You are on page 1of 166

T.C.

İSTANBUL

CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI

Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu

TUTUKLU

Soruşturma No : 2016/47969

Esas No : 2020/29161

İddianame No : 2020/7107

İ D D İ A N A M E

İSTANBUL ( ) AĞIR CEZA MAHKEMESİNE

DAVACI : K.H.

MAKTULLER :1-ÇETİN KOÇ, SOLEIMAN Oğlu BARKI'den olma, 23/09/1966 doğumlu. (Ölüm Tarihi:
04.05.2016)

2-İLHAN ÜNĞAN, NAZİM Oğlu AYSEL'den olma, 10/07/1981doğumlu. (Ölüm Tarihi:


07.04.2019)

3-MOHAMMED M E R ALMUTAIRI, METEAB Oğlu SULFAH'den olma, 03/12/1971 doğumlu.


(Ölüm Tarihi: 29.04.2017)

4-SAEED KARIMIAN, RAHIM Oğlu SEDIGHEH'den olma, 08/08/1972 doğumlu. (Ölüm Tarihi:
29.04.2017)

MÜŞTEKİLER :1-FARNOOSH BARANI, REZA Kızı ROBABEH'den olma, 26/07/1974 doğumlu, ikamet
eder. (Maktul Saeed Karimian'ın eşi)

2- FAWAZ M O R ALMUTAİRİ, BİLİNMİYOR Oğlu BİLİNMİYOR'den olma, KUVEYT uyruklu


doğumlu, ikamet eder. (Maktul Mohammed Mer Almutairi'nin kardeşi)

3- ORHAN ÜNĞAN, NAZİM Oğlu AYSEL'den olma, 05/07/1973 doğumlu, Çamçeşme Mah.
Gamzade Sk. No:19 İç Kapı No:3 Pendik/ İSTANBUL ikamet eder. (Maktul İlhan Ünğan'ın ağabeyi)
4- NALIMEH AYAZI GHASRIKI, AHMAD Kızı BİLİNMİYOR'den olma, 1949 doğumlu, İRAN
uyruklu ikamet eder. (Maktul Çetin Koç yakını)

5-FUNDA DAĞLI, MEHMET TAYYAR Kızı AYŞE'den olma, 09/08/1982 doğumlu, Kartaltepe
Mah. Limon Çiçeği Sk. No:16 İç Kapı No:2 Bakırköy/ İSTANBUL ikamet eder.

6-ALİ CAN DAĞLI, İSMAİL Oğlu ŞARBAN'den olma, 22/07/1989 doğumlu, Çoban Çeşme Mah
Sanayi Cad No:44 Nish İstanbul C Blok No:197 Bahçelievler/ İSTANBUL ikamet eder.

MAĞDURLAR :1-AYŞE YERLİKHAN, ÖMER LÜTFİ Kızı NEBİYE'den olma, 01/01/1949


doğumlu, Kartaltepe Mah. Limon Çiçeği Sk. No:16 İç Kapı No:2 Bakırköy/ İSTANBUL ikamet eder.

:2-HACİ RAMAZAN MEMİŞ, MEHMET Oğlu NECİBE'den olma, 05/04/1986 doğumlu, Yunus
Emre Mah. 572. Sk. No:6 İç Kapı No:7 Sultangazi / İSTANBUL ikamet eder.

ŞÜPHELİLER : 1- NAJI SHARIFIZINDASHTI, EBRAHIM Oğlu NAFIYE'den olma, 31/05/1974 doğumlu,


İRAN ili, ilçesi, köy/mahallesi, cilt, aile sıra no, sıra no'da nüfusa kayıtlı Alkent 2000 Mah. Mehmet
Yeşilgül Bulvarı No:3M Büyükçekmece/ İSTANBUL ikamet eder.

2- EKREM ÖZTUNÇ, ABDULKERİM Oğlu FATMA'den olma, 07/10/1984 doğumlu, HAKKARİ ili,
YÜKSEKOVA ilçesi, DEMİRKONAK köy/mahallesi, 10 cilt, 22 aile sıra no, 55 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Atakent Mah. 213. Sk. No:2J İç Kapı No:18 Küçükçekmece/ İSTANBUL ikamet eder.

3- ALİ KOÇAK, ADEM Oğlu SEDRİYE'den olma, 30/09/1985 doğumlu, ADIYAMAN ili, KAHTA
ilçesi, CUMHURİYET köy/mahallesi, 2 cilt, 80 aile sıra no, 24 sıra no'da nüfusa kayıtlı Büyükçekmece
İlçesi Çakmaklı Mahallasi Hadımköy Yolu Gölşehir Sitesi B1 D:31 Büyükçekmece/ İSTANBUL ikamet
eder.

4- İLKER DAĞLI, İSMAİL Oğlu ŞARBAN'den olma, 21/06/1977 doğumlu, MALATYA ili,
ARAPGİR ilçesi, YAYLACIK köy/mahallesi, 42 cilt, 6 aile sıra no, 40 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Çobançeşme Mah. Sanayi Cad. No:44C İç Kapı No:197 Bahçelievler/ İSTANBUL ikamet eder.

5- TOLGA HAKAN CEYHAN, ŞEREF Oğlu NESRİN'den olma, 15/03/1975 doğumlu, İSTANBUL
ili, MERKEZ ilçesi, KARTALTEPE köy/mahallesi, 37 cilt, 206 aile sıra no, 4 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Kartaltepe Mah. Terakki Cad. No:105 İç Kapı No:11 Bakırköy/ İSTANBUL ikamet eder.

6- ALİ SAVAŞ, MUSTAFA Oğlu SEMİHA'den olma, 01/08/1965 doğumlu, BALIKESİR ili,
SUSURLUK ilçesi, YILDIZ köy/mahallesi, 54 cilt, 22 aile sıra no, 16 sıra no'da nüfusa kayıtlı Yıldız Mah.
Yıldız Sk. No:233 Susurluk/ BALIKESİR ikamet eder.

7- HALUK ALİMOĞLU, AHMET Oğlu FERİDE'den olma, 28/12/1978 doğumlu, HAKKARİ ili,
YÜKSEKOVA ilçesi, DİZE köy/mahallesi, 1 cilt, 109 aile sıra no, 44 sıra no'da nüfusa kayıtlı Adnan
Kahveci Mah. Kuşdili Cad. No:3 İç Kapı No:39 Beylikdüzü / İSTANBUL ikamet eder.
8- SEYYİD NURULLAH REZAİ, ZAHİR Oğlu FATMA'den olma, 01/07/1974 doğumlu, TOKAT ili,
MERKEZ ilçesi, YAKACIK köy/mahallesi, 146 cilt, 68 aile sıra no, 3 sıra no'da nüfusa kayıtlı Marmara
Mah. Mudanya Cad. No:3I İç Kapı No:3 Beylikdüzü / İSTANBUL ikamet eder.

9- EFKAN ÖVEÇ, SALİH Oğlu SEHER'den olma, 22/09/1987 doğumlu, KASTAMONU ili,
ÇATALZEYTİN ilçesi, YENİBEYLER köy/mahallesi, 43 cilt, 45 aile sıra no, 25 sıra no'da nüfusa kayıtlı 50.
Yıl Mah. 2032. Sk. No:32 İç Kapı No:4 Sultangazi / İSTANBUL ikamet eder. (Halen bu dosya
kapsamında Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Yüksek Güvenlikli CİK'te TUTUKLUDUR)

10- CEM DURSUN, ADNAN Oğlu BAĞDAGÜL'den olma, 10/12/1994 doğumlu, BAYBURT ili,
MERKEZ ilçesi, DEMİRKAŞ köy/mahallesi, 69 cilt, 32 aile sıra no, 69 sıra no'da nüfusa kayıtlı Esentepe
Mah. 2369. Sk. No:2J İç Kapı No:2 Sultangazi / İSTANBUL ikamet eder. (Halen bu dosya kapsamında
Tekirdağ 1 No'lu F Tipi Yüksek Güvenlikli CİK'te TUTUKLUDUR)

11- İSMAİL GÜÇLÜ, İSHAK Oğlu SEVGİ'den olma, 24/09/1985 doğumlu, RİZE ili, KALKANDERE
ilçesi, ÇAYIRLI köy/mahallesi, 14 cilt, 73 aile sıra no, 75 sıra no'da nüfusa kayıtlı Bağlarbaşı Mah.
Gülizar Kalfa Sk. No:2 İç Kapı No:3 Gaziosmanpaşa/ İSTANBUL ikamet eder.

12-BURAK ÇİL, DURAN Oğlu ZÜBEYDA'den olma, 01/07/1997 doğumlu, SAMSUN ili, BAFRA
ilçesi, KARABURÇ köy/mahallesi, 72 cilt, 37 aile sıra no, 212 sıra no'da nüfusa kayıtlı Hadımköy Mah.
Mevlana Cad. No:128K İç Kapı No:19 Arnavutköy / İSTANBUL ikamet eder.

13-ERKAN KOCABAŞ, FAHRETTİN Oğlu AYŞE'den olma, 06/09/1970 doğumlu, İZMİR ili,
KONAK ilçesi, ALTINTAŞ köy/mahallesi, 8 cilt, 658 aile sıra no, 14 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Mecidiyeköy Mah. Gülbahar Cad. No:49 İç Kapı No:6 Şişli/ İSTANBUL ikamet eder.

14-GÜVEN GÜZEL, CEMAL Oğlu ÜMMÜGÜLSÜM' den olma, 18/05/1972 doğumlu, ANKARA
ili, ÇANKAYA ilçesi, AŞAĞI DİKMEN köy/mahallesi, 24 cilt, 744 aile sıra no, 1 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Abidinpaşa Mah. Gürlük Cad. No:12 İç Kapı No:5 Mamak/ ANKARA ikamet eder.

15-ERGÜL KAPUKAYA, ALİ EKBER Oğlu HURİ'den olma, 05/05/1972 doğumlu, SİVAS ili, ULAŞ
ilçesi, KAPUKAYA köy/mahallesi, 42 cilt, 7 aile sıra no, 71 sıra no'da nüfusa kayıtlı Bahçelievler Mah.
Ihlamur 1 Sk. No:13 İç Kapı No:2 Bahçelievler/ İSTANBUL ikamet eder.

16- FATİH YILMAZ, BURHAN Oğlu SEVİM'den olma, 15/03/1982 doğumlu, ERZURUM ili,
İSPİR ilçesi, NUMANPAŞA köy/mahallesi, 56 cilt, 35 aile sıra no, 45 sıra no'da nüfusa kayıtlı Barış Mah.
Ada Çiftliği Cad. No:28 İç Kapı No:25 Beylikdüzü / İSTANBUL ikamet eder.

17- GÖNEN KARAKAYA, MEHMET Oğlu HÜSNE'den olma, 04/02/1971 doğumlu,


KAHRAMANMARAŞ ili, AFŞİN ilçesi, KÖTÜRE köy/mahallesi, 70 cilt, 87 aile sıra no, 22 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Bahçeşehir 1. Kısım Mah. Sakarya Cad. No:55J İç Kapı No:14 Başakşehir / İSTANBUL
ikamet eder.

18- MUSTAFA AKKARTAL, MEHMET Oğlu MÜRŞİDE'den olma, 01/01/1985 doğumlu, KONYA
ili, HALKAPINAR ilçesi, ÇAKILLAR köy/mahallesi, 52 cilt, 20 aile sıra no, 29 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Mimaroba Mah. Çarmıklı Cad. No:2 İç Kapı No:43 Büyükçekmece/ İSTANBUL ikamet eder.
MÜŞTEKİ ŞÜPHELİ :19- ÖMER ERDAL AKKARTAL, ÖMER Oğlu HAVVANA'den olma, 01/10/1966
doğumlu, ISPARTA ili, MERKEZ ilçesi, YAYLA köy/mahallesi, 29 cilt, 576 aile sıra no, 3 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Yeşilköy Mah. Andelip Sk. No:10/1 İç Kapı No:6 Merkez/ İSTANBUL ikamet eder.

MAĞDUR ŞÜPHELİ :20- MUHAMMET ŞAMDANCI, ORHAN Oğlu HATİCE'den olma, 20/12/1979
doğumlu, MANİSA ili, SOMA ilçesi, NAMAZGAH köy/mahallesi, 6 cilt, 178 aile sıra no, 19 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Karlıktepe Mah. Kirazçiçeği Sk. Pera Park A Blk. No:2 A/117 Kartal/ İSTANBUL ikamet
eder.

SUÇLAR: Suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak ve yönetmek, bu örgüte üye olmak, örgüt
faaliyeti çerçevesinde tasarlayarak ve kan gütme saikiyle kasten öldürme, tasarlayarak kasten
öldürme, silahla kasten yaralamaya teşebbüs, silahla ve birden fazla kişiyle birlikte tehdit ve bu
suçlara azmettirme, resmi belgede sahtecilik, suç üstlenme ve bu suça azmettirme, silahlı suç
örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek, kasten tasarlayarak öldürme suçuna
yardım etmek, kamu görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanarak kişisel verileri, hukuka aykırı olarak
ele geçirme, bir başkasına verme ve yayma, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, adli
görevi kötüye kullanmak, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak suçluyu kayırması, göreve
ilişkin sırrın açıklanması, mesleğin sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle kişisel verileri, hukuka
aykırı olarak ele geçirme, bir başkasına verme ve yayma, resmi belgede sahtecilik.

KANUN MADDELERİ :Şüpheli Naji Sharifizindashti'nin TCK'nın 220/1-3; TCK'nın 220/5 ve 38'inci
maddeleri delaletiyle TCK'nın 106/2.a-c, 29/1; TCK'nın 106/3 maddesi delaletiyle TCK'nın 86/2-3.e,
35, 29/1(Ömer Erdal Akkartal'a karşı eylemleri yönünden); TCK'nın 38'inci maddesi delaletiyle
TCK'nın 82/1.a-j (Maktul Çetin Koç'a karşı eylemi yönünden); TCK'nın 38 ve 220/5 maddeleri
delaletiyle TCK'nın 82/1.a-j (Maktul İlhan Ünğan'a karşı eylemi yönünden); TCK'nın 38 ve 220/5
maddeleri delaletiyle TCK'nın 82/1.a (Maktuller Saeed Karimian ve Mohammed Mer Almutairi'ye
karşı eylemleri yönünden ayrı ayrı iki kez olmak üzere) ve TCK'nın 204/1; şüpheli Ekrem Öztunç'un
TCK'nın 220/2-3; TCK'nın 38'inci maddesi delaletiyle TCK'nın 82/1.a-j (Maktul Çetin Koç'a karşı eylemi
yönünden); şüpheli Ali Koçak'ın TCK'nın 220/2-3; TCK'nın 106/2.a-c; TCK'nın 106/3 maddesi
delaletiyle TCK'nın 86/2-3.e, 35 (Ömer Erdal Akkartal'a karşı eylemleri yönünden); TCK'nın 37'nci
maddesi delaletiyle TCK'nın 82/1.a (Maktuller Saeed Karimian ve Mohammed Mer Almutairi'ye karşı
eylemleri yönünden ayrı ayrı iki kez olmak üzere); müşteki-şüpheli İlker Dağlı'nın TCK'nın 220/2-3;
TCK'nın 38'inci maddesi delaletiyle TCK'nın 82/1.a-j (Maktul İlhan Ünğan'a karşı eylemi yönünden);
şüpheli Ali Savaş'ın TCK'nın 220/2-3; TCK'nın 106/2.a-c; TCK'nın 106/3 maddesi delaletiyle TCK'nın
86/2-3.e, 35 (Ömer Erdal Akkartal'a karşı eylemleri yönünden); TCK'nın 270/1; şüpheli Tolga Hakan
Ceyhan'ın TCK'nın 220/2-3-6; TCK'nın 82/1.a-j (Maktul İlhan Ünğan'a karşı eylemi yönünden) ve
TCK'nın 204/1; şüpheli Haluk Alimoğlu'nun TCK'nın 220/2-3; TCK'nın 106/2.a-c (Ömer Erdal Akkartal'a
karşı eylemi yönünden); şüpheli Seyyid Nurullah Rezai'nin TCK'nın 220/2-3; şüpheli Efkan Öveç'in
TCK'nın 37'nci maddesi delaletiyle TCK'nın 82/1.a (Maktul İlhan Ünğan'a karşı eylemi nedeniyle);
TCK'nın 86/2-3.e, 35 (Mağdur şüpheli Muhammet Şamdancı'ya karşı eylemi yönünden); TCK'nın
204/1; şüpheli Cem Dursun'un TCK'nın 82/1.a, TCK'nın 39/1-2.c (Maktul İlhan Ünğan'a karşı eylemi
yönünden); şüpheli Erkan Kocabaş'ın TCK'nın 136/1, 137/1.a, 43/2; TCK'nın 257/1, 43/1; TCK'nın
283/1-2, TCK'nın 258/1; şüpheli Güven Güzel'in TCK'nın 258/1; TCK'nın 136/1, 137/1.b, TCK'nın 43/2;
şüpheli İsmail Güçlü'nün TCK'nın 220/2-3-6; TCK'nın 106/2.a-c; TCK'nın 86/2-3.e, 35 (Ömer Erdal
Akkartal'a karşı eylemleri yönünden); şüpheli Burak Çil'in TCK'nın 220/2-3-6; TCK'nın 106/2.a-c (Ömer
Erdal Akkartal'a karşı eylemi yönünden); şüpheli Muhammet Şamdancı'nın TCK'nın 136/1; müşteki-
şüpheli Ömer Erdal Akkartal'ın TCK'nın 38'inci maddesi delaletiyle TCK'nın 270/1; şüpheli Mustafa
Akkartal'ın TCK'nın 270/1; şüpheliler Ergül Kapukaya, Fatih Yılmaz ve Gönen Karakaya'nın TCK'nın
257/1 maddeleri ile tüm şüpheliler yönünden TCK'nın 53 ve silahlı suç örgütü yöneticiliği ve üyeliği
suçlarından şüpheliler hakkında TCK'nın 58 ve ayrıca, gözaltı ve tutukluluk durumu olan şüpheliler
hakkında da TCK'nın 63'üncü; -Soruşturma aşamasında tefriki yapılan eylem ve suçlara ilişkin adli
emanet makbuzları dışında kalan- Adli Emanetin 2017/9521, 2017/9010 (Maktuller Saeed Karimian
ve Mohammed Mer Almutairi'ye yönelik eylemde kullanılan) sırasında kayıtlı yanmış silah parçaları,
kovan, mermi çekirdekleri kurşun parçaları, mermi çekirdeği gömlek parçasının; 2019/15433
sırasında kayıtlı (Maktul İlhan Ünğan'ın öldürülmesi olayında kullanılan) 9mm çaplı, AU68746 seri
numaralı, Glock 19 marka tabanca, iki adet kovan, 12 adet fişek, bir adet deforme mermi çekirdeği,
bir adet mermi çekirdeği nüvesinin; 2016/13810 sırasında kayıtlı (Ömer Erdal Akkartal'a karşı
eylemlerde kullanılan) ateşli silahlar ve eklerinin TCK'nın 54/1-4 maddesi uyarınca müsaderesi.

SUÇ YERLERİ : İstanbul ili Sarıyer, Büyükçekmece ve Kadıköy ilçeleri, Dubai Emirliği.

SUÇ TARİHLERİ :25.03.2016, 04.05.2016, 29.04.2017, 05.04.2018 ve 07.04.2019

DELİLLER : Şüpheli, müşteki-şüpheli ve mağdur ve müştekilerin ifade ve anlatımları, ihbar


dilekçeleri, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün; 28.03.2016 tarih ve İST-BLS- 16-4681
sayılı, 08.04.2016 tarih ve İST-BYL- 16-26-2672 sayılı, 12.04.2019 tarih ve İST-BLG- 19-03720 sayılı,
01.08.2019 tarih ve IST-BLS- 19-10295 sayılı, 01.08.2019 tarih ve IST-BYL-19-02089- 02222 sayılı,
02.07.2019 tarih ve IST-BLG-19-04967 sayılı, 08.05.2019 tarih ve IST-KİM-19-15947 sayılı, 12.04.2019
tarih ve İST-BLG-19-03720 sayılı, 13.04.2018 tarih ve İST-BLS-18-6180 sayılı uzmanlık raporları,
Türkiye'nin Dubai Başkonsolosluğunca Dubai polisinden elde edilen bilgileri içerir 16.06.2016 tarihli
Emniyet istihbari bilgi notu, şüpheliler arasında WhatsApp ve Viber uygulamaları üzerinden yapılan
görüşme kayıtları, Birleşik Arap Emirlikleri Yetkili Adli Makamına hitaben düzenlenen 18.02.2019
tarihli talepnameyi içerir istinabe evrakı, olay yeri inceleme tutanakları, arama ve elkoyma
tutanakları, Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesinin 26.07.2019 tarih ve 19-39260/1385 sayılı Otopsi
Raporu, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce düzenlenen 11.07.2019 tarihli HTS
Değerlendirme Tutanağı, 22.05.2019 günü tanzim edilen "HTS Değerlendirme ve Araştırma Tutanağı,
Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün 07.05.2019 tarih ve 2019/l1953 sayılı içerik çıkarma
raporu, Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 05/05/2017 tarih ve İST-BLS- 17/6668 sayılı
Ekspertiz Raporu, Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesince düzenlenen 02.10.2017 tarih ve
70898959-101.02-17-41705-1957 sayılı otopsi raporu, Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesince
düzenlenen 10.07.2017 tarih ve 70898959-101.02-17-41704-1956 sayılı otopsi raporu, Cinayet Büro
Amirliği görevlilerince düzenlenen 28.09.2017 tarihli HTS Değerlendirme Tutanağı, güvenlik
kameraları izleme tutanakları, Adli Emanetin 2017/9521, 2017/9010, 2019/15433 ve 2018/9542
sıralarında kayıtlı suç ve delil eşyalar, iletişim tespit tutanakları, nüfus ve adli sicil kayıtları, ölüm
kayıtlarıyla tüm evrak kapsamı.

GÖZALTI TARİHLERİ :05.04.2018-20.04.2018 (Şüpheliler Naji Sharifizindashti ve Ekrem


Öztunç hakkında), 06.04.2018-20.04.2018 (Şüpheliler Seyyid Nurullah Rezai, Gönen Karakaya, Fatih
Yılmaz ve Ali Savaş hakkında), 17.04.2018-20.04.2018 (Şüpheli Ergül Kapukaya hakkında),
08.04.2019-10.04.2019 (Şüpheliler Efkan Öveç ve Cem Dursun hakkında), 07.04.2019-08.04.2019
(Şüpheli Muhammet Şamdancı hakkında), 12.07.2019-13.07.2019 (Şüpheli Erkan Kocabaş hakkında),
11.07.2019-13.07.2019 (Şüpheli Güven Güzel hakkında)
TUTUKLAMA TARİHLERİ : 20.04.2018 (Şüpheliler Naji Sharifizindashti, Ekrem Öztunç, Seyyid Nurullah
Rezai, Ergül Kapukaya, Fatih Yılmaz ve Ali Savaş hakkında İstanbul 7. SCH'nin 2018/321 sorgu sayılı
kararıyla); 10.04.2019 (Şüpheliler Efkan Öveç ve Cem Dursun hakkında İstanbul Anadolu 7. SCH'nin
2019/325 sorgu sayılı kararıyla); 13.07.2019 (Şüpheliler Erkan Kocabaş ve Güven Güzel hakkında
İstanbul 11. SCH'nin 2019/568 sorgu sayılı kararıyla)

TAHLİYE TARİHLERİ : 11.10.2018 (Şüpheliler Naji Sharifizindashti, Ekrem Öztunç, Seyyid Nurullah
Rezai ve Ali Savaş hakkında İstanbul 5. SCH'nin 2018/4690 D.iş sayılı kararıyla); 11.10.2018
(Şüpheliler Fatih Yılmaz ve Ergül Kapukaya hakkında İstanbul 5. SCH'nin 2018/4766 D.iş sayılı
kararıyla); 22.11.2019 (Şüpheli Güven Güzel hakkında İstanbul 1. SCH'nin 2019/5216 D.iş sayılı
kararıyla); 27.12.2019 (Şüpheli Erkan Kocabaş hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızca re'sen tahliye
kararı.)

TUTUKLULUK DURUMU : Şüpheliler Efkan Öveç ve Cem Dursun'un tutukluluk durumları devam
etmektedir.

GÖZDEN GEÇİRME TARİHİ : 10.09.2020

Soruşturma Evrakı İncelendi:

Soruşturmanın başlangıcı, soruşturmaya konu suç örgütünün yapısı

Büyükçekmece ilçesinde 26.09.2014 tarihinde seyir halinde bulunan 34 GN 1926 plaka sayılı Porsche
marka araca düzenlenen silahlı saldırı sonucunda Arzu Sharifizindashti ve Devrim Öztunç isimli
şahısların öldükleri ve olayın failleri olarak değerlendirilen Hacı Osman Sezen ile Turgay Akar isimli
şahısların da 22.12.2014 tarihinde "Küçükçekmece ilçesi Fatih Mahallesi İstanbul Caddesi No:36/A"
sayılı adreste bulunan Faruk Balıkçılık isimli iş yerinde uğradıkları silahlı saldırı sonucu öldürüldükleri,
faillerinin ise tespit edilemediği,

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün görev ve sorumluluk
alanına giren konularla ilgili çalışmaların devam ettiği sırada, Cumhuriyet Başsavcılığımızın
2016/39471 sayılı soruşturmasına kayden 26.03.2016 tarihinde Sarıyer ilçesinde şüpheli Naji
Sharifizindashti'nin karıştığı olayla ilgili olarak soruşturma kapsamında alınan inceleme kararına
istinaden şüpheli şahıslardan temin edilen GSM hatları ve cep telefonlarının İEM Siber Suçlarla
Mücadele Şube Müdürlüğünce alınan imajlarının Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü
görevlilerince yapılan incelemeleri sonucunda, yukarıda belirtilen tasarlayarak öldürme olaylarıyla
ilgisi olabileceği değerlendirilen bazı bulgulara rastlandığı, bu cümleden olmak üzere;

İmaj çalışmalarında şüpheli Naji Sharifizindashti ile cinayet soruşturmasının yapıldığı dönemde
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde görevli polis memuru şüpheli Ergül
Kapukaya arasında söz konusu cinayetlerle ilgili bilgi ve belge paylaşımı yapıldığı, özellikle Naji
Sharifizindashti’nin hayatını kaybeden kızı Arzu'nun faili olarak değerlendirilen Hacı Osman Sezen’in
kimlik bilgilerine ilişkin fotoğrafların Hacı Osman Sezen öldürülmeden önce kamu görevlisi şüpheli
Ergül Kapukaya tarafından Naji Sharifizindashti'ye gönderilerek, "Hasmını tanımıyorsun abi, adam 5
ay seni kovalamış ekip halinde" şeklinde 04.12.2014 tarihinde mesajlar yazıldığının tespit edildiği, bu
mesajlaşmadan on sekiz gün sonra 22.12.2014 tarihinde Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar isimli
şahısların Küçükçekmece ilçesinde Faruk Balıkçılık isimli iş yerinde öldürüldükleri; bu tespitler üzerine
31.03.2016 tarihinde Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerince tutulan raporun
14.04.2016 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığımıza sunulduğu ve 2016/47969 sayıya kayden ilgili
birime soruşturma talimatı verildiği; soruşturma sürecinde elde edilen deliller, meydana gelen
olaylar, olaylar arasındaki bağlantılar, yaşanan olaylarda yer alan şahısların birbirleriyle irtibatları, adli
süreçlere olan etkiler, maddi edinime bağlı kamu ilişkileri, Naji Sharifizindashti etrafındaki şahısların
ondan aldıkları talimatlarla hareket etmeleri gibi tespitler bir araya getirildiğinde, Naji
Sharifizindashti liderliğinde bir suç örgütünün var olduğu yönünde izlenimler elde edildiği,

Soruşturmaya konu suç örgütünün klasik anlamda "Mafya" olarak tabir edilen yapılanmalardan farklı
olduğu, örgüt lideri şüpheli Naji Sharifizindashti'nin geçmişte uluslararası düzeyde uyuşturucu
kaçakçılığı faaliyetlerinin bulunması nedeniyle uyuşturucu piyasasında edindiği düşmanlar tarafından
kendisi ve ailesinin canına kastedildiği, şüphelinin de intikam almak ve hasımlarını etkisizleştirmek
amacıyla karşı eylemlerde bulunduğu, aşağıdaki bölümlerde ayrıntılarına yer verilecek olan olay ve
eylemlerin birçoğunun ilgili savcılıklarca birbirinden ayrı birer soruşturma olarak ele alındığı ve fakat
kapsamlı incelendiğinde, başta cinayet olayları olmak üzere birçok olayın örgütsel faaliyet
kapsamında gerçekleştirildiğinin ve somut delil bırakmama anlamında profesyonelce hareket
edildiğinin görüldüğü; intikam adıyla hedefe konulan insanların kaçırıldığı ve hatta öldürüldüğü, örgüt
liderinin kızının öldürülmesi olayı sonrasında, bu olayı yapan kişiler olarak maktuller Hacı Osman
Sezen ve Turgay Akar’ın isimlerinin geçtiği, şahıslar hakkında Asayiş Şube Müdürlüğünce hazırlanan
soruşturma evrakının ise, bu şahıslar öldürüldükten sonra tanzim edildiği, toplam dört şahsın öldüğü
her iki cinayet olayıyla ilgili yapılan her ihbarda olayların daha da çözülemez ve karmaşık hale gelmesi
için özel çaba sarf edilerek soruşturma dosyalarının manipüle edilmesine çalışıldığı, anlaşılmıştır.

Örgüt lideri şüpheli Naji Sharifizindashti kimdir ?

Soruşturmanın esasına girilmeden önce işbu soruşturmaya konu suç örgütünün lideri olduğu
değerlendirilen şüpheli Naji Sharifizindashti'nin yakın planda ayrıca değerlendirilmesinin gerekeceği,
bu cümleden olmak üzere; İran vatandaşı olan şüphelinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı almak için
birçok kez başvuruda bulunduğu ancak vatandaşlık kazanamadığı, İran'ın sınır bir eyaletinde yaşayan
Zindaşti aşiretinin mensubu olması sebebiyle kendisini Türk olarak nitelendirdiği, kamuoyunda
uluslararası uyuşturucu kaçakçısı (Baronu) olarak tanındığı ve adli makamlarca uyuşturucu imal ve
ticareti başta olmak üzere birçok suçtan hakkında soruşturma yürütüldüğü; 24.09.2007 yılında
Büyükçekmece ilçesinde İl Jandarma KOM birimlerince düzenlenen operasyonda 76 paket halinde
toplam daralı ağırlığı 77.300 kg eroinle yakalandığı ve tutuklandığı, bu olayda "Kamal-Kemal Sharifi
Seydani" ismiyle işlem gördüğü, cezaevine girdikten sonra Büyükçekmece İlçe Jandarma Bölük
Komutanlığına hitaben el yazısıyla kaleme almış olduğu ve ihbar niteliği taşıyan, uyuşturucu madde
trafiğinin ne şekilde ilerlediği yönünde bilgiler aktardığı, bu bilgilere itibar edilerek şahsa muhbir
statüsü kazandırılmak suretiyle hem kamuoyunda hem de yargı makamlarında lehine olumlu algı
yaratılmaya çalışıldığı, kayıtlı ihbarcı olup olmadığına dair jandarma yetkilileriyle yapılan resmi
yazışmalar sonucunda ise, yaratılmaya çalışılan algının aksine, "Adı geçenin, ele geçirilen uyuşturucu
maddesi ve olaydaki şüpheliler hakkında hiçbir bilgi vermediği anlaşılmıştır." şeklinde cevap alındığı;
şüphelinin, Kemal Sharifi Seydani sahte kimliğiyle cezaevinde tutuklu bulunduğu sırada, başta Cemal
Nayır ve Parvis Kashavarz Omarabadi olmak üzere birçok isim zikretmek suretiyle 2007 yılı Temmuz
ve Ağustos aylarında yine el yazısıyla kaleme almış olduğu ihbar mektuplarını İstanbul İl Jandarma
Alay Komutanlığı Kaçakçılık Şubesine gönderdiği, ihbarlara istinaden herhangi bir operasyon yapılıp
yapılmadığı bilinmemesine rağmen, bu ihbar mektuplarından kaynaklı olarak başta eski suç ortağı
Cemal Nayır ve Parvis Kashavarz Omarabadi olmak üzere isimlerini verdiği birçok şahısla arasında
husumet oluştuğuna dair istihbari mahiyette bilgiler elde edildiği, bu cümleden olmak üzere; Naji
Sharifizindashti'nin Urfi Çetinkaya isimli şahsa ait uyuşturucunun yakalanması/kaybedilmesi olayı
kaynaklı olarak da bu şahısla aralarının bozuk olduğu ve hasım olduklarının elde edilen istihbari
mahiyetteki bilgiler arasında bulunduğu,

Şüpheli Naji Sharifizindashti'nin 15.06.2010 tarihinde CMK 250. Madde ile Yetkili (Kapatılan) İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığında 2010/857 soruşturma sayılı evrakta ve yine CMK 250. Madde ile Yetkili
(Kapatılan) 14. Ağır Ceza Mahkemesinde Kamal Şerifi Seydani sahte kimliği ile yargılandığı
kovuşturma kapsamında, tutuklu bulunduğu cezaevinden getirtilerek, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü
mensubu olduğu tespit edilip hakkında yakalama kararı çıkartılan ve halen kaçak durumda bulunan
Zekeriya Öz tarafından, Avukat Ali Hadi Emre’nin ofisinde arama sonucu elde edilen mektupla ilgili
olarak ifadesinin alındığı, ancak ifadesinde birçok hususu açıklamak istemediğini beyan ettiği, tüm
bunlara rağmen CMK 250. Madde ile Yetkili (Kapatılan) 14. Ağır Ceza Mahkemesinde 18.08.2010
tarihinde yapılan celsede hiçbir yasal dayanak bulunmamasına karşın etkin pişmanlık hükümlerinden
faydalandırılmak suretiyle Kamal Şerifi Seydani sahte kimliğiyle ve hatta Mahkeme Başkanı Hakim
Erkan Canak’ın; "Sanığın gerçek kimliği ortaya çıkarılmadığından ve sahte kimlik kullandığından, Naji
Sharifizindashti adı altında ek iddianame düzenlenmesi amacıyla dosyanın iddia makamına tevdi
edilmesi; Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesinden raporunun gelmemesi, delillerin
tamamının toplanmamış olması, sanığın hukuki niteliğinin tam olarak ortaya çıkmaması da göz önüne
alınarak tutukluluk halinin devamının gerektiği..." şeklindeki muhalefet şerhine rağmen, oy
çokluğuyla tahliye edildiği,

Kamal Sharifi Seydani’nin verdiği ifade sonrası 18.08.2010 tarihinde tahliye olduğu ve aynı ifadenin
içeriğinin, Ergenekon soruşturması kapsamında FETÖ/PDY firarisi eski savcı Zekeriya Öz tarafından
21.10.2010 tarihinde ifadesi alınan tarihli Gizli Tanık Terazi’nin ifadesinde de geçmesinin dikkat çekici
olduğu; 09.11.2010 tarihinde bu kez Naji Sharifizindashti ismiyle İstanbul Organize Suçlarla Mücadele
Şube Müdürlüğünde alınan ifadesinde de Ergenekon soruşturması kapsamındaki ifadelerine benzer
anlatımda bulunduğu görülen şüphelinin alınan bu ifadeleri sonucunda Hakim Erkan Canak yerine
Rüstem Eryılmaz, Hakim Zafer Başkurt yerine de Ömer Diken'in atandıkları ve atanan her iki hakim
hakkında da FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan 15 Temmuz sürecinde adli işlem
yapıldığı ve yine her iki şahsın da tutuklandıkları; Erkan Canak ve Zafer Başkurt'un ise haklarında
yapılan inceleme nedeniyle o dönemdeki HSYK tarafından başka adliyelere atandıkları,

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2002/47756 soruşturma sayılı dosyasına konu olan ve


30.08.2002 tarihinde Eminönü ilçesinde meydana gelen, mağdur Ömer Eren’in fidye amaçlı
kaçırılarak birden fazla kişi ile yağmalanması olayında Naji Sharifizindashti'nin Kamal Sharifi Seydani
sahte kimliğiyle eylemi gerçekleştirdiğinde, bu eylemin firari şüphelisi Seracettin Fırat’ın da Naji
Sharifizindashti'nin evli olduğu eşi Nigar Fırat’ın amcasının oğlu olduğunun anlaşıldığı, ayrıca Naji
Sharifizindashti'nin bu olay nedeniyle yargılandığı İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinde de yağma
suçundan Kemal Şerifi Seydani sahte kimliğiyle hüküm aldığı, ilerleyen süreçte 10.06.2013 tarihli
duruşmada ise; "Sanık Kemal Sharifi Seydani hakkında müşteki Ömer Eren’e karşı yağma ve hürriyeti
tahdit suçlarını işlediği iddiası ile cezalandırılması istemiyle mahkememize kamu davası açılmışsa da;
yapılan yargılama sonucunda sanığın gerçek kimliğinin Naji Sharifizindashti olduğu, sanığın kimliği
hakkında şüphelerin ortadan kalktığı anlaşıldığından, suçu işlemediği sabit olan sanığın CMK’nın 223
2-b maddesi gereğince beraatine, karar kesinleştiğinde Naji Sharifizindashti hakkında yasal gereğinin
takdir ve ifası için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına..." şeklinde
karar verildiği,

Şüpheli Naji Sharifizindashti'nin gerçek kimlik bilgilerinin "Ebrahim ve Nafieh oğlu, 31.05.1974 İran-
Urumiye doğumlu, İran vatandaşı" şeklinde olduğu, yurt dışı gidiş-gelişlerinde ve birçok resmi yerde
bu kimliğini kullandığı, soruşturmaya konu ihbarlarda, bu kimlikle İran’da 175 kg eroinle
yakalandığının ve İran İslam Devleti İnkılap Mahkemesince idam cezasına çarptırıldığının, Tahran’da
bulunan Evin Cezaevinde infazı beklenirken firar ederek Türkiye'ye Kemal Sharifi Seydani sahte
kimliğiyle geçiş yaptığının iddia ve ihbar edildiği,

İranlı eşi Leyla (Leila) Tamarzadeh Zaviyejaki (İran vatandaşlık numarası: 2850545521, İran kimlik
numarası: 20109851) ile İran'da evli olmasına rağmen, Türkiye’de Hakkari ili Yüksekova ilçesi
nüfusuna kayıtlı, 10.10.1980 doğumlu Nigar Fırat (T.C. kimlik numarası:19922027866) ile evlenmiş
gibi evrak tanzim edildiği ve ismi geçen tarafından başta Kamal Sharifi Seydani kimliğine sahip olan
kişiyle evlendiğinin ve bundan sonra ise 2014 yılında Küçükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
kararıyla evli göründüğü kişinin gerçekte Naji Sharifizindashti olduğunun beyan edilerek kimlik
düzeltme yönünde karar alındığı; örgüt lideri şüphelinin "Nevzat Denizhan (TCKN:10149100578),
20.01.1967 Van-Özalp doğumlu, İslam-Nuriye oğlu, Van ili Saray ilçesi nüfusuna kayıtlı" kimliğini de
kendini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak göstermek suretiyle kullandığı, sahte kimlikle taşıma
ruhsatlı silah temin ettiği, ancak 2010 yılında Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından
yapılan sahte silah ruhsatı operasyonu kapsamında kimliğinin ifşa olduğu, bu kimliği daha sonra da
kullandığına dair tespit bulunmadığı, bununla birlikte, taşıma ruhsatlı silahın kendisinde olabileceğine
dair telefonunda görsellerin olduğu,

Kamal (Kemal) Sharifi Seydani'nin, "Abdolghafour oğlu, 24.06.1967 İran doğumlu" olduğu ve
gerçekte 1980 yılında traktör çarpması sonucu Seyyedan köyünde öldüğü, 1994 yılında ise söz
konusu kimlik bilgilerinin Naji Sharifizindashti tarafından bu şahıs adına pasaport çıkarılarak
Türkiye’ye kaçmak için kullanıldığının tespit edildiğine dair Seyyedan köyü Mutetet ve Aksakallı
Heyeti ile köyün İslami Şurası tarafından tutanak tanzim edildiği ve bu tutanağın da soruşturma
evrakına dahil edildiği,

Şüpheli Naji Sharifizindashti'nin 05.04.2018 tarihinde "Alkent 2000 Mahallesi Mehmet Yeşilgül
Bulvarı Pelikan Hill Sitesi 2. Etap M 16 Villa Blok No:3 M Büyükçekmece" sayılı adresinde yapılan
aramada elde edilen ve eşi Nigar Sharifizindashti (Leyla Tamarzadeh Zaviye Jaki)'nin kendisine ait
olduğunu beyan ettiği "Sharifi Amirali" ismine düzenlenmiş THY TK-2146 sefer sayılı uçuşa ait biletin
elde edildiği, -aşağıdaki bölümlerde ayrıntıları verileceği üzere- konuyla ilgili yapılan çalışmada,
Sharifi Amirali'nin yolcu listesinde isminin bulunduğu, bununla birlikte kamera kayıtları
incelendiğinde manisfestoda ismi olmamasına rağmen uçakta yer alan Naji Sharifizindashti'nin
kayıtlarda görülmesi üzerine bu kimlik bilgisini ismi geçen örgüt liderinin kullandığı sonucuna
varıldığı,
Şüpheli Ekrem Öztunç’un telefon rehberinde 05322189999 hat numaralı şahısla yapılan
yazışmalardan; bu telefon numarasını Naji Sharifizindashti'nin kullandığı, hatta Naji’nin 15.11.2015
tarihinde "Bu numaramı başka adam adına kaydet, benim olduğunu kimse anlamasın" şeklinde mesaj
gönderdiği, cevaben de, "Ben kaydetmedim hiç ayrıca rehbere gizledim" mesajını aldığı, diğer
mesajlarda da şüpheli Ekrem’in Naji ile ilgili işleri takip ettiğini gösterir içerikler olduğu, bunlarla
beraber bazı fotoğrafların da mesajlarda yer aldığı; 08.12.2015 tarihinde şüpheli Naji Sharifizindashti
tarafından gönderilen "IMG_4054" isimli görüntüde tabanca fotoğrafıyla ilgili Naji’nin; “Kabzesi
değişmemiş mi, ama güzel duruyor” yazdığı, Ekrem Öztunç’un; “Çizgilerini temizleyip yeni boya
yapmış…Yarın detaylı bakarsın abi” şeklinde cevap verdiği, fotoğrafa yakından bakıldığında ise bahse
konu silahın 691456 seri numarasına sahip olduğu ve yapılan araştırmalarda emniyet ve jandarma
arşivinde kaydının olmadığının tespit edildiği; devam eden mesajlaşmalarda şahısların kendi
aralarında kriptolu mesajlaşma programı olduğu anlaşılan PGP1 (Pretty Good Privacy) aracılığı ile de
yazıştıklarının anlaşıldığı; yine şüpheli Ekrem Öztunç’un telefon rehberinde 0531584xxxx hat
numaralı ve "Aslan şampiyon" ismiyle kayıtlı şahısla yaptığı yazışmalarda, bu numaranın; "..bak bizim
çocuklar nerde pezevengin sayesinde şerefsiz katiller de sefada" şeklinde mesaj ve fotoğrafı
gönderdiği, bahse konu numara hakkında yapılan sorgulamalarda hattın farklı tarihlerde farklı
yabancı şahıslar ismine tescilli ve açık hat tabir edilen hatlardan olduğunun tespit edildiği; mesajların
devamında aynı numaranın 01.08.2015 tarihinde "...O kolsuz giyen pezo katilin kızı..allah pezevengin
belasini versin hepsi sokaklarda geziyor o da orospular gibi saklansin,…,allah aşkina ona göster, ayni
şeyi soyle ona de sen saklan seni gebertsinler kan da yerde kalsin şerefsiz…Ekrem…gitin mi katilin
evine…evde bi kadin var kim…Ona kimlik alakmış" şeklinde mesajlar gönderdiği, 22.09.2015
tarihinde aynı şahsın; "Allah bu kanin hakkini alsin şerefsizden yerde birakmasin inş artik tek dileğim
o başka diyecek hiç bişey yok", 26.09.2015 tarihinde; "Kurban olurum senin yarali yuregine ekrem
senin de belini kirdi…Ciyerim yaniyo ekrem,…,Koriyamadim evini dewrimi" dediği, Ekrem Öztunç’un
da, "Sen kalanlara sahip çık durum daha da kötü olacak" şeklinde cevap verdiği, 29.09.2015 tarihinde
de; "Pezeveng aslani aradi şimdi…Keftarin biletini aldim yarin akşam gidiyo..Leylaya soyle sizede
aliyim mi demiş" şeklinde mesaj gönderdiği; özellikle 29.09.2015 tarihindeki diyalog içeriğinden, aile
içinde Nigar Sharifizindashti'ye “Leyla” olarak hitap edilmesi ve şahsın gerçek kimliğinin "Leyla
Tamarzadeh" olması nedeniyle bahse konu 0531584xxxx numaralı hattı Nigar Sharifizindashti’nin
kullandığının anlaşıldığı; yine şüpheli Ekrem Öztunç’un telefon rehberinde 447701391360 hat
numarasıyla kayıtlı şahısla "Viber" isimli program üzerinden yapılan yazışmalarda 28.08.2015
tarihinde Ekrem Öztunç’un; “Abi diyor ki roterdama birkaç tane dilekçe yazsın imeli yapsın acil”
yazdığı, karşı numaranın cevaben; "Bana Türkçesini yazın hallederiz" dediği, Ekrem’in; "Abi diyor
dedin şikayetçiyiz cinayet işlemiş sırbistanda sahtecilik yapmış kaçakçıdır diyor şişirsin işte" yazdığı,
karşı tarafın, "Onun amına koyarım ben… Avukat Kudbettin'in soyadı kaya'mi?" şeklinde mesaj
gönderdiği; Ekrem Öztunç’un "Abi" olarak bahsettiği kişiden aldığı talimatı kimliği meçhul şahsa
ileterek, aralarında husumet bulunan ve Hollanda ya da Sırbistan’da bulunduğu anlaşılan bir şahıs
hakkında "şişirsinler" ifadesini kullanmak suretiyle ihbar veya isnatta bulunması talimatı verdiği,
ayrıca avukat olduğu anlaşılan Kudbettin isimli şahsın soyisminden "Kaya" olarak bahsedildiği, Avukat
Kudbettin Kaya'nın ise, Bakırköy ilçesinde bir restoranda kimliği belirsiz bir şahıs tarafından uğradığı
silahlı saldırı sonucu 06.11.2017 tarihinde öldürülen ve Arzu Sharifizindsahti/Devrim Öztunç
cinayetinin azmettiricisi olarak yargılanan Orhan Ünğan'ın da avukatı konumundaki bir şahıs olduğu,

Ekrem Öztunç'un 30.11.2015 tarihinde "Viber" üzerinden yapılan yazışmalarında (Yazışma -yazıldığı
şekliyle- aynen alınmıştır); "İyi oldu gıtmem dılekcemi verdım…Bı tanede adam ayarladık…İçerde
olumsuz ewrak varsa yok edeck istedğmz şekilde yazı cıkartıcak yökten" şeklinde mesajın görüldüğü;
adı geçen şüphelinin telefon rehberinde 05324740369 hat numarasıyla ve "Faruk Kuru temizleme"
adıyla kayıtlı şahısla "Viber" üzerinden yapılan yazışmalarda bu şahsın pasaport ve vize işlemleriyle
ilgileniyor olabileceğinin değerlendirildiği; zira, "Vize islemleriniz tamamlanmistir. Pasaportunuzu
hafta ici hergün (Pazartesiden cumaya) 14:00 ile 17:00 saatleri arasi teslim alabilirsiniz" şeklinde
mesaj gönderdiği, bahse konu hattın şüphelilerden Haluk Alimoğlu ismine kayıtlı olduğu; yine telefon
rehberinde 05319262012 hat numaralı "Emirhan" isimli şahısla "Viber" üzerinden 28.01.2016
tarihinde yapılan yazışmalarda, karşı numaranın, "Kardeş bu numarayı Emirhan diye kaydedersin
ismim artık Emirhan" yazdığı, anlaşılmıştır.
Soruşturmaya konu eylemlerle ilgili olarak adli ve idari makamlara gönderilen ihbarlar/dilekçeler
(İhbar ve dilekçelerin bir kısmının, Naji Sharifizindashti ile Orhan Ünğan ve İlhan Ünğan arasındaki
husumeti ortaya koyan ve fakat yürütülmekte olan soruşturmaların -her iki tarafın kendileri
yönünden- akamete uğratılmasına ve/veya karşı taraf aleyhine sonuç doğurmasına yönelik
manipülatif iddialar içerdiği değerlendirilmiştir.)

A) İstanbul Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğüne 31.10.2014 günü saat 14:12'de isimsiz olarak
atılan "Uyuşturucu Kaçakçılığı ve Cinayet" konu başlıklı e-posta ihbarında, özetle; Arzu
Sharifizindashti ve Devrim Öztunç’un öldürüldüğü olayda asıl hedefin Naji Sharifizindashti olduğu,
şahsın öldürülmesi için beş aylık bir çalışma yapıldığı, bu olayın başında uyuşturucu kaçakçılığından
halen aranmakta olan ve Hollanda, Belçika, Dubai ve Fas’da yaşayan Orhan Ünğan ve kardeşi İlhan
Ünğan’ın olduğu, Orhan Ünğan’ın organize edip talimat ve maddi destek verdiği eylemin yanlış
kişilerin ölümüyle sonuçlandığı, İlhan Ünğan’ın görüşmeleri ve direktifleriyle cinayeti işlemek için
eylem hazırlığı yapıldığı ve başında daha önceden Burhanettin Saral ve Sedat Şahin arasındaki
hesaplaşmada Burhanettin Saral grubunda faaliyet gösteren ve bu konulardan dolayı aynı dönemde
Orhan Ünğan ile Bayrampaşa cezaevinde ayrı suçlardan yatan (kendisine Hacı Osman da dedirten)
Malatyalı Osman ve Orhan Ünğan ile oto hırsızlığında suç ortağı Sivaslı Sedat’ın aynı tarihlerde
Bayrampaşa cezaevinde hep beraber yattıkları şahısların oldukları; Sivaslı Sedat’ın Siirtli Veysel ile
uyuşturucu kaçakçılığı suçundan yattıkları, bu cinayetin Yunanistan'da yakalanan 2 ton uyuşturucu ile
alakalı olduğu, bu uyuşturucuda hisse sahiplerinin Aksaraylı Metin Yer, Urfi Çetinkaya ve Orhan
Ünğan oldukları, fakat hissedarların birbirlerinden haberdar olmadıkları, büyük hissedarın Orhan
Ünğan’ın kardeşi İlhan Ünğan ve İranlı Parvaz isimli kişi olduğu, bu şahsın İstanbul’da öldüğü, bu
sebeple asıl öldürülmek istenen kişinin Naji Sharifizindashti olduğu, Orhan ve kardeşi İlhan’ın bu
cinayeti Urfi Çetinkaya yaptırdı, izlenimi vermeye çalıştıkları, ancak cinayeti Malatyalı Osman, Sivaslı
Sedat ve yanlarındaki cezaevinden çıkan sabıkalı kişilerin işlediği, eylemi gerçekleştiren kişilerin sahte
pasaportlarla yurt dışına çıktıkları, Orhan Ünğan'ın kendilerini alakalandıracak ne uyuşturucu
kaçakçılığı ne de cinayet organizasyonlarında görüşmeleri kendisinin yapmadığı, tüm görüşmeleri yüz
yüze Sedat veya Osman ile gerçekleştirdiği, telefon kullanmadıkları, kendi aralarında yurt dışında
dahi özel bir iletişim sistemi ile uyuşturucu kaçakçılığı ve diğer işlerini yürüttükleri, İlhan Ünğan’ın
abisi Orhan ile arasının bozuk olduğu ve onun uğraştığı işlerden uzak duruyor izlenimi vermeye
çalıştığı, sahte pasaportla yurt dışına gidip abisi ile görüştüğü, bu şahısların acele edilmeden titiz bir
çalışma ile anneleri ve Orhan Ünğan’ın İstanbul’daki eşinin adresinin takibe alınması durumunda
daha net bilgilere ulaşılabileceği, Orhan Ünğan, İlhan Ünğan ve Sivaslı Sedat’ın şu anda Orhan’a ait
uyuşturucu nedeniyle cezaevinde oldukları, Orhan Ünğan’ın birçok farklı ülkeye ait ve farklı isimlerle
sahte pasaportları olduğu, Diyarbakırlı Kadir Davutoğlu ile birlikte Balkan ülkelerine uyuşturucu
kaçakçılığı yaptığı şeklinde iddialarda bulunulduğu; ihbardaki iddiaların geneli itibarıyla Naji
Sharifizindashti'nin telefon imaj incelemesinde şüpheli Ergül Kapukaya ile aralarında geçen
yazışmalara yakın olarak anlatıldığı, bu nedenle ismi geçen örgüt lideriyle irtibatlı birisi olabileceği
değerlendirilmiştir.

B) Büyükçekemece Cumhuriyet Başsavcılığına 17.03.2015 tarihi yazılı olmakla birlikte 22.03.2016


tarihinde gönderilen ve kimlik bildirilmeden yapılan ihbarda (İhbarcının yazdığı şekliyle aktarılmıştır;
ayrıca, olayla ilgili evrak işbu soruşturmadan tefrikle, suç faillerinin tespiti ve soruşturmanın
derinleştirilmesi yönünden 2020/133545 soruşturma numarasını almıştır.);

"Sayın Büyükçekmece Cumhuriyet Savcım Dursun YÜZER; İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube
Müdürlüğü Cinayet Büromuza gönderdiğiniz, 22.05.2015 tarih ve 2015/14-2856 sayılı fezlekeye
istinaden 2015/45283 soruşturma sayılı dosyası ile ilgili olarak talep ettiğiniz konular üzerinde
vicdanımın rahatsızlığı üzerine, cinayetle ilgili soruşturmaya ışık tutacak ve yön verecek birtakım
bilgileri aktarmak istiyorum.

26.09.2014 tarihinde Naji Sharifizindashti’nin kızı Arzu Sharifi ZINDASHTI ve Devrim ÖZTUNÇ’un
öldürülmesi olayının iç yüzünü Cinayet Büro İstanbul KOM- Organize ve İstihbarat Şubesi çok iyi
biliyor. Bu konuda Naji’nin verdiği ifade doğrultusunda, Organize Şube ve Cinayet masasında çalışan
bir grup arkadaşa (Müdürden Polis Memuruna kadar) yaklaşık 700 bin Euro tutarında para el altından
verilerek dağıtıldı, bu noktada şu an hedef durumunda olan Orhan Ünğan’ın hedef gösterilmesi için
büyük bir çaba ile fezlekeler hazırlandı, zaten bizim arkadaşların hazırladığı fezlekenin akışına ve
ifadelere bakıldığında kısır bir döngüde olaylar abartılarak, somut olmayan verilerle ifadelere dayalı
şişirildi. Bu durum sayın savcım dosyada net görülecektir. Hatta konu ile ilgili 2014 Ekim-Kasım ayında
Hollanda’da bulunduğunu bildiğim Orhan Ünğan ile görüşmek üzere Fatih ile birlikte organize adına
(2) görevli arkadaş, turistik gezi adı altında Hollanda’ya gittiklerini biliyorum. Orhan Ünğan ile 10-15
kez telefonda görüştüklerini de duydum, ancak kendisinden aldıkları bilgileri dosyaya yansıtmadılar.

O dönemdeki Sayın Savcımız Fikret ÇEZİK ciddi boyutta rahatsızlığından ötürü dosya üzerinde
ağırlığını veremedi, zaten bizim şubede kırmızı bülten konusunda o kadar kendisine baskı yaptılar ki
savcımızın 'Bu dosyayı benden alsınlar kardeşim' dediğini de kendim duydum.

İfade verenler arasında daha sonra öldürülen Hacı Osman SEZEN’in bacanağı Osman SİDAR, o
dönemdeki Hacı Osman SEZEN’in birlikte yaşadığı Zemzem YILMAZ ve Bekir KARÇİĞA baskı altına
alındı ve öldürülmekle tehdit edildiler, hatta Zemzem YILMAZ’ın İstanbul'dan gitmesi için bir sufli kişi
ayarlayıp (muhtemelen 24 Aralık 2014) bıçaklamak suretiyle tehdit ettiklerini bütün şube biliyor,
(kızla görüşen arkadaşlar kızın sağ alt kasığından bıçaklandığını ve herhangi bir hastaneye gitmediğini
öğrenmişlerdi) Kızın tıbben hala muayene edildiğinde bu durum görülebilir. Hatta bu bayan tehdit
edilmiş ve eşi Hacı Osman SEZEN öldürüldükten kısa süre sonra gitmek zorunda kalmış.

Hacı Osman SEZEN ve Turgay AKAR’ın öldürüldükleri gün, ifadelerde kendilerini yanına alarak
götürdükleri belirtilen Savaş SARMUSAK şu an SARAL grubunun tetikçisidir. Bu konuyu bizim
Organize ve İstihbarat şubesinden yazılı olarak istenip kayıtlarıyla teyid edebilirsiniz.

Hacı Osman SEZEN ve Turgay AKAR, Savaş'ın bir arkadaşı/tanıdığı olan bir restaurantta öldürüldü,
bu cinayet ile ilgili gizli soruşturmayla yürütülen dosyaya bakın sayın savcım bu restaurantta kamera
kayıtları yoktur, arıza vs. gerekçelerle alınamadığı belirtildi, kısaca birileri tarafından görüntü
alınmaması gerektiği talimatı verilmiş demek ki. Buyurun bakın dosyaya sayın savcım. Cinayet masası
basit bir soruşturma bile yapmamıştır. Bu kişilerin öldürülmelerini kim tezgâhlamış kimlerle husumeti
var bütün emniyet biliyor. Hatta bu konuda öldürdükleri yer üzerinde yer ve analiz çalışması bile
istenmedi, Levent… (Otel işletir) isimli şahıs o dönemde organizede çalışan Nedim… isimli emniyet
amirini de aramış durumu iletmiş 'Çocukları öldürdüler' demiş, ama bu konuda kimse cesaret edip
şüpheli olarak belirtilen kişilerin bölgedeki GSM telefonları üzerinden HTS incelemesi yapmadı.
Olayda Savaş SARMUSAK zaten gün boyu beraberlermiş, Hacı Osman SEZEN ve Turgay AKAR’a bolca
alkol aldırmış, bunu kan tahlil raporlarından da teyit edebilirsiniz, Çorlu'ya gitmek üzere evden
çıkmışlar, gidip gitmediklerini, gitmişlerse kimle görüşülmüş bilmiyorum. Ama akşam saatinde yemek
yemeye o restorana götürmüş Savaş, yemekten sonra dışarı çıkıp siyah Audi arabasına binip ayrılmış,
tetikçiler de içeri girip infaz etmişler.

26.09.2014 tarihinde Arzu Sharifi ZINDSHTI ve Devrim ÖZTUNÇ’un öldürüldüğü Pelikan Sitesi bölgesi
ve saldırının gerçekleştirildiği Hadımköy ışıkları alanlarında sadece, bizim amirlere isimleri verilen
şüpheli olarak belirtilen kişilerin bölgedeki GSM telefonları üzerinden HTS incelemesi yapıldı, sadece
Ramazan isimli şahsın Büyükçekmece’de sinyali görülmesi üzerine, tamamen fezlekeyi diğer
belirlenen ve kendi adamları olan hatta tehdit ettikleri kişilerle birlikte şişirdiler. İrtibatları-arayanlar
aradıkları vs. aslında bunun yanı sıra tüm bölgede TİB aracılığı ile istenecek hts kayıtları üzerinden
bölgede kullanılan tüm GSM numaralarının hangi IMEI numaralı cihaza takılı olduğu, bu IMEI
cihazlara takılan diğer GSM hatlar ve kullanılan GSM numaralarının ortak irtibatları ile tetikçilerin
kullandığı numaraların tespitinin yapılması gerekmekteydi,

Yine bölgede HTS kayıtları üzerinden kullanılan GSM numaralarından kısa bir süre önce yeni açılan ve
sonrasında kısa süre ile kullanılmayan (kapatılan) GSM numaralarının hangi e-mailde takılı olduğu ile
birlikte ortak irtibat analizlerinin yapılması gerekiyordu.

Eylemi yapan kişilerin bulunduğu 34 ZT 3302 plakalı araç, Gayrettepe–BEŞİKTAŞ adresinde bulundu
ancak aracın bulunduğu bu adreste hiçbir kamera çalışması bilerek yapılmadı, kaldı ki aracı bırakıp
gidenler ya da en son sürücü kişi kamera ile görüntülenebilecekti.Halbuki aracın bulunduğu yerde TİB
aracılığı ile HTS incelemesi yapılmadı, aracın geldiği mesafe ve ortalama hız hesaplanarak belirli
saatler arasında inceleme yapılarak çeşitli GSM telefonları bulunabilirdi, ama adli kolluğun ya da ilgili
şubelerin yapması gereken tahkikat ve soruşturmalar yapılmadı. Bunlar dosyada aşikar bir şekilde
görülecektir.

Bizim FETOCU ekiplerden, fezlekeyi aldıkları rüşvet ile şişirerek düzenleyen Polis Memuru Gönen
KARAKAYA (5052176619-5323474054 nolu GSM’leri kullanıyor) ve Polis Memuru Fatih YILMAZ
(5055433417 nolu GSM kullanıyor) isimli arkadaşlar, devamlı İranlı Naji’nin Nish İstanbul D Blok 14-
15 katlarda bulunan ofisine ve Büyükçekmece’de Pelikan sitesinde bulunan evine günlük yapılan
görevlendirme harici devamlı gidip/geliyordu, ben de bir iki defa ofisine yani büroya gittim ama bu
arkadaşlar öyle bir kompartımasyon yapmışlardı ki, benimle birlikte bir arkadaşın yanında Naji ile
görüşmezlerdi, kalabalık olmasın diye özel odaya geçerlerdi. Hatta Naji birkaç defa şubeye geldi ve
kendisini Fatih ağırladı. Buralara giden bizim arkadaşlar İranlı ile birlikte hareket ederek menfaat
temin ediyorlardı. Bu işte rakamların yukarı amirlere çıktıkça büyüdüğünü biliyorum. Gönen
KARAKAYA şubeden tayin olup gitmeden önce şubeden 10.000TL para almış bu paranın ödemesi de
Hüsamettin’e kaldı, ona yüklediler.Hacı Osman SEZEN öldürüldüğü gün PM Fatih YILMAZ ile görüşme
randevusu vardı, bu da ayrı bir şaibe.
Bu Polis arkadaşlar tarafından o dönemlerde kullanılan GSM telefonları üzerinde TİB aracılığı ile HTS
incelemesi yapıldığında Naji Sharifi ZINDASHTI’nin ev ve ofisine görevsiz gidip/geldikleri görülecektir.
Bunların bütün tezgahlarını yakından bilen Hüsamettin EDİS hala şubemizde çalışıyor olup, bu tezgahı
tasvip etmese de benim gibi olayların detayını çok iyi biliyor.

Her iki bahsettiğim yerdeki (ofis-ev) kameralar hiç incelenmedi. Buyurun sayın savcım arkadaşların
birinci dereceden yakınlarının MASAK üzerinden yıllara göre menkul-gayrimenkullerine bakın her şey
ortaya çıkacak. Hatta bunlardan Gönen KARAKAYA Fetullahçı olduğu gerekçesiyle Cinayet bürodan
uzaklaştırıldı. Ama Zekeriya ÖZ idari silsilesinden amirlerle gelen bu süreç, Naji Sharifi ZINDASHTI’nin
Ergenekon'daki gizli tanık hikayesi gibi bu cinayette de kendi istedikleri gibi yaptılar.

Hacı Osman SEZEN hatırladığım kadarıyla Aralık ayı ilk haftasında öldürülmek üzere takip edildiğini
beyan ederek Büyükçekmece Polis Merkezi Amirliği’ne sığınmış. Burada telefon numarası bırakmış
dilekcesine, bu numara incelenmedi ve Arzu Sharifı ZINDASHTİ’nin öldürüldüğü yerde (alanda) bu
numara üzerinde detay çalışması yapılmadı, kaldı ki gizli soruşturma ile yürütülen diğer cinayette
Hacı Osman SEZEN’in üzerinden telefonlardan kullandığı telefon hizmetle tutanakla kayıt altına
alınmadılar bile, çünkü analizden çıkacağı belliydi. Hatta ifade verenlerin hepsi Bekir KARCİGA ve
Osman SİDAR ile birlikte Savaş SARMUSAK hemen telefonlarını değiştirdiler ve Savcıya ifade verirken
kullandıkları telefonu 'uzun süredir kullanıyorum' şeklinde beyan etmelerini istediler ki herhangi bir
teknik takipte gerçek olmayan numaralarla olayın deşifre olmamasının sağlanması planlandı. Yani
böylece cinayeti aydınlatacak teknik çalışmaların önünü kapattılar. Hacı Osman SEZEN kendi karakola
verdiği ifadede imza altına aldığı 05327154480 nolu telefonu kullandığı tespit edilmesine rağmen bu
telefonun HTS raporları alınmadı ve olay ile ilgili fezlekeye kesinlikle sokulmaması talimatı geldi. Bu
telefon yapılan incelemede baz istasyonu olarak olay saatlerinde İstanbul Anadolu yakasında
kullanıldığı biliniyordu. Zaten fezlekeye bakıldığında bu olayın ne kadar çabukça örtbas edildiği
görülüyor. Daha bu konu ile ilgili çok detay var sayın savcım. Türk milletinin varlığına, hukukun
üstünlüğüne olan sorumluluğunuza istinaden dosyayı çok taraflı incelerseniz kumpası göreceksiniz.

İranlı Naji, İran’dan kaçarak Türkiye’ye geldiğinde, uyuşturucu suçlarından dolayı Maltepe cezaevinde
iken Fetullahçı darbeci Zekeriye ÖZ ile tanıştırıldı kayıtlarda var. Kendisi Zekeriya ÖZ tarafından
Ergenekon soruşturmasında gizli tanık olarak dışarı çıkarıldı, verdiği bu ifade ile iki tane Ergenekon
davasına bakacak Ağır ceza hakimlerinin görevden alınması sağlandı, bunu herkes biliyor. Naji Sharifı
ZİNDASHTİ’nin Polis, Adliye ve diğer bürokrasideki gücü Zekeriye ÖZ tarafından sağlanmıştır.
Organize’den bir sene içerisinde görevden uzaklaştırılan amirlerin bu konularla bağlantısı vardır.
Fezlekeyi hazırlayan memurlar da daha önce ayarlanan FETOCU meslektaşlarımızdır. Görevlerinden
uzaklaştırılmaları da aynı zamanda bu işte olan amirlerin işine geldi. Çünkü olayı bilenlerin bir şekilde
kaybolmaları gerekiyordu.

Sayın Savcım bunlar öyle bir şekilde bu işleri yürüttüler ki, inanın bu iki çocuğun öldürülmesi olayında
kullanılan silahın, zimmet altına alınmayan Hacı Osman SEZEN’in üzerinden öldüğünde cıkarsa hiç
şaşırmayın. Konuyu fazla dağıtmak istemiyorum. Bunlar bir taşla (4) kuş vurulmuştur Sayın Savcım."
şeklinde iddialarda bulunulduğu; ihbarcının ihbarın başlangıcında kendisini Asayiş Şube Müdürlüğü
Cinayet Büro Amirliğinde çalışan bir personel olarak göstermeye çalıştığı ve bununla birlikte, kolluk
görevlilerinden temin ettiği bilgileri kaleme alarak bir ihbarda bulunduğu, değerlendirilmiştir.

Maktullerden Hacı Osman Sezen ile birlikte yaşayan Zemzem Yılmaz’ın 10.03.2016 kayıt tarihli
dilekçesinde (Şahsın yazdığı şekliyle aşağıya aktarılmıştır);
"Sayın savcım ben bu dosyada şüpheli olarak ifade verdim serbest bırakıldım. Daha sonra bir avukat
vasıtasıyla bu yılın ocak ayı sonunda, hakkımdaki bu dosya ile ilgili bilgi almak istedim. Aldığım bilgiye
göre hakkımda takipsizlik kararı verilmiş. Ancak, gerek benim verdiğim ifadelerde çok vahim
eksiklikler gördüm. Anladığım kadarıyla birlikte (yaşadığım) Eşim Hacı Osman Sezen’in Bu cinayetin
Tetikçilerinden Biri olduğunun iddia edildiğini öğrendim, Çok şaşırdım çok üzüldüm ve çok sarsıldım.
Çünkü eşim Bu olayı Biz TV’de duyduğumuzda Kendisi Bana ‘’BÜYÜKLERİN YAPTIĞINI KÜÇÜKLER
ÇEKİYOR DEDİ. VE HATTA BUNUN YERİNDE BENİM KIZIMDA OLABİLİRDİ DEDİ BU ŞEREFSİZLİĞİ KİM
YAPTIYSA ALLAH ONUN YANINA KOYMAZ DEMİŞTİ. Bu nedenle Eşim hacı osman’a atılan Bu iftirayı
Kesinlikle Kabul Etmiyorum reddediyorum. Bu cinayeti Kimler işlediyse eşim’in Tuzağa düşürülüp
öldürüldükten sonra Bu cinayetleri eşim’in üstüne atarak Kendilerini Kurtarmaya Çalışmıştır. Çünkü
HACI OSMAN SEZEN Bu cinayetin işlendiği günden öldürüldüğü güne Kadarda Her yere rahatlıkla girip
çıkabiliyordu. Hatta evimiz, adresimiz, Telefonumuz polis tarafından Bilinip Cinayet Büro amirliğinde
o dönem çalıştığını Bildiğim ERGÜL Adlı polis memuru osman ile görüşüyordu. Ayrıca Aralık ayı
Başında Bahçeşehir’deki evimizden çıktıktan sonra Kendisini Takip eden iki araçtan Kaçarak
Büyükçekmece polis merkezi Amirliğine sığınmıştı. Buna ilişkin Belgeler orada mevcuttur. Hatta
cinayetten yaklaşık 3 ay geçmesine rağmen Birgün dahi Kendisine herhangi Bir suçlama
getirilmemiştir, Ben de Bu Konuda Hiç bir şey duymuş değilim. Ayrıca, Eşim osman’dan Kızı Öldürülen
İranlı NACİ İLE Herhangi Hüsümeti olduğunu duymadım. Eşim osman’ın Bu cinayeti işlemesini
gerektiren En ufak sebep yoktur. Sayın savcım, Eşim Hacı osman sezen ile tanışmamız öldürüldüğü
Tarihe Kadar Şahit olduğum ve yaşadığımız olayı Bir Bir anlatmak istiyorum. 18 Ağustos 2014
Tarihinde malatyada Eşim Hacı osman sezen Tanıştık. Aramızda duygusal ilişki başladı, Birbirimizi
Sevdik Bu nedenle İstanbul’da yaşamaya Karar verdik. İstanbul’a Geldikten sonra 20.09.2014
Tarihinde, Emlakçı Hasret ilter isimli Bayandan Bahçeşehir Garanti Koza evlerinde Ev Kiraladık. Bu evi
kiralamaya giderken yanımda BEKİR KARÇİA vardı. Hatta Kendisine ait gri Renault megan arabasıyla
gittik. Plakası hatırladığım Kadarıyla ( 34. UK …) ile başlıyordu. Tarihini hatırlamamakla beraber ben
malatyaya geçtim Eşim Osman Beni almak üzere Bekir Karçia ile birlikte Galerici MUSTAFA
TOSUN’Dan aldığı (34.EK.0053) plaka Siyah BMW marka araba ile geldiler. Daha sonra bu aracın
20.11.2014 Tarihinde sözleşmesi yapıldığını gördüm. Hatta malatyaya Gelişlerinde aşırı hız yaptıkların
dan Dolayı polis durdurmuş Trafik cezası yazmışlar Bu araçla. Biz 15.11.2014’de malatya Altın Kayısı
Ramada otelinde Birgün Kaldılar. 16 Kasım 2014’de Ben, Bekir Karçia Eşim Osman ve AnneAnnesi ile
Birlikte Malatyadan çıktık. Siyah BMW araç ile çıktık, Sivas, Kayseri, Ankara, Bolu Güzergahını
Kullanarak İstanbu’la geçtik. Eşim Osman malatyadaki Ramada oteline EMRAH GENGEÇ Kimliği ile
kayıt yaptırmıştı. Eşim Osman Malatya’da Bulunduğu Süre içerisinde 05327154480 nolu gsm Telefon
ile Birlikte Blekbry Marka Telefonda Kullanıyordu. Ben ise malatya’da Bulunduğum süre içerisinde
05070427820 GSM numarasını Kullanıyordum. O Aylarda Birkaç’kez numaramı
değiştirdim.Malatyadan İstanbula gelince, AnneAnne’sini Bıraktık, Bizde 17.11.2014 Ramada Plaza 3
gün Kaldık, Ben malatya’dan Çıkarken yanımda Bulunan Murat Koşum adına olan 0553617013.. nolu
Telefonu Kullanıyordum. Bu numarayı 2015 yılı OCAK Şubat aylarına Kadar Kullandım. Eşim osman
19.11.2014 Tarihinde Emrah gengeç Kimliği ile Sırbistana gitti. Bende o yokken önce Gaziantepe
uçakla ve Malatya illerine gittim. Eşim osman 25.09.2014 gecesi gaziosmanpaşa’da oturan Ailesin
yanında Kalacağını söylemişti. Hatta fecebook üzerinden Mesajlaşma ve aramadan Bana ‘Anadolu
yakasına gideceğim.Öğleden sonra dönerim demişti’ yine aralık ayı 2014’de, ikinci Haftası içerisinde
Birkaç günlüğüne Avrupaya gitmişti. Avrupa dönüşü öldürüldüğü Tarihe Kadar genelde Birlikteydik.
Bu arada Eşim Osman Bekir karçia’dan Alıp Kullandığı 05327154480 nolu Telefonu Bekirle aralarında
çıkan Bir Tartışma nedeniy’le Telefonu Kırıp parçaladığını bana öldürülmeden iki, üç gün önce
söylemişti .Sayın Savcım içim Kan ağlayarakta olsa öldürüldüğü Günü maalesef detaylı anlatma
durumundayım. 2.. Aralık gecesi (2014) Eşim osman Turgay akar, Osman sidar Bekir Karçia
Bahçeşehirdeki Evimize geldiler. Bekir Karçia Bir müddet oturduktan sonra gitti. Osman sidar, Turgay
akar Hem sarhoş oldukları için , hemde sabah biryere gidecekleri için Bizde Kaldılar. 22.aralık saat
10’civarı Bekir karçia’nın Gelmesi üzerine evden Beraber çıktılar. Osman sidar o Tarihte 05335926672
nolu Gsm nolu Telefonu Kullanıyordu. Baz istasyonlarından bunu Tespit edebilirsiniz. Gün içerisin’de
osman sidarin Telefonu ile Görüşme yaptım Bana çorlu’ya gideceğini söylemişti. Ayrıca Akşam 18.00
sıralarında Tanımadığım Bir Numaradan Beni aradı Konuşmasından çok tedirgin ve sarhoş gibi
Konuşuyordu. Kimle Berabersin diye sorduğumda (Turgay, Savaş sarmusak ile Birlikte olduğun
söylemişti Ben de savaş’ın orda olduğunu duyduğumda senin Savaş gibi satlık adam’la ne işin var
dedim. Çünkü Hacı osman sezen Bana daha önce Kendisini Savaş’ın tuzağa düşürerek öldürtmek
istediğini söylemişti. Ben bunları bildiğim için Savaş’la olduğunu duyunca Endişelendim. Merak etme
1,2 saate Kadar gelirim dedi. … Eşimle son Konuşmamız oldu. Eşim osman’ın Savaş Tarafından
öldürülme girişimi ilk olarak Fatih ilçesi spor salonun’da denenmişti. Eşim osmanın öldürülmesinden
sonra bende Korkmaya Başlamıştım Çünkü Eşim Birçok şeyini Benimle paylaşırdı Bu olaydan sonra
Amasya’ya gitmek için ayrıldım. Bakırköy’de iki kişi tarafından Takip edildim. Sağ tarafımdan Bir
sıcaklık hissetim elimi attiğımda elime Kan bulaştı. Can havli ile Kendimi mağazaya attım. Bağırınca
zaten onlar Kaçtı ben görsemde Tanırım eşgalleri aklımdadır. Olayı Büyütmek istememiştim Çünkü
Çok korkmuştum. Biran önce İstanbu’lu Terk etmek istemiştim. Sayın Savcım Bu yazdığım Konuları
Belki dahada fazlasıyla ifademi alan Gönen Karakaya, Ramazan Özata anlattım. Fakat Elime geçen
polis ifademde Bunların hiçbirinin yazılmadığını Gördüm. Sayın Savcım 27.05.2015 Tarihinde Ben
05536180796 nolu Gsmi Kullanıyordum. Yukarda yazdığım olaylar an be an Yaşadığım gerçek
olaylardır. Buna emin olunki Eşim Hacı Osman sezen’in Bu iki masum gencin öldürülmeleriyle Zerre
Kadar ilgisi yoktur. Yaşadığı sürece en ufak Bir İlgisinin, Bağlantısının olduğunu hissetmedim
duymadım Bu cinayeti işleyen Katiller Eşimin öldürülmesini Fırsat bilip eşimin üstüne yıkmaya
çalışmaktadırlar. Bizaat ölen Kızın Babası İranlı nacininde içinde bulunduğu Birtakım Kişiler ve Bizzat
cinayet masasından Bu dosya ile ilgilenen Gönen Karakaya, Fatih Yılmaz, Ergül (Soyadını Bilmiyorum)
adlı Polis memurlarının Büyük paralar Alarak bu dosyayı istedikleri düzenleyerek yön verdiklerini
Biliyorum… Osmanla Beraber 20.09.2014 Tarihinden 4 ay boyunca Garanti Koza 1.Etap sitesi C 2 Blok
27 nolu daireyi Kiraladık. Bekir Karçia ile Beraber ALİ GOLZARİ’NİN Ofisine 27/28 Eylül 2014 Tarihinde
gittik ve Görüştük. Tam olarak Tesbit etmek için ALİ GOLZARİ nin akbatı alışveriş merkezinin ordaki
ofis katlarının resepsiyon Kayıtlarının defterine ve kamera Kayıtlarına Bakılınca çıkacaktır. Cinayet
Tarihi olan 26.09.2014 Tarihli Garanti Koza 1.Etap sitesinin C/2 Blok araç giriş ve yaya giriş çıkış
Kameralarına bakıldığında. Araç kayıt ve yaya giriş çıkış Kayıt defterlerinin istenildiği taktirde osmanın
araç Kayıtları ortaya çıkacaktır.. Ayrıca 30 veya 31 Eylül 2014 Tarihinde, Bekir karçia, Eşim hacı osman
ve Turgay akar’la Beraber Tekrardan Ali golzari’nin ofisin yan tarafından bulunan STARBAXS kafede
görüştüler..." şeklinde ifadeler kullandığı;

Zemzem Yılmaz'ın Arzu Sharifizindashti ve Devrim Öztunç cinayeti nedeniyle gözaltına alınıp savcılık
makamınca serbest bırakılan şahıslardan olduğu, olaylarla alakalı olarak 27.05.2015 tarihinde Asayiş
Şube Müdürlüğünde şüpheli sıfatıyla ifade verdiğinin soruşturma dosyası içeriğinden tespit edildiği,
ifadesini alanların ise polis memurları Gönen Karakaya ve Ramazan Özata olduğu, görülmüştür.

C) Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/31513 soruşturma sayılı dosyasına 25.03.2016


tarihinde gönderilen ihbarda, ihbarcının;
Dosya ile ilgili bilgi paylaşmak istediğini, Yunanistan’da yakalanan 2.100 kg uyuşturucunun Orhan
Ünğan, İlhan Ünğan ve Çetin Koç’a ait olduğuna dair bazı gizli tanık ve şüpheli ifadeleriyle birlikte Naji
Sharifizindashti’nin de ifadesinin bulunduğunu, bunun yalan olduğunu, bu malın 300 kilogramının
Naji’ye, 300 kilogramının Shadid Ahmed adlı şahsa; 300 kilogramının da Naji’nin ortağı olan ve
Hollandalı Metin olarak bilinen, "Aksaray Merkez ilçesi Akin nüfusuna kayıtlı, Nadir oğlu, 1978
Aksaray doğumlu" Metin Yer isimli şahsa ait olduğunu, bu şahsın Rotterdam’da yaşadığını,
Rotterdam’da yakalanan 450 kilogram eroinin sahibi olarak arandığından Hollanda’ya giremediğini,
halen Türkiye’den alınma 9808948 nolu pasaportu kullandığını, Türkiye ve Filipinler'de yaşadığını,
aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nden taşıma ruhsatlı silahı olduğunu, diğer 300 kilogramının İran
ve Dubai’de tanınan ve eroin hammaddesi pazarlayıcısı olan, Celola Pali Metin ismine kimlik
kullanan, soy ismini bilmediği kişiye, diğer 300 kilogramının ise Pakistan’da eroin imalatını yapan
ustaya ait olduğunu, kalan 600 kilogram eroinin de Dubai’de yaşayan Hacı lakaplı şahsa ait olduğunu
bildiğini; uyuşturucu maddeyi taşıyan Nuur 1 isimli geminin Amerika'nın uyuşturucu ile mücadele
birimi olan DEA tarafından takipte olduğunu, gemiden ilk önce bir ton 100 kg eroini bir depoya
koyduklarını, bu malın 550 kilogramını Hacı lakaplı şahsa bağlı Serkan Başkale’nin ekibine teslim
ettiklerini, bu şahısların 550 kg eroini kaldıkları villaya koyduklarını, bu malın kalebodur ve mermer
yapıştırıcısı olan paketler halinde Avrupa’ya sevkiyatının yapılacağını, diğer 550 kilogramı Naji
Sharifizindashti ve Shadid Ahmed ismine Avrupa’ya nakliyeyi yapacak gruba teslim edildiğini, geriye
kalan bir ton eroini de bir depoya koyduklarını ve bunun Shadid Ahmed ve Naji Sharifizindashti
ekibine daha sonra teslim edileceğini ancak polisin operasyon yaparak malı başka bir depoda
yakaladığını, Avrupa’ya bu uyuşturucunun nakliyesini yapacak olan iki ayrı ve birbirinden bağımsız,
birbirini tanımayan grup olduğunu, iki ton 100 kg eroinin Pakistan’dan Yunanistan’a nakliyesini
sağlayan üçüncü grubun hem teslimat esnasında, hem de gemiye yapılan operasyonda yakalandığını,
verdiği bilgilerin doğruluğunun, Yunanistan’da yargılaması yapılan dosyanın bir bütün olarak
tercümesi alındığında ortaya çıkacağını, yakalanan Nuur 1 isimli geminin sahibi ve organizatörünün
diğer ismi Shadid Ahmed olan Efsandiar Rigi olduğunu, bu şahsın ise Naji Sharifizindashti’nin ortağı
olduğunu, aynı kişilerin daha önce de bir ya da iki ton uyuşturucunun aynı yöntemle Yunanistan
üzerinden Avrupa’ya nakliyesini sağladıklarını, ilk getirilen bir ton uyuşturucunun sahibi şahısların beş
ton uyuşturucuyu da sevkini yapmaları için Naji ve Efsandiar’a teslim ettiklerini, bu beş tonun 2.200
kilogramının Yunanistan’a getirilmek için yola çıkıldığını ve Mısır açıklarında gemiye polis baskını
yapılacağı söylenerek geminin batırıldığını, bunun Naji tarafından malın sahiplerine söylendiğini,
buna inanmayan mal sahiplerinin Naji’ye 25 milyon avro ceza kestiklerini, Naji’nin de ortağı
Efsandiar’ı İstanbul’a çağırdığını, Efsandiar’ın Naji’den habersiz olarak Hacı lakaplı şahsın 600 kg
eroinini de gemiye koyduğunu, Naji’nin ortağı Efsandiar’a 9 milyon dolar borcu olduğunu, bunu
ödememek için kendisinden habersiz gemiye yüklenen malı öne sürdüğünü ve kendisine ihanet
ettiğini düşünerek Efsandiar’ı öldürttüğünü, beş ton malın sahiplerine de "Ben değil ortağım
Efsandiar size ihanet etti, ben de cezalandırdım, öldürdüm!" dediğini, ancak malın sahiplerinin
Naji’ye inanmadıklarını ve öldürülmesine karar verdiklerini, Naji’nin ev adresi ve araçlarının bilgisini
edinmek için aynı zamanda şahsın yakın dostu ve hemşehrisi olan Ali Golzari’nin oğlunu
görevlendirdiklerini, bu şahsın da edindiği bilgileri cinayeti işleyecek gruba verdiğini, Naji’nin kızı ve
yeğenini öldüren grubun liderinin Yavuz Baybaşin olarak bilinen Yavuz Yavuztürk isimli şahıs
olduğunu ve bu şahsın cinayeti işlemesi için Yunus Akyüz isimli sahsı ve grubunu yönlendirdiğini,
olaydan sonra tetikçiler ve Yunus Akyüz’ün bir ay kadar ortadan kaybolduklarını, İstanbul Emniyet
Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğindeki rüşvete bağlı bağlantıları ve adamları
tarafından olayla alakalı hiçbir delil olmadığında ve farklı yönde şüpheliler üzerinden fezleke
hazırlanınca ortaya çıktıklarını; Naji’nin kızı ve yeğeni öldürüldükten üç ay sonra Hacı Osman Sezen ve
Turgay Akar adlı şahısların öldürüldüklerini, bu olayın nedeni olarak; Tolga Hakan Ceyhan isimli
şahsın Urfi Çetinkaya’nın yarış atlarına baktığını, Tolga’nın Urfi tarafından sevildiğini ve bu şahsın
atlardan gelen paranın bir kısmını Tolga’ya verdiğini, Urfi Çetinkaya’nın yeğeni Hayati Çetinkaya'nın
Tolga’nın amcası tarafından çok sevilmesini kıskandığını ve sevmediği için Mehmet Şirin grubuna
talimat vererek ayaklarından vurulmasını sağladığını, daha sonra Tolga Hakan Ceyhan’ın bunu
öğrendiğini ve yakın dostu Turgay Akar ile Hayati Çetinkaya’yı öldürme planı yaptığını, bu amaçla
evinin etrafında pusu kurduklarını, Tolga ve Turgay’ı gören Hayati Çetinkaya’nın konuyu amcası
Urfi’ye anlattığını, bununla birlikte Turgay Akar’ın Sarallar olarak bilinen grubun tetikçisi olduğunu,
Turgay ve Savaş’ın Alaattin Saral adına üç cinayetten yargılandıklarını, Tolga Hakan Ceyhan’ın da Saral
grubuna bağlı olduğunu, Hayati Çetinkaya’nın Tolga Hakan’ın öldürülmesi için Alaattin Saral’a ricada
bulunduğunu, Alaattin’in de Savaş Sarmusak’a talimat vererek Tolga Hakan'ı öldürmesi için Turgay
Akar’ı ve Hacı Osman Sezen’i ikna etmek amacıyla görevlendirdiğini, Turgay Akar ve Hacı Osman
Sezen’in yakın arkadaşları olan Tolga Hakan Ceylan’ın öldürülmesini kabul etmediklerini, devam eden
süreçte Hacı Osman Sezen’in hem bu olay için hem de Urfi Çetinkaya ile aralarındaki para alacak
verecek meselesi nedeniyle görüşmek amacıyla şahsın çiftliğine gittiğini ama görüşemediğini, üç-beş
sefer yakın dostlarına Urfi Çetinkaya ile görüşmek istediğini ilettiğini ancak şahsın kendisiyle
görüşmediğini; Hacı Osman Sezen'in yaptığı araştırmalarda Urfi Çetinkaya'ya ancak yakın adamı olan
ve işlerini yürüten İran asıllı Ali Golzari isimli şahsın ulaşabileceğini öğrendiğini ve bu şahsı ararken
Savaş Sarmusak aracılığıyla Nizamettin Yeke isimli Vanlı şahsa ulaştığını, Nizamettin Yeke’nin Ali
Golzari’ye ait ev ve iş yerini bildiğini, çünkü Ali Golzari’den 4,5 milyon avro alacağı olduğunu, Hacı
Osman Sezen’in de Ali Golzari’yi bulduklarında bu tahsilatı gerçekleştirme sözü verdiğini, Nizamettin
Yeke ile Hacı Osman Sezen’in Ali Golzari’ye ait ofisin olduğu adrese gittiklerini ancak güvenlik
görevlilerine Ali Golzari’nin oğlu tarafından verilen talimat nedeniyle içeri alınmadıklarını, ayrıca Ali
Golzari’nin oğlunun, "bir daha gelmeleri halinde polisi arayacağını" söylediğini, devam eden süreçte,
Dubai’de Orhan Ünğan ve Çetin isimli şahıslarla beraber aynı masada yemek yedikleri esnada Hacı
Osman Sezen’in Ali Golzari ile tanıştığını ve kendisine Nizamettin Yeke ile aralarındaki borç
meselesini sorduğunu, Ali Golzari’nin de bu borcun olmadığını, Urfi Çetinkaya ile görüşmek istiyorsa
şahsın da kabul etmesi durumunda bunu sağlayabileceğini ifade ettiğini, Orhan Ünğan'ın da Hacı
Osman Sezen’in şoförü olan Bekir isimli şahsın telefonunu vererek İstanbul’a gittiğinde aramasını
istediğini, bilahare Ali Golzari’nin bu durumu Urfi Çetinkaya’ya aktardığını ve Urfi’nin "Osman kim
oluyor da benim çiftliğime gidiyor ve piyasada Urfi’den alacağım var, diye konuşuyor?" diyerek infaz
kararı verdiğini,

Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar, Tolga Hakan Ceyhan’ın öldürülmesini kabul etmeyince, Alaattin
Saral’ın Savaş Sarmusak aracılığıyla başka bir gruba Tolga’nın öldürülmesi talimatını gönderdiğini,
tetikçilerin Tolga Hakan Ceyhan’ın annesinin evinin önünde ve araç içerisinden hiç inmeyerek
beklediklerini, aracın durumundan şüphelenilince polise haber verildiğini ve tetikçilerin polis
tarafından yakalandıklarını,

Savaş Sarmusak’ın Hacı Osman Sezen’in takıldığı kahveye gidip, "Sizi Alaattin abi çağırıyor!" dediğini
ve Osman ile Turgay’ı alıp, Audi marka siyah renkli arabasıyla Alaattin Saral’ın yakın bir dostunun
restoranına götürerek, "Siz burada bekleyin, Alaattin abi geliyor; ben de hemen bir yere gidip
geliyorum." diye konuşup gittiğini, onun çıkmasının ardından tetikçilerin içeri girerek Osman ve
Turgay’ı öldürdüklerini, bu tetikçilerin Naji’nin kızını ve yeğenini öldüren aynı grubun tetikçileri
olduğunu, olay yerine gelen polislerin kayıtların bozuk olması nedeniyle görüntü alamadıklarını, bu
durumun büyük bir kumpas olduğunu;

Najı Sharifizindashti’nin kızı ve yeğenini öldüren tetikçilerin belli olmasına rağmen, olayı Hacı Osman
Sezen ve Turgay Akar’ın üzerine yıkmak için 1.7 milyon dolar alındığını, olaydan bir gün önce önce
Turgay Akar'ın kokain maddesi kullandığını, 26.09.2014 öğle saatlerinde kalktığını, Hacı Osman
Sezen’in akrabası ve yakın arkadaşı Bekir Karciğa ismine kayıtlı 5327154480 nolu telefonu
kullandığını, hatta Pegasus A.Ş.'de çalışan Mine Sezen isimli bir kız arkadaşı olduğunu, Turgay Akar ve
Hacı Osman Sezen'in HTS kayıtlarına bakıldığında zaten bu kızla sık sık görüştüğünün ortaya
çıkacağını, Hacı Osman Sezen’in kullandığı bu numaranın ise hiçbir şekilde tutanaklarda yer
almadığını; iki gizli tanık ve Ali Golzari’nin ifadelerinin yalan olduğunun ortaya çıkacağını, burada
baronların asıl planının Yunanistan’da yakalanan uyuşturucu madde ile ilgili dosyaya gizli tanık
sokarak malın sahibini Orhan Ünğan olarak göstermek istediklerini, Naji’nin tüm emniyet ve yurt dışı
polis birimlerine sahte e-mailler göndererek Orhan Ünğan hakkında asılsız soruşturmalar yaptırdığını,
Naji Sharifizindashti'nin 13.09.2014 tarihinde Çetin Koç'a yazdığı e-mailde bu yazdıklarının
doğruluğunun ortaya çıkacağını, kızı ve yeğenini öldürten ve bu talimatı veren kişilerin Ali Golzari,
Hayati Çetinkaya ve Urfi Çetinkaya olduğunu bildiği halde onlardan korktuğu için Çetin Koç, Orhan
Ünğan ve İlhan Ünğan'a iftira attığını, hatta Naji'nin, Ali Golzari tarafından Pakistan’da teslim edilen 5
ton eroinin maliyeti olan 8 milyon doları kızı ve yeğeni öldürüldükten sonra kendisinin de
öldürülmemesi için ödediğini; Efsandiar konusu ile ilgili olarak; Naji’nin bu şahsı ortakları ile arasının
açılmasına neden gördüğü, kendisinden habersiz gemiye fazladan uyuşturucu madde koyması
nedeniyle de öldürttüğünü ve malın sahiplerine de kendilerine ihanet eden kişiye cezasını verdiği
şeklinde açıklamalarda bulunduğunu, Naji’nin Efsandiar ile yakın dostluğu olduğunu, İran’da beraber
cezaevinde yattıkları dönemde Naji’nin bu şahsın yardımıyla cezaevinden firar ettiğini ve ailesinin de
PEJAK terör örgütüne yardım ettikleri ve ciddi anlamda destek sağladıkları için İran İslam Devleti
tarafından başta Naji’nin babası olmak üzere, amcası ve amca çocuklarının öldürüldüklerini, bir amca
oğlunun halen örgüt adına İngiltere’de faaliyet yürüttüğünü, olayın bir numaralı şüphelisi ve tetikçisi
olduğu değerlendirilen Hacı Osman Sezen’in 5327154480 nolu telefonu kullandığını, bu numaradan
akrabaları ve arkadaşı Mine ile görüştüğünü, son görüştüğü kişilerin tesbit edilerek ifadeleri
alınmasının cinayetin aydınlatılmasına ışık tutacağını; Cinayet Masasında görevli Fatih Yılmaz ya da
Yıldırım soyisimli komiser ve Cinayet Masasının müdür yardımcısının, Osman aracılığıyla Hollanda'ya
gittiklerinde Orhan Ünğan'ın Belçika'daki evinde görüşme yaptıklarını, bu görüşmede polislerin Orhan
Ünğan’a, cinayetin azmettiricisinin Ali Golzari ve Urfi Çetinkaya olduğunu bildiklerini ama
delillendiremediklerini söylediklerini, Orhan Ünğan'dan bu konuda bilgisi olup olmadığını sorup,
kendilerine yardımcı olmalarını istediklerini, hatta komiser Fatih'in Orhan Ünğan'la telefonundan en
az 30 kez görüşme yaptığını,

Cinayet Masasında görevli polis memuru Ergül’ün soruşturma sürecinde şahsın öldürülmesinden iki
gün öncesine kadar en az haftada üç gün Hacı Osman Sezen ile görüştüğünü, Hacı Osman Sezen’in
cinayet işlediği düşünülüyor ise niçin gözaltına alınıp bilgisine başvurulmadığını, şahıs öldükten sonra
ölülerin konuşamayacağı düşüncesiyle üzerine cinayet yıkılarak fezleke yapıldığını; Naji
Sharifizindashti’nin kızı ve yeğeninin öldürülmesi olayındaki delillerde değişiklik yapıldığını ima
ederek, Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar’ın ölmelerinin ardından Arzu Sharifizindashti ve Devrim
Öztunç’u bu iki şahsın öldürdüğü şeklinde fezleke düzenlendiğini, Cinayet Masasındaki Fetullahçı
yapılanmanın bu tezgahı kurduğunu, başmimarı olan o zamanki Asayiş Şube Müdürü Yusuf Bengül ve
Cinayet Masasının müdürünün 1.7 milyon dolar para alarak, hem Shahid Ahmed’in cinayet dosyasını
kapattıklarını ve soruşturmayı yapmadıklarını, hem de Naji'nin kızı ve yeğeninin öldürülmesi olayını
ölmüş insanların üzerine yıktıklarını; cinayetin tetikçisi olduğu belirtilen Turgay Akar isimli şahsın
kullanmakta olduğu tespit edilen telefon hattı olan ve Bülent Hakan Adilek isimli şahsın adına kayıtlı
5319630720 nolu telefonun, cinayet tarihinden bir hafta önce ve bir hafta sonraki HTS dökümleri
ortaya çıkarıldığında, bu numarayla yapılmış görüşme kayıtları tespit edildiğinde, cinayetten bir gün
önce ve cinayet saatinde nerede olduğu kolay bir şekilde tespit edilebilecekken, polisin bu tespiti
yapmadığını, 25.09.2014 günü saat 23:35'te görüşme yaptığı ve telefonu kapattığını, 26.09.2014
günü saat 15:13’te cihazı görüşmeye açtığı ve gün içerisinde de görüşmelerine devam ettiğini, bu
durumun hazırlanan fezlekeden anlaşıldığını, oysa ki, telefonu kapalı da olsa cinayet saatinde nerede
olduğunun tespit edilebileceğini, HTS kayıtlarının harita üzerinde tespiti yapıldığında cinayet saatinde
nerede olduğunun MOBESE kayıtlarından net bir şekilde tesbit edilebileceğini iddia ettiği,

İhbarcının Türkçe telaffuz ve yazımında çok iyi olmadığı ve verdiği beyanlar ve uyuşturucu
kuryeliğindeki usul bilgisi nedeniyle uyuşturucu madde ticareti yapan ve muhtemelen işin içinde olan
bir kişi olduğu değerlendirilmekle beraber, ihbarcı şahsın Naji Sharifizindashti ve Orhan Ünğan
tarafında yaşanan tüm olaylardan bilgi sahibi olması, ihbarında, bu olayları bilen 4-5 kişiden birisi
konumunda bulunması nedeniyle bu ihbarının soruşturma dosyasına dahil edilmemesini, yoksa
hayatının tehlikeye girebileceğini belirtmesi ve söz konusu ihbarın soruşturma dosyasına 25.03.2016
tarihinde dahil edilmiş olması dikkate alındığında, tahkikatı yapan kolluk birimince bu ihbarcı şahsın
04.05.2016 günü Dubai’de öldürülen İran asıllı Türk vatandaşı Çetin Koç veya Çetin Koç ile iltisaklı bir
şahıs olduğunun değerlendirildiği, anlaşılmıştır.

D) Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına 28.04.2016 tarihinde ve 2015/45283 soruşturma


numaralı dosyaya gönderilen ihbarda;

Arzu Sharifizindashti ve Devrim Öztunç’un öldürüldüğü davayla ilgili 17.03.2016 tarihi ve öncesindeki
iki adet ihbar mektubunu bir meslektaşının ve çok samimi bir dostunun yazdığını, bu ihbarlarıyla
Orhan Ünğan’ı temize çıkarmanın, dosyaya yeni bir yön verilmesinin amaçlandığını, arkadaşına ve
kendisine ezberletilen hazır yazıyı getirip göndermelerinin istenerek bu ihbarlar karşılığında 100 bin
avro sözü verildiğini, ihbarları gönderdikten sonra söz verilen parayı alamadıklarını, arkadaşının
vicdan azabıyla konuyu savcılık makamına anlatmak istediğini ancak can güvenliği sebebiyle bunu
yapamadığını, bu iki ihbar mektubunu da Orhan Ünğan’ın avukatları ve Kudbettin’in yazıp
kendilerine verdiğini, bu mektuplarda anlatılanları cezaevinde Orhan Ünğan ile beraber avukatlar
Kudbettin ve Çağdaş’ın planlayıp işleme koyduklarını, bu davada tutuklananların 750.000 dolar
rüşvetle serbest kalmalarını da bu avukatların sağladıklarını, önce Savaş’ı, sonra da diğer sanık
Turgay’ı bıraktıklarını, bu adamların bırakılma paralarını da Orhan Ünğan’ın bizzat verdiğini, Haziran
2014’de Yunanistan’da yakalanan iki ton eroinin Orhan Ünğan, Çetin Koç ve Shadid Ahmed (Esfandiar
Rigi) adlı şahıslara ait olduğunu, malı Pakistan’dan temin edenin Çetin Koç olduğunu, geminin
yüklenmesi ve Yunanistan’a nakledilmesinden de Shadid Ahmed’in sorumlu olduğunu,
Yunanistan’dan uyuşturucuyu teslim alıp Hollanda’ya nakletme sorumlusu ve satıcısının Orhan
Ünğan olduğunu, ABD'nin uyuşturucu ile mücadele birimi olan DEA’nın Orhan Ünğan ve adamlarını
Belçika’da izlediğini ve operasyondan önce Orhan’ın şirketinde sigortalı çalışan Nevzat Ak, Serkan
Başkale ve dört kişinin daha Yunanistan’a geçtiğini farkettiğini, fakat kriptolu Blackberry PGP
kullandıkları için dinlenemediklerini, bazlardan yerlerinin tespit edildiğini ve Yunanistan’da bir depo
kiraladıklarının tespit edildiğini, öte yandan Shadid Ahmed tarafından Orhan’ın ekibine verilmek
üzere Yunanistan’a gemiyle nakledilen maddelerin Yunanistan’a vardığını, bir ton maddenin
gemicinin villasına zula yapıldığını, kalan bir tonun hala gemide ve indirilmesi için uygun zamanı
beklediğini, Shadid Ahmed’in uyuşturucuyu Orhan Ünğan’ın adamlarına Atina’da Palm isimli bir
kafede teslim etmek için anlaştığını, Orhan’ın ekibinin uyuşturucunun taşınması esnasında şüphe
çekmemek için Mercedes ML cip kullanıldığını, bu arabaya 250 kg’dan fazla uyuşturucu sığmadığını,
bu sebeple 250 kg arabaya yüklenerek villadan Orhan’ın deposuna yola çıkıldığını, DEA polisi depoya
bir ikinci 250 kg almaya gidince villanın tespit edildiğini ve ikinci kez Mercedes araç depoya giriş
yaparken polisin operasyon kararı aldığını, villada 500 kg eroin, depoda ise Hollanda’ya nakledilmesi
için mermer yapıştırıcısı olan paketlenmiş maddenin yakalandığını, DEA polisinin bir ton eroinle
birlikte Orhan Ünğan’ın sigortalı işçisi Nevzat Ak, Serkan Başkale ve dört Türk vatandaşını gözaltına
aldığını, ancak Shadid Ahmed ve villa sahibi armatörün kaçtığını, gemide indirilmeyi bekleyen diğer
bir ton eroini gemiden indirip bir başka depoya gizledikten sonra Shadid Ahmed’in 15.06.2014 günü
sabah Türkiye’ye geldiğini, Naji'ye gidip olayı olduğu gibi anlattığını ve depoda kalan malı
kurtarmasını, ona yardımcı olmasını istediğini, ancak Naji'nin bu işleri bıraktığını ve yardım
edemeyeceğini söylemesi üzerine Çetin Koç'un ailesine ulaşmak istediğini, villa sahibinin ise
kaçmanın bir çare olmadığını anlayınca gidip polise teslim olduğunu ve gizlediği bir ton eroinin de
yakalandığını, böylece ilk operasyondan 10-15 gün sonra ikinci operasyonda bir ton daha
yakalandığını, bu yakalanan ikinci bir ton eroinden sonra Shadid Ahmed’ten aldığı bilgiyi Naji'nin DEA
polisine verdiğini düşünen ve onun öldürülmesine karar veren Orhan Ünğan ve Çetin Koç’un plan
yaptıklarını, Shadid Ahmed’in kaçtığı için onların yanında kaldığını ancak Naji’ye eroinin yeriyle ilgili
bilgi verdiği için ona da ölüm cezası kestiklerini, sonra da bu adamdan kimsenin haber alamadığını,
daha sonra zaten Çetin Koç’un Naji’yi kendilerine ait malı DEA’ya ihbar edip yakalattığı için tehdit
ettiğini, sonrasında da suikastın yapıldığını; Hacı Osman Sezen’e "öldür" emrini Orhan Ünğan'ın
verdiğini, Hacı Osman’ın Naji’yi bulmak için Savaş Sarmusak’tan yardım istediğini, Savaş’ın da Vanlı
Nizamettin Yeke’ye gidip Naji'nin bilgilerini istediğini ancak Nizamettin’in Naji yerine hasmı olan İranlı
Ali Golzari’yi bu ekibe gösterdiğini, Hacı Osman Sezen’in Ali Golzari’ye ait evin yakınlarında ev tutup
plan yaptığını, Ali Golzari’nin uyuşturucu ticareti için Dubai’ye gidip Çetin Koç ile görüştüğünü, Orhan
Ünğan’ın da olduğu yemekte Ali Golzari’nin evinin Akbatı’da olduğunu duyan Orhan Ünğan'ın Hacı
Osman Sezen’den takip edilen kişinin fotoğrafını istemesi ve gelen fotoğrafın Ali Golzari'ye ait
olduğunu görmesi üzerine Naji yerine yanlış adamın takip edildiğini fark ettiğini, yanlış adamı
gösterdiği için Nizamettin Yeke’ye Savaş Sarmusak tarafından ceza kesildiğini, Hacı Osman Sezen ve
birkaç kişinin daha Nizamettin Yeke’yi darp ettiklerini, devam eden süreçte Ali Golzari’nin Orhan
Ünğan ve Hacı Osman Sezen ile birlikte hareket ettiğini, Ali Golzari’nin oğlu Reza’yı defalarca Naji'nin
evine çeşitli bahanelerle gönderdiğini, Hacı Osman Sezen ve Orhan Ünğan için bilgi topladığını,
arabanın plakasını, çıkış saatlerini tetikçi Hacı Osman Sezen’e ilettiğini, olayın Hacı Osman Sezen ve
Turgay Akar tarafından gerçekleştirildiğini,

Daha önceleri Naji Sharifizindashti'nin Urfi Çetinkaya ve Hayati Çetinkaya ile ortak uyuşturucu ticareti
yaptığını, Shadid Ahmed’in de onlara gemi ile Pakistan’dan Yunanistan’a nakliye yaptığını, 2014 yılı
Mart ayında Mısır’da geminin batmasıyla iki ton uyuşturucunun suya gömüldüğünü, bu sebeple Naji
ve Urfi arasında tartışma olduğunu, zira eroinin batmadığının ve Naji ile Shadid’in çaldığının
düşünüldüğünü, Naji'nin Shadid Ahmed, gemi kaptanı ve armatörünü İstanbul’a getirdiğini, "İhanet
varsa cezasını verin, ben de ceza vermeye razıyım!" dediğini, bu adamların geminin gerçekten
battığını ispat ettiklerini, Naji’nin de malın ana parasını Urfi Çetinkaya’ya ödediğini, aralarında sorun
kalmadığını, bu olaydan sonra Shadid Ahmed’in Çetin Koç’a giderek Naji ve Urfi ile ayrıldığını belirtip
ortaklık teklif ettiğini, Orhan Ünğan, Çetin Koç ve Shadid Ahmed’in ortak olduklarını ve ilk işlerinin
yakalanan iki ton uyuşturucu madde olduğunu, Yunanistan’da yakalanan eroini Naji'nin ihbar ettiğini
düşündükleri için ölüm planı yapıldığını ancak kendilerinin öldürse bile Urfi ile Hayati arasındaki
sorun yüzünden öldürüldü reklamı yapılacağını da planladıklarını ve hazirandan eylül ayına kadar
olan sürede Urfi'nin Naji'yi öldüreceği lafını piyasaya sürdüklerini, oysa ki şahıslar arasında sorun
kalmadığını, hatta Yunanistan’da Orhan Ünğan ile Çetin Koç’a ait eroin yakalandığında Orhan’ın Urfi
Çetinkaya’ya not gönderdiğini ve yakalanan malın Mısır’da kaybolan mal olduğunu, Naji'nin bunu
çaldığını ve piyasaya çıkarttığını belirttiğini, ancak eroini Urfi’ye satan Afganların haziranda
yakalanan malın onların teslim ettiği mal olmadığını, ambalaj ve paket kilogramlarının farklı olduğunu
internette ortaya koyunca Urfi’nin Orhan Ünğan’ın fitne peşinde olduğunu anladığını, Naji’nin
polislere 700 bin avro para vermesi olayını Orhan’ın avukatlarının kasten yazdırdığını ve polisleri
zorda bırakmanın amaçlandığını, tetikçi Hacı Osman Sezen’e telefonunu başka yerde bıraktırıp olayı
yaptıran Orhan Ünğan’ın şimdi de "Osman olay yerinde yoktu!" diye savunma yaptığını, olayı
organize eden kişinin Savaş Sarmusak olarak fezlekede işlendiğini ancak bu şahsın delil
yetersizliğinden tahliye edildiğini, olayı yapan şahısların telefonlarını uzak yerlerde açık bırakarak
Blackberry PGP özellikli olan telefonların olay yerine geldiğini, Hacı Osman Sezen’in öldürüldüğü gün
yanında olan telefonunun HTS ve IMEI numarasının olay yerinde olduğunu ispatladığını iddia ettiği
görülmüş; yapılan bu ihbarda kullanılan ifade ve anlatımların Naji Sharifizindashti’nin telefon
imajlarından ortaya çıkan yazışmalarda görülen anlatıma çok yakın olduğu, anlaşılmıştır.

