You are on page 1of 105

acil kapama vanası (Alm. schnelles Schlussventil; Fr. robinet à fermeture rapide, m; İng.

quick closing
valve) mak. Servis ve dinlendirme yakıt tanklarından yakıt çıkışını sağlayan ve yangın gibi acil durumlarda
makine dairesi dışından hidrolik, pnömatik veya mekanik olarak kapatılabilen bir çeşit vana.

Ackermann direksiyonu (Alm. Ackermann Lenkung, f; Fr. direction Ackermann, f; İng. Ackermann
steering) mak. Dönmekte olan bir taşıtın tekerleklerinin yana kaymasını önleyebilmek için ön tekerlek eksenlerinin
arka tekerleklerin ekseni üzerindeki bir noktada kesişmeleri ilkesine dayanarak ön tekerleklere yön verilmesi.

aç-kapa kontrol (Alm. Ein-Aus-Regelung, f; Ein-Aus-Steuerung, f; Zweipunktregelung, f; Fr. commande marche-


arrêt, f; commande tout-ou-rien, f; İng. bang-bang control; on-off action; on-off control) mak. Oransal, türevsel ya
da tümlevsel kontrole göre en yalın otomatik kontrol tipi olan ve çıkış basamak değerlerinin birinin sıfır olduğu iki
değerli davranışlar; eşanlam: ikili kontrol.

açık döngü aktarım fonksiyonu (Alm. Übertragungsfunktion offenen Regelkreises, f; Fr. fonction de transfert en
boucle ouverte, f; İng. open loop transfer function) mak. Bir kontrol sisteminin döngüsündeki tüm aktarım
fonksiyonlarının seri halde matematiksel çarpımı.

açık döngülü kontrol (Alm. offene Regelung, f; Fr. commande en boucle ouverte, f; régulation en chaîne
ouverte, f; İng. open loop control) mak. Çıkış işaretinin geribesleme noktasına bağlanmadığı, dolayısıyla tüm
kontrol eyleminin giriş işaretiyle gerçeklendiği kontrol türü.

açık kalıpta dövme (Alm. Freiformschmieden, n; Hammerschieden, n; Fr. en matrice ouverte; forgeage libre, m;
İng. hammer forging; open-die drop forging; open die forging; smith forging) mak. Bir çekiç başının belirli bir
yüksekliğe kadar kaldırılıp bir örs üzerinde açıkta duran soğuk ya da sıcak iş parçasının üzerine düşürüldüğü
dövme ve şekil verme işlemi; eşanlam: açık kalıp şahmerdan dövme.

açık kanal akışı (müh. serbest yüzeyli akış) (Alm. Freispiegelströmung, f; offene Kanalströmung, f; Fr. écoulement à
surface libre, m; İng. free-surface flow; open channel flow) mak. Bir yüzeyi atmosfere açık bir yataktaki ya da
oluktaki akış olarak tanımlanan, akışkanlar mekaniğindeki üç temel akıştan biri.

açılı kesme (Alm. Schrägschneidvorgang, m; Fr. coupe oblique, f; İng. oblique cutting; three clamped joint
dimensional cutting) mak. Kesici takımın ana kesen ağzının, kesme doğrultusu ile belirli bir eğim açısı ile teması
sonucunda talaş kaldırması.

açılır tavan (Alm. Schiebedach, m; Fr. toit ouvrant, m; İng. sliding roof; sun roof) mak. Körük ya da kapak
biçiminde açılabilen taşıt tavanı.

açınım eğrisi (Alm. Evolvente, f; Involute, f; Fr. courbe développante, f; développante, f; İng. evolvent; involute;
involute of a curve) mak. 1. Bir eğri üzerinde bir ucu tespit edilmiş ve gerilmiş ipin, eğri üzerine sarılması
sırasında diğer ucunun oluşturduğu yörüngesi; eşanlam: düreç, evolvent. 2. Dişlilerde temel daire üzerine sarılı
ipin ucunun, daire sabit tutularak açılması esnasında çizdiği eğri.

açısal konum (Alm. Winkelposition, f; Fr. position angulaire, f; İng. angular position) mak. Referans bir eksen
takımına göre dönme hareketi yapan bir cismin radyan ya da derece cinsinden konumu.

açısal momentum (Alm. Drehimpuls, m; Impulsmoment, n; Fr. quantité de mouvement angulaire, f; moment
cinétique, m; İng. angular momentum) mak. 1. Büyüklüğü konum ve doğrusal momentum vektörlerin
büyüklükleriyle aralarındaki açının sinüsünün çarpımına eşit olan vektörel nicelik. 2. Belirli bir nokta etrafında
dönen noktasal bir cismin konum vektörü ile doğrusal momentum vektörünün vektörel çarpımı.

açısal momentum korunumu (Alm. Drehimpulserhaltung, f; Fr. conservation de quantité de mouvement


angulaire, f; İng. conservation of angular momentum) mak. Dönen bir cismin açısal momentumunun dışarıdan bir
tork uygulanmadığı sürece sabit kalması gerektiğini belirten ilke.

açısal momentum teoremi (Alm. Drehimpulstheorem, n; Fr. théorème du moment cinétique, m; İng. angular
momentum theorem) mak. Bir sistemin belirli bir noktaya göre açısal momentumunun (zamanla değişimi) zamana
göre türevinin, verilen noktaya göre sisteme etki eden net torka eşit olduğunu savlayan teorem.

açısal yerdeğişim (Alm. Winkelverschiebung, f; Fr. écart angulaire, m; İng. angular deviation; angular
displacement) 1. mak. Dönel makinelerde eşzamanlı olarak dönmekte olan iki parçanın bağıl faz açısı; eşanlam:
açısal konum farkı. 2. müh. Bir cismin belirli bir eksene göre dönme hareketinde belirli bir doğrultusundaki radyan
ya da derece cinsinden eksene göre gerçekleşen konum farkı.

açma basıncı (Alm. Öffnungsdruck, m; Fr. pression de début d'ouverture, f; pression de tarage, f; İng. cracking
pressure; opening pressure; relieving pressure) mak. Bir tek yönlü vananın çalışabilmesi için gerekli minimum
yukarı akış basıncı; eşanlam: açılma basıncı.

adyabatik (kim. adiyabatik) (Alm. adiabatisch; Fr. adiabatique; İng. adiabatic) 1. mak. Sistemin çevresiyle ısı
türünde enerji alışverişinde bulunamayacak biçimde yalıtılmış olması; eşanlam:
ısıgeçirmez. 2. meteo. Atmosferde sıcaklıkların sadece atmosferik basıncın artması ve azalmasına bağlı olarak
genleşme ve büzülme sonucu gerçekleşmesi gibi sistemde çevreyle herhangi bir ısı alışverişi olmadan
gerçekleşen termodinamik değişim.

adyabatik akış (Alm. adiabatische Strömung, f; Fr. écoulement adiabatique, m; İng. adiabatic
flow) mak. Çevresiyle ısı alışverişi olmayan akış.

ağaç vidası (Alm. Holzschraube, f; Fr. vis à bois, f; İng. wood screw) mak. Tahta parçalarını birleştirmek için
kullanılan, sivri uçlu ve kafa kısmında diş bulunmayan bir bölge olan vida çeşidi.

ağdalı akış (Alm. viskoze Strömung, f; Fr. ecoulement visqueux, m; İng. viscous flow) mak. İç sürtünme
gerilmesinin yok sayılamayacak kadar büyük olduğu, dolayısıyla akışkanın katmanları arasındaki sürtünme
kuvveti yüzünden katmanların birbiri üzerinde kaydığı girdapsız akış; eşanlam: viskoz akış.

ağdalılık (yerb. vizkozite) (Alm. Viskosität, f; Fr. viscosité, f; İng. viscosity) mak. 1. Bir akışkanın, genellikle
sıcaklıkla değişen bir katsayı ile ifade edilen, akmasına karşı çekim ve sürtünme kuvvetleri nedeniyle gösterdiği iç
direnci; eşanlam: ağdalık. 2. Newtoncul akışkanlarda bir noktadaki ve bir doğrultudaki kayma gerilmesinin ona dik
doğrultudaki hız gradyanına oranı.

ağdalılık katsayısı (Alm. Viskositätskoeffizient, m; Fr. coefficient de viscosité, m; İng. viscosity


coefficient) mak. Bir akışkanın akış halinde gösterdiği direncin derecesi; birbiriyle temas halindeki iki akışkan
katmanı arasında birim alan başına etkiyen sürtünme kuvvetinin (kayma gerilmesinin) hız gradyanına bağlı
olduğunu gösteren orantı katsayısı.

ağızcık (Alm. Blende, f; Mundloch, n; Fr. orifice, m; İng. orifice) mak. Bir boru, levha ya da cismin herhangi bir
ağız ya da deliği; eşanlam: orifis.

akaryakıt göstergesi (Alm. Kraftstoffanzeige, f; Fr. jauge d'essence, f; İng. fuel gauge) mak. Akaryakıt
deposundaki sıvının niceliğini ölçen her tür mekanik ya da elektronik ölçüm aygıtının ölçüm değerini gösteren
parçası.

akıcılık deneyi (Alm. Test zur Bestimmung des Fließverhaltens, m; Fr. test de coulabilité, m; İng. fluidity
test) mak. Döküm alaşımlarının akıcılığını belirlemek için gerçekleştirilen döküm helisi deneyi.

akıllı robot (Alm. intelligenter Roboter, m; Fr. robot intelligent, m; İng. intelligent robot; smart robot) mak. Bir ya
da birden çok algılayıcı ile donatılmış, güçlü işlemci ve bellek kapasitesine sahip, akıl yürütme, durum
değerlendirme, gezinge planlama, şekil tanıma, hatalardan kendini kurtarma ve öğrenebilme gibi yetenekleri olan
robot.

akıllı sistem (Alm. intelligentes System, n; Fr. système IA, m; système intelligent, m; İng. intelligent system; SI
system) mak. Tanılama, analiz etme ve karar vermek üzere algılama, eyleme ve kontrol fonksiyonlarını içeren,
yapay zekâ ile donatılmış sistem.

akım fonksiyonu (Alm. Strömungsfunktion, f; Fr. fonction de courant, f; İng. stream function) mak. İki boyutlu
akışlarda akış çizgisi boyunca sabit kalan fonksiyon.

akış ayrılması (Alm. Grenzschichtablösung, f; laminare Ablösung, f; Fr. décollement de l'écoulement, m; İng.
boundary layer separation; flow separation) mak. Bir cisim etrafındaki ağdalı akışta, ters basınç gradyanı altındaki
sınır tabakanın cisim yüzeyini izleyemez duruma gelerek yüzeyden ayrılması ve girdaplar oluşturması durumu;
eşanlam: sınır tabaka ayrılması.

akış bozucu tel bkz. mak. türbülanslı akış tetikleyicisi.


akış bölücü (Alm. Stromteiler, m; Fr. diviseur de débit, m; répartiteur de débit, m; İng. flow divider) mak. Bir
hidrolik devrede akışı iki veya daha fazla eşit yola bölmek ve basınç farklarını denkleştirmek için kullanılan cihaz.

akış çizgisi 1. (Alm. Stromlinie, f; Fr. ligne de courant, f; filet de liquid, m; İng. streamline) mak. Herhangi bir anda
hız vektörüne teğet çizgilerin birleştirilmesiyle elde edilen ve akışkanın bulunduğu bütün uzayı kaplayan eğri
ailesindeki eğrilerden her biri. 2. (Alm. Flusslinie, f; Fr. ligne de champ, f; İng. flow line) müh. Bir F vektör
alanında, x’(t) türev olmak üzere, x’(t) = F(x(t)) bağıntısını sağlayan x(t) gezingesi.

akış doğrultucu (Alm. Strömungsgleichrichter, m; Fr. stabilisateur d'écoulement, m; tranquilliseur, m; İng. flow
straightener) mak. Akışkanlar için daha hassas ölçümler elde etmek üzere türbülanslı akışları düzeltmeyi
amaçlayan düzenek.

akış eğrisi (Alm. Fließkurve, f; Fr. courbe de liquidité, f; İng. flow curve) 1. inş. Kurutulmuş zemin numunelerine
değişik oranlarda su katılarak hazırlanan deney elemanları üzerinde yapılan Atterberg Limit Deneylerinde ölçülen
darbe sayılarının yarı-logaritmik x-ekseninde, zemin nem içeriğinin ise y-ekseninde ifade edilmesi ile elde edilen
ve zeminin içerdiği nem oranına göre kıvamlılığının tanımlanmasında kullanılan grafiksel ilişki. 2. mak. Akışkanlar
mekaniğinde, bir sıvının dinamik ağdalıkla kayma gerilmesinin zamanla değişimini gösteren eğri.

akış görselleştirme (mak. akış görüntüleme) (Alm. Strom-Visualisierung, f; Fr. visualisation de courant, f; İng. flow
visualization) mak. Akışkanlar mekaniğinde nicel ve nitel değerlendirmelere varabilmek amacıyla akış örüntülerini
görünür kılma.

akış görüntüleme bkz. mak. akış görselleştirme.

akış göstergesi (Alm. Ablaufanzeiger, m; Fr. indicateur de débit, m; İng. flow indicator) mak. Saydam bir boru ya
da vana aracılığıyla akışın varlığını ya da miktarını gösteren aygıt.

akış kaynaklı titreşim (Alm. strömungsinduzierte Schwingungen, pl; Fr. vibration causée par l'écoulement, f;
vibration sous l'écoulement, f; İng. flow-induced vibrations) mak. Türbin palası, uçak kanadı, boru gibi bir taşıyıcı
akışkan ortamda bulunan bir yapıda, akışkanın dinamik kuvvetleri ile yapının eylemsizlik, elastik kuvvetleri ve
sönümlendirme kuvvetleri arasındaki etkileşim sonucu meydana gelen mekanik titreşimler.

akış kontrol vanası (Alm. Mengenregelventil; Strömungsventil, n; Stromventil, n; Fr. soupape de limitation de
débit, f; robinet de reglage, m; İng. flow control valve; flow regulating valve) mak. Hidrolik ya da pnömatik
eyleyicilerle donatılmış akışın debisini ve/veya basıncını ayarlayan vana; eşanlam: akış ayar vanası.

akış lülesi (Alm. Fluss-Düse, f; Fr. tuyère, f; ajutage, m; İng. flow nozzle) mak. Geçici basınç kaybı oluşturarak
girişindeki ve çıkışındaki statik basınçları ölçmek suretiyle akış debisini belirlemek için kullanılan lüle.

akış tüpü (Alm. Stromröhre, f; Fr. tube de courant, m; İng. streamtube) mak. Akışkanlar mekaniğinde sınır
yüzeyleri kapalı bir eğriden geçen akış çizgilerince oluşturulan sanal tüp.

akışın çıkış çizgisi (Alm. Streichlinie, f; Fr. ligne d'émission, f; strie du courant, f; İng. streakline) mak. Değişik
zamanlarda, belirli bir noktadan geçmiş olan tüm akışkan parçacıklarının oluşturdukları iz; örneğin, akışkan
üzerinde bir noktaya sürekli bir izleyici madde damlatılan bir deneyde, bu noktanın filmine yansıyan görüntüsü.

akışkan basıncı (Alm. Flüssigkeitsdruck, m; Fr. presion fluide, f; İng. fluid pressure) 1. mak. Bir akışkanın
herhangi bir noktasındaki bir özelliği olan ve etki ettiği yüzeye uyguladığı kuvvetle ölçülen
basınç. 2. yerb. Kayaçlar içindeki ufak boşluklarda gözeneklerde veya tane sınırlarında bulunan akışkanın neden
olduğu basınç.

akışkan gücü kontrolü (Alm. Fluidleistungssteuerung, f; Fr. contrôle de puissance hydrolique, m; İng. fluid power
control) mak. Hidrolik güç kontrolü ve pnömatik güç kontrolü olmak üzere iki türü bulunan ve akışkan basıncının
artırılması sonucu oluşan gücün kontrolü.

akışkan sorgucu (Alm. Abluftfahne, f; Fr. panache, m; İng. plume) mak. Bir akışkanın başka bir akışkan içindeki
yoğunluk farkının yarattığı doğal taşınım hareketi sırasında ya da cebri olarak jet halinde fırlatıldığı zaman aldığı
şekil; eşanlam: akışkan sütunu.

akışkanlar dinamiği (Alm. Dynamik der Flüssigkeiten, f; Strömungslehre, f; Fr. dynamique des fluides, f; İng. fluid
dynamics) mak. Akışkanların akışı ile ilgilenen akışkanlar mekaniğinin alt dalı.
akışkanlar mekaniği (Alm. Flüssigkeitsmechanik, f; Strömungsmechanik, f; Fr. mechanique des fluides, f; İng.
fluid mechanics) mak. Sıvı, gaz ve plazma benzeri akışkanları ve onlara etki eden kuvvetleri inceleyen bilim dalı.

akışkanlı aygıt (Alm. Fluidelement, n; Fr. dispositif fluidique, m; İng. fluidic device) mak. Akışkan gücüyle analog
ya da sayısal işlemler gerçekleştiren, genellikle hareketli parçası bulunmayan alet.

akışla sürüklenme (Alm. Mitnahme, f; Aufströmen, n; Fr. entraînement, m; İng. entrainment) mak. 1. Akış
halindeki bir gazın içinde sıvı damlacıkların ya da katı parçacıkların sürüklenmesi. 2. Bir sıvının başka bir sıvının
içinde türbülanslı akışla yer değiştirmesi. 3. Gaz kabarcıklarının ya da katı parçacıkların akış halinde bir sıvı içinde
sürüklenmesi.

aks (teks. kros) 1. (Alm. Kreuz, n; Fr. croix, f; İng. cross) teks. Tekstil basmacılığında, desenin tam ya da ölçekli
olarak küçültülmüş boyutlardaki tekrar aralığı ölçülerini belirleyen hassas, ince, "+" şeklindeki
işaret. 2. bkz. mak. dingil.

aks aralığı bkz. mak. dingil açıklığı.

aks kovanı (Alm. Achsmanschette, f; Fr. soufflet pare-poussière d'arbre de roué, m; İng. drive axle
boots) mak. Taşıtlarda konik ve akordiyon şeklinde büzülmüş olan ve tekerleklere gelen millerin üzerine
geçirilerek bağlantı noktalarındaki yağın dışarı çıkmasını ve dışarıdan pislik gelmesini engelleyen kılıf.

aktarma organı (Alm. Antriebseinheit, f; Kraftübertragung, f; Fr. unité d’entraînement, f; İng. driveline; power
train) mak. Motor tarafından üretilen gücü kullanım noktasına aktaran, şanzıman, şaft ve tork dişlileri gibi
parçaların tümü.

aktarma pompası (Alm. Übernahmepumpe, f; Fr. pompe de transfert, f; İng. transfer pump) mak. Yağlama yağı,
yakıt, su, sintine veya çamur gibi herhangi bir akışkanı bir yerden veya tanktan alarak başka bir yere veya tanka
basan pompa.

aktif güneş enerjisi sistemi (Alm. aktives Sonnensystem; Fr. système solaire actif, m; İng. active solar
system) mak. Motor, pompa ve vana gibi mekanik aygıtlar kullanan güneş enerjili ısıtma ve soğutma sistemleri.

aktif sistem (Alm. aktives System, n; Fr. système actif, m; İng. active system) 1. elk. Bir radyo ya da radar
sistemi için bir ışın gönderici düzene ya da alıcı verici düzene sahip olan sistem. 2. mak. 1. Bir iç mekânın veya
bir sistemin havalandırma, ısıtma ve iklimlendirmesinin mekanik bir düzenle ve elektrik ya da gaz gibi bir
kaynaktan enerji çekerek gerçeklenmesi. 2. Bir sistemin, yapının, makinenin koşullarını iyileştirmek için dışarıdan
ek enerji beslemesine dayalı düzenlemeler.

aktif titreşim kontrolü (Alm. aktive Vibrationkompensation, f; Fr. contrôle actif de la suppression des vibrations,
m; İng. active vibration control) mak. Bir sistem üzerindeki titreşimlerin bastırılması amacıyla dışarıdan enerji
alarak sistemde oluşan kuvvetlere eşit ve ters yönlü aktif kuvvet ya da momentlerin uygulanması.

aktif titreşim sönümleyici (Alm. aktiver Dämpfer; Fr. suppresseur actif à vibration, m; İng. active vibration
controller; active vibration suppressor) mak. Bir titreşime genliğiyle ve hızıyla orantılı ters bir kuvvet geribeslemesi
ile titreşimin sönümlenmesini sağlayan aygıt; eşanlam: aktif titreşim söndürücü.

aktivasyon fonksiyonu (Alm. Aktivierungsfunktion, f; Fr. fonction d’activation, f; İng. activation


function) mak. Yapay sinir ağlarında bir nöronun giriş değerlerine ve o andaki bağlantı ağırlıklarına bağlı olarak
çıkış değerini hesaplayan fonksiyon; eşanlam: etkinleştirme fonksiyonu.

alan eylemsizlik momenti (Alm. Flächenträgheitsmoment, n; Fr. moment quadratique, m; İng. area moment of
inertia; moment of inertia of plane area; second moment of area; second moment of inertia) mak. Bir alanın
sonsuz küçük bir parçasının, bu alanın yer aldığı düzlemdeki bir eksene olan uzaklığının karesi ile çarpılıp bu
çarpımın tüm alan üzerinde tümlevi alınarak hesaplanan ve çubuk elemanların eğilme direnci hesabında
yararlanılan büyüklük; eşanlam: ikinci eylemsizlik momenti.

alçak basınçlı döküm (Alm. Niederdruckguss, m; Fr. moulage à basse-pression, m; İng. low-pressure casting;
low-pressure permanent mold casting) mak. Sıvı metalin üstten uygulanan 0,3-0,8 barlık basınç altında, yükseltici
bir refrakter kullanılarak kalıbın alttan doldurulmasına dayalı döküm tarzı.
alet (kim. enstrüman) 1. (Alm. Werkzeug, m; Fr. outil, m; İng. tool; utensil) mak. Bir işin yapılmasında, bir makinenin
ya da motorun sökülmesi veya takılması, ayarı ya da işletilmesinde kullanılan nesne. 2. müh. 1. Bir işin
yapılmasını kolaylaştıran, bir amaca erişme aracı olan herhangi fiziksel bir nesne; eşanlam: araç. 2. (Alm.
Instrument, n; Fr. instrument, m; İng. instrument) Maddelerin nitelik ve niceliklerinin belirlenmesinde, ayırma ve
saflaştırılmalarında kullanılan özel olarak tasarımlanmış cihaz.

alın dişli mekanizma (Alm. Geradverzahnung, f; Fr. engrenage cylindrique à denture droite, m; İng. spur gear
mechanism) mak. Eksenleri aynı düzlemde paralel olan iki mil arasında güç ve devir ileten dişli çarklar.

alın kaynağı (Alm. Stumpfschweissverbindung, f; Fr. assemblage par soudage en bout, m; İng. butt welded
joint) mak. Elektrik akımıyla ısıtılan kaynak yapılacak parçaların birbirine temas ettiği anda elektrik akımı kesilerek
yapılan kaynak türü.

allen başlı cıvata (Alm. Inbusschraube, f; Fr. boulon barillet, m; İng. socket head bolt) mak. Altıgen şeklinde oyuk
başlıklı cıvata; eşanlam: allen cıvata.

alt akma noktası (Alm. untere Fliessgrenze, f; Fr. limite inférieure d'écoulement, f; İng. lower yield
point) mak. Akma bölgesinde malzemenin ulaştığı en düşük gerilme değeri.

alt boşluk yüksekliği (Alm. Bodenfreiheit, f; Fr. garde au sol, f; dégagement au-dessus du sol, m; İng. ground
clearance) mak. Bir taşıtın altının çarpmadan geçebileceği en üst yükseklik; eşanlam: yerden yükseklik.

alt harmonik salınım (Alm. subharmonische Oszilation, f; Fr. oscillation sous-harmonique, f; İng. subharmonic
oscillation) mak. Bir sistemin temel doğal salınım frekansının alt katlarında oluşan, kaymalı ya da rulmanlı
yataklar, anahtarlamalı elektrik güç üreticileri gibi sistemlerde karşılaşılan salınımlar.

alt koruma levhası (Alm. Kufenblech, n; Fr. plaque de protection du carter inférieur, f; İng. skid
plate) mak. Taşıtlarda karteri, vites kutusunu, yakıt deposunu vb. korumak üzere taşıtın altına tutturulan plaka.

alt ölü nokta (Alm. unterer Totpunkt, m; Fr. point mort bas, m; İng. bottom dead center) mak. İçten yanmalı
makinelerde pistonlu pompa ve hava kompresörlerinde biyel ve krankın aynı doğrultuda olduğu, dolayısıyla silindir
hacminin en büyük olduğu piston konumu.

alttan aşma (Alm. Unterschreitung, f; Fr. sous-dépassement, m; İng. undershoot) mak. Kararlı dinamik bir
sistemin basamak türü bir giriş işaretine karşı çıkışının en büyük değerinin referans değeri ile alttan farkı.

alttan kesme bkz. mak. dip oyuğu açma.

ana makas yaprağı (Alm. Hauptfederblatt, m; Fr. lame maîtresse, f; İng. main spring leaf) mak. Yaprak yaylarda
en üstteki en uzun dilim.

ana yatak (Alm. Grundlager, m; Kurbelwellenlager, m; Fr. palier principal; palier de vilebrequin, m; İng. main
bearing) mak. Dizel makinelerdeki krank milini taşıyan yataklardan herhangi biri.

anafor 1. (Alm. Wirbelstrom, m; Fr. tourbillon, m; İng. whirlpool) denz. 1. Bir akım içinde bulunan dolgun
cisimlerin akışın aşağı tarafında oluşan, belirli bir yapı göstermeyen dönüş hareketiyle karakterize edilen, yüksek
enerji ve burgaçlığa sahip akışkan hareketi. 2. Denizlerde büyük ölçekli akıntı döngüsü. 2. (Alm. Drall, m; Fr.
tourbillon, m; İng. swirl) mak. İçten yanmalı motorlarda silindir içindeki akışkanın piston ekseni etrafında
oluşturduğu dönme hareketi.

anafor oranı (Alm. Drallzahl, f; Fr. taux de tourbillonnement, m; İng. swirl ratio) mak. İçten yanmalı motorlarda
silindir içindeki akışkanın dönme frekansının motor dönme frekansına oranı.

anahtar 1. (Alm. Schlüssel, m; Fr. clé, f; İng. key) blşm. 1. Bilgisayar güvenliğinde verileri şifrelemek ve şifrelerini
çözmek üzere kullanılan simge dizisi. 2. Bir veri kümesinde ayırt edici, tanılayıcı bir öge. 3. Dizinli bir dosyada
tutanakları tanımlayan ve sıralarını bildiren bir ya da daha fazla sözcük. 4. Veri kayıtlarının sıralanması ya da
ayıklanması için içeriği belirleyici olan sözcük ya da veri alanı. 2. (Alm. Schraubenschlüssel, m; Fr. clé de serrage,
f; İng. spanner; wrench) mak. Cıvata ve somun gibi dönel elemanlara moment uygulandığında sıkı kavrama
amacıyla kullanılan alet.
analog bilgisayar (Alm. Analogrechner, n; Fr. ordinateur analogique, f; İng. analog computer) mak. Model
oluşumunda elektriksel, mekanik, hidrolik ve pnömatik teknolojisine dayalı sürekli fiziksel büyüklükleri kullanan
bilgisayar.

analoji (Alm. Analogie, f; Fr. analogie, f; İng. analogy) 1. biyom. Köken bakımından farklı olmakla birlikte değişik
yönlerdeki evrim süreçleri sonucu ortaya çıkan işlev, yapı ve davranış benzerliği. 2. mak. Farklı disiplin
sistemlerinde (elektrik, mekanik, akışkan, ısıl, doğa bilimleri vb…) dinamik veya statik temel davranış
denklemlerinin aynı matematik yapıya uyması.

ani daralma (Alm. plötzliche Kontraktion, f; Fr. rétrécissement brusque, m; İng. sudden contraction) mak. Boru
akışında kesit alanının yerel yük kaybına yol açan ani küçülmesi.

ani genişleme (Alm. plötzliche Erweitung, f; Fr. élargissement brusque, m; İng. sudden expansion) mak. Boru
akışında kesit alanının yerel yük kaybına yol açan ani büyümesi.

ani kırılma (Alm. Gewaltbruch, m; Fr. rupture brusque, f; İng. fast fracture) mak. Malzemede çatlak vb.
bozuklukların aniden büyümesi, malzemede çatlağın kritik boya ulaşması sonucu oluşan kırılma.

ani üfleme vanası (Alm. Impulsventil, n; Fr. soupape d'impulsion, f; İng. impulse valve) mak. Bir pistona
uygulanan ani itki sonucu ya da bir diyaframın iki tarafındaki basınç farkıyla çalışan vana.

anklaşman (Alm. Stellwerk, n; Fr. enclenchement, m; İng. interlocking) mak. Demiryollarında, birbirleriyle çelişen,
kazaya yol açabilecek taşıt hareketlerini önlemek amacıyla işaretleşme aygıtları bütünü.

anlık dönme merkezi (Alm. Momentanpol, m; Fr. centre instantané de rotation; İng. instantaneous center of
rotation) mak. Düzlemsel hareket yapan bir cismin anlık dönme ekseni üzerinde bulunan durağan noktası.

anma hızı (Alm. Nenndrehzahl, f; Fr. vitesse nominale, f; İng. rated speed) mak. Bir motorun güvenlik sınırları
içinde dönebileceği en yüksek hız.

anti blokaj sistemi bkz. mak. kilitlenmeyen fren sistemi.

antişöminman (Alm. Festpunkt, m; Fr. point d'anticheminement, m; İng. mid-point anchor) mak. Katener hattının
istenmeyen boyuna hareketini engellemek ve aynı zamanda bir tel kopması durumunda kateneri etap boyunun
yarısında tutmak için kullanılan sistem.

apleti (Alm. Flachstelle, f; Fr. méplat, m; İng. flat spot; wheel flat) mak. Tren tekerleklerinin yuvarlanma yüzeyinde
ani frenlemeler, raylar üzerinde kayma ve/veya yanal hareketler sonucunda oluşan düzleşmeler.

ara boşluk (Alm. Lichtweite, f; Spielraum, m; Fr. dégagement, m; jeu, m; İng. clearance) mak. Mühendislikte iki
eleman arasındaki uzaklık ya da boşluk; örneğin, takım tezgâhlarında takımın taban yüzeyinin cismin talaş
kaldırılan yüzeyi ile olan ara mesafe; eşanlam: ara açıklık.

ara geçiş katmanı (Alm. Puffer-Schicht, f; Übergangsgebiet, n; Fr. couche de transition, f; couche tampon, f; İng.
buffer layer; overlap layer) mak. Bir türbülanslı akışta duvardan uzak tam türbülanslı bölge ile duvara en yakın
ağdalı akış alt katmanı arasındaki bölge.

ara soğutucu (Alm. Zwischenkühler, m; Fr. refroidisseur intermédiaire, m; İng. intercooler) mak. Kompresör ve
motorlarda volumetrik verimi artırmada kullanılan ısı değiştiricisi.

araç ağırlığı (Alm. Betriebsleergewicht, n; Fr. poids à vide, m; İng. curb weight) mak. Yakıt deposu ve tüm yağ ve
hidrolik sıvıları tamamlanmış ancak içinde herhangi bir yük veya insan olmayan bir taşıtın toplam ağırlığı.

aritmetik ortalama sıcaklık farkı (Alm. arithmetische mittlere Temperaturdifferenz, f; Fr. différence arithmétique
moyenne de température, f; İng. arithmetic mean temperature difference) mak. Isı değiştiricisinde, sıcak ve soğuk
akışkanların giriş ve çıkış sıcaklıkları cinsinden aritmetik ortalama alınarak ifade edilen sıcaklık farkı.

ark bastırıcı (Alm. Bogenunterdrucker, m; Fr. extincteur d’arc, m; İng. arc suppressor) mak. Yüksek gerilim
koşullarında oluşabilecek elektrik arklarını söndürmeye yönelik aygıt.
ark kaynağı (Alm. Lichtbogenschweissen, m; Fr. soudage à l'arc, m; İng. arc welding) mak. Metalleri ergitmek
için bir elektrotla baz malzemesi arasında elektrik arkı oluşturularak yapılan kaynak türü.

ark kesme (Alm. Lichtbogenschneiden, n; Fr. coupage à l'arc, m; İng. arc cutting) mak. Metalin, ark ile
ısıtılıp ergitilerek kesilme işlemi.

ark süresi (Alm. Lichtbogenzeit, f; Fr. temps de fusion, m; İng. arc time) mak. Ark kaynağında arkın etkili olduğu
zaman dilimi, yüzde olarak ifade edildiğinde ark süresinin toplam kaynak süresine oranı.

arka dingil (Alm. Hinterachse, f; Fr. essieu arrière, m; İng. rear axle) mak. Taşıtlarda arka tekerlekleri ve
diferansiyel dişlisini taşıyan dingil ya da bağımsız askı düzenlerinde dingiller sisteminin tümü.

arka dingil kovanı (Alm. Hinterachsgehäuse, m; Fr. carter de pont arrière, m; İng. rear axle
housing) mak. Taşıtlarda arka dingili taşıyan dış koruyucu.

arka karşılamalık (Alm. Sattel, m; Fr. butée arrière, f; İng. back gauge; backgage) mak. Bilgisayar kontrollü
tezgâhlarda, birden çok eksende hareket yeteneği bulunan, her birinin farklı bir motorla kontrol edildiği, iş
parçasının konumlanmasını ve sürülmesini amaçlayan düzenek; eşanlam: arka dayama.

arka kazıcı (Alm. Hecklader, m; Fr. pelle rétrocaveuse; chargeuse-pelleteuse, f; tractopelle, m; İng. back actor;
back digger; backhoe; rear actor) mak. Bir kazıcı kepçe ile iki-parçalı oynak bir koldan oluşan kazı ekipmanı
parçası; eşanlam: arka kepçe, kazıcı yükleyici.

arkadan itişli (Alm. Hinterradantrieb, m; Fr. propulsion arrière, f; traction arrière, f; İng. rear wheel drive;
RWD) mak. Motor gücünün taşıtın yalnızca arka tekerleklerine aktarıldığı durum.

Arşimet kaldırma yasası (Alm. Gesetzt der Auftrebskraft, n; Fr. poussée d'Archimède, f; İng. Archimedes law of
buoyancy) mak. Akışkan içine tamamen ya da kısmen batırılan bir cisme etki eden kaldırma kuvvetinin, taşan
akışkan miktarının ağırlığına eşit olduğunu belirten yasa; eşanlam: Arşimet yüzdürme yasası.

art iz akışı (Alm. Nachlaufströmung, f; Fr. sillage, m; İng. wake flow) mak. Bir akış alanında duran küt bir cismin
arka bölgesinde oluşan türbülanslı akış.

artı dingil (Alm. Differenzialkreuz, m; Fr. croisillon de differential, m; İng. differential spider) mak. Ağır yük tipi
taşıtların diferansiyel ayıraçlarında ayıraç dişlilerini taşıyan dört kollu dingil.

artık egzoz gazı (Alm. Restgas, n; Fr. gas d'échappement résiduaires, m; gaz d'échappement résiduel, m; İng.
residual exhaust gas) mak. İçten yanmalı motorlarda silindir içinde bir önceki çevrimde oluşan yanma
ürünlerinden bir sonraki çevrime kalan bölümü.

asal doğrultular bkz. mak. asal eksenler.

asal eksenler (Alm. Hauptachsen, pl; Fr. axes principaux, pl; İng. principal axes) 1. inş. Bir cisim üzerindeki
normal gerilmelerin veya bir cismin eylemsizlik moment değerlerinin maksimum ve minimum olduğu
eksenler. 2. mak. Bir cismin eylemsizlik momentinin en büyük, en küçük ve bunlara dik olduğu üç yöndeki
eksenler.

asal gerilme düzlemleri (Alm. Hauptspannungsebenen, f; Fr. plans principaux des contraintes, pl; İng. principal
planes of stress) mak. Asal gerilme doğrultularına dik düzlemler.

asal gerilmeler (Alm. Hauptspannungen, f; Fr. contraintes principales, pl; İng. principal stresses) inş.
mak. Makaslama gerilmelerinin olmadığı gerilme altındaki bir cismin, birbirine dik üç yöndeki gerilmesi.

asal gerinimler (Alm. Hauptverzerrungen; Fr. déformations principales, pl; İng. principal strains) mak. Gerinim
tansörünün özdeğerleri ile ifade edilen ve özvektörleri doğrultusundaki göreceli uzama ya da kısalmalar; eşanlam:
asal şekil değiştirmeler.

asal koordinatlar (Alm. generalisiertee Koordinaten, pl; verallgemeinerten Koordinaten, pl; Fr. coordonnées
généralisées, pl; İng. generalized coordinates; modal coordinates; normal coordinates; principal
coordinates) mak. Hareket denklemlerinin ve titreşim biçimlerinin matematiksel olarak ayrıştırılmasına olanak
veren koordinat sistemi.
asal mod 1. (Alm. Hauptmode, f; Fr. mode pricipal; mode fondamental, m; İng. normal mode; principal
mode) elk. Optik liflerde birinci derece yaklaşıklığa kadar faz saçılımının olmadığı titreşim kiplerinden biri. 2. (Alm.
Hauptmode, f; Fr. mode fondamental, m; mode pricipal, m; İng. normal mode; principal mode) mak. Mekanik bir
sistemin tüm bileşenlerinin aynı frekansta ve sabit faz ilişkisinde titreşim hareketi yaptığı durum.

asılı kütle (Alm. gefederte Masse f; Fr. masse suspendue f; İng. sprung mass) mak. Taşıtın toplam kütlesinin bir
parçası olan ve gövde, iç ekipmanlar, yolcular, yük vs. gibi süspansiyon tarafından taşınan elemanlar.

aşındırma diski (Alm. Schleifblatt, n; Fr. disque abrasif, f; İng. abrasive disk) mak. Döndürülen bir mil üzerine
tutturulmuş, aşındırmayla işleme amacıyla kullanılan, aşındırma özelliğine sahip disk.

aşınmalı yıpranma (Alm. abrasiver Verschleiß; Fr. usure abrasive; İng. abrasive wear) mak. Bir yüzeyin mekanik
etkilerle kazınarak aşınması.

aşırı besleme (Alm. Aufladung f; Fr. suralimentation f; İng. supercharging) mak. İçten yanmalı motorlarda silindir
içine giren hava veya hava-yakıt karışımından oluşan dolgunun basıncını kompresör veya fan ile artırma, aşırı
doldurma.

aşırı doldurma (Alm. Abgasturboaufladung f; Fr. suralimentation par turbocompresseur f; İng. exhaust-gas
turbocharging) mak. Egzoz türbini ve kompresör çiftinden oluşan sistemin gerçekleştirdiği içten yanmalı motorun
silindiri içine hava veya hava-yakıt karışımını egzoz enerjisinden faydalanarak basınçlı olarak doldurma işlevi.

aşırı doygunluk oranı (Alm. Übersättigungsverhältnis, n; Fr. taux de sursaturation, m; İng. supersaturation
ratio) mak. Aşırı soğutma durumunda buhar basıncının aynı sıcaklıktaki doyma basıncına oranı.

aşırı yaşlandırma (Alm. Überalterung, f; Fr. survieillissement, m; İng. overaging) mak. Herhangi bir madde
özelliğinin maksimum değişimi için gerekli zaman ve sıcaklık koşullarından daha öte koşullarda yaşlandırma.

at nalı burgacı (Alm. Hufeisenwirbel, m; Fr. tourbillon en fer à cheval, m; İng. horseshoe vortex) mak. Bir cisim
etrafındaki burgaçları, biri bağlı burgaç, diğer ikisi arka burgaçlar olmak üzere at nalı şeklini andıran
basitleştirilmiş bir model; eşanlam: at nalı girdabı.

atalet bkz. mak. eylemsizlik.

atalet yarıçapı bkz. mak. eylemsizlik yarıçapı.

ateşleme (Alm. Zündung, f; Fr. allumage, m; İng. ignition) mak. İçten yanmalı motorlarda bujide oluşturulan
kıvılcımla yanma odası içindeki karışımın tutuşturulması.

ateşleme avansı (Alm. Frühzündung, f; Vorzündung, f; Zündvorverstellung, f; Fr. avance à l'allumage, m; İng.
advance timing; firing advance; ignition advance; spark advance) mak. 1. İçten yanmalı motorlarda ateşleme
anındaki piston konumu ile üst ölü nokta arasındaki zamanın krank mili açısı cinsinden ifadesi; eşanlam: motor
öndelemesi. 2. İçten yanmalı motorlarda ateşleme, püskürtme ve supap açılmalarının erken olması; eşanlam:
motor öndelemesi.

ateşleme avansı ayarı (Alm. Zündwinkelsteuerung f; Fr. commande de l'angle d'allumage f; İng. ignition
timing) mak. İçten yanmalı motorlarda ateşleme anındaki piston konumu ile üst ölü nokta arasındaki zamanın
kumandası veya ayarlanması.

ateşleme dağıtıcısı (Alm. Zündverteiler, m; Fr. distributeur d’allumage, m; İng. ignition distributor) mak. Ateşleme
sargısından gelen yüksek gerilimi, ateşleme sırasına göre bujilere dağıtan, aynı zamanda kesme ve öndeleme
düzeneklerini de içeren aygıt.

ateşleme geciktirme vanası (Alm. Vezögerungsventil, n; Fr. valve retardatrice; İng. delay valve; distributor retard
control valve; vacuum delay valve) mak. Genellikle otomobillerde kavrama sistemlerindeki hızı ayarlayan ya da
vakumla çalışan cihazların bir vakum işaretiyle karakteristiklerini değiştiren vana.

ateşleme kıvılcımı (Alm. Zündflunke, n; Fr. étincelle d'allumage, f; İng. ignition spark) mak. İçten yanmalı
motorlarda buji tırnakları arasında oluşarak yanıcı karışımı ateşleyen kıvılcım.
ateşleme sırası (Alm. Zündfolge f; Fr. ordre d'allumage m; İng. firing order) mak. Çok silindirli motorlarda birinci
silindirden başlayarak ardışık ateşleme yapılan silindirlerin sırası. Örnek: 4 silindirli motorda 1-3-4-2.

ateşleme sistemi (Alm. Zündanlage f; Fr. système d'allumage m; İng. ignition system) mak. İçten yanmalı
motorlarda yakıt hava karışımını tutuşturmak için kullanılan ateşleme bobini, distribütör, buji gibi aygıtların tümü.

ateşlemeli motor (Alm. Ottomotor, m; Fr. moteur à allumage commandé, m; İng. spark ignition
engine) mak. Yakıt olarak çoğunlukla benzinin kullanıldığı, yanma odası içinde sıkıştırılan yakıt hava karışımının
buji yardımıyla tutuşturulduğu içten yanmalı motor tipi; eşanlam: buji ateşlemeli motor.

atık hava (Alm. Abluft, f; Fr. air expulsé; air évacué; İng. exhaust air) mak. çevr. Bir binadan mekanik olarak
dışarıya verilen temiz olmayan hava.

atık ısı kazanı (Alm. Abhitzekessel, m; Fr. chaudière de récupération, f; İng. waste heat boiler) mak. Yanma
gazlarının bacadan atılması öncesinde düşük sıcaklıktaki enerjisinden yararlanarak su buharı üretilen kazan.

ayak bağlantılı motor (Alm. Anlessermotor, m; Fr. moteur à pattes de fixation, m; İng. foot mount
motor) mak. Ağırlığını taşıyan ayakları bulunan ve motorun ivmelenmesinde ve yavaşlamasında motorun
yerinden oynamasını engelleyen motor çeşidi.

ayarlı titreşim sönümleyici (Alm. verstellbarer Schwingungsdämpfer, m; Fr. amortisseur dynamique accordé, f;
amortisseur harmonique, m; İng. dynamic absorber; dynamic damper; dynamic vibration absorber; harmonic
damper; tuned vibration absorber; tuned vibration damper; vibration neutralizer) mak. Binalar, otomobiller, enerji
hatları gibi yapılarda dış ya da iç kuvvetlerden kaynaklanan titreşimlerin, özellikle en kuvvetli modlarının
sönümlendirilmesinde yararlı olan, parametreleri ayarlanabilir ek kütle gibi yardımcı elemanlar.

ayna dişli (Alm. Tellerrad, m; Fr. couronne de differential; grande couronne, f; İng. ring gear) mak. Aktarma
dingilinden gelen hareketi diferansiyele aktaran ve tekerlek ekseni üzerinde dönen büyük konik dişli.

aynasal yansıma (Alm. gerichtete Reflexion, f; Glanzlicht, n; Fr. réflexion spéculaire, f; spécularité, f; İng.
specular reflection; specularity) mak. Cisim yüzeyine belli bir doğrultuda gelen ışınımın, ışınım ve yüzey normalini
içeren düzlemde yüzeyin normaliyle aynı açıyı yaparak yansıması.

ayrık sistem (Alm. diskretes System; Fr. système discret; İng. discrete system) mak. Sonlu sayıda durum
değişkenine sahip olan sistem.

ayrılma kabarcığı (Alm. sich trennende Blase, f; Fr. bulle de séparation, f; İng. separation bubble) mak. Laminer
ya da türbülanslı akışlarda, ters basınç gradyanları altında sınır tabakanın cisim duvarından ayrıldığı nokta ile
sınır tabakanın yeniden duvara birleştiği nokta arasında oluşan bölge.

ayrılma noktası (Alm. Ablösungspunkt, m; Fr. point de séparation, m; İng. separation point) mak. Bir akışkanda
sınır tabakanın duvar yüzeyinden ayrılmaya başladığı nokta.

ayrılmış akış (Alm. getrennte Strömung, f; Fr. écoulement décollé; İng. separated flow) mak. Ters bir basınç
gradyanına maruz sınır tabakanın cidardan ayrılması sonucu oluşan girdaplı akış.

azdırma (Alm. Abwälzfräsen, n; Fr. forçage à froid, m; İng. hobbing) mak. Dişli, zincir dişlisi veya kama
yapımında kullanılan işleme biçimi.

baca ejektörü (Alm. Saugzugejektor, m; Fr. éjecteur de cheminée, m; İng. induced draught ejector) mak. Buhar
ya da yanma ürünlerinin bir bölümünü bacaya yüksek hızda vererek baca çekişini artıran ejektör.

baca üfleci (Alm. Saugzugventilator, m; Fr. ventilateur de cheminée, m; İng. chimney blower) mak. Fırın ya da
kazan bacalarında çekişi artıran üfleç.

bagaj (Alm. Kofferraum, n; Fr. coffre à bagages, m; İng. boot; deck compartment; luggage compartment;
trunk) mak. Taşıtlarda yolcu bölümünden hariç yük ve eşya için kullanılan bölüm.

bağıl basınç (mak. gösterge basıncı) (Alm. Manometerdruck, m; Überdruck, m; Fr. pression relative; pression
manométrique, f; İng. gage pressure; gauge pressure; manometric pressure) mak. Mutlak basınç ile atmosfer
basıncı arasındaki fark; eşanlam: göreli basınç.
bağıl devinim (Alm. Relativbewegung, f; Fr. mouvement relatif, m; İng. relative motion; relative
movement) 1. elk. Sayısal videoda ve bilgisayar grafiğinde bir nesnenin başka bir nesnenin konumuna göre
hareketi; eşanlam: bağıl hareket. 2. mak. Bir cismin herhangi bir referans sistemindeki bir gözlemciye göre olan
devinimi.

bağıl hız (Alm. Relativgeschwindigkeit, f; Fr. vitesse relative, f; İng. relative velocity) mak. Bir cismin herhangi bir
referans sistemindeki bir gözlemciye göre olan hızı.

bağıl ivme (Alm. Relativbeschleunigung, f; Fr. accélération relative; İng. relative acceleration) mak. Bir cismin
herhangi bir referans sistemindeki bir gözlemciye göre olan ivmesi.

bağıl pürüzlülük (Alm. relative Rauhigkeit; Fr. rugosité relative, f; İng. relative roughness) mak. Mutlak yüzey
pürüzlülüğünün boru çapına veya kanal hidrolik çapına oranı.

bağımsız askı (Alm. Einzelradaufhängung f; Fr. essieu à roues indépendantes m; İng. independent
suspension) mak. Kara taşıtlarında, bir tekerleğin hareketinin diğerini etkilemediği, tekerleklerin birbirinden
bağımsız hareket ettiği askı sistemi.

bağlantı aynası (denz. flanş) (Alm. Flansch, m; Fr. bride, m; İng. flange) mak. İki makine ya da tesisat elemanının
sızdırmaz şekilde birleştirilmesine yarayan genelde standart olarak üretilen yapısal bir eleman; eşanlam: flanş.

bağlantı elemanı (Alm. Verbindungselement, n; Fr. pièce de fixation, f; connecteur, m; İng. connector) mak. İki
veya daha fazla parçayı mekanik olarak birleştiren cıvata, somun, rondela gibi makine parçası.

bağlantı kolu (Alm. Verbindungsstange, f; Zuganker, m; Fr. tirant, m; tirant d’assemblage, m; İng. connecting rod;
tie rod) mak. Sadece çekme kuvveti taşıyabilen narin yapılı bağlantı; eşanlam: bağlantı çubuğu, çektirme.

bağlantı şasesi (Alm. Fussbefestigung, f; Fr. pied de fixation, m; İng. foot mounting; mounting
foot) mak. Motorların yerinden oynamamaları ve titreşimlerini azaltmaları amacıyla altlarındaki bir metal levha ile
zemine bağlanmaları.

bağlantı vanası (Alm. Verbindungsventil, n; Fr. soupape de connection, f; İng. connection valve) mak. Bir boru
sisteminde iki ya da daha çok boruyu birbirine bağlantılayan vana.

bağlaştırıcı (Alm. Ankoppler, m; Koppler, m; Fr. coupleur, m; İng. coupler) 1. elk. Bir devreden diğerine
elektriksel bağlantı yoluyla enerji aktarımı sağlayan devre elemanı. 2. mak. Mekanikte bir dönen elemandan diğer
bir dönen ya da salınan elemana güç aktarımı sağlayan makine parçası.

balpeteği akış düzeltici (Alm. Honigwabe als Strömunggleichrichter, f; Fr. stabilisateur d'écoulement à nid
d'abeilles, m; İng. honeycomb flow straightener) mak. Akışı küçük kanallara ayrıştırarak türbülans düzeyini en aza
indirmek amacıyla kullanılan bir düzenek.

bandaj (Alm. Radreifen, m; Fr. bande de roulement, f; bandage, m; bandage de roue, m; İng. railway tire; wheel
tyre) mak. Demiryolu taşıtlarında kullanılan çelik tekerleklerin aşınan yüzeylerine sıkı geçme ile yerleştirilen ve
aşındıkça değiştirilebilen kasnak; eşanlam: tekerlek bandajı.

bantlı fren (Alm. Bandbremse, f; Fr. frein à bande, m; İng. band break) mak. Bir kayış ya da halatın sürtünmeli bir
malzemeyle teması sonucu oluşan fren türü.

barotropik akışkan (Alm. barotropisches Fluid; Fr. fluide barotropique, f; İng. barotropic fluid) mak. Durum
denklemi basıncın sadece yoğunluğun bir fonksiyonu olduğu akışkan.

basıncını alma (Alm. Druckentlastung, f; Druckentspannung, f; Fr. décharge de pression; İng. depressurization;
depressurizing) mak. Havayla ya da başka bir akışkanla dolu basınçlı kap ya da kabinin basıncını azaltma;
eşanlam: basınç azaltma.

basınç algıcı (Alm. Druckumwandler, m; Fr. capteur de pression, m; İng. pressure indicator; pressure sensor;
pressure transducer) mak. Akışkan basıncını, analog elektrik akımına dönüştürerek ölçen alet.

basınç ayarlayıcı (Alm. Differenzdruckwächter, m; Druckregler, m; Druckwarnschalter, m; Fr. manostat, m;


pressostat, m; İng. pressure switch; pressure warning switch; pressurestat) mak. Buhar kazanları ya da
buharlaştırıcılarda, buhar basıncının izin verilen azami değeri aştığında yakıtı kesen basınç şalteri ya da kontrol
elemanı; eşanlam: presostat.

basınç dağılımı (Alm. Druckverteilung, f; Fr. distribution de pression, f; İng. pressure distribution) mak. İç
akışlarda veya bir cisim etrafındaki akışlarda ya da hidrostatikte, basıncın bir noktadan diğerine nasıl değiştiğini
gösteren fonksiyon.

basınç darbesi (Alm. Druckstoβ, m; plötzlicher Druckanstieg, m; Fr. saute de pression, f; İng. hydraulic surge;
pressure surge; surge pressure) mak. Bir boru devresinde veya kanal akışlarında bir vananın ani kapanması,
pompanın ani durması vb. durumlarda boru ya da kanal içinde debinin değişmesi sonucu oluşan, önlem
alınmadığında hidrolik sisteme zarar verebilen ani basınç değişimi.

basınç dengeleme aygıtı (Alm. Druckausgleicher, m; Fr. unité de compensation de pression, f; İng. pressure
compensation device; pressure compensation element; pressure compensation unit; pressure
compensator) mak. Uçak kabini gibi kapalı bir mekânda, sıcaklık ve yükselti değişimlerinden dolayı oluşan basınç
farklarını dengeleyen cihaz.

basınç düşürme vanası (Alm. Druckreduzierventil, n; Fr. soupape de réduction de pression, f; détendeur de
pression, m; robinet réducteur de pression, m; İng. pressure reducing valve) mak. Basınçlı bir tesisatta akış
halindeki akışkanın basıncını yersel kayıp yaratarak düşüren vana.

basınç düzenleyici (Alm. Druckminderer, m; Druckreduzierer, m; Druckregler, m; Fr. régulateur de pression, m;


İng. air pressure regulator; pressure controller; pressure reducer) mak. 1. Basınçlı bir gaz ya da sıvı sistemde
basıncın aşırı yükselmesini önlemek için kullanılan bir vana ya da patlama diski gibi mekanik bir aygıt. 2. Bir
kaptaki ya da süreçteki basıncı aynı tutmaya ya da istenen bir değere doğru değiştirmeye yarayan aygıt ya da
düzenek; eşanlam: basınç regülatörü.

basınç emniyet vanası (Alm. Druckentlastungsventil, n; Überdruckventil, n; Fr. soupape de détente de pression,
f; clapet de décharge, m; İng. pressure relief valve; relief valve) mak. Kazan, basınçlı kap gibi basınçlı sistemlerde
basıncın öngörülen anma değerini aştığında açılarak akışkanı tahliye ederek basıncın normal işletme basıncına
düşmesini sağlayan düzenek; eşanlam: basınç boşaltma vanası.

basınç farkı (Alm. Druckunterschied, m; Fr. différence de pression, f; İng. pressure difference) mak. Herhangi bir
sistemde başlama ve bitiş, çalıştırma ve durdurma veya giriş ve çıkış basınçları arasındaki fark.

basınç gösterge borusu (Alm. Druckmesserrohr, n; Manometerrohr, n; Fr. tube manométrique, m; İng. pressure
gauge tube) mak. İçinden akışkan geçen boru devreleri ile basınç göstergeleri arasında bulunan ve içinden
akışkan geçen bakır veya çelik tüp boru.

basınç gradyanı (Alm. Druckgradient, m; Luftdruckgradient, m; Fr. gradient de pression, m; İng. barometric
gradient; pressure gradient) mak. Bir basınç alanında basınç değişiminin en büyük olduğu doğrultudaki basınç
değişiminin uzaklığa oranı.

basınç hattı (Alm. Drucklinie, f; Fr. conduite de pression, m; İng. pressure line) mak. Hidrolik sistemlerde devre
üzerinde en yüksek basıncın görüldüğü yer olan pompanın çıkış (basma) devresi veya pompa ile hidrolik silindir
veya motor arasında kalan devre.

basınç kaybı 1. (Alm. Druckabfall, m; Druckverlust, m; Fr. chute de pression, f; perte de pression, f; İng. head
loss; pressure drop) mak. Herhangi bir devredeki akışkan basıncının, akışkanının ağdalılık özelliğine bağlı olarak
boru, vana, dirsek vb. tesisat elemanlarında değerindeki azalma; eşanlam: basınç düşüsü. 2. (Alm.
Druckhöhenverlust, m; Fr. perte de charge, f; İng. head loss; pressure drop) yerb. 1. Akış doğrultusu
boyunca, cidar sürtünmeleri, türbülanslar ve akış ortamındaki süreksizlikler nedeniyle akışkanın toplam enerjisinin
bir kısmının ısı enerjisine dönüşmesi ile oluşan, birim uzaklıkta gözlenen basınç azalımı; eşanlam: hidrolik yük
kaybı. 2. Akış sırasında cidar sürtünmeleri, türbülanslar ve akış ortamındaki vana, dirsek, daralmalar gibi
süreksizlikler nedeniyle suyun toplam enerjisinin bir kısmının ısı enerjisine dönüşmesi ile oluşan kayıplar.

basınç kazancı (Alm. Druckgewinn, m; Fr. gain de pression, m; İng. pressure gain) mak. Belirli bir işletme
noktasında bir servovananın her iki kapısında basınç-kontrol akımı eğrisinin türevi.
basınç kontrol vanası (Alm. Druckentlastungventil, n; Fr. vanne de contrôle de pression, f; robinet
pressostatique, m; İng. pressure control valve) mak. Hidrolik sistemlerde basma hattındaki basıncı istenen sınırda
tutabilmek için kullanılan bir hidrolik basınç kontrol vanası; eşanlam: güvenlik vanası.

basınç merkezi (Alm. Druckzentrum, n; Fr. centre de pression, m; İng. center of pressure) mak. Akış içindeki bir
cismin profilinin üzerine akış tarafından uygulanan aerodinamik momentin sıfır olduğu nokta.

basınç odası (Alm. Überdruckkammer, f; Fr. chambre hyperbare, f; İng. decompression chamber; hyperbaric
chamber) mak. Vurgun yemiş bir dalgıcı sağlığına kavuşturmak için kullanılan ve yüksek basıncın yavaş yavaş
azaltılarak atmosfer basıncına getirildiği basınçlı kap.

basınç şalteri (Alm. Druckschalter, m; Fr. interrupteur à pression, m; İng. pressure switch) mak. Pompa,
kompresör gibi aygıtların otomatik olarak devreye girmesini, devreden çıkmasını veya alçak ve yüksek basınç
durumlarında alarm vermesini sağlayan basınç etkisi altında konum değiştiren elektrik anahtarı.

basınç toplayıcı (Alm. Druckspeicher, m; Fr. accumulateur hydrolique, m; İng. pressure


accumulator) mak. Hidrolik sistemlerde kullanılan basınç enerjisini depolayıp basınç düşmesi veya hidrolik kaçak
gibi durumlarda devreye basınç sağlayan bir hidrolik devre elemanı.

basınç yüksekliği (Alm. Druckhöhe, f; Druckgefȁlle, n; Fr. hauteur de charge, f; İng. pressure head; static head;
static pressure head) mak. Akışkanlar mekaniğinde basınçtan doğan enerjinin gösterilmesi için kullanılan ve
basınç/sıvının özgül ağırlığı ifadesiyle tanımlanan sıvı sütunu cinsinden yükseklik.

basınç yükseltici (Alm. Druckverstärker, m; Fr. renforçateur de pression, m; İng. pressure amplifier; pressure
booster) mak. Hidrolik ve havalı sistemlerde akışkan basıncının yükselmesini sağlayan aygıt.

basınç yükü bkz. mak. basınç yüksekliği.

basınçlı hava motoru (Alm. pneumatischer Motor; Luftmotor, m; Fr. moteur pneumatique, m; moteur à air
comprimé, m; İng. air motor; compressed air engine; pneumatic motor) mak. Sıkıştırılmış hava ile çalışan türbin
motoru; eşanlam: pnömatik motor.

basınçlı hava sistemi (Alm. Druckluftanlage, f; Pressluftanlage, f; Pressluftsystem, m; Fr. système pneumatique,
m; İng. pneumatic system) mak. Basınç altındaki bir gazın enerji depolamak, harekete yol açmak ve kuvvet
yaratmak üzere kullanıldığı sistem; eşanlam: pnömatik sistem.

basınçlı kap (Alm. Druckbehälter, m; Druckgefäß, m; Druckkessel, m; Fr. appareil sous pression, m; récipient
sous pression, m; récipient à pression, m; İng. pressure vessel) mak. İç basıncı atmosfer basıncının belirli bir
değerinin üzerinde olan buhar veya sıcak su kazanları, kompresörler, basınçlı tanklar ya da tüpler gibi kap veya
ekipman.

basınçölçer (kim. manometre) (Alm. Druckmesser, m; Manometer, n; Fr. manomètre, m; İng. manometer; pressure
gauge) mak. Metal diyafram, piyezoelektrik kristal veya bir sıvı sütununun yüksekliği gibi bir tekniği kullanarak
kapalı bir sistemin basıncını ölçen aygıt.

basit eğilme (Alm. reine Biegung; Fr. flexion circulaire, f; flexion pure, f; İng. pure bending) mak. Bir kirişe etki
eden kuvvetlerin veya kuvvet çiftlerinin, kiriş kesitinin simetri eksenlerinden veya asal eksenlerinden biri ile
çakışması sonucu, eksenel, makaslama ve burulma kuvvetlerinin bulunmadığı durumda, oluşan eğilme; eşanlam:
salt eğilme.

basit sarkaç (Alm. einfaches Pendel, n; Fr. pendule simple, m; İng. simple pendulum) mak. Kütlesi ihmal
edilebilen ve herhangi bir malzemeden yapılmış bir ipin ucuna asılmış noktasal bir kütleden oluşan ve düşey
düzlemde küçük salınımlar için harmonik hareket yapan sarkaç.

baskı diski (mak. debriyaj baskısı) (Alm. Kupplungsdruckplatte, f; Fr. mécanisme d'embrayage m; İng. clutch
pressure plate) mak. Kavrama diskini motor volanına genellikle bir yay sistemi ile bastıran ve böylece kavrama
işlemini gerçekleştiren mekanik bileşen; eşanlam: debriyaj baskı halkası.

baskı yayı (Alm. Druckfeder, f; Fr. ressort de compression, m; İng. compression spring) mak. Üzerine etkiyen
kuvvetlere kısalarak karşı koyan helisel yay türü.
baskın frekans (Alm. dominierende Frequenz, f; dominanter Frequenzkomponent, m; Fr. fréquence dominante, f;
İng. dominant frequency) mak. Birçok frekans bileşeninin bulunduğu bir sistem ya da süreçte, güç spektral
yoğunluk fonksiyonunda görülen belirgin spektrum doruğunun frekansı; eşanlam: baskın frekans bileşeni.

basma borusu (Alm. Ablaufrohr, n; Fr. tuyau de décharge, m; İng. delivery pipe) mak. Pompa, kompresör gibi
sistemlerin çıkışındaki basınçlı devre.

basma yüksekliği (Alm. Förderhöhe, f; Fr. hauteur de refoulement, f; İng. discharge head) mak. Pompanın giriş
seviyesi ile pompanın sıvıyı atmosfere boşalttığı seviye arasındaki yükseklik farkı.

baş vurma (Alm. Nicken, n; Fr. tangage, m; İng. pitching) mak. Sert fren ve kalkışlarda taşıt ekseninin hareket
doğrultusuna göre aşağı ve yukarı yöndeki salınım hareketi.

başlatıcı hava sistemi (Alm. Luftablasssystem, n; Fr. systeme de démarrage pneumatique, f; İng. air start
system) mak. Yüksek güçte dizel motorlarına ve gaz türbinlerine ilk dönme hareketini sağlayan güç kaynağı;
eşanlam: ilk hareket sistemi.

bayrak (denz. braket) 1. (Alm. Bitschalter, f; Flag, n; Fr. fanion, m; İng. field tag; flag; sentinel) blşm. 1. Bilgisayar
programlamasında bir durum belirteci olarak kullanılan Boole değişkeni. 2. Bilgisayarda bir alanın, sözcüğün,
tutanağın, öbeğin vb. başlangıç ya da bitişini belirten simge ya da simgeler.(Alm. Stützplatte, f; Knieblech, n; Fr.
crochet, m; İng. bracket) 2. denz. Ahşap tekne yapımında kemere, posta gibi bağlantısı yapılmış iki parçanın
yükünü birbirine dağıtmak, ekstra sağlamlık kazandırmak amacıyla dik bir açı yapacak şekilde araya konulan
köşe elemanı. 3. mak. Makine elemanlarının montaj yapıldığı yere braket sabitlenmesini sağlayan ayak, uzantı ya
da destek parçası; eşanlam: bayrak levhası.

Beltrami akışı (Alm. Beltrami Fliessen, n; Fr. flux de Beltrami, m; İng. Beltrami flow) mak. Hız vektörünün
burgaçlanma vektörüne daima ve her yerde paralel olduğu akış.

bendix dişlisi (Fr. commande de démarreur Bendix, f; İng. bendix drive) mak. Motoru ilk harekete geçirmek için
volan dişlisiyle kavraşan ve motor çalışınca, otomatik olarak volan dişlisinden ayrılan dişli.

benzeşim (Alm. Gleichartigkeit, f; Ähnlichkeit, f; Fr. similitude, f; İng. similarity) 1. mak. Fiziksel olayların
(genellikle akışkanlar dinamiği) geometrik benzerlik kurallarıyla beraber boyutsuzlaştırılmış parametrelerin aynı
kalması koşulu ile daha küçük veya daha büyük geometrik modellerle incelenmesi. 2. müh. Nesneler ya da
olayların, fiziksel ya da matematiksel özellikleri açısından benzemeleri.

benzeşim kuralı (Alm. Ähnlichkeitsgesetz, n; Fr. lois dimensionnelles, pl; İng. law of similarity; similarity
law) mak. Bir fiziksel olayın (genellikle akışkanlar mekaniğinde) temel davranış özellikleri değişmeksizin daha
küçük veya daha büyük modellerle incelenebilmesi için geometrik benzerlik yanında boyutsuzlaştırılmış
parametreler sabit kalmak üzere diğer boyutsuzlaştırılmış değişkenlerin değişimlerinin de aynı kalması için
uyulması gereken kurallar.

benzin motoru (Alm. Benziner, m; Benzinmotor, m; Fr. moteur à essence, m; İng. gasoline engine) mak. Yakıt
olarak benzin kullanan içten yanmalı motor.

