Professional Documents
Culture Documents
Gaugin and Tahiti
Gaugin and Tahiti
T.C.
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
SANAT TARİHİ ANABİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
GAUGUİN VE TAHİTİ
EYLEM GÜRKAN
TEZ DANIŞMANI
PROF. DR. ENGİN BEKSAÇ
EDİRNE 2019
i
ÖZET
Resim sanatının kuşkusuz birçok ustası, dehası vardır. Bunlardan biri olarak
kendine yer edinen Paul Gauguin, gerek yaptığı çalışmalar gerekse dünyaya bakışı,
üslubu ve içindeki resim tutkusuyla kendi çağının sanatçılarından bir adım öne
geçmiştir. Bir renk ve gizem ustasıdır. Hayatının her döneminde kendi seçimlerini
yapıp, sonuçları ne olursa olsun bunlara katlanan ve içinde bulunduğu, kimi zaman
dayanılmaz, durumlara bile sanatıyla ve içindeki sanat tutkusuyla karşı gelmeyi
bilmiştir.
dönemi, zirve yapan sanatı ile ilgili detaylı bilgiler ve Tahiti döneminde yaptığı
çalışmaları ile sona erer. Tahiti her zaman Gauguin’in kayıp cenneti olmuştur.
Sanatçı bu cennette, dünya sanat tarihine eşi görülmemiş eserler bırakmıştır.
ABSTRACT
Art has been one of the fundamental concepts of life and progressing since
the beginning of the humanity. Among these,the art of painting is the most familiar
field of art. The studies, carried out in order to understand and continue to analyze
the art of painting indicate that art will certainly attain the status that it truly
deserves.
There are several masters of the art of painting. One of these is Paul Gauguin,
master of colour and mystery, moved one step ahead of the contemporary artists of
his age in terms of his point of view on life, his style and passion for painting.
This study, has started with the examples of the paintings which Gauguin
produced in his early period for he sake of a better analysis of Tahitian piantings, has
continued with the studies and period that he spent with Van Gogh who has affected
his life to a considerable extent. His life has ended with the studies conducted in
Tahitian period. Tahiti has always been to lost paradise of Gauguin.
ÖNSÖZ
İÇİNDEKİLER
ÖZET............................................................................................................................ i
ABSTRACT ............................................................................................................... iii
ÖNSÖZ ....................................................................................................................... iv
İÇİNDEKİLER .......................................................................................................... v
ESERLER LİSTESİ ................................................................................................. vi
GİRİŞ .......................................................................................................................... 1
BÖLÜM I .................................................................................................................... 3
FRANSIZ RESSAM GAUGUİN’İN HAYATI ....................................................... 3
1.1. Gauguin ve Van Gogh .................................................................................... 15
BÖLÜM II ................................................................................................................ 24
GAUGUİN’İN TAHİTİ KONULU RESİMLERİ ................................................. 24
2.1. Tahiti ve Gauguin’in İzlenimleri .................................................................... 24
2.2. Tahiti Resimleri .............................................................................................. 27
ESERLER LİSTESİ
Eser No: 1 Kulağının Arkasında Çiçekle Genç Adam ( Young Man With a Flower
Behind His Ear) .......................................................................................................... 71
Eser No: 7 Siyah Domuzlarla Manzara ve Oturmuş Tahitili ( Landscape with Black
Pigs and Crouching Tahitian)..................................................................................... 77
Eser No: 10 Pandanusların Altında ( Under the Pandarus – I Raro Te Oviri) .......... 80
Eser No: 11 Çiçekli Kadın ( Tahitian Woman with Flower – Vahine No Te Tiare) 81
Eser No: 13 Vanilya Korusunda Adam ve At (In the Vanilla Grove, Man and
Horse) ......................................................................................................................... 83
Eser No: 16 Plajda Tahitili Kadınlar ( Tahitian Women on the Beach) ................... 86
Eser No: 18 Mangolar ile Natürmort ( Still Life with Mangoes) .............................. 88
Eser No: 19 Düşünceli Kadın ( The Brooding Woman – Te Vahine Fa’aturama) ... 89
vii
Eser No: 20 Ateş Dansı ( The Fire Dance – Upa Upa) ............................................. 90
Eser No: 22 Selam Sana Meryem Ana ( Hail Mary – Ia Orana Maria) ................... 92
Eser No: 24 Ne Zaman Evleneceksin? ( When Will You Marry? – Nafea Faa
İpoipo) ........................................................................................................................ 94
Eser No: 27 Bugün Pazara Gitmiyoruz. ( We Shall Not Go To The Market Today –
Ta Matate) .................................................................................................................. 97
Eser No: 28 Geç Öğleden Sonra ( Late Afternoon – Taperaa Mahana) ................... 98
Eser No: 30 Tavuskuşlarıyla Manzara ( Lanscape with Peacocks – Matamoe) ..... 100
Eser No: 31 Kutsal Dağ ( The Sacred Mountain – Parahi Te Marae) ..................... 101
Eser No: 32 Mangolu Kadın ( Woman with Mango – Vahine No Te Vi) .............. 102
Eser No: 33 Şeytanın Sözleri ( Words of the Devil – Parau Na Te Varua İno) ...... 103
Eser No: 34 Keyifli Topraklar ( Delightful Land – Te Nave Nave Fenua) ............ 104
Eser No: 35 Ölülerin Ruhu İzliyor ( The Spirit of the Dead Watching – Manau
Tupapau) .................................................................................................................. 105
Eser No: 37 Yıkanan Tahitili Kadınlar (Tahitian Women Bathing) ....................... 107
Eser No: 38 İdol ile Otoportre ( Self Portrait with the Idol) ................................... 108
Eser No: 41 Tehamana’nın Birçok Atası Var ( Tehamana Has Many Parents –
Merahi Mutua No Tehamana) .................................................................................. 111
Eser No: 42 Ay ve Dünya ( Moon and the Earth – Hina Te Fatau) ........................ 112
Eser No: 43 Şapkalı Otoportre ( Self Portrait with hat) .......................................... 113
Eser No: 44 Nehir Kenarında Tahitili Kadın ( Tahitian Woman Near River) ........ 114
Eser No: 46 Paletli Otoportre ( Self Portrait with Palette ) ..................................... 116
Eser No: 47 Hindistan Cevizi Ağaçlarının Altında Kulübe ( Hut Under the Coconut
Palms)....................................................................................................................... 117
Eser No: 48 Tanrıların Günü ( Day of the Gods – Mahana No Atua) .................... 118
Eser No: 49 Kutsal Bahar/Tatlı Rüyalar ( Sacred Spring/Sweet Dreams – Nave Nave
Moe) ......................................................................................................................... 119
Eser No: 52 Hristiyan Genç Kız ( Young Chistian Girl) ........................................ 122
Eser No: 56 Kano/ Tahitili Aile ( Canoe/ Tahitian Family) .................................... 126
Eser No: 57 Bebek/ Tahitili İsa’nın Doğumu ( Baby/ Nativity of Tahitian Christ) 127
Eser No: 58 Bir Odada Tahitililer ( Tahitians in a Room – Eiaha Opia) ................ 128
Eser No: 60 Tahiti Hayatından Sahne ( Scene From Tahitian Life) ....................... 130
Eser No: 61 Keyifli Gün ( Delicious Day – Nave Nave Mahana) .......................... 131
ix
Eser No: 63 Üç Keçili Manzara ( Landscape with Three Goats) ............................ 133
Eser No: 65 Kolları Yukarıda Tahitili Adam ( Tahitian Man with His Arms
Raised)...................................................................................................................... 135
Eser No: 70 Maria’nın Ayı ( The Month of Maria – Te Avane No Maria) ............ 140
PAUL GAUGUİN
1
GİRİŞ
Sanat ve sanatçı hiçbir zaman birbirinden ayrı tutulmayacak iki öğedir. Sanat
tarihi, mağara resimlerinden itibaren sanatı ve sanatçıyı inceleyip bu konuda
çıkarımlarda bulunan bir sanat dalıdır, sanatın en büyük ortamıdır. Her dalda yapılan
çalışmalar, sanatın insanlık için önemini vurgulamaktadır. Bu dallardan biri olan
resim insanlığın mağara duvarlarına yaptıkları resimlerden itibaren incelenerek,
günümüz çağdaş sanatına kadar uzun ve önemli bir yol almıştır.
Resim sanatının kuşkusuz birçok büyük sanatçısı, birçok dahisi vardır. Kendi
çevresi içinde düşünüldüğünde, çalışmamın konusu olan sanatçı Paul Gauguin’in,
belki yaşadığı zamanda değil ama günümüzde elde ettiği başarı ve sanat çevrelerinde
geldiği konum, onun yaptığı çalışmalarının amacına ulaştığının göstergesi halindedir.
