi yahu acele et, i�imiz
var,-- diyor. Ben hepsine inerken 'Te�ekk�r ederim,-- diyorum.
�o�unlukla cevap vermeden gazl�yorlar. Birini rahats�z ederek inersem,
ona da te�ekk�r ediyorum. O da genellikle cevap vermiyor. Ben
daha evden ��karken yok say�laca��m� bildi�im i�in asla yad�rgam�yorum
bunlar�. Gayet normal kar��l�yorum. Sade bana de�il, herkes
birbirine, --Sen yoksun, insan olarak bir s�f�r kadar bile de�erin yok--
demekten ho�lan�yor. Bay�l�yorlar birbirlerini adam yerine koymamaya.
Bu arada ben de pay�m� al�yorum ama ben direnip, ille de ben
var�m diye inatla�m�yorum. --Yokum, mevcut de�ilim,-- diye devam
ediyorum g�nl�k ser�venime.

Tar�k bey keyifli keyifli t�tt�r�yordu sigaras�n�.

-Dolmu�tan inince kar�� kald�r�ma ge�erken iki-�� taksiyle �zel


arabadan mutlaka sesler y�kseliyor: --Sallanmasana moruk,-- --Y�r�sene
ulan ihtiyar,-- --Ge� hadi ge� tene�ir horozu.-- Ben hep yaya ge�idinden
ge�ti�im i�in beklediklerine k�z�yorlar. Varm� gibi y�r�mem
sinirlendiriyor onlar�. Yok oldu�umu, var olmad���m� hat�rlatmak istiyorlar
bana. Ben de --Merak etmeyin, yokum, var de�ilim,-- diye ge�iyorum
kar�� kald�r�ma. Bazen oralarda bir trafik polisi duruyor. �ok
seviyorum o polisi. ��nk� o da �of�rlerin olmad��� kan�s�nda. Onlara
--Bas ulan geri;-- --K�r m�s�n ulan ay�,-- diye ba��r�yor. Arada bir sinek
kovalar gibi hi�birinin surat�na bakmadan eliyle --Ge� ge�;-- yap�yor.
Yani �of�rler beni, polis de �of�rleri adam yerine koymuyor.
Herhalde komiseri de polisi adam yerine koymuyordur.

Tar�k bey sigaras�n�n izmaritini tablada s�nd�rd�.

-Ak�am d�nerken de yine ayn� �ey. Kalabal���n bireyleri, b�k�p


usanmadan, --Sen yoksun, yery�z�nde var de�ilsin,-- demeyi
s�rd�r�p gidiyorlar. Ben de --Ben yokum, var de�ilim,-- diye m�r�ldanmaya
devam ediyorum i�imden. Adam yerine konmamak insan�n
g�c�ne gider de�il mi? Benim hi� gitmiyor. Bir toplumun kendi kendini
adam yerine koymamakta inatla�t��� d�nemlerde kimleri adam
yerine koymaya kalkt���n� biliyorum ��nk�.

Tar�k bey bir sigara daha yakt�:

-�stanbul bin be�y�z y�ll�k bir ba�kenttir, dedi. G�n�l b�t�n birikimin
Hali�'in dibindekilerden ibaret olmamas�n� isterdi.--

Hepimiz yukardaki t�r ya�ant�lardan ge�ti�imiz i�in, �etin Altan'�n


Tar�k Bey'iyle an�nda ili�ki i�ine girer, onu anlar�z.

�imdi, g�nl�k ileti�im ili�kilerinin �nemli bir b�l�m�n� olu�turan


s�zs�z ifadeleri incelemeye haz�r�z. A�a��da bu b�l�m�n k�sa bir
�zetini verdikten sonra, s�zs�z ileti�im konusunu ele alaca��z.

S�Z�N KISASI

Bu b�l�mde be� temel ileti�im varsay�m� incelendi. Bunlar:

1. Ayn� sosyal ortamda birbirlerini alg�layan ki�ilerin ileti�im


kuramamalar� olanaks�zd�r.

2. Her ileti�im faaliyetinin bir i�erik bir de ili�ki olmak �zere iki
d�zeyi vard�r; ili�ki d�zeyi i�erik d�zeyine anlam veren �er�eveyi
olu�turur ve bu nedenle daha �st a�amadad�r.

3. Mesaj dizisini yap�la�t�rma bi�imleri, ileti�im ili�kilerini belirleyen


�nemli fakt�rlerden biridir.

4. S�zl� ileti�im ak�l ve mant���, s�zs�z ileti�im ise duygu ve ili�kileri


en etkili ifade etme arac�d�r.

5. T�m ileti�im etkile�imleri, benzerlik ya da farkl�l��a dayanarak,


ya e�it ya da e�it olmayan ili�kiler i�inde yer al�r.

:::::::::::::::::

Kelimelerin �tesinde:

S�zs�z �leti�im

�yi bir dinleyici, ileti�im kurdu�u ki�inin yaln�z s�ylediklerini de�il,


y�z�, eli, kolu ve bedeniyle yapt�klar�n� da --duyar--; ��nk� y�z ifadeleri,
el ve kol hareketleri, bedeninin duru� tarz� , sesin tonu gibi
s�zs�z mesajlar kullanarak da ileti�im kurulur. Kar�� kar��ya gelerek
kurulan ki�iler aras� ileti�imlerde, hem s�zl�, hem de s�zs�z mesajlar
ayn� anda kullan�l�r. Bu konu�malarda, mesaj al�veri�inin ancak
k���k bir b�l�m�n� s�zl� mesajlar olu�turur. Y�z ifadeleri, el kol
hareketleri, bedenin konumlar� ve sesin y�kselip al�almas�yla g�nderilen
s�zs�z mesajlar, ileti�imde kullan�lan mesajlar�n daha b�y�k
bir b�l�m�n� kapsar.

Kimi zaman, insanlar�n duygular�n� anlamak ger�ekten zordur.


Kendilerine soramazs�n�z, ��nk� ne hissettiklerini �o�unlukla s�ylemek
istemezler; s�ylemek isteseler bile, �o�u kez duygular�n� kendileri de
pek bilmezler. Bu ki�ilerin kafalar�n�n i�ine girip ne hissettikleri
��renilemeyece�ine g�re, y�z ifadelerine, beden belirtilerine bakarak,
o anda nas�l bir duygu i�inde olduklar�n� anlamaya �al��r�z.
Bedensel belirtileri anlayabilmek i�in, bu belirtilere duyarl�k kazanmak
gerekir. Bu b�l�m�n amac�, s�zs�z mesajlara kar�� duyarl�k kazanarak,
kar��dakini --s�ylemedikleriyle-- anlamay� ��renmektir.

Fark nedir?

A�a��daki al�t�rmay� yaparak, s�zl� ve s�zs�z ileti�imi


kar��la�t�rabilirsiniz.

1. Arkada��n�zla ba�kalar�n�n sizi rahats�z edemeyece�i bir k�eye


�ekilin.
2. S�rt�n�z birbirinize d�n�k olarak oturun ve v�cutlar�n�z birbirine
dokunmas�n. Bu bi�imde oturunca birbirinizi g�remeyecek,
fakat s�ylediklerinizi rahat�a i�itebileceksiniz.

3. Akl�n�za gelen ve ilgi duydu�unuz bir konuda be� dakika kadar,


birbirinize hi� bakmadan konu�un.

4. �imdi y�zy�ze d�n�n ve konu�man�za be� dakika daha devam


edin.

5. Elele tutu�un. Hi� konu�madan, s�ylemek istediklerinizi el ve


y�z�n�zle ifade etmeye �al��n. El ve y�z�n�zle ifade etmeye
�al��rken duygular�n�za dikkat edin. Do�ru ya da yanl� yapma
diye bir �ey s�z konusu de�ildir. Kendinizi g�l�n� hissetmeniz,
utanman�z, s�k�lman�z da do�ald�r. Sizden istenen, bu
be� dakikal�k s�re i�inde hi� konu�maman�z, s�ylemek istediklerinizi
dokunarak, ellerinizle ve y�z ifadenizle anlatmaya
�al�man�zd�r.

6. �imdi s�rt�n�z birbirine d�n�kken, kar��l�kl� konu�urken ve


elele tutu�arak meram�n�z� konu�madan anlatmaya �al��rken
neler hissetti�inizi, birbirinize anlat�n. �kinizin duygular� birbirine
benziyor mu? Ne zaman en rahat ya da en tedirgindiniz?
Bu uygulamay� oyun haline getirmek ge�ti mi i�inizden?
Farkl� ileti�im durumlar�nda duygular�n�zda bir de�i�iklik oldu mu?
Kar��dakinin ne demek istedi�ini anlayabildiniz mi?
O sizinkini anlayabildi mi?

S�zs�z ileti�imin �zellikleri

Tuhaf gelmesine ra�men, umar�m yukar�daki al�t�rmay� yapma olana��


bulmu�sunuzdur. Bu al�t�rma arac�l���yla, s�zs�z ileti�imin baz�
y�nlerini, bilin�li bir deneyimle kendiniz ke�fetmi� olacaks�n�z.
S�zs�z ileti�im etkilidir; duygular� belirtir; �ift anlaml� ileti�im olana��
yarat�r; ve belirsizdir (yani yoruma a��kt�r). Bu �zellikleri biraz
daha ayr�nt�lar�yla a�a��da g�zden ge�irelim.

S�zs�z ileti�im etkilidir: Baz� t�r anlamlar�, �zellikle duygular�,


s�zs�z ileti�imle daha etkili ve dolays�z bi�imde ifade etme olana��
vard�r. �etin Altan'�n yaz�s�na konu olan Tar�k Bey'in izlenimlerini
hat�rlay�n (sayfa 30); Tar�k Bey'e yap�lan davran�lar ona --Sen yoksun,
mevcut de�ilsin,-- izlenimi vermi�tir ve bu mesajlar hep s�zs�z
mesajlard�r. Duygu ve ili�kiyle ilgili en etkili mesajlar, s�zs�z
mesajlard�r.

S�zs�z ileti�im duygular� belirtir: D��nceler s�zl� ileti�imle,


duygular s�zs�z ileti�imle en rahat ifade edilirler. Yapt���n�z al�t�rmada
bunu g�zlemi� olabilirsiniz: �lk be� dakika i�inde s�zl� ileti�imle
ifade edilebilecek d��nceleri payla�t���n�z halde, ikinci be�
dakika i�inde daha �ok duygular� ifade etmeye �al�t���n�z� g�zleyebilirsiniz.

A�a��daki d��nce ve duygular� birer mesaj olarak olu�tururken


hangi t�rden mesaj�n (yani s�zl� ya da s�zs�z mesaj�n) daha uygun
d�ece�ini d��n�n:

-Yorgunum.

-G�venlik mahkemelerine taraftar�m.


-Kom�u k�z�n� �ekici buluyorum.

-Do�u Anadolu'da sanayi yat�r�mlar� yap�lmal�d�r.

-K�zg�n�m.

Yorgunluk ve k�zg�nl���n�z�, en etkili olarak s�zs�z mesajlarla;


kom�u k�z�n� �ekici bulman�z�, hem s�zl� hem s�zs�z mesajlarla; g�venlik
mahkemeleri ve sanayi yat�r�mlar� konular�n�, en rahat olarak
s�zl� mesajlarla ifade edebildi�inizi g�receksiniz.

S�zs�z ileti�im �ift anlaml�d�r: �o�u kez, ki�inin s�zl� ve s�zs�z


mesajlar�, farkl� anlamlar� vurgular. Sinirli olan ki�inin y�z ifadesi,
sesinin tonu ve bedeni, k�zg�nl�k dolu mesajlar g�nderdi�i halde
s�zleri bu k�zg�nl��� saklamaya �al�abilir. Bu ki�iye, --K�zd�n�z m�?--
diye sordu�unuzda, size ba��ra ba��ra, y�z�n�ze t�k�r�r gibi, --Hay�r,
k�zg�n de�ilim! Ni�in k�zacak m��m?-- diye cevap verebilir. Ne
var ki, siz onun s�zl� ya da s�zs�z mesajlar�ndan hangisine inanaca��n�z�
bilirsiniz.

S�zl� ve s�zs�z mesajlar aras�ndaki bu �eli�ki, her zaman yukar�daki


kadar belirgin de�ildir. Her insan ara s�ra oldu�undan farkl� g�r�nmeye
�al��r. Bu �eli�kili davran��n bir�ok nedenleri vard�r: Bir
konu�ma, g�r�me ya da tart�mada ki�i gerginli�ini saklamaya �al�abilir;
birinin kendi hakk�nda �z�lmesini istemedi�i anlar olur; ya
da kendini d��nd���nden daha cazip g�stermek isteyebilir.

Bu �eli�kileri kendinde ve ba�kalar�nda yakalamas�n� ��renen ki�i,


insan ili�kilerinde daha g��l� bir duruma ge�meye ba�lar; bir i�
y�neticisi, bir baba veya anne, bir arkada�, bir koca ya da sevgili olarak,
kar��s�ndakiyle daha derin ili�kiler kurma olana��na sahip olur.

S�zs�z ileti�im belirsizdir: S�zs�z ileti�imde belirsizlik derecesi


y�ksektir. �rne�in, beraberce g�l�p e�lendi�iniz bir geziden sonra
e�inizin sessizli�ini nas�l yorumlars�n�z? Bu sessizli�in bir tek anlam�
m� vard�r, yoksa bunu birka� t�rl� yorumlamak olana�� var m�d�r?

�rne�in,

-E�iniz yorulmu� olabilir.

-Fark�nda olmadan onu k�zd�rm� olabilirsiniz.

-Gezi bitti�i i�in �zg�n olabilir.

-Ba� a�r�s� ya da benzeri bir rahats�zl��� olabilir.

Bu se�eneklerden hangisinin do�ru oldu�unu anlamak i�in, s�zl�


mesaja ba�vurman�z gerekebilir. Burada anlat�lmak istenen �udur:
s�zs�z ileti�im, bireyin ger�ek duygular�n� daha iyi yans�tabilir; ne
var ki, de�i�ik yorumlara a��k oldu�undan hemen bir yoruma sar�l�p
her �eyi anlad���n�z sonucuna varamazs�n�z. Y�z ifadelerini, ses tonunu,
bedenin gergin ya da gev�ek olu�unu, duru� ve oturu� konumunu,
el ve kol hareketlerini, ki�inin i� aleminin belirtileri olarak
al�n; ancak bunlardan ��kard���n�z anlam�, bir zaman s�resi i�inde
ba�ka g�zlemlerinizle kar��la�t�r�n, an�nda bir karar vermeyin.

K���LER ARASI MESAFE B�R ANLAM TA�IR


�nsanlar, i�inde bulunduklar� mekan� geli�ig�zel kullanmazlar. Birbirlerine
olan duygulara g�re, konu�urken, aralar�ndaki uzakl�k artar
ya da azal�r. A�a��daki al�t�rmay� yaparak biriyle aran�zdaki mesafenin
sizi nas�l etkiledi�ini ��renebilirsiniz.

1. Di�er uygulamalarda oldu�u gibi, kendinize bir e� edinin.


Yaln�z ikinizin oldu�u bir odaya girin ve odan�n kar��t duvarlar�na
giderek birbirinizi g�rebilecek bi�imde y�z y�ze durun.

2. Herhangi bir konuda konu�urken, �rne�in, o anda duygular�n�z�


kar��n�zdakine s�ylerken; birbirinize do�ru yava� yava�
y�r�meye ba�lay�n. Birbirinize giderek yakla�t�k�a duygular�n�zda
bir de�i�iklik oluyor mu? Bunun fark�na varmaya �al��n.
Aran�zda �� santim kal�ncaya kadar birbirinize do�ru y�r�meye
devam edin.

3. Y�z y�ze bakarken, yava� yava� geriye do�ru �ekilin ve en rahat


konu�abildi�iniz mesafede durun.

4. Siz ve arkada��n�z ayn� uzakl�klarda benzer duygular i�ine mi


girdiniz? Benzerlik ve farklar�n nereden gelebilece�ini aran�zda
tart��n.

Al�t�rman�n ilk a�amas�nda, rahat bir konu�ma ortam� i�in aran�zdaki


mesafenin fazla oldu�unu hissetmi� olabilirsiniz. Birbirinize
do�ru y�r�rken, daha rahat bir mesafeye yakla�t���n�z� hissetmeniz
beklenir; belirli bir yak�nl�ktan sonra, mesafe k�sald�k�a yeniden rahats�z
olmaya ba�laman�z beklenir. Bir metre ile 30 santimetre aras�ndaki
mesafede rahat bir duygu i�inde olman�z beklenir. Otuz santimetreden
daha az mesafelerde artan derecelerde rahats�zl�k duyaca��n�z
tahmin edilir. Baz� kimseler, kendilerini zorlad�klar� halde,
kar��s�ndakine otuz santimden daha fazla yakla�amazlar.

Pek samimi olmad���n�z birinin �ok yak�n�na geldi�inizde ni�in


rahats�z oluyorsunuz? Bu duygunun alt�nda yatan neden, ki�isel mekan
kavram�yla a��klan�r. Ki�isel mekan, bir kimsenin �evresinde tuttu�u,
g�r�nmeyen bir �ember olarak tan�mlan�r. Ki�i; bu �emberin
ortas�nda bulunur. �ap�, k�lt�rden k�lt�re, ki�iden ki�iye de�i�en
bu �ember her toplumda vard�r. Al�t�rmada rahats�zl�k duymaya
ba�lad���n�z noktada kar��n�zdaki, b�y�k bir olas�l�kla, sizin ki�isel
mekan�n�za girmeye ba�lam�t�r; o mekan�n s�n�rlar�ndan ��k�nca, yine
kendinizi rahat hissetmeye ba�lars�n�z.

Bu al�t�rmay� kendinize yak�n buldu�unuz biriyle yapacak olursan�z,


ki�isel mekan�n�z�n bu kimse i�in de�i�ik oldu�unu ve �ok yak�n
mesafelere sokuldu�u halde bile bundan rahats�zl�k duymad���n�z�
g�zlersiniz. Ne var ki, tan�mad���n�z ya da tan�d���n�z halde,
olumsuz duygular besledi�iniz bir kimseyle ayn� al�t�rmay� yapacak
olursan�z, ki�isel mekan�n�z�n b�y�d���n� g�r�rs�n�z. Demek ki,
ki�isel mekan�n�z bir insan� ne kadar tan�d���n�za ve ona ne gibi duygular
besledi�inize g�re de�i�ir. Bir kimseyle konu�urken araya koydu�unuz
mesafe, kendi ba��na bir anlam ifade eder ve ki�isel mekan�n
s�n�rlar�, bir mesaj niteli�ine b�r�n�r. --Sizi kendime yak�n buluyorum--
mesaj�n�, o kimseye uygulad���n�z mekanla, yal�n ve dolays�z
olarak g��l� bir bi�imde ifade edebilirsiniz.

Antropolog Edward T. Hall, Amerikan k�lt�r�nde kullan�lan


d�rt farkl� ki�isel mekandan s�z eder (Hall, 1968). Hall'a g�re, bir
Amerikal� bu farkl� mesafelerden birini, kar��s�ndakine besledi�i
duygulara dayanarak se�er ve yine bu yolla, s�z konusu ki�inin kendisi
i�in ne t�r duygular besledi�ini ��renir. Bu d�rt farkl� mesafenin
bilinmesinde yarar oldu�u i�in a�a��ya al�yoruz.

Mahrem mesafe: Cilt temas�yla, otuz, otuz be� santimlik mesafeyi


kapsar. Ad�ndan anla��laca�� �zere, i�li d�l� bulunan, duygusal bak�mdan
�ok yak�n hissedilen insanlar�n bu b�lgeye girmelerine izin
verilir. Bir kimsenin mahrem mesafeye girmesine izin verildi�i zaman,
o insana g�venildi�i, yak�n� olarak g�r�ld��� anlam� ��kar. Varolan
ko�ullar�n zorunlu sonucu olarak, otob�ste, kuyrukta vb. yerlerde,
bir kimsenin mahrem mesafesine giriyorsak, gerginle�ir ve
onunla g�z g�ze gelmemeye �al��r�z. Bu durumlarda ki�isel mekan�m�za
giren ki�i de b�y�k rahats�zl�k duyar ve o da bizimle g�z g�ze
gelmemeye �al��r. Bu haliyle sanki, --Ki�isel mekan�n�z� ihlal etti�im
i�in �z�r dilerim, fakat elimde olmadan, durum gere�i burada bulunuyorum,--
demek ister.

Yeni tan�an bir kad�n ile erkek, duygusal bir ili�ki geli�tiriyorlarsa,
mahrem mesafenin fark�ndad�rlar. Arabada ya da yemek masas�nda
oturu� mesafeleri birbirlerine kar�� ne kadar yak�nl�k hissettiklerine
ba�l� olarak gittik�e azal�r ya da b�y�r. Bizim toplumda, ilk
giri�imi, genellikle erke�in yapmas� beklenir: Diz dize oturma giri�imi
ilk ondan gelmelidir, kad�n�n elini avu�lar� i�ine alan odur. Kad�n
duygular�n� bu yak�nla�ma giri�imlerine ses ��karmama ya da biraz
daha uza�a �ekilmeyle belli eder.

Ki�isel, samimi mesafe: K�rk santimle, seksen santim aras�nda


de�i�en mesafe, Hall'�n tan�mlad��� ikinci b�lgeyi olu�turur. Birbirlerini
tan�yan ve rahat konu�an iki insan, bu mesafede kendilerini en
rahat hisseder. Genel yerlerde birbiriyle samimi mesafe s�n�rlar� i�inde
duran iki insan�n iyi bir arkada�, kar� koca, ni�anl� ya da s�zl� oldu�u
d��n�l�r. Bir partide konu�urken biriyle bu mesafe s�n�rlar�
i�inde s�k s�k bulunuyorsan�z ve bu kimse kar�� cinsten biriyse, partideki
di�er kimselerin dikkatlerini �zerinize �ekece�inizden emin
olabilirsiniz.

Sosyal mesafe: Bu b�lge, seksen santimle iki metre aras�nda de�i�ir.


�lerin rahat�a konu�uldu�u, resmi ili�kilerin s�rd�r�ld��� b�lge
bu �emberdir. Seksen santimle, y�z on santim aras�ndaki mesafede
genellikle, sat�c�larla m�teriler ve i�yerinde beraber �al�an ki�iler
aras�ndaki konu�malar s�rd�r�l�r. Bir i� yerinde patron bir i��iyi
�a��rd���nda, i��i patronu otorite olarak g�rmesinin ve ona duydu�u
sayg�n�n derecesine ba�l� olarak, patronla aras�ndaki sosyal b�lgenin
en u� s�n�rlar�nda durmaya �al��r.

Genel topluma a��k mesafe: �ki metreden ba�layarak uzayan ki�isel


mekan genel, topluma a��k, tan�mad���m�z ki�iler i�indir. Ne
var ki, zorunlu ko�ullar nedeniyle okullar�m�zda ��retmenler genellikle
b�yle bir mesafe kullanma zorunda kal�rlar. Bu nedenle ��renci
��retmen ili�kileri bir derece yabanc�la�mak zorundad�r. Aradaki
mesafe on metreyi ge�ti�i zaman, kar��l�kl� ili�ki ve ileti�im daha da
zorla��r.

Ki�ilerin �evresindeki mekan kullanma bi�imleri de, onlar�n sosyal


yeri ve mevkii hakk�nda bir fikir verir. Odas�na girdi�iniz birinin
b�y�k bir masas� varsa ve yan�na yakla�man�z pek kolay de�ilse, bu
ki�inin sosyal mevkii ve g�c� hakk�nda baz� tahminler yapars�n�z.
M�d�r�n odas�na girerken kap�s�na vururuz, oysa o bizimkine vurmadan
girer. �nsanlar�n mevkileri b�y�d�k�e, kendilerine �zg� ki�isel
mekanlar� da �nem kazan�r. Bir�ok kurulu�ta m�d�rlerin yemek
yedi�i yer ayr�d�r. Baz� �niversitelerde ��retim �yelerinin, memurlar�n,
hademelerin ve ��rencilerin yemekhaneleri, hatta tuvaletleri bile
ayr�d�r.

-Sizin ya�am�n�zda ki�isel mekan�n�z �nemli bir yer tutuyor


mu? Birka� g�n sizinle ba�kalar� aras�ndaki mesafeye dikkat
edin. Bir durumdan di�erine bu mesafe de�i�iyor mu? Aran�zdaki
mesafe bir ki�i hakk�nda ne hissetti�inizin iyi bir g�stergesi
oluyor mu? Bu ki�iye daha yak�n ya da daha uzak durdu�unuz
zaman duygular�n�zda bir de�i�iklik oluyor mu?

�imdi bedenin duru�u, el kol hareketleri, y�z ifadeleri gibi di�er


s�zs�z ileti�im mesajlar�na bakal�m.

BEDEN�N DURU�U

Kar��m�zdaki ki�iyle ileti�im kurarken, ona do�ru e�ilmi� durumda


m�y�z, yoksa ondan uzakla��r bi�imde bir e�ili� mi g�steriyoruz? Ellerimiz,
kollar�m�z, ayaklar�m�z bir yakla�ma m�, yoksa bir uzakla�ma m�
ifade ediyor? Bu sorular�n cevab�, bedenimizin konumuyla
i�inde bulundu�umuz ileti�ime ne gibi ek mesajlar getirdi�imizi g�sterir.
Bedenin duru�unun nas�l bir mesaj olu�turdu�unu anlamak
i�in, a�a��daki ufak deneyi yap�n:

1. �ki arkada� bulun. �kiniz sadece sizi ilgilendiren bir konuyu


konu�urken, ���nc� ki�inin geldi�ini ve size kat�lmak istedi�ini
d��n�n. Bu kimseyi g�rm� olmaktan pek memnun
de�ilsiniz, ama ona kar�� kaba davranmak da istemiyorsunuz.

2. S�z konusu ki�iye sadece beden duru�unuzu kullanarak duygular�n�z�


belli etmeye �al��n. Bu ���nc� ki�iyle, isterseniz
konu�abilirsiniz, ne var ki onun gitmesini istedi�inizi s�zle
de�il, bedeninizle s�yleyeceksiniz.

Bu deneyi yapm�san�z, ya da ger�ek hayatta ba��n�za gelmi�se,


istenmeyen ki�iye biraz s�rt�n�z� d�nmenin, sizin onunla pek konu�mak
istemedi�inizi belirtti�ini g�rm�s�n�zd�r. Sizin sohbetinizi
kesen ki�i, omuzunuzun �zerinden sizinle konu�maya kalkar, fakat
biraz u�ra�t�ktan sonra kendisinin istenmeyen ki�i oldu�unu anlar
ve yan�n�zdan uzakla�mak zorunda kal�r. Bedeniniz bu ���nc� ki�iye,
--�imdi di�er arkada��mla konu�mak istiyorum, l�tfen bizi yaln�z
b�rak;-- mesaj�n� gayet a��k vermektedir. Birine tam y�z�n�z� d�nm�
olman�z, o ki�iyle ileti�im kurmaya �nem verdi�inizi, o ki�iden
y�z�n�z� �evirmenizse buna pek istekli olmad���n�z� ifade eder. Y�z�m�z�
�evirerek bir insana, onunla mahrem veya samimi mesafede
olmak istemedi�imizi de s�ylemi� oluruz; b�ylece kalabal�k bir asans�rde
temas halinde oldu�umuz kimseye bakmadan, y�z�m�z� ba�ka
tarafa �evirerek bedenimizin temas�n� etkisiz hale getiririz.

-�nsanlar bir arada oturarak konu�urken birbirlerine nas�l bir


durum g�steriyorlar, g�zlemeye �al��n. Bir grupta kim kime
kendini daha yak�n hissediyor? Onlar�n oturu� ve birbirlerine
bak�lar�ndan bunu ��karabilir misiniz? Kendinizi g�zleyin.
Acaba herkese ayn� �ekilde mi bak�yorsunuz, yoksa fark�nda
olmaks�z�n bedeniniz baz� ay�r�mlar yap�yor mu?

Beden yalan s�ylemez


Bedenin duru�u, sadece hangi yana e�ildi�i ve y�z�n hangi y�ne
bakt���yla s�n�rlanm�yor. Omuzlar�n dik ya da ��k�k olu�u, kollar�n
a��k ya da kapal� olu�u, ayaklar�n a��kl��� ya da kapal�l���, bacaklar�n
�st �ste at�lm� olmas�, ayr�k ya da biti�ik durmas� da birer mesaj
olu�turur. Psikoterapide �zerinde �nemle durulan bu t�r mesajlard�r.
Psikolog, kendinden yard�m istemeye gelen hastan�n s�zlerinden
�ok, bedenin iletti�i mesajlara a��rl�k verir. Omuzlar� ��km�,
koltu�a k�l�e halinde y���lm�, bacaklar� birbirine yap��rcas�na kapal�,
s�rekli �n�ne bakan hastas�na, --Bug�n kendinizi nas�l hissediyorsunuz?--
sorusunu y�nelten terapist, --Bug�n kendimi �ok iyi hissediyorum;--
bi�imindeki bir cevaba pek itibar etmeyerek, ki�inin
i�inde bulundu�u ger�ek durumu, bedenin belirtti�ini d��n�r.

Bedeninin duru�uyla duygular aras�nda nas�l bir ili�ki bulundu�unu,


a�a��daki uygulamay� yaparak kendi kendinize ke�fedebilirsiniz.
Bu uygulamay� yapmak i�in rahat bir bi�imde bir sandalye ya da
koltu�a oturun ve a�a��da verilen y�nergeyi izleyin.

1. G�zlerinizi bir dakika i�in kapat�n ve sizi s�kan, �zen, ezen,


utand�ran bir durumu d��n�n.... Bu �z�c� durumu hayalinizde
iyice canland�r�n. Bu durumu d��n�rken, omuzlar�n�z�
a�a�� do�ru ��kertin, oturdu�unuz yerde biraz �ne do�ru e�ilin,
kollar�n�z� �ne do�ru kuca��n�zda kavu�turun, ayaklar�n�z�,
dizinizi ve bacaklar�n�z� birbirine iyice yak�nla�t�rarak i�eri
�ekin, yani bir tesbih b�ce�i gibi iyice kapan�n. Bu durumda
duygular�n�za dikkat edin. G�z�n�z kapal�yken, ayakta kendinizi
sanki ikinci bir kimse olarak seyretti�inizi d��n�n; bu
kapal� halinizle kendinizi iyice g�z�n�z�n �n�nde canland�rmaya
�al��n. B�yle oturan bir kimse bir ba�kas� olsa sizde nas�l
bir etki uyand�r�rd� acaba?

2. �imdi kendinizi rahat ve gev�ek b�rak�n ve mutlu, ne�eli bir


an�n�z� d��n�n.... Omuzlar�n�z dik ve arkaya at�lm�, kollar�n�z
a��k, arkan�za yaslanm� bir durumdas�n�z, bacaklar�n�z ve
ayaklar�n�z biti�ik de�il. G�zlerinizi kapay�n ve kendinizi bu
halinizle hayalinizde canland�r�n: Bu oturu� size neler anlat�rd�?

Y�Z �FADELER�

�nsan v�cudunun en dikkati �eken yeri y�z, y�zde en �ok dikkati �eken
yer ise g�zlerdir. Ancak y�z ifadelerini anlamak o kadar kolay
de�ildir, ��nk� y�z karma��k bir ileti�im sistemi olu�turur.

Y�zle, birbirinden farkl� ka� tane ifade belirtebilece�i konusu hen�z


a��kl��a kavu�mu� de�ildir. Burada �izim olarak d�rt ka�, ��
g�z ve be� a��z ifadesi veriyoruz.

Bu ifadeleri, saydam bir ka��t �zerine �izin ve �st �ste getirerek


�e�itli y�z kal�plar� olu�turun. Elinizdeki on iki ��eyle, birbirinden
farkl� altm� y�z ifadesi yapabilece�inizi d��nd�n�z m�? Yap�lan
ara�t�rmalar, birbirinden tam olarak ay�rt edilebilen sekiz al�n ve ka�,
bir o kadar g�z ve g�zkapaklar� ile on a��z ve dudak ifade durumu
oldu�unu saptam�t�r. �fade durumu ad� verilen bu y�z yap�lar� ile
ifade tonlar� (memnun, ne�eli, co�kun gibi) ve de�i�ik t�rden duygusal
i�erikleri belirten mimikleri katarak, ne kadar farkl� t�rde ve niteliklerde
y�z ifadesi yap�labilece�i d��n�l�r. Y�z ifadelerinin bu kadar
de�i�kenlik g�sterebilmesi, onun karma��k ve zor bir ileti�im sistemi
olmas�n�n ilk nedenidir.
Y�z ifadelerini anlama zorlu�unun ikinci nedeni de, y�z ifadelerinin
h�zla de�i�mesidir. Film teknikleri kullan�larak yap�lan �al�malar
g�stermi�tir ki, bir kimsenin y�z�ndeki ifade, saniyenin be�te
biri kadar bir zaman i�inde de�i�ebilmektedir. Bu t�r film �al�malar�,
y�z�n hangi k�sm�n�n hangi heyecanlar� en iyi belirtti�iyle ili�kili
ipu�lar� da vermi�tir.

Y�z ifadeleriyle ilgili olarak yapt���m iki �al�mada, 43. sayfada


verdi�im �ematik �izimleri kulland�m. �ematik �izimlerle olu�an bu
y�z ifadeleri T�rkiye, Japonya ve Amerika Birle�ik Devletleri'nde
�niversite ��rencilerine g�sterildi�i zaman, ilk ara�t�rmada deneklerin
bu ifadeleri, Ne�e-H�z�n, K�zg�nl�k-Durgunluk ve ��-kaynakl�/D�kaynakl�
boyutlar� �er�evesinde alg�lad�klar� g�r�ld�. Yine ayn� �ematik
�izimleri kullanarak yap�lan ikinci ara�t�rmada ise, ne�eli ve
mutlu ifadelerin en iyi a��z ve g�zle k�zg�n ifadelerin ka� ve dudak
bi�imiyle; hayret ve s�rpriz gibi d�ar�ya a��k ifadelerle, an�lara dalma
gibi i�e d�n�k ifadelerin ise, en iyi g�zle belirtildi�i ortaya ��kt�.
(C�celo�lu, 1968, 1972).

G�z�n kendisi ba�l� ba��na bir mesaj kayna��d�r. Bir kimse g�z�n�ze
bak�yorsa, size ilgi duyuyor demektir. �te yandan bir kimse,
g�z�n� g�z�n�zden ka��rmakla, sizden bir �ey saklamak durumunda
oldu�unu ifade edebilir. Bundan dolay�, iyi sat�c�lar, kar��s�ndakini
etkilemek isteyen doktorlar, politikac�lar ya da y�neticiler konu�urlarken,
kar��lar�ndaki kimsenin g�z�n�n i�ine bakarlar. G�z ili�kisi
kurulduktan sonra, di�er ili�kiler yava� yava� kurulabilir.

Derste bir sorunun cevab�n� bilmedi�im zaman, ��retmenin y�z�ne


bakmazd�m. Tabii b�yle davranmam da, ��retmenin o soruyu
bana sormas� i�in yeterli neden olmaktayd�. Kendim ��retmen olunca,
sordu�um soruyu bilmeyen ��rencileri, yine g�zlerini benden ka��rmalar�ndan
anlard�m. G�zlerin dili, birbirlerine duydu�u ilgiyi
a��k�a s�yleyemeyen kad�n ile erkek aras�nda en s�k kullan�lan dildir.
Cinsler aras�nda sosyal ili�kinin kurulmas�na olanak tan�mayan
toplumlarda, --g�zlerin dili-- daha �nem kazan�r; toplumun bireyleri
bu dile daha duyarl�d�r ve �o�u kere �ark�lara konu olur.

G�zbebe�inin b�y�kl���, bakan ki�inin bakt��� �eye ilgi duyup


duymad���n� belirtir. S�permarketlere yerle�tirilen kameralar, m�terilerin
hangi mallar�n �n�nden ge�erken g�zbebeklerinin a��ld���n�
filme al�r. Bu teknik, reklamc�lar�n ve sat�c�lar�n �zerinde �nemle
durduklar� bulgular�n toplanmas�na yol a�m�t�r. Psikologlar da, de�i�ik
resimlere bakan kimselerin g�zbebe�inin b�y�kl���n� gizlice
�l�m�lerdir. Sonu�lar ilgin�tir: Bir kimsenin g�zbebe�i, bakt��� nesneye
duydu�u ilgi oran�nda b�y�mektedir. �rne�in, ��plak kad�n resimlerine
bakan erkeklerin g�zbebekleri, y�zde on sekiz, ��plak erkek
resimlerine bakan kad�nlar�n ise, y�zde yirmi oran�nda b�y�m�t�r.
A� insan yiyece�e, susuz insan i�ece�e bakt���nda, g�zbebekleri
a�l��� ve susuzlu�u oran�nda b�y�m�t�r.

G�z�n ifade potansiyeliyle ilgili bu bilgilerden sonra, baz� insanlar�n,


g�z� rahats�z etmeyecek normal ��kta bile ni�in siyah caml�
g�ne� g�zl��� takt���, �imdi daha iyi anla��l�yor: Bu ki�iler kendileriyle
ilgili bilgi vermek istemezler; --bilinmeyen-- insan esrarengizdir.
Hele o insanla uzun s�re beraber olundu�u halde, hakk�nda pek bir
�ey bilinmiyorsa, esrarengizli�i daha da b�y�r. �te siyah g�zl�k takman�n
arkas�nda yatan nedenlerden biri, ki�inin kendisini saklama arzusudur.

JESTLER: EL VE KOL HAREKETLER�


Jestler, yani el ve kol hareketleri, duygular�n en g�zel belirtileridir.
Kar��m�zda konu�an ki�inin elindeki ka��d� s�rekli b�k�p katlad���n�,
parmaklar�yla masaya s�rekli vurdu�unu ve g�zlerini bak�lar�m�zdan
hep ka��rd���n� g�r�rsek, bu ki�inin bizimle beraber olmaktan
rahats�z oldu�unu d��n�r�z. Bu t�r davran�lar, kar��m�zdaki
ne derse desin, onun ger�ek heyecanlar�n� a���a vurmaktad�r.

Bir ki�i, kendisini kontrol etmeye �al�sa da k�zg�nl���n�, gerginlik


ve rahats�zl�k belirten hareketlerinden anlamam�z m�mk�nd�r. K�zg�n
ki�i, kendini ne kadar kontrol ederse etsin, yumruklar� bir dereceye
kadar s�k�l�d�r, kollar� �n�ndedir ve kaslar� gergindir. Ayn� �ekilde,
bize yakla�mak isteyen fakat �u veya bu nedenle bunu belirtmekten
�ekinen ki�i, bize ula�mak, dokunmak istercesine birtak�m
belli belirsiz davran�lar yapar. Her �eyi a��k se�ik, d�r�st�e, bizden
hi�bir �ey saklamadan s�ylediklerini iddia edenlerin ellerine bak�n:
E�er s�ylediklerinde samimi de�illerse, ellerini, sanki bir perde gibi
a��zlar�na ve y�zlerine kaparlar. G�zlerini inceleyin: Do�rudan y�z�n�ze
bakamaz, g�zlerini ka��r�r, s�k s�k kollar�n� g���slerinin �zerinde
kavu�tururlar.

�apk�n erkekler, kad�nlar�n s�zlerine de�il, davran�lar�na g�re


hareket edeceklerini bilirler. --Sizi bir daha g�rebilecek miyim?-- diye
soran erke�e kad�n, --Bilmem, tesad�fler denk getirirse!-- �eklinde cevap
verirken, --ak�ll�-- erkek, kad�n�n s�zl� mesajlar�na uymaz, onun
g�z�n�n, ellerinin, bedeninin s�ylediklerini --i�itmeye-- �al��r. Belki
bu, s�ylenene hemen inanan, saf ve d�r�st erkeklerin ni�in iyi birer
�apk�n olamad�klar�n� a��klamaktad�r. Kar��t cinsten biriyle daha kolay
ili�ki kurmak m� istiyorsunuz? A�z�n de�il, bedenin s�ylediklerini
anlamaya �al��n!...

DOKUNMA: GEREKL� VE KUDRETL�

Dokunma duyumu, geli�me i�in yeme i�me kadar �nemlidir.


XIX'uncu y�zy�l�n sonlar�nda ve XX'inci y�zy�l�n ba�lar�nda yetimhanelerde
�len �ocuklar�n oran� olduk�a y�ksekti. O zamanki hekimlik,
bebe�in sadece biyolojik beslenmesine, temiz �evrede bulunmas�na
�nem veriyor, fakat �ocuklar�n psikolojik ihtiya�lar�n� d��nm�yordu.
Y�llar sonra yap�lmaya ba�lanan ara�t�rmalar, bebeklerin g�da
yoksunlu�undan de�il, kuca�a al�n�p sevilmemekten kaynaklanan,
ruhsal k�kenli hastal�klardan �ld�klerini ortaya ��karm�t�r. Bat�
�lkelerinde bug�n, yetimhanelerde bebe�in g�nde bir�ok kez kuca�a
al�n�p sevilmesi, onunla konu�ulmas� y�ntemi uygulan�yor. �ocuklar�n
kuca�a s�k s�k al�nmas�yla, �l�m oran�nda bir d�me oldu�u g�zlenmi�tir.

Dokunma; bir insana en k�sa yoldan --Sen benim i�in �nemlisin


seni yaln�z b�rakmayaca��m,-- mesaj�n� verir. Hi�bir s�z, bu mesaj�,
dokunma kadar etkili olarak ifade edemez. Bir baban�n �ocu�unun
ba��n� �efkatle ok�amas�, k�zg�n birka� s�zden sonra sevgilinin sar�lmas�,
saatlerce a��klama ve anlat�mlardan daha etkilidir.

Bir hafta s�reyle g�nl�k etkile�imizi g�zden ge�irin ve �u


sorulara cevap vermeye �al��n: En s�k kimlere dokunuyorsunuz?
Bu kimseleri tan�d���n�z di�er kimselerle kar��la�t�r�n, en
�ok kimlere yak�nl�k duyuyor ve seviyorsunuz? Dokunmak istedi�iniz
halde dokunamad���n�z kimseler varm� �evrenizde?
Ni�in dokunam�yorsunuz? �ocuklu�unuzda bol bol kucakland���n�z�
an�ms�yor musunuz?
G�YS�LER�M�Z

Askerlikte r�tbeler, onu ta��yan ki�inin askeri hiyerar�i i�indeki yerini


g�sterir. Askerlikteki bu sistemi kat� bulanlar olabilir, ne var ki sivil
ya�amda da, bu t�r bir hiyerar�ik d�zen, �rt�l� bir bi�imde de olsa
vard�r. Giydi�imiz elbiseler, hakk�m�zda bilgi verir.

Her g�n kar��la�t���n�z ki�ileri g�z�n�z�n �n�ne getirin: Giyini�leri,


onlar�n meslekleri, ya da gelir durumlar�, sosyal mevkileri, politik
tutumlar�, dindar olup olmad�klar� hakk�nda bir fikir vermiyor
mu? 1980'lerden �nce ideolojik ay�r�mlar �niversite ��rencileri aras�nda
o denli �nem kazanm�t� ki, --sa�c�-- ya da --solcu-- ��renciyi giyini�inden
ay�rt edilebiliyordu.

Giyini� tarz�n�n kar��s�ndakileri nas�l etkiledi�ini incelemek isteyen


bir Amerikal� �niversite ��rencisi, iki farkl� bi�imde giyinerek
otostop yapm�t�r. Haftan�n Pazartesi, �ar�amba ve Cuma g�nleri hipi
k�l���nda yola ��km� ve eliyle i�aret ederek otostop yapmak istedi�ini
belirtmi�tir. Sal�, Per�embe ve Cumartesi g�nleri ise, �t�l�
pantolon, temiz g�mlek, kravat ve boyal� ayakkab� giymi� ve yine
ayn� i�aretleri yaparak, ayn� yerde arabalara binmeye �al�m�t�r.
G�rm�t�r ki, hipi giysileri giydi�i g�nlerde, kendisini ancak hipi
k�l�kl� olan ve genellikle eski araba kullananlar, �zenli giyindi�i g�nlerde
ise, daha �ok l�ks otomobil kullananlar ve iyi giyimli kimseler
arabalar�na alm�lard�r.

� aramaya gidildi�inde ya da i�e al�nmak i�in bir g�r�me yap�lmas�


gerekti�inde, kar��daki ki�inin olumlu bir bi�imde etkilenmesi
istenir ve giyime �zen g�sterilir. Ne var ki, bug�n�n toplumu, giyini�
normlar� bak�m�ndan olduk�a �e�itlilik g�stermektedir. �yle ki,
bazen hipi k�l���yla gezmek, toplumun belirli bir kesimindeki ki�ilerle
daha �ok sosyal yak�nla�ma olanaklar� sa�layabilir. Herhalde ��renilmesi
gereken, giyimin kar��dakini etkiledi�ini bilmek ve bu etkinin,
toplumun hangi kesiminde nas�l olaca��n�, �nceden bilin�li bir
bi�imde saptayabilmektir.

S�YLEY�� TARZI: SES�N TONU,

VURGULAMALAR VE SUSMALAR

S�yleyi� tarz�, kelimeleri s�ylerken kullan�lan sesler, konu�an hakk�nda


bilgi verir. Parkta otururken bir konu�maya kulak misafiri oluyorsunuz:

-Nerelisiniz Beyefendi?

-Gonyal�y�m garda�!

Konu�man�n bu kadar�n� duyman�z, bu ki�ilerin hangisinin k�yden,


hangisinin kentten, hangisinin e�itim g�rm�, hangisinin okumam�
oldu�unu size s�yler. Hatta bu konu�mada --Beyefendi,-- s�z�n�
olduk�a yad�rgayabilirsiniz; bu nedenle:

-Nerelisin day�?

-Gonyal�y�m garda�!

daha iyi bir konu�ma olurdu, diye d��nebilirsiniz.

S�yleyi� tarz�n�n kar��daki ki�iyi etkiledi�i ve buna bak�larak ki�i


hakk�nda --kibar-- ya da --kaba-- niteli�inde bir karar verildi�i bilindi�i
i�in, bir�ok kimse, baz� sosyal durumlarda, oldu�undan --daha kibar--
konu�maya �al��r. Silifke'nin Ta�ucu il�esinde bir ailenin lakab�
--Hamalis-- olarak bilinir. Hamalis'in k�z�, Hamalis'in o�lu, Hamalis'in
damad� ve torunundan s�z edilir.

Hi�bir anlam veremedi�im bu lakab�n nereden geldi�ini sordu�umda,


a�a��daki hikayeyi anlatt�lar:

-- Rahmetli Atat�rk, Ta�ucu'nu ziyaret etti�i zaman, gemilere y�k


dolduran ve bo�altan hamallara il�e idaresi g�zel, temiz i� elbiseleri
giydirmi�, Ata'y� kar��lamalar� i�in s�raya dizmi�. En ba�taki hamalba��,
mevkiinin �neminden haberdar oldu�u i�in m�mk�n oldu�u
kadar modern ve kibar g�r�nmeyi akl�na koymu�.

Atat�rk, s�raya dizilmi� temiz giyimli bu ki�ileri g�r�nce, --Sizler


ne i� yap�yorsunuz?-- diye sormu�. Hammalba�� yerli �ivesini kullanarak
cevap verse --Hamal�z gomutan�m;-- demesi gerekirken, yerli
�ivesiyle konu�man�n kaba olaca��n� d��nerek, --Hamalis, pa�am;--
diye --kibarla�t�rarak-- cevap vermi�. Ta�uculular bu f�rsat� ka��r�r
m�? Adam�n ve ailesinin lakab� --Hamalis!-- oluvermi�.--

Kibarl�k �zentisi i�inde bulunan ki�ileri, �zellikle k�yden kente


yeni gelmi� ve k�yl� ge�mi�inden bir an �nce kurtulmak isteyen baz�
kimselerin konu�malar�nda, bu t�r --kibarl�k-- e�ilimlerini g�zlemek
m�mk�nd�r.

Sesin heyecan tonu, s�ylenen s�z�n anlam�n� etkiler, b�ylece kendi


ba��na bir mesaj olu�turur.

S�zgeli�i titrek bir sesle, --Hatice s�n�fta kalm�,-- diyen bir ki�i sadece
bilgi aktarmamakta, bu olaya �z�ld���n� de belirtmektedir.
Ayn� c�mleyi, rahat bir bi�imde, gev�ek gev�ek s�yleyen bir di�er ki�iyse,
bu olaya memnun oldu�unu ima eder.

S�ylerken yap�lan vurgulamalar da, ifadeye yeni boyutlar ekler.


Ayn� c�mle, farkl� anlamlar elde edecek bi�imde vurgulanabilir. A�a��daki
c�mleyi farkl� vurgulamalarla s�yleyin:

--Ali ayvay� yemi�!--

--Ali-- kelimesi vurguland��� zaman, ba�kas�n�n de�il, Ali'nin ayvay�


yedi�i ifade edilir. Bu vurgulamada bir hayret ifadesi vard�r:
--Herkesin ayvay� yiyece�ini beklerdim de, Ali'nin yiyece�ini beklemezdim!--
gibi.

E�er vurgulama de�i�ir ve:

--Ali ayvay� yemi�!-- bi�iminde s�ylenirse, --ayva-- �zerinde durulmaktad�r.


Bu vurgulama, duruma g�re farkl� y�nlerde yorumlan�r.
�rne�in, --Ne var sanki, sadece ayvay� yemi�, ucunda �l�m yok ya!--
anlam� ��kabilece�i gibi, baz� durumlarda, --Hi�bir i�e yaramaz o�lan,
baksana ayvay� bile yemi�!-- anlam� da ��kar.

E�er:

--Ali ayvay� yemi�!-- �eklinde vurgulan�rsa, o zaman yap�lan i�, faaliyet


birinci plana ��kar. --Ayvay� ne yapt���n� merak ediyorsan�z
s�yleyeyim: yemi�!-- anlam�n� belirginle�tirmi� oluyoruz.
Sadece sesin tonu ve vurgulamalar�yla de�il, kelimeler aras�na
konulan susmalar�n s�resi uzat�l�p k�salt�larak da, kar��daki ki�iye,
g�nderilen mesaj�n, hangi b�l�mlerinin �nemli oldu�una ili�kin ipucu
verilir. A�a��daki c�mleyi de�i�ik susma s�relerinde s�yleyerek
(susma s�releri kesikli �izgilerle / / g�sterilirmi�tir), hangi
duraklamalarla, hangi anlamlar�n daha belirgin hale geldi�ine dikkat edin.

C�mle: Trafik kazalar�na bakarak bu toplumda nelerin ihmal edildi�ini


g�rmemiz m�mk�nd�r.

1. Trafik kazalar�na / / bakarak / / bu toplumda nelerin ihmal


edildi�ini g�rmemiz m�mk�nd�r.

B�yle bir susma d�zeniyle, hem trafik kazalar�n�n, hem de bu kazalar�


incelemenin �nemli oldu�u belirtilmek isteniyor.

2. Trafik kazalar�na bakarak / / bu toplumda / / nelerin ihmal


edildi�ini g�rmemiz m�mk�nd�r.

Bu susma d�zeniyle, ba�ka toplumlarda de�il, bizim kendi toplumumuzda


y�n� vurgulanmaktad�r.

3. Trafik kazalar�na bakarak bu toplumda / / nelerin ihmal edildi�ini


/ / g�rmemiz m�mk�nd�r.

B�yle bir susma d�zeniyle, ihmal edilen �eylerin �nemli oldu�u


belirtilmektedir.

-Bir hafta s�reyle kendi konu�ma tarz�n�zdaki �zellikleri g�zlemeye


�al��n. Sesiniz baz� durumlarda titriyor mu? Kiminle
konu�urken, hangi konularda sesinizde bir de�i�me oluyor?
Vurgulama ve susma tarz�n�z kendinize �zg� m�, yoksa ba�kalar�n�nkine
mi benziyor? Kendinize �zg� bir ses tonu ve
vurgulama tarz� geli�tirmek ister miydiniz? Ni�in?

�LET���M ORTAMI

�leti�imin i�inde yer ald��� ortam�n psikolojik ve fiziksel �zellikleri,


g�nderilen mesaj�n yorumlanmas�n� �nemli �l��de etkiler. �leti�im
ortam�, �u b�l�mlere ayr�larak daha ayr�nt�l� bi�imde incelenebilir:

1. �leti�imde bulunan ki�ilere ba�l� �zellikler; 2. �leti�imin i�inde


olu�tu�u ortam�n sosyal �zellikleri; 3. �leti�imin i�inde olu�tu�u ortam�n
fiziksel �zellikleri.

�leti�imde bulunan ki�ilere ba�l� �zellikler

�leti�imde bulunan ki�ilerin birbirlerine ya�, cinsiyet ve sosyal mevki


bak�m�ndan ne gibi ili�kiler g�sterdi�i, onlar�n ileti�imlerini �nemli
derecede etkiler. Her �eyden �nce; dilimiz bu de�i�kenlere duyarl�
bir dildir. Bir ki�inin ya�, cinsiyet ve sosyal mevki bak�m�ndan, bize
g�re nerede oldu�unu bilmeden ona hitap etmek hemen hemen olanaks�zd�r.

Bir an i�in kendinizi dolmu� kuyru�unda d��n�n... Yan�n�zdan


ge�ip giden kimse �antas�n� d��rd� ve siz o kimseye seslenerek,
�antas�n� d��rd���n� haber vermek istiyorsunuz. Bu kimseye nas�l
hitap ederdiniz? Cevap bulmas� zor, de�il mi?
Bu kimse, sizden olduk�a ya�l�, k�yl� k�l�kl� bir erkekse, nas�l hitap
ederdiniz? �imdi i� biraz kolayla�t�, de�il mi? --Day�!--, --Amca!--,
en s�k kullan�lan hitap bi�imleri aras�nda al�r. Peki, bu kimse, kad�nsa
nas�l hitap ederdiniz?... --Teyze!--, akl�n�za ilk gelen kelime olabilir.
E�er sizden ya�l�, iyi giyimli, ku�aml�, kravatl� bir erkekse, herhalde
--Beyefendi!-- diye �a��r�rd�n�z. ��k giyimli bir kad�n �antas�n� d��rseydi,
b�y�k bir olas�l�kla --Han�mefendi!-- diye seslenirdiniz. Hitap
edece�iniz ki�i sizden gen� bir erkekse, k�yl� k�l�kl� olana --Delikanl�!--,
iyi giyinmi� olana --Beykarde�!--, --Karde�!-- gibi bir hitap tarz�n�
uygun bulabilirsiniz. Gen� bir k�za hitap etmeniz s�z konusu ise,
k�yl� k�l�kl� olana --Bac�!--, kentli olana --K���khan�m!-- demeniz uygun
d�erdi.

Her g�n, y�zlerce kez bakkala, �of�re, manava ve yeni kar��la��lan


kimselere hi� duraksamadan nas�l hitap edilece�i bilinir. ��nk�
dil cinsiyet, ya� ve sosyal mevki de�i�kenlerine bizi �ylesine duyarl�
k�lm�t�r ki, bu de�i�kenlere g�re kar��m�zdakini otomatik olarak
de�erlendirir ve hemen hitap ederiz. Dilimizi konu�mak isteyen yabanc�
i�inse durum hi� de �yle kolay kavran�r gibi de�ildir.

Gazeteci, f�kra yazar� Burhan Felek, a�a��ya al�nan yaz�s�nda, hitap


edi� tarz�n�n toplumun bireyleri aras�ndaki ili�kileri d�zenledi�ine
dikkati �ekiyor ve daha --uygarca-- ili�kiler i�in �nerilerde bulunuyor.

Dil

-- Birbirimizle daha nazikane, daha mazbut konu�al�m. Atat�rk


bey, efendi, ve pa�a s�zlerini resmi muamelattan kald�r�rken, ondan
evvelki devirlerin h�rmet ve nezaket icab� kullan�lan elkab�n, yaltaklanma
ve ya�c�l�k derecelerini bile a�t���n� g�rerek, bunlar� kald�rm�t�.
Ama kendisine, zaman�n ve zaman�m�z�n b�t�n pa�alar�na pa�a
diyoruz. Birbirimize de bey, efendi demekte mahzur g�rmeyenlerimiz
�ok. Ne var ki, halk, hatta memurlar bu kelimeleri kullanamad���
i�in ihtiyara,

-Beybaba, a�ababa, amca (daha gen�lere) a�abey, hem�erim


(daha gen�lere) karde�im, han�m teyze, abla gibi s�zler s�yleyerek
m�nasebetlerde laubalilik ve onun sonu kabal��a ka��yorlar. Bundan
vazge�elim. Ne bir memur bana amca desin, ne de ben memura o�lum
diyeyim. B�ylesi daha iyi olacak. Halk aras�ndaki muhaverelerin
�e�nisi daima kavgaya yakla��r bir �e�nilik arzediyor. Tehlikelidir.--

K�lt�r�m�z, bir ili�ki k�lt�r� oldu�u i�in Burhan Felek'in --beybaba,


a�ababa, amca, han�m teyze, abla kullanmay�n-- �nerisi tutmayacakt�r.
--Ne bir memur bana amca desin, ne de ben memura o�lum
diyeyim,-- �nerisinde bulunan g�ng�rm� rahmetli yazar, insan ili�kilerinde,
�zellikle resmi ili�kilerde, �a�da� demokratik Bat� uygarl���n�n
uygulanmas� dile�ini belirtir. �kinci B�l�mde kar��la�t�rmal�
olarak tart��lan k�lt�r de�erleri, T�rk�e'nin, insan�n ya��na, mevkisine
ve cinsiyetine neden bu kadar duyarl� oldu�unu a��klamaktad�r.
Ne var ki, Bat� uygarl���n�n �zlemini �ekenler, Bat� �lkelerindeki insan
ili�kilerini model alanlar, T�rk insan ili�kilerinin onun gibi olmas�n�
isterler. Osmanl� ve Cumhuriyet tarihini ya�am� bir ki�i olarak,
Burhan Felek'in yaz�s�n� bitirirken kulland��� kelime ilgin�tir:
--Tehlikelidir.--

Konu�ulan ki�iyle olan ili�ki, kullan�lan kelimeleri tan�mlar ve


ger�ek anlam�n� verir. Bu nedenle, ili�kinin t�r�ne g�re, kelimeler
farkl� anlamlar al�r ve de�i�ik n�anslara b�r�n�r. --Askerlik arkada��--,
--yat�l� okul arkada��--, --�ocukluk arkada��-- hepimiz i�in farkl� ve
�zel bir ili�kiyi ifade eder.

A�a��ya al�nan hikaye, Aziz Nesin'in toplum ya�am�yla ilgili g�zlemlerinden


birini yans�t�r. Yazar�n Bizim Hem�eri adl� a�a��daki hikayesi,
kelimelerin anlamlar�n�n ileti�im ortam� i�inde, ileti�im yapan
ki�ilere ba�l� olarak nas�l de�i�ti�ini sergiler.

Bizim Hem�eri

-- Kelimeler insanlar�n dilinde yar� yar� anlam al�yor. Ka� tane


s�zl�k olursa olsun, bizim hem�eriler kelimelerin s�zl�kteki anlamlar�na
bo� verirler. A��n s�zl��e bak�n: --d�rz�--, --kerhut--, --pezevenk--,
--deyyus--, ne demektir, ne anlama gelir? Herhalde --aferin--, --bravo--,
--a�kolsun-- anlam�na gelmez.

Bizim he�n�erilerin �o�u da temelli �stanbul'a yerle�mi�lerdir, ya


da y�l�n �ok aylar�n� �stanbul'da bir i�te ge�irir, birka� ay da memlekete
giderler. K�yde ge�en birka� ay memleketin n�fusunun artmas�na,
--vatana evlat-- yeti�tirmeye yeter. �stanbul'da temelli yerle�enler
de, tek ba�lar�na �stanbul'da kal�rlar. Kar�lar� k�ydedir. O�lan �ocuklar
b�y�y�p i� tutacak duruma geldiler mi, onlar da �stanbul'a gelir
ler... K�zlar evlenir, �stanbul'da i� tutmaya gelecek ba�ka �ocuklar
yeti�tirirler.

�stanbul'dakiler, i� yapamayacak kadar ihtiyarlad�lar m�, k�ye d�nerler.


Bu, memurlar�n emekliye ayr�lmalar�na benzer. Hayatlar� boyunca
ge�inemedikleri topraklara g�m�lmek, en son arzular�d�r. Hi�biri
gurbette �lmek istemez.

Bizim hem�erilerin �stanbul'da yapt�klar� i�ler �ok bellidir, arabalarla,


atlarla iyi su satarlar, apartman kap�c�l��� yaparlar, bah��vanl�k,
ama k�klerde, konaklarda park bah��vanl��� yaparlar. Hem�erilerimin
konu�malar� �ok ho�uma gider. Kelimelere; �ehirlilerin verdi�i
anlamdan ba�ka bir anlam verirler. Daha do�rusu kelimelerin belli,
belirli bir anlam� yoktur. Bu, s�yleyi� bi�imine, sesin sertli�ine,
yumu�akl���na, s�yleyen adam�n iyi, k�t� niyetine g�re de�i�ir.

Erenk�y'de benim bir hem�erim var. Asfalt yol �zerindeki bir


b�y�k k�kte bah��vanl�k eder. Ara s�ra gider, onunla konu�urum:
Konu�mas�, bizim k�y a�z�yla konu�mas�, ho�uma gider. Ge�ende
yine ona gittim. Bah�enin �imenleri �zerinde namaz k�l�yordu. �i�man
oldu�undan zor e�ilip do�ruluyordu. Namaz� bitirene kadar
bekledim. Selam verdi. Dudaklar�nda dua k�p�rday��yla yan�ma geldi.

--Ho� geldin,-- dedi.

--Ho� bulduk. Nas�ls�n amca?--

Benim bah��van hem�erim bol bol altm��nda vard�r.

--Bundan sonra nas�l olaca��z,-- dedi, --�htiyarl�k i�te...--

--Hele dur can�m, ma�allah aslan gibisin.--

Biz �urdan burdan konu�urken bah�eye iki ki�i daha girdi. Bizim
hem�erilerin, �niforma gibi kendilerine vergi bir giyini�leri vard�r.
Elbiselerinden bile hemen onlar� tan�r�m. Bu gelenlerde bizim hem�erilerdendi.
Gencinin aya��nda lacivert ketenden bir kovboy pantolonu
vard�. Ama bu kovboy pantolonu, onun aya��nda �alvar olmu�tu.
�b�r�n�n �niformas� b�sb�t�n yerliydi; elbisenin, e�er buna elbise
denirse, as�l kuma��yla yamalar� birbirinden ay�rt edilemiyordu.

Biz bah�enin g�bek �imenleri �st�nde duruyorduk. Onlar da yan�m�za


gelince, bah��van hem�erim gelenlerden ya�l�cas�n� tan�d�.

--Oooo... Hele bak �u Bibik Yusuf'a. Len, nirelerdesin? Soyha ��has�...--

Ya�l�cas�, --Gusura galma emice;-- dedi. --Hep ahl�mdas�n ya, i�ten


gu�ten vakit mi gal�yor.--

Bah��van hem�erim, delikanl�y� sordu.

--Kim bu babayi�it?--

--Tan�mad�n m� emice, bizim ganbur Mustua vard� ya...--

--Eeee?--

--Ganbur Mustua'n�n o�lu.--

--Demee... bu babayi�it o gavat�n o�lu mu?--

--Hee ya...--

Bizim hem�eri delikanl�ya d�nd�:

--Len goca pez�venk, insan bi yol emicesine gelmez mi?--

Delikanl� utanga�l�kla g�ld�, ba��n� �n�ne e�di. Bizim hem�eri iltifat�na


devam etti:

--Vay ocag� batas� vay... Vay goca d�rz� vay... Baban olacak
herg�le ne ediyo?--

--Eyidir emice.--

--Yusuf emicen ne ediyo? O goca deyy�sten bir haber var m�?--

--Eyidir emice. Selam etti.--

Bizim hem�eri, k�yl�den bir delikanl� g�rd���ne sevin�li, boyuna


g�l�yor.

--Vay e��ek z�pas� vay... Len deve gadar olmu�sun be... kih kih
kih... Ma��allah ma��allah... Heh heh he... �ra�it day�n ne ediyo? O e��olu
e��ek de iyi ya... Heh heh he...--

--Eyidir emice. Mahsus selamleri var.--

--Eleyk�m selam. Kih kih kih... Vay goca her�f vay. Len elimde
b�y�d�n, �uncac�kt�n be. Daha ne var ne yoh be? Koye varanda o
d�rz� bubana s�yle, severim o deyusu, doo�ru bana gelsin. Hemi?--

--Ba��st�ne emice.--

--Pek memnun oldum. Hat�r�m� say�p geldiniz dimek. Eferim len


goca gavat. Memi� ne ediyo, Memi�... Goca daldaban. O herhut da
eyi ya...--

--Eyidir Allah sayesinde.--

--Eyi ossun d�rz�...--

Bizim hem�eri k�yden gelen delikanl�n�n s�rt�n� ok�uyor.

--Hele �u al�a�a bah...--

Ya�l�cas�, --Bize gayri misade emice,-- dedi. --Biz bi de gayfeye gidek.


Hem�eriler var, hal hat�r sorak.--

--Oldu mu ya... �rahat bi zamanda gelin.--

--Bu o�lana bi i� aray�d�yd�k. Bildi�in bi i� var m�, emice?--

--Bu ay� gadar her�f �imdiyecek bo�da m� gezdi yatt�?--

--Hapisten d�neyin ��ht� emice.--

--Heleee... Ge�mi� olsun. Vah vah... Dama niye girdiydi?--

--Cinayet.--

--Nam�s i�i mi?--

--Yoh...--

--Besbelli kot� bi �ey.--

Delikanl�ya sordu:

--Bi irezillik i�ten mi yoksa?--

--De�il emice.--

Bizim hem�ireler haysiyetlerine pek d�k�nd�rler, kendilerine


a��r s�z s�yletmezler. Namus bir, haysiyet i�i iki. Bizim k�ylerde
h�rs�zl�ktan, e�kiyal�ktan su�lanan hi� g�r�lmemi�tir. Delikanl� cinayeti
anlatt�:

--Gayfede kahat oynuyorduk. Herifin biri oyunda s��d�.--

--S��d� m�?--

--Hee, s��d�.--

--Ne diyerek s��d�?--

--�oh a��r s��d� emice.--

--Ne didi can�m?--

--Huzurunda haya iderim emice.--

Ya�l�s� s�ze kar�t�:

--Buna 'Len' dimi�.--


Bah��van hem�erimin y�z� k�zg�nl�ktan pancar gibi k�zard�:

--Nee? Len, sana nas�l len dir? Yaban�, sen de ses itmedin mi?--

--Etmem olur mu?--

--Temizledin mi?--

--B��a�� vurdum ya, �lmemi� yaraland�.--

--Temizleseydin. Efer�m len. Eyi etmi�sin.--

--Emice bu o�lana bi i� var m�?--

--�imcik mi? Bi soru�tural�m Yar�ntesi bi u�ran hele.--

--Olur emice.--

--Dimek sana Len didi ha?--

--Bize misade emice.--

--G�le g�le... Pek memnun oldum. Eferim len goca e��ek, ayu gadar
olmu�sun be... Kih kih kih... Vay goca z�pa vay. Ne �ab�h ge�ti zaman
heyy... �t en��� gadard� be... Buban ol�cak d�rz�ye selam et. Memi�
emicen gavat�na da, �ra��t day�n olacak deyyusa da selam.--

--Ba��st�ne emice. Hadi Allaha emanet ol.--

--G�le g�le...--

Onlar gittikten sonra bah��van hem�erim bana, --Ne �are temizleyememi�...--


dedi.

Siz kelimelerin s�zl�kteki anlam�na bakmay�n. Kelimelere verdi�imiz


anlam, bizim niyetimize g�re de�i�ir. Sergilerde, resimden
�ok iyi anlayanlar�n:

--Vay e��eo�lu e��ek, amma da yapm�!...-- diye ressamlar�


de�erlendirdiklerini �ok duymu�sunuzdur.-- (Nesin, 1968a).

Bu hikaye, birka� y�nden incelenmeye de�er. K�lt�r�n �zelli�i


a��s�ndan hikaye de�erlendirildi�inde, gelenekseI k�lt�r�n bir --ili�ki--
k�lt�r� oldu�unu ve bireylerin ve onlar�n davran�lar�n�n anlam�n�n,
ki�isel ili�kilerden kaynakland��� g�r�l�r. �leti�im a��s�ndan
de�erlendirildi�inde, ili�ki ve i�erik d�zeylerini a��k�a g�rmek
m�mk�nd�r; ili�kinin t�r� i�eri�in, yani kullan�lan kelimelerin, anlam�n�
tan�mlar.

G�r�ld��� gibi, --Kim, kiminle, nerede, nas�l konu�mal�d�r?-- konusunda


uyulmas� gereken kat� kurallar bulunmaktad�r. Bu kurallar
her toplumda vard�r, ancak baz� toplumlarda bireye biraz daha �zg�rl�k
ve farkl� olma olana�� verilir, baz� toplumlarda ise kurallar
kat�d�r, bireyler aras�nda bir farkl�la�maya olanak vermez. Bu toplumsal
kurallardan dolay�, baz�lar� --k�stah--, baz�lar� --kendine g�venli--,
baz�lar� --p�s�r�k-- olarak adland�r�l�r.

Kendinden sosyal mevki ve ya� bak�m�ndan �st�n olan biriyle,


sanki ona e�itmi� ya da �st�nm� gibi konu�anlara --k�stah--, --haddini
bilmez--, bunun tam tersini yapanlara da --ezik-- ya da --p�s�r�k--
denir. Kendini ezdirmeden, kar��s�ndaki ki�iye ger�ek de�erini vererek
ileti�im kurabilen kimse ise, --kendine g�veni olan ki�i-- diye nitelenir.
Bizim toplum i�in --k�stah-- olan bir ki�i, ba�ka bir toplumda
--kendine g�veni olan ki�i' olarak de�erlendirilebilir. Ba�ka bir toplumda
--p�s�r�k-- bir ki�inin davran�� olarak de�erlendirilen bir davran�sa,
toplumumuzda --sayg�l� bir davran�-- olarak nitelendirilebilir.
Bir ki�inin ileti�imine bakarak, bu t�r kararlar verebilmesi, toplumda
herkes taraf�ndan de�i�ik derecelerde payla��lan ortak sosyal
ve k�lt�rel de�erler sayesinde olur.

�leti�imin i�inde olu�tu�u ortam�n sosyal �zellikleri

�leti�im nerede yer al�yor? �ki ki�inin birbirine yak�n bulunabilece�i


samimi bir sosyal ortam m� s�z konusudur, yoksa belirlenmi� kurallar�
olan resmi bir ortam m�? Her ileti�im belirli bir sosyal ortam i�inde
yer al�r ve bu ortamla ilgili bir�ok sosyal norm, de�er ve beklentiler
vard�r. Bu sosyal normlar�n, de�erlerin ve beklentilerin, �o�u kere
ki�i fark�nda de�ildir, ne var ki, gelen mesajlar bu norm ve beklentiler
�er�evesi i�inde yorumlan�r. Bir ba�ka deyi�le; bir mesaj� yorumlarken
mutlaka o mesaj�n i�inde olu�tu�u sosyal ortam hesaba kat�l�r.
--Bayram de�il, seyran de�il, eni�tem beni niye �pt�?-- diyen bald�z,
ortam uygun olsayd�, bu �p�c�kten ku�kulanmayaca��n� belirtmektedir.--

��inde bulunulan sosyal ortam�n uyard��� beklentiler, ileti�imde


bir aksakl��a yol a�mazsa, farkedilemez. ��retmen s�n�fta �ark� s�ylemeye
ya da sanat�� sahnede ders vermeye kalkarsa, s�n�fta ��retme,
sahnede e�lendirme beklentilerinin fark�na var�l�r. Bu beklentiler,
konu�an ve dinleyen aras�nda ortaksa, ortaya ��kan aksakl�klar
kolayca giderilir. Konu�anlar�n sosyal ortamdan beklentileri farkl�ysa
ve onlar bu de�i�ik beklentilerinin fark�nda de�illerse, i�te o zaman,
temel ileti�im aksakl�klar� ortaya ��kar. Bu t�r ileti�im aksakl�klar�n�n
kayna��n� bulmak ve ileti�imi verimli bir zemine oturtmak zordur.

A�a��da verilen Aziz Nesin'in �yk�s� gibi mizah hikayelerinin


�o�u, sosyal durumlardaki beklentilere dayanarak konuyu --g�l�n�--
yaparlar. Mizah yaz�m�n�n d�nya �ap�nda uzman� topraklar�n�zda
yeti�mi�tir.

Yerli Mallardan Pazen Ald�m

--S�merbank'�n Yerli Mallar� Sat� Ma�azalar�ndan birine gittik.


�nce vitrine bakt�k. Aman ne g�zel �eyler... Mavi mineli bir pazen bir
de k�rm�z� �zerine beyaz noktal� bir basmay� be�endik. ��eri girdik.
Gen�, b�y�k, tavan� y�ksek bir ma�aza... Kap�n�n kar��s�nda, kasada
bir k�z var, manik�rlerini t�rp�l�yor. Ortada soba var, �yi giyimli,
politika ileri gelenlerinin k�l���nda, iri k�y�m, gerdanl�, g�bekli, enseli
bir bey soban�n ba��na oturmu�, kahvesini i�iyor. Kasan�n yan�ndaki
bir delikanl�, manik�r�n� d�zelten k�zla konu�uyor. Tezgah�n
arkas�ndakilerden orta ya�l� bir adam gazete okuyor. Birisi de yuvarlak
cep aynas�na bakarak aln�ndaki sivilcileri patlat�yor. Yine tezgaha
dirseklerini dayam� bir gen� de kapa�� parlak renkli bir polis cep
roman� okuyor.

Erken erken gelmi�iz. Bizden ba�ka da gelen yok. Yaln�z, vitrini


seyreden ��, d�rt ki�i daha var.

��eri girince, hi� kimse kafas�n� �evirip bize bakmad�. Bu a��rba�l�l�k


ho�uma gitti.

--�yi mallar�m�z var?..--

--Buyrun ba�yaan!..--

--Bir �ey mi arad�n�z?--

Diye yoldan ge�enleri kolundan �ekip i�eri alan tezgahtarlar� hi�


sevmem.

Sa�a sola bakt�k, bize ald�ran yok. K�z, manik�r�n� t�rp�l�yor.


Bey gazete okuyor. Birinin ba�� romanda... �nsan hangisine gidip bir
�ey s�yleyece�ini bilmiyor ki... Tezgaha yana�t�k. Raflardaki toplara
bak�yoruz. Kendi aram�zda konu�uyoruz.

--�unlardan ne g�zel perde olur!--

--�u dall� kretonlar da g�zel...--

--Eni ka� santim acaba?--

--Kime sorsak?--

�n�mdeki delikanl� Mayk Hammer roman�na �yle dalm� ki, bizi


duymuyor bile...

--Ben �u damal� masa �rt�s�nden alaca��m--

--Yava� konu�, adam kitap okuyor.--

Hi� olmazsa biraz ge� gelseydik. Bizden �nce gelen m�teriler ne


yap�yorlarsa, biz de onlara bakar �yle yapard�k.

Derken ba�ka m�teriler geldi, ma�azay� doldurdu. Ama onlar da


bizim gibi �a�k�n �a�k�n bir oraya bir buraya gidip geliyorlar. Resim
sergisindeymi� gibiyiz. M�teriler bu a��r, ciddi havay� bozmamak
i�in birbirlerinin kulaklar�na f�s�ld�yorlar. Bu derin sessizli�i ara s�ra,
kasadaki k�zla o�lan�n �akalar�, sevimli kahkahalar� bozuyor.

M�terilerden orta ya�l� bir erkek, etraf�ndakilere duyurmak isteyerek,


--Acaba sat� yap�l�yor mu?...-- diye soruyor.

Ya�l�ca bir kad�n, --Galiba fi� al�nacak...-- diyor.

Bir gen� han�m soruyor:

--Fi� mi, nerden al�nacak?--

--Herhalde Umum M�d�rl�kten...--

Art�k herkes bir �ey s�yl�yor.

--Evvela muhtarl�ktan temiz ka��d� getireceksiniz.--

--Temiz ka��d� de�il teyze... �yi hal ka��d�. Yani Demokrat Partiye
kay�tl� m�s�n�z? Yoksa bir sab�kan filan var m� diye...--

--Arkada�, vatanda�lar aras�na nifak sokma... Basma ile partinin


ne al�veri�i var?--

--Amma da yapt�n birader, sen hi� gazete okumuyor musun? Boyuna


bas�na bask� yap�l�yor diye...--

--O basma ba�ka, bu basma ba�ka.--

--K�m�r tevzi m�essesinden beyannamesi olana, burada istedi�ini


veriyorlar.--

--K�m�r tevziinle bunun �imdi m�nasebeti var m�?--

--Var tabii... K�m�r de h�k�mat�n, pazen de, Amerikan bezi de...--

--Ben �ocu�a pabu� alacakt�m.--

--Pabu� da h�k�mat�n...--

--Can�m, �imdi h�k�mat� ne kar�t�r�yorsun?--

--Kar�t�r�r�m elbet...--

--Kar�t�r�rs�n, ama ben seni �imdi gider, bu adam ajanst�r diyerek


polise ihbar ederim. Adli t�ptan rapor al�nca, akl�n ba��na gelir.--

--N�fus ka��d�n�z yan�n�zda m�?--

--Hay�r...--

--N�fus ka��d�n�zla alt� vesikal�k resminiz yoksa vermiyorlar.--

--�of�rl�k ehliyeti olmaz m�?--

Bakt�m olacak gibi de�il... Kahvesini i�tikten sonra solumdaki tezgahtarla


tatl� bir muhabbete dalan adama yana�t�m.

--Affedersiniz...--

--Ne var yahu? G�r�yorsunuz konu�uyoruz... Turan'� �al�mlad�,


�ut... top a�larda.--

Ba�ka birine yana�t�m.

--Affedersiniz biraz pazen rica ediyoruz. Kimden alaca��z?--

Sivilcilerini patlatmak i�in, bakt��� yuvarlak cep aynas�ndan ba��n�


kald�rmadan, parma��yla sol taraf� i�aret etti... Onun i�aret etti�i
adam, gazetedeki �apraz bulmacay� ��z�yordu.

--Pazen istiyoruz, siz mi vereceksiniz?--

--Z�ht� bey'e gidin...--

Z�ht� bey acaba hangisi?

--Z�ht� bey, zat�aliniz misiniz?--

--Benim, n'olacak?--
--Hi�... sorduk. Biraz pazen alacakt�k da.--

Arkas�na rafa uzand�, bir top pazen ald�.

--Ka� metre?--

--Ama biz ondan istemiyoruz. Vitrinde g�rd�k.. Pembe de mavi


mavi �i�ekleri var.--

--Ondan kalmad�.--

--Vitrinde var beyefendi.--

--O vitrinlik... Vitrinden indiremeyiz.--

--O halde �u sar�ya bakabilir miyiz?--

--�ndir, kald�r olmaz! Bak i�te uzaktan... Hepsi de pazen...


Hangisini istiyorsan, onu s�yle!...--

--O sar�y� istiyorum.--

--Ne kadar?--

--Be� metre!..--

--Ondan be� metre kesilmez... O b�t�n top...--

--�u ye�il...--

--O d�rt metrelik bir par�ad�r. �sterseniz vereyim, ha d�rt metre ha


be� metre...--

Bizimkiler d�rt metreden ��kar m�, ��kmaz m�, diye konu�uyorlar.


Bay tezgahtar ak�l veriyor:

--Ete�i klo� yapmazsan�z ��kar:--

--�ocuklara pijama yapaca��z.--

--�yi, pa�alar�n� biraz k�sa yap�n... Zaten bu sene k�sa moda...--

Bizi beklemekten sinirleniyor:

--Bay�m, insan� oyalamay�n, bu kadar millet al� veri� edecek...


Hangisini istiyorsan�z s�yleyin!--

�aresiz bay tezgahtar�n kendisinin be�enip de ilk ��kard��� siyah


pazenden be� metre kestiriyoruz. Ba�ka yerde --g�le g�le kullan�n!--
diye kuma�� keserler ya, bizim Yerli Mallar�n ba� tezgahtar� sanki iki
parma��n� a�z�m�za sokmu� gibi, kuma�� k�zg�nl�kla --carrrt!...-- diye
y�rt�yor. Bize ka��t uzat�yor.

--Kar��ya!...--

Kar��s� pembe ka��da bir m�h�r vuruyor. Yandakine!... Yandaki


damgal�yor. Bir han�m pembe ka��d� ikiye par�al�yor, bir par�ay� bize
uzat�yor. Veznedeki bayana o ka��t par�as�n� g�t�r�yoruz.
--Saat l2 oldu, paydos,-- diyor. --��leden sonra.--

--Aman bayan, taa Rami'den geldik.--

Cevap bile vermiyor. �olu�u �ocu�u otob�se bindirip g�nderiyorum.


Saat ikide kap�da kuyruk oluyoruz.

S�ram gelince, pembe ka��t par�as�n� kesiyor, bayana uzat�yoruz:

--On lira altm� be� kuru�...--

On iki bu�uk lira veriyorum.

--Bozuk verin!...--

--Bozuk yok...--

--Bozdurun efendim, buras� sarraf d�kkan� de�il...--

Ma�azadan ��kt�m. T�t�nc� bozmaz. Gazeteci bozmaz. 90 kuru�luk


bir �ukulata ald�m, bozdular. Kasiyer han�ma paray� verdim. Bir
pusula uzatt�. Tekrar damgalad�lar. Damgal� pusulay� ba�ka birine
verdim, paketi verdiler.