Bernoulli denklemi (Alm. Bernoullische Gleichung, f; Fr. équation de Bernoulli, f; İng. Bernoulli's energy
equation; Bernoulli's equation) mak. Sıkıştırılamaz, sürtünmesiz daimi akışta basınçla ifade edilen iç enerji, hıza
bağlı kinetik enerji ve yerçekimi kuvvetine bağlı konum enerjisi toplamının bir akış çizgisi üzerinde değişmez
kaldığını ifade eden denklem.

besleme basıncı (Alm. Versorgungsdruck, m; Fr. alimentation de pression, f; pression d'entrée, f; İng. supply
pressure) mak. Hidrolik ya da havalı bir sistemin besleme girişinde sağlanması gereken basınç.

besleme pompası (Alm. Speisepumpe, f; Zuführpumpe, f; Fr. pompe alimentaire, f; pompe d'alimentation, f; İng.
feed pump) mak. Kapalı hidrolik sistemlerde yağ kaçaklarını telafi etmek, motorlarda yakıtı dinlendirme
tanklarından alarak ısıtıcıdan geçirip beslemek, kazan sistemlerinde su ilavesi yapmak gibi çeşitli uygulamalarda
kullanılan küçük debi ve düşük basınçlı pompa.

besleme suyu devresi (Alm. Speiserohr, m; Fr. tuyau d'eau d'alimentation, m; İng. boiler feedwater
pipe) mak. Buharlı enerji dönüşümü sistemlerinde, besleme suyunun kazana iletildiği boru devresi.
besleme suyu pompası (Alm. Speisewasserpumpe, f; Fr. pompe d'alimentation de chaudière, f; İng. feed water
pump) mak. Buhar kazanına beslenen suyun basıncını gerekli düzeye yükselten pompa.

besleme vanası (Alm. Speiseventil, m; Fr. soupape d'alimentation, f; İng. automatic water feeder; feed
valve) mak. Isıtma ve soğutma sistemlerinde hidrolik dengeleme sağlamak amacıyla suyun küçük bir devre ile
soğutma/ısıtma devresine girebilmesini sağlayan vana.

bıçak (teks. rakle) (Alm. Klinge, f; Schneide, f; Fr. lame, f; İng. blade) mak. Bir aygıtın kesici parçası; örneğin,
pulluk bıçağı, ustura bıçağı.

bırakıntı faktörü (Alm. Ablagerungsfaktor, m; Fr. facteur d'encrassement, m; İng. fouling factor) mak. Korozyona
mani olmak için yapılan kaplamalar, akışkan içinde bulunan metal tuzları, parçacık ve çeşitli kimyasal elemanların
yüzeyde birikimlerinin yüzeyin ısıl direncini ne kadar artırdığını gösteren nicelik; eşanlam: kirlilik faktörü.

biçim değiştirme enerjisi (Alm. Deformationsenergie, f; Formänderungsenergie, f; Fr. énergie de déformation, f;


İng. deformation energy; strain energy) mak. Bir malzemede öngörülen biçim değiştirmeyi oluşturmak için gerekli
enerji.

biçim değiştirme hali (Alm. Deformationszustand, m; Fr. état de déformation, m; İng. state of strain) mak. 1.
Biçim değiştiren homojen bir cismin her noktasında gerinimin tansörü bileşenlerinin belirlendiği durum. 2.
Malzeme liflerinin uzunluklarındaki tüm değişimlerin belirlendiği hal.

biçim değiştirme hızı (Alm. Verformungsrate, f; Fr. vitesse de déformation, f; İng. strain rate) mak. Malzemenin
biçim değiştirmesinde, gerinimin zamana göre türevi; eşanlam: gerinim hızı.

biçimlendirme (Alm. Verformung, f; Fr. formage, m; İng. forming) mak. Belirli bir imal yöntemi kullanarak bir
malzemeye öngörülen biçimi verme.

bileşen akışı (Alm. Komponenten Fluss, m; Spezies Fluss, m; Fr. flux d'espèces, m; İng. species flux) mak. Akış
halindeki bir karışımda, karışımı oluşturan bir bileşenin kısmi yoğunluğu ile hızının çarpımına eşit büyüklük.

bileşen dengesi (Alm. Spezies Gleichgewicht, n; stoffliches Gleichgewicht, n; Fr. équilibre des espèces, m; İng.
species balance) mak. Bir madde karışımı içinde yayılan veya seyreltik halde bulunan bileşenlerin dengesi.

bileşik gerilme (mak. bileşik mukavemet) (Alm. überlagerte Beanspruchung, f; Fr. chargement combiné, m; İng.
combined loading) mak. Bir cisim üzerine en genel yükleme sonucu çekme, basma, makaslama gerilmelerinin
hepsinin veya bir kısmının bir arada bulunduğu yükleme.

bileşik mukavemet bkz. mak. bileşik gerilme.

bileşik sarkaç (Alm. Kompensationspendel, n; physikalisches Pendel, n; Reversionspendel, n; Fr. pendule


physique, f; İng. compound pendulum) mak. Bir çubuk ile bir noktaya bağlanan bir katı cisim ele alındığında, hem
çubuğun hem de cismin kütlelerinin hesaba katıldığı ve salınım hareketi yapan bileşik cisim.

bileşke kuvvet (Alm. resultierende Kraft, f; Fr. force résultante, f; İng. resultant force) mak. müh. Bir cisme etki
eden kuvvetlerin vektörel toplamının yapacağı etkiyi tek başına yapabilecek olan kuvvet.

bilya bkz. mak. bilye.

bilyalı yatak bkz. mak. rulmanlı yatak.

bilye (Alm. Kugel, f; Fr. bille, f; boulet, m; İng. ball ) mak. Öğütme aracı, silah mermisi, sürtünme azaltıp hareketi
kolaylaştıran parça olarak vb. amaçlı kullanımları olan; farklı malzemelerden yapılmış, küre biçimli nesne.

bilyeli eklem bkz. mak. küresel eklem.

bilyeli vida (Alm. Kugelgewindespindel, f; Fr. vis à billes, m; İng. ball screw) mak. Dönel hareketi çizgisel
harekete çok az sürtünme kaybıyla çeviren ve uygun işlenmiş vida üzerine bilyeli yataklanmış somundan oluşan
öteleme eyleyicisi.
bindirmeli kaynak dikişi (Alm. Überlappungsschweißung, f; Fr. soudure par recouvrement, f; İng. lap
welding) mak. İki yassı metal parçanın kısmen birbiri üzerine bindirilerek yapılan kaynak dikişi.

birim rampa fonksiyonu (Alm. Einheit Rampenfunktion, f; Fr. fonction rampe unité, f; İng. unit ramp
function) mak. Bağımsız değişkenin pozitif olmayan değerleri için sıfır, pozitif değerleri içinse doğrusal olarak
yükselen, x < 0: f(x) = 0, x > 0, f(x) = x formülüyle ya da f(x) = (x + |x|)/2 formülüyle ifade edilen fonksiyon.

birim vektör (Alm. Einheitsvektor, m; Fr. vecteur unitaire, m; İng. unit-length vector; unit
vector) mak. Bileşenlerinin karelerinin toplamı bir olan vektör.

birinci mertebe sistem (Alm. System erster Ordnung, n; Fr. systeme du premier ordre, m; İng. first order
system) mak. Hareket denklemi, birinci dereceden bir diferansiyel denklem olan sistem.

birleşik sınır tabaka (Alm. gemeinsame Grenzschicht; Fr. couche limite combinée; İng. combined boundary
layer) mak. Akışkanlar mekaniğinde laminer akış, geçiş bölgesi ve türbülanslı sınır tabakalarını içeren ağdalı akış
bölgesi.

birörnek akış (inş. değişimsiz akış; inş. üniform akış) (Alm. gleichförmige Strömung, f; Fr. écoulement uniforme, m;
İng. uniform flow) mak. Debi, sıcaklık, renk, bileşim gibi fiziksel ve kimyasal özelliklerinde konumla değişiklik
olmayan akış; eşanlam: düzgün akış.

biyel (mak. piston kolu) (Alm. Kolbenstange, f; Pleuelstange, f; Fr. bielle, f; tige de piston, f; İng. connecting rod;
piston rod) mak. İçten yanmalı motorlarda piston ile krank milini iki ucundaki yataklar ile birbirine bağlayan parça.

biyel kolu yatağı (mak. piston pim yatağı) (Alm. Kolbennadellager, m; Fr. goujon de bielle, m; palier d’axe de piston,
m; İng. gudgeon pin bearing; piston pin bearing) mak. İçten yanmalı motorlarda biyel kolunu pistona bağlamada
kullanılan pimi yatağı.

biyomekanik (Alm. Biomechanik, f; Fr. biomécanique, f; İng. biomechanics) mak. Mekaniğin ilke ve yöntemlerini
insan, hayvan, bitki, organ veya hücre gibi her türlü biyolojik sisteme uygulayan disiplinlerarası alan.

blok ötelenme (Alm. Starrkörperverschiebung, f; Fr. translation d’un corps rigide, f; İng. purely translational
motion; rigid body translation) mak. Bir cismin hiçbir şekil değişikliğine ve dönme hareketine uğramaksızın
herhangi bir eksen boyunca hareketi.

blok sıvı hareketi (Alm. Starrkörperfluidbewegung, f; Fr. translation d’un corps rigide fluide, f; İng. rigid body fluid
motion) mak. Bir kontrol hacmi içindeki akışkanın katı cisimmiş gibi dönme veya öteleme hareketi yapması;
eşanlam: katımsı sıvı hareketi.

blöf (Alm. Kesselwasserabschlämmung, f; Ablass, m; Fr. purge de chaudière, f; İng. boiler blow-
down) mak. Kazan suyunda biriken yabancı maddelerin uygun zaman aralıklarında alt bölgedeki blöf vanası
açılarak dışarı atılması.

blöf vanası (Alm. Ablasshahn, m; Abschlämmunghahn, m; Fr. robinet de purge, m; İng. blow-down
cock) mak. Buhar kazanı kirli suyunun dışarı atılması için kazanın en alt seviyesinde bulunan vana.

boğaz keçesi (Alm. Kolbendichtung, f; Fr. joint de tige, m; İng. rod seal) mak. Bir çubuk üzerine yerleştirilen ve
çubuğun ileri geri hareketinde, basınçlı akışkanın diğer tarafa sızmasını önleyen parça; eşanlam: boğaz contası.

boğulmuş akış (Alm. blockierte Strömung; Fr. écoulement amorcé, m; İng. choked flow) mak. Akışkan hızının
dar bir kesitte ses hızına ulaşması sonucu oluşan şok dalgasının akışkan debisini basınç farkından bağımsız
biçimde kısıtlaması; eşanlam: kısılmış akış.

bokser motor (Alm. Boxermotor m; Fr. boxer, m; moteur à cylindres opposés et horizontaux, m; İng. boxer
engine) mak. Silindirleri yatay bir düzlem üzerinde ve krankın iki tarafında yatık halde bulunan içten yanmalı
motor; eşanlam: karşıt eksenli motor.

boru (Alm. Rohr, n; Fr. conduit, m; tube, m; tuyau, m; İng. pipe) mak. Bir yerden başka bir yere sıvı, gaz ya da
akma özelliği olan bir malzemeyi aktarmaya yarayan, içi boş, uçları açık, uzun ve dar silindir.
boru ağı (Alm. Rohrnetz, n; Fr. réseaux de tuyauterie, m; İng. piping network) mak. Uç uca, akışkan ayrılma
elemanları ve akışkan birleşme elemanları ile bağlantılanmış borulardan oluşan akış sistemi; eşanlam: boru
şebekesi.

boru akışı (Alm. Rohrströmung, f; Fr. écoulement en charge, m; écoulement sous pression, m; İng. flow under
pressure; full conduit flow; pipe flow) mak. Katı cidarlı, genellikle dairesel kesitli, gerçek veya kontrol hacmi olarak
tanımlanmış bir boru içindeki akış.

boru akışında yerel kayıplar (Alm. locale Verlusten im Rohrströmung, pl; Fr. pertes locales de pression, pl; İng.
local losses in pipe flow) mak. Boru akışında akışın geçtiği kesitin değişmesi (ani daralma, ani genişleme), boru
ekseninin yön değiştirmesi ya da bağlantı ve eklentilerden kaynaklanan, geometrik değişimin olduğu yerde oluşan
yerel basınç kayıpları.

boru anahtarı (Alm. Rohrschlüssel, m; Fr. clé de crocodile, f; clé à tuyeau, f; mâchoire de crocodile, f; İng. pipe
wrench; tube wrench) mak. Boru, manşon gibi silindirik parçaları sıkma veya sökmede kullanılan ve ağız açıklığı
ayarlanabilir uzun kollu anahtar.

boru bağlantı elemanı (Alm. Fitting, n; Rohrformstück, n; Fr. raccord de tuyauterie, m; İng. pipe connection
element; pipe fitting) mak. Sıhhi tesisat ya da boru sistemlerinde, boruları birleştirmek, boyutlarını değiştirmek ya
da akış debisini ölçmek veya düzenlemek için kullanılan eklenti.

boru çıkış kaybı (Alm. Rohraustrittverlust, m; Fr. perte de sortie de tube, f; İng. pipe exit loss) mak. Borunun
büyük depolara çıkışında kesitin aniden sonsuz genişlemesi nedeniyle oluşan yerel basınç kaybı.

boru dirseği (Alm. Rohrkrümmung, f; Rohrbogen, m; Fr. coude de tube, m; İng. pipe bend) mak. Belirli bir açıyla
(genellikle 90 derece) kıvrılmış boru; kıvrımlı boru parçası.

boru giriş kaybı (Alm. Eintrittsverlust, m; Fr. perte de charge à l'entrée, f; İng. pipe inlet loss; re-entrant
loss) mak. Büyük depolardan boru girişine olan akışlarda kesitin aniden daralması nedeniyle oluşan yerel basınç
kaybı.

boru hattı (Alm. Rohrleitung, f; Fr. tuyauterie, f; pipeline, m; İng. pipeline) mak. Birbirine bağlanmış uzun
borulardan oluşan akış yolu.

boru kelepçesi (Alm. Rohrhalter, m; Fr. collier de fixation de tubes, m; collier de serrage, m; İng. pipe clamp; pipe
clip) mak. Boruyu duvara tespit etmekte kullanılan mekanik eleman.

boru mengemesi (Alm. Schraubzwinge, f; Fr. serre à barre, f; İng. pipe; pipe vise) mak. Uçlarından karşılıklı
olarak vidalanan, çubuklardan biri sıkıştırılacak parçanın geçmesi için bombeli, diğeri düz olan iki yassı metal
parçadan yapılmış kelepçe.

boru perdesi (Alm. Röhrenschild, n; Fr. plaque tubulaire, f; İng. tubeplate) mak. Alev borulu buhar kazanlarında
borulara dik düzlemde yer alan ve üzerindeki deliklerden boruların geçtiği levha.

boru planı (Alm. Rohrleitungsplan, m; Fr. plan de tuyautage, m; İng. piping plan) mak. Su, gaz, yağ vb. besleme
ve dağıtım sistemlerinde boruların giriş, çıkış, bağlantı ve eklerini gösteren devre şeması.

boru sürtünme katsayısı (Alm. Rohrreibungszahl, f; Reibungsbeiwert, m; Reibungsfaktor, m; Fr. coefficient de


perte de charge, m; İng. Darcy friction factor; Darcy–Weisbach friction factor; friction factor; Moody friction
factor) mak. Borularda sürtünmeden kaynaklanan sürekli yük kayıplarını hesaplamak için Moody diyagramından
yararlanarak bulunan katsayı.

boş ağırlık (Alm. Trockenmasse, f; Fr. tare, f; İng. dry weight) mak. Bir taşıtın yakıt, kargo ve yolcu
taşımadığındaki ağırlığı.

boşaltma katsayısı (Alm. Ausflussziffer, f; Ausflusskoeffizient, m; Fr. coefficient de débit; coefficient de décharge,
m; İng. coefficient of discharge; discharge coefficient) mak. Bir lülenin gerçek çıkış debisinin, ideal lüle çıkış hızı
ile lüle çıkış kesit alanı baz alınarak hesaplanan debisine oranı; eşanlam: debi katsayısı.
boşaltma pompası (Alm. Abförderpumpe, f; Austragpumpe, f; Fr. pompe d’épuisement, f; éducteur, m; İng.
discharge pump; eductor) mak. Herhangi bir tank, devre veya ünitede bulunan akışkanı boşaltmada kullanılan
pompa.

boşta çalışma (Alm. Leerlauf, m; Fr. fonctionnement à vide, f; ralenti, m; İng. idling) mak. Motorların miline
dışarıdan etkiyen direnç/yük momenti olmaksızın sadece kendi iç mekanik sürtünmelerini yenecek şekilde
çalıştırılması; eşanlam: rölanti.

Bourdon tüpü (Alm. Bourdonrohr, n; Röhrenmanometer, n; Fr. tube de Bourdon, m; İng. Bourdon tube) mak. Bir
ucu basıncı ölçülecek akışkana, diğer ucu göstergedeki ibreye mekanik olarak bağlı bükülmüş bir tüp içeren
basınç ölçme aleti.

Boussinesq yaklaşıklığı (Alm. Boussinesq Näherung, f; Fr. approximation de Boussinesq, f; İng. Boussinesq
approximation) 1. inş. Dupuit yaklaşımının yer altındaki kararsız akım için genişletilmiş hali. 2. mak. 1. Doğal ısı
taşınımı modellenmesinde, kaldırma kuvvetini gösteren terimin haricinde yoğunluğun değişmez olduğunu
varsayan yaklaşıklık. 2. Su dalgalarında uzun dalga boylarında zayıf doğrusal olmama özelliği gösteren
yaklaşıklık. 3. meteo. Atmosferik modellemede, hareket denklemlerinde sürtünme kuvveti hariç akış
yoğunluğundaki değişimleri ihmal eden yaklaşım.

boylamasına rijitlik (Alm. Längssteifigkeit, f; Fr. rigidité axiale, f; İng. axial rigidity; longitudinal rigidity) mak. Bir
cismin belirli bir ekseni doğrultusunda uygulanan kuvvetlere karşı göstermiş olduğu şekil değiştirmeye direnme
derecesi; eşanlam: eksenel rijitlik.

boyuna titreşim (Alm. Längsschwingung, f; Fr. vibration longitudinale, f; İng. longitudinal vibration) mak. Çubuk
biçimli yapı elemanlarında, uzun eksen boyunca gerçekleşen titreşim hareketi.

boyutsal homojenlik (Alm. dimensionale Homogenität, f; Fr. homogénéité dimensionnelle, f; İng. dimensional
homogeneity) mak. Fiziksel sistemlerin davranışını tanımlayan denklemlerde her biri çeşitli fiziksel değişkenler
içeren terimlerin birimlerinin, temel fiziksel birimlerin (kütle, uzunluk, elektrik yükü, sıcaklık) aynı fonksiyonlarına
indirgenebilmesi; eşanlam: boyutsal uyum.

bozucu etki bastırma (Alm. Störungsabweisung, f; Fr. rejet des perturbations, m; İng. disturbance
rejection) mak. Bir sisteme dışarıdan etkiyen, genellikle kumanda edilemeyen veya zor ölçülüp değişimi
öngörülemeyen bozucu girişlerin sistem davranışı üzerindeki etkisinin olabildiğince bastırılması.

bölme aynası (Alm. Drehscheibe, f; Einstellscheibe, f; Teilscheibe, f; Fr. disque diviseur, m; disque d'indexage,
m; plateau diviseur, m; İng. dividing head; index head; indexing disc; indexing plate; spiral head) mak. Bir yüzeyin
üzerinde eşit aralıklı bir çember ya da iç içe çemberler üzerinde çentikler atmak ya da delikler açmak amacıyla
kullanılan alet.

broş (Alm. Räumnadel, f; Fr. broche, f; İng. broach) mak. İş parçalarının karmaşık kesitli iç ve/veya dış
yüzeylerinin işlenmesinde kullanılan çok kesen ağızlı kesici takım.

broşlama (Alm. Ausräumen, n; Loch-und-Loch Bohren, n; Fr. brochage, m; İng. broaching) mak. Broş veya tığ
adı verilen, dişli kesici takımlar kullanılarak metaller üzerinde delikle açılmasını sağlayan, hassas talaşlı
şekillendirme yöntemi.

buhar haznesi (Alm. Dampftrommel, f; Fr. ballon de vapeur, m; İng. steam drum) mak. Buhar kazanından
buharın sıvı damlacıkları olmaksızın çıkmasını sağlayan en yukarı bölgedeki yatay silindirik hazne.

buhar kurutucu (Alm. Dampftrockner, m; Fr. sécheur de vapeur, m; İng. steam drier) mak. Buhar kazanından
çıkmakta olan buharı, içinde sıvı kalmamasından emin olmak için doyma sıcaklığının biraz üzerine ısıtan ısıtıcı.

buhar tahrikli pompa (Alm. Dampfpumpe, f; Fr. pompe à vapeur, f; İng. steam pump) mak. Pistonlarında itici güç
olarak doğrudan su buharının kullanıldığı pistonlu pompa.

buharlaşmalı soğutma (Alm. Verdunstungskühlung, f; Fr. refroidissement par évaporation, m; İng. evaporative
cooling) mak. Hava akımı içine püskürtülen suyun, bu hava akımı içinde buharlaşarak buharlaşma ısısını
ortamdan çekmesi ile oluşan soğutma.
buharlı motor (Alm. Dampfmaschine, f; Fr. moteur à vapeur, m; İng. steam engine) mak. Çevriminde akışkan
olarak buhar kullanan ve ısıyı termodinamiğin ikinci yasasının sınırladığı bir verimle mekanik işe dönüştüren aygıt;
eşanlam: buhar makinesi.

buji (Alm. Zündkerze f; Fr. bougie d'allumage f; İng. spark plug) mak. İçten yanmalı motorun yanma odası
(silindir) içinde sıkıştırılan yakıt hava karışımını yüksek gerilimle elde edilen bir elektriksel kıvılcımla tutuşturmak
için tasarlanmış bileşen.

bulanık çıkarım (Alm. Fuzzy-Inferenz; Fr. fuzzification; inférence à logique floue, f; İng. fuzzy
inference) mak. Değişkenlerin kesin değerleri yerine olabilir dağılım aralıklarının bir üyelik fonksiyonu ile
tanımlanarak bulanık değişkenlere dönüştürülmesi; eşanlam: bulanık yordama.

bulanık mantık (Alm. unscharfe Logik; Fuzzy-Logik, f; Fr. logique floue, f; İng. fuzzy logic) mak. Kesin doğru ve
kesin yanlış olmayabilen, [0, 1] kapalı aralığında doğruluk dereceleri alabilen önermeler mantığı.

bumba çatalı (Alm. Baumschere, f; Fr. support de bôme, m; İng. boom crutch) denz. mak. Bumba kullanılmadığı
zaman serbest ucunun sabitlendiği çatal biçimli destek.

buraj (Alm. Stopfen, n; Fr. bourrage, m; İng. packing; tamping) mak. Balastlı üstyapıya sahip demiryolunda
zaman içerisinde dağılan balastları traverslere doğru toparlama ve sıkıştırma işlemi.

burç (Alm. Buchse, f; Hülse, f; Fr. bague de palier, f; douille, f; İng. bearing sleeve; bush; bushing) mak. Mil
yataklarına karşılık gelen kısımlarda milin üzerine sürtünmeyi azaltmak için geçirilen yüksek dayanımlı uzun
bilezik.

burgaç çizgisi (Alm. Wirbellinie, f; Fr. ligne tourbillon, f; İng. vortex line) mak. Akışkanlar mekaniğinde her
noktasında burgaçlanma vektörüne teğet olan eğri; eşanlam: girdap çizgisi.

burgaç halkası (Alm. Wirbelring, m; Fr. anneau de tourbillon, m; İng. vortex ring) mak. Akışkanlar mekaniğinde
kapalı burgaç çizgisi (simit) şeklindeki burgaç yapısı.

burgaç iplikçiği (Alm. Wirbelfaden, m; Fr. liniére de tourbillon, f; filet tourbillon, m; İng. vortex
filament) mak. Kesiti istenildiği kadar küçük seçilebilen burgaç tüpü; eşanlam: girdap filamanı, girdap iplikçiği.

burgaç kaynaklı titreşim (Alm. Wirbelerregte Schwingung, f; Wirbel induzierte Vibrationen, pl; Fr. vibrations
induites par vortex, pl; İng. vortex-induced vibrations) mak. Bir sıvı içinde hareket ettirilen bir cismin sınır
katmanında oluşan burgaçlanmalardan ve periyodik düzensizliklerden kaynaklanan titreşimler.

burgaç patlaması (Alm. Zusammenbrechen des Wirbels, n; Fr. rupture de tourbillon, f; effondrement de
tourbillon, m; İng. vortex breakdown; vortex burst) 1. mak. Girdaplı akışlarda, girdapların büyümesi ya da
küçülmesi ile akış yapısının değişimi, burgaçlık değişimi. 2. uçk. Genellikle delta tipi uçak kanatlarının üst
yüzeyinde oluşan girdabın hücum açısının belli yüksek bir değerinden sonra parçalanması; eşanlam: girdap
patlaması.

burgaç tipi debiölçer (Alm. Wirbeldurchflussmesser, m; Fr. débitmètre à vortex, m; İng. vortex
flowmeter) mak. Bir akış içindeki cismin oluşturduğu burgaç salma periyodunu ölçerek akış hızını belirlemeye
yarayan alet.

burgaç tüpü (Alm. Wirbelröhre, f; Fr. tube tourbillon, m; tube vortex, m; İng. vortex tube) mak. 1. Burgaç
çizgilerinin tanımladığı silindirik hacim. 2. Sıkıştırılmış bir gazı, soğuk ve sıcak bileşenlerine ayıran mekanik aygıt.

burgaçlanma (meteo. vortisiti) 1. (Alm. Vortizität, f; Wirbelfähigkeit, f; Fr. vorticité, f; tourbillonement, m; İng.
vorticity) mak. Akışkanlar mekaniğinde, akışkan parçacıklarının dönüş hızının iki katına eşit olan hız vektörünün
rotasyoneli; eşanlam: burgaçlık, girdaplık. 2. meteo. Bir cismin veya akışkanın, yüzölçümü, yön, biçim değişikliği
ve ötelenme içermeyen, sadece bir nokta etrafında dönen bir vektör akış alanı.

burgaçlanmasız akış (Alm. wirbelfreie Strömung, f; Fr. flux irrotationnel, m; İng. irrotational
flow) mak. Burgaçlanma vektörü (rot V) her anda ve her yerde sıfır olan akış türü; eşanlam: girdapsız akış.

burgu (Alm. Schappenbohrer, m; Stangenbohrer, m; Fr. mèche hélicoïdale, f; mèche torsadée, f; mèche torse, f;
İng. auger bit) mak. Ağaç, metal ya da kayaç gibi katı cisimlerde dönme ve ağırlık etkisiyle, silindirik delik açmak
için kullanılan bir delik açma aygıtının ucuna takılan, çelikten yapılmış sarmal biçimli, keskin, sivri uçlu araç;
eşanlam: burgu tip delgi ucu.

burkulma (Alm. Knicken, n; Fr. flambage, m; flambement, m; İng. buckling) mak. Eksensel basınç kuvvetleri
altındaki, narin bir yapısal elemanın, bası kuvveti kritik bir değere ulaştığında uğradığı ani belverme olayı.

burulma dayanımı (Alm. Torsionsfestigkeit, f; Fr. résistance à torsion, f; solidité à torsion, f; İng. torsional
strength) mak. Malzemenin burulma yükü altında kırılmadan önce dayanabildiği en büyük kayma gerilimi.

burulma deneyi (Alm. Torsionprüfung, f; Torsiontest, m; Fr. essai de torsion, m; İng. torsion test) mak. Bir
çubuğun burulma katılığını ve burulma mekaniği parametrelerini belirlemek üzere eksenine kuvvet çifti
uygulanarak dönme yerdeğişimlerinin ölçülmesi; eşanlam: burma testi.

burulma elemanı (Alm. Torsion-Träger, m; Fr. élément de torsion, m; İng. torsion member) mak. Bir sistemde
burulma momentine direnç gösteren mekanik eleman.

burulma pekliği (Alm. Drehsteife, f; Torsionssteife, f; Fr. rigidité de torsion, f; İng. torsional rigidity) mak. Bir
çubuğun ucuna uygulanan momentin, o ucun diğer uca göre açısal yer değişimine oranı, diğer bir deyişle, birim
açısal sapmaya karşı gelen moment; eşanlam: burulma katılığı.

burulma sarkacı (Alm. Torsionspendel, n; Fr. pendule de torsion, m; İng. torsion pendulum) mak. Asılı bir tel ya
da esnek çubuk ile ucuna tutturulmuş, genellikle ağır bir disk ya da cisimden oluşan ve tel ya da çubuğun burulma
esnekliğiyle salınabilen sarkaç.

burulma titreşimi (Alm. Drehschwingung, f; Torsionsschwingung, f; Fr. vibration torsionnelle, f; vibrations de


torsion, pl; İng. angular vibration; torsional vibration) mak. En sık tahrik sistemlerinin şaftlarında rastlanılan, bir
makine elemanına uygulanan momentin ya da bu elemanın bağlaştığı yükün değişken olması sonucu eleman
boyunca oluşan açısal salınımlar.

burulma yayı (Alm. Torsionsfeder, f; Fr. ressort de torsion, m; İng. torsion spring) mak. Makinelerde burulma
momentini aktaran yay ya da esnek parça.

burulma yükü (Alm. Torsionslast, f; Fr. effort de torsion, m; İng. torsion load) mak. Bir makine elemanının
boyuna ekseni etrafında dönmesini sağlayan yük.

bünye kuvvetleri (mak. kütle kuvvetleri) (Alm. Körperkraft, f; Fr. force de corps, f; İng. body forces) mak. Sadece
temas noktalarına değil yerçekimi veya elektromanyetik kuvvetler gibi bir cismin bütün hacmine etkiyen kuvvetler.

büzülme ekseni (Alm. Kontraktionsachse, f; Fr. axe de contraction, m; İng. axis of contraction; axis of shrinking;
contraction axis) mak. Biçim değişimine uğrayan bir akış alanındaki gerilme eksenine dik olan akışkan
elemanlarında en büyük büzülme ile hacimsel şekil değişiminin gerçekleştiği eksen.

cebrî çekiş (Alm. Saugzug, m; Fr. tirage induit, f; İng. induced draft; suction draft) mak. Hava ve gazların hareketi
için doğal çekişin yeterli olmadığı durumlarda yelleçle yaratılan daha büyük basınç gradyanları ve hava
hareketleri.

cebrî havalandırma (Alm. erzuwungene Belüftung, f; Fr. aération forcée, f; ventilation mécanique, f; İng. forced
ventilation; mechanical ventilation) mak. Hava değişiminin istenilen düzeyde olması ve konforun kontrol
edilebilmesi için tasarlanan veya kurulan havalandırma biçimi.

cıvata (Alm. Bolzen, m; Fr. boulon, m; İng. bolt) mak. Üzerine vida dişi açılmış bir saplama ile üzerine
vidalanabilen bir somundan oluşan bağlama elemanı.

cidar türbülansı (Alm. Wandturbulenz, f; Fr. turbulence à la paroi, f; İng. wall turbulence) mak. Türbülanslı akışın
boru, kanal, yatak gibi ortamların cidarları tarafından oluşturulan ve sürekli tetiklenen durum.

conta (Alm. Flachdichtung, f; Fr. joint d'étanchéité, m; İng. gasket; sealing ring) mak. Pompa gövdesi, vana üst
tablası ve flenç gibi hareketsiz yerlerde akışkan geçirmezliğini sağlamak üzere kullanılan lastik, klingerit, mantar
vb. malzemelerden yapılan, ince sızdırmazlık elemanı.
Coriolis ivmesi (Alm. Coriolis-Beschleunigung, f; Fr. accélération de Coriolis, f; İng. Coriolis
acceleration) mak. Bir katı cismin veya parçacığın dönen bir eksen takımına göre hesaplanmış ivmesi ve
merkezcil ivmesi ile toplandığında eylemsiz koordinat sistemine göre cismin veya parçacığın ivmesini veren ivme.

Coriolis kuvveti (Alm. Coriolis-Kraft, f; Fr. force de Coriolis, f; İng. Coriolis force) 1. mak. Sabit açısal hızla dönen
bir koordinat sisteminde, Coriolis etkisi dolayısıyla cisimlere yansıyan kurgusal kuvvet. 2. meteo. Dünya
yüzeyinde hareket eden cismin, yörüngesine dik olarak etki ederek onu Kuzey Yarımküre’de sağa, Güney
Yarımküre’de ise sola saptıran ve bulunulan enlemin sinüsü ile doğru orantılı olan kurgusal kuvvet.

Coriolis olayı (Alm. Coriolis Effekt, m; Fr. effet de Coriolis, m; İng. Coriolis effect) mak. Sabit açısal hızla dönen
bir koordinat sisteminde hareketli serbest cisimlerin doğrusal hareketten sapması.

Couette akışı (Alm. Couette Strömung, f; Fr. écoulement de Couette, m; İng. Couette flow) mak. Sonsuz iki
paralel düzlemden yalnız birinin hareketi halinde aralarındaki hacmi dolduran akışkanda oluşan akış.

Coulomb sönümlemesi (Alm. Coulomb Dämpfung, f; Schwingungsdämpfung durch trockene Reibung, f; Fr.
amortissement de Coulomb, m; amortissement par frottement à sec, m; İng. Coulomb damping; dry friction
damping) mak. İki yüzeyin birbirine kuru sürtünmesi sonucu oluşan mekanik enerji kaybına dayalı sönümlenme;
eşanlam: kuru sürtünmeli sönümleme.

çalışma noktası (Alm. Betriebspunkt, m; Fr. point de fonctionnement, m; İng. operating point; quiescent
point) mak. Bir makine ya da cihazın işletme karakteristiklerinin sınırlarının arasında çalıştırılabileceği bir nokta.

çalıştırma hızı (Alm. Arbeitsgeschwindigkeit, f; Betriebsgeschwindigkeit, f; Fr. vitesse de régime, f; vitesse de


service, f; İng. operational speed) mak. Bir makinenin çalıştırılacağı düşünülen hız.

çamur teknesi (Alm. Schlammsammler, m; Fr. bac à boue, m; İng. mud drum) mak. Buhar kazanlarının alt
bölgesinde, suda biriken çamurun toplandığı silindir biçimli bölge.

çamurluk (Alm. Kotflügel, m; Fr. garde-boue, f; İng. mudguard) mak. Tekerleklerin üstünü örten, yerden taş,
çamur gibi şeylerin sıçramasını önleyen korumalık.

çanak koltuk (Alm. Kübelsitz, m; Schalensitz, m; Fr. siège baquet, m; İng. bucket seat) mak. Otomobillerde
kullanılan, eğri kenarları ile oturanı destekleyerek rahat ve güvenli hissetmesine yol açan tek kişilik koltuk.

çapak (Alm. Schwimmhaut, f; Trenngrat, m; Fr. coulure, f; İng. flash) mak. Dövme yönteminde kalıbın daha iyi
dolması ve iş parçasının hatasız üretilebilmesi için daha sonra çapak kesme kalıplarında kesilerek çıkarılacak
olan parça çevresindeki kısım; eşanlam: talaş ve çapak.

çapaksız dövme (Alm. Präzisionsschmieden, n; Fr. forgeage de précision, f; İng. flashless forging; precision
forging; true closed-die forging) mak. Kalıbın, hammadde kayıplarına yol açmayacak ve çapak oluşturmayacak
şekilde düzenlendiği, hacim toleransının çok iyi ayarlanması gereken dövme şekli; eşanlam: son şekli veren
dövme.

çapraz akış (Alm. Kreuzstrom, m; Fr. écoulement croisé, m; İng. cross flow) mak. Birbirlerini dik açı ile kesen ve
bir noktada birleşen iki borudan gelen akışlar.

çapraz akışlı ısı değiştirici (Alm. Kreuzstromwärmeaustauscher, m; Fr. échangeur thermique à courants croisés,
m; İng. cross flow heat exchanger) mak. Sıcak ve soğuk akışkanların akış doğrultularının birbirine dik olduğu ısı
değiştirici.

çaprazkafa (Alm. Traverse, f; Kreuzkopf, m; Fr. crosse de piston, f; traverse, f; İng. crosshead; piston rod
crosshead) mak. İki zamanlı motorlarda piston kolu ile biyel kolunu birbirine bağlayan dövme çelikten yapılmış
blok.

çarpışma 1. (Alm. Kollision, f; Fr. collision, f; İng. collision) blşm. Bilgisayar iletişim ağlarında birden fazla uçbirim
iletime kalkıştığında iki ya da daha fazla mesaja ait işaretlerin birbirlerinin üzerine binmeleri. 2. (Alm. Stoß, m; Fr.
collision, f; İng. collision) mak. İki cismin ya da parçacığın birbirine hızla dokunarak veya yaklaşarak kısa bir süre
içinde büyük bir kuvvet etkileşiminde bulundukları, toplam momentumun korunduğu fiziksel olgu.
çarpma hızı (Alm. Aufschlaggeschwindigkeit, f; Auftreffgeschwindigkeit, f; Fr. vitesse à l'impact, f; İng. striking
velocity) mak. Bir merminin, bir meteorun veya benzeri hareket eden bir nesnenin başka bir yüzeyle temas ettiği
andaki hızı.

çarpma türbin (Alm. Actionsturbine, f; Impulsturbine, f; Fr. turbine à action, f; İng. impulse turbine) mak. Bir lüle
tarafından yönlendirilmiş su veya su buharı jetinin, çark kepçe ya da kanatlarına çarpması sonucu çalışan türbin
türü; eşanlam: impuls türbini.

çatallanma kararlılığı (Alm. Bifurkation Stabilität, f; Fr. stabilité de bifurcation, f; İng. bifurcation stability) mak. En
az bir parametre içeren sürekli veya ayrık diferansiyel denklem sistemlerinde, parametrelerden birinin değişmesi
sonucu denge noktasında oluşan kararlılık.

çeki yayı (Alm. Zugfeder, f; Fr. ressort de traction, m; İng. extension spring) mak. Serbest konumda bukleleri
birbirine sıkıştıran ön çekme kuvveti verilerek imal edilen yay.

çekirdek kaynama (mak. kabarcıklı kaynama) (Alm. Blasensieden, n; Fr. ebullition nucléée, f; İng. nucleate
boiling) mak. Yüzey sıcaklığının akışkanın doyma sıcaklığından belli bir miktarda (5-30 oC) daha fazla olduğu,
ancak ısı akısının kritik ısı akısının altında olduğu durumda buhar kabarcıklarının yüzeyde oluşup ayrıştıkları
kaynama türü.

çekiş borusu (Alm. Saugrohr, n; Fr. tuyau d'aspiration, m; İng. draft tube) mak. Tepki-türü hidrolik türbinlerde
suyun türbinden çıkış hızını azaltmak ve çıkış basıncını yükseltmek için suyu boşaltan kanalın üzerinde
bulunan ve kesit alanı türbin çıkışından itibaren artan boru düzeneği.

çekiş kontrol sistemi bkz. mak. yol tutuş kontrol sistemi.

çekme dayanımı 1. (Alm. Endfestigkeit, f; Zerreißfestigkeit, f; Zugfestigkeit, f; Reißlast, m; Fr. force de traction
ultime, f; limite rupture, f; résistance mécanique à la traction, f; résistance à la traction, f; İng. breaking strength;
nominal strength; tensile strength; ultimate strength; ultimate tensile strength) mak. Bir katı malzemenin germe
kuvvetleri altında uzayıp kopma noktasına geldiği noktadaki gerilme değeri; eşanlam: maksimum çekme
dayanımı. 2. (Alm. Zerreißfestigkeit, f; Zugfestigkeit, f; Fr. résistance à la traction, f; İng. breaking strength;
nominal strength; tensile strength) orm. Kâğıdın kopmadan önce dayandığı birim genişlik başına en büyük kopma
direnci; eşanlam: kopma mukavemeti.

çekme kuvveti (Alm. Zugkraft, m; Fr. tension mécanique, f; traction, f; İng. tension; tension
force) mak. Uygulandığı sicim, kablo, zincir, çubuk, kiriş gibi cisimleri aynı yönde uzatma eğiliminde olan kuvvet;
eşanlam: germe kuvveti.

çekme yükü (Alm. Zuglast, m; Fr. charge de traction, f; effort de tension, m; İng. tensile load) mak. Bir cismin
belirli bir yönde uzamasına yol açan o yöndeki kuvvet.

çentik (Alm. Ausklinkung, f; Kerbe, f; Fr. encoche, f; entaille, f; İng. notch) mak. Bir cismin kenarından kesilerek
veya kırılarak açılan kertik; eşanlam: tırtık.

çentikli pim (Alm. Zylinderkerbstift, f; Kerbstift, m; Fr. goupille à encoches, f; İng. notched pin) mak. Plastik veya
metal silindirik bir çubuk parçası üzerinde bir başka parçayı hareket etmek ya da yerinde tutmk gibi çeşitli işlevleri
yerine getirmek üzere bir girintinin yer aldığı parça.

çerçeve 1. (Alm. Bildfeld, n; Fr. trame, f; İng. frame) elk. Analog televizyonda, biri tek, diğeri çift tarama
satırlarından oluşmuş iki alanın birleşmesinden meydana gelen televizyon görüntüsü. 2. (Alm. Rahmen, m; Fr.
cadre, m; İng. frame) inş. Kiriş ve kolonların düğüm noktalarında birleşerek iç kuvvetlerin tümünü veya bir kısmını
aktaracak şekilde düzenlenmiş iki veya üç boyutlu taşıyıcı sistem. 3. (Alm. Rahmen, m; Fr. charpente, f; bâti, m;
İng. frame) mak. Genellikle sabit, yük taşımak için kullanılan, çoğunlukla mafsal bağlı çok kuvvetli elemanlardan
oluşan yapı tipi.

çevrinti (Alm. Kehrwasser, n; Fr. contre-courant, m; tourbillon de turbulence, m; İng. eddy) 1. mak. Akışkanlar
mekaniğinde, bir engelle karşılaşan akışın, engelin arkasında oluşturduğu dönme hareketi ve ters yönde oluşan
akış; eşanlam: karıntı. 2. meteo. Okyanusta, bir akıntının bir engelle karşılaşması veya birbirine bitişik iki ters
yöndeki akıntının temas kenarlarında oluşan dairesel su hareketleri; eşanlam: edi.
çevrinti ağdalığı (Alm. Wirbelviskosität, f; Fr. viscosité tourbullionare, f; frottement turbulent, m; İng. eddy
viscosity) mak. Türbülanslı akışlarda büyük ölçekli burgaçlanma hareketlerinin enerji taşınımı ve yitimini
betimleyen fiziksel olay; eşanlam: türbülans ağdalığı.

çıkış basıncı (Alm. Ausstoßdruck, m; Fr. pression de refoulement, f; pression de sortie, f; İng. exit pressure;
outlet pressure) mak. Özellikle roket lülelerinde gazların genişlemeleri sonucu lüle çıkışında oluşan basınç.

çıkış vanası (Alm. Ausgussventil, n; Auslassventil, n; Fr. soupape de décharge, f; İng. discharge valve) mak. 1.
Bir sıvı tankının ya da rezervuarının boşaltılmasını sağlayan vana. 2. Pompa, kompresör gibi ünitelerin basma
hattında bulunan ve geçen sıvının debisini ayarlayan vana; eşanlam: tahliye vanası.

çift borulu ısı değiştirici (Alm. Doppelrohr-Wärmetauscher, m; Fr. échangeur de chaleur à tube double, m; İng.
double-tube heat exchanger) mak. Ortak eksenli iki borudan oluşan ve akışkanlardan birinin içteki borudan, diğer
akışkanın halka kesitten aktığı ısı değiştirici.

çift emişli pompa (Alm. doppelt wirkende Pumpe; Doppelabsaugpumpe, f; Fr. pompe à double effet, f; pompe à
double succion, f; İng. double-acting pump; double suction pump) mak. Hidrolik balans sağlamak amacıyla emme
tarafında bulunan perde aracılığıyla iki taraftan emme yapabilen pompa; eşanlam: çift girişli pompa.

çift etkili makine (Alm. doppelt wirkende Maschine; doppelt wirkender Motor; Fr. machine à double effet, f;
moteur à double action, m; moteur à double effet, m; İng. double acting engine) mak. Pistonların hem üst hem de
alt taraflarında iş üretilen buhar veya dizel makine.

çift kademeli kompresör (Alm. zweistufiger Kompressor; Fr. compresseur à deux étages, m; İng. two-staged
compressor) mak. Gerekli olan hava basıncının bir veya iki adet pistonun iki vuruşuyla, iki adet kombine veya
toplam dört adet emme ve basma subapı kullanılan kompresör tipi, iki kademeli sıkıştırıcı.

çift sarkaç (Alm. Doppelpendel, n; Fr. pendule double, f; İng. double pendulum) mak. İki adet sarkacın uç uca
eklenmesi ile oluşan sarkaç tipi.

çok delikli meme (Alm. Mehrlochdüse, f; Fr. injecteur à trous, m; İng. multi-hole nozzle) mak. Çeşitli
uygulamalarda yakıt, hava gibi bir akışkanı püskürtmeye yarayan, tek delikliye göre daha birörnek huzme
yaratabilen birden çok deliği bulunan püskürteç.

çok fazlı akış (Alm. Mehrphasenströmung, f; Fr. écoulement polyphasique, m; İng. multiple phase
flow) 1. mak. Akışkanlar mekaniğinde iki veya daha fazla termodinamik fazdaki materyallerin birlikte akışı;
örneğin, bir sıvı akışı içinde gaz fazının baloncuklar halinde bulunduğu akış. 2. yerb. Yeraltı suyu sistemlerindeki
sulu çözeltilerin yanı sıra, petrol ürünleri gibi sulu olmayan çözeltilerin ve/veya gazların da dikkate alındığı,
kimyasal olarak karışmayan akışkanların birlikte bulunduğu ortamlardaki akış koşulları.

çok fazlı akış rejimi (Alm. mehrphasiges Strömungsregime, n; Fr. régime d'écoulement polyphasique, m; İng.
multiphase fluid-flow regime) mak. Bir sıvı akışı içinde gaz fazının baloncuklar halinde bulunduğu akış.

çok fazlı akışkan (Alm. Mehrphasenfluid, n; Fr. fluide polyphasique, m; İng. multiphase fluid) mak. Genellikle
başta sıvı olmak üzere, sıvıyı oluşturan su ve petrol gibi bileşenlerin bir ya da birden çoğunun katı parçacıklar ve
gaz halde de bulunduğu akışkan.

çok fonksiyonlu kayış (Alm. Keilrippenriemen, m; Rippenkeilriemen, m; Fr. courroie multifunction, f; İng. multi-rib
belt; multi-vee belt; poly-v belt; serpentine belt) mak. Birden fazla motor aksesuarına güç iletmek için kullanılan
üzeri tırtıllı kayış; eşanlam: tahrik kayışı.

çok mevsimlik yağ (Alm. Mehrbereichsöl, n; Fr. huile multigrade, f; İng. multigrade motor oil; multigrade oil;
multiviscosity oil) mak. Sıcaklık farklarından kaynaklanan motor yağı ağdalıkları arasındaki farkın azaltılması için
özel polimerler katılarak elde edilen motor yağı.

çok noktadan püskürtme (Alm. Multipoint-Einspritzung, f; Fr. injection multipoint de carburant, f; İng. multi point
injection) mak. Çok silindirli motorlarda her bir silindirin emme kanalına ayrı yerlerden yakıt püskürtme
uygulaması.

çok serbestlik dereceli sistem (Alm. System mit viele Freiheitsgrade, n; Fr. système à plusieurs degrés de
liberté, m; İng. multidegree of freedom system) mak. İki ya da daha çok bağlaşık yay-kütle sistemi örneğinde
olduğu gibi, hareket denklemleri, zamana bağlı birden fazla bağımsız koordinat (fonksiyon) tarafından belirlenen
dinamik sistem.

çok silindirli motor (Alm. Mehrzylindermotor, m; Fr. moteur multicylindrique, m; İng. multi cylinder
engine) mak. İçten yanmalı motorun birden çok silindire sahip olan tipi.

çökelti sertleşmesi bkz. mak. yaşlandırma sertleşmesi.

çözeltili ısıl işlem (Alm. Lösungsglühen, n; Fr. traitement thermique de mise en solution, m; İng. solution heat
treatment) mak. Çok bileşenli alaşımların içindeki parçacıkların ısıtılarak bir katı çözelti içinde eritilmesi ve
soğutulması sonucu tek bileşenli katı elde edilmesi işlemi.

çubuk çekme (Alm. Stangenziehen, n; Fr. étirage de tube à mandrin, m; İng. rod drawing; tube
drawing) mak. Kalın dairesel kesitli bir çubuğun ya da telin, malafalı bir matris kalıbı içinden geçirilerek kesitini
küçültme işlemi.

çubuk dişli (Alm. Zahnstange, f; Fr. crémaillère, f; İng. rack) mak. Yataklanmış bir çubuk ya da plakanın üzerine
diş açılması sonucu elde edilen dişli türü.

d‘Alambert ikilemi (Alm. d'Alambert-Paradoxon, n; Fr. paradoxe de d'Alambert, m; İng. d'Alambert's paradox;
hydrodynamic paradox) mak. Akışkanlar mekaniğinde bir cismin etrafındaki sıkıştırılamaz potansiyel bir akışın,
cismin üzerinde sürtünme direnci oluşturmadığını belirten ilke; eşanlam: d‘Alambert paradoksu.

daimi akış (Alm. stationäre Strömung, f; ständige Strömung, f; Fr. écoulement en régime régulier, m; écoulement
permanent, m; écoulement stabilisé, m; İng. permanent flow; steady flow) mak. Bir akışkan akımının herhangi bir
noktasındaki hız, basınç ve yoğunluk gibi özniteliklerin zamanla değişmeyen akım; eşanlam: yatışkın akış, kararlı
akış.

daimi olmayan akış (Alm. instationäre Strömung, f; instationärer Abfluss, m; Fr. courant instable, m; écoulement
en régime irrégulier, m; écoulement instationnaire, m; écoulement non-permanent, m; İng. non-permanent flow;
non-stationary flow; non-steady flow; unsteady flow) mak. Akışkanlar mekaniğinde akış özniteliklerinin zamanla
değişebildiği akış türü; eşanlam: düzensiz akış.

dairesel boşluk (Alm. radialer Luftspalt; Fr. jeu radial; İng. radial clearance) mak. Uygun bir çalışma için iki
makine parçası arasındaki eksene dik olan boşluk miktarı; eşanlam: radyal boşluk.

dalgalı rondela (Alm. Wellfederscheibe, f; Wellscheibe, f; Fr. rondelle ondulée, f; rondelle élastique ondulée, f;
İng. wave washer) mak. Sıkıştırıldığında daha büyük basınç kuvveti yaratmak üzere çevresi boyunca dalgalı biçin
verilmiş rondela.

dalgıç pompa (Alm. Tauchpumpe, f; Fr. pompe immergée; İng. submersible pump) mak. Emeceği sıvı tankın
veya kaynağın içine daldırılarak çalışan, elektrik motorunun rotorunun ve pompa çarkının aynı mil üzerinde
olduğu, elektrik motoru ile pompa arasında sıvı geçmeyecek şekilde sızdırmazlık sağlanmış pompa.

daralma kayıpları (Alm. Kontraktionsverlust, m; Fr. perte de contraction, f; İng. contraction losses) mak. İç
akışlarda ani alan küçülmesi durumunda akış çizgilerinin cidarlardan ayrılarak alandaki ani alan küçülme
geometrisini izleyememesi sonucu oluşan basınç düşüşü.

daraltıcı fiting (Alm. Reduzierstutzen, m; Fr. réduction, f; raccord réducteur, m; İng. reducer; reducer
fitting) mak. Boruları, herhangi bir lehim ya da kaynak işlemi gerekmeden birbirine çabuk ve kolay biçimde
birbirine bağlamaya yarayan bağlantı elemanı.

darbe emici (Alm. Stoßdämpfer, m; Fr. absorbeur de chocs, m; İng. shock absorber) mak. Bir cismin aniden
ivmelenmesine sebep olan etkilerin minimuma indirilmesi için kullanılan sönümlendirici eleman; eşanlam: şok
sönümleyici.

darbe enerjisi (Alm. Anschlagenergie, f; Fr. énergie de frappement, f; İng. impact energy) mak. İki cismin elastik
olmayan çarpışması ya da bir cismin darbeye maruz kaldığı durumlarda, şekil değiştiren cismin soğurduğu elastik
ve plastik gerinim enerjileri toplamı.
darbe üreteci (Alm. Impulsgenerator, m; Fr. générateur d'impulsions, m; İng. pulse
generator) mak. Dikdörtgensel darbe işaretleri üreten elektronik bir devre veya elektronik test cihazının bir
parçası; eşanlam: vurum üreteci.

darbe yükleme katsayısı (Alm. Schlagbeanspruchungsfaktor, m; Fr. facteur de charge de choc, m; İng. impact
loading factor) mak. Darbeli yüklemede, yükleme şekline bağlı olarak ısıya dönüşen enerji kaybını dikkate alan
boyutsuz katsayı.

darbe yükü (Alm. Pulsbelastung, f; Fr. charge impulsionnelle, f; İng. pulse load) mak. Bir cisim ya da sistem
üzerinde kısa süreli ve belirli bir genlikte oluşturulan kuvvet.

darbeli matkap (Alm. Schlagbohrmaschine, f; Bohrhammer, m; Drehbohrer, m; Fr. perceuse à percussion, f; İng.
hammer drill; hammering drill; rotary drill; rotary hammer; roto-drill) mak. Metal, beton, maden ya da kayaç gibi
katı ve sert cisimlerde silindirik delik açmak için kullanılan, matkap ucuna dönme hareketinin yanında darbe etkisi
de sağlayan, elde taşınabilir elektrikli alet; eşanlam: çekiçli matkap.

darbeye dayanıklı (Alm. stoßsicher; Fr. à l'épreuve des chocs; İng. shockproof) mak. Hasar yaratmadan şok
darbesini sönümleme özelliği olan; eşanlam: darbe dayanıklı.

darplama (Alm. Prägung, f; Fr. frappe, f; matriçage, m; İng. coining) mak. Paralar, madalyalar ve küçük kabartma
parçalarının, çok ince detaylar elde edilmek üzere, genellikle soğuk olarak kapalı bir kalıpta, malzemeye akma
mukavemetinin 5-6 katı kuvvet uygulanarak elde edilen dövme; eşanlam: damgalama.

dayanım katsayısı (Alm. Festigkeitskoeffizient, m; Fr. coefficient de résistance, m; İng. strength


coefficient) mak. Gerilme-gerinim bağıntısının, gerilme=K(gerinim)n şeklinde kuvvet yasasıyla verildiği durumda K
katsayısı.

debi yükseltici (Alm. Durchflussverstärker, m; Fr. amplificateur de débit, m; İng. flow amplifier) mak. Sıkıştırılmış
bir akışkanın basıncını, akışkan ilave ederek yüksek hızda akışa çeviren cihaz; eşanlam: akış yükseltici.

debriyaj bkz. mak. kavrama.

debriyaj balatası bkz. mak. kavrama diski.

debriyaj baskısı bkz. mak. baskı diski.

değişken debili hacimsel pompa (Alm. variable Förderpumpe, f; Verstellpumpe, f; Fr. pompe à cylindrée
variable, f; pompe à débit variable, f; İng. variable displacement pump; variable volume pump) mak. Çalışırken
pompa içinde emilip basılan hacmin, bir başka deyişle pompa debisinin değiştirilmesinin mümkün olduğu
hacimsel pompa; eşanlam: değişken debili volumetrik pompa.

değişken kütleli sistem (Alm. System mit veränderliche Masse, n; Fr. système de masse variable, m; système à
masse variable, m; İng. variable mass system) mak. Yakıt tüketen bir roket veya uçak örneğinde olduğu gibi
sisteme ait kütle miktarının zaman içinde değiştiği sistem.

değişken supap zamanlaması (Alm. variable Ventilsteuerung; Fr. distribution variable, f; distribution à
programme variable, f; İng. variable valve timing) mak. İçten yanmalı motorlarda emme ve egzoz supaplarının
açılma kapanma zamanının motor çalışırken hareket edebilen kam mili ile değiştirilebilmesi.

değiştirilebilir parça (Alm. wechselbares Teil, n; Fr. unité de remplacement, f; İng. replacable part; replacement
unit) mak. Bozulma, yaşlanma gibi nedenlerden dolayı gerektiğinde yerine yenisi takılabilen ya da konan parça.

dekompresyon (Alm. Dekompression, f; Fr. décompression, f; İng. decompression) mak. 1. Basınçlı bir
ortamdaki gazın bırakılması sonucu basıncın azaltılması; eşanlam: basınç düşürümü. 2. Yükselti değişimi
nedeniyle basınçta azalma meydana gelmesi ya da çevre basıncının normal atmosfer basıncının altına düşmesi;
eşanlam: basınç düşümü.

delik işleme (Alm. Abbohrung, f; Fr. alésage, m; İng. boring) mak. Talaşlı işlemede var olan bir deliğin büyütülme
işlemi.
delme (Alm. Bohrung, f; Fr. forage, m; perçage, m; İng. drilling) mak. Delik açarak malzeme üzerinde işleme
yapma.

demiryolu hat açıklığı (Alm. Spurweite, f; Fr. écartement des rails, m; İng. track gauge) mak. Rayların iç
yanaklarının arasındaki uzaklık olarak belirtilen raylar arası mesafe; eşanlam: ekartman.

demonte etme (Alm. Demontage, f; Fr. démontage, m; İng. disassembling) mak. Bir makineden bir parçayı ya da
bir kısmı çıkarma ya da tümünü sökme.

denge ağırlığı (Alm. Ausgleichtgewicht, n; Gegengewicht, n; Fr. contrepoids, m; İng. balance weight;
counterweight) mak. 1. Asansör, kuyu hortumları gibi sürekli inip çıkan yükler için çalışan makinelerde dinamik
dengeyi sağlamak için ters yöne konan ağırlık; eşanlam: karşı ağırlık. 2. Ters bir kuvvet uygulayarak mekanik bir
sistemin dengesini ve kararlılığını sağlayan ağırlık; örneğin, krank mekanizması; eşanlam: karşı ağırlık.

denge demiri (Alm. Querstrebe, f; Stabilisator, m; Fr. barre anti-dévers, f; barre anti-roulis, f; barre de
stabilisation, f; barre stabilisatrice, f; İng. anti-roll bar; anti-sway bar; stabilizer bar; sway bar) mak. Kara
taşıtlarında, çubuk şeklinde, uçları süspansiyonlara, ortası da arabanın gövdesine sabitlenen ve dönemeçlerde iç
ve dış taraf tekerlekleri arasındaki yük aktarımını en aza indirgeyerek emniyetli şekilde dönülmesini sağlayan
parça; eşanlam: viraj demiri.

dengeleme (Alm. Ausgleichung, f; Fr. compensation, f; İng. adjustment) 1. elk. Bir sistemin frekans cevabını
istenen bir davranış doğrultusunda değiştirme; örneğin bir iletişim kanalında zayıflamış frekansları
kuvvetlendirme; eşanlam: ayarlama. 2. geom. Hesaplanan ya da ölçülen miktarlardaki tutarsızlıkları gidermek ve
rasgele hataların etkisini azaltmak üzere fazla ölçmeler kullanarak ilgili düzeltmeleri ve duyarlıkları belirleme
işlemi; eşanlam: düzeltme. 3. (Alm. Wuchten, m; Fr. équilibrage, m; İng. balancing) mak. Dönen bir cismin atalet
ekseni ile dönme eksenini çakıştırma işlemi.

dengeleme kavraması (Alm. selbstausgleichende Kupplung, f; Fr. couple d'auto-alignement, m; İng. self-aligning
coupling) mak. Millerin eksenel ve radyal doğrultudaki hatalarını hizalamak için geliştirilmiş bir kavrama çeşidi.

dengelenmemiş kanatlı pompa (Alm. unausgewogene Flügelpumpe; Fr. pompe à palettes non équilibrée, f; İng.
unbalanced vane pump) mak. Pompa içindeki merkez dışı olarak düzenlenmiş oluklu rotorun dönmesiyle hidrolik
itme kuvvetinin oluştuğu sabit debili kanatlı pompa.

depolama tankı (Alm. Vorratsbehälter, m; Vorratstank, m; Fr. cuve de stockage, f; réservoir de stockage, m; İng.
storage tank) mak. Sıvı ya da gaz ürünleri yüksek basınçta veya atmosfer basıncında saklamak için kullanılan
tank.

derin çekme (Alm. Stempelziehen, n; Tiefziehen, n; Fr. emboutissage profond, m; İng. deep drawing) mak. Kap
ve benzeri derinlikli geometrileri saclardan bir baskı kalıbı aracılığıyla plastik şekil vererek imal etme.

derin kuyu pompası (Alm. senkrechte tiefe Brunnenpumpe; Fr. pompe verticale de puits profond, f; İng. vertical
deep well pump) mak. Uzun bir mili olan, tahrik motorunun milin üst ucuna ve emme kuyusunun dışına
yerleştirildiği, pompa gövdesinin emilen sıvının içine daldırıldığı düşey eksenli merkezkaç pompa.

destek vantilatör (Alm. Zubringerlüfter, m; Fr. ventilateur auxiliaire, m; ventilateur de renfort, m; ventilateur
secondaire, m; İng. auxiliary fan; booster fan; secondary fan) mak. Tünellerde, maden galerilerinde hava akışını
kuvvetlendirmek için kullanılan vantilatörler.

devir çoğaltıcı dişli kutusu (Alm. Schnellganggetriebe, f; Overdrive, m; Fr. transmission automatique à
surmultipliée, f; surmultiplicateur, m; İng. transmission overdrive) mak. Taşıtların otomatik transmisyon sisteminde
yüksek hızlarda yakıt ekonomisini artırmak için kullanılan ve çıkış hızının giriş hızından yüksek olduğu en son
vites.

devir düşürme dişlisi (Alm. Untersetzungsgetriebe, f; Fr. engrenage de réduction, m; İng. reduction
gear) mak. Devir hızını düşürmek amacıyla kullanılan bir büyük bir küçük dişliden oluşan makine elemanı.

dış akış (Alm. außener Abfluss; Fr. flux externe; İng. external flow) mak. Akışkanlar mekaniğinde bir cismin
etrafında sınır tabakanın serbestçe oluştuğu akış.
dış kuvvetler (Alm. äußere Kraften, pl; Fr. forces extérieures, pl; İng. external forces) mak. Bir cisme diğer
cisimler tarafından yapılmış çekme kuvveti, sürtünme kuvveti, akışkan direnci gibi etkiler.

diferansiyel (Alm. Achsantrieb, m; Fr. différentiel, m; İng. differential; final drive) mak. Tahrik tekerlekleri arasında
bulunan, dönemeçlerde iç ve dış tekerlek arasındaki hız farkını karşılayabilen dişli düzeneği.

diferansiyel boşluk (Alm. Schaltdifferenz, f; Fr. fourchette, f; İng. differential gap) mak. Kontrol edilen bir iki
durumlu dinamik sistemde kontrol edilen değişkenin maksimum ve minimum değerleri arasındaki fark.

diferansiyel çevrim oranı (Alm. Getriebeübersetzung, f; Fr. rapport d’engrenage de différentiel, m; İng. final drive
gear ratio) mak. Diferansiyel dişlilerinde, dişli devir sayılarının oranı.

diferansiyel dişlisi (Alm. Ausgleichgetriebe, f; Fr. engrenage differential, m; İng. differential


gear) mak. Taşıtlarda tahrik dingilinin hareketini itici tekerleklere aktaran, gerektiğinde onların değişik hızlarda
dönmelerine olanak veren dişli düzenek.

diferansiyel kafesi (Alm. Differenzialkorb, n; Fr. boîtier de differential, m; İng. differential cage) mak. Taşıtlarda
diferansiyeli oluşturan dişlileri kapsayan, ayna dişliyi taşıyan gövde.

diferansiyel kutusu (Alm. Achsgehäuse, m; Fr. carter de differential, m; İng. axle center housing; banjo;
differential casing) mak. Taşıtlarda diferansiyeli kapsayan, istavroz dişlileri tahrik eden, aks ve dişliler için yatak
görevi yapan şasi üzerindeki şişkin bölüm.

diferansiyel vida (Alm. Differenzialschraube, f; Fr. vis différentielle, f; İng. differential screw) mak. İki nesne
arasındaki küçük boşlukları tam ayarlayabilmek için kullanılan, bir cıvata ile buna ve araboşluğu ayarlanacak
nesnelere takılmış hatveleri birbirine yakın iki vidadan oluşan düzenek.

difüzyon pompası (Alm. Diffusionspumpe, f; Pumpe mit Leitschaufeln, f; Treibmittelvakuumpumpe, f; Fr. pompe
à diffuseur, f; İng. diffuser pump; diffusion pump; fluid entrainment pump) mak. Mekanik pompalarla elde
edilemeyecek derecede yüksek vakum (alçak basınç) elde etmek için tasarlanmış, yüksek basınçta püskürtülen
buhar veya bir sıvı yağın hava moleküllerini kaparak başka bir odacığa taşıması prensibine dayalı pompa;
eşanlam: yayınım pompası.

dik kesme (Alm. Orthogonalschnitt, m; rechtwinkliger Schneidvorgang, m; Fr. coupe orthogonale, f; İng.
orthogonal cutting; two dimensional cutting) mak. Kesici elemanın kesen yüzeyinin kesilecek yüzeye paralel
yaklaştığı ve kesme yönüne dik açıyla durduğu düzen; eşanlam: dik açılı kesme.

dilsel değişken (Alm. linguistische Variable; Fr. variable linguistique, f; İng. linguistic variable) mak. Bulanık
mantıkta kural ve olayların ifadesinde kolaylık sağlamak üzere kullanılan betimleyici sözcükler.

dinamik ağdalık (Alm. dynamische Viskosität, f; Viskositätskoeffizient, m; Fr. viscosité dynamique, f; coefficient
de viscosité dynamique, m; İng. coefficient of molecular viscosity; coefficient of viscosity; dynamic
viscosity) mak. Newton türü akışkanlarda sürtünme kuvvetini oluşturan kayma gerilmesi büyüklüğünün hız
gradyanı büyüklüğüne oranı ile tanımlanan fiziksel özellik; eşanlam: dinamik viskozite.

dinamik dengeleme (Alm. dynamisches Wuchten, n; Fr. équilibrage dynamique, m; İng. dynamic
balancing) mak. Bir cismin genellikle yüksek hızda dönme hareketi yaparken, titreşmesine sebep olan dönme
eksenine göre kütle dengesizliklerini giderici işlemler.

dinamik sürtünme katsayısı (Alm. dynamischer Reibbeiwert; dynamischer Reibkoeffizient; Fr. coefficient de
frottement cinétique, m; İng. coefficient of kinetic friction; dynamic friction coefficient; sliding coefficient of
friction) mak. Cisim harekete başladıktan sonra oluşan sürtünme kuvvetinin temas kuvvetine oranı; eşanlam:
kinetik sürtünme katsayısı.

dingil (mak. aks) (Alm. Achse, f; Fr. essieu, m; İng. axle) mak. Üzerinde bir veya daha fazla tekerleğin döndüğü,
otomobil eksenine dik bir mil.

dingil açıklığı (mak. aks aralığı) (Alm. Radstand, m; Fr. empattement, m; écartement des essieux, m; İng. wheel
base; wheelbase) mak. Kara taşıtlarında ön tekerlek ile arka tekerlek merkezleri arasındaki mesafe; eşanlam:
dingil aralığı.
dingil pimi (mak. king pin) (Alm. Königsbolzen, m; Königszapfen, m; Fr. cheville d'attelage, f; pivot d’attelage, m;
İng. king-pin; king pin; kingpin) mak. Sabit dingillerde dingilin uç kısmında kısa dingilin ve tekerleğin döndüğü
eksen etrafında dikeye yakın duran parça; eşanlam: başlık pimi, tekerlek saptırma ekseni.

dip oyuğu açma (mak. alttan kesme) (Alm. eingeschnittene Verteifung; Fr. caniveau, m; İng. undercut) mak. Talaşlı
imalatta ve kaynakçılıkta çıkıntı ve boyunların temas noktalarının oyuklaştırılması.

dip savağı (Alm. Schütz, n; Fr. vanne de vidange, f; İng. sluice gate) mak. Açık kanallarda ve ırmaklarda özellikle
hidroelektrik santralleriyle bağlantılı olarak su düzeyini ve akış debisini ölçmek ve kontrol etmek üzere kullanılan
düzenek.

direksiyon (Alm. Lenkung, f; Fr. roue directrice, f; İng. steering) mak. Taşıtın doğrultusunu değiştirmek için
sürücü tarafından verilen dönüş komutlarını sisteme aktaran düzenek.

