You are on page 1of 840

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI


Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu

TUTUKLU
Tut. Son Göz. Geç. T: /02/2017
Soruşturma No : 2017/26670
Esas No : 2017/5650
İddianame No : 2017/852

İDDİANAME
İSTANBULAĞIR CEZA MAHKEMESİNE

DAVACI : K.H.
MÜŞTEKİLER : 1- BURAK AKÇAY, HÜSAMETTİN Oğlu SAİME'den olma,
27/04/1974 doğumlu, Yukarı Bahçelievler Mah. Akdeniz Cad. No:53 İç
Kapı No:26Çankaya/ ANKARA adresinde ikamet eder.
2- CİHAN OKUR, HALİL İBRAHİM Oğlu GÖNÜL'den olma,
04/03/1983 doğumlu, Yeni Mahalle Mah. 8045/1 Sk. No:2/1 İç Kapı
No:13Çiğli/ İZMİR adresinde ikamet eder.
3- EMEL ERTEM, ÖMER Kızı GÜLBEYAZ'den olma, 04/09/1961
doğumlu, Cevatpaşa Mah. Nara Yolu Sokak No:61 İç Kapı No:1Merkez/
ÇANAKKALE adresinde ikamet eder.
4- FERHAT BAĞLARLIOĞLU, İBRAHİM Oğlu MÜZEYYEN'den olma,
05/03/1965 doğumlu, Altıevler Mah. Yıldırım Kemal Cad.
No:15/4Narlıdere/ İZMİR adresinde ikamet eder.
5- HÜSEYİN BALIK, MUSTAFA Oğlu AYNUR'den olma, 02/01/1986
doğumlu, Küçük Çiğli Mah. 8759/3 Sk. No:2/1 İç Kapı No:5Çiğli/
İZMİR adresinde ikamet eder.
6- İBRAHİM BAŞARAN, KADİR Oğlu MÜNİBE'den olma, 12/07/1981
doğumlu, Zeytinli Mah. Deniz Lojmanları Küme Evleri No:17 İç Kapı
No:10Erdek/ BALIKESİR adresinde ikamet eder.
7- METE ATAY, MEHMET Oğlu HÜSNİYE'den olma, 16/05/1970
doğumlu, Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:3Seebrig2 İç
Kapı No:16Beşiktaş/ İSTANBUL adresinde ikamet eder.
8- TAHİR BEKİROĞLU, HÜSEYİN Oğlu TASFİR'den olma, 02/01/1958
doğumlu, Kazım Özalp Mah. Ziaur Rahman Cad. No:31/3Çankaya/
ANKARA adresinde ikamet eder.
9- TAYYAR ERTEM, AHMET Oğlu SANİYE'den olma, 15/01/1960
doğumlu, Cevatpaşa Mah. Nara Yolu Sokak No:61 İç Kapı No:1Merkez/
ÇANAKKALE adresinde ikamet eder.
10- ZEKAİ KOÇ, HÜSEYİN Oğlu ZEHRA'den olma, 09/02/1975
doğumlu, Yıldırım Mah. Kızılay Cad. No:15 İç Kapı No:7Akyurt/
ANKARA adresinde ikamet eder.

SUÇTAN ZARAR GÖRENLER : 1-RECEP TAYYİP ERDOĞAN, AHMET Oğlu TENZİLE'den olma,
26/02/1954 doğumlu, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı,

1
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Hukuk Müşavirliği Beştepe
Merkez/ ANKARA
2-TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI,Tbmm 06543
Bakanlıklar Merkez/ ANKARA ikamet eder.
3-65'NCİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ

ŞÜPHELİ : 1- ABDİ PEHLİVAN, HALİLOğlu HALİSE'den olma, 19/04/1981


doğumlu, İZMİR ili, MENEMEN ilçesi, KASIMPAŞA köy/mahallesi, 5
cilt, 274 aile sıra no, 28 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1-4A İç Kapı No:6Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet
eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 03/11/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 03/11/2016 tarih ve
2016/485 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 2- ABDULLAH GÖKTAŞ, HASANOğlu TÜRKAN'den olma,


05/11/1984 doğumlu, KAYSERİ ili, TOMARZA ilçesi, BÖKE
köy/mahallesi, 12 cilt, 22 aile sıra no, 22 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1/13B İç Kapı
No:9Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 3- ABDULLAH KAYA, CEMALOğlu NECLA'den olma, 11/05/1985


doğumlu, SİVAS ili, KOYULHİSAR ilçesi, ORTASEKİ köy/mahallesi,
41 cilt, 21 aile sıra no, 216 sıra no'da nüfusa kayıtlı Özlüce Mah. Güner
Sk. No:40 İç Kapı No:2Nilüfer/ BURSA ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 21/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/07/2016 tarih ve
2016/289 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 4- ADEM İNCİKLİ, OSMANOğlu ASİYE'den olma, 01/09/1971


doğumlu, OSMANİYE ili, MERKEZ ilçesi, EYÜP SULTAN
köy/mahallesi, 9 cilt, 317 aile sıra no, 6 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar
Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:3Seeberig1 İç Kapı No:3Beşiktaş/
İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 5- AHMET ÇİL, ŞERAFETTİNOğlu MERYEM'den olma, 01/03/1966


doğumlu, ERZİNCAN ili, REFAHİYE ilçesi, ÇATALÇAM
köy/mahallesi, 45 cilt, 41 aile sıra no, 16 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Acıbadem Mah. Betül Sk. No:2D İç Kapı No:5Kadıköy/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 24/07/2016 İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/07/2016 tarih ve
2016/235 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 6- AHMET KAYA, HAFİTOğlu MÜHÜBBET'den olma, 16/12/1978


doğumlu, AĞRI ili, PATNOS ilçesi, DEDELİ köy/mahallesi, 76 cilt, 79
aile sıra no, 14 sıra no'da nüfusa kayıtlı Yenikent Mah. Serkan Özçeri
Cad. No:3 İç Kapı No:16Gebze/ KOCAELİ ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 10/08/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/08/2016 tarih ve
2
2016/324 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 7- AHMET KAYA, MUSTAFAOğlu FATMA'den olma, 02/04/1979


doğumlu, RİZE ili, GÜNEYSU ilçesi, GÜNELİ köy/mahallesi, 85 cilt, 18
aile sıra no, 62 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org. İzzettin
Aksalur Cad. No:1Otel İç Kapı No:1Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 24/07/2016 İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/07/2016 tarih ve
2016/235 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 8- AHMET YÜCEL, SADETTİNOğlu SEVİM'den olma, 16/08/1986


doğumlu, ÇANKIRI ili, ORTA ilçesi, KALFAT köy/mahallesi, 13 cilt, 28
aile sıra no, 197 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org. İzzettin
Aksalur Cad. No:1/12A İç Kapı No:1Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 09/08/2016 İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 09/08/2016 tarih ve
2016/336 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 9- ALİ AKYÜREK, AHMETOğlu HACER'den olma, 15/12/1965


doğumlu, ERZURUM ili, TORTUM ilçesi, PEHLİVANLI köy/mahallesi,
50 cilt, 189 aile sıra no, 25 sıra no'da nüfusa kayıtlı Kireçburnu Mah.
Sefaret Sk. No:13 İç Kapı No:3Sarıyer/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 24/07/2016 İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/07/2016 tarih ve
2016/235 sayılı kararı
TAHLİYE TARİHİ : 04/10/2016

ŞÜPHELİ : 10- ALİ CAN, OSMANOğlu MUNİSE'den olma, 01/01/1985 doğumlu,


AMASYA ili, MERKEZ ilçesi, AYDINCA köy/mahallesi, 90 cilt, 32 aile
sıra no, 30 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur
Cad. No:1/19A İç Kapı No:1Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 03/11/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 03/11/2016 tarih ve
2016/485 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 11- ALİ ERTÜRK, METİNOğlu AYMAN'den olma, 12/09/1978


doğumlu, İZMİR ili, BORNOVA ilçesi, KAZIMDİRİK PINARBAŞI
köy/mahallesi, 20 cilt, 116 aile sıra no, 17 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1Otel İç Kapı
No:1Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 22/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 22/07/2016 tarih ve
2016/288 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 12- ALİ EMRE DESTEGÜL, YAŞAROğlu SÜNBÜL'den olma,


01/01/1986 doğumlu, ERZİNCAN ili, MERKEZ ilçesi, ELMAKÖY
köy/mahallesi, 97 cilt, 25 aile sıra no, 25 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1-21B İç Kapı
No:10Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 13- ALİ NEDİM KARABULUT, GÜNEROğlu MÜBECCEL'den olma,


26/03/1972 doğumlu, ERZURUM ili, OLTU ilçesi, ASLANPAŞA
köy/mahallesi, 1 cilt, 214 aile sıra no, 13 sıra no'da nüfusa kayıtlı
3
Seyranbağları Mah. Bağlar Cad. No:15 İç Kapı No:4Çankaya/ ANKARA
ikamet eder.

TUTUKLAMA TARİHİ : 20/09/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 20/09/2016 tarih ve


2016/390 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 14- ALİ ORHAN TOLLUOĞLU, CAFER SADIKOğlu HATİCE'den


olma, 11/12/1973 doğumlu, ANKARA ili, ALTINDAĞ ilçesi,
HACETTEPE köy/mahallesi, 45 cilt, 129 aile sıra no, 77 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Seyitnizam Mah. Seyitnizam Cad. No:51/3 İç Kapı
No:18Zeytinburnu/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 24/07/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/07/2016 tarih ve
2016/266 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 15- AYHAN KAYA, HÜSEYİNOğlu FATMA'den olma, 20/09/1986


doğumlu, AYDIN ili, KARPUZLU ilçesi, MERİÇLER köy/mahallesi, 13
cilt, 20 aile sıra no, 64 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1/18B İç Kapı No:9Beşiktaş/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 06/08/2016 İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 06/08/2016 tarih ve
2016/254 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 16- AZİZ ÖZBEK, MAHMUTOğlu ELİF'den olma, 16/08/1986


doğumlu, MALATYA ili, BATTALGAZİ ilçesi, UÇBAĞLAR
köy/mahallesi, 54 cilt, 276 aile sıra no, 9 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1-6B İç Kapı
No:10Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 11/10/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/10/2016 tarih ve
2016/431 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 17- BURAK BAYRAK, ÖZCANOğlu GÜLSEREN'den olma,


02/08/1986 doğumlu, ÇORUM ili, ALACA ilçesi, AYHAN
köy/mahallesi, 1 cilt, 69 aile sıra no, 34 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar
Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1-8B İç Kapı No:9Beşiktaş/
İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 09/08/2016 İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 09/08/2016 tarih ve
2016/336 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 18- CELAL ALPTEKİN ÇEVİK, DAVUTOğlu EMİNE'den olma,


14/01/1986 doğumlu, ÇORUM ili, OSMANCIK ilçesi, KAMİL
köy/mahallesi, 50 cilt, 55 aile sıra no, 60 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1/16A İç Kapı
No:10Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 09/08/2016 İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 09/08/2016 tarih ve
2016/336 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 19- CENGİZ EKİN, AHMETOğlu ZAHİDE'den olma, 30/08/1964


doğumlu, AKSARAY ili, SARIYAHŞİ ilçesi, BEKDİK köy/mahallesi, 6
cilt, 108 aile sıra no, 15 sıra no'da nüfusa kayıtlı Selviburnu Subay Loj.
Kartal Sk Şimşek Apt D:4 Beykoz/ İSTANBUL ikamet eder.
4
TUTUKLAMA TARİHİ : 24/07/2016 İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/07/2016 tarih ve
2016/235 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 20- CENGİZHAN EFE, HAŞİMOğlu GÖNÜL'den olma, 02/12/1985


doğumlu, ÇANKIRI ili, MERKEZ ilçesi, ÇAYIRPINAR köy/mahallesi,
43 cilt, 51 aile sıra no, 54 sıra no'da nüfusa kayıtlı Plevne Mah. 32_Saray
Cad. No:47-49A İç Kapı No:4Altıeylül/ BALIKESİR ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 21- CENK ERDOĞAN, YUNUSOğlu MERYEM'den olma, 29/03/1976


doğumlu, ADANA ili, SAİMBEYLİ ilçesi, KARAKUYU köy/mahallesi,
18 cilt, 17 aile sıra no, 61 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1-2A İç Kapı No:4Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet
eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 22- CİHANGİR ÇENTELİ, İNAYETOğlu EMİNE'den olma, 15/07/1985


doğumlu, HATAY ili, YAYLADAĞI ilçesi, KARAKÖSE köy/mahallesi,
19 cilt, 82 aile sıra no, 58 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1/14B İç Kapı No:9Beşiktaş/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 11/10/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/10/2016 tarih ve
2016/431 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 23- DURAN YILMAZ, ÖMEROğlu AYŞE'den olma, 16/10/1984


doğumlu, KIRŞEHİR ili, AKÇAKENT ilçesi, YAYLAÖZÜ
köy/mahallesi, 52 cilt, 5 aile sıra no, 136 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1/11A İç Kapı
No:3Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 24- DURDU SELİM AYÇETİN, MEHMETOğlu HATİCE'den olma,


30/03/1973 doğumlu, KAYSERİ ili, ÖZVATAN ilçesi, KERMELİK
köy/mahallesi, 80 cilt, 26 aile sıra no, 24 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1E1 İç Kapı No:6Beşiktaş/
İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 20/09/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 20/09/2016 tarih ve
2016/391 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 25- EGEMEN EKER, NÜSETOğlu GÜNNAHAR'den olma, 04/07/1984


doğumlu, ORDU ili, MESUDİYE ilçesi, TOPÇAM köy/mahallesi, 62
cilt, 184 aile sıra no, 48 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1-22A İç Kapı No:4Beşiktaş/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 18/07/2016 İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliğinin 18/07/2016 tarih ve
2016/250 sayılı kararı
5
ŞÜPHELİ : 26- EMRE ÜNAL, HACI ÖMEROğlu HAKİYE'den olma, 01/04/1982
doğumlu, YOZGAT ili, SORGUN ilçesi, AŞAĞICUMAFAKILI
köy/mahallesi, 17 cilt, 66 aile sıra no, 111 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1-1A İç Kapı No:5Beşiktaş/
İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 24/07/2016 İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/07/2016 tarih ve
2016/235 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 27- ERAY AKIN, SİNANOğlu SADİYE'den olma, 07/04/1983 doğumlu,


TOKAT ili, ERBAA ilçesi, DOĞANYURT köy/mahallesi, 39 cilt, 141
aile sıra no, 29 sıra no'da nüfusa kayıtlı Tahtakale Mah. Faruk Nafiz
Çamlıbel Cad. No:7/11 İç Kapı No:48Avcılar/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 22/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 22/07/2016 tarih ve
2016/288 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 28- ERDEM CEM ERGÜL, MUSTAFA ATİLAOğlu ZEHRA'den olma,


27/05/1986 doğumlu, KAYSERİ ili, MELİKGAZİ ilçesi, GESİ
BAĞPINAR köy/mahallesi, 58 cilt, 58 aile sıra no, 60 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1-6A İç Kapı
No:10Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 11/10/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/10/2016 tarih ve
2016/431 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 29- ERDOĞAN ALP, ARİFOğlu HAVALİ'den olma, 15/04/1968


doğumlu, BURDUR ili, YEŞİLOVA ilçesi, ÇUVALLI köy/mahallesi, 19
cilt, 11 aile sıra no, 30 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1D1 İç Kapı No:4Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet
eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 24/07/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/07/2016 tarih ve
2016/266 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 30- ERKAN ABUNAZ, KENANOğlu NESRİN'den olma, 02/03/1982


doğumlu, AYDIN ili, KOÇARLI ilçesi, CİNCİN köy/mahallesi, 12 cilt, 1
aile sıra no, 25 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org. İzzettin
Aksalur Cad. No:1Otel İç Kapı No:1Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.

ŞÜPHELİ : 31- FARUK BOLAT, FİKRETOğlu HİDAYET'den olma, 09/08/1985


doğumlu, KAHRAMANMARAŞ ili, AFŞİN ilçesi, ALTAŞ
köy/mahallesi, 15 cilt, 9 aile sıra no, 58 sıra no'da nüfusa kayıtlı Onur
Mah. 7379 Sk. No:9 İç Kapı No:7Bayraklı/ İZMİR ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 10/08/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/08/2016 tarih ve
2016/324 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 32- FARUK MANTI, MEHMETOğlu HACER'den olma, 01/07/1986


doğumlu, ADANA ili, KOZAN ilçesi, BUCAK köy/mahallesi, 23 cilt, 23
aile sıra no, 36 sıra no'da nüfusa kayıtlı Tavşantepe Mah. Gökhürü Sk.
No:16 İç Kapı No:2Kozan/ ADANA ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 03/11/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 03/11/2016 tarih ve
2016/485 sayılı kararı
6
ŞÜPHELİ : 33- FATİH AKAR, HAMZAOğlu SABRİYE'den olma, 31/05/1986
doğumlu, BURSA ili, YILDIRIM ilçesi, YAVUZSELİM köy/mahallesi,
38 cilt, 457 aile sıra no, 3 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1-21A İç Kapı No:1Beşiktaş/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 11/10/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/10/2016 tarih ve
2016/431 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 34- FATİH ÖZDEMİR, VAHİTOğlu NEZİHE'den olma, 04/01/1983


doğumlu, ANKARA ili, GÖLBAŞI ilçesi, VELİHİMMETLİ
köy/mahallesi, 29 cilt, 31 aile sıra no, 56 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Tevfikbey Mah. 2.Sinop Sk. No:5 İç Kapı No:1Küçükçekmece/
İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 09/08/2016 İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 09/08/2016 tarih ve
2016/336 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 35- FATİH ŞAYİN, ŞÜKRÜOğlu LÜTFİYE'den olma, 15/12/1973


doğumlu, KAYSERİ ili, MELİKGAZİ ilçesi, HÜRRİYET köy/mahallesi,
25 cilt, 433 aile sıra no, 4 sıra no'da nüfusa kayıtlı Ihlamurkuyu Mah.
Dercan Sk. No:5 İç Kapı No:3Ümraniye/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 11/10/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/10/2016 tarih ve
2016/431 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 36- FATİH ÜNAL, DİLAVEROğlu REYHAN'den olma, 23/11/1986


doğumlu, SAMSUN ili, LADİK ilçesi, AŞAĞIGÖLYAZI köy/mahallesi,
17 cilt, 71 aile sıra no, 16 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1/13B İç Kapı No:6Beşiktaş/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 09/08/2016 İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 09/08/2016 tarih ve
2016/336 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 37- FERHAT PINAR, DURANOğlu AYŞE'den olma, 29/04/1984


doğumlu, ANKARA ili, SİNCAN ilçesi, YENİPEÇENEK köy/mahallesi,
20 cilt, 48 aile sıra no, 98 sıra no'da nüfusa kayıtlı Hoşnudiye Mh Tacin
Sk N 15/2 Merkez/ ESKİŞEHİR ikamet eder.

ŞÜPHELİ : 38- FEYZULLAH YENİTEPE, YUSUF İZZETOğlu HAMİDE'den


olma, 13/08/1974 doğumlu, KÜTAHYA ili, MERKEZ ilçesi,
YENİDOĞAN köy/mahallesi, 29 cilt, 64 aile sıra no, 5 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Hırka-İ Şerif Mah. Yamak Sk. No:12 İç Kapı No:14Fatih/
İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 20/09/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 20/09/2016 tarih ve
2016/391 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 39- GÖKHAN KENARLI, MUZAFFEROğlu HACER'den olma,


13/10/1985 doğumlu, BALIKESİR ili, KARESİ ilçesi, İZMİRLER
köy/mahallesi, 10 cilt, 395 aile sıra no, 29 sıra no'da nüfusa kayıtlı Körhat
Mah. Karacadağ Bulvarı No:1C2/4 İç Kapı No:17Bağlar/ DİYARBAKIR
ikamet eder.

7
TUTUKLAMA TARİHİ : 19/10/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 19/10/2016 tarih ve
2016/437 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 40- GÜNHAN ÇİFCİ, CEVDETOğlu SEVİM'den olma, 25/01/1977


doğumlu, VAN ili, ERCİŞ ilçesi, BAYAZIT köy/mahallesi, 2 cilt, 282 aile
sıra no, 40 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur
Cad. No:1/18B İç Kapı No:8Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 21/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/07/2016 tarih ve
2016/289 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 41- GÜRCAN ANILIRCAN, ALAETTİNOğlu GÜLTEN'den olma,


12/11/1974 doğumlu, ESKİŞEHİR ili, MAHMUDİYE ilçesi, ŞEREFİYE
köy/mahallesi, 11 cilt, 48 aile sıra no, 18 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1E3 İç Kapı No:5Beşiktaş/
İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 42- GÜRKAN BEĞİŞ, AVNİOğlu ZELİHA'den olma, 04/09/1985


doğumlu, YALOVA ili, ÇINARCIK ilçesi, KORUKÖY köy/mahallesi, 32
cilt, 81 aile sıra no, 23 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1/10A İç Kapı No:9Beşiktaş/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 09/08/2016 İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 09/08/2016 tarih ve
2016/336 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 43- HACI ŞALK, BAYRAMOğlu NURCİHAN'den olma, 14/01/1980


doğumlu, ÇORUM ili, SUNGURLU ilçesi, EKMEKCİ köy/mahallesi, 60
cilt, 18 aile sıra no, 23 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1-10B İç Kapı No:3Beşiktaş/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 44- HACI MURAT SÖNMEZ, CAFEROğlu FEVZİYE'den olma,


15/11/1976 doğumlu, MERSİN ili, TARSUS ilçesi, MAHMUTAĞA
köy/mahallesi, 156 cilt, 14 aile sıra no, 25 sıra no'da nüfusa kayıtlı Sevgi
Mah. Coşkun Sk. No:19 İç Kapı No:7Lüleburgaz/ KIRKLARELİ ikamet
eder.

ŞÜPHELİ : 45- HACI MUSTAFA AKYOL, MEHMET HULUSİOğlu MERAL'den


olma, 23/04/1985 doğumlu, YOZGAT ili, MERKEZ ilçesi, ESKİPAZAR
köy/mahallesi, 47 cilt, 186 aile sıra no, 44 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1/13A İç Kapı
No:4Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 22/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 22/07/2016 tarih ve
2016/288 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 46- HAKAN AKBULUT, HASANOğlu FATMA'den olma, 15/11/1981


doğumlu, TRABZON ili, YOMRA ilçesi, İKİSU köy/mahallesi, 10 cilt,
8
97 aile sıra no, 62 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org. İzzettin
Aksalur Cad. No:1-9A İç Kapı No:2Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 47- HALİL BAŞARAN, MEHMETOğlu SEMİNE'den olma, 18/09/1985


doğumlu, BURSA ili, YILDIRIM ilçesi, SAMANLI köy/mahallesi, 28
cilt, 46 aile sıra no, 36 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1-5A İç Kapı No:1Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet
eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 03/11/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 03/11/2016 tarih ve
2016/485 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 48- HALİL PULAT, YÜKSELOğlu ŞERİFE'den olma, 07/11/1978


doğumlu, BOLU ili, MENGEN ilçesi, HAYRANLAR köy/mahallesi, 30
cilt, 1 aile sıra no, 93 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1D1 İç Kapı No:5Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet
eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 20/09/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 20/09/2016 tarih ve
2016/391 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 49- HALİL İBRAHİM TOKUŞ, HAMİTOğlu NERMİN'den olma,


17/09/1981 doğumlu, ERZURUM ili, ILICA ilçesi, TEBRİZCİK
köy/mahallesi, 178 cilt, 14 aile sıra no, 65 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1-2A İç Kapı
No:10Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 26/10/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 26/10/2016 tarih ve
2016/467 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 50- HASAN TÜZEN, ABDULLAHOğlu NEBAHAT'den olma,


12/02/1977 doğumlu, SAMSUN ili, İLKADIM ilçesi, CEDİT
köy/mahallesi, 3 cilt, 534 aile sıra no, 10 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1/16A İç Kapı
No:5Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 21/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/07/2016 tarih ve
2016/289 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 51- HASAN NEVZAT TAŞDELER, ALİ HAYRETTİNOğlu


NACİDE'den olma, 05/09/1965 doğumlu, İSTANBUL ili, BEYOĞLU
ilçesi, EMEKYEMEZ köy/mahallesi, 11 cilt, 56 aile sıra no, 9 sıra no'da
nüfusa kayıtlı ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 24/07/2016 İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/07/2016 tarih ve
2016/235 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 52- HÜSAMETTİN HARMANCI, FİKRETOğlu İLHAN'den olma,


30/11/1981 doğumlu, AMASYA ili, MERKEZ ilçesi, YAVRU
köy/mahallesi, 59 cilt, 13 aile sıra no, 74 sıra no'da nüfusa kayıtlı Gültepe
Mah. Arzu Sk. No:5 İç Kapı No:3Kağıthane/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 21/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/07/2016 tarih ve
2016/289 sayılı kararı
9
ŞÜPHELİ : 53- HÜSEYİN ALTUN, HASANOğlu ŞÜKRİYE'den olma, 25/04/1969
doğumlu, MANİSA ili, AKHİSAR ilçesi, KAYALIOĞLU köy/mahallesi,
53 cilt, 144 aile sıra no, 21 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1/16B İç Kapı No:8Beşiktaş/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 11/10/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/10/2016 tarih ve
2016/431 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 54- HÜSEYİN KARAKAŞ, SABRİOğlu HASİBE'den olma, 21/07/1982


doğumlu, İZMİR ili, KARABAĞLAR ilçesi, CENNETOĞLU
köy/mahallesi, 21 cilt, 168 aile sıra no, 4 sıra no'da nüfusa kayıtlı Gültepe
Mah. 4399 Hait Cad. No:2 İç Kapı No:16 Merkez/ BATMAN ikamet
eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 21/10/2016 İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/10/2016 tarih ve
2016/513 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 55- İBRAHİM ALACA, REŞATOğlu NAZMİYE'den olma, 02/10/1987


doğumlu, ÇANAKKALE ili, BİGA ilçesi, DANİŞMENT köy/mahallesi,
47 cilt, 2 aile sıra no, 37 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1-21B İç Kapı No:2Beşiktaş/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 11/10/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/10/2016 tarih ve
2016/431 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 56- İBRAHİM POYRAZ, HASANOğlu HANIM'den olma, 18/06/1986


doğumlu, ANKARA ili, KIZILCAHAMAM ilçesi, GEBELER
köy/mahallesi, 55 cilt, 7 aile sıra no, 77 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar
Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1-21B İç Kapı No:1Beşiktaş/
İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 11/10/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/10/2016 tarih ve
2016/431 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 57- İSMAİL UYAR, MEHMETOğlu KEZİBAN'den olma, 17/07/1986


doğumlu, İZMİR ili, BAYRAKLI ilçesi, ÇİÇEK köy/mahallesi, 8 cilt,
989 aile sıra no, 4 sıra no'da nüfusa kayıtlı 1619 Sk No:53
BayraklıKarşıyaka/ İZMİR ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 22/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 22/07/2016 tarih ve
2016/288 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 58- KADİR İNCİR, ŞAHİNOğlu ZEYNEP'den olma, 08/08/1986


doğumlu, SİVAS ili, DOĞANŞAR ilçesi, KARKIN köy/mahallesi, 33
cilt, 21 aile sıra no, 71 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1/11A İç Kapı No:10Beşiktaş/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 21/10/2016 İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/10/2016 tarih ve
2016/513 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 59- KEMAL KAPUCU, ADEMOğlu MELAKET'den olma, 17/04/1979


doğumlu, KIRIKKALE ili, BALIŞEYH ilçesi, KULAKSIZ
10
köy/mahallesi, 61 cilt, 7 aile sıra no, 96 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar
Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1D3 İç Kapı No:3Beşiktaş/
İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 20/09/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 20/09/2016 tarih ve
2016/391 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 60- KERİME YILDIRIM, HARUNKızı ATİYE'den olma, 01/07/1986


doğumlu, AFYONKARAHİSAR ili, ÇAY ilçesi, ORHANİYE
köy/mahallesi, 29 cilt, 53 aile sıra no, 38 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Yeşilyurt Mah. Rauf Orbay Cad. No: 66666/6 Bakırköy/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 22/07/2016 Yalova Sulh Ceza Hâkimliğinin 22/07/2016 tarih ve
2016/205 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 61- LEVENT ÖZÜARAP, İSMAİLOğlu MÜNEVVER'den olma,


07/02/1971 doğumlu, İSTANBUL ili, ZEYTİNBURNU ilçesi,
YEŞİLTEPE köy/mahallesi, 12 cilt, 1702 aile sıra no, 3 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1Otel İç Kapı
No:1Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 22/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 22/07/2016 tarih ve
2016/288 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 62- MEHMET AL, OSMANOğlu ŞAKİRE'den olma, 15/02/1987


doğumlu, KARAMAN ili, AYRANCI ilçesi, ÇAT köy/mahallesi, 11 cilt,
10 aile sıra no, 252 sıra no'da nüfusa kayıtlı 4. Anajest Üst.
Komutanlıgı . . 06000 Merkez/ ANKARA ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 63- MEHMET BÖREKÇİ, MUSTAFAOğlu GÜLSEREN'den olma,


01/01/1985 doğumlu, KAHRAMANMARAŞ ili, DULKADİROĞLU
ilçesi, TURAN köy/mahallesi, 31 cilt, 264 aile sıra no, 95 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1/13A İç
Kapı No:10Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 03/08/2016 İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 03/08/2016 tarih ve
2016/269 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 64- MEHMET GENÇ, HÜSEYİNOğlu FATMA'den olma, 10/02/1984


doğumlu, GİRESUN ili, EYNESİL ilçesi, KEMERLİ köy/mahallesi, 14
cilt, 68 aile sıra no, 42 sıra no'da nüfusa kayıtlı Büyükdere Mah. Dereiçi
Bağlar Yolu Sk. No:74 İç Kapı No:2Sarıyer/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 21/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/07/2016 tarih ve
2016/289 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 65- MEHMET GÜR, İSMAİLOğlu ZEYNEP'den olma, 04/10/1980


doğumlu, AĞRI ili, MERKEZ ilçesi, KAYABEY köy/mahallesi, 116 cilt,
5 aile sıra no, 100 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org. İzzettin
Aksalur Cad. No:1/13A/2 Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 03/11/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 03/11/2016 tarih ve
2016/485 sayılı kararı
11
ŞÜPHELİ : 66- MEHMET PAÇACI, HACI OSMANOğlu MERNUŞ'den olma,
01/04/1986 doğumlu, KAHRAMANMARAŞ ili, MERKEZ ilçesi,
HAYRULLAH köy/mahallesi, 15 cilt, 279 aile sıra no, 2 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Körhat Mah. Karacadağ Bulvarı No:1-7_7 İç Kapı No:1Bağlar/
DİYARBAKIR ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 67- METEHAN ATASOY, ORHANOğlu HASİBE'den olma, 05/11/1984


doğumlu, ANKARA ili, ALTINDAĞ ilçesi, HACIBAYRAM
köy/mahallesi, 93 cilt, 1823 aile sıra no, 21 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1-9B İç Kapı No:1Beşiktaş/
İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 68- MURAT DİVRİL, OSMANOğlu SULTAN'den olma, 12/05/1973


doğumlu, ÇORUM ili, MERKEZ ilçesi, İNALÖZÜ köy/mahallesi, 113
cilt, 30 aile sıra no, 29 sıra no'da nüfusa kayıtlı 3.Etap 576 Sokak Eses
Atadostlar Yapı Koop No 1824 Eryaman Etimesgut/ ANKARA ikamet
eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 22/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 22/07/2016 tarih ve
2016/288 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 69- MURAT ÖZCAN, MEHMETOğlu ÜNZİLE'den olma, 11/02/1978


doğumlu, ANKARA ili, ÇAMLIDERE ilçesi, ÇUKURÖREN
köy/mahallesi, 35 cilt, 103 aile sıra no, 54 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1/17B İç Kapı
No:9Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 20/09/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 20/09/2016 tarih ve
2016/391 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 70- MURAT PARLADI, HÜSEYİNOğlu MİNTA'den olma, 15/11/1985


doğumlu, BURSA ili, KESTEL ilçesi, BARAKFAKİH köy/mahallesi, 51
cilt, 98 aile sıra no, 56 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1-19B İç Kapı No:6Beşiktaş/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 12/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 12/08/2016 tarih ve
2016/303 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 71- MURAT YAVUZARSLAN, EYÜPOğlu AYŞE'den olma, 10/02/1981


doğumlu, SAMSUN ili, ÇARŞAMBA ilçesi, BÖLMEÇAYIR
köy/mahallesi, 34 cilt, 15 aile sıra no, 35 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1/18A İç Kapı
No:10Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.

TUTUKLAMA TARİHİ : 03/11/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 03/11/2016 tarih ve


2016/485 sayılı kararı

12
ŞÜPHELİ : 72- MUSA GÜLMEZ, YAKUPOğlu GÜNAY'den olma, 27/05/1987
doğumlu, KONYA ili, CİHANBEYLİ ilçesi, KARŞIYAKA
köy/mahallesi, 5 cilt, 7 aile sıra no, 53 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar
Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1/16A İç Kapı No:9Beşiktaş/
İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 11/10/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/10/2016 tarih ve
2016/431 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 73- MUSTAFA ACAR, HİMMETOğlu GÜLSÜM'den olma, 11/03/1981


doğumlu, SAMSUN ili, HAVZA ilçesi, KOCAOĞLU köy/mahallesi, 50
cilt, 11 aile sıra no, 20 sıra no'da nüfusa kayıtlı Kazımkarabekir Mah.
Bahriye Üçok Cad. No:19 İç Kapı No:1Darıca/ KOCAELİ ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 25/08/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 25/08/2016 tarih ve
2016/340 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 74- MUSTAFA BAYRAM, MURATOğlu AYŞE'den olma, 10/09/1977


doğumlu, TRABZON ili, AKÇAABAT ilçesi, IŞIKLAR köy/mahallesi,
61 cilt, 97 aile sıra no, 25 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1-3A İç Kapı No:6Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet
eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 18/07/2016 İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliğinin 18/07/2016 tarih ve
2016/250 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 75- MUSTAFA KILIÇ, ŞAHADDİNOğlu NERMİN'den olma,


01/05/1983 doğumlu, ERZURUM ili, OLUR ilçesi, ATLI köy/mahallesi,
6 cilt, 73 aile sıra no, 37 sıra no'da nüfusa kayıtlı Yıldıztepe Mah. 1.Taktik
Hv. Kv. Alarm İskan Tesisleri Küme Evleri No:51 İç Kapı
No:14Odunpazarı/ ESKİŞEHİR ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 17/10/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 17/10/2016 tarih ve
2016/493 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 76- MUSTAFA KIYI, AHMET HİLMİOğlu SALİHA'den olma,


22/01/1983 doğumlu, KONYA ili, KARATAY ilçesi, AKÇEŞME
köy/mahallesi, 4 cilt, 9 aile sıra no, 28 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar
Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1-19B İç Kapı No:1Beşiktaş/
İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 09/08/2016 İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 09/08/2016 tarih ve
2016/336 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 77- MUSTAFA KÜRŞAT İLOĞLU, ALİOğlu EMİNE'den olma,


03/01/1985 doğumlu, KAYSERİ ili, MELİKGAZİ ilçesi, KIRANARDI
köy/mahallesi, 71 cilt, 90 aile sıra no, 111 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1/11A İç Kapı
No:9Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 26/10/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 26/10/2016 tarih ve
2016/467 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 78- MUSTAFA ÖZCAN ÇAY, ALİOğlu MELEK'den olma, 13/07/1976


doğumlu, KASTAMONU ili, DADAY ilçesi, KIZILÖRENCİK
köy/mahallesi, 50 cilt, 19 aile sıra no, 41 sıra no'da nüfusa kayıtlı Harp

13
Akademileri Lojmanları 21 B Blok Daire:9 4 Levent 34340 Beşiktaş/
İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 18/07/2016 İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliğinin 18/07/2016 tarih ve
2016/250 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 79- MÜCAHİD YAKUP AYAYDIN, OSMANOğlu MÜZEYYEN'den


olma, 08/03/1977 doğumlu, YOZGAT ili, MERKEZ ilçesi, LÖK
köy/mahallesi, 83 cilt, 124 aile sıra no, 36 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Görükle Dumlupınar Mh Çağdaş Cd. 11/14 Nilüfer Bursa Nilüfer/
BURSA ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 24/07/2016 İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/07/2016 tarih ve
2016/235 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 80- NAZIM AYTAR, AZİZOğlu KAFİYE'den olma, 15/01/1982


doğumlu, ANKARA ili, AYAŞ ilçesi, HACIMEMİ köy/mahallesi, 4 cilt,
19 aile sıra no, 23 sıra no'da nüfusa kayıtlı İnönü Mah. Doğu Küme
Lojmanları Ünal Apt. No:5Inönü - Sarıkamış Kars
Sarıkamış/Kars/TürkiyeSarıkamış/ KARS ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 03/11/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 03/11/2016 tarih ve
2016/485 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 81- NECİP DİRİK, SEZAİOğlu MUAMMER'den olma, 13/12/1981


doğumlu, KIRKLARELİ ili, PINARHİSAR ilçesi, CEVİZKÖY
köy/mahallesi, 6 cilt, 155 aile sıra no, 26 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1-5B İç Kapı
No:10Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.

ŞÜPHELİ : 82- OĞUZHAN YÜKSEL, ALİ RIZAOğlu FADİME'den olma,


04/08/1983 doğumlu, ADANA ili, POZANTI ilçesi, ZAFER
köy/mahallesi, 3 cilt, 155 aile sıra no, 8 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Huzurevleri Mah. 77190 Sk. No:2 İç Kapı No:07Çukurova/ ADANA
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 22/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 22/07/2016 tarih ve
2016/288 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 83- OSMAN ALBAYRAK, ALİ OSMANOğlu NAHİDE'den olma,


17/06/1985 doğumlu, AMASYA ili, MERZİFON ilçesi, KUYU
köy/mahallesi, 54 cilt, 16 aile sıra no, 37 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1Otel İç Kapı
No:1Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 21/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/07/2016 tarih
2016/289 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 84- ÖMER DEMİR, KÖSEOğlu GÜLSEREN'den olma, 30/09/1987


doğumlu, MALATYA ili, BATTALGAZİ ilçesi, BEYLERBAŞI
köy/mahallesi, 39 cilt, 20 aile sıra no, 14 sıra no'da nüfusa kayıtlı Sultan
Selim Mah. Teknik Sk. No:48 İç Kapı No:10Kağıthane/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

14
ŞÜPHELİ : 85- ÖMER FARUK SAYGI, NAİMOğlu FATMA'den olma, 18/01/1985
doğumlu, ADANA ili, SARIÇAM ilçesi, ÜNLÜCE köy/mahallesi, 151
cilt, 33 aile sıra no, 28 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1/19A İç Kapı No:4Beşiktaş/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 21/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/07/2016 tarih ve
2016/289 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 86- ÖZCAN KORHAN, MEHMETOğlu REYHAN'den olma,


21/03/1974 doğumlu, BURSA ili, MUSTAFAKEMALPAŞA ilçesi,
ÇARDAKBELEN köy/mahallesi, 38 cilt, 77 aile sıra no, 18 sıra no'da
nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:3Seebrig2 İç
Kapı No:15Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 10/08/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/08/2016 tarih ve
2016/324 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 87- RECEP YÜKSEL, HASANOğlu HALİME'den olma, 06/04/1965


doğumlu, KASTAMONU ili, TOSYA ilçesi, ÇİFTER köy/mahallesi, 34
cilt, 28 aile sıra no, 17 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1 İç Kapı No:5Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet
eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 24/07/2016 İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/07/2016 tarih ve
2016/235 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 88- RIZA ERKUŞ, SECAATTİNOğlu HALİME'den olma, 11/05/1985


doğumlu, ÇORUM ili, BOĞAZKALE ilçesi, KAYMAZ köy/mahallesi,
10 cilt, 112 aile sıra no, 8 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1-9B İç Kapı No:10Beşiktaş/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 19/10/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 19/10/2016 tarih ve
2016/437 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 89- SALİH BAYRAK, İLHAMOğlu HAYRİYE'den olma, 04/02/1983


doğumlu, ERZURUM ili, ŞENKAYA ilçesi, İÇMESU köy/mahallesi, 32
cilt, 14 aile sıra no, 61 sıra no'da nüfusa kayıtlı Eski Havaalanı Cad. Hava
Lojmanları Blok 9 D:5 YeşilyurtBakırköy/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 03/11/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 03/11/2016 tarih ve
2016/485 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 90- SAMET KUZU, MEHMET SALİHOğlu FATMA'den olma,


07/01/1985 doğumlu, HATAY ili, ALTINÖZÜ ilçesi, KARBEYAZ
köy/mahallesi, 35 cilt, 283 aile sıra no, 41 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1/17B İç Kapı
No:3Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.

TUTUKLAMA TARİHİ : 11/10/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/10/2016 tarih ve


2016/431 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 91- SEDAT ÖNDER, MUSAOğlu FERDANE'den olma, 10/04/1986


15
doğumlu, SAKARYA ili, GEYVE ilçesi, DOĞANCIL köy/mahallesi, 63
cilt, 8 aile sıra no, 19 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1-8B İç Kapı No:1Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet
eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 92- SELÇUK TIRAŞ, MAHBUPOğlu HAVVA'den olma, 22/12/1982


doğumlu, KIRŞEHİR ili, KAMAN ilçesi, MEŞEKÖY köy/mahallesi, 61
cilt, 433 aile sıra no, 5 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah Org
İzzettin Aksalur Cad No:1-21A İç Kapı No:4 Beşiktaş/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 19/08/2016 İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 19/08/2016 tarih ve
2016/369 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 93- SELİM İNAÇ, NİHATOğlu ALİME'den olma, 02/11/1985 doğumlu,


KARS ili, SARIKAMIŞ ilçesi, YENİKÖY köy/mahallesi, 30 cilt, 82 aile
sıra no, 47 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur
Cad. No:1-5A İç Kapı No:9Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 09/08/2016 İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 09/08/2016 tarih ve
2016/336 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 94- SELİM İSTANBUL, SALİHOğlu MERYEM'den olma, 20/10/1984


doğumlu, SAMSUN ili, İLKADIM ilçesi, FATİH köy/mahallesi, 5 cilt,
433 aile sıra no, 14 sıra no'da nüfusa kayıtlı Çağlayan Mah. Ayışığı Sk.
No:7 İç Kapı No:3Kağıthane/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 22/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 22/07/2016 tarih ve
2016/288 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 95- SELİM MERT, NUHOğlu AYŞE'den olma, 16/09/1962 doğumlu,


ANKARA ili, GÜDÜL ilçesi, ÇAĞA köy/mahallesi, 9 cilt, 129 aile sıra
no, 102 sıra no'da nüfusa kayıtlı Saimekadın Mah. Çalıkavak Cad. No:9
İç Kapı No:8Mamak/ ANKARA ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 24/07/2016 İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/07/2016 tarih ve
2016/235 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 96- SERHAT ALTINMAKAS, ABDULLAHOğlu ZARİFE'den olma,


10/09/1981 doğumlu, MUŞ ili, MALAZGİRT ilçesi, GÖLAĞILI
köy/mahallesi, 32 cilt, 43 aile sıra no, 45 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1-4A İç Kapı
No:10Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 18/07/2016 İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliğinin 18/07/2016 tarih ve
2016/250 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 97- SERKAN KAYA, YUSUFOğlu HANİFE'den olma, 11/10/1984


doğumlu, GİRESUN ili, GÖRELE ilçesi, İNANCA köy/mahallesi, 51
cilt, 171 aile sıra no, 90 sıra no'da nüfusa kayıtlı Yenibosna Merkez Mah.
Erdem Sk. No:4 İç Kapı No:11Bahçelievler/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 21/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/07/2016 tarih ve
2016/289 sayılı kararı
16
ŞÜPHELİ : 98- SİNAN ALTUNTAŞ, YUNİSOğlu DİLBER'den olma, 05/12/1986
doğumlu, SİVAS ili, MERKEZ ilçesi, GÜLLÜK köy/mahallesi, 161 cilt,
8 aile sıra no, 207 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org. İzzettin
Aksalur Cad. No:1/18B İç Kapı No:10Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 24/07/2016 İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 24/07/2016 tarih ve
2016/235 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 99- SONER CİVELEK, MEHMETOğlu EMİNE'den olma, 17/10/1989


doğumlu, SAMSUN ili, YAKAKENT ilçesi, ÇAMALAN köy/mahallesi,
15 cilt, 87 aile sıra no, 33 sıra no'da nüfusa kayıtlı Telsiz Mah. 83. Sk.
No:10 İç Kapı No:2Zeytinburnu/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 100- SONER MOROĞLU, GALİPOğlu MUTEBER'den olma,


15/07/1985 doğumlu, SİVAS ili, GÜRÜN ilçesi, ESKİBEKTAŞLI
köy/mahallesi, 60 cilt, 1 aile sıra no, 82 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar
M. Org.İzettin Aksular C. No:1/14 B İç Kapı No:6Beşiktaş/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 101- ŞÜKRÜ PINAR, HASANOğlu MEVLÜDE'den olma, 01/02/1967


doğumlu, SİVAS ili, HAFİK ilçesi, KÜPECİK köy/mahallesi, 81 cilt, 36
aile sıra no, 105 sıra no'da nüfusa kayıtlı Gülyurt Mah. 11. Sk. No: 4/2
Merkez/ SİVAS ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 11/10/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/10/2016 tarih ve
2016/431 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 102- TAMER ÖZARSLAN, ABDURRAHMANOğlu FAHRİYE'den


olma, 01/01/1972 doğumlu, BURSA ili, YILDIRIM ilçesi,
CUMALIKIZIK köy/mahallesi, 4 cilt, 199 aile sıra no, 3 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1E1 İç Kapı
No:2Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 22/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 22/07/2016 tarih ve
2016/288 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 103- TANJU UYSAL, SALAHADDİNOğlu NEZAHAT'den olma,


02/02/1986 doğumlu, ISPARTA ili, SÜTÇÜLER ilçesi, ÇANDIR
köy/mahallesi, 17 cilt, 34 aile sıra no, 176 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1-22B İç Kapı
No:7Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 09/08/2016 İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 09/08/2016 tarih ve
2016/336 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 104- TURGAY CÜCÜK, YAŞAROğlu HACER'den olma, 13/03/1984


doğumlu, GİRESUN ili, ÇAMOLUK ilçesi, USLUCA köy/mahallesi, 70
cilt, 52 aile sıra no, 110 sıra no'da nüfusa kayıtlı Mimar Sinan Mah. 80.
Sk. No:4 İç Kapı No:7Esenler/ İSTANBUL ikamet eder.
17
TUTUKLAMA TARİHİ : 22/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 22/07/2016 tarih ve
2016/288 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 105- UĞUR ERDEMİR, AHMET YILMAZOğlu MÜKERREM'den


olma, 30/10/1984 doğumlu, SAKARYA ili, SAPANCA ilçesi,
GAZİPAŞA köy/mahallesi, 3 cilt, 2 aile sıra no, 17 sıra no'da nüfusa
kayıtlı Harp Akademileri Lojmanları 11-A BlokLevent Beşiktaş/
İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 21/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/07/2016 tarih ve
2016/289 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 106- ÜMİT KESER, ZÜLKÜFOğlu SEÇKİN'den olma, 28/04/1980


doğumlu, ELAZIĞ ili, MERKEZ ilçesi, ÇALICA köy/mahallesi, 54 cilt,
53 aile sıra no, 80 sıra no'da nüfusa kayıtlı Tozkoparan Mah. Gülfidan Sk.
No:4 İç Kapı No:14Güngören/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 22/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 22/07/2016 tarih ve
2016/288 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 107- VEYSEL KELEŞOĞLU, BEHÇETOğlu FATMA'den olma,


25/04/1984 doğumlu, GAZİANTEP ili, ŞAHİNBEY ilçesi, AKYOL
köy/mahallesi, 1 cilt, 229 aile sıra no, 55 sıra no'da nüfusa kayıtlı 9 Eylül
Mah. 9. Cad. No:12/3759 İç Kapı No:AMenemen/ İZMİR ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 21/10/2016 İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/10/2016 tarih ve
2016/513 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 108- VEYSEL YILMAZ, İSMETOğlu GÜLŞAN'den olma, 25/04/1979


doğumlu, ERZURUM ili, HORASAN ilçesi, DÖNERTAŞ köy/mahallesi,
27 cilt, 33 aile sıra no, 92 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:5İstanbul2 İç Kapı No:7Beşiktaş/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 11/10/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/10/2016 tarih ve
2016/431 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 109- VOLKAN KIZILKAYA, VEDATOğlu GÜLŞAN'den olma,


21/05/1987 doğumlu, BİTLİS ili, AHLAT ilçesi, SAKA köy/mahallesi, 28
cilt, 15 aile sıra no, 28 sıra no'da nüfusa kayıtlı Pazariçi Mah. İnkılap Cad.
No:57 İç Kapı No:10Gaziosmanpaşa/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 110- YASİN SOLMAZ, EKREMOğlu RAHİME'den olma, 01/08/1984


doğumlu, TOKAT ili, YEŞİLYURT ilçesi, BÜĞET köy/mahallesi, 8 cilt,
4 aile sıra no, 60 sıra no'da nüfusa kayıtlı Ahi Mesut Mah. 1872 Cad.
No:11E İç Kapı No:14Etimesgut/ ANKARA ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 09/08/2016 İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 09/08/2016 tarih ve
2016/336 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 111- YAVUZ YÜCEL, ABDURRAHMANOğlu HÜSNE'den olma,


06/05/1979 doğumlu, SAMSUN ili, İLKADIM ilçesi, FEVZİÇAKMAK
köy/mahallesi, 6 cilt, 174 aile sıra no, 4 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar
18
Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1-20A İç Kapı No:2Beşiktaş/
İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 112- YUSUF BAKAR, VEYSELOğlu EMİNE'den olma, 02/10/1984


doğumlu, KAYSERİ ili, BÜNYAN ilçesi, İĞDECİK köy/mahallesi, 21
cilt, 66 aile sıra no, 47 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1-6A İç Kapı No:8Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet
eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 21/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/07/2016 tarih ve
2016/289 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 113- YUSUF GÜLSER, ORHANOğlu MERYEM'den olma, 08/01/1982


doğumlu, MERSİN ili, TOROSLAR ilçesi, OSMANİYE köy/mahallesi,
22 cilt, 206 aile sıra no, 10 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org.
İzzettin Aksalur Cad. No:1-10B İç Kapı No:10Beşiktaş/ İSTANBUL
ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 22/07/2016 İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 22/07/2016 tarih ve
2016/288 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 114- YÜKSEL KOCA, ASLANOğlu SELATİN'den olma, 24/03/1985


doğumlu, ARTVİN ili, ŞAVŞAT ilçesi, SAVAŞ köy/mahallesi, 49 cilt, 19
aile sıra no, 80 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar Mah. Org. İzzettin
Aksalur Cad. No:1/13A İç Kapı No:7Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 02/08/2016 İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02/08/2016 tarih ve
2016/271 sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 115- ZAFER ÖZLEBLEBİCİ, ABDULKADİROğlu AYŞE'den olma,


02/09/1978 doğumlu, GAZİANTEP ili, ŞAHİNBEY ilçesi, BOSTANCI
köy/mahallesi, 12 cilt, 6 aile sıra no, 76 sıra no'da nüfusa kayıtlı Konaklar
Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1E1 İç Kapı No:3Beşiktaş/
İSTANBUL ikamet eder.
YAKALAMA KARAR TARİHİ : 31/07/2016 İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 31/07/2016 tarih ve
2016/3494 D.İş sayılı kararı

ŞÜPHELİ : 116- ZEKERİYA AKTAŞ, VELİOğlu ZÜBEYDE'den olma, 08/08/1984


doğumlu, ANKARA ili, YENİMAHALLE ilçesi, YENİÇAĞ
köy/mahallesi, 35 cilt, 213 aile sıra no, 24 sıra no'da nüfusa kayıtlı
Konaklar Mah. Org. İzzettin Aksalur Cad. No:1/14A İç Kapı
No:9Beşiktaş/ İSTANBUL ikamet eder.
TUTUKLAMA TARİHİ : 19/08/2016 İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 19/08/2016 tarih
2016/369 sayılı kararı

İSNAT OLUNAN SUÇLAR : Genel olarak Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya
veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini
Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Anayasal Düzeni Ortadan
Kaldırmaya Teşebbüs Etme,Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Silahlı
Terör Örgütüne Üye Olmamakla Birlikte Örgüt Adına Suç

19
İşleme,Cebir Kullanarak, Silahla, Birden Fazla Kişi Tarafından
Birlikte, Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle, Kamu
Görevinin Sağladığı Nüfus Kötüye Kullanılmak Suretiyle Kişiyi
Hürriyetinden Yoksun Kılmaya Teşebbüs Etme, Cebir Kullanmak
Suretiyle Gece Vakti, Silahla, Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye
kullanılmak suretiyle ve Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte Konut
Dokunulmazlığını İhlal Etme,Cebir Kullanarak, Silahla, Birden
Fazla Kişi Tarafından Birlikte, Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi
Nedeniyle, Kamu Görevinin Sağladığı Nüfus Kötüye Kullanılmak
Suretiyle Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Haksız Arama,
Nitelikli Yağma, Silahla, Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte Tehdit
olmakla birlikte her bir şüpheli için iddianamenin 10 no'lu kısımında her
bir şüpheli için ayrı ayrı belirtilmiştir.
SEVK MADDELERİ : İddianamenin 10 no'lu kısmında her bir şüpheli için ayrı ayrı
belirtilmiştir.
GÖZALTI TARİHİ : İddianamenin 9 no'lu kısmında her bir şüpheli için ayrı ayrı belirtilmiştir.
SUÇ TARİHİ VE YERİ : 15/07/2016, İSTANBUL
DELİLLER : İddia, şüpheliler, tanıklar, müştekiler ve suçtan zarar görenlerin beyanları,
olay yeri inceleme tutanakları, adli emanet, idari tahkikat raporları, HTS
ve durum analiz raporları, olay, yakalama, arama ve el koyma tutanakları,
terör örgütüne dair rapor ve analizler, tüm hazırlık evrakı

SORUŞTURMA EVRAKI İNCELENDİ:

1.GENEL OLARAK

15/07/2016 günü tarihi sayısız şan ve zaferlerle dolu, misyonu ülkemizi dıştan gelebilecek olan her
türlü tehdide karşı savunma görevi üstlenmek olan ve yaptırım gücünü Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'ndan
alan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz içerisine diğer devlet kurumları gibi yaklaşık yıllar süren bir süreçte sızmış, bu
şekliyle ülkemiz için başlıca tehdit unsuru olan Fetullahçı Terör Örgütü/ Paralel Devlet Yapılanması
(FETÖ/PDY)'na mensup asker ve bu askerleri yönlendirilen örgütün "abi-imam" tabir edilen sivil unsurları
yönetiminde mevcut Anayasal demokratik düzeni hedef alan ve meşru Hükümeti devirme amaçlı Darbe girişimi
gerçekleştirilmiş ancak Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine başta milletimizin ve
güvenlik güçlerimizin demokrasiye sahip çıkarak ferasetle dik duruşu ve karşı koyması
neticesindebaşarısızlıkla sonuçlanmıştır.

Terör örgütü lideri Fetullah Gülen (GÜLEN)'in "Esnek olun, sivrilmeden can damarları içinde
dolanın! Bütün güç merkezlerine ulaşıncaya kadar hiç kimse varlığınızı fark etmeden sistemin ana
damarlarında ilerleyin!", "Türkiye'deki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken
sayılır."," Arkadaşlarımız o sahada kabiliyetlerini geliştirmeli, müktesabatlarını geliştirmeli, esas ve
zannediyorum iki yanlı olmaları itibariyle de sergileyecekleri performans ile de daima takdir toplayacaklardır.
Yani bu bizim cepheyi öğrenmeleri lazım arkadaşların. Yani bizim hukuk sistemimizi didik didik etmelidirler, biz
bir taraftan çalışıp onların istifade edeceği şekle getirmeliyiz, onu öyle formule etmeliyiz, öyle tertip ve temkide
tabi tutmalıyız.", "Dünyada satın alınmayacak adam yoktur. Sadece fiyatları farklıdır. Birini az fiyata birini çok
fiyata alırsın" şeklinde ve benzeritalimatlarıyla devlet kurumlarına sızan kamu görevlisi görünümlü FETÖ/PDY
mensupları bir kaç yıllık süreç içerisinde ülkemizde istikrarsızlık yaratarak, devletimizi tüm kademeleriyle ele
geçirip kendi mensuplarından olmayanların tasfiye edilmesi ve nihayetindemevcut hükümeti devirme amacı
doğrultusunda; bilinen başat örneklerden olarak 07/02/2012 tarihli Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan
Fidan'a yönelik kurgu delillerle ve usule aykırı yöntemle soruşturmaya girişilerek tutuklanmaya çalışılması,
2013 yılı Haziran ayında gerçekleşen ve kamu düzenini tehdit eden Gezi Parkı eylemlerinin provoke edilmesi
ve şiddetinin arttırılması, güvenlik ve istihbarat birimlerini hedef alan ve kamuoyunda (sözde) "Selam Tevhid
Örgütü" adıyla bilinen soruşturma süreci ve doğrudan hükümet görevlilerini hedef alan 17-25 Aralık 2013
20
tarihli sözde yolsuzluk soruşturmalarında etkin rol oynamış, başarısızlıkla sonuçlanması üzerine en geniş çaplı
silahlı eylemi olan darbeye kalkışmışlardır.

Meşru ve seçilmiş Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini devirme amacı taşıyan Darbe girişimi sırasında
ülke genelinde Anayasal düzeni tehdit eden eylemlerden özet olarak; Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip
Erdoğan’a suikast girişiminde bulunulduğu, Genelkurmay Başkanı Sayın Hulusi Akar ve Cumhurbaşkanlığı
Genel Sekreteri Sayın Fahri Kasırga olmak üzere darbeye karşı çıkan bir çok asker ve diğer kamu görevlisinin
etkisiz hale getirilmesi amacıyla kaçırılarak hürriyetlerinden alıkonuldukları, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin
bombalanarak zarar verildiği, kamu kurumları ile yol ve köprülerin işgal edildiği anlaşılmıştır.

Darbe teşebbüsüne konu olayların İstanbul ilinde gerçekleşen kısmında ise; kamu binaları ve
köprüler işgal edilmiş veya bu yerlere işgal teşebbüsünde bulunulmuş, darbe yanlısı olmayan ve kendisine
"Yurtta Sulh Konseyi" ismini veren darbeci askeri kanat tarafından yurt genelindeki askeri birliklere gönderilen
sıkıyönetim direktifi ekindeki sözde atama kararlarına göre görev yaptıkları Kuvvet Komutanlığı emrine
görevlendirilen asker şahıslardan Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu ve Deniz Harp
Okulu Komutanı Tümamiral Mesut Özel kaçırılarak askeri cezaevlerine kapatılmış, Deniz Harp Akademisi
Komutanı Tuğamiral Tayyar Ertem ve 1'nci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar kaçırılmaya teşebbüs
edilmiş, Tayyar Ertem'in evine zorla girilerek arama yapılmış, bu şekilde rehin alınmış veya alınmaya teşebbüs
edilmişler, darbenin gerçekleşmesine direnen sivil vatandaşlar ile güvenlik güçlerine tankla veya ateşli
silahlarla vahşice ateş açılması veya tankla ezilmesi sonucu yaralanma ve ölüm olayları gerçekleşmiş, bir kısım
vatandaşlarımızın ve kolluk görevlilerinin silahları veya sair eşyaları yağma edilerek hürriyetlerinden
alıkonulmuş, kamuya ve özel şahıslara ait mallar zarar görmüştür.

İstanbul ilinde işlenen şahsa karşı suçlar konusunda sayısal istatistik olarak; Darbe girişimine katılan
askerlerin eylemleri sonucu yukarıda kimlikleri yazılı 2'si asker, 5'i polis, 82'si sivil vatandaş olmak üzere
toplam (89) kişinin hayatını kaybettiği, ilk tasnifler sonucundan elde edilen verilere göre kolluk görevlileri
dahil (719) kişiye karşı hedef gözetmeksizin silahla veya tankla ateş açılarak öldürülmelerine teşebbüs edildiği,
eylemlerin yöneldiği mağdurlardan (685)'inin yaralandığı, (34)'ünün yara almadan kurtulduğu, (155) şahsın
yaralama kastıyla gerçekleştirilen eylemlerin mağduru olduğu, kolluk görevlileri dahil (148) şahsa karşı yağma
ve hürriyeti tahdit eylemi gerçekleştiği, (214) özel şahsa ait mal ile askeri kurumlara ait olanlar hariç (25) ana
kalem kamu malının zarar gördüğü tespit edilmiştir.

Öldürme olayları hariç diğer suçlar açısından olayların sayısal çokluğu, geniş çapta ve alanda vuku
bulmaları, delil durumunun değişkenlik göstermesi, resmi makamlara müracaat sayıların artmasıyla bunların
tek elde derlenmesi ve Darbe girişimi nedeniyle vuku bulup bulmadıklarının tespiti işlemlerinin aldığı zamanve
tahkikat eksikliklerinin giderilmeye devam edilmesi nedenleriyle tasnif ve tespit işlemlerinin devam etmektedir.

İddianamemizde ağırlıklı olarak İstanbul ilindeki Darbe girişimi eylemlerinin merkez üslerinden biri
olan Harp Akademileri Komutanlığı yerleşkesinde gerçekleştirilen Darbe girişimi faaliyetleri konu edilmiştir.

Darbe girişiminin gerçekleştiği 15/07/2016 gecesi görsel ve sosyal medyada "Türk Silahlı
Kuvvetleri (TSK) içerisindeki bir grubun Darbe girişiminde bulunduğu, bu bağlamda İstanbul ilinde Boğaziçi
ve Fatih Sultan Mehmet Köprülerinin asker kişiler tarafından geçişe kapatıldığı, İstanbul ve Ankara illerinde
savaş uçaklarının alçaktan uçuş yapmaya başladıkları, Ankara ilinde bulunan Genelkurmay Başkanlığı
Karargah binası çevresinde silah sesleri duyulduğu, İstanbul Atatürk Havalimanının tanklarla gelen askerler
tarafından ele geçirildiği, bir grup asker kişinin zırhlı araçlarla Sabiha Gökçen Havalimanına doğru
ilerledikleri" yolunda bir takım haberlerin yayıldığının görülmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığımızca
soruşturma başlatılmış ve Darbe girişimi faaliyetlerinin devam ettiği aynı süreçte İstanbul İl Emniyet
Müdürlüğüne önce sözlü, sonrasında faks yoluyla yazılı olarak Darbe girişimine katılan tüm asker şahısların
yakalanarak gözaltına alınmaları talimatı verilmiş, verilen talimat doğrultusunda İstanbul ili genelinde aynı gün
ve devam eden süreçte Darbe girişimine iştirak eden yaklaşık 2000 kadar asker ve asker şahıslarla irtibat
halinde olan terör örgütü mensubu sivil şahıs yakalanmış ve haklarındaki soruşturma evrakları, yargılamaların
etkin ve hızlılığını temin açısından eylemlerin gerçekleştirildiği bölgeler veya konularına görev tasnif
21
edilmiştir. Söz konusu tasnife göre yürütülen soruşturmalar neticesinde hazırlanan iddianamelerin, ayrı ayrı
yetkili ve görevli Ağır Ceza Mahkemelerine sunularak kamu davası açılması planlanmıştır.

İddianamemizde sırasıyla darbe sürecinde yurt genelinde ve İstanbul ilinde yaşanan olaylar,
olayların değerlendirilmesi, darbeyi planlayan ve yönlendirilen FETÖ/PDY'nin yapısı ve işleyişi, terör örgütü
niteliği, Darbe girişiminin terör örgütünün bir eylemler dizisi olduğuna dair deliller anlatıldıktan sonra darbe
girişim eylemlerinin hukuki vasıflandırılması ele alınacak, akabinde İstanbul ilindeki Darbe girişimi genel
faaliyetlerini önceden katıldığı toplantılarla planlayan, tatbikat yapan ve olay günü icrasında belirleyici rol
oynayan "Yurtta Sulh Konseyi İstanbul Yapılanması" mensubu asker şahısların eylemleri anlatılacak, son
bölümlerde Harp Akademileri Komutanlığı yerleşkesinde gerçekleştirilen eylemlere genel ve şüpheli bazlı
olarak yer verilecektir. Soruşturma konumuz olayın haricindeki terör örgütünün yapısı, eylemleri ile darbe
girişiminin terör örgütünün faaliyeti olduğuna dair deliller (1- 7 arası bölümler) ayrıntılı olarak anlatıldığı,
kamu davası açılan İstanbul ili genelindeki darbe girişimi eylemlerini planlayan ve yöneten "Yurtta Sulh
Konseyi İstanbul Yapılanması"nı konu alan 13/02/2017 tarih ve 2017/17929 Sor.-2017/4859 Esas-2017/727 İdd
No. sayılıiddianameden alıntılanmış olup, iddianamenin bir sureti evraka eklenmiştir.

2.DARBE GİRİŞİMİ SÜRECİNDE YAŞANAN OLAYLAR

2.1. GENEL OLARAK OLAYLAR

15 Temmuz 2016 tarihindeki kalkışma esnasında yurt genelinde meydana gelen olaylara kısaca göz
atıldığında;
15/07/2016 günü başta İstanbul ve Ankara olmak üzere ülkenin muhtelif yerlerinde, Türk Silahlı
Kuvvetleri bünyesinde yuvalanan, aralarında generaller ve amirallerin de bulunduğu subay, astsubay, uzman er
ve erbaşlar ile askeri öğrenciler aracılığıyla, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak ve Anayasal
düzeni değiştirmek amacı ile eyleme geçtiği, bu kapsamda; saat 22:00 sularında İstanbul’da Boğaziçi ve Fatih
Sultan Mehmet Köprülerinin silahlı terör örgütü üyeleri tarafından tank ve paletli zırhlı araçlar ile trafiğe
kapatıldığı, İstanbul Yeşilköy Atatürk Havalimanı’nın tanklar vasıtasıyla sevki sağlanan örgüt üyesi askerler
tarafından ele geçirilerek, 22:15 itibariyle havalimanına giriş ve çıkışların kapatıldığı, uçuş kontrol kulesinin ele
geçirilerek tüm yurt içi ve yurt dışı uçuşların durdurulduğu, F-16 savaş jetleri ile havalimanı üzerinde alçak
uçuş yapılarak yolcu uçaklarının iniş ve kalkış yapmalarının engellendiği, yine aynı saatlerde Sabiha Gökçen
Havalimanı’nın ele geçirilmesi maksadıyla benzer bir girişimde bulunulduğu, Vatan Caddesi’nin giriş ve çıkışı,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Valiliği, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü, Kuleli Askeri Lisesi başta
olmak üzere stratejik öneme sahip karakollar, limanlar, köprüler ve meydanlarda, örgüt mensubu askerlerin tank
ve zırhlı araçlar ile hâkimiyet kurmaya çalıştıkları, savaş jetleri ile ses hızını aşacak şekilde alçak uçuş yapan ve
zaman zaman ses bombası atan örgüt mensubu askerlerin, korku ve paniğe sevk ederek halkın meydanlara
çıkmasını engellemeye çalıştığı, milli iradeye sahip çıkmak üzere Boğaziçi Köprüsü’nde toplanan halkın
üzerine uzun namlulu silahlar ile ateş açıldığı, çok sayıda sivil vatandaşın yaşamını yitirmesine sebebiyet
verildiği, eş zamanlı olarak Ankara’da milli egemenliğin oluştuğu Türkiye Büyük Millet Meclisi ile
Genelkurmay Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü üzerinde F-16 savaş jetlerinin alçak uçuş yapmaya
başladıkları, ağır silahlarla donatılmış helikopterlerin onlara eşlik ettiği, Meclis’te temsili bulunan tüm siyasi
parti milletvekillerinin, demokrasiye ve Meclis’e sahip çıkmak üzere TBMM Genel Kurul Salonu’nda
toplanmaları üzerine, Meclis ana binasının bulunduğu yerleşkenin bombalandığı, sokağa inerek, demokrasiye
ve milli iradeye sahip çıkan vatandaşların üzerine helikopterlerden ateş açıldığı, çok sayıda vatandaşın şehit
edildiği ve yaralandığı, Yenimahalle ilçesinde bulunan Milli İstihbarat Teşkilatı binasına kobra tipi iki
helikopterden ateş açılarak saldırıda bulunulduğu, Gölbaşı ilçesinde bulunan Polis Özel Harekât Eğitim
Merkezi binasının tank ve savaş uçaklarının yoğun bombardımanına maruz kaldığı, saldırılar esnasında 47 özel
harekât polisinin şehit düştüğü, halkın meydanlara çıkmasını engellemek amacıyla savaş uçakları ile sürekli
sorti yapıldığı, TBMM, MİT ve Ankara İl Emniyet Müdürlüğü başta olmak üzere kamu binaları önünde, cadde
ve meydanlarda toplanan vatandaşlara karşı uzun namlulu silahlar ile saldırıldığı, kadın, çocuk, genç, yaşlı
demeden silahsız ve savunmasız halkın üzerine rastgele ateş açıldığı,

22
Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı'nın 20/01/2017 tarih ve 435-21356
sayılı yazı ve eki verilere göre ülke genelinde gerçekleşen çatışmalar sonucu ülkemiz ve demokrasiyi korumak
için 63'ü emniyet personeli, 4'ü askeri personel, 181'i sivil vatandaş olmak üzere toplam 248 vatandaşımızın
hayatını kaybettiği, 146'sı emniyet personeli, 21'i askeri personel, 2026'sı sivil vatandaş olmak üzere
2.193kişinin yaralandığı, güvenlik güçlerimiz ile terör örgütü mensupları arasında çıkan silahlı çatışmalarda 35
teröristin ölü, 49 teröristin ise yaralı olarak ele geçirildiği anlaşılmıştır.

Olaylar saat bazlı kronolojik sırayla temel hatlarıyla incelendiğinde;

Yine saat 22.05 sıralarında Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin kuşatıldığı ve Cumhurbaşkanlığı Genel


Sekreteri ile bazı kamu görevlilerinin rehin alındığı, Ankara ilinde bulunan Genelkurmay Başkanlığı
karargahında çatışma çıktığı, bir kısım askeri personelin rehin tutulduğu, Genelkurmay Başkanlığına ait internet
sitesinde basın açıklaması yapıldığı, darbenin gerekçesinin (3) sayfa basın açıklaması şeklinde kamuoyuna
duyurulduğu,

Ülkedeki tüm askeri birliklere “Harekat Yıldırım” öncelik dereceli, gizli nitelikli, 152215C TEM
16 tarih saat gruplu, "Kaleme Alan" kısmında "Cemil Turhan- Kurmay Albay- General Amiral Şb. Md.",
"Müsaade Eden" kısmında "Mehmet Partigöç- Tuğgeneral- Per.Pl. ve Ynt.D.Bşk." ibaresi bulunan sıkıyönetim
direktifi konulu mesaj formunun “Yurtta Sulh Konseyi Başkanı” imzası ile saat:21.30'dan başlayarak peyderpey
gönderildiği, mesaj formu eklerinde "EK-A" olarak "Sıkıyönetim Komutanları Listesi", "EK-B" olarak
"Sıkıyönetim Mahkemeleri Görevlendirme Listesi", "EK-C" olarak "Ankara ve İstanbul Şehirleri Asayiş ve
Takviye Planı" ve "EK-Ç" olarak "Diğer Atamalar" başlığıyla Genelkurmay Başkanı ile Kara, Deniz, Hava
Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı'nda general/ amiral rütbesiyle görev
yapan asker şahısların tamamı ile bir kısım kurmay albay ve albay rütbesindeki asker şahısların sıkıyönetim
sonrası atandıkları yeni görevlerine dair listenin yer aldığı, "EK-Ç" liste incelendiğinde bir kısım askeri
personelin bağlı bulundukları kuvvet komutanlığı emrine atandıkları, bir kısmının ise mevcut görevlerinin
devamına veya üst bir göreve yükseltilmelerine karar verilerek bu grupta bulunan personelin bir kısmının ise
Mit Müsteşarlığı, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarlığı, TRT Genel Müdürlüğü gibi bürokrasi görevlerine
atanmalarına karar verildiğinin anlaşıldığı, yine "EK-B" incelendiğinde askeri hakim sınıfından bir kısım askeri
hakim ve savcının Milli Savunma Bakanlığı emrine atandığı, diğer bir kısmının ise mevcut askeri mahkeme ve
savcılıklardaki görevlerinin devamına karar verilerek ayrıca görev yerlerinde kurulan Sıkıyönetim
Mahkemelerinde görevlendirildikleri, listenin sonunda "Not 1" başlığı altında ise listede adı yer almayan
personelin mevcut görevlerine devam edeceğinin belirtildiği, mesaj formunda "EK-C" adıyla"Ankara ve
İstanbul Şehirleri Asayiş ve Takviye Planı"na yer verilmesine rağmen bu planın ekli olarak gönderilmediği,

Aynı saatlerde bir grup askerin Boğaz Köprüsü’nü tek yönlü olarak trafiğe kapattığı, saat 22:10
sıralarında Türkiye genelinde birçok kamu binası önünde asker ve polisin karşı karşıya gelmeye başladığı,
Ankara'da MİT binası ve Genelkurmay Başkanlığı Karargahına helikopterden ateş açıldığı, saat 22.35
sıralarında Atatürk Havalimanı’na askerlerintankla geldikleri ve kontrol kulesine girdikleri, saat 23.10
sıralarında Başbakan Binali Yıldırım'ın olayları "kalkışma" olarak niteleyen açıklama yaparak, Türk ordusu
içerisindeki bir grubun Darbe girişiminde bulunduğunu duyurduğu, Mecliste grubu bulunan tüm partilerin
Darbe girişimini kınadıkları,
Saat 23.25 sıralarında Facebook ve Twitter başta olmak üzere sosyal medyaya erişimin
engellendiği, erişim engelinin kısa bir süre sonra kaldırıldığı,saat 23.45 sıralarında Darbe girişimi yapan grubun
TSK'nın akredite gazetecilerle iletişim için kullandığı e-posta hesabından "kontrolün tam olarak ele alındığına"
dair mesaj gönderildiği,
Saat 23.50 sıralarında TRT merkezi başta olmak üzere Ankara'nın dört bir yanından güçlü patlama
sesleri geldiği, Darbe girişimine tepki gösteren vatandaşların sokaklara dökülmeye başladığı,
16 Temmuz 2016 günü saat 00.15 sıralarında Darbe girişiminde bulunan asker kişilerin TRT
binasını işgal ederek bir spikere açıklama okuttukları,

Bu açıklamada;
"Bu metnin, tüm Türkiye Cumhuriyeti kanallarında yayınlanması Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir
23
isteği ve emridir. Türkiye Cumhuriyeti'nin değerli vatandaşları, sistematik bir şekilde sürdürülen Anayasa ve
Kanun ihlalleri devletin temel nitelikleri ve hayati kurumlarının varlığı açısından önemli bir tehdit haline
gelmiş Türk Silahlı Kuvvetleri de dahil olmak üzere devletin tüm kurumları ideolojik saiklerle dizayn edilmeye
başlanmış ve dolayısıyla görevlerini yapamaz hale getirilmiştir.
Gaflet, dalalet hatta hıyanet içerisinde olan Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkilileri tarafından temel
hak ve hürriyetler zedelenmiş, kuvvetler ayrılığına dayalı laik ve demokratik hukuk düzeni fiilen ortadan
kaldırılmıştır. Devletimiz, uluslararası ortamda hak ettiği itibarını yitirmiş ve evrensel temel insan haklarının
gözardı edildiği, korkuya dayalı otokrasi ile yönetilen bir ülke haline getirilmiştir. İdarenin aldığı hatalı
kararlar ile mücadeleden geri durduğu terör, tırmanarak bir çok masum vatandaşın ve teröristle mücadele
eden güvenlik görevlilerimizin hayatına mal olmuştur.
Bürokrasi içindeki yolsuzluk ve hırsızlık ciddi boyutlara ulaşmış, ülke sathında bununla mücadele
edecek hukuk sistemi işlemez hale getirilmiştir.
Bu ahval ve şerait altında yüce Atatürk'ün önderliğinde milletimizin olağanüstü fedakarlıklar ile
kurduğu ve bugünlere getirdiği Cumhuriyetimizin koruyucusu olan Türk Silahlı Kuvvetleri Yurtta Sulh Cihanda
Sulh ilkesinden hareketle vatanın bölünmez bütünlüğünü milletin ve devletin bölünmez bütünlüğünü devam
ettirmek, Cumhuriyetimizin kazanımlarının karşı karşıya kaldığı tehlikeleri bertaraf etmek, hukuk devleti
önündeki fiili engelleri ortadan kaldırmak, milli güvenlik tehdidi haline gelmiş olan yolsuzluğu engellemek,
terörizm ve terörün her türlüsü ile etkin mücadele yolunu açmak, temel evrensel insan haklarını mezhep ve
etnisite ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşlarımız için geçerli kılmak laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti
ilkesi üzerine oturan Anayasal düzeni yeniden tesis etmek, devletimizin ve milletimizin kaybedilen uluslararası
itibarını yeniden kazanmak, uluslararası ortamda barış, istikrar ve huzurun temini için daha güçlü bir ilişki ve
işbirliğini tesis etmek maksadıyla yönetime el koymuştur.
Devletin yönetimi, teşkil edilen Yurtta Sulh Konseyi tarafından deruhte edilecektir. Yurtta Sulh
Konseyi, BM, NATO ve diğer tüm uluslararası kuruluşlar ile oluşturulmuş yükümlülükleri yerine getirecek her
türlü tedbiri almıştır.
Meşruiyetini kaybetmiş siyasi iktidara görevden el çektirilmiştir.
Vatana ihanet içerisinde bulunan tüm kişi ve kuruluşların en kısa zamanda ulusumuz adına
hakkaniyet ve adaletle karar vermeye yetkili mahkemeler önünde hesap vermesi temin edilecektir.
Tüm yurtta sıkı yönetim ilan edilmiştir. İkinci bir duyuruya kadar sokağa çıkma yasağı
uygulanacaktır. Vatandaşlarımızın kendi güvenlikleri için bu yasağa hassasiyetle uymaları önem arz etmektedir.
Havaalanları, sınır kapıları ve limanlardan yurtdışı çıkışlarına yönelik ilave tedbirler getirilmiştir. Devlet
düzeninin en kısa zamanda tesis ve idamesi için her türlü tedbir alınmış ve uygulanmaktadır. Hiçbir
vatandaşımızın zarar görmesine müsaade edilmeyecek, kamu düzeninin bozulmasına fırsat verilmiyecektir.
Hiçbir ayrım yapılmaksızın tüm vatandaşlarımızın ifade özgürlüğü, mülkiyet hakkı, evrensel temel, hak ve
hürriyeti, yurtta sulh konseyinin teminatı altındadır. Yurtta sulh konseyi üniter devlet yapısı içinde dil din
etnik köken ayrımı yapmaksızın toplumun tüm kesimlerini kapsayacak bir anayasa hazırlanmasını en kısa
zamanda sağlayacaktır.
Çağdaş, demokratik, sosyal, laik, hukuk ilkelerine dayalı anayasal düzen tesis edilene kadar yurtta
sulh konseyi ulusumuz adına her türlü tedbiri alacaktır.
Tüm vatandaşlarımıza saygıyla duyurulur. Yurtta Sulh Konseyi." şeklinde darbeci askeri kanat
tarafından tüm askeri birliklere gönderilen sıkıyönetim direktifinin ana metni olduğu anlaşılan ifadelere yer
verildiği,
Milli Savunma Bakanının bildiriyi "korsan bildiri" olarak nitelendiren bir açıklama yaptığı,
Saat 01.40 sıralarında Camilerden sela okunduğu ve halka Darbe girişimine karşı sokaklara çıkma
çağrısı yapıldığı,
Saat 00.35 sıralarında Beyaz Saraydan Başkan Barack Obama’nın Türkiye’deki gelişmelerle ilgili
olarak bilgilendirildiğine dair açıklama yapıldığı,
Saat 00.37 sıralarında Cumhurbaşkanının Facetime üzerinden CNN Türk kanalına demeç verdiği,
Darbe girişimini "silahlı güçler içerisindeki küçük bir azınlığın kalkışması" olarak nitelendirdiği,
vatandaşlardan hükümete destek için sokağa çıkmalarını istediği,
Saat 01.10 sıralarında Sikorsky tipi askeri helikopterin TÜRKSAT uydu istasyonunu vurduğu, saat
01.21 sıralarında İçişleri Bakanı Efkan ALA'nın Genelkurmay Başkanlığı, TSK ve polisin ülkedeki Darbe
girişimine müdahale ettiğini açıkladığı ve darbe planlayıcılarını “çete” olarak tanımladığı,
24
Saat 01.40 sıralarında bazı asker kişilerin Boğaziçi Köprüsü’nü geçmeye çalışan protestocuların
üzerine ateş açtığı,
Saat 02.21 sıralarında Ankara Emniyet Müdürlüğü'nü de vuran ve en az 17 polisin şehit olmasına
neden olan askeri helikopterin Gölbaşı'nda düşürüldüğü,
Saat 02.25 sıralarında Taksim Meydanı’nda mevzilenen bir grup asker kişiningiderek sayıları artan
protestocuları dağıtmak için havaya ateş açtığı,
Saat 02.50 sıralarında F-16'lar ve askeri helikopterlerin TBMM binasınıvurmaya başladığı, Meclisin
giriş kapıları yakınlarına sabaha kadar toplam 4 bomba atıldığı,milletvekilleri ve basın mensuplarının sığınağa
geçtikleri,
Saat 03.23 sıralarında Hürriyet Gazetesi otoparkına inen bir grubun havaya ateş açmak ve güvenlik
görevlilerini yere yatırmak suretiyle binaya girdikleri, bir subayın "Ateş etmekten çekinmeyin" diye bağırdığı,
asker kişilerin hurriyet.com.tr çalışanları da dahil olmak üzere herkesi zorla dışarı çıkardığı, CNN Türk
stüdyolarına ve rejiye müdahale ettiği,
Saat 04.07 sıralarında Cumhurbaşkanının Atatürk Havalimanı'nda kendisini karşılayan kalabalığa
bir konuşma yaptığı ve "Bu bir ayaklanma, ihanet, vatana ihanet hareketidir. Bunun bedelini çok ağır
ödeyecekler" şeklinde sözler söylediği,
Saat 05.02 sıralarında Cumhurbaşkanlığı'ndan "Tehlike henüz geçmiş değil. Millet sokaklarda
olduğu ve vatanına sahip çıktığı müddetçe darbeci hainler bu aziz millete diz çöktürmeyecek" şeklinde açıklama
yapıldığı,
Saat 05.10 sıralarındaDoğan Medya Center'ı basan askerlerin polis tarafından gözaltına alınmasıyla
hurriyet.com.tr, CNN Türk, Kanal D ve DHA çalışanlarının binaya dönmeye başladıkları,
Saat 06.26 sıralarında Cumhurbaşkanlığı külliyesi çevresinden dumanlar yükseldiği,
Saat 06.42 sıralarında Boğaz Köprüsü'ndeki askerlerin teslim olduğu,
Saat 07.52 sıralarında Genelkurmay karargahından çıkan bir tanktan, barikat olarak bekleyen
kamyonlara ateş açıldığı, saat 08.04 sıralarında Harbiye Ordu Evi ve TRT Radyo binasının polis tarafından
kontrol altına alındığı,
Saat 08.11 sıralarında İstanbul'da uçak, metro ve vapur seferlerinin yeniden yapılmaya başlandığı,
saat 08.16 sıralarında gece boyunca tanklarla kapatılan Boğaziçi Köprüsününaskerlerin teslim olmasının
ardından kısmen trafiğe açıldığı,
Saat 08.43 sıralarında Boğaziçi köprüsünün terkedilen tankların çekilmesi için çift yönlü, Fatih
Sultan Mehmet Köprüsünün ise Avrupa yakası istikametine doğru trafiğe kapatıldığı,
Saat 08.55 sıralarında rehin alınan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreteri Fahri Kasırga'nınkurtarıldığı,
Saat 09.33 sıralarında Kuleli Askeri Lisesi'nde 80 öğrencinin gözaltına alındığı, saat09.45
sıralarında Genelkurmay Karargahındaki 200'e yakın silahsız er - erbaşın teslim oldukları,
Saat 09.56 sıralarında Fatih Sultan Mehmet Köprüsünün trafiğe açıldığı, saat 10.07 sıralarında
Genelkurmay Başkanlığından çıkan 700'e yakın silahsız er ve erbaşın polise teslim oldukları, saat 11.01
sıralarında Genelkurmay Başkanı Vekili Orgeneral Ümit Dündar'ın "Cumhurbaşkanımız, başbakanımız,
bakanlarımız ve TBMM, TSK ile tam bir dayanışma içinde demokrasinin ve hukukun yanında yer alarak bu
Darbe girişimini önlemiştir" şeklinde bir açıklama yaptığı,
Saat 12.10 sıralarında İstanbul'u da kapsayan Marmara Bölgesi üzerindeki hava sahasının görerek
uçuş yapan tüm sivil hava araçlarınınuçuşunakapatıldığı,
15/07/2016 ve 16/07/2016 tarihlerinde diğer bazı illerde de askeri hareketliliklerin yaşandığı
anlaşılmıştır.
Genelkurmay Başkanlığı tarafından 19/07/2016 günü saat 13:00’da yapılan basın açıklamasında,
yaşanan süreç ile ilgili olarak kamuoyunun bilgilendirildiği, istihbarat bilgisi alındığı andan itibaren Türk
Silahlı Kuvvetleri tarafından alınan tedbirlerin açıklanarak 15/07/2016 günü akşam saatlerinde terör örgütünce
başlatılan Darbe girişiminin 17/07/2016 saat 16:00 itibariyle tüm yurt genelinde bastırıldığının kamuoyu ile
paylaşıldığı ve yazılı bildiride; her ne kadar Darbe girişimi Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde başlatılmış olsa
da, bunu yapmaya kalkışan hainlerin, halkımızın Peygamber ocağı olarak adlandırdığı Türk Silahlı
Kuvvetlerinin, vatanını, milletini, bayrağını seven ezici çoğunluktaki mensuplarıyla kesinlikle hiçbir ilgi ve
alakalarının bulunmadığına, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, en genç erinden en yüksek rütbeli general/amiraline
kadar tüm personeliyle demokratik hukuk sistemi içerisinde Devletin ve yüce Milletin emrinde, görevinin
25
başında olduğu ifadelerine yer verilmiştir.

2.2. OLAYLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

15/07/2016 tarihinde meydana gelen Darbe girişiminin terör örgütü tarafından planlandığı ve Türk
Silahlı Kuvvetlerinin içerisine sızan örgüt üyeleri tarafından, örgütün "abi" ve "imam" tabir edilen sivil
unsurlarıyla birlikte hayata geçirildiği, girişime örgüt üyesi olup olmadıkları bilinmeyen bir kısım asker
şahısların da iştirak ettikleri anlaşılmıştır.
Dini duyguları yıllarca istismar etmek suretiyle toplumda meşruiyet kazanan terör örgütü son
dönemlerde deşifre olması üzerine mensuplarını yeni ihdas edilen kadrolara yerleştirmek bir yana, mevcut
kadrolarını korumakta zorlanmıştır.
Devletin etkin mücadele kararı almasından sonra tasfiye sürecine giren veekonomik -siyasi yönden
hızla zayıflayan örgüt demokrasi, hukuk devleti, özgürlük gibi kavramları kullanıp siyasi muhalif unsurları
yönlendirerek veya destek vererek “mağdur edebiyatı” stratejisi üstüne kurulu algı yönetiminden de bir sonuç
alamayacağını anlamıştır.
Deşifre olan ve tasfiye sürecine giren terör örgütü 15/07/2016 tarihinde başta İstanbul ve Ankara
illeri olmak üzere ülkenin muhtelif yerlerinde, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yuvalanan mensupları
aracılığıyla son bir hamle yapmış, Türkiye Cumhuriyeti'nin meşru hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs
etmiştir.

3.TERÖR VE TERÖR ÖRGÜTÜ KAVRAMLARI, BİR TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK:


FETÖ/PDY

3.1. TERÖR VE TERÖR ÖRGÜTÜ KAVRAMLARI

Bu kısımda "terör" ve "terör örgütü" kavramları açıklanacaktır.


