You are on page 1of 116

ABDURRAHİM KARAKOÇ - GÖK ÇEKİMİ

E.P. YAYINLARI
33
Abdurrahim Karakoç Serisi
8
Şiirler Serisi
9
ISBN: 975-422-019-0
Dördüncü Baskı
1997 Ankara
OCAK YAYINLARI
Necatibey Cad. 18/12 Sıhhiye Ankara Tel: 230 13 69 - 232 15 11
2
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GÖK ÇEKİMİ
İÇİNDEKİLER
BİR AÇIKLAMA 6
ÖNSÖZ 6
TAVIR 7
ÖMRÜMÜZ DURAKTA SEÇTİ 7
ZAMAN VE BİZ 7
MERAK 7
YOLDAKİ KUTLU GÜN 8
SEVGİ YETMİYOR 8
ÇARPIK ÇAĞ 9
DUYGU PENCEREMDEKİ FARKLI GECELER 10
ŞIIRI SORDUM SÖYLEDILER 11
ZUM 12
GEÇ KALMIŞIM 12
BİLİRİM 13
SİRAYET 13
KUNDAĞA GÜVE DÜŞTÜ 13
"GÖK EKİNİ BİÇER GİBİ" 14
ESKİ MEKTUPLAR 15
TEZATLAR YUMAĞINDA 15
BULACAK YERDE BAKMALI 16
SEN VE BEN 16
ÇAĞDAŞ KİŞİ NİYETİNE 17
GÜCENME BANA 17
ARANAN ÇOCUKLUK 17
ZAMAN VE GERÇEK 18
DİNAZORLARIN BAL DUASI 18
SORGULAMA 19
TERCİH 19
BİRLİK ÇAĞRISI 20
BAYRAMLAR HÜRMETİNE 20
TAACCÜP 20
YARALI TÜRKÜ 20
HAK ETMİŞİZ 21
"OTU ÇEK-KÖKÜNE BAK" 21
USTALIK 21
YAZIK 22
AVCI DOSTLARIMA MEKTUP 22
NOKTALAR 23
ORTA SÖZ 23
BİR BAŞKA DUYGU 24
BİLMECE DEĞİL 24
VİTRİN 25
AYNANIN İKİ YÜZÜ 25
DESEM AMMA 25
YANLIŞ MAYA 26
İKRAR 26
CEVABI İÇİNDE SORULAR SORDUM 26
KEYFİYET 27
BEN BİR GÖRGÜ ŞAHİDİYİM 27
3
ABDURRAHIM KARAKOÇ - GÖK ÇEKIMI GARIPLIK 27
HAZıR GIYIM 28
KORKU 28
YÜREK BEDENE HASRET 29
RAPOR/87 29
VAKTI SEHERDE BAL ÜSTÜNE SEFER YELTEMESI 29
HÜSRAN VAKTI 29
DOĞUM VAKASı 30
SINCAN'A SELAM 31
SEVDAM VE BEN 32
ÇEKTIRIRLER ÇEKIYORUZ 32
GARIP GERÇEKLER 32
BIR GÖNÜL DOSTUNA CEVAP 32
SıR DALGASıNıN KıYıYA GETIRDIKLERI 33
ARA SÖZÜ 34
YAKARıŞ 34
MECLİS LÜGATI 34
KAFA 34
SORGULAMA 34
IKRAM BILMEZLERE 35
HıRSıZA METHIYE 36
SıLADAN GURBETE MEKTUP 37
AR YıLıNDAN SONRASı 38
KABUS 38
ERBABIYE 38
MUTFAK RAPORU 38
ORTADIREK'TEN 39
HISSE 40
EY GÖNÜL 40
BIR DEVRIN ANATOMISI 40
AYKıRı NASIHAT 40
DAĞLARA MEKTUP 42
ZINCIRLEME 42
KOLYE 43
ÖLÜLERE IHTAR 43
KÖŞELI HABER 43
SEKSENLIKTEN BIRI 43
SERMAYELIK 44
BAŞ BELASı 44
BEYLIK ŞIIR 44
MESELA 44
TEBLIĞ 45
BENI GÖTÜR 45
BıRAKıN HÜR OLSULAR 46
IÇIMIZDEN GEÇENLER 46
DEMEDI DEME 47
ACABA 47
IŞARETLER 48
SEVGININ KARBEYAZı 48
ZAMAN VE INSAN 49
??? 49
EKMEK BıÇAĞı KESTI 50
KESIN VE GERÇEK 50
4
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GÖK ÇEKİMİ
KOMŞULARIM DÜŞÜNDÜ BEN YAZDIM 50
GÖK ÇEKİMİ 51
5
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GÖK ÇEKİMİ
BİR AÇIKLAMA
Aklınızdan geçen soruyu tahmin edebiliyorum "Ne demek &ÖKÇEKİMİ?"
Aslında hiç bir şey demek değil. Sadece "Yerçekimi" ne inat olsun diye kitabıma bu ismi
verdim.
İnanmadınız galiba?
Haklısınız inanılacak gibi değil ki. Peki, değilse esas gerçeği nasıl anlatayım size. Esas gerçeğin
esas sahibi hepimize dilediği kadar akıl vermiş. Ben anlatmaktan acizim, siz anlamaktan...
Yer dediğimiz kütle bizim ağırlığımızı çekti, pisliklerimizi çekti, sevdiklerimizi çekti ve birgün
cansız bedenimizi de içine kadar çekecek.
Aklımız hariç..
Ruhumuz hariç..
Bunları kim nereye çekecek? Uyduların cirit attığı uzaya olması serçenin dahi kafasına sığmaz.
Bırakınız kalsın. Gidip de saraylar, köşkler mi yaptıracaksınız vakitken? Yeryüzü insanoğluna
çok bile.
ÖNSÖZ
Ne dostlarımız kabul ettiğimiz derecede iyidirler, ne de düşman saydıklarımız tahmin ettiğimiz
derecede kötü. Beni böyle değerlendiriniz.
Abdurrahim KARAKOÇ
6
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GÖK ÇEKİMİ
TAVIR
Deseler ki, "İslamın pınarından içmek suç"
O suçu kabullenir içerim avuç avuç...
1990
ÖMRÜMÜZ DURAKTA GEÇTİ
Şefkat bulutlarının ağmasını bekledik Rahmet yağmurlarının yağmasını bekledik Boş yere yarım
asır ve hep aynı durakta Adalet güneşinin doğmasını bekledik...
1990
ZAMAN VE BİZ
Kantarların çekemediği gölgelerin Karanlıklarında geçirdik zamanı..
Aydınlıklar üstüne doğmadı kimsenin Bir daha başlangıçta kaçırdık zamanı.
MERAK
Özümden aleme kuşlar uçurdum
Hangisi menzile vardı bilmem ki?
Engin denizlerden kağnı geçirdim Hangi göz izni gördü bilmem ki?
Gün erdi zevale, gam zeval oldu Baktığım noktada başka hal oldu Aklım kilitlendi, dilim lal
oldu Hangi aşk içime girdi bilmem ki?
Ezdi toprak etti bulutlar beni Tuttu göğe çekti umutlar beni İçine almadı hudutlar beni
Hangi ay kaç sene sürdü bilmem ki?
Sonunda anladım sonu gerçekten Cansızda fark ettim can'ı gerçekten Ben hâlâ bulamadım ben'i
gerçekten Hangi dost sırrıma erdi bilmem ki?
Suların başında susuzluk çektim Aynaları kırdım, toprağa baktım Yağmur damlasında zamanı
yaktım Hangi el yaramı sardı bilmem ki?
7
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GÖK ÇEKİMİ
Ne söylesem, hava, ne yazsam yalan İlahi kaynaktır tek makbul olan Hazreti kur'an-ın dışında
kalan Hangi söz yerinde kaldı bilmem ki?
YOLDAKİ KUTLU GÜN
Gün gelecek
Güneşin doğup battığı mekânlarda Ve küfrün çığlık attığı mekânlarda Bizim türkümüz okunacak
Gün gelecek
Tomurcuklar taşacak kılıfından Ve kılıçlar sıyrılacak kından Edepsizler edebini takınacak.
Gün gelecek
Ne zalimler kalacak, ne zulüm Ve o günler yoldadır gülüm
Hak ayağa yekinecek.
Gün gelecek
İnsanlar yiyecek, ayılar bakınacak Eğriler doğrulardan sakınacak.
Sönül kilimleri adalet üzre dokunacak Namussuzlar yakınacak
1990
SEVGİ YETMİYOR
Boşyere yorulma gönül
Sevgi yetmiyor, yetmiyor.
Bülbül var ağır basar
Sevgi yetmiyor, yetmiyor.
Sebepler var ağır basan
Seneler arayı keser
Sevilenler çabuk küser
Sevgi yetmiyor, yetmiyor.
Önü bahar, sonu hazan
Meyvesi ya şüphe, ya zan
"Yeter" desek bile bazan Sevgi yetmiyor, yetmiyor.
Eğlence, düğün, toy gerek
Maddeden yüklü pay gerek
Daha bir sürü şey gerek
Sevgi yetmiyor, yetmiyor.
"Aşk" diyoruz, hani nedir?
8
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
Boyu nedir, eni nedir?
Denenmiş kaç bin senedir
Sevgi yetmiyor, yetmiyor.
Maddeleşir mâna bile
Unutulur ana bile
"Can" dediğin cana bile Sevgi yetmiyor, yetmiyor.
1990
ÇARPIK ÇAĞ
Doğru mu yanlış mı? Karar sizlerin Biz aklın durduğu çağda yaşadık.
"Ben dinsizim" diyen beyinsizlerin Din dersi verdiği çağda yaşadık.
Çabuk pişsin diye zorbanın aşı Ayıran olmadı kurudan yaşı
Keçinin kaplana her adım başı Kırk tuzak kurduğu çağda yaşadık.
Baylar çalım sattı, bayanlar etin Ar duvarı çürük, darbeler çetin Modern putçuluğun, şirkin,
zilletin Kemale erdiği çağda yaşadık.
Bazan kör kilitler vuruldu dile Bazan armağanlar kazandı hile Homo'nun, korno'nun, deyyusun
bile İtibar gördüğü çağda yaşadık.
Yabancısı olduk ilin obanın
Müdür ekmeğini çaldı çobanın
Resmi dairede devlet babanın
İpe un serdiği çağda yaşadık.
Önümüz çileydi arkamız cefa
Bir gün semtimize basmadı sefa Mürşidin müridin günde beş defa Günaha girdiği çağda yaşadık.
Kimi hak adalet gördü düşünde Kimi devlet kuşu buldu başında Vatanseverin vatan dışında
Hasretlik sürdüğü çağda yaşadık.
Göz yumup izine düştük batının Tuttuk kuyruğundan haçlı atının Pamuk yumağının tüyün, tütünün
Nice baş yardığı çağda yaşadık Neler yıkmadık ki "son olsun" diye ABDURRAHİM KARAKOÇ -
GOK ÇEKİMİ
Harcadık günleri gün olsun diye Asker kaçağının "şan olsun" diye Askeri vurduğu çağda
yaşadık.