Kap�dan ��karken, ma�aza memurlar�ndan soba ba��ndaki:

--Buradan ucuza al�p, g�t�r�p karaborsada sat�yorlar,-- diyordu.

--Bu halka iyilik yaramaz zati... Ben h�k�metin yerinde olsam...--

Kap�dan ��kt���m i�in, laf�n�n gerisini duyamad�m.

Eve geldim. �oluk �ocuk sevin�le paketi a�t�lar. �a��lacak �ey... Bizim
paket ba�kas�n�nkiyle kar�mam� m�? Be� metre pazen yerine, ��
metre t�lbent alm��z...-- (Nesin, 1968b).

Yukar�daki hikayeyi, 2. B�l�m�n ba��nda verilen --Etkile�im ��inde


Benlik ve Di�erinin Tan�m�-- ba�l��� alt�nda tan�mlanan --kabullenme--,
--reddetme-- ve --umursamama-- kavramlar� a��s�ndan inceleyin.
Toplumun sa�l�ks�z bir y�n�n� sergileyen yazar, okuyucu i�in sadece
g�ld�r�c� de�il, d��nd�r�c� tablolar �iziyor.

Mesaj al�veri�ini, ileti�imin i�inde yer ald��� ortam�n yaln�z sosyal


�zellikleri de�il, fiziksel �zellikleri de etkiler.

�leti�imin i�inde olu�tu�u ortam�n fiziksel �zellikleri

Oda, salon, b�ro gibi kelimeler, bir mekan�n kullan�lma i�levlerini


belirtir. Bulunulan yerin fiziksel konumu ve nitelikleri, bir ba�ka deyi�le
b�y�kl��� ve bi�imi, ayr�ca rengi, ayd�nlatma derecesi, �s�s�;
sessiz ya da tenha olmas� gibi �zellikleri, o mekan i�inde yer alan ileti�imi
etkiler. Herkes bu etkiler alt�nda bulunur, ne var ki baz�lar�
bunlar�n bilincindedir baz�lar� de�ildir.

Hayalinizde kendinizi sevgilinizle birlikte canland�r�n. Bulu�up


ba�ba�a yemek yemek istiyorsunuz. Yemek yiyece�iniz yer nas�l bir
yer olmal�? Spor salonu kadar b�y�k, her yeri betonla kapl� bir yemekhane
mi, yoksa ancak birka� masan�n bulundu�u, bir k�esinde
��minenin yand��� k���k bir da� lokantas� m�?
Romal�lardan beri yasalar�n yap�ld��� ve uyguland��� yerlerin,
b�y�k, g�rkemli binalardan olu�mas�, bir rastlant� m�d�r acaba? Bir
binan�n g�r�n�m�, genellikle o yap�n�n i�levine yara��r bir mesaj
olu�turur. Sayg� ve korku uyand�ran binalar, --yasa-- kavram�n�n
uyand�rd��� duygulara uymaktad�r.

Gece kul�plerine gitti�inizde g�rm�s�n�zd�r, genellikle hepsi


lo�tur. Parlak bir �ekilde ��kland�r�lm� bir gece kul�b�ne gitmek
isterseniz, b�yle bir gece kul�b� bulmakta zorluk �ekersiniz.

Bir yerdeki insan say�s� da �nemlidir. Bir sinemada sadece siz oldu�unuz
zaman filmden zevk alabilir misiniz? Orada bulunan insanlarla
konu�mad���n�z halde, sineman�n kalabal�k olmas� sizi ni�in bu
kadar etkiliyor acaba? Ayn� �ey, d���n, futbol ma�� gibi de�i�ik sosyal
olaylar i�in de ge�erlidir. Stadyumda siz tek ba��n�za olsan�z, futbol
ma��n� olduk�a s�k�c� bulabilirsiniz.

-Bir hafta s�reyle, kimlerle nerelerde konu�tu�unuza dikkat


edin. Bulundu�unuz yerin de�i�ik �zelliklerinin fark�na varabiliyor
musunuz? Bu �zellikler sizin konu�man�z� ya da size
s�yleneni anlaman�z� etkilemekte midir? Hangi y�nde? Bu
sorulara bir hafta s�reyle cevap bulmaya �al��n.

�leti�im ortam�n�n i�inde yer ald���, daha kapsaml� bir ortam vard�r:
�leti�imde bulunan bireylerin ortak de�er ve inan�lar�n�n kayna��
olan k�lt�r. �kinci B�l�mde, k�lt�r kavram�n� inceleyerek geleneksel
otoriter de�erlerle, �zg�rl�k�� �a�da� anlay��n de�erlerini
kar��la�t�rd�k. Burada, k�lt�r� bir ileti�im ortam� olarak yeniden ele
alaca��z, ��nk� k�lt�r, insan davran�lar�n� b�t�n�yle kapsar, ku�at�r
ve mesajlar, bu geni� kapsaml� �er�eve i�inde anlamland�r�l�r.
�imdi, k�lt�r�n ki�iler aras� ileti�imle olan ili�kisine bir kez daha
g�z atal�m.

�LET���M ORTAMI OLARAK K�LT�R

Hacettepe �niversitesi ��retim �yelerinden Perihan (Oray) Yunt,


Konya y�resinde k�y kad�nlar�yla yapt��� anket �al�mas�nda ortaya
��kan bir ileti�im sorununu a�a��da dile getiriyor:

--1970 y�l�nda, Konya y�resinin GEZ�C� KADIN KURSU'nun etkinlik


g�sterdi�i k�ylerinde ve b�yle bir kursun hi� u�ramad��� yerlerde,
sosyal ya�amda farkl�l�klar olup olmad��� konusunda bir �n
ara�t�rma yap�yorduk. Anketimizde --Ka� g�nde bir y�kan�rs�n?-- diye
bir soru da yer alm�t�. Anket sadece kad�nlara uygulanmaktayd�.
Kursun yap�ld��� ve yap�lmad��� yedi�er k�y alarak toplam on d�rt
k�yde, �rnekleme yoluyla se�ti�imiz bir grup k�y kad�n�na sorular
soruyorduk. En son k�yde, kad�nlardan birisi beni, olduk�a fakir bir
aileye ait oldu�u anla��lan, tahta basamaklar� k�r�k d�k�k bir eve
g�t�rd�. Evin kad�n�n�n y�z� mutsuzluk izleri ta��yordu. Anketimizdeki
soruyu bu kad�na da sordum: --Ka� g�nde bir y�kan�rs�n�z?-- Kad�n
cevap vermedi, anlams�zca y�z�me bakt�. Bana k�lavuzluk eden
kad�n hemen at�ld� ve ac�mal� bir sesle, --Gocas� sakatt�r, ayda bir y�kansa
ne nimet,-- dedi. O anda kafamda �im�ek �akt� ve ancak o zaman,
bu soruyu sordu�umda �teki kad�nlar�n biraz mah�up, yar�
m�tebessim verdikleri --Haftada bir g�n, haftada iki, �� g�n,-- gibi
cevaplar�n anlam�n� farkettim. Ayr�ca, u�rad���m�z k�yleri, bizden
�nce, do�um kontrol�ne ili�kin ara�t�rma yapan bir ekibin dola�m�
oldu�unu da sonradan ��rendim. Aradan bir s�re ge�ti. Olay�, Konyal�
bir arkada��ma anlatt�m. Arkada��m, --O bi�imde de�il, '�oluk
�ocuk ka� g�nde bir y�kan�r, �ama��r y�kars�n�z?' diye sorman�z gerekirdi,--
dedi� (Yunt, 1978).

Ara�t�rmac�, Konya y�resinden olmad��� i�in, bu y�reden olan


kad�nlarla biraz zor ileti�im kurabilmi�tir, ama yine de, sonradan da
olsa, --kafas�nda bir �im�ek �akabilmi�tir--, ��nk�, cinsel ili�kiden
sonra --gusul aptesi--nin al�nd���n� bilir. Perihan Yunt yerine, bu ara�t�rmay�
bir Avrupal� ya da Amerikal� y�r�tseydi, o �im�ek hi�bir zaman �akmayacakt�.

��inde bulundu�umuz sorunlar ve u�ra�t���m�z konular ya�am�m�za


o denli i�ler ki, bir yabanc�ya bunlar� anlatmak zordur. Ayn�
k�lt�rden olan kimseler, bu inan�lar� payla�t�klar� i�in, kolayl�kla
aralar�nda ileti�im kurabilirler. Ba�ka ba�ka k�lt�rlerden gelen insanlar
aras�nda ileti�im zorluklar� olur. �rne�in, yabanc� �lkelere giden
T�rklerin ba��ndan ge�mi�tir: Misafir gittikleri yerde ilk defa ikram
edilen �eyi almazlarsa, ikinci kez �srar edilmez. A� oldu�u ve can�
istedi�i halde, bu nedenle a� kalan T�rkler olmu�tur. Di�er yandan,
T�rkiye'ye gelen yabanc�lar�n kendilerine ikram edilen �eyleri
hemen almalar�, �o�umuzun tuhaf�na gider; kendimizi, nezaket kurallar�n�
bilmeyen insanlarla kar��la�m� gibi hissederiz.

Erdo�an Bozok'un Modern �a� (1972) adl� karikat�r kitab�n�, yurt


d��ndayken yabanc� arkada�lara g�sterdim. T�rkiye'de bulunmam�,
sorunlar�m�z� bilmeyenler; sadece hafif bir g�l�msemeyle kitab�
g�zden ge�irdiler. T�rkler ve T�rkiye'de bulunmu� yabanc�lar, kahkahalarla
g�lerek, sanat��n�n g�r��ndeki keskinli�e hayranl�klar�n�
belirttiler. Bozok bir ileti�im durumundayd�: Sanat��, kendi bildi�i
k�lt�r ve ya�am� payla�anlara zengin mesajlar yollayabilirken, bu
k�lt�r� payla�mayanlar a��s�ndan sadece baz� �ekiller �izmi� bulunuyordu.

--Bug�n senin can�n bir�eye s�k�ld� galiba!-- diyen arkada��m�z,


konu�mad���m�z halde, can�m�z�n s�kk�n oldu�unu s�zs�z ileti�imle
anlam�t�r; y�z ifademiz, sesimizin tonu, bedenimizin duru�u ona
ipucu olmu�tur. G�nl�k ya�amda, s�ylenenlerin kar��dakini nas�l etkiledi�i
de s�zs�z ifadeden anla��l�r. S�ylenenin ho�a gidip gitmedi�ini,
kar��dakini k�zd�r�p k�zd�rmad���n�; onun s�zs�z ifadesinden
s�rekli izleyebiliriz.

�leti�imde, ili�ki d�zeyine ve s�zs�z mesajlara duyarl� olmayan


kimse, kendisinin ve konu�tu�u konunun kar��s�ndakini nas�l etkiledi�inin
fark�na varamaz; s�z konusu ki�iye gerekti�inden fazla sokulur ya da
uzakta durur; onun y�z ifadesinde, bedeninde, el ve kol
hareketlerinde dile getirdi�i duygusal tonu --i�itemez--. Ayr�ca, ileti�im
ortam�n�n �zelliklerine --k�rd�r--; kiminle, nerede, nas�l konu�ulaca��n�
bilemez.

S�zs�z mesajlara duyarl�k kazanmam�, kar��s�ndakinin sadece


s�ylediklerine �nem veren kimseler, ki�iler aras� ili�kilerde b�y�k
zorluklarla kar��la��rlar. Ve �o�u kez, ili�kilerinde meydana gelen
t�kan�kl�k ve aksakl�klar�n nedenlerini de bir t�rl� anlayamazlar.

DENEYEB�L�RS�N�Z

A�a��daki egzersizler, okuyucuyu ilerdeki konulara haz�rlamak i�in


verilmi�tir. Bu egzersizleri uygularsan�z, kitapta incelenen kavramlar�
daha yak�ndan tan�r ve ileti�im kavramlar�n� kendi ya�am�n�zda
kullanma olas�l���n�z artar.
Ki�iler aras� ileti�imde neredesiniz?

Herkesin ya�am�nda �nemli bir ki�i vard�r. Sizin i�in �u an ya�am�n�zda


en �nemli ki�i kimdir? Bu ki�i anneniz, baban�z, e�iniz, �ocu�unuz
ya da arkada��n�z olabilir. Bu �nemli ki�iyle nas�l bir ileti�im
i�indesiniz, bilmek ister misiniz? O halde, l�tfen a�a��daki sorular�
cevaplay�n. �li�kiniz olanak veriyorsa, ayn� sorular� onun da cevaplamas�n�
isteyin. Daha sonra cevaplar�n�z� kar��la�t�rarak, aralar�ndaki
benzerlik ve farkl�l�klar �zerinde konu�abilirsiniz.

Sorular:

1. Onunla en son hangi konuda tart�t�n�z? Bu tart�ma nas�l sonu�land�?


Birbirinize daha k�zg�n olarak m� ayr�ld�n�z? Yoksa, aran�zdaki
ili�ki daha da g��lendi mi?

2. Size s�ylemeden, onun i�inde bulundu�u duygusal durumu


anlayabiliyor musunuz? A�a��daki duygulardan hangisini, onda daha
kolayl�kla tan�yabiliyorsunuz?

-Ne�eli-Kendinden emin.

-Gururlu-Korkulu.

-Ne yapaca��n� bilemez halde-Kendini su�lu hissediyor.

-Tedirgin-�a�k�n.

Yukar�da verilen duygusal durumlar� sizin nas�l ifade etti�inizin


fark�nda m�s�n�z? Sizin bu t�r duygular i�inde oldu�unuzu, s�ylemedi�iniz
halde, o anlayabiliyor mu?

3. Ona ifade etmekten �ekindi�iniz duygular�n�z var m�? Onun size


ifade etmekten �ekindi�i duygular� oldu�unu d��n�yor musunuz?
Konu�maktan �ekinilen bu t�r duygulardan s�z etme olana��n�,
ilerde bulabilece�inizi zannediyor musunuz?

4. A�a��da verilen duygular� onda canland�rmak i�in yapabilece�iniz


en az iki �ey d��n�n:

-K�zd�racak.

-Ne�elendirecek.

-Gururland�racak.

-Su�lu hissettirecek.

-�zecek.

-Korkutacak.

5. Onun arkada�lar� konusunda neler d��n�yorsunuz? Ayn� arkada�lara


m� sahipsiniz, yoksa onun ve sizin kendi arkada�lar�n�z m�
var? Ortak arkada�lar�n� k�skan�r m�s�n�z? Sizin arkada�lar�n�z konusunda
onun duygular�n�n ne oldu�unu biliyor musunuz?

6. Yorucu bir g�n ge�irdi�inizi ve eve gidip dinlenmeye can att���n�z�


varsay�n. Ama bir yere gitmek i�in daha �nceden s�z verdi�inizi,
o size hat�rlat�yor. Ya da, kendi ba��n�za kalmak, dinlenmek isterken,
s�rekli �aka yapma ve sizi rahat b�rakmama gibi bir huyu oldu�unu
d��n�n. Bu t�r �at�malar� nas�l ��zerdiniz? Bir orta yol
bulmaya m� �al��rd�n�z? Kavga m� ederdiniz? Yoksa sizin g�r��n�z�
kabul etmesi i�in onu inand�rmaya m� �al��rd�n�z? Aran�zda ��kan
�at�malar� ele al� tarz�n�zdan ho�nut musunuz?

7. Onun ya�am�n�n temel amac�n� ve �nem verdi�i ilgilerini biliyor


musunuz? Bu ama�lar ve ilgiler konusunda duygular�n�z ne? Sizin
temel amac�n�z ve ilgilerinizle bunlar uyu�uyor mu? E�er uyu�muyorsa,
onun sizin ama� ve ilgilerinizi kabul etmesini ister misiniz?

8. Ho�unuza giden y�nlerini biliyor musunuz? En g��l� y�nlerinin


fark�nda m�s�n�z? Bu konuda d��nd�klerinizi onunla payla�t�n�z m�?

9. Bir gece sizi uyand�rarak sizinle konu�mak istedi�ini d��n�n.


Ne yapard�n�z? --Peki, konu�al�m!-- m� derdiniz, yoksa, --Sabaha kadar
bekleyemez misin? Sabah konu�sak olmaz m�?-- diye ertelemek
mi isterdiniz? Siz onu uyand�rsayd�n�z, acaba o size nas�l davran�rd�?

10. Onunla olan ili�kinizden �t�r�, kendi kendinizden uzakla�m�


oldu�unuzu hissetti�iniz anlar oldu mu? Sizinle olan ili�kisinden
�t�r�, onun kendi kendinden uzakla�m� oldu�unu hissetti�ini
d��nd���n�z oldu mu?

Yukar�daki sorulara verdi�iniz cevaplar� bir g�zden ge�irin. Sorulara


i�tenlikle cevap verdi�inizden emin misiniz? Bu cevaplar� sizin
i�in �nemli olan kimseyle payla�mak ister misiniz? Yoksa, bu cevaplar�n
onun taraf�ndan ��renilmesinden rahats�z m� olursunuz?

�sterseniz cevaplar�n�z� saklay�n ve kitab�n de�i�ik b�l�mlerini


okuduktan sonra yeniden g�zden ge�irin. �leti�imle ilgili yeni kavramlar
��rendik�e, bu kavramlar�n sizin ili�kiniz i�inde ne anlama
geldiklerini verdi�iniz cevaplardan anlayabilirsiniz.

:::::::::::::::::

�leti�im ve Alg�lama

Ahlak�n Tarifi

--O�lu ortaokula gidiyordu. Ak�am eve gelince derslerine yard�m


ederdi. Yemekten sonra sordu:

--O�lum, derslerin nas�l, �al�t�n m�, yar�n ne var?--

--Ahlak �al�t�m, baba.--

--Anlat bakay�m.--

�ocuk ge�ti kar��s�na, papa�an gibi bir solukta okudu:

--Ahlak, hulk'un cem'idir. Hulk tabiyyat ve seciyye demektir.


Buna huy denir. Seciyye ve huy denilen �ey, insanda yerle�mi� melektir.
O melek sebebiyle nefisten ef'al kolayca ��kar.--

�a��rd�: --O�lum bu ne? Nereden ezberledin bunu?--


--Ahlak�n tarifi, ��retmen yazd�rd�.--

--Bir �ey anlad�n m�?--

--Yoo! Anlamak �art de�il ki! Kimse anlam�yor, ezberle yeter!..--

Hasan Pulur'un yukar�daki yaz�s�nda belirtilen e�itim sisteminin


temelinde yatan, --anlaman�n gerekli olmad���, ezberlemenin yeterli
oldu�u-- anlay��, ��retmen ile ��renci aras�nda ger�ek bir ileti�im
kurulmas�n� �nler. Ki�inin temel e�itiminden edindi�i bu al�kanl�k,
basmakal�p ve bi�imsel ili�kilerinde s�r�p gider. Kal�pla�m� evlilik
ya da i� ili�kilerinde de, bu durumu g�zlemleme olana�� vard�r.

Kal�plar� tekrarlamaktan kurtulabilme, insan ili�kilerine anlamsal


zenginli�i ve derinli�i getirebilme, ileti�imin s�re�lerini uygun ve etkili
bir bi�imde uygulamaya ba�l�d�r. Bu b�l�m�n amac�, ileti�imin
temel yap�s�n� ve s�re�lerini bilimsel kavramlar i�inde tan�mlayarak
okuyucuya tan�tmakt�r.

�LET���M NED�R?

Asl�nda, buraya kadar, �e�itli y�nleriyle ileti�imden s�z edildi. Bu


bilgiler, ileti�imin yap�s�n�, ��elerini ve s�re�lerini daha teknik a��dan
inceleyebilmek i�in bir birikim sa�lad�.

D�RD�NC� B�L�M

Konuya, ileti�imin tan�m�n� yinelemekle ba�layal�m:

�leti�im, iki birim aras�nda birbiriyle ili�kili mesaj al�veri�idir.

Bu tan�mda a��klanmas� gereken d�rt kavram vard�r: 1. Birim; 2.


Birbirine ili�kin olma; 3. Mesaj; 4. Al�veri�.

Birim: Birim, soyut bir kavramd�r. Birbirleriyle kar��l�kl� mesaj


al�veri�i yapan insan, hayvan ya da makinenin her birine --ileti�im
birimi-- ad� verilir. �leti�im sadece insanlara �zg� bir olay de�ildir.
�ki kedinin kar��l�kl� miyavlamalar�, onlar�n ileti�im i�inde oldu�unu
g�sterir. Kar��l�kl� satran� oynayan iki bilgisayar�n her biri, bir
--ileti�im birimi-- olu�turur.

�leti�im birimleri ikiye ayr�l�r: Kaynak birim ve hedef birim. Kaynak


birim, mesaj g�nderen birimdir. Bu, konu�an ki�i, miyavlayan kedi
ya da satran� oynayan bir bilgisayar olabilir. Ad�ndan da anla��laca��
gibi, kaynak birim mesaj�n kaynakland���, olu�tu�u birimdir. Hedef
birim ise, mesaj�n g�nderildi�i birimdir. �ki ki�i konu�urken, konu�an
kaynak, dinleyen ise hedef birim olur.

Ne var ki, kaynak ve hedef birimler dura�an olmay�p, dinamik


birimlerdir. Konu�an�n dinleyici ve bir s�re sonra dinleyenin konu�mac�
olmas� gibi, kaynak ve hedef birimler s�rekli fonksiyon de�i�tirirler.
Bunu bir �rnekle somutla�t�ral�m.

�kisi de ayn� fak�ltede okuyan ve bayram tatili nedeniyle birbirlerini


iki hafta g�remeyen iki arkada��n aras�nda a�a��daki konu�ma
ge�er:

Ayhan : Ho� geldin Nurten. Nas�ls�n?


Nurten : Ho� bulduk Ayhan, iyiyim. Sen nas�ls�n?

Ayhan : Sa� ol, ben de iyiyim. Bayram�n nas�l ge�ti?

Nurten : �lk g�nler bayram ziyaretleriyle ge�ti. Daha sonra karde�lerim


ve arkada�lar�mla bol bol konu�ma olana�� buldum. Senin
kula��n� da bol bol ��nlatt�m.

Ayhan : Seni bu kadar �zlemem beni korkutuyor. Sanki sana �ok


ba��ml�ym��m gibi bir duyguya kap�l�yorum.

Nurten : Su� benimmi� gibi konu�uyorsun. Benim elimden ne gelir?

Ayhan : Neyse. B�rakal�m �imdi bu konuyu. D�n� yolculu�un nas�ld�?

Nurten : Olduk�a rahatt�. Gerede yak�nlar�nda otob�s�n arka


tekerleklerinden biri patlad�. Lasti�i de�i�tirdiler, yar�m saat ge� kald�k.

Konu�maya ilk ba�layan Ayhan; o anda kaynak, Nurten ise hedef


birim durumundad�r. Nurten, Ayhan'a, --Sen nas�ls�n?-- diye sordu�u
anda kaynak, Ayhan ise hedef birim olmu�tur.

Birbiriyle ili�kili olma: �leti�im olabilmesi i�in sadece mesaj al�veri�i,


bir ba�ka deyi�le, sadece iki y�nl�l�k yeterli olamaz. Al�nan
ve verilen mesajlar�n birbiriyle ili�kili olmas� da gerekir.

G�nl�k ya�amda yorgunluk, yanl� anlama, dikkati ba�ka bir konuya


verme gibi nedenlerden �t�r� ileti�imde ili�kinlik aksayabilir.
Bu t�r aksakl�klar s�reklilik g�stermeye ba�larsa, ki�inin ruhsal dengesinde
bir bozukluk oldu�undan ku�ku duyulur. Ger�ekten de, ak�l
hastalar�n�n ileti�iminde g�zlenebilen bu �zellik, hastal���n derecesi
ve t�r� hakk�nda ipucu veren en �nemli belirtilerden biridir.

Mesaj: �nsanlar�n kar��l�kl� konu�urken birbirlerine s�yledikleri


s�zler, mesaja �rnek olarak verilebilir. Ne var ki, mesaj�n mutlaka
s�zl� olmas� gerekmez. ���nc� B�l�mde belirtildi�i gibi, s�zs�z mesajlar
da vard�r: Y�z ifadeleri, el kol hareketleri, oturu� ve duru�, birer
mesajd�r. �nce mesaj�n genel bir tan�m�n� yapal�m, daha sonra
ayr�nt�lar�na inelim.

Mesaj, kaynak birimdeki i�eri�in, bir se�im s�recinden ge�irilmi�


ifadesidir.

Kaynak birimdeki i�erik, duygusal ya da d��nsel olabilir. Ayhan'�n


Nurten'e, --Seni �ok �zledim!-- s�z�, duygusal i�eri�i olan mesaja
�rnektir; --korkuyorum--, --�ok sinirlendim-- gibi ifadeler de duygu
ve heyecan� belirtirler. S�zl� mesajlar�n �o�u, d� d�nya ve nesnelerle
ilgili d��nceleri belirtir: Nurten'in, --Otob�s�n arka tekerleklerinden
biri patlad�,-- c�mlesi bu t�r mesaja �rnektir. S�zs�z mesajlar
duygusal i�eri�i, s�zl� mesajlar d��nsel i�eri�i, en dolays�z ve etkili
bi�imde ifade eder.

Mesaj�n tan�m�nda bir se�im s�recinden s�z ettik; se�me s�recinin


s�z konusu olmad��� otomatik tepkiler mesaj de�ildir. Bir makinenin
mekanik hareketlerinde ya da bir hayvan�n i�g�d�sel olarak
yapt��� tepkilerde, se�me s�z konusu de�ildir. Bu demektir ki, belirli
bir uyar�c� kar��s�nda hayvan, i�g�d�sel olarak yaln�z bir tip tepki
g�sterir. Yapabilece�i ba�ka bir �ey yoktur.
�nsanlarda ise, i�g�d�sel davran�lardan pek s�z edilemez, ne var
ki, reflekslerden s�z edildi�ini duymu�sunuzdur. Y�z�m�ze yak�n
bir yerde el ��rp�ld��� zaman, istemeden g�z�m�z� k�rpar�z. Bu t�r
refleks hareketler, mesaj olarak kabul edilmez. Mesaj olabilmesi i�in,
kaynak birimdeki i�eri�i ifade edebilecek olas� se�enekler aras�ndan
se�ilerek ifade edilmesi gerekir.

Y�zde y�z kestirilebilen ifadelerde bir se�im s�z konusu de�ildir


ve bundan dolay� bu t�r ifadeler, birer mesaj de�il, tepkidir. �rne�in,
g�z �n�nde el ��rp�ld��� zaman mutlaka g�z�n k�rp�laca��n� bilirsiniz.
Ama, --Merhaba, nas�ls�n�z?-- dendi�i zaman ne cevap alaca��n�z�
y�zde y�z kestiremezsiniz. --�yiyim, te�ekk�r ederim;-- cevab�n�
alman�z b�y�k bir olas�l�kt�r, ne var ki, yine de y�zde y�z de�ildir.
��nk�, --Biraz rahats�z�m;-- --Sa� ol, sen nas�ls�n?-- gibi ve buna
benzer birbirinden de�i�ik cevaplar da alabilirsiniz.

Bir kimseyi iyi tan�yor ve s�yleyece�i s�zleri �nceden y�zde y�z


kestirebiliyorsan�z, o kimsenin s�ylediklerine art�k pek dikkat etmemeye
ba�lars�n�z. ��nk� s�yledikleri bir t�r --tepki-- olmaktad�r. Bu
t�r ili�kilerde, ileti�im yava� yava� ortadan kalkar ve ilgin� insan
ili�kileri, yerini can s�k�nt�s�na b�rak�r.

Al�veri�: �leti�im iki y�nl� bir s�re�tir ne sadece al�, ne de sadece


veri�, ileti�imi olu�turamaz.

Bir arkada��n�zla kar�� kar��ya oturdu�unuzu d��n�n. Yaln�z biriniz


konu�uyor ve di�eriniz dinliyor... Acaba bu durumda, aran�zda
bir ileti�imden s�z edilebilir mi? Evet, edilebilir. ��nk� arkada��n�z�n
y�z ifadesinden, oturu� bi�iminden, sizi anlay�p anlamad���n�, s�k�l�p
s�k�lmad���n� ��karabilirsiniz. Sadece biriniz konu�tu�u zaman
bile, bir iki y�nl�l�k s�z konusudur: Birinizin s�zl� mesaj�na, di�eriniz
s�zs�z mesajla cevap verebilir.

�imdi, arkada��n�zla aran�za karton ya da tahtadan bir perde konsa


ve birbirinizi g�rmeniz engellense!... Yine yaln�zca biriniz konu�acak
ve di�eriniz hi� cevap vermeden dinleyecek olsa, acaba bu durumda
aran�zda bir ileti�im olur muydu? Bu kez cevap, --Hay�r!--d�r.
Birbirlerini g�rmesi engellenen iki ki�iden sade biri konu�ma olana��na
sahipse, bu durumda bir ileti�im de�il, bir ileti� s�z konusudur.
Ba�ka bir ifadeyle, mesaj g�nderilir, fakat bu mesaj�n kar��l��� al�nmaz.
�leti�im olabilmesi i�in bir mesaj al�veri�ine, bir ba�ka deyi�le,
iki y�nl�l��e gerek vard�r.

Kaynak birimin g�nderdi�i mesaja kar��l�k, hedef birimin verdi�i


--cevap mesaj--a, geri-iletim ad� verilir. Ayhan ve Nurten adl� iki arkada��n
aralar�ndaki konu�mada, Ayhan'�n s�yledi�i ilk s�z mesaj iletimi,
Nurten'in verdi�i cevap da geri-iletimi olu�turur.

�leti�imin iki y�nl� bir olay oldu�unu unutan ki�iler, sadece konu�mak,
konu�mak ve yine konu�mak isterler. Kar��lar�ndaki a��zlar�n�
a��nca hemen at�l�rlar ve --Laf�n� balla kestim,-- tavr�yla kendileri
konu�maya ba�larlar. Sizin kafan�z� bir s�re daha �t�ledikten sonra,
--Ne kadar g�zel sohbet ettik, yine gel, beklerim;-- diye sizi u�urlarlar.
Bu �ekilde s�rekli konu�anlar, ileti�imden de�il, kendi iletimlerinden
zevk al�rlar. Kar��daki ki�iyle ileti�im kurulmak isteniyorsa,
ona geri-iletimde bulunma olana�� tan�nmal�d�r.

Bu noktada, ileti�im, iki birim aras�nda birbirine ili�kin mesaj


al�veri�idir tan�m�, t�m ��eleriyle g�zden ge�irilmi� bulunuyor. �imdi,
ileti�im modelini g�zden ge�irmeye haz�r�z. Modeller, soyut kavramlar�
somut simgeler ve i�aretlerle belirtme olana�� verirler. Bu nedenle,
bir konunun a��k�a tart��labilmesi i�in, e�itim alan�nda s�k s�k
kullan�l�rlar.

�LET���M MODEL�

�ekilde iki ki�iden olu�mu� bir ilet�im modeli g�r�yorsunuz. Bu


modelde yer alan ��eler ve s�re�lere de�inerek, ileti�im olay�n�, ayr�nt�l�
olarak ve daha yak�ndan tan�maya �al�al�m.

Konu�an iki ki�iden biri kaynak, biri de hedef birimi olu�turur.


Bu iki birim aras�nda, mesajlar�n gidip gelebilece�i bir kanal vard�r.
�rnekte, kaynak ve hedef birimlerin her ikisi, de insan oldu�u i�in,
yap� ve i�lev bak�m�ndan birbirlerine benzerler. Her birimde bir merkez,
g�nderici ve al�c� vard�r. �leti�im modelindeki ��eler ve s�re�ler:
kaynak ve hedef birimlerle kanal ve ileti�im ortam� olmak �zere ��
ana ba�l�k alt�nda toplanabilir.

KAYNAK VE HEDEF B�R�MLER�

Kaynak ve hedef birimleri a�a��daki ��e ve s�re�leri i�erir:

Merkez: G�nderilecek mesajlar�n i�eri�inin (duygu, d��nce, niyet,


g�d�; eylem vb.) olu�tu�u ve g�nderilmek �zere se�ildi�i b�l�md�r.

G�nderici: Merkezdeki i�eri�i, s�zl� ya da s�zs�z i�aretler haline


d�n�t�rerek kanala b�rakan ��edir. S�zl� ileti�imde ci�er, g�rtlak,
dil, di�, dudak ve damaklardan olu�an ve birbirleriyle d�zenli ili�ki
i�erisinde �al�an son derece karma��k bir s�zl� g�nderici sistemi i�
g�r�r. Y�z ifadeleriyle s�zs�z bir ileti�im s�z konusu oldu�u zaman
ise, boyun ve y�z kaslar�ndan olu�an bir d�zen, g�nderici olarak �al��r.
Bedenin hareketleri ve duru�u mesaj niteli�ini ta��d���ndan,
t�m beden bir g�nderici olarak �al��r.

Al�c�: �aret bi�imine d�n�m� olarak kanaldan gelen mesajlar�


alan ve merkeze aktaran ��edir.

Hedef birim, gelen mesaj�n t�r�ne g�re farkl� al�c�lar kullan�r.


S�zl� mesaj geldi�inde i�itme sistemi, g�rsel mesaj geldi�inde ise,
g�rme sistemi al�c� olarak kullan�l�r. Mesaj, dokunma, koku gibi i�aretler
arac�l���yla g�nderilirse, o zaman cilt ve burun gibi, ona uygun
bir al�c� sistem ileti�imi sa�lar.

Hedef birim pisikolojik i�leyi� bak�m�ndan kaynak birimin ayn�s�d�r.


Farkl� olan sadece s�re�lerin y�n�d�r. Kaynak birim mesaj g�ndermek
i�iyle u�ra�t��� halde, her birim kendisine gelen mesaj� almak
ve yorumlamak i�iyle u�ra��r. Yorumlad��� mesajla ilgili bir geri-iletimde
bulundu�u anda, hedef birim, i�levleri bak�m�ndan art�k
bir kaynak birim olmu�tur.

KANAL

Kanal: Kaynak ve hedef birimler aras�nda yer alan ve i�aret haline


d�n�m� mesaj�n gitmesine olanak sa�layan yola, ge�ite, kanal
ad� verilir.

Her duyu organ�na kar��l�k bir kanaldan s�z edilebilir. Mesaj konu�ulan
kelimelerle aktar�l�yorsa, i�itme kanal�ndan s�z edilir. �itme
kanal�, s�zl� i�aretleri, bir ba�ka deyi�le, kelimeleri hava titre�iminden
yararlanarak aktar�r. A��zda ba�layan titre�im, bizi dinleyen
ki�inin kula��na gider ve orada i�itsel al�c� organ taraf�ndan, sinirsel
titre�imlere d�n�t�r�lerek beyine iletilir. Y�z ifadeleri, el ve kol
hareketleri s�zkonusu oldu�unda, g�rsel kanal i�in i�ine girer. G�z;
y�z ifadesini ��k dalgalar� halinde al�r ve bu dalgalar� sinirsel dalgalara
d�n�t�r�r. Beyin ise, bu sinirsel dalgalar�, belirli anlamlar ta��yan
y�z ifadeleri olarak de�erlendirir. �sterseniz, dokunma ya da
koklama kanal� yoluyla iletilen mesaj �rneklerini, kendiniz bulabilirsiniz.
Her duyuma uygun d�en bir kanal oldu�u belirtilerek, bu konu
k�saca �zetlenebilir.

Kanal ��esiyle ilgili a��klamay� bitirmeden, de�i�ik kanallar�n


birbirinden ba��ms�z olarak varoldu�unu da s�yleyelim. �rne�in,
gece karanl�k bir ortamda kar��n�zdaki ki�iyle konu�man�zda bir aksama
olmaz; ne var ki, kar��n�zdakinin y�z ifadesini g�remezsiniz,
kullanm� oldu�unuz kanal, hava titre�imleriyle �al�an i�itsel kanald�r.
��inin havas� al�nm� bir cam b�lmeyle ayr�lm� bir odada da kar��n�zdakiyle
s�zl� ileti�im kuramazs�n�z, fakat birbirinizin y�z ifadelerini
rahatl�kla g�rebilirsiniz.

Bildi�iniz gibi telefon ancak i�itsel kanalla ileti�im kurma olana��


sa�lar. Kar��n�zdakinin y�z ifadesini g�remezsiniz. Buna kar��l�k
g�nl�k ya�amdaki y�z y�ze ileti�imde, ayn� anda birden fazla ileti�im
kanal� kullan�l�r; ileti�imde kanal say�s� artt�k�a ileti�imin etkilili�i
de o derece artar. �a�da� teknolojinin hem i�itsel, hem de g�rsel
kanal� kullanan telefonlar yapmak istemesi bu nedenledir.

�aret: �aret, mesaj�n g�ndericiden ge�tikten sonra temsil edildi�i


fiziksel bi�imdir. �u anda okudu�unuz kelimeler, benim size g�ndermek
istedi�im mesaj�n harflere d�n��m�nden olu�an fiziksel i�aretlerden
meydana gelmi�tir. Konu�ma s�resince duydu�unuz kelimeler, i�itsel
i�aretlere, okurken g�rd���n�z yaz�l� kelimelerse, g�rsel
i�aretlere �rnektir.

��kt�: Kaynak birimin g�nderdi�i i�aretlerin t�m�ne ��kt� ad� verilir.

Girdi: Hedef birimin al�c�s�n�n yakalad��� i�aretlerin t�m�ne girdi


denir.

G�r�lt�: Kaynak birimin g�nderdi�i mesajla, hedef birimin ald���


mesaj aras�nda bir fark varsa, bu farka --g�r�lt�-- ad� verilir. G�r�lt�,
ileti�imin en �nemli kavramlar�ndan biridir. �leti�im modelinde,
g�r�lt� kayna�� sadece kanaldaym� gibi g�steriliyor, asl�nda g�r�lt�
kayna�� hem kanalda hem de hedef birimde yer al�r.

A�layan �ocu�un sesinden dolay�, kar��dakinin konu�mas�n� pek


iyi duyamayan ki�inin ileti�iminde fiziksel g�r�lt�n�n varl���ndan
s�z edilir. Fiziksel g�r�lt� kanalda yer al�r. Kula�� a��r i�itti�i i�in
kar��dakinin konu�mas�n� pek iyi duyamayan ki�inin ileti�imindeki
g�r�lt� ise, hedef birimin al�c�s�ndan kaynaklan�r. Bu t�r i�itme bozuklu�u,
ileti�im terimleri i�erisinde, n�rofizyolojik g�r�lt� olarak
isimlendirilir.

Bir ���nc� t�r g�r�lt� de, hedef birimin merkezinde yer al�r:
�nan�lar�, tutumlar� ya da o anda i�inde bulundu�u duygusal durum
nedeniyle, hedef birim kar��dakinin s�yledi�ini, s�yleyenin anlam�ndan
bamba�ka bir bi�imde yorumlar ve farkl� bir anlam ��kar�rsa, psikolojik
g�r�lt�n�n varl���ndan s�z edilir.

�nsanlar aras�ndaki ileti�im aksakl�klar�nda psikolojik g�r�lt�n�n


pay� b�y�kt�r. Bu nedenle bu konuyu ayr�nt�lar�yla incelemekte yarar
vard�r.

Ki�i, belirli konularda �nyarg�l� olabilir ve bu �nyarg�s�ndan �t�r�,


belirli konularda g�nderilen mesajlar� yorumlarken, anlam i�eri�ini
farkl� y�nlere sapt�r�r. �rne�in, k�yl� d�manl��� olan bir ki�iye,
d�v�en iki kentliyi ay�rmaya �al�an bir k�yl�n�n de bulundu�u
bir foto�raf g�stererek ne g�rd���n� anlatmas�n� isteseniz, size,
bir k�yl�n�n elinde b��akla iki kentliye sald�rd���n� s�yleyecektir:
Ger�ekte b��ak bir kentlinin elindedir.

�nsanlar�n o andaki gereksinmeleri de yorumlamalar�n� etkiler.


A� olan kimse, yiyecek konusunda s�ylenenleri, yaln�z olan kimse
ise, arkada�l�k konusunda s�ylenenleri daha iyi an�msar. Annelerin,
hi� kimse duymad��� halde, �b�r odada bir�ok sesin aras�ndan �ocu�unun
a�lad���n� duyabilmesi, b�yle bir alg�sal haz�r olu�la a��klan�r.

Mizah hikayelerinde ve g�ld�r� oyunlar�nda, yukar�da s�z� edilen


yanl� anlama ve yorumlamalardan yararlan�l�r. �rne�in, baba
ata binme dersleri almaya ba�layan k�z�na, --K�z�m, benden sana baba
nasihat�, sak�n ��plak ata binme,-- der. K�z�, --Babac���m, bana ata
binme dersi veren erke�in yan�nda zaten ��plak dola�amam ki!-- diye
cevap verir.

Trafik kurallar�n� hi�e sayarcas�na araba kullanan bir adam� durduran


trafik polisi, s�r�c�n�n sarho� oldu�unu farkederek, --��kili
araba kullanman�n yasak oldu�unu bilmiyor musunuz, beyefendi?--
diye sorar. Adam b�y�k bir safl�kla, --Polis bey, arabada i�ki oldu�unu
inan�n bilmiyordum!-- diyerek masum masum polisin y�z�ne bakar.

Psikolojik g�r�lt�, her zaman g�ld�r�c� sonu�lar vermez tabii.


�nsan ili�kilerindeki kopman�n temelinde bu t�r g�r�lt� yatar. Bo�anmalar�n,
k�r�lmalar�n, k�smelerin ve evi terkederek ka�malar�n
�o�unun alt�nda yanl� anlama ve yorumlamalar, ba�ka bir ifadeyle,
psikolojik g�r�lt� yatar.

�LET���M ORTAMI

�leti�im s�recini etkileyebilecek nitelikleri olan ve ileti�im durumu


i�inde bulunan ki�i, nesne ve olaylar�n t�m�ne --ileti�im ortam�-- ad�
verilir. Her insan ili�kisi bir ortam i�inde yer al�r. Herkesin yan�nda
ayn� rahatl�kla konu�ulamad���n�, herkes bilir. Bu y�zden �nemli
�eyler s�ylemeden �nce, ki�i �evresine g�z atar, kimlerin bulundu�unu
g�rmek ister. Ayr�ca, ileti�imde bulunulan ortamda �al�nan m�zik,
odan�n s�cak ya da so�uk, b�y�k ya da k���k olmas�, binan�n
veya �evrenin �zelli�i (konut, i�yeri, okul, t�ren yeri gibi), konu�malar�
fark�nda olunsa da olunmasa da etkiler.

�leti�im ortam�n�n, bir de sosyo-k�lt�rel y�n� vard�r. Sosyo-k�lt�rel


y�n�yle ileti�im ortam�na bak�ld���nda, toplum ya�am�nda
�nemli olan de�erler a��s�ndan, ki�ilerin nas�l bir �er�eve i�inde ili�ki
kurduklar�yla ilgilenilir. �rne�in, bir erkek, yak�n� olan bir kimsenin
kar�s�yla konu�urken, ona �o�u kez, --yenge-- der. Bu konu�ma bi�imi,
toplum de�erlerinin etkisi alt�nda olu�ur. Ayr�ca, konu�ulan kimsenin
ya��, mesle�i, ��renim d�zeyi de, onunla nas�l konu�ulaca��n�
belirler. Kitab�n ikinci k�sm�nda sosyo-k�lt�rel ortam�n ileti�im davran��n�
�lkemizde nas�l etkiledi�ini g�steren �rnekler verilmi�tir.

TEMEL �LET���M S�RE�LER�

Kod: Mesaj�n i�aret haline d�n�mesinde kullan�lan simgeler ve bunlar


aras�ndaki ili�kileri d�zenleyen kurallar�n t�m�ne --kod-- ad� verilir.
Bu anlamda, insan dilleri birer koddur.

�u anda bu kitab� T�rk�e kodunu kullanarak yaz�yorum. Kitab�


ba�ka bir dille yazsayd�m, farkl� bir kod kullanm� olacakt�m. Kar��l�kl�
konu�urken ayn� anda de�i�ik t�rden kodlar kullan�l�r: Kullan�lan
dil bu kodlardan ancak biridir. Y�z ifadeleri, s�yleyi� tarz�, el ve
kollar�n hareketleri de, ayr� ayr� kodlarla aktar�lan mesajlard�r. Bug�ne
kadar �zerinde en �ok �al��lan, incelenen kod dildir. Y�z ifadeleri,
ses tonu, kelimeler aras�ndaki sessizlikler, el kol hareketleri
de, ki�iler aras� ileti�imde kullan�lan kodlar olarak, g�n�m�zde inceleme
alan�na girmeye ba�lam�t�r.

Kodlama: Mesaj�n i�eri�inin kod simgelerine d�n�t�r�lmesine --kodlama--


denir. Belirli bir niyet ya da duygunun, de�i�ik kodlarla ifade
edilebilece�ini yukar�da belirtmi�tik. �rne�in, k�zg�nl�k duygusu,
kullan�lan kelimelerle (--�yle yapma, beni sinirlendiriyorsun!-- gibi
s�zl�k anlam� k�zg�nl�k ifade eden kelimelerle), s�yleyi� tarz�yla (yani
kelimelerin s�zl�k anlam� k�zg�nl�k belirtmedi�i halde: --Hemen
gitsem iyi olacak!-- gibi bir ifade bi�imiyle k�zg�nl���m�z� belirterek),
ya da y�z ifadesiyle (ka�� yukar� kald�r�p, dik dik bakarken, solu�u
h��rt�l� bir sesle d�ar� b�rakarak) belirtilebilir.

Kod a�ma: Kodlanarak gelen mesaj�n i�eri�ini yeniden elde etmek i�in
yap�lan ��z�mleme s�recine --kod a�ma-- denir. Kod a�ma ve yorumlama
birbirlerinden farkl� iki i�lemdir. Kod a�ma s�recinden sonra yorumlama
ba�lar.

Yorumlama: Yorumlama, yeniden bir de�erlendirmeyi gerektirir.


Kod a��larak elde edilen mesaj i�eri�ine, o andaki b�t�n ili�kiler ve
di�er ko�ullar �er�evesi i�inde, yeniden anlam verilmesine --yorumlama--
denir.

Baz� durumlarda kod a��larak elde edilen anlamla, yorumlama


sonucunda elde edilen anlam aras�nda, bir fark yoktur. Baz� durumlarda
ise, yorumlama sonucunda elde edilen anlam, kod a�ma d�zeyindeki
anlamdan farkl�d�r. Bu t�r durumlar herkesin ba��na gelir:
Kar��daki as�l s�ylemek istedi�inden farkl� bir �ey s�yler, ama biz,
yine de, onun ne demek istedi�ini anlar�z.

�rne�in, fak�lteden yeni mezun olmu� gen� bir ziraat m�hendisi,


ya�l� bir ziraat teknisyeninin amiri olarak atanm�t�r. Uzun y�llar
Devlet �retme �iftlikleri'nde g�rev yapm� ya�l� teknisyen, --Siz fak�lte
bitirmi� bir m�hendissiniz, tabii ki benden daha iyi bilirsiniz.
Bilmediklerimizi gelip sizden sormak bize d�er;-- dedi�inde, gen�
m�hendis bu s�z�, --Fak�lteyi bitirmi� olman�z benden daha bilgili
oldu�unuzu g�stermez, �nemli olan i� deneyimidir. 'Her �eyi ben bilirim'
�eklinde bir tutum i�ine girmeyin; benim deneyimime �nem verin!--
bi�iminde yorumlamal�d�r.

Bu durumda, m�hendis iki se�enekle kar�� kar��yad�r: Cevab�n�,


ya kod a�ma d�zeyinde, ya da yorumlama d�zeyindeki anlama g�re
verecektir. Kod a�ma d�zeyindeki anlama g�re verirse, b�y�k bir
olas�l�kla --Hay hay memnuniyetle, elimden geldi�ince yard�mc� olurum,--
bi�iminde cevap verecektir. Yorumlama d�zeyindeki anlama
g�re cevap verirse, --�nemli olan deneyim, asl�nda benim sizden ��reneceklerim
var, umar�m bana yard�mc� olursunuz;-- bi�iminde cevap
vermesi daha do�ru olacakt�r.

Geri-iletim: Kaynak birimin g�nderdi�i mesaja kar��l�k hedef birimin


g�nderdi�i cevap mesaja --geri-iletim-- ad� verilir.

Kendine geri-iletim: Ki�inin kendi g�nderdi�i mesaj�, kendisinin


almas� s�recine kendine geri-iletim denir. T�rk�e'de --a�z�n s�yledi�ini
kulak duymal�-- diye bir s�z vard�r. Deneysel ko�ullarda, kendi
s�yledi�ini i�itemez duruma getirilerek konu�turuldu�unda, ki�i, ��
d�rt dakikadan daha fazla fazla konu�mas�n� s�rd�remez.

Kendine geri-iletim yaln�z s�zl� ileti�imde de�il, s�zs�z ileti�imde de


�nemli bir yer tutar.

�leti�imin ortaya ��kabilmesi i�in, al�nan ve verilen mesajlar�n


alg�lanabilmesi gerekir. Zihinsel ve duygusal psikolojik i�lemlerin
temelinde alg�lama yatar. Bu nedenle �imdi, alg�lama konusunu, ki�iler
aras� ileti�imle ili�kili olarak, ana hatlar�yla incelemek
istiyorum.

ALGILAMA: ANLAMANIN TEMEL�

Yandaki sayfada g�sterilen --kaynana gelin ill�zyonu-- olarak bilinen


�ekilde ne g�r�yorsunuz?

Olduk�a y�ksek yakal� bir manto ya da k�rk giymi�, ba�� �rt�l�,


sa�lar�n�n bir k�sm� g�r�len, b�y�k burunlu, a�z� hafif a��k bir ya�l�
han�m m�?

Yoksa y�z� biraz �b�r tarafa d�n�k, boynunda kolyesi olan, kirpikleri
ve burnunun ucu ile sa�lar�n�n alt�nda sol kula�� g�z�ken
gen� bir bayan m�?

�u anda ben ya�l� kad�n� g�r�yorum. Sizin ve benim g�rd���m


birbirine benziyorsa, �ekli tan�mlarken aram�zda bir farkl�l�k, ba�ka
bir deyi�le, --fikir ayr�l���-- olmaz. Ayn� �ekle bakan biri, gen� bir bayan
g�r�yorsa, ayn� resme bakt��� halde sizden farkl� bir �ey g�rmesini
herhalde �nce acayip kar��lars�n�z, daha sonra ya kendi g�rd���n�zden
ya da ki�inin alg�lamas�ndan ��phe etmeye ba�lars�n�z.

Ayn� �ekle bakan iki ki�inin farkl� alg�lamalarda bulunmas�, alg�


olay� ile ilgili �u �nemli bulguyu bize g�sterir: Alg�lama, alg�lanan
uyar�c�n�n ve alg�layan ki�inin �zelliklerinin etkile�imiyle olu�ur.

�evredeki --uyar�c�ya ait-- etkenlerle, bireydeki --alg�layana ait--


etkenleri daha a��k se�ik g�rebilmek i�in, alg�lama s�recini KARA KUTU
terimleri i�erisinde k�saca tart�al�m.

KARA KUTU VE ALGILAMA

�sterseniz, bir an i�in insanlar�n de�il de, �izilmesi ve tan�t�lmas�


daha basit olan bir kutu �rne�i �zerinde durarak, alg� olay�n� inceleyelim.
A�a��daki �ekilde g�r�ld��� gibi bu kutunun temel �� ��esinden
s�z edilebilir: Girdi; Kutu; ��kt�.

Girdi, kutunun duyarl� oldu�u her t�rl� enerjiyi kapsar. Kutu,


��k, ses, dokunma gibi kinetik enerji vb. gibi t�rl� uyar�c�lara duyarl�
olabilir.

Kutu'nun i�i a��l�p bak�lam�yor; ��nk� a��l�rsa kutu bozuluyor ve


bir daha �al�m�yor.

��kt�, kutunun uyar�c�lar �zerinde i�lemde bulunduktan sonra ortaya


��kard��� �r�ne verilen add�r.

��kt�, kaynana-gelin ill�zyonunda oldu�u gibi, �o�u kez, girdiden


farkl�d�r. Girdi ile ��kt� aras�ndaki bu fark, kutu i�inde yer alan
i�lemlerden kaynaklan�r.

Girdi ile ��kt� aras�ndaki ili�kiyi, bir �rnekle a��klayal�m:

Kutuya a�a��daki say�sal de�erler Girdi olarak verildi�inde, ��kt�


olarak �u de�erler elde ediliyor:

Girdi ��kt�
1 4
2 9
3 16

Yukar�da verilen �rnekte, Girdi ve ��kt� aras�nda bir fark oldu�u


g�r�l�yor. Bu fark, kutunun girdi �zerinde baz� i�lemler yapmas�ndan
ileri geliyor. Acaba kutu, ald��� say�sal de�erler �zerinde ne gibi
i�lemler yapm�t�r? Say�larla oynamas�n� seven okuyucular bunun
�zerinde d��ne dursunlar, biz matematikle u�ra�maktan ho�lanmayanlara
cevab� a��klayal�m:

Kutunun yapt��� i�lemi a�a��daki form�lle �zetleyebiliriz.

��kt� = (Girdi art� 1)'in karesi

S�zle form�l� ifade edelim: Kutu Girdi'ye 1 ekleyip, toplam de�erin


karesini almakta ve sonucu ��kt� olarak vermektedir.

Alg�lama olay�nda, acaba, bireyin girdi uyar�c�lara uygulam� oldu�u


i�lemi yukardaki gibi bir form�lle belirlemek olana�� var m�d�r?
Psikoloji, her y�l geli�en bir bilim olarak, b�y�k at�l�mlar yap�yorsa da,
hen�z yukar�da verilen form�ldekine benzer matematiksel
kesinli�i olan kurallara ula�abilmi� de�ildir. Buna ra�men, insan
alg�lamas�nda rol oynayan etkenleri, genel bir model i�inde toplayarak
g�sterme olana�� vard�r. �imdi, bu ama�la yap�la�t�r�lm� bir --alg�lama
modelini-- inceleyelim.

ALGILAMA MODEL�

Alg�lama modelinde, alg�lanan uyar�c�lar� bulunduran bir �evre ve


bu �evre i�inde yer alan uyar�c�lar� alg�layan bir birey vard�r. Yan
sayfada verilen alg�lama modelinde, alg�lama s�recini etkileyen belli
ba�l� etkenlerin bir d�k�m� verilmi�tir.

�evrede bulunan �ok say�da uyar�c�, bireyin duyu organ�na ula��r.


Bu uyar�c�lar �iddetleri, s�kl�klar�, hareketleri ya da hareketsiz olmalar�,
b�y�kl�kleri, renkleri ve di�er uyar�c�larla bir �r�nt� olu�turup
olu�turmad�klar� bak�m�ndan birbirlerinden farkl�l�klar g�sterirler.
�evrede bulunan bu uyar�c� karma�as�, duyu organlar�n� s�rekli
etkiler.
Alg�lama i�lemini ger�ekle�tiren organizmay�, d�rt b�l�m i�inde
incelemek m�mk�nd�r: 1. Al�c�lar; 2. �lk i�lem; 3. Ge�mi� ya�ant�lardan
getirimler; 4. Son i�lem ve alg�sal �r�n. �imdi bu b�l�mleri k�saca
g�zden ge�irelim.

Al�c�lar

Al�c�lar, duyu organlar�ndan olu�ur. G�z, kulak, burun, dil ve cilt,


yap�lar� ve i�leyi�leri hakk�nda az �ok bilgi sahibi oldu�umuz duyu
organlar�d�r. Duyu organlar� yap�lar�, i�leyi� bi�imleri, i�inde bulunulan
�evreye uyum (adaptasyon) dereceleri ve kapasiteleri �er�evesinde,
�evredeki uyar�c�lar� al�rlar ve sinir sitemiyle ili�kiye sokarlar.
Duyu organlar�m�z�n duyarl�l�k dereceleri, duyum e�i�i kavram�yla
ifade edilir.

�rne�in, g�z, bir mum ����n� karanl�k bir gecede elli kilometreden
g�rebilecek g�rme; kulak, bir kol saatinin tik taklar�n� alt� metreden
duyabilecek i�itme; ve dil, bir �ay ka���� �ekerin yedi litre saf suda
eritilmi� tad�n� alabilecek tad alma duyarl���na sahiptir. Burun,
bir damla parf�m�n �� odal� bir eve da��lm� kokusunu alabilecek;
cilt, bir santimetre y�kseklikten yana�a d�en bir ar�n�n kanad�n�
hissedebilecek duyarl�ktad�r. Duyarl�k dereceleri, duyu organlar�n�n
ortama yapm� olduklar� uyuma g�re de�i�ir.

Ortama uyum yapm� bir duyu organ�n�n, alg�lamay� nas�l etkiledi�ini


denemek i�in, �� kap al�n ve bunlardan birini elinizin dayanabilece�i
s�cakl�kta suyla doldurun. Di�er iki kaptan birine so�uk, di�erine
�l�k su koyun. Sa� elinizi s�cak su, sol elinizi so�uk su dolu kaba
sokarak �� dakika tutun. Sonra her iki elinizi birden �l�k su dolu
kaba sokun. Sonucun ne olaca��n� tahmin edebiliyor musunuz? Ayn�
uyar�c�y� (�l�k su) sa� eliniz so�uk, sol eliniz ise s�cak bulur.

�lk �lem

Duyu organlar�ndan gelen sinirsel ak�mlar sinir sisteminin de�i�ik


yerlerinde son bulur ve bu noktada, sinir sistemi girdiler �zerinde i�lem
yapmaya ba�lar. Sinir sistemi, bu i�lemleri kendi kapasitesi i�inde yapar.

Kanal kapasitesi, sinir sistemine ula�an b�t�n uyar�mlar�n i�leme


giremedi�ini, sinir sisteminin belirli bir kapasitesi olup, yaln�zca bu
kapasite s�n�rlar� i�erisinde girdiyi i�leyebildi�ini ifade eder.
�rne�in, g�z saniyede 5 milyon bitlik bilgi aktard��� halde, sinir sistemi
ancak 500 bin bitlik bir bilgi i�leyebilir.

Yorgunluk, o anda i�inde bulunulan heyecan durumu, organizman�n


o andaki gereksinmeleri ve g�d�leri, sinir sisteminin i�leyi�ini etkiler.
Ayr�ca, belirli fizyolojik d�nemler de, sinir sisteminin i�leyi�ini etkiler.
Kad�nlar�n adet g�nlerinde ya da gebelikleri s�ras�nda daha
gergin, daha duyarl� olmalar�n� ve genellikle ald�r� etmedikleri olay
ve durumlara, bu d�nemlerde daha �iddetle tepkilerde bulunmalar�n�,
fizyolojik d�nemlere �rnek olarak g�sterebiliriz.

�zetle, ilk i�lem olarak adland�r�lan bu b�l�mde, sinir sistemi,


girdi uyar�c�lar� bir t�rl� kod a�ma s�recine tabi tutar ve bu kod a�ma,
sinir sisteminin genel kapasitesi ve organizman�n o anda i�inde
bulundu�u fizyolojik ve g�d�sel ko�ullar i�inde yap�l�r.

Ya�ant� va ��renmenin Getirdikleri


Duyu organlar� kanal�yla sinir sistemine ula�an duyusal veriler ilk
i�lemden sonra, organizman�n ya�am� boyunca geli�tirmi� oldu�u
psikolojik s�re�lerle etkile�im haline ge�er. Ya�ant� ve ��renme �r�n�
bu etkenler d�rt temel kategoride toplanabilir.

Bunlar: (a) Alg�da de�i�mezlik; (b) Alg�da organizasyon; (c) Faal


ve alg�y� do�rudan etkileyen fakt�rler ve (�) Pasif ve alg�y� dolayl�
etkileyen fakt�rlerdir.

(a) Alg�da De�i�mezlik

Nesnelere, simgelere, insanlara ve olaylara verilen anlamlar ve


�nem dereceleri, ge�mi� ya�ant�lar i�inde olu�ur. Bu anlamlar�, uyar�c�n�n
kendi de�il, o uyar�c�n�n ki�inin ya�ant� ve ama�lar�yla olan
ili�kisi sa�lar.

D� d�nya, yani insanlar, olaylar, nesneler ve bunlar�n ili�kilerinden


olu�an fiziksel ve sosyal d�nya, dura�an bir d�nya de�ildir. T�m�yle
belirlenmi� ko�ullar alt�nda, belirgin ve yap�la�m� bi�imde
kar��m�za ��kmaz. Bu nedenle, bireyler d� d�nyayla ili�kilerinde, genellikle
--merak--, --ku�ku-- ya da --kayg�-- denebilecek bir ruh hali i�indedirler.

S�rekli de�i�en bu d�nya i�inde, insano�lu --de�i�mezler-- yaratarak,


belirsizli�i bir dereceye kadar gidermeye �al��r. Duyu organlar�ndan
gelen duyusal veriler son derece karma��k olarak gelseler de,
insan beyni bu karma��kl��� �rg�tleyerek alg�lar. Bu �rg�tlenmenin
bir g�r�n�m�, de�i�mezlik ad�yla bilinir.

G�ze gelen ��nlar, bir nesnenin �evresinde y�r�rken bak�ld���nda


oldu�u gibi, nesnenin yeri ve a��s� de�i�tik�e, s�rekli de�i�ir. Oysa
nesnenin �evresinde y�r�nse de, yine ayn� nesne g�r�l�r. Bu de�i�mezlikler,
alg�lanan nesne ve olaylara tutarl� ve yinelenebilen
�zellikler y�klenerek, yap�la�t�r�l�r. Alg�lamada de�i�mezlik yaln�z
bi�imde olmaz, renk, b�y�kl�k (cesamet), a��kl�k bak�m�ndan da alg�sal
de�i�mezler vard�r.

Duyu organlar�ndan gelen bir�ok duyuma, anlamlar ve �nem dereceleri


verilir. Gelen duyusal verilere, her defas�nda yeni ba�tan anlamlar
vermek yerine, ya�ant� boyunca geli�tirilen de�i�mezler kullan�larak,
alg�sal i�lem kolayla�t�r�lm� olur.

Ki�inin ya�ant�s� boyunca geli�tirmi� oldu�u de�erlerin, beklentilerin


ve alg�sal kal�plar�n t�m�, ki�inin i�inde yeti�mi� oldu�u k�lt�rden
kaynaklan�r. Bu k�lt�r de�erleri, alg�lamay� s�rekli etkiler.

Basit bir �rnek vererek k�lt�rel de�erlerin ve beklentilerin alg�lamay�


nas�l etkiledi�ini g�sterelim. G�z�n her birine d� d�nyan�n
farkl� g�r�nt�s�n�n d�t��� biliniyor. Sa� ve sol g�ze gelen g�r�nt�leri
denetleme olana�� sa�layan stereoskop denen bir aletle, her iki
g�ze, iki ayr� ki�inin y�zleri g�sterildi�inde, birey bu iki y�zden
farkl� bir ���nc� y�z g�r�r. B�yle bir deneyin ilgin� yan�, her bireyin
di�erlerinden farkl� bir y�z g�rmesidir. Bireyler, sa� ve sol g�zlerine
gelen farkl� y�zlerin, --kendilerine g�re-- �nemli olan �zelliklerini
bir araya getirerek, yeni bir y�z olu�turmaktad�rlar. G�rd���
y�z �zelliklerini, her birey kendi ya�ant�s� i�inde anlamland�rd���ndan,
ortaya ��kan yeni y�z, herkes i�in farkl� olmaktad�r. Sa� ve sol
g�ze verilen resimler, bu denemeye girmi� olan ki�ilere, daha sonra
ayr� ayr� ��plak g�zle g�sterildi�inde, �o�u denek, stereoskop arac�l���yla
kendilerinin yaratm� oldu�u --sentez y�z�-- daha --g�zel--, daha --cana yak�n--
ve --anlaml�' bulmu�tur.

Ba�ka bir �rnekle a��klamaya devam edelim: �ki erkek dene�e


stereoskopla iki farkl� resim g�sterildi�ini varsayal�m. Bu resimlerden
biri ��plak, di�eriyse kapal� giyinmi� bir kad�n� g�stersin. Erkeklerden
biri kapal�, tutucu bir ailede b�y�m� ve halen k���k bir kasabada
ya��yor olsun. Di�eriyse, kad�n erkek ili�kileri a��s�ndan �ocuklar�n�
serbest yeti�tiren kentli bir aileden gelmi� olsun.

Bu iki ki�inin stereoskopta g�rece�i ���nc� resim birbirinden


farkl� olacak m� acaba? Farkl� olaca��n� d��n�yorsan�z, ne y�nde
bir fark ortaya ��kaca��n� beklersiniz?

Vermi� oldu�unuz cevaplar, bu ki�ilerin yeti�me ortamlar�n�n,


onlar�n resimlerdeki baz� �zelliklere ne gibi �nem dereceleri verece�i
konusunda, sizin tahminlerinizi yans�t�r. Bu deneyi �evrenizdekilere
anlat�p ayn� soruyu onlara sorun, onlar�n cevab� sizinkinden farkl�
m�? Sizin ve di�erlerinin cevaplar� aras�ndaki bu farkl�l�k nereden
geliyor acaba?

�lk kez kar��la��lan ki�ilere, de�i�mezlik kavram�n�n etkisi alt�nda,


�e�itli sorular sorularak, onlar, belirli kal�plara, de�i�mezlere sokulmaya
�al��l�r: --Nerelisiniz, efendim?--, --Ne i�le me�gulsunuz beyefendi?--,
--Evli misiniz, ka� �ocu�unuz var?,-- --Ka� ya��ndas�n�z?--,
--Nerede oturursunuz?-- U�ra��n� s�yleyen ki�i --i�portac�-- ise bir kal�ba,
--doktor-- ise ba�ka bir kal�ba sokulur ve farkl� ili�kiler kurulur.

Nereli oldu�u da, de�er sistemini harekete ge�irir: Kar��s�ndaki


Kayserili ise ba�ka, Nev�ehirli ya da �orumlu ise daha ba�ka bi�imde
de�erlendirecek ki�iler vard�r. Ya�la, evli ya da bekar olu�la da ilgili
bir�ok kal�p ve --de�i�mezlik-- bulunur. Bunlar arac�l���yla insanlar
s�n�flara ayr�l�r ve b�ylece --belirlenmi�-- bir d�nya yarat�l�r.

(b) Alg�da Organizasyon

Alg�sal �rg�tlenme, sadece de�i�mezlik kavram� i�inde tutulamaz.


�ekil ve zemin, alg�sal k�meleme ve yap�la�t�rmada �nemli kavramlard�r.
Alg�lanan nesneler, ki�iler, olgular ya da ili�kiler, bir zemin
�zerinde alg�lan�r.

Yanda verdi�imiz resimde, �izgili ve �izgisiz k�s�mlar�n hangisini


zemin olarak g�r�yorsunuz? Zemini arkada b�rak�p, alg�sal alanda
birinci plana ��kan, dikkati daha �eken, toplayan uyar�c�ya --�ekil--
ad� verilir. Kaynana-gelin belirsizli�inde oldu�u gibi, bazen �ekil ve
zemin ay�r�m� pek belirgin olmaz, biri di�eriyle yer de�i�tirir. �ekil
ve zeminin birbiriyle yer de�i�tirmesi sonucu alg�lamada baz� de�i�meler
olur.

C�mle i�inde kullan�lan kelimelerin yeri, c�mledeki hangi anlam


��esinin �ekil, hangisinin zemin olaca��n� bir �l��de belirler.

�ocuk hamurdan bebek yapt�,

c�mlesi d�rt kelimeden olu�maktad�r. Bu kelimelerin yeri de�i�tirilerek


c�mle farkl� bi�imlerde s�ylenebilir:

Hamurdan bebek yapt� �ocuk.


Bebek yapt� �ocuk hamurdan.

Bu c�mlelerde farkl� anlam ��eleri �ekil ve zemin rollerini al�r.


�rne�in, ikinci c�mlede bebe�in hamurdan yap�ld��� vurgulanmakta,
bir ba�ka deyi�le, hamur �zelli�i birinci plana ��kar�lmakta, �ocuk
ve onun faaliyeti, zemini olu�turmaktad�r. ���nc� c�mlede vurgulanan
ise, �ocu�un bebek yapt���d�r, c�mledeki di�er ��eler, bu anlama
zemin olu�tururlar.

Alg�lamada gruplama ve �r�nt�leme (patterning) s�recini a�a��daki


�ekle bakarak kendiniz de g�zlemleyebilirsiniz.

Bu �ekilde ilk s�rada �� �ift ve bir tek �izgi alg�lad���n�z halde, ayn�
�eklin al�m�nda �� kare g�rmeye ba�l�yorsunuz.

Alg�sal gruplama ve �r�nt�leme, yaln�z g�rsel uyar�c�larda de�il,


i�itsel ve dokunsal uyar�c�larda da kendini g�steren bir s�re�tir.

(c) Faal ve Do�rudan Etkileyen Fakt�rler

Bir olayla ya da ki�iyle kar��la��ld���nda, beklentiler o olay ya da


ki�inin alg�lan��n� etkiler. Beklentiler, alg�sal s�recin o denli do�al
bir par�as�d�r ki, ba�lang��taki beklentilerin �o�u kez fark�nda olunmaz.
Alg�lamay� etkileyen beklentilerin �o�u, ki�ilerin alm� olduklar�
sosyal roller ve bu rollere ba�l� de�erlerle ili�kilidir. Sosyal roller
ve sosyal de�erleri, gelecek b�l�mlerde ayr�nt�l� olarak ele alaca��z.
Sosyal roller ve de�erlerin d��nda da, ki�inin kendine �zg� ge�mi�
ya�ant�lar�, ki�isel beklentileri vard�r. Bu beklentilerin t�m�,,biraz
sonra inceleyece�imiz alg�lama �er�evesini olu�turur.

(�) Pasif ve Dolayl� Etkileyen Fakt�rler

Konu�ulan dilin �zellikleri, alg�lamay� etkiler mi? B�yle bir etki


s�z konusuysa, bu etki nas�l ve nerede kendini g�sterir? Bu t�r sorular,
d��n�rlerin kafas�n� y�zy�llar boyunca me�gul etmi� olmas�na
ra�men, cevaplar� bug�n bile kolayl�kla verilemez. Kullan�lan dil ve
alg�lama konusu, �zel teknik terimleri i�eren karma��k bir konu oldu�u
i�in, burada ayr�nt�l� tart�mas�na girmeyece�iz. �u kadar�n� s�ylemekle
yetinelim: Ki�inin i�inde yeti�mi� oldu�u dilin kelime haznesi
ve baz� yap�sal �zellikleri, ki�iyi baz� konular� alg�lamaya daha duyarl�,
daha yatk�n yapabilmektedir.

Son i�lem: Alg�sal �r�n

Sinir sisteminin i�leminden ge�en duyusal veriler, ya�ant� ve ��renme


getirimleriyle etkile�imde bulunarak bir se�ilmeye u�rarlar. Ki�i,
duyu organlar�na ula�an b�t�n uyar�c�lara tepkide bulunamaz. Gelen
uyar�c�lardan birka�� �zerinde odakla��r. Bu alg�sal odakla�maya
dikkat ad� verilir.

Bu sat�rlar� okurken bir dakika ara verin ve �u anda duyu organlar�n�z�n


kaydetmekte oldu�u uyar�c�lar�n fark�na varmaya
�al��n. Kitab� evde okuyorsan�z, s�zgeli�i, �b�r odada �alan
m�zi�in fark�na varacaks�n�z. D�arda ba��ran eskici ya da
simit�inin sesini �imdi duymaya ba�lad���n�z� farkedebilirsiniz.
Oturmaktan s�rt�n�z�n a�r�d���n�, kaslar�n�z�n d�nk� uzun
y�r�y�ten hamlad���n� �imdi hissedebilirsiniz. Okudu�unuzu
anlamak i�in dikkatinizi t�m�yle kitaba verdi�inizde, hem
d�ardaki, hem de sizin kendi bedeninizle ilgili uyar�c�lar�n
yine kayboldu�unu g�receksiniz.

Bir c�mlenin s�yleni� bi�imi ve vurgulamas�, c�mlenin anlam


��elerini gruplamaya yard�m etmek i�indir. --Oku baban gibi e�ek
olma,-- c�mlesinin kelimelerini de�i�ik bi�imlerde
gruplayarak, iki farkl� anlamda alg�lanabilece�ini
�o�umuz daha �nce duymu�uzdur.

Duyu organlar�na ula�an uyar�c�lar�n, fark�nda olunsa da, olunmasa da,


belirli bir bi�imde kaydedildi�ine i�aret eden kan�tlar vard�r.
Hi� kokteyle gittiniz mi? Bir�ok ki�inin ayn� anda konu�mas�ndan
do�an g�r�lt�n�n aras�nda, sadece bir ki�inin konu�mas�n� dinleyebilmekteyiz.
Ba�kalar�n�n konu�malar�n� duymad���n�z� san�rken,
odan�n �b�r ucunda birinin sizin ad�n�z� s�yledi�ini an�nda duyabilirsiniz.
Bu g�zlem, alg�sal sistemdeki mekanizman�n, o anda ki�iyle
--ili�kin-- olmayan bilgileri filtreledi�ini, fakat --ili�kinlik derecesi--
art�nca, alg� kanal�n� a�t���n� g�sterir.

ALGILAMA �ER�EVES�

�leti�imde bulunurken, ileti�imin konusunu ve ileti�imin i�inde yer


ald��� durumla ilgili ne gibi i� ve d� alg� etkenlerinin bulundu�unu
bilmekte yarar vard�r. Mesaj� olu�tururken, onun anla��lmas� i�in
gereken alg�sal �er�eve, �o�u kez �rt�k bir bi�imde vard�r. E�er bu
alg�sal �er�evenin, hedef birimin belle�i taraf�ndan sa�land��� biliniyorsa,
bilineni yeniden s�ylememek i�in, g�nderilen mesajda, alg�sal
�er�eveyi olu�turan ��elerden hi� s�z edilmez. Mevcut alg�sal
�er�eve i�inde mesaj geli�tirilir. Hedef birimin yorumda kullanaca��
�er�evenin, onun belle�i taraf�ndan sa�lanmad��� san�l�yorsa, o zaman,
alg�sal �er�eve mesaj�n kendisi i�inde a��k ve se�ik bir bi�imde
verilir.

Ortak bir alg�sal �er�eve yokken mesaj oldu�u gibi g�nderilirse,


ki�i kendi ya�am ve deneyimine uygun d�en bir alg�sal �er�eveye
g�re mesaj� al�r ve yorumlar. Ortak bir alg�lama �er�evesinden yoksun
oldu�undan, ayn� mesaj, farkl� kimselerce, farkl� bi�imlerde yorumlan�r.

A. Averchenko'nun anlatm� oldu�u hikaye, ayn� olay�n �� farkl�


kimse taraf�ndan nas�l alg�land���na, g�zel bir �rnek olu�turur.

G�r� A��s�

--G�l�mseyerek, --Erkekler komik,-- dedi. Bunun kabahat m�, yoksa


�vme mi belirtti�ini anlamad���m i�in, --Ger�ekten do�ru,-- diye cevap
verdim.

--Kocam tam bir Othello. Bazen onunla evlendi�ime �z�l�yorum.--

Anlamayarak bakt�m --A��klamandan...-- diye s�ze ba�layacak oldum.


--Ha, senin duymad���n� unutmu�tum,-- diye s�z�ne devam etti.
--�� hafta kadar �nce kocamla alandan ge�ip eve y�r�yordum. Bana
�ok yak�an siyah bir �apkam vard� ve y�r�mekten yanaklar�m pembele�mi�ti.
Bir ����n alt�ndan ge�erken, esmer bir adam bana bakt� ve
aniden kocam� kolundan tuttu.--

--Ate�inizi verebilir misiniz?-- dedi. Alexander kolunu �ekti, e�ildi


ve �im�ek gibi bir h�zla yerden ald��� tu�la ile adam�n kafas�na vurdu.
Adam yere y���ld�. Korkun� bir �ey!--
--Kocan� ans�z�n ne gibi bir �ey �yle k�skan� yapt�?--

Omuzlar�n� silkti. --S�yledim ya, erkekler komik.--

--Ho��akal,-- deyip ��kt�m, k�ede kocas�yla kar��la�t�m.

--Merhaba,-- dedim. --�nsanlar�n kafalar�n� k�rmaya ba�lad���n�


duydum.--

G�lmeye ba�lad�. --Anla��ld�, kar�mla konu�tun. �ok �ansl�yd�m.


O tu�la hemen elime geldi. Yoksa bir d��n: Cebimde bin be� y�z
ruble vard� ve kar�m elmas k�pelerini takm�t�.--

--Seni soymak istedi�ini mi zannettin?--

--Karanl�k bir k�ede adam�n biri sana yana��yor. Daha ne beklersin?--


�a�k�n, ondan ayr�ld�m ve y�rumeye devam ettim.

--Sana bug�n yeti�mek imkans�z,-- diye bir ses duyup d�nd�m


bakt�m ve �� haftad�r g�rmedi�im bir arkada��m� g�rd�m --Aman
Tanr�m, senin ba��na ne geldi?--

Hafif�e g�l�msedi. --Birtak�m delilerin ba��bo� dola�t���ndan haberin


var m�? �� hafta �nce biri bana sald�rd�. Hastaneden bug�n ��kt�m.--

Ani bir ilgiyle sordum: --�� hafta �nce mi? Alanda m� duruyordun?--

--Evet. �ok sa�ma bir �ey. Alanda oturuyordum, can�m �ok sigara
i�mek istiyordu. Kibrit yok. On dakika filan sonra, bir bey yan�nda
ya�l� bir kad�nla sigara i�erek ge�iyordu. Yan�na gittim, koluna dokundum
ve en kibar tavr�mla; --Ate�inizi verebilir misiniz?-- diye sordum.
Sonra ne oldu d��nebiliyor musun? Deli yere e�ildi, bir �eyi
kapt�, bir dakika sonra ben kafam kanar halde, kendimden ge�mi�,
yerde yat�yordum. Herhalde gazetede okudun?--`

Ona bakt�m ve i�tenlikle sordum: --Ger�ekten bir deliyle kar��la�t���na


inan�yor musun?--

--Eminim.--

Bir saat sonra kent gazetesinin eski say�lar�n� merakla kar�t�r�yordum.


En sonunda arad���m� buldum, kaza s�tununda k�sa bir not:

��kinin etkisi alt�nda

D�n sabah, alan�n bek�ileri, bir bank�n �zerinde kimli�inden iyi bir
aileden oldu�u anla��lan bir gen� adam bulmu�tur. A��r� i�kili olman�n
sonucunda, yere d��p kafas�n� yak�ndaki tu�laya vurarak yaralad���na
inan�lmaktad�r. Ha�ar� gencin ana-babas�n�n �z�nt�s� derin olmal�.--
(Averchenko, 1966.)

S�Z�N KISASI

Konu�urken ve dinlerken her �ey o denli h�zl� olur ki, konu�man�n


ve dinlemenin temelinde yatan fizyolojik ve psikolojik s�re�lerin fark�na
var�lamaz. Bir �ey s�ylemek i�in a�z�n a��ld��� an� d��n�n: Bu
noktaya gelmeden �nce, alg�sal b�t�n i�lemlerin yap�larak i�inde bulunulan
ortam�n anlamland�r�lmas� ve neyin s�ylenece�inin --bilinmesi--
gerekir. Bir ba�ka deyi�le, alg�lama �er�evesi i�inde, �nemli
olan� (teknik alg�lama terimi ile --�ekli--) bulup ��karmak gerekiyor.
Sinir sisteminde olu�mu� bu mesaj dil, dudak, damak, g�rtlak ve ci�erlerde
uygulanan T�rk�e dil kurallar�yla s�yleniyor (teknik terimiyle
kodlan�yor--). Buna ek olarak, konu�an, kar��daki ki�inin hal
ve tav�rlar�na bakarak, nas�l anla��ld���n� s�rekli denetleme durumundad�r.

Dinleyenin i�i de konu�an�nki kadar karma��kt�r: Kula�a, hava


titre�imleri halinde gelen fiziksel uyar�c�lar, sinirsel titre�imler
bi�iminde beyne ula��r. Beyin, dinleyenin alg�lama �er�evesi i�inde
anlamland�rarak yorumlar. Yorumlanan mesajla, g�nderilen ilk mesaj,
�o�u kez birbirinden farkl�d�r; ��nk� araya bir�ok fiziksel, fizyolojik
ve psikolojik etken girer.

Bu kadar de�i�kenin i�in i�ine girdi�i ileti�im s�recinde, ki�ilerin


birbirleriyle anla�abilmeleri �a��lacak bir ba�ar� olarak g�r�n�yor.
Bu karma��k s�recin �r�n� olan ileti�im, ��zd��� kadar getirdi�i sorunlarla
da g�nl�k ya�am�n b�y�k bir b�l�m�n� doldurarak s�r�p
gider. Bu sorunlar, ki�iler aras�ndaki anlay�, yorumlay� ve duyu�
fark�n�n do�al ve ka��n�lmaz oldu�unu kabullenmeden do�an ho�g�r�yle
b�y�k �l��de giderilebilir.

:::::::::::::::::

�leti�im Benimle Ba�lar:

Kendini Tan�ma

Benim i�in �ok �nemli bir karar devresinde, hangi y�nde karar verece�imi
bilemez durumdayken, William Schutz'un Here Comes Everybody
adl� yaz�s�n� okudum. Schutz'un bu makalesinden a�a��ya ald���m
k�s�m, belirli bir y�nde karar vermeme yard�m etti! Mevcut iki
alternatif karardan her birini --sanki kesinle�mi� bir karar olarak--
d��nerek, her bir alternatife bedenimin nas�l tepkide bulundu�unu
g�zledim. Bu deneyimden sonra duygu ve d��ncelerimi bedenimin
nas�l ifade etti�ine daha �ok dikkat etmeye ba�lad�m.