Gauguin, yaşadığı dönemde, diğer sanatçılardan çok ileride bir dünya
görüşüne ve sanatsal yeteneğe sahiptir. Yaptığı çalışmalar ele alındığında fark
ettiğimiz şudur ki; Gauguin’in sanatsal görüş ve yeteneği, onun, belki başlarda
dışlanan ama sonra her zaman övünülecek bir sanatçı haline gelmesinin en büyük
parçasıdır. Sanata bakış açısı, sanatı ele alışı aynı zamanda dünyayı ve kendisini nasıl
gördüğüyle ilişkilendirilebilir. Gauguin’in bazı resimlerinde gördüğümüz kibir
kendini diğerlerinden en üstte tutan, hatta zaman zaman kendisini tanrılaştırarak
betimleyen bir seviyeye ulaşmıştır. Çalışmamda örneklerini de göreceğiniz bu
2
tablolarda, Gauguin, sanat bakımında kendini bu seviyede görmüş olsa dahi, aslında
kendi içinde hep ilkeli, el değmemişi, medeniyetsizliği aramaya devam etmiştir.
Zaten kendisini Tahiti’ye yolculuk yapmaya iten şey, Fransa’nın fazla medeni
bulduğu yaşam tarzı ve insanlarıdır. Tahiti’de ilkelliği ve deyim yerindeyse vahşiliği
yaşayarak, en önemli eserlerini hayata geçirmiştir.
BÖLÜM I
Artık özlem duyduğu yalınlığa, canlı renklerin her daim parladığı, paranın
hiçbir değerinin olmadığı, doğanın tüm ihtiyaçları çekinmeden cesurca ihtiyacı olan
herkese sunduğu bu cennette yeni bir yaşama adım atıyordu.
1
Paul GAUGUİN, Noa Noa , s.13
2
Tahiti dilinde “ Selam sana Gauguin”
4
1848 yılı Haziran ayında Paris’te doğan bu büyük sanatçının tam ismi Eugene
Henri Paul Gauguin’dir. Paris’te doğmasına rağmen ailesinin bir takım sorunlardan
uzaklaşma gerekliliği üzerine ilk çocukluk yılları Peru’da geçer. O yıllar sonradan
öğreneceğiz ki Gauguin için unutamayacağı ve sanatına da etki edecek önemli
yıllardır. Peru’ya yapılan bu yolculuk Gauguin’in babasını kaybettiği bir deniz
yolculuğu olmasının yanı sıra, orada geçirdiği zamanlar lüks bir ev, ekonomik
sıkıntılardan uzak, bir çok imkanın bulunduğu, saygın kişilerden oluşan bir
mekandır.
Gauguin, diğer birçok usta sanatçı gibi yeteneklerini çok erken yaşta
gösteren, ortaya koyan, fark ettiren bir sanatçı değildi. Aksine o, yeteneğin ve derin
ilginin ileriki yaşlarda da ortaya çıkabileceğini herkese kanıtladı. Bize, hangi yaşta ve
ne zaman olursa olsun kariyerin ve mesleklerin değişebileceğini gösterdi. Aynı
zamanda Gauguin’in kendi kariyeri ve mesleği dışında bu arzusunu ortaya çıkarması
ve bu yönde çalışmalar yapması o dönemin yenilikçi etkilerine ön ayak olması,
sanatçı açısından büyük bir gelişmedir.
Gauguin’in düzenli bir iş ve iyi denecek bir maaş dışında tek eksiği kalmıştı.
Bir eş ve düzenli bir aile yaşamı. 1872’de Danimarkalı Mette Sophie Gad ile tanıştı.
Kasım 1873’te Mette 23 Gauguin ise 25 yaşındayken evlenip Paris’te yaşamaya
başladılar.
3
George RODDAM, İşte Gauguin, s.12
7
1880
Study of a Nude (Woman Sewing)
Nü Çalışma (Dikiş Diken Kadın)
114x79,5 Tuval Üzerine yağlıboya
8
Eser İncelemesi
Tablonun merkezinde çıplak halde, yan şekilde oturmuş bir kadın vardır.
Gauguin bu figürü idealize etmek yerine gördüğü şekilde resmetmiştir. Bir iç
mekanda, ön planda günlük işleriyle uğraşan bir kadın figürü, arka kısımda ise
duvarda asılı bir müzik aleti vardır. Işığın ve gölgelerin tespiti sanatçı tarafından iyi
şekilde yapılmıştır. Figürün vücudundaki gölgeleri, dizlerinden çarşafa yansıyan
mavimsi gölgelerin başarılı şekilde yerli yerinde olması gözlem yeteneğinin ve
izlenimci düşüncenin etkisi altında olduğunun kanıtıdır.
1887
Eser İncelemesi
Paris’te bir süre kaldıktan sonra Charles Laval ile birlikte Panama’ya, uzak
akrabalarının da olduğu bu yere gitmek için yola koyuldu. Büyük bir coşkuyla gittiği
ve ilkellik bulacağını düşündüğü Panama’da birkaç ay kaldı. Para sıkıntısı yüzünden
Panama Kanalı’nın yapımında çalıştı. Yeterli para kazandığını düşündüğünde
Martinik’te Saint Pierre isimli küçük bir kasabaya giden Gauguin aradığını kısmen
bulmuş gibiydi; capcanlı renkler ılıman bir iklim ve sıcak insanlar. Fakat bir süre
sonra buranın nemli havası Gauguin’i perişan etmeye başladı. Dizanteri ve sıtmaya
yakalandı. Hastalıklarına rağmen Saint Pierre’in ona daha sonra, kendini bir bakışta
“işte bu Gauguin” dedirtecek şekilde aşikar olacak olan çalışmalarına ön ayak olduğu
da bir gerçektir. Burada 20’ye yakın eser yapan Gauguin o ışık saçan, kendi tabiriyle
ilkel ama capcanlı eserlerini de yanında götürerek Fransa’ya geri döndü.
13
1888 yılının kışında Gauguin Pont-Aven’e geri döndü. Fakat burada kış ona
beklediklerini veremedi, üstelik hastalıklarının etkileri onu daha da yıpratıyordu.
Maddi olarak da yine çaresiz haldeydi. Pont-Aven’de tanıştığı Emile Bernard ile
birlikte hem çalışmalar hem de fikir alışverişi konusunda gayet iyi geçindi.
Gauguin’in sembolist etkileri olan eserlerinin ve sembolizm düşüncesinin bu
zamanlarda Bernard ile birlikte başladığını söylersek bu çok da yanlış bir görüş
olmayacaktır. İçsel hislerini ve görüşlerini resimleri aracılığıyla ifade etmek bu
sanatçıların ortak bir özelliğiydi. Emrestyonistlerin yaptığının aksine, olduğu gibi bir
doğayı ya da portreyi resmetmek onlara göre değildi. Gauguin bu sırada arkadaşı
Schuffenecker’e yazdığı mektubunda şöyle belirtti: “ Doğayı olduğu gibi kopyalama.
Sanat bir soyutlamadır. Hayallerinde bulduğun doğayı çiz.”4 Guauguin ve Bernard
bu sırada Japon sanatından, antik fresklerden ve halk sanatı gibi öğelerden
etkilenerek sembolizm adı verilen sanatı geliştirmeye başladılar.
4
Howard Greenfeld, Paul Gauguin, s.36
14
1888
The Vision after the Sermon (Jacob Wrestling with the Angel)
Vaazdan Sonra Hayal
72,2x91 cm Tuval Üzerine Yağlıboya
İskoçya Ulusal Galerisi, Edinburg
Eser İncelemesi
figürü, sanatçının doğal ve ilkel yaşama olan ilginin bir kanıtı olarak karşımıza çıkar.
Sağ tarafta da rahip olduğu düşünülen bir figürü profilden görmekteyiz. Resmin geri
planında ise İncil’de geçen, Yakup ile Melek arasındaki mücadelenin tasvirini
görüyoruz. Siyah giysisi içinde Yakup ve Mavi giysili, sarı kanatları olan bir melekle
güreş halinde, kutsal kitaptakine göre tasvir edilmektedir. Gauguin, hem ruhani
hayatı hem de gerçek hayatı bir arada resmetmiştir. Eseri çapraz şekilde bölen ağaç
gövdesi, bize bunu düşündüren en önemli simgedir. Resmin sağ üst kısmında
bulunan ruhani sahne ile sol alt kısmında bulunan gerçek figürler bu iki dünyayı
birbirinden ayıran bir ağaç. Resimdeki bir diğer zıtlık yaratan öğe ise renklerin
kullanışıdır. Zeminde kullanılan canlı kiremit rengiyle kontrast oluşturacak şekilde
kadınların giysilerinde kullanılan ve kendi içinde de aslında tezat yaratan siyah ve
beyaz renkler, resmin ustaca tasarlanmış oluşunu izleyiciye yansıtan bir durumdadır.