Terör (tedhiş, terror, terreur) kelimesi, Latince “büyük korku, dehşet, panik, korku kaynağı”
anlamındaki terrorem ismi ile “korkmak, irkilmek” anlamına gelen terrere fiilinden kaynağını almaktadır. XIV.
yüzyıl Fransızcasında terreur şeklinde kullanılırken, İngilizceye terror olarak geçmiştir. “Ürpermek, titremek”
manasındaki tremble ile terrible (korkunç) kelimeleri de aynı kökendendir.
Korkudan titreme, titremeye neden olma kavramından türetilen Latince kökenli terör kelimesinin
anlamı tartışmalara neden olmuştur. İnsanları panik ve ümitsizliğe düşürmek, dehşete sürüklemek, devlet
düzenini sarsmak, kamuoyu desteği sağlamak, mevcut siyasal düzene karşı olarak etki için şiddet kullanmak,
devleti idare edenlerin faaliyetlerini sekteye uğratmak, toplumu korkutarak itaat altına almak, kargaşa çıkarmak,
sosyal disiplini bozmak, toplum yığınlarında sahipsiz kaldıkları inancını oluşturmak maksatları ile
gerçekleştirilen, toplumun belli konuda bir kısım üyelerini ikna edebilmek için ümitsizlik, korku ortamı
yaratma maksadı güden, baskı oluşturan, toplumu karşı koyma arzusunu kırıp yok etmek için başvurulan şiddet,
cebir, tehdit ve cebir tehdidinin tümüne terör denmektedir. Terör, kısaca siyasi amaçlı şiddettir.
II. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın Rotterdam şehrine karşı gerçekleştirdiği hava saldırısı ise
terror bombing (terör bombardımanı) şeklinde ilk kez 1941’de kayıtlarageçmiştir.
Türkiye’de incelemeye konu olan terimleri ifade etmek için daha önce “anarşi”, “tedhiş”,
“tedhişçilik” ve “yıldırıcılık” kelimeleri kullanılmışsa da, terör ve terörizmifadelerinin artık yerleştiği
söylenebilir.
Milletler Cemiyeti’nin 1934 yılında terörizmin önlenmesiyle ilgili bir antlaşma hazırlama
girişiminde bulunmasından bu yana, terör ve terörizm uluslararası hukukun gündeminde yer almaktadır.
Birleşmiş Milletler ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın öncülüğünde hazırlanan ve hâlihazırda
yürürlükte olan on üç adet terörizm karşıtı uluslararası antlaşma bulunduğu gibi, Avrupa Konseyi ve diğer
uluslararası örgütlerin öncülüğünde imzalanan pek çok terörizm karşıtı düzenleme de mevcuttur.
Bu belgelerde, uçuş güvenliğinden terörizmin finansmanının önlenmesine kadar pek çok konu
düzenlenmesine rağmen hiçbir terör tanımı yer almamıştır.
Terörizmle mücadele alanında kabul edilen son uluslararası antlaşma olan, 2005 tarihli Avrupa
Konseyi Terörizmin Önlenmesi Sözleşmesi’nin “terminoloji” başlıklı 1'nci maddesinde terör suçu teriminin
26
sözleşmenin ekinde sıralanan antlaşmalardan birinin kapsamına giren ve bu antlaşmalarda tanımlanan suçları
ifade ettiği düzenlenmektedir. Böylelikle terör kapsamına alınan suçlar bilinmekteyse de ortak noktaları olan
terör kavramı belirsizlikten kurtarılamamıştır.
Kanun koyucu 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1'nci maddesinde terörü tanımlamıştır.
Buna göre terör, "cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit
yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik
düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve
Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek,
temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak
amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir"
şeklinde tanımlanmıştır.
Asıl amacı siyasi olan terör amaçlı örgütlenme suçu, bu niteliğiyle diğer örgüt türlerinden
ayrılmaktadır. Her ne kadar terör örgütlerinin ekonomik çıkar amacıyla yürüttüğü faaliyetler olsa da, bunlar
siyasi amacın gerçekleştirilmesinde maddi kaynak sağlanması arayışında bir araç olarak görüldüğünden, siyasi
amaca kıyasla ikincil niteliktedir. Diğer suç örgütlerinden farklı olarak terör örgütleri, finansmanını yasal
kaynaklardan, hatta devletler vasıtasıyla sağlayabilmektedir.
Türkiye’nin taraf olduğu Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 2/a
hükmüne uygun olarak 5237 sayılı TCK'nın 220'nci maddesinde örgüt düzenlemesinin yapılmış olduğu ve o
yüzden Terörle Mücadele Kanunu’nda ayrı bir örgüt tanımı yapılmasına ihtiyaç kalmadığı düşünülerek, 5532
sayılı Kanun'un 17'nci maddesi ile 3713 sayılı Kanun'un terör örgütünü tanımlayan 1'nci maddesinin 2'nci ve
3'ncü fıkraları ilga edilmiştir.
Dolayısıyla terör örgütü kavramı kanunda ayrıca tanımlanmadığı için terör örgütü terimini en çok
aydınlatacak olan düzenleme yine 3713 sayılı Kanun'un 1'nci maddesidir.
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun 1'nci maddesinden hareketle terör örgütü; “Cebir ve şiddet
kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen
Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve
milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek,
Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin
iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla her türlü suç teşkil eden eylemleri
işleyecek kişi veya kişilerin mensup olduğu örgüt” olarak tanımlanabilir.
Terörle Mücadele Kanunu’nun 7'nci maddesi, "Cebir ve şiddet kullanılarak, baskı, korkutma,
yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriyle 1. maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere
terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi
hükümlerine göre cezalandırılır” hükmünü içermektedir.
Hem düzenlemenin gerekçesinden, hem de örgüt suçunun genel hukuk sistematiği içindeki
düzenleniş biçiminden anlaşıldığı üzere, yapılan atıf sadece cezalandırmayı değil suçun unsurlarını da
kapsamaktadır.
Kendisine atıf yapılan Türk Ceza Kanunu’nun “silahlı örgüt” başlıklı 314'ncü maddesinde örgüt
suçunun özel bir türü belirlenmiştir. Buna göre Türk Ceza Kanunu'nun 4'ncü kısım, dördüncü ve beşinci
bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişilere on yıldan onbeş yıla
kadar, birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilecek, suç
işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından da aynen uygulanacaktır.
Yapılan tanım çerçevesinde bir suçun terör suçu olarak kabul edilmesi için üç zorunlu unsurun
gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunlar, yöntem (suçun işleniş biçimi), amaç, yani suçun ideolojik saiki ve örgüt,
yani suç failinin kriminal bağlantısıdır.
Siyasi amaç unsuruyla diğer örgüt türlerinden ayrılan terör örgütleri, zaman zaman kavramın dışına
taşacak kadar çok çeşitli biçimde sınıflandırılmaktadır.
Birleşik Devletler'de kurulan "The Task Force" ulusal güvenlik danışma heyetine göre;terörizm,
"sivil itaatsizlik", "siyasi terör", (bireysel ya da kolektif çıkar amaçlı) "siyasi olmayan terör","terör benzeri
etkinlikler", "sınırlı siyasi terör " ve "devlet terörü" olmak üzere altı gruba ayrılabilir:
Polisiye niteliği ağır basan bir başka tasnifte, solcu marjinalizm, sağcı marjinalizm, tek hedefli
terörizm, dini terörizm, ulusal ya da etnik terörizm, ırk temelli nefret terörizmi, narko-terörizm ve siber
terörizm kategorilerine rastlanmaktadır.
27
Türkiye'de faaliyet gösteren terör örgütleri genellikle dört gruba ayrılarak incelenmektedir. Bunlar
Marksist-Leninist ideoloji çerçevesinde hareket eden terör örgütleri, bölücü - bölgeci terör örgütleri, dini motifli
terör örgütleri ve yurt dışı kaynaklı terör örgütleridir.
Bu örgütlere sırasıyla; Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/ Cephesi (DHKP/C), Kürdistan İşçi Partisi
(PKK), Hizbullah ve Ermeni Gizli Ordusu (ASALA) örnek verilebilir.
Örgütün oluşabilmesi için beş temel şartın gerçekleşmesi gerekir. Bunlar; üye sayısının en az üç
veya daha fazla kişi olması, üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir bağ bulunması, suç işlemek amacı
etrafında fiili bir birleşme olması, örgütün devamlılık göstermesi, amaçlanan suçları işlemeye elverişli üye araç
ve gerece sahip olmasıdır.
Örgüt için fiili birleşme yeterli olup, bu birleşmenin devamlılık arz etmesi gerekir. Devamlılık arz
etmeyen bir suçu işlemek için bir araya gelen iradeler varsa örgütten değil iştirak ilişkisinden bahsedilir.
İştirakte suçun konusu ve mağduru somuttur. Örgütte suçun konusu ve mağdurun tayin edilmesi zorunlu
değildir.
Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçu çok failli bir suç tipidir. Örgütün varlığı için en az üç kişi
olma şartı arandığından, fail sayısının asgari sınırı kanunda gösterilmiştir. Örgüt kurma suçu somut bir tehlike
suçudur. Amacı gerçekleştirmeye yeterliüye, hiyerarşik örgüt yapısı ve şiddete dayanan eylem programı olması
gerekir. Suç işlemek amacıyla kurulan örgütün silahlı olması ve sahip olduğu silahları cins, nitelik ve miktarı
somut tehlikenin belirlenmesinde önemlidir. Örgütün silahlı olması nitelikli bir unsur olarak düzenlenmiş olup
terör örgütünde silahlı olma şartı suçun unsurudur. Örgüt mensuplarının silahlar üzerinde tasarruf imkanının
bulunması, suçun oluşması için gerekli ve yeterlidir.
Bir örgütün terör örgütü olarak tanımlanabilmesi için; cebir ve şiddete başvurması, toplumu baskı,
korkutma, sindirme, yıldırma veya tehdit etmesi, siyasi bir amacının bulunması, bu amacı gerçekleştirmeye
yönelik suç oluşturan fiiller işlemesi gerekmektedir.
Terör örgütleri, cebir ve şiddet kullanarak baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit
yöntemleri ile devlete ve devletin temel düzenine karşı suç işlemek amacıyla kurulan örgütlerdir.
Silahlı bir örgütün devletin anayasal düzeni veya devletin güvenliğine karşı bir suç işlemek
amacıyla faaliyet yürütmesi halinde, silahlı terör örgütünden bahsedilir.
Bir örgütün silahlı örgüt sayılabilmesi için, örgütün varlığıyla ilgili üye sayısının yeterli olması,
üyeler arası hiyerarşik yapı, disiplin, işbölümü ve organizasyon, devamlılık, örgütün amacına bağlılık, örgüt
üyeleri arasında irade birliği şartlarının yanında ayrıca en önemli şart olarak örgütün amacını gerçekleştirmeye
elverişli nitelik ve nicelikte silah bulunması gerekir.
Örgüt mensuplarının tamamı olmasa bile bir kısmının silahlı olması, silahlı terör örgütünün
oluşması için yeterlidir. Örgüt silahlı gücü bulunan emniyet, jandarma veya ordu içinde organize bir hale
gelmişse artık silahlı terör örgütüne dönüşmüştür. Silahlı örgütün, elinde bulunan devlete ait silah olması ya da
bu silahların hukuka aykırı yollardan elde edilmiş silah olması arasında suçun oluşmasında bir fark yoktur.
Örgütün organize yapısı ve elinde silah bulunması suçun oluşması için yeterli tek şarttır. Organize örgüt bu
silahları gerektiğinde kullanma iktidarına sahip ise, örgütün silahlı olduğu kabul edilir. Askeri darbeler ordu
içinde organize olan bir örgütlenmenin elindeki devlete ait silahları kullanma tehdidi ile çoğu kez işlenmektedir.
Örgütün silahları üyeleri aracılığıyla el altında bulundurması suçun oluşması için gereklidir.
Askeri Yargıtay Daireler Kurulu'nun 16.04.1987 tarih ve 66/77 sayılı kararına göre; örgütün yurt
çapında silahlı eylemlerinin bulunması şart olmayıp silahlı hiçbir eylemi olmasa bile, örgüt mensuplarının
bazılarının silahlı olması ve örgütün organize bir hale geldiğinin anlaşılması durumunda, örgütün silahlı
olduğunun kabulü gerekmektedir.

3.2. FETÖ/PDY'NİN TERÖR ÖRGÜTÜ NİTELİĞİ

FETÖ/ PDY cebir, şiddet ve diğer hukuk dışı yöntemleri kullanarak devlet otoritesini baskı altına
almayı, zaafa uğratmayı, yönlendirmeyi, alternatif bir otorite olarak ortaya çıkmayı,devlet otoritesini ele
geçirmeyi, sonuç olarak demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni sona erdirerek
yerine örgüt lideri GÜLEN'in kendi doktrinlerine göre saptırılmış şer'i yasaların hakim olduğu teokratik bir
devlet kurmayı hedefleyen bir suç örgütüdür.

Hedefine ulaşabilmek için hayatın olağan akışı içerisinde beraber hareket etmeleri mümkün
28
olmayan;

-Kanunlarımıza göre silahlı, zor kullanma ve yaptırım uygulama yetkisine sahip ve mesleki
hiyerarşi içerisinde görev yapan kamu çalışanlarını ve devlet memurlarını,
-Diğer üst düzey çalışan veya emekli olmuş kamu görevlilerini,
-Bürokratlar, Gazeteci, Yazar ve Akademisyenleri,
-Sivil Toplum Kuruluşları mensuplarını aynı amaç etrafında faaliyet gösterecek şekilde bünyesinde
barındırmış, süreklilik arzeden gizli ve hiyerarşik bir yapılanma içerisine girmiştir.

FETÖ/PDY örgütünün üye sayısı üç kişiden fazla olduğu gibi, üyeler arasında hiyerarşik bir bağ
bulunmaktadır. Örgüt üyelerinin suç işlemek amacı etrafında kenetlendikleri, örgütün devamlılık gösterdiği ve
amaçlanan suçları işlemeye elverişliaraç ve gerece sahip olduğu anlaşılmaktadır.

Örgütün belirli bir ideolojisi, mensuplarının hücresel şekilde birbirleriyle


bağlantıları,aralarındarapor vetalimat alışverişi bulunmaktadır. Alttan yukarıya doğru rapor, yukarıdan aşağıya
doğru talimat verilmektedir.

Örgüt mensupları suç örgütüne yeni mensuplar kazandırmak için faaliyetler yürütmekte, sürekli
olarak yeni çocuk ve gençler örgüte alınmakta, eğitilip, yetiştirilerek bu örgütün kadrolarına ilave edilmektedir.
Örgütün eğitim malzemeleri, kitabı, bildirisi, ideolojisini anlatan belgeler, evraklar, dokümanları, ordu ve
emniyet içerisinde teşkilatlanmış silahlı gücü bulunmaktadır.

Bir silahlı terör örgütü olduğu ortaya çıkan FETÖ/PDY bugüne değin cebir ve şiddeti sıkça
kullanmıştır. Örgüt cebir ve şiddeti 15/07/2016 tarihine kadar genellikle, yargı, emniyet, ordu, basın - yayın,
sivil örgütler gibi devlet kurumları içine yerleştirdiği veya sivil kanatta çalışan imam ve üyeleri aracılığı ile
dolaylı şekildekullanmıştır.

Devlet kadrolarında etkin hale geldiği dönemdeki uygulamalarıyla, kişilere karşı kamu
gücünühukuk dışında örgütsel amaçlar için cebren uygulamıştır. Devlet kurumlarını birbirine düşman hale
getirmiş, bu örgüt üyesi olan olmayan ayrımına gitmiştir. Bu cebir ve şiddet sonucu bir çok kişinin ölümüne,
sakat kalmasına, hastalanmasına ve intiharına neden olmuştur.
Birçok kişi örgüt mensuplarının sızmış olduğu emniyet ve yargı gücünün tehdidi ve baskısı altına
alınmış, kişi güvenliği ortadan kaldırılmıştır.
FETÖ/PDY de, diğer terör örgütleri gibi bir inanca dayanmaktadır. FETÖ, üyelerinin uğrunda
zorluklarına katlanabildiği, fedakârlıkta bulunduğu, amacına yönelik bir şeyler yapabildiği, bir inanç, bir
ideoloji sistemine dayanmaktadır.
Örgüt kadrolarının sızdığı devletin güvenlik kurumlarının silahlı olması ve bu silahları kullanma
yetkisinin bulunması, örgütün silahlı ve askeri eğilimini göstermesi açısından çok önemlidir.
Dini unsurları temel alarak hareket ettiğini iddia eden FETÖ’nün dini değerler değişmezken,
zamana ve şartlara göre kendisini değiştirmesi, ülkesi ve devleti ile barışık olması beklenirken devleti kendisine
hasım ve karşı cephe olarak görmesi, tüm yapısıyla açık ve şeffaf olması gerekirken bir istihbarat örgütü gibi
“kod isimler, özel haberleşme kanalları, kaynağı bilinmeyen paralar” kullanması, yönetim kadrosunun
faaliyetlerini yurt dışından idare etmesi ve Türkiye’ye gelmekten imtina etmesi, hasımlarını saf dışı etmek için
her türlü baskı,şantaj ve yasa dışı faaliyeti kullanması, çeşitli yabancı misyon temsilcileriyle mahiyeti
bilinmeyen görüşmelerde bulunması, diğer terör örgütleriyle temas kurması ve onlara istihbarat, lojistik, eylem
tarzı türü destek sağlaması, söz konusu yapının casusluk faaliyetlerini de kapsayan organize bir terör örgütü
olduğunu ortaya koyan unsurlardır.
FETÖ/ PDY'nin benimsemiş olduğu olduğu yöntem gereği insanların hayır yapma, yardım etme
gibi dini duygularını kullanan, esasen tamamen siyasi kaygılarla ve hatta başka ülkelerin menfaatleri
doğrultusunda, sözde hizmet hareketi maskesi altında faaliyet gösteren bir suç örgütü olduğu gelinen süreçte
açıkça anlaşılmıştır.
Örgüte yönelik tüm çalışmalar birlikte değerlendirildiğinde; kendisini farklı şekilde adlandıran bu
yapının, aslında bir terör yapılanması olduğu açıkça anlaşılmış ve FETÖ\PDY "Paralel Devlet Yapılanması"
29
ismiyle anılmaya başlanmıştır.
Liderliğini GÜLEN'in yaptığı bu yapının paralel devlet yapılanması olarak anılmasının nedeni,
örgütün stratejisi ve hedeflediği nihai amaçtan kaynaklanmıştır.
Eski ve yeniyapılan soruşturmalar, kabul edilen iddianameler ve açık kaynak tespitleri
FETÖ/PDYterör örgütünün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti içerisinde ve devlete paralel bir yapı oluşturmayı
amaçladığını, bunu da kısmen başardığını göstermektedir.
Kendini ve amacını çok iyi gizlemesi nedeniyle,örgütün tanımlanmasında ve örgütle mücadelede
farklı yaklaşımlar ortaya çıkmış, örgüt bu yaklaşım farklılıkların yarattığı zafiyeti kendi lehine kullanmaktan
çekinmemiştir.

Örgütün stratejisi ilk etapta;


-Kendine göre saptırdığı İslamcı ideolojik bir yaklaşımla, bulunduğu legal yolu muhafaza ederek ve
sahibi olduğu etkin mali gücü ile; bünyesinde bulunan vakıf, okul ve dershaneleri kullanarak eğitilmiş
gençlerden oluşan bir taban oluşturmak,
-Devletin bütün kadrolarında, bütün bürokraside, Milli Eğitim Bakanlığı ve Emniyet Teşkilatında
kadrolaşmak,
-Yurt dışında Türkiye’de kurulacak siyasal İslam’a sempati ile bakacak bir gençlik oluşturmak
şeklinde tespit edilmiş, zaman içinde ise, bu tespitin eksik kaldığı, sonraki süreçte suç örgütünün asıl strateji ve
amacının devletin laiklik ilkesine karşı irticai faaliyetlerde bulunmaktan ziyade, devletin mevcut iktidarını
yıkmak, rejimi değiştirmek ve devleti ele geçirerek yönetmek olduğu anlaşılmıştır.

Yargıtay silahlı terör örgütünde aranması gereken nitelikleri değerlendirerek kararlar vermiştir.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 2012/7394-2013/8714 sayı ve 07/06-2013 tarihli kararına göre; "Silahlı terör
örgütleri, TCK'nın 2. kitabının 4. kısmının 4 ve 5. bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla kurulan ve
bu amaç suçları işlemek üzere silahlanmış bulunan örgütlerdir. Buradaki silahlı olma niteliği örgütün
mensuplarına ilişkin olmayıp, örgütün bizzat kendisine ait olması gereken bir niteliktir. Bu nedenle, örgütün
“silahlı olma” niteliği belirlenirken örgüt mensuplarının tamamının silahlı olup olmaması değil örgütün
amaçladığı suçların işlenme tehlikesi bakımından elverişli kabul edilebilecek bir silahlanmanın mevcut olup
olmadığı nazara alınmalıdır." denmektedir.

Bu silahlanmada, tüm silahların örgüt mensuplarına dağıtılmış veya depolanmış bulunmasının bir
önemi bulunmamaktadır.

Silahlı olma niteliğinin örgüte ait olması ve silahlanma oranının elverişlilikle sınırlı olması nazara
alındığında, örgüt üyelerinin tamamının silahlı olmasının gerekmeyeceği hususu zorunlu olarak ortaya
çıkmaktadır.

Nitekim örgütsel işleyişte büyük önem arz eden iş bölümü ve gizliliği sağlama gibi zorunluluklar
çerçevesinde terör örgütleri askeri kanat-kültürel kanat, kırsal kadrolar - metropol kadroları gibi ayrımlara
giderek silahlı ve silahsız faaliyetlerini ayrı ayrı yürütmektedirler.

Dolayısıyla, silahlı terör örgütüne üye olmak suçunun oluşabilmesi için silahlanmış bir terör
örgütünün mevcudiyeti zorunlu, ancak üyelerinin tamamının bizzat silahlı olması zorunlu değildir. Ayrıca terör
örgütü üyesi olmak bakımından, TCK'nın 314/2, 314/3 ve 220/7'nci maddelerinde işaret edilen “örgütün
hiyerarşik yapısına dahil olma dışında bir hareket de gösterilmemiştir.” görüşüyle bu kavramı açıklamıştır.

Terör örgütü çocuk yaşta seçip yetiştirdiği öğrencilere örgüt doktrinini aşılamış, askeri, emniyet ve
diğer kritik kamu kurumlarının sınav sorularını önceden temin edip devleti ele geçirme hedefini ifade edecek
şekilde fetih okutma bahanesi ile özel yerlerde yemin ettirip çözdürmüş ve haksız şekilde binlerce mensubunu,
silah kullanma yetkisine sahip kamu görevlileri olarak silahlı emniyet ve askeri birimlere yerleştirmiştir. Bu
silahlı örgüt güçleri önderleri veya imamlarının basit iması ile harekete geçerek örgüt adına kamu görevlisi
sıfatını ve silah kullanarak verilen hedefi ortadan kaldırmıştır. Bilinen terör örgütlerinin aksine devleti ele
geçirip onun silahlı güçlerini kullanmak üzere örgütlenmiş ve strateji belirlemiştir. Yöntemin farklı olması bu
30
yapının silahlı olmadığını değil, tersine daha sinsi ve gizli olduğunu, terör faaliyetleri bakımından daha tehlikeli
olduğunu göstermektedir.

Terör örgütünün son dönemlerdeki faaliyetleri incelendiğinde, örgütün Türkiye Cumhuriyeti


Devleti'nin tüm anayasal kurumlarını (yasama, yürütme, yargı erklerini) ele geçirmek olan nihai hedefine
ulaşabilecek gücü elde ettiğine inandığı, bu özgüvenle nihai hedefe ulaşmaya yönelik eylemlerini arttırdığı,

Nihai hedefe ulaşmak için başlatılan son sürecin kamuoyunda Ergenekon, Balyoz,Poyrazköy, İzmir
Askeri Casusluk, Taşhiye, Selam Tevhid, MİT Tırları ve 17-25 Aralık isimleriyle bilinen kurgu ve kumpas
soruşturmalarla başlatıldığı,

Devletin kurumlarına sızan ve hiçbir hukuki, insani ve ahlaki kaygısı bulunmayan militanlar
aracılığıyla gerçekleştirilen bu eylemlere 07/02/2012 tarihinde MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye
çağrılması ile hız verildiği,

Örgütün önemli finans yapı taşlarından birisi olan dershanelerin kapatılması kararının alınması,
örgüte yönelik soruşturmaların başlatılması, örgütün özellikle TSK içerisindeki yapılanmasının gün yüzüne
çıkması üzerine örgüt lideri ve mensuplarının paniğe kapıldığı, birkaç başarısız denemeden sonra tasfiye
edileceği kaygısına kapılan terör örgütünün son bir atakta bulunarak 15/07/2016 tarihli darbe kalkışmasını
hayata geçirdiği görülmektedir.

Terör örgütünün teşebbüs aşamasında kalan ve başarısızlıkla sonuçlanan söz konusu eylemleriyle
ilgili daha sonra soruşturmalar yapılmış, yapılan bu soruşturmalarda, örgütün yapısı ve işleyişi hakkında önemli
bilgilere ulaşılmıştır.

Örgüt siyasi iktidarı, dershaneleri bahane ederek baskı altına almış, mevcut hükümete son darbeyi
vurup kendi egemenliği altında bir hükümet kurmak üzere 17/12/2013 tarihinde yargı üzerinden emniyet gücü
eliyle operasyona başlamış, GÜLEN'in ve kadrosunun emrinde bir otoriter totaliter devlet hayali kurup onu
gerçekleştirmek için 61'nci Türkiye Cumhuriyeti hükümetiyle mücadeleye girmiştir.

Aşağıdaki kısımlarda terör örgütünün Darbe girişiminden önceki silahı eylemleri ile en geniş çaplı
silahlı eylemi olan Darbe girişiminin terör örgütüyle iltisakına dair deliller anlatılcaktır.

3.2.1. TERÖR ÖRGÜTÜNÜN DARBE GİRİŞİMİNDEN ÖNCEKİ ÖNEMLİ SİLAHLI


EYLEMLERİ

3.2.1.1. SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN "CEBİR VE ŞİDDET" UNSURU OLARAK


YARGI VE EMNİYET GÜCÜNÜN KULLANILMASI

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yargı erki içerisinde, hiyerarşik şekilde örgütlenen ve alternatif
olarak faaliyet gösteren, kendinden olmayan herkesi, özellikle de örgütün kişisel çıkar ve menfaatlerine hizmet
etmeyen kişileri düşman olarak tanımlayan, örgüte boyun eğmeyen veya farklı düşünen kişileri hedef haline
getirerek yargı kararları ile emniyet operasyonlarına konu eden, istihbarat toplayan, operasyon kararları alan,
emniyet ve yargı üzerinden toplanan istihbarata göre örgütün üst düzey yöneticilerinin verdiği kararları icra
eden, basın ve yayın üzerinden linç girişimi gerçekleştiren, topluma yönelik algıyı yöneten, örgütte yer alanları
kahramanlaştıran, unutturma sürecini tekrarlayan, suç faili veya masum olduğuna bakılmaksızın birçok kişiyi
yargı eliyle mağdur eden, çözümü mümkün olmayan abartılı, gerçeklerin gizlendiği, kasıtlı, taraflı ve delilsiz
davalar açan, hukuki temelden yoksun bu davalarla da "mafya ve terörle mücadele edildiği" algısı yaratan örgüt
mensuplarının yargı içerisinde "cemaat cuntası" şeklinde paralel bir yargı gücü oluşturdukları ve yine
örgütlendikleri kolluk gücü vasıtasıyla yargı kararlarını infaz ettirdikleri görülmüştür.

Klasik anlamda terör örgütlerinden farklı yöntemlerle örgütlenen ve strateji oluşturulan terör örgütü
mensupları içerisine sızdıkları devletin cebri ve silahlı gücünü (yargı ve yargı kararlarını infazla yetkili kolluk
31
makamları) anlatılan şekilde kullanmak suretiyle faaliyetlerini sürdürmüşler, "terör örgütü" kavramının "cebir
ve şiddet" unsurunu oluşturan eylemlere vücut vermişlerdir. Bu nedenle örgütün, devletin yargı ve yasal şartları
oluştuğunda cebir kullanmaya yetkili kolluk makamlarını kullanarak gerçekleştirdiği kurgu ve devleti kendi
örgütsel çıkarları doğrultusunda dizayn etme amaçlı soruşturma ve kovuşturmalar, örgütün silahlı eylemleri
olarak mütalaa edilmelidir.

Bu manada terör örgütünün yargı yapılanmasına kısaca değinilecek olursa, Hakimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu'nun terör örgütü mensubu yargı mensuplarına yönelik yaptığı soruşturmalar neticesinde ve bir
kısım yargı mensubunun ihracına karar verdiği 15/11/2016 tarih ve 2016/440 sayılı Genel Kurul kararında
geçtiği şekliyleFETÖ/PDY mensubu olup, itirafçı yahut gizli tanık sıfatıyla ifadelerine başvurulan bazı hâkim
ve Cumhuriyet Savcılarının beyanlarının bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda;

Her birinin hayatlarının farklı dönemlerinde FETÖ/PDY militanları ile muhatap oldukları, örgütün
öncelikli hedefinin Devletin askeriye, adliye ve mülkiye kadrolarına yerleşmek olduğu, kendilerinin de bu amaç
doğrultusunda örgütün yargıdaki eleman ihtiyacını karşılamak üzere yetiştirildikleri, FETÖ/PDY silahlı terör
örgütü tarafından üyelerine hâkimlik ve savcılık sınavlarına girmeleri konusunda telkinlerde bulunulduğu, hatta
mensuplarının sırf hâkimlik savcılık sınavlarına hazırlanmaları için hukuk fakültesi mezunları arasından
çalışma evleri oluşturulduğu, ışık evleri, dershaneler ve okullar vasıtası ile mahrem görev kapsamında büyük
önem atfedilen hâkim ve savcılık mesleğine örgüt mensuplarının yerleştirilmesi amacıyla, sınav sorularının
yasal olmayan yollarla temin edilip sınavdan birkaç gün önce, abiler/ablalar tarafından cevapları işaretlenmiş
kitapçıklar halinde öğrencilere gösterilerek ezberlemelerinin ve bu şekilde sınavda başarılı olmalarının
sağlandığı, mensupları olan öğrencilere hâkimlik ve savcılık sınavını kazanmaları halinde örgütün yargı
içerisindeki bürokrat ve üst düzey yöneticileri tarafından referans olacağının söylendiği, mülakatı geçip staja
başlayan hâkim ve savcı adaylarının Adalet Akademisi ve staj döneminde de yine örgüt tarafından koordine
edildiği, kendilerinden olan hâkim ve savcı adaylarının deşifre olmasını engellemek amacıyla, örgütle
irtibatlarını gizlilik içerisinde ve sözde liderin "Tedbir" kurallarına uygun şekilde sürdürecekleri evlerde
kalmalarının tavsiye edildiği, adayların beşer kişilik kapalı gruplar halinde ve örgüt tarafından finanse edilen
evlerde kalmalarının sağlandığı, iki evin irtibat halinde olmasının istendiği, bu evlere murakıp adı verilen örgüt
mensubu kişilerin gönderilerek evde kalan öğrencilerden bilgi alınmasının ve tavsiyelerde bulunulmasının
sağlandığı, Adalet Akademisinin hâkim-savcı adayları yönünden fişleme merkezine dönüştürüldüğü ve
kendilerinden olanlara iyi siciller verilerek mesleki kariyer anlamında önlerinin açıldığı, kendilerinden olmayan
adayların ise mesleğe kabul ve ilerde yükselmelerini engelleyecek mahiyette sicillerin oluşturulduğu, mesleğe
kabullerini engellemek amacıyla usulsüz soruşturmalar yapıldığı, nitekim hakkında usulsüz soruşturma açılarak
disiplin cezası tayin edilen, bu ceza gerekçe gösterilerek mesleğe kabul edilmeyen Didem YAYLALI isimli
hâkim adayının, tıpkı Ali TATAR örneğinde olduğu gibi, uğradığı haksızlıklara dayanamayarak intihar etmek
suretiyle yaşamına son verdiği, buna karşın, örgüt mensubu olan adayların ise staj döneminde verilen siciller,
yıllık kurulu üyeliği gibi yollarla parlatılarak kritik görevlerde rol almaya ve mesleki kariyere hazırlandıkları
anlaşılmıştır.

Örgüt üyelerinin sırf paralel yapılanma için tehlikeli ve zararlı olarak düşündükleri kişileri etkisiz
hale getirmek amacıyla baskı, tehdit, şantaj, aldatma veya gizli tanık ayarlama gibi yöntemlerle, terör örgütünün
stratejisi doğrultusunda faaliyet gösterdikleri, bu kapsamda kamuoyunda "Erzincan Ergenekon"u olarak bilinen
dava süreci irdelendiğinde; Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan CİHANER'in, salt "Fethullahçılar olarak
bilinen grupla ilgili olarak TCK'nın 220'nci maddesi kapsamında izinsiz eğitim kurumu açma ve Yardım
Toplama Kanunu'na Muhalefet" suçlarından yürüttüğü bir soruşturma nedeniyle, FETÖ/PDY örgütüne mensup
olan Erzurum özel yetkili Cumhuriyet savcıları ile emniyet görevlileri tarafından, makam odasında adeta
sürüklenerek yaka paça gözaltına alındığı ve polis kamerası ile kayıt altına alınan söz konusu görüntülerin
masumiyet karinesi ve soruşturmanın gizliliği ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde kasıtlı olarak basın yayın
organlarına servis edildiği, böylece bir yandan, kendilerinden olmayan yargı mensuplarına gözdağı verilirken
diğer yandan örgütün amaçlarına hizmet eden militanlarının moral ve motivasyonlarının güçlendirildiği,
soruşturmanın GÜLEN yapılanmasına ilişkin olduğunu gizlemek amacıyla kamuoyunun yanıltılarak
soruşturmanın başka bir cemaatle ilgili olarak yürütüldüğü algısının oluşturulmaya çalışıldığı, oysa kamuoyuna
32
deklare edilen cemaatle ilgili olarak soruşturma fezlekesinin, operasyondan çok önce Cumhuriyet Başsavcısı
tarafından gönderilerek sonlandırılmış olduğu, örgüt militanlarının bu tarihten sonra, kendi örgütleriyle ilgili
olarak bir soruşturmanın başlatıldığını öğrenmeleri akabinde düğmeye bastıklarının tartışma götürmeyecek
şekilde açık ve net olduğu, Erzurum özel yetkili 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nce Cumhuriyet Başsavcısı
CİHANER'in 16/02/2010 tarihinde "Ergenekon Terör Örgütüne Üye Olmak, Resmi Evrakta Sahtecilik, İftira,
Tehdit" suçlarından tutuklanmasına karar verildiği, yapılan yargılamalar neticesinde Cumhuriyet Başsavcısı
İlhan CİHANER'in de aralarında bulunduğu 14 sanık hakkında 13/11/2015 tarihinde beraat kararı verildiği,
böylece Cumhuriyet Başsavcısı hakkındaki soruşturma ve davanın, örgütün yapısını araştıran ve illegal
faaliyetlerini soruşturmaya konu eden, görevinin gereği olarak, Anayasa ve yasalar çerçevesinde suça ilişkin
soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Başsavcısının mesleki kariyerini sonlandırmak bir yana tüm yaşamını
karartma amacına mâtuf bir kumpas olduğunun tescillendiği,

Anılan örgütün nihai amaçlarına ulaşmak gayesiyle öncelikle askeriye, mülkiye, emniyet, yargı ve
diğer stratejik öneme sahip kamu kurumlarını ele geçirmek için kendilerine engel olacaklarını düşündüğü
bürokrat ve personellerin sistem dışına çıkarılmasını sağlayarak örgüt elemanlarını bu makamlara getirdiği, bu
kapsamda örgütün yargı ayağındaki uzantısı tarafından Hüseyin KURTOĞLU, Askeri Casusluk, Şemdinli,
Balyoz, Ergenekon gibi proje soruşturma ve kovuşturmaların üretildiği,

Mahkemelerin birer örgüt sorumlusunun bulunduğu, sorumlu kişinin örgütü ilgilendiren davaları
takip ederek ve bu davalarla ilgili olmak üzere örgüt üyesi hâkimlerle görüşerek kararların istenilen yönde
çıkması yönünde telkinlerde bulunduğu, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yargı üzerinden gerçekleştirdiği
usulsüz yargılama işlemleri ile yaptığı haksızlıklara "yargının kararı" veya "takdiri" denilerek karşı çıkılmasının
engellendiği, operasyonlar karşısında "bağımsız yargı, inceleyip karar versin" denilerek haksızlığa meşruluk
kılıfı sağlandığı, yıllarca süren yargılamalar sonucunda gerçeğin ortaya çıkması halinde bile kimsenin yargı
eliyle işlenen haksızlığın peşine düşmediği, silahlı terör örgütünün, yargının ne kadar büyük bir güç olduğunu,
yargıyı etkili ve operasyonel şekilde kullanmak suretiyle yapılamayacak hiçbir şey olmadığını ve her şeyin
sınırsızca yapılabileceğini gördüğü, özel yetkili mahkemelerin, örgütün elinde tüm toplumu dizayn edecek bir
silaha dönüştüğü,

Yargının devlet ve toplum hayatında kesin belirleyici ve son karar verici olmasının örgütün işini
kolaylaştırdığı, örgütün, yargıyı her açıdan etkin bir silah olarak kullandığı, sadece rakiplerini bertaraf etmek
için değil, siyaseti tanzim etmek, siyasi partilerin yönetimlerini değiştirmek, toplumdaki etkinliğini artırmak,
toplumu kontrol etmek, herkesle ilgili bilgi toplamak, ticari faaliyet alanlarını ve kamu kurumlarını ele
geçirmek, hatta hükümeti yıkmak ve kendi felsefesine uygun bir siyasi yapı oluşturmak için de bir araç olarak
kullandığı, yargının, soruşturma unsurlarıyla, alt yapısıyla ve polisle desteklendiğinde örgütün kullanabileceği
muazzam bir silaha dönüştüğü, yüksek yargıdaki değişimle örgütün elindeki bu silahın etki alanının zirve
yaptığı, yargıyı tekelinde ve yedinde tutan FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün, kendisine engel olacağını
düşündüğü hâkim-savcı, asker, emniyet personeli, mülki amirler ve diğer kamu personelleri hakkında uydurma
tahkikatlar, tutuklamalar yaparak saf dışı bıraktığı, bu yolla aynı zamanda diğer kişilere de gözdağı verdiği,
silahlı kuvvetler mensupları ile ilgili uydurma soruşturmalar, toplu tutuklama ve davalarla TSK’nın etkisiz hale
getirildiği, böylece kendi örgüt mensuplarının terfi etmesinin yolunun açıldığı, neticeten örgütün ceza ve hukuk
davalarında en büyük belirleyici güç olduğunu gösterdiği,

Örgüt mensuplarının verdiği veya istihbarat birimlerinin topladığı bilgilerin, bilgisayarlara


kaydedildiği, bunların fuhuş, casusluk şebekesinin topladığı bilgiymiş gibi arama sırasında evlerde bulunmuş
gösterilerek dijital delil olarak işleme konulduğu, bu yolla kamu görevlileri hukuka aykırı işler yapıyor, suç
işliyor gibi haklarında soruşturma yapıldığı, İzmir ve İstanbul’da yürütülen askeri casusluk davaları ile kamu
görevlileri tasfiye edilerek örgüt kadrolarının fetih hareketine yer açıldığı, yargının da buna alet edildiği,

Örgütün, 07/02/2012 tarihinde MİT soruşturmasıyla yargıyı kullanarak, bir yandan kendinden
olmayan MİT yönetimini bertaraf etmek, MİT'i ele geçirmek, bir yandan da aynı soruşturmayla hükümetin terör
sorununu çözmek amacıyla başlattığı barış sürecini durdurmak için harekete geçtiği, MİT yöneticilerinin,
hükümetin ve Başbakanın terör örgütüne yardımla suçlanmak istendiği, bu soruşturmanın hükümeti yıpratıp
33
gözdağı vermek için yapıldığı, örgütün bu denemesinin istihbarat görevlileri hakkında soruşturmaların izne
bağlanması sistemine geçilerek önlendiği tespit edilmiştir.

3.2.1.2. TERÖR ÖRGÜTÜ MENSUPLARI TARAFINDAN KURGULANAN BİR KISIM


SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMALAR- TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KAMU DAVASINA KONU
OLMUŞ İLK SİLAHLI EYLEMİ: HRANT DİNK'İN ÖLDÜRÜLMESİ

3.2.1.2.1. 17-25 Aralık Soruşturmaları

FETÖ'nün Darbe girişiminden önce dikkat çekici ve oluşturduğu etki gereği önemli bir silahlı
eylemi kamuoyunda "17-25 Aralık" adıyla bilinen sözde yolsuzluk soruşturmalarıdır. Terör örgütü mensubu
yargı ve emniyet görevlileri devlet hiyerarşisi dışında, örgüt yönetimince verilen talimatla seçimle yönetime
gelen dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve kendisinin özelinde hükümeti devirmek için
harekete geçmişlerdir. Adli soruşturma ve yargı kararlarının infazı denilerek örgütün adliye ve emniyet kanadı
görünüşte hukuk içinde kullanılan bir yetki gibi gösterip haksız yere gözaltı işlemlerine başlamış ve hükümeti
devirecek operasyon silahlı polis ekiplerince icra edilmiştir. Kamu görevi gereği kendilerine silah verilen
FETÖ’ye bağlı emniyet personeli, hükümeti yıkmak üzere devletin emniyet için sağladığı silahları kullanmıştır.

Terör örgütü 17/12/2013 ve 25/12/2013 tarihlerinde İstanbul'da hükümeti cebren devirebilecek


ölçüde silahlı polis gücü kullanılıp soruşturma bahane edilerek cebren silahlı örgüt faaliyeti gerçekleştirilmiştir.
Örgütün emrindeki polisi bu olayda etkili hale getiren kamu gücü ve silahlı olmasıdır. Türkiye'de bambaşka bir
siyasal sisteme yol açacak silahlı polis ekiplerinin operasyonu alınan etkili tedbirler ile durdurulmuş, silahlı
polis ekiplerini yine silahlı devletin yanında duran emniyet kanadı dengelediği için fiili bir silahlı çatışma
yaşanmamıştır. İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün teşkilatı dışında örgütlü bir yapılanmaya
bağlı silahlı polis gücünün varlığı dahi bu örgütü tek başına silahlı bir terör örgütü haline getirmeye hukuken
yeterlidir.

Soruşturmalarla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/24880 ve 2012/120653 soruşturma


sayılı evraklarının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık, Toplumsal Olaylar ve Örgütlü Suçlar
Soruşturma Bürosu nezdinde bulunduğu, dosyada mevcut bilgi ve belge içeriğine göre, sözkonusu büronun
25/07/2011 tarihinden itibaren Cumhuriyet Başsavcı Vekili Zekeriya ÖZ tarafından koordine edildiği,
Cumhuriyet savcısı Celal KARA'nın da 17/06/2013 tarihinden itibaren Kaçakçılık Toplumsal Olaylar ve
Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunda görev yaptığı ve anılan dosyaların uhdesinde olduğu, Cumhuriyet
Savcısı Mehmet YÜZGEÇ'in ise 16/01/2012 tarihi itibariyle Memur Suçları Bürosunda görev yaptığı, kendisi
tarafından yürütülen 2012/125043 soruşturma numaralı dosya ile 2013/24880 ve 2012/120653 soruşturma sayılı
dosyaları arasında hukuki veya fiili irtibat bulunmamasına karşın Cumhuriyet Başsavcı Vekili Zekeriya ÖZ ve
koordine ettiği Cumhuriyet Savcısı Celal KARA ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları
Soruşturma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Mehmet YÜZGEÇ'in soruşturmaları yarıda keserek aynı
zaman dilimi içerisinde masumiyet karinesini çiğneyerek,şüpheli sıfatıyla gözaltına alınan bir çok kişinin
ifadesini almaya dahi lüzum görmeyerek ve hatta Rıza SARRAF örneğinde olduğu gibi kollukta yarım
bırakılan ifadenin tamamlanmasına dahi gerek görmeyerek, Cumhuriyet Başsavcılığını temsil eden ve
hiyerarşik üst konumundaki Cumhuriyet Başsavcısının bilgisi olmadığına göre, adeta başka biri ya da
birilerinden aldıkları talimatla düğmeye basarak alelacele operasyon başlattıkları, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve 01/10/2012 tarihinde yürürlüğe konan Çalışma Talimatında, terör ve
toplumsal olayların, organize suç örgütlerinin, kamuoyunda geniş yankı uyandıran, kamu güvenliğini
ilgilendiren olayların, adam öldürme ve diğer önemli olayların öğrenilmesi üzerine ilgili Cumhuriyet Savcısı
tarafından denetim ve gözetim çerçevesinde Cumhuriyet Başsavcısına telefon, faks, e-mail gibi vasıtalarla veya
bilgi notu ile en seri şekilde bilgi verileceğinin belirtilmesine karşın ilgililer Cumhuriyet Başsavcı Vekili
Zekeriya ÖZ ve Cumhuriyet savcısı Celal KARA'nın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/120653 ve
2012/24880 soruşturma numaralarında yürütülen, kamuoyunu yakından ilgilendiren bakanlarla da irtibatlı,
İçişleri Bakanı Muammer GÜLER'in oğlu Barış GÜLER'inşüpheli sıfatıyla beyanının alındığı dosyalarda,
Mehmet YÜZGEÇ'in de ülke ekonomisini etkileyen ve aralarında iş adamlarının da bulunduğu soruşturma
evrakında, 5235 sayılı Kanun uyarınca üzerinde denetim ve gözetim yetkisini haiz dönemin Başsavcısı'na bilgi
34
vermedikleri, birbiri ile fiili ve hukuki bağlantısı bulunmayan her üç soruşturma evrakında, halen telefon
dinlemeleri ve fiziki takip işlemleri devam ederken, bir çokhakkında basit şüpheyi gerektiren delil dahi yok
iken aynı gün toplu gözaltı, arama ve el koyma gibi koruma tedbirlerine başvurdukları anlaşılmıştır.

Cumhuriyet Savcıları Celal KARA ve Mehmet YÜZGEÇ hakkındaki iddiaların; "GÜLEN’in


liderliğini yaptığı Paralel Devlet Yapılanması (PDY) adlı örgüte üye olduğu, anılan örgütün Hükümet
politikasından duyduğu rahatsızlık nedeniyle de; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümetini, gerek yurt içinde
gerekse uluslararası platformda zor durumda bırakmak ve itibarsızlaştırmak için İstanbul Emniyet
Müdürlüğünde görevli bir kısım polis amir ve memurlarıyla fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek,
ayrıca bu yapının kontrolündeki basın ve yayın kuruluşlarının da desteğini alarak, yapının gayesi doğrultusunda
plânlı ve sistematik bir şekilde yürütülen bir organizasyonun parçası olarak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini
ortadan kaldırarak görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek suretiyle, mesleğin şeref ve onurunu
bozan veya mesleğe olan genel saygı ve güveni gideren nitelikte hükümlülüğü gerektirir suçlar işlediği'
şeklinde olduğu ve bu kapsamda Celal KARA'nın başta, hedef şahıslar olmadıkları, dolayısıyla haklarında
verilmiş bir mahkeme kararı da bulunmadığı halde yasama dokunulmazlığı bulunan 61'inci Hükümetin
Başbakanı Recep Tayyip ERDOĞAN, Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN, AB Bakanı Egemen BAĞIŞ,
İçişleri Bakanı Muammer GÜLER'e ait hedef şahıslarla olan görüşmelerini kayıt altına aldırıp tape haline
getirtmesi, Cumhuriyet Gazetesinde 25-30/01/2015 tarihlerinde yayımlanan röportajlarda, Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanına karşı suçlama kastıyla ağır ithamlarda bulunarak, basın yoluyla hakaret ve iftira ederek,
kişilik haklarına açıkça saldırı gerçekleştirmesi olmak üzere, eylemlerinin ayrıntılı şekilde açıklandığı, aynı
şekilde C. Savcısı Mehmet YÜZGEÇ'in yasama dokunulmazlığı bulunan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan
BAYRAKTAR hakkında verilmiş bir mahkeme kararı bulunmadığı halde, hedef şahıslar üzerinden dinlenmek
suretiyle 77 adet görüşmesini kayıt altına aldırıp tape haline getirtmesi, Türkiye Cumhuriyeti 61'inci
Hükümetinin Kabine Üyesi Erdoğan BAYRAKTAR ile ilgili olarak soruşturma usulüne riayet etmeden
soruşturma yürüterek suç isnadında bulunması, kolluğa hazırlattığı fezlekede adı geçene ait çok sayıdaki telefon
görüşmelerine yer verdirtmesi, tanıklıktan çekinme hakkı olan kişiler arasındaki telefon görüşmelerinin dinlenip
kayda alınmasına ve tape yapılmasına müsaade etmesi başta olmak üzere, eylemlerinin ayrıntılı şekilde
açıklandığı, Cumhuriyet Savcısı Zekeriya ÖZ hakkındaki iddiaların ise; "GÜLEN’in liderliğini yaptığı Paralel
Devlet Yapılanması (PDY) adlı örgüte üye olduğu, anılan örgütün Hükümet politikasından duyduğu rahatsızlık
nedeniyle de; Cumhuriyet Savcıları Celal KARA, Mehmet YÜZGEÇ ve kolluk görevlileriyle eylem ve fikir
birliği içerisinde hareket ederek Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırarak Görevlerini Yapmasını
Engellemeye teşebbüs ettiği" şeklinde olduğu ve bu kapsamda, Cumhuriyet Savcıları Celal KARA ve Mehmet
YÜZGEÇ tarafından yürütülen 2012/125043, 2012/120653 ve 2013/24880 sayılı soruşturmalarda koordinatör
Başsavcı Vekili olarak görev alarak adı geçen Cumhuriyet Savcılarını yönlendirdiği, 02/08/2015 günü şahsi
twitter hesabından yaptığı paylaşımda “Gezi olaylarına PKK müdahil olsaydı şu an hükümet edenlerin bu
makamda oturma imkânları olmayacaktı. PKK kimden emir aldıysa katılmadı, Gezi olaylarına PKK nedense
hiç katılmadı ve müdahil olmadı. Bu konu PKK tarafından pişmanlık olarak dile getirildi, Gezi olaylarının
çözüm süreciyle alakasının olmadığını bilmeyen bir geçici Başbakan tarafından yönetiliyoruz” içerikli
paylaşımına yer verildiği, soruşturmayı yürüten Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başmüfettişi tarafından,
Cumhuriyet Savcılarının örgütsel bağlarının araştırılması için hâkim kararı uyarınca HTS kayıtlarının temin
edildiği, Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığınca tanzim edilen 01/12/2015 günlü
rapor kapsamına göre Cumhuriyet savcıları Zekeriya ÖZ, Mehmet YÜZGEÇ ve Celal KARA'nın, tıpkı usulsüz
tahliye kararı veren hâkimler Mustafa BAŞER ve Metin ÖZÇELİK'te olduğu gibi FETÖ/PDY terör örgütü
mensubu kişilerle doğrudan ve iltisaki bağlantılarının tespit edildiği, hatta yurtdışı kaynaklı görüşmeler ile
yurtiçindeki kişilerle ortak irtibat ve bağlantılarının saptandığı,

Yine Cumhuriyet Savcısı Muammer AKKAŞ'ın, İstanbul Cumhuriyet (TMK 10'uncu madde ile
yetkili) Başsavcılığının 2012/656 soruşturma no.lu dosyasında telefon dinlemeleri dışında bir delil toplamadan,
yolsuzluk olduğu iddia edilen işlemlere ve ihalelere ilişkin hiçbir belge veya dosyayı getirtmeden, şüphelilerin
gerçekten bir suç örgütü oluşturup oluşturmadıklarını, böyle bir örgüt var ise yapısıyla ilgili araştırmaya
girişmeden, şüphelilerin isnat olunan suçlar ve bu suçlara ilişkin delillerle ilişkileri belirlemeden, teknik izleme
ve kayıtlara dair tapeleri TİB'den isteyerek dosyadakilerle karşılaştırmadan, adeta soruşturmanın dayanağını
oluşturan dinleme kayıtlarının bulunduğu kapalı ve ağzı kolluk mührü ile mühürlü 11 adet torbanın mührünü
35
dahi sökmeden, kolluk görevlilerince düzenlenen fezlekede belirtilen dosyalar ve kovuşturmaya yer olmadığına
dair kararları celp etmeden, isnat edilen suçlarla ilgili daha önce bir soruşturma yapılıp yapılmadığını, dava
açılıp açılmadığını araştırmadan, cebir tehdit iddialarına ilişkin müşteki ve tanık beyanlarını almadan, yolsuzluk
ve sahtecilik iddialarıyla ilgi bilgi ve belgeleri getirtmeden, bu konuda herhangi bir bilirkişi incelemesi
yaptırmadan, CMK'nın 160'ıncı maddesi gereğince şüphelilerin lehine olan delilleri de toplama yükümlülüğü
bir yana, aleyhe delilleri dahi toplamadan şüphelilerin gözaltına alınmasına karar verdiği, yine soruşturma
dosyasını devralan Cumhuriyet savcıları tarafından müştereken düzenlenen "İnceleme Notu" başlıklı ve
26/12/2013 tarihli belgede belirtilen eksiklikler göz önünde bulundurulduğunda şüphelilerin malvarlıklarına el
konulabilmesi için aranan "Condictio cine qua non" şart özelliğini haiz "Soruşturma konusu suçların işlendiğine
ve bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması" koşulu
gerçekleşmeden, CMK'nın 128'inci maddesindeki düzenleme uyarınca tüzel kişilik olan şirket malvarlığına
elkoymanın mümkün olmadığını gözetmeden yasal düzenlemeye açıkça aykırılık teşkil edecek şekilde (7)
gerçek ve (2) tüzel kişi adına kayıtlı tüm mal varlığına el konulmasına karar verilmesini talep ettiği, hâkim
Süleyman KARAÇÖL'ün de herhangi bir inceleme yapmadan, 24 dakika gibi kısa bir sürede talebin kabulüne
karar vererek malvarlıklarına usul ve yasaya aykırı şekilde el koyduğu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının 5235
Sayılı Yasanın 17’nci maddesine uygun olarak tanzim ve tebliğ ettiği ayrıca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı
Çalışma Talimatında belirtilmesine rağmen, Muammer AKKAŞ'ın soruşturmaya ilişkin olarak dönemin
Başsavcısı Turan ÇOLAKKADI’ya bilgi vermediği,

Cumhuriyet Savcısı Muammer AKKAŞ ile Hâkimler Süleyman KARAÇÖL ve Menekşe UYAR
hakkındaki iddiaların; "GÜLEN’in sözde liderliğini yaptığı Paralel Devlet Yapılanması (PDY) adlı örgüte üye
olduğu, anılan örgütün Hükümet politikasından duyduğu rahatsızlık nedeniyle de; Türkiye Cumhuriyeti Devleti
ve Hükümetini, gerek yurt içinde gerekse uluslararası platformda zor durumda bırakmak ve itibarsızlaştırmak,
El Kaide Terör Örgütüne yardım ettiği görüntüsü vererek uluslararası yargı organları nezdinde hukukî ve cezaî
sorumluluk altına sokmaya yönelik, bilerek ve isteyerek, görevleri dışında, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini
Ortadan Kaldırmaya veya Görevlerini Yapmasını Kısmen veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs Etmek,
Gizliliğin İhlali ve Görevi Kötüye Kullanma suçlarından haklarında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının
2014/115949 sırasından soruşturma yürütülerek halen yargılamaları 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesinin
2015/366 esas sayılı dosyasında devam eden İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şubede görevli bir kısım polis
amir ve memurları ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek, ayrıca bu yapının kontrolündeki basın ve
yayın kuruluşlarının da desteğini alarak, yapının gayesi doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini
Ortadan Kaldırarak Görevlerini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etmek suretiyle, Mesleğin Şeref ve Onurunu
Bozan veya Mesleğe Olan Genel Saygı ve Güveni Gideren Nitelikte hükümlülüğü gerektirir suçlar işlediği"
şeklinde olduğu ve bu kapsamda C. Savcısı Muammer AKKAŞ'ın başta, soruşturmayı yetkisiz olarak
yürütmesi, soruşturma evrakını Cumhuriyet Başsavcısı ya da Başsavcı vekili tarafından yürütülmesi için özel
soruşturma bürosuna devretmemesi, hedef şahıslar olmadıkları, dolayısıyla haklarında verilmiş bir mahkeme
kararı da bulunmadığı halde yasama dokunulmazlığı bulunan 61'inci Hükümetin Başbakanı Recep Tayyip
ERDOĞAN, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner YILDIZ, İçişleri Bakanı Muammer GÜLER, Çevre ve
Şehircilik eski Bakanı Erdoğan BAYRAKTAR, Gümüşhane Milletvekili Sabri VARAN, Ankara milletvekili
Yalçın AKDOĞAN, Ulaştırma eski Bakanı Binali YILDIRIM, Milli Eğitim eski Bakanı Ömer DİNÇER,
Orman ve Su işleri Bakanı Veysel EROĞLU, Adalet eski Bakanı Sadullah ERGİN, İçişleri eski Bakanı İdris
Naim ŞAHİN, İstanbul Milletvekili İdris GÜLLÜCE, Devlet eski Bakanı Ali BABACAN, Gümrük ve Ticaret
eski Bakanı Hayati YAZICI, Ekonomi eski Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer ÇELİK,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk ÇELİK, Dış İşleri eski Bakanı Ahmet DAVUTOĞLU, Sağlık Bakanı
Mehmet MÜEZZİNOĞLU, Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen BAĞIŞ, Milletvekilleri Nurettin CANİKLİ,
Mahir ÜNAL, Hüseyin ÇELİK, Beşir ATALAY, Mehmet METİNER ve Mustafa ELİTAŞ’ın muhtelif tarihlerde
hedef şahıslarla olan görüşmelerini kayıt altına aldırıp tape haline getirtmesi olmak üzere, eylemlerinin ayrıntılı
şekilde açıklandığı, aynı şekilde hâkim Süleyman KARAÇÖL'ün dönemin Başbakanı Recep Tayyip
ERDOĞAN’a ulaşmak gayesiyle, CMK’nın 135/1'inci maddesi hükmünün aradığı “suçun işlendiğine ilişkin
kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığını” araştırmadan, danışmanı Aydın ÜNAL’ın kullanımında bulunan telefon
hakkında iletişimin tespiti talebine "olur" vererek, adı geçenin telefon görüşmelerini kayıt altına aldırması,
kolluk görevlileriyle fikir ve eylem birliği içerisinde hareketle, kolluk görevlilerince hazırlanarak dijital
ortamda getirilen bir kısım iletişimin tespit ve kayda alınması, fiziki takip ve teknik araçlarla izleme kararlarına
36
onay vermesi şeklindeki eylemlerine, hâkim Menekşe UYAR'ın ise; görevli ve yetkili olmamasına rağmen bir
kısım lerle ilgili iletişimin tespiti ve teknik araçlarla izleme kararları vermesi, kollukla fikir ve eylem birliği
içerisinde hareket ederek, emniyet müdürlüğü görevlilerince hazırlanarak dijital ortamda getirilen bir kısım
iletişimin tespit ve kayda alınması ile teknik araçlarla izleme kararlarına onay vermesi, geçmişe dönük olarak
görüşmelerin kayıt altına alınması yönünde karar vermesi, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı Recep Tayyip
ERDOĞAN’a ulaşmak gayesiyle, CMK’nın 135/1'inci maddesindeki şartlar gerçekleşmeden başbakan
danışmanları tarafından kullanılan telefonlar hakkında iletişimin tespiti talebine "olur" vererek, adı geçenlerin
telefon görüşmelerini kayıt altına aldırması eylemlerine yer verildiği, soruşturmayı yürüten Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu Başmüfettişi tarafından, Cumhuriyet savcılarının örgütsel bağlarının araştırılması için
hâkim kararı uyarınca HTS kayıtlarının temin edildiği, Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire
Başkanlığınca tanzim edilen 01/12/2015 günlü rapor kapsamına göre Cumhuriyet savcısı Muammer AKKAŞ ile
Hâkimler Süleyman KARAÇÖL ve Menekşe UYAR'ın FETÖ/PDY terör örgütü mensubu kişilerle doğrudan ve
iltisaki bağlantılarının tespit edildiği, hatta yurtdışı kaynaklı görüşmeler ile yurtiçindeki kişilerle ortak irtibat ve
bağlantılarının saptandığı anlaşılmıştır.

Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/97787 sayılı soruşturması kapsamında; terör örgütü içerisinde


yöneticilik vasfına haiz muhtelif görevler üstlenmiş, son olarak sözde "Ege bölgesi Sorumluluğu"na müteakip
Amerika Birleşik Devletleriülkesinde sözde "ColoradoEyaleti Bölge İmamlığı" yaptıktan sonra örgütten ayrılan
ve soruşturmamız kapsamında 30/07/2016 tarihinde yakalandıktan sonra etkin pişmanlık hükümlerinden
faydalanarak açıklamalarda bulunan Hasan POLAT'ın 12/08/2016, 17/08/2016 ve 01/09/2016 tarihli
ifadelerinde özet olarak; bir kısmı kamuoyunda Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk isimlerle bilinen Silahlı
Kuvvetler içerisindeki terör örgütüne mensup olmayan asker şahısları tasfiye veya kamuoyunda haklılık algısı
yaratma amacıyla "yolsuzluk" görüntüsü altında yapılan 17-25 Aralık soruşturma ve kovuşturmalarda görev
alan, haklarında ise Darbe girişimi öncesinde ve sonrasında ihraç kararı verilen Hakim ve Cumhuriyet Savcıları
ile Yargıtay üyelerinden İbrahim Ethem KURİŞ, Ahmet CAN, Nazmi DERE, İsmail Hakkı ŞENTÜRK,
Hüseyin AYAR, Ertuğrul AYAR, Hikmet ŞEN, Hikmet USTA, İsmail AKKOL, Ramazan AKYOL, Mehmet
Ali UYSAL, Muammer AKYOL, Cemil (K) Ahmet Cemal GÜRGEN, Selim (K) Rasim İsa BİLGEN, Yıldırım
(K) İskender GÖRGÜLÜ, Sedat Sami HAŞILOĞLU, Ramazan SABAN, Fikret SEÇEN, Mehmet YÜZGEÇ
ve Zafer (K) Muzaffer KARADAĞ'ın terör örgütünde yargı imamlığı, esnaf sorumluluğu, semt imamlığı, bölge
imamlığı, ev imamlığı veeğitim danışmanlığı şeklinde görevlerde bulunduklarını, semt ve bölge imamlığı yapan
şahısların aynı zamanda öğrenci evlerinin sorumluluğunu yaptığını ve Harp Okullarına öğrenci yetiştirdiğini,
şahısların yargı yapılanmasında kritik isimler olduğunu beyan etmekle söz konusu beyanın siyaseti, kamuoyunu
ve devlet aygıtlarını dizayn etme amaçlı soruşturma ve kovuşturmaların terör örgütünün birer faaliyeti olduğu
yönünde önemli bir delil özelliği arz ettiği anlaşılmıştır.

3.2.1.2.2. Mit Tırlarının Zor Kullanılarak Durdurulması

01/01/2014 ve 19/01/2014 günü Milli İstihbarat Teşkilatı kontrolündeki insani yardım tırlarının
durdurulmasında elindeki silahlı askeri gücü etkili şekilde kullanmış ve istihbarat görevlilerini kasten
yaralayarak, silahla cebren engellemiştir.
Söz konusu eylemlerle Devletin istihbarat faaliyeti kasten deşifre edilip devlet zorda bırakılmıştır.
Devlet egemenliğinin bir işlevinin bir örgütün emriyle hareket eden silahlı jandarma ile engellenmesi, doğrudan
doğruya silahlı cebir şiddet unsurunu bünyesinde barındıran vahim bir olaydır. Durumun basit bir suç
soruşturmasında başvurulan adli bir tedbir olmayıp devletin içerisindeki silahlı örgüt mensuplarının suç
soruşturmasını bahane ederek hükümeti yıkmak üzere gerçekleştirdikleri silahlı terör eylemi olduğu açıktır.

Her iki tırın durdurulması olayı özel ve ayrıntılı olarak incelendiğinde ise;

01/01/2014 Tarihli Olay: Hatay İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğünde Jandarma Astsubay
çavuş olarak görevli Halil ALP’in, HTS kayıtlarının tetkikinde ihbardan bir dakika önce saat 15:28:06’da
görüştüğü tespit edilen Hatay İl Jandarma İstihbarat Müdürlüğünde görevli Üsteğmen Gökhan BAKIŞKAN ile
irtibatlı olarak, Antakya köprübaşı mevkiinde ankesörlü telefondan kendisini Tahir KARA olarak tanıtıp sıradan
37
bir ihbar görüntüsü vererek, ismini vermediği terör örgütüne ait silahların, plakasını verdiği araçlar içerisinde
Hatay’ın Reyhanlı, Kırıkhan ve İslâhiye ilçeleri üzerinden Kilis iline götürüleceği şeklinde Jandarma 156 çağrı
hattını saat 15:29:57 de arayarak ihbarda bulunduğu, akabinde Hatay İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube
Müdürlüğü 156 Harekât Merkezi İşlem Astsubayı olarak görev yapan Mehmet Mansur AVCI ve Ahmet
AKDAĞ tarafından söz konusu ihbarın Emniyet birimleri ve Jandarmanın diğer birimlerine hemen haber
verildiği, aynı zamanda saat 16:00 da ihbar bilgisinin Kırıkhan İlçe Jandarma Komutanlığı 156 Harekât
Merkezine de iletildiği, Kırıkhan İlçe Jandarma Komutanlığı 156 Harekât Merkezinde görev yapan astsubaylar
Halil İbrahim KAPLAN ve Mahmut GÖÇER’in beyanlarına göre verilen ihbar bilgisinde sadece tırın silah
yüklü olduğunun belirtildiği, bunun dışında El Kaide veya benzeri herhangi bir örgüte ait olduğu ya da
gönderildiğine dair bir açıklamanın yapılmadığı, alınan ihbar bilgisi görevli astsubay tarafından Kırıkhan İlçe
Jandarma Bölük Komutanlığında Merkez Karakol Komutanı olarak görev yapan Cemil ÇELİK’e iletildiği, bu
sırada MİT’e ait tır ve ona eşlik eden aracın Hatay Emniyet Müdürlüğü Bölge Trafik Şube Müdürlüğünde görev
yapan Atilla BOZAK tarafından ihbardan kısa bir süre sonra durdurulduğu, yapılan kimlik kontrolünde
ilgililerin MİT mensubu olduklarını gösteren kimliklerini ibraz etmeleri üzerine adı geçen polis memuru
tarafından serbest bırakıldıkları ve durumdan Hatay Trafik Şube Müdürlüğünün haberdar edildiği, Hatay Trafik
Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından da Hatay Jandarma 156 Harekât merkezine konu hakkında saat 16:47’de
bilgi aktarıldığı, bunun üzerine 156 Harekât merkezinde görevli Mehmet Mansur AVCI tarafından bu bilginin
16:48 itibarıyla Kırıkhan İlçe Jandarma Komutanlığı dâhil diğer tüm jandarma birimlerine haber verildiği, bu
arada Kırıkhan Merkez Karakol Komutanı Cemil ÇELİK tarafından Reyhanlı istikametinden Kırıkhan
istikametine doğru silah yüklü bir tır ve ona öncülük eden Fiat Linea marka bir aracın gittiği yönündeki ihbar
bilgisinin İlçe Jandarma Komutanı Kubilay AYVAZ’a haber verildiği, Cemil ÇELİK’in aynı zamanda
hazırlanarak tır ve aracın seyir halinde bulunduğu istikamete doğru hareket ettiği ve araçların yanına vardığında
polis ekiplerinden bu şahısların MİT personeli olduğunu kesin olarak öğrendiği ve araçların MİT’e ait,
personelin de MİT personeli olduğu bilgisini İlçe Jandarma Komutanı Kubilay AYVAZ’a ilettiği, bu sırada
Jandarma Üstçavuş İsmail DEĞİRMEN’in nöbetçi C. Savcısı Yunus ALKAN’ı arayarak ihbar ve gelişmeler
hakkında bilgi verdiği, tırın MİT’e ait olduğunun Kırıkhan Nöbetçi C. Savcısı Yunus ALKAN’a bildirilmesinin
ardından Yunus ALKAN’ın meslekte yeni olması nedeniyle durumu Kırıkhan Cumhuriyet Başsavcısı Yaşar
KAVALCIOĞLU’na ilettiği, Başsavcının talimatı ile önce gözaltına alma ve arama kararı talep yazısı
hazırlanması emri verdiği, Kırıkhan Cumhuriyet Başsavcısı Yaşar KAVALCIOĞLU’nun Adana TMK 10'uncu
madde ile görevli Cumhuriyet Savcısını aramasının ardından Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı Yunus ALKAN’ı
yönlendirip Adana TMK 10'uncu madde ile görevli savcılığın yetkili olduğunu belirterek arama kararını
vermekten vazgeçirdiği, İsmail DEĞİRMEN’in talep yazısını hazırlayıp nöbetçi C. Savcısının yanına gittiği,
nöbetçi C. Savcısının olayın artık kendi sorumluluğunda olmadığını, Adana TMK 10'uncu madde ile yetkili
savcının yetkili olduğunu belirtmesi üzerine görevlinin “Kırıkhan” ibaresini daksilleyip “Adana” ibaresini
ekleyerek Adana TMK 10'uncu madde ile yetkili savcılığa faksla gönderdiği, arama kararını Adana
savcılığından tekrardan faksla alıp olay yerine gittiği, İlçe Jandarma Komutanı Kubilay AYVAZ olay yerine
gittiğinde MİT personeli ile tanışık çıkmaları nedeniyle bir süre sohbet ettikleri, bir kısım Jandarma görevlileri
araçların MİT’e ait, personelin de MİT personeli olduğunun kesinleşmesine rağmen neden arama ve
MİT’çilerin gözaltına alınma kararının verildiği, yine tırın aranmasında neden bu kadar ısrar edildiği konusunda
şüpheye düştüklerini belirttikleri, Kırıkhan İlçe Jandarma Komutanı Kubilay AYVAZ olay yerine gittiğinde
Kırıkhan C. Başsavcısı Yaşar KAVALCIOĞLU ile Hatay İstihbarat Şube Müdürlüğünden Şube Müdürü
Mehmet FIRAT, Gökhan BAKIŞKAN, Hayati ÖZCAN ve ismini bilmediği bir uzman çavuşun olduğu, nöbetçi
C. Savcısının daha sonra olay yerine geldiği ve bir müddet sonra MİT personeli ile görüştüğü, MİT personelinin
kendilerinin özel bir kanuna tabi olduklarını belirterek arama yapılamayacağına dair tabi oldukları Kanun
maddelerini gösterdikleri, nöbetçi C. Savcısı Yunus ALKAN’ın Özcan ŞİŞMAN ile telefonla görüşmesi
esnasında bu durumu kendisine söylediği, Özcan ŞİŞMAN’ın ise cevaben “kim söylüyor bunu” diyerek bunun
doğru olmadığını ifade ettiği, Kubilay AYVAZ’ın bir defa Cumhuriyet Başsavcısı Yaşar KAVALCIOĞLU’na
ait, iki defa da Gökhan BAKIŞKAN’a ait cep telefonu ile C. Savcısı Özcan ŞİŞMAN ile konuştuğu, Özcan
ŞİŞMAN’ın bu konuşmalarda tırın güvenli bir yere çekilmesi, olayın adli bir olay olduğu, kim ararsa arasın
etkilerinde kalınmaması ve bakan dahil kimsenin telefonlarına cevap verilmemesi talimatlarını verdiği, Yaşar
KAVALCIOĞLU’nun tırın aranması yönünde teşebbüste bulunduğunu, ancak MİT görevlilerinin tırın
aranmasına müsaade etmedikleri, bu süreçte Hatay Cumhuriyet Başsavcısı Bestami TEZCAN’ın Kırıkhan
Cumhuriyet Başsavcısı Yaşar KAVALCIOĞLU ile 11 kez kendi telefonundan, ulaşamayınca 2 kez de nöbetçi
38
Cumhuriyet savcısının telefonu üzerinden görüşme yaptığı, kendisine, yapılan işlemin doğru olmadığını ve
yasalara aykırı olduğunu, TMK 10'uncu madde ile görevli Cumhuriyet savcısının yetkisiz olduğunu, bu nedenle
talimatı gereğince hareket etmemesi gerektiğini, ayrıca mahkemece verilen bir arama kararı yoksa burada
gecikmesinde sakınca bulunan bir hal olmaması nedeniyle yetkili Cumhuriyet Savcısının verdiği arama
kararının yasal olmadığını, verdiği şifahi talimatın da kendisini bağlamayacağını, söz konusu tavrını devam
ettirmesi durumunda bunun hukuki sorumluluk doğuracağını, yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun
olmadığını defalarca hatırlattığı ancak Yaşar KAVALCIOĞLU’nun buna rağmen kolluğu koordine ederek
araçların başında beklediği, Adana TMK 10'uncu madde ile görevli Cumhuriyet Savcısı Özcan ŞİŞMAN’ın,
olay yerine gelinceye kadar şahısları ve araçları gözetim altında bulundurmak sureti ile olayın gerçekleşmesine
doğrudan katkı sağladığı, yine kendisine Hatay Cumhuriyet Başsavcısı Bestami TEZCAN’ın “Sen ne
yapıyorsun, tırların başında mı bekliyorsun, savcının Adana’dan gelmesine kadar araçları kasıtlı olarak bilerek
tutuyorsun, açıkça bu hukuka aykırı bir eylemdir. Yasa hükmü bu kadar açık olmasına rağmen neden bu şekilde
davranıyorsun. Kastın nedir?” demesi üzerine, Yaşar KAVALCIOĞLU’nun “hukuki sonuçlarına katlanırım”
şeklinde kendisine cevap vererek tutumunu sürdürdüğü, Adana TMK 10'uncu madde ile yetkili Cumhuriyet
Savcısının olay yerine gelmesinin beklenildiği sırada Hatay Valiliğince gönderilen “MİT görevlilerinin bağlı
oldukları 2937 sayılı Kanuna göre personelin özel statüleri ve doğrudan Başbakanlık Makamına bağlı olarak
çalışmaları dolayısıyla usulüne uyulmaksızın alıkonulmamaları” konulu emrin Kırıkhan Kaymakamlığı Yazı
İşleri Müdürü Muhammet ŞAHİN tarafından olay yerine getirilerek Kubilay AYVAZ’a verildiği, bu emir
üzerine olay yerinde bulunan Kırıkhan İlçe Jandarma Komutanlığına bağlı tüm unsurların İlçe Jandarma
Komutanlığı merkezine çekilme emrinin verildiği, bu arada tırın hareket ettiği, bunun üzerine Başsavcı Yaşar
KAVALCIOĞLU’nun “Bir yere gidemezsiniz. Şuanda burada suç işleniyor” dediğini, bunun üzerine Kubilay
AYVAZ’ın tırın tekrar durdurulması emrini verdiği, bu esnada Yaşar KAVALCIOĞLU ile MİT personeli
arasında münakaşa yaşandığı, Cumhuriyet Başsavcısı Yaşar KAVALCIOĞLU’nun “Buranın kralı benim, sizler
de benim kölemsiniz, herkes benim dediğimi yapacak” dediğini, akabinde Kubilay AYVAZ’ın emrine istinaden
Kırıkhan İlçe Jandarma birliklerinin olay yerinden ayrıldığı, olay yerinden ayrılan tırın Yaşar
KAVALCIOĞLU’nun talimatıyla Hatay İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli Gökhan BAKIŞKAN ve
Mehmet FIRAT tarafından araçla takip edilerek durmasının sağlandığı, Kırıkhan Jandarma ekiplerinin tırın
ikinci kez durdurulduğu yere gelmediği, Özcan ŞİŞMAN’ın Adana’dan hareket etmesinden önce MİT hukuk
dairesinde hukuk müşaviri olan Ulvi CANİKLİ isimli kişi tarafından saat 17:00 sıralarında cep telefonu ile
aranarak tırın kendilerine ait olduğunu, MİT Kanununa göre soruşturma izni olmadan araçta arama
yapılamayacağını, usulsüz işlem yapıldığını belirttiği, Cumhuriyet savcısı Özcan ŞİŞMAN’ın hukuk müşavirine
cevaben bu şekilde konuşmaya devam etmesi halinde hakkında soruşturmayı etkilemeye teşebbüsten işlem
yapacağını söylediği, saat 21:00 sıralarında Cumhuriyet Savcısı Özcan ŞİŞMAN’ın olay yerine geldiği ve gelir
gelmez TEM Şube ekiplerine hitaben “bu şahıslar gözaltına alınsın, bunlara kelepçe takın, arama yapmalarına
engel olun toplayın cep telefonlarını” şeklinde talimat verdiği, o sırada tırın kasasını açtırmak istediğinden
dolayı MİT personelinin tırın arka kapısı önünde set oluşturduğu, MİT personelinin aracı açtırmayacaklarını,
bunun suç olduğunu, Başbakanın izni ile ancak açtırabileceklerini C. Savcısı Özcan ŞİŞMAN’a ilettikleri, C.
Savcısı Özcan ŞİŞMAN’ın aracın kilidinin anahtarının verilmesini istemesine rağmen talebi karşılanmayınca
çilingir bulunması için talimat verdiği ve bu yönde girişimlerde bulunduğu, daha sonra Valilikten gelen
talimatlar sonucunda saat 22:00 sıralarında tüm jandarma ve emniyet birimlerinin olay yerini terk ettiği,
akabinde Hatay İstihbarat Şube Müdürlüğü personelinin de olay yerinden ayrıldığı ve böylelikle tırı arama
girişiminin teşebbüs aşamasında kaldığı,

19/01/2014 Tarihli Olay: Ankara İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün


uyuşturucu madde ticareti ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamındaki önleme dinlemesi adı
altında toplam 29 kişiye ait 42 telefon numarasının Ankara 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin (TMK 10 madde
ile Yetkili) kararlarıyla iletişimin ve sinyal bilgilerinin tespitinin (telefonların dinlenmesi) sağlandığı, söz
konusu kararlarda geçen dinlemelerin Jandarma Yüzbaşı Hakan GENÇER, Jandarma Kıdemli Çavuş Gültekin
MENGE, Jandarma Kıdemli Çavuş Mahmut ÖZCAN, Uzman Çavuş Cumali KATIRCI, Uzman Çavuş Ahmet
YÜKSEL ve Uzman Çavuş Hasan ÜLKER tarafından gerçekleştirildiği, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı'nın
27/03/2014 tarihli yazısı ile söz konusu kararlarda dinlenmelerine karar verilen 7 kişinin MİT Personeli, bir
kişinin de MİT Personeli eşi olduğu ve bu kişilerin tamamının soruşturmaya konu faaliyeti yürüten (yani
Adana’da durdurulan tırlarla ilgili söz konusu faaliyeti yürüten) personel olduğu ve bu telefonların da bu
39
faaliyetlerde kullanıldığı, Ankara 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin sözü edilen kararları uyarınca 07/01/2014
tarihinden itibaren MİT tarafından gerçekleştirilen faaliyetin detayı hakkında önceden bilgi sahibi olunduğu, bu
bilgiler ışığında MİT personelinin, Ankara İl Jandarma İstihbarat Şubede görev yapan Hakan GENÇER,
Gültekin MENGE, Ahmet YÜKSEL ve Cumali KATIRCI tarafından görev bölümlerine göre takibe alındığı,
olayın bir gün öncesi gecesi yani 18/01/2014 günü saat 22:00 sıralarında Gültekin MENGE’nin Cumali
KATIRCI ve Ahmet YÜKSEL’i evinden aldığı, Ahmet YÜKSEL’i Ankara İl jandarma Komutanlığında söz
konusu faaliyette yer alan MİT personelinin telefonlarının takip edip bilgi vermesi için ekranın başında
bıraktığı, MİT’e ait tırların Ankara Esenboğa Havaalanından ayrılmasını müteakip Ahmet YÜKSEL’in Gölbaşı
güzergâhında bekleyen Gültekin MENGE ve Cumali KATIRCI’ya bilgi verdiği, bu bilgi akışı sonucunda söz
konusu tırların Gölbaşı’na gelmesini müteakip plakalarını aldıkları, ardından Gültekin MENGE’nin, Hakan
GENÇER’i arayarak durumdan haberdar ettiği ve Alayda buluşmak üzere sözleştikleri, Gültekin MENGE’nin
Alay Komutanlığına geldikten sonra tırların hareketlerini takip ettiği, ardından Hakan GENÇER ile buluşup
birlikte Ankara Demetevler semtine gittikleri, orada Hakan GENÇER’in yüzünü şapka ile gizleyerek bir
büfeden telefon kartı alarak Gültekin MENGE’ye verdiği, telefon kartı aldıkları büfenin yanında ankesörlü
telefon olduğu halde Etlik semtine giderek orada MOBESE kameralarının görüş alanı dışında ara sokakta
bulunan bir ankesörlü telefonla ancak bir jandarma personelinin bilebileceği Adana İl Jandarma Alay
Komutanlığının sabit numarasını aramak suretiyle Gültekin MENGE’nin ihbarda bulunduğu, ihbar esnasında
Hakan GENÇER’in arabada beklediği, zira daha öncesinde Adana İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube
Müdürlüğünde görevli askerler tarafından tüm aşamalardan zaten haberdar olunduğu, gerek tırların hareket
ettiği Ankara’da, gerekse tırların geçtikleri veya geçebilecekleri güzergâhtaki kolluk ve idari birimlere haber
verilmeden Hakan GENÇER’in hafta sonu tatili olan Pazar günü saat 03:57’de Önder KIR’la görüşerek tırların
gelişini haber verdiği, Önder KIR’ın da durumdan beraber görev yaptığı Hüseyin ÖZMEN’i haberdar ettiği,
ardından saat 05:57’de olay günü nöbetçi olan savcı Atilla RAHİMİ yerine savcı Aziz TAKCI’ya bilgi verdiği,
hemen arkasından 06:01’de Hakan GENÇER’le görüştüğü, 06:04’te tekrar Aziz TAKCI ile görüşerek yanında
Hüseyin ÖZMEN olduğu halde Aziz TAKCI’nın evine sabah saatlerinde henüz güneş doğmadan görüşmek
amacıyla gittiği, doğrudan herhangi bir adli görev ve sorumluluğu olmamasına rağmen Önder KIR’ın Aziz
TAKCI’nın evine çıkarak hayatın olağan akışına aykırı olacak şekilde pazar günü çok erken bir saatinde,
aslında bundan sonra yapılmasını düşündükleri eylemin alt yapısının oluşturulması zımnında görüştükleri, bu
görüşme neticesinde, ihbardan önce 6 kez Hakan GENÇER’le ihbarın ne şekilde ve nasıl yapılacağını
görüştüğü, ihbarın yapılmasından yaklaşık 18 dakika sonra saat 07:47’de tekrar görüştükleri, bu arada Aziz
TAKCI’nın da ihbarın ardından 08:14’te Adana TMK 10'uncu madde ile görevli Cumhuriyet Başsavcı vekili
Ahmet KARACA’yı arayarak bilgi verdiği, Aziz TAKCI olay günü nöbetçi olmadığı halde kendisine getirilen
arama kararı üzerine, 01/01/2014 tarihinde Hatay Kırıkhan’da durdurulan tırın daha önce MİT’e ait olduğunun
tespit edilerek bırakılması ve terör örgütü ile ilgili olmadığının da bilinmesine, ayrıca yukarıda açıklandığı
şekilde Ankara’dan yapılan istihbari bilgi sonucu tırların MİT’e ait olduğunun kesin olarak önceden
öğrenilmesine karşın “2014/2 sayılı soruşturma dosyası ile ilgisi olabilir” ibaresi düşerek gecikmesinde sakınca
bulunan halin de ne olduğunu tam olarak açıklamadan, yapılan ihbar ses kaydı dökümünde “patlayıcı madde”
denilip herhangi bir terör örgütünden de bahsedilmediği halde, sonradan “El kaide terör örgütü” ve “silah ve
mühimmat” ibareleri ilave edilen arama kararı talep yazısını kabul edip arama kararı verdiği, bu karardan sonra
tırların durdurulmasından sonra Önder KIR ve Ahmet KARACA ile de birçok kez telefonla konuşarak durum
hakkında değerlendirmelerde bulundukları, Ceyhan-Sirkeli gişelerinde saat 12:00 dan itibaren 3 adet tırın ve bu
araçlara eşlik ettiği öncü Jandarma İstihbarat elemanlarınca bildirilen 34 plakalı binek aracın durdurulduğu, söz
konusu araçlardaki MİT personelinin zorla araçlardan indirilerek yere yatırıldıkları, kendilerine fizik darp ve
şiddet uygulandığı ve akabinde kelepçelendikleri, tırlardan biri üzerinde yapılan arama sırasında paralel yapıya
ait yayın organlarında çalışan basın mensuplarının görüntü aldıkları ve bu görüntüleri zaman kaybetmeden
medyaya servis ettikleri, bu sırada iki tırın beklediği Kürkçüler mevkiine Cumhuriyet Savcısının da intikal
ettiği, ilgili Cumhuriyet savcısının devlet sırrı niteliğindeki faaliyetin herhangi bir suç veya suç unsuru
oluşturmadığının açıkça anlaşılmasına rağmen usulsüz olarak vermiş olduğu arama ve el koyma kararının
icrasını sağlayarak tırlar içerisindeki malzemelerinin tespitini yaptırdığı, bu işlemler sırasında, TMK 10'uncu
madde ile yetkili Cumhuriyet savcısı olarak görev yaptığı dönem içerisinde yürüttüğü diğer soruşturmaların
tümünde arama ve tespit işlemlerine bizzat katılmadığı halde, önceki uygulamalarının aksine olay yerine bizzat
giderek MİT’e ait tırların üzerine çıktığı, kasaları açtırdığı ve elindeki cep telefonu ile tırlarda bulunan
malzemenin fotoğrafını çekip Jandarma personeline de kamera çekimi yaptırdığı, arama işlemleri devam
40
ederken numune aldırarak 16:15 itibarıyla yangından mal kaçırırcasına o sırada olay yerinde bulunan Jandarma
Olay Yeri İnceleme biriminde patlayıcı imha uzmanı olarak görev yapan Astsubay Kıdemli Başçavuş Celalettin
BARDAKÇI’dan tırın kasasına bırakılan eşyanın incelenmesini ve fiziki inceleme raporu tanzim edilmesini
istediği, akabinde alınan numunelerin Ankara Jandarma Kriminal Daire Başkanlığına gönderilmesi talimatları
vererek bilirkişi raporları aldırıp dosya kapsamına eklemek suretiyle bilerek ve isteyerek görevi dışında, ihbar
öncesi ve sonrası MİT’e ait olduğunu bildiği tırlarda arama kararı vermek, yapmak ya da yaptırmak ve ilgili
tırları alıkoymak suretiyle bu bilgi ve görüntülerin basın yayın organlarında yer almasına sebep olacak şekilde
devletin gizli sırlarını ifşa etme kastı ile hareket ettiği,
Her iki olayda da soruşturma işlemlerini yetkili Cumhuriyet savcıları yerine başsavcı vekili
tarafından hazırlanan ve başsavcı tarafından onaylanan nöbet çizelgesine göre nöbetçi ve yetkili olmayan ilgili
Cumhuriyet savcılarının yürüttükleri ve yine geçmişte uygulaması bulunmamasına rağmen anılan savcıların
olay yerine giderek ısrarla söz konusu tırları arama yönünde gayret sarfettikleri,
Cumhuriyet Savcıları Süleyman BAĞRIYANIK, Ahmet KARACA, Aziz TAKCI, Özcan ŞİŞMAN
ile Yaşar KAVALCIOĞLU’nun Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümetini, gerek yurt içinde gerekse
uluslararası platformda zor durumda bırakmak ve itibarsızlaştırmak, El Kaide vb. terör örgütlerine yardım ettiği
görüntüsü vererek uluslararası yargı organları nezdinde hukukî ve cezaî sorumluluk altına sokmak amacıyla;
haklarında Devletin Gizli Kalması Gereken Bilgilerini Siyasal veya Askeri Casusluk Amacıyla Temin Etme,
Devletin Güvenliğine İlişkin Gizli Kalması Gereken Bilgileri Casusluk Maksadıyla Açıklama suçlarını
işledikleri iddiasıyla cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılan asker sanıklar ile birlikte, plânlı ve
sistematik bir şekilde yürütülen bir örgütsel yapının parçası olarak, MİT tarafından 2937 sayılı Yasa
kapsamında yasal olarak gerçekleştirilen devlet sırrı niteliğindeki faaliyetleri, yapılan ihbarlar öncesinde baştan
beri bildikleri halde, bu faaliyetlere özgülenmiş tırlarda usul ve yasaya aykırı olarak arama yaparak görüntü ve
numune aldırdıkları ve bu görüntü ve bilgilerin basın yayın organlarında yer almasına neden oldukları,
Bu kapsamda, “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, örgüte üye olmak, örgüt adına suç işlemek,
örgüt kapsamında uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti yapmak” suçlarına ilişkin olarak Ankara
13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nden alınan dinleme kararları sonucunda 19/01/2014 günü MİT’in söz konusu
faaliyetinde görev alan 7 kişinin kullandıkları cep telefonlarının diğertelefon numaraları arasına serpiştirmek
suretiyle dinlendiği, 07/01/2014 tarihinden itibaren faaliyetin detayı hakkında önceden bilgi sahibi olunduğu, bu
bilgiler ışığında MİT personelinin, Ankara İl Jandarma İstihbarat Şubede görev yapan Jandarma görevlileri
tarafından görev bölümlerine göre takibe alındığı, anılan örgütlü bu faaliyet neticesinde elde edilen bilgilerin
Adana Jandarma İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli askerlerle paylaşıldığı, bu
şekilde ihbar öncesinde Adana İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli askerler
tarafından tüm aşamalardan zaten haberdar olunduğu ve Ankara’daki jandarma istihbarat biriminde görev yapan
asker şahıslarla da irtibatlı oldukları, ilgili Cumhuriyet savcılarının da ihbar öncesi ve sonrası Adana İl
Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli askerler ile iletişim halinde bulunarak ihbar
sonrası süreçleri edindikleri bilgilere göre yürüttükleri dikkate alındığında Ankara İl Jandarma Komutanlığı
İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde başlayıp ilgili Cumhuriyet savcılarına kadar uzanan örgütlü bir yapı tarafından
hukuk dışı iş ve eylemleri eylem ve fikir birliği içerisinde gerçekleştirdiklerinin anlaşıldığı,
Aslında MİT tırları soruşturmasının hangi amaçla yapıldığının daha iyi anlaşılabilmesi için örgüt
tarafından zaman itibariyle daha önce gerçekleştirilen birkaç faaliyetin değerlendirilmesinin gerektiği,
GÜLEN'in liderliğindeki FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nün, uydurma bir soruşturma ile devlet
kurumlarını ve üst düzey devlet görevlilerini sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü ile irtibatlı göstermek ve bu
yönde başlatılacak operasyonel sürecin ön hazırlığını oluşturmak üzere, 17/12/2013 tarihi öncesinde gazete
haberleri, köşe yazıları ve dizi senaryoları ile kamuoyunu örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirmeye
çalıştığı,
FETÖ/PDY mensubu Emre (Emrullah) Uslu'nun 19/09/2013 tarihinde Taraf gazetesinde yayımlanan
"El Nusra'yı Kim Destekliyor" başlıklı köşe yazısında; "El Nusra'yı MİT'in desteklediğini, bu desteğin Mavi
Marmara'yı organize eden örgüt (İHH) üzerinden verildiğinin de iddia edildiğini, MİT'in ne kadar yalanlasa da
uzun bir müddet İHH üzerinden personel, silah ve büyük miktarda para yardımı yaptığını, Mavi Marmara
olayının MİT tarafından durdurulabilecek olmasına rağmen kasıtlı olarak durdurulmadığını ve tüm
gelişmelerden İran'ın ve destekçilerinin kazançlı olarak çıktığını" belirttiği,
FETÖ/PDY sözde lideri GÜLEN'in 25/09/2013 tarihinde "din adına işlenen cinayetler" konulu
konuşmasından iki gün sonra Zaman Gazetesi'nde bu konuşmanın İslamafobia'ya vurgu yapılarak
41
haberleştirildiği, bir gün sonra Samanyolu Televizyonu'nda yayınlanan "Şefkat Tepe" adlı dizideki "Karar
Kurulu" sahnesinde "İslamafobia" konusunun işlendiği, oyuncular arasında "Türkiye'nin teröre destek veren
ülkeler arasına sokulacağı, dünya çapında terör örgütü kabul edilmiş illegal yapılara yardım ettiğininin
raporlanıp, uluslararası arenada ciddi bir yalnızlığa itileceği, El Kaide'ye ve illegal İslami radikal terör
örgütlerine yardım ediyor algısı oluşturularak yalnızlaştırılacağı" şeklinde diyalogların geçtiği,
Emre (Emrullah) Uslu'nun, Türkiye'yi şikayet etmek ve Türkiye aleyhinde uluslararası kamuoyu
oluşturmak amacıyla İngilizce olarak yayımlanan "Today's Zaman" isimli gazetede yazdığı "Disengaging From
Al-Qaeda" başlıklı 06/10/2013 tarihli köşe yazısında; "Türkiye'nin, El Kaide militanlarının Türkiye sınırından
Suriye'ye geçmesine göz yumduğunu, hatta bu gruplara MİT'in yardım ettiğini, bazı sivil toplum kuruluşlarının
MİT'in El Kaide'ye yaptığı yardımlarda aracı olduğunu" belirttiği,
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nün amaçları doğrultusunda propaganda görevi yürüten STV İsimli
televizyon kanalında yayınlanan "Şefkat Tepe" isimli dizinin 12/10/2013 tarihli 21'inci bölümündeki "Karanlık
Kurul" sahnesinde "Batı düşmanlığı ve radikal dini gruplarla işbirliği yapıyor imajı tuttu, devam etmeliyiz"
şeklinde diyalogların bulunduğu,
Emre (Emrullah) Uslu'nun Taraf Gazetesi'nde yayımlanan "MİT Haberleri Neden Sızdı, Ne Olur"
başlıklı ve 24/10/2013 tarihli köşe yazısında "El Kaide'nin faaliyetlerinin Türkiye üzerinden koordine edildiği
konusunda batılılarda ciddi kuşkuların olduğu, MİT'in sistem dışı faaliyetlerinin Türkiye'nin izole olmasına
neden olacağı, hatta Türkiye'nin terörü destekleyen devletler arasına sokulabileceği" şeklinde, FETÖ/PDY
Silahlı Terör Örgütü'nün amaçları doğrultusunda kamuoyunu Milli İstihbarat Teşkilatı aleyhinde yönlendirici
mahiyette yorumlarda bulunduğu,
17-25 aralık süreci olarak bilinen girişimin ardından, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'nün kendisine
yakın basın-yayın kuruluşları aracılığıyla kamuoyu oluşturma çabasına devam ettiği, bu kapsamda STV'de
yayınlanan 11/01/2014 tarihli "Şefkat Tepe" dizisinin 21'inci bölümünde geçen "Karanlık Kurul" sahnesinde;
"Bir taraftan ülkenin kılcallarına kadar sızarak genleriyle oynuyoruz diğer taraftan aldığımız paralarla
Suriye'deki katliamı arttırıyoruz. Stratejimiz herşeye rağmen korku, panik, kaçırma, tır-latma olacak. Herşey
MİT haline sokulursa olaylar da bitleşecek" şeklinde söylemlerin bulunduğu,
Emre (Emrullah) Uslu'nun Twitter isimli sosyal paylaşım sitesindeki @EmreUslu uzantılı
hesabından 13/01/2014 tarihinde saat 10:50'de "Çok yakında çok güzel şeyler olacak. Benden söylemesi…",
saat 10:53'te "çok yoğun bir fırtınanın arkasından güneş açar ortalık muhteşem bir duruluk ve sessizlik ve
güzelliğe bürünür ya. Öyle güzel şey…", 14/01/2014 tarihinde Serdar Bayraktutan'ın şube müdürü olarak görev
yaptığı Van Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından yürütülen El-Kaide
soruşturması kapsamında Kilis İli'nde bulunan İHH Vakfı bürosunda arama yapılarak bürodaki bilgisayarlara el
konulduğu ve operasyon sonrası örgüte yakın basın yayın kuruluşlarında sürekli olarak "MİT'in İHH üzerinden
El Kaide'ye yardım ettiği" iddiasının dile getirildiği,
Emre (Emrullah) Uslu'nun Twitter isimli sosyal paylaşım sitesindeki @EmreUslu uzantılı
hesabından 16/01/2014 tarihinde saat 07:39'da "Çok yakında çok güzel şeyler olacak…" şeklinde paylaşımda
bulunduğu, 15/01/2014 tarihinde Taraf Gazetesi'nde yayımlanan "El Kaide, İHH, TIR vs.." başlıklı köşe
yazısında "El Kaide'ye yönelik başlatılan operasyonda bazı İHH bürolarının basılmasının, Türkiye El Kaide'ye
yardım mı ediyor sorusunu yeniden gündeme getirdiğini, Türkiye'nin El Kaide'ye yardım ettiğini, bu yardımı
istihbarat teşkilatları üzerinden yaptığını, Adana'da yakalanan havan başlıklarının sahibi olan Heysem
Topalca'nın istihbarat elemanı olduğunu, gözaltına alındığını ama tutuklanmadığını, muhtemelen MİT
tarafından kurtarıldığını, önceki haftalarda Ankara'dan beş tır insani yardım malzemesinin Suriye'ye
gönderilmesi için İHH tarafından tören düzenlendiğini ancak tören alanında üç tırın bulunduğunu, aynı gün
Jandarma'nın Hatay'da bir tırı durdurduğunu ancak MİT'in o tırı aratmadığını, o tırın İHH ile irtibatlı olduğunu"
iddia ettiği,
22/01/2014 tarihinde Taraf Gazetesi'nde yayınlanan "Tırları MİT'in Aydınlıkçı ekibi mi yakalatıyor"
başlıklı köşe yazısında "Silahların El Kaide'ye gittiğini, MİT'in tırların durdurulmasını engellemek için birçok
önlem alabileceğini ancak bunu kasıtlı olarak almadığını ve böylelikle tırları yakalatmak istediğini, önce
silahları yüklediklerini sonra da ihbar yaparak paralel savcılar bizi yakalıyor diyerek cemaat ile Erdoğan'ı karşı
karşıya getirdiklerini, MİT'in içine sızmış bir Aydınlıkçı ekibin olduğunu, bu ekibin silahları yakalatarak Esad'a
karşı silah gönderilmesini engellediği" şeklinde yorumlarda bulunarak dikkatleri eylemi gerçekleştiren
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü'den uzaklaştırmayı amaçladığı,
2011/762 soruşturma numaralı sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü soruşturmasında şüphelilerin,
42
uydurma gerekçelerle Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nı, İHH Başkanı Fehmi
Bülent Yıldırım ve İHH'yı sözde terör örgütü ile irtibatlı göstermeye çalıştıkları, soruşturma süresince örgütün
herhangi bir eylemini tespit edemedikleri, bu sebeple uydurma gizli tanık ifadeleri, sahte ihbar ve istihbari
yazışmaları delil olarak göstermeye çalıştıkları,
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından 07/05/2010 tarihinde 17 ve 25 Aralık, 12/05/2010
tarihinde ise sözde "Selam–Tevhit Kudüs Ordusu Terör Örgütü" soruşturmaları başlatıldığı, bu soruşturmaların
İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı'nın (İHH), soruşturmanın başlatılmasından 1 ay kadar önce
Nisan 2010 tarihinde İsrail tarafından uygulanan abluka nedeniyle Gazze'ye "Mavi Marmara" adında yardım
gemisi gönderme kararı alması, 25/05/2010 tarihinde de Emre TANER'den boşalan Milli İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı'na uluslararası odakların tepki göstermesine rağmen Hakan FİDAN'ın atanması ve siyasi irade
tarafından Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı olarak "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi" olarak adlandırılan
barış sürecininin koordinesiyle görevlendirilmesi sebebiyle başlatıldığı,
MİT'e ait tırların durdurulması öncesinde İHH bürolarına baskınlar yapılarak MİT'in İHH Vakfını
kullanarak El Kaide gibi terör örgütlerine silah yardımında bulunduğu algısı oluşturulmaya çalışıldığı,
17/12/2013 tarihinde sözde "Selam–Tevhit Kudüs Ordusu Terör Örgütü" soruşturması sonlandırılarak İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmesine rağmen örgüt mensuplarınca Selam-Tevhit örgütünün silah
unsurunu delillendirmek amacıyla MİT tırlarına yönelik bu girişimde bulunulduğu, yolsuzluk soruşturmaları
bahane edilerek, Selam-Tevhid, İran casusluğu gibi soruşturmalarla Hükümeti yıkmayı, Başbakanı siyasetin
dışında bırakmayı denedikleri,
Bu açıklamalar ışığında; ilgililerin genel olarak gerçekleştirdikleri eylem ve işlemlerin kesinlikle
yargısal takdire ilişkin olmayıp plânlı bir organizasyonun parçası olarak hukuk dışı amaçların
gerçekleştirilmesine yönelik olduğu, zira söz konusu yargısal yetkilerin, ihbarlar öncesinde plânları yapılan ve
gerçekleştirilmek istenen hukuk dışı amaca amede kılındığı, bu amacın da 15/07/2016 tarihinde Türk Silahlı
Kuvvetleri içerisinde görev yapan ancak FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olan askerlerin yaptıkları Darbe
girişimi ile ulaşmak istedikleri amaçla aynı olduğu anlaşılmıştır.