Dilendik savurduk doları, markı Döndükçe aşındı düzenin çarkı Şalvarı, kasketi, gömleği, börkü
İhtiras sardığı çağda yaşadık.
Kimi vurgun vurdu döndü köşeyi Kimi yalamakla doydu şişeyi
Kiminin ateşi, külü, maşayı
Ekmeğe dürdüğü çağda yaşadık.
Atladık bir çağdan bir diğerine Çıktık zirvelere, daldık derine
"Çağdaş bayanların" cins beylerine Çuvallar ördüğü çağda yaşadık.
Biri yola çıkmaz dayı bulmadan Biri balık avlar suyu bulmadan Birinin haftayı, ayı bulmadan
Milyarlar derdiği çağda yaşadık.
Başörtüsü yasak, Türk olmak günah; Sabır ver sabır ver Ey Gadir Allah Bulaşık basının her gün
her sabah İslamı yerdiği çağda yaşadık
Zorbayı rüşvettir "Nurol-çok yaşa"
Mabutlar, kıbleler değişti haşa İnsanın kağıda, demire, taşa
Secdeye vardığı çağda yaşadık.
Görün halimizi biz insanların Tutsağı olmuşuz suizanların
Her zaman, her yerde müslümanların Müslüman kırdığı çağda yaşadık.
DUYGU PENCEREMDEKİ FARKLI GECELER
Acı hatıralar yağar göklerden Zehirle yoğrulur gül geceleri.
Zamanın düğümü kopar bir yerden Nereye koydunsa bul geceleri.
Yıldızlar kalp elmas, ay sahte gümüş
Çürümüş çürümüş, hepsi çürümüş...
Bir hayâl, bir kâbus, bir uyku, bir düş
Sev-sevebilirsen gel geceleri.
Başı karlı yaylalara çıkarım
Ardıç dallarından ateş yakarım ABDURRAHİM KARAKOÇ - GOK ÇEKİMİ
Otuz yıl geriye döner bakarım Kuşatır çevremi çöl geceleri.
Toprak döşeğimdir, gökyüzü yorgan Yanar ta içimde dağ, bayır, orman Yeteri. Tahammülüm
kalmadı ey can Al götür üstümden, al geceleri.
Bulut ol, engine ağ ikram eyle Yağmur ol, bağrıma yağ ikram eyle Gel birgün güneş ol, doğ
ikram eyle Sil gitsin ufkumdan, sil geceleri.
1990
ŞİİRİ SORDUM SÖYLEDİLER
Köylü delikanlının cevabı:
Bir bakarım şiir ekin tarlası Bir bakarım dalgalı deniz olur Bir daha bakarım güzelin sevginin
hası Bir bakarım kendi evimiz olur.
Ve hepsinden hepsinden âlâsı
Anadolu yaylasında çadırdan çeşmeye doğru sekip giden
Köylü kızıdır şiir.
Yaşlı kadının cevabı:
Hangi duygulardır bilebilir misiniz Sılayı gurbet yapan?
Gurbeti sırtımıza giydirdinizmi siz?
Nerede çocuklarımız, sevdiklerimizve geçliğiniz?
Şefkatin doruklarında yüreği çarpan Kimsesiz bir ananın içindeki
Binlerce sızıdır şiir.
Garip yolcunun cevabı:
Kökü derinlerde çınar ağacıdır O
Uzanır ufuklar ötesine dal dal Gün olur gökleri biçen bir kartal Gün olur ninnilerin en tadlısı
Gün olur masal
Gün olur taze çimenler üstünde oynayan Körpe kuzudur şiir.
Güngörmüş kocanın cevabı:
Bazan gençlik olur şiir, bazan kocalık Bir görürsünüz ceylandır, bir görürsünüz balık Şiir yılan
da olur yalan da
Görebilmektedir maharet
11
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
Anlayabilmektedir ustalık
Ötede yıkılmış bir mezar taşı Beride bebeğin yüzüdür şiir..
Başka cevapların yumağı:
Tarih de içindedir şiirin gelecek de Yaralı gönüllere ilaç deseniz olur Şu da deseniz doğrudur,
ekmek de Zümrütten yapılmış taç deseniz olur Duygudur, heyecandır, tefekkürdür, aşktır En makbul
yazıdır şiir..
Sonsöz:
Cevapların hasadından geriye kalan o ki Çok söz, yüksek ses, cilalı kelimelerden ziyade Sükutun
fırtınasından doğan
Kuru gürültüleri kovan
Samimi olduğu nisbette sade
İnsanlık ekmeğinin tuzu
İfadelerin özüdür şiir..
8.12.1989
ZUM
Biz "Asrı Saadet" diyoruz; fakat Kimi de "ortaçağ karanlığı" der.
İnsanla domuzda fark olur elbet Biri çiçek koklar, biri pislik yer.
1990
GEÇ KALMIŞIM
Putları taşa tutmanın
Güç'lüğünü geç anladım.
Delileri avutmanın
Hiç'liğini geç anladım.
İhtiraslar dursun diye
Şehiri sığdırdım köye
Her bedenin ayrı şeye
Aç'lığını geç anladım.
"Safkan" dedikleri atın Ünü büyük pek-çok zatın
Bir yerde ilmin, sanatın
Piçliğini geç anladım.
Hak'tan söz edersen eğer
Atılan taş sana değer
12
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
Doğruluk suç imiş meğer
Suç'luğunu geç anladım.
Su taşırken kalbur, file
Susmak gerekirmiş dile
Yazık... geç kalmanın bile
Geç' liğini geç anladım.
BİLİRİM
Yazsam da, söylesem de düzelmezsin; bilirim Gel desemde sen hakka gelmezsin; bilirim Her
tezde az da olsa gerçek payı bulunur Sen ki her gerçeğe antitezsin; bilirim.
1987
SİRAYET
Yol buldu, meşruluk kazandı rüşvet Edirne'den Van'a uzandı rüşvet Patron, kâhya, bekçi, işçi tek
sıra İktidar olmaya özendi rüşvet.
1987
KUNDAĞA GÜVE DÜŞTÜ
Sevgi çiçeklerinde ne koku var, ne renk var Köklerde su hasreti, yaprağa güve düştü.
Tabutların başında yığın yığın çelenk var Mezarlık yangın yeri, toprağa güve düştü.
Malum yukarı katta ne örtü, ne etek var Kaşa, göze, gerdana, bacağa güve düştü.
Her petek çevresinde yüzbinlerce sinek var Balı sülükler emdi, kaymağa güve düştü.
Dünkü zemzem kabında şarap denen gerçek var Sürahiye, şişeye, bardağa güve düştü.
Gönlümüzde sultanlık, gözümüzde mertek var Dil doğruya yanaşmaz, dudağa güve düştü.
Dört taraf cahil dolu... ne deve ne hendek var Fikrimizi besleyen kaynağa güve düştü.
Orada bal, yağ, et ve süt; burda soğan-ekmek var Kaşık, çatal ve hatta bıçağa güve düştü.
Çiçek saksılarında ya hıyar, ya kelek var Yere, yurda, mekana, yatağa güve düştü.
13
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GÖK ÇEKİMİ
Gösterin hangi evde kaç gül yüzlü bebek var?
Kurt girdi beşiklere, kundağa güve düştü.
1988
"GÖK EKİNİ BİÇER GİBİ"
Gerçek o ki, beş kıtanın beşiğinde Yurdundan sürüklen benim kardaşım Kimi dokuz, kimi doksan
yaşında Sırtından vurulan benim kardaşım.
Zulüm dalga dalga gelir art-arda Çaresiz mazlumlar çırpınır darda Bazan İsrail'de, bazan
Bulgar'da Kemiği kırılan benim kardaşım.
İşte Filipinler ve işte Lübnan Bin derde bedeldir bir Afganistan Müslüman kamdır dökülen her
kan Toprağa serilen benim kardaşım.
Ha Razgat, ha Üsküp, ha Gümülcine Kurbanlık verilmiş haçlı kinine Sudan'dan - Keşmir'e,
Taşkent'ten - Çin'e Kanına girilen benim kardaşım.
Azerbaycan esir bekler tuzakta Kırgız, Özbek, Uygur yetim uzakta Neden hürriyet yok Tatar,
Kazak'ta Yılana sarılan benim kardaşım.
Kiminin sırtına güçlüler binmiş
Kiminin sırtına haçlılar binmiş
Kiminin sırtına suçlular binmiş
Altında yorulan benim kardaşım.
Eritre aklıma çakıldı gitmez
Kerkük'ün dramı bitmez de bitmez Hangisin anlatsam yüz sene yetmez Hor, hakir görülen benim
kardaşım.
Kuduzun dişinden o nasiplenir Cellatın şişinden o nasiplenir Her körün taşından o nasiplenir
Kafası yarılan benim kardaşım.
"İnsan hakları"ymış.. geçiver gitsin
"Hukuk"muş, uzağa kaçıver gitsin
"Demokrasi", aman göçüver gitsin Hepsinde yerilen benim kardaşım.
Dinsiz müslümana vuru dad alır 14
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
Yahudi zulmeder, mükafat alır Hristiyan kan döktükçe ad alır Ya ceza verilen?.. Benim
kardaşım.
ESKİ MEKTUPLAR
Ne zaman gençliğim aklıma gelse Hüzünle, hicranla dolar gözlerim.
Sevda nedir diye soran olsa
Gider, uzaklara dalar gözlerim.
Aklıma geçmişin izi saplanır
İçime bir ince sızı saplanır
Yarama hasretin közü saplanır Sessizce toprağı sular gözlerim.
Eski mektuplar açarım bazı
Bakarım çoğunda silinmiş yazı Sık sık konuk gelir evimize mazi Zamanla mekânı böler gözlerim.
Çıkıp tepelerden niye bakarım: Giden gelecek mi diye bakarım..
Geceye, yıldıza, aya bakarım Her zaman yokluğu yalar gözlerim.
Bir mutlu genç görsem onsekizinde Yahutta bir yavru anne dizinde Kalsamda gam çekmem gam
dehlizinde O vakit, o vakit güler gözlerim.
Mektuplar, başımızın tacı mektuplar Biraz tadlı, biraz acı mektuplar Sizsiniz gönlümün gücü
mektuplar Sizinle yaşını siler gözlerim 1990
TEZATLAR YUMAĞINDA
Karadan denize akacak yerde
Denizden karaya aktı ırmaklar.
Akıpta yangını döndürmek nerde Değdiği toprağı yaktı ırmaklar.
Ufaklara iri dedik, övündük
Fosillere diri dedik, övündük Nifak için içimize girene
İçimizden bir dedik, övündük.
1990
15
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
BULACAK YERDE BAKMALI
İman kaynağımdır, tevhid havuzum İslâmın dışında arama beni.
Muhammed-ül Emin tek kılavuzum Putların peşinde arama beni.
"Hak kelam" duyduğum, kitap Kur'an-dır Başka yok! Uyduğum kitap Kur'an-dır Dolduğum,
doyduğum kitap Kur'an-dır Beşerin "boş"unda arama beni.
