You are on page 1of 180

Ottolint Brown vt onun

tn iyi arkadaşı Ba)'


Munroeyla tanışın.
Nt kadar karmaşık
olursa o�un ikisinin

Kannaşıkve föztmeyecekleri SUf


gizemli olayları dosyası yok.
fÖzmryi
seven

fOcuklar İfİll . ���6


. .
U.z�K
Jf;J©GV ·ı;;wlN
�EL.71.JJr:JiJJ/tf._

63\JZJJ!�R. .
J}!.L1'1J'/r;>.JJJ<l
{(;;(lJ.tEYVEN
,

&f,.L,}1.J3fJ�'}! Gf\
CHRIS R!DDELL +

1. Üyçocuğu -ve erru

!tirükh Brijlıtun. 'da


tlı:tUz, kıyuuıda JP.f'fO'Y.

s� İH<fMatoru, ottuü+te -ve san. Kedi,


3Wi
2.

�JaztfDY ?tw.liytni -:V


İı,..çı....IAAW
lV
l�PAIAIC


3. o� c;azemüu her paze
�çlı:iyor.
4. H� �, , �//,,;,;;,
/adwuUt. � ;I;l
;:;daK �
/tirP;Y t:MU 11a.r.
Ojla jad<Yt. �uıda da ----;?
·�� �
ODVLV
lnudardait Wf;Y f:MU 11a.r.

s. En. ;.evdqi feh:r/..eMu a� rakz. � ı.�


Çİ:{tf oUM.Muwı nedt1U de bu raktziar.bu adn�e balwt: ..�,
DaliA puu öjr
� i!liyorrtUUZ
W W W P""("t'l'K ıvı'ı
\/arı cofly
eh r,srıdcte il
OttoLine 'ın diğer 11ıaceradt:
Ottoline Okula Gidi3or

ll
Ch:f'iS
RIDDELL

O-t-toli11e
ve
Scırı Kedi
TÜRKiYE$BANKASI
KOltor Yayınları
Birinci
Bölüın
O ttoline, Karabiberlik Binası'nın yirmi

dördüncü katında yaşıyordu. Binanın


ismi aslında P. W HUFFLEDINCK
Kulesi'ydi ama biberlik gibi göründüğü için
herkes buraya Karabiberlik Binası diyordu.
0

KVÇVK V( l\IYtVOVl
ı...cıµuıc.nı
NOlV(Ç'TEKI
Sil IATAKllKTIR.

Ottoline, küçük, tüylü, yağmurdan ve saçlarının

taranmasından hiç hoşlanmayan Bay Munroeyla


birlikte 243 numaralı dairede yaşamaktaydı.

Oysa Ottoline her türlü hava koşulunu severdi

özellikle de yağmurlu havalan. Çünkü çamurlu

sulan etrafa sıçratmaya bayılırdı. Ayrıca Bay

Munroe 'nun saçlarını taramayı da çok severdi.

Bunu çok rahatlatıcı buluyordu ve özellikle de

ortada çözmesi gereken bir sorun olduğunda ya da

akıllıca bir plan yapması gerektiği zamanlarda saç

taramak onun düşünmesine yardımcı oluyordu.


Ottoline sorunları çözmeyi ve akıllıca planlar

yapmayı etrafa çamurlu suları sıçratmaktan çok

daha fazla seviyordu. Etrafta ahşılmadık ya da

üginç bir şeyler olduğunda gözlerini ve kulaklarını

açardı. Bay Munroe da aynısını yapardı.

CEÇEN !ALI SAY


MVNROE
MVTFAKTA
ROSERT İIİMLİ
8IR FAREYE
RAITLAOI.

OTTOLINE'IN NOT
DffTERİ. CÖRDVGü
!EYLERİ VE AKILLICA
PLANLARINI 8V NOT
., DEFTERİNE KARALAR.
0
Ottoline'ın annesi ve babası ilginç şeyler toplamak

için dünyayı dolaşırlardı. 243 numaralı daire

onların topladığı şeylerle tıka basa doluydu.


!V<.ME
fİNCANlARI

Annesi ve babası Ottoline büyüdüğünde yaptıkları

seyahatlere onun da katılacağına söz verdiler, ama

o zamana kadar evde kalacak ve koleksiyonlarına

göz kulak olacaktı.

Ottoline bunu çok önemsemiyordu, çünkü

Bay Munroe onu asla yalnız bırakmıyordu.

H(R. 1ÜR.D€N
(J 4İZ€MLİ
NHN€
c

bÜıftlf
ÇAl>ltır/tı Stı
Sıç.tai/>10. yeri

=* 8/oomSbtay Çift Kof/, :şte btırOSı .'


Şemsiym yamıa alMo/'
Unuth'/4..
Aynı öğleden sonra ilerleyen saatlerde, omuzuna

bir el dokunduğunda Ottoline dört musluklu

semaver koleksiyonunun tozunu alıyordu. Gelen

Bay Munroe'ydu. Gruberman Kore Tiyatrosu'nun

önündeki sokak lambasının direğinden aldığı ilanı

Ottoline'a gösteriyordu.
!OKAK LAMSA!ININ Dl�ECINDEN ALINAN İl.AN

"BLrfıM �eğt
is�t sö�Le�cttğt�e �Q��t vertr
R.u�ert Po�-'Po� Tü� lü- Kı.<.� rn�
sevgtlt s�Vıtbt o�ı.<. vo� özLectt
'BÜ�Ü� öctül
iL.rn.şiM: -gQ�Q� urettQ
L.lo�a, l)QLre 11112
sLvri. KMLt, 3. CC-ldck -g..ş.

"Ne kadar ilginç," dedi Ottoline. "Elimizde bu

ilanlardan başka var mı?"


NORVEÇ'HKI 8ATAKLIKTA
SAY MVNROE ODASINI
DÜZ.ENLİ TVTMAK
l.ORVNDA DECiLDİ, ÇVNKV
ORADAYKEN 8İR ODASI YOKTV.
YERİN ALTINDA, DİBİNDE
ÇAMVRLV SV BİRİKİNTİSİ
OLAN KVÇVK 8İR DELİKTE
YA�IYORDV.
\\.
Bay Munroe odasına gitti. Odası çok dağınıktı.

Bay Munroe geri döndüğünde Ottoline

Garip Ayakkabı koleksiyonunu düzenliyordu.

Ottoline'nın kendisine ait iki koleksiyonu

vardı. Biri çok gurur duyduğu Garip Ayakkabı

koleksiyonuydu. Ottoline ne zaman bir çift

ayakkabı satın alsa bir tekini giyer ve diğer

tekini koleksiyonuna koyardı.


.
. . ' '
.. .. '
..

. . . . .
. . .. .

.
-
- -
. .. . .
-
.
- . . .... - .. .
. · .
. .. . .