direksiyon amortisörü (Alm. Lenkungsdämpfer, m; Fr. amortisseur de direction, m; İng. steering


damper) mak. Kamyon ve arazi araçlarında direksiyon tekerlek bağlantısı arasına takılan ve tekerleklerden
direksiyona iletilen darbeyi düşüren şok emme sistemi.

dirsek kayıpları (Alm. Umlenkverluste, f; Fr. pertes de coude, pl; İng. elbow losses) mak. Sıkıştırılamayan bir
akışkanın dirseklerden geçerken sürtünme nedeniyle uğradığı basınç kayıpları.

disk fren (Alm. Scheibenbremse f; Fr. frein à disque m; İng. disc brake) mak. Taşıtlarda tekerlek miline bağlı bir
disk üzerinde sürtünme kuvveti yaratılarak oluşturulan fren mekanizması.

disk yay (Alm. Tellerfeder, f; Fr. ressort de Belleville, m; İng. Belleville spring; ring spring) mak. Oldukça yüksek
çekme dayanımı olan disk biçiminde yay türü.

distribütör (Alm. Zündverteiler, n; Fr. distributeur, m; İng. distributor) mak. İçten yanmalı makinelerde belirli bir
ateşleme düzenine göre yüksek gerilimi bujilere dağıtan aygıt.

diş açma makinesi (Alm. Gewindeschneider, m; Fr. filière, f; İng. threader) mak. Vida dişi açmayı
sağlayan makine.

dişli bkz. mak. dişli çark.

dişli bölmesi (Alm. Zahnteilung, f; Fr. pas primitif, m; İng. circular pitch) mak. Yuvarlanma dairesi üzerinde
ardışık iki diş profili arasındaki yayın uzunluğu.

dişli çark (Alm. Zahnrad, n; Fr. engrenage, m; İng. gear) mak. Hareketi iletmek ya da değiştirmek için kullanılan,
üstünde değişik profillerde diş adı verilen çıkıntılar açılmış makine parçası.

dişli kayış (Alm. Steuerriemen, m; Synchronriemen, m; Zahnriemen, m; Fr. courroie crantée; courroie dentée;
courroie synchrone, f; İng. cog belt; cogged belt; synchronous belt; timing belt; toothed belt) mak. Esnek bir
malzemeden yapılan, iç tarafındaki dişlerinin karşı taraftaki dişli çarka teması ile kaymaya yol açmadan hareket
aktarmaya yarayan, dikiş makinelerinden fotokopi makinelerine kadar genellikle zamanlama ve sıralı konumlama
amacıyla kullanılan kayış eleman; eşanlam: zamanlama kayışı.

dişli oranı (Alm. Übersetzungsverhältnis, n; Fr. rapport d’engrenage, m; İng. gear ratio) mak. Hız kutusunu
oluşturan her bir dişli çark çiftinin çevrim oranı.

dişli pompa (Alm. Zahnradpumpe, f; Fr. pompe à engrenages, f; İng. gear pump) mak. İçinde iki ya da üç adet
dıştan dişli eleman bulundurarak sıvıyı dişlilerle gövde arasında taşıyan hacimsel pompa.

dişli rondela (Alm. Fächerscheibe, f; Zahnscheibe, f; Fr. rondelle crantée, f; rondelle dentée, f; rondelle striée, f;
İng. serrated washer; star washer; toothed lock washer) mak. Özellikle yumuşak yüzeylerde daha iyi tutma
özelliği sağlayan, çevresi boyunca içe ya da dışa dönük tırtılları olan rondela.

diyagonal hareket açısı (Alm. Schräglaufwinkel, m; Fr. angle de dérapage, m; İng. sideslip angle; slip
angle) mak. Taşıt dinamiğinde, dönen bir tekerleğin ilerleme doğrultusu ile duruş doğrultusu arasındaki açı.
diyagonal lastik (Alm. Diagonalreifen, m; Fr. pneu à carcasse diagonale, m; İng. bias-ply tire; cross-ply
tire) mak. Dokusunun yönü ile tekerlek ekvatoru arasındaki açı 28-35 derece olan, daha az ömre sahip tekerlek
çeşidi.

dizel çevrimi (Alm. Dieselprozess, m; Fr. cycle à pression constante, m; İng. Diesel cycle) mak. İçten yanmalı
dizel motorlarında, silindir içindeki havanın eş entropili sıkıştırıldığı, yakıtın sıkıştırılmış havaya püskürtülmesi
sonucu sabit basınçta yanma yoluyla ısı eklendiği, bunun sonucu olarak karışımın eş entropili olarak genişleyerek
iş yaptığı ve fazla ısının sabit hacimde dışarı atıldığı termodinamik çevrim.

dizel elektrikli tahrik (Alm. dieselelektrischer Antrieb; Fr. propulsion diesel-électrique, f; İng. diesel electric drive;
diesel electric powertrain; diesel electric transmission) mak. Elektrikli çekme motorlarına güç veren elektrik
üretecine bağlı bir dizel motorla çalışarak gemi, lokomotif gibi birçok aracın hareket etmesini sağlayan çekme
sistemi.

dizel jeneratör (Alm. Dieselgenerator, m; Fr. groupe electrogène, m; générateur diesel, m; İng. diesel
generator) mak. Bir dizel motoru ile tahrik edilen bir elektrik üretecinden oluşan ve genelde şebekeden elektrik
alınamadığı zaman yararlanılan sistem; eşanlam: dizel üreteci.

dizel motoru (Alm. Dieselmaschine, f; Dieselmotor, m; Fr. moteur diesel, m; İng. diesel engine) mak. Silindirlerin
içinde sıkıştırılarak basınç ve sıcaklığı artırılan hava içerisine püskürtülen yakıtın kendiliğinden ateşlenmesi ile iş
üretilen içten yanmalı ısı makinesi; eşanlam: sıkıştırma ile ateşlemeli motor.

dizel tahrikli (Alm. Dieselantrieb, m; Fr. propulsion diesel, f; İng. diesel drive) mak. Bir dizel motor ile tahrik edilen
taşıt veya sistem.

doğal havalandırma (Alm. natürliche Belüftung, f; Fr. aération naturelle, f; ventilation naturelle, f; İng. natural
ventilation) mak. Bina, tünel, maden ocağı gibi kapalı mekânlardaki havanın rüzgârın etkisi ya da havanın
yükselme etkisinden yararlanarak değişimini ve dış havayla yerdeğişimini, herhangi mekanik bir sistem
kullanmadan sağlanması.

doğal ısı taşınımı (Alm. freie Konvektion, n; Fr. convection naturelle, f; İng. free convection; natural
convection) mak. Akışkan hareketinin pompa, fan vb. cihaz kullanmadan akışkan içindeki sıcaklık veya derişim
farkından kaynaklanan yoğunluk farkı nedeniyle oluşan ısı geçişi.

doğrudan püskürtme (Alm. Direkteinspritzung, f; Fr. injection directe, f; İng. direct injection) mak. İçten yanmalı
motorlarda yakıtın doğrudan silindir içine ve piston üzerindeki yanma odasına püskürtülmesi.

doğrusal dönüşüm matrisi (Alm. Darstellungsmatrix, f; lineare Abbildungsmatrix, f; Fr. matrice d'une application
linéaire, f; İng. transformation matrix) mak. N boyutlu vektör uzayındaki x ϵ Rn vektörlerini, m ≤ n boyutlu uzaydaki
y ϵ Rm vektörlere gönderen doğrusal eşlemdeki A matrisi: y = Ax.

doğrusal hareketli motor (Alm. Kolbenmaschine, f; Fr. moteur alternatif, m; İng. reciprocating
engine) mak. Silindirleri içindeki pistonun ileri geri veya aşağı yukarı doğrusal olarak hareket ettiği ve bu doğrusal
hareketin bir biyel kolu ve mil aracılığıyla dairesel harekete çevrildiği makine.

doğrusal olmayan titreşim (Alm. nicht lineare Vibration, f; Fr. vibration non linéaire, f; İng. nonlinear
vibration) mak. Titreşim yapan sistemin bazı bileşenlerinin doğrusal olmayan davranışa sahip olduğu durumda
meydana gelen, geri getirme kuvvetinin titreşimin genliğiyle doğrusal orantılı olmadığı titreşim türü.

doğrusal olmayan yay (Alm. nicht-lineare Feder, f; Fr. ressort linéaire, m; İng. nonlinear
spring) mak. Oluşturduğu kuvvetin miktarı, yerdeğişimiyle doğrusal olarak değişmeyen yay.

doğrusal öteleme (Alm. lineare Verschiebung, f; Fr. déplacement linéaire, m; İng. linear displacement) mak. Katı
bir cismin ağırlık merkezinin bir çizgisel gezinge üzerinde hareketi.

doğrusal titreşim (Alm. lineare Vibration, f; Fr. vibration linéaire, f; İng. linear vibration) mak. Titreşim yapan
sistemin tüm bileşenleri doğrusal davranışa sahip olduğunda oluşan titreşim.

doğrusal yay (Alm. lineare Feder, f; Fr. ressort linéaire, m; İng. linear spring) mak. Oluşturduğu kuvvetin miktarı,
yerdeğişimiyle doğrusal olarak değişen yay; F, kuvvet, x yerdeğişim ve k yay sabiti olmak üzere F = kx Hook
kuralına uyan yay.
dolaşım 1. (Alm. Roaming, n; Fr. itinérance, f; İng. roaming) elk. Bir gezgin iletişim sistemi ya da hücresel telefon
sistemindeki abonelerin yerdeğişimleri, hücreden hücreye geçmeleri; eşanlam: gezeleme.(Alm. Zirkulation, f; Fr.
circulation, f; İng. circulation) 2. mak. Akışkanlar mekaniğinde, akış alanındaki kapalı bir eğri üzerinde hız
vektörünün çizgi tümlevine karşılık gelen skaler değer; eşanlam: sirkülasyon. 3. müh. Mimaride, bir bina içindeki
insanların hareketi ve etkileşimleri.

dolaşım pompası (Alm. Umwälzpumpe, f; Zirkulationspumpe, f; Fr. pompe de circulation, f; İng. circulator
pump) mak. Kapalı bir sistemde sıvıların ya da buharın dolaşımını sağlayan pompa; eşanlam: sirkülasyon
pompası.

doldurma vanası (Alm. Speciherladeventil, n; Fr. valve de remplissage, f; robinet de charge, m; İng. accumulator
charging valve) mak. Hidrolik biriktiricinin dolumunu kontrol eden vana.

doruğa yükseliş süresi (Alm. Anstiegszeit, f; Fr. temps de montée-crête, m; İng. time to peak) mak. Birim
basamak giriş altındaki kararlı dinamik bir sistemin tepkisinin ilk ve en yüksek tepeciğe ulaşma zamanı.

doygun hava (Alm. gesättigte feuchte Luft, f; wassergesättigte Luft, f; Fr. air humide saturé, m; air saturé, m; İng.
saturated air) 1. mak. Belli bir sıcaklık ve basınçta içerebileceği en çok su buharı miktarını bulunduran
hava. 2. meteo. Aynı sıcaklık ve basınçtaki düz buz ya da saf su yüzeyine göre yoğuşma ve buharlaşma
bakımından denge duruma gelmiş hava; eşanlam: doymuş hava.

doyma altı sıcaklıkta kaynama (Alm. unterkühltes Sieden, n; Fr. ébullution localisée; ébullition en régime de
sous-refroidissement, f; İng. subcooled boiling) mak. Durgun kaynamada akışkan sıcaklığının doyma sıcaklığının
altında olması hali.

doyma sıcaklığı (Alm. Sättigungstemperatur, f; Fr. température de saturation, f; İng. saturation


temperature) 1. gıda. Ele alınan bir basınçta saf maddenin kaynamaya başladığı sıcaklık. 2. mak. Gaz fazdaki
buharın basıncının onunla dengede bulunan sıvının buhar basıncına eşit olduğu sıcaklık.

doymuş hal (Alm. Gesättigunszustand, m; Fr. état de saturation, m; İng. saturated state) mak. Doyma
sıcaklığında ve basıncında bulunan sıvı, buhar veya sıvı-buhar karışımı fazı.

doymuş kaynama (Alm. Sättigungssieden, n; Fr. ébullition de saturation, f; İng. saturated


boiling) mak. Durgun kaynamada akışkan sıcaklığının doyma sıcaklığına eriştiği ve kabarcıklı sıvı akışıyla
betimlenen kaynama.

döküm (Alm. Gießen, n; Fr. coulée, f; coulage, m; İng. casting) mak. Metal ve alaşımları çeşitli ergitme
ocaklarında ergitip hazırlanmış olan kalıplara dökmek suretiyle istenen şeklin elde edilmesini sağlayan imal
usulleri.

döneç (mak. rotor) (Alm. Rotor, m; Fr. roteur, m; İng. rotor) 1. elk. Bir elektrik motorunda ya da üreteçte, üzerinde
akım sargısı bulunan, manyetik alan içinde dönen demirden parça, rotor. 2. mak. Bir makinenin dönen bir parçası;
örneğin, bir türbinde sıvı gücüyle dönen kısım ya da pistonsuz motorlarda güç beslenen kısım.

dönel hareketli makine (Alm. Umlaufmotor, m; Fr. machine rotative, f; moteur rotatif, m; İng. rotary
engine) mak. 1. Çevresel olarak yerleştirilmiş silindirleri sabit bir krank mili çevresinde dönen bir uçak motoru
veya makinesi. 2. Eksenel hareketli parçaları olmayan ve buhar türbini gibi doğrudan devir hareketi üreten
makine.

dönel pompa (Alm. Rotationspumpe, f; Fr. pompe rotative, f; İng. rotary pump) mak. Bir yuva içerisinde
dönmekte olan kanatların beslenen akışkanı girişten çıkışa doğru itmesi ile akışkanın ileriye ya da yükseğe
aktarıldığı, tek veya çok rotorlu pozitif deplasmanlı pompa.

döner dingil (Alm. drehende Achse; Fr. arbre tournant; İng. rotating axle) mak. Yük taşımacılığında kullanılan
araçların ön ve arka askı sistemlerinde tekerleklerle birlikte dönen aks çeşidi.

döner far (Alm. adaptive Spitzenbeleuchtung, f; Fr. phare adaptative; İng. adaptive headlights) mak. Taşıtlarda
direksiyon açısı ile taşıtın gideceği yönü belirleyerek dönüş tarafındaki yolun daha iyi aydınlatılması için açısı
değiştirilebilen farlar.
döner mafsal (Alm. Drehgelenk, m; Fr. raccord tournant; İng. swivel joint) mak. İki cismin birbirine göre düşey
veya yatayda dönmesine izin veren eklem tipi.

döner pistonlu motor (Alm. Drehkolbenmotor, f; Kreiskolbenmotor, m; Fr. moteur à piston rotatif, m; İng.
revolving cylinder engine; rotary piston engine) mak. Bilinen en yaygın tipi Wankel motoru olan pistonu öteleme
yerine dönme hareketi yapan motor.

dönme (Alm. Rotation, f; Fr. rotation, f; İng. rotation) 1. biyom. Bir uzvun veya vücut kısmının uzun eksen
boyunca dönmesi; eşanlam: rotasyon. 2. mak. Bir rijit cismin sabit bir eksen etrafında, eksene dik paralel
düzlemlerdeki dairesel hareketi.

dönme açısı (Alm. Drehwinkel, m; Rotationswinkel, m; Fr. angle de rotation, m; İng. angle of rotation; rotation
angle) mak. Döndürülen cismin, ilk açısal konumu ile son açısal konumu arasındaki açı farkı.

dönme çapı (Alm. Drehdurchmesser, m; Fr. diamètre de tournage, m; İng. turning circle; turning
diameter) mak. Bir aracın direksiyonu tam çevrilmiş durumda iken 360 derece döndüğünde çizdiği çemberin çapı;
eşanlam: dönüş çapı.

dönme dengesizliği (Alm. Unwucht, m; Fr. balourd, m; İng. rotating unbalance) mak. Dönen bir cismin kütlesinin,
dönme ekseni etrafında eşit dağıtılmamış olmasından kaynaklanan dengesizlik.

dönme eylemsizliği (Alm. Inertialmoment, n; Massenträgheitsmoment, n; Trägheitsmoment, n; Fr. moment


d'inertie, m; İng. angular mass; mass moment of inertia; moment of inertia; rotational inertia) mak. Dönme
hareketi yapan bir cismin dönme değişimlerine karşı direnci; eşanlam: atalet momenti, eylemsizlik momenti.

dönme hareketi (Alm. Drehbewegung, f; Rotationsbewegung, f; Fr. mouvement de rotation, m; İng. rotational
motion) mak. Bir katı cismin belirli bir eksen etrafında zaman içinde açısal konumunu değiştirmesi.

dönme kinetik enerjisi (Alm. Rotationsenergie, f; Fr. énergie cinétique rotationnel, f; İng. rotational kinetic
energy) mak. Bir eksen etrafında dönmekte olan bir cismin, örneğin molekülün, akışkanın ya da çarkın kütle
merkezinin doğrusal kinetik enerjisi ile cismin kütle merkezi etrafındaki dönme enerjisinin toplamı.

dönme sayısı bkz. mak. motor hızı.

dört tekerden çekiş (mak. dört tekerden tahrik) (Alm. Vierradantrieb, m; Fr. traction sur les quatre roués, f; İng.
fourwheel drive) mak. Motorlu taşıtlarda hem ön hem de arka tekerleklerinin motor gücü ile devindiği aktarma
türü.

dört tekerden tahrik bkz. mak. dört tekerden çekiş.

dört tekerden yönlendirme (Alm. Vierradlenkung, f; Fr. à quatre roues directrices; direction à quatre roues, f;
İng. four wheel steering) mak. Yüksek hızlarda aracın virajda savrulmasını engellemek için bazı araçlarda
bulunan ve bir kontrol ünitesi ve eyleyicilerle arka tekerlerin de dönebilmesi.

dört zamanlı motor (Alm. Vier-Takt-Motor m; Fr. moteur à quatre temps m; İng. four-stroke engine) mak. Emme,
sıkıştırma, yanma-genişleme ve egzoz olmak üzere dört zamandan oluşan bir çevrim ile çalışan motor tipi.

dudaklı salmastra (Alm. Lippendictung, f; Fr. joint à lèvre, m; İng. lip seal; radial shaft seal) mak. Hidrolik
pompalar, takviyeli direksiyon gibi uygulamaların millerin sıvı geçirmezliğini sağlamak için kullanılan, eskiden
hayvan derisinden, bugünlerde ise elastomer türü malzemelerden yapılan salmastra; eşanlam: yanaklı salmastra.

durağan türbülans (Alm. stationäre Turbulenz; Fr. turbulence stationnaire, f; İng. stationary
turbulence) mak. İstatistiksel özellikleri zamanla değişmeyen türbülans durumu; eşanlam: durgun türbülans.

durgun hava sıcaklığı (Alm. Ruhetemperatur, f; Stagnationstemperatur, f; Fr. température de stagnation, f; İng.
stagnation air temperature) mak. Bir alışkanın hareketinin durdurulduğu noktada yapılan sıcaklık ölçümünde
akışkanın kinetik enerjisinin ısıya dönüşmesinden kaynaklanan sıcaklık farkının da katıldığı sıcaklık değeri.

durgun kaynama (Alm. Poolsieden, n; Fr. ébullition libre, f; İng. pool boiling) mak. Isı kaynağının durağan bir sıvı
içinde tutulması ile gerçekleşen ve oluşan buharın yoğunluk farkı ile yüzeye çıktığı kaynama şekli, havuz
kaynama.
durma basıncı (Alm. Ruhedruck, m; Stagnationsdruck, m; Fr. pression d'arrêt, f; İng. pitot pressure; stagnation
pressure) mak. Hareket halindeki bir akışkanın tüm kinetik enerjisinin basınca dönüştüğü, diğer bir
deyişle serbest akış dinamik ve serbest akış statik basınçlarının toplamı olan basınç.

durma entalpisi (Alm. Staupunkt-Enthalpie, f; Fr. enthalpie d'arrêt, f; İng. stagnation enthalpy; total
enthalpy) mak. Hareket halindeki akışkanın ideal durma noktasındaki entalpisi.

durma noktası 1. (Alm. Staupunkt, m; Fr. point d'arrêt, m; İng. stagnation point) mak. Sürtünmesiz bir
akışta, akışkan hızının sıfıra düştüğü nokta. 2. (Alm. Staupunkt, m; Fr. point d'arrêt, m; point mort de la voilure, m;
İng. stagnation point; stagnation point on the wing) uçk. Kanat hücum kenarında ve firar kenarında hava akışının
kısmen kanadın üstünden, kısmen altından geçerken akış hızının sıfır, toplam basıncın statik basınca eşit olduğu
nokta.

durum (Alm. Zustand, m; Fr. état, m; İng. state) 1. kim. Bir sistemi belirleyen tüm özellikler ve bunlar arasında
kurulan bağıntılarla betimlenen hali. 2. mak. Termodinamik dengede bulunan bir sistemin basınç, sıcaklık, özgül
hacim gibi özelliklerinin değeri. 3. müh. Dinamik bir sistemin bir zaman referans anından önceki tüm girdilerinin
etkisiyle sonuçlanan ölçülebilir sistem değişken değerleri.

durum uzayı modeli (Alm. Zustandsraumdarstellung, f; Fr. représentation d'état, f; İng. state space model; state
space reprentation) mak. Dinamik bir sistemin birinci derece diferansiyel denklemlerle tanımlamak için giriş, çıkış
ve durum değişkenlerinin kullanıldığı model.

duvarcı delgisi (Alm. Maurerbohrer, m; Steinbohrer, m; Fr. foret de maçonnerie, m; foret pour bâtiment, m; İng.
masonry drill; rotary hammer drill; roto hammer drill) mak. Beton ve sıvalı tuğla duvarlarda delik açmak için
kullanılan, dönme ve darbe mekanizmaları ayrı olan, darbeli delgiye göre daha güçlü olan delgi.

duyarlılık fonksiyonu (Alm. Empfindlichkeitsfunktion, f; Fr. fonction de la sensibilité, f; İng. sensitivity


function) 1. mak. Bir kontrol sisteminde, ölçme gürültüsünden çıkış işlemine kadar olayları betimleyen transfer
fonksiyonu. 2. müh. Bir işlevsel birimin ya da bir fonksiyonun bir ya da daha fazla girişindeki değişimin çıkış
değerine yansımasının ölçümü.

düz çizgi devinimi (Alm. rechtlinige Bewegung, f; Fr. mouvement linéaire, m; İng. rectilinear motion) mak. Bir
cismin ya da parçacığın bir doğru üzerindeki devinimi.

düz kayış (Alm. Flachriemen, m; Fr. courroie platte; İng. flat belt) mak. İki veya daha fazla mil arasında makara
ya da kasnaklarla güç iletimini sağlayan dikdörtgen kesitli kayış türü.

düz rondela (Alm. Beilagscheibe, f; Scheibe, f; Unterlegscheibe, f; Fr. rondelle plate, f; İng. flat washer; plain
washer) mak. Vidalanan iki yüzey arasındaki yükü dağıtmak amacıyla kullanılan, genellikle metal ve ortası delik
düz halka.

düz vites (Alm. Handschaltgetriebe, n; Fr. transmission à main, f; İng. conventional transmission; manual
gearbox; manual transmission; standard transmission) mak. Motorlu taşıtlarda, içten yanmalı motor ile tekerlekler
arasındaki tork aktarım oranı değişikliğinin her yönüyle sürücü tarafından yönetildiği aktarma türü.

düzenli katı çözelti (Alm. geordnete feste Lösung; Fr. solution solide ordonnée; İng. ordered solid
solution) mak. Değişik elementlerin atomlarının bir kristal yapı içinde birbirlerine göre belirli konumlarda
bulunduğu katı fazı.

düzensiz zorlama fonksiyonu (Alm. irreguläre Störfunktion, f; Fr. fonction de forçage irrégulière, f; İng. irregular
forcing function) mak. Dinamik bir sisteme etki eden kuvvetin analitik bir ifadeyle tanımlanamaması durumu.

düzleştirme momenti (Alm. Neuausrichtung Drehmoment, n; Fr. réalignement de couple, m; İng. realigning
torque) mak. Bir taşıtın dönemece girdiğinde tekerlekleri hareketin yönünde devam etmeye zorlayan ve
direksiyona uygulanan kuvvet ile dengelenen moment kolu.

E85 yakıtı (Alm. Brennstoff E85, m; Fr. carburant E85, m; İng. E85 fuel) mak. Yüzde seksen beş oranına kadar
etanol içeren hidrokarbon-etanol yakıt karışımı.

egzoz (Alm. Abgasanlage, f; Fr. pot d'échappement, m; İng. exhaust) mak. Motor yanma odası içinde yanma
tepkimesi sonucu oluşan ürünler ve bunların dışarı atımı ile ilgili sistem.
egzoz ayarı (Alm. Abgastuning, n; Tuning des Auspuffsystems, n; Fr. réglage de conduit d’échappement, m; İng.
exhaust tuning; tuned exhaust) mak. İçten yanmalı motorlarda, maksimum verim sağlamak üzere egzoz
supaplarından gelen basınç dalgasına göre borunun geometrisini ayarlama.

egzoz freni (mak. motor freni ) (Alm. Motorbremse f; Fr. ralentisseur sur échappement m; İng. exhaust
brake) mak. Egzoz çıkışını engelleyerek aracın hızını motor yardımıyla azaltmayı sağlayan frenleme.

egzoz gazı (Alm. Auspuffgas, n; Fr. gaz brulé, m; gaz d'échappement, m; İng. burned gas; burnt gas; exhaust
gas) mak. İçten yanmalı motorlarda, yanma sürecinde dışarı atılan su buharı, karbondioksit, karbon monoksit,
azot gibi gazlar.

egzoz gazı geri dolaşımı (Alm. Abgasrückführung, f; AGR, f; Fr. recyclage des gaz d'échappement, m; RGE, m;
İng. EGR; exhaust gas recirculation) mak. Yanma ürünlerinden oluşan egzoz gazlarının bir kısmının kontrollü
olarak tekrar emilen taze dolgu içine karıştırılarak silindir içine sokulması.

egzoz kanalı (Alm. Abgaskanal m; Fr. canal d’échappement, m; İng. exhaust channel) mak. Yanma ürünlerinden
oluşan egzoz gazlarının silindir içinden çıkışını sağlayan kanal.

egzoz manifoldu (Alm. Abgaskrümmer m; Fr. collecteur d'échappement m; İng. exhaust manifold) mak. Yanma
ürünlerinden oluşan egzoz gazlarının çok silindirli motorda egzoz kanallarından egzoz sistemine geçişini sağlayan
çoklu kanal; eşanlam: egzoz bağlantı bloğu, çıkış manifoldu.

egzoz supabı (Alm. Auslassventil n; Fr. soupape d'échappement f; İng. exhaust valve) mak. Yanma ürünlerinin
silindir içinden çıkış zamanını kontrol eden supap.

eğik eğilme bkz. mak. iki eksenli eğilme.

eğik plaka (Alm. Shrägscheibe, f; Taumelscheibe, f; Wobbleplatte, f; Fr. disque oscillant, m; plateau cyclique, m;
plateau oscillant, m; İng. swashplate; wobble plate) 1. mak. Mile açılı olarak takılan ve milin dönüş hareketini milin
eksenine paralel yönde doğrusal harekete, doğrusal hareketi de dönme hareketine dönüştüren makine elemanı;
eşanlam: yalpa plakası. 2. uçk. Helikopter uçuş kontrolündeki giriş işaretini rotor palalarının hareketine
dönüştüren düzenek.

eğik plakalı motor (Alm. Schrägscheibenmaschine, f; Taumelscheibenmotor, f; Fr. moteur à disque oscillant, m;
İng. swashplate engine) mak. Eksenleri krank miline paralel şekilde krank milinin etrafına dizilmiş silindirleri olan
ve piston hareketinin krank miline bağlı eğik plaka ile milin dönüş hareketine çevrildiği içten yanmalı motor tipi.

eğik şok dalgası (Alm. schiefe Stosswelle; Fr. onde de choc oblique, f; İng. oblique shock wave) mak. Sesüstü
akışlarda gelen akış yönüne dik olmayan ve akış çizgilerinin yönünü saptıran şok dalgası.

eğiklik açısı (Alm. Kippwinkel, m; Neigungswinkel, m; Fr. angle d’inclinaison, m; İng. tilt angle) mak. 1. Bir güneş
panelinin en büyük enerji verimi için ufuk çizgisi ile yaptığı açı. 2. Bir roketin gezingesi boyunca düşeyle yaptığı
açı.

eğilme momenti (Alm. Biegemoment, n; Fr. moment de flexion, m; İng. bending moment) mak. Üzerine etkidiği
kesiti kesit düzlemi dışına döndürmeye çalışan, kesit üzerinde esas olarak eksenel basınç ve çekme gerilmelerine
yol açan, vektörü kesit düzlemine paralel moment.

eğilme titreşimi (Alm. Deformationschwingung; Biegeschwingung, f; Fr. vibration de déformation angulaire, f;


İng. bending vibration; deformation vibration) 1. mak. Mesnetli çubuk veya plak gibi yapılara uygulanan
kuvvetlerle ortaya çıkan öteleme titreşimi. 2. müh. Moleküllerde atomik bağların uzunluklarını değiştirmeden
sadece açılarının periyodik değişmesine yol açan titreşimler.

eğilmeli burulma (Alm. Biegung mit Torsion, f; Fr. flexion avec torsion, f; İng. torsion with bending) mak. Eğilme
ve burulmanın beraber görüldüğü birleşik dayanım durumu.

eğrilik (Alm. Krümmung, f; Fr. courbure, f; İng. curvature) 1. mak. Eğri ya da yüzeyin herhangi bir noktasında,
komşu noktaların o noktadaki teğet doğrusu ya da teğet düzleminden sapma miktarını gösteren
büyüklük. 2. müh. Optikte mercek, ayna ya da imge yüzeyinin düzlükten uzaklaşma miktarı; yüzey eğriliği, yüzeye
oturan kürenin yarıçapının tersi ile ifade edilir. 3. (Alm. Sabelwüchsigkeit, f; Fr. croissance, f; İng.
crookedness) orm. Yuvarlak odun uzunluk ekseninin doğrudan sapması.
eğrisel hareket (Alm. krummlinige Bewegung; Fr. mouvement curviligne, m; İng. curvilinear motion) mak. Cismin
gezingesinin eğri şeklinde olduğu durumda cismin yaptığı hareket.

ejektör (Alm. Ejektor, m; Fr. éjecteur, m; İng. ejector) mak. Bir kanal içinde akmakta olan akışkanın içine aynı
doğrultuda daha hızlı bir diğer akışkanı yollayarak girişteki kinetik enerjisini artıran, böylece bunu izleyen
yayındırıcı kanal çıkışında basıncının yükselmesini sağlayan düzenek.

ejektörlü pompa (Alm. Thermokompressor; Dampfstrahlpumpe, f; Fr. thermocompresseur; pompe d'éjection, f;


éjecteur à vapeur, m; İng. eductor-jet pump; steam ejector pump; steam injector;
thermocompressor) mak. İçindeki lüle yardımıyla hareketli sıvının kinetik enerjisini düşük basınç yaratıp (Ventüri
etkisi), emeceği akışkanı bu hareketli akışkana karıştırarak emme basma işlemini gerçekleştiren özel pompa tipi;
eşanlam: termokompresör.

eklem (mak. mafsal) 1. (Alm. Gelenk, n; Fr. joint, m; İng. joint) mak. Hareket eden iki ya da daha çok parçanın
hareket edebilme özelliklerini kaybetmeden birbirine bağlanmasını sağlayan mekanik eleman. 2. (Alm. Kluft, f; Fr.
diaclase, f; joint, m; İng. joint) yerb. Kayaçlarda, sistematik bir geometride, çok sayıda ve biri birine koşut olarak,
kısmen eşit uzaklıkta veya belli bir simetride oluşan, araları birkaç milimetreden daha az açılmış, önemli bir
yerdeğişimin olmadığı çatlak takımı.

eksantrik mili bkz. mak. kam mili.

eksenel gerilme (Alm. Längsspannung, f; Fr. effort longitudinal, m; İng. longitudinal stress) mak. Gerilme
vektörünün yapı ya da makine elemanı ekseni doğrultusundaki gerilme bileşeni.

eksenel kaymalı yatak (Alm. Drucklager, m; Axiallager, n; Fr. palier de butée, m; palier de poussée, m; İng.
thrust bearing) mak. Bir milin eksenel yüklerini taşıyan ve dönmesine olanak sağlayan yatak; eşanlam: eksenel
yatak.

eksenel kuvvet (Alm. axiale Kraft, f; Fr. force axiale, f; İng. axial force) mak. Eksenel simetrik ya da yaklaşık
eksenel simetrik bir cismi ekseni üzerinde ve onunla aynı doğrultuda etkileyen kuvvet.

eksenel pompa (Alm. Axialpumpe, f; Fr. pompe axiale, f; pompe hélice, f; İng. axial flow pump; propeller
pump) mak. Pompa içindeki akışın pompa eksenine paralel olduğu eksenel akışlı, gemi uskuruna benzer
kanatları olan büyük debi, küçük basınç artışları için kullanılan yüksek özgül hızlı pompa.

eksenel simetri (Alm. Axialsymmetrie, f; Fr. axisymmétrie, f; İng. axisymmetry) mak. Eksen üzerindeki bir
noktadan eşit uzaklıkta bulunan farklı yönlerdeki noktalarda bütün özelliklerin aynı olması durumu.

eksenel simetrik akış (Alm. axialsymmetrische Strömung, f; Fr. écoulement à symétrie de révolution, m; İng.
axisymmetric flow) mak. Bir eksenden eşit uzaklıktaki tüm noktalarda akış özelliklerinin aynı olması durumu.

el deliği (Alm. Handloch, n; Fr. trou de poing, m; İng. handhole) mak. Buhar kazanı gibi erişilmesi zor hacimlerin
içine temizlik ya da muayene amacıyla yalnız elin girebileceği büyüklükteki delik.

el freni (mak. park freni) (Alm. Feststellbremse, f; Fr. frein de secours, m; frein de stationnement, m; frein à main,
m; İng. emergency brake; hand brake; parking break) mak. Taşıtın sürücü ile veya sürücü olmaksızın yol
koşullarına bağlı olarak kendi kendine hareket etmesini engelleyen fren sistemi.

el kumandalı vana (Alm. handbetätigtes Ventil; Fr. vanne à commande manuelle, f; İng. manual operated
valve) mak. Vanaların üst taraflarında bulunan bir volan veya bir kol aracılığıyla el ile açılan veya kapatılan vana.

el pompası (Alm. Handpumpe, f; Fr. pompe à main, f; İng. hand pump) mak. Üzerinde bir kol ve çevirme
mekanizması bulunan ve acil durumlarda ya da bir pompa devresiyle emiş yapılamayan yerlerde kullanılan daha
küçük boyut ve kapasitelerdeki elle çalıştırılan pompa.

elastik çarpışma (Alm. elastischer Stoß; Fr. choc élastique, m; İng. elastic collision) mak. Toplam momentumun
ve toplam kinetik enerjinin korunduğu çarpışma.

elastik eğri (Alm. elastische Biegelinie, f; Fr. courbe élastique, f; İng. elastic curve) mak. Elastik bir kirişin ya da
çubuğun yük uygulandığında aldığı şekil.
elastik kararlılık (Alm. elastische Stabilität; Fr. stabilité élastique, f; İng. elastic stability) mak. Bir cismin elastik
davranması ve verilen yüklenme koşullarında kararlılığı; örneğin, büyük sıkıştırma yükleri altında çubuk ve
levhaların burkulma davranışı göstermemesi.

elastiklik (Alm. Elastizität, f; Fr. élasticité, f; İng. elasticity) mak. Bir malzeme ya da cisimde yük ve şekil değişimi
arasındaki ilişkinin bire bir olması ve yük etkisi kalktıktan sonra tüm şekil değişimininin geri kazanılması özelliği.

elastiklik sınırı (Alm. elastische Grenzlast; Elastizitätsgrenze, f; Fr. limite d'élasticité, f; limite élastique, f; İng.
elastic limit) mak. Bir malzemenin, kalıcı şekil değişikliğine uğramadan elastik kalabildiği en büyük gerilme miktarı
ya da birim alan başına kuvvet.

elastiklik yorulması (Alm. elastische Ermüdung, f; Fr. fatigue élastique, f; İng. elastic fatigue) mak. Çevrimsel ya
da yinelenen zorlamaların birikimli etkisi sonucunda malzemenin elastiklik özelliğinin azalması.

elastisite modülü mak. Young modülü.

elasto-plastik burulma (Alm. elasto-plastische Torsion; Fr. torsion élasto-plastique, f; İng. elasto-plastic
torsion) mak. Bir cisimde, hem elastik, başlangıç şekline geri dönen hem de plastik, kalıcı şekil değişimli,
burulmaların aynı anda var olduğu durum.

elasto-plastik eğilme (Alm. elasto-plastische Biegung; Fr. flexion élasto-plastique, f; İng. elasto-plastic
bending) mak. Bir cisimde, hem elastik, başlangıç şekline geri dönen hem de plastik, kalıcı şekil değişimli
eğilmelerin aynı anda var olduğu durum.

elektroerozyonla işleme (Alm. elektroerosives Bearbeiten, n; Funkenerodieren, n; funkenerosives Abtragen, n;


funkenerosives Bearbeiten, n; Fr. usinage par décharge électrique, m; usinage par étincelage, m; İng. die sinking;
electric discharge machining; spark eroding; spark machining; wire burning; wire erosion) mak. Elektrik
kıvılcımlarıyla yüzeyi aşındırarak istenilen şekle getiren üretim yöntemi; eşanlam: elektro erozyonla işleme.

elektrohidrolik şekillendirme (Alm. elektrohydraulisches Umformen; Fr. fabrication de pièces par électro-
hydraulique, f; İng. electrohydraulic forming) mak. Bir sıvı içinde oluşturulan elektrik kıvılcımlarının elektrik
enerjisinin mekanik enerjiye dönüştürülmesi ile metal iş parçasında yol açılan şekil değiştirmeye dayalı üretim
yöntemi.

elektrokimyasal işleme (Alm. elektrochemische Bearbeitung; Fr. usinage électrochimique, m; İng.


electrochemical machining) mak. Bir metal iş parçasının yüzeyini elektrokimyasal yöntemle aşındırmaya dayanan
üretim yöntemi.

elektromanyetik şekillendirme (Alm. elektromagnetische Umformung; Fr. formage électromagnétique, m; İng.


electromagnetic forming) mak. Bir metal iş parçasına uygulanan ani manyetik alanın yol açtığı elektrik akımı ile
soğuk şekil değişimi sağlayan üretim yöntemi.

elektromekanik bilimi (Alm. Elektromechanik, f; Fr. électro-mécanique, f; İng. electromechanics) mak. Elektrik
ve mekanik sistemlerin birleşmesinden oluşan sistemlerle ilgili bilim.

elektronik denge programı (Alm. Fahrdynamikregelung, f; Stabilisierungssystem, m; elektronisches


Stabilitätsprogramm, n; Fr. contrôle électronique de stabilité, m; électro-stabilisateur programmé, m; İng. dynamic
stability control; electronic stability control; electronic stability program; ESP; vehicle stability control) mak. Taşıt
sürücüsünün ani kumanda hareketleri ile taşıtın kontrol kaybı ve savrulma olasılığına karşı ve frenlemeden dolayı
taşıt kaymasına engel olmak için sürücüden bağımsız olarak motora ve her bir tekerleğin frenine ayrı ayrı komut
veren kontrol sistemi; eşanlam: elektronik savrulma önleyici sistem.

elektronik hız kontrolörü (Alm. electronischer Geschwindigkeitskontroller; Fr. variateur de vitesse électronique;
İng. electronic speed controller) mak. Bir elektrik motorunun hızını ayarlamada kullanılan elektronik devre.

elektronik kontrol ünitesi (Alm. elektronisches Steuergerät, n; Fr. bloc de commande électronique, m; İng. ECU;
electronic control unit) mak. Otomotiv elektroniğinde, motorun yönetilmesini sağlayan programlanabilir elektronik
ünite.

elektropnömatik (Alm. elektropneumatisch; Fr. électropneumatique; İng. electropneumatic) mak. Bir sistemdeki
pnömatik bileşenlerin elektriksel dürtülerle kontrolünün yapılması.
elektropnömatik dönüştürücü (Alm. elektropneumatischer Umsetzer, m; elektropneumatischer Wandler, m; Fr.
transducteur électropneumatique, m; İng. electropneumatic transducer) mak. Akım ya da gerilim işaretlerini çıkış
basınçlarına orantılı olarak dönüştüren mekanizma ya da cihaz.

emme 1. (Alm. Aspiration, f; Fr. aspiration, f; succion, f; İng. suction) kim. 1. Basıncı düşürerek akışkanların
istenilen bir bölgeye doğru akmalarını sağlama. 2. Basıncı düşürerek sert bir cismin bir yüzeye tutunmasını
sağlama. 2. (Alm. Ansaugung, f; Fr. admission, f; aspiration, f; İng. admission; intake) mak. İçten yanmalı motora
yeni karışım ya da hava alınması işlemi ve bu işlemin yapıldığı çevrim evresi.

emme basıncı 1. (Alm. Saugdruck, m; Fr. pression d'aspiration, f; İng. low-end pressure; suction
pressure) mak. Soğutma ve iklimlendirme sistemlerinde, giriş tarafındaki daha düşük olan basınç; eşanlam:
emme kuvveti. 2. (Alm. Ansaugdruck, m; Fr. pression de succion, f; pression d'aspiration, f; İng. suction
pressure) tar. Bitkilerde su, besin elementi ve organik bileşiklerin alınma ve taşınmalarında rol oynayan, bitkiler
tarafından transpirasyon ile kaybedilen suyun etkisiye oluşan, ksilem iletim demetlerinde geçişim basıncı ile turgor
basıncı arasındaki basınç farkı.

emme basma pompa (Alm. Kolbenpumpe, f; Fr. pompe alternative, f; pompe à mouvement de va-et-vient, f;
pompe à piston, f; İng. reciprocating pump) mak. İleri geri eksenel hareket yapan bir piston ya da diyafram ile
akışkanları aktaran pistonlu pompa.

emme supabı (Alm. Einlassventil, n; Fr. soupape d'admission f; İng. intake valve) mak. İçten yanmalı motorlarda,
taze hava veya hava-yakıt karışımının silindir içine giriş zamanını kontrol eden, çevrimin emme zamanında açık
olan kontrol elemanı.

emme vanası (müh. alıcı vana) (Alm. Ansaugventil, n; Fr. clapet d'aspiration, m; İng. suction valve) mak. Pompa,
kompresör gibi ünitelerin giriş veya emme taraflarında bulunan vana; eşanlam: giriş vanası.

emme yüksekliği (Alm. Saughöhe, f; Fr. charge à l’aspiration, f; hauteur d'aspiration, f; İng. suction head; suction
lift) 1. denz. Pompa mil ekseni ile pompadan daha aşağıda bulunan sıvının alındığı tanktaki sıvı seviyesi
arasındaki düşey mesafe. 2. mak. Pompa ve kompresörlerin girişlerindeki statik basıncın sıvı sütunu yüksekliği
cinsinden karşılığı.

emniyet kapatma vanası (Alm. Sicherheitsabsperrventil, n; Fr. soupape d'arrêt, f; İng. safety shut off
valve) mak. Tehlikeli bir durum algılandığında otomatik olarak yanıcı veya sağlığa zararlı akışkanların akışını
durduran vana.

emniyet kemeri (Alm. Sicherheitsgurt m; Fr. ceinture de sécurité f; İng. seatbelt) mak. Taşıt sürücüsü ve
yolcularının kaza anında oluşan yüksek ivmelerin etkisi ile istemsiz bir şekilde savrularak zarar görmesini
önlemeye yönelik bir güvenlik aracı.

emniyet kemeri germe düzeni (Alm. Gurtstraffer, m; Fr. prétendeur, m; prétendeur de ceinture de sécurité, m;
İng. belt pretensioner; seat belt pretensioner) mak. Emniyet kemerinin, çarpışma anında en büyük koruma
sağlayacak şekilde yolcu ya da sürücüye sıkıca tutulması; eşanlam: emniyet kemeri ön gergi düzeni.

emniyet vanası (Alm. Abdichtkopf bei Bohrungen; Ausbruchschieber, m; Bohrlochschieber, m; Fr. limiteur de
pression, f; vanne de régulation du flux, f; vanne d'éruption, f; obturateur anti-éruption, m; İng. blow out preventer;
blowout preventer) mak. Özellikle doğalgaz ve petrol üretim kuyularının delinmesi sırasında kontrol edilmesi zor
akış veya basınçla karşılaşıldığında, kuyuyu kontrol etmeyi, sızıntıları önlemeyi ya da kapatmayı sağlayan özel
yapımlı vana.

emülsiyon akışı (Fr. écoulement en émulsion, m; İng. emulsion flow) mak. Suyun, homojen dağılmış damlacıklar
halinde petrolün içinde yer aldığı çok fazlı akış.

emülsiyon boru akışı (Fr. flux dans les tuyaux, m; İng. emulsion pipe flow) mak. Bir borunun içinde hareket eden
iki sıvıdan birinin sürekli fazda, diğerinin ise tanecikler ya da ince bir film halinde olduğu çok fazlı akış rejimi.

en büyük alttan sapma (Alm. maximale Unterschreitung; Fr. dépassement maximal d'en bas, m; İng. maximum
undershoot) mak. Basamak türü bir giriş uyarması sonucunda dinamik bir sistemin çıktısının kalıcı çıkış değerinin
altında, çoğunlukla kalıcı değerin bir yüzdesi olarak ifade edilen en büyük sapması.
en büyük üstten sapma (Alm. maximale Überschreitung; Fr. dépassement maximal, m; İng. maximum
overshoot) mak. Kararlı dinamik bir sistemin basamak türü bir giriş işaretine karşı çıkışının en büyük değerinin
referans değeri ile farkı.

endüksiyon bobini bkz. mak. ateşleme bobini.

esnek eklem 1. (Alm. elastisches Gelenk, n; Fr. joint flexible, m; raccord flexible, m; İng. flexible joint) enj. Petrol
aramada kullanılan dikey çıkış borusunun deniz dibinde kuyu başına bağlanmasını sağlayan sistemin parçası
olan, birbirine göre hareket edebilen “alt” ve “üst” olmak üzere iki ana parçadan oluşan, genellikle küresel yapıda
bir bağlantı. 2. (Alm. elastisches Gelenk, n; Fr. joint articulé, m; İng. flexible joint) mak. Biri öbürüne göre esneme,
dönme ve yaylanma serbestisine sahip iki parçadan oluşan ve torku birbirleriyle aynı hizada olmayan iki şaft
arasında aktaran eklem.

esnek kavrama (Alm. bewegliche Kupplung, f; elastische Kupplung, f; Fr. accouplement flexible, m;
accouplement élastique, m; İng. elastic coupling; flexible coupling) mak. İki mil arasında küçük hizalama ya da
birkaç derece açılık deformasyona izin veren, yay ya da lastik malzemeden yapılmış devamlı bağlama; eşanlam:
elastik kavrama.

esnemez dingil (Alm. Starrachse f; Fr. essieu rigide m; İng. rigid axle) mak. Taşıtın gövdesine yaprak yaylar
veya süspansiyon kolları ile bağlanan, üzerine tekerlek göbeğinin de takıldığı katı bağlantıları içeren, bağımsız
olmayan basit bir süspansiyon tipi.

esnemez kavrama (Alm. starre Kopplung; Fr. accouplerment rigide, m; İng. rigid coupling) mak. İki mili ortak bir
eksende kalmalarını, eksenden sapmamalarını sağlayarak bağlayan makine elemanı.

eşdeğer ağdalı sürtünme katsayısı (Alm. viscos-gleichwertiger Reibungskoeffizient; Fr. coefficient équivalent de
frottement visqueux, m; İng. equivalent viscous friction coefficient) mak. Bir cismin hareketini engelleyen kuvvet
hareket hızıyla orantılı olduğunda, cisme uygulanan kuvvetin hıza oranı.

eşdeğer burkulma uzunluğu (Alm. Beullänge, f; Fr. longueur de flambement, f; İng. buckling
length) mak. Burkulma yükü altındaki bir çubuk ile eşit kritik elastik burkulma yükü olan ve iki ucu mafsallı sanal
çubuk uzunluğu.

eşdeğer kütle (Alm. Ersatzmasse, f; Fr. masse équivalente, f; İng. equivalent mass) mak. Çok cisimli sistemlerin
tek cisimli bir sistem olarak ele alınabilmesi için bu sisteme karşılık gelen cismin kütlesi.

eşdeğer yay katsayısı (Alm. äquivalente Federkonstante; Fr. constante de ressort equivalente, f; İng. equivalent
spring constant) mak. Birden fazla seri ya da paralel bağlı yayların yerine tek bir yay düşünülmesi durumunda bu
yayın, yerine geçtiği sistemdeki yayların katsayıları cinsinden hesaplanan yay katsayısı.

eşhız eğrisi (Alm. Gleichgeschwindigkeitslinien, pl; Fr. contours des isovitesses, pl; İng. isovelocity
contours) mak. Bir akış alanında eşit hızlı noktalardan geçen çizgiler.

eşlenik noktalar (Alm. homologe Punkte, pl; Fr. points homologues, pl; İng. homologous points) geom. mak. İki
ya da daha fazla bindirmeli görüntüde, ilgilenilen bir pikselin diğer görüntülerdeki karşılığı; eşanlam: homolog
noktalar, karşılıklı görüntü noktaları.

etkin güç (Alm. effektive Leistung, f; Nutzleistung, f; Fr. puissance active, f; puissance efficace, f; İng. active
power; effective power; real power) 1. elk. 1. Bir dalgalı akım şebekesinden beslenen bir yükün içinden akan
akımla, uçları arasındaki gerilimin etkin değerinin ve akımla gerilim arasındaki faz açısının kosinüsünün çarpımı;
eşanlam: gerçek güç. 2. Bir elektromanyetik dalganın taşınan gücü; eşanlam: gerçek güç. 2. mak. Bir makineden
hareket organlarına, doğrudan ya da bir güç aktarma organı üzerinden aktarılan güç; eşanlam: efektif güç.

Euler denklemleri (Alm. Eulersche Gleichungen, pl; Fr. équations de Euler, pl; İng. Euler
equations) mak. Akışkanlar mekaniğinde sürtünmesiz akışları betimleyen denklem sistemi.

Euler-Bernoulli kirişi (Alm. Euler-Bernoullischer Balken, m; Fr. barre de Euler-Bernoulli, f; İng. Euler-Bernoulli
beam) mak. Eğilme etkisi altında oluşan şekildeğişim sırasında kiriş enkesitlerinin düzlemsel kaldıkları ve eğilme
sonrasında kiriş eksenine dikliklerini korudukları varsayımlarına dayanan, böylece kirişteki makaslama
gerilmelerinin göz önüne alınmadığı basit kiriş modeli.
eylemsizlik yarıçapı (mak. atalet yarıçapı) (Alm. Trägheitsradius, m; Fr. rayon de giration, m; İng. radius of
gyration) mak. Bir cismin eylemsizlik momentinin cismin kütlesine bölümünün karekökü.

fakir karışım (Alm. mageres Brennstoff-Luft-Gemisch; Fr. mélange pauvre, m; İng. lean fuel mixture) mak. Yakıt
hava karışımı içindeki hava miktarının tam yanma için gerekli olan miktardan daha fazla olması durumu.

fanlı ısıtıcı (Alm. Gebläseeinheit, f; Fr. évaporateur à circulation forcée, m; évaporateur à ventilation forcée, m;
İng. fan coil unit) mak. Bir kasa içine yerleştirilmiş bir yelleç ve bir ısı değiştiriciden oluşan ve soğutma ya da
ısıtma amacıyla kullanılan aygıt.

far (Alm. Scheinwerfer, m; Fr. phare, m; İng. headlamp; headlight) mak. Taşıtın karanlıkta yolu aydınlatan ışık
sistemi.

faydalı frenleme (Alm. generatorische Bremsung, f; Fr. freinage à recuperation, m; İng. regenerative
braking) mak. Hibrit elektrikli araçlarda frenleme sırasında elektrik motorunun jeneratör kipinde çalıştırılmasıyla
aracın kinetik enerjisini elektriğe çevirerek aküye enerji sağlayan frenleme işlemi.

fıçılaşma (Alm. Ausbauchung, f; Fr. tonnelage, m; İng. barreling) mak. İş parçasının, açık kalıpta presle
şekillendirilmesi esnasında yüzey sürtünme kuvvetleri etkisiyle orta kısmından şişkin, fıçı görünümlü durumuma
dönüşmesi.

fırça (Alm. Bürste, f; Fr. balai, m; İng. brush) mak. Elektrik motorlarında, üreteçlerde ve alternatörlerde hareket
eden parçalarla sabit parçalar arasında elektrik akımının geçmesini sağlayan sürtünmeli karbon veya bakır
parçalar.

film kaynama (Alm. Filmsieden, n; Fr. ebullition pelliculaire, f; İng. film boiling) mak. Sıcaklık kontrollü
kaynamada kızma sıcaklık farkının 30 K ile 120 K arasında olması ve buhar filminin oluşması hali.

film sıcaklığı (Alm. Filmtemperatur, f; Fr. température de film, m; İng. film temperature) mak. Isı aktarımı ve
akışkanlar dinamiğinde, akışkan sıcaklığı ile yüzey sıcaklığının ortalaması.

fiziksel sarkaç (Alm. physikalishes Pendel, n; Fr. pendule physique, m; İng. physical pendulum) mak. Bir katı
cismin bir noktasından asılmasıyla oluşturulan sarkaç.

fotoelastik yöntem (Alm. Fotoelastizität, f; Photoelastizität, f; Spannungsoptik, f; Fr. photoélasticimétrie, f; İng.


photoelasticimetry; photoelasticity) mak. Kuvvet uygulanan bir saydam elastik modelde kutuplaşmış ışığın çift
kırınım modeldeki gerilimleri görselleştirilmesine dayanan deneysel gerilim analizi yöntemi.

Francis türbini (Alm. Francis Turbine, f; Fr. turbine Francis, f; İng. Francis turbine) mak. Radyal ve eksenel akış
özelliklerini taşıyan ve yaygın bir biçimde elektrik enerjisi üretimi için kullanılan tepki tipi su türbini.

fren balatası (Alm. Bremsbelag, m; Fr. garniture de frein, f; İng. brake lining; breake pad) mak. Fren pedalına
basıldığı anda fren diskine ya da kampanasına sürtünerek yavaşlama ve durma etkisi yaratan parça.

fren hidroliği (Alm. Bremsflüssigkeit, f; Fr. liquide de frein, m; İng. brake fluid) mak. Taşıtların fren hidrolik
sistemlerinde basıncı iletmek için kullanılan akışkan.

fren kuvveti dağılımı (Alm. Bremskraftverteilung, f; Fr. répartition des forces de freinage, f; İng. brake force
distribution) mak. Aracın ön-arka, sağ-sol tekerleklerinde oluşan fren kuvvetleri oranı.

fren presi (Alm. Abkantpresse, f; Gesenkbiegepresse, f; Kantbank, f; Fr. presse plieuse, f; İng. brake press; press
brake) mak. Çelik sacları bükmekte kullanılan elektromekanik aygıt; eşanlam: abkant.

fren servosu bkz. mak. vakumlu kuvvetlendirici.

fren silindiri (Alm. Bremszylinder, m; Fr. actionneur de freinage, m; récepteur de freinage, m; İng. brake
actuator) mak. Pistonları sayesinde merkez pompasından gelen basınç yardımıyla fren sistemini harekete geçiren
eleman.

frenleme işi (Alm. Bremsarbeit, f; Fr. travail de freinage, m; İng. braking work) mak. Fren kuvveti ile frenleme
sırasında katedilen yolun çarpımı.
frenleme oranı (Alm. Abbremsung, f; Fr. taux de freinage, m; İng. braking ratio) mak. Fren yavaşlama ivmesinin
yerçekimi ivmesine oranı.

freze (Alm. Fräsmaschine, f; Fr. machine à fraiser, f; İng. milling cutter; milling machine) mak. Endüstriyel talaşlı
imalatta kullanılan, kendi ekseni çevresinde dönen bir kesici takım aracılığıyla iş parçasından talaş kaldırarak
şekillendirme yapan bir çeşit takım tezgâhı.

frezeleme (Alm. Fräsen, n; Fr. fraisage, m; İng. milling) mak. Kendi ekseni çevresinde dönen bir kesici takım
yardımıyla iş parçasından talaş kaldırarak yüzey işleme.

frezeli mil (Alm. Nutenwelle, f; Zahnwelle, f; Fr. arbre cannelé, m; İng. splined shaft; toothed
shaft) mak. Frezelerde düşey yönde inip çıkan, bazı makinelerde ise istenilen açıya göre çalışan ve kesici
bıçakları taşıyan mil.

galop hareketi (Alm. Gallop, m; Fr. galop, m; İng. galloping movement) mak. Demiryolu taşıtının alinyimanda
yaptığı kafa vurma hareketi.

gaz dinamiği (Alm. Gasdynamik, f; Fr. dynamique des gaz, f; İng. gas dynamics) mak. Gazların özellikle yüksek
hızlarda akışı ve bundan kaynaklanan etkileri inceleyen akışkanlar dinamiği dalı.

gaz kelebeği (Alm. Drosselklappe f; Fr. papillon des gaz m; İng. throttle valve) mak. İçten yanmalı motorun
silindiri içine giren hava miktarını ayarlayan aygıt.

gaz pedalı (Alm. Fahrpedal, n; Gaspedal, n; Fr. pédale accélérateur, f; İng. accelerator; gas pedal;
throttle) mak. Taşıtların hızını yükseltmek için kullanılan ve basıldıkça motora daha fazla yakıt göndererek
motorun ürettiği gücü artıran pedal.

gaz türbini (Alm. Gasturbine, f; Fr. turbine à gaz; İng. combustion turbine; gas turbine) mak. Yüksek basınç ve
sıcaklıktaki yanma gazlarının bir rotor üzerindeki kanatların arasından geçerken hızla genleşerek enerjisini
aktaran, uçaklarda, gemilerde, trenlerde, pompalarda vb. uygulamaları olan makine.

gecikmeli ateşleme (Alm. Nachzündung, f; Spätzündung, f; Fr. allumage retardé, m; retard à l’allumage, m; İng.
late ignition; retarded spark) mak. İçten yanmalı motorlarda bujideki kıvılcımın gereken zamandan daha geç
oluşması durumu.

geçiş eğrisi (Alm. Übergangsbogen, m; Fr. courbe de racordement, f; raccordement progressif, m; İng. rail curve;
spiral easement; track transition curve) mak. Bir karayolunda ya da demiryolunda, düz bir geçkinin kıvrımlı bir
geçkiye buluştuğu noktada, taşıtın yanal ivmelenmesini önlemek ve konforlu ve güvenli bir sürüşü sağlamak
amacıyla doğru ve dairesel dönemeç kısımları arasında yer alan ve eğriliği uygun bir şekilde hesaplanan kesim;
eşanlam: rakortman eğrisi.

geçmeli bağlantı (Alm. Schnapphaken, m; Fr. emboîtement-pression, m; İng. snap-fit) mak. İki parçanın
herhangi bir bağlantı elemanı gerektirmeksizin birbirine kenetlenmesini sağlayan bağlantı tipi.

gelişmiş türbülanslı akış (Alm. voll ausgerichtete Turbulenzströmung, f; vollständig entwickelte turbulente
Strömung, f; Fr. turbulence pleinement développée, f; écoulement turbulent pleinement développé, m; İng. fully
developed turbulence; fully developed turbulent flow) mak. Genellikle boru ve kanal akışlarında, Reynolds
sayısının 2300'den daha büyük olduğu durumda ortaya çıkan, laminer akış ile türbülanslı akış arasında yer alan,
eşyönlü ve ölçekten bağımsız akış rejimi.

geniş rondela (Fr. rondelle de protection, f; rondelle large, f; rondelle plate large, f; İng. fender washer; penny
washer) mak. İnce metal yüzeyler üzerinde yükü yaymak amacıyla tasarlanmış, ortasındaki deliğe göre yüzey
alanı bir hayli daha geniş olan rondela.

genişleme kayıpları (Alm. Expansionsverluste, f; Fr. pertes de l'expansion; İng. expansion losses) mak. Boru ya
da kanaldaki akışta kesit alanının büyümesi sonucu oluşan basınç kayıpları.

genleşme vanası (Alm. Entspannungsventil, n; Expansionsventil, n; Fr. détendeur, m; robinet détendeur, m; İng.
expansion valve) mak. 1. Buhar makinelerinde buharın genleşmesini kontrol etmekte kullanılan vana. 2. Soğutma
sistemlerinde yoğuşturucudan çıkan yüksek basınçlı sıvı fazdaki soğutucu akışkanın sabit entalpide basıncını
düşüren ve buharlaştırıcıya gönderirken miktarını ayarlayan vana.
gerçek gerilme gerinim (Alm. wahre Spannung-Dehnung; Fr. contrainte-déformation rationnelle, f; İng. true
stress-strain) mak. Gerilme ve gerinimin hesaplanmasında anlık boyutların kullanılması durumunda hesaplanan
gerilme ve gerinim değerleri; eşanlam: gerçek gerilme-birim uzama.

gererek şekillendirme (Alm. Streckziehen, n; Fr. formage par étirage, m; İng. stretch forming) mak. Bir cismin
şeklini çekme kuvveti altında değiştirerek oluşturma.

geri esneme (Alm. Rückfederung, f; Fr. Rückfederung, m; İng. springback) mak. Bükülerek ve/veya katlanarak
şekil verilen metal, plastik vb. parçaların, plastik biçim değişimini korurken elastik biçim değişiminin geri dönme
eğilimi.

geri hız dişlisi (Alm. Rücklaufrad, n; Fr. pignon de marche arrière, m; İng. reverse gear) mak. Motorlu taşıtın geri
gidebilmesini sağlamak için hız kutusu içinde ayrı bir mil üzerinde dönen dişli.

geri iş oranı (İng. back work ratio) mak. Termodinamik çevrimlerde ve gaz türbinlerinde, üretilen işin, çevrim
sırasında pompa, kompresör gibi elemanlarda harcanan işe oranı.

geri sekme katsayısı (Alm. Stoßzahl, f; Restitutionskoeffizient, m; Fr. élasticité au rebondissement, f; coefficient
de restitution, m; İng. coefficient of restitution) mak. İki cismin çarpışması esnasında göreli yaklaşma hızının
göreli uzaklaşma hızına oranı; eşanlam: geri sıçrama katsayısı.

geri yönde kalıptan çekim (Alm. Gegenfließpressen, n; Rückwärtsfließpressen, n; Fr. filage inversé, m; İng.
reverse extrusion) mak. Malzemenin bir matris tarafından geri yönde itilerek karmaşık kesitli çubuk formunda
parça üretilmesini içeren işlem; eşanlam: ters ekstrüzyon.

geribesleme elemanı (Alm. Rückkopplungseinheit, f; Fr. unité de rétroaction, f; organe de rétroaction, m; élément
de rétroaction, m; İng. feedback element; feedback unit) mak. Geribeslemeli kontrol sistemlerinde, kontrol
edilmesi istenen çıkış sinyalini algılayarak uygun bir geribesleme sinyalini oluşturan elektrik, elektromekanik,
pnömatik, hesaplamalı vb. bileşen.

gerilme değişmezleri (Alm. Spannungsinvariante; Fr. invariants du tenseur des contraintes, pl; İng. stress
invariants) mak. Gerilme tansörünün özdeğerleri, özvektörleri ve bunların tekil olmayan matris dönüşümleri ile
elde edilen bileşenler.

gerilme durumu (Alm. Spannungszustand, m; Fr. état de contrainte, m; İng. state of stress) mak. Bir cisim
içindeki herhangi bir noktadan geçen bütün yüzeylerdeki gerilmelerin bulunması için bilinmesi gereken ve gerilme
tansörü ile matematiksel olarak ifade edilen büyüklük.

gerilme gradyanı (Alm. Spannungsgradient, m; Fr. gradient de contrainte, m; İng. stress gradient) mak. Malzeme
içinde gerilmenin konuma bağlı en hızlı değiştiği yöndeki değişim oranı.

gerilme tansörü (Alm. Spannungstensor, m; Fr. champ de contrainte, m; tenseur des contraintes, m; İng. Cauchy
stress tensor; stress tensor; true stress tensor) mak. A-L Cauchy tarafından tanımlanmış, bir cismin içindeki
herhangi bir noktadan geçen bütün yüzeylerdeki gerilmelerin bulunması için bilinmesi gereken dokuz bileşenden
oluşan büyüklük.

gerilme yoğunlaşması (Alm. Spannungskonzentration, f; Fr. concentration de contraintes, f; İng. stress


concentration) mak. Malzeme üzerinde istenilmeden oluşan veya istenilerek yaratılan delik, çatlak, çentik gibi
bölgeler civarındaki gerilmelerin büyük değerlere ulaşması; eşanlam: gerilme yığılması.

gerilme-gerinim eğrisi (Alm. Spannungs-Dehnungs-Diagramm, n; Fr. diagramme contrainte-déformation, m; İng.


stress-strain curve) mak. Bir malzeme üzerindeki çekme testinde uygulanan kuvvet ile ölçülen gerilme ve
malzemenin uzama miktarı ile belirlenen gerinimin ilişkisini gösteren diyagram; eşanlam: gerilme deformasyon
eğrisi, gerilme-şekil değiştirme eğrisi, gerilme-birim uzama eğrisi.

giriş bölgesi (mak. giriş uzunluğu) (Alm. Einlauflänge, f; Eintrittszone, f; Fr. longueur d'entrée, f; zone d'entrée, f;
İng. entrance length; entrance region) mak. Kanal ve boru tipi akışta, boyutsuzlaştırılmış hız ve sıcaklık
profillerinin kanal boyunca değişmeye devam ettiği bölge.
giriş değişkeni (Alm. Eingangsgröße, f; Fr. variable d'entrée, f; İng. input variable) mak. Bir sisteme, o sistemin
dışından uygulanan, diğer değişkenlerden bağımsız biçimde değişebilen ve sistemin davranışını etkileyen
değişken.

giriş manifoldu (Alm. Ansaugbrücke, f; Ansaugspinne, f; Ansaugkrümmer, m; Ansaugstutzen, n; Fr. collecteur


d'admission, m; İng. inlet manifold; intake manifold) mak. 1. Gaz ve sıvıların toplandığı veya dağıtıldığı birçok giriş
ve çıkışı olan odacık şeklindeki makine parçası. 2. Otomobillerde silindirlere yakıt ve hava karışımını dağıtan
makine parçası; eşanlam: emme manifoldu.

giriş uzunluğu bkz. mak. giriş bölgesi.

görünür momentum (Alm. virtueller Impuls; Fr. quantité de mouvement apparente; İng. apparent momentum;
virtual momentum) mak. Bir cisim etrafındaki potansiyel akışta, cismi akışkanın eylemsizliğine karşı harekete
geçirmek için gerekli itki.

gösterge basıncı bkz. mak. bağıl basınç.

gösterge eğrisi (Alm. Indikatordiagramm, n; P/V-Diagramm, n; Fr. diagramme indicateur m; İng. indicator
diagram; P-V diagram) mak. İçten yanmalı motorun yanma odası veya silindir içindeki basınç değişimini hacme
göre gösteren eğri; eşanlam: p-V grafiği.

gösterge tablosu (Alm. Instrumentenbrett, n; Fr. tableaux de bord, m; İng. dashboard; instrument
panel) mak. Motorlu taşıtlarda sürücünün önünde bulunan, aracın tüm göstergelerini ve yönetme düğmelerini
içeren bölüm; eşanlam: ön göğüs, kontrol paneli.

gövde borulu ısı değiştirici (mak. kabuk-boru ısı değiştirici; mak. kovan boru tipi ısı değiştiricisi) (Alm.
Rohrbündelwärmeübertrager, m; Fr. échangeur thermique à calandre, m; İng. shell and tube heat
exchanger) mak. Akışkanlardan birinin gövdeden, diğer akışkanın gövde içerisinde yer alan boru demetinden
aktığı ısı değiştirici.

gövde kaçağı (Alm. Leckflüssigkeit, f; Fr. drain de carter, m; İng. case drain) mak. Pistonlu pompalar ile hidrolik
ya da pnömatik olarak kontrol edilen pompalarda, gövdeye sızan ve depoya geri gönderilmesi veya dışarıya
atılması gereken sıvı veya gaz; eşanlam: gövde sızıntısı.

gözlenebilirlik 1. (Alm. Beobachterkeit, f; Fr. observabilité, f; İng. observability) elk. Bir dinamik sistemin iç
değişkenlerinin [ti, tf] zaman aralığındaki değerlerinin, sadece çıkış değişkenlerinin [ti, tf] aralığındaki gözlemlerine
dayanarak bulunabilmesi. 2. (Alm. Beobachtbarkeit, f; Fr. observabilité, f; İng. observability) mak. Dinamik bir
sisteme ait bir durum değişkeninin herhangi bir zaman noktasındaki değerinin, sistem çıktısının geçmişteki sonlu
bir aralıktaki ölçümlerinden yararlanarak hesaplanabilmesi.

güç freni (Alm. Servobremse, f; Fr. frein assisté, m; İng. power brake) mak. Geleneksel hidrolik fren sistemine
motor vakumuyla çalışan bir vakum pistonu eklenmesiyle bu pistonun fren pedalı veya merkez pompasına
uyguladığı basınçla, sürücünün aracı durdurması için uygulaması gereken kuvvetin azaltıldığı frenler.

güç iletim verimliliği 1. (Alm. Übertragungseffizienz, f; Übertragungswirkungsgrad, m; Fr. efficacité de


transmission, f; rendement de transmission, m; İng. transmission efficiency) elk. Optik iletişimde liflerde
soğrulmayla veya yansımayla yitirilen gücü gösteren, iletilen ışık gücünün giriş gücüne oranı. 2. (Alm.
Übertragungswirkungsgrad, m; Fr. efficacité de transmission, f; rendement de transmission, m; İng. transmission
efficiency) mak. Kayıplara uğrayarak iletim sistemi sonunda elde edilen gücün, güç besleyen makine çıkışındaki
güce oranı.

güçlendirme 1. (Alm. Bewehrung, f; Fr. consolidation, f; İng. fortification; reinforcement; strengthening) inş.
made. Zeminin makaslama ve çekme dayanımlarının istenen düzeye getirilmesi için yapılan donatılandırma
işlemi. 2. (Alm. Verstärkung, f; Fr. renforcement, m; renfort, m; İng. fortification; reinforcement;
strengthening) mak. Bazı katkı maddelerinin üretim sürecinin başında eklenmesiyle bir malzemenin mekanik
mukavemetinin artırılması; eşanlam: takviye.

güneş dişli (Alm. Sonnenrad, n; Fr. planétaire, m; İng. sun gear; sun wheel) mak. Değişik devir hızları elde
edilmesi amacıyla kullanılan gezegen dişli sisteminde, yörünge dişlilerin etrafında döndüğü sabit dişli; bu dişli
hareketlendirildiğinde sisteme verilen hareket ters yönde yörünge dişliden alınır.
güneşlik (Alm. Sonnenblende, f; Fr. parasoleil, m; pare- soleil, m; İng. sun visor) mak. Taşıtlarda ön camın üst
bölümünde bulunan, aşağıya indirildiğinde güneş ışınlarının doğrudan sürücünün gözüne gelmesini önleyen
oynar kanatçık; eşanlam: güneş siperi.

güvenlik gerilmesi (inş. emniyet gerilmesi) (Alm. Sicherheitsspannung, f; zulässige Spannung, f; Fr. contrainte
admissible, f; contrainte de calcul, f; İng. allowable stress; design stress; safe stress) mak. Uygulamadaki
dayanımı azaltabilecek olası olumsuzlukları karşılamak düşüncesiyle, bir malzemenin dayanabileceği en büyük
gerilmenin 1'den büyük bir sayıya bölünmesiyle elde edilen ve tasarım sırasındaki hesaplamalarda kullanılan
gerilme değeri.

güvenlik zinciri (Alm. Sicherheitskette, f; Fr. chaîne de sécurité, f; İng. safety chain) mak. Karlı, buzlu, kaygan
yollarda güvenlik amacıyla motorlu taşıtların tekerleklerine takılan zincir; eşanlam: kar zinciri.

hacim modülü (mak. hacimsel sıkışma modülü; yerb. sıkışma modülü) (Alm. Bauschmodul, m; Kompressionsmodul,
m; Fr. module de compressibilité, m; module de compressibilité isostatique, m; module d'élasticité volumique, m;
İng. bulk modulus; modulus of volume elasticity) mak. Bir maddenin sabit sıcaklık ve sıkıştırılma koşulları altında
basınç değişiminin yol açtığı göreceli hacim değişikliğine oranı; eşanlam: bulk modülü, hacimsel elastisite modülü.

hacimsel debi (Alm. Volumenstrom, m; Fr. debit volumique, m; débit-volume, m; İng. volume flow rate; volume
velocity; volumetric flow rate) mak. Birim zamanda belirli bir kesitten geçen akışın hacmi, birimi m 3/s.

hacimsel debiölçer (Alm. Volumendurchflussmesser, m; Fr. volucompteur, m; İng. volume


flowmeter) mak. Akışkanların hacimsel debisini ölçen alet.

hacimsel pompa (Alm. Verdrängerpumpe, f; Fr. pompe volumétrique, f; İng. positive displacement pump;
volumetric pump) mak. Sıvıların basınç artışını dişli, vida, piston gibi elemanlarla sıvıyı bir hacim içinde
sıkıştırarak yapan pompaların genel adı.

hacimsel sıkışma modülü bkz. mak. hacim modülü.

hacimsel verimlilik (Alm. volumetrische Produktivität, f; Fr. rendement volumétrique, m; İng. volumetric
efficiency; volumetric productivity) 1. biyom. Biyosüreçlerde birim zamanda birim litre tepkime kabı başına elde
edilen ürün miktarı. 2. mak. Motorlar ve kompresörler gibi pistonlu sistemlerde bir çevrimde giren hava, yakıt-hava
karışımı gibi dolgu giren miktarının teorik olarak girebilecek miktara oranı.

haddeleme (Alm. Walzen, n; Fr. laminage, m; İng. rolling) 1. mak. Merdaneler (yufkaçlar) arasından iş parçasının
geçirilerek şekil verme yöntemi. 2. malz. İmalat ve inşaat çeliği üretiminde, peş peşe bir dizi döner merdane
çiftlerinin arasında sıkıştırılması ve basma kuvvetinin etkisiyle aradaki malzemeye soğuk (soğuk haddeleme) ya
da sıcak olarak (sıcak haddeleme) plastik şekil verilmesi işlemi.