Evet sözü verdim Bezm-i Eles'te Şüphem yok, ayrılmam en son nefeste Şeytanın yaptığı süslü
kafeste Papağan kuşunda arama beni.
Veliye, alime hürmet ehliyim
Vahdetten yanayım, ülfet ehliyim Tek kıble tanırım, sünnet ehliyim Kerbela taşında arama beni.
Türk doğmuşum. Türküm., kime ne bundan Her mü'min kardeşim, severim candan İman baharını
kovup zamandan
Zemberi kışında arama beni.
1989
SEN VE BEN
£ün değil, hafta değil, ay değil Beş sene, on sene sonra gelsen de Bu canım durdukça tende
İyi bil
Beklediğim sensin.
Bazan bir demet gül alırım elime Bazan ıhlamur çiçeği
Her şeyin doğrusu ve gerçeği
Kokladığım sensin.
Cebimde mektubun olmayabilir
Ne çıkar fotoğrafın yoksa masamda Öğrenmek istersen eğer
Gel, sevda iklimine gir Açılmamış gönül kasamda
Sakladığım sensin.
Yağan yağmur duyar mı bilmem
Topraktaki mutluluğu?
Ve güneş vurunca topraktan yükselen buğu Doldursun diye
Yerle gök arasındaki boşluğu
16
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GOK ÇEKİMİ
En masum sevgiye
Eklediğim sensin.
Uykudayken, uyanıkken
Uzakta ve yakında
Sen olmasan da farkında
Gidip gidip arada bir
Yokladığım sensin.
ÇAĞDAŞ KİŞİ NİYETİNE
Modern kız, çağdaş gelin, süperlüks bayanıyla Bir yürüse çarşıya, pazara sığmaz idi...
Dört ayak, daldal boynuz; hasılı heryanıyla Teneşire, tabuta, mezara sığmaz idi.
1988
GÜCENME BANA
Acı mısın nesin? Sen iz ararsın Gider Denizli'de deniz ararsın
"Bulamazsın" desem, kalbin kırılır.
Gülşehir neresi? Gülnar neresi?
Mekanın Of ile Çıldır arası
"Gülemezsin" desem, kalbin kırılır.
İspala'da sorsak, derler "Haa... burda"
Kısmet seni bekler Sarp'ta, Habur'da
"Gelemezsin" desem, kalbin kırılır.
Cüzdanında Dinar, sırtında Ağrı Gidişin Yomra'dan Dörtyol'a doğru
"Bilemezsin" desem, kalbin kırılır.
Muş'ta mutsuzluğa düşüp ağlama İşte divan sazı, işte bağlama
"Çalamazsın" desem, kalbin kırılır.
ARANAN ÇOCUKLUK
Caddeler komada, ağaçlar sarhoş
Kaybettim, gören yok çocukluğumu.
Özüm alev alev, ellerim bomboş
İsterim, veren yok çocukluğumu.
Yıllar geldi geçti yağan kar gibi Nere baksam orda gurbet var gibi Bir tablo, bir halı, bir bahar
gibi Ufkuma geren yok çocukluğumu.
Dere demez, tepe demez koşardı 17
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
Mutlu rüya görür, mutlu yaşardı Tek damladan dalgalanır, taşardı Arayıp soran yok
çocukluğumu.
Hani ya kayalar, kuşlar, çiçekler Hani balık, böcek ve kelebekler Nere gitti nere bunca gerçekler
Önüme seren yok çocukluğumu.
1990
ZAMAN VE GERÇEK
Aklımdan geçeni anlayan güzel Şimdi görse bile tanımaz beni.
Eski simalara seneler engel
Selam verse bile tanımaz beni.
Uzak bir şehirde karşıma çıkıp Tutsa ellerimden kenara çekip Arada sırada yüzüme bakıp
Adres sorsa bile tanımaz beni.
Getirip öteye önüne sersem
Bir takım imalı ipucu versem
Tanıdın mı diye açıktan sorsam Akıl yorsa bile tanımaz beni.
DİNAZORLARIN BAL DUASI
İşçinin salladığı kazma-kürek aşkına Sandık sandık güdülen ortadirek aşkına Ağlayan göz
aşkına, yanan yürek aşkına Tutup öpeceğimiz el ver, etek ver bize Ömür boyu yiyecek bal ver, petek
ver bize.
Kapıdan, pencereden hediye , ikram yağdır Demirden, çimentodan, insandan para sağdır Bu çağ
ne mutlu bir çağ, bu çağ ne güzel çağdır Etli-uslu cinsinden kaz ver, ördek ver bize Ömür boyu
yiyecek bal ver, petek ver bize.
Beş günde beşyüz köşe dönmeyi kısmet eyle Yatıp-kalkıp beleşe konmayı kısmet eyle
Vatandaşın sırtına binmeyi kısmet eyle Altın ver, sterlin ver, dolar ver, çek ver bize Ömür boyu
yiyecekler bal ver, petek ver bize.
Tehdide, palavraya kıvrak dönsün dilimiz Beytümal hesabından şarj edilsin pilimiz Serçemiz
kartallaşsın, azmanlaşsın filimiz 18
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GÖK ÇEKİMİ
Çatal-kaşık yerine kazma kürek ver bize Ömür boyu yiyecek bal ver, petek ver bize.
Dolsun viski, şampanya; boş kalmasın şişeler Vatan-millet aşkına katmerlensin neşeler Pervane
dönüversin menfaatçı maşalar Davulcu ver, manken ver, döngel köçek ver bize Ömür boyu yiyecek
bal ver, petek ver bize.
1987
SORGULAMA
"Herşeyi bilirim" diyorsun amma Birazcık sen seni biliyor musun?
Yemekte, yatakta, sokakta, işte Dünyanın tadını alıyor musun?
Sütün kaymaklı mı, suyun duru mu?
Sabunun sarı mı, kuzun kuru mu?
Hele bir tarif et genel durumu Olanlardan memnun oluyor musun?
Sıcakta ciğeri pişeni anlat
Gölgede göbeği şişeni anlat
Menfaat ardından koşanı anlat Haramdan hisseni alıyor musun?
Eski yurdun, eski köyün senin mi?
Başındaki kurtlu beyin senin mi?
Oynadığın garip oyun senin mi?
El yıkıp, can yakıp gülüyor musun?
Ortaksın hileli yol tutanlara Kulluğun ucuzdur kul tutanlara Yakınlığın var mı bal tutanlara Bol
bol parmağını yalıyor musun?
Bire alıp yüze satmak caiz mi?
Bizi tutup bize satmak caiz mi?
Çaresize ceza satmak caiz mi?
Sen sana iyilik diliyor musun?
Sırtımızın yük müsün, nesin sen?
Duygusuzun teki misin, nesin sen?
İlelebed baki misin, nesin sen?
Ecelin gelince ölüyor musun?
1986
TERCİH
Kuklalar müzesinde, robotlar çarşısında 19
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
Alan yerini alsın., biz kalalım dışında.
Ayak yalın, baş açık fazilet yarışında Aç-susuz koşabilen insanlara muhtacız.
Haksızlık kılınçları kını yırttığı zaman Adalet terazisi yanlış tarttığı zaman Zalimlerin çoğalıp,
zulmün arttığı zaman Nizamı tesis için insanlara muhtacız.
1989
BİRLİK ÇAĞRISI
Birleşin ey! Yolları Kur'an-da birleşenler Birleşin, itikatta, imanda birleşenler Ayrılık
yakışmıyor, bölünmek günah size Birleşin ey, Secde-i Rahmanda birleşenler.
1988
Ya bayramlar bayram olsun kurtulsun Ya takvimler cayır cayır yırtılsın BAYRAMLAR
HÜRMETİNE
Çift bayram tanırız ışıktan, nurdan Birisi Ramazan, birisi Kurban...
Ya Rab, bayram eyle bayramımızı Yıka gönülleri kirden, çamurdan 1990
TAACCÜP
Dünyanın pisliğini her sabah görüyorda Güneş eskisi gibi sıcak doğuyor, hayret!
Dinsizler dindarlara gözdağı veriyorda Başımıza taş değil, yağmur yağıyor, hayret!
1987
YARALI TÜRKÜ
Yıldızlı dağlarda bir rüzgâr esti Ana bak, kapılar kapandı gene.
Aydınlık yolları hudutlar kesti Ana bak, kapılar kapandı gene.
İçtiğimiz sular bizi yakacak
Derman mı var bu dertleri çekecek?
Ararız, sorarız yol yok çıkacak Ana bak, kapılar kapandı gene.
Sağımız Kandehar, solumuz Herat 20
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
Bin yıllık davadan etmedik berat Uykular cehennem, rüyalar sırat Ana bak, kapılar kapandı gene.
Başımız oyuncak, dilimiz bağlı Dirimiz zindanda, ölümüz bağlı İtler saldırıyor, elimiz bağlı Ana
bak, kapılar kapandı gene.
Hürriyet babında ahkâm kestiler Hakkı vurup, hürriyeti astılar
"Tüfekler" Rus tipi mermi kustular Ana bak, kapılar kapandı gene.
Artar günden güne gamlar, acılar Sözü yaşlı bekler masum bacılar Paslı menteşeler inler, gıcılar
Ana bak, kapılar kapandı gene.
Ne diye yapmışlar, bu nasıl zindan?
Tuğlası kemikten, sıvası kandan Gelir gardiyanlar pay alır candan Ana bak, kapılar kapandı
gene.
Attılar hücreye "çıkma" dediler
"Daha vatan aşkı çekme" dediler..
"Tanıdık yüzlere bakma" dediler Ana bak, kapılar kapandı gene.
10.01.1987
HAK ETMİŞİZ
Zamanı boş yere tüketmişiz biz Nerde değer varsa yok etmişiz biz Vekâlet vermişiz
zulümkârlara Bugünkü zilleti hak etmişiz biz.
1990
"OTU ÇEK- KÖKÜNE BAK"
-Atasözü-
Tapındığı puta kurban etmek için Müslüman gırtlağı sıkacak kerata.
İnsanları koyun gibi gütmek için Babasından da beter çıkacak kerata.
1990
USTALIK
Yaşamadığı şeyi yazamaz hiç kimse Tutmadığı düğümü çözemez hiç kimse 21
ABDURRAHİM KARAKOÇ - SOK ÇEKİMİ
Varolsun bizim politik mimarlarımız Onların bozduğu gibi bozamaz hiç kimse.
1990
YAZIK
Dinsizin din üstüne ahkâm kesmesi hazin Zorbanın Hak adına öfke kusması hazin Cüppeli
cahillerin ölülerle sohbeti Ötede alimlerin korkup, susması hazin...
1990
AVCI DOSTLARIMA MEKTUP
Bağlandım gurbete gelemiyorum Doğduğum topraklar küskün mü bana?
Dostlar ne âlemde bilemiyorum Obalar, oymaklar küskün mü bana?
Seher vakti Salavan'a çıkardık Kekliğini, kevenini yakardık
Neşelenir yeri göğü yıkardık
Yaylalar, sulaklar küskün mü bana?