Emprestyonist düşünceden uzaklaşıp daha çok sembolizm etkileri altında olduğu
söylenilebilecek bu eserin, Gauguin’in sanatı için bir dönüm noktası olduğunu
söyleyebiliriz. Zaten Gauguin’in bu resimde, dış hatları belirginleştiren çizgileri
emprestyonizmden uzaklaştığının da kanıtı olarak sunulabilir. Kullanılan canlı ve
blok renklerin, yukarıda bahsedilen Japon sanatının Gauguin üzerindeki etkisi ve
hayranlığı ile bütünleştiğini söyleyebiliriz. Eserin kabul edilen perspektif kurallarına
uymayan yapısı da Gauguin’in aykırı üslubunu açıkça gözler önüne sermektedir.
Bu sırada tekrar Van Gogh ile temas kurarak ve beraber yaşama teklifini
kabul ederek Arles’e, Fransa’nın güneyindeki bu şehre gitmeye karar verdi. Bu
kararın altındaki büyük etki aslında biraz da, bu kasabanın ılımanlığı ve yaklaşan
kışın etkilerinin burada az olmasıydı. Guaguin’in hep arayış içinde olduğu o tropikal
iklim özlemini bir nebze dindirebilecek olması umuduydu. Gauguin buradaki
kadınlara, onların giyinişlerine ve hareketlerine ilgi duyuyordu. Bu kadınlar
sanatçıya antik çağ kadınlarını çağrıştırıyordu. Bu iki büyük sanatçı başta birlikte
çalışmalar yaptı ve iyi de geçindi. Arles yakınlarındaki bir antik kent olan
16
Alyscamps’da ve en çok da “en plein air” yani açık hava resimleri yaparak
zamanlarını geçirdiler. Zaman içinde kişiliklerinde tutarsızlıklar ilişkilerinin giderek
bozulmasına sebep oldu. Üslupları ile ilgili birbirleriyle girdikleri tartışmalar, kendi
doğrularına birbirlerini inandırma çabaları bu iki sanatçıyı dönülmez bir kopuşa
sürükledi. Bu tartışmalardan birinin sonunda Gauguin Arles’i terk etmeye karar verir
ve bunu duyan Van Gogh’un bu durumu kabullenemeyip bunun üzerine kulağını
kestiği bilinir. Bu olay karşısında çok büyük şaşkınlık ve korku yaşayan Gauguin
Paris’e döner.
Gauguin yazdığı kitabında Arles’e gittiği ilk zamanları şöyle anlatır:
“Ertesi gün çalışmaya koyulduk, o başladığı işe devam etti, ben yeni bir şeye
başladım. Başkalarının zahmetsizce fırçalarının ucunda buluverdikleri zihinsel
kolaylığa sahip olmadığımı belirtmeliyim.
…
Resmini beğenmiyorum, ama adamı beğeniyorum. Ne kadar güvenli, ne kadar
serinkanlı. Ben ne kadar kararsız ne kadar tedirginim. Nereye gitsem bir kuluçka
dönemine ihtiyaç duyuyorum, bitkilerin ve ağaçların özünü anlayabileyim, kısacası
asla anlaşılmak ya da kendini vermek istemeyen doğayı öğrenebileyim diye.” 5
5
Paul Gauguin, Mahrem Günlük, s. 21
17
1888
Van Gogh Painting Sunflowers (Günebakanların Resmini Yapan Van Gogh)
73x92 cm, Tuval üzerine yağlıboya
Van Gogh Müzesi, Amsterdam, Hollanda
Eser İncelemesi
Paul Gauguin ile Van Gogh birlikte yaşadıkları süre boyunca şüphesiz ki
sanatsal olarak büyük bir derinlik yakalamışlardır. Bu büyük sanatçıların zaman
zaman yaşadıkları tartışmalar ve kişilik çatışmaları göz önüne alındığında, yukarıda
bahsedilen ve herkesçe bilinen Van Gogh’un kulağını kestiği olay konusunda
Gauguin detaylı şekilde şöyle yazmıştır:
“ Portresini yapma fikri aklıma, o çok sevdiği peyzajını, sabanları çalışırken
geldi. Portre tamamlandığında bana; bu kesinlikle ben ama delirmiş halim; dedi.
18
O akşam kafeye gitmiştik. Hafif bir absent istedi. Sonra dolu kadehini kafama
fırlattı. Kafamı kurtardım ve onu sıkıca kucaklayarak kafeden çıkarıp Victor Hugo
Meydanı’ndan geçirdim. Birkaç dakika sonra, Vincent kendini yatağında buldu, bir
iki saniye içinde de sabaha dek sürecek deliksiz bir uykuya daldı.
Uyandığında bana sakin sakin; Sevgili Gauguin, hayal meyal dün akşam
sana saldırdığımı hatırlıyorum; dedi.
Cevap; Seni bütün kalbimle, içtenlikle bağışlıyorum. Fakat dünkü sahne
tekrarlanabilir. Eğer isabet almış olsaydım, kontrolümü kaybedip seni boğabilirdim.
Hadi izin ver de kardeşine yazıp döneceğimi söyleyeyim.
Tanrım, ne gündü ama!
Akşam olup da, alelacele yemeğimi yedikten sonra, tek başıma dolaşmaya
çıkmalıymışım ve çiçek açmış defne ağaçlarıyla süslü yollarda biraz hava
almalıymışım gibi geldi. Victor Hugo Meydanı’nı geçmiştim ki, arkamda tanıdık,
kısa, hızlı ve düzensiz adımlar işittim. Tam Vincent elinde açık bir usturayla üstüme
atılırken arkama döndüm. O an o kadar güçlü bir bakış fırlatmış olmalıyım ki,
Vincent durdu ve başını öne eğip eve doğru koşmaya başladı.
Bu olayda ihmalim var mı? Elindeki usturayı alıp onu sakinleştirmeye mi
çalışmalıydım? Bununla ilgili olarak epeyce vicdan muhasebesi yaptım, fakat
kendimi suçlayacak bir şey bulamadım. Bırakın isteyen bana taş atsın.
Bir çırpıda Arles’daki iyi otellerden birine gittim, saati sorup iyi bir oda
tuttum ve yattım.
O kadar dolmuştum ki, uykuya daldığımda saat sabahın üçünü bulmuştu.
Biraz uyuyup yedi buçuk sularında kalktım.
Meydana geldiğimde büyük bir kalabalıkla karşılaştım. Evimizin yakınlarında
jandarmalar dolanıyordu, bir de polis müfettişi olan melon şapkalı bir adam vardı.
İşte olup bitenler bunlar.
Van Gogh eve dönmüş ve kafasına yakın bir yerden kulağını kesmişti. Ertesi
gün aşağıdaki iki odanın zeminine yerleştirilen ıslak havlulara bakılırsa, kanı
durdurmak için epeyce uğraşmış olmalıydı. İki oda ve yattığımız odaya çıkan küçük
merdiven kan izleriyle dolmuştu.
Dışarıya çıkabilecek hale geldiğinde, kafasına bir Bask beresi takıp bereyi
iyice aşağı çekerek kadın arkadaş isteyenlerin bulabileceği o eve gitmiş, evin
19
yöneticisine titizlikle yıkayıp bir zarfa yerleştirdiği kulağını vermişti. Buyrun benden
bir hatıra, diyerek. Sonra eve koşmuş ve yatağına girip uykuya dalmıştı. Ancak
perdeleri çekip pencerenin önüne yanan bir lamba yerleştirirken acı çekmişti.”66
Bu sıkıntılı süreç sanatçı için bir süre böyle devam etti. Resimlerinin alıcı
bulamaması, ilgi çekmemesi ve dolayısıyla para kazanamıyor oluşu, onu zaman
zaman intiharı bile düşündüren bunalımların içine sürükledi. İmkan oldukça
arkadaşlarıyla görüşüp onlardan fikir ve yardım aldı.
