Professional Documents
Culture Documents
EFENDİLİK, ŞARKİYATÇILIK,
KÖLELİK
iletişim yayınlan
Klodfarer Cad. lletişim Han. No 7. Cağaloğlu-İSTANBUL
Tel: 520 14 53-54-55
iletişim Yayınları bir PERKA A.Ş. kuruluşudur.
İÇİNDEKİLER
Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 79
1
1950)' s. 32.
9
q uetil-Duperro n ve Wi l l i a m J o n es'u n a raştı rma larına ve Hint k l a s i klerin i
ta n ıtmak ve çevi rme k i ç i n gösterdikleri ça ba la ra borç l u d u r. 1 784'de baş
l a y ı p , 1 805'e kadar b i rb i ri n i izleye n çevirilerle Avrupa , Şakunta la, Bag,a
vad-Gida, Gita-Govinda g i b i H i nt klasikleri n i öğ ren m iş ve bu sayede yen i
b i r h ü ma n izma n ı n te mel leri a tı l m ı ştır. Anquet i l - D u perron ve Wil lia m J o
n es ' u n ça ba l a rı Si lvestre de Sacy ta rafı n d a n İra n ve Ara p klasikleri nin
çevril mesi ve ta n ı t ı l masıyla geliş m i ş , Sacy'nin öğrencisi Ha riı ilton'un 1 803
de Pa ris ' e gel·e n Frederick Sch lege l ' l e ta n ışması ve o n u n hoca l ı ğ ı n ı yap
ması son u nda Doğu etkisi A l m a n d üş ü n ve edebiyatına da girm iştir. 1 830'
d a n baş l a ya ra k Doğ u etkisi büt ü n a l a n l a rda - Din, Felsefe, Edebiya t- gö
rü l ü r. Schwa b, Ba lza c ' ı n Louis Lambert adlı roma n ı nda- Louis La m be rt'in
eğiti minde Batı ta ri h i ve İ n c i l kad a r «evrensel ta ri h » l e Hint d i n ve uyg a r
l ı ğ ı n ı n da yer a l ış ı n ı v u rg u l a r . Demek ki Louis Lam bert'in yazı l d ı ğ ı ta rih
te a rtık Doğ u , Batı k ü lt ü rü n ü n sayg ı n bir pa rçası h a line gel m i ştir. Sch
wa b'a göre o n d okuz u n c u yüzy ı l romanti kleri n i n Doğ u'ya bu den l i çeki l
m e l e rin i n temelinde kendil e riyle Doğu edebiyatı nda orta k o l a n noktayı
keşfetmeleri yata r: Doğ u edebiyatı t ü m üyle roma ntikt i r ve ondokuzuncu
yüzyı l Avru pa romantik leri n i bu denli derinden etki lemesi n i n nedeni budu r2•
Sch wa b 1 830'1a rda adeta bir patlama yapa n şark i yatçı l ı ğ ı n Batı d üş ü
n ü n e etkis i n i· i ncelemes i n i s ü rd ü rerek dil b i l i mde n yeni b i r m itoloj i a la n ı n ı n
ol u ş ma s ı n a , Ameri kan tra n sa nd a n ta l lzminden ( E mersen , Whitma n ) Avru·
pa panteiz m i n e , H ug o'dan Ba udel a i re'e edebiyatta egzotizme, Schopen
h a u e r, Wag ner, Nietzsche'n i n üst ü n ı rk teoril eri n e kadar uza na n b i r a la n
da bu et kiyi s ı n ıfla n d ı rı r. Şarkiya tçı l ı ğ ı n etk i a l a n ı na Rusya'yı bile d a h i l
eder v e Tol s1toy'un ba rışçı l d ü nya g örü ş ü n ü n temelinde Doğ u felsefesi nin
yattı ğ ı n ı söyler. Schwa b'ı n devasa ça l ışması n ı n daya n d ı ğ ı bilgi birikim i ve
a ra ştı rma titizl i ğ i g e rçekte n etkileyicidir ve burada verilen kısa özetle
değ erlend i ril mesi de m ü m k ü n değildir 3 . Ne var ki, Batı'da bir «Doğw> rö
nesa nsı n ı n gerçekleş i p gerçekleşmediğ i , hele bir « rönesa ns» ı n ka l ı c ı ol
mas ı g ereken u nsurla rı i rdelendiğinde, hôlô ya n ı tla n ması gereken bir so
rud u r. Schwab, Doğu'n u n Batı 'ya etkis i n i değerlendiri rken , bu etkin i n Ba
tı'n ı n «öğ renme, ta n ı m a , a n la ma » isteğiyle ka m ç ı l a n d ı ğ ı na i n a n ıyor ve bu
istek tatm i n oid u ğ u ölçüde b i r Doğ u rönesa nsı n ı n g erçekl eştiği n i savu n u
yord u . Batı'n ı n Doğ u'ya yöneltt i ğ i i l gide va rl ı ğ ı yadsına mayaca k başka bir
isteğ i, «sa h i p o l m a ve yönetme» isteğ i n i , ya da a n l a ma d ığ ı n ı a n la ş ı l ı r h a l e
getirmek yol uyla o n a e g e m e n o l ma özlemin i hiç söz kon usu etmiyord u .
Oysa şa rki yatçı l ı k Avrupa ' d a söm ü rgecil ik le h em eşza man l ı , h e m d e çoğ u
yerde eşa maçl ı d ı r. 1 878'de Edwa rd Said ta raf ı n d a n yaz ı l a n Orientalism
(Şa rkiy atçı l ı k) a d l ı kita p kon uya Schwa b'ı n e l e a l m a d ı ğ ı bu açıda n ba ktı
10
ve şarkiyatç ı l ı ğ ı söm ü rgeci l i ğ i n b i r k u ru m u o l a ra k n iteledi. Şark iyatcı söy
l e m le, söm ü rgeci söy l e m i n birbi ri n i ta mam layan ve destek l eyen boyut
l a rı n ı i nceled i . Schwa b'ı n t ü m üyle gözard ı ettiği b i r tezi sav u n a n bu kita
ba da kısaca değ i n memiz yeri n d e o laca kt ı r.
Said, Orientalism'de kend i n i üst ü n gören ve b u üst ü n l ü ğ ü n ü koru
mak isteyen bir kültürün (ki Batı kü ltü rü böyled i r) başka bir kültü rü eşiti
o l a ra k a n la y ı p değerlen d i remeyeceğ inden yola ç ı k a r. H e l e bu k ü l t ü r sö
m ü rgeci l i ğ i n askeri ve ekono m i k a ma ç ve k u ru m l a rı yla da bes leniyo rsa,
ya n i egemen k ü l t ü rse 4 • O za m a n ö ğ renme ve a n la m a iste ğ i « iz i n vermek,
ezmek, meşru iyet ta n ı ma k , yasa k l a m a k , doğ ru la ma k» gibi tutk u l a ra dö
n üş ü r 5 • Şa rkiya tçı l ı k da ister b i r b i l i m , ister b i r tavı r ya da tavı rla r yu ma
ğ ı o l a ra k, Avru pa ' n ı n söm ü rgeci kü ltürü n ü n b i r k u ru m u o ld u ğ u i ç i n , on
dan bağ ı msızlaşa m a m ı ş ve bu tutk u l a rda n a rı n a m a m ı şt ı r.
Sa i d 'e göre şa rkiyatç ı l ı k «Avru pa1n ı n yaşa ntı s ı n da özel b i r yeri o l a n
D oğ u 'yu ta n ı m la m a çabasıd ı r . » 6 Doğ u ya l n ız Batı'yla kom ş u o l m a k l a ka l
m a yı p , a y n ı zama nda Batı ' n ı n en b ü y ü k , en zeng i n , en e s k i söm ürges i d i r.
Di l ve u yg a rl ı kl a rı n ı n kayn a ğ ı , k ü l t ü re l ra kibi, « ke n d i nden başka » n ı n ya n i
«öteki » n i n e n deri n v e ısra rl ı s i mgesid i r7 . Şarkiyatçı lık, Doğ u 'yu Batı'
nın k ü l t ü rel ve ideoloji k .kuru m la rı , bu kuru m la rı n ya ra tt ı ğ ı sözcükler, i m
geler ve doktrin lerle bezen miş b i r söylem yol uyla a lg ı l a ma kt ı r. Bu söy
l e m i k u ra n ve s ü rd ü ren Avru pa 'd ı r. Avrupa bu söylem sayesinde « Doğ u
h a kkında g özlemler ya pa ra k , Doğu 'ya i l iş k i n görüş leri onaylaya ra k, Do
ğ u 'yu ta ri f ederek, orada yerleşere k , kôğ ı t üzeri nde o n u ü reterek, kısaca
Doğ u 'ya egemen o l a ra k » sa rsı l maz otorite s i n i k u rm uştur 8 • Oysa, şarki
yatçı l ı ğ ı n ya ra tt ı ğ ı ve yaşatt ı ğ ı , bu söyl e m i n gölgesinde Doğ u h a k k ında
özg ü rce kon uş u l a maz. Şa rk i yatç ı l ı kta n sözetmek o n a l t ı ncı yüzyı l d a n baş
laya ra k İ n g i liz ve Fra nsız em perya l i z m i nden sözetmekle b i rd i r. Şa rkiya t
çı l ı k büyü k ö l ç üde b i r İ n g i l iz ye Fra nsız pro j esid i r ve bu p ro j e bütün H i n
d ista n ' ı , Leva nt' ı , İ ncil ' i n coğ rafyası n ı , Ba h a rat ve İ pek Yol u ' n u , söm ü rgeci
ord u l a rı n ı , i d a rec i l e ri n i , m uazza m bir skolastiz m i , sayısız Doğu uzm a n ve
tekn isye n i n i , ka rmaş ı k bir Doğ u kavra m ları d izis i n i ( Doğu despotiz m i , Do
ğu i htişa m ı , Doğ u z u l m ü , Doğ u d uyusa l l ı ğ ı ) , birçok Doğu tari katı n ı , felse
fesi n i - l iste uza tı labi l i r- i ç i n e a l ı r.
11
Sa id şa rkiyatçı l ı ğı n ta rihi eksen lerini de şöyle belirler: Şarkiya tç ı l ığı n
modern ve be lirleyici metin l e ri N a polyo n ' u n M ı s ı r seferi ile Wil l ia m J ones
ve Anquetil - Du perron çevirilerinden sonra yazı l maya başla n m ı ş ve Doğu
h a k kı nd a her şiir, öyk ü , risa le, seya hatn a m e bir diğerini besl emişti r. Nite
k i m Said , Edwa rd Wil lia m La ne'in Man ners and Customs of the Modern
Egyptia ns (Çağdaş M ıs ı rl ı l a rın Ö rf ve Adetleri) a d l ı kita b ı n ı n Nerva l , Fla u
bert, Richard'' B u rton gibi birbirinden çok değişik yaza rla rca kay n a k ka b u l
edilişini b u n u n k a n ı t ı o l a ra k görür. Doğu, B a t ı için nesnel gerçekliği o l a n
bir yer değil , bir metindir . Doğu 'ya a n ca k bu metin üzerinde u la ş ı l abilir,
bu metnin dışı nda bir Doğu yokt u r, ç ü n k ü bu m etnin dış ı n da Doğu 'ya iliş
kin bil g i yoktu r. Doğu'ya i lişkin tüm bilg i l e r için şa rkiyatç ı l ı k metin l e rine
başvurm a k gereklidir. Metnin yaza rı , yani Batı l ı şa rkiyatç ı , bu bilginin ü re
tic i si ve sahibi o l m a k l a , bil g i nin nesnesi o l a n Doğu üzerinde de egemen
dir. Bu m etne göre Doğu h e p ayn ı sıfatlar, a y n ı i m g e l erle betim lenir, metin
tekra r te k ra r üretilir ve bu bil g inin nesnesi o l a n Doğu sa n ki hiç değişmez-
m iş gibi yansıtı l ı r. .
Edwa rd Sa id 'in k ita bı yayı m l a n d ığı za m a n şa rkiyatç ı l a r a rasında b ü
y ü k bir tepki ya rattı . Uğra ş l a rı n ı meşru bir bilim da l ı o l a ra k g ören şa rki
yatçı lar, ya ptı k l a rı işin bilinçli ya da bilinçsiz ya n l ı l ığı üzerine k u ru l m u ş
bu incelemeyi reddettiler. Oysa biliyoruz k i B a t ı edebiyatı n ı n en e s k i te
m a l a rı n d a n biri , kud retie bilg i n in teh likeli özdeşliğidir. O rta Çağ Avru pa
sı' nda Kil ise ' n i n resmi bilimi d ı ş ı nda bilgi yasa kl a n m ı ş ve ayd ı n la n m a ca
ğı n a dek, yasa k bilgiye öykünen bir dizi Faust cehen nemi boy l a m ı ştı r. Rö
nesa ns'ta bile , Ra belais'nin ö l ü msüz ya pıtında, ba ba d ev Garg a nt u a , ken
d i nden de devasa oğl u Pa nta g ru e l 'e «vicda nsız bilgi ru h u n ö l ü m üd ü r» uya
rısı nda b u l u n a ra k bilgiyi bir kudret a racına dön üştürmemesini öğütler. Ne
va r k i Edwa rd Said Orientalism'deki tezinde h a k l ı g örünmektedir. Doğu
h a k k ı n d a biJinçli ve ma ksat l ı o l a ra k üretilen bilgi Batı 'da vicda ni bir de
ğerlen dirmeye konu o l m a m ıştı r. Bu nun nedeni d e söm ü rgeciliktir. Doğu
Batı 'nın söm ü rgesi olduğu sürece, zaten kuru l u efe ndilik-kölelik ilişkisi Do
ğu 'ya iliş kin metinlerin belli bir doğru ltuda ü retil mesiy l e pekiştirilece kti.
Bil imin iyi a m a ç l a r icin old uğu kad a r kötü a ma ç l a r için de kulla n ı l a bilece
ğin i bile n ve bu kon uda özdenetimini on beşinci yüzy ı l d a n beri bel l i bir d u
y a rl ı l ı kla sürd ü ren Avru pa , bu t ü r bir denetimi -şa rkiyatçı l ığa u ygu l a ma
m ı şt ı r.
Be n ça l ışmamda ondokuzu n c u yüzy ı l ba şı roma ntiklerinin ya ra ttığı
Doğu mitinin belirli bir s ü reçte, söm ürgeci politika l a ra ve bu politika l a r ı n
g e liştirdiği ka m uoyu tepkisine koşut o l a ra k nası l değiştiğini göstermeyi
a maçlad ı m . Edwa rd Said 'in ve Raymond Schwa b'ı n ça l ı ş mala rı n ı n ka psa
m ıyla kıyasla n ı nca benim ki a nca k bir «örn ek o l a y ça l ışması » sayı la bilir.
Ça lışma mda ondokuzu ncu yüzy ı l ın il k ya rı sı nda Fra nsa ve İ ngiltere'de
Batı ' n ı n mesafe ölçüsüyle «Yök ı n Doğu » , ya da o za ma n ki deyiş l e « Le-
12
va nt», h a k k ı n da ya rat ı l a n edebiyatı i nceled i m . Batı 'da ondokuzuncu yüz
yı l ı n başında Doğ u'ya d uyu la n i l g i n i n özell i k le öykü ve yolc u l u k a n ı la rı
türünde bi rbi ri a rd ı nca yayı m la na n ya pıtla rla d i le g e l d i ğ i n i b i l iyoruz. Ede
biyatta « Do ğ u » modas ı , ya da «Doğ u mit i » , öykü ve a n ı t ü rü nde bazı baş
yap ı t l a rı n ya n ı s ı ra pek edebi sayı l maya ca k ü r ü n l e r de ortaya koyd u . Bu
kita pların sayıca çok l u ğ u b i l e sözü n ü etti ğ i m iz i lgi a la n ı n ı n ta rihi ve sos
yol oji k teme l leri n i a raştı rma k i ç i n yete rl i b i r neden sayı l a bi l i rd i . B u n d a n
da öte, Doğu 'yla i l g i l i yazı l a r, n itel i kleri ne o l u rsa o lsu n , şa rkiyatç ı l ı ğ ı n
ken d i n e özg ü söyle m i ndek i i l g i n ç v e ka rmaş ı k b i r sosyo loji k olg u n u n i nce
lenmes i n i gerektiren b i r ma lzeme o l u şturuyord u . Bu o lg u n u n a n la ş ı l ma sıy
sa , Batı ' n ı n «ya k ı n » Doğ u 'ya yön e l i ş i n in topl u msa l ve siyasa l nede n l e ri n i ,
Doğu 'ya ald ı ğ ı tav ı r v e tavı rla r y u ma ğ ı n ı çözüm lemekle v e « Doğu Soru n u »
çerçevesinde ta ri h i gel işmeleri n b u tavı rla rı nası l be l i rl ed i ğ i n i görmekle
mü mkünd ü r.
Ö nce, Doğu m i t i nedir? Roma n t i k a rayışı n onsek izi nci yüzyıl a kı lcı
l ığ ı na ve b u rjuva tekdüze l iğ i ne başka ld ı rı rken ü rettiği b i rçok m itten bi
rid i r . O riji na l l i k a rayışında her şeyi denemeye h az ı r romantik leri n, o ri j i
n a l ola n ı b u l d u k la rı nda pa ra do ks l u b i r tavı rla rı va rd ı r. Oriji n a l bir fi k i r,
ya pıt, kon u o n l a rı h eyeca n l a n d ı rd ı ğ ı ölçüde kıska n d ı rı r ve m u t l a ka d a h a
ori j i na l ol maya iter . Ö rneğ i n Shel ley, Ufizzi ga lerisi nde g ö rd ü ğ ü Medusa
res m i nden çok mu etki l e n d i , bu etkiyi d i l e getire n ş i i ri m utla ka Medusa '
n ı n olağa nd ı ş ı l ı ğ ı n ı a şma l ı d ı r. Y ı l a n saç l ı bu kad ı n kendi içi nde yeteri nce
o riji na l sayı la maz, ta ki dehşet, korku ve ö l ü m ü n g üzel l i ğ i n i n b i r s i mg es i
h a l i n e getiri lebi lsi n . Ö l ü m a ş k ı , korku v e dehşetin çekic i l i ğ i , roma ntiklerin
klasi k m itolo j iye kattı kları i k i nci b i r m i t i k düzle m d i r. Dok u n d u k l a rı her şeyi
mitleşti ren m ityapıcı ları d ı r roma nti kler. Klasi k m itol o j iyi b i l e yeteri nce « m i
tik» b u l m a y ı p yen iden mitleşti rmey i başa rm ışla rd ı r. İ n c i l b i l e e l l e ri nden
k u rtu l a m a m ı şt ı r. Şeyta n kötüyd ü b e l k i ,· fakat köt ü l üğü ölçü sü nde çekic i ,
isya n körl ı ğ ı ölçüsünde ka h ra ma n d ı roma ntikler i ç i n . Doğ u da roma nti kle
ri n m it tezg ô h ı ndan geçmek zoru ndaydı ve geçti de. Delacroix' n ı n ta blo
la rı Doğ u h a kkı nda m ı d ı r, yoksa d uyusa l ve tüyler ü rpertici bir egzotizm i
m i serg i ler? Sa ba Mel i kesi B e l k ı s, Sa lome, Kleopatra Doğu ta ri h i n i n ü n l ü
sima ları m ı d ı r yoksa kara n l ı k g üçlerle bezenmiş, felöket ·ve ö l ü m g et i ren
meş' u m kad ı n l a r mı?