Unuttum haftayı, bıraktım ayı Uzaklarda koydum düğünü, toyu Köpürür akarmı Nargile çayı
Söğütler, kavaklar küskün mü bana?
Git Nurhak Dağı'na sor sual eyle Sonra Koçdağı'nı gör sual eyle Unutma her taştan bir sual eyle
Kayalar, koyaklar küskün mü bana?
Avcı arkadaşlar, can arkadaşlar Kınalı keklikler, yosunlu taşlar Çimenli gölgeler, çiçekler,
kuşlar Sallanan yapraklar küskün mü bana?
Medetsiz, Şardağı, Tatarderesi İçimde büyüyen hasret yarası
Elbistan neresi, Sincan neresi..
Av dolu avlaklar küskün mü bana?
Renkli bir tablodur mazi önümde Tatlı hatıralar bekler yanımda Öz annem misali susuz günümde
Su veren kaynaklar küskün mü bana?
Belen'den Mıhlıya anlatın tek tek Bana hayâl amma sizlere gerçek Mekan, Pınarbaşı, Gündönen,
Gerdek Ovalar, ırmaklar küskün mü bana?
22
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GÖK ÇEKİMİ
İliksiz çevreden odun çekerdi Fazlı yatar, Durmuş ateş yakardı Cuma keklik yolar, Rüstem
bakardı Ahbaplar, ortaklar küskün mü bana?
Yusuf Özcan hala gezer durur mu?
Avdul Bekir attığını vurur mu?
Deli Bahri rüzgâr gibi yürür mü?
Poyrazlar, sazaklar küskün mü bana?
Ya İbrahim Usta, Mehmet Özdemir Hepsiyle beraber geçti bir ömür Besbelli ne alev kaldı ne
kömür Küllenen ocaklar küskün mü bana?
Vasilerde büklüm büklüm bükülen Köpük köpük taştan-taşa dökülen Şahlanınca gök çınarlar
sökülen Karsuyu çağlaklar küskün mü bana?
Küf küfe'de kara kartal döner mi Tuz yaşına boz geyikler iner mi Hazenliğe güvercinler konar
mı?
Kuzular, oğlaklar küskün mü bana?
Ayrılık dalgası kabarır, taşar Çeker derinlere, boynundan aşar Hakikatten kopan hayâlde yaşar
Caddeler, sokaklar küskün mü bana?
1986
NOKTALAR
Bebek: Noktaların ön noktasında Çocuk: Onyedinin on noktasında İçi nokta nokta yanar annenin
Dede: Son nefesin son noktasında.
Öteler uzakta, öte karanlık..
Beride noktalar; hepsi biranlık Var-yok arasında aciz insanlık Baba: direniyor "ben" noktasında.
Destanlar yazılmış boş noktalardan Boşluğa düşülmüş hoş noktalardan Koşarsan, gerçeğe koş
noktalardan Kavuşsun Rabbına can noktaları.
1990
ORTA SÖZ
İnsanın ne kadar seveni varsa o kadar mesuliyet altındadır.
23
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GOK ÇEKİMİ
Nefsimize gücümüz yetmediği zamanlarda biliniz Ki dürüstlüğümüzü kaybetmişiz.
BİR BAŞKA DUYGU
Güzel Türkiye'min güzellikleri Hasretini çektiğimiz sağlar oy!
Mümkün mü hatırdan silmek sizleri Dost gözüyle baktığımız dağlar oy!
Sarp kayada menekşeler açardı Keklik öter, üveyikler uçardı Dumanlar alnından öper geçerdi
Zirvesine çıktığımız dağlar oy!
Ezan sesi yükselince ovadan
Güvercinler uyanırdı yuvadan
Seher yeli ses verince havadan Kevenini yaktığımız dağlar oy!
Özlem artar uzaklarda kalınca Akıl kaynar siz akıla gelince Susayıpta kar suyunu bulunca
Diz üstüne çöktüğümüz dağlar oy!
Enginler bunaltır üzer insanı Şehirler dar gelir, ezer insanı Çözerse yüksekler çözer insanı
Derdimizi döktüğümüz dağlar oy!
Ardıçlar sabırda, çamlar zikirde Laleler boynunu eğmiş fikirde Yağmur şifa serper, otlar
şükürde Sevgimizi ektiğimiz dağlar oy!
Asfaltların, betonların tadı yok Biletlerin, jetonların tadı yok Uçak, tren., git onların tadı yok
Taştan taşa sektiğimiz dağlar oy!
1990
BİLMECE DEĞİL
At, katır, teke sığdı
Kuzu göçe sığmadı.
Yüzbin hiç yok'a sığdı
İki üçe sığmadı.
Kavga çıkardı yorgan
Dost oldu boyun, urgan
Bıyığa sığdı dirgen
Tarak saça sığmadı.
24
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
Balık gölü kuruttu
£ül kokmayı unuttu
Toklar dünyayı yuttu
Lokma aça sığmadı.
Ne sonudur, ne ilki
Sürüp gidecek belki
Beyine sığdı tilki
Yürek içe sığmadı
Yara kaşıyan makbul
Suç var taşıyan makbul
Suçlu yaşayan makbul
Suç var suça sığmadı
Alıştık binbir huya
Çağın modası bu ya
Taç sığdı boynuzluya
Boynuz koça sığmadı.
1990
VİTRİN
Seçimle iş başına gelen yöneticiler Palavra sıka sıka geçirirler beş seneyi.
Zamanın vitrininde tükense de sevgiler Dolaylı menfaatler doldurur beş seneyi.
1986
AYNANIN İKİ YÜZÜ
Bir zirveye habire şiştikçe şişene bak Bir tabanda her adım yıkılıp düşene bak Bir ülke yansa
bile yan gelip yatanlara Bir yangın söndürmeye çarıksız koşana bak.
1987
DESEM AMMA
Sönül güvercinim döner havada Konacak korkusuz dal arar durur Dilim tutup yorulursun
diyemem.
Umudum ceylandır engin ovada
Sağ-salim geçecek yol arar durur Aman gitme vurulursun diyemem.
Yaralı şahindir sevgim yuvada Kırık kanadına tel arar durur Yere düşer serilirsin diyemem.
Çırpınır gözyaşım kulpsuz kovada 25
ABDURRAHİM KARAKOÇ - SOK ÇEKİMİ
Karışıp akacak sel arar durur Topraklara karılırsın diyemem.
Garip bülbül olur aklım rüyada Susuz steplerde gül arar durur Boş hayâle sarılırsın diyemem.
Yüreğim balıktır kızgın tavada Duvarda, tavanda göl arar durur ölür ölür dirilirsin diyemem.
Saklanır bedenim kırık aynada Girmiş okyanusta sal arar durur Desem amma., darılırsın,
diyemem.
1987
YANLIŞ MAYA
Heykeller diktiniz kuru çamurdan Yürekler taştandır, beyin demirden Yalan artı vaad, eşittir
fitne Kurtlu ekmek çıktı kokmuş hamurdan.
1986
İKRAR
Odun olduk fırına girdik biz bu devirde El öpen bakanları gördük biz bu devirde Saatte milyoner
ol, haftada milyalder ol Haydutlar düzenini kurduk biz bu devirde.
1986
CEVABI İÇİNDE SORULAR SORDUM
Ana şahinimi avcı mı vurdu.
Yedi yıldır kanadını açmıyor?
Yoksa dört duvarın içi mi yurdu.
Niye kalkıp ufuklarda uçmuyor?
Yığınmış dertleri, devası mı yok?
Sidipde konacak yuvası mı yok?
Söyle., hürriyet, havası mı yok?
Bu uğursuz günler neden geçmiyor?
Takılmış kafese, kalmış körpençe Doğrulsa üstüne yağan işkence Neden seher vakti güneşten
önce Gökyüzünü arşın arşın biçmiyor?
1987
26
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
KEYFİYET
Parklar fuhuş pazarı, sokaklar toz deryası Haksızlık kol geziyor, makamlar söz deryası Vakit
geçip gitmekte, görünürde tedbir yok Önlemez bu kokuyu tuz dağı, tuz deryası.
1986
BEN BÎR GÖRGÜ ŞAHİDİYİM
Teri yağmur, bedeni kar
Yola yağar, güle yağar
Anlattığım masal değil
Hayâl desem, hayâl değil
İNSAN desem inanmazlar.
Kır çiçekten kokusu var
Kaşlar çimen, gözler pınar
Akar gider çağıl çağıl
Cennet desem, cennet değil
İNSAN desem inanmazlar.
Işık ışık gökten uzar
Girer kalbime /Aşk/ yazar Kalem desem, kalem değil
Bir bildiğim âlem değil
İNSAN desem inanmazlar.
Uyusam rüyama dolar
Uyansam dünyama dolar
Arzu değil, dilek değil
Melek desem, melek değil
İNSAN desem inanmazlar.
GARİPLİK
Ne ayağım uydu, ne kafam uydu Belli., ben bu çağın yabancısıyım.
Dostlar şöyle dursun, düşmanım duydu Çekilen her "yağ"ın yabancısıyım.
Çağdaşlık çağımı yedi-bitirdi Sevgiyi, dostluğu aldı götürdü Beni bu noktaya aldı getirdi
Bağladığı bağın yabancısıyım
Kapitalist yolda yolculuğum yok Aslı yalan olan solculuğum yok Umut dağıtmam, falcılığım yok
Sağda "Çağdaş sağ"ın yabancısıyım.
Duygusu duyguma değen dostumdur 27
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
Helal ayran, ekmek, soğan dostumdur Gönlüne kırk konuk sığan dostumdur Fikirde alçağın
yabancısıyım.
1986
HAZIR GİYİM
Değirmenci som arpadan öğütmüş
Bu kahveyi bu fincana kim koydu?
Samanını, tanesini dağıtmış
Bu katırı bu harmana kim koydu?
Rüzgâr olur umutlar savurur
Ateş olur yürekleri kavurur
Taze taze fidanları devirir
Bu baltayı bu ormana kim koydu?
Nerden çıktı bu anane, bu töre Kirli suda el yıkanır göz göre Korkusundan taciz oldu dört yöre
Bu çirkefi bu meydana kim koydu?
Doğru sözden, güzel işten irkilir Bir gün uyku, bir gün düşten irkilir
"Aslanım" der, uçan kuştan irkilir Bu korkuyu bu hayvana kim koydu?
Cıvıktır, şeffaftır ölçüye sığmaz Hakikati tadmaz, yalana doymaz Yer, içer, konuşur; düşünmez,
duymaz Bu fosili bu zamana kim koydu?
Taşlı yollar, tozlu yollar bitmiyor Boş vaadler mutluluğa yetmiyor Öne geçmiş, ileriye gitmiyor
Bu sığırı bu kervana kim yoydu?
Kıravatı kim bağladı boynuna?
Diplomayı kimler soktu koynuna?
Mikropları kim doldurdu beynine?
Bu sülüğü bu ummana kim koydu?
1986
KORKU
Ben deliden çok kurnazdan korkarım Cahilden ziyade yobazdan korkarım Bedenimdeki
hastalıklardan değil.