6
Mahrem Günlük, Paul Gauguin, s. 25-26
20
1888
Otoporte – Sefiller (Self Portrait- Les Miserables)
44.5 x 50.3 cm / Tuval üzerine yağlı boya
Van Gogh Müzesi, Amsterdam, Hollanda
Eser İncelemesi
1888 tarihli eserin Gauguin’in Van Gogh’a bir armağan olarak yapıldığı
bilinir. O Dönemde Gauguin, Van Gogh ve Emile Bernard arasında birbirlerine
portrelerini göndermek üzere yapılmıştır. Resmin sağ üst köşesinde Bernard’ın bir
portresi eskiz olarak yer alır. Gauguin’in kendi portresinin resmin ön tarafında yer
aldığı ve tablonun büyük bir bölümünü kapladığı açıkça görülmektedir. Aslında
kendini ön planda ve büyük resmetmesinden çok resmin köşesinde yer alıyor oluşu,
dünyadaki anlaşılmazlığını ve yalnız kalışını temsil ediyor olabilir. Zaten sürekli
içinde olan yabani ve el değmemiş hayat özlemi, küçük ve nispeten ilkel bir
21
7
Art Book Gauguin, s. 51
22
1889
İsa Zeytin Bahçesinde ( Christ in the Garden of Olives)
72,4x91,4 cm Tuval Üzerine Yağlı Boya
Norton Sanat Müzesi, West Palm Beach, Florida
Eser İncelemesi
Gauguin’in bu eseri aslında hem dini, hem de dini olmayan anlamlar içerir.
Aslında hikaye İncil’den konu alan bir hikayedir. Çarmıha gerilmeden önceki gece
İsa Kudüs’te Zeytin Dağı’nın eteklerindeki bahçede dibinde dua eder. Gökyüzünün
açık mavi oluşu şafağın ve İsa’nın son fedakarlığının yaklaştığını işaret eder. Ön
planda İsa ve arka planda ise havarileri olduğu düşünülen belli belirsiz iki figür yer
alır.
23
Başka açıdan baktığımızda tablonun hem Van Gogh ile ilgili işaretler
taşıdığını hem de aslında Gauguin’in kendi otoportresini gördüğümüzü
söyleyebiliriz. İsa figürünün kızıl saçlı ve sakallı olması aslında bunu resmederken
Gauguin’in aklında Van Gogh’un oluşunu işaret eder. Fakat İsa olduğunu
düşündüğümüz figürün yüz hatları Gauguin’in yüz hatlarıdır. Her tablosunda biraz da
abartarak betimlediği kemikli burnundan ve düşük göz kapaklarında bu figürün
aslında Gauguin olduğunu büyük ölçüde söyleyebiliriz.
BÖLÜM II
“Papeete’de yaşam kısa sürede bir yük haline geldi. Bunun sebebi Avrupa’ydı
–silkinip üzerimden atmak istediğim Avrupa. Sömürge züppeliğinin abartıcı koşulları
altında, medeniyetimizin gelenekleri, modaları, ahlaksızlıkları ve saçmalıklarının
8
Noa Noa, Paul Gauguin, s. 17
25
Adaya gelişinden yaklaşık 1 yıl sonra yaşam koşulları sanatçı için zorlaşmaya
başladı. Getirdiği para tükenmek üzereydi. Ada yaşamak için uygun ve ucuzdu ama
Gauguin balık tutmak ve toprakla uğraşmak konusunda yerliler kadar becerili
değildi. Gauguin o zamanları şöyle tasvir ediyordu;
9
Noa Noa, Paul Gauguin, s. 18
26
1891
Çiçekli Kadın
Tuval Üzerine Yağlı boya
70x46 cm
Ny Carlsberg Glyptothek,
Kopenhag, Danimarka
28
1891
Hail Mary (Ia Orana Maria)
Meryem’e Selam
113,7x86,6 cm Tuval Üzerine Yağlıboya
Metropolitan Sanat Müzesi, New York
29
Eser İncelemesi
1891
Tahitian Woman on the Beach
Tahitili Kadınlar Plajda
69x91 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Musée d’Orsay, Paris, Fransa
Eser İncelemesi
Tahitinin günlük hayatından bir parça sunan bu tabloda iki kadın figürü
tablonun büyük çoğunluğunu kapsamaktadır. Sahilde oturan iki Tahitili kadın
resmedilmiştir. Tablo, Tahitili kadınların günlük işlerini ve Tahiti uğraşlarını yine
doğal ortamlarında konu alır. Soldaki figürün sırtı izleyiciye dönük şekilde
resmedilmiştir. Daha sonraki tablolarda da sıklıkla göreceğimiz yöresel Tahiti
pareosu içinde resmedilen soldaki figürün giydiği canlı kırmızı renk tabloya ahenk
katar. Üstündeki beyaz giysi ve kulağına taktığı beyaz çiçek bir ahenk içinde
31
1982
Spirit of the Dead Watching ( Manao Tupapau)
Ölünün Ruhu İzliyor
72,4x92,4 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Albright Knox Sanat Galerisi, Buffalo, New York
etrafın derlenip toparlanması, hem de sürekli resmettiği, bolca eskiz yapabildiği bir
modelin çevresinde olması sanatçıyı bolca çalışmaya ve mutluluğa kavuşturuyordu.
Eser İncelemesi
turuncunun zıtlıkları, onları öne çıkarır. Tahiti motiflerini ve Tahiti stili çiçeklerle
süslenmiş bu örtünün renklerindeki zıtlık, resmin temasına bu biçimde yansıtılan
küçük ve hoş bir dokunuştur. Bu mavi örtünün üstünde sarı renkle tasvir edilen
çarşaf da bu zıtlıkların içinde var olan diğer bir canlı renk olarak belirir. Resmin
genelinin koyu renklerden oluşmasını, Gauguin’in, Tehura’nın korkusunu yansıtma
isteği olabileceğini söyleyebiliriz. Karanlıkta kendisini beklerken gördüğü
Tehura’nın o anki halini çok iyi şekilde gözlemleyip, hem bu karanlığı tablosunda
akıllı şekilde kullanması, hem de renklerle zıtlık yaratıp Tahiti kültürünü de bu
şekilde de tabloya yansıtması sanatçının ustalığının, gözlem gücünün ve
yaratıcılığının bir kanıtı halindedir.
35
1892
Arearea
Neşe
75x94 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Musée d’Orsay, Paris, Fransa
Eser İncelemesi
Gauguin’in üçlü bir resim dizisi olarak yaptığı resimlerden bir tanesi olan bu
eserde genel olarak Tahiti doğası, ve geri planda da yerel Tahiti inançları konu olarak
seçilmiştir. Resimde tamamen Tahitinin doğal unsurları ve yerli halkı bulunmaktadır.
Gauguin’in Tahiti’yi resmederken kullandığı canlı renkler bu eserinde de en göz alıcı
unsurdur. Pastoral özellikler taşıyan resmin ön planında kızıl renkli bir köpek ve
hemen arkasında oturmuş şekilde resmedilen iki Tahitili kadın figürü yer almaktadır.
36
Arka fonda büyük bir heykel ya da put dikkatimizi çeker. Bunun Tahitililerin
ay tanrıçası Hina olduğu bilinmektedir. Heykelin önündeki 3 adet Tahitili kadının
duruşlarından anlayabileceğimiz üzere, heykele tapınırken, bir çeşit dans yaparken
resmedilmişlerdir.
1892
What? Are You Jealous? ( Aha Oi Feii?)
Ne? Kıskanıyor musun?
66x89 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Puşkin Müzesi, Moskova, Rusya
Eser İncelemesi
Arka fonda, sağ tarafta bir ağaç bulunur. Sol tarafta ise mavi bir deniz,
capcanlı doğa büyük ölçüde soyut şekilde tasvir edilmiştir. Gauguin’in figürleri
vurgulamak istediğini bu soyut şekillerden anlamak mümkündür. Arka plandaki
karışık doğa, canlı renklerle Tahiti doğasını yansıtır.
Önde solda oturan figürün önünde canlı kırmızı renkte bir örtü vardır. Tahitili
kadınları kullandıkları pareo olduğu düşünülebilir. Profilden resmedilen ve yan gözle
seyirciye bakıp bakmadığı tartışma konusu olan figürün başında beyaz çiçeklerden
yapılan bir taç bulunur. Tahiti kadınlarının koyu tenlerine zıtlık oluşturur şekilde
resmedilen bu taç, yine koyu tenli kadının yüzüne ışık yansımaları sunmaktadır.
Kadının yüz hatlarının çiziminden anlayabileceğimiz üzere Gauguin artık Tahitili
kadınları büyük bir ustalıkla resmetmeye başlamıştır. Figürün kıvrımlı burnu ve
dolgun dudakları büyük bir özenle çizilmiştir.
1892
When Will You Marry? ( Nafea Faa Ipoipo)
Ne Zaman Evleneceksin?
