Professional Documents
Culture Documents
25 Ngilizce Geni Zaman Konu Anlatm Simple Present Wwwkonuanlatmcom
25 Ngilizce Geni Zaman Konu Anlatm Simple Present Wwwkonuanlatmcom
com)
Merhaba. Bugünkü konumuz simple present tense; yani namı değer geniş zaman. İngilizcedeki zamanların içinde en çok
kuralları olan ve anlaşılması en zor olan zaman bu.
Geniş zaman, yapar, eder, gider, gelir şeklinde cümleler kurduğumuz zaman. Öncelikle cümle yapısı üzerinde duralım,
ardından kullanım yerlerine bakalım. İlk olarak olumlu cümleyle başlıyorum. Her zamanki gibi özneyle başlıyorum:
He
TEKİL
She
It
I
ÇOĞUL
You
We
They
Özneleri yine tekil ve çoğul olarak ikiye ayırıyorum. Şimdiki zamanda ne tekillere ne de çoğullara giren “I” öznesinin burada
çoğullara dahil edildiğine dikkat edin. 16. videoda Have got/Has got konusunu anlatırken de böyle olmuştu. Mantığa ters
gelse de bunu böyle öğrenmemiz gerekiyor. Özneden hemen sonra fiilimizi getiriyoruz:
He
TEKİL
She
It
I
ÇOĞUL
You
We
They
Şimdiki zamanda fiille öznenin arasında am/is/are yardımcı fiillerini kullanıyorduk; burada ise doğrudan fiili getiriyoruz.
Öğrencilerin yaptığı tipik bir hata, geniş zamanda da bu araya, geniş zamanın yardımcı fiilleri olan do ve does sözcüklerini
getirmek oluyor. Aslında bu da yanlış olmasa da cümleye farklı bir anlam katıyor ki onu birazdan anlatacağım. Fiillerimiz
gelsin:
He cleans
TEKİL
She washes
It eats
I know
ÇOĞUL
You drink
We play
They dance
İngilizcedeki -s takılarından bıkmış olduğunuzu biliyorum ama merak etmeyin, bunu da öğrendikten sonra geriye başka bir -s
kalmıyor. Geniş zamanda sadece olumlu cümlede fiile eklenen bu -s takısı, yalnızca özne tekil olduğu durumlarda geliyor. Yani
çoğul öznelerden sonra veya olumsuz cümlede ya da soru cümlelerinde bu -s takısını göremezsiniz. -S takısı bu kadar nazlı
olduğu için öğrenciler de -s getirmeyi sıklıkla unutabiliyor. 18. derste, nesnelerin sonuna gelip çoğul anlamı katan -s takısının
bazı özel durumlarını öğrenmiştik. Hani, kelimenin sonu -s ile bitiyorsa -s takısını -es şeklinde gelmesi gibi. İşte tüm bu kurallar
geniş zaman -s takısı için de geçerli, bu yüzden bunları tekrar anlatmıyorum. Bu derse ulaşmak için sağ üst köşedeki “i” harfine
tıklayınca çıkan oynatma listesini kullanabilirsiniz.
Cümlelerimizin buraya kadar anlamları; “o siler, o yıkar, o yer, ben bilirim, sen içersin, biz oynarız, onlar dans eder” şeklinde
oldu. Şimdi ne yiyip ne içtiklerini belirtmek için yanlarına birer nesne koyalım:
Son cümleye nesne koymadım çünkü her fiil geçişli değildir; yani nesne almaz. Sonra yine isteğe bağlı olarak bir yer zarfı
ekleyebiliriz:
Yine isteğe bağlı olarak zaman zarfı ekleyebiliriz. Tabi geniş zamanda eylemlerin tekrar edilme durumları söz konusu olduğu
için, geniş zamana uygun bir zaman zarfı getiriyoruz. Örneğin, “O şu anda yüzünü yıkar” cümlesinde olduğu gibi, geneli değil
de o anı anlatan bir zaman zarfını geniş zamanda kullanmak tuhaf oluyor. Peki neleri kullanmak kulağa hoş geliyor? Bakalım.
She washes her car in the garage every week (her hafta).