3.2.1.2.3. Sözde Selam Tevhid - Kudüs Ordusu Terör Örgütü Soruşturması

FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu emniyet ve yargı mensupları tarafından 07/05/2010
tarihinde 17-25 Aralık kumpas soruşturmaları başlatıldıktan sonra, Türkiye gündeminde o tarihte Milli
İstihbarat Teşkilatı Müsteşar Yardımcısı olan Hakan FİDAN'ın çabalarıyla Türkiye, Brezilya ve İran arasında
Tahran Deklarasyonu veya Nükleer Takas Antlaşmasının imzalandığı, Hakan FİDAN’ın MİT Müsteşarı olarak
atandığı, İHH Vakfı tarafından yapılan Mavi Marmara gemisi yardım organizasyonunun yer aldığı bir dönemde
12/05/2010 tarihinde sözde Selam-Tevhit Kudüs Ordusu Terör Örgütü soruşturmasının başlatılmasına
"Kağıthane Gazze Gönüllüleri Platformu" tarafından, İsrail ablukası altındaki Gazze'ye dikkat çekmek ve
Filistin zulmünü kamuoyunun gündemine taşımak maksadıyla "İstanbul'dan Gazze'ye Kardeşlik Köprüsü" adı
altında düzenlenen programda Nureddin ŞİRİN'in yaptığı, "Ümmet Bilinci, Kudüs Davası ve Gazze'nin Mesajı"
ve İHH'nın Batı Şeria sorumlusu İzzet ŞAHİN'in İsrail tarafından tutuklanması konulu 09/05/2010 tarihli
konuşmanın gerekçe gösterildiği,
Soruşturma dosyasında, silahlı terör örgütüne işaret eden, cebir ve şiddet kullanılarak; baskı,
korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinin varlığına, örgüt adına birlikte veya tek başına, nerede
ve ne şekilde bir eylem gerçekleştirildiği veya gerçekleştirileceğine dair deliller, herhangi bir suç ve suç
unsurunu çağrıştıracak maddi vakıalar bulunmamasına rağmen; 5271 sayılı CMK’nın 135 ve 140'ıncı
maddelerinde düzenlenmiş telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi ve teknik araçlarla izleme
tedbirlerinin uygulanmasına dair usul hükümleri açıkça ihlal edilmek suretiyle, Kamile YAZICIOĞLU’nun eşi
Hüseyin Avni YAZICIOĞLU hakkında dile getirdiği ve daha sonra bir kısmını inkâr ettiği uydurma ifadelerinde
geçen iddialar, Kamile YAZICIOĞLU’nun eşi Hüseyin Avni YAZICIOĞLU’na ait olduğunu iddia ederek
kendiliğinden getirip teslim ettiği öne sürülen sahte dijital ve yazılı deliller, sahte e-mail ihbarları, sahte gizli
tanık ifadeleri ve örgüt mensubu emniyet görevlilerinin talepleri üzerine 01/01/2001 ve 23/07/2006
tarihlerinden talep tarihlerine kadarki bir çok ismin kullandığı numaralara ait ayrıntılı HTS ve e-mail
kayıtlarının istenilmesi yoluyla, siyasetçi, bürokrat, gazeteci, iş adamı, akademisyen gibi toplumun farklı
kesimlerinde yer alan kişilerin iletişimlerinin tespiti ve kayda alınmasına, bir çok kimsenin teknik araçlarla
izlenmesine, suç tarihine kıyasla eski yıllara uzanan HTS raporlarının teminine, önceki tedbir kararına nazaran
43
kesintinin gerçekleşmesine rağmen tekrar tekrar uzatma kararlarının verilmesine, sadece gerçek kişiler
hakkında uygulanabilecek bir tedbir olmasına rağmen dernek, vakıf, şirket gibi kuruluşlarla belli adreslerin
teknik araçlarla izlenmesine kadar uzanan, özellikle Başbakanlık, Bakanlıklar ve MİT gibi kritik yerlerde
görevli bürokratların hedef şahıs yapılmak suretiyle kendilerinin ve iletişim araçlarını kullanan Başbakan,
bakanlar, eski ve halen görevdeki milletvekilleri ile MİT Müsteşarı gibi devletin en üst yetkililerinin, ülke
yönetimine ilişkin soruşturma konusuyla neden - sonuç ilişkisi kurulamayan, gizli kalması gereken
iletişimlerinin dinlenmesi ve kayda alınmasına zemin hazırlandıktan sonra, kolluktan gelen talep yazılarında
haklı ve ikna edici bilgi ve belgeler sunulamadığı halde, muhatapların silahlı terör örgütüyle bağlantıları
ilişkilendirilmeksizin, başka surette delil elde etme imkânının bulunup bulunmadığı yeterince irdelenmeksizin
soyut delillere dayanılarak, matbu gerekçelerle iletişimin denetlenmesi teknik araçlarla izleme tedbirlerine
hükmettikleri, bu şekilde 3 yıl 7 ay gibi bir süre zarfında yürütülen bu soruşturma kapsamında toplam 239
kişinin iletişiminin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasına, 78 kişinin teknik araçlarla izlenmesine karar
verildiği, ayrıca 10 farklı dernek, vakıf ve adresler ile ilgili olarak da kimin hakkında uygulanacağı
belirtilmeksizin aynı tedbire başvurdukları, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasına ilişkin tedbire
başvurulan kişiler için toplam 1348 kez, teknik araçlarla izleme kararı verilen kişiler ile çeşitli dernek, vakıf ve
adresler bakımından da toplam 950 kez uzatma kararı verildiği, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı (halen
Cumhurbaşkanı), Bakanlar, MİT Müsteşarı ile üst düzey bürokratların devlet güvenliği ve politikaları açısından
gizli kalması gerektiği düşünülen bir takım görüşmelerin de tespit edilerek kayıt altına alındığı, ayrıca, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini, MİT mensuplarını ve önemli bürokrat ve siyasetçiler ile İHH gibi insani yardım
kuruluşları ile tüzel kişileri İran yanlısı, El Kaide terör örgütüne yardım eden konumunda göstermeye
çalıştıkları,
Mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulduğunda, dinleme işlemlerinin Teknik Büro Amirliği
dışında hiçbir yerde yapılmaması yönünde yasal zorunluluk bulunmasına rağmen biri Amerika Birleşik
Devletleri'nde olmak üzere birçok farklı yerden dinleme işleminin gerçekleştirildiği bu tespitle ilgililerin 3 yıl 7
ay süren soruşturma sırasında örgüt üyeliği bahanesi ile iletişimlerini dinledikleri devletin üst düzey görevlileri
ile hükümet mensuplarının devlet güvenliği ve politikaları açısından gizli kalması gereken bir takım
görüşmelerini siyasi casusluk amacıyla kayıt altına alarak değişik IP numaralı bilgisayarlara aktardıkları,
Sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü soruşturmasının İran ve Türkiye arasında yapılan ticaretle
dolayısıyla da 17-25 Aralık kumpas soruşturmasıyla ilişkilendirilmesi için delil üretilmesi kapsamında, gizli
tanık sıfatıyla ifade vermesi sağlanan Şafak'ın ifadesine, söylemediği halde İran ticareti ile ilgili eklemeler
yapıldığı, bu şekilde sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü soruşturmasının İran ve Türkiye arasında yapılan
ticaretle dolayısıyla da 17 -25 Aralık kumpas soruşturmasıyla ilişkilendirildiği, bu şekilde aralarında bağlantı
olduğu intibağı uyandırılarak her iki soruşturmanın aslında operasyon aşamasında birleştirilmesinin
amaçlandığı, bu amaçla soruşturma işlemlerine devam edilmesine ve soruşturmayı yürüten Cumhuriyet
savcısının talimatı olmamasına rağmen sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü soruşturmasının örgüt mensubu
emniyet görevlilerince sonlandırılıp, tüm dinleme kayıtları Log kayıtlarından silinmek suretiyle üst yazıya
bağlanarak gizlice İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
17-25 Aralık Darbe girişiminin başarısız olması neticesinde bu kez, FETÖ/PDY silahlı terör
örgütü'nün kendine yakın basın-yayın kuruluşları aracılığıyla kamuoyu oluşturma çabasına devam ettiği, sözde
"Kudüs Ordusu Terör Örgütü" soruşturması kılıfı altında uydurma gerekçe, sahte delil ve ihbarlarla kurum
olarak "Milli İstihbarat Teşkilatı" yönetici ve mensupları ile sivil toplum kuruluşu mahiyetindeki "İHH İnsani
Yardım Vakfı" yönetici ve çalışanlarının telefonlarının dinlenilmesi suretiyle terörle irtibatlandırılmaya
çalışıldığı, MİT'e ait tırların durdurulması öncesinde İHH bürolarına baskınlar yapılarak hükümetin MİT
üzerinden İHH Vakfını kullanarak El Kaide gibi terör örgütlerine silah yardımında bulunduğu algısı yaratılmaya
çalışıldığı, 17/12/2013 tarihinde 2011/762 sayılı soruşturma dosyası sonlandırılarak İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığına teslim edilmesine rağmen örgüt mensuplarınca sözde Selam-Tevhit örgütünün silah unsurunu
delillendirmek amacıyla MİT tırlarına yönelik girişimde bulunulduğu anlaşılmıştır.

“Selam Tevhid - Kudüs Ordusu Terör örgütü” kumpas soruşturmasının başlaması ve safahatında;

2010/1074 soruşturmanın 10.05.2010 tarihinde Nureddin ŞİRİN’in http://www.velfecr.com isimli


internet sitesinde yer alan Yeryüzü Bütün Siyonistlerle Mezar Olacak (video) 09.05.2010, 07:04:05 başlıklı
haber metninde, Kağıthane Gazze Gönüllüleri Platformu tarafından ”İstanbul’dan Gazze’ye Kardeşlik
44
Köprüsü” programı düzenlendiği, düzenlenen programnda Nureddin ŞİRİN’in Ümmet Bilinci, Kudüs Davası
ve Gazze’nin Mesajı” konulu konuşma yaptığı, 12.05.2010 günü konuyla ilgili soruşturma alındığı,
soruşturmanının (3 yıl 7 ay 5 gün süreyle takip edildiği),
2011/762 soruşturmanın 04.03.2011 tarihinde Kamile YAZICIOĞLU isimli şahsın eşi Hüseyin
YAZICIOĞLU hakkında Müdürlüğümüze vermiş olduğu ifadesine istinaden soruşturma başlatıldığı,
soruşturmanın (2 yıl 9 ay 13 gün takip edildiği),
Her iki soruşturma dosyasında fiili ve şahsi bağlantısı nedeniyle 17.08.2012 tarihinde evrakların
birleştirilmesine karar verilerek 2010/1074 soruşturma numaralı kaydın kapatılarak 2011/762 soruşturma
üzerinden devam edilmesine karar verilmiştir.
Soruşturma dosyasında ler arasına 2000 yılı Hizbullah (Umut davası) davası sanıklarının da dahil
edilmesiyle soruşturmanın zemini hazırlanmıştır.
“Selam Tevhid – Kudüs Ordusu Terör Örgütü” kumpas soruşturmasının başlaması,hedef kişilerin
belirlenerek dahil edilmesi ve nihai hedefe ulaşabilmek amacıyla soruşturman önceden planlandığı, plan
dahilinde adım adım kişilerin soruşturmaya dahil edildiği soruşturma evraklarından anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında 238dahil edilmiş, 14 adet sosyal tesis, kongre merkezi, cami gibi
sempozyum ve toplantılara katılan ler için fiziki takip yapıldığı, bu doğrultuda dernek, vakıf yöneticileri,
akademisyenler, gazeteciler-yazarlar, iş adamları, siyasetçi, Mit mensupları ile devlet kurumlarında üst düzey
yöneticiler dahil edilmişlerdir. Soruşturma dosyası 18.12.2013 tarihinde (3) sayfa üst yazı ile İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

Soruşturma kapsamında örgüt mensuplarınca nihai hedefe ulaşmak amacıyla dinleme yapmak
suretiyle MİT’in faaliyetlerinin tespiti, İHH vakfının faaliyetleri, TRT, EPDK, Halk Bankası, bazı
Milletvekilleri (Çözüm sürecinde görevli olan BDP milletvekili Pervin BULDAN) önemli bakanlıkların (Dış
İşleri, Adalet, Gıda Tarım ve Hayvancılık, Aile ve Sosyal Politikalar, Enerji ve Tabi Kaynaklar ve Milli
Eğitim)müşavir ve müsteşarlarının, TBMM görevli müşavirler ile o tarihte Başbakan olan Sayın Recep Tayyip
ERDOĞAN’ın danışmanlarının da soruşturmaya dahil edilmişler ve faaliyetleri adım adım takip edilmişlerdir.
Yapılan görüşmeler ve faaliyetler hakkında ön bilgi sahibi olmuşlar, bu doğrultuda Sayın Başbakan Recep
Tayyip ERDOĞAN’ın uluslar arası düzeyde yaptığı görüşmelerin de bulunduğu devlet sırrı niteliğindeki
görüşmeleri kayıt altına alınmış ve depolamışlardır.

Soruşturmaya dahil edilen Başbakanlık danışmanları dosya tesliminden yani 18.12.2013 tarihinden
yaklaşık bir ay öncesinde dahil edilmişler, burada ki amacın ise 17/25 Aralık 2013 sözde “yolsuzluk
orerasyonu” kapsamında devlet yetkililerinin dinlenmesi operasyon hakkında bilgi sahibi olup olmadığının
tespiti amacıyla alındığı, 17/25 Aralık 2013 sözde yolsuzluk operasyonu yani Türkiye Cumhuriyetinin milli
unsurlarına yönelik operasyonlar gerçekleştirilmiş olsa idi, Selam Tevhid – Kudüs Ordusu Terör” örgütü
soruşturmasının 30 Mart 2014 seçimlerinden önce (Ocak-Şubat aylarında) yapılması planlandığı, Selam Tevhid
adıyla İstanbul ili dışında Ankara ve bazı illerde de soruşturmalar yürütüldüğü anlaşılmıştır.

Soruşturma dosyası içerisinde (7) adet hard disk içeriğinde Beşiktaş ilinde bulunan Başbakanlık
ofisinin kamera görüntüler ele geçirilmiş, görüntülerde Başbakan’a gelen yabancı devlet başkanları, MİT
müsteşarının giriş çıkışlarının kaydedildiği görüntüler olduğu anlaşılmıştır.

Ankara ilinde yürütülen “Selam Tevhid” soruşturmasının 01.03.2012 tarihinde başlatıldığı,


soruşturma konusu olarak İstihbarat Şube Müdürlüğünce gönderilen “Selam-Tevhid/Kudüs Ordusu” konulu
Nureddin ŞİRİN’inde isminin yer aldığı yapılanma konu edilerek yine 2000 yılında Hizbullah (Umut davası)
sanıklarının yer aldığı soruşturma olduğu, soruşturmaya dahil edilen lerden çoğunun İstanbul Selam Tevhid
soruşturması kapsamına alınan ler olduğu, bunun nedeninin ise yapılacak fiziki takip çalışmalarında kolaylık
olsun şeklide değerlendirildiği, yine İstanbul Selam Tevhid – Kudüs Ordusu Terör” örgütü soruşturmasında
uygulanan “ihbar, tanık, gizli tanık, sahte beyan” gibiyöntemler kullanılmıştır. Bu yöntemler yakın tarihte
FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarınca yapılan ve mahkemelerce suç uydurma oldukları kesinleşen deliller
olduğu, örneğin Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Amirallere Suikast, Askeri casusluk, Tahşiye soruşturmalarında
görülmektedir.

45
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullandığı yöntemler arasında örgüt lideri GÜLEN’in
www.herkul.org adlı internet sitesinde sohbet amacıyla yapmış olduğu beyanatlar arasında 02 Şubat 2013
tarihinde yaptığı “Takiyye-Muta Tuzağı ve Nifak Nezlesi” başlıklı konuşmasında soruşturmaya dayanak
noktalarından olan MUTA NİKAHI konusuna ve kılcallar konusunda değinmiş, 14 Ekim 2013 tarihinde “bir
selam çakıyorsunuz” diyerek Selam Tevhid Kudüs Ordusu Terör örgütü soruşturmasına atıfta bulunduğu,
kullanılan bu cümleleri örgütün sözde gazeteci-yazarları (kalemşörleri) vasıtasıyla köşelerinde işleyerek
gündem oluşturduğu, Şefkat Tepe dizisinin değişik tarihlerinde yayınlanan bölümlerinde oyuncular arasındaki
diyaloglara yansıdığı ve algı operasyonu yapıldığı, benzer bir soruşturma olan Tahşiye soruşturmasında
açılmadan önce GÜLEN’in www.herkul.org adlı internet sitesinde “İrtica Paranoyası” adlı konuşmada “Tahşi”
ismini vererek “Tahşiye diye bir şey icad ederler” şeklinde konuşma yaparak örgütün yayın organlarında
işlemişler ve kalemşörleri tarafından kamouyu oluşturularak algı operasyonu yapılmıştır. Bütün bunlar olduktan
sonra Nur Cemaatine gönül veren Said Nurs-i’nin kitaplarını bastıran Tahşiye grubuna yönelik soruşturma
başlatılmıştır.

İstanbul Selam-Tevhid Kudüs Ordusu Terör Örgütü” kapsamında dinleme yapılan MİT
mensuplarının faaliyetlerini takip etmişler, başbakanlık ofisinin kamera görüntülerinden MİT Başkanı Hakan
FİDAN ve diğer devlet başkanlarının takibi yapılmış, bu bağlamda Ankara ilinde askerinin içerisine sızmış
FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarınca sözde haber elamanından aldığı bilgiler doğrultusunda (3) ayrı
soruşturma kapsamında (7) Mit görevlisinin telefonları dinlenmiş ve her faaliyetleri an ve an kontrol altında
tutulmuştur.

Selam-Tevhid Kudüs Ordusu Terör Örgütü soruşturması kapsamında düzenlenen ve C.Başsavclığına


teslim edilen (106) klasör içerisinde soruşturma ile ilgisi olmayan ancak farklı klasörlere serpiştirilmiş vaziyette
EL-KAİDE, PKK/KCK, DHKP/C örgütlerine ait değişik soruşturmalara ait evraklar çıkmış, yapılan
tetkiklerinde ise PKK/KCK dosyalarında dinleme yapılan kişilerin o dönemde takip edilen ve Çözüm Sürecinde
İmralı adasında tutuklu terörist başı Abdullah ÖCALAN ile heyet içerisinde yer alan kişiler olduğu,EL-KAİDE
örgütü dosyalarında istihbari nitelikteki ayrıntıları açıklanan belgeler dosyaya konularak müşteki ve mağdurlar
mesnetsiz olarak bu terör örgütü ile ilişkilendirilmiştir.

Yine soruşturma konusu olan “Selam Tevhid Kudüs Ordusu Terör Örgütü” olmasına rağmen alına
iletişim tespit kararları ve fiziki takip kararlarda “El Kaide Terör Örgütü, Hizbullah Terör Örgütü, Ergenekon
Terör Örgütü, MKP (Maoist Komünist Parti) Terör örgütü, PKK/KCK terör örgütü, Dini Motifli Terör Örgütü
ile İran İslam Cumhuriyeti (İİC) destekli grup içerisinde faaliyetlerde bulunmak suçlarında karar alındığı,
Soruşturma kapsamında alınan kararlar alınmıştır.

Soruşturma kapsamında 238 kişinin soruşturmaya dahil edildiği, bu şüphelilerin kullanmış oldukları
424 adet telefon hattı, 9 adet e-mail, 2 adet ftp, 171 adet e-posta adresleri hakkında iletişimin tespiti kararı
alındığı, dosya kapsamında 13.076 adet tape yapıldığı, (92) kişinin tape çözümünün yapılmadan teslim
edilmiştir.

Soruşturma kapsamındasayısının fazlalığı iletişim dinleme kararı (3 ay +3 ay +1 ay ve devamında


karar alındığı) fiziki takip kararların ise (4 hafta + 4 hafta + 1 hafta ve devamında karar alındığı) hedef şahıs
hakkında şüphelilerin yapmış oldukları normal bir görüşmeyi memur raporu yazılarak uzatma kararı alındığı,
49 şahıs hakkında 749 adet, 4 tüzel kişilik hakkında 31 adet olmak üzere 780 adet Teknik Araçlarla izleme
kararının alındığı ancak uygulanmadığı. Bu kararlarınkişilerin çokluğu dikkate alındığında FETÖ/PDY örgüt
mensubu emniyet ve yargı yapılanması işbirliği içerisinde olunduğu, soruşturma kapsamında görev yapılan
emniyet mensuplarının bir çoğunun tutuklu olduğu, meslekten ihraç edildiği, soruşturma kapsamında görev
almış hakim ve savcıların HSYK tarafından haklarında soruşturma yapıldığı, bir kısmının tutuklu olduğu, bir
kısmının firari olarak yurt dışına çıktığı anlaşılmıştır.

2011/762 sayılı sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü soruşturması kapsamında başta Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı (Başbakanlık görevini yürüttükleri tarihlerde) Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ve
Başbakan (Dışişleri Bakanlığı görevini yürüttükleri tarihlerde) Sayın Ahmet DAVUTOĞLU’nun
46
başdanışmanları olmak üzere, birçok üst düzey devlet yetkilileri ve bu kişilerin danışmanları, yardımcıları hedef
şahıs kapsamına alınarak resmi ve özel telefon hatları dinlenilmiş, üst düzey devlet yetkililerinin yaptıkları ve
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken
nitelikteki görüşmeleri kayıt altına alınmış, ayrıca bu görüşmelerin bir bölümü herhangi bir suç unsuru
içermemesine rağmen iletişim tespit tutanağı haline getirilerek üst düzey devlet yetkilileri sözde Kudüs Ordusu
Terör Örgütü ile irtibatlı gösterilmeye çalışılmıştır.

Soruşturma kapsamında görev almış hakim ve savcıların kamuoyunda 17 ve 25 Aralık Darbe


girişimi soruşturmalarını yürüten Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ve Mali Suçlarla Mücadele
Şube Müdürlüğündeki operasyonları yürüten şahıslarla paralel olarak amaç birliği içerisinde hareket ettikleri,
nihai hedef olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hükümeti Başbakanını, Bakanlarını ve Milli İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarını 2011/762 sayılı sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü soruşturması kapsamında gözaltına almayı
planladıkları ve bu sayede Türkiye Cumhuriyeti Devleti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini
yapmasını engellemeye teşebbüs ettikleri GÜLEN liderliğindeki FETÖ/Paralel Devlet Yapılanması
(FETÖ/PDY) güdümünde yeni bir hükümet veya anayasal düzen kurmayı amaçladıkları anlaşılmıştır.

2011/762 sayılı sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü soruşturması kapsamında Türkiye Cumhuriyeti
Devleti Cumhurbaşkanı, dönemin Başbakanı Recep Tayyip ERDOĞAN, yine dönemin Türkiye Cumhuriyeti
Başbakanı (Dışişleri Bakanı) Prof. Dr. Sayın Ahmet DAVUTOĞLU, Başbakan Yardımcısı Bülent ARINÇ,
Türkiye Cumhuriyeti Prof. Dr. Beşir ATALAY, Başbakan Yardımcısı (Başbakan Başdanışmanı) Prof. Dr. Yalçın
AKDOĞAN, Başbakan Yardımcısı Ali BABACAN,Milli Savunma Bakanı İsmet YILMAZ, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner YILDIZ, Adalet Bakanı Bekir BOZDAĞ, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati YAZICI,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi EKER, Kalkınma BakanıCevdet YILMAZ, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı Fatma ŞAHİN, Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel EROĞLU, Maliye Bakanı
Mehmet ŞİMŞEK, İçişleri Bakanı Efkan ALA, Ekonomi BakanıZafer ÇAĞLAYAN,eski İçişleri Bakanı
Muammer GÜLER, eski Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep AKDAĞ, Ulaştırma Bakanı/Cumhurbaşkanı
Başdanışmanı Binali YILDIRIM, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfü ELVAN, Milletvekilleri
Mehmet Ali ŞAHİN, İbrahim KORKMAZ, Cemal Yılmaz DEMİR, Nurettin NEBATİ, Feramuz ÜSTÜN ve
ayrıca Adalet ve Kalkınma Partisi 22. ve 23. dönem milletvekilleri, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan
FİDAN, Milli İstihbarat Teşkilatı özel kalem müdürü, Cumhurbaşkanı ve Başbakanlık danışman ve
başdanışmanları, büyükelçiler, valiler, müsteşarlar, belediye başkanları, Yüksek Öğretim Kurumu başkanı ve
rektörler, TRT ve Anadolu Ajansı Genel Müdürleri, Genel müdür yardımcıları ve yetkilileri ile birlikte kamu
kurumlarının üst düzey yöneticilerinin telefon görüşmelerinin dinlenerek kayda alındığı, bu görüşmelerin bir
kısmının iletişim tespit tutanağı haline getirildiği, bir kısmının da kayıt altına alınarak depolandığı anlaşılmıştır.

3.2.1.2.4. Taşhiye Soruşturması

İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğünce 29.04.2009 tarihli“RADİKAL


TAHŞİYE GRUBU” Faaliyetleri yazısı ile grubun El Kaide Terör Örgütünü manevi olarak benimsediği
belirtilerek ilgi yazdığı grubun lideri üyeleri çalışma biçimi ayrıntılı bir biçimde Terörle Mücadele Şube
Müdürlüğüne bildirmesi ile Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına rapor
gönderip konuyla alakalı 2009/1016 soruşturma sayısını aldıktan sonra aynı tarihte yazıda belirtilen 20 kişiye
yönelik iletişimin dinlenmesi kararı ve devamında ikinci ve üçüncü kararı alarak bu yirmi kişi ve bu kişilerle
birlikte toplam 67 şahıs hakkında iletişimin dinlenmesi ve fiziki takip kararı almış, daha sonra İstanbul ili 32
hedef şahsa, diğer 16 ilde ise toplam 122 kişiye yönelik 22.01.2010 tarihinde eş zamanlı operasyon yapılmıştır.

İstanbul İlinde Yapılan operasyonla alakalı;Fethullah GÜLEN’ in “herkul.org” adlı sitede


06.04.2009 tarihinde yaptığı İRTİCA PARANOYASI adlı konuşma ile “ yarın türkiyede yeni bir terör örgütü
daha icat edebilirler mesala Tahşiye diye bir şey icat edebilirler “ cümlesinden sonra TAHŞİYE kelimesinin
manasını bilen o dönemde Risale-i Nur kitapları basan TAHŞİYE yayın evinin ortağı Mehmet Nuri TURAN
cemaatin ileri gelenleri ile haber gönderip yayın evinin isminin F:G tarafından niye terör örgütü olarak verildiği
sorması ile aracı olarak gönderilen Fahri SARAFOĞLU isimli şahıs “sende hocanın kızdığı kişilerin kitapları
basma zaten izleniyor dinleniyorsun” demesinden sonra örgütün ismi Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde
47
“El Kaide Yanlısı Radikal Mehmet Doğan” olarak değiştirilip operasyon bu isimde bitirilmiştir.
22.01.2010 tarihinde gerçekleştirilen 16 ilde eş zamanlı yapılan operasyondaİstanbul İline ait
soruşturmada Radikal Tahşiye Grubu ile alakalı toplam 31 kişi yakalanarak gözaltına alınmış, ülke genelinde
ise EL KAİDE YANLISI diye yapılan bu operasyonda 122kişi yakalanmıştır. İstanbul’u ilgilendiren
soruşturmada 10 şahıs tutuklanmıştır. Bu şahıslar 17 ila 23 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilmişler halen
tutuklu sanık yoktur. Savcılık son mütalaasından 5 kişi haricinde tüm sanıklar için TERÖR ÖRGÜTÜ suçundan
beraat talep etmiş, 17/25 aralık sonrası yapılan duruşmalarda ise sanıklar beraat etmiştir.

Yapılan bu operasyondan sonrasanık olan TAHŞİYE yayın evi ortaklarından Mehmet Nuri
TURAN;16.05.2014 günü saat. 15.50.18’ de 212.253.95.137 İp numarasından yapmış olduğu 6117 sayılı E
Posta İhbar bu ihbara ilişkin alınan ifadesinde ve daha önce tutuklu iken Cezaevinden 17.03.2011 tarihinde
“Sayın müdürüm” diye başlayan mektubunda tüm olayların Fethullah GÜLEN’ in talimatı ile başladığını
kendilerine Paralel yapı tarafından tuzak kurulduğunu bunun araştırılmasını istediği beyanı ile yapılan
araştırmada;
06.04.2009 tarihinde Fethullah GÜLEN’ in herkül.org sitesinde İRTİCA PARONYASI adlı
konuşmada “yarın Türkiye’de yeni bir terör örgütü daha icat edebilirler mesala Tahşiye diye bir şey icat
edebilirler” cümlesinden hemen sonra Fethullah GÜLEN’ in yayın organları olarak bilenen Zaman Gazetesinde
08.04.2009 tarihinde “Terör Örgütü Üretenler Yeni Tezgah Peşinde” adlı köşe yazısında TAHŞİYE konu
edildiği,10.04.2009 tarihinde Hüseyin GÜLERCE’ nin “Gülen Neden Uyardı” konulu köşe yazısı ile Gülen’ in
konuşmasını TAHŞİYE‘ yi yazdığı,15.04.2009 tarihlerinde Zaman Gazetesinde yazar Ahmet ŞAHİN’ in
köşesinde “İslamda İrtica ve Takiye Yoktur” konulu yazısı ile Gülen’in konuşmasını TAHŞİYE‘ yi ele
aldığı,20.04.2009 tarihinde SAMANYOLU TV‘de yayınlanan TEK TÜRKİYE Dizisinin 64. Bölümünde
TAHŞİYE nin örgüt olarak oynandığı,23.04.2009 tarihinde SAMANYOLU TV‘de yayınlanan TEK TÜRKİYE
Dizisinin 66. Bölümünde TAHŞİYE nin örgüt olarak oynanmaya devam edildiği, 26.04.2009 tarihinde BUGÜN
gazetesi yazarı NUH GÖNÜLTAŞ’ ın köşesinde GÜLEN’ in konuşmasını referans alan dizideki TAHŞİYE
diyaloğunu aynenyazması ve bunların devamında bu güne kadar bu isimde bir örgüt olmamasına rağmen
GÜLEN ‘in konuşmasında olduğu gibi örgüt icat edildiği 29.04.2009 tarihinde İstihbarat Şube Müdürlüğünden
konuyla ilgili TEM Şube Müdürlüğü’ne yazı bildirdiği, yazının içeriğindeki konuların benzeri şeklinde
10.12.2009 tarihinde soruşturmanın sonlarına doğru kimliği belirsiz kişilerce ihbar mektubu gönderildiği tespit
edilmiştir.

Konuyla alakalı TAHŞİYE yayın evi sahibi olan tutuklanarak cezaevine konan Mehmet Nuri
TURAN ‘ ın ihbarı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına aktarılmış alınan talimatla soruşturma dosyası
incelendiği zaman terör örgütü adına faaliyetleri tespit edilemeyen şahısların soruşturmaya dahil edildiği
soruşturmanın içeriğinde bir çok usulsüzlük olduğu en önemlisin ise soruşturmanın talimatının Fethullah
GÜLEN’ den geldiği ve bağlı yayın organlarınca geliştirildiği soruşturmanın da aynı zamanda başlatıldığı
açıkça görülmüştür. Bu operasyonu gerçekleştiren (37) şahıs hakkında 14.12.2014 Tarihinde yapılan
operasyonda toplam (37)hakkında gözaltı kararı 9tutuklanmıştır.

29.04.2009 tarihinde İstihbarat Şube Müdürlüğünün yazısı ile Radikal tahşiye Grubunun
bildirilmesinden önce 06.04.2009 tarihinde GÜLEN’ in soruşturmanın talimatını vermesi Zaman ve Bugün
gazetelerinde haberlerinde Tahşiye’ nin terör örgütü olarak yazılması, Tek Türkiye Dizisinin 64 ve 66
bölümünde Tahşiye’ yi terör örgütü olarak oynanması ile emniyet operasyonları arasındaki bağ sorgulanmış,
dizinin senaryosunu kimin emri ile yazıldığı hikaye grubu ,senarist ,yapımcı veinternete düşen ses kaydında
dizinin başka bir senaryosunun harfiyen GÜLEN ‘e okuduğu ve onayını aldığı tespit edilen STV Genel yayın
müdürü Hidayet KARACA’ ya sorulmuş ancak dizinin senaryosunu yazanın Henüz ortada soruşturma yokken
istihbarat aşamasında GÜLEN’ in konuşması sonrası müştekinin yayın evi TAHŞİYE VE RAHLE’ yi64 ve 66.
Bölümde Terör Örgütü olarak diyaloglaştırılması ile ilgili TEK TÜRKİYE DİZİSİNİN KARANLIK KURUL
Sahnesini kimin yazdığına dair, Yapımcı (1) –Yapım koordinatörü (1)- Yapım Şirketi Sorumlusu (5)-Hikaye
Grubu (3)-Senarist(1)-Yönetmen(1)- TV yönetici (1), Bilgi sahibi (2) kişi olmak üzere toplam (15) kişinin
ifadesine başvurulmuş, ancak net olarak soruşturmaya konu TEK TÜRKİYE dizisinin KARANLIK KURUL
bölümünü kimin yazdığı açıklığa kavuşturulamamış, son olarak yapılan araştırmada ve tanık beyanlarında
NAKKAŞ takma kod isimli Emniyet mensubu Bayram ÖZBEK’ in STV’ de yayınlanan dizilerin senaryosunu
48
yazdığı veya kısmen katkıda bulunduğu (109) sayfadan oluşan tutanak halinde ayrıntılı bir şekilde tespit
edilmiş, bayram ÖZBEK’ in evinde yapılan aramada sabit hatları dinlemeye yarayandinleme cihazı ve benzer
senaryo örnekleri bulunmuştur.
Yapılan bu operasyondan sonra 2014/133596 soruşturma sayılı tahkikat dosyası ile ilgili
Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğüne 23.01.2015 tarih ve 17.25’ de “aabbb” isimli kullanıcı tarafından
yapılan “tahşiyeciler” konulu ihbar neticesinde yapılan araştırmadabombaların bulunduğu adres civarında
bombalar bulunmadan önceki gece büyük bir polis haraketliliği olduğu tespit ileHTS kayıtların sonrasında
(20)hakkında 17.06.2015 günü gözaltı kararı ile işlem yapılmış, soruşturmayı yürüten Sağ-1 Büro Amir
yardımcısı Ufuk YILDIRIM , İstihbarat Şube Müdürlüğü C Büro Amir yardımcısı Ekrem ÇELİK, bombalar
bulunmadan önceki gece adreste baz kaydına rastlanan Sağ1 büro’ da görevli komiser Yasin KOYUNCU,
bombalar bulunmadan önceki gece adreste baz kaydına rastlanansabah erken saatlerde adrese gelerek aramaya
katılan ve kamera ile çekim yapan sonradan komiser olan Selçuk OCAKTAN tutuklanmıştır.

Hakkında işlem yapılan şahıslara daha önce hiçbir emare ve istihbarı bilginin bulunmadığı el
bombaları ve fişeklerin mühimmatların çıktığı grubun toplantı evi olarak tabir edilen adres civarında
mühimmatlar bulunmadan bir gün öncesi olağan dışı bir polis hareketliliğinin ve burada bulunma sebepleri
sorulmuş, İstihbarat Şube (TEKOP- R Büro-C Büro görevlileri)ve Tem Şube görevlisinin adres civarında
olmasınnın, bu hareketliliğin diğer toplantı evlerinde hiç olmadığı, aramaya katılan görevlilerin ev boş diyerek
tedbirsiz gelmesi ve mühimmatların sarılı olduğu poşette parmak izlerinin çıkmasına rağmen geceden adres
civarında olan istihbaratta görevli memurun kamera ile çekim yaptığı, bu kamere çekimi sorulduğunda, Büro
amirinin emri ile çekim yaptığını ve çekim sonrası görüntüleri büro amirine teslim ettiğini beyan etmesine
rağmen görüntüler temin edilememiştir.

Adres civarında baz kayıtlarına rastlanan Fatih ÇETİNKAYA adres civarında olduğunu kabul ile
evden poşetle çıkan birisini görmeleri halinde haber verilmesi talimatı aldıklarını, Mustafa KARABÖRK
amirlerinin emri ile adres civarında beklediğini kabul etmiştir.

2014/133596 sayılı Radikal Tahşiye Grubu Kumpas Soruşturmasında (75)hakkında işlem yapılmış
olup halen (1) medya yöneticisi olmak üzere (15)tutuklu bulunmaktadır. Mühimmatların adrese polislerce
konulduğu yönünde kuvvetli kanaat oluşturmasına sebep olan İstihbarat Şubenin R Büro- TEKOP Büro- C
Büro gibi çeşitli büroları ile TEM Şube'den görevli bir çok memur ve amirin mühimmatlar bulunmadan önceki
gece adres civarında bulunmaları, bunu da inkar etmemeleri, sabah aramada bulunan İstihbarat görevlisinin
kamera ile çekim yapması ve bu görüntülerin kayıp olması, ele geçen el bombalarının (3) yıl bekletilmesine
rağmen 17 Aralık 2013 sonrası 2014 yılı Ocakayı başında alelacele imha edilmesi, bu görevlilerin bir çoğunun
Bank Asya ‘ da hesabının olması, bir çoğunun başkaca suçlardan tutuklu olması, hatta amir konumundaki
aramaya katılan görevlinin ye “Hocayı Neyi Kızdırıyorsunuz” diyecek kadar niyetini açık etmesi, 2010 yılında
tutuklamayı yapan hakimin aynı zamanda geçtiğimiz günlerde FETÖ Terör Örgütü mensuplarını GÜLEN’ in
konuşması sonrası GÜLEN’ in doğum gününde usulsüz bir şekilde serbest bırakmaya çalışan hakim olması,
fiziki takip raporlarının tamamının gerçeğe aykırı tanzim edilmesi, cinsel içerikli konuşmalar tape yapılmak
suretiyle özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi vs. sayısız usulsüzlük yapılması soruşturmanın terör örgütü
faaliyeti olduğu açıkça ortaya koymuştur.

3.2.1.2.5. Kozmik Oda Soruşturması

Kozmik odaların bulunduğu Genelkurmay Başkanlığı Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında


görevli personelin, Ergenekon terör örgütü kapsamında iletişimin denetlenmesi tedbirleri yoluyla teknik takibe
alındığı, kamuoyu desteğini almak için yazılı ve görsel medyada haber konusu olacak ve sansasyon yaratacak
bir suçlama olarak Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent ARINÇ'ın, askeri personel tarafından İKK
faaliyetleri kapsamında takip edilen Kurmay Albay Baki KAYA'nın ikâmetinin bulunduğu Çukurambar
semtinde ikâmet etmesi fırsat olarak değerlendirilerek sahte bir ihbarla "Suikast Girişimi" isnadının ortaya
atıldığı, bu isnadı kuvvetlendirmek adına sahte delil yaratıldığı, bazı belge ve notlara gerçekle bağdaşmayacak
şekilde anlamlar yüklenerek soruşturmanın mecrasından çıkarıldığı ve soruşturmaya dahil eden rütbeli asker
sayısının genişletilerek usulsüz şekilde iletişimin denetlenmesi tedbirlerine başvurulduğu, içeriği sahte ihbar
49
tutanağına dayanılarak, savunmada ileri sürülen deliller araştırılmadan, objektiflikten uzak ve taraflı hazırlanan
kolluk değerlendirme tutanaklarına itibar edilerek, içerisinde Devlet sırrı niteliğinde bilgi ve belgeler bulunan
11 ve 16 no.lu kozmik odalarda hukuka aykırı yollarla makul şüphe bulunmamasına karşın arama ve el koyma
işlemlerinin gerçekleştirildiği ve devlet sırrı niteliğindeki bazı bilgi ve belgelerin de bulduğu dokümanlar ile
elektronik verilerin hukuka aykırı şekilde ele geçirildiği, söz konusu bilgi, belge ve verilerin soruşturma
kapsamında herhangi bir görev ve yetkisi bulunmayan, FETÖ/PDY mensupları tarafından gerçekleştirildiği
kamuoyunca bilinen “Balyoz, Askeri Casusluk, Poyrazköy, Ergenekon ve Oda Tv” gibi davalarda bilirkişilik
yapan ve taraflı bilirkişi raporu hazırlaması nedeniyle TÜBİTAK’dan uzaklaştırılan Ünal TATAR isimli şahsa
soruşturma dosyasında herhangi bir görev ve yetkisi olmamasına rağmen Adliyede inceletilerek imajının
aldırıldığı, bu suretle yetkisiz kişilerin devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgelere vakıf olmasının sağlandığı,
Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca, devlet sırrına ilişkin konularda soruşturma aşamasında inceleme dahi
mümkün değilken, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin iç ve dış güvenliği açısından hayati derecede öneme haiz
olan “Devlet sırrı” niteliğinde bulunan bilgi ve belgelerin, soruşturmada adı geçen hâkimler ile Cumhuriyet
savcıları tarafından hukuka aykırı yollarla siyasal ve askeri casusluk maksadıyla ele geçirilip ifşa edildiği,
soruşturma sürecinde, soruşturma konusu suçla ilgi ve bağlantısı bulunmayan ve suç niteliği taşımayan
“FETÖ/PDY'ye ilişkin düşünce, eleştiri ve görüş içeren bilgi paylaşımında bulunan kişiler hakkında da hukuka
aykırı yollarla iletişimin tespitine yönelik kararlar ve koruma tedbiri süresinin müteaddit kez uzatımına karar
verilmek suretiyle, koruma tedbirlerinin ölçüsüz bir şekilde kullanıldığı, FETÖ/PDY nedeniyle haklarında adli
soruşturma yürütülen birçok gerçek ve tüzel kişiyle yoğun irtibat ve bağlantı kurularak söz konusu eylemlerin
gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.

3.2.1.2.6. Hüseyin Kurtoğlu Soruşturma ve Kovuşturması

23/11/2011 tarihinde, Silivri 7 No'lu Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunan Özgür
BALCAN'ın babasının vefat etmesi üzerine, İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nce aynı tarih ve 2011/749
D. İş sayılı karar ile ''Dış güvenlik görevlisinin refakatinde yol süresi hariç iki gün süreyle cenazesine
katılmasına izin verilmesine'' karar verildiği, tutuklunun cenaze iznini kullanmasını müteakip cezaevinden
sorumlu Cumhuriyet Savcısı Mehmet KURT'un Cezaevi Müdürü Dursun Şah ÖZYILMAZ'ı telefonla arayarak
tutuklunun cenaze iznini nerede geçirdiğinin sorulmasını, bu konuda ifadesinin alınmasını istediği, daha önce
izin kullanan tutuklulara izni nerede ve nasıl geçirdikleri, nerede kaldıkları gibi hususlar sorulmaz iken tutuklu
Özgür BALCAN'a bu hususların özellikle sorulduğu, tutuklunun da izninin çok iyi geçtiğini, bir sıkıntı
yaşamadığını, kendilerine ve Jandarma görevlilerine çok teşekkür ettiğini, herhangi bir şikâyetinin de
olmadığını beyan etmesine rağmen cenaze izninde gecenin cenaze evi yerine ceza infaz kurumunda geçirilmesi
sebebiyle İstanbul İl Jandarma Komutanı Hüseyin KURTOĞLU ve diğer görevliler hakkında Cumhuriyet
Savcısı Mehmet KURT tarafından Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma suçundan Silivri Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın 2011/7454 sırasında soruşturma başlatıldığı,
Jandarma görevlilerinin Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü'nün yazdığı yazı doğrultusunda uygulama
yaptıkları, dosyanın incelenmesinde, İstanbul İl Jandarma Alay Komutanı Hüseyin KURTOĞLU'nun evrakların
hiç birisinde imzasının olmadığı gibi tutuklu Özgür BALCAN'ın cenaze izninde gece konaklamasınan
cezaevinde yapılmasına dair emir ve talimat verdiğine dair de herhangi bir delil ve beyan bulunmadığı,
yönetmelik hükmüne uygun şekilde hareket eden kamu görevlileri ve Hüseyin KURTOĞLU hakkında kamu
davası açıldığı,
Olay tarihinde İstanbul İl Jandarma Komutanı olan Hüseyin KURTOĞLU'nun 2012 yılında
görüşülecek YAŞ toplantılarında Generalliğe terfi edecekler listesinde isminin üst sıralarda olmasına rağmen
Mehmet KURT tarafından başlatılan haksız ve hukuka aykırı soruşturma dolayısıyla terfi edemediği, Albay
Hüseyin KURTOĞLU'nun yerine Generalliği terfi eden kişinin Hamza CELEPOĞLU olduğu, bu kişinin Adana
Jandarma Bölge Komutanlığı yaptığı dönemde ülkemizi zor durumda bırakmayı amaçlayan MİT'e ait tırların
durdurulması olayının gerçekleştiği ve Hamza CELEPOĞLU'nun da hukuksuz olayda asli şekilde rol aldığı ve
bu olay sebebiyle tutuklandığı, olay zamanında Silivri Cumhuriyet Başsavcısının Ali İŞGÖREN olduğu ve
bilgisi dahilinde söz konusu soruşturmanın Mehmet KURT tarafından yürütüldüğü ve kamu davasının açıldığı,
Hâkim Zühal İŞGÖREN'in soruşturmadaki usulsüzlükleri gözardı ederek iddianameyi kabul ettiği, Adli Yargı
Adalet Komisyonu Başkanı Onur ÇOĞAN'ın mevzuata ve teamüllere aykırı şekilde başka mahkeme hâkimi
Ahmet TÜRKERİ'yi yetkilendirdiği, Ahmet TÜRKERİ tarafından hukuku aykırı şekilde karar verildiği ve bu
50
hukuka aykırı kararın Cumhuriyet Savcısı Burhanettin ÖZTÜRK tarafından görmezden gelinerek temyiz
edilmediği, kararın sanıklar ve müdafiileri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Savcısı
tarafından matbu şekilde onama talep eden tebliğname yazıldığı ve Yargıtay 14'üncü Ceza Dairesinin başkan
haricindeki üyeleri tarafından kararın hukuka aykırı şekilde onandığı, Daire başkanının, suçun unsurlarının
oluşmadığına ve kararın hukuksuz şekilde verildiğine dair ayrıntılı muhalefet şerhi yazdığı, olayın ve
hukuksuzlukların kamuoyunda gündeme gelmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı tarafından dosyadaki
hukuka aykırılıklar gözardı edilerek göstermelik olarak bambaşka bir gerekçeyle karara itiraz edildiği,
Söz konusu soruşturma dosyasının, kolluk görevlilerinden başlayıp yüksek mahkeme üyelerine
kadar uzanan silsile içerisinde devam eden kumpası açıkça gözler önüne serdiği, hakkında soruşturma
bulunduğu bahanesiyle Hüseyin KURTOĞLU'nun terfisine engel olan örgüt militanlarının, MİT tırlarını
hukuka aykırı şekilde durduracak kendi örgütüne mensup Hamza CELEPOĞLU'nun terfi ve yükselmesini
sağlayarak, örgütün nihai hedeflerini gerçekleştirmek için hazırladıkları plânın bir aşamasını daha başarıyla icra
ettikleri, bunun için hak, hukuk, adalet kavramlarını araç olarak kullanmaktan çekinmediklerini ortaya
koydukları açıktır.

Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/88650 sayılı evrakı üzerinden Darbe girişimine


iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülen terör örgütünün sözde Jandarma Teşkilatı yapılanmasında örgüt
üyeleri askeri personelin ve "öğretmen" tabir edilen askeri personel abilerinin üstü konumundaki "müdür
yardımcısı" tabir edilen yöneticisi sivil şahıs olanÖ........'nün 01/09/2016 tarihli ifadesinin konuyla ilgili
kısmında; 2010-2012 veya 2012-2014 yılları arasında İstanbul İl Jandarma Alay Komutanlığı yapan Kurmay
Albay Hüseyin KURTOĞLU'nun o dönemki Başbakan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’a yakın bir kişi
olduğunun cemaat içerisinde konuşulduğunu ve Yaş Kararları ile general olmasına kesin gözü ile bakıldığını,
kendisinin general olmaması için bir takım kara propagandaların yapıldığını ve bu kişinin hakkında açılan bazı
davalardan dolayı generalliğinin engellendiğini, kendisinin cemaatin rahatsızlık duyduğu birisi olarak
bilindiğini, kendisiyle alakalı Silivricezaevinde yatan bir mahkûmun cezaevi Savcısının izni olmasına rağmen
bir yakınının taziyesine götürülmemesi nedeniyle hakkında dava açıldığını duyduğunu, açılan davaların
kendisinin terfisine yakın bir zamanda vukuu bulduğunu,terfi alamadığından İstanbul Jandarma Bölge
Komutanlığı'nda pasif bir göreve getirildiğini, örgütün Bilgi İşlem Yapılanmasının yaptıklarını düşündüğünde
ve o dönemde medyada bu olayın köpürtülerek verilmesinden soruşturmanın terör örgütünün bir faaliyeti
olduğunu anladığını beyan ettiği, bu beyan içeriğinin de söz konusu soruşturmanın terör örgütünün kurguya
dayalı faaliyetlerinden biri olduğuna dair delillerden biri olduğu anlaşılmıştır.

3.2.1.2.7. Balyoz Soruşturma ve Kovuşturması

Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde ülke savunması açısından stratejik öneme sahip komutanlıkların
ele geçirilmesi hedefine ulaşmak üzere FETÖ/PDY mensubu silahlı kuvvetler mensuplarının terfi ettirilip
mevcut komutanların tasfiyesinin sağlanması için örgüt mensupları tarafından 20/01/2010 tarihinde, ulusal bir
gazete olan ve yayın hayatına kumpas döneminde başlayan Taraf isimli gazetede ‘Fatih Camii
Bombalanacaktı’, ‘Kendi Jetimizi Düşürecektik’ başlıklı haberlere yer verilerek 2003 yılındaki darbe
plânlarının ele geçirildiğinden bahsedildiği, ‘çarşaf’ ve ‘sakal’ kodlu plânlara göre darbe ortamı yaratmak
amacıyla Fatih ve Beyazıt camilerinde cuma günü bombalı saldırı düzenleneceği haberlerine yer verildiği, bu
şekilde kamuoyunda TSK tarafından darbe yapılabileceğine dair algı oluşturulduğu, akabinde de İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosunun yazıları ve bir kısım vatandaşların dilekçe ile ihbarda bulunmaları
sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığı, soruşturmaya konu olan
belgelerin yer aldığı 3 adet DVD ve 1 adet CD’nin haberin yayınlanmasından bir gün sonra 21/01/2010
tarihinde Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet BARANSU tarafından Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğine teslim
edildiği, yargılama sonucunda, 325 asker sanık hakkında mahkûmiyet hükmü verildiği, bu hükümlerin,
üyelerinin çoğunluğu FETÖ/PDY mensubu olan dönemin Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesinin 09/10/2013 tarih-
2013/9110 Esas ve 2013/12351 Karar sayılı ilâmı ile onandığı, ancak Anayasa Mahkemesi'nin 18/06/2014
tarihli kararı ile “dijital delillerin değerlendirilmesine ilişkin şikâyetler yönünden, başvurucuların sundukları
bilirkişi raporları ve uzman mütalaalarının İlk Derece Mahkemesince kabul edilmemesi ve bu konularda
bilirkişi incelemesi yaptırılması yolundaki taleplerin yetersiz gerekçelerle reddedilmesi, ‘gerekçeli karar
hakkına’ ve ‘silahların eşitliği’ ilkesine aykırı olduğu belirtilerek, Anayasa’nın 36'ncı maddesinde güvence
51
altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verdiği,

Ülkemizde yayın yapan günlük Taraf isimli gazetenin 20 Ocak 2010 tarihli sayısında "Fatih Camii
Bombalanacaktı", 21 Ocak 2010 tarihli sayısında "Iki Yüz Bin Kişiye tutuklama" baslıklı haberlerin
yayınlanmasından sonra gazeteci Mehmet Baransu'nun 21 Ocak 2010 tarihinde İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığına (CMK 250. Maddesi Ile Yetkili Bölümü) müracaat ettiği içinde taranmış vaziyette belgeler ve
ses kayıtlarının bulunduğunu belirttiği 3 adet DVD ve 1 adet CD'yi teslim ettiği bu konuda ana dava klasörü 2
dizi 3'deki tutanağın tutulduğu CD ve DVD'lerle mühürlü zarf içerisinde aynı klasörün 2. dizisine konulduğu ve
atılı suçlamanın soruşturmasının bu şekilde başladığı,

Soruşturmanın devamında Taraf Gazetesi yazarı Mehmet Baransu ana dava klasörü 2 dizi 136-143
arasında bulunan tutanak içeriğinden de anlaşılacağı üzere, 29.01.2010 tarihinde İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığını arayarak bazı belgeleri teslim edeceğini bildirdiği TEM Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından
teslim edilmek istenilen belgeler 1 valizin içerisinde teslim alındığı, gazeteci Mehmet Baransu ve aynı gazete
muhabiri Fulya Atalay da oldugu halde adliyeye getirildiği,

Gazeteci Mehmet Baransu tutanakta; "Ben daha önce gazetenizde yayınlanmaya baslayan kaynak
kisi bugün sabah saatlerinde bana daha önceden orijinallerini gösterdiği valiz içerisindeki orijinal belgeleri
verdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında konu ile ilgili soruşturma açıldığından orijinal belgeleri soruşturma
savcısına iletmek üzere kendisine telefon açtım, kendilerine vermek üzere belgeler olduğunu bildirdim...
Emniyet güçleri ile Beşiktaş'taki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına geldim. Gazetede emniyet güçlerini
beklerken valizin içindeki belgeler inceledik, fotoğrafladık.. Bana belgeleri getiren şahsı tanımıyorum, açık
kimliğini bilmiyorum, kendisiyle iki kez karşılaştım. Bana söylediği kadarıyla 2003 yılında 1. Ordu
Komutanlığında görevli subay olduğunu, ancak emekli olduğunu bildirdi. Bu kisi hakkında başka da bir bilgim
yoktur. Kaynak kisi ilk görüşmemizde orijinal belgeleri bana gösterdikten sonra konu ile ilgili bana 4 DVD
vermişti... Bugün yaptığımız görüşmede orijinal belgeleri bana teslim etmek istediğini söyledi... Ben de bu
belgeleri aldığım hali ile Cumhuriyet Başsavcılığınıza getirerek teslim ettim" şeklinde beyanda bulunduğu,

Adliye binasında Cumhuriyet Savcıları nezaretinde emniyet görevlilerince gazeteci Mehmet


Baransu'nun teslim ettiği valiz açılmış valiz içerisinden çıkan 19 adet CD Cumhuriyet Başsavcılığınca;
1.1"nolu CD: "CD No:82 52 nci zh. Tüm. Kligi 5-7 Mart 2003 Pl. Çals. Hal. Ta. 2. ",yazılı olduğu
2.2nolu CD: "CD No:74-2 3XXPC.Sem.-2003 ", yazılı olduğu
3.3nolu CD: "CD No: 74-1 "Ordu Plan Çalısması-2003, Melek Bilgisayar Çalısmaları", yazılı
olduğu
4.4nolu CD: "TC Kara Kuvvetleri Komutanlığı 1. Ordu Selimiye Istanbul 2003 yılı çalısmaları 35",
yazılı olduğu,
5.5nolu CD: "TC Kara Kuvvetleri Komutanlıgı 1. Ordu Selimiye Istanbul 2003 yılıçalısmaları 33 ",
yazılı olduğu
6.6nolu CD: "TC Kara Kuvvetleri Komutanlıgı 1. Ordu Selimiye Istanbul alternatif plan 2003- 23 ",
yazılı olduğu,
7.7nolu CD: "TC Kara Kuvvetleri Komutanlıgı 1. Ordu Selimiye Istanbul 2003 yılı çalısmaları 21",
yazılı olduğu,
8. 8 nolu CD: "TC Kara Kuvvetleri Komutanlıgı 1. Ordu Selimiye 17.01.2003 tarihinde KKK. SN.
ORG. A.YALMAN'a VERILEN l.ORDU BRIFINGI-22, yazılı olduğu,
9.9 Nolu CD: "Vatandaşlık Taslak" yazılı yeşil kalemle 67 yazılı Sony marka CD olduğu,
10.10nolu CD: "5XXXCD No: 74-5 " yazılı CD olduğu,
11.11nolu CD: "Or.K.na"yazılı CD olduğu,
12.12nolu CD: "CD No: 74-3 Pl-Sem. CD No:2 " yazılı olduğu,
13.13nolu CD: "65XPl. Sem. 2003 CD No:74-6"yazılı olduğu,
14.14nolu CD: "15.nci Kor. Pl.Sem.-2003 CD No: 74-7" yazılı olduğu,
15.15Nolu CD: "Sevilay Pl. -Sem-2003 CD No: 74-8 " yazılı olduğu,
16.16nolu CD: üzerinde "SMARTBUY Silver 12X" yazılı disk olduğu,
17.17nolu CD: üzerinde TDK CD- ve 74 yazılı "K. ÖZEL " yazılı olduğu,
52
18.18 nolu CD : "Pl.Sem.2003 CD No: 74-4 "yazılı olduğu,
19.19 nolu CD "Cd No:83 Plan Semineri 2003, 06 Subat 2003, 52 Zh. Tüm. K.lıgı" yazılı olduğu",
seklinde tespit edilerek CD'lerin numaralandırıldığı,
Valiz içerisinde 10 adet teyp kaseti ile iki bin iki yüz yirmi dokuz (2229) adet yazılı in bulundugu,
kaset ve belgelerinde numaralandırıldığı çıkan tüm kaset, CD ve belgelere el konulduğu,

Anayasa Mahkemesi kararı üzerine İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan
yargılamanın yenilenmesi davası sonrasında verilen 2014/188 Esas-2015/143 Karar sayı ve 31/03/2015 tarihli
kararının gerekçesinde sanıkların mahkumiyetine esas delilerin "Tanık beyanları","Dijital deliller", "Plan
semineri" ve "Diger deliller" olmak üzere 4 ana baslık altında toplanarak değerlendirildiği, Balyoz
soruşturmasının kumpas yönünün en önemli delillerinden olan dijital delillerle ilgili olarak mahkemece yapılan
değerlendirmeye, yukarıda belirtildiği üzere Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde ülke savunması açısından
stratejik öneme sahip komutanlıkların ele geçirilmesi hedefine ulaşmak üzere FETÖ/PDY mensubu silahlı
kuvvetler mensuplarının terfi ettirilip mevcut komutanların tasfiyesinin sağlanması terör örgütünün kesinleşen
mahkeme kararıyla sabit ilk kumpas eylemlerinden biri olmasına binaen önemi nedeniyle aşağıda aynısıyla yer
verilmiştir:

"A) Gazeteci tarafından teslim edilen 11 ve 17 nolu CD'ler üzerindeki el yazıları yönünden
değerlendirme:

Anayasa Mahkemesinin ihlal kararının 57. Bendinde, davanın temelini teşkil eden CD’lerden 11 ve
17 nolu CD’ler üzerinde yazılmış olan ve sanık Süha Tanyeri’nin eli ürünüymüş izlenimi uyandıran “Or. K. Na
“ ve “K. Özel”seklindeki el yazılarının bir insan eli ürünü değil de bir yazı makinası tarafından yazıldığını
gösteren Istanbul Adli Tıp Uzmanlarından Dr. Jale Bafra’nın uzman mütalaası ve Amerikan Forensic
Labratory isimli firmanın bilirkişi raporuna kararda değinilmediği, bu yazıların sanık Süha Tanyeri’nin davaya
konu 1. Ordu Plan Semineri sırasında tuttuğu el yazısından kopyalandığı iddia olunmasına rağmen İlk Derece
Mahkemesi ve Yargıtay tarafından bu hususta bir açıklama yapılmadığı belirtilmiştir.

İstanbul Adli Tıp uzmanlarından Dr. Jale Bafra’nın uzman mütalaası ve Amerikan Forensic
Labratory isimli firmanın bilirkişi raporunun yeminli bilirkişiler tarafından düzenlenmemiş olması nedeniyle
bu konuda yeminli bilirkişiden yeniden rapor alınmıştır. Bilirkişi Salih Cengiz tarafından düzenlenen rapor ve
ek rapordan 11 ve 17 nolu CD’ler üzerindeki“Or. K. Na “ ve “K. Özel” şeklindeki yazıların sanık Süha
Tanyeri’nin eli ürünüymüş izlenimi uyandırmak için Süha Tanyeri’nin not defterinden yazı makinası ile
kopyalanarak yazdırıldığı anlaşılmıştır. Dosyada mevcut tutanaklardan bu CD ler üzerinde bulunan ve yazı
makinasıyla yazdırılmadığı bilirkisi raporuyla belirlenen "11 ve 17 " rakamlarının ve parafların CD leri teslim
alan polis memurlarınca yazıldığı anlaşılmıştır.
11 ve 17 nolu CD ler ve bu CD ler üzerindeki el yazılarının kopyalandığı Süha Tanyeri’ye ait
defterin gazeteci Mehmet Baransu tarafından teslim edilen belge ve evraklar arasında olması dikkat çekici
bulunmuştur.
Kapatılan 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararında gazeteci Mehmet Baransu tarafından
teslim edilen dijital deliller içinde yer alan bilgilerin Gölcük Donanma Komutanlığında ve sanık Hakan Büyük'
ün evinde yapılan aramada elde edilen dijital delillerin içinde yer alan bilgilerle uyumlu olduğu, bu
uyumluluğun dijital delillerin doğruluğunu gösterdiği belirtilmiştir.
Ancak yargılamanın yenilenmesi aşamasında elde edilen yeni deliller doğrultusunda, Süha
Tanyeri'ye ait defterin bu kişinin bilgisi ve rızası dışında kim olduğu belirlenemeyen kisi veya kişilerce gizlice
komutanlık dışına çıkarılması, 11 ve 17 nolu CD lerin üzerindeki yazı makinasıyla yazılan yazıların sanıklarla
aidiyet kurulmasını sağlamak amacıyla Süha Tanyeri' ye ait defterden harf kopyalanarak yazdırıldığının kesin
olarak belirlenmesi, gazeteci Mehmet Baransu tarafından teslim edilen 11 ve 17 nolu CD lerde yer alan bir
kısım belgelerin içeriklerinin Gölcük Donanma Komutanlıgında ve sanık Hakan Büyük'ün evinde yapılan
aramada elde edilen dijital delillerin içerikleriyle aynı olması, 1. Ordu Komutanlıgında bulunan ve gizli
nitelikte olan yaklaşık 2 valiz dolusu belgenin kimseye fark ettirilmeden buradan çıkarılarak gazeteciye teslim
edilmesi karsısında Donanma Komutanlığı ve Hakan Büyük'ün evinde ele geçirilen dijital delillerin de aynı
iyiniyetli olmayan kişi veya kişilerce sahte oluşturularak bu yerlere konulmuş olabileceği düşünülmüştür.
53
B) Hükme esas alınan dijital delillerle ilgili düzenlenen raporlar ve teknik yönden değerlendirme:

a) Hükme esas alınan rapor yönünden değerlendirme:

Yargılamanın yenilenmesi aşamasından önce dijital delillerle ilgili olarak aşağıda belirtilen rapor
ve mütalaalar alınmıştır.

a) İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Tübitak'tan görevlendirilen Bilirkişiler Erdem Alparslan,


Tahsin Türköz ve Dr. Hayrettin Bahşi tarafından hazırlanan 19.02.2010 tarihli rapor,
b) 1 nci Ordu komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından seçilen bilirkişi Mu. Yarbay Birol Çelik'in
11.03.2010 tarihli raporu,
c) 1nci Ordu Komutanlıgı Askeri Savcılığı tarafından görevlendirilen Mu. Albay Yavuz Fildis
tarafından hazırlanan 26/03/2010 tarihli rapor,
d) 1 nci Ordu Komutanlıgı Askeri Savcılıgı tarafından görevlendirilen J.Mu. Yüzbaşı A.Hakan
Erdoğan tarafından düzenlenen 19.02.2010 tarihli rapor,
e) İstanbul C. Başsavcılığı tarafından görevlendirilen Burak Bayoğlu, Ünal Tatar ve Yılmaz
Çankaya'nın hazırladıkları 16.06.2010 tarihli rapor,
f) İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca görevlendirilen Emniyet Müdürlüğü uzmanlarınca
hazırlanan bilirkişi raporu,
g) 1 inci Ordu Komutanlıgı Askeri Savcılığı tarafından görevlendirilen Tümgeneral Mehmet
DAYSAL, Kurmay Albay Ömer Cüneyt AKYOL, Kurmay Albay Bayram UĞUR, Kurmay Binbaşı Erdal TOGAÇ,
Mühendis Üstegmen Hüseyin EROL'dan oluşan bilirkişi heyetince hazırlanan 28.06.2010 tarihli rapor,
h)Eskisehir'de sanık Hakan Büyük'e ait evde ele geçirilen Sandisk marka flash bellek imajı üzerinde
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan 07.06.2011 tarihli rapor,
ı) Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat kısmında yapılan arama sonucu elde edilen dijitaller
üzerinde İstanbul Nöbetçi 13. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimliği'nin 06.12.2010 tarih ve 2010/2412 sayılı arama,
el koyma ve inceleme kararına istinaden Emniyet Müdürlüğü uzmanlarına yaptırılan inceleme sonucu
düzenlenen rapor,
i)Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat kısmında yapılan arama sonucu elde edilen dijitaller
üzerinde Donanma Komutanlığı Askeri Savcılığınca yaptırılan inceleme sonucu hazırlanan 14.01.2011 tarihli
bilirkişi raporu,
j) CMK'nun 67/6. maddesi kapsamında bir kısım sanıklar müdafii Av. Celal Ülgen'in Yıldız Teknik
Üniversitesi Elektrik-Elektronik Fakültesi Ögretim Üyesi Prof. Dr. A. Coskun Sönmez'den aldığı 17.03.2011
tarihli bilimsel mütalaa,
k) CMK'nun 67/6. maddesi kapsamında bir kısım sanıklar müdafii Av. Celal Ülgen'in İstanbul
Teknik Üniversitesi Bilgisayar ve Bilisim Fakültesi Arastırma Görevlileri MEHMET TAHIR SANDIKKAYA,
TOLGA OVARMAN ve BERK CANBERK'den aldığı 17.03.2011 tarihli mütalaa,
l) CMK'nun 67/6. maddesi kapsamında bir kısım sanıklar müdafii Av. Hüseyin Ersöz'ün Yıldız
Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Fakültesi Ögretim Üyeleri Prof. Dr. A. Coskun Sönmez ve Dr. Ö.
Özgür Bozkurt'tan aldığı 28.03.2011 tarihli bilimsel mütalaa,
m) CMK'nun 67/6. maddesi kapsamında bir kısım sanıklar müdafii Av. Celal Ülgen ve Av.Hüseyin
Ersöz tarafından Arsenal Consultıng'den alınan mütalaalar,
n) CMK 178 ve 67/6 maddeleri geregince bir kısım sanıklar müdafilerince duruşmada görüşüne
başvurulan uzman bilirkişiler Tevfik Koray Peksayar'ın 05.04.2012 tarihli 99. Nolu celsedeki beyanı, uzman
kisi Türker Gülüm'ün 05.04.2012 tarihli 99. Nolu celsedeki beyanı, Kapatılan 10. Agır Ceza Mahkemesince bu
rapor ve bilimsel mütaalardan Tübitak tarafından düzenlenen 19.02.2010 tarihli rapor hükme esas alınmıstır.
Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararında belirtildigi gibi diger raporlara neden itibar edilmedigi gerekçeli
kararda belirtilmemistir.

Hükmün kesinleşmesinden sonra davamıza konu 5 nolu harddiskle ilgili olarak Tübitak'ta görev
yapan Erdem Alparslan, Burak Akoguz ve Osman Pamuk tarafından düzenlenerek Kapatılan Istanbul 12. Agır
Ceza Mahkemesi'nin 2010/34 Esas dosyasına sunulan 20/01/2014 tarihli rapor sureti sanıklar ve
54
müdafiilerince mahkememize sunulmuştur. Mahkememizce ilgili mahkemeden bu raporun tasdikli örnegi
dosyaya celbedilmiştir.
Kapatılan 10. Agır Ceza Mahkemesinin hükme esas aldığı Tübitak'ta görevli kişilerce düzenlenen
19.02.2010 tarihli rapor ile sanıklarca dosyaya sunulan bilirkişi raporları ve mütalaaları, resmi bilirkişilerce
yargılama aşamalarında mahkeme ve C. Savcılıgı'na sunulan raporlar, duruşmada alınan bilimsel mütalaalar
ile 20/01/2014 tarihli Tübitak'ta görevli bilirkişilerce düzenlenen raporlar arasında çelişkiler bulunduğu
görülmüş, bu çelişkilerin giderilmesi amacıyla yeniden bilirkişi raporu aldırılması gerekli görülmüştür.
Komisyonca belirlenen bilirkişi listesinde üniversitelerin bilgisayar mühendisliği bölümünde öğretim üyesi
olarak görev yapan bilirkişi bulunmadığından CMK'nun 64/2 maddesi uyarınca mahkememizce bilirkişi listesi
belirlenmesi için İstanbul Teknik Üniversitesi'ne yazı yazılmış, belirlenen listeden resen bilirkişi olarak Prof.
Dr. Ulug Bayazıt, Doç. Dr. Feza Buzluca, Yrd. Doç. Dr. Ayse Tosun Mısırlı seçilmiştir.

Bilirkişilere dosyada mevcut dijital delillerle ilgili olarak sunulan tüm raporlar ve İstanbul 10.Ağır
Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet hükümlerine esas alınan, gazeteci Mehmet Baransu tarafından teslim
edilen 11,16 ve 17 nolu CD’ler, Gölcük Donanma Komutanlığında yapılan aramada elde edilen 5 nolu hard
disk, TDK marka l nolu CD, 10 nolu CD, Hakan Büyük’ün evinde ele geçirilen USB imajları teslim edilmiş,
bilirkişilerden daha önceden alınan rapor ve mütalaalar arasındaki çelişkileri giderecek şekilde rapor
düzenlemeleri, mahkememiz ve sanıklar tarafından cevaplanması istenilen soruları cevaplamaları istenilmiştir.
Bilirkişilerce sunulan rapor ve ek rapor içerigi gerekçeli kararın deliller kısmında belirtilmiştir.
Yargılamanın yenilenmesi aşamasında alınan bilirkişi raporu ile yargılama aşamasında alınan veya dosyaya
sunulan bilirkişi raporlarından 19.02.2010 tarihli rapor dışındaki raporların büyük ölçüde benzerlikler
gösterdiği görülmüştür. Bazı raporlar arasında kısmi çelişkiler var ise de, bu çelişkilerin esasa etkili önemli
çelişkiler olmadığı anlaşılmıştır. Bu çelişkilerin neden kaynaklandığı konusunda alınan son raporda tereddüte
yer vermeyecek şekilde yeterli ve ayrıntılı açıklamalarda bulunulmuştur.

Davamıza konu 5 nolu harddiskle ilgili olarak Tübitak'ta görevli bilirkişiler Erdem Alparslan,
Burak Akoğuz ve Osman Pamuk tarafından düzenlenerek İstanbul 12. Agır Ceza Mahkemesi'nin dosyasına
sunulan 20/01/2014 tarihli raporun da yargılamanın yenilenmesi aşamasında alınan rapor ile büyük ölçüde
benzer nitelikte olduğu anlaşılmıştır. Kapatılan 10. Ağır Ceza Mahkemesinin hükme esas aldığı Tübitak
raporunu düzenleyen bilirkişiler Tahsin Türköz, Erdem Alparslan, Hayrettin Bahsi hakkında düzenledikleri bu
raporla ilgili olarak Istanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2015/51 Esas sayılı dosyası ile bilirkişilik
görevini kötüye kullanmak suçundan kamu davası açıldığı, davanın halen derdest olduğu anlaşılmıştır.
Yargılamanın yenilenmesi aşamasında toplanan delillerin yeterli bulunması ve yargılamanın gereksiz yere
uzamaması amacıyla bilirkişiler hakkında açılan davanın sonucunun beklenilmesine gerek görülmemiştir.

Kapatılan 10. Agır Ceza Mahkemesinin hükme esas aldığı Tübitak'ta görevli bilirkişiler tarafından
düzenlenen 19.02.2010 tarihli raporda, CD'lerin oluşturulması ve içerdiği dosyalar incelendiğinde dosyaların
oluşturma ve son kaydetme tarihlerinin 2003 yılı ve öncesine ait olduğunun tespit edildiği, dosyalar
oluşturulurken ve CD'ler yazılırken kullanılan programların ve üzerine yazılan CD'lerin dokümanların
oluşturulduğu tarihlere ait olduğu, CD'lere sonradan ekleme yapılmadığı belirtilmiştir. 19.2.2010 tarihli rapor
dışındaki diğer bir çok raporda belirtildiği gibi belgelerin oluşturulma ve son kaydetme tarihinin rahatlıkla
değiştirilebilecek nitelikte olması, tek yazımlık CDlerin sistem saati güncel olmayan bir bilgisayarda
oluşturulması halinde oluşturulma tarihlerinin gerçek olmayan tarihi göstermesinin mümkün olması, kaldı ki
2002-2003 oluşturma tarihli görünen bir çok belge içinde çok daha sonraki tarihlere ait bilgilerin yer aldığının
kurumlara yazılan yazı cevapları ile belirlenmesi, özellikle son bilirkişi raporu ile dijital verilerde normal
kullanıcı hareketiyle açıklanamayacak şüpheli durumların olduğunun açıkça belirlenmesi karşısında Tübitak
tarafından düzenlenen mahkumiyet hükmüne konu rapor hükme esas alınmamıştır.

Bilirkişiler Feza Buzluca, Ulug Bayazıt ve Ayse Tosun Mısırlı tarafından düzenlenen raporda
dosyadaki diğer tüm raporlar arasındaki çelişkilerin tereddüte yer vermeyecek şekilde, yeterli ve ayrıntılı
olarak açıklandığı, gerek mahkememizce sorulan sorular gerekse taraflarca sorulan soruların açık ve ayrıntılı
şekilde yanıtlandığı, bu raporun benzer nitelikteki raporlarla kıyaslandığında daha ayrıntılı, tatmin edici ve
gerekçeli olduğu görülmüş, mahkememizce bu rapor hükme esas alınmıştır.
55
Hükme esas alınan bu rapor ile diğer bir kısım raporlar arasında kısmi çelişkiler var ise de, bu
raporda çelişkilerin nedeni bilimsel ve açık bir şekilde izah edildiğinden, diğer raporlar bu raporla çelişen
kısımları yönünden hükme esas alınmamıştır.

c-Dijital delillerle ilgili teknik yönden değerlendirme:

Mahkememizin hükmüne esas alınan 16/02/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle, 11 ve 17 nolu
CD'ler üzerindeki incelemelerde, CD'ler ve içlerindeki dosyaların oluşturulma ve değiştirilme tarihi üst verileri
ile dosyaların içlerinde yapılan arama neticesinde tespit edilen Calibri ve Cambria yazı tiplerinin Office Open
XML referanslarının Microsoft Office yazılımlarda ilk kullanılma tarihleri arasında çelişkiler bulunduğu,
CD'ler içindeki dosyaların oluşturulma, değiştirilme tarih ve saat üst verilerinin gerçek oluşturulma ve
değiştirilme tarih, saat bilgilerini yansıtmadığı, 5 nolu sabit harddiskin isletim sisteminin 28/07/2009 günü
devre dışı kaldıktan sonra harddisk işletim sistemi tarihinin güncel olmayan bir yada birden fazla bilgisayara
takılıyken harddiskin data bölümüne suça konu bütün dosyaların farklı tarihlerde görünecek biçimde başka bir
kaynak ortamdan kopyalandığının belirlendiği, kopyalanan dosyaların oluşturulma tarih ve saat bilgilerinin
gerçek oluşturulma tarih ve saat bilgilerini yansıtmadığı, HD5'in IKK klasöründeki bazı word belgelerinde de
Calibri yazı tipi belirlendiği, bu belgelerin son değiştirilme tarihlerinin Calibri yazı tipinin Office 2007 Beta
sürümü içinde kullanıma çıktığı 16 Kasım 2005 tarihinden öncesi olduğu, 5 nolu harddisk ile ilgili olarak
önceki tüm raporlardaki ortak noktanın HD5'e 28/07/2009 tarihinden sonra başka bir kaynaktan dosya ve
klasörler kopyalandığı, bu dosya/klasörlerin tarihlerinin güncel olmadığı olduğu, heyetlerinin de bu bulguları
desteklediği, ancak kopyalamanın "normalliği" konusunda raporlar arasında yorum farklılığı bulunduğu,
HD5’in SISTEM (C:) bölümündeki isletim sistemi 28.07.2009 günü saat 11:09’da devre dışı kaldıktan sonra,
HD5 tarih ve saat ayarları güncel olmayan (gerçek takvim tarihini yansıtmayan) bir bilgisayara (veya pes pese
farklı bilgisayarlara) takılıyken altı farklı tarihte (18.08.2004, 11.12.2005, 20.03.2007, 03.10.2008, 15.07.2009
ve 08.04.2004) görünecek biçimde DATA bölümüne toplam 944 dosyanın başka bir kaynaktan (disk, CD/DVD,
flash bellek) kopyalandığı, bu kopyalamalar sırasında diskte 114 adet yeni klasör oluştuğu, bu dosyaların kimin
tarafından ne amaçla kopyalandıklarını ve kopyalama yapılan bilgisayarların zamanlarının neden güncel
olmadıklarını sadece diskteki teknik verileri inceleyerek anlamanın mümkün olmadığı,

Bu kopyalama işlemleri LogFile adlı sistem dosyasındaki kayıtlardan anlaşıldığına göre arka
arkaya yapılmasına rağmen tarihler arasında bazen bir yıldan fazla boşluklar olduğu, ayrıca son işlemlerdeki
tarihin (08.04.2004) geçmişe dönerek kendisinden önceki işlemlerden daha eski bir zamanı işaret ettiği,
Bir kısım dosyalar ve klasörlerin gruplar halinde kopyalandığı, her bir kümedeki dosyaların pes
pese dakikalar içinde kopyalandığı, bu dosyaların oluşturulma ve son erişim zamanlarının eşit olduğu, bu
nedenle bu dosyaların diske sadece kopyalandıkları, daha sonra üzerilerinde okuma/yazma işlemi yapılmadığı
sonucuna varıldığı,

Özellikle dosya/klasör hareketlerinin zaman bilgilerinin altı farklı tarihte kümelenmesi ve bu


hareketlerin gerçekleşme sıralarının görünen tarihleriyle uyumlu olmamasının dikkat çekici olduğu, bunun
nedeninin listesi EK 2’de verilen dosya ve klasörlerin, HD5 tarih ve saat ayarları güncel olmayan (gerçek
takvim tarihini yansıtmayan) bir bilgisayara (veya pes pese farklı bilgisayarlara) takılıyken kopyalanmış
olması olduğu, HD5 sistem saati güncel olmayan bir bilgisayara takılıyken diske dosya kopyalanmasının, bu
dosyaların sistemdeki oluşturma tarihlerinin gerçekten daha eski görünmesine neden olduğu, HD5’in
bağlandığı bilgisayar veya bilgisayarların zamanlarının neden güncel olmadığını HD5’ten elde edilen teknik
verilerden kesin olarak anlamanın mümkün olmadığı,

Bir bilgisayarda oluşabilecek olaylar tek basına ele alındıklarında normal görünebilecekleri,
örneğin diskin bağlı olduğu bilgisayar veya bilgisayarların sistem zamanlarının güncel olmamasının bir olası
nedeninin sistem saatini besleyen sistem pilinin tükenmesi veya arızalanması olabileceği, bu durumda bazı
dosyaların tarihlerinin belli bir geçmiş tarihte görünmesinin de beklenebileceği, ancak HD5’te tutarsızlık
gösteren tarihlerin altı tane olduğu, tarihler arasında bir ilişki bulunmadığı, tarihler arasında aylar hatta
yıllar mertebesinde zaman boşlukları olduğu; son işlemlerde tarihin bir kez daha geçmişe döndüğü, bütün bu
56
koşulların bir araya gelmesinin, dosyaların oluşturulma tarihlerini sistem pili arızasıyla açıklamayı
güçleştirdiği, çünkü sistem pili arızalanan bir bilgisayarın tarih ve saat değerlerinin bilgisayarın her açılısında
aynı değere gelmesinin bekleneceği, kopyalamaların altı farklı bilgisayarda yapıldığı varsayılsa bile, tesadüfen
altısının da sistem pillerinin arızalı olduğunu ve sistem zamanlarının birbiriyle ilgisi olamayan geçmiş
zamanlara işaret ettiğini kabul etmek gerektiği, bunun da olasılığının çok düşük olduğu,

Kopyalamaların yapıldığı bilgisayarların zamanlarının hangi nedenle güncel olmadığını HD5’ten


elde edilen teknik verilerden kesin olarak anlamak mümkün olmamakla birlikte, yukarıda sıralanan bütün
koşullar dikkate alındığında kopyalama yapılan bilgisayar veya bilgisayarlardaki sistem zamanlarının özellikle
kullanıcı tarafından bu şekilde ayarlanmasının daha güçlü bir olasılık olarak değerlendirildiği, bir bilgisayarın
saatinin geçmiş bir tarihe ayarlanması ve bunun defalarca farklı tarihlere denk düşecek şekilde yapılmasının
bilgisayarların olağan kullanımında rastlanan bir durum olmadığı ,olağan bir kullanım durumunda
kullanıcıların uzun süre bilgisayarlarını güncel olmayan bir tarihle kullanmak yerine doğru tarihe ayarlamayı
tercih ettikleri, çünkü sistem zamanının hatalı olmasının kullanıcıya çeşitli zorluklar çıkardığı, bütün bu
koşullar göz önüne alındığında, heyetlerinin TÜBITAK çalışanlarının hazırladığı 20 Ocak 2014 tarihli raporda
yer alan “Bu durumların normal kullanıcı davranışları ile oluşabileceği görülmüştür, incelenen sabit diskteki
Microsoft Office dokümanlarında da olan bu gibi dosya iç üst verilerinin normal kullanıcı davranışları
çerçevesinde oluştuğu değerlendirilmektedir” yorumuna katılmadıkları, çünkü yukarıda sıralanan zaman
koşulları tek başlarına normal sayılabilecek durumlar olsa da hepsinin bir arada oluşması nedeniyle “normal”
olmayan durumların da olabileceği, örneğin sistem zamanının özelikle kullanıcı tarafından değiştirilmesi gibi,
dikkate alınması gerektiği,

HD5’in her iki bölümünde de (SISTEM ve DATA) virüslü dosyalar tespit edildiği, bu virüslerin
bazılarının bulaştıkları bilgisayarı uzaktan erişime açabilecek özellikte olduğu, ancak yapılan incelemede
dosyaların virüsler vasıtasıyla kopyalandığına dair bir kanıt bulunamadığı, kopyalama işlemleri diskteki
Windows isletim sistemi devre dışı kaldıktan sonra yapıldığı için virüs vasıtasıyla kopyalama yapılmış
olmasının düşük bir olasılık olduğu, HD5’in başka bir bilgisayara ikincil disk olarak takılarak kopyalama
yapılmış olması olasılığının yüksek olduğu, CD’ler üzerinde yaptıkları inceleme neticesinde, bazı dosyaların
içlerinde bulunan Office 2007 yazılımına ait Microsoft referanslarından dolayı, gerçek ile çelişkili olabileceği,
sistem ve uygulama üst verilerinde dosyaların oluşturma ve son kaydetme tarihlerinin 2003 yılı ve öncesi
olarak göründüğü, ancak bu üst verilerin bazı dosyaların içlerinde bulunan Office 2007 yazılımına ait
Microsoft referanslarından dolayı gerçek zamanı yansıtmadığı,

Elektronik belgelerin hiçbirinin dijital imzalanmamış olması ve 1’inci Ordu Komutanlığı bilgisayar
ve sistemlerinde karsılıklarının bulunmamış olmasından dolayı bu belgelerin bilimsel olarak gerçekliğinin
kanıtlanamayacağı, her belgenin üst verilerinin kötü niyetli olarak değiştirilebileceği yönündeki Mu. Yarbay
Birol Çelik’in raporuna katıldıkları, 11 nolu CD’deki dosyaların 2, 3, 14 ve 15 nolu CD’lerdeki bazı dosyalar
ile birebir aynı olmalarının bu CD’lerin hepsinin aynı kişi(ler) tarafından oluşturulmuş olması ihtimalini
güçlendirdiği,

Arsenal Consulting tarafından hazırlanan raporda, flash bellek ile ilgili “Arsenal, Flash bellek
içinde, taşıdıkları tarih ve zaman değerlerinin, dosyaların içerikleri itibariyle mümkün olmayacağı görünen en
az dört dosya olduğu sonucuna varmıştır. Arsenal, içerdiği şüpheli tarih ve zaman değerlerinden dolayı,
Eskişehir Flash Belleğindeki tüm dosyaların delil bütünlüğü hakkında ciddi bir endişe taşımaktadır.”
kendilerinin de dosyaların üst verilerindeki tarihler ile dosyaların içeriğindeki bilgilerin uyuşmazlığı konusuna
katıldıkları, bir dosyanın zaman üst verileri ile içeriğindeki veride görünen tarihin birbiriyle uyumlu
olmamasının, bu dosyanın oluşturulduğu/ değiştirildiği ve flash bellege aktarıldığı bilgisayarın sistem tarihinin
güncel (gerçek takvim zamanı) olmamasından kaynaklanabileceği, ayrıca dijital dokümanlara ait üst veriler
kolaylıkla ve ücretsiz yazılımlar tarafından değiştirilebilmekte olduğu, bu bilgiler ışığında, böyle bir dijital
verinin üst verilerinde yer alan tarihlerin gerçeği yansıtmadığı,

Dijital delillerde son kullanıcı, dokümanların oluşturulma tarih, saat ve bilgisi, dokümanların kim
tarafından oluşturulduğu, doküman üzerinde işlem yapan son yazar bilgisi, son kayıt edilme zamanı, son kayıt
57
eden, şirket bilgisi, kaç kez işlem yapıldığını gösteren veriler gibi üstveriler sonradan ücretli ya da ücretsiz
yazılımlar yardımıyla ya da doğrudan dokümanı yaratan yazılım üzerinden değiştirilebileceği, değişikliklerin
uygun şekilde yapıldıkları müddetçe, değişiklik yapılıp yapılmadığı kesin olarak tespit edilemeyeceği,
Ayrıca, ikinci bir yöntemde, bir bilgisayarın sistem zamanı istendiği gibi ayarlanabileceği üstüne
istenen kullanıcı bilgilerine sahip bir isletim sistemi kurulabileceği ve bu bilgisayarda çalıştırılan Microsoft
Office yazılımları ile gerçekle uyumlu olmayan üstveri bilgilerine sahip dosyalar oluşturabileceği,
Suça konu HD5, CD’ler ve USB’deki bazı belgelerin tarih ve zamanlarının gerçek takvim zamanını
yansıtmadığı, bu belgelerin sistem zamanı güncel olmayan bilgisayarlarda oluşturulmuş ve/veya
üstverilerindeki tarih ve zaman bilgileri sonradan gerçek zamanı yansıtmayacak şekilde değiştirilmiş oldukları,
Bir kısım dokümanların son degistirilme tarihlerinin en geç 2003 yılına ait gözükmesinin yanıltıcı
olduğu çünkü Microsoft Office 2007 ile (Microsoft 97-2003 uyumluluk kipinde) oluşturulan/ değiştirilen .doc,
.xls, .ppt uzantılı dokümanların oluşturulma ve son değişiklik tarihleri en erken 16 Kasım 2005 olabileceği,
dolayısıyla, kayıt yapılan bilgisayarın isletim sistemi tarihi ve saatinin güncel olmadığı ya da tarih ve zamanı
gösteren üstveri bilgilerinin gerçeğe aykırı şekilde düzenlenmiş/ üzerilerinde değişiklik yapılmış olduğu
görüsünde oldukları, bir bilgisayarın sistem saatinin güncel olmamasının da çeşitli nedenleri olabileceği,
örneğin sistem pilinin tükenmiş olabileceği veya kullanıcı sistem zamanını güncel olmayan bir tarihe ayarlamış
olabileceği, bu durumlardan hangisinin oluştuğunu sadece CD’deki dosyaların üstverilerinden elde edilecek
teknik verilerle kesin olarak anlamanın mümkün olmadığı,
Ayrıca CD’ler tek oturumda yazıldığı zaman, içlerindeki belgelerin veya belgelere ait üstverilerin
sonradan değiştirilmesinin mümkün olmadığı, 11 ve 17 nolu CD’ler tek oturumda oluşturuldukları için üstveri
bilgilerinin CD’ye kayıt yapıldıktan sonra değiştirilmedikleri, 5 Nolu Harddiskteki bazı dosya ve klasör
işlemlerinin yapıldıkları sıra ile üstverilerinde gözüken zamanları arasında çelişkiler olduğu, HD5’in SISTEM
(C:) bölümündeki isletim sistemi 28.07.2009 günü saat 11:09’da (UTC+2,Yaz) devre dısı kaldıktan sonra, HD5
tarih ve saat ayarları güncel olmayan (gerçek takvim tarihini yansıtmayan) bir bilgisayara (veya pes pese
farklı bilgisayarlara) takılıyken, altı farklı tarihte (18.08.2004, 11.12.2005, 20.03.2007, 03.10.2008, 15.07.2009
ve 08.04.2004) görünecek biçimde, DATA bölümüne toplam 944 dosyanın baka bir kaynaktan (disk, CD/DVD,
flash bellek) kopyalandığı, bu kopyalamalar sırasında diskte 114 adet yeni klasör oluştuğu, bu dosya ve
klasörlerin zamanlarının gerçek takvim zamanını yansıtmadığı,

HD5’in IKK klasöründeki bazı Word belgelerinde de Calibri yazı tipi (font) belirlendiği, bu
belgelerin son değiştirilme tarihleri Calibri yazı tipinin Office 2007 beta sürümü içinde kullanıma çıktığı 16
Kasım 2005 tarihinden öncesi olduğu, bu nedenle bu dosyaların oluşturulduğu bilgisayarın isletim sistemi
tarihi ve saatinin güncel olmaması ya da tarih ve zamanı gösteren üstveri bilgilerinin gerçeğe aykırı şekilde
değiştirilmiş olması senaryolarından birinin gerçekleşmiş olduğu kanaatine varıldığı,

Eskişehir'de el konulan ve Hakan Büyük’e ait olduğu belirtilen flash bellek üzerinde yapılan teknik
incelemede içeriklerindeki tarihler ile üstverilerindeki tarihlerin uyumsuz olduğu dosyalar belirlendiği, örneğin
içeriğindeki taranmış gazete haberlerinin yayınlanma tarihinden daha önceki bir tarihte oluşturulmuş
oldukları gözüken dosyalar mevcut olduğu, dosya içeriğinde karşılaşılan tarihten daha önceki bir tarihte
oluşturulmuş oldukları görünen dosyalar üstverilerinin istenildiği gibi düzenlendiği/ değiştirildiği veya
dosyaların eski tarih ve saat ayarlı isletim sistemlerinde oluşturulmuş olduklarını gösterdiği, dijital
dokümanlara ait üstverilerin kolaylıkla ve ücretsiz yazılımlar tarafından değiştirilebilmekte olduğu, bu nedenle
sadece dosya üstverileri bu durumların teknik açıdan nasıl meydana geldiğini veya dosyalar üzerinde
değişiklik yapılıp yapılmadığını belirlemek için yeterli ve güvenilir bir bilgi olmadığı,
5 nolu harddisk’in Avast Antivirus yazılımı ile taranması sonucunda ise diskin SISTEM (C:)
bölümünde zararlı yazılımlar belirlendiği, bu virüslerin bilgi çalma ve virüsün bulaştığı bilgisayarın uzak
kullanıcının kontrolüne girmesi gibi ciddi güvenlik problemleri yaratma özelliklerine sahip Trojan (truva atı) ve
solucan türünden virüsler olduğu, HD5'in SISTEM (C:) bölümünde Windows XP isletim sistemi, kurulumu
esnasında ayarlanmış olan isletim sistemi saatinin güncel olduğu varsayılırsa, en son olarak 09.04.2008
tarihinde kurulduğu, her iki disk bölümünün de en son formatlanmasının 09.04.2008 tarihi veya öncesinde aynı
anda yapıldığı,
CD’lerdeki dosyaların gerçek yazarlarının üstverilerde adı geçen kisiler olduğu sonucuna
varılabilmesi için öncelikle CD’lerin adli bilişim kurallarına uygun olarak ele geçirilmiş olması gerektiği,
58
varsa, CD’nin üzerindeki el yazıları, parmak izleri CD’nin gerçek kişiye ait olduğuna dair kanıt olabileceği,
ancak bu durumun CD’nin içerisinin o kisi tarafından oluşturulduğunu kanıtlamayacağı, CD ile kaynak veri
depolama aygıtı ilişkilendirilmesi ve dosyaların üstverilerinde yer alan tarihlerde üstverilerinde yer alan kisi
isimleri ile kaynak veri depolama aygıtının bağlı olduğu, bağlandığı bilgisayarın ilişkilendirilmesi yapılmadığı
takdirde üstverilerdeki kisi isimlerinin gerçek kisiler olduğu sonucuna varılamayacağı, söz konusu dosyaların
CD’lere yazılmadan önce sistem saati ve kullanıcı isimleri istenildiği gibi ayarlanmış bir bilgisayarda istenen
üstverilere (kullanıcı adı, zaman bilgileri) sahip olacak şekilde hazırlanmış olması ya da belgelerin
üstverilerinin CD’lere yazılmadan önce istendiği gibi değiştirilmiş olmasının mümkün olacağı belirtilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararında, "Mahkumiyet kararının dayanağını oluşturması


nedeniyle, söz konusu CD’lerin sistem saati güncel olmayan bir bilgisayarda 2003 yılından sonra ve
muhtemelen 2007 yılından sonraki bir tarihte oluşturulduğu kabul edilse bile CD’lerin oluşturulduğu tarihe
kadar sanıkların ya da dava dışı bazı kimselerin elinde bulunan ve Mahkemenin kabulüne göre güncellenen bir
kısım dokümanın oluşturulma tarihinin hangi surette CD’lerin oluşturulduğu tarihten önce üretildiği
hususunun, Mahkemece şüpheye yer bırakmayacak ve ikna edici bir şekilde açıklanması gerekmekte olduğu"
belirtilmiştir Bu sorunun şüpheye yer bırakmayacak şekilde ikna edici bir açıklamasının bulunmadığı
düşünülmüştür.
Mahkumiyet hükmüne esas alınan dijital delilerdeki çok sayıdaki dosyanın oluşturulma ve
değiştirilme tarihi üstverileri arasında çelişkiler bulunması, Donanma Komutanlığında ele geçirilen 5 nolu
harddiske normal kullanıcı hareketi ile açıklanamayacak sekilde 6 ayrı zamanda saati güncel olmayan bir
bilgisayardan tarih sıralamasına uymaksızın veriler yüklenmesi, son olarak 28/07/2009 tarihinden sonra toplu
şekilde veri yüklendiğinin anlaşılması, Calibri ve Cambria yazı tiplerinin Office Open XML referanslarının
Microsoft Office yazılımlarda ilk kullanılma tarihleri dikkate alındığında belgelerin oluşturulma tarihinde de
çelişkiler bulunması, mahkumiyet hükmüne esas tüm dijital verilerde zaman, mekan ve kisi yönünden birçok
çelişkiler bulunması, belgelerin oluşturulma tarihlerinden çok sonraki durum ve olayları içermesi dikkate
alındığındasahtecilik yapıldığı kesin olarak belirlenen 11 ve 17 nolu CD ler dışındaki dijital delillerin de sahte
olarak oluşturulduğu yönünde kuvvetli şüphe oluşmuştur.