- .... : : .. .· ....
.
.
.
.. ..
. . . -
. .
.
·
.
.
.
.
.

.
·.: �::.::
. .

. ·
. .

·.: :
. .
.
.
. , ·

.
. .
.
.....
��')}l'ı.. .
.
. . - . .. . · .

' . .

Bay Munroe, Ottoline'a şehirdeki tüm sokak

lambalarının direklerinden topladığı ilanları

gösterdi.

Ottoline ilanlara uzun süre baktı.

"Bilemy
i orum," dedi, "saçlarını taramama izin

verir misin?"
Bay Munroe'nun saçlarını tararken Ottoline

ilanlara daha yakından baktı.

AKILLICA
SIR PLAN
DVlVNVR!<-EN
ottOLINE.J!T(
80Ylf ÇORVNVR

FIFI FIHTA
WIUON lANLI OLTO KOMİK·SVRAT
MVTLV·KVLAK VIX·HILBVRC ili
MCMVRTACH
O akşam Ottoline ve Bay Munroe akşam yemeği

için masaya oturdular. Ottoline peynir kızartmıştı

ve sofraya Ev Yemekleri Şirketi tarafından tarçınlı

taze tost getirilmişti.

Marison'un
Banyo
Malzemeleri Gülen
EJderha
1 000
CUif( KAT
U.M>.
.. fl�KHi
c�
GÜCüNDE AMPUL
DEGİŞTİRME ŞİRKErt
O-
------ --
.
Bany Munroe bir tas yulaf lapası yiyor ve koca bir
fincan sıcak çikolata içiyordu Bunlar onun yediği

tek yemekti.

OtTOllN!'IN A NN!!İ

MUTLU V! BABAll l!YAHAT


iÇiN V�KIARA
�lt>-Al!mDI AMA

YUVA� IİR lVRV IN!AN


TMAFINDAN
OtTOllN!'A İYİ
YATAK TOPLAYICILARI IAKILDIGINDAN
!MİNDİUt İjl!
IVllANlAUV
IN!ANlARIN
UI
...,,_
....... KAltvll.itl!liYDi.
MCHANH>-AIUIK
- Hll.MHLERI -
Yemekten sonra Ottoline Karabiberlik

Binası'nın bodrum katındaki çamaşırhaneye

indi. Birincisi, çamaşır makinelerinden

hoşlanıyordu ...
Ve ikincisi, parmak uçlarının üzerinde dikilerek
bodrum katının tavanındaki boruları dinlemeyi
seviyordu. Ottoline diğer dairelerdeki ilginç
konuşmaları bu şekilde gayet iyi duyabiliyordu.
Bay Munroe'nun bunu onaylamayacağını bildiği
için bunu ona söylemiyordu.

BİR SVRV ELMA


VAR AMA PAZ.AR
GÜNLERİ TEK
BİR ARMVT BİLE
YOK...
8V ÇAMA�IRHANEOf
KAYBOLAN VÇVNCV
CiYSiM ...

ANNE!
ÇORAPLARIMI
GÖRDÜN MÜ?
ANNE! ANNE!

Bu kibar bir davranış olmasa da, Ottoline gizlice


insanları dinlemenin sorunları çözmeye ve akıllıca
planlar yapmasına çok yardımcı olduğunu
düşünüyordu.
Ottoline bu şekilde Bayan Pasternak'ın kayıp
maymununu bal kaplı yer fıstıklarını takip ederek
bulmuştu. 36. dairedeki adam ayak parmağını
musluğa sıkıştırdığında, Ottoline itfaiyeyi aramıştı.
� O akşam Ottoline çamaşırlarını yıkarken ve her
� zamanki gibi boruları dinlerken kocaman, tüylü
bir kol çamaşır makinelerinin birinin arkasından
ortaya çıktı ve Ottoline'mn çizgili çoraplarından
birini yakaladı.
Ottoline dikkatle gölgelerin içine baktı.
Bu bir ayıydı.
"Çorapları çaldığın için kendinden
utanmalısın," dedi Ottoline.
"Diğer insanların konuşmalarını
dinlediğin için sen de kendinden
utanmalısın," dedi ayı.
"Sen kimseye
söylemezsen, ben de
söylemem," dedi
Ottoline.
J6 NVW.RALI
DAİREDEKİ
BAYAN
AOAMIN
PA!H�NAK'IN EN !EVOiGi
mımı �ÖMUK

Ikiııci
Böltrıu
JAY
>-AVı.JlO(').M.J
ILGIL(NMCDl(I
wm
lA'lfALAllNI
lOl(IT'IW
\((l(ATMA
IW!AWIAlfı.1
AlljKANLl(I
;:::�l===�;:--1
MVlJAllı.llW
VAl .
liWIWO(W
OIWMA
All!KANLl�I
VAl.

B
ay Munroe Beidermeyer koltuğunda
oturarak gazete okuyordu. Bay Munroe
çoğunlukla uyku tutmadtğında veya Norveç'teki
bataklıkla ilgili kötü bir rüya gördüğünde genelde
gazete okurdu. Gazetenin seyahat köşesindeki
tropik adalar ve güneşli kumsallarla ilgili tatil
haberlerini okumaktan hoşlanırdı.
Gazetenin bazı sayfaları Ottoline'ın dikkatini çekti.


Ottoline makas koleksiyonundan pembe bir
Balinese makası aldı ve dikkatli bir
şekilde not defterine koymak
için birkaç haber kupürü
kesti. Bay Munroe bunu
fark etmedi. Neredeyse hiç

bir öyküyü
okumaya kendini
kaptırmıştı.
OTTOLIN('IN NOT
DHTERININ 8V SAYFASINI <;ORMEK STIYORSANIZ.,
LVTHN lAYFAYI ÇEVİRİN.
l.N:.W/.N:.rnll OODJ'UW�W SİVRİ KULE'DEKİ
lIDllOO/.N:.�ll @®WWOOWOOIID/.N:.
SOYGUN POLİSİ
�oon rnnrn n�w©w w®m
ŞAŞIRTTI
Polis muhabirimizin haberi

3. CAdde'deki A,yakkabı Kurusu BinMı'ndaki


soygun polisi ş.•şırttı. Kapsamlı soruşturmalar
ve uzun •üreli araştırmalara rağmen Polis
Polis muhabirimizin haberi
Komı..,n Ronald Flaıfoor. "Çok şaşırdık,"
diye itiraf etti Soygun kurbanı Bayan
3. aıdde'deki Sivri Kule'deki
R.,chel Am•ırong, Soruşturma gazetesine
soygun polisi şaşırttı. Kapsamlı
konuş.arnayacak
soruştunnalar ve uzun süreli
k.ıdar ilzOnıülüydD
ara.ştınnalara rağmen Polis
ama verdiği yazılı
Komiseri Ronald Flatfoot,
açıklamrula.
"Çok şaşırdık," diye itiraf etii.
"Rkleyc.-cğim başka
Soygunun kurbanı Bayan
bir şey yok," dedi.
Dominica Wilson Soruşturma
Polis komiseri
gazetesine konuşamayacak kadar
halka uyanık olma
sinirliydi, ama yaptığı yanlı
çıığn•ında bulundu
açıkJamada, "Bu konuda konuş­
ve h�r 1.-ıman görev
maktan hoşlanmıyorum," dedi.
başında olduklannı
Bayan Rachcl Polis müdürü halka uyanık olma
aöyledi.
Armstrong çağrısında bulundu ve her zaman
görev başında olduklannı söyledi.