Hagen-Poiseuille akışı (Alm. Hagen-Poiseuille Strömung, f; Fr. écoulement de Hagen-Poiseuille, m; İng. Hagen-
Poiseuille flow) mak. Dairesel veya farklı kesitli bir borunun iki ucunda akışkana uygulanan basınç farkının sebep
olduğu devamlı akış.

halat özü (Fr. âme, f; İng. core; core of a wire rope) mak. Tel halatın ortasında damarların etrafında sarıldığı,
kendir veya jüt gibi malzemeden yapılmış ortanca hat.

halka kesitli akış (Alm. Ringströmung, f; Fr. écoulement annulaire, m; İng. annular flow) mak. Bir boru içinde,
merkez bölgesinden gaz akışının geçtiği, borunun cidarlarına yakın, ince bir film halinde, dolayısıyla kesiti bir
halkayı andıran sıvı akışının geçtiği, gaz akışı içinde dağılmış sıvı damlacıklarının da bulunabildiği çok fazlı akış;
eşanlam: halka boruda akış.

hareket vidası (Alm. Bewegungsschraube, f; Gewindespindel, f; Leitspindel, f; Fr. vis-mère, m; İng. guide screw;
lead screw; power screw; translation screw) mak. Makinelerde güç ve hareket iletmede kullanılan, dişleri trapez,
testere, yuvarlak ve kare gibi bir şekilde olan, dönüş hareketini doğrusal harekete dönüştüren vida.

harmonik analiz (Alm. harmonische Analyse, f; Fr. analyse harmonique, f; İng. harmonic
analysis) mak. İşaretlerin ve fonksiyonların temel dalga biçimlerinin kombinasyonları olarak gösterimiyle ilgili ve
bu anlamda Fourier seri açılımlarının genelleştirilmesini amaçlayan matematik alanı.
harmonik devinim (Alm. harmonische Bewegung, f; Fr. mouvement harmonique, m; İng. harmonic
motion) mak. Bir nesne denge konumundan ayrıldığında ve bu ayrılım miktarına orantılı bir geri getirici kuvvet
doğduğunda, nesnenin denge konumu yöresinde yaptığı salınım; eşanlam: uyumcul devinim, harmonik hareket.

harmonik titreşim (Alm. harmonische Schwingung, f; Fr. vibration harmonique, f; İng. harmonic
vibration) mak. Dış bir kuvvetin harmonik olarak uyardığı bir sistemde oluşan titreşim; eşanlam: harmonik
uyarmalı titreşim.

hassas döküm (Alm. Feinguss, m; Fr. moulage à modèle perdu, m; İng. investment casting) mak. Bir refrakter
çamura daldırılarak ön kaplama yapılmış mum, plastik, donmuş cıva vb. modellerin kullanıldığı, kalıba dökülecek
metalin uygun bir ön sıcaklığa getirilmesinden sonra sıvı metalin kalıba doldurulduğu, katılaşma sonrası kalıbın
kırılıp çıkarılan salkımdan parçaların kesilerek ayrıldığı döküm yöntemi.

hatve mak. 1. (Alm. Gewindesteigung, f; Gewindegang, m; Fr. pas de filetage, m; İng. pitch of thread; thread
pitch) Bir vida bir tur çevrildiğinde ekseni doğrultusundaki ilerleme miktarı; eşanlam: diş adımı. 2. (Alm.
Gewindesteigung, f; Zahnteilung, f; Gewindegang, m; Fr. pas d’engrenage, m; İng. gear pitch) Metrik ölçüm
sisteminde vidalarda ya da dişli elemanlarda iki diş arasındaki uzaklığın mm olarak değeri, İngiliz ölçü sisteminde
ise vidalarda inç başına düşen diş sayısı.

hava alığı (Alm. Ansaugstutzen, m; Lufteinlasskanal, m; Fr. manche d'admission d'air, f; manche d'entrée d'air, f;
manche à air, f; conduit d'admission, m; conduit d'entrée d'air, m; manchon d'air, m; İng. air inlet duct; induction
channel; inlet duct; intake duct) 1. mak. İçten yanmalı motorlarda taze hava veya hava-yakıt karışımını silindir
içine ulaştıran kanal; iklimlendirme sistemlerinde taze veya geri dönen havayı klima ünitesine getiren kanal;
eşanlam: hava emme kanalı. 2. uçk. Uçak türbo motorlarında havanın atmosferden alınarak uçak motorunun
kompresörüne uygun koşullarda iletildiği kanal; eşanlam: hava giriş ağzı.

hava ayar damperi (Alm. Luftregelklappe, f; Fr. registre d’obturation, m; İng. air regulating
damper) mak. İklimlendirme, ventilasyon gibi sistemlerde hava akışının düzenlemek için kullanılan mekanizma.

hava fazlalık katsayısı (Alm. Luftüberschusszahl, f; Fr. taux d'excès d'air, m; İng. excess air ratio) mak. Yanma
esnasında kullanılan gerçek hava miktarının yakıtın yanması için gerekli teorik hava miktarına oranı.

hava filtresi (Alm. Luftfilter, n; Fr. filtre à air, m; İng. air filter; air pump filter) mak. İçten yanmalı motorlarda,
motora iletilen havadaki parçacıkların tutulması için kullanılan süzgeç; eşanlam: hava süzgeci.

hava firar borusu (Alm. Entlüftungsventil, n; Fr. soupape à air, f; İng. air escape valve) mak. Tank, kazan gibi
basınçlı sistemlerde basıncın belli değerlerinde açılarak havayı atmosfere kaçırmaya yarayan vana; eşanlam:
hava tahliye borusu.

hava giriş kanalı (Alm. Lufteintrittsöffnung, f; Ansaugkanal, m; Fr. manche d'admission d'air, f; manche d'entrée
d'air, f; manche à air, f; conduit d'admission, m; conduit d'entrée d'air, m; İng. air inlet duct; induction channel; inlet
duct; intake duct) mak. İçten yanmalı motorlarda taze hava veya hava-yakıt karışımını silindir içine ulaştıran,
iklimlendirme sistemlerinde taze veya geri dönen havayı klima ünitesine getiren kanal; eşanlam: hava emme
kanalı.

hava ısıtıcı (Alm. Lufterhitzer, m; Fr. réchauffeur d'air, m; İng. air heater) mak. Havanın atmosferik ortam
koşullarından daha yüksek sıcaklıkta kullanılmasının gerektiği yerlere basılmasından önce içinden geçirilerek
ısıtıldığı ısı değiştirgeci.

hava kapakcığı (mak. hava klapesi) (Alm. Luftklappe, f; Fr. volet d'aération, m; İng. air shutter; ventilation
flap) mak. Buhar kazanına ya da sobaya hava giriş debisini ayarlayan kapakçık; eşanlam: hava klapesi.

hava klapesi bkz. mak. hava kapakcığı.

hava klepesi (Alm. Absperrklappe, f; Luftabsperrklappe, f; Fr. clapet d'arrêt, m; İng. shut off
damper) mak. İklimlendirme sistemleri gibi bir uygulamada havanın geri tepmesini ya da dışarı kaçmasını
engellemek amacıyla hava akışını kesen düzenek.

hava kompresörü (Alm. Drucklufterzeuger, m; Luftkompressor, m; Fr. compresseur d'air, m; İng. air
compressor) mak. Elektrik gücünü veya mekanik gücü havayı sıkıştırarak kinetik enerjiye dönüştüren düzenek;
eşanlam: hava sıkıştırıcısı.
hava kontrol vanası (Alm. Luftdrucksteuerventil, n; Fr. soupape de régulation d'air, f; İng. air control
valve) mak. Basınçlı hava sistemlerinde hava debisini ayarlayan vana.

hava kurutucu (Alm. Lufttrockner, m; Fr. déshydrateur d'air, m; sécheur d'air, m; sécheur d'air comprimé, m; İng.
air dryer; compressed air dryer) mak. Sıkıştırılmış havadan su buharını yoğuşturarak ayrıştıran cihaz.

hava musluğu (Alm. Lufthahn, m; Fr. robinet d’air, m; İng. air cock) mak. Makine ve ısıtma sistemlerinde,
havanın girişini ve kaçışını kontrol etmekte kullanılan küçük vana.

hava perdesi (Alm. Bewetterungsblende, f; Fr. rideau d'air, m; İng. air curtain) mak. İç ortamda bulunan
iklimlendirilmiş havanın kalitesini muhafaza etmek, dış ortamda bulunan ve nem, toz, sıcaklık gibi olumsuzluklar
içeren havanın iç ortama girmesini belirli bir hızda hava üflenerek engellendiği durum.

hava pompası (Alm. Luftpumpe, f; Fr. pompe à air, f; İng. air pump) mak. Bir ortama hava basan ya da ortamdan
hava emen aygıt.

hava soğutmalı (Alm. luftgekühlt; Fr. refroidi par air; İng. air cooled) mak. Herhangi bir bileşen veya sistemi hava
akımı ile soğutan.

hava süzme (Alm. Luftfilterung, f; Fr. filtration d'air, f; İng. air filtration) mak. Taşıtlarda toz, polen, bakteri gibi
kirletici katı parçacıkların kabin havasından havalandırma sisteminde bulunan bir süzgeç tarafından ayrıştırılması
işlemi.

hava şartlandırma ünitesi (Alm. pneumatische Aufbereitungseinheit, f; Fr. appareil de conditionnement d'air, m;
İng. pneumatic conditioning unit) mak. Havanın transfer hattının pnömatik sisteme giriş noktasında bulunan ve
havayı bir sistem içerisinde kullanılacak özelliklere getiren eleman; eşanlam: pnömatik şartlandırıcı.

hava yakıt oranı (Alm. Luft-Kraftstoff-Verhältnis, n; Fr. rapport air/carburant, m; İng. A/F ratio; air-fuel
ratio) mak. İçten yanmalı motorlarda ve kazanlarda yanma odası içine alınan hava ile yakıtın kütlesel oranı.

hava yastığı (Alm. Airbag, m; Luftsack, m; Prallkissen, n; Fr. coussin de sécurité gonflable, m; coussin gonflable,
m; coussin gonflable de sécurité, m; İng. air bag; airbag) 1. mak. Taşıtlarda bir çarpışma esnasında sürücü ve ön
koltuktaki yolcuyu korumak amaçlı, ivmeölçerlerden aldığı işaret ile milisaniyeler süresinde katı yakıtın
ateşlenmesi sonucu nitrojen gazı ile şişen yastık. 2. uçk. Ulaşım araçlarında yolcuyu darbelere karşı korumayı ya
da bir yükün paraşütle inişi sırasında bir helikopterin sert yere konuşunda yere çarpış darbesini azaltmayı
amaçlayan ilk temasta çok hızlı gaz oluşumuyla şişebilen esnek ve yumuşak bir torbanın kullanıldığı güvenlik
sistemi.

hava yatağı (Alm. Luftlager, n; Fr. palier à air, m; İng. air bearing) mak. Göreceli hareketleri olan iki parçanın,
örneğin bir plaka üzerinde dönen bir diskin, aralarındaki sürtünmeyi önlemek için temas yüzeylerini ince bir
basınçlı hava tabakası ile ayıran yatak tipi.

hava-yakıt karışımı (Alm. Kraftstoff-Luft Gemisch, n; Fr. mélange air-combustible, m; İng. air-fuel
mixture) mak. Yakıtla yanma için gerekli miktarda yakıtın havayla karıştırılmasından elde edilen yanıcı madde.

havalandırma deliği (Alm. Absaugöffnung, f; Entlüftungsbohrung, f; Entlüfter, m; Fr. exhausteur, m; trou


d'aération, m; tuyeau d’évent, m; İng. vent) mak. Buhar ya da gazın çıkışına izin veren delik ya da açıklık.

havalı soğutma (Alm. Luftkühlung, f; Fr. refroidissement par air, m; İng. air cooling) mak. Motor parçalarının veya
motor soğutma suyunun motor üzerinden akan hava akımıyla soğutulması.

havalı vana (Alm. Druckluftventil, n; Fr. valve pneumatique, f; İng. air operated valve; pneumatic valve) mak. Bir
yay tarafından üzerinde devamlı baskı olan pistonun ya da diyaframın diğer yüzeyine hava basıncı uygulayarak
doğrusal veya dairesel hareketle çalışan vana çeşidi; eşanlam: pnömatik vana.

havasını alma (Alm. Luftabzapfen, n; Fr. désaération, f; purge d’air, f; İng. air bleeding) mak. Kapalı bir
sistemden havanın boşaltılarak basıncın düşürülmesi ya da istenmeyen havanın uzaklaştırılması.

helezon yay (Alm. Schraubenfeder, m; Spiralfeder, m; Wendelfeder, m; Fr. ressort hélicoïdal, m; ressort spiral,
m; İng. coil spring; helical spring; spiral spring) mak. Bir telin bir eksen etrafında silindirik veya konik şekilde
sarılması ile üretilen yay tipi; eşanlam: sarmal yay, helisel yay.
helisel burgaç (Alm. spiralformiger Wirbel; Fr. vortice en forme d'une hélice; İng. helical vortex) mak. Burgaç
çizgisi ya da iplikçiğinin sarmal eğri oluşturduğu burgaç.

Helmholtz burgaç yasaları (Alm. Wirbelsätze von Helmholtz, pl; Fr. théorèmes de tourbillons de Helmholtz, pl;
İng. Helmholtz theorems; Helmholtz vortex laws) mak. Akışkanlar mekaniğinde, bir burgaç çizgisi ya da
iplikçiğinin akışkan içinde kapalı bir yol oluşturduğunu, şiddetinin uzunluğu boyunca sabit kaldığını ve dış
kuvvetlerin yokluğunda başlangıçta burgaçlanmasız olan bir akışın burgaçlanmasız kalacağını belirten yasalar;
eşanlam: Helmholtz girdap yasaları.

Hertz (Alm. Hertz, n; Fr. hertz; İng. Hertz) mak. Saniye başına düşen devir sayısı ya da saniyedeki tekrarlanma
sayısı olan frekans birimi.

hesaplamalı akışkanlar dinamiği (Alm. numerische Strömungsdynamik, n; Fr. dynamique des fluides
computationnelle, f; İng. cfd; computational fluid dynamics) mak. Akışkanlar mekaniğinin akış problemlerinde
sayısal analiz yöntemlerini kullanan dalı.

hız mak. 1. (Alm. Geschwindigkeit, f; Fr. vitesse, f; İng. velocity) Bir nesnenin konum vektörünün birim zamanda
uğradığı değişiklik; eşanlam: vektörel hız. 2. (Alm. Geschwindigkeit, f; Fr. vitesse, f; İng. speed) Birim zamanda
alınan yol ile ölçülen devinim niceliği.

hız düzenleyicisi (mak. motor hız düzenleyici; mak. motor hız regülatörü ) (Alm. Drehzahlregler, m; Gouverneur, m;
Regler, m; Fr. modérateur, m; régulateur, m; régulateur de vitesse, m; İng. engine speed governor; engine speed
regulator; governor; esk. guvernör) 1. mak. İçten yanmalı motorun jeneratör, iş makinesi veya farklı
uygulamalarında dönme hızını sabit tutan, ayarlayan veya sınırlayan düzenek. 2. müh. Farklı uygulamalarda
makine dönme hızını ölçmek ve istenilen düzeye ayarlamak için kullanılan aygıt.

hız gradyanı (Alm. Geschwindigkeitsgefälle, n; Fr. gradient de vitesse, m; İng. velocity gradient) 1. çevr. Su ve
atıksu arıtımında pıhtılaştırma havuzlarındaki tasarım parametresi olarak kullanılan, karışım şiddetini ve havuzun
iki farklı noktasındaki hız vektörlerinin değişimini temsil eden ölçü; eşanlam: G değeri. 2. mak. Akış doğrultusuna
dik yönde ölçülen akışkan hızının merkezden uzaklıkla değişiminin ölçüsü.

hız kesici (Alm. Strömungsbremse, f; Retarder, m; Fr. ralentisseur, m; İng. engine brake; engine compression;
retarder) mak. Sürtünmeye dayalı fren sistemlerine destek olmak üzere özellikle tren ve otobüs, kamyon gibi ağır
taşıtlarda kullanılan, örneğin silindirlerde vakumun oluşturulması için gerekli kuvvetin taşıtın iletim organlarından
alınmasına dayalı frenleme gibi sistemler.

hız kutusu bkz. mak. vites kutusu.

hızlandırma pompası (Alm. Beschleunigerpumpe, f; Fr. pompe de reprise, f; İng. accelerator


pump) mak. Otomobilde hızlanmak için havaya fazladan yakıt veren, gaz pedalı tarafından hareket ettirilen
pistonlu pompa.

hızlı katılaşma (Alm. Rascherstarrung, f; Fr. solidification rapide, f; İng. rapid solidification) mak. Döküm
işleminde, sıvı durumdaki parçadan hızlı ısı çekilmesi sonucunda mikroyapılarının değiştirilmesi ve yeni
alaşımların oluşturulması.

hızlı prototipleme (Alm. schnelle Prototypentwicklung; Fr. prototypage rapide, m; İng. rapid
prototyping) mak. Tasarım sürecinde erken geribildirim alabilmek ve analiz yapabilmek üzere üç boyutlu
modelleme teknikleri ve üç-boyutlu yazıcılardan yararlanarak tasarımlanan parçayı gerçekleştirmek.

hidrodinamik (Alm. Hydrodynamik, f; Fr. hydrodynamique, f; İng. hydrodynamics) mak. Sıkıştırılamaz


akışkanların, özellikle sıvıların, mekanik özelliklerini ve hareketlerini inceleyen bilim dalı.

hidrodinamik giriş uzunluğu (Alm. hydrodynamische Einlauflänge; Fr. longueur d'entrée hydrodynamique, f;
İng. hydrodynamic entry length) mak. Kanal girişinde, hidrodinamik bakımdan akışın geliştiği, kanal girişinden hız
profilinin artık değişmediği noktaya kadar olan uzunluk.

hidrodinamik imalat (Alm. hydrodynamische Bearbeitung; Fr. usinage hydrodynamique, m; İng. hydrodynamic
machining) mak. Çok yüksek basınçlı (> 400 Mpa) ince bir sıvı (çoğunlukla su) jetinin kesici olarak kullanılarak
malzeme kesilmesi ve şekillendirilmesi işlemi.
hidrodinamik kavrama (Alm. hydrodinamische Kupplung; Fr. accouplement hydrocinétique, m; İng.
hydrodynamic coupling) mak. Giriş milindeki dönme hareketini bu mile mekanik bağlantısı olmayan çıkış miline,
miller üzerindeki türbin kanatları ve arada bulunan sıvı sayesinde ileterek güç aktaran hidrodinamik cihaz.

hidrodinamik sınır tabaka (Alm. Strömungsgrenzschicht, f; Fr. couche limite hydrodynamique, f; İng.
hydrodynamic boundary layer) mak. Akışkan hızının, katı cisim yüzeyindeki sıfır bağıl değerinden, serbest akış
hızına ulaştığı bölge.

hidrodinamik sınır tabaka kalınlığı (Alm. hydrodynamische Grenzschichtdicke, f; Fr. épaisseur de couche limite
hydrodynamique, f; İng. hydrodynamic boundary layer thickness) mak. Akışkan hızının katı cisim yüzeyindeki sıfır
değerinden, serbest akış hızına ulaştığı kalınlık.

hidrodinamik yatak (Alm. hydrodynamisches Gleitlager, m; Fr. palier fluide, m; İng. fluid bearing; hydrodynamic
bearing) mak. Yüksek yük ve hızda dönen veya yüksek hassasiyet gerektiren uygulamalarda, milin yüksek hızı
nedeniyle basınçlandırdığı ince bir akışkan tabakasının dönen milin yükünü taşıdığı yataklama çeşidi.

hidrojen kabarcığı tekniği (Alm. Wasserstoffblase-Technik, f; Fr. technique de bulle d'hydrogène, f; İng.
hydrogen bubble technique) mak. Akışkandaki su buharının akışa dik olarak yerleştirilmiş ince, platin bir tel
üzerinde elektrolizi ile üretilen ve akış tarafından taşınan 25 mikrometreden küçük çaplı hidrojen kabarcıklarının
akışın görselleştirilmesi için kullanılan yöntem.

hidrolik (Alm. Hydraulik, f; Fr. hydraulique, f; İng. hydraulics) mak. Sıvıların, özellikle suyun, mekanik
özelliklerinin ve hareketlerinin mühendislik uygulamalarını konu alan akışkanlar mekaniği dalı.

hidrolik aktarma (Alm. Strömungsgetriebe, n; Fr. transmission hydrodynamique, f; İng. fluid transmission;
hydrodynamic transmission) mak. Makinelerde bir ortam sıvısının dinamik enerjisi aracılığıyla hız ve tork değişimi
sağlayabilen aktarma.

hidrolik biriktirici (Alm. hydraulischer Akkumulator; hydraulischer Speicher; Druckwasserspeicher, m;


Hydrospeicher, m; Fr. accumulateur de pression hydraulique, m; accumulateur hydraulique, m; İng. accumulator
tank; hydraulic accumulator) mak. Sıkıştırılamaz bir akışkanın ya da sıvının sıkışmış bir gaz, yay ya da ağırlık ile
dıştan bir kuvvet kullanılarak basınçla depolandığı tank.

hidrolik çap (Alm. hydraulischer Durchmesser; Fr. diamètre hydraulique, m; İng. hydraulic
diameter) mak. Dairesel kesite sahip olmayan boru ve kanallardaki akışı incelemek için kullanılan ve 4 x akış
alanı / ıslak çevre formülüyle hesaplanan eşdeğer çap.

hidrolik devre (Alm. hydraulischer Kreislauf; Fr. circuit hydraulique, m; İng. hydraulic circuit) mak. Sıvı aktarmak
ya da hidrolik güç oluşturmak amacıyla ayrık hidrolik bileşenlerle oluşturulan sistem.

hidrolik eyleyici (Alm. hydraulischer Antrieb; Fr. actionneur hydraulique, m; İng. hydraulic actuator) mak. Hidrolik
gücü yararlı mekanik güce dönüştüren hidrolik silindir ya da hidrolik motor.

hidrolik fren sistemi (Alm. hydraulische Bremsanlage; Fr. système de freinage hydraulique, m; İng. hydraulic
brake system) mak. Fren pedalına basıldığı zaman fren pabuçlarını ve fren kampanalarını hareket ettirmek için
hidrolik basınç kullanan fren sistemi.

hidrolik güç (Alm. Hydraulikleistung, f; Wasserkraft, f; Fr. force hydraulique, f; İng. fluid power; hydraulic
power) mak. Basınçlı sıvının kontrollü dolaşımıyla aktarılan güç.

hidrolik güç ünitesi (Alm. Hydraulikeinheit, f; Hydraulikaggregat, n; Fr. système hydraulique, m; système pompe-
moteur, m; İng. hydraulic power pack; hydraulic power unit) mak. Bir hidrolik sistemde motor, pompa ya da diğer
bileşenlere basınçlı sıvı sağlayan birim.

hidrolik kontrol birimi (Alm. hydraulische Steuerung, f; Hydraulik-Controller, m; Fr. commande hydraulique, f;
contrôleur hydraulique, m; İng. hydraulic controller) mak. Bir otomatik kontrol sisteminde, kontrol eylemini
gerçekleştiren hidrolik elemanlar; eşanlam: hidrolik kontrolör.

hidrolik model (Alm. Hydraulikmodell, n; Fr. modèle hydraulique, m; İng. hydraulic model) mak. Hidrolik yapı
veya hidrolik makinelerin verimlerini ölçmek için küçültülmüş ölçekte doğal akış sistemine benzer akış
koşullarını sağlayan model.
hidrolik motor (Alm. Hydraulikmotor; Fr. moteur hydraulique, m; İng. hydraulic motor) mak. Hidrolik basıncı ve
akışı dönme momentine dönüştüren hidrolik eyleyici.

hidrolik olarak pürüzsüz cidar (Alm. hydraulisch glatte Wand; Fr. paroi hydrauliquement lisse, f; İng.
hydraulically smooth wall) mak. Yüzeydeki girinti ve çıkıntıların üzerinden akan akışın genel karakteristiğini
bozmayacak kadar küçük olduğu cidar.

hidrolik pres (Alm. hydraulische Presse, f; Fr. presse hydraulique, f; İng. hydraulic forming press; hydraulic
press) mak. Sıkıştırma kuvvetini hidrolik silindir içindeki sıvı, genellikle yağ basıncı ile sağlayan pres.

hidrolik sıçrama (Alm. Wechselsprung, m; Fr. ressaut hydraulique, m; İng. hydraulic jump) mak. Açık kanal
akışlarında kritik hızdan yüksek hızla akan suyun alçak hızlı akış olan bir bölgeye gelişinde aniden yavaşlayarak
kinetik enerjinin potansiyel enerjiye dönüşmesi ile su seviyesinin yükselmesi.

hidrolik silindir (Alm. hydraulisches Zylinder; Hydraulikzylinder, n; Fr. cylindre à eau sous pression, m; vérin, m;
İng. hydraulic cylinder; hydraulic gate jack; linear hydraulic motor) mak. İnşaat ve imalat makinelerinde kullanılan,
bir silindir içinde yer alan pistonun bir sıvı ya da gazın darbeli hareketi ile tek yönlü kuvvet yaratan hidrolik
eyleyici.

hidrolik sistem (Alm. hydraulisches System, n; Fr. système hydraulique, m; İng. hydraulic system) mak. Bir
hidrolik pompa ile akışkanın belirli basınçta ve debide basıldığı ve bu hidrolik enerji ile doğrusal, dairesel ve açısal
hareketin üretildiği sistem.

hidrolik sönümleyici (Alm. Öldämpfer, m; Fr. dissipateur visqueux, m; İng. dashpot) 1. inş. Depremde yapıların
enerjilerini, ağdalığı yüksek sıvı sürtünmesiyle sönümlendirerek yer değiştirmelerini sınırlamayı sağlayan
düzenek. 2. mak. Titreşimlerin genliğini, yüksek sıvı sürtünme kuvveti ile sönümlendirerek küçülten aygıt;
eşanlam: viskoz sönümlendirici.

hidrolik tahrik (Alm. Hydraulikantrieb, m; hydraulischer Antrieb, m; Fr. installation hydraulique, f; mécanisme
d'entraînement hydraulique, m; İng. hydraulic drive; hydraulic drive system) mak. Basınç altındaki bir sıvı ile
mekanik iş yapılmasını sağlayan ve pompa, vanalar, borular, hidrolik silindir ya da hidrolik motordan oluşan
hidromekanik düzenek.

hidrolik tahrik sistemi (Alm. Hydraulikantrieb, m; hydraulischer Antrieb, m; Fr. installation hydraulique, f;
mécanisme d'entraînement hydraulique, m; İng. hydraulic drive; hydraulic drive system) mak. Basınç altındaki bir
sıvı ile mekanik iş yapılmasını sağlayan pompa, vanalar, borular, hidrolik silindir ya da hidrolik motordan oluşan
hidromekanik düzenek.

hidrolik verimlilik (Alm. hydraulischer Wirkungsgrad; Fr. rendement hydraulique, m; İng. hydraulic
efficiency) mak. Su akışı ile döndürülen türbinin mile ilettiği gücün sudan alınan güce oranı veya pompanın suya
ilettiği gücün pompaya sağlanan güce oranı gibi suya/sudan güç aktarımı yapan hidrolik eleman veya yapıların
enerji verimliliği.

hidrostatik (Alm. Hydrostatik, f; Fr. hydrostatique, f; İng. hydrostatics) mak. Akışkanlar mekaniğinin devinim
halinde olmayan akışkanları inceleyen dalı.

hidrostatik denge (Alm. hydrostatisches Gleichgewicht, n; Fr. équilibre hydrostatique, m; İng. hydrostatic
balance; hydrostatic equilibrium) 1. mak. Bir akışkanın üzerine dıştan etkiyen yerçekimi gibi kuvvetlerle, basınç
gibi içten etkiyen kuvvetlerin dengelendiği durum. 2. meteo. Bir hava parçası üzerindeki aşağı yönlü yerçekimi
kuvveti ile yukarı yönlü basınç kaldırma kuvvetinin dengelenmesi.

hidrostatik yatak (Alm. hydrostatisches Gleitlager; Fr. palier hydrostatique, m; İng. hydrostatic bearing) mak. Bir
pompa tarafından basınçlandırılan bir akışkan tabakasının dönen şaftın yükünü taşıdığı yataklama çeşidi.

hidroşekillendirme (Alm. Hydroformen, n; Fr. hydroformage, m; İng. hydramolding; hydroforming) mak. Metal
tabakaların yüzeyi üzerine yüksek basınçlı bir sıvının etkisi ile kalıp içinde şekillendirilmesi işlemi.

hipersonik akış (Alm. Hyperschallströmung, f; Fr. écoulement hypersonique, m; İng. hypersonic flow) mak. Ses
hızının 5 katı ve üzeri hızla gerçekleşen akışkan akımı.
hipoid dişli mekanizması (Alm. Hypoidgetriebe, n; Fr. engrenage hypoïde, m; İng. hypoid gear
mechanism) mak. Birbirine 90 derece dik ve eksenleri birbiri ile kesişmeyecek şekilde kayık olan millerin arasında
güç aktarımının yapılabilmesi için kullanılan dişli sistemi.

Holzer yöntemi (İng. Holzer’s method) mak. Çok serbestlik dereceli sistemlerin doğal frekanslarını ve mod
şekillerini tablolama yaparak hesaplayan sayısal bir yöntem.

homojen türbülans (Alm. homogene Turbulenz; Fr. turbulence homogène, f; İng. homogeneous
turbulence) mak. İstatistiksel özellikleri konumla değişmeyen türbülans durumu; eşanlam: türdeş türbülans.

honlama (Alm. Honen, n; Fr. pierrage, m; İng. honing) mak. Bir metal yüzeyini aşındırıcı bir malzeme kullanarak
şekillendirme işlemi.

hortum 1. (Alm. Schlauch, m; Fr. tuyau flexible, m; İng. hose) mak. Genellikle plastikten yapılan uzun ve esnek
boru. 2. (Alm. Dreher, m; Wirbelsturm, m; Fr. tornade, f; İng. tornado; twister) meteo. Kümülonimbüs bulutları ile
bağlantılı olan, yere dokunan bir silindir şeklinde kendi ekseni etrafında dönerek gezen ve büyük yıkıcı güce sahip
bir hava kolonu.

hortum kelepçesi (Alm. Rohrschelle, f; Fr. collier de durite, m; collier de serrage pour tuyeaux flexibles, m; İng.
hose clamp; hose clip) mak. Bir hortumu nipel veya bir boruya sızdırmaz bir şekilde tutturmak için hortuma dıştan
geçirilerek sıkılan parça.

hunting hareketi (Alm. Sinuslasuf, m; Wellenlauf, m; Fr. mouvement de lacet, m; İng. hunting movement; side
movement) mak. Demiryolu araçlarının tekerlek-ray dinamiğinden dolayı alinyimanda raydan çıkmasına sebep
olan yanal ve yalpa hareketi şeklinde ortaya çıkan özel bir salınım.

ılık şekillendirme (Alm. Halbwarmformgebung, f; Fr. formage après préchauffage, m; İng. warm
working) mak. Bir katı malzemeyi ergime sıcaklığının %30-40 aralığında deformasyona tabi tutarak şekillendirme
işlemi.

ısı değiştirici (kim. eşanjör) (Alm. Wärmeaustauscher, m; Wärmeübertrager, m; Fr. échangeur de chaleur, m; İng.
heat exchanger) mak. Sıcak ortamlardan soğuk ortamlara ısı aktarımı sağlayan, borulu, levhalı gibi çok değişik
tipleri olan aygıt.

ısı değiştirici verimliliği (Alm. Wärmetauscherwirksamkeit, f; Fr. efficacité de l'échangeur de chaleur, f; İng. heat
transfer effectiveness; heat transfer efficiency) mak. Bir ısı değiştirici tarafından sisteme aktarılan ısının, ısı geçiş
alanının sonsuz büyüklükte olması halinde kuramsal olarak en fazla aktarılabilecek ısı miktarına oranı.

ısı devresi (Alm. thermischer Kreis, m; Fr. circuit thermique, m; İng. thermal circuit) mak. Isı geçişinin
hesaplanmasında ısı akışı-elektrik analojisi kullanılarak ısıl dirençler ile oluşturulan eş değer devre.

ısı geri kazanıcı (Alm. Wärmerekuperator, m; Fr. récupérateur de chaleur; récupérateur, m; İng. heat
recuperator; recuperator) mak. Egzoz gaz atık ısısını tekrar yararlanılabilir ısı enerjisine dönüştürmek amacıyla
egzoz gaz çıkışına yerleştirilen ters akışlı ısı değiştirici; eşanlam: reküperatör.

ısı geri kazanımı (Alm. Wärmerückgewinnung, f; Fr. récupération de chaleur, f; İng. heat recovery) kim. mak. Bir
süreçten dışarı çıkan ısıyı ya da malzeme entalpisini çevreye atmak yerine geri dönüştürmek ya da başka
amaçlar için kullanmak.

ısı iletim katsayısı (teks. ısı iletim yeteneği) (Alm. Wärmeleitzahl, f; Wärmeleitfähigkeitskoeffizient, m; Fr. coefficient
de conductivité thermique, m; coefficient de transfer thermique, m; İng. coefficient of thermal conductivity; thermal
conductivity coefficient) mak. 1. Bir malzeme üzerinden bir noktadaki ısı akısının o noktadaki sıcaklık gradyanının
tersi yönde orantı katsayısı; eşanlam: ısı iletkenliği, ısı iletkenlik katsayısı. 2. Bir malzemeden birim kalınlıkta,
birim alandan, birim zamanda, iki yüzeyi arasında birim sıcaklık farkı olduğunda geçen ve W/m.K birimiyle ölçülen
ısı miktarı.

ısı kayıp faktörü (Alm. Wärmeverlustfaktor, m; Fr. facteur de perte thermique, m; İng. heat loss
factor) mak. Binalarda, iç ve dış ortam sıcaklıkları arasında her 1°C lik sıcaklık farklılığı için birim zamandaki ısı
kaybı.
ısı kovalayan roket (Alm. infrarotgesteuerte Rakete; Fr. missile chercheur de chaleur, m; İng. heat-seeking
missile) mak. Motorlarından ısı yayan düşman hedeflerini izleyen, kızılötesi algılayıcıya sahip güdümlü roket.

ısı tesiri altındaki bölge (Alm. Wärmeeinflusszone, f; Fr. zone thermiquement affectée, f; İng. heat-affected
zone) mak. Kaynak yapılan iş parçasında faz dönüşümüne uğrayacak kadar sıcaklık değişimine uğrayan
malzeme bölgesi; kısaltması ITAB.

ısı tüketimi (Alm. Wärmeverbrauch, m; Fr. consommation de chaleur, f; İng. heat consumption) mak. Herhangi
bir amacın gerçekleşmesi için birim zamanda kullanılan ısı.

ısı üretimi (Alm. Wärmeerzeugung, f; Fr. production de chaleur, f; İng. heat generation) mak. Katı, sıvı veya gaz
içinde kimyasal ya da nükleer tepkime, elektriksel iş gibi değişik etkiler ile termik iç enerji oluşturulması.

ısı yükü (Alm. thermische Belastung, f; Wärmebelastung, f; Fr. charge thermique, f; İng. thermal load) mak. 1. Bir
enerji üretim sisteminin; örneğin bir kazanın ya da bileşik bir ısı-güç üretim sisteminin birim zamanda sağlaması
beklenen ısıl enerji. 2. Sıcaklığın istenen seviyede tutulması amaçlanan termodinamik bir sistemde, sistem içinde
üretilen veya sisteme dışarıdan iletilen ve dizgi sıcaklığının artmaması için sistem dışına taşınması gereken ısı
miktarı; eşanlam: ısıl yük.

ısıl direnç (Alm. thermischer Widerstand; Fr. résistance thermique, f; İng. thermal resistance) mak. Bir
malzemenin ya da ortamın iki kesiti arasındaki sıcaklık farkının, kesitler arasındaki ısı akımına bölünmesi olarak
tanımlanan ve ısı aktarımına direnç gösteren büyüklük.

ısıl genleşme katsayısı (Alm. thermischer Ausdehnungskoeffizient, m; Fr. coefficient de dilatation thermique, m;
İng. coefficient of linear thermal expansion; coefficient of thermal expansion; thermal expansion
coefficient) mak. Sabit basınç altında birim sıcaklık farkı başına bir maddenin çizgisel, alansal ya da hacimsel
boyutundaki değişimin başlangıç boyutuna oranı.

ısıl özellikler (Alm. thermische Eigenschaften, pl; Fr. propriétés thermiques, pl; İng. thermal
properties) mak. Maddenin gözlenebilen veya sonradan belirlenen özgül ısı, iç enerji, entalpi, entropi gibi
sıcaklığına bağlı fiziksel karakteristiklerinin grubu.

ısıl sınır tabaka (Alm. thermische Grenzschicht; Fr. couche limite thermique, f; İng. thermal boundary
layer) mak. Taşınımla ısı geçişinde, akışkan sıcaklığının, katı cisim yüzeyindeki değerinden serbest akış
sıcaklığına değiştiği bölge.

ısıl şok (Alm. Thermoschock, m; Fr. choc thermique, m; İng. thermal shock) mak. Bir katı cisimde büyük sıcaklık
gradyanının ısıl gerilme ve çatlama oluşturması.

ısıl zaman sabiti (Alm. thermische Zeitkonstante, f; Fr. constante de temps thermique, f; İng. thermal time
constant) mak. Isıl sistemlerin toplu parametreli modelleme ve analizinde kullanılan ve bir cismin ısıl sığasının o
cisme birim zamanda, birim sıcaklık farkı için aktarılan ısıya oranına eşit olan zaman süresi.

ısıtılmamış başlangıç uzunluğu (Alm. ungeheizte Länge; Fr. longueur non chauffée, f; İng. unheated starting
length) mak. Kanal tipi akışta, kanalın girişindeki akışkanın ısıtılmamış olduğu uzunluk.

ısıtma devresi (Alm. Heizkreis, m; Fr. circuit de chauffage, m; İng. heating circuit) mak. Radyatör, kazan, vana
gibi ısıtma tesisatı elemanlarını içeren devre.

ıslatmayan sıvı (Alm. nichtbenetzende Flüssigkeit; Fr. liquide non mouillante, m; İng. non-wetting
liquid) mak. Katı yüzey üzerinde yüzey kuvvetlerinin etkisi ile yayılmayarak damlacık halinde duran sıvı.

ışımayla ısı geçişi (Alm. Strahlungstransfer, m; Strahlungstransport, m; Fr. transfert par rayonnement, m;
transfert radiatif, m; İng. radiative transfer) mak. Spektrumun 0,1-100 mikrometre dalga boylarında
elektromanyetik ışıma sonucu enerjinin bir maddeden başka bir maddeye aktarımı; eşanlam: radyatif transfer.

ışın geçirmez ortam (Alm. undurchsichtiges Mittel; Fr. milieu opaque, m; İng. opaque medium) mak. Bir
yüzünden gelen ışınımı soğuran, yansıtan, yayan ve diğer yüzüne iletmeyen ortam.

ışınım eşdeğeri ısı geçiş katsayısı (Alm. äquivalenter Wärmestrahlungskoeffizient, m; Fr. facteur de
rayonnement thermique, m; İng. radiation heat transfer coefficient) mak. İki yüzey arasında ışınım ile geçen net
ısı miktarının, iletimde olduğu gibi, yüzey sıcaklıklarının farkı ile doğru orantılı olarak hesaplanması için kullanılan
katsayı.

ızgara (Alm. Gitter, n; Fr. grille, f; İng. grid) 1. blşm. Bilgisayar grafiğinde iki boyutlu nokta ya da çizgilerden
oluşan dizilim. 2. made. Cevher içideki belirli bir boyutun üzerindeki parçaları incelerinden ayıran kaba
boyutlandırma aygıtı. 3. (Alm. Feuerrost, m; Fr. fer à barreaux de grille, m; İng. fire bar) mak. Kazanlarda ateşi
taşıyan ve kazanın alttan hava almasını sağlayan demir iskelet. 4. (Alm. Gitter, n; Fr. grille, f; İng. grid; spatial
index) müh. İki boyutlu bir yüzeyi, bir düzlemi, bir haritayı vb. birbirine bitişik gözelere ayıran, her birinin
adreslenebildiği ve uzamsal indeksleme için kullanılan yapı.

ibre (Alm. Pointer, m; Zeiger, m; Fr. aiguille, f; pointeur, m; İng. pointer) mak. Ölçü aletleri, saat ve göstergelerde
sayı veya işaret göstermeye yarayan hareketli iğne.

iç akış (Alm. Innenfluss, m; Fr. écoulement interne, m; İng. internal flow) mak. Akışkanın bir yüzey ile kuşatılmış
olduğu akış tipi.

iç basınç (Alm. Innendruck, m; Fr. pression interne, f; İng. internal pressure) mak. Bir sistemin ya da sistem
bileşenin içinden etkiyen basınç.

iç çap (Alm. Innendurchmesser, m; Fr. diamètre intérieur, m; İng. inside diameter; internal diameter) mak. Boru,
pul, O bileziği gibi dairesel elemanların iç taraflarından alınan en büyük ölçü.

iç kuvvetler (Alm. innere Kräfte, pl; Fr. forces intérieures, pl; İng. internal forces) mak. Cisme uygulanan dış
kuvvet ve momentler sonucunda cisim içerisinde oluşan etki ve tepki kuvvetleri.

iç sürtünme direnci (Alm. Reibungswiderstand, m; Viskositätswiderstand, m; Fr. résistance visqueuse, f; İng.


viscous resistance) mak. Akış halinde akışkan parçacığının şekil değiştirmesi nedeniyle oluşan akış direnci;
eşanlam: iç bileşke kuvveti.

içe bakma açısı (mak. toe in açısı ) (Alm. Vorspurwinkel, m; Fr. angle de convergence, m; İng. toe-in
angle) mak. Bir aracın ön tarafından ve üstten bakıldığında ön tekerlerin ön kısmının arka kısmına göre içe kapalı
durması ve aracın direksiyon hâkimiyetinin artmasını sağlayan lastik açısı; eşanlam: tekerlek kapanıklığı.

içten yanmalı motor (Alm. Verbrennungsmotor, m; Fr. moteur à combustion interne, m; İng. internal-combustion
engine) mak. Yakıt hava karışımının yanması sonucu açığa çıkan ısı enerjisini doğrudan kinetik enerjiye
dönüştüren ve bir mil üzerinden ileten makineler.

ideal çevrim (Alm. idealer Kreisprozess; Fr. cycle idéal, m; İng. ideal cycle) mak. Isı makinelerinin çalışma
prensibini termodinamik açıdan incelenmesini kolaylaştıran ve kayıpların göz ardı edilmesi için ön
koşullar kullanarak elde edilen Carnot, Otto, Dizel gibi çevrimler.

iğne vana (Alm. Nadelschieber, m; Fr. robinet à aiguille, m; İng. needle valve) mak. Aerodinamik profile sahip
iğnesi ve gövdesi olan, iğnenin eksenel doğrultuda ileri-geri hareket ettirilmesi ile debiyi ayarlayan, kısmi açık
konumlarda basınç kaybı diğer tiplere göre düşük olan vana.

iki zamanlı motor (Alm. Zwei-Takt-Motor, m; Fr. moteur à deux temps, m; İng. two-stroke engine) mak. Dolgu
girişi, sıkıştırma ve yanma, genişleme, egzoz olmak üzere iki zamandan oluşan bir çevrim ile çalışan ve çevrimi
krank milinin bir tur dönmesiyle tamamlayan motor tipi.

ikinci mertebe sistem (Alm. System zweiter Ordnung, n; Fr. système du deuxième ordre, m; İng. second order
system) mak. İkinci mertebe diferansiyel denklemler ile modellenebilen, salınım içeren en temel dinamik sistem.

ikincil akış (Alm. Nebenstrom, m; Fr. écoulement secondaire, m; İng. secondary flow) mak. Genellikle yüzeye
yakın bölgede, yüzeyin etkisi ile oluşan, birincil akıştan yön ve hız olarak farklı olabilen ve akışkan
sürtünmesini ihmal eden yöntemler ile hesaplanamayan akış.

ikincil hava besleme sistemi (Alm. Sekundärluft-Einspeisungssystem, n; Sekundärluftsystem, n; Fr. système


d'injection d'air secondaire, m; İng. secondary air injection system; secondary air supply system) mak. Egzoz
hattında bulunan yanmamış hidrokarbonları yakarak azaltmak için egzoz gazının basınç salınımlarını kullanarak
oluşturulan vakum ile egzoz hattına hava ileten sistem.
ikincil hava beslemesi (Alm. Sekundärluft-Einspeisung, f; Fr. injection d'air secondaire, f; İng. secondary air
injection) mak. Taşıtlarda egzoz gazlarının neden olduğu kirliliği önlemek amacıyla ve yakıtın tam yanmasını
sağlamak için egzoz akışının içine taze hava basılması.

ikizlik sınırı (Alm. Verwachsungsfläche, f; Zwillingsgrenze, f; Fr. joint de macle, m; İng. composition surface; twin
boundary) mak. Kristal yapılı malzemelerde mekanik zorlama veya ısıl işlem sonucu tane içinde kayma
yüzeylerinin kırılması ile ortaya çıkan birbirinin aynası görünümünde kafes yapılarının arasındaki bölge.

iklimleme aygıtı (Alm. Klimaanlage, f; Fr. climatiseur, f; İng. air conditioner; air conditioning
equipment) mak. Özellikle kapalı ortamlarda sıcaklık ve nem ayarı ile temiz hava sağlayan aygıt; eşanlam: klima.

ileribesleme aktarım fonksiyonu (Alm. Feedforward-Übertragungsfunktion, f; Fr. fonction de transfert de la


commande prédictive, f; İng. feedforward transfer function) mak. Dinamik doğrusal bir sistemin blok diyagramında
giriş verisi ile çıkış verisi arasında bulunan ileri giden yoldaki elemanların oluşturduğu aktarım fonksiyonu.

ilerleme 1. (Alm. Propagierung, f; Fr. propagation, f; İng. propagation) kim. Bir kimyasal zincir tepkimesinin ya da
ardışık tepkimeler dizisinin başlatıldıktan sonraki aşamaları. 2. (Alm. Vorschub, m; Fr. avance, f; İng.
feed) mak. Talaş kaldırma işleminde takımın kesme hareketine dik doğrultuda ve kesme yüzeyine paralel olarak
yaptığı ilerleme hareketi.

iletim şekil katsayısı (Alm. Wärmeleitungsformfaktor, m; Fr. facteur de forme de conduction thermique, m; İng.
conduction shape factor) mak. Cismin geometrisinin cisimden ısı geçişine olan etkisini belirlemek için kullanılan
ve yüzleri birbirinden ΔT kadar farklı sıcaklıkta tutulan cismin sıcak yüzeyinden soğuk yüzeyine olan ısı iletiminin,
ısı iletim katsayısına ve ΔT'ye bölünmesi ile tanımlanan katsayı.

ilk değer teoremi (Alm. Ausgangswertsatz, m; Fr. théorème de la valeur initiale, m; İng. initial value
theorem) mak. Zamana bağlı bir fonksiyonun, ilk baştaki değerinin Laplace dönüşümü ifadesinin, fonksiyonun
argümanının sonsuza götürüldüğündeki değeriyle hesaplanabileceğini belirten teorem.

ilk üstten aşma anı (Alm. erste Überschwingszeit, f; Fr. instant du premier dépassement, m; İng. first overshoot
time; peak time) mak. Dinamik bir sistemin bir basamak fonksiyonuna olan tepkisinin ilk üstten aşma noktasına
geldiği an; eşanlam: tepe zamanı.

imalat (Alm. Fertigung, f; Herstellung, f; Fr. fabrication, f; İng. manufacturing) 1. endst. Makinelerin, aletlerin ve
emek katkısı ile ortaya çıkarılan kullanıma ya da satılmaya elverişli mal üretimi. 2. mak. Malzemelere şekil verme
ve şekillendirilmiş malzemeye özellik kazandırma amacıyla yapılan işlemler, yapım.

indüksiyonla dövme (Alm. Induktion Schmieden, n; Fr. laminage à chaud par induction, m; İng. induction
forging) mak. İndüksiyon ısıtıcı ile metalin tipik olarak 1100-1200 °C‘ye ısıtılıp pres veya çekiç kullanılarak bir
kalıp içinde şekil verilmesi.

integral cıvata (Alm. integrale Schraube; Fr. vis intégrante; İng. integral screw) mak. Hatveleri aynı fakat yönleri
ters iki vidadan meydana gelen ve bir tur döndürüldüğünde hatvenin iki katı kadar ilerleme sağlayan cıvata türü;
eşanlam: bileşik cıvata.

integral kontrol (Alm. Integral-Regelung, f; Fr. commande par intégration, f; réglage par intégration, m; İng.
integral control) mak. Dinamik bir sistemde kontrol girişinin hata teriminin tümlevine orantılı olduğu geribeslemeli
kontrol türü; eşanlam: tümlevsel kontrol.

integral oransal kontrol (Alm. Proportional-Integral-Regelung, f; Fr. réglage proportionnel intégral, m; İng. PI
control; proportional integral control; two-term controller) mak. Dinamik bir sistemde kontrol girişinin hata teriminin
hem kendisine hem de tümlevine orantılı olduğu geribeslemeli kontrol türü; eşanlam: tümlevsel oransal kontrol.

iş 1. (Alm. Arbeit, f; Job, m; Fr. job, m; travail, m; İng. job) blşm. Bilgisayar için bir çalışma bütünü olarak beliren
komutlar öbeği ya da kullanıcı tarafından tanımlanan ve bilgisayar tarafından yerine getirilen herhangi bir
görev. 2. (Alm. Arbeit, f; Fr. travail, m; İng. job; work) endst. 1. Ekonomik amaçlarla ürün ve hizmet üretmek üzere
insanların birbirleriyle ya da teknoloji ile etkileşime girdikleri faaliyetler bütünü. 2. Kişinin fiziksel ve zihinsel
çabayla faydalı bir görevi tamamladığı ve bunun karşılığında kendisine ödeme yapılan ticari değeri olan ya da
olmayan bir faaliyet. 3. (Alm. Arbeit, f; Fr. travail, m; İng. work) mak. 1. Mekanikte bir noktaya sabit bir kuvvet
etkimesi durumunda, kuvvetin büyüklüğü, noktanın aldığı yolun uzunluğu ve kuvvet yönüyle yol doğrultusu
arasında kalan açının kosinüsü çarpımlarıyla belirlenen; kuvvetin sabit olmaması durumunda ise, ilgili integralle
hesaplanan nicelik. 2. Termodinamikte bir sistemle çevresi arasında, ısı türü dışında hacimsel, elektriksel,
yüzeysel her tür enerji alışverişinin ortak adı.

iş parçası (Alm. Werkstück, f; Arbeitsstück, m; Fr. pièce de travail, f; pièce à usiner, f; İng. workpiece) mak. Bir el
aleti ya da takım tezgâhıyla kesilip biçimlendirilen malzeme ya da metal parçası.

işleme ortamı (Alm. Arbeitszustand, m; Betriebsmedium, n; Fr. moyen de fonctionnement, f; environnement


d'exploitation, m; milieu de fonctionnement, m; İng. operating environment; procesing medium; working
medium) mak. Ürün ve hizmetlerin istenen kalitede elde edilebilmesi için çalışanlar arasından gerekli olan
koşulların hazırlandığı ve sürekliliğinin sağlandığı mekânlar.

işletme basıncı (Alm. Betriebsdruck, m; Fr. pression de service, f; İng. operating pressure; service
pressure) mak. Bir sistemin, vana ve eyleyicilerinin kapasiteleri de göz önüne alınarak saptanan, güvenli çalışma
basıncı.

işletme sıcaklığı (Alm. Betriebstemperatur, f; Fr. température de service, f; İng. operating temperature; service
temperature) mak. Bir mekanik ya da elektriksel sistemin güvenli çalışma sıcaklığı.

itme (Alm. Kraftstoß, m; Fr. percussion mécanique, f; İng. impulse) mak. Bir cismin momentum değişimine yol
açan ve t1 ve t2 zaman aralıkları arasında zamanın bir fonksiyonu ve kuvvetin tümlevi olarak hesaplanan vektörel
büyüklük.

itme çubuğu (Alm. Druckstange, f; Fr. barre de liaison, f; tige de culbuteur, f; İng. push rod) mak. İçten yanmalı
motorda, kam milinden aldığı hareket ile ötelendiğinde külbütör elemanını bir ucundan iterek supapların
açılmasını sağlayan çubuk.

iz genişliği (Alm. Spurweite, f; Fr. largeur de voie, f; écartement des roues, m; İng. track width) mak. Bir kara
taşıtının sağ ve sol tekerlekleri arasındaki genişlik; eşanlam: aks açıklığı.

izostatik presleme (Alm. isostatisches Pressen; Fr. compression isostatique, f; İng. isostatic
pressing) 1. mak. Malzeme içinde kalan mikroölçekli boşlukları azaltmak ve yoğunluğunu artırarak mekanik
özelliklerini iyileştirmek amacıyla malzemeye bir kabinde asal gazlar kullanarak yüksek basınç veya hem yüksek
basınç hem de ısıtma uygulama. 2. malz. Seramik ya da metal tozlarını bir esnek kalıpta, her yönden hidrostatik
veya pnömatik basınç uygulayarak şekillendirme ya da sıkıştırma işlemi.

jant (Alm. Felge, f; Fr. jante, f; İng. rim; wheel rim) mak. Taşıtlarda tekerlek çemberinin lastiği kavrayan kenar
çıkıntısı.

jant boynuzu (Alm. Felgenhorn, n; Fr. bord de jante, f; İng. rim edge; rim flange) mak. Tekerlek çemberinin lastiği
kavrayan kenar çıkıntısı.

jet akışı (Alm. Strahlströmung, f; Fr. flux de jets, m; İng. jet flow) mak. Büyük bir gaz veya sıvı akışkan kütlesi
içine aynı veya farklı sıcaklığa ve bileşime sahip diğer bir akışkanın çeşitli geometrilerden herhangi biriyle
püskürtülmesi durumunda oluşan akış; eşanlam: oksu akış.

jet pompası (Alm. Strahlpumpe, f; Fr. pompe à jet, f; İng. jet pump) mak. Yüksek basınçlı akışkanın bir lülede jet
halinde hızlandırılması ve kinetik enerjisini çevresindeki alçak basınçta ve büyük debideki akışkan ile paylaşarak
bu kinetik enerjiyi yavaşlatıcı ortamda basınç artışına dönüştüren pompa.

jet saptırıcı (Alm. Umlenkblech, m; Fr. aube de déviation de jet, f; İng. jet-turning vane) mak. Bir jetin yönünü
saptırarak istenilen doğrultuda itki almak için kullanılan yüzey.

jikle (Alm. Startklappe, f; Fr. volet de départ, m; İng. choke) mak. İçten yanmalı motorlarda soğuk hava
koşullarında ilk çalışmayı kolaylaştırmak için zengin karışım elde edilmesini sağlayan düzenek.

jikle pompası (Alm. Beschleunigungsdüse, f; Fr. jet pour accélération, m; İng. accelerator jet) mak. Otomobilin
ani hızlanması için karbüratörde hava içine yakıt püskürten lüle.

Joukowski dönüşümü (Alm. Joukowski-Transformation, f; Fr. transformation de Joukovsky, f; İng. Joukowski


transformation) mak. Karmaşık sayılarda matematiksel olarak z=x + 1/x olarak tanımlanan ve akışkanlar
mekaniğinde Joukowski kanatları daireye eşleştirerek üzerinde potansiyel akışın kolayca hesaplamasını sağlayan
dönüşüm.