--... Her d��nce, her jest, kas gerginli�i, duygu, midenin gaz yapmas�,
burunu ka��ma, sa�� kar�t�rma, h�mlayarak melodi m�r�ldanma,
dil s�r�mesi, ba� a�r�mas� gibi her �eyin �u anda olup bitenlerle anlaml�
bir ili�kisi vard�r.

E�er bedenimin bana s�ylediklerini anlarsam, en derin duygular�m�


bilirim ve ne yapaca��ma o zaman karar verebilirim... Kendimi tam
anlam�yla tan�yorsam, ya�am�m� kendim y�netebilirim. Bu bilin� olmadan,
�o�u kez d� etkenler taraf�ndan y�netiliyorum... Verimsiz,
�z�c�, kar��k bir zihinle ve istemedi�im bir bi�imde...-- (Amerikal�
klinik psikolog Schutz, 1975.)

�nsan kendini tan�maz m�? Bu b�l�m�n ba�l���n� okudu�unuzda,


akl�n�za gelen ilk soru bu olabilir. Evet, insan kendi bedeninin fark�ndad�r,
fakat bu olduk�a b�t�nsel bir fark�nda olu�tur. ��inde bulunulan
durumla ilgili olarak, bedenin �e�itli b�l�mlerinin gergin ya
da gev�ek oldu�u, elin titreyip titremedi�i, kalbin h�zl� ya da yava�
att��� �o�u kez pek farkedilmez. Bu, bedensel belirtilerin fark�nda
olunsa bile, i�inde bulunulan durumla hissedilen duygular aras�ndaki
ili�ki �zerinde pek durulmaz.
--Kendini tan�ma-- s�z�yle, sadece bedenle ilgili bir fark�nda olu�
kastedilmiyor. Kendini bilmenin, tan�man�n bir�ok boyutlar� vard�r;
bu boyutlar ge�mi�, �imdi ve gelecekle ilgili olarak ortaya ��kar. �rne�in,
ge�mi� ya�ant�lar�n ki�iyi �u anda nas�l etkiledi�i pek bilinemez;
gelecekle ilgili beklentilerin �u andaki davran�larla ili�kisi �zerindeyse
�o�u kez d��n�lmemi�tir. Bunun gibi, �u an i�inde bulunulan
�evrenin, konu�may�, d��nce ve duygular� nas�l etkiledi�i
�zerinde pek durulmaz.

Bu b�l�mde, --kendini tan�ma-- s�z�yle bireyin kendisiyle, d��nce


ve duygular�yla ili�ki kurmas�, kendinde olup biten duygusal ve
d��nsel s�re�lerle ilgili bir anlay�a kavu�mas� dile getiriliyor. Kendini
tan�ma devamedegelen bir s�re�tir. Ki�i noksan�n� bilmek gibi irfan
olamaz s�z�yle, bu s�recin zorlu�u ve �nemini atalar�m�z vurgulam�t�r.

--Kendini tan�ma ni�in gerekli?-- sorusu akl�n�za gelmi� olabilir.


Belki bu soru, --Kendini tan�yan kimsenin, kendini tan�mayan birine
g�re ne gibi �st�nl�kleri vard�r?-- bi�iminde sorulsa daha anlaml�
olur. Kendini tan�yan kimse ger�ek duygu ve d��ncelerinin fark�ndad�r.
B�yle biri, ba�ar�s�ndan dolay� elini s�kt��� kimsenin y�z�ne
g�l�mserken, ger�ek duygusu k�skan�l�ksa bunu farkeder. Bu fark�nda
olu� sayesinde, kar��s�ndakini ni�in k�skand��� �zerinde d��nebilir
ve kendisiyle ilgili baz� �zelliklerden haberdar olabilir. �rne�in
kar��s�ndakinin ba�ar�s�n� onun cesaretli giri�iminde g�rebilir, ne var
ki, kendisi bask� alt�nda b�y�m� oldu�u i�in b�ylesine cesaretli giri�imler
yapamaz. Dolay�s�yla da giri�im yaparak ba�ar� kazananlar� k�skan�r.

Kendini tan�mayan bir kimseyse, ger�ek duygular�n�n fark�nda


olamaz. Elini s�kt��� kimsenin y�z�ne g�l�mserken, i�inde bir s�k�nt�
oldu�unun belki fark�na varabilir. Ancak i�inde hissetti�i bu duygunun
ger�ek i�eri�ini ve nereden kaynakland��� bilemez. B�yle durumlarda,
bu kimselerin kafalar� karmakar��kt�r ve genel bir huzursuzluk
i�indedirler. Herkese ve her �eye k�zmaya, kavga ��karmaya
haz�rd�rlar. Kavga ��kard�klar� kimselerse genellikle yak�n aile
�evresindekilerden olu�ur. B�yle huzursuz g�nlerinde e�lerine, �ocuklar�na,
ana-babalar�na s�rekli �atarlar.

Kendini tan�yan kimse, d� d�nyadaki olaylar�n ve i� d�nyas�nda


olu�an ya�ant�lar�n �o�u kez fark�ndad�r. Bu t�r biri, �evresindeki ki�ilerin
kendisini nas�l etkiledi�inin fark�nda oldu�u kadar, kendisinin
�evresindekileri nas�l etkiledi�ini de bilir. B�ylece kendi ya�am�n�
y�netebilme olana��na kavu�mu� olur.

Kendini tan�mayan biriyse, d� d�nyadaki olaylar�n kendisini nas�l


etkiledi�ini bilemez. ��nk� kendi i� d�nyas�nda olup bitenleri
hen�z tam alg�layabilmi� de�ildir.

�nsanlar�n kendi duygular�n� tan�mada zorluk �ekti�i bir ger�ektir.


Acaba bu zorluk nereden ileri geliyor? Do�u�tan bu zorlukla m�
do�ulur? Hay�r! B�yle do�may�z. �ocuklar� g�zleyin; onlar�n duygu
ve davran�lar� aras�nda bir fark yoktur. �ocuk mutlu oldu�u zaman
g�ler; �stelik yaln�z y�z�yle de�il, t�m bedeniyle g�ler. Bir yeri ac�m�sa
a�lar, k�zd��� da hemen anla��l�r. K�sacas� �ocuklar, b�y�klerde
g�r�len H�SSET -D���N -UYGUN OLANI SE� -G�STER
form�l�n� uygulamazlar.

G�lerken G�be�i Oynamayan Adamdan Kork!

�in atas�z�
Duygu ve d��ncelerini s�zge�ten ge�irmeden ifade edebilen �ocuk,
nas�l oluyor da, b�y�y�nce duygu ve d��ncelerini denetledikten
sonra de�i�tirerek ifade eden bir kimse haline d�n��yor?

Bu sorunun cevab� �ocu�un b�y�rken ald��� terbiye ve yeti�tirili�


bi�iminde yatar. �ocu�un i�inde yeti�ti�i �evre, s�rekli olarak hangi
duygu ve d��ncelerin kabul edilebilecek, hangilerinin kabul edilemeyecek
t�rden oldu�unu belirtir. �stenmeyen duygular� a���a vurursa
ya dayak, ya azarlama ya da ba�ka bir t�r cezayla kar��la��r.
�rne�in, eve gelen konu�un yan�na gidip de, --Sen pis kokuyorsun!
Hi� banyo yapmaz m�s�n?-- derse, orada bulunan yeti�kin, �ocu�u
hemen kap� d�ar� eder. Bu t�r birka� cezalanmadan sonra �ocuk,
--Kimsenin y�z�ne do�ruyu s�ylememem gerekiyor;-- genellemesine
ula�abilir.

�ocu�un cinsiyetle ilgili sorular�, �o�u kez, hemen �nlenir ve zamanla


�ocuk, cinselli�in, konu�ulmamas� gereken --k�t�-- bir konu
oldu�unu ��renir. Hatta, �ocuk sadece konu�mamaya de�il, yasaklanan
konularda d��nmemeye de ko�ullan�r. Yasaklanan konularda
d��nmesi k�rlenir, ne var ki d��nmemek, bu konularla ilgili duygular�n
da yok oldu�u anlam�na gelmez. Duygular vard�r, fakat bu
duygular�n ifadeleri bast�r�l�r. Bast�r�lan duygular bilin�alt�na itilir.
Zamanla, bu duygular, bilin�alt�nda bi�im de�i�tirmeye ba�larlar ve
art�k onlar� tan�mak, bu duygular�n fark�na varmak, g��le�ir. Ne var
ki, beden bu duygular� kendinde bar�nd�r�r. Bedenin vermi� oldu�u
belirtiler dinlenirse, tan�nmas� g��le�mi�, bir k�eye itilmi� olan
duygular�n fark�na var�labilir. S�z� konusu olan, bedenin dilidir.

��teki ger�ek duygular�, heyecanlar� ve tutumlar� belirten --beden


dili-- nas�l ��renilir? Bedenin de�i�ik kimseler ve olaylara g�stermi�
oldu�u tepkiler dinlenirse, bu dil ��renilebilir.

�imdi kendi ya�am ve deneyimlerimden bir �rnek vererek konuyu


a�mak isriyorum:

Tan�d���m bir tar�m m�hendisi, b�y�k kentin olanaklar�ndan yararlanabilmek


i�in Tar�m Bakanl���'na atanmas�n� istiyordu. B�ylece
tiyatroya, operaya ve konserlere daha rahatl�kla gidebilece�ini,
arkada�lar�yla daha s�k bulu�abilece�ini ve �ocuklar�n daha kaliteli
okullarda okuyabilece�ini s�yl�yordu. Bir s�re sonra kar��la�t���mda bana
ilgin� gelen �u olay� anlatt�:

--Tayin i�lerini takip i�in s�k s�k Ankara'ya gelmem gerekti. Geli�lerimde
ortaya ��kan baz� bedensel de�i�iklikleri �nceleri farketmedim,
ne var ki, sonralar� dikkatimi �ekmeye ba�lad�. Ne zaman Ankara'ya
gelsem, ba��m a�r�maya ba�l�yor, sanki nefes darl��� �ekiyormu�um
gibi, s�k s�k derin soluk alma ihtiyac� duyuyorum! ��imde
nedenini bilmedi�im bir k�zg�nl�k oluyor, sanki dolmu�takilerle kavga
etmek istiyorum, ne var ki, ni�in kavga etmek istedi�imi bilmiyorum.
Ayn� �ey ge�enlerde �stanbul'a gitti�imde de ba��ma geldi. Oysa
�imdi �al�t���m Devlet �retme �iftli�i'ne gidince i�imi bir huzur
kaps�yor. A�a�larla u�ra�maktan, meyvalar� toplamaktan, onlar�n
bak�m�yla ilgilenmekten b�y�k zevk al�yorum. Ben b�y�k kentlerden
ho�lan�r�m diyerek kendimi aldat�yormu�um. Bedenim, --b�y�k
kentten ho�lanm�yorum;-- diye ba��r�yormu�. �imdi �nceden vermi�
oldu�um karardan vazge�tim ve tayinimin durdurulmas� i�in Bakanl��a
ba�vurdum.--
Bedeninin dilini anlamaya ba�layan ki�i, ya�am bi�imiyle ilgili
daha yerinde kararlar verebilecek duruma gelir. �rne�in, arkada��n�zla
ger�ekten ho��a vakit ge�iriyor musunuz, yoksa zorunlu oldu�unuz
i�in mi onu ziyaret ediyorsunuz? Ya�am�n�zda �nemli olan
bir ki�iden s�rekli saklad���n�z bir s�rr�n�z var m�? Bazen kendinizin
bile inanmad��� �eyleri, kar��n�zdakini ho�nut etmek i�in s�yler misiniz?
B�rak�n bunlar�n cevab�n� bedeniniz versin.

HO�LANDIKLARIM VE HO�LANMADIKLARIM

Bedeninizin dilini ��renmek i�in k���k bir deney yapmak ister misiniz?

A�a��daki a��klamalar� bir arkada��n�z size okuyabilir ya da kendiniz


bir kasete okuyarak teypten dinleyebilirsiniz. A��klamada (...)
ile g�sterilmi� yerlerde 5 saniye susunuz. Bu s�re kendinizi g�zlemlemeniz
i�in konmu�tur.

1. G�zlerinizi kapay�n ve sakinle�in.

2. �imdi bulundu�unuz bu durumdan ayr�ld���n�z� ve gitmek istemedi�iniz


bir yere gitmek zorunda kald���n�z� d��n�n: Buras�
�yle bir yer olsun ki, orada yapmak istemedi�iniz i�leri
yapmak zorunda kalacak, g�rmek istemedi�iniz insanlar� g�receksiniz.
Bu, bir s�nava girmek ya da g�rmekten hi� ho�lanmad���n�z
bir kimseyle beraber bulunmak gibi bir durum olabilir.
Ho� olmayan bu durumu ancak siz bilebilirsiniz, onun
i�in en rahats�z olaca��n�z ki�ileri ve durumlar� bulmak size
kalm�t�r. Ho� olmayan durumu hayalinizde canland�r�nca,
�zerinde durun ve her y�n�yle tan�maya �al��n, orada olan
herkese, her olaya dikkatinizi verin. (Buna bir ya da iki dakika
ay�r�n.)

3. Ho� olmayan durumu iyice g�r�p inceledikten sonra �imdi


dikkatinizi bedeninize �evirin. Ne gibi mesajlar al�yorsunuz
bedeninizden? Her bir duygunun yerle�mesine olanak tan�y�n.(...)
Bedeninizde gerginlik var m�? Varsa nerede? Ba�ka neler
diyor bedeniniz? (...) Soluk al� veri�inize, ayaklar�n�z�n, ellerinizin
duru�una, kalbinizin at��na dikkat ederek bedeninizin
s�ylediklerini b�t�n ayr�nt�lar�yla i�itmeye, anlamaya �al��n. (...)

4. �imdi biraz sakinle�in ve ho� olmayan durumu unutun. Bir


dakika aradan sonra, gitmek istedi�iniz bir yer ya da ho�lanaca��n�z
bir durum d��n�n.(...) S�z konusu ortamda yapmak
istedi�iniz i�ler, g�rmek istedi�iniz kimseler var. Bu ki�ileri
yine en iyi siz bilirsiniz. Ayr�nt�lar� d��n�n: Buras� neresi?
(...) Ne yap�yorsunuz?(...) Ba�kalar� da var m�?(...) Kimler?(...)
Yapt���n�z i�e, birlikte bulundu�unuz ki�ilere t�m dikkatinizi
verin ve o durumdaki her �eyi b�t�n ayr�nt�lar�yla g�z�n�z�n
�n�nde canland�rmaya �al��n.(...)

5. �imdi dikkatinizi yeniden bedeninize verin.(...) Ne gibi mesajlar


g�nderiyor, bu kez?(...) Hangi duygular� nerenizde hissediyorsunuz?(...)
Bedeninizin s�ylediklerini iyice duymaya ve anlamaya �al��n.

6. Art�k g�z�n�z� a�abilirsiniz. �imdi a�a��daki sorular� cevapland�r�n:

(a) Ho�lanmad���n�z ve ho�land���n�z durumlar� d��nd���n�zde,


bedeninizin farkl� mesajlar g�nderdi�ini g�zlediniz
mi? Bu farkl� mesajlar� bedeninizin en belirgin nerelerinde hissettiniz?
(b) Bu t�r mesajlar� daha �nce de duydunuz mu? Daha �nceleri
bedeninizden bu t�r mesajlar geldi�inde ne yapard�n�z?
Bu mesajlara gerekli anlamlar� verip onlar� g�zlemlemeye �al��r
m�yd�n�z? Yoksa onlar� bir kenara iterek �zerinde pek durmaz m�yd�n�z?

(�lgilenen okuyucu bu b�l�m�n --Al�t�rmalar-- k�sm�ndaki --Bedeniniz


Ne Diyor?-- ba�l�kl� al�t�rmay� yaparak, bu konuda daha �ok
deneyim kazanabilir.)

BENL�K B�L�NC�N�Z NASIL B���MLEND�?

Yukar�da yapt���n�z al�t�rmalar�n sonucunda, �imdi bedeninizin


duygular�n�z� nas�l dile getirdi�ine daha duyarl� bir duruma geldi�inizi
umar�m. Bedeninizin dilini dinleyerek, hangi ortamlardan ho�land���n�z�n,
hangi durumlardan rahats�z oldu�unuzun fark�na varabilece�inizi
��renmi� bulunuyorsunuz.

Peki, �imdiki ki�ili�iniz nas�l bi�imlendi? Bir ba�ka deyi�le d��nmenizde,


duyman�zda, hal ve davran�lar�n�zda size ait �zellikleri
kazanmak konusunda neler etkili oldu? Di�er insanlarla konu�maktan
ho�lanan d�ad�n�k bir ki�iyseniz, nas�l oldu da bu duruma
geldiniz? Utanga�, s�k�lgan, kendinden emin olmayan bir ki�iyseniz
neden b�yle bir ki�ilik edindiniz? Bu sorular� cevaplarken hem kal�t�m
yoluyla; hem de i�inde yeti�ti�iniz toplumsal �evre yoluyla neler
kazand���n�z� de�erlendirmek zorundas�n�z. Ki�inin belirli �zellikleri,
annesinden ve babas�ndan kal�t�m yoluyla ald��� bir ger�ektir. Ancak
ki�ilik, b�y�k �l��de, i�inde yeti�ilen sosyo-k�lt�rel ko�ullar�n
�zelliklerine ba�l�d�r. ��inde yeti�ilen ortam, kendi hakk�nda nas�l
d��nmesi gerekti�ini ki�iye ��retir. B�y�rken �evresinde bulunan
ki�iler, ki�inin kendi hakk�nda nas�l d��nece�ini �nemli �l��de belirler.

�nl� ele�tirmen George Herbert Mead, Sosyal Bir Nesne Olarak


Benlik ba�l���n� ta��yan makalesinde bu konuda ��yle der:

--Benlik, ileti�im s�reci i�inde olu�an bir kavramd�r. Ancak ileti�im


i�inde insan kendi i�inden ��k�p, sanki di�erlerinin g�z�yle kendine
bakabilmektedir. Sadece kendine de�il, ba�kalar�na da ba�kalar�n�n
g�z�yle bakabilmeyi ��renir. B�ylece bu etikile�im a�� i�inde
benlik ortaya ��kmaya ba�lar. Benli�i toplumsal ya�ant�n�n d��nda
d��nmek olana�� yoktur. Toplumsal ya�ant�n�n olmad���; yani ileti�im
olmayan yerde, benlik bilincinin olu�aca��n� d��nemeyiz. Benlik
bir kez olu�tuktan sonra; bireyler uzun yaln�zl�k s�relerine dayanabilirler.
��nk� birey bir arkada� olarak kendini kullanabilir. Benlik
olu�tuktan sonra ki�i, di�erleriyle oldu�u gibi, kendisiyle de ileti�im
kurabilir. Kendisiyle kurulan ileti�im sonsuza dek s�rmez, mutlaka
bir s�re sonra bu ileti�imin ba�kalar�yla kurulan toplumsal ileti�im
bi�imine d�n�mesi gerekir. Yoksa ki�ilerde ak�l hastal��� belirtileri
ortaya ��kar.-- (Mead, 1970.)

�ocuk, do�du�unda, toplumsal a��dan bo� bir tabloyu and�r�r.


Bebe�in d��nme yetene�i hen�z olgunla�mam�t�r ve dayanabilece�i
hi�bir ya�ant�s�, deneyi yoktur. Zaman�n�n b�y�k bir b�l�m� mama
yemek ve uyumakla ge�er. �ocu�a yap�lan yakla��mlar k���k bir
bebekken bile di�erlerinin g�z�nde kendisinin ne kadar de�erli oldu�u
konusunda ona bir fikir verir. Bebek kendi bak�m�yla ilgili davran�lardan
etkilenir.

Birka� �rnek verelim:


-Kuca�a al�nmak, sar�lmak ve �p�lmek.

-Ac�kt��� zaman beslenmek.

-A�lad��� zaman ilgilenilmek.

-Uykusu geldi�i zaman --nennen-- yap�lmak.

Bu davran�lar�yla anne ve baba �ocuklar�na olan ilgilerini ve sevgilerini


ili�ki d�zeyinde iletmi� olurlar. E�er bebek konu�abilseydi,
--Bana ger�ekten de�er veriyorlar... Demek ki onlar i�in ben olduk�a
�nemliyim;-- derdi.

Ne yaz�k ki, kimi �ocuklar bu kadar �ansl� de�ildir; ��nk� onlar�n


anne ve babalar� ya �ocuk yeti�tirme konusunda yeterince bilgili say�lmazlar,
ya da �ocuklar�n� pek �nemsemezler. Bu ana-babalar�n
kendileri de �ocukken ihmal edilmi�lerdir ve fark�nda olmadan; kendilerine
�ocuklukta g�sterilen davran��n ayn�s�n� yaparlar:

-�ocuklar a� oldu�unda ald�rmazlar, uzun s�re beslemezler.

-A�lad��� zaman ihmal ederler, ilgilenmezler.

-�ocuklar�na fazla dokunmaz, onlar� kucaklay�p ok�amazlar.

B�yle bir yakla��mla kar��la�an bir bebek, konu�abilseydi, ��yle


derdi: --Bana ald�r� etmiyorlar, ben onlar�n umurlar�nda bile de�ilim...
Demek ki, ben �nemsiz, de�ersiz biriyim.--

�lgisizlik, umursamazl�k sadece �ocuklar�n de�il, �kinci B�l�mde


tart��ld��� gibi, yeti�kinleri de olumsuz y�nde etkiler. Psikoloji bilimi
tarihinin �nemli isimlerinden olan William James, 20. y�zy�l�n
ba�lar�nda kendilik konusuyla ilgili olarak ��yle der:

--Bir insana verilecek en korkun� ceza, onun varl���n� kabul etmemektir.


�rne�in, varsayal�m ki, bir insan topluma b�rak�l�yor ve o
toplumun hi�bir �yesi taraf�ndan farkedilmiyor. Bu ki�i bir yere girdi�inde
hi� kimse kafas�n� kald�r�p bakm�yor, cevap vermiyor, yapt���
hi�bir i�e ald�rm�yor, k�sacas�, sanki o hi� yokmu� gibi davran�yor...
Bu durumda olan ki�inin i�inde �yle bir k�zg�nl�k ve �aresizlik
ortaya ��kacakt�r ki, en vah�ice bedensel i�kenceler bile b�yle bir duruma
oranla bir i� rahatl��� gibi g�r�lecektir. ��nk� bedensel i�kence
yapan, ne kadar k�t�l�k yaparsa yaps�n, yine de bizim varl���m�z�
kabul ediyor demektir.-- (James, 1970.)

(Bu g�zlem, hat�rlanaca�� gibi, Watzlawick ve arkada�lar�nca kendi


ileti�im kuramlar�n� kan�tlamak i�in kullan�lm�t�r.)

�ocuk b�y�d�k�e, �evreden daha �ok say�da mesajlar almaya


ba�lar. Davran�lar� b�y�kleri taraf�ndan de�erlendirilmeye ba�lan�r.
�ocuk bu de�erlendirmelere dayanarak kendisi hakk�nda baz� yarg�lara
ula��r:

-Erkek �ocuklar a�lamaz! (Ben a�lad���ma g�re, demek ki benim erkekli�imde


bir eksiklik var.)

-Kafa yok mu sende, e��ek kafal�! (Demek �teki insanlar hi� hata
yapm�yorlar! Hata yapan sadece benim. Ger�ekten kafas�z biriyim
�yleyse!)

-�yi �ocuklar �i�leri geldi�i zaman annelerine s�ylerler. Annene


s�ylemeden ni�in �i�ini yapt�n bakay�m?! (Demek ben k�t� bir �ocu�um.)

-B�y�kten �ok daha zeki ma�allah! (Benim kafam ablam ya da a�abeyimkinden


daha iyi �al��yor. Onlar ahmak, ben ak�ll�y�m. Ben onlardan �st�n�m.)

-Sen benim i�in d�nyan�n en de�erli varl���s�n. (Annem beni seviyor.


Beni hi�bir zaman yaln�z b�rakmayacak. Hatalar�m olsa bile yine
beni sevmeye devam edecek.)

-Benim k�z�m d�nyan�n en g�zel k�z�. Hem kendine bakmas�n� da biliyor.


Her zaman sa�lar�n� tarar, �st�n� ba��n� temiz tutar. (Beni seviyorlar
ama bu sevginin ko�ullar� var; �st�m� ba��m� temiz tutmal�, sa�lar�m�
taramal�y�m.)

-E�er annene biraz ac�sayd�n, bunu yapmazd�n. (Bunu yapt���ma g�re,


demek ben anneme ac�m�yorum. Anneme ac�mad���ma g�re ben k�t� bir �ocu�um.)

�ocuklar kolay inanan varl�klard�r. Bu mesajlara an�nda inan�rlar.


Kendileri konusunda bilgi sahibi olabilecekleri ba�ka hi�bir kaynak
olmad���ndan, �zellikle ba�lang��ta, t�m�yle aile i�inde duyduklar�
s�zlere dayan�rlar. B�ylece �ocuk �evrede duyduklar� s�zler
yoluyla kendisiyle ili�kili bir resim, bir imaj olu�turmaya ba�lar. Bir
ya��na geldi�inde benlik bilincinin temeli olu�mu�tur. D�rt, be� ya��na
geldi�inde ise, kendisi hakk�nda o denli tutarl� ve g��l� bir kan�
-iyi ya da k�t�-geli�tirmi�tir ki, bu, �m�r boyu s�rer. Bu kan�y�
de�i�tirmek art�k zordur.

�te ki�inin kendisi hakk�ndaki bu yarg�ya, benlik bilinci ad� verilir.


Benlik bilinci, s�rekli fark�nda olunan bir yarg� de�ildir; genellikle
bilin�alt�nda bulunur ve etkisini alg�lama, d��nme ve davran�larda
g�sterir.

�OCUK NE YA�IYORSA ONU ��REN�R

E�er bir �ocuk s�rekli ele�tirilmi�se,

K�nama ve ay�plamay� ��renir.

E�er bir �ocuk kin ortam�nda b�y�m�se,

Kavga etmeyi ��renir.

E�er bir �ocuk alay edilip a�a��lanm�sa,

S�k�l�p, utanmay� ��renir.

E�er bir �ocuk s�rekli utan� duygusuyla e�itilmi�se,

Kendini su�lamay� ��renir.

E�er bir �ocuk ho�g�r�yle yeti�tirilmi�se,

Sab�rl� olmay� ��renir.

E�er bir �ocuk desteklenip, y�reklendirilmi�se,


Kendine g�ven duymay� ��renir.

E�er bir �ocuk �v�lm� ve be�enilmi�se,

Takdir etmeyi ��renir.

E�er bir �ocuk hakk�na sayg� g�sterilerek b�y�t�lm�se,

Adil olmay� ��renir.

E�er bir �ocuk g�ven ortam� i�inde yeti�mi�se,

�nan�l� olmay� ��renir.

E�er bir �ocuk kabul ve onay g�rm�se,

Kendini sevmeyi ��renir.

E�er bir �ocuk aile i�inde dostluk ve arkada�l�k g�rm�se,

Bu d�nyada mutlu olmay� ��renir. (Nolte, 1975.)

Kendinizi Seviyor musunuz?

Benlik bilincinize yak�ndan bakabilmenin baz� y�ntemleri vard�r.


A�a��daki ifadelere verdi�iniz cevaplar� de�erlendirerek, kendi kendinizle
ne �l��de iyi ili�kiler i�inde oldu�unuzu saptayabilirsiniz.
Her bir ifadenin yan�na sizin de�erlendirmenizi belli eden bir rakam
koyunuz:

4: e�er ifade t�m�yle do�ruysa,

3: e�er ifade �o�unlukla do�ruysa,

2: e�er ifade k�smen do�ruysa,

1: e�er ifade ender durumlarda do�ruysa,

0: e�er ifade hi� do�ru de�ilse.

1 ( ) Sabahleyin ne�eli bir �ekilde uyan�r�m.

2 ( ) �o�unlukla ne�em yerindedir.

3 ( ) �o�u kimse taraf�ndan sevilirim.

4 ( ) Aynaya bakt���m zaman, aynada g�rd�klerim ho�uma gider.

5 ( ) Kar��t cinsten biri g�z�yle bak�ld���nda, �ekici bir kimse oldu�umu


d��n�r�m.

6 ( ) Zeki bir insan�m.

7 ( ) �imden ho�lan�r�m.

8 ( ) Kendimle ilgili olarak utan�lacak pek bir �ey g�remiyorum.

9 ( ) Yeterli say�da arkada��m var.


10 ( ) Olduk�a enerjik bir insan�m.

11 ( ) Esas olarak iyimser bir ki�iyim.

12 ( ) Kendi hatalar�ma g�lebilirim.

13 ( ) E�er hayata yeniden ba�lama imkan�m olsayd�, de�i�tirmek


istedi�im pek bir �ey olmazd�.

14 ( ) Ben ilgin� bir insan�m.

15 ( ) Cinsel ya�am�mdan memnunum.

16 ( ) Hala geli�en ve de�i�en bir insan�m.

17 ( ) Ba�kalar� bana �nem verir.

18 ( ) Bana benzer ba�ka insan pek bulunmaz.

19 ( ) G�r�n��mle ilgili olarak de�i�tirmek istedi�im �ey yok.

20 ( ) Ben duyarl� bir insan�m.

21 ( ) �imdiye dek yapt�klar�mdan pi�man de�ilim.

22 ( ) �nem verdi�im ki�iler benim kan�lar�mla, d��ncelerimle


ilgilenirler.

23 ( ) Duygular�m� a��klamaktan �ekinmem.

24 ( ) Ger�ekten bir cennet varsa, �ld�kten sonra ben mutlaka


oraya giderim.

25 ( ) Ba�kalar�yla konu�urken rahat�m.

26 ( ) Ya�am�m� istedi�im y�ne �evirebilirim.

27 ( ) Yerlerinde olmak istedi�im, g�ptayla bakt���m �ok say�da


kimse yok.

28 ( ) Olduk�a ilgin� bir ya�am�m oldu.

29 ( ) Ben her t�rl� iyilik ve �d�le de�er biriyim.

30 ( ) Ya�am�mda, �u anda bulundu�um noktada olmaktan memnunum.

Toplam puan�n�z ka�?

96 ve Yukar�s�: Kendiniz hakk�nda olduk�a olumlu d��nen bir kimsesiniz.


E�er puan�n�z 105'in �st�ne ��km�sa, iki se�enek var: Ya i�i
biraz �akaya vurdunuz, ya da kendi hakk�nda son derece olumlu d��nen
bir ki�isiniz. Bir insan�n her y�n�yle kendini tam anlam�yla,
be�enmesi biraz ender bir durumdur. Kendinizle ilgili eksikleri g�rebilecek
ger�ek�ili�e sahip olmal�s�n�z. 105 puandan daha �st�n puan
alanlar�n dikkatli olmalar� gerekir. Kendini bu denli be�enmi� ki�i,
ili�kide bulundu�u di�er kimseleri genellikle iter, uza�a ka��r�r.

82 -95 Aras�: Kendini seven ve kendiyle bar� i�inde ya�ayan, �ansl�


insanlardan birisiniz. M�kemmel olmad���n�z� bildi�iniz halde,
kar��la�t���n�z ki�isel sorunlar� ��zebilecek inanc� kendinizde
bulabiliyorsunuz ve geli�meye istekli bir insans�n�z.

48 -81 Aras�: Kendinizle ilgili kar��k duygular�n�z var. Baz� g��l�


y�nlerinizin fark�ndas�n�z, ancak zay�f y�nlerinizi g�z�n�zde daha
abart�yor olabilirsiniz. B�y�k bir olas�l�kla, bu hatal� y�nlerinizi pasif
bir bi�imde kabullenip kendinizi geli�tirmek i�in pek bir �aba
harcam�yorsunuz. �nsan�n isterse kendini de�i�tirip geli�tirebilece�ini
unutmay�n.

47 ve A�a��s�: Kendinizi pek be�enmiyorsunuz. Belki de ge�ici olarak


bir --kendini a�a��lama d�nemi--nde bulunuyorsunuz. Herkes
b�yle bir d�nemden ara s�ra ge�er. Kendinizle ilgili kan�n�z �o�u kez
b�ylesine olumsuzsa, belki de kendini be�enmi� ki�ilerde g�r�len
hataya paralel ancak ters y�nde, bir hata yap�yorsunuz. Kendi hakk�n�zdaki
d��nce ve duygular�n�z� bir arkada��n�zla, sizi iyi tan�yan
biriyle konu�man�zda yarar olabilir. Onlar sizin iyi ve k�t� y�nlerinizi,
d��n�zdan bakt�klar� i�in, daha iyi de�erlendirebilme durumunda
olabilirler. Kendinizle ilgili kan�n�z�, onlar�nkiyle kar��la�t�rman�z�
ve �zerinde tart�man�z� �neririm.

--Kendinizi Seviyor Musunuz?-- konulu uygulama ilginizi �ekmi�se


ve benlik bilincinizle ilgili daha ileri a�amada bir uygulama yapmak
istiyorsan�z, bu b�l�m�n sonunda verilen --Olmak m�, G�r�nmek
mi?-- ba�l��� alt�nda yer alan al�t�rmay� yapabilirsiniz.

--Kendinizi Seviyor Musunuz?-- testini, Hacettepe �niversitesi


Sosyoloji ve Psikoloji ��rencilerinin devam� etti�i --�leti�im Psikolojisine
Giri�-- dersinde, 1976 y�l�nda uygulad�m. S�n�fta 55 ��renci bulunuyordu.
Testten elde edilen s�n�f ortalamas� puan� 85'di. K�z ve erkek
��rencileri, bu testten ald�klar� puanlar y�n�nden kar��la�t�r�nca,
k�zlar�n erkeklerden daha y�ksek puan ald�klar�n� saptad�k: K�zlar�n
ortalama puan� 89, erkeklerinkiyse 80'di.

Bu puanlara bakarak s�n�ftaki ��rencilerin genel olarak --kendilerini


seven ve kendileriyle bar� i�inde ya�ayan-- ki�iler oldu�unu
s�yleyebiliriz. Ne var ki, sonu�lara g�re, k�zlar biraz daha kendileriyle
bar� i�indeler, biraz daha kendilerinden ho�nutlar.

En d��k puan 35'ti. Bu puan� alan ��rencimle �zel olarak konu�tu�umda,


son iki haftad�r, de�i�ik nedenlerden �t�r�, bir karamsarl�k
i�inde oldu�undan s�z etti. O s�ralarda yapt���m ara s�nav�nda
da, en d��k notu alan bu ��renci oldu.

Bu arada ilgin� olabilir diye, k�z ve erkek ��rencilerin s�nav notlar�n�n


ortalamalar�n� ayr� ayr� hesaplad�m: K�z ��rencilerin ortalama
s�nav notu y�z �zerinden 71 iken, erkek ��rencilerinki 65 ��kt�. Bu
sonuca bakarak k�zlar ve erkekler hakk�nda hemen baz� genellemelere
gitmemek gerekir. Ancak yukardaki sonu�lar, ki�ilerin kendilerinden
ho�nut olma derecesiyle ba�ar� g�stermeleri aras�nda bir ili�ki
olabilece�i a��s�ndan d��nd�r�c�d�r...

KEND� KEND�N� DO�RULAYAN KEHANET

Benlik bilinci, di�er insanlarla olan etkile�imi bi�imlendirir. Bu


bi�imlendirme, ya�am boyunca s�rer, ne var ki, �ocukluk y�llar�ndaki
ya�ant�lar�n etkisi daha a��r basar.

Kendini de�ersiz bulan ki�ilere rastlam�s�n�zd�r. Bu ki�ilerin


�nemli bir b�l�m� olduk�a zeki insanlard�r. Fakat k���kken s�rekli
olarak kendilerinden daha zeki oldu�u s�ylenen karde�leri ya da
arkada�lar�yla k�yasland�klar� i�in, kendilerini --ak�ls�z--, --d��k zekal�--,
--ahmak-- bilerek b�y�m�lerdir. Baz� ki�iler de, k���kken arkada�lar�
taraf�ndan alay edilerek ko�ulland�r�lm�lard�r. Kimine --�i�ko--
denmi�, kimine g�zl�k takt��� i�in --d�rtg�z-- ad� verilmi�tir.

Kendini de�ersiz bulan insanlar�n ge�mi�inde, yukar�da anlat�lanlara


benzeyen baz� olumsuz etkile�imler yer alm�t�r. Bu ki�ilerin
geli�tirdi�i benlik bilinci, onlar�n ger�ek potansiyelini yans�tmad���
halde, y�llar y�l� kafalar�nda bu benlik bilincini ya�att�klar� i�in;
de�i�tirilmesi zor bir duruma gelmi�tir. Ancak, bilin�li bir �abayla, benlik
bilincini yeniden in�a etmek olana�� vard�r. Bu yeniden in�a, yava�
bir s�re�tir ve sa�l�kl� bir ortam� ve her �eyden �nemlisi, ki�inin
bilin�li olmas�n� gerektirir.

Benlik bilinci, ki�ilerin kendileriyle ilgili, kafalar�nda ta��d�klar�


bir resme benzetilebilir. Kendini de�ersiz bulan ki�inin resmi, �arp�t�lm�,
ger�e�i temsil etmeyen, yamukla�t�r�lm� bir resimdir. Her insan,
kafas�nda ta��d��� --benlik resmi--ni ger�ekle�tirmeye y�nelir. Bu
resim ne kadar ger�ekten uzak olursa olsun, zamanla sanki ger�ekmi�
gibi ki�inin ya�am�n� etkilemeye ba�lar. --K�t� bir ��renciyim--
d��nce ve inanc�n� kafas�nda ta��yan bir ��renci; s�n�fta ni�in ba�ar�s�z
oldu�una bir�ok neden bulur. Fakat bu ki�inin davran��n� yak�ndan
g�zlerseniz, onun iyi ��renci olmaktan adeta �ekindi�ini farkedebilirsiniz.
��nk� --k�t� ��renci-- olmak, onun benlik bilincine
uyar. �yi not alan bir ��renci durumuna gelmesi, ancak benlik bilincinde
baz� de�i�ikliklerin yap�lmas�yla m�mk�n olabilir. Ba�ar�s�z
bir ��renci olmas�, onun kendi hakk�ndaki --k�t� ��renci-- inanc�n�
do�rular. Yine ayn� bi�imde, kendini s�k�lgan olarak tan�yan bir insan,
kendisini topluluk i�inde konu�acak ya da soru soracak bir kimse
olarak g�remez. B�ylece de, kendisi hakk�nda olumsuz bir benlik
sahibi olan ki�i, benlik bilincine uygun beklentilerini ger�ekle�tirmeye
devam eder.

Ki�inin bu k�s�r d�ng�y� k�r�p, ger�ek potansiyelini kullanabilecek


bir duruma gelmesi i�in, bilin�li olarak, sa�l�kl� bir ortamda, benli�ini
yeniden in�a etmesi gerekir.

Aziz Nesin'in, a�a��daki hikayesini �ocu�un i�inde yeti�ti�i ortamdaki


--sevgi-- ve --benlik bilinci--nin bir insan�n kaderinde oynayabilece�i
rol�, evrensel bir psikolojik olay� sergiledi�i i�in okuyucuya
sunuyorum.

Helal Olsun

--Petir canavar� Zengo yakaland�. Be� vilayet s�n�r� i�inde sindirip


s�nd�rmad��� kimse kalmam�t�. �nsanlar� titreten haydut, en sonunda
kapana k�s�ld�.

H�k�met kona�� �n�ndeki caddeden ge�erken b�t�n yol boyu


onu g�rmek i�in gelenlerle dolmu�tu. �ki eli, iri baklal� bir zincire
vurulmu�tu. Sarkan zincirin ucu yerde s�r�n�p �ak�rd�yordu. Sa��nda
iki candarma, solunda iki candarma, arkas�nda be� candarma vard�.
Candarma komutan� assubay da �nde gidiyordu.

Herkes onu merak ediyor, g�rmek istiyordu da, yine de kimse yak�n�na
sokulam�yordu. Arkadaki merakl�lar, Petir canavar�n� g�rmek
i�in �ndekileri ittik�e, �ndekiler geri direniyor, canavara sokulmaktan
�rk�yorlard�. Candarmalar�n aras�ndaki Zengo ilerledik�e, kalabal���
b��ak gibi yar�yor, �n� a��l�p bo�al�yordu. Ama ka��an halk,
uzaktan da olsa, Zengo'ya bir t�k�r�k atmaktan geri durmuyordu.
Zengo'ya ta� atanlar bile vard�. Ya�l� kad�nlar yumruklar�n� s�k�yorlard�.

--Kahrol Zengo!..--

--Geber Zengo!..--

Her e�k�yan�n az �ok, bir iki seveni bulunur. Hi� de�ilse yak�n h�s�mlar�
sever. Zengo'yu bir tek ki�i, �z karde�i bile sevmiyordu. Onun
i�in, bir an �nce as�lmas�n� en isteyenler, kendi k�yl�leri, yak�n
h�s�mlar�yd�.

En azg�n, en az�l� e�kiyan�n bile, uydurma da olsa birka� iyili�i


anlat�l�r, e�kiyan�n en canavar� bile masalla�t�r�l�r. --Zengini soyar,
yoksula verir,-- derler. --�ks�z k�zlara d���n dernek yapar,-- derler.
Ne de olsa bir iyili�ini s�ylerler. Zengo i�in hi� kimse iyi bir �ey
s�ylemiyordu. Bu Zengo, �ocuklu�undan beri canavard�. Adam �ld�rmekten,
ama hi� yoktan cana k�ymaktan zevk al�yordu. �ld�rece�i
adam�n zengin ya da yoksul, kad�n ya da erkek, ya�l� ya da gen� olmas�
onun i�in hi� �nemli de�ildi. Y�llarca da�larda bir ba��na gezmi�ti.
Yan�na kimse sokulamazd� ki onunla arkada� olsun.

Yakaland��� zaman �st�nde be� liraya yak�n bozuk para ��km�t�.


Oysa �ld�rd��� her adamdan onar lira alm� olsayd�, ceplerinin alt�nla
dolu olmas� gerekirdi. Paras� yoktu. ��nk� para i�in adam
�ld�rm�yordu. O, �ld�rmek i�in �ld�r�yordu. Belki de b�t�n insanlar�
�ld�r�p, bu koca yery�z�nde bir ba��na rahat�a ya�amak istiyordu.
Daha do�rusu ni�in adam �ld�rd��� belli de�ildi, bunu, belki
kendisi de bilmiyordu.

�ocuklu�unda yakalad��� tavuklar�n ba��n� di�leriyle kopar�rm�.


Sonra kedilerin g�zlerini oymaya, k�peklerin karn�n� de�meye ba�lam�.

Da�a ilk ��k��, evlili�inin ilk gecesi olmu�. Zengo, k�y�n�n en


zengini. Yaln�z kendi k�y�n�n de�il, b�t�n bura k�ylerinin en zengini.
B�yle oldu�u i�in de �ok g�zel bir k�zla evlendi. K�z�n babas�na
y�z koyunluk bir s�r�yle �� y�z de alt�n verdi. K�z� ald�. K�z, gerde�e
girecekleri geceye kadar Zengo'nun y�z�n� g�rmemi�ti. �lk o
gece g�rd�. G�rmesiyle de bir ���l�k at�p, iki elini y�z�ne kapayarak
ka�mas� bir oldu. Ama ka�acak yer yoktu. Zengo, kap�y� tutmu�tu.
K�z iki avucu y�z�ne kapal�, ���l�k ���l��a duvara s�rt�n� verip k�eye
b�z�ld�. Parmaklar�n�n aras�ndan Zengo'ya bak�p ���l��� bas�yordu.

Zengo'yu g�r�p de korkmamak olanaks�zd�. Boyu iki metreyi a�k�nd�.


Elleri k�rek kadar iriydi. Ya hele y�z�... Do�du�u zaman, kat�r
ba�l� bir �ocuk do�du diye b�t�n k�yl� �a��rm�t�. Bu ba�, yaln�z kat�r
ba��na da benzemiyordu. Biraz kat�r, biraz domuz, biraz manda... �a��las�
bir ba�. B�t�n hayvanlara benziyor, yaln�z insana benzemiyordu.

Anas�n�n bu �ocu�a bir ay�dan gebe kald���n� s�yleyenler bile vard�.


Zengo b�y�d�k�e daha korkun�la�t�. Tepeg�zl�, fincan irili�indeki
iki g�z�n�n biri aln�nda, biri de yan a�a��dayd�. �ri burnu, surat�na
saplanm� bir b��a��n sap� gibi duruyordu. Yanpiri, kocaman a�z�
vard�. �i� pirzola gibi alt duda�� sark�k, iri di�leri de g�r�n�rd�.
B�t�n y�z� k�llarla kapl�yd�.

G�zel gelin, Zengo'yu b�yle g�r�nce korkudan titreyerek k�eye


b�z�ld�. �ki eliyle y�z�n� kapad�. Parmaklar�n�n aras�ndan Zengo'ya
bakt�k�a ���l��� bas�yordu. Zengo g�l�msemeye �al�t�. Ama beceremedi.
��nk�, nas�l g�l�nd���n� hi� bilmiyordu. Geline do�ru,
ellerini a�arak y�r�d�. Maksad� geline g�l�msemek, --Korkma, korkma
benden,-- diye ona yalvarmakt�.

Ona yalvaracak, insan oldu�unu s�yleyecek, --Ba��rma, istersen


vazge�elim. Yar�n sabah baban�n evine git!...-- diyecekti.

Ama gelin, bunu anlayamad�. Zengo'nun ellerini a��p �zerine


y�r�d���n� g�r�nce, bay�ld�, bo� bir �uval gibi orac��a y���l�p kald�.

Zengo, hi� so�ukkanl�l���n� yitirmeden gelini ok�aya ok�aya bo�du.


Sonra onu koynuna al�p sabaha kadar beraber yatt�. G�n ��madan da
ba��n� al�p da�a ��kt�.

Aradan bir hafta ge�meden Zengo, k�z�n babas�n� �ld�rd�. Ama


bu, ba�ka cinayetlere benzemiyordu. Adam� lokma lokma do�ram�,
her lokmas�n� k�y yoluna serpmi�ti. Ertesi sabah yollarda parmaklar,
kulaklar, burun g�rd�ler.

Zengo, daha sonra, kendi iki karde�ini �ld�rd�. Karde�leri, kendisi


gibi �irkin, korkun� de�illerdi. K�z karde�ini, ba��ndan a�a�� gaz
d�kerek geceleyin tutu�turmu�tu. K�z, gecenin karanl���nda alevler
i�inde tutu�a tutu�a da�lara do�ru ko�arak yand�, k�l oldu.

A�abeysini de bir gece baltayla par�alay�p ba��n�, kollar�n�, g�vdesini,


ayaklar�n� ayr� ayr� a�a�lara ast�.

Bundan sonra Zengo'nun cinayetlerinin ard� arkas� gelmedi. �nce


kendi h�s�mlar�n� �ld�rd�. �ocuk demiyor, kad�n demiyor, ya�l� demiyor,
�ld�r�yordu. �ld�rmekle de h�rs�n� alamazsa, cesedi yak�yordu.

Da�da ya��yordu. Pek s�k��r da yakalanaca��n� anlarsa, s�n�rdan ka��yordu.

Bir kez yakalanm�, hapishane duvar�n� delerek ka�m�t�; Candarmalar�n


aras�nda caddeden ge�en Petir canavar�n� halk ta�l�yor, surat�na
t�k�r�yordu. Ama ona yakla�maya da korkuyorlard�.

G��s�nde �aprazlama fi�eklik vard�. Bir dev gibi y�r�yor, koskocaman


ayaklar�, deve taban� gibi yere l�p l�p bas�yordu.

Silah�, fi�ekleri al�nan Zengo, hapishanenin bodrumundaki


h�creye at�ld�. Mahkemesi ba�lad�. Zengo avukat tutacakt�. Ama paras�
yoktu. K�y�ndeki geni� topraklar�n�, b�t�n mallar�n�, davarlar�n�,
evini satt�. Eline �ok b�y�k para ge�ti. Bu kez de kendisini savunacak
avukat bulamad�. Zengo'dan herkes nefret etti�i i�in, hi�bir avukat
onun davas�n� almak istemiyordu. Alsalar neye yarard�! Hi�bir
avukat, Zengo'yu idamdan kurtaramayaca��n� biliyordu. Onun i�in
de davas�n� alm�yorlard�. Ama en sonunda Zengo bir avukat buldu.
Avukata pek �ok para verdi.

Herkes, --�damdan kurtaramazsa, Zengo avukat� �ld�r�r,-- diyordu.


�dama gitmeden hapisten ka�ar, belki de mahkeme salonunda
avukat� �ld�r�rd�. O, bir ki�iyi �ld�rmeyi kurmu�sa �ld�r�r. On, on
be� ki�i, bu dev azman�yla ba�edemezdi.

Zengo, avukat�n�n kendisini yaln�z idamdan de�il, hapisten bile


kurtaraca��na inan�yordu. O kadar �ok para vermi�ti ki avukata, Zengo'yu
kurtarmal�yd� o.

Mahkeme uzun s�rd�. Sonunda s�ra avukat�n Zengo'yu savunmas�na


geldi. Ne olacaksa i�te bu oturumda olacakt�.

On s�ng�l� candarman�n aras�nda mahkemeye gelen elleri kelep�eli


Zengo'ya kalabal�ktan �ok ki�i ba��r�yordu.

--Geber Zengo!..--

--�pe, ipe Zengo!..--

Mahkeme salonuna girerken, Zengo'nun bileklerindeki kelep�eyi


��zd�ler. Zengo, iki candarman�n aras�nda mahkeme salonuna girdi.

S�z savunman�n. Avukat aya�a kalkt�, �ks�rd�. Titrek, korkulu


bir �ks�r�kt� bu. Zengo'nun savunulacak bir yan� yoktu. B�t�n su�lar�,
tan�klar�yla, kan�tlar�yla ortadayd�. Yaln�z bilineni yirmi cana k�ym�t�.
Daha bilinmeyeni kimbilir ne kadard�? Avukat, bir kurtulu�
umudu olarak Zengo'nun deli oldu�unu ileri s�rm�, ama t�bbi g�zlem
alt�na al�nan Zengo'nun deli olmad��� doktor raporuyla anla��lm�t�.
Avukat�n, Zengo'yu savunacak ger�ekten bir s�z� yoktu.
C�ppe kolunun bol yeni i�inde kaybolan elini �nce yarg�ca, sonra
Zengo'ya �evirdi. S�ze ba�lad�.

--Pek muhterem reisim ve pek muhterem y�ksek mahkeme heyeti...


M�vekkilim masumdur. O'nun masumiyetini anlamak i�in temiz
nasiyesine, �efkatle bakan g�zlerine bir nazar atfetmek kafidir san�r�m.
Y�ksek mahkemenizden rica ederim. San�k mevkiinde bulunan
m�vekkilime dikkatle bak�n�z. Kendisine isnad edilen bunca su�, bu
masum, bu temiz, bu a��k �ehreden memun edilebilir mi? Hay�r. Edilemez!--

Avukat heyecanla konu�uyordu. Bu konu�mas� bir saat s�rd�.


Konu�urken sesini bir al�alt�p bir y�kselterek harp telleri gibi titretiyor,
bir h�zlan�p bir yava�l�yordu. Ama b�t�n �abas� bo�a gitmi�ti.
S�zlerinin hi�biri, ne yarg��larda, ne dinleyicilerde olumlu bir etki
yapt�. Nas�l olsa Zengo'yu kurtaramayaca��n� bilen avukat, hi� olmazsa
san�ktan ald��� paray� hak etmek i�in konu�mu�tu. Yaln�z bir ki�i,
avukat�n s�zlerinden b�y�k bir �z�nt� duymu�tu. A�l�yordu. Bu
adam, Zengo'ydu. Aln�ndaki fincan irili�indeki g�z� ya�arm�t�. Avukat�na
bakarken g�l�msemeye �al��yordu. Mahkeme karar i�in bir ay ileriye
at�ld�.

Zengo, salondan ��k�nca avukat�n�n elini �pt�. B�t�n hayat�nda,


kendisine --iyi-- diyen bir ki�i bu avukatt�.

Hapishaneden avukat�na be� bin lira daha g�nderdi. Daha �nce


de �ok para vermi�ti.

--Helal olsun, b�yle avukata helal olsun...-- diyordu.

Yarg�� karar�n� bildirdi. �dam! Zengo, avukat�na g�l�ms�yordu.


Hapishaneden avukat�na ikinci kez be� bin lira daha g�nderdi.

Karar Yarg�taydan geldi: �dam onaylanm�t�.

--Helal olsun, b�yle avukata, helal olsun...-- diyordu Zengo.

�dam karar� Meclis'te onayland�. Zengo, g�l�yordu, sevin�liydi.


Zengo, b�t�n paras�n� avukat�na b�rakt�.

�dam sehpas�na g�t�r�lmek i�in h�cresinden al�n�rken Zengo:

--Helal olsun, b�yle avukata, helal olsun...-- diye s�yleniyor, g�l�ms�yordu.

Sevgi eksikli�i her zaman bir Zengo yaratmaz, ama d�nyaya k�sk�n,
kendini de�ersiz bulan, kendini ve insanlar� sevmeyen ki�iler
ortaya ��kar�r. Benlik bilinci, ge�mi�te ki�iye nas�l davran�ld���, neler
s�ylenildi�iyle olu�ur. Benlik bilincini de�i�tirip, kendini tan�ma yoluyla
yeniden bi�imlendirme durumuna ge�ilmezse, ger�e�e uymayan
benlik bilinci, �m�r boyu s�rer.

Kald� ki, k���kl�kten beri s�ylenenler, �o�unlukla kendi aralar�nda


tutarl�ktan yoksundur. Birbiriyle �eli�en o denli �ok �ey s�ylenir ki,
hangisinin do�ru oldu�una karar vermek zorla��r ve bir an gelir,
ipin ucu ka��r�l�r.

Ki�inin bu i� karma�as�n� dile getiren bir �rnek sunal�m size.

Ger�ek Benli�im L�tfen Kendini Tan�t

--�ocuklu�umda ne kadar rahatt�m. ��imde iki, �� ki�i birden konu�mazd�.


Bir tek ki�iydim ve sadece kendi ya�ant�mdan haberdard�m.

Sonra herkes bana neyin iyi neyin k�t� oldu�unu s�ylemeye ba�lad�.
Konuk geldi�i zaman, --Ni�in konu�muyorsun, bak sana ad�n�
soruyorlar!-- derken; yar�m saat sonra, --K���kler �ok konu�maz!--
diye azarlad�lar. B�ylece ben, iki ben oldum.

--Benler-- den birisi bir �ey yaparken �teki ben s�rekli onu ay�plad�.
Neleri sevmem, nelerden ho�lanmam gerekti�ini, biri di�erine s�ylemeye
ba�lad�. Ama �o�u kez birbiriyle anla�am�yorlard�. Bu tart�ma
hala i�imde s�r�p gidiyor.

�ocukken ben bendim ve iyi bir bendim.

B�y�d�k�e, d�ardaki otoriteleri temsil eden ben de sesini duyurmaya


ba�lad�. O zaman kafam iyice kar�t�, ��nk� bir tane de�il, o
kadar �ok otorite vard� ki d�ar�da...

--Do�ru d�r�st otur k�z�m,-- --Burnunu, odadan ��k�p �yle temizle,--


--�unu ya da bunu yapma, ay�pt�r,-- --Vah zavall�, daha �atal ve
b��a�� nas�l kullanaca��n� ��renememi�,-- --Geceleri tuvalete ��k�nca
su d�k, yoksa kokar,-- --Gece tuvalete �ar�l �ar�l su d�kme, uyuyanlar�
uyand�r�yorsun,-- ,--�nsanlara terbiyeli davran, onlar� sevmesen bile,
kalplerini k�rmamaya bak,-- --D�r�st ve a��k kalpli ol, yalan s�yleme,--
--�nsanlar�n y�z�ne, onlar hakk�nda ne d��nd���n� s�ylemezsen;
bu korkakl�kt�r.--

--Bir meslek sahibi olmak hayatta en �nemli �eydir,-- --Hayatta en


�nemli �ey evlenmektir,-- --Ba�kalar�na o kadar �nem verme,-- --Herkesin
seni sevmesi en �nemli amac�n olmal�,-- --Akl�ndan ge�en �eyleri
kimse y�z�nden ve s�z�nden anlayamamal�;' --En �nemli �ey, giri�ken
olmakt�r.--

Bir ben nas�lsa �yle kalmak ister, halinden memnundur. Fakat o


beri memnun oldu�u zaman, �teki ben --Hadi �al�, i�e yarayacak bir
�ey yap,-- der.
Ben bula��klar� y�kamaktan ho�lan�r. �teki bene g�reyse bu,
--Aman, ne tuhaf!--t�r. Ben, insanlarla birlikte olmaktan ama onlarla
konu�madan vakit ge�irmekten ho�lan�r. �teki ben, --Konu�,-- der.
--Konu�, konu�, konu�!-- Benin kafas� iyice kar��r.

Nesnelere sahip olmaktan �ok, onlarla oynamas� ho�uma gider.


Ama, --B�yle gidersen adam olmazs�n, yiyecek ekme�e muhta� kal�rs�n,--
diye kar�� ��kar di�er ben.

Ben vermekten ho�lan�r; e�er birisinin bir �eye ihtiyac� oldu�unu


hissederse, verir. --Ne yap�yorsun sen, ni�in veriyorsun? Kendine sakla,
sana bir �ey kalmayacak!-- der �teki ben.-- (Stevens, 1975.)

Benler aras�ndaki m�cadele, �iddetli derecelerde olursa, davran�


ve ki�ilik bozukluklar�na yol a�abilir. De�i�ik benler aras�ndaki �at�man�n
fark�nda olmak ve bu �at�malar�n nereden kaynakland���n�
ara�t�rmak, en sa�l�kl� yakla��m bi�imlerinden biridir. B�yle bir yakla��m,
sizi �zg�r bir insan olarak ya�amaya g�t�r�r.

E. E. Cummings'in (1975) a�a��daki s�z�, bu ifadeyi destekliyor:

:::::::::::::::::::::::::::::

Seni Di�erlerinden Farks�z Yapmaya B�t�n

G�c�yle Gece G�nd�z �al�an Bir D�nyada;

Kendin Olarak Kalabilmek,

D�nyan�n En Zor Sava��n� Vermek Demektir.

Bu Sava� Bir Ba�lad� M�, Art�k Hi� Bitmez!...

E. E. Cummings

:::::::::::::::::::::::::::::

KEND�N� TANIMA PENCERES�

Di�er insanlarla iyi bir ileti�im kurup kuramad���n�z� anlayabilmek


i�in, �nce kendinizi ne �l��de o insanlara g�sterdi�inizi bilmeniz gerekir.
--Kendinizi ne �l��de d�ar�ya g�steriyorsunuz?-- sorusuna cevap
verebilmeniz i�in, sizlere yard�mc� olacak bir t�r oyun getiriyoruz.
Bu oyuna kendini tan�ma penceresi ad�n� verebiliriz.

Bir �er�eve d��n�n... Bu �yle bir �er�eve ki, sizinle ilgili her �eyi
i�ine al�yor. Ama�lar�n�z, zevkleriniz, korkular�n�z, gereksinmeleriniz,
k�sacas� her �eyiniz bu �er�eve i�inde olsun.

Kendiniz hakk�nda t�m ger�ekleri bildi�inizi savunamazs�n�z.


Do�al olarak, hi� kimse kendisiyle ilgili t�m nitelikleri bildi�ini iddia
edemez. �nsan �mr� boyunca kendini tan�maya, kendisiyle ilgili
yeni ke�ifler yapmaya devam eder. �yleyse sizi temsil eden bu �er�eveyi
ikiye b�lebiliriz: Bir b�l�m� sizin kendi bildiklerinizi, di�er
b�l�m�yse bilmediklerinizi i�ersin.

Ayr�ca, ba�kalar�n�n bildi�i ve bilmedi�i yanlar�n�z vard�r. Bu nedenle,


sizinle ilgili her �eyi i�eren �er�eveyi bu a��dan da ikiye b�lebiliriz.
Bu b�lmeleri, --ba�kalar�n�n bildi�i-- ve --ba�kalar�n�n bilmedi�i--
yanlar�n�z olarak adland�rabiliriz.

�imdi --Kendizce Bilinenler ve Bilinmeyenler-- �er�evesiyle, --Ba�kalar�nca


Bilinenler ve Bilinmeyenler-- �er�evesini �st �ste koyal�m. Ortaya
��kan d�rt b�lmeli yeni �er�eveye de, kendini tan�ma penceresi ad�n�
verelim.

Bu pencerenin birinci b�l�m� hem sizin hem de ba�kalar�n�n bildi�i


niteliklerinizi i�erir. Bu b�lmeye A�IK b�l�m ad� verilir. �kinci
b�lme sizin bilmedi�iniz, fakat ba�kalar�n�n fark�nda oldu�u �zelliklerden
olu�ur. Bir ba�ka deyi�le, bu b�lme sizin K�K oldu�unuz b�l�m�
olu�turur ve bu adla an�lmas� uygundur. ���nc� b�lmedeyse
sizin bildi�iniz, fakat di�er ki�ilerin bilmedi�i bir i�erik vard�r. Bu
b�lmeye de G�ZL� b�l�m ad�n� verelim. D�rd�nc� b�lme de ne sizce,
ne de ba�kalar�nca bilinen yanlar�n�z� i�erir; bu b�lmeye B�L�NMEYEN
b�l�m ad�n� verebiliriz.

�imdi i�, bu �eklin, yani kendini tan�ma penceresi'nin sizin �zel


ki�ili�inize uygulanmas�na kal�yor. Ki�isel �zelliklerinize g�re bu
--pencere--yi yeniden bi�imlendirebiliriz. �rne�in, kendinizi a��k bir insan
olarak g�r�yorsan�z, o zaman pencerenizin A�IK b�l�m�, di�er b�l�mlerden
daha b�y�k olur.

Ki�iler aras� anlaml� bir ileti�im, ancak ki�ilerin A�IK olan b�l�mlerinin
b�y�kl���yle m�mk�n olabilir. Bir insan�n A�IK b�l�m� ne
�l��de b�y�kse o �l��de, daha zengin ileti�im olanaklar�na
sahiptir. �te yandan A�IK b�l�m� k���k olan ki�i, di�erleriyle o �l��de
az ileti�im kurabilir.

�ekilde, tan�ma penceresindeki b�l�mlerinin b�y�kl��� y�n�nden


farkl� olan iki ki�inin ileti�imi g�sterilmi�tir. �leti�imi belirten
oklar�n �iziminde kolayl�k olmas� i�in pencerenin A�IK b�lmeleri
birbiriyle y�z y�ze gelecek bi�imde konmu�tur. Dikkat edilirse, �ekilde
kar��l�kl� oklarla g�sterilen ba�ar�l� ileti�im, ancak B Bireyinin
daha k���k olan A�IK b�l�m� oran�nda ger�ekle�ebilir. A Bireyinin
daha b�y�k olan A�IK b�l�m�nden gelen mesajlar, B Bireyinin gizli
b�l�m�ne rastl�yorsa, herhangi bir kar��l�k alamaz. Bu durum okun
k�r�larak geriye d�nmesi bi�iminde g�sterilmi�tir.

Kendinize sorun: Son �ekildeki A Bireyine mi, yoksa B Bireyine


mi benziyorsunuz? Tan�mak istedi�iniz halde, bir t�rl� --nas�l biri oldu�unu
��karamad���n�z-- bir kimseyi an�ms�yor musunuz? Acaba
bu kimse i�ine kapan�k, konu�mayan, payla�mayan biri miydi? Yoksa
�ok konu�tu�u halde, kendinden bir �ey vermeyen bir kimse mi?
Peki, sizi tan�mak kolay m�? Konu�tu�unuz kimseler, sizin nas�l bir
kimse oldu�unuzu anlamakta zorluk �ekiyorlar m�? Kendinizi, ister
bu �ekildeki A, ister B bireyine daha benzer g�r�n, �nemli olan �u
ger�e�i ak�ldan ��karmamakt�r: Ba�ar�l� bir ki�iler aras� ili�ki ve verimli
bir ileti�im i�in, kendini tan�ma penceresindeki A�IK b�l�m�n
kar��l�kl� olarak varolmas� gerekir.

NE KADAR A�IK B�R�S�N�Z?

�li�ki kurdu�unuz ki�ilere kar�� ne kadar a��k oldu�unuzu, ancak belirli


bir �l��de bilebilirsiniz. ��nk� ki�inin fark�nda olmad��� davran�lar�
�oktur. A�a��daki uygulama, bu konudaki baz� sorular�n�z�
ayd�nl��a kavu�turabilir:
1. Her g�n de�i�ik ko�ullar i�inde bir�ok kimseyle, birbirinden
farkl� ili�kilere giriyorsunuz. G�nl�k ya�am�n�zda kurdu�unuz
ili�kileri, ��yle bir an�msamaya �al��n ve bu t�r ili�kilerde
nas�l bir kimse oldu�unuzu g�z�n�nde tutarak, bir kendini
tan�ma penceresi �izin. �li�kilerinizde genellikle --i�indekini oldu�u
gibi g�steren bir kimse-- iseniz A�IK b�l�m�n�z� b�y�k,
--insanlar� iyice tan�madan ger�ek duygu ve d��ncelerinizi
pek belirtmeyen bir kimse-- iseniz, A�IK b�l�m�n�z k���k
olacakt�r. B�ylece, --genel olarak insanlarla-- ili�kilerinizde
nas�l davrand���n�z� g�z�n�nde tutarak, pencere i�indeki her
bir b�l�m�n b�y�kl���n� kararla�t�r�n.

2. �imdi, --kendinize �zellikle yak�n buldu�unuz biriyle-- olan ili�kinizi


d��nerek, bir kendini tan�ma penceresi �izin. Bu ki�i e�iniz,
anne ya da baban�z, okul arkada��n�z gibi biri olabilir: Yukar�da,
birinci maddede �izdi�iniz dikey �izgi herhalde pek de�i�meyecektir.
��nk� siz kendinizi ayn� ki�i olarak tan�yorsunuz.
Fakat yatay �izgi, bir ba�ka deyi�le, size yak�n olan kimsenin
sizi ne kadar tan�d���n� belirten �izgi, b�y�k bir olas�l�kla,
de�i�ecektir.

3. �imdi, --az ili�kiniz olan bir kimseyle-- (b�y�k anfilerde ders veren
bir hoca ya da i� nedeniyle ili�ki kurdu�unuz bir kamu g�revlisi
gibi? olan ili�kinizi g�z�n�ne alarak, bir ba�ka pen�ere
�izin. Ba�kalar�nca bilinen y�nlerinizi belirten yatay �izginin
yerinde bir de�i�me oldu, de�il mi?

4. �imdi kendinize �u soruyu sorun: --Bir kimseye kendimi tan�tma,


kendimi a�ma �l��s�yle, o ki�iyle aramdaki yak�nl���n,
g�ven ve samimiyetin derecesi aras�nda bir ili�ki var m�?-- Bu
sorunun cevab�n� vermeden �nce, isterseniz, i�ten, yak�n dostluk
ili�kileri kurdu�unuz �� ki�i ve pek yak�n olmad���n�z,
y�zeysel ili�ki kurdu�unuz �� ki�inin her birisiyle ili�kilerinizi
temsil eden birer kendini tan�ma penceresi �izin; sonra yukardaki
sorunun cevab�n� d��n�n.

Bu al�t�rmadan sonra, kendinizle ilgili olarak ne d��n�yorsunuz?


A��k bir insan m�, yoksa kendini a�makta g��l�k �eken biri mi
oldu�unuza karar verdiniz? Acaba bu �zelli�iniz nereden geliyor?
��inde yeti�ti�iniz �evredeki baz� kimseler sizi bu y�nde etkilemi�
olabilir mi? Bu ki�iler kimler olabilir? Yeti�ti�iniz �evrede bulunan,
sizi etkiledi�ini d��nd���n�z her ki�i �zerinde ayr� ayr� d��n�n...
Kendinizle ilgili �nemli nitelikler ke�fedebilirsiniz!..

KEND�M�Z� A�ALIM! AMA NE ZAMAN?

Bu b�l�m�n ba��ndan beri, ki�inin kendisini a�mas�n�n, onunla kar��s�ndaki


ki�i aras�nda, daha iyi bir ileti�im ortam� yarataca��ndan
s�z edildi. Ki�i kendini nas�l a�mal�? --Kendini a�mak-- deyiminden
ne anl�yorsunuz? Kendisiyle ilgili sakl� y�nlerini, s�rlar�n� m�
--sergileyecek--, ge�mi�te olup biten, ba��ndan ge�en olaylar� m� a��klayacak?
Kendini a�mak, eski �nemli olaylar� anlatmak olarak de�il, i�inde
bulunulan zaman s�resi i�inde, duygu ve d��nceleri payla�mak olarak
anla��lmal�d�r. Ki�isel ili�kiler, ge�mi�teki ya�ant�lar�n kar��l�kl�
aktar�lmas� yoluyla, sa�lam bir temel �zerinde kurulamaz. Ki�iler birbiriyle
etkile�imde bulunduklar� s�rada, o anda, bu etkile�imden do�an
d��nce ve duygular� payla�abilirlerse, kendilerini a�m� olurlar.

Ayr�ca �unu da belirtmekte yarar var: Burada, ku�kusuz, tan�t���n�z


herkesle a��k bir payla��m i�ine girmeniz sal�k verilmemektedir.
Kendinizi a�mak, ancak --g�ven duyulan-- ki�iye yap�labilir. Bir
insan�n kar��s�ndakine g�ven duyabilmesi ise, zaman i�inde ger�ekle�ir.
Fakat zaman i�inde, hi�bir a�ma denemesine girilmezse, o zaman da
ili�ki geli�me ve b�y�me temelinden yoksun kal�r. Kendini
a�an ki�i kar��s�ndakine g�ven vermekte, �kinci B�l�mde s�z� edilen
ili�ki d�zeyinde, --sana g�veniyorum!-- mesaj�n� vermektedir. G�ven
duyulan ki�i, kendini daha a�ar; b�ylece derin ve yak�n bir ili�kinin
do�mas� ortam� yarat�l�r.

�nsan kendini kapad�k�a, kar��s�ndakini de kapanmaya zorlayan


bir k�s�r d�ng� yarat�r. B�yle bir k�s�r d�ng�den ��karak, verimli ili�kiler
ortam�na girmek istemez misiniz? �yleyse bir deneyin!..

S�Z�N KISASI

Biz fark�nda olsak da olmasak da, bedenimiz duygular�m�z� belirtir.


Baz� duygular, her bireyde de�i�ik t�rden davran�larla kendini g�sterir.
�rne�in, biri s�k�ld���nda s�k s�k g�zlerini k�rp�t�rmaya ba�lar,
bir ba�kas� s�rekli sa��yla oynarken, bir di�eriyse sessizle�erek donuk
donuk kar��s�ndakine bakmaya ba�layabilir. Kendi davran�lar�nda
oldu�u kadar, ba�kalar�n�n hareketlerinde de bu belirtileri tan�yan
ve anlamland�ran ki�i, kurmu� oldu�u ileti�imde o denli bilin�li
olur. Kendisini b�ylesine g�zlemleyebilen birey, olaylar�n neden
oldu�u duygu ve d��ncelerini tan�r, i� d�nyas�ndaki ya�ant�s�n�
ger�ek�i bir bi�imde de�erlendirir.

K���k �ocuklar�n, duygular�n� do�al bir bi�imde kolayl�kla ifade


etti�ini �o�u kez g�zlemlemi�sinizdir; b�t�n bedenleriyle g�lerler,
�z�l�rler ya da k�zarlar. B�y�d�k�e, duygular�n bu do�al ifadesi,
�evresinde onu e�itmekle y�k�ml� b�y�klerce engellenir. Baz� kimselerde
bu engellenme �ylesine b�y�k olmu�tur ki, bir yeti�kin olarak
duygu ve d��nceleriyle, i� d�nyalar�yla do�rudan ili�ki kurmalar�
zorla�m�t�r. Duygular�n� bilemeyen, kafas� genellikle karmakar��k,
donuk bir y�z ifadesiyle dola�an �evremizdeki kimseler, b�y�k
bir olas�l�kla, a��r� engellenmi� ve bast�r�lm� bir �ocukluk d�nemi
ge�irmi�lerdir.

�ocu�un i�inde yeti�ti�i toplum, onun duygular�n�n ifade bi�imini


oldu�u kadar, benlik bilincini de bi�imlendirir. --Ne ekersen onu
bi�ersin!-- �ocuk e�itiminde ge�erli olan bir deyi�tir. �ocuklar�n�n
duygu ve d��ncelerini do�al ifadesi i�inde kabul eden anne babalar
kendine g�veni olan, giri�imci, insan ili�kilerinde ba�ar�l� bireyler
yeti�tirirken, �ocuklar�n� olumsuz y�nde s�rekli ele�tiren, k�s�tlayan,
onlar�n duygu ve d��ncelerini do�al bir bi�imde ifade etmesini engelleyen
anne babalar p�s�r�k, �ekingen, i�ine kapal�, al�ngan bireyler
yeti�tirirler.

�ocukluk s�resince olu�turdu�u benlik bilinci, bireyin davran�lar�na


s�n�rlamalar getirir; --kendi kendini do�rulayan kehanet-- budur.
Kendini --ba�ar�s�z bir ��renci-- olarak alg�layan birey, --ba�ar�l�
bir ��renci-- olmamak i�in fark�nda olmadan elinden geleni yapar.
--Ba�ar�l� bir i� adam�--, --iyi bir anne--, --mutlu bir e�-- olamaman�n
k�s�tlamalar�n� da benlik bilincimiz getirir. Ki�inin kendini tan�mas� ve
benlik bilincinin olu�turdu�u s�n�rlamalar�n fark�na varmas�, �ocuklu�undan
beri s�regelen ko�ulland�rmalardan kurtulabilmesi olana��n�
sa�lar. Kendini tan�ma penceresinde tan�d���m�z A�IK, K�R, G�ZL�
ve B�L�NMEYEN b�lmelerinin fark�nda olan birey, kendini tan�ma
y�n�nde b�y�k ad�mlar atabilmi� bir kimsedir. B�yle bir kimse kar�
veya koca, anne ya da baba, arkada�, ni�anl�, y�netici veya dost olarak
zengin, derin ve doyurucu insan ili�kileri kurabilme olana��na
sahiptir.

ALI�TIRMALAR

I. Bedeniniz Ne Diyor?

A�a��daki uygulaman�n a��klamas�n� size okuyacak birini bulun


ya da bir ses band�na ald�ktan sonra teypten dinleyerek uygulay�n.

Rahat bir �ekilde oturun. Nereye oturdu�unuz o kadar �nemli


de�il; bir sandalyeye, bir koltu�a, bir divana ya da bir yer
minderine oturabilirsiniz.

Haz�rl�k

1. Oturdu�unuz odan�n perdelerini kapat�n, geceyse, ��klar�n


birka��n� s�nd�r�n. ��erde kuvvetli ��k bulunmas�n.

2. G�zlerinizi kapay�n. (G�z, bask�n bir duyu organ�m�z oldu�u


i�in, a��k oldu�u s�rece, di�er duyu organlar�ndan gelen uyar�lar�n
fark�na varmam�z g��le�ir.)

3. G�zleriniz kapal�yken, bedeninizde bir yolculu�a ��kacaks�n�z.


Bu yolculukta v�cudunuzun �e�itli b�l�mlerini gezeceksiniz.
Bu yolculuk s�ras�nda, i�inde bulundu�unuz durumu de�erlendirmeye
kalkmay�n, dikkatinizi toplad���n�z yerde ne
olup bitti�ini g�zlemeye �al��n... Nas�l bir durumdas�n�z, neler
hissediyorsunuz, bunlar�n fark�na varmaya �al��n. (��
noktayla (...) belirtilmi� yerlerde 5 saniye kadar durun, sonra
uygulaman�n a��klanmas�n� dinlemeye devam edin.)

Uygulama

4. �imdi ba�layabilirsiniz. G�zlerinizi kapay�n.(...) �imdi dikkatinizi


ayaklar�n�za toplay�n.(...) Ayaklar�n�z nas�l hissediyor?
(...) Rahat m�, yoksa ac�yan bir yer var m�?(...) Ayak parmaklar�n�z
birbirine yap�m� �ekilde mi duruyor?(...) Ayakkab�n�z
rahat bir �ekilde aya��n�za uymu� mu, yoksa biraz s�k�yor
mu?(...) Ayaklar�n�z so�uk mu?(...)

�imdi dikkatinizi bacaklar�n�za verin, Bacaklar�n�z gergin


mi, yoksa gev�ek bir �ekilde mi duruyor?(...) Baca��n�zdaki
her bir kas�n fark�na varmaya �al��n. Her bir kas�n gergin ya
da gev�ek oldu�una dikkat edin.(...) Ayak ayak �st�ne atm�
durumda m�s�n�z? Biri di�erinin, �zerine at�lm�sa, �stteki baca��n�z�n
a��rl���n� di�erinin �st�nde hissedebiliyor musunuz?(...)
Bu oturu� durumunuz rahat m�, yoksa biraz rahats�z
m� hissediyorsunuz?(...)

�imdi baca��n �st k�s�mlar�na, kal�aya do�ru ��kal�m.(...)


Biraz daha yukar� ��karak bacaklar�n�zla kuyruk sokumunuzun
birle�ti�i b�lgeye dikkatinizi verin. Bu b�lgede dikkatinizi
toplad���n�z zaman biraz kendinizi gergin hissediyor musunuz?(...)

�imdi �zerinde oturdu�unuz k�sm�n bedeninizin a��rl���n�


nas�l ta��d���na dikkat edin.(...)
�imdi yava� yava� g�vdeye do�ru ��kal�m. Kar�n b�lgeniz
nas�l hissediyor?(...) Bu b�lgede ne gibi duyumlar hissediyorsunuz ?(...)
Hareket eden bir �ey var m�?(...) Soluk al��n�za
dikkat edin. Ci�erinizin �st b�l�m�yle mi soluk al�yorsunuz,
yoksa b�t�n ci�erinizi doldurarak derin ve rahat m� nefes al�yorsunuz?
Hava burun deliklerinizden mi girip ��k�yor, yoksa
a�z�n�zla m� soluk al�p veriyorsunuz?(...) G��s�n�z rahat ve
gev�ek mi, yoksa gergin ve s�k��k bir durumu var m�?(...)

�imdi dikkatinizi el ve kollar�n�za verin. Parmaklar�n�z�n


fark�na var�n.(...) Avucunuz,kapal� m�, a��k m�? Parmaklar�n�z
birbirine biti�ik mi?(...)

Bileklerinizle omuzunuz aras�nda kalan kaslar�n�z� g�zleyin.


Gergin mi, yoksa gev�ek mi?(...) Kolunuzun duru� bi�imi
nas�l? Sark�yor mu? B�k�k m�? Bir el di�erinin �zerine konmu� mu?(...)

Omuzunuza verin dikkatinizi. Dik mi, yoksa ��k�k m�?


�ne ya da arkaya d�m� m�?(...)

Soluk al��n�z� kontrol ederken b�y�k bir olas�l�kla g�rtlak


ve boyun k�sm�n�z�n fark�na vard�n�z. G�rtla��n�z rahat m�,
yoksa s�rekli yutkunma duygusu veren bir yumak m� var orada?(...)
Boynunuz nas�l?(...) Boynunuzun ba��n�z�n a��rl���n�
ta��d���n� hissedebiliyor musunuz?(...) Belki de ba��n�z� yava�
yava� bir yandan �b�r yana hafif�e k�p�rdatarak boynunuzdaki
kaslar�n fark�na daha �abuk varabilirsiniz.(...) Boynunuz ve
omuzlar�n�zda bir gerginlik hissedebiliyor musunuz?(...)

�imdi y�z�n�ze ge�elim. Y�z�n�zde ne gibi bir ifade ta��yorsunuz?(...)


Y�z�n�z�n kaslar� gergin mi, yoksa rahat ve
gev�emi� bir durumda m�? Hangi kaslar? A�z�n�z, ka��n�z, �eneniz,
�akaklar�n�z?(...) Dikkatinizi y�z�n�z�n bu k�s�mlar�
�zerinde toplay�n ve fark�na varmaya �a��n.(...)

�imdi yolculu�unuz i�eriye do�ru y�neliyor. Zihninizde


ne olup bitti�ini g�zleyin.(...) Sakin ve karanl�k m�, yoksa baz�
olaylar oluyor mu?(...) Ne gibi olaylar?(...) Zihninizden ge�enler
ho� mu?(...) Yoksa sizi rahats�z eden �eyler var m�?(...)

A�a��dan yukar�ya b�t�n v�cudunuzu gezmi� ve g�zlemi�


durumdas�n�z.

�imdi v�cudunuzu bir b�t�n olarak hissetmeye �al��n.(...)


Yeni baz� �eylerin fark�na vard���n�z� hissediyor musunuz?(...)
Dikkatinizi �imdi �eken baz� b�l�mler var m�?(...)

Buralardan ne gibi duyumlar ald���n�z�n fark�na varmaya


�al��n.(...)

�imdi v�cudunuzun bir ba�ka �nemli yerine dikkatinizi �evirelim.