C)Dijital delillerin içeriğiyle ilgili değerlendirme:

Mahkumiyet hükmüne konu gerekçeli kararın 1044. sayfasında dijitallerde yer alan belgelerden
sanık Yüksel Gürcan imzalı olan bir tanesinin ele geçirildiği belirtilmiştir. Ancak bu belgenin sanıkların
aleyhine değil lehlerine delil oluşturduğu düşünülmüştür. Söyle ki; Suça konu 11 nolu CD içinde yer alan sanık
Yüksel Gürcan imzasına açılmış görünen "2002 - 2003 - Jandarma - Bursa bölge - kamu görevlileri - Bursa ili
ve ilçelerinde görevli mülki amir ve belediye bakanlıklarının durumu" baslıklı belge içinde Bursa ili ve
ilçelerindeki toplam 62 kisi hakkında bilgi toplandığı anlaşılmaktadır. Bu belgenin son kaydetme tarihi
04/02/2003, oluşturma tarihi ise 06/01/2003 olarak görülmektedir. Veri yollarında yazarlar ve son kaydeden
kısmında Mustafa Önsel ismi bulunmaktadır. Bu belgenin ıslak imzalı aslı Gölcük Donanma Komutanlığında
yapılan aramada ele geçirilmiştir. Belge aslı incelendiğinde orjinal belgenin 12/09/2002 tarihli olmasına
rağmen dijital verilerdeki oluşturma tarihinin 06/01/2003 olarak göründüğü anlaşılmıştır. Milletvekili
seçimlerinin 3 Kasım 2002 de yapıldığı, Donanma Komutanlığında elde edilen belge aslındaki gerçek tarihin
12/09/2002 olduğu, o tarihte henüz iktidar değişikliğinin olmadığı, dolayısıyla bu belgenin dönemin mevcut
hükümetine karsı darbe planı yapıldığının delili olmadığı anlaşılmıştır. 12.9.2002 tarihli bu belgenin
oluşturulma tarihinin gerçeğe aykırı olarak değiştirilip ileri tarih atılarak 11 nolu CD'ye eklenmesi, bu
değişikliğin sanıklar tarafından yapılma ihtimalinin hiçbir şekilde açıklanamaması, sanıkların gerçek belgenin
oluşturulma tarihini kendi aleyhlerine delil oluşturacak değiştirerek dijital veriler içine yüklemelerinin hayatın
olağan akısına aykırı bulunması, 11 nolu CD üzerindeki el yazılarının da yazı makinasıyla oluşturulduğunun
anlaşılması karsısında, bu dijital delilin içeriğindeki bilgilerin de sahte olarak oluşturulduğu sonucuna
varılmıştır. 11 nolu CD içindeki bir kısım belgelerin içeriğinin Donanma Komutanlığı ve Hakan Büyük'ün
evinde elde edilen USB içindeki belgelerle aynı olması bunların da sahte olarak düzenlendiği yönünde şüphe
oluşmasına neden olmuştur. Dijital deliller içinde yer alan Balyoz harekat planının oluşturulma tarihi olan
2.12.2002 tarihinin hükümetin iktidara gelmesinden yaklaşık l ay sonrası olduğu anlaşılmıştır. Henüz l aydır
iktidarda olan bir hükümetin icraatlarından rahatsızlık duyularak darbe planı hazırlanması hayatın olağan
59
akısına uygun bulunmamıştır.
Yargılamanın yenilenmesi aşamasında, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı ve sanıkları talepleri
doğrultusunda dijital delillerin içeriğiyle ilgili olarak bir kısım kurumlara yazılar yazılmıştır. Ayrıca bir kısım
sanıkların kurumlara şahsi başvuruları üzerine bu kurumlardan alınan yazılarda sanıklar tarafından dosyaya
sunulmuştur. Bu yazı cevaplarından dijital verilerin içeriğinde zaman, mekan ve kisiler yönünden bir çok
çelişki bulunduğu anlaşılmıştır. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün yazısından, 11 nolu CD'de 2002-2003
yıllarını içeren, İstanbul'da bulunan Ilaç Depoları listesinin 33.sırasında yer alan Yeni Recordati Ilaç ve
Hammadeleri Sanayi Ticaret ve Anonim Sirketi’nin30/07/2009 tarihinde yapılan Genel Kurul Toplantısı ile bu
ismi aldığı anlaşılmıştır.
Hava Kuvvetleri Komutanlığının 24 Aralık 2014 tarihli yazısından, 11 nolu CD'de2002- 2003-Hava
Kuvvetleri Komutanlıgı-Oraj Hava Harekat Planı-Ek-1 Lahika 4 sayfa 7Üniversiteler baslıklı bölümde adı
geçen Hv. Müh. Ütgm. Murat UYGUN'un mühendislik onay tarihinin 14/01/2008, Hv. Müh. Ütgm. Oguzhan
ERDINÇ'in mühendislik onay tarihinin 06/03/2006, Hv. Müh. Ütgm Evren ÖZSAHIN'in mühendislik onay
tarihinin 30/09/2009, Hv. Müh. Ütgm Serdar MENEKAY'ın mühendislik onay tarihinin 18/10/2007, Hv. Müh.
Ütgm Sansel GÜNES'in mühendislik onay tarihinin 01/07/1996 tarihi olduğunu anlaşılmıştır.
İl Sağlık Müdürlüğünün yazısından, 11 nolu CD 'de 2002-2003-Jandarma-Istanbul Bölge- Ilaç
Depoları ve Hastaneler-Istanbul'da bulunan Özel Hastaneler başlığı altında sıralanan listede yer
alan hastanelerden Özel Sultan Hastanesi’nin 26.05.2008 tarihinde Özel Medical Park Sultangazi Hastanesi
olarak, Özel Safak Hastanesi’nin 11.05.2005 tarihinde Özel Avrupa Safak Hastanesi olarak, Özel Hayrunisa
Hastanesi’nin 31.12.2004 tarihinde Özel Nisa Hastanesi olarak isim değişikliği yapıldığı anlaşılmıştır.
Bursa İl Emniyet Müdürlüğünün yazısından, 11 nolu CD içerisinde 2002-2003-1.Ordu- Balyoz
Güvenlik Harekat Planı-4x4 Araçlar çizelgesi baslıgı altında Güvenlik Harekat Planı kapsamında el konulması
planlanan 4x4 araçların çizelgesinin 11.sırasında kayıtlı16 BEB 33 plaka sayılı aracın, 35 AR 6132 plaka
sayısından 13.04.2006 tarihinde nakil alınarak Ebru Çaklı adına 16 BEB 33 plakasını aldıgı anlaşılmıştır.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde “Ankara Birlik Komutanlıgı”, “Gölcük Birlik
Komutanlıgı”, “Istanbul Birlik Komutanlıgı” ve “Izmir Birlik Komutanlığı" isimlerinde birlik
komutanlıklarının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Hava Hv. Svn. Yzb. Dursun Tolga Kaplamanın 09/07/2003 tarihinde Hava Svn. Tb. K'lıgında
görevde başladığı, Bursa ilinde yayın yaptığı belirtilen Gürsu ekspres isimli gazetenin Bursa / Gürsu ilçesinde
yayınlanmadığı, dijital veriler içinde isimleri geçen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Birinci sınıf emniyet
müdürleri Ogün Toprak'ın 09/07/2003 tarihinde, Salih Kara'nın 07/07/2003 tarihinde, Selin Kutka'nın
07/07/2003 tarihinde, Selami Hünerin 21/07/2003 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüklerinde görevlerine
basladıkları anlaşılmıştır. Havelsan A.S'nin yazı cevabı ekindeki listeden dijital veriler içinde 2002-2003 tarihli
görünen belgelerde isimleri yer alan bir çok kisinin 2004-2005-2006-2007-2008 yıllarında ise başlamış
oldukları anlaşılmıştır.
11 nolu CD de, 2003 oluşturma tarihli belge içinde ilişiği kesilecek sol görüşlü öğrenciler listesi
içinde gösterilen Ceyhun Akdemir'in Trakya Üniversitesi Rektörlüğüne 28.09.2009 tarihinde kayıt yaptırdığı,
24.06.2010 tarihinde mezun olduğu anlaşılmıştır. 11 nolu CD de, 2003 oluşturma tarihli belge içinde Liberal
Avrupa Dernegi ve Türk-Iran Sanayicileri ve Is Adamları Derneği isimleri geçmesine rağmen İstanbul
Valiliğine yazılan yazı cevabından, Hür Demokratlar Derneği’nin isminin 08.04.2006 tarihinde “Liberal
Avrupa Derneği” olarak değiştirildiği, Türk-Iran Is Adamları Derneği isminin 03.07.2004 tarihinde “Türk-
Iran Sanayicileri ve Is Adamları Derneği" olarak değiştirildiği anlaşılmıştır.
11 nolu CD de, 05/03/2003 oluşturma tarihli belge içinde isimleri bulunmasına rağmen Aselsan A.S
Genel Müdürlüğüne yazılan yazı cevabından “Savunma Sanayi” isimli dosyada isimleri yer alan şahısların bir
kısmının bu belgenin düzenlenme tarihinden sonra Mayıs 2003- Haziran 2007 tarihleri arasında Aselsan'da ise
basladıkları, ayrıca listede adı geçen Derya Özdamar isimli bir çalışanın olmadığı anlaşılmıştır.
11 nolu CD de, 2003 oluşturma tarihli belge içinde 17. Ve 18. sırada kayıtlı kişilerin çalıştıkları yer
Gelir Idaresi Baskanlıgı olarak gözüküyor ise de, Kartal Vergi Dairesi’ne yazılan yazı cevabından Gelirler
Genel Müdürlüğünün adının 16.05.2005 tarihinde Gelir İdaresi başkanlığı olarak değiştirilmiş olduğu
anlaşılmıştır.

11 nolu CD de, 2003 oluşturma tarihli belge içinde adı geçen askeri birlik ile ilgili olarak Deniz
Kuvvetleri Komutanlığına yazılan yazı cevabından CC Mar Naples askeri birliğinin Nato’nun karar organı
60
olan Kuzey Atlantik Konseyi’nin 28 Mayıs 2004 tarihili yazısı ile Headquarters Allied Naval Forces Southern
Europe’un yerine teşkil edildiği anlaşılmıştır. 11 nolu CD de, 2003 oluşturma tarihli belge içinde belirtilmesine
rağmen Bandırma’da belirtilen yıllara AVM niteliğinde olan bir is yerinin açılmadığı, ilçede faaliyet
göstermekte olan LIMAN AVM isimli alışveriş merkezinin faaliyetine 2011 yılı Ekim ayı içerisinde başladığı
anlaşılmıştır.

11 nolu CD de, 2003 oluşturma tarihli belge içinde Türk Telekom'da çalıştığı belirtilen kisiler
arasında gösterilen Sedat Özgüdenli'nin bu şirkette 09/06/2004 tarihinde çalışmaya başladığı Türk Telekom'un
yazı cevabından anlaşılmıştır.
Hava Kuvvetleri Komutanlığına yazılan yazı cevabından sanık Bilgin Balanlı’nın Ağustos 2003
tarihinde Korgeneral rütbesine terfi etmiş olduğu, belirtilen tarihte de aynı rütbeyle görevini yaptığı
anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilenler dasındaki diğer yazı cevaplarından da dijital verilerde zaman, mekan, kisiler
ve içerik yönünden bir çok çelişkiler bulunduğu anlaşılmış, bu çelişkiler dijital delillerin sahte olarak
oluşturulduğu yönünde kuvvetli şüphe doğurmuştur. Kapatılan İstanbul 10. Agır Ceza Mahkemesinin bu
çelişkilerin dijital veriler üzerinde güncelleme yapılmasından kaynaklandığı ve bu çelişkilerin kasıtlı olarak
yapıldığı yönündeki gerekçeleriyle ilgili olarak, gerekçeli kararımızın "Dijital delillerle ilgili yapılan genel
değerlendirme üzerine varılan sonuç" bölümünde değerlendirme yapılmıştır.

D)Dijital delillerin ele geçiriliş şekilleri ve ele geçirildikleri yerlerle ilgili değerlendirme:

Mahkumiyet hükmüne esas alınan dijital deliller üç ayrı yerden elde edilmiştir. Bunların bir kısmı
gazeteci Mehmet Baransu tarafından teslim edilmiş, bir kısmı Gölcük Donanma Komutanlığında yapılan
aramada ele geçirilmiş, bir tanesi ise sanık Hakan Büyük'ün evinde yapılan aramada ele geçirilmiştir.

Gazeteci Mehmet Baransu C. Savcılığı'na teslim ettiği belge ve dijital delilleri kimden aldığını
belirtmemiş, bunların bu kişiye kimin tarafından verildiği belirlenememiştir. Bu dijitalleri gazeteciye veren
kisinin bunları ne şekilde nereden temin ettiği, bu verilerin sanıklarla bağlantısı olup olmadığı, sanıklarca
düzenlenip düzenlenmediği belirlenememiştir. Bu verilerden 11 ve 17 nolu CD ler üzerinde sahtecilik
yapıldığının kesin olarak belirlenmesi karsısında bu kisice teslim edilen diger dijital delillerin güvenilirliği
yönünde ciddi kuşku oluşmuştur.

Yargıtay kararının 24. Sayfasında dijital delilleri muhafaza eden sanıklar Hakan Büyük ve
Kemalettin Yakar’ın istihbarat sınıfından yetişmiş ve bu tür manipülasyonlara karsı oldukça tecrübeli oldukları
belirtilmiştir.
20-21 Ocak 2010 tarihlerinde günlük yayın yapan bir gazetede “Fatih Camii bombalanacaktı- İki
yüz bin kişiye tutuklama” başlıklı haberlerin yayınlanmasından sonra haberi yapan gazeteci Mehmet Baransu
tarafından 29.1.2010 tarihinde teslim edilen belgeler üzerine soruşturma başlatıldığı, 6.12.2010 tarihinde
Gölcük Donanma Komutanlığında arama yapılarak hükme esas alınan bir kısım dijital delillerin elde edildiği,
Hakan Büyük’ün evinde ise ilk soruşturmanın baslamasından yaklaşık l yıl sonra, 21.2.2011 tarihinde arama
yapılarak mahkumiyet hükmüne konu USB ‘nin ele geçirildiği anlaşılmıştır.

Arama ve el koyma tutanağında bu USB'nin komidinin üzerindeki çanta içinde ele geçirildiği
belirtilmiş ise de, mahkememizce yapılan aramaya ilişkin kamera kayıtları incelendiğinde USB'nin komidinin
üzerindeki çanta içinde değil, komidinin boş çekmecesi içinde ele geçirildiği anlaşılmıştır.

Sanık Hakan Büyük savunmasında ele geçirilen bu USB’nin kendisine ait olmadığını, başkaları
tarafından buraya konulmuş olduğunu beyan etmiş, USB ele geçirildikten sonra üzerinde parmak izi incelemesi
yaptırılmamıştır. Sonraki aşamalarda parmak izi yönünden USB'nin delil bütünlüğü bozulduğundan ve dosyada
mevcut ekspertiz raporlarından da (Tozlama yöntemiyle ancak 4-5 günlük parmak izlerinin tespit edilebileceği
yönündeki raporlar) anlaşılacağı üzere deliller üzerinde belirli zaman geçtikten sonra parmak izi incelemesi
yapılamadığından mahkememizce bu yönde inceleme yaptırılmasına gerek görülmemiştir.
Her ne kadar suça konu USB Hakan Büyük’ün evinde ele geçirilmiş ise de, Yargıtay kararında da
61
belirtildiği gibi “istihbarat sınıfından yetismis olup manipülasyonlara karsı oldukça tecrübeli olan” sanığın,
evinde arama yapılan tarihten yaklaşık l yıl önce baslatılan soruşturmada bir çok kisinin evinde arama
yapıldığını, tutuklandığını bildiği halde suç delili olan USB’yi evinde, üstelikte çok kolay görülüp bulunacak
şekilde "boş" bir çekmecenin içinde muhafaza etmesi hayatın olağan akısına uygun bulunmamıştır.
Her ne kadar USB’nin şifresi sanığın oğlunun ismi ve doğum tarihinden oluşuyor ise de, sanığın
oğlunun ismi ve doğum tarihinin kolaylıkla başkaları tarafından öğrenilebilecek bilgiler olduğu, aile nüfus
kayıt tablosunda bu bilgilerin yer aldığı, USB ile sanık arasında bağlantı kurulması için bu şifrenin başkası
tarafından da oluşturulma ihtimali bulunduğu düşünülmüştür. USB’deki belgelerin içeriğinin sahte
oluşturulduğu kesin olarak belirlenen 11 ve 17 nolu CD ler ile benzerlik göstermesi, USB ile ilgili olarak
yargılamanın yenilenmesi aşamasında düzenlenen üçlü bilirkişi raporunda belirtilen çelişkili durumlar,
içeriğinin sahte olarak oluşturulduğu yönünde kuvvetli şüphe oluşması, USB içinde sanığa ait özel nitelikte
belgeler bulunmaması, USB içeriğindeki belgelerin sanığa ait bilgisayarlarda ve TSK'ya ait bilgisayarlarda
elde edilememiş olması, bu USB'nin sanığa aidiyeti yönünde şüphe oluşması dikkate alındığında USB nin
Hakan Büyük'ün evinde ele geçirilmiş olması içindeki belgelerin sanıklar tarafından oluşturulduğunun kabulü
için yeterli bulunmamıştır.

Gölcük Donanma Komutanlınındaki aramanın yapıldığı yerde askeri personel olarak görevli olan,
soruşturma ve kovuşturma aşamasında tanık olarak dinlenen Ogan Güren, Birol Berber, Adil Yörük, Salih
Koşmaz ve Mehmet Emin Baylak’ın beyanlarından, teknik ihtiyaçlar nedeniyle kaldırılan zemin döşemelerinin
altında koli ve poşetler gördükleri, üzerinde yazılan yazı ve içindeki malzemeler itibariyle İstihbarata Karsı
Koyma Kısım Amirliğine ait olduklarını anladıkları ve bu malzemeleri anılan kısmın amiri sanık Binbaşı
Kemalettin Yakar’a verdikleri, bu kutuları daha sonra sanığın odasında tekrar gördükleri anlaşılmıştır. Aynı
olaya ilişkin dinlenen ve aramanın yapıldığı yerin şube müdürü olan tanık Behçet Altıntas’ın beyanından ise
zemin döşemelerinin altında bulunup sanık Kemalettin Yakar’a ait olduğunu öğrendiği malzemeler nedeniyle
sanık ile görüşerek malzemeleri almasını istedigi, malzemelerin eski tarihli kitap, dergi ve kullanılmış
bilgisayarların hard diskleri olduğunun sanık tarafından söylenmesi üzerine usulüne uygun olarak tutanak
düzenleyip imha etmesi talimatını verdiği, ancak daha sonra malzemelerin imha edilmediğini öğrendiği,
durumu Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanı sanık Ali Semih Çetin’e ilettiğinde ilk anda imhasının doğru
olmayacağı cevabını alması üzerine bu konuyu konuşmak için sanık Kemalettin Yakar’ın yurt dışı görevinden
dönmesini beklediği, bu sırada yapılan ihbar üzerine gerçeklesen arama sonucu malzemelerin ele geçirildiği
anlaşılmıştır.

Yargıtay 9. Ceza Dairesinin kararında sanık Kemalettin Yakar’ın da “istihbarat sınıfından yetişmiş
olup manipülasyonlara karsı oldukça tecrübeli “ olduğu belirtilmiştir. Oldukça tecrübeli olan sanığın atılı suçu
işlemiş olması halinde suç oluşturan dijitalleri daha korunaklı bir yerde muhafaza etmesi gerektiği, tanık
Behçet Altıntaş tarafından kendisine bunları bulunduğu yerden alması söylendiğinde çok daha duyarlı
davranacağı, uzun süreyle yurt dışına gideceğini bile bile bunları ortada bırakmayacağı düşünülmüştür.
Gerekçeli kararda dijital delillerin özel bölmede bulunduğu belirtilmiş ise de, özel bölme olduğu
belirtilen bu bölmede suç unsuru taşımayan ve özel muhafazayı gerektirmeyen dergi, kitap vs. gibi bir çok
eşyanın da bulunduğu anlaşılmıştır. Tanıklar Adil Yörük ve Behçet Altıntas’ın beyanlarından bu bölmenin gizli
bir bölme olmadığı, binanın mimari özelliği olarak kablolama amaçlı bu şekilde dizayn edildiği, binanın
inşasının bu şekilde gerçekleştiği, sonradan yapılmadığı, Donanma Komutanlığı binasının tamamına yakınının
zemininin bu şekilde olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak bu bölmenin "gizli ve özel olarak oluşturulmuş "bir bölme olmadığı sonucuna
varılmıstır.
Mahkumiyet hükmüne konu gerekçeli kararda belgelerin bulunduğu kısmın herkesin girip
çıkabildiği bir yer olmadığı belirtilmiş ise de, tanık Ali Yörük’ün beyanından 2010 yılının ağustos ayında
harekat merkezinin tamamen tadilata alındığı, kablolama ihtiyaçları nedeniyle şubenin zemininin tamamen
kaldırıldığı, bundan yaklaşık 4 ay kadar sonra 6.12.2010 tarihinde Gölcük Donanma Komutanlığında arama
yapılarak hükme esas alınan delillerin elde edildiği anlaşılmış, tamirat sırasında dijital delillerin başkaları
tarafından rahatlıkla kasıtlı olarak buraya konulmuş olabileceği düşünülmüştür. Kaldı ki mahkumiyet hükmüne
esas alınan karar ve Yargıtay ilamında da belirtildiği gibi Kemalettin Yakar’ın sorumluluğunda olan belge ve
dokümanların uzun süre poşetler içinde koridorlarda dolaştığı anlaşılmış, bu esnada dijital delillerin bu
62
belgelerin arasına rahatlıkla konulmuş olabileceği düşünülmüştür.

İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne devredilen ve bu mahkemenin 2014/155 Esas sayılı
dosyası üzerinden görülen dava dosyasında suça konu 5 nolu harddisk ile ilgili olarak parmak izi incelemesi ile
ilgili rapor düzenlendiğinin öğrenilmesi üzerine bu mahkemeye yazı yazılmış ve bu konudaki belgeler bu
dosyaya celbedilmiştir. Gönderilen belgeler incelendiğinde 07/12/2010 tarihli suç yerinin incelenmesi
raporunda harddiskler üzerinde yapılan incelemede S/N : S00JJ10WA74176 seri nolu harddisk (suça konu 5
nolu harddisk) üzerinde 1 adet parmak izi tespit edildiği, tozlama yöntemi ile ancak son 4-5 gün önce kalmış
olan izlerin tespit edilebileceği, bu materyaller üzerinde de tozlama metodu ile inceleme yapıldığı belirtilmiştir.

Mahkememizce yazılan yazı üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik
Tespit Şube Müdürlüğü'nce 09/03/2015 tarihli ekspertiz raporu düzenlenmiş, bu raporda S/N :
S00JJ10WA74176seri nolu harddisk yüzeyinden elde edilen vücut izinin yapılan mukayese neticesinde
elverişsiz olduğu belirtilmiştir. Bu izle ilgili olarak daha önceden düzenlenmiş bir ekspertiz raporu olup
olmadığının sorulması üzerine 16/03/2015 tarihli yazı cevabında mukayeseye elverişsiz nitelikte olduğundan
herhangi bir rapor hazırlanmadığı seklinde cevap verilmiştir.

06.12.2010 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlününe yapılan
ihbar üzerine Gölcük Donanma Komutanlıgında arama yapıldığı, bu ihbarda Kemalettin YAKAR ve birlikte
hareket ettiği ekibin illegal belgeleri Donanma Komutanlıgında bulunan İstihbarat Şube Müdürlüğünün zemin
kaplamaları altında ve duvarlarına yaptığı özel bölmelerde sakladığının belirtildiği anlaşılmıştır.

Mahkumiyet hükmüne konu hard disk ve CD'lerin ele geçirildiği zeminin ancak vakum aleti ile
çekilerek kaldırıldığı, dijitallerin sürekli el altında bulunan bir yerde bulunmamasına karsın poşet içinde
bulunan harddiske aramadan 4-5 gün önce kim olduğu belirlenemeyen bir kisi tarafından dokunulduğu
anlaşılmıştır. Mahkememizin hükmüne esas alınan bilirkişi raporundan komutanlıkta ele geçirilen harddisk ve
CD lerin sahte olarak oluşturulduğu yönünde kuvvetli şüphe bulunması dikkate alındığında harddisk üzerinde
4-5 gün önce oluştuğu belirlenen parmak izi bulunması, Gölcük Donanma Komutanlıgında arama yapılmasına
neden olan ihbarda direkt olarak suça konu dijital verilerin bulunduğu yerin belirtilmesi şüpheli ve dikkat
çekici bulunmuş, sanıkların dijital verilerin başkaları tarafından kasıtlı olarak sahte olarak düzenlenip buraya
konulduğu yönündeki iddialarının ihtimal dahilinde olduğunu düşündürmüştür. Gazeteci Mehmet Baransu
tarafından teslim edilen belgeler arasında 1. Ordu Komutanlıgının kozmik oda olarak bilinen kontrollü evrak
bürosundan çıkarılan belgeler de bulunmaktadır.Gizli nitelikte olan bu belgeleri bulunduğu kontrollü yerden
gizlice alarak gazeteciye teslim eden, 11 ve 17 nolu CD lerin sanıklarla aidiyetini sağlamak amacıyla sanık
Süha Tanyeri'ye ait el yazılarının bulunduğu defterden kopyalama yaparak bu kişiye aitmiş izlenimi verecek
şekilde üzerine yazı makinasıyla yazı yazan kisi veya kişilerin iyi niyetli olmadığı aşikardır. Askeriyeye ait
kozmik odada muhafaza edilen bu belgeler buradan alınıp dışarıya çıkarılabiliyorsa, aynı şekilde sanıklarla
ilgisi olmayan belgelerin de gerek Donanma Komutanlıgı’na, gerekse Hakan Büyük’ün evine kasıtlı olarak bu
kişilere suç isnat etmek amacıyla konulmuş olması ihtimal dahilinde bulunmuştur.

Donanma Komutanlıgında ele geçirilen ve mahkumiyet hükmüne esas alınan harddisk ve CD lerin
TSK'ya veya sanıklara ait özel bilgisayarlarda oluşturulduğu yönünde hiç bir delil elde edilememesi, gazeteci
tarafından teslim edilen, sahte oluşturulduğu kesin olarak belirlenen 11 ve 17 nolu CD ler ile içeriklerinin
benzerlik göstermesi, bilirkişi raporları doğrultusunda 5 nolu harddisk, TDK marka 1 nolu CD ve 10 nolu CD
'nin içeriklerinin sahte olarak oluşturulduğu yönünde mahkememizde kuvvetli şüphe oluşması, Gölcük
Donanma Komutanlıgında arama yapılmasına neden olan ihbarda direkt olarak suça konu dijital verilerin
bulunduğu yerin belirtilmesi, 5 nolu harddisk üzerinde Donanma Komutanlıgında arama yapılmadan 4-5 gün
önce bırakılan ve elverişsiz olması nedeniyle kime ait olduğu belirlenemeyen parmak izi bulunması,
dijitallerdeki suç teşkil eden belgelerin sanıklara aidiyeti yönünde şüphe oluşması dikkate alındığında, bu
delillerin Gölcük Donanma Komutanlıgında ele geçirilmesi bu dijitallerdeki suç teşkil eden belgelerin sanıklar
tarafından düzenlendiğinin kabulü için yeterli bulunmamıştır.

E)DİJİTAL DELILLERLE İLGİLİ YAPILAN GENEL DEGERLENDIRME ÜZERINE VARILAN


63
SONUÇ:

Yargıtay 9. Ceza Dairesinin ilamında da belirtildiği gibi dijital delillerin delil olarak kabul
edilebilmesi için esasını korumaları, ilişkin oldukları olayları temsil niteliklerinin ortadan kalkmaması,
ulaşılma, elde ediliş ve muhafaza şekillerinin usulüne uygun olması gerekmektedir. Mahkumiyet hükmüne konu
dijital deliller davanın ana delili niteliğinde olup, darbe planları olduğu belirtilen Balyoz, Oraj, Suga Harekat
planları ile Çarsaf ve Sakal eylem planları, bu planlarla bağlantılı olan ve suç teşkil eden listeler ve belgeler
sadece dijital veriler içinde bulunmaktadır.
Gerek sanıkların evlerinde gerekse ilgili Komutanlıklarda yapılan aramalar sonucunda bu
belgelerin delil niteliği taşıyacak şekilde ıslak imzalı çıktılarına rastlanılmamıştır. Mahkumiyet hükmüne esas
alınan dijital delillerin sanıklara ait veya Türk Silahlı Kuvvetlerinde bulunan bir bilgisayarda oluşturulduğu
yönünde hiçbir delil elde edilememiştir.
Yargılamanın yenilenmesi aşamasında alınan bilirkişi raporları ve ilgili kurumlara yazılan yazı
cevaplarından, dijital verilerde zaman, mekan, kisiler ve içerik yönünden bir çok çelişki bulunduğu
anlaşılmıştır.
Hükme esas alınan 16/02/2015 tarihli bilirkişi raporundan suça konu dijital delillerde olağan
karşılanamayacak şüpheli durumlar ve çelişkiler bulunduğunun anlaşılması, Sanık Süha Tanyeri'ye ait defterin
bu kisinin bilgisi ve rızası dasında kim olduğu belirlenemeyen kisi veya kişilerce gizlice komutanlık dısına
çıkarılması, 11 ve 17 nolu CD lerin üzerindeki yazı makinasıyla yazılan yazıların sanıklarla aidiyet kurulmasını
sağlamak amacıyla Süha Tanyeri' ye ait defterden harf kopyalanarak yazdırıldığının kesin olarak belirlenmesi,
gazeteci Mehmet Baransu tarafından teslim edilen 11 ve 17 nolu CD lerde yer alan bir kısım belgelerin
içeriklerinin Gölcük Donanma Komutanlığında ve sanık Hakan Büyük'ün evinde yapılan aramada elde edilen
dijital delillerin içerikleriyle aynı olmasının bu dijital delillerin de sahte olarak oluşturulmuş olabileceği
şüphesini doğurması 11 nolu CD içinde yer alan Yüksel Gürcan tarafından düzenlenen belgenin ıslak imzalı
orjinalinin hükümetin iktidara gelmesinden önce düzenlenmesine karsın bunun 11 nolu CD içine hükümetin
iktidara geldiği tarihten sonra oluşturulmuş gibi aleyhe delil oluşturacak şekilde değiştirilerek eklenmesi,
dijital verilerde nedeni açıklanamayacak şekilde zaman, mekan, kisiler ve içerik yönünden bir çok çelişki
bulunması dikkate alındığında, dijital deliller içindeki suça konu verilerin sahte olarak oluşturulduğu yönünde
mahkememizde kuvvetli şüphe oluşmuştur. Gerekçeli kararımızda "Dijital delillerin ele geçiriliş şekilleri ve ele
geçirildikleri yerlerle ilgili değerlendirme" başlığı altında yapılan değerlendirmelerde ayrıntılı olarak
açıklandığı üzere, bu dijital delillerin Gölcük Donanma Komutanlığında ve Hakan Büyük'ün evinde ele
geçirilmesi de bu belgelerin sanıklara aidiyetinin kabulü için yeterli görülmemiştir. Gazeteci Mehmet Baransu
tarafından teslim edilen belgeler arasında 1. Ordu Komutanlığının kozmik oda olarak bilinen kontrollü evrak
bürosundan çıkarılan belgeler de bulunmaktadır.Gizli nitelikte olan bu belgeleri bulunduğu kontrollü yerden
gizlice alarak gazeteciye teslim eden, 11 ve 17 nolu CD lerin sanıklarla aidiyetini sağlamak amacıyla sanık
Süha Tanyeri'ye ait el yazılarının bulunduğu defterden kopyalama yaparak bu kişiye aitmiş izlenimi verecek
şekilde üzerine yazı makinasıyla yazı yazan kisi veya kişilerin iyi niyetli olmadığı aşikardır. Askeriyeye ait
kozmik odada muhafaza edilen bu belgeler buradan alınıp dışarıya çıkarılabiliyorsa, aynı şekilde sanıklarla
ilgisi olmayan belgelerin de gerek Donanma Komutanlığı’na, gerekse Hakan Büyük’ün evine kasıtlı olarak, bu
kişilere suç isnat etmek amacıyla konulmuş olması ihtimal dahilinde bulunmuştur.
Sonuç olarak yukarıda belirtilen tüm değerlendirmeler doğrultusunda, dijital deliller içinde yer
alan ve suç oluşturan belgelerin sanıklar tarafından oluşturulduğu yönünde kesin bir kanaate varılamamış bir
kısmının sahte olarak oluşturulduğu kesin olarak belirlenmiş, bir kısmının ise sahte olarak oluşturulduğu
yönünde kuvvetli şüphe oluşmuş, ceza hukukunun temel prensiplerinden olan "Şüpheden sanık yararlanır"
kuralı uyarınca dijital delillerin hiçbirinin sanıkların aleyhine hükme esas alınamayacağı sonucuna
varılmıştır." şeklinde davanın esasını oluşturan dijital delillerin sahte olarak oluşturulduğu ayrıntılı olarak
anlatılmıştır.

Yargılama neticesinde tüm sanıkların beraatine, Gazeteci Mehmet Baransu tarafından teslim edilen
11 ve 17 nolu CD ler üzerindeki el yazılarının yazı makinası ile sanık Süha Tanyeri'ye ait not defterinden
kopyalanarak sahte olarak oluşturulduğu anlaşıldığından, sahteciliği yapan kisi veya kisiler belirlenerek
haklarında yasal işlem yapılması, önceki mahkumiyet hükmüne esas alınan ve yukarıda belirtilen 11 ve 17 nolu
CD'ler dışındaki diğer dijital delillerin sahte olarak oluşturulduğu yönünde mahkememizce kuvvetli şüphe
64
oluştuğundan takdir ve ifası C. Savcılıgına ait olmak üzere suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmiştir.

Mahkeme kararının yalnızca bir kısım sanıklar Çetin DOĞAN, Behzat BALTA, Mehmet Kaya
VAROL, İhsan BALABANLI, Metin Yavuz YALÇIN, Erdal AKYAZAN ve Emin KÜÇÜKKILIÇ açısından;
Kara Kuvvetleri Komutanlığınca 1. Ordu Komutanlığına rutin seminer planı kapsamında "egemen" planının
uygulanması yönünde talimat verilmesine rağmen sanık Çetin DOĞAN'ın bu açık emir karşısında güncel
olmamasına ve o tarih itibariyle tehlike arz etmemesine rağmen irtica başlığı altında olasılığı en yüksek
senaryonun oynanması yönünde hazırlık yaptığı ve yaptırdığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığına bu durumu
bildirdiğinde olasılığı en yüksek senaryo (irtica) plan seminerinin ileri ki bir tarihte plan çalışması şeklinde
değerlendirilmesine yönelik yazı yazıldığı, sanık Çetin DOĞAN'ın bu açık emre karşın olasılığı en yüksek
senaryoda ısrar ettiği ve daha önce tarihi belirlenen plan seminerinin tarihini ileri alarak irtica başlığı altında
olasılığı en yüksek senaryoyu oynadığı, sanık Çetin DOĞAN'ın irticai ayaklanmayı öngören plan semineri
oynanmasındaki ısrarı ve plan seminerinde sıkıyönetim kanununun sıkıyönetim ilanı halinde Türk Silahlı
Kuvvetlerine vermiş olduğu yetkileri de aşacak şekilde konuşmalar yaptığı, plan seminerinin senaryosununda
hukuken kabul edilebilecek bir karar bulunmaksızın Orduya müdahale yetkisi verecek şekilde oluşturulmasında
da sanık Çetin DOĞAN'ın hükümete karşı tavrını ortaya koyduğu, Ordunun Milli Mutabakat Hükümeti kurma
gibi bir görev ve yetkisinin bulunmamasına rağmen sanık Çetin DOĞAN'ın seminer konuşmasında Ak Parti
İktidarının düşürülmesinden sonra Milli Mutabakat Hükümeti kurulmasından bahsettiği, bu şekilde sanık Çetin
DOĞAN'ın plan seminerinde yaptığı konuşma içeriğinin mahiyeti itibariyle darbe yapmaya yönelik olduğu
diğer sanıklar Behzat BALTA, Mehmet Kaya VAROL, İhsan BALABANLI, Metin Yavuz YALÇIN, Erdal
AKYAZAN ve Emin KÜÇÜKKILIÇ'ın da plan seminerindeki konuşmaları içerik itibariyle sanık Çetin
DOĞAN'ın konuşmasına paralellik arzettiği ve benzer mahiyette olduğu, sanıkların rutbeleri, emir ve
komutaları altındaki birliklerin sayı ve imkanları ile sahip oldukları araç ve gereç bakımından atılı suçlamayı
gerçekleştirmeye elverişli imkanlar içinde bulundukları ayrıca sanıkların üzerlerine atılı cebir ve şiddet
kullanılarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevlerini yapmasını kısmen veya
tamamen engellemeye teşebbüs suçu açısından aralarındaki dayanışmanın Türk Silahlı Kuvvetlerinin yasal
askeri hiyerarşisi dışında olduğu, seminerde gerçek kişi ve kurumlardan söz edilmemesi gerekmesine rağmen
bu kurala uyulmayıp sanıkların konuşmalarında gerçek kişi ve kurumlardan söz ettikleri, bu şekliyle sanıkların,
üzerlerine atılı suçun icrai hareketlerine başladıkları, 1. Ordu Komutanlığındaki plan seminerinin sanık Çetin
DOĞAN ve diğer sanıklar tarafından seçimle gelen meşru hükümeti antidemokratik yollarla yıkmaya yönelik
tertip edildiği, sanık Çetin DOĞAN'ın oluşturulan yapılanmanın lideri olduğu, bununla ilgili olarak emirler
verdiği ve bu doğrultuda görevlendirmelerin yapıldığı, diğer sanıkların da plan seminerindeki sunumları dikkate
alındığında Çetin DOĞAN liderliğinde atılı suçlamaya konu eylemi gerçekleştirmek için oluşturulan yapılanma
içinde yer aldıkları plan seminerine katılarak yukarıda belirlenen amaç doğrultusunda sunum yaptıkları, sanık
Çetin DOĞAN'ın eylemine iştirak ettiklerinden bahisle temyiz edilmiştir. Adı geçen sanıklar açısından dosya
halen temyiz aşamasındadır.

Mahkeme kararında içeriği ayrıntılı olarak anlatıldığı üzere Silahlı Kuvvetler içerisinde bir kesim
personeli hedef alma amacıyla kurgulanan Balyoz soruşturma ve kovuşturmasına esas dijital delillerin sahte
olarak oluşturulduğu, kararın bu yönleri itibariyle kesinleştiği anlaşılmıştır.

Balyoz davasının soruşturma aşamasında görev alan savcılar ile kovuşturma aşamasında görev alan
savcılar Hüseyin Kaplan, Savaş Kırbaş ve hakimler Ali Efendi Peksak, Ömer Dikenli, Murat
Üründü'nünFETÖ/PDY ile iltisakları nedeniyle HSYK kararlarıyla meslekten ihraç edildikleri,

Duruşma savcılarından Hüseyin Kaplan'ın hakkında söz konusu terör örgütü üyeliği nedeniyle işlem
yapılan C.Başsavcılığımızın 2016/98469 sayılı evrakı kapsamında şüpheli, 2016/100447 sayılı evrakı
kapsamında tanık sıfatıyla alınan ifadelerinde Fetullan Gülen cemaati olarak tabir ettiği terör örgütüyle ilişkisini
kabul edilerek ayrıntılı açıklamalarda bulunduğu, 2016/98469 sayılı evrak kapsamında hakkında verilen gözaltı
kararı nedeniyle yakalanmadan önce Sabah gazetesine verdiği ve 20/08/2016 tarihinde yayınlanan röportajında
Balyoz davasıyla ilgili olarak "Şimdi bu davalarda (Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk türü davalarda paralel
yapının etkisi olup olmadığı sorusu üzerine verilen cevap) muhakkak etkisi var, yok demek şuanda gerçeğe ters
söylem olur.... Yargıda var tabii ki olmama şansı yok, şimdi biz bunu şöyle yargıda muhakkak ki temiz
65
insanların olması gerektiğini düşünüyorduk ama biz temiz insanlar olsun diye darbe yapsın diye değil, ee tabi
biz de o zaman ne düşünüyoruz tabi 2048 yılına kadar gelecek askeri içerisinde kötü bir yapılanma var, bunlar
her an 2003'de darbeye teşebbüs etmişler ama yine de kötü niyetleri olabilir iyi niyet düşüncemiz vardı, bunun
engellenmesi lazım çünkü bizim davada 2048 yılına kadar gelecek general, amiral listeleri diye bir liste vardı,
istiyordum ki yaa kendi adıma sevinmiştim. Ülkede darbelerin artık önü kesildi, düşünün kesildi bitti, ilk
defa belki yargılamayla darbeye ceza verdik. Ama kim diyebilir ki darbeye zemin hazırlamışız. Yani Allah
kahretsin öyle bizi kullanan insanları. Darbeye zemin hazırlamak için sen mahkemeyi kullan. Cemaat mi
kullandı, Paralel Yapı mı kullandı onlar yaptıysa Allah kahretsin" şeklinde söylemde bulunduğunun tespit
edildiği, bu şekilde Balyoz davasının terör örgütünün Silahlı Kuvvetleri dizayn etme amacı doğrultusunda
gerçekleştirilen eylemlerden biri olduğu itiraf etmiştir.

Yukarıda açıklanan mahkeme kararı, itiraf beyanı ve tespit- değerlendirme raporlarından; Balyoz
soruşturma ve kovuşturmalarının Silahlı Kuvvetler bünyesindeki bir çoğu kritik konumda görevlerde
bulunan general, amiral, subay rütbesindeki asker şahısları tasfiye edilerek yerlerine terör örgütü mensubu
asker şahısları yerleştirme amacıyla sahte deliller esas alınarak gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.

3.2.1.2.8. Ergenekon Soruşturma ve Kovuşturmaları

3.2.1.2.8.1. GÜLEN’in Canlı Kurye İle Emniyet ve Yargıdaki Örgüt Kadrolarına Emir
Göndermesi ve Ergenekon Davalarının Başlatılması

Terör örgütü mensuplarınca gerçekleştirilen ve kamuoyunda "Devrimci Karargah" olarak bilinen


kumpas soruşturmasıyla hürriyetinden alıkonulan Eskişehir İl Emniyet Eski Müdürü Hanefi Avcı tarafından
cezaevine girmeden önce yazılan ve 2010 yılında yayımlanan "Haliçte Yaşayan Simonlar" adlı kitabında terör
örgütünün Emniyetten Sorumlu İmamı olarak geçenKozanlı Ömer (K) Osman Hilmi Özdil'in yanında Milli
İstihbarat Teşkilatı sözde imamı Murat Karabulut isimli şahısla birlikte 2007 yılında ABD’ye girişlerive
çıkışları esnasında ABD Federal Araştırma Bürosu (FBI) görevlileri tarafından sorgulandıkları ve üst aramasına
tabi tutuldukları, sorgulama esnasında Özdil’in üzerinde çıkan belgeler yanında bilgisayarındaki bilgilerin de
kopyalandığı, elde edilen bilgiler arasında bazı üst düzey emniyet yetkililerine ve eşlerine ait fişlemelerin yer
aldığı tespit edilmiştir.

Özdil’in yakalanmasının ardından, ABD yetkilileri tarafından Dışişleri Bakanlığı aracılıyla ülkemize
gönderilen bilgi ve belgelerin Emniyet Genel Müdürlüğünde imha edildiği ve halihazırda hiç bir kayıt
bulunmadığı ancak 2014 yılı Ocak ayı içerisinde FBI’dan EGM aracılığıyla, Özdil’in yakalanmasına dair bilgi
ve belgelerin bir kısmının temininin mümkün olduğu,
Bilgi ve belgelerin tetkiklerinde, FBI tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) İstihbarat Daire
Başkanlığı’na gönderilen 05.11.2007 tarihli İngilizce belgede özetle; “ABD Newyork JFK Hava Limanı’nda
18.04.2007’de yapılan rutin kontroller esnasında Özdil ve Karabulut’un birlikte seyahat ettikleri"nin tespit
edildiği, Özdil’in; ‘İş amacıyla ABD’yi ziyaret ettiğini’, Karabulut’un ise; “Özdil ile 12.04.2007’de
Türkiye’den beraber ABD Newyork JFK Hava Limanı’na geldiklerini ancak ABD’de bulundukları süre
içerisinde birlikte olmadıklarını ve Özdil’in ABD’de kimlerle birlikte olduğunu veya nerede konakladığını
bilmediğini” ifade ettikleri,

FBI tarafından gönderilen yazıya göre Özdil’in üst aramasından çıkanlara yönelik olarak yapılan
tetkikler neticesinde; yazan tarafından kısaltmalar ve harf değişikleri yapılarak bir nevi sadece kendisinin
anlayacağı hale getirildiği ve hatırlatma amaçlı tutulduğu değerlendirilen notta bulunan isimler kontrol
edildiğinde;
-Ümit Sayın’ın; Ergenekon davasında 4 yıl hapis cezası verilen Doç. Dr. Ümit Sayın, (Ergenekon
davasında 21.02.2008’de tutuklanmıştır)
-Saner Fruy’un; Ergenekon Davası’nda yargılanan Emekli Orgeneral ve Atatürkçü Düşünce
Derneğe Genel Başkanı Şener Eruygur, (Ergenekon davasında 05.07.2008’de tutuklanmıştır)
-Mustafa Balboj’un; Ergenekon davası sanığı Mustafa Balbay, (Ergenekon davasında önce
05.07.2008 tarihinde tutuklanıp serbest bırakılmış, akabinde 06.03.2009’da tekrar tutuklanmıştır)
66
-Kemal Kednasig’in; Ergenekon davası sanığı Kemal Kerinçsiz, (Ergenekon davasında
21.01.2008’de tutuklanmıştır)
-Sougi Ereral’ın; Ergenekon davası sanığı Sevgi Erenerol, (Ergenekon davasında 21.01.2008’de
tutuklanmıştır)
-Emin Şirin’in; Genç Parti Genel Başkan Yrdc., 22. dönem AK Parti İstanbul eski milletvekili, Nazlı
Ilıcak’ın eski eşi ve Ergenekon davası sanığıEmin Şirin (Ergenekon davasında 18.08.2007’de gözaltına
alınmıştır)
-Kemal Yavuz’un; Ergenekon sanığı Emekli Orgeneral Kemal Yavuz, (Ergenekon davasında
14.08.2008’de tutuklanmıştır)
-Taner Ünal’ın, Ergenekon sanığı ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Genel Başkanı
Taner Ünal, (Ergenekon davasında 27.07.2007’de tutuklanmıştır)
-Osman Ak’ın; Eski Ankara İl Emniyet Müdürü Cevdet Saral’ın İstihbarattan Sorumlu İl Emniyet
Müdür Yardımcısı Osman Ak,
-H. Ozkasnad’ın; emekli Tümgeneral Erol Özkasnak, (28 Şubat Soruşturmasında Nisan 2012 ayında
tutuklanmıştır)
-Kuridakai’nin; emekli Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı,
-İlhan Orhan’ın; kamuoyunda baronların baronu olarak adlandırılan ve Kapıkule’den Hollanda’ya
limon taşıyan bir tıra yönelik yapılan 2010’da yapılan operasyon sonrasında gözaltına alınan uyuşturucu
kaçakçısı İlhan Orhan,
-Umit Ozday’ın; 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ,
-Namık Kemal’in; DP Eski Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek,
-Hader Basi’nin; Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Haydar Baş,
-Ercan Cillioğlu’nun; Bahçeşehir Üniversitesi’nde akademisyen olan Ercan Çitlioğlu, olduğu tespit
edilmiştir. Kodlama yapılan bazı kişiler ise tespit edilememiştir.
Özdil’in yurt dışı kayıtlarına ilişkin olarak yapılan tetkiklerde; şahsın 2001 yılından ABD’de
yakalandığı Nisan 2007 yılına kadar, bazı yıllar 12 defa olmak üzere toplam 71 giriş-çıkış kaydı olduğu ancak
yakalanmasının ardından yurt dışı seyahatlerinin azaldığı, 2008, 2009, 2010, 2011 ve 2013 yıllarında sadece
birer defa giriş-çıkış yaptığı, 2012 yılında yurt dışına hiç seyahatinin olmadığı görülmektedir.
FBI tarafından sorgulandığı dönemde, İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan 12.04.2007’de çıkış,
19.04.2007 tarihinde giriş yaptığı, FBI tarafından sorgulandığı tarihin 18.04.2007 olduğu göz önüne alındığında
yurda dönüşte havaalanında yakalandığı ve bir gün FBI tarafından sorgulanmasını müteakip yurda dönüş
yaptığı, 22.01.2014’te çıkış yapıp 02.02.2014’de yurda döndüğü, THY kayıtlarına göre Suudi Arabistan’a
gittiği, hemen akabinde 05.02.2014 tarihinde tekrar yurt dışına çıkış yaptığı ve halen yurt dışında olduğu
belirlenmiştir.
Elde edilen bilgiler çerçevesinde; Özdil'in üzerindeki belgelerde adı geçen kişilerin bir bölümü,
12.06.2007 günü Ümraniye’de bir gecekonduda el bombalarının bulunmasıyla başlayan Ergenekon Davası
sanıkları arasında yer almışlardır. Bu şahıslar hakkında henüz bir soruşturma süreci dahi başlamamışken, aylar
öncesinde adı geçen kişilerle herhangi bir şekilde ilişkisi bulunmayan Osman Hilmi Özdil’in 18.04.2007’de ele
geçirilen notları arasında isimlerinin yer alması, Ergenekon Davasının önceden planlanıp kurgulandığını,
GÜLEN ve örgüt yöneticilerinin emri ile çok amaçlı planlanıp uygulanan stratejik harekatın bir parçası
olduğunu, talimatın yurt dışından kurye ile geldiğini ispatlamaktadır. Notlarda yer alan ancak Ergenekon
Davasında yargılanmayan diğer şahısların büyük bölümü ise GÜLEN grubuna karşı tutumlarıyla bilinen kişiler
olup bu şahıslarla ilgili verilen emrin şimdilik dava dışında tutulduğu anlaşılmaktadır.

ABD Newyork JFK Hava Limanında FBI’nın 12.04.2007 ve 18.04.2007 tarihlerinde


gerçekleştirdiği gözaltına alma ve üst arama olayına ilişkin olarak, o dönemde EGM’ye gönderdiği bilgi ve
belgeler, EGM’de o dönem mevcut GÜLEN yapılanması tarafından imha edilmiştir. Türkiye'deki örgütün her
faaliyeti alınan talimatlarla gerçekleşmiştir.

Yapılan aramada elde olunan delillerden; GÜLEN ve yanındaki örgüt yöneticilerinin örgütün emir
rapor zincirini dahilindeErgenekon Davasının başlama emri ve kimlerin tutuklanacağının listesini verdiği ve
süreci yönettiği açıkça anlaşılmıştır.

67
Başta Ergenekon olmak üzere terör örgütünce gerçeştirilen Balyoz, Askeri Casusluk gibi kumpas
davalar süreci sonunda TSK içindeki terör örgütüne mensup olmayan ve örgütçe önemli görülen unsurlar
tasfiye edilerek yerine örgütün emrindeki unsurlar yerleştirilmiştir.

3.2.1.2.8.2. Talimata istinaden işleyen Ergenekon Süreci

12/06/2007 tarihinde Trabzon İl Jandarma Komutanlığı 156 jandarma imdat telefon hattına yapılan
isimsiz ihbarda, İstanbul Ümraniye’de bulunan evin çatısında elektrik direğinin hemen yanında C-4 patlayıcı ve
el bombaları olduğunun belirtilmesi üzerine soruşturma başlatıldığı, aynı gün ihbara konu adrese operasyon
düzenlendiği ve 27 adet el bombasının ele geçirildiği, ihbarı yapan kişinin Şevki YİĞİT adlı bir şahıs olduğu,
evin de, muhbirin akrabası olan Mehmet DEMİRTAŞ’a ait olduğunun belirlendiği, ele geçirilen el bombalarının
Mehmet DEMİRTAŞ’ın askerlik yaptığı birlikte komutanı olan emekli Astsubay Oktay YILDIRIM’a ait
olduğunun iddia edilmesi üzerine adı geçenlerin soruşturma kapsamında gözaltına alındığı, soruşturmanın
derinleştirilerek bu kişilerle irtibatlı olanların da gözaltına alınıp tutuklandıkları, ilk iddianamenin 25/08/2008
tarihinde 2.455 sayfa olarak aralarında emekli Tuğgeneral Veli KÜÇÜK, emekli Yüzbaşı Muzaffer TEKİN,
emekli Yüzbaşı Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK, İstanbul
Üniversitesi eski rektörü Kemal ALEMDAROĞLU, Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi ve başyazarı İlhan
SELÇUK, Sedat PEKER ve Sami HOŞTAN’ın da aralarında bulunduğu 46’sı tutuklu 86 kişi hakkında
Ergenekon isimli silahlı terör örgütünü yönetmek, üye olmak ve Anayasal düzeni yıkmaya çalışmak suçlarından
düzenlendiği, ikinci Ergenekon iddianamesinin 37’si tutuklu olmak üzere 52 kişihakkında 25/03/2009 tarihinde,
üçüncü Ergenekon iddianamesinin ise 05/08/2009 tarihinde kabul edildiği, daha sonra İrticayla Mücadele
Eylem Plânı, İnternet Andıcı, Şile Kazıları, Danıştay saldırısıyla ilgili fail Alparslan ARSLAN’a silah temini,
soruşturma savcısı Zekeriya ÖZ’ü tehdit konulu davaların farklı illerde veya farklı mahkemelerde açılmasına
karşın aralarında irtibat bulunduğu gerekçesi ile Ergenekon davası ile birleştirildiği, nihayetinde Danıştay
saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılması, Cumhuriyet Gazetesine molotof kokteyli atılması,
Fener Rum Patriği Bartholomeos’a suikast iddiası, Sivas Ermeni cemaati lideri Minas DURMAZGÜLER’e
suikast plânına ilişkin 2 ayrı iddianame, Avukat Yusuf ERİKEL ve yayıncı Hayri BİLDİK’in aralarında
bulunduğu ve kamuoyunda “Kayseri Ergenekon’u”olarak bilinen davaların da Ergenekon dava dosyasıyla
birleştirildiği,
Yargılamaya İkinci Ergenekon dava dosyası üzerinden devam edildiği, Genelkurmay eski Başkanı
Orgeneral İlker BAŞBUĞ’un, İrticayla Mücadele Eylem Plânı davası kapsamında Türkiye Cumhuriyeti
Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ve
terör örgütü yöneticisi olmak suçundan tutuklandığı, bu iddianamenin de Ergenekon davası ile birleştirilmesi
üzerine Ergenekon davası sanığı olduğu, sonuç olarak dava dosyasında toplam 23 iddianamenin birleştirilerek
‘Ergenekon dava dosyası’ adı altında görülmeye başlandığı, böylece emekli orgeneraller İlker BAŞBUĞ,
Mehmet Şener ERUYGUR, Hurşit TOLON, Tuncer KILINÇ, Kemal YAVUZ, Hasan IĞSIZ, emekli
Tuğgeneraller Veli KÜÇÜK ve Levent ERSÖZ, emekli Albay Arif DOĞAN, Gazeteciler Mustafa BALBAY,
Tuncay ÖZKAN, ATO eski Başkanı Sinan AYGÜN, İstanbul Organize Suçlarla Mücadele eski şube müdürü
Adil Serdar SAÇAN, Anayasa Mahkemesi eski başkanvekili Osman PAKSÜT’ün eşi Ferda PAKSÜT gibi
kamuoyunun yakından tanıdığı birçok ismin, aynı davanın sanıkları olarak yargılandıkları, yargılama sürecinde,
Mustafa BALBAY ve Tuncay ÖZKAN ile Mehmet HABERAL’ın milletvekili seçilmelerine rağmen,
yargılamayı yapan ilk derece mahkemesinin, bu nedene dayalı tahliye taleplerinin reddine karar verdiği,
mahkeme başkanı Köksal ŞENGÜN’ün karara muhalefet şerhi koyması nedeniyle dönemin Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu tarafından Bolu iline hâkim olarak sürgün edildiği, tahliye taleplerini reddeden üye
hâkimlerin müfettiş Fevzi ALKAN tarafından verilen "beklenenin üzerinde" derecesindeki sicil notuyla
ödüllendirildiği, aynı şekilde HSYK tarafından üyelerden Hasan Hüseyin ÖZESE'nin mahkeme başkanlığı
görevine yükseltildiği, soruşturma ve kovuşturmaların temelinin gizli tanık ifadelerine dayandırıldığı, gizli
tanıklardan Deniz’in kimliğini açıklayarak gizli kalmak istemediğini söylediği ve Deniz kod adıyla ifadesi
alınan tanığın PKK terör örgütü eski yöneticilerinden Şemdin SAKIK, gizli tanık 9 olarak ifadesine başvurulan
kişinin ise dava sanıklarından Osman YILDIRIM olduğunun tespit edildiği,
Yargılamayı yapan ilk derece mahkemesinin, Ergenekon terör örgütünün varlığını kabul ettikten
sonra yargılanan kişilerin önemli bir kısmını isnat edilen suçları işledikleri kanaatiyle sanıkları uzun süreli hapis
ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları ile cezalandırdığı, uzun süren tutukluluk ve yargılama önemli bir sorun
68
haline geldiğinden yapılan kanun değişikliklerine rağmen FETÖ/PDY üyesi hâkimlerce tutukluluk durumları
devam ettirilen kişilerin ancak bireysel başvuru yolunu kullanarak Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile tahliye
edilebildikleri,
Ergenekon davası olarak bilinen davalar demeti sonrası verilen hükümlerin Yargıtay 16'ncı Ceza
Dairesince temyizen incelendiği ve 21/04/2016 günü karara bağlandığı, Dairenin bozma ilâmı ile; Ergenekon
Terör Örgütünün liderinin belli olmadığı, örgütün kim tarafından kimlerle nerede ne zaman kurulduğuna dair
bir tespite yer verilmediği, hiyerarşisinin belirsiz olduğu, bu örgütün işlediği iddia edilen suçların neler
olduğunun delilleri ile birlikte ortaya konulamadığı, delillerin hukuka aykırı şekilde toplandığı, adil bir
yargılama yapılmadığı, Yüce Divan'da yargılanması gereken Genelkurmay eski Başkanı İlker BAŞBUĞ’un
görevli ve yetkili olmadığı halde ilk derece mahkemesinde yargılanmasının çok açık bir hukuka aykırılık
olduğu, Danıştay’a yapılan baskında meydana gelen ölümler ile Ergenekon terör örgütünün ilgisinin
bulunmadığı, bu davalar arasında herhangi bir irtibat bulunmadığı halde birleştirilmesinin usul ve yasaya aykırı
olduğu, Danıştay saldırısıyla ilgili davanın bu dosya ile ile birleştirilmesinin Ergenekon terör örgütüne silah
unsuru katabilme amacına mâtuf olduğunun ve birbiri ile ilgisiz 23 farklı davanın tek bir dosyada birleştirilerek
mahkûmiyet kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu tespitlerine yer verildiği anlaşılmıştır.

3.2.1.2.9. Hrant Dink'in Öldürülmesi

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni maktul Hrant Dink 19/01/2007 günü saat 15:00 sıralarında
İstanbul Şişli'de Agos Gazetesinin önünde ateşli silahla Ogün Samast isimli şahıstarafından öldürülmüştür.
Olayı gerçekleştiren kişiler cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmıştır.

Hrant Dink'in öldürülmesi olayında kamu görevlilerinin cinayetin işleneceği konusunda önceden
haber aldıkları, görev, yetki ve konumları gereği cinayeti önleme yükümlülüğü bulunduğu, kamu görevlilerinin
bu görevlerini yerine getirmedikleri, Hrant Dink'in öldürülmesinden sorumlu tutulmaları gerektiği iddiası ile
yapılan başvuru üzerine yeni bir soruşturma başlatılmıştır.
Cinayeti bizzat işleyen kişilerden hariç suçu önlemeyen kamu görevlileri hakkında da Cumhuriyet
Başsavcılığımıza ait 2014/40810 sayılı dosya üzerinden soruşturma yürütülmüş ve 2015/47335 esas 2015/3997
iddianame numaralı iddianameyle ile İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır. İddianame,
15/12/2015 günü kabul edilerek 2015/337 Esas sırasına kaydedilmiştir. Dava halen derdesttir. İddianamede
Hrant Dink’in kasten öldürülmesi olayında kamu görevlisi olan şüphelilerin olayı önleme imkan ve iktidarları
olduğu halde tedbir almadıkları iddia edilmiş,aralarında Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve Coşgun
Çakar'ın da bulunduğu bir kısım şahıslar hakkındaTCK'nun 314/1, 82/1-a, 3713 sayılı kanunun 5/1, TCK'nun
204/2, TCK 205/1, TCK'nun 257/2 maddelerinde yazılı suçlardan dolayı, bazı şahıslar hakkında ise TCK’nun
83/1-2 fıkrasında yazılı suçtan dolayıcezalandırılmaları talep olunmuştur.

İddianame’de özet olarak;


Sanıklardan Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve Coşgun Çakar'ın Fetullahçı Terör
Örgütlenmesinin yöneticilerinden oldukları, İstihbarat Daire Başkanı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in C-2
Büro Amirliği içinde 2006 yılının haziran ayında kuruluş onayı almadan 23.05.2012 tarihine kadar mevzuat
dışında C-5 isimli gizli bir birim kurup çalışan komiser ve komiser yardımcılarını görevlendirdiği, bu birime
polis memurlarının girişinin yasaklandığı, C-2 Bürosu içinde kurulan bu büronun Ulusalcılık akımlarını takip
etmek için kurulduğu, İDB'ye gelen F-4 raporları istihbarı bilgi ve çalışmaların yasal olmayan gizli C-5
bürosunca yürütüldüğü, C-5 Bürosunun 23.05.2012 tarihinden itibaren olur alınıp yasal mevzuata uygun görev
yaptığı, bu illegal birimde FETÖ/ PDY 'nin başlatılması planlanan Ergenekon soruşturmalarının hazırlığının
yapıldığı, gizli bir yapılanma olan C-5 Bürosunun varlığının sonradan ortaya çıkarıldığı,
Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve Coşgun Çakar’ın GÜLEN Cemaati olarak bilinen
örgütlenmenin amacını gerçekleştirmek için Hrant Dink cinayetini araç suç niteliğinde işledikleri, şüphelilerin
Hrant Dink'in öldürüleceğini, cinayete hazırlık yapıldığını, onu öldürecek tetikçinin Ogün isimli şahıs olduğunu
bilmelerine rağmen bu cinayetin işlenmesini bekledikleri,
FETÖ / PDY silahlı terör örgütünün, Hrant Dink Davanın yargılandığı İstanbul 14. Ağır Ceza
Mahkemesi başkanını sahte isimle sahte belge hazırlayıp dinlediği, bu yolla yargılamanın kontrol altında
69
tutulduğu, suçun işlenmesinde terör örgütünün katkısının ortaya çıkmasının engellenmeye ve tedbir alınmaya
çalışıldığı,
Hrant Dink cinayetinden on gün sonra 15.02.2006 gün ve 09 nolu F-4 raporunun 17.02.2006 günlü
üst yazısına kesin öldürme bilgisi İstanbul ile paylaşılmış gibi şerh düşüldüğü ve eksik istihbarat bilgisi
verildiği, Ali Fuat Yılmazer'in İstanbul'a İstihbarat Şube Müdürü olarak atandıktan üç ay sonra C-5 bürosunda
planlanan Ergenekon operasyonlarının başladığı,
Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve Coşgun Çakar'ın emniyet içerisinde GÜLEN Cemaatinin
yapılanmasında görev aldıkları, GÜLEN Cemaatinin İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube
Müdürlüğünde yapılanmak istediği, bunu sağlayabilmek için istihbarat görevlilerinin sorumluluğunu doğuran
Hrant Dink cinayetinin işlenmesine engel olmadıkları, cinayet işleninceye kadar hareketsiz kaldıkları, yapılması
planlanan Ergenekon, Balyoz gibi operasyonlarının hazırlıklarını oluşturmak için bu cinayetin işlenmesini
faydalı gördükleri,kumpas olan soruşturmaların meşruluk kazanması ve terör örgütünün hukuki bir iş yaptığı
algısının oluşturulması, amaç suçlarının gerçekleştirilmesi için Hrant Dink cinayetini araç suç niteliğinde
görerek işlenmesine kasten engel olmadıkları, Hrant Dink cinayetinin işlenmesini bekledikleri, gerçekte
13/10/2005 tarihinden itibaren bu cinayetin işleneceğini bildikleri belirtilmiştir.
İddianame, olayın FETÖ/PDY'nin son zamana kadar tespit edilebilen ilk cinayet eylemi olduğu
tespiti ve vurgulaması açısından dikkat çekicidir.

3.2.2. 15/07/2016 TARİHLİ DARBE GİRİŞİMİNİN TERÖR ÖRGÜTÜNÜN EYLEMİ


OLDUĞUNU GÖSTERİR BAŞLICA DELİL VE TESPİTLER

Ülke çapında vuku bulan Darbe girişimi eylemleri yoğun olarak İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde
gerçekleşmiş olup bu kısımda anılan yerler Cumhuriyet Başsavcılıklarınca temas edilen ve içeriği nedeniyle
dikkat çekici görülen, ayrıca Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca beyanı alınan bir gizli tanık ifadesinden ibaret
olan önemli vasıftaki delillere derlenmiş şekliyle yer verilecektir.

3.2.2.1. ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINCA DERLENEN DELİL VE


TESPİTLER

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 09/09/2016 tarih ve 2016/115494 sayılı terör örgütü lideri
GÜLEN'in Darbe girişiminin talimatını verdiği gerekçesiyle geçici olarak tutuklanması istemli, Amerika
Birleşik Devletleri Yetkili Makamlarına hitaben Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri
(ABD) Hükümeti arasında Suçluların Geri Verilmesi ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardımlaşma
Anlaşması'nın 10. Maddesine istinaden yazmış olduğu talepname yazısında konu hakkındaki delil ve tespitlere
yer verildiği, incelenmesinde ise;

Terör örgütü elebaşı GÜLEN'in "1857 Mount Eaton Rd. 18353 Pennsylvania ABD" adresinde
ikamet etmekte olupülkemizde işlenen birçok suçun yanı sıra 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen kanlı
darbe teşebbüsü talimatını veren kişi olması nedeniyle tutuklanması için arandığı,

Ülkemizde 15 Temmuz 2016 günü, ABD’nin Pennsylvania eyaletinde ikamet eden GÜLEN’e bağlı
olarak Türk Silahlı Kuvvetleri içinde değişik rütbede görev yapmakta olan FETÖ (FETÖ) mensubu askerler
tarafından GÜLEN’in emir ve talimatları doğrultusunda silahlı bir askeri darbe teşebbüsünde bulunulduğu,

15 Temmuz gecesi başlayan darbe teşebbüsü sırasında, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki FETÖ
mensubu silahlı teröristlerce F-16 savaş uçakları ve savaş helikopterleri kullanılarak Cumhurbaşkanlığı
Külliyesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Polis Özel Harekât Merkezi, Ankara Emniyet Müdürlüğü
Ana Binası, Milli İstihbarat Teşkilatı Yerleşkesi, Televizyon, Radyo, İnternet gibi yayınların sağlandığı
TURKSAT uydu haberleşme binası, Jandarma Genel Komutanlığı Ana Binası ile çeşitli askerî birimlere ve sivil
halkın bulunduğu alanlara bombalı ve silahlı saldırılar yapıldığı,
Darbe yaparak devlet yönetimini ele geçirmek isteyen FETÖ mensuplarının mevcut anayasayı
yürürlükten kaldırmak istedikleri, TRT Televizyonunda FETÖ'ne mensup şahıslarca televizyon sunucusuna
70
silah zoruyla okutulan sözde "Yurtta Sulh Konseyi" bildirisinde yeni bir anayasanın hazırlanacağının açıkça
beyan edildiği,

Darbe teşebbüsünü gerçekleştiren teröristlerin, serbest ve demokratik yöntemlerle seçilmiş


milletvekillerinden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisini savaş uçaklarıyla bombaladıkları, Meclis binasına
bomba atıldığı anda milletvekillerinin bu binada toplantı halinde olduklarını ve toplantının televizyonlarda canlı
olarak yayınlandığını, savaş uçaklarından atılan bombalar sonucu Hacı Bayram Türkoğlu isimli milletvekili ile
meclis çalışanlarından ve güvenliği sağlayan polislerden oluşan 20 civarında kişinin yaralandığını, eylemi
gerçekleştiren teröristlerin Meclis binasına bomba atarak toplantı halinde bulunan milletvekillerinin toplantı
yapmalarını ve dolayısıyla yasama organının görevini yapmasını engellemek istediklerini, ayrıca darbeyi
gerçekleştirmeye çalışanların Milletvekillerinin canlarına da kastettiklerini ve onları öldürmek istediklerini,
bombayı atan F-16 savaş uçaklarının pilotlarının kurmay Yarbay Haşan Hüsnü Balıkçı ile Yüzbaşı Uğur
Uzunoğlu ve Yüzbaşı Hüseyin Türk olduğu belirlenerek şahısların tutuklandıkları,

Askeri darbenin gerçekleştiği tarihte Başbakan Sayın Binali Yıldırım'ın beraberindeki kişilerle
İstanbul'dan Ankara'ya karayolu ile gitmekte iken FETÖ mensubu bir kısım darbeci asker tarafından yolda iken
konvoyuna silahlı saldırıda bulunulduğunu, konvonyun yolunu değiştirerek başka bölgeye intikal ettiğini ve
Başbakanı korumakla görevli korumaların bu teröristlere silahla karşılık verdiklerini, Başbakan'ın bu şekilde
kurtulduğunu,

FETÖ mensubu askerlerin gerçekleştirmeye çalıştıkları Darbe girişimi öncesinde Bakanları rehin
almaya karar verdiklerini, Başbakan ve Bakanları görevlerinden almak istediklerini ve Hükümetin görev
yapmasını engellemeye çalıştıklarını, öte yandan, TRT Televizyonunda terör örgütüne mensup şahıslarca
televizyon sunucusuna silah zoruyla okutulan sözde "Yurtta Sulh Konseyi" bildirisinde de "siyasi iktidara el
çektirildiği" yani hükümetin ortadan kaldırıldığı açıkça beyan edildiğini, ayrıca darbeci askerler tarafından
illere gönderilen sıkıyönetim direktifinde bu hususun teyit edildiğini, mevcut kamu görevlileri yerine hemen
hemen tamamı askerlerden oluşan yeni kişilerin atandığını,

İstanbul ilinde, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Valiliği,
Çengelköy Polis Merkezi, Atatürk Havalimanı gibi yerler, teröristler tarafından ele geçirilen uçak ve
helikopterler ile bombalandığı ve bu yerlere silahlı saldırılar gerçekleştirildiği,
Ankara Polis Özel Harekât Merkezine savaş uçaklarıyla yapılan bombalı saldırıda, 55 polis memuru
şehit olurken, birçok polis memurunun da yaralandığı, aynı şekilde Kızılay Meydanı, Cumhurbaşkanlığı
Külliyesi, TBMM binası önü, Ankara Emniyet Binası önü, TÜRKSAT uydu haberleşme binası önünde toplanan
ve darbeyi protesto eden sivil halka ateş açıldığı ve birçok sivilin öldürüldüğü, İstanbul ilinde Boğaz
Köprülerinde darbeye karşı direnen sivil halkın üzerine hedef gözetilerek ateş açıldığı, bunun sonucunda birçok
sivilin öldürüldüğü ve çok sayıda kişinin de yaralandığı,
Darbeci teröristler tarafından, haberleşmeyi sağlayan ve televizyon yayını yapan resmi ve özel
kurumlar da hedef alındığı ve işgal edildiği,
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Hava
Kuvvetleri Komutanı, Jandarma Genel Komutanı ve birçok askeri birlik komutanı ile Emniyet Genel
Müdürlüğü Terörle Mücadele Dairesi Başkanı darbeciler tarafından rehin alındığı, Terörle Mücadele Dairesi
Başkanının rehin alındıktan sonra silahla kafasından vurulduğu ve halen hastanede koma halinde tedavi
görmekte olduğu,
Savaş uçaklarıyla, ses hızını aşacak şekilde şehirlerin üzerinde alçak uçuşlar yapılmak suretiyle
bomba etkisi oluşturulduğu ve sivil halkın darbeciler tarafından baskı altına alınmaya çalışıldığı,
Darbe teşebbüsü sırasında ülke genelinde büyük bir kısmı sivil ve masum insanlardan oluşan toplam
246 vatandaşımızın hayatını kaybederken, 3000 civarında kişinin de yaralandığı, ölüm ve yaralamaların
darbecilerin sivil halkı uçaklarla bombalaması ve ağır ateşli silahlarla taramaları suretiyle gerçekleştiği,
Darbeci teröristler tarafından suikast amacıyla Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın
bulunduğu otele baskın yapıldığı, kendilerinin sadece on beş dakika önce otelden ayrıldığı için suikast
girişiminden kurtulduğu, aynı şekilde İstanbul'dan Ankara'ya kara yoluyla gelen Başbakan ve beraberindeki
konvoya da darbeci askerler tarafından silahlı saldırıda bulunulduğu, Başbakan konvoyunun yolu değiştirilerek
71
başka bölgeye intikal etmesi ve korumaların karşılık vermesi sayesinde kurtulduğu,
Darbe teşebbüsünün FETÖ tarafından yukarıda belirtilen bombalı saldırılar, sivil halka ateş
açılması, rehin almalar ve kamu binaları ile özel mekânlara zarar verilmesi gibi terör eylemlerine başvurulmak
suretiyle gerçekleştirildiği genel olarak açıklanmış özel olarak belirtilen delillere aşağıdaki şekilde yer
verilmiştir. Buna göre;

3.2.2.1.1. Terörist eylemi gerçekleştirenHalil İbrahim Yıldız avukatının katılımı ile hiç bir baskı
altında kalmadan özgür iradesi ile verdiği 04/08/2016 tarihli ifadesinde özetle; Türk Silahlı Kuvvetlerinde
tuğamiral rütbesiyle görev yaptığını, üsteğmen rütbesindeyken FETÖ yapılanmasına katıldığını, 15 Temmuz
2016 tarihindeki Darbe girişiminden önce 9 günlük Bayram tatilinde Ankara'da bir kısım askerlerle birlikte
darbe planlamasına ilişkin toplantı yaptıklarını, bu toplantıya Adil Öksüz isimli FETÖ imamının (yöneticisinin)
katıldığını, toplantıda Adil Öksüz'ün kendilerine "ben bu çalışmaları Amerika'ya gidip GÜLEN hocama
sunacağım" dediğini, darbe planlaması yapılan toplantıda darbeye karşı olan bir kısım generalleri rehin alma
görevinin kendisine verildiğini, kendisinin de Darbe girişimi sırasında bu generallerden ikisini rehin aldığını
belirtmiştir.

Adil Öksüz 17 Mart 2016 tarihinde ABD'ye uçakla seyahat etmiş, 21 Mart 2016 tarihinde
Türkiye'ye dönmüştür. 20 Haziran 2016 tarihinde uçakla ABD'ye seyahat etmiş, 24 Haziran 2016 tarihinde
Türkiye'ye dönmüştür. Türkiye’de 2-10 Temmuz 2016 tarihleri, Ramazan Bayramı nedeniyle resmi tatil
günleriydi. Adil Öksüz, en son olarak darbe planlarını GÜLEN'in onayına sunmak üzere 11 Temmuz 2016
tarihinde uçakla Amerika'ya seyahat etmiş ve darbe gerçekleşmeden 2 gün önce 13 Temmuz 2016 tarihinde
Türkiye'ye dönmüştür.Adil Öksüz 16 Temmuz 2016 tarihinde Darbe girişiminin sevk ve idaresinin yapıldığı
Akıncılar askeri üssünde yakalanmıştır.

Bu ifadeden ve Adil Öksüz'ün Amerika seyahatlerinden, GÜLEN'in, Adil Öksüz aracılığı ile Türk
Silahlı Kuvvetleri içerisindeki örgüt mensubu mensubu askerlere 15/07/2016 tarihinde darbe gerçekleştirmeleri
konusunda talimat verdiği anlaşılmıştır. FETÖ’nün yayın organı olarak faaliyette bulunan
www.herkul.org/herkulnagme/ 516-nagme-hak-yolun-sabirli-yolculari-olun/” url adresinde kayıtlı video
sitesinde GÜLEN ile Adil ÖKSÜZ'ün birlikte görüntülerinin bulunduğu, bu görüntülerdeki şahsın Adil ÖKSÜZ
olduğu, 18/07/2016 tarihinde Ankara Batı Adliyesinde Adil ÖKSÜZ hakkmdaki soruşturma işlemleri esnasında
adı geçene refakat etmekle görevli bulunan Uzman Çavuş Metin ÖZBEK tarafından teşhis edilmiştir.

3.2.2.1.2. Arif Kalkan avukatının katılımı ile hiç bir baskı altında kalmadan özgür iradesi ile verdiği
14/08/2016 tarihli ifadesinde özetle; Jandarma Genel Komutanlığı bünyesindeki birimde Albay rütbesi ile görev
yaptığını, askeri lise yıllarından itibaren FETÖ olarak tanınan örgütün içerisinde yer aldığını, bu örgütün lideri
olan GÜLEN ile iki kez yüz yüze görüştüğünü, askeri lise öğrencisi iken yaptığı bu görüşmelerden birisinde
GÜLEN'in kendisine "Baki" kod ismini verdiğini, 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe öncesinde
FETÖ'ne mensup askerlerle Ankara'da toplantı yaptıklarını, kendisine Ankara Güvercinlik'de bulunan bir kısım
generalleri rehin alarak Darbe girişiminin merkezi olan Akıncılar hava üssüne götürme görevi verildiğini,
kendisine ve kendisi gibi Türk ordusunda görev yapan değişik rütbedeki darbeye katılan subaylara GÜLEN'in
Türkiye'de bulunan örgüt yöneticileri aracılığı ile talimatlar verdiğini, kendilerinin de aldıkları bu talimatlar
doğrultusunda hareket ederek 15 Temmuz 2016 tarihinde Darbe girişiminde bulunduklarını belirtmiştir.

3.2.2.1.3. Genelkurmay Başkanı olarak görev yapan Orgeneral Hulusi Akar’ın 19/07/2016 tarihinde
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına rızasıyla ve mağdur sıfatıyla verdiği ifadesinde; darbeci askerler tarafından
rehin alındıktan sonra, darbecilerin karargah olarak kullandıkları Akıncılar Hava Üssüne götürüldüğünde,
FETÖ üyesi olan darbeci askerlerden Hakan Evrim'in kendisine "...dilerseniz, sizi kanaat önderimiz Fetullah
Gülen ile görüştürürüz..." dediğini belirtmiştir. Bu ifadeden de, GÜLEN'in darbe teşebbüsünün yöneticisi
olduğu en güçlü bir şekilde anlaşılmaktadır.

3.2.2.1.4. Genel Kurmay Başkanı yaveri olarak görev yapan Piyade Yarbay Levent Türkkan
avukatının katılımıyla, hiçbir baskı altında kalmadan, özgür iradesi ile verdiği 18/07/2016 tarihli ifadesinde;
kendisinin 15/07/2016 tarihi öncesinde Yarbay rütbesiyle Genel Kurmay Başkanının emir subayı olarak görev
72
yaptığını, FETÖ üyesi olduğunu, bu örgütle askeri lise yıllarından itibaren irtibatının bulunduğunu, askeri lise
ve harp akademisi dönemleri dahil bugüne kadar örgüt tarafından görevlendirilen "abi" tabir edilen farklı
kişilerle haftalık ve aylık örgütsel toplantılar yaptığını, bu toplantılarda kendisinin ve örgütten görevlendirilen
"ahilerinin" kod adı kullandıklarını, kendisinin "Ahmet" kod adım kullandığım, örgütsel görüşmelerde bu
şekilde gizliliğe riayet ederek örgüt deyimiyle "tedbir" uyguladıklarım, örgütsel olarak kendisinin bağlı
bulunduğu Murat kod adlı abinin talimatıyla Genel Kurmay Başkanı ve Genel Kurmay İkinci Başkanının
odasına dinleme cihazı yerleştirdiğini, haftalık olarak 2 ya da 3 adet boş dinleme cihazlarını Murat kod adlı
abiden alarak ses kaydıyla dolu cihazları ona teslim ettiğini, bu şekilde yıllarca örgüt adına ses kaydı ve
dinleme faaliyeti yaptığını, 15/07/2016 tarihinde gerçekleştirilecek olan darbe teşebbüsünden bir gün önce
yapılan darbe planlamalarında kendisine Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar'ın etkisiz hale getirilmesini
kolaylaştırma görevi verildiğini, bu görevin icrası ile ilgili olarak örgütte "abi" konumunda bulunan "Adil" ve
"Selahattin" kod isimli şahıslarla görüştüğünü, onların kendisine gizlilik konusunda sıkı sıkı talimatlar
verdiklerini, 15/07/2016 günü saat 21:00 sıralarında örgüt mensubu diğer askerlerle birlikte hareket ederek
Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ı makam odasında rehin aldıklarını, rehin alma sırasında
kendisinin elinde silah bulunduğunu, daha sonra Orgeneral Hulusi Akar'ı özel kuvvetlerden oluşturulmuş örgüt
mensubu askerlere teslim ettiklerini, onların da Orgeneral Hulusi Akar'ı helikopterle Darbe girişiminin sevk ve
idaresinin yapıldığı Akıncılar Hava Üssü'ne götürdüklerini belirtmiştir. Genelkurmay Başkanının yaveri Piyade
Yarbay Levent Türkkan'a, GÜLEN'in fotoğrafı 11/08/2016 tarihinde Cumhuriyet Savcısı huzurunda
gösterilerek teşhis ettirilmiştir.

3.2.2.1.5. Muhammet Uslu avukatının katılımı ile hiç bir baskı altında kalmadan özgür iradesi ile
verdiği 21/07/2016 tarihli ifadesinde özetle; Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğünde
Başbakan'a gelen davetiyeleri özel kalemine sunma görevini yürüttüğünü,terör örgütünün mensubu olup örgüt
içinde "Abi" tabir edilen konumda bulunduğunu, değişik yerlerde ve kademelerde örgüt adına sorumlu olduğu
sivil ve asker kişilere örgütsel eğitim verdiğini, 2010 yılından itibaren Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki asker
kişilere "abilik" yaparken "Murat" kod adım kullanmaya başladığını, ayrıca örgüte fınansal kaynak sağlamak
amacıyla örgüt tarafından "himmet" olarak adlandırılan para topladığını, bu topladığı paraları örgüt içinde
kendisinden üst konumda olan "Selahattin" kod adlı örgüt mensubuna verdiğini, 15 Temmuz 2016 tarihindeki
darbeye kalkışma eyleminde Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar'ın emir subayı olan ve Genel Kurmay
Başkanı Hulusi Akar'ın Darbe girişiminde bulunan kişilerce esir alınması eylemine doğrudan katılan Levent
Türkkan'ın itiraflarında belirttiği gibi adı geçen kişinin sorumlu abisi konumunda olduğunu, Genel Kurmay
Başkanları ve ikinci başkanlarının dinlenmesi amacıyla odalarına kendisinin verdiği talimatlar doğrultusunda
Levent Türkkan'ın "radyo" tabir edilen ses kayıt cihazlarını yerleştirip cihazları doldurduktan sonra geri
getirdiğini, kendisinin de ses kayıtlarını emir ve talimat aldığı Selahattin kod adlı kişiye verdiğini, darbeye
teşebbüs eyleminden bir gün önce 14/07/2016 tarihinde kendisi evinde yok iken, "Selahattin" kod adlı kişi ile
darbeye teşebbüs eylemine katılan askerlerden "Ahmet" kod adlı Levent Türkkan ve "Salih" kod adlı Yarbay
Gökhan'ın kendi evinde darbe ile ilgili toplantı yaptıklarını eşinin kendisine söylediğini, 15/07/2016 tarihinde
gerçekleştirilen bu terör eylemini FETÖ mensuplarının planlayıp gerçekleştirdiklerini belirtmiştir.

3.2.2.1.6. Deniz Aldemir avukatının katılımı ile hiç bir baskı altında kalmadan özgür iradesi ile
verdiği 20/07/2016 tarihli ifadesinde özetle; askeri lise yıllarından itibaren FETÖ mensupları ile irtibatının
olduğunu, kendisi gibi helikopter pilotu olan ve kendisi ile aynı askeri birlikte görev yapan Yarbay Erdal Başlar
ve Binbaşı Sadullah Abra'nın Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne,Yarbay Murat Karataş ve Binbaşı Taha Fatih
Çelik'in Milli İstihbarat Teşkilatı yerleşkesine helikopterlerle ateş ettiğini konuşmalardan duyduğunu, bu
kişilerin de FETÖ’ne mensup olduklarını belirtmiştir.

3.2.2.1.7. Terörist eylemi gerçekleştirenİlkay Ateş avukatının katılımı ile hiç bir baskı altında
kalmadan özgür iradesi ile verdiği 27/07/2016 tarihli ifadesinde özetle; Türk Silahlı Kuvvetlerinde Kara Pilot
Yarbay rütbesi ile görev yaptığını, küçük yaşlardan itibaren FETÖ bünyesinde bulunduğunu, 15 Temmuz 2016
tarihinde gerçekleştirilecek olan Darbe girişimi öncesi kendisi gibi pilot olan bir takım subaylarla Ankara ili
Yenimahalle ilçesinde toplantı yaptıklarını, darbe gecesinde kendisinin kullandığı helikopterle Ankara'da
değişik sivil hedeflere atışlar yapıldığını belirtmiştir.