Adalete düşen marazdan korkarım 1990
28
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GÖK ÇEKİMİ
YÜREK BEDENE HASRET
Boş da geçer, dolu da
Kar da yağar, dolu da
Men Kerkük'te yaşarım
Gönlüm Anadolu'da...
1987
RAPOR / 87
Ne Demirel, ne Cindoruk, ne rüşvet ANAP'ı mezara Semra götürür.
Ecevit boşuna çekiyor zahmet
Sol'u tek başına Erdal bitirir.
1987
VAKTİ SEHERDE BAL ÜSTÜNE SEFER YELTEMESÎ
Parmağı kürekten uzun olanlar Anavatan bal seferi başladı.
Menfaat kursundan mezun olanlar Avantadan mal seferi başladı.
İhracat, ithalat dövizler sizin Plajlar, oteller, havuzlar sizin En iyi armutlar, cevizler sizin
Avrupa'da yol seferi başladı.
Yağ çekecek yılışacak gün bugün Kapışacak bölüşecek gün bugün Köleliğe alışacak gün bugün
Şah ardında kul seferi başladı.
1986
HÜSRAN VAKTİ
Sormayın "saat kaç" diye Düzenin düzen vaktidir
Korkmayın "soygun suç" diye Vur, öldür, kazan vaktidir.
Herif yağlar üç-beş herif
Hayrolur sabahı şerif
Ariflik boş Ozan Arif
Dalkavuk ozan vaktidir
Kaz bulunca yolacaksın
Müşteriden çalacaksın
Gayet kurnaz olacaksın
Hileli mizan vaktidir.
Oynar zamane köçeği
29
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GOK ÇEKİMİ
Kayayı keser bıçağı
Gözler görse de çiçeği Gönülde hazan vaktidir.
Kösem vizon, Zeyno samur
Kahvecide kahve çamur
Ortadirek size ömür
Vaktimiz hezen vaktidir.
Öküzler otluyor damda
Huzur kalmadı odamda
Ayı, yılı alamam da
Şu vakit ezen vaktidir.
Ankara bilmece şimdi
Pehlivanlar cüce şimdi
İstanbul'da gece şimdi
Besbelli Sözen vaktidir.
İçtiğimiz turşu, nane
Gün sayarız tane tane
Avrupa'da Patrikhane
Asya'da Lozan vaktidir.
Saatler bitmez., nafile
Çark döner kuru laf ile
Takvimler yazmasa bile
Yat, otur, uzan vaktidir.
1990
DOĞUM VAKASI
İhale kayırması, ihracat doyurması Rüşvetçi, komisyoncu bir sürü meslek doğdu.
Davul-zurna sektörü rağbet buldu bulalı Makamı siyasette bir sürü köçek doğdu.
Tuhaflıklar ülkesi oldu bak garibistan Serçe fil yumurtladı, aslandan böcek doğdu.
Çok çarpık sonuç verdi Darwin'in teorisi
"Dedem, babam" dediği maymundan eşek doğdu.
Bala pislik bulaştı, bal yiyenler canavar Kovanlar gübre dolu, arıdan sinek doğdu.
Keresteler kıymete bindiği günden beri Kazıktan azman direk, değnekten mertek doğdu.
Hanım diskotekte felekten gün çalarken Mükellef villasında beyden beş erkek doğdu.
30
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GOK ÇEKİMİ
Siz tufan sonrasında can kaygusu taşırken Menfaat serasında bir sürü kelek doğdu.
Yalanı ve günahı varsa benim boynuma Ölenler gerçek öldü., doğanlar gerçek doğdu.
Henüz hak kapılar kapandı demiyorum İnsanlara hayır-şer birini seçmek doğdu.
1988
SİNCAN'A SELAM
Selâmla başlamak istedim söze Selâm eşe-dosta, yarana selâm Gelmedikse geleceğiz yüz yüze
Bilene, duyana, sorana selâm.
Gönlüm sohbettedir, dilim şakada Dokunmalı karaya da, aka da
Sincan'da, Lale'de, Karşıyaka'da Diz boyu çamura dalana selâm.
Saati palavra, süresi yalan
Yolcuları döküp yollarda kalan Yedide beklenip, dokuzda gelen İşkence ambarı trene selâm.
Ters zamanda söner TEK'in ışığı Kaybettirir sofralarda kaşığı Kız sobayı yıkar, oğlan beşiği
Her köşede mumlu törene selâm.
Belören dağının kara taşında
Kaplan kovalarmış çoğu düşünde Avcı kulübünde maşa başında
Bir atıp on tavşan vurana selam.
Düzenli dengeli akmaz suyumuz Yıkanmaz yüzümüz, pişmez çayımız Sinir öfke zaten eski
huyumuz Her sabah bir musluk kırana selâm.
Şartlanmış kafalar Sabaha, Tan'a Bakan yok ilimden kültürden yana Kimse gücenmesin,
kızmasın bana Kitapçı dükkanı görene selâm.
Getirmiş bir yerden biri laleyi Sevmiş kucaklamış yeri laleyi Kırmızı laleyi, sarı laleyi
Dikip büyütene, derene selâm.
Nesi çirkin desek güzel yanı var 31
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
İncitme toprağın-taşın canı var Selâmın hem yeri hem zamanı var Selâmın sırrına erene selâm
1985
SEVDAM VE BEN
Ey SEVDAM! Nerede kucaklaştık seninle, Ne zaman dolduk, ne zaman taştık seninle?
Beklediğimiz sabahları görmeden Bak.. Bak işte mezara yaklaştık seninle.
1987
ÇEKTİRİRLER ÇEKİYORUZ
Ne çekersek deliden-kaçıktan çekeriz Ve bir de yarımdan-buçuktan çekeriz Beri tarafta gözü-
gönlü kapalıdan Öte tarafta "eti açık"tan çekeriz.
1988
GARİP GERÇEKLER
Bir tarafta her devrin sultanları durur Bir tarafta kaderin kurbanları durur Ne kurban kesiciler
biter dünyamızda Ne de kesilen kurban kanları durur.
1988
BİR GÖNÜL DOSTUNA CEVAP
Rıza-yı Hak için çıkmışız yola Kulların engeli yıldırmaz bizi.
Onulmaz dostların açtığı yara Düşmanın kuşunu öldürmez bizi.
Ayrılık olursa öz ile sözde
İçimiz dışımız kavrulur közde Ülkümüz nişanlı arpacık, gezde Şer güçler hedeften kaldırmaz
bizi.
Yalınayak geçtik dikenden taştan Ne çıkar rüzgârdan doludan, kıştan Yırtılan destanlar yazılır
baştan Tufanlar sahneden sildirmez bizi.
Kader bu., teslim ol, kafayı yorma Aklın kaynağını deliden sorma Aylara, yıllara üzülüp durma
Sıcaklar, soğuklar soldurmaz bizi.
Gittiğimiz Hak Yol öyle bir yol ki 32
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
Hırs atına binmek günahtır belki Sabrımız, sevdamız o kadar bol ki Okyanuslar aksa doldurmaz
bizi.
Sıcak tut sevgiyi aşk ocağında Yaşa da olgunlaş gam kucağında Şu ruhsuz dünyanın şu zül
çağında Olanlar ağlatır güldürmez bizi.
Sözünde durandır yiğitin hası Mezarda da bitmez dostun vefası Üç günlük dünyanın binbir cefası
"Böldü" deseler de, böldürmez bizi.
Sağlam atılmışsa temeller eğer Allah rızasıysa emeller eğer
Niyete uygunsa ameller eğer
Kimseler yem için yeldirmez bizi.
Çile, bela yağıyorken etrafa
Hak, adalet dedik çıktık ön safa
"Kötü" tanıtsa da üç-beş et kafa Tarih kötü diye bildirmez bizi.
Fitneye en güzel cevap sükuttur Öfke günah dolu, sevap sükûttur Tuzağa çok düştük hayli vakittir
Tedbir bataklara daldırmaz bizi.
Bir ateş yakılır, sönmez bir daha Bu bayrak gönderden inmez bir daha İlkbahar hazana dönmez
bir daha Mevla yâd ellere yoldurmaz bizi.
1987
SIR DALGASININ KIYIYA GETİRDİKLERİ
Bir gördüm, bir daha gözümden gitmez Anlatmak istesem bin sene yetmez.
Kapı benim., ben kapıyı açamam.
Beride ben varım, ötede zaman El eder, "gel" diye çağırır canan Köprü benim., ben köprüyü
geçemem.
Her gece ufkumda üç yıldız doğar Susasam üstüme susuzluk yağar..
Pınar benim, ben suyumu içemem.
Yollar, otlar, cümle taşlar aşina Yağan yağmur, uçan kuşlar aşina Yayla benim., ben yaylaya
göçemem.
33
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GÖK ÇEKİMİ
Bir gözüm gam dolu, bir gözüm huzur Tecellim yanımda her saat hazır Kader benim., ben
kaderden kaçamam.
Gömdüm nefretimi uyur toprakta Sevgim kök bağladı, büyür toprakta Ekin benim, ben kendimi
biçemem.
1986
ARA SÖZÜ
Ömür kısa, engel çok.
Herkesten çok, şair gözü daha iyiyi ve daha güzeli görmek için arar durur.
Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, ya dalkavuk olup eğileceksin veya doğru bildiklerini ebedi bir
tenkit üslubu ile ilgililere, ilgisizlere duyuracaksın.
Övgücülerin işleri kolay. Hatta kazançlı.. Halbuki adamlar ve adamların meydana getirdiği
adaletsizlikler çekilir gibi değil. İşte bu sebeple çok şair küfür etmeye sığınıyor. Ne yapsın
zavallılar?
Mazur görün, şairlik kolay değil.
YAKARIŞ
Rızanı aradım her yazdığımda
Malumun., nefsimi değil Allah'ım.
Sana hoş gelmeyen duygum olursa Aklımdan onları sen sil Allah'ım.
1988
MECLİS LÜGATİ
"Hıyar, seviyesiz, sahtekâr, alçak Demagog, satılmış, adi, dangalak Aşağılık, terbiyesiz, pis
yalak"
Mebus beyler yalan söylemez el hak 1986
KAFA
Ful ekselans Halefoğlu
Karpuza kafa kor yatar..
Taşımaz içi boş diye
Kafayı rafa kor yatar.
(Ben karpuza kafamı koyup çok uyudum sözüne karşılık) SORGULAMA
Yedi günde yetmiş dolap çevirip Postallıya pirim vermek reva mı?
Tek nefeste üçyüz çamı devirip Okyanusa çadır kurmak reva mı?
İnsaf yoktur palavrayı atarken ABDURRAHİM KARAKOÇ - GOK ÇEKİMİ
Yük tutan var halka umut satarken Doğan bebek borç beşikte yatarken Avantadan devran sürmek
reva mı?
Alemi kör, sersem budala sanmak Milleti uyutup köşeyi dönmek
Sorumsuz, yaşamak, beleşe konmak Helalden harama varmak reva mı?
Hükmünü verdikçe harami kadı
Üstün hizmet oldu soygunun adı Otuzbin ciğere dört kurnaz kedi Kenarda durana vurmak reva
mı?