�z�nt�l� veya mutlu oldu�unuz ya da korktu�unuz
zamanlarda, v�cudunuzun belli bir b�lgesinde, duygular�n
bedensel belirtilerini hissedersiniz. (Baz� kimselerde bu kar�n,
baz� kimselerde g�rtlak, daha ba�kalar�nda ise g���s olabilir.
Herkese g�re de�i�en bu b�lge, belirgin ya da belirsiz her insanda
vard�r.) Bir s�re bu noktay� bulmaya �a��n.(...) �imdi
oras� nas�l hissediyor?(...) --�imdi nas�l�m, �imdi ne hissediyorum?--
sorusunu sordu�unuzda ne oluyor, onu g�zlemeye �al��n.(...)
�imdi de, son zamanlarda sizin can�n�z� s�kan bir ki�isel sorununuzu
d��n�n ve bunu d��n�rken o duyarl� yerde ne
olup bitti�ini g�zlemeye �al��n. D��nd���n�z sorunun, bug�n
ya�am�n�zda �nemli bir yeri omas� gerekir.(...) Bu sorunu
b�t�n a��rl���yla, duygular�yla bir noktada hissedebiliyor musunuz?(...)
Bu duyguyu t�m�yle ya�amaya �al��n, de�i�tirmeye
kalkmay�n.(...) E�er siz dikkatinizi verince duygunuz de�i�iyorsa,
b�rak�n de�i�sin, siz sadece olup bitenleri g�zleyin.(...)
Olup bitenlerle birlikte seyahat edin, onlar� y�nlendirmeden
beraber olun.(...) Duygular�n�zda �imdi yeni bir �ey ke�fettiniz mi?
Bir fark var m�?(...) Bu fark�n ne oldu�unu hissedebiliyor musunuz?(...)

�imdi kendinizi serbest b�rak�n ve zihniniz sizi nereye g�t�r�rse


oraya gidin.(...) �ki dakika kadar, g�zleriniz kapal�yken
zihninizi serbest b�rak�n, akl�n�za ne gelirse onu g�zleyin.
Bu iki dakikan�n sonunda yava� yava� g�zlerinizi a��n.

Sonu�

5. �imdi a�a��daki sorular �zerinde d��nebilirsiniz:

(a) Bu al�t�rmay� yapt�ktan sonra, v�cudunuzla ilgili yeni �eylerin


fark�na vard�n�z m�? S�rekli olarak ta��d���n�z baz� gerginlikler
ke�fettiniz mi? Ne kadar s�redir bu durumdayd�n�z?
Bunlar�n fark�na varmak bir de�i�iklik olu�turuyor mu?

(b) Duygular�n�z�n en yo�un olarak ya�and��� bedensel b�lgeyi


bulabildiniz mi? Nerede idi? Farkl� duygular i�in de�i�ik
yerler mi var? Akl�n�za gelen ki�isel sorununuza dikkat etmek,
hissedi� tarz�n�zda herhangi bir fark meydana getirdi mi?

Bir �leri A�ama

Yukar�da yapt���n�z al�t�rma size �nemli geldiyse, bu yolla kendiniz


hakk�nda yeni �eyler ��renece�inizi d��n�yorsan�z, o zaman
kendiniz hakk�nda daha �ok �ey ��renebilmek i�in a�a��daki yolu
izleyebilirsiniz.

1. �� g�n s�reyle kendinizi g�zleyin. Di�er ki�ilere kar�� hissetti�iniz


duygular�, bedeniniz nas�l bir tepki g�stererek belirtiyor,
onu ke�fetmeye �al��n. A�a��daki duygular� ya�ay�p ya�amad���n�z�
g�zleyin:

(a) sevin�

(b) �z�nt�

(c) korku

(�) k�zg�nl�k

(d) al�nma, g�cenme

(e) sevgi, yak�nl�k duyma

(f) bir kimseyi �ekici bulma

(g) di�er duygular


Son g�nlerde bu duygulardan ya�amad���n�z biri var m�?
Olmad��� i�in mi, yoksa bu duygular� yeterince tan�mas�n� bilmedi�iniz
i�in mi ya�amad���n�z� san�yorsunuz?

2. Bu duygular� ne zaman duydu�unuzla ilgili bir g�nl�k geli�tirin.


Bu duygular, bedeninizde nas�l bir belirti veriyor? Yukar�dakine
benzer bir al�t�rma yaparak fark�na vard�klar�n�z� bu
g�nl��e yazmaya �al��n.

3. Her bir duygu ya�ant�s� i�in g�nl���n�ze a�a��dakileri yazmaya


�al��n:

(a) Duygusal ya�ant� nerede ortaya ��kt�? Ba�ka bir deyi�le,


duygunun ortaya ��kt��� ortam nas�l bir ortamd�? (Evde ailemle
birlikteyken, okulda arkada�larla beraberken, bir pastanede
ya da arkada��n do�um g�n� partisinde gibi.)

(b) O ortamda nas�l bir duygu ya�ad�n�z? (S�k�lma, tedirginlik,


mutluluk, cinsel arzu, korku, k�zg�nl�k, k�skan�l�k, vb.)

(c) Bedeninizin neresinde bu duygu kendini belirtiyor?

(�) Bu duyguya nas�l bir tepkide bulundunuz? (Unutmaya m�


�al�t�n�z, ba�kas�yla konu�arak bu duygunuzu payla�t�n�z m�,
yoksa ba�ka bir zaman o insanla ili�kinizde, bu duygunun etkisini
kendisine s�ylemeyi mi tasarlad�n�z?)

4. �lk �� g�nl�k devreden sonra, bir ikinci �� g�nl�k d�nemi denemede


yarar var. Bu ikinci devrenin sonunda duygular�n�z�n
fark�na var��n�zda bir de�i�iklik olup olmad���n� g�zlemeye
�al��n. Acaba duygular�n�z�n daha �ok fark�nda olma, konu�man�zda
ve insanlarla ili�kiler kurman�zda herhangi bir de�i�me oldu mu?

II. Olmak m�, G�r�nmek mi?

Olmak istedi�iniz ki�i olabildiniz mi? Bu soruya'--Evet-- diyecek


pek az insan ��kar. A�a��daki al�t�rma, ideal, yani olmak istedi�iniz
benli�inizle, davran�lar�n�zda kendini belirten g�r�nen benli�iniz
aras�ndaki fark� saptaman�z i�in haz�rlanm�t�r. Bu yolla, kendinizle
ilgili ne gibi de�i�iklikler istedi�iniz konusunda bir bilgi sahibi
olabileceksiniz. Al�t�rmay� nas�l yapaca��n�z a�a��da anlat�lm�t�r.

1. Al�t�rman�n sonunda numaralanm� olarak verilen ifadeleri,


numaralar�yla birlikte ayr� kartlara yaz�n. B�ylece 100 kart�n�z
olsun.

2. Kartlar� �n�n�ze serebilece�iniz, geni� y�zeyli bir masa ya da


benzeri bir d�zl�k bulun.

3. Yapman�z gereken basit: Bug�nk� halinizle sizi en iyi anlatan


ifadeleri bir y�nde, sizinle ili�kisi bulunmayan ifadeleri di�er
y�nde yerle�tireceksiniz. Tabii, bu arada sizi anlatmalar� y�n�nden
ifadelerin derecelenebilece�ini de farkedeceksiniz. Size
--en az benzeyen, ya da hi� benzemeyen-- ifadeleri sol uca,
size --en �ok benzeyen-- ifadeleri sa� uca koyacaks�n�z. Bu iki
u� aras�nda, size --olduk�a-- ya da --biraz-- --benzeyen-- ve --benzemeyen--
ifadeler konacak. B�ylece 11 grup halinde kartlar�n�z�
toplayacaks�n�z. --Hi� benzemeyen-- ifadeler bulunduran
kartlar�n geldi�i gruba 1, --en �ok benzeyen-- ifadelerin geldi�i
gruba 11 numaralar�n� verirsek, bir dizi olu�ur.

En az benzeyen, Olduk�a benzemeyen, Biraz benzemeyen,


Biraz benzeyen, Olduk�a benzeyen, En �ok benzeyen

:1:2:3:4:5:6:7:8:9:10:11:

(2), (4), (8), (12), (14), (20), (14), (12), (8), (4), (2)

�fadelerinizi size --benzeme-- ve --benzememe-- y�n�nden


grupland�r�rken, her bir gruba girecek kart say�s�na da dikkat
etmeniz gerekiyor. Her gruba girecek kart say�s�, �izginin alt�nda
parantez i�inde g�sterilmi�tir. B�ylece size --en �ok benzeyen--
iki, --en �ok benzemeyen-- yine iki ifade bulman�z gerekiyor.
6 numaral� ortadaki gruba, --size ne benzeyen, ne de benzemeyen--,
yani --sizinle ili�kisi olmayan-- ifadeler gelecek
ve bunlann say�s� yirmi olacak. Bu iki u� grubun ve ortadaki
grubun anlam�n� kavrad�ktan sonra, aradaki gruplara kartlar�
kolayca yerle�tirebilmeniz gerekir.

Kartlar� gruplara yerle�tirirken, kartlardan birini yanl� yere


koydu�unuzu d��n�rseniz, bu kart�n yerini de�i�tirebilirsiniz.
�sterseniz b�t�n diziyi, tekrar tekrar yapabilirsiniz.
�nemli olan, bug�nk� halinizi en iyi anlatan bir s�ray� olu�turdu�unuzu
d��nmenizdir. Bu noktaya gelinceye dek, istedi�iniz
kadar deneme yapabilirsiniz.

5. Kartlar� s�ralamay� bitirdikten sonra, her bir grupta do�ru say�da


kart bulunup bulunmad���n� kontro� edin. �imdi kartlardaki
ifadelerin numaralar�n�, her bir grup i�in alt alta bo� bir
ka��da, a�a��da g�sterildi�i gibi yaz�n. Bu ka��d�n ba��na G�R�NEN
BENL���N DE�ERLEND�R�LMES� diye yaz�n.

6. �imdi kartlar�n�z� kar�t�r�n ve ayn� yukar�da s�ylenen y�ntemle


yeniden gruplay�n; ancak bu kez ifadeleri olmak istedi�iniz,
arzulad���n�z ideal benli�inize g�re gruplay�n. Bu durumda,
1 numaral� gruba --hi� olmak istemedi�iniz--, lI numaral�
gruba ise --en �ok olmak istedi�iniz-- ifadeler girer. Kartlar�n
�zerindeki ifadeleri inceleyerek, kendi anlay��n�z �er�evesinde,
size en do�ru gelen diziyi olu�turun. Bitirdikten sonra, her
grupta do�ru say�da kart bulunup bulunmad���n� g�zden ge�irin.

7. Diziyi olu�turunca, yukardaki �ekle benzer bi�imde, bu kez


ideal benli�iniz i�in, her gruptaki ifadelerin numaralar�n� yaz�n.
Bu �eklin ba��na �DEAL BENL���N DE�ERLEND�R�LMES� ba�l���n� koyun.

8. Bu iki dizi �u anda g�z�n�z�n �n�nde: Nas�l bir ki�i olarak


g�r�n�yorsunuz ve nas�l bir ki�i olarak g�r�nmek istiyorsunuz
konusunda, �imdi elinizde �nemli veriler bulunuyor. Bu
sonu�lar� kar��la�t�r�n: E�er g�r�nmek istedi�iniz ideal benlikle
g�r�nd���n�z benlik aras�ndaki gruplamada bir ifade (sizin
listenizde ifadenin sadece numaras� var) birbirinden 2 grupluk
bir fark g�steriyorsa, bu ifadenin numaras�n� bir ba�ka ka��da
yaz�n. �rne�in, 14 numaral� ifade G�R�NEN BENL���N
DE�ERLEND�R�LMES�'nde 10 numaral� gruba girdi�i halde
�DEAL BENL���N DE�ERLEND�R�LMES�'nde 4 numaral� basama�a
girmi� olabilir. Arada 6 basamakl�k bir fark vard�r
(G�r�nen: 10, �deal: 4, aradaki fark, 6). G�r�nen ve ideal benlik
de�erlendirmesinde b�yle farkl� basamaklara gelmi� ifadeleri
inceleyin. Bu ifadeler ne gibi bir y�nde de�i�me iste�i dile
getiriyor? Ger�ekten bu y�nde de�i�mek istiyor musunuz?
Kendi kendinize iyice d��n�n.

Bu de�i�me y�nleri �zerinde d��n�rken, de�i�me iste�inin


�iddeti �zerinde de durun. Bir ifade, g�r�nen ve ideal benlik
aras�nda sadece 2 basamakl�k bir fark g�steriyorsa, o zaman
de�i�me iste�inin anlaml� oldu�u d��n�l�r. G�r�nen ve ideal
benlik aras�nda 3 basamakl�k bir fark, 2 basamakl�k bir farktan
daha �iddetlidir. Hangi t�r ifadeler az, hangi t�r ifadeler
�ok de�i�me iste�i g�steriyor, bunlar �zerinde d��n�n.

9. �imdi a�a��daki sorular� cevaplay�n l�tfen:

(a) �fadeleri kolayl�kla m�, yoksa zorlukla m� gruplad�n�z?

(b) Bu al�t�rma, sizin kendinize bak� a��n�zda bir de�i�iklik


meydana getirdi mi?

(c) �lk gruplaman�zda, kendinize g�re d��necek yerde, --Bunlar�n


konulacak do�ru bir yeri vard�r, oraya koyay�m,-- diye
d��nd�n�z m�?

(�) �u andaki benli�inizle, ideal benli�iniz aras�ndaki fark sizi


memnun etti mi, yoksa rahats�z m� oldunuz?

(d) Size verilen a��klamada, aralar�nda sadece 2 basamak fark


bulunan ifadeleri kaydetmeniz istendi. Acaba ni�in aralar�nda
bir basamak fark olan ifadeler �zerinde d��nmeniz istenmedi?

(e) Zaman�n�z ve iste�iniz varsa, sizin yapt���n�z i�lemleri bir


ba�ka arkada��n�za kendisi i�in yapt�rabilir ve aran�zda ne gibi
benzerlik ve farkl�l�klar bulundu�unu tart�abilirsiniz.

10. Bu al�t�rman�n ilgin� bir uygulamas� da, sizi iyi tan�yan bir
yak�n�n�za bu kartlar�, sizi g�rd��� bi�imde gruplatmakt�r. Bu
yolla sizin g�r�nen benli�inizi alg�lay��n�zla, arkada��n�z�n
alg�lay�� aras�nda bir kar��la�t�rma yapma olana�� do�ar. Arkada��n�z�n
sizi hangi y�nlerden farkl� g�rd���n� birlikte tart�abilmeniz
size kendinizi tan�mada yeni pencereler a�abilir...

Kartlara Yaz�lacak �fadeler

1: Birisiyle konu�urken kendimi rahats�z hissederim.

2. D��nce ve duygular�m� kendime saklar, kar��mdakine s�ylemem.

3. Rekabetten ho�lanan bir insan�m.

4. Kendimden ba�ar�lmas� kolay olmayan zor �eyler isterim.

5. Yapm� oldu�um �eylerden �o�u kez pi�manl�k duyar�m.

6. �ncindi�im, k�r�ld���m duygusuna s�k s�k kap�l�r�m.

7. Cinsel g�c�m hakk�nda ku�kular�m var.

8. Kar�� cinsle �ok benzer y�nlerim var.


9. Ba�kalar�yla olduk�a s�cak ili�kileri olan bir insan�m.

10. Pek konu�mayan, i�e kapan�k bir insan�m.

11. Kendi ya�am�mdan kendim sorumluyum.

12. Sorumluluk duygusu g��l� olan bir insan�m.

13. Gelecekle ilgili hi�bir umudum yok.

14. Di�er insanlar�n de�er �l��lerine ve normlar�na uyarak ya�ar�m.

15. Hemen hemen b�t�n sosyal de�er ve normlar� kabul edebilirim.

16. Kendime ait yaln�z birka� de�er ve normum var.

17. Cinsel arzular�m� kontrol etmekte g��l�k �ekerim.

18. Sald�rganl�k duygular�m� kontrol etmek benim i�in zordur.

19. Kendimi kontrol etmek benim i�in bir sorun de�ildir.

20. S�k s�k, berbat bir durumda oldu�cm duygusuna kap�l�r�m.

21. Kendini merkez edinmi�, ilk planda kendini d��nen bir insan�m.

22. �nsanlar� genellikle severim.

23. Duygular�m� rahatl�kla ifade edebilirim.

24. �nsanlar�n topland�klar�, bir araya geldikleri yerlerde kendimi


biraz yaln�z hissederim.

25. D�nyayla ba�a ��kmaya �al�maktan vazge�mek istiyorum.

26. �evremdekilerle rahat ili�ki kurabilen bir insan�m.

27. En �etin m�cadelelerim, kendi kendimle yapt�klar�m olmu�tur.

28. Bana kar�� bekledi�imden daha arkada��a davranan insanlarla


beraber oldu�um zaman; --Acaba bu adam benden bir �ey mi isteyecek?--
d��ncesi devaml� akl�ma gelir.

29. �yi bir insan�m.

30. Biraz inat�� biriyim.

31. �stemedi�im halde, belirli y�nlere, insanlar sanki beni itiyorlarm�


gibi geliyor.

32. �nsanlar�n ele�tirilecek y�nlerini hemen g�rebilen biriyim.

33. Beni tan�yanlar�n �o�u beni sever.

34. Hayata bir katk�da bulunmad���m yolunda, i�imde temel bir


duygu var.

35. Cinsel y�nden �ekici bir ki�iyim.


36. Kendimi aciz hissediyorum.

37. Kendi kendime karar verebilir ve bu kararlar�ma sad�k kal�r�m.

38. Kendi ba��ma karar veremem.

39. S�k s�k kendimi su�lu hissederim.

40. �o�u kez insanlara husumet ve h��mla davranan bir kimseyim.

41. Hayatta doyum sa�lam� bir ki�i oldu�um kan�s�nday�m.

42. Olduk�a da��n�k bir ki�iyim.

43. Duygu ve heyecanlar� donukla�m� bir insan�m.

44. Dengeli bir ki�ili�e sahibim.

45. � yapabilmem i�in kendimi d�rtmem gerek.

46. �o�u kez i�imde bir h�n� duygusu var.

47. Hemen alevlenen, i�indekini pek tutamayan bir insan�m.

48. Ba�kalar�n�n beni nas�l g�rd���ne �nem veririm.

49. Duygu ve heyecanlar�ma g�venim yoktur.

50. Olduk�a g�� ya�am ko�ullar� alt�nda ya�ayan biriyim.

51. Mant��� �n planda tutar�m.

52. Olaylar� g���slemek yerine, onlardan ka�ma yolunu se�iyormu�um


gibi bir duygu var i�imde.

53. Ho�g�r�l� biriyim.

54. Sorunlar hakk�nda d��nmemeye �al��r�m.

55. �ekici bir ki�ili�im var.

56. Utangac�m.

57. Ba�lad���m i�leri bitirebilmek i�in birisinin beni d�rt�klemesi


gerekir.

58. Bende a�a��l�k duygusu var.

59. Kendimi bir hi� olarak g�r�yorum. Hi�bir �ey benden bir par�a
de�il.

60. Di�er insanlar�n benim hakk�mda ne d��nebileceklerinden


korkar�m.

61. Tutkulu ve h�rsl� biriyim.

62. Kendimi a�a�� g�r�r�m.


63. Giri�ken bir insan�m.

64. Bunal�m ya da zorlukla kar��la�maktan �ok korkar�m.

65. Kendime hi� sayg�m yok.

66. Bask�n bir ki�ili�im var.

67. Kendime kar�� olumlu bir tutumum vard�r.

68. D��nd���n� s�yleyen bir ki�iyim.Utanga� ve s�k�lgan de�ilim.

69. Bir kimseyle tam bir fikir uyu�mazl���na girmekten korkar�m.

70. Karar vermekte �ok zorluk �ekerim, �u ya da bu y�nde bir karar


veremem.

71. Kafas� �ok kar��k birisiyim.

72. Kendi halinden ho�nut biriyim.

73. Ba�ar�s�z bir insan�m.

74. Sevimli bir ki�ili�im var.

75. Kar�� cinse ho� gelen bir ki�ili�im var.

76. Cinsel konular beni korkutur.

77. Ger�ekle�tirmek istedi�im �eylerde ba�ar�l� olamayaca��ma dair


i�imde bir korku var.

78. Rahat bir insan�m, kolay kolay hi�bir �ey sinirlerimi bozamaz.

79. �al�kan bir insan�m.

80. Kendimi, duygu ve heyecan y�n�nden olgun bir insan olarak


g�r�yorum.

81. Ba�ard���m, ortaya ��kard���m bir i� var.

82. Yap�m gere�i, sinirli ve gergin bir insan�m.

83. Ruhsal y�nden olduk�a alt�st olmu� durumday�m.

84. Birisi yeterince �srar ederse, mutlaka onun dedi�ini yapar�m.

85. Kendime pek g�venim yok.

86. Bahaneler bularak ve teselli arayarak kendimi korumam gerekti�ine


inan�r�m.

87. Boynu b�k�k bir insan�m.

88. Zeki bir insan�m.

89. Kendimi �st�n g�r�r�m.

90. Hi� umudum kalmad���n� hissediyorum.


91. Kendimden ba�ka dayanak, destek aramayan biriyim.

92. S�k s�k sald�rganl�k duygular�m kabar�yor.

93. S�k�lgan ve �ekingen bir insan�m.

94. Di�erlerinden farkl� bir insan�m.

95. G�venilir bir insan de�ilim. Bana pek g�ven olmaz.

96. Kendimi anlayan bir ki�iyim.

97. Bir toplulukta ki�ileri birbirine �s�nd�rmas�n� bilen biriyim.

98. Kendimi bir�ok i�lerin alt�ndan rahatl�kla kalkacak bir ki�i olarak
g�r�yorum.

99. Ben de�ersiz bir ki�iyim.

100. Kendi cinsiyetimi hi� sevmem.

Yapmam, Yapamam!

Acaba sizin benlik bilincinizin g�zden ge�irilme gere�i var m�?


--Kimin yok ki?-- diyeceksiniz. Hakl�s�n�z! A�a��daki uygulamalar�
yaparak benlik bilincinize bir g�z at�n, isterseniz.

1. Rahat konu�abilece�iniz birini bulun ve kimsenin sizi rahats�z


edemeyece�i bir yere oturun.

2. Kar��n�zdaki be� dakika bir s�reyle --... yapamam--


bi�iminde c�mleler kuracak. �rne�in, --�evremde tan�mad���m
kimseler varsa rahat konu�amam;-- --yak�n arkada�l�k kuramam,--
--on parmakla daktilo yazmas�n� ��renemem-- gibi.
Arkada��n�z�n s�yledi�i her c�mleyi bir ka��da yaz�n. Daha
sonra be� dakika s�reyle bu kez siz yine ayn� t�rden
--... yapamam-- �eklinde c�mleler kurun. Sizin s�yledi�iniz
c�mleleri, arkada��n�z bir ka��da yazs�n.

3. Her bir ifadeyle gelen duyguyu ya�amaya �al��n. Bunlar kendine


ac�ma, pi�manl�k, �z�lme, sinirlenme ya da buna benzer
duygular olabilir. Bu duygular�n getirdi�i ya�ant�y� de�i�tirmeden
sadece g�zlemeye �al��n.

4. Daha �nce s�ylemi� oldu�unuz ifadeleri �imdi tekrarlay�n. Fakat


bu kez, --... yapamam-- �eklinde de�il, --... yapmam-- bi�iminde s�yleyin.
�rne�in, --�evremde tan�mad���m kimseler varsa rahat konu�mam,-- --yak�n
arkada�l�k kurmam-- gibi. Her ifadeden sonra akl�n�za gelen
fikirler varsa onlar� da s�yleyin; gelen d��nceleri i�inizde
tutmay�n.

5. �imdi neler hissediyorsunuz? Her bir ifadeyle gelen duyguyu


arkada��n�zla payla��n.

6. Bitirdikten sonra, --yapamam-- dediklerinizin ger�ekte yapman�z�n


m�mk�n olup olmad���n� bir kez daha beraberce g�zden ge�irin;
acaba --yapamamlar geli�tirdi�iniz kat� bir benlik
resminin sonucu mudur? Bu --yapamam--lar�n nedenlerini arkada��n�zla
aran�zda tart��n.

:::::::::::::::::

Aram�zda B�y�k Engel:

Savunucu �leti�im

--�nsan ya�am�n�n devam� i�in yak�n ili�kinin zorunlu oldu�una


inan�yorum. Hatta ki�inin bir de�il, bir�ok yak�n ili�kiye ihtiyac� vard�r.
Geni� aile ve yak�n kom�uluk gibi, sanayi �ncesi toplumlarda bulunan
ve �imdi ortadan kalkmaya y�z tutmu� olan birincil gruplar,
gelenek�i toplumlarda yak�n ili�kilerin geli�tirildi�i ve s�rd�r�ld���
ortamlar� olu�turmaktayd�. Bu birincil gruplar�n yerine ge�ecek ve
onlar�n i�levlerini g�recek t�rden yeni ortamlara gereksinme vard�r.
Bu inanc�m�, birey ve toplum ili�kisi y�n�nden bir varsay�m olarak
dile getirmek isterim:

Bir insan, ya�am�nda �� ya da d�rt yak�n ili�kiye sahipse, mutlu ve


sa�l�kl� olabilir. Bir toplum, bireylerinin her biri ya�amlar�n�n her
d�neminde �� ya da d�rt yak�n ili�ki geli�tirmi�se, sa�l�kl� bir toplum
olabilir.

Tarihte bilinen b�t�n toplumlar, i�inde ya�ad���m�z karma��k


modern toplum d��nda, bireylerin �� ya da d�rt yak�n ili�ki geli�tirmesine
imkan verecek ko�ullar� yap�lar�nda bulundurmu�lard�r. Sanayile�mi�
Bat� toplumu, insanl�k tarihinde bu yak�n ili�kiden insanlar�
yoksun b�rakmaya zorlam� ilk toplumdur. E�er yukar�da �ne
s�rd���m�z varsay�m do�ruysa, toplumumuzun ana temelleri tehlikede
demektir.-- (Alexander, 1967.)

T�rk�e'deki --dost-- s�zc���, Kaliforniya �niversitesi profes�rlerinden


Charles Alexander'�n s�z�n� etti�i --yak�n ili�ki--nin anlam�n�
kar��lar. T�rk k�lt�r�nde �nemli bir yeri olan, ya�am�m�zda �zlemle
aranan --dostluk--, hikayelerde, t�rk�ler ve �ark�larda s�k s�k dile getirilen
bir konudur. �te bu b�l�mde, teknik deyimiyle --yak�n ili�ki--,
g�nl�k dilde --dost-- ya da --dostluk-- s�zc���yle belirtilen olay�n
ger�ekle�mesine engel olan savunucu ileti�im �zerinde duraca��z. Savunuculuk
konusunu de�i�ik y�nleriyle tart�maya ba�lamadan �nce,
bir hikayeden esinlenerek Amerikal� �ocuk psikolo�u Charles C. Finn
taraf�ndan yaz�lm� bir �iiri sizlerle payla�mak istiyorum.

S�YLEMED�KLER�M� ���T�N L�TFEN

Bana aldanmay�n!

Y�z�m bir maskedir,

Sizi aldatmas�n.

...

Binlerce maskem var,

��karmaya korktu�um,

Ve,
Hi�biri ben de�ilim...

Olmad���m� g�stermek

�kinci do�am oldu.

...

--Kendinden emin biri-- dersiniz

Sanki g�ll�k g�listanl�k

Benim i�in her �ey...

Ad�m g�ven belirtir,

Ve,

Oyunumun ad�

--A��rba�l�l�kt�r--.

��imde ve d��mda denizler sakin,

Her �eyin kumandan� ben...

Kimseye gereksinme duymayan

Ben...

Fakat, inanmay�n bana,

L�tfen!..

...

Her �ey d�ta d�zg�n ve cilal�,

Hi� y�pranmayan, her zaman saklayan

O maske!..

Altta ne g�ven, ne de rahatl�k...

Altta,

Kar��kl�k, korku ve yaln�zl�k i�inde bocalayan

Ger�ek ben!..

Ama saklar�m bu ger�e�i savunuculukla...

Kimsenin bilmesini istemem...

Zay�f taraflar�m� d��nd�k�e,

Titrer ve sarar�r�m...
Ya ba�kalar� g�r�rse i� d�nyam�...

Ger�ek ben ve yaln�zl���m�!

�te,

Maskelerimi onun i�in takar�m...

...

Onun i�in, arkalar�na saklanacak

Maskeler yarat�r�m...

Onlar,

G�steri�te kullanabilece�im

Parlat�lm� y�zlerim.

Beni korur, bakan g�zlerden...

Beni oldu�um gibi kabul edecek,

Sevecek

Bak�lar bulamazsam,

Solacak kuruyacak ger�ek ben...

Ve,

Ben bunu biliyorum.

Beni kendi maskelerimden kurtaracak,

Kurdu�um hapishaneden ka��racak

Dikti�im engellerden a��racak,

Beni seven,

Beni anlayan.

Bak�lar olacak.

Bana,

--Sen de�erlisin-- diyecek,

--Maskesizken, daha bir insans�n--

--Daha yak�n, daha bir dostsun--

Diyecek bir bak�a

Beni g�ren bir bak�a

Muhtac�m...
...

Benim yan�ma sokulman kolay olmayacakt�r!..

Uyar�r�m seni dost!..

Uzun y�llar kendini yetersiz hissetmi� ben,

Sana kendini kolayca a�amayacakt�r...

B�t�n g�c�mle tutunaca��m maskelerime,

Ne kadar sokulursan yak�n�ma,

O denli �iddetli geri itece�im seni...

Kim oldu�umu merak ediyor musun?

Hi� merak etme...

Ben �evrendeki

Her erkek ve kad�n�m....

Maske takan her insan�m.

(�eviren D. C.)

Siz hangi t�r maskeler tak�yorsunuz? --S�ylemediklerimi �itin


L�tfen-- �iirinde dile getirilen duyguyu i�inizde hissetti�iniz oldu
mu? ��inizde hissettiklerinizi ba�kalar�n�n anlamamas� i�in �aba
g�sterdi�iniz olmuyor mu? Hatta, kendi kendinizi bile aldatmaya �al�t���n�z
olmaz m� hi�? Hani i�inizde duydu�unuz �eyleri bo�maya
u�ra��r, ya da onlar� duymamak i�in kendinizi ba�ka faaliyetlere verir,
o da olmad� g�l�p ge�meye �al��rs�n�z ya... �te �yle bir duygu.

Di�er insanlarla ili�kilerinde hi� maske takmad���n� d�r�stl�kle


s�yleyebilecek insan azd�r. Ba�kalar�yla ili�ki kurarken dikkatli olmaya
ve kendini korumaya herkes gerek duyar. Fakat kimi insan s�rekli
maske takarken, kimi buna daha az gereksinme duyar. Kendine
g�veni olan ki�iler, genellikle, daha az maske takarlar.

Bu b�l�mde, kullan�lan --maskeler-- sorununa ayr�nt�lar�yla de�inmek


istiyorum. Bu maskeler nerede ve ne zaman kullan�lmaya
ba�lan�yor? Bunlar� takarak ne ya da neler korunuyor? Ki�inin kendine
a��klamak, kar�� kar��ya gelmek istemedi�i yanlar�n� saklamak
i�in kullan�lan savunma mekanizmalar� nelerdir? Bu sorularla ili�kili
olarak, ne gibi tutumlar�n ki�iyi daha savunucu yapt���n� ve bu savunuculu�un
derecesini azaltmak i�in neler yap�labilece�ini tart�aca��z.

B�R G�R�N�M OLU�TURMAK

Temelden ba�layal�m: �nsanlar acaba ni�in maske tak�yorlar? Bu sorunun


kar��l���, ki�inin yeti�tirili� bi�imiyle, b�y�d��� toplumsal
�evrede yatar. B�y�k bir �o�unlu�un payla�t��� normal bir sosyoekonomik
ortamda b�y�m� bir kimseyseniz, siz de, ba�kalar�n�n
kar��s�na en iyi g�r�n�m�n�zle ��kmay� ��renmi�sinizdir. ��nk�
yeti�ti�iniz s�rece �evrenizde, a�a��daki t�rden s�zleri s�k s�k i�itmi�
olacaks�n�z:

--Elini y�z�n� y�ka, yoksa seni dilenci �ocu�u sanacaklar!...--

--Sa��n� tara, di�ini f�r�ala. ��retmenin, --Bu �ocu�un annesi


babas� yok mu?-- diye d��nmesini istemezsin, de�il mi?--

--�tibar giyimdedir. Giyimine dikkat et!--

--��in kan a�lasa da, d�tan y�z�n g�le� olsun. Ele g�ne zay�f
yanlar�n� g�sterme.--

Bu s�zlerin etkisi yava� yava� bizlerde �u anlay�� geli�tirir: --Oldu�um


gibi g�r�n�rsem herkes benimle alay eder, beni horg�r�r...
Onun i�in nas�l d��nd���m�, nas�l hissetti�imi g�stermemeliyim...
Ger�ek olan duygu ve d��ncelerimi saklamal�y�m... Kar��mdakilerin
g�rmek istediklerini g�stermeliyim yaln�zca. Yoksa beni adam
yerine koymazlar, sosyal itibar�m s�f�ra iner!--

Ba�kalar� taraf�ndan kabul edilmek i�in d�ar�ya sosyal benlik


g�sterilir. Sosyal benlik, di�er insanlar� d��nerek olu�turulan g�r�n�,
d��nce, davran� ve duygular�n bir bile�imi, bir sentezidir.
Sosyal benlik bilinci oldu�u gibi, bir de i� benlik bilinci vard�r. Bu da,
g�r�n�, d��nce, davran� ve duygular�n ki�iye g�r�n�m�, onu etkileyi�
bi�imidir. Bu etki, son derece ona �zg� ve onun i� d�nyas�na
ait bir bile�im olu�turur. �te buna i� benlik bilinci ad� verilir.

Bu d�a ve i�e d�n�k benlikler birbirleriyle s�rekli etkile�im


i�indedirler; aralar�nda hi� bitmeden s�regiden bir --diyalog-- vard�r. Bu
diyalog, ki�ili�i olu�turan temel ��elerden biridir. D�ad�n�k sosyal
benli�i bireyin ya�ant�s�n�n t�m�n� egemenli�i alt�na alm�sa, bu
kimse kendisine en yak�n olanlarla beraberken bile, davran�lar�n�
hep --ba�kalar�n� d��nerek-- yapar; d� merkezlidir. B�yle bir ki�i,
uzun y�llar birlikte �al�t��� kimseler, hatta ayn� yast��a ba� koydu�u
e�i i�in bile, --i� d�nya--s�n� a�amaz; bir anlamda yabanc� biridir. Sosyal
benli�i ve i� benli�i aras�nda denge kurabilmi� bir kimse duygu
ve d��ncelerini, ortam ve konu�tu�u ki�i uygunsa payla�abilir; kendi
merkezlidir. Onunla birlikte �al�anlar ve yak�n ili�ki i�inde olanlar,
onun nelerden ho�land���n�, ne gibi �zlemleri oldu�unu, �z�nt�s�n�
ve ne�esini bilebilirler.

D�a d�n�k sosyal benlik toplumsal ya�am�n bir gereksinimidir.


Bu gereksinimi kar��lamak i�in sosyal maskeler kullan�l�r. Sosyal
maskeleri kullanmaya y�nelten b�yle bir gereksinim acaba nereden
kaynaklan�r? �imdi bu konuyu ele alal�m.

NEDEN SOSYAL MASKELER TAKARIZ

Sosyal maskeler takarak ileti�im kurulmas�n�n temel nedenlerinden


biri, --kabul edilmek--, ba�kalar�nca uza�a itilmemek iste�idir. Her
maskeli ileti�imin alt�nda, --sana nas�l bir ki�i oldu�umu, ne d��nd���m�,
neler hissetti�imi oldu�u gibi s�ylersem, beni kabul etmez,
benimle alay eder, ya da bana k�zars�n;-- anlay�� vard�r. B�ylece ne
oldu�umuzu de�il, ba�kalar�n�n bizi nas�l g�rece�ini d��nerek, ileti�imde
bulunuruz.

Normal �artlar alt�nda; kimse yalanc� ve sahtekar olmak istemez.


Fakat di�erleriyle ileti�iminde, i�inden ge�enleri oldu�u gibi a��k�a
s�ylerse, ki�i i� d�nyas�n�n reddedilme tehlikesini g�ze alm� demektir.
Herkes, her yerde ve her zaman bu riski g�ze alamaz ve almamal�d�r da.
Geli�ig�zel herkese ki�inin kendi i� d�nyas�n� a�mas�
sa�l�kl� bir davran� de�ildir.

Bu nedenle sosyal maskeler, insan ili�kilerini kolayla�t�r�c�, gereksiz


s�rt�meleri ortadan kald�r�c� �nemli bir i�lev g�r�rler. Ne var
ki, yak�n ili�ki i�inde oldu�umuz, ya�am�m�z� payla�t���m�z kimselerle
ili�kilerde bu sosyal maskeleri kullanmak, bizi onlardan uzakla�t�r�r,
sahte ve g�vensiz bir ortam yarat�r. Maskeleri o kadar s�k
kullanabiliriz ki, bu --g�stermelik-- davran�, ikinci bir do�a haline
gelebilir.

Bazen ba�kalar� taraf�ndan kabul edilme iste�i ya da onlardan


korku, ger�ek duygu ve d��nceleri g�stermeyi engeller. B�ylece, i�te,
e� se�mede, ana-babay� memnun etmede, ki�i, kendisiyle hi� ilgisi
olmayan davran�lar g�sterebilir.

Her bireyin de�i�ik konularda kendine �zg� bir d��ncesi, bir


anlay�� vard�r ve bu d��ncenin bir ba�ka kimseninkinden farkl� olmas�
do�ald�r. Bir toplumda --herkes benim gibi d��nmelidir, benim
d��nce tarz�m en do�rusudur-- tutumu a��r basarsa, ak�lc� tart�malar
yerine duygusal �at�malar ortaya ��kar. Ak�lc� tart�man�n
ger�ekle�emeyece�ini bilenler, duygusal �at�maya girmek istemediklerinde;
kar��s�ndakilerle, ger�ekte olmad�klar� halde, hemfikirmi�
g�r�n�rler. Bu t�r durumlar, a�a��daki �yk�de de g�sterildi�i
gibi, toplumumuzda s�k s�k ortaya ��kar.

�ok ��k�r

--Kad�k�y'de, Bostanc�'ya giden tramvay�n ikincisine zor atlad�m.


Hemen tramvay kalkt�. Arka sahanl�kta sekiz ki�iydik. �nce sekizimiz de
sahanl��a yerle�meye �al�t�k. Aba terlik �zerine lastik giymi�,
�apkas� ke�ele�mi�, ihtiyar, elindeki ��k�n�, tramvay�n arka penceresinin
�n�ne koydu. Kasketli, orta ya�l� biri de �st� samanla �rt�l� sepeti
tramvay�n demir sand���n�n �st�ne yerle�tirdi. Bezgin y�zl� yolcuya:

--Sak�n dayanma birader, i�inde yumurta var,-- dedi.

Yol boyunca sekiz ki�i aras�nda, s�ren konu�ma hep bu yumurtadan


��kt�. Ama yumurta olmasayd�, yine bir konu�ma konusu bulunurdu.
�ster yumurta olsun, ister �ivi, ister hava... Dile�imiz, i�imizi
bo�altmak de�il mi?

Kendisine yumurta sepetine dayanmamas� s�ylenilen:

--Ka�a ald�n�z?-- diye sordu.

Soran adam�n y�z �izgileri, sanki yer�ekimi etkisiyle a�a�� do�ru


sarkm�t�. �b�r�:

--Sorma,-- dedi. --Ate� pahas�...--

�apkas� ke�ele�mi� ihtiyar:

--�imdi ate� pahas� olmayan ne kald�?-- dedi. --Her �ey �yle...--

Bir ben ses ��karmad�m, bir de me�in ceketli, kara b�y�kl� adam
�b�r alt� ki�i, --amin-- der gibi hep bir a��zdan:
--Do�ruu...-- dediler.

--�imdi ne ucuz ki?--

--Ucuzluk r�ya oldu beyim, r�ya...--

--Bakal�m, bu gidi�in sonu nereye var�r?--

--Allah sonumuzu hayreylesin.--

--Ben bu gidi�te hay�r g�rm�yorum.--

--Bir g�n �nce iki liraya ald���m mal, ertesi g�n iki bu�uk lira
oluyor? Bu nas�l i�tir? Sen evinde uyurken, onlar uyumuyor, gece sabaha
kadar fiyatlar� y�kseltiyorlar.--

--Pahal�l��a da eyvallah... �lle velakin piyasada mal da yok birader.--

Alt� yolcu ayr� ayr� dert yan�yor, her birinin yarg�s�n� �b�rleri:

--Eveeet...--

--Do�ru, �ok do�ru...--

--Hakl�s�n...--

Diye onayl�yarlard�. Tramvay Alt�yolda durdu. �nen olmad�. Bir


yolcu daha bindi, aram�za s�k�t�. Yumurtalar�n sahibi:

--Ge�im �ok zorla�t�,-- dedi. --Eskiden ekmek aslan�n a�z�ndayd�.


�imdi, affedersiniz, aslan�n ta gerisinde, sok elini de ��kar
bakal�m.--

Yeni gelen yolcu hemen s�ze kar�t�:

--Her �ey pahal�, ama ev kiralar� tuz biber...--

Hep birden, yine --amin!-- der gibi:

--Do�ruuu...-- dediler.

Kimi pahal�l�ktan, kimi kiralar�n y�ksekli�inden, kimi aranan �eyin


bulunmamas�ndan, kimi de istimlaklerle y�k�lan yap�lardan dert
yan�yordu. Ben orada konu�ulanlar� yazmaktan �ekinirim do�rusu.

�yle co�mu�lard� ki, sanki bu adamlar gecenin bir vakti i�lerinden


yorgun arg�n d�n�p evlerine gitmiyorlar da �u ge�im s�k�nt�s�n�
protesto i�in mitinge gidiyorlard�. Konu�malar� perde perde y�kseldi,
nutuk oldu.

��imden, --Etmeyin, eylemeyin arkada�lar, yan�p yak�lmakta az


bu�uk hakk�n�z var, ama b�sb�t�n de sizin dedi�iniz gibi de�il. Hem
b�yle ileri geri konu�ursan�z eninde sonunda ba��n�z bir g�n belaya
girer,-- demek geliyor, ama korkumdan sesimi ��karam�yordum. K�zg�n
adam�n �n�nde durmaya, �st�ne varmaya gelmez. D�verler de,
s��erler de... Onlar�n d��ncesine kat�lmad�m, en iyisi hi� sesimi ��karmamak.

Tramvay Yo�urt�u dura��ndan kalk�nca, sahanl�ktakilerin homurtusu,


ba��rt�s� da son perdeyi bulmu�tu. O zamana kadar benim gibi
hi� konu�mayan me�in ceketli, kara b�y�kl� adam art�k dayanamad�:

--Kim demi� aranan �ey bulunmuyor diye?.. Her �ey var �ok
��k�r...-- diye ba��rd�.

Bu ��k�� yapan adam�n yerine ben korktum. Bir kavga ��kabilir,


sahanl�ktaki yedi ki�i me�in ceketlinin �st�ne �ullanabilirlerdi. Ayr�
ayr� yedi ki�iyi inceledim. Onlar da me�in ceketliye bak�yorlard�. Bir
sessizlik ge�ti. Me�in ceketlinin ne dedi�ini, ne demek istedi�ini anlamam�
gibiydiler. Adam �aka m� ediyor, yoksa dosdo�ru mu s�yl�yor?

Me�in ceketli:

--Bir yok, yok diye tutturmu� gidiyoruz,-- dedi. --Ne yokmu�?


Aray�nca her bir �ey bulunuyor �ok ��k�r...--

�b�r yedi ki�i sersemlemi�lerdi. �lk kendine gelen, surat�n�n �izgileri


akm� gibi a�a�� sark�k adam oldu:

--�ok ��k�r... Her bir �ey bulunuyor.--

�tekiler, yine --amin!-- dercesine hep bir a��zdan:

--Pahal�l�k da yok �ok ��k�r...-- dediler.

Az �nce pahal�l�k �zerine en keskin nutku �eken:

--Pahal�l��� yaratan biz kendimiziz,-- dedi. --Pahal�l�k var, pahal�l�k


var diyerekten zorla pahal�l�k yarat�yoruz.--

--Evet... Yok, yok diye her bir �eyi kuruttuk. �st�m�ze u�ursuzluk
��kt�. Her �ey var �ok ��k�r.--

--�ok ��k�r...--

--�ok ��k�r...--

Me�in ceketli:

--Ben size hesap edeyim de g�r�n,-- dedi. Ben �of�r�m. On alt� y�l
�nce ayda y�z yirmi be� liraya �al��rd�m. O zaman �ekerin kilosu
otuz kuru�tu. �imdi �eker iki lira. Ama benim ayl���m da alt� y�z lira
oldu. Ne olmu�? �eker pahalanm�, ama kazan�lar da artm�!--

�b�rleri:

--Artt� �ok ��k�r...-- dediler.

Pahal�l�ktan s�z edenlerden biri:

--Do�ru,-- dedi. --�imdi para bol �ok ��k�r, para bol.--

--�ok ��k�r.--

--Bir hamal bile g�nde on be� liraya para demiyor.--

--Demiyor �ok ��k�r.--

�apkas� ke�ele�mi� ihtiyar:


--Yoklu�u yaratan, pahal�l��� yaratan biz kendimiziz,-- dedi. --Biri
��k�yor, --�ay yok--, diye ortaya bir laf at�yor. Ondan sonra herkes
be�er, onar paket �ay al�yor. Sonra neymi�, �ay yokmu�. Yok olur tabii.
�ok ��k�r her bir �ey var.--

--�ok ��k�r, bol bol var.--

--�ok ��k�r.--

Feneryolu dura��nda yolculardan biri:

--�ok ��k�r, �ok ��k�r...-- diyerek tramvaydan indi.

Me�in ceketli:

--Tabii, �imdi kalk�nma var,-- dedi. --Kalk�nma oldu�u i�in de d�ar�ya


mal sat�yoruz, d�ar�dan mal alm�yoruz. �te o y�zden de birka�
�ey bulunmuyor.--

--�ok ��k�r-- demeye al�anlardan biri:

--Bulunmuyor �ok ��k�r,-- dedi.

Hemen k�rd��� potu d�zeltti:

--Kalk�nma,-- dedi. --Yaln�z birka� �ey bulunmuyor. Zamanla onlar


da bulunur �ok ��k�r.--

--�ok ��k�r.--

Me�in ceketli:

--�ok ��k�r,-- dedi. --�u �stanbul, �stanbul oldu olal� b�yle bir kalk�nma,
b�yle bir imar g�rm� m�?--

--G�rmemi� �ok ��k�r. Yani, �imdi g�r�yor. Hazreti Sultan Fatih'ten


beri kazma y�z� g�rmemi� sokaklar a��l�yor.--

--A��l�yor �ok ��k�r.--

--Ne var, ne yok y�k�yorlar.--

--Y�k�yorlar �ok... Yani yollar a��l�yor.--

Caddebostan�'na kadar --�ok ��k�r-- dualar�yla geldik. Sahanl�ktaki


yolcular teker teker inmi�ler, Caddebostan'dan sonra me�in ceketliyle
sahanl�kta kar�� kar��ya kalm�t�m. Birden:

--Siz ne d��ncedesiniz? Deminden beri hi� konu��nad�n�z,-- demesin mi?

Al ba��na belay�, hem de p�sk�ll� bela. Omuzlar�m� kald�r�p ba��m�


i�ime �ekip, iki elimi yana a�t�m. Yani, --Bilmem ki, ne diyeyim!--
demek istiyordum. Ben, ne ilk konu�tuklar� kadar k�t�mser, ne sonradan
--�ok ��k�r-- dedikleri gibi iyimserdim.

Me�in ceketli bir daha sordu:

--Siz ne dersiniz?--
Tramvay �ok h�zl� gitmese hemen atlay�verece�im. Me�in ceketli
zorba. Bir daha ba��m� omuzlar�m�n aras�na �ekip ellerimi yana a�t�m,
dudaklar�m� b�zd�m.

Me�in ceketli:

--Bu al�aklar var ya,-- dedi.

--Hangileri?-- diye sordum.

--Deminden beri --�ok ��k�r-- deyip duranlar.--

--Evet...--

--�imdi onlar�n hepsi bana k�f�r ediyor. Burada �ok ��k�r derken
bile i�lerinden ge�enleri biliyordum. Bunlar nereye �ekersen oraya
gider. Yeter ki �eken kuvvetli olsun. B�yleleri ne �sa'ya yar olur,
ne de Musa'ya dost olur.--

Tramvay Erenk�y'e geliyordu.

--Ne dersiniz, pahal�l�k var m�?--

Me�in ceketlinin nas�l bir kar��l�k istedi�ini anlayamad���m i�in


zor bir duruma d�m�t�m.

--Aranan �ey bulunmuyor mu? Pahal�l�k var m�?--

--�ok ��k�r,-- dedim.

Tramvay durdu da hemen yere atlad�m. Elbette --�ok ��k�r;-- me�in


ceketliden kurtulmu�tum.-- (Nesin, 1967.)

:::::::::::::::::

aman Tanr�m

ilk defa �imdi anlad�m

bu otob�steki herkesin

elbiselerinin alt�nda

��r�l��plak oldu�unu

:::::::::::::::::

S�Z�N MASKELER�N�Z

Toplum ya�am�nda insan�n s�rekli kendisi olmas� m�mk�n de�ildir


ku�kusuz. Ancak bu, ki�inin s�rekli olarak maskeli gezmesi gerekti�i
anlam�na gelmez.

�imdi yine kendimize d�nelim. Siz ne t�r maskeler tak�yor, nas�l


bir g�r�n�m vererek kendinizi ba�kalar�na sunmak istiyorsunuz? Bu
konuyu irdelemenize yard�mc� olacak, yol g�sterici birka� soru ve
y�ntem sunal�m size:
�n�n�zdeki iki g�n s�resince, ger�ekten kendinizi de�il de, ba�kalar�n�
memnun etmek i�in yapt���n�z davran�lar�n fark�na varmaya �al��n...
G�nl�k ileti�iminizde ne denli s�k maske tak�yorsunuz?
Bu kadar maske takmaktan ho�nut musunuz? Bunlar� hangi ko�ullarda
kullan�yorsunuz? Bu davran�lar�n�zdan memnun musunuz?
Maske takmak size (doyum, s�k�nt� vb. gibi) ne t�r duygular veriyor?

Yukardaki incelemeden sonra buldu�unuz sonu�tan ho�nut musunuz?


De�ilseniz acaba ne yapabilirsiniz? Vard���n�z sonu�lar� ve
g�zlemlerinizi yak�n bir dostunuzla tart��rsan�z daha fazla bilgi
edinebilirsiniz.

BENL�K B�L�NC� TEHD�T ED�LD���NDE

ORTAYA �IKAB�LECEK DAVRANI� T�RLER�

�nsan ya�am�nda �yle anlar vard�r ki, kendisini mutlaka korumas�


gerekti�inden, savunucu bir ileti�im i�ine girmesi zorunludur. ��nk�
kar��da, benli�ine sayg� g�stermeyen, kendisini korumazsa onu
ezip ge�ecek olan ki�iler vard�r. Sald�rganl���n bulundu�u b�yle durumlarda
ki�i, b�t�n g�c�yle kendini savunur. Bu durumda kalan
sadece ki�inin kendi olmayabilir; yak�nlar�n�n, sevdi�i kimselerin
zor durumda kald�klar�n� g�rd��� zaman da onlar� savunma gere�ini
duyar.

Sald�rgan davran�, ister a��k bir bi�imde isterse �rt�k bir bi�imde
olsun, ileti�imde savunmay� do�urur. Konu�an ki�i sald�rgan
davran��n�n fark�nda olmayabilir; ancak onun fark�nda olmay�� sonucu
pek de�i�tirmez. ��nk� dinleyen, davran�lar�n� onun fark�nda
olu� ya da olmay��na g�re de�il, kendi i� d�nyas� �er�evesinde de�erlendirir.

�rne�in, bir kimseye, --Ke�ke bir saat �nce gelebilseydin, o zaman


i�lerimiz �ok kolayla�m� olurdu!-- dendi�inde, bu ki�i kendini
ge� geldi�inden dolay� zaten su�lu hissediyorsa, birdenbire savunuculu�u
artacak ve:

(A) --Kabahat sende. Ben nereden bileyim bu i�in bu kadar �nemli


oldu�unu. Bana daha �nce s�yleyemez miydin?-- gibi bir cevap verecektir.

Ama s�z konusu ki�i, kendini su�lu hissetmiyorsa, o zaman daha


rahat konu�abilir ve kendini savunma ihtiyac�n� o denli hissetmez
ve:

(B) --Yaa, ke�ke gelebilseydim. Neyse, �imdi biraz daha h�zl� �al��r,
ge� gelmemi telafi ederim,-- �eklinde cevap verebilecektir.

Bir insan ge� geldi�inden �t�r� ni�in kendini su�lu hisseder ya


da hissetmez? Bu sorunun cevab�, o ki�inin benlik anlay��nda yatar.
Daha �nce de g�r�ld��� gibi, iki d�zeyde benlik anlay��ndan s�z
edilebilir: 1. G�r�nen benlik; 2. �deal (yani olmas� istenen) benlik.
G�r�nen benlik d�zeyinde ki�i ge� kalma davran��n� g�stermi�tir. Fakat
ideal benlik d�zeyinde --ge� kalmak-- istenmeyen bir davran�t�r. �stenmeyen
bu davran��, ki�i benlik kavram�n�n bir par�as� olarak rahatl�kla
kabul edemez... --Ben s�z�m� tutmayan, tembel ve g�venilmez bir adam�m--
tan�m�n� benlik kavram�n�n bir par�as� olarak g�rmek,
ki�iye zor gelece�inden, bu davran�a ba�ka nedenler arar. Bir
ba�ka deyi�le, benlik kavram�n� savunacak, hatay� kendinde g�recek
yerde, kendisinin d��nda arar.
Yukar�daki �rnekte, --Kabahat sende...-- bi�iminde konu�an ki�inin,
zaman�nda i�inin ba��na gelme konusunda g�r�nen benli�iyle,
ideal benli�i aras�nda bir bo�luk, bir �eli�ki vard�r. Ruhsal gerginliklerin
bir�o�u ger�ek ve ideal benlik aras�ndaki bu �eli�kiden kaynaklan�r.
Belirli bir konuda bireyin yapt���yla, yapmak istedi�i ayn� de�ilse,
bu konuyla ili�kili olarak savunucu davran�� daha s�k ortaya
��kar. G�r�nen benlikle, ideal benlik aras�ndaki �eli�kilerden do�an
bu bo�luklara, duyarl�l�k noktalar� ad� verilir. Yukar�da verilen �rnekte,
(A) bireyi i�in ge� kalma davran�� bir duyarl�l�k noktas� olu�turdu�u
halde, (B) bireyi i�in b�yle bir �ey s�z konusu de�ildir.

Duyarl�l�k noktalar� s�z konusu olunca, ki�iler psikolojik savunmaya


ge�erler. Psikolojik savunma, kendilik anlay��n� oldu�u gibi s�rd�rebilmek
i�in, d� d�nyay� biraz de�i�tirerek davran�� akla yak�n g�sterebilme
�abas�d�r. Davran��n� akla yatk�n g�sterebilme �abas� i�inde olan
ki�i, ger�ekleri sapt�r�r; b�ylece, --�arp�t�lm�-- d�nyada g�r�nen �eyler
ile, ki�inin ideal benli�i tutarl� g�z�k�r.

Psikolojik savunma mekanizmalar�na ge�meden �u noktay� k�saca


belirtmekte yarar var: Savunucu olmak her zaman zararl� ve k�t�
de�ildir. Savunma, ruhsal sa�l�k a��s�ndan bazen gerekli ve yararl�
bir davran�t�r. Fakat savunma, kendini s�k g�steren bir davran� haline
gelir ve a��r� derecelere ula��rsa, sosyal ili�kileri ger�ek�i bir zeminde
s�rd�rmeyi engeller ve uyumsuz bir davran� kayna�� haline gelir.

PS�KOLOJ�K SAVUNMA MEKAN�ZMALARI

Mant��a b�r�me: Ki�i, mant��a uygun, ama, ger�ekte var olmayan


nedenler bularak kendilik kavram�n� korur, ger�ekler kar��s�nda
incinmesini �nler.

�rne�in, kopya �eken bir ��renci, kopya �ekme davran��yla ilgili


bir s�r� neden bulur: S�navdaki sorular o kadar zordur ki, e�er kopya
�ekilmese kimse iyi not alamaz... ��retmenler de ��renciyken
kopya �ekmi�lerdir, vb.

Telafi (Giderim): �nsan�n kendi eksikli�ini gidermek amac�yla


kulland��� bir savunma mekanizmas�d�r. Ki�i yetersiz oldu�u bir
alanda bu eksikli�ini gidermek i�in �al�acak yerde, bu eksikli�ini
saklamak amac�yla g��l� oldu�u bir ba�ka alana �nem vermeye ba�lar.

S�z geli�i, aile ya�am�nda mutsuz olan ki�i, aile i�indeki uyumsuzlu�u
nasil giderece�ini bilemez, bu konuda kendini yetersiz ve
eksik hisseder ama buna kar��l�k kendini i� ya�am�nda yetenekli bulursa,
aile mutlulu�unu sa�lamak i�in �aba g�sterme yerine, kendini
i� hayat�na verir.

Yine ayn� bi�imde, doyumlu bir sosyal ili�kiye girememi� bir �niversiteli
gen�, kendinden ve yeti�tirili� bi�iminden ileri gelen eksiklikleri
gidermek i�in �aba harcayacak yerde, b�t�n enerjisini ba�ar�l�
oldu�u derslere verir, kendini sosyal ya�amdan t�m�yle soyutlar.
E�er bu gen�, derslerinde de pek ba�ar�l� de�ilse, enerjisini ba�ka
yollara y�nlendirebilir. �rne�in, politik tutumuna uygun bir a��r�
ak�ma girerek b�t�n enerjisini o y�nde kullanabilir.

Tepki olu�turma: Birey, ger�ek duygular�n�n tam kar��t�n� g�sterme


yoluyla da benlik bilincini savunur. �rne�in, toplant�larda herkesten
daha ne�eli g�r�nen, her �eye g�lmeye haz�r olan ki�i, belki
de ger�ekte mutsuzdur; fakat bunun tam tersini yaparak ger�ek duygusunu
saklar.

Yeniden evlenmesine, k���k �ocu�unun bir engel olu�turdu�unu


d��nen dul anne, i�ten i�e �ocu�una duydu�u kin ve �fkesini, �ocu�una
a��r� bir ilgi ve sevgi g�stererek saklama �abas�na girebilir.

Yans�tma: Yans�tma kendini iki bi�imde g�sterir. Kendi eksiklikleri


ve beceriksizli�inden do�an aksakl�klar� ba�kalar�na y�klemek,
birinci yans�tma t�r�d�r. �rne�in, gol atamayan futbolcu, ba�ar�s�zl���n�n
nedeni olarak, tak�m arkada�lar�n�n iyi pas vermemelerini
g�sterir.

�kinci yans�tma t�r�, istenmeyen, kabul edilmeyecek t�rden arzu


ve tutumlar�, ba�kalar�na yak�t�rma e�iliminden kaynaklan�r. Bekarl���nda
�ok �apk�nl�k yapm� erkekler, evlenince e�lerine g�venmezler.
E�lerinin normal arkada�l�k ili�kilerini bile k�skanan bu kimseler,
kendi tutumlar�n� e�lerine yans�t�yor olabilirler.

�zde�im: Kendisinden emin omad��� ya da kendisini pek be�enmedi�i


zamanlar, ki�i, bir ba�ka kimseyi taklit eder; kendi duygu,
d��nce ve davran�lar�na onu model al�r. Bir konuda konu�urken
ya da bir i� yaparken, bunu ba�araca��na g�veni yoksa, kendisi i�in
�nemli, g�z�nde b�y�tt��� birini taklit etmeye �al��r. Bu taklit s�k
s�k tekrarlan�rsa, ki�i kendi d��nce ve duygular�yla ili�kisini kaybedebilir.

S�zgeli�i, yeni evlenen bir �ift, televizyondan g�rd�kleri bir filmdeki


kar� koca ili�iklerine hayrand�rlar ve �yle bir ili�kiyi kendi ya�amlar�yla
�zde�le�tirmi�lerdir. Televizyondaki �ift gayet romantiktir ve
birbirleriyie hi� kavga etmez. Yeni �ift de onlar gibi olmak ister:
Kad�n da, koca da birbirlerine sinirlendi�i halde, --ideal evlilikte
bu olmaz-- diyerek kendi duygular�n� bast�r�r. Duygular�n� bast�ran
ki�inin ger�ek benli�iyle ili�kisi koptu�undan, bir savunma s�z konusudur.
Burada �zde�im t�r�nden bir savunma ortaya ��kar.

Hayal kurma: Ki�i, istekleri ve ama�lar� ger�ekle�medi�i zaman,


�o�u kez hayal kurmaya ba�lar. Bu hayal d�nyas� sayesinde ger�ek
d�nyas�nda onu s�kan d��ncelerden uzakla��r, daha doyumlu g�r�nen
bir hayal d�nyas�na girer.

D��k gelirli Kap�c� Ahmet Efendi, s�k s�k kendisini zengin bir
i�adam� olarak hayal eder. T�rkiye'nin en zengin ki�ilerinden biri
olacak, b�y�k kentlerde i�yerleri a�acakt�r. Bu kadar �nl� olan Ahmet
Bey, ara s�ra ans�z�n i��i ailelerini ziyaret edecek ve onlarla birlikte
oturup onlar�n m�tevazi sofras�nda yemek yiyecektir. Bir g�n
bu i��i ailelerinden birinde g�zel bir gen� k�zla tan��r...

Hayal kurmak bazen gerekli ve yararl�d�r. Yarat�c� kimselerin


d� g�c�n�n zengin oldu�u s�ylenir: Hayal kurman�n yarat�c� zekay�
kam��lad��� da ileri s�r�lm�t�r. Ancak ki�i ger�ekle hayal aras�ndaki
s�n�r� bildi�i ve kurdu�u hayaller ger�ek d�nyas�yla ili�kisini
kesmedi�i s�rece, hayal kurman�n bir sak�ncas� yok, tersine yarar�
vard�r.

Bast�rma: Ho� olmayan bir durumu g���sleyip onunla m�cadele


etme yerine, bazen b�yle bir durumu g�rmezlikten gelme ya da yads�ma
daha kolay gelir insana. Bu yok sayma, �o�unlukla ki�iye ho�
gelmeyen durum --unutularak-- yap�l�r.

Sava�ta en yak�n arkada��n� kazayla vuran ve onun �l�m�ne neden


olan ki�i, kendi dikkatsizli�i sonucu ortaya ��kan bu olay�, bir
s�re sonra unutmu�tur. Ayn� �ekilde, o�lunun a��r� politik ak�mlara
kap�larak bir genci �ld�rd���n� ��renen baba, o�lu hapisten ��kt�ktan
sonra b�yle bir olay� hi� an�msayamaz.

Asl�nda beyindeki unutma mekanizmas� her insanda bir �l��de


otomatik olarak i�ler. Ki�inin s�rekli ac� duymas�n� �nlemesi a��s�ndan
bast�rman�n yararlar� vard�r. Ancak bu yola bireyin ger�ekle ilgisini
kesecek derecede ve s�kl�kta ba�vuruluyorsa, o zaman uyum zorlu�u
g�r�l�r ve sonu�ta daha fazla sorunlar� olan bir ki�ilik ortaya
��kar.

�rne�in, birbirini seven bir �ift, ellerine ge�en paray� nas�l


harcayacaklar� konusunda anla�am�yorlar. Kad�n, --para harcamak, daha
rahat ya�amak i�indir;-- diye d��n�rken koca, --tasarruf etmek, gelecek
i�in para biriktirmek gerekir;-- bi�iminde d��n�r. Birbirlerini
sevdiklerinden, bu �ift para harcamayla ilgili d��nce ayr�l�klar�n�
g�rmezli�e gelip, bu sorunu bast�rabilir. Ama zamanla, g�z yummu�
olduklar� bu uyu�mazl�k, aralar�ndaki ili�kiyi sars�p zedeler. Bu �iftin
aralar�ndaki anla�mazl�k noktas�n� bir an �nce saptay�p, bu konuda
ikisinin de uzla�abilecekleri bir anla�maya varmalar�, daha uyumlu
ve daha sa�l�kl� bir davran� olurdu.

Duygusal yal�t�m ve so�ukluk (Apati): Bir zamanlar �nem verdi�i


ve kendini ortaya koydu�u bir ili�kide incinmi�, k�r�lm� bir kimse,
bu t�r ili�kilere kar�� duygusal bir so�ukluk geli�tirebilir.

S�zgeli�i, sevdi�i ve duygusal olarak ba�land��� bir kimseden


�ok ac� �ekerek incinen bir gen� k�z, kendini t�m�yle derslerine aday�p
ba�ka hi�bir erke�e y�z vermemeye ba�layabilir. Sevme, sevilme,
ona g�re ger�ekte varolmayan duygulard�r art�k. Hele erkekler bu
t�r duygulardan hi� anlamazlar. Onun i�in bir erke�e duygusal olarak
bir daha yakla�mamak gerekir. �nemli olan okulu bitirmek, bir
meslek sahibi olmak, anne ve baban�n uygun g�rd��� biriyle evlenmek,
ya�amdan duygusal doyum beklememektir.

B�yle bir genelleme ku�kusuz herkesi kapsamaz. �zel olarak k�r�ld���


ya da k�zd��� ki�iye d�n�k bir duygusal so�ukluk geli�tirebilir.
--Zaten benim i�in o kadar �nemli bir insan de�il ki! Benim ona
ihtiyac�m yok,-- gibi bir tutum tak�narak kendini uzak tutar.

�ster genel, isterse �zel olsun, duygusal so�ukluk ve yal�t�m bireyi


ger�ek sorunla ilgilenmekten ve soruna bir ��z�m getirmekten al�koyar.
--Zaten benim i�in �nemli de�il,-- diyerek ili�kiyi kesmek, s�z
konusu ki�iyle arada varolan sorunlar� ��zmeyi, bu yolda herhangi
bir giri�imi ve ilerlemeyi olanaks�z hale getirmek demektir. B�yle bir
tav�rla, ili�kinin niteli�inin de�i�erek s�rmesi de s�z konusu olamaz;
bo�anan e�lerin evlilik ili�kilerini dostlu�a d�n�t�rememeleri gibi.

Yer de�i�tirme: K�zg�nl�k ve d�manca duygular, bunlara yol


a�an kimselere de�il de, daha az �ekinilen kimselere y�neltilirse, yer
de�i�tirme t�r�nden bir savunucu davran� ortaya ��kar.

�rne�in, d�ar�ya oyuna ��kmadan �nce odas�n� iyice derleyip


toplamas� s�ylenen �ocuk, k�zg�nl���n� k���k karde�ine ba��rarak
g�sterir. ��nk� annesine ba��racak olursa dayakla ya da ba�ka bir
�ekilde cezaland�r�lacakt�r.

Ki�i, bazen neye k�zg�n oldu�unu pek bilmeden, sinirli ve k�zg�n


bir hava i�inde bulunabilir; b�yle zamanlarda, kar��s�na kim ��karsa,
ona k�zmaya, onun her yapt���nda kusur bulmaya haz�rd�r. Bu t�r
durumlarda, duygular�n�n fark�na varabilen kimse, olgun bir kimsedir;
b�yle bir ruh hali i�inde oldu�unu anlay�nca, kar��la�t��� kimselere,
�zellikle o g�n, biraz daha ho�g�r�l� davranmaya �zen g�sterir.

Kar�� sald�r�: Ele�tirildi�i zaman, insanlar�n �o�u, ele�tiri konusu


olan �eylere cevap verecek yerde, �o�u kez ele�tirene h�cum ederek
kendini korumaya y�nelir. Be�inci B�l�mde tart��lan kavramlar
i�inde s�ylenirse, ileti�imi i�erik oda��ndan, ili�ki oda��na kayd�r�r.
Ki�inin davran�� ya da ki�ili�iyle ilgili bir ele�tiri kar��s�nda, bunu
yapana, --Sen kendini ne san�yorsun?!-- diye k�zg�n bir tonla sald�r�ld���
olur. Ele�tirilen noktalarla ilgili olmayan konulara saparak, kar��dakinin
ele�tirilecek y�nleri ortaya ��kar�lmaya �al��l�r. Oysa bu
davran�, kar��dakini daha da savunucu yapar; b�ylece o ki�iyle
ger�ekle�tirilmeye �al��lan ileti�imi, savunucu bir ileti�im haline
d�n�t�r�r.

�leti�imde savunuculuk artt�k�a ne konu�uldu�u �nemini yitirir,


kimin konu�tu�u �nem kazanmaya ba�lar. B�ylece bir sorunu ��zmek,
bir konuyu ayd�nl��a kavu�turmak ama� olmaktan ��kar, kar��daki
ki�iyi rahats�z etmek, kalbini k�rabilmek temel ama� olur. Sonu�
olarak da, konu�maya ba�lad�klar� andakine oranla birbirine daha
k�zg�n, daha d�manca duygularla dolu iki insan ortaya ��kar; herhangi
bir sorun ��z�lm� ya da ayd�nl��a kavu�turulmu� olmaz.

A�a��da savunucu ileti�ime ve bunun kar��t� olan a��k ileti�ime


iki �rnek vermek istiyorum. �ki ileti�im �slubu aras�ndaki fark daha
iyi belirsin diye ayn� ki�iler, ayn� konuda konu�turulmu�tur.

�rnek 1

Kad�n : --Eve geldi�in zaman hemen gazeteyi eline al�p misafir


odas�na �ekilece�ine, --Merhaba kar�c���m--, deyip biraz g�lery�z g�sterebilir
ve benimle konu�abilirdin!... Ben senin hizmet�in de�ilim.
Bunun fark�ndas�nd�r, umar�m!...--

Koca : --Yorgun geldi�imi farketmedin mi? Birazc�k ilgi duysayd�n


ne denli yorgun geldi�imi g�r�rd�n!.. Ak�ama kadar bankada
m�teriyi memnun etmeye �al��yorum. Eve gelince de han�mefendiyi
mi memnun edece�im?.. B�kt�m senin bu t�r konu�malar�ndan!.. ��mar�k
bir k���k k�z gibisin... Hep ilgi bekliyorsun!.. Birazc�k da sorumlu
bir ev kad�n� gibi d��n�p davransana!..--

Kad�n : --Sensin ��mar�k �ocuk asl�nda!.. Neymi� efendim? Beyefendi


bankada yoruluyormu�!.. Ben sanki yorulmuyorum. B�t�n g�n
��renci denen o zibidilere laf anlatmaya kalk, sonra eve gel �ocuklarla
u�ra�, ev i�lerini yap, beyefendinin yeme�ini haz�rla... Ben senden
�� kat tazla i� yap�yorum, biliyor musun sen?!..--

Koca : --Kes sesini be! D�r d�r d�r!.. �eker gider lokantada yerim.
Hi� olmazsa senin d�rd�r�n� dinlemem. B�kt�m be!..--

Kad�n : --Haydi git �yleyse. Defol git! Seni tutan yok. Kendini
adam m� san�yorsun sen?..--

�rnek 2

Kad�n : --Eve geldi�in zaman hemen gazeteyi eline al�p misafir


odas�na �ekilece�ine, --Merhaba kar�c���m--, deyip biraz g�lery�z g�sterebilir
ve benimle konu�abilirdin!... Ben senin hizmet�in de�ilim,
Bunun fark�ndas�nd�r, umar�m!...--

Koca : --Merhaba kar�c���m. �z�r dilerim. Emin ol seninle her zaman


konu�maktan zevk al�r�m. Ayr�ca seni �zledim de... Fakat bug�n
ger�ekten yorgunum. Ama sen yine de hakl�s�n. Biraz oturup gazeteyi
okuyacakt�m. Neyse �nemi yok bunun. �nce be�, on dakika mutfakta
seninle sohbet edeyim. Anlat bakal�m g�n�n nas�l ge�ti?..--

Kad�n : --Ben de senden �z�r dilerim. Okulda ��renciler o kadar


sayg�s�z ve s�z dinlemez hale geldiler ki, �ok can�m s�k�l�yor. H�nc�m�
bilmeden senden ��kar�yorum, belki de... Kusura bakma... B�yle zamanlarda
sana iyi davranam�yorum. Daha yumu�ak konu�abilirdim.--

Koca : --Anl�yorum, hayat�m. Ger�ekten yorgun ve sinirlisin. Sana


biraz yard�m edeyim. Hem konu�al�m, hem yeme�i haz�rlayal�m. Sen
bana k�zsan da ben ald�rmam, ��nk� beni sevdi�ini ve de�er verdi�ini
biliyorum!--

SAVUNMA MEKAN�ZMALARI G�NL���

Ki�ilerin davran�lar�nda g�zlenebilen temel psikolojik savunma


mekanizmalar�n�, ana hatlar�yla inceledikten sonra, �imdi, kendi
davran�lar�m�za d�nelim ve a�a��daki uygulama yoluyla, g�nl�k ya�am�m�zda
yer alan insan ili�kilerinde, ne t�r savunma davran�lar� g�sterdi�imizi
g�zlemleyelim.

1. �ki, �� g�n, g�nl�k ya�am�n�zdaki ileti�imleri g�zleyerek ne


zaman savunucu oldu�unuzu bulmaya �al��n. Ki�inin kendinin
savunucu oldu�u zamanlar�n fark�na varmas� zordur, ama
daha �nceki okuduklar�n�z� g�z�n�nde tutarak bu zor i�i ba�arabilirsiniz.
Bedeninizin belirtilerine duyarl�k g�sterirseniz,
i�iniz daha da kolayla��r. Kendinizi aldatt���n�z ve savunucu
mekanizmalardan birini kulland���n�z zaman, v�cudunuz b�y�k
bir olas�l�kla buna bir tepkide bulunur. V�cudunuzun bu
tepkilerini saptayabilirseniz, nas�l ve nerede savunma yapt���n�z�n
daha �abuk fark�na varabilirsiniz.

2. De�i�ik ki�ilerle etkile�imde bulundu�unuz zaman savunuculu�unuzda


farkl�l�k oluyor mu?

3. Savunucu oldu�unuzu d��nd���n�z her ili�kiyi tan�mlamaya


�al��n. Ki�inin sizinle olan ili�kisini (arkada�, e�, m�d�r,
vb.) m�mk�n oldu�u kadar ayr�nt�l� bir bi�imde anlat�n. Bu
durumda hangi savunucu mekanizmay� kulland���n�z� tan�maya
ve adland�rmaya �al��n.

4. Savunucu bir ileti�im oldu�u anda, bunu hemen k�saca yazmaya


�al��n. Birka� g�n bekledikten sonra yazarsan�z, ge�en
zaman s�resinde olay� alg�lay��n�z de�i�mi� olabilir.

5. Tuttu�unuz bu g�nl��� bir arkada��n�zla payla�abilir ve sizin


g�zlemlerinizle ilgili olarak onun ne d��nd���n� sorabilirsiniz.
Acaba arkada��n�z kendisinin savunma mekanizmalar�yla
ilgili b�yle bir g�nl�k tutmak ister mi? B�yle bir g�nl�k tutarsa
buldu�u sonu�lar� birlikte tart�may� ger�ekle�tirebilir misiniz?

SAVUNUCU �LET���M NE ZAMAN ARTAR?


Bu konuda yap�lan bir ara�t�rmadan k�saca s�z etmek yerinde olur.
Landfield (1954), bireyin g�venli�i ve kendi hakk�ndaki be�enisi tehdit
edildi�i zaman, savunucu davran��n artt���n� g�zlemlemi�tir. Bu
t�r tehdit durumlar�, daha �ok bireyin kendisi i�in �nemli olan ve
onun davran�lar�n� de�erlendirebilecek mevkide bulunan ki�iler
(patronu, amiri, ��retmeni vb.) �evresinde oldu�u zaman, ortaya ��kar.
Landfield, insanlar�n iki t�r tan���� oldu�unu s�yler: Tehdit
edici olan ve olmayan tan��kl�klar. Tehdit edici olmayan tan��k, bireyin
davran��n� de�i�tirmek istemez, onun duygular�n�, d��ncelerini,
tutumlar�n� oldu�u gibi ��renmek amac�ndad�r; bunun �tesine
ge�ip, --�unu ��yle yapmal�s�n!-- demez ve bu nedenle savunuculu�a
yol a�maz. Tehdit edici tan��klarla kurulan ileti�imdeyse savunucu
�zellik kendisini daha s�k g�sterir.

Davitz (1959) ise, �evresindeki insanlar� tehdit edici olarak g�rmenin


ya da g�rmemenin, b�y�k �l��de ileti�im kuran ki�inin alg�lay�
bi�imine ba�l� oldu�unu g�zlemlemi�tir. Korku dolu ve endi�eli
kimselerin �evresindekileri �o�unlukla tehdit edici olarak g�rd�kleri
saptanm�t�r. Bu t�r insanlar, i�inde bulunduklar� ki�iler aras�
ili�kiler �evresini, cezaland�r�c� bir �evre olarak alg�larlar. Bu ki�iler,
b�y�k bir olas�l�kla, cezaland�r�c� bir ortamda yeti�mi�lerdir; cezaland�r�c�
geli�im ortam�nda, ba�kalar�ndan korkmaya ve kendilerini
s�rekli koruma gere�ine ko�ullanm�lard�r. ��nk�, �ocukken ald�klar�
mesajlar, genellikle olumsuz ele�tiri, g�l�n� duruma sokulma,
reddedilme, aldat�lma, hakaret, k���k d��r�lme ya da �nemsenmeme
gibi olumsuz i�eri�e sahiptir. B�yle bir �evreden gelen �ocu�un
s�k s�k savunucu olmas� do�al de�il midir?

Hangi t�r �evreler ne gibi tipleri yeti�tiriyor, sorusuna ili�kili olarak


yapt��� �al�mada, Hacettepe �niversitesi ��retim �yelerinden
Y�ld�z Kuzgun, ana-babalar�n otoriter, demokratik ya da ilgisiz tutumlardan
birine sahip olmas�yla, �ocuklar�n kendini ger�ekle�tirme
dereceleri aras�ndaki ili�kiyi ara�t�rm�t�r (Kuzgun, 1973).

Varolu��u-insanc�l ad� alt�nda bilinen psikoloji okuluna g�re,


kendini ger�ekle�tirme g�d�s�, insanlar�n temel faaliyet kayna��n�
olu�turur. Kuzgun, kendini ger�ekle�tirmenin belirtileri olarak �u
davran�lar �zerinde durmu�tur:

-Zaman� iyi kullanma,

-Deste�i d�tan de�il, i�ten alma,

-Duygusal bak�mdan a��k olma,

-��ten geldi�i gibi davranma

-Kendine sayg� duyma,

-Kendini kabul etme,

-�nsan�n temelde iyi bir yarat�k oldu�una inanma,

-Uzla�t�r�c� bir yakla��m i�inde olma,

-Sald�rganl�k e�ilimlerini ger�ek�i bir tutumla kabullenme,

-Yak�n ili�ki kurabilme yetene�ine sahip olma.


Ara�t�rmadan elde edilen bulgulara g�re, demokratik tutuma sahip
olan ailede yeti�mi� bireyler, kendilerini daha �ok ger�ekle�tirebiliyorlar.
So�uk ve sert disiplinli otoriter ortamda yeti�en gen�lerinse,
kendilerini ger�ekle�tirme y�n�nden daha ba�ar�s�z olduklar� g�r�lm�t�r.
�lgisiz tutum i�inde yeti�enler de, kendini ger�ekle�tirme
y�n�nden geri kalm�l�k g�sterir, ancak otoriter ortamda yeti�enler
kadar ba�ar�s�z olamaz.

Kuzgun'un ara�t�rmas�nda kendini ger�ekle�tirme belirtileri olarak


say�lan davran�larla, a��k ileti�im belirtileri olarak say�lan davran�lar
aras�nda b�y�k bir paralellik g�ze �arpar. Bu paralelli�e dayanarak,
demokratik ortamda yeti�enlerin, otoriter ortamda yeti�enlere oranla,
ileti�im davran�lar�nda daha az savunucu oldu�u s�ylenebilir.

Lichtenber (1955), --Bir ki�inin duygusal olgunluk derecesiyle


kurmu� oldu�u ileti�im t�r� aras�nda bir ili�ki var m�?-- sorusu �zerinde
durmu� ve duygusal y�nden hen�z olgunla�mam� kimselerin
reddetme, kar�� ��kma ve kar��s�ndakinin s�yledi�inin tersini s�yleme
davran�lar�n� daha fazla g�sterdiklerini saptam�t�r. Olgun kimselerse,
--daha �nceden s�ylenenleri g�z�n�nde tutma--, --ne s�yleyeceklerini
planl� bir bi�imde �nceden �zet olarak kar��dakilere belirtme--
gibi davran�lar� daha s�k g�sterirler. Duygusal y�nden olgun
olan kimselerde g�zlenen bu t�r davran�lar�n, ileti�imde bulunan
ki�ilerin aralar�ndaki fikir ayr�l�klar�n� daha a��k bir bi�imde g�rmelerine
yard�m etti�i saptanm�t�r.

SAVUNUCULUK �LET���M� MAHVEDER

�li�ki i�inde bulunan iki ki�iden biri savunucu olmaya ba�lay�nca,


ileti�im h�zl� bir bi�imde bozulmaya ba�lar. �yle anlar olur ki, b�t�n
bir ya�am boyu �nemle korudu�umuz baz� ili�kiler, savunucu bir
ileti�imin sonunda, bir anda mahvolup gidebilir. --Hangi t�r ileti�im
savunucudur, savunucu ileti�im nas�l ortaya ��kar?-- konular�nda bilin�lenmi�
ki�i, insan ili�kilerinde bu t�r kay�plara u�ramama y�n�nden
daha �ansl�d�r. Bu nedenle savunucu ileti�imle onun kar��t�
olan a��k ileti�im �zerinde biraz daha durmakta yarar vard�r.