73
3.2.2.1.8. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, terörist eylemlerin
başladığı esnada Muğla ili Marmaris ilçesindeki bir otelde (eşi, kızı, damadı, torunları, özel kalem müdürü, özel
kalem müdürünün eşi ve çocukları, bazı danışmanları ile birlikte) tatilini geçirmek için konaklamakta oldukları
sırada teröristlerin darbe teşebbüsünü öğrenir öğrenmez bulundukları otelden ayrılmışlardır. Cumhurbaşkanının
otelden ayrıldığı bilgisine sahip olmayan FETÖ mensubu 30 kadar asker Cumhurbaşkanına suikast düzenlemek
için 3 adet askeri helikopter ile bu otelin bulunduğu yere gitmişlerdir. Cumhurbaşkanı, darbeci teröristlerin
gelmesinden on beş dakika önce otelden ayrılmıştır. O esnada otelden ayrılma fırsatı bulamayan
Cumhurbaşkanı korumaları ile çatışan teröristler Cumhurbaşkanının korumalarından Mehmet Çetin ve Nedip
Cengiz Eker isimli polis memurlarını şehit etmişlerdir. Türk Silahlı Kuvvelerinde değişik askeri birliklerde
görev yapan 30 kişilik terörist grubun içinde Serkan Elçi, İlyas Yaşar, Ömer Faruk Göçmen, Zekeriya Kuzu,
Yücel Ekizoğlu ve Haldun Gülmez de vardır. Eylemi gerçekleştirdikleri tespit edilen 30 kişinin hepsi hakkında
FETÖ'ne üye olmak suçundan da soruşturma yapılmaktadır.
Cumhurbaşkanının koruma polislerinden Murat Bayrak 28.07.2016 tarihinde verdiği ifadesinde;
otele saldıran teröristlerin kendilerine "Hani lan inlerimize girecektiniz, biz sizin inlerinize girdik, nerde o
hırsız, çabuk söyleyin nereye gitti, ne zaman ayrıldı, nereye gidiyor, şu an nerede?" diye sorular sorduklarını
belirtmiştir. Aynı polis ayrıca "bir polis memurunun Cumhurbaşkanının kaldığı yer olarak teröristleri 1922
numaralı villaya götürdüğünü, teröristlerin bu villanın giriş kapısını ve içini otomatik silahlarla taradıklarını"
belirtmiştir.
Bu terörist eylemi gerçekleştirenlerden;
Serkan Elçi avukatının katılımı ile hiç bir baskı altında kalmadan özgür iradesi ile verdiği
ifadesinde, Zekeriya Kuzu'nun Cumhurbaşkanını arayıp bulamamaları üzerine Cumhurbaşkanlığı koruma
polislerine "Cehennemi yaşatacağız size, bunlar daha yeni başlıyor, hırsızın piçleri, Allah ve kitaptan
bahsetmeyin, millete yaptığınızın hesabını vereceksiniz, hani inlerimize girecektiniz, hırsızın evlatları,
kafanızı kaldırdığınızda sîzleri öldürürüz, nerede o, hangi helikopterle gitti, hangi havalimanına inecek ne
zaman kalktı helikopter?" dediğini beyan etmiştir.

İlyas Yaşar avukatının katılımı ile hiç bir baskı altında kalmadan özgür iradesi ile verdiği ifadesinde,
"Çiğli'den bizimle birlikte gelen özel kuvvet ekibinden birinin ‘Hırsız nereye gitti, Cumhurbaşkanı nereye
gitti, hani inimize girecektiniz?’ şeklinde sorular sorduğunu duydum." demiştir.

Ömer Faruk Göçmen avukatının katılımı ile hiç bir baskı altında kalmadan özgür iradesi ile verdiği
ifadesinde, "Ben bir kısım polise yerde yüzü koyun yatarlarken ayaklarını açmalarını isteyerek ayağımla
bacaklarını birbirlerinden ayırdım. Bu sırada içerisinde bulunduğum ekipten birisi ‘inimize girecektiniz, hani
nerede biz sizin ininize girdik nerede lan o şerefsiz, nereye gittiler, hırsızın çocukları’ şeklinde bağırıyordu.
Ancak bu bağıranın kim olduğunu bilmiyorum." demiş, yine kaçış sırasında "özel kuvvetler içerisinde bulunan
ve isminin İsmail olduğunu öğrendiğim bir yüzbaşı orada bulunan tüm şahıslara hitaben açıkça ‘aranızda
hizmet hareketinden olmayan var mı? ’ şeklinde sordu. Ancak buna kimse cevap vermedi. Ben soruya anlam
verememekle birlikte sessiz kalmayı tercih ettim" demiştir.

Serkan Elçi,İlyas Yaşar veÖmer Faruk Göçmen'in ifadelerinde geçen “hani inimize girecektiniz?”
sözünün Cumhurbaşkanının FETÖ'ne yönelik yaptığı çeşitli konuşmalarında sarf ettiği "inlerine gireceğiz"
şeklindeki sözlerine karşılık olarak kin ve intikam saikiyle söylendiği anlaşılmıştır.

Olay mahallinde bulunan helikopterdeki teröristlerdenHaldun Gülmez yardım için otele gelen polis
memurlarının silahla ateş etmeleri sonucu yaralanmıştır. Bu şahıs daha sonra tedavi için götürüldüğü İzmir
ilinde bulunan hastanede yapılan üst aramasında "H.E. Duaları" başlıklı, "Sultan veya Zalimden korkunca,
Allahu Ekber Allahu Ekber, Allah bütün mahlukatından üstündür, Allah benim korktuğum ve sakındığım
şeylerden azizdir. Kulun Tayyip Erdoğan'ın şerrinden, ordularının, etbaının ve taraftarlarının şerrinden, cin ve
insanların şerrinden kendinden başka ilah olmayan ve semayı, yerin üzerine izni olmaksızın düşmekten
alıkoyan Allah 'a sığınırım (...)" şeklinde bir kağıt ele geçirilmiştir.
Sosyal medyada yayınlanan bir çok yazılı ve görsel metinlerde FETÖ mensuplarının örgüt
yöneticisi olan GÜLEN için dini bir tabir olan Hoca Efendi tabirini kullandıklarının herkes tarafından
bilindiği,Haldun Gülmez'den ele geçirilen bu kağıttaki 'H.E. Duaları' başlıklı kağıttaki 'H.E' harflerinin 'Hoca
74
Efendi' anlamına geldiği ve GÜLEN'in kastedildiği anlaşılmıştır.

Terörist eylemi gerçekleştiren şüphelilerden Zekeriya Kuzu avukatının katılımı ile hiç bir baskı
altında kalmadan özgür iradesi ile verdiği ifadesinde özetle;
"FETÖ yapılanması içerisinde faaliyet yürüttüğünü, sadece kod adını bildiği bir "abi" ile sürekli
olarak görüştüğünü, bu kişinin askeriye ile ilgili konularda kendisinden bilgi aldığını, hatta kendi askeri
birliğindeki olaylarla ilgili kendisinden önce bu şahsın bilgi sahibi olduğunu, personel atamaları konusunda da
atama öncesinde bilgi sahibi olduğunu, görüşmekte olduğu "abi"sinin kendisine 1 dolarlık banknot verdiğini, bu
parayı Amerika'da bulunan GÜLEN'in gönderdiğini, bereket olsun diye bu parayı cüzdanında taşıması
gerektiğini söylediğini, FETÖ örgütünün "tedbir" anlayışıyla hareket ettiğini, örgüt üyelerinden kimsenin
kimseyi tanımadığı daha doğrusu hiçbir hizmet erbabının, bağlı olduğu ağabeyi dışında kimseyi tanımadığı bir
güvenlik sisteminin bulunduğunu, eyleme katılan özel kuvvetler personelinin, Cumhurbaşkanlığı korumalarına
hitaben "burayı cehenneme çevireceğiz, hırsızın çocukları, ininize girdik" şeklinde bağırarak sözler
söylediklerini duyduğunu, eylemin akabinde kaçtıkları esnada bir dinlenme molası sırasındaİsmail Yiğit'in
kendilerine dönerek "Burada hizmet hareketinden olmayan var mı?" diye sorduğunu, kimseden cevap
gelmediğini, bu konuşma olduğu sırada 18 kişi olduklarını, diğer 5 kişinin daha önce aralarından ayrıldıklarını"
belirtmiştir.
FETÖ mensubu askerler, örgüt içinde kendilerine emir talimat veren örgüt üyelerini “abi” olarak
adlandırmaktadırlar.
FETÖ kendisini Türkiye’de "hizmet hareketi" olarak tanımlamaktadır. Nitekim yazılı ve görsel
medyada bu yönde çok sayıda materyal vardır, ifadelerde geçen “hizmet hareketi” tabirinden FETÖ'ne mensup
kişileri kastettikleri açıkça anlaşılmaktadır.
Nitekim yakalanan şahıslardan Murat Dağlı, Zekeriya Kuzu ve Yücel Ekizoğlu'nun üzerilerinde
FETÖ mensuplarının birbirlerini tanımakta kullandıkları 1 Amerikan Doları ele geçirilmiştir.

Söz konusu geçici tutuklama talebine eklenen ve yukarıda sadece örnek kabilinden gösterilen tanık
beyanları ve şüphelilerin itirafları incelendiğinde, darbe teşebbüsünün GÜLEN’in emir ve talimatları
doğrultusunda hareket eden Silahlı Kuvvetler içerisindeki FETÖ üyeleri tarafından gerçekleştirildiği,
Türkiye'de darbe planlaması yapıldıktan sonra planlar onaylanmak üzere Amerika Birleşik Devletleri'nin
Pennsylvania eyaletinde yaşayan GÜLEN'e götürüldüğü, kendisinin darbe planına onay verdikten sonra Darbe
girişiminde bulunulduğu, GÜLEN, darbe teşebbüsünü gerçekleştiren ve sivil halkı katleden FETÖ lideri olarak
hem darbe teşebbüsünden hem de sivillerin ölüm ve yaralamalarından birinci derecede sorumlu olduğu açıkça
anlaşılmıştır.

3.2.2.2. İZMİR VE ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIKLARINCA TOPLANAN KONU


HAKKINDAKİ ÖNEMLİ DELİLDEN OLAN "ŞAPKA" VE "SEL" FARKLI İSİMLİ GİZLİ TANIK
İFADELERİ

3.2.2.2.1.İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/61972 sayılı soruşturma evrakı üzerinden


yürütülen soruşturmada gizli tanık olarak ifadesinebaşvurulan "ŞAPKA" farklı isimli gizli tanık ifadesinde
özetle;

"...telefonumda bu program üzerinden sorumlularım olan CİHAN ..., OSMAN ...,isimli ABİ'leri
görebiliyordum. Muhtemeldir ki benim telefonuma kurulan bu program Bülent ERYILMAZ, Süleyman BİLİR
isimli örgüt mensuplarının telefonlarına da kurulmuş olabileceğini değerlendiriyorum.
Sorumlum olan OSMAN... İsimli ABİ ile dini sohbetler yapmak için yaklaşık 3 haftada bir bu
program üzerinden mesajlaşmak üzere haberleşmek suretiyle buluşma yeri ayarlanarak bir araya geliyordum.
Bu buluşmalarımızda bir iki defa da Bülent ERYILMAZ ve Süleyman BİLİR isimli örgüt mensuplarını
görmüşlüğüm olmuştur. Benim OSMAN ... İsimli şahıs ile olan buluşmalarımız yukarıda belirttiğim gibi
Cevizlidere semtinde bulunan evde değil, ANTERES AVM yakınındaki isimsiz bir büroda ve İvedik caddesi
üzerinde bulunan yine isimsiz başka bir büroda gerçekleşiyordu. Bu bürolara gelip gitme esnasında HAKAN...
İsimli örgüt mensubu ile CİHAN... İsimli üst düzey sorumlu tarafından tanıştırıldım. HAKAN... İsimli buörgüt
mensubu tahminimce CİHAN... İsimli şahsın örgütteki bir alt konumunda yer alıyor olabilir. Bu bahsetmiş
75
olduğum büroları şu an gitsem sizlere gösterebilirim. Bahsetmiş olduğum buluşma ve görüşmelerimize zaman
zaman CİHAN... İsimli üst düzey Sorumlu ABİ' de katılıyordu. Bu şekilde 2015 yılı Ağustos ayına kadar devam
etti.
Daha sonra benim tayinim .................................Komutanlığına çıkmasından sonra Ankara ilinden
ayrılarak İzmir'e geldim. İzmir iline geldikten sonra Ankara ilinde sorumlum olan OSMAN.. .isimli ABİ beni
burada YAHYA ... ( 35yaşlarında, 1.75 boylarında, yapılı, hafif eğik burunlu, bıyıksız, sakalsız, esmer tenli,
hafif göbekli şuan hatırladığım kadarı ile Bornova Migros arkasında bulunan evini gitsem sizlere
gösterebileceğimi düşünüyorum. Düşünüyorum dememdeki sebep bu bahsetmiş olduğum eve yaklaşık 11 ay
önce gece vakti karanlıkta 2 kez gittiğimdendir. Bu bahsettiğim apartmanın 3-4 katlarından sonraki katlarda
bulunan dairede oturan şahıs ) isimli ABİ ile tanıştırdı. Bu şahısla belirttiğim gibi 2 kez gece vakti gitmiştim.
İlk gittiğimde sorumlum olan OSMAN...isimli ABİ ile 2015 yılının Eylül ayı içerisinde gitmiştik. İkinci gidişim
ise ilk gittiğimde tanışmış olduğum YAHYA ... İsimli sorumlum ile 2015 yılı Ekim ayı içerisinde bir hafta sonu
randevu usulü akşam saatinde Bornova Migros önünde buluştuktan sonra araba ile birlikte gitmiştik. YAHYA ..
İsimli sorumlun ile bu şekilde iki kez görüşmemiz oldu. Bu görüşmelerimizden sonra yukarıda bahsetmiş
olduğum Ankara ilinde bulunan CİHAN... İsimli üst düzey sorumlumdan YAHYA... İsimli sorumlumun İsmir
ilinden ayrıldığını WHATSAPP programın üzerinden yapmış olduğumuz görüşmelerimizden öğrendim. Daha
sonra benim İzmir ilinde benden sorumlu düzeyde görüşebileceğim herhangi bir kimsenin olmamasından
Ankara ilinde bulunan CİHAN... İsimli örgüt mensubu ile yukarıda bahsetmişolduğum gibi örgüt tarafından
kullanılan WHATSAPP programı üzerinden görüşmelerimiz devam etti.
Bu arada çalışmış olduğum .........................edilmesi çalışmaları, ................... İlçesine tayinimin
çıkması ve ardından da Azerbaycan görevinin belli olması gibi nedenlerden dolayı sorumlum CİHAN.... İle
yaptığımız WHATSAPP görüşmelerimizde kendisi bana durumun bu şekilde devam edeceğini söyledi. Bu
şekilde süreç devam etmekte iken 2016 yılı Temmuz ayı ilk haftası içerisinde yanlış hatırlamıyorsam Ramazan
Bayramının ilk günü olan 5 Temmuz 2016 günü ( Salı günü olabilir) benim bayram tatili için bulunduğum
Kayınvalidemin ziyareti için ailem ile birlikte gitmiş olduğum Bursa İnegöl ilçesinde bulunduğum sırada
WHATSAPP üzerinden CİHAN ... İsimli örgüt mensubu bana saat 21:00-22:00 sıralarında gönderdiği mesajda
" ACİL ANKARA'YA GELMEN GEREKİYOR" şeklinde mesaj göndermesi üzerine bende " NEDEN" diye
cevap yazmam üzerine bana cevaben "HAYATİ BİR KONU, ÇOK ÖNEMLİ BİR KONU MUTLAKA
ANKARA'YA GELMEN GEREKİYOR" şeklinde bir mesaj göndermesi üzerine ben tekrar kendisine "NE
ZAMAN" diye yazdım, bana "HEMEN" diye cevap yazdı. Bende bunun üzerine kendisine nereye geleceğimi
sorduğumda bana "OTOBÜS TERMİNALİNDE İNİNCE METROYA BİN TANDOĞAN METRODA İN
ORADAKİ PARKTA SABAH SAAT: 08:00 DE SENİ BEKLİYOR OLACAĞIM, TELEFONUN DA KAPALI
OLSUN" şeklinde mesaj göndermesi üzerine ben eşim ve kayınvalidemlere helikopter kazasında yaralanan
arkadaşlarımı ziyaret amaçlı Ankara iline gideceğimi söyleyerek İnegöl'den ayrılmak üzere terminale gittim.
Burada şuan hatırlayamadığım bir otobüs firmasından sabah saat 07:00' de Ankara ilinde olacak şekilde
saat: ....................İnegöl'den geçecek olan bir otobüse ....................50 TL karşılığı Ankara bileti alarak yola
çıktım ve 06.07.2016 günü saat 07:30-07:40 sıralarında Ankara terminaline indim. CİHAN... İsimli
sorumlumun WHATSAPP üzerinden gönderdiği mesajda belirttiği şekilde Tandoğan Metrosunun orada
bulunan parka gittim. Ben gittiğimde sorumlum olan CİHAN... Yalnız olarak parkta beni bekliyordu.
Birbirimizi görünce kendisi kalkarak yürümeye başladı. Bende bunun üzerine kendisini takip etmeye
başladım .Kısa müddet sonra kendisi bir binaya girdi. Bende arkasından aynı binaya girdim. Burada kendisi ile
merhabalaştık. Birlikte girmiş olduğumuz binanın birinci katında bulunan bir ofise girdik. Ben girdiğimiz bu
ofisi gitmem durumunda sizlere gösterebilirim.

Bizim girdiğimiz ofiste sorumlum olan CİHAN... İsimli şahıs beni içeride kimsenin olmadığı bir
masa ve sandalye bulunan bir odaya aldı. Bu esnada gitmiş olduğumuz bu ofiste diğer bir odanın kapısının
kapalı olduğunu gördüm. Zannedersem bu kapalı odada başkalarının da olduğunu düşünüyorum.
CİHAN... İsimli örgüt mensubu bu odada bana " ŞU AN ÇOK ÖNEMLİ BİR ÇALIŞMA
YAPILIYOR, BİRAZDAN BU ÇALIŞMANIN YAPILDIĞI YERE BİRLİKTE GİDECEĞİZ, BİRAZDAN
GELECEK OLAN BİR ARKADAŞI BEKLİYORUZ" dedi, bu arada masanın üzerinde çay, poğaça, simit ve
benzeri şeylerle kahvaltı yaparak beklememi söyledi. Bende bunun üzerine orada kahvaltımı yaptım .Akabinde
yaklaşık olarak 1 saat kadar burada kaldıktan sonra bulunduğum odaya CİHAN... İsimli örgüt mensubu ile
birlikte daha önceden simaen tanıdığım ancak ismini bilmediğim 1998 Kara Harp Okulu mezunu olarak tahmin
76
ettiğim, ABDULLAH KOD ismini kullanan Kurmay Yarbay TURGAY SÖKMEN geldi. Birbirimizi simaen
tanıdığımız için merhabalaştık. Bu şahsın CİHAN... İsimli örgüt mensubunun bana açıklamadan bahsetmiş
olduğu, çalışmadan bilgi sahibi olduğu belli ki bu şahsın bana " BİR ÇALIŞMA BAŞLATILDIĞINI,
ÇALIŞMA İLE İLGİLİ PLANLARIN DEVAM ETTİĞİNİ" söylemesi üzerine ben kendisine ne çalışması bu
bana bir anlat dediğimde bu şahıs " TÜM KUVVETLERİN KATILIMI İLE BİR DARBE
PLANLAMASININ YAPILDIĞINI, ÇALIŞMALARIN ŞUAN GİDECEĞİMİZ YERDE DEVAM
ETTİĞİNİ" söylemesi üzerine ben şok oldum. Siz aklınızı peynir ekmekle mi yediniz böyle birşey nasıl olur
dediğimde " SIKINTILI HİÇBİR DURUMUN OLMADIĞINI, ZATEN TÜM PLANLARIN BUNA GÖRE
YAPILMAKTA OLDUĞUNU, ENDİŞE EDİLECEK BİR DURUMUN DA OLMADIĞINI" söyledi. Bu
arada CİHAN... İsimli sorumlu da " OLUMSUZ HİÇBİR DURUM YOK, OLUMSUZ ŞEYLER SÖYLEYİP,
BAŞKALARININ DA MORALİNİ BOZMAMAK LAZIM GİDELİM BİR GÖRELİM" şeklinde şeyler
söylüyordu. Bu şekilde konuşmalardan sonra bulunmuş olduğumuz ofisten ilk önce TURGAY SÖKMEN
ardından ben onu takip ederek çıktım. Benden sonra CİHAN... İsimli şahıs çıktı. Apartmanın çıkışına göre sağ
tarafta bulunan ilk sağ taraftaki sokakta park halinde bulunan CİHAN... İsimli örgüt mensubuna ait olan 06
plakalı harf ve rakam grubunu hatırlamadığım Gümüş renkli Honda Cıvıc marka arabaya bindik. Arabayı
CİHAN... örgüt mensubu kullanıyordu. Yanına TURGAY SÖKMEN bindi, bende aracın arka koltuğuna
binmiştim. Araç ile bulunduğumuz Tandoğan Meydanından Çay Yolu istikametine doğru hareket ettik. Çay yolu
içerisinde tam adresini bilmediğim üç katlı çimento renkli bahçeli, dışında danışmanlık merkezi levhası olan 3
katlı Villa tarzı bir binanın önünde durduk. Ben buraya gidilmesi ve istenilmesi durumunda sizlere
gösterebilirim. Ben TURGAY SÖKMEN ve CİHAN.... İsimli örgüt mensubu ile villanın içerisine girdik. Burada
kapıyı çalınca bize kapıyı 25 - 30yaşları arasında, saçları arkadan örgülü, gözlüklü, zayıf yapılı erkek bir şahıs
açtı. Bizler içeri ayakkabılarımızı çıkardıktan sonra girdik. Kapıyı açan şahıs ile merhabalaştıktan sonra
villanın girişe göre alt katına indik. Bizim indiğimiz alt kat merdivenin tam karşısında bulunan iki küçük oda ve
yine merdivene göre sol tarafta ise büyük bir salon var idi. Ben ve diğer şahıslar bu büyük salona girdik. Biz
içeri girdiğimizde içeride yaklaşık 8-10 kişi bulunuyordu . Ben bu şahıslara baktığımda herkes ikişerli ve üçerli
gruplar halinde ellerinde b ir takım belgeler ile çalışıyorlardı. Ben Turgay SÖKMEN ve CİHAN ... İsimli şahıs
bu kişiler ile merhabalaştık ve selamlaştık. Bu şahısların hepsi sivil giyimli idiler, ben bu şahısların bazılarının
Asker bazılarının ise örgüt içindeki üst düzey İMAMLAR olduğunu düşünüyorum. Daha sonrasında bizlerde
orada bir yer bulup oturduk.

CİHAN .. İsimli şahıs bana ve Turgay SÖKMEN'e hitaben "ARKADAŞLAR BURADA


ÇAIŞMALAR OLACAK, DETAYLARI BİLMESENİZDE ŞİMDİLİK TAKİP EDİN JANDARMA İLE
İLGİLİ DİĞER KUVVETLERDEN HERHANGİ BİR TALEP OLURSA NOT ALIN" dedi ve akabinde
oradan ayrıldı. Ben ilk salona girdiğimde gördüğüm şahıslar arasında;
-Kurmay Albay Bilal AKYÜZ,
-Kurmay Albay veya Yarbay Barış AVIALAN,
-Tuğgeneral MEHMET PARTİGÖÇ isimli şahıslar vardı. Ancak bunların haricinde o an
içinisimlerini bilmediğimi sonradan isimlerini öğrenmiş olduğum;
-Havacı Tümgeneral GÖKHAN ŞAHİN SÖNMEZATEŞ,
-Denizci Koramiral ÖMER FARUK HARMANCIK, isimli şahısları gördüm. Bunların haricinde
tanımadığım 4-5 kişi daha vardı. Bu şekilde yukarıda belirttiğim gibi odada bir yere oturduk. Ben tüm gün
boyunca villanın içerisinde fazla muhatap bulamadığımdandolayı kendi içerisinde ( karacı karacıyla, denizci
denizciyle, havacı havacıyla, jandarma jandarmayla) ayrılmış, ev içerisindeki grupların yapmış oldukları
herhangi bir çalışmaya müdahil olamıyordum. Benim yanımda bulunan TURGAY SÖKMEN isimli arkadaş
diğer grupların yapmış olduğu çalışmalara ve konuşmalara zaman zaman müdahil olarak Jandarma
birliklerinin yeri kuvveti ve ihtiyaç olması halinde ne gibi yardımlarda bulunacağı ile ilgili bilgileri
aktarıyordu.
Bu şekilde ev içerisindeki çalışmalar devam ederken namaz vakitlerinde villa içerisinde bulunan
herkes abdest alıp namaz kılıyordu. Ancak namazın farzını orada bulunan sivil bir şahıs kıldırıyordu. Ben bu
şahsın 15 Temmuz sonrası yazılı ve görsel medyada çıkanhaberlerden gördüğüm kadarı ile Türk Silahlı
Kuvvetlerinde Havacı İmam diye adı geçen ADİL ÖKSÜZ olduğunu anladım. Bu şahıs villaya girdiğim ilk gün
odluğu gibi orada bulunduğum diğer günlerde de sürekli olarak villanın diğer katlarında gezerek villada
bulunan ve yapılacak olan Askeri Darbe ile ilgili çalışmaları yürüten diğer örgüt mensupları ile görüşmeler
77
yapıyordu. Yine ADİL ÖKSÜZ isimli örgüt mensubu kılınan vakit namazlarının sonrasında bazen dini konular
ile ilgili sohbet vari konuşmalar yapıyordu. ADİL ÖKSÜZ yapmış olduğu bu konuşmalardan bir tanesinde dini
konu olmamakla beraber Darbe yapılacak olan 15 Temmuz akşamını kastederek 15 Temmuz akşamında
yapılacak ilk işlerden bir tanesinin görevlendirme verilecek kuvvetlerle halen Cezaevlerinde tutuklu bulunan
cemaat mensubu kişilerin vakit kaybetmeksizin cezaevlerinden çıkartılmak olduğunu söylemişti. Yine başka
bir konuşmasında "Arkadaşlar biraz önce içerideki odadan büyüğümüzle görüştüm. Sizlere selamı var"
demişti. ADİL ÖKSÜZ'ün bu konuşmasında BÜYÜĞÜMÜZ diye bahsetmiş olduğu kişinin örgüt lideri
FETHULLAH GÜLEN olduğunu orada bulunan herkesin anladığını düşünüyorum. ADİL ÖKSÜZ yine bir
başka konuşmasında " Arkadaşlar ben Cumartesi veya PAzar İstanbul'da olacağım, oradan yurt dışına
uçacağım, bir aksilik olmazsa Salı günü büyüğümüzle görüşüp Çarşamba veya Perşembe döneceğim"
demişti. Yine burada şunu da belirtmek isterim ADİL ÖKSÜZ ile benim sorumluluğumu yapan CİHAN... İsimli
örgüt mensubu zaman zaman kendi aralarında ikili görüşmeler yapıyorlardı. Villa içerisindeki çalışmalar
esnasında halka rağmen söz konusu silahlı Darbe girişiminin başarı ile sonuçlanamayabileceği görüşü dile
getirildiğinde ; ADİL ÖKSÜZ tarafından orada bulunan herkese " Bu tür olumsuz düşüncelerle şeytanı
içimize karıştırmayalım, Allah'ın yardımı ile bu iş olumlu sonuçlanacaktır mealinde dini ağırlıklı kısa bir
sohbetle " fikirlerimizi bastırıcı ve engelleyici bir tavır sergilemiştir. .." şeklinde beyanda bulunmuştur.

3.2.2.2.2. Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca Darbe girişimi nedeniyleyürütülen soruşturmada gizli


tanık olarak ifadesinebaşvurulan "SEL" farklı isimli şahsın 21/07/2016 ve 19/10/2016 tarihli ifadelerinde özetle;
"...Ben Fen Liselerine hazırlık amacıyla çalışırken sınavlara bir ay kala abilerden biri askeri lise
sınavları olduğunu, girmek isteyip istemediğimi sordu. Ben de girebilirim, dedim. Bana askeri lise sınavlarına
girme teklifini yapan abi sınav formlarını getirdi. Birlikte doldurduk. Formları doldururken benim cemaate ne
derece bağlı olduğumu test etmek amacıyla olduğunu düşündüğüm bir soru sordular. Abi bana Hoca efendiyi
korumak için elinde bir el bombası olsa onun pimini çeker misin, kendini Hoca efendi için feda eder misin, diye
sordu. Ben de evet dedim. Ailemin de imza atması gereken yerler vardı. Onlara da konuyu açtım. Şaşırdılar
ancak itiraz etmediler. İmzaları tamamlayıp formu abiye verdim. Kendisi götürdü. Nereye götürdüğünü
bilmiyorum. Bu söylediğim olaylar 1994 yılında gerçekleşmiştir.
...Kuleli Askeri Lisesi, Deniz Lisesi, Kara Astsubay Lisesi ve Bando, Deniz Astsubay Lisesi
sınavlarına girmek için ayrı ayrı başvurularımı yaptım. Bu okulların sınavları farklı tarihlerdeydi ancak
birbirlerine yakındı. Hangisinin sınavına önce girdiğimi hatırlamıyorum. Kuleli Askeri lisesi sınavına girmeden
iki gün önce evde abiler bana sınavda çıkabileceğini söyledikleri 50 tane soruyu cevaplarıyla birlikte
gösterdiler. Soruyu çöz cevabını ezberle dediler. Ben de söylediklerini yaptım. Sınavda çıkan sorulardan
abilerin bana çözdürdüğü soruların birçoğunun aynı olduğunu gördüm. Sınavı çok iyi olmasa da asil listeden
kazanacak şekilde puan aldım. Deniz Lisesini yedekten, Kara ve Deniz Astsubay Liselerini asil listeden
kazandım.
...Askeri lise döneminde yaz tatillerinde evde yatmalı olarak kamplar yapıyorlardı. Ben ailemden
izin alamadığım için bunlara yoğun bir şekilde katılamadım. Sadece bir iki kez bir veya iki gece yatabildim.
Aileme de arkadaşımda kaldığımı söyledim. Namazlarımızı ve orucumuzu aksatmamamızı tembihliyorlardı.
Evde bir araya geldiğimizde kaset dinletme ve video izletme faaliyetleri yapıyorduk. Fethullah Gülen'in vaaz
videolarını seyrediyorduk.
.... Askeri lise bitince Hava Harp Okuluna geçtim. Lisedeki süreç burda da sürdü. Yine evde
buluşmalar devam etti. Abiler değişiyordu. Hava Harp Okulunda okuyan cemaatçi öğrencilerle eve gittiğimizde
tanışıyorduk. Okulda birbirimizi tanımıyor gibi davranıyorduk. Okul bitip İzmir'e gideceğimiz sırada abiler
yine evde benim gibi mezun olmuş iki kişiyle tanıştırdılar. Bunlardan biri Harp Okulunda Kurmay Binbaşı olan
ve gözaltına alındığını duyduğum F. G. , diğeri de yine Hava Pilot Kurmay Binbaşı olan ve yurt dışında
görevde olduğunu bildiğim M. T. 'dır.
...İzmir'e gittiğimizde bu iki subay ve İ. Ö. ile birlikte dördümüz ev tuttuk. Abiler kiralayacağımız
evin hangi bölgede olacağını söylemişlerdi. Bu evin diğer cemaat evlerine yakın olmamasına özen
göstermişlerdi.
...Ben sağlık değerlendirmesinde elendiğim için piyade sınıfına gittim. Diğer üçü uçuş okuluna
gittiler. Piyade okulu yaklaşık 9 ay sürdü. Uçuş okuluna gidenlerin eğitimi daha fazla sürüyor. Okulu bitirince
İstanbul'a döndüm. Abilerin bulunduğu yeni eve gittim. Zaten daha önce eski eve bir daha uğramamamızı
söylemişlerdi. Çok acil olmadıkça telefonla aramıyorduk. O dönem cep telefonları yeni çıkmıştı. Ankesörlü
78
telefondan irtibat kurup genelde kaçta geleceğimi soruyordum.
...Teğmen çıkıp maaş bağlanınca maaşımızın %10 unu eve gittiğimde abiye elden teslim ediyordum.
Arada bir sadaka parası adı altında gönlümden kopan miktarda parayı yine abiye veriyordum. Zaman Gazetesi
ve Sızıntı Dergisi aboneliği yaptırmıştım.
...Ben lisede 52. kol komutanıydım. Yaklaşık 90 öğrenciden sorumluydum. Abinin bana söylediği
isimlerden lisede toplam kaç cemaatçi öğrenci olduğunu bilmiyorum.
Ancak okuldan aldığım öğrenci listesini abiye veriyordum. Ders ve disiplin durumlarını ona
iletiyordum.
...2013 yılında Akademi'yi kazandım. İki yıl İstanbul Harp Akademisinde eğitim gördüm. Bu süreçte
de cemaat abileriyle görüşmelerim devam etti. Akademide cemaatçi olarak tanıdığım kimse yoktu ancak Darbe
girişimi nedeniyle Akademi personelinin de alındığını öğrenmiştim. 2015 yılında Adana'ya tayin oldum. Darbe
girişimi nedeniyle soruşturmalar başlayınca benim de bu faaliyetlerim nedeniyle tespit edilip ordudan
atılabileceğim düşüncesi beni korkuttu. Önce ne yapacağıma karar veremedim. Cemaatin abileri cemaat
üyelerine ve yaptıkları görüşmelere dair kayıt tutarlar. Bu kayıtlarda benim kod ismim Enes olarak geçer. Bu
veri tabanı o cemaatçi abinin bilgisayarında kayıtlıdır. Bizim görev yaptığımız birlikte görev yapan kişilere
ilişkin tüm bilgileri içerir. Ben dün akşam bu düşünceler içinde ne yapacağımı bilemedim. En sonunda darbeye
karışan kişilerin evlerinde arama yapıldığını, bilgisayar telefonlarına el konulduğunu gördüm ve duydum.
Yakalanan kişilerin Evindeki tüm dijital malzemelere el konulduğunu duydum. Benim de evde bulunan harp
okulunda kullandığım bilgisayarımda ve bir flash bellekte cemaate ilişkin bilgiler vardı.
...Ayrıca ben bu yıl Türkiye genelinde Hava Kuvvetlerine alınacak Uzman Çavuşların alım
heyetinde görev aldım. Bana izmirde İzbanın İnkılap İstasyonu olarak bilinen yerde saat 10 da randevu
verdiler. Bir abiyle buluştuk. Yakında bir eve gittik. Orada bana uzman çavuşluk aday bilgi formundan bir tane
örnek gösterdiler ve bu formda yer alan çaprazlama boydan boya devam eden fîligramın son iki rakamı ile
belgede sağ üst köşede yer alan grup numarasının son iki rakamının aynı olan adayların menfi olduğunu ve
bunların kabul edilmemesi gerektiğini bana Kurana el bastırarak anlattılar. Ve Kurana el bastım. Daha sonra
Haziran 2016 da yapılan uzman alımı sınavında görev yaptım. Böyle gördüğüm adaylara düşük puan vererek
kabul etmedim.
...Ben Bursa Işıklar Askeri Lisesinde ......... yıllan arasında görev yapmıştım. Burası daha önce 2008
yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığından Hava Kuvvetleri Komutanlığına geçmişti. Hava Kuvvetleri
Komutanlığına geçtiğinde ilk kurucu ekipte görev alan beş kişilik kurucu tim komutanlarından görev yaptığım
süre boyunca çok iyi bir şekilde bahsediliyordu. "Beşi bir yerde" diye anılıyordu. Şakirt oldukları yani cemaat
mensubu oldukları ima ediliyordu. Zaten bunların hepsi de sonradan kurmay oldu. Bunların isimleri (M. K. E),
( S. C.) , (T.T. ) , (H. A. ),(Y. K.) ve E. Ö. dir." ..." şeklinde beyanlarda bulunmuştur. (İfadede adı geçen S. C.
hakkında C.Başsavcılığımızın 2016/83834 sayılı evrakıüzerinden Darbe girişimi nedeniyle soruşturma
yürütülmektedir.)

Yukarıda yer verilen ifade içeriklerine ve yapılan tespitlere göre, 15/07/2016 tarihinde meydana
gelen askeri Darbe girişiminin, FETÖ / PDY Silahlı Terör Örgütünün kurucusu ve lideri olan GÜLEN'in emir
ve talimatı doğrultusunda ve uzun yıllardır Silahlı Kuvvetlerimiz içerisine sızmış örgüt mensupları tarafından,
örgütün "abi" ve "imam" tabir edilen sivil unsurlarının yönlendirmesiyle gerçekleştirildiği açıkça anlaşılmıştır.

3.2.2.3. CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞIMIZCA DERLENEN DELİL VE TESPİTLER

3.2.2.3.1. Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/83752 sayılı evrakı üzerinden Darbe


girişimine iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülmekte olanRifat ÇELİK avukat huzurunda
alınan ifadesinde özetle;
"...Ben 2007 yılında Balıkesir Kara Astsubay Meslek Yüksek Okuluna girdim ve 2009 yılında
mezun olarak aynı yıl Ankara Kara Havacılık Okuluna başladım ve burayı da 2010 yılında bitirerek İstanbul
Sancaktepe'deki 4. Kara Havacılık Alayında teknisyen üst çavuş olarak göreve başladım, 15 Temmuz 2016
tarihi itibarıyla da aynı görevimi sürdürüyordum. Skorsky Orta Maksat Yük Helikopteri olarak bilinen
helikopterlerin uçuş öncesi ve sonrası bakımıyla görevliydim ve 15 Temmuz 2016 günü ve öncesinde rutin dışı
herhangi bir hareket sezmedim. 15 Temmuz 2016 günü acil durum bekleme nöbetçi astsubayıydım. Bu
nöbetçiler; o gün saat 16:00 'dan ertesi gün saat 16:00 'a kadar devam eden e nöbet süresince meydana
79
gelebilecek doğal afet, helikopter düşmesi ve acil VIP uçuşları için askeri birlikte bekleyen, bir pilot ve bir
teknisyenden oluşan nöbetçilerdir.

Bu nöbet her gün tutulan rutin bir nöbet olup, KUTAY programında da geçmektedir. 15 Temmuz
2016 günü bu şekilde nöbetimi ifa etmekte iken, yazlık kıyafet olan şort ve tişörtle Skorsky hangarının dinlenme
salonunda üstçavuş Ahmet Göçer ile birlikte televizyon izliyorduk. Ahmet Göçer o gün kamera nöbetçi
astsubayı idi. Saat 20:00 sularında hızlı bir şekilde kapıyı açarak odaya giren Başçavuş Mesut Fırat bize Acil
uçuş var! deyince, ben hemen uçuş tulumumu giydim. Hatta o kadar acele ettim ki, yanıma cüzdan ve ev
anahtarlarını dahi almamıştım, üzerimde sadece LG marka cep telefonum vardı. Numarası 0553 109 21 15 'tir.
Bu şekilde uçuş hattına çıktım. Alanda kendi tabur komutanım olan ve o gün de nöbetçi amir
olarak görevli bulunan Yarbay Davut Uçum'u askeri kıyafetiyle gördüm. Kendisine "Neler oluyor komutanım?"
diye sorduğumda "Helikopter düştü, acil uçuşa çıkacağız." diyerek hangardaki iki helikopteri de dışarı
çıkartmamı istedi. O gün benimle beraber nöbetçi olan pilot Yüzbaşı Feridun Çoban'dı. O da alana gelmişti.
Kendisiyle o sırada görüşemedim. Bu şekilde helikopterleri hangardan uçuş hattına çıkarttım. Saat 20:30
sularıydı. Yarbay Davut Uçum'un Alay Komutan Yardımcısı Albay Ali Aktürk ile bindiği helikopterin
havalandığını gördüm. Diğer helikopterlerin de motorları çalışmıştı. Ben helikopterleri çektiğim traktörü
hangara bırakıp gece görüş gözlüklerini alacaktım ancak bulamayınca diğer teknisyen Astsubay Kıdemli Çavuş
Mehmet Güngör'den bir adet gece görüş gözlüğü alıp, ambulans bekleme olarak bilinen helikoptere bindim.
Henüz telsiz bağlantısını yapmamıştım ki helikopter bir anda havalandı....Helikopterde toplam üç kişiydik
ancak üçüncü kişi ön sağ tarafımda ve arkası dönük oturduğu için ve karanlık olduğundan, başında kask da
bulunduğundan bu kişiyi o sırada görememiştim ve bunu da o anda pek önemsememiştim.
Ancak Ahmet Güzel binbaşı bu şahsa devamlı "Abi" diye hitap ediyordu. Ben de bu nedenle
kendisinden daha kıdemli bir komutan olduğunu düşündüm. Bu şekilde önce Yeşilköy Askeri VIP apronuna iniş
yaptık...Herkes aşağıya indiğinde, üçüncü kişi olarak bahsettiğim kişi de inmişti. Ancak bu kişi asker değil
sivil kıyafetliydi, belinde de tabanca taşıyordu. Üzerinde krem renkli kahverengi çizgileri olan tişört ve aynı
renk keten pantolon vardı. Hiç konuşmuyordu. Asker olup olmadığına kanaat getiremedim. Ben iyice
şüphelenmiştim. Cep telefonumdan internete girip mynet haberden haberlere baktım ve bu sitede askerin
köprüleri kapattığını, bir terör saldırısının olduğunu haberi yapılmıştı. Akabinde Haber Türk sitesine girdim,
burada da küçük bir kalkışmadan bahsediyordu. Derhal Ahmet Güzel Binbaşı'ya bu haberleri gösterdim. Ben
şaşırmasını beklerken kendisi hiç şaşırmadı ve bana "Sıkıyönetim ilan edildi, bundan sonra her emir sorgusuz
yerine getirilecek" şeklinde konuştu. Sivil kişi bizden biraz uzakta telefonla konuşuyordu. Diğer dört rütbeli ise
bizden ayrılıp, askeri binaya girdiler. Benim kafamda artık olay şekillenmişti ve bu nedenle Ahmet Güzel
Binbaşı'ya artık uçmak istemediğimi söyledim. Kara Havacılıkta böyle bir kural vardır ve uçmak istemediğini
beyan eden personel asla uçurulmaz, zira böyle bir personelin o anda uçuşa hazır psikolojide olmadığı
değerlendirilir. Bu sözlerim üzerine Ahmet Güzel Binbaşı çok sert tepki göstererek; "Siz hükümetin
köpeğisiniz, sizin gibiler yüzünden bu ülke bu günlere geldi." diye bağırıp küfürler etti ve beni biraz ilerideki
subay öğrencilerin başında bulunan Havacı subay olan ancak rütbesini hücum yeleği olduğu için göremediğim
şahsa "Buna göz kulak ol" diyerek teslim etti. Saat 23:30 sularında beyaz bir transit minibüs alana geldi.
Araçtaki bir asker başını camdan çıkartarak "Kaçın, geliyorlar!" diye bağırıyordu. Sivil üçüncü kişi olarak
bahsettiğim kişi derhal helikoptere binerek çalıştırdı. Bu esnada Ahmet Güzel Binbaşı bir telefon görüşmesi
yapıyordu ve karşıdaki kişiye "Nereye inebiliriz, neresi emniyetli?" şeklinde telaşlı sorular soruyordu. Telefon
görüşmesini helikopterin yanında yapması ve bu nedenle bağırmasından dolayı net şekilde duydum. Yanıma
gelen Ahmet Güzel Binbaşı benim gitmek istemediğimi tekrar söylemem üzerine tabancasını arkamdan belime
bastırarak; sıkıyönetim halinde olduğumuzu, bu halde verilen emri yerine getirmemenin cezasının ölüm
olacağını söyleyip beni tehdit etti. Bu şekilde helikoptere bindik ve yine üç kişi olmak üzere havalandık...."
şeklinde beyanda bulunduğu,

3.2.2.3.2. Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/84338 sayılı evrakı üzerinden Darbe


girişimine iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülmekte olanİrfan Can'ın avukat huzurunda
alınan ifadesinde özetle;

Jandarma Yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademileri Komutanlığında öğrenci subay olarak eğitim
gördüğünü, cemaat olarak bilinen terör örgütüyle 1994-1995 senesinde ilköğretim eğitimi görmekte iken
80
tanıştığını, cemaat evlerine gidip sohbet toplantılarına katıldığını, bir süre sonra gruplara ayrılarak evlerde
kalmaya başladıklarını, kendisinden sorumlu abinin Ahmet isimli İstanbul üniversitesi öğrencisi olduğunu, adı
geçen abinin kendisini askeri liselere giriş için yönlendirdiğini, askeri lise yazılı sınavının kazandıktan sonra
Ahmet isimli abinin kendisine "annen başörtülü, başı açık olarak annenin fotoğrafını çektir, öyle başvur, yoksa
almazlar" dediğini, kendisinin de dediğini yaparak mülakatı geçtiğini ve Bursa Işıklar Askeri lisesinde 1996
yılında eğitime başladığını, Ahmet isimli abiyle lise dönemlerinde de ilişkisini devam ettirdiğini, görüşmeleri
Bursa ilinde yaptıklarını, devreleri olan Semih Tolga ve Necat Akpınar isimli askerlerinde kendi gruplarına
dahil olduğunu, 3 kişilik grup olarak Bursa ilinde Ahmet abiyle değişik adresler, esnaf evleri, cemaat evi olarak
bilinmeyen yerlerde toplanıp görüştüklerini, bu toplantılarda GÜLEN ve Said-i Nursi'nin kitaplarını okuyup
vaaz kasetlerini dinlediklerini, askeri lisede iken yaz tatillerinde İstanbul'a geldiğinde de Ahmet abiyle
görüşmeye devam ettiklerini, Eyüp ilçesinde açık adresini bilmediği bir evde toplantı yapmaya devam
ettiklerini, Liseyi bitirip Kara Harp Okuluna geçtiğinde yeni bir grupla birlikte Ankarada üniversitede okuyan
Fatih Kızılırmak isimli yeni bir ev abisine devrolduğunu, yeni grupta kendisinden başka öğrencilerden Mustafa
Göl ve Muhammed Tekil isimli şahısların da olduğunu, senede bir defa ev abisinin bir üst abisi olan ismini
hatırlamadığı şahsın eve gelerek kendileriyle sohbet ettiğini, kendilerine GÜLEN ve cemaat hakkında kötü söz
konuşan olup olmadığını, cemaate yakın görüşlü olup olmadığını sorarak hocalar ve öğrenciler hakkında bilgi
istediğini, okulu bitirdikten sonra ilk görev yeri Mardin'de öğretmenlik yapan ismini hatırlamadığı ancak teşhis
edebileceği bir abiyle irtibat kurmaya başladığını, aynı şekilde sohbet toplantılarına devam ettiğini, buradaki
sohbetlerde abilerin kendisine komutanlarınızdan Ergenekoncu olduğunu bildikleriniz olup olmadığı şeklinde
sorular sorulduğunu, ikinci görev yeri olan Denizli ili Buldan ilçesi Jandarma Komutanlığına atandığında İl
merkezinde Yenişehir semtinde evi bulunan Saffet (K) isimli Sarayköy İmam Hatip Lisesinde öğretmen olan
abiye devrolduğunu, başka illere tayin çıktığında tayin çıktıktan sonra gittiği abinin evine atandığı ilde
kendisinden sorumlu olacak abinin geldiğini ve bu yerde tanıştıklarını, devir teslimlerin bu şekilde
gerçekleştiğini, Saffet (K) abinin yalnızca kendisinden sorumlu olduğunu, 2014 yılına kadar bu abinin evine
gidip geldiğini, evde aynı faaliyetlere devam ettiklerini, abinin zaman zaman kendisine ilçe görevli kamu
görevlilerinden cemaat aleyhine görüşen konuşan olup olmadığını sorduğunu, 2013 yılında İzmir sınav
merkezinde girdiği Harp Akademileri sınavından önce Saffet (K) isimli abi tarafından alt devresi olan Rasul
Köse ile tanıştırıldığını, sınavdan önce izin alarak Rasul ile birlikte İzmir ilindeki cemaat evinden sınava
hazırlandıklarını, sınavdan önce yapılanmaya mensup iki erkek şahsın sınav için çalışılacak dokümanları flash
bellekle kendilerine verdiklerini, her ikisinin de sınavı kazandığını, Akademiyi kazandıktan sonra İstanbul
ilinde kendileriyle ilgilenecek Sadık (K) isimli Ümraniye'de öğretmen olan abinin Denizli iline gelerek
kendisiyle tanıştığını, bu abiye devrolduğunu, 2014 yılının Ağustos ayından itibaren adı geçen şahsın evine
Rasul ile birlikte gitmeye başladıklarını, evde namaz kılma, vaaz dinleme, Herkul adlı siteden GÜLEN'in
vaazlarını dinlemeye başladıklarını, 17 Aralık sürecinden sonrası dönem olduğunu için abinin kendilerine
Hükümet aleyhine propaganda yapmalarını, ortaya dökülen kayıtları yaymalarını söylediğini, Sadık (K)'un
kullandığı cep telefonuna iletişim amaçlı bir program yüklediğini, bu program üzerinden iletişim kurmaya
başladıklarını, bir süre sonra tablet almasını söylediğini ve parasını verdiğini, kendisinin de Samsung marka
tablet aldığını, bu tablete Whatsapp benzeri ismini hatırlamadığı, Torr gibi şifreleme programı olan bir
program yüklediğini, irtibatı buradan sağlamaya başladıklarını, darbe teşebbüsünden iki gün önce Resul ile
birlikte Sadık (K)'un evine gittiklerini, örgütte kullandığı kod isminin Sait olduğunu, Sadık (K)'un yine irtibatlı
olduğu zamanlarda kendisine zarf içerisinde F serisi (1) ABD doları para vererek parayı GÜLEN'in
gönderdiğini söylediğini, kendisinin parayı aldığını ancak Darbe girişiminden sonra imha ettiğini, mesleğe
başladığı 2006 yılından itibaren almış olduğu maaşından 150-200 ile başlayıp en son 400 TL'ye kadar parayı
ev abisi olarak görüştüğü şahıslara himmet olarak yardım, zekat, kurban adı altında verdiğini beyan ettiği,
cemaat içerisinde yakın zamana kadar dua edilmesi gerektiği, hükumetin yakında gideceğinin konuşulduğunu,
Darbe girişimi günü Akademi 2. Sınıf öğrencisi Muhammed Girgin'in yanına gelerek "bu akşam bir şeyler
olacak" dediğini, Darbe girişimi gerçekleşip tüm yaşadıklarını bir araya getirdiğinde Darbe girişiminin terör
örgütünün faaliyeti olduğu anladığını beyan ettiği,

3.2.2.3.3. Haklarında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/84327 sayılı evrakı üzerinden Darbe


girişimine iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülmekte olanÇağlar Aydın ve Habip Ertürk'ün
avukat huzurunda alınan ifadelerinde özetle;

81
Olay günü Kadıköy ilçesinde bulunan darbeci askerlerin kullandığı tanklara yol açmak suretiyle
Darbe girişimine katıldığı iddiasıyla hakkında soruşturma yürütülen Kadıköy Emniyet Müdürlüğü Güvenlik
Büro Amirliğinde görevli komiser yardımcısı Çağlar Aydın'ın İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliğince 20/07/2016
günü yapılan 2016/305 sayılı sorgusunda konuyla ilgili olarak; Van ilinde görev yapmakta iken terör örgütünün
yapılanmasına dahil olduğunu, dahil olduktan sonra Terör Şubede çalışmaya başladığını, burada görev
yapmakta iken örgüt mensuplarının telefonuna usb benzeri ara bir kabloyla telefonuna gizli bir haberleşme
programı yüklediklerini, programın şifreli olarak kullanıldığını, "Eagle" isimli programdan sonra "Tango"
isimli programın yüklendiğini, Darbe girişimi günü örgüt yapılanmasından İstanbul Anadolu Yakasında görevli
komiserlerden sorumlu olan, "abi" tabir edilen ve eczacılık işiyle uğraşan sivil şahıs Habip Ertürk'den Eagle
programı üzerinden darbeci askerlere yardımcı olunması şeklinde mesaj geldiğini beyan ettiği, aynı soruşturma
kapsamında tespit edilip yakalananHabip Ertürk'ün 24/07/2016 tarihinde kollukça avukat huzurunda alınan
ifadesinde; Çağlar Aydın ile kendisini üstü konumundaki soruşturma aşamasında ölenGökhan Açıkkollu'nun
tanıştırdığını,2015 yılı içerisinde Çağlar Aydın'ın telefonuna şifreli haberleşme programını kendisinin
yüklediğini, Darbe girişiminin yaşandığı gün Gökhan Açıkkollu'nun kendisine bu şifreli program üzerinden
"Sıkıyönetim ilan edildiği, askerin yönetimine el koyduğunu, askere silah sıkılmaması ve tanklara karşı
konulmaması, çatışmaya girilmemesi" şeklinde mesaj attığını, kendisinin de bu mesajı Çağlar Aydın'a
yolladığını beyan ettiği,

3.2.2.3.4. Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/84343 sayılı evrakı üzerinden


FETÖ/PDY Üyeliği suçundan soruşturma yürütülen Küçükçekmece Devriye Ekipler Amirliğinde görevli
komiser yardımcısıÖmer Saka'nın avukat huzurunda kollukça ve aynı soruşturma kapsamında ifadesi
alınanemniyet personeli gizli tanığın ifadelerinde özetle;

Ömer Saka'nın GÜLEN cemaati olarak tarif ettiği yapılanmaya mensup olup 2009 yılında İstanbul
ilinde göreve başladığında öncelikle Serkan (K), sonrasında ise Levent (K) Numan Koca isimli abilere bağlı
olduğunu, Levent (K) ile Serkan (K) vasıtasıyla tanıştığını, maaşından himmet adı altında kestiği parayı Numan
Koca'ya verdiğini, kendisiyle bir kısım emniyet personeliyle birlikte sık sık buluşup dini içerikli sohbetler
yaptıklarını beyan ederek Levent (K) Numan Koca'yı teşhis ettiği, yine yakalandığında üzerinde yapılan
aramada (1) ve (5) dolar kağıt ABD doları paranın bulunduğu, Ömer Saka'nın ifadesinde teşhis etmiş olduğu
Levent (K) isimli emniyet teşkilatından bir kısım personelden sorumlu olduğu anlaşılan "abi" görevindeki
şahısla ilgili olarak gizli tanık beyanında özet olarak; darbe teşebbüs esnasında Levent (K)'un kendisinin
kullanmış olduğu cep telefonuna önceden terör örgütünün gizli haberleşme programlarından Tango adıyla
kurulan program üzerinden kendisine ve mahiyetindeki emniyet personelineolay günü sırasıyla saat: 22.39'da
"Değerli abiler, şu an askerler yönetime müdahaleye başladı... Herkes işini gücünü bıraksın. Bulunduğu
yerde arkadaşlarını yönlendirsin.. Ve askerlerin müdahalesine yardımcı olmalarını temin etsin.
Direnmesinler. Direnin emniyet güçlerine engel olsunlar .. Her ilden ve bölgeden yapılan müdahale
konusunda bilgi alalım.. Bu stratejiyle hareket edip bizi her yerden bilgilendirin. Düzgün not yazın.. Askere
direnmesin arkadaşlar. Direnenlerin direncini kırsınlar. Özellikle özel harekatta ve çeviktekiler askere
teslimiyet gösterip menfilerin direnci kırılsın.", saat:22.40'da "Abiler emniyetten gelen emirleri yerine
getirmemeliler.", saat:22.44'de "Abiler emniyetten gelen emirleri yerine getirmemeliler. Herkes G Kurmaya
gitsin, devreler birbirleriyle bağlantı kursun, zincir kursunlar, haberdar olmayan kalmasın, emekliler
dahil", saat:22.45'de "silahını alıp genelkurmaya gitsin" ve saat:22.45'de " Ankarada muvazzaf ve emekli
olan kim varsa silahını alıp genkur, egm, ankara emniyet, kom tem ve yıldızın önüne giderek direnen
herkesi indirsin, bu konuda askere yardımcı olsun, kimse evinde durmasın... Duran vebaldedir... Herkese
duyurun" ibareli mesajlarlatalimatlar gönderdiğini beyan ettiği, beyan üzerine mesajların tespitinin yapıldığı,

3.2.2.3.5. Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/83836 sayılı evrakı üzerinden Darbe


girişimine iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülmekte olanHayati (K) Kemal Işıklı'nın avukat
huzurunda kolluk ve Cumhuriyet Başsavcılığımızca alınanifadelerinde özetle;

Terör örgütüyle 1997 yılında Konya ilinde bulunan Sabah Dershanesine gitmesi nedeniyle
tanıştığını, 2005 yılı Ocak ayında üniversiteyi bitirdikten sonra Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna
yerleştiğini, Ankara'da bankacılık uzmanı olarak işe başladığını, 2006 yılında İstanbul'a tayin olduğunu,
82
örgütte kendisinden sorumlu abinin Cankurt (K) ismini Mehmet olarak bildiği şahıs olduğunu, Darbe
girişimine katılan SAT/SAS personellerinden olan Miraç (K) Astsubay Murat Fırat, Ömer (k) astsubay Özgür
Danışan, Onur (K) astsubay Hamdi Çıplak, Hamza (K) astsubay Fatih Kaya ve İsmail (K) astsubay İrfan
Altuntaş'ın sorumluluğunun abisinin talimatıyla kendisine verildiğini, bu şahısların evine gidip geldiklerini,
beraber Kuran okuyup sohbet edip namaz kıldıklarını, ismini vermiş olduğu asker şahıslardan Özgür, Murat ve
Hamdi'nin bir grup, İrfan ve Mutlu'nun diğer bir grup, Hamza'nın ise tek olarak eve geldiğini ve bu şahısların
birbirlerinden haberi olmadığını, askerlerin yaş gruplarının birbirlerinden farklı olmasından dolayı gruplara
Cankurt (K)'un ayırdığını, kod ismi de bu şahsın talimatı ve belirlemesiyle kullandıklarını,bu şahısları evine
çağıracağı zaman dışardan ankesörlü telefondan veya kontörlü telefondan arayarak haberleştiklerini,
ikametine gelecekleri günleri bu şekilde belirlediklerini, sohbet günlerinin birbirine denk gelmemesini
kendisinin sağladığını, kendisinin üstü konumundaki Cankurt (K)'un bir üstü olan şahsın ise Yusuf (K) isimli
şahıs olduğunu, Darbe girişiminden önce Ramazan Bayramının ikinci gününde Kayseri'du bulunduğu sırada
Cankurt (K) ile kontörlü telefondan görüştüğünde şahsın kendisine ne zaman İstanbul'a geleceğini sorduğunu,
kendisinin de Darbe girişimi günü olan Cuma günü geleceğini söyleyince Cankurt (K)'un kendisine daha erken
gelmesini söylediğini, bunun üzerine Çarşamba günü İstanbul'a geri döndüğünü, aynı gün Ümraniye merkezde
bulunan Mado'da Cankurt (K) ile buluştuklarını, şahsın kendisine sorumluğundaki askerleri davet etmesini
söylediğini, Mado'dan çıktıktan sonra her gruptan bir kişi arayarak aynı gün farklı zamanlarda şahısları davet
ettiğini, Cankurt (K)'un evine gelen askerlere birliklerinde bulunan bir şahsın yanlarına gelerek "Kemal'i
tanıyormusun?" diyeceğini, bunu demesi üzerine onun her dediğini yapmaları konusunda talimat verdiğini, bir
süre genel sohbetten sonra da askerlerin evden ayrıldığını, Cuma günü evdeyken akşam saatlerinde Darbe
girişiminin gerçekleştiğini öğrendiğini beyan ettiği,

3.2.2.3.6. Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/83836 sayılı evrakı üzerinden Darbe


girişimine iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülmekte olanÖzgür Danışan'ın avukat huzurunda
kollukça alınanifadesinde özetle;

Yukarıda yer verilen kendisinin geçtiğiKemal Işıklı'nın ifadesini doğruladığı, ifadesinde devamla
talimatı aldıktan sonra Darbe girişiminin gerçekleştiği Cuma günü saat:11.00 sıralarında kendisiyle aynı
birlikte görev yapan ancak sık ilişkisinin olmadığı Mustafa Özel isimli astsubayın kendisiyle buluşmayı teklif
ettiğini ve evinin önünde onun aracında buluştuklarını, araçta şahsın kendisine "Kemal'in selamı var" dediğini,
kendisinin de Hayati (K)'un evinde söylenen talimatı hatırladığını, Mustafa Özel'in kendisine akşam 17.30'da
SAT Grup Komutanlığında olmasını söylediğini, birliğine gittiğinde kamuflajlarını giydiğini, Subay salonuna
geçtiğinde Mustafa Özel'in kendisine SAT'da bir ekip olduğunu, göreve gideceğini, hazırlık yaptığını
söylediğini, yine şahsın talimatıyla nöbetçi astsubay olan Mutlu Ferik'den nöbeti devralarak Komutanlığın
girişinde nizamiyede önceden hazırlanan silah ve teçhizatlardan aldığını, kendisine hazırlık sürecinde birliğin
emniyetini sağlama görevi verildiğini, bun nedenle dışarıya çıkmadığını, bilahare süreç boyunca birlik
içerisindeki güvenlik odasının kamera kayıtlarının kırıldığını gördüğünü, bu şekilde birliğin cephanesinden
silahların alındığını, süreç içesinde birliğe gelen araç sayısında yoğunluk olduğunu, bu araçların farklı
birliklerden gelen Hakan Egemen binbaşının çağırdığı kişiler olduğunu ve devamlı onu sorduklarını, yine
kendisiyle aynı birlikte görev yapan şahıslardan Mustafa Özel, Mevlüt Öncel, Yüksel Özcan, Erdinç Kurt,
Mutlu Ferik, İrfan Altıntaş, Murat Fırat, Melih Albayrak, Fatih Kaya, Fatih Arık, Halit Çetin, Özay Cöden,
Ahmet Çamoğlu, Hasan Alp Koruyucu ve Mustafa Avşar isimli şahısların o gün hazırlanıp dış göreve
gittiklerini ancak dışarıda ne yaptıkları konusunda bilgi sahibi olmadığını beyan ettiği,

3.2.2.3.7. Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/83836 sayılı evrakı üzerinden Darbe


girişimine iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülmekte olan Su Altı ve Kurtarma Grup
Komutanlığı’nda astsubayAvşar Zırh'ın avukat huzurunda kollukça alınanifadesinde özetle;

"Ben 14 Temmuz 2016 günü düğün yapacağım için senelik izne ayrıldım. Aynı gün saat:15:00
sıralarında, ismini Ulvi olarak bildiğim cemaat abim beni telefon ile arayarak, “çok acil bir şey var,
Üsküdar’daki eve gelmen lazım, gelince evin önünde bekle” dedi. Ben de saat:16:30 sıralarında Üsküdar’da
bulunan Yer Gösterme usulü ile beyan ettiğim evin önüne gittim. Ulvi Abi ile beraber evin yakınlarında
bulanan pastaneye geçtik. Pastaneye geçtiğimizde oturduğumuz masada, daha önceden ismini bilmediğim ve
83
tanımadığım bir kişi daha vardı. İsmini bilmediğim ve tanımadığım kişi bana; “yarın çok güzel ve önemli şeyler
olacak, Ulviye adres verdim. Akşam saat:19.00-20.00 sıralarında bu adreste bulunun” dedi. Biz de Ulvi Abiyle
beraber şahsın bize vermiş olduğu adresi bulmak için Ümraniye taraflarında, şu an gitsem bulabileceğim fakat
açık adresini bilmediğim yere gittik. Adresi bulduk. Daha sonra akşam buluşup Ümraniye’deki adrese gelmek
üzere ayrıldık. Ben saat:20:00 sıralarında Ulvi Abiyi Libadiye Caddesi üzerinde bulunan bir camiden alarak,
Ümraniye’deki adrese geçtik. Ulvi Abiyle beraber eve girdik. Bizi muhtemelen evin sahibi olan, daha önceden
tanımadığım, görsem teşhis edebileceğim bir kişi karşıladı. Daha sonra Ulvi Abi gitti. Ev sahibi olan şahıs
bana “sen bekle, başkaları da gelecek” dedi. Bunun üzerine ben de bekledim. Daha sonra eve Astsubay
Üstçavuş Selami GÜL eve geldi. Selami GÜL ile beraber yaklaşık 1 saat kadar oturup sohbet ettik. Sohbet
esnasında Selami GÜL bana, “birinden duydum, yarın darbe gibi bir şey olabilir” dedi. Ben de içimden
şaşırarak kim yapacak acaba diye düşündüm. Darbe olacaksa acaba cemaat bizi uyaracak mı diye aklıma
geldi. Selami GÜL bana “SAS’ta bulunan Hocalardan Cemaatçi olduğunu bildiğin birileri var mı?“ Dedi. Ben
de “bilmiyorum” dedim. Selami GÜL de “Hüseyin KAYABAŞI, Nihat ÇENGEL, Hasan ERDEM YILMAZ,
Ahmet KOL’un cemaat içerisinde bulunduğunu” söyledi. Ben bu sözlere şaşırdım ve nasıl olur Hasan Erdem
YILMAZ alkol içer dedim. Selami de kendisini gizlemek için olabilir dedi. Ardından Astsubay Murat
YAMADAĞ ve Astsubay Hüseyin DEMİR eve geldi. Sonra Albay Şeyhmus DİREK eve geldi ve bize hitaben;
“size asıl bilgiyi verecek olan kişi geç kaldı o yüzden gelemeyecek” dedi. Telefon numaralarımızı alarak,
yarın:17:00-18.00 ‘e kadar sizi arayacağız haber bekleyin dedi ve ayrıldık. Ben de Büyükçekmece’de oturan
ailemin yanına gittim.
15 Temmuz 2016 günü sabah düğün hazırlıkları ile ilgilendim. İlk olarak saat:21:00 sıralarında
Selami GÜL bana telefon ile ulaşarak “ne yapıyorsun, neredesin, seni aramadılar mı” dedi. Ben de “beni
kimse aramadı, Büyükçekmece’de ailemin yanındayım” dedim. O da bana “Sen yavaştan çık, bu tarafa doğru
gel” dedi. Bu tarafa gel dediği yer Beykoz civarıydı. Saat:21:15 sıralarında beni Ulvi Abi aradı ve “hemen çık,
Ümraniyedeki adrese gel” dedi. Ben de babamın arabasını alarak Ümraniye’ye doğru yola çıktım. Yolda
Selami GÜL beni arayarak Keçilik’te bulunan SAT Grup Komutanlığı’na gelmemi söyledi. Ben de Keçilik’e
doğru giderken Selami GÜL beni tekrar arayarak, “Kavacık Nilüfer Turizm’in oraya git” dedi.Kavacık’a
giderken eşim beni telefon ile aradı ve olayları sordu. Ben de iyi olduğumu ve endişelenmemesini söyledim.
Kavacık Nilüfer Turizme gittiğimde beni tekrar Selami GÜL aradı. “Hakan EGEMEN’i görüyor musun?” dedi.
Ben de “burada kimse yok“ dedim. Daha sonra Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’ndan cep telefonuma SMS
geldi. Gelen SMS’te “Tüm Personel birliklerine dönüp, görevinin başına geçsin” emri vardı. 5 dakika sonra
Selami GÜL beni tekrar arayarak “Birliğimize dönüyoruz, sen de oraya gel” dedi. Ardından eşimin ev
sahibinin oğlu Ömer YAŞAR beni arayarak, eşimin çok üzgün olduğunu, neler olduğunu söyledi. Ben de “bir
sıkıntı yok, eşimi teselli edin” dedim. Daha sonra Riva’da bulunan ikametime geçerek, kamufilajlarımı
giyindim. Birliğime geçmek için evden çıktım. Astsubay Cafer SARAÇ’ın evinin önünden geçerken, sokak
üzerinde Astsubay Cafer SARAÇ’ı, Kurmay Binbaşı Hakan EGEMEN’i ve ismini bilmediğim ve tanımadığım,
ancak asker olan 3 kişiyi gördüm. Onlar da beni gördü. Hakan EGEMEN bana, “Avşar sen gel bizimle
berabersin” dedi. Bende üst rütbeli komutanım olduğu için itiraz edemedim. Hep beraber Astsubay Cafer
SARAÇ’ın evine geçtik. Bu sırada saat:23:00-00.00 civarlarıydı. Evdeyken Binbaşı Hakan EGEMEN sürekli
birileri ile telefonda görüşüyordu. SAT’ta görevli nöbetçi subayı ile telefonda konuşurken, “oraları temizle,
ortada hiçbir şey kalmasın, masasın üzerindeki notları yok et, nöbetçi uzman çavuş şüphelenmişti, ne diyor?”
diye konuşuyordu. Daha sonra Tuğamiral Ömer Faruk HARMANCIK ile telefon konuşmasında, “ne yapalım
komutanım, durum nedir” şeklinde konuşmalar yaptı. Astsubay Cafer SARAÇ, “Deniz Kuvvetleri Komutanını
almaya gidecektik” dedi. Ben de bu tarz konuşmalar geçince, CEMAATİN DARBE YAPTIĞINI ANLADIM.
Çok şaşırdım ve tedirgin olmaya başladım. İçinde bulunduğum durumdan bir an önce nasıl kurtulurum diye
düşünmeye başladım. Gece boyunca Hakan EGEMEN cep telefonundan sosyal medya üzerinden durumu takip
ediyordu. Daha sonra Ömer Faruk HARMANCIK, Hakan EGEMEN’i arayarak; Darbe’nin başarısız olduğunu
söyledi. Hakan EGEMEN ise ne yapmamız gerekiyor komutanım dedi. Ömer Faruk HARMANCIK da;
“yapacak bir şey kalmadı, evinizde bekleyin” dedi. Hakan EGEMEN de bize; “normal hayatınıza devam edin,
kimseye de bir şey söylemeyin, bir şey söyleyen olursa inkar edin” dedi. Hakan EGEMEN yukarıda belirtmiş
olduğum 3 şahıstan birine komutanım diye hitap ederek, “arabada silahlar var, ne yapalım” dedi. Silahların
gömülmesine karar verdiler. Hakan EGEMEN ben ve Astsubay Cafer SARAÇ’a “iki araçta silah var, silahları
Cafer SARAÇ’ın aracına yükleyin, uygun bir yer bulup gömün” dedi. Cafer SARAÇ ile ben Caferin
arabasında, diğer ismini bilmediğim SAT personeli de diğer arabada, Riva’nın üst taraflarında uygun bir yer
84
olduğunu düşündüğümüz yere geldik. Önce silahları Cafer’in aracına aktardık. Diğer SAT’çı arabası ile
ayrıldı. Ben ve Cafer SARAÇ silahları, yol kenarına gömdük. Zaten silahlar daha sonradan bulundu. Ardından
evlerimize ayrıldık. .........yaşanan olaylar, Ülkemizin düştüğü durum, bu olaylardan dolayı hayatını kaybeden
masum insanları düşünerek vicdanen olup biten ve bildiğim her şeyi anlatmaya karar verdim. 27 Temmuz 2016
günü kendi isteğim ile birliğime gelerek olanları Askeri Savcılığa samimi bir şekilde anlattım." şeklinde
beyanda bulunduğu,

3.2.2.3.8. Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/83836 sayılı evrakı üzerinden Darbe


girişimine iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülmekte olan bir kısım SAS/SAT unsurlarının
örgütsel deyimle "abi" tabir edilen üstü konumunda olan sivil unsurÖnder Yılmaz'ın avukat huzurunda
kollukça alınanifadesinde özetle;

"İstanbul’da ismini İlhan olarak bildiğim, daha sonradan ismini Fatih DURSUN olarak
öğrendiğim, Maliyede çalıştığını bildiğim, açık adresini tam bilmiyorum ancak Gülsuyu taraflarında ikamet
ettiğini bildiğim, gitsem bulabileceğim şahıs bana; 2013 yılı içerisinde “Kamuda çalışan arkadaşlar ile dini
içerikli görüşebilir misin?” şeklinde sordu. Ben de dini içerikli sohbet yapmak için, bunda bir sıkanca
görmeyerek kabul ettim. Bu sohbetlere 4 kişilik asker grubu ile başladım. Bu askerlerin isimlerini; Denizci
olan, Astsubay Mustafa, Astsubay İlyas, Astsubay Süleyman ve Astsubay Dursun isimli, soy isimlerini
hatırlamadığım arkadaşlar idi. Bu askerler, Beykoz’da bulunan Kurtarma Gemilerinde çalışmaktaydılar. Bu
arkadaşlar ile yaklaşık 2 sene kadar dini içerikli konular hakkında sohbet ettik. Bir dönem sonra bu
arkadaşların tayini çıktı ve gittiler. Tayini çıktığı yerleri bilmiyorum. Daha sonra tayini çıkanların yerine,
Astsubay Serkan CANPOLAT ve Astsubay Mustafa TÜRKDOĞDU bir grup; Astsubay Hüseyin DEMİR,
Astsubay ismini Mesut olarak bildiğim ancak soy ismini bilmediğim, Astsubay Metin BİRCAN bir grup;
Astsubay Arif DOĞAN ve ismini hatırlayamadığım bir Astsubay da bir grup olarak geldiler. Bu askerler
dalgıçtı. Bu arkadaşlarla da dini içerikli sohbet, muhabbet yapıyorduk. Ben Ramazan Bayramında senelik izne
ayrıldım. Bu süreç zarfında da herhangi biri gelmedi.
Bolu’da bulunduğum 13 Temmuz 2016 günü kendi paramla almış olduğum Samsung marka,
içerisinde sim kart özelliği olmayan, kablosuz olarak bağlanma özelliği olan, yine kendime ait ikametimde
bulunan internetimden bağlandığım tabletime Tango programını Yavuz Kod Nihat MENGİ yükledi. Kullanılır
vaziyette bana verdi. Bu tablete aynı gün “İstanbul’a gelmen gerekiyor” içerikli bir mesaj geldi. Bu mesaj
üzerine ben de İstanbul’a geldim. Nihat MENGİ’nin Kaynarcada Marmara Üniversitesi Hastanesinin yanında
bulunan evine gittim. Evde kendisine “hayırdır abi neden çağırdınız” dedim. Nihat MENGİ de “ben de tam
olarak bilmiyorum” dedi. Beraber evden çıkarak İlhan Kod Fatih DURSUN’u Gülsuyu’nda bulunan
ikametinden alarak, Ümraniye İSKİ’nin arka tarafında kalan, gitsem bulabileceğim eve gittik. Bu evin kime ait
olduğunu bilmiyorum. Bu evde Yusuf Kod ismini Hasan olarak hatırladığım, bizim abi dediğimiz şahıs vardı.
Ayrıca evde Kadir Kod ismini Yusuf olarak bildiğim, Maliyeci olarak çalıştığını hatırladığım şahıs da vardı.
14 Temmuz 2016 Perşembe günü saat:15.30-16.00 civarlarında sohbet grubumuzda olan askerlerin
bazılarının gelmesi gerektiğini söyledi. Gelecek arkadaşların telefon numaralarını verdi. Evden çıkarak
dağıldık. Ben de Grubumda bulunan gelmesi söylenen asker şahısları kontörlü telefon ile arayarak Perşembe
günü gelin dedim. Perşembe günü İlk önce öğleden sonra saat:18:00 sıralarında Astsubay Serkan CEYLAN,
Astsubay Mustafa TÜRKDOĞDU geldi. Saat:19:00 civarında da Astsubay Arif DOĞAN geldi. Son olarak
Saat:20:30 civarında Astsubay Metin BİRCAN, Astsubay Hüseyin DEMİR ve Astsubay ismini Mesut olarak
bildiğim soy ismini bilmediğim askerler geldi. Ben bunları yine Tango programından bana gelen; siz
görevlilere samimi olarak itirafımda harita üzerinde gösterebileceğim Örnek Mahallesi Semerkand Caddesi
üzerindeki Takva Camii’ne sırtınızı döndüğünüz zaman karşı sokağa girip sağınızdaki ikinci binanın ikinci
katından daha yukarıda bulunan bir katta oturduğunu ve daha önceden da Müdürlük yapmış olduğunu
hatırladığım, kilolu, esmer tenli, ismini bilmediğim şahsa bana gelen mesajın gereği olarak Arif DOĞAN’ı
bıraktım. Kapıyı bana açan yukarıda tarif ettiğim şahıstı. Kendi arabamla giderken beni takip ederek beyaz
renkli Renault Fluance marka plakasını hatırlamadığım bir oto ile mahale geldik. Burada yukarıda tarif ettiğim
şahsa Arif DOĞAN’ı teslim ettim ve sonrasında evime geri döndüm. Evimde beni bekleyen, yine yukarıda
isimlerini yazdırdığım, ismini Mesut olarak bildiğim şahıs ve Hüseyin isimli şahıs, Volkswagen Golf marka gri
marka araca bindi ve bu iki kişiyi yine 41 GK 832 plaka sayılı kendi aracım önderliğinde yine size görevlilere
samimi olarak bilgisayarda harita üzerinde gösterdiğim, Ümraniye İlçesi Çakmak Mahallesi Alişan Sokak
85
olarak bildiğim yerde, sokak köşesinde sol tarafta bulunan binanın caddeye bakan kısmının en altında iki adet
beyaz renkli otomatik açılan garaj kapılarından hatırladığım binanın 4.katında olduğunu hatırladığım, biraz
uzun boylu, adını soyadını bilmediğim, zilinde ismi yazmayan şahsın ikametine kapıyı açan, yukarıda tarif
ettiğim kişiyi, içeride kimin olup olmadığını eve girmediğimden bilmediğim şahsa bıraktıktan sonra evime
doğru geldiğimde, tabletimden Tango programı üzerinden Yavuz Kod adlı kişiden benim daha önce ne
tanıdığım ne bildiğim ne de gördüğüm ancak gelen mesajda plakasını şimdi hatırlamadığım gri renkli Toyota
marka oto ile iki kişi olarak geleceklerini bildirmesi sonucu bu şahısları beklemeye başladım. Bu arada
Mehmet, Serkan, Metin benim evimde bulunmaktaydı. Kadir de vardı. Ben Toyota oto ile gelecek iki kişiyi
beklerken, bana mesajla farklı bir yolla bildirilmeyen, yine daha önce hiç görmediğim, tanımadığım iki asker
olabileceklerini tahmin ettiğim, kapımı çalan iki kişi kapıyı çaldılar. Açtığımda kapımda bu şahısları gördüm.
Bu şahıslar da Yavuzun gönderebileceğini düşünerek içeri aldım. Evde 6 kişi bulunduğu esnada yukarıda
bahsettiğim Toyota marka araç ile isimlerini bilmediğim iki şahıs araçlarında bekler vaziyette iki kişiyi gelen
mesaj dolayısıyla bana gelen kişiler olduğunu anlayıp yine kendi aracım ile öncülük ederek, yine siz görevlilere
Esenevler Mahallesi Bozacı Sokak üzerinde olduğunu bildiğim, çok katlı, daire kapısını 17 olarak tahmin
ettiğim, dairenin kapısını açan, daha önce tanıyıp bilmediğim ve görmediğim 35-40’lı yaşlarda, orta boylu,
görürsem tanıyamayacağım erkek şahsa teslim ettim. Eve girmeden buradan da ayrıldım ve tekrar evime
geldim. Bu ve bir önceki bahsetmiş olduğum evlerden dönerken tek başıma kendi aracımla iken aracım iki kere
arıza yaptı. Kendi imkanlarımla tamir ederek evime döndüm. Evimde yukarıda bahsettiğim kişilerden beşi
kalmıştı. Bana daha önceki Tango isimli mesajlaşma programımız üzerinden Yavuz Kod adlı kişi bana aynı gün
gündüz evine biri gelecek, akşam dağıttığın kişilerden sonra kalan öğrencileri yani yukarıda yazdırdığım 5
öğrenci ve niçin geldiğini bilmediğim Kadir isimli kişinin haricindeki kişiler ile görüşecek dedi. Ancak
saat:23:00-00:00’a kadar gelmedi. Gelen kişilerden de evde etmiş olduğumuz konuşmaların haricinde bir şey
duymadım. Gelmemiş olduğunu buna dayanarak söylüyorum. Saat:23:30 sıralarında yukarıda bahsetmiş
olduğum mesajlaşma programından Yavuz Kod adlı şahıs bana göndermiş olduğu mesajda, isim belirtmeden
gelecek olan kişi gelmeyecek dedi. Bunun üzerine yukarıda bahsettiğim evde kalan 5 kişiden 2 tanımadığım,
isimlerini bilmediğim kişilerden; uzun boylu, esmer tenli, asker olduğunu tahmin ettiğim bir tanesi, bana; biz
müsaade ederseniz evde bulunan kişiler ile konuşmak istiyoruz demesinden dolayı yanıma Kadir’i alarak başka
odaya geçtik. Yaklaşık 10 dakika sonra bu şahıs evdeki diğer dört şahsı yanına alıp evden biz gidiyoruz diyerek
çıkıp ayrıldılar. Çıkarken de aynı şahıs bana, “biz yarın tekrar görüşebiliriz” diyerek evden çıktılar.
Arkalarından gördüğüm kadarıyla her biri hatırlayamadığım, süreler içerisinde peyderpey çıkarak ayrıldılar.
Yukarıda bahsettiğim kişi bana yarın buluşacağız diyince ben yarın büyük bir ihtimal ile Bolu’da olacağım.
Madem yarın buluşacaksınız evin anahtarının birini size vereyim dediğimde, bana kendisine ayrı bir talimat
veya bilgi gelmiş olacak ki “gerek yok, muhtemelen burada buluşmayacağız” diyerek anahtarı almadan ayrıldı.
Ertesi gün yani 15.07.2016 günü sabah saatlerinde ben ve ikametimde yukarıda belirttiğim şahıslardan, evinin
anahtarını unuttuğundan bende kalacağını söyleyen Kadir ile onu bırakmak üzere erken saatlerde Pendik
tarafına bırakmak üzere giderken TEM yolunu kullanarak Viaport isimli AVM’nin oralara geldiğimizde aracım
yine stop etti. Biraz uğraştım çalıştırdım. Kadir’in işini hallettikten sonra Cuma namazını birlikte Maltepe
taraflarında ismini hatırlamadığım bir camide kılıp yeninden aracımı tamir ettirmek üzere Ümraniye’ye
Sanayiye doğru geldik. Sanayiye yaklaşırken tamirciyi telefonum ile aradım. Durumumu anlattım. Bana “bu
aralar çok yoğunum, yarın gel” demesi üzerine yine Kadir ile evime geldik. Burada tabletimi kontrol ettiğimde
Yavuz Kod adlı kişinin bana “buralarda mısın?” mesajını attı. Ben de evet demem üzerine yaklaşık 1-2 saat
içerisinde Yavuz evime geldi. İçeri aldım. Kadir ile birlikte Yavuzla yemek yedik, oturduk. Yavuz bana dün gelen
kişilerin bu akşam saat:18:00 gibi tekrardan geleceklerini söyledi. Ben de tamam dedim. Yavuz evimde
bulunduğu sırada saat:18:00 sıralarında Serkan; arkasından Mustafa, sonrasında Metin, bir önceki gün gelen,
tanımadığım iki kişi, yanlarında tanımadığım bir kişi ile geldiler. Evime ilk olarak gelen bu şahıs kısa saçlı,
orta boylu, spor giyimli, saçlarının ön kısmını seyrek olarak hatırladığım kişi ile birlikte evimde; Kadir, Yavuz
ve beni saymazsak toplam 6 kişi gelmiş oldu. Yaklaşık bir saat sonra daha önce bir defa geldiğini hatırladığım,
ancak konuşmalarından ve hareketlerinden kendi aramızdaki hitaplarımızdan büyük abi olduğunu tahmin
ettiğim Mustafa isimli Kod adı Süleyman olan şahıs geldi. O da Yavuz, Kadir ve bana katılarak evdeki diğer
kişiler ile birlikte rutin sohbetler ettik. Sonra evde bulunan 6 öğrenciye hitaben, “biraz sonra çıkarsınız,
çıkınca Beykoz’da bulunan SAT Komutanlığı’na gidin, sizi orada karşılayacaklar” dedi. Sonrasında İlk olarak
6 öğrenci yine evimden peyderpey çıkarak ayrıldılar. Evde Ben, Yavuz, Kadir, Süleyman kaldık. Namazımızı
kıldık. Sonrasında Süleyman ile Yavuz ayrı ayrı çıktılar. Ben ile Kadir evde kaldık. Evi toparladık. Sonrasında
86
bizim ev çok sıcak olduğu için kalmak üzere evinin anahtarını yanına almayan Kadir’i aracıma alarak annemin
Kısıklı’daki Ferah Mahallesi Çamoluk Sokak No:3 Daire:6 sayılı yerdeki ikametine gittik. O günün sabahına
kadar da burada kaldık. Sonrasında akşam saat:23:00-00:00 arası bir saatte, korna sesleri ile birlikte uçak
sesi ve insan sesleri ve bağrışmalar duyunca televizyonu açtığımda köprüdeki gelişen olayları gördüm ve askeri
bir kalkışma olduğunu anladım." şeklinde beyanda bulunduğu,

3.2.2.3.9. Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/83836 sayılı evrakı üzerinden Darbe


girişimine iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülmekte olan bir kısım SAS/SAT unsurlarının
örgütsel deyimle "abi" tabir edilen üstü konumunda olan sivil unsurNihat Mengi'nin avukat huzurunda
kollukça alınanifadesinde özetle;

"Ömer isimli şahsı tanıdığını, şahsın isminin ÖNDER YILMAZ olduğunu ifadede öğrendiğini,
Kendisinin TÜBİTAK ta çalıştığını bildiğini ancak pozisyonunu bilmediğini, Ömer isimli şahısla da Pendik
Maliyesinde görevli Fatih DURSUN isimli şahıs tanıştırdığını, Fatih DURSUN isimi şahsı da kendi çocuğunun
koleji olan Gebze Darıca da bulunan Çırağan Kolejinde oğlu eğitim gördüğü için oradan gidip gelirken veliler
olarak tanıştığını, Ömer ismini kullanan şahısla tanışmasının 2011 veya 2012 yıllarında Fatih DURSUN un
evine kendisinin tarifi ile çay sohbetine gittiğini, Evini gittiğinde içeride adını Ömer olarak bildiğini ve isminin
önder yılmaz olduğunu öğrendiği şahıs, ayrıca ismini KADİR olarak bildiği Maltepe de maliyeci olarak bildiği
şahıs olduğunu. Bu iki şahısla burada tanıştığını ve Fatih’in evine daha sonradan birkaç defa daha gittiğinde
Ömer ve Kadir le denk geldiklerini, Her seferinde dini sohbetler ettiklerini. Başka bir amaçla sohbet
etmediklerini, evinde birkaç kez aynı kişilerle sohbet ettiklerini, Ömer’in evin de ve kadirin evinde bu
şahıslarla çeşitli zamanlarda buluştuklarını, Ömer’in evinin Çamlıca’da olduğun bildiğini, Kadir in evini de
Dragos ta maliye lojmanlarında olduğunu bildiğini, Bu evde de buluşmalar yaptıklarını, Fatih DURSUN
öğretmen olduğu için öğrencilere dini sohbet edebilir misin diye sorduğunu olabilir dediğini, iki tane öğrenci
yönlendirdi bu tanıştırma Fatih DURSUN un evinde gerçekleştiğini, evde SERDAR olarak tanıtılan ve AKIN
isimli bir gemide görev yaptığını söyleyen asker bir şahıstı olduğunu, ikinci şahıs ise aynı yerde görev yaptığını
beyan eden ve kendini CELİL diye tanıtan kişilerle Fatih DURSUN un evinden ayrıldıktan sonra çeşitli
zamanlarda evinde sohbet etmeye başladıklarını,
İlk buluşmalarında aralarında sohbet günleri cumartesi günleri saat:10:00 gibi olmak üzere
ayarladıklarını, peyderpey cumartesi günleri müsait olduklarında gelip gitmeye başladıklarını, bu süreç böyle
devam ettiklerini, yaklaşık 2 ay öncesine kadar böyle devam ettiklerini, buluşmak için başka bir telefon veya
elektronik cihaz kullanmadıklarını,
Yukarıda da belirttiği gibi dini sohbet amaçlı insanlarla tanıştığını iyi niyetli bir insan olduğu için
kişilerin pozisyonları kimlik bilgileri ya da kişisel bilgileri önemsediği şeyler olmadığını Allah rızası için
sohbet ettiğini başka da bir amaç gütmediğini,
Paraların tutanakta da belirtildiği üzere üzerinde sedef döviz yazan küçük poşet içerisinde birikim
amaçlı topladığını diğer dolarların arasında bulunan sadece bu amaçla biriktirdiğini paralardandır. Özel bir
amacı olmadığını, söylemiş olduğu konu hakkında da bilgi sahibi olmadığını,
Tango programını yüklemediğini, ancak Ömer kod adlı Önder YILMAZ’ ın evine gittiğinde tableti
olduğunu, Tango programını Fatih isimli arkadaşı yüklediğini, Fatih’in tanıdığı ismini YUSUF olarak bildiği
kişi Tangoları aldığını, Samsung marka tableti olduğunu, 13 temmuz 2016 günü tangoları birbirlerine verdikten
sonra YUSUF isimli İLHAN kod isimli bildiği şahıs bu program üzerinden Ümraniye’ den bir adres yazarak
arkadaşları buraya topla dediğini,aynı program üzerinde ortak paylaşım gurubundan bu mesajları diğerleri de
görmüş olacak ki öğle saatlerinde ikametine Ömer ve Kadir kod adlı kişiler geldiğini, Yusuf’un bildirdiği
adresi bilmediğiden Ümraniye’yi Ömer bildiğinden, Ömer’e ait plakasını hatırlamadığı SEAT marka otoya
bindiklerini bildirilen adrese gittiklerini, kapıyı çaldıklarını açılınca üç kişi içeri girdiklerini sonra
oturduklarını içeride Yusuf kod adlı kişi ve CANKURT kod adlı gerçek ismini bilmediği kişi olduğunu, evde
toplam 5 kişi olduğunu, kendisinin de dahil Ömer ve Kadir ne olduğunu anlamadıklarını, ‘’Hayırdır’’
dediklerini, ‘’ bi şey yok’’ dediğini, sonra Ömer ve Kadir evden ayrıldığını sonrasında ilk defa orada gördüğünü
ismini bilmediği CANKURT diye tanınan şahısla birlikte otobüs durağına gittiklerini ve dağıldıklarını, Yusuf
isimli şahısın verdiği mesajları attığını kendisi de gereğini yapması için Ömer’e ilettiğini,
Ömer kod adlı şahsa 15.07.2016 günü yukarıda bahsedilen şahısları tekrardan toplayın talimatını
verdiğinizde sonrasında Ömer’in nerde olduğunu sorduktan sonra ikametine giderek birlikte yemek yediğiniz ve
87
Ömer’e bir önceki gün vermiş olduğunuz talimatta geleceğini söylediğini Toyota araç içerisinde tanımadığı
şahısların saat 18:00 gibi tekrardan geleceklerini beyan ettiğini evde 6 askeri personelin toplanmaları
sırasında bulunduğunu bu 6 personele talimat vermek üzere bahse konu ikamete Süleyman kod adlı Mustafa
isimli şahsın geldiğini bu personellere Süleyman kod adlı kişinin ‘’ biraz sonra çıkarsınız çıktığınızda Beykoz
da bulunan SAT komutanlığına gidin sizi kapıda Hakan Binbaşı karşılayacak onun talimatlarına uyun’’
dediğini, Süleyman’ı daha önce İlhan kod isimli Fatih DURSUN’ un yanında gördüğünü, buraya gelişinde de
ikinci defa görmüş olduğunu,bu şahsın niye talimat verdiğini neden talimat verdiğini anlayamadığını" beyan
ettiği,

3.2.2.3.10. Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/83836 sayılı evrakı üzerinden


Darbe girişimine iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülmekte olan Su Altı Eğitim Merkezi
Komutanlığı’nda astsubayAvşar Zırh'ın avukat huzurunda kollukça alınanifadesinde özetle;