Joukowski kanadı (Alm. Joukowski-Flügel, m; Fr. aile de Joukowski, f; İng. Joukowski wing) mak. z = 1
noktasından geçen ve z = -1 noktasını içeren bir dairenin J(z) = z + 1/z dönüşümü altında aldığı şekil.

joule (Alm. Joule, n; Fr. joule, m; İng. joule) mak. Uluslararası birimler sisteminde iş ve enerji birimi olup 1
ohm'luk dirençten geçen 1 amperlik akımın 1 saniyede tükettiği enerjiye eşdeğer ısı miktarı ya da Bir Newton'luk
kuvvetin bir cismi, kendi doğrultusunda 1 metre ötelemesi ile yaptığı iş olarak tanımlanır; kısaltması J, 1 J = 1
Newton·metre = 0.2388 kal.

kabarcıklı kaynama bkz. mak. çekirdek kaynama.

kablo (Alm. Kabel, n; Fr. câble, m; İng. cable) 1. elk. Birbirlerinden yalıtılmış ve ortak koruyucu ve yalıtıcı bir kılıf
içine alınmış, belirli esnekliği olan iletkenler grubu. 2. mak. Mühendislik yapılarında asılı yükleri taşımak ve bir
elemandan diğerine aktarmak amacıyla kullanılan temel yük taşıma elemanı.

kabuk-boru ısı değiştirici bkz. mak. gövde borulu ısı değiştirici.

kaçak hattı (Alm. Ablaufleitung, f; Leckölanschluss, m; Fr. conduite de récupération des fluides, m; İng. drain
line) mak. Bir hidrolik sistem ya da rezervuardan kaçan sıvıyı kontrollü bir şekilde geri döndüren ya da
uzaklaştıran boru.

kaçak yanma gazları (Alm. Leckgas, n; Fr. gaz de fuite, m; İng. blow-by gas) mak. İçten yanmalı motorlarda,
motor çalışırken yanma odasından karter hacmine silindir yüzeyi ile piston ve segman yüzeyi arasından kaçan ve
çoğunluğu hidrokarbonlardan oluşan gazlar.

kadeh (Alm. Schlepphebel, m; Fr. toucheau, m; İng. cam follower) mak. İçten yanmalı motorlarda supaplar ile
kam mili arasındaki hareket iletiminin bağlantısını sağlayan parça.

kademeli dolgu (Alm. Schichtladung, f; Fr. charge stratifiée, f; İng. stratified charge) mak. İçten yanmalı
motorlarda yanma odası içerisinde bujiye yakın bölgede zengin karışım ve bujiden uzak bölgelerde fakir karışım
olacak şekilde karışım oluşturma yöntemi; eşanlam: kademeli karışım.

kademeli pompa (Alm. mehrstufige Pumpe; Fr. pompe multiétagée, f; pompe à plusieurs étages, m; İng.
multistage pump) mak. Yüksek basınç sağlamak için kullanılan, aynı mil üzerine yerleştirilmiş birden çok seri
bağlı santrifüj çarklardan oluşan pompa.

kafes sistem (Alm. Fachwerk, n; Fr. poutre triangulée, m; İng. truss) mak. Bir ağırlığı taşımak üzere çubuk
elemanlarla bir veya daha fazla prizmalar oluşturacak şekilde birleştirilerek kurulan yapı.

kaldırma kuvveti (mak. taşıma kuvveti) (Alm. Auftriebskraft, f; Fr. force ascensionnelle, f; force de flottabilité, f; İng.
buoyancy force; buoyant force) 1. mak. Doğal ısı taşınımında ortamdaki yoğunluk farkından kaynaklanan ve
hareketi oluşturan kuvvet. 2. müh. Tam veya kısmen batmış bir nesneye etki eden akışkanın, nesneye,
yerdeğişimine yol açtığı akışkan ağırlığına denk yukarıya doğru uyguladığı kuvvet.

kaldırma merkezi (Alm. Zentrum des Auftriebs, n; Fr. centre de poussée, m; İng. center of buoyancy) mak. Bir
akışkan içindeki cisme uygulanan yüzdürme kuvvetlerinin toplam momentlerinin sıfır olduğu nokta.

kalıcı durum hatası (Alm. bleibende Regeldifferenz; Fr. écart résiduel permanent; variable d’erreur en régime
établi, f; İng. steady state error) mak. Bir kontrol sisteminde geçici rejim sona erdikten sonra, hedeflenen kontrol
değeri ile çıkış değeri arasındaki fark.

kam (Alm. Kurvenscheibe, f; Fr. came, f; İng. cam) mak. Genelde dönel hareketi doğrusal harekete çevirmeye
yarayan, yaygın uygulama olarak da otomobil motorlarında egzantrik milin üzerinde konumlanarak emme ve
egzoz supaplarının açılmasını ve kapanmasını sağlayan mekanizma.

kam mili (mak. eksantrik mili) (Alm. Nockenwelle, f; Fr. arbre à cames, m; İng. camshaft) mak. Hareketini motorun
krank milinden alan ve emme ile egzoz supaplarının açılma ve kapanma zamanlarını yönetmek için üzerinde
yürek şeklini andıran profiller bulunan mil.
kama 1. (Alm. Längskeil, m; Treibkeil, m; Fr. clavette avec pente, f; clavette inclinée, f; İng. parallel key; taper
key) mak. Bir milin, üzerindeki diğer bir makine elemanı ile beraber dönmesini sağlayan dikdörtgen ya da benzeri
şekilli bağlama parçası; eşanlam: feder. 2. (Fr. coin d’abattage, m; İng. felling wedge; wedge) orm. Ağaç devirme
ve odun yarma işlerinde kullanılan metal ahşap vb. malzemelerden yapılan basit alet.

kama yuvası (Alm. Keilnut, f; Fr. rainure de clavette, f; İng. keyway) mak. Genellikle prizmatik şekilde olan ve
kamanın sıkı geçme olarak takılması için parça üzerinde açılan delik.

kamalı mil (Alm. Keilwelle, f; Fr. cannelure, f; İng. spline) mak. Diğer parçalara sıkıca geçirilmesi ve kaymadan
dönerek en az kayıp ile tork geçişinin sağlanması için üzerinde dişler bulunan mil.

kamber açısı (Alm. Sturzwinkel, m; Fr. angle de carrossage m; İng. camber angle) mak. Bir aracın önünden
bakıldığında, tekerlek dik ekseninin düşey eksene göre yaptığı açı.

kambur kanat (Alm. gewölbtes Flügelprofil; Fr. profil aérodynamique cambrée, m; İng. cambered airfoil) mak. Üst
yüzeyi ve alt yüzeyi birbirinin simetriği olmayan kanat profili.

kampana fren (Alm. Trommelbremse, f; Fr. frein à tambour m; İng. drum brake) mak. Yüzey sürtünme katsayısı
yüksek fren pabuçlarının silindirik bir parçanın yanal yüzeyine basması ile oluşturulan fren.

kanal akışı (Alm. Kanalströmung, f; Fr. écoulement en chenal, m; écoulement en conduite, m; İng. channel flow;
duct flow) mak. Akışkanın katı yüzeyler ile kuşatılmış herhangi kesitli bir alanda aktığı akış tipi.

kanatçığın yüzey alanı (Alm. Rippenoberfläche, f; Fr. surface d'ailette, f; İng. surface area of fin) mak. Isı geçişini
artırmak için yüzeye eklenen kanatçığın dış ortamla ısı geçişi olan yüzeylerinin alanı.

kanatçık (Alm. Rippe, f; Fr. ailette, f; İng. extended surface; fin) mak. Isı geçişini artırmak amacıyla yüzeye
eklenen genellikle silindir, prizma, koni şeklinde olan metal parçalar.

kanatçık aralığı (Alm. Rippenabstand, m; Fr. écart des ailettes, m; İng. fin spacing) mak. Bir yüzeyden ısı
geçişini artırmak amacıyla bu yüzeyin üzerine eklenen kanatçık serisinde iki kanatçık arasındaki uzaklık.

kanatçık etkinliği (Alm. Rippenwirksamkeit, f; Fr. efficacité des ailettes, f; İng. fin effectiveness) mak. Kanatçıklı
bir yüzeyden ısı geçişinin aynı yüzeyin kanatçıksız olması durumundaki ısı geçişine olan oranı.

kanatçık kesit alanı (Alm. Rippenquerschnittfläche, f; Rippenstirnfläche, f; Fr. section transversale d'ailette, f; İng.
fin cross sectional area) mak. Yüzeyden ısı geçişini artırmak amacıyla yüzeye eklenen kanatçığın dibinden iletimli
ısı geçişine dik olan kesit alanı.

kanatçık uzunluğu (Alm. Rippenlänge, f; Fr. longueur d'ailette, f; İng. fin height) mak. Kanatçığın eklendiği
yüzeye dik ve iletilen ısı doğrultusundaki uzunluğu.

kanatçık verimliliği (Alm. Rippenwirkungsgrad, m; Fr. rendement de l'ailette, m; İng. fin


efficiency) mak. Kanatçığın aktardığı ısı niceliğinin, kanatçık yüzeyinin tümünde sıcaklığın kanatçığın dibindeki
sıcaklığa eşit olması durumunda aktaracağı ısı niceliğine oranı.

kanatçıksız yüzey alanı (Alm. blanke Oberfläche; Fr. surface directe; surface nue; surface primaire, f; İng. direct
surface; primary surface; prime surface) mak. Isı değişim hesaplarında göz önüne alınan, bir yüzeyde
kanatçıklarla donatılmış bölgelerin dışında kalan kanatçıksız alanların toplamı.

kanister valfı (Alm. Absaugventil, n; Fr. chasse-tuyère, m; İng. bi-level purge valve) mak. Taşıtların buharlaşmalı
emisyon sistemlerinde, motorun rölantide çalıştığı esnada karbon kanisterin üzerinden geçerek motor emişine
verilen yakıt buharı miktarını sınırlayan vana.

kapalı döngü tepkisi (Alm. geschlossene Schleifenantwort; Fr. réponse en boucle fermé, f; İng. closed loop
response) mak. Dinamik geribeslemeli bir sistemin girişine ani birim darbe uygulandığında çıkışta elde edilecek
işaret.

kapalı kalıpta dövme 1. (Alm. Gesenkschmieden, n; Fr. forgeage-matriçage, m; İng. close-die drop forging; close
die forging; impression-die forging) mak. Bir çekiç başının belirli bir yüksekliğe kadar kaldırılıp bir örse bağlı
kalıbın içindeki iş parçasının üzerine düşürülerek şekil verildiği dövme işlemi; eşanlam: kapalı kalıp şahmerdan
dövme. 2. (Alm. Gesenkschmieden, n; Fr. estampage, m; İng. closed-die forging) malz. Karmaşık şekilli metal
parçaların dar toleranslar içinde elde edilebilmesi için kullanılan, genellikle sıcak dövme ile gerçekleştirilen,
gerektiğinde boyut toleranslarının tam olması ve yüzey düzgünlüğü için talaşlı işlemlerin uygulandığı dövme
yöntemi.

Kaplan türbini (Alm. Kaplan-Turbine, f; Fr. turbine Kaplan, f; İng. Kaplan turbine) mak. Giriş çıkışı arasında 10-
70 metre su sütunu seviyesinde basınç farkı ile çalışan, açısı ayarlanabilir kanatları ile değişken giriş basınç ve
debilerinde yüksek verimlilikle güç üretebilen eksenel su türbini.

kaporta 1. (Alm. Kajütstreppe, f; Fr. capot de descente, m; capot d’échelle, m; İng. companion house;
companionway hatch) denz. Gemilerde çeşitli bölümlerin ışık ve hava alması amacıyla güvertede açılmış
kapaklara ve güverteden aşağıya iniş/çıkış merdivenlerinin üzerindeki kapaklara verilen genel ad. 2. (Alm.
Ausfütterung, f; Gehäuse, n; Fr. encaissage, m; İng. casing) mak. Mekanik bir bileşen ya da sistemi desteklemek,
içine alıp korumak için tasarlanmış mahfaza.

kaporta macunu (Alm. Spachtelmasse, f; Fr. mastic plastique pour carosserie, m; İng. body putty; body filler;
mastic) mak. Taşıtlarda boyama öncesi yüzeydeki ufak hataların düzeltilmesinde kullanılan katı macun.

karakteristik uzunluk (Alm. charakteristische Länge, f; Fr. longueur caractéristique, f; İng. characteristic
length) mak. Hesaplamalı mekanik problemlerinde, Reynolds sayısı, Biot sayısı örneklerinde olduğu gibi
geometrik büyüklüğün fiziksel bir sistem üzerinde etkisini göstermekte kullanılan uzunluk.

kararlı denge (Alm. stabiles Gleichgewicht, n; Fr. équilibre stable, m; İng. stable equilibrium) 1. denz. Rüzgâr ve
dalga gibi dış etkenlerle zorlanan geminin ilk denge durumuna dönebilme yeteneğine sahip olma
hali. 2. mak. Denge durumundaki bir sisteme bozucu bir etki geçici olarak uygulandığında, sistemin aynı denge
durumuna geri dönmesi. 3. tar. İşletmelerde kurulu bulunan ekonomik dengenin, beklenilmeyen olaylar karşısında
bozulmasına karşın, daha sonra tekrar yerine oturması.

kararlılık analizi (Alm. Stabilitätsanalyse, f; Fr. analyse de stabilité, f; İng. stability analysis) mak. Bir sistemin
kararlı olup olmadığını bulmak için uygulanan yöntem.

kararlılık sınırı (Alm. Stabilitätsgrenze, f; Fr. limite de la stabilité, f; İng. stability limit) mak. Dinamik bir sistemin
uygulanan bir girişe sabit genlikli periyodik tepki verdiği parametre değeri.

kararsız dalga (Alm. instabile Welle, f; Fr. onde instable, f; İng. unstable wave) mak. Genliği ve/veya toplam
enerjisi zamanla artan dalga hareketi.

kararsız denge (Alm. instabiles Gleichgewicht, n; Fr. équilibre instable, m; İng. unstable equilibrium) 1. mak. Bir
cisme denge durumunu bozucu bir kuvvetin geçici olarak uygulanması halinde, bu cismin dışarıdan müdahale
olmaksızın denge durumuna geri dönemediği durum. 2. tar. İşletmelerde kurulu bulunan ekonomik dengenin,
beklenilmeyen olaylar karşısında bozulmasından sonra eski durumuna dönememesi.

karbon kanister (Alm. Aktivkohle-Filter, m; Fr. réservoir à charbon actif, m; İng. carbon canister) mak. Yakıt tankı
dolumu sırasında oluşan yakıt buharı salımını azaltmak için içten yanmalı motorlu araçlarda, depo ile motor
arasına yerleştirilen ve içerdiği karbon parçacıklarına dolum sırasında buharın emdirildiği, motor çalışırken yanma
havasının içinden geçirilmesi ile toplanan buharın motora gönderildiği cihaz.

karbüratör (Alm. Verdampfer, m; Vergaser, m; Fr. carburateur m; İng. carburetor) mak. İçindeki Ventüri lülesi ile
emme havasının hızını artırıp basıncını düşürerek yakıtın bir kanaldan bu lüle içine emilerek hava ile karışmasını
sağlayan düzenek.

Kardan kavraması (Alm. Gelenkkupplung, f; Fr. accouplement de Cardan, m; İng. Cardan coupling; Cardan joint;
Hooke's joint; U-joint; universal coupling) mak. Döner iki makine elemanını, örneğin iki mili birbirine bağlayan ve
bu millerin belirli sınırlar içinde bağıl hareketine olanak veren bağlantı elemanı; eşanlam: çapraz mafsal, Kardan
mafsalı.

kardan mili (mak. mafsallı mil ) (Alm. Cardanwelle, f; Gliederwelle, f; Fr. arbre de transmission à Cardan, m; İng.
Cardan shaft; universal shaft) mak. Araçlarda hareketi vites kutusundan alarak diferansiyele ileten ve açısal
hareket serbestisi amacıyla bir ya da iki ucunda birden Cardan mafsalı ile donatılmış mil; eşanlam: Cardan mili.
kare altı motor (Alm. langhubige Maschine; Langhuber, m; Fr. moteur sous-carré, m; İng. undersquare
engine) mak. Silindir çapı, piston yolundan kısa olan içten yanmalı motor.

kare motor (Fr. moteur carré, m; İng. square engine) mak. Silindir çapı ve piston yolu eşit olan içten yanmalı
motor.

kare üstü motor (Alm. kurzhubige Maschine; Kurzhuber, m; Fr. moteur supercarré, m; İng. oversquare
engine) mak. Silindir çapı, piston yolundan fazla olan içten yanmalı motor.

karışım kuralı (Alm. Mischungsregel, f; Fr. règle des mélanges; İng. rule of mixtures) mak. Bir karışımın
özelliklerinin, kompozit malzemelerde bileşenlerin özelliklerinin hacim oranları ağırlıklı ortalaması, gaz
karışımlarında ise mol oranları ağırlıklı ortalaması olarak hesaplanması.

karışım uzunluğu kuramı (Alm. Mischungslängetheorie, f; Fr. théorie de longueur de mélange, f; İng. mixing-
length theory) mak. Prandtl tarafından geliştirilen ve türbülanslı akışta Reynolds gerilmelerinin hesaplanmasında
kullanılan kuram.

karıştırma çarkı 1. (Alm. Haspelrad, n; Fr. roue à aubes, f; moulinet, m; İng. paddle wheel) deri. Pervane
içerisindeki deri ve banyoyu hareket halinde tutmak için bir tekne üzerine takılmış, kanatlı döner düzenek. 2. (Alm.
Impeller, m; Fr. impulseur, m; rouet centrifuge, m; İng. impellar; impeller; impellor) mak. Karıştırma tanklarında
sıvı, gaz ve katıların birbirine karışmasına yol açan, kanatlı silindirik döner parça.

karma çevrim (Alm. gemischter Vergleichsprozeβ; Seiligerprozeβ, m; Fr. cycle mixte de Seiliger, m; İng. dual
cycle; mixed cycle) mak. İçten yanmalı motorların termodinamik modelinde kullanılan önce sabit hacimde
ardından sabit basınçta ısı girişi olan termodinamik çevrim.

Karman burgaç yolu (Alm. Kármánsche Wirbelstraße, f; Fr. allée de tourbillons de Karman, f; rue de tourbillons
de Karman, f; İng. Karman vortex street; von Karman vortex street) mak. Akışa dik duran cisimlerin yüzeyinden
akışın değişken şekilde ayrılması ile oluşan ve cismin arkasında akış ile hareket eden burgaçların dizisi; eşanlam:
Karman burgaç dizisi.

Karman momentum tümlev bağıntısı (Alm. Kármánsche Momentum-Integral-Gleichung, f; Fr. équation de


intégrale de quantité de mouvement a Karman, f; İng. Karman momentum-integral relation) mak. Akışkanlar
mekaniğinde sınır tabaka kısmi diferansiyel denklem sisteminin akışa dik olan eksen boyunca katı yüzeydeki ve
serbest akış bölgesindeki değeri arasında tümlevinin hesaplanması ile elde edilen denklem.

Karman sabiti (Alm. von Kármán Konstante, f; Fr. constante de von Kármán, f; İng. Karman's constant; von
Kármán constant) 1. mak. Akışkanlar mekaniğinde tam gelişmiş türbülanslı akış koşullarında, sınır tabaka
içindeki ağdalı alt tabaka ile üstteki türbülanslı tabaka arasında kalan ve atalet kuvvetlerinin baskın olduğu tabaka
içindeki, evrensel logaritmik hız dağılımı yasasında beliren ve değeri 0,4±0,02 olan sabit. 2. meteo. Yeryüzüne
yakın atmosfer katmanlarında, düşey sıcaklık gradyanının adyabatik olması durumunda, rüzgâr yapısını
belirleyen eşitlikte yaklaşık 0,4±0,02 olarak kullanılan sabit; eşanlam: von Karman sabiti.

karter (Alm. Kurbelwanne, f; Kurbelkasten, m; Kurbelgehäuse, n; Fr. carter, m; carter des protection, m; İng.
crank case) mak. Krank milini çevreleyen ve atmosfere karşı sızdırmaz yapan metal koruma.

karter basıncı (Alm. Kurbelgehäusedruck, m; Fr. pression de carter; İng. crankcase pressure) mak. İçten yanmalı
motorların karterinde bulunan gazın ve yağlama yağının ortalama basıncı.

karter çamuru (Alm. Kurbelkastenschlamm, m; Fr. boues de carter, pl; İng. crankcase sludge) mak. Motorlarda
yağlama yağı, dizel yakıtı, yağyakıt ve sintine gibi sıvıların ayrıştırılması sonrasında kalan balçık kıvamındaki kirli
yağ, yakıt veya atık.

karter havalandırması (Alm. Kurbelgehäuseentlüftung, f; Fr. ventilation du carter, f; İng. crankcase


ventilation) mak. İçten yanmalı motorlarda karterde biriken gazın emme manifolduna geri verilerek karterde
basıncın yükselmesinin önlenmesi.

karter kapağı (Alm. Ölsumpf, m; Fr. carter d’huile, m; puisard, m; İng. oil pan; sump) mak. Motorun alt tarafını dış
ortama kapatan ve genellikle sacdan yapılan motor içindeki yağın depolanması işlevini de gören parça.
kaster açıklığı (Alm. Nachlaufstrecke, f; Fr. chasse au sol, f; İng. caster offset) mak. Bir araçta amortisör
ekseninin yol zemini ile kesişme noktasının tekerlek merkezine olan uzaklığı.

kaster açısı (Alm. Nachlaufwinkel m; Fr. angle de chasse m; İng. castor angle) mak. Kara taşıtlarında, ön tekerin
iç kısmından bakıldığında başlık pimi veya rotillerin yani direksiyon ekseninin düşey eksenle yapmış olduğu açı;
direksiyon ekseninin yatma yönü aracın içine doğru ise pozitif kaster, dışına doğru ise negatif kaster adını alır.

katener (Alm. Oberleitung, f; Fr. caténaire, f; İng. catenary; overhead contact system; overhead line; overhead
line equipment; overhead wire; traction wire; trolley wire) mak. Tren, tramvay ve troleybüslerde taşıtın üstüne
monte edilmiş, açık tel sistemli enerji hattına temas ederek taşıtlara elektrik enerjisi sağlayan düzenek.

katı çözelti sertleştirmesi (Alm. Mischkristallhärtung, f; Fr. durcissement en solution, m; İng. solution
hardening) mak. Bir katı malzemenin sertliğini artırmak amacıyla uygun başka bir malzemeyi içinde yayındırarak
daha sert bir katı çözelti oluşturma.

katı yağlayıcı (Alm. Festschmierstoff, m; Fr. lubrifiant solide, m; İng. solid lubricant) mak. Teflon, grafit, altıgen
bor nitrür gibi yüzey kaplama amaçlı ya da gres katkı maddesi olarak kullanılıp iki cismin yüzeyleri arasında
sürtünmeyi azaltan madde.

katıhal kaynağı (Alm. Festkörperschweißen, n; Fr. soudage à état solide, m; İng. solid-state welding) mak. İki
katının, eritilerek birleştirilmesinden farklı olarak ve erime sıcaklığına ulaşmadan dışarıdan sürtünme, lazer
ışıması gibi bir yöntemle birbiri içinde yayınmasını sağlayarak birleştirilmesi.

katılık (Alm. Rigidität, f; Steifigkeit, f; Fr. rigidité, f; İng. rigidity; stiffness) mak. Bir cismin biçim değişikliğine karşı
gösterdiği ve birim değişiklik için gereken kuvvet olarak ölçülen direnimi; eşanlam: rijitlik, esnemezlik.

katmanlı akışkan (Alm. geschichtete Flüssigkeit, f; Fr. fluide stratifié, m; İng. layered fluid) mak. Bir ya da daha
fazla fiziksel özelliği bakımından farklılaşmış, birbirlerine görece çok az karışan katmanlardan oluşan akışkan.

kauçuk yay (Alm. Gummifeder, f; Fr. ressort en caoutchouc, m; İng. rubber springs) mak. Kauçuktan yapılmış ve
görevini yerine getirmek üzere çok farklı şekillerde olabilen, üzerine uygulanan kuvvetin büyüklüğü değişince
kuvvetin uygulandığı noktanın konumunu değiştiren makine elemanı.

kavrama (mak. debriyaj) (Alm. Kupplung, f; Fr. embrayage, m; İng. clutch; coupling) mak. Makine ya da motor gibi
bir bileşenin gücünü pervane mili, yangın pompası, hava kompresörü, vites kutusu gibi başka bir bileşene aktaran
makine elemanı; eşanlam: debriyaj.

kavrama açısı (Alm. Eingriffswinkel, m; Fr. angle de pression, m; İng. angle of action; angle of pressure) mak. Bir
dişli çarkın dişinin üzerindeki bir noktadaki diş yüzeyinin normalinin, nokta yörünge çemberine teğet düzlemle
yaptığı açı.

kavrama boyu (Alm. Berührungsbogen, m; Fr. arc de contact, m; İng. arc of action) mak. Bir dişli çarkın
yuvarlanma dairesi üzerinde ölçülen, kavramanın başlangıcı ile sonu arasındaki yayın uzunluğu.

kavrama diski (mak. debriyaj balatası ) (Alm. Kupplungsscheibe f; Fr. disque d'embrayage m; İng. clutch
disk) mak. Motorun volanı ile baskı diski arasında yer alan halka şeklindeki sürtünmeli kavrama elemanı.

kavrama doğrusu (Alm. Berührungslinie, f; Fr. ligne d'action, f; İng. line of action) mak. 1. Dişli çarklarda
dokunmakta olan dişlerin dokunma noktalarının geometrik yeri. 2. Kuvvetin uygulandığı noktadan, kuvvetin
uygulandığı yöne uzayan doğru; içe kıvrık dişli çarklarda temel dairelere teğet olan ve yuvarlanma noktasından
geçen doğru.

kavrama oranı (Alm. Überdeckungsfaktor, m; Fr. rapport de conduite, m; İng. contact ratio) mak. Bir dişlide,
kavrama boyunun dişli bölmesine oranı; dişlilerde hareketin devamlılığı için bu oranın 1’den büyük olması gerekir.

kayan sıfır (Alm. gleitender Nullpunkt; Fr. zéro flottant; İng. floating zero) mak. Sayısal kontrollü makinelerde;
örneğin bir torna tezgâhında, herhangi bir eksenin sıfır referans noktasının sabit olmayıp kullanıcının herhangi bir
noktada referans noktası belirleyebilmesi.

kayıp (Alm. Verlust, m; Fr. perte, f; İng. loss) mak. Konu olan bir fiziksel büyüklüğün, örneğin enerjinin, maddenin,
bir süreçte ya da zaman aralığında istenilmeyen nedenlerle azalması.
kayıp fonksiyonu (Alm. Dissipationsfunktion, f; Fr. fonction de dissipation, f; İng. dissipation
function) mak. Akışkanlar mekaniğinde, ağdalı akışlarda mekanik enerjinin ısıya dönüşüm hızını betimleyen
fonksiyon; eşanlam: tüketim fonksiyonu.

kayış gergisi (Alm. Riemenspanner, m; Fr. tendeur de courroie, m; İng. belt tensioner; belt
tightener) mak. Motorlarda kayışın gerginliğini istenen seviyede tutabilmek için kullanılan parça.

kayma akışı (Alm. Scherströmung, f; Fr. écoulement de cisaillement, m; İng. shear flow; shearing
flow) mak. Akışkanlar mekaniğinde kayma gerilmesi gradyanı etkisi ile oluşan, bitişik katmanların farklı hızlarda
hareket ettiği akış tipi; eşanlam: makaslama akışı.

kayma dayanımı bkz. mak. makaslama dayanımı.

kayma koşulu (Alm. Schlupfbedingung, f; Fr. condition de glissement, f; İng. slip condition) mak. Sürtünmesiz
akışkan varsayımı ile yapılan modellemelerde akışkanın yüzeye temas ettiği noktalarda yüzeyinkinden farklı bir
hıza sahip olması durumu.

kayma sistemi (Alm. Gleitsystem, n; Fr. système de glissement, m; İng. slip system) mak. Bir kristal yapısında
tercih edilen kayma düzlemi ve doğrultusunun oluşturduğu sistem.

kaymalı yatak (Alm. Gleitlager, n; Fr. palier lisse, m; İng. plain bearing; sliding bearing) mak. Bir milin, pürüzsüz
bir silindirik yuva içinde dönmesini ve eksene dik kuvvetlere karşı yataklanmasını sağlayan, eksen doğrultusunda
esnemesine olanak veren, bilyesi olmayan makine elemanı.

kaymazlık koşulu (Alm. Haftbedingung, f; Fr. prémisse antiglissante, f; İng. no slip condition) mak. Sürtünmeli bir
akışkanın hareketinin incelenmesinde, akışkanın sınırlarındaki hızının bu sınırı oluşturan sıvı ya da katının hızına
eşit olması.

kaynak nipeli (Alm. Schweißnippel, m; Fr. mamelon à souder, m; İng. welding nipple) mak. Bir ucu boruya
kaynaklanmak üzere düz bırakılmış, diğer ucu dişli olan boru bağlantı parçası.

kaynak ön ısıtması (Alm. Vorwärmen, n; Fr. préchauffage pour soudage, m; İng. welding
preheat) mak. Çatlamaya karşı daha dayanıklı ve sünek bir metalürjik yapı üretme, büzülme gerilmelerini
azaltma, imalattaki gevrek kırılmaları önleme gibi amaçlarla kaynak işlemi öncesinde kaynaklanacak parçaların
belirli bir sıcaklığa kadar ısıtılması ve o sıcaklıkta tutulması işlemi.

kaynak yapılabilirlik (Alm. Schweißbarkeit, f; Fr. soudabilité, f; İng. joinability; weldability) mak. İki metal ya da
termoplastik malzemenin ısı katkısıyla birleştirilebilmesi özelliği; eşanlam: kaynaklanabilirlik.

kaynak-yutak çifti (Alm. Doublet, n; Dublett, n; Fr. doublet, m; İng. doublet) mak. Potansiyel akış teorisinde
sonsuz güce sahip kaynak ve yutak çiftinin sonsuz küçük mesafede bulunması ile oluşturulan akış tipi; eşanlam:
kaynak-kuyu çifti.

kaynama eğrisi (Alm. Siedelinie, f; Fr. courbe d'ébullition, f; İng. boiling curve) mak. Isı akısının yüzeyin
sıcaklığıyla sıvının ortalama sıcaklığı arasındaki farkına karşı çizilen ve kaynama olgusunun kaynama gecikmesi,
kabarcıklı kaynama, film kaynama aşamalarını gösteren grafik.

kazan besleme suyu (Alm. Kesselspeisewasser, n; Fr. eau d'alimentation de chaudière, f; İng. boiler feed
water) mak. Sıcak su veya buhar elde etmek amacıyla buhar kazanına verilmeden önce çökelme ya da
korozyona neden olmaması için arıtılmış su.

kazan güvenlik belgesi (Alm. Kesselprüfschein, n; Fr. bulletin de vérification de chaudière, m; İng. boiler
ticket) mak. Bir buhar ya da sıcak su kazanının güvenlik koşullarını yerine getirdiğini bildiren belge.

kazan kubbesi (Alm. Kesselkuppel, f; Fr. dôme de chaudrière, m; İng. boiler dome) mak. Kazanın en yüksek
yerinde, buharın kuru olarak çıkmasını sağlayan, kubbe biçimindeki bölge.

kazan tulumu (Alm. Kesseloverall, m; Fr. salopette de chaudière, f; İng. boiler suit) mak. Kazan içine girerken
giyilmesi gereken ince fakat dayanıklı özel tulum.
kazan yalıtımı (Alm. Isolierung des Kessels, f; Fr. isolation de chaudière, f; İng. boiler insulation;
cladding) mak. Bir kazanın ısı kaybını azaltma ve güvenliğini sağlama amacıyla dışını örten yalıtım.

kelebek vana (Alm. Drosselklappe, f; Butterfly-Ventil, n; Fr. robinet à papillon, m; İng. butterfly valve) mak. Mili
boru eksenine dik bir dairesel diskin mil ekseni etrafında açısal döndürülmesi (0 ila 90 derece) ile boru kesitini
açan ve kapatan vana.

kelepçe (Alm. Klammer, f; Fr. pince, f; pinceur de travail, m; serre-jointe, m; İng. clamp) mak. Bir cismi ya da
makine elemanını bir yere sağlamca tutturmak veya sıkıştırmak için kullanılan aygıt.

Kelvin dolaşım teoremi (Alm. Kelvin-Zirkulationstheorem, n; Fr. théorème de la circulation de Kelvin, m; İng.
Kelvin's circulation theorem) mak. Akışkanlar mekaniğinde, ideal akışlarda sirkülasyonun zamanla değişmediğini
belirten teorem; eşanlam: Kelvin sirkülasyon teoremi.

Kelvin ovali (Alm. Kelvin-Oval, n; Fr. ovale de Kelvin, f; İng. Kelvin oval) mak. Potansiyel akışta birbirine eşit
şiddette, ancak ters yönde dönen burgaç çifti ve bu çiftin merkezlerini birleştiren eksene dik olan düzgün akışın
oluşturduğu şekil.

kenet 1. (Fr. serti, m; İng. seam) gıda. Teneke kutularda üst ve alt kapağı gövdeye bağlayan kapak ve gövde
kıvrımlarının iç içe geçmesi ve sıkıştırılması sonucu oluşan yapı. 2. (Alm. Klammer, f; Fr. colliet de serrage, m;
crampon de serrage, m; İng. clamp; pinch clamp) mak. Makine elemanlarını birbirine bağlamak için kullanılan
bağlantı elemanı.

kertikleme (Alm. Ausklinken, n; Fr. encochage, m; İng. notching) mak. Bir metal plaka, boru veya profilin
kenarına ya da yüzeyine yakın kesikler atma; eşanlam: çentme.

kesici takım (Alm. Werkzeug, n; Fr. outillage, m; İng. tooling; tools) mak. Talaşlı imalat işlemlerini gerçekleştiren
kesici aletler.

kesici takım plaketi (Alm. Schneidwerkzeug, n; Fr. outil coupant, m; outil de coupage, m; İng. cutter; cutting
insert; cutting tool) mak. Makine ile işlemede talaş kaldırmaya yarayan uçları çok sert genelde prizmatik şekilde
kesici uç.

kesintili gürültü (Alm. intermittierender Lärm, m; intermittierendes Rauschen, n; Fr. bruit intermittent, m; İng.
intermittent noise) mak. Seviyesi ortam gürültü seviyesinin üzerine ani çıkış ve inişler yapan, ortalamanın
üzerinde olduğu sürelerin genelde görece daha kısa olan gürültü tipi; eşanlam: aralıklı gürültü.

kesit daralması (Alm. Brucheinschnürung, f; Fr. réduction de section, f; striction, f; İng. reduction of
area) mak. Bir boru veya kanal sisteminde farklı boyutlara sahip boru veya kanalın birleştirilmesine olanak
vermek için kullanılan elemanlarda akış yönünde kanal kesitinin küçülmesi.

kesit iç kuvvetleri (Alm. Schnittkräfte, pl; Fr. forces de section transversale, pl; İng. cross-sectional internal
forces) mak. Üzerine etkiyen yükler sonucu kirişlerin kesitlerinde oluşan dikey kuvvet, makaslama kuvveti gibi iç
kuvvet bileşenleri.

kesme 1. (Alm. Abbauen, n; Fr. découpage, m; İng. cutting) mak. Katı bir cismin bir parçasını dar bir alana kuvvet
uygulayarak ayırmak. 2. bkz. blşm. işkesme.

kesme derinliği (Alm. Abtragtiefe, f; Fr. profondeur de coupe, f; İng. depth of cut) mak. Talaşlı imalatta bir
pasoda yüzeyden kaldırılan tabakanın kalınlığı.

kestirme akışlı türbin (Alm. Durchströmturbine, f; Fr. turbine à impulsions radiales, f; İng. Banki-Michell turbine;
crossflow turbine; Ossberger turbine) mak. Düşük yükseklik farkı ve yüksek debilerde kullanımı uygun olan,
suyun kanadın dönme eksenine dik düzlemde türbinin üst kısmından girip kanatlar arasından geçerek alt
tarafından çıktığı ve kanatları döndürerek güç ürettiği su türbini tipi.

kırılma kuramı (Alm. Bruchtheorie, f; Fr. théorie de rupture, f; İng. failure theory; fracture theory) mak. Katı
malzemelerin hangi yükleme tip ve seviyelerinde yük taşıma kapasitesini kaybettiğini belirlemeye çalışan kuram.

kısmi yük (Alm. Teillast, f; Fr. chargement partiel; İng. part load) mak. Bir motorun tam yük dışında herhangi bir
çalışma koşulunda yaptığı iş.
kıvılcım önleyici (Alm. Funkenfänger, m; Fr. pare-étincelles, m; İng. spark arrestor) mak. Egzoz borusundan
kıvılcım çıkmasını önleyen eleman.

kıvrık dişli çark (Alm. Evolventenverzahnung, f; Evolventenrad, n; Fr. denture en développante, f; İng. involute
gear) mak. Dişlerinin profili bir dairenin açınım eğrisi şeklinde olan, en yaygın biçimde kullanılan dişli çark;
eşanlam: evolvent dişli çark.

kızdırıcı (Alm. Überhitzer, m; Fr. surchauffeur, m; İng. superheater) mak. Doymuş buharı kızgın buhara çeviren
borulu tip ısıtıcı.

kızdırma bujisi (Alm. Glühkerze f; Fr. bougie de préchauffage f; İng. glow plug) mak. Dizel motorlarda soğukta ilk
çalıştırma sırasında sıkıştırılmış hava içine püskürtülen yakıtın kendi kendine tutuşturulmasını sağlamak için
yanma odasını ısıtmakta kullanılan aygıt.

kızgın telli anemometre (Alm. Hitzdrahtanemometer, m; Fr. anémomètre à fil chaud, m; İng. hot-wire
anemometer) mak. Elektriksel olarak ısıtılmış ince bir telden ısı kaybının, tel üzerinden akan akış hızı
ile olan bağıntısını kullanarak akışın hızını ölçen alet.

kilitlenmeli vida (Alm. selbstsichernde Schraube; Fr. vis autofreinée, f; İng. self-locking screw) mak. Küçük eğim
açısının meydana getirdiği büyük sürtünme katsayısıyla kendi kendine açılmaya karşı direnç gösterme özelliğine
sahip vida; eşanlam: otoblokajlı vida.

kilitlenmeyen fren sistemi (mak. anti blokaj sistemi) (Alm. ABS, n; Antiblockiersystem, n; Fr. ABS, m; système
antiblocage, m; İng. ABS; anti-lock brake system) mak. Frenleme kuvvetini sürekli uygulamak yerine çok defa
hızlı şekilde frenleri açıp kapatarak uygulayan ve bu nedenle özellikle yağışlı ve karlı zeminlerde tekerleklerin
bloke olmasını engelleyen fren sistemi.

kinematik vizkozite bkz. mak. kinematik ağdalık.

kinetik (Alm. Kinetik; Fr. cinétique; İng. kinetics) mak. Cisimlerin devinimlerini inceleyen bilim dalı.

kinetik enerji (Alm. kinetische Energie; Fr. energie cinétique, f; İng. kinetic energy) mak. Cisimlerin hızlarının
karesi ve kütlelerinin çarpımının yarısı olarak hesaplanan ve cismin devinimi nedeniyle sahip olduğu enerji.

kinetik sürtünme (Alm. Gleitreibung, f; Fr. friction de glissement, f; frottement de glissement, f; İng. dynamic
friction; kinetic friction; sliding friction) mak. Birbirlerine göre hareket halinde olan iki cisim arasındaki sürtünme
olayı; eşanlam: kayma sürtünmesi.

kinetik sürtünme kuvveti (Alm. kinetische Reibungskraft; Fr. force de frottement cinétique, m; İng. dynamic
friction force; kinetic friction force) mak. Cisim harekete başladıktan sonra oluşan sürtünme kuvveti.

king pin bkz. mak. dingil pimi.

Kirchhoff ışıma yasası (Alm. Kirchhoffsches Strahlungsgesetz, n; Fr. loi de radiation thermique de Kirchhoff, f;
loi du rayonnement de Kirchhoff, f; İng. Kirchhoff's law of thermal radiation; Kirchhoff's radiation
law) mak. Termodinamik denge durumunda salım ve soğurma yapan bir cismin, salım ve soğurma oranlarının
birbirine eşit olduğunu belirten yasa; eşanlam: Kirchhoff ısıl ışınım yasası.

kompresör çıkış basıncı (Alm. Ausgangsdruck, m; Ausströmdruck, m; Fr. pression de décharge, f; İng.
discharge pressure) mak. Bir havalandırma ya da soğutma sisteminde kompresör çıkışındaki basınç.

kompresör itici çarkı (Alm. Radiallaufrad, n; Zentrifugalgebläse, n; Fr. roue de compresseur, f; rouet centrifuge,
m; rouet de compresseur, m; İng. centrifugal compressor; centrifugal impeller; compressor impeller;
impeller) mak. Merkezkaç hareketli pompalarda ve turbojet motorlarında, akışkana kinetik enerji kazandırarak
emilip basılmasını sağlayan, akış yönünde palaları olan bir silindirden oluşan döner parça.

kompresyon kaçağı (Fr. fuite au cylindre, f; fuite de compression, f; İng. compressor leakage; cylinder leakage;
leakdown) mak. İçten yanmalı motorlarda yanma odasında sıkışan hava-yakıt karışımının veya yanmış gazların,
segmanların arasından kartere sızması.
konik dişli çark mekanizması (Alm. Kegelradverzahnung, f; Fr. mécanisme d'engrenage conique, m; İng. bevel
gear mechanism) mak. Hareketi, ekseni döndüren milin ekseni ile kesişen başka bir mile aktarmak ve
gerektiğinde hız dönüşümü de sağlamak amacıyla kullanılan mekanizma.

konik pim (Alm. Kegelstift, m; Fr. goupille conique, f; İng. taper pin) mak. Makine parçalarını irleştirmek için
kullanılan ve konik silindirik şekile sahip genellikle çelikten yapılmış bağlantı elemanı.

konik sarkaç (Alm. konisches Pendel, n; Fr. pendule conique, m; İng. conical pendulum) mak. Kütlesi ihmal
edilebilen bir ipin ucuna asılmış noktasal bir kütleden oluşan, basit sarkaç gibi bir düşey düzlemde hareket
etmeyip bir daire üzerinde hareket eden sarkaç.

kontra ray (Alm. Radlenker, m; Fr. contre-rail, m; İng. check rail; guard rail) mak. Hemzemin geçitlerde,
köprülerde, tünellerde, yüksek dolgularda ve makaslarda tekerleğin raydan çıkmasını önlemek ve buden kısmına
yön vermede yardımcı olmak için kullanılan ilave raylar.

kontrol (Alm. Regelung, f; Steuerung, f; Fr. commande, f; réglage, m; İng. control) 1. elk. Belirli amaçları
gerçekleştirmek için bir sisteme uygulanan karar ya da eylemlerin tümü. 2. mak. Bir sistemin çıkışlarını istenen
değerlere yöneltmek ya da önceden belirlenmiş bir davranışı izlemelerini sağlamak için sistemin kumanda girişleri
üzerinde yapılan işlem. 3. (Alm. Kontrolle, f; Fr. contrôle, m; İng. control) endst. Üretilen parçanın ya da ürünün,
amaca uygun şekilde üretilip üretilmediğinin incelenmesi.

kontrol edilebilirlik (Alm. Regelbarkeit, f; Fr. commandabilité, f; İng. controllability) mak. Bir sistemin herhangi bir
başlangıç durumundan sonlu bir zaman aralığında herhangi bir girişle istenen bir diğer duruma getirilip
getirilemeyeceğini belirten kriter.

kontrol giriş işareti (Alm. Regelungseingabe, f; Fr. grandeur de commande, f; grandeur de l'entrée de
commande, f; İng. control input) mak. Geribeslemeli bir otomatik kontrol sisteminde kontrol eden sistemin çıktısı
olup kontrol edilen sisteme beslenen işaret.

kontrol katsayısı (Alm. Regelkoeffizient, m; Fr. coefficient de commande, m; İng. control coefficient) mak. Bir
kontrol sisteminde, bir bozucu işaretin sistem değişkenlerini nasıl etkilediğini gösteren bağıl ölçü.

kontrol yüzeyi (Alm. Steuerfläche, f; Fr. surface de contrôle, f; İng. control surface) mak. Akışkanlar
mekaniğinde, bir kontrol hacminin sınırlarını belirleyen yüzey.

konum vektörü (Alm. Ortsvektor, m; Positionsvektor, m; Radiusvektor, m; Fr. vecteur de position, m; İng. location
vector; position vector; radius vector) mak. Bir noktanın uzaydaki konumunu diğer bir noktaya genellikle koordinat
sisteminin başlangıç noktasına göre belirleyen vektör; eşanlam: yer vektörü.

korozyonlu yıpranma (Alm. Korrosionsverschleiß, m; Fr. usure par corrosion, f; İng. corrosive wear) mak. Metal
yüzeylerin oksitlenme ya da başka kimyasal etkilerle aşınması; eşanlam: korozyonlu aşınma, yenimli yıpranma.

korunumlu kuvvet (Alm. konservative Kraft, f; Fr. force conservative, f; İng. conservative force) mak. Yaptığı iş,
etkidiği cismin izlediği yoldan bağımsız olan kuvvet.

koşullu kararlı sistem (Alm. bedingt stabiles System; Fr. système conditionnellement stable, m; İng.
conditionally stable system) mak. Sadece belirli giriş sinyali ve kazanç değerleri için kararlı olan diğer durumlar
için kararsız olan sistem, göreceli kararlı sistem.

kovan boru tipi ısı değiştiricisi bkz. mak. gövde borulu ısı değiştirici.

kovuklanmalı lüle akışı (Alm. Düsenströmung mit Kavitation, f; Fr. écoulement de la tuyère avec cavitation, m;
İng. cavitating nozzle flow) mak. Bir yakınsak-ıraksak lüledeki sıvı akışında, lülenin boğaz kesitindeki basıncın
sıvının o sıcaklıktaki doyma basıncının altına düşmesi sonucu gaz/buhar kabarcıklarının oluşması ve bu
kabarcıkların büyümesiyle lüle kenarları boyunca (kısmi kovuklanma) ya da tüm lüle kesitini kapsayacak şekilde
(süperkovuklanma) oluşan iki fazlı kabarcıklı akış.

kovuklaşma (Alm. Kavitation, f; Fr. cavitation, f; İng. cavitation) 1. gıda. Gıdaların kapalı borulu sistem içerisinde
pompa tahrikiyle iletimi sırasında basınç düşmesiyle o noktadaki buharlaşma sonucu oluşan ve vuruntuya yol
açan çukurlaşma; eşanlam: kavitasyon. 2. mak. Sıvı akışında düşük basınç noktalarında gaz kabarcığının
oluşması ve hemen sonrasında sıvı tarafından bertaraf edilmesi; eşanlam: kovuklanma.
köprü oluşumu (Fr. formation des voûtes en trémie, f; İng. bridge formation) mak. İçten yanmalı motorlarda buji
üzerindeki yanma artıklarının elektrotlar arasında meydana getirdiği ve bazen ateşlemeyi önleyen kapalı elektrik
devresi.

kör besleyici (Alm. Blindspeiser, m; Fr. masselotte borgne, f; İng. blind feeder; blind riser) mak. Kum döküm
yönteminde sıvı metalin katılaşması sırasında kendini çekmelerden dolayı sıvı hacim kaybını karşılamak için sıvı
metal deposu görevi gören kısım; eşanlam: kör çıkıcı.

körük 1. (Alm. Kantenwand, f; Fr. bande latérale, f; İng. side-wall) deri. Belli türdeki eldivenlerde avuçiçi ve sırt
arasında küçük parmak yanı boyunca yer alan, uzun deri şeridi. 2. (Alm. Faltenbalg, m; Fr. soufflé, m; İng.
bellows) mak. Pnömatik sistemlerde kullanılan ve esnek yapısı nedeniyle sıkıştırma veya genleşmeye
uğradığında hacmi değişebilen torba.

krank mili (Alm. Kurbelwelle, f; Fr. vilebrequin, m; İng. crankshaft) mak. Motorda pistonun öteleme hareketini
biyel kolu bağlantısıyla dönme hareketine dönüştüren mil; eşanlam: krank şaft.

krank mili açısı (Alm. Kurbelwellenwinkel, m; Fr. angle de vilebrequin, m; İng. crank angle) mak. Krank milinin
kendi ekseni etrafında dönerken bulunduğu konum veya konum aralığının açısal değeri.

kriko 1. (Alm. Agenheber, m; Fr. cric, m; İng. car lifter; jack) mak. Bir motorlu taşıtı istenen yanından bir
miktar yukarı kaldırmaya yarayan aygıt. 2. (Alm. Wagenheber, m; Fr. cric roulant, m; cric rouleur, m; İng. car jack;
floor jack; garage jack; trolley jack) müh. Tekerlek lastiğini değiştirmek ya da otomobil vb. taşıtların alt tarafında
yapılacak bir çalışma için yerden yükseltilmesini sağlayan alet.

kritik burkulma yükü (Alm. Eulersche Knickenlast, f; Euler'sche Knickbelastung, f; kritische Knickenlast, f;
Traglast, f; Fr. charge critique d'Euler, f; charge maximale de flambage, f; İng. critical buckling load; Euler buckling
load) mak. Eksenel basınç altındaki kolonlarda burkulmaya yol açan en küçük yük; eşanlam: kolon kritik burkulma
yükü.

kritik ısı akısı (Alm. kritische Wärmestromdichte; Fr. flux de courant critique, m; İng. critical flux ) mak. Kabarcıklı
kaynamada elde edilebilecek en yüksek ısı akısı.

kritik üstü kanal akışı (Alm. überkritische Kanalströmung, f; Fr. écoulement torrentiel, m; İng. supercritical
channel flow) mak. Froude sayısının birden büyük olduğu kanal akışı; eşanlam: sel rejiminde akış.

kum kalıba döküm (Alm. Sandguss, m; Fr. moulage en sable, m; İng. sand casting) mak. Sıkıştırılan kumun
içinde model boşluğu oluşturup ergitilen metalin bu boşluğa bırakılarak katılaşmasıyla yapılan döküm yöntemi.

kuplör (Alm. Bahnkuppling, f; Kupplung, f; Fr. attelage, m; İng. coupler; railway coupler) mak. Demiryolu
araçlarının birbirlerine bağlanmasını sağlayan mekanizma.

kuramsal kritik kayma gerilmesi (Alm. theoretische kritische Schleppspannung; theoretische kritische
Schubspannung; Fr. contrainte critique de cisaillement théorique, f; İng. theoretical critical shear
stress) mak. Kristal yapıdaki bir malzemede, makaslama oluşturmak için gerekli, makaslama doğrultusundaki
gerilme bileşeninin değeri.

kurbağacık pompa (denz. vakvak pompa) (Alm. Flügelhandpumpe, f; Fr. pompe semi-rotative à ailettes, f; İng.
semi-rotary hand pump; semi-rotary wing pump) mak. Gövdesi içinde bulunan klapenin bir çubuk ve bir kol
yardımıyla ileri-geri hareketlendirilmesi ve bu şekilde gövde üzerinde bulunan kapakçıkların açılıp kapanmasıyla
sıvı aktarımı yapan pompa; eşanlam: vakvak pompa.

kurban anot (Alm. Opferanode, f; Fr. anode sacrificielle; İng. sacrificial anode) mak. Korozyona karşı katodik
korumada korunacak metal parçasının kaynak yapıldığı, soy metal olmayan magnezyum, çinko ve alüminyum gibi
elektriği ileten metal anot.

kurmaca moment (Alm. fiktiver Moment; scheinbarer Moment; Fr. moment fictif, m; İng. fictitious
moment) mak. Bir sistemin bir alt sisteminin dayanım analizinde, onu tamamlayan altsistem tarafından uygulanan
momentlerin tümü; eşanlam: fiktif moment.

kurmaca yük (Alm. fiktive Belastung; Fr. charge fictive, f; İng. fictitious load) mak. Bir sistemin bir alt sisteminin
dayanım analizinde, onu tamamlayan altsistem tarafından uygulanan kuvvetlerin tümü; eşanlam: fiktif kuvvet.
kuru sürtünme (Alm. Trockenreibung, f; Fr. frottement à sec, m; İng. dry friction) mak. Temas halinde olan iki
katı yüzeyin göreli hareketini engelleyen, iki cismin de görece hareketsiz olduğu durumda statik sürtünmeye
karşılık gelen, cisimlerin görece hareketli oldukları durumda dinamik sürtünmeye karşılık gelen zıt ve eşit
kuvvetler.

kurum (Alm. Ölkohle; Fr. suie, f; İng. carbon deposit; oil-carbon deposit) mak. İçten yanmalı motorların yanma
odalarında ya da bujilerin üstünde yakıtın yanması sonucu biriken is.

Kutta koşulu (Alm. Kutta Bedingung, f; Fr. condition de Kutta, f; İng. Kutta condition) mak. Akışkanlar
mekaniğinde, keskin kuyruk kenarına sahip bir cismin akışkan içindeki deviniminde, akışın arka durağan
noktasının kuyruk kenarında kalmasını sağlayacak sirkülasyon şiddetine sahip olması koşulu.

Kutta-Joukowski Teoremi (Alm. Satz von Kutta-Joukowski; Fr. loi de Kutta-Joukowski; İng. Kutta-Joukowski
theorem) mak. Akışkanlar mekaniğinde bir silindir etrafındaki akışta, silindirin kaldırma kuvvetini akışkan
yoğunluğu, akışkan hızı ve silindir etrafındaki sirkülasyon cinsinden tanımlayan teorem.

kutupsal diyagram (Alm. Nyquist Diagramm, n; Polardiagramm, n; Fr. diagramme de Nyquist, m; diagramme
polaire, m; İng. Nyquist diagram; polar diagram) mak. Doğrusal dinamik sistemlerin analizinde, Nyquist kuralı
kullanılarak verilen açık döngülü aktarım fonksiyonu için yapılan frekans cevabı diyagramı; eşanlam: Nyquist
diyagramı.

kuvvet 1. (Alm. Kraft, f; Fr. force, f; İng. force) mak. Bir cismin hızını, devinim yönünü ya da şeklini değiştirebilen
vektörel nitelikli etki. 2. (Alm. Potenz, f; Fr. puissance, f; İng. power) müh. Matematikte bir sayının kendisiyle kaç
kez çarpıldığının ifadesi.

kuvvet çifti (Alm. Kräftepaar, n; Fr. couple de forces, m; İng. force couple) mak. Aynı düzlemde olup aynı doğru
üzerinde olmayan, değerce eşit fakat zıt yönlü iki paralel kuvvetin oluşturduğu ve seçilen noktadan bağımsız olan
moment.

kül tavası (Alm. Aschkasten, m; Fr. cuvette de gazogène, f; İng. ashpan) mak. Buhar veya sıcak su kazanlarında
ocağın altında, ızgaradan aşağı düşen kül ve cürufun biriktiği sac tava ya da tuğla bölge.

külbütör (Alm. Kipphebel, m; Schwinghebel, m; Fr. basculeur, m; culbuteur, m; İng. rocker arm) mak. İçten
yanmalı motorun supapları ile kam mili arasındaki hareket iletimini sağlayan parça.

küresel eklem (mak. bilyeli eklem; mak. küresel mafsal) (Alm. Kugelgelenk, n; Fr. articulation à rotule, f; joint
sphérique, m; joint à rotule, m; İng. ball-and-socket joint; ball joint; socket joint; spherical joint) mak. Küresel yatak
içindeki bir bilyeye bağlı bir koldan oluşan, üç yönde dönme hareketine olanak sağlayan eklem; eşanlam: bilyeli
mafsal.

küresel mafsal bkz. mak. küresel eklem.

küresel vana (Alm. Globusventil, n; Kugelventil, n; Fr. soupape de globe, f; soupape à billes, f; İng. ball valve;
globe valve) mak. Delik çapının ve ekseninin vananın takıldığı boru ile aynı olan bir kürenin delik eksenine dik bir
eksen etrafında 0 ila 90 derece döndürülerek kesiti açan ve kapatan vana.

kütle (Alm. Masse, f; Fr. masse, f; İng. mass) mak. Bir nesneye uygulanan kuvvetle, oluşan ivme arasındaki
orantıyı veren katsayı; bir cismin atalet niceliği.

kütle aktarım katsayısı (Alm. Stoffübergangskoeffizient, m; Fr. coefficient de transmission de la masse, m; İng.
mass transfer coefficient ) mak. Bir yüzeyde gerçekleşen kütle yayınım hızını, yüzeyin iki tarafındaki derişiklik
gradyanına ve yüzeyin alanına bağlayan katsayı.

kütle debisi (Alm. Massendurchfluss, m; Massendurchsatz, m; Fr. débit massique, m; flux de masse, m; İng.
mass flow rate; mass flux) mak. Bir akışta hacimsel debi ve yoğunluğun çarpımı ile bulunan büyüklük, diğer bir
deyişle, akışta birim zamanda birim alandan geçen kütle miktarı; eşanlam: kütle akış hızı.

kütle denkliği (Alm. Massenbilanz, f; Materialbilanz, f; Stoffbilanz, f; Fr. bilan de matière, m; İng. mass balance;
material balance) mak. Bir açık sisteme akış ile sağlanan kütle giriş ve çıkışlarının net toplamının sistemin
kütlesinin zamana bağlı değişimine eşit olduğu, kütlenin korunumu yasasına dayanan denklik.
kütle hareketi 1. (Alm. Bulk-Bewegung, f; Massen-Bewegung, f; Fr. mouvement de masse, m; İng. bulk
motion) mak. Bir parçacık kümesinin veya bir akışkan kütlesinin ağırlık merkezinin hareketi. 2. (Alm.
Massenbewegung, f; Fr. mouvement en masse, m; İng. mass movement; mass wasting; slope
movement) yerb. Su, buz gibi herhangi bir taşıyıcı etkene gereksinim olmaksızın, yüzey malzemesinin yamaç
aşağı yönde yerçekiminin etkisiyle hareket etmesi.

kütle kuvvetleri bkz. mak. bünye kuvvetleri.

kütle yayınımı (Alm. Maßdiffusion, f; Fr. diffusion de la masse, f; İng. mass diffusion) mak. Yoğunluk veya
derişiklik gradyanının etkisi ile karışımı oluşturan bileşenin yoğun olarak bulunduğu bölgeden daha seyrek olduğu
bölgeye yayınımı.

lambda algıcı (Alm. Lambdasonde, f; Fr. sonde d'oxygène, f; sonde d'oxygène des gaz d'échappement, f; İng.
lambda oxygen sensor) mak. Yakıt püskürtme sistemli bir motorda egzoz hattına takılan ve egzoz gazındaki
oksijen miktarını ölçerek hava/yakıt karışımı bilgisi üreten algılayıcı.

lamelli kavrama (Alm. Lamellenkupplung, f; Fr. embrayage multidisque, m; İng. multiple disc clutch) mak. Basma
kuvvetinin büyük olması gereken sürtünmeli kavramalarda alanı artırarak yüzey basıncını azaltmak için
kavramanın gerçekleştiği ardışık disklerin kullanıldığı kavrama tipi.

Laplace dönüşümü (Alm. Laplace-Transformation, f; Fr. transformation de Laplace, f; İng. Laplace


transformation) mak. Matematikte, fizikte, mühendislikte özellikle türevsel denklemlerin çözümünde ve işaret
işlemede kullanılan, genellikle gerçek değişkenli bir fonksiyonu karmaşık değişkenli bir fonksiyona dönüştüren,
fonksiyonları sönümlü veya artan salınımlar cinsinden analiz eden doğrusal dönüşüm.

lastik hız endeksi (Alm. Geschwindigkeitskategorie, f; Geschwindigkeitsklasse, f; Geschwindigkeitsindex, m; Fr.


cote de vitesse, f; İng. tire speed rating) mak. Araç lastiği üreticileri tarafından yapılan testler ile belirlenen ve
aracın on dakika süre ile gidebileceği maksimum ya da azami hızı belirleyen harf/rakam.

lastik ökçesi (Alm. Reifenwulst, m; Fr. bourrelet, m; talon, m; İng. bead; tyre bead) mak. Taşıt tekerleklerinde
jantla lastiğin birbirini kavradığı kısmın içerisindeki çelik tel; eşanlam: lastik kordonu.

levha 1. (Alm. Blech, n; Fr. plaque, f; tôle épaisse, f; İng. plate) mak. Standart kalınlık ve ölçüleri olan metal
tabakası. 2. (Alm. Schild, n; Fr. écriteau, m; İng. signboard) müh. Bir yere asılmak için yazılmış yazı; eşanlam:
tabela. 3. bkz. yerb. tektonik levha.

levha conta (Alm. Dichtscheibe, f; Dichtungsscheibe, f; Fr. joint plat, m; İng. sheet gasket) mak. Lifli ya da grafit
kökenli bir malzemeden yapılan, üzerinde sıvı geçiş yerleri açılmış, basit bir sızdırmazlık levhası.

levhalı ısı değiştirici (mak. plakalı ısı değiştirici) (Alm. Plattentyp Wärmetäuscher, m; Fr. échangeur de chaleur à
plaques, m; İng. plate type heat exchanger) mak. İki akışkan arasında ısı transferi için kullanılan ve üzerinde
kıvrımlar bulunan metal levhalardan yapılmış ısı değiştirici.

levye (Alm. Hebel, m; Fr. levier, m; İng. lever) mak. Kaldıraç ilkesiyle bir yere kuvvet uygulamak için
kullanılan uzun çelik kol.

logaritmik gerinim (Alm. logarithmische Dehnung, m; logarithmiertes Formänderungsverhältnis, n; Fr.


déformation rationelle, f; allongement réel, m; rapport logarithmique de déformation, m; İng. logarithmic strain;
natural strain; true strain) mak. Yük altındaki cismin uzama ya da kısalma miktarının, uzamış ya da kısalmış
boyutuna bölünmesi ile bulunan birim şekil değişimi değeri; eşanlam: logaritmik birim uzama.

logaritmik ortalama sıcaklık farkı (Alm. logarithmische mittlere Temperaturdifferenz, f; Fr. température moyenne
logarithmique, f; İng. LMTD; log mean temperature difference) mak. Isı değiştiricisinde ortalama sıcaklık farkını
hesaplamakta kullanılan ve akışkanların ısı değiştiricisine giriş ve çıkış sıcaklıkları farkının, bu sıcaklıkların
logaritmalarının farkına oranı olarak hesaplanan nicelik.

lüle 1. (Alm. Düse, f; Fr. buse, f; İng. nozzle) mak. Bir borunun ucundaki ya da haznenin çıkışındaki akışkanı
hızlandırmak ve yönlendirmek için yapılmış parça. 2. (İng. cotton lock) tar. Kozalar olgunlaştığında, çenetlerin
birleşme yerlerinden çatlaması ile dışarı çıkan kütlü parçaları. 3. (Fr. floc de laine, m; İng. wool lock) teks. Doğal
olarak oluşmuş yün lifleri buklesi; eşanlam: yapağı buklesi, lif sakalı.
lüle akışı (Alm. Düsenströmung, f; Fr. écoulement de la tuyère, m; İng. nozzle flow) mak. Akışkanın lülenin içinde
basıncının düşerek hızının arttığı akış tipi.

M85 yakıtı (Alm. Brennstoff M85, m; Fr. carburant M85, m; İng. M85 fuel) mak. Yüzde seksen beş oranında
methanol, yüzde on beş benzin içeren yakıt karışımı.

Mach açısı (Alm. Mach-Winkel, n; Fr. angle de Mach, m; İng. Mach angle) mak. Sesüstü akışta, akış
düzensizliklerinin gözlemlendiği bölgenin sınırlarını belirlemekte kullanılan ve Mach sayısı M olan bir akış
için sinüsü 1/M olan açı.

Mach dalgaları (Alm. Machwelle, f; Fr. onde de Mach, f; İng. Mach waves) mak. Akışkanlar mekaniğinde,
sıkıştırılabilir ortamda ses hızı ile hareket eden düşük basınç dalgası.

mafsal 1. (Alm. Drehgelenk, n; Fr. joint articulé; joint de flexion ancré; İng. hinged joint; pin connection; pinned
joint) inş. İki yapı elemanını birbirlerine göre serbestçe dönebilecekleri, dolayısıyla birbirlerine moment
aktaramayacakları biçimde birleştiren düzenek. 2. bkz. mak. eklem.

mafsal dönme açısı (Alm. Schwenkwinkel, m; Fr. angle de pivotement, m; İng. swivel angle) mak. Döner bir
mafsalla birbirine bağlanmış iki cismin arasında olan değiştirilebilir açı.

mafsallı mil bkz. mak. kardan mili.

Magnus olayı (Alm. Magnus-Effekt, n; Fr. effet Magnus, m; İng. Magnus effect) mak. Akışkan içinde kendi ekseni
etrafında dönerek yer değiştiren bir cisme akışkanın cismin ilerleme yönüne dik olan bir kuvvet uygulaması.

makara (Alm. Flaschenzug, m; Fr. poulie, f; İng. pulley) mak. Bir mil etrafında mümkün olduğu kadar sürtünmesiz
dönebilen, böylece dış yüzeyine açılmış kanala yerleştirilmiş gergin kayış veya halatın çevresinde kaymadan
hareketine, dolayısıyla bunlardaki kuvvetin yönünün değiştirilmesine elveren silindirik parça.

makaralı zincir (Alm. Einfachrollenkette, f; Fr. chaîne à rouleaux, f; İng. bush roller chain; roller chain) mak. Kısa
silindirik ruloların kıvrılabilir bir zincir oluşturacak şekilde dizilerek birleştirilmesi ile üretilen ve çeşitli makinelerde
güç aktarımında kullanılan makine elemanı.

makaslama dayanımı (mak. kayma dayanımı; yerb. kesme dayanımı) (Alm. Scherfestigkeit, f; Scherwiderstand, m; Fr.
rèsistance au cisaillement, f; İng. shear strength) mak. Gerilme altındaki bir malzemenin yenilmeden
dayanabileceği en yüksek makaslama gerilimi.

makaslama düzlemi (Alm. Scherebene, n; Fr. surface de cisaillement, f; İng. shear plane) mak. Bir cisimde
makaslama gerilmesinin oluştuğu iki boyutlu yüzey; eşanlam: kayma düzlemi.

makaslama işi (Alm. Scherarbeit, f; Fr. travail de cisaillement, m; İng. shear work) mak. Makaslama kuvvetleri
tarafından yapılan fiziksel iş; eşanlam: kayma işi.

makaslama merkezi (Alm. Schubmittelpunkt, m; Fr. centre de cisaillement, m; İng. shear


center) mak. Makaslama kuvvetinin, bir kiriş ya da çubuğun kesit alanında tork oluşturmadan
uygulanabildiği nokta; eşanlam: kayma merkezi.

makaslama modülü (yerb. kesme modülü) (Alm. Schermodul, m; Schubmodul, m; Fr. module de rigidité, m;
module en cisaillement, m; İng. modulus of rigidity; shear modulus) mak. Bir malzemenin makaslama kuvveti
uygulanan kesitinde, makaslama gerilmesinin makaslama gerinimine oranı; eşanlam: rijitlik modülü, kayma
modülü.

makaslamalı eğilme (Alm. Biegung mit Scherung, f; Fr. flambage avec cisaillement, m; İng. bending with
shear) mak. Kirişlerde eğilme momentinin yanı sıra, eksene dik kesitlerde makaslama kuvvetinin etkisinin de göz
önüne alındığı eğilme hali; eşanlam: kesmeli eğilme.

makine atölyesi (Alm. mechanische Werkstatt, f; Fr. atelier d'usinage, m; centre d'usinage, m; İng. machine
shop; machining center) mak. Torna, freze gibi talaşlı imalat makinelerinin bulunduğu ve makine parçalarının güç
tahrikli aletlerle onarıldığı veya üretiminin yapıldığı atölye; eşanlam: makine işliği.
makinist kabini (Alm. Führerstand, m; Führerhaus, n; Fr. cabine de conduite, f; poste de conduite, m; İng. cab;
driver’s cab; engineman's cab) mak. Trenlerde çeken araçta bulunan kumanda kabini; eşanlam: markiz.

maksimum anma gücü (Alm. Nennleistung, f; Fr. puissance nominale; İng. maximum rated power) mak. Bir
motorun kısa süreli olarak güvenli bir şekilde verebileceği en yüksek güç.

maksimum makaslanma gerilmesi kuramı (Alm. Schubspannungshypothese, f; Fr. théorie de contrainte de


cisaillement maximal, f; İng. maximum shear stress theory) mak. Bir katının belirli bir yüke dayanımının ölçütü
olarak içindeki en büyük makaslanma gerilimini kabul eden hesaplamalar.

maksimum normal gerilme teorisi (Alm. Hypothese der größten Normalspannung, f; Fr. théorie de contrainte
maximale, f; İng. maximum normal stress theory) mak. Bir katının belirli bir yüke dayanımının ölçütü olarak
içindeki en büyük normal gerilimi kabul eden kuram.

malafa (Alm. Spannfutter, m; Spanndorn, n; Fr. mandrin, m; İng. arbor; mandrel; mandril) mak. Talaşlı imalat
makinelerinde; örneğin frezede kesici takımın veya işlenecek malzemenin makine üzerine takılması için kullanılan
adaptör eleman.

manifold ısı kontrol valfı (Fr. volet de réchauffage du collecteur d'échappement, m; volet de réchauffeur, m; İng.
heat control valve; heat riser valve; manifold heat control valve) mak. İçten yanmalı motorlarda soğuk çalışma
koşullarında yakıt buharlaşmasını hızlandırmak ve motor ısınma süresini azaltmak amacıyla egzoz ısısını emme
hattına yönlendirmek için kullanılan vana.

manipülatör (Alm. Manipulator, m; Fr. manipulateur, m; İng. manipulator) mak. Bir robot üzerinde insan ya da
bilgisayar tarafından kontrol edilen, birden çok eklem ve segmentten oluşan, birçok serbestlik derecesine sahip ve
nesneleri kavrayıp yerlerini değiştirme fonksiyonunu gerçekleştiren mekanizma.

Mannesman yöntemi (Alm. Mannesman Prozess, m; Fr. processus de Mannesman, m; İng. Mannesman
process) mak. Dikişsiz boru üretme amacıyla kullanılan, bir milin iki silindirik rulosunun arasında bulunan kesici
mandrele bu ruloların dönüş hareketi ile itildiği ve milin merkezinde açılan deliğin ilerletilerek milin boruya
dönüştürüldüğü işlem.

manometrik basma yüksekliği (Alm. Förderhöhe, f; Pumpenhöhe, f; Pumphöhe, f; Fr. capacité de refoulement,
f; hauteur de refoulement, f; İng. delivery head; pump head; pumping head) mak. Pompa ve kompresörlerin birim
ağırlıktaki sıvıya net olarak kazandırdığı ve Joule/Newton = metre olarak sıvı yüksekliği birimiyle ölçülen enerji;
eşanlam: manometrik yükseklik.

manyetik fren (Alm. Magnetbremse, f; Fr. frein magnétique, m; İng. magnetic brake) mak. İki mıknatısın arasında
hareket eden bir metalde oluşan elektrik akımının oluşturduğu manyetik alan nedeniyle metalin hareketine ters
yönde oluşan kuvvetin frenleme kuvveti olarak kullanıldığı fren sistemi.

marş motoru (Alm. Anlasser, m; Starter, m; Startermotor, m; Fr. démarreur, m; moteur de démarreur, m; İng.
cranking motor; starter; starter motor) mak. İçten yanmalı motoru ilk harekete geçirmek için kullanılan elektrik
motoru ve dişli sistemi.