E) Ahmet Çelik ismi ile 26.05.2016 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığına gönderilen ihbar
yazısında, ihbarcının;

"Mesleki onuru ve görev ahlakına uymayan ülke gündemindeki önemli bir konuyu paylaşmayı yine
ülke bütünlüğüne yönelik hassasiyetinden dolayı istediğini, İranlı Naji Sharifizindashti isimli
uyuşturucu baronunun İran'da uyuşturucu suçundan idam cezası almış iken, çok sıkı güvenlik
önlemleri olduğu bilinen Evin cezaevinden kaçarak Türkiye'ye Kemal Sharifi Seydani (Abdolghafour-
Zübeydah/Abdulgaffur-Zübeyde oğlu 1967 doğumlu) sahte kimliği ile giriş yaptığını, Türkiye'ye
yerleşip adam kaçırma, tehdit, uyuşturucu satma, organize suç örgütü kurma suçlarından Maltepe
cezaevinde tutuklu olarak yatmakta iken, FETÖ'nün yargı ayağı olan Zekeriya Öz tarafından 'Terazi'
kod adıyla gizli tanık yapıldığını, sahte Kemal Sharifi Seydani kimliği ile FETÖ'cü Zekeriya Öz’e ifade
vermişse de, sorulara cevap vermediğini, tahliyesi karşılığında pazarlık yaparak 18.08.2010'da tahliye
edildiğini, 21.10.2010'da 'Gizli tanık' olarak 'Terazi' kod ismiyle ifadesinin alındığını, bu pazarlıkta
Zekeriya Öz'e 300.000 avro para verildiğinin bilindiğini, Zekeriya Öz tarafından gizlenen ve Adalet
Bakanlığı eski müfettişi olan Tacettin Şeker'e hazırlatılan ön rapor ile İstanbul 10.Ağır Ceza Hakimi
Zafer Başkurt ve 14. Ağır Ceza Hakimi Erkan Canak'ın görevden alınarak başka yerlere tayin
edilmesinin sağlandığını, bunların yerine FETÖ'cü hakim Ömer Diken'in getirildiğini, Zafer Başkurt'un
görevden alınmasını ve yargılanmasını sağlayan müfettişlerin daha sonra Balyoz davasında etkin rol
oynadıkları yapı tarafından bilindiğinden böyle bir kumpasa gidildiğini, Zekeriya Öz tarafından Naji
Sharifizindasti’nin daha önce JİTEM'in elemanı gibi gösterilmeye çalışıldığını, ancak kurumların bunu
reddettiğini, bütün bu gelişmelerin dosyada olduğunu, Zekeriya Öz vasıtasıyla Naji Sharifizindashti'yi
tahliye ettiren hakimlerin Resul Çakır ve Rüstem Eryılmaz olduğunu; Naji Sharifizindashti'nin
Türkiye'de bulunduğu süre içerisinde uyuşturucu organizasyonu yaptığını ve sahte nikahlı eşi
Hakkarili Nigar Fırat üzerinden İranlı karısı ile yaşadığını, Nüfus Vatandaşlık Genel Müdürlüğünün
konuyu bildiğini; geçmiş yıllarda Yunanistan'da 1.100 kg eroinin yakalanması üzerine Türkiye'ye gelen
Shadid Ahmed isimli Pakistanlının İstanbul'a gelerek Holiday Inn Airport isimli otelde kaldığını, bir
gün sonra Naji Sharifizindashti'nin şimdiki uyuşturucu ortağı olan Ekrem Öztunç tarafından alındığını,
daha sonra kendisinden haber alınamadığını, şahsın Rıkabadı isimli İranlı ile Ekrem Öztunç ve Naji
Sharifizindashti tarafından sorgulanıp bilgiler alındıktan sonra öldürüldüğünü, aynı gün adres bilgisini
aldıktan sonra DEA'ya bilgi vererek bu konuda ülke ve dünya kamuoyunda ihbarcı statüsü
kazandığını, hem de yüklü miktarda para aldığının bilindiğini; bu şahsın, Dubai'de öldürülen Türk
vatandaşı Çetin Koç'un ismini 26 Eylül 2014 tarihinde Arzu Sharifi'nin öldürüldüğü suikastte şüpheli
olarak fezlekeye sokturduğunu, Naji Sharifizindashti'nin Çetin Koç'u öldürdüğünü, bunun, yakın
çevresinden alınan bilgilere göre 'Onu ben öldürdüm!' şeklinde yaptığı konuşmalarla gelen
bilgilerden teyitli olduğunu; Yunanistan'a sevkiyatı planlanan beş ton eroinin sahiplerinden Urfi
Çetinkaya'ya haber göndererek ve; 'Ben değil, ortağım olan Efsandiar (Shadid Ahmed) size ihanet
etti. Ben de cezalandırdım, öldürdüm!' diyerek kendini aklama yoluna gittiğini, Urfi Çetinkaya'nın da
Naji Sharifizindashti'ye inanmayarak ve kendisine ihanet ettiğini düşünerek öldürülmesine karar
verdiğini, Naji Sharifizindashti'nin kızının ve Ekrem Öztunç'un kardeşi Devrim Öztunç’un 26.09.2014
tarihinde Büyükçekmece'de öldürüldüğünü, Naji Sharifizindashti'nin kızının kimler tarafından
öldürüldüğünü bilmesine rağmen, bu eylemi üç ay sonra öldürülen Hacı Osman Sezen ve Turgay
Akar'a dayandırdığını, bu cinayet ile ilgili hazırlanan fezlekelerin tamamen kurgu üzerine olduğunu,
Asayiş Şube Cinayet Büroda çalışan Fatih Yılmaz, Alparslan, Gönen Karakaya ve Ergül Kapukaya isimli
memurlara ve emniyet amiri olan Mustafa Kaymış'a maddi menfaat sağlayarak istedikleri kişi veya
kişilerin ifadelerinin alındığını, fezlekenin istedikleri gibi yön aldığını, hatta Fatih Yılmaz isimli
komiserin suikastten sonra 3-4 defa Dubai'ye gittiğinin konuşulduğunu, ayrıca öldürülen Pakistanlı ile
ilgili Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığında dosya açılmış olmasına rağmen o soruşturmanın
ciddi bir şekilde yapılmamasının sağlandığını,

Gelinen noktada; Sarıyer Reşitpaşa Mahallesi'nde 25 Mart Cuma günü güya bir ticari anlaşmazlık
sebebiyle Ömer Erdal Akkartal’ın villasına Naji Sharifizindashti'nin tetikçileri tarafından silahlı
saldırıda bulunulduğunu, asıl sebebin Aliye Uzun isimli şahsın Naji'nin vatandaşlığı için aldığı para
olduğunu, Naji Sharifizindashti'nin evliliğinin sahte olduğu ve uyuşturucu işleriyle uğraştığı ortaya
çıkınca işin halledilemediğini, Naji’nin de parasını istediğini, kadının ise bunların kendisine
söylenmemesi nedeniyle parayı iade etmek istemediğini ve sevgilisi Ömer Erdal Akkartal'ı devreye
soktuğunu, Naji’nin gözaltına alındığını ve pasaportu sahte olduğu halde ve hatta idam cezası
olmasına rağmen güya İran'a giriş-çıkış yaptığını göstermek amacıyla polislere rüşvet vererek mühür
bastırdığını, Cenevre Sözleşmesinde yer alan insan haklarına göre şahsın deport edilemediğini, ancak
sahte pasaporttan da işlem yapılmadığını, Naji gözaltında iken, İstanbul KOM-Organize Şubede
yapılan incelemede çeşitli polis görevlilerinin maddi menfaate dayalı paylaşımlarının ortaya çıktığını
ve olayın İstanbul Emniyet Müdürüne not halinde bildirildiğini, söz konusu notta kendisine şube
bilgilerini menfaat karşılığı satan İstihbarat Şube Organize Amiri Engin Sungurlu'nun havalimanına,
Başkomiser Cemil Cem Aydın'ın Bakırköy Asayiş Şubeye, Başkomiser Mevlüt Emre Dağıstan'ın da yine
şubede bırakılarak atıl bir göreve verildiğini, ayrıca olaya dahil olan üç memurun da istihbarat
hizmetlerinden uzaklaştırıldığını, bu olayı İstanbul Emniyette konuya yakın tüm personelin
duyduğunu ve olayın ayyuka çıktığını, konuyla ilgili herhangi bir idari soruşturma dahi açılmadığını,
WhatsApp'dan alınan resim ve bilgilerin halen İstanbul Organize Şube Müdürü Gafar Demir'in
odasında tutulduğunu, Naji Sharifizindashti'nin İstanbul Emniyet Müdürlüğüne bağlı çeşitli şubelerde
maddi menfaat üzerine kurduğu bağlardan sonra, gerek kızının öldürülmesi sonrası Büyükçekmece
Cumhuriyet Savcılığında yürütülen soruşturma ve gerekse Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar isimli
şahısların öldürülmeleri sonrası Küçükçekmece Cumhuriyet Savcılığınca gizli yürütülen soruşturma
dosyasının tamamen gerçek faiilerin tespitinden uzak ve şaibeli bir hal aldığını iddia ve ihbar ettiği;
İhbarcının, Ömer Erdal Akkartal olayı sonrası ortaya çıkan deliller hakkında bilgi sahibi olması,
emniyet görevlilerinin isim ve rütbelerini kısmen doğru yazması nedeniyle polisten aldığı bilgilerle
ihbarda bulunan bir kişi olduğunun ilgili kolluk birimince değerlendirildiği, görülmüştür.

F) Melih Çetin ismiyle 02.06.2016 tarihinde yazılan ve 06.06.2016 tarihinde KOM Daire Başkanlığına,
16.08.2016 tarihinde de Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne gönderilen ihbarda da
yukarıda yapılan ihbarlardaki konular paralelinde iddiaların ileri sürüldüğü tespit edilmiştir.

G) İstanbul Barosuna kayıtlı 28411 sicil numaralı avukat olan (müşteki-şüpheli) İlker Dağlı'nın
soruşturma savcılığı makamına yazdığı 08.12.2016 tarihli dilekçede;

"...Müvekkilim Naji Sharifizindashti'nin kullanımında olan e-mail adresine kimliği tarafımızca


bilinmeyen şahıs tarafından gönderilen e-mail'in çıktısını sayın savcılık makamına sunmak zarureti
hasıl olmuştur. Zira bahse konu e-mail içeriğine göre, müvekkilim hakkında; Yunanistan'da 2014
yılında 2,1 ton miktarlı uyuşturucu maddesi yakalanan ve bu yakalama kapsamında müvekkilimi
yakalanan maddelerin DEA'ya ihbarcısı olarak sorumlu tutan ve bu çerçevede müvekkilimi öldürtmek
isterken kızı ve yeğeninin ölümüyle sonuçlanan silahlı saldırının azmettiricisi olarak yargılanan Orhan
Ünğan’ın; atfı cürüm mahiyetinde beyanlar ve asılsız ithamlarla 'bir anlamda yasa dışı faaliyette
bulunmak suretiyle' hayali bir soruşturma üretmek ve soruşturmayı farklı bir yöne çevirerek gayesi
kapsamında müvekkilim aleyhinde suni bir yargılama oluşturma çabasında olduğu ve bir an evvel
tedbir alınması veya ortadan kaybolması ifade edilmektedir.Yine bu elektronik iletide; Yunanistan'da
2014 yılında yakalanan maddelerin malikinin Orhan Ünğan olduğunu belirten DEA raporu
kapsamında; ihbarcı konumunda olduğunu düşündükleri müvekkilimin öldürülmesi ve bunun
öncesinde yakalanan maddelerin nakliye organizatörü olarak tespit edilen Pakistan uyruklu Şahit
Ahmet isimli şahsın nakliyenin detaylarını müvekkilime bildirmesi ve sonrasında Naji'nin ihbarıyla
uyuşturucu maddelere yakalamanın yapılması sebebiyle Şahit Ahmet isimli Pakistanlı şahsın da
ortadan kaybolması konularının planlayıp uygulayıcısının Orhan Ünğan olduğu açıkça izah edilmiştir.
Yine bu e-mail kapsamında; şahsın iki cinayetin azmettiricisi olarak yargılaması sürerken İstanbul
Organize Şube Müdürlüğüne avukatı aracılığıyla müracaat ve beyanda bulunup, müvekkilimin FETÖ
örgütüyle alakalı olduğundan bahisle hakkında soruşturma oluşturulmasını sağlamaya çabaladığını,
bu işi yaparken medyayı kullanma gayretinde olduğunu açıkça izah etmiştir. Yine Şahit Ahmet isimli
Pakistanlı şahsın kaybolması hadisesinin cinayet olduğunu, öldürüldüğünü (adeta ikrar ederek), bu
şahsın ortadan kaybolması konusunun da müvekkil tarafından yaptırılan bir cinayet olduğu
iddiasından ve bu konuların adli planlayıcısının da bir avukat meslektaşım olduğundan; bu
meslektaşım hakkında geçmiş dönemde müvekkilim tarafından aleyhe tanıklık yapılmak suretiyle
hakkında 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek suçu' kapsamında dava açılması sebebiyle,
avukat meslektaşımın müvekkilime karşı şahsi husumeti olması ve bu kapsamda müvekkil aleyhine
soruşturma yapılıp tutuklanması suretiyle yargılama yapılmasını sağlamaya yönelik yasa dışı
faaliyette bulunduğundan bahsolunmuştur. Kısaca, bu e-mail'i gönderen şahsın verdiği bilgilere göre,
Orhan Ünğan isimli şahsın gerek kendisi ve gerekse etrafında bulunan şahısları kullanmak ve
müvekkilim hakkında atfı cürüm nitelikli beyanlar ve sahte belgeler tanzim etmek suretiyle
soruşturma oluşturma ve tutuklanmasını sağlamak ve bu surette de tahliyesinin sağlanması
gayretinde olduğu anlaşılmaktadır. Zira bu şahıs, Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden
yargılamada 11.11.2016 tarihli ilk celsede alınan beyanlarında müvekkil hakkında dava açılmasını
sağlayacağını ve kendisi gibi yargılanması için elinden geleni yapacağını aşikar surette ifade etmiştir.
Yine aynı dosyada sanık olarak yargılanan şahıslardan Ali Golzari’ye (olayı samimiyetle anlatan ve
sanık Orhan Ünğan hakkında aleyhe net beyanda bulunan sanıklardan biridir) avukatı olan Kutbeddin
Kaya'yı göndererek (avukat meslektaşımın ve sanık Ali Golzari'nin beyanına göre zapta geçen haliyle
toplam üç defa) ifadesini geri alması konusunda baskı yapılmıştır. Bu baskılara rağmen sanık Ali
Golzari ifadesini değiştirmeyip ilk celsede de aynı yönde beyanda bulununca Orhan Ünğan'ın yeni
hedefi olmuş ve yapılan asılsız habere -sözde- tetikçileri ayarlayan kişi olarak eklenmiştir.

Kısaca izah ettiğimiz üzere, müvekkilime gönderilen e-mail kapsamında müvekkil hakkında atfı
cürüm mahiyetinde beyanlar ve sahte belgelerle oluşturulmaya çalışılan asılsız suçlamaların sayın
savcılık makamınızca dikkate alınmasını ve yine sayın savcılık makamınızca gerekli görülmesi halinde,
müvekkilimin müşteki yahut şüpheli olarak beyanının alınması amacıyla her aşamada ifade vermek
üzere hazır olduğu hususunu bilgilerinize saygılarımızla arz ederiz. " şeklinde iddia ve ifadeler
kullandığı;

Dilekçe ekinde sunulan 07 Aralık 2016 tarihli ve "Dostluk adina" başlıklı e-mail'de (Yazıldığı şekliyle
aşağıya çıkartılmıştır.);

"...Selam najı bu mayıli sana göndermekle ne buyuk bir sıkıntıya gırıdıgımı ah keskebır bılseydin.
Birgün anlayacaksın ben kimim ama o tarihe kadar elimden geldiği kadar ben senleyim sana yardımcı
olucam.şimdi sana bu yazdıklarımı iyice oku aklına koy.biran önce ortadan kaybol bak sana karsı
buyuk bı tezgah yapılıyor şuanda.hırsız Orhan ve avkatları sana karsı pln yaptılar.seni organizelik
yapacaklar.senı paket yapıp kodese atıp hırsız piçini dışarı alacaklar.sen sen ol beni dinle artık nere
gideceksen kaybol.gun gelince beni anlayacaksın.Bu hırsız piçi benimde abimi kardeşimi kendi yoluna
kurban etti.sen buna kurban olma.alem biliyor sen haklısın ama devleti kullanacak avkatı kudbedın
bunu tezgahlıyor aylar önce başladılar organizeye para yedirmeye hırsız piçini gizli tanık yapıp ifade
verdi.bunun ifadesiyle sıradan butun elaleme operasyon yapacvak polis karşılığında piç tahliye
istiyor.bu iş için 1 milyon dolar bütçe ayırdı.özdemir dövizi bilirsin hırsızın dövüz dükkanı.oradan
aldılar gecen yine 100 bin ödedi kız avkata organizeye verecekmiş. Bunlar gecende de senle alakalı
haber yaptırdılar cihat diye gesteciye onu tanıya abdurrahman şimşek sabah gaztesinin istihbarat şefi
o yönlendiriyor avkat kudbetın kankası abdurrahman.o da ben yazamam belli olur yeni şafaktaki
cihata arkadaşıymış ona verelim yazsın dedı.gasteci cocuga 100bin lira verdiler.ama daha söz
vermişler ödememiş çocuk haber yollamış nerde oparanın devamı dıye.anlıycaan hırsızı gastecıye de
takmış borç.. Senin mahkemeye de gelmişler organizedeki poisler hatta avkat kutbedın demiş
mahkemeye gelin onda silah çıkar diye çağırmış senin ustune o salmış polisleri biliyon onun derdi
seninle sen neden vazgecmıyon adamdan şikayetten vazgeç şikayet etme kurtul avkatın derdi zaten
hırsız degıl sensın.amacı seni yalanla dolanla iftirayla içeri atmak.akıllı ol sen avkattan ifadeni
çekersen o ustune gelmez.Bak mahkeme günü polisleri oraya getirende sana operasyonu
pşalnalayanda bütün arka plandaki kişi avkat kutbetindir.hırsız ona para vermiş nasıl yaparsan yap
najiyi bitir diye. Gelelim polislere bak ben sana dıyim organize bu cinayetin polislerinide paketleyecek
sırf bu işi boşa düşürmek için.hırsızın beyanına göre Mustafa ve fatih diye komser varmış bunlar
belcıkada hırsızı gormus eger doğruysa piçin hangi dedıgı doğru kı m ne bilsin.bu adamlara rüşvet
teklif etmiş adamlar almamış helal olsun vallah adamlara delikanlı çıkmışlar.bu organize polisleri gibi
degıllermıs.şimdi onlara iftira atacaklar bak seyret fazla sürmez kokusu cıkar.cinayet polisleride paket
odlumu bak dıycek ben masumum beni bosuna tuttunuz mahkemeye salın beni diycek.Bak najı sen
bigun benimle yuzyuze gelince inşallah bu hırsız cezasını alınca ben sana daha neler anlatıcam
görecen. Bak najı bu adamların tek silahı var senı fetocu yapmaya uğraşmak baksa bısey dedikleri yok
bide sahıt Ahmet konusunu hep konusuyolar.orda vurcaz diyodu avkatı.najıye ben gereken dersi
verecem dıyor.seni fetoyla baglatyarak içeri attıkları gibi mahkemeye mudakhala edecek bunlar.sen
git buradan yada git mahkemeye derdim anlat.bana 5-6 yıl ceza vermiş bu fetocular benımde
hayatımı kahretmişler de anlat.yoksa senı yakmak ıcın uğraşacak bunlkar. Şimdi pilan urfi dedikleri
topala seni bağlamak derdine düştüler.hesapata maldan dolayı ticaret olmuş ve sem urfı hedefe
tutmuş ve kızını yeğenim o oldurtmus gibi sana kompılo yapıyor kutbetın.seni sahte hasım yapacaklar
urfiyle.böylece hırsız dıasarı cıkacak.kızın davası urfıye kalacak.planları iştebudur. Senin bu arkadasın
olan sahıt ahmeti de en son senin gordugunu soyluyorlar diyorlar o adam kayıptır onuda najı
kaybetti.diyorlar polse demişler bu adam kayıp degıl yok etti najı demısler.valla adama bunu yaptılar
najı ben biliyorum bu adam senin dostundu.ama bunklar yunandaki ısı ihbar ettin diye bunuda sahır
ahnet sana dedi diye adamı infaz ettiler bence.başka ihtimali yok cunku malın orhanın olduğu belli
malı yakalatan sensın diye sen kimden öğrendin sahıt ahmetten busebeple once adamı bitirdi sonra
sana sıra gelmişti ama kızla cocuk oldu.yazık oldu. Aslında dubaideki çetinin konusunda da ben bu
hırsızdan suphelenıyom adam ruh ahastası biliyorsun herseyı yapar.valla haşa Allaha bile ınacı yoktır
bence bunun.cetını orda ortadan kaldırdı ya vallah senıde yok eder burada tebdırını al bence.bak
ndubaı konusunda bırd söyle dedi avkat kutbetın bir banka dekontu varmış bunu kendisi sahte
hazırlatmış kutbetın.bunuda polise vermişler bakın bu adamı da najı yok etti diye delil uydurmuş.ben
sana diyorum kı bu avkattan vazgeç şikayet etme kurtul bu beladan bak adam seni hasımlık yapıyor.
Sana diyeceklerim şimdilik bunlar ama daha ne örensem yazacam.ne olur bak gel sen beni dinle sen
mağdurusun kızına yeğene yazık olmustır. yanında yörende kim var bunlar ıcın hasım olmuş senin
kimin varsa etrafında bir bahane tutup içeri koyacak bunlar.bence sen git buralardan hem kendim
hem cucuklarını duşun.bu hırsız Orhan öyle edecek böyle edecek kendini çıkarmak için seni de
başkalarımda yakacak.insallah bu işler bitince bir araya gelecez ozaman sen benim kim olduğumu
anlarsın.Allaha emanet ol!" şeklinde iddiaların yer aldığı, anlaşılmıştır.

Örgüt faaliyeti çerçevesindeki eylemler

Şüpheli Naji Sharifizindashti'nin birden çok sahte kimlik düzenlettirmesi ve/veya kullanması eylemleri

Cumhuriyet Başsavcılığımızın -işbu soruşturmayla bilahare birleştirilen- 2016/39471 sayılı


soruşturma dosyası kapsamında İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 2016/1789 D. iş sayılı arama,
elkoyma ve inceleme kararına istinaden şüphelilerden Ekrem Öztunç ve Naji Sharifizindashti'nin cep
telefonlarına ilişkin yapılan imaj inceleme çalışmasında;

Firari şüphelilerden Ali Koçak'ın kullanımında bulunduğu iddiasıyla teslim edilen ve fakat içerik
incelendiğinde Naji Sharifizindashti'nin kullanımında olduğu anlaşılan 353154060153754 imei
numaralı Vertu marka cep telefonunun inceleme raporunda, telefon rehberinde “5429800033”
numaralı hattı kullanan kişi ile +905449488087 hat numaralı ve "Kimlik Seyyid Nurullah" (Seyyid
Nurullah Rezai) ismiyle kayıtlı şahısla yapılan yazışma içeriği incelendiğinde, şüpheli Naji Sharifi için
"Kürşat Şerifoğlu" ismiyle sahte kimlik düzenlendiği, şüphelinin tercih ettiği ismi dahi yazışmalar
sırasında Seyyid Nurullah Rezai'ye bildirdiği, bununla birlikte, şüpheli Seyyid Nurullah Rezai'nin sahte
kimliği ne şekilde temin ettiğinin/düzenlediğinin tespit edilemediği, yine yazışma içeriklerinde örgüt
liderinin, Seyyid Nurullah Rezai'nin kendisine ulaşamaması durumunda Ekrem Öztunç vasıtasıyla
ulaşılmasını istediğinin ve ayrıca, kendi fotoğrafının bulunduğu ve fakat "Kürşat Şerifoğlu" isimli sahte
kimliğine ait fotoğrafın da şüpheli Ekrem Öztunç’un telefonuna ait imaj incelemelerinde
bulunduğunun tespit edildiği, Kürşat Şerifoğlu ismine düzenlenen nüfus cüzdanında bulunan
bilgilerin ise başka bir gerçek şahsa ait olmadığı, anlaşılmıştır. (Belge aslının ele geçmemesi ve/veya
bu sahte belgenin herhangi bir işlemde kullanıldığına ilişkin bir tespitin bulunmaması nedeniyle söz
konusu eylem işbu soruşturmada davaya konu edilmemiş olup, bu eyleme, suç örgütünün yapısı ve
hareket tarzına delil olması yönünden iddianamede yer verilmiştir.)

Şüpheli Seyyid Nurullah Rezai'nin adresinde yapılan aramada ele geçen A4 ebatlı belge içeriği
incelendiğinde; belgede birçok ismin ve yanlarında da 15.000 USD, 4.000 USD, 10.000 USD şeklinde
yazı ve rakamların yer aldığı ve belgede (6) rakamı ile numaralandırılmış "Naji İranlı" ibaresinin
yanında da 20.000 USD yazısının bulunduğu; aynı belgedeki "Şengen vizesi, Afgan vizesi, oturum
için..." şeklindeki açıklamalardan da, bu işlemler için düzenlenecek sahte belgeler karşılığında
alınacak paraların not edildiğinin açıkça görüldüğü; ayrıca, 06.04.2018 günü yakalanarak gözaltına
alınan şüpheli Seyyid Nurullah Rezai'nin Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğünce alınan on parmak
izlerinin Otomatik Avuç ve Parmak İzi Teşhis Sistemi veri tabanında yapılan sorgulaması sonucunda,
ismi geçen şüphelinin "Dawod Rezai" kimlik bilgileriyle 02.07.2009 tarihinde Yabancılar Şube
Müdürlüğünde ve Afganistan uyruklu "Nasretul Segidi" kimlik bilgileriyle de 28.10.1998 tarihinde
Edirne İl Emniyet Müdürlüğünde işlem gördüğü, tespit edilmiştir. (Türk Ceza Kanununun 206'ncı
maddesi kapsamında değerlendirilen eyleme ilişkin evrak, Ceza Muhakemesi Kanununun 250'nci
maddesi gözetilerek soruşturma aşamasında tefrik edilmiştir.)

Şüpheli Naji Sharifizindashti'nin "Nevzat Denizhan" sahte kimliğiyle silah taşıma ruhsatı alması ve
"Amirali Sharifi" ismine düzenlenmiş sahte kimlikle havalimanı terminalinde işlem yapması eylemleri

Şüpheli Ekrem Öztunç'tan ele geçen iPhone marka telefonun imaj kaydının incelenmesi sonucunda,
“41cc1a44bc539819f5b379d73440772b” isimli görselde tetik kısmının üzerinde “B245444” seri
numarası okunan siyah renkli, sürgü takımında motif ve beyaz renkli kabzası bulunan Sig Sauer marka
tabancanın görüldüğü; şüpheli Naji Sharifizindashti’nin Nevzat Denizhan sahte kimliği ile bu silaha
taşıma ruhsatı aldığı, gerçek Nevzat Denizhan isimli şahsın durumu fark etmesi üzerine şikâyette
bulunduğu ancak Naji Sharifizindashti’nin bu olaydan dolayı Kemal Sharifi Seydani sahte kimliğiyle
yargılandığı, yargılamadan sonra da “Kemal” ismini kullanmaya devam ettiği; B245444 seri numaralı
Sig Sauer marka tabanca için ilk önce Hasan Fehmi Yılmaz ismine ruhsat tanzim edildiği, İstanbul İl
Jandarma Komutanlığının 28 Haziran 2016 tarihli 0470-40470-16/Ruh. Ks. sayılı cevabi yazısı ve ekleri
incelendiğinde, söz konusu silaha ait kayıtlarla ilgili olarak silahın ilk sahibi Hasan Fehmi Yılmaz’dan
Nevzat Denizhan (TC Kimlik No:10149100578)'a 10.05.2006 tarihinde İstanbul 7. Noterliğinde
devredildiği ve bu şahsa 02.10.2011 tarihine kadar geçerli olmak üzere ve Ceptek İletişim Hizmetleri
Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şirketinin müdürü olması nedeniyle taşıma ruhsatı verildiği, şahsın 19 Eylül
2006 tarihli ortaklar kurulu kararıyla müdürlük görevinden çıkartılması nedeniyle de Nevzat
Denizhan'ın taşıma ruhsatının 91/1779 sayılı Yönetmeliğin 16/i maddesi gereğince 08.03.2008
tarihinde iptal edildiği, şüpheli Naji Sharifizindashti'nin Nevzat Denizhan sahte kimliğiyle 26.09.2006
tarihinde silah ruhsatı almak için ikametgâh senedi düzenlettirdiği ve bu sahte kimlikle de bilahare
silah taşıma ruhsatı almış olduğu,

Kimlik bilgileri kullanılarak ismine sahte kimlik belgesi tanzim edilen Nevzat Denizhan'ın Konya
Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği şikâyet dilekçesinde; B sınıfı ehliyet almak için Konya Trafik Tescil
Şube Müdürlüğüne müraacat yaptığını ve kim olduğunu bilmediği kişiler tarafından kendi ismine
sahte olarak belge alındığını öğrendiğini, Hakkari'de hiç yaşamadığını beyanla şikayetçi olduğu,

Şüpheli Naji Sharifizindashti hakkında Nevzat Denizhan adına sahte kimlik kullanmaktan
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/24064 sayılı dosyasında ve Kemal Sharifi Seydani
kimliğiyle soruşturmanın yürütüldüğü, ancak 2012/1865 sayılı yetkisizlik kararı ile 30.11.2012
tarihinde evrakın Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğinin tespit edildiği,

Naji Sharifizindashti'nin yargılandığı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK. 250. Madde ile
Görevli-Kapatılan-) 2008/113 sayılı dosyasında, İran İslam Cumhuriyeti Ülke Nüfus Kayıt ve
Dökümantasyon Kurumu Urumiye Nüfus Kayıt İdaresi’nin 15/11/2005 tarihli 64/112/1384 sayılı yazısı
ve ekleri içeriğinde;

Abdulgaffur oğlu Kemal Sharifi Seydani’nin 1980 yılında traktör çarpması sonucu hayatını kaybettiği,
babası Abdulgaffur’un Türkiye’ye kaçması ve bölgenin güvensiz olması sebebiyle bu ölüm sonucunda
Kemal Sharifi Seydani’nin kimliğinin iptal edilemediği, 1994 yılında baba adı İbrahim olup
Abdullgaffur Şerifi’nin akrabası olan Naji Sharifizindashti ismindeki bir şahsın Kemal Sharifi
Seydani’ye ait kimliği alıp kaçtığı ve kimliği değiştirip bu sahte belgeyle nüfus cüzdanı ve pasaport
çıkarttığı, bu pasaport ile de Türkiye’ye giriş çıkış yaptığının belirtildiği;

Naji Sharifizindashti'nin 2016 yılı Mart ayında elkonulan telefon içeriğinde o tarih itibarıyla da Kamal
Sharifi Seydani ismini kullandığına ilişkin tespitler bulunduğu, bu cümleden olmak üzere, telefon
içeriği incelendiğinde; şüphelinin "Skype" isimli uygulama üzerinde "kemal.seydani2" ismini
kullandığı, şüpheli Ergül Kapukaya ile WhatsApp üzerinden yapılan yazışma içeriklerinde Ergül
Kapukaya’nın Naji Sharifizindashti’ye "Kemal" diye hitap ettiği, yine Viber üzerinden 18.12.2014 günü
saat 17:09:28'de Aslan Dede isimli kullanıcıyla şüpheli Naji arasında geçen diyalogda şahsın Naji’ye
"Kemal" diye hitap ettiğinin görüldüğü;

Soruşturma kapsamında 05.04.2018 tarihinde yapılan aramalarda şüpheli Nigar Sharifizindashti'nin


kendisine ait olduğunu iddia ettiği siyah renkli çanta içerisinden "Sharifi Amirali" ismine düzenlenmiş
THY TK-2146 sefer sayılı uçuşa ait biletin ele geçtiği; konuyla ilgili yapılan araştırmalarda, bilete ait
TK-2146 sefer sayılı uçuşun 03.04.2018 günü saat:12.00 İstanbul-Ankara uçuşu olduğu bilgisinin
alındığı, ilgili şirketten söz konusu uçuşa ait manifesto temin edilerek incelendiğinde ise, yolcu
bilgilerinde Naji Sharifizindashti'nin isminin bulunmadığının tespit edildiği; Atatürk Havalimanı İç
Hatlar CİP terminalinde TK-2146 sefer sayılı uçuş için yolcuların uçağa alındığı aprona geçiş kapısını,
CİP terminali iç kısmıyla ana giriş kapısını gösteren kayıtlar temin edilerek izlendiğinde de, kamera
kayıtlarında şüpheli Naji Sharifizindashti'nin görüntülerine rastlandığı ve böylece şüphelinin "Amirali
Sharifi" ismine sahte kimlik kullandığı, ancak yapılan aramalarda belge aslının ele geçirilemediği
anlaşılmış; bununla birlikte, tüm hava yolu terminallerinde geçiş ve seyahat işlemleri için kimlik
belgesi ve pasaport asıllarının detaylı incelemelerden (Birebir kişi ve fotoğraf karşılaştırması, belge
soğuk damgası vb.) geçirildiğinin izahtan vareste olduğu ve şüpheli Naji Sharifizindashti'nin de
"Amirali Sharifi" ismine düzenlenen ve fakat aslı ele geçirilemeyen kimlik belgesini hava yolu terminal
işlemlerinde sorunsuzca kullandığı yönündeki tespit karşısında, bu belgenin aldatma kabiliyetinin
bulunduğu hususunda tereddüt olmayacağı, belgede sahtecilik suçu bakımından -delillerin takdir ve
değerlendirilmesi yargılama makamına ait olmak üzere- kamu davası açılması noktasında Cumhuriyet
Başsavcılığımız nezdinde yeterli suç şüphesinin oluştuğu ve şüpheli Naji Sharifizindashti'nin
03.04.2018 tarihinde TCK'nın 204/1 maddesinde yaptırıma bağlanan resmi belgede sahtecilik suçunu
işlediği, sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Örgüt üyesi şüpheliler Ali Koçak, Ekrem Öztunç ve Haluk Alimoğlu'nun gerçek dışı beyanlarla silah
taşıma ruhsatı almaları

"Sarıyer ilçesi Reşitpaşa Mahallesi Değirmentepe Aykan Sokak No: 44" sayılı ikamet önünde
26.03.2016 tarihinde gerçekleşen eylemlerle ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılığımızın -bilahare işbu
soruşturmayla birleştirilen ve aşağıdaki bölümlerde ayrıntıları verilecek olan- 2016/39471 sayılı
soruşturması kapsamında soruşturmanın şüphelileri olan Ali Koçak, Ekrem Öztunç ve Haluk Alimoğlu
hakkında yapılan araştırmalar sonucunda; şüphelilerden Ali Koçak'ın Walther marka, 9 mm çapında
FBC5707 seri numaralı, Ekrem Öztunç'un Walther marka, 9 mm çapında FBC5755 seri numaralı ve
Haluk Alimoğlu'nun da yine Walther marka, 9 mm çapında FBC5706 seri numaralı tabancaya ilişkin
olarak Yalova Valiliğinden taşıma ruhsatı aldıklarının tespit edildiği; konuyla ilgili olarak Yalova
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün 23.11.2016 tarihli yazısından, isimleri
geçen şahısların "Can güvenliği" nedeniyle taşıma ruhsatı aldıklarının görüldüğü, bu cümleden olmak
üzere;

Şüpheli Ekrem Öztunç'un 09.11.2015 tarihinde Yalova İl Emniyet Müdürlüğü Silah ve Patlayıcı
Maddeler Şube Müdürlüğüne verdiği dilekçesinde, "Sahil Mahallesi Orkide Sokak Nazlı Apt. No:29/2
Çiftlikköy/Yalova" sayılı adreste ikamet ettiğini, işi gereği zaman zaman yüklü miktarda para ve
kıymetli evrak taşımak zorunda olduğunu belirterek, "tarafına yöneltilecek tehlikeleri bertaraf etmek
adına" MKE’den bir adet silah satın almak için satın alma belgesi ve alacağı bu silaha da can
güvenliğinden dolayı taşıma ruhsatı izni verilmesini talep ettiği; konuya ilişkin 09.12.2015 tarihinde
tanzim edilen polis tutanağında, ismi geçen şahıs hakkında, "Sahil Mahallesi Orkide Sokak Nazlı Apt.
No:29/2 Çiftlikköy/Yalova" adresinde yapılan araştırmalarda şahsın adrese 25.11.2015 tarihinde
kayıt yaptırdığı, halen aynı adreste kayıtlı olduğu, çevrede yapılan araştırmada adresin eşyalı kiralık
daire olarak gözüktüğü, çevre sakinlerinin de dairenin yeni kiralandığını duyduklarını ancak
kiralayanların kim olduğunu bilmediklerini beyan ettikleri; Ekrem Öztunç ile yapılan görüşmede,
kendisinin İstanbul Kapalıçarşı'da Gürol Döviz isimli iş yerinin olduğunu, Yalova’ya döviz bürosu
açmaya çalıştığını, bu nedenle Yalova’ya gidip geldiğini, Yalova’da herhangi bir iş adresinin olmadığını
beyan ettiği, şahsın yapılan sorgulamasında ise can güvenliği dolayısıyla herhangi bir müracaatı
olmadığının tespit edildiği bilgilerine yer verildiği; şüpheli Haluk Alimoğlu'nun da yine 09.11.2015
tarihinde Yalova İl Emniyet Müdürlüğü Silah ve Patlayıcı Maddeler Şube Müdürlüğüne verdiği
dilekçesinde, "Sahil Mahallesi Orkide Sokak Nazlı Apt. No:29B/2 Çiftlikköy/Yalova" sayılı adreste
ikamet ettiğini, işi gereği zaman zaman yüklü miktarda para ve kıymetli evrak taşımak zorunda
olduğunu, tarafına yöneltilecek tehlikeleri bertaraf etmek adına MKE’den bir adet silah satın almak
için satınalma belgesi ve alacağı bu silaha da can güvenliğinden dolayı taşıma ruhsatı izni verilmesini
talep ettiği; konuya ilişkin 02.12.2015 tarihinde tanzim edilen polis tutanağında, ismi geçen şahıs
hakkında "Sahil Mahallesi Orkide Sokak Nazlı Apt. No:29B/2 Çiftlikköy/Yalova" adresinde yapılan
araştırmalarda şahsın adrese 25.11.2015 tarihinde kayıt yaptırdığı, hala aynı adreste kayıtlı olduğu,
çevrede yapılan araştırmada adresin eşyalı kiralık daire olarak gözüktüğü, çevre sakinlerinin de
dairenin yeni kiralandığını duyduklarını ancak kiralayanların kim olduğunu bilmediklerini beyan
ettikleri; Haluk Alimoğlu ile yapılan görüşmede, kendisinin İstanbul Kapalıçarşı'da Gürol Döviz isimli iş
yerinin olduğunu, Yalova’ya döviz bürosu açmaya çalıştığını, bu nedenle Yalova’ya gidip geldiğini,
Yalova’da herhangi bir iş adresinin olmadığını beyan ettiği, şahsın yapılan sorgulamasında can
güvenliği dolayısıyla herhangi bir müracaatının olmadığının tespit edildiği bilgilerine yer verildiği;
şüpheli Ali Koçak'ın da benzer şekilde aynı emniyet birimine 02.12.2015 tarihinde yazdığı
dilekçesinde, "Siteler Mahallesi Yalova-İzmit Karayolu Caddesi Engin Sitesi 1 Blok No: 2051 İç kapı :
272 Çiftlikköy/Yalova" adresinde ikamet ettiğini, ticaret işiyle uğraştığını, işi gereği zaman zaman
üzerinde yüklü miktarda para ve kıymetli evrak taşımak zorunda olduğundan tarafına yöneltilecek
tehlikeleri bertaraf edebilmek için MKE’den bir adet silah satın almak amacıyla satınalma belgesi ve
alacağı bu silaha da can güvenliğinden dolayı taşıma ruhsatı izni verilmesini talep ettiği; konuyla ilgili
olarak 09.12.2015 tarihinde tanzim edilen polis tutanağında, "...adı geçen şahıs hakkında 'Siteler
Mahallesi Yalova-İzmit Karayolu Caddesi Engin Sitesi 1 Blok No: 2051 İç kapı :272 Çiftlikköy/Yalova'
adresinde yapılan araştırmalarda şahsın adrese 02.11.2015 tarihinde kayıt yaptırdığı, hala aynı
adreste kayıtlı olduğu, çevrede yapılan araştırmada adresin yeni kiralandığının tespit edildiği; Ali
Koçak ile yapılan görüşmede, kendisinin İstanbul ve Yalova’da inşaat emlak alım-satım işiyle
uğraştığını, Yalova’ya iş nedeniyle gidip geldiğini, Yalova’da herhangi bir iş adresinin olmadığını beyan
ettiği, şahsın yapılan sorgulamasında can güvenliği dolayısıyla herhangi bir müracaatının olmadığının
tespit edildiğinin" belirtilmiş olduğu,

Şüphelilerden Ekrem Öztunç ve Haluk Alimoğlu'nun Yalova’da belirttikleri adreslerin eşyalı kiralık
daire şeklinde aynı adres olduğu, her iki şüphelinin de silah taşıma ruhsatı talep ettikleri tarihin
09.11.2015 olarak gözüktüğü ve yine ikisinin de dilekçe tarihinden sonra 25.11.2015 tarihinde söz
konusu adrese kayıt yaptırdıkları; şüpheli Ekrem Öztunç için 09.12.2015 tarihinde ve Haluk Alimoğlu
için 02.12.2015 tarihinde tanzim edilen tutanaklarda iki şahsın da adreste bulunmadığı, yine her iki
şahsın da adreste bulunmama sebebi olarak aynı gerekçeleri sundukları, Ekrem Öztunç'un 962335
ticaret sicil sayılı Gürol Döviz Altın ve Ticaret Anonim Şirketi ile irtibatı görülmüşse de, Haluk
Alimoğlu yönünden bu şekilde bir tespitin olmadığı, ayrıca Haluk Alimoğlu'nun 04.03.2008 tarihinden
itibaren kuru temizleme hizmetleriyle uğraştığı, imaj kayıtlarında da şahsın "Faruk Kuru temizleme"
ismiyle rehberde kayıtlı olduğu ve şüpheli Naji Sharifizindashti'nin 2016/39471 sayılı soruşturma
kapsamında emniyette 29.03.2016 tarihinde avukatı huzurunda alınan ifadesinde, Haluk Alimoğlu ile
ilgili olarak, bu şahsın eşinin şoförlüğünü yaptığını ve kendisinin de şoförü olduğunu belirttiği;
şüpheli Ali Koçak'ın silah taşıma ruhsatı müracaatıyla aynı gün Yalova adresine kaydını yaptığırdığı,
Ekrem Öztunç'un da 2016/39471 sayılı soruşturma kapsamında emniyette 29.03.2016 tarihinde
avukatı huzurunda alınan şüpheli sıfatlı ifadesinde, Ali Koçak'ın 1-1,5 yıldır ortağı olduğu Media
Enerji İnşaat Turizm Gayrimenkul ve Gıda Ltd. Şti. unvanlı şirkette şoför olarak çalıştığını beyan ettiği,
şüpheli Naji Sharifizindashti'nin de 29.03.2016 tarihinde avukatı huzurunda alınan ifadesinde, Ali
Koçak'ın kendisine ait evde çalıştığını ve ailesine şoförlük yaptığını söylediği; Ali Koçak'ın 21.05.2015
işe giriş tarihi ile Media Enerji İnşaat Turizm Gayrimenkul ve Gıda Ltd. Şti. isimli firmada şoför olarak
kaydının bulunduğu,

Sonuç olarak; şüpheli Naji Sharifizindashti'nin ve yakın çevresindeki şahısların silah taşıma ruhsatı
almak için asılsız beyanlarda bulunarak ve can güvenliklerinin tehlikede olduğuna dair herhangi bir
müracatları olmamasına rağmen bu nedeni öne sürerek silah taşıma ruhsatı talep ettikleri, şüpheliler
Ekrem Öztunç ve Haluk Alimoğlu'nun silah taşıma ruhsat taleplerinin aynı adres belirtilerek aynı gün
yapıldığı, hatta adres kayıtlarının da silah taşıma ruhsatı taleplerinden sonra yine aynı gün yapılmış
olduğu, Haluk Alimoğlu’nun sorgu sistemlerinden yapılan araştırmalarda kuru temizleme işiyle
uğraştığı yönündeki tespite rağmen Naji Sharifizindashti’nin beyanında bu şahsın şoförü olduğunu
söylediği, yine Ali Koçak'ın da silah ruhsatı için beyanında belirttiği mesleğinin şüpheliler Ekrem
Öztunç ve Naji Sharifizindashti’nin beyanlarıyla örtüşmediği, şüphelilerin, silah taşıma ruhsatı
alımlarında düzenlenen resmi belgelerde gerçeğe aykırı beyanlarda bulunarak müşterek hareket
ettikleri ve silahların birbirini takip eden seri numaraları da dikkate alındığında, bu şekilde örgüt
faaliyetlerinde kullanmak amacıyla silahlandıkları; bu bölümde isimleri geçen örgüt üyesi şüphelilerin
Türk Ceza Kanununun 206'ncı maddesinde yaptırıma bağlanan "Resmi belgenin düzenlenmesinde
yalan beyan" suçunu işledikleri, anlaşılmıştır. (Söz konusu suçun bir suç örgütünün faaliyeti
çerçevesinde işlendiği açık olduğundan, Ceza Muhakemesi Kanununun 171/6 maddesi uyarınca kamu
davasının açılmasının ertelenmesi hükümlerinin bu suç yönünden uygulanamayacağı anlaşılmış;
suçun, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Kanununun 250'nci maddesi
kapsamında "Seri muhakeme usulü"nün uygulanmasını gerektiren ve şüpheli lehine hüküm içeren
düzenleme içerisinde değerlendirilmesi Türk Ceza Kanununun 7/2 maddesinin de amir hükmü olduğu
anlaşıldığından, -CMK'nın 250/13 maddesinin; “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma
dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle şüpheliye
ulaşılamaması halinde, seri muhakeme usulü uygulanmaz.” hükmünü içerdiği, şüphelilerden Ali
Koçak ve Ekrem Öztunç hakkında soruşturma kapsamında çıkartılan yakalama kararları bulunduğu
anlaşılmış ise de; öncelikle seri muhakeme usulünün uygulanmasının gerektiği de
değerlendirildiğinden-, şüpheliler hakkında bu suç yönünden evrak ayrılarak gereği için İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı Seri Muhakeme Bürosuna gönderilmiştir.)

25.03.2016 tarihinde Sarıyer ilçesinde meydana gelen; ruhsatsız silah taşıma, genel güvenliğin
kasten tehlikeye sokulması, silahla ve birden fazla kişiyle birlikte tehdit, silahla kasten yaralamaya
teşebbüs ve bu suçlara azmettirme, suç üstlenme eylemleri ve suçları

"Sarıyer ilçesi Reşit Paşa Mahallesi Değirmentepe Aykan Sokak No: 44" sayılı adreste müşteki-şüpheli
Ömer Erdal Akkartal'a ait ikamet önünde 25.03.2016 tarihinde silahlı çatışma meydana geldiği ve
Ömer Erdal Akkartal'ın Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliğinde alınan ifadesinde,
eylemi gerçekleştiren şüphelinin İranlı Naji Sharifizindashti ile yanında bulunan 5-6 kişilik bir grup
olduğunu söylemesi üzerine (Soruşturmanın bilahare Cumhuriyet Başsavcılığımızın talimatıyla
Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce devralındığı) İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Genel
Soruşturma Bürosunun 2016/39471 sayılı soruşturma dosyasına kayden soruşturmaya geçildiği,

Şüpheli Naji Sharifizindashti'nin olay esnasında yanında bulunan şahısların -soruşturmanın ilerleyen
safhasında teslim olmaları üzerine- şüpheliler Ali Koçak, Ekrem Öztunç ve Ali Savaş olduğunun
anlaşıldığı, ancak olay yeri ve kriminal ekspertiz raporlarına göre kimliği belirlenemeyen bir erkek
şahsa ait bulgular bulunması neticesinde, olaya karışan ve kimliği belirlenemeyen bir şahsın daha
olduğu sonucuna varıldığı; buna karşılık, yine soruşturmanın ilerleyen safhasında şüpheli Naji
Sharifizindashti’nin avukatı İlker Dağlı tarafından olay yerinde olduklarından bahisle Burak Çil ve
İsmail Güçlü isimli şahısların şube müdürlüğüne teslim edildikleri, emniyette susma hakkını kullanan
Burak Çil'in savcılık ifadesinde İlker Dağlı tarafından suçu üstlenmek adına getirildiğini beyan ettiği,
ancak bu iddiasına ilişkin olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Soruşturma Bürosunca
02.01.2017 tarih ve 2017/81 sayı ile Avukat İlker Dağlı ve kardeşi Avukat Ali Can Dağlı hakkında
-soyut iddiadan başka delil bulunmadığından- kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş olduğu,
Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Genel Soruşturma
Bürosunun 2016/39471 sayılı soruşturmasına istinaden yürütülen çalışmalarda şüpheliler Ali Koçak,
Ekrem Öztunç ve Ali Savaş'ın telefonlarına elkonulduğu ve telefonlara ilişkin yapılan incelemelerde,
şüphelilerden Ali Koçak’ın kullanımında bulunduğu iddia edilerek teslim edilen Vertu marka cep
telefonunun aslında şüpheli Naji Sharifizindashti'nin kullanımında olduğunun tespit edildiği ve bu
imaj kayıtlarında olaya ilişkin yazışmaların tespit edilmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığımızca
tahkikatın derinleştirilmesi talimatı verildiği,

Aliye Uzun'un müşteki sıfatıyla 26.03.2016 tarihinde alınan ifadesinde, özetle; Naji Sharifizindashti ile
bir arkadaş ortamında tanıştığını ve zaman zaman görüştüklerini, kendisiyle çekilmiş olduğu bir
fotoğrafı Twitter hesabında 24.03.2016 tarihinde gece saatlerinde paylaşması nedeniyle şahsın
yeğeni olduğunu bildiği Emel Dereli'nin arayarak bu paylaşımı neden yaptığını sorduğunu ve dayısının
görmesi halinde çok sinirleneceğini söylediğini, bunun üzerine fotoğrafı kaldırdığını, Naji'nin nabzını
ölçmek amacıyla başka bir konuda mesaj gönderdiğini (Rızasıyla mesajlar incelendiğinde; telefonda
"Naci" olarak kayıtlı olan şahsın 05396457474 numaralı hattına Aliye Uzun'un 25.03.2016 tarihinde
saat 14.12'de çekmiş olduğu "Naci Bey selam Aliye Uzun ben. Çok önemli kimlikle ilgili, bana dönüş
yapın" şeklindeki mesajına cevap olarak şahsın aynı gün saat 14.45'te ; "Kimlik filan istemiyorum
senin attığın şerefsizlik resimleri de Beşiktaş İlçeye ve hocaya da atarım şantaj mı yapıyorsun
terbiyesiz" şeklinde yazdığı tespit edilmiştir.), bu mesajdan sonra aradığını ancak Naji'nin engellemiş
olduğunu gördüğünü, bunun üzerine yakını olan Ekrem Öztunç'u aradığını, onun ise sert bir şekilde;
"Ne yapmaya çalışıyorsun lan sen? Kendini ne zannediyorsun sen, savaşmak mı istiyorsun?
Savaşacağız sizinle!" şeklinde tehditvari konuştuğunu, bunun üzerine özür mesajı attığını ancak
kendisine dönüş olmadığını, panik olarak ağlamaklı bir şekilde patronu Ömer Erdal Akkartal'ı ev
telefonundan aradığını ve durumu anlattığını, Ömer Erdal'ın bunun üzerine telefonu kapatmadan
cep telefonundan Naji'yi arayıp hararetli şekilde konuştuğunu, on dakika sonra ise Ekrem Öztunç'un
arayarak "Sevgili patronunun evindeyiz, onu indireceğiz!" dediğini, Ömer Erdal'ı aradığında onun da
kendisine benzer mesajlar geldiğini söylediğini beyan ve iddia ederek her iki şahıstan da şikayetçi
olduğu,

Müşteki Aliye Uzun'un ifadesinde adı geçen ve şüpheli sıfatıyla 27.03.2016 tarihinde ifadesi alınan
Emel Dereli'nin (Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızca kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar
verilmiştir.) bu ifadesinde, özetle; Naji Sharifizindashti'nin annesinin öz dayısı olduğunu, Aliye Uzun
ile de onun vasıtasıyla tanıştığını, Aliye Uzun'un dayısını öperken çekilmiş bir fotoğrafı Instagram
hesabından paylaşması üzerine dayısını aradığını ve durumu anlatarak, kendisinin evli barklı bir kişi
olduğunu ve bu fotoğrafın sıkıntı yaratacağını söylediğini, dayısının da; "Fotoğrafı paylaştı bana şantaj
yapıyor, ben Burhan Kuzu'yu arayacağım, AK Parti Beşiktaş İlçe Başkanını arayarak Aliye'nin
yaptığının ayıp olduğunu söyleyeceğim. Sen de Aliye'yi ara, eşim ile sorun yaşayacağımı söyleyip
fotoğrafı kaldırmasını söyle." dediğini, bunun üzerine Aliye Uzun'a aynı yönde mesaj çektiğini, onun
ise; "Bu daha bir şey değil, ileriki günlerde daha kötü şeyler yapacağım. Fotoğrafı görürse görsün
umurumda bile değil, kim ne yapıyorsa yapsın!" şeklinde mesajla cevap verdiğini, akabinde de
arayarak; "Bana bir erkek asılıyor, ben de ona benim sevgilim var bana asılmayın havası yaratmak için
bu fotoğrafı paylaştım." dediğini ve konuşmadan yarım saat kadar sonra fotoğrafı hesabından
kaldırdığını söylediği,

Müşteki-şüpheli Ömer Erdal Akkartal'ın Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliğindeki
26.03.2016 tarihli ifadesinde; eylemi gerçekleştirenlerin İranlı Naji Sharifizindashti ve yanında
bulunan 5-6 kişilik bir grup olduğunu, eylemin gerçekleşme sebebinin de, kendisine ait şirketlerde
temsilcilik yapan Aliye Uzun isimli kadının Naji Sharifi ile çekildiği bir fotoğrafı sosyal medyada
paylaşması üzerine Naji Sharifi’nin bu kadına tehdit ve hakaretlerde bulunması ve Aliye Uzun’un
kendisine konuyu anlatması neticesinde Naji Sharifi ile arasında telefonda tartışma başlaması ve bu
tartışmanın büyümesi olduğunu, evine ateş edilmesi üzerine yeğeni Mustafa Akkartal'ın da nefsi
müdafaa amaçlı olarak ateşle karşılık verdiğini beyan ettiği; şüphelinin olayda kullanıldığını söylediği
Sig Sauer P228 ibareli tabanca ile şarjörüne basılı halde 7 adet 9 mm çaplı dolu fişeği teslim ettiği,

Şüpheli Mustafa Akkartal'ın 26.03.2016 tarihli ifadesinde, özetle; amcasının oğlu olan Ömer Erdal
Akkartal'a 25.03.2016 tarihinde ziyarete gittiğini, telefonda hararetli bir şekilde biriyle konuştuğunu
ve saat 21.30 sıralarında kapının çaldığını, açmadıklarını, bahçeden baktıklarında bir grup şahsın
evlerine doğru ateş ettiklerini gördüklerini, kendilerini korumak amacıyla kendilerinin de ateş
ettiklerini ve şahısların olay yerinden ayrıldıklarını, olaydan yarım saat sonra tabancasını Ömer
Erdal'a bırakarak oradan ayrıldığını, (Tabancanın dış görünüş ve niteliğinin sorulması üzerine)
tabancasının marka ve modelini hatırlamadığını, zaten sürekli silah taşıyan biri olmadığını, esasında
Ömer Erdal'ın ateş ettiğini de görmediğini savunduğu; söz konusu ifadesine ilişkin tutanağı
imzalamasını takiben ise ek ifade vererek; verdiği ifadenin doğru olmadığını, Ömer Erdal'ın
26.03.2016 günü sabah saatlerinde kendisini arayarak başından geçenleri anlatıp, olayda kendisinin
de olduğunu ve ateş edenin de kendisi olduğunu söylemesini istediğini, bu nedenle o şekilde ifade
verdiğini ancak durumdan rahatsız olarak gerçeği anlatmak istediğini, olayla hiçbir ilgisinin olmadığını
beyan ve itiraf ettiği,

Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce olayı gerçekleştiren şahısların tespit edilerek
yakalanmalarına yönelik yapılan çalışmalarda şüpheli Naji Sharifi'nin "Hadımköy Yolu Çakmaklı Mevki
Pelikan Malikaneleri No:16" sayılı adreste olabileceği bilgisi üzerine söz konusu adrese gidildiği
ancak ikamette bulunamadığı, buna karşılık, ikamette bulunan ve şoförlük yaptığını beyan eden Ali
Koçak'ın 25.03.2016 günü meydana gelen olayda kendisinin de bulunduğunu, ateş eden kişinin de
yine kendisi olduğunu söylediği ve olayda kullandığını beyan ettiği FYZ547 seri numaralı bir adet
Glock marka tabancayı da içindeki 11 adet MKE yapımı fişek ile birlikte kendi rızasıyla teslim ettiği
(Ali Koçak'tan ele geçen FYZ547 seri numaralı Glock marka tabancanın olay yerinde kullanıldığının
tespit edildiği),

Olayı gerçekleştiren suç faillerinin yakalanmalarına yönelik çalışmaların devam ettiği esnada
şüphelilerden Naji Sharifizindashti’nin müdafisi olduğunu beyan eden Avukat İlker Dağlı'nın ilgili
kolluk birimine giderek, meydana gelen olaylardan bilgisinin olduğunu ve olayı gerçekleştiren
şüphelileri temin ederek getireceğini beyan ettiği ve 27.03.2016 günü saat 17:15’te Ekrem Öztunç,
Haluk Alimoğlu, Burak Çil ve İsmail Güçlü isimli şahısların Av. İlker Dağlı ile birlikte şubeye gelerek
teslim oldukları, Naji Sharifizindashti ve Ali Savaş'ın da 28.03.2016 günü saat 17:50'de yine Avukat
İlker Dağlı ile birlikte teslim olduklarının görüldüğü; teslim olan şüphelilerden elde edilen delil listesi
incelendiğinde;

Ali Koçak'tan bir adet FYZ547 seri numaralı Glock marka ruhsatsız tabanca ve tabancaya basılı
vaziyette 11 adet MKE yapımı fişek, bir adet 355694077178268 imei numaralı iPhone 6S marka cep
telefonu ve bu telefona takılı 5315119928 sayılı GSM hattı, bir adet 353154060153754 imei numaralı
Vertu marka cep telefonu ve bu telefona takılı 5395555557 sayılı GSM hattı; İsmail Güçlü'den bir
adet FAC4184 seri numaralı Walther P99 marka ruhsatsız tabanca ve tabancaya basılı 4 adet MKE
yapımı fişek; Ekrem Öztunç'tan bir adet 359257060726216 imei numaralı iPhone marka cep telefonu
ve bu telefona takılı bir adet 1427150197453 ICCID seri numaralı GSM hattı; Ali Savaş'tan bir adet
356712061922597 imei numaralı Blackberry marka telefon ve bu telefona takılı bir adet
8944502810151532161 ICCID seri numaralı, bir adet 8990029300712266985 ICCID seri numaralı
toplamda iki adet hat; olayın mağduru konumundaki Ömer Erdal Akkartal'dan seri numarası
bulunmayan bir adet Sig Sauer P228 marka tabancanın ele geçtiği,

Şüpheli Ali Koçak'tan ele geçen bir adet 353154060153754 imei numaralı Vertu marka cep telefonu
ve bu telefona takılı 5395555557 sayılı GSM hattına ilişkin imaj kayıtlarının incelenmesi neticesinde,
bahse konu telefonun şüpheli Naji Sharifi’nin kullanımında olduğu, ayrıca telefona takılı vaziyette
bulunan 5395555557 sayılı hattın da Naji Sharifi’nin eşi Nigar Sharifi adına kayıtlı olduğunun tespit
edildiği; yine Ali Koçak'tan ele geçen FYZ547 seri numaralı Glock marka ruhsatsız tabancanın da olay
yerinden elde edilen 25 adet kovandan 6 adet kovanı ve bir adet deforme çekirdeği atan silah
olduğunun tespit edildiği,

İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 28.03.2016 tarih ve İST-BLS-16-4681 Uzmanlık


numaralı raporunda; Ömer Erdal Akkartal'dan ele geçen tabancanın 9 mm çaplı ses ve gaz fişeği
istimal etmek üzere imal edilmiş iken, sonradan yivli setli namlu takılmak suretiyle 9 mm çaplı kısa
Browning tipi ateşli silah fişeklerini atar hale dönüştürüldüğü ve yarı otomatik bir tabanca olduğu,
tabanca ve fişeklerin mevcut haliyle 6136 sayılı Kanun kapsamında yasak niteliği haiz tabanca ve
fişekler kapsamında kaldığı ancak aynı Kanunun 12/4 maddesinde belirtilen vahim silahlardan
olmadığı; Ali Koçak'tan ele geçtiği belirtilen FYZ547 seri numaralı tabancanın da aynı şekilde yarı
otomatik olup, 6136 sayılı Kanun kapsamında yasak niteliği haiz tabanca ve fişekler kapsamında
kaldığı ancak aynı Kanunun 12/4 maddesinde belirtilen vahim silahlardan olmadığının; olay yerinden
elde edilen 25 adet kovanın dört ayrı (İsmail Güçlü, Ali Koçak ve Ömer Erdal Akkartal ile tespit
edilemeyen bir suç failinin kullanımındaki) ateşli silahtan atıldığının bildirildiği,

Müşteki-şüpheli Ömer Erdal Akkartal'dan ele geçen adet Sig Sauer P228 marka tabancanın ses ve gaz
fişeği atılmak için imal edilmişken sonradan yivli ve setli namlu takılarak ateşli silah fişeği atar hale
getirildiği ve olay yerinden elde edilen bir adet mermi çekirdeği ile iki adet mermi çekirdeği gömleği
parçasını atan silah olduğu yönünde kriminal tespitin bulunduğu,

Şüpheli İsmail Güçlü'den ele geçen FAC4184 seri numaralı Walther P99 marka ruhsatsız tabancanın,
olay yerindeki 25 adet kovandan 15 adet kovanı ve bir adet mermi çekirdeğini atan silah olduğunun
tespit edildiği, 4 adet kovanı atan silahın temininin ise mümkün olmadığı, ayrıca yukarıda özellikleri
belirtilmiş tabancalar dışında başka bir silahın da olay yerinde kullanıldığı ve şüpheli olarak yakalanan
şahıslardan başka bir erkek şahsa ait olay yerinde biyolojik bulgunun olduğunun tespit edildiği,

Olay Yeri İnceleme Raporunda; olayın gerçekleştiği sokak üzerine toplam 25 adet kovan
bulunduğunun ve mermilerin evin duvarlarına, balkon demiri, panjur, oda tavanı gibi yerlere isabet
ettiğinin belirtildiği,

Güvenlik Kamera Kayıtlarını İzleme Tutanağında; kamera saatine göre 17.36'da model ve plakaları
net olarak görünmeyen birisi koyu diğeri açık renkli sedan tipi iki aracın kamera açısına girdiği ve her
iki aracın da olayın geçtiği binanın önünde durduğu, farların söndürüldüğü, kamera saatine göre
19.05'te her iki araçtan inen ve silüet şeklinde görünen iki şahsın karşılıklı durdukları, saat 19.45'te
silüet şeklinde üç şahsın binanın önünde hareket halinde oldukları, saat 22.08'de silüet şeklinde
görünen dört şahsın açık renkli araca bindikleri, koyu renkli aracın da farlarını yakarak hareket ettiği
ve her iki aracın olay yerinden ayrıldığının yazılı olduğu,

Şüpheli İsmail Güçlü’nün 28.03.2016 günü müdafi eşliğinde alınan ifadesinde; yaklaşık 3-4 sene
önce suç örgütüne üye olmak suçundan işlem gördüğünü ancak beraat ettiğini, başka dosyalarının da
olduğunu; olayda adı geçen şahıslardan sadece semtten tanıdığı olan Burak Çil'i tanıdığını,
Gaziosmanpaşa'da kahvede yanına gelen ve Arap ismiyle tanıdığı şahsın kendisine maddi yardım
karşılığı bir şahsın silahla ateş etme olayını üstlenmesini teklif ettiğini ve kabul ederek yola
çıktıklarını, Çobançeşme köprüsünü geçince yolun kenarında durup arkalarında bekleyen Linea
marka araca gittiklerini, araçtaki şahsın kendisine bir adet silah verdiğini, tekrar araca binerek Nish
İstanbul sitesinin önüne geldikleri sırada Arap lakaplı şahsın yönlendirmesiyle araçtan indiğini ve bu
şahsın kendisine hatırladığı kadarıyla "C blok 197 numaralı daireye git, orada bir avukat var, seninle
görüşecek." dediğini, sonrasında da ofise doğru yürümeye başladığında semtten tanıdığı Burak Çil’i
gördüğünü, arkasından ismiyle bağırdığını ve nereye gittiğini sorduğunu, Burak’ın, "Sen de mi
avukata geldin?" dediğini, kendisinin de evet dediğini ancak Burak'a konunun detayını sormadığını,
sonrasında Burak ile birlikte avukatlık ofisine çıktığını, kendisini orada İlker Dağlı isimli avukatın
karşıladığını, sonrasında da yanlarına avukatın kardeşi olduğunu öğrendiği Ali Can isimli şahsın
geldiğini, İlker Dağlı'nın kendisine "İfadesinde ne anlatacağını" sorduğunu, kendisinin de Arap’ın
kendisine tembihlediği gibi "Sarıyer’de olayın olduğu eve Ali isimli başka bir şahsın gittiğini,
kendisinin de onun peşinden gittiğini, oraya gittiğinde Ali'nin tabancayla yaralandığını, kendisinin de
yapılan bu saldırının bertaraf edilmesi için havaya ateş ettiğini söylemesini istediklerini" anlattığını,
sonrasında İlker Dağlı'nın kendisine, Ali Can isimli kardeşinin de avukat olduğunu ve bundan sonraki
süreçte Burak Çil ve kendisiyle ilgileneceğini söylediğini, emniyete gelip konunun önemini anlayınca
vicdan azabı çekerek gerçek olayı anlattığını, suçu işlemediğini söylediği ve savunduğu,

Şüpheli Ekrem Öztunç’un 29.03.2016 günü alınan ifadesinde; olay tarafı olan Aliye Uzun hakkındaki
yazışmalardan ve olaylardan haberdar olduğunu söyleyerek; Ömer Erdal Akkartal'ı tanımadığını, Aliye
Uzun'u tanıdığını, şirkette ortaklığı olan Naji Sharifizindashti ile Aliye Uzun’un gönül ilişkisi olduğunu,
ortağı Naji'nin istemesi üzerine Aliye Uzun'un evinin perdelerini yaptırdığını, Aliye Uzun'un Naji'nin
Türk vatandaşlığına geçmesi için yardımcı olacağını söyleyip ondan para istediğini ve yine Naji'nin
istemesi üzerine Aliye Uzun'a 50.000 TL parayı 2015 yılı yaz aylarında kendisinin elden nakit olarak
verdiğini, Aliye Uzun'un o dönemde Aliye's isimli bir dergi basmaya çalıştığını ancak vergi borcu
olduğundan basamadığını, Naji'nin de şirket olarak dergiyi bastırdığını; 25.03.2016 günü Aliye
Uzun'un kendisine iki kez mesaj atıp, Naji'nin kendisine; "Ben evli adamım, resmimi nasıl paylaşırsın?
Ben sana defalarca dedim böyle şeyler yapma! Beni rahat bırak, kimlik de istemiyorum!" şeklinde
mesaj yazdığından bahisle acil dönmesini istediğini ve mesajı onun yazıp yazmadığını merak ettiğini,
kendisinin de Aliye Uzun'a; "Mesajı o yazmıştır. Çünkü onun telefonunu başka kimse kullanmaz,
ayrıca kimse cesaret edemez böyle bir mesaj atmaya!" diye cevap verdiğini, Ömer Erdal Akkartal’ın
Naji Sharifi’nin kullandığı telefona tehdit içerikli mesajlar göndererek küfür edip, 'Erkeksen gelirsin!'
demesi üzerine şirketlerinde şoför olarak çalışan Ali Koçak’ın hemen o hızla aracına binerek yanına
aldığı arkadaşlarıyla beraber Ömer Erdal’ın evine gittiklerini, önce seslendiklerini ancak şahsın kapıyı
açmadığını, cama taş attıklarını, cama taş attıktan sonra evden dışarıya 2-3 kişinin silah sıkması
sonucu Ali Koçak ve yanındakilerin de karşılık verdiklerini, duyduğu kadarıyla olayın bu olduğunu
söylediğini; kendisinin olay yerine kesinlikle gitmediğini, Naji Sharifi’nin de olay yerine gidip
gitmediğini bilmediğini, kendisinin olay tarihinde evde ailesiyle birlikte olduğunu, binasında güvenlik
kameraları olduğunu, Ömer Erdal Akkartal’ın evinin ya da kendisinin kurşunlamasıyla kesinlikle hiçbir
ilgisinin olmadığını, olay tarihinde oraya gidip silah sıkanlardan sadece Ali Koçak'ı bildiğini, yanında
giden diğer şahısları tanımadığını, Ali Koçak’ın olay yerine Naji Sharifi’ye ait, plakasının son rakam
grubunu hatırlamadığı 34 VKK plakalı Volkswagen Passat marka bir araçla gittiğini, kiminle gittiğini
bilmediğini, Ali Koçak ve arkadaşlarını oraya kendisinin göndermediğini, şirket ortağı Naji Sharifi'nin
de gönderip göndermediğini bilmediğini beyan ettiği,

Şüpheli Naji Sharifizindashti’nin 29.03.2016 tarihinde kollukta alınan ifadesinde; Zorlu Center R3
Kule'de dairesinin olduğunu, burada arkadaşlarıyla haftada bir iki defa alem yaptıklarını, yaklaşık bir
sene önce yine alem yapmak için Gamze isimli arkadaşını arayarak kendisine kız getirmesini
istediğini, Gamze'nin, o an için İstanbul'da olmadığını ancak Aliye Uzun isimli arkadaşının kendisine
yardımcı olacağını söyleyip numarasını verdiğini, Aliye'yi aradığını ve 6-7 kız için kendisiyle kız başına
500 avrodan anlaştıklarını, Aliye'nin kızlarla birlikte dairesine geldiğini, misafirlerinin Aliye'nin
getirdiği kızları seçip odalarına geçtiklerini, kendisine de Aliye Uzun kaldığı için onunla ilişkiye
girdiğini, Aliye Uzun ile bu şekilde tanıştığını, bilahare kendisinin yabancı ülke vatandaşı olduğunu
öğrenen Aliye Uzun'un (eski) AK Parti Kadın Kollarında görevli olduğunu ve çevresinin
bulunduğundan bahisle yardımcı olacağını ve Türk vatandaşlığı alabileceğini söylemesi üzerine, bunu
başarırsa kendisine Range Rover marka cip alabileceğini ifade ettiğini, Aliye Uzun'un ise 500.000 TL
istediğini ve işlemleri başlatmak için de 150.000 TL talep ettiğini, Aliye's isimli dergisini de 100.000 TL
harcayarak bastırmasına yardımcı olduğunu, bu şekilde irtibatı devam ederken bir gün yat
alacağından Aliye Uzun'a bahsettiğini, onun da Ömer Erdal Akkartal isimli arkadaşı olduğunu ve
yatını satacağını söylediğini, gösterdiği yatı beğendiğini ve 1.300.000 avro karşılığında anlaştıklarını,
parayı bankadan yollayacağını söylediğinde Ömer Erdal Akkartal'ın nakit ödeme istediğini,
kandırılacağını hissettiğini, Aliye'nin ise kendisine Ömer Erdal'ın Türkmenistan Cumhurbaşkanına
suikast düzenleyen ekibin başı olduğunu söyleyerek korkutmak istediğini ve telefonundan da Ömer
Erdal'ın Türkiye'de çekmiş olduğu bir işkence videosu izlettiğini, bu nedenlerle bu kişilerden
uzaklaştığını, olaydan bir gün önce fotoğrafının sosyal medyada paylaşılması üzerine Aliye Uzun’un
şahsi cep telefonuna, "Bana şerefsizlik yaptın, senden kimlik falan istemiyorum, bir daha beni
arama!" diye mesaj yolladığını, 26.03.2016 günü Ömer Erdal Akkartal tarafından telefonuna;
"Şerefsiz götveren sen ne hakla Aliye’yi dinlemiyorsun, gidip ondan özür dileyeceksin!" şeklinde
mesaj geldiğini, kendisinin de ona "Pezevenk sen kimsin de beni böyle tehdit ediyorsun!" dediğini,
mesajdan sonra saat 20.30 sıralarında bu şahsın arayarak kendisine, "Adresini ver yanına
geleceğim,seninle görüşelim!" dediğini, kendisinin de bu şahsa evinin adresini verdiğini, sonrasında
şahsın İstinye Park yakınlarında bulunan evinin adresini vererek kendisini evine davet ettiğini, telefon
konuşması esnasında yanında bulunan ve özel avukatı olan İlker Dağlı ile birlikte konuşmak için
avukatına ait siyah renkli Renault Fluence marka araca binerek Ömer Erdal Akkartal'ın kendisine
söylemiş olduğu adrese gittiklerini, adrese vardıklarında arkalarına kendisinin şahsi aracı olan
Volkwagen Passat marka aracın yanaştığını ve içerisinden de net hatırlamamakla birlikte Ali Koçak,
Ali Savaş ve Haluk Alimoğlu isimli çalışanlarının indiğini gördüğünü, kendisine geçen sene bir suikast
girişimi olduğunu ve bu olayda da öz kızı ve şoförü vurularak öldürüldüğü için bu olaydan sonra
çalışanlarının kendisini yalnız bırakmamaya çalıştıklarını ifade ettiği,

Cihan Pars’ın bilgi sahibi sıfatıyla 28.03.2016 günü kollukta alınan ifadesinde; "...10.12.2015 günü
Naji Sharifizindashti şirketime gelerek bahse konu 34 VKK 55 plakalı aracı benden 90.000 TL peşin
para ve 6 adet 17.000 TL’lik senetler karşılığında satın almıştı. Ancak halen toplamda 51.000 TL
değerindeki 3 adet senedi ödemediği için araç sahibi olduğum Pars Motorlu Araçlar San. Tic. Ltd.
Şti.unvanlı şirket adına kayıtlıdır..." şeklinde beyanda bulunduğu,
Kollukta susma haklarını kullanan şüphelilerden Burak Çil'in 30.03.2016 tarihli savcılık ifadesinde;
"...İstanbul Barosuna kayıtlı Avukat Funda Dağlı yanımdadır. Onun hukuki bilgisinden
faydalanacağım. Ben şikayetçileri ve Naji Şerifi adlı kişiyi tanımıyorum. Sadece Ali Koçak'ı eskiden beri
tanırım. Ara sıra yanına uğrarım. Kendisi evin şoförlüğünü yapıyormuş. Onlar apar topar önden bir
arabaya binince ben de Ali abi ile birlikte arabaya bindim. Bir kapının zilini çaldılar ve ateş edildi. Ben
ne olduğunu anlamadım. Sağa sola kaçıştık. Bende silah yoktu. Orada Ali abi vuruldu. Benim olayla
herhangi bir ilgim yoktur. Dört gün göz altında kaldım..." şeklinde ifade verdiği; yine kollukta susma
hakkını kullanan şüpheli Haluk Alimoğlu'nun da aynı tarihli savcılık ifadesinde; "...Ben Naji Bey'in
yanında şoför olarak çalışıyorum. Ali Koçak da ailesinin şoförüdür. Erzak alır getirir. Ben arabalarla
ilgilenirim. Olay gecesi Naji Bey ile avukatı sinirli bir şekilde avukatının arabasına binerek evden
ayrıldılar. Biz de arkadaşlarla birlikte arabayla peşlerinden gittik. Burak Çil'in evle herhangi bir ilgisi
yoktur. Ali'nin bildiğim kadarıyla arkadaşıdır. Onu ziyarete gelmiştir. Biz Hadımköy'de oturduğumuz
için Sarıyer taraflarını bilmem. Biz abiyi (Naji) takip ettik. Bir evin önüne geldik. Altı zaten garajdı. Abi
zile bastı. Villadan ateş edilmeye başlandı. Ancak nereye doğru ateş edildiğini anlamadım. Hava
karanlıktı. İlk önce şoför Ali Koçak'ın havaya ateş ettiğini gördüm. Daha sonra arabaya binerken
bahçıvan Ali havaya ateş etti. Arkamızdan da ateş edildiğini duydum. Ancak ateş eden kimseyi
görmedik. Kimse de aşağıya inmedi..." şeklinde beyanda bulunduğu; emniyette susma hakkını
kullanan şüpheli Ali Savaş'ın savcılıkta alınan ifadesinde; "...Ben iki aydır Naji Bey'in yanında
bahçıvan olarak çalışıyorum. Olay gecesi Naji Bey arabasıyla evden aniden avukatı ile birlikte çıkınca
biz de arkadaşlarla birlikte arkasından arabayla gittik. Daha önceden patronumuzun kızı ve yeğeni
silahlı saldırı sonucu ölmüştü. Naji Bey, Sarıyer'de bir evin ziline bastığında ateş edildi. Ali Koçak
yaralandı. Ben de silahımla havaya ateş ettim. Hedef gözetmedim. Olay yerinden ayrıldık. Silahımı
teslim ettim. Benim olay hakkında söyleyeceklerim bundan ibarettir..." şeklinde savunma yaptığı; son
olarak, emniyette susma hakkını kullanan şüpheli Ali Koçak'ın da aynı tarihte alınan ifadesinde;
"...Ben Naji Bey'in ailesinin özel şoförüyüm. Kendisi araba, ev alım-satımıyla uğraşır. Cuma akşamı
kendisine telefon geldi. Bağrışmalar oldu. Evden birden çıktı. Düşmanları da olduğu için biz de peşine
takıldık. Naji Bey'in kızı Arzu Şerifi'yi bir buçuk yıl kadar önce vurmuşlardı. Kendisinin düşmanları
vardır. Peşinden gittik. İstinye'de bir evin önünde durdu. Zile bastı. Karanlık olduğu için nereden ateş
edildiğini görmedik ancak ateş edildi. Ben vuruldum. Doktora gidip rapor aldım. Daha sonra ben de
havaya ateş ettim. Naji Bey bize neden ateş ettiğimizi sordu. Silahım ruhsatsızdır. Teslim ettim. Ben
de ateş edilince havaya ateş ettiğimi söyledim. Olay yerinden kaçtık. Kimin evine gittiğimizi
bilmiyorum, ayrıca Ali Savaş 'ın yanında da silah vardı..." şeklinde ifade verdiği,

Ali Koçak'tan ele geçen ancak Naji Sharifizindashti'nin kullanımında olduğu anlaşılan Vertu marka cep
telefonuna ait imajda Naji Sharifizindashti ve Ömer Erdal Akkartal arasında 25.03.2016 günü saat
20.43-24.00 zaman aralığında yapılan yazışmalarda; Ömer: Şerefsiz ibne sensin o resimleri götüne
sokarım götveren ara aliyeyi özür dile derhal idamlık götveren...Naji :ananı avradını sikeyim orospu
çocuğu erkeksen gel görüşelim hemen ben geliyorum sana piç kaçma sakın...Ömer :gelmeyenin
amına koyayım bekliyorum gelme kan olursun... Naji: Hemen ananı hazırla piç kaçak orospu çocuğu
Ömer: Sen karını yanında getir Naji: Gelip ailece sikerim sizi alkolik piç Ömer: Orospu çocuğu
uyuşturucu kaçakçısı ibne gel hadi idamlık ibne Naji: Senin gibi piçten çok siktim hazırlan ibne Ömer:
Evet ben içerim ama senin gibi orospu çocuğu değilim insanları zehirlemem zayıf götveren kadına
yetiyor gücün Naji: Zaten piçler için yapılmaz Ömer :İranlı yavşak Naji: Bekle bak nasıl sikerim 20
dk.ya Ömer : Orrooospuuu çocuğu Naji : 10 dk. kaldı piç trafik az var Ömer : Bekliyorum Naji : Piç
hadi çık geldim Ömer : Özür dilerim polise ben haber vermedim komşular demiş ama çok çabuk
kaçtın ayıp yani Naji : Biz kaçmayız korkak sensin Ömer : Ee o zaman buyrun sizi ben kendim
karşıladım Naji : Kadınlar gibi ışıkları kapatıp yokuz numarasını kahpeler yapar götün varsa
çıksaydın...

şeklinde karşılıklı hakaret ve tehdit içerir mesajlaşmaların görüldüğü; Ekrem Öztunç ve


"05325697120 Hayrettin Abi" olarak kayıtlı Avukat İlker Dağlı arasında olayın gerçekleştiği
26.03.2016 tarihinde başlayan mesajlaşmalarda;

+905303110135, 26.03.2016 21:40:50 Abi ne zaman yetişirsin 05325697120 Hayrettin Abi,


26.03.2016 21:41:25 Orhangaziyi gectim 5303110135, 26.03.2016 21:41:35 Ok abi 5325697120
Hayrettin Abi, 26.03.2016 21:41:42 Yalovaya az kaldı 5303110135 26.03.2016 21:41:53 4 ekip olmuş
evin orda 5325697120 Hayrettin Abi, 26.03.2016 21:42:10 Ok bişey var mı 5303110135, 26.03.2016
21:42:30 Vala beli değil daha 5325697120 Hayrettin Abi, 26.03.2016 21:42:37 Ok 5303110135,
26.03.2016 21:42:38 Bilmem ki 5325697120 Hayrettin Abi, 26.03.2016 22:12:42 Feribot sırasındayım
5325697120 Hayrettin Abi, 26.03.2016 22:13:15 Beni ara

şeklinde Viber isimli program üzerinden yapılan yazışma içeriğinin görüldüğü,

Şüpheli Ekrem Öztunç'tan ele geçen 359257060726216 imei numaralı 5303110135 numaralı hattın
kullanıldığı telefonun Sms/WhatsApp/Viber yazışma içeriğinde 5322189999 hat numaralı şahısla
yapılan yazışmalarda, 722048551 Vergi Kimlik numaralı Pars Motorlu Araçlar Sanayi Tic. Ltd. Şti.
adına kayıtlı araçların vergisinin ödenmesine ilişkin Vakfıbank Mobil Bankacılık uygulamasının ekran
görüntülerinin bulunduğu, Pars Motorlu Araçlar Sanayi Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı aracın 34 VKK 55
plaka sayılı araç olduğunun bu görüntülerden anlaşıldığı; olayda kullanıldığı anlaşılan 34 VKK 55 plaka
sayılı aracın vergi borcunun 02.01.2016 tarihinde Naji Sharifizindashti tarafından ödendiği, Cihan
Pars'ın 28.03.2018 tarihinde alınan ifadesinde 34 VKK 55 plakalı aracı 10.12.2015 günü Naji
Sharifizindashti’ye sattığını beyan ettiği, yapılan tespitin de Cihan Pars’ın beyanlarıyla uyumlu
olduğu,

Soruşturma konusu olayla ilgili olarak, Naji Sharifizindashti'nin ifadesinde, Avukat İlker Dağlı’nın
yanında bulunduğunu, hatta sesi hoparlöre verip görüşmeyi dinlettiğini, akabinde olay yerine Ömer
Erdal Akkartal ile görüşmek için İlker Dağlı ile birlikte gittiğini beyan ettiği; bununla birlikte, İlker Dağlı
ile Ekrem Öztunç arasında geçen yazışmada İlker Dağlı’nın İstanbul sınırları içinde olmadığı ve
konuyla ilgili olarak Ekrem Öztunç ve kardeşi Ali Can Dağlı ile irtibat kurarak bilgi aldığının yazışma
içeriklerinden görüldüğü,

İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 08.04.2016 tarih ve İST-BYL-16-26-2672


sayılı uzmanlık raporu içeriğinde "23, 23a, 23b, 23c,23d ve 23e" bulgu numaralı 6 adet sigara izmariti
üzerinde belirlenen genotip özelliklerin Burak Çil, Ekrem Öztunç, Ali Koçak, İsmail Güçlü, Naji
Sharifizindashti, Ali Savaş ve Haluk Alimoğlu'dan farklı bir erkek şahsa ait olduğunun belirtildiği,

Soruşturmaya konu olay gerçekleşirken İlker Dağlı'nın kullanımında bulunan 5325697120 sayılı hat ile
kardeşi Ali Can Dağlı'nın kullanımında bulunan 5323509244 sayılı hat arasındaki görüşme HTS
kayıtlarında; 26.03.2016 günü saat 20:55’te İlker Dağlı'yı Ali Can Dağlı'nın aradığı 153 saniyelik
görüşmede İlker Dağlı’nın "ÇEKIRGE MAHALLESI DOBURCA CADDESI ÇAĞDAŞ SOKAK
(BUROSMANCEKDOB) OSMANGAZI,BURSA" bazında bulunduğu, Ali Can Dağlı’nın ise "AHI EVREN
NUROL PLAZA MASLAK (ISTMASNUROLPLAZ) SARIYER,ISTANBUL" bazında olduğu; yine aynı gün saat
21.29’da İlker Dağlı’nın Ali Can Dağlı'yı aradığı 245 saniyelik görüşmede İlker Dağlı’nın "ENGÜRÜCÜK
KÖYÜ, GEMLİK KURŞUNLU YOLU ÜZERI (BURGEMENGURUCUK) GEMLIK,BURSA" bazında bulunduğu,
Ali Can Dağlı’nın ise yine "AHI EVREN NUROL PLAZA MASLAK (ISTMASNUROLPLAZ) SARIYER,
ISTANBUL" bazında olduğu, saat 23.17’de İlker Dağlı'yı Ali Can Dağlı'nın aradığı 291 saniyelik
görüşmede İlker Dağlı’nın "ŞEKERPINAR BAĞLANTI YOLU ONURTAŞ FİRMASI ÇAYIROVA, KOCAELI"
bazında bulunduğu, Ali Can Dağlı’nın ise yine kendi bazında kaldığının tespit edildiği, imaj kayıtlarında
İlker Dağlı’nın Ali Can Dağlı'dan olaya ilişkin aldığı bilgilerin ekran görüntüsünü 26.03.2016 günü saat
22.11’de Ekrem Öztunç’a gönderdiği, HTS kayıtlarından ve ifadelerden İlker Dağlı’nın olay yerinde
olmadığı, yine şüpheli Ekrem Öztunç'un da söz konusu eylemlerde bulunmadığı, anlaşılmıştır.

Sonuç olarak; alınan ifadeler, olay yeri tespitleri ve kriminal rapor içerikleriyle toplanan tüm deliller
birlikte değerlendirildiğinde, müşteki-şüpheli Ömer Erdal Akkartal ile yukarıda ayrıntıları verilen olay
ve gelişmelerden dolayı arasında husumet oluşan şüpheli Naji Sharifizindashti'nin; olay akşamı
aralarındaki yazışmalarda Ömer Erdal Akkartal tarafından kendisine sarf edilen ifadeler, uygunsuz
fotoğrafının sosyal medyada Aliye Uzun tarafından paylaşılması ve Ömer Erdal Akkartal'ın da Aliye
Uzun'u bu konuda savunmasından kaynaklanan haksız tahrikin etkisi altında harekete geçerek,
yanında diğer şüphelilerle birlikte müşteki-şüpheli Ömer Erdal Akkartal'ın ikameti önüne gittiği ve adı
geçeni tehdit etmek kastıyla diğer şüphelilere söz konusu daireye doğru ateş etmeleri talimatı
verdiği, bunun üzerine şüphelilerden Ali Koçak, Ali Savaş ve İsmail Güçlü'nün silahlarını ateşledikleri,
diğer şüpheliler Burak Çil ve Haluk Alimoğlu'nun da olay yerinde bulunarak tehdit eylemine doğrudan
iştirak ettikleri, bunun üzerine Ömer Erdal Akkartal'ın da kendisine karşı gerçekleşmekte olan ve can
güvenliğini ciddi şekilde tehdit eden saldırıyı o andaki hal ve koşullara göre ve saldırıyla orantılı
biçimde defetmek zorunluluğu ile hareket ederek ruhsatsız silahıyla ateş ettiği; şüpheliler Ali Koçak,
Ali Savaş, İsmail Güçlü, Burak Çil ve Haluk Alimoğlu'nun eylemlerinin öncelikle TCK'nın 106/2.a,c
maddesinde yaptırıma bağlanan "Silahla ve birden fazla kişiyle birlikte tehdit" suçuna vücut verdiği;
şüpheliler Ali Koçak, Ali Savaş ve İsmail Güçlü'nün evde olduğunu bildikleri Ömer Erdal Akkartal'a
doğru -onun da karşılık vermesi nedeniyle- silah atışları yapmış olmaları karşısında bu eylemlerinin de
-TCK'nın 106/3 maddesi dikkate alınarak- ayrıca TCK'nın 86/2-3.e, 35'inci maddelerinde düzenlenen
silahla kasten yaralamaya teşebbüs suçunu oluşturacağı; yukarıda ayrıntıları verilen kriminal rapor
içerikleri dikkate alındığında şüpheliler Ali Koçak, Ali Savaş ve İsmail Güçlü'nün 6136 sayılı Kanunun
13/1 maddesinde yaptırıma bağlanan ruhsatsız silah taşımak suçunu da işlemiş oldukları (Bu suç
yönünden evrak, CMK'nın 250'nci maddesi uyarınca şüphelilerden Ali Savaş ve İsmail Güçlü hakkında
tefrik edilmiş olup, başından itibaren yakalamalı olarak aranan şüpheli Ali Koçak hakkında ise,
CMK'nın 250/13 maddesi dikkate alınarak bu suçu nedeniyle kamu davası ikame edilmiştir.);
eylemlerde TCK'nın 38. maddesi anlamında azmettiren konumundaki şüpheli Naji Sharifizindashti'nin
soruşturmaya konu suç örgütünün lideri ve yöneticisi olarak TCK'nın 220/5 maddesi uyarınca örgüt
faaliyeti çerçevesinde işlenen her suçtan ayrıca ceza sorumluluğunun bulunduğu, bununla birlikte,
TCK'nın 29. maddesi anlamında haksız tahrik oluşturan eylem ve sözlerin muhatabının sadece kendisi
olması karşısında, haksız tahrik hükümlerinin silahla ve birlikte tehdit ile silahla kasten yaralamaya
teşebbüs suçları bakımından sadece bu şüpheli lehine uygulanabileceği, diğer şüpheliler hakkında ise
söz konusu kanun maddesinin uygulanamayacağı; olayda ruhsatsız ateşli silah kullanan ve şüpheli
Mustafa Akkartal'ı da kendi lehine suç üstlenmeye azmettiren müşteki-şüpheli Ömer Erdal
Akkartal'ın böylece 6136 sayılı Kanunun 13/1 maddesinde yaptırıma bağlanan "Ruhsatsız ateşli silah
taşımak ve bulundurmak" suçunu işlediği (Bu suç yönünden evrak CMK'nın 250'nci maddesi uyarınca
tefrik edilmiştir.) ve TCK'nın 270/1 maddesinde düzenlenen "Suç üstlenme" suçuna da TCK'nın 38.
maddesi anlamında ve "azmettiren" sıfatıyla iştirak etmiş olduğu; şüpheli Mustafa Akkartal'ın da yine
yukarıda ayrıntıları verildiği üzere TCK'nın 270/1 maddesinde yaptırıma bağlanan "Suç üstlenme"
suçunu adı geçen müşteki-şüpheli lehine sonuç doğuracak şekilde ve suç üstlenmek suretiyle işlediği;
örgüt üyesi şüpheli Ali Koçak ile irtibatı olduğunu söyleyen şüpheli Burak Çil ve İsmail Güçlü'nün
soruşturmaya konu silahlı suç örgütüne üye olmamakla birlikte varlığını bildikleri söz konusu örgüt
adına suç işlemiş olmaları karşısında, haklarında ayrıca TCK'nın 220/2-3-6 madde ve fıkralarının
uygulanması gerekeceği, sonuç ve kanaatine varılmıştır. (Şüpheli Naji Sharifizindashti, Ekrem Öztunç
ve Emel Dereli hakkında Aliye Uzun'a karşı hakaret ve tehdit suçlarından; müşteki-şüpheli Ömer Erdal
Akkartal hakkında genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, silahla kasten yaralamaya teşebbüs
ve hakaret suçlarından; yine şüpheli Naji Sharifizindashti hakkında müşteki-şüpheli Ömer Erdal
Akkartal'a karşı hakaret suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verilmiştir.)