Yalanın atına bindirmek niye?
Halkı hayâllerle kandırmak niye?
Menfaat çarkını döndürmek niye.
Her başa bir çorap örmek reva mı?
1987
İKRAM BİLMEZLERE
Ne yapsın, ne yapsın, ne yapsın adam?
Tepemize çıka çıka yoruldu.
Saat başı mavra, günaşırı zam Boynumuza çöke çöke yoruldu.
Ne bayramı bildi, ne de pazarı Gariplerden ayırmadı nazarı
Gecekondu dedi, sürdü dozeri
Haneleri yıka yıka yoruldu.
Ustasını aratmadı çırağı
Yüzokkadan ağır imiş yüreği
Kesti, odun etti ortadireği
Meydanlarda yaka yaka yoruldu.
Yem döktü peşimden gelsinler diye Az mı gıdıkladı gülsünler diye Sürünmesin, erken ölsünler
diye Gırtlakları sıka sıka yoruldu.
Hoşa gitti geçirdiği hoş vakit Defterinde bırakmadı boş vakit Milyonların midesine beş vakit
Çatal kazık çaka çaka yoruldu.
Yetmiş ülke hayran oldu zatına Hükmeyledi zahir, ile batına
Yıllar yılı Avrupa'nın atına
Türk arpası çeke çeke yoruldu.
Gelenekten o kurtardı, o sizi 35
ABDURRAHİM KARAKOÇ -
Et yemekten o kurtardı, o sizi Seç ölmekten o kurtardı, o sizi Siz sizden söke söke yoruldu.
Neler etti daha vay neler etti Yüzlerce çulsuzu milyarder etti Ödleği, korkağı muzaffer etti Canlı
putlar dike dike yoruldu.
Akıl buldu, akıl verdi yeniden Kel başlıya kakül verdi yeniden Çok maymuna şekil verdi
yeniden Kalıplara soka soka yoruldu.
Yarını beyaza boyayıp sattı
Aç tavuğa hergün arpa anlattı İneğin suyuna süttozu kattı
Yola yoğurt döke döke yoruldu.
Hep böyle dokuzyüz kırktan doksana Artar günden güne düşmez noksana İnsaf eyle ikramına
baksana
Sana yular taka taka yoruldu.
Daha ne beklenir böyle sayından Her lafı büyüktür kendi boyundan Yedi post çıkartır iki
koyundan Taşa çeltik eke eke yoruldu.
1990
HIRSIZA METHİYE
Soyuyorsun milleti; patates soyar gibi Boyuyorsun gözleri; kaldırım boyar gibi Gördüğün her
kürsüye çıkarsın hıyar gibi Hele böyle devam et., gün senin, devran senin Burnundan fitil fitil getirir
zaman senin.
Küfründen, çirkefinden billah geçilmez oldu Baktığın bardaklardan ayran içilmez oldu Kaçsak
kaçılmaz oldu, göçsek göçülmez oldu Hele böyle devam et., gün senin, devran senin Tükürür suratına
bir gün çok insan senin.
"Güç bende" de çalım sat; hep böyle gider belle Ayıları dayı bil, sırtlanı peder belle Bir öküz
bin insanı aldatır-güder belle Hele böyle devam et., gün senin, devran senin Başına dar gelecek
koştuğun meydan senin.
36
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
Dününü hiç düşünme, bugüne, yarına bak Vurgun vur, kese doldur, her şeyin kârına bak Nimetin
haramına, etin mundarına bak Hele böyle devam et., gün senin, devran senin Çöker elbet midene
yediğin saman senin.
Allah de, Peygamber de, yurt üstüne haramı Özlediğin makam mı, tapındığın para mı?
Ey en büyük sahtekâr, ey en kancık harami Hele böyle devam et., gün senin, devran senin
Hüsranın yolcusudur gittiğin kervan senin.
İki yerde hesap var; dünya ve ahirette Birisinden kurtulursan, biri tutar elbette Mevkiin de
gidici, gayrimeşru servette Hele böyle devam et., gün senin, devran senin Korkarım k, semtine
uğramaz iman senin.
Öptüğün etek de boş, tapındığın put da boş
Zamanın dişlisinde hayâl de, umut da boş
Üzerine kırk türkü dizdiğin armut da boş
Hele böyle devam et., gün senin, devran senin Söyler akıbetini işte bu ferman senin.
1987
SILADAN GURBETE MEKTUP
Günler sırtımızda ateşten gömlek Aa\ar aş oldu, haberin var mı?
Silindi kısmetten baharı görmek Dört mevsim kış oldu, haberin var mı?
Rahmet bulutları gitti gelmiyor Yağan zam dolusu durmak bilmiyor Namuslu kitlenin yüzü
gülmüyor Saadet düş oldu, haberin var mı?
Solu sulandırdık, sağı solladık Durdurduk zamanı, çağı solladık Döndük köşeleri, dağı solladık
Doğruluk tuş oldu, haberin var mı?
Dört köpek balığı, dörtyüzbin levrek Saldık bir havuza, dedik "güçler denk"
Bu serbest rekabet, bu çarpık örnek
"En adil iş" oldu, haberin var mı?
Yıkalım batılın duvarın diye
Bekledik ha bugün, ha yarın diye 37
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
Büyüttük şu evlat, şu torun diye Umutlar kuş oldu, haberin var mı?
Kederi, çileyi yığın eyledik
Dertleri dünkünden yeğin eyledik Beş verdik, bir aldık; düğün eyledik Duygumuz taş oldu,
haberin var mı?
Yarışa katıldı keli, fodulu
Uyduran, benzeten, aldı "ödül"ü Batı'lı monşerler dürttü nodulu Sırtımızda leş oldu, haberin var
mı?
Burgun vuranındır, soygun soyanın Soyundukça ünü artar bayanın
"Başörtüsü gericilik" diyenin Cümlesi baş oldu, haberin var mı?
Hakikat "tu kaka", yalan rağbette Birleştiren suçlu, bölen rağbette Ve bülbül zindanda, yılan
rağbette Kim kime eş oldu, haberin var mı?
1988
AR YILINDAN SONRASI
Ticarette şartlanmak öyle bir hal aldı ki Evlatlar babasına bin türlü kazık atar.
Muhteris büyük başlar faydasını buldu ki Siyaset pazarında çoğu kendini satar.
1987
KABUS
Sen konuştukça, seni gördükçe karga gelir aklıma Tilki ile tavuk arasındaki sevda gelir aklıma
Susuzluktan kuruyan dudaklarıma su damlatsan Fırtına gelir, deniz gelir, dalga gelir aklıma.
1987
ERBABİYE
Liderimiz uzaylı, silahımız ok bizim Hilede, iftirada üstümüze yok bizim.
Bal, sirke, soğan, şeker, et, süt, nane, sarımsak; Katar çorba yaparız, hünerimiz çok bizim 1987
MUTFAK RAPORU
Siyaset mutfağında ne var ne yok? Derseniz Ahçıbaşı Doğunun kazanından MİT çıktı.
38
ABDURRAHİM KARAKOÇ -
Mercimekle-Perinçek karışımı çorbadan Marksizim türü mikropla, Mao türü bit çıktı.
Mevt Damat Ferit, eskidi damat Asım Damatlar sahnesine taptaze (Sürvit çıktı.
Para babalarına lüfer, kalkan, orkinos Memur, işçi, çiftçiye sadece mezgit çıktı.
Sofranın süsü olan marul paşa eriği Ham çıktı, kurtlu çıktı, ekşi ve kilit çıktı.
Diyarbakır kepçesiyle savlet etti şölene Mamak'ta her kaşığa şifreli kilit çıktı.
Dört ayaklı kurumda pişip yenen pilavın Daneleri pırlanta, ekmeği nakit çıktı.
Düşmedi ağızlardan Avrupa salatası Konağın baş kâhyası Hürrem'den şehit çıktı.
İslâmın saf suyunu tenkit eden dürzünün Sunduğu bardaklardan alkolle asit çıktı.
Eli uzun olanlar bal yiyor, kaymak yiyor Arpalıkçı zevatın kısmetine Kit çıktı.
Kimi papatya çayı, kimi Yemen kahvesi İçti, gerindi., sonra, marlboro, kibrit çıktı.
Südücü taifesi, gütme heveslileri Yağa, cilaya rağmen mantardan basit çıktı.
Onlar şimdi uykuda, ben şiir yazıyorum.
Tekrim edeyim derken, dilimizden tenkit çıktı.
1988
ORTADİREK'TEN
- Yunus makamına -
Beni bir evde buldular
Sırtıma damga vurdular
Direğe layık gördüler
Onun için perişanım.
Küçülttüler kazık oldum
Seçimlerde azık oldum
Sağlam iken bozuk oldum
Onun için perişanım.
Kazıkken döndüm talaşa
39
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GÖK ÇEKİMİ
Düştüm bir kötü telaşa
Bittim dolaşa dolaşa
Onun için perişanım.
Sapan yapıp kuş vurdular
Bir okşayıp beş vurdular
Her yanıma taş vurdular
Onun için perişanım.
1986
HİSSE
Kimimiz her saat, her gün yaşarız Kimimiz senede bir gün yaşarız..
Kimimiz ipotek koyar zamana
Kimimiz zamandan sürgün yaşarız.
1989
EY GÖNÜL
Vardığın dergâhta post ol, büyürsün Gördüğün garibe dost ol, büyürsün Meclise devam et, el
sürme mey'e Girdiğin sohbette mest ol, büyürsün.
1988
BİR DEVRİN ANATOMİSİ
Ya katil, ya da maktul olabildiler Hem muzır, hem de makbul olabildiler Allah'a kulluktan
vazgeçtiler de Diktikleri puta kul olabildiler.
1990
AYKIRI NASİHAT
Kültür bakanlığı "İsrafı önleme, tasarrufa çağrı"konulu bir şiir yarışması açtığını duyurdu.
Ben bu çağrıyı yarışma dışı ve erken yazılmış şiirimle kapıyı aralamak istedim.
Ey ahali! Ey millet! Memur, işçi, amele Vekâletten ferman var, dinleyin, duyun hele!..
Baba, ana, kız, oğlan tutuştunuz el ele Çorba çay niyetine terkos suyu içtiniz Hem tasarruf
yapınız, hem israftan kaçınız (?) Asgari ücretleri çar-çur etmeyin sakın Ya üç-beş şirket kurun, ya
bankaya bırakın Aman erken ölmeyin, yonca biçimi yakın Soğan-ekmek bulunca sevininiz, uçunuz
Hem tasarruf yapınız, hem israftan kaçınız?
40
ABDURRAHİM KARAKOÇ -
Siz çalışın, kazanın; bürokratlar savursun Milletlerin vekilleri viski, şarap devirsin Güdücüler
ülkeyi soysun kuşa çevirsin Soygun, vurgun, talanı hiç görmeden göçünüz Hem tasarruf yapınız, hem
israftan kaçınız (?) Dört kişiye tek papuç yeter de artar bile Beyin hakkı saltanat, kölenin hakkı çile
Koklayarak yaşayın katıksız somun ile Değiş-tokuş kullanın bir gömleği üçünüz Hem tasarruf yapınız,
hem israftan kaçınız.