Mason kazanç formülü (Alm. Masons Gain Formel, n; Fr. formule de Mason, f; İng. Mason's gain
formula) mak. Sinyal akış diyagramından bir kontrol çevriminin geçiş fonksiyonunu bulmak için kullanılan bir
metod.

mastar uzunluğu (Alm. Messstreifenlänge, f; Fr. longueur de référence, f; İng. gauge length) mak. Ölçü amacıyla
referans olarak kullanılan uzunluk.

matkap (Alm. Bohrmaschine, f; Fr. foreuse, f; perceuse, f; İng. drill; drill machine) mak. El ile ya da elektrikle
çalışan bir motor ile döndürülerek ağaç, metal, beton, maden ya da kayaç gibi katı cisimlerde dönme etkisiyle
silindirik delik açmak için kullanılan makine; eşanlam: delgi.

matkap tezgâhı (Alm. Tischbohrmaschine, f; Fr. machine à percer d'établi, f; perceuse d'établi, f; İng. bench drill;
bench type drilling machine; drill press; pedestal drill) mak. Zemine ya da bir tezgâha cıvatalarla tutturulmuş delgi
makinesi.
matkap ucu (Alm. Bohrer, m; Bohrmeißel, m; Fr. foret, m; mèche, m; İng. drill bit) mak. Ağaç, metal ya da kayaç
gibi katı cisimlerde dönme etkisiyle, silindirik delik açmak için kullanılan bir matkabın ucuna takılan, çok sert
malzemeden yapılmış değişik boy ve şekilde takım; eşanlam: delgi ucu.

mekanik (Alm. Mechanik, f; Fr. mécanique, f; İng. mechanics) mak. Fizik bilimlerinin, cisimlerin durağan halini
veya kuvvet etkisi altındaki hareketlerini inceleyen dalı.

mekanik denge (Alm. mechanisches Gleichgewicht, n; Fr. équilibre mécanique, m; İng. mechanical
equilibrium) mak. Katı cisimler için cisme etkiyen bileşke kuvvet vektörünün ve bileşke moment vektörünün sıfır
olması hali.

mekanik empedans (Alm. mechanische Impedanz, f; Fr. impédance mécanique, f; İng. mechanical
impedance) mak. Bir cismin, bir harmonik kuvvete maruz kaldığında, uygulanan kuvvetin hıza oranı olarak
harekete karşı gösterdiği direncin ölçüsü.

mekanik kavrama etkililiği (Alm. Kupplungswirkungsgrad, m; Fr. efficacité d'accouplement, f; İng. coupling
efficiency) mak. Sürtünmeye dayalı mekanik bağlaşımlarda mekanik güç kayıplarının ölçüsünü veren oran.

mekanik verimlilik (Alm. mechanischer Wirkungsgrad, n; Fr. rendement mécanique, m; İng. mechanical
efficiency) mak. Bir makine tarafından üretilen yararlı çıkış gücünün, makineye verilen giriş gücüne oranı.

mekanik yararlılık (Alm. Last-Kraft-Verhältnis, n; Fr. avantage mécanique, m; effet mécanique, m; İng.
mechanical advantage) mak. Bir basit makinenin kaldırdığı yükün ya da yendiği direncin uygulanan kuvvete oranı.

mengene (Alm. Schraubzwinge, f; Fr. étau, m; İng. vice; vise) mak. Biri sonsuz vidaya bağlı hareketli, diğeri sabit
iki ağızdan oluşan ve bu iki ağız arası genişlikteki nesneleri sabitleyerek üzerlerinde işlem yapmaya yarayan alet.

merdaneli dövme (Alm. Walzschmieden, n; Fr. forgeage par laminage, m; İng. roll forging) mak. Krank milleri,
kontrol kolları, bağlantı çubukları gibi otomotiv parçalarının ısıtılan çubuklar, kütükler veya levhaların birbirine göre
ters dönen merdaneler arasında şekillendirildiği ve daha sonra bir preste dövülerek nihai hale getirildiği süreç;
eşanlam: döner kalıplı dövme.

merkezcil ivme (Alm. Zentripetalbeschleunigung, f; Fr. accélération centripète, f; İng. centripetal


acceleration) mak. Çembersel hareket yapan bir cismin hızının yönünün çember üzerinde hareketi sırasında
değişiminin oluşturduğu ivme.

merkezdışı yükleme (Alm. excentrische axiale Belastung, f; Fr. charge axiale excentrique, f; İng. eccentric axial
loading) mak. Bir milin ekseni doğrultusunda fakat eksenden belirli bir uzaklıkta etkiyen kuvvet; eşanlam:
merkezdışı dik kuvvet.

merkezgel kuvvet (Alm. Zentralkraft, f; Fr. force centrale, f; İng. central force) mak. Bir mekanik sistemde bir
noktadan uygulanan, o noktanın konum vektörünün tersi yönde ve büyüklüğü konum vektörünün büyüklüğüne
bağlı olan kuvvet; eşanlam: merkezi kuvvet.

merkezkaç kavrama (Alm. Fliehkraftkupplung, f; Fr. embrayage centrifuge, m; İng. centrifugal clutch) mak. Eş
merkezli olan iki milde, içteki milin etrafına takılan ve bu milin dönüş hızı arttığında oluşan merkezkaç ivmesi
nedeniyle açılarak dıştaki mile temas ederek milin dönmesini sağlayan kavrama.

merkezkaç pompa (mak. santrifüj pompa) (Alm. Kreiselpumpe, f; Zentrifugalpumpe, f; Fr. pompe centrifuge, f; İng.
centrifugal pump) 1. çevr. Atıksu ve çamur iletiminde, özellikle büyük kapasiteli sistemlerde yaygın bir şekilde
kullanılan pompa türü. 2. mak. Tahrik motorunun milindeki mekanik enerjiyi bir dönen ve dönel çark ile sıvıya
aktararak sıvının basıncını artıran (merkezkaç kuvvet etkisi ile), içindeki akışın ve basınç artışının kesiksiz olduğu,
sıvının pompaya girişinin eksenel çıkışının radyal doğrultuda olduğu rotadinamik tipte bir türbomakine; eşanlam:
radyal pompa.

merkezleme pimi (Alm. Führungsstift, m; Passstift, m; Fr. goupille de position, f; goupille de positionnement, f;
İng. dowel pin) mak. Tahta, plastik veya metalden yapılan silindirik bir çubuğun kesilmesiyle elde edilen, iki
parçanın konumlanıp birbirlerine göre sabitlenmesini sağlayan saplama.

merkezsel çarpışma (Alm. zentral Stoß; Fr. choc centrale; İng. central impact) mak. Cisimlerin kütle merkezlerini
birleştiren doğru üzerinde çarpışması.
mesnet (Alm. Stütze, f; Unterstützung, f; Fr. appui, m; soutien, m; İng. support) mak. Bir yapısal elemanın, bir
taşıyıcıya oturduğu yer, dayanak.

mıknatıslı vana (denz. solenoid vana) (Alm. Elektromagnetventil, n; Solenoidventil, n; Fr. robinet
électromagnétique, f; électrovalve, f; İng. electromagnetic valve; solenoid valve) mak. Üzerinde bulunan sarmal
bobinden geçen elektrik akımı aracılığıyla açılması ve kapanması kontrol edilen elektromekanik vana; eşanlam:
manyetik vana, elektromanyetik vana.

mikroakışkan bilimi (Alm. Mikrofluidik, f; Fr. microfluidique, f; İng. microfluidics) mak. Sıvıların, kılcal etkilerin
kütle taşınmasında daha önemli rol oynadığı milimetreden daha küçük çaplı boru, tüp, damar gibi ortamlarda
hareketini ve kontrolünü ele alan disiplinlerarası bilim ve teknoloji dalı.

mikrofabrikasyon (Alm. Mikroproduktion, f; Fr. microfabrication, m; İng. microfabrication) mak. Yarıiletken


cihazlar, tümleşik devreler, MEMS aygıtları gibi mikrometre veya altı boyutlarında olan yapıların üretiminin genel
adı.

mikromekanizma (Alm. Mikromechanismus, m; Fr. micromécanisme, m; İng. micro mechanism;


micromechanism) mak. Bileşenleri bir milimetreden küçük olan mekanizma.

mil 1. (Alm. Dorn, m; Fr. mandrin, m; İng. mandrel) deri. Kösele ve taban astarı gibi genellikle bitkisel sepilenmiş
kalın derilerin sırça tarafının çatlama direncini ölçmek için özel olarak şekillendirilmiş farklı çaplardaki metal
silindirik çubukların her biri. 2. (Alm. Welle, f; Schaft, m; Fr. arbre de transmission, m; arbre d’entraînement, m;
İng. shaft) mak. 1. Bir motordan gelen dönme hareketini ve torku ileten silindirik makine parçası. 2. Dairesel kesitli
gövdesinin bir ucuna uygulanan momenti, dönme hareketi ile diğer ucuna taşıyan güç aktarma elemanı; eşanlam:
şaft.

mil işi (Alm. Achsenantrieb, m; Fr. transmission à l'arbre, f; travail à l'arbre, f; İng. shaft
work) mak. Termodinamikte milin dönmesi ile sisteme/sistemden aktarılan iş miktarı.

mil salmastrası (Alm. Gleitringdichtung, f; Wellendichtung, f; Fr. boîte d'étanchéité, f; garniture d'étanchéité, f;
joint d'arbre, m; İng. mechanical shaft seal; shaft packing; shaft seal) mak. Bir dişli kutusu ya da pompadan çıkan
mili saran ve kutu ya da pompadaki sıvıların dışarı çıkmasını engelleyen salmastra.

mil zinciri (Alm. Stahlbolzenkette, f; Fr. chaîne à maillons coudés moulés, f; İng. pintle chain) mak. Yaygın olarak
kaldırma ve nakilde kullanılan, iki tane düz kenar çubuğu ve çelik iğnelerle birleştirilmiş dökümlerden oluşan
zincir.

mod şekli (Alm. Eigenform, f; Modeform, f; Schwingform, f; Fr. forme d'un mode, f; İng. mode
shape) mak. Doğrusal dinamik bir sistemin, kesikli sistemler için özvektörü, sürekli sistemler için özfonksiyonu ile
belirlenen salınım şekli.

modal analiz (Alm. Modalanalyse, f; Fr. analyse modale, f; İng. modal analysis) mak. Bir sistemin dinamik
özelliklerinin, titreşim mod ve şekillerinin, deneysel ve/veya nümerik yöntemlere dayanarak frekans bölgesinde
incelenmesi.

model 1. (Alm. Muster, n; Fr. modèle, m; patron, m; İng. pattern) mak. Döküm yönteminde üretilecek parçanın
benzeri olan, parçaya göre kendini çekme payı kadar büyütülmüş olarak yapılan kalıp. 2. (Alm. Modell, n; Fr.
modèle, m; İng. model) müh. Bir fiziksel sistem, organizma, örgüt ya da fikrin matematiksel veya grafik gösterimi
ya da belirli ölçekte küçültülmüş benzeri.

Mohr çemberi (yerb. Mohr dairesi) (Alm. mohr'scher Spannungskreis; Mohrscher Kreis, m; Fr. cercle de Mohr des
contraintes, m; İng. Mohr's circle; Mohr's circle of stress) mak. İki boyutta yatay eksende normal
gerilmeleri, düşey eksende makaslama gerilmelerini kullanarak gerilme durumunu merkezleri yatay eksen
üzerinde olan, birbirine teğet yan yana iki çember ve bu çemberleri içine alan ve yatay eksen üzerinde iki ayrı
noktada ikisine de teğet olan üçüncü çember ile gösteren grafik.

Mohr yöntemi (mak. moment alan metodu) (Alm. Mohr-Methode, f; Fr. méthode de Mohr, f; İng. Mohr's method;
moment-area method) mak. Hiperstatik sistemlerin çözümlerinde kullanılan, moment değerlerini yük gibi kabul
edip çökme değerlerine ulaşma prensibi üzerine kurulu bir çözüm yöntemi; eşanlam: moment alan metodu.

mol kütlesi bkz. mak. molekül ağırlığı.


moment (Alm. Moment, n; Fr. moment, m; İng. moment) mak. Bir fiziksel nicelikle uzaklığın çarpımı olarak
hesaplanan ve fiziksel niceliğin konumu ve konuşlanımı hakkında bilgi veren büyüklük.

moment alan metodu bkz. mak. Mohr yöntemi.

momentum (Alm. Bewegungsgröße, f; Impuls, m; lineares Moment, n; Momentum, n; Fr. quantité de mouvement,
f; İng. linear momentum; momentum) mak. 1. Göreli olmayan durumda, devinen bir cismin kütlesiyle hızının
çarpımına eşit olan ve zamana göre değişimi o cisme etki eden kuvvete eşit olan vektörel nicelik; eşanlam:
devinirlik, gidim. 2. Kuantum mekanikte gradyan operatörü ile orantılı işleç; eşanlam: devinirlik, gidim.

momentum denklemi (Alm. Dynamikgleichung, f; Impulsgleichung, f; Fr. équation de la quantité de mouvement,


f; İng. momentum equation) mak. Vektörel olarak bir fiziksel sistem için momentum korunumunu ifade eden
denklem.

momentum kalınlığı (Alm. Impulsverlustdicke, f; Fr. épaisseur de la quantité du movement, f; épaisseur de l'élan,
f; İng. boundary layer momentum thickness; momentum thickness) mak. Yüzeydeki sınır katmanı içinde akan
akışkanın ağdalık nedeniyle yavaşlamasından kaynaklı akış momentum kaybının ölçüsü olan ve ideal akışta
yüzeyin bu kayıp değerini vermek için kendine paralel olarak ne kadar ötelenmesi gerektiğini gösteren nicelik.

montaj plakası (Alm. Grundplatte, f; Montageplatte, f; Fr. plaque de fixation, f; plaque du montage de moteur, f;
İng. mounting plate; subplate) mak. Bir motoru ya da cihazı sağlam biçimde oturtmak, korumak veya desteklemek
amacıyla alt kısma yerleştirilen metal levha; eşanlam: bağlantı levhası.

Moody diyagramı (Alm. Moody-Diagramm, m; Fr. Moody tableau, m; İng. Moody chart) mak. Boru akışındaki
basınç kaybının hesaplanmasında kullanılan, boyutsuz sürtünme katsayısının Reynolds sayısı ve boru yüzey
pürüzlülüğüne olan bağıntısının gösterildiği eğrilerden oluşan diyagram.

motor bloku bkz. mak. motor gövdesi.

motor dönme momenti (Alm. Motordrehmoment, n; Fr. couple moteur m; İng. engine torque) mak. Motorun
çalışma koşullarına bağlı olarak değişen, krank milini orta ekseni etrafında döndürmeye çalışan kuvvetlerin
momenti; eşanlam: motor burusu.

motor freni bkz. mak. egzoz freni.

motor gövdesi (mak. motor bloku ) (Alm. Motorblock, m; Fr. bloc-moteur, m; İng. cylinder block; engine
block) mak. İçten yanmalı motorun genel olarak silindirlerini ve krank milinin yataklarının yarısına kadar olan üst
karter kısmını kapsayan, genellikle metal döküm olarak yapılan motor ana parçası.

motor haritası bkz. mak. yakıt tüketim eğrisi.

motor hız düzenleyici bkz. mak. hız düzenleyicisi.

motor hız regülatörü bkz. mak. hız düzenleyicisi.

motor hızı (mak. dönme sayısı ) (Alm. Motordrehzahl f; Fr. vitesse de rotation du moteur f; İng. engine
speed) mak. Motorun çıkış milinin (krank mili), genellikle devir/dakika cinsinden tanımlanan dönme hızı.

motor kaputu (Alm. Frontklappe, f; Motorhaube, f; Fr. capot, m; İng. engine hood; front hood; motor
hood) mak. Taşıtlarda motorun bulunduğu bölmenin üzerini kapatan kapak.

motoru alıştırma (Alm. Einlaufen, m; Fr. rodage, m; İng. break-in; mechanical run-in; running in) mak. Motor
parçaları yeniyken, yüzey pürüzlerini gidermek ve boyutsal uyum sağlamak için yapılan ön çalıştırma.

motorun boğulması (Alm. Motorüberflutung, f; Fr. noyage du moteur, m; İng. engine flooding) mak. İçten
yanmalı motora çok zengin karışım gitmesi ve motorun çalıştırılmasının zor olduğu durum.

motorun teklemesi (Alm. Zündaussetzer, m; Fr. défaut d'allumage, m; raté d’allumage, m; İng. engine
misfire) mak. İçten yanmalı motorda bir çevrimde silindire verilen yakıtın yanmadan egzozdan atılması.
mutlak basınç (Alm. absoluter Druck; Fr. pression absolue, f; İng. absolute pressure) mak. Basınç ölçümünde
mutlak sıfırı referans alan, dolayısıyla atmosfer basıncı ile gösterge basıncının toplamından oluşan basınç değeri.

mutlak entropi (Alm. absolute Entropie, f; Fr. entropie absolue, f; İng. absolute entropy) mak. Bir maddenin
mutlak sıfır sıcaklıkta ve kristal fazda entropisinin sıfır olduğunu göz önünde tutarak hesaplanan entropi değeri.

mutlak hız (Alm. Absolutgeschwindigkeit, f; Fr. vitesse absolue, f; İng. absolute velocity) mak. Bir cismin sabit bir
eksen takımına göre hızı.

mutlak ivme (Alm. Absolutbeschleunigung, n; Fr. accélération absolue, f; İng. absolute acceleration) mak. Bir
cismin sabit bir eksen takımına göre ivmesi.

mutlak kararlılık (Alm. absolute Stabilität, f; Fr. stabilité absolue, f; İng. absolute stability) 1. mak. Doğrusal
dinamik bir sistemin karakteristik denklemin köklerinin hepsinin gerçel kısmının negatif olması, böylece karmaşık
s-düzleminde hepsinin sol yarı düzlemde bulunması hali. 2. meteo. Doymuş adyabatik dikey sıcaklık
gradyanından daha küçük bir sıcaklık gradyanına sahip olduğu için konumunu koruyan hava sütununun durumu.

muylu (Alm. Gleitlagersitz, n; Fr. portée d'arbre, f; İng. journal) mak. Milin ucunda bilye şeklinde olan ve milin
yatak içinde dönmesini sağlayan kısım.

mühendislik gerilmesi (Alm. Engineering-Stress; Fr. stress d'ingénierie, f; İng. engineering


stress) mak. Uygulanan yükün cismin yük uygulanan yüzeyinin başlangıç alanına bölünmesi ile bulunan gerilme
değeri.

mühendislik gerinimi (Alm. technische Dehnung, n; Fr. contrainte de Cauchy, f; İng. Cauchy strain; engineering
strain) mak. Yük altında cismin uzama ya da kısalma miktarının başlangıç boyuna bölünmesi ile bulunan birim
şekil değişimi değeri; eşanlam: mühendislik birim uzaması.

nanofabrikasyon işlemleri (Alm. Nanoherstellungsprozeβe, pl; Fr. procédé de nanofabrication, m; İng.


nanofabrication processes) mak. Atom ve molekül düzeyinde elektromekanik ürünlerin elde edilme işlemleri.

narinlik oranı (Alm. Schlankheitsgrad, m; Fr. rapport d’élancement, m; İng. slenderness ratio) 1. mak. Bir
çubuğun uzunluğunun kesit alanının en küçük eşdeğer yarıçapına bölünmesi ile tanımlanan birimsiz
katsayı. 2. müh. Sütun, roket gövdesi, payanda gibi bir yapı elemanının uzunluk ya da boyunun enine, kalınlığına
ya da en küçük eylemsizlik yarıçapına oranı.

net pozitif emme yüksekliği (Alm. Haltedruckhöhe, f; Fr. hauteur de charge nette absolue, f; İng. net positive
suction head) mak. Pompada kovuklanma oluşma potansiyelini ölçmek üzere kullanılan, pompanın çark girişi
civarındaki toplam basınç yüksekliği ile sıvının buhar basıncı yüksekliği arasındaki fark.

net şekillendirme işlemi (Alm. Endformfertigung, f; Fr. procédé de fabrication des cotes, m; İng. net shape
manufacturing; net shape processing) mak. Plastik, metal vb. malzemeye, ardından başka bir işleme gerek
kalmayacak tarzda istenen son şekli veren imalat yöntemi.

nete yakın şekilendirme işlemi (Alm. Nahezuendformfertigung, f; Fr. procédé de fabrication près des cotes, m;
İng. near net shape processing) mak. Plastik, metal vb. malzemeyi istenen son şekline yakın halde ortaya çıkaran
imalat yöntemi.

Newton soğuma yasası (Alm. newtonsches Abkühlungsgesetz; Fr. loi de refroidissement de Newton, f; İng.
Newton's cooling law) mak. Katı bir yüzeyden çevresindeki akışkana ısı akısının sıcaklık farkıyla doğru orantılı
olduğu, akışkanın akıyor olması durumunda geçerli olan ısı taşınım yasası.

nihai hız (Alm. Endgeschwindigkeit, f; Grenzgeschwindigkeit, f; Fr. vitesse finale, f; vitesse terminale, f; İng.
terminal velocity) 1. made. Bir çökelme işleminde yerçekiminin uyguladığı kuvvet ile artan çökelme hızının, bu
kuvvete zıt yönde tane hızını yavaşlatan direnç kuvvetlerinin etkisi ile sabit bir değere ulaşması sonucu elde katı
parçacık çökelme hızı; eşanlam: son hız. 2. mak. Bir akışkan içinde bir alanın etkisi ile hareket eden bir cismin
üzerindeki akışkan sürülme kuvvetinin ters yöndeki sürtünme gibi diğer kuvvetler ile eşit olduğu ve cismin
ivmesinin olmadığı sabit hız değeri; eşanlam: limit hız.

nipel (Alm. Nippel, m; Fr. mamelon, m; manchon fileté, m; İng. nipple) mak. İki boruyu birbirine bağlamak için
kullanılan ve genellikle iki tarafı erkek dişli olan kısa bağlantı parçası.
noktasal burgaç (Alm. Punktwirbel, m; Fr. point-tourbullion, m; İng. point vortex) mak. Kesit alanının sıfıra gittiği
limitteki burgaç.

noktasal yük (Alm. Einzellast, m; Fr. charge ponctuelle; İng. concentrated load; point load) mak. Bir cisim
üzerine bir noktada etkidiği varsayılan yükleme etkisi; eşanlam: tekil yük.

normal kuvvet (Alm. Normalkraft, f; Fr. force normale, f; İng. normal force) mak. 1. Bir cismin temas yüzeyine
etkiyen kuvvetin yüzeye dik bileşeni. 2. Hareket eden bir cismin ya da parçacığın gezingesinin teğetine dik olan
kuvvet bileşeni.

NOx gazları (Alm. Nitrose Gase, pl; Stickoxide, pl; Stickstoffoxide, pl; Fr. NOx; oxydes d’azote, pl; İng.
NOx) mak. Nitrojenli ortamda yüksek sıcaklıkta yanma sonucu üretilen ve çevreye zararlı olan NO, NO 2, N2O
gazlarının ortak adı.

Nyquist kararlılık kuralı (Alm. Nyquist-Stabilitätskriterium, n; Fr. critère de Nyquist de stabilité, m; critère
géométrique de stabilité, m; İng. Nyquist stability criterion) mak. Kapalı çevrimli sistemin köklerinin
hesaplanmasına gerek kalmadan sadece açık çevrimli sistemin Nyquist diyagramına bakarak kapalı çevrimli
sistemin kararlılığı hakkında fikir veren kural.

odaklama merceği (Alm. Fokusierlupe, f; Fokusierungslinsel, f; Fr. lentille de focalization, f; İng. focusing
lens) mak. Optikte bir imgeyi odaklama düzlemine net bir şekilde düşürmeyi amaçlayan mercek.

ofset hatası (Alm. Fußpunktfehler, m; Offsetfehler, m; İng. offset error) 1. elk. Analog sayısal çeviricilerde
gerçekleşen davranışın ideal davranıştan yatay yani giriş işareti yönünde sapması; sayısal analog çeviricilerde
gerçekleşen davranışın ideal davranıştan dikey yani çıkış işareti yönünde sapması. 2. mak. Bir sistemin kararlı
durumunda bir sapma meydana geldiğinde, yalnızca oransal kontrole dayalı düzeltici kontrol eylemi sonucunda
gerçekleşen durumun değeri ile istenen değer arasındaki fark.

oktav bant analizörü (Alm. Oktavbandanalysator, m; Fr. analyseur par bande d'octave, m; İng. octave band
analyzer) mak. Akustik işaretleri, oktav bantlara ayırarak örneğin, merkez frekansları 31,5, 63, 125, 250, 500,
1000, 2000, 4000, 8000 ve 16000 Hz olan süzgeçlerle frekans aralıklarına bölerek analiz eden aygıt.

oluk açma aleti (Alm. Nutenfräser, m; Nutenstrehler, m; Fr. machine à rainer, f; outil à saigner, m; İng. grooving
machine; grooving tool; slot cutting tool) mak. Bir metal yüzeyde oluk, bir beton yüzeyde derz açmaya yarayan
alet ya da makine; eşanlam: derz açma makinesi.

oransal kazanç (Alm. Proportional-Verstärkung, f; Fr. gain proportionnel, m; İng. proportional action gain;
proportional gain; proportional gain constant) mak. PID kontrol, PI kontrol, PD kontrol tipi geribeslemeli kontrol
sistemlerinde, hata fonksiyonunun kendisini kontrol elemanının girişine besleyen bileşenin kazancı.

oransal kontrol (Alm. Proportional-Regelung, f; Fr. réglage proportionnel, m; İng. proportional action;
proportional control) mak. Dinamik bir sistemin kontrolünde, çıktı değişimlerinin girdi değişimlerine orantılı olduğu
sürekli kontrol türü.

orantılı sönümleme (Alm. proportionale Dämpfung, f; Fr. amortissement proportionnel, m; İng. proportional
damping) mak. Sönümlemenin kütle ve esnemezlik etkilerinin doğrusal bir birleşimi olarak modellendiği, diğer bir
deyişle sönümleyici kuvvetlerin atalet kuvvetleri ile geri getirici kuvvetlerin bir bileşkesi olduğu durum.

orbital dövme (Alm. Taumelschmieden, n; Fr. procédé de forgeage orbitale, m; İng. orbital forging) mak. Dişli
çarklar ve bilyeli yatakların yatak parçaları gibi dairesel parçaların, yörünge hareketi yapan bir üst kalıp ile
rotasyon hareketi olmayan bir alt kalıp arasında dövülerek şekillendirilmesi.

orifis levhası bkz. mak. ölçme deliği levhası.

orta devirli makine (Alm. mittlere Drehzahlmaschine, f; Fr. moteur semi-rapide, m; İng. medium speed
engine) mak. Dakikadaki devir sayısı 250-750 arasında olan dört pistonlu dizel makine.

ortak yakıt hatlı püskürtme (Alm. Common Rail Einspritzung, f; Speichereinspritzung, f; Fr. injection directe à
haute pression, f; injection directe à rampe commune, f; İng. common rail injection) mak. Dizel motorlarında
kullanılan yüksek basınçlı, yakıt pompasına ve enjektöre ilaveten ortak yakıt hattından ve elektronik kontrol
ünitesinden oluşan, yakıt püskürtme sistemi.
ortalama etkin basınç (Alm. effektiver Mitteldruck; mittlerer effektiver Kolbendruck; Fr. pression moyenne
effective, f; İng. mean effective pressure) 1. mak. İçten yanmalı motorun bir çevriminde elde edilen işin süpürme
hacmine bölümü. 2. tar. Doğrusal hareketli motorlarda motorun iş yapma yeteneğinin bir göstergesi olarak
kullanılan ve dönüş sayısı çarpı silindir hacmi formülüyle hesaplanan basınç; eşanlam: efektif basınç.

ortalama gösterge basıncı (Alm. indizierter Mitteldruck; Fr. pression moyenne indicative f; İng. indicated mean
effective pressure) mak. İçten yanmalı motorun bir çevriminde ölçülen silindir basıncı değişiminden hesaplanan
işin süpürme hacmine oranı.

ortalama sıcaklık (Alm. mittlere Temperatur; Mitteltemperatur, f; Fr. température moyenne, f; İng. average
temperature; mean temperature) mak. Bir bölgeyi dolduran ya da bir kesitten birim zamanda geçen maddenin,
parçalarının sıcaklık ve ısıl sığa çarpımlarının toplamının, maddenin toplam ısıl sığasına bölümü.

otomatik jigle (Alm. Startautomatik, f; Fr. volet d'air automatique, m; İng. automatic choke) mak. Taşıtlarda,
soğuk çalıştırmada motora daha fazla yakıt gitmesini sağlayan ve motor ısındıkça rölantide gönderilen yakıt
miktarını otomatik olarak düşüren aygıt.

otomatik seyir kontrolü (Alm. Abstandsregeltempomat, n; Fr. radar de régulation de distance, m; İng. adaptive
cruise control) mak. Bir taşıtın gidiş yönündeki cisimleri lazer veya radar algılayıcısı kullanarak ölçüp taşıtın hızını
otomatik olarak azaltan, artıran, ayarlı maksimum hıza eriştiren veya taşıtı durduran kontrol sistemi; eşanlam:
uyarlamalı seyir kontrolü.

otomatik vites (Alm. selbsttaige Getriebe; Fr. transmission automatique, f; İng. automatic
transmission) mak. Taşıtlarda hız oran değişiminin motor yükü ve araç hızına bağlı olarak bir dişli kutusu yoluyla
kendi kendine yapılması.

otomatik vites kutusu (Alm. Automatikgetriebe n; Fr. boîte de vitesses automatique f; İng. automatic
gearbox) mak. Devir sayısı çeviri oranını, taşıtın sürüş koşullarına göre ve sürücüden bağımsız olarak otomatik
olarak belirleyen mekanik düzenek.

otoray (Alm. Schienenfahrzeug, m; Fr. automotrice, f; autorail, m; İng. rail car) mak. Hem çekici gücün üzerinde
üretildiği hem de içerisinde yolcu taşıyabilen raylı taşıt; eşanlam: otomotris.

Otto çevrimi bkz. mak. sabit hacimli çevrim.

ovalama ile diş açma (Alm. Gewinderollen, n; Gewindewalzen, n; Fr. filetage par roulage, m; İng. thread
rolling) mak. Silindirik çubuk üzerine baskı kuvveti ve dönme hareketi ile talaşsız şekillendirmeyle vida dişi
açılması yöntemi.

ölçme deliği levhası (mak. orifis levhası) (Alm. Drosselscheibe, f; Fr. plaque à orifice, m; İng. orifice plate;
restriction plate) mak. Boru içindeki akışın hacimsel debisini ölçmek için öncesinde ve hemen sonrasındaki
basınçların ölçüldüğü, akış kesitini küçülten ince levha.

ölü bölge 1. elk. 1. (Alm. neutrale Zone, f; Fr. zone neutre, f; İng. neutral zone) Artı-sıfır-eksi davranışlı bir kontrol
elemanı için girdideki bir değişikliğin çıktıya yansımadığı, sistemin duyarsız kaldığı değer aralığı; eşanlam:
duyarsız bölge. 2. (Alm. Schattenzone, f; Totzone, f; Fr. zone de silence, f; zone morte, f; İng. silent zone; skip
zone; zone of silence) Bir gönderici antenin etrafında kendi gönderdiği işaretlerin alınamadığı halka şeklindeki
bölge; eşanlam: sessizlik bölgesi. 3. Bir radyo vericisinin işaretlerinin yeterince iyi alınamadığı bölge. 2. (Alm.
Strömungstotraum, m; Fr. zone morte, f; İng. dead zone) mak. Bir akışkanın ana akış bölgesinden ayrılan ve
akıştan az etkilenen bölge; eşanlam: ölü akış bölgesi. 3. (Alm. Totzone, f; Fr. zone morte, f; İng. dead
band) müh. Ölçülen niceliğe bağlı gösterge değerinde algılanabilir değişikliğe neden olmadan ölçülen niceliğin
değerinin her iki yönde değiştirilebildiği en geniş aralık.

ölü hacim bkz. mak. sıkıştırma hacmi.

ön ısıtma pompası (Alm. vorwärmende Pumpe, f; Fr. pompe de préchauffage, f; İng. preheating pump) mak. Ön
ısıtmalı sistemlerde dolaşan ısıtma akışkanını pompalayan birim.

ön yanma odası (Alm. Vorkammer, f; Fr. préchambre, f; İng. divided chamber; divided combustion chamber;
prechamber) mak. Dizel motorlarında daha yaygın olarak kullanılan, piston ile silindir arasında kalan ana yanma
odası ile bağlantılı ilave bir yanma odası; eşanlam: bölünmüş yanma odası.
önden çekiş (Alm. Frontantrieb m; Fr. traction avant f; İng. front wheel drive) mak. Taşıtın ön tekerleklerinin
motor tarafından hareket ettirildiği durum.

örgün yağlama (Alm. Zentralschmierung, f; Fr. graissage central; İng. centralized chassis
lubrication) mak. Özellikle büyük motorlu taşıtlarda ve yol makinelerinde birçok bölümün yağ boruları aracılığıyla
bir tek yerden yağlanması.

ötektik altı (Alm. untereutektisch; Fr. hypœutectique; İng. hypoeutectic) mak. Alaşımlarda, miktarı daha az
bileşenin derişiminin ötektik noktadaki değerinden daha küçük olması.

öteleme vektörü 1. (Alm. Verschiebungsvektor, m; Fr. vecteur déplacement, m; İng. displacement vector;
translation vector) mak. Bir cismin ya da bir madde noktasının eski konumundan bulunduğu konumuna uzanan
vektör; eşanlam: yerdeğişim vektörü. 2. (Alm. Verschiebungsvektor, m; Fr. vecteur de déplacement, m; İng.
displacement vector) müh. Hareket halindeki bir noktanın başlangıç ile bulunduğu konum arasındaki en kısa
vektör.

özerk diferansiyel sistem (Alm. autonome Differentialgleichung, f; autonomes System, n; Fr. équation
différentielle autonome, f; İng. autonomous differential equation; autonomous system) mak. Bir vektör diferansiyel
denklem sistemi için sistemin bağımsız değişkene bağlı olmadığı durum; bağımsız değişken zaman olduğunda
özerk diferansiyel sistem zamandan bağımsız sistemle denktir.

özgül hız (Alm. spezifische Drehzahl; Fr. vitesse spécifique, f; İng. specific speed) mak. Pompa tasarımında
pompa çarkının çeşitini belirlemekte kullanılan ve devir sayısı, debi ve basınç farkına bağlı boyutlu bir sayı.

özgül yakıt tüketimi (Alm. spezifischer Kraftstoffverbrauch; Fr. consommation spécifique de combustible, f; İng.
break specific fuel consumption; specific fuel consumption) mak. Motorun kütlesel yakıt tüketimi hızının toplam
güç, ekserji hızı ya da itki gücüne oran.

pafta 1. geom. 1. (Alm. Kartenausschnitt, m; Fr. découpage, m; découpage cartographique, m; İng. section
map) Büyük bir alanın, beli bir ölçekteki topoğrafya haritasının taşınabilir boyutta dikdörtgen parçalar şeklinde
basılmış, özgül bir adı ve numarası olan parçalarından her biri. 2. (Alm. Kartenausschnitt, m; Kartenblatt, n; Fr.
feuille de carte, f; découpage cartographique, m; feuillet cartographique, m; İng. chart sheet; map sheet) Dünya
veya başka bir gezegen haritasının, belirlenmiş uluslararası ve/veya ulusal ölçütlere uygun olarak, ölçeğe göre
değişen, taşınabilir boyutta dikdörtgen parçalar şeklinde basılmış, özgül bir adı ve/veya numarası olan
parçalarından her biri. 2. (Alm. Gewindeschneidkluppe, f; Gewindkluppe, f; Fr. cage de filière, f; filière à
coussinets, f; İng. die stock) mak. Demircilerin yiv açmakta kullandıkları araç.

paketleme makinesi (Alm. Verpackungsmaschine, f; Fr. machine à emballer, f; İng. packaging


machine) mak. Pazarlanması kutu ya da torbalarda yapılan toz, ince tane, küçük parçalı katıları sürekli olarak
tartıp uygun paketlere koyan, paketlerin ağızlarını kapatarak gönderen otomatik makine.

palanga (Alm. Talje, f; Flaschenzug, m; Rollenzug, m; Hebezeuge, pl; Fr. mouflage, m; mouflage de relevage, m;
palan, m; palan à moufles, m; İng. block and tackle; derricking block assembly; lifting tackle; luffing block
assembly; reeving system; tackle) mak. Az kuvvetle ağır yükleri kaldırmak için kullanılan, sabit makaraya bağlı bir
veya daha fazla hareketli makaraların eklenmesiyle oluşturulan makaralar sistemi.

palet zinciri (Alm. Raupenfahrwerk, m; Fr. chenille d'entraînement, f; İng. caterpillar track; chain track; tank
tread) mak. Zincir biçiminde, birbirlerine oynak bağlantılı çelik paletlerden oluşan tank ve toprak işleyen aletlerin
yürüyüş takımı.

pantograf (Alm. Pantograf, m; Fr. pantographe, m; İng. pantograph) 1. mak. Tren ve tramvaylarda, katener
telindeki elektrik enerjisini araca ileten eklemli mekanik sistem. 2. müh. Bir kalem bir çizimi izlerken, aynı çizimi
daha büyük veya küçük ölçekte üretecek şekilde ikinci bir kalemin hareket ettiği ve eşkenar dikdörtgenler ilkesine
dayalı eklemli mekanizma. 3. teks. Rulo baskıda belirli bir motif ya da deseni istenilen ölçekte kopya etmeye
yarayan araç.

paralel bağlı yaylar (Alm. parallel verbundene Federn, pl; Fr. ressorts connectés en parallèle, pl; İng. parallel
connected springs) mak. Birden fazla yay ucunun her bir tarafta aynı nesnelere bağlandığı, dolayısıyla sistemdeki
yayların yerdeğiştirmelerinin birbirlerine eşit olduğu yaylar.

park freni bkz. mak. el freni.


parkerleme (Alm. Parkerisieren, n; Fr. parkérisation, f; İng. parkerizing) mak. Çelikten üretilmiş parçaların
yüzeylerine aşınma dayanımını artırmak ve paslanmasını geciktirmek amacıyla elektrokimyasal yöntemler ile
kaplama.

patinaj (Alm. Schlupf; Fr. glissement de roues, m; patinage, m; İng. wheel slip) mak. Hareket ileten tekerlerin bir
devirde aldıkları yolun alınması gereken yoldan daha kısa olması durumu.

patlama dalgasıyla şekillendirme (Alm. Formen durch Stoßwellen; Fr. formage par explosion, m; İng. explosive
forming) mak. Kimyasal patlayıcıların su dolu bir havuzda yarattığı basınç dalgasının metali kalıba itmek için
kullanıldığı, çok yüksek basınçların gerektiği ve seri üretim ihtiyacının olmadığı durumlarda tercih edilen
şekillendirme işlemi.

patlamalı kaynak (Alm. Explosionsschweißen, m; Fr. soudage par explosion, f; İng. explosion welding) mak. Bir
metali kimyasal patlayıcıların etkisi ile yüksek hızda diğer bir metale çarptırarak çarpma sonucu metal
yüzeylerdeki plastik deformasyon ile iki parçanın birbirine erime olmaksızın kaynaklanması işlemi.

pedal (Alm. Fußpedal, m; Fr. pédal, m; İng. pedal) mak. Taşıtlarda kimi elemanları yönetmek ya da onların
gücünü artırmak için kullanılan oynar parça.

pek cisim (Alm. Starrkörper, n; Fr. corps rigid, m; corps solide, m; İng. rigid body) mak. Birbirleri arasındaki
uzaklıklar, bir yük uygulanmasından önce ve sonra aynı kalan çok sayıdaki parçacığın bileşimi; eşanlam: rijit
cisim.

Pelton türbini (Alm. Peltonturbine, f; Peltonrad, m; Fr. roue Pelton, f; turbine Pelton, f; İng. Pelton wheel; Pelton
wheel turbine) mak. Akan suyun kanatlarına çarpması ile ilettiği momentumu kullanarak güç üreten ve yüksek
verimi olan su türbini; eşanlam: itki türbini.

pergelli vinç (Alm. Auslegerkran, m; Fr. grue à flèche, f; İng. boom crane; jib crane) mak. Bir ayak üzerinde
monte edilmiş, yatay yönde dönebilen bir kol ve kolun ucunda kaldırma düzeneğinden oluşan vinç tipi direk.

periyodik hareket (Alm. periodische Bewegung, f; Fr. mouvement périodique, m; İng. periodic motion) mak. Bir
nokta etrafında düzenli aralıklarla kendini tekrar eden hareket.

periyodik titreşim (Alm. periodische Vibration, f; Fr. vibration périodique, f; İng. periodic vibration) mak. Bir
denge noktası etrafında periyodik olarak kendini tekrar eden titreşim.

perno bkz. mak. piston pimi.

perno mak. bkz. piston pimi.

PID kontrol (Alm. PID-Regelung, f; Fr. commande PID, f; régulation PID, f; İng. PID control; proportional–
integral–derivative control; three-term controller) mak. Dinamik sistemler için kontrol elemanının çıktısının hata
terimine, hatanın tümlevine ve hatanın türevine orantılı olduğu, endüstriyel sistemlerin kontrolünde sıkça
kullanılan geribeslemeli kontrol türü.

Pi teoremi (Alm. Buckinghamsches Pi-Theorem; Fr. théorème de Vaschy-Buckingham; İng. Buckingham Pi


theorem; Pi theorem) mak. Bir denklemde bulunan, birimleri k tane temel boyut kullanılarak yazılabilen, n fiziksel
değişkenden n-k kadar boyutsuz parametre oluşturulabileceğini gösteren teorem.

pinyon (Alm. Ritzel, m; Fr. pignon, m; İng. pinion) mak. Hareket ileten mekanizmalarda kullanılan dişlilerden diş
sayısı en az olanı.

piston (Alm. Kolben, m; Fr. piston, m; İng. piston) mak. İçten yanmalı motorun yanma odasındaki basıncın
yarattığı kuvveti krank miline aktaran ve hacim değişimini sağlayan parça; eşanlam: itenek.

piston akışı (Alm. Kolbenströmung, f; Pfropfenströmung, f; Fr. écoulement piston, m; écoulement à bouchons, m;
İng. piston flow; plug flow) mak. Akış kesit alanı içinde akışkanın molekülleri arasında hız farkının olmadığı ve tüm
kesiti birlikte geçtiği akış türü.

piston boşluğu (Alm. Kolbenpassung, f; Spielraum des Kolbens, m; Fr. jeu du cylindre, m; jeu du piston, m; İng.
piston clearance) mak. Tek etkili makinelerde üst ölü noktada, çift etkili makinelerde ise alt veya üst ölü
noktalarda bulunduğu zaman piston ile silindir başlığı arasındaki en kısa düşey mesafe; ölü hacim boşluğu;
eşanlam: silindir boşluğu.

piston çapı (Alm. Kolbendurchmesser, m; Fr. diamètre du piston, m; İng. diameter of piston; piston
diameter) mak. Makine sıcak iken ölçülen piston kafası çapı veya makine soğuk iken ölçülen piston etek çapı.

piston çökmesi (Alm. eingestürtzter Kolben; Fr. effondrement du piston, m; İng. piston collapse) mak. İçten
yanmalı motorların piston eteğinde aşırı ısı ve sürekli darbe gerilmelerine bağlı çap küçülmesi.

piston eteği (Alm. Kolbenhemd, n; Fr. jupe de piston, f; İng. piston skirt) mak. İçten yanmalı motor pistonun
segmanların altında kalan kısmı.

piston halkası (mak. segman ) (Alm. Kolbenring, m; Fr. segment, m; İng. piston ring) mak. Piston üzerine açılmış
kanallara, silindirdeki malzemenin dışarı kaçmasını veya dışarıdan silindire malzeme sızmasını engellemek
amacıyla yerleştirilen bir ucu açık halka şekilli eleman.

piston kolu bkz. mak. biyel.

piston pim yatağı bkz. mak. biyel kolu yatağı.

piston pimi (mak. perno) (Alm. Kolbenbolzen, m; Fr. axe de pied de bielle, m; axe de piston, m; İng. piston
gudgeon pin; piston pin; wrist pin) mak. İçten yanmalı motorlarda, piston ile biyel kolunu birbirine bağlayan
silindirik şekilli ve yüzeyi sertleştirilmiş, bazen de içi boş olan parça.

piston yolu (mak. strok) (Alm. Kolbenhub, m; Kolbenweg, m; Fr. course de piston, f; İng. piston stroke;
stroke) mak. Pistonun üst ölü nokta ile alt ölü nokta arasında katettiği yol.

plaka 1. (Alm. Platte, f; Blech, n; Fr. tôle, f; İng. plate) mak. 1. Bazı yağlı su ayrıştırıcılarında ve elektron
tüplerinde kullanılan metal levha. 2. Metal yaprak. 2. bkz. yerb. tektonik levha.

plakalı ısı değiştirici bkz. mak. levhalı ısı değiştirici.

Planck ışıma yasası (Alm. Plancksches Gesetz, n; Plancksches Strahlungsgesetz, n; Fr. loi de Planck; loi du
rayonnement de Planck, f; İng. Planck's law; Planck's radiation law) mak. Bir kara cismin ışın salım şiddetinin,
dalga boyuna ve cismin sıcaklığına bağımlılık formülünü veren fizik yasası.

planet dişli mekanizması (Alm. Umlaufrädergetriebe, m; Fr. train planétaire, m; train épicycloïdal, m; İng.
epicyclic gearing; planetary gear mechanism) mak. Güneş dişlisi, planet dişlileri ve yörünge dişlisinden oluşan, bir
veya birkaç bileşeni sabitlenen ve elemanlarından herhangi birine verilen hareketi değişik devir hızları ile diğer
elemanlara ileten mekanizma.

planet dişlisi (Alm. Planetenspindel, f; Fr. engrenage planétaire, m; İng. planetary gear) mak. Planet dişli
mekanizmasında güneş dişlisine ve yörünge dişlisine takılan dişli.

platin kontağı (Alm. Unterbrecherkontakt, m; Fr. vis plantinée; contact du rupteur, m; contacts platinés, m; İng.
breaker point; ignition point) mak. İçten yanmalı benzinli motorlarda açılıp kapanarak birincil devreyi kesen ve
bağlayan ve bu şekilde farklı silindirlerdeki bujileri ateşleyen kontaklar.

pnömatik eyleyici (Alm. pneumatischer Antrieb; Druckluft-Betätigungszylinder, m; Fr. actionneur pneumatique,


m; İng. pneumatic actuator) mak. Pnömatik sistemlerde sıkıştırılmış havanın basıncı ile hareket üreten eleman;
eşanlam: pnömatik iş elemanı.

pompa (Alm. Pumpe, f; Fr. pompe, f; İng. pump) mak. Mekanik enerjiyi hidrolik enerjiye dönüştürerek akışkan
aktarımını sağlayan ve dışarıdan tahrik edilerek çalıştırılan makine.

pompa basma haznesi (Alm. Druckkammer, f; Fr. chambre de pompage, f; İng. pump delivery chamber;
pumping chamber) mak. Pistonlu pompalarda, sıvının basınç kazandığı yer olan pompa çıkış ağzından önceki
bölme.
pompa eğrisi (Alm. Pumpenkennlinie, f; Fr. courbe de pompe, f; courbe de rendement de pompe, f; İng. pump
curve; pump performance curve) mak. Pompanın sabit devir sayılarında, manometrik yükseklik, mil gücü, verim
ve emmedeki net pozitif yük değerlerinin debi ile değişimini gösteren performans eğrileri.

pompa gövdesi (Alm. Pumpengehäuse, n; Fr. corps de pompe, m; İng. pump case) mak. Çark, dişli, vida,
difüzör gibi pompanın hareketli ve hareketsiz elemanlarını içinde bulunduran dış gövde.

pompa verimliliği (Alm. Pumpenwirkungsgrad, m; Fr. rendement d'une pompe, m; İng. pump
efficiency) mak. Pompanın akışkana net olarak aktardığı hidrolik gücün pompa milindeki güce oranı.

potansiyel akış (Alm. Potenzialströmung, f; Fr. écoulement potentiel, m; İng. potential flow) mak. Sürtünmesiz ve
sıkışamaz bir akışkanın düzlem içinde iki boyutlu hareketinde olduğu gibi, hız alanının bir skalar fonksiyonun,
diğer bir deyişle, potansiyelin gradyanı olarak ifade edilebildiği akış.

potansiyel çizgileri (Alm. Äquipotentialkurven, pl; Fr. lignes équipotentielles, f; İng. equipotential lines) mak. İki
boyutlu potansiyel akışta aynı potansiyelde olan noktaların birleştirilmesi ile oluşan ve herhangi bir noktasından
çizilen dikmenin akış hız vektörüne paralel olduğu çizgi.

Prandtl karışma uzunluğu (Alm. Prandtlsche Mischungsweglänge, f; Fr. longueur de mélange, f; longueur de
mélange de Prandtl, f; İng. mixing length; Prandtl mixing length) mak. Prandtl tarafından tanımlanan, türbülanslı
hareket yapan bir akışkan parçasının karakteristiğini yitirmeden kat edebileceği karesel ortalama yol uzunluğu.

Prandtl sayısı (Alm. Prandtl-Zahl, f; Fr. nombre de Prandtl, m; İng. Prandtl number) mak. Momentum yayınımının
termal yayınıma oranını, diğer bir deyişle, sıvının kinematik viskozitesinin ısı iletkenliğine olan oranı ifade eden
boyutsuz sayı.

pres (Alm. Presse, f; Fr. presse, f; İng. forming press; press) mak. Kendisine bağlanan özel kalıplar yardımıyla bir
iş parçası üzerinde şekil verme, yassıltma, düzletme gibi işlemler için basınç ya da darbe uygulayarak
sıkıştırmaya yarayan alet ya da makine.

profil kaydırma (Alm. Profilverschiebung, f; Fr. déport, m; déport du profil, m; İng. addendum modification; profile
shift) mak. Dişli çarklarda profiller arasındaki temasın evolvent olmaması sonucu, alttan kesmeyi önlemek için
uygulanan ve taksimat dairesi ile yuvarlanma dairesinin farklı olduğu yöntem.

pürüzlü yüzey (Alm. hart Oberfläche; Fr. surface rugueuse, f; İng. rough surface) mak. Yüzey pürüzlülüğü
görünür veya hissedilir şekilde yüksek olan yüzey.

pürüzsüz yüzey (Alm. glatte Oberfläche; Fr. surface lisse; İng. smooth surface) mak. Yüzey pürüzlülüğü optik
yansımayı bozmayacak derecede azaltılmış yüzey.

püskürtme avansı (Alm. Früheinspritzung, f; Fr. avance à l'injection, f; İng. injection advance) mak. İçten yanmalı
motorlarda yakıt püskürtmesinin üst ölü noktadan ne kadar krank açısı önce başlatılacağını gösterir büyüklük.

püskürtme başlangıcı (Alm. Einspritzbeginn, m; Fr. debut d'injection, m; İng. start of injection) mak. İçten
yanmalı motorlarda pistonunun üst ölü noktaya göre krank mili açısı cinsinden konumu ile tanımlanan yakıtın
silindir içine verildiği başlangıç anı.

püskürtme pompası (Alm. Einspritzpumpe, f; Fr. pompe d'injection, f; İng. injection pump) mak. Motorun yakıt
püskürtme sisteminde yakıt gönderen ve basıncını belirlenmiş düzeye ulaştıran pompa; eşanlam: enjeksiyon
pompası.

püskürtme vanası (Alm. Einspritzventil, n; Fr. soupape d’injection, f; İng. injection valve) mak. Dizel motorlarında
yakıtın silindirlerin içine püskürtülmesini sağlayan sistemdeki vana.

radyal dağıltı (Alm. radiale Dispersion; Fr. dispersion radiale; İng. radial dispersion) mak. Özellikle boru tipi akışlı
tepkime kaplarında kütle aktarımının akışa dik yönde boru çapı boyunca olması durumu.

radyal kaymalı yatak (Alm. Radiallager, n; Fr. palier à charge radiale, m; İng. radial journal bearing; radial sleeve
bearing) mak. Hareket ileten mil, aks ve tabla gibi makine parçalarının radyal yöndeki kuvvetlerini taşıyan ve
sürtünmeyi azaltmak için milin etrafında silindir biçiminde ve içi yağlama akışkanı ile dolu makine elemanı.
radyal lastik (Alm. Gürtelreifen, m; Radialreifen, m; Fr. pneu à carcasse radiale; pneu à carcasse radiale, m; İng.
radial-ply tire; radial tire) mak. Tekerleği oluşturan dokunun tekerlek ekvatoru ile yaptığı açının karkasın (iskeletin)
tek katlı olması durumunda 90 derece, çok katlı olmasında ise 85-88 derece olan tekerlek tipi.

rakor (Alm. Anschlussfitting, m; Fr. union, f; raccord union, m; İng. union; union fitting) mak. Boruları, herhangi bir
lehim ya da kaynak işlemi gerekmeden birbirine çabuk ve kolay biçimde bağlamaya yarayan bağlantı elemanı.

ram sıcaklık farkı (Fr. échauffement cinétique, m; İng. ram rise) mak. Bir alışkanın hareketinin durdurulmasından
sonra yapılan sıcaklık ölçümünde, akışkanın kinetik enerjisinin ısıya dönüşmesinden kaynaklanan sıcaklık farkı.

rampa fonksiyonu (Alm. Rampenfunktion, f; Fr. fonction rampe, f; İng. ramp function) mak. Bağımsız değişkenin
pozitif olmayan değerleri için sıfır, pozitif değerleri içinse doğrusal olarak yükselen, m pozitif bir sabit olmak üzere,
x < 0: f(x) = 0, x > 0, f(x) = mx formülüyle ifade edilen fonksiyon.

Rankine-Hugoniot bağıntıları (Alm. Rankine-Hugoniot-Bedingung, f; Rankine-Hugoniot-Gleichung, f; Fr.


équations de Rankine-Hugoniot, pl; İng. Rankine-Hugoniot conditions; Rankine-Hugoniot jump conditions;
Rankine Hugoniot relations) mak. Bir boyutlu sıkışabilir akışlarda şok dalgasının her iki yanındaki halleri
ilişkilendiren bağıntılar.

rasgele olmayan titreşim (Alm. deterministische Schwingung, f; Fr. vibration déterministique, f; İng. deterministic
vibration) mak. Bir titreşim sistemi üzerine etki eden, tahrik değeri veya büyüklüğü herhangi bir zamanda bilinen
uyarıdan ortaya çıkan titreşim; eşanlam: deterministik titreşim.

rasgele sinyal (Alm. stochastisches Signal, n; Fr. signal aléatoire, m; İng. nondeterministic signal; random signal;
stochastic signal) mak. Herhangi bir anda rasgele değerler alabilen ve istatistiksel olarak betimlenebilen işaretler;
örneğin, rasgele fazı olan bir sinüzoidal dalga ya da bir rasgele süreçten alınan bir örneklem fonksiyonu.

rasgele titreşim (Alm. willkürliche Schwingung, f; zufällige Vibration, f; Fr. vibration aléatoire, f; İng.
nondeterministic vibration; random vibration) mak. Bir sistemi üzerine etki eden, tahrik değeri veya büyüklüğü
herhangi bir zamanda bilinmeyen bir uyartıdan kaynaklanan titreşimler.

ray freni (Alm. Bremsschiene, f; Glasbremse, f; Fr. frein de voie, m; rail-frein, m; ralentisseur, m; İng. car retarder;
rail brake) mak. Trenlerde yavaşlamayı, yokuş aşağı hareket kontrolünü ve durduğu yerde sabitlemeyi sağlamak
üzere kullanılan, bir fren pabucunun ray mantarına sürtünmesine dayanan elektromekanik düzenek.

ray gövdesi (Alm. Schienensteg, m; Fr. âme de rail, m; İng. rail web; web of rail) mak. Demiryolu rayının mantarı
ile tabanı arasında uzanan kısmı.

ray kramponu (Alm. Schienenklammer; Schienenkrampe, f; Schienennagel, m; Fr. crampon, m; crampon de rai,
m; İng. crampon; cut spike; dog spike; rail spike; railroad spike; track spike) mak. Demiryolu raylarında, ray-
travers bağlantısında kullanılan, asimetrik başı olan büyük boylu çiviler.

ray mantarı (Alm. Schienenkopf, m; Fr. champignon de rail, m; İng. rail head; rail mushroom) mak. Demiryolu
raylarında tekerleklerin üzerine temas ettiği yuvarlanma yüzeyi, rayın mantara benzeyen üst bölgesi.

ray ondülasyonu (Alm. Bahnunebenheit, f; Fr. ondulation de rails, f; İng. ray undulation) mak. İşletme şartlarına
bağlı olarak ray mantarının üzerinde oluşan boyuna dalgalanma.

ray tabanı (Alm. Schienenfuß, m; Fr. patin du rail; İng. base of the rail; foot of rail) mak. Demiryolu rayının zemine
oturan kısmı.

raydan çıkma (Alm. Entgleisung, f; Fr. déraillement, m; İng. derailment) mak. Demiryolu taşıtının raydan çıkması;
eşanlam: deray, derayman.

raylar arasında kot farkı (Fr. nivellement transversal, m; İng. cross level; crosslevel) mak. Ray geometrisinde,
rayların tepeleri arasındaki yükseklik farkı.

Rayleigh akışı (Alm. Rayleighsche Strömung; Fr. courant de Rayleigh, m; İng. Rayleigh flow) mak. Sabit kesitli
kanallarda ısı eklenmesi ya da salımının etkisinin incelendiği akış türü.
Rayleigh eğrisi (Alm. Rayleigh-Gerade; Fr. ligne de Rayleigh, f; İng. Rayleigh line) mak. Bir boyutlu sabit kesitli
kanallarda sıkışabilir akışlarda ısı eklenmesi ya da ısı çekilmesi etkilerini entalpi-entropi diyagramında gösteren
eğri.

referans işaret (Alm. Referenzsignal, m; Fr. signal de référence, m; İng. reference signal) mak. Kapalı döngü
kontrol sistemlerinde, sistemin izlemesi gerekli, dolayısıyla geribesleme işaretiyle karşılaştırılıp farkının kontrol
birimine süren hata işaretini oluşturmakta kullanılan işaret.

rektifiye (Alm. Aufbohren, n; Fr. realésage du cylindre, m; İng. reboring of engine block) mak. İçten yanmalı
motorlarda kullanım sonucu aşınmış silindirlerin honlama tezgâhında işlenerek daha büyük bir ölçüye getirilmesi.

reopektik akışkan (Alm. rheopektische Flüssigkeit; Fr. fluide rheopectic, f; İng. rheopectic fluid) mak. Newtoncul
olmayan akışkanların, ağdalılığın kayma gerilmesi uygulanma süresi ile arttığı az görülen bir türü.

Reynolds gerilmesi bkz. mak. türbülans gerilmesi.

Reynolds sayısı (Alm. Reynolds-Zahl, f; Fr. nombre de Reynolds, m; İng. Reynolds number) mak. Akışkanların
rejimlerini belirlemede kullanılan, atalet kuvvetlerinin sürtünme kuvvetlerine oranı olarak ifade edilen boyutsuz
sayı.

robot eli (Alm. Endeffector, m; Fr. effector terminal, m; İng. end-effector) mak. Bir robot kolunun ucunda çevre ve
nesnelerle etkileşmek üzere tasarlanmış, kavrayıcı, emici, delici, yapışıcı gibi özellikte olabilen son otomatik
kontrol ögesi.

robot kolu (Alm. Roboterarm, m; Fr. bras robotique, m; İng. robot arm; robotic arm) mak. Birçok serbestlik
derecesine sahip, programlanabilen, birtakım eklem ve bağlantı parçasından oluşan, robot elini taşıyan,
yönlendiren ve konumlandıran mekanizma.

roket (Alm. Rakete, f; Fr. roquette, f; İng. rocket) mak. Sıcak gazların yüksek hızlarda püskürtülmesi sonucu itki
oluşturabilen hava-uzay taşıtı.

rondela (Alm. Unterlagsscheibe, f; Unterlegscheibe, f; Fr. rondelle, f; İng. washer) mak. Cıvata bağlantılarında
cıvata başının bağlandığı yüzey üzerinde tahribat yapmasını, temas yüzeyini genişleterek engellemeye yarayan
parça.

Rossby sayısı (Alm. Rossby-Zahl, f; Fr. nombre de Rossby; İng. Rossby number) mak. Akışkanlar mekaniğinde,
özellikle jeofiziksel olaylarda, Yerküre’nin Coriolis ivmesi etkisini belirlemek için kullanılan, eylemsizlik kuvvetinin
Coriolis kuvvetine oranını betimleyen boyutsuz sayı.

rot kolu (Alm. Spurstange, f; Fr. biellette de direction, f; İng. rod arm; side rod; steering connecting rod; steering
tie rod; tie rod) mak. Sadece çekme kuvveti taşıyabilen narin yapılı bağlantı, bağlantı çubuğu, çektirme.

rotametre (Alm. Schwebekörper-Durchflussmesser, m; Fr. débitmètre à flotteur, m; İng. rotameter) mak. Bir boru
içindeki gaz veya sıvının akış hızını değişken alan ilkesine göre aşağı ve yukarı yönlerde serbest hareket
edebilen şamandıra yardımıyla ölçen, üzeri derecelendirilmiş aygıt.

rotor 1. (Alm. Rotor, m; Fr. rotor, m; İng. rotor) teks. Rotorlu açık uç eğirme makinesinde, çanak yapısında olup
yüksek devirle dönen, iç kenarı boyunca açılmış bir yiv içeren ve bu yivde merkezkaç kuvveti ile biriken liflere
büküm verilmesini sağlayan temel eğirme elemanı. 2. bkz. mak. döneç.

Routh-Hurwitz ölçütü (Alm. Routh-Hurwitzes Kriterium, n; Fr. critère de Routh-Hurwitz, m; İng. Routh-Hurwitz
criterion) mak. Doğrusal dinamik sistemlerin analizinde, sistemin karmaşık frekans aktarım fonksiyonunun payda
polinomunun kökleri arasında pozitif gerçel kısımlı kök olup olmadığını, özgün denklemin köklerini bulmadan
kararlılığın incelenebilmesine olanak sağlayan bir ölçüt.

römork (Alm. Anhänger, m; Anhängefahrzeug, n; Fr. remorque, f; véhicule tracté, m; İng. trailer) mak. Bir çekici
araç tarafından hareket ettirilen ve taşıyacağı yükün özelliklerine uygun bir şekilde imal edilmiş, kendi tekerlekleri
üzerinde park edilebilen, yük taşıma amaçlı motorsuz karayolu taşıma aracı.

rulmanlı yatak (mak. bilyalı yatak) (Alm. Kugellager, n; Wälzlager, n; Fr. palier à rouleau, m; roulement à billes, m;
İng. ball bearing; rolling bearing) mak. İç ve dış bilezikleri arasında bulunan yuvarlanma elemanları (rulmanlar)
sayesinde minimum sürtünme ile millerin veya aksların istenen yöndeki hareketlerine müsaade eden, istenmeyen
yönlerdeki hareketlerini de engelleyen makine elemanı; eşanlam: yuvarlanmalı yatak.

rüzgârlık (Alm. Luftabweiser, m; Fr. becquet, m; béquet, m; déporteur, m; İng. spoiler) mak. Hareket halindeki
taşıtın üzerinden geçen havanın izlediği yolu değiştirerek araca uygulanan kaldırma kuvvetini azaltmak ve yüksek
hızlarda aracın yol tutuşunu artırmak için araç dış yüzeyine monte edilen profil.

saat yönünde (Alm. Uhrzeigersinn, m; Fr. rotation à droite, f; sens des aiguilles d'une montre, m; İng.
clockwise) mak. Dairesel harekette, hareket yönünün saat kollarının dönüş yönü ile aynı olması; eşanlam: saat
yönü.

saat yönünün tersi (Alm. Gegenuhrzeigersinn, m; Fr. dans le sens inverse des aiguilles d'une montre; sens
gauche, m; İng. anti clockwise; counter clockwise) mak. Dairesel harekette, hareket yönünün saat kollarının
dönüş yönünün tersine olması; eşanlam: saatin tersi yönde.

sabit akış tankı (Alm. Mariottesche Flasche, f; Fr. réservoir à débit constant, m; İng. constant flow reservoir;
Mariotte’s bottle) mak. Bir hazneden hava girişi ve çıkan sıvı arasındaki basınç farkını sabit tutarak sürekli aynı
miktarda sıvı akışı olmasını sağlayan düzenek.

sabit dingil (Alm. feste Achse; Fr. essieu rigid; İng. fixed axle) mak. Yük taşımacılığında kullanılan araçların ön
ve arka askı sistemlerinde, tekerlerle birlikte dönmeyen, dolayısıyla bir tekerin yaylanmasının diğer tekeri
etkilediği aks çeşidi.

sabit hacim özgül ısısı (Alm. spezifische Wärme bei konstantem Volumen, f; Fr. chaleur spécifique à volume
constante, f; İng. specific heat at constant volume) mak. Sıkıştırılabilir bir maddenin birim kütlesinin sıcaklığının,
sabit hacimde bir birim artması için alması gereken ısı niceliği.

sabit hacimli çevrim (mak. Otto çevrimi) (Alm. Otto-Kreisprozess, m; Fr. cycle à volume constant, m; İng. Otto
cycle) mak. Buji ateşlemeli veya benzinli motorların çalışmasının termodinamik incelenmesinde kullanılan ve ısı
girişinin sabit hacimde olduğu varsayılan sistem.

sabit hız mafsalı (Alm. Doppelgelenk, m; Fr. joint homocinétique, m; İng. constant velocity joint; CV joint;
homokinetic) mak. Eksenlerinin bağlantı noktasında oluşturduğu açı değişken olan ve iki mil arasında sabit
dönme hızında güç iletimi yapmak için kullanılan makine elemanı.

saf madde (Alm. reiner Stoff, m; Fr. matière pure, f; İng. pure substance) 1. gıda. Her noktasında aynı ve
değişmeyen bir kimyasal bileşime sahip olan madde. 2. mak. Kendisinden başka hiçbir bileşen içermeyen madde.

saf makaslama durumu (Alm. Zustand der reinen Abscherung, m; Fr. état de cisaillement pur, m; İng. state of
pure shear) mak. Bir katı cismin veya katı cisim varsayılarak modellenmiş bir kontrol hacminin herhangi bir
kesitinde gerilme vektörlerinin kesit düzleminde olduğu durum; eşanlam: basit kayma durumu.

saklama koşulları (Alm. Lagerbedingungen, f; Fr. conditions de stockage; İng. storage conditions) mak. Bir
depoda bulunan malzemelerin depolandıkları sürece bulunacakları ortamın tutulması gereken sıcaklık ve nem
oranı; eşanlam: depolama koşulları.

salınım üreteci (Alm. Oszilator, m; Fr. oscillateur; İng. oscillator) 1. elk. Herhangi bir dalga biçiminde ve kararlı
periyodik akım ya da gerilim üreten elektrik devresi, osilatör, salınıcı. 2. mak. Zaman içinde kendisini tekrarlayan
hareket üretmek için kullanılan cihaz.

salmastra (Alm. Dichtpackung, f; Fr. garniture de joint, f; garniture d'étanchéite, f; İng. packing
seal) mak. Özellikle makinelerde birbirine sıkıca değen iki yüzey arasına yerleştirilerek, bu yüzeyler arasına su,
buhar ya da yağların sızmasını önleyen urgan.

salmastra kutusu (Alm. Stopfbuchse, f; Stopfbüchse, f; Fr. presse-étoupe, f; İng. packing box; stuffing
box) mak. Akışkan geçirmezliğini sağlamak üzere mil yatağı gibi biri hareketli, diğeri sabit bulunan iki makina
parçası arasında yer alan ve hız, basınç, sıcaklık, ortam akışkanının kimyasal özellikleri gibi faktörlere göre
seçilmesi ya da tasarımlanması gereken parça.
salyangoz gövde (Alm. Volute, f; Fr. volute, f; İng. volute) mak. Merkezkaç hareketli pompa ve kompresörlerde
bulunan ve akışkanın kinetik enerjisinin basınç enerjisine döndürüldüğü salyangoz biçimindeki pompa veya
kompresör gövdesi.

salyangoz pompa (Alm. Spiralgehäusepumpe, f; Fr. pompe à volute, f; İng. volute pump) mak. İçinde çarkın ve
difüzörün (gerekli ise) bulunduğu salyangoz adı verilen bir gövde ile çarktan çıkan sıvının kinetik enerjisinin
basınç enerjisine dönüştürüldüğü merkezkaç, rotadinamik pompa.

sanal yerdeğişim (Alm. virtuelle Verrückung; Fr. mouvement virtuel; İng. virtual displacement) mak. Bir mekanik
sistemin hareketini analiz edebilmek için varsayılan, sistem kısıtları ile uyumlu sonsuz küçük yerdeğişimlerden
herhangi biri.

sandviç vana (Alm. Ventilblock, m; Fr. appareils accouplés; İng. sandwich valve) mak. Üzerinde herhangi bir
bağlantı elemanı (flanş, diş) olmayan 2 boru flanşı arasına yerleştirilip flanşların sıkıştırması ile tesisata bağlanan,
uzunluğu ve ağırlığı daha az olan vana.

santrifüj avans (Alm. Fliehkraftregler, m; Fr. avance centrifuge, f; İng. centrifugal advance) mak. İçten yanmalı
motorlarda, ateşleme zamanını merkezkaç kuvvetine bağlı olarak ayarlayan ünite; eşanlam: otomatik avans,
merkezkaç avansı.

santrifüj pompa bkz. mak. merkezkaç pompa.

saplama (Alm. Stehbolzen, n; Fr. goujon, m; İng. stud bolt) mak. İç içe geçen veya başka bir gövde üzerine
eklenen bir parçanın bağlantısı için kullanılan, türlü kalınlık ve uzunlukta, bir yanı yivli, yuvarlak metal kama.

sapma dairesi yarıçapı (Alm. Lenkrollradius, m; Fr. déport de l'axe de pivot de fusée, m; déport de l'axe de
pivotement, m; İng. king-pin offset at ground; roll radius; scrub radius) mak. Duran bir taşıtın tekerleklerinin
saptırılmasında kullanılıp bir yuvarlanma hareketi sağlayan ve king-pin ekseninin yeri kestiği nokta ile tekerlek-yer
temas bölgesinin merkezi arasındaki, taşıt eksenine dik düzlemdeki mesafe.

saptırma vanası (Alm. Bypassventil, n; Umgehungsventil, n; Fr. clapet de dérivation, m; İng. by-pass valve;
bypass valve) mak. 1. Akışkan basıncı belirli bir eşiği aştığında açılarak akışkanın bir kısmını başka yere
yönlendiren vana; eşanlam: yangeçiş vanası. 2. Havalı veya hidrolik sistemlerde akışkanın devre dışına
çıkarılması için kullanılan vana; eşanlam: baypas vanası.

sarkaç (Alm. Pendel, n; Fr. pendule, m; İng. pendulum) mak. Bir ucu sabit bir noktaya asılmış, kütlesi ihmal
edilen bir ip ya da çubuk ile diğer uca bağlanmış bir kütleden oluşan salınıcı düzenek.

sarmal dişli (Alm. Schrägstirnrad, n; Schrägzahnrad, n; Fr. engrenage hélicoïdal; roue hélicoïdale; İng. helical
gear) mak. Dişlerin, teker ekseni ile bir açı yapacak biçimde dizili olduğu dişli; eşanlam: helis dişli.

sarsaç (Alm. Vibrator, n; Fr. vibrateur, m; İng. vibrator) mak. Elektrikle çalışıp sarsma devinimi oluşturarak bunu
içinde bulunduğu ortamlara aktaran aygıt, örneğin beton karışımlarını kalıplara yerleştirmede kullanılan aygıt;
eşanlam: vibratör.

sarsak besleyici (Alm. Schüttelrutsche, f; Fr. distributeur vibrant, m; İng. vibrating feeder; vibratory
feeder) mak. Endüstriyel üretimde çok sayıda küçük parçayı titreştirerek hareket ettirip yerçekimi ile aşağı kayıp
ilgili makineye beslenmesini sağlayan düzenek; eşanlam: titreşimli besleyici.

