Professional Documents
Culture Documents
Yalnız Gezenin Düşleri - Jean Jacques Rousseau (PDFDrive)
Yalnız Gezenin Düşleri - Jean Jacques Rousseau (PDFDrive)
Copyright © 2012
www.enakkal.blogspot.com ~ www.nakkal.net
infonakkal@gmail.com
Yasal Uyarı
Sitemiz üzerinden yüklenen e-kitaplar 5846 Sayılı
Kanunun "altıncı Bölüm-Çeşitli Hükümler " bölümünde
yeralan "EK MADDE 11. e istinaden görme özürlü
kardeşlerimiz için hazırlanmıştır. Ekran Okuyucu, Braille 'n
Speak sayesinde hazırlanan kitapları
dinletmekteyiz. Amacımız yayınevlerine zarar vermek
değildir.
Yasal Uyarı
Birinci Gezi
İkinci Gezi
Üçüncü Gezi
Dördüncü Gezi
Beşinci Gezi
Altıncı Gezi
Yedinci Gezi
Sekizinci Gezi
Dokuzuncu Gezi
Onuncu Gezi
YALNIZ GEZERİN DÜŞLEMLERİ
Birkaç zaman oluyor ki, Bay E., beni ve karımı, Bay B.'yle
birlikte, lokantacı Bayan X'te yemeğe (alışkanlığıma aykırı
olarak) çağırdı. Lokantacı kadınla iki kızı da bizimle yemek
yediler. Yemek ortasındayken evli ve gebe olan kızlardan biri,
gözümün içine bakarak birdenbire çocuğum olup olmadığını
sordu. Ben kızararak, böyle bir mutluluktan yoksun
bulunduğumu söyledim. O ise gülümsedi ve çevresindekilere
baktı. Bunda, benim gözüme bile karanlık gelecek bir nokta
yoktu.
Buna benzer başka biri daha var ki, büsbütün ayrı bir ulusu
daha iyi tanımaya yaramaz. Grenoble'da otururken, oranın
avukatlarından Bay Bovier ile sık sık kent dışında ot
toplardık; bu kişi, bitkibilimi bildiğinden ya da sevdiğinden
değil, benim özel korumam kesildiği için, benden bir adım
uzaklaşmamayı görev biliyordu. Günün birinde Isere
boyunca, dikenli söğütlerle dolu bir yeri dolaşıyorduk. Bu
küçük ağaçların üzerinde olmuş yemişler gördüm; merak edip
tattım; mayhoşlukları hoşuma gitti; bunlardan epey yedim.
Mösyö Bovier yanımda duruyor, ses çıkarmıyor, ama benim
gibi yemiş yemiyordu. Derken dostlarından biri çıkageldi ve
benim o taneleri çiğnediğimi görerek, "Ne yapıyorsunuz
bayım, bunların zehirli olduğunu bilmiyor musunuz?" dedi.
Ben şaşırarak, "Ne, zehirli mi?" diye haykırdım. "Elbette,"
dedi, "Herkes bilir de ağzına götürmez." Bay Bovier'ye
bakarak sordum: "Niçin beni uyarmadınız?" O, saygılı bir
edayla karşılık verdi: "Böyle bir cüretkarlığı göze alamadım
efendim!" Yemişleri yemekten vazgeçmekle birlikte,
Dauphinelilerin bu alçakgönüllülüğü karşısında gülmeye
koyuldum. O kanıdaydım ki (hala da öyledir) doğanın tatlı
yemişleri (gereğinden çok yemedikçe) vücuda zararlı olamaz.
Ama bütün gün kendimi dinlemekten geri kalmadığımı
söylemeliyim; işi biraz kaygıya düşmekle geçiştirdim. Güzel
yemek yedim, rahat uyudum; sonra Grenoble'da herkesin
söylediği gibi insanı, pek azı bile zehirleyen o korkunç
hyppophae'dan onbeş-yirmi tane yuttuğumun ertesi günü pek
sağlıklı kalktım. Bu serüven bana öyle tuhaf geldi ki, avukat
Bovier'nin garip çekingenliğini anımsadıkça hala gülerim.
Bütün bu bitki inceleme gezilerim, dikkatimi çeken
şeylerin bulunduğu yerden aldığım türlü izlenimler ve yol
açtığı düşünceler, bunlara karışan olayların tümü, bende aynı
yerlerde toplanan otlarla karşılaşınca tazelenen duygular
bıraktı. Yüreğime, her zaman duygululuk veren o güzel
görünümleri, ormanları, gölleri, korulukları, kayaları, dağları
bir daha göremeyeceğim; ancak, kendimi yeniden orada
düşünmek için ot ve kök koleksiyonumu açmak yeter. Bu,
benim için bir tür anı defteridir.
-SON-