SAVUNUCU YA DA A�IK �LET���M� NASIL TANIRIZ?

�leti�im s�recinde savunucu tutumun nas�l belirece�ini Gibb (1961)


s�k s�k kaynak olarak kullan�lan bir makalesinde ele alm�t�r.

Gibb, �u temel varsay�mdan hareket eder: �leti�im bir dil i�lemi


de�il, bir insan s�recidir. �leti�imde ilerleme sa�layabilmek i�in, insanlar
aras�ndaki ili�kilerde bir geli�im, bir ilerleme ger�ekle�tirmek
gerekir. Ki�iler aras�ndaki ili�kiler bozuk bir temele oturmu�sa, ileti�imde
kullan�lan dil ne kadar kaliteli olursa olsun, ileti�imde bir ilerleme
g�r�lmez.

�leti�imde en ba�ta gelen bozuk temellerden biri, savunuculuktur.


Savunuculuk, bireyin benlik bilincini koruma gereksinmesinden kaynaklan�r.
Savunucu durumda olan ki�i, zihin g�c�n� s�z konusu
edilen konudan �ok, kendisini savunmaya harcar. Konudan s�z etmek
yerine, kar��s�ndakine nas�l g�r�nd���n� d��n�r. Kar��dakini
nas�l alt edece�ine, tart�may� nas�l kazanaca��na, nas�l bask�n ��kaca��na,
kar��s�ndaki s�zl� sald�r�da bulunursa nas�l kar�� koyaca��na
zihnini yorar.
Bir kimse savunucu bir bi�imde konu�ursa, dinleyicide de kendili�inden
savunucu bir tutum uyan�r. �leti�imdeki savunuculuk kendini
sadece s�zl� ileti�imde de�il, beden hareketlerinde, y�z ifadelerinde
ve sesin tonunda da g�sterir. Bu ipu�lar�, s�ylenen s�zlerle beraber,
dinleyiciyi daha da savunucu hale getirir ve savunuculu�u gittik�e
artan ki�i kar��s�ndakinin niyeti, de�erleri ve duygular�n� alg�layamaz
hale gelir.

Yap�lan ara�t�rmalar, savunma �zelli�i artt�k�a, ileti�imdeki verimin


d�t���n�, savunma azald�k�a, mesaj�n anlam�na ve yap�s�na
daha da dikkat edilebildi�ini g�stermi�tir. Savunuculuk azald�k�a
Kaynak (konu�an) ve Hedef (dinleyen) Birimlerin ileti�imi bozacak
t�rden yanl� alg�lamalardan uzakla�t�klar� g�r�lm�t�r. Savunuculu�un
az oldu�u a��k ileti�im ortam�nda, ileti�imde bulunanlar mesaj�n
yap�s� ve i�eri�ine daha �ok dikkat ederler.

SAVUNUCU VE A�IK �LET���M�N

TEMEL�NDE YATAN TUTUMLAR

Savunucu ve a��k ileti�imin temelinde a�a��daki tutumlar yatar:

Savunucu ileti�im:

Yarg�lay�c� tutum

Denetlemeye y�nelik tutum

Belli bir strateji izleyen planl� tutum

Ald�rmaz, umursamaz tutum

�st�nl�k belirten tutum

Kesin tutum

A��k ileti�im:

Tan�t�c� tutum

Soruna y�nelik tutum

Plans�z, kendili�inden olu�an tutum

Anlay�, duygusal yak�nl�k g�steren tutum

E�itlik belirten tutum

Denemeci tutum

�leti�im s�recinin t�m� i�inde bu tutumlar �e�itli derecelerde


kendini g�sterir. Bir kimsenin ileti�imi, tek bir tutumu yans�tmaz;
farkl� tutumlar birbiri i�ine kayna�m� olarak ortaya ��karlar.

�rne�in, bir yerde yarg�lay�c� bir tutum g�steren biri, bunun ard�ndan
anlay� ve yak�nl�k tutumlar�n� da belirtebilir. B�yle durumlarda
dinleyici ne yapaca��n� bilemez; kar��s�ndakine k�zs�n m�, yoksa
onu sevsin mi bir t�rl� karar vermez. G�nl�k ya�amda g�zlemlenen
ileti�imlerde, savunucu ve a��k ileti�im tutumlar� birbirleriyle
de�i�ik t�rlerde ve �e�itli derecelerde birle�im g�sterebilirler. Anlat�m�
kolayla�t�rmak amac�yla, birbirine kar��t olan iki tutumu di�erlerinden
ayr� olarak ele al�p inceleyece�iz.

Yarg�lay�c� tutum: Yarg�lay�c� tutum savunuculu�u artt�r�r. E�er


dinleyici, konu�an�n ses tonundan, davran��ndan yarg�land���,
de�erlendirildi�i izlenimi al�yorsa, savunucu bir tutum i�ine girer. Konu�an
ki�inin mevkii, ya��, dinleyenle ge�mi� ili�kilerinin t�r�, savunucu
tutumun ne zaman ve ne �l��de ortaya ��kaca��n� etkiler.

�ocuklar� yeti�tirirken anne ve babalar s�rekli olarak, �ocu�un


davran�lar�n� --iyi--, --k�t�--, --ay�p-- bi�iminde de�erlendirdi�inden
k���k ya�ta yarg�lama tutumu bireyin i�ine yerle�ir ve �o�u kere birey,
gelen mesajlar� bu e�ilim i�inde de�erlendirir.

�ki �rnekle a��klamam�z� daha somutla�t�ral�m:

Deprem b�lgesinde bulunan bir evde, orta �iddette bir zelzele sonucu
ev sallanmaya ba�lay�nca, �ocu�unu merak eden anne, --Can
neredesin!-- diye seslenince, �ocuk i�erden korkak bir sesle, --Ben
yapmad�m anneci�im!-- diye cevap verir.

�ocuk eski beklentileri �er�evesinde bu sorunun alt�nda bir su�lama,


bir yarg�lama alg�lam�t�r.

Beni ziyarete gelmi� bir ��rencim, sigara i�mekteydi; konu�maya


ba�lad�k. Bir s�re sonra yak�n�mda duran sigara tablas�n� onun yan�na
koydum. ��rencim biraz mah�up bir sesle, --K�l� yere atm�yordum,
��p sepetine at�yordum, hocam!-- dedi.

Yukar�daki �rneklerden de anla��laca�� gibi, s�rekli yarg�lanarak


b�y�t�lm� olan birey, otorite kar��s�nda an�nda savunma davran��na
ba�vurur.

Tan�t�c� tutum: Tan�t�c� tutum i�inde olan kimse, kar��s�ndakinin


ku�ku ve korkular�n� uyand�rmadan ileti�imde bulunur. Bu tutumun
�teki ki�i ya da ki�ileri tehdit edici, yarg�lay�c� bir �zelli�i yoktur;
oldu�u gibi kabul edilir; �rt�k veya dolayl� da olsa --iyi ya da k�t�--
bi�iminde bir de�erlendirme getirmez.

Tan�t�c� tutumla dile getirilen masajlar ne kadar belirgin olursa, o


denli az yanl� alg�lama olur. �rne�in, ben sigara tablas�n� ��rencinin

yak�n�na koyarken, --Sana daha yak�n olur;-- deseydim, onun savunucu


tutumu belki de harekete ge�meyecekti. Ki�iler birbirinden
�ekiniyor ve kendileri hakk�nda herhangi bir de�erlendirmenin s�z
konusu olabilece�i ku�kusu i�inde bulunuyorlarsa (ki bu ku�ku bilin��st�
ya da bilin�alt� olabilir), tan�t�mc� mesaj�n daha a��k se�ik
olarak verilmesi gerekir. Kar��l�kl� g�ven bir kez kurulduktan sonra,
bireyler mesajlar�n� olu�tururken pek �zen g�stermeseler de, yanl�
anla��lma ve yorumlanma ender olarak ortaya ��kar.

Denetlemeye y�nelik tutum: Denetlemeye y�nelik tutum, konu�an�n


dinleyiciyi denetleme, belirli bir y�ne �ekme ya da fikrini de�i�tirme
gibi ama�lar ta��mas�n� i�erdi�inden, bunu sezen dinleyicinin
savunuculu�u artar. Bu tutumun temelinde yatan varsay�m, dinleyenin
konu�andan daha yetersiz, daha aciz oldu�udur. Konu�an
kimse, denetleme tutumuyla �rt�k ya da a��k bir bi�imde, dinleyeni
--bilgisiz--, --kendi ba��na karar vermekten aciz--, --hen�z olgunla�mam�--,
--ak�ls�z--, --yanl� yolda olan biri-- olarak g�rd���n� ifade eder.
�leti�imde �rt�k bir bi�imde yer alan bu mesaj, dinleyicide savunucu
tutumun do�mas�na yol a�ar.

Denetleme tutumu, kendini �e�itli bi�imlerde g�sterebilir: Dinleyicinin


belirli bir konudaki tutumunu de�i�tirmeyi isteyebilir ya da
davran��n� belirli bir bi�imde y�nlendirmeyi d��nebilirsiniz. Bireyin
belirli bir faaliyetini s�n�rland�rmak i�in de ileti�imde bulunabilirsiniz.
Dinleyicinin savunuculuk davran��n�n derecesi, sizin denetlemeye
�al�t���n�z konuyla kendini ne kadar �zde�le�tirdi�ine, ba�ka
bir ifadeyle, bu konunun dinleyicinin benlik kavram�yla ne �l��de
ili�kili oldu�una ba�l�d�r. Bireyin ba�l� bulundu�u, duygusal ve
d��nsel a��dan kendinin bir par�as� olarak g�rd��� konularda, savunuculu�u
y�ksek olur; benli�iyle pek ilgisi olmayan konularda
ise, denetlemeye ayn� �l��de tepkide bulunmaz.

Soruna y�nelik tutum: Soruna y�nelik tutum i�inde olan ki�iler,


kendilerini belirli bir i�i yapmakla sorumlu g�rerek konu�may� s�rd�r�rler.
Bu tutum i�inde kar��daki ki�iden katk� beklenir, ��nk� sorunun
tart��larak ��z�lece�i, her iki taraf�a kabul edilmi�tir. --�nceden
do�rulu�una karar verilmi�-- belirli bir ��z�m yolunu zorunlu
kabullenme de�il, sorunu beraberce tan�ma ve ��z�m yollar�n� arama
bu tutumun gere�idir.

A�a��daki �rnekte, bir baba, lise son s�n�ftaki o�luyla denetleyici


bir bi�imde konu�maktad�r.

Baba : --O�lum, biliyorsun ben bir memurum: Sizleri okutmak


i�in annen ve ben bir�ok fedakarl�kta bulunduk. Allaha ��k�r, sizler
de �al�t�n�z ve hi� tak�nt�s�z bu a�amaya ula�t�n�z. �imdi bir meslek
se�me s�ras� geldi. Ben senin doktor olman� istiyorum. Bug�n doktorlukta
�ok para var. Uzman bir doktor, herg�n iyi para kazan�r. Ben
�ok s�k�nt� �ektim, doktor olursan sen s�k�nt� �ekmezsin. Ma�allah zekisin,
hangi fak�lteyi istesen girebilirsin.--

O�lu : --Baba ben doktorlu�u sevmiyorum, ��nk� b�t�n g�n


hasta insanlarla u�ra�mak istemiyorum. Ne kadar kazan�l� meslek
olursa olsun, s�rekli hastal�kla u�ra�t���m zaman hayat�mdan memnun
kalamam. Benim ilgi alan�m daha �ok i� hayat�nda... Onun i�in
ben i�letme fak�ltesine gitmek istiyorum. Orada okurken bir yandan
da yabanc� dilimi g��lendirece�im. Bu fak�lteyi bitirdikten sonra, iki
y�l i�inde yurt d��na gidip; i�letmede uzmanl�k derecesini alaca��m.--

Baba : --Senin yurt d��nda falan i�in yok. Oraya gidip belki de
d�nmezsin. Haluk Bey'in o�lu Vural gitmi�ti, ne oldu?.. Orada bir yabanc�
k�zla evlendi... �imdi hem annesi hem de babas�, --Ke�ke okutmasayd�k da,
burada bizimle kalayd� o�lumuz-- diyorlar!--

O�lu : --Ama baba, Vural'� �rnek g�stererek bana engel olman�z


akl�ma yatm�yor. Ayr�ca, T�rkiye'de i� hayat�n�n geli�mesini istiyorum.
T�rkiye iyi i� adam� ��karamad��� i�in, yabanc�lar i� alanlar�n�
kap�yor. Ayr�ca i� hayat�ndan zevk al�yorum. Ge�en yaz Abidin Amca'n�n
yan�nda �al��rken bunu ne kadar sevdi�imi anlad�m.--

Baba : --Abidin Bey'in babas� zenginmi�, sermaye vermi� o�luna.


Benim sana verecek bir �eyim yok. Ben sana ancak ���t verebilirim,
yol g�sterebilirim. Sen gel benim s�z�m� dinle. Sonraki pi�manl�k
fayda etmez. Sen t�p fak�ltesine gir ve doktor ol, yavrum. Baban�n s�z�n�
dinle. Biliyorsun, ben her zaman senin iyili�ini isterim.--

O�lu : --Babac���m, ben senden para istemiyorum ki!.. Ben iyi bir
i� y�neticisi olduktan sonra zamanla kendi i�imi kurar�m. Kusura
bakmay�n ama, ben t�p fak�ltesine gitmeyece�im. Bu meslekte ya�ayacak
olan benim, siz de�ilsiniz... Bana �yle geliyor ki, --O�lum doktor--
demek i�in, beni istemedi�im bir mesle�e itmeye �al��yorsunuz.--

Baba : --Sana tatl� s�z yaram�yor galiba!.. Kal�n kafal�!.. E��ek herif!..
Yaz�klar olsun sana verdi�im emeklere. Ben senin iyili�ini d��n�yorum.
Sen kalkm� burada bir de bana kar�� geliyorsun. Git, defol
kar��mdan. Ne halt edersen et. Bir daha bana gelip hi�bir konuda ak�l
dan�ma... Anla��ld� m�? Git, g�z�m g�rmesin seni!--

Delikanl� d�ar�ya ��karken, kap�y� sert bir �ekilde kapat�r.

Ayn� ki�iler soruna y�nelik bir tutum i�inde konu�tuklar�nda ortaya


farkl� bir ileti�im ��kar:

Baba : --O�lum, biliyorsun ben bir memurum. Sizleri okutmak


i�in annen ve ben bir�ok fedakarl�klarda bulunduk. Allaha ��k�r, sizler de
�al�t�n�z ve hi�bir tak�nt�s�z bu a�amaya geldiniz. Se�ece�in
meslekle ilgili olarak bug�n seninle konu�mak istiyorum. Ne d��n�yorsun
o�lum, hangi meslekleri akl�ndan ge�iriyorsun? Benimle bu
konuda konu�mak ister ve hangi fak�lteye gidece�ine dair d��nd�klerini
payla��rsan memnun olurum--

O�lu : --Babac���m ben de ayn� �eyi d��n�yordum. Benim sizin


d��ncelerinize ne kadar �nem verdi�imi bilirsiniz. �letme fak�ltesine
gitmek istiyorum. Ge�en y�l Abidin Amca'n�n yan�nda �al��rken i�
hayat�n� sevdi�imi farkettim. �letme fak�ltesini bitirdikten sonra da
iki y�l kadar d�ar�ya gidip ayn� konuda uzmanl�k derecesi almak istiyorum--

Baba : --O�lum, Abidin Bey'in babas� zengindi. �adam� olmak


herhalde ho�una gitti. Ama sen kendi i�inde mi �al�acaks�n? Yoksa
zengin bir i�adam�n�n yan�nda y�netici olarak m� �al�acaks�n?.. Bu
ikisi aras�nda bir fark g�r�yor musun?..--

O�lu : --G�rmez olur muyum baba!... Hakl�s�n! Ben i�adam� olmak


istiyorum. Ba�ka birinin yan�nda maa�l� olarak �al�mak istemiyorum--

Baba : --Bu noktada bir �ey s�ylemek istiyorum, o�lum. Biliyorsun,


ben varl�kl� bir kimse de�ilim. Hem annen, hem ben varl�kl� ailelerden
gelmedik. En b�y�k zenginli�imiz sizlersiniz, sizlerle iftihar
ediyoruz. Servetim olsa sana b�y�k g�venim oldu�u i�in hi� teredd�ts�z
veririm. Fakat yok. �adam� olmak istiyorsan, i�ini kurman
i�in gereken sermayeyi nereden bulaca��n konusunu da rastlant�ya
b�rakmaman gerekir. Yoksa ilerde bunal�m ge�irirsin. �imdi sana sorum �u:
�ini ba�latabilmen i�in gereken sermayeyi nereden bulmay�
d��n�yorsun?--

O�lu : --Bu konuyu t�m ayr�nt�lar�yla d��nmedim. ��imde bir


g�ven var, sanki bir insan bir �eyi yapmay� ger�ekten isterse mutlaka
varmak istedi�i herefe ula��r...--

Baba : --Evet o�lum, azmin elinden kurtulan pek bir �ey yoktur.
Fakat sermaye edinmek uzun s�re alabilir. Para herkesin �nem verdi�i
bir konudur. Bu konuda hayallerle ger�ekleri kar�t�rmak ac� sonu�lar
do�urabilir. Onun i�in sermaye bulup i� ba�latma konusunda
senin m�mk�n oldu�u kadar ger�ek�i davranman� istiyorum--

O�lu : --Evet, anl�yorum baba... Bu konuda d��nmem gerekiyor.


Belki de karar vermeden �nce gidip bir de Abidin Amca'n�n fikrini
alay�m. Belki senin, benim akl�ma gelmeyen bir y�n� g�sterebillr.--

Baba : --G�zel! Fikir almaya a��k olman ho�uma gitti. S�rf kendi
kafan i�ine kapal� kalma. Dinle, d��n, dene, sonunda yine sen karar
ver. Fakat �nce fikir al, ondan sonra kendin karar ver. �imdi benim
sana bir �nerim var, madem ki fikir almaya bu kadar a��ks�n, bunu
sana rahatl�kla s�yleyebilirim. Doktor olmay� hi� d��nd�n m�? Yararl�
ve iyi kazanc� olan bir meslek!..--

O�lu : --Hasta kimselerle s�rekli ili�ki i�inde olmak, sanki beni �ld�r�rm�
gibi bir duygu var i�imde. Ama yine de bir meslek olarak
�zerinde d��nmem gerekir.--

Baba : --Bu konuda d��nmek istemene memnun oldum. Fakat


�unu bilmeni isterim; sen hangi mesle�i se�ersen se�, senin verdi�in
karara sayg� duyaca��m ve �imdiye kadar oldu�u gibi sana hep yard�mc�
olmaya �al�aca��m--

O�lu : --Sa� ol baba. Ba�kalar�n�n babas� �ocuklar�n�n her dediklerini


yapmalar�n� beklerken, sen bana hep karar verme �zg�rl��� tan�d�n.--

Belli bir stratejiyi izleyen planl� tutum: Belli bir stratejiyi izleyen
plan� tutum, konu�an�n ama�lar� konusunda dinleyiciyi ku�kuya
d��rebilece�inden, savunucu tutum yarat�r. --Bakal�m bunun alt�ndan
ne ��kacak?-- gibi bir d��nce, dinleyicinin kendini savunmaya
haz�rlamas�na yol a�abilir. S�zgeli�i, sizi telefonla arayan bir
tan�d���n�z�n ��yle dedi�ini d��n�n: --Sizi ne kadar sevdi�imi bilirsiniz.
Hep akl�mdas�n�z, bir t�rl� ziyaretinize gelmek m�mk�n olamad�...
Nas�ls�n�z abi? Afiyettesiniz in�allah... Yengem de iyi mi? �ocuklar
nas�l? G�zel, g�zel... Allah iyilik versin. Bir hat�r�n�z� soray�m dedim.
Ha, abi, bir soray�m unutmadan, bana bir milyon lira bor� verebilir misiniz?--

Plans�z, kendili�inden olu�an tutum: Plans�z, kendili�inden olu�an


tutum, insana daha --do�al-- geldi�inden --sinsilik-- ku�kusu
uyand�rmad���ndan, savunuculu�a yol a�maz. Telefondaki ayn� ki�inin
size, --Nas�ls�n abi? Sizi uzun s�redir arayamad�m, kusura bakmay�n.
Bir milyon liraya ihtiyac�m oldu da, siz akl�ma geldiniz...
Acaba verebilir misiniz?-- dedi�ini d��n�n.

Bu ki�ilerden hangisine kar�� daha savunucu olursunuz?

Ald�rmaz, umursamaz tutum: �ki ki�i konu�urken, biri umursamaz


bir tav�r i�inde, s�ylenen s�ze ald�rmama davran�� g�steriyorsa,
kar��s�ndaki ki�ide de do�al olarak savunucu bir tepki olu�abilir.
���nc� B�l�m, ileti�imin ili�kiler d�zeyini tart��rken, ili�ki i�inde
bulunan ki�ilerin, s�rekli birbirlerini tan�mlad�klar�n�, bu tan�mlanan
ki�inin o ili�ki i�indeki benli�ini kabul, red veya umursamama
se�eneklerinden birini ortaya ��kard���n� s�ylemi�tik. Hat�rlars�n�z, en
olumsuz etki, umursamama tavr�ndan kaynaklan�r. Burada, ayn� konuya,
tutumlar a��s�ndan de�iniyoruz; g�r�ld��� gibi umursamaz
tutum, kar��dakini savunucu bir tav�r i�ine iter.

Anlay�, yak�nl�k belirten tutum: Umursamaz tutumun kar��t�


--duyguda�l�k--t�r. �leti�imde, ki�inin kar��s�ndakinin duygu ve d��ncelerine
ilgi ve anlay� g�stermesi, bunlar� �nemsemesi, ba�ka bir
deyi�le, kar��s�ndakinin duygular�n�, d��ncelerini ve i�inde bulundu�u
durumu sanki kendi sorunlar� gibi g�rmesi --duyguda�l�k-- olarak
adland�r�l�r. �leti�imde bu t�r bir tutum a��r bast�k�a, savunuculuk
azal�r, a��k ileti�im kendini g�sterir.

Ancak, duyguda�l�ktan ba�kalar�n�n i�ine burnunu sokma anla��lmamal�d�r.


�zel ya�am�n�za burnunu sokmaktan �te sizinle ilgilenmeyen
bir kimse, sorununuzu ��rendikten sonra, ya s�rekli ���t vererek
sizi belirli bi�imde davranmaya zorlar ya da dedikodu yaparak
sorununuzu ba�kalar�na duyurur. Bunun d��nda sizle payla�mak istedi�i
ba�ka bir �ey yoktur. Bu t�r kimseler �o�u kez kar��lar�ndaki
ki�iyi denetlemeye kalkarlar; anlay�tan ve ger�ekten yak�n olma
duygusundan yoksundurlar. Duyguda�l�kta ki�inin durumunu anlama
ve bu anlay�a ula�t�ktan sonra onu kabul etme, yaln�z b�rakmama
e�ilimi vard�r.

�st�nl�k belirten tutum: Konu�tu�u kimseden daha �st�n oldu�unu


ima eden kimse, sorunun ��z�m�ne ortakla�a e�ilmeyi sa�layamaz.
G�nderdi�i mesajlar�n �st�nl�k ifade eden yanlar� �yle bir
duygusal a��rl�k kazan�r ki, mesaj�n i�eri�i alg�lanmamaya ba�lar.
Ba�ka bir deyi�le dinleyici, konu�an�n s�ylediklerini dinleme yerine,
b�t�n enerjisini kendini savunmaya y�neltir:

Konu�an, ileti�im s�reci i�inde mevki, kudret, zenginlik, zihni yetenekler


ve g�r�n� gibi t�rl� a��lardan kendisini dinleyenden daha
�st�n oldu�unu hissettirirse, dinleyende savunuculuk davran��n�
uyand�r�r. Savunuculu�u artan dinleyici, zihinsel enerjisini konu�an�n ne
s�yledi�inden �ok, --�una o kadar �st�n bir ki�i olmad���n�
nas�l g�stereyim?--, --Ondan a�a�� olmad���m� nas�l g�stereyim?--
--Ne yapay�m da �una g�zel bir ders vereyim?-- konusuna y�neltir.

Kendisini �st�n g�stermeye �al�an ki�i, --sorunu birlikte ��zmeye


giri�meyen, herhangi bir cevap beklemeyen, yard�ma gerek duymayan,
kar��s�ndakini k���k d��rmek amac�yla konu�an bir ki�i--
olarak alg�lan�r.

E�itlik belirten tutum: Dinleyici, konu�an�n kendini �st�n g�rmedi�ini


anlarsa, i�birli�ine a��k bir tutum i�ine daha kolayl�kla girebilir.
E�it ki�iler olarak ileti�imde bulunan kimseler aras�nda kar��l�kl�
g�ven ve sayg� s�z konusudur. Ger�ek ya�amda mevki, zihinsel
yetenek farklar� olsa bile, --e�it ileti�im tutumu-- insan insana d�zeyde
bu farklar� �nemsiz yapar.

Kesin tutum: Hangi konuda konu�ulursa konu�ulsun, kimi insanlar


kesin bir ifade kullanmay� ye�lerler. Sanki kendileri o konuda
bilinebilecek her �eyi ��renmi� ve bildikleri aras�nda bir kar��la�t�rma
yaparak kendileriyle kar��lar�ndakiler i�in neyin iyi oldu�unu
bulmu�lard�r. Bu kimseler genellikle bir sorunu ��zmek de�il, her ne
pahas�na olursa olsun tart�may� kazanmak amac�ndad�rlar. Mutlaka
hakl� olmak gereksinimini duyarlar. Onlarca her �eyin kesin sonu�lara
ba�l� olma ihtiyac� vard�r.

Kesin tutumlu kimse, dinleyende --kendi d��nd���n�n d��nda


bir ger�ek kabul etmeyen, ba�kalar�n�n d��ncelerini kendisininkine
benzetmek i�in bask� yapan ki�i-- izlenimi uyand�rabilir. Bu izlenim
de dinleyicide savunuculu�u k�r�kler. Kesin tutumlu kimselerde
ho�g�r� d�zeyi d��k oldu�undan, bu ki�ilerin ileti�iminde savunuculuk
birdenbire �iddet kazanabilir.
Denemeci tutum: Kesin tutumun kar��t� tav�r --denemecilik--tir. Denemeci
ki�iler kendi inan�, bilgi ve tutumlar�na ele�tirici bir g�zle bak�p,
bunlarla deneyler yapabilirler. Bu ki�iler, kar��s�ndakinin s�ylediklerini,
kendi d��nce ve tutumlar� kadar de�erli bulma e�ilimi
i�indedirler ve s�rekli olarak ��renmek ve --ger�e�i bulmak-- i�in �aba
g�sterirler.

Ki�inin bilin�alt� ya da bilin��st� d�zeyinde yer alan baz� temel


varsay�mlar, kesin ya da denemeci tutumu ortaya ��kar�rlar. Ki�i �o�u
kere bu inan�lar�n�n, varsay�mlar�n�n bilincinde de�ildir. Ne var
ki, davran�lar�n� g�zledi�inizde onun bu varsay�mlar� temel ald���n�
g�r�rs�n�z. A�a��da, bu temel varsay�mlar� ana hatlar�yla tan�tt�k.

�leti�imde belirginlik, kesinlik g�steren ki�inin


temel varsay�mlar�:

1. Bir konuyla ilgili olarak her �eyi bilmek ve bunlar� normal bir
ileti�im s�recinde a��k se�ik ifade edebilmek m�mk�nd�r.

2. Bir konuya ili�kili de�i�ik g�r� a��lar� vard�r. Ancak bunlardan


bir tanesi do�rudur. Yani bir tek do�ru bak� a��s� vard�r.

3. Benim bak� a��m en do�ru bak� tarz�d�r; benim bilgim en


do�ru bilgidir.

�leti�imde denemeci bir yakla��m g�steren ki�inin


temel varsay�mlar�:

1. Bir konuyla ilgili olarak her �eyi bilebilmek zordur. Her �eyi
bilsek bile bunlar� normal g�nl�k ileti�im i�inde a��k se�ik ifade etmek
olana�� pek yoktur.

2. Bir konuyla ilgili bir�ok do�ru bilgi; do�ru bak� a��s� olabilir.
Yani herkesin kendine g�re --ger�ek--leri vard�r.

3. Benim bak� tarz�m do�ru olmayabilir. Benim bilgimden daha


do�ru olan� bulunabilir.

Basit konularda bile, bu iki tutum aras�ndaki fark� g�rmek m�mk�nd�r.


Okullarda kullan�lan tebe�irin ne oldu�u ve neye yarad���
konu�ulurken bile, bu iki tutum aras�ndaki fark kendini g�sterir.

�rne�in, kesin tutum i�inde bulunan ki�i tebe�irin yaz� yazmaya


yarad���n�, kire�ten yap�ld���n� s�yleyip bunun �tesinde ba�ka bir
�eyle ilgilenmeyebilir. Denemeci tutum i�indeki kimseyse, tebe�ire
yakla��m bi�imlerinin her birine kendini a��k tutar.

--Tebe�ir beyaz bir nesnedir. K���k, hafif, silindir bi�imindedir.


Yenmez, ucuzdur, yaz� yazmaya yarar... Tad� yoktur. Serttir. D�zg�n
bir y�zeyi vard�r. Suya koyunca erir. Uzunlu�u 10 santim kadard�r.
�lkemizde, ufak da olsa, belirli bir sanayi olu�turur.--

Tebe�irle ilgili s�ylenecekler burada da bitmez: --Kalsiyum karbonattan


olu�mu� bir mineraldir. Kara tahtada aras�ra g�c�rt�l� ses ��kar�r.
Kolayca ufalanabilir. Okullar�n temel gereksinimlerinden birini
olu�turur. �ocuklar�n oyunlar�nda da kullan�l�r. Yerli mal�d�r. Par�aland���
zaman toz haline d�n��r. Ta��mac�l��� tala� i�inde ya da koruyucu
kutular i�inde yap�l�r. �norganik bir maddedir, vb...--
Bu �rnekte g�sterilmeye �al��lan, basit bir maddeye bile kimyasal,
fiziksel, ekonomik gibi birbirinden farkl� bir�ok bak� a��s�n�n
bulunabilece�idir. Bu g�r�lerin, bu bak� a��lar�n�n her biri, kendi
i�inde do�rudur ve ge�erlidir.

Tebe�irle ilgili a��klanabilecek her �eyi s�ylemi� olduk mu acaba?


Eminim, hay�r!.. Tebe�irle ilgili, yukar�daki listeye benzeyen, belki
de ondan �� kez daha uzun, �zellikler bulmak olana��na sahibiz.

�stelik, konu�ulan konular her zaman bu t�r basit konular olmaz,


�o�u kez karma��k, psikolojik ya da toplumsal olgular�n tart��lmas�n�
da kapsar. Tart��lan konunun --T�rkiye'nin kalk�nmas�-- gibi
�ok boyutlu bir sorun oldu�u d��n�l�rse, kesin tutumlar�n yaratabilece�i
savunuculuk tahmin edilebilir.

ENGEL� A�MAYI B�LEL�M

Ki�iler aras� doyurucu ili�kilerin ortaya ��kmas�n� engelleyen en


�nemli etken savunuculuktur. Kar��n�zda nas�l konu�uldu�u ve nas�l
davran�ld��� zaman savunucu oldu�unuz konusunda bilin�lenme
kazanabilirseniz, bu t�r davran�lar�n kar��n�zdakini de savunucu
yapaca��n� kolayca anlam� olursunuz.

Ku�kusuz her zaman a��k ileti�im yap�lamaz. Do�al olarak bir


kimse s�rekli riske giremez, yoksa yaralan�p ac� duyabilir ya da zaman
yitirebilir. Ama bir insan s�rekli olarak bir kafes i�inde de ya�ayamaz;
ya�arsa bile geli�emez, b�y�k bir yaln�zl��a d�er ve --varolmayan--
bir birey olarak, --otuzunda �l�r, altm��nda g�m�l�r--.

A��k ileti�im, her zaman, �nce kar��dakinden beklenirse, ba�kalar�na


ba��ml� davran� vard�r. A��k ileti�imde bulunma, kar��daki insanlar�n
a��k ileti�imde bulunmas�na ba�l� olmamal�d�r. �nce, bilin�li
olarak riske girme ��renilmelidir. ��nk� ya�amdaki t�m kazan�lar,
az �ok riskli davran�lara dayan�r. Bilin�lenme, geli�me, kendini
ger�ekle�tirme y�n�nde at�lan ad�mlar, a��k ileti�im kurma riskini
kabullenmeye ba�l�d�r. A��k olur ve kar��n�zdakine g�venip, de�er
verirseniz, kar��n�zdaki de size a��k olur, g�ven duyar ve de�er verir.

S�Z�N KISASI

G�nl�k ya�am� dolduran bir�ok ili�ki vard�r; kimiyle ticari ili�kiler


kurulur, kimiyle y�zeysel konularda --laflan�r--, baz� kimselerle de
dertler, sevin�, kayg� ve, �zlemler payla��l�r. �� d�nyam�z� a�abilece�imiz
--dost-- kimseler azd�r. G�r��len, konu�ulan bir�ok insana oldu�u
gibi de�il, onlar�n bizi g�rmek istedi�i bi�imde g�r�nmek isteriz.
Ba�ka bir deyi�le sosyal maskeler takar�z, ��nk� onlar taraf�ndan
kabul edilmek, be�enilmek isteriz. Kendi benli�ini de�erli g�ren,
kendine g�veni y�ksek olan kimselerin, ba�kalar� taraf�ndan be�enilmeye
gereksinimi daha az, kendi benli�ini de�ersiz g�ren, kendine
g�veni olmayan ki�ilerin ise, daha �oktur. Bizi de�erlendirme durumunda
olan ��retmen; patron, m�fetti� gibi kimselerle konu�urken,
onlar�n be�enisini kazanmaya daha bir �zen g�sterir, meskelerimizi
daha s�k kullan�r�z.

Ki�i, yaln�z ba�kalar�nca m� be�enilmek ister? Hay�r, ki�i kendi


taraf�ndan da be�enilmek, onaylanmak ister. Bu nedenle de ho� olmayan,
can s�k�c�, ak�ls�zca baz� davran�lar�n�, kendine ve ba�kalar�na
--akla yatk�n-- g�sterebilmek i�in giderim, tepki olu�turma, yans�tma
ve �zde�im gibi bir�ok psikolojik savunma mekanizmalar� kullan�r.
Bu t�r psikolojik savunma mekanizmalar� sayesinde �yle bir alg�lama
�er�evesi olu�turur ki, bu �er�eve i�inde davran�lar� aptalca olmaktan
��kar, akla yatk�n, anlaml� davran�lar g�r�n�m�ne b�r�n�r.

�leti�im kurulan ki�inin konu�ma bi�imi de savunuculuk davran��n�


etkiler. Yarg�lay�c�, denetleyici, �st�nl�k belirten bir tutum i�inde,
kesin bir tav�rla konu�an ki�ilere kar�� daha savunucu olunur. Bu
ki�ilere i� d�nya kapat�l�r, onlardan uzak durulur. �te yandan kar��daki,
e�it g�ren bir tutum i�inde, soruna y�nelik, denemeci yakla��mla,
anlay� g�stererek konu�ursa; bu ki�iye daha rahat a��l�r, daha
az savunucu oluruz. Bu t�r ili�ki kurabilen ki�ileri kendimize --dost--
ediniriz.

ALI�TIRMA

�ki Benli�imi Tan�mliyorum

1. Bir ka��t ve kalem al�n.

2. Ka��da ikiye ay�racak �ekilde yukar�dan a�a�� dikey bir �izgi


�izin. Bu b�l�mlerden solda kalan�n �st�ne �� BENL���M, di�erine
SOSYAL BENL���M ba�l�klar�n� yaz�n.

3. Sizi i� benli�inizle en iyi tan�yan yine kendinizsiniz. �� benli�inizi


en iyi temsil edecek sekiz s�fat yaz�n�z. Bu s�fatlar�n sizce
�nemli olmas� gerekir; do�rusu yanl�� yoktur. �rne�in utanga�,
korkak, pasif, delidolu, verdi�i s�z� mutlaka tutan ve buna
benzer nitelendirmeler se�ebilirsiniz. �� benli�inizi yans�tacak
s�fatlar� verdikten sonra bu kez sosyal benli�inizi yans�tacak
sizce �nemli sekiz s�fat yaz�n.

4. Sizi yak�ndan tan�yan bir dostunuzdan sizin i�in ayn�s�n� yapmas�n�


isteyin: Bir ba�ka deyi�le, dostunuz sizin i� benli�inizi,
sosyal benli�inizi nas�l g�r�yor, her biri i�in sekiz s�fat yazarak
belirtsin.

5. Sizin yazd�klar�n�zla, yak�n arkada��n�z�n yazd�klar� aras�nda


bir benzerlik var m�? Farklar� ve benzerlikleri aran�zda tart��n.
Bu tart�man�n sonunda, --Kendim hakk�mda yeni bir �eyler
��rendim mi?-- sorusuna cevap vermeye �al��n.

:::::::::::::::::

�itmek ve Dinlemek

T�rl� nedenlerle ileti�imde meydana gelen kopukluklar, insan ili�kilerini


olumsuz y�nde etkiler. �leti�imde kopukluklara yol a�an nedenlerin
baz�s�, fark�nda olarak, baz�s� da fark�nda olmadan yap�lan
davran�lar�n sonucudur.

S�k s�k g�zlemlemi�imdir: Benim i�in �nemli bir konuyu anlat�rken


kar��mdaki, y�z�nde bo� bir ifadeyle bana bakar; beni i�itir ama
dinlemez. Bu bo� ifadeyi g�r�nce, i�imden, kar��mdakini sarsmak,
onun ilgisini �ekmek gelir. Ne var ki, ayn� �eyi ben yapm�yorum!
diyebilir miyim acaba?

Bir s�re �nce i�lerimin �st �ste ters gitti�i bir zamanda kafam
bor�lar�m� nas�l �deyece�imle me�gulken, kedisini kaybetmi� olan
kom�umla kar��la�t�m. Onu bir daha bulamayaca��n� san�yordu. Ayr�l�rken
benden bir �ey istemi�ti, ama neydi o, bir t�rl� an�msayamad�m.
Ertesi g�n yan�na gitti�imde sevin�liydi. Kediyi bizim �ocuklar
bulmu�lar ve eve getirmi�ler... �ocuklara benim s�yledi�imi, kedisini
aratt���m� san�yordu... Bense benden b�yle bir �ey istedi�ini unutup
gitmi�tim. Besbelli ben ve kom�um o g�n kar��la�t���m�zda, sorunlar�
iyice yo�unla�m� olan kendi i� alemimizden baz� sesler yans�tm�,
ne var ki, kendi d�nyalar�m�z�n i�inden ��k�p birbirimizle ileti�im
kuramam�t�k.

Konu�ma konusunda beceri geli�tir�nek i�in baz� okullar ve programlar


kurslar verirler; ancak bunun bir par�as� olan dinleme konusunda
daha becerili olabilme alan�nda hi�bir yerde kurs verilmez.
Ba�ar�l� bir ileti�im a��s�ndan gerekli olan --anlayabilmek i�in dinleme--,
ki�inin rastlant�lara ba�l� olarak kendi kendisini e�itmesine b�rak�l�r.
Baz� ki�iler do�u�tan iyi dinleyici do�abilir; ne var ki, bu ki�ilerin
say�s� azd�r. �yi bir dinleyici olabilmek i�in, �o�u insan�n bilin�li
bir �aba harcamas� ve yeni beceriler geli�tirmesi gerekir.

Kitab�n bu b�l�m�nde, kar��daki ki�inin s�yledi�ini sadece i�itmek


de�il, ger�ekten duyabilmek i�in neler yap�labilece�i �zerinde
duraca��z. �e, --dinleme-- konusunu yak�ndan inceleyerek ba�layal�m.

NASIL D�NL�YORUZ?

Dinlemenin de�i�ik t�rleri vard�r. Bunlardan en yayg�n olan� g�r�n�te


dinlemedir. Bazen kar��n�zdaki ki�i d� g�r�n��yle dinliyormu�
gibidir; fakat i� d�nyas� bamba�ka yerlerdedir ya da kafas�nda
sizin s�ylediklerinizden daha �nemli bir konu vard�r.

Baz� ki�iler de kendi s�yledikleri ve s�yleyeceklerinin d��nda


ba�ka bir �eyle ilgilenmezler. Bu kimseleri kar��lar�ndakiyle konu�uyor
san�rs�n�z. Oysa bunlar asl�nda konu�muyor, konu�uyor gibidirler.
S�z konusu olan bir diyalog de�il, o ki�inin kendi kendine konu�mas�,
bir t�r s�ylev vermesidir. Buna halk --nutuk atma-- der.

Kimileri de konu�an�n s�ylediklerinden sadece kendi ilgilendikleri


b�l�m� duyar, di�er s�ylenenleri dinlemez. Bu t�r dinleyiciler se�erek
dinleyen kategorisine konabilir. Bunlar, dikkatlerini �ekecek bir
s�zc�k ya da ifade ortaya ��k�ncaya kadar, --g�r�n�rde dinleyici--
olarak kal�rlar, daha sonra ilgilendikleri b�l�m� dinlemeye ba�larlar.
�lgilerini �eken para, bir meslek, belirli bir kimse ya da cinsiyet gibi
farkl� konular olabilir. E�er onlar�n ilgilendi�i bir konuda konu�muyorsan�z,
bir duvar�n kar��s�na ge�ip konu�man�zdan pek farkl� olmaz.

Duygusal y�nden saplanm� dinleyiciler vard�r. S�rekli olarak belirli


bir duygusal tonu ta��mak isterler; ne s�ylerseniz s�yleyin ondan
bir h�z�n ��karmak isteyenler olabilece�i gibi, her s�ylenenden
bir espri, g�l�necek bir �ey ��karmaya �al�anlar da vard�r. B�yle belirli
bir duyguya saplanm� dinleyiciler, kendi ilgilendikleri duygunun
d��nda i�ittiklerini, hemen o anda unuturlar, bir daha da hat�rlamazlar.

Bir ba�ka dinleyici t�r� savunucu dinleyicidir. Ne duyarsa duysun


her s�yleneni kendine y�nelmi� bir sald�r� sayar ve hemen kar�� savunmaya
ge�er. Siz t�m iyi niyetinizle, bir g�n �nce gitti�iniz yerde
yedi�iniz nefis pastadan s�z ederken, kar��n�zdakinin size tuhaf tuhaf
bakt���n� g�r�rs�n�z. Bir s�re sonra arkada��n�z�n, --kendi yapt���
pastay� be�enmedi�inizi dolamba�l� yollardan de�il de, do�rudan
do�ruya y�z�ne s�ylemedi�iniz i�in-- k�r�ld���n� ��renebilirsiniz.

Bir ba�ka t�r dinleyici de, tuzak kurucu olarak tan�mlanabilir. Bu


t�r dinleyiciler hi� seslerini ��karmadan dinlerler, ��nk� bunlar
dinledikleri bilgilerden yararlanarak kar��s�ndakini zor duruma sokacak
f�rsatlar yakalamaya �al��rlar. Siz bir konuda ba��n�zdan ge�eni anlat�rken,
bir anda kar��n�zdakinin, --Ge�en g�n bana tatl�y� sevmedi�ini
s�ylemi�tin, �imdi de arkada�lar�nla grup halinde baklavac�ya
gitti�ini s�yl�yorsun!-- gibi s�zleriyle kar��la�abilirsiniz. Oysa konu
askere giden bir ��retmenin u�urlan�� s�ras�nda yap�lan bir sohbetle
ilgilidir; sizin tatl� yeme al�kanl���n�zla de�il.

Baz� dinleyiciler de, y�zeysel dinleyen olarak adland�r�labilir. Bu


t�r dinleme �zelli�ine sahip ki�iler, konu�an�n kulland��� kelimelerin
y�zeyinde kal�r ve as�l altta yatan anlama ula�amazlar. �rne�in,
bir �niversite ��rencisi, yeni geldi�i b�y�k kentte uzaktan akrabalar�
olan kimseleri ziyarete gider. Ayr�l�rken ev sahipleri, --S�k s�k bekleriz;--
der. �te yandan, s�k s�k gitmeye ba�lad���nda, ��renci bir tuhafl�k
sezer. Ne zaman gitse ev sahibi kimseler ba�lar�n�n a�r�d���ndan;
rahats�z olduklar�ndan ya da bir yere gitmek i�in s�z verdiklerinden
dem vururlar. Daha �nce kendisine, --s�k s�k bekleriz,-- dedikleri halde,
sonraki geli�inde hi� de memnun olmu�a benzemezler.

Toplumun geleneksel kesimlerinde, a��k se�ik do�rudan ileti�im


kurmak genellikle --ay�p-- say�ld���ndan, kelimelerin alt�nda yatan
anlamlar�n anla��lmas� beklenir; s�ylenenleri y�zeysel d�zeyde anlayan
ki�i, --saf-- biri olarak alg�lan�r.

Nas�l bir dinleyiciyim?

Kimse m�kemmel de�ildir. Fakat insan�n hatalar�n� bilmesi onun en


g��l� yanlar�ndan birini olu�turur. A�a��daki al�t�rmay� yaparsan�z
ne kadar ger�ekten dinliyorsunuz, ne kadar dinlermi� gibi yap�yorsunuz
konusunda kendi davran��n�z hakk�nda daha do�ru bir fikir
elde edebilirsiniz.

1. Be� g�n s�reyle dinleme davran��na dikkat edin. Davran��n�z�


de�i�tirmeye kalkmay�n, sadece kendizi g�zleyin: Dinledi�iniz
zaman ka� kez ger�ekten dinliyorsunuz ya da daha �nce
s�z konusu etti�imiz dinlememe davran�lar�ndan hangisini
g�steriyorsunuz? Bunlar�n fark�na varmaya �al��n. --Ger�ekten
dinliyor muyum?--; diye kendi kendinize sorun. Bu soruyu,
de�i�ik durumlarda ve de�i�ik kimselerle birlikteyken,
kendinize sorun. Bu �ekilde, ne zaman ve kiminle konu�urken
ger�ekten dinledi�inizi, anlayabilirsiniz.

2. �zet halinde bir g�nl�k tutarak g�zlemlerinizi kaydedebilirsiniz.


A�a��da bir �rnek verilmi�tir:

G�n ve zaman : 12 Ocak, ak�am �zeri.

Ki�i(ler) : Karde�im.

Konu�ma konusu : Liseyi bitirince hangi fak�lteye girecek.

Nas�l dinledim : Daha �nce birka� kez ayn� konuyu dinledim.


�nce ger�ekten dinlemek istedim. Bakt�m ki ayn� eski
hikaye, akl�ma kendi derslerim geldi, yar�nki yapaca��m i�leri
d��nmeye ba�lad�m.
G�n ve zaman : 13 Ocak, sabah ilk derse girmeden �nce.

Ki�i(ler) : S�n�f arkada��m.

Konu�ma konusu : �n�m�zdeki hafta girece�imiz biyoloji


ara s�nav�.

Nas�l dinledim : Ayn� hocan�n dersini daha �nce alm� bir


s�n�f arkada�� varm�, s�navda ne gibi sorular sorabilece�ini
konu�mu�lar. S�navda ne gibi sorular gelebilece�ini ilgiyle
dinledim. Arkada��m�n bana bunu s�ylemesinden anlad���m
bir �ey de, onun beni kendine yak�n buldu�u. O
konu�urken hi� s�k�lmad�m.

3. Be� g�nl�k g�zlem devresinden sonra a�a��daki sorulara cevap


vermeye �al��n:

-Dinledi�iniz zaman�n ne kadar�n� tam dinlemeyle ge�iriyorsunuz?

-Hangi durumlarda dinlememe s�k s�k kendini g�steriyor?

-Dinleme davran��ndan memnun musunuz?

Yukar�daki al�t�rmay� yapt�ktan sonra, ne kadar az dinledi�inizi


g�zleyerek, hayrete d�ebilirsiniz. �nsan�n zaman�n�n �o�unu dinlermi�
gibi g�r�n�p de dinlemeden ge�irmesi, ilk bak�ta �z�c� gelir.
Demek ki, dinler gibi g�r�nen ki�ilerin �o�u, bizi dinlememektedir...
Ne kadar �z�c� olursa olsun, ger�ek bu; kula�a ula�an her s�z dinlenmiyor.

N���N D�NLEM�YORUZ?

Her �eyden �nce, g�n�n b�y�k bir zaman� dinlemekle ge�er; s�n�fta,
evde, toplant�da, i�yerinde, yolda, televizyonda, radyoda o kadar konu�ma
var ki, b�t�n bunlara dikkat verilecek olsa, sinir sistemi yorulur.
Sinir sistemi kendini korumak i�in dikkati her zaman yo�un bir
odak noktas�nda tutmaz, ancak --ilgin�-- buldu�u, ba�ka bir deyi�le, o
anda i�inde bulundu�u fizyolojik ve psikolojik gereksinmeler �er�evesinde
anlaml� olan noktalara dikkati toplar. Karn�m�z a�sa, yiyecek
konusu, s�navlarla ilgiliysek, s�nav konusu dikkatimizi �eker. Belirli
bir kimseye kar�� �zel bir ilgimiz varsa, onun ad� ge�ti�i zaman --kulak
kesiliriz!--

Bir ba�ka neden de, dakikada 600 kelimelik bir konu�ma h�z�n�
rahatl�kla anlayabilecek bir sinir sistemine sahip oldu�umuz halde,
normal konu�ma h�z�n�n dakikada ancak 100 ile 140 kelime aras�nda
olmas�d�r. --Bunun dinlemeyle ilgisi ne?-- diye sorabilirsiniz. Bu demektir
ki, her dakika en az�ndan 460 kelimelik bir zaman s�resinde
zihin bo� kal�yor. Konu�ma 15 dakika s�rerse, ka� kelimelik zaman
bo� kal�r, var�n siz hesaplay�n.

Bu zaman�, insan kafas� kendinde varolan malzemeyle doldurur;


bir ba�ka deyi�le, kendisi i�in �nemli sorunlara d�ner ve onlarla ilgilenir.
�te, kendini iyi dinleyici olarak e�iten kimseler, bu bo� zaman�
konu�an�n neyi ve ni�in demek istedi�ini d��nerek kullan�rlar, kendi
sorunlar�na d�nmezler. Ku�kusuz bunu yapabilmek o kadar kolay de�ildir,
bir e�itimden ge�meyi gerektirir.

D�NLEME VE ANLAMA
Dinleme davran��n�n m�kemmel olmad���n� g�rd�k. Ayr�ca kula�a
gelen her s�z� tam dikkatle, kendimizi vererek dinlememizin olanaks�z
oldu�unu da a��klam� bulunuyoruz. �imdi siz bu noktada
��yle bir soru sorabilirsiniz: --E�er bir kimsenin s�yledi�ini anlamay�
ger�ekten istersem, dikkatimi tam anlam�yla onun-- s�ylediklerine
toplarsam, konu�an�n ne demek istedi�ini b�t�n�yle anlayamaz m�y�m?--

Dinlemek insan� mutlaka anlamaya g�t�rm�yor. S�yleneni s�yleyenin


tarz�nda, onun anlam�nda anlayabilmek san�ld��� kadar kolay
de�ildir. Anlamak isteyip, b�t�n dikkatinizi vererek dinledi�iniz
halde, yak�n bir arkada��n�z�n ya da ni�anl�n�z�n s�yledi�ini anlamam�
oldu�unuzu, bir s�re sonra farkedebilirsiniz. Dinledi�ini anlayabilmek
i�in, iki ki�i aras�nda ge�en konu�ma s�recinin en �nemli
y�nlerinden biri de geri-iletim'dir. A�a��daki al�t�rmay� yaparak,
geri-iletim konusunda biraz ayd�nlanal�m.

TEK VE ��FT Y�NL� �LET���M

Bu uygulamay� yapmak i�in bir arkada��n�za gereksinmeniz olacak.

1. Arkada��n�z�n g�rmedi�i ve a�ina olmad��� basit �� ya da


d�rt �ekil �izin.

2. Arkada��n�z arkas�n� d�ns�n ve sizin elinizdeki �ekilleri g�remeyecek


bi�imde otursun.

3. Arkada��n�za bir kalem ve �� ka��t verin.

4. A�a��daki a��klamay� arkada��n�za okuyun: --�imdi sana ��


ayr� �ekil anlataca��m ve sen benim anlatt�klar�ma dayanarak
bu �ekillerin her birini �n�ndeki bir ka��t �zerine �izeceksin.
Bana hi� soru sormamal�s�n. S�ylediklerimden ne anlad�ysan
onu oldu�u gibi �izmeye �a�acaks�n.--

5. Elinizdeki her bir �ekli tekrar etmeden, h�zl� fakat do�ru bi�imde
y�ksek sesle teker teker tarif edin.

6. Sizin elinizdeki �ekillerle, arkada��n�z�n �izdi�i �ekilleri


kar��la�t�r�n; nerelerde, ne gibi hatalar yap�lm� g�r�n ve bunlar�n
bir listesini yap�n. �rne�in, �ekil ka��d�n neresinden ba�l�yor,
b�y�kl�k, y�n ve bi�im bak�m�ndan sizinkine ne �l��de benziyor?

7. Arkada��n�z� yine eski yerine arkas� d�n�k olarak oturtun,


bu kez �izdi�iniz �ekilleri arkada��n�za tarif ederken, arkada��n�z
size soru sorabilme olana��na sahip olacak. Arkada��n�za
a�a��daki a��klamay� okuyun: --�imdi sana yine �� ayr� �ekil
anlataca��m. Benim anlatmama dayanarak bu �ekillerin
her birini �n�ndeki bir ka��d�n �zerine �izeceksin. Yaln�z bu
kez soru sormak serbest. Anlayamad���n, belirsiz kalan noktalarda,
istedi�iniz kadar soru sorabilirsin.--

8. Elinizdeki her bir �ekli daha �nce yapt���n�z gibi tarif edin,
fakat soru soruldu�u zaman soruyu tam cevaplay�n.

9. Arkada��n�z �izimi bitirdi�i zaman, 6. ad�mdaki i�lemi tekrar


edin.

10. Ad�m 6 ve 9'da elde etti�iniz sonu�lar� kar��la�t�r�n.


11. Arkada��n�z kendini soru sorma olana�� yokken mi, yoksa
soru sormak �zg�rl���ne sahipken mi daha gergin ve rahats�z
hissetti?

12. Siz kendinizi hangi durumda rahat hissettiniz?

13. Bu al�t�rmadan ne gibi �eyler ��rendi�inizi, sizin ve arkada��n�z�n


fikirlerini kar��la�t�rarak tart��n.

NEDEN YANLI� ANLA�ILIRIM?

Tek ve �ift y�nl� ileti�im al�t�rmas�yla, dinledi�ini anlayabilme aras�nda


ne gibi bir ili�ki var? Bu ili�kiyi daha iyi kavrayabilmek i�in,
son g�nlerde ba��mdan ge�en ��yle bir olay� �rnek vermek istiyorum:
Yo�un bir �al�ma i�inde bulunan ye�enime, kendisiyle bir i�
konusunda konu�mak istedi�imi s�yledim. �kimize de Cumartesi
g�n� uygun g�r�nd�. Ye�enim Cumartesi saat 9'da bana u�rayaca��n�
s�yledi. Daha �nce onunla konu�urken sabahlar� saat 6'da kalkt���ndan
s�z etmi�ti. Ben onun bana sabah 9'da gelece�ini d��nm�t�m;
��nk� sabah 6'da kalkan biri i�in, 9'da bir araya gelmeyi
planlamak uygun bir zaman olarak g�r�nm�t�. Bu benim varsay�m�md�.
Cumartesi sabah� bana gelmeyen ye�enime saat 10'da merak
i�inde telefon etti�imde, onun ak�am 9'da gelmeyi planlad���n� ��rendim.

Ortada bir yanl� anlama s�z konusuydu. Nas�l oldu da, ye�enimin
bana sabah 9'da gelece�ini sanm�t�m? Bu yanl� anlaman�n alt�nda
baz� varsay�mlar yatmaktayd�. Bunlar:

-Ye�enim, Cumartesi g�nleri de erken kalkar.

-Yo�un bir �al�ma temposu i�inde oldu�undan, g�n�n kalan


b�l�m�nde kendi i�leriyle ilgilenecek; Cumartesi gecesi hafta
sonu oldu�u i�in, o saatleri kendi �zel e�lencesine ay�racakt�r.

YANLI� ANLAMA NASIL �NLEN�R?

Yanl� anlama ve anla��lmay� �nlemek i�in, herhangi bir sonuca var�rken


ne gibi varsay�mlara dayan�ld���n�n fark�nda olmak gerekir.
Ancak bu varsay�mlar�n konu�ma an�nda fark�na var�lmas� hemen
hemen olanaks�zd�r. Buna kar��l�k, kar��dakinin s�ylediklerinin do�ru
anla��l�p anla��lmad��� denetlenebilir.

Yine yukar�daki �rne�e d�nelim: --Ye�enim bana Cumartesi sabah�


gelecek-- sonucuna ula��rken, bu sonucun dayand��� varsay�mlar�m�n
o anda fark�nda de�ildim, ancak daha sonra neden --o �ekilde
anlad�m?-- diye d��nd���mde fark�na varabildim. Bunlar� o anda
farketmedi�im i�in de ye�enime, --Benim �u varsay�mlar�m var, bunlar
do�ru mu?-- diye soramazd�m. Ancak nas�l bir sonuca ula�aca��m�n
fark�nda olsayd�m, --Bana Cumartesi sabah� saat 9'da geliyorsun,
de�il mi?-- diye sorabilirdim. B�ylece benim zihnimde olu�an
anlamla, onun zihninde tasarlad��� anlam� kar��la�t�rabilirdik. Tabii
ayn� �eyi ye�enim de yapabilirdi. Ba�ka bir deyi�le, ikimizden biri,
anlad���n�n do�ru olup olmad���n� kar��s�ndakine sorarak, ileti�imi
tek y�nl� olmaktan ��kar�p �ift y�nl� yapabilseydi, bu yanl� anlamay�
d�zeltme olana�� bulabilecektik.

Bir kimseyle konu�urken, onun demek istedi�iyle bizim anlad���m�z�n


ayn� olup olmad���n� denetlemeye geri-iletim ad� verilir. Asl�nda
geri-iletim, Yedinci B�l�mde ileti�im modelini tart��rken g�r�ld���
gibi, geni� kapsaml� bir kavramd�r. Y�z ifadeleri, bedenin duru�u
ve sesin tonu gibi, kar��dakine verilen tepkilerin t�m�n� kapsar.
Y�z y�ze yap�lan g�r�melerde, geri-iletim her zaman vard�r;
aksi halde konu�an, ger�ekten anla��l�p anla��lmad���ndan, hi�bir zaman
emin olamaz. Anlad���n� geri-iletim yoluyla belirten ki�i, iyi bir
dinleyicidir.

Daha �nce yap�lan tek ve �ift y�nl� ileti�im al�t�rmas�nda, hangi


al�t�rmada daha �ok hata yap�ld���n� g�rd�k. Basit bir �izim i�leminde
tek y�nl� ve �ift y�nl� ileti�im bu kadar farkl� sonu�lar ortaya
��kar�rsa, karma��k duygu ve d��nceleri kapsayan, bir ileti�im s�z
konusu oldu�unda, ne denli hata yap�labilece�ini siz d��n�n. Buna
kar��l�k �ift y�nl� ileti�imi kullanarak, bir ba�ka ifadeyle, geri-iletime
s�k s�k ba�vurarak, yapaca��n�z hatalar� en d��k d�zeye indirmeniz
m�mk�nd�r. �leti�imde meydana gelen farkl� anlay�lar eninde sonunda
mutlaka kendini g�sterir. �rne�in, ye�enimle aramdaki farkl�
anlay�, sonunda ortaya ��kt�, ne var ki, bana gerek zaman, gerekse
enerji y�n�nden daha pahal�ya mal oldu. �nemli olan, e�er varsa bu
farklar� an�nda ortaya ��kartabilme al�kanl���n�, ba�ka bir deyi�le,
geri-iletimi s�k s�k kullanma davran��n� geli�tirmektir.

Askerlik yapanlar bilirler, erler komutan�n emrini tekrar etmek


zorundad�rlar. Hele ilk acemilik devresinde, emir tekrar�na �ok
�nem verilir, b�ylece sa�l�kl� bir al�kanl���n yerle�mesine �al��l�r.
Emir tekrar� sayesinde, geri-iletim mekanizmas� i�letilir ve yanl�
anlamalar varsa an�nda d�zeltilir.

Burada askerlikle ilgili bir an�y� anlatmadan ge�emeyece�im. Anlataca��m


olay bir te�menin ba��ndan ge�mi�tir.

K�rklareli'nde g�revliyken, bir arkada�� Edirne'den te�meni ziyarete


gelmi�. Te�men postay� (g�revli er) �a��rarak, --iki Fruko-- getirmesini
s�ylemi�.

Asker, --Ba��st�ne komutan�m,-- diyerek oradan ayr�lm�.

Be� dakikada gelmesi beklenen posta, aradan 10 dakika ge�mi�


gelmemi�, 75 dakika ge�mi� gelmemi�. Te�men merak etmeye ba�lam�.
Ne oldu�unu ��renmek i�in kantine telefon etmi� ve postan�n
kantine gelmedi�ini s�ylemi�ler. An�s�n�n geri kalan�n� te�menin a�z�ndan
dinleyelim:

--Hem �a��rm� hem de biraz k�zm�t�m. Beni ziyarete gelen s�n�f


arkada��md� ve iyi bir askerdi. Benim postan�n en basit bir g�revi bile
yerine getiremeyi�i beni mah�up duruma d��rm�t�. Akl�ma t�rl�
olas�l�klar geliyordu: Asker ya firar etti, ya da yolda ba��na bir kaza
geldi. Biraz daha bekledikten sonra ba�ka bir eri, postay� aramakla
g�revlendirdim. Merak�m gittik�e artm�t�, ��nk� posta son derece
g�venilecek, temiz ve d�r�st bir k�y delikanl�s�yd�. Bir s�re sonra
yorgun, bitkin, ter i�inde posta geldi. Kuca��nda a��r bir y�k ta��yordu.
G��l�kle soluk al�p veriyordu; esas durumda tekmil verip, durumu anlatt�:

--Komutan�m, ikisini birden getiremedim. Garajdan vermiyorlard�,


garaj �avu�una ��kt�m, g��l�kle nihayet raz� oldular. Onun i�in geciktim--

Kendisine sordum: Sen ne istedin, garajdan?

--�ki kriko komutan�m. K���kleri yokmu�, onun i�in cemse (GMC)


krikosu verdiler!--

Geri-iletim kullanarak dinlemenin, anlamaya o denli b�y�k katk�s�


vard�r ki, bu t�r davran�a, ileti�im uzmanlar� bir terim bulmu�lard�r:
aktif dinleme. Aktif dinlemenin en belirgin �zelli�i, bilin�li bir bi�imde
ve s�rekli olarak geri-iletim kullan�lmas�d�r.

Aktif dinlemede, dinleyen, konu�an�n s�ylediklerini a�arak geri


verir ve b�ylece konu�an, dinleyenin ne anlad���n� ��renir. Ve bireyler
i� d�nyalar�na kapan�p kendi anlamlar� i�ine g�m�lerek bir monolog
geli�tirme yerine, kar��lar�ndaki ki�iyle bir diyalog kurarak,
anlaml� bir ili�kiye girme olana�� bulmu� olurlar.

Aktif dinlemeyi kullanarak, iyi bir dinleyici olabilmenizi sa�layacak,


bundan b�yle de iyi bir dinleyici olman�n olumlu y�nlerinden
yararlanmaya ba�layacaks�n�z. Bu yararlardan en b�y���, ki�inin
y�zeysel ili�kiler yerine, daha derin ve doyurucu ili�kiler kurabilme
olas�l���n�n artm� olmas�d�r. B�yle bir dinleme yetene�iyle, hem
kendinize, hem de ba�kalar�na bir�ok y�nden yararl� olabilirsiniz.

YARDIMCI OLMAK ���N D�NLEMEK

Bir ki�i di�erine de�er verdi�i, ho�land��� ya da sevdi�i zaman, onun


sorunlar�n� ��zmede yard�mc� olmak ister. Onun i�in �o�u ki�inin bir
--dert orta��--, --yak�n dostu-- vard�r. Annemiz, babam�z, karde�lerimiz,
akrabalar�m�z da bize yard�mc� olmaya �a��rlar. K�sacas� insanlar
birbirlerine yard�m etmede pek o kadar pinti de�ildirler.

Acaba yard�m etmek isteyen bu denli �ok ki�i olmas�na ra�men,


s�z konusu kimselerin sorunu ��zmeye katk�lar� ne �l��de olur? Ya
da bu katk� sorunu ger�ekten ��zmeye yeterli mi? Ki�isel olarak �imdiye
kadar yapt���m g�zlemlerde bir kimsenin ne kadar iyi niyetli
olursa olsun, s�z konusu ki�inin sorununu onun ad�na ger�ekten ��zebildi�ine
tan�k olmad�m. Bir kimseye yararl� olabilmenin tek yolu
vard�r; o da kar��n�zdakini dikkatle dinlemek ve onunla kalben ve
kafaca beraber olmakt�r. Bir ba�ka deyi�le, kar��n�zdakini duyarak
dinlemektir.

Dinlemenin bir kimsenin sorununu ��zmede nas�l yararl� olaca��n�


anlayabilmek i�in, �nce bir kimsenin sorununu onun kendisinden
ba�ka hi� kimsenin ��zemeyece�inin kabul edilmesi gerekir. Biz o ki�iye,
ancak kendi sorununu kendisinin ��zebilmesi i�in yard�mc� olabiliriz.
��nk�, bir ki�inin sorununu onun yerine ��zd���m�z� varsaysak
bile, bu k�sa vadeli bir ��z�m olur ve o ki�i uzun d�nemde
benzer sorunlarla yine kar��la��r. O ki�iye, k�kl� ��z�mleri kendinin
bulmas� y�n�nde yard�m edilirse, ger�ek bir katk� yap�lm� olur.

Ne var ki, �nerilmesi kolay, uygulanmas� zor bir davran�t�r bu.


��nk� �nem verdi�imiz, sevdi�imiz bir kimsenin g�� bir durumda
oldu�unu bildi�imiz zaman, i�imizden ilk ge�en, hemen ko�up ona
yard�m etmektir; onun sorular�na bir cevap bulmaya kalkar�z, --��yle
yap, buraya git, �ununla konu�,-- gibi, t�m�yle iyi niyetimizin etkisi
alt�nda bir s�r� yollar �neririz.

Bu �neriler ger�ekten do�ru da olsa, deneyler g�stermi�tir ki; bu


��z�m yollar�n� ki�inin kendisi bulup ��karmad�k�a, �nerilerin uzun
zaman i�inde pek yarar� dokunmamakta, hatta tersine, ki�iyi kendi
sorunlar�n� ��zemez, aciz bir birey durumuna sokarak zararl� bile olmaktad�r.
Onun i�in yapaca��n�z �nerilerin ger�ekten en do�rusu oldu�una
inansan�z bile, sonu�ta ��z�m yolunu ki�inin kendisine b�rakmak gerekiyor.

--Peki, nas�l yard�m edelim �yleyse?-- diye bir soru belirebilir kafan�zda.
Burada, de�er verdi�iniz, yak�n hissetti�iniz bir kimse bir
sorunun ��z�m� i�inde k�vran�rken, --kendisi bulsun ��z�m�,-- diye
ondan uzak durman�z� sal�k vermiyorum. Arkada��n�z�n sorununu
��z�m�n� kendisinin bulmas�na, onun i�in iyi bir dinleyici olarak
yard�m edebilece�inizi g�stermek amac�nday�m.

--Nas�l bir dinleme davran��yla yard�mc� olunabilir?-- konusunun


ayr�nt�lar�na ge�meden �nce, ilk a�amada, �u andaki yard�m davran�lar�n�z�n
fark�na varman�za yard�mc� olacak bir al�t�rmayla ba�layal�m i�e.

Acaba Ne S�ylerdiniz?

1. A�a��da baz� sorunlar verilmi� ve bir dostunuzun bu sorunlara


��z�m aramak i�in size ba�vurdu�u varsay�lm�t�r. Sorunuyla size
gelen bu kimseye nas�l tepkide bulunurdunuz? Her bir sorun i�in
�nerdi�iniz cevaplar� m�mk�n oldu�u kadar ayr�nt�l� yazmaya �al��n.

2. Sorunlar:

Annem ve babamla ili�kimi nas�l d�zenleyece�imi bilemiyorum.


Beni hi� anlam�yorlar. Benim ho�land���m hi�bir �eyi onaylam�yorlar.
Onlar�n de�erine, ya�am bi�imine uymuyor bunlar. Benim
duygular�m ve d��ncelerimin benim i�in do�ru olaca��n� kabul
edemiyorlar. Beni sevmediklerini s�ylemek istemiyorum. Beni seviyorlar,
fakat benim onlardan farkl� bir insan oldu�umu g�remiyorlar.

Son zamanlarda cesaretim iyice k�r�ld�. Hi�bir k�z arkada��m


olmayacak galiba benim... Yani i�tenlikle sevdi�im bir k�z demek istiyorum.
Konu�tu�um bir�ok k�z var, ama hi�biriyle duygusal bir
ili�kim yok. Gelirler bana dertlerini a�arlar, beni arkada� olarak g�r�p
yak�n davran�rlar, ama hepsi bu kadar. Beni bir erkek olarak g�r�p
bir duygusal ili�ki i�ine girmiyorlar. Sadece bir arkada� olman�n
�tesinde ili�kiler istiyorum.

Ne yapaca��m� bilmez bir haldeyim. Okula gitmek istemiyor


can�m, fakat �evrede yapacak pek i� yok, ayr�ca hen�z askere gitmek
de istemiyorum. Belki bir y�l falan okula gitmesem iyi olur, ama ondan
sonra ne yapaca��m� bilemiyorum.

Son g�nlerde evlili�imden memnun de�ilim. Kavga etti�imiz


falan yok. Fakat �l� bir ili�ki i�indeyiz, bir canl�l�k yok. Sanki can s�k�c�
bir hapishaneye beraberce kapand�k ve her g�n hapishanenin
pencerelerinden biri daha duvarla kapan�yor.

M�d�r bey galiba bana k�zg�n! Eskiden �akalar yapard�, �imdi


son derece ciddi. Son �� haftad�r yapt���m i� hakk�nda bana hi�bir
�ey s�ylemedi.

3. Verdi�iniz cevaplar� saklay�n. �ki yak�n arkada��n�zdan, yukar�daki


sorunlara verdikleri cevaplar� yazmalar�n� isteyin ve onlar� da
sizin cevaplar�n�zla birlikte saklay�n.

4. Bu a�amada, her biriniz her sorun i�in verdi�iniz cevab� okuyup


hangisinin daha yararl� olaca��n� aran�zda tart�abilirsiniz. Bu
tart�may� yaparken, biriniz sorun sahibi olsun ve di�erlerinin verdikleri
cevaplar�n, sorunun ��z�m�nde kendisine ne denli yararl� oldu�unu
s�ylesin.

5. Hangi cevab�n daha yararl� olaca��na karar verdikten sonra cevaplar�n�z�


bir kenara koyup saklay�n, ��nk� biraz sonra onlara yeniden ba�vuraca��z.

6. Bu b�l�m�n geri kalan k�sm�n� okuyun. Sonra cevaplar�n�z� bu


yeni bilgilerin ����nda s�n�fland�rmaya �al��n. Bunlar yarg�lama;
��z�mleme; rahatlatma; soru sorma ya da di�er s�n�flardan hangisine
girmektedir? Yine her zaman yapt���n�z gibi konuya de�i�ik boyutlar
kazand�rma i�in aran�zda tart�abilirsiniz.

SORUNLARA VERD���N�Z

YAYGIN CEVAP T�RLER�

Sorunlar� ��zmek i�in verdi�iniz cevaplar, sizin nas�l bir dinleme


davran�� g�sterdi�inizi ve soruna ne t�r bir yakla��m g�sterdi�inizi
belirtir. Bu cevaplar�n �o�u da b�y�k bir olas�l�kla a�a��daki d�rt
kategoriden birine girer. Tek ba�lar�na ele al�nd�klar�nda, bu dinleme
davran�lar�n�z�n hi�biri, kendi i�inde --iyi-- ya da --k�t�-- de�ildir;
ancak bunlar genellikle uygun olmayan durumlarda kullan�l�r. Daha
do�rusu, bir ki�i belirli bir cevap tarz�n� ya da yakla��m bi�imini b�t�n
durumlarda kullanma e�ilimi g�sterir. Her dinleme davran��n�n
gerekti�i belirli, uygun bir zaman ve yer vard�r. �nemli olan da, bu
zaman� ve durumu kavray�p bu bilin� i�inde cevap verebilmektir.

A�a��daki cevap kategorilerini okurken, bu yakla��m bi�imlerinden


en �ok hangisini kulland���n�z�, soruna bu t�r bir yakla��mla kar��n�zdaki
ki�ide nas�l bir etki uyand�rd���n�z� bulmaya �al��n.

Yarg�lama

Yarg�lay�c� yakla��m, konu�an�n davran��n� ya da d��ncesini belirli


bir y�nde de�erlendirir. Yarg� olumlu olabilir: --iyi bir fikir;-- --�imdi
do�ru iz �zerindesin-- gibi; veya olumsuz olabilir: --b�yle bir tutumla
sen hi�bir sonuca ula�amazs�n-- gibi. De�erlendirme ister olumlu, isterse
olumsuz olsun, ��yle bir kan� olu�ur: --Yarg�layan ki�i, yarg�lanandan
belirli y�nlerden daha �st�n oldu�u i�in, konu�an�n davran��n�
olumlu ya da olumsuz y�nde de�erlendirebilmektedir.--

Yarg�lay�c� davran��n dinleyeni nas�l savunucu bir tutum i�ine


soktu�una savunma konusunu tart��rken de�inmi�tik. Yarg�lay�c�
birinin kar��s�nda oldu�una anlayan konu�mac�, birka� dakika i�inde
savunucu duruma ge�er ve kendini kapar. Ger�ek sorununu gizleyerek,
olumlu bir de�erlendirme alabilmek i�in dinleyicinin onaylayabilece�i
bi�imde konu�maya ba�lar. Bu t�r konu�ma, ki�inin ger�ek
sorununa bir ��z�m bulmas�n� �nler.

��z�mleme (Analiz etme)

Kar��s�nda konu�an kimseyi ��z�mleyen kimse, konu�an� konu�andan


daha iyi bir bi�imde kendisinin anlad���n� ima eder. --Bence seni
rahats�z eden �ey...-- ya da --S�yledi�in bu ama, ger�ekte d��nd���n...--
gibi c�mlelerle ba�layan ��z�mlemelerde, dinleyici sanki konu�an�n
kafas�n� okur ve ona bir t�r psikoloji dersi vermeye kalkar.

Kar��n�zdaki ki�iyi ��z�mledi�inizde iki sorun ortaya ��karm�


olursunuz: Her �eyden �nce, yap�lan ��z�mlemenin do�ru oldu�una
ili�kin elinizde ge�erli kan�t yoktur; yapt���n�z yorum, kar��n�zdakinin
kafas�n� daha da kar�t�r�r. �kinci olarak, yap�lan ��z�mleme do�ru
bile olsa, bunu s�z konusu ki�iye s�ylemenin bir yarar� olmaz.
��nk� sizin yorumunuzu dinleyen ki�i, b�y�k bir olas�l�kla savunucu
bir duruma ge�er. Bu tutum, --ben senden daha iyi bilirim-- anlam�
ima edece�inden, kar��n�zdaki fark�nda olmadan savunucu bir tutum
i�ine girer. B�yle bir tutum i�ine girince de, bir�ok ba�ka etken,
ki�inin kendi sorununa yakla��m�n� buland�r�r. Dolay�s�yla, o ki�inin
kendi sorununa kendisinin e�ilmesini �nlemi� ve onu kendi sorunlar�n�
g�rebilme olana��ndan daha da uzakla�t�rm� olursunuz.

Soru Sorma

�stanbul'da y�netmi� oldu�um ileti�im gruplar�ndan birinde, iki


han�m �ye aras�nda ge�en konu�ma soru sormaya iyi bir �rnek olu�turur:

M : --Senin hakk�nda ne d��nd���m� ve ne hissetti�imi zannediyorsun?--

Z : (Soruyu kendi kendine yineler.) --Benim hakk�mda ne d��n�yorsun?


Ne hissediyorsun? Fakat, benim hakk�mdaki hislerini sen bana
zaten s�yledin!--

M : --Olsun, sen yine de s�yle.--

Z : --Peki. Bir g�n bana, bana yak�n hissetti�ini, benimle konu�mak


istedi�ini beni be�endi�ini s�yledin. S�yledi�in buydu. Ben de
senin s�ylediklerine inand�m--

M : --Peki, sen ne d��n�yorsun? Senin hakk�ndaki hislerim ve


d��ncelerim nedir acaba?--

Z : --Ayn� �eyleri.--

M : --Benim s�ylediklerimi unut.--

Z : --Ayn� �eyleri.--

M : --Peki, ben bunlar� sana ni�in s�yledim, zannediyorsun?--

Z : (Soruyu yineler.)... --Ni�in... bana s�yledin... Beni be�endi�ini


ni�in s�yledin?..-- (�a��rm� ve s�k�nt�l� bir g�r�n�� vard�r.)

M : --Evet.--

Z : --H�mm... Bilmiyorum... Belki de yak�n hissettin...-- (Sessizlik)

M : --Ni�in yak�n hissetti�imi biliyor musun?--

Z : --Hay�r, bilmiyorum...-- (Sessizlik.)

M : --Peki, benim hakk�mdaki hislerin ne?--

Z : --Daha �nce s�yledi�im gibi, kendimi sana yak�n hissediyorum..--


(Sessizlik.)

M : --Sana s�ylediklerimin tam tersini s�ylemi� olsayd�m, benim


hakk�mda ne hissederdin?--

(Konu�ma uzad�k�a Z'nin s�k�nt�s� artar ve bu t�r konu�maya son vermek


ister.)
Soru sormak kar��dakinin ne d��nd���n� anlamak i�in s�k s�k
kullan�lan bir yoldur. Fakat soru sorman�n, �o�u kez, kar��dakinin
d��ncelerini y�nlendirmek i�in kullan�ld��� da bir ger�ektir. Hepimiz
bu t�r bir ya�ant�dan ge�mi�izdir, ya ��retmenimiz, ya annemiz
veya babam�z ya da bir ba�ka otorite bizi belirli bir y�ne g�t�rmek,
sonra da k�sk�vrak yakalamak i�in sorular sormu�tur. Bu durumda
soru sormak bir stratejidir ve soru soran�n kafas�nda bizi g�t�rmek
istedi�i, bir tuzak olarak kullanaca�� bir yer vard�r. B�yle bir tutumun
savunuculu�a yol a�aca�� daha �nce belirtilmi�ti.

Rahatlatma

Baz� durumlarda ki�inin biraz cesaretlendirilmeye, biraz desteklenmeye


ve rahatlat�lmaya gereksinmesi vard�r ve b�yle zamanlarda o
ki�iye destek olmak, onu rahatlatmak yararl� olabilir. Ancak bu, rahatlat�c�
davran��n her zaman ve her yerde yararl� olaca�� anlam�na
gelmemelidir. Baz� durumlarda rahatlat�c� davran� g�stermek kar��dakine
yararl� olmayabilir. Belirli bir konuda bunalm� bir kimseye,
--bo� ver, yorma kafan� b�yle �eylere,-- demek ya da, ne�esi yerine
gelsin diye i�i �akaya bo�mak, sizin onun sorunlar�n� ciddiye almad���n�z
ya da i�inde bulundu�u durum kar��s�ndaki duygu ve d��nceleri
do�al bulmad���n�z izlenimini verebilir.

Yukar�da k�saca a��klanan soruna yakla��m bi�imlerinin her biri


baz� durumlarda yararl� olabilir, ama �o�unlukla yard�m isteyen ki�inin
kafas�n� kar�t�rd��� da bir ger�ektir. Bir �rnek vererek s�ylemek
istediklerimizi somutla�t�ral�m:

Yal��n : --Bende bir bozukluk olmal�. Hangi k�zla konu�sam, benimle


ancak bir kez bir yere gidiyor, ikinci sefer ��km�yor. D�n de ayn�
�ey oldu. H�lya ile beraber pastanede �ay i�tik. �n�m�zdeki hafta
birlikte sinemaya gitmeyi teklif ettim, reddetti!..--

Sacit : --�zme tatl� can�n�, iki, �� g�ne kalmaz unutursun.-- (Rahatlat�c�.)

Yal��n : --Yok o kadar kolay unutamam. Bu k�z arkada� sorunu


beni ger�ekten d��nd�r�yor. Neyim eksik, nedir kusurum, ni�in beni
yanlar�nda g�rmekten s�k�l�yorlar?--

Sacit : --Karde�im, bence bu konuyu kafana takm�s�n. Belki de


konuya b�ylesine tak�lm� olman aya��n�, elini birbirine dola�t�r�yor
ve ne yapaca��n� bilemez hale getiriyor.-- (Yarg�lama, ��z�mleme.)

Yal��n : --Fakat bir t�rl� bu konuyu akl�mdan ��karam�yorum.