f' Bu föpd;ler :;ari;>


/;;,.. .şef,'/de tanıdı,(:
3örtlnüyorlar
:::::=-

;::::=
---
-
:;:::.. � b.ıP<a bir "'?>'·
--
::;::. gunpoli,.; �rtll Dondunna
Kalahı l)İn.'\."'nın onbeşin.:i
kannda yapılan clireık.v
hırmlıkıa çok s.\)'l(L' kt�""••-
- '-"'"""""'-"'"'--..._. li mücevher çnlındı.
-
- Kapo;ımlı sonıştıınnnlıır ve
uzun sOrt'li ar:IŞtınrnl.lar rağmen: Polis KomU..ıi
Ron.Jd F1atfoot. "Çok şaşırdık.• div<" ııirııf etti.
�·gun kurharu Bayan Plnky NCl.l&"rtı..u�r 11"\"n
ak,..un Soruşıunna gattt"'İne kon�yac;U.
katlu- ....ıonJı amayapotı yaDlı ...
� "Çok
'"*"'rurn. <kdı. Polis komiseri halka uyanık ol""'

ç.� bulundu ,,.. be.. uman göm> �nJa


oklukl:ınru söyledi.

SHHIPSIZ
*
Bana
EUCIL
HHYUHnSEUERLER araştır

Her türden
kaliteli fino köpeği
temin edilir.

Fino Köpeği Ajansı Not de./'terl/>11


No: 26 Kulak mah.
flMln feMlrdı'ğlnl
Mera/: edlyort.t/>1?
Liman yakası
Büyük Şehir 9929

')l
O akşam Smith & Smith teknisyen­ DirLOMA!I
İ{T( ıv
leri yastıkları kabarttıktan ve perde­
leri çektikten sonra Ottoline
yatağından çıktı ve Özel Kıyafetler
Gardırobu' na gitti. Ottoline Kılık
Değiştirme Ustası'ydı ve ustalığını ®
KVRNAzı.ır AiAIUÜ�
kanıtlayacak bir diploması vardı, b'?I&.'.Cet.'
Ottolintt 8rown ',,,
diplomasını Kurnazlık Akademisi
olan Sen-Kim-Sin'den almıştı.

----- -- .

.......
Ottoline hazırlandığında Bay Munroe'nun
kapısını çaldı. Kapı açıldığında,
"Saçlarının fırçalanması gerek," dedi "ama
şimdi bunun için zamanımız yok. İşte, bunu
üzerine giy." Bay Munroe'ya büyük, eski
püskü bir yağmurluk uzattı.
Bay Munroe da buna
karşılık Ottoline'a bir
şemsiye verdi.
Şehre doğru yola çıknlar.

--- -----

----.
Kısa süre sonra...
... ana yoldan ayrıldılar.
Ottoline not defterini inceledi.
Kapıdaki tabelayı okudu.

1 FİNOKÖPEGİ
AJANSI
1
ıi ili
ı
I RANDEVUSU O LM.AYAN
'1 1
�·. CTREMEZ
/ J 11
G

Bay Munroe tam zili çalmak üzereydi ki Ottoline


onu durdurdu. Zili çalmak yerine kirli camdan içeri
baktılar. İşte gördükleri ... . . .
Poker oyuncuları garip bir şekilde çok tanıdık
görünüyorlardı. Onların arkasında bir papağan

a
telefonda konuşuyordu.
"Çok üzgünüm madam, ama bu şirket politi­
kamız," diyordu papağan. "Bizim temin ettiğimiz
bir fino köpeğini kaybettiyseniz, size başka bir
köpek vermek için güvenemeyiz, öyle değil mi?
Hoşça kalın." Papağan ahizeyi kapattı.
Bunun hemen arkasından sarı bir kedi odaya
girdi.
"İyi akşamlar, çocuklar," diye mırıldadı. "İyi bir
hafta mıydı?"
Poker oyuncuları kuyruklarını salladılar.
"Mükemmel," diye mınldadı Sarı Kedi. "Bayan
Neugerbauer'den sıyrıldın demek, anlıyorum,
McMurtagh," dedi ve küçük Lancashire
teriyerinin hafifçe başına vurdu. "Haklısın, patron,"
diye hırladı köpek. "Şu parfümlü banyodan sonra
salondan tabanları yağladım ve koşmaya devam
ettim."
"İyi iş çıkardın," dedi Sarı Kedi. "Şimdi, çocuk­
lar, iş zamanı. Elinizde neler var gösterin bakalım."
Poker oyuncuları ellerindeki oyun kartlarını
masaya bıraktılar, kalemlerini aldılar ve bir
şeyler yazmaya başladılar.
"Onları bana ver, Clive ! " dedi San Kedi.
Papağan kanatlarını çırparak gagasıyla karala­
ma kağıtları aldı ve bunları San Kedi'ye getirdi.
"Mükemmel," diye mırladı San Kedi.

Aç,f
Pencere

.2��0 /
Paly<}Ç-ontln /,,,
Müeevherler
- <,,,:.f
'1"'Y a.sı Bina.sı
/ h
Penangese fino köpeği ağzında çiğnediği kağıdı
düşürdü. "Bu sabah parkta koşuyordum. Bayan
Lloyd bana bir sopa fırlattı ve hala sopayı ona
getirmemi bekliyor. Ama geri dönmeyeceğim!"
Sarı Kedi gülümsedi . "Bu bilgi
doğruysa, benim kürklü dostum,"
diye mırıldandı, "geri dönmek
zorunda kalmayacaksın!"
• •

Uçüucü
Bölüm
E
r tesi sabah Ottoline her zamankinden daha
geç uyandı. Moğol sabahlığını giyindi ve
uzun uzun esnedi, ayaklarını sürüyerek koridorda
yürüdü.
Paspasın üzerinde bir kartpostal vardı.
.-------,
.ssvc:;iLi
o,
.
Ottoline şemsıye,Yl
. ait oldugu yere koıydu ve
v

uykulu bir şek.ılde esne dı.