Birleşik Arap Emirlikleri / Dubai Emirliğinde İran asıllı Türk vatandaşı Çetin Koç'un 04.05.2016
tarihinde tasarlayarak ve kan gütme saikiyle kasten öldürülmesi

Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen 2016/47969 sayılı soruşturma kapsamında çalışmaların


devam ettiği sırada 16.05.2016 tarihi itibarıyla ulusal ve yerel basında "İstanbul’daki mafya
hesaplaşması Dubai’ye sıçradı." şeklinde haberlere konu olan ve 04.05.2016 tarihinde Dubai'de İran
asıllı bir Türk vatandaşının silahla öldürülmesi olayıyla ilgili olarak KOM Daire Başkanlığından bilgi ve
belge istendiği, KOM Daire Başkanlığının 16.06.2016 tarih, 1469232 barkod numaralı; 20.06.2016
tarih, 1479417 barkod numaralı ve 24.06.2016 tarih ve 1491387 barkod numaralı cevabi yazıları ve
ekleri incelendiğinde, 04.05.2016 tarihinde Dubai’de öldürülen şahsın, "Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı, Van-Başkale-Öncüler nüfusuna kayıtlı, Barkı-Soleiman oğlu, 23.09.1966 İran/Oromiye
doğumlu Çetin Koç" olduğu bildirilerek, cinayetin işlenmesiyle ilgili olduğu değerlendirilen banka para
transfer hareketleri ve suç faillerine ilişkin bilgilerin verildiği (Maktul Çetin Koç'un 403 sayılı Türk
Vatandaşlığı Kanununun değişik 5'inci maddesi uyarınca İçişleri Bakanlığının 09.06.2008 tarihli ve
1513 sayılı kararı ile Türk vatandaşlığını kazandığı ve aynı zamanda İran İslam Cumhuriyeti vatandaşı
olup, diğer ad ve soyadının ise Heydar Ahmadi olduğunun nüfus kayıt örneği aslından görüldüğü), bu
cümleden olmak üzere;

Türkiye'nin Dubai Başkonsolosluğunca Dubai polisinden elde edilen bilgileri içerir 16.06.2016 tarihli
Emniyet istihbari bilgi notunda; maktul Çetin Koç'un Marina bölgesindeki apartman dairesini iş
görüşmeleri için kullandığı, 04.05.2016 tarihinde Marina'daki evinin otoparkında iki kişi tarafından 5-
6 el ateş edilerek vurulduğu, atış sayısı nedeniyle intikam duygusuyla hareket edildiğinin
değerlendirildiği, katil zanlısı Kanada pasaportlu suç faillerinin cinayeti işlemek üzere Kanada'dan
Dubai'ye uçup, aynı gün saat: 07.00'de Dubai-İngiltere-Kanada güzergahını izleyerek geri döndükleri;
planlı olarak hareket ettikleri göz önünde bulundurulduğunda katillerin parayla tutulduğu, olayın
gerçekleştiği binanın yüksek güvenliğe sahip olduğu ve otoparka münhasıran apartman sakinlerinin
kartlarıyla giriş yapabildikleri göz önüne alındığında, cinayet için uzun bir süredir hazırlık yapıldığının
değerlendirildiği; hazırlık aşamasında 22 Aralık 2015 tarihinde bazı kişiler tarafından Çetin Koç'un
apartmanına giriş sağlayabilmek için İran asıllı bir Amerikalının evinin kiralandığı, bu evin kira
bedelinin havale yapılarak ödendiği, yapılan havale silsilesi takip edildiğinde, "AA Real Estate (Dubai)-
Bestington Real Estate (Dubai)-Katsan General Trading (Dubai)-Sakan General Trading (Dubai)-Atlas
Exchange (Dubai)-Atlas Exchange (İstanbul)-Erkin Vert (İstanbul)-Edo Kuyumculuk (İstanbul)-Ekrem
Öz" isimli kurum ve kişilerin tespit edildiği; cinayet kapsamında yapılan soruşturmada, 2014 yılına
kadar Dubai'de ikamet eden, sonrasında ise İstanbul'a taşınan İran asıllı Naji Sharifizindashti'nin
azmettirici olmasının ihtimal dahilinde olduğu; Çetin Koç'un öldürüldüğünde arabasında 10 ve
evinde de biri şifreli olmak üzere 15 adet telefon bulunduğu, zanlıların kullandığı 14 adet hattın da
tespit edildiği; Dubai Başkonsolosluğunca elde edilen bu bilgiler ışığında gönderilen İnterpol-Europol
Dairesi Başkanlığının yazısında; maktulün İran vatandaşı iken 2008 yılında Türk vatandaşlığını
kazandığı, Birleşik Arap Emirlikleri'nden alınan bilgiler neticesinde, ölen kişinin Turuncu Bültenle
arandığı anlaşılan Çetin Koç olduğunun teyit edildiği, Ekrem Öz ve Erkin Vert isimli herhangi bir şahsın
İnterpol ve eASF veri tabanında tanınmadığı, bu cinayetin şüphelilerinden Orosman Garcia
Arevalo'nun öldürülmesi olayını ise RCMP British Colombia Nitelikli Suçlar Biriminin araştırdığı
bilgilerinin yer aldığı,

Naji Sharifizindashti’nin 26.09.2014 tarihinde Büyükçekmece Asayiş Büro Amirliğinde verdiği


ifadesinde, kızı Arzu Sharifizindashti’nin ölümünden Çetin Koç’u sorumlu tutması, aynı saldırıda
Ekrem Öztunç’un kardeşi Devrim Öztunç’un da hayatını kaybetmiş olması ve yukarıda açıklanan
tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, Çetin Koç cinayetinin azmettiricilerinin Naji
Sharifizindashti ve Ekrem Öztunç olduğu yönünde kuvvetli şüphenin oluştuğu,

Olayın ve tahkikatın ayrıntılarına girildiğinde;

KOM Daire Başkanlığının 16.06.2016 tarih, 1469232 barkod numaralı, 20.06.2016 tarih, 1479417
barkod numaralı ve 24.06.2016 tarih, 1491387 barkod numaralı cevabi yazıları ve eklerinin
incelenmesinde;

Dubai’de 04.05.2016 tarihinde öldürülen şahsın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, Van-Başkale-Öncüler


nüfusuna kayıtlı, Barkı-Soleiman oğlu, 23.09.1966 İran/Oromiye doğumlu Çetin Koç olduğu, aslen
İranlı olan şahsın daha önce U06409802 seri numaralı pasaportu kullanan Parvis Kashavarz
Omarabadı ismiyle de tanındığı, diğer adının Heydar Ahmadı olduğu, 09.06.2008 yılında Türk
vatandaşlığını kazandığı ve "Uyuşturucu madde ticareti yapmak" ve "Tasarlayarak öldürmek"
suçlarından Büyükçekmece 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 2015/2475 sayılı kararıyla arandığı, Birleşik
Arap Emirlikleri'nde de turuncu bültenle arandığı bilgisinin bulunduğu; maktul Çetin Koç'un 2003
yılında şirket ortağı vizesiyle Dubai’ye yerleştiği, Marina bölgesinde ve The Palm Jumeirah adasında
iki adet evinin olduğu, Marina’daki evini iş görüşmeleri için kullandığı; 04.05.2016 günü saat 02.00
sıralarında Marina’daki evinin otoparkında beyaz renkte Mercedes marka aracına bindiği anda iki ya
da üç suç faili tarafından susturucu takılı iki ayrı silahla (9 mm çapında GFU445 seri numaralı Glock
marka ve yine 9 mm çapında numarasız Silenced Makarov marka tabancalarla) sol kolundan iki ve
kafasından yedi olmak üzere toplamda dokuz mermi isabeti alarak vurulduğu, maktule ve özellikle de
baş bölgesine defalarca ateş edilmesinin intikam duygusuyla hareket edildiği izlenimini uyandırdığı,

Suç faillerinin Kanada pasaportu taşıyan şahıslar oldukları, cinayeti işlemek için Kanada’dan Dubai’ye
uçup aynı gün saat 07.00'da 150 km uzaktaki Abudabi Havalimanına giderek Dubai-İngiltere-Kanada
güzergahını izleyip geri döndükleri, üç kişi oldukları, olay yerinin yanında bulunan Fairooz Tower (ya
da Mesk Tower) isimli binanın 25. katında bulunan 25/02 numaralı daireyi kiraladıkları; olayın
gerçekleştiği binanın yüksek güvenliğe sahip olduğu ve apartman sakinlerinin otoparka kartla
girebildiği göz önüne alındığında, cinayet için uzun bir dönem hazırlık yapıldığının değerlendirildiği,
Cinayetin hazırlık aşamasında 22.12.2015 tarihinde bazı şahıslar tarafından maktul Çetin Koç’un
bulunduğu apartmana girişi sağlayabilmek için İran asıllı bir Amerikalının evinin kiralandığı, bahse
konu evin kira bedelinin havale yapılarak ödendiği (20.06.2016 tarihli yazı ekinde bulunan bilgi
notunda, bu kira bedelinin 17.12.2015 tarihinde Türkiye’den 134.000 Dirhem/yaklaşık 36.500 ABD
Doları olarak gönderildiğinin görüldüğü.), bu paranın Rıza Sakan isimli bir şahıs tarafından suç
faillerinin kaldığı Fairooz Tower isimli binanın 25/02 numaralı dairesini kiralayan emlakçıya
verildiğinin tespit edildiği (Aşağıdaki bölümde de belirtileceği üzere, şüpheli Naji Sharifizindashti'nin
yine şüphelilerden Ekrem Öztunç ile yazışmalarında 16.12.2015 günü saat: 11.02'de gönderdiği
mesajda; "...134000/3.67=36500 dolar- Referans olarak: 2502 Murjan Yazsınlar" şeklinde ifade
kullandığı, söz konusu rakamın -25.kat 02 numaralı- daire numarası, "Murjan"ın da Dubai/Marina'nın
bulunduğu bölgenin ismi olduğu); ayrıca, soruşturma evrakına giren belgelerde, Dubai polisi
tarafından Rıza Sakan ve Burhan Atabak arasında geçen diyalogun tutanak altına alındığı ve bu
tutanakta Burhan Atabak isimli şahsın paranın kendisine Ekrem Öz -Öztunç- isimli bir şahıs
tarafından verildiğini belirttiği), söz konusu havale silsilesi incelendiğinde; Paranın şüpheli Ekrem
Öztunç tarafından Burhan Atabak'a, bu şahıstan Edo Kuyumculuk'a, oradan Vert Kıymetli Menkul
Ticaret A.Ş. (Erkin Vert) ve son olarak da Atlas Döviz vasıtasıyla Dubai'deki Atlas Exchange isimli döviz
bürosuna geçmesini takiben, yine Dubai'de bulunan Sakan General Tranding, Katsan General
Tranding, Bestington Real Estate ve son olarak AA Real Estate isimli yerlere geçtiği;

Dubai adli makamlarınca yapılan çalışmalarda Naji Sharifizindashti’nin bu cinayette azmettirici


konumunda olduğuna ilişkin kuvvetli şüphenin bulunduğu, bu cümleden olmak üzere; Yunanistan’da
yakalanan 2,100 ton uyuşturucu olayı nedeniyle ismi geçen şüphelinin Çetin Koç ile birbirlerini
sorumlu tutmaları ve keza, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/45243 sayılı soruşturma
dosyasında ifadesi alınan şüpheli Naji Sharifizindashti'nin kızının ölümünden Orhan Ünğan ve Çetin
Koç’u sorumlu tuttuğunu ifade etmesi hususlarının da bu şüpheyi arttırdığı,

Dubai adli makamlarından alınan bilgi ve belgelere göre, maktul Çetin Koç’un öldürülmeden önce
olay gecesi saat 01.30'a kadar Metin Kaya isimli şahısla birlikte ikametinde alkol aldığı ve Metin
Kaya’nın bilahare yan sitede bulunan ikametine gitmek için ayrıldığı, bu şahsın Çetin Koç ile
uyuşturucu madde ticareti yaptığı ve aralarında da ihtilaf olduğu;

Olayla ilgili oluşturulan dosyanın incelenmesinde, maktul Çetin Koç’u öldüren Kanada pasaportlu
kişilerin; Bora Bayburtlu (T.C. Kimlik No: 30481381312), Harpreet Majhu (P.N.HK140756–03.06.1990
doğumlu) ve Orosman Garcia Arevaldo (P.N. HK140758–21.06.1993 doğumlu) isimli şahıslar
olduklarının değerlendirildiği, şahıslara ait pasaportların sahte olup olmadığının ise tespit
edilemediği; olayda kullanılan silahların 9 mm, Avusturya yapımı, GFU445 seri numaralı Glock marka
tabanca ve Rus yapımı, 9 mm, seri numarası bulunmayan Silenced Makarov marka -susturucu takılı-
silah olduğunun tespit edildiği; Kanada Kraliyet Atlı Polisinin işbu soruşturma evrakına giren
08.06.2016 tarih ve 2016-0037 referans numaralı evrakında, Çetin Koç cinayetinin şüphelisi Orasman
Garcia Arevaldo'nun da Çetin Koç cinayetinin olduğu aynı ay içerisinde Kanada’da öldürüldüğünün
bildirildiği, konu kakkında yapılan açık kaynak çalışmalarında; Facebook üzerinden yapılan
araştırmada "Orosman Jr. Garcia" kullanıcı ismi ile hesabın bulunduğu, bu hesap kullanıcısına ait
kamuoyuna açık kısıtlı bilgilerde şahsın Surrey/Britanya Kolumbiası’nda yaşadığı ve burasının da
Kanada’da bir eyalet ilçesi olduğu, şahsın kamuoyuna açık son paylaşımının 26.04.2016 tarihinde
yapıldığının görüldüğü; şahısla ilgili yapılan açık kaynak çalışmalarının devamında
"www.primetimecrime.com/Recent/ Murder/Lower %20Mainland %20Murders%202016.htm" isimli
siteden yapılan çeviride, "Garcia Arevalo Orosman Jr" ismi ile başlık açıldığı ve bu başlık içeriğinde 11
Mayıs 2016 tarihinde yaban mersini tarlasında bir çiftçinin erkek bir şahsa ait ceset bulduğu, katil
zanlısının bir "beyaz" olduğu, kendileri ve bölgedekiler gibi Güney Asyalı olmadığı yönünde bilgiler
verildiğinin görüldüğü; ayrıca, "The Abbotsford News" isimli gazetenin 13 Mayıs 2016 tarihli
haberinin çevirisinde de benzer nitelikteki bilgiler görüldüğü ve "Chilliwack Times" isimli gazetenin 26
Mayıs 2016 tarihli haberinde cinayetin 10 Mayıs 2016'da gerçekleştiği, maktulün cansız bedeninin 11
Mayıs 2016'da buluduğu, şahsın 21 Haziran 1993 doğumlu Orosman Jr. Garcia Arevalo olduğu,
Facebook sayfasında da Surrey’den geldiğine ve Vancouver’da yaşadığına işaret eden birkaç fotoğraf
ile Küba ve El Salvador bayraklı bir kapak fotoğrafının bulunduğundan bahsedildiği,

Bilahare Cumhuriyet Başsavcılığımızın işbu soruşturma dosyasıyla birleştirilen 2016/39471 sayılı


soruşturma evrakı kapsamında ve İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/1789 D. iş sayılı arama ve
elkoyma kararına istinaden şüpheli Ekrem Öztunç’a ait iPhone marka, 359257060726216 imei
numaralı cep telefonunun imaj kayıtlarının İEM Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde
yapılan incelemesinde; şüpheli Ekrem Öztunç'un kullanımında olan
"905303110135@s.whatsapp.netHira" ile şüpheli Naji Sharifizindashti'nin
kullanımındaki"905322189999 @s.whatsapp Naji" isimli kullanıcı arasında geçen WhatsApp
mesajlaşma içeriğinde (Mesajlar, yazıldığı şekliyle alınmıştır.);

Naji Sharifi : (12.12.2015, 16.47) Nefesin, Biz cikiuoroz Ekrem :(12.12.2015, 16.48) Abi yeni Bosna'da
koctaştayım- Nerde bekleyeyim Naji Sharifi:(16.12.2015, 10.38) Diyako Dubai da bu hesap a 134000
derhem yatırsin Ekrem :(16.12.2015, 11.01) Kac para yapıyor abi Naji Sharifi: (16.12.2015, 11.02)
3.67 dolar cikiyo-Bank a fişini bana at İskender e atarım- 134000/3.67=- 36500 dolar- Referans
olarak: 2502 Murjan Yazsınlar- Banka fişine Ekrem :(16.12.2015, 11.15) Edo ya sorayım- O da
yapmıyor Naji Sharifi: (16.12.2015 13.50) Bi şeklde hal et Ekrem:(16.12.2015, 11.50) Bakayım abi
yazarım Naji Sharifi :(16.12.2015, 13.50) Edo ya soylesen Ekrem:(16.12.2015, 13.51) Tamm abi- Abi
kimse hesaba yapmıyor elden- Veririz diyorlar Naji Sharifi:(16.12.2015, 13.52) Bi gez bak Ekrem:
(16.12.2015, 13.52) Edoyada bakayım- Abi Edo diyor dolar versek- Direk bu hesaba Naji Sharifi :
(16.12.2015, 14.06) Bir şeklde orada hesap versin Ekrem: (16.12.2015, 14.06) Başkaları kimse
yapmıyor hesaba- Edo suruyor belki dirhem yapacak yazarım sana Naji Sharifi : (16.12.2015, 14.07)
İskender den sor- O biliyo...

şeklinde ifadeler kullanıldığı; bu kez, yine şüpheli Ekrem Öztunç'un kullanımındaki aynı hesaptan
"905393910905@s.whatsapp.netDiyaco" isimli kullanıcı arasında geçen WhatsApp mesajlaşma
içeriğinde ;

Ekrem:(16.12.2015,11.03) Sana bir hesap versem para yıkabilirmisin- (Bestington Real Estate Broker
bankasına ait ıban ve hesap numarası fotoğrafını birkaç kez aynı gönderiyor) Diyaco: (16.12.2015,
11.04) Ne hesabi abi ne kadar- Tamam abi Ekrem:( 16.12.2015, 11.09) Referans olarak: 2502 Murjan
Yazsınlar- 134000 dirhem- Ben gun icinde oderim sana Diyaco: (16.12.2015, 11.10) Tamam abi ben bi
soriyim Ekrem: (16.12.2015,11.10) Kac dolar yapıyor- Ben gun icinde oderim mutlaka Diyaco:
(16.12.2015,11.11) 36,512 abi ama bi soriyim yapabilirler mi- Abi bunun alicisi yok Ekrem:
( 16.12.2015,11.12) Vala buyle verdiler- Buyle yatırsın- Referans olarak: 2502 Murjan Yazsınlar- Ama-
Ben yoldayım sana getiririm- Bırakırım Diyaco:(16.12.2015,11.14) Abi valla sordum iki gundur
hesabimizi dubaide kapatmişlar yapamiyorum iki onje olsaydi yapardık...

şeklinde yazışmaların olduğu,

Yukarıdaki verilen yazışma içeriğinde "İskender" ismiyle anılan şahsın kimliğine yönelik yapılan
çalışmalarda Naji Sharifizindashti ve rehberde "Ferdin Edo" ismiyle 447448591511 sayılı yabancı GSM
numarasını kullanan şahıs arasında Viber isimli uygulama üzerinden geçen diyaloglarda;

Ferdin Edo : (29.12.2014 21:16:39)Tmm. Buldum. (29.12.2014 21:17:48) Polis olasılığı düşünün Türk
medya raporu Pazar Türk hükümetinin son zamanlarda çekilmiş Alkmaar Ali Akgün muhbir olduğunu.
Türk gazetesi Sabah polisi de Akgün Murat Garki, Amsterdam, bu ayın cinayetinin arkasında olup
olmadığını araştırıyor olduğunu yazıyor. İran grup Gazeteye göre Sabah Uyuşturucu ile Mücadele
İdaresi (DEA), Şerif Zindaş etrafında bir eroin hattı İran gruba Akgün olası bilgi verdi arkadaşı, aynı
zamanda bağlantı farklı Hollandalı davalarda ve sonra ortaya çıkan Hossein Rikabadi grubuyla olurdu
Büyük ABD'de kısa bir hapis DEA tarafından istendi. Rijnstraat Haziran 2014 yılında eroin iki ton DEA
bir ucu sonra aile Zindaş ait olacaktır Yunanistan'da ele geçirildi. Sabah'ın haberine göre, diğer Arzu
Zindaş arasında, Şerif Zindaş kızı öldürüldü Kuzey Irak'ta bir çift cinayet hakkında verilen bilgiler
Akgün olur. Polis Akgün yer almış bazı şeyler tekrar araştırmak olacak, Sabah diyor. Gazete ayrıca
polisin bilgisi Ali Akgün ve Ramazan Özarslan etrafında grup Amsterdam Naji Sharifi : (29.12.2014
21:18:46) Çevire yaptık İskender bir bok anlamadim Ferdin Edo : (29.12.2014 21:32:17)
Saçmalamışlar. (29.12.2014 21:32:24) Saçma :) Naji Sharifi :(29.12.2014 21:38:43) Aynen Ferdin Edo :
(16.01.2015 00:21:49) Naji Sharifi : Çok iyi ailen var mis Ferdin Edo : Ne yapalım. Kısmet.

şeklinde ifadelerin kullanıldığı,

Şüpheli Naji Sharifizindashti ve Ferdin Edo olarak kayıtlı şahıs arasında geçen diyalogda şahısların
birbirlerine eğlence amaçlı gönderdikleri Dublaj.com isimli site uygulaması içeriklerinden şahsın
fotoğrafının tespit edildiği, şahsın kimlik tespitine yönelik yapılan açık kaynak çalışmasında da
Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde Fardin Ebrahimi Rigabadi isimli şahıs olduğunun ve para
transferine ilişkin yapılan yazışmalarda da adı "İskender" olarak geçen şahsın bu şahıs olduğunun
tespit edildiği (Şahsın yabancı olması nedeniyle resmi kimlik bilgilerine ulaşılamamıştır.),

Şüphelilerden Ali Koçak’ın kullanımında bulunduğu iddia edilen ve fakat içeriğinden şüpheli Naji
Sharifizindashti’nin kullanımında bulunduğu anlaşılan Vertu marka cep telefonundan elde edilen
"1418567555109" isimli, 14.12.2014 değiştirme tarihli JPEG dosyasında şüphelilerden Bora
Bayburtlu’ya ait kimlik bilgilerinin bulunduğu "Sahibinden. com" isimli siteden yapılmış bir makbuza
ait fotoğrafın görüldüğü ve şüpheli Naji Sharifizindashti ile Bora Bayburtlu arasında bir irtibat
bulunduğunun ortaya çıktığı; Sahibinden. com isimli internet sitesi yönetiminden firma üzerinden
yapılmış satış, reklam vb. bilgilerin istendiği ancak teslim edilen evraklar ve evrak ekinde bulunan CD
içerisinde bu irtibatı ortaya koyacak bir verinin elde edilemediği; şüpheli Ekrem Öztunç'tan ele geçen
iPhone 6 marka cep telefonunun imaj çalışması incelendiğinde ise, "1c4e019b1e 2923d1a
4b4841140 eeb37a" isimli, 16.12.2015 değiştirme tarihli ve "cc3a4e 37763d3b5db8f014a
261cb83d1" isimli, 17.12.2015 değiştirme tarihli JPEG dosyalarında Dubai’de gerçekleşen cinayete
ilişkin para transferlerine delil oluşturan ve yukarıda belirtilmiş olan bilgilerin görüldüğü,

Sonuç olarak; olay yerinin Dubai Emirliği olduğu, suçun asli maddi faillerinin -ilk etapta pasaport
bilgilerine göre- Bora Bayburtlu, Orosman Jr. Garcia Arevaldo ve Harpreet Majhu olarak gözüktüğü
(Cumhuriyet Başsavcılığımızca Birleşik Arap Emirlikleri Adli Makamına hitaben düzenlenen
18.02.2019 tarihli istinabe evrakının beklenmesi ve işin tutuklu olması nedeniyle bu şahıslar
hakkındaki soruşturma evrakının tefrik edilerek ayrı soruşturmaya kaydedildiği), suç faillerinin
Dubai’de maktul Çetin Koç'un ikametine yakın bir daire tuttukları ve bu dairenin kirasının ise
Türkiye’den kayıt dışı olarak transfer edildiği, söz konusu para transferinin şüpheliler Naji
Sharifizindashti ve Ekrem Öztunç tarafından yukarıda ayrıntıları verilen silsileyle ve gönderilen
paranın takip imkanını da bertaraf etme amaçlı olarak gerçekleştirildiği; ayrıca, 11.01.2017 tarihinde
İran'ın başkenti Tahran’da bulunan ikameti önünden kendisine ait araçla birlikte kaçırılan Sahabaddin
Keshavaz Omar Abadi isimli şahsın, Dubai'de öldürülen İran uyruklu Türk vatandaşı maktul Çetin
Koç’un (Perviz Keshavaz Omar Abadi) kardeşi olduğu, bugüne kadar şahsın akıbetine ilişkin herhangi
bir bilgiye ulaşılamadığı; Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen işbu soruşturma kapsamında
incelenen imaj çözümlemelerinde şüpheli Ekrem Öztunç'un cep telefonundaki "DCF3D6CE-FA2D-
4CDB-9845- 8D6F18908228" isimli video kaydında ise Sahabaddin Keshavaz Omar Abadi'ye ilişkin
görüntülerin olduğu ve şahsın şüphelilerce takip edildiği ya da ettirildiğinin değerlendirildiği; bunun
yanında, şüpheli Naji Sharifizindashti'nin kayınbiraderlerinin söz konusu kaçırma eyleminin faili
olmalarından dolayı Tahran’da tutuklu bulunduklarına dair teyide muhtaç bilgilere de ulaşıldığı, yine
aynı bilgilerde, şüpheli Naji Sharifizindashti’nin kaçırma eylemini gerçekleştiren şahıs ya da şahısları
bildiğinden bahisle, aşiretler arası arabulucu pozisyonuna girerek şahsı kurtarabileceğini beyan ettiği
ve bunun karşılığında on milyon dolar para talep ettiği şeklinde yine teyide muhtaç bilgilerin de yer
aldığı, (Konuyla ilgili olarak İran emniyet birimlerinden Sahabaddin Keshavaz Omar Abadi isimli
şahsın kaçırılmasına ilişkin olayda ilk etapta yakalanan ve serbest bırakılan şahıslarla halen eyleme
ilişkin tutuklu bulunan şahısların kim ya da kimler oldukları ve kullandıkları GSM numaraları ve
tahkikat evrakının bir suretinin istendiği ancak bu aşamada konu hakkında cevabi bir yazının
gelmediği,)

Emniyet birimlerince Dubai resmi makamlarıyla yapılan yazışmalardan elde edilen bilgilerle dijital
bulgulardan elde edilen veriler birlikte değerlendirildiğinde ve şüpheli Naji Sharifizindashti’nin
26.09.2014 tarihinde Büyükçekmece Asayiş Büro Amirliğinde verdiği ifadede, kızı Arzu
Sharifizindashti’nin ölümünden maktul Çetin Koç’u sorumlu tutması ve yine aynı saldırıda Ekrem
Öztunç’un kardeşi Devrim Öztunç’un da hayatını kaybetmesi hususları da birlikte dikkate alındığında,
Çetin Koç cinayetinin azmettiricilerinin şüpheliler Naji Sharifizindashti ve Ekrem Öztunç oldukları
yönünde bu şüpheliler hakkında kovuşturmaya geçilmesine yeterli ve kuvvetli suç şüphesinin
oluştuğu; olaya ilişkin olarak Dubai adli makamlarınca düzenlenen tahkikat evrakının bir örneğinin
gönderilmesinin, Cumhuriyet Başsavcılığımızca Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler
Genel Müdürlüğünün 16.11.2011 tarih ve 69/2 sayılı genelgelerinde belirtilen hususlar gözetilerek
hazırlanan ve Birleşik Arap Emirlikleri Yetkili Adli Makamına hitaben düzenlenen talepname ve
ekleriyle 18.02.2019 tarihinde talep edildiği ve istinabe evrakının sonucunun beklendiği; bununla
birlikte, yukarıda da belirtildiği üzere, şüpheliler Naji Sharifizindashti ve Ekrem Öztunç'un Türk Ceza
Kanununun 82/1.a,j maddesinde yaptırıma bağlanan "Tasarlayarak ve kan gütme saikiyle kasten
insan öldürme" suçunun aynı Kanunun 38'inci maddesi anlamında "azmettiricileri" olduklarına ilişkin
olarak bu şüpheliler hakkında kovuşturmaya geçilmesine yeterli delilin ve kuvvetli şüphenin
bulunduğu anlaşılmış; Ceza Muhakemesi Kanununun 170/2 maddesinin, "Soruşturma evresi sonunda
toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir
iddianame düzenler." amir hükmü de gözetilerek, maktul Çetin Koç'un öldürülmesi olayına ilişkin işbu
iddianame düzenlenmiştir.

Maktul Çetin Koç'un tasarlayarak ve kan gütme saikiyle kasten öldürülmesi eyleminin kimlikleri bu
aşamada net olarak tespit edilemeyen asli maddi failleriyle eylemde dahli bulunan diğer suç faillerine
yönelik olarak evrak tefrik edilmiş olup, Cumhuriyet Başsavcılığımızca bu yönde ayrıca soruşturmaya
devam edilmektedir.

Kovuşturma sırasındaki ses veya görüntüleri yetkisiz olarak kayıt altına almak ve bu suça
azmettirmek

Şüpheli Ekrem Öztunç'tan ele geçen 359257060726216 imei numaralı 5303110135 numaralı hattın
kullanıldığı telefonun yazışma içeriklerine bakıldığında, şüpheli Naji Sharifizindashti ile 12.10.2015
tarihinde WhatsApp uygulaması üzerinden gerçekleşen yazışma içeriğinde, Bakırköy 14. Ağır Ceza
Mahkemesinin 2015/45 esas sayılı olduğu tespit edilen dosyasının duruşmasına izleyici olarak katılan
şüpheli Ekrem Öztunç’a Naji Sharifizindashti tarafından duruşmanın sesli ve görüntülü olarak kayıt
altına alınması talimatı verildiğinin, Ekrem Öztunç’un da duruşmayı gizlice video kaydına alarak bu
kaydı şüpheli Naji Sharifizindashti’ye gönderdiğinin tespit edildiği; dosyada yer alan şahıslardan
jandarma eski personeli Cemal Nayır'ın Naji Sharifizindashti'den rüşvet aldığı yönünde hakkında
iddialar bulunan bir şahıs olmasının da dikkat çekici olduğu,

Soruşturmaya konu WhatsApp yazışmalarında;

905396457474@s.whatsapp.net Naji Sharifi (12.10.2015, 10:19:52) Naji Sharifi : Nerdesin (10:20:34)


905303110135@s.whatsapp.net (Hira) Ekrem : 14 ağırda...Kapısında Naji Sharifi : Yüksekova ipek
yolu düEnci apt Ekrem : Tamm abi net öğrenirim ...Hüsamedinden Naji Sharifi : Cn güvenliği zaten
yok suikast yapılmış onceden... Dozenci apt No 5 De Ekrem : Ok Naji Sharifi : Duruşma yi ses kayıt
yap Ekrem : Naji Sharifi zındasht abi isim buylemi yazılsın...Ayrımı yazılsın...Bitişik yazdırsın Naji
Sharifi : Ewet Ekrem: Tmm Naji Sharifi : Nasil geçiyo Ekrem : Daha girmedik Naji Sharifi : Tmm Ekrem :
(12.10.2015, 11:43) Video attım...Video yu izledin mi abi...

şeklinde ifadelerin geçtiği, anlaşılmıştır.

Şüpheli Naji Sharifizindashti'nin örgüt üyesi şüpheli Ekrem Öztunç'a "Duruşmayı ses kayıt yap!"
şeklinde talimat verdiği ve bu şüphelinin de kovuşturmanın 12.10.2015 tarihindeki oturumunu ses ve
görüntü kaydına alarak örgüt lideri şüpheliye video formatında gönderdiği; eylemin, Türk Ceza
Kanununun 286'ncı maddesinde yaptırıma bağlanan suçu oluşturduğu ve şüpheli Naji
Sharifizindashti'nin TCK'nın 38'inci maddesi anlamında "azmettirici" sıfatıyla bu eyleme katıldığı,
diğer şüpheli Ekrem Öztunç'un da suçun asli maddi faili konumunda bulunduğu anlaşılmıştır. (Suçun,
Türk Ceza Kanununun 75'inci maddesi kapsamında önödemelik suç niteliğinde olduğu
anlaşıldığından, Ceza Muhakemesi Kanununun 174/1.c maddesi de gözetilerek bu suç yönünden
evrak Cumhuriyet Başsavcılığımızca tefrik edilmiş ve 2020/133551 soruşturma numarasına
kaydedilmiş olup, silahlı suç örgütünün hiyerarşik yapısını ortaya koyması yönünden söz konusu
eyleme işbu iddianamede yer verilmiştir.)

Maktul İlhan Ünğan'ın Kadıköy ilçesinde 07.04.2019 tarihinde tasarlayarak ve kan gütme saikiyle
kasten öldürülmesi

Emniyet Haber Merkezine "Kadıköy ilçesi Caddebostan Mahallesi Bağdat Caddesi No:339" sayılı
adreste faaliyet gösteren Happy Moon's adlı kafe önünde 07.04.2019 günü saat:16.15 sıralarında
ateşli silahla yaralama ihbarı gelmesi üzerine Kadıköy Asayiş Büro Amirliği görevlilerince olay yerine
intikal edildiğinde, cadde üzerinde (Happy Moon's Cafe önü) 34 BEF 202 plaka sayılı siyah BMW
marka aracın park halinde bulunduğu, aracın sağ tarafındaki kaldırım üzerinde 40 yaşlarında, siyah
kazaklı bir erkek şahsın kafa bölgesinin kan içerisinde olduğu ve ateşli silahla öldürüldüğünün
anlaşıldığı; maktulün olay yerinde kimlik bilgilerini tespit amaçlı olarak görevlilerce üst aramasının
yapıldığı ve pantolon cebinde siyah renkli "Boss" ibareli cüzdan içerisinde; "Kırıkkale-1983 doğumlu,
39436872776 T.C. nolu Ali Gören" adına düzenlenmiş sürücü belgesi ve muhtelif kartlar bulunduğu,
olay yerinde bulunan ve maktulün oğlu olduğu öğrenilen Efe Nazım Ünğan adlı yaşı küçük çocuk ile
olay yerinde görevlilerce yapılan ön görüşmede, çocuğun yerde hareketsiz yatan şahsın babası İlhan
Ünğan olduğunu söylemesi üzerine, şahsın üstünden çıkan ve Ali Gören adına düzenlenmiş sürücü
belgesinin sahte veya başkasına ait olduğu değerlendirilerek Efe Nazım Ünğan'ın T.C. Kimlik
numarasından yapılan sorgulamasında maktulün; "Erzurum-İspir nüfusuna kayıtlı, Nazım-Aysel oğlu,
10/07/1981-İspir doğumlu, 27352654576 T.C. nolu İlhan Ünğan" olduğunun tespit edildiği ve şahsın
UYAP sorgulamasında; İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 2017/4758 karar no. ile "Soruşturmanın
gizliliğini ihlal" ve Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/350 karar no. ile "Tasarlayarak
öldürme" suçlarından ve ayrıca, İstanbul Anadolu Ağır Ceza İlamat Masasının 2014/1-5674 karar
no.su üzerinden "Ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma",
Bakırköy Asliye Ceza İlamat Masasının 2015/2-10733 karar no.su ile "Resmi belgede sahtecilik" ve
İstanbul Anadolu Ağır Ceza İlamat Masasının 2014/1- 5605 karar no.su üzerinden de "Cebir tehdit
veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından ayrı ayrı yakalama kararlarıyla
aranmaları olduğunun tespit edildiği; bu aşamadan itibaren söz konusu olaya ilişkin tahkikatın,
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığından alınan talimatla Organize Suçlarla Mücadele Şube
Müdürlüğü, Kadıköy Asayiş Büro Amirliği ve Cinayet Büro Amirliği görevlilerince müştereken
yürütüldüğü,

Olay yerinde yapılan incelemelere ilişkin olarak düzenlenen 07.04.2019 tarihli Olay Yeri İnceleme
Formunda; "...Olay yerinde resmi ve sivil polis ekiplerinin bulunduğu, olay yerinin şerit çekilmek ve
görevli yerleştirmek suretiyle güvenlik altına alındığı, Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı Orhan Korkmaz’ın
olay yerinde olduğu görüldü. Olay yerinde bulunan Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin
çevreden edindikleri bilgiye göre; 34 BEF 202 plaka sayılı aracın yanında ayakta duran bir şahsa başka
bir şahsın yaklaşıp baş bölgesine ateş ederek kaçtığı, şahsın olay yerinde eks olduğu bilgisi alındı. Olay
yerinin, Bağdat Caddesi No:339 sayılı bina önü kaldırım üzeri olduğu görüldü. Bahse konu bina
önünde caddenin sağ tarafına paralel şekilde park etmiş siyah renkli, 34 BEF 202 plaka sayılı, BMW
marka 5.25 model aracın kapılarının kapalı durumda bulunduğu ve araç üzerinde kan lekelerinin
olduğu gözlemlendi. Eks şahıs etrafının çevrede toplanan meraklı kalabalığın görüntü almasını
engelleyici paravan ile kapatılmış olduğu belirlenerek olay yerinin ilk görüldüğü haliyle video kamera
ve fotoğraf görüntüleri çekildi. Olay yerinde bulunan Cumhuriyet Savcısı Orhan Korkmaz’ın
talimatları doğrultusunda olay yeri inceleme işlemine geçildi. Bağdat Caddesi No:339 sayılı bina
önündeki 15-30927 numaralı aydınlatma direğinin batı tarafında baş kısmı cadde kenarındaki su
kanalında bulunan, gövde ve ayakları kaldırım üzerinde olan, siyah takım elbiseli, siyah kazaklı, siyah
ayakkabılı, siyah çoraplı erkek eks şahsın sırt üstü yerde yatar vaziyette olduğu, baş bölgesinde yoğun
kan birikintisi bulunduğu gözlemlendi. Eks şahsın sağ bacak dış kenarında bir adet, sol ayak ucu
ilerisinde bir adet olmak üzere iki adet kovan olduğu, sol ayak kenarında bir adet açık halde iPhone
marka cep telefonu ve bir adet güneş gözlüğü olduğu, ayrıca baş bölgesi sağ yanında bir adet
elektronik cihaz (Turkcell WIN) bulunduğu görüldü.

Eks şahsın baş bölgesi sağ kulak arka tarafı saçlı deri içerisinde iki adet, sol kulak üst kısmında iki adet
olmak üzeri dört adet ateşli silah mermi çekirdeği yarası olduğu tespit edildi. Eks şahsın sol elinde
900 ABD Doları ve bir adet tespih olduğu belirlendi. Sağ pantolon cebinde ise 620 TL bulunduğu
görüldü. Olay yerinin bu haliyle ve tespit edilen bulgulara bulgu numarası verilmek suretiyle fotoğraf
ve video kamera çekimleri yapıldı. Bulgular alınıp uygun bulgu zarflarına konuldu. Olay yerinde
bulunan Ex şahsın Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı talimatları doğrultusunda biyolojik inceleme için tırnak
arası biyolojik svapları, atış artığı tespiti için el svapları ve mukayese/kimlik tespit amaçlı on
parmak/avuç içi basım izleri alındı. Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı Orhan Korkmaz’ın talimatları
doğrultusunda olay yerinde bulunan ve konuya ilgili olduğu değerlendirilen siyah renkli, 34 BEF 202
plaka sayılı, BMW marka 5.25 model araç bulunduğu yerden çekici vasıtasıyla çektirilerek Olay Yeri
İnceleme Şube Müdürlüğü Üsküdar Araç İnceleme birimine çektirilmesi sağlandı.

Bulundukları yerler ve mesafeleri olay yeri krokisinde gösterilen, yerleri ve tanımları detaylı olarak
Bulgu Delil Listesi Formunda belirtilen bulgular, fotoğraf ve kamera çekimleri yapıldıktan sonra
usulüne uygun almarak/transfer edilerek uygun bulgu poşetlerine/zarflarına konulmak suretiyle
gerekli birimlerde incelettirmek üzere tarafımızca alındı." şeklinde tespitlerin bulunduğu,

Olay yerinde gerekli inceleme ve çalışmaların tamamlanmasının ardından maktulün Göztepe Eğitim
ve Araştırma Hastanesi morguna alındığı, oradan da otopsi işlemi için Adli Tıp Kurumuna kaldırıldığı;
Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Morgunda yapılan ölü muayenesine dair tanzim edilen
07.04.2019 tarihli tutanakta, özetle;

"Kafa derisinin yaygın kanamalı olduğu, sol gözaltı kapağının ekimotik ve şiş olduğu, sol frontal
kemikte sol gözün 4 cm dış yanında ateşli silah yarası, sol pariteal bölgede etraf deri dokusu yıldızvari
olan ateşli silah yaralanması, sağ kulak arkasında iki adet ateşli silah yaralanması mevcut olduğu, ölü
katılığının henüz başlamadığı, ölü lekelerinin vücut arka yüzeyde bası görmeyen yerlerde belli belirsiz
oluşmaya başladığının görüldüğü"nün belirtildiği,

Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesinin 26.07.2019 tarih ve 19-39260/1385 sayılı Otopsi Raporunda;
"...Dış muayene: 172 cm boyunda, 73 kg ağırlığında, 35-40 yaşlarında, kahverengi gözlü, beyaz tenli,
kısa siyah saçlı, sakal ve bıyıklı, sünnetli erkek cesedinde; ölü katılığının devam ettiği, ölü lekelerinin;
vücut arka bölgelerde bası görmeyen yerlerde oluştuğu ve fikse durumda olmadığı görüldü. Sol
omuzdan el bileğine kadar tüm ekstremiteyi saran içerisinde yazı ve şekil olan dövme, sağ omuzdan
başlayıp 20 cm kadar aşağıya uzanan şekilli dövme görüldü. Anal muayenede; postmortem
dilatasyon dışında özellik görülmedi. Sol göz kapağı ekimozlu, göğüste, her iki dizde ve femur alt
1/3'te sol kol önkol ve sağ kolda birbirine paralel ve birbirini kesen çok sayıda nedbe, sol ayak bileği
lateralde 0,6 cm'lik kurutlu sıyrık görüldü. 1. sağ kulak arkasında saçlı deri içerisinde 7,5x6,5 cm'lik
alanda barut kakmaları ve yanmamış barut taneleri olan ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, 1
numaradaki yaranın 1 cm arkasında ve 0,3 cm yukarısında 7,5x6,5 cm'lik alanda barut kakmaları ve
yanmamış barut taneleri olan ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, saçlı deride sol frontalde sol
kulak kepçesi üst tutunma noktası 2,5 cm ön üst kısımda ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarası, saçlı
deride sol parietal orta kısımda ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarası olduğu görüldü. Skopi altında
yapılan radyolojik incelemede kafada kubbede kırık hatları, dişlerde protez ve kaplama materyali
görüldü.

İç muayene: Saçlı deri altı ve temporal adeleler yaygın kanamalı görüldü. Kafa kubbe kemikleri: Sağ
paryetotemporal bölgede birbirine bitişik, iç tabulada içe kalkma, etrafında parçalı kırıklar olan, iki
adet ateşli silah mermi çekirdeği giriş defekti, sol parietotemporal bölgede ve sol frontoemporal
bölgede dış tabulada dışa kalkma ve etrafında parçalı kırıklar olan, iki adet ateşli silah mermi
çekirdeği çıkış defekti olup bu defektlerden kafa kubbe ve kaidesine uzanan kırık hatları olduğu
görüldü. Kafatası açıldı. Beyin, beyincik ve beyin sapı birlikte 1249 g tartıldı. Yüzeyinde yaygın
subaraknoid kanama olup kesitlerinde trajeler boyunca kanama ve doku hasarı olduğu görüldü. Kafa
kaide kemiklerinde giriş ve çıkış defektlerinden ayrılan kırık hatlarının kaideyi çok parçalı kırık haline
getirdiği görüldü. Göğüs cildi kaldırıldı. Cilt altında makroskopik patolojik özellik görülmedi. Her iki
akciğer serbest bulundu. Her iki göğüs boşluğu ve perikard boşluğunda serbest sıvı ya da kan tespit
edilmedi. Kalp 329 g tartıldı. Kalp yüzeylerinde makroskopik patolojik özellik görülmedi. Aortta
makroskopik patolojik özellik görülmedi. Koroner arterlerin incelenmesinde sol koroner arter inen
dal, dönen dal ve sağ koroner arter açık bulundu. Sol ventrikül duvar kalınlığı 1,3 cm, sağ ventrikül
duvar kalınlığı 0,3 cm ölçüldü. Aort kapak çevresi 6 cm, pulmoner kapak çevresi 7 cm, mitral kapak
çevresi 10,5 cm, triküspit kapak çevresi 12 cm ölçüldü. Kalp kapaklarında makroskopik patolojik
özellik görülmedi. Kalp boşluklarının incelenmesinde makroskopik patolojik özellik görülmedi.
Myokard kesitlerinde makroskopik patolojik özellik görülmedi. Sağ akciğer 379 g, sol akciğer 329 g
tartıldı. Her iki akciğer yüzey ve kesitlerinde makroskopik patolojik özellik görülmedi.

Boyun yumuşak dokularının incelenmesinde; makroskopik patolojik özellik görülmedi. Hyoid kemik,
tiroid kıkırdak ve boyun omurları sağlam bulundu. Trakea ve özefagusta sarı krem renkli mide içeriği
görüldü. Batın boşluğunda serbest sıvı ya da kan tespit edilmedi. Mide içerisinde 500 ml krem renkli
katı içerik görüldü. İnce ve kalın bağırsaklarda makroskopik patolojik özellik görülmedi. Karaciğer
1430 g tartıldı. Karaciğer yüzey ve kesitlerinde sarımtırak renk değişimi dışında makroskopik patolojik
özellik görülmedi. Dalak 197 g tartıldı. Dalak yüzey ve kesitlerinde makroskopik patolojik özellik
görülmedi. Sağ böbrek 112 g, sol böbrek 113 g tartıldı. Sağ böbrek yüzey ve kesitlerinde makroskopik
patolojik özellik görülmedi. Mesane içerisinde idrar olduğu görüldü. İskelet sistemi kafatası hariç
sağlam bulundu.
Dış muayenede 1 ve 2 numaralarda tarif edilen yaralardan vücuda giren ateşli silah mermi
çekirdeklerinin cilt cilt altı yumuşak dokuyu geçip kafatasını kırarak kafatası boşluğuna girdiği, sağdan
sola, hafif aşağıdan yukarıya arkadan öne seyirle trajesi boyunca beyin kanaması ve beyin doku
hasarı oluşturarak dış muayenede 3 ve 4 numaralarda tariflenen yerlerden vücudu terkettiği görüldü.

Kimyasal ve toksikolojik inceleme için: kan, göz içi sıvısı, safra, idrar, mide içeriği, Karaciğer, böbrek
örnekleri alındı.

Kimya İhtisas Dairesinin 10.05.2019 tarih ve 02/19-39260/4166 sayılı raporunda; kanda Alkol (Etanol,
Metanol) bulunmadığı, sistematikteki uyuşturucu veya uyarıcı maddeler ve ilaç etken maddelerinden
117ng/ml Benzoilekgonin,164ng/ml Tadalafil, 19ng/ml THC-COOH bulunduğu, idrarda sistematikteki
uyuşturucu veya uyarıcı maddeler ve ilaç etken maddelerinden Parasetamol, Metilekgonin, Kokain,
Benzoilekgonin, Tadalafil, THC-COOH bulunduğu kayıtlıdır.

07.04.2019 tarihinde ateşli silah yaralanması sonucu öldüğü bildirilen, Nazim ve Aysel oğlu,
10.07.1981 doğumlu İlhan Ünğan (27352654576) isimli cesedin 08.04.2019 tarihinde Adli Tıp Kurumu
Morg İhtisas Dairesinde yapılan otopsisinden ve tetkiklerinden elde edilerek yukarıya kaydedilen bilgi
ve bulgular dikkate alındığında;

1.Kişinin vücudunda 2 (iki) adet ateşli silah mermi çekirdeği yaralanması tespit edilmiş olup her
birinin tek başına ölüm meydana getirir nitelikte olduğu,

2.Ateşli silah mermi çekirdeği giriş yaraları cilt, cilt altı bulguları dikkate alındığında; her iki giriş
yarasının birbirine çok yakın olması nedeni ile kesin ayrımı yapılamamakla birlikte atışların en az
birinin yakın atış mesafesinden yapılmış olduğu,

3.Cesetten mermi çekirdeği elde edilmediği,

4.Kanında uyuşturucu (esrar) ve uyarıcı (kokain) madde tespit edilen kişinin ölümünün ateşli silah
mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kafatası kırıkları ile birlikte beyin kanaması ve beyin doku hasarı
sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatini bildirir rapordur." şeklinde gerekçenin yazıldığı,

görülmüştür.

Olay yeri ve yakınlarından elde edilen kamera kayıtlarının anlık olarak incelenmesi neticesinde
şüpheli şahısların hareket tarzı ve kaçış güzergâhlarının belirlendiği, buna göre;

Olayın meydana geldiği yer olan Happy Moon's adlı iş yerinin iç kamera görüntüleri izlendiğinde;
maktulün 07.04.2019 günü saat:14.30'da oğlu Efe Nazım Ünğan ve şoförlüğünü yaptığı öğrenilen
Muhammet Şamdancı'nın içeri girdikleri, saat:15.11'de maktulün bulunmuş olduğu masaya Erkan
Uzun ve eşi olduğunu öğrenilen Olga Uzun adlı şahısların geldiği ve bu şahısların aynı masada
bulundukları esnada saat:15.18'de kimlik bilgileri olay sebebiyle öğrenilen Yakup Yıldırım ve Murat
Kaya adlı şahısların da geldiklerinin görüldüğü; maktulün de aralarında bulunduğu şahıslarla aynı
masada olan Tolga Hakan Ceyhan'ın 34 BPD 150 plaka sayılı araçla iş yerinin önüne geldiği ve
saat:15.33'te maktul İlhan Ünğan'ın bulunduğu masaya gelip oturduğu, Tolga Hakan Ceyhan'ın iş
yerine gelmesinden kısa bir süre sonra koyu renk montlu, kahverengi pantolonlu, beyaz ayakkabılı bir
şahsın (Şüpheli Efkan Öveç'in) iş yeri önünde oturarak beklemeye başladığı, maktul İlhan Ünğan ve
masada bulunanların iş yerinden çıkması üzerine Efkan Öveç'in İlhan Ünğan'a ateş ettiği ve akabinde
kaçmaya başladığı, şüphelilerden Tolga Hakan Ceyhan'ın da gerçekleşen öldürme eylemi sonrasında,
olay yerine geldiği 34 BPD 150 plaka sayılı aracı olay yerinde bırakarak Bağdat Caddesinden Kantarcı
Rıza Sokak içine (sahil tarafına) yaya olarak kaçıp uzaklaştığının tespit edildiği; bahse konu araçla ilgili
yapılan araştırmada, aracın Bulut Group Turizm İnşaat ve Otomotiv San. Tic. Ltd. Şti. adına tescilli
olduğu ve 20.11.2018 tarihinde Uğur Aslanhan tarafından kiralandığının ortaya çıktığı,

Çevrede yapılan kamera çalışmalarında "Bağdat Caddesi Bilim Sokak No:6/B" sayılı adreste bulunan
"Ece'nin Butiği" adlı iş yerine ait kamera görüntüleri incelendiğinde; maktulü başından vurarak
öldüren şüpheli şahsın "Caddebostan Mahallesi Bağdat Caddesi Bilim Sokak" içerisinde 34 THB 89
plakalı ticari taksiye binerek uzaklaştığının tespit edildiği; ticari taksi sürücüsü Yusuf Uzunhasanoğlu
ile yapılan görüşmede, şüpheli şahsın aracına müşteri olarak bindiğini ve şahsı Gaziosmanpaşa
ilçesinde açık adresini bilmediği ancak gitse gösterebileceği bir adrese bıraktığını beyan etmesi
üzerine refakate alınarak yer gösterme yaptırılması şeklinde alınan savcılık talimatına istinaden
Gaziosmanpaşa ilçesine gidildiği ancak ticari taksi sürücüsünün şüpheli şahsı araçtan indirdiği yerin
neresi olduğunu hatırlayamadığını beyan ederek net bir adres gösteremediği, bununla birlikte,
aracına binen şahsı Efkan Öveç olarak net ve kesin şekilde teşhis ettiği; 08.04.2019 günü saat:
00.57'de ilgili emniyet birimi tarafından nöbetçi Cumhuriyet savcısı tekrar aranarak gelişmeler izah
edildiğinde; maktul ile aynı masada bulunan Muhammet Şamdancı'nın (Öldürme olayını müteakip
cep telefonunun kayıtlarını sildiği tespit edilmiştir.) konu ile ilgili şüpheli sıfatıyla ifadesinin alınması,
şahsın ifadesinin ardından salıverilmesi; şahsa ait iPhone marka, içerisinde sim kart bulunmayan
356562085353364 IMEI nolu cep telefonuna elkonulması; olayı gören şahısların bilgi sahibi olarak
ifadelerinin alınması, maktul şahsa ait olduğu değerlendirilen 34 BEF 202 plaka sayılı araç, olay yerine
yakın yerde bulunan ve şüpheli Tolga Hakan Ceyhan'a ait olduğu değerlendirilen 34 BPD 150 plakalı
beyaz renk Toyota marka araç ve ayrıca, olayı gerçekleştiren şüpheli şahsın binerek olay yerinden
uzaklaştığı 34 THB 89 plakalı ticari takside gerekli inceleme ve çalışmaların yapılması talimatlarının
alındığı;

Olay öncesinde maktulle aynı masada oturan ve sonrasında ise olay yerinden kaçan Tolga Hakan
Ceyhan hakkında emniyet birimince yapılan kapalı devre sorgulamalar neticesinde, şahsın
07.04.2019 günü saat:10.39 itibarıyla Kartal ilçesinde faaliyet gösteren Bilişim ve Turizm Yat. A.Ş.'ye
ait "Eagle Palace" adlı otele giriş kaydının bulunduğu, 401 numaralı odaya ise şüpheli Cem Dursun ile
otel kayıtlarına göre Haci Ramazan Memiş adıyla şüpheli Efkan Öveç'in kayıt yaptırdığı ve her iki
şahsın bir haftalığına ve ücreti de peşin ödenmek üzere 401 numaralı odayı tuttuklarının tespit
edildiği; otele ait kamera kayıtları incelendiğinde, 07.04.2019 günü saat 00:49'da Haci Ramazan
Memiş ve Cem Dursun kimliklerini ibraz eden şahısların otele kayıtlarını yaptıkları ve 401 numaralı
odaya yerleştikleri, aynı gün saat 10.39'da da şüpheli Tolga Hakan Ceyhan'ın bahse konu otele gelip
401 numaralı odanın misafiri olarak otele giriş yaptığı ve saat 11:18'de şüpheliler Cem Dursun ve
Tolga Hakan Ceyhan'ın otelden ayrıldıkları, saat 11:53'te Cem Dursun'un tek başına tekrar otele
geldiği, resepsiyon marifetiyle 401 numaralı odayla irtibat kurarak tekrar otel lobisinden ayrıldığı ve
otel önünde bekleyen beyaz renkli, tavanı siyah Mercedes marka C serisi aracın şoför koltuğuna
bindiği, bu kez saat 11:57 itibarıyla Haci Ramazan Memiş kimliğini ibraz eden şüpheli Efkan Öveç'in
otel lobisine indiği ve otelden çıkış yaparak Cem Dursun'un şoför koltuğunda beklediği beyaz renkli
Mercedes marka araca gittiği, ön yolcu koltuğuna bindiği ve söz konusu aracın -kamera kaydına göre-
sol açıdan manevra yaparak ayrıldığının görüldüğü,

Otel kaydı esnasında kimliği ibraz edilen Haci Ramazan Memiş'in Kadıköy Asayiş Büro Amirliğinde
alınan bilgi ifadesinde; "Benim kimlik bilgilerimle otele giriş yapan şahsın görüntü kayıtları bana
gösterildi; görüntüdeki şahıs ben değilim. Bu görüntüde bulunan ve kimliğimi kullanan şahsı ve
yanındaki diğer şahısları daha önce görmedim ve bu şahısları tanımıyorum. Şahsıma ait kimlik ve
ehliyetimi tarafınıza ibraz ediyorum. Bu şahsın kimlik bilgilerimi kimden ve ne şekilde aldığını
bilmiyorum." şeklinde beyanda bulunduğu; bunun üzerine, otele giriş yapan şahsın kimlik sahibi
şahsa benzemediği ve otele giren şahsın sahte kimlikle giriş yaptığının anlaşıldığı, bu şekilde de
şüpheli Efkan Öveç'in gerçek kimliğinin ortaya çıkarıldığı,

İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 12.04.2019 tarih ve İST-BLG-19-03720 sayılı


uzmanlık raporunda; Haci Ramazan Memiş adına düzenlenmiş nüfus cüzdanının tamamen sahte
olarak hazırlanıp düzenlenmiş olduğunun, yapılan sahteciliğin ilk bakışta fark edilemeyecek nitelik
taşıdığının ve aldatma kabiliyeti bulunduğunun bildirildiği,

Olaya karışan şüpheli şahısların yakalanmasına yönelik olarak çalışmalar devam ettiği sırada
08.04.2019 günü şüpheli şahısların 16 NUD 78 plakalı beyaz renkli Mercedes marka araçta olduğu
bilgisinin alınması üzerine yapılan çalışmalarda, bahse konu aracın "Sultangazi ilçesi Esentepe
Mahallesi Şehit Eyüp Gönen Caddesi" üzerinde park vaziyette olduğunun görüldüğü ve daha önceden
tespiti yapılan şüpheli Cem Dursun ile yanında bulunan Özkan Gültekin'in yakalanarak gözaltına
alındıkları,

Şüpheli Efkan Öveç'in yakalanmasına yönelik olarak çalışmalar devam ettiği sırada şahsın,
"Sultangazi ilçesi Cebeci Mahallesi 2573. Sokak No:18/B" sayılı adrese giriş yaptığının görülmesi
üzerine, alınan karar uyarınca yapılan aramada, arama mahallinin sac levhalarla çevrili, içerisinde
hurdalık ve çöp olan, alt katı iki oda ve üst katı da iki odalı olan iki katlı konteyner olduğu görülerek
yapılan aramada, üst katta iş yeri sahibi olduğunu beyan eden Uğur Aydın, Ahmet Taşkın ve şüpheli
Efkan Öveç'in görüldüğü, şüpheli Efkan Öveç'in panikleyerek kaçmaya çalıştığı, kaçtığı esnada
duvara çarparak yere düştüğü ve yakalandığı; yakalama sonrasında da üzerinde fotoğrafının
bulunduğu ancak Haci Ramazan Memiş kimlik bilgilerinin bulunduğu nüfus cüzdanını ibraz ettiği,
yapılan görüşmede ise, bu kimliğin sahte olduğunu, 3-4 sene önce tanıştığı Tolga Hakan Ceyhan ile
birlikte yaptığını, olaydan sonra Tolga Hakan Ceyhan ile irtibat kurmadığını ve görüşmediğini beyan
ettiği,

Şüphelinin yakalanmasını takiben bu kez Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü görevlilerince yapılan
arama işleminde; ikinci katta, girişe göre sağ arka odada bulunan dolabın arkasında açık vaziyette
"Made in Austria Glock Ges. M.B.M." ibareli, sürgü yatağı boş, AU87264 seri numaralı tabanca ve bu
tabancaya takılı vaziyette bir adet şarjör, yine bu şarjöre basılı bir miktar fişek; yine ikinci katta kiler
olan bölümde dolapların üst kısmında, beyaz poşet içerisinde, seri numarası bulunmayan kurusıkıdan
bozma olduğu değerlendirilen, marka-model bulunmayan silahın ele geçirildiği; adreste yakalanan
şüpheli Efkan Öveç'in cep telefonunun olmadığı, Uğur Aydın'ın beyaz renkli, MI marka,
863410033974160 imei numaralı; Ahmet Taşkın'ın da Samsung marka, 358978072569721/01 imei
numaralı cep telefonunu rızaen teslim ettiği,
Öldürme olayının gerçekleştiği Bağdat Caddesi üzerinde No:346/9'da faaliyet gösteren "Luce Plates"
adlı iş yerinin sahibi Filiz Dağlı'nın 08.04.2019 tarihinde müracaatı üzerine alınan ifadesinde;

"Caddebostan Mahallesi Bağdat Caddesi No.346/9'da bulunan Luce Plates adlı yeri işletmekteyim ve
sahibiyim. Benim işyerim pazar günleri kapalıdır. 08.04.2019 günü sabah saat 08.20 sıralarında iş
yerime gelip içeri girdiğimde salon kısmında dağınık olarak cam kırıkları olduğunu fark ettim; kontrol
ettiğimde salonda metal bir küçük parça gördüm ne olduğunu anlamadım. Camları kontrol ederken
salon camında bir delik olduğunu fark ettim, bunun üzerine serseri bir kurşun olabileceğini tahmin
ederek 155'i aradım. Gelen ekipler inceleme yaptılar ve dün yani 07.04.2019 günü iş yerimin karşı
caddesinde çaprazda kalan Happ Moon's Cafe adlı yer önünde silahlı bir olay olduğunu polis
memurlarından öğrendim. Ekipler gerekli incelemeyi yaptılar. Benim meydana gelen olayla ilgili
kimseden dava ve şikayetim yoktur." şeklinde beyanda bulunduğu, iş yerinde Olay Yeri İnceleme
Şube Müdürlüğü görevlilerince gerekli incelemelerin yapıldığı,

anlaşılmıştır.

Şüpheli Efkan Öveç'in 08.04.2019 tarihinde Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde alınan
ifadesinde;

"Çalışmak için İtalya, Ukrayna, Yunanistan, Kıbrıs, Hollanda gibi ülkelere gittiği ve gemide çalıştığını,
iki yıldır çalışmadığını, iki yıldır telefon kullanmadığını, ihtiyacı olduğunda arkadaşlarından arama
yaptığını, daha önceden kasten yaralama ve hürriyeti tahdit suçlarından cezaevinde kaldığını, Tolga
Hakan Ceyhan'ı 3-4 senedir tanıdığını, ayda birkaç kez bir araya geldiklerini, en son 03.03.2019
tarihinde Sultangazi ilçesinde bulunduğu sırada Tolga Hakan Ceyhan'ın 34 BPD 150 plaka sayılı
Toyota marka araçla yanına geldiğini ve kendisine; 'Bir iş var, bir avukat var, bu iş avukatın işi!'
dediğini, ona avukatın kim olduğunu sormadığını, Tolga'nın devamla; 'Limit yok, kaç para istersen!
Yurt dışına gidersin, Hollanda'da her şey hazır! Gider orada yaşarız, orada her şey kurulu!' dediğini,
işin ne olduğunu sormadığını, zira daha önceden işin adam öldürme olduğunu Tolga'nın söylediğini,
Tolga'ya, 'Beni o adamla tanıştır!' dediğinde, Tolga'nın; 'Avukatla görüşüyor, ben de tanımıyorum.
Parayı avukat veriyor.' şeklinde konuştuğunu, kendisinin de daha fazla üzerine gitmediğini, çünkü işin
olacağına inanmadığını, bu iş için Tolga'dan iki milyon TL civarı para talebinde bulunduğunu, onun da,
parada sıkıntı olmadığını, işin bitmesi durumunda avukatın bunu karşılayacağını söylediğini, plana
göre adamı Tolga'nın düşüreceğini, çünkü avukatla sadece onun görüştüğünü, avukat aracılığıyla
adamı bulacağını, kendisinin daha önceden İlhan Ünğan'ı hiç görmediğini ancak Tolga'nın
anlatımlarından ve ondan 'Küçük abi' diye bahsetmesinden şahsı ismen bildiğini, Tolga'nın İlhan'ı
öldürtecek şahıstan da 'Büyük abi' diye bahsettiğini, Tolga'nın İlhan Ünğan'ın fotoğrafını dahi
kendisine eylemden yaklaşık bir saat önce ve Tolga'nın kiralayıp Cem Dursun'a verdiği 16 plakalı
Mercedes marka araç içerisinde gösterdiğini, sonrasında Cem Dursun ile konuştuklarını ve arabayla
gidip ateş etmeyi kararlaştırdıklarını ancak trafik nedeniyle bundan vazgeçtiklerini ve olayı tek başına
gerçekleştirdiğini; Tolga Hakan Ceyhan'ın İlhan ve abisi Orhan Ünğan'ı eskiden beri tanıdığını, Eagle
Palace adlı otele olay günü saat 01.00 sularında Cem Dursun ile birlikte gittiklerini, bu oteli Cem
Dursun'un internetten bulduğunu, Tolga'nın İlhan'ı ne zaman düşüreceği belli olmadığı için peşin
para vererek odayı bir haftalığına kiraladıklarını, otelin parasını Cem'in ödediğini, bu parayı da ona
Tolga'nın verdiğini, bildiği kadarıyla avukattan yüklü miktarda para alındığını, bu parayla olay için üç
adet tabanca ve üç adet kripto telefonu da Tolga Hakan Ceyhan'ın aldığını, telefon kullanmadığı için
almadığını, silahlardan birini ise üzerine aldığını, hatta ne olur ne olmaz diyerek bir şarjör daha
istediğini ancak olay anlık gelişince almadığını, bu üç telefondan birinin avukatta, birinin Tolga'da ve
birinin de kendilerinde olduğunu, Tolga'daki ve kendilerindeki telefonların birbirini gördüğünü,
avukattaki telefonun da bu iki telefonun yerini görebildiğini, bu şekilde bir sistem kurulmuş
olduğunu, avukatın adını hiç duymadığını, Tolga'nın da hiç söylemediğini, İlhan'ı vurduktan sonra
haberlerden bu şahsın İlhan Ünğan olduğunu öğrendiğini, kendi düşüncesine göre uyuşturucu
hesaplaşmasından bu cinayeti kendisine işlettiklerini, oysa kafasında başka birisini vuracağını
düşündüğünü, hatta Tolga'ya 'İlhan mı?' diye sorduğunda onun 'Hayır, İlhan Ünğan değil, başka biri!'
dediğini; 07.04.2019 günü saat 01.00 sıralarında otele girip istirahate çekildiklerini, sabah otele Tolga
Hakan Ceyhan'ın geldiğini, yarım saat kadar oturduğunu ve 'Bugün bu iş olmaz herhalde, bugün
gelmez!' dediğini, bunun üzerine Cem'le kahvaltı yapmak ve üzerlerine bir şeyler satın almak için
çıktıklarını, Mercedes marka aracın camlarına film çektirdiklerini, alışveriş yaptıklarını, bir ara Tolga
Hakan'ın kendilerine kripto telefondan mesaj çektiğini ve Happy Moon's Cafe'de olduğunu
belirttiğini, mesajı Cem Dursun'un okuduğunu, Tolga'nın mesajda; 'Çok beklemez, hazır olun, üçte
buluşacağız, geç kalırsanız kaçırırsınız, bir daha da onu bulma şansımız olmaz!' dediğini ve saat 14.10
sularında otele bir taksi ile gelerek aşağıda kendilerini beklediğini, sonrasında birlikte 16 plakalı
Mercedes ile Suadiye'ye on beş dakika mesafede bir yere gittiklerini, Tolga'nın Toyota marka 34 BPD
150 plakalı aracının orada park halinde olduğunu ve Tolga'nın orada ayrıldığını, Cem'le yola devam
ederek Bağdat Caddesinde BP diye hatırladığı benzin istasyonuna girip bir süre burada oyalandıklarını
ve Tolga ile aralarındaki mesafenin açılmasını istediklerini, Happy Moon's'un olduğu yere ilk defa
gideceğinden yollara baktığını ve çok trafik gördüğünü, arabayla eylemi gerçekleştirmenin mümkün
olmayacağına kanaat getirdiklerini, yaptıkları plana göre Tolga'nın İlhan'ı dışarı çıkartacağını ve
Tolga'nın yanında kim varsa ona silah sıkacaklarını, Tolga Hakan'ın kendilerine hedefin İlhan
olduğunu söylemediğini ancak fotoğrafını gösterdiğini, arabayı olay yerinde bir sokağa bıraktıklarını,
Cem Dursun'a, 'Sen burada bekle, ben bir gidip bakayım.' dediğini ve yaya olarak olay yerine gittiğini,
Tolga Hakan'ın vurulacak adamın araç plakasını ve markasını kafeye gitmeden önce mesaj olarak
kendisine attığını, böylece aracı bulduğunu ve aracın önündeki banka oturduğunu, bu yerin Happy
Moon's adlı kafenin de tam önü olduğunu, yönünü siyah renkli BMW marka araca döndüğünü,
yaklaşık yarım saat kadar burada beklediğini, bir süre sonra Tolga Hakan Ceyhan'ın yanında biriyle
yürüyerek geçtiğini, siyah BMW'nin şoför kısmına ise Burak olarak bildiği şahsın geçtiğini, bu şahsı da
daha önceden tanımadığını, adını Cem Dursun'un söylediğini, hatta 'Yanında Burak olabilir, onlar
dolu gezer, dikkat et hepsi cin gibidir, seni indirirler!' şeklinde konuştuğunu, Burak'ı görünce aracın
sağ ön kapısına yönelen şahsın da vurması gereken şahıs olduğunu anladığını, yüzünü net görmeden
banktan kalktığını ve mermisi ağzına verilmiş silahı belinden çekerek şahsın başına bir el ateş ettiğini,
akabinde Burak olarak bildiği şahsın ateş etmesini önlemek amacıyla dönüp ona da bir el ateş ettiğini,
amacının kaçmak için zaman kazanmak olduğunu, Burak'a ateş ettiği esnada araç içinde bir çocuk
gördüğünü, bunun sonraki süreçte kendisini derinden etkilediğini, başta bu çocuğu fark etmediğini,
kaçarken kalabalık insan grubu üzerine gelince silah doğrultarak oradan uzaklaştığını ve en yakın
yerde gördüğü taksiye binip ön koltuğa oturduğunu, Sultangazi Esentepe'ye gittiğini, oradan Özkan
Gültekin adlı arkadaşını yanına aldığını, bir süre birlikte esnaf kahvesinde oturduklarını, Cem
Dursun'a ulaşamadığı için oraya haber bıraktığını, zira o sırada Cem'in yakalandığını düşündüğünü,
kahveden çıkıp Sultangazi'de Hacı Şükrü'ye gittiğini, orada bir tanıdığının yanında alkol aldığını ve
zaman geçirdiğini, bir süre sonra Özkan'ın telefonundan Cem'e ulaştığını, Cem'in; 'Tolga'nın alındığını
ya da alınmış olabileceğini, olaydan sonra telefona bakmadığını' söylediğini, kendisinin de bunun
üzerine normal hayatına devam ettiğini ve olayda kullandığı silahla birlikte evine gittiğini, ertesi gün
saat 13.00 sularında uyandığını ve yaptığı eylemi haberlerde gördüğünü, İlhan Ünğan'ı vurduğunu
öğrendiğinde ise şok olduğunu ve evden hiç dışarı çıkmadığını, bir gün sonra arkadaşı Uğur Aydın'ı
aradığını, onun bu olaydan haberinin olmadığını, yanında da Ahmet adlı şahsın (Ahmet Taşkın'ın)
olduğunu, silahını da alıp yanlarına gittiğini, bir müddet takıldıktan sonra ise polisin geldiğini ve kimlik
sorması üzerine polise, üzerinde bulunan ve Tolga Hakan Ceyhan tarafından kendisine verilen Haci
Ramazan Memiş adına tanzim edilmiş nüfus cüzdanını gösterdiğini, polisin bu belgenin sahte
olduğunu anladığını, kendisinin de gerçeği söylediğini, polisin olay nedeniyle kendisini yakaladığını
anlayınca her şeyi anlattığını, Haci Ramazan Memiş'i tanımadığını, internetten merak edip baktığını,
tipini tanıdığını ancak muhabbeti olan biri olmadığını ifade edip savunarak otel kamera
görüntülerinde yer alan Tolga Hakan Ceyhan ve Cem Dursun'u teşhis ettiği,

Şüpheli Cem Dursun'un 09.04.2019 tarihinde Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde alınan
ifadesinde; "Sultangazi ilçesinde Dostlar Kıraathanesi adlı iş yerini işlettiğini, 5531707269 numaralı
hattının babası adına olduğunu ve bu hattı 7-8 ay kadar kullandığını, ancak üç dört gün kadar önce
sim kartını kaybettiğini, sim kartının takılı olduğu telefonu ise Tolga Hakan Ceyhan olarak bildiği
tanıdığına telefonun kulaklığı arızalı olduğu için onu yaptırması amacıyla verdiğini, silahlı yağma
suçundan devam eden yargılamasının bulunduğunu, İlhan Ünğan'ı ona ait Gebze'deki çiftliğinde iki üç
sene önce görmesi nedeniyle tanıdığını, Tolga Hakan'ın o tarihte kendisine; ' Abinin yanına Gebze'ye
gidiyoruz.' dediğini ve bu şahsın da İlhan Ünğan olduğunu söylediğini, bu şahsın uyuşturucu işi
yaptığını duyduğunu, Gebze'ye Tolga Hakan'ın kiraladığı ve kendisinin kullandığı Renault Fluence
marka araçla bir cumartesi günü gittiklerini, çiftlikte Tolga Hakan'ın kendisini İlhan Ünğan ile
tanıştırdığını, birkaç dakika ayaküstü konuştuklarını ve özel bir konu görüşmediklerini, sonrasında ise
aynı araçla İstanbul'a döndüğünü, Tolga Hakan Ceyhan'ın çiftlikte kaldığını ve takip eden pazartesi
günü kendisini almasını istediğini, bunun üzerine yine Tolga Hakan'ın kiralamış olduğu Volkswagen
Jetta marka bir araçla yeniden çiftliğe gittiğini, orada 15-20 dakika kadar kaldığını, İlhan Ünğan'ın
yanında onun çok yakını ve manevi kardeşi gibi olan ve Burak abi diye hitap ettiği şahsın da
bulunduğunu, havadan sudan konuşup Tolga ile İstanbul'a döndüklerini, bunların dışında İlhan
Ünğan'ı hiç görmediğini, onunla hiçbir husumetinin olmadığını, basından duyduğu kadarıyla Naci
Zindaşti adlı biriyle aralarında husumet olduğunu; 07.04.2019 tarihinde adını emniyette öğrendiği
Efkan Öveç ile buluştuklarını, onu 50. Yıl Mahallesinde adresini tam olarak bilemediği evinden 16
NUD 78 plakalı, beyaz renkli Mercedes marka araçla aldığını, bu aracı 06.04.2019 günü saat 21.30
sularında Haznedar'da Tolga Hakan Ceyhan'ın verdiğini, verirken de 'Efkan'ı al, eğlenmeye gideceğiz!'
dediğini, yola çıktıklarında Tolga Hakan'ın 'Otel bul, takılacağız!' demesi üzerine Kartal ilçesinde daha
önce bulduğu Eagle Palace adlı otele gittiklerini, Tolga Hakan'ın kendisine nakit 3.000 TL verdiğini,
otele Efkan ile birlikte girdiklerini, bir haftalığına iki kişilik oda tuttuklarını, 1.750 TL'yi otele nakit ve
peşin olarak ödediğini, o gece orada kaldıklarını, otele yerleştikten sonra 5531707269 numaralı hat
takılı olan General Mobile marka telefonunu Tolga Hakan'ın numarasını bilmediği hattından arayıp
nerede olduklarını sorduğunu ve sabah otele geleceğini söylediğini, sabah saatlerinde de geldiğini,
yarım saat kadar odada kendileriyle kaldığını, havadan sudan konuştuklarını, akşama tekrar
geleceğini ve eğleneceklerini bildiğini, Tolga Hakan'ın kendisine 'Beni arabanın yanına bırak!'
dediğini, birlikte çıkarak Mercedes marka araçla Maltepe'de bir yerde onu bıraktığını, Tolga'nın
Toyota marka araca bindiğini, kendisinin de otele döndüğünü, Efkan ile Carrefour adlı yere gidip
alışveriş yaparak ayakkabı, gömlek vs. aldıklarını, ödemeyi nakit yaptıklarını, zira Tolga Hakan'ın yolda
kendisine 2.000 TL daha verdiğini, onunla ticari bir ilişkisinin olmadığını, sadece eğlence amaçlı
takıldığını, beraber kokain almayı planladıklarını, ayrıca kadın da geleceğini ve alem yapacaklarını
bildiğini, daha önceden de bu tarz alemleri olduğunu ve tüm masrafları Tolga Hakan'ın karşıladığını,
bir süre sonra otele döndüklerinde Tolga Hakan'a otelde olduklarını bildirdiklerini, sonrasında
Tolga'nın da otele geldiğini ancak odaya çıkmadığını, kendilerinin indiğini, Tolga Hakan'ın; 'İşim var,
beni arabanın yanına götürün!' dediğini, üçü birlikte otelden ayrıldıklarını ve Maltepe'de bu kez farklı
bir yerde Tolga'nın indiğini, ancak bu defasında aracını görmediğini, Tolga'nın; 'Görüşürüz, ben sizi
ararım.' dediğini, amcasının oğlu Oktay Dursun'un Mehmet Akif Ersoy hastanesinde tedavi
gördüğünü ve bu nedenle onun yanına gitmek istediğini Efkan'a söylediğini, Efkan'ın da; 'Sen beni
Bağdat Caddesinde bir yerde bırak, sen git, ben sana ulaşırım.' dediğini, Efkan'da telefon olmadığını,
kendisinde de olmadığını, zira tamir amacıyla ve Tolga Hakan'ı ilk bıraktığı zaman ona verdiğini,
Efkan'ı Bağdat Caddesi üzerinde bir sokakta bıraktığını ve Esentepe'ye gittiğini, evde duş alıp bir iki
saat uyuduğunu, uyandığında havanın kararmakta olduğunu ve aynı araçla hastaneye ziyarete
gittiğini ancak hastaneye ziyaret saati olmadığı için alınmadığını, bunun üzerine tekrar mahalleye
döndüğünü, geç saatlere kadar arkadaşlarıyla takıldığını, Efkan'ın ne yaptığını bilmediğini, o gece
otele gitmediğini, çünkü yapmayı planladıkları alemin tam gününün belli olmadığını, gününü Tolga
Hakan'ın haber vereceğini, telefonu olmadığı için de evine geleceğini bildiğini, alkollü olduğu için
amcasının evinde kaldığını, ertesi sabah haberlerde olayı öğrendiğinde şaşırdığını, Tolga Hakan'a
ulaşmaya çalıştığını ancak ulaşamadığını, otelde olduklarını düşünüp aynı araçla oraya gittiğini, fakat
onları görmediğini, bunun üzerine olayı ikisinin gerçekleştirdiğini düşünüp, bu nedenle ayrılmak
istediğini ve odayı iptal ettirdiğini, cebinde harçlık olsun diye kalan parayı istediğini ve kalan 800 TL
parayı iade aldığını, daha önceden bu olayı aralarında hiç konuşmadıklarını ve bu olaydan haberinin
olmadığını, böyle düşünmesinin nedeninin Efkan Öveç'i o gün Bağdat Caddesinde bırakmış olması
kaynaklı olabileceğini, Tolga Hakan'ın da İlhan Ünğan ile görüşen biri olması nedeniyle bu şekilde
düşündüğünü (İfade sırasında sorulması üzerine şüphelinin 'Bu düşüncenin neden aklıma geldiği ile
ilgili bana yönelttiğiniz soruya cevap vermek istemiyorum.' şeklinde cevap verdiği görülmüştür.),
Efkan'ın sahte kimlik taşıdığını bilmediğini, otel odası kiralamalarının nedeninin alem yapmak
olduğunu, Efkan Öveç'in yalan söylediğini, otele gittikleri ve arabaya cam filmi çektirdikleri
hususlarının doğru olduğunu ancak kriptolu telefonu sadece Efkan Öveç'in kullandığını, cinayet diye
iddia ettiği durumun uyuşturucu ve kadınlarla alem olduğunu, araca cam filmi çektirmelerinin özel bir
nedeninin olmadığını, Efkan'da silah olup olmadığını bilmediğini, kendisinde ise silah olmadığını,
avukat bir şahsın geçtiği bir konuşmaya rastlamadığını, silahlardan ve telefonlardan bilgisinin
olmadığını ancak Mercedes marka araçta iPhone 6 marka bir telefon bulduğunu, açtığında uçak
modunda ve içine baktığında da boş olduğunu gördüğünü, telefonu aldığını ancak hiç kullanmadığını,
olayda yer almadığını, Efkan'ın anlattıkları doğru olsa idi, onu olay yerine yakın bir yerde
beklemesinin gerekeceğini ancak öyle olmadığını, Efkan'ın Burak ile ilgili yaptığı açıklamaların da
doğru olmadığını, Tolga Hakan'ın otele ziyarete geldiğinde sırtında bulunan çanta içerisinde kalın
denebilecek balya halinde 100'lük banknotlar ve biri iPhone marka iki adet cep telefonu olduğunu,
İlhan Ünğan'ın nasıl ve ne güçte biri olduğunu bildiğini ve ona böyle bir eylem gerçekleştirmeye ne
gücünün ne de cesaretinin bulunduğunu savunarak suçlamayı reddettiği,

Olayla ilgili bilgi ve/veya görgüsü olduğu tespit edilen şahıslardan maktulün olay esnasında yanında
bulunan oğlu 2006 doğumlu Efe Nazım Ünğan'ın 07.04.2019 tarihli ifadesinde; olay günü babasının
kendisini saat 13.00 sıralarında vakit geçirmek için aldığını Kadıköy'de bir kafeye gittiklerini,
yanlarında Muhammet Şamdancı'nın da olduğunu, sonra yanlarına Olga olarak bildiği Rus bir kadın
ve "Tolga abi" dediği şahıs ile tanımadığı bir şahsın da masada kendilerine katıldıklarını, burada
olumsuz bir durum yaşanmadığını, birlikte kafeden çıktıklarında kafede masada olan üç şahsın kendi
önlerinde ve arabalarına doğru gittiklerini, bu esnada babası ve Muhammet ile birlikte arabaya doğru
gittiklerini, önünde olan babasının bir el silah sesiyle birlikte yere düştüğünü, arkasından bir el daha
ateş edildiğini ve üzerinde kahverengi kapüşonlu mont olan sakallı bir şahsın kendisinin bulunduğu
yere de silah doğrultup kaçmaya başladığını, "Tolga abi " olarak tanıdığı şahsın da kaçanı kovalamaya
başladığını ifade ettiği; Dilek Aslan'ın da aynı gün alınan ifadesinde; kafede karşılama hostesi olarak
çalıştığını, daha önceden de müşterileri olan maktulün mavi gözlü, yaklaşık 1.80 m boylarındaki
şahısla kafeden çıktığını ve aracına bineceği sırada yan taraftan gri bir aracın sürücü koltuğundan kel
kafalı, sakallı bir şahsın araçtan inerek maktule iki el ateş ettiğini, sonrasını korkarak kafenin arkasına
kaçtığı için görmediğini söylediği;

Olaya ilişkin görgü tanıklarından Olga Uzun'un alınan ifadesinde; "...Bugün yani 07.04.2019 günü
öğleden sonra eşim Erkan Uzun ile birlikte Maltepe ilçesinde iken Coşkun olarak bildiğim ancak olay
sebebiyle ismini İlhan Ünğan olduğunu öğrendiğim şahıs eşimi arayarak Kadıköy’de buluşalım dedi
ve eşime konum attı. Bunun üzerine eşimle birlikte Kadıköy Bağdat Caddesinde bulunan Happy
Moon's Cafe isimli iş yerine gittik. İş yeri kalabalık olduğu için ilk etapta nerede oturduklarını
görmediğimizden tekrar telefonla aradık. Bunun üzerine ismini Burak olarak bildiğim ancak olay
nedeniyle Muhammet Şamdancı olduğunu öğrendiğim şahıs yanımıza gelerek bizi oturdukları
masaya götürdü, masada sipariş verdik. Bir müddet sonra ismini Tolga olarak öğrendiğim şahıs
gelerek masada benim karşımda oturdu. Masadakilerle biraz sohbet ettik, telefonumdan lale
festivalini gösterdim. Benim kaşlarım olmadığından Tolga isimli şahıs eşi Büşra’nın kuaförde kalıcı
kaş yaptığını söyleyerek aynı gün saat: 15:42'de telefonumu elimden aldı ve şahsıma ait 54197916XX
hat numaramdan eşini arayacağını söyleyip birini aradı ancak cevap vermediğini söyleyip, seni arar,
dedi. Sonradan telefonumu kontrol ettiğimde 53783493XX (UYAP-BTK Sorgulama butonundan
kontrol edildiğinde bu hattın Büşra Ceyhan adına kayıtlı olduğu görülmüştür) hat numarasını aramış
olduğunu gördüm. Sohbet esnasında Tolga isimli şahıs bir ara masadan kalkarak gitti ve bir müddet
sonra montunu giymiş bir şekilde masaya geri gelip oturdu. Bir müddet sonra hesabı ödedik. Ben
önden dışarı çıkıp bekledim. Arkadaşların hepsi dışarı çıkınca vedalaştık ve eşimle birlikte yanlarından
ayrılarak biraz uzaklaştığımız esnada iki el silah sesi duydum; bunun üzerine panikleyerek binaya
doğru koştum. Silah sesleri kesilince geri dönüp silah sesinin geldiği yere baktığımda kalabalığın
olduğu ve yerde bir şahsın ayaklarını görünce hemen 112’i aradım. Sonrasında eşim beni
sakinleştirmeye çalışıp beni Happy Moon's Cafe'nin içerisine götürdü...Ben başkaca bir şey
görmedim..." şeklinde beyanda bulunduğu; tanığın eşi Erkan Uzun'un da aynı yönde ifade verdiği,

Muhammet Şamdancı'nın şüpheli sıfatıyla 07.04.2019 tarihinde verdiği ifadede; "...Ben, yaklaşık 3
yıldır İlhan Ünğan’ın özel şoförlüğünü yapmaktayım. Bugün yani 07/04/2019 günü saat:12:00
sıralarında beni telefonla araması üzerine yanına gittim. Aynı gün saat: 14:00 sıralarında kendisini
oğlu Efe ile birlikte Happy Moon's Cafe isimli yere götürdüm. Üçümüz birlikte burada yemek yedikten
sonra İlhan Bey Erkan Bey'i arayarak görüşelim, dedi ve kendisine konum attı. Yaklaşık yarım saat
sonra İlhan Bey Erkan Bey'in geldiğini ve kafenin girişinde olduklarını söyleyerek karşılamamı istedi.
Ben de ayağa kalkarak kapıya doğru gittim ve kendilerine el etmem üzerine beni görerek yanıma
geldiler. Birlikte masaya geçtik. Bir müddet sonra Murat Kaya'nın kafe içerisinde olduğunu görmemiz
üzerine selamlaştık. İlhan Bey Murat ile biraz yalnız konuştular; sonrasında Tolga Hakan Ceyhan isimli
şahıs gelerek masamıza oturdu. Tolga da kendisine yemek isteyerek yedi. Bir müddet daha sohbet
ettikten sonra İlhan Bey'in isteği üzerine hesabı istedim ve nakit olarak ödedim. Birlikte dışarıya
çıktık. Çıkarken İlhan Bey Murat Kaya ile vedalaştı. Dışarı çıktıktan sonra Erkan ve eşi ile vedalaştık.
Erkan ve eşi bizden ayrılarak uzaklaştılar. İlhan Bey Efe’yi aracın arka sağ tarafına bindirdi. Sonrasında
aracın sağ ön tarafına binmek için ön kapıya doğru gitti. Ben de o esnada aracın arkasından geçerek
sürücü kapısına gittim. Kapıyı tam açacağım sırada iki-üç el silah sesi duyunca hemen eğilerek
kendimi korumak istedim. Silah sesi kesilince Efe’yi kontrol etmek için arabanın arkasmdan
döndüğümde İlhan Bey'in yerde hareketsiz olduğunu, oğlu Efe’nin ise araç içerisinde olduğunu
gördüm. Etrafıma baktığımda sakallı, bana göre kısa boylu, yüzünü net göremediğim, üzerinde koyu
renkli kapüşonlu kıyafet giyen bir erkek şahsın Kadıköy istikametine doğru koştuğunu gördüm.
Yanımızda bulunan Tolga isimli şahıs da Kadıköy istikametine doğru koşuyordu. Ben şahsı takip
ettiğini zannettim ancak sonrasında şahsm çaprazına doğru koşarak gözden kaybolduğunu gördüm.
Bunun üzerine Efe’yi araçtan çıkartıp kafenin içerisine götürdüm. Akabinde İlhan Bey'in yakınına
haber verdim ve kendi avukatım olan Çağdaş Bey'i arayarak haber verdim. Telefonumdan bir şeyler
sildiğim doğrudur ancak ben İlhan Bey ile olan özel konuşmalarımı sildim, bunun dışmda bir şey
silmedim. Kafede İlhan Bey ile masada otururken sadece kız arkadaşım Nilay ile WhatsApp
konuşmalarım oldu. Onun haricinde kimseyle görüşmem olmadı. Olaydan sonra şokta olduğumdan
arayanlara cevap vermesi için telefonumu Murat’a vermişim, ancak telefonumu Murat’a verdiğimi de
hatırlamıyorum. Tolga’nın niye kaçtığını bilmiyorum. Bildiğim ve duyduğum kadarıyla İlhan Bey'in
Naci Zindaşti ile husumetinin olduğunu biliyorum. Bildiğim kadarıyla bir alacak verecekten dolayı
Tolga ile İlhan Bey yaklaşık altı ay boyunca konuşmadılar, ancak son 1,5 aydır aralarında herhangi bir
sıkıntı yoktu. Kafede otururken Tolga bir ara arabaya bakacağım diyerek dışarıya çıktı. Sonrasında
montunu giymiş bir şekilde yanımıza geldi. Tolga isimli şahıs 5389625978 hat numarasını kullanmakta
ve Maltepe ilçesinde oturmaktadır...Ben, kimseye haber verip kafede olduğumuzu söylemedim,
kafeye gelenleri de İlhan Bey kendisi aramıştı. Tolga’yı da İlhan Bey kafeye çağırmıştı. Ancak çağırma
sebebini bilmiyorum. Kendisi benim patronumdur, kendisinden bir alacağım olmadığı gibi bir
husumetim de yoktur..." şeklinde konuştuğu,

Polis tarafından düzenlenen 08.04.2019 tarihli CD İzleme Tutanağında; "...Happy Moon's isimli iş
yerine ait güvenlik kamera kayıtları izlediğinde, kamera zaman sayacının 07/04/2019 tarih ve
saat:14.32 zamana dilimin gösterdiği esnada İlhan Ünğan, Efe Nazım Ünğan ve Muhammet Şamdancı
isimli şahısların iş yeri içerisine girerek bir masaya oturdukları , saat: 14.32'de Muhammet’in dışarı
çıkarak yaklaşık 2 dakika sonra geri geldiği, saat:14.44'te masa değiştirerek yan tarafta bulunan
masaya geçtikleri, saat:15.10 sıralarında İlhan’ın telefonla konuştuğu ve Muhammet’in dışarı çıkarak
Erkan Uzun ve Olga Uzun’u karşıladığı, akabinde Olga ve Erkan’ın içeri girerek İlhan ile selamlaştıktan
sonra aynı masaya oturdukları; saat:15.17'de Yakup Yıldırım, Murat Kaya ve Cem Sözen olarak bilinen
şahısların geldiği ve İlhan ile selamlaştıktan sonra Murat Kaya ve İlhan Ünğan isimli şahısların başka
bir masaya geçerek yaklaşık 30 dakika sohbet ettikleri, saat:15.23'te Muhammet Şamdancı isimli
şahsın lavaboya gittiği ve yaklaşık 2 dakika sonra geri döndüğü, saat:15.34’te Tolga Hakan Ceyhan
isimli şahsın iş yerine geldiği ve Muhammet Şamdancı, Erkan Uzun, Olga Uzun ve Efe Nazım Ünğan’ın
bulunduğu masaya oturduğu, bu esnada İlhan ve Murat Kaya’nın halen diğer masada sohbet ettikleri,
saat: 15.35'te Muhammet Şamdancı ve Tolga Hakan Ceyhan'ın kamera açısında görünmeyen bir
alanda muhtemel sigara içmeye çıktıkları ve yaklaşık 3 dakika sonra geri döndükleri,

Saat: 15.40 sıralarında Erkan’ın Tolga’ya telefonda bir şey gösterdiği, akabinde Tolga’nın Olga
Uzun’un telefonunu alarak tuşlamak suretiyle bir yeri aradığı ve görüşme yaptığı, birkaç dakika sonra
ise İlhan ve Yakup’un masaya geldiği ve Tolga ile selamlaştıkları, İlhan’ın masaya oturduğu,Yakup’un
ise arka masadaki arkadaşlarının yanma oturduğu, saat: 15.47'de kahverengi pantolonlu ve koyu
renk montlu şüphelinin Happy Moon's isimli iş yeri önüne gelerek oturduğu ve beklemeye başladığı,
saat:15.53’te Tolga'nın dışarı çıktığı ve yaklaşık 2 dakika sonra mont giymiş vaziyette geri döndüğü,
saat: 16.00 sıralarında Tolga'nın sigara içmek için dışarı çıktığı ve yaklaşık 2 dakika sonra geri
döndüğü, saat:16.14'te İlhan Ünğan’ın bulunduğu masadaki herkesin kalktığı ve arka masada
bulunan diğer şahıslarla vedalaştıktan sonra iş yerinden dışarı çıkarak araçlarına yöneldikleri, bu
esnada şüphelinin onları gözlediği, akabinde belinin sağ tarafından silahı çekip İlhan Ünğan’ın üzerine
doğru koşarak ateşlediği ve koşarak uzaklaştığı,

Bağdat Caddesi No:337 sayılı apartmana ait güvenlik kamera kayıtları izlendiğinde, kamera saatinin 7
dakika ileri olduğu, kamera zaman sayacının 07/04/2019 tarih ve saat: 16.22 zaman dilimini
gösterdiği esnada Tolga Hakan Ceyhan isimli şahsın beyaz renkli plakası okunamayan Toyota marka
bir araçla geldiği, araçtan tek kişi olarak ve montsuz inerek Happy Moon's adlı iş yerine girdiği; saat
16:01'i gösterdiği esnada Tolga Hakan Ceyhan isimli şahsın gelmiş olduğu araca giderek 30-40 saniye
kadar aracında oyalanıp montunu aldığı ve Happy Moon's adlı yere girdiği,

Yapılan araştırmalarda şüpheli şahsın silahla ateşleme olayını gerçekleştirdikten sonra koşar vaziyette
olay yerinden uzaklaştığı, Kantarcı Rıza Sokağı'nı takiben Bilim Sokak içerisine girdiği, sokak
içerisinden koşar vaziyette Noter Sokağa doğru ilerlediği ve üzerinde bulunan koyu renkli montu
yere attığı ( Sokak içerisinde yapılan kontrollerde şüpheli şahsa ait olan montun bulunamadığı),
akabinde sokak kesişiminde bulunan 34 THB 89 plakalı ticari taksiye montsuz bir şekilde bindiği ve
Açangül Sokak istikametine doğru araçla birlikte kamera açısından çıktığı,

Yapılan çalışmalarda no:337 sayılı binaya ait kamera kayıtları incelendiğinde, olay yerinde İlhan
Ünğan’ın yanında bulunun şahıslardan Tolga Hakan Ceyhan isimli şahsın saat:16.23'de olayın
gerçekleşmesinden sonra Kadıköy yönüne doğru koşarak kamera açısından çıktığı, Abdülkadir Noyan
Sokak içerisinde koşarak sahil istikametine doğru kaçtığı" görülmüş ve tespit edilmiştir.

İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 01.08.2019 tarih ve IST-BLS-19-10295 Uzmanlık


numaralı raporunda; "AU68746-AU87264-AU87195” numaralı, 9 mm çaplı Parabellum tipi fişek atar,
üzerinde 'Glock 19 Gen 4 Austria 9x19...' ibareleri bulunan, yarı otomatik tabanca, bir (1) adet
şarjörü, bir (1) adedinin kapsülü üzerinde teşhis ve tespite elverişli nitelikte karakteristik izler ihtiva
etmeyen ateşleme iğnesi izi bulunan olmak üzere toplam on iki (12) adet fişek ile RN:613’te '5' nolu
bulgu zarfında gönderilen aynı çap ve tipte bir (1) adet deforme mermi çekirdeği; numarası yok
edilmiş, çapına uygun ses ve gaz fişeği istimal etmek üzere imal edilmişken, sonradan yivli setli namlu
takılmak suretiyle 9 mm çaplı Kısa Browning tipi ateşli silah fişeklerini atar hale dönüştürülmüş,
üzerinde herhangi bir ibare bulunmayan, şarjörsüz yarı otomatik tabanca ile RN:613’te '6' nolu bulgu
zarfında gönderilen bir (1) adet nüvenin incelemesinde;

AU68746-AU87264-AU87195” numaralı, 9 mm çaplı Parabellum tipi fişek atar, üzerinde 'Glock 19


Gen 4 Austria 9x19...' ibareleri bulunan, yarı otomatik tabancanın ateş etmesine mani mekanik
herhangi bir arızasının bulunmadığı, yapılan tatbiki atışlarda, çap ve tipine uygun fişekleri patlattığı,
birlikte gönderilen kapsülleri sağlam on bir (11) adet fişeğin 9 mm çaplı Parabellum tipi olup, çap ve
tiplerine uygun silahlarda kullanılmak üzere imal edildiği, bu fişeklerin fiziki olarak yapılan
incelemelerinde, kapsüllerinin sağlam (darbesiz) oldukları ve görünümleri itibarıyla istimal vasıflarını
koruduklarının müşahede edildiği, bu itibarla da söz konusu tabanca ve fişeklerin 6136 sayılı Yasaya
göre yasak niteliğini haiz ateşli silah ve fişeklerden olduğu, ancak inceleme konusu tabancanın 6136
sayılı Yasanın 12/4 maddesinde belirtilen vahim silahlardan olmadığı; bir (1) adet fişeğin, 9 mm çaplı
Parabellum tipi olup, kapsülü üzerinde teşhis ve tespite elverişli nitelikte karakteristik izler ihtiva
etmeyen ateşleme iğnesi izinin mevcut olduğu ve söz konusu fişeğin görünümü itibarıyla istimal
vasfını haiz bulunduğu, 6136 sayılı Yasaya göre yasak niteliğini haiz fişeklerden olarak mütalaa
edilmesi gerektiği;

Tabancadan deneme ve mukayese atışları sonucu elde edilen mukayese mermi çekirdekleri ile
meydana gelen olayla ilgili olarak birlikte gönderilen 9 mm çaplı Parabellum tipi bir (1) adet deforme
mermi çekirdeğinin mikroskopta yapılan karşılaştırılmalarında, aralarında çeşitli özellikler yönünden
uygunluklar bulunduğu, bu itibarla da, söz konusu 9 mm çaplı Parabellum tipi bir (1) adet deforme
mermi çekirdeğinin; inceleme konusu 'AU68746-AU87264-AU87195' numaralı, 9 mm çaplı
Parabellum tipi fişek atar, üzerinde 'Glock 19 Gen 4 Austria 9x19...' ibareleri bulunan, yarı otomatik
tabancadan atılmış olduğunun ve yine, 9 mm çaplı Parabellum tipi iki (2) adet kovanın da bu
tabancadan atıldığının tespit edildiği,

Numarası yok edilmiş, çapına uygun ses ve gaz fişeği istimal etmek üzere imal edilmişken, sonradan
yivli setli namlu takılmak suretiyle 9 mm çaplı Kısa Browning tipi ateşli silah fişeklerini atar hale
dönüştürülmüş, üzerinde herhangi bir ibare bulunmayan, şarjörsüz yarı otomatik tabancanın yapılan
muayenesinde; ateş etmesine mani mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı, tatbiki atışlarda 9
mm çaplı Kısa Browning tipi ateşli silah fişeklerini patlattığı, bu itibarla, söz konusu tabancanın 6136
sayılı Yasaya göre yasak niteliğini haiz ateşli silahlardan olduğu ve fakat aynı Yasanın 12/4
maddesinde belirtilen vahim silahlardan olmadığı; bir (1) adet nüvenin, 6136 sayılı Yasa kapsamına
giren yasak niteliğini haiz fişeklere ait olduğu" tespitlerinin yapıldığı,

İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 01.08.2019 tarih ve IST-BYL-19-02089-02222


Uzmanlık numaralı raporunda da; "16 NUD 78 plaka sayılı otodan elde edildiği belirtilen 6 bulgu nolu
bez çanta, 3-4 bulgu nolu güneş gözlüğü, 3-7 bulgu nolu anahtar, 6-1 bulgu nolu pantolon, 6-2 bulgu
nolu pantolon, 8 bulgu nolu pantolon, 10 bulgu nolu bez çanta, 10-1 bulgu nolu sağ ayakkabı teki, 10-
2 bulgu nolu sol ayakkabı teki, 5-1 bulgu nolu tornavida, 9 bulgu nolu kazak, 11 bulgu nolu kapüşonlu
mont, Sultangazi/Cebeci Mahallesi 2573 Sokak no:18/B sayılı konteyner içerisinden elde edildiği
belirtilen 1 bulgu nolu ibaresiz şarjörsüz tabanca ve 2 bulgu nolu “AU87264” seri numaralı tabanca,
şarjör ve oniki adet fişek, 34 BPD 150 plaka sayılı otodan elde edildiği belirtilen 12 bulgu nolu el
çantası, 14 bulgu nolu tişört, 23 bulgu nolu mont, 28 bulgu nolu atkı, 29 bulgu nolu bere ve 30 bulgu
nolu tişört üzerinde herhangi bir kan lekesine rastlanılmadığının" rapor edildiği,

İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 02.07.2019 tarih ve IST-BLG-19-04967 sayılı


Uzmanlık Raporunda; Ali Gören adına düzenlenmiş (B B1 D1 F M) sınıfı ve "AL-071925" seri numaralı
sürücü belgesinin, arşivde mevcut hakiki örnekleri ile Belge İnceleme Laboratuvarında doküman
inceleme cihazları ve diğer optik aletler yardımıyla karşılıklı olarak incelenmesinde; aralarında matbu
basım, desenlerdeki detay, kinegram, optik değişkenli mürekkep ve ultraviyole ışık altındaki görünüm
özellikleri yönlerinden benzerlikler bulunduğu belirlenmekle, tetkik konusu sürücü belgesinin hakiki
olduğu sonucuna varıldığının ve ayrıca, bahse konu sürücü belgesinin ön ve arka yüzündeki
ibarelerde silinti, kazıntı veya ilave yoluyla tahrifat yapıldığını gösterir nitelikte bulguya
rastlanılmadığının bildirildiği; yine İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 12.04.2019
tarih ve İST-BLG-19-03720 sayılı Uzmanlık Raporunda; Ali Gören adına düzenlenmiş (B B1 D1 F M)
sınıfı ve "AK-285224" seri numaralı sürücü belgesinin de hakiki olduğu ve bahse konu sürücü
belgesinin ön ve arka yüzündeki ibarelerde silinti, kazıntı veya ilave yoluyla tahrifat yapıldığını
gösterir nitelikte bulguya rastlanılmadığının bildirilmiş olduğu,

Ali Gören'in (Evrakı tefrik edilmiştir.) şüpheli sıfatıyla 18.05.2019 günü alınan ifadesinde;"...İlhan
Ünğan’ı 'Efe' olarak tanırım. Ataşehir’de 'Ablam' isimli bir gece kulübü vardır. Bazen bu kulüpte
valelik yaparım. Kendisini burada tanıdım. Kendisi bana o zamanlar 'Bana çok benziyorsun, ikizim
gibisin!' gibi şeyler söylüyordu, bu kişiyle birbirimize gerçekten benziyorduk. Kendisi, kulübe geldiği
bir gün sohbet esnasında işsiz olduğumu ve nişan yapacağımı söylemiştim, bu sohbetten bir süre
sonra bana ehliyetini emniyete kaptırdığını ve şu an ehliyetinin olmadığını, 2-3 ay kadar ehliyete
ihtiyacının olduğunu, bu sebeple kendisine ehliyet çıkarmamı istedi. Ben de nişanım olduğu için
paraya çok sıkışmıştım ve boşluğuma gelip kabul etmiş bulundum. Daha sonra pişman oldum ama
sözümden dönemedim. Efe olarak bildiğim İlhan Ünğan bana fotoğrafını verdi ve ben de onun
fotoğrafını ibraz ederek kendi kimlik bilgilerimle sürücü belgesi çıkardım ve 'Efe' olarak bildiğim İlhan
Ünğan’a verdim. İlhan Ünğan bana dolar veya avro verdi tam hatırlamıyorum ama bu parayı hemen
10.000 TL olarak bozdurdum ve nişan alışverişimi yaptım. Aynı zamanda şahsa yine kendi bilgilerimle
pasaport da çıkartmıştım, İlhan Ünğan bana pasaportunu kaybettiğini ve kullanamadığını söyledi. Bu
işlemler sırasında bir iki kez WhatsApp üzerinden görüştük; numarası bende kayıtlı değildir ama '+31'
ile başlayan bir numaradan irtibat kurmuştuk. İlhan Ünğan’ın öldüğünü ve 'Efe' olarak tanıdığım
kişinin İlhan Ünğan olduğunu basından öğrendim, korkarak hemen gittim ve yeniden sürücü belgesi
müracaatında bulundum. Şu an size ibraz ettiğim AL 071925 seri numaralı sürücü belgesini aldım. Bu
belgeyi rızam ile gerekli incelemeler için size teslim ediyorum, bu sürücü belgesi gerçektir..." şeklinde
beyanda bulunduğu,

Şüpheliler Cem Dursun ve Efkan Öveç tarafından kullanılan 16 NUD 78 sayılı plakalar takılı, beyaz
renkli, 2015 model, Mercedes Benz C 200d marka kiralık araçta yapılan aramada; sağ ön kapı
cebinde, açılmamış Red Bull ibareli enerji içeceği ve küçük bir tornavida, kolçak ön tarafındaki bölüm
içinde, iPhone marka, operatör kısmında "sim yok" ibaresi yazan açık cep telefonu, güneş gözlüğü,
yakıt fişleri, bir adet ev anahtarı, plastik çakmaklar ve açık sigara paketi olduğu; arka koltuk üzerinde,
etiketleri üzerinde olan iki adet kot pantolonu ve hemen yanında içi boş bez bir çanta bulunduğu,
bagaj içerisinde, kot pantolon, kazak, mont ve çanta içerisinde bir çift ayakkabı olduğunun tutanağa
bağlandığı,

Şüpheli Tolga Hakan Ceyhan'ın kullanımındaki 34 BPD 150 plaka sayılı araçta 07.04.2019 tarihinde
yapılan aramada; arka bagaj içerisinde siyah renkli mont, bere, naylon poşetler, beyaz tişört, atkı,
poşetler içerisinde iki çift ayakkabı olduğu, sağ ön kapı cebi içerisinde plastik pet şişe, sol ön kapı cebi
içerisinde ıslak mendil kabı, kolonya şişesi; arka koltuk üzerinde karton kutu, yırtık kağıt zarf, naylon
poşet ve arka koltuk önünde yerde naylon poşet olduğu, otonun sağ ön koltuğu üzerinde siyah spor
çanta, çanta içerisinde 1 adet cep telefonu, beyaz tişört, karton kutu bulunduğu, yine otonun vites
yanı boşlukta 1 adet cep telefonu ve kağıt içerisinde sarılı durumda nevi belli olmayan kuru yeşil ot
maddenin olduğu, kol dayama yeri altında otonun ruhsatı, ilaç kutuları olduğu, ön torpido içerisinde
2 adet cep telefonu, çikolata, CD'1er ve kağıtlar bulunduğunun tutanak altına alındığı,

İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 08.05.2019 tarih ve IST-KİM-19-15947 Uzmanlık


numaralı raporunda; incelenen yeşil bitki parçalarının uyuşturucu maddelerden THC
(Tetrahydrocannabinol) ihtiva eden, esrar elde edilmesine elverişli Hint keneviri bitkisi parçaları
olduğu ve %60 oranında olmak üzere 2,4 gram (iki gram dörtyüz miligram) esrar elde edilmesine de
elverişli olduğunun; Hint kenevirinin 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında
Kanun hükümlerine tabi maddeler arasında yer aldığının bildirildiği,

Olaya (Öncesine, olay anına ve sonrasına) ilişkin bilgi ve görgülerine başvurulan şahıslardan Hakan
Dinç'in 09.04.2019 tarihinde alınan ifadesinde; "...Bahse konu 16 NUD 78 plaka sayılı araç hakkında
bilgim yoktur. Ama 06.04.2019 tarihinde bir araç kiraladım. Kiralama konusu şu şekilde gerçekleşti;
Tolga Hakan Ceyhan isimli bir arkadaşım vardır, kendisiyle lise arkadaşıydık ama uzun zamandır
görüşmüyorduk, son bir sene içerisinde görüşmeye başladık. 06.04.2019 günü Tolga ile beraberdik,
kendisi bana bir araç kiralaması gerektiğini söyledi, ben de bazı sitelerden araç kiralarına bakıyorken
Tolga bana benim tanıdığım var, gidelim kiralayalım dedi ve onun bildiği Büyükçekmece'de bulunan
bir Rent A Car'a gittik, bu iş yerinde bulunduğumuz sırada araç temin etmeye çalışırken Tolga bana
ehliyetini alkol denetiminde kaptırdığını, kendisi için benim araç kiralamamı isteyerek emrivaki yaptı;
ben de bir şekilde ikna oldum ve kabul ettim. Rent A Car çalışanının hazırladığı sözleşmeyi imzaladım
ve aracın kirasını Tolga kendisi verdi, bizim kiralama firmasında bulunduğumuz sırada sözleşme
imzaladığım anda araç plakası yazmıyordu, araç bulununca yazacaklarını söylediler, ben de taksiye
çıkmam gerektiği ve acelem olduğu için aracı beklemeden sözleşmeyi imzaladım ve kopya almadan
Tolga ile beraber iş yerinden ayrıldık. Aracı Tolga daha sonra kendisi alacaktı. İş yerinden ayrıldıktan
sonra Tolga Bakırköy'de ayrıldı, ben de Şişli'ye gittim. Araç kiralama firmasına giderken ve bu
firmadan ayrılırken Tolga Hakan Ceyhan'ın ne şekilde temin ettiğini bilmediğim ama sürekli Tolga'da
bulunan beyaz renkli bir Toyota marka araç ile gittik. Aracı ben kullandım. Kiralanan aracı daha sonra
Tolga'nın alıp almadığı konusunda bilgi sahibi değilim, zaten aracı kiraladıktan sonra Tolga'ya
kullanımında bulunan 5389625978 sayılı numarasından ulaşmaya çalıştım ama aradığımda telefonu
kapalıydı, hatta kendisine 'Selam kardeşim' şeklinde WhatsApp mesajı attım ama mesaj ulaşmadı..."
şeklinde beyanda bulunduğu; Sertaç Muzaffer Çakıroğulları'nın da yine araç kiralama konusunda
alınan aynı tarihli ifadesinde; "...Rent A Car firmasında çalışırım...Bahse konu 34 BPD 150 plaka sayılı
aracı 20.11.2018 günü saat 20:30'da Uğur Aslanhan isimli şahsa 13.12.2018 günü saat 20:30'da
teslim alınacak şekilde 4.500 TL karşılığında kiraladım. Şahsın aracı kiralamaya geldiği esnada yanında
başka birisi olup olmadığını hatırlamıyorum ancak araç kira bedelini kiralayan Uğur Aslanhan'dan
aldığımı hatırlıyorum. Genelde aracı kiralayan kişi aracı teslim edeceği tarihte getirmez ve kullanmaya
devam etmek isterse ücretini öder ve kullanmaya devam eder, aracı getirdiğinde de teslim tarihi
sözleşmeye yazılır ve kayıt bilgisi KABİS sistemine girilir. Bu araçta da konu bu şekilde gelişti.
Kiralayan şahıs aracı kullanmaya devam etti ve aracı kullandığı her ay için 4.500 TL ödedi. Aracın
kiralama ücretini ilerleyen süreçte ne şekilde verdiklerini ve kim tarafından verildiğini şu an için net
hatırlayamıyorum ama elden veya banka üzerinden gönderilmiş olabilir.