Senden ho�lanan hi�bir k�z olmasa sen nas�l hissederdin?--

Sacit : --Peki, sence sorun nedir? Onlara kar�� kaba m� davran�yorsun?


K�zlar�n senden ho�lanmamas�n�n bir nedeni olmal�.-- (Soru sorma.)

Yal��n : --Vallahi bilmiyorum, birader. Akl�ma gelen her yolu denedim.


Hi�biri i�ime yaramad�.--

Sacit : --Karde�im, ben senin sorununu biliyorum. Sen rahat davranm�yorsun,


s�rekli diken �zerindesin. Kendin olman gerekir! �te o
zaman k�zlar senden ho�lan�rlar. Bunu yapmak da hi� zor de�il, b�rak
kendini, sadece kendin ol, do�al davran, g�receksin her �ey yoluna
girecek.-- (Yarg�lama, ��z�mleme, rahatlatma.)
Yukar�da verilen �rnekte Sacit, iyi niyetli bir arkada�t�r, fakat Yal��n'a
bir yarar� dokunmamakta, belki de onun sorununu daha zor bir
duruma sokmaktad�r. Belki de Sacit'in s�yledi�i �eyler sorunun can
al�c� noktas�na de�inmektedir. Fakat Yal��n ��z�m� kendisi bulmam�,
kendisi g�rememi�tir ve bundan dolay� da bu ��z�m ona yararl�
olmayacakt�r. Ki�i kendi sorununu kendisi ke�fetmezse, o sorunun
��z�m�yle etkili bir bi�imde u�ra�amaz.

Daha �nce verdi�imiz --Acaba Ne S�ylerdiniz?-- ba�l�kl� al�t�rmay�


yapm�san�z, �imdi bu al�t�rman�n 6. maddesindeki soruyu cevaplayabilirsiniz.

Soruna yakla��m bi�imlerinin hangi t�r�n� daha �ok kulland���n�z�


anlamak istiyorsan�z, a�a��daki al�t�rmay� da yap�n.

Sorunlara Nas�l Yakla��yorsunuz

1. A�a��daki �rnekleri okuyun ve uygun dinleme davran��n� g�sterecek


cevaplar� yaz�n.

Ne yapabilirim? Bizim ihtiyar beni evden kovdu. Onun dedi�ini


yapmazsam, art�k s�rt�ndan ge�inemeyece�imi s�yledi.
D�nyadan haberi yok adam�n, bug�n�n gen�li�i nerede ve
hayattan ne istiyor, hi�bir fikri yok. �imdi gidecek bir yerim
yok ve Pazartesi'ye kadar bankadan para �ekemem.

Yarg�lama ...

��z�mleme ...

Rahatlatma ...

Soru sorma ...

S�zl�m benimle ili�kisini kesece�ini s�yl�yor. ��renim i�in


�� y�l yurt d��na ��kaca��m� ve kendisini ancak y�lda bir kez
g�rebilece�imi s�yledi�im zaman, �ok bozuldu ve benimle
ili�kisini kesece�ini s�yledi. S�rekli evde oturup benim mektubumu
beklemek istemedi�ini, onun da gezmeye ve hayat�n�
ya�amaya hakk� oldu�unu belirtti. Ben geri d�nd���mde hala
evlenmemi�se, yeniden d��nebilece�imizi s�yl�yor. Kendisini
sevdi�imi, ��renimimi bitirir bitirmez, kensiyle evlenece�imi
s�yledi�im halde, benim s�ylediklerime ald�r� etmiyor.
Bana �yle geliyor ki, benimle ili�kisini t�m�yle koparmak i�in
bunu bir bahane olarak kullan�yor.

Yarg�lama ...

��z�mleme ...

Rahatlatma ...

Soru sorma ...

Oda arkada��mla aramda bir sorun var. Onun erkek arkada��


s�k s�k ak�amlar� geliyor ve oturup �ay i�iyorlar, s�rekli konu�uyorlar,
fakat o�lan bir t�rl� gitmek bilmiyor. Ev k���k oldu�u
i�in ayn� anda odada �al�mak zorunday�m ve onlar konu�urken
�al�am�yorum. Bilmiyorum, belki de ben de yanl�
d��n�yorum. Onunla ayn� evde oturmak hem benim, hem
de onun ��kar� gere�i. Bu nedenle kolayca, --Buradan ��kaca��m;--
diyemiyorum. O da, ben de tek ba��m�za ya�ayacak ekonomik
kaynaklara sahip de�iliz. Fakat bu duruma da daha
fazla dayanamayaca��m.

Yarg�lama ...

��z�mleme ...

Rahatlatma ...

Soru sorma ...

2. Bir ba�ka arkada��n�zdan ayn� sorunlar� sizin yapt���n�z gibi


cevapland�rmas�n� isteyin. Cevaplar�n�z� kar��la�t�r�n.

3. Her �rnek i�in sizin yapmaya yatk�n oldu�unuz bir dinleme


davran�� se�in ve bunu kar��n�zdakine bir rol oynar gibi anlat�n.
Sonra kar��n�zdakinin ne hissetti�ini ��renmeye �al��n.

4. Sizce bu t�r dinleme davran�lar� yararl� oluyor mu? Kar��n�zdaki


ki�i sorununuza bu t�r davran�larla yakla�sa, size bir yarar�
olabilir mi?

B�R BA�KA T�R D�NLEME

Daha yararl� olabilecek bir ba�ka t�r dinleme davran�� vard�r. Bu


t�r dinlemeye aktif dinleme ad�n� vermi�tik, ��nk� bu t�r dinlemede,
dinleyen geri-iletim s�recini devaml� olarak kullan�r. Aktif dinleme,
tutumu i�indeki dinleyici bu davran��yla konu�ana, anlatt���yla kendisinin
ilgilendi�ini, onun sorununu ger�ekten duydu�u izlenimini
verir. Bu tekni�in, �o�u kez, konu�ana di�er dinleme davran�lar�ndan
daha yararl� oldu�u, onun kendi sorunlar�n� daha iyi anlamas�na
yol a�t��� g�zlemlenmi�tir. Bu t�r aktif dinleyen insanlarla siz de
kar��la�m�s�n�zd�r. E�er kar��la�m�san�z, �ansl� say�l�rs�n�z. ��nk�,
pek az bir ki�i bu t�r dinleme davran�� g�sterir.

Daha �nce Yal��n ile Sacit aras�nda ge�en konu�may� �imdi aktif
dinleme davran�� i�inde verelim:

Yal��n : --Bende bir bozukluk olmal�. Hangi k�zla konu�sam, benimle


ancak bir kez bir yere gidiyor, ikinci sefer ��km�yor. D�n de ayn�
�ey oldu. H�lya ile beraber pastanede �ay i�tik. �n�m�zdeki hafta
birlikte sinemaya gitmeyi teklif ettim, reddetti!..--

Sacit : --Arkada�l�k kurmak i�in bulu�tu�un k�zlarla, daha s�rekli


ili�ki kuramad���n i�in kafan bozuluyor!--

Yal��n : --Evet ve neyim eksik onu da bir t�rl� ��karam�yorum!


Ahmak olmad���m� biliyorum. Onlar� iyi yerlere g�t�r�yorum, kendimi
bilmez hareketler yapmamaya, onlar� rahats�z etmemeye dikkat
ediyorum. Fakat, benimle ikinci kez bulu�mak isteyen bir k�za hen�z
rastlamad�m.--

Sacit : --Demek ki, ger�ekten bir centilmen olmaya ve her �eyin


do�rusunu yapmaya �al��yorsun; fakat b�t�n bunlar bir i�e yaram�yor.--

Yal��n : --Evet. Bir k�z arkada��m olmas�n� o kadar istiyorum ki,


belki bundan dolay� a��r� dikkatli ve kibar olmaya �zen g�steriyorum.
Do�al davranam�yorum. Bu davran��m bir i�e yaramad� m�, gelecek
sefere daha dikkatli olay�m diyorum, o zaman daha da s�k�c� oluyorum,
herhalde. B�yle bir k�s�r d�ng� i�indeyim. Galiba k�zlar bunu s�k�c�
buluyorlar.--

Sacit : --Demek s�k�nt�l�, tedirgin halinin seni ba�ar�s�zl��a g�t�rd���n�


d��n�yorsun? �yi bir erkek arkada� olamayaca��ndan korktu�un,
k�zlar�n seni s�k�c� bulaca��ndan �ekindi�in i�in kibar olmaya
�al��yorsun ve bu halin de k�zlara itici geliyor.--

Yal��n : --Evet. Belki de benim yapmam gereken kibarl�k oyunu


falan oynamadan sadece kendim olmam.. �u veya bu �ekilde kendimi
g�stermeye �abalamamal�... Filmlerdeki gibi centilmen olma hevesini
b�rakmal�y�m. Gelecek kez do�al olmaya �al�aca��m..--

Aktif dinleme sadece b�y�kleri dinlerken de�il, �ocuklarla konu�urken


de kullanabilece�imiz bir davran�t�r. Bir anneyle o�lu aras�nda
ge�en ve banda al�nm� ger�ek bir konu�may� sizlere aktarmak
istiyorum.

Anne : --Art�k ge� oldu, ���� s�nd�r ve uyu.--

�ocuk : --Uyumayaca��m--

Anne : --Uyuman gerek, ge� oldu. Yar�n kendini yorgun hissedersin.--

�ocuk : --Uyumayaca��m--

Anne : (Ha�in bir sesle,) --�u ���� hemen s�nd�receksin.--

�ocuk : (�nat�� bir sesle,) --Uyamayaca��m, i�te.--

Anne : (��inden, --�u �ocu�u bo�as�m geliyor. O kadar yorgunum ki,


bu gece dayanamayaca��m buna... Mutfa�a gideyim, bir sigara yakay�m,
sonra tekrar odas�na gideyim, onunla konu�maya �al�ay�m ve ge�en g�n
��rendi�im aktif dinlemeyi uygulamay� deneyeyim. Biliyorum, o gayreti
kendimde bulamayaca��m, ama bir kez denemem gerek. Kendimi �l� gibi yorgun
hissediyorum...-- Daha sonra yine Timur'un odas�na girer.) --Haydi, vakit
ge� oldu, ama bula���� y�kamadan �nce yata��nda biraz oturup ayaklar�m�
dinlendirece�im-- (Kitab� Timur'un elinden al�r ve ���� s�nd�r�r,
kap�y� kapar, yata��n �st�ne, o�lunun yan�na oturur ve arkas�n� duvara
dayar.)

�ocuk : --O kitab� ver bana, I���� s�nd�rme. ��k buradan. Seni burada
istemiyorum. Uyumayaca��m. Seni sevmiyorum..--

Anne : --Baya�� �fkeli g�r�n�yorsun!..--

�ocuk : --Evet, okuldan nefret ediyorum, bir daha hi� okula gitmeyece�im,
hi� gitmeyece�im!..--

Anne : (��inden, --Oysa o�lum okulu sever!--) Demek art�k okuldan


b�kt�n..--

�ocuk : --Allah�n belas� bir yer. �yi bir ��renci de�ilim. Hi�bir �ey
bilmiyorum. �kinci s�n�fta olmam gerekir. (�imdi ���nc� s�n�ftad�r.)
Matematikten hi�bir �ey anlam�yorum (Matemati�i �ok iyidir.) ��retmen
sanki bizi lise �grencisi san�yor.--
Anne : --Matematik senin i�in �ok zor...--

�ocuk : --Hay�r! Kolay. Fakat yapas�m gelmiyor.--

Anne : --�yle mi?--

�ocuk : --Top oynamay� seviyorum. Okula gidece�ime hep top


oynasam!?--

Anne : --Top oyununu ger�ekten �ok seviyorsun, demek?--

�ocuk : --�niversiteye gitmek zorunda m�y�m?-- (En b�y�k a�abeyi


liseyi bitirmek ve �niversiteye gitmek durumundad�r ve aile i�inde
bundan �ok s�z edilmektedir.)

Anne : --Hay�r.--

�ocuk : --Daha ne kadar okula gitmem gerekiyor?--

Anne : --Liseyi bitirinceye kadar!--

�ocuk : --Yani �niversiteye gitmek zon�nda de�ilim, �yle mi?--

Anne : --Evet, de�ilsin.--

�ocuk : --�yi, hep top oynayaca��m �yleyse.--

Anne : --Top oynamaktan �ok zevk al�yorsun, herhalde...--

�ocuk : --Tab�.-- (T�m�yle sakinle�mi� durumda, rahat bir �ekilde konu�ur.)

Anne : --�yi geceler.--

�ocuk : --Biraz daha benim yan�mda oturur musun?--

Anne : --H�h h�.--

�ocuk : (Daha �nce aya��yla itti�i yorgan� �eker, annesinin dizlerini


�rter ve ok�ar.) --Rahat m�s�n?--

Anne : --Evet, te�ekk�r ederim.--

�ocuk : --Bir �ey de�il.-- (Bir sessizlik s�resi ge�er, daha sonra Timur
burnundan horultular ��kararak, h�r�lt�l� soluklar almaya ba�lar, abart�lm�
bir �ekilde burnunu ve bo�az�n� temizleme sesleri ��kar�r. Timur'un burnu
kapal� oldu�u zaman soluk almakta zorluk �eker, ama annesi onun hi� bu
�ekilde horultulu ve h�r�lt�l� solu�unu duymam�t�r.)

Anne : --Burnun seni rahats�z m� ediyor?--

�ocuk : --Evet, burnum t�kal�. Acaba burnuma damla damlatmam


gerekir mi?--

Anne : --Faydas� olur mu dersin?--

�ocuk : --Hay�r.-- (Horultulu h�r�lt�l� soluklar devam etmektedir.)

Anne : --Burnundan ger�ekten rahats�zs�n...--


�ocuk : --Evet.-- (H�r�lt�l�, rahats�zl�k betirten sesler.) --Ke�ke uyurken
burnumuzdan soluk olma zorunlu�u olmasayd�.--

Anne : (Bu s�ze �ok �a�m� bir durumda; bu fikrin nereden geldi�ini
sormak arzusu duyar.) --Uyurken burnundan soluk almak zorunda oldu�unu
mu san�yorsun?--

�ocuk : --Burnumdan soluk almak zorunda oldu�umu biliyorum!--

Anne : --Pek de emin g�r�n�yorsun!--

�ocuk : --��nk� biliyorum. Uzun zaman �nce Kemal s�yledi bana.


(Hayran oldu�u, kendisinden iki ya� b�y�k arkada��d�r, Kemal.) --Burnundan
solumak zorundas�n, uyurken a�z�ndan nefes alamazs�n--, dedi.--

Anne : --Yani a�z�ndan soluk almasan daha iyi olur mu demek istiyorsun?--

�ocuk : --A��zdan soluk almak m�mk�n de�il!-- (Horultu, h�r�lt�.)


--Anne bu do�ru mu? Yani uyurken mutlaka burnundan soluk al�p
vermek gerekir, de�il mi?-- (Uzun a��klamalar, bir�ok soru, hayran oldu�u
arkada�� hakk�nda, --Bana yalan s�ylemez o de�il mi?-- t�r�nden
sorular.)

Anne : (Arkada��n�n kendisine yard�mc� olmaya �al�t���n�, fakat �ocuklar�n


bazen yanl� bilgiler edindi�ini s�yler. Anne uyurken bir�ok kimsenin
a�z�ndan soluk ald��� �zerinde �srarla durur.)

�ocuk : (�ok rahatlam� g�r�nmektedir.) --Peki, iyi geceler.--

Anne : --�yi geceler.-- (Timur kolayl�kta a�z�ndan soluk alabilmektedir.)

�ocuk : (Birdenbire yine burnundan h�r�lt� ��kar�r.)

Anne : --A�z�ndan soluk almaya hala �ekiniyor musun?--

�ocuk : --H�h h�. Anne, a�z�mdan soluk al�rken uyursam... burnum da


dolu... ve e�er geceyar�s� uyurken... a�z�m kapan�rsa ne olur?--

Anne : (O�lunun y�llard�r uykuya dalmaktan korktu�unun �imdi fark�na


var�r; Timur gece yar�s� nefessiz kalarak bo�ulmaktan korkmaktad�r ve
annenin i�i s�zlar. --Benim zavall� �ocu�um,-- der i�inden.) --Nefessiz kalarak
belki bo�ulurum diye mi korkuyorsun?--

�ocuk : --H�h h�. Soluk almak zorunday�m-- (--�lebilirim-- demeye


cesaret edemez.)

Anne : (Daha ayr�nt�l� olarak a��klar.) --Bunun olmas� imkans�z. A�z�n


kendili�inden a��l�r... ayn� kalbin kendili�inden atmas� ve g�zlerin
kendili�inden k�rp�lmas� gibi.--

�ocuk : --Emin misin?--

Anne : --Evet, �ok eminim!--

�ocuk : --Peki, iyi geceler.--

Anne : --�yi geceler, tatl�m-- (�per, �ocuk iki dakika i�inde derin bir
uykuya dalm�t�r.) (Gordon, 1970.)
AKT�F D�NLEMEN�N �ST�NL��� NEREDE?

Di�er dinleme davran�lar�na oranla aktif dinlemenin daha yararl�


olu�unun nedenleri �� noktada toplanabilir. Her �eyden �nce, bir yak�n�
olarak, do�ru yolu g�stermek zorunlu�u duymaks�z�n, onu ger�ekten
anlamak amac�yla, kar��n�zdaki ki�iyi b�t�n dikkatinizle dinlemeniz,
ona b�y�k bir huzur ve g�ven sa�lar. Bu huzur ve g�ven
ortam� i�inde, kafas�ndakini oldu�u gibi ortaya koymaktan �ekinmez.
Konu�an kendini rahats�z eden her �eyi rahatl�kla ortaya koyabilecek
duruma gelince, kendi sorunlar�na daha bir i� rahatl���yla bakabilir
ve o ana dek fark�na varmad��� de�i�ik y�nler g�rebilir. Aktif
dinlemeyi s�rd�ren dinleyici ise, konu�an�n sorunlar�na hemen bir
��z�m bulmakla y�k�ml� olmad��� i�in, konu�an� daha rahatl�kla
anlamaya �al��r; kendini hemen bir cevap bulmakla, bir ��z�m getirmekle
sorumlu hissetmez.

Aktif dinlemenin ikinci �st�n yan�, �rt�k anlamlar� ortaya ��karmak


i�in iyi bir olanak sa�lamas�d�r. �nsanlar sorunlar�n�, d��ncelerini
ve duygular�n� �o�unlukla simgesel bir bi�imde ortaya koyarlar.
Bir ba�ka deyi�le, a��k�a ortaya koymazlar. Aktif dinleme, bu simgelere
dalmadan, ayr�nt�lar i�inde kaybolmadan as�l anlama yani mesaj�n
�z�ne inmeye olanak sa�lar. Yukar�da okudu�unuz �ocuk ile annesinin
konu�mas�n� hat�rlay�n. �ocuk temeldeki korkusunu ne kadar
sonra ortaya ��karabildi. Annesi �ocu�a en yak�n kimse oldu�u
halde, daha �nceleri aktif dinlemeyi kullanmad��� i�in o�lunun temel
sorununu anlayamam�t�.

Aktif dinlemenin ���nc� �st�n yan�, bir kimseyi daha iyi tan�man�za
olanak vermesidir. Aktif dinleme; s�z konusu ki�inin daha i�tenlikle
a��larak, kendini sizinle payla�mas�na yol a�abilir. B�ylece
daha sa�lam temeller �zerinde kurulmu� ili�kiler do�ar.

��MD� NE S�YLERD�N�Z?

Bu b�l�mde yapt���n�z Acaba Ne S�ylerdiniz? al�t�rmas�na d�nelim


ve bunu bir kez daha de�i�ik bir a��dan uygulayal�m.

Kar��n�za bir arkada��n�z� alarak al�t�rmadaki sorunlar onunmu�


varsay�n ve aktif dinlemeyi uygulay�n.

Ba�ka bir arkada��n�z size kat�labilirse daha iyi olur, �� ki�i olarak
�al��n; ��nk� grup i�inde bu t�r bir al�t�rmay� yapmak size daha
fazla bilgi verir.

Yineleyelim: Dinlerken yarg�lamayacak, belirli bir y�ne g�t�recek


t�rden soru sormayacak ya da cesaret vermeye �al�mayacaks�n�z.
Konu�an�n s�ylediklerini anlamaya �al�an iyi bir dinleyici olmaya
�al�acaks�n�z.

HER ZAMAN AKT�F D�NLEME M�?

Hay�r! Her zaman aktif dinlemeyi kullanamay�z. Birisi ne zaman yeme�in


haz�r olaca��n� sordu�unda, --Yeme�in ne zaman haz�r olaca��n� m�
bilmek istiyorsun?-- gibi bir soru y�neltmek herhalde gereksiz
olur ve mutlaka garip kar��lan�r.

Bir arkada��n�z veya �nem verdi�iniz bir ki�i, sizinle konu�maya


niyetlendi�inde, ya da y�z ifadesi, oturu�u ve duru�uyla onun s�k�nt�l�
oldu�unu hissetti�inizde, aktif dinlemeyi kullanman�z uygun
olur. Belki de en do�ru yol �udur: Kendinizi bir kimseye yard�m etmeye
ve o kimsenin sorunlar�n� ��zmeye y�nelmi� hissetti�inizde,
aktif dinleme zaman� gelmi� demektir.

Son olarak da �unu belirtelim: Bir kimsenin sorunuyla ger�ekten


ilgilenmiyorsan�z, s�rf yard�m eder g�r�nmek i�in aktif dinlemeyi
kullanmay�n. ��nk� sizin sesinizin tonundan, ifadenizin t�m yap�s�ndan,
ilgilenmedi�iniz ortaya ��kar ve kar��n�zdakine bir yarar�n�z
olmad��� gibi, onu derinden k�rabilirsiniz de.

S�Z�N KISASI

Her a�z�m�z� a�t���m�zda, bizim i�in o an �nemli olan bir y�n�m�z�,


duygu ve d��ncemizi dile getirmekteyiz. �yi bir dinleyici, s�ylediklerimiz
i�inden hangisinin �nemli oldu�unu anlayabilen ve bizimle
ili�kisini bu anlay�� temel alarak kurabilen ki�idir. Fakat, dinleyici
durumunda olan ki�i, genellikle, kendi i� d�nyas�yla o denli doludur
ki, sorunlar�m�z�, �zlemlerimizi, kayg� ya da beklentilerimizi, bizim
i� d�nyam�z�n olu�turdu�u �er�eve i�inde alg�layamaz. Dinlermi� gibi
g�r�n�r, ama ger�ekte dinlemez; s�ylediklerimizin hepsini de�il,
ancak baz�lar�n� (ve �o�u kez i�ine geleni) duyar; bir ba�ka s�yleyi�le
dinlerken, bizim duygu, d��nce ve arzular�m�z� de�il, kendi i� d�nyas�n�
merkez al�r. Duyduklar�n� anlama yerine yarg�lar, ��z�mlemeye
kalkar, kar��s�ndakini belirli bir konuya y�neltmek i�in sorular
sorar ya da temel sorunu kavramadan rahatlatmaya �al��r.

�yi bir dinleyici olabilmek i�in, ki�inin geri-iletim s�recini s�k s�k
ve yerinde kullanmas�n� ��renmesi gerekir; b�ylece ileti�im tek y�nl�
olmaktan ��kar, �ift y�nl� olur. Aktif dinleme ad�n� verdi�imiz bu
�ift y�nl� ileti�im, al�nan mesajlar� biraz daha belirginle�tirerek konu�ana
geri verir. �yle ki, konu�an kimse ger�ekten --duyuldu�unu--
hisseder; benli�inin --ge�erlik kazand���n�-- sezer; bunun sonucu olarakta
i� d�nyas�n� daha serbest�e ifade etme e�ilimini g�sterir. ��
d�nyas�n� serbest�e ifade edebilen kimse sorunlar�n�, g��l� ve zay�f
y�nlerini daha kolayl�kla g�rmeye ve do�al olarak, bu sorunlara daha
ger�ek�i ��z�mler getirmeye ba�lar. Bu nedenle; de�er verdi�imiz,
kendimize yak�n buldu�umuz kimselerin sorunlar�na yard�mc�
olmak i�in aktif dinlemeyi kullanmak, ���t vermek, yol g�stermek,
yarg�lama ya da rahatlatmak t�r� bir yakla��mdan daha yararl� olur.

G�r�n�te Dinleme ya da �itti�ini Duymama

Ba�kalar�n� iyi dinleyebilme al�kanl�klar�n�z� geli�tirdik�e, kendinizi


iyi dinletebilme g�c�n�z�n de geli�ti�ini g�receksiniz. A�a��daki
al�t�rmay� yaparak bu y�nde daha ayr�nt�l� uygulama ve d��nme
olana�� bulabilirsiniz.

1. �� ya da d�rt arkada��n�zla bir araya gelin.

2. Arkada�lar�n�z�n her biri iki dakika s�reyle kendisi i�in �nemli


olan bir konudaki fikrini s�ylesin. Bu konular �e�itli olabilir.
(T�rkiye'nin NATO'dan ��kmas� ya da kalmas�; �al�an kad�nlar�n
t�rnaklar�n� uzatmas�; trafik sorununun nas�l ��z�lece�i
gibi.) Konu�an belirli bir konuda fikirlerini s�ylerken, gruptaki
di�er kimseler, kendileriyle ilgili bir sorunu d��neceklerdir.
�rne�in, o g�n ne yemek pi�irilece�ini, yapmad��� �devini
nas�l bitirece�ini, do�um g�n� i�in karde�ine ne hediye alaca��n�
vb. Konu�an fikirlerini a��klarken, dinleyenler kafalar�ndaki
sorunla ilgili ne yapacaklar�na karar vermeye �al��rlar.
Ancak b�yle yaparken de, gruptaki konu�mac�lara kar��
kaba davranmamal�, sanki dinliyormu� gibi ara s�ra kafa sallamal�
ve konu�an�n g�z�n�n i�ine bakmal�d�rlar. Bunlar olurken
dinleyicilerin kafalar� kendi sorunlar�yla me�gul olmal�,
konu�an�n s�ylediklerine pek ald�r� etmemelidirler. K�sacas�,
dinleyiciler d� g�r�n�leri a��s�ndan kar��lar�ndakiyle, i�
d�nyalar�nda da kendi sorunlar�yla ilgilenmelidirler.

3. Gruptaki herkes konu�ma olana�� bulduktan sonra, iki a�amada


izlenimlerinizi gruptakilerle payla��n: 1) --g�r�n�te-- dinleyenler
olarak kar��s�n�zdaki konu�urken neler hissettiniz. 2) Daha sonra
siz konu�urken, kar��daki ger�ekten dinleme yerine, kendi sorununu
d��nd��� zaman neler hissettiniz.

4. �imdi farkl� bir �ey yapacaks�n�z: Her biriniz kafan�z� me�gul


eden bir ki�isel sorununuzu ortaya at�n ve bu sorunu nas�l
��zmeyi d��nd���n�z� be� dakika kadar anlat�n. Bu sorunla
ilgili duygu ve d��ncelerinizde ba�arabildi�inizce d�r�st
ve a��k olmaya �al��n. Siz konu�urken birisi bir fikir ya da
duygu ortaya koydu�unda, bunu mutlaka kendi sorunuzla
ili�kili hale sokun ve kendi sorununuzdan ayr�lmay�n. Ba�kalar�n�n
s�yledikleri sizi kendi sorunuzdan uzakla�t�rmas�n.
�unu akl�n�zdan ��karmay�n: Sizin g�reviniz di�erlerine kendi sorunuzu
anlatmak. Di�er t�m konu�malar� bu g�revi yerine getirmek
i�in bir ara� olarak kullan�n.

5. Bir �nceki maddede belirtilen konu�ma al�t�rmas�n� yapt�ktan


sonra, birka� dakika i�in neler duydu�unuzu payla��n. Ayr�ca
ba�kalar� konu�urken onlar� dinlemedi�iniz zaman neler hissettiniz?
Bunlar �zerinde tart��n.

Aktif Dinleme

1. Arkada�lar�n�zdan birini bu al�t��ma i�in ikna edin. Kimsenin


sizi rahats�z edemeyece�i bir yere oturun. Biriniz --A--, �b�r�n�z --B-- olun.

2. --A-- kendisi ya da �b�r ki�i hakk�nda ki�isel bir ifadede bulunur.


(Ki�isel ifadeden kas�t, s�z konusu kimsenin ki�ili�i, g�r�n��,
nas�l hissetti�i ya da ki�isel bir sorunu gibi, o ki�iye
ait �zg� bir ifadedir. �rne�in, --Sen arkada�lar�na yard�m etmekten
ho�lanan bir ki�isin,-- ki�isel bir ifadedir; di�er yandan,
--Bug�n hava s�cak ve nemli;-- ki�isel bir ifade de�ildir.)
Bu ki�isel ifadenin dinleyenin ilgisini �ekecek bir �zelli�i olmas�na
�zen g�sterin. �fade �nemli bir konuyu i�eriyorsa, birden
�ok c�mleden olu�abilir.

3. --A-- c�mlesini bitirince, --B'' ifadesinin anlam�n� kendi kelimeleriyle


tekrar etmeye �al��r. Bunu yaparken, --Anlad���m kadar�yla sen ... diyorsun;--
gibi, ya da buna denk bir ifade kal�b� kullan�labilir. Bu a�amada --B-- sadece
--A--n�n s�yledi�ini ifade etmeye �al�mal�, kendisi buna herhangi bir
yorum ya da yarg� katmamal�d�r. --B--nin g�revi --A--n�n s�yledi�ini
sadece anlamakt�r, ��z�mlemek ya da de�erlendirmek
de�ildir. --B-- papa�an gibi --A--n�n s�yledi�ini ayn� kelimelerle
de�il, fakat kendi kelimeleriyle ama ayn� anlam� ifade edecek
bi�imde yapmal�d�r. �rne�in:

--A--: --Sen giyimine �ok titizlik g�steren bir insans�n;-- demi�se,

--B--: --Anlad���m kadar�yla, sen benim nas�l giyindi�ime �ok


dikkat etti�imi s�yl�yorsun;-- �eklinde --A--n�n ifadesinin anlam�n�
kendi kelimeleriyle geri verir.

4. --A-- �imdi --B--nin s�yledi�i kendi ifadesinin anlam�n� tam verip


vermedi�ini belirtir. E�er bir yanl� anlama olmu�sa, yanl�
anlaman�n nerede oldu�unu --A-- belirtmeli ve --B-- de bu
yanl� anlamay� ortadan kald�racak bi�imde ifadeyi bir kez daha
tekrarlamal�d�r. Her ikiniz de tam tatmin oluncaya kadar
bu d�zeltme i�lemine devam edin.

5. �imdi --B--nin s�ras�d�r. 'B-- ki�isel bir ifadede bulunur ve bu


kez --A-- kendi kelimeleriyle bu anlam� tekrar eder ve her iki
taraf da tam tatmin oluncaya kadar 3. ve 4. basamaklarda belirtilen
i�lemler s�rd�r�l�r.

6. Yukar�da anlat�lan s�reci her biriniz �� ya da d�rt ifade �zerinde


denerseniz, geri-iletim konusunda duyarl���n�z� ger�ekten
artt�rm� olursunuz.

7. �imdi a�a��daki sorular� cevapland�rmaya �al��n�z:

-Bir dinleyici olarak kar��n�zdakinin ilk ifadesini anlaman�z


ne kadar do�ruydu?

-Burada yapm� oldu�unuz dinleme davran��yla, her g�n


al�kanl�k sonucu yapt���n�z dinleme davran�� aras�nda bir
fark var m�? Hangisi daha fazla zaman ve enerji al�yor? Hangisi
sonunda daha yararl� oluyor?

-Kar��n�zdaki sizi ger�ekten anlamak i�in dinlerken, neler


hissettiniz? Bu duygu di�er zamanlarda konu�urken sizi dinleyenlerin
kar��s�nda hissettiklerinizden farkl� m�yd�?

:::::::::::::::::

S�rt�me ve �at�malar

--Ki�iler iyi niyetli olur ve birbirleriyle nas�l konu�acaklar�n� bilirlerse;


aralar�nda tart�ma, �at�ma ��kmaz;-- kan�s� yayg�nd�r. Ayn� d��nceye
bir ba�ka y�nden bak�l�rsa, --Aralar�nda s�rt�me ��kan kimseler,
iyi niyetli olmayan ya da birbirleriyle nas�l konu�aca��n� bilmeyen
kimselerdir,-- sonucuyla kar��la��l�r. Bu ifadeler, baz� iyi niyetli
�zlemleri dile getiriyor olabilir, ama ger�ekleri ifade etmez. ��nk�
insanlar bir arada ya�ad�klar� s�rece, ne kadar iyi niyetli ve anlay�l�
olurlarsa olsunlar, aralar�nda s�rt�melerin, �at�malar�n ��kmas�
ka��n�lmazd�r.

S�rt�menin ��kmas�n� �nlemek, ancak k�zg�nl�k ve k�rg�nl�k


duygular�na ald�rmayarak ya da bunlar� yads�yarak m�mk�nd�r. ��
benli�in do�al bir par�as� olan bu duygulara s�rt �evirerek, aralar�nda
�at�ma ��kmas�n� �nlemeye �al�an bir �ift d��n�n: Birbirlerine
s�yleyemedikleri �eyleri i�lerinde biriktirince, birbirlerine yabanc�la�ma
ve uzakla�ma �nce kendi i�lerinde ba� g�sterir; kendi i� benliklerinin
bir par�as� olan k�zg�nl�k duygular�n� bast�rarak, bunlar�
yads�yarak kendilerine yabanc�la�maya ba�larlar.

Kendine gittik�e yabanc�la�an bir kad�n ya da erkek bir s�re sonra


e�ine de yabanc�la��r. Bir kimse ki�ili�inin �nemli yanlar�n� bast�rarak
onlar� yok varsayarsa, kendi ger�ekli�ini yitirir ve onunla yak�n
bir ili�ki kurma olana�� kalmaz. Yak�n ili�kilerin, dostluklar�n
do�abilmesi i�in ki�ilerin i� benlikleriyle kendilerini ortaya koyabilmeleri
gerekir.

Birlikte i� g�ren, beraber ya�ayan ki�ilerin aralar�nda �at�ma ve


s�rt�me ��kmas� do�ald�r. �te yandan g�nl�k g�zlemlerden biliriz
ki, tart�malar sonucu ki�iler birbirlerine k�r�l�rlar, hatta ili�kilerini
keserler. �nsanlar�n tart�arak birbirlerini k�rd�klar�, arkada�l�klar�n�
sona erdirdikleri bilindi�i i�in, k�zg�nl�k duygular�n� a���a vurmaktan
ve bir �at�maya girmekten ka��n�l�r; ��nk� arkada� ve yak�nlar
g�cendirilerek kaybedilmek istenmez.

Yak�n ili�ki kuran iki birey aras�nda �at�ma ��kmas� do�ald�r. Ne


var ki bu �at�ma y�z�nden ili�kinin bozulmas� do�al de�ildir. �nsanlar
aralar�nda ��kan duygusal s�rt�meleri birbirlerini daha iyi
anlayabilmek i�in bir ara� olarak kullan�p dostluklar�n� peki�tirebilirler.

Burada evlilik ili�kilerine k�saca dokunmak isteriz; ��nk� --ayn�


yast��a ba� koyan-- iki insan�n yak�n ili�kiler i�inde olmas�ndan do�al
ne olabilir? Evlilik ili�kileri �zerine incelemeleriyle �n yapan
Amerikal� psikolog George Bach ve Peter Wyden (1968), kar� kocan�n
aralar�nda tart�abi�melerinin �nemli oldu�u �zerinde dururlar. Evli
�iftler �zerinde yapt�klar� bir ara�t�rmadan elde ettikleri bulgular�
a�a��da ��yle �zetliyorlar:

--Birbirlerine yakla�amamaktan yak�narak bize ba�vuran �iftlerin


d��ndaki evliliklerde de birbirinden uzak kalma, birbirine yakla�amama
sorununun var oldu�unu d��n�rd�k. Bu d��ncemizin do�ru
olup olmad���n� anlamak i�in bir ara�t�r�na yapt�k. �imiz, sosyal
ili�kilerimiz ya da ��retim g�revlerimiz dolay�s�yla tan�d���m�z kimselere,
--mutlu aile-- �zerinde bir ara�t�rma yapmak istedi�imizi ve kendilerinin
tan�d��� mutlu aileleri, olduk�a ayr�nt�l� bir bi�imde bize anlatarak
tan�tmalar�n� istedik. B�ylece, bir�ok aile aras�ndan, mutluluk
y�n�nden �st tabakay� olu�turan bir se�kin z�mre elde ettik.

Bu yolla elde edilen 50 �ifte sorular sorarak aralar�nda ��kan duygusal


s�rt�meleri nas�l ��zd�klerini ara�t�rd�k. Sorulardan biri �uydu:
--Az da olsa, ara s�ra herhalde e�iniz size k�zar. B�yle durumlarda
e�iniz ne yapar?-- Daha sonra, --B�yle durumlarda e�inizin i�inden ne
yapmay� ge�irdi�ini d��n�rs�n�z?-- diye bir soruyla devam ettik.

Bu mutlu kar� ve kocalara bu t�r sorular ayr� ayr� soruldu�unda,


al�nan cevaplar olduk�a d��nd�r�c�yd�: Hemen hemen hi�biri kar��s�ndakinin
i�inden ne ge�ti�i hakk�nda bir fikre sahip de�ildi. Tipik
cevaplardan biri ��yleydi: --E�imin can� bir �eye s�k�ld���nda bana hi�bir
�ey s�ylemez. Bu can s�k�c� �eyi hemen unutur.-- Di�er e�le konu�tu�umuzda,
k�zg�nl���n� belirtmemek i�in kendisiyle �ok �etin m�cadelelere
giri�ti�ini belirtiyordu. K�zg�nl���n� kontrol etmesi gerekti�ini
d��nmekteydi, ��nk� k�zg�nl���n� belirtirse, e�inin �ok k�r�l�p kendisinden
so�uyaca��ndan korkuyordu.

Bu ara�t�rmam�zda �� tip evlilik ortaya ��kt�: Kartondan yap�lm�


evlere benzeyen evlilikler, oyun oynayan evlilikler ve ger�ekten birbirine
yak�n olan �iftler. Karton evlere benzetti�imiz evlili�i kuranlar en
b�y�k grubu olu�turuyordu. Bunlar evlili�in daha �ok kurumsal ve
bi�imsel d� g�r�n��yle ilgilenip yetiniyorlard�. Bu �iftlerin aras�nda
ger�ek anlamda insan insana bir yak�nl�k do�mam�t�; bir arada bulunu�lar�,
--Ba�kas� ne der?-- kayg�s�na ve elde ettikleri sosyal prestiji
kaybetmeme iste�ine dayan�yordu.

�kinci gruptakilerin say�s� daha azd� ve birbirlerine daha yak�n


�iftlerden olu�maktayd�. Bu �iftler de temelde t�m toplumsai t�re ve
gelenekleriyle evlilik oyununa kendilerini kapt�rm�lard�. Bu evliliklerin
�o�u, ekonomik avantajlar� yitirme ve bir de�i�imin ortaya ��karaca��
belirsizliklerden korkma nedenleriyle s�regelmekteydi. Bu ki�iler
birbirlerini korumalar� gerekti�ini d��n�yorlard�; onlara g�re evlili�in
insan ya�am�na getirece�i hi�bir mutluluk yoktu; ama beraberlikten
�ikayet etmek hem k�t� bir davran�, hem de kar��s�ndakine bir
sayg�s�zl�k olacakt�. Ayr�ca bekar kalman�n yaln�zl��� daha da berbat
bir �eydi.

Son grupta sadece iki �ift vard�. Bunlar ger�ekten birbirlerine yak�n
ili�ki kurmu�lard�. Bu ger�ek ve yak�n ili�kinin s�rr�n� kendilerinden
sordu�umuzda, cevab�n� bilmediklerini, bu konuda ak�llar�na
s�yleyecek hi�bir �eyin gelmedi�ini ifade ettiler. Di�er gruptaki �iftlerden
farkl� olarak, bu gruptaki �iftlerin aralar�nda s�rekli olarak
tart�t�klar�n� g�zledik. Ancak birbirleriyle �at�malar�n�n, tart�malar�n�n
�ok do�al bir �ey oldu�unu kabul etmi� g�r�n�yorlard�.

Sordu�umuz zaman, --Hemen hemen her konuda tart��r�z biz,


bundan daha do�al ne var!-- �eklinde cevaplad�lar. K�zg�nl�klar�n� depolamadan
tart�arak birbirlerine belirtmelerini evlili�in do�al bir
par�as� olarak kabul etmeleri, onlar� di�erlerinden ay�rt eden en belirgin
�zellikti.

�al�malar�m�z� derinle�tirdik�e ortaya ��kan sonu� �u oldu: Birbirlerine


k�zg�nl�klar�n�, k�rg�nl�klar�n� s�ylemeyen �iftler kibar de�il,
fakat --sahte--ydiler. Zamanla biz, y�k�c� ve yap�c� tart�malar� birbirinden
ay�rt etmeye ba�lad�k ve k�zg�nl���n �yle denetlenemeyen, bir
sel gibi her �eyi silip s�p�ren bir �ey olmad���n� ��rendik.-- (George
Bach ve Peter Wyden, 1968).

Bu b�l�mde, ki�ilerin aralar�ndaki �at�ma ve s�rt�meleri, ili�kilerinin


geli�me ve derinle�mesinde bir ara� olarak nas�l kullanabilecekleri,
bu yolda bir f�rsat olarak nas�l de�erlendirebilecekleri konusu
�zerinde durulacakt�r. As�l konuya ge�meden �nce, �at�ma ve
s�rt�meden dolay� dostlu�un, arkada�l���n nas�l bozuldu�una, insanlar�n
birbirlerini nas�l itip uzakla�t�rd���na dikkati �ekmek istiyorum.

�ki ki�i aralar�nda ortaya ��kan bir sorunu yap�c� bir tutumla ele
al�r ve tart��rlarsa, aralar�ndaki ili�ki bir geli�me f�rsat� kazanm�
olur. �ocukluktan beri ��renilen ve ortaya ��kan bir sorunu tart�mak
i�in kullan�lan y�k�c� tutumsa, iki ki�inin birbirinden uzakla�mas�na,
ili�kilerinin zay�flay�p kopmas�na yol a�ar.

YIKICI TARTI�MA

Burada, genellikle yeti�irken ��retilen, �ocukluktan beri �evrede g�r�len,


k�rg�nl�k ve k�zg�nl�k belirten davran� bi�imleri ele al�nacak.

1. Ka��nmak: Baz� ki�iler herhangi bir kimseyle �at�maya girmemek


i�in bilin�li ya da bilin�siz, �e�itli ka�ma davran�lar�nda bulunurlar.
Kendilerine soruldu�u zaman canlar�n�n bir �eye s�k�ld���n�
s�ylemezler. Ka��n�lmaz bir bi�imde �at�ma ��km�sa, ya oray� terkederler,
ya uyumak isterler, ya da sanki �ok �nemli bir u�ra�lar�
varm� gibi, ba�ka hi�bir �eyle ilgilenmeyip sadece yapt�klar� i�e bakarlar.
Ba�ka bir deyi�le, ellerinden geleni yaparak �at�ma durumuyla
kar��la�maktan ka�arlar. Bu davran� i�inde olan bir insana
hitap etmek g��t�r. ��nk� kar��m�zda s�ylenecek s�ze muhatap olarak
bizi dinleyecek, etkile�imde bulunacak bir ki�i yoktur. B�ylesine
--ka��c�-- biriyle tart�maya girmek, eldivenlerini bile takmak istemeyen
bir boks�rle ma� yapmaya benzer.

2. Has�ralt� etmek: Has�ralt� eden kimse, sadece tart�maya girmekten


ka��nmakla kalmaz, sanki tart�acak bir konu yokmu�, kendisiyle
di�er ki�i aras�nda bir s�rt�me s�z konusu de�ilmi� gibi
davran�r. G�r�n�te, ona g�re her �ey g�ll�k g�l�stanl�kt�r: Bu tutum
kar��s�ndakinde hem su�luluk; hem de k�rg�nl�k duygusu uyand�r�r.
Aralar�nda bir sorun oldu�unu, bu konuda konu�mak ve bir
�eyler yapmak istedi�ini hisseden ki�i, sorunlar�n kar��daki taraf�ndan
has�ralt� edildi�ini g�r�nce, --Ben ni�in bu kadar ge�imsizim?
B�t�n sorunlar� ben mi yarat�yorum ki, o hi�bir �eyin fark�nda de�il!--
gibi bir duyguya kap�larak kendini su�lu hisseder. �te yandan,
bu su�luluk duygusuyla birlikte, ki�i --Ger�ekte, benim onun yan�nda
de�erim yok. De�erim olsayd�, benim ne demek istedi�imi hemen
g�r�r ve beraberce bu soruna e�ilmek isterdi!-- bi�iminde bir d��nce de
geli�tirebilir. Bu d��nce k�rg�nl�k duygusunu da beraberinde
getirir.

3. Su�lu hissetirmek: Bir insan kar��s�ndakine a��ktan a���a ve


do�rudan k�zg�nl�k ya da k�rg�nl���n� s�yleyemiyor, fakat imal� yollarla
kar��daki ki�inin kendini mutsuz etti�ini ifade ediyorsa, kulland���
teknik --su�lu hissettirme-- y�ntemidir. Bu tutum, --kar��dakini
su�lu hissettirerek istedi�ini yapt�r-- bi�iminde �zetlenebilir.

�rne�in kad�n, kocas�n�n ayakkab�s�yla eve girmesine sinirleniyor;


bu k�zg�nl���n� a��k�a s�yleyece�i yerde, --Benim i�im g�c�m ne
ki, ald�rma, sen gir ayakkab�nla i�eri, nas�l olsa yar�n senin hizmet�in
temizleyecek evi yeniden;-- der. Ondan sonra da ekler, --Off, ke�ke
do�maz olayd�m; b�kt�m b�t�n g�n evde �al�maktan.--

Bu tip insanlarda, di�er insanlar� kullanma e�ilimi bulunur. Bir


sorunu ��zmek i�in, fikir ve duygular�n� a��k se�ik do�rudan ifade
edecek yerde, yapt�rmak istedikleri �eyleri ba�kalar�n� su�lu hissettirerek
ger�ekle�tirmeyi ye�lerler.

4. Konuyu de�i�tirmek: �at�ma olas�l��� belirdi�i anda konuyu


de�i�tirmek, s�k kullan�lan y�ntemlerden biridir. Bu t�r e�ilimi olan
iki ki�inin ger�ek anlamda bir ili�ki geli�tirebilmeleri zordur. �at�ma
ve s�rt�meden ka�t�klar� i�in s�rekli --kibar insan-- maskelerini
takarlar ve bu maskelerin alt�nda yatan ger�ek ki�ilikleriyle hi�bir
zaman ili�ki kuramazlar. B�yle bir ili�ki i�inde olan ki�ilerin ili�kisine,
--beraber olma oyunu-- olarak bakmak daha do�rudur.

5. Ele�tirmek: Bizi sinirlendiren bir sorunu konu�aca��m�z yerde,


k�zg�nl���m�z�, kar��m�zdaki ki�inin ba�ka davran�lar�n� ele�tirerek
dile getiririz. Bu gibi durumlarda kar��m�zdaki bizim ger�ekten neye
k�zd���m�z� pek anlayamaz. Yaln�z kendisini k�rmak, h�rpalamak istedi�imizin
fark�ndad�r. Ortada bir d�manl�k duygusu vard�r, ne
var ki, bu d�manl���n nereden kaynakland��� ise pek belirgin de�ildir.

�rne�in, bir y�l �nce yapm� oldu�u y�z k�zart�c� hareketlerini


kar��m�zdakine bir anda an�msat�veririz. Kar��m�zdaki b�yle bir olay�
hat�rlatmam�z i�in herhalde kendisine k�zm� olmam�z gerekti�ini
farkeder, ama neye k�zd���m�z� bilemez. Do�rudan k�zg�nl���m�z� belirtecek
yerde, kar��m�zdakini dolayl� ele�tirmeye y�neldi�imiz zaman,
bu t�r bir davran�, sa�lam temeller �zerine kurulmu� olsa bile,
ili�kimizi i�erden kemiren bir kurt gibi zay�flat�r ve ��kertir.

6. Ak�l okuyuculuk: Kar��ndakini dinleyecek ve s�ylediklerini


onun ifade etti�i bi�imde anlayacak yerde, o kimsenin ki�ili�ini ��z�mleyerek,
onun ger�ekte ne demek istedi�ini kendisine ��retir bir
bi�imde anlatarak ya da di�er ki�iye temelden neyin bozuk oldu�unu
g�stererek bilgi�li�ini ve �st�nl���n� belirtmeye �al��r.

Kar��daki onu, --Ne olur sigaran� ba�ka odada i�, dumandan rahats�z
oluyorum;-- dedi�inde, --ak�l okuyucu-- hemen cevab� yap�t�r�r.
--Asl�nda sen benden rahats�z oluyorsun, ��nk� ba�ar�m� k�skan�yorsun!
Haydi itiraf et beni k�skand���n�.-- B�yle davranan --ak�l okuyucu--,
kendi duygu ve d��ncelerini dinlemek f�rsat�n� da bulamaz;
kendisinin ne hissetti�i onun i�in eri�ilmez bir noktada kalm�t�r.
Kar��dakinin akl�n� okumaya kendini kapt�ran ki�i, sadece kendisinin
de�il, kar��s�ndakinin de duygular�n� da alg�layamaz. B�yle bir
kimseyle konu�an ki�i duyulmad���n�, dinlenmedi�ini hisseder. K�rg�nl�k
ve k�zg�nl��� daha da artar; bu duygulara bir de, --temas-- edememekten,
kar��dakine ula�amamaktan do�an --bozulma-- duygusu eklenmi�tir.

7. Tuzak kurmak: Baz� ki�iler kar��lar�ndakinden bir davran�


yapmas�n� isterler. Kar��daki bu davran�� yap�nca, sanki �nceden isteyen
kendileri de�ilmi� gibi, bu davran�� yapana y�klenirler. �rne�in,
--Haydi gel seninle tam d�r�st olal�m, i�imizden ge�ti�i gibi konu�al�m,
akl�m�zdan ge�enleri birbirimizden saklamayal�m;-- derler.
Fakat kar��daki bu iste�e uygun olarak kendi i�inden ge�enleri d�r�st�e
payla�maya ba�lay�nca, hemen surat asmaya, kinayeli laf
�arpt�rmaya ba�larlar.

8. �ma etmek: Baz� kimseler k�zd�klar�n� hi�bir zaman a���a vurarak


belirtmez, ancak ima yoluyla baz� ipu�lar� verirler. �rne�in, kar�s�n�n
fazla para harcamas�ndan yak�nan adam, bir g�n kar�s�n� kar��s�na
al�p �ikayetini a��k se�ik dile getirecek yerde, kar�s� her al�veri�ten
geli�te, --O ald���n �ey o kadar paraya m� mal oldu!.. Allah Allah!...--
der ve kafas�n� hemen elinde tuttu�u gazeteye g�mer.

Kar�s� bu durumda kocas�n�n k�zg�nl���n� hisseder, ne var ki bu


k�zg�nl���n kendine kar�� m�, ald��� �eylere kar�� m�, yoksa sat�n alma
davran��na kar�� m� oldu�unu pek kestiremez. Kocas�yla a��k konu�ma
olana��n� bulamaz. ��nk� kocas� k�zg�nl���n� imal� bir yolla
belirtmeyi, a��k olmaya ye�lemektedir. B�ylece, i�inde duygusal bir
gerilim biriken ve bu gerilimin s�rekli rahats�zl���n� hisseden kad�n,
elinde olmadan kocas�na kar�� h�n� duymaya ba�lar. Kad�nda gittik�e
geli�en bu h�n� duygusunun kocas�yla aralar�ndaki ili�kiyi ne y�nde
etkileyece�ini tahmin etmek herhalde pek zor olmasa gerek!

9. Barda�� ta��rmak: --Barda�� ta��ran son damla-- ifadesi, baz� ki�ilerin


davran� t�rleri i�in kullan�labilir. Kar��s�ndakine k�r�lan, dar�lan
ya da k�zan ki�i, bu k�zg�nl���n� kar��s�ndakine o anda belli etmez;
fakat bu t�r olumsuz duygular� depo etmeye ba�lar. Kar��s�ndaki
ne zaman onu k�zd�racak ya da �zecek bir �ey yapsa, k�zg�nl�k
ve k�rg�nl�klar depolanmaya devam eder. Bir g�n, �nemsiz bir olay,
�nceden birikmi� olan t�m k�zg�nl�k ve k�rg�nl�klar� harekete ge�iren,
ba�ka bir deyimle, --barda�� ta��ran son damla-- i�levini g�r�r.
�te o anda ki�i, i�ine att��� b�t�n sorunlar� ortaya koyar. Fakat o anda
kar��daki sadece barda�� ta��ran o ufac�k olay�n fark�ndad�r. Bu
kadar b�y�k bir patlamay� anlayamaz, kendisine b�y�k haks�zl�k
yap�ld���n� d��n�r. B�yle bir d��ncenin etkisiyle her iki taraf birbirine
sald�r�ya ge�er ve sorunu ��zmek yerine, birbirlerini h�rpalamak,
birbirlerini k�rmak as�l ama� olur.

10. Tedirgin etmek: �yle kimseler vard�r ki, k�zg�nl�klar�n�,


k�rg�nl�klar�n� a��k�a ifade etmek yerine, kar��s�ndakinin tedirgin olaca��
davran�lar yaparak onu rahats�z etmeye, ancak bu yolda kendi
duygular�n� dile getirmeye kalkarlar. �rne�in, kocas�na k�zan kad�n
onun mutfakta pis bula��k g�rmeyi sevmedi�ini bildi�inden, birka�
g�n s�rekli bula��klar� pis olarak ortada b�rakmaya ba�lar. Bir ba�kas�,
e�inin y�ksek sesle ge�irmeyi sevmedi�ini bildi�i i�in ge�irmeye
ba�lar. Bir di�eri de yatakta t�rnak keserek kar��s�ndakine k�zg�nl���n�
ifade etmeye �al��r.

Bu t�r davran�lar, duygular�n a��k�a dile getirili�i de�il, d�manl�k


dolu, dolayl� ifadelerdir. Kendisine b�yle davran�lan e�, 'tedirgin olur'
ve kar��s�ndakini k�rmak i�in elinden geleni ard�na koymaz.
B�ylece birbirlerine kar�� 'ellerinden geleni ard�na koymayan',
birbirlerini k�rmak i�in yar�an iki ki�i ortaya ��kar. Ama�, insanlar�n
birbirlerini k�rmak i�in etkili yollar aramas�ysa, 'tedirgin'etme' y�ntemi
en uygun yollardan biridir.

11. �akaya bo�mak: Baz� ki�iler kendilerine ciddi bir duygu y�neltildi�inde,
i�i hemen �akaya d�kmek ve bu yolla ciddi duygulardan
kurtulmak isterler. �zellikle bunlar k�zg�nl�k, k�rg�nl�k ve dar�lma
gibi ciddi duygular olursa, bu �akaya bo�ma davran�� daha da
belirgin olarak kendini g�stermeye ba�lar. Okuyuculardan baz�lar�,
--Oh ne g�zel, �akac� bir adam, insana hi� kavga etme f�rsat� bile vermez,
s�rekli ne�eli tutar kar��s�ndakini-- diye d��nebilir.

Bir an i�in, uzun s�re --�akac� biriyle-- birlikte ya�ad���n�z� d��n�n.


Mutlaka i�itilmek, mutlaka anla��lmak ve sizi rahats�z eden sorununuzla
u�ra�mak istedi�iniz durumlarda, kar��n�zdaki ki�i �akalar
yapmakta ve bu davran��yla sizin sorununuzu, dolay�s�yla sizi,
ciddiye almad���n� ortaya koymaktad�r. --�akaya bo�ucu tip--ler, yak�n
ve samimi ili�kiler geli�tirmekte zorluk �ekerler.

12. --Yaraya-- dokunmak: Herkesin, psikolojik anlamda, son derece


duyarl� oldu�u, --yaral�-- yerleri vard�r. Buralara dokundu�unuz
zaman kar��n�zdakiyle aran�zdaki ili�kinin bozulma olas�l��� y�kselir.
�nsanlar�n duyarl� olduklar� bu --yaral�-- yerleri g�r�n�leriyle, zihinsel
g�� ve yetenekleriyle, ge�mi�te yapm� olduklar� davran�lar�yla
ya da ki�iliklerinin belirli bir yan�yla ilgili olabilir. Ki�inin bu
noktalar�n� ancak ona yak�n olan kimseler bilir. Bu yak�n kimseler,
k�zg�nl�klar�n�, ki�iyi bu duyarl� noktalar�ndan yakalayarak belirtiyor
ve �� al�yorlarsa, bu hastal�kl� bir ili�kidir ve s�rekli h�rpalan�r.

13. De�i�meye izin vermemek: De�i�meye izin vermeyenler, bir


ki�iyle daha �nce kurduklar� ili�kinin hep �yle kalmas�n� isterler.
Oysa, ya�am ak�p gitmekte, bu ak� i�inde ki�iler yeni ya�ant�lara sahip
olmakta ve de�i�mektedirler. De�i�mek ki�ilerin olaylara ve kendilerine
yeni a��lardan bakabilmeleri demektir. �nsan�n de�i�en, geli�en
y�n�n� kabul etmemek, onun en �nemli bir niteli�ini g�rmezlikten
gelmek demektir.

De�i�meye izin vermeyenler, y�llar �nce kendi aralar�nda konu�tuklar�,


anla�t�klar� bir konuda en ufak bir d��nce ve duygu de�i�ikli�i
bile istemeyenlerdir. Biliyorsunuz, Nasreddin Hoca'ya ya��
soruldu�unda, --Otuz sekiz;-- demi�. �evredeki biri, --Nas�l olur Hoca,
on sene �nce de sen otuz sekiz ya��nda oldu�unu s�ylemi�tin!--
diye hat�rlat�nca, Hoca, --Ben erkek adam�m, s�yledi�im s�zden geri
d�nmem!-- diye cevap verir. Ki�i istese de istemese de de�i�mek zorundad�r.
Ya�am�n de�i�im getirdi�ini g�rememek, Hoca'n�n hikayesindeki
gibi ki�iyi sadece g�l�n� duruma sokmakla kalmaz, onun
ili�kileri y�n�nden de b�y�k zorluklar yarat�r.

Kad�n kocas�na, --Ne olur ev i�inde bana biraz yard�m et. �ki �ocu�un
bak�m�, ev idaresi, i�te �al�mak! Art�k yeti�tiremiyorum, �ok yoruluyorum!--
dedi�inde, koca, --Evlenmeden �nce ben seninle konu�mu�tum,
ben ev i�lerinden ho�lanmam ve sana bu konuda yard�m
edemem. Sen de bunu kabul etmi�tin!-- diye cevap verirse, de�i�meye
izin vermeme s�z konusudur. Ya�am ko�ullar� de�i�ti�i halde, koca
d��nceseni de�i�tirmez, kar�s�na yard�m elini uzatmaz. B�yle bir
tutum sonucu, bu �iftin evlilik ili�kilerinin nas�l olaca��n� tahmin
etmek herhalde zor olmasa gerek.

14. Yoksun b�rakmak: Kar��s�ndakine k�zd��� ya da k�r�ld��� zaman


baz� kimseler bu duygular�n� oldu�u gibi belli edecek yerde,
kar��s�ndakinin ihtiyac� olan bir �eyi vermeyerek ondan �� almaya
kalkarlar. Bu verilmeyen �ey ilgi, sevgi, iyi yemek, ne�e, cinsiyet, para
olabilir. Bu davran� bi�imi iki ki�i aras�ndaki sorunu ��zmek yerine,
daha derin yaralar a�ar ve daha ba�ka sorunlar ortaya ��kar�r.

15. Yard�m� esirgemek: Kar��s�ndakine k�z�nca, bu k�zg�nl���


--Ben sana g�steririm!-- tutumu i�inde halletmeye kalk�abiliriz. Bir
g�n ki�inin ger�ekten yard�m�m�za gereksinimi oldu�unda, bu yard�m�
ondan esirgeriz. Yap�lacak yard�m baz� sald�rgan kimselerden
onu korumak olabilece�i gibi, yaln�zl�k duydu�u bir zaman onun yan�na
gidip arkas�n� s�vazlamak gibi bir davran� da olabilir. --Ben sana
g�steririm;-- --Bir g�n elime d�ersin-- tutumu i�inde olan iki ki�inin,
birbirlerine kar�� ku�ku ve g�vensizlik duygular� geli�tirece�ini
s�ylemek, herhalde b�y�k bir kehanet olmaz. Birbirinden ��phe
eden ve birbirine g�venmeyen iki ki�inin ili�kisi, --yak�n ili�ki-- olmaktan
uzakt�r.

KIZGINLI�INIZI NASIL BEL�RT�YORSUNUZ?

K�zg�n oldu�unuz zaman yapabilece�iniz de�i�ik davran�lar� tart�m�


bulunuyorsunuz. �imdi her bir davran� bi�imini sizin kendinizin
nas�l g�sterdi�ini d��nerek g�zden ge�irin.

G�zden ge�irmeniz i�in ��yle bir yo� �neriyorum: YIKICI TARTI�MA


ba�l��� alt�nda yer alan ve a�a��da liste halinde verilen davran�
t�rlerinin her birini okuduktan sonra, bu davran�� ne kadar s�kl�kta
yapt���n�z� an�msamaya �al��n. Baz� davran� t�rlerini hi� yapmad���n�z
halde, baz�lar�n� s�k s�k yap�yor olabilirsiniz. Bu konuda
size yard�mc� olmak amac�yla a�a��ya harflerle belirtilmi� ifadeler
konmu�tur.

A : Hi�bir zaman b�yle davranmam.

B : �ok ender olarak b�yle davrand���m olur.

C : Bazen b�yle davran�r�m.

� : Olduk�a s�k b�yle davran�r�m.

D : Pek s�k b�yle davran�r�m.


E : Her zaman b�yle davran�r�m.

Her bir davran� t�r�n�n yan�na harflerle belirtilmi� ifadelerden


birini koyarak, bu davran�� hangi s�kl�kta yapt���n�z� belirtebilirsiniz.

( ) 1. Ka��nmak

( ) 2. Has�ralt� etmek

( ) 3. Su�lu hissettirmek

( ) 4. Konuyu de�i�tirmek

( ) 5. Ele�tirmek

( ) 6. Ak�l okuyuculuk

( ) 7. Tuzak kurmak

( ) 8. �ma etmek

( ) 9. Barda�� ta��rmak

( ) 10. Tedirgin etmek

( ) 11. �akaya bo�mak

( ) 12. --Yaraya-- dokunmak

( ) 13. De�i�meye izin vermemek

( ) 14. Yoksun b�rakmak

( ) 15. Yard�m� esirgemek

1. Sizin yak�ndan tan�d���n�z bir kimseye bu b�l�m� okutun ve


sizin davran��n�z� yukar�daki a��kland��� bi�imde de�erlendirmesini
isteyin. Sizin ve yak�n dostunuzun de�erlendirmeleri birbirini
tutuyor mu?

2. Bir hafta s�reyle, k�zg�n oldu�unuz zaman nas�l davrand���n�z�


g�zleyin. Kendinizi de�i�tirmeye zorlamadan, ne yapt���n�z� sadece
g�zlemeye �al��n.

3. K�zd���n�z zaman yapt���n�z davran�, kar��n�zdaki kimseyle


aran�zdaki ili�kiyi nas�l etkiliyor? Geli�tirip g��lendiriyor mu? Yoksa
zay�flat�yor mu?

YAPICI TARTI�MA

Yap�c� tart�ma, �o�u kimsenin eski al�kanl�klar�na ters d�en bir


anlay� ve davran� bi�imini i�erir. Bu farkl� anlay� ve davran�� ba�ar�l�
bir bi�imde uygulayabilmek i�in, yap�c� tart�man�n temel a�amalar�n�
titizlikle uygulamak gerekir. Tart�man�n yap�c�l�k amac�na
ula�abilmesi i�in, yap�c� tart�man�n her a�amas� gereklidir. Bu a�amalardan
biri atlan�rsa, as�l ama� olan yap�c�l�k yerine, y�k�c�l�k ortaya ��kar.

Yap�c� tart�ma y�ntemi, bir�ok kez denendikten sonra, al�kanl�k


haline getirilebilir. B�yle bir tart�ma al�kanl���n� elde eden kimse,
gerekli g�rd��� zaman baz� a�amalar� atlayabilir.

Yap�c� tart�ma, sizin i�in �nemli bir ki�iye kar�� duydu�unuz


k�zma, k�r�lma, rahats�z olma gibi duygular�n�z�, onunla payla�arak
birbirinizi daha iyi anlama, birbirinizi daha ger�ek�i bi�imde tan�ma
amac�yla kullan�l�r. Birbirlerine kar�� duyduklar� k�zg�nl���, k�rg�nl���
ve rahats�zl��� belirtmeyen kimseler, genellikle iki nedenden �t�r�
bunu yapamazlar.

1. Kaybet�ne korkusu: Ki�i, k�rg�nl�k ve k�zg�nl�k gibi olumsuz


duygular�n� kar��s�ndakine belirtti�i zaman, kendisi i�in �nemli olan
bu kimseyi kaybedece�inden korkar. Bu korkunun alt�nda �u anlay�
yatar: Birbirleri i�in �nemli olan ve yak�n ili�kiler i�inde bulunan
kimselerin, birbirlerine k�r�lma ve k�zg�nl�k gibi olumsuz duygular
duymamalar� gerekir. B�yle duygular�n varl���, ili�kinin sonu demek
oldu�undan, �u, veya bu nedenle geli�se bile kar��dakine g�sterilmemelidir.

2. K�t� insan olma korkusu: Bu korkunun temelinde ��yle bir


inan� yatar: �yi ve olgun bir insan k�zmaz ve k�r�lmaz. K�zan ve k�r�lan
insan k�t� ve zay�f bir insand�r.

Bu korkular� temel alan bir anlay� tarz� k�zma, dar�lma gibi


olumsuz duygular�, sanki bunlar ger�ek ya�am�n bir par�as� de�ilmi�
gibi insan ili�kilerinden ��kar�r; bu duygular�n bir yana itilmesine,
bast�r�lmas�na ve yads�nmas�na, inkar edilmesine yol a�ar. Oysa
olumsuz duygular da, olumlu duygular gibi, ya�am�n ayr�lmaz bir
par�as�d�r. Ya�amlar�n�n ger�ek bir par�as�n� birbirinden saklayan;
birbirleriyle bu yanlar�n� payla�mayan iki insan yak�n bir ili�ki kuramaz.
Bu nedenle, olumsuz duygular� yap�c� bir tart�ma i�inde payla�abilmek,
yak�n ili�kinin do�mas� i�in gereklidir.

NEDEN YAPMACIK GEL�YOR?

Toplum ya�am�nda --yap�c� tart�ma--ya pek rastlanmad���ndan, bu


�e�it bir tart�ma yad�rgan�r, hatta biraz yapmac�k ve d�zmece say�labilir.

Her �eyden �nce --yap�c� tart�ma--, bir s�zc�k grubu olarak insana
�eli�kili bir ifade olarak g�r�l�yor. --Tart�man�n da yap�c�s� olur
mu?-- diyesi geliyor insan�n. �imdiye kadar �evremizde, yeti�ti�imiz
b�y�d���m�z ortamda, ki�ilerin tart�arak uzla�t�klar�n�, anla�t�klar�n�
ve beraberce bir �ey �rettiklerini g�rmeye pek al�mad�k. Tart�malar�n
amac� �o�unlukla kar��dakini y�pratmaya, k�rmaya ya da
h�n� almaya y�neliktir. Tart�may� olumlu y�nde kullanmaya al��k
olmayanlar�n, yap�c� tart�ma kavram�ndan --tuhafl�k--, --yapmac�l�k--
duygusu edinmeleri do�ald�r.

Silifke'de ortaokulu bitirdikten sonra, liseye gidebilmek i�in Ankara'ya


ilk geli�imde, insanlar�n evde masa etraf�nda �atal b��ak kullanarak
yemek yemeleri bana --tuhaf-- ve --yapmac�k-- gelmi�ti. Do�al
olan�, yere a��lan sofra bezinin �evresine ba�da� kurarak oturmak ve
bazlamayla d�k�mlayarak yeme�i elle yemekti. New York'ta 180 katl�
Empire Building'e ��kt���mda, bu binan�n --do�al-- olmad���n� hissettim.
�lk operaya gidi�imde yine ayn� --tuhaf-- ve --yapmac�k-- duygusundan
kurtulamad�m. Yabanc� dil ��renirken, yabanc�lar�n konu�ma
bi�imlerini --tuhaf-- bulurdum. Askere gitti�im zaman ilk devreler
askeri giysiler, y�r�y� bi�imleri, selam veri�ler, bana hep --tuhaf--
ve --yapmac�k-- gelmi�ti. Bir s�re sonra bana tuhaf gelen y�nlerin
--askerlik d�zeni--nin do�al bir par�as� oldu�unu ve bunlar bana
--tuhaf-- gelmemeye ba�lay�nca askerli�i ��renmi� say�laca��m� anlad�m.

Yeni bir y�zme stili, yeni bir konu�ma bi�imi, yeni bir fikir d�zeni
ilk ba�larda bana hep --tuhaf-- ve --yapmac�k-- gelmi�tir. Bu --tuhafl�k--
duygusuna kendimi kapt�rd���m zaman --yeni--yi deneyemedim.
Yeniyi deneyemedi�im zaman da, ya�am�ma yeni bir boyut, bir canl�l�k
getiremedim; ancak --eski--yi s�rd�rebildim.

Bu yenilik ve tuhafl�k duygusundan kurtulmak yeterli de�ildir;


birbiri i�in �nemli olan iki insan aras�nda yap�c� tart�may�
ger�ekle�tirebilmek her �eyden �nce kar��l�kl� iyi niyete ve g�vene
ihtiya� vard�r. Birbirinin iyi niyetinden ku�kulanan iki birey, yap�c�
tart�man�n gerektirdi�i kar��l�kl� g�ven ortam�n� olu�turamad�klar�nda,
yap�c� niyetle ba�layan bir tart�ma bile k�sa s�re i�inde y�k�c� bir
tart�maya d�n��r.

Yap�c� tart�man�n gerektirdi�i kar��l�kl� iyi niyet ve g�ven kadar


�nemli bir di�er ko�ul da, ki�ilerin birbirlerini e�it ili�kiler i�inde
g�rmeleridir. Be�inci B�l�m'de tart�t���m�z gibi, e�it ili�kiler i�inde
olan ki�iler, e�it s�z haklar� oldu�unu kabul ederler. Ki�ilerin e�it s�z
hakk� oldu�u g�r�� temel al�nmazsa, yap�c� tart�ma m�mk�n olamaz;
bu durumda, --�st�n-- oldu�unu d��nen ki�i, di�erine g�r�
ve d��ncelerini dikte eder. Kocan�n --k���k tanr�--, kad�n�n --sa��
uzun akl� k�sa-- kabul edildi�i bir aile i�inde, kar� koca aras�nda yap�c�
tart�may� d��nmek bile okura g�l�n� gelebilir.

Yap�c� tart�man�n a�amalar�na ge�meden, �unu da belirtmekte


yarar vard�r: Kar��l�kl� iyi niyet ve g�ven ortam� i�inde, e�it s�z hakk�
olan insanlar aras�nda ger�ekle�tirilebilen bu tart�ma t�r�, g�nl�k
ya�amda her zaman ve her yerde uygulanamaz; ��nk� �zerinde
d��nmek ve haz�rlanmak i�in zaman gerekir. Yap�c� tart�ma, ki�inin,
ya�am�ndaki --�nemli ki�iler--le olan ili�kileri aksad��� zaman
uygulanacak bir y�ntemdir. �rnek olarak, e�leri bo�anmaya kadar
g�t�rebilecek kar� koca �at�malar� ve i�ten at�lmaya yol a�abilecek
y�netici y�netilen z�tla�malar� g�sterilebilir.

B�t�n --tuhaf-- ve --yapmac�k-- g�r�n�m�ne ra�men yap�c� tart�may�


deneyece�inizi umuyorum. S�z konusu olan, iki insan�n duyurucu
ve mutlu bir bi�imde beraber olmas�ysa, herhalde bu --yeni-- tart�ma
bi�imini denemeye de�er. Bu beraberli�in sa�l�kl� olmas�, sizin
i� hayat�n�zdaki ba�ar�n�z�, �ocuklar�n�z�n iyi yeti�mesini etkiliyorsa,
--yap�c� tart�ma--y� denemekten ni�in �ekinesiniz?

YAPICI TARTI�MANIN A�AMALARI

Birinci a�ama: Sorun hakk�nda d��nmek

Kar��n�zdaki ki�iyle ileti�ime ge�meden �nce, kendi kendinizle ileti�ime


ge�meniz gerekiyor. �u anda sizi rahats�z eden i�inizdeki duygunun
��z�mlemesini yapmaya �al��n. Kar��n�zdakine ger�ekten k�zg�n m�s�n�z,
yoksa k�skan�l���n�z� kar��n�zdakine k�zg�nl�k halinde
mi yans�t�yorsunuz? Savunucu ileti�im konusunda incelenen savunma
mekanizmalar�ndan birini kullan�yor olabilir misiniz?

Duydu�unuz olumsuz duygunun niteli�ini kesin olarak saptamaya


�al��n. Bunu yapmak i�in acele etmeden, bir ya da iki dakika bekleyin,
i�inizde ne olup bitti�ini anlamak amac�yla kendi kendinizi
dinleyin, uygun ortam varsa, bir yere oturup g�zlerinizi kapamak size
yard�mc� olabilir. Ben kendi �zerimde g�zledim; g�zlerimi kapatarak
g�zlemledi�im zaman duygular�mla daha kolay temasa ge�ebiliyorum.
Bu sizin i�in de ge�erli olabilir.

Duygunuzun niteli�i hakk�nda bir fikir sahibi olduktan sonra, sizi


k�zd�ran, k�ran ya da �zen �eyin ne oldu�u konusunda m�mk�n
oldu�u kadar a��k se�ik te�his koymaya �al��n; genel ifadeler d�zeyinde
kalmay�n. �rne�in, --evin i�i �ok da��n�k;-- genel bir ifadedir. Oysa,
--Sabah kahvalt�s�ndan kalan kirli tabaklar mutfakta kalm�,-- demek,
�nceki ifadeye oranla daha a��k se�ik, �zeldir.

�kinci a�ama: Tart�ma zaman�n�n saptanmas�

Y�k�c� tart�malar �o�u kez iki ki�inin tart�mak i�in uygun bir zaman
se�ememesinden kaynaklan�r. �iftlerden birisi kar��k bir ruhsal
durum i�inde bulunabilir. Ya da rahat rahat konuyu tart�acak zaman�
bulunmayabilir; o anda yapmas� gereken daha ivedi bir i�i olabilir.
Bazen yorgunluk ya da ba�ka t�r ki�isel bir sorunla kafas� me�gul
olan birey, kar��s�ndakini tam anlam�yla dinleyecek durumda olmayabilir.
Bu t�r nedenler dolay�s�yla, yap�c� tart�ma i�in her iki ki�iye
uygun bir zaman ayarlamak gere�i vard�r. Yoksa iyi niyetlerle yap�c�
bir ama�la ba�lanm� olunan tart�ma, kolayl�kla y�k�c� bir tart�ma
haline d�n�ebilir.

Birinci a�amada belirtilen i�lemi yaparak, sizi ger�ekten neyin rahats�z


etti�ini a��k se�ik anlad�ktan sonra, ilgili ki�iyle uygun olan
bir zaman� se�meyi denemelisiniz. Bu zaman ayarlamas�n� yaparken,
--Beni rahats�z eden bir konu var, bu konuda seninle konu�mak istiyorum.
Bana ay�rabilece�in uygun bir zaman�n var m�?-- �eklinde sorarak
durumu kar��n�zdakine a�abilirsiniz.

���nc� a�ama: Sorununuzun ifadesi

Bu a�ama �nemlidir: Sizi rahats�z eden duyguyu a��k se�ik ve yal�n


olarak ifade edemiyorsan�z, kar��n�zdaki b�y�k bir olas�l�kla sizi anlayamaz
ve Dokuzuncu B�l�mde tart��lan savunucu mekanizmalardan
birine ba�vurur. Sizi rahats�z eden bir�ok nokta varsa, tart�may�
yap�c� bir bi�imde devam ettirebilmek i�in, sizin a��n�zdan en �nemli
olan sadece bir sorunu ele al�n. �fadeniz iki y�n� i�ermelidir:

-Sizi rahats�z eden davran��n bir tan�m�,

-Bu davran��n sizde uyand�rd��� en belirgin duygu.

A�a��daki kal�p ifadeyi �rnek olarak verebiliriz:

--Beni rahats�z eden �ey benimle alay etmendir ve sen bunu yap�nca
sana k�r�ld���m� hissediyorum.--

B�yle yapmakla kar��n�zdakine a��lm� ve duygular�n�z� oldu�u


gibi payla�m� oluyorsunuz. K�zg�nl�k i�inde davranan insanlar, genellikle,
ne hissettiklerini s�ylemeden, kar��dakini su�lamaya y�nelirler.
Kar��daki su�land���n� hissedince savunucu bir tutum i�ine girer
ve sizi dinlememeye ba�lar. Akl�, size nas�l kar�� koyaca��yla
me�gul olmaya ba�lar.

Bu a�amada kar��la��lan �nemli bir engel, dil arac�l���yla a��labilir.


Kar��dakinde --su�lanma!-- izlenimi yaratmamak i�in, ben dili kullan�l�r.
Ben dili, ki�inin kendini rahats�z eden davran��n tan�m�n� yapan
ve bu davran��n kendisinde nas�l bir duygu uyand�rd���n� ifade
eden s�yleyi� bi�imine verilen add�r. Yukar�da verilen �rnek ifade
kal�b�, ben diline uygun d�er.

Sen dili, --Sen ne kadar kaba bir insans�n;-- --Ne kadar ak�ls�zca i�
yap�yorsun;-- --Sende hi� terbiye yok mu?-- gibi ifadelerle kar��dakini
yarg�lamaya ve su�lamaya y�nelen bir dildir. --Sen �usun!,-- --sen busun!--
gibi ifadeler hep --sen-- kelimesiyle ba�lad��� i�in, b�yle bir tutum
i�inde kullan�lan dile sen dili ad� verilir.

Ben dili ile sen dili aras�ndaki en �nemli fark �udur: Ben dili, konu�an
ki�inin kendi i� d�nyas�ndaki duygular� ifade eder ve bu duygular�n
�tesinde herhangi bir su�lama ve yarg�lamaya gitmez. Sen
dilindeyse su�lama ve yarg�lama a��rl�k ta��r.

Yap�c� tart�maya girmek sizin i�in �nemliyse, yarg�s�na g�vendi�iniz


bir, yak�n�n�za, s�yleyeceklerinizi �nceden dinletip, s�ylediklerinizin
ben ya da sen dili olarak alg�lan�p alg�lanmad���n� denetleyebilirsiniz.
Daha �nceden denetlemeyi sal�k veri�imizin nedeni, k�zg�nl�k
an�nda hep sen dilini kullanmaya al��k olmam�zd�r. Bu al�kanl�k
o denli bir par�am�z haline gelmi�tir ki, k�zd���m�z zaman fark�nda
olmadan bu dili kullan�veririz.

D�rd�nc� a�ama: Anla��l�p anla��lmad���n�z� denetleme

Sizi rahats�z eden davran�� tan�mlay�p, bu durumda kendinizi nas�l


hissetti�inizi ifade ettikten sonra, kar��n�zdaki duydu�unu tekrar etmelidir.
Burada iki evre s�z konusudur:

(1) Sizi i�iten ki�i (e�iniz, arkada��n�z, ni�anl�n�z vb.) sizin


s�yledi�inizi ��yle tekrar edebilir:

A : --Ben konu�urken s�rekli s�z�m� kesiyorsun. S�z�m� kesmen


beni k�zd�r�yor!--

B : --Sen konu�urken s�rekli s�z�n� kesiyorum. S�z�n� kesmem


seni sinirlendiriyor.--

Bu evrede kar��n�zdakinin konu�man�z� tekrar ederken s�yledi�i


s�zler sizi tatmin etmemi�se, sizi rahats�z eden konuyu yeniden dile
getirin ve kar��n�zdaki sizi aynen tekrar edinceye kadar bu i�lemi
s�rd�r�n.

(2) Tekrar i�lemi bittikten sonra, kar��n�zdaki sizin sorununuzu


kendi anlad��� bi�imde yeniden s�yleyecektir. Burada bir yorum s�z
konusu de�ildir; sadece sizin sorununuzu kendi kelimeleriyle ifade
edecektir.

Yukar�daki �rne�e devam edelim:

B, A'n�n s�z�n� aynen tekrar ettikten sonra ��yle der:

--Yani senin konu�man� bitirmene hi� f�rsat vermiyorum; hep ben


s�ze ba�l�yorum. Ve bu davran��mdan rahats�z oluyorsun, �fkeleniyorsun.--

�nsanlar birbirlerine k�zg�n oldu�u zaman, yanl� alg�lamalar kolayl�kla


i�in i�ine girer; bu yanl� alg�lamalar� ortadan kald�rd�ktan
sonra, yap�c� bir tart�ma temeli kurulabilir. Bu temeli sa�lamak i�in
anla��l�p anla��lmad���n�z� yukar�da anlat�lan bi�imde, iki evrede
denetlemekte yarar vard�r. Denetleme zaman�n�z� alacakt�r; bu nedenle
sab�rs�zlanabilirsiniz. Fakat deneyler g�stermi�tir ki, denetlemeye
verilen zaman israf de�ildir ve sonunda mutlaka daha kazan�l� ��k�lmaktad�r.
Bu zaman verilmedi�i takdirde, yap�c� tart�ma �o�u kere
amac�na ula�amaz.