.
Sonra kartpostaJı KartpostaJ koleksiyonuna
koymak için odasına geri döndü.
Ottoline KartpostaJ koleksiyonunu Garip
Ayakkabı koleksiyonundan çok daha fazla
seviyordu. Bunun nedeni tüm kartpostaJların
annesinden ve babasından geliyor olmasıydı.
Ottoline kartpostalların ön yüzündeki uzak
yerlerin resimlerine bakmayı seviyordu ve
kartpostalların

lfl( onoU>-J('IN IKlı.ıct


KOUl<Jl'IONV.

arka tarafındaki mesajları da okumayı seviyordu.


Çünkü bu mesajlar sanki annesi ve babası uzakta
değillermiş gibi hissetmesini sağhyordu.
.
ıgı. kartpostailardan bazıları
işte en sevd'.., · · ·
:.;fJ<_ :E>@GU ·;p.7!N

@�fi{

KARTPO!TALLAllN All<.A
TARAFLARINDAKI ILHILEll
OKVMAK İ!TIYOR!AN!l_
LVrHN !AYFAYI ÇEVİRİN.
sev�it..i o, tı.<l'
çc� fC!Zl.ı:I ııı..<
R.Laıi� �...a
�t�ı K,e.-A
ııı::ıı.s� eö � ve rıı�ııt.
i.glo �� swı
esl:ıl......o tv\. �ı.s �
otı:ıb��"'
l-'4tfe"' b� , st...i.
""'4t... ı .ı
�tw-ııı::ı� 14 ı::ııı
stv\.ı::ıorv.-· nlıl.1'11
" �,.. ı::ıııe....ıı O. �yoWVv
M14""' ot'""'4"'
bl-lYlll::I� ��k1�""
bcı�tı:ıci�, "&111::1
st\/�t...i. ��
sıı....,....ı.1::1 orv.
�- ıs.ııbıı"'
243. "D��yt
eo...cier\.ı::ıot'. "� ���s..:_
dll st\/ei.Ltri..l �r-�b�bey\,'
AıM'.t"'·
Not: y.A.ri<.l::l�l.t
r\."' S�t'llS�...ıill 3. c�c:*ı:A.e
"' bııbıı
........,
ıs.111::1 Ml-l""'oe'""'4
l4.- e�ı::ııii.gt...cie"'
ı::ı11e-14r\.'4e
e��"'oL.
sevc.iL..i o,

l>"'-rıutQ her ı:ı


erct e
Qtor
'\/QY\ l""'l'Qr
��ı.<t...UY 'llt.
Y, l(.l'Ql l't.� 14t,.,UY
'Pt�14t,.,U .•
� � 'Pt�"'-t....Ur
l>Q�lıııl"' '(Qrct �yoWV\I _
�GtkjGtV'- O.
b.al.A ra
ıııııslıt.Qtı.
c;ew-i- cto�
ı:ı;:a.cte"' b...
rQctQ bi.r
s.lll'uı....ct�. b"'-
2.43. pı;t�
Yt
""'eıı�•'Z· t>Ort ,......s
!MRL"'­
sii.rt. oı:ıQl.A
"""-"' to'Z"'-"""­ ri�� ��V\lt\�
st�'ller
lrtolt.�İ.l:lo"""-
tıı ....t.""· "&Qbll"' �yı;ıb�bt
so_E1-
......� bi.r
�· �c:tc:te
..
Q �ı:ı•
eö....ıtt.rİ-l:IOY,
.şst-tiR-
sNei.ı.t.r\.....i.
A�"'·
rtt•"'· ıaU.R.
�etyetı<-
Not: tı:ıi. İ4 ç.ı.R.ıı ""' sııhİ.l'
ti.l"""f. cti.l'lo�s•
t>t.��
�R. fQı:ıct Ql• bi.r �l:l·
,. /( ,.
oL,... QR.
Bay Munroe odasına geldiğinde Ottoline
kartpostalı koleksiyonuna koyuyordu.
Bay Munroe'ya kartpostalı gösterdi.
Bay Munroe uzun süre kartpostala baktı, sonra
gidip Ottoline'ın saç fırçasını aldı.
"Saçlarımın taranması mı gerekiyor?" dedi Ottoline.
Bay Munroe başını sallayarak onayladı. Kendi

saçlarının taranmasından ne kadar hoşlanmıyorsa,

başka birinin saçını taramaktan da o kadar

hoşlanmazdı. Ama bunun Ottoline'ın kendisini iyi

hissetmesini sağlayacağını bily


i ordu. Bu yüzden

elinden gelenin en iyisini yaptı.


O sabahki kahvaltıda Ottoline çilekli küçük
ekmekler yedi ve elma suyu içti. Bay Munroe
yulaf lapası ve sıcak çikolatasına
el sürmedi, çünkü gazetesini okumaya dalmıştı.
"Masada okumak kabalıktır," dedi Ottoline.
Kahvaltıdan sonra birlikte Beidermeyer divanına
oturduklarında; Bay Munroe, Ottoline'a gazetede
altını kırmızı kalemle çizdiği bir şeyleri gösterdi.

ROHR1, SA'I MVNRO('NVN


'ı'VlAf lAPA!lNl ONVN 'ı'ER!Nl
Sİ1İRMİ!1İ Vl SV ONA KENDiNİ
TAMAMEN DO'IMVi
Hİ!!lTIİRİ'ı'ORDV.

-- :
OtlOLINE HER GVN !AÇ
!EKLiNi DEGlftlRMEKHN
HO!LANIRDI. !ALI GVNLERI
GENELLiKLE !AÇLARINI
ÖRER VE FiYONK
TAl<.ARDI.

IAY >-AVN�Ol'NVN
SAÇ !lK.LI ASLA
DlGll>-AllJ>I
BÜYÜK ŞEHİR SORUŞTURMACISI

HIRSIZ KEDi •

YiNE
VURDU
Polis muhabirimizin haberi

3. Caddedeki P alyaç onun Şapkası


Binası'ndan Bayan Loretta Lloyd,
"Kötü Şöhret li Kedi Hırsız"ın ağına
düşen son kurban oldu. Bayan Lloyd
çok saytda değerli mücevherini soy­
gun sırasında kaybetti ve dün akşam
Soruşnınna gazetesine konuşamayacak
kadar kızgındı. Yaptığı yazılı açıklamada
, "Çok kızgınım!" dedi. Polis Komiseri
Ronald Flatfoot, "Çok şaşırdık," diye
itiraf etti, halka uyanık olma çağrısında
bulundu ve polisin her zaman halkı
Bayan Loretta Lloyd koruyacağını söyledi.
\

"Bay Munroe," dedi Ottoline, "sanırım sizin


de Özel Kılık Değiştirme sanatını uygulama
zamanınız geldi."
H:
men sonra kapının zili çaldı. Bay Munroe
rka kapıya gitti ve kapıyı açtı.
... .. .. ..... . . . . . . · . . : .
.
. .