Savonius rotoru (Alm. Savoniuser Rotor; Fr. rotor Savonius, m; İng. Savonius rotor) mak. Rüzgâr kuvvetini şaft
momentine çeviren alet.

saydam cisim (Alm. durchlässiger Körper, m; Fr. corps transparent, m; İng. transparent body) mak. Bir yüzüne
düşen ışınım enerjisinin tamamını arka yüzüne geçiren cisim, geçirgen cisim.

sayısal kontrol (Alm. numerische Steuerung; Fr. contrôle numérique, m; İng. numerical control) mak. Üretim
tezgâhlarının bilgisayar denetiminde ve sayısal veriler kullanılarak denetlenmesi.

sayısal örgü (Alm. numerisches Gradnetz, n; Fr. grille numérique, f; İng. numerical grid; numerical
mesh) mak. Sonlu eleman, sonlu farklar veya sonlu hacim gibi sayısal yöntemlerde fiziksel uzayın
ayrıklaştırılması sonucu ortaya çıkan noktalar kümesi, sayısal kafes.
sayısal örgü üretimi (Alm. Gittergenerierung, f; Netzgenerierung, f; Fr. génération de tréillis, f; maillage, m; İng.
grid generation; mesh generation) mak. Sonlu eleman, sonlu farklar veya sonlu hacim gibi sayısal yöntemlerde ve
bilgisayar grafiğinde fiziksel uzayın ayrıklaştırılması, modellenebilmesi ve bilgisayarda işlenebilmesi amacıyla
poligonal ya da poliedral yapılar oluşturma.

segman bkz. mak. piston halkası.

segman ağız aralığı (Alm. Kolbenringlücke, f; Kolbenringstoß, m; Fr. coupe de segment, f; jeu en bout du
segment de piston, m; İng. piston ring end gap; piston ring gap) mak. İçten yanmalı motorlarda silindire
yerleştirilmiş durumdaki segmanın uçları arasındaki aralık.

segman oyuğu (Alm. Kolbenringnut, f; Fr. gorge de segment de piston, f; İng. piston ring groove) mak. İçten
yanmalı motor pistonların segmanların takılması için açılmış oyuk.

sentetik yağ (Alm. synthetisches Öl, n; Fr. huile synthétique, f; İng. synthetic oil) mak. Rafinerilerde işlenen
petrolden, yağlama için kullanılmak üzere, çeşitli katkı kimyasallar eklenerek üretilen yağ; eşanlam: yapay yağ.

sentil (Alm. Spaltlehre; Feinmesslehre, f; Fühlerlehre, f; Ventillehre, f; Fr. cale d’épaisseur, f; jauge d'épaisseur, f;
İng. feeler gauge; thickness gauge) mak. İmal edilen parçaların yüzeyleri arasındaki boşlukların ölçülmesinde
kullanılan, tam ölçülü kalınlıklarda taşlanmış, sertleştirilmiş şeritler; eşanlam: aralık mastarı.

serbest akım çizgisi akışı (Alm. freier Stromlinienfluss, m; Fr. flux de ligne de courant libre, f; İng. free streamline
flow) mak. Akışkanlar mekaniğinde, bir küt cismin arkasındaki iz akışında olduğu gibi bilinmeyen bir serbest
yüzey içeren ve bu serbest yüzeyin çözümün bir parçası olarak tayin edildiği çözüm yöntemi.

serbest burgaç (Alm. freier Wirbel, m; Fr. vortex libre, m; İng. free vortex; irrotational vortex) mak. Akışkan
parçacıklarının sabit bir merkez etrafında çevrinti içermeyen düzgün dairesel hareket yaptıkları ve hızlarının
merkezden uzaklaştıkça yarıçapla ters orantılı olarak azaldığı potansiyel akış durumu.

serbest cisim diyagramı (Alm. baustatische Skizze, n; Fr. diagramme de corps libre en équilibre, m; diagramme
du corps isolé, m; İng. force diagram; free-body diagram) mak. Bir yapı ya da makine elemanı gibi bir cismin,
etrafındaki cisimleri çizmeden bu cisimlerin sadece üzerine uyguladığı kuvvet ve momentler gibi etkiyen fiziksel
büyüklükler olarak gösterildiği diyagram.

serbest dönüş kavraması (Alm. Freilaufkupplung, f; Freilauf, m; Fr. embrayage à roue libre, m; İng. freewheel
clutch; overrunning clutch) mak. Güç aktarımı yapan iki mil arasında hareketi sağlayan milin diğerinden daha hızlı
döndüğünde mekanik olarak iki milin bağlantısını kesen eleman; eşanlam: boşaltıcı kavrama.

serbest titreşim (Alm. freie Schwingung, f; Fr. vibration libre, f; vibration naturelle, f; İng. free
vibration) mak. Bir başlangıç hareketi verilen ve daha sonra herhangi bir kuvvete maruz bırakılmayan sistemlerde
gözlemlenen titreşimler.

serbest türbülans (Alm. freie Turbulenz; Fr. turbulence libre, f; İng. free turbulence) mak. Cidarların etkisinin
ihmal edilebildiği durumda, akışkan yığınının kendi içinde oluşturduğu türbülans.

serbest yüzey (Alm. Flankenfläche, f; Fr. face de dépouille, f; İng. flank face) mak. Talaşlı şekillendirmede
kullanılan kesici takımların işlenen parça ile temas halinde olduğu kısmı; eşanlam: yanak.

seri bağlı yaylar (Alm. hintereinander geschaltete Federn, pl; in Reihe geschaltete Federn, pl; Fr. ressorts
connectés en série, pl; İng. series connected springs) mak. Yayların uç uca eklendiği ve toplam yerdeğiştirmenin
yayların tek tek yerdeğiştirmelerinin toplamına eşit olduğu yaylar.

servo kontrol (Alm. Servo-Steuerung, f; Fr. servo-commande, f; İng. servo control) mak. Bir sistemin çıkışını,
belirli bir değişim aralığı içinde çeşitli değerler alabilen bir ayar değeri etrafında tutmak için tasarlanmış
denetleyici.

servo vana (Alm. Servoventil, n; Fr. servo-vanne, f; İng. electrohydraulic servo valve; servo valve) mak. Sayısal
ya da analog kumanda işaretleriyle elektriksel olarak çalıştırılan ve iş elemanına hidrolik akışını kontrol eden
vana.
ses basıncı (Alm. Schalldruck, m; Fr. pression acoustique, f; İng. acoustic pressure; sound
pressure) mak. Pascal birimiyle ölçülen ve bir ortamın atmosferik basınç koşullarından ses dalgalarının yarattığı
basınç ile farklılaşmasının değeri; eşanlam: akustik basınç.

ses basıncı düzeyi (Alm. Schalldruckpegel, m; Fr. niveau de pression acoustique, m; İng. sound level; sound
pressure level) mak. Etkin ses basıncının bir referans değere oranının birimi desibel (dB) olan logaritmik değeri.

ses yutucu (Alm. Schalldämpfer, f; Fr. amortisseur de bruit; İng. sound absorber) mak. Ses enerjisini, bir
ortamdan geçerken ya da bir yüzeye çarptığında genellikle ısı gibi başka bir enerji şekline dönüştüren malzeme
ya da düzen; eşanlam: ses soğurucu.

sesaltı akış (Alm. Unterschallströmung, f; Fr. écoulement subsonique, m; İng. subsonic flow) mak. Akışkanlar
mekaniğinde, akış hızının ortamdaki ses hızının altında olduğu akış tipi.

sessiz zincir (Alm. geräuschlose Kette, f; Fr. chaîne silencieuse, f; İng. silent chain) mak. Çark dişi şeklinde
parçaların bir sıra halinde birleştirilmesi ile oluşturulan ve yüksek hızda güç aktarımı için tercih edilen zincir türü.

setan sayısı (Alm. CZ; Cetanzahl, f; Fr. indice de cétane, m; İng. cetane number; CN) mak. Dizel motorunda
kullanılan yakıtın tutuşma gecikmesi eğilimini gösteren ve değeri yükseldikçe tutuşma gecikmesinin azaldığına
işaret eden sayı.

seviye göstergesi (Alm. Füllstandanzeige, f; Fr. indicateur de niveau, m; İng. level gauge) mak. Herhangi bir
sistem, ünite veya tanktaki yağlama yağı, yakıt, su, çamur vb. akışkanların seviyelerini göstermede kullanılan
genellikle ısıya dayanıklı şeffaf cam, mika veya benzeri malzemeden yapılmış gösterge.

seyir sınırları (Alm. Zugvermögengrenzen, pl; Fr. limites de traction, pl; İng. traction limits) mak. Bir taşıtın
çıkabileceği en fazla yokuş eğimi, gerçekleştirebileceği en yüksek ivme, çekebileceği en büyük kuvvet ve
varabileceği en yüksek hız özellikleri.

seyrelme şoku (Alm. Verdünnungsshock, m; Fr. choque de raréfaction, f; İng. rarefaction shock) mak. Şok
bölgesinde yoğunluğun azalarak akış hızının ses hızının altındaki bir değerden ses hızının üstündeki bir değere
değiştiği, ancak fiziksel olarak gözlemlenmeyen şok dalgası.

sıcak geçme (Alm. Schrumpfpassung, f; Schrumpfenlassen, n; Fr. ajustage par contraction, m; İng. shrink
fit) mak. Montaj sırasında bir parçayı sıkı bir biçimde bir yuvaya oturtmak amacıyla önce soğutmayla küçültüp
olağan sıcaklıktaki genleşmesinden yararlanma.

sıcak izostatik basınçlama (Alm. heiß-isostatisches Pressen; Fr. pressage isostatique à chaud, m; İng. HIP; hot
isostatic pressing) mak. Metal ve seramik malzemelerin içerisindeki mikro gözenekleri ve boşlukları azaltmak
amacıyla malzemenin asal gaz dolu bir kapta yüksek sıcaklık ve basınçta tutulması işlemi.

sıcak kamaralı döküm (Alm. Warmkammer-Druckgießen, n; Fr. coulage sous pression à chambre chaude, m;
İng. hot chamber die casting) mak. Ergitme ocağının döküm presi ile birlikte bulunduğu enjeksiyon döküm
yöntemi.

sıcak su kazanı (Alm. Heizkessel, m; Fr. chaudière à eau chaude, f; İng. hot-water heating boiler; hot water
boiler) mak. Giriş suyunun sıcaklığını, onu buharlaştırmaksızın yükselten kazan.

sıcaklığa duyarlı emniyet vanası (Alm. thermisches Sicherheitsventil; Fr. clapet de décharge thermique, m; İng.
thermal relief valve) mak. Kapalı ortamda/tankta bulunan bir maddenin sıcaklık artışı ile genleşmesinin yüksek
basınç yaratmasını engellemek için kullanılan ve gaz sıvı çıkışına izin vererek basıncı düşüren vana; eşanlam:
termik emniyet vanası.

sıfırlar (Alm. Nullen, pl; Fr. zéros, pl; İng. zeros) mak. Doğrusal dinamik sistemlerin analizinde, sistemin karmaşık
frekans aktarım fonksiyonunun pay polinomunun kökleri.

sıkı düzen altıgen yapı (Alm. hexagonales Kristallsystem; hexagonal dichteste Kugelpackung, f; Fr. structure
hexagonale compacte, f; İng. HCP structure; hexagonal close-packed structure) mak. Altıgen sistemdeki üç
kristalin boşluksuz yan yana gelmesiyle oluşturduğu kristal yapısı.
sıkı geçme (Alm. Presspassung, f; Presssitz, m; Treibsitz, m; Fr. ajustement à la presse, m; frettage, m; İng.
friction fit; interference fit; press fit) mak. Biri öbürünün deliğine ya da oluğuna girecek şekilde imal edilmiş iki
makine parçasının birbirinin içine sıkı bir şekilde yerleştirilmesi ve sürtünme kuvveti ile bir arada tutturulması;
eşanlam: pres geçme.

sıkışabilir akış (Alm. kompressible Strömung, f; Fr. écoulement compressible, m; İng. compressible
flow) mak. Akışkan hızında büyük değişimlerin görüldüğü, Mach sayısının 0,3'ten büyük olduğu akışlar; eşanlam:
sıkıştırılabilir akış.

sıkıştırılamaz akış (Alm. inkompressible Strömung, f; Fr. écoulement incompressible, m; İng. incompressible
flow) mak. Akışkanlar mekaniğinde, sıvılarda veya ses hızına göre düşük hızla akan gazların akışında olduğu
gibi, akışkan yoğunluğun sabit kaldığı akış tipi.

sıkıştırma basıncı (Alm. Kompressionsdruck, m; Fr. pression de compression, f; İng. compression


pressure) mak. İçten yanmalı motorlarda yanma olayı başlamadan önce sağlanan basınç; eşanlam: kompresyon
basıncı.

sıkıştırma bileziği (Alm. Kompressionsring, m; Verdichtungsring, m; Fr. anneau de compression, m; segment


d'étanchéité, m; İng. compression ring) mak. İçten yanmalı motorlarda ya da pistonlu tip kompresörlerde yüksek
basınç altındaki gazların piston-silindir yüzeyi arasından kaçmasına engel olmak için kullanılan halka biçimindeki
parça; eşanlam: piston segmanı, sızdırmazlık halkası.

sıkıştırma hacmi (mak. ölü hacim) (Alm. Totraum, m; Fr. espace mort, m; İng. clearance volume; top dead center
volume) mak. İçten yanmalı motorlarda piston üst ölü noktada olduğunda piston ile silindir kafası arasında kalan
yanma odası minimum hacmi.

sıkıştırma kuvveti (Alm. Presskraft, f; Fr. force de compression, f; İng. pressing force) mak. Bir katı cismin veya
katı cisim varsayılarak modellenmiş bir kontrol hacminin karşıt kesitlerinde sıkıştırma yönünde etkiyen kuvvet;
eşanlam: basma kuvveti.

sıkıştırma oranı (Alm. Verdichtungs-Verhaltnis, n; Fr. rapport volumétrique de compression, m; taux de


compression, m; İng. compression ratio) mak. Piston alt ölü noktada iken ölçülen silindir hacminin, piston üst ölü
noktada iken ölçülen ölü hacme oranı.

sıkma geçme (Alm. Klemmverbindung, f; Fr. joint serré; agrafage, m; İng. clamp joint; clamped joint) mak. Basınç
kuvvetlerinin oluşturduğu momenti iletmek üzere, makine parçası gövdesinin mil üzerine cıvata ile
sıkılması suretiyle sağlanan birleştirme işlemi.

sıkma torku (Alm. Anziehdrehmoment, n; Fr. couple de serrage, m; İng. tightening torque) mak. Cıvatalı
bağlantıların emniyetle kullanılabilmesi ve kullanıldığı yerde bir arada tuttuğu parçalara zarar vermemesi için o
bağlantıya özgü uygulanması gereken moment.

sınır elemanları yöntemi (Alm. Randelementmethode, f; Fr. méthode des éléments finis de frontière, m; İng.
boundary element method) mak. İntegral denklemleri haline dönüştürülen doğrusal kısmi diferansiyel
denklemlerin, modellenen bölgenin sınırlarının elemanlara bölünmesi ve denklemlerin bu elemanlar için
ayrıklaştırılarak çözülmesi şeklinde uygulanan bir sayısal analiz yöntemi.

sınır katman öteleme kalınlığı (Alm. Grenzschichtverdraengungsdicke, f; Fr. épaississeur de deplacement, f;


İng. displacement thickness) mak. Sınır katmanı içindeki kütle debisi azalmasına eşit ölçüde, sınır dışındaki hızla
bulunacak debiye sahip katman kalınlığı.

sınır tabaka andırımı (Alm. Grenzschichtähnlichkeit, n; Fr. analogie de couche limite, f; İng. boundary layer
analogy) mak. Akışkanlar mekaniğinde momentum, ısıl ve derişiklik sınır tabakalarında hız, sıcaklık ve derişiklik
profillerinin aynı matematiksel fonksiyon ile modellenebilmesi.

sınırlı kaymalı diferansiyel (Alm. Sperrdifferenzial, n; Fr. différentiel à glissement limité, m; İng. limited-slip
differential) mak. Taşıtlarda bir tekerlek kaydığında diğerine tork transferi sağlayan diferansiyel tipi.

sıra tipi motor (Alm. Reihenmotor, m; Fr. moteur avec cylindres en ligne, m; moteur en ligne, m; İng. in-line
engine; straight engine) mak. Silindirleri bir eksen üzerinde yan yana sıralanmış olan içten yanmalı motor tipi;
eşanlam: sıra motor.
sıvama (Alm. Metalldrücken, n; Fr. repoussage, m; İng. conventional spinning; metal spinning) mak. Sac
parçaların tornalama benzeri dönel hareketle bir kalıp üzerine yatırılarak şekil verilmesi; eşanlam: metal sıvama.

sıvı sürtünme (Alm. Flüssigkeitsreibung, f; Fr. frottement fluide, m; frottement visqueux, m; İng. fluid
friction) mak. Temas halinde olan iki ağdalı sıvı yüzeyin arasındaki sürtünme olayı.

sıyırma açısı (Alm. hinterer Überhangwinkel, m; Fr. angle de porte-à-faux arrière, m; angle d'attaque arrière, m;
İng. angle of departure; departure angle; rear incidence angle) mak. Bir taşıtın rampadan düz bir yola inerken
aracın arkasını yere sürtmeden inebileceği en dik rampa açısı.

sızdırma (Alm. Wasserabsonderung, f; Entlüften, n; Fr. purge, f; İng. bleeding) mak. Bir akış makinesinde
sistemin düzgün çalışmasını sağlamak ya da başka bir amaçla kullanılmak üzere akışkanın bir bölümünün
ayrılması; eşanlam: kanatma.

sızdırma vanası (Alm. Ablassventil, n; Entleerventil, n; Fr. purgeur, m; robinet de purge, m; İng. bleeder; bleeder
valve; purger) 1. gıda. Otoklavın üzerinde bulunan, fazla buharı dışarı atmak için kullanılan vana. 2. mak. Bir
kapalı hidrolik sistemdeki sıvıların rutin olarak değiştirilmesi gerektiğinde açılan vana.

sızdırmazlık bileziği (Alm. Dichtring, m; Gleitring, m; Fr. bague d'étanchéité, f; joint torique, m; İng. O ring; O ring
seal; seal ring; toric ring) mak. Pompalarda ya da hareketli/hareketsiz devre ve ünitelerde sıvının dışarı kaçmasını
veya dışarıdan hava girişini önlemekte kullanılan eleman.

sızdırmazlık testi (Alm. Dichtheitsprüfung, f; Fr. essai d'étanchéité, m; İng. leakage test) mak. Basınçlandırılmış
ve renklendirilmiş su, hava veya yanıcı olmayan gazlar kullanarak ekipmanların kaçak tespitinde kullanılan bir
tahribatsız test yöntemi.

sibop bkz. mak. supap.

silecek (Alm. Scheibenwischer, m; Fr. essuie-glace, m; İng. windshield wiper) mak. Yağmurlu, karlı hava
şartlarında camı silerek temizlemeye yarayan ucu kauçuk veya silikonlu kol düzeneği.

silindir (Alm. Zylinder, m; Fr. cylindre, m; İng. cylinder) 1. inş. Yol yapımında toprağı sıkıştırarak düzleştirmek için
kullanılan motorlu araç. 2. mak. Pistonun içinde git gel hareketi yaptığı ve yanma odasının yanal sınırlarını
oluşturan motor elemanı. 3. müh. Bir eksen doğrusundan eşit uzaklıktaki noktaların tanımladığı yüzeyden oluşan
temel geometrik şekil.

silindir çapı (Alm. Bohrungsdurchmesser, m; Fr. diamètre d’alésage, m; İng. bore diameter) mak. İçten yanmalı
motorda pistonun içinde git gel hareketini yaptığı silindirin çapı.

silindir gömleği (Alm. Laufbuchse, f; Fr. chemise de cylindre, f; İng. cylinder liner) mak. İçten yanmalı motorda
pistonun içinde git gel hareketini yaptığı silindirin motor gövdesine takılabilir ayrı bir parça olarak üretilmiş hali.

silindir hacmi bkz. mak. süpürme hacmi.

silindir kafası (denz. silindir başlığı) (Alm. Zylinderkopf, m; Fr. culasse de cylindre, f; İng. cylinder head) mak. İçten
yanmalı motorda yanma odası sınırlarından birini oluşturan ve üzerinde emme, egzoz supaplarını ve kanalları ile
buji veya yakıt enjektörlerini barındıran motor elemanı.

silindir kapatma (Alm. Zylinderabschaltung, f; Zylinderdeaktivierung, f; Fr. désactivation de cylinders, f; İng.


cylinder deactivation) mak. Birden fazla silindiri olan içten yanmalı motorlarda, kısmi yük altında, yakıt tüketimini
azaltmak amacıyla bir veya daha fazla silindirde yakıt yanmamasına olanak veren sistem; eşanlam: silindir
pasifleme.

silindir sırası (Alm. Zylinderbank, f; Zylinderreihe, f; Fr. rangée de cylindres, f; İng. cylinder bank) mak. Silindir
düzenleri “I” sıralı olmayıp “V” veya yıldız şeklinde düzenlenmiş motorlarda her bir silindir sırasına verilen
isimlendirme.

silisyum tınlaşımlı basınç algıcı (İng. silicon resonance pressure transducer) mak. Daha ucuza mal etmek ve
daha iyi ölçme doğruluğu sağlamak üzere silisyum ve tınlaşımlı yapıların kullanıldığı basınç algılayıcısı.
sistem hatası (Alm. Systemfehler, n; Fr. erreur système, f; İng. system error) mak. Kontrol sistemlerinde bir
değişkenin istenen değeri ile anlık ölçülen değeri arasındaki fark.

sistem tepkisi (Alm. Systemsantwort, f; Fr. réponse du système, f; İng. system response) mak. Dinamik bir
sistemin çıkışının girişinin fonksiyonu olarak ifadesi; eşanlam: sistem cevabı.

skaler bkz. mak. sayıl.

soğuk kalıptan çekme (Alm. Kaltfließpressen, n; Fr. extrusion à froid, f; İng. cold extrusion) mak. Oda
sıcaklığında şekil alabilme kabiliyeti olan metal ve alaşımlarının, tavlama yapılmaksızın ekstrüzyon işlemine tabi
tutulması; eşanlam: soğuk ekstrüzyon.

soğuk kamaralı döküm (Alm. Kaltkammer-Druckgießen, n; Fr. coulage sous pression à chambre froide, m; İng.
cold chamber die casting) mak. Sıvı metalin pota veya kepçe ile taşınarak presin silindirine konulduğu ve piston
aracılığıyla kalıp içine iletildiği pres döküm yöntemi.

soğurganlık (Alm. Absorbanz, f; Absorptivität, f; Fr. absorptivité, f; capacité d'absorption, f; pouvoir d'absorption,
m; İng. absorption capacity; absorption power; absorptivity; spectral absorbance) mak. Bir dalga boyunda yutulan
ışınım enerjisinin aynı dalga boyunda gelen ışınım enerjisinin yüzdesi olarak ifadesi.

soğurmalı soğutma (Alm. Absorptionskälteerzeugung, f; Fr. refroidissement à absorption, m; İng. absorption


refrigeration) mak. Buharlaşarak soğutma sağlamış olan gazın tekrar sıvılaştırılması ve bunu soğuran bir sıvının
sıkıştırılmasıyla gerçekleştirilen soğutma sistemi.

soğurmalı soğutma çevrimi (Alm. Prozeß der Absorptionskühlung, m; Fr. cycle de réfrigération à absorption, m;
İng. absorption refrigeration cycle) mak. Buharlaşırken soğutma sağlayan soğutkanı, onu soğuran sıvıyı
sıkıştıran, ardından ayrıştırıp çevreye ısı atarak sıvılaştıran soğutma yönteminde, soğutkan ve soğurucunun
termodinamik çevrimleri.

soğutma sistemi (Alm. Kühlanlage, f; Fr. circuit de refroidissement, m; İng. cooling system) mak. Güvenilirlik,
verimlilik ve konfor gereksinimleri uyarınca, bir yapı ya da aygıtın sıcaklığını belirli bir değeri geçmesini önlemekte
kullanılan sistem.

soğutma yükü (Alm. Kühllast, m; Kältebedarf, m; Fr. charge calorifique, f; charge de refroidissement, f; demande
de froid, f; İng. cooling load; heat load; refrigeration duty) mak. Belirli bir ortamdan soğutma gereksiniminin en
büyük olduğu birim zamanda uzaklaştırılması gereken ve tipik Watt veya BTU olarak ölçülen ısı miktarı.

soğutucu akışkan (Alm. Kühlmittel, n; Kältemittel, n; Fr. caloporteur, m; réfrigérant, m; İng. coolant; cooling
agent; refrigerant) mak. 1. Bir aygıtın içinden veya etrafından akarak ısınmasını engelleyen ve aygıt tarafından
üretilen ısıyı kullanılmak veya atmosfere atılmak üzere başka cihazlar taşıyan akışkan. 2. Bir soğutma sisteminin
soğutucusunda ısı emerek ve yoğuşturucusunda ısı atarak soğutmayı sağlayan ve genellikle alçak sıcaklıklarda
hızla gazlaşan sıvı özelliği akışkan; eşanlam: soğutkan.

somun (Alm. Mutter, f; Schraubenmutter, f; Fr. coinceur, m; écrou, m; İng. nut) mak. Cıvatanın takılması için diş
açılmış bir deliği olan dış yüzeyine anahtar takılmasına uygun olması için altıgen şeklinde hazırlanmış prizmatik
bağlantı parçası.

son değer teoremi (Alm. Grenzwertsatz, n; Fr. théorème de la valeur finale, f; İng. final value
theorem) mak. Zamana bağlı bir fonksiyonunun zaman sonsuza gittiğindeki değerinin, fonksiyonun Laplace
dönüşümünün sıfır argümanında hesaplanmasıyla elde edildiğini belirten teorem.

sonik nokta (Alm. Schallgrenzpunkt, m; Fr. point sonique, m; İng. sonic point) mak. Sıkıştırılabilir akış için çizilen
analiz diyagramlarında örneğin Fanno eğrisinde, akış hızının ses hızına eşit olduğu nokta.

sonlu elemanlar yöntemi (Alm. Finite-Element-Methode, f; Methode für finiten Elemente, f; Fr. analyse par
éléments finis, f; méthode des éléments finis, f; İng. FEM; finite element analysis; finite element
method) mak. Kısmi diferansiyel denklemlerine veya tümlev denklemlerine sayısal çözümler bulunması için
geliştirilmiş bir analiz yöntemi.
sonsuz tırtıl (Alm. Raupenkette, f; Fr. chenille, f; chenille sans fin, f; İng. continuous track; endless
track) mak. Gevşek yüzeyli toprakta çalışan araçların, iç yüzeylerindekiiki dişli tekerlek tarafından hareket ettirilen,
birbirlerine oynak biçimde bağlı parçalardan oluşan, zincire benzer yürüyüş takımı.

sonsuz vida mekanizması (Alm. Schneckenantrieb, n; Fr. entraînement par vis sans fin, m; İng. worm gear
mechanism) mak. Birbirine dik bir vida ve dişli ile dönüş eksenini 90 derece saptıran, güç aktarımı mekanizması.

sömel 1. (Alm. Fundamentplatte, f; Fr. semelle, f; İng. footer; footing) mak. Demiryolu raylarının dayandığı
traverslerin yükünü daha geniş alana aktaran elemanlar. 2. bkz. made. pabuç.

sönüm fonksiyonu (Alm. Dämpfungsfunktion, f; Fr. fonction d'amortissement, f; İng. damping


function) mak. Titreşen bir sistemin genliğinin sürtünme kayıpları nedeniyle azalmasını belirleyen fonksiyon.

sönüm oranı (Alm. Dämpfungsfaktor, m; Fr. coefficient d'atténuation, m; facteur d'amortissement, m; İng.
damping coefficient; damping factor; damping ratio) mak. Sönümlü salınım yapan bir sistemde salınımlardan, art
arda ve ters işaretli olan iki tanesinden küçüğünün büyüğüne oranı.

sönümleme elemanı (Alm. Dämpfungselement, n; Dämpfungsglied, n; Fr. amortisseur, m; İng. damper; damping
element) mak. Bir salınım hareketinin genliğinin, sürtünmelerin ve/veya dirençlerin etkisiyle azalmasını sağlayan
ve hıza bağlı olarak kuvvet oluşturan eleman; eşanlam: sönümleyici.

sönümlü doğal frekans (Alm. gedämpfte Eigenfrequenz, f; Fr. fréquence naturelle amortie, f; fréquence propre
amortie, f; İng. damped frequency; damped natural frequency) mak. Doğal frekansı w olan dinamik bir sisteme,
sürtünme kayıplarına yol açan bir sönümleyici eklendiğinde, z sönümlenme katsayısı olmak üzere değeri W 2d =
W 2 (1 - z2) olan ve doğal frekansından daha küçük olan salınım frekansı; eşanlam: sönümlü frekans.

sönümlü serbest titreşim (Alm. gedämpfte freie Schwingung, f; Fr. vibration libre amortie, f; İng. damped free
vibration) mak. Sönümleyici eleman barındıran bir sistemde başlangıç hareketi verildikten sonra herhangi bir
kuvvete maruz bırakılmadığında gözlemlenen titreşimler.

sönümlü sistem (Alm. gedämpft schwingendes System, n; gedämpftes System, n; Fr. système amorti, m; İng.
damped system) mak. Salınımları azaltma yönünde etki yapan, sönümlendirici elemanın bulunduğu dinamik
sistem.

sönümlü titreşim (Alm. gedämpfte Vibration, f; Fr. vibration amortie, f; İng. damped vibration) mak. İçerisinde
sönüm elemanı bulunduran sistemin gerçekleştirdiği, uyarımla gerçekleştirilmiş olan serbest ya da zorlamalı
titreşim hareketi.

sönümlü uyarımlı titreşim (Alm. gedämpfte erzwungene Schwingung, f; Fr. vibration forcée amortie, f; İng.
damped forced vibration) mak. Bir sönümleyici eleman barındıran bir sisteme, dışarıdan harmonik bir kuvvet
uygulandığında gözlemlenen titreşimler; eşanlam: sönümlü zorlanmış titreşim.

sözde plastik akışkan (Alm. pseudoplastisches Fluid; Fr. liquide pseudo-plastique, m; İng. pseudoplastic
fluid) mak. Ağdalıkları uygulanan makaslama gerilimi arttıkça azalan ve genellikle büyük moleküler ağırlıklı
polimer akışkanlar.

spektral salım gücü (Alm. spektrales Strahlungsvermögen; Fr. pouvoir émissif de rayonnement spectral, m; İng.
spectral emissive power) mak. Siyah cismin, tek dalga boyunda birim zamanda salımladığı enerji.

spiral dişli çark mekanizması (Alm. Schrägzahnkegelrad, m; Fr. engrenage hélicoïdal, m; İng. crossed helical
gear mechanism) mak. Birbirine paralel olmayan iki mil arasında güç aktarımı yapmak için kullanılan ve yüksek
güç aktarımı ve yüksek hızlarda düşük gürültü çıkarması nedeniyle tercih edilen mekanizma.

spot aydınlatma (Alm. Suchscheinwerfer, m; Fr. projecteur orientable, m; İng. spotlight) mak. Çok güçlü ışık
veren ve özellikle arazi ve iş makinelerinde ek olarak kullanılan ışıtaç.

Stanton sayısı (Alm. Stanton-Zahl, f; Fr. nombre de Stanton, m; İng. Stanton number) mak. Akışkana aktarılan
ısının akışkan ısıl kapasitesine oranını gösterir boyutsuz sayı.

statik 1. (Alm. Statik, f; Fr. statique, f; İng. statics) mak. Cisimlerin denge durumunu inceleyen mekanik
dalı. 2. (Alm. statisch; Fr. statique; İng. static) müh. 1. Belli zaman aralığı içinde, olayların ve nesnelerin, sürekli
denge nedeniyle bazı özelliklerinde gözlenen değişmeme durumu. 2. Gelişigüzel uzun bir sürede kayda değer
hiçbir değişikliğin yer almadığı sistemin özelliği; eşanlam: duruk.

statik basınç (Alm. statischer Druck; Fr. pression statique, f; İng. static pressure) mak. Dingin bir akışkanın,
kendi ağırlığından dolayı herhangi bir noktasına uyguladığı basınç.

statik denge (Alm. statisches Gleichgewicht, n; Fr. équilibre statique, m; İng. static equilibrium) mak. Bir cisme
etkiyen kuvvetlerin bileşkelerinin sıfır olduğu ve cismin bir referans çerçevesine göre hareket etmediği durum.

statik dengeleme (Alm. statisches Wuchten, n; Fr. équilibrage statique, m; İng. static balancing) mak. Bir cismin,
cisim dönme hareketi yapmazken üzerinde etkiyen yerçekimi kuvvetlerini dengelemek amacıyla yapılan kütle
ekleme işlemi.

statik dengesizlik (Alm. statische Unwucht, f; Fr. balourd statique, m; déséquilibre statique, m; İng. force
unbalance; static unbalance) mak. 1. Bir cisme etkiyen kuvvetlerin bileşkelerinin sıfır olmadığı durum. 2. Dönen
bir cismin eylemsizlik ekseninin dönme eksenine paralel bir şekilde ötelendiği durum.

statik sürtünme (Alm. Haftreibung, f; Ruhereibung, f; Fr. frottement au démarrage, m; İng.


stiction) mak. Birbirlerine göre hareketsiz iki yüzeyin, birbirlerine göre hareket ettirmek amacıyla kuvvet
uygulandığında ilk hareketten önce gösterdikleri direniş.

statik sürtünme katsayısı (Alm. Haftreibungskoeffizient, m; Fr. coefficient de frottement statique, m; İng.
coefficient of static friction) mak. Bir cisim ile yüzey arasında bağıl hareket olmadığı durumda cisme uygulanan
sürtünme kuvvetinin harekete dik yöndeki kuvvete oranı.

statik sürtünme kuvveti (Alm. Haftungskraft, f; Fr. force de frottement statique, f; İng. static friction
force) mak. Bir cisim ile yüzey arasında bağıl hareket olmadığı durumda cisme uygulanan sürtünme kuvveti.

statik yorulma (Alm. statische Ermüdung, f; Fr. fatigue statique, f; İng. static fatigue) mak. Bir cisimde değişken
olmayan yük altında zamanla kırılma hasarının oluşması.

statikçe belirli sistem (Alm. statisch bestimmtes System; Fr. isostatisme, m; İng. isostatic system; statically
determinate system) mak. Dış etkiler sonucu oluşan mesnet tepkisi, şekil değiştirme ve yerdeğişimlerin denge
denklemleri ile hesaplanabildiği sistem; eşanlam: izostatik sistem.

statikçe belirsiz sistem (Alm. statisch unbestimmtes System; Fr. hyperstatisme, m; İng. hyperstatic system;
statically indeterminate system) mak. Dış etkiler sonucu oluşan mesnet tepkisi, şekil değiştirme ve
yerdeğişimlerin hesabında denge denklemlerinin yeterli olmadığı sistem; eşanlam: hiperstatik sistem.

stepne (Alm. Ersatzreifen, m; Notrad, n; Fr. roue de rechange, f; roue de secours, f; İng. spare tire; spare tyre;
spare wheel; stepney) mak. Taşıtlarda bulunan yedek tekerlek.

Stokes akışı (Alm. schleichende Strömung; Kriechströmung, f; Fr. écoulement de Stokes, m; İng. creeping flow;
Stokes flow) mak. Akışkanlar mekaniğinde düşük Reynolds sayısındaki ağdalı akışlarda eylemsizlik kuvvetlerinin
yok sayıldığı, dolayısıyla basınç kuvvetlerinin sürtünme ile dengelendiği akış; eşanlam: sünme hareketi.

stokiyometrik karışım (Alm. stöchiometrisches Gemisch, n; Fr. mélange stoechiométrique, m; İng. stoichiometric
mixture) mak. Tam yanma tepkimesi oluşması için gerekli teorik en az hava miktarı ile elde edilen yakıt hava
karışımı.

strok bkz. mak. piston yolu.

strok hacmi bkz. mak. süpürme hacmi.

su borulu kazan (Alm. Waserrohrkessel, m; Fr. chaudière aquatubulaire, m; İng. water-tube boiler) mak. Alevi ve
yanma ürünü gazları kabuk içinde ve su dolu boruların etrafında olan buhar / sıcak su kazanı.

su durdurucu (Alm. Wasserabscheider, m; Fr. séparateur d'eau, m; İng. water trap) mak. Hava veya gazların
geçmesine izin veren ama sıvı haldeki suyu tutan aygıt.
su düzeyi göstergesi (Alm. Wasserstandsandmesser, m; Wasserstandsanzeiger, m; Wasserstandsglas, n; Fr.
jauge du niveau d'eau, f; indicateur du niveau d'eau, m; İng. water-gauge indicator; water-level indicator) mak. Bir
tank ya da buhar kazanındaki su düzeyini gösteren cam boru ya da aygıt; eşanlam: tesviye şişesi.

su iniş borusu (Alm. Fallrohr, n; Fr. tuyau de descente, m; İng. downcomer; downpipe) mak. Buhar kazanının
yukarı bölgesindeki henüz ısınmamış suyun aşağı bölgeye inmesini sağlayan geniş kesitli boru; eşanlam: düşey
su borusu.

su jetli kesici (Alm. Wasserstrahlschneidemaschine, f; Wasserstrahlschneidgerät, n; Fr. découpeuse à jet d'eau,


f; machine de découpage au jet d'eau, f; İng. jet cutter; water jet cutter) mak. Dar bir lüleden çok yüksek hız ve
basınçta suyu püskürterek levhaların kesilmesinde kullanılan aygıt.

su soğutmalı (Alm. wassergekühlt; Fr. refroidi par eau; İng. water cooled) mak. Bir sistemde oluşan ısının sistem
içindeki su kanallarında veya sınır yüzeyinde dolaştırılan suya iletilerek soğutulması.

sulu çamur pompası (Alm. Dickstoffpumpe, f; Fr. pompe pour liquides chargés, f; pompe à schlamm, f; İng.
slurry pump) mak. Maden endüstrisindeki aşındırıcı ve yenime yol açan bulamaçları bir yerden başka bir yere
aktarmak için kullanılan, merkezkaçlı ya da loblu pompa.

supap (mak. sibop) (Alm. Tellerventil, n; Fr. soupape, f; İng. mushroom valve; poppet valve) mak. Motorlarda ya
da kompresörlerde akış yatağının düzlemine dik olarak yaptığı gidip gelme hareketiyle bir akışkanın geçişini
ayarlamaya yarayan kapak; eşanlam: sibop.

supap bindirmesi (Alm. Ventilüberschneidung, f; Fr. croisement des soupapes, m; İng. valve overlap) mak. İçten
yanmalı motorlarda emme ve egzoz supaplarının aynı anda açık konumda olduğu durum.

supap boşluğu (Alm. Ventilspiel, n; Fr. jeu de soupape, m; İng. valve clearance) mak. Supap sapı ile külbütör
manivelası arasındaki boşluk.

supap havalanması (Alm. Ventilflattern, n; Fr. ffolement de soupapes, m; İng. valve float) mak. İçten yanmalı
motorlarda çok yüksek motor dönüş hızlarında supapın kapanamadan tekrar açılması.

susturucu 1. (Alm. Silencer, m; Fr. inactivateur, m; İng. silencer) biyom. Baskılayıcı (represör) olarak ifade edilen
transkripsiyon düzenleme bölgelerini üzerine bağlayabilme kabiliyetinde olan ve transkripsiyonun gerçekleşmesini
engelleyen kısa DNA dizileri. 2. (Alm. Auspuffschalldämpfer, m; Auspufftopf, m; Fr. silencieux d'échappement m;
İng. muffler; silencer) mak. Hava kompresörleri ve içten yanmalı motor örneklerinde görülen ani basınç
değişiminin yol açtığı gürültüyü azaltmakta kullanılan parça.

suyla soğutma (Alm. Wasserkühlung, f; Fr. refroidissement par eau, m; refroidissement à eau, m; İng. water
cooling) 1. mak. İçten yanmalı motorlarda, yanma odası duvarlarına geçen ısının su ile soğrularak dışarı atıldığı
soğutma düzeni. 2. müh. Isının su ile aktarıldığı soğutma yöntemi; eşanlam: su ile soğutma.

süpersonik akış (Alm. Überschallströmung, f; Fr. écoulement supersonique, m; İng. supersonic


flow) mak. Akışkanlar mekaniğinde, akış hızının ortamdaki ses hızından yüksek olduğu akış tipi; eşanlam:
sesüstü akış.

süpürme (Alm. Spülverfahren, n; Fr. balayage, m; İng. scavenging) mak. İki zamanlı dizel makinelerde bir önceki
çevrimden kalan silindirdeki yanma ürünleri veya egzoz gazlarının, atmosfer basıncından biraz daha yüksek
basınçtaki hava ile silindirlerden atılması işlemi.

süpürme hacmi (mak. silindir hacmi ; mak. strok hacmi ) (Alm. Hubraum, m; Hubvolumen, n; Fr. cylindrée, f; İng.
displacement volume; stroke volume) mak. İçten yanmalı motorda pistonun üst ölü nokta ile alt ölü nokta arasında
katettiği yol boyunca silindir hacmindeki değişim.

sürekli değişken transmisyon (Alm. Umschlingungsgetriebe, n; Fr. transmission à variation continue, f; İng.
continuously variable transmission; CVT) mak. Girişindeki motor hareketini çıkışına iletirken hız aktarma oranı
basamaklı olmayan ve çıkışına uygulanan yüke göre değişebilen transmisyon sistemi.

sürekli rejim bkz. mak. kalıcı durum.


sürgülü vana (Alm. Schieber, m; Fr. soupape à tiroir, f; diaphragme de coquilles, m; İng. gate valve; slide valve;
sluice valve) mak. Akışkan geçişini, iki sızdırmazlık halkası arasında boru eksenine dik bir düzlemde kayan bir
sürgü ile kapatıp açan vana.

sürtünme direnci (Alm. Reibungswiderstand, m; Fr. résistance de frottement, f; İng. frictional


resistance) mak. Akışkan içindeki bir cisim, örneğin eğrisel gemi yüzeyi etrafındaki üç boyutlu akımda hareket
doğrultusuna ters yönde sürtünme nedeniyle oluşan direnç.

sürtünme hızı (Alm. Reibungsgeschwindigkeit, f; Schubspannungsgeschwindigkeit, f; Fr. vitesse de frottement, f;


İng. friction velocity; shear velocity) mak. Akışkana etki eden sürtünme gerilmesinin, yoğunluğa oranının karekökü
alınarak hesaplanan ve sürtünme gerilmesini hız birimi ile ifade eden büyüklük.

sürtünme kaybı 1. (Alm. Reibungsdruckverlust, m; Fr. perte de charge par frottement, f; İng. friction head; friction
loss; resistance head; viscous dissipation) inş. Bir akışkanın boru, hortum gibi kapalı ya da yarı kapalı bir kanal
içindeki akışı sırasında sürtünme nedeniyle yitirilen mekanik enerji. 2. (Alm. Reibungsverlust, m; Fr. perte par
frottement, f; İng. friction loss) mak. Bir makinenin devingen parçaları arasındaki sürtünme nedeniyle yitirilen
mekanik enerji.

sürtünme kuvveti (Alm. Reibereiskraft, f; Reibungskraft, f; Fr. force de frottement, f; İng. friction force) mak. Bir
cisim üzerine etkiyen ve cismin temasta olduğu ikinci cisim veya yüzeye göre kaymasını engelleyen veya
yavaşlatan direnç kuvveti.

sürtünmeli sönümleyici (Alm. Schwingungsreibungsdämpfung, f; Fr. amortisseur à friction, m; İng. friction


damper; frictional damper) mak. Birbirlerine göre ters yönde dönme hareketi yapan çelik levhalar ve aralarında
yüksek sönümlenme katsayılı ayar pulları bulunan, levhaları hareket ettirecek kadar büyük kuvvetler için mekanik
enerjiyi sürtünme sonucunda ısı enerjisine dönüştüren sönümleyici.

sürtünmeli tahrik (Alm. Friktionsgetriebe, m; Fr. transmission à friction, f; İng. friction drive) mak. Düşük verimi
ve oluşan yüksek ısı nedeniyle ancak düşük hızlarda ve düşük güç aktarımında kullanılan ve iki tekerlek
arasındaki sürtünme ile tekerleklerin bağlı olduğu miller arasında güç aktaran mekanizma.

sürtünmesiz akış (Alm. reibungslose Strömung, f; reibungsfreies Strömungsmedium, n; Fr. écoulement non
visqueux, m; İng. frictionless flow; inviscid flow; nonviscous flow) mak. Akışkan sürtünmesinin ihmal edildiği,
ağdalılığın sıfır kabul edildiği akış hali.

sürükleme kuvveti (Alm. Strömungswiderstand, m; Fr. force de trainée, f; force résistante, f; İng. drag force;
resistance against the flow) mak. Akışkan içindeki bir katı cismin yüzeyine hareket doğrultusunun tersi yönde ve
cismin şekline, hızına ve akışkanın ağdalığına bağlı olarak etki eden direnç kuvveti.

süspansiyon (Alm. Radaufhängung, f; Fahrwerk, n; Fr. suspension de véhicule, f; İng. suspension; wheel
suspension) mak. Taşıtlarda tekerlek ve dingil sisteminin, diğer bir deyişle yürüyen ve hareket halinde olan
parçaların araç gövdesine bağlantısını sağlayan ve yoldan gelen titreşimleri karşılayan askı donanımı; eşanlam:
askı.

sütunlu matkap tezgâhı (Alm. Senkrecht-Bohrmaschine, f; Säulenbohrmaschine, f; Vertikal-Bohrmaschine, f; Fr.


perceuse verticale, f; perceuse à colonne, f; İng. column drill; pillar drill; vertical drill) mak. Matkap milinin
bulunduğu kısım ve iş tablasının sütun eksenine döndürülerek istenilen konuma hassasiyetle getirilebildiği matkap
tezgâhı türü; eşanlam: dikey matkap tezgâhı.

şaft (Alm. Welle, f; Fr. arbre, m; İng. shaft) 1. inş. Yerin altından düşey yönde ya da dik bir açı yaparak yer üstüne
giriş ve çıkış yapısı. 2. mak. Döner makinelerde motorun kuvvetini bir noktadan başka bir noktaya aktarmaya
yarayan, genellikle silindirik metal çubuk.

şahmerdan dövme (Alm. Gesenkschmieden, n; Fr. estampage, m; forgeage par estampage, m; İng. drop
forging; stamping) mak. Bir çekiç başının kalıp üzerinde bir yüksekliğe kadar kaldırılıp bir kalıbın içinde ya da bir
örs üzerinde açıkta duran iş parçasının üzerine düşürüldüğü dövme işlemi; eşanlam: kalıpta dövme.

şamandıra 1. (Alm. Boje, f; Fr. bouée, f; İng. buoy) denz. 1. Deniz ve nehirlerde diğer yüzen cisimleri bağlamak
için kullanılan dibe, çıpa veya ağırlık ile bağlanmış, her yanı kapalı, çoğunlukla metalden yapılan yüzer cisim. 2.
Denizde yol göstermeye, bir tehlikeyi veya geçiş yolunu haber vermeye yarayan yüzer cisim. 2. (Alm. Schwimmer,
m; Fr. flotteur, m; İng. level ball; swallow buoy; swallow float) mak. Akışkan serbest yüzeyinin konumunu ölçmek
için kullanılan yüzer cisim.

şasi 1. (Alm. Chassis, n; Fr. châssis, m; İng. chassis) elk. Üzerinde baskı devre plaketleri ya da güç kaynağı gibi
elektronik bileşenlerin monte edildiği metal taşıyıcı. 2. (Alm. Fahrgestell, n; Fr. châssis, m; İng.
chassis) mak. Taşıtın ve taşıtı oluşturan çeşitli sistemlerini üzerinde bulunduran ve taşıt gövdesini taşıyan temel
yapı; eşanlam: çatkı.

şasi numarası (Alm. Fahrgestellnummer, m; Fr. numéro de châssis, m; İng. chassis number; vehicle
identification number; VIN) mak. Üretici firması tarafından taşıta verilen, üretilen bütün araçlarda bulunmak
zorunda olan, aracın üretildiği ülke, modeli, model yılı vb. hakkında bilgi veren, alfanumerik karakterlerden oluşan
numara.

şişirme dövmesi (Alm. Anstauchen im Gesenk, n; Fr. refoulage, m; İng. cold heading forging; upset
forging) mak. Cıvata, perçin, çivi, vida gibi çubuk biçimindeki yarı mamul iş parçalarının uç kısmının kapalı kalıp
içinde presle genişletilerek şekillendirilmesi; eşanlam: açık kalıpla yığarak dövme, yığma dövme.

şok uyarımı (Alm. Impulserregung, f; Stoßerregung, f; Fr. excitation par choc, f; İng. impulse excitation; shock
excitation) mak. Bir cismin, özellikle de makine yapı elemanlarının elastik özelliklerini ve titreşim modlarını
tahribatsız bir şekilde saptamak üzere, genellikle bir mermi aracılığıyla yaratılan darbe etkisi.

şok yükü (Alm. Schlagbelastung; Stoßbelastung, f; Fr. charge de choc, f; charge d’impact, f; İng. impact load;
shock load) mak. Bir cismin aniden ivmelenmesine, yavaşlamasına ya da durmasına yol açan kuvvet; eşanlam:
darbe yükü.

tahrik (Alm. Antrieb, m; Fr. propulsion, f; İng. propulsion) mak. Tekerlek, jet, pervane ve benzeri bir düzeneği
kullanarak bir araç veya cisme hareket kazandırmak.

tahrik kuvveti (Alm. Anregungskraft, f; Fr. excitation forcée, f; İng. excitation force) mak. Duran bir cismi harekete
geçiren veya hareket halindeki bir cismin hareketinde değişikliğe neden olan kuvvet; eşanlam: uyarım kuvveti.

tahrik mili (Alm. Antriebswelle, f; Fr. arbre de transmission, m; arbre d'entraînement, m; arbre moteur, m; İng.
drive shaft; driveshaft; driving shaft) 1. denz. Gemilerde ana makine ile pervane arasında uzanan ve güç iletimini
sağlayan mil; eşanlam: tahrik şaftı. 2. mak. Taşıtlarda motordan gelen dönme hareketini ve torku transmisyon
kutusuna ve tekerleklere ileten mil.

takım aşınması (Alm. Werkzeugabnutzung, f; Fr. usure de l’outil, f; İng. tool wear) mak. Kesici takımın işlenen
makine parçasıyla sürtünmesi sonucu iş göremez duruma gelmesi.

takım geometrisi (Alm. Werkzeuggeometrie, f; Fr. géométrie de l’outil, f; İng. tool geometry) mak. Talaşlı imalatta
malzemenin istenen şekil ve boyutta işlenebilmesi için takımın haiz olması gereken geometri.

takım ömrü (Alm. Werkzeugstandzeit, f; Fr. tenue de l’outil, f; İng. tool life) mak. Talaşlı imalattaki takımın sürekli
iş göremez duruma gelinceye kadar olan kullanım zaman aralığı.

takım tezgâhı (Alm. Maschinenwerkzeug, n; Fr. machine outil, f; machine à usiner, f; İng. machine
tool) mak. Talaş kaldırma işleminin yapıldığı makine.

takoz 1. (Alm. Hemmschuh, m; Radvorleger, m; Fr. cale de roue, f; İng. car stopper; wheel chock) mak. Bir taşıtın
kaymaması, kımıldamaması için tekerlekleri altına yerleştirilen tahta, plastik vb. engel. 2. (Alm. Klotz, m; Fr. billet,
m; İng. billet; block; log) orm. Tomruk ve kereste başlarının kesilmesi sırasında yuvarlak veya köşeli olarak
oluşan ve boyu en çok 20 cm olan parça.

taksimat dairesi (Alm. Teilkreis, m; Fr. cercle divisé, m; İng. divided circle) mak. Makine imalatında, tanımlanmış
bir çevre üzerinde eşit bölmeler yapılması amacıyla çizilen daire.

talaş kaldırma (Alm. Materialabtrag, m; Fr. enlevement du matérial, m; İng. material removal) mak. İşlenen
parçaya gerekli biçimi verebilmek için ucu keskin bir takımla istenmeyen kısmın ayrılması.
talaş kırıcı (Alm. Spanbrecher, m; Fr. brise-copeau, m; İng. chip breaker) mak. Sünek yapıdaki malzmelerin talaş
kaldırılması esnasında, sürekli-uzun olması istenmeyen talaşın, kırılarak kısa talaşlar duruma getirilmesi için
kesici takımın talaş yüzeyi üzerinde bulunan çeşitli geometrik formlar.

talaş oluşumu (Alm. Spanbildung, f; Fr. formation de copeau, f; İng. chip formation) mak. Talaş kaldırmada talaş
oluşması durumu.

tam gelişmiş bölge (Alm. Vollausgebildeter Bereich, m; Fr. région pleinement développée, f; İng. fully developed
region) mak. Akışın boyutsuz hız ve/veya boyutsuz sıcaklık profillerinin akış boyunca değişmediği bölge.

tam gelişmiş laminer akış (Alm. voll ausgerichtete Laminarströmung; Fr. écoulement laminaire pleinement
développé; İng. fully developed laminar flow) mak. Boyutsuz hız profilinin akış boyunca değişmediği ağdalı akış
türü.

tampon (Alm. Stoßfänger, m; Fr. pare-chocs, m; parechoc, m; İng. bumper; bumper face-bar) mak. Taşıtların ön
ve arkalarında bulunan ve düşük hızlı çarpmalarda aracın kaportasının zarar görmesini engelleyen parçalar.

tane büyümesi (Alm. Kornwachstum, n; Fr. croissance de grains, f; İng. grain growth) mak. Yüksek sıcaklıkta
kristal yapıdaki tane boyutunun artması.

tane sınırı yayınımı (Alm. Korngrenzendiffusion, f; Fr. diffusion intragranulaire, f; İng. grain boundary
diffusion) mak. Polikristal yapıdaki katılarda tane sınırında oluşan atomsal yayınım.

tane yapısı (Alm. Kornstruktur, f; Fr. structure du grain, f; İng. grain structure) mak. Kristal yapıdaki
malzemelerde tanelerin diziliş biçimi.

tanımlı akı sınır koşulu (Alm. Neuman-type Grenze, f; Fr. limite à Neuman type, f; İng. Neumann-type
boundary) mak. Akış alanı sınırında akışın tanımlandığı koşul.

tarafsız düzlem (Alm. neutrale Ebene, f; Fr. plan de fibres neutres, m; İng. neutral plane) mak. Bir kiriş ya da
çubuğun şekil değiştirmesi esnasında basma ya da çekme gerilmelerinin sıfır olduğu düzlem.

tarafsız eksen (Alm. neutrale Achse; Fr. fibre neutre, f; axe neutre, m; İng. neutral axis) mak. Bir kiriş ya da
çubuğun şekil değiştirmesi esnasında boyuna gerilme ve gerinimlerin sıfır olduğu eksen.

taşıma-sürükleme kutupsal diyagramı (Alm. Heben-Ziehen-Polardiagramm, n; Fr. traçé polaire de poussée et


de trainée, m; İng. lift-drag polar plot) mak. Akışkanlar mekaniğinde bir cismin özellikle bir kanadın üzerine
uygulanan taşıma ve direnç kuvvetlerinin veya bu kuvvetlerden hesaplanan katsayıların arasındaki bağıntının
gösterildiği grafik.

taşınım hızı (Alm. Gesshwindigkeit des Massentransportes, f; Fr. taux de transport, m; İng. transport
rate) mak. Bir akışkanın yerdeğişimiyle oluşan kütle deviniminin hızı.

taşınım ivmesi (Alm. Transportsbeschleunigung, f; Fr. accéleration de transport, f; İng. transport


acceleration) mak. Herhangi bir akışta akışkan parçacıklarının yerdeğişimi sonucu oluşan akışkan ivmesi.

taşınımla ısı geçişi (biyom. konvektif ısı aktarımı) (Alm. konvektive Wärmeübertragung, f; Fr. transfert de chaleur
par convection, m; échange convectif, m; İng. convective heat transfer) mak. Doğal ya da cebrî olarak
akışkanların devinimiyle sağlanan ısı aktarımı.

taşıyıcı yatak (Alm. Differenzialkorb, m; Fr. coussinet porteur, m; palier porteur, m; İng. carrier bearing) mak. 1.
Şaseye bağlı olan ve kardan milini taşıyan yatak. 2. Taşıtlarda diferansiyelde ayna dişlisini taşıyan yatak.

taşlama 1. (Alm. Schleifen, n; Fr. meulage, m; İng. grinding) mak. Metal işlemede aşındırıcı bir taşla veya serbest
halde bulunan sert, geometrileri karmaşık formda aşındırıcı parçacık ya da tane yığınları ile talaş kaldırma
işlemi. 2. (Alm. Klingenspiegel, m; İng. grind) müh. Bıçağın keskin uca yakın, namlu boyunca uzanan iki
tarafındaki geniş yüzey.