Roma n t i k mitkurucu l u ğ u o la ğ a n dışı b i r esteti k ya ratma k i ç i n m i t l e r
d e n ya ra rl a n ıyord u , a ma b u n u ya pa rken m itlerin o l u ş u m u n a i l işki n b ü t ü n
ta n ı m la ma la rı da çiğ niyord u 9• B i l i m ö ncesi m itleri n , va ro l u ş u n çöz ü m len
m e m i ş yön l e ri n i , insa n ı n yönetemed i ğ i doğa g üç l e ri n i a ç ı k la ma , ola ğ a n
laşt ı rm a , evc i l leşt i rm e g üd üsüyle ya ra t ı l d ı ğ ı n ı b i l i yo � uz. Bu m i t i k öykü ler
(g} Bu romantik eylem yirminci yüzyılın başında kendi eleştiri ekolünü yara
tacaktır: Frye ve Jung'un öncülük ettiği arketipçi eleştiriyi.
13
korkutucu ve g izem l i ola n ı i nsa n la şt ı ra ra k v e evc i l l eşti rerek d a h a az gi
zem l i d a ha az korku l u h a l e get i rmeyi a m a ç l ıyord u . Roma n t i k m it k u rucu
l uğun a macı ise bunun ta m ters i yd i ; olağa n , g ü ncel ve açık ola n ı yadsı
m a k, o l a ğa nd ı ş ı , i l kel ve g izemli o l a n ı n peş i nde koşm a k ; b u n l a r b u l u n d u
ğu za m a n bi le ori j i n a l l i k uğru n a b u n l a rı b i r kat daha ya ba ncı laştı rm a k .
i şte roma nt i k l e r onsekizi n ci yüzy ı l şa rkiyatçı l ığı n ı böy l e b i r uğraş i ç i ndey
ken ele a ld ı la r. Ve Doğu o n la rı n el i n d e a la b i ld iğine yabancı laştırı l d ı , g i
zem l i leşti ri l d i , kişiselleşti ri l d i . Ö y l e ki D oğu'yu kon u a l m ı ş n e kada r ro
m a ntik yaza r va rsa o kada r da Doğu bel ird i ondokuzuncu yüzy ı l rom a n t i k
yazı n ı n da . Byro n ' ı n Doğu 'su , M oore ' u n Doğu 'su , H ug o ' n u n Doğu ' s u , V i g
n y ' n i n Doğu 'su , Musset'in Doğu'su , yüzyı l ı n son u na doğru da Nerva l , Fla u
bert, Ba udel a i re, Gautier' n i n Doğu ' l a rı vb . . Son u n da bütün bu Doğu ' l a rı
b i ra raya getirip rom a n t i k l e ri n yarattığı Doğu m i t i n i şöy l e ta n ı m laya b i l i riz:
E bedi ve değişmez b i r D oğu va rd ı r. Ve bu Doğu değişmez l iği n i,bir ölçü de
k a rşıtl ı kl a rı n ı çöz ü m l ememes i n e borçlud u r. Doğu her şeyden önce bi r
tezatlar ü l kesi d i r. Orada e n korku n ç suçla rla en a rı b i r masu m i yet, en af
fetmez tabu l a rla en çı l d ı rtıcı duyusa l l ı k ve yasa k zevkler, efend i l i k l e köle
l i k, kiş i l i k l erde yoğu n çel i ş k i ler ( çiftkişi l i kl i l i k) b i rl i kte bulu n u r. Roma ntikler
bir ya nda n bu sayd ığım ögelerle b i r Doğu m iti ya d a Doğu d üş ü ya ra t ı rken,
b i r ya n d a n da bu d ü ş ü yaşa ntıya dön üştü rmeye ça bala m a kta n g eri d u rm u
yorla rd ı . Her rom a n ti k yaza rı n gön l ü n de b i r Doğu yolcu l uğu ya p mak öz
l e m i yat ı yo rd u . Gerç i Doğu 'ya g i d i p g itmemeleri Doğu h a kkı nda ya rattı k
l a rı edebiya t ı n esin kayna k l a r ı n ı h i ç kuruta m ı yo rd u a ma tek başına 'Doğu
Yolc u l uğu ' Doğu m i t i n e yen i b i r ög e e kleye b i l iyord u : Kişi l i k a rayışı . Ken
d i n i ta n ı ma n ı n , bütü n d i n leri içeren evrensel bir d i n e kavuşma n ı n , değiş
k e n l iğe ka rşı değişmez l iği n , yen i bir h ü ma n izma yaratma n ı n çeşitl i boyut
l a r ı n ı o l uşturd uğu bu a rayış , rom a n t i k Doğu m i ti n i n felsefi ve d i ni eksen
l e ri n i de o l u şt u ruyord u . Fa kat Doğu yol c u l uğu a n ı l a rı nda d a romantikler
m it l e g e rçeği yüzleşt i rm e kte n kaç ı n d ı la r. Ya a n ı la rı n ı m ite uyd u rd u la r
( By(on g i bi ) , y a d a kişisel özl e m l e ri n i a n ı la r ı n a ( La ma rt i n e g i bi ) . Son u nda
bu a ra y ı ş da kü ltüre l bir yen i l en meye dönüşemed i , ondokuzuncu yüzyı l ı n
Doğu m iti yeri n i yen i Doğu m itleri n e b ı ra ktı , geride d e zen g i n bir egzot i k
k ü l l i yat. Ayrıca, rom a n t i k a rayış retoriğ i i l e söm ü rg eci söyl e m i n örtüşmesi,
bu edebiyatı bell i s ı n ı rl a rı a şa ma ya n ka l ı plaş m ış bir sa nat d a l ı h a l i ne get i r
d i . Ondokuzu ncu yüzy ı l ı n b i ri nc i ya rıs ı nda roma n tizm l e birl i kte söm ü rge
c i l ik de doruğu na tı rma n ıyord u . Varl ığı n ı zaten başta n beri söm ü rgeci l iğe
borç l u o l a n şa rkiyatçı l ı k a rt ı k söm ü rgeci · söylemi n siyasi, sosyol oji k, coğ
rafi a la n la rıyla örtü şmeye ba şlıyo rd u . Söm ü rgec i-şa rkiyatçı söylem i n bel l i
bi r teması i s e hepsi d oğuşta n meg a l om a n o l a n roma nti klere ç o k cazip
g e l m işti : Bu tema , k u rta rıcı l ı k (messiahcı l ı k) t ı . Roma ntik a ra yış esteti k,
felsefi, d i ni ama çlara yön e ld iği n i söy lerke n , söm ü rgeci l i k bu retoriği g e ri
ı rk l a rı k u rta rma yı a maçlaya n felsef eleriyle destekl iyor ve besl iyo rd u . O n -
14
d okuzuncu yüzyı l ı n en yayg ı n ye g üç l ü a kı m ları nd a n saya b i leceği m iz k u r
tarı c ı l ık, b ü t ü n topl u msal kon u l a ra k u rta ra n l a r ve k u rta rı laca k l a r gözüyle
baktı; Bu ba k ı ş roma ntiklere d e çok çekici gel iyord u . Ya l n ız, Doğ u ' n u n
geri h a l kları n ı k u rta ra bi l m e k i ç i n , on lar üzeri nde egemen l i k k u rmak gere
k i yo rdu. işte söm ü rgec i l i ğ i n k u rt a rı c ı l ı k söylemiyle roma ntik a rayı ş ı n ör
tüştüğü bu n oktada, a rayışı n n e rede bittiğ i n i ve söm ü rü' , bas k ı , egemen l i k
h ı rsına dönüşt ü ğ ü n ü söyl emek zord u r. B u ça l ı şmanı n baş l ı ca a macı bel l i
b i r ta ri h kesiti içinde b u soruyu ayrı ştı rmaktı r. En başta, Doğ u 'ya d üzüle n
siyasi övg ü ler, Doğ u ' n u n s i yas i aşağ ı la n masıyla çel iş iyord u . Kişisel d üşle
rin siyasi d ü şlere, şairin s i yasetçiye, yol c u n u n söm ü rgeciye, şarkiya tç ı n ı n
sosyo l o j i k u ramcısına dönüşt ü ğ ü , ya n i söm ürg eci söy:e m i n , a rtık i ş l evin i
yitird iğ i i ç i n , romantik retoriği d ı ş l a d ı ğ ı nokta d a , roma nti k a rayış ı n ya rat
t ı ğ ı bel l i b i r Doğu m i t i de y ı k ı l d ı .
Bu « be l l i Doğ u m iti» n i ça l ı ş m am da Türk m i t i o l a ra k sapta d ı m . Ondo
kuzu ncu yüzyı l ı n baş ı n d a n K ı r ı m Sava ş ı ' n a kadar T ü rk m it i n i n İ ngi l iz ve
·
Fra nsız edebiyatları nda ki dön ü ş ü m ü n ü i nceledi m . Çünkü bence Türk m iti
n i n dönüş ü m ü Doğ u m i ti n i n dön üşü m l eri n i n b i r izdü ş ü m ü d ü r . N itek i m ça
l ı ş ma m ı n t i p i k bir dönüş ü m ü ortaya ç ı ka rd ı ğı n ı sa, n ı yo ru m . M i tkurucula
rı n yaratt ı ğ ı Türk m itiyle söm ü rgeci söyl em i n ka psam ı nda ya ratı lan Tü rk
miti bazı fa rkl ı l ı k l a r gösterir. Bec kford , Byron ve H ug o'n u n ya rattığ ı T ü rk
m it i n d e rom a n t i k m i t k u rucu l u ğ u ögeleri a ğ ı r basa r, La m a rtine'in ya ratt ı ğ ı
Tü rk miti i s e söm ü rgeci l i ğ i n resmi söylem i i ç i n d e değerle n d i ri lebi l i r. Ta ri
hi gerçek lerin söm ü rgeci söyle m i u y a rlamasına koşu t ola ra k La m a rt i n e'
den son ra Türk mitin i n de s ü re k l i « u yarla n d ı ğ ı » ve sonu nda K ı rı m Sava
ş ı ' n ı ka m u oy u n a kabul etti rebi l mek i ç i n Türk imajı n ı n ev.c i l l eşti ri lmesi ge
rektiğ i nde T ü rk m i ti n i n de y ı k ı l d ı ğ ı görü l m e kted i r. Türk m i t i n i n y ı k ı l d ı ğ ı
n oktada bi rkaç gerçekçi yazar ( D i c kens, Thac kera y) bütü n Doğu m it i n i
de y ı k mayı denemi ş , fa kat g e rek rom a ntiz m i n a ra d ı ğ ı yen i düş, g e rekse
söm ü rgeci l i ğ i n ara d ı ğ ı yen i egemen l i k a la n l a rı karşısınd a � aşarı l ı ola ma
m ı şl a rd ı r.
15
II
• 1
Orta Ç a ğ 'da l n g i lt ere ve Fra nsa'da Türk kavra m ı, Hıristiya n fa nati k-
l iğ iyle biç i m le n d i ri l m iş ve Ha clı ru h uyla pek i ştirilmi ş b i r kavra mdı. Müsl ü
man d emek şeyta nın çocuğ u , Hıristiya n l a r'ca bir sahte kôr sayıla n Mu
h a m m ed ' i n m ü ri d i demekti. Osman lı f mpa ra torlu ğ u ' n u n Avrupa 'yla i l işki
l eri yoğ u n la ştıkça bu değerl e nd i rm e l e r n itel ik değiştird i . Ka n u ni S u ltan
Sü leym a n dön e m i n d e Osma n l ı impara torl u ğ u o n a l tıncı yüzyılda Avrupa '
nın en g ü ç l ü devleti h a l i n e g el d i . Coğrafi ya kın lık yüz ü n d e n Fra nsa'nın Os
ma n lı İ mpa ratorl u ğ u i l e i l iş k i l e ri i n g i ltere'ni n ki nden bi r yüzyıl önce başia
dı . Osma n l ı impa ra torl u ğ u i l e Fra n sa a ra sında ki i l k önem l i d iploma t i k i l iş
k i Ka n u ni'ni n 1. Fran cois'yı ispa nyol esaretinden k u rtarmasıyla baş l a r.
Onyed i n c i yüzyılda Fra nsa , Osma n lı impara torl u ğ u i l e oldukça yoğ u n
d iplom a ti k i l i şkiye g i rd i . Ka ndiye k u şa tmasında, Avusturya-Osma n lı sava ş
l a rında , Sai nt-Gotha rd savaşında, K a rl ofca Antlaşma sı'nın i m za l a n masın
da, Fra nsa a ra bu l u c u rol ün deyd i . O nyed i n c i yüzyılda da Fran sa Osm a n l ı
i mpa ra torl u ğ u ' n u n Avust u rya, l ra n ve Rusya 'yla sava ş l a rında a ynı rol ü oy
nadı. Pierre Ma rti no'n un g öz l e m led i ğ i g i bi :
17
zin e rom a n ve öykü yay ı m l a ndı Bayazıd trajed isi n i n ve Türk
. . .
ıv. Hen ri'den başlaya ra k onyedinci yüzy ı l Fra nsa'sı büyü k sö
m ü rge d üşleri k u ru yord u . Onsekizinci yüzyıl Fra nsa 'sı da az ka l-
18
sın b u d üşleri büyük b i r söm ü rge i mpa ra to rl u ğ u h a l inde g e rçek
leşt i recekti. Anca k söm ü rgec i l i ğ i n başla ngıcının, edebiya tta eg
zotizmle aynı tari h lere rastlaması i l g i n e b i r n o ktadır. B u ra d a
doğru d a n b i r n e d e n son u ç i l i ş k i s i va rdır 4•
19
soruya ya n ı t a raya ca ğ ı n ı bel irt i r. Doğ u 'ya yöne l i k yen i i l g i bağ l a m ı nda
ö n e m l i v e a nl a m l ı ola n bi ri nc i soru, u ygarl ı k ta ri h i n i i nceleyerek bug ü n k ü
davra n ı ş v e d ü ş ü nce biç i m l eri n i n u yga rl ı kl a rı n tarihsel köke nleri nden kay
n a k l a n ı p kayna k l a n m a d ı ğ ı n ı a n la maya yönel i ktir. Böylel i k l e i n sa n davra
n ı ş ı n ı n köke n lerin e i nm e k bel ki de m ü m kü n ola bi lece kti r. Bu ra da Ayd ı n
l a n ma düşün c es i n i n sa p l a n t ı l a rı nd a n biri n i n , i nsa n davra n ı ş ı n ı n asg a ri
öze l l i klerini sa pta m a çaba sı n ı n , ş a rkiya tç ı l ığa da uza nd ı ğ ı n ı goruyoruz.
Vol n ey' i n d iğ · e r a macıysa, S u ri ye ve M ıs ı r' ın o g ün kü d u ru m u n u n sosyolo
j i k b i r çöz ü m l emes i n i yapma ktı r. i l k uyga rl ı kl a r Doğ u 'd a ortaya çı ktı ğ ı n a
g öre, bel ki b u m i l letlerin bug ü n kü top l u msa l yaş a m l a rı nda bu uyg a rl ık
l a r ı n i z l eri n e rastlan a bi l i r ve bu izler d e Batı topl u m u n u n davra n ı ş biç i m
leri n i a n la ma kta ipu çla rı o l u şt u ra b i l i r6 •
Vol ney'in bu kitabıyla onsekizinci yüzyı l ı n Doğ u 'ya ba kışı n d a k i o lu m
l u a rayışı ya n s ı ttığ ı n ı söy l eyebi l i riz. Edwa rd Sa i d ' i n s ı n ıf l a n d ı rması na gö
re Vol ney' i n kitabı i k i nci t ü r şarki yatçı meti n le re g i rer. Ona göre, b i ri nci
t ü r şarkiyatçı m eti n lerde yaza r özne l l i ğ i n i bütü n üyl·e g izler, i k i ncide göz
l e m l erin i özne l l i ğ i n e ü stü n t uta r, üçüncüsü n d e ise özn e l l i ğ i g özle m leri n i
bastırır 7• Bu s ı n ı fla n d ı rmaya g ö r e d ü ş ü n ü rsek onsekizinci yüzyı lda k i çoğ u
şa rkiyatçı meti n leri n i ki n c i t ü re g i rd i kleri n i söyleyebi l i riz.
20
tea u bria nd kla s i k Doğu 'yu övm üş, g ü ncel göz l e m l eri nde Türkler'i hep
barba r olara k n itelem iştir. Doğ u 'ya ba kışını bütü n üyle eskiye çevirm iş, ne
onsekizi nci yüzyı l ı n Doğu 'yu a n l a ma ça ba l a rı n a , ne de ondokuzuncu yüz
yı l ı n rom a n t i k Doğ u m i ti n e k u l a k ka ba rt m ıştır. Oysa Cha t ea u bria n d 'ın yol
c u l u ğ u sırasında ( 1 806-1807 ) , Fra nsa'da k a n , z u l ü m ve i htişa ma d aya lı bir
Tü rk miti o l uş m u ş v e bir ç o k tra gedya ü ç l üs ü n ü n (Sü leyman-M ustafa ü ç
lüsü Süleyma n-İ bra h i m ü ç l ü s ü ) konusunu ol uşturm u şt u r. N iteki m , Doğ u 'yu
Chate a u bria nd 'da n son ra e l e a la n A lphonse de La m a rti n e ve Hugo, Cha
teu bri a n d k lasizm i n den çok bu romanti k-fa nta stik tem a l a rı işlem işlerd i r.