. . . . : .. :. : : : '_:'.·: : : - .: : . :..· -.' : :


. ·
. · . ·.
. .
·

. . . .
.
. . . .
. . ·

· . . ." . �. .
.
.l
ı
i1
\

dışarı çıktı ve Ottoline'ın omuzuna


dokundu. Büyük, eski bir yağmurluk giyinmişti.
Ottoline perdeleri kontrol ediyordu.
"Şimdi olmaz, Bay Munroe," dedi.
Bay Munroe odasına geri döndü.
Bay Munroe tekrar Ottoline'ın
omuzuna dokundu. Büyük, eski bir yağmurluk
giyinmişti ve siyah camlı bir gözlük takmıştı.
Ottoline kapı tokmağına bakıyordu.
"Şimdi olmaz,Bay Munroe," dedi.
�VNAYDIN
BAY MVNROE!

- �
--

Bay Munroe odasına geri döndü.


Bay Munroe yüksek sesle
sürdü. Büyük,eski bir yağmurluk giyinmişti,
siyah camlı gözlükler takmış ve Heligoland
İmparatoru'nun şapkası kafasındaydı.
Ottoline diş macununu kontrol ediyordu.
"Şimdi olmaz, Bay Munroe," dedi.
Bay Monroe odasına döndü ve kapıyı kapattı.
--
--

Öğle yemeğinde . ..
. . . çok az konuştular.
1 11
f
f;�
Bay Munroe büyük eski püskü bir yağmurluk
giyinmiş, siyah camL gözlükler takmış,
Heligoland İmparatoru'nun şapkasını kafasına
geçirmiş ve boynuna aşırı uzun bir atkı sarmıştı.
Ottoline çamaşırlarını denetliyordu.
"Şimdi olmaz," dedi.
Ottoline,"Şimdi olmaz," dedi.
Herkes gittiğinde, Ottoline arka kapıyı kapattı ve
arkasını döndü.
"Ş'ımd'ı, Bay Munroe," dedı,' "
ne var ?
... "

Ama Bay Munroe orada değildi.


Besinci
]öltrm

Bay Munroe
Karabiberlik
Binası'nm çatısına
çıkan yangın
merdiveninden yukarı tır­
mandı. Ara sıra durdu ve
pencerelerden dışarısını dinledi.

/�. Bay Munroe diğer dairelerden gelen
ilginç konuşmaları dinlemekten hoşlanırdı.
Onaylamayacağını bildiği için bunu Ottoline'a
söylememişti.
V( SAYAN
rA!Hl}.JAK''N
'MA'{>-.,fVNV
�ffii���j=y' D!NIZ.( DOCRV KAÇTI.

ANN(!ANN(!
CRI lİ!ÖRNMV
SVl.AMIYORVM.
ANN(!
Bay Munroe Karabiberlik Binası'nın çatısında
ayakta durdu ve uzun bir süre düşündü.
( 1
'
ı, ( 1

Yağmur yağmaya başladı. . .


Yağmur sağanak halinde yağmaya devam etti.
Yağmurun altında dikilirken Bay Munroe
soğuğu ve Norveç'teki ıslak bataklığı düşündü.
t;T
ı.:;::.& Ottoline'nın annesi ve babası, Profesör ve
Profesör Brown'm kendisini nasıl bulduklarını
ve kendileriyle birlikte Karabiberlik Binası'na
gelmesi için davet etmelerini anımsadı.
Profesör Brown güzel ve yeni yağmurluğunu
kendisine ödünç vermişti ve Profesör Bayan
Brown kendisine güneş gözlüklerini vermişti. Üçü
birlikte SS Trondheim gemisiyle eve gelmişlerdi.
Dikkatleri üzerlerine çekmemek için kendisine
Bay Munroe diye sesleniyorlardı, aslında gerçek
ismi Norveç dilinde "Küçük-Tüylü-Bataklık­
Şahsı" anlamına gelen bir şeylerdi.
İşte o zamanlarda
o doğdu,
Ottoline ve
Bay Munroe
yapışık ikiz gibilerdi.

Onu yü rüyüşe çıkarttı.

Saçlarını taramasına izin verdi.


Ona banyo yaptırmasına bile izin verdi.

Ama sadece bir kez.


.· .

. . . ..··�·· ..
::
. . .
·. . .
Ama ne yaparlarsa yapsınlar, Ottoline'ın
annesi ve babası; Bay Munroe kızlarının yanında
olduğu sürece Ottoline'ın her zaman güvende
olacağından emindiler.
111
ıl·lı,.

Yağmur dindi ve Bay Munroe yangın


merdiveninden �ağıya indi. Artık kendisini
üzgün hissetmiyordu.
Üzerindeki suların damlaması bitene kadar
paspasın üzerinde bekledi.
Yağmurdan kurtulduğu için kendisini iyi
hissediyordu. Norveç'teki bataklıktan uzakta
olduğu için kendisini iyi hissediyordu.
Karabiberlik Binası'nda
yaşadığı için kendisini iyi
hissediyordu.

En çok da Ottoline'ın en iyi arkadaşı olduğu için


kendisini iyi hissediyordu.
Bay Munroe, Ottoline'1
Beidermeyer sallanan
koltuğunda
otururken
buldu.

tAY t-.ıVWlO(
OTIOLINE NOl
oımtKLC oc yoCVN
OEFHRİNE İl M-MJ !O\.MJOA
NOlLAR OllOU'NC'l'N !AÇLAllNI
ALl\/OROV TAlAlK(N NA!ll
OINLC'NOİ(i'NI ÇOK iYi
Jill\tOlOV.

"Benden saçlarını taramamı mı rica ediyorsun?"


diye sordu Ottoline.
Bay Munroe başını sallayarak onayladı.
Tarama işini bitirdiğinde Ottoline, Bay Munroe'ya
uzun bir süre baktı. Sonra not defterine bakh.
"Zekice bir planım var," dedi.
Altıncı
Bölüm
A
ynı akşam geç saatlerde, eski deponun kapısı
çalındı.
" Kaybol," diye bağırdı Sarı Kedi. " Kapalıyız l
Sadece randevusu olanlar girebilir! "
Kapının tekrar çalınmasını zayıf bir havlama
izledi.
"Tamam, tamam," diye söylendi Sarı Kedi.
" Kuyruğunu toplamaya devam et. Geliyorum.
Geliyorum."
Sarı Kedi kapıyı açtı. Dışarıda küçük tüylü bir
köpek vardı. Küçük tüylü köpek Sarı Kedi'ye bir
kart uzattı.

'61t1o/ Ş�11nı11 II
'//eliyJOJJ !flıffJtafotli
Norveç &ıtr):lıf 'l.öfiJ.
5eceteSi

"Bataklık Köpeği, öyle mi?" dedi Sarı Kedi. "O


halde doğru yere geldin!" Kapının önünden çekil­
di ve onun içeri girmesine izin verdi.