Köşeyi dönen dönsün., karışmayın, size ne İşsizlere iş çıktı, destek olun düzene Şükran minnet
borcu var ezilenin ezene Bu borcu ifa edin, ağarsa da saçınız Hem tasarruf yapınız, hem israftan
kaçınız (?) Güçlü çoban ikiyse, tutarsın birini Yürek-beyin çok gelir; atarsın birini İki böbreğiniz
var., satarsınız birini İş çok!.. İşi bilmemek günahınız, suçunuz Hem tasarruf yapınız, hem israftan
kaçınız (?)
"Tasarruf yapın" diyor irade-i şahane
"İsraf etmeyin" demiş, istenilen daha ne?
Emre uyacaksınız, bahane yok.. bakhaneL
Bağırın, alkışlayın, rahatlasın içiniz Hem tasarruf yapınız, hem israftan kaçınız (?) Yukarıda
şölen var, şölene masraf gerek Kurnazlar pay bölüşür, budalaya laf gerek Vatandaş dilsiz gerek,
sağmal gerek, saf gerek Hasırdan yama vurun, görünmesin kıçınız Hem tasarruf yapınız, hem israftan
kaçınız (?) Ev yaptırmak israftır, çocuk okutmak günah Yağa dokunmak günah, şekeri tutmak günah
Giyinmek cinayettir, yemek ve yutmak günah Deli Dumrul köprüsü boş kalmasın, geçini Hem tasarruf
yapınız, hem israftan kaçınız (?) Siz israftan kaçın ki, çoğu villa, kat atsın Birileri Jaguar, birileri yat
alsın Kimisi melez yosma, kimisi safkan at alsın 41
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GÖK ÇEKİMİ
Çıkartınız baklayı, ağzınızı açınız Hem tasarruf yapınız, hem israftan kaçınız.
18.01.1990
DAĞLARA MEKTUP
Memleket yolunmuş kuşa dönüyor Milyonlar bir hırslı hatuna bağlı.
"Bal-parmak çetesi" köşe dönüyor Sinekler peteğin putuna bağlı.
Bağlandık kapıya malûm katırı Bitmedi bir türlü kefen hatırı Çin'ler doruk'lara kurdu çadırı
Melekler şeytanın atına bağlı.
Hayret!.. Babasını solladı oğul Pek-çok çam devirme belledi oğul Nifak mektubunu pulladı oğul
Ders geçmek milletin notuna bağlı.
Ölüyü görmüyor dirinin gözü
Yüzbine yetiyor birinin gözü
Açlıktan geberen sürünün gözü Umut yaylasının otuna bağlı.
Kimi yoğurt toplar öğütmek için Kimi söver yürek soğutmak için Kimi sözde efkâr dağıtmak için
Şaraba, biraya, tütüne bağlı.
Borçlu doğar, haram süt emer bebek Şarkıcısı karga, artisti şebek Ekranın tek süsü kalçayla
göbek Şan, şöhret haspanın etine bağlı Üstadın zekasın yerli yerinde Pişmedi tatlısı bekler fırında
Boş çıkar hamlesi her seferinde Gönlü yüzbin tankın rotuna bağlı.
Kaçtı edeb, haya, gitti bir yere Babalar sevgiyi sattı bir yere Anneler şefkati attı bir yere
Bebekler ineğin sütüne bağlı.
1989
ZİNCİRLEME
"Soğan, Hıyar, Pancar" diyerek inat sürdüler
"Darı, Yulaf, Pırasa" yiyecek at sürdüler
"Ana, Nine, Avrat, Peder" çıktılar yollara 42
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
Hep garibanın sırtında saltanat sürdüler.
1989
KOLYE
"Zillitaş sultanının kaç bey'i var" dediler
"Bu beylerden kaç tane uçbeyi var" dediler Cetveller, teraziler, elekler dile geldi
"Tek gözlü, çift boynuzlu, üç beyi var" dediler.
1989
ÖLÜLERE İHTAR
Ey eski ölüler kalkın mezardan Dünyayı bir daha görün de gidin.
O günler mi berbat yoksa bugün mü?
Biz değil... siz karar verin de gidin.
1990
KÖŞELİ HABER
Bir tufan sonrası bulandı sular Şahmerdan sülükler köşeyi döndü Çaylar Mark akıttı, ırmaklar
Dolar Fırsatçı balıklar köşeyi döndü.
Köpürdü ihtiras, yağdı vesvese Aslanlar, kartallar kondu kafese Batı'dan gün doğdu bir-çok
kümese Tavuklar, culuklar köşeyi döndü.
Türedi patronlar vurgunu vurur Gariban vurgun yer bedeni kurur Namuslu çukurda çırpınır durur
Vicdanı silikler köşeyi döndü.
Yağcının hesabı "çıkar" üstüne Nerede yem görse çöker üstüne Koşu var bal, kaymak, şeker
üstüne Tırnağı çelikler köşeyi döndü.
"Daha kimler" deme, çevreye bir bak Söğütte hıyar gör, çınarda kabak Başta davul, zurna,
tokmak ve kasnak Derisi delikler köşeyi döndü.
1987
SEKSENLİKTEN BİRİ
Namusluydu, dürüsttü., öyle bilirdi herkes Aşağıda yaşarken kötüleri taşladı..
Omuzlara basarak yükseliverdi teres 43
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
Yukarıya çıkınca hırsızlığa başladı.
1987
SERMAYELİK
"Büyük"lük kendine verdiği paye Arkasında saklı en menfur gaye Sinsice İslâm'a saldırmak için
"İrtica" elinde hazır sermaye...
1988
BAŞ BELASI
Beş zararlı nesnenin mutlak dördü TRT
İnanç, ahlak, kültüre zarar verdi TRT
Haç'lı büyücülerle, taçlı fahişelerle İşgal etti, evlere geldi-girdi TRT
1987
BEYLİK ŞİİR
Falına baktırdım Mazişkül Bey'in Bu günü karışık, dünü karışık.
Amâli menfaat, ameli oyun
İmanı karışık dini karışık.
Ne ağusu belli, ne balı belli Ne sağı bellidir, ne solu belli Ne durağı malum, ne yolu belli
Hedefi karışık, yönü karışık.
Kalleş bir avcıdır, arkadan atar Kandırır, dostunu düşmana satar Beş çamura girer, dört göle
yatar Boyası karışık, donu karışık.
Mazisinde meziyetsiz yaşamış
Baş sallamış, eziyetsiz yaşamış
Hilkat çamuruna şeytan işemiş
Hücresi karışık gen'i karışık.
1986
MESELA
Söylemek istesem her doğru sözü Mevzuat-ı âli yakamdan tutar.
Ayrılmaz üstümden gözcünün gözü Savcı, polis, vali yakamdan tutar.
"Sus" fermanı çıksa bir-çok makamdan Korktu, sustu dedirtemem arkamdan Ben tutmasam bile
kendi yakamdan 44
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GOK ÇEKİMİ
O zaman ahali yakamdan tutar.
Söz geçmez yabanın yabanlarına Köz olur doğru söz tabanlarına Biraz "kötü" desem çobanlarına
Binlerce celâli yakamdan tutar.
Karışmamak var ya kuruya, yaşa İndimde şeytana dostluktur, haşa..
Vaktinde zalimi tutmazsam taşa Mazlumun hayâli yakamdan tutar.
Sırtlayıp huzuru, lüksü, refahı Sahiplenmek zordur suçu, günahı Garibin, yetimin, yoksulun ahi
Kerpeten misali yakamdan tutar.
Sözlüyüm, sözlüyüm ayrılmam Hak'tan Korkum yok zindandan, ipten, bıçaktan Ayrılırsam eğer
Hakkı yazmaktan İmam-ı Gazali yakamdan tutar.
TEBLİĞ
Ya İslâm'da erirsin
Ya inkârda çürürsün
Yol mezarda bitmiyor
Girdiğinde görürsün.
BENİ GÖTÜR
Nere gidiyorsun ey bulut, nere?
Dur beni de götür gittiğin yere Tut ellerimden, tut yukarı çek beni.
Yoldaşlık eylerim, yük olmama sana Götür, can vereyim kuru bir cana Su bekleyen topraklara
dök beni Küçük bir damla say, yağmuruna kat Yolunu bekleyen dallara uzat
Dilediğin yapraklara tak beni.
Farketmez ha Hazar, ha Yemen olsun Yeter ki faydalı bir zaman olsun Her ülkeye, her iklime ek
beni.
Kuraklık nerdeyse oraya ilet
Doldur gözyaşımla çölleri göl et Arada bir limon gibi sok beni.
İşe yaramazsam yüksel güneşe
Bağla etlerimi tel tel güneşe 45
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
İstediğin derecede yak beni.
1990
BIRAKIN HÜR OLSULAR
Teklifsiz girmeyin saf uykulara Bırakın bırakın düşler hür olsun.
Masum duygularda açmayın yara Bırakın, yürekler, başlar hür olsun.
Etmeyin kimseyi fikirden tecrit Hakkımız sanmayın, hak değil tehdit Öpüp-ısırmaya koymayın
tahdit Bırakın, dudaklar, dişler hür olsun.
Yolup yoketmeye dilek yapmayın Delip sevgileri elek yapmayın Çiçekleri kesip çelenk
yapmayın Bırakın, balıklar, kuşlar hür olsun.
Kendinize kul saymayın kulları Söküp içinizden atın bunları
Yokuşlara akıtmayın suları
Bırakın, dolular, boşlar hür olsun.
Zaaflardan tutup takmayın kanca İnsanca davranın, sade insanca Ge m vurmayın ibadete, inanca
Bırakın ameller, işler hür olsun.
Bırakın bırakın emir vermeyi
Bırakın Hak yola tuzak kurmayı Bırakın dillere kilit vurmayı Bırakın ki içler, dışlar hür olsun.
1990
İÇİMİZDEN GEÇENLER
Bulularla dağları
Ağaçlarla rüzgârı
Arılarla baharı
Sohbette görmek ne hoş.
Vuslat var vuslat üstü
Deme gücendi, küstü
Özlenilen bir dostu
Gurbette görmek ne hoş.
Titizliği, dikkati
Sıcaklığı şefkati
Eksiksiz adaleti
Devlette görmek ne hoş.
46
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
İnsanlar madde değil
Değil, elbette değil..
Kinde, nefrette değil
Vahdette görmek ne hoş.
Gür çıksa hayrın sesi Kısılsa şer nefesi
Nazar edip herkesi
Rahmette görmek ne hoş.
Çağırsa pişman canlar
Barışsa düşman canlar
Ve sizi ey insanlar
Ülfette görmek ne hoş.
Dert kalmasa arada
Erse alem murada
Şeytanı bu sırada
Mihnette görmek ne hoş.
1990
DEMEDİ DEME
Korkuyorum belki yarın geç olur Seleceksen bir gün önce gelsene.
Yaralıya yol gözlemek güç olur Seleceksen bir gün önce gelsene.