1m x 77cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Rudolph Staechelin Family Foundation, Basel, İsviçre
40
Eser İncelemesi
Tablonun merkezinde yer alan yerel kıyafetler içinde iki Tahitili kadın ana
temayı oluşturur. Yine diğer tablolarında olduğu gibi canlı renklerin ustalıkla
kullanıldığı resmin Tahiti doğasını ve canlılığını yansıttığı bellidir. Yeşil ve sarının
zeminde kullanılması, arka planda mavi tonlarıyla bir dağ yükselmesi, bölgenin renk
cümbüşü şeklindeki doğasını izleyiciye gerçeklikle sunar. Birbiriyle arka arkaya
oturan iki kadın, önceki sayfalarda incelemesi yapılan ‘Tahitili Kadınlar Plajda’
eserindekilere kıyafet ve duruş olarak kısmen benzemektedir. Arkada oturan figüre
bakacak olursak vücudunun bir kısmı görünen, açık pembe bir elbise içinde bir
Tahitili kadındır. Elbisesinin batılı tarz giysileri andırması figürler arasındaki zıtlığı
gösterir. Koyu renk teni ve keskin yüz hatları belirgin şekilde betimlenmiş,
bakışlarının resmedilme şekli dikkat çekmektedir. Ön planda oturan figür ise kırmızı
tonlarındaki yöresel giysisi, beyaz üstü ve özellikle kulağına taktığı beyaz çiçek ile
dikkat çeker. Bir eliyle destek alarak oturmuş şekilde gördüğümüz bu figürün de
arkadaki figürden zıt yöne bakan gözleri, yine büyük bir özenle, yüz hatları ve
vücudu da ışık gölge vurgularıyla resmedilmiştir. Tablonun isminin aslında bu
figürden geldiğini söylesek yanlış söylemiş olmayız. Tahitili genç kızlar, evlenme
yaşları geldiğinde kulaklarına bu beyaz çiçeklerden takarlardı. Bu figürü tabloda
diğerinden öne çıkaran özelliği işte tabloya da ismini veren bu kulağına taktığı beyaz
çiçektir.
1892
Delightful Land ( Nave Nave Fenua)
Keyifli Topraklar
71x92 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Ohara Museum of Art, Kurashiki, Japonya
Eser İncelemesi
figürüdür. Tablonun ön planında sağ tarafa yerleştirilen figür bir kayanın üzerinde
ayakta durur şekilde resmedilmiştir. Eliyle bir çiçeğe uzanmış biçimde gözleriyse sol
tarafa bakar şekilde resmedilmiştir.
Arka tarafta, gür ağaç dalları ve bitkilerden kısmen gözüktüğü şekliyle sağ
tarafa doğru bir dağ betimlemesi ve üzerinde, zirvesinden akan bir ince nehir
görülmektedir. Yerler arka fonlarda sarı ve yeşilin tonlarıyla resmedilmiş ön tarafa
figüre doğru bu sarı ve yeşillik kızıl ve turuncu tonlarla toprak bir zemin olarak
vurgulanmıştır.
Resimde yakın planda ve uzak planda olmak üzere birçok ağaç göze çarpar.
Bunlardan en büyüğü izleyicinin sol tarafında kalan iri gövdeli, bol yapraklarla tasvir
edilen ağaçtır. Hem bu ağaçta hem de Tahitili kadın figüründe Gauguin yer yer
gölgeler kullanmıştır.
1892
In Olden Times ( Mata Mua)
Eski Zamanlarda
69x91 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Thyssen Bornemisza Collection, Lugano, Castagnola, Madrid, İspanya
44
Eser İncelemesi
Gauguin’in pastoral resimlerinden biri olan tabloda, yine bir çeşit ayini,
ritüeli görmekteyiz. Ay Tanrıçası Hina heykeli ve etrafında ibadet eden figürler
gözümüze çarpıyor.
Resmin arka planına bakacak olursak, bu olay dağlarla çevrili bir bölgede
gerçekleşiyor. Açık renk gökyüzü, mavi tonlarıyla resmedilmiş dağları daha da ön
plana çıkarıyor. Dağların hemen ön tarafında başlayan Tahiti’nin yemyeşil doğasını
Gauguin yine izleyiciye ustalıkla sunuyor. Yeşil ve sarının birçok tonunu bir arada
kullanarak bu zengin bitki örtüsünü, büyük palmiye ağaçlarını seyirciye tanıtıyor.
Sağ arka tarafta yeşilliklerin arasından kısmen görünen bir kulübe ve ona giden
küçük bir patika yol bulunuyor.
Resmin ön planında sağ tarafa doğru yerde oturan iki kadın figürü yeşilliğin
üzerinde, beyaz giysiler içinde tasvir edilmiş. Etraflarında da çeşitli çiçekler ustaca
resmin içine yerleştirilmiş. Bu Tahitili kadınlardan soldaki bir vivo çalarken tasvir
ediliyor. Sağda oturan kadın ise başı hafifçe öne eğik, bağdaş kurmuş şekilde
yanındaki kadını dinliyor. Böylece aslında bu kadınların da arkadaki ritüele bir
şekilde dahil olup eşlik ettiklerini gösteriyor.
Gauguin’in ilkelliğe olan özlemi, burada da bir şekilde karşımıza çıkıyor. Ada
yaşantısında, kendi başına adanın iç kesimlerine, derinliklerine yaptığı yolculuklarda
gördükleri ve el değmemiş bu doğayı bu resminde olduğu gibi birçoğunda sık sık
kullanıyor.
45
1892
Her Name is Vairaumati ( Vairaumati Tei Oa)
Adı Vairaumati
61x83 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Pushkin State Museum of Fine Arts, Moskova, Rusya
46
Eser İncelemesi
Gauguin’in ilkellik ve mitoloji ile ilgili merakı özellikle Tahitili’lerin
inançları ve tanrıları ile ilgili olanlar, sanatçının büyük ilham kaynağı olmuştur.
Tahitililerce anlatılan mitolojik hikayeler sanatçının hep ilgisini çekmiştir.
Resmin en arka planında gür bitki örtüsü dikkat çeker. Pastel renkler
kullanılarak betimlenen doğa ve resmin sol tarafına yerleştirilmiş bir kulübe bulunur.
Maviyle betimlenmiş dağlar ve sarı palmiyeler arka plana canlılık ve zıtlıkların
oluşturduğu ahengi başarılı şekilde vermektedir.
47
1893
Tehamana Has Many Parents ( Merahi Mutua No Tehamana)
Tehamana’nın Birçok Atası Var
75x53 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
The Art Institute of Chicago, United States
48
Eser İncelemesi
1894
Day of the Gods (Mahana No Atua)
Tanrıların Günü
66x108 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
The Art Institute of Chicago, United States
Eser İncelemesi
En arka planda sanatçının birçok resminde karşımıza çıkan, mavi renkle tasvir
edilmiş dağları görebiliriz. Açık mavi ve parlak gökyüzü beyaz küçük bulutlar ve
yine mavinin tonları kullanılarak resmedilmiş, beyaz köpük dalgalarla betimlenmiş
bir okyanus. Sağ arka tarafta, sarı tonlarında bir kumsal ve üzerinde belli belirsiz,
günlük işlerini yaptıklarını düşündüren ya da plajda zaman geçirdiklerini
söyleyebileceğimiz insanlar görebiliriz. Bir kayık, Uzakta beliren birkaç palmiye
ağacı, bir küçük kulübe ve atın üstünde bir figür, arka fonda resme eşlik eder. Yani
kendi içinde tabloyu bölerek bakıp incelediğimizde bu arka fon bize Tahiti’nin
günlük yaşamını ve doğasını sunmaktadır.
Resmin orta kısmında göze çarpan ilk figür bir tanrı heykelidir. Heykel
resmin diğer bütün öğelerine göre daha büyük ve yukarıda bir büyük kayanın
üzerinde resmedilmiştir. Gauguin’in bunu kurgusal olarak betimlediğini söylemek
yanlış olmaz. Bu gösterişli heykelin etrafında Tahitili olduklarını ten renklerinden ve
yöresel kıyafetlerinden anladığımız figürler çeşitli şekillerde resmedilmişlerdir.
Heykelin sağ tarafında iki adet kırmızı pareolu kadın figür bir çeşit tapınma dansı
olabileceğini düşündüren şekilde betimlenmiştir. Burada heykelin hemen arkasında
daha küçük şekilde ve beyaz kıyafetler içinde resmedilmiş figürler görüyoruz. Sağ
taraftaki figürlerden birinin kucağında bir figür taşıdığını belli belirsiz görebiliyoruz.
Bunun tanrıdan şifa bekleyen bir Tahitili olduğunu söyleyebiliriz. Heykelin hemen
solunda yer alan figürün elinde ise vivo olduğunu anlayabileceğimiz, yöresel bir flüt
çalarken tasvir edildiğini açıkça görmekteyiz. Bir çeşit dini müzik ya da bir tür ilahi
çaldığını düşünebiliriz. Heykelin solunda, ona doğru arka arkaya yürürken
betimlenen, beyaz pareoları içinde iki Tahitili kadın elleriyle başlarının üzerinde
içinde yiyecek olabileceğini düşündüğümüz büyükçe bir obje taşımaktadırlar.