"13 Temmuz 2016 günü içerisinde tam olarak saatini hatırlayamadığım bir zaman diliminde
Beykozda beraber görev yaptığımız fakat birimlerimizin farklı olduğu münasebeti ile gün içerisinde yüz yüze
görüşemediğimiz ancak telefon ile irtibatlaşa bildiğimiz daha sonra detayını anlatacağım şekilde dini
sohbetlere genelde kendimize ait ayrı araçlar la sohbet yapılacak eve aynı grup içerisinde gittiğimiz Astsubay
Metin BİRCAN beni telefonla arayarak “yarın akşam 20:00 da ismini Ömer olarak bildiğim Üsküdar
Kısıklıdaki daha önce bir defa gittiğim ismini hatırlamadığım bir apartmanın 1. Katındaki ikamete saat:20:15
sıralarında gittiğimde ilk olarak kendimin geldiğini anladım. Benden yaklaşık yarım saat sonra Astsubay
Hüseyin DEMİR Ankara da izinde olduğu halde araçsız şekilde geldi. Sonrasında yine yarım saatlik bir zaman
diliminde yukarıda bahsettiğim Astsubay Metin BİRCAN geldi. Ömer de dahil olmak üzere evde 4 kişi idik.
Beraber namaz kıldık, hal hatır sorduk. Yaklaşık yarım saat içerisinde Ömer olarak ismini bildiğim cemaat
abim olan kişi benimle Hüseyin i alışık olmadığız şekilde daha önce görmediğimiz bir durum ile sizi başka bir
eve götüreceğim. Orada öğreneceksiniz şeklinde bir hitap da bulundu. Bende bu yapılanma içerisinde şimdiye
kadar herhangi bir zarar görmediğimden dolayı sorgulamadan dediklerini yapmak üzere ben ve Hüseyin, bana
ait olan 34 DA 4830 plakalı, Volkswagen Golf marka opak yeşil otomu da yanıma alarak bize kendi aracı ile
öncülük yapan Ömer’in peşinden Ümraniye İlçesinde açık adresini hatırlamadığım sarı renkli bir apartmanını
önüne geldik. Burada araçlarımızdan indik. Yine Ömer’in öncülüğünde tahmini apartmanın 4. Katında kapı
numarasını hatırlamadığım dairenin girişine geldiğimizde Ömer kapıyı çaldı. Kapıyı daha önce görmediğim;
uzun boylu, esmer tenli, bıyık ve sakalı olmayan bir şahıs kapıyı açtı. Selam verip içeri girdik. Ömer içeri
girmeden buradan ayrıldı. Eve girdiğimizde bu şahsın yönlendirmesiyle geldiğimiz odada Avşar ZIRH ve
Selami GÜL olarak isimlerini bildiğim, Riva yerleşkesinde görev yaptıklarını beyan eden iki askeri personel
(SAS) ile tanıştım. Yaklaşık 1-2 saat kadar bu odada kendi aramızda sohbet ettik. Evine gittiğimiz şahıs odaya
gelerek, bize hitaben “birkaç abi gelecek onları bekliyoruz” dedi. Biz de beklemeye devam ettik. Bulunduğumuz
odaya evin sahibi olan şahısla, bana askeri adli görevlileri resmini göstererek teşhis ettirdikleri, ismini
buradan öğrendiğim Şeyhmus DİREK isimli görevini sonradan yine bu teşhiste Denizci Albay olduğunu
öğrendiğim kişi geldi. Bize hitaben gelecek olduklarını söyleyen ev sahibi olan kişinin beyanındaki abilerin
gelmeyeceğini beyan ederek odada bulunan biz 4 kişinin telefon numaralarını alıp, “bir gelişme olursa yarın
sizleri bu numaralardan ararım” dedi. Sonra ben yine yanıma Hüseyin DEMİR’i alarak, kendime ait araç ile
evden ayrıldık. Hüseyin’i evine bırakıp ben de kendi evime gittim. Yukarıda belirttiğim şekilde gelişen durumlar
daha önce yaşamadığım düzeyde anormal olmasına rağmen, herhangi bir zarar görmememden dolayı
sorgulamadım. ....................... Tam olarak hatırlamıyorum Hüseyin ya da Metin olacak birisi bana telefon açtı.
Hatırladığım kadarıyla Hüseyin idi. Saat 20:00 da Kavacık da buluşalım dedi. Ben yine kendi aracımla
yaklaşık olarak bu saatler de Tem otoyolu üzerinde ki Kavacık varyant da Hüseyin ile buluştum. Hüseyin
otobüs ile gelmişti. Hüseyin’ i aracıma aldım. Beraber bir önce ki akşam yukarıdabahsettiğim ilk defa gitmiş
olduğum Ümraniye de kiikamete geçtik. Yine 4. Kat da kapı numarasını hatırlamadığım ikametin kapısını
çaldık. Yine yukarıda belirttiğim tanımadığım ismini bilmediğim kişi kapıyı açtı. Hüseyin ile birlikte içeri
girdik. İlk gelenlerin biz olduğunu içeri de kimseyi göremeyince anladım. Bizden yaklaşık yarım saat veya kırk
beş dakika sonra ev sahibi ile birlikte bir önce ki akşamdan bize telefon numaralarımızı alarak ani bir
durumda size haber vereceğim diyen albay Şeyhmus DİREK geldi. Yanında ki üç kişiyi ilk defa gördüm. Bizim
bulunduğum odada bu şahıslarla yaklaşık 5-10 dakika kadar oturdum. Bu yüzden bu şahısları görsem teşhis
edemem. Bu tanımadığım üç şahıstan Şeyhmus DİREK isimli albaydan daha yetkili birisi olacak ki beyaz tenli
88
kişi bize hitaben “Siz Beykoz da bulunan Sat Komutanlığına gidin, sizi burada giriş de Hakan EGEMEN
isimli şahıs karşılayacak ve size bir şeyler anlatacak” dedi. Biz de bunun üzerine ben Hüseyin i kendi
aracıma alarak buradan ayrıldık.......En son sohbetine tabi olduğum abi olan Ömer kod adlı şahsın
sohbetlerinde ben ve Hüseyin kendi isimlerimizi kullandık. Her hangi bir kod ismi verilmedi. Daha önce ki
sohbetlerin hepsinde benim kod adım Mesuttu. Etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyorum " beyan ettiği,

3.2.2.3.11.Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/83836 sayılı evrakı üzerinden Darbe


girişimine iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülmekte olan Su Altı Taarruz Komutanlığı’nda
astsubayMelih Albayrak'ın avukat huzurunda 12/09/2016 tarihinde kollukça alınanifadesinde özetle;

"15/07/2016 günü aynı birlikte görev yaptığı Astsubay Kıdemli Başçavuş Mustafa Özel'in özel bir
görev çıktığını, kendilerinin de birazdan çıkacağını, kendisinin de kendileriyle birlikte gelmesi gerektiğini
söylemesi üzerine hazırlık yaparak yakın muhabere teçhizatını aldığını,..... üç araçta 18 personel olmak üzere
Yeşilköy Askeri Havalimanına gittiklerini, saat:22.00 sıralarında Havalimanına ulaştıklarında kapıdaki
nizamiye görevlisine Mutlu Ferik isimli personelin SAT'dan geldiklerini ve okul komutanının bilgisi olduğunu
söylemesi üzerine içeriye girdiklerini, araçtaki malzemeleri CASA tipi uçağa yükleyerek 00.00 sıralarında
havalandıklarını, uçak inmeden yaklaşık onbeş dakika kadar önce Mustafa Özel'in Ankaraya Akıncılar Üssüne
ineceğimizi söylediğini, uçak Akıncılar Üssüne indikten sonra Mustafa Özel'e görevin mahiyetini tekrar
sorduğunda koruma görevi yapacaklarını söylediğini, daha sonra yanlarına bir Yarbay'ın gelerek, kendileriyle
birlikte gelen Özay CÖDEL'e nizamiyelerde koruma amaçlı desteğe ihtiyaçlarının olduğunu, terör saldırısı
beklendiğini söylediğini, Mustafa Özel'in ise kendilerini üç gruba ayırdığını, ..... Saat:03.00 sıralarında Yarbay
rütbesinde bir şahsın yanlarına gelerek üç kişiye ihtiyacı olduğunu söylemesi üzerine kendisi, üsteğmen
Mustafa Avşar ve astsubay Fatih Kaya'nın sivil araca binerek üs içerisinde bir binaya götürüldüklerini, içeride
öncelikle üç tane tam teçhizatlı özel kuvvetler askeri personeli gördüğünü, bunların kendilerine içeride
rehinelerin olduğunu, kendilerine görev çıktığı için ayrılmak zorunda olduklarını ve rehinleri bekleme
görevinin kendilerinin devralması gerektiğini söylediğini, içeride kim olduğunu sorduklarında ise Kara
Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak, Kara Kuvvetleri Personel Daire Başkanı, 2 Albay ve 1 Yarbay'ın
olduğunu öğrendiklerini, rehinelerin bulunduğu odaya girdiklerinde el ve ayakları bağlı şekilde durduklarını
gördüğünü, kendileriyle ilgilenip kelepçelerini gevşettiğini,..... Saat:05.00 sıralarında üsteğmen Mustafa
Avşar'ın ne olup bittiğini öğrenmek için yanlarından ayrıldığını, kendisinin de AstsubayFatih Kaya'ya bine
içerisinde durma talimatı verdiğini ve bina dışına çıktığını, burada gördüğü tulum kıyafetli bir personele üsse
sürekli inen uçak ve helikopterleri sorduğunda kendisine İNŞALLAH ALACAĞIZ dediğini, neyi alacağını
sorduğumda İNŞALLAH HOCAMIZIN İZNİYLE ALACAĞIZ dediğini, kendisinin hocanın kim olduğunu
sorduğunda şahsın HOCAEFENDİ diye cevap verdiğini, şahsın bunu demesi üzerine FETULLAH
GÜLEN'i kastettiğini anladığını" beyan ettiği,

3.2.2.3.12. Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/88650 sayılı evrakı üzerinden Darbe


girişimine iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülmekte olan terör örgütünün sözde Jandarma
Teşkilatı yapılanmasında örgüt üyeleri askeri personelin üstü konumundaki "öğretmen" tabir edilen özel
görevi haiz örgüt üyesi konumundaki sivil şahısEvren Pehlivan'ın avukat huzurunda kollukça
alınanifadesinde özetle;

"2002 yılında İstanbul Kadıköy’de bulunan FEM Dershanesine üniversiteye hazırlık için
gittim.Dershaneye gittiğim süre içerisinde ders çalışmamız için kendi yurtlarında programlar düzenlerlerdi.
Bende bu programlara katılmaya çalışırdım. Üniversiteye hazırlandığımız için bu programlar ders ağırlıklı
olmakla birlikte vakit namazlarından sonra ve sohbet olduğu zaman bu saatlerde Risalei Nur, GÜLEN’in
kitapları ve dini kitaplar okunurdu. Bu programlarda başımızda dershanedeki rehber öğretmenlerimiz olurdu.
Kendilerine abi ya da hocam diye hitap ederdik. ...................2009 yılında KPSS’ye girdikten sonra
Diyarbakır/Merkez’de bulunan Hamrabat İlkokuluna sözleşmeli öğretmen olarak atandım 4-5 ay sonra kadar
kadroya atandım. Burada da aynı şekilde cemaat evinde 1 kişiyle birlikte kaldım. Bu şahsın ismini de Nail
olarak hatırlıyorum. Tüm bu dönemlerde evlerde kalan herkes kod isim kullanıyordu. Ben de kendimi Asım
olarak tanıtıyordum. Çünkü cemaat abileri birbirimiz hakkında bilgi sahibi olmamamız için bize söyledikleri
89
isimleri kullanıyorduk....... Her gittiğim ilde bir dönem benimle irtibatı minimumda tutuyorlardı. Tahmin
ediyorum ki bu dönemde güven sağlamamı bekliyorlardı. Diyarbakır’da 1-2 sene kaldıktan sonra 2010-2011
yılı gibi bana da öğrenci vermeye başladılar. Beni abi yaptılar. Bana bu görevlendirmeyi yapan Zafer beydi.
Benim ilgilenmem için verilen bana göre öğrenci olan şahsın kod adını hatırlamıyorum ancak il jandarma da
görevli astsubaydı kod ismini Ekrem olarak hatırlıyorum. Bana söylenen bu kişinin sadece maneviyatını güçlü
tutmakla alakalıydı. Ancak bu askerin gerçek ismi bana hiç söylenmedi. 2012 yılının sonunda askere gittim.
Döndükten sonra MEB’deki görevimden istifa ettim. O dönemde istifa etmemem için ısrar da etmişlerdi, ancak
kabul etmedim. Bana o dönemde ısrar eden Zafer beyin yerine gelen Kerim abiydi. Ama bu sürede cemaatle
bağlantımı da koparmadım. 2013 yılında BTC isimli firmaya başvurum kabul edilince İstanbul’a geldim.
İstanbul’da beni Polat kod isimli Ö............. isimli şahıs ile cemaat mensubu şahıs ile tanıştırdılar.
........İstanbul’a geldiğim ilk dönemlerde Polat abiyle zaman zaman görüşüyorduk. Ancak bir süre öğrenci
vermediler. Daha sonra güven telkin etmiş olacağım ki 17-25 Aralık sürecinden sonra bana rütbesi astsubay
olan ancak kursiyer olduğundan dolayı İstanbul’da bulunan bir asker ile diyaloğa geçmemi sağladılar. Bu
askerin adını Ali olarak biliyorum,ancak bu kod ismidir. Gerçek ismini bilmiyorum. Zaten bu süreçte minimum
bilgi sahibi olmanın esas olduğunu bize öğretmişlerdi. Ben 2014 yılının ortalarına kadar yaklaşık 6 ay boyunca
Ali’ye abilik yaptım. Ali ile genelde 2 haftada bir görüşürdük,...... Görüşmelerimizde genelde namaz kılmak,
kitap okumak, sohbet etmek, internette yayınlanan Fethullah GÜLEN’in ve diğer dini videolarını izlemek gibi
maneviyat ağırlıklı aktiveler yapardık. Görüşmelerimizi ise her görüşmemizde bir sonraki görüşme için
sözleşerek yapıyorduk. Eğer sözleştiğimiz tarihte görüşeceğim kişi gelmezse belli bir süre bekledikten sonra
ankesörlü telefondan arayarak neden gelmediğini soruyordum. Bu süreçte benimle de aynı sistemle Polat abi
irtibat kuruyordu, onunla da görüşmelerimiz devam ediyordu. Genelde o benim evime geliyordu. 2014 yılının
ortalarından sonra Ali’nin kursu bitti ve tayini çıktı. Bu yüzden benimle irtibatı kesildi, ancak Ali’ye gittiği
yerde ilgilenileceğini söyledim. Askerlerin tayin dönemine kadar beni yeni biriyle tanıştırana kadar bir boşluk
oldu.Tahminimce tayinleri beklediler. Bir süre sonra ismi Murat olarak söylenen ancak bu olaylardan sonra
ismini Muhammed ALİKO olarak öğrendiğim astsubay olarak bildiğim askerle Polat abitarafından
tanıştırıldım. Tanıştıktan sonra 15 Temmuz sürecine kadar bu arkadaşla yukarıda da bahsettiğim çerçeve ve
kapsamda görüştüm. Zaten kendisi de dini anlamda bir şey öğrenmek ve dinini yaşamak amacıyla bu oluşuma
girmiş bir arkadaştı. Kendisinin de bir art niyeti olduğunu düşünmüyorum. 15 Temmuz sürecine kadar
kendisinden herhangi bir talepte bulunmadım. 12.07.2016 günü akşam saatlerinde Polat abiile kendi evinde
yüz yüze görüştük. ...... Bu görüşmenin planlanmış bir görüşme olup olmadığını hatırlamıyorum. Ancak bu
görüşmemizde Polat abibana Murat’ı (Muhammed ALİKO) kastederek “arkadaşı Çarşamba veya Perşembe
günü amirlerinden birisi arayacak. Bu arayan şahsın bu arkadaştan isteyeceği şeylere hayır dememesini söyle”
dedi. Bende bunun üzerine neden abi hayırdır diye sorduğumda bana “kendisinin de bilmediğini, telefonda bu
arkadaşa ne söylenileceğinin de bilmediği” söyledi. Bu durum benim gördüğüm kadarıyla istenen ilk şeydi. İlk
kez böyle bir talepte bulunulmuştu. Ben bana söylenen bu şeyleri TSK içerisinde bir olumsuzluk olacağını, bu
olumsuzluğun da cemaat içerisindeki arkadaşlarımızın bu durumu önleyeceği şeklinde yorumladım. Akabinde
de bu durum üzerine Polat abininevinden çıktıktan hemen sonra Çekmeköyde bulunan bir ankesörlü telefondan
Murat’ı (Muhammed ALİKO) aradım. Kendisine görüşmek istediğimi söyledim ve yaklaşık 10-15 dakika sonra
da Çekmeköyde bir pastanede kendisi ile görüştük. Pastanede otururken tedirgin oldum, söyleyemedim. Dışarı
çıktık, birlikte yürüdüğümüz esnada bana söylenenleri aynı şekilde Murat’a (Muhammed ALİKO) ilettim.
Murat bu duruma çok şaşırdı. Bana ne olduğunu, neden böyle bir şey istendiğini sordu. Bende kendisine
bilmediğimi, istenenleri kendisine ilettiğimi söyledim. Akabinde kendisiyle görüştük ve ayrıldık. Kendisi ile
başka irtibatımız olmadı. 15.07.2016 günü olayı saat 23.00 sıralarında evimde bulunduğum sırada öğrendim.
Olayları görünce olumsuzluk olarak düşündüğüm şeyin darbe olduğunu anladım. " şeklinde beyanda
bulunduğu,

3.2.2.3.13. Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/88650 sayılı evrakı üzerinden


Darbe girişimine iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülmekte olan Jandarma personeli
astsubayMuhammed Aliko'nun avukat huzurunda kollukça alınanifadesinde özetle;

"......vicdanen huzursuz olmam nedeniyle FETÖ/PDY ile ilgili bildiklerimi ayrıntılı olarak burada
da anlatmak istiyorum. İlk olarak 2009 yılının yaz aylarında Kahramanmaraş’ta lise yıllarımın sonlarında
90
tanıştım. Bu zamanlarda bu tip sorunlar olmadığı için öğrenci evlerine gidip geliyordum, gidip gelme
maksadım ise ders çalışmaktı. ............Askeri okulun birinci senesinde Kenan (K) Ertuğrul isimli abi bana
Ökkeş KENGER ve Cengiz KARABACAK isimli arkadaşlarında bundan sonra benimle beraber olacağını
söyledi. Cengiz KARABACAK bir veya iki defa geldi daha sonra gelmedi, Ökkeş KENGER ise birinci sınıfta
ara sıra geldi, okulun ikinci yılında gruptan tamamen ayrıldılar. Askeri okulun ikinci sınıfında iken Ankara
Botanik’te bulunan bir eve gidip gelmeye başladık. Bu ev Samanyolu Kolejinde çalışan Mehmet isminde bir
şahsın eviydi. Bu şahıs anladığım kadarı ile Fen Bilimleri öğretmeni idi. Çünkü evde genellikle Fen Bilimleri
kitapları vardı. Burada yaklaşık bir yıl süre ile iki hafta da bir görüşüyorduk. Mezun olmama yakın yanımıza
Kenan (K) Ertuğrul geldikten sonra Polat isimli bir şahıs geldi ve bana İstanbul’da benimle ilgilenecek kişi
olarak kendini tanıttı. Ben Askeri okulda olduğum dönemde görsel ve yazılı medyadan çok uzak kaldığım için
gündemi takip edemiyordum. Bu arada benim tayinim İstanbul’a çıkmıştı. Polat bana Şirinevler’de Bereket
döner’in önünde buluşacağımızı söyledi. Ben İstanbul’a gelince Atatürk Havalimanından metroya binerek
Şirinevler’e geldim ve Polat’ın söylediği yere geldim. Ben gittiğimde Polat beni bekliyordu, ancak aksi bir
durum olma olasılığına karşı bana şuanda hatırlayamadığım bir telefon numarası vermişti. Buluştuğumuzda
Polat’ın yanında İstanbul’da devam edeceğim Asım adında birisi daha vardı. Asım ile birlikte Polat’tan
ayrılarak Kavacık’ta bir öğrenci evine gittik, ancak şuanda gitsem bile bu evi bulamam. Burada çok kısa süre
kaldık. Beş veya altı saat kadar kaldık. Yanımıza Polat geldi ve bize “artık İstanbul’da Asım ile beraber devam
edeceksin” dedi ve sizde buradan ayrılarak Asım’ın Göztepe ilçesinde Bahçeler Semtinde bulunan ve eşi ile
birlikte kaldığı eve gittik. Şuanda gitsem bu kaldığımız evi bulabilirim. ...........2016 yılının Şubat ayına kadar
Asım’ın evinde buluşmaya ve sohbetlere devam ettik. Asım’ın eşi hamile olması nedeniyle bir sonraki buluşma
tarihini Mart’ın üçüncü haftası olarak Asım bana buldurdu. Bu arada benim Komando kursum çıktı ve ben
İzmir Foça’ya kurssa gittim. 3,5 ay burada kursta kaldım. Kurs 1 Temmuz’a kadar sürdü. Geldikten sonra Asım
beni ankesörlü telefondan arayarak buluşma yeri ve zamanını bildirdi. Asım beni her zaman ankesörlü
telefondan arıyordu. Yanlış hatırlamıyorsam 6 Temmuz da buluştuk. Ayrılırken 16 veya 17 Temmuz’da buluşma
günü belirlemiştik. Darbe girişiminden önceki Salı günü saat:23.00 sıralarında Çekmeköy’de bulunan
Şahinbey Caddesinde Dilaver Cafe’de buluştuk. Burada buluştuğumuzda cafede kamera olması nedeniyle
kendisi “burada ikimiz bir arada görünmeyelim iyi değil” dedi burada çay içtik ve sokağa çıktık. Dolaşırken
bana “kardeşim seni Çarşamba veya Perşembe günü asker bir şahıs arayacak ve sana bir şey söyleyecek senin
de cevabın olumlu olsun kötü bir şey değil, iyi bir şey olacak” dedi, bende bunlardan şüphelenmediğim için
tamam dedim. Bunun üzerine Asım yanımdan ayrılarak gitti. Ben bunlarla mesleğe başladıktan sonra Şubat
ayına kadar bunlara para verdim. Benden maaşımın 5/1 tutarında para istiyorlardı, ancak ben o kadar değil
genellikle 50 veya 100 Tl. veriyordum. Bu para verme olayı ise sürekli değil bu süreç içerisinde iki veya üç defa
vermişimdir........... Darbe girişiminin olduğu gün saat 17.30 sıralarında hatırlayamadığım bir numaradan
GSM’imi bir numara aradı. Açtığımda telefondaki kişinin Sabiha Gökçen Havalimanı Jandarma komutanı olan
Yüzbaşı Dursun ŞİMŞEK olduğunu söyleyen bir şahısla konuşmaya başladım. Bana “senin gece yarısı
24.00’de Havalimanına gelmen gerekiyor, Havalimanına gidince bir komutanın bizimle görüşeceğini” söyledi.
Yüzbaşı Dursun ŞİMŞEK’e gece 24.00’te gidiş gelişim sorun olacağını söyledim. Daha önce gelirsin o zaman
deyince de ben saat 21.00’da orda olacağımı söyledim. Sivil ve silahsız olarak aktarmalı olarak minibüs ve
taksiyle Havalimanına geldim. Saat 21.00’de havalimanındaydım. Giriş yaptıktan sonra kapıdaki ere Dursun
yüzbaşıyı sordum. Arka tarafta duran bir kişi nöbetçiye “kim bu bunu derhal buradan uzaklaştırın” dedi.
Nöbetçi ise o kişiye “Komutanım kendisi astsubay” dedi. Ben nizamiden girerken arka tarafta bulunan ve bunu
derhal buradan gönderin diyen şahıs Dursun yüzbaşı imiş. Ben Dursun yüzbaşı diye sorunca askerler haber
verdiler ve direk olarak Dursun yüzbaşının yanına gittim................... Saat 23.00 sıralarında biz biraz daha
bekledikten sonra Dursun yüzbaşı tekrar yanımıza geldi. Bize hitaben “ülkede birtakım sıkıntılar oluyor, siz
silahsızsınız gelin size silah vereyim, bir şey olursa kendinizi korursunuz” dedi. Biz başta silah almak
istemedik. Burası bizim birliğimiz değil, biz gidelim deyince de yok dedi. Birlikte silahlığa doğru yürüyerek
gittik.Askere silahlığı açmasını ve bizlere silah vermesini söyledi. Biz de kendi aramızda bunu konuşmuştuk.
Üçümüz de silah almamak konusunda hemfikirdik. Silah almadığımız için yukarıda Dursun yüzbaşıya
söyleyelim diye düşünerek yukarıya çıktık. Gazino civarında bahçe tarafında kamelya yakında Dursun
yüzbaşıyı gördük. Kendisine silah almayacağımızı ve buradan ayrılacağımızı söyledik. Elindeki kepi üzerimize
doğru atarak bağırarak “siz kimsiniz, size emrediyorum, ne diyorsam onu yapacaksınız,” diye bağırınca bizde
ağır ağır silahlığa doğru yürümeye başladık. Bizim ağır yürüdüğümüzü görünce“sizi derdest ederim, acele
edin” diye bağırdı. Akabinde tekrar silahlığa gittik. Sivil olarak silahlıktan birer adet Mp5 ve birer adet dolu
91
şarjör aldık. Tekrar Dursun yüzbaşının yanına gittik. Dursun yüzbaşı bize “binanın arka kısmına geçin,
askerlerin başında bekleyin” dedi. Dediği yere geçerek oturduk, beklemeye başladık. Bu esnada yanımıza
üsteğmen rütbesinde kamuflajlı, çelik miğfer ve çelik yelekli, gözlüklü bir komutan geldi. Bu komutan kendisini
bize tanıttı. Ancak ben ismini hatırlamıyorum. Adı Kamil ya da Kemal olabilir, emin değilim. Bu şahıs bize
hitaben “Genelkurmay bünyesinde ülke yönetimine el konulduğunu, herkesin bir görev yeri olduğunu, bizim
görev yerimizin de burası olduğunu” söyledi. Ön taraftan birisi bu şahsa gel diye seslenince bu şahıs
yanımızdan ayrıldı. Bizde arkasından gittik. Nizamiye tarafına doğru geçince burada 6-7 kişilik bir rütbeli grup
gördüm. Çelik yelek giydiklerinden dolayı rütbelerini göremedim ancak hepsi subaydı. Ben bu şahısları burada
ilk defa görüyordum. Darbe girişimi olduğunu öğrenince biz üç arkadaş kenara çekildik. Akabinde bende
birliğimde görevli nöbetçi astsubay olan uzman jandarma çavuş Süleyman KARADENİZ’i aradım ve burada
bulunan 7 kişilik subay gurubundan ismini ve rütbesini bilmediğim kişi ile görüştürdüm. Bu subay ise Süleyman
KARADENİZ’e “bunların görev yeri burası” diyerek telefonu bana geri verdi. Bende Süleyman KARADENİZ’e
Sabiha Gökçen Havalimanı jandarma bölüğünde olduğumuzu ve bizleri burada tuttuklarını olayın ne olduğunu
bilmediğimizi ve anlayamadığımızı söyledim. Bu arada telefonla kendi bölüğümüzde bulunan ve mesai
arkadaşı olduğumuz kişileri arayarak durumun ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk ve onlarında bölüğe
çağırılıp çağırılmadıklarını soruyorduk. Saat 00.15 sıralarında Mustafa’nın telefonuna whatsapp isimli
uygulamadan kendi bölük komutanımız olan Yüzbaşı Caner YAKUT birliğe yakın olanların acil birliğe
gelmesini söylediğini öğrendim.Akabinde bölük komutanından birkaç kez daha gelebilecek durumda olanlar
gelsin şeklinde mesajlar geldi. Bu mesajlar üzerine ortalığın biraz sakinleştiğini düşündük ve sabaha kadar
beklemeye karar verdik. Biz üçümüz bir grup, Alemdağ Komando taburundan gelen 6-7 kişi bir grup ve
subaylar bir grup halinde bekliyorduk. Bizde bir köşede hiçbir olaya karışmadan sabaha kadar bekleyelim diye
düşündük. Gece boyunca beklediğimiz esnada üsteğmen rütbesindeki bize darbeyi bildiren komutan zaman
zaman yanımıza gelerek “telefondaki haberlere inanmayın, bunlar manipüle haberler, şuan ülkede her yere
TSK hakim” diyordu. Saat 01.30 sıralarında birlik içindeki hareketlilik de azaldı. Bu subay grubu da kendi
içlerinde ayrılarak sağa sola dağılmaya başladılar. Bizde bu sakinlikten istifade ederek saat 01.45 – 02.00
sıralarında gazinoya geçtik. .................Dursun yüzbaşı yanımıza gelerek “Burada olan bitenleri kimseye
anlatmayın, ön kapıdan çıkabiliyorsanız çıkın” dedi. Bizde geldiğimiz şekilde sivil olarak plakasını
hatırlamadığım Citroen marka araç ile havalimanından çıkış yaptık. Çıktığımız esnada Havalimanı kapısının
tankların ve tankların çevresinde insanların olduğunu gördüm." şeklinde beyanda bulunduğu,

3.2.2.3.14. Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/88650 sayılı evrakı üzerinden


Darbe girişimine iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülmekte olan Jandarma personeli
astsubayMustafa Özyurt'un avukat huzurunda kollukça alınanifadesinde özetle;

"........ Vicdanen huzursuz olmam nedeniyle FETÖ/PDY ile ilgili bildiklerimi ayrıntılı olarak burada
da anlatmak istiyorum. İlk olarak 2005 yılında Hatay’da bulunan ÖNEM Dershanesine üniversite sınavlarına
hazırlık için giderek kayıt yaptırdım. 1 yıl ücretini ödeyerek bu dershaneye devam ettim. Ancak ÖSS’de yani
üniversite sınavlarında başarılı olamadım. Burada öğretmen Mustafa DOĞANCI isimli öğretmenin aktif olarak
sözünün geçtiğini gördüm. Birkaç kez dershaneye giderken Hatay’da bulunan öğrenci evlerine gittim. Namaz
kılmaya başladım. Namazdan sonra tesbihat ve sohbet vardı. Akşamları da Hoca efendi saati vardı. Bu
saatlerde GÜLEN’e ait CD’lerden sohbetler dinlenirdi. Beni buraya ilk olarak ismini hatırlamadığım biyoloji
öğretmenimiz olan ancak Yalovalı olarak bildiğim öğretmenimiz götürmüştü........Hiç kimsenin etkisi ve faydası
olmadan Konya Selçuk Üniversitesi Dış Ticaret Meslek Yüksekokulunu kazandım. Buraya giderek kayıt
yaptırdım. Konya’da Mustafa DOĞANCI hocanın referansı ile cemaat evlerinde kalmaya başladım. Bu evde 6
kişi kalıyorduk. Fen Edebiyat Fakültesinde okuyan Ömer AŞKIN (Bayburtlu) , Teknik Eğitim Fakültesinde
okuyan Mustafa Kemal KARA (İzmirli), Açıköğretim öğrencisi İbrahim İLCİ (Osmaniyeli), ismini
hatırlayamadığım İletişim Fakültesinde okuyan bir kişi ile birlikte bu evde kaldık.Bu evde yine aynı şekilde
sohbet, namaz ve hoca efendi saati vardı. Sohbetlere bölge abisi olarak bildiğim Hasan isimli şahıs geliyordu.
İsmini Yusuf olarak hatırladığım liselerden ve öğrencilerden sorumlu bölge imamı yanıma gelerek benden
askeri okula girmemi istedi. Astsubaylığa yaşım tutmadığı için uzman çavuşluğa başvurdum. O yıl yazılı sınavı
kazanarak mülakata girdim ve sınavda başarılı olunca Ankara’ya mülakata gittim. Sınavları kazanınca
Jandarma Okullar Komutanlığına bağlı Beytepe’de bulunan Uzman Jandarma Okuluna giderek kayıt
92
yaptırdım.Yusuf isimli şahıs beni Ankara’da Konya’da Tıp Fakültesi öğrencisi olan Adem isimli şahısla
tanıştırdı. Adem ara sıra 3 haftada bir, ayda bir Konya’dan Ankara’ya gelerek benimle
görüşüyordu. ........................ Van’dan 2014 Temmuz ayında İstanbul iline tayinimin çıkması nedeniyle ilişik
kestim. İlişik keserken Van’da yine beni aradı. Süleyman görüşmek istedi. Bende kabul ettim. Van Merkezde
bulunan bir kafede görüşmeye gittim. Görüşmeye gittiğimde yanında ismini hatırlamadığım bir erkek şahıs
daha vardı. Bu da aynı kendisi gibi 28-30 yaşlarındaydı. Bu şahıs bana İstanbul’a geldiğin ilk hafta sonu
Cumartesi günü Üsküdar’da İskele’de görüşelim dedi. Ben İstanbul’a geldikten sonra bu görüşmeye gitmedim.
İki hafta geçtikten sonra 0212’li bir numara beni aradı, kendisini tanıtarak Van’da görüştüğümüzü ve görüşme
talebi olduğunu söyledi. Bunun üzerine bende Kadıköy’de bulunan bir muhallebicide görüştüm. Görüşme
esnasında kendisinin Avrupa yakasında olduğunu, gidip gelmesinin zor olduğunu, bu nedenle Anadolu
yakasında bulunan ismini Baki olduğunu söylediği bir şahsın geleceğini, bu şahsın özel bir şirkette makine
mühendisi olduğunu söyledi. Biraz zaman geçtikten sonra Baki isimli şahıs yanımıza geldi. Bizi tanıştırdı. Bana
bundan sonra senle ilgilenecek olan arkadaş Baki’dir dedi. Sonra ismini bilmediğim bu şahıs yanımızdan
ayrılarak bizi Baki ile yalnız bıraktı. Bu görüşmede 2014 yılının Ağustos ayının sonlarına doğru görüşmek için
Ümraniye’de bulunan Faruk Güllüoğlu Baklavacısının olduğu köşede görüşelim diye söyledi. Bende belirtilen
tarihte akşam 19.00 – 20.00 gibi belirtilen adrese gittim. Baki geldi. Beni alarak Ümraniye Namazgâha doğru
giderken ana cadde üzerinde bulunan Bank Asya’nın yanından girince az aşağıda 5-6 bina sonra 10-12 katlı
dışı demir çit ile çevrili binanın 5. Katına götürdü. Burada ismini bilmediğim 35-38 yaşlarında bir erkek şahıs
da vardı. Beraber akşam namazını kıldık. Bu evin öğrenci evi olduğunu, bundan sonra görüşmeleri Baki’ye ait
olan Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi arkasında bulunan Elmalıkent Mahallesinde bulunan evi tarif
ederek oraya gelmemi istediler. Baki iki hafta sonra gün ve saat vererek belirtmiş olduğum eve gelmemi söyledi.
Genelde görüşmeler 19.00 – 19.30 arası olduğunu söyledi. Bende iki hafta sonra oraya gittim. Gittiğimde
Baki’nin Elmalıkent otobüs durağında beklediğini gördüm. Beni alarak evine götürdü. Eve girmeden önce
kapıda zili gösterdi. Zilin üzerinde Reşat ŞAHİN ismi yazıyordu. Eve çıktığımızda bir erkek çocuğunun
olduğunu gördüm. Ancak eşini hiç görmedim. 3 haftada bir, ayda bir bana belirli bir tarih veriyordu. O tarihte
gelmemi istiyordu. Gitmediğim zaman beni cep telefonumdan arayarak neden gelmediğimi soruyordu. Eve
gittiğimizde herkül isimli internet sitesinden GÜLEN’e ait videolar izlettiriyordu. Yatsı ve akşam namazı kılıp,
kuran okuyup tesbihat yapıyorduk. 2015 yılının Ocak ayında Bakinin bir kız çocuğu daha oldu. Baki benden
himmet parası istedi. Bende birkaç kez 250 TL verdim. Benim komutanlarımı tanıdıklarını, isimlerini
söylüyorlardı. Bir keresinde bana seni paşa şoförü yapalım dediler. Bende bunlardan çekindiğim için
istemedim.....................Baki beni en son olarak 0216’lı bir numaradan 11.07.2016 veya 12.07.2016
tarihlerinden birinde aradı. Acil görüşmemiz gerektiğini söyledi. Bana buluşma yeri olarak Ümraniye
Eğitim ve Araştırma Hastanesi durağını söyledi. Akşam 19.30 sıralarında gittiğimde bekliyordu. Bana
bugünlerde seni bir rütbeli arayacak, aradığında şaşırmamam gerektiğini, o ne isterse onu yapmamı söyledi.
Olay günü yani 15.07.2016 günü de akşam 16.46 sıralarında yüzbaşı Dursun ŞİMŞEK beni aradı. İlk önce
anlam verememiştim. Daha sonra bu olayları birleştirince Baki isimli şahsın söylemiş olduğu rütbelinin
Dursun ŞİMŞEK olduğunu anladım. ..... " şeklinde beyanda bulunduktan sonra darbe gününe ilişkin olarak
ise "Darbe girişiminde ben evimde istirahatliyken saat 16.46 sıralarında 0533 088 89 86 nolu GSM’imi iki
farklı numaranın ısrarla aradığını gördüm. Bu numaralar bende kayıtlı değildi. Israrla arayınca açtım.
Açtığımda telefondaki kişinin Sabiha Gökçen Havalimanı Jandarma komutanı olan Yüzbaşı Dursun ŞİMŞEK
olduğunu kendisi de söyleyerek konuşmaya başladım. Bana hitaben “seni gece yarısı 24.00’de Havalimanında
beklediğini ve havalimanına gelmemi” söyledi. Bende beni neden çağırdığını sordum. Kendisi bana bir konu
olduğunu, görüşmemiz gerektiğini söyledi. Ancak ben kimseyi arayıp da bu işi teyit etmedim. Beni neden
çağırdığı hakkında bilgim yoktu. Kendi komutanıma da sormadım. Yüzbaşı Dursun ŞİMŞEK’e gece 24.00’te
gidiş gelişimi araç ve otobüsün olmamasının sorun olacağını, bu nedenle gelemeyeceğimi söyledim. Bunu
söyleyince “o halde 20.30 – 21.00 civarında gelirsin” dedi. Bende önemli bir şey var diye tamam komutanım
dedim. Sivil ve silahsız olarak aktarmalı olarak belediye otobüsüyle Havalimanı Jandarma Bölük
Komutanlığına 21.30’da giriş yaptım. Giriş yaptıktan sonra kapıdaki ere Dursun yüzbaşının nerede olduğunu
sordum. O da bana “komutanım sizin gibi birkaç kişi daha geldi, onların da birlikte bulunan komutanların
misafirlerinin ağırlandığı VIP salonunda beklediğini” söyledi. Bende VIP salonuna gittim. Burada aynı birlikte
çalıştığım Muhammet ALİKO isimli astsubay çavuş, Şile İlçe Jandarmada görevli aynı zamanda okul
arkadaşım, devrem olan uzman jandarma çavuş Mahmut BAL da orada beklediğini gördüm. Onlara da neden
burada olduklarını sordum. Bana kendilerini Dursun yüzbaşının çağırdığını ve beklediklerini söylediler. Bende
93
aynı şekilde beni de Dursun yüzbaşının çağırdığını söyledim. Ancak hep birlikte bir anlam çıkaramadık.
Beklemeye başladık. 10-15 dakika geçmişti ki Dursun yüzbaşı yanımıza geldi. Biz neden çağrıldığımızı
sorduğumuzda beklememiz gerektiğini, bir yarbayın gelerek bizimle görüşeceğini söyledi ve yanımızdan ayrıldı.
Biz biraz daha bekledikten sonra tekrar yanımıza geldi. Bize bölük binasına giderek silahlıktan silah almamızı
söyledi. Kendisi ile birlikte silahlığa kadar birlikte gittik.Askere silahlığı açmasını ve bizlere silah vermesini
söyledi................... Biz sivil olarak silahlıktan birer adet Mp5 ve birer adet dolu şarjör aldık. Tekrar birliğin
bahçesine çıktık. Oturmaya başladık. Bu arada tüm askerlerin silahlı ve tam teçhizatlı bahçede beklediğini
gördük. Dursun yüzbaşı bahçede bulunanlara hepimizin arka taraftaki banklarda oturarak beklememizi
söyledi. Saati tam hatırlamıyorum ancak saati 22.30 sıralarında olduğunu düşünüyorum. O esnada cep
telefonunda bulunan internet aracılığıyla haberler gelmeye başladı. Askeri bir hareketliliğin olduğunu,
köprülerin askerler tarafından kapatıldığını öğrendik kendi aramızda konuşmaya başlarken yanımıza bir üst
teğmen geldi adının Kemal olduğunu söyledi ancak ben bu üsteğmeni hiç görmemiştim ancak resmi
üniformalıydı fakat rütbesini hücum yeleğinden dolayı göremedim.Bu şahıs yanımızdan ayrılınca bende
birliğimde görevli nöbetçi astsubay olan uzman jandarma çavuş Süleyman KARADENİZ’i aradım neler
olduğunu sordum o da bana kendisinin tam olarak neler olduğunu bilmediğini 156 yı aradığını ancak köprüleri
kapatan birliklerin jandarma olmadığını öğrendiğini bana söyledi bende kendisine Sabiha gökçen havalimanı
jandarma bölüğünde olduğumu ve bizlere silah dağıttıklarını ve bizleri burada tuttuklarını söyledim ve bir şey
olursa tekrar haberleşeceğimizi söyleyerek telefonumu kapattım. Telefonu kapattıktan sonra Dursun yüzbaşı
yanımıza gelerek ön taraflara yani bölüğün ön bahçesine geçmemizi söyledi askerin biri bize 3 adet hücum
yeleği getirdi ve bunları giyerek beklemeye başladık. Kendi aramızda neler olduğunu anlamaya çalışıyorduk ve
hiç birbirimizden ayrılmayalım dedik. .............. Saat gece yani 16.07.2016 günü tahminime göre saat 02.30’a
kadar aynı şekilde bahçede arka bankta oturduk. Dursun yüzbaşı sürekli telefonla konuşup bahçede
dolanıyordu. Biz biraz daha bekledikten sonra tam olarak hatırlamadığım bir saatte VIP salonuna girerek
kanepede uyuklamaya başladık. Yanımıza Dursun yüzbaşı gelerek silahları ve hücum yeleğini zemin katta
bulunan koridora bırakmamızı söyledi. Biz de hücum yeleklerini ve silahları koridora bıraktık. Zaten bize
herhangi bir zimmet yapılmadığı için öylece bıraktık. Tekrar aynı yere döndük." şeklinde beyanda bulunduğu,

3.2.2.3.15. Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/88650 sayılı evrakı üzerinden


Darbe girişimine iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülmekte olan terör örgütünün sözde
Jandarma Teşkilatı yapılanmasında örgüt üyeleri askeri personelin üstü konumundaki "öğretmen" tabir
edilen özel görevi haiz örgüt üyesi konumundaki sivil şahısReşat Şahin'in avukat huzurunda kollukça
alınanifadesinde özetle;

"Mustafa ÖZYURT isimli şahıs ile bundan iki yıl önce Ö...isimli arkadaşım bizi tanıştırdı, Ö....... ile
üniversiteyibitirdikten sonra kendisi bana telefondan ulaştı ve İstanbul’da tanıştım kendisi ile belirli
zamanlarda bazen benim evimde bazen de kendi evinde dini sohbetler ediyorduk, Özgür beni Mustafa ÖZYURT
un asker olduğunu ve Mustafa ile ilgilenmem için tanıştırdı, Mustafa zaman zaman benim evime gelirdi ve çay
içerek sohbet ederdik, ben kendisine göbek adım olarak Baki ismimi vermiş olabilirim ancak evimin zili
üzerinde gerçek adım yazılıdır, Mustafa benim evime geldiğinde internet üzerinde HERKÜL isimli site de
GÜLEN e ait videolar açıp birlikte izlerdik ve daha sonra genel konularda sohbet ederdik, ben kendisinden
himmet parası istedim ancak bana para verdiğini hatırlamıyorum, darbe gününden bir iki gün önce Ö...... ile
evinde yüz yüze görüştüğümüzde Ö..... bana Mustafa’yı aramamı ve onu birisinin arayacağını söylememi istedi
ancak kimin ne için arayacağını söylemedi, ertesi gün Mustafa ÖZYURT u çalıştığım şirket telefonundan
aradım ve evime yakın olan otobüs durağına çağırdım Mustafa geldi kendisine seni birisi arayacak haberin
olsun dedim ve daha sonra oradan ayrıldık ben evime gittim." şeklinde beyanda bulunduğu,

3.2.2.3.16. Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/88650 sayılı evrakı üzerinden


Darbe girişimine iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülen terör örgütünün sözde Jandarma
Teşkilatı yapılanmasında örgüt üyeleri askeri personelin ve "öğretmen" tabir edilen askeri personel
abilerinin üstü konumundaki "müdür yardımcısı" tabir edilen yöneticisi sivil şahıs olanÖ........'nün
18/08/2016 ve 19/08/2016 tarihlerinde avukat huzurunda kollukça alınanifadelerinden birinde özetle;

94
"Ben burada belirtilen terör örgütü hakkında tüm bildiklerimi anlatmak istiyorum. Bunu
anlatmamdaki sebebim benim terör örgütü üyesi olmadığımın ispatlanması ben FETÖ/PDY terör örgütü
üyelerini dini işler yapan hayırsever kişiler olarak biliyordum. Ben 15 Temmuz Darbe kalkışması olayına kadar
bunların terör örgütü olduğunu anlayamadım. Bu tür kanlı bir eyleme girişebilecekleri aklımın ucundan bile
geçmezdi................... Burada İstanbul Jandarma teşkilatının anadolu yakası bölümünden sorumlu, halen
Kuveyttürk Bankası Pendik-Kurtköy Şube Müdürlüğü yapan ve örgüt içerisinde "müdür" tabir edilengörevi
yapan Erkan (K) isimli şahıstan, biz Çekmeköy ilçesinde bulunan Jandarma Komutanlığında görevli olan
Uzman Çavuş Mustafa ÖZYURT ve Astsubay Muhammed ALİKO isimli askerlere (adı geçen asker şahıslar
Darbe girişimi nedeniyle tutukludur) iletilmek üzere sözlü bir mesaj aldım. Bu mesajı ilgili askerlere iletmeleri
için Baki Kod ve Asım Kod isimli sivil arkadaşlar ile görüştüm. Bana “13-14 Temmuzda sizi birisi arayacak
ona karşı olumlu olun detayı sormayın” şeklinde mesaj geldi. Bu mesajı o gün içinde Asım kod Evren
PEHLİVAN ve Baki kod Reşat ŞAHİN isimli şahıslara ilettim. Sonrasında ilgili askere iletilip iletilmediğini
Asım kod Evren PEHLİVAN ve Baki kod Reşat ŞAHİN isimli şahıslardan Reşat ŞAHİN isimli şahsın ikamet
adresi olan Ümraniye de bulunan Elmalıkent Mahallesindeki evine giderek, Asım kod Evren PEHLİVAN isimli
şahsın da Örnek Mahallesi Ataşehir ilçesinde bulunan evine giderek teyit ettim. Ben Temmuzun 12, 13 ve 14
Temmuz 2016 günleri ve bundan önceki günlerde darbe kalkışması ile ilgili tek bir kelime duymadım. Ben
15.07.2016 Cuma günü gecesi ailem ile birlikte yukarıda adresini vermiş olduğum ikamette ailem ile birlik
idim.22.00-22.30 sıralarında TV’yi izlerken tüm Türkiye gibi darbe kalkışması olduğunu öğrendim. O gece
sabaha kadar uyuyamadım. Erkan (K) Erhan DURAK’a Tango programı aracılığı ile “Ne oluyor? Nedir bu
durumlar? Bu işlerin bizimle bir alakası var mı?” diye sorduğumda kendisi bana “ya tamamen yok olacağız
ya da ………..” diye mesaj yolladı." şeklinde beyanda bulunduğu,

3.2.2.3.17. Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/88650 sayılı evrakı üzerinden


Darbe girişimine iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülen terör örgütünün sözde Jandarma
Teşkilatı yapılanmasında örgüt üyeleri askeri personelin ve "öğretmen" tabir edilen askeri personel
abilerinin üstü konumundaki "müdür yardımcısı" tabir edilen yöneticisi sivil şahıs olanM........'nün
05/09/2016 tarihli avukat huzurunda kollukça alınanifadesinde özetle;

"15 Temmuz Darbe kalkışması olayına kadar bunların terör örgütü olduğunu anlayamadım. Bu tür
kanlı bir eyleme girişebilecekleri aklımın ucundan bile geçmezdi. Ben yukarıda da bahsettiğim gibi İstanbul’a
okumak için gelmem ve kalacak yer bulamamamdan dolayı girdim baktım ki dini işlerle uğraşıp insanları
İslamiyet’e yöneltiyor bende hizmet etmek için bu yapı içerisinde yer aldım taki darbe kalkışmasına kadar. Beni
Erkan kod isimli şahıs tabletimde yüklü bulunan Tango isimli program üzerinden yazarak evde olup olmadığımı
evdeysen sana geleceğim dedi bende evdeyim gel dedim 13 Temmuz 2016 da yukarıda adresini verdiğim evime
geldi. Eve gelince “ÖĞRENCİ ARKADAŞLARA SÖYLEYİN ÜST AMİRLERİNDEN KİM ARARSA ONUN
DEDİĞİNİ AYNEN UYGULASIN” dedi, bende neden böyle bir talimat verdiğini anlamadım ve üstelemeye
başladım bana “İzmir’de ki casusluk davası ile ilgili bir durum olduğunu” söyledi bende bana bağlı
öğretmenlerin altında bulunan astsubay ve Uzman Çavuş olan öğrencileri 13-14.07.2016 günü tek tek gezerek
bana Erkan kod isimli müdür tarafından iletilen talimatı ilettim onlarda bana sordu neden bizi arayacaklar
dediler bende benimde bilgim olmadığını ancak bir sıkıntının olmadığını söyledim ve ayrıldım. Yukarıda sıralı
olarak bahsettiğim gibi öğrencilerden sadece Mete kod isimli astsubaya ulaşamadım. Birde Ahmet kod isimli
İsmail Astsubay’da il dışında bulunmasından dolayı ulaşamadım diğerleri ile yüz yüze görüşerek talimatı
ilettim. 15.07.2016 günü öğretmenlerim olan Ünal Kod isimli Ömer EREN, Ahmet SAK, Yılmaz kod isimli
Yıldırım SARAÇ ile kendi evimde Kur’an okuma programı yapıyorduk tahminen saat:21.30/22.00 sıraları idi
evde televizyon olmadığı için cep telefonuma internetten gelen haber sayesinde Darbe girişiminin olduğunu
öğrendim, öğrenir öğrenmez Tango üzerinden Erkan kod isimli şahsa ulaşarak 13.07.2016 günü bana vermiş
olduğu talimatla ilgisi olup olmadığını öğrenmek için neler oluyor diye yazdım oda bana şuan bekleyelim, fetih
suresini okuyun dedi ben tekrar yazdım neler oluyor dedim fakat bana cevap yazmadı, gece saat:03.00 kadar
takip ettik ve sonra öğretmenlerim evlerine gittiler. 17.07.2016 günü öğlen saat:13.00 sıralarında Selçuk kod
isimli astsubay evime gelerek benimle görüşmek istedi. Evde bana kendisini bir rütbesini hatırlamadığım bir
subayın aradığını kendisine hitaben “3 gündür üst rütbeli subaylar ile toplantı yaptıklarını, toplantıyı yapan
subayların tasfiye edileceğini kendilerinin bu girişimi yapmazlarsa tasfiye edileceklerini ve tutuklanacaklarını”
95
söylediğini bana söyledi bende Selçuk kod isimli astsubaya benimde şaşırdığımı böyle bir şeyi yapmanın yanlış
olduğunu söyledim ancak bana kendisinin zaten gitmediğini ve evde olduğunu söyledi ve evden gittikten sonra
bir daha ne ben onu aradım nede o beni aramadı diğer öğrencilerden dönüş olmadı darbe girişimde kimin nere
gittiğini kimin çağırdığını bilmiyorum." şeklinde beyanda bulunduğu,

3.2.2.3.18. Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/88650 sayılı evrakı üzerinden


Darbe girişimine iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülmekte olan Jandarma Tedarik Merkez
Komutanlığı Soğanlık/ Kartal personeli üsteğmenYılmaz Candır'ın avukat huzurunda kollukça
alınanifadesinde özetle;

".....ilk tanışmam 2000’li yılların başında ortaokula giderken Anafem dershanesine dağıtmış
oldukları çanta klasör için gittiğimde tanıştım. Daha sonra ben bunlarla birlikte İstanbul Kadıköy’de öğrenci
evlerine gidip gelmeye başladım. Buralarda bize normal okul dersleri ve dini eğitimler veriliyordu. Burada
bizlere verilen dersler sayesinde derslerimde belirli bir iyileşme olmaya başladı. Bu sebeple bende buralara
gitmeye devam ettim. 2001 yılında ortaokulu bitirince burada Mete (K) isimli bir abi diye tabir edilen kişi
tarafından Askeri okula yönlendirildim...... Askeri okul sınavlarına girdim ve kazandım. Ben bu sınavları kendi
bilgi ve becerimle kazandım, kimse bana yardımcı olmadı. İzmir Maltepe Askeri lisesine başladım. Bu süre
zarfında benim bu kişilerle hiçbir irtibatım olmadı. Yaz tatillerinde Ünalan’da anne ve babamla birlikte
oturduğum eve geldikleri zaman bile kapıyı açmıyordum. Çünkü ben kendi yaşam tarzımı onlara göre
olmadığını hissediyordum. Onların yaşam tarzı bana ağır geliyordu, ben ise çok daha uçarı ve kafasına göre
takılan birisiydim. Askeri liseden sonra Ankara’da Harp okulunun başlarında Mete (K) isimli şahıs tekrar bana
sabit bir numaradan bana ait olan cep telefonumu arayarak bana ulaştı. Bunun üzerine kendisi ile Ankara Ulus
veya Kızılay ilçesinde Cafe’lerde 4/5 defa görüştük. Sonra tekrar ben Mete’nin buluşma tekliflerine cevap
vermemeye başladım. Okul bitinceye kadar bir daha kendisi ile veya başkası ile görüşmedim.......2013 yılında
İstanbul’a tayin oldum İstanbul’da Silivri Cezaevinde göreve başladım. Burada düşünceme göre Selim (K)
isimli şahsın irtibatımı kendisine vermesi sebebiyle Serkan (K) isimli birisi bana ulaştı. Kendisi ile genellikle
Büyükçekmece Merkez’de sahilde görüşüyorduk. Ben İstanbul’a geldikten sonra şimdiki eşimle evlendim.
Evlendikten sonra buluşmamaya gayret ediyordum ve bu sebeple uzun aralıklarla buluşmaya gidiyordum.
Kalkışma olayına kadar geçen yaklaşık 3 sene içerisinde Serkan (K) isimli şahısla yaklaşık 4-5 defa buluştuk.
Bu buluşmalarımızda sohbetlerimiz genellikle dini konular üzerine oluyordu. Cemaat konularında hiç
konuşmuyorduk. Bazen GÜLEN ile ilgili konuşuyorduk yani beni yönlendirmeye çalışıyordu.......2015 yılının
Aralık ayının ortalarında şuandaki görev yerim olan Jandarma Tedarik Merkez Komutanlığına atandım.
Kalkışma olayının olduğu tarih olan 15.07.2016 tarihinden 2 gün öncesine kadar yine kimse bana ulaşmadı,
13.07.2016 tarihinde ismini şuanda hatırlamadığım daha öncede hiç konuşmadığım veya görüşmediğim birisi
beni 0216 lı bir numaradan aradı Sultanbeyli Merkez’e gelmemi söyledi, kendisinin konuşma tarzından bu
kişilerden birisi olduğunu anladım. İstemeyerek te olsa bu kişi ile buluşmaya gittim. Plato AVM’nin bulunduğu
yerde kendisi ile buluştuk. Burada bana “yarın seni birisi arayacak senden istediği şeyi yap” dedi. Ben ise
kendisine bunun saçma bir şey olduğunu söyledim hatta kendime göre benim göbek atmamı istese de yapmam
mı gerek gibi düşündüm. Ben neden diye sorunca “bende içeriğini bilmiyorum” dedi. ............... 14.07.2016
saat 22.00 sıralarında 0216 numaralı ile beni dün görüştüğüm kişi aradı, Sultanbeyli Merkez’e gelmemi
söyledi. Plato AVM’nin köşesinde buluştuk. Gri renkli Peugeot marka bir araç ile beni alarak Sarıyer tarafında
bilmediğim bir yere gittik. Arabaya bindiğimizde telefonumu kapatmamı söyledi, bende telefonumu kapattım.
Sarıyer’de açık adresini bilmediğim bir eve gittik eve gidince kapıyı beni alıp buraya getiren şahıs kapıyı çaldı
kapıyı kimin açtığını görmedim ve bilmiyorum. Evin kimin evi olduğunu yani kendi evimi yoksa başkasının
evimi onu bilmiyorum. Bu kişi yaklaşık 175-180 boylarında, 40 yaşlarında, hafif kır saçlı ve alnı biraz açık
birisiydi. Sarıyer’e gelirken arabada neden gittiğimizi sordum “arkadaşlar gelecek” diyerek geçiştiriyordu.
Evde beni bir odaya aldı arada sırada odaya gelip arkadaşların geciktiğini falan söylüyordu, bana bisküvi çay
falan ikram ediyordu. Burada yaklaşık iki saat kadar kaldım. Yaklaşık iki saat sonra eve birileri geldi ancak
kaç kişi olduklarını bilmiyorum. Ben eve gelen kişileri hiç görmedim yine benim yanıma sadece beni eve
getiren kişi gelip gidiyordu. Yanıma son gelişinde bana bilgisayarda yazılmış ve A4 kâğıdının 1/6 ebatlarında
bir kâğıda yazılı şekilde bir liste verdi. Listede 4-5 kişinin isimleri rütbeleri ve nerede çalıştıkları yazıyordu.
Bana listeyi veren beni eve gtiren kişi “bu listede olanları aramamı ve bu kişilerin saat:24.00’da Sabiha
Gökçen Havalimanında olmaları gerektiğini söylememi ve burada Dursun yüzbaşının emrinde olacaklarını
96
söylememi istedi” Burada benim telefonum arabada duruyordu bu kişi aşağı inerek telefonumu aldı ve bir
uygulama yükleyerek açık olarak bana verdi. Telefonu bana verince telefonuma bir program yüklediklerini ve
bu program aracılığı ile irtibat kurmamızı söylediler.......15.07.2016 günü saat: 09.00-10.00 sıralarında
kalktım. Bu saatlerde Yarbay Mustafa TANAR Beni aradı ve neredesin memlekete gittin mi diye sordu ben hayır
İstanbul’dayım deyince imzalarımın eksik olduğunu ve kışlaya gelmem gerektiğini söyledi, bende bir şeyler
yedikten sonra evden ayrıldım. Kışlaya otobüs ile gitmemek için araç kiralamak istedim ve daha güvenli olması
için Sabiha Gökçen’de bulunan bir renta car dan araç kiralamak istedim. Cep telefonumda Sabiha Bölük
Komutanı olarak kayıtlı olan Yüzbaşı Dursun ŞİMŞEK’i aradım ve kendimi tanıttım, araç kiralamam için bana
yardımcı olmasını istedim. Oda bana tamam gel yardımcı oluruz dedi. Ticari taksi ile Sabiha Gökçen
Havalimanında bulunan Jandarma Karakoluna gittim. Burada Jandarma Karakol Komutanı olan Yüzbaşı
Dursun ŞİMŞEK ilk defa yüz yüze görüştüm.......bana kendisi de bana çok işinin olduğunu ve bana bir liste
vereceğini bu listede olan kişileri aramamı söyledi. Bu listede olan isimleri şimdi hatırlamıyorum, ancak
Dursun ŞİMŞEK bana bu listede olan kişilerin 15.07.2016 günü saat:24.00’da Sabiha Gökçen Havalimanı
Jandarma Bölüğünde olmaları gerektiğini söylememi istedi..... Dursun ŞİMŞEK’in bana vermiş olduğu listede
bulunan kişileri birliğimde bulunan hizmete özel telefon ile aradım. Aradığım birlikler içerisinde hatırladığım
Şile Jandarma ve Çekmeköy Jardarma İlçe komutanlıklarını aradım sabit hattan ulaşamadıklarının cep
telefonlarını isteyerek bunları bir kağıda yazdım ve yanıma aldım, sabit hattan ulaştıklarıma ise 15/07/2016
günü saat:24.00’da Dursun yüzbaşının kendilerini Sabiha Gökçen’e çağırdığını söyledim. Ulaştığım kişilerden
tamam diyerek kabul edenler de oldu neden diye soranlar da oldu ben fazla üstelemeden arayıp kapatıyordum.
Ben bu kişileri saat:14.00 sıralarında aradım. Ben çağırdığı askerleri neden çağırdığını sormadım.......Dursun
ŞİMŞEK’in yanına 15/07/2016 günü saat:16.00 sıralarında Sabiha Gökçen Havalimanına gittim. Kendisinin
makamına çıkarak ulaşamadığım kişilerin isimlerinin ve telefonlarının yazdığım listeyi verdim. Benim yanımda
vermiş olduğum listeden kimseyi aramadı. Yaklaşık on dakika burada kaldıktan sonra ayrılarak kendi evime
gittim." şeklinde beyanda bulunduğu,

3.2.2.3.19. Terör örgütünün muhtelif kademelerinde ülke geneli bölge imamlığı ve Amerika
Birleşik Devletlerinde muhtelif eyaletlerin bağlı olduğu Colarodo Bölge İmamlığı sıfatıyla yönetici olarak
faaliyet gösteren ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan, örgüt ve faaliyetleri hakkında
açıklamalarda bulunanHasan Polat'ın 2016/90460 sayılı evrak kapsamında alınan ifadesinde özetle;
"Ben 1986 yılında GÜLEN yapılanmasına İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde
eğitim görmeye başladımğım yıldan itibaren dahil oldum. Üniversiteyi kazandığımda kalacak bir yerim yoktu.
Maddi durumum da iyi değildi. Yapılanmanın "Işık evleri" tabir edilen evlerinde ücretsiz kalma imkanı
olmuştu. Zaman ilerledikçe sırasıyla ev (İstanbul İli Fatih ilçesinde Horhor caddesinde bulunan Apartman
dairesi) imamı, semt (İstanbul İli Sultanahmet semti, yedi ev üç okulun bağlı bulunduğu semt) imamı, bölge
(İstanbul İli Fatih İlçesinin sınırlarında bulunan bölge) imamı, büyük bölge (İstanbul İli Maltepe ilçesinin
sınırlarında buluna bölge) imamı, eyalet (örgüt yapılanmasında İstanbul ili Maltepe ilçesinden Tuzla arası
bölge), örgütün organı olan Samanyolu TV resmi temsilcisi görünümü altmda (Kuzey kıbns Türk Cumhuriyeti
sorumluluğu) imamı ve Türkiye Ege bölgesinin eğitim müfettişliği ve sorumluluğu mertebelerine kadar
yükseldim. 2001 yılında ise örgüt dışı biriyle evlilik yaptığımdan dolayı Ege bölgesi sorumluğumdan Gaziantep
İli bölgesine sürgün edildim. Bu yerde yaklaşık 6-7 ay görev yaptıktan sonra örgütle olan sıkıntılarımı
hallettim. Bu süreçten sonra Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Colarado eyaleti sorumluluğuna atandım.
Örgüt yapılanmasına göre ABD 11 eyalete ayrılmaktadır. Colarado ise örgüt yapılnmasına göre kendisi dahil
iki eyaleti daha kapsamaktadır. ABD'ye atandıktan sonra o tarihlerde ve halen Pennslyvania eyaletinde
bulunan örgüt lideri GÜLEN'in yarımda 10 gün kadar kaldım. Kendisi beni burada gözlemledi. Gözlemleme
sürecinden sonra Colarado eyaleti sorumluluğuna atandım. 2002 yılında ise kendi isteğimle yapılanma içi ayak
oyunlarından sıkıldığım için bıraktım ve Türkiye'ye geri döndüm. Ülkeye döndükten yaklaşık 4 ay sonra New
Jersey eyaleti imamı Ömer Hilmi bey beni örgüt içerisinde beni telefonla arayarak GÜLEN'in talimatıyla
aradığını söyleyerek geri dönüp dönmeyeceğimi sordu. Ben de dönmeyeceğimi söyledim. Bu aşamadan sonra
örgüt içerisinde beni "hain" ilan ettiler. Yapılanmaya mensup kimsenin benimle konuşmaması talimatı
verildi........... ABD'de kalmış olduğum süre boyunca örgüt lideri GÜLEN ile sohbet adı altmda yapılan
toplantılarına katılma imkanı buldum. 1994 ila 1998 yılları arasında büyük bölge ve eyalet imamlığı yaptığım
dönemde İstanbul ili Üsküdar ilçesi Altunizade semtinde bulunan örgüte ait Fırat Eğitim Merkezi (FEM) isimli
dershane ile İzmir İlinde bulunan Yamanlar Kolejinde de GÜLEN ilekonuşma imkanı buldum. Kendisinin özel
97
toplantılarına da katıldım. Özel toplantılar iki gün süren İl ve Ülke İmamlarının katıldığı, geniş katılımlı
istişare toplantılarıdır. Toplantılarda örgütün eğitim, devlet bürokrasisi içine sızma konusundaki sorunlar ve
finans toplama gibi konular konuşulur. Her ülkedeki sorunlar GÜLEN'e iletilir ve talimatlar
alınır.........hiyerarşik yapılanma dışında devlet bürokrasisinin her bir kısırımdan sorumlu, belirli bir sayıda
olmayan imamlar vardır. Örgütün devlet bürokrasisi içerisine sızmaya çalıştığı kısımları bildiğim kadanyla;
Yargı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Maliye, Sağlık Bakanlığı (Doktorlar), Kamu mühendisleri, İçişleri Bakanlığı gibi
kurumlardır. Bu kuramların sorumlusu yani imamı örgüt yapılanmasındaki diğer eyalet ve bölge imamları gibi
bölge imamlarından bağımsızdır. Doğrudan GÜLEN'e bağlıdır. Talimatı da onlar alırlar. Örgütün devlet
bürokrasisine sızmış "şakirt" tabir edilen hakim, savcı, asker gibi kamu görevlisi görünmemdeki üyelerin
kriminal diyebileceğimiz suç konusu faaliyetleri bu talimatlar üzerine gerçekleşir. Hali hazırda 15/07/2016
tarihinde gerçekleşen darbeye teşebbüs faaliyeti dönemi dahil günümüze/kadar örgütün devlet bürokrasisi
içerisinde yer almış çekirdek kadronun çoğunluğu benim örgüt içerisinde faaliyet yürüttüğüm dönemlerde
atılmıştır. Benim örgütle bağıma son verdiğim 2002 yılma kadar kamu bürokrasisi içerisindeki üyelerin suç
konusu oluşturan herhangi bir faaliyetini hatırlamıyorum. Ancak kamu bürokrasisine sızma konusundaki
GÜLEN'in talimat vermesine bizzat şahidim. Ayrıca kamu oyunda İstanbul Başsavcılığınca yapılan 2007
yılında başlatılan Ergenekon, 2010 yılında başlatılan Balyoz ile yolsuzluk soruşturması görünümü altındaki
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine dahil bakanları ve çevresindeki şahısları hedef alan 17 Aralık 2013 tarihinde
yapılan soruşturmanın örgüte mensup kamu görevlilerince gerçekleştirildiğini, 90'lı yıllardan beri devlet
bürokrasisi içerisine sızmış emniyet, yargı görevlüeri ile asker örgüt mensuplarının soruşturmalarda aktif rol
aldıklarını söyleyebilirim....... Kamu bürokrasisine sızmış örgüt üyelerinin kendilerini deşifre etmemek için
GÜLEN'in talimatı ile belirlenen "tedbir" adı altındaki davranışlarında herhangi bir sınır bulunmamaktadır.
İslami motifli bir örgüt olmasma rağmen örgüt mensuplarınca dışarıdan görünecek şekilde içki içilebilmekte,
namaz kılınmamakta ve örgüte mensup olmayan kişilerce evlenilebilmektedir........ GÜLEN 25 Aralık 2013
tarihinden beri herkul.org sitesinden "bam teli" ve "kırık testi" başlıkları altında yapmış olduğu dini sohbet
görünümlü konuşmalarından kamu bürokrasisi içerisine de sızmış örgüt tabanına şifreli olarak mesaj
vermektedir. Örgüt içerisinde uzun yıllardır faaliyet yürüttüğümden ve GÜLEN'i çok yakından tanıdığımdan
dolayı şifreli mesajlarını çözebilmekte ve anlamaktayım. Yine 1994 yılında GÜLEN Türkiye'de bulunmakta
iken FEM dershanesi binasının 5. katında kendi odasında yapmış olduğum dini sohbet ve vaaz adı altındaki
kayda alınan konuşmalarının kriptoloji sorumluğunu da yaptım. GÜLEN'in kayıt altına aldırdığı ve o
zamanlar kasede aktarılan konuşmasmda geçen özel mesajların yer aldığı metrajları kesip yeni bir kasede
aktardıktan sonra hangi bürokrasi veya birim ile ilgili ise o birimlere dağıtıyorduk. Örneğin; Türk Silahlı
Kuvvetleri veya yargı teşkilatı ile ilgili mesajı bu yerlerin "imam" adı altındaki örgüt sorumlulularma
dağıtılmaktaydı. Açıkladığım nedenlerle GÜLEN'in kullandığı tabirlerden neyi ifade etmek istediği ve hangi
talimatı verdiği konusunda uzmanlığım bulunmaktadır. Konuşmalarının yaklaşık 2-3 dakikalık kısımlarında
istediği talimatları verebilmektedir. Örnek vermek gerekirse 2014 yılında gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimi
öncesinde yapmış olduğu bir konuşmada "îman-ı ekmel, ihsan-ı ekmel ve ihlas-ı ekmel" tabirlerini kullanmıştır.
İslamda bu tamlamalar bulunmamakta olup verilen mesaj aday olan Recep Tayyip ERDOĞAN karşısındaki
aday olan Ekmeleddin İHSANOĞLU'nu destekleme talimatıdır." şeklinde beyanda bulunması üzerine örgüt
içerisinde kriptoloji sorumluluğu görevini yapmasından dolayı örgüt lideri GÜLEN'in Darbe girişimi öncesi ve
sonrasında örgüt üyelerine hitaben yapmış olduğu bir kısım konuşmaların tespit tutanakları gösterilerek
kriptolojik çözümleme yapmasının istendiği, buna göre;

3.2.2.3.19.1. GÜLEN'in www.herkul.orgisimli internet sitesi içerisinde bulunan diğer linkler


başlığı altındaki Bamteli Arşiv kısmından www.herkul.org/bamteli/kirli-tezgah/ isimli linkden 13 Haziran 2009
tarihinde yayınlanan Kirli Tezgah başlığı altındaki video CD ortamına indirilerek açıldığında ekranda müzik
eşliğinde Bamteli 12 Haziran 2009 yazısının göründüğü devamında Kirli Tezgah yazısının göründüğü ve
FETÖ/PDY’nin örgüt lideri GÜLEN’in belirtilen konuşmaya başladığı, konuşmasının aşağıdaki şekilde olduğu,
“şimdi orada olanlardan birisi bu öteden beri başkaları da yaptı bunu yer yer yaptılar. Şubat
soğuğunda ortaya da çıktı. Bazı evlere mesela sizlerin arkadaşlarınızın yazdıkları kitapları koydular. Hatta işte
yani görüyorsunuz kıtmir burada kalıyor yani hiçbir poster moster yok yani en sevdiğimiz insanların yani
Hazreti pirin posteri asılabilir. Yok öyle bir şey fakat posterler astılar yani sizin sizin arkadaşlarınızın Hazreti
pirin posterlerini astılar. Ta o eve baskın yapıldığı zamanda demek ki bu evde bunlara aitmiş falan dedirtmek
için bu türlü oyunlara gidildi. Fakat çok defa insaflı izanlı jandarma veya emniyet teşkilatı tarafından mesele
98
böyle keşfedilerek deşifre edildi. Onların oyunu bozuldu. Şu anda yeni oyunlar peşinde olabilirler. Yani oyunlar
peşinde olabilirler. Değişik yerlere hakkaten değişik şeyler koyabilirler. Arkadaşlar belki basiretli hareket
etmeliler. Bu yine bir müesseseye mal edilmemeli falanlar yapacak filanlar yapacak şekilde dememeli ama
suiniyetli olan insanlar götürür oraya dinamit koyabilirler. Bir bomba koyabilirler bir uyuşturucu koyabilirler.
Bir tane silah atabilirler oraya silahla içeriye girebilirler siz elinden silahı alırken silahın üzerinde parmak
izleriniz de olabilir. Kriminolojik araştırmada iş gelir size fatura edilebilir yani bu türlü şeylerin hepsi olabilir."

"Belki bu türlü hadiseler böyle erkenden deşifre edilmesi o hadise doğrudur veya değildir. Ayrı bir
mesele ama birileri böyle suiniyetli ise hep kötü şeyler kurgulayıp duruyorsa onların senaryolarını yazıyor,
çiziyor hazırlıyorsa şayet bunlar bir yönüyle arkadaşlarda tembihe tenebbühe vesile olmalı arkadaşlar bunları
birer tembih şeklinde algılamalılar.”
Videonun 37.03. dakikasında;
"Gelip bir kısım insanlar diyorlarki bizi duygu ve düşüncemiz itibariyle az milli bulunca rahatsızlık
duyuyorlar, iflah etmiyorlar. E sizde kendinizi hissettirmeyin demişiniz. Bu sağından solundan kesilince sanki
böyle sinsice bazı yerlere sızın falan sızın değil ben açıktan açığa cami kürsüsünden söylüyorum. Şunları
söylemiş insanım ben. Bu ülkenin insanı neden sadece kuran kursuna yöneliyor. İmam hatip çıktığı zaman
neden sadece imam hatip. Bu ülkede değişik mektepler yokmu? ilahiyat açıldığı zaman niye sadece ilahiyata
insar fikr ediyorsunuz. Neden TIP okumuyorsunuz. Neden FİZİK okumuyorsunuz. Neden KİMYA
okumuyorsunuz. Neden çocuklarınızı buraya yönlendirmiyorsunuz. Çocuklarınızı neden MÜLKİYE’ye
yönlendirmiyorsunuz. Çocuklarınızı neden ADLİYE’ye yönlendirmiyorsunuz. Çocuklarınızı neden
ASKERİYE’ye yönlendirmiyorsunuz. Çocuklarınızı neden EMNİYETE yönlendirmiyorsunuz. Bu ülke bizim
ülkemiz. Ben o ülkenin insanıyım. Bu günkü insanlar şurada bulunan insanlar şurada burada caka yapan
insanlar belki o sıkıntıları görmemişlerdir."

Videonun 38. Dakika 31. saniye Dakikası itibariyle;


"Bu açıdan çok rahatlıkla söyledim ben bunu bir insan kendi ülkesinde o ülkesine ait değişik
birimlere sızmaz ki sızma yabancılara aittir. Yani gavur olur bir insan bilmem ne olur demeyeceğim ben onlara
kimseyi de karalamayacağım ben. Falanist olur filanist olur. Fulanist olur. Onlar bu milletten olmadığından
dolayı bu milletin kaderine hakim olmak için sızarlar. Bir ülkenin kendi evladı kendi müesseselerine sızmaz.
Girme onun hakkıdır. Oraya ve bu günde bunları bir kere daha tekrar ediyorum. Hayati Bütün Birimlere
Çocuklarınızı Yönlendirin girsin . Her Yerde Olun. Kuran Kursunda da Olun. İmam Hatipte de Olun. İlahiyatta
da Olun. MÜLKİYEDE de Olun. ADLİYEDE de Olun. EMNİYETTE de Olun. ASKERİYEDE de Olun.”
şeklinde konuştuğu tespit edilmiştir.

Konuşma içeriği ye sorulduğunda; örgütün ideolojisi doğrultusunda hareket eden mensuplarına


devletin kamu kurumlarına sızılması talimatı verdiğini beyan ettiği,

3.2.2.3.19.2. GÜLEN'in www.herkul.orgisimli internet sitesinde Herkül Nağme sekmesi altında


http://www.herkul.org/herkul-nagme/498-nagme-kiliclarin-golgesinde/ibareli linkte 04.02.2016 tarihinde
498.NAĞME: KILIÇLARIN GÖLGESİNDE başlığı ile bir konuşma yayınlandığı, FETÖ/PDY’nin örgüt lideri
GÜLEN’in (27:22) yirmi yedi dakika yirmi iki saniye süreli konuşması CD ortamına indirilerek incelendiğinde;
“Efendimiz (s.a.v.) düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyin diyor” sözleriyle başladığı, (27) yirmi yedi
dakika (22) yirmi iki saniye süreli konuşmasının;
00:55.saniyesinde;
“Bela ve musibetlere maruz kaldığınız zamanda yine dişinizi sıkın sabredin, şikayet etmeyin.
SABRA İLAVE ETTİĞİMİZ BİR MÜLAHAZA BİR FARKLILIK VAR, AKTİF DİYORUZ YANİ. Bela ve
musibet üzerinize geldiği zaman böyle durağana girmeyin, durağana giren fiziğin temel kanunu dökülme
demektir; saçılırsınız, sağa sola saçılırsınız. EN KRİTİK ANLARDA BİLE YAPACAK BİR ŞEY BULMALI,
BİLMELİ VE MUTLAKA ONU YAPMALISINIZ. Bu açıdan da böyle bir sabra bela musibetler, saldırılar,
tecavüzler karşısında iftiralar, tezvirler, tehcirler, tehditler karşısında dişini sıkıp sabretme, fakat aktif sabır.
MUTLAKA BİR YOL YÖNTEM OLUŞTURMALI, ALTERNATİF YOLLAR YÖNTEMLER
OLUŞTURMALI, İNANDIĞINIZ YOLDA YOLUNUZA DEVAM ETMELİSİNİZ.”

99
08:49.saniyesinde;
Düşmanla karşılaşma hakkını verme, sonra GEREKTİĞİ YERDE DÜŞMANI ÖLDÜRME, AYNI
ZAMANDA GAZİ OLMA ve öyle oluyorsa hadiseler öyle cereyan ediyorsa; düşman tarafından
öldürülme,şehit olma hepsi kutsal şeyler. FAKAT BUNLARIN KONUMLARI MEVZUUNDA ZUHUR
EDERSENİZ GAFLETE DÜŞERSENİZ; İŞİD olursunuz, ÇAEŞ olursunuz Boko Haram olursunuz El-Kaide
olursunuz, murabitin olursunuz, olursunuz. Allah’ın istediğinin dışında Allah’ın belası her şey olursunuz.
14:02.saniyesinde;
“CENNET KILIÇLARIN GÖLGESİ ALTINDADIR. Yerinde; onun hakkını böyle bir şeyle karşı
karşıya kaldığınız zaman, verdiğiniz zaman siz gazi olursanız cennete gidersiniz, şehit olursanız cennete
gidersiniz, düşmanı vesayetiniz altına alırsanız bir yönüyle, bunlar da şöyle böyle size karışırlarsa, sizden
alacaklarını alırlarsa; cennet kapıları onlar için de aralanmış olur. Yani meseleye sadece bir yanıyla bakmamak
lazım. Hem kendi hesabına, hem ölen hesabına, hem öldüren hesabına, hem de bir yönüyle belli ölçüde vesayet
altına giren insanlar. Nitekim mevali öyle olmuştur yani, esir alınmışlardır.” şeklinde söylemlerde bulunduğu
tespit edilmiştir.

Konuşma içeriği ye sorulduğunda; Gülen'in 15/07/2016 tarihinde gerçekleştirilen Darbe girişimi


öncesinde örgütüne mensup bir kısım asker şahıslara darbe yapılması talimatı verdiği, düşman gördüğü
Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı yapılan Darbe girişimini "düşmanını öldürme" şeklinde
tanımladığı, bu girişim esnasında ölenlerinşehit, yaralananların gazi olacağı yönünde talimat verdiğini
beyan ettiği,

3.2.2.3.19.3. GÜLEN'in www.herkul.orgisimli internet sitesi içerisinde bulunan diğer linkler


başlığı altındaki Bamteli Arşiv kısmından www.herkul.org/bamteli/canli-yayinlanan-bamteli-sifir-sorun/ isimli
linkden 20 Mart 2016 tarihinde yayınlanan SIFIR SORUN (!) başlığı altındaki video CD ortamına indirilerek
açıldığında; vidonun 36 dakika 04 saniyeden oluştuğu görülmüş video açıldığında;
Ekranda müzik eşliğinde Sıfır Sorun (!) ( Canlı Yayınlanan Bamteli) 19 Mart 2016 yazısının
göründüğü devamında kamuoyunda FETÖ/PDY silahlı Terör Örgütü Liderinin Amerika Birleşik Devletleri’nde
kaldığı ev olarak bilinen yerin görüntülerinin müzik eşliğinde gösterilmeye devam ettiği,
Videonun 0:40 saniyesinde FETÖ/PDY’nin örgüt lideri GÜLEN’in Yeşil-Haki renkli cüppe ile
oturduğu ve konuşmaya başladığı, 36 dakika 04 saniyede son bulduğu görülmüştür.
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü Lideri GÜLEN’in www.herkul.org adlı internet sitesinden bugüne
kadarki yapmış olduğu sohbet yahut dini bir vaaz gibi görünen konuşmalarında belirtilen tarihteki konuşması
hariç hiçbir konuşmasında genel itibariyle Askeri birimlerin kullanmış oldukları Haki-Yeşil renkli cüppe
giymediği ancak 15 Temmuz 2016 tarihindeki Darbeye Teşebbüs olaylarından kısa süre önce 20 Mart 2016
tarihindeki sohbet yahut dini bir vaaz gibi görünen konuşmasında askeri kurumların kullanmış olduğu
kıyafetlerde kullanılan Haki-Yeşil rengin kullanıldığı tespit edilmiştir.

Konuşma içeriği ye sorulduğunda; haki renkli cüppe giymesi konusunda daha önceden haki
renkli cüppe giydiğine hiç şahit olmadığını, konuşmasmda örgütüne mensup asker şahıslara özellikli bir
mesaj verdiğini değerlendirdiğini beyan ettiği,

3.2.2.3.19.4. GÜLEN'in www.herkul.orgisimli internet sitesi içerisinde bulunan Herkul Nağme


sekmesinden 22 07.2016 günü yayınlandığı belirtilen 516. Nağme:Hak Yolun Sabırlı Yolcuları Olun!.. isimli
bölümde www.herkul.org/herkul-nagme/516-nagme-hak-yolun-sabirli-yolculari-olun/ isimli linkden 22
Temmuz 2016 tarihinde yayınlanan Hak Yolun Sabırlı Yolcularıı Olun! başlığı altındaki video CD ortamına
indirilerek açıldığında videonu 21 dakika 54 saniyeden oluştuğu, video açıldığında;
Müzik eşliğinde 516 . nağme-21 Temmuz 2016 yazılarının gözüktüğü, devamında ve
FETÖ/PDY’nin örgüt lideri GÜLEN’in videonun 17. Saniyesinde ekrana geldiği vebelirtilen konuşmaya
başladığı,
Videonun 10.57 dakikasında;
… Daha tipik misali esasen Hitlerde aynı şeyi yapmıştı, hatta şu saray bombalanması aynen tıpa tıp
böyle milimi milimine uyuyor, nuara durup aynen uyuyor, zayıfladığı zamanda elini güçlendirme adına karşı
tarafın hıyanetini, destanlaştırma medyayı o mevzuda bir yönüyle harekete geçirme sanki hakkaten gerçekten
100
potansiyel bir güruh varmış onu bertaraf edeceklermiş gibi ondan sonrada işte kuvvetli olarak yeniden yerini
pekiştiriyor. Geliyor oraya ama farklı bir macera ile intihar etme mecburiyetinde kalıyor. Bunların çoğuna
bakarsanız hepsinin akıbeti de böyle kanalizasyona özür dilerim, kanalizasyona yuvarlanıyor gibi bir sui
akibetle noktalanmıştır. Hiç teredütünüz olmasın. Bir taraftan ahireti Allahı Hazreti Resulullahı sahabeyi ikramı
tevecvühünü kazanan ashabı bedrin teveccühünü kazanan her şeyi kazanmıştır. Bunu ötesinde bir dünya olsa
sonra bu dünya gitse Allah başka bir dünya verse o dünya bütünüyle sizin güzergahınız haline gelse o da gitse
küsse size ayrı bir dünya gelse ayrı bir dünya gelse bütün bütün bu peşi peşine gelen dünyaların hepsini
kaybetseniz kazandığınız şeyin yanında bu deryada damla bile yapmaz Allahın izni inayetiyle meselenin bir
yanı bu. Bi diğer yanı da bileceksiniz ki bu yolun yolcuları her zaman aynı şeylere maruz kalmıştır. O denen
şeylerin hiçbiri doğru değil, hepsi yalan iftira ve tezvir. Bunu bir çeşit toplumun her ferdine söyleseler bile
yalan ve tevzir. Şimdiye kadar kitle hareketleriyle değişik hareketleri olumsuzluklara sebebiyet verilmiş o kadar
çok hadise vardır ki Avrupadaki sosyal ihtilalleri düşünün. Bir pier martinle hristiyanlığın bütün hristiyanlığı
ayaklandırılıp Efendim Riçhırtlarıyla flipleriyle barbaros frederikleriyle alemi islam üzerine yürütülmesi.
Efendim her zaman olagelen hadiselerdendir. Her zaman bir yönüyle kendi hesabına birilerini sürü gibi görme (
arapça telaffuz ediliyor. ) Kuran-ı kerim buyuruyor. Kavmini hafife aldı. Kast sistemine göre sizin aklınız her
şeyi ermez her şeyi ben bilirim. Ben ne dersem o olur. Benim dediğim bir yönüyle semavi bi kural gibidir. Bana
isyan eden dünyasını da kaybeder ufkunu da kaybeder. Diyen insanların sayısı hiçbir zaman az olmamıştır. Hep
olagelmiştir böyle. Kandırılan insanlarda yığın yığındır. Sürüler. Fakat sonra keşke, keşke, keşke demişlerdir
ama ( Arapça telaffuz ediliyor ),
Videonun 14 dakikası 10 saniyesinde;
Herkes yerinde dim dik durmalı. Allahın karşısında el pençe divan duran insan başkalarına eğilmez,
idama götürseler bile eğilmez. Merhum kutup gibi zalimlerin yüzüne tükürür işte o tükürükler tarihin
sayfalarına birer şeref satırları olarak maktaları olarak paragrafları olarak kaydedilir. Allah’ın izni inayetiyle
Allahtan korkan onun makafet ve mahbeti altında yaşayan insanların korkularına karşı kapısını da kapamıştır,
jaluzilerini de indirmiştir. Kapılarının arkasını da sürgülemiştir. Allah’ta korkan Allaha karşı saygı duyan aynı
şeyleri başkalarına karşı duymaz. Allah’ın izni inayetiyle. Ben salim vicdan sahiplerinin hep böyle
düşüneceğini inanıyorum. Birde çepeçevre kuşatmış gibi dünya kamuoyu var. Sizde görüyorsunuz bütün
dünyada telefonlarınıza belki medyayı takip ediyorsunuz. Herkes gülüyor bu meseleye. Yapılan şeylere gülüyor.
Videonun 15 dakikası 30 saniyesinde;
Varsın bir sürü ahmak bir başarı elde etmiş gibi güledursun düğünler dernekler kursun. O komik
durumlarını birer bayram ilan etsinler fakat dünya bu meseleyi alaya alıyor. Bu alaylar kitapların sayfalarına
paragraflar halinde öyle işlenecektir. Hayatta kalırlarsa onun altında öyle ezilecek öyle hicap duyacak öyle
kızarıp bozaracak öyle iki büklüm olacaklar ki ölür giderlerse öbür tarafta keşke keşke keşke demeden elleri
olmayacak ki başka şey söylesinler. Yarabbi medet desinler. Demeyecekler. Fakat kendi nefsine zülm eden
insanlar gibi ( Arapça telaffuz ediliyor. ) Allah kimseye zulm etmez. İnsanlar kendi kendilerine zulm ederler. …
Şeklinde konuştuğu tespit edilmiştir.
Videonun 21 dakika 54 saniyede son bulduğu görülmüştür.

Konuşma içeriği ye sorulduğunda; 15/07/2016 tarihli Darbe girişiminden sonra örgütünün


ideolojisi doğrultusunda hareket eden örgüt mensuplarına karşı yürütülen soruşturmalarda yakalanan, göz
altına alman ve tutuklananlara konuşmamaları, susmaları, örgütü deşifre etmemeleri talimatı verdiği,
ayrıca Darbe girişimine karşı çıkan ve engelledikleri zannettiği şeklinde tanımladığı vatandaşlarımız için
"ahmak" kelimesini kullanarak hakaret ettiği, yapmış olduğu tespitlerde herhangi bir tereddütü olmadığını
beyan ettiği anlaşılmıştır.

3.2.2.3.20. Örgütsel konumu yukarıda açıklanan Hasan Polat'ın 2016/97787 sayılı soruşturma
kapsamında alınan 17/08/2016 tarihli ifadesinin ilgili kısmında;
"............................1994 yılından sonra murakıp dediğimiz ve 3-5 subayla ilgilenen ekip
sorumluları mesleki görünümlerini değiştirdiler. Cemaatteki görevlerini bırakarak gerçekten esnaflık
yapmaya başladılar. Cemaatin vermiş olduğu sermaye ile kurulan bu işler, paravan olarak bugüne kadar
devam etti. Mesela benim bildiğim Libadiye Caddesinde Vizyon Çerçevecilik adı altında esnaf görünümlü iş
yapan ve kendisi öğretmen olan Hasan PAKIR hala Murakıplık görevini devam etmektedir.
Bu tarz murakıplar kendilerinden başka bu görevi yapan isimleri de tanımaktadırlar. Kapatılan
101
Başakşehir Fatih Koleji müdürü olan kardeşim Muhammet POLAT’ın bacanağı Hakan ÇİÇEK isimli şahısın
iki adet optik mağazası olup halen murakıp görevine devam etmektedir.
GÜLEN’in ABD ye gittiği tarihe kadar bu murakıplar Altunizade FEM dershanesine özel
arabayla gelirler, gizli arka kapının kumandası kendilerinde bulunur, kimseye görünmeden bu kapıdan
girerler ve asansörle direkt 5. kata çıkarlardı. Gruplar birbirini görmeden 3’lü 5’li gruplar halinde
GÜLEN’in özel odasına geçerler ve GÜLEN her gurupla ayrı görüşürdü. Mezun olan öğrenciler mezuniyet
töreni sonrası yine 3’lü 4’lü gruplar halinde GÜLEN’in özel odasına gelirler, kılıçlarından birkaç tanesini
veya yaptırdıkları bir hediyeyi GÜLEN’e sunarlar, GÜLEN de onlara pahalı bir saat ya da kalem gibi
hediyeler verir, rütbelerini kendi eliyle takar ve dua ederdi.
15 TEMMUZ SONRASI DARBECİ OLARAK YAKALANAN MURAT ŞİRZAYİ, İHSAN
BAKAR GİBİ İSİMLER YÜZBAŞI SONRASI BÜTÜN RÜTBELERİNİ GÜLEN’E GETİRMİŞLER VE
AYNI SEREMONİ İLE ONUN ELİNDEN BİZZAT YENİ RÜTBELERİNİ TAKMIŞLARDIR. Amerika ya
gittiği tarih olan 1998 yılına kadar bu seremoni bütün harp okulu mezunlarına ve rütbe değişimi yapan
askerlerin tamamına mutlaka uygulanmıştır. Bu açıdan GÜLEN’in darbe sonrası “binde 1’ini bile tanımam”
sözü apaçık bir yalandır.O tarihten beri İstanbul ve Ankara başta olmak üzere askeri üstlerin ve kolorduların
bulunduğu bütün illerde irtibatı temin etmek üzere esnaf görünümlü cemaat mensupları istihdam edilmektedir.
Bazen örgüt okullarında, bazen de Milli Eğitimde olabildikleri gibi, esnaflıkta yapabilen bu
isimlerin, en meşhuru darbenin ertesi günü ismi medyaya yansıyan Adil ÖKSÜZ’dür. Bu şahıs GÜLEN’ in
özel yetiştirdiği mollalarından olup cemaatten çıkmadan önce benim de yakın arkadaşımdı. GÜLEN 36 yıldır
sürekli yakın çevresinde 10 ile 30 arasında sayısı değişen ilahiyat mezunu mollalara ders verir. Bu mollalardan
en bilgili ve kabiliyetlerini seçerek özel görevlendirmeler yapar Mollaların imamı ise son 25 yıldır Cemal
TÜRK hocadır. Kriminal bir sorumluluğu olmamasına rağmen sürekli olarak GÜLEN in yanında bulunması
hasebi ile cemaatin kara kutularından biridir. Bu mollalardan meşhur olan bazıları Mustafa YEŞİL, Rıdvan
KIZILTEPE, Ahmet KURUCAN gibi isimlerdir. Adil ÖKSÜZ’ün ise 20 yıldır Mustafa ÖZCAN’ın yardımcısı
olarak Hava Kuvvetlerinden sorumlu olduğunu düşünüyorum."şeklinde beyanda bulunduğu,

Şüphelinin ifadesinde geçen ve terör örgütü lideri GÜLEN'in seremoniyle rütbelerini taktığı
askerlerden Murat Şirzayi'nin Darbe girişimi tarihinde kritik bir görev olan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
İstihbarat Başkanı olarak Tuğamiral rütbesiyle görev yaptığı, darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan
sözde atama listesine göre darbe sonrası dönem için görevinin devamına karar verildiği, İhsan Bakar'ın ise
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Harekat ve Eğitim Daire Başkanı olarak aynı rütbede görev yaptığı, söz
konusu listeye göre görevinin devamına karar verildiği, her iki şahsın da Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığınca yapılan Darbe girişimi soruşturması kapsamında tutuklandıkları anlaşılmıştır.