Mah moud Rais' i n d e söylediğ i g i bi «diğer Avrupa ü l kelerinin tersi ne
İ ng i ltere, Osman l ı l a r' l a d iplomati k ve tica ri ilişk i k u rmakta gecikmemiştir.»9
1 558'de Kra l içe El iza be1 t h ' i n ta hta çı kması İ ng i ltere'de Doğ u 'yla tica
reti n ca n la n d ı ğ ı dönem i başlatır. Lon d ra ' n ı n önde gele n i k i t ücca rı, Ed
wa rd Osborne ve Richard Stape r Leva nt'ta tica reti n kôrlı o lacağını g örü r
ler. Fra nsa'ya veri len ticari ayrıcalıklara benzer ayrıca lık l a r kaza n a bi l me k
u m ud uyla K ra l i ç e'ye ista nb u l 'da b i r d a i m i temsi lci b u l u n d u rması i ç i n bas
kı yapa rla r . 1 578'de ista n bu l 'a g e l e n W i l l i a m Ha rborne Kra l iç e' n i n d eğ i l
Osborne v e Staper' i n seçti ğ i adamdı v e i n g i l izl·e r'e ticari a yrıca lıklar ta nın
ması kon usu nda Bôb-ı A l i 'd e o l u m l u b i r h a va ya ratmayı başa rdı. Ha rbor
n e ' u n bu başarısı o zama n k i Fra nsız d a i m i temsilcisi Germ i ng hy' n i n h i ç
hoşuna g itmed i , ç ü n k ü 1 536'd a n beri Bôb-ı Al i ' d e e n etkin e l ç i Fransız e l
çisiyd i . 1 51 9'da i n g i l tere'ye i l k tica ri ayrıcalık l a rın ta n ı n masıyla Böb-ı A l i '
d e Fra nsız, İ n g i l iz rekabeti hız kaza ndı. 1 579 i mt i yaz l a rı 1 580 kapitülas
yon larına yol u açtı ve 1 581 'de Osborne , Staper ve on başka tücca r ta ra
fı nda n Leva nt Şirket i ' n i n k u ru l ma sıyla son uçla n dı. Kra l iç e Eliza beth başta
yedi yı l l ı k tica ret izn i verm işken, ş i rket, kapatıl ma tarih i o l a n 1 825'e kada r,
ya n i 244 y ı l , tica ri faa l i yeti n i sürd ü rd ü10•
Osma n lı ta ri h i n i kayn a k o l a ra k k u l la n a n E l iza beth t i yatrosu oyu n l a r
daki a n a çatışmayı gene l l i kl e Hı ristiya n-Türk kavgasına daya ndırdı. B u
oyu n l a r bel l i b i r kalıba uym a m a k la beraber, e n çok ku l la nd ı kla rı Türk te
m a l a rı i nt i ka m , entrika ve şiddetti r. Örneğ i n M a rlowe ' u n Jew of Malta
( M a ltalı Ya h ud i ) ve J o h n M a so n ' u n The Turk a d l ı oyu n l a rı T ü rk tipi n i bu
öze l l i klerle ya nsıtır. Grevi l le'i n Mustapha's ı , Seneca t iyatros u n u n şiddetiy
le Tü rk teması n ı b i rl eşti ri r. Goffe ' n in Türkler h a k k ı nda k i oyu n la rınd a , Ca r
l e l l ' i n Osmond, the G reat Turk ( Büyük Türk Osmond ) a d l ı oyun u nda h ep
a ş ı rı kıska nç, m u h te ris, zorba , şehvetl i ve a c ı masız, entri kacı Tü rk t iple
meleri va rdır. Ma rlowe'u n Timurlenk'i de her ne kada r da h a çok T ü rk'ü n
kudret ve i htişamı m iti n i vurg u larsa da gene ihtira s ve zulüm tema l a rı nd a n
21
ya ra rla n ı r. Bu n la rda n baş ka G. P. Ma ra na ' n ı n Letters Writ by a Turkish Spy
( B i r Türk Casusu n u n Mektuplan) a d l ı eseri n i n sekiz c i l t olara k çevri lip ya
yı m la n ması ( 1 687-1 684) yen i b i r tü r başlattı : Doğ u 'yu sözde orada n yazı l a n
m e ktupla rla a n latma k.
Onse · k izi nci yüzyı lda Fra nsa 'da olduğu g i bi İ n g iltere'de de Doğ u'yu
daha ya nsız b i r mera kla ta n ı ma eğil i m l eri n i n bel i rd i ğ i n i görürüz. Lady
Ma ry Monta g u 'n ü n İ sta n b u l me ktupla rı bu t ü r b i r i lgiyi ya nsıtır. Ama d i lc i
W i l l i a m J ones'u n b ü tü n ça ba l a r ı n a rağmen, İ n g i l tere'de Osma n l ı l a r'a d u
y u l a n i l g i b i l i msel bir doğrultuda d eğ i l , Türk kud ret ve i htişa m ı efsa nes i n i
işl eyere k gel i şti . Ga l la n d 'ı n 1 706'da Fra nsızca 'ya çev i rd i ğ i 1 001 Gece MQt
saır.arı Türk tema larına ilg iyi çoğa lttı .
1 001 Gece Masalları, 1 71 7 'de İ n g i l izce 'ye çevri l d i ğ i n de Türk m iti İ n
g i ltere v e Fra n sa 'da benze r biçimde ben i msen meye başlad ı . Bu masa l l a r
Ara p, İ ra n ve Hi nt köke n l i o l m a kla b i rl i kte Avrupo l ı'nı n d üşünde bütünsel
bir s i h i rl i Doğu ya rattı . Öyküleri n bel l i başlı tema l a rı n ı ol uştu ra n kıska nç
l ı k, aşk, entri ka , inti ka m , i h a net, ha rem kura l la rı , a i l e içi ci nsel i l iş k i , d i ri
d i ri göm m e, Türk m it i ne d e yakıştı rı l d ı , ç ü n k ü Ara bista n Osma n l ı i d a resi n
d e , Osma n l ı padişa h ı da h a l ife i d i . Wi l liam Beckford ' u n Doğ u 'ya h i ç g itme
d e n , ya l n ızca Doğu 'ya i l iş k i n met i n lerden ya ra rl a n a n a ra k yazd ı ğ ı History
of the Caliph Vathek ( Ha l ife Vath e k ' i n Öyküsü) bu tem a l a rı n ka rışı m ı n dan
o l u ş u r.
Ö n c e Fra nsa'da Fra nsızca bası l ıp, 1 786'da Hen ley' i n çev i risiyle Lon
d ra 'da yayı m l a na n Vathek, Doğ u m i ti n i n o nsekizi nci yüzyıldaki en i l g i n ç
b i r ifadesid ir. Vathek' i n yazarı W i liia m Beckford , çağda şıa f ı n ı n 1 001 Gece
M a s al ları 'na i l g is i n i paylaşa n b i r yaza rd ı . Doğ u 'ya h i ç gitmeden yazd ı ğ ı
.
bu eseri nde 1 001 Gece Masalları ' n ı n öykü l eri nden o l d u ğ u kadar Doğ u yol
c u lu ğ u a n ı la rı ndan da yara rla nd ı . Ha ru n Reş i d ' i n toru n u olara k ta n ı ttığı
Vathe k ' i n öyküsünü yaza rken Fonth i l l 'deki a i le şatosuna kapa n a n Bec k
ford , bu şatoyu haya l i nde b i r Doğ u beldesi ne dönüştü rerek o k u d u ğ u ma
sa l l a rı n da esi niyle yoğu n görsel beti m lelerle d o l u zeng i n ve ren k l i bir Do
ğ u yara ttı . « Her şeyi yüceltm e m , abartma m , Doğ u l a ştı rma m g erekti » der
önsözü nde, « Zü mrüdü Anka k u ş u n u n ka n a d ı nda u çu yord u m ; c i n l e r, peri
1
ler, büyüler a rasında sa n k i bu d ü nyada n değ i l d i m.» 1
Öyküde, özell i k l e bi ri nc i böl ü mdeki b i l i n ç l i ve a ma ç l ı egzoti k a ba rtma
l a ra rağ me n , Vathek'in k i ş i l i ğ i büyü k bir usta l ı k la çiz i l m i şti r. Sapı k a nası
Catha ris'in etkisi a ltında büyüyen Ha l ife Vath e k za l i m ve sad ı k Nouri n i
h a r'la uygu n b i r ç ift o l uştu rur. Vath e k nöroti k b i r k i ş i l i ğ i n batı l i n a nçları
n ı , kud ret ve ihtişa m d a n b ı k kı n l ı ğ ı n ı , bilin meyene doymaz mera kı n ı ser
g i l er.
History of the Caliph Vathek üç böl ü m d e n ol uşur. Birinci bölümde
(11) William Beckford, The Episode of Vathek C London: Stephen Swift, t.y. l , s. 9 .
22
Vathek biraz da a laylı b i r d il le b i r Doğ u l u despot ola ra k s u n u l u r. Yaza r bu
sun uşta yer yer 1 001 Gece Masalla rı 'nda k i d espotla rı k a ri katürize eder.
i ki nci böl ü m Vathek' i n yasa k b i l g i le r ve zevkler peşi nde koşuşu n u g öste
rir. Bu böl ü m de sa n k i 1 001 Gece Masalları ' n da k i k u d ret ve i htişa m öykü
leri n i n bir pa rodisid i r. Ü çüncü ve en ü n l ü böl ü m ü ise Vathek'in cezafan dı
rıl dığı İblis'in Sar.ayı o l uştu ru r. Öyk ü bu üçüncü bö l ü mde pa rod i öze l l i k
lerinden sıyrıla ra k öznel l eş i r; Vathe k ' i n ceza l a ndırılışında yaza rın ceza ve
günah kork usu n u , b i l i n ça l tı ceza l a ndırılma özlem leri n i n d i l e getiri l i ş i n i bu
l u ruz. Vath e k ' i n bu son bölüm ü n ü n Byron 'ı çok etk i le d i ğ i n i ve Doğu öykü
l eri ndeki ps i koloj i k boyutu g e l işt i rm esinde esin kaynağı o l d u ğ u n u b i l iyo
ruz.
Vathek başlangıçta Doğ u l u despotla rı kari katü rize eden bir d i l le ta nı
tılır:
Vath e k ' i n d uyusa l lığa düşk ü n l ü ğ ü 1 001 Gece Masalları 'nın l ü ks ve i h ti
şa m ç izgisi izlenere k a n latılır. Vathek beş d uyusuna h itap etmek üzere
beş ayrı sa ray yaptırmıştır. Bu sara yla r, Sonsuza Dek Doyurmayan Ziya
fet, Ezgi Tapmağı ya da Ruha Nektar, Göz Ziyafeti ya da Belleğin Kam
çısı, Kokular ya da Zevke Davet, Korku ve Teh like sa ra yla rıdır. 13
Şeyta nın o rtaya çıkışıyla Vathek ' i n bu zevk ve sefa d üş k ü n l ü ğ ü , ya
sak b i l g i ve kudret a rayışına dön ü ş ü r. Şeyta nın ism i «Gôvun> d u r. Her ne
kadar şeyta n M üs l ü m a n ba kış a çısında n i s i m l e n d i ri l m işse de Beckford ' u n
öyküsü gerçe kte ç o k kök l ü b i r Batı m it i n i n , Fa ust m it i n i n Doğ u l u laştırılma
sıdır: Vathek iyi l i ğe karşı kötü l ü ğ ü n maşası ola ra k b i l g i ve k u d ret peş i n d e
d i r. Batı'nın Doğ u 'yu « met i n leşt i rm e k » te başvu rd u ğ u yol u n egeme n l i k
te n , ya n i Doğ u h a k kında bi l g i ü retmek yol uyla ona h a k i m o l m a kta n geç
tiğ i ne daha önce değ i n m işti m . Bu ba kımda n Fa ust m itiyle Doğu miti n i n
( 12 ) William Beckford, History o f the Caliph Vatheh C New York: James Pott,
1900 ) , s. 13. Bundan sonra Beckford, Vathek diye anılacak.
23
b i l g iyle kud reti özleşti rme a çısın da n bir ya kın lığı va rdır. Duyusa l lık, şeh
vet, zevk tem a la rı Gôvur'u n ortaya çıkışında n sonra başta ki pa rodistik
ög elerinden sıyrılara k d a h a ka ra n lık bir n i te l i k kazanır v e öyk ü iyil i k l e kö
t ü l üğ ü n çatışması ekseninde ilerler. Bu çatış ma d a Beckford yaza r usta lı
ğını Vathek'in zaten ken d i nde o l a n eğ i l i m l e r yüzü nden kötü l ü ğ e a l et o l d u
ğ u n u g e rçekçi bir biçimde sergileyerek gösterir; şeyta n , Vathek'in i ç i ndeki
şeyta n dır. Öyk ü n ü n olay örg ü s ü Vathek'in kiş i l i ğinin gizli yön le ri ni a çığa
çıkarırken, sad i k ve m u h te ris bir ben l iğin Va1t hek'te Gôvur'a rastlama d a n
ç o k ö n ceden va rol d u ğ u n a işa ret eder. M üs l ü ma n lığı yadsıma k , el l i çocu
ğ u öld ü rmek, Doğ u misafirperverl iği töresini çiğ n eye re k Nou rin i ha r'ı baş
ta n çıka rma k gibi Vathe· k 'in G ôvu r'un hizmeti ndeyken işl ·e d iği ::>uç l a r, Vat
h ek'in başta n çıka rıl masında n çok, g iz l i eğiliml erinin doy u ru l m a sında n
doğ a n g ü n a h l a rdır. ö rn eğin, şeyta n l a girdiği a n la şma uya rınca Vath e k ' i n
ona ödemesi g ereken bedel o l a n e l li « kö rpe» oğ l a n çocu ğ u n u n a sıl ka n
dırdığının a n latıldığı sa h n eye ba kalım: Küç ü k çocu k l a rı ö l d ü rmeden önce
Vath e k ' l e şeyta n a rasında g eçen kon uşma gerçekte Vathe k'in bu suca
e ğ i limiy l e g ü na h korkusu a rasında, yer yer d e sad i k ve sapık kişil i ğiyle d u
yusa l fa kat ba baca n despot kişiliğ i a rasında bi r çekişmedir:
Vathe k şeyta nın isted iği e l l i erkek çoc uğ u n u tuzağa d üş ü re b i l m e k için bir
g üzel l i k ya rışı d üzen l e r. Bu h il e Vathe k ' i n bu l uş u d u r, şeyta nın değ i l . Hele
Vathe k g üzel lik ya rışmasını kaza na n oğla n çoc u ğ u na ödül ola ra k giysile
rinden bir parça vereceğini ila n edi nce olay bir eşci nsel a le m i n i çağrıştırır:
24
ha ' d iye doyma ksız ı n h o m u rda n a n Gôvur'u n sa klandığı ç u k u ra
itiyord u . 1 5
. ı
25
III
Byron, The Giaour CGavur,l, The Works of Lord Byron: Poetry, ed. Ernest
( 1)
H. Coleridge «New York: Octagon, 1966), III, s. 145
.
(2) Childe. Harold's Pilgrimage, Canto II, 35.
27
For med itation fixed at times on h i m
A n d conscious Reason wh ispered to despise
His ea rly you t h , m i sspe n t in maddest wh i m ;
B u t as h e gazed on truth h is a c h i n g eyes g rew d i m 3.
28
Daha Doğ u yolcu l u ğ u na ç ı kmada n Doğ u'yu o l ağ a n ü stü s u ç l a r beldesi ola
ra k g örd ü ğ ü n ü n bir ka n ı tı, ita lya 'd ay ken Shelley, M a ry S h e l ley ve Pol ido
ri ile va kit neç i rmek için g i rişti k l e ri bir korku öyk ü l e ri ya rışması d ı r. H e r
n e k a d a r Byron b u ya rışma i ç i n baş l a d ı ğ ı öyküyü h iç b i r zama n biti rm e
m i ş ve ya rış ı n ka l ı c ı yapıtı M a ry S he l l ey'in Fran kestein 'ı o l m u şsa da, By
ron 'ı n yarı m ka l a n öyküsü n e b i r vamp i ri kon u a lm a s ı ve öyk ü n ü n geçtiğ i
yer o l a ra k d a izmi r' i seçmesi i l g i n çti r 4• B u ra d a n d a ç ı k a rsad ı ğ ı mız, By
ron i ç i n Türk m i t i n i n a na ögeleri n i n suç ve d eh şetten o l uştuğu ve bu öge
l erin Byron dah a Doğ u yolc u l uğ un a ç ı kmadan masa l la ştı rı l ma k ya da mit
l eşti ri l me k üzere hazı r bekled iğ i d i r.
M i tl eşti rm e k isted iğ i bu öğeler i ç i n f Byron Doğ u yolc u l uğ u s ı ra s ı n da
b i r d e ta rihi kişi l i k bu l d u : Yonyal ı A l i Paşa . T ü rk i ye'ye yaptığ ı yolcu lukta
Byro n ' ı en çok etki l eyen o l a y Ya n ya l ı A l i Paşa'yla ta n ı ş m a s ı ve kısa b i r
süre Paşa 'n ı n m isafiri ola ra k a ğ ı rla n masıyd ı . Byro n , Al i Paşa'yı a n nesine
yazd ı ğ ı 12 Kas ı m 1809 ta ri h l i me ktu bunda şöy l e a n latı r:
29
Hobhouse, a n ı ları nda Ya n ya l ı A l i Pa şa'n ı n z u l m ü n e i l i ş k i n söyl enti leri a k
tarm a k l a birli kte o n u n k i ş i l i ğ i h a kkında Byro n 'ın ya ptığ ı g i bi ola ğ a n üstü
çöz ü m l e melere g irişmez. N e var ki cağ ı n roma n t i k eği l i m ler i doğru ltusun
da ka l ı c ı ola n Hobhouse'ı n değ i l Byro n ' ı n A l i Paşa i m a j ı o l m u ştur. Ö rne
ğ i n M on t e Kristo'da k i A l i Paşa 'ya A l exa ndre D u m a s pere Byro n ' ı n A l i Pa
şa's ı nı örnek o lara k a lm ıştır.