Bana sorulan Tolga Hakan Ceyhan'ı tanırım, kendisi yaklaşık beş senedir müşterimdir. Kendisiyle
hiçbir problem yaşamadım. 34 BPD 150 plaka sayılı aracın kiralanması hususunda iş yerime gelip
gelmediğini hatırlamıyorum. Aracın kiralanma süresi dışında kalan süreçte Tolga Hakan Ceyhan bana
bir ödeme yapmadı ama başkaları üzerinden ödeme yapıp yapmadığı hakkında net bilgim yoktur.
Yine bana sorulan 16 NUD 78 plaka sayılı aracın kiralanması hakkında bilgim vardır. Araç Yeşil Rent A
Car isimli firmaya aittir. Oktay Yeşil isimli şahıstan bu aracı kendi adıma kiraladım; çünkü başka bir
müşterinin talebi vardı, aracı ben kendi adıma kiralayıp Hakan Dinç isimli müşterime başka bir
sözleşme yaparak kiraladım..." şeklinde konuştuğu; Oktay Yeşil'in de aynı yönde beyanda bulunmuş
olduğu,
Uğur Aslanhan'ın 09.04.2019 tarihli ifadesinde; "...Bana sormuş olduğunuz 34 BPD 150 plaka sayılı
aracı daha önce Şehit Eyüp Gönen Caddesi üzerinde bulunan Dostlar Kıraathanesi isimli yeri
vesilesiyle 3-4 senedir tanıdığım olan Tolga Hakan Ceyhan'ın talebi üzerine yaklaşık 5 ay önce bir
aylığına kiraladım ve kiraladığım gün aracı Tolga Hakan Ceyhan' a verdim. Tolga Hakan bir gün
kahvede otururken arabaya ihtiyacı olduğunu ama ehliyetinin olmadığını söyledi, araç kirasını kendisi
ödemek suretiyle araba kiralamamı istedi, Ben ilk başta kabul etmek istemedim ama Tolga Hakan
Ceyhan'ı param olmadığı zamanlarda borç verdiği ve iyilik yaptığı için kıramadım ve istediği şekilde
aracı kiralayacağımı söyledim. Aracı kiraladığımız tarihte Tolga Hakan ile kahvede görüştük ve bana
kiralama şirketi bulduğunu, birlikte giderek aracı alabileceğimizi söyledi, birlikte Büyükçekmece veya
Beylikdüzü ilçesinde bulunan bir araç kiralama şirketine gittik, araç kiralamak istediğimi söyledim ve
kapıda bulunan araçlar içerisinden bahse konu arabayı Tolga Hakan Ceyhan beğendi ve kiraladım.
Tolga Hakan bu aracı bir aylığına kiralayacağını söyledi ve aracın bir aylık parasını araç kiralama
şirketine elden verdi, ne kadar verdiğini bilmiyorum. Ben de şirket tarafından hazırlanan sözleşmeyi
imzaladım. Kiralama tarihini net hatırlamıyorum. Kiralama bitiş süresinin hangi tarih olarak
belirtildiğini bilmiyorum ama aracın Tolga Hakan Ceyhan tarafından bir ay içerisinde teslim
edilmediğine eminim, çünkü üzerinden bir aydan fazla zaman geçmesine rağmen aracı kullanıyordu,
hatta ben de birkaç kez aracı kendisinden aldım ve kullandım. Araç benim ismimle bir aylığına
kiralandığı için devam eden süreçte başkaları üzerinden kiralanmış olabilir diye düşündüm ve bu
sebeple Tolga Hakan'a aracı neden teslim etmediğini sormadım..." şeklinde açıklama yaptığı,

Uğur Aydın'ın (Hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verilmiştir.) şüpheli sıfatıyla
alınan 09.04.2019 tarihli ifadesinde; "... İlhan Ünğan ismini ilk defa sizden duyuyorum, bu isimde
herhangi bir şahsı tanımam...Tarafıma sorulan tarihte (07.04.2019 günü) evimde idim. Konuyla
alakalı hiçbir bilgim yoktur. Ancak olaydan yaklaşık bir veya iki gün öncesinde Efkan beni ismini
bilmediğim ancak telefonumda EF olarak kayıtlı kız kardeşinin numarasından bir kere aradı, günlük
rutin şeylerden konuştuk, olağan dışı bir görüşmemiz olmadı, beni yanına davet etti. Bana borcu
olmasından dolayı kendisiyle görüşmek istemedim. Pazartesi günü yani 08.04.2019 günü polisler
tarafından hurdalığın basılmasından yaklaşık yarım saat önce Efkan hurdalığa geldi, o sırada orada
ben ve Ahmet Taşkın vardık, ikimizle sohbet etmeye başladı, bizi özlediği yönünde söylemlerde
bulundu, bize olaya dair hiçbir şeyden bahsetmedi ancak gözlemlediğim kadarıyla gergindi, polislerin
geldiğini görünce belinde bulunan gördüğüm kadarıyla siyah renk bir silahı hurdalığın içindeki
madenliğe attı, ben bunun üzerine polislerin de dükkânın sahibini sormaları nedeniyle
muhataplarının ben olduğumu söyledim, Efkan'ı aldılar, beni de aldılar; ben samimi ikrarda bulunarak
Efkan'ın silahı madene attığını polislere söyledim. Polisleri görünce silah attığını gördüm ancak birden
fazla silah atmış ve bu silahlar ona ait olabilir, elkonulan beyaz cep telefonu bana aittir..." şeklinde
anlatım ve savunmada bulunduğu, yine aynı olayla ilgili olarak şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan Ahmet
Taşkın'ın da (Hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verilmiştir.) aynı yönde ifade
verdiği,

Özkan Gültekin'in (Hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verilmiştir.) şüpheli sıfatıyla
alınan ifadesinde; "...07.04.2019 günü saat:ll-11.30 sıralarında uyandım, daha sonra Şehit Eyüp
Gönen Caddesinde bulunan Dostlar Kıraathanesi isimli kahveye gittim, saat:15.00 sıralarında İsmail
isimli arkadaşım ile birlikte Alibeyköy barajına gezmeye gittik, orada bir müddet oturduktan sonra
saat:17.00 sıralarında kahvehaneye geri döndük, saat: 17.30-18.00 sıralarında yaklaşık 4-5 yıldır
mahalleden tanıdığım, kahvede çalıştığım zamanlar kahveye oturmaya gelen Efkan isimli arkadaşım
kahvehaneye geldi, bana geldiğinde halimi hatrımı sordu, daha sonra gel abi bir çay içelim, dedi;
Efkan'ın geldiği taksiye binerek Küçükköy'de bulunan ismini hatırlamadığım bir kahvehaneye vardık,
burada çay içip konuşmaya başladığımızda, Efkan bana yaklaşık 15 senedir mahalleden tanıdığım
Cem Dursun'u sordu, ben de gün içinde Cem'i görmediğimi söyledim, akabinde hemen ayrıldık..."
şeklinde konuştuğu,

Şüpheli Erkan Kocabaş'ın 13.07.2019 tarihinde müdafisi huzurunda alınan kolluk ifadesinde, özetle;

"...Halen aktif polis memuru olarak görev yapmaktayım, devletten aldığım maaşım dışında hiçbir
gelirim ve malım mülküm yoktur. İlker Dağlı adlı şahsı 2016/47969 soruşturma kapsamında şüpheli
Naci Zindaşti'nin avukatı olması sebebiyle görevlendirildiğimiz celselerde fiziki görüntüsü ile bilirim,
aynı soruşturmanın şüphelisidir... Onunla herhangi bir husumetim yok, onun da şüpheli olarak yer
aldığı soruşturmayı yürüten ekipteydim, benimle beraber diğer görevliler hakkında da ihbarda
bulunmuş, bundan dolayı bize karşı husumet beslediğini düşünüyorum... Orhan Ünğan isimli şahsı
2016/47969 sayılı soruşturma kapsamında yapmış olduğumuz çalışmalardan dolayı bilirim,
anımsadığım kadarıyla 2017 yılında soruşturma savcılığının talebi ve nöbetçi sulh ceza hakimliğinin
kararına istinaden Şube Müdürlüğümüzce yapılan görevlendirme neticesinde beraberimdeki bir
personel ile birlikte şahsın Maltepe Cezaevinde bilgi sahibi ya da müşteki sıfatı ile ifadesini aldım.
Bunun dışında şahısla ne şahsen ne de dolaylı olarak hiçbir irtibatım yoktur. Orhan Ünğan ifadesi
alındığı esnada avukatı Kudbettin Kaya ve Çağdaş Çelik'ten ifadesinde beyan ettiği bazı hususlar ile
ilgili evraklar temin etmemizi istedi, biz de daha sonra bu avukatlarla irtibata geçip evrakları temin
ettik ve soruşturma dosyasına koyduk, bundan da soruşturma savcısının bilgisi vardır...İlhan Ünğan
isimli şahısla yüz yüze görüşmedim, ben Organize Şubeden gönderildikten sonra bu dosyaya ilişkin
sızıntının kaynağını tespit etmekle alakalı gözaltına alındığım saate varıncaya kadar sürekli çalışma
yaptım, bu sebeple iki ya da üç kez avukat Çağdaş Çelik isimli şahsın Bağdat Caddesi Kızıltoprak'ta
bulunan ofisine gittim, söz konusu soruşturma kapsamında bir avukat, soruşturma savcısının
makamında bir ifade vermişti, verdiği ifade Şube Müdürlüğümüze hiç gelmedi, ancak üzerinden 24
saat dahi geçmeden söz konusu ifade metni sanık Orhan Ünğan tarafından Bakırköy 12. Ağır Ceza
Mahkemesi Başkanlığına sunuldu, o günden beridir bu hususta bir şeylerin döndüğünü zaten
biliyordum, kaldı ki bu soruşturmanın evrakı tüm içeriği ile birlikte bana teslim edildiği tarihten önce
onlarca personelin elinden geçti, soruşturma iznini dahi ben almadım.

Bir tarihte Naci Zindaşti ve adamlarından ele geçirilen cep telefonlarının imajlarından çıkan verileri
inceleyen polis memuru Ahmet Kılıç'ın inceleme esnasında halen Şube Müdürlüğünüzde görevli olan
polis memuru Kadir Emre'ye dönerek Zindaşti ve Burhan Kuzu'nun fotoğrafını gösterdikten sonra
'Görüyor musun oğlum bu fotoğraf hükümeti bile düşürür!' dediğini bizzat Kadir Emre isimli
personelden duydum, konuyu dönemin büro amiri olan Kerim Tırpan'a iletmeme rağmen bu
personelin ifadesi alınmadı, kendisi halen Şube Müdürlüğünüzde görevlidir. Ayrıca Ahmet Kılıç da en
son bildiğim kadarıyla FETÖ soruşturmasından cezaevindedir. Bunları beyan etmemdeki sebep, bu
dijitallerin bana ulaşana kadar onlarca personelin elinden geçmiş olmasıdır. Kaldı ki, birçok
soruşturmaya konu olarak beyanda bulunulan söz konusu verilerin hem dijital hem fiziki hali bana
gönderilmeden önce aylarca dönemin Şube Müdürü Gaffar Demir'in kasasında bizzat saklanmıştır.
Sanık Orhan Ünğan'ın ifadesini almaya gittiğim gün Şube Müdürlüğümüzce yapılan görevlendirme
yazısını Şube Müdürümüz Murat Mutlu'ya imzalattırmaya gittiğimde 'Hayırdır, Orhan Ünğan'ın
ifadesini almaya mı gidiyorsun? Kendisini çok eski tanırım, selamlarımı ilet!' demesi üzerine
cezaevine gittiğimde halen Şube Müdürlüğünüzde görevli bulunan polis memuru İbrahim Doğan'ın
da bulunduğu ortamda sanık Orhan Ünğan'a Şube Müdürü Murat Mutlu'nun selamlarını ilettim,
Orhan Ünğan da bana 'Müdürüme saygılarımı ve bağlılıklarımı iletin, kendisini komiser
yardımcılığından beri tanırım, hatta düğününü birlikte yaptık, hatta birlikte fotoğraflarımız bile var,
kardeşim İlhan ile Tırcı İshak vasıtası ile selamları bana ulaşmaktadır, siz de çok selam söyleyin."
demiştir. Buradan hareketle Orhan Ünğan ya da İlhan Ünğan ile irtibatlı olup olmadığı sorulacak son
şahıs benim. Şu an bu soruşturma kapsamında gözaltına alınmamın tek sebebi salakça ve lüzumsuzca
Şube'den gönderildikten sonra bu dosya ile ilgili sızıntının kaynağını aramaktan başka bir şey değildir,
İlhan Ünğan ile olan telefon irtibatıma şahsın kokain çekip çekip bana mesaj atmasına tahammül
etmemin tek sebebi de bu sızıntıyı bulma çabamdır.

Çağdaş Çelik isimli şahsı Bakırköy 12 ACM'de görülen Orhan Ünğan'ın sanık olarak yargılandığı
Naci'nin kızının öldürülmesi konulu davada Şube Müdürlüğümüzce yapılan görevlendirme ile büro
amirim Kerim Tırpan'ın beraberinde olmak kaydıyla takip ettiğimiz celselerden tanır ve bilirim. İlk
celsenin görüldüğü gün yanımda büro amirim olduğu halde biz Çağdaş Çelik'ten 2016/47969
soruşturma ile alakalı şu anda içeriğini anımsamadığım bir evrak talep ettik, o da kendisi temin
edebileceğini söyledi, hatta bu evrakı bize göndermedi, ben senelik izinde olduğum tarihte Çağdaş
Çelik beni cep telefonumdan aradı, açmadım, daha sonra ben kendisini aradım. Aynı gün içerisinde
aralıklarla telefon diyaloğumuz oldu, söz konusu CD'yi avukat Kudbettin Kaya ile Şube
Müdürlüğümüze göndereceğini söyledi. Daha sonrasında Kutbedin Kaya Şube Müdürlüğümüzde
ifadesi alındığı gün evrak ve CD'yi getirdi, CD içeriği de Kutbedin Kaya'nın TVNET'te katıldığı bir
televizyon programıdır, evrak içeriğini ise hatırlamıyorum. Bunun dışında söz konusu soruşturmaya
ilişkin gizlilik kararı kapsamındaki bazı belge ve fotoğraflar basında çıkmaya başlayınca ben Çağdaş
Çelİk'in ofisine gittim, ilk gidişimde yoktu, daha sonra tekrar gittim, kendisi ile ofisinde görüştüm,
görüşmemde hiç sebep yokken sadece bu soruşturmaya ait bilginin dışarıya sızması sebebiyle sıkıntı
yaşadığımızı ve müvekkili Orhan Ünğan ile konuşarak elde ettiği belgeleri ne şekilde elde ettiğini
savcıya ifade vererek anlatmasını sert bir tonda söyledim, o da konudan haberdar olmadığını ve
müvekkili ile görüşeceğini söyledi. Zamanı hatırlamıyorum, şahıs bana dönüş yapmadı, tekrar ofisine
gittim, şahıs bana ofisinde Orhan Ünğan'ın bu konuda savcıya ifade verdiğini, öldürülen avukatı
vasıtasıyla bu belgelere ulaştığını söylediğini bana anlattı, çok kızdım, saçmaladıklarını söyledim ve
ofisi terk ettim. Ayrıca şunu belirtmek isterim; Avukat Kudbettin Kaya öldürüldükten sonra bu basına
sızma olayları ortaya çıkmıştı, bu sebeple Orhan Ünğan'ın savcıya verdiği ifadede belirttiği hususlar
saçma geldi ve ben bu duruma sinirlenmiştim. Daha sonra şu an soruşturma numarasını ve tarihini
hatırlamadığım Anadolu CBS'den gelen bir evrakla Av. Çağdaş Çelik'in hakkımda suç duyurusunda
bulunduğunu öğrendim. Bu soruşturmaya konu olay da, benim şahsın ofisine gidip müvekkiline sızma
konusu ile ilgili ifade vermesini istemem ve bunu da sert bir tonda kendisine söylememden
kaynaklanmaktadır. Hatta bu konuda halen çalıştığım birimde hakkımda idari soruşturma bile
açılmıştır, her ikisinde de adli ve idari soruşturmalarda hakkımda kovuşturmaya yer olmadığına dair
karar çıkmıştır.

Tolga Hakan Ceyhan isimli şahsı söz konusu 2016/47969 sayılı dosya kapsamında kendisine suikast
girişiminde bulunulması eylemini dosya muhteviyatına koymam sebebiyle bilirim; ayrıca, Bakırköy 12
ACM'de yapılan celselerde şahsı görmüşlüğüm vardır. Bunun dışında şahsı tanımam ve irtibatım
yoktur.

Muhammet Şamdancı adlı kişiyi Burak adıyla tanırım, hayatımda ilk kez Çağdaş Çelik'in ofisine gidiş
gelişlerimde gördüm. Bana İlhan Ünğan'ın şoförü olduğunu Çağdaş Çelik söyledi. İlhan Ünğan isimli
şahıs bana ilk kez mesaj attığında bu şahsın kullanımındaki telefondan mesaj attığını söylemişti,
ilerleyen zamanda da birkaç kez bu şahısla mesajlaşmalarım olmuştur, sebebi ise Orhan Ünğan'ın
savcılığa gidip ifade verip vermediğini kendisine defaten sordum, bunun dışında bir defa
Fenerbahçe'de trafikte denk geldik, araç içerisinden bana seslenmişti, bir sefer de Maltepe sahil
yolunda yine trafikte karşı şeritte denk geldi ve yanında tanımadığım bir erkek şahıs vardı, yine
seslenmişti, durup konuşmadık bile!

... Orhan Ünğan'ın sanık olarak yargılandığı celse kapsamında yapılan birinci ve ikindi duruşmalarda
Avukat Kudbettin Kaya ve Avukat İlker Dağlı'ya saldırı olabileceğine dair kuşkularımı sıralı amirlerime
bildirmem üzerine, her iki avukat için de ikametlerinden çıkıp adliyeye varıncaya, celse sonu
adliyeden çıkıp ikametlerine varıncaya kadar başta Şube Müdürlüğümüz ve ilçe ekiplerince gizli ve
aleni güzergahlar aldırılmıştır. Hatta ilk celsede Kudbettin Kaya'nın güvenliğinin alınması esnasında
şahsın İl Emniyet Müdürümüz Sn. Dr. Mustafa Çalışkan'ın konutuna beş metre mesafedeki
ikametinden şahıs çıkarken yanına şüpheli olarak yaklaşan bir şahsı etkisiz hale getirdiğimizde şahsın
Kudbettin Kaya'nın kardeşi Murat Kaya isimli şahıs olduğunu öğrendik ve Kutbedin Kaya'nın bir
kardeşi olduğunu adının da Murat olduğunu ilk defa o gün orada öğrendim. Bunun dışında adı geçen
şahıslardan hiç kimseyi tanımam bilmem. Ancak, bu konulara şahit olduğu İlker Dağlı tarafından iddia
edilen şahsın Tolga Hakan Ceyhan olduğundan hiçbir şüphem yoktur. Sebebi ise basına da yansıdığı
gibi öldürüldüğü güne kadar İlhan Ünğan'ın arkasında dolaşan tek adam Tolga Hakan Ceyhan'dır.
İlginçtir ki, Naci Zindaşti'nin kızının öldürülmesi hadisesinde olay yerinde bulunan üçüncü şahsın
Tolga Hakan Ceyhan olduğu iddianamede belirtilmesine rağmen şahıs mahkemede tanık sıfatı ile
ifade vermiş ve serbest bırakılmıştır. Zikredilen diğer polis memuru kimdir tanımam bilmem, (Darıca
ilçesinde olduğu İlker Dağlı tarafından iddia edilen) böyle bir toplantıya da katılmadım.

Organize Şubeden 16 Ekim 2017 tarihinde atamam yapıldı, o tarihten beridir bir polis okulunda
kapıda nöbet tutmaktayım, hiçbir surette emniyet teşkilatı tarafından kullanılan hiçbir projeye erişim
yapıp sorgulama yapmak ya da yaptırmak gibi bir imkanım yoktur. Ayrıca Şubeden ayrılmadan önce
birlikte çalıştığım personelin tamamı ile her türlü irtibatımı kasıtlı ve bilinç olarak kesmişimdir.
Çağdaş Çelik ile olan telefon irtibatlarımı belirttim, avukat Funda Sadıkahmet Alp vekil avukatımdır,
ayrıca eski meclis başkanımız Köksal Toptan Bey'in bana emanetidir, ailecek tanırım ve görüşürüm,
kendisinin İlhan Ünğan, Orhan Ünğan ve Çağdaş Çelik ile olan irtibatının ayrıntısını bilmem, beni de
ilgilendirmez. İlker Dağlı'nın iddia ve isnatlarını kabul etmiyorum, şahıs ve temsil ettiği kişilerin genel
tavrı; geçmişte yürüttüğümüz soruşturmalarda da gördüğümüz üzere kişilerin öz güvenlerini yıkmak,
soruşturmaları akamete uğratmaktan başka bir şey değildir. İlker Dağlı halen İlhan Ünğan cinayetini
azmettirmekten firari olarak aranmaktadır. Ayrıca İlker Dağlı'nın dilekçesinde geçen ekran
görüntülerini görmek istediğimde tarafıma İlker Dağlı'nın dilekçesi gösterilip okutulmuş ancak ekran
görüntüleri olmaması sebebiyle bunları göremedim ve bu hususta bilgim yok beyanda
bulunmayacağım...

Funda Sadıkahmet Alp, tarihini hatırlamıyorum, beni telefonla aradı. İlker Dağlı'nın kendisinin ofisine
geldiğini, Maslak'ta öldürülen iş adamı Sait Karimi cinayetinde Naci Zindaşti'nin şoförü Ali Koçak'ı
teslim etmek istediklerini, bu hususta vekalet almasını istediğini, teslim edecekleri şahsın ifadesinde
Zindaşti'den bahsetmesini istemediklerini, tarih itibarıyla Şube Müdürü olan Gaffar Demir ve il
emniyet müdürümüz Sn. Dr. Mustafa Çalışkan'ın kendilerinden 3.000.000 avro rüşvet istediklerini
İlker Dağlı'nın kendisine anlatarak beni ve büro amirim Kerim Tırpan'ı tanıyıp tanımadığını sorduğunu
bana telefonda anlattı. Ben de kendisine bu durumu soruşturma savcısına gidip anlatmasının daha
uygun olacağını söyledim ve görüşmemiz bitti. Hemen akabinde soruşturma savcısı Ercan Devrim'i
cep telefonundan aradım, avukat Funda'nın bana anlattıklarını kendisine aktardım, ifadesini verip
vermediğini bilmememe rağmen ya ertesi gün ya da takip eden gün Orhan Ünğan'ın söz konusu ifade
metnini yargılandığı Bakırköy 12 ACM heyetine sunduğunu duydum, kaldı ki bu ifade metni Şube
Müdürlüğümüze hiç gelmedi. Bildiğim kadarıyla soruşturma savcısı Ercan Devrim kendi bünyelerinde
muhafaza altında bulunan ve Şube Müdürlüğümüze hiç gelmeyen bu ifadenin nasıl sızdığı konusunda
da ayrıca bir soruşturma yaptığını bizzat bana söylemiştir.

Bir hususu daha belirtmek isterim ki, soruşturmaya başladığımız günden Şubeden ayrıldığım güne
kadar geçen sürede kurumlar arası yapmış olduğumuz tüm yazışmalar müvekkili nezdinde Av. İlker
Dağlı tarafından bir şekilde temin edilmiştir. Bu sebeple İlker Dağlı 2016/47969 kapsamında defaten
gerek şube Müdürlüğümüz gerekse şahsımın da içinde bulunduğu görevlilere atfen suç duyurularında
bulunmuştur, bunlardan da kovuşturmaya yer olmadığına dair karar çıkmıştır. Bilgi sızdırmakla itham
edildiğim bu hususta ne Orhan ne İlhan Ünğan şahsında herhangi bir avukatın 47969 kapsamında
lehte veya aleyhte bugüne kadar dosyaya sundukları hiçbir evrak da yoktur, eğer ben bu şahıslara
bilgi sızdırmış olsa idim, bu güne kadar 47969 kapsamında evrak da sunarlardı, ama ne acıdır ki, bizi
dosyayı sızdırmakla itham eden insanlar dosyaya onlarca evrak sunmuşlardır.

Ben bu ifadenin sızdığını öğrendikten sonra avukat Funda ile telefon irtibatına geçtim, Funda
Sadıkahmet bu ifadeyi verdikten sonra il emniyet müdürümüz Mustafa Çalışkan'ı makamında ziyaret
ettiğini, verdiği ifadenin içeriğini kendisine anlattığını da bana söylemişti. Ayrıca müvekkili nezdinde
avukat İlker Dağlı dönemin Şube Müdürü Gaffar Demir hakkında da isnatlarda bulunmasına rağmen
bugüne kadar hiçbir kalem oynatılmamıştır.

Nihat Aşan ve Abdulkadir Aşan isimli şahısları sadece 47969 kapsamında isimlerinin geçmesi
sebebiyle bilirim, Nihat Aşan soruşturma kapsamında şüpheliydi, Abdulkadir hakkında hiçbir şey
bulunamamıştı., kendilerini tanımam.

( İlhan Ünğan'ın irtibatlı olduğu 'ANKARA' olarak bahsi geçen ve İstihbarat biriminde çalıştığı iddia
olunan şahıs kimdir? Bu şahısla irtibatınız var mı? İlker Dağlı' ya ait fotoğraf, adres bilgisi; Funda Dağlı
ve Ali Can Dağlı isimli şahıslara ait fotoğraf bilgisinin 'ANKARA' lakaplı kişi tarafından temin edilmesi
ve İlker Dağlı'yı öldürme planı yaptıkları iddia olunan şahıslara gönderilmesi ile ilgili bilginiz var mı,
sorusu üzerine) Ankara isimli bir şahsı tanımam. Konu hakkında da hiçbir bilgim yoktur. 5389625978
sayılı numarayı tanımıyorum. Cep telefonumda 400'ün üzerinde kayıtlı numara vardır, belki
tanıdığım biriyse de şu an hatırlamam mümkün değildir. (İlker Dağlı ve aile bireyleri hakkında -iddia
olunduğu gibi- bir çalışma yapıp İlhan Ünğan'a bilgi aktardınız mı, sorusu üzerine) Kesinlikle hayır,
böyle bir çalışma yapmadım. (+381637626810 sayılı yabancı menşeli -Sırbistan numarası olduğu
değerlendirilmektedir- GSM numarasının kullanıcısı hakkında bilginiz var mı? Bu numara ile herhangi
bir şeklide irtibat kurdunuz mu, sorusu üzerine) Numara olarak telefonu hatırlamıyorum. Fakat İlhan
Ünğan isimli şahıs bana ilk kez WhatsApp üzerinden mesaj attığında +381 ile başlayan benzer bir
telefondan mesaj atmıştı, numaranın devamını hatırlamıyorum. Ancak telefonuma kaydetmiştim. Bu
mesaj attığı numarayı da Burak diye kaydetmiştim, çünkü İlhan Ünğan bana bu numarayı Burak'ın
kullandığını söylemişti.

Şahsıma ait iki tane maaş hesabım vardır, hesap hareketlerim bellidir, adıma kayıtlı evim arabam
veya param yoktur, hiç kimseden para almadım. Ayrıca, 2016/47969 kapsamında avukat İlker Dağlı
tarafından verilen şikayet dilekçesinde soruşturmada görevli ben, polis memuru İbrahim Doğan, polis
memuru Ercüment Öz, Şube Müdürü Gaffar Demir, soruşturma savcısı Ercan Devrim ve isim olarak
zikredilmeyen birçok personelin peşinen 500.000 dolar rüşvet aldığımız, Zindaşti aleyhine dosya
yaptığımız, Zindaşti tutuklandıktan sonra 500.000 dolar daha alacağımız şeklinde suç duyurusunda da
bulunulmuştu. Buna ilişkin tüm evraklar da soruşturma savcımız Ercan Devrim'de mevcuttur. Bu
şahısların yegane amacı şahsımızda 47969 sayılı dosyayı akamete uğratmaktır.

Cemal Nayır isimli şahsı hayatımda ilk kez emekli 1.Sınıf Emniyet Müdürü Vedat Ali Yılmaz'a ait
Beylikdüzü'ndeki çay bahçesinde gördüm ve şahısla burada tanıştım. Anımsadığım kadarıyla 2016 kış
ayları gibiydi, kendisinin Vedat müdür ile inşaat işi yaptıklarını Vedat müdür bana orada şahsın
yanında anlattı. Şahsın eski kriminal bir şahıs olduğunu basından okuduğum kadarıyla bilirim.
Kendisinde benim telefon numaram mevcuttur, bende de kendisinin numarası vardır. İlerleyen
tarihte Naci Zindaşti dosyası ile alakalı olarak çalışmaya devam ederken Zindaşti'nin Cemal Nayır
aleyhinde ifade verdiğini tespit ettik, Cemal Nayır aleyhine çalışma yapmaya başladık, ancak devam
eden süreçte Cemal Nayır'ın Zindaşti'nin kızının öldürülmesine iştirak etmediği, fakat Zindaşti'nin
Ergenekon kapsamında Terazi kod ile vermiş olduğu ifadeden bahisle Cemal Nayır aleyhine kumpas
kurulmasına vesile olduğu tespit edilince soruşturma savcısı Ercan Devrim'in talimatı ile Çatalca İlçe
Emniyet Müdürlüğünde şahsın ifadesini aldım.

(İlhan Ünğan'ın öldürülmüş olduğu 07/04/2019 tarihinde saat 18:41:11 itibarıyla Cemal Nayır adına
kayıtlı 53236658XX ve 53975710XX sayılı numaralar ile irtibat kurduğunuz ancak görüşme
gerçekleştirmediğiniz, kurulan irtibatın "arama yönlendirme" şeklinde gerçekleştiği görülmüş; ancak,
hangi numaralar arasında yönlendirme olduğu ve hangi numaranın hangi numara tarafından arandığı
anlaşılamamış olup, aranızda arama kaydı görülen Cemal Nayır ile Tolga Hakan Ceyhan'ın bahsettiği
Cemal Nayır aynı kişiler midir? Aynı kişiler ise bu kişiler ile aranızda ne gibi bir ilişki olduğunu
açıklayınız, sorusu üzerine) ; numara Cemal Nayır'a aittir, yönlendirme konusunda bir bilgim yok. Söz
konusu tarih hafta sonu ise birçok defalar olduğu gibi Vedat Müdürün oraya gidecek olduğumdan
orada olup olmadığını ya da oraya gidip gitmeyeceğini sormak için aramışımdır.

Ben hiç kimseye ne dijital ne de fiziki bir evrak vermedim. Şubede görevli olduğum sürede
görevlendirme ile başka personelle birlikte yargılamaları takip ettik, Orhan Ünğan'ın da herhangi bir
evrak sunduğuna şahit olmadık. Ayrıca 2016/47969 sayılı soruşturma neticesinde Orhan Ünğan'ın iki
ayrı cinayete azmettirme suçundan hakkında düzenlenen fezlekenin kumpas bir fezleke olduğu,
soruşturmayı yapan kolluk görevlilerinin talimatla bu fezlekeyi hazırladıkları, bu soruşturma
karşılığında maddi menfaat temin ettikleri, ayrıca bu kolluk görevlilerinin amiri olan bir rütbelinin
FETÖ/PDY kapsamında açığa alınıp adli idari işlem yapıldığı katiyetle tespit edilmiştir. Eğer bizim
soruşturmamızın muhteviyatı Orhan Ünğan'ın elinde olsa idi, Orhan Ünğan bu durumdan haberdar
olacak ve elinde olduğu ve tarafımca kendisine verildiği iddia edilen evrakları yargılandığı 12 Ağır
Ceza Mahkemesine sunması durumunda kumpas bir fezleke ile yargılandığı ortaya çıkacaktı.
(Maktule ait 352985097071266 imei numaralı cep telefonunun incelenmesi neticesinde İlhan Ünğan
isimli şahsın telefon rehberinde “Erkan Polis” ismi ile kayıtlı 55500945XX sayılı GSM numarasının
bulunduğu, bu GSM numarası ile İlhan Ünğan arasında WhatsApp isimli mobil uygulama üzerinden
09/11/2018 günü saat 15:37 ile 23/11/2018 günü saat 17:31 aralığında yazışma, sesli görüşme, veri
gönderimi gibi irtibat kurulduğu tespit edilmiş; yine İlhan Ünğan'ın telefon rehberinde “E Abi Yeni”
ismi ile kayıtlı 53922871XX sayılı GSM numarasının bulunduğu, bu GSM numarası ile İlhan Ünğan
arasında WhatsApp isimli mobil uygulama üzerinden 23/11/2018 günü saat 18:35 ile 04/04/2019
günü saat 22:33 aralığında yazışma, sesli görüşme, veri gönderimi gibi irtibat kurulduğu tespit
edilmiş; “E Abi Yeni” ismi ile rehberde kaydı bulunan GSM numarasının 23/11/2018 günü saat
18:35’te İlhan Ünğan'a WhatsApp üzerinden "Yeni numaram", "55500945XX iptal", "Facetime'dan
arıycam", "Az sonra" yazdığı görülmüş, yazışma içeriğinde yer alan 55500945XX sayılı GSM
numarasının da İlhan Ünğan’a ait telefon rehberinde "Erkan Polis" ismi ile kayıtlı olması sebebiyle "E
Abi Yeni" ve "Erkan Polis" ismi ile rehberde yer alan kişinin aynı kişi olabileceği anlaşılmıştır. Yapılan
yazışmaların genelinin incelenmesi neticesinde; şahsın İlhan Ünğan’a halihazırda hakkında kısıtlama
kararı bulunan 2016/47969 sayılı soruşturma kapsamında yer alan verileri aktardığı, bu verilerle ilgili
İlhan Ünğan ile müşterek hareket ederek medyaya veri servisinin yapıldığı, şahısların medyaya
vermeyi planladıkları bilgilerle ilgili kendi aralarında yapılan yazışmalardan kısa bir süre sonra
medyada aynı içerikte haberler yapıldığı ve şahısların birbirlerine bu haberlere ait internet sitesi
adreslerini gönderdiği tespit edilmiştir. "Erkan Polis" ismi ile kayıtlı 55500945XX sayılı GSM numarası
ve "E Abi Yeni" ismi ile kayıtlı 53922871XX sayılı GSM numarası sizin kullanımınızda mıdır? İlhan
Ünğan'a 2016/47969 sayılı soruşturma kapsamında bahsedilen verileri siz mi aktardınız, şeklindeki
soru üzerine); Ben uzun yıllardır eski eşim Zuhal Kirişoğlu ile ayrı yaşamaktayım. Nihayetinde
boşandık. Ancak kendisinin tacizlerinden bir türlü kurtulmam mümkün olmadı. Geçtiğimiz son üç
dört yıl içerisinde kaç kez numara değiştirdiğimin sayısını ben bile hatırlamıyorum. Her numara
değiştirişimde bir şekilde beni buldu ve beni taciz ve tahrik etmeye devam etti. Bu sebepten dolayı
zaman zaman özellikle il dışına çıkışlarımda kontörlü hatlar satın aldım. 55500945XX numaralı hattı
kullandım, doğrudur, 0539'lu numarayı hatırlamıyorum. Ancak boşandıktan sonra zikrettiğim
hadiseden dolayı aldığım hatlardan biri olabilir. Zira bir hattın ifşa olması en fazla üç ay sürüyordu...
53270844XX sayılı GSM numarası açıldığı tarihten beri benim kullanımımdadır. Hattın sahibi yakın bir
aile dostumun oğludur, kendisi öğrencidir. Eski eşimin bana ulaşmasını engellemek amacıyla bu
numarayı aldırdım. Halen kullanıyorum, sim kartı da şu anda sizdedir.

(İlhan Ünğan isimli şahsın cep telefonunun incelenmesi neticesinde "Erkan Polis" ismiyle kayıtlı kişiyle
yapılan yazışmalara ilişkin elde edilen verilerde; 10/11/2018 günü saat 11:51’ de "Erkan Polis” isimli
kullanıcının İlhan Ünğan'a "Küçükyalı'dayım”, "Burak bana gelsin bi zahmet" yazdığı, İlhan Ünğan'ın
"Ok Abim" diye cevap verdiği, "Erkan Polis" isimli kullanıcının "Bi de imkanın varsa ay başına kadar
sıkıntıya düştüm fazla bi şey değil. Bir miktar bi şey yollayabilirsen sevinirim”, "Akaryakıt alacak
param kalmadı" yazdığı, İlhan Ünğan’ın "Gönderiyorum abim" şeklinde cevap verdiği;
381637626810-d's.whatsapp.net Hı (sahip) isimli kullanıcı ile Burak isimli kullanıcı arasında yapılan
yazışmaların incelenmesi neticesinde; 10/11/2018 günü saat 11:53’te İlhan Ünğan'ın "Burak" isimli
kullanıcıya "5 bin lira da para bırak erkan abiye" yazdığı görülmüş olup, Burak olarak bahsi geçen
şahıs kimdir? Şahsı yanınıza çağırma sebebiniz nedir, soruları üzerine)

İzahı yapılan görüşmeyi hatırlıyorum. Ancak ben Burak ile buluşmadım, görüşmedim, söz konusu
tarihte kızımla alakalı bir ödemem vardı, onu da yapamadım bana da kimse gelmedi. Ben bugüne
kadar bu şahıslardan hiçbir surette tek kuruş para almadım, ödememden dolayı borç istedim, onu
bile göndermediler.

( 19/11/2018 günü saat 23:25'te İlhan Ünğan’ın "Erkan Polis" isimli kullanıcıya "Abim ankaralı geldi
fatih abiden randevu yapabilir miyiz", yazdığı, 20/11/2018 günü saat 08:29’da "Erkan Polis" isimli
kullanıcının "Bugün görüşeceğim. Döndüyse hemen" diye yanıtladığı; 21/11/2018 günü saat 10:16’da
"Erkan Polis" isimli kullanıcının "Aradı beni. Program hazırlıyormuş. Haber vereceğim sana dedi"
yazdığı görülmüş olup, "Ankaralı" olarak bahsi geçen kişi kimdir? Randevu alınmak istenilen Fatih
isimli kişi kimdir? Ankaralı ve Fatih olarak bahsi geçen kişiler arasında ne gibi bir ilişki vardır, soruları
üzerine); Yazışmayı hatırlamıyorum. İlhan Ünğan, günün herhangi bir saatinde Zindaşti ile alakalı
eline ne geçse bana gönderirdi, ben de ne bulursam ona gönderirdim. Fatih olarak anılan şahsın kim
olduğunu anımsamıyorum, temin ettiyseniz HTS kayıtlarımda kim olduğu bellidir, ayrıca çoğu zaman
İlhan Ünğan'ı sadece başımdan savmak için bu tarz cevaplar vererek yalan söylediğim çok olmuştur...
Yukarıda 'Ankara KOM Daire' olarak zikrettiğiniz şahsın burada Ankaralı olarak bahsedilen şahıs
olduğunu düşünüyorum. Eğer ikisi aynı kişi ise, 47969 sayılı soruşturmanın devam ettiği ve benim de
Organize Şube'de çalıştığım tarihte bize gelen bilgilerde sanık Orhan Ünğan'ın cezaevinde bulunduğu
esnada bir kısım MİT ve İstihbarat Daire Başkanlığı görevlilerince ziyaret edildiği bilgisini almıştık,
ayrıca bizim cezaevinde şahsın ifadesini almamızdan önce Narkotik Suçlarla Mücadele Daire
Başkanlığından da bir kısım görevli Orhan Ünğan ile cezaevinde görüşme yaptı, bu görüşmeyi
yaptıklarını biliyorum, çünkü öncesinde bizim Şubemize gelerek şahsın şu anda aktif bir suç hayatının
olup olmadığına dair tespitlerimizin olup olmadığını sordular, ben de kendilerini büro amirimize
yönlendirdim. Bu sebeple, yukarıda Ankaralı olarak bahsedilen şahsın Ankara İstihbarat Dairede
görevli bir rütbeli personel olduğunu düşünüyorum, bu şahıstan bahsederken İlhan Ünğan sürekli
Ankaralı derdi, eğer aynı kişi ise bu şahıs soruşturma savcısı Ercan Devrim ile de görüştü, bu
görüşmeden sonra şahsın adının Güven olarak zikredildığini hatırlıyorum, anımsadığım kadarıyla
Ercan Devrim'e ifade vermedi, ben bu şahsın Ercan Devrim'den telefonunu aldım, ancak bir teknik
çalışma yapıp yapmadığımızı hatırlamıyorum. Bu şahsın telefonu benim telefonumda da kayıtlı
olması gerek, emin değilim ve ne diye kayıtlı olduğunu da şu an hatırlamıyorum.

(21/11/2018 günü saat 18:11'de İlhan Ünğan'ın ... isimli fotoğrafı "Erkan Polis" isimli kullanıcıya
gönderdiği, fotoğraf gönderiminin ardından İlhan Ünğan’ın "Abim bu araç benim evin önünde 3
gündür duruyormuş içinde üç kişi", "Çok önemi abim" yazdığı -aracın uzaktan çekilmiş fotoğrafını da
"Erkan Polis” isimli kullanıcıya gönderdiği- "Erkan Polis" isimli kullanıcının "Hemen baktırıyorum. Bu
arada”, Ankaralı arkadaş daha ne kadar burada" şeklinde sorduğu; aynı yazışmaların devamında saat
19:34’te "Erkan Polis" isimli kullanıcının "Abdurrahman Levent ... TC.271333886XX İbrahim ve
Sabriye oğlu, 1964 Kartal doğumlu, ...nüfusuna kayıtlı, evli, 1 çocuk (kız) sabıkasız", "Plakalar da araç
ile uyumlu sorunsuz gözüküyor reis", "Ev adresi bekliyorum reis o gelmedi”, Mernis sorgusu
yapamıyorlar" yazdığı, saat 22:02’de de "Batı mah Burhan toprak cad...Pendik İstanbul" şeklinde
yazmış olduğu, bilahare yapılan sorgulamalarda yazışmalarda bildirilen plaka, kişi ve adreslerin
doğru olduğu görülmekle, bahse konu aracı sorgulama ve temin ettiğiniz verileri İlhan Ünğan'a
aktarma sebebinizi açıklayınız, sorusu üzerine);

Konuyu hatırlıyorum, yakın tarihlerde İlhan Ünğan öldürüleceğine dair bilgiler aldığını bana
aktarmıştı, burada çok önemli bir konuyu belirteceğim, biz 47969 sayılı soruşturmaya başladıktan
yaklaşık bir yıl kadar sonra halen İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli ve Zindaşti'nin
kızının öldürüldüğü tarihte cinayet masasında görevli olan bir kısım personelin İlhan Ünğan ve
Kudbettin Kaya'nın cep telefonu sinyal bilgilerini alarak tetikçi şahıslara gönderdiğine dair yapılan bir
suç duyurusu tespit ettik. Bununla ilgili çalışma yaptığımız zamanlarda sanık Orhan Ünğan'ın
boşandığı eşi ve çocuklarının da bir kısım motosikletli şahıslar tarafından takip edildiğini tespit ettik.
Bu sebeple şahıslara bir saldırı olma ihtimali her zaman kuvvetle muhtemeldi. Yukarıda sormuş
olduğunuz hususu ben bir sigortacı arkadaşımdan bilgi alarak öğrendim ve İlhan Ünğan'a aktardım.

Hayatımdaki en büyük darbeyi, sürdürdüğüm bu operasyondan dolayı yedim. Ben ve birlikte


çalıştığım birçok arkadaşım şahıslardan menfaat temin ettiğimiz iddiası ile soruşturmalara maruz
kaldık, gelinen noktada da gözaltına alındım. Bu fotoğrafı o tarih itibarıyla neden yolladığımı
hatırlamıyorum fakat muhtemelen fotoğrafta yüzü bize dönük olan şahsın dosya şüphelilerinden Ali
Koçak olduğu düşüncesi ile göndermiş olabilirim. Zira o tarih aralığında anımsadığım kadarıyla
Maslak'ta öldürülen iş adamı Said Karimi cinayetine Zindaşti'nin şoförü olan bu şahıs da iştirak
etmişti. Muhtemelen o sebepten dolayı göndermiş olabilirim diye düşünüyorum. Yukarıda da
belirttiğim gibi Zindaşti ve adamlarına ilişkin basında çıkan her haberi ya İlhan bana gönderirdi ya da
ben İlhan'a gönderirdim.

( 30/11/2018 günü saat 21:42 itibarıyla İlhan Ünğan’ın "E Abi Yeni" isimli kullanıcıya; "Kaynanası abi
Limonçiçeği sokak Kardelen sitesi 16/2 Kartaltepe mahallesi Bakırköy İstanbul", "Çobançeşme
mahallesi sanayi caddesi no:44 nish İstanbul residance no: 197 meydan bulvarı Bahçelievler İstanbul
AVUKAT FUNDANIN ADRESİ. Atakent mahallesi 223 cadde 23B/23 Küçükçekmece FUNDA NIN
ADRESİ. OFİS VE EV" , saat 21:43'te "53350055XX Funda, İlker 53256971XX" ve devamında da, "Abim
bu adresler sana tanıdık geldi mi" yazdığı, "E Abi Yeni" isimli kullanıcının "Limon çiçeğini ilk defa
duyuyorum". "Avukat funda kim?" yazdığı, İlhan Ünğan'ın "Karısı abim" dediği, "E Abi Yeni" isimli
kullanıcının "Ok", "Limonçiçeğini bilmiyordum ilk defa duydum reis Ok reis arıcam bi sn" yazdığı
görülmüştür. Yazışma içeriğinde yer alan veriler hakkında yapılan araştırmada; 53350055XX sayılı
hattın Av. Funda Dağlı adına kayıtlı olduğu, telefon kaydında adres bilgisinin "Çobançeşme Mh.
Sanayi Cd. Nish İstanbul Residence...Bahçelievler" şeklinde yer aldığı; 53256971XX sayılı hattın Av.
İlker Dağlı adına kayıtlı olduğu, telefon kaydında adres bilgisinin "Çobançesme Mh. Sanayi Cd.Nish
Rezidans ... Bahçelievler” şeklinde yer aldığı; Kartaltepe adresinin ise 23/01/2014 beyan tarihi ile
Ayşe Yerlikhan adına kayıtlı olduğu ve bu şahsın da Funda Dağlı’nın annesi olduğu anlaşılmakla, İlhan
Ünğan'ın İlker Dağlı ve ailesi hakkında temin ettiği adres bilgilerini size gönderme sebebi nedir? Bu
bilgilerin nasıl temin edildiği hususunda bildiklerinizi açıklayınız, sorusu üzerine);

İlhan Ünğan'ın bu adresleri bana neden sorduğunu bilmiyorum. Kaldı ki, yazışmanın içeriğinden
anlaşılacağı üzere Funda Dağlı olarak belirtilen şahsın kim olduğunu bile bilmiyorum. Bahse konu
adres yapılan soruşturma kapsamında Şube Müdürlüğümüzce de bilinen bir adrestir, fakat ben
bilmediğimi söyledim.

(07/12/2018 günü saat 22:34’te "E abi Yeni" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a ...isimli görseli
gönderdiği, görsel içeriği incelendiğinde, Sözcü isimli gazetenin yazarı olan Aytunç Erkin’ in
"@aytuncerkinl907" kullanıcı ismi ile Tvvitter isimli sosyal medya sitesi üzerinden "Ustamız Necati
Doğru @gazetesozcu'de haberi takip ediyor. Uyuşturucu baronu Zindaşti’yi kim serbest bıraktırdı...
Herkes sormalı: Kim bu milletvekilleri" şeklinde yazdığı mesaja ait ekran görüntüsü olduğu anlaşılmış,
devam eden yazışmalarda ”E Abi Yeni" isimli kullanıcının "Benden ipad istedi", "ben de evladın
ipadini verdim", "haberin olsun amca" yazdığı; 22:40 itibari ile “E Abi Yeni" isimli kullanıcının aynı
mesajlarını tekrarladığı görülmekle, sizden iPad isteyen kişi kimdir? Sizden iPad isteyen kişinin, ekran
görüntülerini yolladığınız haberlerle ilgisi var mı, sorusu üzerine);

Yukarıda da belirttiğim gibi Zindaşti ve adamlarına ilişkin basında çıkan her haberi ya İlhan bana
gönderirdi ya da ben İlhan'a gönderirdim. Bu ve benzer diyaloglar sadece İlhan ile aramda geçmezdi,
Şubeden birlikte gönderildiğimiz ya da aynı tarihte Şubeden gönderilip de dosyaya vakıf olan birçok
rütbeli ve rütbesiz meslektaşım da bana benzer haberleri yolladığı gibi ben de kendilerine
gönderirdim. iPad konusu yazışmaların bütününe bakılırsa öncesinde tekrar geçen bir konudur,
benim hayatımda olan bir bayanın doğum gününde kendisine hediye olarak benden iPad istemesi
konusunda İlhan Ünğan'a çok alkollü olduğum bir anda dert yanmıştım, bu görüşmeden muhtemelen
birkaç önceki görüşmedir, kendisi yazıştığımız için konuya vakıftır, ben bu hanımefendiye kızımın
kullanımındaki iPad'i vermek zorunda kaldığımı sinir ve sitayişle İlhan'a söylemekteydim...

Burhan Kuzu ve Naci Zindaşti isimli şahısların birlikte çekilmiş fotoğraflarının peşine ben de düştüm,
bu fotoğraflar sadece Cumhuriyet gazetesinde yayınlandı ve sokaktan aldığım bilgide bu fotoğrafları
Ayhan isimli 55-60 yaşlarında bir erkek şahsın servis ettiğini öğrendim. Hiçbir surette ne bir fotoğrafı
ne de herhangi bir belgeyi kimse ile paylaşmadım.

Şubeden gönderildikten sonra bu dosyada her türlü illegalin olduğu, ayrıca sızıntı olduğu ayan beyan
ortada olduğu için olabildiğince devletin en üst makamlarına bir şekilde ulaşmaya çalıştım ve
soruşturmanın içeriğiyle alakalı olarak sayın bakanımızın da bilgilendirilmesini sağladım.

İlhan Ünğan isimli şahsın öldürülmesine ilişkin yapılan soruşturmada halen gizlilik kararı bulunmasına
rağmen Tolga Hakan Ceyhan'ın tetikçiyi otele yerleştirdiği ve sair görüntüler ile tetikçinin ifadesinde
beyan ettiği hususlar görsel medyaya yansımıştır, avukat İlker Dağlı'nın fotoğrafı yazılı ve görsel
medyada çarşaf çarşaf çıkmıştır, soruşturmanın yapıldığı tarihte bu şubede olmamama ve gizlilik
kararının da devam etmesine rağmen basına nasıl sızdırılmıştır?

( 26/12/2018 günü saat 14:35'te "E Abi Yeni" isimli kullanıcının İlhan Ünğan'a, hangi mahkemeye
dair olduğu hususunda tespit yapılamayan bir konu ile ilgili olarak bilirkişi sürecinin nasıl işlediğine
veya işleyeceğine dair bilgiyi aktardığı, akabinde ise "bunun dışında çocuğun okuluyla alakalı ayın
2’sine kadar 4100 TL ödeme yapmam gerekiyor durumun müsait mi? Durumun yoksa kredi çekicem
reis.. çok fazla vakit yok. bana bi haber edersen sevinirim" yazdığı, İlhan Ünğan'ın "Halletcem abim
sorun yok" diye cevap verdiği, “E Abi Yeni" isimli kullanıcının da "Reîs rabbim utandırmasın inşaallah
artık hayırlı haberler bekliyoruz" yazdığı görülmekle, İlhan Ünğan’ dan haksız kazanç temin ettiniz
mi? Ettiyseniz İlhan Ünğan’ın size neden maddi menfaat sağladığını açıklayınız, sorusu üzerine);

Bilirkişi süreci konusunda hiçbir şey hatırlamıyorum, borç isteme hadisesi de yukarıda izah ettiğim
şekildedir. Şahıs bana bu konuda hiçbir cevap vermediği gibi geri dönüş de yapmamıştır.

(02/01/2019 günü saat 06:42’de “E Abi Yeni" isimli kullanıcının İlhan Ünğan'a ... isimli fotoğrafı attığı,
fotoğrafın incelemesinde Sözcü gazetesinin 30/12/2018 tarihli yayınının 10. sayfasına ait olduğu, bu
sayfada Naji Sharifizindashti'nin fotoğrafının yer aldığı ve "Baron cinayetlerinde faili işaret eden
fotoğrafın hikayesi", “ Zekeriya Öz'ün prensi Zindaşti'nin karanlık ilişkileri" şeklindeki başlıkla Aytunç
Erkin isimli gazetecinin yaptığı haber görülmekle, bahse konu habere ait görüntüyü İlhan Ünğan'a
gönderme sebebiniz nedir, sorusu üzerine);
Bu ve benzer diyaloglar sadece İlhan ile aramda geçmezdi, Şubeden birlikte gönderildiğimiz ya da
aynı tarihte Şubeden gönderilip de dosyaya vakıf olan bir çok rütbeli ve rütbesiz meslektaşım da bana
benzer haberleri yolladığı gibi ben de kendilerine gönderirdim.

(03/01/2019 günü saat 17:01’de İlhan Ünğan'ın ... isimli görseli “E Abi Yeni” isimli kullanıcıya
gönderdiği, bu görselde, "Torba Mahallesi Rıza Anter Caddesi No:28 Torba/Bodrum/Muğla"
adresinde faaliyet gösterdiği anlaşılan Baki Kayhan İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine
ait bilgi bulunduğu, devamında İlhan Ünğan'ın "Erkek adam bodrum torbada bu verdiğin adreste",
"Baki Kayhan", "Çok kaliteli ve pahalı evler yapıp satıyor", "Abi bodrumda sorduğun kişi. ortaya
girdireyim mi. bu Genema Araştırma", "'Bilgiler bunlar" yazdığı, “E Abi Yeni” isimli kullanıcının ise
"Ben herif hakkında ayrıntılı çalıştım", “Sana bilgileriyle dönücem", "O piçin", "Torbadaki otel inşaatı
bitmiş", "Ortaklığını ispat edip", "O mal hakkında da haber yaptırıcam", "Zindaştinin torba’daki oteli",
yazdığı görülmüş olup, yazışma içeriğini açıkayımz. Baki Kayhan isimli şahıs kimdir? Bu şahıs hakkında
haber yaptırma amacınızı açıklayınız, sorusu üzerine);

Baki Kayhan isimli şahsı tanımam, İlhan Ünğan özellikle Zindaşti ile Burhan Kuzu hadisesi basında
patladıktan sonra sürekli bana bir kısım gazetecilerle görüştüğünü, hatta bunlardan birinin bir haber
ajansının editörü olduğunu, isminin de Abdurrahman olduğunu defaten söylemişti. Zaman zaman
basında çıkan birçok haberi de benim yaptırdığım düşüncesi ile madde kullandığını düşündüğüm
zamanlarda bana yazıyordu. Benim şu ana kadar basında çıkan hiçbir haberle uzaktan yakından
ilişkim yoktur. Şu ana kadar bu soruşturmaya dair basında çıkan tüm açık kaynak çalışmalarının
araştırılmasını istiyorum, Baki Kayhan aleyhine basında çıkan bir haber olmuş olsaydı yazılı ve görsel
basını ayrıca sosyal medyayı sürekli takip ettiğimden dolayı mutlaka haberdar olurdum. Baki Kayhan
isimli şahıs 2016/47969 kapsamında ismine ulaştığımız ancak kim olduğunu tespit edemediğimiz,
Zindaşti ile iltisaklı olduğunu ve değişik iş kollarında kara parasını akladığını değerlendirdiğimiz bir
isimdir. Fakat ilginçtir ki, bu ismi İlhan Ünğan'ın da bildiği görülmektedir...

(10/01/2019 günü İlhan Ünğan'ın "34BJR360 siyah bmw . 34VH8051 volswagen yazdığı görülmüş,
yazılan plakalar ile ilgili olarak kapalı devre sorgulama sistemleri üzerinde yapılan araştırmada; 34
BJR 360 plaka sayılı aracın Funda Dağlı adına kayıtlı olduğu, 34 VH 8051 plaka sayılı aracın da
20/10/2014-18/01/2019 tarihleri aralığında yine Funda Dağlı adına kayıtlı olduğu anlaşılmakla, İlhan
Ünğan'ın Funda Dağlı'ya ait araçların plakasını size göndermesindeki amaç nedir, sorusu üzerine);

Funda Dağlı'nın kim olduğunu zaten bilmem, bilmediğim de yukarıda İlhan Ünğan ile yapmış
olduğum bir görüşmede teyit edilmiştir.

( 21/01/2019 günü saat 18:44'te İlhan Ünğan'ın "E Abi Yeni” isimli kullanıcıya ... jpg isimli görselleri
gönderdiği, görsellerin içerikleri incelendiğinde Orhan Ünğan'ın Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına
Prof. Dr. Burhan Kuzu hakkında "Şüpheli hakkında soruşturma başlatılarak davası açılması ve
cezalandırılması taleplerini içerir” şeklinde konu belirtilerek yazılan taslak dilekçeye ait olduğu,
22:49'da devam eden yazışmalarda İlhan Ünğan'ın "E Abi Yeni” isimli kullanıcıya "Kuzuya yarın dava
açacagız öbürgün bunu haber yaptıralım abim" yazdığı, " E Abi Yeni” isimli kullanıcının ise "Ben
arkadaşlarla yarın görüşeceğim", "Bu arada", "Funda ile yılmaz mevzuyu garantiledi", "Haberin olsun"
şeklinde ifadeler kullandığı görülmüş olup, yazışma içeriğini açıklayınız. Yılmaz ve Funda isimli kişiler
kimlerdir? Bu kişilerin garantilediği mevzu olarak bahsettiğiniz husus nedir, soruları üzerine);
Tekrar açıklamak gerekirse ben her seferinde bir şekilde İlhan Ünğan'ı başımdan savmayı başardım,
kaldı ki, Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan haberin Ayhan isimli bir şahıs tarafından servis edildiğini
İlhan Ünğan bana yazdı. Muhtemelen dökümlerde de vardır, istediğim manada bir sonuca
ulaşamasam da şahısların benden herhangi bir şey almasına asla müsaade etmedim. Burhan Kuzu
aleyhine şikayetçi olup olmadıklarını bilmiyorum. Olup da bu iş basına düşse idi yine yukarıda beyan
ettiğim gibi yazılı ve görsel basın ile sosyal medyayı sürekli takip ettiğim için mutlaka haberim olurdu.
Böyle bir haberin yayınlanmadığından da şüphem yoktur.

Yılmaz Alp hakimdir ve Funda Sadıkahmet Alp'in eşidir. Yılmaz Alp'in il içi ya da il dışı ataması çıkacağı
sorunu vardı, İlhan Ünğan ile yaptığım bir yazışmada Funda'nın ifadesinin sızdırılmasının eşine bile
zarar verdiğini söylemiştim. Ancak o tarih itibarıyla aldığım haberde Yılmaz'ın İstanbul'da kalacağını
öğrendim, yazdığım yazı bununla alakalıdır.

( 29/01/2019 günü saat 16:57'de "E Abi Yeni" isimli kullanıcının İlhan Ünğan'a "053324263XX"
yazdığı, numara hakkında kapalı devre sorgulama sistemleri üzerinde yapılan araştırmada hattın
Funda Sadıkahmet Alp adına kayıtlı olduğu görüldüğünden, İlhan Ünğan ile Av. Funda Sadıkahmet
Alp arasında ne gibi bir ilişki vardır, sorusu üzerine);

Evet söz konusu numarayı İlhan Ünğan'a ben gönderdim. Yukarıda da beyan ettiğim üzere C.Savcısı
Ercan Devrim'e Funda Sadıkahmet Alp ifade verdikten sonra bu ifade hiçbir surette Şube
Müdürlüğümüze gelmemesine rağmen, sanık Orhan Ünğan tarafından yargılandığı Bakırköy 12
ACM'ye sunulduğu için hakkımızda soruşturmada görevli personel olarak şaibeler ortaya çıktı. Hiçbir
alakamız olmamasına rağmen böyle bir durumun ortaya çıkmasından dolayı Avukat Funda
Sadıkahmet Alp ile aramızda ciddi bir kırgınlık oluştu. Kendisiyle konuyla alakalı telefonda yaptığım
bir tartışmaya müteakip oldukça uzun bir süre irtibatımı azalttım. Bu konunun sızması konusunda
Funda Sadıkahmet Alp'in de bir dahlinin olmadığına dair kendimce de bir kanaatim olması sebebiyle
ve bir kısım yanlış anlamalara sebebiyet vermemek için arayı soğuttum. İlhan Ünğan ile yaptığım bir
yazışmada Funda'nın da başını yaktıklarını, Orhan Ünğan'ı kurtarmak adına yaptıkları her şeyin bizle
hiç alakası olmamasına rağmen başımıza sıkıntı olduğunu, muzdarip olduğumuzu yazdım. İlhan
Ünğan benden Funda Sadıkahmet Alp'in telefon numarasını istedi, servisi arayan herkes bu telefon
numarasına kolaylıkla ulaşabilir. Bir tarihte Funda Sadıkahmet Alp beni arayarak İlhan Ünğan ile
buluşabileceklerini, bu buluşmada benim de bulunmamı istediğini söyledi, ancak ben kabul etmedim.
Sonrasında buluştuklarını Funda bana bir telefon görüşmemizde söyledi...

( 11/02/2019 günü saat 20:13'te İlhan Ünğan’ın “E Abi Yeni" isimli kullanıcıya "Abim iyi misin", "Bizi
yetim bıraktın vallahi" yazdığı, "E Abi Yeni” isimli kullanıcının "Sağol reis çalışıyorum hala",
"Patronlayım", "Yok reis", "Dönüp dönmediğini bilmediğim için", "Rahatsız etmek istemedim",
"Yolumuzu ayıran taş olsun", "Olur mu öyle şey", "Dışardasın diye rahatsız etmek istemedim vallaha"
yazdığı görülmüş olup, yazışmada geçen "Patron" kimdir? İlhan Ünğan ile aranızda ne gibi bir
samimiyet vardır, soruları üzerine);

Bir önceki yazışmamız Şubat ayının 6'sındadır, İlhan Ünğan benimle görüşemediğinden bahisle yetim
kaldığını söylemektedir, yazının içeriğinden de anlaşılacağı üzere ben görevdeyim, saat itibarıyla da
şoförlüğünü yaptığım 1.Sınıf Emniyet Müdürü Mustafa Şahin Bey'le birlikteyim, patron diye
bahsettiğim kişi okul müdürümdür.
(16/02/2019 günü saat 11:33’te "E Abi Yeni” isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a "Amca”, "Bana
yargıtaydaki dosyanın", "Tüm bilgilerini atar mısın" yazdığı, İlhan Ünğan’ın "Abim pzrts avukat
göndercek bana sana elden gönderirim sana abim" yazmış olduğu görülmekle, İlhan Ünğan'ın iş ve
işlemlerini takip etme sebebinizi açıklayınız, sorusu üzerine);

Yine yukarıda belirttiğim gibi yazışmaların birçoğu burada yoktur. Geçmiş dönemde İlhan Ünğan her
ne ise aldığı maddenin etkisiyle beni bir şeyleri becerebileceğim önemli bir insan zannederek sürekli
benden bir şey istemeye başladı. Ben de sürekli başımdan savmak amacıyla kimi zaman evet dedim,
bazen hayır dedim, şu anda bahsi geçen dosya ve içeriğini hiç hatırlamıyorum.

(19/02/2019 günü saat 16:17'de “E Abi Yeni” isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a "Amca", "Trafikteysen",
"Ben geleyim bi yere", Kalamış parkı uyar mı" yazdığı, İlhan Ünğan’ın da "Uyar abim gel" dediği,
devam eden yazışmalarda İlhan Ünğan’ın saat 17:20’de "Yargıtay 10. Ceza Dairesi, Esas
No:2018/1318" yazdığı, saat 20:14 itibarıyla “ E Abi Yeni” isimli kullanıcının "Reis", "Emanetin",
"İlgilisine iletildi", "Gerekli tembihler yapıldı", "Savcımla beraberim", "Haberleşeceğiz" yazdığı
görülmekle, "Savcım" olarak bahsettiğiniz kişi kimdir, sorusu üzerine);

İlhan Ünğan çoğu zaman yukarıda da belirttiğim gibi sürekli olarak bazı evraklarla ilgili bana bir şeyler
sordu, her ne kadar yazışma içeriğinde benim şahsın bana karşı bir beklenti içerisine düşecekmiş gibi
cevaplar verdiğim gözükse de, yine söylüyorum, yazışmaların ne evvelinde ne de sonrasında hiçbir
beklentisine cevap vermediğim kesindir. Benim basit bir polis memuru olarak Yargıtay'daki bir
Cumhuriyet savcısına bırakın telkin tembih etmeyi ulaşmam bile imkansızdır. İlhan Ünğan ile de bir
araya gelmedik. Şahsa verdiğim yanıtlarda tamamen benim uydurmamdır.

(20/02/2019 günü saat 15:52’de "E Abi Yeni" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a "Avukat mustafa",
"Görüşmek istiyorum", "Gelicem diye fundayı aramış", "Funda görüşsün mü", yazdığı, İlhan Ünğan'ın
da "Görüşsün abim" yazdığı görülmüş olup, İlhan Ünğan'dan talimat alma sebebinizi açıklayınız,
sorusu üzerine);

Görüşme içeriğini hatırlıyorum. Funda Sadıkahmet Alp'in ifadesi sızdıktan sonra hayati tehlike
durumu ortaya çıktığı için kendisi hakkında koruma ve tedbir kararı çıkarılmıştı, Funda bana Mustafa
isminde bir avukatın İlhan Ünğan adına kendisini aradığını, görüşmek istediğini söylediğini, ancak
Mustafa isimli şahsı teyit etmek için İlhan Ünğan'a ulaşamadığını bana söyledi, ben de kendisine
mesaj attım. O da anlaşıldığı üzere tanıdığı kişi olduğunu, görüşmesinde sakınca olmadığını
söylemiştir. Ben hiçbir surette bu soruşturma kapsamında adı geçen hiç kimseden asla bir talimat
almadım. Bu görüşmeyi talimat olarak değerlendirmek bile benim şahsıma bir hakarettir.

(21/02/2019 günü saat 11:15’te "E Abi Yeni" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a "Reisin suç
duyurusunun", "Soruşturma numarası", "Ve imzalı örneğini istiyoruz" yazdığı görülmüş olup,
"Reis"iniz kimdir, sorusu üzerine);

İlhan Ünğan, ağabeyi Orhan Ünğan'dan bahsederken sürekli olarak reis diye hitap eder, yukarıda da
bana sormuştunuz, İlhan Ünğan Burhan Kuzu aleyhine suç duyurusunda bulunacaklarını söylemişti.
Buraya kadar geçen ancak sizin bana sormadığınız yazışmalarda İlhan Ünğan bana defalarca bu
konudan bahsetti. Ben de çok kızdım, kendisine gönderin bakalım soruşturma numarasını madem
şikayetçi oldunuz, imzalı örneğini gönderin diye hitap ettim. Ancak bana bir geri dönüş olmadı...
(05/03/2019 günü saat 09:11’ de “E Abi Yeni” isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a ...jpg isimli fotoğrafı
gönderdiği, fotoğrafın Cumhuriyet gazetesine ait "Zindaşti bombası", "Eski AKP milletvekili Kuzu’nun
'tanımam' dediği İranlı uyuşturucu baronuyla görüntüsü ortaya çıktı" başlığı ile yaptığı habere ilişkin
gazete sayfasına ait olduğu görülmüş, akabinde İlhan Ünğan’ın "Abim dilekçeyi de yarın çaktır kesin",
"Mesajlarımı da öbür gün çakalım" yazdığı, "E Abi Yeni” işimli kullanıcının cevaben "Yarına kadar
gözaltına alınmazsam" dediği; bilgilerin, 2016/47969 sayılı soruşturmaya ait elde edilen dijital verileri
barındırdığı, bahse konu haberlerin yapılması için gerekli verileri "E Abi Yeni" isimli kullanıcının
sağladığı anlaşılmakla, ilgili haberlerin yapılmasında ne gibi bir dahliniz oldu? Gözaltına alınmaktan
çekinme sebebinizi açıklayın. Daha sonra haber yaptırmak istediğiniz mesajlar nelerdir, şeklideki
sorular üzerine);

Yukarıda da belirttim, hiçbir basın kuruluşu ile yada mensubu ile soruşturmanın içeriği hakkında en
ufak bir bilgi paylaşımım olmamıştır. Gözaltına alınmaktan yana çekincem yoktur, ben ve
beraberimdeki birçok arkadaşım Organize Suçlar Şube Müdürlüğünden bu dosyaya ilişkin bilgi sızdığı
sebebiyle gönderildik, atamamızın çıkmasına müteakip başta Şube Müdürlüğümüz olmak üzere
birçok Şube Müdürlüğünde gerçekleşen gayri meşru hadiselerle ilgili olarak gerek teftiş kurulu
müfettişlerine, gerekse mülkiye müfettişlerine birçok rütbeli personel aleyhine delilleriyle ifadeler
verdik. Bu idari soruşturmalar neticesinde bazı rütbeliler sürgün edildi, içlerinde birden fazla kez
meslekten ihraç edilenler de oldu. Bu sebepten dolayı herkesin bildiği gizli sır olan ve herkesçe
dillendirilen emniyet içerisindeki kripto fetöcüler tarafından ben ve arkadaşlarım hakkında bir
kumpas düzenlenebileceği ve bu kumpas neticesinde gözaltına alınabileceğim hatta
tutuklanabileceğimi bile şu an bana sormadığınız yazışmalarda Ilhan Ünğan ile konuşmuştum. Eğer
bu haberleri ben yaptırmış olsaydım, bana sormuş olduğunuz mesajlarda haber olurdu. Kaldı ki,
böyle bir haber hiçbir zaman yayınlanmadı.

(Aynı tarihte devam eden yazışmaların devamında saat 13:10'da İlhan Ünğan'ın "E Abi Yeni" isimli
kullanıcıya "Abim sana not göndercem aliyeyle alakalı yaşanmış bir konu" yazdığı, 14:33'te "E Abi
Yeni” isimli kullanıcının "Amca'', "Vip tarzı vito falan da olur", "Arka koltuğu geniş yayvan araba da
olur", yazdığı, İlhan Ünğan'ın "Söyledim" yazdığı, 15:02’de "E Abi Yeni" isimli kullanıcının "Burdayım
Amca", "Türk Kız Koleji Sokak", yazdığı, 15:37’de ise İlhan Ünğan'ın "E Abi Yeni” isimli kullanıcıya
sırası ile ...jpg isimli görselleri gönderdiği, bahse konu fotoğrafları göndermesinin ardından da "Bu
haberi kesin çarktırmamız lazım yarınki haberle" şeklinde talimat verdiği, "E Abi Yeni" isimli
kullanıcının ise "Hemen paslıyorum amca" yazdığı, İlhan Ünğan’ın "Oku bana takıldığın yerlere söyle
bunların hepsi gerçek" yazdığı, "E Abi Yeni" isimli kullanıcının "Okuyorum şümdi", "Bu arada", "Bana
gelecek olan arkadaşımız", "Tahminen ne zaman gelir" yazdığı görülmüş olup, haberin yapılması için
kimlerle ne şekilde hareket ettiniz, sorusu üzerine);

Görüşmeyi hatırlıyorum, daha biz 47969 sayılı soruşturmaya başlamadan evvel Orhan Ünğan Burhan
Kuzu-Zindaşti iltisakını zaten biliyordu. Kaldı ki, soruşturmanın başlamasına gerekçe olan ve
Zindaşti'nin Sarıyer ilçesinde Aliye Uzun'dan kaynaklı tartışma sebebiyle Ömer Erdal Akkartal isimli
şahsın evinin kurşunlanması ve karşılıklı çatışma çıkması olayı ve bu olayın ayrıntılarından bile Orhan
Ünğan'ın bilgisi vardı, zira cezaevinde aldığımız ifadesinde bunları zaten zikretmişti. İlhan Ünğan'ın
bana göndermiş olduğu metnin içeriğini hiç okumadım. Kendileri bu metni internet üzerinden
yaymaya hatta bir şekilde haber yaptırmaya uğraştıklarını söylemişti. Ben hiçbir surette bu işe dahil
olmadım. Tarihini hatırlamıyorum, bir müddet sonra Murat Ağırel isimli bir gazeteci tarafından bu iş
haber yapıldı, bu haber yapıldıktan sonra ben Murat Ağırel'e ulaşmak için çok çaba sarfettim, en
sonunda kendisine internetten bulduğum mail adresine mail atarak kendimi tanıttım, telefon
numaramı da yazdım, yapmış olduğu haberin kaynağını kendisine sordum, yaklaşık on gün kadar
önce Murat Ağırel bana mesaj attı, kendisi ile telefonda görüştüm, kaynağı hakkında bilgi sahibi
olmak istediğimi, bu konudan dolayı sıkıntı yaşadığımızı kendisine söyledim, o da bana yeni kitabının
imza günleri olduğu için müsait olmadığını, bilahare beni arayacağını söyledi, şahısla da bir daha
hiçbir surette ne sesli ne yazışmada irtibatım olmadı. Hiçbir surette böyle bir haber yaptırmadım.

15 Temmuz darbe kalkışması gecesi annem uçakların sesi sebebiyle bir kalp rahatsızlığı geçirdi,
benim de şahsıma ait bir aracım yoktur, kullanımımda bulunan motosikletimin borçları bitmiştir, bu
sebeple motosikletimi satıp annemin rahat seyahat edebileceği bir araç alma arayışına girmiştim,
hatta motosikletimi sattığıma ve böyle bir araç aradığıma dair WhatsApp durum mesajımda bile
paylaşımda bulunmuştum. Görüşmemizde bahsedilen araç mevzusu budur. O tarih itibariyle
annemle birlikte Denizli'ye gitmemiz gerekiyordu, İlhan Ünğan bana aradığım tarz bir araç satın
almamla alakalı tanıdığı galericilerin olduğunu söyledi. Fakat ben ne galerici ile görüştüm ne de bir
araç satın aldım.

( 05/03/2019 tarihli yazışmaların devamında "E Abi Yeni” isimli kullanıcının İlhan Ünğan'a sırasıyla ...
jpg isimli fotoğrafları gönderdiği, bahse konu fotoğrafların incelemesinde; fotoğraf içerisinde yer alan
isimler ve konular araştırıldığında Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yürütülen ve daha
sonra 2016/47969 sayılı soruşturma kapsamında birleştirildiği tespit edilen 2016/39471 sayılı
soruşturmaya ait belgeler olduğu anlaşıldığından, bahse konu belgeleri ne şekilde temin ettiniz ve bu
belgeleri İlhan Ünğan'a aktarma sebebinizi açıklayınız, sorusu üzerine);

Yukarıda da belirttiğim gibi İlhan Ünğan ile yaptığımız yazışmaların çok büyük bir kısmı burada yoktur,
aslında bu yazışmaları İlhan Ünğan'a ben göndermedim, o bana gönderdi, ben de kendisine geri
göndererek bunları nerden bulduklarını sordum ancak bana geri dönüş yapmadı.

(18/03/2019 günü saat 10:46' da “E Abi Yeni” isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a; "Amca
Selamunaleyküm, memlekette (Muğla'da) bir konu var. Yıllar evvel babamın ölümünden sonra
amcalarım ve halalarımın babamdan aldıkları sahte senetle çöktükleri bir arsa var 6 dönüm. Şimdi
orayı satışa çıkarmışlar. Sabah anneme haber geldi. Aslında annemin ve benim hakkımız olan yeri
satıyorlar. Annem babamın ölümünden sonra mahkemeye falan da vermiş ama o zamanlar sahip
çıkan kimsemiz olmadığından bildiğin arsayı gasp etmişler. 190 bin lira istiyorlar. Ben buraya ne
olursa olsun almak istiyorum. Az evvel motosikletle alakalı olarak birkaç yeri aradım. Hadi deyince de
satılmıyor namussuz. 100 bin lira civarında ederi var. Durumunun çok da müsait olmadığım biliyorum
ama. Bir şey yapabilir miyiz.? Ya da ne yapabiliriz.?" yazdığı, fotoğraf içeriği incelendiğinde Muğla ili,
Ula ilçesi, Karabörtlen Köyü/Mahallesinde 199 ada, 14 parselde bulunan tarla nitelikli 101175378
numaralı taşınmaza ait bilgileri barındırdığı anlaşılmış olup, bahse konu yazışma içeriğini açıklayınız.
İlhan Ünğan'dan para talep etme sebebiniz nedir, sorusu üzerine);

Oldukça uzun bir süredir söz konusu arsayı satın almakla alakalı çalmadığım banka kapısı kalmadı,
hem memleketime yakın yer olması hem de geçmişte aile efradı tarafından ihtilaflı bir yer olması,
ayrıca son birkaç yıldır da gerek kendimin gerekse annemin fiziksel sağlığımızdaki ileri derecedeki
bozulma sebebiyle bu yeri almayı çok istedim...Bu yerin sahibi ile de orada mukim bir arkadaşım
görüşme yaptı. İzmir ilinde yaşayan teyzemden para istedim, kendisi bana 100.000 TL
gönderebileceğini söyledi, motosikletimi sattığım gibi hemen emekliliğimi verip ikramiyemle bu yeri
almayı çok istedim. Bu görüşmenin evveliyatı da vardır, evveliyatında sizin de baz dökümlerinden
tespit ettiğiniz ancak şu anda bana sormadığınız yazışmalarda İlhan Ünğan bir gün bana nerelerde
olduğumu sordu, ben de il dışında olduğumu, söz konusu yerde kendime yer baktığımı söyledim,
fakat bu yazışmaya kadar bir daha bu hususta diyaloğumuz olmadı, yine bu yazışmadan bir
öncekinde ben kendisine gönlüme göre bir yer bulduğumu, mıntıkanın ata toprağı olduğunu, fakat
hiçbir bankanın bana eksik kalan kredimi vermediğini, bu konu ile alakalı bana yardımcı olup
olamayacağını sordum. O da bana durumunun olmadığını, alırsam hayırlı olmasını, hatta bir gün
kendisinin de oradan bir yer almayı düşündüğünü, böyle olursa komşu olacağımızı söylemesi üzerine
"çekin gidin emekliliğimde bari beni rahat bırakın" şeklinde cevap verdim ancak ne yazık ki bu
yazışmalarımızı burada göremedim.

(İlhan Ünğan'ın telefon rehberinde "E Abi Yeni" ismi ile kayıtlı olan ve kullanımınızda bulunduğu
anlaşılan 5392287135 sayılı GSM numarasına yönelik yapılan HTS incelemesinde; 2019/83464 sayılı
soruşturma kapsamında İlhan Ünğan'a benzerliğini kullanarak İlhan Ünğan' ın fotoğraf bilgileri ve
kendi kimlik bilgileri ile nüfus cüzdanı temin ederek bu kimliği İlhan Ünğan'ın kullanımına sunan ve
şüpheli konumda bulunan Ali Gören adına kayıtlı 5395246661 sayılı GSM numaraları ile irtibat
kurduğunuz tespit edilmiş olup, Ali Gören ile aranızdaki ilişkiyi açıklayınız, sorusu üzerine);

Ali Gören adlı kişiyi kesinlikle tanımıyorum, bana fotoğrafını gösterdiğiniz ve Ali Gören olduğunu
söylediğiniz şahsı hayatımda ilk kez burada fotoğrafından gördüm. İlhan Ünğan'ın öldürüldüğü haberi
basına çıktığında üzerinde sahte kimlik çıktığını duymuştum ama Ali Gören isimli bir şahsa ait
olduğunu da bilmiyorum. Muhtemelen İlhan Ünğan'ın, elde ettiği bu sahte kimlikle Ali Gören isimli
şahıs adına hat çıkarmış ve benimle irtibata geçmiş olabileceğini düşünüyorum. HTS kayıtlarında
bahsedilen telefon görüşmelerini de hatırlamıyorum.

(Soruşturmasında görev aldığı dosyadan bilgi sahibi olmasına rağmen hakkında yakalama kararı
bulunan İlhan Ünğan'ın neden yakalanmasını sağlamayıp tam aksine yakalanmasını önleme amaçlı
çalıştığı sorusu üzerine);

Ben İlhan Ünğan'ı sadece Zindaşti'nin kızının öldürülmesi doyasırıdan arandığına dair evrak
muhteviyatı sebebiyle bilgi sahibiyim, kırmızı bülten konusundan haberim yoktu, öldükten sonra
basından bunu öğrendim. Ayrıca ben bu şahısla hiçbir zaman yüz yüze gelmedim. Ben bu şahsa
yönelik Asayiş Şube Müdürlüğünde görevli bir personelden aldığım bir bilgide, 2016 yılında İlhan
Ünğan ve adamlarının Anadolu Yakasında bulunan Akasya AVM rezidansında yerini tespit ettiklerini,
sabahına operasyon yapılacak iken teamül gereği operasyon saatine kadar orada kalması gereken
teknik takip ekibinin yerinden ayrıldığını, tekrar geriye döndüğünde operasyonun başladığını ancak
evde kimsenin bulunamadığını anlattı.

( İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 11/07/2019 tarihli 2019/4680 D. iş sayılı kararına istinaden Şişli
ilçesi Mecidiyeköy Mahallesi Gülbahar Caddesi Yetiştiren Apt. Blok No:49 İç Kapı No: 6 sayılı adreste
yapılan aramalarda ele geçen materyallerden olan;

- (1) adet taşıma ruhsatlı üzerinde Austria 19 Gen 4 9*19 ibaresi bulunan Glock marka YPH067 seri
numaralı tabanca, bu tabancaya takılı (1) adet şarjör ve şarjöre takılı vaziyette (13) adet YVX 17
ibaresi bulunan fişek, (1) adet CZ 75 B Cal 9 Luger marka T5341 seri numaralı metalik renkli beylik
tabancası, bu tabancaya takılı vaziyette (1) adet şarjör ve şarjöre takılı vaziyette (12) adet YVX ibareli,
(3) adet MKE ibareli toplamda (15) adet 9 mm fişek, (1) adet şüphelinin üzerinden temin edilen
"Mahrem bilgilerinin bulunması sebebi ile şifresi şüpheli tarafından ibraz edilmeyen" iPhone marka
359174075203547 imei numaralı cep telefonu ve bu telefona takılı vaziyette bulunan (1) adet
Turkcell ibareli 1517050187800 seri numaralı sim kart, (1) adet A0082490 seri numaralı Polis Tanıtım
Kartı, 1) adet siyah renkli 82JHS02WSRE8 seri numaralı Toshiba Marka kapasiteli taşınabilir hard disk,
(1) adet siyah renkli Glock marka tabancaya ait otomatik atış aparatı, (2) adet kabza seti (Glock
marka silaha ait), (5) adet (30) fişek kapasiteli Glock marka silaha ait şarjör, (4) adet metal renkli CZ
75 marka tabancaya ait şarjör, (1) adet siyah renkli CZ75-15 Cal 9 mm ibareli şarjör, (4) adet piyade
tüfeği şarjörü, (2) adet Magnum toplu tabanca fişek doldurma aparatı, Glock marka silaha ait (1) adet
dipçik ve (1) adet pointer, (1) adet kırmızı renkli kutu içerisinde 9 mm çapında (28) adet boş kovan,
(62) adet Momento marka av fişeği kartuşu, (31) adet 9x9 çapında Magnum fişeği, (54) adet YVX
marka 9x19 çapında fişek, (121) adet MKE 9P ibareli fişek, (3) adet kutu içerisinde toplam (150) adet
Yavex marka 9x19 çapında fişek, (2750) adet 9x19 çaplı fişek, (20) adet 9x19 çaplı fişek, (19) sayfa
fişek faturası,1'den 51'e kadar numaralandırılmış ve şüpheli ve hazurunlar tarafından paraflanmış
toplam (51) adet CD, (2) adet "Organize” ibareli polis amblemli yelek, (3) adet KCM ibareli polis
amblemli yelek, (3) adet Organize KCM ibareli hücum yeleği,(1) adet Organize ibareli şapka,(1) adet
KCM ibareli şapka. (1) adet polis rozeti, (1) adet Erkan Kocabaş ibareli kartvizit, (1) adet Thennl take
tt marka bilgisayar kasası, kasaya ait adaptör ve bağlantı kablosu, (1) adet Ipad marka
DMPLJ3QBF190 seri numaralı beyaz renkli tablet, (1) adet Casper marka 00192-945-357-809 seri
numaralı beyaz renkli menteşeleri kırık vaziyette laptop bilgisayar, (1) adet Sandisk marka üzerinde
Cruzer Blade ibaresi bulunan 32 GB kapasiteli BM 180726265B seri numaralı taşınabilir bellek, (1)
adet polis tanıtım yeleği hakkındaki soru üzerine);

Yukarıda belirtilen materyaller bana aittir. Silahlarımdan biri zati demirbaş, diğeri ruhsatlıdır,
mermilerim faturalıdır, geçtiğimiz iki yıl içerisinde alınmıştır. Kendim 25 yıllık polis memuruyum,
zaman içerisinde zati demirbaş silahımın üzerine aldığım mermilerim de vardır. 4 adet piyade tüfeği
şarjörü ise iç içe geçmiş vaziyettedir, 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişimi hadisesi
gecesinden sonra anımsadığım kadarıyla üzerimdeki kirli çamaşırlarım ve şubede bulunan
eşyalarımla birlikte yaşanan yoğunluğun ve yorgunluğunda etkisi ile evime götürmüşüm. Evimde
olması hakkında bilgim olmadığı gibi nerede olduğunu bile hatırlamıyordum. Bulunan boş kovanlar iki
silahımdan birine aittir, hangisi olduğunu hatırlamıyorum, muhtemelen beylik silahıma aittir, kadro
atışları sonrasında yerden bana ait olduğunu bulabildiğim kovanları topladım ve eve getirdim.
Sormuş olduğunuz kartvizit bir dönem birlikte çalıştığım büro amirim Kerim Tırpan isimli şahsın eşi
Nermin Tırpan'a ait olan Kanca isimli filo takip şirketine aittir. Bir tarihte emekli olup bu şirkette
çalışmayı ciddi ciddi düşünmüştüm ve kararlıydım, Kerim amirim beni kararlılığımı pekiştirmek adına
böyle bir jest yaptı, ancak emekli olmadım ve orada da çalışmadım, kart da herhangi bir yerde
kullanılmadı. Yeleklerim ise Organize Şubede çalıştığım dönemde Şube Müdürlüğümüz görevlilerine
dağıtılmak üzere yelek yaptırılması söz konusuydu. Çağlayan'da tanıdığım bir tekstilci arkadaşa
numuneler yaptırmıştım, daha sonra Şube Müdürlüğümüz daha uygun olduğunu düşündüğü ancak
aynı tip ve modelde yelekler yaptırdı, aynı zamanda örnek şapka da yaptırmıştım, yelekler ve
şapkalardan biri bizzat şahsıma ait ve kullanımımdaydı. Eski tip hücum yeleği ise Şube
Müdürlüğünden ilişik kestiğim 16 Ekim 2017 sabahı ekip olarak katıldığım operasyonda kullanmak
üzere araca koyduğum, daha sonrasında temizlemek için evime getirdiğim ancak ilişik kesikten
sonrada hiçbir işime yaramayıp annem tarafından kaldırılan, nerede olduğunu da bilmediğim
yeleklerdir. Evimde halen daha 93 yılında değişen resmi üniforma da mevcuttur. Casper marka laptop
kızıma aittir ve arızalıdır, çalışamaz durumdadır. Zaten ikinci el alınmıştı, küçükken kullanmıştı
kırılınca da bir daha kullanılmadı. Üzerinde bulunan ve adımın yazdığı stiker ise servise benim
tarafımdan verilmesinden kaynaklıdır. Bunlar dışındaki tüm dijital materyaller bana aittir.

Ben 2016/47969 sayılı soruşturmaya başladığımda çok keyifli ve her gün yeni tespitlere uyanacağımız
bir soruşturma hevesi ile istirahat mefhumu gözetmeksizin tüm arkadaşlarımla birlikte çalıştım.
Soruşturmanın devam ettiği dönemde Şube Müdürü Gaffar Demir bir gün büro amirim Kerim Tırpan'ı
çağırarak 'Bu adamı bu şubeden gönder' demiş. Ben de konuyu öğrenir öğrenmez sorumlu il emniyet
müdür yardımcısı olan Sinan Kökten'e gittim, fetöcülerin hakim olduğu dönemde de bu şubede
çalışmış ve sadece onlara tabi olmadığımdan dolayı haksız bir şekilde gönderilmiştim. Sinan Kökten
müdürüme hiçbir gerekçesi olmaksızın yeniden bu şubeden gönderilmeyi kaldıramayacağımı
söylediğimde 'Sen git işine bak evladım' dedi ve ben soruşturmaya devam ettim. Ülke içinde ve ülke
dışında gerçekleşen cinayetler, konunun FETÖ/PDY bağlantısı, sahtecilikler, silahlı eylemler, işin
uyuşturucu bağlantısı ve sair gibi sürekli yeni tespitler soruşturmadan keyif alarak işlerimizi
yapmamıza vesile oldu. Ancak bir gün dosya bana tevdi edilmeden önce bana teslim edilen dijital ve
fiziksel verilerin haftalarca şube müdürü Gaffar Demir'in makamındaki kasasında muhafaza edildiğini
öğrenince neden gönderilmeye çalışıldığımı da anladım. Buna rağmen şevkimi kırmadım. Bir sonraki
aşamada 2016/47969 sayılı evrak muhteviyatında da görüleceği üzere firari avukat İlker Dağlı ve firari
Naci Şerifi Zindaşti'nin muhatabı oldukları her konuda görev alan kolluk adliye jandarma ve saire tüm
teşkilat personeli aleyhine sürekli olarak suç duyurularında bulunduklarını da tespit edip dosyaya
ekledim. 25 yıllık polis memuruyum, halen görevdeyim, İlker Dağlı'nın 2016/47969 soruşturma
kapsamında ben ve birlikte çalıştığım polis memurları İbrahim Doğan ve Ercüment Öz hakkında
müvekkili Zindaşti aleyhinde kumpas dosya hazırladığımıza ve bu sebeple Orhan Ünğan'dan para
aldığımıza dair geçmişte de suç duyurusunda bulunmuştu. Buna istinaden ifade vermek üzere
soruşturma savcısına gittiğimde tarih itibarıyla Şube Müdürlüğümüzce aranan Zindaşti'nin bir
şikayetçi beyanının olmadığını ve tüm meslek hayatımda ilk defa müşteki vekili ifadesi sıfatıyla İlker
Dağlı'nın aleyhimizde asılsız mesnetsiz iddialarda bulunduğunu gördüm.

İsmi geçen şahıslar birçok farklı suçtan kaynaklı ama eski ama günümüzde faaliyetleri devam eden
kriminal şahıslardır. Buna rağmen ilginçtir ki firari sanık Zindaşti Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en
üst makamında hukuk kurulunda görevli ancak siyasi dokunulmazlığı olmayan bir zat ile irtibatlıdır.
Bunu ben söylemiyorum, bu soruşturma dosyasının muhteviyatında mevcuttur. Soruşturma
kapsamında yaptığımız çalışmalarda sanık Orhan Ünğan'ın Bolu'da gerçekleşen bir hadiseden dolayı
hükümlü olduğunu öğrendik, çok ilginçtir ki, yakın zamanda aldığım bir bilgide bu dosya kapsamında
Orhan Ünğan eski bir adalet bakanının oğluna vekâlet vermiştir. İfademin en başından beri İlhan
Ünğan ile olan irtibatımın sadece sızıntının çözülmesine yönelik tespit yapabilmem amaçlı olduğunu
beyan ediyorum. Bu şahsın tüm saçma taleplerine asla olumlu cevap vermedim. Hiçbir basın yayın
organı ya da mensubu ile haber yapılmasına ilişkin irtibat kurmadım, hiçbir maddi menfaat temin
etmedim. Şahsa verdiğim tüm yanıtlar şahısla olan irtibatımın kopmaması amacıyla sadece oyalamak,
geçiştirmek ve sızıntının sebebini öğrenmek adına yaptığım diyaloglardır... Öyle bir grift ilişkiler ağı
vardır ki içinden çıkılması mümkün değildir. Ben ve arkadaşlarım buna rağmen çok başarılı bir çalışma
sürdürmekteydik. Söz konusu soruşturma kapsamında bilgi sızdırmakla, bu vesile ile görevi kötüye
kullanmakla ve rüşvet almakla itham edilmekteyim. Eğer ki iddia edildiği gibi soruşturma evrakını
Orhan Ünğan ya da Ilhan Ünğan'a sızdırmış olsa idim, soruşturma kapsamında tespit ettiğimiz üzere
Orhan Ünğan aleyhine bir kumpas dosya hazırlandığı, kendisi tarafından ve yargılandığı 12 Ağır Ceza
Mahkemesi heyetine sunulurdu, her ne kadar takdir makamı yargı ise de, muhtemelen hürriyetine
kavuşurdu.
Ben halen geçim derdi ile mücadele eden bir insanım, bir kızım ve annemden başka kimsem yok,
kızımı tek başıma okutuyorum. Üzerime kayıtlı ne bir birikimim, ne gayrimenkulüm, ne de menkulüm
vardır. Para edecek tek malım annem adına tescilli bulunan motosikletimdir, bu motosikletimi de
2014 senesinden beri yani 2016/47969 sayılı soruşturma daha ortada yokken sahibiydim. İddia ve
isnatların hiçbirini kabul etmiyorum, her şey yukarıda açıkladığım gibidir." şeklinde savunma yaptığı;
şüpheli Erkan Kocabaş'ın hakimlik sorgusunda da bu ifadesini kabul ve tekrar ettiği,

Şüpheli Güven Güzel'in 13.07.2019 tarihinde tespit olunan ifadesinde, özetle; 5547556462 sayılı
numarayı 10-15 yıldır kullanırım ve adıma kayıtlıdır. Başkasının adına kayıtlı olarak kullanımımda
bulunan numara yoktur. Bugün ev aramalarında ele geçen Huawei marka cep telefonlar yurt dışında
esnaf olan bir arkadaşım tarafından imei numaraları kırılarak kullanılmak üzere tarafıma verilmiştir.
Telefonları tamirciye vermeden tutanak altına alınmıştır. İstihbarat Dairesi Başkanlığında görev
yaptığım Organize Şube Müdürlüğü uhdesinde çalışırken İlker Dağlı'nın, Zindashti’nin uyuşturucu
dosyaları üzerinde yürütülen çalışmalarda avukatı olduğunu duydum. Kendisini yüz yüze görmedim
ve irtibat kurmadım. Kendisiyle aramızda bir husumet yoktur. 2013 yılı içerisinde organize suç
örgütlerinin faaliyetleri ve Türkiye’deki dini motifli örgütlerle bağlantılarının deşifresi üzerine çalışma
başlattık. Bu çalışmada o dönemde İstihbarat Daire Başkanı olan Engin Dinç tarafından özel
görevlendirmeyle Orhan Ünğan ile görüşmem sağlandı. Bu görüşmede ülkemizdeki cinayetler ve
uyuşturucu trafiğiyle ilgili bize ciddi istihbari bilgiler verdi. Bu bilgiler rapor edilerek istihbarat arşivine
girişi tarafımdan yapıldı. İlgili KOM ve diğer ilgili Daire Başkanlıkları ile konun resmi olarak paylaşımı
sağlandı. Sonraki süreçte istihbari çalışmalar kapsamında görüşmelerimiz devam etti. Alınan bilgiler
istihbari metotlarla resmi olarak değerlendirildi. Tutanaklarda yer alan ve resmi istihbarat arşiv
numarası almış evrak bu ilişkilerin somut örneğidir. Bunun dışında İstihbarat Daire Başkanlığının
bilgisi olmadan münferit zamanlarda herhangi bir ilişkimiz olmadı. Kendisi cezaevinde iken aramızda
irtibat kuran kimse olmadı. Cezaevindeyken benim de bir irtibatım söz konusu değildir. Orhan Ünğan
ile resmi olarak yaptığım görüşme kapsamında konulara İlhan Ünğan da dahil oldu. Yüz yüze
görüştük. Haber kaynakları ile gerek organize suç örgütleri ve gerekse dini motifli terör örgütleri
içerisinde yer alan haber kaynaklarıyla telefonla ve yüz yüze görüştüm. Yaptığım her görüşmenin de
istihbarat arşivlerine girişi tarafımdan sağlanmış olup, konunun etik sağlamlığı sağlanmıştır. Çağdaş
Çelik'i tanırım. Uzun yıllar önce İstanbul’da bulunan ve şu an soy ismini hatırlamadığım Özge isimli bir
arkadaşımın davasına bakması için vekalet verdirmiştim. Ayrıca Tunuslu Abdullah isimli bir iş
adamının dolandırılması ile ilgili kendisine vekalet verdirmiştim. Çağdaş Çelik’i Orhan Ünğan’ın
avukatı olması sebebiyle tanıdım. Tolga Hakan Ceyhan'ı tanımam. Muhammet Şamdancı'nın İlhan
Ünğan’ın şoförü ve koruması olduğunu biliyorum. İstihbari görüşmelerimizde İlhan Ünğan’ın yanında
devamlı bulunurdu. Kendisine neden 'Burak' denildiğini bilmiyorum.

(İlhan Ünğan isimli şahsın cep telefonunun incelenmesi neticesinde “Ankara” ismi ile kayıtlı
5547556462 sayılı GSM numarası yapılan yazışmalara ilişkin elde edilen verilerde; 20/11/2018 günü
saat 20:50'de “Ankara” isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a sırasıyla .. jpg isimli fotoğrafları gönderdiği;
bu gönderiminin ardından saat 20:51’de "Ankara" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a "Mehmet Tayyar
Yerlikhan, Lützovv strasse 1., 30159 Hannover Almanya" yazdığı; yapılan araştırmalarda “Mehmet
Tayyar Yerlikhan'ın eski MERNİS kaydının "Lützow str.l 30159 Aşağı Saksonya" şeklinde yer aldığı,
şahsın İlker Dağlı’nın eşi olan Funda Dağlı’nın babası olduğu anlaşılmakla, Mehmet Tayyar Yerlikhan
isimli şahsa ait bilgileri İlhan Ünğan’a aktarma sebebinizi açıklayınız, sorusu üzerine);
Dönem içerisinde birçok adres ile ilgili kendileriyle organize suç örgütleri ve dini motifli terör
örgütleri hakkında çalışmamız oldu, o dönemde tarafımıza birçok ev ve yer adresleri gönderildi. Biz
bunları kurumda değerlendirdik, bazen gönderdikleri fotoğrafları tekrar tarafımızdan istedikleri oldu,
bu da onlardan biri olabilir. Olayı net hatırlayamadım.

(23/11/2018 günü saat 22:23'te "Ankara" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a sırasıyla ...jpg isimli
fotoğrafları gönderdiği, bu fotoğrafların ise İlker Dağlı’nın eşi Funda Dağlı, kardeşi Ali Can Dağlı ve
Funda Dağlı’nın annesi Ayşe Yerlikhan’a ait fotoğraflar olduğu; bu gönderiminin ardından saat
22:37’de İlhan Ünğan’ın "Ankara" isimli kullanıcıya "İlkerinki yok abim" yazdığı, akabinde saat
20:42'de "Ankara" isimli kullanıcının İlker Dağlı’ya ait, açı ve görünüm itibarıyla pasaport kontuarında
çekilmiş olduğu değerlendirilen ancak arka planı sansürlendiği anlaşılan ...jpg isimli fotoğrafı İlhan
Ünğan’a gönderdiği anlaşıldığından, İlker Dağlı ve ailesinin fotoğraf bilgilerini İlhan Ünğan’a aktarma
sebebinizi açıklayınız, sorusu üzerine);

Bu fotoğraflar İlhan Ünğan tarafından tarafıma daha önce gönderilmiş olduğunu değerlendirdiğim
fotoğraflardır. Gönderdiği şahısların örgütsel yönünün araştırılmasını ya da incelenmesini istemiş
görünerek farklı amaçlarla bilgi edinmek istemiş olabilir.

(Yapılan çalışmalarda "Ankara" isimli kullanıcının İlker Dağlı ve ailesi hakkında araştırma yaptığı,
temin ettiği bilgileri İlhan Ünğan’a servis ettiği anlaşılmıştır. "Ankara" ismi ile kayıtlı olan GSM
numarasının adınıza kayıtlı olduğu, emekli polis memuru olduğunuz anlaşılmakla birlikte, emekli
olmanız sebebiyle Emniyet Genel Müdürlüğü hizmetlerinde kullanılan kapalı devre sorgulama
sistemlerine direkt erişemeyeceğiniz anlaşılmaktadır. Bahse konu verileri ne şekilde temin ettiniz?
Verilerin temini noktasında size yardım eden kolluk görevlisi var mıdır? Var ise ismini ve görev yerini
açıklayınız, sorusu üzerine);

2013 yılında başlayan FETÖ uyuşturcu trafiği ile ilgili çalışmalarımızda hazırlanan ve Engin Dinç
Başkandan sonra operasyona dönüşmeyen, akabinde İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğüne
gönderilerek atıl bir durum kazandığı görülen dosya kapsamında FETÖ'nün uyuşturucu trafiğini
ortaya çıkarmak için bütün soruşturmaları ben yaptım. Dolayısıyla uyuşturucu baronu Zindaşti ve tüm
yakınlarının teknik incelemelerini, kapalı devre sorgulama sistemlerinden elde ettiğimiz verileri
organize suç örgütlerinin kurumsal ilişki içinde olduğu şahıslar nedeniyle muhafaza etmek
durumunda kaldık. Bu veriler de şahsi arşivimde olan verilerdir. Emekli olduğum tarihten sonra aktif
görevde olan kimseden sorgulama yapmasını istemedim ve yardım talebinde bulunmadım. Veriler
fiziki olarak elimdeydi. Elimde olan tüm veri ve bilgiler de İstihbarat arşivinde bulunan verilerdir.

(27/11/2018 günü saat 17:32’de İlhan Ünğan’ın "Ankara" isimli kullanıcıya


https://www.haberturk.com/iste-o-supheli-2237932 isimli haber sitesi adresini gönderdiği görülmüş,
internet adresi hakkında yapılan çalışmalarda bahse konu haberin 2016/47969 sayılı soruşturma
kapsamında Saed Karimian’ın öldürülmesi olayında şüpheli olarak aranması bulunan Ali Koçak isimli
şahsın fotoğrafının bulunduğu 27/11/2018 tarihli haber olduğu anlaşılmış olmakla, bahse konu
haberin size gönderilmesinin sebebi nedir? Haber içeriğinde yer alan kişiyi tanıyor musunuz, sorusu
üzerine);

Bu şahsı tanımıyorum. Bu cinayetin Naji Sharifızindashti tarafından yapıldığına dair İlhan Ünğan ve
Kudbettin Kaya tarafından kurumsal istihbarat almıştık. Şahsı tanımıyorum ama olay bu konu ile
ilgilidir. İlhan Ünğan gibi Kudbettin Kaya da organize suç örgütleri faaliyetleri, Ergenekon ve Balyoz
operasyonlarının arkasındaki dini motifli terör örgütleri bağlantıları hakkında geniş ve detaylı bilgi
veriyordu.

(30/11/2018 günü "Ankara" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a saat 21:27’de "Kaynanası abi
Limonçiçeği sokak Kardelen sitesi 16/2 Kartaltepe mahalllesi Bakırköy İstanbul" yazdığı; saat 21:29’da
"Çobançeşme mahallesi sanayi caddesi no:44 nish İstanbul residance...Bahçelievler İstanbul Avukat
Fundanın adresi. Atakent mahallesi 223 cadde... Küçükçekmece Funda'nın adresi. ofis ve ev";
"53350055XX Funda İlker 53256971XX" yazdığı, yazışmaların ilgililerinin İlker Dağlı, Funda Dağlı ve
Ayşe Yerlikhan olduğu anlaşılmakla, bahse konu şahıslar hakkında araştırma yapmanızın ve temin
ettiğiniz verileri İlhan Ünğan’a aktarma sebebini açıklayınız, sorusu üzerine);

İlhan Ünğan organize suç örgütleri içerisinde alt gruplarda yer alan şahıslar ile ilgili zaman zaman
birçok ev, adres gibi bilgileri bizimle paylaşır. Bu bilgileri tekrar sorup tekrar istedikleri olmuştur. Bu
tarz bir bilgi transferi olabilir. Verdiği bilgileri teyit amaçlı olarak tekrar sorduğu ve istediği olmuştur.

(30/11/2018 günü saat 22:28’de İlhan Ünğan’ın "Ankara" isimli kullanıcıya, "E Abi Yeni" isimli
kullanıcıdan temin ettiği ve "E Abi Yeni" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a "Reis", "Bir ricam olacak",
"Bu evrakı sana yolladığımdan", "Bizim hemşehrinin", "Haberi olmasın", "Trip yapıyor", "Senin
haberin yokmuş gibi", "Ben bakacağım bu mevzuya", diyerek gönderdiği Organize Suçlarla Mücadele
Şube Müdürlüğünün 22/06/2018 tarihli ve 2018/25129 sayılı yazısına istinaden Ürfı Çetinkaya isimli
şahsın adreslerinde arama yapılması talebi üzerine, Gaziosmanpaşa Sulh Ceza Hakimliğinin
22/06/2018 tarihinde arama yapılmasına dair 2018/3291 D. iş sayılı kararına ait fotoğrafları
gönderdiği anlaşıldığından, bahse konu arama kararının size gönderilmesinin sebebi nedir? Ürfi
ÇETİNKAYA ile ne gibi bir ilginiz vardır, soruları üzerine);

Yunanistan' da yakalanan ve istihbari evraklarda da kayıtlara girdiğimiz görülen Pakistanlı Esfandiar


Marishan'ın Naji Sharıfızındashtı tarafından öldürülerek Marmara Denizine atıldığını İlhan Ünğan
bizimle paylaşmıştı. Urfı Çetinkaya’nın bahçesinde de bu şahsın gömülü olabileceği yönünde bir
iddiada bulunmuştu. Bu bilginin de İstihbarat Daire Başkanlığında kayda girmesi ve değerlendirilmesi
açısından tarafıma gönderilmiştir.