Bu a�amada unutulmamas� gereken bir ba�ka konu da, kar��n�zdaki


sizin s�yledi�inizi �nce aynen, daha sonra kendi ifadesiyle tekrar
ederken, onun iyi niyetli bir �aba g�sterdi�ini unutmaman�z ve
bu �abas�ndan dolay� kar��n�zdaki ki�iye te�ekk�r etmenizdir. Bir
ba�ka deyi�le, kar��n�zdaki sizin s�yledi�inizi aynen s�ylemeyi ba�ard���nda,
hemen arkas�ndan, --Evet, te�ekk�r ederim;-- gibi bir ifade
kullanabilirsiniz. Tabii bu te�ekk�r ifadesi bir g�l�mseme, dokunma
gibi s�zs�z olarak da ifade edilebilir

Be�inci a�ama: �ste�inizin ne oldu�unu d��nme


ve al�t�rma yapma

�u ana kadar, kar��n�zdakine sizi neyin rahats�z etti�ini ve bu s�z konusu


davran�� yapt��� zaman nas�l hissetti�inizi s�ylediniz. �imdi
s�ra, kar��n�zdakinden nas�l bir iste�iniz oldu�unu s�ylemeye geldi.
Bu a�amada, basit gibi g�r�nmesine ra�men, dikkate al�nacak baz�
�nemli y�nler vard�r. Her �eyden �nce kar��n�zdakinden nas�l bir de�i�iklik
istiyorsunuz? Bunun iyice bilincine varm� durumda m�s�n�z?

�stemi� oldu�unuz son derece basit bir davran� de�i�ikli�inden,


ki�inin ger�ek benli�ini ilgilendiren duygusal y�nden �ok y�kl�, �zbenli�i
tehdit edici bir davran�a kadar uzanabilir. Ki�iden ne istedi�inizin
ger�ekten fark�nda m�s�n�z? Bu iste�iniz kar��n�zdakinin ya�am�nda
nas�l bir de�i�iklik yapacak?

Demek ki, bu a�amada iki evre var: Bir tanesi kendi y�n�n�zden
ne istedi�inizin fark�nda olmak ve bu iste�inizi a��k, se�ik bir bi�imde
s�yleyebilecek duruma gelmek: �kincisiyse bu iste�inizin kar��n�zdakinin
ya�am� ve ki�ili�i i�inde ne anlama gelebilece�i hakk�nda
biraz duyarl�l�k kazanmak; bir ba�ka deyi�le, sizin istedi�iniz de�i�ikli�in
kar��n�zdakine ne ifade etti�inin iyice fark�na varmak!

Ne istedi�inizin bilincine var�p, ayn� zamanda bunun kar��n�zdaki


i�in ne anlama geldi�i hakk�nda bir duyarl�l�k kazand�ktan sonra,
�imdi s�ra, bu iste�in kar��n�zdakine yal�n ve a��k se�ik bir bi�imde,
sadece �zerinde tart��lmak istenen soruna d�n�k olarak ve yine yaln�zca
o sorunu belirterek ifade edilmesine gelmi�tir. �neminden dolay�,
isterseniz ifadeyi, bir ���nc� ki�inin �n�nde �nceden deneyip,
geri-iletim al�n�z.

Daha �nce verilen �rne�e devam edersek:

A : --Ben konu�urken s�z�m� kesmeni istemiyorum. Konu�mana


ba�lamadan �nce bana, --s�z�n bitti mi?-- diye sorman� istiyorum,--

ifadesi kesin bir dile�i ortaya koyar ve �b�r insan� b�y�k s�k�nt�ya
sokmadan uygulanabilecek bir i�eri�i vard�r.

Alt�nc� a�ama: �ste�inizin anla��ld���n� denetleme

�ste�inizin ne oldu�unu ifade ettikten sonra, bu iste�inizin anla��l�p


anla��lmad���n� denetlemeniz gerekir. Onun i�in d�rd�nc� a�amay�,
ba�ka bir deyi�le, sorununuzun anla��l�p anla��lmad���n�, denetlemelisiniz.
Kar��n�zdakinin istedi�inizi anlamas�, onun bu iste�i kabul
etmi� olmas� anlam�na gelmez. Kar��n�zdaki iste�inizi anlamay� ba�arm�sa,
bu �abay� �u veya bu bi�imde tan�mal� ve te�ekk�r etmelisiniz.

Yedinci a�ama: Sorunuzu sorma

Art�k bu noktada kar��n�zdaki sizi neyin k�zd�rd���n� ve bunu de�i�tirmesi


i�in ne istedi�inizi biliyor. Art�k size sorunuzu sorma kalm�t�r.
Sorunuz k�saca, --�stedi�imi yapacak m�s�n?-- olabilir. Ya da bu
anlama gelen bir ba�ka soru da sorabilirsiniz.

Sekizinci a�ama: Cevaba karar verme

�imdiye kadar, kar��n�zdaki size bir cevap verme olana��na sahip


olamad�. Sizin sorunuz �zerine, art�k o cevap vermek durumundad�r.
Nas�l bir cevap verece�ine karar vermeden �nce, kar��n�zdakinin
bir zaman s�resine gereksinmesi olabilir. Sizin iste�inizi oldu�u gibi
kabul edebilir, t�mden reddedebilir ya da k�smen kabul edebilir. Bakars�n�z,
b�sb�t�n yeni bir �neri getirebilir ya da k�zabilir, �a��rabilir
de... Ancak �nemli olan onun kendini rahat hissedece�i bir karara
varmas�d�r. Rahat hissetmeyece�i bir karar verirse, zamanla alm� oldu�u
karardan farkl� davranmaya ba�lar; o zaman da birbirinize kar��l�kl�
g�venin sars�lmas� gibi daha �nemli ba�ka t�rden sorunlar ortaya
��kabilir. Bu nedenle, kar��n�zdakinin cevap vermeden �nce zaman
istemesine itiraz etmeyiniz, tersine onu te�vik ediniz.

Dokuzuncu a�ama: Soruya cevap verme

Bu a�amada her ikinizin de kabul edebilece�i bir cevaba ula�mak


�nemlidir. Bu, pazarl��a girip, birinizin iste�ini di�erine zorla kabul
ettirmesi demek de�ildir. Her ikinizin de kabul edebilece�i ve rahats�z
olmayaca�� bir ��z�m bulmak as�l ama�t�r.

Sizin sorununuza verilen cevab� tart��rken, her a�amada, kar��n�zdakinin


s�yledi�ini do�ru anlay�p anlamad���n�z� kontrol etmeyi
unutmaman�z gerekir. Bir anla�ma noktas� bulam�yorsan�z, etkile�ime
bir s�re ara vermek yararl� olur. Daha sonra konu�may� kald���n�z
yerden s�rd�rmek �zere bir bulu�ma zaman� saptamal�s�n�z.

Onuncu a�ama: G�zden ge�irmek i�in bir araya gelmek

Belirli bir anla�maya vararak dokuz a�amay� da ba�arabilmi�seniz,


bu karar�n�z� birka� g�n uygulad�ktan sonra, ne hissetti�inizi payla�mak
�zere bir araya gelmelisiniz. Belki de, bu karar� iyi niyetle uygulamak
istedi�iniz halde, karar�n sizi rahats�z eden yanlar�n�n fark�na
varm� olabilirsiniz. Ya da, daha doyurucu ba�ka bir ��z�m bulmu�
olabilirsiniz. Ge�en zaman i�inde ne hissetti�inizi g�zden ge�irmek
i�in bir araya gelmeniz, her ikinizi de bir zorlama olmadan memnun
edecek bir ��z�ne varman�z� daha da garanti alt�na al�r.

Sizin i�in �nemli bir insanla yap�c� tart�may� ger�ekle�tirebilmi�


olman�z, bu ki�iyle ili�kinize yeni anlamlar getirebilir. Her �eyden
�nce, sizi rahats�z eden sorunu her ikinizi de memnun edecek bi�imde
��zebilmi� olman�z, �nceki gergin duruma oranla, ili�kinizde bir
rahatl�k ve �zg�rl�k sa�lar. Ayr�ca aran�zdaki �nemli bir sorunu yap�c�
bir tutum i�inde ele alabilmi� olman�z, birbirinize kar�� duydu�unuz
iyi niyet ve g�veni per�inler. B�t�n bunlar�n �tesinde de, birbirinize
e�it s�z hakk� tan�d���n�z�, klasik deyimiyle, birbirinize --kar��l�kl�
sayg�-- duydu�unuzu kan�tlar.
BO�ALMAK

Baz� anlar, k�zg�nl�k o dereceye gelmi� olabilir ki, insan o anda sadece
k�zg�nl���n� dile getirmekle ilgilenebilir, ��nk� ba�ka hi�bir �eyi
d��nebilecek halde de�ildir. Bu durumda olan bir insan�n yukar�da
anlat�lan t�rden yap�c� tart�ma a�amalar�n� ad�m ad�m, so�ukkanl�l�kla
izlemesini beklemek ger�ek�i de�ildir. K�zg�n olan kimse, k�zg�nl���n�
bast�rmaya �al�arak yap�c� bir tart�maya girmek istese bile,
bu davran��n sa�l�kl� bir tutum oldu�u s�ylenemez. ��nk�, ki�inin
i�indeki k�zg�nl�k duygusu bast�r�lamayacak bir �iddete ula�m�
olabilir. Bu �iddette bir duyguyu bast�rmak zordur, ancak bir --nazik
ki�i-- maskesi takmakla, ki�i k�zg�nl���n bast�rm� gibi g�r�n�r. Ne
var ki, maske takm� bir ki�inin yap�c� bir tart�maya girmesi olanaks�zd�r.
Yap�c� tart�ma i�in ki�ilerin ger�ek olmas�, maskelerinden
kurtulmu� olarak kendi i� benlikleriyle etkile�imde bulunmalar� zorunludur.
Maskeli olarak yap�c� tart�maya giri�mek bir tek sonu�
do�urur: Etkile�imde bulunan ki�ilerin birbirlerine kar�� duyduklar�
g�ven zay�flar.

G�vensizlik duygusunu geli�tirecek bir etkile�imde bulunmak


yerine, i�indeki k�zg�nl��� kar��s�ndakine g�stermek daha sa�l�kl� bir
davran�t�r. K�zg�nl���n, �fkenin --bo�almas�--, gerginli�i azaltarak,
daha yap�c� bir tart�maya girme olana�� haz�rlar.

Bo�alma olay�, etkile�imde bulunan her iki ki�i taraf�ndan da bilinirse,


k�r�c� ve y�k�c� etkileri �nlenebilir. Onun i�in bo�alma durumunda
olan birey, kar��s�ndakine bunun bir bo�alma oldu�unu, �u
ya da bu bi�imde ba�tan ifade etmeye �zen g�stermelidir. Bunu bir
jestle ya da bir iki kelimelik bir s�zle yapabilir. Uzun zaman birbirlerini
tan�yan ki�iler, kar��s�ndakinin hangi duygusal durumda oldu�unu
hemen anlayabilir; ne var ki, yak�ndan tan�mayan ki�iler i�in
bu zor olabilir. Ve bu nedenle de, mant�kl� d��nemeyecek kadar �fkeli
ya da gergin olan kimsenin, b�yle bir duygusal durum i�inde oldu�unu
kar��s�ndakine, --�u anda �ok �fkeliyim,-- gibi bir ifadeyle
belirtmesi, zor olmas�na ra�men, b�y�k yararlar sa�lar. Bu bir anlamda,
e�itim ve benlik disiplini sorunudur; kendini e�itebilmi� ki�i
bo�alma s�resince bile elden geldi�ince --ben dili--ni kullanmaya �abalar.
Bo�alma s�resince su�lay�c� --sen dili--ni kullanmak, sonradan
yap�c� tart�ma ortam�na girmeyi g��le�tirir.

KAYBEDEN YOK YAKLA�IMI ���N A�AMALAR

K�zg�nl�k ve engellenme duygusu, fark�nda olunan ya da olunmayan


�at�malardan kaynaklan�r. Sadece k�sa s�reli duygusal gerginlikleri
de�il, uzun s�reli �at�malar� ��zmek de, ya�am�n �nemli bir par�as�d�r.
Yukar�da, k�zg�nl�k ve k�rg�nl�k duygular�n�n ifadesinde ve bir
��z�me ula�mas�nda gereken basamaklar� inceledik. A�a��da, uzun
s�reli �at�malar�n ��z�m�n� inceleyece�iz.

�at�ma de�i�ik nedenlerden kaynaklanabilir ve ��z�m�ne iki temel


tutum i�inde yakla��labilir:

(1) --Ben kazanaca��m, o kaybedecek;--

(2) --Her ikimizin de sonu�tan memnun olmas� gerekir.--

Birinci yakla��ma kazanma ve kaybetme, ikinci yakla��ma kaybeden


yok yakla��m� ad�n� verelim.
E�er yakla��m, --ya kazan ya da kaybet-- tutumu i�ine yap�l�yorsa,
iki ki�iden biri mutlaka var�lan sonu�tan ho�nut olmayacakt�r. B�yle
bir tutum i�inde en g��l� olan, en �ok �srar eden, en hileli davranan
�ste ��kar. Bu durumda --kazanan--, b�y�k bir olas�l�kla, kar��s�ndakinin
sayg�s�n�, g�venini ve iyi niyetini --kaybeder--.

--Ya kazan ya da kaybet-- tutumu bu a��dan incelendi�inde, --kar��dakini


kaybetme pahas�na-- tart�man�n kazan�ld��� g�r�l�r. --Kar��dakini
kaybetmek istemiyorsak, nas�l bir yol izleyece�iz?-- �zlenecek
bir yol vard�r ve buna --kaybeden yok-- yakla��m� ad� verilir.

Kaybeden yok yakla��m� �u �ekilde i�ler: Bir �at�ma konusu ortaya


��kt��� zaman, taraflardan her biri sadece kendi iste�inin yap�lmas�na
olanak verecek bir ��z�mde �srar edecek yerde, her ikisi de yarat�c�
bir bi�imde, iki taraf� birden tatmin edecek bir ��z�m yolu bulmaya
�al��rlar. �at�may� ��zebilecek de�i�ik yollar d�zenli bir bi�imde
g�zden ge�irilerek bu ger�ekle�tirilebilir. A�a��da Thomas
Gordon'dan (1970) esinlenerek alt� a�amal� bir --kaybeden yok-- yolu
�neriyorum.

Birinci a�ama: �at�may� tan�y�n

Sizce sorun nedir? Bu konuda kendinizi nas�l hissediyorsunuz? Burada


--ben dili-- kullanmay� ve her ikinizi de memnun edecek bir ��z�me
ula�ma tutumu i�inde oldu�unuzu belirtmeyi ihmal etmeyin.

�kinci a�ama: Bir�ok ��z�m yolu ortaya koyun

Be� ya da on dakika gibi belirli bir zaman s�resi i�inde akl�n�za gelen
�areleri, iyi ya da k�t�, m�mk�n ya da de�il gibi s�zge�lerden ge�irmeden,
oldu�u gibi ortaya koyun. Bu a�amadaki as�l ama�, sorunla
ilgili olabildi�i kadar �ok say�da ��z�m yolunu bir liste halinde ifade
edebilecek duruma gelmenizdir. Ki�iler kafalar�ndakini hi�bir s�zgece
tabi tutmadan, oldu�u gibi d�kmelidirler.

���nc� a�ama: ��z�m yollar�n� de�erlendirin

Bu a�amada her ��z�m yolunu de�erlendirerek, bu ��z�m yollar�n�n


her birinin ne kadar tatmin etti�ini tart�acaks�n�z. Bu evrede ki�ilerin
d�r�st�e d��ncelerini ifade etmeleri �nemlidir. Bir ��z�m tarz�n�
istemedi�i halde kar��s�ndaki memnun olsun diye kabul etmek,
iki ki�inin aras�ndaki ili�kinin sa�l��� bak�m�ndan sak�ncal�d�r.

D�rd�nc� a�ama: En iyi ��z�mde anla��n

�u ana dek b�t�n se�enekleri g�zden ge�irmi� bulunuyorsunuz.


�imdi her ikinizi de en �ok tatmin eden ��z�mde karar k�lman�n zaman�d�r.
Bu karara ula�t�ktan sonra, ��z�m�n ne anlama geldi�i bir
kez daha her iki ki�i taraf�ndan ifade edilir. Bu ��z�m� denemeye
koyma arzusu her iki taraf�a belirtildikten sonra, s�ra bundan sonraki
a�amaya gelir.

Be�inci a�ama: ��z�m� uygulamaya koyun

Bu evrede ��z�m�n ayr�nt�lar�n� konu�maya ba�lars�n�z. Burada ayr�nt�lardan


kastedilen, ��z�m uygulanmaya kondu�unda, her iki taraf�a
ne gibi uyarlamalar ve ayarlamalar yap�lmas� gerekti�inin konu�ulmas�d�r.
��z�m bir planlamay� gerektiriyorsa, bu plan� yapman�n
zaman� �imdidir. �nemli olan, plan yap�ld��� zaman her iki
taraf�n da bu plan� ayn� bi�imde anlamas�d�r. E�er ��z�m bir para
miktar�n� i�eriyorsa, paran�n miktar�n� a��k se�ik �ekilde belirtmenin
s�ras� yine bu a�amad�r. Burada �zerinde durulmas� gereken nokta,
��z�m�n uygulanmaya ge�ebilmesi i�in gerekli i�lemlerin her iki ki�i
taraf�ndan anla��lm� olmas�d�r.

Alt�nc� a�ama: ��z�m� g�zden ge�irin

Bir ��z�m�n ger�ekten uygulanabilir ya da uygulanamaz oldu�unu


denemeden anlamak zordur. ��z�m� bir s�re uygulad�ktan sonra,
g�zden ge�irmek �zere bir araya gelmekte b�y�k yarar vard�r. B�yle
bir g�zden ge�irmeden sonra, ��z�m tarz�nda baz� de�i�iklikler �nerilebilir.
Hatta �yle bir durum olabilir ki, ��z�m� her ikiniz de tatmin
edici bulmay�p, sorunu yeniden g�zden ge�irmek gere�ini duyabilirsiniz.
�nemli olan, sorunun alt�nda ezilmek yerine, her ikinizi
de ho�nut edecek bir ��z�me ula��ncaya kadar yarat�c� bir bi�imde
sorunla u�ra�makt�r.

S�Z�N KISASI

�ster aile ili�kileri, ister i� ili�kileri �er�evesinde olsun, uzun s�re


birlikte olan iki ki�inin aralar�nda s�rt�me ve �at�malar�n ��kmas�
do�ald�r. Do�al olmayan, bu �at�malar�n ili�kiyi bozmas� ve y�pratmas�d�r.
Y�k�c� tart�ma k���kten beri �evrede g�rerek ��renegeldi�imiz
ve �o�u kimselerde k�kl� bir al�kanl�k halinde yerle�mi� bir
davran� bi�imidir. Aralar�nda ��kan sorunlar�, bireyler bu t�r yakla��mla
ele ald�klar�nda, elde edilen sonu� genellikle olumsuzdur. Yap�c�
tart�ma ve iyi niyet, kar��l�kl� g�ven ve e�it s�z hakk� ortam�nda
ger�ekle�ebilir. B�yle bir ortam uzla�maya varabilmek i�in zorunlu,
ne var ki, yeterli de�ildir; yap�c� tart�ma tutumunu uygulayabilmesi
i�in, bireyin kendini bilin�li olarak e�itmesi gerekir.

:::::::::::::::::

�leti�im ve Toplum

�nsan ancak ili�kileri i�inde varolabilen bir yarat�k oldu�undan,


insanlar�n d��nebilme, d��nd���n� kar��s�ndakine anlatabilme yetene�i,
toplumsal ya�am�n temelini olu�turur. �nsano�lunun d��nce
ve duygu al�veri�ini k�s�tlamak ya da geni�letmek onun ya�am
bi�imini de�i�tirir. �a��m�z bu t�r bir de�i�ime, bu al�veri�in
geni�lemesine tan�k oluyor. Bu de�i�im, simgelerin ve mesajlar�n yo�un
bir bi�imde �retilmesinden ve geni� bir alana yay�labilmesinden
kaynaklanmaktad�r. �leti�im teknolojisindeki geli�meler kadar hi�bir
teknolojik bulu� ya�am bi�imini, bireylerin bilin�lenmesini ve toplumsal
davran�lar�n� etkilememi�tir. Amerikal� Kitle �leti�im uzman� Thayer,
konuyu ��yle �zetler:

--A��zdan a��za hikayeciler arac�l���yla, bir ku�aktan di�erine aktar�lan


bilgi, yaz�n�n icat edilmesiyle kitaplar arac�l���yla aktar�lmaya
ba�lad�. Matbaan�n icad� ve okur yazarl���n yayg�nla�mas�, bug�nk�
karma��k sanayi toplumunun taban�n� olu�turan bilgi al�veri�inin ortaya
��kmas�n� sa�lam�t�r. Bug�n, uzaydaki uydular arac�l���yla,
d�nyan�n her yerinin birbirine ba�land��� bir �a�da ya��yoruz; herhangi
bir �lkedeki olay�, dakikalarla say�labilecek zaman s�resi
i�inde, b�t�n d�nya ��renebilmektedir.
Toplumun modernle�mesi, karma��kla�mas� oran�nda, insan ili�kilerinin
say�s�nda bir artma olmu�tur; bir g�n i�inde y�zlerce ili�kiden
olu�an bir ili�kiler a�� i�inde ya��yoruz. B�y�k bir kentte, bir ki�inin
g�nde ortalama bin be� y�z kadar mesaj ald���, bir ba�ka ifadeyle,
g�nde ortalama bin be� y�z kez bir kimse ya da kimseler taraf�ndan
dikkati �ekildi�i, bir �eyler yapmas� istendi�i, olumlu ya da olumsuz
ele�tirildi�i, g�ld�r�ld���, d��nd�r�ld��� hesaplanm�t�r.--

Sanayi �ncesi toplumlarda, ancak fiziksel g��le ula��labilen kimselerle


ileti�im kurabilirdi. Y�r�me mesafesinde oturan mahalledeki
ki�iler, ayn� kasabada oturan yak�nlar, akrabalar, dostlar, kom�ular
en yo�un ili�ki kurulan kimselerdi. �leti�im ara�lar�n�n geli�mesi,
ili�ki �evresini �ok geni�letmi� bulunuyor. Art�k kasaba, kent ya da
�lke s�n�rlar�n� a�an arkada�l�klar ve dostluklar kurulabiliyor.

Ayn� binada oturan kom�unun annesinin �ld��� bilinmeyebilir,


ne var ki, Amerikal� bir m�zisyenin ge�irdi�i trafik kazas�ndan haberdar
olunur. �lkel yerle�im toplumlar�nda --mahalleli olma-- b�y�k
�nem ta��rd�. Mahallesinin namusunu, �erefini korumak i�in d�v��ld���n�
duymu�sunuzdur. Bug�n kentin, hatta yurdun bir�ok
yerlerine da��lm� kimselerin olu�turdu�u derneklerin, kurulu�lar�n
�yesi olmak, iki insan� yakla�t�rabilmekte ya da uzakla�t�rabilmektedir.
Ayn� mahallede oturman�n, art�k pek anlam� kalmam� gibidir.

Acaba ileti�im olanaklar�ndaki bu art�, ge�ici bir �zelli�e mi,


yoksa s�rekli bir de�i�ime mi i�aret ediyor? Gelece�in �oku adl� kitab�yla
�n yapan Amerikal� sosyolog Alvin Toffler, zaman boyutu i�inde
bilimsel ve teknolojik geli�imin h�z�n� incelemi�tir (Toffler, 1970).
Toffler, insanlar�n d�nya y�z�nde varolu�unu kan�tlayan belgelerin
elli bin y�l �ncesine kadar gitti�ini s�yler. Her biri altm� iki y�l olan
bir ya�am birimi kabul edilirse, bu elli bin y�ll�k s�re sekiz y�z ya�am
birimiyle ifade edilebil�r. Bu sekiz y�z ya�am biriminin en sonuncusu
i�inde meydana gelen bilimsel ve teknik de�i�iklikler, icatlar,
ke�ifler, kendinden �nceki b�t�n ya�am birimlerinde meydana
gelen de�i�ikliklere denktir. �nsanl�k alt� y�z elli ya�am birimi boyunca
ma�aralarda ya�am�, yaln�z son yetmi� birim boyunca yaz�y�
kullan�r hale gelmi�tir. Bas�m makineleri, ancak son alt� birim i�inde
kullan�lm�t�r. Elektrik motoru, son iki ya�am birimi boyunca
kullan�lmaktad�r.

�nsanl�k, ancak sekiz y�z�nc� ya�am biriminde ilk kez tar�mdan


daha �ok sanayiye a��rl�k veren bir toplum kurmu�tur. �nceleri, n�fusunun
y�zde yetmi� ya da sekseni tar�mla u�ra�t��� zaman ancak
doyabilen uluslar, �imdi, n�fusunun ancak y�zde on be�ini tar�m
sekt�r�ne ay�r�yor; n�fusun geri kalan y�zde seksen be�i end�stri,
ticaret, e�itim ve y�netimle u�ra�t��� halde, beslenme konusunda
herhangi bir sorun ��km�yor. B�ylece insanlar, do�al gereksinimlerini
kar��lamak i�in, b�t�n g�nlerini bedensel �al�maya ay�rma zorunlu�undan
art�k kurtulmu� ve ticaret, end�stri, e�itim, sanat ve bilimle
u�ra�ma olana�� bulabilmi�lerdir. Bu u�ra� alanlar�ndaki ilerlemeler,
ileti�im olanaklar�n� geli�tirmi�, ileti�im ara� ve gere�lerindeki
geli�meler de bilim, e�itim, sanat ve ticaret alanlar�ndaki etkilili�in
s�n�rlar�n� b�y�tm�t�r. �leti�im olanaklar�ndaki bu geli�im, en
belirgin olarak kitle ileti�iminde kendini g�stermi� ve toplumsal ya�ama
yepyeni boyutlar eklemi�tir. �imdi ki�iler aras� ileti�imle, kitle
ileti�imi aras�ndaki farklara k�saca bir g�z atal�m.

K���LER ARASI �LET���M VE K�TLE �LET���M�


Ki�iler aras� ileti�im, ki�ilerin (kaynak ve hedef birimlerin) y�z y�ze
kar��l�kl� konu�tuklar� durumlarda olur. Kitle ileti�iminde kaynak ve
hedef birimler kar�� kar��ya gelmezler; gazeteler, dergiler, film, radyo
ve televizyon kitle ileti�iminin kanallar�n� olu�tururlar ve bu kanallar
arac�l���yla bir tek kaynak �ok say�da hedefe geni� bir alan ve
zaman i�inde ula�abilir. Yukar�da belirtilenlerin d��nda, kitle ileti�imi,
geri-iletim, ileti�im ortam�, ula��m s�n�rlamas� ve etki y�nlerinden,
ki�iler aras� ileti�imden farkl�l�klar g�sterir.

Geri-iletim

Ki�ilerin y�z y�ze yapt�klar� konu�malarda geri-iletim do�rudan ve


an�nda vard�r: Kar��dakinin s�ylediklerinden, y�z ifadesinden, sesinin
tonundan, bedeninin duru�undan, s�ylediklerimize nas�l bir tepkide
bulundu�u anla��l�r. Ne var ki, kitle ileti�iminde geri-iletim dolayl�
ve gecikmeli olarak vard�r; baz� durumlardaysa hi� yoktur. Gazete
ya da dergide yaz�s� yay�nlanan yazar, televizyondan konu�mas�
sunulan konu�mac�, ancak kendisine gelen mektuplar, telefonlar ya
da benzeri mesajlarla tepki alabilir. Filim yap�c�s�, filim ele�tirmenlerinin
yorumlar� kadar, filmine gelen seyirci say�s�n� da bir geri-iletim
olarak de�erlendirebilir. Bir ba�ka deyi�le, ki�iler aras� ileti�imde �ift
y�nl� olma zorunlu�u vard�r, kitle ileti�iminde bu zorunluk yoktur;
sadece iletim olarak, tek y�nl� kalabilir.

�leti�im ortam�

Ki�iler aras� ileti�imde ileti�im ortam�, yak�n ili�kilerin ortaya


��kabilece�i �zel, mahrem durumlardan, olduk�a yap�la�m� resmi durumlara
kadar geni� bir yelpaze i�inde de�i�iklik g�sterebilir. �rnek olarak,
iki sevgilinin ba�a ba�a kalabilece�i samimi bir ortamla, iki resmi
kurulu� aras�ndaki i� g�r�melerinin yap�ld��� bi�imsel ortam verilebilir.
Kitle ileti�iminde, ileti�im ortam� y�n�nden bu denli �e�itlilik
yoktur; ileti�im ancak yap�la�m� ve kurallar� belirgin olan bi�imsel
ortamlarda olu�abilir. Bu nedenle, yazar ya da televizyon sunucusu,
evde e�iyle konu�urken kelimeleri nas�l kulland��� konusunda
pek titizlik g�stermezken, yazd��� yaz�da ya da televizyondaki sunu�
konu�mas�nda, dikkatli olmak zorunlu�unu duyar.

Ula��m s�n�rlamas�

Ki�iler aras� ileti�imle ula��labilecek insanlar�n say�s� s�n�rl� oldu�u


halde, kitle ileti�imiyle ula��labilenlerin say�s� hemen hemen s�n�rs�zd�r.
Gazete, dergi, film, radyo ve televizyon arac�l���yla ula��labilecek
okur ya da dinleyici say�s�n�n �st s�n�r�n� teknik olanaklar saptar;
bu olanaklar da, �a��m�z ileti�im teknolojisi �er�evesinde geni� kapasitelere
ula�m�t�r. S�yledi�imiz s�z� bir odaya ya da bir alana toplam�
s�n�rl� say�da kimseler duyabildi�i halde, radyo ve televizyon
arac�l���yla, �rne�in, b�t�n d�nyadaki insanlara duyurabilme olana��m�z
vard�r.

Etki

�leti�im alan�nda yap�lan ara�t�rmalar, ki�iler aras� ileti�imin tutumlar�n


de�i�tirilmesinde, kitle ileti�iminin ise bilgi aktar�lmas�nda daha
etkili oldu�unu ortaya ��karm�t�r (Rogers, 1973). Bir ba�ka deyi�le,
yeni tutumlar�n olu�mas�nda ya da eski tutumlar�n de�i�mesinde
y�z y�ze yap�lan konu�malar; bilgi aktar�m�n�n a��r bast��� e�itim
kurumlar�ndaysa kitle ileti�imi, daha etkili olur.
Toplumumuz b�y�k bir h�zla de�i�iyor. T�rkiye'nin toplumsal
de�i�mesinde kitle ileti�imi ku�kusuz �nemli bir yer tutar. Gazetelerin,
dergilerin, radyo ve televizyonun T�rk toplumunu ne y�nde ve
ne �l��de etkiledi�ini ara�t�rmak ve tart�mak, temelde ki�iler aras�
ileti�imi kendine konu edinmi� bu kitab�n kapsam�n� a�ar. Bu nedenle
kitle ileti�iminin sosyo-k�lt�rel de�i�me ve toplumsal kalk�nmayla
ili�kilerine genel hatlar�yla ve k�saca de�inmekle yetinece�iz.

K�TLE �LET���M� VE SOSYAL K�LT�REL DE���ME

--Kitle ileti�iminin toplumun de�i�mesine katk�s� var m�d�r?-- --Kitle


ileti�imi toplumu ve k�lt�r� hangi y�nde etkiliyor?-- gibi sorulara
a��k se�ik cevap vermek san�ld���ndan daha zordur. Toplumun de�i�mesinden,
--bireylerin d��nce ve duygular�n� belirli bir y�nde
de�i�tirme-- anla��l�yorsa, birinci sorunun cevab� hem --Evet-- hem de
--Hay�r-- olabilir. S�z konusu toplumdan ileti�im kaynaklar�n� denetleyen
ki�iler ve kurumlar, o belirli y�ndeki de�i�ime taraftarlarsa ve
bu ama�la yay�nlar�n� s�rd�r�rlerse, zaman i�inde toplumda istenilen
y�nde bir de�i�me ortaya ��kabilir. Ortaya ��kabilir diyorum,
��nk�, toplumun belirli y�nde de�i�mesini, sadece kitle ileti�imi belirlemez;
siyasal, askeri, ekonomik bir�ok ��enin olu�turdu�u karma��k
etkenler, bir ulusun siyasal ideolojisini, ekonomik yakla��m�n�,
e�itim anlay��n� bi�imler.

E�er toplum de�i�mesi, belirli bir y�n d��n�lmeden, --sadece


de�i�im-- olarak anla��l�yorsa, o zaman, yukar�daki sorulan ilk soruya
daha rahat bir bi�imde --Evet;-- denebilir. ��nk�, kitle ileti�iminin
getirdi�i yayg�n etkile�im, �u ya da bu y�nde, mutlaka bir --de�i�im--
getirir.

Kitle ileti�imi, i�inde yer ald��� toplumun; sosyal, ekonomik ve siyasal


yap�s�ndan soyutlanarak incelenemez. �rne�in, geli�mi� bir sanayi
toplumunda yer alan kitle ileti�imi ile, geli�memi� ya da geli�mekte
olan bir toplumdaki kitle ileti�imi aras�nda, bir�ok y�nden b�y�k
farklar vard�r. Toplumun ekonomik geli�iminin yan� s�ra, o toplumun
y�netim bi�imi de (demokratik, totaliter, sosyalist ya da fa�ist
askeri cunta gibi) kitle ileti�iminin i�leyi� bi�imini belirler. G�z �n�ne
al�nmas� gereken bir di�er etken de, kitle ileti�im kaynaklar�n�
kimlerin y�netti�idir; devlet y�netiyorsa ba�ka, ticari ama�larla �zel
giri�im y�netiyorsa ba�ka t�rl� etkililik g�sterir. �rne�in, ikisi de sanayi
y�n�nden geli�mi� olan ABD ve Sovyetler Birli�i'nde kitle ileti�imi
farkl� bi�imlerde y�netilir: �lkinde posta d��nda telefon ve telgraf
da dahil olmak �zere gazete, dergi, radyo ve televizyon gibi
t�m kitle ileti�im kaynaklar� ve ara�lar� �zel �irketlerin, ikincisindeyse
devletin y�netimindedir. T�rkiye bu konuda Avrupa devletlerinin
izledi�i yolu se�mi�tir; gazete ve dergiler �zel kurulu�lara, posta,
telgraf, telefon, radyo ve televizyon devlet y�netimine b�rak�lm�t�r.

Kitle ileti�imi Cumhuriyet d�neminde toplumsal ve siyasal ya�amda


�nemli bir yer tutmu�tur. Osmanl� �mparatorlu�u'nun son
y�llar�nda ayd�nlar aras�nda d��nsel d�zeyde kalan sosyal reformlar,
Cumhuriyet'in kurulmas�yla uygulanmaya konmu� ve kitle ileti�imi,
ger�ekle�tirilen sosyal reformlar�n yayg�nla�t�r�lmas� amac�yla
bilin�li bir bi�imde kullan�lm�t�r. Cumhuriyet kurulduktan k�sa bir
s�re sonra h�k�met dil konusuna e�ilme gere�ini duymu�, T�rkiye
B�y�k Millet Meclisi Kas�m 1928'de yeni T�rk Alfabesi'ni kabul etmi�tir.
Daha sonra, T�rk dilini Arap�a ve Fars�a'n�n etkisinden kurtarmak
i�in dilde ar�la�t�rma ak�m� ba�lat�lm�, bu konudaki ara�t�rma
ve uygulamalar� y�r�tmek �zere Temmuz 1932'de T�rk Dil Kurumu
kurulmu�tur. Uzun bir s�re devletin y�netimindeki yay�n faaliyetlerinin,
�rne�in ders kitaplar�nda, radyo ve televizyon konu�malar�nda
kullan�lan s�zc�klerin --Ar� T�rk�e-- olmas�na �zen g�sterilmi�tir.
B�ylece hem daha sade bir T�rk�e yarat�lmaya �al��lm�,
hem de --Bat�--ya a��lmak isteyen bir �lke olarak --Do�u--nun etkisini
ta��yan kelimelerden kurtulmak ama�lanm�t�r.

Kitle ileti�iminin etkisi toplumumuzda okur yazar say�s�ndaki �o�al�a


paralel olarak artm�, bug�n art�k gazete ve dergi geni� bir
halk kitlesinin g�nl�k ya�am�na girmi�tir. Zamanla Cumhuriyet h�k�metleri
belirli bir plan �er�evesinde �nce radyoyu daha sonra da
televizyonu �lke �ap�nda yayg�nla�t�rm�lard�r. �ok partili demokratik
y�netim bi�imini kabul eden T�rk toplumu, bas�n �zg�rl��� konusunda
yo�un bir m�cadeleden ba�ar�yla ��km�t�r. T�rk devletinin
�a�da�la�ma, �zg�rl�k�� demokrasi i�inde kalk�nma ve modernle�me
temel ilkeleri bug�n ge�erli�ini ve g�ncelli�ini koruyan ilkelerdir
ve T�rk kamuoyu bu ilkelerin uygulanmas�na d�n�k konulara duyarl�d�r.

Yukar�da ana hatlar�yla s�z� edilen sosyal reformlardan biri de


T�rk kad�n�n�n toplumdaki yeriyle ilgilidir. Medeni kanunun ��kmas�yla
kad�nlar yasa �n�nde erkeklerle e�it haklara sahip olmu�; e�itim
kurumlar�na girerek, de�i�ik mesleklerde --hayat�n� kazanma--
olana��na kavu�mu�tur. Ne var ki, yasal de�i�meler h�zl� bir bi�imde
ger�ekle�tirilebildi�i halde, toplumsal normlar ve de�erler o denli
�abuk de�i�mez. ��nk� sosyal idoller, sosyal de�erler ve beklentilere
ba�l� olarak toplumsal ya�am�n �nemli ��elerinden birini olu�tururlar.
Bir ba�ka deyi�le, bir sosyal de�er ve buna ba�l� olarak yeni bir
sosyal rol olu�turmadan, birey eski de�er ve rolleri b�rakamaz; yoksa
benlik bilincinde belirsizlik ortaya ��kar, --Ben kimim?-- sorusuna yan�t
veremez duruma d�er. T�rkiye gibi toplumsal de�i�me ve kalk�nma
s�reci i�inde bulunan toplumlarda, kitle ileti�imi bireye yeni
sosyal de�erlerlerle rolleri ��retmede ve peki�tirmede etkili bir ara�
olarak kullan�labilir.

Her toplum, kad�n ve erke�in sosyal rollerini farkl�la�t�rm�t�r.


Bir kad�n nas�l davranmal�d�r? Bir erkek ne zaman --erkek�e-- davranm�
olur? Bunlar her toplumda ge�erli�i olan sorunlard�r. Fark�nda
olmadan her T�rk, ya�am� boyunca --Kad�n nas�l davranmal�d�r?--
--Erkek nas�l davranmal�d�r?-- sorular�n�n yan�tlar�n� ��renmi�tir. Bunun
yaratt��� beklentiler �o�u kez bilin�li de�ildir. Refik Erduran'�n
toplumumuzda cinsiyete dayal� rollerle ili�kili a�a��daki yaz�s�, cinsiyete
ba�l� sosyal rollerin �o�u kez fark�nda olmad���m�z baz� y�nlerini
sergiliyor.

--��yle bir haber ba�l��� g�rseniz ne dersiniz?

--Polis 26 Ba��bo� Erkek Toplad�.--

Bunu yazan�n erkeklerle k�pekleri kar�t�rd���n� d��n�rs�n�z


de�il mi? ��nk� insan�n tasmalanmas� gerekmez ki, ba��bo�lu�undan
s�z edilebilsin. Ancak sahipsiz k�pekler --ba��bo�-- olur ve kuduz
yay�lmas�n diye --toplan�r--.

Gelelim ge�enlerde en b�y�k gazetelerimizin birinin birinci sayfas�nda


kocaman renkli foto�raflar ve iri harflerle �u ba�l�k yay�mlanabildi:

--POL�S B�R GECEDE 26 BA�IBO� KIZ TOPLADl--

Buradaki k�z s�zc��� ya�� k���k di�i vatanda� anlam�nda kullan�lm�yor.


Resimlerde g�r�ld��� gibi, --toplanan-- vatanda�lar�n �o�u
yeti�kin ki�iler. Yani g�zalt�na al�nmalar�n�n nedeni ya�lar�n�n
k���kl��� de�il, di�ilikleri.

Haberde belirtildi�ine g�re, son zamanlarda evlerinden ka�an kad�nlar


ve ev k�zlar� �o�alm�. Bunlar caddelerde ba��bo� dola��rken �stanbul
polisi taraf�ndan --yakalanmakta--ym�lar...

Ben b�yle �eyleri okurken g�zlerime inanam�yorum, bir kabusta


binlerce y�l �ncesinin bir k�le toplumuna d�m� gibi oluyorum.

--Ev k�zlar�-- ne demektir? Uygar bir toplumsak k�z ve erkek b�t�n


gen�lerimizin evi olmas� gerekmez mi? Yap�lan ay�r�ma g�re ev k�zlar�n�n
kar��t� nedir? Yurdumuzda ma�ara k�zlar�, da� k�zlar�, bay�r
k�zlar� falan m� var?

Sonra, kad�nlar�n k�zlar�n evden ka�mas� ve yakalanmas� nedir?


Hayvanlar ve su�lu insanlar yakalan�r. Mahpus ya da ba�l� olmayan
ki�i de ka�maz zaten, bir yerden bir yere gider.

Di�i vatanda�lar�m�za insan�n biraz alt�nda yarat�klar g�z�yle


bakt���m�z g�nl�k konu�malar�m�zdan da bellidir. Siz hi�bir erke�in
ba�kas�n�n kar�s�na ka�t���n� duydunuz mu? Ama erkeklerimizin kar�lar�
ba�ka erkeklere ka�arlar.

Sahipli hayvana benzeti�, kimi zaman b�sb�t�n a���a ��kar deyimlerimizde.


Kocaya --verilen-- k�za --ba��n� ba�lad�k-- deriz. Yasak
uygulamalar�n sorumlulu�unu b�ylece bir erke�e aktaran ana baba
rahat bir nefes al�rlar.

Gazete resimlerindeki k�zlar�n y�zlerinde t�yler �rpertici bir isyan


vard�. Acaba onlar m� ba��bo�, yoksa insan duygular�n� hi�e sayan
kafalar m� t�n t�n?..--

Cinsiyete ba�l� rollerin getirmi� oldu�u bir de�er sisteminden s�z


edilebilir. �rne�in, toplumumuzda --erkek gibi kad�n-- s�z� bir �vg�
oldu�u halde, --kad�n gibi erkek-- bir s�vg� ifade eder.

Cumhuriyet d�neminde ger�ekle�tirilen sosyal reformlar sayesinde


ekonon�k �zg�rl���n� elde eden kad�n, sadece erke�e hizmet
i�in, onu memnun etmek nedeniyle yarat�lm� bir varl�k oldu�u anlay��n�
art�k kabul etmez. Yasal ve ekonomik �zg�rl���n� kazanan
kad�nlar, toplumun kendisine empoze etmi� oldu�u geleneksel sosyal
rollerin ve beklentilerin d��na ��kma �abas� g�steriyor. Geleneksel
k�lt�r i�inde T�rk kad�n�ndan beklenenlerin ne oldu�unu Aysel'in
hikayesinden ��reniyoruz. Aysel, Adalet A�ao�lu'nun �lmeye
Yatmak adl� roman�n�n kahraman�d�r.

--Karde�im Semiha, sana nas�l anlatsam bilmem. Ulu Atam�z�n


bize a�t��� yolda medeni bir alem. B�t�n herkes k�z demeden, erkek
demeden orta yere ��k�p iki�er iki�er birbirlerine sar�ld�lar, d�nd�ler.
Bizim orda m�samerede oynad���m�z oyunlardan �ok daha samimi.
Sen ne d��n�rs�n bilmem, ama bence, ben �ok uygar buldum.
D�ndar ��retmenin o kadar �abalay�p da bize zorla yapt�rd��� bir i�in
b�yle art�k tabii bir �ey olu�u �ok ho�uma gitti. Fakat eni�tem, yan�m�za
gelip de beni birlikte dans etmeye �a��ran k�rm�z� sa�l� bir o�lan�
azarlay�nca �ok utand�m. Ne olsa eni�tem de benim yanlar�nda
emanet oldu�umu d��n�yor. Eve d�n�nce teyzeme, --babas�n�n
bana pezevenk demesini istemem tabii-- dedi�ini duydum, ki o da
hakl�d�r bir bak�ma. Ancak sen de bilirsin ki, biz kendimizi bildikten
sonra ne olacak de�il mi?�

...

--Bu y�l T�rk�e ��retmenimiz Sabiha han�m� �ok seviyorum. Galiba


o da beni seviyor. Fakat tarih ��retmenimiz Nihal han�mdan �ok
korkuyorum. �ok sert ve benim �ok �irkin giyindi�imi s�yl�yor: Sa�lar�m�
garpl� bir k�z gibi kestirmemi, alagarson yapt�rmam� istiyor.
Fakat babam, bunu duymak bile istemez...--

--...Ulu �nderimiz demi� ki, --Bu d�nyada ne varsa, kad�n�n eseridir.--


Acaba Ulus Alan�'ndaki ve G�ven Park�'ndaki heykelleri kad�nlar m�
yapm�? Bunu daha ��renemedim.--

--... Annem sa��n� ond�le yapt�rd�. Fakat babam daha ba��rt�s�n�


��kartm�yor...--

--Emin Efendi'nin b�y�k o�lu, Aysel'i g�rmeye gelmedi. Onun yerine


k���k o�lu Ert�rk gelip Salim Efendiye bir pusula verdi: --Kerimenizin
k�yl�lerimizden Ali o�lanla gizli m�nasebet kurmu� oldu�u
��renilmi� bulundu�undan... Salim efendinin H�sn�g�-zel'de tuttu�u
d�rt ki�ilik odadan o ak�am y�kselen iniltiler neredeyse Hiro�ima'daki
iniltileri, a�lamalar� ge�ti. Kocas�n�n zoruyla Fitnat han�m,
k�z�n� �ok s�k�t�rd�. Hi�bir �ey ��renemedi. Hamamda g�vdesini inceden
inceye g�zden ge�irdi. El de�ip de�medi�ini ke�fe �al�t�. Bu
k�z ba��na gelen felaketin hi� mi hi� fark�nda de�ildi? Babas�ndan �u
ya��nda onca dayak yedi de bir a�lamad�. Sanki �st�ne ge�ici bir �ey
�ullanm�t�: S�yr�l�p gidece�i zaman� bekliyordu. K�z�n�n yerine Fitnat
han�m bol bol a�lad�. Kendine ��retildi�i ve kendine ve yap�ld��� bi�imde
k�z�na duydu�u sevgiyi i�ine g�md�. --K�rk y�lda bir gezme, o
da burnumdan geldi. Kapl�caya rezil olduk. --K�z�m�n� ad� ��kt�...--
deyip deyip a�l�yordu. Art�k kim bilir ba�ka daha nelere a�l�yordu.
Adland�ramad��� ince derin s�z�lar...--

...

--Alain'in �yle b�y�k bir do�all�kla kendini kucaklay�vermesi Aysel'i


hi� irkiltmedi. Tek d��nce: Alain'le arkada� olmam ne g�zel.
G�zleri kollar�n�, bacaklar�n� yemiyordu. G�zleri, --Sen bir �ey anlamazs�n--
da demiyordu. Alain oysa, hen�z yirmi ya��nda. Neden sanki
�tekiler, kendi �lkesinin gen�leri de b�yle de�illerdl? Acaba neden
Ayd�n, Alain gibi olam�yordu? �rne�in, bir Tan Olay�'n� kar��l�kl�
oturup sakin sakin, b�t�n do�rular� ve yanl�lar� tarta bi�e
de�erlendirmeleri, birbirini b�ylece �o�altmalar� i�in ne eksikti? Eksik
olanlar� ortaya ��karmak ve de�erlendirmek i�in neden ille yabanc� bir
�lkede bulunmak gerekiyordu. Mant�k kitaplar�nda onlar da d��nme
y�ntemlerini, do�ruyu saptama y�ntemlerini ��renmi�lerdi...--

K�TLE �LET���M� VE TOPLUMSAL KALKINMA

D�nya �lkelerinde Toplumsal Kalk�nma

Toplumsal kalk�nma, g�n�m�z uluslar�n�n en belirgin ortak amac�n�


olu�turur. Bir�ok co�rafi b�lgede, de�i�ik y�netim i�inde, farkl� �rklardan
ve dinlerden olu�mu� uluslar, ekonomik ve sosyal geli�meyi
en h�zl� bi�imde ger�ekle�tirmek u�ra��s� i�indedirler. D�nya uluslar�ndan
--geli�mi�ler-- ve --geli�mekte olanlar-- bi�iminde s�z etmek,
ekonomi ve sosyoloji alanlar�nda al�kanl�k haline gelmi�tir. Geli�mi�
�lkeler, �u ya da bu bi�imde sanayi devrimini ge�irmi�ler, geli�memi�
�lkelerse b�yle bir olguyu ya�amam�lard�r.

Bat� Avrupa'da sanayi devriminin yolu R�nesans'la ba�layan ortamdan


ge�er; bu ortam i�inde siyasal inan�lar�n ifade �zg�rl���
olu�mu�, okur yazar oran� ve e�itimin niteli�i y�kselmi�, ticaret ve
sermaye art�� ger�ekle�mi�tir. Bilim ve teknoloji b�yle bir ortam
i�inde �nem kazanm�, icatlar ve ke�ifler birbirini izlemi�tir. Avrupa'dan
Kuzey Amerika'ya g�� eden Avrupal�lar sanayi devrimini bu
�lkeye getirmi�lerdir. Daha sonra Japonya ve Sovyet Rusya kendi sanayi
devrimlerini ger�ekle�tirmi�lerdir.

D�nyan�n ��te ikisini olu�turan uluslar �imdi sanayi devriminin


d��nda kalm� olman�n kayb�n� gidermek �zere yo�un bir kalk�nma
hamlesi i�ine girmi�lerdir. Bu uluslar�n �o�u neden daha �nce bir
kalk�nma �abas�na girmemi�lerdir? Neden �imdi toplumsal kalk�nma
uluslar�n en �nemli sorunlar�ndan biri olmu�tur?

�leti�im ve ula��m olanaklar�ndaki geli�me, nedenlerden biridir.


Uluslar�n y�netici ve ayd�nlar�, ileti�im ve ula��m olanaklar�n�n geli�mesi
sonucu, kalk�nm� �lkelerle yo�un bir ili�kiye girebildiler. Radyo,
telefon, televizyon teknolojisindeki geli�melerin yan� s�ra, ula��m
alan�nda kendini g�steren kolayl�klar, geli�mi� �lkelerin ya�am bi�imlerini
g�zler �n�ne sermi�tir. Y�netici ve ayd�n kolayca gidip g�rebildi�i
modern toplum ya�am�ndan etkilenirken, kendi �lkesindeki
yurtta� da, benzeri bir s�re� i�inde yap�lan yollar sayesinde k�yden
kente kolayca gelmeye ve kent ya�am�n� g�r�p ��renmeye ba�lam�t�r.

Di�er bir neden de, blokla�an d�nya siyasal ortam�nda her bir
blokun kendine yanda� bulma �abas�d�r; buldu�u yanda�lar�n� ekonomik
y�nden g��lendirecek blok i�i ticari ve k�lt�rel ba�lar�n artmas�,
kar��l�kl� ba��ml�l���n olu�mas� lider durumunda olan devletin
g��lenmesi demektir. Geli�mi� �lkelerin olu�turduklar� bloklar geli�memi�lere
kalk�nmalar�nda yard�m edecek bilimsel ve teknolojik kapasiteye
eri�mi�lerdir. Sanayile�meyi yaratabilecek b�yle bir bilimsel
ve teknolojik g�c�n kendilerinde olmas�, lider devletlerin yar�mas�n�
kam��lam�t�r. Uluslar�n i�inde ve d��nda olu�an ko�ullar kalk�nmay�,
b�ylece �a��m�z�n en yayg�n toplumsal olgusu durumuna sokmu�tur.

Kalk�nman�n Temel ��elerinden Biri Olarak �leti�im

Geleneksel k�lt�r yap�s� i�inde ya�ayan bir k�ye giren ufak bir
transist�rl� radyo, d�nyaya a��lm� bir penceredir ve k�y� d�nyayla etkile�im
haline getirir. K�ye giren ilk radyo, sahibine sosyal itibar kazand�r�r,
d� d�nyadan gelen haberleri onun arac�l���yla duyabilece�ini
anlayan k�yl�, radyo sahibinin evine kolayl�kla gidebilmek, haberleri
ve de�i�ik programlar� dinleyebilmek i�in o ki�iyle iyi ge�inmeye
dikkat eder. Belki �o�umuz k�ye gelen ilk radyoya k�yl�lerin
tepkisini g�rememi�izdir, ne var ki, �lkemizde televizyon hen�z enderken
kahvelere halk�n y���l��n�, televizyonu olan evlere �zel program
geceleri misafirlerin geli�ini hat�rlayabiliriz.

K�ye giren her radyo, al�nan her televizyon, okunan her gazete
ve dergi, toplumu daha geni� bir d�nyayla ili�ki i�ine sokar ve toplumun
geleneksel ya�am ve d�nya anlay��n� etkilemeye ba�lar. Ekonomik
kalk�nman�n ger�ekle�ebilmesi i�in geleneksel k�lt�r i�inde yeti�mi�
bireylerin d��n� ve davran� bi�imlerinde temel de�i�melerin
yer almas� gerekir. Toplumsal kalk�nma konusunda inceleme yapan
ileti�im uzman� John Condliff ara�t�rmalar� sonucunda vard���
kan�y� ��yle dile getirir:

--Beklentilerde meydana gelen, y�kselme do�rudan do�ruya ekonomik


kalk�nmaya g�t�rmez, bu beklentilerin ekonomik g�d�lenmeye
d�n�t�r�lmesi gerekir. G�d�lenme, de�erlerde bir de�i�iklik
anlam�na gelir. K�z ve erkek �ocu�un e�itimi i�in gerekli �zveriyi
g�stermeye haz�r de�ilse, o �lkede ekonomik kalk�nma kolay kolay
ger�ekle�emez. Kalk�nman�n olabilmesi i�in, toplumdaki bireylerin,
e�itimi ve refah�, g�steri�li ve masrafl� d���n g�reneklerinden ve hi�bir
�ey yapmadan bo� oturmaktan daha �st�n tutmalar� gerekir.--
(Schramm, 1964).

Daha �nce ifade edildi�i gibi, sosyal de�erler ve sosyal roller de�i�meye
diren� g�sterirler; bu nedenle, toplumsal kalk�nma a��r ger�ekle�en
bir sosyo-ekonomik s�re�tir.

�leti�im sosyolojisi alan�nda �al�malar�yla tan�nan Frederick Harbison,


yetmi� be� �lkenin kalk�nma �abalar�n� inceledikten sonra,
a�a��daki yarg�y� dile getirir:

--Bir ulusun ilerlemesi her �eyden �nce o ulusun bireylerinin geli�mesine


ba�l�d�r. Bireylerinin potansiyelini geli�tirmeyen ve onlar�n
�evkini kam��lamayan bir ulus ekonomik, siyasal ya da k�lt�rel hi�bir
y�nde kalk�nmay� ger�ekle�tiremez. Geli�memi� �lkelerin �o�unun
temel sorunu do�al kaynaklar�n�n k�tl��� de�il, insan kaynaklar�n�n
k�tl���d�r. Bu y�zden geli�mek isteyen uluslar �nce insan kaynaklar�n�
geli�tirmeye ve de�erlendirmeye y�nelmelidirler. Bir ba�ka deyi�le
�nce e�itim d�zenlerini geli�tirmeli ve bireylerine kalk�nmada
yararl� beceriler verebilmelidirler. Bir ulusun �yelerinin umutlu olu�u,
ruhsal ve bedensel y�nden sa�l�kl� olu�u, toplumsal kalk�nman�n
�nde gelen ko�ullar�ndand�r.-- (Schramm, 1964).

Harbison'un �nem verdi�i insan potansiyelini geli�tirme u�ra��s�yla,


e�itim ve ileti�im aras�ndaki ba��n daha fazla a��klama gerektirmeyecek
kadar belirgin oldu�u kan�s�nday�m. B�ylece ileti�im,
toplumsal kalk�nman�n temelinde �nemli bir yere oturtulmu� olur.
Toplumsal kalk�nma s�recinin ba�lam� oldu�u toplumlardaki bireyler,
fark�nda olmadan, ya�amlar�nda baz� varsay�mlar� uygulamaya
ba�lam�lard�r. Bu varsay�mlardan baz�lar�, geleneksel k�lt�r�n
sosyal inan�lar�na ters d�ebilir; ne varki, zaman modernle�menin
ve geli�menin lehinde �al�maya ba�lam�t�r art�k. A�a��dakileri, bu
varsay�mlara �rnek olarak g�sterebiliriz:

Bilgili olmak cahil olmaktan daha iyidir. �sterse herkes bilgili


olabilir.

Sa�l�kl� olmak ve sa�l�kl� bir ya�am s�rd�rebilmek m�mk�nd�r;


hastal�k insan kaderinin bir par�as� de�ildir.

A� kalmamak insan�n elindedir; iyi ve de�i�ik g�da alarak


dengeli bir beden geli�tirmek olana�� herkese a��kt�r.

Rahat ko�ullar i�inde ya�amak, yoksul olmaktan daha iyidir;


yoksullu�un �v�lecek bir yan� yoktur.

Ulusun y�netimine etkili bir bi�imde kat�lmak, y�netimi pasif


bir seyirci olarak izlemekten daha iyidir.

Bu ve benzeri varsay�mlar, ki�inin g�nl�k ya�am� i�inde bi�imlenir,


anlamlan�r ve zihninde k�k salar. Zamanla bu varsay�mlar geli�en
yeni toplumun sosyal inan�lar�n� olu�tururlar.

K�TLE �LET���M�N�N �� TEMEL ��LEV�

�ster sanayile�mi� toplumda, isterse hen�z geli�meye yeni ba�lam�


�lkelerde incelensin, kitle ileti�iminin �� temel i�levi vard�r. Ne var
ki, sanayile�mi� toplumlarda kitle ileti�imi bu i�levlerini daha karma��k
bir d�zen i�inde yerine getirirken, geli�mesine yeni ba�layan
toplumlarda daha basit ve k���k �apta ger�ekle�tirir; de�i�en ileti�imin
karma��kl�k derecesi ve daha ba�ka boyutlar�n i�e kar�mas�d�r.
Bu temel i�levler �unlard�r:

1. Haberci i�levi: Kitle ileti�imi, d��nda olan olaylar kadar, i�inde


olan olaylardan da toplumu --haberdar-- eder, bilgi verir. Bu i�lev
arac�l���yla geli�en toplumlarda kentli k�yl�ye, k�yl� de kentliye ilgi
duymaya ba�lar; kentli toplumsal kalk�nman�n ger�ekle�tirilebilmesi
i�in k�yl�n�n �al�ma ko�ullar�n�n modernle�tirilmesinin zorunlu oldu�unu,
k�yl� de --insan gibi ya�ayabilmek-- i�in kentlinin sahip oldu�u
yol, su ve elektrik gibi olanaklara kavu�mas� gerekti�ini kavramaya
ba�lar. Daha �nce devletin varl���n� sadece vergi memuru ve
jandarman�n u�ramas�yla anlayan k�yl�, siyasal ya�amla �imdi etkili
olarak ilgilenmeye ba�lar. Art�k vergi memuru ve jandarman�n yan�
s�ra ��retmenler, ziraat teknisyenleri, yol yap�mc�lar� ve su i�leri
g�revlileriyle de devlet varl���n� k�yde g�stermeye ba�lar.

Uluslararas� alanda da, geli�en �lkeler kendi ��karlar�n� g��l�


devletler kar��s�nda daha iyi koruyabilmek i�in, ���nc� D�nya Devletleri
gibi topluluklar olu�turmaya ba�larlar. B�ylece, daha �nce birer
seyirci durumunda olan devletlerin yerini, d�nya siyasal ya�am�na
etkili bir bi�imde giren devletler al�r. Bir ba�ka deyi�le, geli�mekte
olan �lkenin i� ve d� ufuklar� geni�lemi�tir ve kitle ileti�imi, b�y�yen
--ufuklardan-- haber getirme ve oralara haber g�t�rme i�levini,
daha yo�un bi�imde �stlenmi�tir.

2. Y�netime kat�lma i�levi: Halk�n deste�ine dayanmayan kalk�nma


�abalar� ba�ar�l� olamaz. Bu nedenle, �nemli kararlarda halk�n
deste�i sa�lanmal�d�r; bu deste�i sa�laman�n en uygun yolu da al�nan
kararlara halk�n kat�lmas�d�r. Daha �nce de de�inildi�i gibi, modernle�me,
bireylerin sosyal ya�am�nda, sosyal de�erleri ve inan�lar�nda
de�i�iklik yapmay� �ng�r�r. Kalk�nmay� ger�ekle�tirebilmek
i�in halk�n yeni ama�lar� benimsemesi, yeni sorumluluklar almas�,
yeni yakla��m bi�imlerini uygulamas� gerekir. B�t�n bunlar, bireylere
bilgi verilmesini ve onlar� ikna etmeyi zorunlu k�lar. Y�netenden
y�netilene, y�netilenden y�netene bilgi g�t�ren --dikey-- kanallar�n
a��k olmas� gerekti�i kadar, y�netilenlerin kendi aralar�nda ileti�im
kurabilmeleri i�in --yatay-- ileti�im kanallar�n�n bulunmas� da gereklidir.
B�ylece sorunlar toplumun sorunlar�, ��z�mler de toplumun
��z�m� olarak bireylerin t�m�n� ilgilendirmeye ba�lar.

3. ��retici i�levi: Toplumsal kalk�nma �abas�na giren toplumun


her bireyi s�rekli yeni bilgiler, yeni beceriler ��renme durumundad�r:
B�t�n �lke bir anlamda okuldur ve toplumun her �yesi de ��renci.
K�yl� g�breyi, tar�m ara�lar�n� kullanmas�n�, mal�n� en iyi bi�imde
kente g�t�rmesini ��renirken, kentli ayn� zaman birimi i�inde
daha fazla �retim yapmay�, ta��t ara�lar�n�n artmas� sonucunda ortaya
��kan yeni trafik d�zeninde ya�am� aksatmadan ve bunalmadan
verimli bir ya�am s�rmeyi ��renmek durumundad�r. Kad�n hem
--�al�an kad�n--, hem de e� ve anal�k rollerini doyurucu bir bi�imde
ba�da�t�rmay� ��renecektir. Erkek, art�k aile b�t�esine parasal katk�da
bulunan kad�n� kendisine denk bir yere oturtmay� ��renecektir.
B�t�n bu de�i�iklikler, her bir bireyin ya�am�nda �ok y�nl� olarak
olu�maya ba�lar. Kitle ileti�imi toplumun bireylerinin t�m�n� i�eren
bu b�y�k ve geni� --��renim ya�ant�s�--n�n ba�lat�c�s�, s�rd�r�c�s�
ve yol g�stericisi olma durumundad�r.

�leti�im olanaklar�ndaki geli�im, bir yandan, bir�ok toplumsal soruna


��z�m getirmi� ve toplumsal kalk�nman�n temel ��elerinden
biri olmu�, �te yandan, toplumsal ya�ama baz� yeni sorunlar da eklemi�tir.
Bu sorunlardan baz�lar�na a�a��da k�saca de�inmekte yarar
vard�r.

K�TLE �LET���M�N�N ORTAYA �IKARDI�I BAZI SORUNLAR

Kitle ileti�iminin b�y�yerek �rg�tlenmesi sonucu birey, fark�na varmadan


kitle ileti�im kaynaklar�n�n etkisi alt�na girer ve ileti�im merkezlerinin
haz�rlad��� kal�plar i�inde kendini alg�lamaya ba�lar. Televizyon
reklamlar�, moda dergileri, ideolojik ak�mlar�n sloganlar�, bireyin
ya�am�nda annesinin, babas�n�n, aile ve okul �evresinin etkisinden
daha b�y�k bir g�ce kavu�ma yolundad�r bug�n. Ki�i, ileti�im
kaynaklar�n�n etkisi alt�nda, kendi sorunlar�n�n ne oldu�unu
kendisi tan�mlama durumundan ��kar; sorunlar�n�n ne oldu�una, ya
da ne olmas� gerekti�ini �rg�tlenmi�, g��l� ileti�im merkezleri kendisine
empoze eder.

�leti�im olanaklar�n�n artmas�yla ortaya ��kan sorunlardan biri


de, ufak bir grubun ileti�im ara� ve gere�lerini elinde bulundurarak,
toplumun t�m�ne egemen olabilme �abas�d�r. �lkemizde, siyasal
partilerin televizyon yay�nlar� konusunda ne �l��de duyarl�l�k g�sterdikleri
biliniyor. Her siyasal parti, televizyonu salt kendi g�r��n�,
ya�am felsefesini yans�tan bir ara� olarak benimsemekte, bu ger�ekle�medi�i
s�rece de yak�nma ve ele�tirilerini s�rd�rmektedir. Politikac�lar�n
bu �abalar�n�n alt�nda, kitle ileti�im ara�lar�n�n kitleleri
belirli y�nlere �ekmede �ok etkili oldu�u bilinci yatar.

Bir di�er sorun da insanlar�n yaln�zl���yla ilgilidir. Burada sanki


bir �eli�ki varm� gibi g�r�n�yor: Hem ki�iler aras� ileti�imi kolayla�t�ran
teknolojik geli�melerden, hem de bu geli�imin sonucu insanlar�n
birbirine ve topluma daha yabanc�la�arak yaln�zl�klar�n�n artt���ndan
s�z ediyoruz. �nsan ili�kileri gittik�e daha yo�unla�t���na g�re,
insanlar eskiye oranla daha az yaln�z olmal�yd�. Etkile�imi bu kadar
yo�unla�m� insan�n yaln�zl���ndan s�z etmek garip g�z�kebilir.

Ger�ekte birey, artan ve yo�unla�an ileti�im ili�kilerinin i�inde,


kendinden ve toplumdan gittik�e koparak uzakla��r. Karma��kla�an,
yo�unla�an ili�kiler, ki�inin ya�am�nda yer alan s�cak ve yak�n dostluk
ili�kilerini kald�r�r, onun yerine ge�ici, bi�imsel ve y�zeysel ili�kiler
getirir. Eski k���k �evreleri i�inde g�venebilecekleri, kendilerine
yak�n hissedip dertlerini payla�abilecekleri dostlar bulan insanlar,
karma��k bir toplum i�inde, sorunlar� d�ar�ya a��klamaktan ka��n�r
hale gelmi�lerdir. Herkes kendi yaln�zl��� i�inde, bir ba�ka yabanc�yla
s�k g�r�ebilir. G�nl�k ileti�imde g�r�len say�sal art�, ki�iler aras�
ili�kilerdeki derinli�i y�zeyselle�tirmi�, s�cakl��� so�utmu� ve s�reklili�i
ge�ici yapm�t�r. �o�unlukla sanayile�mi� toplumlarda g�zlenen
alkolizm ve intihar y�zdelerinin artmas�, san�yorum rastlant�
de�ildir.

Ne var ki bu sorunlardan, sanayile�mi� toplumlarda herkesin yaln�z


oldu�u, hi� kimsenin yak�n dostu bulunmad��� sonucu ��kar�lamaz.
�izilen tablo soyut, ortalama bir bireyi temsil eder. --�leti�im
bilin�lenmesi--ni kazanabilmi� bireyler, geli�mi� ileti�im olanaklar�ndan
yararlanarak daha geni�, �ok boyutlu ve derin anlam� olan ili�kiler
kurma olana��na sahiptirler. Ayr�ca bireyler, eskiden geleneksel
k�lt�r�n kal�plar� i�inde, ancak akraba ve kom�ular� aras�nda
olu�turabildikleri yak�n ve derin ili�kileri �imdi, kendi se�imleri olan
ki�ilerle ger�ekle�tirebilme olana��na da kavu�mu� bulunuyorlar.

S�Z�N KISASI

Kitle ileti�imi modern toplumun vazge�ilmez bir par�as�d�r. Her toplumda


hayati i�levleri olan kitle ileti�imi, T�rkiye gibi kalk�nan toplumlarda
daha da �nem kazan�rlar.

Kitle ileti�iminin geri-iletim, ileti�im ortam�, ula��m s�n�rlamas�,


etki y�nlerinden, y�z-y�ze ileti�imden farklar� vard�r. Kitle ileti�imi
toplumun de�i�me y�n�n� ve de�i�me h�z�n� etkiler. Ekonomik kalk�nman�n
bir arac� olarak yard�mc� i�levi vard�r.

Kitle ileti�iminin �� temel i�levi haber verme, y�netime kat�lma


olana��n� sa�lama, yeni bilgi ve becerileri ��retmedir. Kitle ileti�imi
sadece yararlar de�il, kendine �zg� baz� sorunlar da ortaya ��kar�r;
belirli bir kitlenin kitle ileti�im kaynaklar�n� ele ge�irmesi, insanlar�n
bireysel ili�kilerinin yerine ge�erek kendine �zg� bir psiko�ojik
yaln�zl�k do�urur.

:::::::::::::::::

�K�NC� KISIM

DE���EN

T�RK TOPLUMU

���NDE

�LET���M

:::::::::::::::::

Modernle�me s�reci i�inde bulunan T�rk


toplumunda eski ve yeni, geleneksel ve �a�da�
yan yana, i�i�e bulunur. Bu g�zlem, giysilerimizden
mimarimize kadar her �ey i�in ne
kadar ge�erliyse, i� d�nyam�z�n temelini olu�turan,
d��nce ve davran��m�za y�n veren
k�lt�r de�erlerimiz i�in de ayn� �l��de ge�erlidir.

�kinci K�s�mda de�i�en k�lt�r de�erlerini


yans�tan baz� insan ili�kilerini inceleyece�iz.

:::::::::::::::::

10

�leti�im Manzaralar�

2 Haziran 1986 g�n�n�n ak�am �zeri, yedi y�ll�k bir ayr�l�ktan sonra,
�stanbul'a geliyorum. Los Angeles'tan kalkan KLM hava yollar�n�n
u�a��, Kuzey Kanada ve kutup �zerinden u�arak �nce Amsterdam'a
indi. Orada, ayn� �irketin Atina �zerinden �stanbul'a gelen ba�ka bir
u�a��na bindim. Los Angeles'tan kalkan u�aktaki yolcular�n aras�nda,
ancak birka� T�rk'�n fark�na varabilmi�tim. Amsterdam'dan kalkan
u�aktaki T�rklerin say�s�nda bir artma oldu�u daha belirgindi;
sigara i�en erkekler ve ba��rt�l� kad�nlar �o�unluktayd�.

U�ak Ye�ilk�y Atat�rk Hava Liman�'na g�ne� bat��na yak�n bir


saatte indi. Yeni hava liman�, u�aklar�n binalara yakla�mas�na ve y�r�yen
koridorlar arac�l���yla yolcular�n do�rudan salona girmelerine
olanak veriyordu; benim i�in bu bir yenilik, bir geli�meydi. Y�r�yen
koridorlar�n i�i gri renge boyanm�t� ve koridorun sonundaki salonda
hi�bir tablo ya da canl� renk yoktu.

U�ak kap�s�ndan ��karken ellerini arkaya atm� �� tane �niformal�


polis, ��kan yolcular� bir su�luyu ararcas�na g�zden ge�iriyordu.
Koridorun sonunda da ellerinde otomatik silahlar�yla iki polis ve iki
inzibat eri, sert y�zlerle yolcular� g�zden ge�irmeye devam ediyorlard�.
Yolculu�un ba��ndan beri, silahl� ve �niformal� kimse g�rmemi�
oldu�um i�in, do�rusu ilk anda �a��rmaktan kendimi alamad�m.
��ime bir korku girdi; acaba T�rkiye'ye gelmekle su� i�lemi� olabilir
miydim?

Biliyordum ki, bu as�k suratl� devlet g�revlilerinden her biri, T�rkiye


Cumhuriyeti Devleti'ni temsil ediyorlard� ve --devleti temsil etmenin
bilin�li sorumlulu�u--nu y�z ifadeleri ve duru�lar� belirtiyordu.
T�rkiye Cumhuriyeti Devleti --korkulmas� gereken bir kurulu�--tu;
ger�ekten de bu korkuyu insan�n i�inde uyand�r�yorlard�.
--T�rkiye'ye Ho� Geldiniz;-- anlam�nda g�lery�z bekleyen birka�
Amerikal� ve Avrupal�, biraz �a�k�n, biraz gergin bir durumda polis
ve inzibatlara g�l�msemeye �al�t� ama, --devlet koruyucular�--n�n
azimli ve ha�in y�z ifadeleri kar��s�nda tebess�mleri dudaklar�nda
dondu kald�.

Yol g�sterici bir yaz� olmad��� i�in �nce �a�k�nl�kla etrafa bak�nan
yolcular, daha sonra --devlet koruyucusu-- as�k suratl� birer polisin
i�inde oturdu�u iki ufak h�creyi g�rd� ve her birinin �n�nde dizilmeye
ba�lad�. Bu arada KLM u�ak �irketinde �al�an gen� bir T�rk
han�m, iki yolcuyu arkadan getirerek en �ne ge�irdi ve polise onlar�n
pasaportlar�n� verirken --Bunlar benim tan�d�klar�m;-- dedi.

�n�mdeki ve arkamdaki Amerikal�lar�n birbirlerine bak�t�klar�n�


g�rd�m. Hava liman�nda �al�an tan�d�klar� olmad��� i�in ikinci
s�n�f de�erleri oldu�unu anlayam�yorlard�, besbelli. Devleti temsil
eden ha�in y�zl� polis, itirazs�z --tan�d�klar� olan ki�iler--in i�lemlerini
yapt� ve KLM'de �al�an han�ma g�l�msedi. Daha sonra yine devlet
y�z�n� tak�narak, T�rkiye'ye gelme cesaretini g�steren s�radaki
yabanc�ya d�nd�.

Pasaport i�lemlerinden sonra g�mr�k denetimine girdik. G�mr�k��ler


daha yumu�ak y�zl�yd� ve --Beyefendi;' ya da --Han�mefendi,--
diye yolculara kibar bir dille hitap ediyorlard�. Hamallar �zel
giysiler i�indeydiler ve T�rk oldu�unu tahmin etti�i kimselere --Yard�m
edelim mi Beyefendi?-- diye soruyorlard�. --Evet,-- diyen kimselerin
bavullar�n� kap�yor, kendi tan�d�klar� g�mr�k memurunun �n�ne
g�t�r�yor, o da tan�d�k hamal� g�r�nce --Kimin bu?-- diye soruyordu.
Hamal, --Bu beyin!-- diye g�stermesinden sonra, g�mr�k��
�o�u kere bavulu a�m�yor, elindeki tebe�irle bavula bir i�aret koyuyor
ve --Alabilirsin!-- diyordu hamala. Hamal --Sa� ol Hikmet Abi!--
gibi bir s�zle g�mr�k��ye te�ekk�r ediyor ve bavullar� iki ad�m �tedeki
kap�dan d�ar� ��kar�yordu.

Kap�n�n d��nda, bir�ok taksi �of�r� ba��ra �a��ra kendi aralar�nda


konu�uyorlard�. Yabanc�lar�n onlar�, kavga etmenin e�i�inde olan
kimseler olarak alg�layacaklar�ndan emindim. B�yle bir yerde, hi�
konu�mayan as�k suratl� devlet temsilcilerinden sonra, bu kadar
y�ksek sesle, el kol hareketleriyle avaz�n�n ��kt��� kadar ba��ra �a��ra
birbirlerine s�z yeti�tiren kimseleri, ba�ka t�rl� alg�lamalar� olanaks�zd�.

Bana yard�m eden hamal bavullar� taksinin yan�na getirdi, --Ne


verece�iz?-- sorusuna --Ne m�nasip g�r�rseniz!-- dedi. Verdi�im be�
dolar� umursamadan cebine indirdi: --Besbelli ki, daha �nce ba�kalar�
taraf�ndan on ya da yirmi dolara al�t�r�lm�,-- diye d��nd�m. Taksi
�of�r� bavullar� arabaya koymama katiyyen yard�m etmedi, yegane
yapt��� �ey araban�n bagaj kap�s�n� a�mak ve kapamak oldu.

Taksi hareket ettikten bir dakika sonra durmak zorunda kald�k.


�zel bir araba yolumuzu kesmi� trafik polisiyle konu�uyordu. Konu�ma
�u bi�imde devam ediyordu (Trafik polisini, --T--, �zel araba
s�r�c�s�n� --�-- ile belirtelim):

T: Beyefendi burada duramazsan�z! Burada beklemek yasak!

�: Polis Bey �ok durmayaca��m, Amerika'dan k�z�m geliyor,


onu al�p hemen gidece�im.

T: Olmaz Beyefendi, �zel arabalar i�in park yeri var, l�tfen oraya
park edin.

�: U�ak geldi. K�z�m� uzun zaman g�rmedim. Beni g�remezse


tela�a kap�l�r. Ben gideyim, onu hemen al�r gelirim.

T: Beyefendi, ni�in erken gelmediniz, buras� park yeri de�il,


park yerine park edin, l�tfen.

�: Uzun zaman gelmedi, �imdi tela�a kap�l�r. Rica edeyim, m�saade


edin, �imdi gelirim.

T: Bu gelen u�akta m�yd�? On dakika sonra gelmezseniz ceza


yazar�m.

�: Gelirim efendim, gelirim. Ben hemen k�z� al�r gelirim.

T: Haydi ��yle park et.

�: Te�ekk�rler memur Bey!

Bizim taksi �of�r� sinirleniyor --Bunu bir taksi �of�r� yapsa �imdiye
�oktan k�f�r� yemi�ti!-- diyor ve --Biz burada bo�u bo�una benzin
yak�yoruz. Herif yolu kapatt�, kimsenin umurunda bile de�il!--
diye bana yak�n�yordu.

Nihayet yola koyuluyoruz. Bo�az K�pr�s�'ne yakla�t�k�a trafik


yo�unla��yor ve yo�unla�an trafikten �t�r�, kendi �eridi yava�layan
her s�r�c� s�rekli di�erlerine ge�erek �erit de�i�tiriyor. Her s�r�c�
di�er arabalar�n �erit de�i�tirmesine bozuluyor ve korna �al�yor.
Taksi �of�r� bazen �n�ndeki, bazen da yan �eritteki araban�n s�r�c�s�ne
k�f�r ediyor ve kornaya bas�yor. K�f�rlerinin aras�na --M�barek
ramazan g�n�, iftar vakti oru�lu oru�lu adam� g�naha sokuyor
bu e��o�lu e��ekler;-- diye de bana dert yan�yordu.

Evet �stanbul'a gelmi�tim. �evremde olan biten her �eyi g�zleyip


yazmaya karar verdim. Zengin psikososyal bir laboratuvara girdi�imin
bilincindeydim. Kaliforniya'da yedi sene kalmam�n sonucu olacak,
�stanbul'a �zg� baz� davran� manzaralar�na daha duyarl� hale
gelmi�tim. Hemen alg�layabildi�im davran� �zellikleri oralarda pek
s�k g�rmedi�im, �imdi dikkatimi �eken davran�lard�.

U�akta hosteslerden su ya da �ay isteyecek ba�� �rt�l� kad�n, yan�ndaki


erke�e bu iste�i s�yl�yor, o dilinin yetti�ince kad�n�n iste�ini
hostese ula�t�r�yordu. Sigara i�enlerin b�y�k �o�unlu�u erkekti
ve --Acaba yan�mdakini rahats�z eder miyim?-- diye herhangi bir d��ncenin
ak�llar�n�n ucundan ge�medi�i belliydi. U�aktan ��karken,
y�z� as�k polisleri g�ren T�rk yolcular�, su� i�lemi� bir �ocuk gibi
ezik bir havaya b�r�nm�lerdi; bedenlerinin duru�lar� ve y�z ifadeleri
bu ezikli�i gayet belirgin olarak ifade ediyordu. U�ak �irketinde
�al�an kad�n�n, tan�d�klar�n� s�ran�n �n�ne ge�irerek pasaport i�lemlerini
�ncelikle yapt�rmas�ndan duyulan rahats�zl���, ancak yabanc�lar�n
y�zleri belirtmekteydi. G�mr�k denetiminde bir hamal�n
�nemli rol oynamas� T�rkler i�in ola�an bir hadiseydi, Bat�l� bunu
anlayamazd�. D�ar�da taksi �of�rlerinin k�y meydan�nda imi�cesine
ba��ra �a��ra aralar�nda konu�malar�, bu davran�lar�n� T�rkiye'ye
yeni gelen yabanc�lar�n nas�l alg�layaca�� gibi herhangi bir d��ncenin
ak�llar�ndan ge�meyi�i, bize mahsus bir olguydu. �zel ara� sahibi
ve trafik polisi aras�ndaki etkile�im, bizim k�lt�re �zg� bir etkile�im
bi�imiydi.