Ya l n ı zca çizd i ğ i Al i Paşa portresi değ i l kon u k l u ğ u sırası nda B yro n ' ı n
A l i Paşa 'yla i l işkisi d e i l g i nçtir; y a da i l işkiyi g izem l i bir bici m d e s u n
m a k i ç i n Byron bi lerek b a z ı i m a larda bu l u n m uştur. Yu karıda sözü n ü etti
ğ i m iz m e ktupta Byron , Ali Pa şa ' n ı n saray ı n d a k i kon u k l u ğ u n u şöyl e an
latır:
A l i Paşa ' n ı n Byron 'a i kra m ı kıvırc ı k saçları na, k ü ç ü k beyaz el lerin e i lti-
(
fatı i l g i n e , Byro n ' ı n bu ayrı n tı ları verd i kte n sonra d iğer ü ç bu l uşmadan h i ç
sözetmemesi de. Hobhouse ' ı n a n ı larında Paşa ' n ı n cinse l liğe d üş k ü n l ü ğ ü
v e h er i k i c i ns e o l a n mera kı Byro n ' ı n a n lattı klarıyla birleş i nce bazı Byron
uzm a n l arı n ı n Byro n ' l a Ali Paşa arası nda eşci nsel bir i l iş k i geçti ğ i n i öne
sürmeleri pek de yersiz sayıl maya b i l ir. Özel l i k le Byro n ' ı n buna benzer ta h
m i n lerin yapı lması i ç i n verd i ğ i i puçları d ü ş ü n ü l ürse. Ç ü n k ü ya l n ızca bu
m e ktup d eğ i l , Byro n ' ı n Ali Paşa 'yı a n l a ttığı Childe Harold's Pilgrimage ve
Turkish Tales de (Türk Masal l arı ) o n u n A l i Paşa 'ya hem nefret h e m de
h a yra n l ı ğ ı i çeren karmaşı k d uyg u larıyla dol u d ur. Childe Harold'da Al i Pa
şa i l k i n z a l i m bir h ü kümdar olara k betim len ir:
30
Ve g ezisi o n u daha da uza klara götürd ü
Korku nç e m i rleri ka n u n sayı la n ,
Fı rtı n a l ı v e cesu r b i r u l u s u ka n l ı el iyle yöneten ,
Arnavut l u k ' u n şef i n i sela m l a mak i ç i n .
in ma rbJe-paved pavi l l i o n . . .
A l i rec l i ned, a m a n of w a r a nd woes :
Yet i n h i s li neaments y e c a n n ot tra c e,
W h i l e g entleness her m i l der radiance th rows
Along that aged venera b l e face,
The deeds that l u rk beneath, and sta i n h im with d i sg race 0
31
t a rı n ı n boşu n a l ı ğ ı n ı ken d i l e ri de b i l d i kleri i ç i n a ra yışla rı n ı n va rış n o ktası
ö l üm d ü r. « Byronva rl» kah ra m a n l a r ö l ü m ü Byro n 'ı n bir suç beldesi o l a ra k
bet i m led i ğ i Doğ u 'da a ra rl a r.
Byro n ' ı n «şeyta ni» ka h ra m a n l a rı bu s u ç beldes i n i n köksüz kökensiz,
vata ns ı z s ü rg ü nl erid i r. B u n la rı n h epsi, Bride of Abydos'u n (Abydos' l u Ge
l i n ) Sel i m ' i dışı nda, Batı l ı ve H ı ristiya n d ı r. Ka l d ı ki Sel i m ' i n a n n esi de Yu
n a n l ı d ı r v e öykü n ü n son u nda Sel i m ' i n gerçe kt e H ı ristiya n old u ğ u n u, Se
l i m a d ı n ı g izlen m ek i ç i n kul l a n d ı ğ ı n ı a n l a rız. Oysa bu ka h ra m a n l a rı n ama n
sız d ü ş m an l a rı Hass a n ( Hasa n ) , G i a ffi r (Cafe r) , Seyd (Seyid) hep Tü rk
ve M üs l ü ma n d ı r . H eps i n i n de modeli Ya nıya l ı Ali Paşa 'd ı r.
Turk ish Tales ' i n kad ı n ka h ra ma la rı Lei la ( Leyla ) , Z u l e i ka (Süheyla ) ,
ve Gülna re h e p Doğ u l u despot l a rı n e l i ndek i ç a resi z esi rlerd i r. Batı l ı « By
ron va rl» kah ra ma n Doğ u l u d üş m a n l a rıyla b u kadı n la r u ğ runa a ma nsızca
sava ş ı r. Ama hem Gavur'u n isi msiz k a h ra m a n ı , hem de Abydos'l u G elin'
i n Sel i m ' i bu çatışmada sevg i l i leri n i kurta ra ma d a n ö l ü rler. Çatışma ü çge
n i n i o l u ştura n i k i erkek ve bi r kad ı n a , bu d üşma n l ı k fela ket ve öl ümden
başka bi r şey getirmez. The Corsair ( Korsa n ) a d l ı öyküde üçgen i o l u ştu
ra n i l iş k i ler b i raz da ha karmaşı klaşı r.
Bu öyküde Seyd ' i n esi ri G ü l n a re, « Byronva rl» ka h ra m a n Con ra d 'ı
k u rta rm a k i ç i n efend isi n i, ya ni Seyd ' i öldürü r. Ama eski efen d i s i nden ya l
n ı zca yen i bir efend i n i n h ü km ü n e g i rm e k i ç i n k u rt u l muşt u r, ç ü n kü b u n d a n
böyle Conra d ' ı n aşa ğ ı la n a n k a d t n ı o laca ktı r. Con rad, G ü l nare' n i n kendisi
için efend i si n i öld ü rmesine m i n n etten çok a şa ğ ı l a mayla karş ı l ı k veri r. Ka
d ı n ı n kendi isteğ iyle b i r e rkeğe köle l i k edişi ve b u n d a n kayn a k l a n a n a ş k
ve n efret d u yg u l a rı S a rda napalus'ta da rastla d ı ğ ı m ı z bir motiftir. Bu t ra je
d id e Sa rda napa l us a d l ı Asya l ı despota aşı k ola n v e onu feci son u n u pay
l a ş ı n caya kadar terketmeyen Y u na n l ı Myrrha, Sarda n a pa l us'a bağ l ı l ığ ı n
d a k i a ş k ve a şağ ı l a n mayı şöyle d i l e get i ri r:
32
B i r ya ba n c ı ya a ş k ı m l a daha a şa ğ ı J ı ğ ı m
B e n i ba ğ la ya n bu z i n c i rl erden 1 0 •
33
g u l a na ma z e.fe n d i l i kleriyle, ö l en e dek s ü rd ü rd ü kleri ki n ve i n t i ka m d uyg u
l a rı yla b u kişiler gerçekte a ş k , ş i ddet, suç, ve ö l ü m öyküleri n i n i kiye bö
l ü n m ü ş tek ka h ra m a n l a rı d ı r.
Childe Harold ve Turkish Tales Byron'ı n k u rd u ğ u Türk miti n i n işlen
d i ğ i ya p ı t l a rd ı r. Za l i m ve h u n ha r Türk i ma j ı n ı bütü n l emek i ç i n Byron ' ı n bir
d e mazl u ma i htiyacı vard ı ; bu mazlum Childe H o1ro ld 'da Y u n a n ista n oldu.
Childe Ha rold 'da Y u n a n ista n ' ı n T ü rk z u l m ü a lt ı n d a i n leyen b i r kurba n ola
ra k beti m l en mesi Avrupa'd a ki Fi l he l l e n i k d uyg u l a rı coşturd u , fa kat Byron
b u d uyg usa l l ı kta n o l sa olsa ya pıtla rı n ı n satı ş ı n ı n a rtmasıyla ya ra rl a n d ı ,
o n u n gerçek tutkusu bi r b ü t ü n ola ra k za l i m v e maz l u m a , iş kenceci v e k u r
ba n ı n a, efendi ve köl es i n e duyd uğ u . i l g iyd i . üste l i k A l i Paşa 'yla ta n ı şma
s ı nd a n bu ya n a za l i m ve d es pot efe n d i l e re ka rşı da g iz l i bir hayra n l ı k
d u yuyord u . A l i Paşa ' n ı n 1 822'de öld ü rü l mesiyle , Byron i stibdata ola n nef
r,e ti n i , bu kez büyü k bir ya l ı n l ı k la Osma n l ı padişa h ı n a yöneltti . Böylece,
1 824'de Y u na n dava s ı na h izmet etmek i ç i n Y u na n ista n'a gid erken , ger
ç e kt e Turkish Tales' i n a n a çatışması n ı yaşa m ı n a uyg u l uyord u : Batı l ı b i r
ka h ra m a n (Byron} Doğ u l u b i r despota (Osm a n l ı Pa dişah ı } ka rş ı , b i r köle
n i n k u rta rıcı l ı ğ ı n ı üstlen iyord u . Byro n ' ı n haya t ı n a m a lolacak serüvene bu
a c ı d a n ba ktı ğ ı m ız za m a n onun Yu na n bağ ı msızlı k savaşı kon usu nda k u ş
ku d uyd u ğ u , bu savaşı yü rüten ler h a kkı nda da büyü k çeki nceleri o l d u ğ u
h a lde n eden bu savaşa katı l ma kta ısra r ett i ğ i n e yen i b i r açı kla ma d a
g et i rebi l i ri z b e l k i . Yara tt ı ğ ı Tü rk m iti o n u n roma ntik k i ş i l i ğ iyle ö y l e s ı k ı
sı kıya bağ l ıyd ı k i , bu m iti yaşa m ı n ı n bir pa rçası h a l i n e dön üştürm e k hem
Osma n l ı l mparatorl u ğ u ' n u n a rt ı k g ü çsüzleşmeye başla d ı ğ ı n ı , hem de Yu
n a n bağ ı msızl ı k sava ş ı n ı yönete n lerin ç ı k a rcı ve za ma n za ma n korka k
davra n ış l a rı n ı göza rd ı etmeyi seçti 1 2 •
( 12 ) Hem.oy Drury'ye 3 Mayıs 1 810'da yazdığı bir mektupta şöyle der: «Türkle
rin bütün kusurlarına sahip fakat onların cesaretinden yoksun bu üçkağıtçı
Yunanlıları seviyorum>. Byron's Works: Letters and Journals, 1, 258. Byron'ın
Yunanlılar ve Yunan bağımsızlık savaşı üzerine söyledikleri için bak. Harold Nicol
son, Byron: The Last Journery CLondra: Constable, 1948 ) , s. 221 ve s. 229, Nicolson
bu kitapta Yunan bağımsızlık savaşını yöneten değişik grupların kendi arala
nndaki mücadelenin Byron'ı büyük bir düş kırıklığına uğrattığını anlatır.
34
VICTOR HUGO'DA TÜRK MİTİNİN PARODİSİ
cı> Victor Hugo, Les Orientales, ed. Elisabeth Bruneau C Paris: Didier, 1952 ) , I,
10-1 1.
35
B u g ü n Doğ u 'yla , ş i md iye kada r o l m a d ı ğ ı ö l ç üde i lg i len i l mekte
d i r . . . Şa rkiyatç ı l ı k h içbir zam a n bu kad a r g e l işmem işti. Ondör
d üncü Lou is z a m a n ı n da insa n H el l en ist ol u rd u , şimd iyse şarki
yatç ı d ı r 2 .
36
G reces de Byron et d ' Homere,
Toi, notre soe u r, toi n otre mere,
Cha ntez ! si vot re voix a mere
Ne s 'est pas etei nte a crier.
Tüm Byron hayra n l ığ ı na rağ men H ugo'n u n Byro n 'ı a n la madığ ı n ı görü rüz,
çünkü Byro n ' ı n Y u n a n ista n ' ı m üstebitler o l ma d a n hiç i l g i n e d eğ i l d i r.
Türk z u l m ü kon u s u n u işleyen ş i i rlere d ön d ü ğ ü m üz de « Le V oi l e » , « L'
Enfa nt» ve « La vil l e prise» g i b i yağ m a , savaş ve şiddet m otifl eri n i i şleyen
ş i i rl e ri n i n d ı ş ı nda, Hugo'n u n z u l ü m tema s ı n ı ıByro n g i bi ciddiye a lm a dı ğ ı n ı ,
a rtı k çok k u l l a n ı l m ı ş b i r temayı kon u edi nm en i n s ı kı ntısıyla i nce bi r a la ya
başvu rd u ğ u n u gözleriz. ö rn e ğ i n , « C l a i re d e l une» (Ay ışı ğ ı ) a d l ı şi i rd e :
37
« La Sulta n e favorite » ( Başka d ı n ) ş i i ri n de Byro n ' u n çok k u l l a n d ı ğ ı b i r
temayl a , A l i Paşa m itine b i r göndermeyle ka rş ı l a ş ı rız . Ş i i rde, kıska n ç l ı ğ ı n ı
a nca k kıska nd ı ğ ı kad ı n l a rı her g ü n öldürt m e k l e doyura b i len b i r gözde a n
latı l ı r. A m a bu ş i i rde de g özdes i n i n her d i l ed iğ i n i ya paca k kad a r köleleş
m iş , t u t k u l u despot , Byro n ' u n efend i l eri ne kıya s l a çok m u n isti r.
H ug o'n u n tutsa k l ı k teması n ı işleyen ş i i rleri n d e Doğ u motifleri n i i nce
bir alayla yineled i ğ i iyice bel i rg i n leşir. «Ch a n son de p i ra tes» { Kors a n Şa r
k ı s ı ) pad işa h ı m hare m i ne satı l m a k üzere korsa n l a rı n ma nastı rdan kaç ı rd ı
ğ ı bir rah i be h a kkı n d a d ı r.
E l l e va l a i t m i l l e toma ns;
On la ven d i t ö sa h a utesse .
E l l e eut bea u d i re, J e m e meu rs !
De non n e e l l e d evi n t su lta ne . . .
( Les Orientales, s. 620)
B i n tümen e d i yord u ,
o n u ma j esteleri n e satt ı l a r.
Ken d i m i ö l d ü rü rü m , d iyord u ,
ra h i beyke n s u l ta n old u .
38
Et l'eu n uque
Aux dents blonches, a u front noir!
( L es O rientales, s . 640)
39
D u yduğ u h a k a retlere ya n ı t o l a ra k A l i Pa şa d e rvişe g i ym esi iç i n k ü rk ü n ü
uzatır. B u !sevi davra n ış H ugo'n u n Al i Paşa 'sı n ı n Byron ' ı n ki nden ne de n l i
u za k o l d u ğ u n u gösteri r.
Byro n ' ı n Turkish Tales' iyle H ug o ' n u n Les Orientales'i ka rşı laştı rı l ı nca
H ug o' n u n yerleşmiş m otifleri k u l l a n ma kta n öte Doğ u m i t i ne yeni bir katkı
da b u l u n m a d ı ğ ı görü l ü r. H ugo'n u n bu mot i f l eri kulla n ı m ı nda üstün b i r bi
ç i msel usta l ı k fa kat ölçü l ü b i r uza k l ı k sapta m a k g ereki r. H u g o ' n u n ş i i r
l erinde Doğu miti n i n böyl e pa rodist b i r i mgesel l i ğ e dön üşmes i , bir ölçü
de m iti n meta laşması, bi r ö lç üd e d e Nava ri n fiyaskosu n d a n son ra m uhte
şem ve kudretl i Türk i ma j ı na gölge d ü şmes i yle aç ı k la na b i l i r. Doğu'yu b u
a maçla k u l la n mama k l a b i rl i kte, bu mitin m eta laşaca ğ ı n ı i l k fa rkede n l e r
den b i ri n i n Byron ol ması i l g i n çt i r. Thomas M oore'a 1 808'de yazdı ğ ı b i r
m e ktupta Doğ u masa l l a rı n ı n iyi sattığ ı n ı söy leyerek M oo re'a Doğu 'ya yö
n e l mesi n i sa l ık vermi ş ve bu öykü lere uya n a n i lg iyi « h a l k Doğ u l u la ş ıyor»
d i yere k ta n ı m l a m ıştı 5 • V ictor H u g o da Les Orientales 'de m i t i n yayg ı n ve
popüler bütün ögelerin d en yara rl a n d ı . Fa kat Tü rk kudret ve i htişa m ı m o
t i fi n i pa rod i b i ç i m i n d e i ş le d i . Gerçekten d e Navci rin yen i lg isinden sonra
Avrupa 'da Türk m i t i n i n k u d ret ve i htişam ö ğe l eriyle işlen mesi n e daha az
rastlarız. Çünkü bu n da n s o n ra Avrupa 'n ı n pol it i k soru n u kend i n i Osma n l ı
İ m parato rl u ğ u ' n a ka rşı koru m a k değ i l , Osma n l ı İ m porotorl u ğ u ' n u R u s ve
M ıs ı r t eh d id i nden koru ma k olm uştur 6 • Kava la l ı M eh m e t Ali Paşa 1 832'de
s a raya ba şka l d ı rı n ca Bôb-ı A l i l n g i l te re'den ya rd ı m istemiş, Pa lmerston
parlamentoda b u yard ı m ı n veri l mesi gereğ i n i savu n m uş fa kat önerisi n i ka
bul ett i remem işt i . Pa l me rston , İ n g i ltere Osma n l ı l a ra ya rd ı m etmezse Os
manlı pad i şa h ı n ı n Rusya 'd a n ya rd ı m i steyece ğ i nden ve Osma n l ı İ m para
torl uğ u ' n u n üzeri nde Rusya ' n ı n n üfuz u n u n a rtaca ğ ı ndan korkuyord u . Bu
korkusu gerçek l·e şti d e. Fra nsa M eh met A l i Paşa 'yı destekleyip, İ ng i l tere
d e i l g i s iz ka l ı nca, i l . Ma h m u t Mehmet A l i ve o ğ l u İ bra h i m Pa şa 'yı a n ca k
Ruslar' ı n ya rd ı m ıyla yeneb i l d i . 1 833'de i mza l a na n H ü n kô r İ s kelesi A n l a ş
ması'nda Rusya ' n ı n h e rh a n g i bi r sa l d ı rıya u ğ ra ma s ı h a l i nde Boğazları n ya
ba n c ı savaş g e mi leri n e kapatı l a ca ğ ı n a i l i ş k i n g iz l i b i r h ü k ü m va rd ı . B u
h ü km ü n a çığa çı kmasıyla Tü rk-Rus ya k ı n laşması n ı n Avrupa'da ya ra tt ı ğ ı
ted i rg i n l i k yayg ı n laşt ı . H ü n kô r iskelesi An laşması ' n ı n imza la nd ı ğ ı y ı l o l a n
1 833, Alphonse de La m a rt i n e ' i n Voyage e n O rient'ı n ı n ( Doğu 'ya Yolcu l u k )
da bası l d ı ğ ı y ı l d ı r. Bu kita bı n ı n ya n ı s ı ra , La ma rt i n e' i n t ü m s i yasi yaşa m ı n
da Doğ u uzma � l ı ğ ı na soyu n ması da Tü rk m it i n i n ondokuzuncu yüzy ı l d a na
sıl pol iti k l eşti ğ i n i gösteren o l g u l a rd a n biri d i r.