It eats a banana - every month (her ay).
at weekends (hafta sonlarında).
in the mornings (sabahları).
I know the answer - all the time (sürekli).
ÇOĞUL
Every ile başlayan her şey geniş zamana yakışıyor. Sabahları, akşamları dediğimizde ise tekrar edilme durumu söz konusu
olduğu için sıkıntı yok. Şimdi cümlelerimizi soldan sağa doğru okuyalım:
He cleans the house every day. O her gün evi temizler.
She washes her car in the garage every week. O her hafta garajında arabasını yıkar.
It eats a banana every month. O her ay bir muz yer.
I know the answer all the time. Ben cevabı her zaman bilirim.
You drink lemonade in the garden in the evenings. Sen akşamları bahçede limonata içersin.
We play soccer at school once a week. Biz okulda haftada bir defa futbol oynarız.
They dance in the prom once a year. Onlar yılda bir kere mezuniyet balosunda dans ederler.
Geniş zamanda tüm zaman zarfları cümlenin sonuna gelmiyor. Bir grup zaman zarfı fiilden hemen önce geliyor. Şimdi bunlara
bakalım:
She washes his car in the garage every week (her hafta).
It eats a banana - every month (her ay).
at weekends (hafta sonlarında).
in the mornings (sabahları).
I know the answer - all the time (sürekli).
ÇOĞUL
always (her zaman), usually (genellikle), frequently (sık sık), often (sıklıkla), seldom (nadiren), rarely (nadiren), sometimes (bazen)
Zaman zarflarının yerleri cümlenin sonu veya fiilin önü diye öğretilse de, devrik cümleler kurularak zaman zarfları cümle
başında da kullanılabiliyor. Bu tür cümleleri hatalı olarak kabul etmemek lazım. Özellikle sometimes kelimesi üç pozisyonda
da rahatlıkla kullanılabiliyor:
He sometimes cleans the house. - Sometimes he cleans the house. - He cleans the house sometimes.
gibi. Fiilden önce gelen bu zaman zarflarının içine, “asla” veya “hiç” anlamlarına gelen never sözcüğünü de katabiliriz. Tabi
never kullandığımızda cümlenin olumludan olumsuza kayacağını unutmamak lazım. Örnek verelim:
He never cleans the house. - O asla evi temizlemez.
Şimdi bir de olumsuz cümle yapısına bakalım. Olumsuz cümlede geniş zamanın yardımcı fiilleri olan do ve does devreye
giriyor; ama tabi tek başlarına değil. Yanlarına olumsuzluk anlamı katan not kelimesini alıyorlar ve genellikle kısaltılarak
doesn’t - don’t şeklinde yazılıp okunuyorlar:
She DOES NOT washes his car in the garage every week (her hafta).
It (doesn’t) eats a banana - every month (her ay).
at weekends (hafta sonlarında).
in the mornings (sabahları).
I know the answer - all the time (sürekli).
ÇOĞUL
always (her zaman), usually (genellikle), frequently (sık sık), often (sıklıkla), seldom (nadiren), rarely (nadiren), sometimes (bazen)
Peki ufak bir tadilat daha yapmamız gerekiyor mu? -S takısı sadece olumlu cümlede gelir demiştik.
-S takıları gitsin:
He clean the house - every day (her gün).
TEKİL She DOES NOT wash his car in the garage every week (her hafta).
It (doesn’t) eat a banana - every month (her ay).
at weekends (hafta sonlarında).
in the mornings (sabahları).
I know the answer - all the time (sürekli).
ÇOĞUL
always (her zaman), usually (genellikle), frequently (sık sık), often (sıklıkla), seldom (nadiren), rarely (nadiren), sometimes (bazen)
Soru cümlesinde de her zaman olduğu gibi, yardımcı fiillerimiz özneyle yer değiştirerek cümlenin başına geliyor:
DOES she wash his car in the garage every week (her hafta) ?
it eat a banana - every month (her ay) ?
at weekends (hafta sonlarında)?
in the mornings (sabahları) ?
I know the answer - all the time (sürekli) ?