Benim bindi�im taksinin �of�r�n�n, kendisinin yapt��� davran��


di�er �of�r yapt��� zaman, ne olursa olsun ben orada yokmu�um gibi
teredd�ts�z k�f�r etmesi bizim insan�m�z�n davran��yd�. Ramazanda
oru�lu olmakla, ba�kalar�na s�rekli k�f�r etmek aras�nda ona g�re
bir �eli�ki yoktu. Dindar olmak, --di�er insanlarla ili�ki i�indeyken
sorumlu bi�imde davranmay� gerektirir-- anlay��ndan uzakt�. Benim
bindi�im taksinin �of�r�n�n, --kendi d��nce, duygu, niyet ve davran�lar�ndan
sorumlu olmak-- gibi bir kavram�n fark�nda olmad��� da belliydi.

:::::::::::::::::

11

K�lt�r ve �leti�im

K�z�lderili ve bat� uygarl���

ABD tarihinde yazarl���, bulu�lar� ve siyasal g�r�leriyle �nl� Benjamin


Franklin, Virginia Eyaleti H�k�meti temsilcileriyle, alt� K�z�lderili
kabilenin temsilcilerinin Lancaster Antla�mas� olarak bilinen s�zle�meyi
yapmak i�in 1744'te biraraya geldiklerinde, iki taraf aras�nda
�u t�r bir etkile�imin yer ald���n� yazar:

--Virginia delegeleri, her bir kabile reisinin o�lunu Williamsburg


�niversitesi'nde burslu olarak okutmay�, b�t�n masraflar� Virginia
Eyaleti'nce kar��lamay� K�z�lderili reislere teklif ederler. Kabile
reislerinin o�ullar�n�n her t�rl� masraflar�n�n kar��lanaca��n�, onlar�n
e�itimi i�in elden gelenin arkaya konmayaca��n� s�ylerler. B�ylece,
K�z�lderili gen�lerin beyaz insan�n bilgisini elde edebilece�ini, daha
sonra bu gen�lerin kendi kabilelerinin �yelerini e�itebilece�ini ifade
ederler.

Bu teklif �zerine en ya�l� K�z�lderili temsilci �u cevab� verir. --Sizler


kendi toplumunuzun ak�ll� ki�ilerisiniz. Hikmet sahibi ki�iler olarak
bilirsiniz ki; ayn� �eyler hakk�nda insanlar�n de�i�ik fikirleri vard�r.
Bu nedenle, sizin teklif etti�iniz t�rden bir e�itimle ilgili bizim
farkl� d��ncelerimiz olmas� umar�m tuhaf�n�za gitmez. Bahsetti�iniz
t�rden e�itimi olduk�a yak�ndan tan�m� bulunuyoruz. Bir�ok K�z�lderili
gen�ler, Kuzey Eyaletlerde sizin �niversitelerinize gittiler. Orada
sizin bilimlerinizi ��rendiler. D�nd�klerinde, ko�may� unutmu�lard�,
ormanda ya�amay� beceremez hale gelmi�lerdi: so�u�a ve a�l��a
dayanam�yor, bir kul�be yapmay� beceremiyorlard�. Bir ceylan�
avlama ve bir d�man� �ld�rme becerilerini kaybetmi�lerdi. Kendi
dillerini unutmu�lard�, ne iyi bir avc� olabilirlerdi ne de iyi
bir sava���. S�z�n k�sas�, hi�bir i�e yaramaz hale gelmi�lerdi.

Sizin iyi niyetli teklifiniz i�in te�ekk�r ederlz, ama kabul edemeyece�iz.
Size olan minnettarl���m�z� kan�tlamak i�in bizim de size bir
teklifimiz var: Virginia'n�n asil delegelerinin g�nderecekleri bir
d�zine delikanl�y� e�iterek onlara b�t�n bilgilerimizi ��retece�iz ve
onlar� ger�ek anlam�nda birer yi�it olarak yeti�tirecegiz.--

Franklin yukardaki sat�rlar� 1784 dolaylar�nda --Remarks Concerning


the Savage of North America-- adl� bro��r�nde yay�nlam�t�r.

Virginia delegeleri ile K�z�lderili kabile reisleri aras�ndaki yukardaki


etkile�im, farkl� k�lt�rlere sahip toplumlar�n birbirleriyle kurduklar�
ileti�imin tipik bir �rne�idir. Bu tipik etkile�imin baz� temel
�zelliklerini hemen belirtelim:

1. Beyaz toplum, bilim ve teknolojiye dayal� bir uygarl��� temsil


etti�i i�in kendisini K�z�lderililerden daha g��l� ve �st�n g�r�r.
K�z�lderililerin beyaz insan�n uygarl���n� ��renmesinin, beyaz insan gibi
e�itim g�rmesinin, iyi bir �ey olaca��na inan�r; �niversiteye ��renci
almak teklifiyle bu d��ncelerini belirtir.

2. Bilim ve teknolojinin ne oldu�unu anlayacak bir alg�sal haz�rl���


olmayan K�z�lderili reisler, her normal insan gibi, kendi uygarl�klar�
ve ya�am felsefeleriyle gurur duyar, kar��dakileri kendi d�nya
g�r�leri i�inde de�erlendirirler. --Bizim sizden ��renece�imiz bir
�ey yok! Sizin gen�ler s�nepe olarak yeti�iyorlar, bizimkiler ise cengaver
olarak! �sterseniz, nas�l g��l� ve becerekli 'yi�it erkek' yeti�tirilir,
size ��retelim!-- derler.

Bilim ve teknolojiye dayanan toplum, zamanla di�erini egemenli�i


alt�na alm�t�r. K�z�lderili kabile reislerinin, beyaz insan�n yeni t�r
g�c�n� alg�layamamalar�, i�inde bulunduklar� ko�ullar alt�nda do�ald�;
kendi de�erlerini �st�n g�rerek, as�rlard�r koruyageldikleri
ya�am d�zenini s�rd�rmek istemeleri de, do�ald�. Bu nedenle K�z�lderili
reisleri kusurlu bulup su�lamak b�y�k insafs�zl�k olur.

Cumhuriyet reformlar� ve �a�da� uygarl�k

�nsanl�k tarihinde, kendi k�lt�r d�zeninin s�n�rlamalar�n�, k�s�tlamalar�n�


ve ��kmazl���n� g�rerek, bir toplumun bir uygarl�ktan di�erine
ge�meye te�ebb�s etmesi enderdir.

Geleneksel otoriter k�lt�r� olu�turan temel de�erler aras�nda,


--ak�lc� olma--, --bilimsel olma--, --ele�tirici olma-- gibi �a�da� ��eler
yoktu. Cumhuriyet reformlar�, bu ��eleri, T�rk toplumunun temellerine
koyma giri�imidir. E�itim reformu, hukuk reformu, k�yafet reformu;
dil reformu, �ok partili politik ya�ama ge�i�i haz�rlayan siyasal
reform yeni bir uygarl���n temellerini atmak i�in yap�lm�t�r.

Cumhuriyeti kuranlar, bu sosyal reformlar sayesinde, Avrupa'n�n


--hasta adam�-- olan Osmanl� �mparatorlu�u'nun ��k�nt�s�n�n alt�ndan,
zinde ve ger�ek�i bir toplum ��kaca��n� umuyorlard�. Ne Var ki,
T�rkiye i�indeki --yobazlar-- ve --hasta adam--�n miras�n� payla�mak
isteyen d� g��ler, bu giri�imin ba�ar�l� olmas�n� istemiyorlard�.

T�rkiye hala bir reformlar �lkesidir. Ayd�nlar�n b�y�k bir �o�unlu�u,


bilimin ve rasyonel d��ncenin (akl�n), toplumun temeline inemedi�i
kan�s�ndad�r. Onlarca, bilimsel d��nce ve ak�lc� yakla��m toplumun
temelini olu�turmad�k�a, T�rk toplumu �a�da� uygarl���n bir �yesi olamaz.

Ayd�n�n bu tav�r al��, e�er ileti�im becerileri iyi kullan�lmadan


ve geli�ig�zel ortaya konursa, kar�� tutumda olanlar� �b�r uca daha
fazla iter; sonu�ta, toplumsal ortam, birbirlerini sevmeyen, h�r��n
insanlar�n ortam� olur. Bir sentez arayan T�rk insan� yerine, kendi
inanc�n� tek y�nl� olarak di�erlerine kabul ettirmek isteyen iki yobaz
tipi geli�ir. Bunlardan birine --yobaz ayd�n--, di�erine --geleneksel yobaz--
adlar� verilebilir. S�rt�me, geleneksel k�lt�r� savunan --geleneksel
yobaz-- ile Bat� de�erlerini sorgusuz sualsiz kabul ettirmeye
�al�an --yobaz ayd�n-- aras�nda olur.

Ayd�n�n ki�isel ya�am�nda yapaca�� sentez, �zg�rl�k�� �a�da�


T�rk toplumunun olu�mas�nda hayati �nem ta��r. Hem geleneksel
otoriter k�lt�r�, hem de �a�da� d�nya anlay��n� yak�ndan tan�yan
ayd�n, kendi bireysel b�t�nl���, kafa ve g�n�l dengesi, toplum ve
do�ayla ili�kisiyle ilgili de�i�ik sentezlere ula��r. Ayd�n�n bu t�r
sentezlere ula�abilmesi, her iki d�nyay� iyi bilmesine ba�l�d�r.

Geleneksel otoriter k�lt�r� ve �zg�rl�k�� �a�da� anlay�� birbirinden


farkl� k�lan temel d��nce sistemlerini incelemek, bu nedenle
�nemlidir. Bu iki d��nce sistemini anlamadan, Cumhuriyet reformlar�n�n
alt�nda yatan temel amac�n anla��lmas� g��le�ir.

GELENEKSEL OTOR�TER K�LT�R VE

�ZG�RL�K�� �A�DA� ANLAYI�IN DE�ERLER�

Temel boyutlar�n kar��la�t�r�lmas�

Osmanl� Devleti, de�i�ik toplumlarla ve k�lt�rlerle ili�ki i�inde bulunmu�,


Arap uygarl���n�n yan� s�ra �ran, Yunan, Bulgar, Yugoslav,
Rus, Macar, Romanya toplumlar�n� etkilemi� ve do�al olarak, onlar�n
da etkisi alt�nda kalm�t�r. Fakat en �nemli toplumsal etki, �slamiyet
arac�l���yla Arap dil ve k�lt�r�nden gelmi�tir. Osmanl� y�netimi, bu
etkileri siyasetinde, toplum ya�am�nda, sanat�nda kendine g�re sentezlemi�
ve Osmanl� k�lt�r� olarak bilinen bir b�t�n ortaya koymu�tur.
Bu k�lt�r bug�n s�regitmekte olan geleneksel otoriter k�lt�r�n
temelini olu�turur.

�zg�rl�k�� �a�da� anlay� soyut bir kavramd�r. Fransa, �talya,


Almanya, �ngiltere, �sve�, Norve�, Danimarka, �svi�re ve Bel�ika gibi
Avrupa toplumlar�n� kapsad��� kadar, Bat� uygarl���n�n bir uzant�s�
olan Amerika Birle�ik Devletleri'ni ve Kanada'y� da kapsar. Bu �lkelerin
birbirinden farkl� dilleri, g�renekleri ve ya�am bi�imleri vard�r.
Ne var ki, bu toplumlarda ortak olan baz� temel de�er ve d��nce bi�imleri,
onlar� di�er d�nya toplumlar�ndan ay�rt eder.

A�a��da, geleneksel otoriter k�lt�r ile, �zg�rl�k�� �a�da� anlay��n


temel de�erleri kar��la�t�r�lm�t�r. B�yle bir kar��la�t�rma, Cumhuriyet
reformlar�n�n amac�n� ve T�rk insan�n�n bug�n i�inde bulundu�u
de�erler �eli�kisini daha iyi anlamaya yard�m edecektir.

TEMEL K�LT�R BOYUTLARI

K�lt�r nedir?

Sosyal bilimciler, son otuz y�ld�r, k�lt�r kavram�n� tan�mlamaya �abalarlar.


Herskovits (1955) k�lt�r�, --insan�n yapt��� her �eyin toplam�--
olarak tan�mlarken, Geertz (1973) --bir toplumun �yelerince payla��lan
anlamlar�n t�m�d�r-- der. Hall (1959) --k�lt�r ileti�imdir ve
ileti�im k�lt�rd�r-- diyerek iki kavram� birbirine denk g�r�r. Birdwhistell
(1970) k�lt�r�n, toplum i�indeki ili�kilerin yap�s�n�, ileti�imin
ise s�reci ifade etti�ini s�yler. G�r�ld��� gibi bilim adamlar�
belirli bir k�lt�r tan�m� �zerinde pek anla�amazlar.

Keesing (1974), b�t�n tan�mlar� ve tart�malar� g�zden ge�irdikten


sonra, dilbiliminde yap�lan bir ay�r�m� k�lt�r tan�m�na uygular.
Dilbilimciler, yetene�i (competence), gramer bilgisi, uygulamay�
(performance), ki�inin konu�ma davran�� olarak tan�mlarlar. �ki d�zey,
birbiriyle ilgili, fakat farkl�d�r.

Keesing k�lt�r�n ayn�, dildeki gramer gibi, soyut y�n� oldu�unu,


bu y�n�yle insanlar�n duyum, alg�lama, d��nme ve davranma
s�re�lerini etkiledi�ini ifade eder. Birey, k�lt�rden edindi�i bilgiyi,
anlay� ve g�r��, i�inde bulundu�u sosyal durumun ko�ullar�na
uygun olarak belirtir. �rne�in, --ya�l� ki�ilere sayg� g�stermelidir--
bilgisi, de�i�ik durumlarda el �pme, otob�ste kalk�p yerini verme,
--sen-- kelimesi yerine; --siz-- kelimesini kullanma bi�iminde kendini
g�sterebilir. Bu nedenle, ayn� k�lt�rden olduklar�ndan dolay� temel
d�nya g�r�leri benzer olan ki�iler, de�i�ik ko�ullarda, birbirlerinden
farkl� davran� g�sterirler. Keesing'e g�re k�lt�r, bir dilin grameri
gibi, birbiriyle ili�kili bir bilgi d�zeni, kendi i�inde tutarl� bir
d�nya anlay��d�r. K�lt�r denen bu bilgi d�zeni, ki�inin --i� d�nyas�n�
yap�la�t�r�r, onun ger�e�ini olu�turur.--

K�lt�rel bilgi d�zeninin alt�nda baz� temel varsay�mlar yatar. Bir


binan�n �at�s�n� olu�turan s�tunlar gibi, temel varsay�mlar k�lt�r�n
�at�s�n� olu�turur. Birey, bu varsay�mlar�n fark�nda de�ildir. Ne var
ki, k�lt�rel varsay�mlar, birey ister fark�nda olsun ya da olmas�n, ki�inin
davran��n� bi�imler ve y�nlendirir.

A�a��da, geleneksel otoriter k�lt�r ile, �zg�rl�k�� �a�da� anlay��n


temelinde yatan ana varsay�mlar�n bir dizisini kar��la�t�rmal� olarak
g�zden ge�irdik. Bu varsay�mlar� okurken l�tfen �u �� noktay�
g�z �n�nde tutun:

1. Her toplumda, birbirlerinden farkl� varsay�mlar vard�r. Baz�


varsay�mlar, di�erlerine nazaran daha bask�nd�r; bir ba�ka deyi�le,
belirli bir toplumun �yelerinin �o�unlu�u bir k�lt�r varsay�m�na g�re
davranmay� daha s�k ye�ler. �rne�in, --(A) k�lt�r�nde ya�l�lara
de�er verilir, (B) k�lt�r�nde ya�l�lar�n de�eri yoktur,-- dendi�ini d��nelim.
E�er (B) k�lt�r�nde birka� ki�inin ya�l�lara de�er verdi�i
g�r�l�rse, yukar�daki g�zlemin yanl� oldu�u s�ylenmemelidir. Verilen
�rnek ��yle ifade edilse daha do�ru olurdu: --(A) k�lt�r�ndeki
kimselerin �o�unlu�u, (B) k�lt�r�ndeki kimselerle k�yasland���nda,
ya�l�lara daha de�er verir.-- --Ya�l�lara de�er verme, (A) k�lt�r�nde
daha bask�n bir e�ilimdir.--. Bu ifade (B) k�lt�r�nde hi� kimsenin
ya�l�lara de�er vermedi�ini g�stermez, g�reli olarak (A) k�lt�r�nde
daha �ok say�da insan�n de�er verdi�ini g�sterir. Bu nedenle k�lt�r
varsay�mlar�, salt de�il, ortaya ��k� frekans� ve bir y�ne do�ru bask�n
e�ilimler olarak, g�reli anlamda anla��lmal�d�r.

2. K�lt�r varsay�mlar� bilin�li olarak ��renilmez; �ocuk ana dilini


��rendi�i gibi, fark�na varmadan, kendi k�lt�r�n�n varsay�mlar�n�
aile i�inde ��renir. K�lt�rel varsay�mlar bilin�li olarak ��renilmedi�i
i�in, bilin� alt�nda kal�rlar; normal ko�ullar alt�nda onlar� bilin�
d�zeyine ��karmak, fark�na varmak zordur.

3. Bireyin fark�nda olmad��� k�lt�rel varsay�mlar, onun �zbenlik


(core identity) tan�m�n�n temelini olu�turur. Bir ba�ka deyi�le, ki�i,
--Ben (A) k�lt�r�nden oldu�umdan dolay�, b�y�klere sayg� duyar�m,--
diye d��nmez; 'Ben, b�y�klere sayg� duyan, iyi bir insan�m,'
diye d��n�r. Ki�i, kendi �zbenli�ine benzer ki�ili�i olan di�er kimselere
yak�nl�k duyar; benzemeyenlere uzak durur. B�ylece, k�lt�r
varsay�mlar�, bir grup, bir cemaat, bir toplum yaratma y�n�nde etki
g�sterirler.

Temel k�lt�r varsay�mlar�

�zg�rl�k�� �a�da� anlay� ile geleneksel otoriter k�lt�r� �u temel


boyutlarda kar��la�t�raca��z: 1. D�nya g�r��; 2. �nsan�n do�as�; 3.
�nsan�n do�ayla ili�kisi; 4. Bireysellik/Ba��ms�zl�k; 5. De�i�im; 6. Zaman;
7. E�itlik/Hakkaniyet; 8. Yar�kanl�k; 9. A��k, do�rudan ileti�im;
10. Uygulanabilirlik ve verimlilik; 11. Materyalizm; 12.E�itim,
13. Birey ve devlet ili�kisi; 14. Kad�n erkek ili�kisi; 15. Din ve devlet
ili�kisi. Her bir boyutun alt�ndaki temel varsay�mlar� a�a��da dile getirdik.

D�nya g�r�� -D�nya g�r�� boyutu, d�nya ve evrenin alg�lanma


bi�imiyle, nas�l bir evren varsay�ld��� ile ilgilidir.

�zg�rl�k�� �a�da� anlay�: Bir y�zy�l� a�k�n bilimsel �abalar�n sonucunda


yava� yava� olu�mu� bu varsay�ma g�re, evren karma��k,
her y�n� birbiriyle ili�kili m�kemmel bir d�zendir. Biz bu d�zenin
i�inde ve onun bir par�as�y�z. �nsano�lu, hem kendini hem de evreni
incelemeli ve anlamal�d�r.

Geleneksel otoriter k�lt�r: Evrenin ne oldu�unu anlamaya insano�lunun


g�c� yetmez; bilmemiz gerekenler, Kuran'da vard�r.

�nsan�n do�as� -Bu boyut, --insan nedir?-- sorusuna cevap verir.

�zg�rl�k�� �a�da� anlay�: �nsan fiziksel, kimyasal, biyolojik ve


pisikolojik y�nleri olan son derece karma��k bir yarat�kt�r. Her insan
ya�am�n�n anlam�na, gereksinimlerinin ne oldu�una ve bunlar�n en
iyi nas�l kar��layabilece�ine kendisi karar verebilecek g��tedir.

Geleneksel otoriter k�lt�r: �nsano�lu kulluk yapmak i�in yarat�lm�t�r.


�nsan�n ne yapmas� gerekti�ini Kuran belirtir. Ki�inin neyin iyi,
neyin k�t� oldu�una karar verecek g�c� yoktur. Allah huzurunda
g�revlerini yerine getiriyorsa ya�am� iyi ve anlaml�d�r.
�nsan�n do�ayla ili�kisi -Bu boyut, insan�n do�ayla nas�l bir etkile�im
i�inde olmas� gerekti�ini belirtir.

�zg�rl�k�� �a�da� anlay�: �nsan do�ay� anlamal�, denetim alt�na


almal� ve kendi ama�lar� do�rultusunda do�an�n g��lerini kullanmal�d�r.
�nsan do�ay� anlayabilecek ve denetimi alt�na alabilecek g��tedir.
Ak�ll� ve ba�ar�l� insan do�ay� ve kendini en iyi anlayan, kendinde
ve do�ada sakl� olan g��leri kendi ama�lar� y�n�nde en verimli
kullanan insand�r.

Geleneksel otoriter k�lt�r: �nsan aciz bir yarat�kt�r ve kaderine boyun


e�mek zorundad�r. Ba�ar�l� ve ak�ll� insan bu ger�e�i g�r�p kabul
eden ki�idir.

Bireysellik/Ba��ms�zl�k -Bu boyut, bireyin kendini di�erlerinden


ay�rt eden, kendine �zg� �zelliklerine verilen de�eri ifade eder.

�zg�rl�k�� �a�da� anlay�: Bireyin kendine �zg� �zellikleri geli�tirmesi


ve di�erlerinden farkl� bir kimse olarak ya�am�n� s�rd�rmesi,
o bireyin do�al hakk�d�r ve istenilen bir �eydir. Bireyin kendine �zg�
�zellikleri korunmal�, beslenmeli ve geli�tirilmelidir.

Bireyin hi� kimsenin yard�m�na gereksinim duymadan ya�am�n�


s�rd�recek bilgi ve becerilere sahip olmas�, ba��ms�z olmas� istenilen
bir �zelliktir. Kendi ya�am�n�n sorumlulu�unun bilincine varm�, ba��ms�z,
kendine �zg� �zellikleri geli�tirmi� birey, de�erlidir.

Geleneksel otoriter k�lt�r: Birey, di�er kimselerle ili�kileri i�inde


de�er kazan�r. Kendi ba��na bireyin bir de�eri yoktur. Ki�inin de�erini
onun ili�kileri belirler: Hangi aileden, hangi mevkide, kimleri tan�yor
olmas� �nemlidir. Tan�d��� olanla, tan�d��� olmayan birbirine
e�it de�ildir.

Ba�kalar�yla ili�ki ve i�birli�i i�inde ya�am�n� s�rd�ren ki�i daha


de�erlidir. Herkesten farkl� olmak utan�lacak bir durumdur. Bireye
�zg� farkl�l�klar her f�rsatta t�rp�lenmeli ve geli�meleri �nlenmelidir.
En makbul insan, herkes gibi olan insand�r.

De�i�im -Bu boyut, zamanla ka��n�lmaz olarak ortaya ��kan de�i�imin


nas�l alg�land���n� ifade eder.

�zg�rl�k�� �a�da� anlay�: De�i�im ya�am�n ka��n�lmaz bir par�as�d�r,


iyidir, geli�menin ve ilerlemenin temelinde yatar. De�i�meden
ka��n�lamaz, ne var ki, de�i�imi istedi�imiz y�ne y�neltebilme g�c�m�z
vard�r.

Geleneksel otoriter k�lt�r: De�i�im, kurulu d�zeni tehdit eder; s�rekli


denetim alt�nda tutulmas� gerekir. Gelenek ve g�renekleri oldu�u
gibi korumak, istikrar� s�rd�rmek, de�i�imden daha �nemlidir.

Zaman -Bu boyut, ki�ilerin vakitlerini harcamalar�yla ilgili temel


de�erleri ifade eder.

�zg�rl�k�� �a�da� anlay�: Zaman �nemlidir. Zaman�n fark�nda olmak,


zaman planlamas� yaparak hangi i�in ne vakit yap�laca��n� bilmek,
��renilmesi gereken temel bir beceridir. �u an ve gelecek, ge�mi�ten
daha �nemlidir. �u an� verimli olarak kullanmak, gelece�i iyi
planlamak gerekir.
Geleneksel otoriter k�lt�r: Ge�mi�, �imdi ve gelecekten daha �nemlidir.
Gelecekte ne olaca��n� biz bilemeyiz, kaderimizde ne yaz�l�ysa
o olacakt�r. Gelece�i planlama, zaman�n� verimli bi�imde kullanma
insano�lunun elinde de�ildir; gelece�i planlad���n� d��nenler, asl�nda
kendilerini avuturlar.

E�itlik/Hakkaniyet-Bu boyut, ki�iler aras�ndaki ili�kilerde g��


dengesini ifade eder.

�zg�rl�k�� �a�da� anlay�: Sayg�nl�k y�n�nden insanlar e�ittir. Ki�iler


ekonomi, stat� ve meslek y�n�nden e�it olmayabilirler; ne var
ki, sayg�nl�k y�n�nden e�it kabul edilmedirler.

Geleneksel otoriter k�lt�r: �nsanlar e�it de�ildir. �nsan�n sayg�nl���


ki�inin dinine, mevkiine, ailesine, mesle�ine, tan�d�klar� kimselerin
t�r�ne g�re de�i�ir. Sayg�ya de�er insanlar vard�r, sayg�ya de�meyen
insanlar vard�r.

Yar�kanl�k -Bu boyut, ki�ilerin ba�ar� i�in birbirleriyle yar�mas�n�


belirtir.

�zg�rl�k�� �a�da� anlay�: Kendini di�erlerinden �st�n k�lacak beceri


ve bilgileri ��renmek iyidir. Birey kendi kendiyle ve ba�kalar�yla
s�rekli yar�ma i�inde olmal�, gelebilece�i en y�ksek d�zeye ula�mal�d�r.

Geleneksel otoriter k�lt�r: �nemli olan, ki�iler aras� ahengi koruma


ve dostlar� memnun etmektir. Di�erleriyle a��k se�ik yar�kanl�k i�inde
oldu�unu g�stermek ay�pt�r. En b�y�k meziyet, ki�inin m�tevazi
olmay� ��renmesidir.

A��k, do�rudan ileti�im -Bu boyut, ki�iler aras� ili�kilerde mesajlar�n


kullan�lma bi�imini ifade eder.

�zg�rl�k�� �a�da� anlay�: Ki�iler aras� ili�kilerde a��k-se�ik do�rudan


mesajlar, dolayl� yollardan kapal� anlat�ma ye�lenir. Ki�inin
hatas�n� y�z�ne s�ylemek, ki�inin arkas�ndan konu�maktan iyidir.
Birey kendine s�ylenen hatalar� dinlemeli ve ger�ek�i bi�imde de�erlendirip
cevaplamal�d�r; iyi ileti�im, a��k-se�ik, dolays�z ileti�imdir.

Geleneksel otoriter k�lt�r: Ki�inin y�z�ne d��n�len aynen ve do�rudan


s�ylenmez. Dolayl� ve kapal� yollardan ima yoluyla anlat�m,
do�rudan, a��k-se�ik anlat�ma ye�lenir. Dolayl� yollardan, �zeri kapal�
olarak mesaj� anlatabilmek, ki�iler aras� ahengi korudu�undan,
istenilen ve be�enilen bir beceridir.

Uygulanabilirlik ve verimlilik -Bu boyut, d��nce ve davran�lar�n


pratik bir sonuca d�n�k olmas�n� belirtir.

�zg�rl�k�� �a�da� anlay�: Ger�ek�i, pratik ve verimli olma de�erlidir.


Bir program, d��nce ya da kuram�n uygulanabilirli�i ve verimlili�i,
o program, d��nce ya da kuram�n de�erini belirtir.

Geleneksel otoriter k�lt�r: Bir d��ncenin ge�erli ya da pratik olu�undan


ziyade, o d��nceyi ortaya atan ki�inin mevkii, otoritesi, siyasal
kudreti �nemlidir.

Materyalizm -Bu boyut, nesnel terimler i�inde ifade edilebilen


kazan�lar�n de�erli oldu�unu ifade eder.
�zg�rl�k�� �a�da� anlay�: Para kazanmak, mal m�lk sahibi olmak,
yar�n�n� garanti alt�na alacak bi�imde planlama yapmak �nemlidir.
Mali y�nden g��lenme, bireyin anlaml� ve ba�ar�l� bir ya�am
s�rd��� anlam�na gelir. Kazan� h�rs� her normal insanda vard�r ve
sayg�yla kar��lanmal�d�r.

Geleneksel otoriter k�lt�r: D�nya mal� bu d�nyada kal�r. Kazan�


h�rs� k�t�d�r, insan�n ve toplumun ba��na gelen b�t�n k�t�l�kler bu
h�rstan kaynaklan�r. Bu d�nya i�in de�il, �b�r d�nya i�in kazanmak
gerekir. --Bir h�rka, bir lokma-- tutumu i�inde olan ki�ilere sayg�
duyulmal�d�r.

E�itim -Bu boyut, ki�inin geli�imi boyunca topluma ve ya�ama


haz�rlanmas� i�in gerekli s�reci ifade eder.

�zg�rl�k�� �a�da� anlay�: E�itim, bireyin g��lendirecek d��nme,


bilme ve uygulama becerilerini geli�tirmelidir. Sadece bilgi
�nemli de�ildir. O bilgiyi elde edebilecek ara�t�r�c� ve ele�tirici bir
kafay� geli�tirmek daha �nemlidir.

Geleneksel otoriter k�lt�r: Bilinmesi gereken zaten bilinmektedir.


E�itimin g�revi bu bilgileri ezberletmektir. �yi e�itilmi� ki�i, belle�inde
�ok bilgi bulunduran ki�idir. Ara�t�r�c� ve ele�tirici ki�i, iman�
zay�f olan, ��phe eden ki�idir. Bu ki�ilerden toplum kendini korumal�d�r.

Birey ve devlet ili�kisi -Bu boyut, bireyle devletin birbirlerine


kar��l�kl� g�revlerini ifade eder.

�zg�rl�k�� �a�da� anlay�: Bireyin �zg�r ya�am�, kendini s�z ve


sanat yoluyla ifade edebilmesi, bireysel mutlulu�u aramas�, onun
do�u�tan getirdi�i haklar�d�r. Her birey, di�er bireyin hakk�na sayg�
g�stermek zorundad�r. Devlet, bu bireysel �zg�rl�k ve haklar� korumak
i�in elbirli�iyle kurulmu�tur. Devletin temelini olu�turan kurallar�,
o devleti olu�turan bireyler belirler. Devlet bir hizmet �rg�t�d�r,
yurtta�lara hizmetin �tesinde ba�ka bir anlam� yoktur. �yi devlet
adam�, g�le� y�zl�, yurtta��n sevdi�i ve kendisine yak�n buldu�u
y�neticidir.

Geleneksel otoriter k�lt�r: Devlet y�neticisi, devletin nas�l


y�netilece�ine karar verir. Yurtta�, devletin ama�lar�n� ger�ekle�tirmek i�in
vard�r. Birey, devletin ama�lar�na hizmet etti�i s�rece de�erlidir;
kendi ba��na bir de�eri yoktur. Yurtta� ancak korku ve bask� yoluyla
devletin ama�lar�na hizmet eder, isteyerek de�il. O nedenle, devlet
as�k suratl� olmal� ve g�c�n�-yurtta�a her zaman duyurmal�d�r. �yi
devlet adam�, ciddi ve kendisinden korkulan y�neticidir.

Kad�n erkek ili�kisi -Bu boyut, kad�n ve erke�in toplum i�indeki


g�reli yerlerini ve de�erlerini ifade eder.

�zg�rl�k�� �a�da� anlay�: Kad�n ve erkek sosyal sayg�nl�k ve yasal


y�nden e�ittir. Kad�n�n sosyal d�zen i�indeki yerini tan�mlamada
demokratik s�re� yer almal�, kad�n kendi i�levlerini tan�mlamada en
�nemli g�� olmal�d�r. Kad�n haklar� ve kad�n �zg�rl��� �nemlidir
ve g�ncelli�ini kaybetmeden s�rekli s�z konusu edilmelidir.

Geleneksel otoriter k�lt�r: Kad�n ve erkek e�it de�ildir, ��nk� e�it


yarat�lmam�lard�r. Erke�in sosyal, yasal, psikolojik �st�nl���n� kabul
etmeyen kad�n aile mutsuzlu�unun ve toplumsal ��k�nt�n�n kayna��d�r.
Din ve devlet ili�kisi -Bu boyut, din ve devlet aras�nda ili�kinin
t�r�n� ifade eder.

�zg�rl�k�� �a�da� anlay�: Dini inan� �zel bir ya�ant�d�r ve her bireyin
en kutsal �zg�rl���n� olu�turur. Dini inanc�nda �zg�r olmayan
insan, ya�am�n�n t�m�nde �zg�r de�ildir. Devletin en �nemli i�levlerinden
biri, birbirinden farkl� dini inan�taki yurtta�lar�n, di�erlerini
k�s�tlamadan, inan� ve �rflerini �zg�rce uygulamas�na olanak
verecek yasal ortam� korumak, devletin siyasal, ekonomik ve yasal
g�revleriyle de�i�ik dini g�r�leri birbirinden tamamiyle ba��ms�z
tutmakt�r.

Geleneksel otoriter k�lt�r: Din ve devlet birbirinden ayr�lamaz. Her


toplumun bir dini vard�r; bizim dinimiz �slamd�r. Devletin siyasal,
ekonomik ve yasal g�revleri dinimizin emretti�i y�nde i�lemelidir.
�eriat toplumun temel yasas� olmal�d�r.

Yukar�da anlat�lanlar bir tablo i�inde �zetlenebilir: Bu tablo,


temel boyutlar i�inde �zg�rl�k�� �a�da� anlay� ile geleneksel
otoriter k�lt�r� kar��la�t�rmaktad�r.

Bu k�lt�r boyutlar� birbiriyle etkile�erek g�nl�k ya�am i�inde


davran�lar� etkilerler. Onikinci B�l�mde de�i�ik davran�lar, bu
davran�lar�n alt�nda yatan k�lt�r de�erleri a��s�ndan incelenecektir.

S�Z�N KISASI

Geleneksel otoriter k�lt�r ve �zg�rl�k�� �a�da� anlay��n birbirinden


farkl� varsay�mlar� vard�r. T�rkiye Cumhuriyeti'nin �zg�rl�k��
�a�da� anlay� temelleri �zerine kurulmas� i�in Cumhuriyet reformlar�na
giri�ilmi�tir. K�lt�r varsay�mlar�n� temel boyutlar halinde ifade
etme ve kar��la�t�rma olana�� vard�r.

Geleneksel otoriter k�lt�r ile �zg�rl�k�� �a�da� anlay� aras�ndaki


farklar�, k�lt�r�n a�a��daki temel boyutlar� kar��la�t�r�larak belirtilebilir:
1. D�nya g�r��; 2. �nsan�n do�as�; 3. �nsan�n do�ayla ili�kisi;
4. Bireysellik/Ba��ms�zl�k; 5. De�i�im; 6. Zaman; 7. E�itlik/Hakkaniyet;
8. Yar�kanl�k; 9. A��k, do�rudan ileti�im; 10. Uygulanabilirlik ve
verimlilik; 11. Materyalizm; 12. E�itim; 13. Birey ve devlet
ili�kisi; 14. Kad�n erkek ili�kisi; 15. Din ve devlet ili�kisi. Bu
iki farkl� d�nya g�r��, T�rk insan�n�n i�inde �at�ma halindedir.

�zg�rl�k�� �a�da� anlay� ve geleneksel otoriter k�lt�r


de�erlerinin kar��la�t�r�lmas�

Geleneksel otoriter k�lt�r


:::::::::::::::::::::::::::::::

Evreni anlamaya insano�lunun g�c�


yetmez.

Neyin iyi neyin k�t� oldu�una insan�n


kendisi karar verecek g��te de�ildir.

�nsan aciz bir yarat�kt�r; kaderine boyun


e�melidir.

Bireyin kendine �zg� bir de�eri yoktur.


Bireyi de�erli yapan, onun ili�kileridir.

De�i�iklik k�t�d�r, gelenek ve g�renekleri


oldu�u gibi devam ettirmek iyidir.

Zaman ve zaman planlamas� �nemli


de�ildir; gelecekte ne olaca�� kaderimize
ba�l�d�r, biz denetleyemeyiz.

Ki�inin ya��, mevkii ve ili�ki i�inde oldu�u


insanlar�n�n t�r� onun sayg�nl�k
derecesini tan�mlar.

Yar�kanl�k ay�pt�r. M�tevazilik iyidir.

Dolayl� ve kapal� yollardan ima yoluyla


anlat�m, do�rudan, a��k-se�ik anlat�ma
ye�lenir.

Program� uygulayan ki�inin mevkii ve


kudreti �nemlidir.

Kadercidir.

E�itim, mevcut bilgi ve de�erleri ezber


ve taklide dayan�r.

Birey devlet i�indir.

Kad�n ve erkek e�it de�ildir.

Din ve devlet ay�r�m� yoktur.

...

�zg�rl�k�� �a�da� anlay�


::::::::::::::::::::::::::

�nsan hem kendini hem de evreni inceleyerek


anlayabilir.

�nsan kendisi i�in neyin yararl� ya da


zararl� oldu�una kendisi karar verecek
yetenektedir.

�nsan do�ay� anlamal� ve denetimi alt�na


almal�d�r.

Bireyin kendine �zg� �zellikleri korunmal�,


beslenmeli ve geli�tirilmelidir.
Ba��ms�z birey de�erlidir.

De�i�iklik ya�am�n ka��n�lmaz bir par�as�d�r


ve iyidir.

Zaman ve zaman planlamas� �nemlidir.


Ge�mi�, �imdi, gelecek i�inde en
�nemlisi gelecektir.
Sayg�nl�k y�n�nden herkes e�ittir.

Yar�kanl�k iyidir.

A��k-se�ik do�rudan mesajlar dolayl�


yollardan kapal� anlat�ma ye�lenir.

Ger�ek�i, pratik ve verimli olma de�erlidir.

Materyalisttir.

E�itim ba��ms�z d��nme, soru�turma


yeteneklerini geli�tirmeyi ama�lar.

Devlet birey i�indir.

Kad�n ve erkek sosyal ve yasal y�nden


e�ittir.

Din ve devlet ayr�d�r. Yurtta��n din


�zg�rl���n� ve din -devlet ay�r�m�n�
korumak devletin g�revidir.

:::::::::::::::::

12

��imizde �at�an Farkl� �ki D�nya

Cumhuriyet reformlar�, T�rkiye'de ilgin� bir sosyal ger�ek yaratm�t�r:


Yasalar�n�n i�eri�i ve siyasal yap�s� y�n�nden ka��t �zerinde Bat�
�lkelerine benzeyen yeni T�rk toplumu, d��nce ve davran�lar� b�y�k
�l��de geleneksel otoriter k�lt�r de�erleri i�inde bi�imlenmi�
insanlar taraf�ndan y�netilmektedir. Halk�n sosyal ya�am�na anlam
veren kaynak, otoriter k�lt�rd�r. Ne var ki, �ocuklar aile ortam�nda
geleneksel de�erlerle yeti�tirilirken, okullarda �a�da� uygarl���n de�erleri
programlara konur; �a�da� de�erleri ��retmesi beklenen ��retmen,
�o�u kere, bu de�erleri otoriter k�lt�r y�ntemleriyle ��retme
�abas� i�indedir.

Bir anlamda iki d�zeyli bir ya�am d�zeni yarat�lm�t�r: Resmi d�zeyde,
demokratik k�l�fa b�r�nm� g�stermelik de�erler g�ze �arpar;
ne var ki programlar�n uygulanmas� ve �lkenin y�netimi otoriter
anlay� i�inde olur. Bu nedenle, g�stermelik demokratik de�erlerle,
g�nl�k ya�amda uygulanan geleneksel de�erler aras�nda bocalayan,
hangi d�zenin daha ge�erli oldu�unu bilemeyen ku�aklar yeti�ir.
A�a��daki g�zlemler, toplum d�zeninde kendini g�steren bu de�erler
karma�as�n� yans�t�r.

�NSAN DAVRANI�I TOPLUMSAL

DE�ERLER� YANSITIR

De�i�ik gazete ve dergilerden derlenen a�a��daki g�zlemler, iki farkl�


d�nya anlay��n�n kar��la�t�klar� ve s�rt�t�kleri noktalar� belirler.
Her bir g�zlemden sonra, �arp�an k�lt�r de�erlerine bakaca��z.
Okuyucu, burada verilen �rnekleri, kendi ya�am�nda ve �evresinde
s�k s�k g�rebilir. Bu t�r davran�lar�n alt�nda yatan k�lt�r de�erleri
belirlendik�e, ki�iler aras�nda yer alan ileti�im sorunlar� daha iyi
anla��lmaya ba�lar.

G�zlem 1

Gazeteci, yazar Hasan Pulur'un bir yaz�s�nda, T�rkiye Cumhuriyeti


Devleti'nin vatanda��na nas�l davrand���n� g�steren bir olay� ele alarak
g�zlemlere ba�layal�m.

Nasreddin Hoca'l�k

--Bilal Alkan'�n birinden alaca�� vard�...

Bor�lu bir t�rl� paray� �demiyordu; ihtar, protesto hi�biri kar etmedi,
sonunda icraya verdi.

�cra adam�n mal�na haciz koydu, yine �deyemedi, sat�a ��kar�ld�


ve 6 milyon 205 bin liraya icra marifetiyle sat�ld�...

Kanuni i�lemler tamamland�, Bilal Alkan paras�n� almak i�in �cra


Memurlu�u'na gitti...

Bunca y�ldan beri pe�inden ko�tu�u paras�n� kavu�acakt�.

-�deyemeyiz! dediler.

-Niye?

-Senin para zimmete ge�ti!...

Anlamad�, o da ne demekti!

Anlatt�lar:

-�cra memuru paray� al�p ka�m�, kasa tamtak�r, kurubak�r!

-Bundan bana ne?

-Sana ne olur mu yahu? Laf anlam�yor musun, kasada para yok,


para!

Bilal Alkan bu i�ten yine bir �ey anlamad�...

Paras�n� icra memuruna teslim etmemi�ti ki!

-Ben icra memurunu tan�mam devleti tan�r�m! dedi.

O zaman yol g�sterdiler:

-Git derdini devlete anlat!

O da anlatt�, Elbistan savc�l���na dilek�e verdi...

Savc�l�k da icra memurlu�una yaz� yaz�p durumu sordu, sanki


bilmezmi� gibi...

Ama devlet i�i bu, yaz�lacak, �izilecek, her �ey kayda kuyda ba�lanacak...

Elbistan �cra Memurlu�u da Savc�l��a cevap yazd�...


Evet, eski icra memurunun zimmetine para ge�irdi�i do�ruydu,
adam can� �ekince kasadan para �ekmi�ti, �ekti�i paralar�n icra marifetiyle
tahsil edilen paralar oldu�u da belliydi, ama para zaman zaman
kasadan al�nm� oldu�una g�re, kimin paras� oldu�u belli de�ildi,
bu tespit edilemezdi, hatta paray� al�p afiyetle yiyen icra memuru
bile, kimin paras�n� al�p yedi�ini bilemezdi...

�yi, peki, hepsi g�zel de Bilal Alkan'�n paras� ne olacakt�? Adam


alacakl�s�n� icraya vermi�, mal�n� satt�rm�, paras�n� icra al�p kasas�na
koymu�tu.

Bu para ne olacakt�?

�cra Memurlu�u'nun g�r�� �uydu:

--Zimmete konu paran�n, ad� ge�ene �deme yapabilmemiz i�in kasaya


giri� yap�lmas� �artt�r. Zira zimmet nedeni ile alacakl�ya belirtti�imiz
miktar� �deme g�c� yoktur. Ayn� zamanda zimmet konusu
paran�n, ekli listede alacak!�n�n 982/681 say�l� bor�lulardan (.....)
�n ta��nmaz�n�n sat��ndan m�tevellit 6,205,000 liran�n kasaya girdi�i
tarihlere tekab�l etti�i san�lmaktad�r.--

EEEEEEEE, sonra?

Gelelim sadede...

Bilal Alkan'�n paras� ne olacak?

�cra memuru kasada para yok diyor, ancak kasaya para gelirse
�denebilir, diyor.

Kasaya nereden para gelecek?

�cra memurlu�u bunu ne bilsin?

Cevab�n� da ne g�zel bitiriyor:

--Gere�ini bilgilerinize arzederim!--

Top �imdi savc�l�kta?

�in gere�i bilgilerinize arzedildi ya!

Art�k savc� ne yaparsa yaps�n?

Savc� ne yapacak?

Cebinden ��kar�p icra kasas�na para koyacak de�il ya! O da Adalet


Bakanl���'na yaz� yazacak...

Bilal Alkan'�n paras� ne olacak diye soracak...

Adalet Bakanl��� Hukuk �leri Genel M�d�rl��� de cevap verecek:

--�lgide g�n ve say�s� belirtilen yaz�lar�n�zla, Elbistan �cra Memuru


(............)'�n zimmetine para ge�irdi�i, bunun a��k kasa zimmeti olup,
hangi �ah�slara ait ne miktar paray� zimmetine ge�irdi�inin anla��lmad���
bildirilmektedir.
Bu durumda alacakl�lar�n�n Elbistan A��r Ceza Mahkemesi'nde
m�stakil dava a�malar� gerekli bulunmaktad�r.

Zimmetten do�an b�yle bir zarar�n Bakanl���mzca �denebilmesi


i�in, yarg� mercileri taraf�ndan verilmi� mahkeme ilam� gere�inin
alacakl�lara duyurulmas�...--

�imdi biraz kafam�z� toplayal�m, �u i�i ba�tan ele alal�m. Borcunu


�demeyen adam�n borcunu al�p, alacakl�ya �demek devletin g�revi midir?

G�revidir!

�cra memuru kimin temsilcisidir?

Devletin!

Alacakl�, paras�n� alabilmek i�in icraya ba�vururken kime g�venmi�,


haklar�n� kime teslim etmi�tir?

Devlete!

�cra memurunu tan�r m�?

Tan�maz!

Ha Ahmet olmu�, ha Mehmet, ne fark eder...

Devletin icra memuru kasay� bo�alt�p gitmi�se, bunun sorumlusu


vatanda� m�d�r?

Devlet paray� alm� m�, alm�, kasaya girmi� mi, girmi�...

Ama para kasadan u�up gitmi�...

Ondan vatanda�a ne?

Devlet vatanda��n paras�n� �der, sonra memuruyla hesapla��r...

Hay�r, git mahkemeye, hay�r git zimmet davas�na m�dahil olarak


kat�l ya da ayr� davalar a� mahkemelerde s�r�n...

Bu adalet anlay�� acaba Adalet Bakanl���'na yak��r m�?

Diyelim banka soyulmu�, sizin de bankada paran�z var, ertesi


g�n� paran�z� �ekeceksiniz, hay�r diyorlar, bekleyin, soyguncular yakalans�n,
mahkemeye verilsin, mahkum olsunlar, biz onlardan paray� alal�m,
size verelim:

Yapmay�n muhteremler, insaf dinin yar�s�d�r!

Nasreddin Hocal�k olmay�n...

Hani Hoca'n�n birine borcu varm�, adam kap�y� �al�nca yolun kenar�n�
g�stermi�:

-Bak oraya �al�l��� diktim... Koyunlar ge�erken �al�ya s�r�necek,


y�nleri kalacak, onlar� toplayaca��m, han�m taray�p e�irecek,
iplik olacak, sonra �r�p �orap yapaca��z, pazara g�t�r�p sataca��z,
senin paran� �deyece�iz!
Adam k�sk�s g�lmeye ba�lay�nca Nasreddin Hoca parlam�:

-Pe�in paray� g�rd�n, nas�l g�lersin de�il mi?--

Bu g�zlem, devlet, g�rev ve devlet g�revlisi anlay��yla ilgili tutumlar�


dile getiriyor. Bilal Alkan, Cumhuriyet h�k�metinin g�r�n�
d�zeyindeki soyut demokratik de�erlerini ciddiye alm�, benimsemi�
ve beklentilerini ona g�re ayarlam�. G�r�n�te Bilal Alkan'�n
d��n� ve davran�� hakl�d�r; ��nk� T�rkiye Cumhuriyeti Devleti'nin
ka��t �st�nde yaz�l� yasalar�na ve Cumhuriyet reformlar�n�n
ama�lar�na uygundur.

Ne var ki, icra memuru, savc� ve adalet bakanl��� g�revlisi, geleneksel


otoriter k�lt�r�n, tarihsel k�kenli,--devlet vermez, al�r!-- anlay��
i�inde yeti�tikleri i�in, g�r�n�teki soyut demokratik de�erlerle,
ger�ekte i�imizde ya�ayan otoriter de�erler aras�nda bir �at�ma s�z
konusudur.

Bilal Alkan, psikososyal a��dan, T�rk toplumuna --uyumsuz-- bir


ki�idir; ��nk�, T�rkiye'de do�up, b�y�y�p, ya�ad��� halde bir Frans�z,
�ngiliz, Alman, ya da �sve�li gibi davran�yor. Yasal i�lerini y�r�t�rken,
yasa kitaplar�nda yaz�lan y�ntemleri uygulamaya �al��yor.

T�rkiye'nin geleneksel otoriter k�lt�r dinami�ine --uyum yapm�--


bir Bilal Alkan, g�r�n�te var olan yasalar �er�evesinde de�il,
geleneksel k�lt�r�n getirdi�i insan ili�kileri �er�evesinde davran�rd�.
Bu vatanda�, i�ini yasalara dayanarak, kurulu mekanizmalarla ��zmeye
�al�t���ndan dolay�, geleneksel k�lt�r�n a�a��daki baz� temel
de�erleriyle �at�ma i�indedir.

1. Bireysellik/Ba��ms�zl�k: Geleneksel k�lt�r i�inde birey, tan�d�k


ili�kilerini kullanarak sorunlar�n� ��zer, --ben kendi i�imi kendim ��zerim;--
anlay�� ho� kar��lanmaz. Bilal Alkan bu i�te kendine yararl�
olacak --tan�d�k-- arama yerine, kendi ba��na i� yapmaya kalkmas� bir
--hata--d�r.

2. Zaman: Vatanda� Alkan, zamana �nem vermekte, geleneksel


anlay� i�inde �al�an --g�revli--, b�y�k bir olas�l�kla, Alkan'�n bu
tutumundan rahats�z olmaktad�r.

3. E�itlik/Hakkaniyet: Hat�rl�yorsunuz, geleneksel k�lt�r i�inde


--�nsanlar e�it de�ildir. �nsan�n sayg�nl��� ki�inin mevkiine, hangi aileden
oldu�una, mesle�ine, tan�d�klar� kimselerin t�r�ne g�re de�i�ir. Sayg�ya
de�er insanlar vard�r, sayg�ya de�meyen insanlar vard�r.-- Bilal Alkan,
--Muhterem Beyefendi!-- denecek t�r�nden biri olsayd�, herhalde
b�ylesine bir --muamele--ye maruz kalmazd�! �yle anla��l�yor ki, s�z
konusu ki�i, ger�ekten --vatanda� Alkan!--

4. Birey ve devlet ili�kisi: Geleneksel k�lt�r i�inde vatanda� devletten


almaz, ancak devlete verir! �zel durumlarda, bir ba�ka deyi�le,
ki�inin devlet y�neticileriyle geli�tirmi� oldu�u --ili�kilerin t�r�ne--
g�re, devlet, verebilir. Hem de ba�ka hi�bir devlette g�r�lmemi� bi�imde!
Ne var ki, bu veri�, --vatanda�a-- de�ildir, --�zel ili�kisi olan ki�iye--dir.

Devlet memuru, --vatanda� Bilal Alkan--a k�t�l�k yapmak i�in


de�il, geleneksel k�lt�r i�inde anlaml� ve --do�ru-- geldi�i i�in yukar�da
anlat�lan bi�imde davran�r. Ba�ka bir ifadeyle s�ylenirse, Bilal
Alkan ki�ilere kar�� de�il, belirli bir d�nya anlay��na, bir k�lt�r d�zenine
kar�� sava��yor. Bilal Alkan'�n m�cadele i�inde oldu�u devlet
g�revlisi bu kimseler, b�y�k bir olas�l�kla kendilerini, Atat�rk�� ve
�a�da� olarak g�r�rler.

Bu g�zlem, bir toplumun k�lt�r ve uygarl�k d�zenini de�i�tirmenin


ne kadar zor oldu�unu belirtiyor. �zg�rl�k�� �a�da� uygarl���n
bir �yesi oldu�unu savunan T�rk Devleti'nde, �a�da� anlamda bireyin
de�eri yoktur, birey devlete kul olma durumundad�r. --Devletin
y�ksek menfaatleri-- �yle gerektirdi�i i�in, bireyin hakk�, hukuku,
yasal kelime gargaras�n�n alt�nda bo�ulur, canlanamaz.

Geleneksel otoriter k�lt�r bir�ok y�nleriyle dirili�ini ve canl�l���n�


devam ettiriyor. �nsan�m�z kaderin kendilerine verdi�i rollerde,
bazan polis, bazan politikac�, bazan gazeteci, bazen de savc� ya da
yarg�� olarak geleneksel otoriter k�lt�r�n d��n� bi�imini, kendi
ya�amlar�na ve g�revlerine yans�t�rlar. T�rkiye Cumhuriyeti Devleti,
bo�lukta var olan bir soyut yap� de�ildir; devlet g�revlilerinin
davran�lar�nda canlan�r ve onlar�n alg� ve d��n� bi�imleri i�inde
ifadesini bulur. �zellikle a�a��daki g�zlem, devlet �niformas� i�inde
geleneksel otoriter k�lt�r�n nas�l ya�ad���n� somutla�t�rmaktad�r.

G�zlem 2

Bu g�zlem, �imdiye kadar s�ylenenleri s�zle de�il, resimle kan�tl�yor.


Geleneksel k�lt�r i�inde insanlar e�it de�ildir. Mevkii olan�n
--�erefi-- ve --onuru-- vard�r, �b�rlerinin yoktur. Yandaki foto�rafa bakan
ki�i, --Olur mu b�yle �ey! Er d�vmek yasal de�ildir. T�rk askerine
dayak at�lamaz, ancak yasa ve disiplin y�netmeli�i i�inde cezaland�r�l�r!--
diyebilir.

Ka��t �zerinde durum ger�ekten de b�yledir. Ne var ki, ka��t


�zerindeki yasal ger�ek ile; G�zlem 2'deki foto�rafta ifade edilen
ger�ek farkl�d�r. Aile i�inde baba �ocu�unu d�vmeye devam etti�i
s�rece, ordu i�inde de subay ve astsubay eri d�vmeye devam edecektir.
��nk� asker subay� baba, subay de eri o�lu olarak g�r�r. Ordu
bir ailedir. Resimde g�rd���n�z astsubay, d�vd��� o erin can�n�
kurtarmak i�in bir tehlike an�nda kendi ya�am�n� tehlikeye atar ve
bu davran��nda da ola�an�st� bir durum g�rmez. Kendi o�lu tehlikede
olsa ayn� �eyi yapmayacak m�yd�?

Yine ayn� �eyi g�r�yoruz: D� g�r�n� �a�da� demokratik d�zenin


de�erleriyle, i� i�leyi� geleneksel de�erlerle s�rd�r�l�yor.

G�r�n�te kalan �a�da� de�erlerle, g�nl�k ya�amda uygulanan


geleneksel otoriter k�lt�r de�erleri aras�ndaki bu �at�ma, T�rk toplumunun
en ilgin� psikososyal olgusunu ortaya koyar. T�rk insan�
ayn� anda her iki d�nyaya --ait olma-- �abas� i�indedir; ne var ki, bu
iki d�nya, temel yap�lar� bak�m�ndan farkl� d�nya g�r�leri �zerine
oturur.

T�rk insan�na �zg� bu olgu g�z �n�ne al�nmadan, T�rkiye'deki


ileti�im olaylar� tam anlam�yla a��klanamaz. A�a��daki g�zlem, bu
kan�y� destekler niteliktedir.

G�zlem 3

1976 y�l�n�n Kas�m ay�n�n bir Cuma ak�am� �niversite ��retim


�yelerinin �o�unlukta bulundu�u bir sosyal toplant�ya ben de davet
edilmi�tim. Ankara'n�n �ankaya semtinde bir apartman dairesinde
yenildi i�ildi, �ark�lar s�ylendi ve dans edildi. Gece 12'den sonra e�lence
devam etmekteydi. Kap� �al�nd� ve resmi giyimli iki polis ve bir
komiser ev sahibini g�rmek istediklerini s�ylediler. Ev sahibine
azarlarcas�na, g�r�lt�y� hemen �imdi kesmesini, aksi halde topumuzu
karakola g�t�receklerini s�yledi, komiser. Ev sahibi ne oldu�unu
anlayamad���n�, kanunsuz bir �ey mi yapt�klar�n� komisere sorarken,
toplant�daki davetliler aras�nda bulunan belirli bir g�revinden dolay�
s�k s�k ad� bas�nda ve TV'de duyulun bir profes�r sert bir ��k�la --Sen
kiminle konu�tu�unun fark�nda m�s�n? Adab�n� tak�n! Sonra ben senin
terbiyeni veririm! Sen benim kim oldu�umu biliyor musun?-- diye
i�e kar�t�.

Komiser devleti ve kanunu temsil etti�ini, devletten ve kanundan


daha b�y�k hi�bir otorite bulunmad���n�, e�er adam gibi konu�mazsa,
o da dahil, b�t�n toplant�dakileri karakola g�t�rece�ini hakaret
edercesine belirtti.

�nl� profes�r, kendisini karakola g�t�recek polisin hen�z daha


anas�ndan do�mad���n� s�yledi.

Ve a��z kavgas� gittik�e b�y�yerek hakaretlerin �iddeti ve say�s�


artmaya ba�lad�.

�nl� profes�r g�n�n ��i�leri Bakan�na telefon ederek onu uyand�rd�.


��i�leri Bakan� Ankara Valisine, Ankara Valisi Vilayet Emniyet
Amirli�ine ula�arak komiserin s�zlerini geri almas� ve �z�r dilemesi
istendi.

Komiserin --Ben bu �niformadan utan�yorum, �imdi. Adama g�re


muamele olduk�a bu millet adam olmaz. Yaz�klar olsun �u �niforman�n
�erefine!-- diyerek kendisini �eviren polislere ve birka� davetliye
dert yand�, kendisinin hukuk fak�ltesine devam etmekte oldu�unu
ve mezun olunca bu mesle�i b�rak�p Avukat olaca��n� s�yleyerek ayr�ld�.
Merdivenleri inerken, --Art�k bu g�revin �erefi kalmad�!-- diyerek
kendi kendine s�ylendi�i duyuluyordu.

�nl� profes�r, �niforma giyince kendilerini azrail zanneden ve


vatanda�a k�pek muamelesi yapmakta hi� teredd�t etmeyen polislerden
yak�n�yordu. --Ben bunun pe�ini b�rakmayaca��m, bu e��e...�i Do�u'ya
s�rd�nece�im,-- diye s�z�ne devam etti. Etraftaki
herkes b�y�k bir hayranl�kla onu destekliyorlard�. �nl� profes�r,
ger�ekten g��l� oldu�unu herkesin g�zleri �n�nde kan�tlam�t�. Ve
onun yak�n arkada�� olmakla, biz de onun g�c�n�n korunumu i�ine
giriyorduk.

Yukar�daki etkile�ime ayr�nt�lar�yla yeniden bakal�m: Kap�y� �alan


polis, hakaret eder gibi, azarlarcas�na konu�tu. Ni�in, --Say�n ev
sahibi, gece yar�s�n� ge�mi� bulunuyor, sizin g�r�lt�n�zden uyuyamayan
birileri durumu karakola bildirdi; �u say�l� kanunun, (belirtilen)
maddesi gere�ince size gelip durumu bildirme ve g�r�lt�y�
kesmenizi s�yleme durumunday�z!-- bi�iminde konu�mad�?

Bu sorunun cevab�n� benim kadar �imdi siz de biliyorsunuz: ��nk�,


geleneksel otoriter k�lt�r i�inde polis (devlet), vatanda� (su�lu)
ile kibar ve sayg�l� konu�maz. Komiser yukar�da verilen �rnekteki gibi
vatanda�la konu�ursa, kendini g�zleyen �evresindeki polislerin,
b�y�k bir olas�l�kla g�venini yitirir.

Polis, yukar�da verilen �rnekteki gibi davransa idi, acaba ortaya


bir olay ��kmayacak m�yd�? Bu sorunun cevab�n� bilmek zor. Ev sahibinin,
demokratik de�erler �er�evesi i�inde davranarak, mevcut
durumu, yasal kurallar a��s�ndan alg�lay�p, --Peki, ikaz�n�za te�ekk�r
ederiz; istemeden bir kom�umuzu rahats�z etti�imiz i�in �zg�n�z!--
diyece�ini kimse garanti edemez. B�y�k bir olas�l�kla, --Kim
imi� g�r�lt� yapt���m�z� s�yleyen? Bizim g�r�lt� falan yapt���m�z
yok. Size telefon edenle beni y�zle�tirin; yalanlar� hemen ortaya ��kar!--
gibi geleneksel davran� t�rlerinin ortaya ��kma olas�l��� y�ksektir.

G�r�l�yor ki, --mevki sahibi-- iki ki�i �at�ma i�ine girince yasa,
kural, kimin hakl� oldu�u konular�ndan �nce, --kimin daha fazla forsu var!--
yar�mas� ortaya ��k�yor. Mevki ve forsu olan, geleneksel
k�lt�r �er�evesinde, yasa ve kurallar�n �st�ndedir.

Bir ba�ka ifadeyle, --yasa kar��s�nda herkes e�ittir-- de�eri, �a�da�


oldu�umuza kendimizi ve daha da �nemlisi, ba�kalar�n� inand�rmak
i�in yaz�lm�, g�nl�k ya�am�m�zda canl�l�k bulamam�, g�stermelik
bir de�erdir. Uzun y�llar d� �lkelerde e�itim g�rm� �nl� profes�rde
dahi k�k salamam�t�r.

Okuyucuya yeniden hat�rlatmak isterim: Bu olay� yazmam�zdaki


ama� ne profes�r� ne de polisi yermek i�indir. Hem polis, hem profes�r
bizim insanlar�m�z olarak, toplumda s�regiden psikososyal bir
olguyu sergiliyorlar. Benim de, di�er ayd�nlar gibi, bu t�r davran�lar
i�ine girip, --fors yar�mas�na-- kat�ld���m olmu�tur. Yak�ndan
g�zlerseniz, yukar�da s�ylenilen �zellikleri, baz� durumlarda kendi
davran�lar�n�zda da bulabilirsiniz.

G�zlem 4

D�rd�nc� g�zlem i�in �etin Altan'�n bir yaz�s�ndan yararlanaca��z.

Almanya'daki G�revli Ba�imamlar

--Bat� Almanya y�neticileri, Almanya'daki T�rk i��ilerinin dinsel


donat�mlar�n� geli�tirmek i�in, iki y�z on be� --Dernek-Cami-- a��lmas�na
izin vermi�ler.

Bu --Dernek Cami--lerde �zel olarak g�nderilmi� resmi g�revli


ba�imamlar vaazlar veriyorlarm�.

Bu vaazlarda ne gibi konular�n i�lendi�ini yine Almanya'da da ��kan


Anadolu adl� dinsel gazetedeki ba�imamlara ait yaz�lardan ��reniyoruz.

�rne�in bir Say�n Ba�imam ��yle yaz�yor:

--Her m�min bilmelidir ki, di�er milletlerin dinleri bat�ld�r, mensuplar�


kafirdir.--

Ger�ekten T�rklerle Almanlar�n birbirleriyle kayna��p dostluk


kurmalar�n� sa�layacak, g�zel bir ba�lang��.

Yaz� �u t�r a��klamalarla s�r�yor:

--Be�erden hi�birinin �slam dininden ba�ka din edinmesini Allah


kabul etmez. �slam �eriat�ndan ba�kas�na raz� olmaz. Bu sebeple herhangi
bir kimse �slam ile beraber bir din edinirse, ba�ka bir din benimserse,
'o dinin mensuplar�n� severse' o kafirdir, �slamdan ��km�
olur: Tecdidi iman, tecdidi nikah laz�m gelir.--
Say�n ba�imama g�re bir T�rk i��isi bir Almanla ahbapl�k eder de
onu severse, kafir olacak ve yeniden M�sl�man say�labilmesi i�in,
iman�yla nikah�n� tazelemesi gerekecektir.

Almanya'da �al�maya gidenlerin, Alman toplumunda sevilip benimsenmelerini


kolayla�t�racak, ��kl� uyar�lard�r bunlar.

Say�n ba�imam, yaz�s�nda daha ba�ka ince noktalara da dokunuyor


ve --Kafirlerin ba��na giydi�i k�f�r alameti olan gayyar giyme--
nin, --Ha� takma'n�n k�f�r oldu�unu belirttikten sonra ��yle diyor:

K�fre r�za k�f�rd�r. Bu bir akaid kaidesidir ki, herhangi bir k�fr�
icap eden �eyi bir kimse i�ler, di�er bir M�sl�man da onu ho�g�r�r,
r�za g�sterirse kafir olur. Neuzibillah. Bu noktan�n inceli�ini bilmeyip
k�fre giden, imandan ��kan nice M�sl�manlar vard�r.--

Bu uyar�ya g�re Almanya'ya i� bulmaya giden i��iler, Almanlar�n


�apka giyip boyunlar�na ha� takmalar�na r�za g�sterirlerse kafir olacaklard�r.

Kafir olmamak i�in de herhalde konuk gidilen �lkedeki Almanlar�n


�apkalar�n� kafalar�ndan, ha�lar�n� da boyunlar�ndan ��kartt�rmalar�
gerekecektir.

Birka� bin ki�iyi ge�meyen T�rkiye'deki Alman kolonisi de kendi


aras�nda bir Protestan dergi yay�nlayarak, bizim hocalar�n ba�lar�ndaki
sar�klar�, s�rtlar�ndaki c�bbeleri ��kartt�r�p ellerinden tesbihlerini
almay� �nermeye kalkarsa, bilmem tepkimiz ne olur?

D� d�nyada bizden yana ��kmayanlara, bizlere s�cakl�k g�stermeyenlere,


bizleri yeterince benimsemeyenlere �fkelenip duruyoruz.

Bunun nedenlerine ise san�r�m yeterince e�ilmiyoruz.

Hem elalemin �lkesine �al�maya gidecek, hem de onlar�n ya�am


bi�imleriyle inan�larma kar�� d�manl��� k�r�kleyecek ve onlarla
dostluk kurmay�, dinden imandan ��kma sayacaks�n.

Kusura bakmay�n ama insaf diye de bir �ey vard�r.

Laik bir cumhuriyetin resmi g�revlileri, gittikleri yabanc� �lkelerde


kendi vatanda�lar�n�n dinsel donat�m�n� geli�tirirken, toplumlararas�
yak�nla�malar� g��lendirecek bir y�netimi benimsemeli ve
T�rkleri kendi dinlerinden olmayanlara --d�man olmazlarsa
M�sl�manl�klar�ndan olacakm�-- inanc�ndaki ki�iler gibi g�stermemelidirler.

Bunun gizli a��k yank�lar� b�y�k dalgalar halinde gelmektedir


�st�m�ze.

Ayetlerin yorumlar�n� �ok geni� ve insanc�l a��lardan yapmakta


ve Bakara Suresindeki --�slam'da zorlama yoktur-- ayetini de s�k s�k
an�msamakta yararlar vard�r.

Yine --Anadolu-- gazetesine, baz� vatanda�lar�m�z, i�inden ��kamad�klar�


sorunlar�n� ��zmek i�in, ilgin� �eyler soruyorlar. �te baz�
�rnekler:

1. Bir kad�n�n, yan�nda sahibi olmad��� halde yaln�z ba��na ka�


kilometreye kadar yolculuk yapmas� caizdir?
2. Avrupa'da yap�lan ekmeklerde ��phe oldu�u s�yleniyor. Maya
al�p kendi elimle hamur ve ekmek yapmak zorunda kal�yorum. Mayada
��phe oldu�u, ��nk� mayaya margarin ya�� kar�t�r�ld��� s�ylendi.
Ne yapmal�y�m?

3. Gerek Avrupa'da, gerekse T�rkiye'de zaman zaman ailece dost


ziyaretleri yap�l�rken, ev sahipleri gelen misafirin kad�nl� erkekli
ellerini s�karak, --Ho� geldiniz-- demektedirler. Bu husus yani bir ba�ka
kad�n�n kendisine yabanc� olan bir ba�ka erke�in elini tutmas� caiz
midir?

4. Babam�n mezar ta��na bir kitabe yazd�rmak istiyorum, ne gibi


bir yaz� yazd�rabilirim?

5. Babam�n faydalanmas� i�in ne gibi bir hay�r yapabilirim?

6. Babam�n vefat�ndan daha bir sene ge�medi. Onun mezar�n�n


etraf�n� duvarla �evirmek istiyorum. Caiz midir?

7. Babam�n kendi sesinden banda okudu�u Kur'an-� Kerim'den


a�r�erif vard�r. Bu band� dinleyebilir miyim?

Resmi g�revli say�n ba�imamlardan birinin bu sorulara verdi�i


yan�tlar da �ok y�ksek d�zeylerde.

Bir kad�n, babas�, karde�i, o�lu, amcas�, day�s�, ye�eni ve kocas�ndan


ba�ka kimseyle yola ��kmamal� ve tek ba��na da doksan km'den
�ok gitmemeliymi�.

--Bro�in-- denilen k���k ekme�in d��nda, ya�s�z pi�mi� ekmeklerin


hepsi yenilebilirmi�.

Yabanc� bir erkek, kendisine nikah d�ecek kadar yabanc� olan


kad�nlar�n ellerini tutamazm�. Haramm�. B�yle bir haram� i�lemek
cehennemde ate�i tutmaktan farks�zm�.

Yukar�da verilen yaz�, geleneksel otoriter k�lt�r�n baz� �nemli


boyutlar�n� vurguluyor.

1. D�nya g�r��: --Ger�ek-- bilimsel d��nceye de�il, gelenek ve


g�reneklere dayanarak tan�mlan�r.

2. �nsan�n do�as�: �nsan�n do�as� (kul) ve ya�am�n�n amac� (kulluk


etmek) belirlidir. Bunu soru�turmak tehlikelidir.

3. �nsan�n do�ayla ili�kisi: �nsan�n do�ayla ili�kisinin ne olmas�


gerekti�i tan�mlanm�, Kuran'da belirtilmi�tir.

4. De�i�im: ��inde ya�an�lan toplumsal ortam de�i�se dahi, ki�i


de�i�memeli, eski bildi�i gelenek ve g�renekleri devam ettirmelidir.

5. E�itlik/Hakkaniyet: �nsanlar birbirlerine e�it de�ildir; �zellikle �slam


dininden olmayanlara, e�it g�z�yle bak�lamaz.

6. E�itim: Ara�t�r�c� ve ele�tirici ki�i, iman� zay�f olan, ��phe eden


ki�idir. Bilinmesi gerekenler a��k se�ik s�ylenmi�tir; �nemli olan ki�inin
bu bilgileri ��renmesi ve hayat�n� bu bilgiler �er�evesinde ya�amas�d�r.
7. Kad�n erkek ili�kisi: Kad�n�n ve erke�in nas�l davranmas� gerekti�i
bellidir; kad�n kad�nl���n�, erkek de erkekli�ini bilerek verilen s�n�rlar
i�inde ili�ki kurmal�d�r. Bu s�n�rlar�n d��na ��kman�n b�y�k
sak�ncalar� vard�r.

8. Din ve devlet ili�kisi: Din; ki�inin sadece i� d�nyas�na ait bir olgu
de�ildir; din bireyin ya�am�n�n t�m�n� belirlemeli ve ona y�n
vermelidir.

�etin Altan'�n yaz�s�na s�z konusu olan T�rkler ne ahmakt�r, ne


de k�t�; onlar, kendi bildikleri d�zen i�inde anlaml�, iyi ve tutarl� bir
ya�am d�zeni olu�turma �abas� i�indedirler.

Burada �u noktay� da belirtelim: Geleneksel otoriter k�lt�r �zellikleri,


sadece �slam dininden kaynaklanan bir d�nya g�r�� de�ildir.
Hemen hemen b�t�n d�nya dinleri, bu dini temsil eden ki�iler
b�y�k kudretler ele ge�irdi�i zaman yozla�m� ve ilk kayna��ndaki
amac�ndan sapt�r�lm�t�r.

--Yobaz-- kelimesi, dinin kayna��ndaki temel anlam sistemini bilmeden,


dini yorumlar� darla�t�ran ve dini kudret kazanma mekanizmas�
haline getiren kimselere verilen add�r. Her dinde yobaz vard�r.
Her din, kendi tarihi i�inde belirli devrelerde yozla�t�r�lm� ve yobazlar�n
hakimiyeti alt�nda kalm�t�r. Dinler tarihini inceleyenler,
yozla�t�rman�n ve kudret elde etmek i�in dini kullanman�n her dinin
tarihinde yer ald���n� bilirler.

Bu anlamda, yukar�da yaz�lanlar� �slamiyet'e kar�� al�nm� bir tav�r


olarak yorumlamak yanl�t�r; burada, belirli bir d�nya g�r��n�n,
bir dizi k�lt�r de�erlerinin tart��lmas� yap�l�yor.

Daha �nce s�z� edilen K�z�lderili Reislerin kendi e�itimlerinin,


kendi ya�am nizamlar�n�n daha �st�n oldu�una inand�klar� gibi, halk�m�z da,
do�al olarak, kendilerininkinin Almanlar�n ya�am nizam�ndan
daha �st�n oldu�una inan�r. K�z�lderili --Ni�in ben beyaz
adam�n kar��s�nda s�rekli yenik d��yorum?-- sorusunu sormaz.
B�yle bir soruyu sorabilmek, d�nyay� ve kendini sistematik bi�imde
g�zlemeyi gerektirir. K�z�lderili k�lt�r�nde, bu t�r bir ele�tirisel d��nce
yetene�i geli�tirme olana�� yoktu; bu nedenle, bu t�r sorunlar
�nemsenmemi� ve �zerinde durulmam�t�r.

Ayn� nedenle, geleneksel k�lt�r anlay�� i�inde yeti�mi� ki�iler,


--Neden T�rkiye ekonomisi bana i� verecek, rahat bir ya�am sa�layacak
g��te de�il, ni�in Almanya'ya gelmek zorunda kald�m?-- sorusuna
pek ilgi duymazlar. Bu t�r soru sorabilme, ele�tirici d��nceyi benimsemi�
bir kafa gerektirir.

��i, b�yle bir e�itimden nasibini alamam�t�r. Onun �a�da� de�erler


i�inde d��nmesini beklemek, insafs�zl�k olur. Geleneksel k�lt�r
de�erlerini en iyi temsil eden imam, bilimsel d��ncenin �r�n�
olan otomobili, radyoyu; TV'yi teredd�ts�z kullan�r, hasta olunca
doktora gider, ameliyat masas�na yatar, ne var ki s�z� edilen K�z�lderililer
gibi, soru�turma a�amas�na gelemez.

Yeniden Bak�

Onuncu B�l�mde --�leti�im Manzaralar�-- ba�l��� alt�nda s�z� edilen


olaylara, �imdi yeniden bir g�z atal�m. Hava alan�ndaki koridorlar�n
asker k�las� gibi gri renkte olmas�, polislerin su�lu ararcas�na, --as�k
suratl�-- olarak yolcular� g�zden ge�irmesi, hava yollar�nda g�revli
bayan�n --tan�d���n�-- pasaport i�lemleri i�in kuyru�un ba��na almas�,
hamal�n g�mr�k i�lemine getirdi�i kolayl�k, ba��ra �a��ra aralar�nda
konu�an taksi �of�r�n�n, park edilmeyecek yere park etme izni veren
trafik polisinin davran�lar�, yukar�da s�z� edilen geleneksel otoriter
k�lt�r�n boyutlar� i�inde rahatl�kla a��klanabilir.

�zg�rl�k�� �a�da� uygarl�k de�erlerinin resmen y�r�rl�kte oldu�u,


�te yandan geleneksel otoriter de�erlerin uyguland��� �lkemizde,
iki de�er d�zeni vard�r. Aile i�inde ve samimi sosyal durumlarda
geleneksel otoriter k�lt�r�n de�erleri kullan�l�r, resmi durumlarda da,
g�stermelik davran� d�zenine ge�ilir. �ki de�er d�zenine
sahip olma, T�rk insan�n�n temel karakteristiklerinden biri olmu�tur.

KAYNAKLAR

A�ao�lu, Adalet, �lmeye Yatmak. �stanbul: Remzi Kitabevi, 1973.

Alexander, C., The City as a Mechanism for Sustaining Human Contact.


Ewalt, William (ed.) Environment for Man: The Next Fifty Years Bloomington,
Indiana: Indiana University Press, 1967, s. 67.

Averchenko, A. View Point. Kruzer, J. R. ve L. Cogan (ed.) Studies in Prose


Writing. New York: Holt, Rinehart & Winston, Inc., 1966.

Bach, G., Wpyden, P. The Intimate Enemy. New York, N. Y.: Avon Books,
1968, s. 47-48.

Birdwhistell, R. Kinesics and Context. New York: Ballantine, 1970.

Bozok, Erdo�an. Modern �a�. �stanbul: Nil Yay�nevi, 1972.

Brunner, J. The Long Result. Penguin Books, Harmondsworth, Middlesex, 1968.

Cummings, E. E. Adler, R. ve N. Towne (ed.) Interpersonal Communication.


Corte Madera, California: Rinehart Press, 1975, s. 58.

C�celo�lu, D. --Facil Code in Affective Communication--. Comparative Group


Studies, Vol. 3, No. 2, 1972.

C�celo�lu, D. --�� Farkl� K�lt�rde Y�z �fadeleriyle Bildiri�im--. Tecr�bi


Psikoloji �al�malar�, Cilt 6, 1968.

Davitz, J., Fear, Anxiety, and the Perception of Others. Journal of General
Psychology, 61, s. 169-173, 1959.

Geertz, C. The Interpretation of Culture. New York: Basic Books, 1973

Gibb, J. R., Defensive Communication. journal of Communication, 9,


s.141-148, 1961.

Gordon, T., Parent Effectiveness Training. New York, N. Y.:


Peter H. Wyden, Inc., 1970, s. 67-69.

Hall, E. T. The Silent Language. New York: Doubleday, 1959.

Hall. E. T. The Hidden Dimension. Gordon City, New York: Anchor Books,
Doubledey, 1968.
Herskovits, M. Cultural Anthropology. New York: Knopf, 1955.

James, William. The Stone, G. P. ve H. A. Farberman (ed.) Social Psychology


Through Symbolic Interaction. Waltham, Mass.: Ginn -Blaisdall, 1970, s. 373.

Keesing, R. 'Theories of Culture.-- Annual Review of Anthropology, 3, 1974,


73-97

Kuzgun, Y�ld�z, --Ana-Baba Tutumlar�n�n Bireyin Kendini Ger�ekle�tirme


D�zeyine Etkisi.-- Hacettepe Sosyal ve Be�eri Bilimler Dergisi, Cilt 5, 1973,
s. 57-70.

Lanfield, A., A Movement Interpretation of Threat. Journal of Abnormal and


Social Psychology, 49, s. 1954, 529-532.

Lichtenberg, P., --Emotional Maturity as Manifested in Ideational


Interaction--. Journal of Abnormal and Social Psychology, 50, 1955,
s. 298-301.

Masten, Ric, A Thin Body of Work. New York, N. Y.: Academic Authors, Inc.
1972, s. 87.

Mead, George Herbert. Self as a Social Object, Stone, G. P. ve H. A.


Farberman (ed.) Social Psychology Through Symbolic Interaction.
Waltham, Mass.: Ginn -Blaisdall, 1970, s. 383.

Nesin, Aziz, --�ok ��k�r--, Deliler Bo�and�. �stanbul: D��n Yay�nevi, 1967,
s. 97-100.

Nesin, Aziz. --Bizim Hem�eri--, Toros Canavar�. �stanbul: D��n Yay�nevi


1968a.

Nesin, Aziz. --Yerli Mallardan Pazen Ald�m--, Deliler Bo�and�.


�stanbul: D��n Yay�nevi, 1968b.

Nesin, Aziz. --Helal Olsun--, Aferin, hikayeler. �stanbul: Tekin


Yay�nevi, 1978, s. 90-96.

Nolte, Dorothy Law. Children Learn What They Live. Adler, R. ve


N. Towne (ed.) Interpersonal Communication. Corte Madera, California:
Rinehart Press, 1975, s. 43.

Rogers, Everett M., Mass Media and Interpersonal Communication. Ithiel de


Sola Pool ve Frederick W. Frey (ed.) Handbook of Communication Chicago,
Illinois: Rand McNally College Publishing Co., 1973, s. 290-312.

Schrumm, Wilbur, Mass Media and National Development. Stanford, California:


Stanford University Press, 1964, s. 27-32.

Schutz, Willim. Here Comes Everbody, Adler, R. ve N. Towne (ed.)


Interpersonal Communication . Corte Madera, California: Rinehart Press,
1975, s. 34

Stevens, Barry. Curtain Raiser. Rogers, Cari R. ve Barry Stevens (ed.)


Person to person. New York: Pocket Books Edition, 1975, s. 1-2.

Thayer, W., General Semantics. New York: Harper and Row, 1963, s. 326.

Toffler, Alvin, Future Shock. London: Pan Books, Ltd., 1970.


Watzlawick, P., Beavin, J. H., Jackson, D. D Pragmatics of Human
Communication: A Study of Interactional Patterns; Pathologies, and
Paradoxes. New York: W. W. Norton & Co. (1967).

Yunt, Perihan (Onat). Ki�isel Konu�ma, Ankara, 1978.

:::::::::::::::::

You might also like