(5) «The publick is orientalizing• The Life, Letters and Journals of Lord Byron
C Lord Byron'ın Hayatı, Mektuplan, Anıları> CLondon: Murray, 1920) , s. 193.
(6) Matthew Smith Anderson, The Eastern Queıstion : 1 774 - 1923 CDoğu Sorunu :
1774 - 1923) CNew York : Macmillan, 1966 ) .
40
v
işte romanti k l eri n a lg ı la d ı ğ ı biçim iyle «öl ü msüz» ve «fantast i k » Doğu, sa
natç ı n ı n ben l i k a ra yışı ve a ş k ı n b i r g erçekl i ğ i ya k a l a ması i ç i n en elverişl i
·
temayd ı . Gere k gerçek g erekse d üşsel Doğ u yol c u l u ğ u öyk ü l eri nde h e p bu
ben li k a ra yışı egemend i r. Batı 'n ı n tüm üyle karşıtı o l a n Doğ u 'ya yap ı l a n
yol c u l u k N e rva l 'i n ded i ğ i g i bi bel k i d e d ö n ü ş ü o l ma ya n b i r kaçıştı . « [ Arka
daşları mda n biri] , XXX. Pa u l , ben; eve dönd ürmek iste d i a ma ona geri d ö n
meyeceğ i m i söyled i m . 'Nereye g id iyo rs u n , ' dedi ba n a , ' Doğ u 'ya ' , [ded i m .] » 2
Doğ u ondokuzuncu yüzyı l rom a nti k yaz ı n ı n a böyle bir fa ntasti k kavra m lar
d izisi o l a ra k ya n s ı d ı . Bu fan ta sti k özl e m ler ister H ug o ' n u n k u l l a nd ı ğ ı g ibi
salt biçimse l , egzotik öğelerle, ister La m a rt i n e ve Fla u bert'deki g i b i ben l i k
41
a ra yı ş ı n d a , i sterse Byron ve Nerva l 'de old u ğ u g i b i bir t ü r Doğ u nevroz u n
d a d i l e gels i n , bu yaza rların hepsi için Doğ u «ölü msüz» v e «değ işmeZ»
Doğu 'yd u . Ama ondok uzu nc u yüzy ı l da yaşa n a n ta rihi gerçekler bu « ö l ü m
s üz» m it i k Doğ u'yla çel i şt i . M it i k Doğ u söylem i n i n ya n ı s ı ra b i r d e pol i t i k
D o ğ u söyl e m i vard ı ·.ve bu i k i ncisi g ü n ü n pol i t i k gerçekleri ne g öre değişi
yord u. La ma rtine, Nerva l , Gautier g i b i en rom a n t i k yaza rla r b i l e b u değ iş
ken pol it i k Doğ u söyl e m i n den etk i l e n mekten kaç ı na m a d ı la r.
Kava la l ı Mehmet A l i Paşa isya n ı n ı n Osma n l ı İ m pa ratorl u ğ u 'nda ya
rattığ ı b u na l ı m ı n Avrupa 'da kaygıyla izle n d i ğ i 1 832 yı l ı nda Al phonse de
La mart i n e Tü rkiye'ye doğ ru yola ç ı ka ra k ü n l ü Doğu yolcu l u ğ u n a başla d ı .
K ı rk yaşındaydı v e ya pt ı ğ ı yol c u l u ğ u n a rt ı k iyiden i yiye yayg ı n la ş m ı ş Do
ğ u mod a s ı n a uyg u n l uğ u n u n b i l i n c i n d e ve b i raz da sıkı ntısı i çi ndeyd i . Yol
c u l u k a n ı la rı n ı a n lattı ğ ı Voyage en Orient' ı n önsözünde bu y üzde n n e re
d eyse özt.:ı r d i ler g rbid i r. Ken d i a n ı i a rı n ı benzerleri nden a y ı rm a k i ç i n b u
a n ı la rı n özne l l i ğ i n i ve yolcu l u ğ u n u n kend i s i i ç i n a y n ı zamanda b i r « İ C yol
c u l u k » oldu ğ u n u v u rg u laya ra k kita bına baş l a r.
42
re ve g el e n e k ler, i nsa n la rı n geçird i ğ i a şa m a l a r üzeri ne yaptı
ğım ça l ı ş m a la rı n h iç b i ri boşa g itmed i. D ü ş ü n c e n i n d a r ufu k la
rı n ı geçm işiyle h esa p laşmaya zorla ya n , i n a n ç l a rı n ı tekra r göz
den geçirmeye ite n v e yen iden biçimlen d i ren bu ça l ışma l a r d ü
ş ü n ceyi d ü ş ü n ceyle, y e n i yerl erle, o l g u l a rl a , za m a n , töre,
i n a n ç l a rla k ı yaslaya ra k g erçekleşti ve bunun b i r d i rh e m i bi l e
yol c u n u n , şa i ri n , fi lozofun g e l işim i n d e boşa g itmed i ; b u n l a r
o n u n gelecektek i ş i i r v e fe lsefes i n i n öğeleri h a l ine g e l d i.
(Voyage en Orient, 1, 3-4)
43
g i bölgeleri n i kurta raca ğ ı n ı ha rita üzeri nde gösterece k kada r somutlaş
t ı rd ı .
Doğ u rönesansı retoriğ i a rd ı nda La m a rti n e Byron 'a k ı yasla çok da
ha dengel i ve p la n l ı bir Doğ u s i yaseti izl e m i şti r. Gençl i ğ i nd e yazd ı ğ ı L'Hom
m e O n sa n ) ş i i ri nd en baş l a ya ra k yaşl ı l ığ ı n ı n Le Nouveou Voyage en O ri
ent ( Doğ u 'ya Yen i Yolcu l u k ) u na kadar La m a rt i n e, Byron 'a aza l ma ya n bir
i l g i ve h a yra n l ı k d u ym uştur. Fa kat Byron, sa n k i onun k i şi l i ğ i n i n her a n de
netle n m esi ve dengelen mesi g ereken teh l i ke l i b i r yön üydü. G en ç l i ğ i nde,
Byron ' ı ı s l a h a macıyla La ma rt i n e ' i n Childe Harold'a eklediği bir son k a n to
'
va rdı r. Le Dern ier chant du pelerinage d'Harol d (Ha rol d ' u n H a c Yolc u l u
ğ u ' n u n Son Şa rkıs ı ) a d ı n ı verd i ğ i bu ş i i ri n d e C h i lde H a ro l d ' u son u nd a
ı ş ı ğ ı g örüp pişma n ola n , usla n ı p d i n e dönen bi r g ü n a h kô r o l a ra k çizd i .
Doğ u yol c u l u ğ u n d a da Lam a rt i n e Byro n ' ı n ta m tersi a rayış l a ra yön e l d i :
serüve n yeri n e huzur, isya n ye rine uzl a ş ı m , k u ş k u yeri ne i n a n ç . Böylece
La m a rtine, Byron' ı evc i l l eşti re mese bile, Byro n ' ı n Doğu 's u n u evc i l leşt i r
m eyi başa rd ı .
(4) Les nations n'ont plus ni barde ni prophete; Paur enchanter leur route et
marcher a leur tete. ( Voyag e en O rient, I, s. 270) .
( 5) Albert J. George, Lamartine and Romantic Unanimism C Lamartin ve Roman
tik Ünanimizm l C N ew York : Columbia University CParis: Payet, 1950 ) .
(6) Raymond Schwab, La Renaissance orientale CParis: Payet, 1950 ) .
C7l Jean Bruneau, Le .. conte orientaz,, de Flaubert C Flaubert'in Doğu Masalı)
C Denoel, 1973) , s. 29.
44
La marti n e ' i n yol c u l u k notla rı başta n sona pa nteist coşku larla dol u
d u r. Voyage en Ori ent'da doğa hep Tan rı ' n ı n va rl ı ğ ı n ı n yad s ı n a maz bir
ka n ı tı ola ra k görü l ü r.
( 10) Lamartine, Vues, disc ours et arti cles sur la question d'orient CDoğu Sorunu
na İ lişkin Görüşler ve Yazılar) C P aris : Goss elin, 1840) , ss. 31-32.
46
Doğ u 'd a y ke n , La mart i n e Fra n s ı z Pa rla mentos u 'na Berg ue temsi lcisi
seçi l d i ğ i n i öğrendi . Fra nsa 'ya döner dönmez başlayaca k siyasi yaşa m ı be
l i rl i b i r s i ya s i görüş ve prog ra m o l uşturmas ı n ı g e re kt i riyord u . Voyage en
Orient'da da yolcu l u ğ u n u n büyü k bi r böl ü m ü n ü siyas i kon u l a rı d ü ş ü n mek
l e geçird i ğ i n i söyler.
La ma rtin e siya si f i k i rleri n i Voyage en Orient'da serg i lemeden önce,
Sur la politique rationnelle (Ak ı l c ı Pol i tika) a d l ı k ita pta dile geti rd i . Bu
k itapçıkta , yaşa d ı ğ ı cağı n b ü y ü k değ işim lere g ebe, b u n a l ı m l ı bir cağ o l d u
ğ u n u ö n e s ü rd ü . Çağdaşla rı n ı n çoğ u g i bi o da tera kk i felsefesi n e i na n ı
yord u ve «tera kk i » yl e b ü t ü n top l u msa l hasta l ı k l a rı n sona ereceği b i r
a lt ı n cağ ı n d üş ü n ü kuruyord u . Ve gene çağdaşl a rı n ı n k i g ibi La ma rti n e' n i n
«tera kk i » d üş l eri d e elitistti . «Tera k ki » o n a göre a ncak b ü y ü k b i r l i de ri n
önderl i ğ i n de m ü m k ü n d ü r. Voyage e n Orient'da Avru pa ' n ı n top l u m s a l b i r
b u na l ı m ı n eşi ğ i n d e olduğ u n u ve a nca k büyü k b i r l i derin b u buna l ı m ı en
g e l l eyebi l eceğ i n i söyler. Ona göre Avrupa b i rb i ri a rd ı n d a n gele n top l u m
sa l b u n a l ı m ları n son u nda a yd ı n l ı ğ a kavuşaca ktır, fa kat bu ışığ ı n kayna ğ ı ,
büt ü n b u na l ı m işa retleri n i g ö rüp değerlend i rebi l en v e görevi çağdaşla rı n ı
uyarm a k ola n filozof-şa i rd i r.
Doğ u Soru n u ' n u ta rtışma kon u s u h a l i n e geti rmek i ç i n çok büyü k bir i le
ri görüş l ü l ü ğe g e re k yokt u , ç ü n k ü bu e n g ü ncel soru n la rd a n bi riyd i . La
mart i n e a yrıca ekonom i k koşu l l a rı n da Fra nsız top l u m yap ı s ı n ı zorlad ı
ğ ı n ı n fa rkı ndayd ı . «Bütün Avrupa b i r buna l ı m ı n eşiği nded i r» derken zaten
sanayi devri m i n ; izleyen işçi hareketleri n i kastediyord u .
47
Gelgel e l i m La marti n e ' i n sosya l izmden a n l a d ı ğ ı , eg emen s ı n ıfı n işçi s ı n ı fı
nı koru masına a ld ı ğ ı h i m a yeci ve e l itist bir siste m d i . St. S i m onc u la r' l a g i
riştiği ta rtışma l a rda özel m ü l kiyeti sav u n m uş ve m ü l kiyet kon u s u nda sos
ya l izm a n layışı n ı n St. S i m onc u la r' ı n k i n d e n a yrı l d ı ğ ı n ı her za m a n v u rg ula
m ıştı u . Lam a rt i n e sosya l izm teh l i kesi n i aynı za ma nda bireyci topl u m u n
e k si k l i k le ri n i d e g i derecek b i ç i m d e savuşt u ra b i l mek i ç i n topl umsa l ya r
d ı mlaşma önerir.
Yen i d üzen d e gerek Avru pa , gerekse Fra nsa için kaç ı n ı l maz
bir gere k s i n i m va rd ı r, büyüme g e reksi n i m i . Dışa rıya d oğ ru b ü
yümen i n içerdeki yoğ u n büyü meyle baş a ba ş g itmesi şa rttı r. D ı
şa rıya a ç ı l m a o l ma zsa , i l k işa retleri n i g öz l ed i ğ i m iz teh l i ke l eri
nası l berta raf edebi l i riz? Denet i m i ka bu l ed i p, kamuoyu n u n ve
o n u n o rg a n ı ola n bası n ı n eleşti ri l e ri n e nası l karşı ç ı ka bi l i riz?
Bir yanda eğ iti m i g e l işt i ri p , eğ i t i m görmüş kişileri işsiz mi bı
ra kaca ğ ız? Sa nayiyi n a s ı l ca n l a n d ı rı r, işsizl i k ve d u rg u n l u k
d a l g a l a rı n ı n a s ı l ö n l eyeb i l i riz? V e , e n önem l is i , d u rm a d a n bü
yüyen , s i lô h l ı , disi p l i nsiz, s efa let l e yağ m a a ra s ı nda ç ı rpı n a n
bu işçi g ü ru h u n u nası l za ptedebi l i riz? M ü l kiyeti g idere k d a h a
çok g ü ç kaza n a n b a z ı doktri n leri n cazi besi nden nası l koruya
bi l i riz? Ve eğer top l u m u n bu teme l taşı yı kı l ı rsa, topl u m u n a s ı l
k u rta ra b i l i riz?
(Voyage en Orient, i l . s. 501 )
48
Yuka rıda s ı ra la d ı ğ ı top l u msa l soru n la ra Lam a rt i n e ' i n ö ne rd i ğ i coz u m sö
m ü rgeci l i kt i r. Söm ü rgeci l i k öneri l e r i n i Voyag e en Orient'ın son böl üm ü
n ü o l u şt u ra n « Resume pol itique d u Voyage en O ri ent» ( Doğu 'ya Yolc u l u
ğ u n Siyasi Özeti) a d l ı kısı mda ayrı ntı l a rıyla d i l e g etiri r. La m a rtine'e göre
- Ta n rı ça resiz dert vermez . Ta n rı ' n ı n bir l ütfu ola ra k Osman l ı İ m p a rator
l u ğ u büyük b i r h ı z l a çöküşe ya k l a şma kta d ı r.
49
m a larıyla destekle n i r. B u n l a rı n i ç i n d e b i r h izmetç i n i n yaşa m ı n ı kon u a la n
Genevieve'de Genevieve ' i n d u a s ı d i kkate değer:
Asl ı nda La marti n e' i n söm ü rgeciliğiyle vesayetç i h a l kçı l ı ğ ı , kend i ta n ı m la
yışıyla bi l e birbiri n i n ayn ı d ı r. Sömürgec i l i ğ i savu nması n ı , Doğ u i n sa n ı n ı n
c a h i l fa kat m üteve k k i l o l d u ğ u n a , koru n ma s ı gereken erdemler taşı d ı ğ ı n a ve
bu koruma görev i n i n Batı ' n ı n ayd ı n yönetici seç k i n lerince yü k l e n i l m e s i ge
rekti ğ i n e daya nd ı rı r. Fra nsa'd a ki topl umsa l ça l ka la n m q l a r i ç i n önerd i ğ i
çözüm de ayn ıd ı r . Şi kôyetçi yoks u l ha l k, ·erdem lerin i uysa l l ı k v e tevekkü l l e
koruma l ı , kaderi n i n değ işmesi i ç i n de vesayetçi seç kin lerin i y i n iyeti n e v e
s a ğ d uyusuna s ı ğ ı n ma l ıd ı r.
Doğ u d üş ü n ü n La marti ne'de n a s ı l b i r egemen l i k tutkusuna d ö n üştü
ğ ü n ü g östermek i ç i n Osma n l ı İ m pa ratorl u ğ u ' n u n y ı k ı l ma s ı n d a n son ra na
s ı l paylaşı laca ğ ı na i l iş k i n öneri l eri ne ba ka l ı m .
50
vet denges i n i iyi değerle n d i rd i ğ i n de n d i r. Ç ü n k ü Osma n l ı Devleti' n i n i çi ş
leri n e ka rışı l ması i l kesi benimse n d i ğ i ta kd i rd e La m a rt i n e en etkin söz sa
h i bi n i n Rusya ya da İ n g i l tere olaca ğ ı n ı b i l iyord u . N itekim Mehmet Ali Paşa
olayı n ı n yol açtı ğ ı 1 833 ve 1 839 d iplomasi bu h ra n l a rı nda Lamartine tutar
l ı o l a ra k Osma n l ı İ mpara torl u ğ u ' n u n içiş l erine ka rı ş ı l_m a ması n ı savun
m uştur.
La m a rt i n e ' i n vesayetçi söm ü rgec i l i ğ i her n e kad a r e l itist d üşünce n i n
yard ı m , cömert l i k g i bi k l işele ri y l e süslenm işse d e , S t . Point a rşivlerinde
bu l u na n b i r belge, on u n kon uyu e n i ne boyu n a hesa plad ı ğ ı n ı ka n ıtlar. « Do
cuments e t p ro j et d ' u n eta b l issement colon ia l en Syri e » (Su riye'de B i r
Ta rı m Koloni s i n i n K u ru l ma s ı n a İ l iş k i n Proje) başl ı ğ ı n ı taşıya n bu belge,
S u riye' n i n ta rı msa l sömürüs ü için ayrı n t ı l ı b i r p l a n d ı r 1 4 • Suriye'de b i r
Fra nsız kolonisi n i n g e rçekl eştiri l m es i için La m a rti n e ' i n yaptı ğ ı hesa p l a rı
içeri r . Örne ğ i n , i k i y ı l s ü reyle söm ü rg ec i lere k i ra la na ca k sekiz a pa rtma na
k i ra bed e l i o la ra k 80.000 fra n k, aynı s ü re içinde 1 50 işçiye ödenece k üc
retler i ç i nse 1 00.000 fra n k a yrı l ma kta d ı r. 1 0
Son uç o l a ra k La marti n e ' i n Voyage en Orient'ı n ı n g enel bir sa n ı y l a
Doğ u ' ya övg ü d i ye kabul e d i lmesi ne ka rşı ş u n u söyl eyebi l i riz: Cağ ı n ın
modası na uya ra k ya ptığ ı Doğ u yolcu l u ğ u n u kişise l a ra yışl a rı n ı yön l e n d i
recek , k işisel yen i lenme özlem i n i gerçekleştirecek, şi i ri i ç i n esin kayn a ğ ı
olaca k b i r gez i olara k n itel e r La m a rtine. Voyage en Orient, Akde n iz kıyı
l a rı nda doğa n ı n yücel i ğ i ne, i sta n b u l ' u n güze l l i ğ i n e ve T ü rk i nsa n ı n ı n La
mart i n e'e göre en bel i rg i n öze l l i ğ i ne, hoşgörü l ü d i nd a r l ı ğ ı i le tevek k ü l ü n e
övgü lerle dol u d u r. Kitab ı n b u ya n l a rı n a ba ka ra k b i r ç o k e leşt i rmen Voyage
en Orient'ı Avru pa 'da b i r Doğu Rönesa nsı n ı n va rl ı ğ ı n ı ka n ıtlayan belge,
Doğ u efsa nes i n i n el kitabı o l a ra k g örü r. Tü rkler' i öven yazı l a rı d a , üstün
körü b i r değerlendi rmeyle , La m a rt i n e' i n b i r T ü rk dostu ola ra k ta n ı n ma s ı na
yol a çm ı ştı r.