3.2.2.3.21. Örgütsel konumu yukarıda açıklanan terör örgütünün sözde Jandarma Teşkilatı
yapılanmasında örgüt üyeleri askeri personelin ve "öğretmen" tabir edilen askeri personel abilerinin
üstü konumundaki "müdür yardımcısı" tabir edilen yöneticisi sivil şahıs olanÖ........'nün 19/08/2016
tarihli ifadesinin ilgili kısmında;

".........Ankara ilinde bulunan Münir (K) isimli şahıstan da bahsetmek istediğini, şahsın herhangi bir
iş yapmamakta ve Ankara Yenimahalle İlçesinde Lalegül kavşağı olarak bilinen İl Jandarma Komutanlığı
yanındaki kavşaktan ulus istikametine doğru yaklaşık 200 metre solda yer alan adında "eğitim" kelimesi geçen
ve adım tam olarak bilmediğim 3-4 katlı bir apartmanın dairesinde bulunan demek binasında takıldığını, söz
konusu dernek binasını en son 2012 yılı içerisinde tam olarak hatırlayamadığı bir tarihte gördüğünü, 17 Aralık
2013 sonrası yaşanan gelişmeler nedeniyle faal olmadığını düşündüğünü, Münir (K)'un, Fatih (K) gibi bölge
temsilcisi seviyesinde birisi olup kuvvet imamına bağlı faaliyet yürüttüğünü, tarifini verdiği dernek binasında
Ankara Beytepe'de bulunan Jandarma Astsubay okulundan mezun olan örgüte mensup jandarma personeli ilk
atandıkları görev yerleri belli olduktan sonra gelip atandıkları bölgelere göre bağlı oldukları müdür yardımcısı
pozisyonunda örgüt üyeleriyle tanıştıklarını, personelin her 30 Ağustos'da okullarından mezun olmadan önce
Ağustos aylan içerisinde bu tanışma toplantılarının "devir teslim" adı altında yapılmakta olduğunu, kendisinin
de 2012 yılında bu toplantılara katıldığını, toplantılara yalnızca müdür ve müdür yardımcılarının katıldığını"
beyan etmesi üzerine itirafçı şüphelinin Ankara iline götürülerek ifadesinde bahsettiği "Yenimahalle"
102
ilçesindeki yeri göstermesi istendiğinde Tepealtı Mahallesi İvedik Caddesi No:332/1 Yenimahalle/
ANKARA adresini gösterdiği, gösterilen bu yerin yukarıda beyanlarına ayrıntılı olarak yer verilen
ŞAPKA farklı isimli gizli tanığın ifadesinde geçen "Ankara'da Darbe girişimi öncesinde toplantı yapılan
yerlerden" biriyle aynı olduğu tespit edilmiştir.

3.2.2.3.22. İstanbul ilindeki Darbe girişimi faaliyetlerini organize eden asker şahıslardan olup
hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/93347 sayılı evrakı üzerinden soruşturma yürütülen Kara
Harp Akademisi öğretim üyesi şüpheli Murat Yanık'ın 23/07/2016 tarihli ifadesinin ilgili kısmında;

"10/07/2016 günü Ankara ilinde bir evde bu yerde görev yapan askeri personellerden Tuğgeneral
Ali Kalyoncu başkanlığında ayrıca Ertuğrul Terzi, Orhan Yıkılgan, Bilal Akyüz, Nuri Büyükyazıcı olmak üzere
Darbe girişimiyle ilgili toplantı yaptıklarını, burada kendilerine İstanbul ili darbe faaliyetleriyle ilgili görev
verildiğini" beyan etmesi üzerine C.Başsavcılığımız talimatıyla itirafçı şüphelinin Ankara iline götürülerek
ifadesinde bahsettiği evi göstermesi istendiğinde Çaldıran Mahallesi 494. Cadde Hidayet Apartmanı
No:46/11 Keçiören/ ANKARA adresini gösterdiği, kollukça yapılan araştırmada adreste Neşet Gülener ve
eşi Meral Gülener'in ikamet ettiği ancak evin terk edilmiş olduğu, şahısların firari konumda bulunduğu,
evde yapılan aramada ise dikkat çekici olarak terör örgütünün finans kuruluşu olan Bank Asya'ya ait (8)
adet dekont bulunduğu, Neşet Gülener hakkında yapılan araştırma sonucunda ise Emniyet Genel
Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca hazırlanan 25/01/2017 tarih
ve 2259516-24067 sayılı yazı ekindeki rapora göre; kendisinin terör örgütü lideri GÜLEN talimatıyla
gerçekleştirildiği aşağıda 4.6.1.4 no'lu kısımdaayrıntılı olarak açıklanan şekilde örgütün finans kurumu
olan Bank Asya hesabında 31/12/2013 tarihi itibariyle para bulunmamakta iken 24/12/2014 itibariyle
92831,05 TL, eşi Meral Gülener'inhesabında 31/12/2013 tarihi itibariyle para bulunmamakta iken aynı
tarih olan 24/12/2014 itibariyle 26048,15TL para yatırdığı, ayrıca Meral Gülener isimli şahsın
münhasıran terör örgütü mensuplarınca kullanılan kriptografik haberleşme sistemlerinden "BYLOCK
Talk And Chat" programı kullanıcısı olduğu tespit edilmiştir.

3.2.2.3.23. Terör örgütünün sözde Hava Kuvvetleri Komutanlığı yapılanması geçmişte mensup
olan emekli Hava Yarbay Gürol Doğan'ın C. Başsavcılığımızın 2017/3030 sayılı evrakı üzerinden
yürütülen soruşturma kapsamında 07/11/2015 ve 31/12/2016 tarihli ifadelerinde özetle;

"Gülen Cemaatiyle ortaokul birinci sınıfta iken tanıştığını, evlerine gidip gelirken hocalardan
sohbetler dinlediklerini, bir süre ilişkisi koptuktan sonra 1982 yılında Hava Harp Okuluna kayıt yaptırdığını,
1983 yılında devre arkadaşı Semih Koşucuoğlu vasıtasıyla yeniden yapılanma içerisine girdiğini, bu şahsın
kendisinin okulda bulunduğu 6'ncı bölüğün sorumlusu olduğunu, cemaatten bilgilerin bu şahıs tarafından
getirildiğini ve onun tembihlemesiyle Hava Harp Okulu içerisinde GÜLEN'den bahsedilirken etraftan
anlaşılmaması için 'Kaptan' kod isminin kullanıldığını, bir gün okulun 3. veya 4. sınıfında iken Semih
Koşucuoğlu tarafından GÜLEN'in İstanbul iline geleceğini ve öğrencilerle konuşma yapacağını, herkesin
mazeretsiz olarak katılması gerektiğini söylemesi üzerine okuldan kendisi, Şaban Umut, Hakan Evrim, Aydın
Gündüz, Uğur Buldu'nun da içerisinde olduğu grubun sohbet toplantısına katıldığını, burada GÜLEN'in
kendilerine 'bizim işimiz çok uzun soluklu bir iş, acele etmeyin ve kendinizi belli etmeyin. Askeriyede,
maarifte, emniyette, yargıda ve bunların en etkin yerlerinde yerimizi alacağız. En az 20-30 sene sonra
harekete geçtiğimizde kimsenin yapacak bir şeyi kalmayacak zaten' dediğini" şeklinde, öğrencilikten göreve
atandığı süre içerisinde dikkat çekici olarak ise "2000 yılında Ankara'da Hava Kuvvetleri Psikolojik Harekat
Kısım Amirliğine atandığında kendisi gibi cemaat mensubu Selçuk Başyiğit'in İstihbarat Şube Müdürü olarak
görev yaptığını, onunla tekrar görüşmesi ve cemaatle bağlantısının Ankara'da göreve başladıktan sonra
olduğunu, Selçuk Başyiğit'in kendisine ordu içerisinde cemaat mensuplarının varlığının belirli olmaması için
GÜLEN'in 'içki içebilirsiniz, amirinizin bütün işlerini halledin ki sizden vazgeçmesin' gibi talimatlarını
kendisine ilettiğini, 2006 yılında emekli olmaya yakın Hava Kuvvetleri Komutanlığının bahhçesinde Selçuk
Başyiğit ile yaptığı bir sohbette şahsın kendisine 'cemaat olarak Silahlı Kuvvetlerde Tümgeneral seviyesine
gelindi, KAPTAN emir verdiğinde aynı anda havaya kalkacak bir çok F16'mız var' dediğini" beyan ettiği,
Gürol Doğan'ın Darbe girişiminden önce vermiş olduğu ifadesinde geçen ve örgüt lideri GÜLEN ile
103
öğrencilik yıllarında sohbet toplantısına giden ve talimat alan şahıslar sorgulandığında; Uğur Buldu'nun
Darbe girişimi sırasında Etimesgut/ Ankara 11'nci Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanı olarak görev
yaptığı, darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sözde atama listesine göre mevcut görevinin
devamına karar verildiği, Hakan Evrim'in Darbe girişimi sırasında Akıncı/ Ankara 4'ncü Ana Jet Üs
Komutanı olarak görev yaptığı, darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sözde atama listesine göre
mevcut görevinin devamına karar verildiği ve Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı olarak atandığı, Aydın
Gündüz'ün Darbe girişimi sırasında Hava Kuvvetleri Komutanlığı Personel Plan ve Yönetim Daire
Başkanı olarak görev yaptığı, darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sözde atama listesine göre
mevcut görevinin devamına karar verildiği, Şaban Umut'un Darbe girişimi sırasında Milli Savunma
Bakanlığı Müsteşarı Teknoloji ve Koordinasyon Yardımcısı olarak görev yaptığı, darbeci askeri kanat
tarafından hazırlanan sözde atama listesine göre mevcut görevinin devamına karar verildiği ve Ekonomi
Bakanlığı Müsteşarı olarak atandığı, adı geçen şahısların tamamının Darbe girişimi soruşturmaları
kapsamında tutuklandıkları, özellikle Hakan Evrim'in komutanlığını yaptığı üssün Darbe girişiminde en
aktif rollerden birini oynadığı anlaşılmıştır.

3.2.2.3.24. Muhtelif evraklar üzerinden yürütülen Darbe girişimi soruşturmalarımız kapsamında


yapılan yakalama, arama ve el koyma işlemleri neticesinde darbe teşebbüsüne katıldığı için tutuklanarak
cezaevine gönderilen bir kısım terör örgütüne mensup asker ve örgütün sivil kanadı olan "abi" tabir edilen
şahıslardan, yakalandıklarda kollukça veya tutuklandıktan sonra konuldukları cezaevinde yapılan üst
aramalarında, terör örgütü lideri GÜLEN tarafından sözde bereket getirmesi için örgüt üyesi kişilere gönderdiği
ve örgütsel bağlılığı simgeleyen(1) ABD Doları banknot paraların ele geçirildiği, bu şahıslardan en dikkat
çekici olanların İstanbul ilinde Darbe girişimi planlamasında ve faaliyete geçirilmesinde önemli görevler
üstlenen 2'nci Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU (darbeci askeri kanat tarafından
hazırlanan sıkıyönetim direktifi ekindeki atama kararlarına göre İstanbul Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı
olarak atanmıştır), 1'nci Ordu Harekat Yarbaşkanı Tuğgeneral Eyyüp GÜRLER (aynı atama kararına göre
mevcut görevinin devamına karar verilmiştir) ve İstanbul İl Jandarma Komutanı Gürcan SERCAN (aynı atama
kararına göre İstanbul Jandarma Bölge Komutanı olarak atanmıştır) olduğu tespit edilmiştir.

3.2.2.3.25. Olay tarihinde Darbe girişimi faaliyeti kapsamında Fatih Sultan Mehmet köprüsünü
ulaşıma kapatarak işgal eden darbeci askerlere tepki göstermek amacıyla söz konusu bölgeye giden
vatandaşlardan Ferhat Geylani'nin 29/08/2016 tarihinde alınan ifadesinde özetle; Darbe girişimine tepki
göstermek için tartıştığı subay rütbeli bir şahsın kendilerine "Siz hani bizim inimize girecektiniz, görün
bakalım biz sizin ininize gireceğiz ve bundan sonra bize itaat edeceksiniz" şeklinde söylemde bulunduğunu
beyan ettiği, "ininize gireceğiz" deyiminin Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son yıllarda
münhasıran terör örgütü ve mensuplarına karşı kullandığı deyimlerden olduğunun herkesçe bilindiği, somut
olayda da Darbe girişimine iştirak eden ve terör örgütü mensubu olduğu anlaşılan asker şahsın sözde karşılık
olarak, örgütsel içgüdüyle söz konusu sözleri sarf ettiği değerlendirilmiştir.

3.2.2.3.26. Tokat ili Reşadiye ilçesinde terör örgütüne ait yurtta "Belletmenlik" yaptıktan
sonraburada bulunan üç evden sorumlu (BTM-Bölge TalebeMesulü) örgütsel tabirle "abilik" görevine
yükseltilen, sonrasında örgüt tarafından yönlendirilme sonucu 2002 Yılında Deniz Kuvvetlerine girerek
Astsubay olan,Astsubay olduktan sonra örgütsel bağını artırmayı hedefleyen bir yapı içerisinde, örgütün
hedefleri doğrultusunda sistem içerisine atılan ve örgüt içerisinde bulunduğu müddetçe "abi" konumundaki
şahısların talimatları ile faaliyet gösteren Hüseyin Gürler'in C.Başsavcılığımızın 2016/97787 sayılı soruşturması
kapsamında 02/09/2016 tarihinde alınan ifadesinin ilgili kısmında;

"O....... isimli şahıs, beni Semih ismindeki şahıs ile tanıştırdı. Bu şahsın soy ismini ve ne iş yaptığını
bilmiyorum. Semih isimli şahsın referansı ile 2011 yılının başlarında, Fethullah GÜLEN’in 12 İmamından biri
olan Abdullah AYMAZ ile Altunizade FEM Dershanesinin yanında, açık adresini bilmediği bir apartmanda
birebir görüştük....Semih isimli şahıs günümüzden 4 ay önce kadar İstanbul kodlu sabit bir numaradan
(ankesör olabilir) beni aradı. Yarın Gölcük’e geliyorum görüşelim dedi. Semih’in arabası Renault marka Clio
model beyaz renklidir. Plakayı bilmiyorum. Görüşme esnasında Semih, Fethullah GÜLEN’in Bediüzzaman
hazretlerine hakaret ettiğini duyduğunu ve bu davanın kendisi için bittiğini, ölüm tehditleri aldığını ve
104
kaçacağını söyledi. Ben bu duruma anlam veremedim. Ben de cemaatten soğudum, ardından ben Semihe,
MİT’e git, bildiğin her şeyi anlat dedim. Semih de oraya gidip olanları anlatırsam beni oradan sağ çıkarmazlar
korkusu ile gitmediğini beyan etti. Görüşmenin devamında cemaatin Risale-i Nurları tahrip ettiğini, bu yapının
nasıl böyle bir şey yapabileceği, kendine göre yorumlayabileceği konusunda tartışıp, nasıl hala bu yapının
içinde kalalım diye konuştuk. Konuşma devam ederken; SEMİH ABİ BANA CEMAAT İÇERİSİNDEN
ALDIĞIM BİR BİLGİYE GÖRE; 11 KASIM ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ SONRASI VEYA YÜKSEK
ASKERİ ŞURA SONRASI KOMUTA KADEMESİNİ ELE ALDIKTAN SONRA YA DA HÜKÜMETİN
YAŞ’A YÖNELİK ÇALIŞMASININ, FETÖ’CÜLER TARAFINDAN ÖĞRENİLDİĞİ TAKDİRDE
YAŞ’TAN ÖNCE CEMAATİN DARBE YAPMAYI PLANLADIĞINI bana söyledi.
............Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesindeki Subayların İmamı M..... T...... A....., 0..................
hat numaralı telefonu kullanır. Bu şahıs Tarım Bakanlığı’nda çalışır, açığa alındı. Ayrıca ismi KPSS
SORUŞTURMASINDA DA SORULARI ÇALAN KİŞİ olarak geçer. Ben, bu şahıs ile 2016 Ramazan Bayramın
2. Günü Üsküdar’da bulunan Fethi paşa Korusunda görüştük. Görüşme sırasında Mehmet Tamer AKKAYA,
bana “HİÇBİR ZULÜM 3 YILDAN FAZLA SÜRMEMİŞTİR. YAKINDA BU ZULÜM BİTECEK” şeklinde
beyanlarda bulundu.
............15.07.2016 günü, yani darbenin olduğu tarihten tam 9 ay 10 gün önce Zaman
Gazetesinde Abdullah AYMAZ’ın kaleme aldığı bir köşe yazısında, Fethullah GÜLEN’in 12 Eylül 1980
tarihinden tam 9 ay 10 gün önce de Sızıntı Dergisinde yayınlanan makalenin aynen aktarıldığı, bu
makalede; “KIŞLADAKİ DEFNELERE SELAM OLSUN” ifadesi dikkat çekicidir. Ayrıca FETÖ’nün 12
İmamından biri olan ALİ ÜNAL’ın “KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ” isimli kitabının ivedilikle incelenmesi
gerektiğini düşünüyorum. Bu kitabın incelenmesi, özellikle önem arz etmektedir. 15.07.2016 günü meydana
gelen Darbe girişiminin Köprülerde start aldığını; bundan sonra kalkışılacak bir girişim ile alakalı bilgiler
olabilir.Zira bu hain yapının şu an itibari ile ikinci bir Darbe girişiminde bulunamayacağı aşikardır. Fakat
bunların gerek SURİYE SINIRINDAN PKK, PYD, IŞİD GİBİ TERÖR ÖRGÜTLERİNİ KULLANARAK
ABD’NİN DE DESTEĞİ İLE ÜLKEMİZDE ÖNEMLİ KİŞİLERE SUİKAST VE SALDIRILAR İLE
BAŞLAYACAK BİR ÇATIŞMA VE KAOS ORTAMI MEYDANA GETİREREK, halihazırda özellikle de silahlı
kuvvetler ve emniyet teşkilatındaki deşifre edilememiş elemanlarını da işin içine sokarak, Pensilvanya kaynaklı
'savaşmayın ve müdahale etmeyin' talimatı ile Sayın Cumhurbaşkanına ve Ülkemize yönelik bir saldırıyı
organize edebileceklerini değerlendirmekteyim." şeklinde beyanda bulunmuştur.

3.2.3. DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE FETÖ/PDY'NİN TERÖR ÖRGÜTÜ


NİTELİĞİ

15/07/2016 tarihinde meydana gelen Darbe girişiminden sonra başta C.Başsavcılığımız olmak üzere
ülke genelinde yapılan soruşturmalarda elde olunan ve yukarıda özetlenen itirafçı şüpheliler, tanık beyanları ve
tespit- değerlendirme tutanaklarından ibaret önemli görülen deliller bir arada değerlendirildiğinde;

Yaklaşık kırk yıllık süreçte sinsice devlet teşkilatlarında her birinin birbirini tanımayacağı ve
kademeli olarak "abi-imam" tabir edilen hiyerarşik üste bağlı olacak şekilde hücre tipi yapılanmayla örgütlenen
FETÖ/PDY'nin örgütlenme şekli, çoğunluğu kamu görevlisi görünümündeki militan modeli ve dini duyguları
istismar ederek toplumda sempati oluşturmaya yönelik nihai amacına ulaşma yöntemi nazara alındığında
Devletimizin varlığı ve bağımsızlığı ile rejiminin temeli olan Cumhuriyetimizin Anayasamızda vücut bulan
temel ilkelerini tehdit eden en tehlikeli terör örgütü olduğu,

Darbe girişiminin de terör örgütünün bir faaliyeti olarak örgüt lideri GÜLEN'in "bizim işimiz çok
uzun soluklu bir iş, acele etmeyin ve kendinizi belli etmeyin. Askeriyede, maarifte, emniyette, yargıda ve
bunların en etkin yerlerinde yerimizi alacağız. En az 20-30 sene sonra harekete geçtiğimizde kimsenin
yapacak bir şeyi kalmayacak zaten" şeklindeki yukarıda yer verilen talimatında ifade edildiği gibi uzun
zaman öncesinden örgütün Anayasal düzeni değiştirme amacı doğrultusundaplanlandığı ve örgütçe şartlar
itibariyle en uygun görülen zamanda hücre tipi örgütlenme modeline uygun olarak, terör örgütünün lideri
GÜLEN ve üst yönetimince planlandıktan sonra hayata geçirilmesi için "abi-imam" tabir edilen yönetici
vasfını haiz sivil unsurları vasıtasıyla alt kademelerde yer alan devletin silahlı gücünü kullanmaya yetkili
asker şahıslardan oluşan hücrelere gizli ve şifreli olarak iletildiği, örgüt yöneticilerince iletilen talimatı
105
koşulsuz olarak uygulayan, yıllar gelen süreçte bu duruma göre şartlanmış militan unsurlarınca da eyleme
geçirildiği açıkça anlaşılmıştır.

15/07/2016 tarihli Darbe girişiminin ülkemizde ve hatta dünyada geçmişte gerçekleştirilen darbe
veya darbe girişimleriyle karşılaştırıldığında gerçekleştirildiği sosyolojik koşullar, amacı, yöntemi ve faillerinin
niteliği itibariyle atipik bir özellik gösterdiği açıkça anlaşılmaktadır. Hangi amaçla yapılmış olursa olsun
seçilmiş iradeye müdahalenin onaylanmasının mümkün olmamakla birlikte olguyu anlamak için duygusallıktan
uzak, tarafsız biçimde irdelemek ve kavramak elzemdir.

Cumhuriyet tarihimize bakıldığında; tek parti döneminde siyasetin dışında kalmış TSK'nin çok
partili yaşama geçtikten sonra kendisine ülke siyasetini belirleme misyonu biçtiği, bazı yazarlarca 27 Mayıs
darbesi de dahil tüm darbelerde ortak olan ve başat nitelikteki nedenlerden birinin 1946'dan sonra geçilen çok
partili rejimin aktörü konumundaki kurum, siyasi parti ve kişilerin demokrasi kültürü ve yönetim becerisindeki
yetersizlik olduğu, askeri darbelerin sadece askerlerin değil ülkenin kaderine egemen olan siyasi ve
sosyoekonomik güçlerin de ortaklaşa sorumlu olduğu ulusal arızalar olarak karşımıza çıktığı şeklinde toplumda
genel bir kanı olduğu değerlendirilmiştir. (Muharrem Kılıç, Soğuk Savaştan Bugüne Darbeler ve Devrimler, II.
Cilt, I. Baskı, Cem Yayını, İstanbul 2013, Sf:29)

15/07/2016 tarihli Darbe girişimi ise daha önceki örneklerinden farklı ve ilk olacak şekilde
anayasal düzeni hedef alan terör örgütünün eylemlerinden biri olarak gerçekleşmiş, örgütün yalnızca asker
ve polislerden oluşan silahlı ve kamu görevlisi görünümlü unsurları haricinde "abi-imam" tabir edilen sivil
unsurlar ile Darbe girişiminden önceki süreçte ve Darbe girişimi günü darbeyi çağrıştırıcı, destekleyici ve
toplumun darbeye karşı koymamasını telkin edici söylemlerde bulunan ve konumları gereği toplumda
kamuoyu oluşturma ve yönlendirme şeklinde etki gücü bulunan sosyal, görsel ve yazılı medya unsurları bir
bütün olarak hiyerarşik bağlılık ve emir komuta zinciri içerisinde, örgütsel faaliyet kapsamında Darbe
girişimine iştirak etmişlerdir. Bu anlamda Darbe girişiminde yer alan silah kullanma yetkisini haiz kamu
görevlileri haricinde, Darbe girişimi öncesi ve gününde belirtilen şekilde eylemleri tespit edilen ve terör
örgütündeki hiyerarşik yapıya dahil olan veya olmamakla birlikte örgüt adına faaliyet gösteren, suç işleyen
veyahut bilerek ve isteyerek yardım eden medya unsurlarının da silahlı unsurlar gibi Darbe girişiminin faili
olduklarının kabulü, terör örgütü faaliyetinin hukuki nitelendirilmesinin ve iştirak ilişkisi- ceza sorumluluğu
kurumlarının doğal sonucudur. Toplumda etki gücü bulunan medya unsuları da eylemleriyle Darbe girişimi
eylemleri üzerinde, silahlı unsurlarla birlikte "ortak hakimiyet" sağlamışlardır. Aksinin kabulü iştirak ve
iştirakin özel düzenlemesi niteliğindeki örgütsel faaliyet kurumlarının içeriğine ve Darbe girişiminin terör
örgütünün eylemi olduğu şeklindeki maddi delillerle desteklenmiş somut bir gerçekliğe aykırılık oluşturacaktır.

Yine ayrıca Darbe girişiminin tarihsel süreçteki darbe veya darbe girişimleriyle aynı sosyolojik ve
siyasi ortamda gerçekleşmediği, siyasi kaygı ve saiklerle değil de örgütsel amaçlarla yapıldığı hususu, terör
örgütü faaliyeti olmasının doğal sonucudur.

Yargıtay 9'ncu Ceza Dairesinin silahlı terör örgütünde aranması gereken niteliklerini
değerlendirdiği2012/7394-2013/8714 sayılı 07.06.2013 günlü kararında ; "Silahlı terör örgütleri, TCK'nın 2.
kitabının 4. kısmının 4 ve 5. bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla kurulan ve bu amaç suçları
işlemek üzere silahlanmış bulunan örgütlerdir. Buradaki silahlı olma niteliği örgütün mensuplarına ilişkin
olmayıp, örgütün bizzat kendisine ait olması gereken bir niteliktir. Bu nedenle, örgütün “silahlı olma” niteliği
belirlenirken örgüt mensuplarının tamamının silahlı olup olmaması değil örgütün amaçladığı suçların işlenme
tehlikesi bakımından elverişli kabul edilebilecek bir silahlanmanın mevcut olup olmadığı nazara alınmalıdır."
denmektedir. Yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2003/9-39 E.- 2003/32 K. sayı ve 11/03/2003 tarihli
kararında 3713 sayılı Yasanın 1'nci maddesinde terörün tanımı yapılmış olup, 2'nci maddesinde terör suçlusu,
7'nci maddesinde ise terör örgütü kavramlarının tanımlandığı, suçun oluşumu için terör örgütünün silahlı veya
silahsız olmasının öneminin olmadığı, bir örgütün terör örgütü olarak nitelendirilebilmesi için 3713 sayılı
Yasanın 1'nci maddesinde belirtilen terör eylemleri ile amaç veya yöntem yönünden bağlantısı hiçbir kuşkuya
yer bırakmayacak biçimde ve maddi kanıtlarla ortaya konulması gerektiği vurgulanmıştır.
106
FETÖ'nün örgütlü yapısının açık ve bilinen bir gerçeklik olduğu, bu örgütlenmenin 1965 yılından
beri kesintisiz devam ettiği, örgütün GÜLEN ve üst düzey imamlarının kontrolünde birçok mensubunun
bulunduğu, bu örgütün anayasal düzeni ortadan kaldırmak suçunu işlemek için birleştiği ve hükümeti
devirmeye yönelik icra faaliyetlerine başladığı, önce dershanelerin kapatılacağını bahane ederek arada gerginlik
oluşturduğu, dış işleri konusunda hükümetin elinin zayıfladığını görerek baskı yapmaya çalıştığı, gezi parkı
eylemlerinde cesaret aldığı, ülkenin ve devletin zaten örgütün kontrolünde olduğunu ve hükümetin gücünü
yitirdiğini devlete hakim olamadığını, hükümetin yıkılmasının vaktinin geldiğini, ülkede bir cemaat devleti
egemenliğinin bu şartlarda kurulabilmesi için şartların olgunlaştığını, yolsuzluk bahane edilerek yargı destekli
emniyet operasyonu ile bunun başarılabileceğini düşünerek faaliyete geçtiği, örgütün, mevcut hükümeti
devirerek, yerine güdümlü ve GÜLEN ile yanında birlikte hareket eden imamlarının kontrolünde yeni bir
hükümet kurulması için faaliyete geçtiği, örgütün polis teşkilatı, yargı içerisindeki mensupları ve diğer
kurumlardaki elemanlarını kullanarak oluşturduğu gücüne güvenerek sistemli bir operasyona başladığı, usulsüz
dinlemelerle elde ettiği bilgileri kullandığı, örgütün başındaki şüphelilerin talimatıyla başlayan ve kısa sürede
hükümetin devrilmesiyle sonuçlanacağı umulan bu faaliyetin silahlı bir terör örgütü operasyonu olduğu ve son
olarak en geniş çaplı silahlı eylemi olarak soruşturmamız konusu Darbe girişimini gerçekleştirdiği
anlaşılmaktadır.

Terör örgütünün Silahlı Kuvvetleri içerisinde sızdırdığı militanları ve "abi-imam" olarak tabir edilen
sivil unsurları eliyle 15/07/2016 tarihinde aynı hedefler doğrultusunda AK Parti kuruculuğundaki 65. Hükümete
karşıgerçekleştirdiği Darbe girişimien geniş kapsamlı silahlı eylemini ve terör örgütü tanımının unsuru olarak
cebir ve şiddetin en belirgin şeklini oluşturmaktadır.

FETÖ/ PDY lideri, yöneticileri ve üyelerinin devlet otoritesini illegal yöntemler kullanarak ele
geçirmek amacına yönelik olarak ortak bir iradeye dayalı, devamlılık arz eden, planlı ve disiplinli bir oluşum
içerisine girmiş olmaları, aralarında güçlü ve hiyerarşik bir yapılanmanın mevcut olması, aralarındaki
birleşmenin tek bir somut suçu işlemeye yönelik olmayıp suça iştirak boyutunu aşması, yapılanmanın sahip
bulunduğu üye sayısı ve araç - gereç bakımından amaçlanan suçları işlemeye elverişli nitelikte bulunması,nihai
amaçlarına ulaşmak için TSK, Emniyet Teşkilatı, Milli İstihbarat Teşkilatı ve Özel Güvenlik Şirketleri
bünyesine sızdırılan bir kısım örgüt mensuplarının silah ve silah kullanma yetkisine sahip olmaları, örgütlü
yapının gerektiğinde maddi ve manevi cebir kullanmaları gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde
FETÖ/ PDY yapılanmasınınsilahlı terör örgütü vasfını haiz olduğunun kabulü gerekmektedir.

Milli Güvenlik Kurulu’nun 26/02/2014 ilâ 26/05/2016 tarihleri arasında gerçekleştirdiği müteaddit
toplantılarda FETÖ/PDY’nin milli güvenliği tehdit eden ve kamu düzenini bozan, Devlet içerisinde legal
görünüm altında illegal faaliyetler yürüten, illegal ekonomik boyutu bulunan, diğer terör örgütleri ile iş birliği
yapan bir terör örgütü olduğuna dair değerlendirmelerin yapıldığı ve bu terör örgütü ile Devletin tüm kurum ve
birimleri ile birlikte etkin bir mücadele yapılmasına dair kararların alındığı görülmüştür.

Bu açıklamalar ışığında FETÖ/ PDY'nin bir silahlı terör örgütü olduğu açıktır. Nitekim Erzincan
Ağır Ceza Mahkemesi dava konusu bir olayda 16/06/2016 tarih ve 2016/74 E- 127 K. sayılı kararıyla örgütün
silahlı terör örgütü olduğuna hükmedilmiş olup dava temyiz aşamasındadır.

Son olarak şu hususu vurgulamak gerekir ki; Cumhuriyet Başsavcılığımızca Darbe girişimi
soruşturması başta olmak üzere terör örgütünün mensup ve faaliyetlerinin deşifresine yönelik yürütülen
diğer soruşturmalar, örgütün yıllardan beri gelen süreçte devlet mekanizmasını adeta bir ahtapot gibi
sardığı, özellikle Silahlı Kuvvetler, Emniyet, Yargı gibi hassas ve kritik görülen kurumlarda örgütlenilirken
gizlilik esasına azami ölçüde riayet edildiği ve her birinin diğerini tanımadığı ancak yöneticilerden gelen
talimatla aynı anda harekete geçebilen hücre tipi örgütlenme şekilde faaliyet yürütüldüğü, bu nedenle
günümüzde dahi örgüt yapılanması ve mensuplarının tamamıyla deşifre edilemediği, kamu görevlisi
görünümündeki militanların örgütsel tabirle "tedbir" adı altında muhtelif meşrep ve siyasi görüşlere
sahipmiş gibi kendilerini dışarıya karşı lanse ettikleri ve her kesimden kamuoyunu etkileyebilme gücüne
107
sahip olduklarını açıkça göstermiştir. Bu derece gizlilik esasına göre yıllardır devam eden süreçte
örgütlenmiş bir yapının tamamıyla deşifre edilmesi millet ve devletimizin birliği, dirliği ve bağımsızlığı için
elzemdir.

4. FETÖ/PDY'NİN YAPISI VE İŞLEYİŞİ

Terör örgütüne yönelik açılmış bulunan en geniş kapsamlı ve güncel nitelikli kamu davasına ilişkin
iddianame niteliğinde olan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Soruşturma
Bürosu'nun 2014/37666 Sor.- 2016/1632 İdd. No ve 06/06/2016 tarihli iddianamesi, Hakimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu Genel Kurulu'nun 15/11/2016 tarih ve 2016/440 sayılı bir kısım örgüt mensubu hakim ve
savcıların ihracına ilişkin kararı, Emniyet Genel Müdürlüğü raporları ve C.Başsavcılığımızca terör örgütüne
yönelik yürütülen muhtelif soruşturmalardan elde olunan bilgi ve belge içerikleri derlenerek örgütün terör
vasıflı eylemleri ile morfolojisi açıklanmaya çalışılmıştır.

4.1. ÖRGÜTÜN KURULUŞU

Erzurum-Pasinler-Korucuk köyü nüfusuna kayıtlı Ramiz ve Rabia oğlu 27.04.1941 doğumlu


GÜLEN, 1958 yılından itibaren çeşitli illerde imam ve vaiz olarak görev yapmıştır.

1970'li yıllara kadar Yeni Asya Grubu içerisinde yer alan GÜLEN bu tarihten sonra İzmir
Kestanepazarı Kuran Kursu'nda görev yaptığı dönemde çevresinde bulunan arkadaşları ile dini motifleri de
kullanmak (istismar etmek) suretiyle örgütünün çekirdek kadrosunu oluşturarak müstakil hareket etmeye
başlamış, faaliyetlerini daha ziyade l3-18 yaş grubundaki öğrenci ve genç kesim üzerinde yoğunlaştırarak,
teyp/video kasetlerine çekilen vaaz ve konuşmaları, sohbet toplantıları ve özellikle yaz kamplarında görüşlerini
ulaştırdığı sempatizan grubu ile kendi adı ile anılan örgütünü kurmuştur.

Özellikle 1990'lı yılların başından itibaren yurt dışına da açılmaya başlayan yapı, zaman
içerisinde hayatın doğal akışına aykırı şekilde dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösterir hale gelmiştir.

4.2. ÖRGÜTÜN AMACI

Kuruluş yıllarından itibaren toplumun dini duygularını suiistimal ederek "Himmet" adı altında
topladığı finans ile yurt içi/ yurt dışında faaliyete geçirdiği eğitim müesseseleri üzerinden amaç ve ilkeleri
doğrultusunda yetiştirdiği öğrencilerini, elde ettiği finans ve siyasi gücünü, örgütsel menfaat ve ideolojisi
çerçevesinde kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tüm anayasal kurumlarını (yasama, yürütme, yargı
erklerini) ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi/ekonomik güç haline gelmek
olduğu geçmişte örgüt içinde faaliyet göstermiş kişilerin beyanlarından anlaşılmaktadır.

Örgüt 1970'li yıllardan günümüze kadar uygulamış olduğu 'örgütlenme yöntemleri', 'taktik' ve
'stratejiler' çerçevesinde bütüncül bir bakış açısıyla incelendiğinde; uygulanan yöntemler değişse de amacının
değişmediği, temel hedefinin Türkiye'de devletin bütün Anayasal kurumlarını ele geçirmek ve ideolojisi
doğrultusunda bir devlet sistemi kurmak olduğu anlaşılmaktadır.

Bu kapsamda terör örgütünün;


-Tabanında bulunan insanları istismar ederek kaynak ve meşruiyet devşirme,
-Öğrenci seçme ekipleri ile köy ve semtlerden topladığı gençleri, bünyesindeki vakıf, ışık evleri,
okul ve dershaneleri marifetiyle ideolojisi doğrultusunda yetiştirerek insan gücü elde etme,
-Devlet modeline uygun bir paralel örgütlenme ile gizlice başta siyaset, mülkiye, adliye, maliye,
askeriye ve emniyet olmak üzere devletin tüm kılcal damarlarına sızma,
-Yurt, okul, dershane ve ışık evlerinde, beyin yıkama metotları ile sorgulamayan, düşünmeyen,
108
mutlak itaati esas alan yapıya bağlı insan tipi yetiştirme,
-Dinler arası diyalog çerçevesinde, semavi dinlerin temsilcileri ile görüşerek, kendisini İslam
adına muhatap göstermeye çalışma,
-Devlet dışında kendisine bağlı bir ekonomik sistem kurma, şirket birlikleri ve konfederasyonlar
kurarak zenginler kulübü oluşturma böylelikle ulusal ve uluslararası ticarette söz sahibi olma,
-Kamu, ÖSYS vb. sınavlarda soruları hukuka aykırı yollarla ele geçirip, kendi mensuplarının
sınavlarda başarılı olarak kamu kurumlarına ve etkin okullara girmesini sağlamanın yanında, ürettiği sahte
belge ve delillerle, örgüt mensubu olmayan kişiler hakkında adli ve idari soruşturmaların açılmasını sağlayarak
devlet kadrolarından tasfiye etme ve bu kadrolara kendi örgüt elemanlarını yerleştirme yöntemlerini amacına
ulaşmak için kullandığı anlaşılmaktadır.

1970'li yıllardan itibaren devlet içerisine sızarak, özellikle, "Mülkiye, Adliye, Emniyet, Millî Eğitim
ve TSK" içerisinde kendi özel hiyerarşisi ile illegal kadrolaşmaya gidildiğini; GÜLEN'in bazı ifade ve
açıklamalarında rahatlıkla görmek mümkündür ki bunlardan bazıları şunlardır:

"Esnek olun, sivrilmeden can damarları içinde dolanın!"; "bütün güç merkezlerine ulaşıncaya
kadar hiç kimse varlığınızı fark etmeden sistemin ana damarlarında ilerleyin!"
"Türkiye 'deki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım, erken sayılır. "
"Adliye, mülkiye veya başka hayati bir müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti öyle ferdi
mevcudiyetler şeklinde ele alınıp değerlendirilmemelidir. Yani bunlar gelecek adına bizim o ünitelerde
garantimizdir. Bir ölçüde onlar bizim varlığımızın teminatıdır. "
"Arkadaşlarımız o sahada kabiliyetlerini geliştirmeli, müktesebatlarını geliştirmeli esas ve
zannediyorum iki yanlı olmaları itibariyle de sergileyecekleri performansta da daima takdir toplayacaklardır.
Yani bu bizim cepheyi öğrenmeleri lazım arkadaşların. Yani bizim hukuk sistemimizi didik didik etmelidirler, biz
bir taraftan çalışıp onların istifade edecekleri şekle getirmeliyiz, onu öyle formüle etmeliyiz, öyle tertip ve
temkide tabı tutmalıyız. "
"Allah'ın Resulü kuvvet dengesinin olmadığı bir yerde ortaya atılmasının hezimet ve mağlubiyetle
neticeleneceğini herkesten iyi değerlendirdi ve bu sebeple de stratejisini hep temkin ve tedbirle örgütledi.
Denge gözetilmediğinde hezimet ve mağlubiyetin kaçınılmaz olduğu şartlarda kahramanlık gösterisi ihanettir. "
"Yani siz hakim değilsiniz başka kuvvetler var. Bu ülkede değişik kuvvetleri hesap edecek dengeli,
dikkatli, tedbirli, temkinli yürümekte yarar var ki geriye adım atmayalım... yani her şey bir oyundur. Kungfıı
gibi oyun, tekvando gibi bir oyun, judo gibi bir oyun her zaman insan hasmını yenmesi öyle yumruk vurup yere
sermesi gibi bir şey değildir, Bazen hasımdan kaçmak, bile çok önemli bir manevra (kesinti var) çok iyi bilecek,
çok iyi planlayacak ona göre yürüyeceksiniz. Kuvvet dengesi, olmadığı bir yerde kuvvete başvurmayacaksınız,
teknik, taktik, yerine sizin kalbiniz önemlidir. "
"Ben yine kuvvet dengesinin olmadığı için şahsen o yol yerine kendi düşüncemi yayma, kendi
düşünce sistemim adına varlığı her tarafı fethetme, ele geçirme yolunu şahsen tercih ederim."

"Zaman henüz uygun değil. Bütün dünyayı omuzlayıp taşıyabileceğimiz zamana dek, tamam
olacağınız ve koşulların uygun olacağı zamana dek beklemelisiniz! Bilhassa, haber alma hususunda her zaman
hasım cephenin çok önünde olunmalıdır. "

"Toplumun büyük kesimlerine, büyük kısımlarına, bu duygu ve düşünceyle ulaşma açısından, belli
bir noktaya, belli bir kıvama gelecekleri ana kadar, bu şekilde hizmet etmeleri şart, zaruri,lüzumlu......yanlışı
telafi edemeyiz."
"Türkiye 'deki devlet yapısı ölçüsüne göre bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephemize
çekeceğimiz ana kadar her adım erken sayılır. (...) bunca kalabalık içinde ben bu dünyayı ve düşüncemi sözde
mahremiyet içinde anlattım. (...) sırrınız sizin sırrınızdır. Söylerseniz siz esir olursunuz. "
"50'li yıllardan buyana tam 40-45 yıl geçmiştir. O dönemde, 10yaşında olanlar, şayet mevsimi
geldiğinde üniversite okusalardı, şimdi zirvelerde ya da zirveleri zorlayan konumlarda olacaklardı. 20 yaşında
olanlar 60-65 yaşında olacaklardı ki bu da onların başbakanlar, reis- i cumhurlar seviyesinde en olgun
dönemlerini yaşıyor olmaları demekti. "
"Her yerde hususen geri kalmış yerlerde mafyanın ağzına azıcık bal sürülebilir. "
109
"Bize 'Orta Asya'ya açılın' diyen sağ ABD Cumhuriyetçileri kaybetti. Yeni iktidarla Türkiye yalnız
kaldı."
"Yüzlerce arkadaşlar, yüzlerce diyorum tabi Türkiye 'nin içinde binlerce yurt dışında burs
veriyorlar. Amerika'da otuz küsur değişik üniversiteler de kariyer yapıyorlar. Kariyerin yapılmasının yanında
kariyer yapmanın yanında ada aynı zamanda bu arkadaşlarımız orada hizmette yapıyorlar ve bu iki üç senelik
ömrü olan bir şey. Daha öncede vardı üç beş arkadaş ama fakat bunlar Allah'a çok şükür organize edildi.
HİMMETLER belli bir noktada... (kesinti) edildi. Ve şimdi orada çok iyi güdülüyorlar Allah'ın İnayet ve
keremiyle her sene de besleniyorlar. İngiltere 'den Almanya 'ya oradan Avusturalya 'ya oradan Amerika 'ya
kadar her yerde kariyer yapan arkadaşlarımız besleniyorlar. Ve bu arkadaşlar bizim gayeyi hayalimize göre
gelecekte o dünyalarda ki üniversitelerde ki bizim tebliğcilerimiz olacaklar. Türkiye 'ye döndükleri zaman da
burada el üstünde üniversitelerde ki hocalarım olacaklar. "

Terör örgütü liderinin yukarıda açıklanan sözleri kasetlerdeki vaazları, röportajları ile kitaplarda yer
alan taktik ve strateji içeren sözlerdir. Terör örgütünün strateji ve hedeflerini adeta özetleyen bu ifadeler;
fetvalarla "Tedbir ve İstihbarat", "Maarif ve Şirket" ilkesine göre yetiştirilen örgüt mensuplarının, amaçlarına
giden yolda hasım olarak gördükleri diğerlerini de etkisiz kılarak devlet içinde etkin bir duruma gelmeleri
hedefini göstermektedir.

4.2.1. AMACA GİDEN YOLDA PARALEL DEVLET KURMA ÇALIŞMALARI

Terör örgütünün özellikle, TSK, Emniyet, Yargı, MİT, Mülkiye ve bürokrasideki örgütlenmesi ile
yasadışı faaliyetleri, muhtelif tarihlerde resmi kurumlar ve istihbarat birimlerince hazırlanan çeşitli raporlarla
devlet arşivlerine girmiştir.
GÜLEN ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis etmiş;
bu nedenle, mevcut sistemi yıkmak yerine, devletin tüm kurumlarını ele geçirmeyi hedeflemiştir.
FETÖ/PDY, yurt içinde ve yurt dışında çok miktarda vakıf, dernek, özel okul, şirket, dershane,
öğrenci yurdu, yayın organı, gazete, TV istasyonu, faizsiz finansman kurumu, sigorta şirketi ve radyo
istasyonunu denetim altında bulundurarak; amacına uygun planlı, programlı ve gizli olarak faaliyetlerini
yürütmüştür.
FETO/PDY'nin, diğer devlet kurumları gibi polis teşkilatı içinde de örgütlendiği, öteden beri
kamuoyu tarafından bilinmektedir. Örgütün ulaşmak istediği nihai hedefler göz önünde bulundurulduğunda, bu
son derece 'anlaşılabilir' bir durumdur. Zira Emniyet Genel Müdürlüğü; adli, idari ve istihbari kolluk görevi ifa
eden ve aynı zamanda güç kullanma yetkisine sahip olan bir devlet kurumudur. Bu nedenle, örgütün sızıp
kontrolü altına almaya çalıştığı kurumların başında gelmesi de oldukça doğaldır. Örgüt, Emniyet Teşkilatındaki
kadrolaşmasını belirli bir düzeye ulaştırdıktan sonra, buradaki gücünü operasyonlarının ana aracı olarak
kullanmaya başlamıştır.

4.3. ÖRGÜTÜN SOSYO-KÜLTÜREL VE ZİHİNSEL YAPISI

Örgüt içerisinde GÜLEN'in "Olağanüstü haller yaşamış bir VELİ olduğu" görüşü yaygındır.
Etrafında bu kadar çok insanı toplayabilmesinin arkasında bu anlayışın yattığı söylenebilir. GÜLEN, örgüt
üyelerine gelişen teknoloji ile birlikte teyp kasetleri videokasetleri, kitapları, çeşitli dergilerde yer alan
başyazıları, internet siteleri, radyo ve televizyon programları ile görüşlerini rahatça iletebilmiştir.
GÜLEN'in, örgüt üyeleri üzerinde, kendi ifadesiyle "uyarılarının ve tavsiyelerinin, birinci derecede
hareket ettirici etkiye sahip olduğu" söylenebilir. Bu nedenle, GÜLEN'in kişisel görüşleri; aynı zamanda
örgütün görüşleri anlamına geldiğinden,düşüncelerinin analizi, örgüt hakkında da ayrıntılı bilgilere ulaşılması
anlamına gelmektedir.

Örgütün kuruluşundaki ve üyelerine yaptırdığı yemin metni aşağıdaki gibidir:

"Gücüm yettiği kakar Kuran'ı hayatıma gaye edineceğime; Kardeşlerime karşı sadakat izinde
bulunacağıma; Halkın ve talebe arkadaşların izzet ve onurlarını izzetim ve onurum kadar yükseltmeye
çalışacağıma; Kusurlarımın hatırlatılması karşısında memnuniyet ihzar edeceğime; Dahilden ve hariçten
110
gelen bilumum taarruz ve tenkitleri, 'nefsime yapılmış' gibi 'ret' edeceğime; Bilumum karar listesindeki
esaslara riayette bulunacağıma; Hizmet adına uhdeme aldığım vazifeleri veya kararla bana tahmil edilen
mükellefiyetleri, 'itirazsız' yerine getirmeye çalışacağıma; Kur'an'a sadakatten hiçbir surette
ayrılmayacağıma; Münferit hareket edip bu kararlara muhalif davrandığım an, ihtiyarımla bu kadrodan
kendimi ıskat edip, 'herhangi bir talebe gibi' dershanede vazifeme devam edeceğime; VALLAH-BİLLAH
kasemleriyle yemin ediyor ve bu yeminin 'La Yen Kati' olmasına, 'CENAB-I HAKKKI istişhadda'
bulunuyorum."

Yemin edenler, hazırlanan prensiplere uymakla mükelleftir. Bu prensipler örgütte aşağıdaki kuralları
içermektedir:

-Finansman kaynaklarının tekele verilecek, şahsi tasarruflar yapılmayacaktır.


-Lüksten kaçınılacak, israf yapılmayacaktır.
-Dershanelere nezaret eden arkadaşlar, evde kalanlara her türlü adap ve edep kaidelerini öğretecek
Şahsi işlerimizi dahi görüşüp kararın varıldığı istikamette işleri yapmak Dahilde ve hariçte kim
vazifelendirilirse 'o vazifeye, o gidecek', 'başkası o işe karışmayacak' 7. Herkesin nereye, ne zaman gideceği bir
sisteme bağlı olarak yürütülecek (dışarıya gitmeler, içteki ziyaretler) Kusurlarını birbirine hatırlatmak için
kardeş edinme Bu kadroyu etrafa empoze etme, kuvvet kazandırma, çok kuvvetli gösterme (içte ve dışta
olacak), arkadaşların birbirlerini kabul ettirmesi ve ittifak ettikleri o mevzuda aynı şeyleri söylemesi, on beş
günde bir, bir araya gelip arıza ve pürüzlere bakılması (Pazar günü ikindi - akşam arası) sağlanacaktır.
-Bilumum dışarıya giden arkadaşların tenkidinin '15 günlük' toplantıda görüşülmesi Acil durumlarda
o mevzu ile alakalı olan arkadaş, toplantı gününü beklemeksizin Hocaefendi'ye duyurabilir.
-'Şeriat' fikrinin müdafii olma, 'Risale-i Nur' ve Üstadı Şeriat'a muvafık şekliyle arz etme, Tesbihat
ve Evrad-ı Ezkar'a ehemmiyet verme, bunların büyüklüğünü anlatma Karara bağlanan bir şeyin hiçbir zaman
aleyhinde bulunmama ('ima ihsas' yoluyla dahi olsa)', aksine fikir olursa 'hakkı-ı hayat tanımama' Her arkadaşın
resmi gayri resmi bir işinin olmasına ihtimam İstişareden sonra fikir beyan etmeme, alınan kararları infaz etme
ve istişareyi kimlerle yapacağını bilme (Ashab-ı Rey) Kendi kardeşlerimize hakta öncelik tanıma, bir kardeşin
aleyhinde söylenecek söz vs. de onu müdafaa ve söyleyeni de 'toplu olarak istintaka tutma', şiddetle bu iftirayı
reddetme söz konusu olacaktır.
-Bu şartlardan birisine riayet etmeyen kendi kendini azletmiş olacak ve talebe durumuna düşecek,
bu durum kadrolardan, evdekilerden (ışık evleri) ve halktan gizli tutulacak, kimse bilmeyecektir.

Işık evlerinde kalan öğrenciler arasında lise öğrencileri de vardır. Üniversite öğrenci evlerine, lise
öğrencileri de verilerek; hem öğrencilerin kaynaşması sağlanmış, hem de aileler nazarında güven sağlanmıştır.
Ancak rakamlar büyüyünce bu evlerin finansmanı için maddi destek bulunması gerekliliği ortaya çıkmış; bu
sorun 'şirketler' ya da 'küçük esnaflar' yolu ile aşılarak, evlerin ihtiyacı olan bütün eşyalar örgütün esnaf kadrosu
tarafından alınmıştır. Öğrencilerin kendileri de güçleri yettiği kadar 'ışık evlerinin' ihtiyaçlarının karşılanması
için katkıda bulunmuşlardır. Bu yardımlar FETÖ/PDY'nin sayısal ve ekonomik olarak büyümesinde oldukça
etkili olmuştur.
Örgüt etkisi altına aldığı öğrencileri öncelikli olarak eğitim fakültelerine yönlendirmiştir. Hukuk,
tıp, mühendislik fakülteleri gibi yüksek puanla kayıt alan bölümleri kazanabilecek öğrencilere bu bölümler
yerine eğitim fakültelerinin tercih ettirilmesi toplumun değişik kesimlerince eleştirilmiştir. Ancak zaman
göstermiştir ki eğitim fakültelerine yönelinmesi örgütün uzun vadeli planlarını bir parçasıdır.
Örgüt eğitim kadrosunun nitelik ve nicelik açısından yeterli düzeye ulaşmasının ardından kendisine
bağlı öğrencileri çağın gereksinimleri doğrultusunda yönlendirmiş ve geleceğin elitlerini yetiştirmeye
başlamıştır. Eğitim gönüllüsü diğer kuruluşların ve dini referanslı yapıların aksine FETÖ/PDY, ihtiyaç sahibi
olan öğrencileri değil, zeki ve başanlı öğrencileri hedef almış, hatta bu öğrencilere IQ testleri yaptırmıştır.
Böylelikle örgütün devleti ele geçirme amacına ulaşmasına katkı sağlayacak kadrolaşma faaliyetlerini önü
açılmıştır.
Sonuç olarak; GÜLEN'in 1970'lerin sonunda başlattığı uzun vadeli projenin ilk halkasını eğitim
oluştururken, tedrisattan geçenler başta Emniyet, Yargı, TSK ve Mülkiye olmak üzere, devletin önemli
kademelerine yerleştirilmiş, bir kısmı ise işadamı olmaya aday gösterilmiştir. Örgüt bir yandan eğitimle kadro
yetiştirip, bir yandan da diğer alanlarda etkinliğini artırmıştır.
111
4.3.1. ÖRGÜTSEL MOTİVASYON UNSURU OLARAK "1 DOLAR" MESELESİ

Darbe girişimi akabinde ülke genelinde terör örgütüne yönelik yürütülen soruşturmalarda örgüt
mensuplarının bir çoğunun üzerinde, evlerinde ve iş yerlerinde yapılan aramalar neticesinde (1) ABD Doları
kağıt para bulunması dikkat çeken bir husus olarak ortaya çıkmış, konu medya organlarında haberleştirilmiştir.

(1) ABD Doları paranın örgütsel işlev, anlamı ve delil değeri hakkında örgütte üst düzey seviyede
görev alan itirafçı şüphelilerden Ö..... ve M.... isimli şahısların (can güvenlikleri açısından açık kimliklerine yer
verilmemiştir) terör örgütünün sözde Jandarma Teşkilatı yapılanması ve Darbe girişimine iştirak eden Jandarma
personelinin deşifre edilmesine yönelik Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/88650 sayılı evrakı üzerinden
yürütülen soruşturma kapsamında alınan ifadelerinde; FETÖ/PDY yapılanmasında İstanbul ili Anadolu Yakası
Jandarma teşkilatından sorumlu, örgüt içerisinde "Müdür Yardımcısı" olarak tabir edilen görevde bulunmakta
iken kolluk görevlilerince yakalanarak etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmaya karar verdiklerini,
konumları ve her hücrenin birbirini mümkün olduğunca tanımadığı hücresel sistemle örgütlenme modeli
benimseyen örgüt hakkında bildiklerini anlattıklarını, örgüt içerisinde kendilerinin üst hiyerarşisinde yer alan
"müdür" ve Marmara bölgesindeki tüm Jandarma personelinin sorumlusu konumundaki "bölge temsilcisi"
olarak tabir edilen şahısların sıklıkla örgüt lideri GÜLEN'in yaşadığı Amerika Birleşik Devletleri ülkesine
gittiklerini, zaman zaman oradan getirdikleri ve örgüt liderinin kendilerine verdiğini söyledikleri 100, 50, 20
ABD Doları kağıt paraları bozdurarak alt hiyerarşilerinde yer alan "öğretmen" ve "öğrenci" tabir edilen asker
şahıslara vermelerini istediklerini, kendilerinin de verilen banknotları döviz büroları aracılığıyla genellikle
daha çok şahsa dağıtmak için (1)'er dolarlık banknotlar halinde bozdurup dağıttıklarını, piyasada bazen (1)
dolarlık kağıt para bulamadıkları zamanlarda (1) doları alıp geriye kalanı 5,10 veya 20 ABD doları şeklinde
banknot halinde getirip dağıttıklarını, paraları dağıtımdaki amacın GÜLEN'in verdiği paraların üstlerinin
söylediklerine göre "bereket" ve "hatıra" olduğuna inanılmasından dolayı örgüt mensuplarının bağlılık ve
minnet duymasını sağlamak olduğunu, paraların bir nevi GÜLEN ile ona bağlılık duyanların, bu duygularının
sembolü olduğunu, yine paraların kaynağının Bediüzaman Said Nursi'nin yazmış olduğu eserlerin telif hakkı
sahiplerinden olan GÜLEN'in elde ettiği telif gelirleri olduğunun örgüt içerisinde sıkça dillendirilen bir husus
olduğunu beyan ettikleri,

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a suikast eylemini gerçekleştiren terör örgütü
mensuplarından Zekeriya Kuzu'nun Muğla kolluk birimince alınan ifadesinde özetle; "FETÖ yapılanması
içerisinde faaliyet yürüttüğünü, sadece kod adını bildiği bir "abi" ile sürekli olarak görüştüğünü, bu kişinin
askeriye ile ilgili konularda kendisinden bilgi aldığını, hatta kendi askeri birliğindeki olaylarla ilgili
kendisinden önce bu şahsın bilgi sahibi olduğunu, personel atamaları konusunda da atama öncesinde bilgi
sahibi olduğunu, görüşmekte olduğu "abi"sinin kendisine 1 dolarlık banknot verdiğini, bu parayı Amerika'da
bulunan GÜLEN'in gönderdiğini, bereket olsun diye bu parayı cüzdanında taşıması gerektiğini söylediğini,
FETÖ örgütünün "tedbir" anlayışıyla hareket ettiğini, örgüt üyelerinden kimsenin kimseyi tanımadığı daha
doğrusu hiçbir hizmet erbabının, bağlı olduğu ağabeyi dışında kimseyi tanımadığı bir güvenlik sisteminin
bulunduğunu" beyan ettiği,

Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/84338 sayılı evrakı üzerinden Darbe girişimine


iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülmekte olanİrfan Can'ın ifadesinde konuyla ilgili olarak özetle; terör
örgütüne mensup olduğunu, Akademi öğrencisi olarak kendisinin bağlı olduğu Sadık (K) isimli abiyle irtibatlı
olduğu zamanlarda kendisine zarf içerisinde F serisi (1) ABD doları para vererek parayı GÜLEN'in
gönderdiğini söylediğini, kendisinin parayı aldığını ancak Darbe girişiminden sonra imha ettiğini beyan ettiği,

Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki terör örgütü mensuplarının deşifre edilmesine yönelik
soruşturmalardan olan C.Başsavcılığımızın 2016/97787 sayılı soruşturma kapsamında terör örgütü içerisinde
yöneticilik vasfına haiz muhtelif görevler üstlenmiş, son olarak sözde "Ege bölgesi Sorumluluğu"na müteakip
Amerika Birleşik Devletleriülkesinde sözde "ColoradoEyaleti Bölge İmamlığı" yaptıktan sonra örgütten ayrılan
ve soruşturmamız kapsamında 30/07/2016 tarihinde yakalandıktan sonra etkin pişmanlık hükümlerinden
faydalanarak açıklamalarda bulunan Hasan POLAT'ın 17/08/2016 tarihinde alınan ifadesinde konuyla ilgili
112
olarak; 15 Temmuz sürecinde meşhur olan 1 Dolar meselesinin İslami bir geleneğin uygulanması olduğunu,
tarikatlarda şeyh efendilerin eli öpüldüğünde bir para verilirse bu paranın asla harcanmaz ve genelde cüzdan
da veya kasada bulundurularak, bunun bereket sebebi olacağından umulduğunu, bu yaygın geleneğin
GÜLEN'in 1998’de Amerika’ya gittikten sonra da uygulanmaya devam edildiğini, gelen insanların sayısı
arttıkça binlerce insana 1 Dolar hediye edildiğini, Darbe girişiminde eğer 1 Dolar şifre olarak kullanılmışsa ki
olabileceğini, burada iki türlü hedefin gözetildiğini, birincisinin çok yaygın bir adet olduğu için 1 Dolar’ın
bulunmasının şüphe çekmeyeceği, ikincisinin ise, bu olay ortaya çıktığı zaman cemaat mensuplarının iddiaları
gülünç bulacakları ve şu şekilde tepki göstereceklerini “Bir sürü insan da bu paradan var, bu iddia sahipleri
çok komik insanlar, senaryo üretiyorlar” diyeceklerini ve belki de bütün darbe süreçlerinin tiyatrodan ibaret
olduğuna inanacaklarını, bunun için sembollerin gerçek hayattan, şifrelerin cemaatin yaygın kültüründen ve
kripto mesajların İslami sembollerden verilerek bir nevi kamuflaj uygulanır olacağını beyan etmiştir.

(1) ABD Doları paraların bulunmasına ilişkin haber içeriklerine dair açık kaynak tespitleri ile
örgüt içerisinde yönetici ve üye konumundaki şahısların ifadelerinin birbiriyle örtüştüğü, örgüt
mensuplarından ele geçirilen söz konusu paraların terör örgütü lideri tarafından dağıtılmak üzere iletilmesi,
örgüt hiyerarşisinde yer alan mensuplara iletilme şekli ve beyanlarla ortaya çıkan ifade ettiği anlam bir
arada değerlendirildiğinde; örgüt mensubunun bu sıfatını ortaya koymaya yönelik örgüt ile devamlılık ve
süreklilik arz edecek şekilde organik bağ kurduğuna dair delillerden biri olduğu anlaşılmıştır.

4.4. YÖNETİM MODELİ

Terör örgütü 'lider merkezli' bir yapıya sahiptir. Lidere en yakın insanlar liderin koruyucusudurlar.
'Lider' etrafında örgütlenen hareketin en dışında ise, 'örgüte ilgi duyanlar' bulunur. Bu tür bireyler önemlidir;
çünkü örgüt meşruiyetini sempatizanlarının sayıca çokluğuna dayandırmaktadır. Bu bireyler esas itibariyle
'örgüt içinde değillerdir' ancak 'örgüt dışında' da değillerdir. Sadece örgüte ilgi beslemektedirler.

FETÖ/PDY örgütlenmesi; gizlilik, hiyerarşik yapılanma, pelür kağıtları ile haberleşme, öz geçmiş
raporu verme (CV) ve kod adı kullanma gibi özellikleri ile yasa dışı terörist örgütlenmelerin taktiklerini
kullanmaktadır. FETÖ/PDY'de GÜLEN'in verdiği kararı sorgulama anlamına gelecek her düşünce, eylem veya
tavır kuvvetle ezilmekte, liderin ve ona bağlı diğer yöneticilerin tüm talimatları, aklın da ötesinde bir kutsiyet
kazandırılarak uygulanmaktadır. GÜLEN başta olmak üzere örgüt yöneticileri, halka hitap ederken büyük bir
tevazu sergilerken, örgüt içerisinde mutlak bir otorite ile hareket etmekte olup, örgüt içerisinde ödül ve ceza
sistemi uygulanmaktadır.
Örgüt mensuplarının evlilikleri dahi bağlı bulundukları imamların izin ve talimatları
doğrultusunda gerçekleşmektedir. Evlilik kararı veren örgüt mensubu bu durumu kendisinden sorumlu imama
iletmekte, müstakbel eşini yine örgüte bağlı olan bayanların resimlerinin bulunduğu bir katalogdan seçmektedir.
Böylelikle hem mensupların örgüte bağlılığı artırılmakta hem de örgütten ayrılma durumunda ayrılan kişilerin
eş ve çocukları örgüt talimatı ile kendisinden uzaklaştırılarak baskı oluşturulmaktadır.

Örgüt mensuplarının iş ve özel hayatlarındaki bütün kararlarını örgütün tasarrufuna bırakmış


olmalarının altında yatan sebeplerden en önemlisi, bağlı oldukları imamların ve GÜLEN'in hata yapmayacağına
inanmış olmalarıdır. Ayrıca örgüt mensuplarının tamamına belli görev ve sorumluluklar verilerek bağlılıkları
perçinlenmektedir.

Yazarı, M. Abdülfettah ŞAHİN (GÜLEN) olan "ÖLÇÜ VE YOLDAKİ IŞIKLAR” isimli kitabın 57
ve 58. sayfalarında "Hizmet İnsanı" başlıklı bölümde "Cemaate bağlı kişinin azimli/kararlı ve hizmete karşı
itaatkâr her şeyin sorumluluğunu alması gereken, darbe yediğinde azmi bozulmayan, yüksek rütbelere
geldiğinde KENDİ RÜTBESÎ DEĞİL DE HİZMETİN RÜTBESİNİ ÖN PLANDA TUTAN hizmet içerisinde
yapacağı görevlerin zor olabileceğine inanan ve bütün varlığını/canını/sevdiklerini hizmet için feda etmeye
hazır olması" gerektiği vurgulanmıştır.
GÜLEN'in "Ne olursanız olun makam şöhret başınızı döndürmesin. "SIFIR" olun. Olun ki büyük
rakamlarda büyük yerlerde kullanılasınız." şeklindeki sözleri ise, örgüt mensuplarının fonksiyonel değerini
ifade etmektedir. GÜLEN'e göre bireysel olarak hiçbir anlam ifade etmeyen fertler örgüt bünyesindeki
113
faaliyetleri ile değer kazanmaktadır.
Dini unsurları temel alarak hareket ettiğini iddia eden FETÖ/PDY'nin, dini değerleri zamana ve
şartlara göre kendi idealleri doğrultusunda yorumlaması, ülkesi ve devleti ile barışık olmak yerine devleti
kendisine hasım olarak görmesi, açık ve şeffaf olmak yerine bir istihbarat örgütü gibi "kod isimler, özel
haberleşme kanalları, kaynağı bilinmeyen paralar" kullanması, yönetim kadrosunun faaliyetleri yurt dışından
idare etmesi ve hasımlarını saf dışı etmek için her türlü baskı, şantaj ve yasa dışı yöntemi kullanması, çeşitli
yabancı misyon temsilcileriyle mahiyeti bilinmeyen görüşmelerde bulunması, söz konusu yapının casusluk
faaliyetlerini de kapsayan organize olmuş bir örgüt olduğunu ortaya koyan unsurlardır.

4.5. HİYERARŞİK YAPISI

Devlet kurumlarının muhtelif tarihlerdeki raporlarında, bu örgütsel yapının hiyerarşik durumu


dönemsel olarak ortaya konulmaktaydı. Örneğin, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün '1999' yılında yapmış olduğu
bir çalışma esnasında yapılan tespite göre, bu yapılanma şu şekildeydi:

1) İstişare Grubu
2) Dünya imamı
3) Coğrafi bölge imamı
4) Ülke imamı
5) Bölge imamı
6) İl İmamı
7) İlçe imamı
8) Semt imamı
9) Mahalle imamı
10) Ev imamı (Işık evleri)
11) Serrehberler
12) Belletmenler
13) Öğrenciler ve örgüt mensupları (şakirt ve şakirdeler).

Örgütün hiyerarşik yapısı, günümüzde çok daha gelişmiş ve karmaşık bir hal almış olup, alman
ifadeler ve yapılan çalışmalarda örgütün mevcut yapılanmasının aşağıda gösterildiği şekilde olduğu
anlaşılmıştır.

FETÖ/PDY; 'coğrafi', 'sektörel' ya da 'kurumsal' anlamda, "imam" olarak ifade edilen sorumlulardan
oluşan bir çalışma ve hiyerarşik düzene sahiptir. Mensuplarınca "Kâinat îmamı" ve "Mehdi" olarak kabul edilen
GÜLEN'in liderliğini yaptığı örgüt; Danışman Kadrosu, Kıta İmamları, Ülke İmamları, Bölge imamları, İl
imamları, ilçe imamları, Esnaf imamları, Semt İmamları, Ev imamları üzerinden örgütlenmiş ve tabana
yayılmıştır.

Kıta, ülke, bölge, şehir, ilçe, semt ve ışık evi sorumlularının yanı sıra kamuda (Bakanlıklar ve taşra
teşkilatları, yerel yönetimler, üniversiteler, kamu iktisadi teşebbüsleri) ve özel sektörde (Hukuk büroları, bilişim
şirketleri, muhasebe firmaları vb.) faaliyet gösteren kurumların her birinin başına örgüt tarafından "imam"
olarak adlandırılan ilgili kurumların hiyerarşik yapıları dışında sorumlular atanmaktadır.
Kurumsal imamların genelde kurumun dışından olması söz konusu olmakla birlikte; her kurumun
ayrıca kendi içerisinden sorumlu imamları da olabilmektedir. Bunlar kurum imamına karşı sorumludurlar.
Mülkiye, Emniyet, TSK, MİT ve Yargı içerisinde faaliyet gösteren imamlar ise ayrı bir yapılanma
içerisinde yer almakta, bu yapılanmada yer alanlar, devletin hassas kurumlarında görev yapmaları nedeniyle
takip edilmemek için diğer örgüt mensuplarına nazaran daha fazla önlemler almakta ve teknolojinin iletişim
konusunda sağladığı imkânlardan kontrollü bir seviyede istifade etmektedir.

Örgütün yurt içinde toplum tarafından bilinen eğitim kurumları, sivil toplum kuruluşları, ekonomik
kuruluşları, medya organları ve sağlık kuruluşlarının Türkiye Mütevellisine bağlı ayrı sorumluları
bulunmaktadır. Bunlar örgütün önemli birer finans kaynağı olmanın yanı sıra, taban kazanmak ve algı
114
operasyonları yapmak maksatlarıyla da kullanılmaktadır.

Türkiye'den sorumlu imama, beş bölge imamı, ona da bu beş bölgeyi oluşturan şehirlerden sorumlu
imamlar bağlıdır. Her şehir büyüklüğüne göre alt bölgelere, bölgeler semtlere bölünmüş olup; her birisinin
başında ayrı bir yetkili (imam) atanmıştır. Semt imamlarının altında o semte bağlı evlerin, ışık evlerinin
imamları yer alır.
Her bölgenin başında da yine bir imam (bölge imamı) vardır. Başındaki imamla beraber bir de
'eğitim danışmanı' bulunmaktadır. İmam, daha çok işin finansal ayağını oluşturan esnaf sisteminin
uygulanmasını sağlarken; paralel yapının temelini oluşturan talebe kısmının başında 'eğitim danışmanı' bulunur.
Bu beş bölge; İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep ve Erzurum bölgeleridir. Bölgeler, illerden
oluşur ve üstte 'Bölge imamı', altında ise 'İl imamları' bulunur. İller de, 'büyük iller' ve 'küçük iller' olarak ikiye
ayrılır. Büyük illerde, illerin altında 'en az iki olmak üzere, eyaletler olur. Her eyaletin 'en az üç büyük bölgesi'
söz konusudur. Örneğin Ankara, ilk zamanlar 3 bölgeden oluşurken, daha sonra bölge sayısı 5'e çıkarılmıştır.
Büyük bölgeler ise, “en az üç küçük” bölgeden oluşur. Hiyerarşik düzen; il imamı, eyalet imamı, büyük bölge
imamı ve küçük bölge imamı şeklindedir.
İmamlar, işin para kısmından ve maddi anlamda her şeyden sorumludurlar. Küçük bölgelerin parası
büyük bölgenin muhasebecisinde toplanır. Her büyük bölgenin, her eyaletin ve her ilin birer muhasebecisi
vardır. Yapı, yukarı doğru bu şekilde sıralanır. Ast-üst ilişkisi, askeri bir hiyerarşiden daha sistemlidir. Toplanan
paralar için hiçbir zaman makbuz verilmez. Bölge imamına ve muhasebecisine sonsuz güven vardır. Bu arada
her küçük bölge en az yedi - sekiz evden oluşur; kimi bölgelerde ise on üç-on dört ev bulunmaktadır.
Her büyük bölgenin bir terör örgütünün yayın organı "Zaman Gazetesi Sorumlusu" bulunmaktadır.
Bu kişinin görevi, mütevelli esnaflar üzerinden gazeteye abone bulmak ve abonelerin takibini yapmaktır. Her
mütevellinin belirli bir 'gazete aboneliği' hedefi vardır. Tiraj önemli olduğu için gazetelerin okunup
okunmadığının önemi yoktur. Hatta bir kişinin gazeteye abone olması için 'okur-yazar' olmasına dahi gerek
yoktur. Abonelikler 'yıllık' yapılır. Çoğunlukla kredi kartıyla yapılan bu abonelikleri 'iptal etmek' de mümkün
değildir. Bazı dönemlerde bir esnaf "20 - 30 abone" hedefi alır ve bunu gerçekleştirir. Öğrenci evlerinde ev
imamları, evde kalan her öğrenciyi abone yapmakla mükelleftirler. Bu uygulama, dershanelerdeki öğrenciler ve
bunların velilerine kadar yaygınlaştırılabilmektedir. Hatta bir dönem, zorunlu abonelik 'Sızıntı Dergisi' için de
söz konusu olmuştur.
Herkes, haftalık istişarelerde bir üstüyle bir araya gelir ve kendisine bağlı kişilerin örgütle ilişkisinin
düzeyindeki gelişmeleri anlatır. Gazete ya da dergiye yapılan abonelikler ile 'toplanan bağışlar' konusunda rapor
verir. Kurban Bayramı'nda deri toplanması, okulda bir organizasyon düzenlenmesi gibi, 'proje bazlı' konular,
'istişare toplantıları' adı altında konuşulup karara bağlanır. Bu istişarelerde; daha üst ahilerden gelen ve
merdiven mantığıyla 'imamdan-imama' tüm örgüte ulaştırılan 'emir' ve 'tavsiyeler' paylaşılır. O günün siyasi ve
aktüel gündem konularına karşı alınacak ortak tavırlar öğrenilir. Bu hususlar, daha sonra ev ve yurt odası
istişarelerinde mensuplara aktarılır.
Örgütün legal görünümlü eğitim, finans, medya gibi faaliyetlerinden sorumlu imamlar ile illegal
yapılanmalardan sorumlu imamları arasında geçişler olabilmektedir. Eğitim alanında faaliyet gösteren bir
imamın zamanla kamu kurumlarından sorumlu olması ya da illegal alanda görev alan bir il imamının medya
faaliyetlerinde görevlendirilmesi mümkündür.

Örgüt hiyerarşisi yatay ve dikey yapılanma olarak tasnif edildiğinde ise;

1-) Dikey Hiyerarşi-Yedi Katlı Piramit: Kainat imamı inancı ve yedi katlı piramidal yapılanma
İsmailiye Mezhebinin ve köken olarak Zerdüştlük Dininden alınmıştır. Zerdüştlük Dini ve ondan mülhem
İsmaili Mezhebinde yedi kat gök gibi örgütlenmişlerdir. İsmailiye, sofilerini yedi dereceye ayırmıştır. Bu
esasları aynen GÜLEN de tatbik etmektedir. Gök ve uzayla ilgilenen ve birçok okul veya şirket ismini buradan
seçen örgüt, benzer bir yedi derece takıntısı ile hareket ederek, mensuplarını GÜLEN yedi tabakaya ayırmıştır.
İsmailiye tarikatının piri yedinci derecede oturur ki bu mertebe Allah'tan doğrudan emir alan imamlık
makamıdır. İmam helali haram ve haramı helal yapabilir. Ona mubah olmayan hiç bir şey yoktur. Bu esaslar
aynen GÜLEN'in örgütünde de geçerlidir.
FETÖ içinde hiyerarşide itaat ve teslimiyet katı bir kuraldır. Teslimiyet, hem örgüte, hem liderin
emrine, ona atfen verilen göreve adanmışlıktır. İktidarsızlık emir dışında inisiyatif alamamaktır. İktidara boyun
115
eğme hayatın, davranışın anlamının dıştan verilmesini bilgiyle donanmış olduklarına inanılan kişinin bu bilgiyi
çevresinde alınan kararlara boyun eğmek zorunda olanlar iktidarsızdır.
FETÖ, sivil toplumu kendi haline bırakmayıp, kendine hizmet eden bağlı kuruluşlara
dönüştürmektedir. Kadrolaşma ile yargı, ordu, emniyet ve bakanlıklar onun denetimine girip kolluk gücüne
dönüşmektedir. Bu durumda devlete paralel şekilde dikey örgütlenen paralel yapılanma kayıtsız şartsız bir
cemaat egemenliği oluşturmuştur. Egemenliği, örgütlenmeyi fiilen yöneten GÜLEN kullanmaktadır. Örgütün
insanlara egemenlik kurduğu bir alan sunup buna inandırması teşkilatlanmasını güçlendirmiştir.
Devletin egemenliği dışında, ondan ayrı ve paralel bir yapılanma ve dikey örgütlenmeyle paralel
devlet yapılanması oluşmuştur. Vesayet, hukuken egemen durumdaki siyasi iktidar üzerinde fiili nüfuz
kullanmaktır.Hegemonya ise başka biri üzerinde egemenlik kurmaktır. Cemaat kendini devletin dışında ona
hasım ve ondan üstün yeni bir egemen güç olarak örgütlemektedir. Bu yapı, kaynağını ve meşruiyetini dine
dayandıran, hukuk düzeni dışında ve üzerinde, hukuk düzeyle çatışan bir iktidardır, otoritedir güçtür.
Örgüt, yedi tabakadan oluşan katı bir hiyerarşik kast sistemine dayanır. Kastlar arasında geçiş
mümkündür ama dördüncü tabakadan sonrasını önder belirler. Kastlar arasındaki geçiş aşağıdan yukarıya doğru
mümkün genellikle yukarıdan aşağıya doğru geçişe kapalıdır. Kast toplumlarında bağımlılık ve kademelenme
önemli iken modern toplumlarda özgürlük ve eşitlik önemlidir. Aşırı bir kast sistemi geliştiren GÜLEN
cemaatinde de bağımlılık ve kademelenme en aşırı düzeydedir.

Birinci Kat; Halk tabakası: Cemaate iman ve gönül bağı ile bağlı olanlar, fiili ve maddi destek
sağlayanlardan oluşur. Bunların bir çoğu örgütün hiyerarşik yapısına dahil olamayan örgüte bilinçli veya
bilinçsiz hizmet ettirilen halk kesimidir. Genellikle faaliyetlerden habersizdir. Bu katmandakileri örgüte
bağlayan ana unsur İslami duyarlılık ve din duygularıdır.
İkinci Kat; Sadık tabaka: Okul, dershane, yurt, banka, gazete, vakıf ve resmi kurum görevlilerinden
oluşan örgüte sadık gruptur. Bunlar örgüt sohbetlerine katılan düzenli aidat ödeyen ve az çok örgüt ideolojisini
bilen kişilerdir. Bu tabakaya girebilmek için örgüt üyesi olmak gereklidir.
Üçüncü Kat; İdeolojik Örgütlenme Tabakası: Gayrı resmi faaliyetlerde görev alırlar. Örgütün
ideolojisini benimseyen ve ileri derecede bağlı ve çevresine de örgüt fikirlerini aşılayan tabakadır. Kaymakam,
vali, şehir sorumluları, general, müfettişler, irşat ekipleri yer alır.
Dördüncü Kat; Teftiş Kontrol Tabakası: Bütün hizmeti (legal ve illegal) denetler. Bağlılık ve itaatte
dereceye girenler buraya yükselebilir. Bu tabakaya girenler örgüte çocuk yaşta kazandırılanlardan seçilirler.
Örgüte sonradan katılanlar genellikle bu katta ve daha üst düzeyde görevlendirilemezler.
Beşinci Kat; Organize Eden ve Yürüten Tabaka: Üst düzey gizlilik gerektirir. Birbirlerini çok az
tanırlar. GÜLEN atar. Devletteki yapıyı organize edip yürüten tabakadır. Örgüt içinden bir evlilik yapanlar
buraya yükselebilir.
Altıncı Kat; Has tabaka, GÜLEN ile alt tabakaların irtibatını sağlar. Örgüt içi görev değişiklikleri
yapar, azillere bakar. GÜLEN atar.
Yedinci Kat; (Kurmay Tabaka), GÜLEN'e doğrudan bağlı atamasını yaptığı seçkin kesim, (Onyedi
kişilik kurmaylardan oluşur) Bu tabakada yer alanlardan bazıları; Mustafa Özcan, Şerif Ali Tekalın, Mehmet Ali
Şengül'dür.

Bu tabakalar dışında bir de sempati besleyenlerden oluşan alt tabaka vardır. Sempati besleyen
kimseler örgüt hiyerarşisi içinde yer almazlar. Örgüte karşı herhangi bir olumsuz düşünceleri yoktur. Örgütün
bütün faaliyetlerini illegal bile olsa desteklerler. Örgütten talimat almazlar ve rapor vermezler. Örgüte zaman
zaman maddi yardım yaparlar, devamlı olmamak şartıyla örgüt lehine bazı faaliyetlere de katılırlar. Bunlar
örgütün iç yüzünü bilmeyen görünüşteki yüzünü gerçek sanan kimselerdir. Siyasetçi, sanatçı, yazar, gazeteci,
akademisyen gibi bir çok alana yayılmış geniş bir sempatizan çevresi bulunan örgüt, zamanı geldiğinde ve en
kritik anlarda bu tabandan yaralanarak lehine fiili durum oluşturmaktadır.
Bu yapının yedi katmanının en üstünde “Fetullah Hoca Arşı“ yer almaktadır. Beşinci, altıncı ve
yedinci katmanlar örgütü yöneten katmanlardır. Yedinci ve altıncı katmandakilerin örgütten kopmalarına
kesinlikle izin verilmez. Altıncı katmandakiler, GÜLEN’in bildiği ve takip ettiği hayati hizmetler olarak
tanımlanan işleri yaparlar. Beşinci katmanda ise çok nadir örgütten kopmalar olmuştur. Kopanlar mutlaka örgüt
tarafından takip edilerek etkisiz hale getirilmiştir. Örgütü dördüncü katman bir arada tutar ve alt
katmanlardakilerin teftiş ve kontrolünü yapar. Hizmet denen işleri ise ilk üç katmanda yer alanlar
116
yürütmektedir.

2-) Yatay Yapılanma (Hücre Tipi Zincir Yapılanma):

FETÖ, örgütün deşifre olmaması ve devletin örgüt yapısını çözmekte zorlanması için ayrıca örgütü
hücre tipinde yatay örgütlemiştir. Hücreler genellikle en fazla beş kişiden oluşmakta ve bir abla/abiye bağlı
bağlı birimdir. Hücredeki kişi sayısı bazı kurumlar için üç ve bazı kurumlarda (TSK için) birebirdir. Ayrıca her
hücre abi veya ablası da bir başka hücrede yer almaktadır. Örgüt, her bir lokması bir hücreden oluşan zincirler
şeklinde üst imamlara bağlanmakta ve nihayet ülke kıta ve üst örgüt yöneticilerine bağlanmaktadır. Tanık
ifadeleri ve örgütün içinde bulunan kişilerin beyanları ile örgütle ilgili elde edilen dokümanlarda bu durum açık
olduğundan örgütün hücre sistemine göre yapılandığı konusu ittifakla kabul edilmektedir. Kamu kurumları
içindeki yapılanma bir hücre ile başlayıp orada kadrolaşma sağlandıkça başka hücrelerin eklenmesiyle veya
büyüyen hücre bölünerek yeni bir hücre oluşturulup sohbet grubu şeklinde yapılanmaktadır. Her bir hücreye
sorumlu bir imam atanarak yapılanmanın genişlemesi sağlanmaktadır. Eğer kadrolarda örgüt mensubu çok fazla
ise hücreler binlere, on binlere kadar artabilmektedir. Kuruma atanan üst sorumlu imam ise hücrelerin
tamamından sorumlu olarak faaliyet yürütmektedir.

4.6. ÖRGÜTÜN YAPILANMASI ve ORGANLARI

4.6.1. ÖRGÜT ÖNDERLİĞİ veya KAİNAT İMAMLIĞI

Örgütün bütünlüğü üzerinde tek hakim ve önder GÜLEN olup örgüt içerisinde kainat imamı olarak
görülmektedir. Yönetici, ilahi kıymet, muhterem, önder GÜLEN, söyledikleri ve yazdıklarıyla bağlı değildir.
GÜLEN ilahi bir emir olarak kendini din, ahlak, hukuk kurallarıyla bağlı saymamaktadır. O, örgütünü ve
kendini, devlet düzeninin içinde değil önünde ve üstünde görür. Söylediklerine aykırı hareket edebilir, onları
değiştirebilir, her türlü yasağı kaldırabilir, yepyeni bir yasak getirebilir, daha da önemlisi kendini dini hükümleri
değiştirebilir otorite olarak görmektedir.

Örgütü bilfiil ve bizzat idare eden GÜLEN'dir. Diğer yöneticiler onun verdiği yetki ile onun adına
görev yaparlar. Örgüt yukarıdan aşağıya doğru tekçi (monist) yapıda örgütlenmiştir. Örgütün kurucu ve baş
önderi, "kainat imamı" "kutsal insan", "büyük efendi", "metafizik alemle ve öbür tarafla istişare etme özelliği
olan", "Mehdi", "Mesih", "kutsal kişi", "muhterem", “hoca efendi”, sıfatlarıyla ifade edilen GÜLEN'dir.
GÜLEN terör örgütü kurup bilfiil yöneterek devletin anayasal düzeninin üzerinde bir cemaat vesayeti kurmak,
demokratik devlet özelliğinin ortadan kaldırılması suretiyle gizli bir güç olarak perde arkasından devleti
yönetmek üzere faaliyet yürütmektedir. Örgütün işlediği bütün suçları üstlenmiştir ama devlet için paralel bir
yapılanma olmadığını ileri sürmektedir. Ortaya çıkan vahim olaylar ve sabotajlar, hükümeti devirmek için
başlatılan sistemli devamlı hareketler, devlet organlarının birbirine düşürülmesi, casusluk, usulsüz dinleme ve
izleme, hukuka aykırı fişleme, gibi binlerce suçu işleyen örgütü yöneten kişidir. Bütün bu suçlar ve haksızlıklar
onun şahsi kaprisi, kibri, kendini ve örgütünü üst bir seviyede seçilmiş ve ilahi bir vazifeli olarak görmesi, hırsı
ve iktidarı ele geçirme yönetme arzusundan dolayı işlenmiştir.
Kainat imamlığı, örgütün her türlü işi ile ilgilenip üst karar veren temel ideolojik ve doktriner
birimidir. Bütün işler örgütte kainat imamının talimatıyla yürümektedir. Örgüte kainat imamı her hafta sesini
internet üzerinden duyurmaktadır. Örgütün kadrolarının topladığı bütün bilgi ve belgeler örgütü yöneten kişide
toplanır.

4.6.1.1. Örgütü Yönetme Şekli

GÜLEN’in yurt dışına çıkış yaparak ABD Pensilvanya’daki çiftliğe yerleşmesine rağmen, grubun
Türkiye’deki ve dünyanın diğer ülkelerindeki tüm faaliyetleri son derece katı bir merkeziyetçilikle, yine anılan
tarafından yönetilmektedir.
GÜLEN'in kurduğu paralel devlet yapılanmasını yurt dışından gönderdiği talimatları sevk ve idare
etmektedir. Aciz, fakir ve sembolik ifadesi ile kendisini "kıtmir" şeklinde ifade etse de gerçekte bütün
117
ülkelerdeki yatırımları, rafineri işlerini, ihaleleri, finans ve bankacılık sektöründeki para trafiğini, medyadaki
kimin ne yazıp çizdiğini bilip yönlendiren konumdadır.

GÜLEN, gazete ve televizyon yayınlarının politikasından ziyarete gelen iş adamlarına verilecek


hediyeye, ölen iş adamına taziye mesajı yayınlamadan, Afrika'da seçilen ve göreve gelen devlet başkanına
gönderilecek kutlama mesajına; bankanın kurtarılması için örgüte yapılacak çağrıya, işledikleri suçtan
tutuklanan polislere cesaret vermeden ülkenin siyasi tercihlerine, oyların seçimde hangi partiye hangi şartlarda
verileceğinden televizyon film senaryosuna kadar örgütün her alanına hakimdir ve fiilen yönetmektedir. Örgüt
ondan emir almadan hareket etmemektedir. O istemeden ona rağmen örgütün hükümeti ve devleti hedef alması
disiplin, organizasyon, hiyerarşi ve ideoloji bakımından imkansızdır. Diğer yandan GÜLEN istediği zaman
aradan geçen sürede hatasını kabul edip eğitim dışındaki örgütün bütün faaliyetlerine bir son verip bu yoldan
dönebilmesi mümkün iken bu yolu kullanmamıştır. Örgütünü devlete karşı kışkırtmaya devam etmiş, siyaseten
taraf olmuştur. Örgütün daha fazla suça karışmasını önlemek yerine açıklamalarıyla örgütü daha da terörize
edip devlet ve siyasal iktidar düşmanı haline getirmiş, gizlediği amacını gerçekleştirecek ordu olarak örgütünü
görmüştür.
Sağlık problemlerine ve yaşı ilerlemiş olmasına rağmen, kendisine bağlı gazetelerin yayın
politikasından, TV’de yayınlanan bir dizinin senaryosuna, ziyaret edilecek bir iş adamına verilecek hediyeden,
Afrika’daki bir devlet görevlisine gönderilecek kutlama mesajına kadar kendisinden talimat alınan bir lider
konumundadır. Çeşitli internet sitelerinde yer alan ses kayıtlarından da bu durum açıkça anlaşılmaktadır.
Uşak Vali yardımcısının eşinin kapanmak istediği, tesettüre girme konusunda GÜLEN'den görüş
sormak için örgüt imamı Hazım Sesli'ye başvurduğu, Murat Karabulut üzerinden Hazım Sesli'nin GÜLEN'e bu
durumu ulaştırıp görüşünü aldığı, Uşak vali yardımcısının eşinin başörtüsü takmasına GÜLEN'in karşı çıktığı
ve eskiden neyse o kıyafetiyle devam etmesini istediği, bu konudaki görüşme kayıtlarının internet üzerinde
yayınlandığı tespit edilmiştir. Örgütü yöneten GÜLEN, bir valinin eşinin resmi törenlerde başörtüsü takıp
takmayacağına karar verecek kadar örgütünün ve kişilerin her türlü özel hayatı ile ilgili görüş bildirip
müdahalede bulunabilmektedir.
GÜLEN Herkül.org.'ta yayınlanan, Bamteli, Liyakat ve Alperen isimli 30/03/2009 tarihli
konuşmasında Muhsin Yazıcıoğlu'nun 27/03/2009 tarihinde geçirdiği kazayı anlatmıştır. GÜLEN “dosttu,
yakındı hizmete taraftardı, karakterli bir insandı” dedikten sonra komplo teorisine
girilmemesini,Yazıcıoğlu’nun başına 4-5 kez sürpriz trafik kazaları geldiğini, onları atlatmaya çalıştığını fakat
bu defa farklı bir şekilde gittiğini, bir yönü ile şüphe etmek gerektiğini her şeyi kurcalamak, bakmak lazım
geldiğini açıkladıktan sonra “aldanma ve aldatmanın günah olduğunu”, aldananların böyle kurban olduğunu,
perşembe akşamı vefat edip cuma günü cenazeye ulaşılabildiğini, askerin seferber olduğunu, sivil inisiyatifin
elinden geleni yaptığını, şerefli bir ölüm olduğunu, bu meselelere bakarak kimseyi suçlamaya gerek olmadığını,
karşı tarafın hıyanetine ihtimal vermek gerektiğini, herkesin elinden geldiğince havayı yumuşatmaya
çalışmasını, başkalarının çıkıp emaneti alıp götüreceğini, meselenin büyütülmemesini, arkasında bıraktığı
izlerin sürekli değişik şeylerin yol bulmasına vesile olacağını, endişe edilmemesini, olumsuz düşüncelerin baskı
altına alınmasını, beyanatların yumuşatmaya matuf olmasını örgütüne ve kamuoyuna açıklamıştır. Muhsin
Yazıcıoğlu’nun ölümünün hemen peşinden bu açıklamanın yapılması ve unutturulmaya çalışılması oldukça
tuhaftır. Konuşmadaki siyasi özel vurgular, onun ve örgütünün bu işte parmağı olabileceğini ve unutturmak için
çalıştıklarını göstermektedir. Örgüt ancak sonradan bunu bir fırsata dönüştürüp kazayı lehine istismar etmiştir.
Saygın bir din adamı görüntüsü vermeye çalışmasına rağmen anılan, konuşmalarında dini ifadelere
ve insanları kolayca etkileyebilen duygusal yaklaşımlara (çoğu konuşmasında ağlaması gibi) yer vermekle
birlikte, siyasetten ekonomiye, kurum atamalarından Türkiye’deki misyon temsilciliklerine yapılacak
ziyaretlere kadar her konuda talimatlar verip, bilgi alan bir şahıstır.
Örgütte tek adam konumundaki GÜLEN, kişisel özelliklerinin de etkisiyle kendisinden sonra
gelecek ikinci adam belirlememiştir. Onun yerine kimin geçeceği örgüt içerisinde belirsizdir. Ancak GÜLEN’in
tek adam, tek lider olma arzusu ve kendisine rakip gördüğü herkesi pasifize etmesi nedeniyle yerine kimin
geçeceği hakkında net bir bilgi bulunmamaktadır.Örgütün önderi yerine kendinden sonra geçecek olan imamı
seçmemiş, nasıl işbaşına geleceğini de göstermemiştir. Yerine gelecek kişiyi kendisini öldürür diye seçmediği
de iddia edilmektedir. Güçleri ya da ilişkileri itibarıyla ileriki dönemde kendisine karşı çıkabileceklerini
düşündüğü Nurettin Veren, Kemalettin Özdemir, Latif Erdoğan gibi örgütte üst düzey görevler üstlenmiş
kişileri ise süreç içerisinde önce pasifize etmiş sonra da çeşitli mülahazalarla ya da suçlamalarla gruptan
118
uzaklaştırmıştır.
GÜLEN’den sonra gelen ve anılanın hemen altında tüm yapılanmayı idare eden başka bir şahsın
bulunmaması nedeniyle, FETÖ’nün “büyük abileri” başta olmak üzere, medya, eğitim, sağlık, finans, STK, iş
adamı, bölge temsilcileri vb. alanlarda sorumlu düzeyde olan şahıslar, bilgi vermek ve talimatlar almak
amacıyla doğrudan ABD Pensilvanya ile irtibat kurmaktadırlar.
Fethullah Gülen inzivada bir hayat sürdüğünü, sürgünde olduğunu iddia etse de gerçekte hükümete
ayar veren siyaset yapan, ihale takibi yapan, sponsor arayan, devlet adamı gibi diğer devlet temsilcileriyle
görüşen, elçi gönderen, Türkiye'deki ekonomik gücü kontrol eden devlet adamlarına hediye gönderip, tebrik
mesajları yayınlayan, ABD'deki siyaset ile ilgilenip vali, milletvekili, senatör ve başkanlık seçimlerinde cömert
bağışlarda bulunan, dünya çapındaki okullarına atama ve tayinler yapan, Türkiye'deki bütün olaylar karşısında
siyasi tavır belirleyen, çeşitli siyasi partilerle işbirliği yapan, yargı ve emniyet üzerinde yapılacak
operasyonların ve bu operasyonların hedefini tayin eden, istihbarat toplayan, kişilerin cinsel görüntülerine
meraklı, dikkat çekmeyi ve güç gösterisini seven, din adamlığı dışında dünyevi işlerle ilgilenip kendisine ulaşan
raporları değerlendirerek, emir ve talimatla dönüştüren gerçek bir örgüt yöneticisidir.