(04/12/2018 günü saat 19:08’de İlhan Ünğan’ın "Ankara" isimli kullanıcıya


http://www.hurriyet.com.tr/ gundem/son-dakika-zindasti-icin-tahlive-karari-veren hakim -erzuruma-
atandi- 41040531 isimli haber sitesi adresini gönderdiği görüldüğünden, tahliyeye ilişkin haberin size
gönderilme sebebi nedir? Naji Sharıfızındashtı ile ne gibi bir ilginiz vardır, sorusu üzerine);

İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından organize suç örgütlerinin dini motifli örgütlerle bağlantısını
araştırmak üzere çok ciddi bilgileri bizlerle paylaşmışlardı. Naji Sharıfızındashtı’nin kullanmış olduğu
bütün telefonlar, yaşadığı yerler tarafımıza iletilmişti. Daire kapsamında yapılan alan çalışmalarından
da şahısların dini motifli örgüt sorumluları ile bir araya gelip gelmediği analizini yaptık. Dosya
tamamen bizim kontrolümüzdeydi. Haberi bu kapsamda göndermiş olabilir.

( 07/12/2018 günü saat 18:35’de "Ankara" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a "Abi selam. fatma öztürk
ve güler yıldırım aksam bura saatiyle 18 de gidecek gelen kızlar abı. ona göre her ikisine 1.5’ar
gondert abi.”, "haberleşiriz abi. gündüz sen istırahatte olursun abi" yazdığı görülmüş ve "Bura
saatiyle" şeklinde geçen yazışma sebebiyle "Ankara" isimli kullanıcının yurt dışında olduğu
anlaşılmakla, Fatma Öztürk ve Güler Yıldırım isimli şahıslar kimlerdir? Bu şahıslara "1.5' ar göndert"
diyerek kastettiğiniz nedir? Mesajı attığınız zaman hangi ülkede bulunmaktaydınız, sorusu üzerine);

Fatma Öztürk gelinimdir, Güler Yıldırım da eşimin Belçika'da çalışan bir işçisidir. Konuyu tam
hatırlayamadım.

(08/12/2018 günü saat 17:03’te "Ankara" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a "Abu s.a, çocuklar gitsin mi
abi, abi nerdesin."yazdığı, 09/12/2018 günü saat 00:32’de İlhan Ünğan’ın "Abim kusuruma bakma
yeni uyandım yarın arıycam seni olurmu" şeklinde ifade kullandığı görülmekle, "Çocuklar" olarak
bahsi geçen kimlerdir? İlhan Ünğan'dan talimat bekleme sebebinizi açıklayın, sorusu üzerine);

Hatırlayamıyorum.

(Burhan Kuzu konusu ve Zindaşti'nin tahliyesiyle ilgili haberlerin İlhan Ünğan tarafından kendisine
gönderilmesi ile ilgili soru üzerine);

Basında bu konuların yer aldığını bana göstermek istemiş olabilir, çünkü kendisinden halen bilgi
alabilmek ve görevde olan meslektaşlarıma bu bilgileri aktarmak amacıyla emekli olduğumu
kendisine söylememiştim.

(09/12/2018 günü saat 16:40’ta "Ankara" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a "Abi selam. günaydın abi.
çocuklar geçti mi abi. gitsin mi benim çocuklar" yazdığı, İlhan Ünğan'ın "Abim yarın atcagız parayı
saat 3 gibi sen bilgileri buraya at" dediği, "Ankara" isimli kullanıcının "Abi Güler Yıldırım. ve Fatma
Öztürk, abi gazete yı okudun mu, Nazif aradı biraz önce haber yayın müdürüne cok guzel işlemişler,
murat gazete haberini alıp savcılığa da gidebilir. tetiklesinler abi., sen bilirsin tabi. ben gazeteyi
geçtim, okusunlar yüreklerine su serpilsin istedim" yazdığı görülmekle, "Benim çocuklar" olarak
kastettiğiniz kimlerdir? İlhan Ünğan'ın göndereceği para ne ile ilgilidir? "Burak" isimli şahıs kimdir?
Murat isimli şahıs kimdir? Gazete haberi olarak bahsi geçen konu nedir, soruları üzerine);

Çocuklar olarak bahsi geçen biyolojik çocuklarımdır. İstanbul' da bulunduğu süre içerisinde sıkıntıda
yaşarlar ise yardımcı olmasını İlhan Ünğan'dan istemiş olabilirim. Nazif olarak bahsi geçen gazeteci
Nazif Karaman'dır. Murat olarak bahsi geçen Kudbettin Kaya'nın kardeşi Murat Kaya olabilir. Burak
olarak bahsi geçen İlhan Ünğan'ın şoförüdür. Haber ise Sabah gazetesinde zaman zaman yayınlanan
organize suç örgütleri ile ilgili yayınlanan haberlerden biri olabilir.

(10/12/2018 günü saat 18:51’de İlhan Ünğan’ın "Ankara" isimli kullanıcıya Kudbettin Kaya’nın
öldürülmesiyle ilgili olarak tanzim edilen taslak dilekçe metnine ait sırasıyla ...jpg ve ... isimli fotoğrafı
gönderdiği, bu gönderiminin ardından "Ankara" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a "Yasadışı
yöntemlerle kendisini tahliye ettirmiştir. cümlesinden sonra "Basına yansiyan bölümüyle de, konuya
ilişkin Zındashti'yi saliveren hakimin ifadesinde yer alan siyasi bir şahsiyetin telefonla müdahalesi
noktasinda, Yargi kararları üzerindeki maddi ilişkilerin varliginin ortaya cikmasi, tarafımizca saskinlikla
izlenmektedir." yazdığı ve düzenlenmesini istediği yeri işaretleyerek ...jpg isimli fotoğrafı İlhan
Ünğan’a gönderdiği görülmekle, bahse konu dilekçenin düzenlenmesi ile ne gibi bir ilginiz vardır?
Dilekçeye konu hususlar ile ilginiz nedir, sorusu üzerine);

Kurumsal itibarımızdan dolayı yazının redakte edilmesini istemiş olabilir.


(29/12/2018 günü saat 01:02’de "Ankara" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a ...jpg isimli fotoğrafı
göndererek "Abu", "Bu Nihat demi abi" yazdığı, İlhan Ünğan’ın cevaben "Yes abim" yazdığı, "Ankara"
isimli kullanıcının da "Abi gönderdim. şimdi, iyi geceler abi" şeklinde ifade kullandığı görülmekle,
Nihat Aşan olarak tespit edilen şahsın fotoğrafını ne şekilde temin ettiniz? Bu fotoğrafı İlhan Ünğan' a
gönderme sebebinizi açıklayınız, sorusu üzerine);

İlhan Ünğan ile aramızda irtibat kuran şahıslardan olan Doğanay isimli şahıs bu fotoğrafı İlhan
Ünğan'ın istediğini söylemişti, bu fotoğrafı bana daha önce İlhan Ünğan ulaştırmıştı. Neden istediğini
bilmiyorum.

(03/01/2019 günü saat 15:27’ de "Ankara" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a ...jpg isimli fotoğrafı
gönderdiği, bu gönderiminin ardından "Ankara" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a "Yıllardır Bodrum’da
olup daha önce voyuge otelinde müdürlük yapmış daha sonra BK inşaat firmasını kurmuş çevresinde
güvenilir biri olarak tanınan biridir", "Erkek adam bodrum torbada bu verdiğin adreste", "Çok kaliteli
ve pahalı evler yapıp satıyor", "Abi bodrumda sorduğun kişi. ortaya girdireyim mi. bu genema
araştırma", yazdığı görülmüş ve aynı yazışmaların İlhan Ünğan tarafından "E Abi Yeni" isimli kullanıcı
ile de yapıldığı anlaşılmış olup, Baki Kayan -Kayhan- kimdir? Bu şahıs hakkında araştırma yapmak için
talimat bekleme sebebiniz nedir? Ne gibi bir araştırma yaptınız, sorusu üzerine);

Şahsı tanımıyorum. Sadece konut alım satımı ile ilgili bir konu vardı. İstihbarattan emekli olduktan
sonra Bodrum' a giderek inşaat emlak alım satım şirketinde çalışan Sadrettin Doğan'a bu firmanın
ciddi bir firma olup olmadığı ile ilgili sorduğumu hatırlıyorum...

(10/01/2019 günü saat 00:17’de "Ankara" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a "Atakent mahallesi 223
cadde 23B/23 Küçükçekmece", "34BJR360 siyah bmw, 34VH8051 volswagen" yazdığı görülmüş,
yazılan plakalar ile ilgili olarak kapalı devre sorgulama sistemleri üzerinde yapılan araştırmada;
34BJR360 plaka sayılı aracın Funda Dağlı adına kayıtlı olduğu, 34VH8051 plaka sayılı aracın da
20/10/2014 -18/01/2019 tarihleri aralığında yine Funda Dağlı adına kayıtlı bulunduğu, aynı
yazışmanın İlhan Ünğan’ ile "E Abi Yeni" isimli kullanıcı ile de yapıldığı anlaşılmakla, Funda Dağlı’nın
araçları hakkında araştırma yapmanızın sebebi nedir? Bu araçlara ait bilgileri ne şekilde temin ettiniz?
Erkan Kocabaş’ın konu ile ilgisi nedir, soruları üzerine);

Erkan Kocabaş'ın konu ile ilgisini bilmiyorum. Bu bilgiler de bana fiziken gönderilen istihbari veriler
içerisinde yer alan verilerdi. Tekrar kendisinin teyit amaçlı isteği üzerine kendisine gönderdim.

(11/01/2019 günü saat 00:42’de "Ankara" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a bazı şahıslara ait kimlik ve
adres bilgilerini göndermesiyle ilgili soru üzerine)

Konuyu hatırlayamıyorum.

(23/02/2019 günü saat 09:06’da "Ankara" isimli kullanıcının Ilhan Ünğan’a "Abı günaydın selam. gece
notu bitirdim. hallettim. ne yapalım" yazdığı, Ilhan Ünğan’ın "Günaydın abim burdan at abim bir
bakayım bugün de zaten Erkan abiyle buluşcam" yazdığı, "Ankara" isimli kullanıcının "Tamam abi
dışarıdayım. bilgisayar bulup atarım. 8 sayfa" yazdığı, Ilhan Ünğan’ın "Dur abim aliyi çağırayım
internetten meil açsın oraya at" "Aldım abim şimdi getiriyor Ali" yazdığı, "Ankara" isimli kullanıcının
"Ok abi. 10 numara oldu. bi bak sen de abi" dediği anlaşılmakla, yazışma içeriklerinde bahsi geçen
hususları açıklayın. Hazırladığınız ve İlhan Ünğan' a gönderdiğiniz notlar nedir, sorusu üzerine);

Bahsi geçen notlar 2013 yılından itibaren gerek organize suç örgütlerinin faaliyetleri, gerekse işlenen
cinayetler hakkında tarafımıza verdiği bilgilerin genel bir özetidir. Bu belgelerin içeriği budur.
İstihbarat arşivinde cinayetlerle ilgili istihbari veriler de kayıtlıdır.

(05/03/2019 günü saat 09:01’de İlhan Ünğan’ın medyaya yansıyan Burhan Kuzu-Zindaşti ilişkisi
iddialarına ilişkin haber sitesi adresini göndererek "Abim günaydın" yazdığı, "Ankara" isimli
kullanıcının "Valla gun simdi daha aydın oldu abi" şeklinde cevap verdiği, İlhan Ünğan’ın "Cumhuriyet
patlattı haberi" yazdığı, "Ankara" isimli kullanıcının "Süper abi. bakalım ne getirecek" ifadesini
kullandığı, İlhan Ünğan’ın "Paket olmazsak tabi" yazdığı, "Ankara" isimli kullanıcının "Abı seni bu
saatten sonra tanımıyorum." dediği, İlhan Ünğan’ın "Onlara gelcek sıra abimin dilekçesi gelcek silah
ruhsatları gelcek görcek o daha" yazdığı, devamında saat 12:47’de "Ankara" isimli kullanıcının "Abim
arkadaş yerine Geciyor. Şehir dışına ilçeye gitmişlerdi", "Abim. çagdaş bir arasın abi", "unutturma
abi" yazdığı sorusu üzerine);

İlhan Ünğan ile kayıtlı telefonla irtibat kurmam net bir delildir. Çünkü böyle bir şey yapsaydım şu an
içinde bulunduğum durum gibi bir durumda karşılaşmayabilirdim, tespit edilmem daha zor olurdu.
Kurumumun haberi olmaksızın herhangi bir iş yapmadım." şeklinde savunma yaptığı ve ifade verdiği,

Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce düzenlenen 11.07.2019 tarihli HTS Değerlendirme
Tutanağında; (İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 08.04.2019 tarih ve 2019/2856 D.iş ve)
İstanbul 12. Sulh Ceza Hakimliğinin 02.07.2019 tarih ve 2019/3211 D. iş sayılı kararlarına istinaden
maktul lhan Ünğan’a ait cep telefonunun imaj kayıtlarının incelenmesi neticesinde, İlhan Ünğan’ın
cep telefonuna ait rehberde; "Erkan Polis" şeklinde kaydı bulunan 55500945XX sayılı hattın, "E Abi
Yeni" şeklinde kaydı bulunan 53922871XX sayılı hattın ve Erkan Kocabaş kullanımında bulunduğu
anlaşılan 53270844XX sayılı hattın HTS kayıtları arasında 53922871XX sayılı GSM numarasına yönelik
yapılan incelemede;

Maktul İlhan Ünğan’a benzerliğini kullanarak İlhan Ünğan’ın fotoğrafı ve kendi kimlik bilgileriyle
nüfus cüzdanı temin edip bu kimliği İlhan Ünğan’ın kullanımına sunan şüpheli Ali Gören ile
irtibatlarının görüldüğü ve şüpheli Erkan Kocabaş ile Ali Gören'in irtibatlı olduklarının ortaya çıktığı;
yine Erkan Kocabaş'ın kullanımında bulunduğu tespit edilen 53270844XX sayılı GSM numarasına
yönelik yapılan incelemede de; bu hattan, İlhan Ünğan’ın öldürülmüş olduğu 07.04.2019 günü saat
18:41:11 itibarıyla Cemal Nayır adına kayıtlı 53236658XX ve 53975710XX sayılı numaralarla irtibat
kurulduğu ancak görüşme gerçekleşmediği, kurulan irtibatın "arama yönlendirme" şeklinde
gerçekleştiği, hangi numaralar arasında yönlendirme olduğu ve hangi numaranın hangi numara
tarafından arandığının ise tespitinin yapılamadığının rapor edildiği,

Müşteki-şüpheli İlker Dağlı'nın ilgili soruşturma dosyalarına ibraz ettiği ve/veya gönderdiği dilekçeler
ve eklerinin mevcut delillerle birlikte değerlendirilmesinde;
Av. İlker Dağlı’nın 18.03.2019 kayıt numaralı olup, şüpheliler olarak Orhan Ünğan, İlhan Ünğan, Av.
Kudbettin Kaya’nın kardeşleri, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Şubede görevli yetkili, Av.
Çağdaş Çelik, Ankara İstihbarat Şubede görevli yetkili, Erkan Kocabaş ve bu kişilerle birlikte hareket
ettiğini iddia ettiği "Tayfun, Kenan, Burak, Soner (Kenyalı Soner Lakaplı) ve diğer şahıslar şeklinde
gösterdiği dilekçe içeriğinde; (Dilekçeler, yazıldığı şekliyle alınmıştır.)

"...Yukarıda isimleri yazılı şüpheliler ve detaylı kimlik bilgilerini bilmediğim kişiler, tarihten yaklaşık 2-
3 ay önce Darıca'da Orhan Ünğan isimli şahsa ait olduğu söylenen yazlık evde bir araya gelmişler ve
Naji SHARIFIZINDASHTI'nin avukatı olmam ve Orhan Ünğan ın aleyhine duruşmalarda görev yapmam
sebebiyle; ayrıca müvekkilim Naji SHARIFIZINDASHTI’nin Av. Kudbettin KAYA’nın ölümüyle bağlantısı
olduğu düşüncesiyle, bu kişiler benim öldürülmem konusunda hemfikir olmuşlardır. Bu kapsamda 3-
4 defa çeşitli zaman aralıklarında şahıslar 2'li ve 3'lü toplantılar yapmışlardır. Bu konuya ilişkin olarak
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Savcılığında 2016/47969 soruşturma sayılı
dosyaya Nisan 2018 tarihinde verdiğim ifade ve sonrası, sayın soruşturma savcısı Ercan DEVRİM
beyin UYAP e-mail adresine gönderdiğim, telefonumda bulunan ekran fotoğraflarında yer alan mesaj
içeriklerinde de aynı şekilde bu kişiler tarafından öldürülmem amacıyla faaliyete başlandığı hususu
net olarak izah edilmiştir.

Yakın zaman içinde almış olduğum bilgiler kapsamında; şüpheli şahıslardan polis olanlar; benim ve
eşimin TC kimlik numarasından sistemden sorgulama yaptıkları; bana ve eşime ait ikametgahların ve
ofisimin tespit edildiği; benim ve eşimin kullanımında olan araçları polise ait istihbarat sisteminden
alarak plaka numaralarını ve nerelerde bulunduğunun bu kişilere menfaat karşılığında servis ettikleri,
organize şube müdürlüğünde görevli şahsın halen dahi belli zaman aralıklarıyla benim gün içindeki
telefon sinyallerimi güncel olarak bu kişilere aktardığını öğrenmiş bulunmaktayım. Hatta bu
kapsamda yapılan plan ile ikametim olan sitede ya da yakınlarında ev kiralamış oldukları ve belirli
zaman aralıklarıyla tetikçi kişilerce sitenin giriş ve çıkışlarının tutulduğu bilgisi şahsımla paylaşılmıştır.

Sayın savcılık makamınca alınacak beyanımın esasında, bahse konu bilgileri benimle paylaşan
kişi/kişiler hakkında gerekli açıklamayı yapacak olduğumu, bu aşamada ismini dile getirmemin şahsın
da hayatının tehlikeye girmesine sebebiyet vereceğinden bu aşamada gizli tutmak zaruretinde
kaldığımı belirtmekteyim. Ancak bahse konu şahıs sayın savcılık makamının uygun görmesi halinde
huzurda açıklama yapmaya hazırdır. Yine bu şahsın yapmış olduğu bilgilendirme kapsamında; Av.
Çağdaş ÇELİK ve Av. Kudbettin KAYA’nın kardeşi olduğu söylenen kişi; özellikle benim öldürülmem
için neden bu kadar beklendiğini söyleyerek; diğer şahısların üzerinde baskı ve/veya telkin oluşturma
çabasında olmuşlardır. Ayrıca Av. Çağdaş ÇELİK benim öldürülmem konusunda bilgi ve istihbarat
akışını sağlamak için halen dahi Erkan KOCABAŞ isimli polis memuruyla; Maltepe 2. Nolu cezaevinde
tutuklu bulunan Orhan Ünğan arasındaki irtibatı sağlamaya devam etmektedir. Erkan KOCABAŞ
müvekkilim adına sunduğum şikayet dilekçesi kapsamında rüşvet nedeniyle Organize Şubeden
uzaklaştırılan memurlardan biridir. Diğer yandan şahsıma ve işime ait araçların ikamet ve bilgilerini
bu kişilerle paylaşan kişinin Erkan KOCABAŞ isimli memur olduğundan şüphe etmekteyim. Zira gelen
bilgiye göre eşim Av. Funda DAĞLI adına trafikte kayıtlı BMW marka aracın plaka numarası ve hangi
gün nerede olduğu konusunda tüm haberleri veren bu kişi olması kuvvetle muhtemeldir.

Erkan KOCABAŞ isimli şahsın avukatı olan Av. Funda SADIKAHMET ALP isimli şahsın 2016/47969
soruşturma sayılı evraka hiçbir ilgisi ve bilgisi yok iken tanıklık yapmak üzere müracaat edip beyanda
bulunduktan 2 gün sonra; tutuklu şüpheli Orhan Ünğan tarafından yargılandığı Bakırköy 12 Ağır Ceza
Mahkemesine duruşmada; Av. Funda SADIKAHMET ALP'in tanıklığına ilişkin belgeyi sunmuş olması;
şüpheli Erkan KOCABAŞ ile Av. Çağdaş ÇELİK arasındaki organik bağı ortaya koyan net delildir. Bu
hususa ilişkin şikayetimizi 2016/47969 soruşturma sayılı dosyaya yapmıştık... Yine burada belirtmek
istediğim bir başka bilgi; esasen eski bir müvekkilim olan ve Van’da ikamet eden Abdulkadir AŞAN
isimli şahsın da bu kişiler tarafından öldürülmesi planlanmaktadır. Bu planlamada azmettirici olarak
net görünen kişi Av. Kudbettin KAYA’nın kardeşi, Orhan Ünğan ve İlhan Ünğan’dır. Bu şahıslardan Av.
Kudbettin KAYA’nın kardeşi olan kişi; Van’da Abdulkadir AŞAN’a ait evin yerini tespit ettirmiş, bu
kişilerle paylaşmış ve eve ayda bir iki defa gelen Nihat AŞAN’ın öldürülmesini talep etmiştir. Hatta
evin yakınlarında birkaç adamı gözetlemek amacıyla bulundurduklarını da beyan etmiştir.

Yukarıda kısaca açıklamış olduğum kapsamda; şahsıma veya aile fertlerimden herhangi birine ya da
yakınlarıma yönelik olası bir silahlı saldırının sorumluları; yukarıda isimleri yazılı şahıslardır. Bana
yahut aileme yönelik silahlı saldırı planlayan yukarıda isimleri yazılı şüpheliler hakkında gerekli
incelemenin ve soruşturmanın yapılmasını saygılarımla arz ederim..." ifadelerinin geçtiği,

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/83464 sayılı soruşturma kapsamında tanzim edilen


14.06.2019 tanzim tarihli Dijital Veri Değerlendirme Tutanağı içerisinden elde edilen veriler
mukayese edildiğinde;

Şüpheli Tolga Hakan Ceyhan’ın kullanımında bulunduğu tespit edilen ve cinayet mahallinde terk
edilmiş halde ele geçen 34 BPD 150 plaka sayılı araç içerisinde yapılan 2019/242 sayılı olay yeri
incelemesine konu, Bulgu No:9 olarak belirtilen 351556061769416 imei numaralı cep telefonunun
incelenmesi neticesinde, bahse konu telefonun tutuklu şüpheli Cem Dursun’un kullanımında
bulunduğu anlaşılmakla birlikte; 03.04.2019 günü saat 14:14’te Cem Dursun’un Tolga Hakan
Ceyhan’a imaj içerisinde VID-20190403-WA0011.mp4 ismi ile yer alan bir video gönderdiği, bu
videonun incelenmesinde, şüphelinin araçla seyir halindeyken Güneş Park Evleri yazan siteyi telefon
aracılığıyla videoya çektiğinin görüldüğü, İlker Dağlı'nın eşi Funda Dağlı'nın da adı geçen sitede
oturduğunun tespit edildiği; aynı videonun 03.04.2019 günü saat 14:08’de Cem Dursun tarafından
"T Abi" isimli kişiye gönderildiği, “T Abi” olarak bahsi geçen kişinin ise -aynı videonun Tolga Hakan
Ceyhan’ın kullanımında bulunan 53896259XX sayılı hatta da gönderilmesi sebebiyle- 53150995XX
sayılı hat kullanıcısı Tolga Hakan Ceyhan olduğunun değerlendirildiği; aynı cep telefonunun içerisinde
“IMG_20190403_123426.jpg” isimli fotoğrafın da ele geçtiği, fotoğraf içerisinde yer alan adresin yine
İlker Dağlı ve eşi Funda Dağlı’nın ikameti olan ve MERNİS sisteminde de kayıtlı bulunan adres
olduğunun tespit edildiği,

Maktul İlhan Ünğan'ın kullanımında olduğu değerlendirilen ve 2019/238 sayılı olay yeri incelemesine
konu "Bulgu No:6" olarak belirtilen 352985097071266 imei numaralı cep telefonun incelenmesi
neticesinde, bahse konu telefonun maktul İlhan Ünğan’ın kullanımında bulunduğu anlaşılmakla
birlikte; 15.03.2019 günü saat 21:16'da İlhan Ünğan’ın rehberinde "Burak Yeni" ismiyle kayıtlı
381637626792@,s.whatsapp.net isimli WhatsApp uygulama kullanıcısına, "Öbür numaramı erkan
abiye at acil bişey olursa ordan ulaşsın tosun" şeklinde mesaj gönderildiği, yazışmaların devamında
"Burak Yeni" isimli kullanıcının saat 21:20'de "Attım abim yazdım" ifadesini kullandığı, 20.03.2019
günü saat 21:43'te "Burak Yeni" isimli kullanıcının "Ulaşamamış sana abi", "Tolga’nın nosunu attım
sana" yazdığı; 03.04.2019 günü saat 18:22’de İlhan Ünğan’ın "Burak Yeni" isimli kullanıcıya "Güncel
kaldıkları yer Atakent mahallesi 223 cadde 3. Etap A2 blok güneş park evleri no 23 Ya da d blok 23
numara" şeklinde mesaj attığı, bahse konu adresin Funda Dağlı’nın MERNİS adresi olduğu, "Burak
Yeni" isimli kullanıcının ise Burak ismini kullanan şüpheli Muhammet Şamdancı olduğu; 30.11.2018
günü saat 21:42'de İlhan Ünğan’ın rehberde "E Abi Yeni" ismiyle kayıtlı,
905392287135@s.whatsapp.net isimli WhatsApp uygulaması kullanıcısına; "Kaynanası abi Limon
çiçeği sokak Kardelen sitesi 16/2 Kartaltepe mahalllesi Bakırköy İstanbul", "Çobançeşme mahallesi
sanayi caddesi no:44 nish İstanbul residance no: 197 meydan bulvarı Bahçelievler İstanbul AVUKAT
FUNDANIN ADRESİ. Atakent mahallesi 223 cadde 23B/23 Küçükçekmece FUNDA NIN ADRESİ. OFİS VE
EV" yazdığı, saat 21:43'te "5335005560 Funda, İlker 5325697120" yazdığı, devamında 21:43'te
"Abim bu adresler sana tanıdık geldiği" yazdığı, "E Abi Yeni" isimli kullanıcının "Limon çiçeğini ilk defa
duyuyorum", "Avukat funda kim.?" dediği, İlhan Ünğan’ın "Karısı abim" yazdığı, "E Abi Yeni" isimli
kullanıcının "Ok", "Limonçiçeğini bilmiyordum", "İlk defa duydum reis" "Ok reis", "Arıcam bi sn"
yazdığı; Yazışma içeriğinde yer alan veriler hakkında yapılan araştırmada; 5335005560 sayılı hattın
Funda Dağlı adına kayıtlı olduğu, telefon kaydında adres bilgisinin "Çobançeşme Mh. Sanayi Cd. Nish
İstanbul Residence C Blok No:44D:197 Bahçelievler" şeklinde yer aldığı; 5325697120 sayılı hattın
İlker Dağlı adına kayıtlı olduğu, telefon kaydında adres bilgisinin aynı olarak gözüktüğü, diğer adresin
ise Funda Dağlı'nın annesi Ayşe Yerlikhan'ın adresi olduğu, İlhan Ünğan’ın bu şahıslar ile ilgili
araştırma ve tespit yaptığı, "E abi Yeni" isimli kullanıcı olduğu anlaşılan şüpheli Erkan Kocabaş'ın da
"Limonçiçeğini bilmiyordum" ifadesini kullanması karşısında, bu şahıslara ait diğer kişisel veriler
hakkında bilgisinin olduğunun ortaya çıktığı; 10.01.2019 günü İlhan Ünğan’ın "34BJR360 siyah bmw ,
34VH8051 volswagen" yazdığı, yazılan plakalar ile ilgili olarak kapalı devre sorgulama sistemleri
üzerinde yapılan araştırmada, her iki aracın da Funda Dağlı adına kayıttı olduğunun tespit edildiği,;
rehberde "Ankara" ismiyle kayıtlı 905547556462@s.whatsapp.net isimli WhatsApp uygulama
kullanıcısının 20.11.2018 günü saat 20:50 'de İlhan Ünğan’a bina fotoğrafı göndererek, bu
gönderiminin ardından saat 20:51’de "Mehmet Tayyar Yerlikhan, lützow strasse 1., 30159 Hannover
ALMANYA" şeklinde yazdığı; bu şahsın ise Funda Dağlı’nın babası olduğu ve yurt dışı adresinin de söz
konusu adres olduğunun tespit edildiği, aynı kullanıcı tarafından 23.11.2018 günü saat 22:23'te
İlhan Ünğan’a Funda Dağlı, Ali Can Dağlı, Ayşe Yerlikhan ve İlker Dağlı’nın fotoğraflarını
gönderdiğinin de tespit edilmiş olduğu, yine aynı kullanıcı olan ve şüpheli Güven Güzel olarak tespiti
yapılan "Ankara" isimli kullanıcı tarafından ismi geçenlerin telefon ve adres bilgilerinin de 30.11.2018
günü saat 21:27’de gönderildiği, ismi geçen şüphelinin 30.03.2019 günü saat 00:23’te İlker Dağlı'nın
fotoğrafını göndererek, "Çobançeşme mahallesi sanayi caddesi 44C/197 İlker son adres karının son
adres ile aynı abi", "CUMA GECE BU ADRESDE ABI","AYNI KIZIN EVİ","ABI NERDESIN?" yazdığı;
02.04.2019 günü saat 14:41’de "Nish İstanbul rezidans e blok 197 numara abi Site numarası 44 c
blok daire no 197", "Avrupa konutları olarak geçiyor", "Güncel kaldıkları yer Atakent mahallesi 223
cadde 3. Etap A2 blok güneş park evleri no 23 Ya da d blok 23 numara" yazdığı, İlker Dağlı hakkında
araştırma yaptığı ve elde ettiği bilgileri İlhan Ünğan’a aktardığının tespit edildiği,

Şüpheli Muhammet Şamdancı’ya ait iPhone marka, Al 778 model, 356562085353364 IMEI numaralı
cep telefonuna ait imaj kayıtlarının incelenmesinde;

IMG 2312.MP4 isimli 2 dakika 10 saniyeden oluşan video içerisinde sol dikiz aynasından yansıdığı
şekli ile beyaz bir araç içerisinden kayıt yapıldığı, aracın Güneş Park Sitesi bölgesinde tur attığı, bahse
konu site içerisinde Funda Dağlı’nın ikametinin bulunduğu anlaşılmakla birlikte, aynı videonun
şüpheli Cem Dursun’un kullanımında bulunduğu tespit edilen telefona ait
General_Mobile_351556061769416 isimli imaj dosyasının incelenmesi neticesinde, Cem Dursun
tarafından “T Abi” isimli kullanıcı olan şüpheli Tolga Hakan Ceyhan'a da gönderilen video kaydının
aynısı olduğunun görüldüğü,
Maktul İlhan Ünğan'a ait telefonun rehberinde "Kubbetin Abisi" ismi ile kayıtlı olan 905324727274
sayılı numara hakkında yapılan araştırmada; hattın Ahmet Ali Kaya adına kayıtlı olduğu, bu şahsın
31.10.2017 tarihinde silahlı saldırı sonucu öldürülen Av. Kudbettin Kaya'nın kardeşi olduğu, İlhan
Ünğan ile ilk mesajlaşma bilgisinin 03.03.2019 günü saat 18:28 ve son mesajlaşma bilgisinin
13.0.2019 günü saat 23:07 olduğu,bununla birlikte, "Kubbetin Abisi" isimli şahıs ile yapılan yazışma
içeriklerinde İlker Dağlı ile ilgili bir veriye rastlanılmadığı,

Cumhuriyet Başsavcılığımızca 2016/47969 sayılı soruşturma kapsamında tanzim edilen 20.09.2018


tarihli görüntü izleme tutanağında, şüpheli Erkan Kocabaş'ın 09.04.2018 ve 17.04.2018 tarihlerinde
Av. Çağdaş Çelik’in "Bağdat Caddesi No: 106/8 Feneryolu/Kadıköy" adresinde bulunan "ÇÇ Hukuk
Bürosu" isimli iş yerine gittiğinin tespit edildiği; 29.12.2018 günü saat 01:02’de şüpheli Güven
Güzel'in İlhan Ünğan’a fotoğraf göndererek, "ABU", "BU NİHAT DEMİ ABI" yazdığı, İlhan Ünğan’ın
cevaben "Yes abim" dediği, Güven Güzel'in de "ABI GÖNDERDİM. SİMDİ, IYI GECELER ABI." yazdığı,
fotoğraftaki şahsın ise Nihat Aşan olduğu,

Müşteki-şüpheli İlker Dağlı'nın "28.03.2019 tarihli dilekçemde belirttiğim hususlara dair ilave
açıklamalarım, delil toplatma talebim ve koruma talebimden ibarettir." konu başlığı ile 2019/50247
sayılı soruşturma sunulmak üzere 01.04.2019 tarihinde ibraz ettiği dilekçede;

"...Haricen yaptığım araştırma sonucunda bu kişilerin Bostancı semtinde buluştuktan sonra, Bağdat
Caddesinde, Suadiye semtinde HAPPY MOONS isimli iş yerinde toplantı yaptıklarını öğrenmiş
bulunmaktayım. Bahse konu işyerinin 18.03.2019 tarihi ile 28.03.2019 tarihi arasındaki kamera
görüntülerinin alınarak dosyaya eklenmesini ve bu kapsamda şahısların yaptıkları toplantının tespitini
talep etmekteyim. Zira tarafınızın talebi üzerine hazır edeceğim iki tanığım, bu şahısların ne gaye ile
bir araya geldikleri hususunu detaylarıyla izah edecektir. Kaldı ki, bu şahıslardan İLHAN Ünğan isimli
olanı iki kişiye karşı insan öldürmeye azmettirmek suçu kapsamında yakalamalıdır. Bu şahsın
İstanbul’un merkezinde elini kolunu sallayarak geziyor olması ve yeni suçlar işlemek üzere faaliyet
yürütüyor olması bir başka akıl almaz husustur. Bu şahsın gönül ilişkisi yaşadığı MİNE DURAN isimli
bayanın evine sıklıkla gidip geldiği kolluk güçlerince bilinmesine karşın yeterli çaba sarf edilmemekte
adeta bir kısım kolluk güçlerince yakalanmaması için kalkan oluşturulmaktadır.

Yine aynı tanığımdan aldığım bilgi kapsamında; şikâyetçi olduğum bu şahıslar, eşim FUNDA DAĞLI
adına kayıtlı diğer araç olan Volkswagen Golf marka aracı da tespit etmişlerdir. Hatta 29/03/2019
tarihinde eşimle Edirne iline Adliyeye gittiğimi sonrasında Yunanistan’a geçtiğimin de bilgisine
sahiptirler. Bu kişilerin eşim adına kayıtlı araçları sorgulattıkları kesindir zira aracın trafiğe çıkış
tarihini dahi biliyorlar. Yine Edirne ye gittiğim bilgisini de muhtemelen PTS kayıtlarıyla tespit
ettiklerini düşünüyorum. Yine aynı şekilde Yunanistan a çıkış yaptığımı da polis tanıdıklarının
sorgulatması sonrasında öğrendikleri kanaatimce kesindir. Bu kapsamda eşim adına kayıtlı araç
bilgilerini sorgulatan kişilerin tespiti ve aynı şekilde PTS HGS ve sair kayıtları sorgulamasını yapan
ayrıca sınır kapılarından TC kimlik numaralarımızla sorgulama yapan memurların tespiti ve bu surette
ne gaye ile sorgulama yaptıkları, kimden emir alarak ne gaye ile yaptıkları hususlarının tespitini talep
etmekteyim.

Bu bağlamda, evim, ofisim, araçlarımı tespit eden, bana karşı silahlı saldırı yapmaya planlayan
şahısların tespiti ve gereğinin yapılmasını, ayrıca ; şüphelilerin, henüz planladıkları eylemini
gerçekleştirmeden, benim ve ailemin canına kastedilmeden, kolluk makamlarından tarafıma koruma
tahsis edilmesi hususunda gereğini sayın makamınızdan saygılarımla arz ediyorum." şeklinde yer alan
iddialarla ilgili olarak;

Maktul İlhan Ünğan'ın kullanımındaki 34 BEF 202 plaka sayılı araçta yapılan aramada şoförü ve
koruması Muhammet Şamdancı'ya ait cüzdan içerisinden, üzerinde el yazısı ile 34 BTY 379 Golf yazılı,
arka kısmı boş not kağıdı ele geçirildiği, söz konusu aracın Funda Dağlı'nın aracı olduğu,

Müşteki-şüpheli İlker Dağlı'nın 2019/50247 sayılı soruşturma dosyasına sunulmak üzere 03.04.2019
tarihinde ibraz ettiği dilekçesinde;

"02.04.2019 tarihinde aldığım bilgiler kapsamında tarafıma yönelik silahlı saldın planı yapan İLHAN
Ünğan ve adamlarının Anadolu Yakasından Avrupa Yakasına geçtikleri ve Merter E-5 karayolu yan
yolda Mc Donalds isimli iş yerinin bulunduğu BP benzin istasyonunda bir başka şahısla buluşup
evimin çevresinde keşif turu yapacakları bilgisini edinmem üzerine, takriben saat 13:50 civarında 155
Polis hattını arayarak ihbarda bulundum; aracın harf grubundan emin olmamakla beraber 34 BEB 223
siyah BMW olarak bildirdim. Küçükçekmece Asayiş büro ekipleri evim çevresinde gerekli tertibatı aldı
ancak aracın bölgede görülmediği tarafıma bildirilmiştir. Ayrıca, İLHAN Ünğan isimli şahsın
uyuşturucu, çete ve cinayet suçlarından yakalamalı olarak aranması sebebiyle Gayrettepe Asayiş
Şube Cinayet Büro ekiplerinde görevli polis memuru Aziz bey tarafından arandım ve bu bilgileri
kendisiyle paylaştım.

Yaklaşık 2-3 saat sonra tarafıma bilgi veren, aynı zamanda tanıklık yapacak olan kişiyle yapmış
olduğum mesajların içeriğinden anladığım üzere; şahıslar evimin değil ofisimin adresine gittikleri ve
orada keşif yaptıkları; ofisime yönelik bir saldırı planı konusunda şikayetimde ismi yer alan Av. Çağdaş
Çelik bu şahıs tarafından aranmış ve müvekkillerimin isim ve soyadı bilgilerini öğrenerek ofisin
güvenliğini aşıp saldırı planı yapmaktadırlar.

Şahıslar ofisimin olduğu yerde navigasyonla evimi bulmak istemiş ancak adresi çıkaramayınca;
Ataköy'de bulunan APlus AVM'ye giderek Big Chefs isimli iş yerinde yemek yemişlerdir. (Bahse konu
avm de PTS plaka tanıma sistemi vardır.) Yemek esnasında ekte fotoğraflardan da görüleceği üzere
ANKARA olarak kayıtlı şahsın (istihbaratta görevli olduğu beyan edilen) gönderdiği mesajla şahsımın
ev ve ofis adresleri ile benim eşimin ve kardeşimin daha evvelki tarihlere ait sistemde kayıtlı
fotoğraftan gönderilmiştir, (ekte mevcuttur. Ayrıca bu kişilerin daha evvelki dilekçemde belirttiğim
üzere Yunanistan’a girip tekrar aynı gün döndüğüm konusunda pazar ve pazartesi geçleri evimde
kaldığım konusuna net bilgileri vardır. Bu şekilde tespitlerin yapılması kuşkusuz şahısların, kolluk
görevlilerinden yardım aldıkları kesindir. Bana, eşime , kardeşime yahut aile bireylerimden herhangi
birine yapılması kuvvetle muhtemel saldırı bu kişilerin el birliğiyle planlanmaktadır. Kaldı ki,
fotoğrafta yer alan mesaj içeriğinde görüldüğü üzere; BURAK isimli şahsın tanığıma yönelik yolladığı
mesajda evimin çevresinin araçtan inmeden telefonla videoya çekilmesi konusunda kesin ve net
talimat vermektedir.

İstem sonucu: Her ne kadar şu an için tarafıma yönelik bir eylem yapılmamış ise de; bu eylemin
yapılmasını bekleyerek (öldükten sonra) bu kişilerle ilgili gereğinin yapılmasını beklemenin
tarafımdan beklenmemesini belirterek; şahsımdan mağdur olarak beyanımın alınmasını; 2 ayrı
tanığımın (bir tanesi bütün gelişmeleri tarafıma aktaran, olaylara birebir şahit olan) beyanlarının
alınmasını, şahıslara yardım eden (fotoğraflarımızı gönderen, adres bilgilerimizi veren, telefon
sinyallerimi ve yurt dışı giriş çıkış kayıtlarımı veren) kolluk güçlerinin tespitini, yaklaşık 3 ayrı suçtan
aranan hatta bir tanesi iki kişiye yönelik insan öldürmeye azmettirmek olan İLHAN Ünğan m
yakalaması ve kesinleşmiş cezalarının olması sebebiyle gereğinin ivedi surette yapılması hususunda
gereğini saygılarımla arz ederim." şeklinde yer alan iddialara ek olarak, müşteki-şüphelinin dilekçe
ekinde ibraz ettiği (02.04.2019 tarihi taşıyan) fotoğraflarda;

"Abi evin oraya gitmemisler Nişin oraya gitmişler", "Anladim", "Dur vereyim gorus", "Slm abi nasilsın
iyimısın", "Sagol sen nasilsın", "Sagolasin abi iyi allaha şukur Bu arkadaş geldi buğun ilk basta nishin
oraya gittik Oranin etrafına bakindi Sonra senin evin adresini girdi navigasyona cikartamdik evi
Ankara komda görevli adami aradi bu adres yanlis diye Sonra dedi nishe girelim orda yapalım isi dedi
Oraya girmek için cagdasi aradi bunla nasil randevu aliriz diye Ali canin veya kendilinin müvekkillerine
ulaşıp onlarin adiyla randevu yapip ofise girelim Alicanida onuda kopartalim dedi Ofiste yapalim dedi
Sonra atakoy aplusa bigchef geçtik Biseyler yediler", "Ok anladim sagolasin Araç neydi bindikleri Ok
anladim sagolasin", " 0 sirada sana simdi yolladigimiz adresi ankara komdaki yolladı Pazar ve
pazartesi aksam! orda kalmissin Simdi dedi oranin etrafını kamerayla çekelim dedi Ordan hemen ev
tuttutalim dedi 10 gun içinde bu is sonuçlansın diyor Abi sen biliyorsun bugün geleceğini niye
aldırmadın bunu Bizi emniyet alacak diye iki tane adana durum yedim içerde ackalmayalim diye Abi
araba bmw", "Plakasi neydi Nereye gittiler", "Valla abi ben bakmadım Cem bakmis hatırlamıyor Abı
merter mc in arka otoparkından arabadan indi asagi Benim arabaya binecekti Sonra benim arabanin
ici kirli diye vazgeçti", Nasil ogrenwbilirz araç plakssi yada adres tokıldigı yer? Yada bidaha ki
gorusme ne zaman", "Abi elimize uc sefer firsat geldi Ucundede söyledim sana Simdi diyorsun nerde
takılıyor adresi neresi:)", "Kardeş polis vardi ama evin etrafinde "Şuanda var Ama bilsem araç plaksıni
yoldan aldiririm Ofisin oraya baktı",

Bu fotoğrafları atan şüpheli Tolga Hakan Ceyhan'ın İlker Dağlı ile bu aşamadan sonra yaptığı
anlaşılan yazışmada;

"Beni mertere karsi köprüye biraktilar gittiler Kamera kaydi alacaksan merter mc arka otopark bide
atakoy apius bigcheff " , "Ok" "Yanlız sen şuan ist da gozukuyormusun Yunana ayni gun giriş cikis
yapmıssin :) Ilhan cok uzuldu", "Neye uzulmus", "Nasil ordan kacırdik diye ayrıca orhan demiş bu isi
mutlaka bitir gerekirse ben cezasıni yatarim diye haber yollamış Bide sana en son yolladigim evin
etrafinı kameraya cek yolla dedi Yollamazsak dikkat çeker Haber vericem sana Ben oralardan başka
bir site fotografi yollarım ona Bana soyliyecegın bisey varmi abi" şeklinde ifadelerin kullanıldığı,

Şüpheli Tolga Hakan Ceyhan’ın 04.04.2019 günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar
Soruşturma Bürosunda 2019/50247 (Bilahare işbu soruşturmayla birleştirilen) sayılı soruşturma
kapsamında tanık sıfatı ile alınan ifadesinde;

"...İlker Dağlı’nın şikayetçi olduğu konuyu biliyorum. Bana bu konuyla ilgili tanıklık yapıp
yapmayacağımı sordu. Ben de yaparım dedim ve bugün buraya geldim. Ben uzun yıllardır atçılık
yaparım. Birkaç yıl öncesine kadar 7 tane yarış atım vardı. Şu an yok ama hala bu işin içerisindeyim.
Ben hayatım boyunca iki kez cezaevine girdim. Biri silahlı yaralamadan, diğeri de örgüt üyeliğindendi.
İlker Dağlı'yı yıllar önce şüpheli olduğum bir dosyada avukatlığımı yapması vesilesiyle tanıdım. Ayrıca
hem onun hem benim ailemin Çeşme'de yazlığı vardır. Orada da birkaç kez görüşmüşlüğümüz var. Bu
şekilde uzun yıllara dayanan bir arkadaşlığımız var.

Orhan Ünğan ve kardeşi İlhan Ünğan'ı 2013 yılından beri tanırım. O yıl, ben hipodromda yine atçılık
ile uğraşan birileriyle bir husumet yaşadım. Orhan Ünğan bana gelip bu kişilerle kendisinin de
husumeti olduğunu, bu konuda bana yardımcı olabileceğini söyledi ve o dönem bana sahip çıkıp
yardımcı oldu. Arkadaşlığımız bu şekilde başladı. 2016 yılında ben iki yıllık bir cezamı infaz edip
cezaevinden çıktım. Çıktığımda İlhan Ünğan beni yanına çağırdı, bizim yanımızda ol, birlikte çalışalım,
dedi. Hatta ben, Bakırköy'den ailemle birlikte karşıya Bostancı'da Fuaye Sitesine taşındım. O dönem
Orhan Ünğan cezaevindeydi. İşlerin idaresi ve Orhan'ın devam eden davası ile ilgili konularda İlhan'ın
sürekli Orhan’la görüşmesi gerekiyordu, ancak İlhan'ın da aranması olduğu için cezaevine
gidemiyordu. Onun adına her hafta ben cezaevine gidip Orhan'ı ziyaret ediyor ve görüşüyordum.
Bundan yaklaşık 8 ay önce bir konudan ötürü İlhan'la aramıza soğukluk girdi.

Tam tarihini hatırlamamakla birlikte, Yeşilköy'de Kudbettin isimli bir avukat öldürüldü. Bu avukat
Orhan Ünğan'ın avukatıydı. Bu olaydan kısa bir süre sonra Darıca'da Orhan Ünğan'ın aile çiftliğinde
bir toplantı oldu. Bu toplantıya İlhan Ünğan, Çağdaş isimli avukat, Organize Şubede görev yapan
Erkan isimli polis memuru, öldürülen avukatın 3 kardeşi ve ben katıldık. Toplantıda Erkan isimli polis
memuru 'Bir hamle yapmamız şart reis, bu hamle de Avukat İlker'in öldürülmesidir.' dedi. Çağdaş
isimli avukat sadece İlker değil, yine avukat olan kardeşi Ali Can'ın da öldürülmesi gerektiğini söyledi.
İlker Dağlı'yı hedef almalarının nedeni, bu avukatın Zindaşti isimli kişinin buralardaki bütün işlerinin
İlker Dağlı tarafından takip edilmesidir. İlker Dağlı ortadan kaldırılırsa Zindaşti'nin eli kolu bağlanır,
diye düşündüler. Bu toplantıda İlhan bu fikri onayladı ve İlker Dağlı'nın öldürülmesi kararı alınmış
oldu. O günden sonra aslında uzun süre ben İlhan'la görüşmedim. Bundan yaklaşık 2 ay önce İlhan
Ünğan'ın şoförlüğünü yapan Burak isimli kişi ile buluştuk. Bana İlhan'ın birinin öldürülmesini
istediğini, bu işi yapacak kişiye 100.000 avro vereceğini söyledi ve benden bu işi yapacak birini
bulmamı istedi. Ben kimin öldürüleceğini sorduğumda, onu zamanı geldiğinde öğrenirsin, dedi. Ben
kastettikleri kişinin İlker Dağlı olduğunu anladım. İlker Dağlı ile ayrı bir hukukumuz olduğu için zarar
görmesini istemedim. O an ben bunu yapmam deseydim, bir başkasını bulup ona yaptıracaklarını
biliyordum. Bu nedenle kabul ettiğimi söyledim.

Bundan yaklaşık 20 gün önce İlhan beni arayıp buluşalım, dedi. Beni Bostancı sahilden aldı. Bu işi
hızlandıracağız. Ankara KOM'dan bizden bir polis bana gerekli bilgileri veriyor, şimdi rahmetli
Kudbettin'in kardeşi ile buluşacağız, dedi. Feneryolu'nda Sinop Mantıcısı'nda üçümüz buluştuk.
Şoförü Burak da vardı. Burada Kudbettin'in kardeşi 'Reis neyi bekliyoruz? Biz memlekette milletin
yüzüne bakamıyoruz.' dedi. İlhan da 15-20 gün içinde Avukat İlker'in işini bitireceğiz, söz veriyorum,
dedi. İlhan'ın Ankara KOM'daki polisi sık sık Istanbul'a gelir; geldiği zamanlar İlhan onu Pendik
GreenPark Otel'de ağırlar. İlhan'ın şoförü Burak'ın o otelde resepsiyonda çalışan bir arkadaşı var. Bu
polis geldiği zaman resepsiyondaki bu kişi onu bir şekilde başka bir kimlikle otele girişini yapıyor. Ben
bu polisi hiç görmedim, tam olarak ne zaman geldiğini bilmiyorum ama resepsiyondaki o çocuk
mutlaka biliyordur. Bu polis sürekli İlhan'a Avukat İlker'in telefon sinyalleri üzerinden nerede
olduğunu bildirir, yurt dışına giriş çıkışlarıyla ilgili bilgi verir, ayrıca bildiğim kadarıyla Zindaşti ile ilgili
de sürekli dosya yapar ve bilgi aktarır. Bir de İstanbul Organize Şubede şu an halen görüştükleri ve
bilgi aldıkları bir polis memuru var. Bunun ismini bilmiyorum. Daha önce Erkan vardı, o deşifre oldu
Erkan'a yardımları karşılığı 250.000 TL bedelli bir daire alıp verdiler; ayrıca, bizzat ben Erkan isimli
polise Av. Çağdaş’ın evinde 60.000 TL verdim. Av. Çağdaş'ın soyadını Çelik olarak hatırlıyorum. ÇÇ
Hukuk ismiyle bir bürosu olmalı.

Geçtiğimiz hafta cumartesi günü yani seçimden bir gün önce İlhan beni yine aradı. Bağdat
Caddesindeki Happy Moon's adlı kafede buluştuk. Şoförü Burak da vardı. 'Bu işi kesin yapıyoruz,
Cemal Nayir de bu işte bize destek oluyor. Bir an evvel halledelim, bana evinin ve iş yerinin adresleri
geldi. Sen gönüllü değilsen bu işe talip olan başkaları da var. Tetikçiye 100.000 avro vereceğim, sana
1 milyon TL vereceğim, ayrıca gelen bir kokain sevkiyatı var, oradan da sana pay vereceğim.' dedi.
Ben de yine İlker’i korumak amacıyla, 'Hayır! Biz bu işin altından kalkarız, zaten aklımda tetikçi olarak
biri var.' dedim ve ayrıldık.

Geçtiğimiz salı günü İlhan beni tekrar aradı. Hatırladığım kadarıyla saat 11:38 idi. Merter’de
buluşalım, dedi. Buluşup İlker Dağlı’nın ofisinin olduğu Nish İstanbul’a gittik. İlker’in ofisinin burada
olduğunu Ankara KOM’daki polisten öğrendi. Nish İstanbul'a gittik ama içeriye girmedik. Dışarıda tur
attık. İlhan bana; "Biz bu işi burada halledelim, eve gerek yok; iki kişiye polis kimliği çıkarır binaya
sokarız; hem İlker'in hem kardeşinin kafasına sıktırırız!" dedi. Bir ara avukat Çağdaş'ı arayıp, "Bunun
müvekkil listesine ulaşabilir miyiz, sanki müvekkillerinden birinin annesi babası gibi binaya birilerini
sokabilir miyiz? Bu şekilde birilerine randevu aldırıp ofiste olduğuna emin oluruz." dedi. Burada
benim yanımda Ankara KOM'daki polisi aradı. İlker'in son birkaç günkü sinyal bilgilerini takip et,
nerede olduğunu bana söyle, dedi. Bir süre sonra Ankara KOM'daki polis geri arayıp bir adres verdi,
son iki gündür burada kalmış dedi. Ben sonradan bu adresin gerçekten İlker Dağlı'nın ev adresi
olduğunu öğrendim. Kendisinin, karısının ve kardeşinin resimlerini gönderdi. Kayınvalidesinin
Bakırköy İncirli Caddesinde Limonçiçeği Sokakta kaldığını söyledi. Biz buradan Ataköy A Plus'a geçtik,
burada 40-45 dakika kadar kalıp yemek yedik. Buraya siyah bir BMW 3.20 araba ile gittik ama
plakasını bilmiyorum. Hem bu alışveriş merkezinin hem de Merter'de bulunan benzin istasyonu
içerisindeki Mc Donals'ın arka otoparkındaki kameradan bu söylediklerim teyit edilebilir.

Evin adresi gelince benden ertesi gün gidip evinin olduğu siteye bir bakmamı istedi. Ben bir
arkadaşımı gönderip sitenin dışarıdan video kaydını yaptırdım. Ilhan’a bilgi verdim. İlhan burayla ilgili
yeni bir plan yaptı. Sen bir emlakçı bul, burada bir ev kiralayalım, adamımızı buraya yerleştirelim,
binaya girip çıkarken avukatın işini bitirsin, dedi. Özellikle bu işin otoparkta arabasına binerken
yapılabileceğini söyledi.

Son olarak İlhan ile dün akşam görüştük. Bana İlker'in telefonunun site içerisinde hem A Blok hem de
C Bloktan sinyal verdiğini, tam olarak hangi blokta olduğunu öğrenmek için eli yüzü düzgün bir çocuk
bulmamı, sahte bir polis kimliği yaptırmamı istedi. İlker'in biri Passat, biri Golf olmak üzere iki aracı
olduğunu, bunların plakalarını önceden göndereceğimiz polise ezberleteceğini, polisin bir hırsızlık
olayı ile ilgili geldiğini söyleyip, otopark kamera kayıtlarını inceleyip İlker'in hangi aracı aktif
kullandığını ve otoparkını tespit edeceğini söyledi. Ben bir de 'Change' araç yaptırıyorum, bunu da
sana göndereceğim, yarın öğleden sonra buluşalım dedi. Bu benim dün akşam İlhan'la yaptığım son
görüşme idi.

Bu aşamaya kadar konuyla ilgili bildiklerim bunlardır. İlhan bu süreçte beni +381637626810 numaralı
telefondan aradı. Bildiğim kadarıyla Sırp numarasıdır. Kaçak olduğu için normal hat kullanmaz. Şoförü
Burak ise +381611631194 numaralı hattı kullanır. Beni 5389625978 numaralı telefonumdan ararlar.
Söyleyeceklerim bundan ibarettir". şeklinde beyanda bulunmuş olduğu,
İfade içerisinde yer alan iddialar ve İlhan Ünğan’a ait imaj kayıtlarının incelenmesi neticesinde;
5389625978 sayılı GSM numarasının İlhan Ünğan’ın rehberinde kayıtlı olmamakla birlikte, bu numara
ile aralarında WhatsApp vb. uygulamalar üzerinden arama/aranma/cevapsız çağrı kayıtları
bulunduğunun tespit edildiği;

Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğinin İlker Dağlı’nın iddialarına ilişkin tanzim ettiği
14.04.2019 tanzim tarihli kamera izleme tutanağının incelenmesinde;

İlker Dağlı'nın avukatlık ofisinin bulunduğu Bahçelievler ilçesindeki Nish İstanbul yerleşkesine ait
güvenlik kamera kayıtlarının özel güvenlik görevlileriyle birlikte izlendiği, kamera açılarının
yerleşkenin etrafındaki yolları uzak açıyla gördüğü, aynı zamanda görüntü kalitesinin tespit yapılacak
çözünürlükte olmaması sebebiyle iddia olunan keşifle ilgili tespitte bulunulmasının mümkün
olmadığının belirtildiği,

Şahısların buluşma yaptıkları yer olarak belirtilen Güngören ilçesi Merter E-5 yanyol üzerinde
bulunan Mc Donald isimli iş yerinde, Bakırköy ilçesi sınırlarında bulunan A Plus isimli alışveriş
merkezinde ve bu alışveriş merkezinde bulunan Big Chefs isimli restoranda bulunan güvenlik kamera
kayıtlarına yönelik yapılan incelemelerde;

Mc Donald isimli iş yerine ait güvenlik kamera kayıtları izlenildiğinde, kamera tarih ve saatine göre
02.04.2019 günü saat 13.29'da Tolga Hakan Ceyhan'ın kendi kullandığı 34 BPD 150 plaka sayılı, beyaz
renkli Toyota marka olduğu değerlendirilen araç ile Mc Donald isimli iş yerine ait otoparka giriş
yaptığı, bu aracı takip eden İlhan Ünğan'ın kız kardeşinin oğlu Muhammet Aka adına kayıtlı 34 BEF
202 plaka sayılı siyah BMW marka olduğu değerlendirilen aracın geldiği, otopark içerisinde İlhan
Ünğan isimli şahıs olduğu değerlendirilen erkek şahsın BMW marka aracın ön sağ tarafından inerek
Tolga Hakan Ceyhan'ın aracına doğru yürüyüp, ön sağ tarafından Toyota marka araca bindiği, çok
kısa bir süre sonra İlhan Ünğan'ın Toyota marka araçtan indiği, gelmiş olduğu siyah renkli BMW
marka araca geri bindiği, araçla bekledikleri esnada araç sürücüsü olan Burak isimli şahıs olduğu
değerlendirilen şahsın araçtan inerek montunu çıkarttığı ve arka koltuğa bıraktığı, Tolga Hakan
Ceyhan'ın 34 BPD 150 Plaka sayılı beyaz renkli Toyota marka aracı otoparkta kamera açısına göre sağ
tarafta boş bulduğu yere park ettikten sonra yürüyerek İlhan Ünğan'ın gelmiş olduğu 34 BEF 202
plakalı BMW marka aracın arka sağ tarafından araca bindiği ve otoparktan ayrıldıkları,

A Plus isimli alışveriş merkezine ait güvenlik kamera kayıtları izlenildiğinde; kamera kayıt tarihi ve
saatine göre 02.04.2019 günü saat 14.53'te 34 BEF 202 plaka sayılı BMW marka aracın AVM'nin vale
otoparkına doğru gelerek yanaştığı, İlhan Ünğan ve Tolga Hakan Ceyhan isimli şahıs olduğu
değerlendirilen şahısların araçtan önce indikleri, beraber AVM'nin ana giriş kapısına doğru
yöneldikleri, araç sürücüsü Burak isimli şahıs olduğu değerlendirilen şahsın BMW marka aracı vale
otoparkına park ettikten sonra arkalarından takip ettiği, İlhan Ünğan, Tolga Hakan Ceyhan ve araç
sürücüsü Burak olduğu değerlendirilen şahısların AVM'nin ana giriş kapısından X ray arama cihazı
kontrolünden geçtikten sonra yürüyen merdivenlerden bir üst kata çıkarak Big Chefs isimli restorana
doğru birlikte yürüdükleri,

Big Chefs isimli restorana ait güvenlik kamera kayıtları izlendiğinde; kamera kayıt tarihi ve saatine
göre 02.04.2019 günü saat 14.56'da İlhan Ünğan, Tolga Hakan Ceyhan ve araç sürücüsü Burak isimli
şahıs olduğu değerlendirilen şahsın orta koridorda bir masaya oturdukları, yemek yedikten sonra
sigara içilen kısma geçtikleri, bir süre aralarında sohbet ettikten sonra saat 15.32'de AVM'den çıkış
yaparak 34 BEF 202 plaka sayılı araçla ayrıldıklarının tespit edildiği,

Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğinin İlker Dağlı’nın şikayetçi olduğu kişiler tarafından
takip edilip edilmediğinin tespiti amacıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının güvenlik kamera
kayıtlarının incelenmesiyle tanzim ettiği 22.04.2019 tarihli kamera izleme tutanağında;

"Müşteki İlker Dağlı isimli şahıs 04.04.2019 günü saat 08.21'de eşi Funda Dağlı adına kayıtlı
Volkswagen Golf marka araçla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yerleşkesine nizamiyesinden giriş
yaptığı, saat 08.28'de ise aracını adliyenin avukatlar için ayrılan otoparkına bıraktıktan sonra C
kapısından adliyeye giriş yaptığı,

Tolga Hakan Ceyhan isimli şahsın tek başına Çağlayan Meydanı istikametinden 04.042019 günü saat:
10.10 sıralarında yaya olarak adliyeye doğru yürüdüğü, saat: 10.17'de C kapısından kuyruğa girerek
adliyeye giriş yaptığı, yine tek başına C kapısına göre sol taraftaki asansörlere yönelerek saat:
10.21'de 7. kata çıktığı, buradan ana koridora bağlanarak Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma
Savcılıklarının bulunduğu D Blok istikametine yürüdüğü, saat: 10.22'de 7. kat D Blokta Terör ve
Örgütlü Suçlar Soruşturma Savcılıklarının koridorun girişinde bulunan Danışma bankosunun önünde
İlker Dağlı isimli şahısla buluştukları, bir süre aralarında konuştuktan sonra soruşturma Cumhuriyet
savcısının odasına doğru yöneldikleri, Tolga Hakan Ceyhan isimli şahsın tek başına Cumhuriyet
savcısının odasına ifade vermek üzere girdiği, bu esnada İlker Dağlı isimli şahsın koridorda tek başına
Tolga Hakan Ceyhan isimli şahsı beklediği, Tolga Hakan Ceyhan isimli şahsın Cumhuriyet savcısının
odasından çıktıktan sonra şahısların saat:12.29'da Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Savcılıklarının
bulunduğu koridordan çıkarak ana koridora yürüdükleri,

Tolga Hakan Ceyhan isimli şahsın Cumhuriyet savcısının odasında ifade verdikten sonra ana
koridordan yürüyerek A Blok asansörleri önünde İlker Dağlı isimli şahıs ile bir süre bekledikleri ve
aralarında konuştukları esnada İlker Dağlı isimli şahsın telefonla konuşmaya başladığı, bir süre sonra
kapatmadan telefonu Tolga Hakan Ceyhan isimli şahsa verdiği bir sürede, Tolga Hakan Ceyhan isimli
şahsın telefonla konuştuktan sonra telefonu İlker Dağlı isimli şahsa geri verdiği, asansöre binmekten
vazgeçerek merdivenlere doğru yöneldikleri, Tolga Hakan Ceyhan isimli şahsın 9. katta bulunan
yemekhaneye doğru yukarıya çıktığı, İlker Dağlı isimli şahsın merdivenlerden aşağıya doğru indiği ve
saat 12.57'de D kapısı önünde motosiklet kuryesi olan beyaz spor ayakkabılı, mavi kot pantolonlu,
siyah montlu bir erkek şahısla buluştuğu ve tarifi yapılan bu şahıstan siyah bir poşet aldığı, tekrar X
ray cihazından geçerek tek başına adliye binasına giriş yaptığı, yemekhanenin bulunduğu 9. kata
çıktığı, saat 13.06'da yemekhanede tekrar Tolga Hakan Ceyhan isimli şahısla buluştukları ve birlikte
yemek yedikleri, saat: 14.16'da yemekhane katından 5 kata indikleri, burada bulunan iş
mahkemelerine ayrılan koridorun önünde İlker Dağlı isimli şahsın tekrar Tolga Hakan Ceyhan isimli
şahıstan ayrılarak aşağı katlara yöneldiği, Tolga Hakan Ceyhan isimli şahsın iş mahkemelerinin
bulunduğu koridora yöneldiği ve burada tek başına banklara oturarak beklemeye başladığı, koridorda
beklediği esnada İlker Dağlı isimli şahsın D kapısından saat 14.21'de dışarı çıktığı ve kısa bir süre sonra
tekrar içeri girdiği, aynı katta bulunan B kapısına doğru yürümeye başladığı, saat 14.26'da B
kapısından dışarı çıktığı, saat 14.43'te sağ elinde üzerinde 'Getir' ibaresi yazılı mavi renkli poşetle X
ray cihazından geçerek tekrar adliye içerisine girdiği, Tolga Hakan Ceyhan isimli şahsın beklediği 5.
katta iş mahkemelerinin bulunduğu koridora girerek onunla tekrar buluştuktan sonra saat: 14.49'da
birlikte 10 İş Mahkemesinin duruşma salonuna girdikleri, bir süre sonra birlikte 10. İş Mahkemesinin
duruşma salonundan çıkarak çıkış kapısına doğru yürümeye başladıkları, saat: 15.04'de D kapısından
birlikte adliye dışına çıktıkları, bu esnada 'Getir' ibaresi yazılı mavi renkli poşetin Tolga Hakan Ceyhan
isimli şahsın elinde bulunduğu, adliye kapısı dışına çıktıktan sonra D kapısı karşı tarafında kaldırım
kenarında motosikletiyle bekleyen şahsın yanına yöneldikleri, motosiklet sürücüsü şahsın
motosikletin oturağını kaldırarak siyah renkli başka bir poşeti İlker Dağlı isimli şahsa verdiği, İlker
Dağlı isimli şahsın poşeti aldıktan sonra (Tolga Hakan Ceyhan ile birlikte) adliye yerleşkesi içerisindeki
yoldan avukat otoparkının giriş kapısına doğru yaya yürümeye başladıkları, otopark kapısına
gelmeden önce İlker Dağlı isimli şahsın elinde olan iki adet siyah poşetten bir tanesini Tolga Hakan
Ceyhan isimli şahsa verdiği, otopark kapısı önüne geldiklerinde tokalaşıp öpüştükten sonra
ayrıldıkları, Tolga Hakan Ceyhan isimli şahsın tek başına Çağlayan Meydanına doğru yürüdüğü, İlker
Dağlı isimli şahsın ise aracını park ettiği avukat otoparkından alarak adliyeden gittiği..." şeklinde
tespitlerin yapıldığı,

Müşteki-şüpheli İlker Dağlı’nın 27.05.2019 tarihli (İstanbul CBS'ye mail yoluyla ulaşan) dilekçesinde;
İlhan Ünğan'ın öldürülmesinde dahlinin olmadığını, yakalanması için büyük uğraş verdiği bir şahsa
karşı bu eylemi yapmayacağını, "Öldürülmediğini ama öldürülme derecesinde hayatının altüst
edildiğini" , Tolga Hakan Ceyhan içinse İlhan'ın yakalanmasının hayati önem taşıdığını, o yüzden
kendisine yardım etmek için ifade verdiğini, Organize Şube personelinin bir kısmının özellikle
"Naji'nin avukatı olması" nedeniyle kendisine karşı vatan haini muamelesi yaptığını bildirerek, suçsuz
olduğunu savunduğu,

Müşteki-şüpheli İlker Dağlı’nın 11.06.2019 tarihli (İstanbul CBS'ye mail yoluyla ulaşan) dilekçesinde;

"Sayın savcım birkaç saat öncesi Habertürk internet sitesinde okuduğum haber içeriği kapsamında
dosyadan bilgi sahibi olmaya başladım! Öncelikle gizlilik kararınız kalktı ise; bu hususta tarafımızı
bilgilendirmenizi beklemekteyiz. Hakkımdaki 'sözde' iddialar konusunu haber sitesinden değil
dosyadan okuyarak öğrenmeyi tercih ederim...Bu bağlamda açıkça belirtmek isterim ki; tetikçi olduğu
iddia edilen kişi/kişilerle hiçbir zaman bir yerde görüşmedim. Bu kişi/kişilerin eğer var ise hakkımdaki
asılsız beyanlarının; yalan beyan olduğunu ve rahatlıkla her aşamada aksinin ispatının mümkün
olduğunu belirtmek isterim. Ben olay tarihi öncesi ya da sonrasında Maslak ya da başka bir semtteki
AVM yahut benzeri herhangi bir yere gitmedim. Ben olay öncesi ve sonrasında hiçbir şekilde bu
kişi/kişilerle bir araya gelmedim. Adı geçen kişilerden Tolga Ceyhan’ın aracına da asla binmedim.
Aracında parmak izimin çıktığı konusundaki iddia da tamamen asılsızdır, mümkün değildir. Zira;

Tolga'yı gördüğüm yerler; avukatlığından istifa ettiğim dönemde tahmini 2011 yılında cezaevinde;
2015-2016 tarihlerinde bir defa Silivri Cezaevinde 'Arzu Zindaşti' davasında bildiklerini anlatması
konusunda görüştüm; 2017 yılında Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinde aleyhime tanıklık
yaptığında ve en son savcı Davut Zerman beye ifade vermeye geldiği tarihte bu şahsı gördüm. Bu
saydıklarım haricinde Tolga isimli şahısla asla görüşmedim. Aracına da binmedim. Zaten ona
güvenmediğim için binmezdim de..!

Sayın savcım, dosya Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığında olduğu dönemde avukatım dosyaya USB
bellek içinde parçalar halinde videolar sundu. Bu videoların içeriklerinin sayın makamınızca
değerlendirileceğine inancım tamdır. Savcım bu videodaki şahıs, emniyet içerisindeki bir yapıyla bu
kişilerin anlaştıklarını ve dosyaya benim adımı dahil etmek amacıyla rüşvet verdiklerini ve ödemenin
2. kısmının henüz ödenmediğini dahi açıkça izah etmektedir.
Bu dosyaya benim adımı dahil etmek üzere bir faaliyet içinde bulunan şahısların tespiti ve
cezalandırılmasını talep etmekteyim. Bana karşı komplo kurulduğu aşikar suretle ortadadır. Beni
görüntülü olarak arayan ve bu bilgileri veren şahsı beni arayana kadar tanımıyordum.

Gizlilik kararı olan dosyalardan bu kişilerin ne suretle haberdar oldukları sorusunu ben size defalarca
dilekçelerimde ilettim ancak geçen 3-4 yıllık sürede öğrendim ki siz de bu konuyu çözemiyorsunuz.
Savcım o halde bu dosyalardaki gizliliğin bir manası ve hükmü kalmamıştır. Ben hakkımdaki sözde
iddiaları medyadan öğreniyorsam ve akabinde bu asılsız iddialar için size bu suretle cevabi
beyanlarımı ulaştırıyorsam soruşturmanın sağlıklı yol almayacağı ortadadır.

Savcım, tekrar etmek zorundayım ki benim bu cinayet olayıyla hiçbir suretle ilişkim yoktur. Bu asılsız
beyanların; ortak bir aklın ürünü olduğunu siz de, kamuoyu da görecek ama bu arada benim hayatım
maalesef darmadağın oldu.

Üstelik mağdur iken ve hayatım tehlike iken, canımın derdine düşmüşken; şimdi bir de özgürlüğüm
ve masumiyetimin ispatıyla uğraşmak durumunda bırakıldım. Sayın savcım siz de takdir edersiniz ki
(şu anki adalet sistemimizde Allah kimseyi müşteki olarak dahi sınamasın); günümüzde 'masumiyetin
ispatı ve delillendirilmesi' mecburi olmuştur.

Daha önceki dilekçelerde tarafımızca dile getirilen tüm delillerimin toplanmasını ve tanıklarımın
beyanlarının alınmasını; dilekçe ekinde sunduğumuz USB'de yer alan videolarda beyanı olan kişinin
ileride şüpheli sıfatıyla alınması ihtimali de gözetilerek beyanının alınmasını talep etmekteyim. Sayın
makamınızın da takdiriyle; talep ettiğimiz eksik hususların (masumiyetime dair kanıtların) ikmaliyle
birlikte bir an önce huzurunuza gelip ifade vermeye hazırım. Zira beyanımda izah edecek olduğum
hususların; beyanımın alınması ardından delil olarak toplanmasını beklemek istememekteyim. Ben
de ailemde sebepsiz yere mağdur durumdayız. Hakikatin eninde sonunda ortaya çıkacağına inancım
tamdır ancak bu sürede daha da mağdur olmak istemiyorum. Tekrar belirtmek istiyorum ki;
masumiyetimin ortaya çıkarılması amacıyla, aracıma bindiği için şüpheli olarak addedilen, kimliği
tespit edilemeyen kişi ve görüştüğü kişiler de dahil olmak kaydıyla huzurunuza gelip ifade verdiğim
zaman, ifademde isimleri geçecek olan ulaşabildiğim tüm şahısları yanımda hazır bulunduracağım.
Saygılarımla . müşteki-şüpheli İlker Dağlı. " şeklindeki dilekçe ile ilgili olarak dilekçede bahsi geçen
haber içerikleri incelendiğinde ve polis fezleke içerisinde isnat olunan hususlar ile karşılaştırıldığında;

"Yakalan tetikçi E.Ö. ifadesinde cinayet öncesi kendisini tutan Tolga Hakan C.’yle birlikte Naci Şerifi
Zindaşti’nin avukatı İlker D.'yle görüştüğünü söyledi." şeklindeki iddia ile ilgili olarak şüpheli Efkan
Öveç’in ifadesinde bu yönde bir beyanının olmadığı;

"Tolga Hakan C.'nin terk ettiği araçta avukat İlker D.’nin parmak izi çıktı." şeklindeki iddia ile ilgili
olarak müşteki-şüpheli İlker Dağlı’nın parmak izinin doğrudan araç içerisinden çıkmadığı, araç
içerisinde bulunan siyah renkli bir poşet içerisinden bahse konu parmak izinin temin edildiği;

"Polis, cinayeti organize eden Tolga Hakan C. tetikçi E.Ö. ve Avukat İlker D.'nin, olay öncesi birlikte
oldukları anlara ait görüntülere ulaştı." şeklindeki iddia ile ilgili olarak, tanzim edilen fezleke ve
tutanakların hiçbirinde bu yönde bir iddianın bulunmadığı;

"Polis tetikçinin bu iddiaları üzerine Maslak’ta bulunan alışveriş merkezinde çalışma yaptı. Tetikçinin
'buluştuğumuz yer' dediği kafe bulundu. Polis burada ilginç bir detayla karşılaştı. Avukat İlker D.,
Tolga Hakan C. ve tetikçinin bir araya geldiği güne ait güvenlik kamera görüntülerinin olmadığı
görüldü. Polis kısa bir araştırmada, görüntüleri Avukat İlker D.’nin yüklü miktar karşılığında bilgisayar
harddiskini satın aldığı iddialarına ulaştı. Polis, üç ismin birlikte olduğu başka noktadaki görüntülerine
ulaştı." şeklindeki iddia ile ilgili olarak, tanzim edilen fezleke ve tutanakların hiçbirinde bu yönde bir
iddianın bulunmadığının tespit edildiği,

İlker Dağlı’nın bahse konu dilekçesi içeriğinde yer alan iddialarla ilgili genel olarak yapılan
incelemelerde;

Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğinin İlker Dağlı’nın şikayetçi olduğu kişiler tarafından
takip edilip edilmediğinin tespiti amacıyla İstanbul Adalet Sarayı güvenlik kamera kayıtlarının
incelenmesiyle tanzim ettiği 22.04.2019 tarihli kamera izleme tutanağının ayrıntılarına yukarıda yer
verildiği; 2016/47969 sayılı soruşturma kapsamında 22.05.2019 günü tanzim edilen "HTS
Değerlendirme ve Araştırma Tutanağı" incelendiğinde ise; 04.04.2019 günü İlker Dağlı'nın
kullanımında bulunan 5325697120 sayılı hattın 10:13'te; Tolga Hakan Ceyhan’ın kullanımında
bulunan 5389625978 sayılı hattın ise 10:22 itibarıyla İstanbul Adliye Sarayında olduğu,

5389675865 sayılı hattın 10:21:43 itibarıyla 35613509664226 imei numaralı cihaza takıldığı ve saat
10:36:06’ya kadar bu cihazda takılı kalmaya devam ettiği, 10:51:20 itibarıyla ise bulunduğu cihazdan
çıkartılarak 35613509665292 imei numaralı cihaza takıldığı, cinayet günü olan 07.04.2019 günü saat
20:24:47’ye kadar başka cihaza takılmadığı ve alınan HTS kayıtları süresince başka cihaza girişinin de
olmadığı,

5389659853 sayılı hattın saat 10:24:31 itibarıyla 35613509665292 imei numaralı cihaza takıldığı ve
saat 14:47:28’e kadar bu cihazda takılı kalmaya devam ettiği, saat 10:50:25 itibarıyla bulunduğu
cihazdan çıkartılarak 35613509664226 imei numaralı cihaza takıldığı, cinayet günü olan 07.04.2019
günü saat 20:40:29’a kadar başka cihaza takılmadığı ve alınan HTS kayıtları süresince başka cihaza
girişinin de olmadığı,

Her iki hattın her iki imei numaralı cihazda da kullanıldığı, hatların cihaz değişim saati olan 10:30-
11:00 zaman diliminde GPRS sinyali haricinde arama ve aranma da mevcut olmadığı, ancak değişim
saat aralığında her iki numaradan da 447786205094 (Uluslararası Numara:44 77862 Vodafone Ltd
(MOB) -United Kingdom) sayılı uluslararası numaraya mesaj atıldığı,

Tolga Hakan Ceyhan’ın ve İlker Dağlı’nın kullanımında bulunan hatların İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığında baz bilgisinin bulunmaya devam ettiği esnada, Halit Kumayro adına kayıtlı
5389659853 ve 5389675865 sayılı hatların sırası ile Fatih, Beyoğlu, Şişli güzergahlarını kullanarak
12:27 itibarıyla İstanbul Adalet Sarayına geldiği, saat 15:00 sonrasında ve devam eden günlerde
5389675865 sayılı hattın Tolga Hakan Ceyhan’ın kullanımında bulunan 5389625978 sayılı hat ile
birlikte hareket ettiği;

5389659853 sayılı hattın da İlker Dağlı’nın kullanımında bulanan 5325697120 sayılı hat ile birlikte
hareket ederek Küçükçekmece ilçesine gittiği, 05.04.2019 ve 06.04.2019 tarihlerinde ise İlker
Dağlı’nın eşi Funda Dağlı adına tescilli ancak kimliği tespit edilemeyen X şahsın kullandığı tespit edilen
34 BTY 379 plaka sayılı araç ile hareket ettiği,

5389675865 sayılı hattın Tolga Hakan Ceyhan'ın kullanımında bulunan 5389625978 sayılı hat ile
hareket etmesi ve olay yerinde bulunan Tolga Hakan Ceyhan’ın kullanımında bulunan 34 BPD 150
plaka sayılı araç içerisinden ele geçmesi nedeniyle bu hattı Tolga Hakan Ceyhan’ın kullandığında
tereddütün kalmadığı,

5389659853 sayılı hattın 04.04.2019 günü İlker Dağlı’nın kullanımında bulunan 5325697120 sayılı hat
ile birlikte hareket etmesine karşın, 05.04.2019 ve 06.04.2019 tarihlerinde Funda Dağlı adına tescilli
34 BTY 379 plaka sayılı araç ile hareket etmesi nedeniyle, incelenen tarih aralıklarında bahse konu
hattın aracı kullanan kimliği tespit edilemeyen X şahsın kullanımında olabileceği veya bahse konu 34
BTY 379 plaka sayılı araç içerisinde olabileceğinin değerlendirildiği ve 07.04.2019 günü cinayet
saatine yakın olarak saat 16:21'de Halit Kumayro adına kayıtlı 5389659853 sayılı hattın "İSTANBUL
KADIKÖY CADDEBOSTAN ÖMERPAŞA SK. 10 2 ÖMERPAŞA SOK (ISTERENKOY) KADIKÖY, İSTANBUL"
bazında 3205 saniye baz bilgisinin bulunduğunun tespit edildiği,

İlhan Ünğan’ın öldürülmesi olayıyla ilgili olarak Tolga Hakan Ceyhan’ın olay yerinde terk ettiği 34
BPD 150 plaka sayılı aracın incelenmesine ilişkin Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü görevlerince
tanzim edilen 2019/242 olay yeri raporu ve olay yerinden ele geçen bulgular üzerinde Olay Yeri
İnceleme Şube Müdürlüğü Vücut İzi Geliştirme Laboratuvarı görevlilerince yapılan parmak izi
çalışmasına ilişkin tanzim edilen 2019/1435 sayılı uzmanlık raporunun incelenmesinde;

2019/242 Sayılı Olay Yeri Raporunda 34 BPD 150 plaka sayılı araç içerisinde aracın sol arka koltuğu
önünde yerde "Bulgu No: 22" olarak belirtilen "Siyah renkli naylon poşet" ele geçtiğinin belirtildiği;
2019/1435 sayılı uzmanlık raporunun incelenmesi neticesinde, Bulgu numarası 22 olan siyah renkli
naylon poşet üzerinden elde edilen ve APFIS (OPATS: Otomatik Parmak ve Avuç İzi Teşhis Sistemi)
veri tabanında 034-034-19-00242-008-1 anahtar numarası verilen parmak izinin, APFIS Sistem
No:50844348, T.C. Kimlik No:47383534838, Malatya/Arapgir nüfusuna kayıtlı, İstanbul- 21/06/1977
doğumlu, İsmail oğlu İlker Dağlı'nın sağ el orta parmak izi ile aynı olduğunun tespit edildiği,

Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği görevlileri tarafından tanzim edilen kamera izleme
tutanağı, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce tanzim edilen HTS inceleme tutanağı,
2019/242 sayılı Olay Yeri İnceleme Raporu ve 2019/1435 sayılı uzmanlık raporu birlikte
değerlendirildiğinde;

04.04.2019 günü İlker Dağlı ve Tolga Hakan Ceyhan'ın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında
bulundukları esnada Halit Kumayro adına kayıtlı 5389659853 ve 5389675865 sayılı hatların sırası ile
Fatih, Beyoğlu, Şişli güzergahlarını kullanarak saat 12:27 itibarıyla İstanbul Adalet Sarayına geldiği ve
bu bilgi ile uyumlu olarak şahısların yukarıda ayrıntıları verilmiş olan adliye içi hareketlerine ilişkin
tespitler karşısında;

Motosikletle gelen şahsın İlker Dağlı’ya Halit Kumayro adına kayıtlı 5389659853 ve 5389675865
sayılı hatları ve takılı bulunduğu telefonları getirdiği, bahse konu telefonların siyah renkli bahsi geçen
poşet içerisinde olduğu, 2019/1435 sayılı uzmanlık raporuna konu İlker Dağlı’nın parmak izinin
bulunduğu siyah renkli poşetin 04.04.2019 günü İlker Dağlı tarafından Tolga Hakan Ceyhan’a verilen
ve içerisinde Halit Kumayro adına kayıtlı 5389675865 sayılı hat ile bu hattın takılı bulunduğu
telefonun olduğu değerlendirilen siyah renkli poşet olduğu sonucuna varıldığı,

Düzenlenen tüm tutanak ve elde edilen veriler birlikte değerlendirildiğinde; maktul İlhan Ünğan
tarafından İlker Dağlı’nın öldürülmesi veya ailesine zarar verilmesine yönelik doğrudan verilmiş bir
talimat görülmemiş ise de, İlker Dağlı ve şahsın ailesine yönelik kişisel verilerin farklı yol ve
yöntemlerle elde edilmesi, elde edilen bu verilerin İlhan Ünğan tarafından öğrenilmesi, tüm verilerin
olmasa da elde edilen verilerden farklı bir kısım bilgilerin aynı süreçte "E Abi Yeni", "Erkan Polis" ve
"Ankara" olarak kodlanmış şüpheliler Erkan Kocabaş ve Güven Güzel ile Muhammet Şamdancı, Cem
Dursun ve Tolga Hakan Ceyhan isimli şüphelilerde bulunması karşısında, İlker Dağlı’nın dilekçelerinde
yer alan iddialarla elde edilen bilgilerin uyumlu olduğunun görüldüğü, anlaşılmıştır.

Müşteki-şüpheli İlker Dağlı müdafiinin 02.07.2019 tarihli dilekçesi ekinde dosyaya sunduğu video
kayıtlarının Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çözümlerinde;

"21 Nisan 2019" isimli klasörde yer alan "1.MP4" isimli videoda dilekçe içerisinde ismi Murat Ardıç
olarak iddia edilen şahısla İlker Dağlı arasında cep telefonu üzerinden görüntülü görüşme
gerçekleştirdiği görülmüş, kayda alınan bu görüşmeye ilişkin görüşmenin çözümünde;

Murat : .... Funda’ nın İlker: Funda'nın ofisine para götürmedim ki ben ya ... Murat’ın; Ya abi çok
şeyler var biliyor musun İlker abi, yani dinleseniz böyle yüz yüze yüz yüze dememin sebebi gerçekten
çekiniyorum o yüzden, İlker’in; Yok çekineceğin bir şey yok birader zaten ben yurt dışında olmasam
gerçekten gelirim sıkıntı yok, Murat’ın; Yani abi bu kadar siz ... yani Sermet abi iyi biliyor biz
çalışıyoruz zaten sürekli de İlker’in; Doğrudur, doğrudur, doğrudur abicim Murat’ın; ... aaa sorun
değil ama niyetime inanın İlker abi o kadar diyeyim size İlker’in; Anladım. Şimdi müvekkilimin
hanımına yönelik silahlı saldırı yapmayı planlıyorlar bu tamam, evvelden beri niyetleri var zaten
bunların, ikincisi, e ikincisi Murat’ın; Evet, Orhan’ı tahliye edecekler abi, İlker’in; Orhan’ı tahliye kim
edecek? Murat’ın; Edecekler abi, İlker’in; Devletle anlaşma yapıyolar demiştin kimle, hangi yani
Organizeyle mi anlaşıyorlar? Murat’ın; İlker abi, senle lütfen yüz yüze görüşelim, lütfen rica
ediyorum. Sana bilgileri vericem İlker’in; Ya sıkıntı yok, uzakta olmasam vallahi gelicem. Murat’ın; Ne
zaman gelirsin, gelme bence İlker abi, İlker’in; E gelme de nası yüz yüze görüşeyim? Murat’ın; Valla
abi, ben burda olduğunuzu biliyordum, hatta dün, dün değil evvelsi gün sizin şeyinizi çıkarıyorlardı,
aranmanızı, İlker’in; Eeee niye çıkartmamışlar? Murat’ın; Efendim abi? İlker’in; Yani kayıp değilim
kaçmadım göçmedim. Benim sadece yurt dışına normal güvenlik gerekçesiyle çıkmışım da neden
dolayı bunlar böyle yapıyor bunu anlamadım ben. Murat’ın; İşte o İlhan’dan, ölenden dolayı abi sizi
suçluyorlar, sizi suçlu gösteriyorlar, en kötü sizi dinlettirecekler yani bu şekilde gözaltına aldıracaklar,
İlker’in; Ya gözaltına, gözaltına almak bir şey değil ben kendim giderim ifade vermeye savcıya da
benlik bir şey olmadığı...Murat’ın; İlker abi sizin, sizin kuvvetli olduğunuzu da biliyorlar, her şeyin de
farkındalar anlatabiliyor muyum? Ama bazı şeyler yeni anlaşmalar yapıldı, İlker’in; Kim yapıyor
anlaşmayı yani ben onu anlamak istiyorum sadece Murat’ın; Valla İlker abi söylemeyi çok istiyorum
da gerçekten ... İlker’in; Ya birader bir şey değil, söylemende sakınca yok, neticede bende kalacak
olan bir bilgi bu, kimseyi de ilgilendirmez yani, ..., Allah razı olsun, ha, Murat’in; Devlet. İlker’in; Yani
devlet ...Murat’ın; Yani belli bi bitme var, anlaşmaları da yaptılar, kimle yaptığını da ben size
kanıtlarım yani ben gider oturduğumda siz beni belli bir uzaklıktan izlersiniz veya başka şekil, nasıl
kanıtlamak isterseniz. İlker’in; Yani sen biliyor musun kimle oturduklarını, konuştuklarını? Murat’ın;
Tabi ki, tabi ki. Ben sizi, ben bi masada oturayım siz de gelin yan masada oturun dinleyin anlatabiliyor
muyum? İlker’in; Organize mi, yoksa Murat’ın; Yok abi, daha üstü daha üstü, İlker’in; MİT falan mı?
Murat’ın; Yani İlker’in; Anladım. Murat’ın; Anladın abi, işi de hızlandırıyorlar İlker abi haberiniz olsun,
İlker’in; Anladım abi, Murat’ın; Şeyin de daha, Burhan Kuzu’ nun da daha çok şeyleri var abi ellerinde,
İlker’in; Evet,.... (Görüşme kesiliyor) İlker’in; Kesildi telefon, hah, telefon geldi galiba sana kesildi
telefon da, Murat’ın; Telefon geldi, telefon geldi İlker abi, İlker’in; Başka ne biliyorlar, başka ne
anlatıyorlar, nedir yani konu? Murat’ın; Valla abi işin özünü söylim, Orhan’ı çıkaracaklar, anlaşma
yapılıyor, yapıldı hatta, ilk etapta o abi, biliyorsun Bolu’dan dolayı yatıyor şu anda, İlker’in; Evet,
İlker’in; Yunanistan’daki Pire olayı var, bu hafta gidiyorlar oraya bunu halletmeye abi, İlker’in;
Tamam, Murat’ın; Ee yüklü miktarda da para indirdi. İlker’in; Kime Yunanistan’ a mı? Murat’ın; Oraya
da indiriyor abi. buraya da, İlker’in; Burada kime veriyo peki, Organizeye mi veriyo yoksa başkasına
mı veriyor, kime veriyor parayı? Murat’ ın; Başkasına İlker abi, başkasına. İlker’in; Ankara’da birisi
vardı onların, onlar mı yoksa, Ankara KOM’ da mı? Daire Başk... Murat’ın; Yok yeni abi, İlker abi, yeni
yeni, burda İstanbul’ da benim İlker’ in; İstanbul’ da, Murat’ın; Benim samimiyetime gerçekten inan
İlker abi, bak Sermet abi beni iyi bilir, biz beraber çalışıyoruz zaten, (Bu esnada Sermet şeklinde hitap
edilen kişi kamera açısına almıyor) İlker’in; Yoo, sıkıntı yok, sıkıntı yok, ben de iyi tanırım Sermet’i
Murat’ın; Ben bu konuşmayı şunun için yapıyorum, benim eeee evet dün değil evvelsi gün çok büyük
haksızlıklara uğradık, anlatabiliyor muyum? Benim husumetli olduğum biri var içlerinde, ama onlar
bilmiyor, şu anda benim sizle konuşmamı da zaten bilmiyorlar, sizden de ricam... İlker’in;
Bilmeyecekler, bilmeyecekler abicim ne diye bilsinler kime ne? Murat’ın; İlker abi, bilmesinler iyi
olur, anlatabiliyor muyum abi? İlker’in; Tamam, tamam. Murat’ın; Sana zahmet, ama her zaman ben
görüşürüm sizle, ne zaman çağırırsanız da, İlker’in; Estağfurullah, estağfurullah, Allah razı olsun, sağ
olasın kardeş, yerin nerde senin? Murat’ın; Bakırköy’deyiz abi, İlker’in; Bakırköy’desiniz tamam, yani
haber verdiğin için teşekkür ederim sağ olasın, Allah razı olsun, başka bilmem gereken ekstra bir şey
var mı? Somut?