Tanrıya olan adaklarını getirirken gördüğümüz figürler, resmin bu orta kısmının
ahengini soldaki figürlerle birlikte dengelemiş şekilde betimlenmiştirler. Heykelin
bulunduğu kayanın hemen önünde oturur vaziyette bir köpek resmedilmiştir. Bir
çeşit koruyucu olabileceğini söylemek yanlış olmaz. Tablonun bu orta kısmının bize
kısmen ölümü ve ölümden sonrasını anlatmaya çalıştığını söyleyebiliriz.
51
1894
Sacred Spring Sweet Dreams (Nave Nave Moe)
Kutsal Bahar Tatlı Rüyalar
73x98 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Hermitage Museum, St Petersburg, Rusya
Eser İncelemesi
Bu iki kadın figürünün hemen arkasında sağ tarafa doğru çizilmiş, nehrin
kenarın duran iki Tahitili kadın figürü daha var. Ayaktaki figürün nehirden yeni çıkıp
yeni giyiniyor gibi bir duruşu olduğunu söyleyebiliriz. Nehrin kenarında oturan figür
ise bize çok tanıdık geliyor. “Ne? Kıskanıyor musun?” isimli tablodaki ana figürün
duruşu burada da aynı şekilde betimlenmiş. Bu eserdeki figür diğer tablodan farklı
olarak nü şeklinde resmedilmiştir.
Resmin en sağ arka tarafında ise yine diğer resimlerde gördüğümüz tanrı
heykelleri bu sefer iki tane olmak üzere yan yana resmedilmiş. Karşısında bir çeşit
ritüeli gerçekleştirdiği düşünülen 4 adet Tahitili kadın bulunuyor. Bu ritüelin
benzerini de “Tanrıların Günü” isimli tabloda görmüştük. Tablonun ön ve orta
planından bu arka planını ayırırcasına, heykellerle aralarına yine büyük kayalar
resmedilmiş. Buradan belki de sanatçının ibadet etmek ve ritüelleri gerçekleştirmek
için bu tanrı heykellerine biraz daha özel bir alan yaratıyormuşçasına bir betimleme
yaptığını söyleyebiliriz.
54
1896
Why Are You Angry? ( No Te Aha Oe Riri)
Neden Kızgınsın?
95x130 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Art Institute of Chicago, United States
Eser İncelemesi
Resmin tüm arka planını kaplayan büyük kulübe ve etrafında palmiyeler geri
planda göze çarpıyor. Bu beyaz kulübenin kapısında yaşlıca olduğu söylenilebilecek
bir kadın oturuyor.
Resmin sağ arka tarafından kulübeye doğru iki Tahitili kadın geliyor. Sol
tarafta ise diğer kulübeler silik olarak karşımıza çıkmaktadır. Kulübenin önündeki
kalın gövdeli ağaç resme farklı bir dinamik katıyor.
1896
Delicious Day ( Nave Nave Mahana)
Keyifli gün
95x130 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Musée des Beaux Arts de Lyon, Fransa
Eser İncelemesi
Tablo genel olarak Tahiti kadınlarının bir araya gelip yiyecek toplamaya
gittikleri bir sahneden esinleniyor. Tahitili kadınları resmetmeyi zaten çok seven
sanatçı bu resminde genel olarak dingin fakat oturan figürleri de göz önüne alarak,
bir bakıma onları birçok halleriyle resmetmiştir.
58
1896
Nativity / Son of God ( Te Tamari No Atua)
Tanrının Oğlu
96x131 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Neue Pinakothek, Münih, Almanya
Eser İncelemesi
simgeden anlayacağımız üzere bu aslında İsa’nın doğumunu temsil eden bir resimdir.
Gauguin’in bunu nasıl Tahiti kültürüne uyguladığını inceleyelim;
Pahura’nın başının hizasında biraz daha geride orta planda iki tane figür
görmekteyiz. Pahura’ya yakın olup oturur vaziyette gördüğümüz figürün elinde bir
bebek görmekteyiz. Gauguin ve Pahura’nın bebeği, Tanrı’nın oğlu şeklinde
betimlenerek izleyiciye sunulmuştur. Bu imge bizde Gauguin’in kendisini, sanatın
bir tanrısı gibi görüp görmediği sorusunu uyandırır. Yatağın baş tarafında bulunan
ahşap bir kolon daha görüyoruz. Ayak ucundaki oymalı sütundan farklı olarak
burada, yerel simgelerin kullanıldığını düşündüren renkli çizimler bulunur. Bebeği
kucağında tutan bu figürün hemen arkasında yer alan bir diğer figür dikkatli
bakıldığında kanatları olduğunu görebileceğimiz bir melektir. Tabi yine batılı
kültürden farklı biçimde, Tahitili bir kadın olarak esmer tenli şekilde resmedilmiştir.
Resmin en arka planında klasik batılı doğum sahnesinde yer alan hayvanları
görmekteyiz. Doğum sahnesinin olmazsa olmazı bu hayvanlar, resmin ön planına
nazaran daha karanlık şekilde resmedilmiştirler.
60
1896
The King’s Wife ( Te Arii Vahine)
Kral’ın Karısı
97x130 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Pushkin State Museum of Fine Arts, Moskova, Rusya
Eser İncelemesi
Gauguin’in bu resminde yine batı sanatından aldığı bazı dini konuları Tahiti
sanatına uyarladığını görmekteyiz. Aslında bu eserde birçok eleştirmene göre
Monet’nin Olimpia isimli tablosuyla benzerlik taşıyan bir figür söz konusudur.
Ön planda çıplak şekilde uzanmış bir Tahitili kadın vardır. Yeşil bir zeminin
üzerinde uzanan kadın mahrem yerlerini bir koluyla ve elinde tuttuğu kumaş ile
62
kapatmıştır. Bu da Olimpia ile bir benzerlik gösterir. Diğer elinde bir çeşit yöresel
yelpaze olduğu düşünülen obje bulunur. Uzanmış halde duran bu figürün önünde
meyveler, canlı renkleriyle yeşilin tonunu seyirciye daha güzel göstermektedir.
Figürün arka kısmında yer alan büyük bir ağaç, bir bilgelik tasviri olarak batı
sanatından alınmış olarak düşünülebilir. Hemen arkasında yer alan köpek koruyucu
bir görev olarak bu resimde betimlenmiştir. Ağacın gövdesinden yukarıya doğru
dikkatli şekilde baktıkça bir yılan görürüz. Bu yılan, Adem ve Havva’da kullanıldığı
şekliyle karşımıza çıkar. Ağacın yaprakları arasından zorlukla seçilen birbiriyle
konuştuğu ya da tartıştığı düşünülen 2 figür daha dikkatimizi çeker.
1897
Nevermore
Bir Daha Asla
60x116cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Courtauld Institute of Art, Londra, Birleşik Krallık
Eser İncelemesi
Tablonun sağ arka planında, kapının önünde iki adet figür yer alır. Birinin
sırtı tamamen odaya dönük, diğerinin yüzü odaya dönük fakat yarısını görebildiğimiz
şekilde betimlenmiştir. Bu kişilerin duruşundan ve izleyiciye dönük olan figürün yüz
ifadesinin tasvirinden anlaşılacağı üzere, birbirlerine bir şeyler fısıldıyor şeklinde
resmedilmişlerdir.
65
1897
Where Do We Come From? Who Are We? Where Are We Going?
Nereden Geliyoruz? Biz Kimiz? Nereye Gidiyoruz?
141x356 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Museum of Arts, Boston, USA
Eser İncelemesi
diğer Tahiti resimlerinden bu resmi ayıran nokta arada göreceğimiz beyaz tenli insan
figürleri olacaktır. Figürlerin duruşlarının yanı sıra hemen hemen hepsinin ayrı bir
duygu durumu içinde oldukları aşikardır. Figürler bazen dalgın, bazen umursamaz,
bazen üzgün, bazen de düşünceli şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Resimlerinde
hayvan figürlerini kullanmayı sevdiğini bildiğimiz sanatçı bu resminde de
hayvanlara, elbette ki anlamlar yükleyerek yine onları tasvir etmiştir.