Oysa La marti n e ' i n doğayı ta pı n ı rcas ı n a öven yazı l a rı , yaşa m ı n ı n o d ö
nem i nd e o rtodoks kato l i k l i kten pa nte izme yön e l e n d i ni i na n ç l a rı n ı n b i r
ifadesidir. Türkler'i öve n yaz ı l a rı da b i r ya nda n on sek izinci yüzyı l ı n Do
ğ u söylem i n i n uza ntısı d iğer ya n d a n bu iyi fa kat g e ri h a l k ı koruması ve
yönetmesi i ç i n Avrupa 'ya yap ı l a n ve ondokuzuncu yüzyı l ı n k u rta rışçı s öy
l e m i n e ya k ı ş ı r b i r çağrıd ı r. Başka b i r deyiş l e , B yron ve hatta H ugo'nu n a k
sine, La ma rti n e ' i n Doğ u 'ya övg üs ü n de uza k ve ya ba ncı yerl e ri ya k ı n l a ştı
rıc ı , evci l leşt i ri c i , dolayısıyla söm ü rgeci l i k idea l i n i kitlelere içertic i bi r bo
yut bel i rg i nd i r. La m a rtine'i n Doğ u söyleminde i k i lem b i l e olamayaca k ya
l ı n l ı kta bas i t bir temel bir çel iş k i va rd ı r. Doğ u 'yu komşu l a şt ı rm a k i ç i n
över, . Doğ u ' n u n yö n eti l m es i gerekt i ğ i n i savun d u kça yerer. Bu kas ı t l ı söy-
51
l e m d e Byron ve H u g o ' n u n i k i l e m l i söyle m i n i n m i t i k boyutu kaybo l u r,
ç ü n k ü La m a rt in e ' in ya nsıttı ğ ı Doğ u , Batı ' n ı n g ize m l i karşıtı, k ü l t ü re l ra ki
b i , kend i s i nden baş ka n ı n, ya n i «ötek i » n i n si mgesi değ i l d i r. Susku n , uysa l ,
evci l v e tevekkü l l e k u rta rıcısı n ı bekleyen b i r Doğ u 'd u r.
52
Biz, Türk ler'in sad ı k m ü ttefi ki ve esk i dostu yuz a ma eğer b i r
s i yaseti b i r ittifa ka daya n d ı raca ksak ka rş ı mızda b i r m üttef i k
o l m a l ı k i , b i r h a ya l l e değ i l , gerçekle ittifa ka g i re l i m . B ü t ü n Do
ğ u ' n u n ben i doğru l a yaca ğ ı n ı bi lerek s ize üzü ntüyle söyleyeb i l i
rim ki a rt ı k Türkiye yoktu r, Osma n l ı i m p a ratorl u ğ u d ip lomati k
1
b i r u yd u rmacadan i ba rett i r 8 •
Doğ u 'y u tica ret yol uyla c a n l a nd ı rm a k ve uyga rlaştı rma k aynı y ı l l a rda İ n
g i l iz Pa rlamentos u ' n a h i ta p eden Pa l m e rsto n ' u n da a macıd ı r. Doğ u ve Ba
t ı a rasında serbest ticareti savu n a n Pa l m e rston şöyle d er: ·
54
Neden mi efe n d i ler? . . . M a i değişi m i b i l g i a l ışverişi ne, ka rş ı l ı k l ı
çı ka rla rı n v e dostl u k l a r ı n g e l i ş i m i n e y o l a çs ı n d iye. B u n u n i ç i n
tica ret serbestçe i lerl e m e l i d i r, bi r e l iyle uyg a rl ı ğ ı , ö b ü r e l iyle
ba rışı taşıyara k, i n sa n l ığ ı daha m u t l u , daha a kı l l ı , daha iyi kıl
m a k i ç i n 2 4•
55
VI
57
ya n ı m a ya k l a ş ı p Avrupa l ı b i r kad ı n ı n d ü nyada cesa ret edemeyeceğ i t ü r
d e n şeyler sorup söyled i l er» 1 • B i r a n i ç i n uça n peçeler ise gözetleme zev
k i n i uya raca k pasa j la r yazma k i ç i n b i r ba h a n ed i r.
Sanki kaza ra a ç ı l a n her peçe n i n a rd ı ndan n efes kesici g üzel l i kte b i r yü
z ü n görü n ü p kaybol ması k u ra l m ı ş gibi, oku r bu voyörist a n l a rı n heyeca
n ı n ı be k lemeye koş u l l a n d ı rı l ı r. Ve Doğu yolc u l uğ u n u n a n ı l a rı bu i ç g ı c ı k
l ayı c ı , egzot i k ta bloları n yinelen mesiyle tekdüze l i kte yitmeye yüz tuttu
ğ u n d a , yolcuJ u ğ u n gerçe kleri a ğ ı r basmaya başla r.
Doğ u yolc u l u k l a rı n ı n büyüs ü n ü bozma k a ma cıyla yazı lmış kita p l a r i ki
konuyu v u rg u la r: Yolc u l u ğ u n zorl u k l a rı ve Doğ u yaşa ntısı na i l iş k i n k i m i
kez a la yc ı , k i m i kez a şa ğ ı layıcı gözlem l e r. 1 844'de yaptığı yolcu l u kta n
son ra A lexa nder K i n g l a k e Doğ u yolcu l u ğ u n u öze l b i r yaşa ntı ola ra k yü
celte n l e rl e şöyle a la y eder:
(1) Robert Curzon, Monasteries o f the Levant C Londra: George Newness 1897) , s. 49.
(2) Eliot Warburton, T h e Crescent and t h e Cross, or t h e Romance· and Realities
o f Near Eastern Travel C Hilal ve Haç, ya da Orta Doğu'ya yolculuğun Romans
ve Gerçekleri ) CNew York: Wiley and Putnam, 1845 ) , s. 51.
(3) Alexander Kinglake, Eothen C Londra: Blackwood , 1896 ) , s. 220.
58
Batı 'yla Doğ u a rasında a ş ı l a maz ve a ş ı l ması da o d e n l i önem taşı maya n
i letişim kop u k l u k l a rı n ı n komedyası b i ç i m i n d e ç izi l d i .
Sıra Doğ u yol c u l u ğ u n u n katl a n ı l ma s ı gereken s ı kı ntı l a rı n a geli nce Doğ u '
yu küçük gören tav ı r d a h a bel i rg i n l eş i r. Batı l ı yol c u la rı n t ü m ü b i r nokta
da uyg a rl ı k s ı n ı rı n ı n öte ta rafına g eçti kleri n i d üş ü n ü rler. Ve bu geçiş d e
art ı k eski öze l l i ğ i n i yitirmişt i r, ya n i b i l i nmeye n i n g iz e m i n e va rma k i ç i n atı
l a n ilk a d ı m d e ğ i l d i r Batı 'da n Doğ u 'ya geçiş 6• R i c h a rd B u rto n, 1 855'de,
büyü s ü boz u l m u ş Doğ u 'yu şöyle a n l a t ı r :
59
Gene de M ıs ı r l ı i n sa n ı n doğası her yerdeki i n sa n ı n doğası g i bi
çel iş k i lerle dol u d u r. B i r ya nda n Avrupa l ı l a rd a n nefret ederken
diğer yanda n da Avru pa egemen l i ğ i n e g i rmek için can atarla r.
Bu i n sa n l a r dem i r e l l i b i r zorba l ı ğ a hayra n d ı rl a r, p ı s ı rı k ve s i n
si b i r zorba l ı kta n nefret ederler. F ra nsız yöneti m i n i bütü n ya
ba n c ı l a ra yeğ l erler. Ka n a l ötesi komş u m uzun d i p loması usta
l ığ ı na ve u l usa l veka rına ba ğ la d ı ğ ı m b i r d u ru m bu. M ı s ı r'ı her
k i m e l e geçirirse büy ü k bir hazi ne elde etmiş sayı l ı r. Kuzey ve
G ü n ey'de den izle re kıyısıy l a , Doğu 'da ve Batı'da uza nan g eç i t
verm ez çö l leriyle, 1 80 0 0 0 kiş i l i k o rd u y u besledi kte n son ra a r
ta ka l a n h a t ı rı sayı l ı r m i kta rda ü rü n üyle bu ü l ke Bat ı ' n ı n e l i n
d e b i r ya n d a n Ara bista n 'a , Süveyş'te b i r ka n a l a ç ı l d ı ğ ı a nd a d a
b ü t ü n Doğ u Afri ka 'ya egemen o la ca ktı r 7 •
60
Osm a n lı İ m p a ra to rl uğ u ' n u n son u n u bekleyişi n a rd ı nda Batı i ç i n yen i sö
m ü rü a l a n l a rı a ç ı l ması u m u d u yat ı yo rd u . 1 839'da E u sebe d e Sa l le ' ı n Pe ·
regrinations en Orient ( Doğu 'da Hac Gezi leri) a d l ı kita bı n ı n g i riş yazısında
d e Sa l le şöyle d iyord u :
61
d a n çekip M u h a mm ed <;JŞkına h e rkesi n b i l d i ğ i g i bi evi ne g i t
mesi n i emrett i . Küçük o k u l öğrenci l eri g i b i bu emre sevinçle
u yd u la r ve a t l a ya zıplaya kasa baya doğru yola koyu l d u la r.
Subaylar d a , her b i ri b i r n a rg i l e a l ı p b i r ağaç gölges i n e çekile
rek ve i çle ri n d e n bu ga ri p ica d l a rı i ç i n Fre n k l ere küfrederek
m i nderleri n e uza n d ı l a r. 10
62
l i ren esk i , g izem l i İ sta n b u l . Nerva l ' i çeke n , gecel e ri kent i n d a r soka kla
rı nda a rt ı k kaybo l m u ş b i r m iti a rata n İ sta n b u l , bu i k i nc i İ sta n b u l ' d u r. Ge
celeri kahvelerde Doğu masa l la rı n ı n a n latı l d ı ğ ı İ sta n b u l 1 3 • Bu öykülerd e n
b i ri n i Nerva l g e ç m i ş g ü nlerin özle m i nd e yaşaya n yaş l ı b i r Rus'd a n d i n
l ed i ğ i n i söyler. « İ sta n bu l . . . eskiden çok daha m u hteş e m d i » d iye söze baş
l a r . yaş l ı Rus, «Şimdi hep Batı m i ma ri s i n e göre ya pı l a n ev ve b i n a l a rda o
za ma n la r Doğ u zevki egemen d i . Ku ra l la r katıydı a m a engel ler aşk serü
ven l e ri n i d a h a çekici k ı l a rd ı . » 14
Yaş l ı Rus'un öyküsü, g e n ç l i ğ i n d e , sa rayda n bir kad ı n ı n daveti üze
rine ya ptığı kaça k b i r ziya ret s ı ra s ı n da nası l ya ka la n d ı ğ ı na ve can ı n ı ye
n içerile rden n a s ı l zor kurta rd ı ğ ı na i l iş k i n b i r serüve n d i r. Nerva l ' i n Voya
ge en Orient ' ı nda d ü ş l e gerçe k i çice o l d u ğ u nda n , b ü y ü k bi r ·oı a s ı l ı kla yaş
l ı Rus d a , serüve n i de uydu rmad ı r ve eski Doğ u öyk ü leri nden kayna k l a n
m a ktadı r. Zaten Nerva l öyk ü n ü n R u s ' u n gençl i ğ i ne, ya n i eski İ sta n bu l'a
a it b i r serüven o l d u ğ u n u v u rg u l a r. Dön üşü nde Gautier'e yazd ı ğ ı b i r m e k
tupta Nerva l Doğu 'ya yaptığı yol c u l u ğ u n d ü ş k ı rı kl ı k la rı n ı şöy l e özetled i :
63
tı nda tasv i r etm i şti m , o n u n i ç i n b u g ü n g ü neşl i h a l i n i tekra r
a n latmayaca ğ ı m 1 6 •
Haya l imde iki a n ı ca n l a nıyor . Lord Byron ' ı n yüzerek karşı kı
yıya geç i ş i . Bu g eçişler en g u ru r d u ycfu ğ u a n ı la rd ı ; ş i i rl eri nde,
notl a rı n d a , soh betleri n d e bu olaya çok kez değ i n m işti . E n g ü
zel ş i i rleri nden b i ri ola n Abydos' lu Gel in ' i n öyk üsü n ü de bu
'
Nouveau Voya1ge en O rient h üzün veren bir kita pt ı r. Sol u ksuz bir
mitle yaş l ı ve k ı rı k b i r şarkiyatç ı n ı n ya pay b u l uşmasıd ı r. Siyasi g üç, sö
m ü rgeci l i k g i bi Doğ u'ya bağ l a d ı ğ ı u m utla rı n a rtı k kendi yaşa m ı nda ger
çekl eşemeyeceğ i n i a n la ya n La m a rtine, düş k ı rı k l ı ğ ı n ı ş i i rsel bir m e l a n ko
l i y l e g izlemeye ça l ış ı r.
La ma rt i n e ' i n söz ü n ü ett i ğ i mela n koli aca ba kend isi n i n Doğ u ' n u n esa
reti üzeri n e k u rd u ğ u d üşleri n gerçekleşmemesinden m i kayn a k l a n ı yord u ?
64
Nouveau Voyage en Orient' ı n geriye ka l a n ü çte i k isi n i Lama rt i n e ' i n
ven H a m m e r' e daya n a ra k yazd ı ğ ı , k u ru luşta n A n k a ra Sava ş ı ' n a kad a rk i
Osm a n l ı ta ri h i ol uştu ru r. S o n derece ça lakalem ve özensiz yaz ı l m ı ş b u
'ta ri h , d ü ş ü n bitt i ğ i yerde başvu ru l a n meti nsel v e esinsiz gerçek l i ğ e b i r
örnek ol uştu rm a kta n i l e ri g idemez.
Theo p h He Gautier Türkiye'ye d i ploma t i k gerg i n l iğ i n a rttı ğ ı ve K ı rı m
sava ş ı n ı n kaçı n ı lmaz h a l e g e l d i ğ i 1 852 y ı l ı nda g e l d i . Yol c u l u k kon usunda
düşü nceleri n i a ç ı k l a rken, kita p l a rla beslen m iş d üşg üc ü n ü n g erçe k Doğ u '
yu görere k d izg i nlenmesi g e rektiğ i n i söy l ü yord u 2 ° . Ya pı l m a s ı gereken i ş
l erde n i l k i Tü rkiye'yi 1 001 Gece M a sa l l a rı ' n ı n atmosferi n den a yrıştı rm a k
o l m a l ıydı . Sara y deyince Avru pa l ı la rı n d ü ş ü n d e 1 001 Gece Masa l la rı ' n ı n
m uhteşe m , b üyü leyici sa ra y l a rı bel i riveri yord u . O ysa , ö rne ğ i n b i r Topkapı
sara yı n ı n bu d üşsel sarayla rla h i ç i l g is i yoktu . Gautier'e göre Topka p ı '
n ı n bahçes i n e gel işig üzel serpişti ri l m i ş ta hta kutu l a ra benzeyen saray
yavru larında G ü rcista n , Kafkasya ve Y u n a n i sta n ' ı n eşs iz g üzel l i kte ca ri
yel eri g iz l e n i yor olsa bile, b u n la r tavu k kü mesleri n den fa rksızd ı 21 • A bd ü l
mecid'i a n la t ı rken, Gautier d e Nerva l v e La m a rt i n e g i b i , Pad işa h ' ı n Batı l ı
g ib i g i y i n meye ka l kışması nda n d uyd u ğ u düş k ı rı k l ı ğ ı n ı d i le g eti rd i . Abd ü l
m eci d ' i n yürüyü ş ü n ü Ga utier' n i n « bi r ta n rı n ı n ya da hayaletin a d ı m la rı »
d iye betim lemesi i l g i n çtir 2 2 •
65
l i m a n ı ve zeng i n l i k k a yn a ğ ı d ı r 2 6 • ista n bu l ' u da öze l l i k l e a nti ka a l ışverişi
icin caz i p bir paza r o l a ra k ta n ı t ı r 27• Gautier' n i n ista n bu l ' u nda m i t i n yeri n i
m eta a lm ı şt ı r.
G ustave Fla ubert Doğ u m i t i n i n en b ü y ü k t u t k u n l a rmda nd ı . Daha
ilk yazı l a rı ndan beri Doğu onun için uçsuz bucaksız b i r d u yusa l l ı k ve eg
zot i k i m g e kayna ğ ı d ı r. Doğ u 'ya i l iş k i n b i l g is i başta Byr0n o l m a k üzere
rom a n t i k D oğ u öyk ü lerinden ve şark i ya tç ı l a rı n çevi ri leri nden k a yn a k l a n ı
yord u . S i h i rl i b i r sözc ü ktü Doğu Fla u bert için , h e r s öyle n i ş i nd e kendi şii
ri n i ya ra t ı rd ı . 1 836'da yazd ı ğ ı bir roma nda rom a n ka hra m a n ı Oh m l in ' i n
Doğ u 'yu d ü ş lemesi n i bu tı l s ı m l ı ş i i rse l l i k l,e a n latm ı ştı :
i l reva it l 'Ori ent! l 'Orient, avec son solei l brG la nt, son c i e l bleu,
ses m in a rets dores, ses pagodes de p ierre; l 'Orient! avec sa
poes i e toute d'amour e t d ' encens; l 'Orient! avec ses pa rfums,
ses emera udes, ses fle u rs, ses j a rd i ns a ux pom mes d 'or;
l 'Orient! avec ses tees, ses cara va n e s d a ns l es sables; l 'Ori
ent! avec ses sera i ls, sejour des fralches vol uptes 28 .•
Doğ u 'yu d ü ş l ü yo rd u ! Kavu rucu g üne Ş iyle, mavi göğ üyJe, altı n
m i n a releriyle, taşta n pagoda l a rıyla Doğ u 'y u ! Ş i i ri salt a ş k ve
bu h u rdan Doğ u 'yu ! K ok u la rı yla z ü m rütl eri yle, ç i çekleriyle,
a lt ı n baş l ı meyva ba h çeleriy l e Doğ u 'yu ! Peri leriyle, çöl ker
va nlarıyla Doğ u ' y u ! Seri n tatları n m e ka n ı saraylarıyla ! ..