Murat'ın; Abi ben onların içindeyim...sana söylim mi?.. İçindeyim, gelişmelerden an be an haberim
oluyor, tamam mı abi? İlker’in; Evet, Murat’ın; Bu şimdi İlhan’ın elindeki hard diski alacaklar, tamam
mı abi? İçindeki bilgileri yavaş yavaş kullanacaklar, ama bu önemli olan şey sizin üstünüze oynuyorlar,
sizin üzerinizden müvekkiliniz var ya .... İlker’in; Evet, Murat’ın; Ona ulaşmak, İlker’in; Peki ...
Murat’ın; Hatta, hatta, hatta, hatta Urfı’yi biliyorsunuz, İlker’in; Evet, Murat’ın; İyi niyet olsun diye
onu verdi, Orhan. İlker’in; Nası yani? Murat’ın; Yerini verdi. İlker’in; Ha yerini verdi. Murat’ın; Evet,
anladın abi, İlker’in; Peki şöyle bir şey söylim üstat, eğer, eğer oraya gelirsem ifade vermek üzere
savcıya gelip beyanda bulunur musun benim için? Murat’ın; Yok abi beni yerler, İlker abi beni yerler
öyle, İlker’in; Yani hayır, şimdi biliyorsun burada gizli tanıklık bile oluyo her şey oluyo, yani böyle
komplo neticede bu komplo yapmaya çalışıyorlar bana, Murat’ın; Yok, ben sadece size söylüyorum,
çünkü benim canımı acıttılar, ben de onların canını acıtcam, ama o şekilde yapamam abi, benim çoluk
çocuğum var İlker abi anladın İlker’in; Ya hepimizin çoluk çocuğu var bilader, yani şimdi olmadığım
yapmadığım bir konuya bizi dahil etmeye çalışıyorlar, sen Allah razı olsun bilgi veriyorsun bana ama
yani en azından derdimi anlattığım zaman diyebilir miyim hani arkadaşımdır benim sağ olsun bana
haber verdi yani gelip iki satır, sen ismin de olmaz senin, Murat’ın; Ama bunu söylediğiniz zaman
ileriki zamanlarda olan şeyleri bilemeyeceksiniz, çünkü beni vermiş oluyosun İlker’in; Yok, ismin gizli
kalmak şartıyla, ben konuşurum savcıya anlatırım. Murat’ın; Bunu öğrenirler abi, isim gizli kalmaz
İlker abi bunu unutun, İlker’in; Ya onu hallettiririz, gizlilik kararı şeklinde ya da farklı bir isimle
aldırttırırım, Murat’ın; İlker abi, anlamadın heralde yüksek yerden oturdular,..., yüksek yerden
oturdular, adliyelere de güvenme pek, Orhan’ı çıkaracaklar abi düşünsene ya Bolu davasından,
kesinleşmiş değil mi abi? İlker’in; Kesinleşmiş evet. Murat’ın; Çıkaracaklar abi bak düşün yani, gerisini
sen düşün abi. İlker’in; Allah Allah... Murat’ın; Hiç şey yapma İlker abi, sana söylim mi adliyelere falan
pek şey yapma, İlker’in; Güvenme diyosun yani, Murat’ın; Bence abi, yine de tabi senin bildiğin, senin
tabi ki şeyin, İlker’in; Yok estağfurullah abicim şey değil de yani, Murat’ın; Senin tercihin, senin...
İlker’in; Vardır senin bi bildiğin ki böyle söylüyorsun, yani ben bilmeden böyle bir şey söyleyeceğini
düşünmüyorum yani o konudan eminim de... Murat’ın; İlker abi, benim canımı acıttılar ben de can
acıtıcam, benim amacım o, İlker’in; Ya ben bi şey demiyorum bak sadece diyorum ki Allah rızası için
eğer varsa böyle bir bilgin gel gidelim savcıya, sen de anlat derdini de ki böyle böyle Murat’ın; Abi, o
zaman kendimi gerçekten yakmış olucam, İlker’in; Tamam gideriz savcıya sen ismini verme durumu
anlat de ki böyle böyle bir durum var ama de can güvenliğim için ben konuşmuyorum de, Murat’ın;
Bak İlker abi, sana bir şey söylim, öyle yüksek yerde ki ben gittiğim an veya sen gittiğin an anladın mı
abi İlker’in; Evet, Murat’ın; Başka bir yerden gelecek yani biz öğrenileceğiz yani bunun kaçarı yok
haberin olsun abi, ben bir şey biliyorum abi o yüzden İlker’in; Yani adli makamlar mı ... Murat’ın;
İnşallah, sana şunu söylim inşallah yurt dışındasındır abi, İlker’in; Yo, yurt dışındayım o konuda bir
sıkıntı yok ta, Murat’ın; Tamam abi, tamam. İçerdekinin tek derdi sensin şu anda haberin olsun.
İçerdekinin tek derdi seni dahil etmek. İlker’in; Ya iyi de olmadığım bir şeye nasıl dahil edecekler ki
birader ben de onu anlamıyorum. Murat’ın; Suçluyorlar usta seni işte, ne diyim İlker’in; Ne diyim ben
de anlamadım ki, Murat’ın; Abi moralini bozmak gibi olmasın ben sadece söylüyorum şu anda,
İlker’in; Yok yok, Allah razı olsun, söylemen bile yeterli sağ olasın teşekkür ederim. Peki bir şey daha
sorayım, Murat’ın; Buyur abi, İlker’in; Bu içerde yakalanan, olayı yapan vatandaşların ne ifade verdiği
belli mi? Murat’ın; Eeee, abi şu an bekletiyor, kendinde bir belge var onlarla örtüşmesi için
bekletiyorlar, anladın abi? İlker’in; Yani ifade vermemişler mi, anlamadım ben yakalanlar? Murat’ın;
Yok, iki gün önce Burak’ı aldılar, gittiler emniyete İlker’in; Evet, Murat’ın; Burak gitti, o ölenin
eşyalarını aldılar birlikte tamam mı abi, orda ufak bir şey sordular, bir şey daha dedirtmeden aldılar
onları geri İlker’in; Nası yani? Anlayamadım ya, Murat’ın; Abi yani nası diyim, boş ifade verdiler
çıktılar anladın mı abi? Ellerindeki belgeyle birlikte onlar gidecek İlker’in; Ellerindeki belgeyle onlar
gidecekler, belge ne ama ne belgesi? Murat’ın;Her şeyi bütünleştirecekler, her şey sağlamalı, böyle.
İlker’in; Belge ne? Ellerindeki belge ne o konuda bilgin var mı? Murat’ın; Ya konuşmalar da var da eee
işte bu hafta sonu falan verecekler abi. Birine o belgeyi verecekler. Ben bunların içindeyim İlker abi,
bak açıkça söyleyim mi sana? İlker’in; Söyle abicim neyse bileyim de Murat’ın; Ben bunların
içindeyim, anladın mı abi, ben sadece başka bir olaydan dolayı bu bilgilere sahip oldum, İlker’in; Evet,
Murat’ın; Anladın mı abi? Yani ben bu olaya direkt müdahil değilim, sadece biliyorum, görüyorum,
tamam mı abi? İlker’in; Evet, Murat’ın; Yaptıklarını, oturduklarını da, bizim başka işlerden dolayı ben
bunlarla tanışıyorum tamam mı abi, burada Sermet abi de iki hafta mı üç hafta mıydı abi ? X Şahıs: Üç
hafta, Murat’ın; Üç hafta önce ... (Görüşme kesiliyor)

"2.MP4" isimli video;

İlker’in;...çok teşekkür ederim ama; gerçekten başka bildiğiniz somut bir şey varsa onları da bileyim ki
yani tedbirli olayım çünkü ben ifade vermeye gelicem çünkü eğer savcı beni isterse giderim ben
çünkü ben kaçak göçek bir adam değilim ben yerim yurdum belli Murat’ın; Biliyorum abi, çıkacağınızı
da biliyoruz iki iç gün içinde İlker’ in; Nasıl? Murat’ın; Serbest bırakacağını da biliyorsunuz İlker’in;
Kimi? Murat’ın; Yani, mesela ifadeye geldiniz ya İlker’in; Evet, Murat’ın; Serbest bırakılacağınızı da
biliyoruz, İlker’in; Allah Allah, Murat’ın; Evet, İlker’in; Ya arkadaş sen var ya tam şeysin alem oldu,
Murat’ın; İlker abi bunların derdi ne şu an da biliyor musun? İlker’in; Nedir? Murat’ın; Seni
tutabilmek, İlker’in; Yani nasıl tutabilmek? Murat’ın; Yani içerde tutabilmek anladın mı? İlker’in;
Cezaevinde mi? Murat’ın; Evet, bunları azmettirip, bunların derdi o seni atabilmek oraya, bunlar
bilmiyor mu senin gidip ifade verip veya iki üç günde anladın mı abi, çıkacağını bilmiyorlar mı? Senin
güçlü olduğunu bilmiyorlar mı? İlker’in; Ya güçlü olmak da değil, ben zaten alakam olsa ben zaten
dicem ki alakam var ama gerçekten bir şey yok. Ben de onu diyorum yani bunlar neye dayanarak
bunları söylüyorlar Murat’ın; Abi, bir şey olmasa bunları söylerler mi? İlker’in; Ben zaten, benim,
bana karşı yapılacak bir eylem vardı tamam mı? Hani bu gizlilik kararı olan farklı bir dosya var, bu
dosyadan do..., ha o dosyadan dolayı ben zaten hani ee korkumdan yurt dışına çıktım zaten.
Murat’ın; İlker abi, sadece şunu söylim sana iyi yerlerle anlaşma yaptılar, tamam mı abi? Hedef de
sen bir de o müvekkilinizin hanımı şu anda, İlker’in; Evet, Murat’ın; Tamam mı abi? Ve ee ben
içlerindeyim bilgileri aldıkça da ben Sermet abiyle size ulaşırım isterseniz. İlker’in; Valla sevinirim
birader yani şimdi ben açıkçası şaşkınınım ne olup ne olmadığının da farkında değilim. Murat’ın; İlker
abi, güçlüler tamam mı, beni çok çabuk ezerler, ben sana açık söylim, İlker’in; Ya bak birader, sen
bana insan olarak geldin, bırak meslektaşlığı, insan olarak geldin Allah razı olsun. Ben sana sonuna
kadar varım. Senin zerre kadar saçının teline tırnağının ucuna taş değmesini istemem sadece benim
derdim ne biliyor musun? Yani ola ki Allah korusun böyle bir durum oldu, derdimi anlatırken diyebilir
miyim bir avukat arkadaşım ama korkusundan gelip de size ifade veremez, hal mesele böyledir.
Murat’ın; İlker abi onun dediğin anda var ya beni gerçekten bitirirler. Benim de kendime göre
korkularım var abi anladın mı, çünkü benim gücüm bu kadar yok sizin gibi yok, İlker’in; Peki bu avukat
Funda’nın meselesi neymiş dedin ya para mara benim onla hiçbir alışverişim yok hatta şikayet ettim
ben onu ya Murat’ın; Geçmişte eee, geçmişle ilgili bi o da zaten biliyorsun tanıktı o şeyde davada,
İlker’in; Evet, evet tanıklık yaptı, sonra şikayet ettim hakkında gizlilik kararını ihlalden soruşturma
başlatıldı, Murat’ın; Evet, evet doğrudur, siz ofise gitmişsiniz para teklif etmişsiniz, hani o içeri girip
de müvekkilinizin ismini vermemesi için İlker’in; Allah Allah hangi müv... Murat’ın; Hatırladınız mı?
İlker’in; Yo öyle bir şey yok ki, ney ya? Murat’ın; Biri yakalanmıştı, emniyete bir olaydan Funda’nın da
dahil olduğu, İlker’in; Yok be abicim hiç öyle bir olayım yok ki benim ya Murat’ın; Valla İlker abi
benim yanımda konuşulan, benim yanımda oturulup dosya hazırlanan bunların hepsi konuşuluyor,
haberiniz olsun abi, İlker’in; Yani birisinin ismini vermemesi için bir şey mi söylemişim ben
anlamadım orayı, Murat’ın; Siz gitmişsiniz ofise İlker’in; Eee Murat’ın; Demişsiniz ki söyleyin
emniyetteki o yakalanana, müvekkilinizin ismini vermemesi için para teklif etmişsiniz ve parayla
gitmişsiniz. İlker’in; Fundaya mı? Murat’ın; Evet. İlker’in; Hacı ben Funda'ya en son iki sene önce
şikayet etmeden önce gittim o kendisi beni çağırdı polisler hakkında şikayetten vazgeçmem için
benim başka bir diyalogum yok ki onla hiç olmadı ki Murat’ın; İlker abi ama öyle söylenmiyor işte
anladın mı abi? İlker’in; Hayır yani şimdi ben, sen şimdi bu kadar samimiysen ben şimdi kalkıp da
yalan söyleyecek halim yok. Olanı da söylüyorum olmayanı da söylüyorum sana. Murat’ın; Abi, bak
ben sadece şimdi sana bildiklerimi, duyduklarımı ve göreceklerimi aktarırım. Tamam mı? İlker’in;
Eyvallah Allah razı olsun, tamam Murat’ın; Yine yol çizersin ama ben sizin gibi değilim anlatabiliyor
muyum abi, ben gücüm yok yani onu, İlker’in; Yav birader, Murat’ın; Ben onu anlatmaya çalışıyorum.
İlker’in; Bizim de bir gücümüz yok, biz neyse gidiyoruz resmi makamlara başvuruyoruz, vallahi bak
ben sana söylim mi yaklaşık bi bir ay evvel beni öldüreceklerdi bunlar, zaten şikayette bulundum ben,
benim bilgim var yani onların hepsini suç duyurusuna yazdım, hepsinin evrakları var bende
yazışmaları bende de var, onlar sadece bazı şeyleri bilmiyorum zannediyorlar ama öyle değil işin
rengi, tamam bana karşı bir şey yapmaya çalıştıklarını ben tahmin edebilirim yaparlar da polisle de
anlaşırlar, istihbaratla da rüşvet verirler her şeyi yaparlar çünkü daha önce de yaptı bu adam bunları,
Murat’ın; Evet, İlker’in; Ya bundan sonra da yapabilir ben onu kabul ediyorum bunda o potansiyel var
satılık adamı anında buldum mu satın alır parasını verir alır öyle bir adamdır o. Murat’ın; Doğrudur
abi, doğrudur abi, İlker'in; Allah Allah yani vallahi şaşkınım ya Murat’ın; Vallahi abi ben sadece size
anlatıyorum. İlker’in; Allah razı olsun, sağ olasın abicim çok teşekkür ederim ama yani gerçekten
keşke hani kabul etsen de en azından azıcık ucundan anlatabilsen savcıya ya da savcı seni görebilse
evet savcım dedikleri doğrudur desen çekip gitsen de bana yeter, en azından savcı bilir ki yav ben
yalan konuşmuyorum. Murat’ın; Abi sana gerçek samimiyetimle söylüyorum keşke öyle bir imkanım
olsa ben şey yapardım, tamam mı? Hiç sorun değil ama öyle bir şeyde beni kesinlikle ben de
bildiklerim var, ... İlker’in; Ben seni, ben seni söylemem, bak birader ben seni söylemem Murat’ın;
Ben gidemem. Anlatabildim mi abi? İlker abi, ben sana başka şeyler de aktarırım, ama beni işin
dışında tut, lütfen rica ediyorum. İlker’in; Tamam abicim, tamam. Murat’ın; Ben sana hani yapacağım
bu, İlker’in; Tamam kabul. Kabul. Murat’ın; Ama ben sana... İlker’in; Sadece, sadece ne yapma
çalıştıkları, hangi komploları kurmaya çalıştıklarını bilsem dahi bana yeter, en azından ne şerefsiz
olduklarını bileyim Murat’ın; İşte ben de sana anlatmaya çalışıyorum onu. İlker’in; Tamam abicim,
tamam Allah razı olsun sağ olasın , teşekkür ederim. Murat’ın; Bunlar zaten, bilgiler zaten gelecek
bana, çünkü ben içlerindeyim, anlatabiliyor muyum? İlker’in; Yani müvekkillerin mi içinde sen mi
görüşüyorsun onu anlamadım da, Murat’ın; Başka bir şeyden dolayı beraber yürüyoruz, İlker’in; Yani
bizimle alakalı mı, müvekkillerimle alakalı bir şey mi? Murat’ın; Yok yok, yok yok, başka bir davadan
dolayı beraber yürüyoruz tamam mı abi? İlker’in; Evet, Murat’ın; Ama sizin bu davada benimle
haberim de bilgim oluyor İlker abi, İlker’in; Funda’dan dolayı mı, yoksa Murat’ın; Yok, yok Funda’dan
değil. İlker’in; Çağdaş falan filan onlardan mı yoksa direkt Orhan’dan mı? Murat’ın; Direkt abi içeri,
İlker’in; Çağdaş galiba, Murat’ın; Yok Çağdaş'la değil abi, onun yanına yaklaşamayız abi o on tane
korumayla geziyor İlker abi, İlker’in; Allah Allah, Murat'ın; Biz o kadar büyük değiliz abi, İlker’in; Yok
estağfurullah, benim de bir korumam yok, kendi başıma dolanıyorum ortada, benim de bir
büyüklüğüm yok da Murat’ın; Onlar yüksek adamlar abi biz ulaşamayız onlara İlker’in; Onlar mafyatik
adamlar açıkçası ben şey yapmıyorum artık ya güvenmiyorum yani, ben kendi canımı zor kurtardım
onlardan, Murat’ın; Valla İlker abi, işin özü bu ben sana söylim abi, Yunanistan olayını söyledim sana
İlker’in; Yunanistan olayı da Yunanistan’dan evrak geldi zaten yani adamın adı açık açık ortada sike
sike ceza yiyecek pezevenk Murat’ın; Ama işte oraya adam gönderiyor, para gönderdiler halletmek
için İlker’in; Anladım, peki Bolu davasını Yargıtay’dan mı rüşvetle çözeceklermiş? Murat’ın; Başka
yüksek yer abi, tabi ki Yargıtay çözecek yeni delilmiş gibi anladın mı abi? İlker’in; Evet, Murat’ın; Bir
şekil hallediyorlar abi, abi parayla sen daha iyisini bilirsin ne diyim abi, İlker’in; Peki yani yengeye
yönelik yani ee kafalarındaki ne saldırı planı falan filan dedin ya Murat’ın; İlker abi hepsini öğrenicem
ben, tek tek hepsi, daha bu yeni biliyor musun iki haftalık bir mevzu onu söylim sana, iki haftalık bir
mevzu, İlker’in; İçlerinde zaten polisler de vardı, organizenin polisleri, Murat’ın; ... İlker’in; Tanıyor
musun sen direkt? Murat’ın; Onlar basit abi, anladın mı? Onları İlker’in; Daha büyükleri de var yani
Murat’ın; ....ker şimdikiler (veya “sizinkiler” net anlaşılamadı) daha büyük İlker’in; Ya namussuz
adamlar, Murat’ın; İşi büyüttüler abi haberiniz olsun, İlker’in; Anladım, anladım abicim, yani olmayan
delille ne yapacaklar diye düşünüyorum, tek kafamdaki o bir şey yok ben görüşmedim gitmedim,
gelmedim, bir bağlantım yok, alakam yok, ya adamların zaten İstanbul’ da Türkiye’ de benim varlığım
zaten adamlara batıyor da, di mi? Murat’ın; Yani hedef sensin yani onun için ne diyim abi sana söyle
bana İlker’in; Hedef ben oldum evet. Maalesef hedef ben oldum, ortada basit bir avukat ya hedef
olduk. Murat’ın; Estağfurullah niye basit olasınız abi, İlker’in; Yok yok öyle öyle, maalesef öyle oldum
ya Murat’ın; Benim Funda'yla bi şeyim yok, tanışıklığım da yok abi tamam mı İlker’in; Tamam abicim
yok, bir şey demedim yani o konuda, Murat'ın; Bizim ee oturdukları insanlarla benim muhataplığım
var, tamam mı? İlker’in; Yani istihbarat cephesi ya da MİT cephesiyle mi diyelim? Murat’ın; Evet abi,
İlker’in; Anladım abicim, Murat’ın; Ama arada benim husumetli olduğum biri var, İlker’ in; Ne
önerirsin peki? Yani... Murat’ın; Gerçekten canımı acıttılar. İlker’in; Ne önerin nedir, bana bi önerini
yap yani fikir jimnastiği yapayım çünkü yalnızım da, Murat’ın; Valla İlker abi, aranmanı çıkaracaklar
yani haberin olsun, dün değil evvelsi gün, cuma günüydü, bu bilgi geldi abi, eğer yurt dışındaysan
bence de orda kal abi, İlker’in; Yani yakalamayı tamam arama çıkartacaklar da benim yani kaçacak
göçecek bir şeyim yok ben onu da düşünüyorum şimdi napim yani? Murat’ın; Ama, işte demin de
dedin ya abi, kumpas iyi bir şey değil, İlker’in; Ya tamam bunlar kumpas yapacak da, yani en azından
bir Allah’ın kulu yok mudur hakka riayet edecek, gelip de görecek yani? Yok mu, hiç mi kimse yok ya?
Murat’ın; Valla abi, benim gücüm ancak buna yetiyor İlker abi, İlker’in; Sağ ol kardeş Allah razı olsun
ben bir şey diyemem, Murat’ın; Yemin ediyorum benim gücüm yok yani onlarla uğraşacak, onlarla
anlatabiliyor muyum abi? Çünkü adamların para gücü var İlker’in; Satın alıyorlar yani, Murat’ın; Para
gücü var abi, anladın mı abi? Para gücüyle götürüyorlar, ne diyim abi şimdi? Biliyorsun biz de, bizim o
taraklarda şeyimiz yok, İlker’in; Anladım Murat’ın; Ama bunlar benim canımı acıttı biri, gerçekten
istiyorum, istiyorum bazı şeylerin ortasını oryaya çıkmasını ama benden değil başka aracılıklarla çıksın
ortaya, İlker’in; Yani en azından biraz yardım edebilsen, hepsini birden çözerdik bu işin de komple
temizlerdik. Murat’ın; Abi işte o türlü yardım edemem ama öbür türlü yardım edeyim sana, İlker’in;
Bilgi akışı yaparım diyorsun, Murat’ın; Evet abi yaparım. Hatta belgeleri de evet çekip sana atabilirim.
İlker’in; Valla çok sevinirim ya, Murat’ın; Elime geldikçe sana atıcam usta, İlker’in; Tahmini.. Murat’ın;
Ama o da kesinlikle senden ricam, senden rica ediyorum İlker’in; Eyvallah hiç sıkıntı yok, ben başka
bir şey sorayım sana, bir sonraki bilgi akışı ne zaman olur sence? Murat’ın; İşte bu hafta olacak, bu
perşembe görüş var Maltepe’de cuma günü falan olur abi İlker’in; Cuma günü olur. Peki ne var yani
bunlar ne diyecekler, ne verecekler belge ne ben anlamıyorum ya gerçekten bir şey yok kardeş bak
vallahi billahi ben konunun en son noktasındaki adamım ne olduğundan da haberim yok ama
maalesef adamlar bizi hedefin tam ortasına koymuşlar, (Görüşme kesiliyor)

"3.MP4" isimli video;

Murat’ ın; Valla çok eminler İlker Abi, İlker’in; Ne için eminler? Murat’ın; Yani ellerindekinden çok
eminler, bir örnek de biliyorsunuz Kuzu olayı, İlker’ in; Tamam Kuzu olayı başka bir şey de, Kuzu olayı
konuylan... Murat’ın; Hayır yani, var yani ellerinde anladın mı abi? Demek ki var abi. İlker’in; Bakalım
hayırlısı, görecez yani ellerindeki neyse çıkarsınlar da Murat’ın; Valla abi bir şeyler de yaratırlar,
dikkatli olun ne diyim ben, benim iki gündür canımı yaktılar bak açık söylim ben .. İlker’in; Nası canını
yaktılar, sana ne yaptılar ki ? Murat’ın; Abi yanlış yapıyorlar, para her zaman değiştiriyormuş insanları
abi ama görecekler, İlker’in; Sattılar mı yani seni de öyle mi diyelim? Murat’ın; Yok bu olayla benim bi
alakam yok sizin olayla İlker’in; yok yok Murat’ın; Başka bir olay var İlker’in; Başka bir olaydan dolayı
mı sattılar seni? Onu demek istiyorum Murat’ın; Evet abi, benim de canım yanıyor evet yalan
söylemiyorum. İlker’in; Allah yardımcın olsun, Allah senin de yardımcın olsun ben bir şey
diyemiyorum ama ben sana şu kadarını söylim gerçek söylüyorum samimi söylüyorum birincisi
aradığın için Allah razı olsun senden de Soner şey Sermet'ten de çok çok sağ olun ikiniz de, benim
numaramı Sermet’ten almanı isterim eğer ee senin için bir şey yoksa bana atabilirsen eğer en
azından ben göriyim nedir ne değildir bana ne yapmak istiyorlar, kumpas planları ne komploları ne?
En azından düzmece belgelerini görelim önceden ki, çünkü ben açıkçası Türkiye’ye gelmeyi
planlıyordum yani şimdi sen bunu söyledin açıkçası soru işareti düştü içime normalde ben yarın öbür
gün gelecektim hani işlerimi ayarlayayım tekrardan çıkarım diye plan yapıyordum çünkü korkudan da
gelemiyorum Türkiye’ye öldürülme riskim var, haberin var mı o dosyadan senin? Murat’ın; Valla
onların uğraştığını biliyorum ama o kadarını bilmiyorum. İlker’in; Evet, evet benimle ilgili de böyle bir
konu var beni öldürmeye çalışıyorlardı, savcılıkta müracaatımız var detaylı bilgi var onlarla ilgili ama
gizlilik kararı olduğu için açıkçası ben bile detayını tamamını bilmiyorum ama bayağı bir olaylar
yaşadım yani son bir aydır üzerimde ciddi bi açıkçası korku var, korkuyorum yani. Ee korkudan çıktım
ya ben sana açık konuşayım. Murat’ın; Abi işte ben de senin durumuna düşmemek için yanlış anlama
İlker’in; Yok çok çok anlıyorum seni çok çok teşekkür ediyorum, hiç şey yapma yani o konuda
müsterih ol ben rahatım sen de rahat ol ama eee bir yöntemini bulsak da bunun önlemini alabilsem,
gelip ben de derdimi anlatabilsem, ha sen istiyorsan da bak yanlış anlama beni bak kalp kırmayı
sevmem maddi manevi ben de senin yanında olurum anladın mı benim demek istediğimi? Bu başka
bir şey, Murat’ın; “...” İlker’in; Yok yok yanlış anlama dedim yanlış Murat’ın; Abi ben onun için
aramadım İlker’in; Onu hiç karıştırma, Sermet benim huyumu bildiği için söylüyorum, ben yarana
merhem olursam elimden geleni yaparım. Murat’ın; İlker abi. Benim derdim farklı, İlker’in; Öyle mi?
Murat’ın; Parayla bi şeyim yok, İlker’in; Tamam, tamam anladım. Murat’ın; O tarz şeyleri boş ver abi
ama ilerde tanışırız, sen de beni tanırsın, görüşürüz ayrı bi şey, anlatabiliyor muyum abi? İlker’in;
Mutlaka görüşeceğiz mutlaka tanışıcaz Murat’ın; Sen de haklısın bi şey diyemem abi ama sana bi şey
söylim mi abi? Daha yeni anlaşma yapıldı iki haftadır. Benim sana bilgi akışı yapabilmem için anladın
mı abi senin beni deşifre etmemen lazım. İlker’in; Doğru, doğru, doğru, tamam haklısın, Murat’ın;
Beni deşifre edersen İlker’in; Devamı gelmez. Murat’ın; Çünkü daha çok şey var onu söylim size, daha
çok planlar var, İlker’in; Ne gibi mesela ne yapmayı düşünüyorlar? Murat’ın; Müvekkilinizle. İlker’in;
Ya müvekkilimden, şimdi ben açıkçası müvekkilimden bana ne yani ben kendi canımın derdine
düşmüşüm de Murat’ın; Yok, hayır ama planları söylüyorum, İlker’in; Anladım, anladım. Murat’ın;
Ben düşündüklerini söylüyorum ben, İlker’in; Yok eyvallah tamam sıkıntı yok, ben de zaten içinde
yani yaralıyız ya kendi derdimizin peşindeyiz. Murat’ın; Öyle abi ya valla durum bundan ibaret, ben
derdim farklı abi, benim içimi acıttılar ben de İlker’in; Eğer Türkiye’ ye gelirsem ben de teslim gidicem
ifade vericem, yakalama çıkarsa benim teslim olmam lazım çünkü ben ne kadar kaçıcam, avukat
olarak seni istiyorum haberin olsun, Murat’ın; Yok, abi naptın sen beni İlker’in; Ya bırak gözünü
seveyim ya birez şaka yapayım dedim, sağ ol, Allah razı olsun. Murat’ın; Sağ ol İlker’in; Yani şimdi
iyilik yaptığın için ben sana zerre zarar gelmesini istemem Allah razı olsun binlerce kere ama açıkçası
hepimizin çoluk çocuğu var hayatı var, emeklerimiz var, hani bir, çirkin bir iftira ile bir şeyin kurbanı
olmak hoş değil ya, Murat’ın; Abi zaten iftira, belli de ama tabi insanlar ne düşünüyor nası planlıyor
onu bilemiyorsun, anlatabiliyor muyum abi? Yani olmayanı demek ki oldurmaya çalışıyorlar bir
şekilde, o da ne kadar başarılı olurlar? Daha yeni çünkü bu iki haftalık bir mevzu, İlker’in; Anladım
abicim, anladım. Murat’ın; Anladın mı abi? Keşke daha önce ama bakın söylüyorum size bir şey olursa
zaten ben içindeyim, şu anda ama beni deşifre ederseniz içinde olamam İlker’in; Ya birader o konuda
müsterih ya o konuyu bir kere kapat tamam ben senle ilgili hiçbir şey söylemem o konuda emin ol, o
artık kapattığımız bir konu ama eee hani dolaylı ya da farklı bir yöntemle çözüm üretebilir miyiz diye
düşünüyorum, hani sen değil de atıyorum bana bir belge ulaştırırsın, ulaştırdığın o belgenin
sahteliğini bir şekilde ispatlarız veya ne bilim onlar bir şey yapmak isterler de onun önceden tedbirini
alırız atıyorum yengeye karşı silahlı bir saldırı planlamak isterler de biliriz Murat’ın; Bak onu onu ne
zaman bak abi sana şu kadar söylim mi? Anlaştıkları insanlarla oturuyorum ama İlker’in; Yani devlet
kademesinden kast ediyorsun tamam, Murat’ın; Heh ben oturabiliyorum, başka bir olaydan
oturabiliyorum, ben sana bu kadar söylim İlker abi, başka da anla yani ne zaman olacağını nası
olacağını az çok biliyorum. İlker’in; Peki.. Murat’ın; Ben sana bazı şeyleri doğrulatırım İlker’in; Peki
Murat’ın; İlerki zamanlarda gözlerinizle veya kimle görmek istiyorsa da uzaktan anlatabiliyor muyum
abi? Ben size gösteririm. Bazı şeyleri İlker’in; Peki devlet kademesinde dediğin o insanlara menfaat
sağlıyor ya neticede bunlar, doğru mu anladım? Murat’ın; (Kafası ile onayladığı görüldü) İlker’in; Yani
sen eğer aracılık yaparsan söyle onlara, biz neyse hakkı konuşsunlar gerçeği konuşsunlar hak neyse
yine biz verelim hakkını Murat’ın; Abi bunu nasıl söylerim?

İlker’in; Ya kardeşim, Allah senden razı olsun, bak ben sana matematik yapıyorum sadece ne
yapabilirim? Ya beni söyleme misal de ki ben onun kardeşini tanıyorum karısını tanıyorum halasını
tanıyorum bibisini tanıyorum bir şeyini tanıyorum de ya, nerelisin sen? Murat’ın; Ben Malatya
İlker’in; E ben de Malatyalıyım, neresindensin Malatya’ nın ? Murat’ın; Akçadağ, İlker’in; Ben de
Arapgirliyim ya, hemşeriyiz, Murat’in; Evet abi, abi sana söylüyorum ben, ben içlerindeyim, ama
bunu nasıl söylerim îlker abi o zaman onları biliyorsun kurnaz adamlar, İlker’in; Ya kardeşim sadece
biraz matematik yapalım ben sesli düşünüyorum şu anda, eğer yapabilirsek sen onlarla görüş, de ki
böyle böyle ben bu adama ulaşabiliyorum, istiyorsanız sizi görüştürürüm de de tamam mı, hani
dolaylı vasıta ile bulmuşsun gibi düşün aynı gerçekten de dolaylı buldun beni direkt neticede
Sermet’ten dolayı buldun da misal de ki ben akrabasını tanıyorum, akrabasından numarayı almışım,
görüşebiliyorum, eğer birileri bi menfaat peşindelerse menfaati ben sağlayayım, ne diyim daha?
Murat’ın; Vallahi abi şimdi görünen o, İlker’in; E tamam o zaman öyle yapalım, Murat’ın; Parayla
yaptıklarına göre, İlker abi, İlker’in; Parayla da çözülecek demek, Murat’ın; Bilmiyorum abi ben,
benim derdim farklıydı yanlış anlama, İlker’in; Ya tamam ben de derdim canımın derdine düşmüşüm
ben, sen de beni anla, Murat’ın; İnşallah abi olmaz ya, Allah, Allah korusun da kimseye bir şey
olmasın abi, İlker’in; İnşallah Murat’ın; Bizim bir derdimiz yok da, yalnız abi işte dediğim gibi, anladın
abi, abi Malatyalıymışsın abi ordan da bir bağlantı kurarım, sorun değil, İlker’in; Ya de hemşerim de
memleketten tanıyorum de böyle böyle bir şey uydur yani, Murat’ın; Vallahi abi, şu an bilmiyorum
söylemek sorun olur mu İlker abi, İlker’in; Ya daha ne zaman söylicen şimdi tam zamanı işte, daha işin
başındayken şimdi söyle hemen bitsin bu iş, ya sen söyle de ki böyle böyle de ben de istiyorsanız
atıyorum dedesini tanırız, babasını tanırız, halasını tanırız, bir şey uydur, neticede memleketteniz,
belgeyi melgeyi Murat’ın; .... Abi İlker’in; Belge melge Murat’ın; Ben bunu, ben bunu düşünmem
lazım abi bunu naşı paylaşabilirim yani bir şekilde oturtmam lazım ki İlker’in; Ya sen onlardan bak sen
onlardan belge meselesini bir çöz abi, tamam mı? Murat’ın; Pat diye söyleyemem biliyorsun abi
İlker’in; Yok belge meselesini çöz ondan sonra de ki yani muhabbeti geçti böyle böyle memleketten
akrabalar gelmişti şöyleydi böyleydi, hem belgeyi de görmüş oluruz ne olduğunu, anladın mı? Ondan
sonra de ki ya gerek yok de siz ne diye bu çakallarla uğraşıyorsunuz de mesele menfaat meselesiyse
ben zaten çözerim bu adamla de, Murat’ın; İlker abi ama iyi hatrı sayılır bir şey indirdiler, İlker’in; Ya
hatrı sayılır veya yok napalım canımızın derdinden daha mı kıymetli? Murat’ın; Valla abi bilmiyorum
artık, ama sonunu düşünmek lazım İlker abi, nasıl yapalım nasıl edelim bilmiyorum yani gerçekten,
İlker’in; Ya bunu çözecek olan sensin, sen iyi düşün taşın bak, Murat’ın; Benim valla derdim farklıydı
abi sana yardımcı olmaktı, İlker’in; Ya Allah razı olsun ben de şimdi bak Murat’ın; Ben bunları
düşünmüyordum yani açıkça söylim İlker’in; Sıkıntı yok ben başka bir şey söylim sana, bak senin
derdinin iyi niyetle yaklaşım olduğu nerden belli ben az evvel dedim ki maddi manevi bir eksiğin
varsa ben sana yardımcı olayım sen yok dedin kestin attın, şimdi bir dakka dur, sonra ben sana dedim
ki madem bu adamların derdi para pul hani kendilerini satmışlar paraya kardeşim haksızlık yapıp da
ne bilim bir insanın hayatıyla oynayıp ta şerefsizlik yapıp da benim üzerime sahte evrak düzenleme
yapıp komplo düzenleme yapacaklarına ya hak olanı yapsınlar yine para istiyorlarsa verelim ne
yapim? Canımızdan kıymetli mi? Parayı yine biz kazandık biz yine kazanırız, Murat’ın; İlker abi senin
için en önemlisi ne burda biliyorsun abi, öbürünün içerden çıkmaması, İlker’in; Abicim zaten eğer
adalet varsa bu güne kadar içerde kalmışsa bundan sonra da içerde kalır. Murat’ın; Bir buçuk senesi
kaldı abi zaten, İlker’in; Abi bir buçuk senesi kalmış infazdan dolayı kalmış ama bu dosyadan zaten
tutuklu, Murat’ın; Evet. İlker’in; Bu dosyada zaten Yunanistan’da evrak geldi, Murat’ın; Geldi abi ama
onu halledecekler, bunu söylim sana İlker’in; Valla açık açık adamın adı yazıyor neyini halledecek?
Murat’ın; Ama ifadeden dolayı yazıyor, İlker’in; Nası ifadeden dolayı? Murat’ın; Yani o adını verdiği
için, delil yok bir şey yok abi, İlker’in; Yok ya orda .. Murat’ın; Ben gördüm onu Pire’deki olayı, ... de
gördüm, İlker’in; DEA’nın ret raporu var orda bir, İkincisi bir de orda Belçika’da yakalanmış işte soy
ismi aynı 3-4 tane falan sahte pasaport her şeyi teyit ediyor ya, yani mahkemenin bunları göz ardı
etmesi çok zor ya, Murat’ın; Abi orda birini buldular, İlker’in; Bakırköy’ de? Murat’ın; Pire’ de birini
buldular, tamam mı abi bu Yunanistan İlker’in; Evet,

"4.MP4" isimli video;

Murat’ın; ... gidicekler, bu hafta hatta, bu hafta gidecekler, İlker’in; Anladım. Kim ilgileniyor o işle?
Kim ilgileniyor Çağdaş mı gidecek? Murat’ın; Avukat gidicek, İlker’in; Avukat gidecek anladım.
Murat’ın; Sema Hanım var biliyorsun belki İlker’ in; Nasıl? Murat’ın; Sema Hanım da var... Valla abi
bence, bendeki bilgiler sana gelsin, sen karar ver, nasıl yapacağına sen karar ver ben seni
yönlendirmeyeyim abi çünkü bunun vebali var, kusura bakma abi ben, anladın abi, İlker’in; Tamam
çok iyi anladım, o zaman şöyle yapalım, sen bu hafta eline belgeler geçince bana gönderebilir misin?
Murat'ın; Gönderirim abi, ben çekmeye çalışıcam, tamam abi, İlker’in; Sana zahmet, Murat’ın; Bana
getiriyorlar abi ben görüyorum benim önümden geçiyor. İlker’in; Tamam, tamam Murat’ın; Bakim abi
napacaklar? İlker’in; Tamam abicim çok sağ ol, Murat’ın; İkinci dediğini ben şu an için onlara
söyleyemem abi, çünkü daha yeni iki haftalık olmuş ya abi, ama şöyle söyleyebilirim belki hani, ...
bilmiyorum abi nası, Malatyalı olduğun için ama bilmiyorum onu anlatabiliyor muyum abi, tanıdığımı
söyleyebilirim belki, oturduğumuz kişiyle anladın mı abi, (bu esnada İlker Dağlı'nın yanında bulunan
kişi bir şeyler fısıldar ancak net olarak anlaşılmaz) öbür tarafla değil anlaşma yaptıkları kişiyle, İlker’in;
Yani şu belgeleri bir getir bakim, şu belgeleri toparlayalım da en azından ona göre köklü bir konuşma
yaparsın ya Murat’ın; (Şahıs bu anda görüşmenin başka bir telefonla kayıt altına alındığını fark eder)
Abi beni mi kaydediyorlar? (Şahsın görüşmenin kayıt altına alındığından bilgisinin olmadığı ve İlker
Dağlı’nın yanında bulunan kişinin görüşmeyi gizlice kayıt altına aldığı anlaşılmıştır) İlker’in; Seni değil
ya o beni görüyor, diğer telefonu getirdi, çalıyor telefon da onu getiriyor,

"5.MP4" isimli video;

Murat’ın; ... dışında da çok şeyler vardır. İlker’in; Yani hard disk şeyin içerisinde mi yani neyin
içerisindeymiş hard disk neyin hard diskiymiş, Murat’ın; Bir bilgisayar hard diski varmış abi, içinde
bilgiler var belgeler var başka konularla ilgili, tamam mı abi? İlker’in; Eski bir şey olmalı ki bu, yani
yeni bir şey değil neticede Murat’ın; Ha İlker’in; Eski bir şey olmalı, yeni değil heralde, Murat’ın; Ya
şöyle söylim sana abi ya, şenle ilgili değil de başka mesele, Kuzu’nun olayı biliyorsun abi, bunun gibi
yeni yeni şeyler vardır. İlker’in; Anladım. Ya şimdi açıkçası, sesli düşünüyorum tamam mı? Ben
açıkçası ne olmuş Kuzu’dur, odur, budur, müvekkilim falan filan onların hepsini attım bir kenara ben
kendi derdimi düşünüyorum, şimdi diyorum ki; arkadaş öldürülmeye çalışılan ben, onların elinden
kaçan ben, pezevenkler birbirini yemişler faturayı biz mi çekicez bana mı oynayacaklar ben onu
düşünüyorum sadece, Murat’ın; Sadece şunu söylüyorum seni işin içine çekecekler, müdahil
edecekler, İlker’in; Evet somut bir şey olmadıktan sonra ben onu anlamıyorum bir şey yapmadıktan
sonra bilmedikten sonra görmedikten sonra neyi yapacaklar ben hayret ediyorum ya bu adamlara
Murat’ın; Ya şimdi İlker abi illa yasal olarak mı düşünüyorsun? İlker’in; Ya yasal tamam gayri yasal da
yapabilirler, giderler görüşürler, yaparlar, tezgah yaparlar, plan yaparlar, hakime savcıya gider
söylerler ille şöyle yap böyle yap baskı yap hani bunları görüyoruz duyuyoruz hep yaşıyoruz da yani
birazcık olsun da tırnağın ucu kadar da adalet olsun kardeşim ya, Murat’ ın; Abi adalet kişiye göre
değişiyor abi, İlker’in; Valla ne diyim ben de artık bıkmışım ya, Murat’ın; İlker abi valla benim sana şu
anlık söyleyeceklerim bunlar varsa şey yaptığın söyle abi bana, İlker’in; Çok teşekkür ettim abicim,
numara, numaramı al sana zahmet kaydet telefonunda bulunsun belge gelirse de arada atarsın yani
senin numaran bende yok aslında olsa senin numaranı ben de kendim kaydedeyim Murat’ın; Ben
atıcam sana İlker’in; Sana zahmet bir whatsapptan bir mesaj at olur mu? Kaydediyorum ben de
numaranı, Murat’ın; Ama senden ricam şimdi şu aşamada beni şey yapma, İlker’in; Ya olur mu
birader aynı şeyi on kere söyleme kurban olayım ben sende ne diyim, senden belge elinden bunların
elinden geçen belge işte ne bileyim ne varsa bunlar neyden bahsediyorlarsa bana bildir ki haberim
olsun önceden çünkü ben gidicem çünkü İstanbul’a gidince ilk işim savcıya gitmek benim. Gidicem
anlatıcam derdimi senden bahsetmiycem yine sorma ben söz verdim senden bahsetmiycem tamam
ama ama derdimi en azından anlatalıyım belge olsun ki elimde diyim bak böyle böyle yapacaklar
bunları bunları yapacaklar bunlar anlaşmışlar, istihbarata para vermişler Murat’ın; Abi bunları
anlatma şu anda İlker’in; Ben napim canımı kurtarıcam seni anlatmıcam söz veriyorum, Murat’ın;
İlker abi elinde bir şeyler olsun öyle anlat İlker’in; Tamam, tamam Murat’ın; Engellemiş olursun her
şeyi İlker’in; Tamam tamam Murat’ın; Anlattın bunları elinde bir şey yok ne olacak abi İlker’in; Doğru
söylüyorsun. Ya ama şimdi var ya asabım bozuldu valla billa ya Murat’ın; Hayır hayır ondan sonra
onlar başka yoldan gidecek İlker’in; Ya normalde ben sana söylim salı günü normalde ben
İstanbul’daydım ha gelmeyim mi o zaman Murat’ın; Valla Sermet abi sen dediğini bir yap, (arka
planda bulunan kişinin ne dediği anlaşılmadı) Bana cuma günü gelen bilgide senin aramanı
çıkarttılardı, tamam mı abi sen bak abi yine dönersin İlker Abiye (Arka planda bulunan kişi "bakarım
bakarım") İlker’in; Bana bi alo desin ya vvhatsapptan beni bir arasın, Murat’ın; (Arka planda bulunan
kişi "Tamam") Tamam abi İlker’in; Sana zahmet abicim tamam, Murat’ın; (Arka planda bulunan kişi
"Tamam tamam yarına bakıcam arayacam seni sıkıntı yok") İlker’in; Tamam abicim çok teşekkür
ederim sağ ol Allah razı olsun, Murat’ ın; (Arka planda bulunan kişi "Görüşürüz Allah’ a emanet ol
abi") İlker’in; Diğer arkadaşa versene, kardeş çok teşekkür ettim Allah razı olsun, Murat’ın; Rica
ederim İlken Abi, İlker’in; Numaranı bekliyorum. Murat’ın; Tamam ama diğer dediğini yapma abi ya,
İlker’in; Ya tamam ben zaten gelmem ki öyle bir durum olsa bir müddet bekliycem mecbur bekliycem
yani temize çıksın yani ortaya çıksın her şey Murat’ın; Ya diyosun ya abi savcıya falan gidip söylicem
ama şimdi boşa çıkıcan İlker’in; Ya tamam ben şimdi zaten nası gideyim. Ben zaten yurt dışındayım
sen ister inan ister inanma, istersen bilet keseyim gel yanıma Murat’ın; Hayır hayır, estağfurullah abi.
ben nerde olduğunu ben çok şey yapmıyorum ki abi İlker’in; yok hayır yani savcıya falan ben zaten
salı günü gelicektim normalde gelecektim ama gelmicem artık. Hani bi baksın en azından Sermet
nedir ne değildir, gelip de bedavadan patatesten kalmak istemiyorum ben içerde Murat’ın; Yani abi,
öyle bir planları var haberin olsun abi ama gidip savcının yanına oturup bunları söylediğin an tamam ,
ıı evet bunlar konuştuğumuz şeyler sorun değil ama elimizde bir şey olsun ki İlker’in; Tamam sen
abicim bana belge melge bir şeş bulabilirsen bana bul da Murat’ın; Yani bu söylediğin havada kalır
orda, İlker’in; Tamam çok iyi anladım seni ben...Mantıklı değil mi dediğim zaten paranın peşine
düşmüşler madem dertleri para Murat’ın; Benim değil abi ben ben İlker’in; Ya senin için demiyorum
kardeşim sen beni iki kere söyletme üç kere söyletme ben zaten en başta dedim sen yok dedin.
Murat’ın; Yok abi İlker’in; Allah razı olsun tamam ben seninle başka türlü hesaplaşıcam yemek
yedirecem sana Murat’ ın; ... abi ya İlker’in; Başka türlü anlaşırız şenle ama senden ricam hani bi
insan olarak ricam her şeyi kenara bırak bir insan olarak ricam eğer yapabilirsen belge bilgi ne varsa
bana ulaştır yani boşu boşuna suçsuz yere üzerimize bir leke atılması hoş değil ya kimsenin Murat’ın;
İlker abi ben sana şunu yapıcam numaramı vericem sana tamam mı abi, ben seni sık sık ararım.
İlker’in; Tamam abi Murat’ ın;...gelince, gelmezse yanından geçerek okuycam en kötü çekemezsem
duydun mu abi ben sana her türlü şeyi aktarıcam, ne zaman nereye napacaklarını da sana söylicem
gerisi de artık sana kalmış olur. Ben sana yapıcağım sadece bu olur İlker’in; Tamam abicim tamam
Murat’ın; Beni deşifre edersen onlar ya ben ...İlker’in; Ya ben kendi ayağıma kurşun sıkmış olurum
ben anladım seni tamam Murat’ın; Beni de bitirmiş olursun onu da söylim sana İlker’in; Yok yok Allah
korusun sıkıntı yok merak etme Murat’ın; Biz onlarla aşık atamayız abi o kadar söylim, ben atamam
İlker’in; Çok iyi anlıyorum seni tahmin edebiliyorum aynı düştüğüm duruma düşmemek için iyidir...
Tamam bekliyorum ben hadi görüşürüz sağol, haber bekliyorum senden de sağ ol.

"29 Nisan 2019” İsimli klasörde yer alan “1.MP4" isimli video;

Murat’ın; .... Boş ver abi öyle konuşmayalım ya, İlker’in; Yok hayır yani neticede devlet görevlisi mi
diye soruyorum da o bakımdan, Murat’ın; Yani abi. Gazi’ye sözü geçiyorsa abi, İlker’in; Nasıl
anlayamadım Murat’ın; Gazi’ye sözü geçiyorsa İlker’in; Ha, Gazi mahallesi mi? Murat’ın; Evet, İlker’in;
Anladım abicim...Peki bu fezlekeye nasıl müdahale ettiler, naptılar fezlekeye müdahale onu ben
anlamadım da tam Murat’ın; Organizeyle anlaştılar abi haberiniz olsun, İlker’in; Nasıl bir anlaşma
nediyolar? Murat’ın; İlker abi bi şey sorucam, benim de anlamadığım bir şey var yanlış anlamayın.
Hani nereye gitsek napsak sizin de güçlü olduğunuzu sizin de o tarafınızın olduğunu, anlatabiliyor
muyum? Hani sizin de bunlardan haberdar olabileceğinizi ve çok gizlilikle yürütüyorlar, siz
öğrenemiyor musunuz? İlker’in; Yav birader ben öğrensem, benim öyle bir gücüm olsa ben seni niye
arayım ya? Murat’ın; Abi o zaman niye böyle oturup konuşuyorlar? Yanlış anlamayın da hatta 3-4
tane polisin de açığa alındığını sizin ve müvekkilinizin yüzünden İlker’in; Ama ben şikayet ettim
onları, yok yok ben onları şikayet ettim de açığa alındılar onlar doğru, Murat’ın; Ama ne diyim o
zaman şehir efsanesi mi diyelim İlker abi? İlker’in; Valla beni biraz abartıyorlar da napmışım ben onu
da bilmiyorum ben neymişim diyorum şu anda Murat’ın; Valla abi söylediklerim bunlar, ama ben size
bir şey söylim mi? Eğer siz geldiğinizde, mesela oturduğumuz arkadaş var ya gittiğimiz kişiler İlker’in;
Evet Murat’ın; Onların da bende açıkları var yani, onlar bende duruyor, eğer bana da dokunurlarsa
veya benim de bu işler açığa çıkarsa sizle görüştüğüm benim de elimde bazı şeylerim var onlara dair.
Hani geçmişte yaptıkları işlerden dolayı anlatabiliyor muyum? İlker’in; Anladım, anladım abicim
anladım. Murat’ ın; Ben de kendimi garantiye almak istiyorum, İlker’in; Peki geçen konuştuğumuzda
söylemiştim ya bu adamların sadece dertleri paraysa yani mesele paraysa neyse ben kendim evimi
satayım vereyim, Murat’ın; Şöyle söylim sana, içerdeki Orhan var ya abi, İlker’in; Orhan, hıhı
Murat’ın; Paranın bir bölümünü vermiş, diğer bölümünü vermemiş, hatta o gün akşam bunlar bu
kadar müdahale yaptılar fezlekeye falan, ııı şey dediler ya "parayı da ne zaman diğer kalanını?"
Tamam mı abim, miktarı falan şey yapmıyorum, onunda parayı bekliyorlar, yarısını bekliyorlar,
yarısını vermiş adam, İlker’in; Ne kadar vermiş biliyor musun peki yaklaşık? Çok mu? Murat’ın;
Orhan’ ın, eeee abi onu öğrenicem öğrenicem abi, Orhan’ın şeyi var dışarda Mustafa diye şeyi var,
İlker’in; Avukat falan mı, yoksa normal bir adam mı? Murat’ın; Avukat abi, Mustafa... Çağdaş’a falan
güvenmiyor, İlker’in; O mu takip ediyor? Murat’ın; Çağdaş’tan şüpheleniyor abi haberiniz olsun,
İlker’in; Anladım abicim, ya şimdi bak ben şöyle söylim sana, benim salı günü dönüş biletim vardı
tamam mı? Salı günü dönüş biletim vardı açıkçası ben döndüm de diyeyim sana fakat eşim falan
kardeşim hepsi dediler ya dediler bunun doğrudur dediler belki sıkıntılı bir durum vardır hakkında
geri dön dediler, bana tekrar çıkış yapmadan yani Türkiye’ye giriş yapmadan tekrardan bilet aldılar
çıktım. Yani açıkçası benim böyle ne bi gücüm var ne bi imkanım var yani senden başka da şu an
bildiğim bilgi alabileceğim kolum dalım kolum kanadım bir şeyim yok. Güler Hanım da senin yanında
çalıştığın arkadaş galiba avukat arkadaşımız, Güler Hanımla Sermet karşılaşmış Sermet’le orda
konuşmuşlar Metris Ceza Evinin önünde Güler Hanım da demiş, İlker Bey gelirse demiş ben de bir
şeyler biliyorum yani doğru söylüyor Murat demiş, eee gerekirse ben de anlatırım demiş, Murat’ın;
İlker Abi, ben onlarla çalıştığım için bak, bizim aramızda çok önemli şeyler oldu, yanlış anlamayın
geçen hafta da söyledim size, ben size kelimesi kelimesine her şeyi doğru söylüyorum, İlker’in; Allah
razı olsun, sıkıntı yok tamam, Murat’ın; Bak, iki tane çocuğumun .... mu diyeyim yemin etmeyi çok
sevmem abi, İlker’in; Gerek yok Allah bağışlasın, Murat’ın; Tamam mı abi, beni çok kötü sırtımdan
vurdular, büyük bi şeyden paradan dolayı, gerçekten yani çok büyük sırtımdan vurdular, o yüzden
ben de, hazırlık yapıyor, zaten bu çok yeni iki üç haftalık bir mevzu söylim sana, İlker’in; Benimle ilgili
olan mı Murat’ın; İlhan’ın ölümünden sonra gelişen bir mevzu anlatabiliyor muyum abi? Hani geçmişi
yok. İlker’in; Ya şimdi, Murat’ın; Tamam mı abi İlker’in; Bunlar fezlekeye nasıl müdahale edebiliyorlar
yani ben onu anlamıyorum ya, yani bunu yazan neticede hakkı hukuku .. ya tamam para eyvallah
tamam para da yani bir de gerçekler var ya, ya arkadaş valla sen bilmiyorsun ama şaka yapmıyorum
ben bir ay öncesinden ben şikayet ettim ta ayın 31’inde bunları şikayet ettim bunlar beni öldürücek
diye ayın 30’uydu hatta, yani bunlardan hiç haberleri yok bunların da Murat’ın; İçerdeki kafaya
takmış abi, onu söylim sana, hani nası anlatayım (Görüşme kesiliyor) İlker’in; Hah, telefon geldi galiba
sana, kesildi Murat’ın; Ben, meşgule attım, meşgule attım abi, İlker’in; İçerdeki dedin, Murat’ın;
İçerdeki yani kafaya seni takmış onu söylim abi, ilk şartı sendin, İlker’in; Gaziosmanpaşa’da verdiği
grup ne yani kimler tanıyor musun, biliyor musun? Öldürülmem için. Murat’ın; Birebir tanımıyorum,
tanımam ama gittik oturduk, konuştuk, şimdi çok fazla dahil olduğum zaman, bak mesela şöyle bir
şey de öğrendim İlker abi, bunlar şeye de ulaşabiliyorlar yani telefon her şeye ulaşabiliyorlar, İlker’in;
Hı Murat’ın; Mesela whatsapp görüşmelerini (Görüşme kesiliyor)

"2.MP4" isimli video;

İlker’in; Alo Murat’ın; Abi çok özür dilerim ya, bakmam gerekiyordu İlker’in; Estağfurullah, yok yok
rica ederim abicim, Whatsapp görüşmeleri dedin, Murat’ın; Şimdi şöyle, whatsapp görüşmeleri abi,
sizde mesela dökümler var, başka şeylerden dolayı, hani zannediyorsun ya internetten görüşüyoruz,
onlar içeriğini göremiyor yazışmaları ama benim senle irtibatlı olduğumu whatsapptan görüyo
biliyorlar bunu söylim abi sana, İlker’in; Anladım, Murat’ın; Hani onu da bil abi, çünkü elimde
dökümler var detaylar var, başka abi anladın mı başka işlerimiz için, o yüzden ne diyeyim İlker abi,
geldiğinde benim güvenilir olduğumu anlayacaksın, avukat ablanın da ofisine gelebilirsin, .... edersem
size geliriz tamam mı abi, ben de sana bir şeyler göstericem abi, tamam? Somut bir şey göstericem
İlker’in; Şimdi yakalama çıkmış mı hakkımda benim, bilgin var mı bundan? Murat’ın; Abi ben, geçen
hafta cuma günü beraberdik, dediler ki yakalanmasını çıkarıcaz tamam mı, cuma günü, hatırladın mı
abi senle görüşmüştük İlker’in; Hatırladım hatırladım, pazardı senle konuştuğumuzda, Murat’ın;
Ondan sonra, şu anda niye seni bekliyorlar veya gizli bir şekilde mi seni bekliyorlar bilmiyorum abi,
soru sorduğum zaman ya sen bu dosyanın içinde değilsin demeye getiriyor anladın mı abi? Ben
sadece onlarla başka işlerimiz var, beraber yanında oluyorum ve bildiğim, ya geldiğinde ben sana bi
isim vericem İlker abim, ama senden bir şey istiyorum, ya ona karışmayacaksın, tamam mı? İlker’in;
Birader ben niye karışayım töbe ya, ben tam tersini düşünüyorum şimdi bak eğer yakalama varsa ben
gelsem nası olsa tutuklanmam, tutuklandığım zaman seninle görüşme şansım kalmayacak, Murat’ın;
Ben sana bunu yarın öğrenim mi abi? Yarın yemekte buluşucaz biz, yarın yemek yicez, İlker’in;
Tamam neyi Murat’ın; Ben bi alttan geçiş yapim, İlker’in; Yani neyi Murat’ın; Yalnız Organizeyle, İlker
abi Organizeyle anlaştıklarını sana %99 değil, % 100 veriyorum, haberiniz olsun abi, İlker’in;
...Murat’ın; Ama ben şunu da anlamıyorum İlker abi, orda bak şimdi oturuyorlar, şimdi senin
hakkında da hani ya ulaşabilir çok gizli yürütüyorlar, işte duyabilir bunun da gücü var falan filan
muhabbeti var, şimdi benim de aklıma soru işaretleri geliyor, diyorum ki yani bu adam bu kadar
güçlüyse diyorum yani yanlış anlama da abi, İlker’in; Yok, ya yanlış anlayacak bir şey yok sen haklısın,
Murat’ın; Ya diyorum Allah Allah diyorum bu adam bu kadar güçlüyse diyorum, bunlar bu kadar hani
önem veriyorsa diyorum, hani kendi de öğrenebilir diyorum, yanlış anlama abi kendi de buna
ulaşabilir, İlker’in; Ya birader bunlar tam paranoyak paranoyak şaka yapmıyorum vallahi billahi ya
beni öyle bir yere getirdiler ki kafalarında sanki ben her şeyi biliyorum, herkesi tanıyorum
zannediyorlar, Murat’ın; Abi sana bir şey söylim mi iki haftadır sırf senle ilgileniyorlar ha, İlker’in; Ya
iyi de benimle ne işleri var ben onu da anlamış değilim birader vallahi billahi ya, Murat’ın; Abi
içerdeki işte parayı verince şartı sendin, ondan sonra kendisini tahliye ondan sonrası zaten o
müvekkiliniz yok mu İlker’ in; Hu, Murat’ın; Onun eşi, İlker’in; Öldürülmesi mi, eşinin? Murat’ın; Evet
evet, açık açık dile getiriyorlar, ama ben yarın öğrenicem abi yemek yiyeceğiz, fırsat bulursam da
fotoğraf çekicem ortamı, İlker’in; Ya sevinirim ya bi ben de açıkçası ben oturduğum yerde salı günü
geldim, aynen sana anlattığım gibi geri de döndüm, uçuş kartlarım da şeyde parçaları da saklıyorum
yani savcı yarın öbür gün beni tutuklamaya sevk ederse iddia edeyim arkadaş durum böyle böyle ben
gelecektim, korktum diyeceğim yani ne diyim? Murat’ın; Evet abi yani şunu sana söylim mi abi
tehlikeli adamlar, o kadar söylim yani yapabilecekleri var yapıyorlar da başka işlerden dolayı da
biliyorum anladın mı İlker abi, bunlar senin dediğin gibi parayla her şeyi yapmaya çalışıyorlar, İlker’in;
Peki sana söylemiştim ya sen dedin bu işin başındaki adam bi Malatyalı demiştin hani, belki
konuşurum demiştin, Murat’ın; Doğrudur, Yeşilyurtlu İlker’in; Hah, ben tanıyor muyum bunu?
Murat’ın; Yok abi İlker’ in; O beni tanıyor mu? Murat’ın; O seni tanımaz, sadece o iş verildikten sonra
seni araştırdı, İlker’in; Allah Allah, Ya bu adamlar Murat’ın; Seni tanımaz abi, çünkü onların işi farklı
yani, iş dalı farklı yani senle ne işi olabilir ki? İlker’in; Peki ne bekliyorlar yani bu Orhan’dan tek
talepleri sadece paradan dolayı mı yoksa ekstra bir şey mi bekliyorlar da hani onla iletişim, Murat’ın;
Urfı’yi veriyo abi İlker’in; E Urfı’yi yakaladılar mı? Murat’ın; Abi şu anda Orhan napıyor biliyor musun
abi? Önce seni istiyor, İlker’in; Tamam Murat’ın; Orhan da çok uyanık. Bak anladın abi? Bi şey istiyo
abi, onlara da Orhan cezaevinde hani bir şey yapın da devamını anladın mı abi? İlker’in; Evet
Murat’ın; Sistem böyle, sistem böyle çalışıyor, şimdi bunlar çalışıyor, fezlekeye giriyor, senin üzerine
oynuyorlar şu anda, onu söylim abi, gitti görüşüldü şimdi Orhan’dan diğer yarım parayı bekliyorlar,
ben de yani İlker abi, öğrenebildiğim her şeyi sana anlatıcam, telefonda bir şeyler var geldiğinde
göstericem sadece İlker’in; E atsana Murat’ın; Yeni İlker abi, aşama aşama aşama İlker’in; Atsana
Murat’ın; Geldiğinde söz veriyorum sana İlker’in; İyi de görme fırsatım olmayacak belki de Murat’ın;
Estağfurullah ya, Allah korusun ya, İlker abi İlker’ in; Öyle abicim, ben ... Her şeyi bekliyorum ya,
neyle ilgili belge Murat’ın; İlker abi bak, biz Malatya’da köklü bir ailenin çocuklarıyız, sen beni her
zaman da bulabilirsin, her zaman da görebilirsin sorun değil abi... Bunlarla da yürüdük yollarımız
keşişti, yaklaşık 1-1,5 senedir... Yani şöyle söylim, para için her şeyi yapıyorlar, İlker’in; Ya şimdi Güler
Hanım ekstra bir şey biliyor mu yoksa sen mi görüşüyorsun öyle sorayım o daha fazla bir şey biliyor
mu yoksa? Murat’ın; E bilir yani o da o da o da yani var çünkü Orhan nası biri biliyor musun abi,
biriyle iş yaptıktan sonra onu illaki böyle nası anlatayım çevreliyorlar anladın mı abi sürekli
kullanmaya çalışıyorlar İlker abi... İşi bitene kadardır onların mantığı budur... İlker’in; Peki sendeki
belge neyle alakalı abi bana onu söyle en azından, dedin ya göstericem sana Murat’ın; Senin işte
birilerini araya koy, ya abi işte bunlar şu anda açığını söylim mi sahte bir belge düzenliyorlar, İlker’in;
Sahte? Murat’ın; Masanın üstünde duruyordu ben de çekmeye çalıştım, tamam mı abi İlker’in;
Tamam, birileriyle görüşme dedin de kimle yani? Murat’ın; Seni çok iyi tanıyan biriyle, o ismi vericem
de sana geldiğinde, tamam mı abi? Ama ona karışmayacaksın İlker’in; Ya söz verdim karışmayacam
da kim olduğunu söyle vallahi ben merak ediyorum ya, kim? Murat’ın; İlker abi, bak yeni...yanlış
anlama, ben sana verip işi berbat etmek istemiyorum...Somut gelişmeleri ben sana söz verdim
sözümün de arkasındayım, her şeyini de vericem, İlker’in; Tamam, Allah razı olsun da bu beni tanıyan
avukat mı? Murat’ın; Evet, İlker’in; Bayan mı erkek mi? Murat’ın; Onu söylersem sen çözersin abi sen
zeki adamsın İlker’ in; Ya yok ... kardeşim vallahi merak ediyorum, Murat’ın; İlker abi ben yarın
öğrenicem sana mesaj atıcam hatta ortamın da fotoğrafını çekmeye çalışıcam tamam mı abi? Belki
içinden tanıdıkların vardır. İlker’in; Ya yaparsan sevinirim ya, Murat’ın; Yaparım abi, bunu yapıyorsam
onu niye yapmayayım? İlker’in; Allah razı olsun, bir şey daha rica edicem senden o dedin ya bizim
hemşehrimizle ben konuşucam durumu anlatırım hani ikna ederim, tanıyorum derim, benim için
Murat’ın; Ya şimdi biz bunlarla bir iş yaptık, Bakırköy’de bir savcımla, İlker’ in; Doğrudur bilmiyorum
Murat’ın; Onda para takıldı, blokeli oldu abi para böyle bi dava dosya vardı, işte şöyle düşündüm hani
o dosyayı halledip te ya bu işi hallettiler düz mantığında mı yanaşayım bak işin özü bunlar halletti,
parayı aldılar, hani onun çözüm yolunu bulmaya çalışıyorum İlker abi, anladın mı? Bunlar çok zeki
bak, ben böyle bir şey söylediğim an diyecek ki "sen ikili oynuyorsun" artı Malatyalı çıktın ben de
Malatyalıyım anladın mı? Onlar çok şey insanlar, her türlü düşünüyorlar, İlker’in; Anladım, ya belki de
biraz daha net olsak daha iyi olur, onlar da bilsin de dertleri paraysa ya napim mecbursam evimi
satarım yine veririm parasını napim...şimdi sırf onlara birileri üç kuruş para veriyo diye bu kadar da
yapılmaz ya, Murat’ın; Valla abi işte yapıyorlar, yapıyorlar. İçerdeki takmış abi seni kafaya, içerdeki.
Yani irtibatın var mı bilmiyorum nasıl görüşüyorsun veya görüşmüyor musun arada biri var mı onu
bilmiyorum ama İlker’in; Kimle? Murat’ın; Yani, senin günahının olmadığını ne bilim neden bu adam
bu kadar takmış, İlker Dağlı, İlker Dağlı. Tüm işiniz İlker Dağlı . İlker’in; Ya hem öldürülmeme çalışılıyor
hem de bir taraftan adli taraftan sıkıştırılmaya çalışılıyor meselesi bu demek. Murat’ın; Yani iki
taraflı .... başedersin abi, İlker’in; Anladım...Ya vallahi billahi aklım almıyor ya aklım almıyor yani,
Murat’ın; Abi vallahi olanlar bunlar, üzerine çalışılıyor, keşke ses kayıtları yapabilsem, abi yanlış
anlama ben de yani baş edemem onlarla, beni başka türlü görürlerse şu anda inan ki sıkıntı yaşarım,
inan yani buna, İlker’in; Anladım abicim, Ben senin de zora girmeni istemem de bi taraftan da insanın
canı yani tehlikede olunca

Murat'ın; ... koparabildiklerimi, anlatabiliyor muyum? İşte o biraz bana çok güveniyor, o arkadaş,
İlker’in; Yani, devlet görevlisi olan arkadaş mı? Murat’ın; Güveniyo bana, anladın abi? Aramız da iyi,
ama başka yerlerden bana başka şeyler oldu o yüzden ben de kabullenemiyorum, işin açığı bu abi,
çok büyük kazık yedik, gücüm yetmez onlara onu söylim İlker abi... O yüzden, arkalarına almışlar
devleti, İlker’in; İsim vericem dedin ya avukat ismi, bu hani sahte belge vesaire diye söyledin ya
yapıyorlar, hazırlıyorlar, hangi olayla neyle alakalı bir sahte belge hazırlıyorlar bu olayla ilgili mi, yani
İlhan’ın ölümüyle ilgili mi hazırlıyorlar? Murat’ ın; Evet evet, sizi İlhan’ dan dolayı şey yapıyorlar,
İlker’in; Allah Allah, bunlar ne şerefsiz adamlar, Murat’ın; İlhan öldürüldüğünde sen yurt dışında
mıydın burda mıydın? İlker’in; Evdeydim, oğlanın basket maçındaydım. Murat’ın; Abi ne diyim, onlar
da şunu yapabiliyorlar telefonlarınla oynayabiliyorlar haberin olsun abi, yani bir şeyler uğraşıyorlar
abi haberin olsun, o taraflarda dolaştığın, baz istasyonu, her şeyini girebiliyorlar her şeyiyle
oynayabiliyorlar bunu biz çünkü çok yaşadık...Amaç o şu anda, ilk amaç sensin abi... İkinci amaç
Yunanistan, tahliye, böyle adım adım ilerledikçe de parayı veriyor, o arkadaş, İlker’in; Bu Mustafa kim
dedin? Avukat Mustafa, tanıyor musun sen? Murat’ın; Abi bir defa gördüm, ellili yaşlarda, geldi, o da
biraz bilgi verdi. İlker’in; ...Bakalım abi, kısmet, Senden yarın ben evrak bekliyorum ya, sana zahmet
eğer yapabilirsen Murat’ın; Tamam abi, ortamdan fotoğraf çekmeye çalışıcam tamam mı abi,
masanın fotoğrafını çekeyim, İlker’in; Tamam abi, Murat’ın; Senden ricam, anladın dimi İlker abi,
İlker’in; Hiç söylemene bile gerek yok ya, ben anladım abicim, şey yapma tamam. Murat’ın; Çünkü
bunlar çok kurnazlar abi İlker’in; Tamam abicim tamam merak etme, Murat’ın; Tamam abi, abi
geldiğinde, eğer yarın bir şeyin yoksa, ben onların ağızlarının altından geçicem hepsinin, bakim senin
nerde olduğunu biliyorlar mı, bunları da yarın bi sorucam. İlker’in; Tamam... tamam abicim
görüşürüz...Allah'a emanet ol, sağ olasın,
"29 Nisan 2019 öğleden sonra" isimli klasörde yer alan "1.MP4" isimli video;

İlker’in; Müsaitsen konuşalım yoksa kapatayım rahatsız etmim, Murat’ın; Yok yok önemli değil İlker
abi, olur mu ya, İlker’in; Ya şeyi soracaktım, yarın dedin ya yemek muhabbeti var, yer neresi olacak?
Niye soruyorum biliyor musun? Hani öyle bir şey olsa senden olmadığı belli olsun en azından.
Göndereyim birisini en azından yeri öğreneyim, tespit edeyim diye söylüyorum. Murat’ın; Ya normal
bi yerde buluşacağız abi ya karşıda, Pendik’te bi yerde buluşucaz, İlker’in; Tamam ya yerin adı falan
varsa sende onun için soruyorum yani ona göre, Murat’ın; Valla abi bi yere gidip oturuyoruz, ya birini
mi göndericen İlker abi, İlker’in; Ya birisini göndermicem hayır, yarın öbür gün bir durum olduğu
zaman senle ilgili olmadığı ortaya çıksın, Murat’ın; Nasıl yani? Nasıl yapacaksın abi? İlker’in; Şimdi bu
adamların bu şekilde faaliyetleri var diyorum ya ben, en azından onların atıyorum derim ki şunlarla
şunlar şurda yemek yemişlerdir derim, anladın mı demek istediğimi, ya sen şimdi birinci dereceden
sen çıkmış olursun devreden, sanki ben haricen öğrenmişim gibi olur, Murat’ın; Bunu her türlü
yaparız da abi...Ben yarın, biz başka şeyler konuştuk abi... ben yarın öğrenicem öğrenicem,
öğreniceğim şeyi hatırlıyorsan söylemiştim sana, sana söylicem abi yarın...Mekanda görüşmüş ama
ne görüşmüş detay vermedikten sonra ne yapabilirsin abi? İlker’in; Ya ne bilim arkadaş, haricen
öğrendiğim kadarıyla derim irtibatları var derim, Murat’ın; Ben sana zaten geldiğinde vericem ki bir
şeyler, öyle şeylere gerek kalmayacak, İlker’in; Şöyle bir şey yapim, önümüzdeki hafta kardeşimi
göndereyim senin yanına Murat’ın; Olur, İlker’in; Avukat yani neticede... Murat’ın; Olur abi sorun
yok...Tamam abi gelsin ben kardeşine bazı şeyleri göstericem tamam mı abi, şahısları da göstericem
resmini, İlker’in; Tamam, senin telefonunda varsa telefonundan çeksin yani sen yollama bi şey,
Murat’ın; Tamam, gelsin abi tamam İlker’in; tamam abicim, pazartesiye ben ayarlıcam seni
arayacağım, Murat’ın; Çünkü bunlar buluyorlar, İlker’in; Nası abi Murat’ın; Teknik destekleri çok, ne
yaptığımızı buluyorlar hemen, İlker’in; Tamam öylesi daha güvenli sıkıntı yok..., o zaman pazartesiye
haberleşelim ya Murat’ın; Tamam olur İlker abi...

Şeklinde görüntülü görüşmelerin geçtiğinin görüldüğü, görüşme içeriğinden İlker Dağlı’nın görüştüğü
kişinin yapılan bu görüşmelerin kayıt altına alındığını bilmediğinin değerlendirildiği,

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunun 2019/83464 sayılı


soruşturması kapsamında ele geçen dijital materyaller ile ilgili olarak düzenlenen Siber Suçlarla
Mücadele Şube Müdürlüğünün 07.05.2019 tarih ve 2019/l1953 sayılı içerik çıkarma raporunun
incelenmesi neticesinde;

Şüpheli Tolga Hakan Ceyhan’ın kullanımında bulunduğu tespit edilen ve cinayet mahallinde terk
edilmiş halde ele geçen 34 BPD 150 plaka sayılı araç içerisinde yapılan 2019/242 sayılı olay yeri
incelemesine konu, "Bulgu No:9" olarak belirtilen camı çatlak General Mobile marka cep telefonu,
"Bulgu No: 12-1" olarak belirtilen iPhone marka cep telefonu, "Bulgu No: 16" olarak belirtilen iPhone
marka cep telefonu, "Bulgu No: 16-1" olarak belirtilen "BQ" ibareli cep telefonu ile ilgili olarak;

"Bulgu No: 16" olarak belirtilen materyallerden Apple iPhone marka A1688 model 356135096652924
imei numaralı cep telefonunun kurulum ekranında olması sebebiyle, 171109002588 ICCID numaralı
sim kartın da şifreli olması sebebiyle imajlarının alınamadığı; Apple iPhone marka 353260079324714
imei numaralı cep telefonu ve Turkcell marka 171507080268 ICCID numaralı sim kart incelemesinde;
353260079324714 imei numaralı cep telefonunun şifreli olması sebebi ile imajının alınamadığı,
171507080268 ICCID numaralı sim kartın imajının alınabildiği, bu sim kartın alınan imajının
incelenmesi neticesinde; sim kart üzerinde kullanılan numaranın "+905389625978" olduğunun tespit
edildiği, alınan imaj içerisinde soruşturma ile alakalı bir veriye rastlanılmadığı; bahse konu
5389625978 sayılı hattın soruşturmaya konu 22.05.2019 tarihli "HTS DEĞERLENDİRME ve
ARAŞTIRMA TUTANAĞI" başlıklı tutanak içerisinde yer alan; bilgi sahibi Hakan Dinç tarafından Tolga
Hakan Ceyhan’ın kullanımında bulunduğunu belirtilen, soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Cem
Dursun’un akrabası olan Okan Dursun adına tescilli hat olduğu,

General Mobile marka, Discovery model 351556061769416 imei numaralı cep telefonu ve
89902860394400 217854 E20H ibareli sim kartın imajlarının alınabildiği, telefon üzerindeki kullanıcı
hesaplarının incelenmesi neticesinde Cem Dursun isimli şahsa veya 05531707269 sayılı hat sahibine
ait olabileceğinin değerlendirildiği;

Bilgi Teknolojileri Büro Amirliğinin imaj incelemesine ilişkin tanzim ettiği raporda, 351556061769416
imei numaralı cep telefonu ve 89902860394400 217854 E20H ibareli sim kartın alınan imajlarının
incelenmesi neticesinde; 89902860394400 seri numaralı sim kart içerisinde soruşturmayla alakalı
herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı; 351556061769416 imei numaralı cep telefonuna ait
imajın incelenmesi neticesinde; öncelikli olarak telefonun kullanıcı hesaplarının ve kullanıcı
bilgilerinin (resimler, sohbetler vb.) incelenmesinde;

WhatsApp isimli sohbet uygulamasının Cem Dursun ismi ve 05531707269 numarasıyla kullanıldığı,
WhatsApp uygulamasında bulunan birçok mesajda kendisine Cem ismiyle hitap edildiği, resimler
bölümünde kendisinin olduğu birçok resim dosyasının bulunduğu ve ayrıca kullanıcı hesapları
incelendiğinde, bahse konu telefonun Cem Dursun kullanımında olduğu (5531707269 sayılı hat
üzerinde kapalı devre sorgulama sistemleri üzerinden yapılan araştırmada hattın, şüpheli Cem
Dursun’un babası Adnan Dursun adına kayıtlı olduğunun tespit edildiği, bahse konu cep telefonu
içerisinden temin edilen dijital verilerde;

WhatsApp kullanıcısı olan 905531707269@s.whatsapp.net Cem Dursun (sahip) isimli kullanıcının


905389625978@s.whatsapp.net T Abi isimli kullanıcıyla yaptığı yazışma içeriğinde (5389625978 sayılı
hattın Tolga Hakan Ceyhan’ın kullanımında olduğu); genel olarak bu iki hat arasındaki yazışmaların
başladığı ilk tarih ve zaman diliminin 26.03.2019 günü saat 21:30 itibarıyla olduğu, son yazışmanın
yapıldığı tarih ve saatin ise 06.04.2019 günü saat 22:40 olduğunun görüldüğü,

03.04.2019 günü saat 14:14’te şüphelilerden Cem Dursun’un Tolga Hakan Ceyhan’a imaj içerisinde
VID-20190403-WA0011.mp4 ismiyle yer alan bir video gönderdiği, bu video içerisinde araçla seyir
halindeyken Güneş Park Evleri yazan siteyi telefon aracılığıyla videoya çektiği, devam eden
yazışmalarda her iki şüphelinin konum atmak suretiyle buluştukları; 06.04.2019 günü saat 11:03’de
Cem Dursun’un Tolga Hakan Ceyhan’a "Uyandım Abi" şeklinde mesaj attığı, sonrasında WhatsApp
üzerinden sesli görüşme yapmaya çalıştıkları (Cem Dursun isimli kullanıcının yapmış olduğu diğer
yazışmalarda soruşturma ile alakalı veri görülmemişse de, uyuşturucu madde ticareti ve silah
ticaretine ilişkin birtakım ifadelerin bulunduğunun görüldüğü),
BQ marka Aquarix X2 model, 358098013188799 ve 358098013188681 imei numaralı cep telefonu ile
893108921807204319.3 K.022 ICCID numaralı sim kartın incelenmesinde;

BQ marka Aquarix X2 model 358098013188799 ve 358098013188681 imei numaralı cep


telefonunun imajının alınmasına yönelik olarak yapılan çalışmalarda verilerin kripto özellikli olarak
korunması sebebiyle imajının alınamadığı, cep telefonu üzerinde elle yapılan kontrollerde üzerinde
herhangi bir kullanıcı verisinin olmadığının belirtildiği; sim kartın alınan imajlarının incelenmesi
neticesinde ise soruşturmayla alakalı herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığının belirtilmiş olduğu,

"Bulgu No:4" olarak belirtilen ve içerisinde 170120083184 seri numaralı sim kart bulunan
351783090516648 imei numaralı wifi cihazı ve "Bulgu No:6" olarak belirtilen 352985097071266 imei
numaralı cep telefonu ile ilgili olarak; cep telefonunun alınan imajının incelenmesi neticesinde;

Telefonun kullanıcı hesaplarının ve kullanıcı bilgilerinin (resimler,sohbetler vb.) incelenmesinde;


WhatsApp isimli sohbet uygulamasının "Hı" isimli 381637626810 numarasıyla kullanıldığı, bu
uygulamada bulunan birçok mesajda "İlhan" ismiyle hitap edildiği (Yazışmaların genelinde İlhan
Ünğan'a "Amca" şeklinde hitap edildiği görülmüştür) resimler bölümünde kendisi ve ailesinin de
olduğu resim dosyaları bulunduğundan, bahse konu telefonun maktul İlhan Ünğan'a ait olduğu
sonucuna varıldığı,

Telefon incelemesinde mesajlaşma ve sesli-görüntülü konuşma programı olarak bilinen WhatsApp


uygulaması içerisindeki konuşmalarda;

Telefonun WhatsApp kullanıcısı olan 381637626810@s.whatsapp.net Hı (sahip) isimli kullanıcısı ile


381637626792@s .whatsapp.net Burak Yeni isimli kullanıcıyla yapılan yazışma incelendiğinde,
numaralar arasındaki ilk mesajlaşma bilgisinin 08.03.2019 günü saat 22:10, son mesajlaşma bilgisinin
07.04.2019 günü saat 12:17 olduğu "Burak Yeni" isimli kullanıcının ise şüpheli Muhammet Şamdancı
olduğu yönünde tespitin bulunduğu; 15.03.2019 günü saat 21:16'da "Burak Yeni" isimli kullanıcıya
"Öbür numaramı erkan abiye at acil bişey olursa ordan ulaşsın tosun" şeklinde mesaj gönderildiği,
yazışmaların devamında "Burak Yeni" isimli kullanıcının "Attım abim yazdım" ifadesini kullandığı;
20.03.2019 günü saat 21:43'de "Burak Yeni" isimli kullanıcının "Ulaşamamış sana abi", "Tolga’nın
nosunu attım sana" yazdığı; 27.03.2019 günü saat 12:40'ta "Burak Yeni" isimli kullanıcının Ceylan
Arız isimli şahsın kimlik bilgilerinin bulunduğu görseli gönderdiği, akabinde saat 12:57'de "Ankara"
isimli kullanıcı ile "Viber" olduğu değerlendirilen mesajlaşma programı üzerinden yaptığı yazışmaya
ilişkin ekran görüntüsünü gönderdiği, ekran görüntüsüne dikkatle bakıldığında Ankara isimli kullanıcı
ile görüşüldüğü esnada cihazın uçuş modunda olduğu, wifi üzerinden bağlantı kurulduğu, "Yeni!
Üzerine uzun süre basılı tutarak gönderilen herhangi bir metin mesajını düzenleyin" şeklinde yer alan
uyarının altında saat 16:05'te "Abi, bu kızın aktif telefon numarasını amca istiyor" şeklinde mesaj
bulunduğu, devamında Ankara isimli kullanıcının "Ok Abim GECINCE BAKACAM SRLAM İLET" yazdığı
ve ayrıntıları da "KIZ UNALAN MAHALLESI GÜLNAR SOKAK 7/2 TOKAT AĞUSTOS DA TAŞINMIŞ
ÖNCEKİ UANALAN MAHALLESI GÜLNAR SOKAK 5/7 ÜSKÜDAR ABİSİ ALI 0535.30938XX UNALAN MAH.
ÇEMEN SOKAK 12/1-2. ÜSKÜDAR" şeklinde yazmış olduğu,

03.04.2019 günü saat 18:22’de İlhan Ünğan’ın "Burak Yeni" isimli kullanıcıya "Güncel kaldıkları yer
Atakent mahallesi 223 cadde 3. Etap A2 blok güneş park evleri no 23 Ya da d blok 23 numara"
şeklinde mesaj attığı, bahse konu adresin ise İlker Dağlı ve eşi Funda Dağlı’nın MERNİS adresleri
olduğu,
WhatsApp kullanıcısı olan 381637626810@s.whatsapp.net Hı (sahip) isimli kullanıcısı ile
905324727274@s. whatsapp.net Kubbetin Abisi isimli kullanıcıyla yapılan yazışma içeriği
incelendiğinde, numaralar arasında 03.03.2019-13.03.2019 tarih aralığında mesajlaşmalar görüldüğü,
diğer kullanıcının ise, 31.10.2017 tarihinde silahlı saldırı sonucu öldürülen Av. Kudbedin Kaya’nın
kardeşi Ahmet Ali Kaya olduğunun tespit edildiği ve şahıslar arasında Naji Sharifizindashti ile ilgili
olarak basında geçen haberlerin paylaşıldığının görüldüğü,

381637626810@s.whatsapp.net Hı (sahip) isimli kullanıcısı ile 905326956888 @,s.whatsapp.net


Kadir Abi isimli kullanıcıyla yapılan yazışma içeriği incelendiğinde, numaralar arasındaki ilk
mesajlaşma bilgisinin 31.01.2019 günü saat 16:5, son mesajlaşma bilgisinin 06.04.2019 günü saat
14:23 olduğu; 5326956888 sayılı hat hakkında kapalı devre sorgulama sistemleri üzerinden yapılan
araştırmalarda hattın Kadir Bingöl adına kayıtlı olduğu, şahsın çeşitli suç kayıtlarının bulunduğu;
04.04.2019 günü saat 17:17’de "Kadir Abi" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a, yakalanan uyuşturucu
maddeye ilişkin habere ait ekran görüntüsü göndererek "4 tane 130 olmuş" yazdığı, devam eden
yazışmalarda, "Koli ölçülerini İtalya’dan alıp vereceğim", "Koli ölçüleri 60 60" yazdığı, İlhan Ünğan’ ın
da "Ok abim akşamada arıycam seni" ifadesini kullandığı, haber hakkında açık kaynaklardan yapılan
çalışmalarda, Tekirdağ Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce Kapıkule sınır kapısında
Türkiye'ye giriş yapan TIR'da uyuşturucu madde yakalanması ile ilgili olduğunun anlaşıldığı,

905522845285@,s.whatsapp.net Av Çgsş 2 isimli kullanıcıyla yapılan yazışma içeriği incelendiğinde,


numaralar arasındaki ilk mesajlaşma bilgisinin 30.01.2019, son mesajlaşma bilgisinin 05.03.2019
olduğu, 5522845285 sayılı hat hakkında kapalı devre sorgulama sistemleri üzerinde yapılan
araştırmalarda hattın Hıvın Alınab adına kayıtlı "Açık hat" tabir edilen hatlardan olduğu ve abonelik
başlangıç tarihinin 14.01.2019 olarak gözüktüğünün tespit edildiği; 30.01.2019 günü saat 11:15’te
"Av Çgsş 2" isimli kullanıcının "Abi yeni numaram bu", "Facetime da dinleme yapılmaya başlandı
haberin olsun" yazdığı,

381637626810@s. whatsapp.net Hı (sahip) isimli kullanıcı ile 905323779111 @,s.whatsapp.net Erol


Laz isimli kullanıcı arasında 23.01.2019-09.03.2019 tarih aralığında yapılan yazışma içerikleri
incelendiğinde, 53237791XX sayılı hat hakkında kapalı devre sorgulama sistemleri üzerinden yapılan
araştırmalarda, hattın Erol Aydın adına kayıtlı olduğu, şahsın Arzu Sharifizindashti ve Devrim
Öztunç’un öldürülmeleri olayında şüpheli olarak işlem gördüğünün tespit edildiği, İlhan Ünğan'ın
diğer şahsa Halit Kaya adlı şahısla ilgili olarak, bu şahsın Avukat İlker Dağlı ile görüştüğünü belirtip,
hangi nedenle görüşme yaptığı hususunda bilgi istediği,

381637626810@s.whatsapp.net Hı (sahip) isimli kullanıcı ile 905392287135 @,s.whatsapp.net E Abi


Yeni isimli kullanıcı arasında 23.11.2018-04.04.2019 tarih aralığında yapılan yazışma içerikleri
incelendiğinde, 5392287135 sayılı hat üzerinde kapalı devre sorgulama sistemleri üzerinden yapılan
araştırmada hattın Suriye uyruklu Abdulkahım Kohranı adına kayıtlı ve “Açık hat” tabir edilen
hatlardan olduğu; 23.11.2018 günü saat 18:35'te "E Abi Yeni" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a "Amca
yeni numaram", "5550094548 iptal", "Facetime dan arıycam", "Az sonra" yazdığı, yazışma içeriğinde
geçen 5550094548 sayılı hattın M.Seyid Cumakhan Seydi adına kayıtlı ve "Açık hat" tabir edilen
hatlardan olduğu, bahse konu telefona ait rehber içerisinden 5550094548 sayılı irtibat
araştırıldığında bu hattın "Erkan Polis" ismiyle kayıtlı bulunduğu, yukarıdaki bölümlerde de ayrıntıları
verildiği üzere kullanıcısının şüpheli Erkan Kocabaş olarak tespit edildiği, bu şüphelinin İlhan Ünğan'a
Saeed Karimian cinayetiyle ilgili basında çıkan haberleri gönderdiği, İlker Dağlı ve yakınlarının kişisel
bilgilerini paylaştığı; 04.12.2018 günü saat 17:43’te İlhan Ünğan’a, "Reis beni kimse aramadı", "Hala
haber çıkmadı", "sana yolladığım sakatın evrağı bizim dosyaymış" yazdığı, (Bahse konu evrakın, Örfi
Çetinkaya isimli şahsın adreslerinde arama yapılması talebi üzerine Gaziosmanpaşa Sulh Ceza
Hakimliğinin 22.06.2018 tarihinde arama yapılmasına dair 2018/3291 D. iş sayılı kararına ait
fotoğraftan bahsettiği değerlendirilmiştir.); devam eden soruşturmada bir kısım şüpheli hakkında
tahliye kararı veren hakimin Erzurum'a tayininin çıkmasıyla ilgili olarak çıkan haberi paylaştığı;

07.12.2018 günü saat 22:34’ te "E abi Yeni" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a "f435bb62-6f01-4d91-
b2f3-ccc37cce4fb0.jpg" isimli görseli gönderdiği, görsel içeriği incelendiğinde, Sözcü gazetesinin
yazarı olan Aytunç Erkin’in "@aytuncerkinl907" kullanıcı ismiyle Twitter isimli sosyal medya sitesi
üzerinden; "Ustamız Necati Doğru @gazetesozcu'de haberi takip ediyor. Uyuşturucu baronu
Zindaşti’yi kim serbest bıraktırdı. Herkes sormalı: Kim bu milletvekilleri" şeklinde yazdığı mesaja ait
ekran görüntüsü olduğu, devam eden yazışmalarda "E Abi Yeni" isimli kullanıcının "Benden ipad
istedi", "ben de evladın ipadini verdim", "haberin olsun amca" yazdığı; aynı tarihli yazışmaların
devamında saat 01:12'de "E Abi Yeni" isimli kullanıcının df0e5134-dl41-4fe9-ab5f-0a3236fe02f0.jpg
isimli fotoğrafı gönderdiği, fotoğraf incelendiğinde bu ekran görüntüsünde Sabah gazetesinin
09.12.2018 tarihli yayınının 13. sayfasına ait görüntü olduğu, gönderi içeriğinde "Saldırganın bıraktığı
araçta yakınlarının parmak izleri bulundu", "Kudbedin Kaya cinayetinde Zindaşti izi" başlıklarıyla
yapılan haberin fotoğrafının gönderildiği, öncesinde yazışma yapılan "Mustafa" isimli kişinin "Güzel
olmuş abi, kutbettini vuran tetikçi faslıymış Habur sınır kapısından çıkartmışlar" yazdığı, ekran
görüntüsünü alan kişinin de "kutbettini vuran tetikçi faslıymış Habur sınır kapısından çıkartmışlar"
şeklinde mesajı ilgi tutarak "Kaynak?" şeklinde bilginin kaynağını sorduğu, "E Abi Yeni" isimli
kullanıcının "Asayiş tetikçiyi tespit etmiş", "Faslıymış", "Haburdan Irak'a çıkarmışlar" yazdığı, İlhan
Üngan’ın da cevaben "Annadım abim apturaman yazdı abim haberi" yazdığı, "E Abi Yeni" isimli
kullanıcının "Onu biliyom reis", "On numara olmuş", "Sabah herkese yollıycam", "Paylaşılsın",
"Emeğinize sağlık" yazdığı, İlhan Ünğan’ ın da “Oky abim hepimizin" şeklinde karşılık verdiği;
17.12.2018 günü saat 16:20’de "E Abi Yeni" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a "İstediğin şeyleri
hazırlamaya uğraşıyorum" yazdığı, İlhan Ünğan’ın da, "Abim müsait olduğunda ararsın konuşuruz o
zaman" dediği, bunun üzerine "E Abi Yeni" isimli kullanıcının "Format atıp arıycam reis" yazdığı,

"E Abi Yeni" isimli kullanıcının 26.12.2018 günü saat 14:35'te İlhan Ünğan’a hangi mahkemeye dair
olduğu hususunda tespiti yapılamayan bir konuyla ilgili olarak bilirkişi sürecinin nasıl işlediğine veya
işleyeceğine dair bilgi aktardığı, akabinde "Bunun dışında çocuğun okuluyla alakalı ayın 2’sine kadar
4.100 TL ödeme yapmam gerekiyor durumun müsait mi.?", "durumun yoksa kredi çekicem reis",
"çok fazla vakit yok. bana bi haber edersen sevinirim" yazdığı, İlhan Ünğan’ ın da "Halletcem abim
sorun yok" şeklinde cevap verdiği, "E Abi Yeni" isimli kullanıcının "Reis rabbim utandırmasın
inşaallah", "Artık hayırlı haberler bekliyoruz" ifadesini kullandığı,

İlhan Ünğan’ın badl8272-4b4b-4f9d-8529- 83b343ec087e.jpg isimli görseli 03.01.2019 günü saat


17:01’de "E Abi Yeni" isimli kullanıcıya gönderdiği, bu görselde "Torba Mahallesi Rıza Anter Caddesi
No:28 Torba/Bodrum/Muğla" adresinde faaliyet gösterdiği anlaşılan "Baki Kayhan İnşaat Taahhüt
Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi" ne ait bilgi bulunduğu, devamında İlhan Ünğan’ın, "Erkek adam
bodrum torbada bu verdiğin adreste", "Baki Kayan", "Çok kaliteli ve pahalı evler yapıp satıyor", "Abi
bodrumda sorduğun kisi. ortaya girdireyim mi. bu genema araştırma", "Bilgiler bunlar" yazdığı, "E Abi
Yeni" isimli kullanıcının ise "Ben herif hakkında ayrıntılı çalıştım", "Sana bilgileriyle dönücem", "O
piçin", "Torbadaki otel inşaatı bitmiş", "Ortaklığını ispat edip", "O mal hakkında da haber yaptırıcam",
"Zindaştinin torba’daki oteli" şeklinde yazdığı,

İlhan Ünğan’ın "E Abi Yeni" isimli kullanıcıya gönderdiği bir diğer fotoğrafın incelenmesinde;
fotoğrafların Avukat Çağdaş Çelik tarafından Naji Sharifizindashti'nin İlhan Ünğan’ı öldürteceği
yönünde iddiaları içerir verileri barındırdığı ve bu dilekçelerin İstanbul Anadolu Cumhuriyet
Başsavcılığınca yürütüldüğü anlaşılan 2017/27560 sayılı soruşturma dosyasına sunulduğunun tespit
edildiği; bahse konu fotoğrafların gönderiminin ardından İlhan Ünğan’ın "E Abi Yeni" isimli
kullanıcıya; "Abim sana gönderdiğim savcıdaki ifadem bu çok önemli bilgin olsun bu benim tl yer
tespiti yapılan konu bu bir bucuk yıldır savcının önünde iranlı alındığında bu konuda ifadesi bile
alınmadı sümen altı yapılıyor halan”, yazdığı; "E Abi Yeni" isimli kullanıcının "Az evvel murata
gönderdim", "Aynı şekilde de bildirdim", "Aytunça da yolladım", yazdığı, bahse konu Murat ve Aytunç
isimli kişilerin ise incelemenin geride kalan safahatında elde edilen verilere dayanarak Aytunç Erkin
ve Murat Ağırel isimli gazete yazarları olduğunun tespit edildiği,

"Erkan Polis" isimli kullanıcının 10.11.2018 günü saat 11:51’de İlhan Ünğan’a "Küçükyalıdayım",
"Burak bana gelsin bi zahmet" yazdığı, İlhan Ünğan’ın "Ok abim" dediği, "Erkan Polis" isimli
kullanıcının; "Bi de imkanın varsa ay başına kadar sıkıntıya düştüm fazla bi şey değil. Bir miktar bi şey
yollayabilirsen sevinirim", "Akaryakıt alacak param kalmadı" yazdığı, İlhan Ünğan’ın "Gönderiyorum
abim" ifadesini kullandığı; aynı gün saat 11:53’te İlhan Ünğan’ın "Burak" isimli kullanıcıya, "5
binlirada para bırak erkan abiye" yazdığı,

Şüphelilerden Ali Gören' olduğu anlaşılan "Ali Baba" isimli kullanıcının İlhan Ünğan’a 14.11.2018
günü saat 00:32’de "Ben geliyorum abim" yazdığı, İlhan Ünğan’ın "Ok kardeşim taksiden biraz ilerde
in" dediği; 17.12.2018 günü saat 11:01’de İlhan Ünğan’ın "Ali Baba" isimli kullanıcıya, "Bir paket te
su al" yazdığı, "Ali Baba" isimli kullanıcının "Tamam abicim" yazdığı, İlhan Ünğan’ın "Bir paket sigara"
dediği, "Ali Baba" isimli kullanıcının da "Tamam abim" ifadesini kullandığı; 24.12.2018 günü saat
00:33’te İlhan Ünğan’ın; "Ankaralıyı ara" yazdığı, "Ali Baba" isimli kullanıcının, "Konuştum haltetim
abim bilgin olsun" dediği; bu ve diğer yazışmalardan, şüpheli Ali Gören'in yakalama kararıyla aranan
İlhan Ünğan'ın sahte kimlik yanında yemek, sigara gibi birçok ihtiyacını da karşıladığı ve "Ankaralı"
kullanıcı isimli Güven Güzel ve Muhammet Şamdancı ile de irtibatının olduğunun tespit edildiği,

Maktul İlhan Ünğan'ın öldürülmesiyle sonuçlanan olayla ilgili olarak toplanan ve yukarıda ayrıntıları
açıklanan deliller ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;

Şüpheliler Efkan Öveç ve Cem Dursun'un eylemin gerçekleştiği 07.04.2019 tarihinde gece yarısı Eagle
Palace adlı otelin 401 numaralı odasına birlikte kayıt yaptırmaları ve sabah saatlerinde bu kez
şüpheli Tolga Hakan Ceyhan'ın 401 numaralı odanın misafiri olarak aynı otele gelmiş olması; Efkan
Öveç'in yakalandığında görevlilere ibraz ettiği Haci Ramazan Memiş sahte kimliğini 3-4 senedir tanışık
olduğu Tolga Hakan Ceyhan ile birlikte yaptırdığını söylemesi; şüpheliler Efkan Öveç ve Cem
Dursun'un olay öncesinde kullandıkları ve Tolga Hakan Ceyhan'ın kendilerine tahsis ettiğini ifade
ettikleri 16 NUD 78 plakalı aracın camlarına -eylem öncesi, sırası ve/veya sonrasında gizliliği sağlamak
amacıyla- film çektirmeleri ve otel parasını da peşin olarak yine Tolga Hakan Ceyhan'ın kendilerine
verdiği yönündeki ifadeleri; Tolga Hakan Ceyhan ile diğer iki şüpheli arasındaki sıkı irtibata ilişkin
değerlendirmenin, özellikle olayın sıcaklığıyla alınan şüpheli Efkan Öveç'in ifade içeriği ve yine olaya
ilişkin yapılan aramalarda ele geçen malzeme ve dijital materyallere ilişkin tespitler yanında güvenlik
kamera kayıtlarıyla da teyit edilmiş olması karşısında;

Şüpheli Naji Sharifizindashti'nin 2014 yılı Eylül ayında kızının silahlı saldırıda öldürülmesi üzerine, bu
olayda adları geçen ve haklarında da kamu davası açılmış olan şahıslardan, özellikle Orhan Ünğan ve
İlhan Ünğan ile adamlarından hem intikam almak ve hem de başka yasa dışı olayları nedeniyle hasım
haline geldiği bu şahıslardan kendisini korumak ve onları etkisizleştirmek amacıyla kurduğu silahlı suç
örgütünün faaliyeti çerçevesinde, -hasmı Orhan Ünğan'ın cezaevinde olması nedeniyle- öncelikle
maktul İlhan Ünğan'ı ortadan kaldırma amacında olduğu; bununla birlikte, hakkında birçok suçtan
yakalama kararı bulunan ve sahte kimlikle kendisini uzun bir zaman gizleyen maktul İlhan Ünğan'ın
da cezaevinden tahliyesi sonrasında kayıplara karışan şüpheli Naji Sharifizindashti'yi ve onun emri
altındakilerle yakınlarını ortadan kaldırma adına birtakım hazırlıklar yaptığı, bu tespitin soruşturma
evrakına net şekilde yansıdığı; bu kapsamda, örgüt lideri şüpheli Naji Sharifizindashti'nin kendi
emrindeki en güvendiği kişilerden biri olan örgüt üyesi müşteki-şüpheli İlker Dağlı'nın da maktul İlhan
Ünğan'ın hedefleri arasında yer aldığı ve bu amaçla İlhan Ünğan'ın İlker Dağlı ve yakınlarını takibe
alıp, kimlikleriyle güncel fotoğraf ve adreslerini, kamuya açık alanlardaki her türlü hareketlerini
şüpheliler Erkan Kocabaş ve Güven Güzel'in kamudaki bağlantılarını kullanmak ve değerlendirmek
suretiyle tespit ettirerek, amaçladığı eylemlerin altyapısını hazırlamaya başladığı; bu hazırlıklarla eş
zamanlı olarak müşteki-şüpheli İlker Dağlı'nın da, bir diğer şüpheli olan ve maktul İlhan Ünğan'ın
yanına bir "Truva atı" gibi girerek onun güvenini kazanan Tolga Hakan Ceyhan'ın verdiği bilgiler ve
yardımlarıyla İlhan Ünğan'a karşı bir eylem planlamak suretiyle, hem kendisine ve yakınlarına olası
bir saldırıyı bertaraf etmeyi ve hem de üyesi olduğu silahlı suç örgütünün lideri Naji
Sharifizindashti'nin en önemli hedef ve hasımlarından birini ortadan kaldırmayı amaçladığı ve bunun
için de eylem finansmanını üstlenerek Tolga Hakan Ceyhan'la birlikte bir plan yaptığı, bu cümleden
olmak üzere; şüpheli Tolga Hakan Ceyhan'ın kendisi gibi İlhan Ünğan'ın tarafında gözüken ve ona
İlker Dağlı ve yakınlarıyla ilgili bilgi ve görüntüler servis eden şüpheli Cem Dursun'u da kullanmak
suretiyle şüpheli Efkan Öveç'i tetikçi olarak tuttuğu, Tolga Hakan Ceyhan ve Cem Dursun arasındaki
söz konusu bilgi ve görüntü paylaşımlarının ise, her iki şüphelinin maktul İlhan Ünğan'ın yanında
olduğu algısını vermeyi amaçladığı; yukarıdaki bölümlerde ayrıntıları verilen ve Asayiş Şube
Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğince 22.05.2019 günü tanzim edilen HTS Değerlendirme ve
Araştırma Tutanağı içeriği dikkate alındığında; müşteki-şüpheli İlker Dağlı'nın takibi önleme ve icraya
konulacak eylemi gizleme amaçlı olarak iki ayrı hat temin ettiğinde şüphe bulunmadığı, bu hatlardan
"Halit Kumayro" adına kayıtlı ve İlker Dağlı'nın kullanımında olduğu değerlendirilen 5389659853
sayılı hattın, 07.04.2019 günü ve cinayet saatine yakın olarak saat 16:21'de "İSTANBUL KADIKÖY
CADDEBOSTAN ÖMERPAŞA SK. 10 2 ÖMERPAŞA SOK (ISTERENKOY) KADIKÖY, İSTANBUL" bazında
3205 saniye baz bilgisinin bulunduğunun tespit edildiği; bu şekilde, müşteki-şüpheli İlker Dağlı'nın
eylemi organize ve takip ettiği, şüpheli Tolga Hakan Ceyhan'ın ise plan gereği olay öncesinde maktul
İlhan Ünğan ile buluştuğu, önceden verdiği talimat gereğince de tetikçi Efkan Öveç'in maktulün
aracının hemen yanında konum aldığı, şüpheli Tolga Hakan Ceyhan'ın olayın gerçekleştiği saatten 15-
20 dakika kadar önce aracından montunu alma bahanesiyle bulunduğu kafeden çıkarak Efkan Öveç'in
konumunu kontrol ettiği ve yine aynı amaçla, eylemin gerçekleşmesinden dakikalar önce söz konusu
iş yerinin önüne çıkıp sigara içtiği, eylem anına kadar da maktulün yanından ayrılmayarak -şüpheli
Efkan Öveç'in ifadesini doğrular şekilde- adı geçen şüpheliye hedefini gösterdiği ve eylem akabinde
ise Efkan Öveç'ten farklı yöne kaçarak izini kaybettirdiği; şüpheli Efkan Öveç'in eylem akabinde
kendisine ateş edeceğini düşündüğü ve maktulün de koruması olan Muhammet Şamdancı'ya ise o
anda oluşan kastla bir el ateş ettiği; şüpheli Tolga Hakan Ceyhan'ın, Efkan Öveç ve Cem Dursun'un
eylem nedeniyle kendilerine ödeyeceği parayı ve kripto telefonları, -olayda dahlinin olmadığını
savunan Cem Dursun'un savunmasına yansıdığı ve güvenlik kamera görüntülerinden de anlaşıldığı
üzere- otele girdiğinde sırtındaki çantasında taşıdığı, tespit edilmiştir.

Şüphelilerden Cem Dursun'un yakalandığı 08.04.2019 tarihinde Sultangazi ilçesinde cadde üzerinde
adı geçen şüphelinin yanında görülmesi üzerine yakalanan Özkan Gültekin'in (Hakkında
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.) 09.04.2019 tarihinde alınan ifadesinde, özetle;
Efkan Öveç ve Cem Dursun'u daha önceden tanıdığını, olay günü saat 18.00 sıralarında kahvehanede
otururken Efkan'ın gelerek Cem Dursun'u görüp görmediğini sorduğunu, görmediğini söylediğini ve
sonrasında ayrıldığını, olaylarla hiçbir ilgisinin olmadığını ifade ettiği; Uğur Aydın'ın da Efkan Öveç'in
yakalandığı yerde yanında Ahmet Taşkın da olduğu halde yakalandığı; alınan ifadesinde; Efkan'ın
kendisini telefonla arayıp buluşmak istediğini söylediğini, bunun üzerine kardeşlerine ait hurda
dükkanında buluştuklarını, Efkan'ın gergin olduğunu, ancak kendilerine olaydan hiç bahsetmediğini,
polis geldiğinde de belindeki siyah bir tabancayı hurdalık içindeki madenliğe attığını, polise
tabancanın atıldığı yeri söylediğini, ele geçen silahların kendisine ait olmadığını söylediği,
görülmüştür.

Maktul İlhan Ünğan'ın öldürülmesi eyleminde yer aldığı tespit edilen şüphelilerin bu eylemdeki rolleri
ve konumları ayrı ayrı değerlendirildiğinde;

Müşteki-şüpheli İlker Dağlı'nın; örgüt lideri Naji Sharifizindashti'nin avukatı olduğu, bunun yanında,
örgüt liderinin hasımlarının bertaraf edilmesi noktasında üyesi olduğu silahlı suç örgütü içerisinde
aktif faaliyet yürüttüğü; maktul İlhan Ünğan'ın kendisi ve yakınlarının kişisel bilgilerini ve adreslerini
tespite yönelik çalışmalar yaptığını ve olası bir saldırı hazırlığında olduğunu Tolga Hakan Ceyhan
vasıtasıyla öğrenip, bir yandan bu tespitlerini adli makamlara iletirken, diğer yandan da örgütün
hasım olarak gördüğü İlhan Ünğan'ı ortadan kaldırmak suretiyle hem onun olası saldırısını bertaraf
etmek ve hem de üyesi bulunduğu silahlı suç örgütünün en önemli hedeflerinden birini ortadan
kaldırmak amaçlı planını uygulamaya koyduğu, bu cümleden olmak üzere; tüm gelişmelerden
haberdar olan şüpheli Tolga Hakan Ceyhan vasıtasıyla diğer şüpheliler Efkan Öveç ve Cem Dursun'u
bu eylem için temin ettiği ve eylem finansmanını üstlendiği, yine sırf bu eylemde kullanılmak üzere
temin ettiği cep telefonları ve sim kartlarını kullanmak suretiyle kendisini gizleyip, maktul İlhan
Ünğan'ın öldürülmesi olayıyla bağlantısını ortaya koyacak hiçbir delil ya da veri bırakmamayı
amaçladığı, eylemin gerçekleştirilmesi anında doğrudan rol almadığı, bununla birlikte, finansmanını
sağladığı eylemi planlayıp icraya koydurarak Türk Ceza Kanununun 38 inci maddesi anlamında
doğrudan fail sıfatı kazandığı; Yargıtay 1. Ceza Dairesinin yerleşik uygulamalarına göre "tasarlama"
halinin kabulü için; suç failinin eylemini gerçekleştirmeye olay tarihinden önce karar vermesi,
kararında sebat ve ısrar göstermesi ve karar ile icra arasında makul bir süre geçmesinin gerektiği,
soruşturma konusu eylemde de bu hallerin tümüyle gerçekleşmiş olduğunda şüphe bulunmadığı;
maktul İlhan Ünğan'ın olaydan bir süre öncesine kadar müşteki-şüpheli İlker Dağlı ve yakınlarının
kişisel bilgilerini ve güncel adres ve telefon numaralarını elde ederek olası bir eylem hazırlığı
içerisinde bulunduğu kabul edilebilir ise de, maktulün tüm bu hareketlerinin -olası hedeflenen
eylemin- hazırlık hareketleri niteliği taşıdığı ve suçun icra hareketlerine geçilmemiş ve teşebbüs
halinin de bu nedenle henüz oluşmadığı bir aşamada, müşteki-şüpheli İlker Dağlı'nın maktulün
kendisine ve/veya yakınlarına yakın bir zamanda zarar vereceğinden bahisle onun tasarlayarak
kasten öldürülmesi eylemine dahil olmasında müşteki-şüpheli lehine yasal savunma hükümlerinin
uygulanmasının olanaklı olmadığı; buna karşılık, genel olarak tasarlayarak öldürme suçunda haksız
tahrik hükümlerinin uygulanabileceği, soruşturma konusu olayda da maktulün müşteki-şüpheli İlker
Dağlı ve yakınlarına yönelik olarak yukarıdaki bölümlerde ayrıntıları verilen ve yasal zemin taşımayan
eylemleri nedeniyle müşteki-şüpheli İlker Dağlı lehine Türk Ceza Kanununun 29'uncu maddesinde
düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasının düşünülebileceği; bununla birlikte, adı geçen
müşteki-şüphelinin, üyesi olduğu silahlı suç örgütünün hasım olarak gördüğü maktulü ortadan
kaldırmak suretiyle hem onun olası saldırısını bertaraf etmek ve hem de üyesi bulunduğu suç
örgütünün en önemli hedeflerinden birini gerçekleştirmek amaçlı planını uygulamaya koyması
karşısında, bu olaya özgü olarak haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasının Kanunun öngördüğü
amaca uygunluk taşımayacağı, haksız tahrik hükümlerinin diğer suç ortaklarına sirayetinin de, onları
suç işlemeye iten haksız fiilin aynı olmasına bağlı bulunduğu, soruşturma konusu olayda bu halin de
gerçekleşmediği; bu itibarla, müşteki-şüpheli İlker Dağlı'nın; maktul İlhan'ın Naji Sharifizindashti'nin
kızının öldürülmesi olayında yargılanan Orhan Ünğan'ın kardeşi olduğunu ve ismi geçen örgüt lideri
tarafından aynı nedenle ve "kan gütme" saikiyle hedefe konulduğunu bildiği hususu da dikkate
alındığında, Türk Ceza Kanununun 40'ıncı maddesinde düzenlenen "Bağlılık kuralı" da gözetilerek bu
eylemi nedeniyle Türk Ceza Kanununun 38'inci maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 82/1.a,j maddesi
uyarınca cezalandırılmasının gerekeceği, sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Şüpheli Naji Sharifizindashti'nin; soruşturmaya konu silahlı suç örgütünün lideri olduğu, Orhan Ünğan
ve kardeşi maktul İlhan Ünğan'ı öz kızının öldürülmesinden sorumlu tuttuğu, bu kişilerle öncesinde
de husumetinin bulunduğu, tutuklu olduğu soruşturma aşamasında İstanbul 5.Sulh Ceza Hakimliğinin
11.10.2018 tarih ve 2018/4690 D.iş sayılı kararıyla tahliye olması sonrasında kayıplara karıştığı
(Tahliye kararına Cumhuriyet Başsavcılığımızca itiraz edildiği ve kabul edilen itiraz üzerine hakkında
yakalama kararı çıkartılan şüphelinin yakalanması yönünden hakkında işbu soruşturma kapsamında
ve Cumhuriyet Başsavcılığımızın talebi üzerine İnterpol Genel Sekreterliğince düzenlenen 13.09.2019
tarih, A-9647/9-2019 Kontrol numaralı Kırmızı Bülten'in çıkartıldığı); yönettiği silahlı suç örgütünün
ana hedeflerinden birinin İlhan Ünğan'ın ortadan kaldırılması olması, bu eylemde örgüt üyesi İlker
Dağlı'nın da eylem plan ve organizasyonunda rolü ve dahlinin ortaya çıkması karşısında, maktul İlhan
Ünğan'ın şüpheli Naji Sharifizindashti'nin yönettiği silahlı suç örgütünün faaliyeti çerçevesinde
öldürüldüğü hususunda kovuşturmaya geçilmesine yeter derecede kuvvetli şüphenin oluştuğu; adı
geçen şüphelinin bu eylemden Türk Ceza Kanununun 220/5 maddesinin; "Örgüt yöneticileri, örgütün
faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır." hükmü uyarınca
ceza sorumluluğunun bulunduğu ve eylem nedeniyle Türk Ceza Kanununun 38'inci maddesi
yollamasıyla aynı Kanunun 82/1.a,j maddesi kapsamında cezalandırılması gerekeceği, sonuç ve
kanaatine varılmıştır.

Şüpheli Tolga Hakan Ceyhan'ın; maktul İlhan Ünğan'ın tarafına onun güvenini kazanarak girmeyi
başardığı, elde ettiği gizli bilgileri ise baştan itibaren irtibatlı olduğu örgüt üyesi şüpheli İlker Dağlı'yla
paylaştığı, maktul İlhan Ünğan'ın öldürülmesinde doğrudan rol aldığı, bu cümleden olmak üzere; İlker
Dağlı ile birlikte yaptığı plan doğrultusunda eylem tetikçisi ve gözcüsünü bularak onlara eylemin
öncesi, sırası ve sonrasında kullanılacak araç, mekan, silah ve parayı temin ettiği, olay anında -plan
gereği- maktulün yanında durmak suretiyle maktulü tetikçiye hedef olarak gösterdiği, olay
sonrasında kaçarak izini kaybettirdiği; soruşturmaya konu suç örgütünün diğer eylemlerinde ismi
geçmeyen ve örgütle süregelen bir organik bağı da tespit edilemeyen şüpheli Tolga Hakan Ceyhan'ın,
Türk Ceza Kanununun; "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye
olmak suçundan da cezalandırılır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar
indirilebilir. Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır." hükmünü içerir 220/6
maddesi uyarınca, hem Türk Ceza Kanununun 220/2-3-6 ve hem de maktul İlhan Ünğan'ı
tasarlayarak öldürme suçundan Türk Ceza Kanununun 37/1 maddesi delaletiyle aynı Kanunun
82/1.a,j maddeleri kapsamında ayrı ayrı ceza sorumluluğunun bulunduğu; şüpheli Tolga Hakan
Ceyhan'ın, maktulün Naji Sharifizindashti tarafından kan gütme saikiyle örgüt hedefine koyduğu bir
kişi olduğunu bilmesi ve eylemi bu şekilde gerçekleştirmesi karşısında, Türk Ceza Kanununun 82/1.j
maddesi ve bendinin de "Bağlılık kuralı" gereği uygulanmasında zorunluluk bulunduğu; bunun
yanında, tetikçi şüpheli Efkan Öveç'in alınan ifadesinde suçta kullandığı silahı ve sahte kimliği
kendisine Tolga Hakan Ceyhan'ın getirip verdiğini söylemesi ve bu iddianın, toplanan delillere ve
oluşa da uygun düşmesi karşısında, şüpheli Tolga Hakan Ceyhan'ın 6136 sayılı Kanunun 13/1
maddesiyle Türk Ceza Kanununun 204/1 maddesi kapsamında da cezalandırılması gerekeceği
anlaşılmıştır. (Söz konusu suçun bir suç örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlendiği açık olduğundan,
Ceza Muhakemesi Kanununun 171/6 maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi
hükümlerinin bu suç yönünden uygulanamayacağı anlaşılmış; suçun, suç tarihinden sonra yürürlüğe
giren Ceza Muhakemesi Kanununun 250'nci maddesi kapsamında "Seri muhakeme usulü"nün
uygulanmasını gerektiren ve şüpheli lehine hüküm içeren düzenleme içerisinde değerlendirilmesi
Türk Ceza Kanununun 7/2 maddesinin de amir hükmü olduğu anlaşıldığından, -CMK'nın 250/13
maddesinin; “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste
bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması halinde, seri
muhakeme usulü uygulanmaz.” hükmünü içerdiği, şüpheli hakkında soruşturma kapsamında
çıkartılan yakalama kararı bulunduğu anlaşılmış ise de; öncelikle seri muhakeme usulünün
uygulanmasının gerektiği de değerlendirildiğinden-, şüpheli hakkında bu suç yönünden evrak
ayrılarak gereği için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Seri Muhakeme Bürosuna gönderilmiştir.
Şüphelinin kullandığı araçta yapılan aramada ele geçen uyuşturucu madde nedeniyle soruşturma
aşamasında ayırma kararı verilmiş ve ilgili evrak -bu suç yönünden- Kaçakçılık Narkotik ve Ekonomik
Suçlar Soruşturma Bürosuna aktarılmıştır.)