Bu tabloyu diğerlerinden ayıran bir diğer özellik ise sağdan sola doğru
okunmasıdır. “Where Do We Come From?” yani “Nereden Geliyoruz?” sorusunun
yanıtını almak için tablonun sağ tarafını inceleyerek başlamak doğru olacaktır. Zira
solda altta yatarken gördüğümüz bebek figürü bu sorunun bir çeşit kaynağını
oluşturmaktadır. Bu bebek figürü hayatın başlangıcının bir simgesi olarak tabloda yer
alıyor. Hemen yanında oturmuş şekilde 3 adet kadın figürü gözümüze çarpıyor. İkisi
seyirciye dönük şekilde yerleştirilmiş, diğerinin ise sırtı dönük, omuzunun üzerinden
mahcubiyetle bakıyor şekilde betimlenmiştir. Bu arkası dönük figürün ten renginden
bir Tahitili kadın olduğunu anlamak zor olmuyor. Yüzü bize dönük diğer iki figürün
ten rengi ise, arkası dönük olana nazaran daha açık şekilde resmedilmiş. İkisinin de
elleri çenesinde olacak şekilde resmedilmiştir. Hemen onların arka kısmında ayakta
duran, iki adet uzun elbiseli figür yer alır. Bilge insanlar şeklinde betimlenen
kadınlar yaşamsal varoluş hakkında birbirleriyle naif bir sohbet içinde gibi
resmedilmişlerdir. Hemen onların yan tarafında ise sırtı izleyiciye dönük oturmuş
67
şekilde ve çıplak biçimde resmedilen bir kadın bulunur. Bir eliyle saçlarını
düzeltirken gördüğümüz yine açık tenli şekilde resmedilen kadın, bir yandan da uzun
elbiseler içindeki diğer iki kadını dinler gibi görünmektedir. Bebek figürünün biraz
arka tarafında ise oturmuş şekilde bir siyah köpek bulunur. Bu köpeği belki bir
koruyucu ya da insanoğlunun sadık bir dostu olarak anlamlandırmamız doğru
olabilir.
Detay
Tablonun, ismi “Who Are We?” yani “Biz Kimiz?” olan orta kısmını
incelemeye başlarken, hem tüm eserde, hem de bu kısmında dikkat çeken figür ile
başlamak doğru olacaktır. Aslında erkek gibi betimlenmiş, açık ten renkli bir figür
ağaçtan bir meyve koparırken görülüyor. Gauguin’in bu erkeksi figürünün, bu
şekilde betimlenmiş olmasına rağmen aslında Havva olduğunu ve ağaçtan elma
koparırken resmedildiğini söylemek yanlış olmaz. Yaşamın bu yetişkinlik çağını
temsil eden, tablonun orta kısmında sanatçı, günahları ve hataları, insana özgü şeyler
olarak izleyiciye sunmak istiyor. Utanç ve günah gibi duygular, bu tablonun en ön
planında, insana özgü durumlar olarak karşımıza çıkıyor. Bu figürün hemen ön sol
tarafında yerde oturmuş şekilde, yanında iki tane beyaz kedi olan çocuk figürü de
68
meyve yerken görülüyor. Hemen gerisinde ise bir siyah keçi oturmuş şekilde
resmedilmiştir. Bu çocuk ve etrafındaki hayvanlar, aslında herkesin içinde bir parça
var olan masumiyeti ve dürüstlüğü sembolize ediliyor. Etrafındaki hayvanlar doğanın
canlılığını, onlarda bile bir çocuk masumiyetine olan bağlılık betimleniyor.
ruhlarının ve yaptıkları ayinlerin bir yöneticisi olarak karşımıza çıkar. Aynı zamanda,
Tahililerin inandıkları biçimde resmedilmesine rağmen aslında, kökenin ve kaderin
üzerinden insanlığa bir vurgu yapar. Sol alt köşede oturan iki figür göze çarpar. Birisi
daha genç diğeri ise beyaz saçlarından anlayacağımız üzere yaşlı bir kadınlar. Sol
taraftaki yaşlı figür bu hayatın sonunu, ölümü, temsil eder. Gözleri tablonun sağ
tarafına bakıyor gibi resmedilmiştir. Bu bakış, belki de bütün bir geçmişine, üzgün
gözlerle hayatında geri bıraktıklarına bakışının resmedir. Elleri başının iki yanında
olacak şekilde resmedilmiştir. Bu duruş insanlığın belki yaptıkları belki de
yapamadıkları için bir pişmanlık ifadesi olarak söylenebilir. Yanındaki genç figür
ise, sanki yaşlı kadını dinlercesine ona doğru eğilerek oturmuş şekilde tasvir
edilmiştir. Yaşlı kadının ayaklarının önünde beyaz renkte, ördeğe benzeyen bir
hayvan vardır. Hayvanın pençeleriyle bir kertenkele tuttuğu görünür. Bu aslında,
seyirciye anlatılmak istenen sembolik ifadelerden biridir. Tüm sözlerin ve kibirin
gereksiz ve boşa olduğunu, sonunda her şekilde dünya yüzeyindeki her şeyin öleceği
gerçeğini karşımıza koyar.
70
Eser No: 1
1891
Young Man with a Flower Behind His Ear
Kulağının Arkasında Çiçekle Genç Adam
45x33 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Özel Koleksiyon
72
Eser No: 2
1891
The Loss of Virginity (Awekining of Spring)
Bekaretin Kayboluşu ( Baharın Uyanışı)
89x102cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Chrysler Museum of Art, ABD
73
Eser No: 3
1891
The Little Valley
Küçük Vadi
Tuval Üzerine Yağlıboya
Özel Koleksiyon
74
Eser No: 4
1891
The Lemon Picker
Limon Toplayıcısı
Tuval Üzerine Yağlıboya
Özel Koleksiyon
75
Eser No: 5
1891
The Fisherwomen of Tahiti
Tahiti’nin Balıkçı Kadınları
71x90cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
National Gallery, Berlin, Almanya
76
Eser No: 6
1891
Road in Tahiti
Tahiti’deki Yol
Tuval Üzerine Yağlıboya
Minneapolis Institute of Arts, Minnesota, ABD
77
Eser No: 7
1891
Landscape with Black Pigs and Crouching Tahitian
Siyah Domuzlarla Manzara ve Oturmuş Tahitili
37x27 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Özel Koleksiyon
78
Eser No: 8
1891
Barbarous Tales
Barbar Masalları
130x91cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Museum Folkwang, Essen, Almanya
79
Eser No: 9
1891
Faaturuma (Melancholic)
Melankoli
94x68 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Nelson Atkins Museum of Art, Kansas, ABD
80
Eser No: 10
1891
Under the Pandanus ( I Raro te Oviri)
Pandanusların Altında
67x90 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Dallas Museum of Arts, Texas, ABD
81
Eser No: 11
1891
Tahitian Women with Flower (Vahine no te Tiare)
Çiçekli Kadın
70x46cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Ny Carlsberg Glyptothek, Kopenhag, Danimarka
82
Eser No: 12
1891
A Man with the Axe
Baltalı Adam
70x92cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Özel Koleksiyon
83
Eser No: 13
1891
In the Vanilla Grove, Man and Horse
Vanilya Korusunda Adam ve At
73x92 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Solomon R. Guggenheim Museum, New York, ABD
84
Eser No: 14
1891
Tahitian Landscape
Tahiti Manzarası
68x92cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Minneapolis Institute of Arts, Minnesota, ABD
85
Eser No: 15
1891
Haere Mai
72x91 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Solomon R. Guggenheim Museum, Newyork, ABD
86
Eser No: 16
1891
Tahitian Women on the Beach
Plajda Tahitili Kadınlar
69x91cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Musée d’Orsay, Paris, Fransa
87
Eser No: 17
1891
The Black Pigs
Siyah Domuzlar
72x91 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Museum of Fine Arts, Budapest, Macaristan
88
Eser No: 18
1891
Still Life with Mangoes
Mangolar ile Natürmort
30x47cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
National Gallery, London, UK
89
Eser No: 19
1891
The Brooding Woman (Te Vahine Fa’aturama)
Düşünceli Kadın
68x91 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Worcester Art Museum, UK
90
Eser No: 20
1891
The Fire Dance ( Upa Upa)
Ateş Dansı
72x92 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
The Israel Museum, Jerusalem, İsrail
91
Eser No: 21
1891
Conversation ( Les Parau Parau)
Dialog
70x90 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Hermitage Museum, St Petersburg, Rusya
92
Eser No: 22
1891
Hail Mary (Ia Orana Maria)
Selam Sana Meryem Ana
88x114, Tuval Üzerine Yağlıboya
Metropolitan Museum of Art, New York, ABD
93
Eser No: 23
1892
The Royal End ( Arii Matamoe)
Kutsal Son
48x75cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
J. Paul Getty Museum, Los Angeles, ABD
94
Eser No: 24
1892
When Will You Marry? ( Nafea Faa ipoipo)
Ne Zaman Evleneceksin?
77x105cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Rudolph Staechelin Family Foundation, Basel, İsviçre
95
Eser No: 25
1892
Whispered Worlds ( Parau Parau)
Fısıldayan Sözcükler
77x96 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Yale University Art Gallery, Connecticut, ABD
96
Eser No: 26
1892
Where Are You Going?