1 845 yı l ı n da Fla u bert Conte Oriental ( Doğu Masa l ı ) diye bir rom a n a baş
l a m ı ştı. Bu rom a n b i r aerviş i n yed i oğ l u n u a n latacak ve oğ u l l a rd a n h er
biri m utlu l uğ u n a n a htarı sayı laca k b i r s ı rrı n sa h i bi 0laca kt ı . Maxi m e d u
Ca m p ' l a ç ı ktığ ı Doğ u yolcu l u ğ u ( 1 849-1 851 ) s ı ra s ı n d a h ô l ô b u rom a n üze
rinde ca l ı şıy0rd u . ista t ı b u l 'a g e l d i ğ in de o da Nerva l ve Gautier g i bi bt'
şeh ri n bat ı l ı laşması nda n büyük bir d üş k ı rı kl ı ğ ı d u yd u . Daha da i l g i nc i,
döndü kte n son ra Doğ u m a sa l ı n ı yazma kta n vazgeçti . Gerç i bu rom a n ı n
ma lzemes i n i son rada n L a Tentation d e Saint Antoine (Aziz Anto in e'ı n
Başta n Ç ı ka rı l ışı ) . Salammbô ve Herodias'ta k u l l a nd ı a ma çok özne l bir
ya p ı t o l a ra k görd ü ğ ü Doğ u masa l ı n ı yayı m l a m a mayı seçt i . Yolc u l uğ u n u n
d ü şü n d e k i Doğ u 'yu değ işt i rmesi n e izi n verm edi ve ö m rü n ü n son u n a ka
da r g öz l e m l ed iğ i d eğ i l , rom a nt i k m et i n lerden esi n lenerek ya ra tt ı ğ ı m i t i k
bi r Doğu 'y u yazdı .
66
Son uçta , 1 850'ye gel i nd i ğ i n d e, Türkiye ' n i n Doğu m i t i n i n topos u n d a n ,
ya n i coğ rafi a la n ı ndan ç ı k a rı l d ı ğ ı n ı gözlemleriz. B u d em e k d eğ i l d i r ki Tü rk
m it i n i n sön mesiyle Doğu m i t i de bitti . Mit i n coğ rafi a l a n ı daha Doğu'ya
kayd ı rı la ra k ; çoğ u kez d e h iç bi r coğ ra fi bel i r l i l i ğ e g ereks i n i m d uyu l ma
d a n , Doğu m i ti n i n motifleri n i o l uştura n d uyusa ll ı k, z u l ü m , zorba l ı k, efen
d i l i k, kölel i k, çiftkiş i l i k l i l i k tema l a rı roma n tik l e r i ç i n çekici l i ğ i n i bütün on
dokuzuncu yüzyı l boyunca s ü rd ü rd ü . Öte ya nda n K ı rı m H a rbi'yle birli kt e
yen i bi r T ü r k m iti o l uşturul maya baş l a n d ı , fa kat b u k e z m itk u ruc u l a r doğ
. ru d a n doğ ruya pol it i kacı l a rd ı . Kırı m Harbi'nden son ra T ü rk «m it» ! eri n e
son d a rbeyi v u rma k a rt ı k ka ç ı n ı l maz bi r h a l e g el m işti. B u n u da Dicke n s ,
Tha c keray gibi gerçekçi l er üstlend i .
67
VII
KIRIM SAVAŞI VE
TÜRK MİTİNİN YIKILIŞI
(1) Vernon J. Puryear, International Economics and Diplomacy in the Near East,
1834-1852 COrta Doğu'da Uluslararası Ekonomi ve Diplomasi: 1834-1852) CCalifor
nia: Archon, 1969 ) , s. 108.
(2) Puryear, s. 1 10.
69
Orta D oğ u 'd a k i tica ret etki n l i kleri n i n h ızla g eli şmes i , l n g i l izler' i n T ü r
kiye 'deki konsolos l u ğ u n u n g e n işlemes i n e de ya ns ı dı3• Konsolos l u k gö
rev l i leri n i n etk i n l ik l eri l ng i l iz l e r' i n Rusla r'a ka rşı üstü n l ü kleri n i n koru n
ma sı na yön e l i kt i . Rus- lng i l iz reka beti n i n a ğ ı rl ı k merkezinde ta h ı l ticareti
va rd ı . i h ra ca t l i ma n ı Odesa o l m a k üzere 1 840'a kada r Avru pa ' n ı n en b ü
yü k ta h ı l ü reticisi ve i h racatcısı G ü ney Rusya 'yd ı . R u sya aynı za ma nda
l ng i l iz bu ğday ithalatı n ı n da baş l ı ca ko na ğ ı yd ı . Oysa l n g i ltere şimdi ken
d i n e başka buğday kayna k l a rı b u l m a ya ça l ışıyor ve Tu na Pre n s l ikleri
nde buğday ü ret i m i ve ticaret i ç i n yat ı rı m l a rı n ı a rttı rıyord u . Tu n a 'd a k i l n
g i l i z g em i l eri Odesa ' n ı n ve dolayı s ı yl a Boğazl a r' ı n R u sya ' n ı n bu ğday i h ra
catı a çı sı n da n önemi her za m a n ki nden büyük boyutl a r kaza n m ı şt ı 4 •
Lord Pal me rsto n ' u n 1 840'dan sonra izled i ğ i Osma n l ı İ m pa ratorl u ğ u '
nu n bütü n l ü ğ ü n ü koru m a pol itikası İ ng i l i z pa rla mento ve bas ı n ı nda bü
yü k m uh a l efet görd ü . Pa l me rsto n ' u n pa rt i s i Tü rkiye'yi R u sya 'da n koru
ma k i ç i n gere k i rse m ü d a h a l eyi savu n urke n , d iğer ta ra f m üdah a l e etme
meyi savu nuyord u .
K i ng s l ey M a rtl n ' i n « Lord Pa l merston'u n Zaferi >> n i a nlattı ğ ı aynı a d l ı
kitabı, iddia l ı v e sa l d ı rg a n bi r d evlet ada m ı n ı n ka m u oyu n u biçi m le n d i r
mesi üzeri n e i l g i n ç b i r i ncelemed i r. Gerçekte K i ng sley M a rt i n ' i n ki ta b ı
l ng i ltere'de 1 840-1 854 dönem i n i n çok i l g inç b i r s osyal ve edeb i ta ri h id ir.
Ne kada r yetenek l i o l u rsa ol s u n , Pa l mersto n ' u n Osma n l ı ya n lı sı bir ka
muoy u ya ratma ca,bo l a rı , eğer Orta Doğ u l n g i l tere icin yu ka rıda kısa
ca beli rtti ğ i m iz ekono m i k önemi ta şı masayd ı ve kam uoyu n u Rusya'ya
ka rşı yönle nd i re n i k i etk i l i Rus d ü ş m a nı David ll..J rq u h a rt ve Richard Cob
den ' i n ateşl i d esteği olmasayd ı , b u derece etk i l i o l a mazdı .
K i n g s l ey M a rt i n l ng i l iz ka m u oyu n u m ü d a h a l e a leyhta rl ı ğ ı nd a n m ü
dahalec i l i ğe çeken ve sava ş ı n sosya l psikolo j i s i n i hazı rlaya n olayların ge
l iş i m i n i şöyle anlatı r:
70
ç ı k a n za fe r ba yra K ra r ı , e s k i a s kerleri n a n ı ları ve baka n l ı k l a r
a rasındaki tebri k teati leri besleme kteyd i 5 •
(5) Basil Kingsley Martin, The Triumph 'Of Palmerston: A Study of Public Opi
nion in England before the Crimean war C Palmerston'un Zaferi: Kının Savaşı'ndan
Önce İngiltere'de Kamuoyu) CLondra: Allen and Unwin, 1924 ) , s. 52.
(6) Kingsley Martin, ss. 50-51.
(7) Kingsley Martin, ss. 68-69.
71
sa l Topra kla r'da ki Kato l i k n üfusu koru ma isteğ iyle, Rusya ' n ı n a y n ı böl
gede k i R u m Ortodoks n üfusu ko ruma po liti kası a ra s ı n d a k i çatı şmayd ı .
Hem 1 . N ichola s ' ı n h e m de Lou is Na polyo n ' u n h ü k ü metl eri bölgedek i d i
n i soru n u n istismar ed i l mesi sayesinde popü l erl i k leri n i a rttı rmaya ça l ı ş ı
yorl a rd ı . Lou is Napolyo n ' u n Kutsa l Topra k la r'da k i Kato l i k n üfusu etkin
bicim d e destekleme ka ra rı Fra nsa 'ya , bölg ede ki R u m O rtodo ks n üfusu
koru ma k üzere Osma n l ı İ m p a ratorl u ğ u 'nda n ta leplerde bu l u na n R usya '
yla kaçı n ı l maz b i r çatı ş maya göt ü rd ü . Rusla rı n ta lebi «ka bul ed i l diği ta k
d i rd e Rusya neredeyse isted iğ i za m a n i m p a ra torl u ğ u n içi ş lerine karı ş ma
o l a n a ğ ı b u laca ktı . M e n c i kof' u n ta lebi, Osma n l ı bütü n l üğ ü ne H ü n ka r İs ke
lesi Antla ş ması'ndan çok d a h a ciddi b i r tehdit o l u ş tu ruyord u 8. »
Rus e lçisi Menci kof' u n 1 853 'de Osma n lı İ m pa ra torl u ğ u 'na yö n e l ttiğ i
ta lepl er, İ n g i l iz ka muoyuna Pa l m ersto n ' u n Osma n l ı İ m p a ratorl u ğ u ' n u Rus
t ehd itleri nde n cesurca koru d u ğ u 1 849 krizi n i hatı rlattı . İ n g i l iz ka m uoyu
bura da İ ng i ltere ' n i n R usya 'yı d u rd u rm a k üzere et k i n eylem e g i ri ş mesi için
yen i bir vesi le görd ü .
(8) Matthew Smith Anderson, The Eastem Question: 1 774-1923 (Doğu Sorunu:
1774-1923) C New York: Macmillan, 1966 } , s. 122.
(9) Kingsley Martin, ss. 121- 122.
( 10) Kingsley Martin, s. 125 . .
72
Bu s ı rada Rus birl i k l e ri Tuna Pre n s l i k l e ri ' n i işgal ett i l e r. Bölg e n i n İ n g i l iz
tica reti i ç i n önem i n i yuka rda be l i rtm işt i k . Lord Pa l m erston yeniden gö
reve gel i rken İ n g i ltere ' n i n o n u ru n u n , ticareti n i n ve l i bera l idea l l e ri n i n
şampiyo n u o l a ra k se l a m l a n m ıştı . Fra nsa'daysa d u r u m v e tepki b i raz de
ğ i ş i k t i . İ n g i ltere'yle Rusya ' n ı n O rta Doğ u paza rla rı Boğaz l a r ve T u n a
Prensl i k l eri ' n i n b u ğ d a y ı i ç i n g i rişt i k leri reka bet yüzünden o rtaya ç ı
ka n K ı rı m Savaş ı a s l ı nda b i r söm ü rg e savaşıyd ı . İ n g i l iz-Rus çatışması n ı
kaç ı n ı l maz k ı l a n bu etm e n l e r Fra n sız-Rus i l iş k i l eri a ç ı s ı n d a n ayn ı ölçüde
g ü ndemde değ i ld i . Ma rsi lya 'yla O rta Doğ u a ra s ı n d a k i den i z u la ş ı m ı n ı ko
laylaştı rma k üzere Osma n l ı la r'la ya pt ı ğ ı bir tica ret a n laşması bu l u n m a k
la b i rl i kte, Pu ryea r'ı n istatist i k l e ri n e göre , Fra nsa 'n ı n O rta Doğ u 'daki t i
ca reti kes k i n b i r d ü ş ü ş i ç i ndeyd i . «Ancak Lou is N a po lyo n ' u n İ ng i l te re '
yle b i rl i kte ha re ket etme isteğ i ve K u tsa l Topra kl a r'da ki d i n i soru n u istis
m a r edere k m eşru iyeti n i g üç l e nd i rm e ü m i tleri, Fra n sa'n ı n da Kırım Sa
vaş ı 'n a g i rmesine yett i . » 1 1
Kutsa l Topra k l a r'da ki o rtodoks n üfus ko n u s u n da k i m üza kere lerden
yara rlı b i r son uç ç ı k mayaca ğ ı n ı gören ve bi r savaş h a l i n de İ ng i l iz l e r' i n
ve Fra n sızla r'ı n desteğ i n i a la b i leceğ i n e i l i ş k i n a çı k işa retler e lde e d e n Os
m a n l ı Devleti 1 853'de Rusya 'ya savaş i la n ett i . Si nop'ta k i b i rine; çatı ş
mada Osm a n l ı la r bütü n dona n ma l a rı n ı ve 4000 a s ker ka ybett i ler. Nor
m a l ola ra k bi r ta raf i ç i n askeri zafe r, diğer ta raf i ç i n de a s keri bi r ye n i l
g i o l a ra k g ö rü lebi lecek bu o l ay İ ng i l iz bası n ı n da Si nop kat l ia m ı o lara k
veri l d i . K i n g sl ey Ma rt i n İ ng i l iz bası n ı n ı n olayı yansıt ı ş ı n ı şöy le a n latı r:
( 11 } Puryear, s. 96.
( 1 2} Kingsley Martin, s. 45.
73
yi ve b u n u R u sya 'ya yöneltmeyi a m a ç l ıyord u . Art ı k Rusya b i r Doğ u ü l kesi
o l a ra k görül ü yo r, b u n a k a rşı l ı k Bat ı , sözde T ü rk i ye'yi de içerece k b i çi m
d e g e n i şleti l m i ş o l u yord u . B u retorik sayes i nde h iç k i mse gerçekte Os
m a n l ı İ m para to rl uğ u ' n u Batı k ü l t ü rü n ü n b i r parçası ola ra k görmeye baş
l am adı d oğa l o l ara k, ya l n ızca Osma n l ı la r'ı n g üc ü ve görkemi n e daya l ı
T ü rk m i t i ye n i ta rihsel g e rçek ka rşısında geçerl i l i ğ i n i yitird i . B u n d a n son
ra Türk m i ti n i kon u etmek rom a ntikleri n değ i l , rea l ist leri n uğraşı h a l i n e
geldi.
İ n g l l tere'de Ya k ı n Doğ u yolc u l u k la rı na d uyula n ya rı m yüzyı l l ı k heves
ve heyeca n , K ı rı m Sava ş ı 'yla b i rl i kte Thackera y ' i n a la ycı pa rod i le ri n e ko
n u olma ya başladı . Söm ü rgeci d ü nya görüş ü n ü n çeliş k i leri, Doğ u ' n u n i k i
l i a lg ı la nması, yolc u l u ğ u n rom a n t i k ve g e rçek yüzü 1 844-48 yı l l a rı nda
« Pu nch Doğ u 'da >> adı nı taşıya n b i r yazı d izisinde Punch 'ta Thac kera y ta
rafından yayı m lan d ı . B u d izide yer a l a n «An İ ng leez Fa m i l y» de uyga rl ı k g i
bi kavra m la rı n görece l i ğ i vu rg u l a nd ı , «Sulta n Stork » a d l ı Doğ u masa l ı pa
rod i s i n d e ise 1 001 Gece Masallan ' n ı n a t m osferi Vi ktorya çağı n ı n sos
ya l ve siyasal yaşa m ı n a u yg u l a n d ı .
Pu nch 'ta k i yazı l a rı nda Thac keray rom a nt i k D oğ u mera k ı n ı h icveder
ken bu a k ı m ı n sosyoloj i k ve pol i t i k yön lerin i de i rdeled i . « Pa pers by the
Fa t Contri butor» (Şişko Yaza rı n N otla rı ) nda Punch ' ı n Doğ u 'da kaza ndığı
başarı la rı nda n ş u a laycı övg üyle sözed i l i r:
74
Not - lzm i r'e va rd ı k, ora da h a n ı mefend i n i n tuva leti i çin ka b u l
buyuraca ğ ı n ı u m d u ğ u m sa h ic i b i r lzm i r s ü n g eri , sevg i l i yavru
l a rı m ı z i c i n bira z sa h i c i Türk rave nti a ld ı m ; S u riye'ye g iden
b i r a rkadaşım da i n şa l l a h ba hçem izde yeşereceğ i n i u m d u ğ u m
sa h i c i Kudüs yere l ma l a rı getirmeye söz verd i 1 5 .
Kırım Sava ş ı ' n ı n baş l a m a s ı , ye n i bir dem itifi kasyon s ü reci gerekti rd i . Bu
na göre Osmanlı l m pa ratorluğ u ' n u n gerç ekten ba t ı l ı l a ş ı p batı l ı laşmadığı-
75
n ı n i rdel e n m esi ge re kiyord u . Genel tep k i , a rt ı k ne kudret ve görkem üze
rine daya l ı Türk mi ti n i n , ne de batı l ı l aş ma kta o l a n bir Türk i ye propaga n
dası n ı n s ü rd ü rü l memesi yön ü ndeyd i . Bu t ü r ya n ı ltıcı söylem lerle gereksiz
sava ş lara b i le g i ri l eb i l eceğ i n i n yen i yeni fa rk ı n a va rı l ıyord u .
İ n g i ltere' n i n Osma n l ı İ m pa ratorl u ğ u ' n u n ya n ı n da sava şa g i rmesiyle
b i rl i kte böy l e b i r mü da h a le n i n g e rekip gerekmed i ğ i ta rtı şması da a l evlen
d i . Bazı l a rı bu m ü daha leyi İ n g i l izl e r' i n Türkler'e k a rş ı g ö revleri n i n d oğa l
bir sonu cu o l a ra k g ö rd ü l er, k i m i l e ri yse bu g i ri ş i m i t ü m ü yle gere ksiz b u l
d u la r. Örn eğ i n ü n l ü İ n g i l i z ro ma ncısı ve gazeteci si Cha rles Dickens. Kı
rı m Sava ş ı ce rc·evesi nd e g e l i ş en ta rtı şm a , söm ü rgeci retori ğ i n k u rtarıcı l ı k
öğes i n i n i rdelen mes i n i d e yen iden g ü n deme get i rd i .