'
"Bakın kedi içeri ne aldı," dedi Sarı Kedi.
"Çocuklar, Bimby Şişeburun II. Heligoland
İmparatoruyla tanışın. "
Poker oyuncuları oyunu bırakıp kafalarını
kaldırdılar.
"Ona Merakh ismini verebiliriz," dedi Sarı
Kedi. "Meraklı, çeteyle tanış."

...
Çete üyeleri kuyruklarını salladılar ve masada
Meraklı için yer açtılar.

"Clive ! diye seslendi San Kedi. "Çocukların


"

akşam geç saate kadar ayakta kalmadıklarından


emin ol. Yarın işimiz var."
"Patron sensin, Patron," diye ciyakladı
papağan.
"Nereden geliyorsun,
yabancı?" dedi Sivridiş
Rupe. Meraklı ona kartını
verdi. Rupe karta baktı.
"Norveç," dedi. "Norveç'te
çok ıslanabilirsin." Meraklı
başını salladı ve masaya bir
oyun kart attı. "Heligoland
İ mparatoru mu?" dedi Saldırgan
Hilburg, ağzında bir şeyler çiğniyordu.
� "Bir kez Heligoland
'bJ' İmparatoru'nu görmüştüm.
İhtişamlı bir şapkası vardı."
Meraklı başını
sallayarak onayladı
ve masaya başka bir
oyun kartı attı.
"Ağzında çiğnediğin şeye dikkat eder misin?" dedi
McMurtagh.
Meraklı başını salladı.
"Fazla konuşmuyorsun, öyle değil mi?" diye
hırladı McMurtagh. "Senin neyin var? Dilini kedi
.
.J'.?"
mı yern .
"Ona aldırma," dedi Yavru Sundance. "Sadece
canı sıkkın çünkü son sahibi onu parfümlü
banyoya soktu."
Meraklı elindeki oyun kartlarını masaya açtı.
"Full 1" diye ciyakladı Clive. "Sen kazandın!
Yatağa gitme zamanı!"
Meraklı, finoların sepetinde iyi uyuyamadı.
Sivridiş Rupe horladı, Hırlayan McMurtagh
inledi, Saldırgan Hilburg rüyasında sincapları
kovalıyordu ve Yavru Sundance felaket şekilde
yel leniyordu.

Kapı açılıp Sarı Kedi içeri süzüldüğünde tam


uyuyakalmak üzereydi.
San Kedi çantasını açh ve zümrüt bir gerdan­
lık çıkarth, sonra da gerdanlığı dikkatle döşeme
tahtasının alhna sakladı.



Hemen sonra telefon çaldı. Sarı Kedi şaşırarak
havaya sıçradı ve Clive ciyaklayarak uyandı.
"Orada tüneyip durma ! " diye hsladı Sarı Kedi.
"Telefona bak ! "
Clive ahizeyi kaldırdı.
"Fino Köpeği Ajansı, size nasıl
yardımcı olabilirim? " dedi.
"Bir fino mu? Elbette, madam.
Çok mükemmel bir seçkimiz var.
Size bir randevu vereyim mi
acaba . . . bu sabah mı? . . . Evet,
sanırım sizin için zamanı ayarlayabiliriz . . . Ne
zaman?. . . . ş·undi m .ı?. Pek'ı, sanırım. . . B'ır dakika
bana izin verebilirseniz . . . "
Tam o sırada kapı çalındı.
"Her şeyi kendimi
yapmak zorunda
mıyım?" dedi
Sarı Kedi ve sessizce
merdivenlerden
yukan çıktı.
Yedinci
Böltrru
S �
ar Kedi kapıyı �çtı. Oldukça iri k ıyım
.
bır hanımefendı kapının önündekı mer­
divenlerde duruyordu.
"Yardımcı olabilir miyim ? " dedi Sarı Kedi.
"Bayan Ursula Jansen-Smith," dedi iri kıyım
hanım görkemli bir şekilde. "Ben inanılmaz
derecede zengin, ama yalnız yaşlı bir hanımım
ve eve yanımda bir fınoyla birlikte dönmeyi arzu
ediyorum. Randevumu hemen şimdi almıştım."
Clive telefonu kapattı.
"Lütfen içeri girin, Bayan Jansen-Smith," diye
mırladı San Kedi.
"Bana Ursula diyebilirsin, " dedi hanımefendi.
--
"Gösteri zamanı!" dedi Sarı Kedi.
Fino köpekleri duvarın önünde tek sıra oldular.
Fino köpeği isimlerinin yazdığı kartları ellerinde
tutuyorlardı.

----- --
'
---
Bayan Jansen-Smith yavaşça sıranın önüne doğru
yürüdü ve finoların hepsine dikkatlice baktı.
"Şapkanızın ne kadar enfes olduğunu size
söyleyebilir miyim,Bayan Jansen-Smith ? " diye
mırladı Sarı Kedi. Pençelerini ovuşturuyordu.
"Aksesuarlarınız ne kadar sade ve çekici."

"Şapkam mı?" dedi Bayan Jansen-Smith.


"Beğendiniz mi? Danimarka İmparatoru'ndan
bir hediye. Ve diğer şeyler mi? Ah, diğerleri
çamaşırhaneden doğaçlama toparladığım şeyler.
Sadece hepsini toparlayıp bir araya getirdim ! "
Bayan Jansen-Smith son finonun önünde durdu.
"Bu hoşuma gitti," dedi.
"Mükemmel seçim," diye mırladı Sarı Kedi.
"Bimby Şişeburun il, Heligoland İmparatoru'nun
Norveç Bataklık Köpeği şeceresi vardır."
"Norveç'te çok ıslanabilirsin," dedi düşünceli
bir şekilde Bayan Jansen-Smith. "Hesabı bana
gönder. 243 numaralı daire, Karabiberlik Binası,
3. Cadde."
Bay Munroe 243 numaralı daireye döndüğünde
paspasın üzerinde bir kartpostal buldu.
Kartpostalı aldı ve Ottoline'ı görmeye gitti.
Ottoline not defterine bir şeyler yazmakla
uğraşıyordu.
Bay Munroe kartpostalı uzattı.
Ottoline, Bay Munroe'ya " Kurdelen
çözülmüş," dedi.
o'
"Çok ıslak görünüyor, öyle değil mi,
Bay Munroe?" dedi Ottoline. "Bay Munroe? .. "
I

Ama Bay Munroe çoktan derin bir


uykuya dalmıştı bile.
İMPARATOR
IAPKALARI

... notlar alıyordu.