Nereye Gidiyorsun?
69x96 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Staats Galery, Stuttgard, Almanya
97
Eser No: 27
1892
We Shall Not Go To The Market Today (Ta Matete)
Bugün Pazara Gitmiyoruz
73x92 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Kunst Museum, Basel, İsviçre
98
Eser No: 28
1892
Late Afternoon ( Taperaa Mahana)
Geç Öğleden Sonra
73x97 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Hermitage Museum, St Petersburg, Rusya
99
Eser No: 29
1892
Tahitian Eve
Tahitili Havva
32x40 cm, Kağıt Üzerine Suluboya
Musée de Peinture et de Sculpture, Grenoble, Fransa
100
Eser No: 30
1892
Landscape with Peacocks ( Matamoe)
Tavuskuşlarıyla Manzara
86x115 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Pushkin Museum, Moskova, Rusya
101
Eser No: 31
1892
The Sacred Mountain ( Parahi Te Marae)
Kutsal Dağ
69x89 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Philadelphia Museum of Art, Philadelphia, ABD
102
Eser No: 32
1892
Woman With Mango ( Vahine No Te Vi)
Mangolu Kadın
44x72 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Baltimore Museum of Arts, Baltimore, ABD
103
Eser No: 33
1892
Words of The Devil ( Parau Na Te Varua İno)
Şeytanın Sözleri
68x91 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
National Gallery of Art, Washington, ABD
104
Eser No: 34
1892
Delightful Land ( Te Nave Nave Fenua)
Keyifli Topraklar
72x91 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Ohara Museum of Art, Kurashiki, Japonya
105
Eser No: 35
1892
The Spirit of the Dead Watching ( Manau Tupapau)
Ölülerin Ruhu İzliyor
72,4x92,4 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Albright Knox Art Gallery, Buffalo, New York
106
Eser No: 36
1892
Siesta
Öğle Uykusu
86x113 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Özel Koleksiyon
107
Eser No: 37
1892
Tahitian Women Bathing
Yıkanan Tahitili Kadılar
89x111 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Metropolitan Museum of Art, New York, ABD
108
Eser No: 38
1893
Self Portrait With The Idol
İdol ile Otoportre
32x43 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
McNay Art Museum, San Antonio, Teksas, ABD
109
Eser No: 39
1893
Mysterious Water
Gizemli Su
75x99 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Özel Koleksiyon
110
Eser No: 40
1893
Annah the Javanese
Javanahlı Annah
81x116 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Özel Koleksiyon
111
Eser No: 41
1893
Tehamana Has Many Parents ( Merahi Mutua No Tehamana)
Tehamana’nın Birçok Atası Var
53x75 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
The Art Institute of Chicago, Chicago, ABD
112
Eser No: 42
1893
Moon and the Earth ( Hina Te Fatau)
Ay ve Dünya
61x112 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Museum of Modern Art, Newyork, ABD
113
Eser No: 43
1893
Self Portrait with Hat
Şapkalı Otoportre
38x46cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Musée d’Orsay, Paris, Fransa
114
Eser No: 44
1893
Tahitian Woman Near River
Nehir Kenarındaki Tahitili Kadın
Tuval Üzerine Yağlıboya
Özel Koleksiyon
115
Eser No: 45
1893
The Moment of Truth II
Gerçeğin Anı II
32x54cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Ateneum, Helsinki, Finlandiy
116
Eser No: 46
1894
Sel Portrait With Palette
Paletli Oto Portre
73x92cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Özel Koleksiyon
117
Eser No: 47
1894
Hut Under the Coconut Palms
Hindistan Cevizi Ağaçlarının Altında Kulübe
23x31cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Musée d’Orsay, Paris, Fransa
118
Eser No: 48
1894
Day of The Gods ( Mahana No Atua)
Tanrıların Günü
66x108cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
The Art Institute of Chicago, ABD
119
Eser No: 49
1894
Sacred Spring Sweet Dreams ( Nave Nave Moe )
Kutsal Bahar Tatlı Rüyalar
73x98cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Hermitage Museum, St Petersburg, Rusya
120
Eser No: 50
1894
Tahitian Woman
Tahitili Kadın
49x54cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Brooklyn Museum, Newyork, ABD
121
Eser No: 51
1894
The Cellist
Cellist
Tuval Üzerine Yağlıboya
Baltimore Museum of Art, Baltimore, ABD
122
Eser No: 52
1894
Young Christian Girl
Hrıstiyan Genç Kız
46x65cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Clarke Art Institute, Williamstown, ABD
123
Eser No: 53
1894
Portrait of a Mother
Annenin Portresi
33x41cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Staats Galerie, Stuttgard, Almanya
124
Eser No: 54
1894
A Breton Landscape ( David’s Mill)
Breton Manzarası ( David’in Değirmeni)
73x92cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Musée d’Orsay, Paris, Fransa
125
Eser No: 55
1894
Farm in Brittany
Breton’da Çiftlik
73x92cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Özel Koleksiyon
126
Eser No: 56
1896
A Canoe ( Tahitian Family)
Kano ( Tahitili Aile)
96x130cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Hermitage Museum, St Petersburg, Rusya
127
Eser No: 57
1896
Baby ( Nativity of Tahitian Christ)
Bebek ( Tahitili İsa’nın Doğumu)
66x75cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Hermitage Museum, St Petersburg, Rusya
128
Eser No: 58
1896
Tahitians İn a Room (Eiaha Opia)
Bir Odada Tahitili’ler
65x75cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Pushkin Museum, Moskova, Rusya
129
Eser No: 59
1896
Nativity
Doğum
96x131cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Neue Pina Kothek, Münih, Almanya
130
Eser No: 60
1896
Scene From Tahitian Life
Tahiti Hayatından Sahne
89x124cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Hermitage Museum, St Petersburg, Rusya
131
Eser No: 61
1896
Delicious Day ( Nave Nave Mahana)
Keyifli Gün
95x130 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Musée des Beaux Arts de Lyon, Fransa
132
Eser No: 62
1896
Three Tahitian Women
Üç Tahitili Kadın
24x42cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Metropolitan Museum of Art, Newyork, ABD
133
Eser No: 63
1897
Landscape with Three Goats
Üç Keçili Manzara
73x97 cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Hermitage Museum, St Petersburg, Rusya
134
Eser No: 64
1897
Nevermore
Bir Daha Asla
60x116cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Courtauld Institute of Art, Londra, UK
135
Eser No: 65
1897
Tahitian Man With His Arms Raised
Kolları Yukarıda Tahitili Adam
72x92cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Özel Koleksiyon
136
Eser No: 66
1897
Where Do We Come From? Who Are We? Where Are We Going?
Nereden Geliyoruz? Biz Kimiz? Nereye Gidiyoruz?
141x356cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Museum of Fine Arts, Boston, ABD
137
Eser No: 67
1898
Delectable Waters
Nefis Sular
74x95cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Özel Koleksiyon
138
Eser No: 68
1898
The White Horse
Beyaz At
91x140cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Musée d’Orsay, Paris, Fransa
139
Eser No: 69
1899
Maternity ( Three Women on the Seashore)
Annelik ( Sahilde Üç Kadın)
72x94cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Hermitage Museum, St Petersburg, Rusya
140
Eser No: 70
1899
The Month of Maria ( Te Avae No Maria)
Maria’nın Ayı
73x97cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Hermitage Museum, St Petersburg, Rusya
141
Eser No: 71
1899
The Great Buddha
Büyük Buda
95x134cm, Tuval Üzerine Yağlıboya
Pushkin Museum, Moskova, Rusya
142
SONUÇ
Paul Gauguin, Tahiti döneminde yaptıklarıyla hem bir kendini bulma çabası
yürütmüş hem de sanatını ve bu kültürü o dönemin batı dünyasına tanıtma gayesi
gütmüştür. Tahiti sürecinde yaşadığı hem bireysel hem de sanatsal zorluklar sanatçı
için asla bir engel teşkil etmemiştir. Ne koşulsa olursa olsun, sanatına devam etmiş
ve kendini aramaya devam etmiştir.
KAYNAKÇA
Art Book Gauguin Bir Renk ve Gizem Ustası, Dost Yayınevi, 2001
Brettell, Richard R., The Art of Paul Gauguin, National Gallery of Art, Washington,
2017
Gayford, Martin, The Yellow House: Van Gogh, Gauguin and Nine Turbulent Weeks
in Arles, 2006
144
Ives, Colta Feller – Stein, Susan Alyson, The Lure of The Exotic: Gauguin in New
York Collections, New York, 2002
Knapp, James F., Primitivism and The Modern, Boundary 2, 15 – 1/2, 1986/1987, s.
365-379
O’Riley, Michael Kampen, Art Beyond the West, Nwe York, 2013