Joh n Mason , Three Years i n Turkey (Tü rkiye'de Ü ç Y ı l ) ad l ı k ita b ı n
da ş u gerçekçi gözlemlerde b u l u n d u :
( 18) John Mason, Three Years i n Turkey: The Journal of A Medical Mission to
the Jews C Londra: John Snow,1860) , s. ı .
( 19 ) Aubrey d e Vere, Picturesque Sketches i n G reece and Turkey <Türkiye ve
Yunanistan'da Pitoresk Skeçler) C Londra, Hart, 1850 } , s . 258.
76
Household Words'da (Evi n iz i n Derg isi) Cha rles D i c kens Türk m it i n i tü
m ü yle yı kmayı kendine i ş ed i n d i . D i c kens' ı n b u «dem iuti ka syo n » yol l a rı n ı
o k u rken Tü rk m i t i n i bütün öğeleriyle n e kadar i y i ta n ı d ı ğ ı n ı da görüyoruz.
D ickens ' ı n böyl e yapma kta k i a ma c ı , m i tler üzeri n e k u rula n pol i t i ka la rı n
temel leri n i n n e kada r sorg u l a n ı r old u ğ u n u , dolayısıyla K ı rı m Savaş ı ' n ı meş
ru laşt ı rm a k i ç i n g ü ndeme get i ri l en yen i söyl e m i n eski Türk m iti kadar ger
çe k l i kten yoks u n o l du ğ u n u k a n ıtla m a ktı . Dickens İ n g i ltere'n i n K ı rı m Sa
vaşı 'na karı ş m a s ı n a t üm üyl e ka rş ı yd ı .
Dickens <<The Row i ng E n g l ish m a n » 'de ( İ n g i l iz Gezg i n ) Tü rkiye'yi kü
çü m seyici, a la yc ı , ha tta a şa ğ ı l ayıcı b i r ba k ı ş la a n lattı be l k i ; fakat b u n u
ya pa rken a m a c ı Türk l er'i aşağ ı l a m a k değ i l , pol i ti k ç ı ka rl a rı n a idea l ist ka-
l ı pl ar uyd u ra n İ n g i l iz politi kacı l a rı n ı serg ilemekti. Ön ce l i kle Byron 'd a n
bu ya n a sü re,g e l e n Doğ u m i t i n i a laya a l d ı . İ l k i n yücelti l m iş ve a ba rtı l m ı ş
yo lcu l u k a n ı l a rı n a sa l d ı rd ı .
Dickens k e n d i Doğ u yolc u l u ğ u s ı rası nda ka rşı laştığı e n i l g i n e olayı n
büyü k s ü rü le r h a l i n de geçen ya ba n örde kleri oldu ğ u n u , b u n u n ya n ı s ı ra
yetk i l i b i r s u ba y ı n kend i lerinden her ves i l eyle faz la para a l d ı ğ ı n ı söyler 2 0 •
Den iz yolcu l u ğ u n u , ken d i nden önce b u yol c u l u ğ u yapan ları n panteist şi
i rsel liğiyl e sü slemek yeri ne «Sta m boul » va p u ru n u n p i s l i ğ i n i a n latmaya
a yı rı r . Byron ' ı n k ı ska n ç ve i nt i k a m c ı zorba l a rı n ı n kad ı n l a rı n ı b oğduğu Bo
ğaz'ı n s u l a rı n a g e l i nce, b u ra s ı oyn a k kayı k l a rı n i n s a n a türl ü oyu n l a r et
tiği t u risti k bi r yerd i r ya l n ızca :
77
ah, ben 1 803'de söm ü rgelerdeyd i m ve h i ç böyle şey,lere rast
la madım ' d i yeb i l i r. Özü r d i lerim efen d i m , ben 1 853'de rastl a
d ı m . Dü nya d a i k l i m l er değ işiyor d iyorl a r, v e b e n buna si zi n za
m a n ı nızın ta hta kafa l ı a yra n buda l a l a rı nda n beri g eneleri n ve
yolc u l arı n da değişti � i n i ekl ersem e m i n i m ben i mle h emfi k i r
o l u rs u n u z 2 2 •
78
KAYNAKÇA
7&
Bruneau, Andre. Traditions et politique de la France au Levant. Faris: Felix Alcan
1932.
Bruneau, Jean. Le cConte oriental» de Flaubert. Faris: Denoel, 1973.
Bu,rton, Richard. Filgrimage to AZ..M adinah and Meccah. London: Tylston and
Edwards, 1893.
Byron, George Gordon. Works of Lord Byron: Foetry. Ed. Ernest Hartley Colerid
ge. 7 vols. N ew York: Octagon Books, 1966 .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Works of Lord B y ron: Letteırs and Journals. Ed. Rowland E .
Frothero. 6 vols . N ew York: Octagon Books, 1966.
Carre, J . M. Voyageurs eıt ecrivains français en Egypte. La Caire : Institute Fran
çais d' Archeologie Orientale, 1932.
Chambers, R. G e rard de N erv al et la poetique de voyage. Faris: Corti, 1969.
Chassebeuf, Constantin-François. Voyage en Egypte et en Syrie. Faris: Mouton,
1959.
Chateaubriand, F. A. ltineraire de Faris a Jerusalem et deı Jerusalem a Faris.:
2 vols. Faris : Normant, 1812.
Chew, S. G. The Relation of Lord Byron to the D rama o f the Romantic Feriod.
Baltimore: The John Hopkins Fress, 1914.
Conant, M. F. The Oriental Tale i n England i n the Eighteenth Century. New York:
Columbia Univ. Fress, 1908.
Cox, E. G. A Reference Guide to the Literature of Travel. Seattle: University of
Washingto n, 1935-38.
Crawley, C. W. The Question of G reek lndependence: A Study of British Folicy
in the Near East. 1821-33. Cambridge: Cambrioge Univ. Fress, 1930 .
Curzon, Robert. Monasteries of the Levant. London: George Newnes, 1897.
Darmesteter, J. L'Orieıntalisme en France. Paris: A. Levy, 1883.
Davenport, R. A. The Life of A li Fasha, of Tepelini, Vizier of Epirus, Surnamed
Aslan o r the Lion. London: T. Tegg, 1837.
Dawson, E. Byron und Moore. Leipzig: Dr. Seete and Co., 1902
Deschanel, E. Lamartine, Faris: Calmann-Levy, 1893.
Des Cognets, J. Les ldees morales de Lamartine. Faris: Bloud, 1909 .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . La Vie interieure de Lamartine. Paris: Mercure de France,
1913.
De Vere, Aubrey, Esq. Ficturesque Sketches in G reece and Turkey.
<..
London: Hart, 1850.
Dickens, Charles. «The Rowing Englishman.» in Household Words. Vol. IX. New
York: J. A. Dix, 1856.
Dobelle, Bertram, ed. Theı Foetical Works of James Thomson, London: Reeves and
Turner, 1895.
Doughty, C . M. Travels in A rabia Deserta. New York: Random House, 1936.
Doutrepont, G. D u Sentiment religieux chez Chateaubriand, Lamartine et Hugo.
Bruxelles: Goemaere, 1906.
Driault, E. La Folitique orientale de N apoleon. Faris: Bailliere, 1904.
Drinkwater, J. The Filgrim of Eternity: Byron, a Conflict. New York: H. Doran
Co. . , 1925.
Du Camp, M. Souvenirs et paysages d'Orient. Faris: Arthur Bertrand, 1848.
Ducat, G. Histoire des orientalistes de l'Europe, du Xlle a u XIXeı siecle, precedee
d'une esquisse historique des etudes orientales. Faris: Maisonneuve, 1870.
Duggan, Stephen Fierce Hayden. The Eastern Question: A. Study in Diplomacy.
New York: Columbia Univ. Fress, 1902.
80
Dumas, Alexandre. Le Comte de Monte-Cristo. Paris: Michel Levy. 1877.
Edgcumbe, R. Byron, the Last Phase. London: J. Murray, 1909.
Elisseeff, Nikita. Themes et motifs des Mille et une nuits : Essai de classification.
Beyrouth: Institut François, 1949.
El-Nouty, Hassan. Le Proche-Orient dans la litterature française de Nerval a Bar
res. Paris: Nizet, 1958.
Escarpit, R. L'ord Byron, un temperament litteraire. Paris: Le Cercle de Livre, 1956.
Esteve, E. Byron et le romantisme français, sur la fortune et l'influence de l'oevre
de Byron e·n France de 1812-1850. Paris: Hachette , 1907.
Fam, Lotfy. Lamartine, voyage en Orient: Edition critique avec documents inedits.
Paris: Nizet, 1960.
Fontanier, V. Voyages en Orient entrepris par ordre de gouveırnement français de
1821 a 1829. Paris: Mongie Aine , 1829.
Fay, le General. Souvenirs de la Guerre de Crimee 1854 - 1 8 56. Paris: Berger -
Levrault et Cie, 1889.
Flaubert, Gustave. Oeuvres completes. Paris: Conard 1910-1933.
Frossard, Emilien. Lettres ecrites d'Orient. Touluse: A. Chauvin, 1855.
Gail, Marzieh. Persia and the Victorians. Londan: Goorge Allen and Unwin, 1951.
Gamba, P. A Narrative of Lord Byron's Last Journey to Greece. London: J. Murray,
1825.
Gautier, Theophile. Constantinople. Paris: Charpentier, 1918.
George, Albert J. La.martine and Romantic Unanimism. New York: Columbia
Univ. Press, 1940.
81
)
Kircher, J. The Function of the Persona in the Poetry of Byron. Salzburg: Univer
sitat Salzburg, 1973.
Kurat, Akdes N. Türk İ ngiliz Münasebetlerinin Başlangıcı ve Gelişmesi, 1 553-1610.
Ankara: Tarih . Kurumu, 1953.
Lamartine, Alphonse de. Des Destinees de la poesie. Paris: Gosselin, 1834.
. . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . .. Vues, discours et articleıs sur la question d'Orient. Paris:
Gosselin et Furne, 1840 .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Cours familier de litterature. 28 vols. Faris: Chez l'Auteur,
1856 .
. ...........
. . . . . . . . . . . . . . � · · · · Souvenirs, impressions, pensees et paysages pendant un vo
y ag e en Orient, 1 832- 1833 ou notee du'un voyageur. 2 vols. Faris: Hachette,
1859.
Oeuvres completes. 48 vols. Paris: Chez l'Auteur, 1862-66.
La Politique de Lamartine. Ed. Louis de Ronchaud, Faris:
Hachette, 1878.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. Harmonies poetiques et religieıuses. Ed. Henry Maguis. Faris:
Larousse, 1934 .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Oeuvres poetiques compıetes. Ed. Marius-François Guyard,
Faris: Gallimard, 1963.
Lange, H. Der damonische Byron. Marburg: Kassel-Wilhelmshohe, 1935.
Lear, Edward. Joumals of a Landscape Painter i n A lbania. London: Bentley, 1851.
Levin, Harry. The Power of Blackness. N e w York: Alfred A. Knopf, 1958.
Loizillon, Henri. Campagne de Crimee: Lettres ecrites de Crimee par la capitaine
d'Etat-Major. Faris: Ernest Flammarion, 1895.
Lorca, N. Les Voyageurs français dans l'Orient europeen. Paris: Boivin, 1928.
Lucas, F . L. The Deıcline and Fall of the Romantic ldeal. New York: Macmillan,
1937.
Lyantey, F. Le Drame oriental el le role de la France. Faris: Societe d'Editions
Geographiques Maritimes et Coloniales, 1923.
Lybyer, A. H. cThe Ottoman Turks and the Routes of Oriental Trade.,. English
Historical Review, 30 ( 1915) , 577-88.
Lysons , Sir Daniel. The Crimean War from First to Last. London: John Murray, 1895.
Maier, H. Entstehungsgeschichten von Byrons Childe Harold's Pilgrimage: Gesang
I und II. Berlin: Mayer und Muller, 1911.
Malakis, Emile, French Travellers in Greece, 1770-1820: A n Early Phase of French
Phi.lhellenism. Fhiladelphia: Univ. of Pennsylvania, 1925.
Mannoni, O. Prospero and Caliban: The Psychology of Colonization. New York:
Praeger, 1964.
Marmier, Xavier, lmpressions et souvenirs d'un voyageur chretien. Tours: Alfred
Mame et Flis, 11677.
Marriott, John Arthur Ransome. The Eastern Question: An Historical Study of
European Diplomacy. Oxford: Clarendon Press, 1918.
Marschand, L. A . Byron, a Biography. New York: Knopf, 1957.
Martin, Basil Kingsley. The Triumph of Lord Palmerston: A Study of Public Opini
on in England before the Crimean War. London: Allen and Unwin, 1924.
Martino, Fierre. L'Orient dans la litterature française au XVlle et XVIIIe, siecle.
Faris: Hachette, 1906.
Marx, Kari. The Eastern Question: A . Reprint of Letters Written 1853-1856, Dealing
with the Events of the Crimean War. Ed. E. M. Aveling and E. Aveling. New
York: Augustus M.. Kelley, 1969.
Mason, John. Three Years' in Turkey: The Journal of a Medical Mission to the
Jews. Landon: John Snow, 1860 .
Mathieu, H. La Turquie et ses differents peuples. Faris: E. Dentu, 1857.
Meester, M. E. Orientaı lnfluences on English Literature in th12 19th Century.
Heidelberg: Universitats Buchhandlung, 1915.
Meriç, Cemil. Ümrandan Uygarlığa
Millingen, J. Memoirs of the A ffairs of Greece Containtng an Account of the
Military and Political Events which Occurred in 1823 and the Following Y ears.
Landon: J. Rodwell, 1831.
Montagu, M. W. Letters from the R ight Honourable Lady Mary Wortley Montagu.
Ed. Emest Rhys. Landon: Dent, 1906.
Moore, D. The Great Byron Adventure. Fhiladelphia: Lippincott, 1959.
Moore, Thomas. The Life, Letters, and Journals of Lord B y ron London: Murray.
1920.
Nerval, Gerard de. Oeuvres. Ed. Albert Beguin and Jean Richer. Faris: Gallimard,
1961..
Nicolson, Harold. Byron, the Last Journey. Landon: Constable, 1948.
Parker, D. B y ron and His World. Landon: Thames and Hudson, 1968.
Farreaux, A. William Beckford, auteur de Vathek (1 760-1 844 1 : Etude de la creation
litteraire. Faris: Nizet, 1960.
Fraz, Mario. The Romantıc Agony . New York: Meridian, 1967.
Puryear, Vemon John. France and the Levant: From the Bourbon Restoration to
Peace of Kutiah. Berkeley and Los Angeles: Univ. of Califomia Fress, 1941.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . lnternationaı Economics a n d Diplomacy in t h e Near East:
A Study of British Commercial Policy in the Levant 1834-1853. Califomia:
Archon Books, 1969.
Pouqueville, F. C. H. L. Voyage en Moree, a Constantinople, en A lbanie, et dans
plusieurs autres parties de l'Empireı othoman pendant les annees 1798, 1 799,
1800 et 1801. 3 vols. Faris: Gabon et Compe, 1805.
Quennell, F. By ron, the Years of Fame , New York: Viking Fress 1935.
Rais, Mahmoud. ·The Representation of the Turk in English Renaissance Drama.>
Diss. Comell Univ., 1973.
Richer, J. Gerard de Nerval: Experience et creation. Faris: Hachette, 1963.
Robinson, Ronald., et al. Africa and the Victorians. New York: Doubleday, 1968.
Rodinson, Maxime, Batıyı Büyüleyen İslam, Çev. : Cemil Meriç, İstanbul, Pınar, 1983.
Rockel, H. J. The By ronic Hero. Cambridge, Mass.: Harvard Univ. Press, 1932.
Rodkey, F.S. The Turco-Egyptian Question it the Relations of England, France,
and Russia, 1832-1 841 . Chicago: Univ. of Illinois, 1921.
Rogier, C. La Turquie, moeurs et usages des orientaux auı dixneuvieme siecle.
Faris: L'Auteur, 1846. ı
Rouillard, C. D. The Turk in French History , Thought, and Literature (1 520-1660) .
Faris: Boivin, 1938.
Said, Edward. ·An Interview.'" Diacritics, Fall ( 1977} , 30-47.
Said, Edward. Orientalism New York: Fautkeon, 1978.
Salle, Eusebe de. Peregrinations en Orient ou voyage pittoresq ue., historique et
politique en Egypte, Nubie, Syrie , Turquie, Grece pendant les annees 1837-38-
39. 2 vols. Faris: Fagnerre , 1840.
Sbene, J. K. The Frontier Lands of the Chistian and the Turk: Comprising Travels
in the Regions of the Lower Danube in 1 B50 and 1851 . 2 vols. Landon: Richard
Bentley, 1853.
83
Schwab, Raymond. La Renaissance orientale. Faris: Payot, 1950.
Scudamore, Frans Ives. France in the East: A. Contribution towards the Conside-
ration of the Eastern Question. London: William Allen and Co., 1882.
Segond, Louis, La Sainte Bible. Paris: 1956.
Smith, B. P. Islam in English Literature. Beirut: American Press , 1939.
Spender, H. Byron and Greece. London: J. Murray, 1924.
Taha-Hussein, Moenis. Le Romantisme français et I'Islam. Liban: Dar-al maaref,
1962.
Thackeray, W. M. «Punch in tıw East.,. In Contributions of W. M. Thackeray to
Punch from 1843 to 1848. Ed. Spielmann, M. H. London: Harper and Brothers,
1899. 1
-
Thiergen, O. By rons und Moores orientaliche Gedichte. Leipzig: Druck von O.
Metze , 1880.
Thomson, James, The Poetical Works of James Thomson. Ed. Bertram Dobell.
London: Reeves' and Tumer, 1895.
Thorsley, P. L. The Byronic Hero: Types and Prototypes. Minneapolis: Univ of
Minnesota Press, 196.
Urquhart, David. Turkey and Its Resources: Its Municipal Organization and Free
Trade; the State and Prospects of English Commerce in the East, the New
Administration in Greece, Its Revenue and N ationaı Possessions. London:
Saunders and Otley, 1833.
Volney, C. F. Voyage en Egypte et en Syrie pendant les annees 1783, 1784, et 1 785.
2 vols. Paris: Rossange Freres, 1822.
Vovard, Anclre. Les Turqueries dans la litte rature française, Toulouse: Private,
1959.
Warburton, Eliot. The Crescent and the Cross, or Romance and Realities of
Eastern Travel. New York: Wiley and Putnaın, 1845.
Webster, Charles. The Foreign Policy of Palmerston: 1830-1847. London: Bell, 1951.
Woodhouse, C. M. The Philhellenes London: Hodder and Stoughton, 1969.
,
84