Kar yağar, çığ düşer yollar açılmaz.
Seller iner derelerden geçilmez Senet yoktur ömre vade biçilmez Seleceksen bir gün önce
gelsene.
"Can kuşu kafeste durmaz" demişler
"Kaçan kuş kafese girmez" demişler
"Son pişmanlık fayda vermez" demişler Seleceksen bir gün önce gelsene.
1990
ACABA
Uyuyan göllere gün ışığında
Sevginin resmini çizsem kim anlar?
Tomurcuk ayrılıp, gül açtığında Yağmurun saçını çözsem kim anlar?
Bir mekân kaplamış ne varsa nerde Kendi ötesini saklar her yerde Sonsuzluğun sona erdiği
yerde Hudutlar bir kulaç kazsam kim anlar?
Aşk kömür beyazı, kin süt karası Eklenir yarama her dost yarası 47
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
Et oldum bıçakla kemik arası
Cellatla ahtımı bozsam kim anlar?
Doğumda yalan var, ölümde gerçek Bir şeyler anlatır balık, kuş, çiçek Kırık gönülleri toplayıp
tek tek Toplayıp göğsüme dizsem kim anlar?
Gün geldi zamanı gömdüm kabire Dağ oldu aklımın verdiği fire Bağlasam telaşı çelik zincire
Sabrın derisini yüzsem kim anlar?
İçte deprem olur dışın düğümü İhlassız çözülmez işin düğümü Aklımdan geçeni, düşündüğümü
Okusam kim dinler, yazsam kim anlar?
1990
İŞARETLER
Ha bitti, ha bitecek
Zulmün "huzur" dönemi.
Başlayacak ardından
Küfrün "cezir" dönemi.
Maddeler kokuşuyor
Mankenler bakışıyor
Hergün can çekişiyor
Şeklin "muzır" dönemi.
Hacet var mı yoruma
Arttı ruhta kuruma
Yaklaştı uçuruma
Lüksün "hazır" dönemi.
Boş çıkmadı gayretler
Belirdi işaretler
Dağılacak zahmetler
Gelen "Hızır" dönemi.
"Gün ola, harman ola"
Kutlu bir zaman ola
Aleme mihman ola
"Dua-nezir" dönemi.
SEVGİNİN KARBEYAZI
Seyrettim Erzurum'u gittiğim her mekânda Aklıma sayfa sayfa geçmişin izi düştü.
48
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GO K ÇEKİMİ
Her tepede bir ermiş gördüm nöbet tutuyor İçime maveranın mukaddes közü düştü.
Saydım bir tek canlıya binlerce Hak şehidi Şehitlerin yüz katı yaralı gazi düştü.
Evlere, sokaklara göklerden demet demet Manevi bekçilerin gönlü ve gözü düştü.
Tevhidin şuurundan has insanlar tanıdım Ufkuma karanlığın aydınlık yüzü düştü.
Üç asra bedel oldu üç günlük ziyaretim Hoş gör beni Erzurum, sana bu yazı düştü.
Biliyorum yazanın, ozanın çoktur senin Yaşayan aşıklara Emrah'ın sazı düştü.
Renklerle ifadesi zor olsada dostluğun Erzurum'a sevgimin kardan beyazı düştü.
30.12.1990
ZAMAN VE İNSAN
Kaçma "kurtulurum" diye Nere gitsen görür zaman.
Ayrı kalmaz tek saniye
Hep seninle yürür zaman.
Ezel, ebed içindedir
Sıla, gurbet içindedir
Vade-mühlet içindedir
Varı-yoğu bürür zaman.
Her doğum kabir sancısı
Bitmez hiç sabır sancısı
Topraktır öbür sancısı
Menzil menzil sürür zaman.
Kimi vakti zaman sanır
Kimi hayat diye tanır
Ne yırtılır, ne yıpranır
Ne eskir, ne çürür zaman.
Son nefesi versek bile
Ve mezara girsek bile
Beraber bizim ile
Ölmez yitmez duru zaman.
1990
???
Selenin geçtiği bir yer var, nere?
49
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GOK ÇEKİMİ
Gidenin göçtüğü bir yer var, nere?
"Toprak çekti" deme na'şı gösterip Ruhların uçtuğu bir yer var, nere?
1991
EKMEK BIÇAĞI KESTİ
Huzur ceylan oldu, insanlar avcı Ne tutabildiler, ne yaklaştılar.
Beden ruhu kovdu, orman ağacı Bedenler kökünden uzaklaştılar.
Her sabah öfkenin rüzgârı esti Sofrada ekmekler bıçağı kesti Dağ kuşa gücendi, ay göle küstü
Çiçekler ateşle kucaklaştılar.
"Suç bende mi" diye ürperdi zaman İyiye kötüye yol verdi zaman
Tohumu toprakla everdi zaman
Gökteki bulutlar kuraklaştılar.
1990
KESİN VE GERÇEK
Okuduğum kitap, sorduğum alim
"Kemalât, keramet insanda" dedi.
Kanun el açarak, yalvarır gibi
"Hak, hukuk, adalet vicdanda" dedi.
Kim kalsa avn ile hırs arasında Sıkışır doğruyla ters arasında Ekledi öğretmen ders arasında
"Kannat, saadet irfanda" dedi Boşa değil akan suyun telaşı
Boşa değil nedametin göz yaşı Bir insan kemiği, bir mezartaşı
"Kurtuluş selamet imanda" dedi.
Gaipten ses geldi ta ötelerden Bilcümle ruhların gittiği yerden Kesin haber verdi ruzi mahşerden
"Şirk, isyan, melanet zindanda" dedi 1990
KOMŞULARIM DÜŞÜNDÜ BEN YAZDIM
Bu eğri sistemi düzeltmek için Çokça gayret gerek az kafi değil.
Hak'kı hakikati gözetmek için Basiret gerekli, göz kafi değil.
50
ABDURRAHİM KARAKOÇ - GÖK ÇEKİMİ
Şarapla yıkanır sofra çok yerde Rüşvetle açılır şifre çok yerde Küfre ihtiyaç var, küfre çok
yerde Edebli, erkânlı söz kafi değil Su niye kokmasın, musluk kokarsa İş zor şarkı, türkü, ıslık
kokarsa İnsan dediğimiz pislik kokarda Sabun çare olmaz, tuz kafi değil Yerinde saymasın aynılar
aynı Hep bükük durmasın mazlumun boynu Zulümle beslenen yüreği, beyni Asitle yakmalı, köz kafi
değil.
Bir ton nezakete bir kök marulu Alamaz Allah'ın en doğru kulu Haksıza isyandır haklının yolu
Arada engel çok, hız kafi değil.
1991
GÖK ÇEKİMİ[*]
Rıza-yı Hak için çıkmışız yola Kulların engeli yıldırmaz bizi.
Onulmaz dostların açtığı yara Düşmanın kuşunu öldürmez bizi.
Ayrılık olursa öz ile sözde
İçimiz dışımız kavrulur közde Ülkümüz nişanlı arpacık, gezde Şer güçler hedeften kaldırmaz
bizi.
Yalınayak geçtik dikenden taştan Ne çıkar rüzgârdan doludan, kıştan Yırtılan destanlar yazılır
baştan Tufanlar sahneden sildirmez bizi.
Sözünde durandır yiğitin hası Mezarda da bitmez dostun vefası Üç günlük dünyanın binbir cefası
"Böldü" deseler de, böldürmez bizi.
Gittiğimiz Hak Yol öyle bir yol ki Hırs atına binmek günahtır belki Sabrımız, sevdamız o kadar
bol ki Okyanuslar aksa doldurmaz bizi.
rı Bu şiir kitabın (Abdurrahim Karakoç - Gök Çekimi, Ocak Yayınları, 1997 Ankara, 4.Baskı)
arka kapağında yayınlanmış ve kitabın 105. sayfasında "Bir Gönül Dostuna Cevap" adıyla 11 kıta
halinde yayınlanmıştır.
51
İçindekiler
BİR AÇIKLAMA 6
TAVIR 7
YOLDAKİ KUTLU GÜN 8
ÇARPIK ÇAĞ 9
DUYGU PENCEREMDEKİ FARKLI GECELER 10
ŞIIRI SORDUM SÖYLEDILER 11
ZUM 12
BİLİRİM 13
"GÖK EKİNİ BİÇER GİBİ" 14
ESKİ MEKTUPLAR 15
BULACAK YERDE BAKMALI 16
ÇAĞDAŞ KİŞİ NİYETİNE 17
ZAMAN VE GERÇEK 18
SORGULAMA 19
BİRLİK ÇAĞRISI 20
HAK ETMİŞİZ 21
YAZIK 22
NOKTALAR 23
BİR BAŞKA DUYGU 24
VİTRİN 25
YANLIŞ MAYA 26
KEYFİYET 27
KORKU 28
YÜREK BEDENE HASRET 29
DOĞUM VAKASı 30
SINCAN'A SELAM 31
SEVDAM VE BEN 32
YAKARıŞ 34
IKRAM BILMEZLERE 35
HıRSıZA METHIYE 36
SıLADAN GURBETE MEKTUP 37
AR YıLıNDAN SONRASı 38
ORTADIREK'TEN 39
HISSE 40
DAĞLARA MEKTUP 42
KOLYE 43
SERMAYELIK 44
TEBLIĞ 45
BıRAKıN HÜR OLSULAR 46
DEMEDI DEME 47
IŞARETLER 48
ZAMAN VE INSAN 49
EKMEK BıÇAĞı KESTI 50
İçindekiler
BİR AÇIKLAMA 6
TAVIR 7
YOLDAKİ KUTLU GÜN 8
ÇARPIK ÇAĞ 9
DUYGU PENCEREMDEKİ FARKLI GECELER 10
ŞIIRI SORDUM SÖYLEDILER 11
ZUM 12
BİLİRİM 13
"GÖK EKİNİ BİÇER GİBİ" 14
ESKİ MEKTUPLAR 15
BULACAK YERDE BAKMALI 16
ÇAĞDAŞ KİŞİ NİYETİNE 17
ZAMAN VE GERÇEK 18
SORGULAMA 19
BİRLİK ÇAĞRISI 20
HAK ETMİŞİZ 21
YAZIK 22
NOKTALAR 23
BİR BAŞKA DUYGU 24
VİTRİN 25
YANLIŞ MAYA 26
KEYFİYET 27
KORKU 28
YÜREK BEDENE HASRET 29
DOĞUM VAKASı 30
SINCAN'A SELAM 31
SEVDAM VE BEN 32
YAKARıŞ 34
IKRAM BILMEZLERE 35
HıRSıZA METHIYE 36
SıLADAN GURBETE MEKTUP 37
AR YıLıNDAN SONRASı 38
ORTADIREK'TEN 39
HISSE 40
DAĞLARA MEKTUP 42
KOLYE 43
SERMAYELIK 44
TEBLIĞ 45
BıRAKıN HÜR OLSULAR 46
DEMEDI DEME 47
IŞARETLER 48
ZAMAN VE INSAN 49
EKMEK BıÇAĞı KESTI 50

You might also like