ÇOĞUL
always (her zaman), usually (genellikle), frequently (sık sık), often (sıklıkla), seldom (nadiren), rarely (nadiren), sometimes (bazen)
Bu sorulara kısaca “Yes, she does - No, she doesn’t - Yes, they do - No, they don’t“ şeklinde yanıtlar verebilirsiniz.
Gitmez misin, yapmaz mısın?” şeklinde olumsuz soru cümlesi yapmak istersek de cümleye doesn’t ve don’t ile başlayabiliriz:
DOESN’T she wash his car in the garage every week (her hafta) ?
it eat a banana - every month (her ay) ?
at weekends (hafta sonlarında)?
in the mornings (sabahları) ?
I know the answer - all the time (sürekli) ?
ÇOĞUL
always (her zaman), usually (genellikle), frequently (sık sık), often (sıklıkla), seldom (nadiren), rarely (nadiren), sometimes (bazen)
Wh- kelimeleriyle soru yapmak istersek de bu kelimeleri yine soru cümlesi yapısının en başına getiriyoruz:
What he clean … …
TEKİL
Where DOES she wash … …
When it eat … …
Why
Who
Whose I know … …
ÇOĞUL
Which DO you drink … …
How we play … …
they dance … …
Dersin başında, olumlu cümlede yardımcı fiil kullanılabildiğinden, ancak cümlenin farklı bir anlama sahip olacağından
bahsetmiştim. Şimdi bunu açıklayım.
She does wash her car in the garage every week (her hafta).
It eat a banana - every month (her ay).
at weekends (hafta sonlarında).
in the mornings (sabahları).
I know the answer - all the time (sürekli).
ÇOĞUL
Tabloda gördüğümüz şekildeki kullanımları, vurgu yapmak istediğimizde tercih ediyoruz ve cümleyi okurken, do - does
kelimelerini üzerine basa basa okuyoruz. Örneğin birine “Seni seviyorum” dediniz ama size inanmadı. Siz de onu gerçekten
sevdiğinizi vurgulamak için şöyle diyebilirsiniz: I do love you. Bu tür bir kullanımda, cümle olumlu olmasına rağmen fiilin
sonuna -s takısı getirmediğimize dikkat edin.
Cümle yapısını anladıysak şimdi de geniş zamanın nerelerde kullanıldığına bakalım. Bu kısmı anlamak önemli, çünkü geniş
zaman İngilizcede Türkçedeki gibi kullanılmıyor. Örneğin, “Ben Ankara’da yaşıyorum” cümlesini biz Türkçede şimdiki zaman
yapısında söylüyoruz, ancak İngilizcede bu cümle için geniş zaman kullanmak zorundayız. Bunun sebebi şu; İngilizcede şimdiki
zaman gerçekten de konuşma anında olan olayları anlatmak için kullanılıyor. Geniş zaman ise o anda olan olayları değil, daha
geniş bir zamana yayılan genel durumları anlatmakta kullanılıyor. Mesela, “Tom speaks German” cümlesinden ben Tom’un
Almanca bildiği sonucunu çıkartıyorum. “Tom is speaking German” cümlesinden ise Tom’un o anda Almanca konuşuyor
olduğunu anlıyorum.
Geniş zaman cümle yapısını hikaye ve romanlarda da sıkça görüyoruz. Olayları anlatmak için şimdiki zaman ve geçmiş
zamandan ziyade geniş zaman kullanılıyor. Zaten Türkçede de böyle değil mi? “İçeri girer, kapıyı usulca kapatır ve
anneannesini yatakta uzanmış vaziyette görür”.
16. derste anlattığım have got - has got yapısını genellikle İngilizlerin tercih ettiğini söylemiştim. Amerikalılar bu yapı için geniş
zamanı tercih ediyor ve sahip olmak anlamına gelen “have” fiiline tıpkı normal bir fiil gibi muamele ediyorlar. Dikkat ettiyseniz
“have” fiili dedim, has demedim çünkü bu fiilin aslı “have” ve “has” kelimesi sadece, have’in -s takısı almış hali. “Haves”
kelimesini okumak kulağa hoş gelmediğinden böyle bir şey yapmış olsalar gerek. Birkaç örnek cümle kuralım:
(www.konuanlatımı.com)