Kapının zili çaldı. Ottoline ön kapıya gitti ve
kapıyı açtı.
"Umarım çok erken gelmemişizdir," dedi Ev
Yemekleri Şirketi'nin aşçıbaşısı.
"Hayır," dedi Ottoline. "Hazırlanacak çok şey
il
var.
GG

))

-

Kahvaltıda Ottoline krep yedi ve akçaağaç


şerbeti içti. Bay Munroe'nun önünde, notlarını
tamamlamakla meşgul olduğu için el sürmediği
yulaf lapası ve sıcak çikolata duruyordu.
"Masada bir şeyler yazmak kabalıktır," dedi
Ottoline.
Kahvaltıdan sonra Beidermeyer pufunda
otururlarken Bay Munroe, Ottoline'a notlarını
gösterdi. Ottoline notlara uzun bir süre baktı ve
sonra " İyi iş çıkardınız, Bay Munroe," dedi.

ROSERT KREPTEN
ARTAKAIJ.}.J SİR PARÇAYI
TA IYOR.
Sonra Ottoline, Bay Munroe'nun saçlarını
taradı . . .

Çok
düşünceliydi ...

ve saçlarına bir kurdele taktı.


Bay Munroe'yu alnından öptü.
" Çok cesursun," dedi. "Artık gidebilirsin,
böyle daha iyi oldu."
Bay Munroe başını sallayarak onayladı.
Ottoline, Bay Munroe gidene kadar
bekledi ve sonra Gruberman Kore Tıyatrosu'na <

gitti. Dikkatli bir şekilde katlanmış bir kağıdı açtı


ve sokak lambasının direğine ilanı yapıştırdı.

<
[ if(E iLAN J

KAYIP

Norveç, 'Sata�LL� �eğı


şeceresı
"B.ıvv.,b� ş�şeburuli\ 11, a
HtLLgola� i�paratoru ıs�ı�Le
ç,ağLrıLdLğw11da �YŞLLL� verir,
sevgLLL..saVı.�bı o � y�� özL��or
'Sula� 'Bu� uR, O�uL veri.Lece�tır
iltttştw. �t�, 'gQ�Q�jQl-\Stl-\ı-Sw.ttk, 243. DQtre,
�rQbtberttlıe -gt�s�, 3. CQdde, -g.ş.
Bay Munroe deponun kapısını çaldı.

"Selam, Meraklı," dedi Sarı Kedi. "Çok hızlı


il
çal ışıyorsu n.
TAµIR
EOiLµil
KELmK
TOPLWAACI

KACITIA NE OLOVCVNV
�ÖRMEK İfrİYORIANll.
LVtHN !AYFAYI ÇfVİlİN

Çete toplandı.
"Tamam,elinde ne var bana göster bakalım,"
dedi San Kedi.
Meraklı elindeki kağıt parçasını uzattı.
2i./3. J>a;re, Karab;ber/;f:
B;naSı

Burada
;13;rç
/;;r yey
YOK!

Peneere
§�1
I'\
.şemsiyeler �ı- ar j
---•
koleksiyonl

�/>tar�
\cJEJJ
ban/.:? L
yatak-+

X Miicevherle
.. f;' do/apia
P..ı:::=ne=e=re::ı----�L.-:.J
r

___
..._ e
KÖPEK Kili
San Kedi uzun bir süre çizime baktı. Odadan
çıkarken "Mükemmel iş, Meraklı," diye mırladı.
"Mükemmel."
"Hoş geldin," diye hırladı Hırlayan
McMu rtagh. " Kendini şanslı hissediyor musun?"
Meraklı başını salladı ve diğer finolarla birlikte
masaya oturdu. Saldırgan Hilburg oyun kartlarını
dağıttı.
"Sahibinin elinden kurtulman çok zamanını
almadı," dedi Sivridiş Rupe. "Bazı hanımefendiler
gerçekten çok dikkatsiz oluyorlar."
Meraklı tekrar başını sallayarak onayladı ve
masaya bir kart attı.
"Söylentiler doğru mu?" dedi Saldırgan
Hilburg, Rupe'a. "Bayan Lloyd'un yanına geri
dönmeyi düşünüyor musun?"
"Geri dönersem ne olur?" diye yanıtladı Rupe.
"Bazen bir köpek günün geri kalanını sessiz bir
kucakta oturarak geçirmek ister. Böyle hızlı bir
hayat için artık çok yaşlıyım."
" Bayan Amstrong'u özlüyorum," dedi Yavru
Sundance burnunu çekerek.
Meraklı elindeki son kartı masaya attı.
"Ful ! " diye ciyakladı papağan Clive. "Sen
kazandın ! "
Dokuztnıctr
Böluın
o
akşam, fino köpekleri sepetlerinde
uyurlarken Sarı Kedi merdivenleri
parmak uçlarında çıktı ve

kapıdan
dışarı
süzüldü.

Saldırgan Hilburg döndü ve hızlıca kuyruğunu


salladı, Sivridiş Rupe gürültülü bir şekilde
çenesini yaladı ve tekrar horlamaya başlamadan
önce rahat edecek şekilde kıvrıldı.
Bay Munroe
nazikçe kafasını
Hırlayan
McMurtagh'ın
ön pençelerinin
altından kurtardı
ve sessizce sepetin
dışına çıktı.
İleriye doğru uzanarak
kurdelesini çözdü ve kurdeleyi yere attı.
Parmak uçlarında sessizce yürüyerek odanın
köşesine gitti.
Bay Munroe dikkatlice
gevşek döşeme tahtasının
yanına eğildi. Küçük bir
-
Clive uyandı ve Bay Munroe'yu ganimetle birlikte
gördü. Yüksek perdeden bir çığlık attı:
"Dur, hırsız.' "

Ama Bay Munroe


hazırlıklıydı.
Clive'i puanlı kurdeleyle sıkıca bağladı, kurdeleyi
bir kez ayaklarının, iki kez kanatlarının ve üç
kez de gagasının etrafından dolayarak onu iyice
sardı. Sonra kurdeleye bir düğüm attı ve düğümü
sıkılaştırdı.
"Hımın! Hımın! Hımın ! " dedi Clive.

Bay Munroe sonra masaya oturdu, telefonu eline


aldı ve numaraları çevirmeye başladı.
a
Hemen sonra da kapı zili çaldı ve fino köpekleri
uyandılar.
"Saat kaç?" diye hırladı Hırlayan McMurtagh.
"Sincaplarla ilgili çok harika bir rüya görüyor­
dum," diye esnedi Saldırgan Hilburg.
"Bu kötü koku da ne?" diye sordu Yavru
Sundance.
Kapı zili tekrar çaldı.

Bay Munroe merdivenleri hrmandı ve kapıyı açh.