Taylor burgaçları (Alm. Taylorwirbel, f; Fr. tourbillons de Taylor, pl; İng. Taylor vortices) mak. Akışkanlar
mekaniğinde aynı eksen etrafında aynı yönde dönen iç içe iki silindir arasındaki sürtünmeli akışın, iç silindirin
açısal hızı belli bir değerin üzerine çıktığında oluşan burgaç hareketi.
Taylor takım ömrü denklemi (Alm. Taylor Werkzeugstandzeitgleichung, f; Fr. équation de Taylor pour tenue
d’outil, f; İng. Taylor tool life equation) mak. Takım ömrü ile kesme hızı arasında, takım ömrünün bir üssüyle
kesme hızının çarpımının sabit olduğunu belirleyen denklem.

teğet kuvvet (Alm. Tangentialkraft, f; Fr. force tangentielle; İng. tangential force) mak. Bir cismin hareket yolağına
teğet olan, doğrultu yönüne göre hareketi hızlandıran ya da yavaşlatan kuvvet bileşeni.

tek basamaklı sıkıştırma (Alm. einstufige Kompression; Fr. compression à un étage, f; İng. single stage
compression) mak. Mekanik sıkıştırma eyleminin bir pistonun itme kuvveti ve basınca duyarlı vana aracılığıyla
gerçekleştiği tek hazneli sıkıştırıcı.

tek boyutlu (Alm. eindimensional; Fr. à une-dimension; İng. one dimensional) 1. inş. Gerilme ve gerinimlerin bir
koordinat ekseninde oluşup diğer eksenlerde sıfır olduğu durum. 2. mak. Bir fiziksel olgunun ya da matematikte
bir fonksiyonun tek bir boyuta bağlı olması; eşanlam: bir boyutlu.

tek emişli pompa (Alm. Pumpe mit einzelner Saugwirkung, f; Fr. pompe à une ouïe, f; İng. single suction
pump) mak. Emişi sadece bir taraftan olan merkezkaç pompa.

tek kademeli pompa (Alm. Einstufepumpe, f; Fr. pompe monocellulaire, f; İng. single stage
pump) mak. Akışkanda basınç farkının, içinde bulunan tek bir çark tarafından sağlandığı merkezkaç pompa.

tek noktadan püskürtme (Alm. Zentraleinspritzung, f; Fr. injection monopoint; İng. single point fuel injection;
single point injection; throttle body fuel injection) mak. Çok silindirli motorlarda her bir silindire ayrı ayrı yakıt
püskürtme enjektörü kullanımı yerine tüm silindirlerin yakıtının tek bir enjektör ile gönderilmesi.

tek serbestlik dereceli sistem (Alm. System mit einem Freiheitsgrad, n; Fr. système à un degré de liberté, m;
İng. single degree of freedom system) mak. Hareket denklemi, zamana bağlı tek bir bağımsız koordinat
(fonksiyon) tarafından belirlenen dinamik sistem.

tek vidalı pompa (Alm. Exzenterschneckenpumpe, f; Fr. pompe volumétrique à vis excentrée, f; pompe à vis
excentrée, f; pompe à vis hélicoïdale excentrée, f; İng. cavity pump; eccentric screw pump; mono pump;
progressing cavity pump; progressive cavity pump; single screw pump) mak. Silindirik bir yuva içinde genellikle
kauçuk malzemeden yapılmış iki ağızlı sabit bir stator ve içinde dönen rotor adı verilen tek ağızlı ve sonsuz bir
vida hareketiyle, özellikle çamur gibi ağdalı sıvıların terfisinde kullanılan pompa; eşanlam: Arşimet pompası,
burgulu pompa, helezoni pompa.

tek yönlü vana (müh. çekvalf; müh. geri döndürmez vana) (Alm. einseitiges Ventil; Absperrventil, n; Rückschlagventil,
n; Fr. valve unidirectionnelle; valve unilatérale; soupape d’arrêt, f; clapet anti-retour, m; clapet de non-retour, m;
İng. back pressure valve; check valve; non-return valve; one-way valve; unidirectional valve) mak. Boru
devresinde dolaşan akışkanın geri dönüşüne izin vermeyen, akışkanın sadece tek bir yönde akmasını
sağlayan, çoğunlukla pompa ve kompresörlerden sonra devre üzerinde yer alan vana.

tekdüze değişen yük (Alm. gleichmäßig variierende Last, f; Fr. charge uniformément variable, f; İng. uniformly
varying load) mak. Bir yapı elemanı üzerine etki eden kuvvetin üçgen profilli ya da trapez profilli olarak yayılı
olması.

tekerlek lastiği (Alm. Reifen m; Fr. pneu m; İng. tire; tyre) mak. Taşıtın yol üzerinde temas noktası olan,
motordan gelen tahrik veya fren sisteminden gelen fren kuvvetlerinin zemine aktarılmasını sağlayan karakteristik
parça.

teleskopik silindir (Alm. Teleskoprohr, n; Fr. vérin télescopique, m; İng. telescopic cylinder; telescopic
tube) mak. Hidrolik ya da pnömatik olarak hareket ettirilen, birbirinin içine geçmiş silindir katlarının birbirlerine
piston görevi yaparak açılmalarını sağlayan, tam açılmış uzunluğunun kapalı uzunluğunun beş katı kadar
olabildiği, inşaat ve tarım makinelerinde kullanılan bir düzenek.

temas gerilmesi 1. (Fr. pressions de contact, f; İng. contact stress) endst. Karpal tünel sendromuna neden
olabilen, vücut bölgesinin sürekli ve kuvvetli bir şekilde iş istasyonlarının ya da aletlerin sert ve keskin yüzeylerine
maruz kalması. 2. (Alm. Flankenpressung, f; Flächenpressung, f; Fr. pression d'engrènement, f; pression sur
flanc, f; İng. contact stress; Hertzian contact stress) mak. İki eğri yüzeyin birbirleri üzerine bastırılması ve basma
kuvveti ile deformasyona uğraması nedeniyle bölgesel olarak oluşan gerilme.
temas ısı direnci (Alm. thermischer Kontaktwiderstand; Fr. résistance thermique de contact, f; İng. thermal
contact resistance) mak. Temas halindeki iki katı cismin yüzeylerinin sıcaklıkları arasındaki farkı, ara yüzeydeki
ısı akısına bölerek bulunan fiziksel büyüklük; eşanlam: temas direnci.

temas ısı geçiş katsayısı (Alm. Kontakt-wärmeübergangskoeffizient, m; Fr. coefficient de transfert thermique de
contact, m; İng. thermal contact conductivity) mak. Temas halindeki iki katı cismin yüzey sıcaklıkları arasındaki
farkla çarpıldığında temas yüzeyindeki ısı akısını veren katsayı.

temas ısı özdirenci (Alm. thermischer spezifischer Kontaktwiderstand; Fr. résistivité thermique de contact, f; İng.
thermal contact resistivity) mak. Temas halindeki iki katı cismin yüzey sıcaklıkları arasındaki farkın, ara yüzeyden
toplam ısı akısına oranı olup yüzeylerin pürüzü ve basıncı, aradaki ortam ve sıcaklık ile değişen fiziksel büyüklük.

temassız soğutma suyu sistemi (Alm. berührungsloses kühlwassersystem; Fr. système sans contact de l'eau
de refroidissement; İng. noncontact cooling water system) enj. mak. Hidrokarbonlarla veya diğer atıksularla
temas etmeyen, bir soğutma kulesinden sirküle edilmeyen, açık devre soğutma suyu sistemi.

temel daire (Alm. Grundkreis, m; Fr. cercle de fond, m; İng. base circle) mak. Dişli çarkta diş profilini saptayan
daire.

temel denklem (Alm. fundamentale Gleichung; Fr. équation principale, f; İng. governing equation) mak. Bir
fiziksel görüngüyü modelleyen diferansiyel denklem.

tepe genliği (Alm. Spitzenamplitude, f; Fr. amplitude de crête, f; İng. peak amplitude) mak. Bir sinyalin ya da bir
dalga biçiminin sıfırdan ulaştığı en uzak değeri.

tepki (Alm. Reaktion, f; Fr. réaction, f; İng. reaction) 1. mak. Bir cismin kendini iten ya da sıkıştıran başka bir
cisme gösterdiği karşı etki. 2. tar. Bir organizmada bir uyartıya karşı oluşturulan fizyolojik ve biyokimyasal
değişiklikler. 3. (Alm. Antwort, f; Fr. réponse, f; İng. response) müh. Dinamik bir sisteme bir dürtü ya da basamak
şeklinde uyarı verildiğinde çıkışındaki işaret; eşanlam: yanıt.

tepki gecikmesi 1. (Alm. Latenzzeit, f; Wartezeit, f; Fr. latence, f; temps d’attente, m; İng. lag time;
latency) blşm. Paket iletişim ağlarında bir paketin göndericiden çıkıp düğümlerden geçtikten sonra hedefe varıp
kendisinin ya da ona verilen bir tepki paketinin geri gelmesine kadar geçen süre.(Alm. Anlaufzeit, f; Latenzzeit, f;
Fr. latence, f; temps de réponse, m; İng. lag time; latency; response time) 2. mak. Bir sistemin çıktısının verilen
girdiye göre değişim göstermesi için gerekli süre. 3. müh. Bir işaretin bir fiziksel ortama ya da devreye girişi ile
fiziksel ortam veya devrenin ilk tepkiyi verdiği an arasındaki süre; eşanlam: gecikme süresi.

tepki türbini (Alm. Reaktionsturbine, f; Fr. turbine à réaction, f; turbine à veine forcée, f; İng. reaction
turbine) mak. Çarkın dönmesinin, suyun çark çıkışında ivmelenmesi sonucu oluşan tepki kuvvetiyle sağlandığı
Francis veya Kaplan türü türbin; eşanlam: reaksiyon türbini.

termik genleşme (Alm. thermische Ausdehnung; Fr. dilatation thermique, f; İng. thermal expansion) mak. Sabit
basınçta sıcaklığı artırılan katı, sıvı veya gaz maddenin hacminde gözlenen artım; eşanlam: ısıl genleşme.

termik gerilme (Alm. Wärmespannung, f; Fr. contrainte thermique, f; İng. thermal stress) mak. Bir cismin bir
noktasında sıcaklık değişiminin sonucu olan büzülme veya genleşmenin çevresiyle uyum sağlayamadığı durumda
oluşan gerilme; eşanlam: ısıl gerilme.

termik giriş uzunluğu (Alm. thermische Einlauflänge; Fr. longueur d'entrée thermique, f; İng. thermal entry
length) mak. Isı geçişli bir kanal tipi akışta kanalın girişinden kanal kesitinde boyutsuz sıcaklık profillerinin
değişmemeye başladığı bölgeye kadar olan kanal uzunluğu; eşanlam: ısıl giriş uzunluğu.

termik kararlılık (Alm. termische Stabilität; Thermostabilität, f; Fr. stabilité thermique, f; İng. thermal
stability) mak. 1. Bir malzemenin sıcaklık artışına karşı boyutunu ve fiziksel biçimini koruma derecesi ya da
özelliği. 2. Bir molekülün ya da bir bileşiğin, yüksek sıcaklıklarda bozunmaya karşı gösterdiği direnç.

termofiziksel özellikler (Alm. thermische physikalische Stoffwerte, pl; Fr. propriétés physiques thermiques, pl;
İng. thermophysical properties) mak. Malzemelerin özgül ısı, ısıl genleşme katsayısı, ısıl iletkenlik ve yayınırlık ve
ısıl ışınımla ilgili özellikleriyle sıcaklık, basınç, özgül hacim gibi termodinamik hal değişkenlerini kapsayan, ısı
geçişi ve ısı depolanmasıyla ilgili özellikleri.
termostat (denz. sıcaklık şalteri) (Alm. Temperaturregler, m; Thermostat, m; Fr. thermorégulateur, m; thermostat,
m; İng. thermoregulator; thermostat) mak. Herhangi bir sistemde sıcaklığın sabit kalmasını sağlayan kontrol
düzeneğinin, sıcaklığı ölçerek gerekli komutu veren bileşeni.

termostatik kontrol vanası (Alm. thermostatisches Ventil; Fr. détendeur thermostatique, m; İng. thermostatic
valve) mak. Isıtma ve soğutma sistemlerinde kullanılan, diyaframın altında vananın kapanma yönünde
buharlaşma basıncı ve yay basıncı ile diyaframın üstünde vananın açılma yönünde basınç soğanının arasındaki
kuvvetlerin dengesine dayanarak çalışan bir ayar vanası.

ters akış (Alm. Gegenstrom, m; Fr. contre-courant, m; İng. counterflow) 1. kim. İki akışkanın aynı hacim içinde
birbirine ters yönde ilerlemesi; eşanlam: ters yönde akış. 2. mak. İki kütle akımının akış yönleri birbirlerine göre
ters olduğunda, bir akımın diğerine göre durumu.

ters basınç gradyanı (Alm. gegenüberstehender Druckgradient; Fr. gradient de pression antagoniste, m; İng.
adverse pressure gradient) mak. Akışın ters yönünde oluşan, statik basıncın artırılması sonucu kinetik enerjinin
azalmasına ve hızın düşmesine yol açan basınç gradyanı.

ters dever (Fr. dévers inversé, m; İng. inverse banking) mak. Karayolu ve demiryolu geçkilerinin dönemeç
kesimlerinde yol yüzeyine dönemeç dışına doğru yükselecek biçimde verilen enine eğim.

tersinir adyabatik akış bkz. mak. eşpotansiyel akış.

tesisat (Alm. Installation, f; Fr. installation, f; İng. installation) mak. Belli bir işin sağlanmasına yardım eden
araçların uygun yerlere döşenmesi veya döşenen bu araçların tümü, döşem.

testere (Alm. Säge, f; Fr. scie, f; İng. handsaw; saw) mak. Ağaç, demir vb. şeyleri kesmeye yarayan, genellikle
üçgen biçiminde dişleri olan, dar ve uzunca çelik araç.

tıkaç vana (Alm. Kegelventil, n; Fr. robinet à tournant, m; İng. plug valve) mak. Akışkan debisini, içindeki silindirik
ya da konik bir tıpanın döndürülmesiyle ayarlamaya yarayan vana; eşanlam: tapa vana, tıpa vana.

tırtıl çekme (Alm. Rändelung, f; Fr. moletage, m; İng. knurling) mak. Kavramayı kolaylaştırmak için makine
elemanlarının silindirik dış yüzeylerine baklava deseni oluşturma işlemi.

tiksotropik akışkan (Alm. thixotropes Fluid; Fr. fluide thixotropique, m; İng. thixotropic fluid) mak. Normal
koşullarda ağdalığı yüksek akışkan gibi davranan, ancak çalkalandığında ya da gerilmelere maruz kaldığında
ağdalığı azalarak daha akıcı hale gelen akışkan; eşanlam: tiksotrop.

Timoshenko kirişi (Alm. Timoshenkoer Balken; Fr. barre de Timoshenko, f; İng. Timoshenko beam) mak. Kiriş
eksenine dik düzlemsel bir kesitin, yükleme altında biçim değiştirmeden sonra düzlemsel kaldığı, ancak eksene
dik olmadığı varsayımına dayanan, dolayısıyla kirişteki makaslama gerilmelerinin göz önüne alındığı karmaşık
kiriş türü.

timsahlaşma (Alm. Schuppenbildung, f; Fr. crocodilage, m; İng. alligatoring; fishmouthing) mak. Haddelenen iş
parçasının iç gerilmeler etkisiyle ikiye ayrılarak timsah ağzı görüntüsü oluşturma; eşanlam: balık ağzı oluşumu.

titreşim algıcı (Alm. Schwingungsaufnehmer, m; Fr. capteur de vibrations, m; İng. vibration pickup; vibration
sensor) mak. Mekanik titreşimleri ölçmek amacıyla elektrik gerilimine dönüştüren, elektromekanik alıcılar.

titreşim sönümleyici (Alm. Schwingungsdämpfer, m; Schwingungstilger, m; Fr. amortisseur de vibrations, m;


İng. vibration absorber; vibration damper) mak. Titreşim üreten ya da titreşime maruz kalan bir sisteme eklenerek
titreşimin kinetik enerjisini ısıya dönüştüren ve böylece titreşimleri bastıran yardımcı elemanlar.

titreşim şiddeti (Alm. Schwingungsstärke, f; Vibrationsstärke, f; Fr. intensité de vibrations; sévérité vibratoire, f;
İng. vibration severity; vibration severity of machinery) mak. Makinelerde dakikada devir sayısının (RPM) bir
fonksiyonu olarak yerdeğişim, ivmelenme ve hızın değeri.

titreşim üreteci (Alm. Schüttler, m; Schüttelgerät, n; Fr. pot vibrant, m; secueur, m; vibreur, m; İng. shaker;
shaker system; shaker table; vibration machine) mak. Modal analiz yapmak amacıyla bir sistem üzerinde istenen
titreşimi oluşturan elektrodinamik cihaz; eşanlam: sarsım düzeni.
titreşim yalıtımı (Alm. Schwingungsisolation, f; Vibrationsdämmung, f; Fr. isolation antivibratoire, f; isolation de
vibrations, f; İng. vibration isolation) mak. Titreşime maruz kalan bir sistem ile titreşim kaynağı arasında sisteme
etki eden titreşimlerin azaltılması işlemi.

titreşimölçer (Alm. Schwingungsmessgerät, n; Vibrometer, n; Fr. vibromètre, m; İng. vibrometer) mak. Cisimlerin
titreşimlerinin genliğini ve frekansını ölçen aygıt.

toe in açısı bkz. mak. içe bakma açısı.

toplam basınç (Alm. Gesamtdruck, m; Totaldruck, m; Fr. pression totale, f; İng. total pressure) 1. kim. İdeal gaz
karışımlarında bileşenlerin tikel basınçlarının toplamı. 2. mak. Akışkanlar mekaniğinde, statik basınç, dinamik
basınç ve yerçekimi basıncının toplamı olan basınç.

toplam basınç kaybı (Alm. Totaldruckverlust, m; Fr. perte totale de pression, f; İng. total pressure
loss) mak. Akışkanlar mekaniğinde, Bernoulli denkleminde, sürtünmeden kaynaklanan sürekli boru akışı kayıpları
ile vana, dirsek gibi ögelerin yol açtığı yerel basınç kayıplarının toplamı.

toplam enerji kaybı (Alm. Totalenergieverlust, m; Fr. perte totale d’énergie, f; İng. total energy loss) mak. Enerji
korunumunun sağlandığı olaya bağlı olarak bir enerji dönüşüm sisteminde, sürtünme, ağdalık, difüzyon vb.
olaylardan dolayı ısıya dönüşen mekanik enerji miktarı.

toplam ısıl direnç (Alm. Gesammtwärmeübergangswiderstand, m; Wärmedurchgangswiderstand, m; Fr.


coefficient de résistance thermique total; résistance thermique globale, f; İng. total heat transmission resistance;
total thermal resistance) mak. Isı geçişinde, taşınım ve iletim dirençlerinin toplamı; eşanlam: toplam ısı geçiş
direnci.

toplam ışıma yeğinliği (Alm. Gesamtstrahlungsintensität, f; Fr. intensité de rayonnement total, f; İng. total
radiation intensity) mak. Bir yüzey üzerine birim alan başına tüm doğrultularda tüm dalga boylarında gelen
ışımaların gücü; eşanlam: toplam ışıma şiddeti.

toplam ışınım yeğinliği (Alm. Gesamtbestrahlungsintensität, f; Fr. intensité d’éclairement énergétique, f; İng.
total irradiance intensity) mak. Bir yüzey üzerine birim alan başına tüm doğrultularda tüm dalga boylarında gelen
ışımaların gücü; eşanlam: toplam ışınlama şiddeti.

toplam kanatçık alanı (Alm. totale Rippenoberfläche; Fr. surface totale des ailettes, f; İng. total fin surface
area) mak. Kanatçıklı bir yüzeyde, kanatçıkların dış yüzey alanlarının toplamı.

toplam salım gücü (Alm. totale Ausstrahlungsleistung; Fr. pouvoir émissif total; İng. total emissive
power) mak. Bir cismin yüzeyinden birim alanda birim zamanda ve tüm dalga boylarında yaydığı ısıl ışınım
miktarı.

toplam türev (Alm. totale Ableitung; Fr. dérivée matérielle, f; İng. material derivative; substantial derivative; total
derivative) mak. Fiziksel bir özelliğin zamandan ve yerdeğişimden kaynaklanan zamanla olan değişimi.

toplam verimlilik (Alm. Gesamtwirkungsgrad, m; Fr. rendement total, m; İng. total efficiency) mak. Bir enerji
dönüşüm sisteminde, son aşamada elde edilen yararlı enerjinin sisteme verilen enerjiye oranı.

toplam yüzey verimliliği (Alm. gesamte Oberflächeneffizienz, f; Fr. efficacité globale de surface, f; İng. overall
surface efficiency) mak. Kanatlı ve kanatsız yüzeydeki ısı geçişinin, kanatlı ve kanatsız yüzeylerin kanat dip
sıcaklığında olması halindeki toplam ısı geçişine oranı.

toplu ısı sığası yöntemi (Alm. konzentrierte Kapazität Methode, f; Fr. méthode de capacité concentrée, f; İng.
lumped capacitance method; lumped system analysis) mak. Bir cismin Biot sayısının birden çok küçük olduğu
hallerde zamana bağlı ısı iletiminde kullanılan, cismin sıcaklığının sadece zamana bağlı olduğu yöntem.

toplu kütle (Alm. konzentrierte Masse, f; Fr. masse concentrée, f; İng. lumped mass) mak. Modal analizde, tüm
kütlelerin tek bir rijit kütlede toplanmış olduğu kabulü; eşanlam: toplanmış kütle.

topuzlu çeki kancası (İng. gooseneck hitch) mak. Treylerin çekiciye bağlanması için şasinin yükseltilmiş tarafı.
tork anahtarı (Alm. Drehmomentschlüssel, m; Fr. clé dynamométrique, f; İng. torque wrench) mak. Cıvata ve
somunlar sıkılırken uygulanan döndürme momentini gösteren özel bir alet.

torna tezgâhı (Alm. Drehmaschine, f; Fr. tour, m; İng. lathe) mak. Bir eksen etrafında dönen parçaları, uygun bir
kesici kalemle talaş kaldırarak işleyen iş makinesi.

tornalama (Alm. Drehung, f; Fr. chariotage, m; tournage, m; İng. turning) mak. Kendi ekseni etrafında dönen iş
parçasından, parça eksenine paralel hareket eden ve kesme derinliği verilen bir kesici takım ile talaş kaldırma
yöntemi.

transmisyon freni (Alm. Getriebebremse, f; Triebwerkbremse, f; Fr. frein de ralentissement, m; İng. deceleration
brake; transmission brake) mak. Manuel vitesli araçlarda, araç viteste, motor hızı yavaşlıyor ve kelebek vanası
kapalı konumda iken hava emme hattındaki vakumu gidererek yakıt enjektörlerinin kapanmasını sağlayan ve bu
şekilde zararlı gazların emisyonunu azaltan sistem.

travers aralığı (Alm. Schwellenabstand, m; Fr. distance entre deux traverses, f; intervalle entre traverses, m;
écartement des traverses, m; İng. distance between two sleepers; spacing of sleepers; tie spacing) mak. Tren
raylarında traversler arası mesafe; eşanlam: eker.

triger kayışı (Alm. Steuerkette, f; Synchronriemen, m; Fr. chaîne de distribution, f; courroie de distribution, f; İng.
cam belt; timing belt; timing chain) mak. İçten yanmalı motorlarda, kam milinin dönme hızını krank milininkinin
tam yarısına ayarlamak suretiyle emme ve egzoz supaplarının zamanlamasını belirleyen eleman.

tutuşma gecikmesi (Alm. Zündverug m; Fr. délai d'inflammation m; İng. ignition delay; ignition lag) mak. Dizel
motorlarında yanma odası içine püskürtülen yakıtın püskürtme başlangıcı ile yanma başlangıcı arasında geçen
süre.

tutuşma sıcaklığı 1. (Alm. Selbstentzündungstemperatur, f; Fr. température d'auto-inflammation, f; İng.


autoignition temperature; kindling point) kim. Bir maddenin kendiliğinden tutuşarak yanabildiği en düşük sıcaklık;
eşanlam: tutuşma noktası. 2. (Alm. Zündtemperatur, f; Fr. température de l’ignition, f; İng. ignition
temperature) mak. İçten yanmalı motorlarda yanmanın başlaması ve alevin yanıcı karışıma yayılmasına neden
olabilecek en düşük sıcaklık.

tümlev kazancı (Alm. Integral Verstärkung, f; Fr. gain intégral, m; İng. integral action gain; integral
gain) mak. Oransal-tümlevsel-türevsel (PID) ya da oransal-tümlevsel (PI) geribeslemeli kontrol sistemlerinde,
hata fonksiyonunun tümlevini kontrol elemanının girişine besleyen terimin kazancı; eşanlam: integral kazancı.

türbinli pompa (Alm. Turbopumpe, f; Fr. turbopump, f; İng. turbopump) mak. Pompayı tahrik etmek için motor
olarak gaz türbininin kullanıldığı, genellikle roketlerde sıvı yakıt ve oksijen pompalayan pompa.

türbülans (Alm. Turbulenz, f; Fr. turbulence, f; İng. turbulence) mak. Akış sırasında eylemsizlik kuvvetlerinin
sürtünme kuvvetlerine oranının yüksek olması nedeniyle, akış çizgilerinde düzensizlik ve akış özelliklerinde kaotik
veya stokastik değişimler oluşması.

türbülans düzeyi (Alm. Turbulenzintensität, f; Turbulenzgrad, m; Fr. intensité de turbulence; İng. turbulence
intensity; turbulence level) mak. Türbülanslı akışlarda akış yönündeki hız çalkantılarının etkin değerinin aynı
yöndeki ortalama hız değerine oranı; eşanlam: türbülans şiddeti.

türbülans gerilmesi (mak. Reynolds gerilmesi) (Alm. Reynolds-Schubspannung, f; Fr. tension de Reynolds, f; İng.
Reynolds stress; turbulent stress) mak. Türbülanslı akışlarda momentumdaki çalkantılardan kaynaklanan ve
Navier-Stokes denklemlerinde ortalama hız baz alınarak hesaplanan Reynolds gerilme tansörünün bileşenleri.

türbülans kapanış modeli (Alm. Turbulenzschließung, f; Fr. modèle ferméture de turbulence, m; İng. turbulence
closure model) mak. Akışkanlar mekaniğinde, türbülanslı akışlarda Reynolds gerilmelerine yol açan çalkantı
korelasyonlarını, değişik şiddetteki girdap etkileşmelerini göz önüne alarak kurulan model.

türbülans korelasyonu (Alm. Turbulenzkorrelation, f; Fr. correlations de turbulence, pl; İng. turbulent
correlations) mak. Türbülanslı akışlarda basınç ve hız bileşenlerinin çalkantıları arasındaki değişik konum ve
zamanlardaki korelasyonlar.
türbülans odası (Alm. Wirbelkammer, f; Fr. chamber de turbulence, f; İng. turbulence chamber) mak. İçten
yanmalı motorlarda, havaya dönel devinim vererek karışmayı kolaylaştıran yardımcı yanma odası.

türbülanslı akış (Alm. Turbulenzströmung, f; Fr. écoulement turbulent, m; İng. turbulent flow) mak. Akışkanlar
mekaniğinde, ağdalı akışlarda akım çizgilerinin düzensiz olduğu, akış boyunca basınç ve hız değerlerinin zamana
bağlı düzensiz çalkantılar gösterdiği ve nispeten yüksek Reynolds sayılarında görülen akış rejimi.

türbülanslı akış tetikleyicisi (mak. akış bozucu tel) (Alm. Stolperdraht, m; Fr. fil de détente, m; İng. trip
wire) mak. Türbülanslı akış oluşumunu tetiklemek için kullanılan bir mekanizma.

türbülanslı enerji çavlanı (Alm. turbulente Energie-Kaskade, f; Fr. cascade d’énergie turbulente, f; İng. turbulent
energy cascade) mak. Türbülans kuramında doğrusal olmayan etkileşimler sonucu farklı dalga boyları arasındaki
korunumlu enerji aktarımları.

türbülanslı sınır katmanı (Alm. turbulente Grenzschicht, f; Fr. couche limite turbulente, f; İng. turbulent boundary
layer) mak. 1. Laminer akışın olduğu bir ortamda, bir akışkanla katı bir yüzey arasındaki katmanda, türbülansın ve
çevrintilerin bulunduğu durum. 2. Reynolds gerilmelerinin viskoz gerilmelerden çok daha büyük olduğu katman.

türbülanslı yayınım (çevr. girdap difüzyonu) (Alm. Diffusion bei turbulenter Strömung, f; Eddy Diffusion, f;
Wirbeldiffusion, f; Fr. diffusion tourbillonaire, f; diffusion turbulente, f; İng. eddy diffusion; eddy dispersion;
multipath dispersion; turbulent diffusion) 1. mak. Gaz ya da sıvı türbülanslı akışlarda, küçük ölçekli
burgaçlanmaların sonucu akışkan parçacıklarının karışması; eşanlam: türbülanslı difüzyon. 2. meteo. Atmosferde
küçük ölçekli çevrintilerden gezegen ölçekli dolaşıma kadar hava hareketlerinin yol açtığı karışma olayı.

türev kazancı (Alm. Vorhaltverstärkung, f; Fr. gain dérivé, m; İng. derivative action gain; derivative
gain) mak. Oransal-tümlevsel-türevsel (PID) ya da oransal-türevsel (PD) geribeslemeli kontrol sistemlerinde, hata
fonksiyonunun türevini kontrol elemanının girişine besleyen terimin kazancı.

türevsel kontrol (Alm. Differenzial-Regelung, f; Fr. commande par dérivée, f; İng. derivative
control) mak. Dinamik bir sistem için kontrol girişinin hata teriminin türevine orantılı olduğu, böylece öngörü
yeteneği de kazandığı geribeslemeli kontrol türü.

türevsel oransal kontrol (Alm. Proportional-Differenzial-Regelung, f; Fr. réglage PD, m; İng. PD control;
proportional derivative control) mak. Dinamik bir sistem için kontrol girişinin, hata teriminin hem kendisine hem de
türevine orantılı olduğu geribeslemeli kontrol türü; eşanlam: PD kontrol.

U borulu ısı değiştirici (Alm. U-Rohr-Wärmetauscher, m; Fr. echangeur de chaleur en forme U, m; İng. U-tube
exchanger) mak. Boruları U şeklinde olan boru-kabuk tipi ısı değiştirici.

ultrasonik işleme (Alm. Ultraschallbearbeitung, f; Fr. usinage ultrasonique, m; İng. ultrasonic


machining) mak. Sudaki aşındırıcı parçacıkların oluşturduğu bulamaça ultrasonik yüksek enerjili dalgaların
uygulanmasıyla kırılgan metal ve metaldışı malzemeleri aşındırma işlemi.

uyarımlı salınım (Alm. erzwungene Schwingung, f; Fr. oscillation forcée, f; İng. forced oscillation) 1. elk. Uygun
aralıklarla dışarıdan enerji verilerek dinamik bir sistemde sönmemesi sağlanan salınım; eşanlam: zorlamalı
salınım. 2. mak. Salınımlı bir sisteme uygun aralıklarla enerji verilerek sönmemesi sağlanan salınım; eşanlam:
zorlamalı salınım.

uyarımlı titreşim (Alm. erzwungene Vibration, f; Fr. vibration forcée, f; İng. forced vibration) mak. Bir mekanik
sistemde dışarıdan periyodik, geçici rejimli ya da rasgele bir kuvvet uygulaması sonucu ortaya çıkan ve devam
ettirilen titreşimler; eşanlam: zorlamalı titreşim, zorlanmış titreşim.

uyarma sinyali (Alm. Anregungssignal, n; Fr. signal d’excitation, m; İng. excitation signal) mak. Bir dinamik
sistemin frekans bölgesinde davranış analizini yapabilmek için girişine beslenmesi gereken sinyal; eşanlam:
uyarım işareti, tahrik sinyali.

uysallık (Alm. Compliance, f; Fr. souplesse, f; İng. compliance) mak. Elastik bir cismin kuvvet altında şekil
değiştirmeye olan yatkınlığı.

uzama oranı (Alm. Streckverhältnis, n; Fr. rapport d’étirage, m; taux d'étirage, m; İng. extension ratio; stretch
ratio) mak. Bir yapı elemanı üzerindeki uzama miktarının elemanın başlangıçtaki boyuna oranı.
üç eksenli gerilme (Alm. mehrachsige Spannung; Fr. contrainte pluriaxiale, f; İng. multiaxial stress) mak. Bir
cisim içindeki gerilme vektörlerinin hepsinin tek bir düzlem içinde olmaması durumu.

üç vidalı pompa (Alm. drei Schraubenpump, f; Fr. pompe à trois vis, f; İng. three screw pump) mak. Silindirik bir
yuva içinde biri tahrik eden, ikisi ise tahrik edilen toplam üç adet vidaya veya rotora sahip olan vidalı pompa.

üç yollu vana (Alm. Dreiwegehahn, m; Fr. vanne à trois voies, f; İng. three way valve) mak. Rotorunun içinde T
şeklinde 3 akış yolu bulunan, bu akış yolunun şekline bağlı olarak değişik akış biçimlenişlerine izin veren, gövde
içindeki 3 yollu elemanın döndürülmesi ile bir girişi iki çıkışa birden veya iki girişi bir çıkışa bağlayan vana tipi,
karıştırma vanası.

üçüncü ray (Alm. Stromschiene, f; Fr. rail de traction, m; troisième rail, m; İng. third rail) mak. Cer motoru elektrik
hattının negatif ucunun bağlandığı ve trene bağlı pabuçlarla elektrik iletiminin sağlandığı üçüncü ray hattı.

üst akma noktası (Alm. obere Fließgrenze; Fr. limite supérieure d'écoulement, f; İng. upper yield
point) mak. Bazı malzemelerde gerilmenin belirli bir değere ulaştığında gerilmenin ani olarak düşmesi ve şekil
değiştirmenin alt akma noktası adı verilen daha küçük bir gerilmede devam etmesi.

üst ölü nokta (Alm. oberer Totpunkt; OT; Fr. point mort haut; PMH, m; İng. TDC; top dead center) mak. İçten
yanmalı motorlarda ve pistonlu kompresörlerde pompalarda genleştiricilerde pistonun konumunun en yukarıda ve
silindir hacminin en az olduğu konum.

üstten aşma (Alm. Überschreitung, f; Überschwingen, n; Fr. dépassement, m; surdépassement, m; İng.


overshoot) mak. Kararlı dinamik bir sistemin basamak türü bir giriş işaretine karşı çıkışının referans değerini
aştığı anlar ya da değerler; eşanlam: hedefi aşma.

v tipi motor (Alm. v-Motor, m; Fr. moteur en v, m; İng. v type engine) mak. Çok silindirli motorda silindirlerin iki
sıra halinde dizildiği, bu silindirlerin eksenlerinin V harfi oluşturduğu ve ortak bir milin döndürüldüğü motor tipi;
eşanlam: V-motor.

v-kayışı (Alm. Prismenführung, f; Keilriemen, m; Fr. courroie trapézoïdale, f; İng. V-belt; vee
belt) mak. Üzerindeki V şeklinde dişler yardımıyla döndürme momentini bir makine elemanından diğerine aktaran
kayış.

vakum basıncı (Alm. Vakuum-Druck, m; Fr. pression de vide, f; İng. vacuum pressure) mak. Atmosfer
basıncından düşük olan mutlak basınç.

vakum pompası (Alm. Vakuumpumpe, f; Fr. pompe a vide, f; İng. vacuum pump) mak. Atmosfer basıncından
daha düşük bir basınçta tutulmak istenen herhangi bir sistem içindeki havayı ya da gazları ve buharları emerek
dışarıya tahliye eden, böylece vakum oluşturan hacimsel ve/veya rejeneratif tipte pompa.

vakumlu kuvvetlendirici (mak. fren servosu) (Alm. Bremsbooster, m; Bremsverstärker, m; Fr. servofrein, m; İng.
brake booster; vacuum booster) mak. Fren pedalı ile ana fren silindiri arasında motorun emme manifoldu havası
ile çalışan fren giriş kuvvetini artıran düzenek.

vana (Alm. Klappe, f; Ventil, n; Fr. soupape, f; valve, f; vanne, f; İng. valve) mak. Akışkan devrelerinde akışkanın
kısmen veya tamamen geçişini sağlamak, devre üzerinde basınç ayarlamak veya emniyet sağlamak amacıyla
kullanılan akış kontrol elemanı; eşanlam: valf.

vana diski (Alm. Ventilkegel, m; Ventilteller, m; Fr. disque de clapet, m; İng. valve disc) mak. Vana millerinin
kumandasıyla aşağı-yukarı eksenel hareketle veya mil ekseni etrafında açısal hareketle vanaların açılmasını veya
kapatılmasını sağlayan vana gövdesi içindeki hareketli eleman.

vana gövdesi (Alm. Ventilkörper, m; Ventilgehäuse, n; Fr. corps de clapet, m; corps de soupape, m; İng. valve
body; valve case) mak. Vana diski, vana mili, vana yuvası, bazen de içerisinde yay bulunduran vananın dış
muhafazası.

vana kapağı (Alm. Ventilabdeckung, f; Ventildeckel, m; Fr. chapeau de soupape, m; couvercle de soupape, m;
İng. valve cover) mak. Özellikle sürgülü, küresel ve tek yönlü vanalarda alt gövde ile birlikte iç elemanları içinde
bulunduran, aynı zamanda vana miline yataklık veya kılavuzluk eden vana gövdesinin üst kısmındaki parça.
vana mili (Alm. Ventilspindel, f; Ventilschaft, m; Fr. tige de soupape, f; İng. valve spindle) mak. Vana disklerinin
aşağı yukarı veya sağa sola hareket ettirilmesini sağlayan dişli veya dişsiz silindirik metal çubuk.

vana yayı (Alm. Ventilfeder, f; Fr. ressort de soupape, m; ressort de vanne, m; İng. valve spring) mak. Yay
basıncıyla çalışan vanalarda normal konumda vanayı kapalı tutan, vana açıldıktan sonra kapalı duruma getiren
yay.

Venturimetre (Alm. Venturirohr, n; Fr. tube de Venturi, m; İng. Venturi meter; Venturi tube) mak. Kesit alanı
daralıp genişleyen bir tüpün iki noktasındaki basınçları ölçerek debiyi belirlemeye yarayan alet.

vida (Alm. Schraube, f; Fr. vis, f; İng. screw) mak. Çevresinde çeşitli profillerde helezon diş açılmış silindirik
çubuk.

vida adımı (Alm. Gewindegang, m; Fr. pas de vis, m; İng. screw pitch) mak. Vidanın bir tam dönüşte aldığı yol.

vida dişi (Alm. Schraubengewinde, n; Fr. filetage de vis, m; İng. screw thread) mak. Bir vidanın çevresini helezon
şeklinde saran çıkıntı.

vidalı kompresör (Alm. Schraubenkompressoranlage, f; Schraubenkompressor, m; Fr. compresseur rotatif à vis,


m; compresseur à vis, m; İng. rotary screw compressor; screw compressor) mak. Hava basınç artışının birbirine
giren iki vidanın dişleri arasında havanın bulunduğu hacmin küçülmesi ile yapıldığı kompresör tipi.

vidalı pompa (Alm. Schneckenpumpe, f; Fr. pompe à vis, f; İng. screw pump) mak. Silindirik yuvalar içinde bir, iki
veya üç adet vida veya rotor bulunduran dönel hareketli hacimsel pompa.

vinç (Alm. Kran, m; Fr. grue, f; İng. crane) mak. İnsan gücü ile kaldırılamayan, taşınamayan ağır cisim ve yüklerin
çeşitli düzeneklerle kaldırılması ve yerdeğişimi için kullanılan, çeşitli tiplerde imal edilen makine.

viskoelastik şekil değişimi (Alm. viskoelastische Formänderung, f; Fr. déformation visco-élastique, f; İng.
viscoelastic deformation) mak. Bir malzemenin dış etmenler altında hem elastik, dolayısıyla etki kalktığında geri
dönüşmeli hem de iç sürtünmeli özellikler gösteren şekil değiştirmesi; eşanlam: viskoelastik deformasyon.

vites kutusu (Alm. Getriebe, n; Fr. boîte de vitesses, f; transmission, f; İng. gearbox; transmission) mak. İçten
yanmalı motorlara ait moment ve güç karakterlerini taşıta uygun hale getirmek, taşıt için çıkarılmış olan ideal
karaktere yaklaştırmak için kavramadan iletilen hareketi farklı çevrim oranları ile tekerleklere aktarmaya yarayan
mekanik donanım; eşanlam: hız kutusu, şanzıman.

volan (Alm. Schwungrad n; Fr. volant moteur m; İng. flywheel) mak. Dönel enerji depolama özelliğinden dolayı bir
motorun hız düzgünsüzlüklerini gidermekte kullanılan, yüksek eylemsizlik momentine sahip mekanik aygıt.

Von Mises ölçütü (Alm. Vergleichsspannung, f; İng. J2-plasticity theory; J2 flow theory; maximum distortion
energy criterion; von Mises criterion) mak. Metaller gibi sünek malzemede plastik biçim değiştirmenin ikinci
gerilme değişmezi J2 nin kritik bir değere ulaştıktan sonra başladığını öne süren ölçüt; eşanlam: biçim değiştirme
enerjisi hipotezi.

vuruntu (Alm. Detonation, f; Motorklopfen, n; Fr. détonation, f; cliquetis, m; cognement, m; İng. detonation;
engine knocking; knocking; pinging; spark knock) mak. Buji ateşlemeli motorda yanma odası içinde yanmamış
karışımın kendi kendine tutuşması ve hızla yayılması; eşanlam: dizelleme.

Wankel motoru (Alm. Wankelmotor m; Fr. moteur Wankel m; İng. Wankel engine) mak. Pistonu öteleme yerine
döner hareket yapan döner pistonlu motor tipi.

yağ banyosu tipi yağlama (Alm. Ölbadschmierung, f; Fr. lubrification par bain d'huile, f; İng. oil-bath
lubrication) mak. Yağlaması yapılacak makine elemanının yağ içerisinde çalıştırılarak yağlanması yöntemi.

yağ basınç göstergesi (Alm. Öldruckmesser, m; Fr. manomètre de pression d’huile, m; İng. oil pressure
gauge) mak. Makinelerde hareket eden parçaların içinde bulundukları yağ ortamının ya da bu ortamı besleyen
yağ devresinin basıncını gösteren cihaz.

yağ pompası (Alm. Ölpumpe, f; Fr. pompe de lubrification, f; pompe d'huile de graissage, f; pompe à huile, f; İng.
oil pump) mak. Yağlama sistemlerinde kullanılan ve yağı belirli bir debi ve basınçla basan pompa.
yağ segmanı (Alm. Ölabstreifring, m; Fr. segment racleur, m; İng. oil ring) mak. İçten yanmalı motorun karter
hacmindeki yağın silindir ile piston arasından yanma odasına sızmasını engelleyen sızdırmazlık elemanı;
eşanlam: yağ bileziği.

yağ seviye göstergesi (Alm. Ölstandsanzeige, f; Vorratsanzeiger, m; Fr. indicateur de niveau d'huile, m; İng. oil-
level indicator) mak. Bir makine veya motorda ne kadar yağ olduğunu ölçmek için kullanılan ve makinede yağın
depolandığı hazneye daldırılan çubuk.

yağ soğutucusu (Alm. Ölkühler, m; Fr. refroidisseur d’huile, m; réfrigérant d’huile, m; İng. oil cooler) mak. Ana
makine ve dizel jeneratörlerde kullanılan yağlama yağının deniz suyu veya tatlı su ile soğutulduğu düzenek.

yağ süzgeci (Alm. Ölfilter, m; Fr. filtre à huile, m; İng. oil filter) mak. Hidrolik sistemlerde içten yanmalı motorlarda
gaz türbinlerinde kullanılan yağın içindeki katışkıları tutarak yağı arındıran süzgeç.

yağ şartlandırma ünitesi (Alm. Ölaufbereitungsanlage, f; Ölflegeanlage, f; Fr. unité de conditionnement d’huile, f;
İng. oil conditioning unit) mak. Bir makinenin sürtünmeyi azaltmak üzere kullandığı yağı istenen basınç ve sıcaklık
düzeyine getiren ve bir filtreden geçirerek içindeki yabancı malzemeleri temizleyen aygıt.

yağ tutucu (çevr. gres kapanı) (Alm. Fettabscheider, m; Fettfilter, m; Fr. collecteur de graisse, m; séparateur de
graisse, m; İng. grease filter; grease trap) 1. çevr. Evsel ve endüstriyel (yağ üretim tesisleri, sütü ürünleri üretimi,
petrokimya tesisleri, vb) atıksulardan yağ, gres, köpük vb. yüzer maddelerin ayrılması için kullanılan donanım;
eşanlam: gres kapanı. 2. mak. Filtre, soğutucu vb. aygıtlarda yağı ayırıp tutan düzenek.

yağ yakma (İng. engine oil burning; oil burning) mak. İçten yanmalı motorlarda yağın segmanları geçerek yanma
odasına girmesi ve orada yanması; eşanlam: motor yağı yakma.

yağa dirençli (Alm. ölfest; Fr. résistant aux huiles; İng. oil resistant) mak. Yağlar ile kimyasal bağ oluşturmayan
ve bu nedenle üzerinde yağ tutunmayan malzeme.

yağlama 1. (Alm. Schmierung, f; Fr. graisser, m; İng. greasing) gıda. Ürünün pişerken yanmaması ve
yapışmaması için pişirileceği mutfak ekipmanının iç yüzeyinin sıvı yağ, tereyağı ya da başka bir hayvansal
kaynaklı yağ ile kaplanması. 2. (Alm. Schmierung, f; Fr. lubrification, f; graissage, m; İng.
lubrication) mak. Makinelerin devinen parçaları arasında sürtünme etkisini azaltmak ve soğutmak amacıyla
parçaların yüzeyleri arasına kaygan maddeler yerleştirme.

yağlayıcı (Alm. Fettbüchse, f; Öler, m; Schmierapparat, m; Fr. lubrificateur, m; İng.


lubricator) mak. Pistonlu makinelerde silindirlerin yağlanmasını sağlayan sistem.

yakınsak ıraksak lüle (Alm. de Laval Düse, f; konvergente divergente Düse, f; Fr. buse convergente divergente,
f; buse de Laval, f; İng. converging diverging nozzle; de Laval nozzle; supersonic nozzle) mak. İçindeki gazın ya
da buharın hızını sesüstü hızlara eriştiren ve kesit alanı önce daralan, sonra genişleyen bir tüpten oluşan
düzenek; eşanlam: Laval lülesi.

yakınsak lüle (Alm. konvergente Düse, f; Fr. buse convergente, f; İng. convergent nozzle) mak. Kesit alanının
azalması sonucu içindeki gazın ya da buharın hızını, ses hızı sınırına kadar yükseltebilen tüp.

yakıt enjeksiyonu (Alm. Brennstoffeinspritzen, n; Kraftstoffeinspritzen, n; Fr. injection de carburant, f; İng. fuel
injection) mak. İçten yanmalı motorlarda, yakıtın bir lüle aracılığıyla yanma odasına doğrudan ya da hava ile
karıştırılarak püskürtülmesi.

yakıt enjektörü (Alm. Einspritzdüse, f; Fr. buse de ravitaillement, f; injecteur de combustible, m; İng. fuel injector;
fuel nozzle; injector) mak. Yakıt pompası aracılığıyla basıncı yükseltilen yakıtın emme kanalına veya silindir
içindeki yanma odasına püskürtülmesini sağlayan çok küçük kesitli lüle.

yakıt püskürüğü (Alm. Einspritzstrahl, m; Fr. jet de carburant, m; İng. fuel spray) mak. Yakıt enjektöründen
püskürtülen yakıtın, küçük damlacıklara ayrışarak oluşturduğu ve tepe noktası enjektör memesi olan konik şekilli
dağılım geometrisi; eşanlam: püskürtülmüş yakıt.

yakıt sistemi (Alm. Kraftstoffversorgung, f; Fr. circuit d'alimentation, m; İng. fuel system) mak. Bir taşıtta yakıtı
depolamak ve yanma odasında iletmek için kullanılan, depo, boru, hortum, filtre, pompa, enjektör veya karbüratör
gibi parçalardan oluşan sistem.
yakıt tüketim eğrisi (mak. motor haritası; mak. yumurta eğrisi) (Alm. Motorkennfeld, n; Fr. cartographie du moteur, f;
İng. engine fuel map; fuel consumption map) mak. Motorun çalışma koşullarına bağlı olarak üretilen döndürme
momenti, güç, dönme hızı ve özgül yakıt tüketiminin düzlemsel kordinatlarda tek bir grafik ile gösterimi.

yaklaşma açısı (Alm. Böschungswinkel, m; Fr. angle de surplomb avant, m; angle d'approche, m; angle
d'attaque, m; İng. angle of approach) mak. Bir taşıtın düz bir yoldan aracın önü yere sürtmeden çıkabileceği en
dik rampa açısı.

yalıtık (Alm. isoliert; Fr. isolé; İng. insulated; isolated) mak. Isı, elektrik, akustik gibi enerji türlerinin geçişi yok
denecek kadar azaltılmış; eşanlam: yalıtılmış.

yalpa 1. (Alm. Rollbewegung, f; Fr. roulis, m; İng. roll) denz. Geminin boyuna ekseni etrafındaki salınımlı dönme
hareketi. 2. (Alm. Gieren, n; Fr. lacet, m; İng. yaw) mak. Bir kara taşıtının ya da uçağın düşey ekseni etrafında,
sağa sola yaptığı hareket.

yalpa momenti (Alm. Giermoment, m; Fr. moment de lacet, m; İng. yawing moment) mak. Bir taşıtı düşey ekseni
etrafında döndürmeye çalışan moment bileşeni; eşanlam: sapma momenti.

yanak aşınması (Alm. Freiflächenverschleiß, m; Fr. usure frontale, f; İng. flank wear) mak. Kesici aletin işlenen
parça ile temas halinde olduğu yüzeyin aşınması.

yanal titreşim (Alm. Lateralschwingung, f; Seitwärtsschwingung, f; Fr. vibration latérale, f; İng. lateral
vibration) mak. Bir helikopter rotoru ya da motor şaftı örneğinde olduğu gibi, yapı elemanının dönme eksenine
dikey bir düzleme titreşmesi.

yandan emişli pompa (Alm. Seitensaugwirkungspumpe, f; Fr. pompe à succion latérale, f; İng. side suction
pump) mak. Pompa milinin bir tarafından emme, diğer tarafından basma yapılan merkezkaç pompa; eşanlam: hat
pompası.

yangın pompası (Alm. Feuerlöschpumpe, f; Fr. pompe à incendie, f; İng. fire pump) mak. Yangında yüksek
basınçlı su basmak için kullanılan ya da yağmurlama sistemlerini besleyen pompa.

yanıt süresi (Alm. Antwortzeit, f; Fr. temps de reponse, m; İng. response time) 1. blşm. Bilgisayar sisteminde bir
kullanıcı ya da herhangi bir birim tarafından, herhangi bir işin yapılması için yapılan talep ile sonucun alınması
arasında geçen süre; eşanlam: cevap süresi. 2. endst. Müşteri isteğindeki ya da pazar koşullarındaki değişikliğe
uyum sağlayabilme ya da müşteri isteğini karşılayabilme süresi; eşanlam: cevap süresi. 3. mak. 1. Bir sistemin
istenen işlevi yerine getirmesi için gerekli süre; örneğin bir internet arama motorunun bilgi getirim süresi; eşanlam:
cevap süresi. 2. Fiziksel bir sistemde sistemin içerdiği pasif elemanlara bağlı olarak bir giriş işaretine tepki
vermesi için geçen süre.

yanma havası (Alm. Verbrennungsluft, f; Fr. air de combustion, m; İng. combustion air) mak. Dizel makinelerde
yakıtı yakmak üzere silindirlere giren hava, yanma odasına iletilen hava.

yanma odası (Alm. Brennkammer, f; Verbrennungskammer, f; Brennraum, m; Verbrennungsraum, m; Fr.


chambre de combustion, f; İng. blast chamber; combustion chamber) 1. mak. İçten yanmalı motorda yanma
tepkimesinin gerçekleştiği piston, silindir çeperi ve silindir kafası tarafından çevrelenen hacim. 2. uçk. Özellikle bir
gaz türbin motoru, jet motoru veya roket motorunda yakıtın yakma işleminin yapıldığı, yanma tepkimelerinin
oluştuğu bölme.

yapısal diyagram (Alm. Strukturdiagramm, n; Fr. diagramme structurel; İng. structural diagram) mak. Bir aygıtın
ya da bir sistemin yapısal ya da işlevsel niteliklerini ana çizgileriyle belirleyen çizim.

yapısal kaster (Alm. Lenkrolle, f; Fr. roulette pivotante; İng. caster trail) mak. Kara taşıtlarında direksiyon dönme
ekseninin, tekerleğin yer ile temas noktası arasındaki yan düzlemdeki yatay uzaklık.

yapısal sönümleme (Alm. Dämpfung von Strukturen, f; Fr. amortissement structural, m; İng. structural
damping) mak. Bir sistemdeki titreşimlerin malzemenin özelliğine bağlı olarak değil de, sönüm elemanları
kullanılarak sönümlenmesi.
yapışmalı birleştirme (Alm. Adhäsionskleben, n; Aufkleben, n; Fr. collage adhésif, m; İng. adhesive
bonding) mak. Malzeme katmanlarının yapıştırıcı bir katman kullanarak birbirine eklenmesi; eşanlam:
yapıştırmayla tutturma.

yapışmalı yıpranma (Alm. adhäsiver Verschleiß, m; Fr. usure d'adhérence, f; İng. adhesive wear) mak. Bağıl
hareketleri olan iki yüzeyin temas noktasında yüzeylerin plastik deformasyona uğrayarak yapışması ve yüzeyleri
aşındırması durumu; eşanlam: adhezif aşınma.

yaprak yay (Alm. Blattfeder f; Fr. ressort à lames m; İng. laminated spring; leaf spring) mak. Genellikle yük
taşıyan ağır vasıtaların askı sistemlerinde yeğlenen, yay çeliğinden yapılan, boyları birbirinden farklı, lama
şeklindeki parçaların üst üste konmasıyla meydana getirilen, taşıtın yükünü taşıyan yay çeşidi.

yarı geçirgen ortam (Alm. halbdurchlässiges Mittel, n; Fr. médium semi-transparent, m; İng. semi-transparent
medium) mak. Elektromanyetik dalgaların içine geçtiği ve hacimsel ışınım yayan, yüksek sıcaklıktaki gazlardan
veya cam, tuz kristali, kuvars gibi katı maddelerden veya süspansiyon asıltı halindeki taneciklerden oluşan ortam.

yarık rondela (Alm. Federring, m; Fr. rondelle fendue, f; rondelle ressort à becs, f; İng. split washer; spring lock
washer) mak. Bir noktasında küçük bir yarık olan ve temas ettiği yüzeyler arasında daha fazla sürtünme kuvveti
sağlamak üzere helis biçiminde bükülmüş metal halka.

yarıküresel (Alm. halbkugelförmig; hemisphärisch; Fr. demi sphérique; İng. hemispherical ) mak. Yarım küre
biçiminde.

yastıklama (Alm. Dämpfung, f; Fr. amortissement, m; İng. cushioning) mak. Kırılgan cisimlerin veya darbelerden
zarar görebilecek hassas cihazların taşınmasında ambalajın içerisine dışarıdan gelen darbeleri sönümleyen
malzemelerin konması; eşanlam: tamponlama.

yatak (Alm. Bett, n; Fr. lit, m; İng. bed) 1. kim. Katalizör, reçine veya taşıyıcı gibi katı parçacıkları içinde
barındıran ve kimyasal tepkime ya da ayırma işlemlerinin gerçekleştirildiği dolgulu hacim. 2. müh. Yeryüzündeki
bir su yolunun tabanı. 3. (Alm. Lager, f; Fr. palier, m; İng. bearing) mak. Birbirlerine değen iki makine
parçası arasındaki bağlantıyı, parçaların bağıl hareketini minimum sürtünme kaybıyla sağlayan ve sadece arzu
edilen yönde bağıl hareketlere izin veren makine elemanı.

yatak boşluğu (Alm. Lagerspiel, n; Fr. jeu de coussinet, m; İng. bearing clearance) mak. Yağlama amacıyla
dönen parçaların temas yüzeyleri ile temas halindeki taşıyıcı yüzey arasında bırakılan boşluk.

yatak burcu (Alm. Ventilsitz, m; Fr. siège de soupape, m; İng. valve seat) mak. 1. İçten yanmalı motorlarda
emme ya da egzoz supaplarının kapandıklarında oturdukları yuva. 2. Pompa giriş ve çıkışlarında veya devrelerde
bulunan vanaların disklerinin oturduğu genellikle halka biçiminde olan yatay veya dikey yuva / burç; eşanlam:
vana oturağı.

yatak metali (Alm. Lagermetall, n; Fr. métal antifriction, m; métal pour coussinets, m; İng. Babbitt metal; bearing
metal) mak. Bir ya da daha çok sayıda makine parçasının devindiği yataklarda metal-metal sürtünmesini azaltma
amacıyla kaplama için kullanılan beyaz ve yumuşak kalay, kurşun, bakır ve antimon alaşımı; eşanlam: beyaz
alaşım, Babbitt alaşımı.

yatak yuvası (Alm. Lagerfassung, f; Lagergehäuse, n; Fr. corps de palier, f; İng. bearing
housing) mak. Yatakların güvenli çalışmasını sağlayan, aşınmalarını azaltan ve ömürlerini artıran koruyucu
makine elemanı; eşanlam: yatak muhafazası.

yatış momenti (Alm. Rollmoment, m; Fr. moment de roulis, m; İng. rolling moment) mak. uçk. Bir uçağı ya da
taşıtı boyuna ekseni etrafında döndürmeye eğilimli moment; eşanlam: yuvarlanma momenti.

yay (Alm. Feder, f; Fr. ressort, m; İng. spring) mak. Bir kuvvetin etkisi altında kaldığı zaman elastik şekil
değiştirebilme özelliğine sahip malzemelerden imal edilen, kendisine etki eden kuvvetin etkisi kalktığı zaman eski
şeklini kısmen veya tamamen alabilen ve bu sırada depolamış olduğu enerjinin bir kısmını geri verebilen makine
elemanı.

yay işi (Alm. Federantrieb, m; Fr. transmission à ressort; İng. spring work) mak. Bir yayın sıkışması ya da
açılması esnasında yay kuvveti tarafından yapılan iş miktarı.
yay katsayısı (Alm. Federkonstante, f; Fr. constante de raideur, f; constante du ressort, f; İng. spring constant;
spring rate) mak. Yük etkisi altındaki bir makine elemanının aynı doğrultudaki birim şekil değiştirmesi başına
düşen ve milimetre başına Newton olarak ifade edilen kuvvet; eşanlam: yaylanma sabiti.

yay kuvveti (Alm. Federkraft, f; Fr. force du ressort, f; İng. spring force) mak. Doğal uzunluğundan farklı bir
uzunluğa getirilmiş olan yayın uyguladığı kuvvet.

yay kütle sistemi (Alm. Feder-Masse-System, n; Fr. système ressort-masse, m; İng. spring-mass
system) mak. Gerçek bir mekanik sistemin yay ve kütle elemanlarıyla oluşturulan temsili modeli.

yay kütle sönümleyici sistemi (Alm. Feder-Masse-Dämpfer-System; Fr. système ressort-masse-amortisseur, m;


İng. spring-mass-damper system) mak. Gerçek bir mekanik sistemin yay, kütle ve sönümlendirici elemanlarıyla
oluşturulan temsili modeli; eşanlam: yay kütle amortisör sistemi.

yayılı kuvvetler (Alm. verteilte Kräfte; Fr. forces réparties; İng. distributed forces) mak. Belli bir alan üzerine ya
da belli bir uzunluk boyunca etkiyen kuvvetler; eşanlam: yayılı yükler.

yayınık (Alm. diffus; Fr. diffus; İng. diffuse) mak. Yüzeyden her doğrultuya dağılmış, herhangi bir nokta ya da
noktalarda yoğunlaşmamış.

yayınım kaynağı (Alm. Diffusionsschweißen, n; Fr. soudage par diffusion, m; İng. diffusion
welding) mak. Genellikle değişik yapıdaki iki metalin, yüksek basınçta ve ergime sıcaklığından düşük
sıcaklıklarda atomlarının yayınması sonucu birleştirilmesiyle oluşan katıhal kaynak tekniği; eşanlam: difüzyon
kaynağı.

yaylı ağırlık (Alm. nichtgefederte Masse, f; Fr. poids non suspend; masse non suspendue, f; İng. unsprung mass;
unsprung weight) mak. Taşıtlarda askı sistemi tarafından taşınmayan, askı sistemini oluşturan ve ona doğrudan
bağlanan tekerlek, yay, amortisör vs. elemanların kütlesi; eşanlam: askılanmamış ağırlık.

yaylı rondela (Alm. Federscheibe, f; Spannscheibe, f; Fr. rondelle Belleville, f; rondelle conique, f; rondelle de
ressort, f; rondelle élastique, f; İng. Belleville washer; conical washer; cupped spring washer) mak. Vida ve somun
ile yapılmış bağlantılarda, ön gerilme oluşturmak için somunun dayanma yüzeyinin altına konulan ortası delik,
yaylanma özelliğine sahip kesik koni biçimindeki ince metal halka.

yelleç (Alm. Ventilator, m; Gebläse, n; Fr. ventilateur, m; İng. fan; ventilator; ventilator fan) mak. Genellikle
elektrik gücüyle düşük dönme hızlarında çalışan, küçük basınç farkı ile hava akımı sağlayan aygıt; eşanlam: fan,
vantilatör.

yerçekimli taşıyıcı (Alm. Querrollbahn, f; Schwerkraftförderer, m; Fr. rouleau libre; transporteur par gravité, m;
İng. gravity conveyor; gravity roller; gravity roller conveyor) mak. Sık aralıklı, eksenleri etrafında dönen silindirlerin
meydana getirdiği yüzey üzerinde ya da pürüzsüz, kaygan düz bir yüzey üzerinde herhangi bir sürücü kuvvet
uygulanmadan yerçekiminden yararlanan malzeme taşıma sistemi.

yerdeğişim algıcı (Alm. Stellungsgeber, m; Wegmessgerät, n; Fr. capteur de déplacement, m; détecteur de


déplacement, m; İng. displacement transducer) mak. Doğrusal veya açısal yerdeğişimini elektriksel, pnömatik
veya başka bir sinyal tipine çevirerek ileten cihaz; eşanlam: yer değiştirme sensörü.

yerdeğiştirme geçirgenliği (Alm. Verschiebungsübertragbarkeit, f; Fr. transmissibilité de déplacement, f; İng.


displacement transmissibility) mak. Dinamik bir sistemin yerdeğiştirme cevabının, bu dinamik sistemin bağlı
olduğu zeminin yerdeğiştirmesine oranı.

yerel ivme (Alm. locale Akzeleration; locale Beschleunigung; Fr. accélération locale; İng. local
acceleration) mak. Konuma bağlı bir kuvvet alanında, bir parçacığın belirli bir noktadaki ivmesi.

yetersiz dümenleme (Alm. Übersteuern, n; Fr. survirage m; İng. oversteer) mak. Dönemece giren bir taşıtın düz
bir yüzeyde, sabit bir dönme yarıçaplı eğriyi izlerken, hızı artırıldığında direksiyonun daha fazla
çevrilmesinin gerekmesi ya da bu yapılmadığında arabanın dışa doğru savrulması; eşanlam: aşırı dönme.

yığma ağız oluşumu (Alm. Aufbauschneide, f; Fr. arête rapportée, f; İng. built-up edge) mak. Kesme takımı
yüzeyine talaşın yapışarak birikmesi sonucu oluşan kesme kenarı.
yiv (Alm. Auskehlung, f; Nut, f; Fr. rainure, f; İng. groove) mak. Ateşli silahlarda mermi yolunda seyrederken,
dönme hareketi kazanmasını sağlayan namlu içine açılmış kabarıntı ve oyuk.

yol bilgisayarı 1. (Alm. Reisecomputer, m; Fr. ordinateur de route, m; ordinateur de voyage, m; İng.
compucruise; dashboard computer; trip computer) blşm. Karayolu tsaşıtlarının, özellikle binek arabalarında
bulunan, kat edilen mesafe, ortalama seyir hızı, yakıt tüketimi gibi bilgileri hesaplayan ekranında gösteren
işlemci. 2. (Alm. Bordcomputer, m; Fr. ordinateur de bord, m; ordinateur de route, m; İng. trip
computer) mak. Taşıtlarda motor kontrol biriminden aldığı bilgiler ile yolculuk sırasında gidilen yol, yakıt tüketim
ve ortalama hız gibi bilgileri hesaplayan ve kullanıcıya ekranda gösteren elektronik sistem.

yol tutuş kontrol sistemi (mak. çekiş kontrol sistemi ) (Alm. Antriebsschlupfregelung, f; Fr. régulation d'antipatinage
à la traction, f; İng. anti-slip regulation; traction control system) mak. Araç tekerleği kaymaya başladığında
devreye giren, gazı kademeli olarak kesip motor gücünü gerekli oranda düşürerek kaymayı önleyen, dolayısıyla
yol tutuşunu artıran elektronik sistem.

yolak çizgisi (Alm. Bahnlinie, f; Fr. ligne de chemin, f; İng. pathline) mak. Bir akışkan parçacığının akış
ortamında tek bir noktaya bırakıldığında belirli bir süre içinde izlediği gezinge ve deneysel olarak zaman içinde
çekilen fotoğraflardan oluşan filmdeki görüntü.

Young modülü (Alm. Youngscher Modul; Elastizitätsmodul, m; Fr. module d'élasticité; module de Young, m; İng.
elastic modulus; tensile modulus; Young's modulus) mak. Gerilme-birim şekil değiştirme bağıntısının doğrusal
olması durumunda, doğrunun eğimi, başka bir anlatımla gerilmenin birim şekil değiştirmeye oranı; eşanlam:
elastiklik modülü.

yön değiştirme (Alm. Umschaltung, m; Fr. inversion, m; İng. change over; changeover) mak. Vanalarda, silindir
içindeki pistonun doğrusal hareketinin ya da hava motoru gibi yönlendiricinin çalışma yönünün değiştirilmesi.

yön değiştirme valfi (Alm. Umschaltventil, n; Umsteuerventil, n; Fr. robinet de jumelage, m; İng. change-over
valve; changeover valve; selector valve) mak. Bir boru sisteminden diğer bir boru sistemine akışı yönlendiren
vana.

yönbağımsız türbülans (Alm. isotropische Turbulenz; Fr. turbulence isotropique, f; İng. isotropic
turbulence) mak. İstatistiksel özellikleri doğrultuya bağlı olmayan, böylece tam düzensizliğin egemen olduğu
türbülans durumu; eşanlam: izotropik türbülans.

yönlü ışıma yeğinliği (Alm. gerichtete Strahlungsintensität; Fr. intensité de radiation directionnelle, f; İng.
directional radiation intensity) mak. Birim alan, birim katı açı başına tüm dalga boylarında gerçekleşen ışıma
gücü; eşanlam: yöncül ışıma şiddeti.

yumurta eğrisi bkz. mak. yakıt tüketim eğrisi.

yunuslama momenti (Alm. Nickmoment, n; Fr. moment de tangage, m; İng. pitching moment) 1. mak. Taşıtı
enine ekseni etrafında döndürmeye eğilimli moment. 2. uçk. Hava dinamiğinde, bir kanadın basınç merkezine
değil de aerodinamik merkezine etkiyen kuvvet.

yuvarlanma dairesi (Alm. Rollkreis, m; Wälzkreis, m; Fr. cercle primitif, m; İng. pitch circle) mak. Bir dişli çarkın
üzerinden geçen, çarkla aynı düzlemde bulunan ve bu çarka eşleşen başka bir dişli çarkla temas halinde olan
hayali daire.

yuvarlanma direnci (Alm. Fahrwiderstand, m; Rollwiderstand, m; Fr. résistance au roulement, f; İng. road drag;
roll resistance; rolling resistance; tractive resistance) mak. 1. Demiryolu taşıt tekerleklerinin raylar üzerinde
yuvarlanması sırasında ray ve tekerleğin şekil değiştirmesi, lase hareketi ve ray-tekerlek sürtünmesi sebepleriyle
harekete karşıt yönde oluşan kuvvetin taşıt tonu başına değeri. 2. Tekerlek ve yol yüzeyi arasında, yol durumuna
da bağlı olarak tekerlek döndükçe kauçuk malzemenin sıkışıp-gevşemesi sonucu yorulması ve ısınmasından
kaynaklanan direni.

yuvarlanma noktası (Alm. Wälzpunkt, m; Fr. point primitif, m; İng. pitch point) mak. İki dişli çarkın yuvarlanma
dairelerinin birbirine teğet olduğu nokta.
yük çizgisi (Alm. Energielinie, f; Fr. ligne d'énergie, f; İng. energy grade line) mak. Bernoulli denkleminin grafik
gösterimine karşılık düşen, kanal veya borudaki su akışında hidrolik eğim çizgisinin akışın enerjisinin yerçekimi
ivmesine bölümü ile hesaplanan yükseklik değeri kadar yukarı doğru ötelenmesi ile oluşturulan çizgi.

yük endeksi (Alm. Reifenbelastung, f; Fr. indice de charge du pneu, m; İng. load rating; tire load capacity; tire
load index; tire load rating) mak. Araç lastiği üreticileri tarafından yapılan testler ile belirlenen ve yük taşıma
kapasitesine orantılı olarak daha büyük değerler alan lastik özellik sayısı.

yüksek dayanımlı düşük alaşımlı çelik (Alm. hochfester niedriglegierter Stahl; Fr. acier haute résistance
faiblement allié, m; İng. high-strength low-alloy steel; HSLA steel) mak. Karbon çeliklerinden daha iyi mekanik
özellikleri veya korozyon dayanımı olan alaşım çelikleri.

yüksek devirli makine (Alm. schnellaufende Dieselmotoren; schnellaufende Maschine; Fr. moteur à grande
vitesse, m; İng. high speed engine) mak. Dakikadaki devir sayısı yaklaşık olarak 750’den fazla olan dizel
makinelere verilen isim.

yüksek hızla talaş kaldırma (Alm. Hochgeschwindigkeitsbearbeitung, f; Fr. usinage à grande vitesse, m; İng.
high speed machining) mak. Talaş ile talaşın kaldırıldığı parçanın arayüzü sıcaklığının konvansiyonel hızın on
katına kadar olan yüksek hızlarda düşmesi nedeniyle tercih edilen ileri üretim süreci.

yüzde aşma miktarı (Alm. Prozent Überschwingen, n; Fr. pourcentage de dépassement, m; İng. percent
overshoot) mak. En yüksek genliğe ulaşma zamanındaki sürekli rejim değerini aşma miktarının, sürekli rejim
değerine göre yüzde oranı.

yüzey bitimi (Alm. Endoberfläche, f; Fr. fini de surface, m; İng. surface finish) mak. Endüstriyel imalatta, üretilen
bir parçanın yüzeylerine en son uygulanan ve yüzeyin kalitesini belirleyen işlemler.

yüzey bütünlüğü (Alm. Oberflächenbeschaffenheit, f; Fr. intégrité de la surface, f; İng. surface


integrity) mak. Üretim sürecinde malzemenin yüzeyinde oluşan değişikliklere karşın yüzey özelliklerinin
korunması.

yüzey kuvvetleri (Alm. Oberflächenkraft, f; Fr. forces de surface, pl; İng. surface forces) mak. Bir malzemenin iç
ve dış yüzeylerinde etkili olan ve yüzeye dik ve paralel olacak şekilde basınç ve gerilme bileşenlerine ayrılan
kuvvetler.

yüzey makaslama gerilmesi (Alm. Wandschubspannung, f; Fr. contrainte de cisaillement en surface de tuyau, f;
İng. wall shear stress) mak. Boru içinde veya iki düzlemsel plaka arasındaki akışlarda akış hızının sıfır olduğu
varsayılan cidardaki akışkan kayma gerilmesi; eşanlam: yüzey kayma gerilmesi.

yüzey sürtünmesi (Alm. Wandreibung, f; Fr. frottement superficiel, m; İng. skin friction) mak. Bir cisim üzerinde
akan akışkanın cisim yüzeyine uyguladığı ve akışkan hızının karesi ve akışkan yüzey temas alanı ile doğru
orantılı olarak artan sürtünme kuvveti.

zaman aralığı (Alm. Zeitintervall, n; Fr. intervalle de temps, m; İng. time interval) mak. Bir sürecin başlangıcından
bitişine kadar olan süre.

zaman çizgisi (Alm. Zeitleiste, f; Fr. frise chronologique, f; İng. timeline) mak. Olay ya da faaliyetlerin zaman ve
sürelerinin kronolojik olarak üzerinde gösterildiği çizgi.

zaman fonksiyonu (Alm. Zeitfunktion, f; Fr. fonction temporelle, f; İng. time function) mak. Titreşim ya da sinyal
genliğini zamana bağlı olarak veren fonksiyon.

zemin uyarımı (Alm. Anregung am Fußpunkt, f; Fusspunkterregung, f; Fr. excitation de base; İng. base
excitation) mak. Dinamik bir sistemin bağlı bulunduğu zemin üzerinden sisteme titreşim uygulanması.

zengin karışım (Alm. fettes Gemisch; Fr. mélange riche, m; İng. rich mixture) mak. Yanma sistemlerinde yakıt
hava karışımı içindeki yakıt miktarının tam yanma için gerekli olan miktardan daha fazla olması durumu.

zincir dişlisi (Alm. Kettenrad, n; Fr. roue dentée, f; İng. sprocket) mak. Dönme momentinin ya da hareketinin bir
milden diğerine zincir yardımıyla aktarılmasında bir mil ile zincir arasındaki üzeri dişli olan çark.
zorlama fonksiyonu (Alm. Störfunktion, f; Fr. fonction de forçage, f; İng. forcing function) mak. Dinamik bir
sisteme etki eden kuvvet fonksiyonu; dinamik sistemi betimleyen türevsel denklemde yer alan ve sadece zamanın
fonksiyonu olan terim.

You might also like