Şüpheli Efkan Öveç'in; maktul İlhan Ünğan'ın tasarlayarak öldürülmesi eyleminin asli maddi faili
olduğu, olayın sıcaklığıyla alınan ifadesinin dosyaya ve mevcut delillere uygunluk gösterdiği;
soruşturma konusu suç örgütünün varlığını bildiğine ilişkin bir delilin ise dosyaya yansımadığı,
yukarıda ayrıntıları verildiği üzere, eyleme olay tarihinden daha önceki bir tarihte karar verildiği,
eyleme katılan şüphelilerin bu kararlarında sebat ve ısrar gösterdikleri ve karar ile icra arasında
makul bir sürenin de geçtiği, eylemin de bu şekilde tasarlayarak gerçekleştirildiği; şüpheli Efkan
Öveç'in maktul İlhan Ünğan'a iki el ateş etmesi akabinde bu kez onun şoförü ve koruması olan
Muhammet Şamdancı'nın kendisine silah çekeceğini düşünerek, o an oluşan kast ve anlık kararıyla
adı geçene de birkaç metre mesafeden tek el ateş ettiği, Muhammet Şamdancı'nın olayda yara
almadığı, şüpheli Efkan Öveç'in de esasen engel bir hal olmamasına rağmen eylemini devam
ettirmediği ve olay yerinden kaçtığı; tetikçi şüphelinin suçta kullandığı ruhsatsız silahın öldürmeye
elverişli olduğu, bununla birlikte, atış yaptığı mesafe, birden fazla atış yapma olanağı var iken bunu
yapmayarak olay yerini terk etmiş olması, önceye dayalı bir husumetinin bulunmadığı Muhammet
Şamdancı üzerinde hedef aldığı bir vücut bölgesinin tespit edilememesi, Muhammet Şamdancı'nın
alınan ifadesi ve olay anlatımında şüpheli Efkan Öveç'in kendisini hedef alarak ateş ettiğine ilişkin bir
beyanının bulunmaması ve bu hususu bizzat şüpheli Efkan Öveç'in ifadesinde dile getirmesi hususları
birlikte dikkate alındığında, şüpheli Efkan Öveç'in, o an için Muhammet Şamdancı'nın karşı harekete
geçmesini engelleme amaçlı olarak eylemini gerçekleştirdiğinin kabul edilmesi gerekeceği ve bu
eyleminin ise silahla kasten yaralamaya teşebbüs suçunu oluşturduğu; ancak, söz konusu eylem
yönünden ceza tatbikinde asgari sınırdan uzaklaşılarak ceza verilmesinin oluşa ve hakkaniyete uygun
düşeceğinin değerlendirildiği; şüpheli Efkan Öveç'in soruşturma konusu silahlı suç örgütünün varlığını
bildiğine ilişkin bir delilin dosyaya yansımaması karşısında, Türk Ceza Kanununun; "Örgüte üye
olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır.
Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. Bu fıkra hükmü sadece
silahlı örgütler hakkında uygulanır." hükmünü içerir 220/6 maddesinin adı geçen şüpheli hakkında
uygulanamayacağı,

Sonuç olarak, şüpheli Efkan Öveç'in; tasarlayarak kasten öldürme suçundan Türk Ceza Kanununun
82/1.a; silahla kasten yaralamaya teşebbüs suçundan Türk Ceza Kanununun 86/2-3.e,35. maddeleri
uyarınca cezalandırılması gerekeceği (Şüphelinin 6136 sayılı Kanunun 13/1 maddesiyle yaptırıma
bağlanan ruhsatsız silah taşımak eylem ve suçu yönünden Ceza Muhakemesi Kanununun 250'nci
maddesinin tatbikine yönelik olarak evrakı tefrik edilmiştir.), sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Şüpheli Efkan Öveç'in yukarıda da belirtildiği üzere, soruşturma konusu silahlı suç örgütünün varlığını
bildiğine ilişkin bir delilin dosyaya yansımaması; yine, maktul ile örgüt lideri arasındaki hesaplaşma ve
kan gütme olay ve saikini bildiğine ya da bilmesi gerektiğine ilişkin bir tespitin de olmaması
karşısında, şüpheli hakkında Türk Ceza Kanununun 82/1.j maddesi ve bendindeki halin "Bağlılık
kuralı" gereğince uygulanamayacağı ve bu eylem yönünden aynı Kanunun 82/1.a maddesi uyarınca
"Kasten ve tasarlayarak insan öldürme" suçundan Türk Ceza Kanununun 37'nci maddesi anlamında
eylemin "asli maddi faili" olarak cezalandırılması gerekeceği, değerlendirilmiştir. Şüphelinin ayrıca,
eylem öncesinde Haci Ramazan Memiş adına düzenlenmiş ve fakat kendi fotoğrafı bulunan sahte
kimlik belgesini kullandığı tespit edildiğinden, Türk Ceza Kanununun 204/1 maddesinde yaptırıma
bağlanan "Resmi belgede sahtecilik" suçunu da işlediği anlaşılmıştır.

Şüpheli Cem Dursun'un; maktul İlhan Ünğan'ın güvenini kazanıp onun yanında olduğu izlenimi veren
şüpheli Tolga Hakan Ceyhan tarafından kullanılan bir kişi olduğu; esasen, İlhan Ünğan'ın talimatları
doğrultusunda İlker Dağlı ve yakınlarının özellikle güncel adreslerini tespit ve temin noktasında
çalışma yaparak elde ettiği bilgileri -aynı izlenimi vermek amacıyla- Tolga Hakan Ceyhan ile paylaştığı;
bununla birlikte, şüpheliler İlker Dağlı ve Tolga Hakan Ceyhan'ın yaptıkları plana dahil olarak tetikçi
şüpheli Efkan Öveç ile birlikte hareket ettiği, bu cümleden olmak üzere; eylem öncesinde olay yerine
yakın oteli kendisinin bulduğu ve şüpheli Efkan Öveç ile birlikte bu otelde oda kiraladığı, ödemeyi
Tolga Hakan Ceyhan'dan aldığı parayla bizzat yaptığı, şüpheli Tolga Hakan Ceyhan'ın kendilerine olay
öncesi ve sonrasında kullanılmak üzere tahsis ettiği aracı kullandığı, Efkan Öveç ile birlikte eylem
nedeniyle kendilerini gizleme amacına yönelik olarak söz konusu kiralık aracın camlarına film
çektirdiği, -şüpheli Efkan Öveç'in samimi görülen ifadesi dikkate alındığında- olay öncesine kadar
Efkan Öveç ile birlikte hareket ettiği, öldürme eylemine doğrudan katılmasının söz konusu olmadığı,
bununla birlikte, eylem öncesine kadar Efkan Öveç'in yanında kalarak onun suçu işleme kararını
güçlü tuttuğu, yukarıda ayrıntıları verilen ve suçun işlenmesinden önceki hazırlık hareketleri
aşamasında Efkan Öveç ile iş birliği içinde olduğu ve suçun icrasına geçtiğinde onun işini kolaylaştırıcı
yardımda bulunduğu, bu şekilde de maktul İlhan Ünğan'ın öldürülmesi eylemine Türk Ceza
Kanununun 39/2.c maddesi anlamında ve "Yardım eden" sıfatıyla iştirak ettiği; şüphelinin İlker Dağlı
ve yakınlarının adres bilgilerine ilişkin Tolga Hakan Ceyhan ile yaptığı yazışmaların -yukarıda da
belirtildiği üzere- maktulün yanında görünme izlenimine yönelik olduğu, değerlendirilmiştir.

Şüpheli Cem Dursun'un soruşturma konusu suç örgütünün varlığını bildiğine ilişkin bir delilin dosyaya
yansımaması ve maktul ile örgüt lideri arasındaki hesaplaşma ve kan gütme olay ve saikini bildiğine
ilişkin bir tespitin de olmaması karşısında, şüpheli hakkında Türk Ceza Kanununun 82/1.j maddesi ve
bendindeki halin "Bağlılık kuralı" gereğince uygulanamayacağı ve bu eylem yönünden aynı Kanunun
82/1.a maddesi uyarınca "Kasten ve tasarlayarak insan öldürme" suçuna Türk Ceza Kanununun
39/2.c maddesi anlamında "Suçun işlenmesinden önce yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak"
suretiyle ve "yardım eden" sıfatıyla iştiraki nedeniyle anılan maddelerle cezalandırılması gerekeceği,
sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Yürütülen soruşturmada maktul İlhan Ünğan tarafında yer aldığı tespit edilen şüpheliler yönünden
yapılan değerlendirmede;

Şüpheli Erkan Kocabaş'ın; suç tarihlerinde İEM Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde
görev yaptığı, maktul İlhan Ünğan'ın cep telefonundaki WhatsApp yazışmalarında onunla irtibatlı
gözüken ve fakat ilk aşamada kim olduğu tespit edilemeyen, "E Abi"şeklinde kayıtlı bulunan şahıs
olduğu, "Patates hat" tabir edilen açık bir hat kullandığı; adı geçen şüphelinin, Cumhuriyet
Başsavcılığımızın 2016/47969 sayılı soruşturma dosyasının şüphelisi Naji Sharifizindashti'nin hasmı
İlhan Ünğan'a söz konusu dosya ve adı geçen şüpheliyle ilgili gelişmeler konusunda devamlı bilgi
aktardığı, Naji Sharifizindashti'nin avukatı olan ve aynı dosyada şüpheli sıfatı bulunan, kendisi ve
ailesinin öldürülme riski taşıdığına yönelik olarak Cumhuriyet Başsavcılığımıza dilekçe veren İlker
Dağlı ve ailesinin fotoğraf, adres, telefon numaraları, kullandıkları araç marka ve plakaları, açık
kimlikleri, o anda bulundukları konumları gibi kişisel verilerini ve bilgilerini tespit edip -muhtemelen
İlker Dağlı'ya silahlı saldırı amacıyla hazırlık için- onunla paylaştığı; eski milletvekili olan ve halen
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu üyesi olarak görevli Burhan Kuzu'nun basında çıkan
haberlerini şüpheli Erkan Kocabaş'ın dosyamızdan temin ederek basına servis ettiği ve öncesinde
İlhan Ünğan ile birlikte strateji belirlediği; bir kamu görevlisi olmasına ve İlhan Ünğan'ın da
dosyamızdan ve Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasından yakalamalı olarak arandığını -o
tarihlerde üstlendiği görev ve baktığı dosya nedeniyle- bilmesine rağmen onu kolladığı ve açığa
çıkartmadığı; maktul İlhan Ünğan'ın, kendi kaldığı/oturduğu yerlerin çevresinde kendisi için tehdit ve
tehlike olarak gördüğü araçları şüpheli Erkan Kocabaş'a bildirerek sorgulattığı, tüm bunların karşılığı
olarak şüpheli Erkan Kocabaş'ın İlhan Ünğan'dan zaman zaman maddi menfaat talep ve/veya temin
ettiğine ilişkin açık yazışmalarının olduğu,

Şüphelinin müdafisi huzurunda alınan ayrıntılı ifadesinde yaptığı savunmaların suçtan kurtulmaya
yönelik olduğu, kendi içinde çelişkiler barındırdığı ve bu itibarla da söz konusu ifade ve savunmalara
itibar edilmesinin olanaklı olmadığı,

Yargıtay uygulamalarında, TCK'nın 136/1 madde ve fıkrasında belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait
her türlü bilginin, başkasına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesinin "Verileri hukuka aykırı olarak
verme veya ele geçirme" başlığı altında suç olarak tanımlandığı; verileri hukuka aykırı olarak verme
veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan "kişisel veri" kavramından, kişinin, yetkisiz
üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile
paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı
gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası,
elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA'sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik
örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal
bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer
bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin
anlaşılması gerekeceğinin kabul gördüğü, kişinin kimliğini belirlenebilir kılan görüntüsü ya da sesinin
de yasal anlamda "kişisel veri" olarak kabul edildiği; bu suça ilişkin cezanın, suçun işleniş şekline göre
mağdur sayısınca ya da "zincirleme suç" hükümleri uyarınca artırılmasının da gerekeceği,

Sonuç olarak; yukarıda yapılan açıklamalar ışığında şüpheli Erkan Kocabaş'ın, TCK'nın 136/1, 137/1.a
maddeleriyle yaptırıma bağlanan "Kamu görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanarak kişisel verileri,
hukuka aykırı olarak ele geçirme, bir başkasına verme ve yayma" suçunu, İlker Dağlı, Ali Can Dağlı,
Funda Dağlı ve Ayşe Yerlikhan'a yönelik olarak aynı anda ve/veya birbirine yakın zaman dilimlerinde
işlediği ve böylece Türk Ceza Kanununun 43/2 maddesinde düzenlenen "Zincirleme suç"
hükümlerinin de uygulanmasında zorunluluk bulunduğu,

Şüpheli Erkan Kocabaş'ın İlhan Ünğan adlı şahıstan maddi talepleri olduğunun da soruşturma
dosyasına yansıdığı ve bu itibarla adı geçen şüphelinin, "görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya
yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla kendisine menfaat sağlayan kamu görevlisi"
konumunda da gözüktüğü; rüşvet suçunun oluşabilmesi için, anlaşmanın işin yapılmasından önce
veya en geç yapılması anında olmasının gerektiği ve iş yapıldıktan sonra yarar sağlanması için
yapılacak anlaşmada, bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma koşulunun
gerçekleşmeyeceği, İşin yapılmasından önce anlaşma yapılmadığı halde, işten sonra kamu
görevlisince talep edilerek elde edilen menfaatin rüşvet suçunu değil, görevde yetkiyi kötüye
kullanma suçunu oluşturacağı; şüphelinin Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/47969 sayılı
soruşturması kapsamında dosyanın önemli kısım ve süreçlerinde Organize Şube Müdürlüğü personeli
olarak etkin rol üstlendiği, bu kapsamda dosya içeriğinin tamamına ve elde edilen delillere de vakıf
olduğu; bununla birlikte, söz konusu adli görevi nedeniyle sahip olduğu bir kısım bilgiyi farklı
zamanlarda ve devamlılık arz edecek şekilde soruşturma sujesi ile yasal olmayan bir zeminde
paylaşmak suretiyle kül halinde TCK'nın 257/1, 43/1 maddelerinde tanımlanan ve yaptırıma bağlanan
"Adli görevi zincirleme şekilde kötüye kullanmak" suçunu da işlemiş olduğu,

Şüpheli Erkan Kocabaş'ın bir kamu görevlisi olmasına ve İlhan Ünğan'ın da dosyamızdan ve Bakırköy
12. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasından yakalamalı olarak arandığını -o tarihlerde üstlendiği görev ve
baktığı dosya nedeniyle- bilmesine rağmen onu kollayıp açığa çıkartmamak yönünde gösterdiği çaba
nedeniyle TCK'nın 283/1-2 maddesi ve fıkralarında yaptırıma bağlanan "Kamu görevlisinin göreviyle
bağlantılı olarak suçluyu kayırma" suçunu işlediği,

Şüpheli Erkan Kocabaş'ın, görevi nedeniyle edindiği ve gizli kalması gereken bilgi ve belgeleri yayarak
başkalarının bilgi edinmesini bu şekilde kolaylaştırmak suretiyle TCK'nın 258/1 maddesinde tanımlı
"Göreve ilişkin sırrın açıklanması" suçunu da işlediğinin değerlendirildiği,

Şüpheli Güven Güzel'in İstihbarat Daire Başkanlığı eski personeli olduğu ve bu görevinden
emekliliğinin gerçekleştiği, adı geçen şüphelinin İlhan Ünğan ile irtibatının da emeklilik döneminde
olduğu; şüphelinin, kendi ifadesine de yansıdığı üzere aktif görevli iken Cumhuriyet Başsavcılığımızca
yürütülen 2016/47969 sayılı soruşturmaya konu bilgi ve belgeler hakkında bilgi sahibi olduğu ve bu
görevi sona erdikten sonra da -muhtemelen maddi menfaat beklentili olarak- maktul İlhan Ünğan ile
-şüpheli Erkan Kocabaş ile de koordineli bir şekilde- görevi nedeniyle edindiği ve gizli kalması
gereken bilgi ve belgeleri onun bilgi edinmesini kolaylaştırmak amacıyla paylaşmak suretiyle TCK'nın
258/1 maddesinde tanımlı "Göreve ilişkin sırrın açıklanması" suçunu da işlediğinin değerlendirildiği;
kamu görevlisi sıfatı sona erdikten sonra bu suçu işlemiş olmasının TCK'nın 258/2 maddesi hükmü
karşısında sonuca etkili olmadığı,

Şüpheli Güven Güzel'in, kamu görevi sona ermiş olmasına rağmen bir şekilde önceki kamu görevinin
sağladığı kolaylıktan yararlanıp, ayrıntılı sorgulamalar yaparak/yaptırtarak İlhan Ünğan'ın hasım
olarak gördüğü şahıslar hakkında kişisel verileri temin edip onunla paylaştığı ve TCK'nın 136/1,
137/1.b maddeleriyle yaptırıma bağlanan "Mesleğin sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle
kişisel verileri, hukuka aykırı olarak ele geçirme, bir başkasına verme ve yayma" suçunu da böylece
Türk Ceza Kanununun 43/2 maddesi kapsamında zincirleme şekilde işlediği,

Mağdur Haci Ramazan Memiş'in; olay öncesinde "Eagle Palace" adlı otelin 401 numaralı odasına
şüpheli Cem Dursun ile otel kayıtlarına göre Efkan Öveç tarafından kendi kimlik bilgileri kullanılarak
oluşturulmuş sahte kimlikle kayıt yaptırıldığı; Haci Ramazan Memiş'in Kadıköy Asayiş Büro
Amirliğinde alınan bilgi ifadesinde; "Benim kimlik bilgilerimle otele giriş yapan şahsın görüntü
kayıtları bana gösterildi; görüntüdeki şahıs ben değilim. Bu görüntüde bulunan ve kimliğimi kullanan
şahsı ve yanındaki diğer şahısları daha önce görmedim ve bu şahısları tanımıyorum. Şahsıma ait
kimlik ve ehliyetimi tarafınıza ibraz ediyorum. Bu şahsın kimlik bilgilerimi kimden ve ne şekilde
aldığını bilmiyorum." şeklinde beyanda bulunduğu;"Benim kimlik bilgilerimle otele giriş yapan şahsın
görüntü kayıtları bana gösterildi; görüntüdeki şahıs ben değilim. Bu görüntüde bulunan ve kimliğimi
kullanan şahsı ve yanındaki diğer şahısları daha önce görmedim ve bu şahısları tanımıyorum. Şahsıma
ait kimlik ve ehliyetimi tarafınıza ibraz ediyorum. Bu şahsın kimlik bilgilerimi kimden ve ne şekilde
aldığını bilmiyorum." şeklinde beyanda bulunduğu; bunun üzerine, otele giriş yapan şahsın kimlik
sahibi şahsa benzemediği ve otele giren şahsın sahte kimlikle giriş yaptığının anlaşıldığı, bu şekilde de
şüpheli Efkan Öveç'in gerçek kimliğinin ortaya çıkarıldığı,

İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 12.04.2019 tarih ve İST-BLG-19-03720 sayılı


uzmanlık raporunda; Haci Ramazan Memiş adına düzenlenmiş nüfus cüzdanının tamamen sahte
olarak hazırlanıp düzenlenmiş olduğunun, yapılan sahteciliğin ilk bakışta fark edilemeyecek nitelik
taşıdığının ve aldatma kabiliyeti bulunduğunun bildirildiği; şüpheli Efkan Öveç'in yakalanmasına
yönelik olarak çalışmalar devam ettiği sırada şahsın, "Sultangazi ilçesi Cebeci Mahallesi 2573. Sokak
No:18/B" sayılı adrese giriş yaptığının görülmesi üzerine, alınan karar uyarınca yapılan aramada,
arama mahallinin sac levhalarla çevrili, içerisinde hurdalık ve çöp olan, alt katı iki oda ve üst katı da
iki odalı olan iki katlı konteyner olduğu görülerek yapılan aramada, üst katta iş yeri sahibi olduğunu
beyan eden Uğur Aydın, Ahmet Taşkın ve şüpheli Efkan Öveç'in görüldüğü, şüpheli Efkan Öveç'in
panikleyerek kaçmaya çalıştığı, kaçtığı esnada duvara çarparak yere düştüğü ve yakalandığı;
yakalama sonrasında da üzerinde fotoğrafının bulunduğu ancak Haci Ramazan Memiş kimlik
bilgilerinin bulunduğu nüfus cüzdanını ibraz ettiği, yapılan görüşmede ise, bu kimliğin sahte
olduğunu, 3-4 sene önce tanıştığı Tolga Hakan Ceyhan ile birlikte yaptığını, olaydan sonra Tolga
Hakan Ceyhan ile irtibat kurmadığını ve görüşmediğini beyan ettiği görülmüş;
Mağdur-şüpheli Muhammet Şamdancı'nın; kendisine ait iPhone marka, Al 778 model,
356562085353364 IMEI numaralı cep telefonuna ait imaj kayıtlarının incelenmesinde; IMG
2312.MP4 isimli 2 dakika 10 saniyeden oluşan video içerisinde sol dikiz aynasından yansıdığı şekliyle
beyaz bir araç içerisinden kayıt yapıldığı, aracın Güneş Park Sitesi bölgesinde tur attığı, bahse konu
site içerisinde Funda Dağlı’nın ikametinin bulunduğu anlaşılmakla birlikte, aynı videonun şüpheli Cem
Dursun’un kullanımında bulunduğu tespit edilen telefona ait General_Mobile_351556061769416
isimli imaj dosyasının incelenmesi neticesinde, Cem Dursun tarafından “T Abi” isimli kullanıcı olan
şüpheli Tolga Hakan Ceyhan'a da gönderilen video kaydının aynısı olduğunun görüldüğü; ayrıca,
maktul İlhan Ünğan'ın kullanımındaki 34 BEF 202 plaka sayılı araçta yapılan aramada şoförü ve
koruması Muhammet Şamdancı'ya ait cüzdan içerisinden, üzerinde el yazısıyla "34 BTY 379 Golf"
yazılı, arka kısmı boş not kağıdı ele geçirildiği, söz konusu aracın Funda Dağlı'nın aracı olduğu,
Muhammet Şamdancı'nın (Öldürme olayını müteakip cep telefonunun kayıtlarını sildiği tespit
edilmiştir.) Funda Dağlı'nın kişisel verilerini hukuka aykırı olarak ele geçirdiği ve TCK'nın 136/1
maddesinde yaptırıma bağlanan suçu işlediği, anlaşılmıştır.

İran uyruklu İngiliz vatandaşı Saeed Karimian'ın ve Kuveyt vatandaşı Mohammed Mer Almutairi'nin
Sarıyer ilçesi Maslak-Ayazağa Caddesi üzerinde 29/04/2017 tarihinde tasarlayarak kasten
öldürülmeleri

Sarıyer İlçesi Ayazağa Mahallesi Maslak-Ayazağa Caddesi üzerinde 29/04/2017 günü saat:20.10
sıralarında meydana gelen olayda; 34 HD 9999 plaka sayılı araç içerisinde bulunan şahıslar arasından
üzerlerinde siyah çarşaflı iki şahıs tarafından 34 RB 9549 plaka sayılı araca tabancayla yakın
mesafeden seri şekilde ateş edilmesi sonucunda araç içerisinde bulunan İran uyruklu İngiliz vatandaşı
Saeed Karimian'ın olay yerinde, Kuveyt uyruklu Mohammed Mer Almutairi'nin de sevk edildiği
Maslak Acıbadem Hastanesinde hayatlarını kaybettikleri,

Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 05/05/2017 tarih ve İST-BLS- 17/6668 sayılı Ekspertiz
Raporunda; Rapor No:419 sayılı olay yeri inceleme raporunda tanımlanan toplamda 33 adet kovanın
20+13 olmak üzere iki ayrı ateşli silahtan atılmış oldukları, Rapor No:420 sayılı olay yeri inceleme
raporunda Bulgu No:2 olarak tanımlanan HDM524 numaralı tabancadan ve Bulgu No:3 olarak
tanımlanan HDA280 numaralı sürgü-namludan laboratuvar yöntemleri kullanılarak elde edilen
mukayese kovanları ve çekirdekleri ile olayla ilgili elde edilen ve iki ayrı silahtan atılmış oldukları
tespit edilen 33 adet kovan, 1 adet deforme mermi çekirdeği ve 4 adet mermi çekirdeği gömleği
parçasının ayrı ayrı yapılan karşılaştırmalarında; -Rapor No:419 sayılı olay yeri inceleme raporunda
tanımlanan Bulgu No:2, 6, 8, 10, 12, 15, 17, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 26, 27, 28, 29, 30, 31 ve 32 sayılı 20
adet kovan ve aynı raporda 37 ve 77 numaralarla tanımlı 2 adet mermi çekirdeği gömleği parçasının;
Rapor No:420 sayılı olay yeri inceleme raporunda Bulgu No:2 olarak tanımlanan, ısıdan mütevellit
plastik akşamları erimiş ve birbirine kaynamış vaziyette “HDM524” numaralı 9 mm. çaplı Parabellum
tipi fişek atar, Avusturya yapısı, Glock marka, 19 model, iğne yayı deforme vaziyette, iğne bloğu
bulunmayan, yarı otomatik tabancadan atılmış oldukları; Rapor No:419 sayılı olay yeri inceleme
raporunda tanımlanan Bulgu No:l, 3, 4, 5, 7, 9, 11, 13, 14, 16, 18, 25 ve 36 sayılı 13 adet kovan ve
aynı raporda 74 numarasıyla tanımlı deforme, mermi çekirdeği, 39 ve 41 numaralarıyla tanımlanan 2
adet mermi çekirdeği gömleği parçasının; Rapor No:420 sayılı olay yeri inceleme raporunda Bulgu
No:3 olarak tanımlanan, ısıdan mütevellit plastik akşamları yanmış vaziyette "HDA280" numaralı,
üzerinde ateşleme iğne ve iğne grubu, gezi, arpacığı bulunmayan bir adet sürgü ve “HDA280”
numaralı bir adet namludan atılmış olduklarının tespit edildiği,

Maktul Saeed Karimian'ın Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesince düzenlenen 02.10.2017 tarih ve
70898959-101.02-17-41705-1957 sayılı otopsi raporunda, özetle; "... Lomber orta hattın solunda
tahmini T12-L1 hizasında 1x0,7 cm'lik alanda ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarası, sol kulak
sayvanı orta dışta parçalı 1,5x1 cm'lik alanda ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, sol kulak
arkasında 1 cm çaplı ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, ense orta hattın sağında 1 x0,5 cm
alanda ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarası, sol kulak üstünde 1x1 cm'lik alanda düzensiz kenarlı
ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, sol kulak sayvanından 3 cm yukarıda 1x1 cm'lik alanda
düzensiz kenarlı ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, 6 noda tarif edilen yaranın 3 cm ön altında
1,5x1,5 cm'lik alanda ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, sol kulak sayvanının 6 cm yukarısında
1,5x1,5 cm'lik alanda düzensiz kenarlı ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, sol kaş dış yan 3 cm
yukarıda 1 cm çaplı ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, 9 noda tarif edilen yaranın 5 cm
yukarısında 2 cm iç yanda 1 cm çaplı ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, sol kulak sayvanının 1,5
cm önünde 2x1 cm'lik alanda ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, 11 noda tarif edilen yaranın 2
cm aşağısında 1 cm çaplı ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, 11 noda tarif edilen yaranın 2 cm ön
alt kısmında 1 cm çaplı ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, 13 noda tarif edilen yaranın 1 cm ön
alt kısmında 1 cm çaplı ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, sol el bileği arkada yarım ay şeklinde 1
cm çaplı ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, sağ kulak sayvanının 5 cm yukarısında 1,5x1 cm'lik
alanda ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarası, sağ kulak sayvanının 3 cm önünde 1 cm çaplı içinden
11 cm uzunluğunda muhtemel dura-sinir parçası çıkan ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarası, sağ
gonion noktasının 3 cm önünde 1 cm çaplı ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarası,18 noda tarif
edilen yaranın 2 cm alt ön kısmında 1 cm çaplı ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarası, 19 noda tarif
edilen yaranın 2 cm alt ön kısmında 1,5x1 cm'lik alanda ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarası, 20
noda tarif edilen yaranın 3,5 cm ön iç kısmında 2x1 cm'lik alanda ateşli silah mermi çekirdeği çıkış
yarası, 19 noda tarif edilen yaranın 2 cm alt arka kısmında 1 cm çaplı ateşli silah mermi çekirdeği çıkış
yarası, 22 noda tarif edilen yaranın 2 cm alt ön kısmında 1 cm çaplı ateşli silah mermi çekirdeği çıkış
yarası, batın sol alt kadran dış yanda 1 cm çaplı ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, sol uyluk 1/3
üst önde 1 cm çaplı ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası tespit edildi...

Morg İhtisas Dairesi Laboratuvarlar Şubesi Acil Toksikoloji Laboratuvarının 18/05/2017 tarih ve
2017-41705/1957-305 sayılı raporunda; kanda alkol (etanol ve metanol) bulunmadığı, kanda ve
idrarda sistematikteki maddelerin bulunmadığı; 29/04/2017 tarihinde araç içinde silahlı saldırı
sonucu öldüğü bildirilen Rahim oğlu, 1972 doğumlu Saeed Karimian'ın cesedine 30/04/2017
tarihinde Adli Tıp Kurumu Morg ihtisas Dairesinde yapılan otopsiden ve tetkiklerden elde edilerek
yukarıya kaydedilen bilgi ve bulgular dikkate alındığında; 1. Kişinin vücuduna 13 (onüç) adet ateşli
mermi çekirdeği isabet etmiş olup, dış muayenede 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13 ve 14 numarada giriş
yaraları tarif edilen yaralanmaların tek başına öldürücü nitelikte oldukları, diğer yaralanmaların tek
başlarına öldürücü nitelikte olmadıkları, 2. Ateşli silah mermi çekirdeği giriş yaraları cilt, cilt altı
bulgularına göre dış muayenede 2, 3, 5-14 arası giriş yaraları tarif edilen atışların uzak atış (ya da ara
hedef) mesafesinden yapılmış oldukları, dış muayenede 24 ve 25 numaralarda giriş yaraları tarif
edilen atışların bitişik atış dışı mesafeden gerçekleştirilmiş oldukları ancak atışlar kıyafetli bölgeye
isabet etmiş olduklarından kesin atış mesafesi tayini yapılamadığı, kesin atış mesafesi tayini için
kişinin üzerinde bulunan ve delik ihtiva eden tüm kıyafetlerin fiziksel incelemeye tabi tutulması
gerektiği, 3. Cesetten bir makroskopik görünümüne göre muhtemelen 9 mm çapında bir adet
gömlekli, yandan deforme üzerinde set izleri bulunan bir adet mermi çekirdeği ile 8 (sekiz) adet
yırtılmış mermi çekirdeği gömlek parçası ve 2 adet deforme mermi çekirdeği nüve parçası elde
edildiği, 4. Kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kafatası, omur ve etraf
kemik kırıklarıyla birlikte beyin kanaması, beyin doku harabiyeti ve büyük damar hasarıyla gelişen dış
kanama sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatini bildirir rapordur..." şeklinde tespitler ve varılan
sonucun yer aldığı,

Maktul Mohammed Mer Almutairi'nin Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesince düzenlenen
10.07.2017 tarih ve 70898959-101.02-17-41704-1956 sayılı otopsi raporunda, özetle; "...Sol scapula
alt uçta, T5 hizasında, etrafında vurma halkası bulunan ateşli silah mermi çekirdeği yarası, skapula dış
kenarı T8 hizasında etrafında vurma halkası bulunan 1,4 cm çapında ateşli silah mermi çekirdeği
yarası, arka aksiller hat T8 hizasında 2 nolu yaranın 4,5 cm distalinde 1,3 cm çapında ateşli silah
mermi çekirdeği yarası, sol el sırtı 4. metakarp üzerinde, etrafında vurma halkası bulunan, atış
artıkları olmayan ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, sol el iç yüzde hypotenar bölgede 1,3 cm'lik
ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarası görüldü... Morg İhtisas Dairesi Laboratuvarlar Şubesi Acil
Toksikoloji Laboratuvarının 30/05/2017 tarih ve 2017-41704/1956-304 sayılı raporunda; kanda 25
mg/dl etanol bulunduğu, kanda ve idrarda sistematikteki maddelerin (uyutucu-uyuşturucu maddeler
dahil) bulunmadığı; göz sıvısında 39 mg/dl etanol bulunduğu; 29/04/2017 tarihinde araç içinde
silahlı saldırı sonucu öldüğü bildirilen 03.12.1971 Kuveyt doğumlu Mohammed Mer Almutairi'nin
vücuduna isabet eden 4 adet ateşli silah mermisinden 1,2 ve 3 numarada giriş yaraları tarif edilen
yaralanmaların tek başına öldürücü nitelikte olduğu...atışların bitişik atış mesafesi dışından yapıldığı,
4 noda tarif edilen giriş yarasına göre bu atışın ise uzak atış mesafesinden yapılmış olduğu ve kişinin
ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kot ve ekstremite kırığıyla birlikte iç organ
yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu meydana gelmiş olduğu..." şeklinde tespitler ve sonucun
bulunduğu,

Maktul Saeed Karimian'ın eşi Farnoosh Barani’nin emniyette alınan 13.05.2017 tarihli ifadesinde,
özetle; "...Adresini vermiş olduğum yerde, eşim Saeed, onun koruması Zeki Zengin, oğlum Arsha, ev
işlerinde yardımcı olan Türkmen Cihan isimli bayan birlikte yaklaşık 2013 yılından bu yana ikamet
etmekteyim. Geçimimi GEM TV'de çalıştığımdan buradan emeğim karşılığında almış olduğum parayla
karşılarım; ayrıca paraya ihtiyacım olduğunda ölen eşim ihtiyaçlarımı karşılardı. İran’da eşimin
makarna ve salça fabrikası vardı, burada ürettiğimiz ürünleri Ukrayna ve Azerbaycan’a satıyorduk, bu
fabrikalar halen İran’da faaliyetlerine devam etmektedir. Yanlış hatırlamıyorsam 2000 yılında eşimle
birlikte İran’dan ayrıldık ve Londra’da yaşamaya başladık. Burada Golden Group adı altında
Appolonia College -ve Wip isimli şirketleri kurduk. Kurduğumuz bu şirketlerle İran'dan öğrenci ve iş
adamlarını Londra’ya getirip orada onlara yardımcı oluyorduk. Bu işten güzel paralar kazandık.
Golden Group adına bir ofisi Tahran’da açtık. Bu ofis 2002 yılına kadar faaldi. 2002 yılında İran
Haberleşme Bakanlığı tarafından reklam yaptığımız gerekçesiyle kapatıldı. Londra’da Wip şirketi
üzerinden İran'dan getirdiğimiz öğrenci ve iş adamları bu şirketin evraklarıyla vize alıyorlardı. İran'da
resmi bir kurum olan SEPAH bu durumdan dolayı İngiliz konsolosluğuna saldırdı ve iki ülke arasında
kriz oldu; bu yüzden 2003 yılının son aylarında eşimle birlikte Dubai’ye yerleştik. Dubai’de
bulunduğumuz sırada eşim Saeed ile küçük bir sebepten tartıştık ve resmi olarak evliliğimizi bitirdik,
ancak aynı evi ve hayatı yaşamaya devam ettik. Buraya yerleştikten sonra Golden Group şirketi
üzerinden işlemlere devam ediyorduk. Eşim Saeed, bu işi bir süre kadar sonra Mehdi Karimian’a
devretti. Burada İranlı Amiri isimli bir şahısla ortak olarak 1,5 milyon dirhem sermaye ile inşaat
sektörüne girdi; şahsa teminat amaçlı, boş senet de vermişti. Ortağı ile ilerleyen zaman içerisinde
anlaşamayınca, Saeed, ortağına üzerine düşen parayı ödedi, ancak ortaklığın başlangıcında vermiş
olduğu boş teminat senedini almayı unutmuştu. Amiri, iki sene kadar geçtikten sonra Saeed’i
kendisini dolandırdığı gerekçesiyle mahkemeye verdi ve hakkımızda icra takibi başlattı. Mahkeme
sonucunda haklı olduğumuz anlaşılınca Dubai mahkemesi İranlı Amiri’nin ülkeye girişini yasakladı.
Saeed, Golden Group olarak yapmış olduğu ticareti çeşitli televizyon firmalarına reklam veriyordu.
Bunun maliyeti yüksek olduğundan televizyon sektörüne girmeye karar verdi. Mahkemeyi
kazandıktan sonra almış olduğu tazminat parasıyla 2006 yılında Londra’da GEM TV'yi kurdu. GEM TV
uydu üzerinden yayın yapan bir kuruluştu ve kanalın bir ofisini de Dubai’de açtık. Ben 2006 yılında
Londra’da bulunduğum esnada ailemi özlediğimden İran’a gittim. İran’da havalimanından indiğimde
buradaki görevliler beni devletin Haberleşme Bakanlığına ait olduğunu sonradan öğrendiğim bir
binaya götürdüler. Burada beni 4 saat kadar tuttular. Bana eşim Saeed Karimian kimdir, Londra’da
arkadaşları kimlerdir, telefon numaraları nedir, başka ne iş yapar, diye sordular. Çok korkmuştum, ne
sordularsa cevapladım. Sonradan anladım ki, biz ekonomik olarak büyüyorduk ve yeni kurduğumuz
televizyon kanalı da devletin dikkatini çekmişti. Devlet, kendisi dışında büyüyen kişileri sorgulardı ve
kontrolü dışında bir gelişme olmasına izin vermezdi. İran’da ve dışında başka bir ülkede İranlı
insanların yapmış oldukları işler, İran’da resmi bir kurum olan SEPAH’ın kontrolündeydi. Kendisinin
dışında bir yapının oluşmaya başlamasına derhal müdahale ederdi. SEPAH, çok güçlü bir lider olan
Ayetullah Hamaney’in de üzerindedir. Bu nedenlerle sorguya alındığımı anladım. İran’da yaklaşık 2 ay
kadar anne ve babamlarla kaldım ve daha sonra Dubai’ye döndüm. Dubai’deyken işlerimiz nedeniyle
Londra’ya da gidip geliyorduk. 2008 yılında tekrar İran’a gezmek için gittiğimde ülkeye girişte
herhangi bir sıkıntı olmadı, sadece pasaportumu çaldırdığımdan 3 ay kadar kaldım, yeni pasaportumu
aldıktan sonra sorunsuz olarak İran’dan ayrıldım. Ben eşimin yapmış olduğu ticaretlerde
yanındaydım, ona yardımcı oluyordum. GEM TV’nin ofislerini Malezya, Amerika, Kanada, Antalya ve
İstanbul’da açtık. GEM TV olarak işlerimiz iyi gidiyordu, işimiz nedeniyle ülkeler arasında sık sık
seyahat ediyorduk. İran pasaportu ile gideceğimiz ülkelere vize başvurusu yaptığımızda çeşitli
sorunlar yaşadığımızdan, İran’da ileri gelen insanların yaptığı gibi Amerika kıtasında batıda bir ada
ülkesi olan Caribbean ülkesine ait St. Christopher and Nevis pasaportu ve vatandaşlığını eşim ve
oğlumla birlikte 2012 yılında aldık. Böylece seyahatleri vizesiz ve kolay yapmaya başladık.

Biz GEM TV’de herhangi bir siyasi yayın yapmayız. Yayınlar genelde insanları mutlu edecek, pozitif
yayınlar ve ekonomi konuları ağırlıklıydı. Dubai’deyken İran’da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden
yaklaşık 10 gün kadar önce Tahran’da bulunan Golden Group isimli şirketimizin ofisine SEPAH'ın
haberleşme bölümüne bakan birimleri baskın yaptılar. Şirkette bulunan Amirali Karimian, Saeedeh
Karimian, Mehdi Karimian, Payam Jamali ve eşi Deleram Hami Ahmadi’yi kara para aklama ve GEM
TV’ye reklam toplamaları suçlamasıyla tutukladılar. Golden Group’u mühürlediler. Yanlış
hatırlamıyorsam bu süreçte eşim Saeed, Dubai’den rüşvet olarak paralar gönderdikten 3 ay kadar
sonra tutuklular salıverildiler. SEPAH'ın elemanları Golden Group’u bastığı esnada benim kardeşim
olan Saeedeh’in eski eşi Majid Barani, başka bir yerde işi olması nedeniyle o an orada
bulunmadığından tutuklanmamıştı. Sonradan tutuklanmama sebebinin, SEPAH ile eşim Saeed
arasında irtibat kurmaya yarayabileceği olduğunu anladım. 2014 yılı içerisinde İran’a daha yakın
olduğundan ve beğendiğimizden, işlerimizi Türkiye’ye taşıma ve yerleşme kararı aldık. Önce
Osmanbey’deki ofiste devam ediyorduk. Burada 24 televizyon kanalı sayısına ulaştık, bilahare yer
olarak Osmanbey küçük geldiğinden Ataşehir’de ismini hatırlamadığım bir yere şirketi taşıdık. Daha
sonra buradan da şu an GEM TV’nin kurulu bulunduğu adrese 2016 yılında taşındık. GEM TV’de en
yetkili kişiler Saeed Karimian ve eşimden sonra Dubai’deki ofiste eşimin amcasının oğlu Mahan
Karimian'dır. İşlerimiz oldukça büyümeye devam etti. Mehdi Karimian 2 yıl kadar önce Türkiye’ye
gelerek GEM TV’nin reklam satış bölümünde çalışmaya başladı, Saeedeh Karimian da 1 yıl kadar önce
Gem TV’ye gelerek muhasebe bölümünün başına geçti. Mahan Karimian 5 yıldır GEM TV’nin
Dubai’deki ofisinden sorumluydu, ancak 2016 yılında ofisten 4 milyon dirhem civarında hırsızlık
yaptığı gerekçesiyle Saeed kendisini işten çıkardı. Mahan’dan parayı istedik ancak vermedi; hatta
kendisini mahkemeye verdik fakat sonradan eşim Saeed mahkemeden vazgeçti. Bizim 2013 yılında
Tahran’da bulunan Golden Group isimli şirketimiz SEPAH tarafından kapatıldıktan sonra aile olarak
İran’a gitmeye çekinirken, Mahan Karimian'ın işten çıkarıldıktan sonra İran’a gittiğini
akrabalarımızdan duydum. Bu normal bir şey değil. Çünkü GEM TV’nin çalışanları olarak herhangi bir
kişinin İran’a gittiğinde SEPAH tarafından sorguya çekildiğini, hem ben hem de başka çalışanların
konuşmalarından duymuştum. Mahan gittiğinde SEPAH tarafından sorgulandığını hiç duymadım.

Eşim Saeed ile öyle büyük problemlerimiz olmazdı. Her ailede olabilecek normal konularda
kendisiyle anlaşmazlıklarımız olurdu. Kendisinin tehdit edildiğinden veya herhangi bir düşmanının
varlığından haberdar değilim. Sadece 51 adet televizyon kanalımızın olması, İran’da devlet
televizyonunun dışında başka bir kanalın olmasına izin verilmemesi, hatta evlerinde çanak anten
bulunan şahısların tutuklanması, televizyon kanallarımızın İran’da seyredilme oranının % 90'larda
olması ve televizyon kanallarımızda çalışan İranlı şahısların İran’a giriş-çıkışlarında sorgulanmaları
bizim için endişe vericiydi. Başka net bir tehlike hiçbir zaman düşünmedik. Olay tarihinden yaklaşık 2
hafta kadar önce GEM TV adına çekeceğimiz bir korku filmi için yer arıyorduk. Kıbrıs’ın güvenli ve
dağlık bir yer olması nedeniyle filmi burada çekmenin uygun olacağı kararını eşim ile alınca Kıbrıs’a
Amerika’daki ofisin müdürü Slıayesteh Sorush ve GEM TV’de İstanbul’da çalışan dizi sanatçımız Meraj
Mirzari ile birlikte gidip incelemelerde bulunduk. Daha sonra Türkiye’ye geri döndük. Yanlış
hatırlamıyorsam olaydan 2-3 gün önce Kıbrıs’ta çekeceğimiz filmin maliyet araştırması, figüranların
temini ve diğer konular için Meraj ile tekrar Kıbrıs’a gittik. Hatta buradaki medya kuruluşları ile
görüşmelerimiz oldu. Ben Kıbrıs’ta iken yanımda bulunan Meraj, iş yerinde arkadaşları ile
konuştukları WhatsApp grubundan Saeed’e bir şey olduğunu yazmalarıyla Shirin’den öğrenmiş. Ben
de İstanbul’a telefon açtım ve olayı öğrendim...

Eşimin kimseyle kendisine bu şekilde zarar verecek şekilde bir husumeti yoktu. Ben aslen İranlıyım.
İran’da devlet kendi başına düşünen, kendi ayakları üzerinde durabilen kişilere fırsat vermezdi. Böyle
bir olayı ancak İran İslam Devleti veya ona bağlı kurumlar yapmış olabilir ancak eşimin eve, işe geliş
gidiş saatleri düzenli değildi, iş yerimizde birilerinin eşim hakkında istihbarat verdiğini düşünüyorum.

Eşim Saeed; Abdol Hossem Raghebi, Ehsan Pourhazi, eşi Mahnoush Mirzaagha, Payam Jamali, eşi
Deleram Hami Ahmadi, Bahar Hattat, Bahar Nequie ve Raheleh Daneshvara ile samimiydi. İş dışında
da bu şahıslarla zaman zaman bir araya gelirdik. Şahıslar arasından; Abdol Hossem Raghebi GEM
TV’nin İran'dan reklam aldığımız firmaların İran’da bir sorun yaşamaları halinde orada bulunan
çevresiyle sorunları aşıyordu, ayrıca almış olduğu reklamlardan pay alırdı. Eşim bu şahısla sık ve özel
görüşmeler yapardı, ancak ben onu sevmediğimden eve getirmezdi. Yine eşim Saeed ile ölümünden
6 ay kadar önce konuştuğumuzda bana Dubai’deki GEM TV ofisinde çalışanlarından Soorene
Sadri’nin kız arkadaşı Pegah Zafer’in İran’a gittiğinde SEPAH tarafından alınıp sorgulandığını ve GEM
TV ile Saeed hakkında bilgiler sorduklarını anlattı. Saeed, bu iki kişiden Soorene Sadri’den
şüphelendiğinden 2017 yılının Şubat ayı içerisinde onu işten çıkardığını söylemişti. Eşim ayrıca İran
asıllı, Razagh Qos Mousavi isimli Kuveytli iş adamı ile de görüşürdü. Bu şahsın Kuveyt’te televizyon
kanalı vardı. Bildiğim kadarıyla bu şahsın kardeşi İran'da milletvekili adayı idi. İran'la ilişkileri iyidir.
Olayda ölen Mohammad Mer Almutairi isimli şahsı birkaç kez görmüştüm. Kendisi İstanbul’a
geldiğinde mutlaka GEM TV’ye gelerek eşimin yanına uğrardı. Ancak eşimle aralarındaki ticari işleri
bilmiyorum. Eşimi kimlerin ne amaçla öldürdüklerini bilmiyorum, gerekli çalışmaların yapılarak olayın
aydınlatılmasını, şüphelilerin yakalanarak cezalandırılmasını istiyorum.” şeklinde beyanda bulunduğu,

Maktul Mohammed Mer Almutairi’nin kardeşi Fawaz Mor Almutairi’nin 30.04.2017 tarihinde alınan
ifadesinde, özetle; "...Mohammed Mer Almutairi isimli şahıs benim öz kardeşim olur. Abim Kuveyt'te
inşaat işleri yapmaktadır. Sahibi olduğumuz Madakal isimli firma abimin firmasıdır, ortakları yoktur.
Yaklaşık 3 yıldır abim İstanbul'a gelip gider. Bundan yaklaşık 6 gün önce Kuveyt'ten İstanbul Atatürk
Havalimanına uçakla geldi, buradan Kuşadası ilçesinde bulunan ve kendi yaptırdığı 25 adet
olan‘Home Art’ isimli villalara gitti. Bu villaların yapımında Kadri Çelik isimli biriyle ortaklık yaptı.
Kadri Çelik ile ilgili herhangi bir husumeti yoktur. Abim, yine arkadaşı olan Razzagh Mousavi Pour ile
buluştu. Bu kişi abimin geçen yıla kadar Kuşadası'ndaki villalarda iş ortağıydı. İnşaatların
tamamlanması ile bu ortaklık sona erdi. Aralarında herhangi bir husumet bulunmamaktadır. Saaed
Karimian isimli şahısla bu şahsın sahibi olduğu GEM TV isimli kanalında villaların satışı ile ilgili reklam
vermek amacıyla görüştüklerini biliyorum, abim bundan yaklaşık 3 gün önce de bu nedenle İstanbul’a
geldi. Herhangi bir düşmanı bildiğimiz kadarıyla yoktur. Abimin İran'da herhangi bir yatırımı da
yoktur... Bu olayın meydana gelmesine neden olan kişi veya kişilerden davacı ve şikayetçiyim."
şeklinde ifade verdiği,

Olay tanığı Yıldıray Ayaz'ın tespit olunan ifadesinde; "...Ben 29/04/2017 günü saat 20:10 sıralarında
Maslak Ayazağa Caddesi üzerinde Ayazağa'dan Maslak'a motosikletimle seyir halinde olduğum
esnada, cadde üzerinde bulunan 3. Kolordu Komutanlığının kapısını geçtiğim sırada yaklaşık 30 metre
önümde seyir halinde bulunan 34 RB 9549 plaka sayılı Mercedes marka aracın önünü 34 HD 9999
plaka sayılı beyaz renkli Audi marka bir cip kesti ve aracın içerisinden iki çarşaflı şahıs -biri ön yolcu
koltuğundan, diğeri arka koltuktan- çıkarak, aracın sağ ön ve sol ön tarafına geçip ellerindeki birer
tabancayla önce havaya bir el ateş ettikten sonra direk aracın camına ve şahıslara doğru ateş etmeye
başladılar... Yüzleri görünmüyordu ancak şahısların hareketlerinden erkek oldukları kanaatine
vardım. Şahısların boyları yaklaşık 170 cm civarındaydı ve ikisi de zayıf yapılıydı. Şahıslar araca
binerek Maslak Oto Sanayi istikametine doğru hareket ettiler. Sonra ben ateş edilen aracın başına
gittim ve yabancı uyruklu oldukları anlaşılan iki erkek şahıs gördüm, bu şahıslardan biri sürücü
koltuğunda, diğeri ön yolcu koltuğunda oturuyordu. Şahıslardan sürücü koltuğunda oturan şahıs
hareketsiz vaziyetteydi. Yolcu koltuğunda oturan şahıs ağır yaralıydı ve bilinci açıktı. Yolcu koltuğunda
oturan şahsın telefonu çaldı, şahıs bize yarım Türkçeyle telefonu açmakta yardımcı olmamızı istedi,
yanımda bulunan kendisini olaydan sonra tanıdığım Orhan Ekiz isimli şahıs telefonu alarak yaralı
şahsın eline verdi, daha sonra şahıs telefonu açtı ve Orhan telefonu alarak arayan kişiye arkadaşının
vurulduğunu söyledi, biz hemen polise ve ambulansa bilgi verdik. Daha sonra ifade vermek amacıyla
Asayiş Büro Amirliğine geldim. Bilgim, görgüm ve anlatacaklarım bundan ibarettir.” şeklinde beyanda
bulunduğu; tanıklar Gülali Arezer ve Orhan Ekiz'in ifadelerinin de aynı yönde olduğu,

Emniyette Bilgi sahibi olarak ifadesi alınan Sayed Mohammad Hosgein Nabavichashmi'nin söz konusu
ifadesinde; "...28/04/2017 günü İran'dan havayoluyla Türkiye'ye turistik amaçlı giriş yaptım. Aynı
gün içerisinde Beyoğlu Taksim'de bulunan Marbel Otel'e geçerek adıma rezerve edilen odama
kaydımı yaptırdım. 29/04/2017 günü telefonda bulunan ve İran'da yaygın olarak kullanılan Telegram
sohbet programı üzerinden İran'da bulunan arkadaşlarım bana mesaj atarak, Saeed Karimian'ın
Türkiye'de öldürüldüğünü ve haberlere bakmamı söylediler. Bunun üzerine yine internet üzerinden
haberlere baktığımda, Saeed Karimian'ın İstanbul Sarıyer'de aracının önü kesilerek ateşli silahla
öldürüldüğünü ve yine araçta bulunan bir erkek şahsın da aynı şekilde öldürülmüş olduğunu
öğrendim. Saeed Karimian'ın GEM TV isimli kanalın sahibi olduğunu biliyorum, GEM TV uydu
üzerinden yayın yapar ve İran'da en çok izlenen kanallardan biridir. Saeed Karimian, GEM TV
üzerinden rejim karşıtı yayınlar yapmaktaydı, bu nedenle İran Dini Rejimince düşman olarak
görülmekteydi. Şahsın öldürülme olayını Rejim güçlerinin yaptığını düşünüyorum fakat kimin
yaptığını ve kimlerin bu işin içinde olduğunu, şahsı vuranların kimler olduğunu bilmiyorum ama Rejim
güçlerinin bu işi yaptığına eminim..." yönünde beyanda bulunduğu,

Maktul Saeed Karimian'ın koruması olduğunu beyan eden Zeki Zengin'in ifadesinde, özetle; "...Saeed
Bey nereye giderse gitsin kendisiyle birlikte idik. Saeed Bey kendisi plan yapıp, yaptığı plana bağlı
kalarak yaşayan bir insan değildi. Sabahları evden hangi saatte çıktığımız belli olmaz, zamanı
değişirdi. Muhakkak her gün iş yerine giderdik. Genelde günü iş yerinde geçirirdik. (Ben cumartesi
günleri izin kullanırım. Bugün de izinli olduğum için aracı patronum kullanmaktaydı. -Ölü muayene
tutanağında kimlik tanığı sıfatıyla verdiği ifadesinden-) Dışarıya çok nadir çıkardı. Yine iş yerinden
çıkış saatimiz hiçbir zaman sabit değil, çıkışımızı da kendisinin söylemesi ile anlık yapardık. Saeed
Bey'le iş yerine gidiş-gelişlerimizde eşi yanımızda bulunmazdı. Kendi aracı ile gelip giderdi. Ben evden
veya yoldan çıkışlarımızda işim gereği bizi takip eden birisi var mı diye kontrol ederim, beni trafikte
durumundan rahatsız olduğum bir araç olması halinde yavaşlayarak beni sollamasını bazen de
hızlanarak uzaklaşmayı tercih ederim. Ancak olay gününe kadar hatırladığım net bir olay yaşanmadı.
Yine yakın koruma olarak işe başladığımda Saeed Bey bana kendisinin dinlenip dinlenmediğini
kontrol etmemi söylemesiyle piyasada satılabilen küçük bir elektronik cihazı satın aldırdı ve yine
kendisinin söylemesiyle değişik zaman aralıklarında odasında gerekli kontrolleri yapardım... Saeed
Bey'in benim bildiğim böyle sürekli görüştüğü, samimi olduğu bizim iş yerinin hemen yanında Petrol
Kimya Plastik Hammaddeleri işi ile uğraştığının duyduğum ve İranlı olarak bildiğim Hüseyin Ragabi
isimli şahıstır. Saeed Bey öldürülmeden önce son iki hafta içerisinde çok sık görüşüp, özel
konuşurlardı. Bu konuşmaların içeriğini bilmiyorum. Hatta Hüseyin Bey olaydan yaklaşık iki hafta
kadar önce iş yerimizde iken elinde bir cihazla gelerek bana 'Sen Saeed Bey'in odasında bir başkası
tarafından dinleme yapılıp yapılmadığını kontrol ediyormuşsun, (elindeki cihazı göstererek) bu daha
iyi bir cihaz, bununla kontrol edersin.' diye söyleyerek bu cihazı vermişti. Hüseyin Bey'in dışında
sürekli iş yerimize gelen bir kişi yoktur... Olay günü sabah saat: 09.50 sıralarında uyandığımda
telefonumu kontrol ettim ve Saeed Bey'in bir iki dakika kadar önce beni aradığını görünce, evden
çıkış olabileceği için hemen kalkıp hazırlandım, yukarıya çıktığımda Saeed Bey geldi ve 10.05
sıralarında evden çıktık.Saat: 11.00 sıralarında iş yerine geldik. Burada Saeed Bey odasına geçtikten
sonra hafta izin günüm olması nedeniyle ortama bakıp Saeed Bey'e çıkıp çıkamayacağımı sordum.
Kendisi de bana çıkabilirsin, deyince saat: 12.30 sıralarında iş yerinden şirket çalışanlarından Burak
beni araçla İTÜ metro durağına bıraktı. Profilo AVM’nin yakınında bulunan ve hafta izinlerimde
genelde kaldığım Boursier isimli otele saat: 13.30-14.00 sıralarında gittim, burada kiraladığım odama
çıktım, kız arkadaşım Ümran geldi, kendisiyle kısa süre sohbet ettik ve otelden ayrılıp Profilo AVM’de
sinemaya gittik; saat:16.30 seansında film izleyip saat:18.20 civarı sinemadan çıktık. Otele yakın
yerde kız arkadaşıma, 'Sen odaya çık, ben büfeden içecek bir şeyler alayım.' dedim. Sürekli sessizde
tuttuğum telefonumu açtığımda 3-4 dakika öncesinde saat: 20.39'da Payam Jamali’nin beni 3 kez
aradığını gördüm. Ben önemli bir şey vardır düşüncesiyle kendisine geri dönüş yaptığımda bana
telefonda İngilizce hızlı ve panik bir ses tonu ile 'Where are you Saeed Killing!' dedi, İngilizcem iyi
olmadığından söylediğini anlamadım, İngilizce tekrar söylemesini söylediğimde bana 'Mr. Saeed
killing!' dedi ve ağlıyordu...

Saeed Bey kişilik olarak çok uysal yapılı bir insandı. Kimsenin kolay kolay kalbini kırmızdı, çalışanlarına
karşı da oldukça nazikti. Ben kendisiyle birlikte olduğum süreçte herhangi bir kimse ile tartıştığını
görmedim ve duymadım. Kendisinden, yakın akrabaları ve çalışanları tarafından tehdit edildiği
şeklinde herhangi bir bilgi almadım ve duymadım... Bu olayı kimler, nasıl ve ne için gerçekleştirdi
bilmiyorum." şeklinde beyanda bulunduğu,

Emniyette ifadesine başvurulan şahıslardan Mahnoush Mirzaagha söz konusu ifadesinde, özetle; "...
Geçimimi GEM TV'den aldığım maaşla sağlıyorum... Saeed Karimian'ı kim, ne amaçla öldürdü
bilmiyorum. Sadece, yaklaşık 5 ay kadar önce Dubai’de GEM TV’nin ofisinde çalışan Soarena isimli
çalışanla görüştüğümde, sevgilisi olan yine şirket çalışanı Pegah Zafar'ın 4-5 ay kadar önce İran’a
gittiğinde, İran Devlet görevlilerinin sevgilisini gözaltına alarak 10 gün sorguladıklarını, sevgilisinden
GEM TV’nin mail ve şifrelerinin istendiğini, bu mail adresleri ve şifrelerinin verilip verilmediğini
bilmediğini, ancak sevgilisinin kendisine; 'İran’a gitmeyin, burada devlet görevlileri alıp sizleri de
sorgularlar!' dediğini söyledi. Bu olayı Saeed Karimian ile konuştuğumda kendisinin de haberinin
olduğunu söyledi. Ben 2016 yılının Muharrem ayında kızımla birlikte İran’a gittiğimde böyle bir
durumla karşılaşmadım. Ancak 2017 yılının Mart ayının başında erkek kardeşimin düğünü için bir
haftalığına İran’a gittiğimde havalimanında uçaktan indikten sonra pasaport kontrolünden geçip
valizimi almak için gittiğimde, sivil kıyafetli bir erkek şahıs İran polis kimliğini göstererek beni odasına
çağırdı. Odasına gittiğimde benim elime bir evrak vererek kendisinden almış olduğum belgeyle
pasaportun verildiği birime gitmemi söyledi ve beni gönderdi. İki gün sonra bilinmeyen bir
numaradan arayan, polis olduğunu düşündüğüm bir şahıs bana, gelmene gerek yok, dedi fakat aynı
gün akşam saat:16.30 sıralarında yine bilinmeyen bir numaradan arandım ve ertesi günü
saat:11.00'de Adalet Sarayının Erşad bölümüne gelmemi söylediler. Onlara kimsiniz diye sormadım.
Çünkü İran’da devlet kanalı dışında başka bir kanalın uydu üzerinden yayın yapması yasaktır, uydu
üzerinden İran’da yayın yapan herkesin bu işlemlere tabi olduğunu biliyordum ve hazırlıklı idim.
Bunun üzerine Saeed Bey'i arayamadığımdan, Payam Jamali’yi WhatsApp üzerinden arayıp durumu
ona anlatarak Saeed Bey'e iletmesini istedim...Ben ertesi gün mahkemeye babamla gittim, orada
ismim olmadığını, gitmemi söylediler. Adliyeden çıktıktan hemen sonra bilinmeyen bir numaradan
arayan şahıs bizi kamerada gördüğünü tekrar geri adliyeye gelmemizi söyledi. Ben adliyeye girdim,
babamı almadılar. Burada üst katta bir erkek şahıs yanıma geldi, birlikte üst kata bir odaya çıktık.
Burada beni götüren şahısla birlikte toplam 3 kişi vardı, şahıslar üzerimde bulunan pasaportumu
aldılar ve GEM TV’de ne iş yaptığımı, hangi pozisyonda çalıştığımı sordular. Bana; 'GEM TV suç işliyor
sen neden burada çalışıyorsun!' dediler. Ben de reklam bölümünde çalıştığımı söyledim. Bana İran’da
hangi firmadan birebir reklam aldığımı sordular. Ben bu şahıslara benden bir bilgi alamayacaklarını,
bir şey öğrenmek istiyorlarsa Gem TV’nin sahibi Saeed Karimian’dan öğrenmelerini -Saeed Bey'in
beni koruyacağını düşündüğümden- söyledim. Yine bu şahıslar benden GEM TV’nin mail adresleri ve
şifrelerini istediler, ben bilmediğimi söyledim. Bana Saeed’in beni kurtaramayacağını söyleyerek beni
tehdit ettiler. Burada bir saat kadar kaldığımda bana, sen evine git, düşün yarın konuşuruz, olanları
Saeed Karimian’a söyleme, dediler ve pasaportumu alarak beni yolladılar. Ben buradan çıkar çıkmaz
WhatsApp'tan Saeed Bey'in samimi arkadaşı olan Abdol Hossem Ragabi’yi aradım, durumu anlattım.
O da bana Saeed’in yanında olduğunu söyledi ve Saeed Bey'le konuştuğumda, bana korkma bir şey
olmaz, dedi. Ben eve gittikten sonra akşam üzeri beni arayan görevli olduğunu anladığım bir şahıs
bana bir adres vererek ertesi günü çağırdı. Kargari Curubi Cadde ismini vererek saat: 10,00' da orada
olmamı istedi. Ertesi gün söylenilen yere babamla birlikte gittim, burada beni karşılayan şahıs beni
bir eve götürdü. Babamı içeriye almadılar. İçeride daha önceden mahkeme binasında görüştüğüm iki
kişi vardı. Bu şahıslar bana karar verip vermediğimi sordular, ben de kendilerine iş yerimde basit bir
eleman olduğumu, sorduklarına cevap verecek bilgim olmadığını söyledim. Bana GEM TV’nin işlediği
kara para aklamak suçuna yardım ettiğimi, yine Türkiye’de iken İran giyim kanunlarına uymadığımı
söylediler. Söyledikleri suçlardan dolayı cezaevine atılacağımı da söylediler. Bu esnada içeriye elinde
kelepçe bulunan bir bayan geldi. Ben bu uygulamanın tutuklanacak bayanlara karşı yapılan bir
uygulama olduğunu anladım. Bu esnada sorgu yapanlardan bir şahsa telefon geldi, şahıs telefonla
konuşmak için dışarıya çıktı. Aynı şahıs tekrar içeriye geldiğinde bana neden Abdol Hossem’e söyledin
diye önce kızdı, sonra da Saeed Karimian’ı ara söyle beni arasın dedi. Önüme üzerinde 'Gizli' ibaresi
bulunan boş bir kağıt getirdiler, kağıdın üzerine GEM TV’nin mail ve şifrelerini bilmiyorum, şeklinde
yazıp imzalamamı istediler. Ben de şahısların istediğini yaptım. Sonra bana evime gidebileceğimi
söylediler ve yaklaşık 1,5 saat kadar sonra buradan ayrıldım. Oradan çıkınca Abdol Hossem’i aradım,
telefonda Saeed Bey ile görüştüğümde bana kafana takma ben hallettim, İran’ın Hicri takvimine göre
19 Mart'ta pasaportun geri verilecek ve Türkiye’ye geleceksin, dedi. Ben çok korkmuştum. Eve gittim,
araya 13 günlük Nevruz tatili girdi. Nevruz tatili bitti, ben evimde aranılarak pasaportumun
verilmesini bekledim fakat arayan veya pasaportumu getiren olmadı. Bunun üzerine birkaç kez Saeed
Bey'i kendi telefonundan aradım, işi halledeceğini bana söyledi. Nisan ayının 10’undan sonra ben
evde iken İran devletinden bir görevli aradı ve beni tekrar mahkemeye çağırdı. Ben de ertesi günü
mahkemeye gittim. Mahkeme başkanı molla beni odasına çağırdı. Burada bana Saeed Bey'in annesi,
babası ve kardeşi burada yaşıyor, arkadaşlar sana yanlış yapmışlar, Saeed Karimian iyi insandır, siyasi
bir iş yapmaz, devlete karşı yanlışı olmaz, ben bu şahsı sadece izledim. Bu ara masasında bulunan ve
içerisinde benim evraklarımın olduğu dosyayı açtığında ilk evrak üzerinde SEPAH ibaresi ve logosunu
gördüm. SEPAH İran’da herkesi araştıran devlet kurumudur. Molla bana biraz dışarıda bekle dedi,
birkaç saat orada bekledim ancak beni çağıran olmayınca eve gittim. Ertesi günü mahkemeye tekrar
gittim; burada mahkeme başkanı Molla, Saeed Karimian ve GEM TV hakkında sorular sordu, iyi
davranmıyordu. Bana git senet getir, yani arsa, ev gibi malların tapularını teminat olarak getir, dedi.
Ben mahkeme dışmda bekleyen babamın yanına giderken Abdol Hossem’i WhatsApp üzerinden
aradım, durumu anlattım. Abdol Hossem de bana senet vermememi söyleyip telefonu kapattı. Beni
beş dakika kadar sonra tekrar aradı, kesinlikle senet vermeyeceksin diye yineledi. Ben mahkemeye
çıktım, burada mollaya senedimin olmadığını söyleyince bana, git bir kefil getir, dedi, ben de durumu
aşağıya inip babama söyledim ve babam bana kefil oldu. Bu kez de molla bana pasaport yanımda
değil, sonra alacaksın, dedi. Her gün mahkemeyi aradım ancak pasaportumu alamadım. Tahminen 6
gün sonra mahkemeyi aradığımda bana pasaportumun geldiğini söylediler ve o gün gidip
pasaportumu aldım. Burada molla bana, çocuklar sana yanlış yapmışlar; sen, eşin ve çocuğun
istediğin zaman İran’a gelip gidebilirsin, dedi ve oradan pasaportumu alarak ayrıldım. Mahkemeden
çıkınca Abdol Hossem’i aradım, Hossem’in telefonundan Saeed Bey'le görüştüğümde her şeyden
haberi vardı. Aynı gün Abdol Hossem uçak biletimi aldı ve akşam 20.30 uçağı ile İstanbul’a Saeed
Karimian öldürülmeden bir hafta kadar önce döndüm. Türkiye’ye döndükten sonra İran’da
yaşadıklarımı tüm ayrıntılarıyla Saeed Bey'e anlattım. O da bana sorunlar bitti, bir sıkıntı yok, sen
merak etme, dedi... Ben İran’da iken GEM TV çalışanlarından Kimya ve Muna isimli kişiler bana
telefonla Saeed Bey'le eşi Farnoosh Barani’nin tartışıp kavga ettiklerini ve çalışanların yanında Saeed
Bey'in eşini tokatladığını anlatmışlardı. Bunu İran’da iken Abdol Hossem de anlatmıştı. Ben Türkiye’ye
geldikten sonra bu konuyu kimseyle konuşmadım ve kapattım... Saeed Bey öldükten sonra ertesi gün
saat: 13.00’den sonra ve ikinci gün saat: 16.00 sıralarında bilinmeyen bir numaradan bir erkek şahıs
beni aradı. Telefonun ekranında 'Annom' yazıyordu ancak numara yoktu. Telefondaki kişi, 'Eğer sen
de GEM TV'ye gitmeye devam edersen seni de öldüreceğiz!' dedi. Benim Londra’da yaşayan
kardeşim Mehram da GEM TV’nin ofisinde çalışıyordu ve aynı şekilde tehdit aldı. Saeed Karimian iş
yerimizde genelde herkese yakındı. Kimseyle öyle büyük bir problemi olmazdı... Düşmanı veya çok
yakını olduğu bir kimse şu an aklıma gelmiyor. Saeed Bey ölmeden önce Gem TV’ye İran’dan müşteri
geldiğinde, müşteri daha havalimanından gelmeden o müşteriyi İran devleti arardı. Ben kesinlikle
insan satmam. Saeed kendisini satan şahsın Payam olduğundan şüpheleniyordu. Hatta bir gün
yanımda Payam'a ' Sen bizi satıyorsun, İran devletine her şeyi aktarıyorsun!' dedi. Ben Saeed Bey'le
yalnız olduğumuz bir gün neden Payam Jamali'yi işten atmadığını sordum. O da bana, ben herkesi
muhabbetle karşılarım, düşman da olsa dost da olsa, diye cevap vermişti. Söz konusu olay kim ya da
kimler tarafından ne sebeple gerçekleştirilmiştir bir bilgim ya da tahminim yoktur.” şeklinde
konuştuğu,

Payam Jamali'nin alınan ifadesinde, özetle; "...2010 yılında GEM TV ailesine katıldım... Tarihini tam
olarak hatırlamamakla birlikte, biz ofiste iken İran devlet görevlileri şirkete geldiler, burada bulunan
kişiler arasından şirkette bulunan Amirali Karimian, Saeedeh Karimian, Mehdi Karimian ve eşim
Deleram Hami Ahmadi’yi kara para aklama ve GEM TV’ye reklam toplama suçlamasıyla
tutukladılar...Ben bu olaydan sonra yanlış hatırlamıyorsam 12 gün kadar tutuklu kaldım. Tutuklu
kaldığım süre içerisinde sorgularda bana Saeed Karimian, ailesi ve GEM TV hakkında sorular sordular,
ben de bildiklerimi yetkililere anlattım. Ancak şirketle ilgili herhangi bir şifre vermedim...İran
devletinde devlet kanalı dışında kendilerinden izinli kanallar vardı. Uydu üzerinden yayın yapan
kanalların tamamı yasaktı. İran’da evinde çanak anten olduğu tespit edilen bir yer olursa bu çanak
anten sökülür ve evdeki şahıslar bir süre tutuklanıp sorgulanırdı. Ben olayların bu noktaya gelmesi
nedeniyle oldukça korkmuştum. Bu nedenle işimi baskın olayından sonra bıraktım ve Malezya’da
kurmuş olduğum yazılım üzerine faaliyet gösteren şirketimi İran’da açtım... 2016 yılının ortalarında
Türkiye’ye gelerek yeniden GEM TV’nin faaliyet gösterdiği binada bilgi işlem sorumlusu olarak
çalışmaya başladım... GEM TV olarak İran'da yaklaşık %89 seyredilme oranımız vardı. Yayınlarımızın
%80’i siyaset ve ekonomi, bunun dışında kalan %20'1ik oranda da diziler ve eğlence ağırlıklı
programlardı. Siyaset ve ekonomi üzerine yapılan yayınlarımız İran devletini eleştirecek yayınlar
değildi, normal yayınlardı. Fakat eğlence programlarımız ve dublajlı olarak yayınladığımız diziler İran
devlet yönetimi tarafından eleştiriliyordu. Çünkü İran’da bir bayanın başı açık, çarşafsız gezmesi
normal bir şey değildir, yayınlanan dizilerde öpüşme sahnesi gibi durumlar olduğunda devlet
kurumları veya temsilcilerinden tepkiler alıyorduk. Hatta Türkiye’deki dizilerden Muhteşem Yüzyıl’ı
telif haklarını satın alarak dublajlı bir şekilde yayınladığımızda İran’da internet siteleri ve farklı
kanallarda Saeed Karimian’ı karalama çalışmaları yoğun bir şekilde yapıldı. GEM TV’nin İranlı
çalışanları olarak İran’a gitmeye korkardık. Çünkü GEM TV çalışanları İran’a gittiğinde havalimanından
alınarak sorgulanıyordu... Saeed Bey de normal bir şekilde yakın koruma olarak Zeki Zengin'i yanında
bulunduruyordu. Ancak kendisi öyle çok da güvenliğine dikkat eden bir kişi değildi... Saeed Bey'in
olay öncesi zamanlarında bir arada iken kendisinde normalin dışında endişe, panik, korku gibi bir şey
hissetmedim... Olay günü tahminen 16.30-17.00 arasında eşim Deieram Saeed Bey ile işlerle alakalı
toplantı yaptılar. Bu toplantı bittikten sonra eşimin odasına gittim. Akşam Ehsanlara yemeğe
gidecektik, bu nedenle eve gidip bir duş alalım üzerimizi değiştirelim, dedim. Bu esnada odaya Saeed
Bey geldi ve akşam birlikte gidelim dedi, biz de eve gitmekten vazgeçtik. Yanımıza Shirin geldi bir
müddet kadar sohbet ettik. Tahminen 19.30 sıralarında şirkete Saeed Bey'in yanına sonradan
öğrendiğim kadarıyla olayda ölen Kuveytli kişi geldi. Saeed Bey bu arkadaşı ile randevusunu
unuttuğunu, bu nedenle bizim Ehsanlara akşam yemeğine gitmemizi, kendisinin arkadaşı ile A
Lounge isimli restoranda nargile içeceğini ve sonradan Ehsanlara geleceğini söyledi. Biz de bir ticari
taksi çağırdık. Bu esnada Saeed Bey ve arkadaşı kendisinin kullandığı araçla çıktılar. Ben, eşim
Deieram ve Shirin, taksi ile Ehsanlara gitmek üzere yola çıktık. İş yerimizden çıktıktan sonra yol
üzerinde ambulans ve polis arabalarını gördük, kaza olduğunu düşünürken, ileride yol kenarında
Saeed Bey'in aracını görünce kendisinin kaza yaptığını düşünerek ticari taksiyi durdurup elimde
bulunan çantamla koşarak aracın yanma geldim. Saeed Bey aracın ön tarafından şoför koltuğunda
oturuyordu. Ben hemen aracın arka kapısmı açarak elimde bulunan çantamı arka koltuğa doğru
fırlatarak Saeedin oturduğu tarafın kapısını açıp onu araçtan çıkarmaya çalıştığım esnada Saeed
Bey'in yüzünde ve vücudunda birçok mermi giriş izi gördüm, şok oldum, bu esnada hemen yan
koltukta oturan Kuveytli şahsın da yaralı olduğunu ve ambulans görevlilerinin onu kapıyı açarak
çıkardıklarını ve götürdüklerini gördüm. O esnada yanımıza polisler geldiler ve bizi olay yerinin dışına
çıkartırlarken ben Saeed Bey'in aracının arka koltuğundaki çantamı almaya çalıştım ancak görevliler
çantamı almama izin vermediler ve olay yerinin dışına bizi çıkardılar... Saeed Karimian çalışanları
tarafından sevilen bir insandı, kendisinin herhangi bir düşmanının olup olmadığını bilmiyorum. Saeed
Bey'in işyerine geliş çıkışı, gün içerisindeki hareket tarzını kimse bilemezdi. Kendisi bir şey yapacağı
zaman anlık söylerdi. Bu olayı yapan şahısların Saeed Bey'i izlediklerini ya da iş yerimizden birinden
yardım almış olabileceklerini düşünüyorum. Ancak benim şüphelendiğim kimse yok. Sadece
İngiltere’den yayın yapan ve devletten aldığı yıllık geliri 50 milyon dolar olan Manoto TV isimli
televizyon kanalı genelde İran aleyhine yayın yapıyordu. GEM TV faaliyet geçtikten sonra İran’da
Manoto TV’yi izlemeyip GEM TV’yi izlemeleri üzerine büyük bir müşteri kitlesini kaybettiler. Diğer
konu ise, Kanada’da yayın yapan Gold Line Group adı altında GL WİZ isimli televizyon kanalının sahibi
Ata Moeini isimli şahıstır. Bu şahıs Kanada’da çok güçlü bir mafyadır. Daha önceden Saeed Bey'in
arkadaşı olan bu şahısla Saeed Bey arasında GEM TV’nin yayınlarını izinsiz olarak kullanmasından
dolayı mahkemelik durumları vardı... Söz konusu olay kim ya da kimler tarafından ve ne sebeple
gerçekleştirilmiştir, bir bilgim ya da tahminim yoktur...” şeklinde beyanda bulunduğu,

Suç faillerinin olayda kullanmış olduğu 34 HD 9999 plaka sayılı aracın olay akabinde "Hamidiye
Mahallesi Arıcılar Mevkii Arıcılar Cami karşısı TEM Kuzey GOP istikameti yan yolu" üzerinde terk
edilmiş ve yakılmış vaziyette bulunduğu; Aracın yapılan incelemesinde, motor-şase numarasından
Bahçeşehir Polis Merkezinin 2015/759 suç numaralı evrakına konu olduğu ve 2015 yılında ikametten
hırsızlık neticesinde çalındığının tespit edildiği;

Güvenlik kameralarının izlenmesinde; 29/04/2017 günü, maktullerin bindiği 34 RB 9549 plaka sayılı
aracın 20.09'da iş yerinden ayrılarak Ayazağa Cendere Caddesinin Maslak Ayazağa Caddesine
bağlandığı dönel kavşağa girmesi akabinde, saat 20.20 sıralarında suç faillerinin bulunduğu 34 HD
9999 plaka sayılı aracın gelerek cadde üzerinde maktullerin aracını solladığı, Ayazağa Kavşağı tünel
girişine 20 metre mesafede yolu çapraz bir şekilde araçla kapatarak maktullerin aracının önünü kesip
akabinde aracın sol ön ile arka kapısından siyah çarşaflı iki şahsın indiği ve bu şahısların maktullerin
aracına 2-3 metre mesafeden seri şekilde ateş ettikleri, sonrasında geldikleri araca bindikleri, aracın
Ayazağa’dan Büyükdere Caddesine bağlandığı ve TEM Kuzey yan yola girdiği, TT Arena stadı önüne
geldiğinde ortadaki yoldan Kemerburgaz yolu istikametine doğru girdiği ve bu noktadan sonra
güzergahta başka güvenlik kamerasının bulunmadığı; yaklaşık 2 km kadar ileride Arıcılar mevkindeki
yan yolda da aracın suç failleri tarafından terk edilip yakıldığının tespit edildiği;
Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğünce düzenlenen 30.07.2017 tarihli Olay Yeri İnceleme Rapor
Formunda, özetle; "... Olayın; Kâğıthane ilçesi, Hamidiye Mahallesi, TEM Kuzey GOP İstikameti yan
yol üzeri, Arıcılar mevkisi olduğu, yol üzerinde park halinde, tamamen yanmış, söndürme ve soğutma
çalışmaları bitmiş, bagajı içerisinde ve ön tampon önü zeminde 34 HD 9999 sayılı oto plakaları
bulunan, sağ ön lastiği kısmen yanmış ve inik, diğer lastikleri sağlam halde, beyaz renkli, Audi Q5
marka oto olduğu görüldü. Otonun sağ arka lastiği sağ yanı yol üzerinde; iki adet pet su bardağı, sağ
ön lastiği sağ yanı yol üzerinde; bir adet siyah renkli şapkanın olduğu görüldü. Otonun ve oto dış
kısmında tespit edilen bulguların bu haliyle çeşitli açılardan fotoğrafları çekilip video kamera
görüntüleri alındı. Olay yerinde bulunan ve tamamen yanmış 34 HD 9999 plaka sayılı otonun sağ ön
çamurluk üst iç kısmı, motor bölümü içerisinde, otonun şase nosunun WAUZZZ8R7CA084172 olduğu
görüldü... Otonun elektronik aksamlarının, koltuklarının, döşemelerinin, kaportasının ve tüm
camlarının tamamen yanmış olduğu, oto içerisindeki yangın artıkları karıştırılarak içleri kontrol
edildiğinde; sağ ön koltuk önündeki yangın artıkları arasında, yangın artıklarına yapışık halde; alt
kapağı ve iç yayı olmayan, içi boş yanmış haldeki uzun şarjörü üzerinde takılı, plastik aksamları
kısmen yanmış, üzerinde yapışık halde yangın artıkları bulunan bir adet tabanca, ateşli silah mermi
kovanları, mermi çekirdekleri ile tabanca şarjör yayı olduğu değerlendirilen kopmuş bir adet metal
yay, otonun tamamen yanmış haldeki arka koltuğu sağ oturma yeri üzerindeki yangın artıkları
arasında; içerisinde namlu bulunan, üzerine yangın artıkları yapışık bir adet tabanca sürgüsü, alt
kapağı ve iç yayı olmayan, içi boş, yanmış, küçük, bir adet tabanca şarjörü, tabanca şarjör yayı olduğu
değerlendirilen bir adet metal yay, tamamen yanmış, Zippo tabir edilen, bir adet metal çakmak, oto
arka koltuk sol oturma yeri üzerinde, yanmış koltuk iç süngerlerine yapışık halde, yanmış siyah kumaş
parçaları, oto bagajı içerisinde; 34 HD 9999 sayılı oto plakası, oto önünde tamamen yanmış ve erimiş
oto plastik akşamları içerisinde yapışık halde; 34 HD 9999 sayılı oto plakasının olduğu görüldü. Oto
içerisinden ve oto dış kısmından yoğun benzin kokusu hissedildi. Otonun, oto içerisinde ve oto dış
kısmı yol üzerinde tespit edilen bulguların ilk görünür halleriyle ve daha sonra numaralandırmak
suretiyle çeşitli açılardan ayrıntılı olarak fotoğrafları çekilip video kamera görüntüleri alındıktan sonra
uygun delil zarflanna/poşetlerine konularak tarafımızdan muhafaza altına alındı. Oto içerisinden üç
ayrı yerden yangın artığı, oto dış kaporta yüzeyinden sürüntü svapları alındı..." şeklinde tespitlerin
yapılmış olduğu,

Cinayet Büro Amirliği görevlilerince düzenlenen 28.09.2017 tarihli HTS Değerlendirme Tutanağında;
"...İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.05.2017 tarih ve 2017/65526 sayılı talimatı ile maktullerin
iletişim tespitleri BTK’dan talep edilerek ilgili kurumdan gelen veriler incelendiğinde, maktule ait iş
yeri, olay yeri ve yakın çevresinin bazlarından bir kısmının;

-HUZUR MAH. AYAZAĞA CENDERE YOLU NO:4 TV8 BİNASI SİSLİ/İSTANBUL,İSTANBUL

-KARŞIYAKA TEKSTİL AYAZAĞA MAH. CENDERE YOLU NO:22 KUCUK AYAZAĞA,İSTANBUL

-SEYRANTEPE YOLU YENİ CAMLIK CAD. NO: 1,İSTANBUL

-MASLAK AYAZAĞA CADDESİ DOGUS HOLDİNG YÖNETİM BİNASI,İSTANBUL,

-ESKİ BUYUKDERE CD.NO:13 TAHIR AGA CESME SK. AYAZAĞA IS MERKEZİ MASLAK
İSTANBUL,İSTANBUL

-MASLAK AYAZAĞA CAD UNIQ BİNALARI SİSLİ İSTANBUL,İSTANBUL,


-ATATÜRK CAD. AYAZAĞA KÖYÜ NO: 25 AYAZAĞA MAHALLESİ (ISTAYAZAGAKOYU)
SARIYER,İSTANBUL,

-İMAM ÇEŞME CAD. AYAZAĞA NO:26 AYAZAĞA MAHALLESİ (ISTCENDEREYOLU) SARIYER,İSTANBUL


olarak tespit edilmiştir.

Olay şüphelilerinin; 34 PH 2316 plaka sayılı Ford Focus marka otoyu da ikinci araç olarak olayda
kullandıkları tespit edilmiş, toplanan güvenlik kameralarının ve PTS (Plaka Tanıma Sistemi)
kayıtlarının incelenmesi neticesinde bu otonun 19, 20, 21, 22, 24, 28 ve 29/04/2017 tarihlerinde
Küçükçekmece ilçesi tarafından yola çıkarak E-5 yolunu takiben Bakırköy; buradan da Okmeydanı
Hasdal TEM bağlantı yolundan, İstanbul AKOM’un önünden Kağıthane Arıcılar’a giriş yaptıktan sonra
Ayazağa Cendere Caddesi üzerinden maktul Saeed KARIMIAN’a ait GEM TV’nin önünden geçerek
Maslak Ayazağa Caddesinden Büyükdere Caddesini takiben tekrar TEM Bağlantı yolundan E-6’ya
bağlandığı ve bu şekilde maktule ait iş yerinin olduğu bölgede ring attığı yukarıda belirtilen tarihler
arasında tespit edilmiştir.

Olayla ilgili şüpheliler Ekrem DEĞER ve Ayetullah TOPAL isimli şahısların alınan ifadelerinden, 34 PH
2316 plaka sayılı otonun Ekrem DEĞER isimli şahıs tarafından şüpheli Ali KOÇAK'a satıldığı
anlaşılmıştır...Ali KOÇAK adına kayıtlı ve şahsın kullandığı 5302333402 numaralı hattın genelde;
Büyükçekmece, Esenyurt, Bahçelievler ve Sultangazi bazlarında bulunduğu; 29.04.2017 günü GPRS
kayıtlarında, öldürme olayında ikinci araç olarak kullanılan 34 PH 2316 plaka sayılı otonun PAS
kayıtlarındaki güzergâhının Ali KOÇAK adına kayıtlı ve şahsın kullandığı hattın güzergâhı ile uygunluk
gösterdiği, Büyükçekmece, Esenyurt, Beylikdüzü, Avcılar, Bakırköy Zeytinburnu, Fatih ve
saat:16:02:33'te Sarıyer bazına gelerek sinyal aldığı, saat: 20:46:18'e kadar Sarıyer bölgesinde kaldığı,
burada kaldığı süre içerisinde GPRS kayıtlarındaki bağlantı bilgilerine göre akıllı telefonlarda
kullanılan WhatsApp, Tango, Skype Facetime, Facebook, Messenger, İnstagram, Viber, Telegram vb.
programlar üzerinden sesli görüşme yapmış olabileceği değerlendirilmiş; Sarıyer’den Zeytinburnu,
Bakırköy, Küçükçekmece, Esenyurt’dan Büyükçekmece ilçesinde saat:21:59:50'de MUHTAR SOKAK
ÇAKMAKLIKÖY 2.PARSEL KÖYIÇI MEVKİİ (ISTKIRACCAKMAKM) BÜYÜKÇEKMECE,İSTANBUL, bazına
geldiği, 22:36:05'de 562 sn. MUHTAR SOKAK ÇAKMAKLIKÖY 2.PARSEL KÖYIÇI MEVKİİ
(ISTKIRACCAKMAKM) BÜYÜKÇEKMECE,İSTANBUL, 22:45:14'de 12 sn. MUHTAR SOKAK ÇAKMAKLIKÖY
2.PARSEL KÖYIÇI MEVKİİ (ISTKIRACCAKMAKM) BÜYÜKÇEKMECE,İSTANBUL, 22:45:34'de 49 sn.
MUHTAR SOKAK ÇAKMAKLIKÖY 2.PARSEL KÖYIÇI MEVKİİ (ISTKIRACCAKMAKM)
BÜYÜKÇEKMECE,İSTANBUL, buradan 22:48:29'da 1981 sn. HADIMKÖY YOLU BÜYÜKÇEKMECE
GÜRÇAM FİDANCILIK ÇAKMAKLI KÖYÜ KARSISI (ISTGURCAMFIDANC) ESENYURT,İSTANBUL,
23:21:31'de 3086 sn. 5 BAĞLANTI YOLU HADIMKÖY E-5 BAĞLANTI YOLU ÇAKMAKLI
(ISTHADIMMETGROS) BÜYÜKÇEKMECE,İSTANBUL bazlarından sinyal aldığı,

NIGAR SHARIFIZINDASHTI isimli şahıs adına kayıtlı 5323303687 numaralı hattın 29.04.2017 günü;
18:35:47'de 7200 sn. MUHTAR SOKAK ÇAKMAKLIKÖY 2.PARSEL KÖYIÇI MEVKİİ (ISTKIRACCAKMAKM)
BÜYÜKÇEKMECE,İSTANBUL, 20:35:47'de 5910 sn. HADIMKÖY YOLU BÜYÜKÇEKMECE ÇAKMAKLI
KÖYÜ KARSISI (ISTHADIMKYTETAS) ESENYURT,İSTANBUL bazında olduğu, sonrasında 22:14:23'de 71
sn. ATATÜRK CAD ATATÜRK CD KIRAÇ (ISTKIRSANAYIGIR) BÜYÜKÇEKMECE,İSTANBUL, 22:16:07'de
7200 sn. ATATÜRK CAD ATATÜRK CD KIRAÇ (ISTKIRSANAYIGIR) BÜYÜKÇEKMECE,İSTANBUL bazına
geçerek sinyal bilgisinin bulunduğu (Ali KOÇAK'ın kullandığı 5302333402 numaralı telefon hattı ile
NIGAR SHARIFIZINDASHTI adına kayıtlı 5323303687 numaralı hattın aynı baza geldikleri)
GULASAL DADAXONOVA adına kayıtlı 5395888502 numaralı hattın olay günü 29.04.2017 tarihinde;
ALI KOÇAK ve NIGAR SHARIFIZINDASHTI adına kayıtlı hatlarla ve MASOOD ERABY i adına kayıtlı 0537
347 13 82 numaralı hat, MARYAM MOHAMMADI adına kayıtlı 0 536 235 86 01 numaralı hatlarla
mesaj ve sesli görüşme olarak iletişim kurduğu,

GULASAL DADAXONOVA adına kayıtlı 0539 588 85 02 numaralı hattın 29.04.2017 günü GPRS
kayıtlarında; Büyükçekmece, Esenyurt, Beylikdüzü, Avcılar, Bakırköy Zeytinburnu, Fatih ve
saat:16:02:31'de Sarıyer bazına gelerek sinyal aldığı ve 20:50:37'ye kadar Sarıyer bölgesinde kaldığı,
burada kaldığı süre içerisinde GPRS kayıtlarındaki bağlantı bilgilerine göre akıllı telefonlarda
kullanılan Whatsap, Tango, Skype Facetime, Facebook, Messenger, İnstagram, Viber, Telegram vb.
programlar üzerinden sesli görüşme yapmış olabileceği değerlendirilmiş; Sarıyer’den Zeytinburnu,
Bakırköy, Küçükçekmece, Esenyurt’dan Büyükçekmece ilçesinde aynı gün 22:06:59'da 3378 saniyelik
GPRS kaydının bulunduğu, HADIMKÖY YOLU BÜYÜKÇEKMECE ÇAKMAKLI KÖYÜ KARSISI
(ISTHADIMKYTETAS) ESENYURT, İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu, 23:03:17'de 3434
saniyelik GPRS kaydının bulunduğu, ATATÜRK CAD ATATÜRK CD KIRAÇ (ISTKIRSANAYIGIR)
BÜYÜKÇEKMECE, İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu, 30.04.2017 günü saat:00:00:31'de
4249 saniyelik GPRS kaydının bulunduğu, MUHTAR SOKAK ÇAKMAKLIKÖY 2.PARSEL KÖYIÇI MEVKİİ
(ISTKIRACCAKMAKM) BÜYÜKÇEKMECE, İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu görülmüştür.

Ali KOÇAK ile sık irtibatı olduğu tespit edilen GULASAL DADAXONOVA isimli şahsın telefon dökümleri
ve olay günü olan 29.04.2017 tarihindeki kayıtları karşılıklı olarak incelendiğinde;

Ali KOÇAK adına kayıtlı 5302333402 numaralı telefon hattının;

12:01:09 sıralarında 21 sn. 24.SOK. SÜMER MAH. NO:47 YAZICI APT. (ISTSUMERELALTI)
ZEYTİNBURNU,İSTANBUL,

15:21:58 sıralarında 16 sn. KALEIÇI NO 37 YUVAM OTEL TOPKAPI (ISTTOPKAPIYUVAM)


FATİH,İSTANBUL

16:02:33 sıralarında 12 sn. ÇAMLIK CAD SEYRANTEPE NO:l AVIZECI YEŞİLCE (ISTSEYRANTEPEKA)
SARIYER,İSTANBUL,

16:47:14 sıralarında 32 sn. 100YIL SİTESİ MASLAK (ISTMSLAKSNUCKIS) SARIYER,İSTANBUL,

19:52:39 sıralarında 3219 sn. 100YIL SİTESİ MASLAK (ISTMSLAKSNUCKIS) SARIYER,İSTANBUL,

21:46:36 sıralarında 515 sn. CUMHURİYET CAD. ORTA MAH. CUMH. NO:87 ORTA MAH.
(ISTASEHRORTAMAH) KÜÇÜKÇEKMECE,İSTANBUL,

GULASAL DADAXONOVA isimli şahıs adına kayıtlı 0539 588 85 02 numaralı hattının;

12:00:57 sıralarında 26 saniyelik GPRS kaydının bulunduğu, 24.SOK. SÜMER MAH. NO:47 YAZICI APT.
(ISTSUMERELALTI) ZEYTİNBURNU, İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu,

15:22:31 sıralarında 297 saniyelik GPRS kaydının bulunduğu, KALEIÇI NO 37 YUVAM OTEL TOPKAPI
(ISTTOPKAPIYUVAM) FATİH, İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu,
16:02:31 sıralarında 8 saniyelik GPRS kaydının bulunduğu, ÇAMLIK CAD SEYRANTEPE NO:l AVIZECI
YEŞİLCE (ISTSEYRANTEPEKA) SARIYER, İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu,

16:47:10 sıralarında 60 saniyelik GPRS kaydının bulunduğu, 100YIL SİTESİ MASLAK


(ISTMSLAKSNUCKIS) SARIYER, İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu,

19:15:31 sıralarında 17 saniyelik GPRS kaydının bulunduğu, 100YIL SİTESİ MASLAK


(ISTMSLAKSNUCKIS) SARIYER, İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu,

21:46:19 sıralarında 46 saniyelik GPRS kaydının bulunduğu, CUMHURİYET CAD. ORTA MAH. CUMH.
NO:87 ORTA MAH. (ISTASEHRORTAMAH) KÜÇÜKÇEKMECE, İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin
olduğu anlaşıldığından, her iki telefon hattının da aynı şekilde birlikte hareket ettiği ancak;

GULASAL DADAXONOVA adına kayıtlı 5395888502 numaralı hattın 16:48:03 sıralarında ALİ KOÇAK
adına kayıtlı ve şahsın kullandığı 5302333402 numaralı hattı aradığında hattın bulunduğu yerden
çekmemesi veya kapalı olması nedeniyle Turkcell’e ait 5397571027 telesekreter numarasına
yönlendirildiği,

ALİ KOÇAK adına kayıtlı ve şahsın kullandığı 5302333402 numaralı hattın, GULASAL DADAXONOVA
adına kayıtlı 5395888502 numaralı hattan 20:33:21 sıralarında mesaj aldığı,

ALİ KOÇAK adına kayıtlı ve şahsın kullandığı 5302333402 numaralı hattın, GULASAL DADAXONOVA
isimli şahıs adına kayıtlı 5395888502 numaralı hatta 20:33:54 sıralarında mesaj attığı, ALİ KOÇAK
adına kayıtlı ve şahsın kullandığı 5302333402 numaralı hattın, GULASAL DADAXONOVA adına kayıtlı
5395888502 numaralı hatta 20:34:20 sıralarında mesaj attığı, ALİ KOÇAK adına kayıtlı ve şahsın
kullandığı 5302333402 numaralı hattın, GULASAL DADAXONOVA adına kayıtlı 5395888502 numaralı
hattan 20:34:33 sıralarında mesaj aldığı, ALİ KOÇAK adına kayıtlı ve şahsın kullandığı 5302333402
numaralı hattın, GULASAL DADAXONOVA isimli şahıs adına kayıtlı 5395888502 numaralı hatta
20:34:48 sıralarında mesaj attığı anlaşıldığından, birlikte hareket eden şahısların bir arada olmadıkları
değerlendirilmiştir.

MARYAM MOHAMMADI isimli şahıs adına kayıtlı 0536 235 86 01 numaralı hattının olay günü
29.04.2017 tarihinde; GULASAL DADAXONOVA adına kayıtlı 0539 588 85 02 numaralı hat, MARYAM
MOHAMMAD adına kayıtlı 0531 920 40 01 numaralı hat, HASHIM IMRAN ALI MASAOODI adına
kayıtlı 0537 330 66 66 numaralı hat, MULHAM AL RAGHBAN adına kayıtlı 0537 881 02 18 numaralı
hatlarla mesaj ve sesli görüşme olarak iletişim kurduğu,

MARYAM MOHAMMADI adına kayıtlı 0536 235 86 01 numaralı hattın 29.04.2017 günü GPRS
kayıtlarında; Zeytinburnu, Fatih ve 17:40:54 sıralarında Sarıyer bazına gelerek sinyal aldığı ve
20:43:26 sıralarına kadar Sarıyer bölgesinde kaldığı, burada kaldığı süre içerisinde GPRS kayıtlarındaki
bağlantı bilgilerine göre akıllı telefonlarda kullanılan Whatsap, Tango, Skype Facetime, Facebook,
Messenger, înstagram, Viber, Telegram vb. programlar üzerinden sesli görüşme yapmış olabileceği
değerlendirilmiş;

Olay günü olan 29.04.2017 tarihinde; 00:22:50’den 13:54:40’a kadar 24.SOK. SÜMER MAH. NO:47
YAZICI APT. (ISTSUMERELALTI) ZEYTINBURNU, İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu, (Ali
KOÇAK isimli şahıs adına kayıtlı 0530 233 34 02 numaralı telefon hattının 12:01:09 sıralarında,
GULASAL DADAXONOVA isimli şahıs adına kayıtlı 0539 588 85 02 numaralı hattının 12:00:57
sıralarında 24.SOK. SÜMER MAH. NO:47 YAZICI APT. (ISTSUMERELALTI) ZEYTINBURNU, İSTANBUL
adresinde sinyal bilgisinin olduğu),

15:17:47 ve 15:18:29 sıralarında MİLLET CADDESİ HAMDI BEY IS MERKEZİ NO: 15 ÇAPA
(ISTCAPATRAMVAYD) FATİH, İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu,

15:22:57 ve 15:25:57 sıralarında KALEIÇI NO 37 YUVAM OTEL TOPKAPI (ISTTOPKAPIYUVAM) FATİH,


İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu, (Ali KOÇAK adına kayıtlı 0530 233 34 02 numaralı
telefon hattının 15:21:58 sıralarında, GULASAL DADAXONOVA isimli şahıs adına kayıtlı 0539 588 85
02 numaralı hattının 15:22:31 sıralarında KALEIÇI NO 37 YUVAM OTEL TOPKAPI (ISTTOPKAPIYUVAM)
FATİH,İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu),

15:40:27 sıralarında; KOCATEPE YOLU MEGACENTER BLOKLARI KOCATEPE MAHALLESİ


(ISTBPASAHAL) BAYRAMPAŞA, İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu, (Ali KOÇAK adına kayıtlı
0530 233 34 02 numaralı telefon hattının 15:39:22 sıralarında KOCATEPE YOLU MEGACENTER
BLOKLARI KOCATEPE MAHALLESİ (ISTBPASAHAL) BAYRAMPAŞA,İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin
olduğu),

15:40:54 sıralarında HUDUT YOLU ÜZERİ BAYRAMPAŞA ŞEHİR PARKI PARKADA KOCATEPE
MAHALLESİ (ISTBPASAPARKADA)BAYRAMPASA, İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu, (Ali
KOÇAK adına kayıtlı 0530 233 34 02 numaralı telefon hattının 15:39:19 sıralarında HUDUT YOLU
ÜZERİ BAYRAMPAŞA ŞEHİR PARKI PARKADA KOCATEPE MAHALLESİ (ISTBPASAPARKADA)
BAYRAMPAŞA,İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu),

17:40:54 sıralarında ÇAMLIK CAD SEYRANTEPE NO:l AVIZECI YEŞİLCE (ISTSEYRANTEPEKA) SARIYER,
İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu, (Ali KOÇAK adına kayıtlı 0530 233 34 02 numaralı
telefon hattının 16:02:33 sıralarında, GULASAL DADAXONOVA adına kayıtlı 0539 588 85 02 numaralı
hattının 16:02:31 sıralarında ÇAMLIK CAD SEYRANTEPE NO:l AVIZECI YEŞİLCE (ISTSEYRANTEPEKA)
SARIYER, İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu),

19:40:54 sıralarında ÇAMLIK CAD SEYRANTEPE NO:l AVIZECI YEŞİLCE (ISTSEYRANTEPEKA) SARIYER,
İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu,

20:43:26 sıralarında BÜYÜKDERE CAD MASLAK (ISTMETRATOTOSAN) SARIYER, İSTANBUL adresinden


sinyal bilgisinin olduğu, (Ali KOÇAK adına kayıtlı 0530 233 34 02 numaralı telefon hattının 20:46:18
sıralarında ISTINYE PARK RESIDENCE PINAR MAH (ISTPARKRESIDENC) SARIYER,İSTANBUL adresinde
sinyal bilgisinin olduğu),

21:09:04 sıralarında AMBARLAR CAD. ZEYTINBURNU NO:31/A SEYITNIZAM MAH (ISTSEYNIZAMBARL)


ZEYTINBURNU, İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu, (Ali KOÇAK adına kayıtlı 0530 233 34 02
numaralı telefon hattının 21:01:52 sıralarında TOPKAPI TRAFO MALTEPE (ISTE5TOPKAPI)
ZEYTINBURNU,İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu),

23:09:04 sıralarında TURAN GÜNEI CAD. ZEYT VELIEFNDI (ISTZBURNU751SK) ZEYTINBURNU,


İSTANBUL adresinde sinyal bilgisinin olduğu anlaşılmış, bu bilgiler doğrultusunda;

Ali KOÇAK adına kayıtlı ve şahsın kullandığı 0530 233 34 02 numaralı telefon hattı, GULASAL
DADAXONOVA adına kayıtlı 0539 588 85 02 numaralı hat ve MARYAM MOHAMMADI adına kayıtlı
0536 235 86 01 numaralı hattının olay günü birlikte hareket ettikleri baz sinyal bilgileri ile karşılıklı sık
irtibatlarından değerlendirilmiştir. Ayrıca;

MARYAM MOHAMMADI adına kayıtlı 0536 235 86 01 numaralı hattın incelenen dökümlerinde gün
boyunca 24 saatlik zaman dilimi içerisinde sürekli GPRS bağlantı bilgileri olmasına rağmen; öldürme
olayı meydana geldikten sonra 29.04.2017 günü 23:09:04 sıralarında 5684 sn., 30.04.2017 günü
00:43:48 sıralarında 857 sn., 30.04.2017 günü 00:58:05 sıralarında 1016 sn. lik bağlantı bilgilerinin
olduğu, sonrasındaki bağlantı bilgisinin 30.04.2017 günü 13:11:01 sıralarında 1468 sn. şeklinde
gözüktüğü tespit edilmiştir.

29.04.2017 günü 20:43:26 sıralarında, 30.04.2017 günü 14:06:51 sıralarında telefon görüşmesinin
olduğu bu iki saat dilimi arasında başka görüşme kaydının olmadığı anlaşıldığından, hattın takılı
bulunduğu telefon cihazının 30.04.2017 günü 00:58:05 sıralarındaki bağlantısından sonra kapatıldığı
ve 30.04.2017 günü 13:11:01 sıralarında açıldığı değerlendirilmiştir.

Anılan öldürme olayında kullanılan ikinci araç olarak tespit edilen 34 PH 2316 plaka sayılı otonun
Ekrem DEĞER tarafından şüpheli Ali KOÇAK'a olayın öncesinde satıldığı, Ali KOÇAK'ın öz kardeşi olan
Abdulvahhab KOÇAK ile birlikte Naji SHARIFIZINDASHTI ve aile bireylerinin yanında şoför-yakın
koruma olarak çalıştığı, yapılan istihbari sokak çalışmaları ve teknik çalışmalar sonucunda
değerlendirilmiştir.