ı.� -z. zz. ..
ANNE! ANNE!
BİR BARDAK SV
VERİR MİSİN?
ANNE!
Dört hanım içeri girdi. Tuhaf bir şekilde çok
tanıdık görünüyorlardı.
Bay Munroe her birine çalınan mücevherlerini
geri verdi.
"Eve gitme zamanın geldi, seni edepsiz, edepsiz
oğlan seni, 11 dedi Bayan Armstrong.
Yavru Sundance kuyruğunu salladı.
"Walkies ! 11 dedi Bayan Lloyd.
Sivridiş Rupe heyecanla havladı.
"İşte benim oğlum ! 11 dedi Bayan Wilson, ve
Saldırgan Hilburg aceleyle ona doğru koşturdu.
"Anneciğine gel! 11 diye yumuşak bir sesle
seslendi Pinky Neugerbauer. "Benim küçük
"
finocugu m I. "
"Beni canlı
olarak ele
geçirerneyeceksin I "
diye hırladı
Hırlayan
McMurtagh.
Hanımlar yardımları için Bay Munroe'ya teşekkür
ettiler. Finolar kendilerine terbiyeli bir şekilde
davrandık.lan sürece, hanımlar onlara baskı
yapmayacaklarına söz verdiler.
Hanımlar gittiğinde Bay Munroe eski deponun
kapısını kilitledi.
Sonra papağan Clive'i de yanına aldı ve
Karabiberlik Binası'nın yolunu tuttu.
S an Kedi 243 numaralı dairenin
penceresinden tırmanarak içeri süzüldü
ve etrafa baktı.

Eldivenli pençesiyle çantasına uzandı ve


çantadan Bay Munroe'nun çizdiği planı çıkarttı.
Planı dikkatle inceledi sonra parmak uçlarında
sessizce Ottoline'ın yatak odasına süründü.

il
.,.
Yatak ôdası
- P/Mı -
d
Aniden bir lamba yandı. İrkilip sıçrayan
Sarı Kedi miyavlayarak fırladı ve
koşmaya başladı.

Tertemiz katlanmış yeleklerden oluşan bir kule


üzerine yıkılırken bundan ustaca kurtuldu �

Mükemmel şekilde kabartılmış yastıklardan


oluşan bir heyelandan eğilerek kaçtı . . .
Elektrik süpürgesi ve paspasın üzerinden atladı . . .

Ve hışırdayarak üzerine gelen duş perdesinin


altından geçerek yolunu değiştirdi.
San Kedi parlahlmış kapı tokmağını tutmaya
çalışh. Kaçmak için pencereyi denemek üzereyken

ı
--

yanın düzine kadar ev yapımı kremalı muhallebi


üzerine doğru uçmaya başladı...

c
ve inanılmaz büyüklükteki bir ayı tertemiz
yatağın içinden dışan fırladı.
"Bayan Jansen-Smith ! " diye acı acı miyav­
ladı San Kedi.
Ayı, San Kedi'ye kocaman bir ayı kucaklamasıyla
sarıldı. "Kahretsin !" diye tısladı San Kedi.
"Merhaba," dedi Ottoline. "Bu işten yakayı kur­
taracağını gerçekten düşünmüyordun, öyle değil
m .ı ?. "
"Bunu nasıl yaptın, söyler misin?" diye sordu
Sarı Kedi.
"Basit, dostlarımın yardımıyla," dedi Ottoline,
"ve zeki bir planla. "

Tam o sırada kapı zili çaldı.


Gelen Bay Munroe ve Evcil Hayvan Polisi'ydi.
"Onu böyle alalım, küçük hanım," dedi Evcil
Hayvan Polisi, Ottoline'a. "Bu ikisini bir süre
alıkoyacağız."
"Onlara ne olacak? " diye sordu Ottoline.
"Çok uzun bir süre buradan uzaklarda
olacaklar, " dedi polis memuru. "Taşrada evcil
hayvanların bulunduğu bir hayvanat bahçesine
gidecekler."
"TÜ H ! " dedi papağan Clive.
Ottoline, Bay Munroe'ya döndü ve ona sarıldı.
"Seninle çok ama çok gurur duyuyorum," dedi.
Bay Munroe b�mı salladı. Bay Munroe'yu dün­
yada herkesten çok daha iyi tanıyan Ottoline, Bay
Munroe'nun gülümsediğinden emindi.
Tam o sırada Ottoline paspasın üzerinde bir

kartpostal olduğunu gördü. Kartpostalı yerden aldı.

Kartpostal annesinden ve babasından geliyordu.


6 V � İ Lİ
lml S
O,

sve olö""üş

r ·n_
·,ı
tJ o Lu ""ol tt tJ ız. t;cı bet ""
t!:!lW.;yf;lll ve be"" s e ""ı. g ö Y�e R, l.ç,l.""

� scı bıysızLcı ""ı tJ DYuz, se""l.


ç,o� s.evıtj oYvc.z�
mll A""""e""
� Not: Lütfe"" şu R,ye�cı Lı
� �uVıcı LLebl.LeYl. te�l.zLe ve
• ıtj ı bıY �1-Z ol!
)( )(
,

243 . Dc;ı ı,ye


�c;ıY� b �beYL�R, -S�V\,c;JSt,
3. cı;ı olole
(5)
KtJRNAZLIK AKADEM'ıSI
mı &:.ı
c,
ı.:
Ottol:ne. s;own. . . . .',/J.
· · ··-··

ıelt1;:Jv,,, ,. 11)111 11::{!.J:>J O.tı!k,1n 1


Oltf./.LJ)lı'r;11 �
JIMı
- :'1 � ff<
v)1to;;: CIW-•
·ı�.

Orjınal adı: OTTOLINE AND THE YELLOW CAT


Fırst publıshed 2007 by Macmillan Children's Books
a dıvisıon of Macmıllan Publishers Limited, En9land
Text and illuStrations copyri9ht S) Chrıs Riddell 2007
Tlirkiye yayın hakları: c 2008, Türkiye iş Bankası Kultur Yayınları
Sertıfika No: 29619
<;eviren: Murat Mehmet lnceayan
Editör· Nevin Avan ôzdemir

1. Basım: Ocak, 2008


3. Basım: Temmuz, 2014
Genel Yayın Numarası: 1382
ISBN: 978-9944·88·260·6
Bu kitabın tüm yayın haklan saklıdır.
Tanıtım amacıyla, kaynak 9ostermek şartıyla yapılacak kısa alıntılar dışında
9erek metin, 9erek 9orsel malzeme yayınevinden izin alınmadan hıçblr yolla
ç�altılamaz, yayınlanamaz ve da!jıtılamaz.

YAYLACIK MATBAACILIK
Litros yolu Fatıh Sanayi Sitesi No: 1lf197·203 Topkapı lstanbul
(0212) 612 58 60 · Sertifika No: 11931

TÜRKiYE iŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI


istiklal Caddesi, Meşelik Sokak No: 2/4 Bey�lu 34433 lstanbul
Tel: (0212) :ı.5:ı. 39 91 - Fax: (0212) 252 39 95
www.lskultur.com.tr

You might also like