Ali KOÇAK ile GULASAL DADAXONOVA adına kayıtlı 0539 588 85 02 numaralı hat ve MARYAM
MOHAMMADI adına kayıtlı 0536 235 86 01 numaralı hatları kullanan kimliği tespit edilemeyen
faillerin soruşturma konusu öldürme olayına karıştıkları, Ali KOÇAK ile GULASAL DADAXONOVA
adına kayıtlı hattın ortak sık irtibatlarının NIGAR SHARIFIZINDASHTI adına kayıtlı 0532 330 36 87
numaralı hat olduğu ve olay günü arama, mesajlaşma yoluyla birbirleriyle görüştükleri ve olaydan
hemen sonra 29.04.2017 günü 22:14:23 sıralarında 71 sn. ATATÜRK CAD ATATÜRK CD KIRAÇ
(ISTKIRSANAYIGIR) BÜYÜKÇEKMECE,İSTANBUL bazında ortak sinyal bilgileri olduğundan, telefon
hatlarını kullanan şahısların bir araya geldikleri değerlendirilmiştir..." şeklinde tespit ve
değerlendirmelerin yer aldığı,

Kolluk birimince 04.06.2017 tarihinde düzenlenen Güvenlik Kameraları İzleme Tutanağında; "...Olayla
ilgili olarak olayı gerçekleştiren şahıs veya şahısların kaçış yönlerinin tespiti ve yakalanabilmeleri
amacıyla, Huzur Mahallesi Cumhuriyet Caddesi 12. Blok Oyak Sitesine ait 28/04/2017 tarih saat
15:00 ile 29/04/2017 saat:23:59 arası; Huzur Mahallesi Cumhuriyet Caddesi 41. Blok Oyak Sitesine
ait, 25/04/2017 tarih saat 19:00 ile 29/04/2017 saat:23:59 arası ve yine Huzur Mahallesi 29.Blok
Oyak sitesine ait 23/04/2017 saat:02:00 ile 29/04/2017 günü saat 23:59 tarih ve saatleri arası
güvenlik kamerası kayıtları tarafımızdan izlendiğinde; 12.Blok OYAK sitesinin 4 numaralı kamera
açısına 29/04/2017 günü kamera saatine göre ilk önce 17:07:15 sıralarında 34 PH 2316 plaka sayılı
beyaz renkli Ford Focus marka aracın girdiği ve hemen ardından 6 saniye sonra da olayı
gerçekleştiren suç faillerince kullanılan 34 HD 9999 plaka sayılı Audi Q5 marka aracın Ford Focus
marka aracın arkasından ilerlediği; 41.Blok OYAK sitesinin 4 numaralı kamera açısına 28/04/2017
günü kamera saatine göre 18:05:59 sıralarında 34 PH 2316 plaka sayılı beyaz renkli Ford Focus
marka aracın Cumhuriyet Caddesi istikametinden Okul Caddesi istikametine doğru ilerleyerek
kamera açısından çıktığı, sonrasında görüntüler izlenmeye devam edildiğinde aynı aracın 18:47:53'de
Okul Caddesi istikametinden gelerek Cumhuriyet Caddesi istikametine doğru yukarı gittiği, 41.Blok
kamera kayıtları izlenmeye devam edildiğinde, olay günü olan 29/04/2017 günü kamera saatine göre
17:06:51'de 34 PH 2316 plaka sayılı araç ve hemen arkasında 34 HD 999 plaka sayılı aracın peş peşe
Cumhuriyet Caddesi istikametinden Okul Caddesi istikametine doğru ilerledikleri görülmüştür. Huzur
mahallesinde bulunan Oyak sitelerinin 12.Blok ve 41 .Blok ta bulunan kamera kayıtlarının kalan diğer
günleri izlendiğinde 34 PH 2316 plaka sayılı aracın ve 34 HD 9999 plaka sayılı aracın geçişine
rastlanılmamıştır..." şeklinde tespitlerin bulunduğu; 17.05.2017 tarihli izleme tutanağında da;
"...Olaya karıştığı değerlendirilen -bir diğer araç- 34 RZ 4952 plaka sayılı otunun, Burgaz Bank’tan
alınan kamera kayıtlarına göre; Eski Büyükdere Caddesi üzerinden Burgaz Bank önünden güncel
saate göre 10:45:07 sıralarında gelerek Maslak Ayazağa Caddesi istikametine doğru gittiği, 3. Kolordu
Komutanlığına ait kameralara göre; 34 RZ 4952 plaka sayılı otonun Maslak Ayazağa Caddesinden
GEM TV istikametine doğru saat: 10:47:49 sıralarında gittiği, GEM TV’ye ait güvenlik kameralarının
incelenmesinde; güncel saate göre 34 RZ 4952 plaka sayılı otonun Cendere Caddesi üzerinde
Özerden Plastik istikametinden gelerek GEM TV önünden 10:48:53 sıralarında dönüş yapıp Özerden
Plastik isimli iş yeri istikametine doğru gittiği, Özerden Plastik isimli iş yerinden alınan güvenlik
kameralarının incelenmesinde; güncel saate göre 34 RZ 4952 plaka sayılı otonun GEM TV
istikametinden gelerek Özerden Plastik isimli iş yerinin önünden 10:49:20 sıralarında geri dönüş için
manevra yaptığı ve kısa süre maktulün aracı gelene kadar bekleme yaptığı; Özerden Plastik isimli iş
yerinden alman güvenlik kameralarının incelenmesinde; güncel saate göre 10:49:30 sıralarında 34 RZ
4952 plaka sayılı otonun maktule ait 34 RB 9549 plaka sayılı otonun gelmesi ile hemen yola çıkarak
önüne girdikten sonra GEM TV istikametine doğru her iki aracın da seyir halinde olduğu,

GEM TV’ye ait güvenlik kameralarının incelenmesinde; güncel saate göre 10:50:28 sıralarında 34 RZ
4952 plaka sayılı otonun GEM TV’nin hemen karşı tarafından yol kenarına park ederek beklediği,
maktule ait 34 RB 9549 plaka sayılı otonun GEM TV’nin hizmet binası bahçesinden giriş yaptığı; GEM
TV’ye ait güvenlik kameralarının incelenmesinde; güncel saate göre 10:50:58 sıralarında 34 RB 9549
plaka sayılı otonun GEM TV bahçesinde park ettiği, içerisinden maktulün indiği; GEM TV’ye ait
güvenlik kameralarının incelenmesinde; güncel saate göre 10:51:03 sıralarında GEM TV’nin tam
karşısında yol kenarında park halinde 28 sn bekleyen 34 RZ 4952 plaka sayılı otunun Cendere Caddesi
üzerinden OPET istikametine doğru gittiği,

Vadi Park İstanbul isimli inşaat firmasından alınan güvenlik kameralarının incelenmesinde; 34 RZ
4952 plaka sayılı otonun Cendere Caddesinden OPET’in önünden geçerek Selçuklu Caddesi üzerinden
34 HD 9999 plaka sayılı otonun yandığı yere doğru saat: 10:54:28 sıralarında Arıcılar Cami
istikametine gittiği, sonrasında 34 RZ 4952 plaka sayılı otonun aynı güzergâhtan geriye dönerek
Cendere Caddesine giriş yaptığı, burada GEM TV ve Özerden Plastik isimli iş yerlerinin önünden
güncel saate göre 11:29:47 sıralarında geçerek Maslak Ayazağa Caddesine bağlandığı; Doğuş Holding
isimli iş yerine ait güvenlik kameraları incelendiğinde; güncel saate göre 11:29:47'de 34 RZ 4952
plaka sayılı otonun olay yeri istikametine doğru gittiği, buradan da Maslak Sarıyer istikametine doğru
11:34:47 sıralarında seyir halinde olduğu, 34 RZ 4952 plaka sayılı otonun şüpheli hareketleri
nedeniyle olayla bağlantısının olabileceği değerlendirilmiştir." şeklinde tespitlerin yer aldığı
(Cumhuriyet Başsavcılığımızca bu yönden asli maddi suç faillerinin bulunması amacıyla tefrik edilen
dosyada ayrıca çalışma yapılmaktadır.),

OPET benzin istasyonundan alınan güvenlik kamera kayıtlarının incelenmesinde; güncel saate göre,
29/04/2017 günü saat 16.54 sıralarında 34 PH 2316 plaka sayılı otonun Selçuklu Caddesi
istikametinden gelerek Cendere Caddesine giriş yaptığı, Özerden Plastik isimli iş yerinden alınan
güvenlik kameralarının incelenmesinde; güncel saate göre, 29/04/2017 günü saat 16.56 sıralarında
34 PH 2316 plaka sayılı otonun GEM TV önünden geçerek Maslak Ayazağa Caddesi istikametine
doğru gittiği; Oyak Sitesi isimli yerden alınan güvenlik kameralarının incelenmesi neticesinde; 17.06
sıralarında ilk önce 34 PH 2316 plaka sayılı otonun hızlı bir şekilde Cendere Caddesi ile Maslak
Ayazağa Caddesinin birleştiği yerdeki dönel kavşak istikametine doğru gittiği, hemen ardından olayda
şüphelilerin kullandığı ve sonrasında yakıldığı 34 HD 9999 plaka sayılı otonun hızlı bir şekilde geldiği,

Doğuş Holding isimli iş yerinden alman güvenlik kameralarının incelenmesinde; güncel saate göre
29/04/2017 günü 20.11 sıralarında 34 PH 2316 plaka sayılı otonun maktullerin bindiği 34 RB 9549
plaka sayılı otoyu Maslak Ayazağa Caddesi üzerinde solladığı, önde 34 PH 2316 plaka sayılı otonun
olay yeri istikametine doğru gittiği, ardında maktullerin bindiği 34 RB 9549 plaka sayılı otonun devam
ettiği, onun arkasında da olayda yakılan 34 HD 9999 plaka sayılı otonun seyir halinde olduğu,

3. Kolordu Komutanlığından alman güvenlik kameralarının incelenmesinde; olay yeri istikametine


doğru 34 PH 2316 plaka sayılı otonun gittiği, ardında maktullerin bindiği 34 RB 9549 plaka sayılı oto
seyir halinde iken olayda şüphelilerin sonradan yaktığı 34 HD 9999 plaka sayılı otonun maktullerin
bindiği araca sollama yaptığı, bu esnada 34 PH 2316 plaka sayılı otonun olay yerini geçip Zincirlikuyu
TEM istikametine doğru seyir halinde olduğu, maktullerin bindiği 34 RB 9549 plaka sayılı otonun
önünün suç faillerinin kullandığı 34 HD 9999 plaka sayılı oto tarafından kesildikten sonra aracın şoför
kapısı ve arka sol kapısından inen koyu renk giysili (çarşaf olduğu değerlendirilen) iki şahsın indiği ve
maktullerin aracına doğru ateş ettikleri, 34 RB 9549 plaka sayılı otonun olay yerinde hareketsiz
durduğu, 34 HD 9999 plaka sayılı otonun Zincirlikuyu TEM istikametine doğru gittiği, 34 PH 2316
plaka sayılı otonun da olay yeri istikametinden gelerek TEM istikametine doğru gitmiş olduğu, her iki
aracın güzergahlarının aynı gözüktüğü ve birbirine çok yakın zaman dilimlerinde güvenlik
kameralarının açılarına girip çıktıklarının tespit edildiği,

Bölgede toplanılan kameralar detaylı bir şekilde izlenildiğinde; 34 HD 9999 plaka sayılı otonun hemen
önünde seyreden 34 PH 2316 plaka sayılı oto hakkında kayıtların tetkikinde; olaydan önce Maslak
Sarıyer bölgesine geliş kaydının olmadığı, ancak 19/04/2017 tarihinden itibaren maktul Saeed
Karimian'ın iş yerinin bulunduğu bölgeye keşif amaçlı geldiğinin PTS tablosu ile ortaya çıkarıldığı,

Anlaşılmıştır.

Cumhuriyet Başsavcılığımızca "Ay ışığı" mahlasıyla dinlenen görgü tanığının 02.05.2017 tarihli
beyanında; "...Ben bugün kendi isteğimle önce İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne, daha sonra da
Cumhuriyet Başsavcılığınıza 29/04/2017 günü Sarıyer İlçesin Maslak Ayazağa Cendere Cad. Civarında
meydana gelen cinayet olayı ile ilgili bildiklerimi anlatmaya geldim. Olay tarihi olan 29/04/2017 günü
akşam saatlerinde işimden evime doğru kendime ait hususi aracımla dönüyordum. Hasdal
Kemerburgaz dönüşüne yaklaştığım sırada Arıcılar Camii karşısında bir dumanın yükseldiğini gördüm,
dikkatimi çekti ve aracımdan dumanın yükseldiği tarafa doğru baktım. İki kişinin dumanı arkalarına
alarak yürüdüğünü ve refüjden caddeye doğru geçmeye çalıştıklarını fark ettim. Bunlardan biriyle kısa
süreliğine de olsa göz göze geldik, hatta o da bana baktı, ancak diğerini görmedim. O kişi de benim
göz göze geldiğim kişinin arkasındaydı ve tahminimce birlikte hareket ediyorlardı. Benim görmüş
olduğum kişi 25-30 yaşlarında, sakallı, esmer tenli bir kişiydi, ancak kıyafetini hatırlamıyorum, koyu
renkli bir kıyafet olabilir. İki kişinin üzerinde de siyah çarşaf görmedim, yanan aracı da görmedim,
araç olduğunu daha sonra basından okudum, haberlerden öğrendim. (Tanığa İstanbul İl Emniyet
Müdürlüğünün yapmış olduğu çalışma kapsamında ve İnterpol Daire Başkanlığının bu minvalde
göndermiş olduğu bazı pasaportlar ve olaya iştirak etmiş olabileceği değerlendirilen renkli fotokopi
şeklinde bulunan bazı fotoğraflar gösterilip sorulması üzerine): Benim olay anında kısa süreliğine de
olsa göz göze geldiğim şahıs, fotoğrafını göstermiş olduğunuz Max Kyle isimli Slovenije 01/01/1994
doğumlu, PB0034153 pasaport nolu kişi olduğunu düşünmekle birlikte, gerek olayın akşam
saatlerinde olması, gerekse de teşhis için gösterilen fotoğrafların renkli fotokopi şeklinde olması
nedeniyle tam olarak teşhis edebilmem için kişiyi canlı olarak da görmem gerekmektedir..." şeklinde
anlatımda bulunduğu görülmüştür.

Şüpheli Naji Sharifizindashti'nin Cumhuriyet Başsavcılığımızca 19.04.2018 tarihinde alınan


ifadesinde, firari şüphelilerden Ali Koçak ile ilgili olarak yöneltilen soru üzerine; "...Bana tarafınızca
okunan plaka numaraları bende herhangi bir çağrışım yapmadı. 06 FU 4589 plakalı araç ise şirket
ortağım Ekrem Öztunç'un adına tescilli ve Ali Koçak'ın kullandığı bir araçtır. Ali Koçak yanımızda
yaklaşık iki yıl çalıştı. Daha sonra eşiyle sorunlar yaşadığını öğrendim. Bir ay izin aldı. Sonrasında da
gelmedi. Belirttiğim gibi 2017 yılı Eylül ayında çıkışını verdik. Ali Koçak'ın kendisine ait bir aracı yoktu.
Satın alma imkanı olduğunu da zannetmiyorum....İranlı televizyoncu olarak medyadan bildiğim şahsın
ve yanında yine bir şahsın öldürüldüğünü televizyondan o gün öğrenmiştim. Çok net hatırlıyorum. Alt
yazı geçmişti. Hatta çocuklarım Şelale ve Aslan ile Şelale'nin arkadaşı Ernika Sarıyer'de TV8'de Murat
Boz'un konserine gitmişlerdi. Ali Koçak da onlara şoförlük yapıyordu. Alt yazı geçince ve Sarıyer
ismini görünce endişelendim. Çocuklarıma bir şey olabileceğini düşündüm. Telefonla aradığımda
durumlarının iyi olduğunu ve eve gelmek üzere olduklarını öğrenince rahatladım. Hatta bu konser
biletlerini eşimin kredi kartından satın almışlardı. Konser alanında çekilen videolar da vardır.
Gerektiğinde ibraz edebiliriz. Ali Koçak ailemizin şoförü olması hasebiyle benimle de eşimle de
telefonla görüşürdü. 5323303687 numaralı hat eşime aittir ve kendi kullanımındadır..." şeklinde
savunma yaptığı; bunun üzerine Cumhuriyet Başsavcılığımızca ilgili kolluk birimine; açık kaynaklardan
ve ilgili kuruluşlardan gerekli araştırmanın yapılarak söz konusu tarihte TV8 adlı kanalda ya da bu
kanalın girişimiyle bir konser gerçekleşip gerçekleşmediğinin; konserin ya da programın canlı kayıt ya
da banttan verilip verilmediğinin, şüpheli Ali Koçak'ın olay tarihinde fiilen kullanımında olduğu
anlaşılan hattın söz konusu konserin ya da programın yapıldığı mekan yakınlarından baz hizmeti alıp
almadığının ve konserin/programın başlama ve bitiş saatleriyle adı geçen şüphelinin hareket
güzergah ve saatlerinin uygunluk gösterip göstermediğinin araştırılması talimatı verildiği, yapılan
araştırmada ise; TV8 Yayıncılık (MNG Yayıncılık A.Ş.) tarafından verilen 25.02.2019 tarihli yazılı
cevapta, yazıda belirtilen tarihte herhangi bir konser programı olmadığının bildirildiği; bunun üzerine
RTÜK ve Ajans Press kurumlarından 29.04.2017 tarihinde ve saat 20.20 sularında gerçekleşen suikast
olayının televizyonlarda yapılan alt yazı bildirimleri de dahil olmak üzere ilk olarak hangi saat
diliminde geçildiği bilgisinin istendiği, RTÜK'ün 11.12.2018 tarihli cevabi yazısında, söz konusu
verilerin talep tarihinden 1 yıl öncesine kadar kayden çıkartılabileceği belirtilerek bu nedenle istenen
bilgiye ulaşılamadığının bildirildiği; Ajans Press tarafından 8267022209684 kargo takip numarasıyla
gönderilen "Ajans Press Emniyet Haberleri 2017 Yazılı Basın Yansımaları" ibareli CD içerisinde 42 adet
gazete haberine ilişkin kayıt görüldüğü, olay tarihine en yakın tarihli haberin 30.04.2017 günü
Hürriyet gazetesinde "İngiliz ve Kuveytli İş Adamlarına İnfaz" başlığı ile yapıldığı, diğer kayıtların
incelenmesinde de olayın hemen ardından yapılmış haber kayıtları olmadığının görüldüğü; aynı CD
içerisinde bu kez "Saeed Karimian" isimli internet haberlerini içerir Excell formatlı dosyanın olduğu,
bu dosya incelendiğinde de toplam 314 adet haber tespit edildiği ve bunlar arasında olay tarih ve
saatine en yakın haber tarih ve saatinin 30.04.2017 günü saat 01.18 itibarıyla
www.trakyaninsesi.com isimli site tarafından "İstanbul'da İranlı Gem TV Grubu Patronu ve Ortağı
Öldürüldü" başlığıyla yapıldığı, söz konusu haberin de paylaşıldığının tespit edildiği,

Sonuç olarak; şüpheli Ali Koçak'ın; Saeed Karimian ve Mohammed Mer Almutairi'nin tasarlayarak
öldürülmeleri eyleminde, kimlikleri tespit edilemeyen ve yakalanamayan (Haklarında ayrıca
soruşturmaya devam olunan) asli maddi suç failleriyle irtibatlı şekilde hareket ederek hedef şahıs
olan maktul Saeed Karimian ve onun iş yeri, günlük hareket tarzı, yol güzergahları, gerçekleştirilmesi
planlanan eylem yerinin konumu ve eylem sonrası kaçış güzergahlarıyla ilgili olmak üzere olay
tarihinin bir hafta kadar öncesinden keşif amaçlı çalışmalar yaptığı, söz konusu keşiflerini farklı
günlerde ve fakat eylemin gerçekleştirildiği zaman dilimine uygunluk gösterecek yakın saatlerde
icraya koyduğu; tespit edilen güzergahlar üzerinde birçok kez dolaşıp -alışveriş, ziyaret, herhangi bir
hizmet alımı vb.- başkaca hiçbir eylem veya işlemde bulunmaksızın- başladığı noktaya geri dönmek
suretiyle bir nevi "ring seferi" gerçekleştirdiği; bu keşiflerinde teşhis edilmesini engellemek amacıyla
araç güneşliklerini daimi olarak inik vaziyette tuttuğu, maktul Saeed Karimian'ın yakın korumasının
izinli bulunduğu gün öldürülmüş olmasının da eylem gününün söz konusu keşifler sonucunda tespit
edildiğini gösterdiği; yukarıda ayrıntıları verildiği üzere, şüpheli Ali Koçak kullanımındaki aracın,
eylemin bir gün öncesinde 28.04.2017 günü asli maddi suç faili tetikçilerin bulunduğu 34 HD 9999
plakalı aracın önünde ve bu araçla arka arkaya olduğu halde görüntülerinin tespit edildiği, aynı
araçların bu kez 29.04.2017 eylem tarihinde ve eylem öncesi, sırası ve sonrasında yine aynı
görüntüleri vermesinin hayatın olağan akışıyla ve bir tesadüf olarak açıklanamayacağı; şüpheli Ali
Koçak'ın olay öncesi ve akabinde irtibatlı olduğu hattın "Patates hat" olarak tabir edilen ve yasal
zeminde hareket etmeyen şahıslarca kullanılan açık hat olması, kendi hattının bu hattın baz
güzergahıyla eylem günü ayniyet göstermesi, her iki hattın eylemin hemen sonrasında birçok kez
karşılıklı olarak mesaj gönderip alması, yine her iki hattın da eylem sonrasında örgüt lideri Naji
Sharifizindashti ile irtibata geçmiş olması ve o güne kadar Naji Sharifizindashti'nin şoförlüğü ve
korumalığını yapan şüpheli Ali Koçak'ın bu eylem sonrasında kayıplara karışması, eylem esnasında da
tetikçi suç faillerine yakın mesafesini koruyarak olası bir aksaklık ve sorunda yardım için hazır
bulunması hususlarının adı geçen şüphelinin bu eylemde dahli bulunduğunu net şekilde gösterdiği;
sonuç olarak, şüpheli Ali Koçak'ın maktuller Saeed Karimian ve Mohammed Mer Almutairi'nin
tasarlayarak kasten öldürülmeleri eyleminde üstlendiği aktif rol, diğer -yakalanamayan- suç failleriyle
birlikte baştan beri suçun işlenmesi hususunda fikir ve eylem birliği içerisinde olması ve bu haliyle de
fiil üzerinde hakimiyet kurmuş olması karşısında, TCK'nın 82/1.a maddesinde yaptırıma bağlanan ve
her iki maktule karşı gerçekleştirilen "Tasarlayarak kasten öldürme" suçlarının Türk Ceza Kanununun
37'nci maddesi anlamında -tetikçi suç failleriyle birlikte- asli maddi faili olduğu,

Yukarıda ayrıntıları verildiği üzere, maktul Saeed Karimian'ın İran rejim karşıtı yayınlar yapan bir
medya kuruluşunun sahibi olması, gerek yakınlarının ve gerekse çalışanlarının İran'a girişlerinde özel
olarak sorgulanmaları ve adli işlemlere konu edilmeleri şeklindeki ifade ve tespitler; adı geçen
maktulün öldürülmesini gerektirecek başkaca esaslı bir nedenin dosyaya yansımaması, eylemin
profesyonel bir şekilde ve hiçbir delil bırakmamaya azami dikkat edilerek planlanıp icraya konulması
ve gerçekleştirilmesi; hedef şahıs olan maktul Saeed Karimian'ın ateşli silahla baş bölgesine isabet
eden 12 atışın, maktulün öldürülmesi dışında ayrıca intikam ve bir "hesap görme" amaç ve algısını
ortaya koyması; işbu soruşturmaya konu silahlı suç örgütünün lideri şüpheli Naji Sharifizindashti'nin
maktul Saeed Karimian gibi İran uyruklu olması, şoförü ve koruması şüpheli Ali Koçak'ın söz konusu
eylemde yer aldığına ve eylem sonrasında kendisiyle irtibata geçerek bilgi verdiğine ilişkin net
tespitler; bu suçla ilgili yaptığı savunmasının doğru olmadığını gösteren veriler; şüpheli Ali Koçak'ın öz
kardeşi Abdulvahhab Koçak'ın 14.11.2019 tarihinde Şişli ilçesinde öldürülen, İran rejim karşıtı olduğu
ve ajanlık yaptığı yönünde açık kaynak bilgileri bulunan Masoud Molavi Vardanjani'ye yönelik
suikastin tetikçisi olarak tutuklanmış olması ve yine, Naji Sharifizindashti'nin avukatı olan ve aynı
zamanda soruşturmaya konu silahlı suç örgütünün en aktif üyelerinden biri konumunda bulunan
şüpheli İlker Dağlı ile sıkı irtibat içinde bulunduğuna ve hatta onun aracını kullandığına ilişkin tespit ve
kamera görüntüleri birlikte değerlendirildiğinde, şüpheli Naji Sharifizindashti'nin yönettiği silahlı suç
örgütünün faaliyet kapsamını genişleterek uluslararası eylemlerde birtakım görevler üstlendiğinin de
değerlendirildiği;

Masoud Molavi Vardanjani'ye yönelik suikaste ilişkin olarak Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen
soruşturmada, maktulün sosyal medya hesapları üzerinden mevcut İran rejimi aleyhine
paylaşımlarda bulunduğuna, İran'ın devlet kurumlarına 2019 yılı Nisan ayında siber saldırı
düzenleyen "Muddy Water" adlı grubun teslim ettiği dokümanları, kendisinin yöneticisi olduğu "Kara
Kutu (Blackbox)" adlı sosyal medya hesapları (Telegram, Twitter vb.) üzerinden paylaştığına; yine,
2019 yılı Ekim ayında İran dini lideri ve oğluyla yakın ilişkileri bulunan İranlı yetkililerin karıştığı iddia
edilen yolsuzluk olayları hakkında Youtube platformu üzerinden bir belgesel yayınladığına, bu
nedenlerle de İran istihbarat servislerince tehdit edildiğine ve suikast sonrasında Abdulvahhab
Koçak'ın Naji Sharifizindashti tarafından kullanılan Pruva 34 adlı sitedeki bir dairede saklandığına
ilişkin tespitlerin bulunmasının da şüpheli Naji Sharifizindashti hakkında yapılan bu değerlendirmeyi
ve varılan sonucu desteklediği,

Soruşturmaya konu silahlı suç örgütünün lideri Naji Sharifizindashti'nin maktuller Saeed Karimian ve
Mohammed Mer Almutairi'nin tasarlayarak öldürülmeleri eyleminde TCK'nın 38'inci maddesi
anlamında "Azmettirici" konumunda bulunduğu, bunun yanında, TCK'nın 220/5 maddesi uyarınca
örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan da ceza sorumluluğunun olduğu ve eylemin
soruşturma konusu silahlı suç örgütünün faaliyeti kapsamında icra edildiği; söz konusu eylem
nedeniyle şüpheli Naji Sharifizindashti'nin TCK'nın 220/5 maddesi de gözetilerek TCK'nın 38'inci
maddesi aracılığıyla aynı Kanunun 82/1.a maddesi uyarınca ve maktul sayısınca olmak üzere ayrı
ayrı iki kez olmak üzere cezalandırılmasının ve yine, şüpheli Ali Koçak'ın da bu eylem nedeniyle
TCK'nın 37'nci maddesi aracılığıyla aynı Kanunun 82/1.a maddesi uyarınca ve maktul sayısınca olmak
üzere ayrı ayrı iki kez tecziyesinin gerekeceği, sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Maktuller Saeed Karimian ve Mohammed Mer Almutairi'nin tasarlayarak öldürülmeleri eyleminin


kimlikleri tespit edilemeyen asli maddi failleriyle eylemde dahli bulunan diğer suç faillerine yönelik
olarak evrak tefrik edilmiş olup, bu yönden ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığımızca 2020/133543 sayı ile
soruşturmaya devam edilmektedir.

Şüpheli Naji Sharifizindashti'nin yukarıda belirtilen eylemle ilgili sorulara yönelik savunmasını da
içeren 19.04.2018 tarihli savcılık ifadesinde, özetle; "...2007'de Cemal Nayır'ı uyuşturucu ile
yakalattım. Kendisi yargılandı ve mahkum oldu. 2014 yılında iki çocuğumu kaybettim. Beni devlete
yardım ettiğimi düşünerek ve bu şekilde cezalandırmak istediler. Yanlışlıkla çocuklarım hayatını
kaybetti. Bu olaylar nedeniyle Orhan Ünğan başta olmak üzere birçok hasmım oldu. İşte bu dosya
hem bu hasımlarımın hem de Organize Şubedeki bir kısım emniyet personelinin asılsız ihbarları,
kurguları ile oluşturulan bir dosyadır. Ben iki yıldır yurt dışına çıkıp giriyorum. Kaçmadım. Hakkımda
bu süre zarfında hiçbir işlem yapılmadı. Emniyette FETÖ/PDY ile ilgili iddialar üzerine ayrıntılı ifade
vermiştim. Bu iddialar da aynı şekilde aynı şahısların kurgularıyla beni zor durumda bırakmak
istemelerinden kaynaklanan asılsız iddialardır... Gönen Karakaya, Fatih Yılmaz ve Ergül Kapukaya adlı
polis memurlarını, kızımın olayı nedeniyle ve bu tahkikatta görev almalarından dolayı tanıyorum.
Kendilerinin hiçbir suçu yoktur. Sadece tahkikatı yaparak gerçekleri ortaya çıkarttılar ve Orhan
Ünğan'ın kuyruğuna bastılar. Bu nedenle de soruşturma kapsamına alındıklarını düşünüyorum...
Düşman sahibi olduğumdan her zaman silahım olmuştur. Yabancı olduğum için ruhsat alamıyorum.
Ancak zorda kaldığım zamanlarda bir tanıdığımın silahını savunma amaçlı olarak yanımda
taşıyordum. Mahkoom Osmannejad İranlıdır ve benim akrabamdır. İran'da inşaat işiyle uğraşır.
Kızımın mezarını ve İran'daki inşaatımızı yapan şahıstır. Kendisine çok güvenirim. 2017 Eylül ayına
kadar şirketimin şoförü olan, çocuklarımı gezdiren, bazı ev işlerini yapan Ali Koçak'ın İranlı
televizyoncunun öldürülmesi olayında adı geçtiğinden ve Mahkoom da İranlı olduğundan bu olayı
onun vasıtasıyla Ali Koçak'a ve bana bağlamak için onun adını soruşturmaya dahil etmişlerdir. Bu
olayla hiçbir ilgimiz yoktur. Ferdin Ebrahimi benim kuzenimdir. Londra'da ikamet eder. Restoran
işletir. Sahabettin Kesavas Omarabadi'yi de tanıyorum. Bu şahıs aslen İran uyruklu olan Çetin Koç'un
kardeşidir. Çetin Koç'un Türk vatandaşlığı sahtedir. Asıl adı Perviz Kesavaraz Omarabadi'dir.
Sahabettin'in ortadan kaybolması nedeniyle İran'da hakkımda ailesi şikayetçi olmuş. Bu şikayet
nedeniyle halen devam eden bir davam vardır. Bu dava nedeniyle hakkımda herhangi bir tedbir
konulmamıştır... Eşimin kimliği, Yüksekova doğumlu Halit Fırat'ın manevi kızı Nigar Fırat'tır. Benimle
evlendikten sonra İran'da Leyla Tamarzadeh adında bir akrabamın kimliğini ona verdim. İran'da
başka türlü normal hayatı devam ettirmek mümkün olmuyordu. İran'da erkeğin soyismi alınmıyor.
Eşimin benimle evlendikten sonra adı Nigar Sharifizindashti olmuştur. Gerçek kimliği budur.
Çantasından çıkan Leyla Tamarzadeh adına pasaport kendisine aittir. Bunun da nedenini yukarıda
belirtmiştim. Ben sahte belge kullanmadım. Ancak tespiti yapılan Nevzat Demirhan ve Kürşat
Şerifoğlu isimleriyle ilgili şunu söyleyebilirim: Ben Türk vatandaşlığına geçmek için 1999 yılında
ismimi ilgili resmi makama Nevzat Denizhan olarak bildirmiştim. Bununla ilgili hakkımda soruşturma
yapıldı ve 2015 yılında takipsizlik kararı verildi... Kürşat Şerifoğlu olayı da şöyledir. Ben Türk
vatandaşlığı kazanmak istiyordum. Benimle irtibata geçen Nurullah adında bir şahıs 20 bin dolar
kapora almak kaydıyla bunu yapabileceğini söyledi. Ben de kendisine parayı elden verdim. Daha
sonra bana üzerinde resmim bulunan ve Kürşat Şerifoğlu adına hazırlanmış bir kimliğin fotoğrafını
attı. Ancak TC'si 9 rakamıyla başladığı için şüphelendim ve nüfus müdürlüğüne gittim. Böyle bir
kaydın olmadığını öğrenince de dolandırıldığımı anladım. Böyle bir kimlik elime hiç geçmedi ve
kullanmadım.Amirali Sharifi kimliğini de düşmanlarım olduğundan ve can güvenliğim nedeniyle yurt
dışı çıkışında ve girişinde kullandım. Bu belge üzerimde değildir... Esfandiyar Rigi'yi tanırım. Benim
İran'da ve Dubai'deki samimi arkadaşımdır. Şahit Ahmet kimliğini kullanmaktadır. 2007 yılında
Yunanistan'da eroin yakalandığında bu şahsı da söz konusu eroinin nakliyecisi olarak duymuştum. 15
Haziran 2014'de yanıma gelmişti. Orhan'la eroin yakalattığını, onların takipte olduğunu ve yanlarına
giderse yakalanacağını söyleyerek kendisini yasa dışı yollarla İran'a çıkarmamı istedi. Ben bu teklifi
kabul etmedim. Suça bulaşmak istemediğimi ve geçmişin geçmişte kaldığını söyledim. Bir daha
kendisini hiç görmedim. Esfandiyar gittikten on beş gün sonra Yunanistan'da ikinci parti eroin
yakalandı ve bunu benim ispiyonladığımı düşündüler. Bunun üzerine de çocuklarımın ölmesiyle
sonuçlanan olaylar gerçekleşti. Esfendiyar'ın oğlu geçen sene Türkiye'ye gelerek Orhan ve Pervez'in
ailesinden şikayetçi olduğunu söylemiş. Zira Esfendiyar benden sonra herhalde Çetin Koç ile
görüşmüş... Hakkımdaki ihbarların hiçbirini kabul etmiyorum. İsimsiz yapılan ihbarları Organize Şube
sanki istihbari çalışma gibi tahkikata dahil etmiştir. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan üç polis
memurunu istemeden de olsa mağdur ettiğimi düşünüyorum. Kızımın olayında Urfi Çetinkaya'nın adı
gündeme getirilmişti. Bu da olayın sanığı Orhan'ı kurtarmaya yönelik bir girişimdi. Oysa kızım benim
her şeyimdi. Urfi de olsa başkası da olsa sonuç değişmezdi. Ben o tahkikatın ilgili memurlarca iyi
niyetle ve düzgün şekilde yapıldığını düşünüyorum. Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar'ın kızımın
olayının tetikçileri olduğunu bilmiyordum. Bunu medyadan operasyonun yapıldığının ertesi günü
öğrendim. Tahkikatta görev alan polis memuru Ergül Kapukaya ile görüştüğüm ve birçok yazışmalar
yaptığım doğrudur. Zira polis, kızımın olayında delilden sanığa bir türlü gidemedi. Benim de belli bir
çevrem vardı. Aynı zamanda olaydan mağdur olmuştum. Ergül Kapukaya da benimle birtakım bilgi
alışverişinde bulunarak olayın çözülmesini sağlamaya çalıştı.

By Rasulov diye bir firma bilmiyorum. Bu firmayla irtibatlı şahısları da tanımıyorum. Bana tarafınızca
okunan plaka numaraları bende herhangi bir çağrışım yapmadı. 06 FU 4589 plakalı araç ise şirket
ortağım Ekrem Öztunç'un adına tescilli ve Ali Koçak'ın kullandığı bir araçtır. Ali Koçak yanımızda
yaklaşık iki yıl çalıştı. Daha sonra eşiyle sorunlar yaşadığını öğrendim. Bir ay izin aldı. Sonrasında da
gelmedi. Belirttiğim gibi 2017 yılı Eylül ayında çıkışını verdik. Ali Koçak'ın kendisine ait bir aracı yoktu.
Satın alma imkanı olduğunu da zannetmiyorum.

İranlı televizyoncu olarak medyadan bildiğim şahsın ve yanında yine bir şahsın öldürüldüğünü
televizyondan o gün öğrenmiştim. Çok net hatırlıyorum. Alt yazı geçmişti. Hatta çocuklarım Şelale ve
Aslan ile Şelale'nin arkadaşı Ernika Sarıyer'de TV8'de Murat Boz'un konserine gitmişlerdi. Ali Koçak da
onlara şoförlük yapıyordu. Alt yazı geçince ve Sarıyer ismini görünce endişelendim. Çocuklarıma bir
şey olabileceğini düşündüm. Telefonla aradığımda durumlarının iyi olduğunu ve eve gelmek üzere
olduklarını öğrenince rahatladım. Hatta bu konser biletlerini eşimin kredi kartından satın almışlardı.
Konser alanında çekilen videolar da vardır. Gerektiğinde ibraz edebiliriz. Ali Koçak ailemizin şoförü
olması hasebiyle benimle de eşimle de telefonla görüşürdü. 5323303687 numaralı hat eşime aittir ve
kendi kullanımındadır.

Çetin Koç'u tanırım. Dubai'de öldürüldüğünü biliyorum. Kendisi Orhan Ünğan'ın ortağıydı. Kızımın
olayından on gün kadar önce bana tehdit mesajları yazmıştı. Bu hususlar 12. Ağır Ceza
Mahkemesindeki dosyada mevcuttur...Çetin Koç'un öldürülmesiyle hiçbir ilgim yoktur.

Bora Bayburtlu'yu tanırım. Kızımın olayı esnasında içinde bulunduğu aracı Suba adlı galerisine o
haliyle satmıştık. Kendisini bu şekilde tanıyorum. Türkiye'de yine Orhan Ünğan ve ekibinin
kurgularıyla Bora Bayburtlu'nun Çetin Koç cinayetinde tetikçi olarak adının geçirildiğini biliyorum.
Araştırılırsa ve giriş çıkışlar tespit edilirse Bora Bayburtlu'nun olay günü Türkiye'de olduğu ortaya
çıkacaktır. Bu işi bana bağlamak için yapılmış bir komplodur. Ayrıca Dubai adli makamlarıyla herhangi
bir adli yardım yazışması olmadan soruşturma dosyasına giren ve sözde Türkiye'den Dubai'ye bu
cinayetle ilgili olarak gönderildiğine ilişkin belgelerin ortaya konulması da bir soru işaretidir...

Ekrem Öztunç'un yaptığı belirtilen ve 14. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan duruşmaya ait ses ve
görüntü kaydını hatırlıyorum. Ancak bununla ilgili bir talimat vermedim. Planlı bir şey değildir.
Bununla birlikte, söz konusu dava rüşvet davasıydı ve iki şahıs da mahkum oldu diye biliyorum.

Evimde yapılan aramada ele geçen silah ve fişekler bahçıvan ve güvenlikçimiz Ali Savaş'a aittir. Havai
fişekler 25 Aralık'da oğlumun doğum gününde kullandığımız havai fişeklerden arta kalanlardır.
Suçlamaları kesinlikle hiç birini kabul etmiyorum. Dosyanın tamamen şişirme ve kurgu olduğunu
düşünüyorum. Örgüt yöneticisi ve FETÖ üyesi olmakla suçlanıyorum. Ancak kiminle, ne şekilde örgüt
kurduğumu bilmiyorum. Uyuşturucu baronu diye medyaya servis etmişler. Kimden alıp kime
sattığıma ilişkin bir tespit var mı ? FETÖ'cü diyorlar, ByLock'um yok, Bank Asyam yok, çocuklarımı
FETÖ'nün okullarına göndermemişim. 2002 yılından bu yana Türk vatandaşlığı almak için
uğraşıyorum. Bu uğurda çok para harcadım, buna rağmen alamadım. FETÖ'cü olsam FETÖ'nün en
güçlü olduğu dönemde bunu gerçekleştirmem çok kolay olurdu. FETÖ'cüler tarafından yargılandım,
uyuşturucudan ceza aldım. Cezam Yargıtayca onaylandı ve tamamı infaz edildi. Suçsuzum. Dosyaya
giren HTS'lerde benim cezaevinde olduğum ve hatları kullanmadığım dönemler bile işlenmiştir. HTS
analizi tümüyle çelişkilidir. Tespitler hep 2013 yılının öncesine aittir, ancak FETÖ 2013'den sonra
ortaya çıkan bir örgüttür. Benim Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından süreli
çalışma iznim vardır. Düşman sahibiyim. Ailem mağdur durumdadır. İki çocuğum evinin dışında başka
yerlerde yatmaktadır. Eşimin psikolojik durumu iyi değildir. Savcılığınızın takdiri adli kontrol ile
serbest bırakmak yönünde olursa bunu istemiyorum. Zira düşmanlarım vardır. Nakdi kefalet ya da
yurt dışı çıkış yasağı tedbiriyle serbest bırakılmak istiyorum. Takdir savcılığınızındır..." şeklinde
savunma yaptığı,

Silahlı suç örgütü içerisinde şüpheli Naji Sharifizindashti'ye en yakın isim olan şüpheli Ekrem
Öztunç'un 19.04.2018 tarihli savcılık ifadesinde, özetle; "... Devrim Öztunç öz kardeşimdir. 2014
yılında silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Naji ile uzaktan akraba oluruz. Aynı zamanda kendisi
benim iş ortağımdır... Ben Ömer Erdal Akkartal adlı şahsın evinin önünde olan olayda kesinlikle
yoktum. Buna rağmen üç-dört gün gözaltında kaldım. O tarihte iPhone cep telefonu kullanıyordum.
5303110135 numaralı hat bana aittir ve ben kullanırım... 2013 yılında hayatına son veren Emir Güneş
benim yanımda büyüyen ve Naji Bey'in yeğeni olan birisiydi. Rahmetli Arzu ile herhalde arasında tek
taraflı bir duygusal bağ oluşmuş ancak bundan bize hiç bahsetmedi. Bahsetseydi çözüm bulurdum.
Olayı Nigar Hanım'ın ya da Arzu'nun ağlayarak söylemesiyle öğrendim. Güvenlik de aramış olabilir.
Küçükçekmece'den yola çıktığımda üç dört kez 155'i aramıştım. Hatta Emir'in içinde bulunduğu
aracın camını da ben kırdım... Benim Naji'nin banka işleri, ev eşyası alımı, uçak bileti gibi birçok işini
yaptığım doğrudur. Cemal Nayır'ın yargılandığı mahkemede de ses kaydı yaptığım doğrudur, ancak
bunu hafızamın iyi olmaması ve not tutamadığım için yapmıştım. Naji Bey'le dolaylı olarak ilgili bir
davaydı, ancak onun talimatıyla kayıt yapmış değilim. Bunun suç olduğunu da bilmiyordum... Geçen
sene babam düşüp kalçasını kırmıştı. Bütün yıl onunla uğraştım. Benim İstanbul'da olmadığım bir
dönemde Ali Koçak işten ayrılmış. Kendisi Naji'nin şoförlüğünü ve sair ev işlerini yapıyordu.
Kardeşimin hayatını kaybettiği olayla ilgili dosyada PGP diye bir cihaz ve program gördük. Bunun
özelliklerini merak ettik. Ancak hiç kullanmadık... Avukat İlker Dağlı'ya çektiğim iddia edilen ve Mesut
adlı şahısla ilgili mesajı hatırlamıyorum. Böyle bir şahıs tanımıyorum. İlker Dağlı'yı rehberime
'Hayrettin abi' olarak kaydetmemin nedeni, kendisini Hayrettin adındaki bir arkadaşıma çok
benzetmemdir...Ali Savaş'ın Naji Bey'in üzerine sigortalı yapılması için muhasebecimi aramıştım,
doğrudur... Tarafıma içeriği okunan ve Viber uygulaması üzerinden yapıldığı belirtilen, Avukat
Kudbettin adlı şahsın da adının geçtiği belirtilen mesajlaşmayı ve şahsı hatırlamıyorum... Haluk
Alimoğlu'nu tanıyorum. Kendisi kuru temizleme işiyle uğraşır... Naji'nin Dubai'de bir evi vardır. Viber
üzerinden 11.01.2016 tarihinde yapıldığı yazışmada Dubai kirası olarak geçen husus bu evle
ilgilidir...Gönen Karakaya, Fatih Yılmaz ve Ergül Kapukaya'yı soruşturmaya konu dosya nedeniyle
tanıyorum. Ancak kendileriyle ikili irtibatım olmamıştır... Esfendiyar Rigi'yi tanırım. Naji'nin kardeşi
kadar yakın bir kişi olarak biliyorum. Zaman zaman Naji'nin yanına gelip kalırdı, beraber gezerlerdi,
nerede ne yaptığını bilmiyorum. Kendisi İstanbul'a geldiği zaman birçok kez birlikte kahvaltı yaptık,
alışverişe gittik...Naji'nin kullandığı ifade edilen sahte belgelerden haberim yoktur. Bu kimliklerde
yazan isimleri de tanımıyorum...Yalova'ya çok sık gelip giderdim. Silah ruhsatımı da oradan aldım.
Küçük yer olduğundan işlemler hızlıydı, Ali Koçak ve Haluk Alimoğlu da ruhsatlarını Yalova'dan aldılar
diye biliyorum. Ben hali hazırda döviz bürosu işletiyorum. Can güvenliği riskim her zaman vardır. Silah
ruhsatını da bu gerekçeyle aldım... Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar'ı Orhan Ünğan'ın adamları
olarak emniyetin verdiği bilgiyle tanıyorum. Kendileriyle hiçbir irtibatım olmamıştır. Bu olayla da
hiçbir ilgim yoktur... Çetin Koç'u tanımıyorum. Bu şahsın Dubai'de öldürülmesiyle ilgili hiçbir bilgim
yoktur. Bora Bayburtlu diye bir şahsı hatırlamıyorum... Dubai'de meydana geldiği bildirilen cinayet
olayıyla ilgili olarak kullanılan evin kira bedeli olduğu belirtilen bir parayı bilmiyorum. Rıza Sakan ve
Burhan Atabağ isimli şahısları tanımıyorum. Ben kesinlikle böyle bir para göndermedim. Bize döviz
için müşteri yollayan Metin Kaya diye bir tanıdığım vardı. Onun kardeşi İranlı Jevat bize o tarihte
hatırladığım kadarıyla bir faks ya da mail göndermişti. Tarafıma okunan ve Naji ile aramda geçtiği
belirtilen görüşme Naji ile geçmemiştir. Bu yazışmaya konu telefon hattı dükkanımızdaydı. Edo
Kuyumculuk'u biliyorum ancak sahiplerini tam hatırlayamıyorum...By Rasulov adında bir firma
tanımıyorum...Benim uzun zamandır kullandığım numaram 5303110135'tir. Ancak hem kardeşimin
olayından sonra saçma sapan aramalar ve tehditler olduğundan ve en son Ömer Erdal Akkartal
olayından sonra aynı nedenle bu hattımı açmadım... Ali Koçak yukarıda da belirttiğim gibi Naji'nin
şoförüydü. Kendine ait bir arabası yoktu. Araba satın alıp almadığını bilmiyorum. Benim aynı ortamda
bulunduğum dönemde böyle birşey olmadı. Sadece evin aracını kullanıyordu... İranlı medya patronu
cinayetini medyadan biliyorum. Ali Koçak'ın gerek Naji ve gerekse de Nigar Hanım'la telefon irtibatı
her zaman vardı. Gulasav Dadakova diye birini tanımıyorum. Ben geçen sene sürekli babamın
yanındaydım ve İstanbul'da onun tedavisiyle uğraştım. Olayla ilgili hiçbir bilgim ve dahlim yoktur..."
şeklinde savunma yaptığı ve ifade verdiği, görülmüştür.

Şüpheli Naji Sharifizindashti'nin adresinde 05.04.2018 tarihinde yapılan arama işleminde ruhsatsız
ateşli silahların ele geçirilmesi

Şüpheli Sharifizindashti'nin "Alkent 2000 Mahallesi Mehmet Yeşilgül Bulvarı Pelican Hill Sitesi 2. Etap
M 16 Villa Blok No:3 M Büyükçekmece" adresinde 05.04.2018 tarihinde yapılan aramada; bir adet
siyah renkli, üzerinde Glock GTK282 ibaresi bulunan tabancayla bu tabancaya takılı vaziyette bir adet
şarjör ve şarjöre basılı vaziyette bir adedi üzerinde iğne izi olan toplamda 13 adet MKE ibareli 9 mm
çapında dolu fişek; bir adet Glock 1594-01 ibareli şarjör ve şarjöre basılı vaziyette 13 adet MKE ibareli
9 mm çapında dolu fişek, bir adet şeffaf poşet içerisinde üzerinde SARSILMAZ 15+1 şarjör etiketi
bulunan bir adet boş şarjör, bir adet Glock Austria ibareli şarjör ve bu şarjöre basılı vaziyette 12 adet
MKE ibareli 9 mm çapında dolu fişek, yine bir adet Glock ibareli şarjör ve bu şarjöre basılı vaziyette
29 adet MKE ibareli 9mm çapında dolu fişek, MKE ibareli birinci kutu içinde 50 adet ve yine MKE
ibareli ikinci kutu içerisinde 21 adet olmak üzere toplamda 71 adet 9 mm çapında dolu fişek, bir adet
Zoraki 925 ibareli 01586TR seri numaralı kurusıkı olduğu değerlendirilen tabanca ve bu tabancaya ait
bir adet şarjör, yine bir adet Zoraki Mod 918-T ibareli, 1215-002772 seri numaralı ve kurusıkı olduğu
değerlendirilen tabanca ve bu tabancaya ait bir adet şarjörün ele geçirildiği,

İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 13.04.2018 tarih ve İST-BLS-18-6180 sayılı


Uzmanlık Raporunda; Glock marka tabanca ve fişeklerinin 6136 sayılı Kanuna göre yasak niteliğini
haiz ateşli silah ve fişeklerden olduğunun; bununla birlikte, aynı Kanunun 12/4 maddesinde belirtilen
vahim silahlardan olmadığının; diğer tabancaların ise 6136 sayılı Kanuna tabi olmayıp, 5729 sayılı Ses
ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun hükümlerine tabi olduğunun ve fakat bununla birlikte,
ilk bakışta ateşli bir silahtan -ebat, görünüm ve mekanik yapı itibarıyla- ayırt edilebilmesinin zor
olduğunun; bir adet Zoraki Mod 918-T ibareli 1215-002772 seri numaralı kurusıkı olduğu
değerlendirilen tabancanın da her ne kadar 9mm çaplı ses ve gaz fişeklerini istimal etmek üzere imal
edilmiş ise de, yapılan testte, ucunda kurşun küre bulunan çapına uygun özel şekil ve nitelikte fişekler
kullanılarak, üzerine kot pantolon giydirilmiş insan vücuduna yakın özellik taşıyan balistik jele yaklaşık
olarak 5-10 metre mesafeden yapılan atışlarda, mermi çekirdeği niteliği taşıyan kurşun kürenin kot
pantolonu delerek balistik jele 11-12 cm kadar girdiği, bu duruma göre de yakın mesafeden yapılacak
atışlar sonucunda isabet eden bölgenin hassasiyetine bağlı olarak yaralayıcı ve öldürücü bir etkiye
sahip olduğunun belirtildiği;

6136 sayılı Kanunun 13'üncü maddesinde yaptırıma bağlanan "Ruhsatsız ateşli silah ve mermileri
taşımak ve bulundurmak" suçunun, Ceza Muhakemesi Kanununun -suç tarihinden sonra değişikliğe
uğrayan- 250'nci maddesindeki "Seri muhakeme" usulüne tabi suçlardan olduğu, anlaşılmıştır.

Operasyon aşaması

Şüphelilerden Naji Sharifizindashti'nin "Alkent 2000 Mahallesi Mehmet Yeşilgül Bulvarı Pelican Hill
Sitesi 2. Etap M 16 Villa Blok No:3 M Büyükçekmece" adresinde 05.04.2018 tarihinde yapılan
aramalarda;

1 adet iPhone marka 353797082420161 imei numaralı cep telefonu, 1 adet siyah ve kırmızı renkli
HIKING marka 357913080198503 imei numaralı cep telefonu ve bu telefona takılı vaziyette Turkcell
64K ibareli 1525130243774 seri numaralı sim kart, 1 adet Blackberry marka 354279059940926 imei
numaralı cep telefonu ve bu telefona takılı vaziyette 8944500911161865021 ibareli sim kart, 1 adet
üzerinde DJIMAVICPRO ibaresi bulunan, bataryası boş olması sebebiyle arızalı olup olmadığı yönünde
tespit yapılamayan, üzerinde kamera bulunan drone ve bu drone’a ait 1 adet kumanda, 1 adet GoPro
ibareli, ASST1CCAB16LP2200T4 seri numaralı, içerisinde 1 adet Sandisk ibareli 64GB hafıza kartı
bulunan kamera, Asus marka masaüstü bilgisayar kasasından temin edilen 1 adet Toshiba marka
858N86ZKSZ69 seri numaralı harddisk,1 adet Apple marka C02QW0NGGF85 seri numaralı Macbook,
1 adet Casper marka SR001831581 seri numaralı dizüstü bilgisayar, 1 adet beyaz renkli Samsung
marka 352110064197032 imei numaralı cep telefonu ve içerisinde Arapça ibare bulunan kesik sim
kart, 1 adet siyah renkli BlackBerry marka 354010051866227 imei numaralı cep telefonu ve bu
telefona takılı vaziyette 1 adet üzerinde 8988303000000096543 seri numarası bulunan sim kart, 1
adet iPhone marka 355403079967623 imei numaralı cep telefonu ve bu telefona takılı vaziyette 1
adet Turkcell 64K ibareli 1517270862489 seri numaralı sim kart, 1 adet iPhone marka
359404081377468 imei numaralı cep telefonu ve bu telefona takılı vaziyette üzerinde Turkcell 64K
ibaresi bulunan 1324190713169 seri numaralı sim kart, 1 adet iPhone marka 359407081332953 imei
numaralı cep telefonu ve bu telefona takılı vaziyette 1 adet üzerinde 89014103270514315571 ibaresi
bulunan sim kart, 1 adet iPhone marka 355826087977202 imei numaralı cep telefonu ve bu telefona
takılı vaziyette 1 adet üzerinde MTN ibaresi bulunan 177537149 seri numaralı sim kart, 1 adet
Blackberry marka 354279059937443 imei numaralı cep telefonu ve bu telefona takılı vaziyette 1 adet
üzerinde 8944500911161877935 seri numarası bulunan sim kart, 1 adet iPhone marka
355347083659843 imei numaralı cep telefonu ve bu telefona takılı vaziyette 1 adet üzerinde
000300328383827M756 seri numarası bulunan sim kart, 1 adet Samsung marka 355843060493206
imei numaralı cep telefonu ve bu telefona takılı vaziyette TEAM4GB ibareli hafıza kartı, 1 adet Acer
marka NXM9VEY 006418003617200 seri numaralı dizüstü bilgisayar, çilingir yardımı ile açılan kilitli
kasa içerisinde bulunan 1 adet Samsung marka 358695031232080 imei numaralı cep telefonu ve bu
telefona takılı vaziyette 1 adet Samsung marka 2 GB micro sd hafıza kartı, 1 adet Blackberry marka
359850041086906 imei numaralı cep telefonu, 1 adet iPhone marka seri numarası bulunmayan arka
kısmı sarı tırtıklı (altın kaplama olduğu beyan edilen) cep telefonu, 1 adet iPhone marka arka kısmı
düz sarı renkli (altın kaplama olduğu beyan edilen) yan kısımları sarı renkli tırtıklı cep telefonu;
bodrum kattan ele geçen ve birer adet olmak üzere; WCC4E1VEDEJT seri numaralı WD marka
harddisk, WCC4E1TKP398 seri numaralı WD marka harddisk, WCC4E4YKZRHJ seri numaralı WD
marka harddisk, WCC4E1VEDFH4 seri numaralı WD marka harddisk, WCC4E2FL76SE seri numaralı
WD marka harddisk, WCC4E5RHURU3 seri numaralı WD marka harddisk, WCC4E1RZ8JA8 seri
numaralı WD marka harddisk, WCC4E3HX7LOH seri numaralı WD marka harddisk, WCC4E3HX76DP
seri numaralı WD marka harddisk, WCC4E7YLYC45 seri numaralı WD marka harddisk,
WCC4E6PXH4S4 seri numaralı WD marka harddisk, WCC4E5HUD3CN seri numaralı WD marka
harddisk, WCC4E1HDDPAC seri numaralı WD marka harddisk, WCC4E1VEDK6S seri numaralı WD
marka harddisk, WCC4E7PF3DH4 seri numaralı WD marka harddisk, WCC4E5LRTH3A seri numaralı
WD marka harddisk,

1 adet siyah renkli, üzerinde Glock GTK282 ibaresi bulunan, namlu kısmında GTK 282 ibaresi
bulunan tabanca, bu tabancaya takılı vaziyette 1 adet şarjör ve şarjöre basılı vaziyette bir adedi
üzerinde iğne izi olan toplamda 13 adet MKE ibareli 9 mm çapında dolu fişek; 1 adet Glock 1594-01
ibareli şarjör ve şarjöre basılı vaziyette 13 adet MKE ibareli 9 mm çapında dolu fişek,1 adet şeffaf
poşet içerisinde üzerinde SARSILMAZ 15+1 şarjör etiketi bulunan boş şarjör, 1 adet Glock Austria
ibareli şarjör ve bu şarjöre basılı vaziyette (12) adet MKE ibareli 9 mm çapında dolu fişek, 1 adet
Glock ibareli şarjör ve bu şarjöre basılı vaziyette 29 adet MKE ibareli 9mm çapında dolu fişek, MKE
ibareli 1. kutu içinde 50 adet ve yine MKE ibareli 2. kutu içerisinde 21 adet olmak üzere toplamda 71
adet 9 mm çapında dolu fişek, 1 adet siyah renkli üzerinde WET5168 Made in Taiwan ibaresi bulunan
havalı tabanca olduğu düşünülen şarjörsüz tabanca, 1 adet beyaz renkli VESTGUARD marka XXXL
beden balistik yelek (çelik yelek),

Şüpheli Nigar Sharifizindashti'nin kendine ait olduğunu beyan ettiği siyah renkli bayan çantası
içerisinde 1 adet Leila Tamarzadeh adına düzenlenmiş V43937381 numaralı İran pasaportu, yine aynı
çanta içerisinde 1 adet Şelale Sharifizindashti adına düzenlenmiş U09220912 numaralı T.C.
pasaportu, 1 adet Sharareh Sharifizindashti adına düzenlenmiş R42751902 pasaport numaralı İran
pasaportu, 1 adet Aslan Sharifizindashti adına düzenlenmiş R42751906 pasaport numaralı İran
pasaportu, 1 adet yine Aslan Sharifizindashti adına düzenlenmiş Uaq207839 pasaport numaralı T.C.
pasaportu, 1 adet Harifi Amıral adına düzenlenmiş 352343371831/1 seri numaralı THY uçak biniş
kartı, 1 adet ön yüzünde 600.000 el yazısı ile başlayan ve arkasında 45-DALEZOYE yazısı ile başlayan
küçük ebatlarda kağıt, 1 adet Arapça yazılı 863497682 seri numaralı kimlik kartı, yine aynı çanta
içerisinde bir miktar para ve döviz, 1 adet ARS ibareli otomatik makineli görünümlü 50106684 seri
numaralı havalı tabanca ve bu tabancaya takılı vaziyette bir adet şarjör, şarjör içerisinde 3 adet
ibaresiz demir bilye, 1 adet GAMO V-3 ibareli 04-4C-622972-13 seri numaralı havalı tabanca,
tabancaya takılı ve sıkışmış vaziyette 1 adet şarjör, 1 adet KWL ibareli 30909151 seri numaralı havalı
tabanca ve bu tabancaya takılı vaziyette 1 adet şarjör, şarjör içerisinde 1 adet gaz tüpü, 1 adet Zoraki
925 ibareli 01586TR seri numaralı kurusıkı olduğu değerlendirilen tabanca ve bu tabancaya ait 1 adet
şarjör, 1 adet ZORAKİ Mod 918-T ibareli 1215-002772 seri numaralı kurusıkı olduğu değerlendirilen
tabanca ve bu tabancaya ait 1 adet şarjör, 1 adet Rambo 9 mm ibareli 2015-S-013 seri numaralı
kurusıkı olduğu değerlendirilen tabanca, 1 adet KWC 31129071 seri numaralı havalı tabanca, 17 adet
OZK ibareli 9 mm kurusıkı fişeği, bir adedinde iğne izi bulunan ve patlamış, 3 adedinde iğne izi
bulunan olmak üzere toplam 160 adet KSR 9 mm P.A.K ibareli kurusıkı fişeği, 2 adedinin ağzı açık
kullanılmış vaziyette toplamda 16 adet GAMO ibareli gri renkli havalı tabanca tüpü, 2 adet
AMERICAN FORCE ibareli gri renkli havalı tabanca tüpü, 6 adet KNQGUN ibareli havalı tabanca fişeği,
5 adet üzerinde ibare bulunmayan kurusıkı fişeği, 2 adet üzerinde herhangi bir ibare bulunmayan
şarjör, 10 adet MKE ibareli 6.35 dolu fişek, 1 adet kutu içerisinde 49’luk Hektor 49 ibareli havai fişek,
1 adet kutu içerisinde 49’luk Golden Dragon ibareli havai fişek, 4 adet kutu içerisinde toplam (36x4)
144 adet Paris 36 ibareli havai fişek, 3 adet Brillant Stars ibareli 16 lı havai fişek, (Bir kutusunun ağzı
açık vaziyette), 14 adet Red para chute signal rocket ibareli turuncu renkli patlayıcı olduğu
değerlendirilen materyal, 6 adet para red rocket MK8A ibareli sarı renkli patlayıcı olduğu
değerlendirilen materyal, 1 adet Bu ayant smoke signal – CCY3-2 ibareli patlayıcı olduğu
değerlendirilen materyal, 1 adet üzerinde kapak kısmında smoke signal ibaresi bulunan Yunan
menşeili olduğu görülen turuncu renkli patlayıcı olduğu değerlendirilen materyal, 1 adet üzerinde
ALBATROSS ve BOETTA ibareleri bulunan patlayıcı olduğu değerlendirilen materyal; 05.04.2018
tarihinde şüpheli Naji Sharifizindashti'nin "Çobançeşme Mah. Sanayi Cad. Nish İstanbul Sitesi C Blok
Kat:13 İç Kapı No:159 Bahçelievler" sayılı adresinde yapılan aramada;1 adet gri renkli Apple marka
C02HKECTDHJF seri numaralı bilgisayar, 1 adet HP marka beyaz renkli CND6459144 seri numaralı diz
üstü bilgisayar ve bilgisayara takılı vaziyette 1 adet Bluetooth anteni; 06.04.2018 tarihinde
şüphelilerden Gönen Karakaya'nın "Bahçeşehir 1. Kısım Mah. Sakarya Cad. Vaditepe Bahçeşehir 1.
Bölge sitesi C04 Blok No:55J İç Kapı No:14 Başakşehir" adresinde yapılan aramada; 1 adet LG marka
siyah renkli 357952070383774 ve 357952070383782 IMEI numaralı cep telefonu, içerisinde takılı
vaziyette bulunan 1 adet Sandisk Ultra 16GB Micro SD ibareli hafıza kartı ve yine takılı vaziyette
bulunan 1525090068393 Turkcell ibareli sim kart, üst aramasında da 1 adet siyah-gri renkli
353330078406786 IMEI numaralı iPhone marka cep telefonu ve telefona takılı vaziyette bulunan
89902860395116-4.5 G sim kart, silah taşıma ruhsatına göre (Ruhsat no:244289) adına düzenlenmiş
244289 numaralı silah taşıma ruhsatına kayıtlı 1 adet gövde kısmı gri, kabza kısmı plastik 6976260-
76260 ibareli Kırıkkale 7.65 mm tabanca ve bu tabancaya takıl vaziyette 7 adet MKE 7.65 ibareli fişek
ve yine tabancaya takılı vaziyette 1 adet 7.65-9 mm MKE ibareli şarjör, adına düzenlenmiş 243990
seri numaralı silah taşıma ruhsatı ve ruhsat yanında bulunan 1 adet siyah renkli T110211U01902 seri
numaralı Kılınç 2000 Mega Cal 9*19 ibareli tabanca ve bu tabancaya takılı vaziyette 1 adet Sarsılmaz
ibareli boş şarjöre ve yine aynı çekmecede bulunan 1 adet 9 mm ibareli dolu fişek, kendi rızası ile
görevlilere teslim ettiği ve iş yerinde bulunan çekmeceden çıkarmış olduğu 193991 kart numaralı
silah taşıma ruhsatı ve yine 1 adet gri gövdeli siyah plastik kabzalı 302-80591 seri numaralı Ruger P85
ibareli tabanca ve bu tabancaya takılı 1 adet gri renkli şarjör, bu şarjöre basılı vaziyette 5 adet STR 9P
ibareli dolu fişek ve 9 adet MKE 9P ibareli dolu fişek; 06.04.2018 tarihinde şüpheli Seyyid Nurullah
Rezai'nin ikameti olan "Marmara Mah. Mudanya Cad. Ihlas Marmara Evleri Sitesi C27 Blok No:3/3
Beylikdüzü" adresinde yapılan arama neticesinde; iPhone marka 355403077523311 IMEI numaralı
cep telefonuna ve bu telefona takılı vaziyette bulunan Turk Telekom 4.5G ibareli
89902860394343292600 seri numaralı sım kart, salon içerisinde sol kısımdaki dolap gözünde
bulunan ve üzerinde çeşitli isimler ve karşısında değişik meblağlar (dolar cinsinden) yazılı A4 ebatlı
kağıt; 05.04.2018 günü Naji Sharifizindashti'nin "Sanayi Mah. 1655. Sok. No:4 Akbatı Yeşilkule
Rezidans C95 Blok Kat:5 Daire:510 Esenyurt" adresinde yapılan aramada; Samsung marka içerisinde
sim kart, batarya ve arka kapağı bulunmayan 35976907935628D-359770079356288 IMEI numaraları
bulunan cep telefonu, siyah renkli Samsung marka 352937087034887 IMEI numaralı içerisinde sim
kart bulunmayan cep telefonu, siyah-gri renkli Nokia marka kapak kısmında 031442C11-1V401201
seri numaralı cep telefonu ve bu telefona takılı vaziyette Turkcell 64K ibareli 1515110997549 seri
numaralı kapalı vaziyette cep telefonu, siyah renkli iPhone marka model A1778FCC1D:BCG-E3091A
IC:579C-E3091A ibareli 359204074793527 IMEI numaralı içerisinde sim kart bulunmayan cep
telefonu, sarı renkli, Samsung marka 359938074210194 IMEI numaralı ve bu telefona takılı vaziyette
LYCAMOBILE 8931090700046349753 ibareli sim kart, Walther Cal 9mm Patent 5.386.657 ibareleri
bulunan 1 adet tabanca şarjörü ve şarjör içerisinde 15 adet MKE 18 9P ibareli dolu fişek, siyah iPhone
X marka 359404085844570 IMEI numaralı cep telefonu ve bu telefona takılı vaziyette bulunan
Turkcell 64K 1517270661204 ibareli sim kart ve ikamette bulunan diğer cep telefonları ve SIM
kartlar, salon içerisinde bulunan sehpa üzerindeki Mehmet Varol Kutlu adına düzenlenmiş
NMR4BB9D0 seri numaralı pasaport; şüpheli Ekrem Öztunç'un yapılan üst aramasında 1 adet iPhone
marka İMEİ 359165071872897 sayılı cep telefonu ve bu telefona takılı vaziyette 1 adet
8990029300849831735 ibareli sim kart,

Şüpheli Mehmet Varol Kutlu'nun yapılan üst aramasında 1 adet ön cam kısmı ve arka kısmında
çatlaklar bulunan iPhone marka, 356764085856053 İMEİ numaralı cep telefonu ve telefona takılı
vaziyette 1 adet 8931440301745065829 ibareli sim kart, 1 adet Walther P99 ibareli FBC5755 seri
numaralı tabanca, tabancaya ait 1 adet şarjör ve şarjör içerisinde 15 adet 9 mm çaplı fişek; şüpheli
Fatih Yılmaz 06.04.2018 günü Artvin'de yakalandığında yapılan üst aramasında;1 adet iPhone marka
İMEİ NO:356953060625993 sayılı, içerisinde 89902860394309 ibareli sim kartın ele geçirildiği,
görülmüştür.

Suç işlemek amacıyla silahlı suç örgütü kurma ve yönetme, kurulan örgüte üye olma suçları
yönünden değerlendirme

Yargıtayca kabul edilen yerleşik uygulamada; suç örgütünün soyut bir birleşme olmadığı, bünyesinde
organik ve hiyerarşik ilişkinin hakim olması gerektiği, bu ilişki dolayısıyla da örgüt üyeleri üzerinde
hakimiyet teşkil eden bir güç kaynağı niteliğini kazanması gerekeceği; bir suç örgütünün varlığı için
suç işleme amacı etrafında fiili birleşme ve niteliği itibarıyla devamlılığın aranacağı, üye sayısı ile araç
ve gereç bakımından da amaçlanan suçları işlemeye elverişli olmasının gerektiği, bu cümleden olmak
üzere;

Tam bir iş birliği ve eylem paylaşımı anlayışı çerçevesinde en az üç kişi tarafından kurulan ve
bünyesinde hiyerarşik ilişki taşıyan, süreklilik gösterecek şekilde yapılanan ve silah da kullanarak
baskı, yıldırma, sindirme ve zorlama yöntemleriyle korkutucu topluluk haline getirilen yapının bir suç
örgütü olacağı,

Örgüt üyesinin, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle
verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişi
olduğu, örgüt üyeliğinin, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine
girmeyi ifade ettiği; örgüt üyesinin örgütle organik bağ kurup onun faaliyetlerine katılmasında
zorunluluk bulunduğu, organik bağın, canlı, geçişken, etkin; faili emir ve talimat almaya açık tutan ve
hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olduğu; örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de,
örgüt yöneticileri veya diğer üyelerinin emir ya da talimatlarının bulunduğu, ancak örgüt üyeliğini
belirlemede ayırt edici farkın, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve
talimatı sorgulamaksızın ve tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece
ifa etmesi şeklinde tezahür ettiği, (Y16. CD-K.2017/4786);

İşbu soruşturmaya konu olan ve varlığı tespit edilen yapılanmanın, üye sayısı, araç-gereç, hiyerarşik
ilişki ve süreklilik gösteren silahlı eylem hareketleriyle yukarıda tanımı yapılan silahlı bir suç örgütü
olduğunda bir şüphenin bulunmadığı, anlaşılmıştır.

Yukarıdaki bölümlerde yapılan ayrıntılı açıklamalar ve tespitler ışığında, soruşturmaya konu silahlı suç
örgütünün hiyerarşisinde yer alan şüphelilerin genel olarak hukuki durum ve konumları

Şüpheli Naji Sharifizindashti’nin örgüt lideri olduğu, uzun yıllar Türkiye’de uyuşturucu ticareti
faaliyetleri yürüttüğü, bu yönde hakkında birçok adli işlem yapılmış olduğu ve bunların bazılarının
sahte kimlik bilgileriyle soruşturulduğu; FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün mensubu eski savcı kaçak
Zekeriya Öz'e verdiği ifade ve bilahare yaşanan süreçte deşifre olan "Terazi" kod ismiyle alınan gizli
tanık ifadesi sonrası ülke gündeminde uzun süre yer aldığı, kamuoyunda "Ergenekon" olarak bilinen
soruşturmanın hukuk ayağı operasyonlarının başlatılmasına beyanlarıyla araç olduğu, bu ifadelerle
FETÖ/PDY’nin hedefleri doğrultusunda karar çıkarma gayesiyle kamuoyunda "Balyoz" ve "Hrant
Dink" davaları olarak bilinen kamu davalarının hakimlerinin değiştirilerek yerine FETÖ/PDY örgütüne
mensup hakim ve savcıların atanması suretiyle kovuşturmaları bu kişilerin yürütmesinin sağlandığı;
Naji Sharifizindashti’nin verdiği bu ifade sayesinde cezaevinden sahte kimlikle çıktığı ve suç
faaliyetlerine devam ettiği; şüphelinin gerek adli takibattan, gerekse faaliyet gösterdiği suç
camiasındaki rakip ve düşmanlarından gizlenebilmek adına rahatlıkla sahte kimlik edinebildiği, sık
olarak telefon numarası değiştirdiği ve iletişim bilgilerini kendi belirlediği kişiler dışında kimsenin
bilmemesine önem verdiği, adamlarına numarasını rehberlerine farklı isimle kaydetmeleri yönünde
talimatları bulunduğu; olası teknik takip çalışmalarına karşı duyarlı olduğu, öyle ki; örgüt mensupları
ile PGP denilen kriptolu mesajlaşma programları üzerinden irtibat kurduğu ve talimatlarını bu
sistemle ilettiği, soruşturma döneminde yapılan çalışmalar sonucunda emir ve talimatlarını
şüphelilerden Ekrem Öztunç aracılığıyla diğer örgüt mensuplarına ilettiği, genelde tüm konularını
Ekrem Öztunç’un bizzat takip ettiği, şahsın kamuda olduğu değerlendirilen bağlantıları sayesinde
hakkında yürütülen soruşturmalardan hep en az zararla çıktığı, hukuki anlamda sağ kolu konumunda
bulunan ve onun avukatlığını yapan örgüt üyesi müşteki-şüpheli İlker Dağlı aracılığıyla da adli
konularını takip ettirdiği, örgütün deşifre olmamasına ve gizliliğe önem verdiği; yukarıda ayrıntıları
verilen ve örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen bir kısım suça konu eylemlerde bizzat yer aldığı, bir
kısım suçta azmettiren konumunda olduğu, Türk Ceza Kanununun 220/5 maddesi hükmü uyarınca da
örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlardan ayrıca ceza sorumluluğunun bulunduğu;
Şüphelilerden Ekrem Öztunç’un örgüt üyesi olduğu, örgüt liderinden aldığı talimatlarla hareket ettiği,
şahısların yasal zeminde iş ortağı görüntüsü verdikleri ancak bu şüphelinin tüm mal varlığının asıl
sahibinin Naji Sharifizindashti olduğu; 26.09.2014 tarihinde meydana gelen olayda hayatını kaybeden
Devrim Öztunç'un şüpheli Ekrem Öztunç'un kardeşi olduğu; şüpheli Ekrem Öztunç'un, ismi geçen
örgüt liderinin mülk edinmesi, seyahat biletlerinin temini, araç alım satımları, vergi ödemeleri gibi
tüm işlerini ve bununla birlikte adli süreçlerini yakından takip ettiği, ayrıca kamu kurumlarıyla gerekli
irtibatı da bu şüphelinin sağladığı; diğer bir kısım örgüt üyeleriyle birlikte gerçek dışı beyanlarla silah
taşıma ruhsatı edindiği, örgüt liderinin para transferlerini bu şüpheli aracılığıyla yaptığı;

Müşteki-şüpheli İlker Dağlı’nın örgüt üyesi konumunda bulunduğu, örgüt liderinin vekaletnameye
dayalı avukatlığını yaptığı ve onun karıştığı adli olaylara zaman geçirmeksizin müdahil olduğu; Ekrem
Öztunç’un cep telefonunda numarasının "Hayrettin Abi" olarak kayıtlı olması nedeniyle isminin sık
zikredilmemesine önem gösterdiğinin değerlendirildiği, şüphelinin bu sayede örgütsel bağını
gizlemeye çalıştığı; yine, imaj kayıtlarında şüpheli Ekrem Öztunç ile yaptığı yazışmalarda Ekrem’in;
"Abi Ali'ye bi sor Mesut piçi İstanbul'a gelmiş duyum aldık öyle, bize takip etsin bunu abi" şeklindeki
mesajının tespit edildiği, bu mesajla Ekrem Öztunç’un İlker Dağlı aracılığıyla talimatlarını üçüncü
şahıslara ilettiğinin değerlendirildiği, şüphelinin yukarıda ayrıntıları verilen maktul İlhan Ünğan'ın
tasarlayarak öldürülmesi eyleminde bu eylemin planlayıcısı olarak gözüktüğü; eylem sonrasında
hakkında yakalama kararı çıkartıldığı ve fakat yakalanamadığı,

Şüphelilerden Ali Koçak’ın aktif örgüt üyelerinden biri olarak gözüktüğü, Sarıyer ilçesinde Ömer Erdal
Akkartal’ın ikameti önünde örgüt lideri Naji Sharifizindashti’nin emir ve talimatıyla katıldığı silahlı
çatışma sonrası polis tarafından gözaltına alınmasını takiben olayda elde edilen cep telefonlarından
Naji Sharifizindashti’ye ait olan telefonun kendisine ait olduğunu beyan ettiği, söz konusu telefondan
ise soruşturmaya konu suç örgütünü ortaya çıkaran ve aşağıdaki bölümlerde yukarıdaki bölümlerde
ayrıntıları verilmiş olan delillerin ele geçtiği; bu şüphelinin Naji Sharifizindashti'nin şoförlüğünü ve
korumalığını yaptığı, bir kısım örgüt üyesiyle birlikte ve örgüt liderinin talimatıyla gerçek dışı
beyanlarla silah taşıma ruhsatı edindiği; 29.04.2017 tarihinde Maslak'ta yabancı uyruklu iş insanları
Saeed Karimian ve Mohammad Mer Almutairi'nin tasarlayarak öldürülmeleri eyleminde keşif yapan
ve eylem esnasında olay yerinde olup eylem sonucunu örgüt liderine bildiren şüpheli olduğu,

Şüphelilerden Ali Savaş’ın söz konusu suç örgütünün üyelerinden olduğu, örgüt liderinin emrinde
25.03.2016 tarihinde gerçekleştirilen eyleme katıldığı, yapılan operasyonda ve aramada örgüt
liderinin evinde ele geçen ateşli silah ve mermilerin kendisine ait olduğunu söyleyerek ruhsatsız silah
bulundurma suçunu üstlenip örgüt liderini deşifre etmemeye çalıştığı,

Şüphelilerden Haluk Alimoğlu’nun, silahlı suç örgütünün bir üyesi olduğu ve şüpheli Ekrem Öztunç
aracılığıyla örgüt liderinden kendisine iletilen talimatları yerine getirdiği, Ekrem Öztunç’un
telefonunda "Faruk Kuru Temizleme ve Faruk Yıkama" adlarıyla kayıtlı olduğu, yukarıdaki bölümlerde
ayrıntıları verildiği üzere, diğer bir kısım örgüt üyesi gibi gerçek dışı beyanlarla silah taşıma ruhsatı
edindiği; örgüt faaliyeti çerçevesinde 25.03.2016 tarihinde müşteki Ömer Erdal Akkartal'a yönelik
eylemde aktif şekilde yer aldığı,

Örgüt üyesi şüphelilerden Seyyid Nurullah Rezai’nin sahte kimlik işi yaptığı, örgüt lideri Naji
Sharifizindashti'nin kullandığı -ve fakat ele geçirilemeyen- sahte kimliklerin büyük kısmını bu
şüphelinin temin ettiğinin değerlendirildiği; 06.04.2018 günü gerçekleştirilen operasyonda şüpheli
Seyyid Nurullah Rezai’nin ikametinden elde edilen A4 ebatlı belgede Naji Sharifizindashti'nin de
aralarında bulunduğu bazı isimler ve karşılığında dolar cinsinden rakamlar yazılı olduğunun
görüldüğü, ayrıca şahsın kullanımında olan cep telefonunun şüpheli Naji Sharifizindashti'nin cep
telefonunda “Seyyid nurullah kimlik” olarak kayıtlı olduğu, bu şüphelinin de silahlı suç örgütünün bir
üyesi konumunda bulunduğu,

Şüpheli Tolga Hakan Ceyhan'ın; yukarıdaki bölümlerde ayrıntıları verilen maktul İlhan Ünğan'ın
tasarlayarak öldürülmesi eylemini -şüpheli İlker Dağlı ile birlikte- planlayan ve uygulamaya koyan suç
faili olduğu; eylem öncesinde maktulün hemen yanında durarak eylem tetikçisi Efkan Öveç'e
-önceden yapılan plan dahilinde- hedefini göstermek suretiyle söz konusu suça Türk Ceza Kanununun
37'nci maddesi anlamında asli maddi fail sıfatıyla katıldığı; soruşturmaya konu suç örgütünün diğer
eylemlerinde ismi geçmeyen ve örgütle süregelen bir organik bağı da tespit edilemeyen şüphelinin,
Türk Ceza Kanununun; "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye
olmak suçundan da cezalandırılır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar
indirilebilir. Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır." hükmünü içerir 220/6
maddesi uyarınca, hem Türk Ceza Kanununun 220/2-3-6 ve hem de maktul İlhan Ünğan'ı
tasarlayarak öldürme suçundan Türk Ceza Kanununun 37/1 maddesi delaletiyle aynı Kanunun
82/1.a,j maddeleri kapsamında ayrı ayrı ceza sorumluluğunun bulunduğu; şüpheli Tolga Hakan
Ceyhan'ın, maktulün Naji Sharifizindashti tarafından kan gütme saikiyle örgüt hedefine koyduğu bir
kişi olduğunu bilmesi ve eylemi bu şekilde gerçekleştirmesi karşısında, Türk Ceza Kanununun 82/1.j
maddesi ve bendinin de "Bağlılık kuralı" gereği uygulanmasında zorunluluk bulunduğu; bunun
yanında, tetikçi şüpheli Efkan Öveç'in alınan ifadesinde suçta kullandığı silahı ve suç öncesinde
kullandığı sahte kimliği kendisine Tolga Hakan Ceyhan'ın getirip verdiğini söylemesi ve bu iddianın,
toplanan delillere ve oluşa da uygun düşmesi karşısında, şüpheli Tolga Hakan Ceyhan'ın Türk Ceza
Kanununun 204/1 ve 6136 sayılı Kanunun 13/1 maddesi kapsamında da cezalandırılması gerekeceği,
anlaşılmıştır. (Söz konusu suçun bir suç örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlendiği açık olduğundan,
Ceza Muhakemesi Kanununun 171/6 maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi
hükümlerinin bu suç yönünden uygulanamayacağı anlaşılmış; suçun, suç tarihinden sonra yürürlüğe
giren Ceza Muhakemesi Kanununun 250'nci maddesi kapsamında "Seri muhakeme usulü"nün
uygulanmasını gerektiren ve şüpheli lehine hüküm içeren düzenleme içerisinde değerlendirilmesi
Türk Ceza Kanununun 7/2 maddesinin de amir hükmü olduğu anlaşıldığından, -CMK'nın 250/13
maddesinin; “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste
bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması halinde, seri
muhakeme usulü uygulanmaz.” hükmünü içerdiği, şüpheli hakkında soruşturma kapsamında
çıkartılan yakalama kararı bulunduğu anlaşılmış ise de; öncelikle seri muhakeme usulünün
uygulanmasının gerektiği de değerlendirildiğinden-, şüpheli hakkında bu suç yönünden evrak
ayrılarak gereği için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Seri Muhakeme Bürosuna gönderilmiştir.)

Soruşturma kapsamındaki diğer şüphelilerden Efkan Öveç, Cem Dursun, Burak Çil, İsmail Güçlü,
Erkan Kocabaş, Güven Güzel, Muhammet Şamdancı, Ömer Erdal Akkartal ve Mustafa Akkartal'ın işbu
soruşturma kapsamındaki konumları ve hukuki durumlarının yukarıdaki bölümlerde ve ilgili oldukları
kısımlarda ayrıntılı olarak açıklanmış bulunulması nedeniyle bu kısımda tekrar edilmemiştir.

Ceza Muhakemesi Kanununun 161/5 maddesinin; "Kanun tarafından kendilerine verilen veya kanun
dairesinde kendilerinden istenen adliye ile ilgili görev veya işlerde kötüye kullanma veya ihmalleri
görülen kamu görevlileri ile Cumhuriyet savcılarının sözlü veya yazılı istem ve emirlerini yapmakta
kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kolluk âmir ve memurları hakkında Cumhuriyet savcılarınca
doğrudan doğruya soruşturma yapılır." hükmünü içerdiği; soruşturmada bu kapsamda yer alan ve
silahlı suç örgütü lideri Naji Sharifizindashti ile görev gerekleri dışında da irtibat kurdukları anlaşılan
Emniyet teşkilatı mensubu kamu görevlisi şüphelilerden Fatih Yılmaz’ın; Arzu Sharifizindashti ve
Devrim Öztunç'un öldürülmeleri olayıyla ilgili o dönem Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro
Amirliğinde görevli başkomiser olduğu, cinayet konusuyla ilgili olarak Naji Sharifizindashti ile irtibat
halinde bulunduğu, devam eden süreçte Naji Sharifizindashti’nin talebiyle bazı araçları sorgulayıp
bilgilerini ona verdiği; Naji Sharifizindashti’ye ait olduğu anlaşılan Vertu marka cep telefonu
rehberinde 5055433417 hat numaralı, "Fatih Yilmaz Başkomiser" ismiyle kayıtlı şahısla WhatsApp
adlı program üzerinden yapılan yazışmalarda; mesajların ilk başlarda Arzu Sharifizindashti ve Devrim
Öztunç’un öldürülmeleriyle ilgili Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğince yürütülen
soruşturmaya destek olabilecek veya yol gösterebilecek bilgiler almaya yönelik olduğunun görüldüğü
ve alınan bu bilgilerin Asayiş Şube Müdürlüğünce tanzim edilen soruşturma evrakında genel olarak
kullanılmış olduğu; 18.12.2014 tarihinde Naji Shariizindashti'nin "34 LD 1918" plaka bilgisini Fatih
Yılmaz’a göndererek; "Audi marka araba sürekli olarak tur atıyor, kullanan Orhan'ın kardeşi olan
İlhan'a benziyordu, sorgulama şansın var mı?” şeklinde yazdığı, ancak plakanın sorgulanıp
sorgulanmadığı ile ilgili Fatih Yılmaz'ın cevap verdiğine dair bir yazışma bulunmadığı; 06.04.2018
günü yapılan üst aramasında; iPhone marka, 356953060625993 imei nolu, içerisinde
89902860394309 ibareli sim kart elde edildiği (İçeriğinde suç unsuruna rastlanmadığı); Naji
Sharifizindashti'nin kullandığı cep telefonunda yer alan 01.11.2014 tarih ve 20:39:19 zamanlı
dosyada şüpheli Fatih Yılmaz'ın Dubai Emirliği'nde çekilmiş fotoğrafının tespit edildiği, söz konusu
tarihin 26.09.2014 tarihinde meydana gelen öldürme olayının hemen sonrasına karşılık gelmesinin
dikkat çektiği; soruşturma kapsamında kimlik bildirilmeden yapılan ihbarlarda, şüphelinin de
aralarında bulunduğu bir kısım polis kamu görevlisinin Naji Sharifizindashti'den menfaat temin
ettiklerinin, şüpheli Fatih Yılmaz'ın bu süreçte 3-4 kez Dubai'ye gittiğinin iddia edildiği; şüphelinin
alınan ifadesinde; 2016 yılı Ekim ayında FETÖ/PDY soruşturması kapsamında açığa alındığını ve 13 ay
açıkta kaldıktan sonra görevine iade edildiğini, Naji Sharifizindashti ile kızının öldürülmesi olayı
nedeniyle ve müşteki sıfatı bulunduğundan tanıştığını, iddia olunan silahlı suç örgütünü bilmediğini,
müştekinin tahkikat gereği telefonla ya da yüz yüze olmak üzere husumetli olduğu şahıslarla ilgili
bilgiler aktardığını, amacının cinayet olayını aydınlatmak olduğunu, Naji Sharifizindashti'nin
telefonunda tespit edilen fotoğrafını ona göndermede herhangi bir amacının olmadığını, suçlamayı
kabul etmediğini ifade ettiği ve savunduğu,

Şüpheli Ergül Kapukaya’nın Arzu Sharifizindashti ve Devrim Öztunç'un öldürülmeleri olayıyla ilgili o
dönem Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğinde görevli polis memuru olduğu, bu şüphelinin
de cinayet konusuyla ilgili olarak Naji Sharifizindashti ile sık görüşmeler yaptığı, maktul Hacı Osman
Sezen’in kimlik bilgilerini Naji Sharifizindashti’ye gönderdiği ve ona; "Hasmını tanımıyorsun abi adam
5 ay seni kovalamış ekip halinde" şeklinde mesaj çektiği, devam eden süreçte bu konu dışında başka
şahıslar ve olaylarla ilgili olarak da örgüt lideriyle bilgi alışverişinde bulunduğu, araç sorgulamaları
yaptığı; yazışmalarda Naji Sharifizindashti'ye "Kemal" diye hitap ettiği; Naji Sharifizindashti'nin
kullanımındaki Vertu marka cep telefonunun rehberinde "Ergul Kapujaya Polis" olarak kayıtlı olduğu,
tahkikat aşamasında Naji Sharifizindashti'den verilen Blackberry marka cep telefonunun kendi adına
tahsisini sağlamak için ona kendi TC numarasını ilettiğinin tespit edildiği; Viber üzerinden "Ek.530"
(Ekrem Öztunç) ile "Naji" isimli kullanıcılar arasında 04.12.2014 tarihinde yapılan yazışmada; Naji'nin
"Tc bekliyorum simdi yazacagim...32420282698...İkisi de ayni ada al..." şeklinde mesaj gönderdiği,
devam eden mesajlarda Ek.530 isimli kullanıcının, "Abi bu kimi...Ikisinide aynı kesiyorum...Ergül..."
şeklinde cevap verdiği; kamu görevlisi şüphelinin bir arkadaşıyla çektirdiği fotoğrafı da Naji
Sharifizindashti'ye gönderdiği; 31.10.2014 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğüne gönderilen
14348 ihbar numaralı ve kimlik bildirilmeden yapılan ihbarda Naji Sharifizindashti'nin kızının
öldürülmesi olayıyla ilgili olarak bu eylemin başında Orhan Ünğan ve kardeşi İlhan Ünğan'ın olduğu
yönünde birtakım iddialara yer verildiği, söz konusu ihbar formu evrakına ilişkin fotoğrafın ise şüpheli
Naji Sharifizindashti'nin kullanımındaki Vertu marka cep telefonu içerisinde 21.12.2014 değiştirme
tarihiyle IMG_20141221_162950, IMG_20141221_163004 ve IMG_20141221_163011 isimli üç
fotoğraf halinde bulunduğunun tespit edildiği; şüpheli Ergül Kapukaya'nın Naji Sharifizindashti ile
04.12.2014 tarihli WhatsApp yazışmasında da (Yazıldığı şekliyle alınmıştır.); E.K: Osman'la görüştüm
şimdi Ali gonzayi orhanla 3 ay önce görüşmesi olmuş yeni degilmiş NAJI Anladım ben simdi ali Golzari
Nin yanın a gideceğim bakayım ne söyleyecek E.K. Tmm abi zarfla biraz NAJI :Sen ali den yana emin ol
alakası bile cikamaz E.K. Bu Osman'lar sana pusu kurmaya çalışmışlar ama ali gonzayi ile karıştırmışlar
yanlış yerde beklemişler akbatı tarafında aramızda kalsın bu bilgi Orhan Çekilin demişler iptal
etmişler Bunların hepsini sıkıştırıyorum tehdit ediyorum NAJI Doğru ali bana anlattı ki beni takip
eden var beni vuracaklarmis diye ister gel beraber gideriz yanına E.K. Bana tetikçiyi verecekler yoksa
hepinizi yakarım dedim NAJI: Bak orhan Bizim olayını bile ona vermiş E.K.: Elimde delil var en büyük
hedefim sensin dedim iş çöz NAJI : Çıkış Giris a bak belli E.K.: Yoksa seni yakarım dedim Tmm abi
NAJI: İyi demissin E.K.: Ben sürekli beraberim dedim kimse hareket yapmasın herkesi uyarın dedim
Sonra yüz yüze görüşürüz abi NAJI:Abi bu osmani araştır odur kesin E.K.: Abi araştırıyoruz zaten
maddi delil olmadan almak olmaz delilimizi bulalım almak kolay. Bize herşeyi anlatıyor Anlatacak da
mecbur NAJI: Savaş a bir teklif et o delil getirir E.K.: Bizden güven aldı - Konuşturacagız NAJI: Tmm abi
Bir ara uğra bana E.K.: Bu Orhan la sürekli görüşüyor Telefonla yazışıyor NAJI : Doğru abi buna
yaptırmış zaten olayda kullanan arabada bunun esin orada görülmüş ona gore da ikiz Pilaka yapmış -
Ewin orada Abi TC kac Abi senin Tc kaç Ordamisin Abi E.K.: Benimki mi NAJI :Ewet abi Senin
telefonun için lazimmis E.K.: 32420282698 Osman'ın resmi varmı sende NAJI : Yok abi Varsa at
bakayım tanıdık gelir mi E.K.:Tmm bende kiliklik resmi var Hacı Bunu sil daha sonra abi NAJI:Tmm
abi Hic tanıdık değil E.K.: Bu şuan orhanın tetikçisi Hasmını tanımıyorsun abi Adam 5 ay sen
kovalamış Ekip halinde Bunların bütün herşeyini cözecem abi NAJI: Aynen abi Valahhi bunu sıkıştir
hey şey çıkar Tabiki ama savaş İn destek şart E.K.: Acele etmeden sağlam hareket edeceğiz Onu
kulanırız abi Madiyatı devreye sokalım abi yavaş yavaş... şeklinde yazışmaların olduğu; şüphelinin
alınan ifadesinde suçlamayı reddederek, yürüttüğü tahkikat kapsamında söz konusu görüşmeleri
yaptığını savunduğu,

Şüpheli Gönen Karakaya’nın Arzu Sharifizindashti ve Devrim Öztunç'un öldürülmeleri olayıyla ilgili o
dönem Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğinde görevli polis memuru olduğu, bu süreçte
örgüt lideriyle irtibat halinde bulunduğu, cinayet konusuyla ilgili tanzim edilen fezlekede görev
yaptığı ve karşılığında rüşvet aldığına ve menfaat elde ettiğine dair ihbar bulunduğu, söz konusu
cinayet olayında Yunus Akyüz isimli şahsın şüpheli konumuna sokulmasına (Bu eylemle ilgili evrak,
soruşturmanın tamamlanabilmesi yönünden tefrik edilmiştir.) delil olarak gösterilen HTS
analizlerinde bu şüphelinin de imzasının olduğu;

Viber isimli program vasıtasıyla yapılan yazışma içeriğine bakıldığında; "Naji7474" ile "Najı" isimli
kullanıcılar arasında 30.05.2015 tarihinde yapılan yazışmalarda İstanbul Emniyet Müdürlüğüne
gönderilmiş, sadece muhatabı emniyet birimince görülmesi mümkün olan, başka birimler tarafından
görülmesi mümkün olmayan, aynı zamanda kurum içi gizlilik seviyesindeki ihbar mailinin elektronik
ortamdan alınan fiziki çıktısının fotoğrafı olduğunun tespit edildiği,

Suç tarihinde Emniyet mensubu kamu görevlileri olan şüpheliler Ergül Kapukaya, Gönen Karakaya ve
Fatih Yılmaz'ın adli görevlerini kötüye kullanarak, üstlendikleri kamu görevinin niteliklerine uygun
olmayacak şekilde silahlı suç örgütü lideri Naji Sharifizindashti ile kişisel yakınlık kurdukları, bu
durumun, adı geçen örgüt liderinin tahkikattaki mağdur sıfatından kaynaklandığı savunmasının
suçtan kurtulmaya yönelik olduğu ve bu savunmalara itibar edilemeyeceği; bununla birlikte, işbu
soruşturmaya konu silahlı suç örgütünün, Naji Sharifizindashti'nin kızının hayatını kaybetmesiyle
sonuçlanan olaydan sonraki süreçte adı geçen tarafından kurulup yönetilmeye başlandığı dikkate
alındığında, yukarıda belirtilen ve örgütün diğer eylemlerinde isimleri geçmeyen bu kamu görevlisi
Emniyet mensuplarının o dönemde söz konusu silahlı suç örgütünün varlığından bilgi sahibi
olmadıkları, eylemlerinin kül halinde ve Ceza Muhakemesi Kanununun 161/5 maddesi uyarınca
doğrudan soruşturmayı gerektiren "Adli görevin kötüye kullanılması" suçunu oluşturduğu, sonuç ve
kanaatine varılmıştır.

Soruşturması tamamlanan bir kısım suç yönünden -yukarıdaki bölümlerde de belirtildiği üzere- bu
suçların CMK'nın 250'nci maddesi kapsamında "Seri muhakeme" usulüne tabi suçlardan olması
nedeniyle ve gereği için tefrik kararı verilmiş olup, soruşturması tamamlanan bir kısım suç ve bu
suçların şüphelileri ise, işbu soruşturmaya konu silahlı suç örgütünün yönetici ve /veya üyeleriyle
bağlantılı olmaları nedeniyle delillerin birlikte değerlendirilmesinin maddi gerçeğe ulaşmada fayda
sağlayacağı düşünüldüğünden ve usul ekonomisi de gözetilerek işbu iddianameye dahil edilmiştir.

Sonuç ve talep: Delillerin takdir ve değerlendirilmesi Mahkemenize ait olmak üzere gerekli
yargılamanın Mahkemenizce yapılarak, şüpheli Naji Sharifizindashti'nin TCK'nın 220/1-3; TCK'nın
220/5 ve 38'inci maddeleri delaletiyle TCK'nın 106/2.a-c, 29/1; TCK'nın 106/3 maddesi delaletiyle
TCK'nın 86/2-3.e, 35, 29/1(Ömer Erdal Akkartal'a karşı eylemleri yönünden); TCK'nın 38'inci maddesi
delaletiyle TCK'nın 82/1.a-j (Maktul Çetin Koç'a karşı eylemi yönünden); TCK'nın 38 ve 220/5
maddeleri delaletiyle TCK'nın 82/1.a-j (Maktul İlhan Ünğan'a karşı eylemi yönünden); TCK'nın 38 ve
220/5 maddeleri delaletiyle TCK'nın 82/1.a (Maktuller Saeed Karimian ve Mohammed Mer
Almutairi'ye karşı eylemleri yönünden ayrı ayrı iki kez olmak üzere) ve TCK'nın 204/1; şüpheli Ekrem
Öztunç'un TCK'nın 220/2-3; TCK'nın 38'inci maddesi delaletiyle TCK'nın 82/1.a-j (Maktul Çetin Koç'a
karşı eylemi yönünden); şüpheli Ali Koçak'ın TCK'nın 220/2-3; TCK'nın 106/2.a-c; TCK'nın 106/3
maddesi delaletiyle TCK'nın 86/2-3.e, 35 (Ömer Erdal Akkartal'a karşı eylemleri yönünden); TCK'nın
37'nci maddesi delaletiyle TCK'nın 82/1.a (Maktuller Saeed Karimian ve Mohammed Mer
Almutairi'ye karşı eylemleri yönünden ayrı ayrı iki kez olmak üzere); müşteki-şüpheli İlker Dağlı'nın
TCK'nın 220/2-3; TCK'nın 38'inci maddesi delaletiyle TCK'nın 82/1.a-j (Maktul İlhan Ünğan'a karşı
eylemi yönünden); şüpheli Ali Savaş'ın TCK'nın 220/2-3; TCK'nın 106/2.a-c; TCK'nın 106/3 maddesi
delaletiyle TCK'nın 86/2-3.e, 35 (Ömer Erdal Akkartal'a karşı eylemleri yönünden); TCK'nın 270/1;
şüpheli Tolga Hakan Ceyhan'ın TCK'nın 220/2-3-6; TCK'nın 82/1.a-j (Maktul İlhan Ünğan'a karşı
eylemi yönünden) ve TCK'nın 204/1; şüpheli Haluk Alimoğlu'nun TCK'nın 220/2-3; TCK'nın 106/2.a-c
(Ömer Erdal Akkartal'a karşı eylemi yönünden); şüpheli Seyyid Nurullah Rezai'nin TCK'nın 220/2-3;
şüpheli Efkan Öveç'in TCK'nın 37'nci maddesi delaletiyle TCK'nın 82/1.a (Maktul İlhan Ünğan'a karşı
eylemi nedeniyle); TCK'nın 86/2-3.e, 35 (Mağdur şüpheli Muhammet Şamdancı'ya karşı eylemi
yönünden); TCK'nın 204/1; şüpheli Cem Dursun'un TCK'nın 82/1.a, TCK'nın 39/1-2.c (Maktul İlhan
Ünğan'a karşı eylemi yönünden); şüpheli Erkan Kocabaş'ın TCK'nın 136/1, 137/1.a, 43/2; TCK'nın
257/1, 43/1; TCK'nın 283/1-2, TCK'nın 258/1; şüpheli Güven Güzel'in TCK'nın 258/1; TCK'nın 136/1,
137/1.b, TCK'nın 43/2; şüpheli İsmail Güçlü'nün TCK'nın 220/2-3-6; TCK'nın 106/2.a-c; TCK'nın 86/2-
3.e, 35 (Ömer Erdal Akkartal'a karşı eylemleri yönünden); şüpheli Burak Çil'in TCK'nın 220/2-3-6;
TCK'nın 106/2.a-c (Ömer Erdal Akkartal'a karşı eylemi yönünden); şüpheli Muhammet Şamdancı'nın
TCK'nın 136/1; müşteki-şüpheli Ömer Erdal Akkartal'ın TCK'nın 38'inci maddesi delaletiyle TCK'nın
270/1; şüpheli Mustafa Akkartal'ın TCK'nın 270/1; şüpheliler Ergül Kapukaya, Fatih Yılmaz ve Gönen
Karakaya'nın TCK'nın 257/1 maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına; şüphelilerin gözaltı ve
tutuklulukta geçirdikleri sürelerin hükmolunacak cezalarından TCK'nın 63'üncü maddesi uyarınca
mahsubuna; tüm şüpheliler hakkında kasten işledikleri suçlardan dolayı TCK'nın 53'üncü maddesinin
ve haklarında örgüt yöneticiliği ve üyeliği suçlarından ceza talep edilen şüpheliler hakkında da
TCK'nın 58'inci maddesinin ayrı ayrı tatbikine; -Soruşturma aşamasında tefriki yapılan eylem ve
suçlara ilişkin adli emanet makbuzları dışında kalan- Adli Emanetin 2017/9521, 2017/9010 (Maktuller
Saeed Karimian ve Mohammed Mer Almutairi'ye yönelik eylemde kullanılan) sırasında kayıtlı yanmış
silah parçaları, kovan, mermi çekirdekleri kurşun parçaları, mermi çekirdeği gömlek parçasının;
2019/15433 sırasında kayıtlı (Maktul İlhan Ünğan'ın öldürülmesi olayında kullanılan) 9mm çaplı,
AU68746 seri numaralı, Glock 19 marka tabanca, iki adet kovan, 12 adet fişek, bir adet deforme
mermi çekirdeği, bir adet mermi çekirdeği nüvesinin; 2016/13810 sırasında kayıtlı (Ömer Erdal
Akkartal'a karşı eylemlerde kullanılan) ateşli silahlar ve eklerinin TCK'nın 54/1-4 maddesi uyarınca
müsaderesine; şüphelilere ait dijital materyallerin (Tümünün incelenmiş ve raporlanmış olması
nedeniyle) ilgililerine iadesine; suç tarihleri itibarıyla kamu görevlisi emniyet mensubu olan bir kısım
şüphelinin üzerine zimmetli silah ve sair eşyanın karar kesinleştiğinde idareye teslimine; söz konusu
adli emanet makbuzlarındaki sair eşyanın delil (Harddiskler, kamera kayıt cihazı vb) olarak dosyada
saklanmasına; kan ve tükürük numunelerinin imhasına; tutuklu şüphelilerin tutukluluk hallerinin de
-CMK'nın 102/2-4 maddesi gözetilerek- tensiben devamına dair karar verilmesi,

Kamu adına talep ve iddia olunur. 29/09/2020

Ercan DEVRİM 38120

Cumhuriyet Başsavcı Vekili

e-imzalıdır
NOT : Emel Dereli, Uğur Aydın, Ömer Erdal Akkartal, Ahmet Taşkın, İlhan Ünğan, Batuhan Çakmak,
Ekrem Öztunç, Haci Ramazan Memiş, Ali Can Dağlı, Najı Sharıfızındashtı, Özkan Gültekin, Emrah
Kocabaş hakkında ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma,
suçluyu kayırma, hakaret, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme, tehdit, kişisel verileri,
hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak, sesli yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret, resmi
belgede sahtecilik, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, basit tehdit, gizliliğin ihlali, korku,
kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme, tasarlayarak öldürme, örgüte bilerek
isteyerek yardım etme suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verilmiştir.

You might also like