4.6.1.2. GÜLEN'in Talimat İletme Yöntemlerine İlişkin Güncel Bir Tespit

Örgütsel konumu yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen Hasan POLAT'ın 17/08/2016 tarihli ifadesinde
konuyla ilgili özet olarak;

GÜLEN'in Türkiye iken anlattığı hiyerarşik yapı içerisinde mesajlarını anlık aktarabildiği gibi
stratejik konularda anında birim sorumlularını çağırarak talimatlarını aşağıya ilettiğini, Amerika sürecinde ise
aracı imamlarla mesaj göndermenin yanında imamların dışında gezici “İRŞAT EKİPLERİ” oluşturulduğunun,
bunların Amerika’ dan Afrika’ya kadar cemaatin misyonlarının mevcut olduğu bütün ülkeleri gezerek
GÜLEN’in güncel mesajlarını her ay gerekli birimlere birebir aktardıklarını,
Son 5 senelik süreçte ise yoğun bir siyasi mücadeleye girişen örgütün aracı abilerinin söyledikleri
tarihlerin tutması, mesajlarındaki sapmalar sebebiyle güven kaybı oluştuğunu, bu yüzden GÜLEN'in bizzat her
hafta konuşarak mesaj verme ihtiyacı hissettiğini, tabanın ve tavanın şu anda en önemli motivasyonun bu
mesajlar olduğunu,
Mesajların deşifre edilmeden dinlenildiği zaman dini sohbet gibi algılansa da gerçekte her sohbetin
birkaç dakikalık bölümlerinde ana stratejilerin ifade edildiğini, mesela 2014 yılında Cumhurbaşkanlığı
seçimleri sürecinde aday olan Ekmelettin İHSANOĞLU’nun seçilmesini ima ettiği konuşmasında “ İhsan-ı
ekmel, iman-ı ekmel ve ihlas-ı ekmel” şeklinde çift manalı kullandığı cümlelerin subliminal olarak herkesin
dikkatini çektiğini, GÜLEN'in bu sohbetlerde önemli stratejik mesajlar vermeye devam ettiğini,
GÜLEN'in sohbetlerinin izahı anlamında olan köşe yazılarının ise hemen sohbetin haftasında
cemaatin medya organlarında yer aldığını, bununla görevli köşe yazarlarının başta Ali ÜNAL olmak üzere
Abdullah AYMAZ, Ahmet KURUCAN, Kerim BALCI, Veysel AYHAN, Fuat BARAN, Önder AYTAÇ,
Tuncay OPÇİN gibi isimler olduğunu, bu şahıslardan Ahmet KURUCAN'ın 17-25 Aralık 2013 sürecinden
sonra bütün illeri gezerek GÜLEN’in mesajlarını sohbet tarzında cemaat tabanına ulaştırdığını, bu mesajların
pratik uygulamaları olarak ise Amerika’dan gelen eyalet imamları tarafından il imamlarına, sonra da başta
mütevelliler olmak üzere bütün birim sorumlularına aktardıklarını, siyasi seçimlerde İstanbul’da CHP’ye,
Güneydoğu’da HDP’ye, Ankara’da MHP’ye oy vermek veya bütün Anadolu’yu dolaşarak Ak Parti aleyhine
propaganda yapmak gibi stratejilerin bu şekilde bilgi ağı üzerinden uygulanabildiğini,

Kapandığı zamana kadar terör örgütünün yayın organlarından Samanyolu TV’ deki dizilerin bile
cemaat üzerinde propaganda aracı olarak kullanıldığını, “Dik durun diklenmeyin” gibi sloganlarla cemaat
mensuplarının sokaklara dökülmesinin sağlandığını, temel strateji ve kuruluş felsefesi olarak meydanlardan
uzak duran ve müspet hareket etme iddiasında olan cemaatteki bu stratejik farklılıkların 15 Temmuz sürecine
kadar katlanarak devam ettiğini,
Cemaatin yargı mensuplarından bölge imamlarına kadar bütün sorumlularının 17-25 Aralık
sürecinde sahaya indiğini, Suriye politikasından MİT tırları olayına ve Türkiye’nin kara para akladığına dair
propagandalara kadar pek çok konuda kamuoyu oluşturmaya çalıştıklarını,

119
Yurt dışında ise 140 ülkedeki 1600 okul vesilesiyle 1990’dan beri elde ettikleri lobi gücünü
tamamen ülke aleyhine kullandıklarını ve kullanmaya da devam ettiklerini,
2010 yılında cemaatin Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi üyeliklerindeki hâkimiyeti ele
geçirdiğine inanılması ile birlikte yıkıcı bir şekilde Recep Tayyip ERDOĞAN düşmanlığı propagandası
başladığını ve GÜLEN'in bizatihi bütün söylemlerinde Recep Tayyip ERDOĞAN’ı şeytanlaştırma politikası
izlediğini, kendisinin cemaat nezdinde “Tek derdi kişisel iktidar olan, gecekondudan saraylara çıkmış, her türlü
kötülüğü göze almış ve cemaati bitirmeye karar vermiş, Yezit, Firavun, Nemrut, Hitler" gibi tarihteki bütün
kötülük sembolü olan şahıslarla bütünleştirildiğini, böylece 15 Temmuz darbesi nihai hedef olan ERDOĞAN’ı
öldürme girişimlerine kadar gelindiğini,

Örgütün tabandan tavana kadar bütün fertlerinin, Türkiye’nin selametinin ERDOĞAN’dan


kurtulmakla mümkün olacağına inandırıldıklarını, Türkiye’de ki bütün istihbarat kanallarını ele geçiren
örgütün, bütün birimlerinden gelen bilgileri kriminalize ederek ERDOĞAN’ı bitirme projelerine çevirdiğini,
sonra da topladığı bu bilgileri yurt içinde ve yurt dışındaki yabancı mihraklara servis etmekten
çekinmediklerini, bu stratejinin GÜLEN’in dış mihraklar tarafından ikna edilmesiyle veya kullanılmasıyla
hayata geçirildiğini beyan ederek örgüt liderinin talimat iletme yöntemlerini konusunda açık kaynak tespit
çalışmaları ile diğer itirafçı beyanları başta olmak üzere sair delilleri destekleyici nitelikte beyanda
bulunmuştur.

4.6.1.3. GÜLEN’in örgütü yönetirken verdiği talimatları gösteren ses kayıtları-Örgüte Verdiği
Talimatlarına Önemli Örnekler

GÜLEN'in Türkiye'de örgütün muhtelif kısımlarını yöneten yöneticilerle telefon görüşmeleri


yaptığı, bu telefon görüşmelerinin başta Youtube ve diğer açık kaynaklar üzerinden yayınlandığı, bunlara ilişkin
önemli örneklerden olarak;

4.6.1.3.1. GÜLEN'in 1990’lı yıllarda örgütüne verdiği taktik ve tekniklerle ilgili yayınlanan tarih ve
saati bilinmeyen görüntülerde: “güç kaynakları ve gücü temsil eden kaynaklar bakımından isterse ilim
mahfilleri açısından isterse toplumun büyük kesimlerine büyük kısımlarına bu duygu ve düşünce ile ulaşmaları
açısından belli bir noktaya ve kıvama gelecekleri ana kadar bu şekilde hizmete devam etmeleri şart, zaruri ve
lüzumlu, yanlış bir şey yapar kıvama ulaşmadan özleri ile tam bütünleşmeden gereken mesafe alınmadan bir
kısım erken huruç diyebileceğim çıkışlar yaparlarsa dünyayı başlarına ezer… fecaat yaşatırlar. Firavunlar
çağını yaşıyoruz. Toprak firavun bitirmek için pek mümbit. Öyle bir dönemde tam özünüzü bulacağınız kıvama
ereceğiniz ana kadar dünyayı sırtınıza alıp taşıyabileceğiniz ana kadar o kuvveti temsil edeceğiniz şeyler
elinizde olacağı ana kadar Türkiye'deki devlet yapısı bütün ölçüsüne göre bütün anayasal müesseslerdeki güç
ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır...burada yapılan şeyler mikroplanda dünya
ile hesaplaşma işidir. Sesimiz soluğumuz bu. Bunca kalabalık içinde ben duygu ve düşüncemi sözde mahremce
anlattım ama sizin mahremiyete sadık mahremiyet mevzunda hassas duygularınıza sığınarak anlattım.
Biliyorum ki elinizde meyve suları boş kutularını dışarı çıkarken bir çöp kutusuna attığınız gibi bu düşünceleri
de açık olma yanı ile çöp kutusuna atıp geçeceksiniz. Arz edebildim mi? Evet sırrın senin eserindir, söylersen
esiri olursun.” şeklinde,

4.6.1.3.2. Youtube üzerinde yayınlanan GÜLEN tarafından 1990’lı yılların ortalarında söylendiği
anlaşılan talimatta: “…icabında mahkemenin altını üstüne getireceksin. Avucuna alacaksın. Arkadaşlara
diyorum ki ben bin döktüreceksin. Belki geriye biri dönecek. Bu dershaneleri üstat destekleriz yani. Bir milyar
vereceksiniz, on milyonluk tazminat davası alacaksınız. Yani buna mahkum etmektir. Bu yani avukatta
kiralayacaksınız, hakim de kiralayacaksınız.” şeklinde,

4.6.1.3.3. GÜLEN tarafından 1990’lı yılların ortalarında örgütüne verilen sohbet sırasındaki
talimatta: “elalem sizi biliyordur. Potansiyel bir tehlike olarak da biliyordur. Yolun nereye gittiğini de
biliyordur. Yol ayrımında siz ne tarafa doğru yol aldığınızı da biliyordur. Bir gün gidip bu yolların nereye
dayandığını da biliyordur. Fakat sık sık böyle işte yolun bir kesiminde durup onlara yeniden bir kere daha
120
küsme, bir kere daha haykırma, tahrik edici halinizi bir kere hatırlatma demek arz edebiliyor muyum? İşte bu
da düşmanı tahriktir bence yani hasımlarını tahriktir.” şeklinde örgütsel talimatlarını ilettiği anlaşılmıştır.

4.6.1.3.4. Bamteli, Mukaddes Çile ve İnfak Kahramanları, Herkül, 19.04.2015 günü yayınlanan 40
dakika 4 saniyelik görüntülü konuşmada GÜLEN; “Bazılarınız çeker, bazılarınız da onların çektiğini paylaşır.
Onların ızdıraplarını ruhunda duyar. Yapılması gerekli olan şeyler mevzuunda bir küheylan gibi şahlanır, bir
üveyik gibi kanatlanır. Allah'ın izni inayetiyle işte o zaman paylaşıyor demektir. Birileri içeride medrese-i
Yusufiye yaşarlar. Berikiler de dışarıda oturur kalkar onlara dua ederler. Onları en çabuk zamanda çok
rahatlıkla salıver. Bir sürü aileyi kırk bin, elli bin, yüz bin belki on milyon aileyi sevindir Allah'ım. Bu on
milyon ailenin sevinmesi mele-i ala'nın (melekler alemi) sakinlerinin de sevinmesi demektir. Burada bir de
şirzime-i kalıl niye böyle oldu diye üzülecekler... günahlarına kefaret olabilecek şeylere onları hidayet eylesin”

GÜLEN, abartıp “melekler aleminin bile sevineceği” bir haberi örgütüne talimat olarak vermektedir.
Bu talimatı üzerine işledikleri suçtan tutuklu bulunan Hidayet Karaca ve diğer polislerin tahliyesinin
gerçekleştirmek için örgüt İstanbul Çağlayan Adliyesinde cemaatin iki gayretkeş hakimini avukatlarını ve basın
yayın organlarını top yekûn harekete geçirmiştir. Avukatların talebi üzerine dosyayı hiç incelemeden ve dosya
ile ilgili bir bilgisi bulunmayan hakim korsan tahliye kararı vermiş, cemaatin elindeki basın yayın organları
üzerinden bu karar hukuki bir metin gibi yayınlanmış, cemaate haksızlık yapıldığı algısı oluşturulmaya
çalışılmış, ceza evinden tahliyeleri sağlamak için başlatılan korsan girişim engellenmiştir. GÜLEN konuşmada
örgüte emir verip Hidayet Karaca ve diğer şüphelilerinin tahliyesini sağlamalarını istemiştir. GÜLEN'in tutuklu
Hidayet Karaca ve darbeci polislerin tahliye edilmesi emrini vermesi üzerine hukuken "kamikaze" gibi hareket
eden iki hakim korsan tahliye kararı vererek bu talimata bilfiil uymuştur.

4.6.1.3.5. GÜLEN ile kimliği belirsiz şahıs arasında geçen 24.03.2014 günü Youtube'a yüklenen
konuşmanın ses kaydı çözümü;

Örgüt elemanı şahsın GÜLEN’i aradığı ve Aydın Bey’le görüştüğünü, birlikte yemek yediğini,
Aydın isimli şahsın kendisine birileri tarafından cemaatin yanında gösterilmeye çalışıldığını, kendisinin hizmet
aleyhinde yazılar yazması için baskı gördüğünü, tek gerçek demokrat olarak GÜLEN’i gördüğünü, bir ara
dönemin başbakanının karşısına geçmeyi düşündüğünü söylediği, bu kişinin diğer konuları da konuştuğunu
iddia ettiği, akşamüzeri Aydın isimli şahsın damadının da geldiği ve onunla da görüştüğü, damadın hocanın
ellerinden öptüğünü söylediği, bunun üzerine GÜLEN olduğu iddia edilen şahsın Mehmet Ali isimli şahıstan
bahsedip bahsetmediklerini sorduğu, diğer şahsın da bahsettiğini söylediği, telefon görüşmesinde geçtiği iddia
edilen ifadelere göre Aydın Bey olarak anlattığı şahsın medya patronlarından Aydın Doğan olabileceği,bu şahsın
GÜLEN ile irtibatının ve ilişkisinin, yakınlığının, ayrıca damadının da GÜLEN’e saygı mesajları ilettiği tespit
edilmiştir.

4.6.1.3.6. GÜLEN ile kimliği belirsiz bir şahıs arasında geçen 25.12.2013 tarihinden sonra
gerçekleşen ve 05.03.2014 günü youtube'a yüklenen konuşmanın ses kaydı çözümü;

Örgüt elemanı bir erkek şahsın GÜLEN’i aradığı ve büyük müşterilerden birkaçının bir şeyleri
aldığı, THY ve diğer bir bankanın alıp almayacağının belli olmadığı alırsa zorlanacaklarını, 2001’deki gibi bir
şeyler yatırıp yatırmamaları gerektiğini sorduğu, GÜLEN’in ellerinde şeyin olup olmadığını sorduğu, diğer
şahsın o şeylerin küçük kaldığını söylediği, arkadaşlarını paniğe sevk etmeden bir şeyler yapılması gerektiğini
söylediği, GÜLEN’in bunun bir yolu olup olmadığını sorduğu, diğer şahsın THY’nin ne yapacağının belli
olmadığını ve çekme ihtimallerinin yüksek olduğunu söylediği, GÜLEN’in ne yapılabileceğini sorduğu, diğer
şahsın arkadaşlarının yakın çevresinin 2001’deki gibi şeylerini yatırabileceklerini, GÜLEN’in ahesteler
hissetmeden çarçabuk bu işin yapılmasını istediği, diğer şahsın baş üstüne efendim deyip Hüseyin Gülerce’nin
yazısının sulh olup olmadığını sorduğu, GÜLEN’in yazıyı hatırlayamayıp ne olduğunu sorduğu, diğer şahsın
Hüseyin Gülerce’nin 3 şart koştuğunu sulh yolunu teklif ettiğini söylediği, GÜLEN’in bu durumun önemli
olmadığını ve o meseleyi halledin dediği, diğer şahsın baş üstüne deyip hürmetlerini ilettiği tespit edilmiştir.

4.6.1.3.7. GÜLEN ile kimliği belirsiz bir şahıs arasında geçen 2013 yılının sonbaharında geçtiği
121
tahmin edilen 05.02.2014 günü Youtube yüklenen konuşmanın ses kaydı çözümü;

Kimliği belirsiz şahsın Mustafa Koç isimli şahsa gittiğini, tespihi verdiğini ve tespihi çok
beğendiğini söylediği, kendisinin dershaneler konusundaki duruşlarını takip ettiğini, bu şahsın Mustafa Koç‘a
herküldeki konuşmasının özetinden bahsettiğini ve Mustafa Koç’un sekreterinden bu yazıyı istediğini,
kendilerini desteklediğini, yardımcılarıyla beraber Kenya ve Tanzanya’ya gideceğini Kenya devlet başkanın
özel temsilcisi bir bakanın geldiğini kendilerine sunum yapılacağını, kendisinin sıcak ve samimi olduğunu
söylediği hürmetlerini iletmesini istediğini söylediği, bakan olduğu iddia edilen kişinin gelip kalmak istediği
kalmak istediği yeri merak ettiği, GÜLEN’in olabilir diye yanıtladığı, diğer şahsın Ali Sabancı‘nın geldiğini
uzunca konuştuklarını Ali isimli şahsın yazıları takip ettiğini kendilerini haklı bulduğunu, onunla da Etiyopya,
Kenya ve Tanzanya’ya gideceklerini, hürmetlerini ilettiğini söylediği, GÜLEN’in bu toplantının TUSKON
açısından isabetli olup olmadığını sorduğu, diğer şahsın toplantının çok bereketli olduğunu 1400’e yakın
seviyeli grubun geldiğini, Uganda Devlet Başkanının kardeşiyle beraber olduğunu orada kalan büyük işin
hallolacağını söylediği, GÜLEN’in mevcut iktidarın oraya sokmak istediği insanların olup olmadığını sorduğu,
diğer şahsın böyle bir durumun olmadığını sistemi ona göre kurduklarını, dışarıdan hiç kimseyi almadıklarını
söylediği, GÜLEN’in Zafer Bey’le belli etmeden mesafenin yakın tutulmasını istediği tamamen o tarafa
kaymasını istemediği, diğer şahsın Zafer isimli şahsın iki tarafı da idare ettiğini düşündüğünü söylediği,
GÜLEN’in bunu doğruladığı, diğer şahsın bir okul açılışıyla ilgili bilgiler verdiği tespit edilmiştir.

4.6.1.3.8. GÜLEN ile kimliği belirsiz bir şahıs arasında geçen 2013 yılının sonbahar aylarında geçen
22.01.2014 günü Youtube'a yüklenen konuşmanın ses kaydı çözümü;

Kimliği bilinmeyen bir şahsın diğer bir şahsı GÜLEN’e telefonda bağladığı konuşmanın uzun
sürmemesini söylediği, arayan şahsın Aziz isimli şahsa vize verildiğini Osman Hoca’nın söylediği Bursa’dan
gelecek kişi olduğu, GÜLEN’in bu şahsı hatırlayıp durumu onayladığı, arayan şahsın Ali Sabancı ile
görüştüğünü selamları olduğu Ceyda Hanım’ın (Ciner Holding Ceo'su) mektup verdiği Turgay Ciner isim
şahsında uğradığı bir köşe yazarının gazetesinde yazdığı yazı üzerine Turgay Ciner’in kendi gazetesinde
aleyhinizde hiçbir şey çıkamaz bunların hepsi hizmet müessesesi, büyüğümüzün aleyhinde ben burada bir şey
çıkartmam dediği, GÜLEN’in çok iyi diyerek onayladığı, arayan şahıs dostlarına Uganda’dan ananas geldiğini
teşekkür mektubu aldıklarını iftar meselesi tekrar görüşülürken görüşürken Mustafa (Koç) Bey’in Adnan
Polat’ın aramasından rahatsızlık duyduğunu, durumu Süleyman isimli şahısla paylaştığını, GÜLEN’in meseleyi
yumuşakça çözün dediği, arayan şahsın rafineri fikrini Koç’a götürmediğini, Akın İpek‘e söylediğini ancak
ilgilenmediğini son müracaat tarihi yaklaştığı için Koç’a bildirip bildirmemesi gerektiğini sorduğu, GÜLEN’in
olabilir gönüllere girmiş olursunuz dediği, arayan şahsın baş üstüne hocam diyerek onayladığı tespit edilmiştir.

4.6.1.3.9. GÜLEN ile kimliği belirsiz bir şahıs arasında geçen 05.02.2014 günü “youtube”a
yüklenen konuşmanın ses kaydı çözümü;

Arayan şahsın 3 arkadaşının rüya anlattığı hocası olarak tabir ettiği kişinin de teşrif ettiğini
Efendimiz’in tweetlerin ikiye katlanmasını istediğini söylediği, GÜLEN’in de siz de öyle yapın dediği, arayan
şahsın Burdur milletvekilinin çok müspet konuştuğunu, bu vekilin istifaya gidecek bir duruş sergilediğini
söylediği, GÜLEN’in bu durumun çok önemli olmadığını zaten ikinci seçimde aday olarak konmayacaklarını
söylediği, arayan şahsın İlhan (İşbilen) ve Ahmet isimli şahısların tutumundan bahsettiği, GÜLEN’in artık
iplerin koptuğunu bundan sonra milletvekilliğinin elinden alınmayacağını söylediği, arayan şahsın Ankara’da
3000 dernek yani 3000 dershane temsilcisinin 3 tane büyük dernek toplantısı yaptığını ciddi katılım olduğunu
televizyonlarda gösterildiği, GÜLEN’in meselenin tek kendilerine aitmiş gibi gösterilmemesi gerektiğini
söylediği, GÜLEN’in Türkiye’deki bazı derneklerin faaliyetleriyle ilgi bilgi aldığı, Burdur milletvekilinin
durumuyla ilgilendiği tespit edilmiştir.

GÜLEN ile kimliği tespit edilemeyen bir şahıs arasında geçen ses kaydında; Arayan kişi üç
arkadaşının rüya gördüğünü, bu rüyada bir de efendimizin tweetleri ikiye katlayın diye buyurduğunu,
GÜLEN'in de rüyada toplu namazlara iştirak ettiğini anlatmıştır. GÜLEN'in de bundan memnun olup siz de
öyle yapın diyerek tweetlerin ikiye katlanmasını onaylamıştır. Arayan kişi siyasi konularda GÜLEN’den talimat
122
almış, Burdur milletvekilinin çok müspet konuştuğunu, il ve ilçelerdeki Akparti ileri gelenlerinin istifa
edebileceklerini aktarmıştır. GÜLEN, İdris Bal gibi yapıp uzaklaşsınlar, vekilliklerini alacak değil, ikinci
seçimde aday olamayacaklar demiştir. Arayan kişi, İlhan İşbilen ve Ahmet isimli başka bir milletvekilinin
durumundan bahsetmiş, onların da istifası ile ilgili GÜLEN talimat vermiş, iplerin koptuğunu, milletvekilliğinin
ellerinden alınamayacağının söylemiştir. Dershanelerin kapatılması ile ilgili bir toplantı ve basın toplantısı
GÜLEN'e anlatılmış, O da “bu mesele bize ait, tek bize aitmiş gibi gösterilmemesi lazım” diyerek,
dershanelerin kapatılmasının topluma nasıl algılatılacağı talimatını vermiştir.

4.6.1.3.10. GÜLEN ile Hidayet Karaca arasında geçen konuşmanın ses kaydı çözümü;

Arayan Hidayet Karaca, Melih Gökçek ile birlikte olduğunu, kendisinin uzun uzun bir talepte
bulunduğunu oğlunun televizyonunda Ustanın Hayatı diye bir belgesel hazırladıklarını, hocasının birkaç kelime
söylemesini istediği, GÜLEN ne söyleyeyim ne istiyorsun dediği, arayan şahsın neler söyleyebileceğini Melih
Bey çok ısrarcı olduğunu, GÜLEN’in söz konusu belgeselin Uzun diye tabir ettiği kişinin annesiyle ilgili olup
olmadığını sorduğu, arayan şahsın uzunun kendisiyle alakalı olduğunu söylediği, GÜLEN’in Uzun‘un çok
hainlik yaptığını halen de yapmaya devam ettiğini, üst üste gelen falsolar karşısında ne diyeceğini bilmediği
arayan şahıstan bir iki cümlelik bir şey hazırlamasını istediği ve durumu idare edeceğini söylediği, Uzun’dan
kastlarının dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan olduğu, FETÖ/PDY lideri GÜLEN’in uzun diye tabir
ettiği kişinin hainlik yaptığını söylediği tespit edilmiştir.

GÜLEN ileHidayet Karaca arasında geçen tarihi belli olmayan ancak 2013 yılının Ağustos ayı
içerisinde olduğu tahmin edilen 24.03.2014 günü Youtube'a yüklenen ses kaydında;Hidayet Karaca, uzun uzun
yalvarırcasına Melih Gökçek'in talepte bulunduğunu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili “Uzunun
hayatı” isimli çekilen bir belgeselde olumlu bir kaç kelime söylemesini GÜLEN'den talep ettiğini, GÜLEN'in
Başbakan'ı kastederek “o kadar çok hainlik yaptı ki halen de yapıyor. Bu hainlikler karşısında ne deriz. Bu üst
üste gelen falsolar karşısında ne deriz.” diyerek bu işe pek sıcak bakmadığı ancak bir iki cümle
söyleyebileceğini durumu idare edeceğini söylediklerinin eksik olacağını anlatmıştır.

4.6.1.3.11. GÜLEN ile kimliği belirsiz bir şahıs geçen konuşmanın ses kaydı çözümü;

Arayan şahsın Mustafa Koç’un başkentte olduğunu sponsor olmak istediğini kendisinin bizzat
bulunmak istediğini Adnan Polat’ın da kendisini aradığını söylediği, GÜLEN’in bu kişilerin bulunmasının iyi
olduğunu onlara karşı yukarıdan tavır olduğunu mali problemleri yoksa müfettişlerin bir şey yapamayacaklarını
söylediği, arayan şahsın temas kuralım mı diye sorduğu, GÜLEN’in onaylayıp büyük patron dediği şahsın bu
durumu pek bilmesini istemediğini söylediği, arayan şahsın bir konu hakkında takip altında olduğunu
düşündüğü başına bir vaka geldiğini ve bunu paylaşacağını, Uganda devlet başkanından telefon geldiğini orada
bir rafineri meselesi olduğunu büyük bir Türk firmasının gelmesinden memnun olacaklarını, bir firmaya teklif
edip etmemeleri gerektiğini sorduğu, cevap olarak GÜLEN’in bu firma dışında bu işi yapabilecek bir şirketin
olup olmadığını sorduğu, arayan şahsın çevresinde pek bildiği kimse olmadığını kendilerinden birilerinin
istendiği, GÜLEN’in de dediğimizi yapacak birisi olsun dediği, arayan şahsın Mehmet Nazif isimli şahsın iş
durumuyla ilgili bilgi verdiği, Nazif isimli şahsı sıkı tutmamız lazım şeklinde cevap aldığı, twitterdaki
Tuskon’la ilgili kampanyayla ilgili görüşlerini anlattığı, dershanelere karşılık Tuskon’un kapatılması
konusundan bahsettiği, böyle bir şeyin onların elinde olup olmadığı sorusuna cevaben böyle bir durumun
mümkün olmadığını söylediği ve yapmak istediğiniz şeyi yapın şeklinde talimat aldığı, GÜLEN’in İsmail isimli
şahsın yanına uğradığını bir daha geldiğinde daha çok kalmak istediğini söylediği, arayan şahsın Şükrü isimli
şahsa teşekkür ettiği kendisinin bilet aldığı ismini Mehmet Yaş’a yazdırdığını söylediği, GÜLEN’in
Türkiye’deki dershaneler ve Tuskon konusuyla, yurt dışında yapılacak ihalelere girecek olan Türk şirketleriyle
ilgilendiği, hangi şirkete verilmesi konusunda kendisine danışıldığı tespit edilmiştir.

4.6.1.4. Terör örgütü iltisakını gösteren önemli örgütsel talimatlardan biri olarak: BANK
ASYA'ya para yatırılması

123
Kamuoyunda "17-25 Aralık 2013 olayı" olarak bilinen ve yukarıda örgütsel faaliyet yönü ayrıntılı
olarak açıklanan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini meşru olmayan yöntemle devirmeye yönelik sözde
yolsuzluk soruşturmaları sürecinde, mevcut Hükümetin örgütsel faaliyete karşı dik duruşu neticesinde başarısız
olacağı ve bu durumdan hesap sahiplerinin paralarını çekmeye başlaması üzerine örgütün finansal kuruluşu olan
Bank Asya'nın zarar göreceği endişesiyle GÜLEN'in örgüt mensuplarına Bank Asya'da hesap açılması veya
mevcut hesapların arttırılması talimatı verdiği,
Bu yönden olarak GÜLEN'in 25/12/2013 tarihinde kimliği tespit edilemeyen ancak örgüt mensubu
olduğu anlaşılan erkek şahısla bir telefon konuşması gerçekleştirdiği, başta Youtube sosyal paylaşım platformu
olmak üzere basın yayın organlarının açık kaynaklarından kollukça yapılan tespitlere göre konuşma özet olarak;
(X) şahsın GÜLEN'e "Efendim hürmet ederim. Bu Ali Bey'in işleriyle alakalı, bu büyük
müşterilerden birkaç tanesi almış yani almış şeylerini. Tabi o bayağı büyük. Bunlar içerisinde henüz belli
olmayan THY var bir de banka var. O da alırsa biraz zorlanacak gibi gözüküyor. Acaba biz bu arkadaşlarla
beraber olacağız. Birazdan onlarla böyle usturubuyla görüşsek böyle önde gelen olanları 2001'de olduğu gibi
şeylerini yatırmalarını istesek uygun olur mu?", GÜLEN'in (X) şahsa "Ben size demiştim o elinizdeki şeyler
olmuyor mu?", (X) şahsın GÜLEN'e "Onlar küçük kalıyor efendim", GÜLEN'in (X) şahsa "Öyle mi", (X)
şahsın GÜLEN'e "Evet yani bu büyük. Bayağı büyük. Böyle yani bayağı bi arkadaşların da paniğe maniğe sevk
etmeden külli şeyin olması ancak o şeyleri kapatabilir.", GÜLEN'in (X) şahsa "Var mı? Yolu var mı onun?", (X)
şahsın GÜLEN'e "İşte efendim şuanda bazıları mesela şimdi ihtiyaçtır deyip kendileri aramış. Ama biz bunu
aşarız diye bir hafta içerisinde şey olmuş ama fakat şuandaki görüntü THY ne yapacak belli değil. Büyük. 300
küsur. Bir de o bankanın 300 küsur. Öyle büyük toplu şey yaparlarsa o şeymiş. Yapma ihtimalleri çok yüksek
şuanda, çekme ihtimalleri", GÜLEN'in (X) şahsa "Ne yapılabilir?", (X) şahsın GÜLEN'e "Efendim
arkadaşlarla görüşerek, arkadaşlar bu yakın çevrelerin yani şeylerini oraya 2001'de olduğu gibi yatıracaklar",
GÜLEN'in (X) şahsa "Mümkün mü o?", (X) şahsın GÜLEN'e "İşte daha önceden malumalleri yapmıştık
zatıalinizin tensibiyle 2001'de", GÜLEN'in (X) şahsa "Yapın. Yapın. Hiç ahesteler hissetmeden çarçabuk hemen
yapın", (X) şahsın GÜLEN'e "Başüstüne efendim" dediğinin tespit edildiği,

Bankacılık Düzenleme ve Denetle Kurumunun Asya Katılım Bankası A.Ş. ile ilgili 28/05/2015
tarihli 31/12/2014 ve sonraki dönem gelişmelerini konu alan Mali Durum Tespit Raporu incelendiğinde;
01/12/2013 ila 30/06/2014 tarihleri arasındaki dönemde Banka nezdinde 334.123 adet hesap açıldığı, hesap
açılışlarının 06/01/2014 tarihinden itibaren artış göstermiş olup en fazla hesap açılışının 30/01/2014 tarihinde
6.069 adet olarak gerçekleştiğinin anlaşıldığı,

Yapılan görüşme içeriğinden; GÜLEN'in örgütün finansal kuruluşu olan Bank Asya'nın ekonomik
sıkıntıya girme tehlikesi üzerine ülkeden arayan şahısla yaptığı görüşmeye göre, örgütün bankayı kurtarma
telaşına düştüğü, durumu GÜLEN'e bildirdikleri, onun çağrısı ile bütün örgüt mensuplarının bankayı kurtarması
için çalışmasının istendiği, GÜLEN'in durumu örgütüne duyurduğu anlaşılmış ve Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu verilerine göre konuşmadan yaklaşık on gün kadar sonra bankanın aktiflerini arttıran para
girişleri olduğun tespit edilmiştir.

Çözümü yapılan konuşma içeriği, GÜLEN'in örgütsel konum ve etkinliği, aktif girişlerinin
gerçekleştiği dönem, olağan dışı artış miktarı ve ekonomik olarak sıkıntıda olan bir banka para yatırmanın
hayatın olağan akışına aykırı olması bir arada değerlendirildiğinde 17-25 Aralık 2013 sonrası dönemde
örgütün finansal kuruluşu olan Bank Asya'da hesap açılması veya mevcut aktif miktarının arttırılması
eylemlerinin örgütsel amaçlarla ve örgüt liderinin talimatıyla yapıldığını açıkça ortaya koyduğu, eylemi
gerçekleştiren örgüt mensuplarının bu sıfatlarını ortaya koymaya yönelik örgüt ile devamlılık ve süreklilik
arz edecek şekilde organik bağ kurduklarına dair delillerden biri olduğu anlaşılmıştır.

4.6.2. ÖRGÜTÜ YÖNETEN ÜST YAPILAR

Kainat imamına bağlı olarak üst kurullar örgütün birimlerini yönetmekte ve faaliyetlerini
düzenlemektedirler. Bu kurullar; istişare kurulu, mollalar, tayin heyeti ve özel hizmet birimleridir.

124
FETÖ adına bir birimi yöneten imamın kimliği deşifre olduğunda derhal değişiklik yapılarak yerine
başka bir kimse imam olarak görevlendirilmektedir. Özellikle, hususi mahrem yerlerin (operasyonel birimlerin)
imamlarının kimliği deşifre olur olmaz değişiklik yapılmıştır. Örneğin; Özdil’in Emniyet İmamı olduğu deşifre
edildiği için 2010 yılı sonunda değiştirilmiştir.

4.6.2.1. İstişare Heyeti (Başyüceler Kurulu)

Örgüt liderinin işleri görüşüp danıştığı kimselerden oluşan üst kuruludur. Kainat imamına işlerinde
yardım eden bir istişare heyeti (danışma kurulu) üyeleri bulunmaktadır. Bunlar toplam on altı kişiden oluşur ve
hem danışman hem örgütün birimlerinin lider yöneticisidirler. Bu heyet, GÜLEN ile birlikte bu örgütün
kuruluşunda bizzat yer alanlar, daha sonradan GÜLEN’in güvenini sağlamış olanlar ile GÜLEN’in kendi
akrabalarından oluşmaktadır. Talimatlara uyulup uyulmadığını kontrol ederler, bilgi toplarlar, rehberlik
yaparlar, kontrol ve teftiş işlerini yürütürler, örgütü ikaz edip uyarırlar. F. Gülen’e topladıkları bilgileri rapor
olarak verirler. Ülkedeki cemaatin politikalarını takip eder ve önderliklerine rapor verirler. İstişare heyeti, 12-15
kişiden oluşmaktadır ve heyette yer alacak kişileri bizzat GÜLEN seçip görevlendirmektedir.
İstişare heyetinde 2014 yılı başı itibariyle yer alanlar tanık ifadeleri, açık kaynak bilgileri, cep
telefonu kayıt analizleri, raporlar ve resmi kurum bilgi ve belgelerine göre;Mustafa Özcan, Şerif Ali Tekalan,
Mehmet Ali Şengül, İlhan İşbilen, Alaeddin Kaya, Abdullah Aymaz, Harun Tokak, Suat Yıldırım, İsmet Aksoy,
Halit Esendir, Bahattin Karataş, Mehmet Erdoğan Tüzün, Hüseyin Kara, Ali Bayram, Ali Ursavaş ve İsmail
Büyükçelebi’den oluşmaktadır.
GÜLEN, birçok konuda bu heyete başvurup, bilgi alış verişinde bulunmakta ancak son kararı yine
de kendisi vermektedir. Başyücelerin katıldığı şuraya “cemaat şurası” da denmektedir.
İstişare heyeti, örgütün genel manada her konusu ile ilgilenen bir gruptur. Bu heyet üyelerinin
önemli bir kısmı yurt dışında GÜLEN’in yanındadır. Bazıları ise ülkelerde örgütün yapacağı işler için irtibat
kurmak, siyasilerle görüşmek, o ülkenin bürokratları ile yapılacak görüşmeleri sağlamak, örgüt mensuplarının
karşılaştıkları problemleri çözmeye çalışmak üzere görevlendirilmiştir.
Örgütün yönetim birimlerinin de (il, ilçe, ülke) ayrı istişare heyetleri bulunmaktadır. İstişare heyeti,
bir ilin, ilçenin, semtin veya mahallenin işlerinin görüşülüp karara bağlanması için de oluşturulmuştur. İstişare
heyetleri örgüt adına kendi bölgelerinde yürüttükleri tüm faaliyetleri organize eden ve koordineyi sağlayan
gruptur.
Özellikle devletten alınacak ihale miktarı büyükse buna zaman zaman GÜLEN veya örgütün istişare
heyeti de müdahalede bulunarak mutlaka ihaleyi kendi yandaş kuruluşlarına verdirmeye çalışmaktadır.

4.6.2.2. Mollalar

Mollalar sadece GÜLEN‘in bilgisi doğrultusunda aynı zamanda müfettiş olarak faaliyet gösteren
örgüt yöneticileridir. Mollalar, GÜLEN’e tam bir biat içerisinde bağlı kimselerdir ve genellikle akademik
kariyere sahip ilahiyat mezunu şahıslardan oluşmaktadır. Bunları bizzat GÜLEN yetiştirmiştir. Molla
heyeti,Naci Tosun, Ahmet Kurucan, Cemal Türk, Mustafa Yeşil, Hamdullah Bayram Öztürk, Necdet İçel,
İbrahim Kocabıyık, Reşit Haylamaz ve Selman Kuzu’dan oluşmaktadır.

Mollaların örgüt ve cemaat üzerinde hakimiyetleri vardır ve saygı nedeniyle onlardan herkes çekinir.
Herhangi bir ülke veya ilde problem çıkması durumunda GÜLEN çok güvendiği bu mollaları
görevlendirmektedir. Molla çıkan sorunu çözerek görevini tamamlamaktadır. Sorun devam ederse molla
liderleri adına her türlü yolu kullanıp tedbiri alabilmektedir. Bu şahıslar GÜLEN’in yanında sabit bulunan
istişare heyeti içerisindeki kişiler gibi hareket etmeyip, akademik kariyere sahip oldukları için daha çok gerçek
görevlerinin bulunduğu ülke veya şehirde yaşamaktadırlar. Ancak GÜLEN’e sadık örgüt mensupları olarak
irtibatlarını kesinlikle koparmamaktadırlar.

4.6.2.3. Özel Hizmet Birimleri

GÜLEN, “Özel Hizmet Birimi“ olarak adlandırılan ve mahrem işlerini yaptırdığı şahıslar ile de bire
bir görüşmektedir. Bu birimdeki yöneticiler örgüt mensuplarına talimatları bizzat kendisi de verebilmektedir.
125
Özel hizmet birimi yöneticisi doğrudan talimat almışsa, üzerinde çalıştığı konu hakkında çalışma bittiğinde
doğrudan GÜLEN ile irtibata geçerek bilgi aktarmaktadır. Mahrem yerler olarak yapıya dahil edilen yerlerde,
Murat Karabulut MİT, Rıdvan Akovalı GATA, Ahmet Can, Osman Karakuş, Abdulkadir Aksoy Yargı, Sait
Aksoy Milli Eğitim ve Mahmut Akdoğan Mülkiye imamı olarak görev yapmaktadır.

4.6.3. ÖRGÜTÜN TEŞKİLATLANMA ŞEKLİ

Örgütün genel yapılanması, Kainat İmamı, Kıta (Coğrafi Bölge) İmamları, Ülke İmamları, Eyalet
(Bölge) İmamları, İl İmamları, Küçük İl Bölge İmamları (Sadece Büyük Şehirlerde), İlçe İmamları, Semt
İmamları, Mahalle İmamları, Ev İmamları olmak üzere hiyerarşik bir şekilde sıralanmaktadır.

Örgütün yapılanması ile ilgili eldeki bilgi ve belgelere göre; “yurt içi ve yurt dışı yapılanması”
olarak ikiye ayrılmaktadır. Ülke içindeki yapılanma da devlet daireleri yapılanması ve diğer yapılanma olarak
iki türlüdür.

Devlete Paralel Hiyerarşik Yapılanma: Devlet içinde devlet gibi ayrı bir yapılanmaya izin
verilemez. Devletin hiyerarşisi dışında ayrıca bir örgüt, cemaat hiyerarşisinin varlığı kabul edilemez. Ancak
FETÖ’nün, her devlet kurumu ve kamu idaresinin içindeki resmi yöneticiye paralel örgüt tarafından tayin
edilmiş imam yöneticileri vardır. Bu örgütün önemli bir yapılanmasını “Devair-i Devlet“ yapılanması olarak
ifade edilen devlet daireleri yapılanması oluşturmaktadır. Bizzat GÜLEN’in talimatı ile yurt içi ve yurt dışında
kurulmuştur. Örgütün kendi amaçları doğrultusunda kullanabileceği tüm devlet kadrolarını idare eden birim,
Devair-i Devlet olarak adlandırılmaktadır. Örgüt içerisinde dahi gizli olarak faaliyet yürüten bu yapılanma,
örgütün faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde devlet kadroları içerisinde hakimiyet sağlamaya çalışmaktadır. Bu
yapılanma başta Türkiye olmak üzere tüm kurumların örgütün eline geçmesi ile örgüt lideri GÜLEN’in
yönetiminde nihai olarak kainat imamlığına ulaşma amacını hedeflemektedir. Örgütü yöneten imamlar dini
otorite, Devair-i Devlet yapılanması ise devlete, hükümete ve bürokrasiye paralel siyasi otorite şeklinde
örgütlenmiştir. Örgüt devlete paralel hiyerarşik, düzenli, etkili bir yapılanma oluşturmuştur. Kamu idareleri
içindeki örgüt mensupları resmi yönetici yerine paralel hiyerarşik, cemaat örgütlenmesini bir ajanı gibi hareket
etmektedirler.
Örgüt yapılanması içerisinde faaliyet gösteren şahısların bilmediği ve sadece GÜLEN’in bildiği ve
atamasını yaptığı, hayalet bir yapı bulunmaktadır. Hayalet yapının görevi örgüt içerisinde oto kontrol sistemi ile
yapıyı denetlemek ve bizzat GÜLEN’e rapor vermektir. Aynı zamanda mutlak itaat ile yukarıdan gelecek olan
emir ve talimatları hiç sorgulamadan eksiksiz ve tam olarak yerine getirmektedir. Hayalet yapı, hizmet
içerisinde yer alan bölge, il, ilçe ve semt imamlarının samimiyetini ve hizmete olan inançlarını sarsacak
talimatların geri tepmesini engellemek amacıyla kurulmuştur. Bu yapı içerisinde talimatların kişiye özel
verilmektedir ve kimsenin haberi olmadan talimat yerine getirilmektedir. Bu hayalet oluşumu aynı zamanda
örgüt içerisinde çatlak seslerin ve örgütün düzenini bozacak kişilerin tespiti ve örgütten kısa sürede
gönderilmesi görevini de yürütmektedir. Bizzat GÜLEN tarafından belirtilen “hizmetin bekası ümmetin
bekasıdır, bundan dolayı hizmetin bekası için haramlar helaldir” prensibine göre hizmetin devamını sağlamak
için bu yapı faaliyet yürütmektedir. Gayrimeşru, haram olan alkol almak, zina yapmak, kılık kıyafette
değişiklikler, lüks yaşam gibi sıradan insanın kabul edemeyeceği her türlü davranışı hayalet yapıdakiler
rahatlıkla işleyebilmektedir. Bu hayalet yapının işleyişi içerisinde haramlar helaldir. Hayalet yapının bir görevi
de örgüt içerisinde yer alan tüm bürokratların deşifre olmasının önüne geçmektir. Yapının adli kanadı, emniyet
kanadı, mülki idare kanadın da görev alan üst rütbedeki görevlilerin deşifre olmasının önüne geçmektir.

4.6.3.1. Yurt Dışı Yapılanması

Örgütün hemen hemen her kıtada sorumluları bulunmaktadır. Her kıta imamının altında sorumlu
ülke imamları vardır. Kıta ve ülke imamlarının koordinesinde o ülkenin alt yapı çalışmasının yapılmakta ve
örgütün o ülke üzerindeki politikasının belirlenmektedir. Özellikle eğitim faaliyetleri adı altında ülkede sempati
kazanmaya çalışılıp ülkenin bürokrat kesimi ile irtibata geçilmektedir. Herhangi bir problem veya sıkıntı ile
karşılaşılırsa mutlaka Türkiye üzerinden etkin isimler kullanılarak irtibata geçilerek problem veya sıkıntı
aşılmaya çalışılmaktadır. Kıta/ülke yapılanması, yurt içi yapılanması ile hemen hemen aynıdır. Ancak Türkiye
126
yapılanması gibi çok geniş bir yelpazesinin bulunmamakta, ülkenin koşul ve imkanları doğrultusunda daha dar
ve sınırlı şekilde hareket edilmektedir.
Yurt dışında faaliyet gösterilen ülkelerin tüm masrafları ihtiyaç olduğu sürece ülkemizdeki il
imamlıkları tarafından karşılanmaktadır. Her il imamlığının özellikle mali konularda yurt dışında sorumlu
olduğu bir ülke bulunmaktadır. Ancak bu durum o ülkede bulunan okul sayısına göre de farklılıklar göstermekte
olup, yoğunluğa göre bir ülkeye birden fazla il imamlığın da maddi olarak destek verebilmektedir. Ülkelerin
tüm masrafları il imamına bağlı olarak faaliyet yürüten mütevelli heyeti tarafından karşılanmaktadır. Bunun
karşılığında da o ülkede bulunan örgüt üst düzey sorumluları tarafından para aktaran şirketlere iş istihdamı
sağlanmakta ve sağlanan bu iş istihdamı sayesinde para akışı da yasal bir boyuta taşınmaktadır.
Örgüt, 1990’lı yılların başında yurt dışı açılımına başlamıştır. Bu açılım çalışmaları ile özellikle
Türk Cumhuriyetlerine büyük önem verilmiş, Irak’ın kuzey bölgesi de önem verilen diğer bir yer olmuştur.
Örgüt yeni kurulan bu ülkelerde Türk mirasının kazanımlarını örgüt amaçları doğrultusunda kullanarak kendini
kolayca kabul ettirebilmiştir. Yapılan bu çalışmalar sonucu elde edilen başarılar örgütü yeni hedeflere
yöneltmiş, Asya'dan sonra Afrika kıtasına yönelme imkanı vermiştir.
Yurt Dışı Yapılanması; Kıta imamları ve onlara bağlı ülke imamlarından oluşmaktadır. Her ülke
imamına da örgütün o ülkedeki duruma göre yurt dışı birimleri bağlıdır.
a-) Avrupa Kıtası(Batı Avrupa İmamı, Balkanlar İmamı, Eski Doğu Bloku Ülkeleri)
b-) Amerika Kıtası (ABD-Kanada İmamı, Güney Amerika İmamı)
c-) Asya Kıtası (Türk Cumhuriyetleri İmamı, Uzak Doğu İmamı, Orta Doğu İmamı, Rusya
Cumhuriyetleri İmamı)
d-) Afrika Kıtası (Afrika İmamı)
e-) Avustralya Kıtası (Avustralya İmamı)olduğu anlaşılmaktadır.

4.6.3.2. Yurt İçi Yapılanması:

Örgüt, yurt içi yapılanmasını en ufak teferruata bile dikkat edecek şekilde ayrıntılı planlanmış, en
küçük hücre birimi (ünitesi) olan Talebe (Işık) Evlerine varana kadar hiyerarşik ve çok disiplinli bir yapı
oluşturmuştur. Örgütün merkezi Türkiye olup tüm organizasyonlar Türkiye üzerinden koordine edilmektedir.
Son dönemlerde ise ülke genelinde yapılan operasyonlarla birlikte merkezden yapılan yönlendirmeler, tedbir
amaçlı yurt dışına kaydırılıp buradan takip edilmeye başlanmıştır.
Örgüt, kuruluşundan bugüne kadar dikey bir yapılanmayı benimsemiştir. İlk etapta ülke genelindeki
yapılanma beş ana bölge üzerine kurulmuştur. İlk dönemlerde özellikle Doğu ve Karadeniz Bölgesinde çok
etkin faaliyet yürütememiştir. Ancak zamanla büyük kitlelere ulaşmayı hedeflediği için yeni bir yapılanma
içerisine girmiştir. Örgüt daha etkili bir propaganda çalışması yaparak, örgüte gelir temin etmek ve faaliyetlerin
zayıf olduğu bölgelerdeki çalışmalarını güçlendirmek için tüm bölgelerde faaliyet yürütmüştür.
Örgüt, 1970‘li yıllardan sonra İzmir’de başlayan faaliyetlerini zamanla diğer illere de
yaymıştır.Örgüt, taraftar kitlesini artıran büyük şehirlerde, özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir’de
yoğunlaştırdığı faaliyetlerinin dağınıklığını engellemek ve buralarda daha etkin kontrol sağlamak için farklı bir
yapılanmaya gitmiş ve bu büyük şehirleri kendi içerisinde bölgelere ayırmıştır. Örneğin Ankara’yı Keçiören,
Yenimahalle, Sincan, Çankaya ve Altındağ Küçük İl Bölge İmamlığı olarak (5) bölgeye ayırmıştır.
1990-2000 yılları arasında ülke genelinde (5) bölge olarak faaliyet gösteren örgütün, büyüme
eğilimine girdiği dönemde bölge sayısını artırdığı ve ülke genelinde 7-8 bölge olarak faaliyet göstermeye
başladığı şeklinde bilgiler elde edilmiştir.
Bursa ilinde 30.07.2015 tarihinde yapılan operasyonda ele geçirilen dokümanların incelenmesi
neticesinde örgüte eleman kazandırmak için ülke genelinde farklı bir yapılanmaya gidildiği, örgütün genel
olarak ülkeyi (5) bölgeye böldüğü, eleman teminini aynı zamanda www.iskare.net internet sitesi üzerinden
oluşturulan CV’ler ile takip ettiği, her bölgenin farklı sorumlularının bulunduğu, tüm takibin bu sorumlu örgüt
mensuplarınca yapıldığı tespit edilmiştir.
Örgütün mahrem işleri ile ilgilenen “Özel Hizmet Birimi” bulunmaktadır. Bu birim Mülkiye, Yargı,
Emniyet, Türk Silahlı Kuvvetleri, MİT, Milli Eğitim ve Akademik Kadro İmamlarından oluşmaktadır. Bu birim
direkt olarak Türkiye İmamına bağlı olup, örgüt adına yürüttükleri tüm faaliyetler büyük bir gizlilik içerisinde
sürdürülmektedir. Yürütülen bu faaliyetleri sadece çalışmayı yapan ekip ile Türkiye İmamı ve ilgili özel birim
imamı bilmektedir. Yurt içi ve yurt dışı örgütsel atamalar ise “Tayin Heyeti” tarafından yapılmaktadır.
127
Her il yapılanmasına ait bir mütevelli heyeti vardır. Bu heyet belli aralıklarla düzenli olarak toplanıp
il bazında özellikle maddi konularda yürütülen faaliyetler hakkında bilgilendirmeler yapmaktadırlar. Bu
bilgilendirmeler il yapılanması tarafından yurt dışında sorumlu olduğu ülke için yapılacak harcamalar ve örgüt
adına elde edilebilecek gelirler ile ilgili istişareleri içermektedir.
Sonuç olarak elde edilen bilgiler göz önünde bulundurulduğunda örgütün hiyerarşik bir yapılanması
vardır. Sistematik olarak tüm faaliyetleri bu yapılanmaya göre şekillendirilmektedir.Ancak yapılanma tek bir
çatı altında toplanmamıştır. Genel manada yürütülecek faaliyetler için Türkiye yedi bölgeye ayrılırken, eleman
temini için beş bölgeye ayrılmıştır. Ayrıca özel hizmet (mahrem işler) birimi tamamen bağımsız hareket
etmektedir. Yönetim kadrosu tarafından bilinen örgüt içerisindeki bu ayrıştırma örgütün çözülmesini ve
faaliyetlerinin deşifresini engellemek amacıyla tamamen karmaşık bir hale getirilmiştir.

Yurt içi yapılanma; Türkiye İmamı, Bölge (Eyalet) İmamları,İl İmamları, Küçük İl Bölge İmamları
(Sadece Büyük Şehirlerde), İlçe İmamları, Semt İmamları, Mahalle İmamları,Ev İmamları (Abileri), Talebe
İmamları, Serrehberler, Belletmenler şeklinde hiyerarşik bir yapıdır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının
yukarıda tarih ve sayısı belirtilen iddianamede yurt içinde bir dönem faaliyet gösteren sorumlularının
isimlerinin de yer aldığı yurt içi yapılanması aşağıdaki şekilde anlatılmıştır.

4.6.3.2.1.Türkiye İmamı

GÜLEN’in 1999 yılı içerisinde ABD’ye gitmesinden sonra Türkiye’deki faaliyetlere ilişkin
sorumluluk Türkiye İmamına geçmiştir. Ülke içerisindeki faaliyetler ülke imamına bağlı olarak yürütülmekte ve
yapılan faaliyetler kurye aracılığıyla ya da doğrudan irtibata geçilerek GÜLEN’e aktarılıp onayı istenmektedir.
Özel Hizmet Birimi İmamları, Tayin Heyeti, Medya İmamları, Türkiye Mütevelli Heyeti, Kıta
İmamları, Bölge İmamları ve Akademik Kadro İmamı doğrudan Türkiye İmamına bağlıdır. Bunun dışında
örgütün özellikle büyük şehirlerde medya, basın, spor ve siyasilerden sorumlu imamları da bulunmaktadır.
Örgüt bu imamlar aracılığı ile görüşmek istedikleri kişilerle kolaylıkla irtibat kurmaktadır.
Örgüt ülke yapılanmasında, ilçe imamları il imamlarına, il imamları bölge imamlarına, bölge
imamları ise Türkiye imamına bağlı olarak faaliyet yürütmektedir.
Türkiye imamlığı görevi uzun süreden beridirMustafa Özcan tarafından icra edilmiştir. Önceleri
Kaynak Holding’i yöneten kişi bu görevi de yürütürken sonradan her iki birimin yönetimi ayrılmıştır.

4.6.3.2.2. Tayin Heyeti

Tayin Heyeti 1995 yılında kurulmuştur. İstanbul, Çamlıca’daki Çamlıca Cami’si yakınında Ali
Katırcıoğlu tarafından inşa edilen binada faaliyet göstermektedir. Bu heyet, bütün Türkiye'deki Bölge (Eyalet)
imamlarının nereye gideceğini belirlemekle ve problemlerini dinlemekle görevlendirilmiştir. Örgütte iken Latif
Erdoğan, Suat Yıldırım, Ahmet Özer, İbrahim Erkul ve Erdoğan Tüzün isimli şahıslar bu heyette
bulunmaktadır. Bu kişiler imamların müracaatlarını, isteklerini alarak GÜLEN’e danışıp nereye gideceklerine
karar vermektedirler. Tayin heyetinde son olarak görev yapanlar,Ahmet Kara, Nevzat Ayvacı ve Mehmet Ali
Büyükçelebi’dir.
Örgütün tüm yurt içi ve yurt dışı tayin işlerini bu heyet yapmaktadır. Tayinler genellikle her yılın
mart ayında yapılmakta ve mayıs ayı içerisinde de görev yerlerine gidilmesi talimatı verilmektedir. Aradaki iki
aylık süre, tayini çıkan örgüt mensuplarının alışma dönemi olarak kabul edilmektedir. Örgüt bir devlet kurumu
gibi hareket ederek her 2-3 yılda bir bu atamaları rutin olarak yapmaktadır. Gerçekleştirilen atamalara örgüt
mensuplarınca yapılan itirazlar yine bu heyet tarafından değerlendirilmektedir. Heyet itiraz konusu ile ilgili
olarak mutlak suretle ikna yoluna gitmeye çalışmakta, eğer bir çözüm üretilemezse itiraz eden örgüt mensubunu
istemediği bir yere göndermektedir.

4.6.3.2.3. Mütevelli Heyeti

Mütevelli Heyeti daha çok esnaf ve iş adamlarından oluşan ve bulunduğu ilin mali işleri ile ilgilen
heyettir. Bu heyet, belli aralıklarla bir araya gelerek örgütle ilgili yapılacak işler, sıkıntılar, problemler,
toplanacak himmetler, gazete ve dergi abonelikleri, yurt dışında masrafları karşılanan okulların durumları,
128
örgüte müzahir esnafların ve iş adamlarının sorunları, alınabilecek ihaleler hakkında istişare yapıp bir sonraki
toplantının tarihi ve yerini belirleyerek toplantıyı bitirir. Aynı şekilde ilçe mütevelli heyeti de daha dar bir
alanda il mütevelli heyetinin faaliyetleri yürütür. Büyük şehirlerde mütevelli heyeti bölgelere bölünmüştür.
Bölge mütevellilerinin topladığı paralar o ilin imamına teslim edilmekte, para hareketleri de il imamının
görevlendirdiği bir mutemet tarafından takip ettirilmektedir.
Mütevelli Heyeti örgüt içerisinde genellikle mali konular üzerinde yoğunlaşmıştır. Örgüt maddi
kaynağını oluşturmaya esnaf ve iş adamlarından oluşan sohbet grupları ile başlamıştır. Örgüt, sohbet gruplarına
davet edilecek kişileri önceden araştırıp sınıflandırmaktadır. Bu sınıflandırmalar kişilerin ekonomik durumları,
yaptıkları bağışlar ve verdikleri paralara göre farklılık göstermektedir. Sohbet esnasında örgütsel
propagandadan çok toplanılacak para üzerinde konuşulmaktadır. Bu sohbet grupları için GÜLEN tarafından
sorumlu imamlara kuryeler aracılığı ile bazı vaaz videoları gönderilmektedir. Bu videolar çok özel videolar
olup, bu konuya GÜLEN çok önem vermektedir. Bu videolar normal ders gruplarına kesinlikle
gönderilmemektedir.
Örgüte yüksek miktarda para aktaran veya gayrimenkul bağışında bulunan iş adamlarına bizzat
GÜLEN tarafından çeşitli hediyeler gönderilmektedir. Hatta duruma göre Pensilvanya’ya ziyarete götürülenler,
yurt dışı gezilerine götürülenler vardır. Bu gezilerde örgütün okulları özellikle ziyaret ettirilmektedir. Ayrıca
fakir öğrencilerin hayır amaçlı okutulduğu algısı yaratılarak iş adamlarının etkilenmesi sağlanmaktadır.
Türkiye’ye geri dönüldüğünde ziyaret edilen ülkenin fakir çocukları için yardım toplama bahanesi ile esnaf ve
iş adamlarından bu sayede yüklü miktarda para toplanmaktadır.
Mütevelli Heyetinde faaliyet gösteren şahıslar, sadece bölgesindeki sorumlu imamları tanımakta ve
o ildeki mütevelli heyetinin yapılanmasını bilmektedirler. Örgütün genel yapılanması hakkında bilgileri
bulunmamaktadır.
Halk veya esnaf kesimi, örgütün gizli özel yapılanmasını bilmez. Halk kesimi parasını verir hesabını
sormaz ve bu paranın harcandığı yeri de bilmez. Gizli özel yapılanma halk yapılanmasından farklıdır.

Örgütün iç yönergesinde mütevelli; "hizmet adamı" şeklinde tanımlanmakta ve hizmet denilince


hiçbir konuda itiraz etmeyecek, gücü yettiğince koşacak kimseler mütevelli heyetine seçilmektedir. Mütevelli
hizmeti şahsi işlerinin önünde tutmalıdır. Mütevelli, değişik ders gruplarının temsilcileri ve yardımcısı
sorumlulardan oluşmaktadır. Mütevellinin görevleri, sohbete ve derse adam getirmek, ders ve sohbet gruplarını
yönetmek, derse katılanları mütevelli seviyesine çıkarmak, halk dersi oluşturmak ve yapmak, hizmet endeksli
daimi Kuran öğretimi, il şirket müdüründen gelen her türlü şeye amade olmak, ünitelerin hassasiyetleri ile ilgili
konuları görüşmek, şirket müdürünün burs, himmet gibi dertlerine ortak olmak, dersten sonra mütevelliyi
etraflıca bilgilendirmek. Mütevelliye seçilen bir kimsenin mütevelli toplantısına ve derse katılmama lüksü
yoktur. Mütevelli heyeti ders gruplarını tespit etmektedir.

4.6.3.2.4. İcra Kurulu

Her kurumun okul üniversite, basın yayın kuruluşu gibi gerçekte payı bulunmayanların ortak olarak
gösterilerek o kurumun idaresinde görevlendirilmesidir. Payı olmayan kimseler icra kuruluna alınarak idarede
görevlendirilir.

4.6.3.2.5. Akademik Kadro İmamları

Akademik kadro örgütün sonradan oluşturduğu bir birimdir. Üniversiteler üzerindeki çalışmaları
akademik kadro imamlar aracılığı ile yürütülmektedir. Örgüt bu tür çalışmalarla tüm üniversitelerin işleyişi
hakkında bilgi sahibi olmaktadır. Örgüt Akademik kadrodaki imamları aracılığı ile örgüte müzahir şahısların
üniversitelere personel olarak yerleştirilmesi ve öğrencilere yönelik propaganda çalışmalar organize
edilmektedir. Ayrıca üniversitelerde teknokent adı altında faaliyet yürüten ve büyük ihalelerle iş yapan şirketleri
de bu kadro ile kontrol altında tutmak ve takip etmek mümkün olmaktadır. Her üniversitede bir akademik
sorumlu imam vardır ve Türkiye genelindeki bütün akademik faaliyetleri örgüt adına organize eden sorumlu
imamŞerif Ali Tekalan’dır.

4.6.3.2.6.Özel Hizmet Birimi İmamları


129
Örgütün ve bizzat GÜLEN’in en çok önemsediği ve değer verdiği birim özel hizmet birimleridir.
Örgütün bir nevi omurgasını oluşturan ve günümüz itibarı ile elde ettiği konumu kazandıran birimdir. Bu birim
en geniş şekilde “yargı, emniyet, mülkiye, TSK, MİT ve Milli Eğitim” imamlarından oluşmaktadır. Örgüt,
zamanla yeterli çoğunluğa ulaştığı için mülkiye ve milli eğitimi özel hizmet biriminden çıkarmıştır. Örgüt asıl
gücünü özel hizmet birimlerden almaktadır. Ülkede yürütülen operasyonlar başta olmak üzere hemen hemen
tüm faaliyetler bu birimler aracılığı ile yapılmaktadır.
Örgütün büyük önem verdiği bu birimin, mahrem hizmetler birimi olarak da bilinmektedir. Özel
hizmet birimlerinin yaptığı bütün işler son derece gizlilik içerisinde yürütülmektedir Bu birim içerisinde
faaliyet gösteren tüm örgüt mensupları kod isim kullanarak, gerçek kimliklerini saklamaktadır.
Özel hizmet birimlerinin deşifre olmaması için geliştirilen bir tedbir de hücresel yapılanmadır. Her
birim kendi içerisinde hücresel bir yapılanmaya sahiptir. Bir örgüt mensubu en fazla bir üst sorumlusunu ve bir
altında bulunan örgüt mensubunu tanımaktadır. Bu uygulama örgüt adına faaliyet gösteren sorumlu düzeydeki
örgüt mensuplarının deşifre edilmesini engellemek amacıyla yapılmıştır.

4.6.3.2.6.1. Yargı İmamı

Örgütün yargı imamı doğrudan Türkiye İmamına bağlı olarak faaliyet yürütmekte, gerektiğinde
doğrudan GÜLEN ile irtibat kurabilmektedir. Yargı imamı yargı içerisinde söz sahibi olabilecek şahıslar
arasından seçilmektedir.
Örgüt, kendi yetiştirdiği elemanları hakim-savcı olarak yargı içerisine yerleştirerek adli yargı
yapılanmasını gerçekleştirmiştir.
Yargıya çok önem veren örgüt, Yargıtay ve HSYK Üyelikleri seçimlerine bire bir müdahalede
bulunacak kadar kadrolaşmış, yargıdaki mensupları sayesinde birçok davayı kendi lehlerine çevirerek
kazanmıştır. Örgüt, Emniyet birimleri ve yargıyı aynı anda kullanarak siyasiler, bürokratlar, kamu personeli,
Sivil Topum Kuruluşları ve Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik büyük operasyonlar gerçekleştirmiştir.
Yargı imamları,Ahmet Can ve yardımcıları Osman Karakuş ve Abdulkadir Aksoy’dan oluşmaktadır.

4.6.3.2.6.2. Emniyet İmamı

Emniyet içerisindeki yapılanmadan sivil bir kişi sorumludur. Emniyet İmamı aynı zamanda ülke
genelindeki tüm emniyet birimlerinin de imamıdır. Türkiye İmamına bağlı olarak faaliyet yürüten bu imam aynı
zamanda özel konularda bizzat GÜLEN ile görüşerek doğrudan talimat alabilmektedir. Emniyetin polis
memuru, rütbeli amirler ve müdürler imamı ayrı ayrı olup emniyet imamına bağlı olarak faaliyet
yürütmektedirler. Emniyet yapılanmasından sorumlu imamlarOsman Hilmi Özdil, Abdülletif Tapkan, Süleyman
Uysal’dır.Süleyman Uysal’ın yardımcılığınıZiya Demirel ve avukat Ali Çelik yapmaktadır.
Emniyet biriminin de kendi içerisinde küçük üniteler şeklinde yapılanması bulunmaktadır. Her
şubenin, her büronun emniyet personeli olan sorumlu abileri vardır. Bu abiler de sorumlu sivil imamlara bağlı
olarak faaliyet yürütmektedirler.
Emniyet Genel Müdürlüğünün de kendi içinde ayrı bir yapılanması bulunmaktadır. Polis Akademisi,
Polis Koleji ayrı ayrı, İstihbarat Dairesi Başkanlığı, Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı, Kaçakçılık ve
Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı gibi önemli daire başkanlıkları da ayrı ayrı çok titiz ve gizlilik
içerisinde yapılanmıştır.
Polis Akademisi ve Polis Koleji içerisinde emniyet hizmetleri sınıfı, personel ve öğretim
kadrosundaki öğretmenler ayrı bir birimdir.
Örgüt, Polis Akademileri ve Polis Kolejlerinde öğrenim gören özellikle başarılı öğrenciler üzerinde
örgütsel olarak büyük bir çalışma yapmıştır. Örgütün yetiştirdiği bu öğrenciler makam ve mevki sahibi
olduklarında devlet yerine örgütün emir ve talimatlarını yerine getirmeye başlamıştır. Bu öğrenciler Emniyet
Müdürü seviyesine geldiklerinde örgütün her istediği operasyonu yapacak kıvama ulaşmıştır. Böylece örgüt
ülke genelinde yapılan usulsüz dinleme soruşturmalarında olduğu gibi emniyet içerisinde gücünü göstermiştir.

4.6.3.2.6.3. Türk Silahlı Kuvvetleri (Askeriye) İmamı

130
TSK içerisindeki Fetö mensupları sivil bir imama bağlıdır. TSK imamı doğrudan Türkiye İmamına
bağlı olarak faaliyet yürütmektedir. FETÖ’nün özel birimler içinde en önem verdiği yer TSK olduğundan
buraya tayin edilen üst sorumlu imam da çok önemlidir. TSK imamlığını bir dönem lerden Hamdullah Bayram
Öztürk yürütmüştür. Son bilinen TSK imamı istişare heyeti üyesi de olan Ali Bayram’dır. GATA imamı ise
lerden Rıdvan Akovalıdır.
Örgüt, 1980’li yıllardan sonra TSK'da kadrolaşma çalışmalarına başlamıştır. Ülkedeki her askeri
darbeden sonra GÜLEN TSK hakkında övgü dolu makaleler yazarak askerin yanında olduğunu belirtmiştir.
Zeki ve fakir öğrencileri tespit eden örgüt, bu öğrencileri örgüte kazandırmış ve askeri liselere
yerleştirmiştir. Hava harp okullarına askeri liselerden gelen öğrencilerden çok örgütün yetiştirdiği sivil
liselerden gelen öğrencilerin olduğu tespit edilmiştir. Örgüt, Deniz, Kara ve Hava Harp Okullarına eşit bir
şekilde öğrenci yerleştirmeye çalışmıştır.
Örgüt, askeri lise veya harp okuluna yerleştirmeyi planladığı öğrencilerde herhangi bir sağlık
problemi ile karşılaştığında GATA’daki mensuplarını devreye sokarak bu durumu da aşmıştır. Örgüt, kendinden
olmayan veya örgüt aleyhine çalışma yürüttüğü tespit edilen öğrencileri harp okullarından sözde sağlık
problemleri nedeniyle atılmasını sağlamıştır.

4.6.3.6.4. MİT İmamı

MİT sorumlusu sivil imam, doğrudan Türkiye İmamına bağlı olarak faaliyet yürütmektedir.
GÜLEN, ülke genelinde tüm kontrolü elinde tutabilmek için Mit'ten gelecek bilgilerin çok önemli olduğu
bilmektedir. Bu nedenle Mit gibi kritik konumlarda kadrolaşmaya örgüt önem vermektedir. Buranın sorumlu
imamı yukarıda adı zikredilen Murat Karabulut olarak kamuoyuna yansımıştır.

4.6.3.2.6.5. Milli Eğitim İmamı

Bakana muadil örgüt üst sorumlusudur. Milli Eğitim İmamı doğrudan Türkiye İmamına bağlı olarak
faaliyet yürütmektedir. Ancak her ilin milli eğitim imamları zaman zaman il imamları ile görüşerek istişare
yapmaktadırlar. Bu imamlığı Sait Aksoy üstlenmiştir.

Örgüt için, kadrolaşmada ve nihai amaca ulaşmada Milli Eğitim önemli bir yer tutmaktadır. Örgüt,
eleman kazanmak için en iyi yolun eğitimden geçtiğini bilmektedir. GÜLEN'in "milli eğitime girin de nasıl
girerseniz girin" talimatından yola çıkan örgüt, talebe evlerinde yetişen zeki ve başarılı öğrencileri eğitim
fakültelerine yerleştirmiştir. Örgüt bu öğrencileri sürekli kontrol altında tutmuş ve örgüt propagandası yapmak
için bire bir (ru be ru) irtibat kurmuştur.

4.6.3.2.6.6. Mülkiye İmamı

İçişleri bakanına muadil örgüt üst sorumlusu mülkiye imamı doğrudan Türkiye İmamına bağlı
olarak faaliyet yürütmektedir. Ülke genelindeki vali ve kaymakam atamaları ile ilgili bakanlıklar seviyesinde
kadrolaşma çalışmaları mülkiye imamı aracılığı ile yapılmaktadır. Örgüt faaliyetlerin yoğun olarak yürütüldüğü
büyük illere ve finansal getirisi yüksek il ve ilçelere kamu personeli atamaya çalışmaktadır. Buralara
yerleştirilecek üst düzey bürokratlar sayesinde her türlü illegal faaliyetlerin rahatlıkla yapılmaktadır.
İçişleri bakanı üzerinde nüfuz kullanan örgüt, kaymakam seçimi ve tayinleri ile valiler
kararnamelerinde özellikle etkili olmuş, örgüt dışından seçilen bir iki kaymakamın neden alındığının hesabını
bakana sormaya cüret edecek hale gelmiştir. Ancak mülkiyede uzun zamandır örgütlenme tamamlandığı için
mülkiye imamlığı mahrem hizmetler sınıfından çıkarılmıştır. Mülkiye imamlığı örgüt görevini Yusuf kod adını
kullanan Mahmut Akdoğan yapmaktadır.

4.6.3.2.6.7. Kritik Birim İmamları

Örgüt, kitlesel kadrolaşmayı sağlamak için ÖSYM'de, usulsüz dinlemeleri gerçekleştirip toplum
hakkında bilgi toplamak için TİB'de, bilimsel ve teknolojik araştırmaları kontrol edebilmek için TÜBİTAK'da
özel birim imamları oluşturup mahrem hizmetler içerisinde faaliyet yürütmüştür. ÖSYM imamlığını bir
131
dönemCemil Koca yapmıştır. Ankara Bölge talebe imamlığınıSuat Yiğit yaparken,Mehmet Hanifi Sözen,
dershaneler ve talebelerden sorumlu imamlık yapan bir diğerdir.

4.6.3.2.6.8. Diğer Kurum İmamları

Türkiye'deki devletin teşkilatlanmasına paralel olarak her bir kamu idaresine örgütün de bir kurum
imamı atadığı, bu kurum imamına bağlı olarak faaliyetini sürdürdüğü görülmektedir. Her bir bakanlıktan
sorumlu imam olduğu gibi örgütün o kurum içindeki etkinliği ve gücüne göre bir imam tayin edilip
sorumluluğunda organizasyonlar yürütülmektedir. Diğer kurum imamları özel hizmet birimlerini gölgelemek
için örgütün illegal faaliyetlerini kamuoyunun bilmemesi amacıyla faaliyet yürüttüklerinden özel hizmet
birimleri kadar etkin değildirler.

4.6.3.2.6.9. Bölge (Eyalet) İmamları

Eyalet (Bölge) İmamları, sadece bulundukları bölgeye ait illerden Türkiye İmamına karşı
sorumludur. Örneğin Marmara Bölgesinden sorumlu bir imamı Karadeniz Bölgesine bağlı bir vilayete
müdahale edememektedir. Bölge imamlarının birçok ilden sorumlu olmalarına rağmen il imamları kadar aktif
rol üstlenmiştir.
Bölge imamına bağlı bölge temsilcileri, başka işi olmayan, bölge müdürünün il şirket müdürü ile
yaptığı toplantılara katılan, bölge ünite sorumlularının toplantılarına katılan, bölge toplantılarına katılan,
dershane bölge toplantılarına katılan, il temsilcileri ile mutat görüşen, üç ayda her ili ziyaret eden, en az yılda
iki defa ilçe şirket müdürü ile toplantıya katılan, il temsilcileri ile yılda iki kez kamp yapan, kardeş il ve
ilçelerle ilgilenen, il ve ilçelerde mütevellilerle görüşen, yeterli görmediği il temsilcisini iki gün bölgesinde
kalarak yetiştiren, il ziyaretlerinde şirket müdürünü muhatap alarak randevulu gidip E.D. ve dershane müdürleri
ile görüşen kimseler olarak tanımlamıştır.
İç Anadolu Bölge imamı Cemil Koca, Ege Bölgesi İmamı Bekir Baz, Marmara Bölge İmamı Sadık
Kesmeci olduğu tespit edilmiştir.

4.6.3.2.6.10. İl İmamları

İl İmamları Bölge İmamlarına bağlı olarak faaliyet yürütmektedirler. Bir il imamı o ilin tamamından
ve yurt dışında maddi olarak destek verdiği okullardan sorumludur. İl imamına; o ile ait kurum imamları, il
mütevelli heyeti doğrudan bağlıdır. İldeki kurum imamları şehirlerin büyüklüğüne ve bürokrasinin yoğunluğuna
göre değişiklik göstermektedir. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük illerde kurumlar ile ilgili olarak yapılacak
bir faaliyet, Türkiye İmamına bağlı olarak hizmet eden o kurumun imamı tarafından bizzat yürütülebilmektedir.
Küçük şehirlerde ise kontrol tamamen il imamında bulunmaktadır.
Büyükşehir pozisyonundaki şehirlerde İl İmamının altında Küçük İl Bölge İmamlıkları
bulunmaktadır. Örgüt, kontrolü kaybetmemek ve daha etkili propaganda yürütebilmek amacıyla kalabalık
şehirlerde bu yönteme başvurmuştur. Büyük şehirlerde bulunan merkez ilçelerin her biri İl Bölge İmamlığı
olarak kabul edilmektedir. Ancak bu imamlar asıl İl İmamına bağlı olarak faaliyet yürütmektedirler. Bu
şehirlerdeki semt imamları da ilçelerde oluşturulan İl Bölge İmamlarına bağlı olarak faaliyet yürütmektedirler.
Örgüt içi talimatta il imamına bağlı çalışan il temsilcileri, İlahiyatçı, vaiz, din dersi öğretmeni, İHL
çıkışlı kimselerden seçilmeli ve mutlaka arabasının bulunması, hizmetin dönen çarkını iyi bilip entegrasyon
sağlayabilmeli, hizmete engel, ailevi problemi olmamalı, hizmeti şahsi işinin önünde tutmalı, ekibin
problemlerini bilmeli ve çözmeli, yaptığı işe inanmalı, imamlar tarafından sevilen ve kendini sevdiren biri
olmalı, bölge temsilcisi ve bölge abisinin ittifakıyla tespit edilmesi, en geç iki ay içinde bütün ilçeleri
dolaşması, il şirket müdürünün ilçe müdürleri ile yaptığı toplantıya mutat katılması, il şirket müdürü ile haftalık
görüşmesi, ilçe temsilcilerinin mutat toplayıp yılda en az iki kez seminer amaçlı gezdirmesi, yetiştirme
programlarını takip etmesi, bütçe hazırlayıp bütçeyi il hadimi ile müzakere edip zorlukları üst abiler ile aşması
talimatı verilmektedir.

4.6.3.2.6.11. Küçük İl Bölge İmamları

132
Bu yapılanma büyük ve kalabalık olan şehirlerde uygulanmaktadır. Örgütün büyük şehirlerde
kontrolü daha kolay sağlamak, herhangi bir aksaklığa meydan vermemek ve daha etkin faaliyet yürütmek için
bu yönteme başvurmuştur.

4.6.3.2.6.12. İlçe İmamları

İlçe imamlıkları, bir ildeki oluşumun daha dar şeklinin küçük ilçelerde uygulandığı yapılanma
sistemidir. İlçe imamları il imamlarına bağlı olarak faaliyet yürütmektedir. Ancak büyük şehirlerde ilçe
imamlıkları Küçük İl Bölge İmamlıkları olarak da geçmektedir.

4.6.3.2.6.13. Semt İmamları

Semt imamları ilçe imamlarına bağlıdır ancak büyük şehirlerde semt imamı Küçük İl Bölge
İmamlarına bağlı olarak faaliyet yürütmektedir. Semt imamları daha çok büyük illerdedir. Küçük illerde semt
imamlarının yaptığı görevi mahalle imamları yapmaktadır. Semt imamlığının olduğu yerlerde mahalle imamı
bulunmamaktadır. Buralarda ev abileri (imamları) semt imamına bağlı olarak faaliyet yürütmektedirler. Büyük
şehirlerde aktif olarak faaliyet yürüten semt imamına en az 4-5 ev imamlığı bağlı bulunmaktadır.

4.6.3.2.6.14. Mahalle İmamları

Mahalle imamları semt imamlarına bağlıdır, büyük şehirlerde mahalle imamlığı yerine semt
imamlığı bulunmaktadır. Her mahalle imamlığının altında en az 4-5 ev imamlığı (abiler) bulunmaktadır.

4.6.3.2.6.15. Ev Abileri (İmamları)

Ev imamlığı örgüt tarafından çok önem verilen bir sorumluluk alanıdır. Örgüte eleman
kazandırmanın ilk basamağı bu evlerdir. Örgüt, ev imamı (abisi) olarak belirleyeceği kişileri titiz bir şekilde
araştırarak seçmektedir. Ev imamları, örgüt içerisinde aktif faaliyet yürütenler arasından seçilmektedir. Örgüt,
ev imamlığına seçeceği kişileri örgüte bağlılık ve sadakatine göre numaralandırmaktadır. Bu puanlama
sistemine göre 5-4 veya 5-5’lik olan öğrenciler ev imamlığı yapabilmektedir. Seçilen ev imamlarını bağlı
oldukları imamlar denetleyip belli aralıklarla rapor almaktadır.
Her evde en az (4-5) öğrenci kalmaktadır. Bu öğrencilerin tamamından ev abileri sorumludur. Örgüt
her öğrenci için ayrı ayrı not tutup puanlama sistemi yapmaktadır. Yapılan puanlama sisteminden sonra her
öğrenci için rapor hazırlanmaktadır. Hazırlanan raporlar sorumlu Talebe İmamlarına veya Semt/Mahalle
imamlarına verilmektedir.

4.6.3.2.6.16. Ev Ablaları

“Ev Abilerinde“ olduğu gibi örgüt tarafından puanlama sistemi ile seçilmektedirler. Bayanların
bulunduğu her evden sorumlu bir abla bulunmaktadır. Evin tüm sorumluluğu bu ablalardadır. Ablalar
belirledikleri kız öğrencilerin aileleri ile görüşüp onları kötü alışkanlıklardan uzak tutacakları, sadece ders
çalışmalarını sağlayacakları algısı yaratarak örgüt evlerinde öğrencilerin kalmalarını sağlamaktadırlar. Evlerde
kalan öğrencilere GÜLEN’in vaaz videoları izlettirilmektedir. Örgüt,evden ayrılmak isteyen kız öğrenciler
hakkında dedikodu çıkartarak “kötü kız” imajı algısı yaratıp öğrencilerin evden ayrılmasını engellemektedir.
Öğrencilerin çoğunun kalacak yeri olmadığından baskılara boyun eğmek zorunda kalmıştır. Ev ablaları örgüte
kazandırdığı öğrencileri katalog evlilik yoluyla evlendirerek örgütten çıkmalarını tamamen engellemektedir.

4.6.3.2.6.17. Talebe (Öğrenci) İmamları

Talebe imamları mahrem işlerde kullanılacak öğrencileri belirlemektedir. Örgütün önem verdiği
kritik kurumlar olan emniyet, askeriye, yargı ve mülkiye gibi kurumlara yerleştirilecek öğrenciler talebe
imamları tarafından belirlenir ve durumlarına göre sınıflandırılarak o yönde ders çalışmaları sağlanır.
Türkiye genelindeki bütün öğrencilerden sorumlu bir talebe imamı bulunmaktadır.Özellikle Polis
133
Koleji ve Akademisi ile Askeri Lise ve Harp Okullarına hazırlanacak öğrenciler normal talebe evlerinden
alınarak kimsenin bilmediği ve sadece mahrem hizmetlerde kullanılan evlere yerleştirilmektedir. Eve
yerleştirilen öğrencilere kod isimleri verilmektedir ve özel derslere tabi tutulmaktadırlar.
Bazı şehirlerde her mahallenin, semtin veya ilçenin talebe imamı aynı zamanda o ilin de talebe
imamı olabilmektedir. Yani tüm talebelerden sorumlu il talebe sorumlu imamları da bulunmaktadır.

4.6.3.2.6.18. Serrehberler

Serrehberlik yapılanması örgüt için çok önemli bir birimdir. GÜLEN'in etrafında bulunan
mollalardan beslenen ve görevli oldukları birimler içindeki dini yapılanmayı gerçekleştiren bir yapıdır.
Serrehberler özel yetiştirilen örgüt mensuplarından oluşmaktadır. Örgüt yapısının oluşturulması, örgüt
mensuplarının bağlılıkla faaliyetlerine devam etmeleri, örgütsel motivasyonun devamlılığının sağlanması
serrehberlerin görevidir. Aynı zamanda cemaate gelen gençlerin beyinlerini yıkayarak en kabiliyetli olanları
seçmektedirler. GÜLEN’in yanında bulunan mollalar grubu ve örgüt liderinden aldıkları günlük, haftalık, aylık
programları, örgütsel okumalar ile dua, namaz, ev sohbetleri gibi günlük programlar ve kamp gibi faaliyetlerin
yürütülmesinden sorumludurlar.
Serrehberlik yapılanması kendi içinde örgütlenmiştir. Kendi aralarında toplantılar yapıp, imamların
yaptığı toplantılara katılmamaktadırlar. Örgütsel faaliyetlerin gösterildiği birimlerde serrehberlik olarak görev
alınmaktadır. Serrehberlerin seçiminde görev alacak birim, ülkenin karekteri ve durumuna göre değişmektedir.
Örneğin hizmet ettiği ülke Müslüman ise ilahiyat ağırlıklı kişilerin görevlendirilmektedir. Serrehber bir yere
tayin edilirken karakteri, örgüt ile olan uyumu da göz önünde bulundurulmaktadır.

4.6.3.2.6.19. Belletmenler

Örgüte ait yurtlarda kalan talebelere abilik yapmaktadırlar. Belletmenlerin başında da yurt
serrehberleri bulunmaktadır. Belletmenler yurtlarda çok özel bir görev yapmaktadır. Bir öğrenci için öğretmen
baba ise belletmeni de annesi demektir. Her akşam okul bitiminden ertesi gün ders başlayana kadar öğrenci
bütün zamanını ve hafta sonlarını belletmeni ile birlikte geçirmektedir. Belletmeni öğrenciyi herkesten anne
babasından bile daha iyi tanıyan bir kimse olarak tanımlanmaktadır. Cemaat, öğrencinin ailesi ile doğal aidiyet
bağını çözerek cemaate transfer edip yeni bir bağ oluşturmaktadır. Belletmen öğrenciyi tanıdıktan sonra
ailesinin meziyet ve zafiyetlerini de bilmekte, öğrencinin aile bağlarının giderek zayıflatılıp cemaate transfer
etmektedir. Aileden kopan gencin grup aidiyeti bir müddet sonra da cemaat kimliğinin ayrılmaz bir parçası
haline gelmektedir. Cemaate kişilerin transfer edilmesinde kilit rolü belletmenler oynamaktadır.

4.6.3.2.6.20. Rehber Talebeler

FETÖ’nün belletmen ve serrehber yapılanması öğrenciler arasında rehber talebe seçerek


öğrencilerin nabzını tutmaktadır. Rehber talebeler üzerinden öğrencilere nüfuz edilmeye çalışılmaktadır. Bütün
okullarda,-kamu ve diğer özel sektör okulları- sınıf rehber talebesi uygulaması bulunmaktadır. Rehber talebe sır
tutma ve saklanmada maharet kazanmıştır. Bu öğrenci kendisini ayrıcalıklı ve önemli hissetmekte olduğundan
cemaate koşulsuz bağlanmaktadır. Terör örgütü böylece öğrenciler üzerinden her okulun her sınıfında yer alan
öğrencileri bilip ona göre strateji geliştirmektedir. Bir başka yönden ise eğitim çağındaki bütün öğrencileri
örgüt öğrenciler üzerinden fişlemektedir.

4.6.3.2.6.21. Yatay İmamlıklar

Örgüt, ihtiyaç duyduğu alanlarda Türkiye imamlığına bağlı olarak toplumun değişik kesimlerinde
örgütlenmek için imamlıklar oluşturmuştur. Ehlibeyt İmamlığı, Roman İmamı, Varoş Bölgeler imamlığı gibi
yatay imamlıklar oluşturup toplumun her kesimine ulaşmak ve içine almak için örgütlü bir yapılanma
kurmuştur.

134
4.6.3.2.6.22. İl ve İlçe Teşkilatlanması

FETÖ’nün iç işleyişini gösteren ve örgütün il ilçe yapılanmasını anlatan kısa ve çok önemli bir
örgütsel doküman genel olarak mevzuyu vuzuha kavuşturmaktadır.Ordu Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/1066
sayılı soruşturmasında FETÖ si Halit Kayacı'nın evinde 03.04.2016 günü yapılan aramada örgüt içi yönergeye
benzeyen iki sayfalık bir belge ele geçirilmiştir. Belge mütevelli, temsilciler, yaz kursları, sohbet grubu, ders
grubu, ders ve mütevelli gruplarını yetiştirme programları başlıklı bölümlerden oluşmaktadır.
Mütevelli; Bu belgenin mütevelli başlıklı kısmında mütevelli, "hizmet adamı" şeklinde
tanımlanmıştır. Mütevelli, hizmet denilince hiçbir konuda itiraz etmeyecek, gücü yettiğince koşacak kimse
olarak ifade edilmektedir. Mütevelli hizmeti şahsi işlerinin önünde tutmalıdır.
Örgüt içi yönergenin en önemli kısmı Fetullahçılar’ın diğer dini yapılara bakış açısını gösteren
kısmıdır; “Hizmet hayatımın gayesi, fıtratımın neticesidir demeyenler Müslüman olsalar da kardeş
görülmeyecektir” talimatı örgütün seçkinci şımarık kendini üstün görme anlayışını açıkça göstermektedir.
Mütevelli, değişik ders gruplarının temsilcileri ve yardımcısı sorumlulardan oluşmaktadır.
Belgeye göre mütevellinin görevleri şunlardır: Sohbete ve derse adam getirmek, ders ve sohbet
gruplarını yönetmek, derse katılanları mütevelli seviyesine çıkarmak, halk dersi oluşturmak ve yapmak, hizmet
endeksli daimi kuran öğretimi, il şirket müdüründen gelen her türlü şeye amade olmak, ünitelerin hassasiyetleri
ile ilgili konuları görüşmek, şirket müdürünün burs, himmet gibi dertlerine ortak olmak, dersten sonra
mütevelliyi etraflıca bilgilendirmek olarak sayılmıştır. Aynı belgede mütevelliye seçilen bir kimsenin mütevelli
toplantısına ve derse katılmama lüksü yoktur. Maddi durumuna göre kendisinden burs, gazete, aidat gibi
mecburiyetlere tabii tutulmaması tavsiye edilmektedir.

Temsilciler, örgüt iç yönergesine göre bölge temsilcileri ve il temsilcileri olarak ikiye ayrılmıştır;
1-) Bölge temsilcileri; Başka işi olmayan, bölge müdürünün il şirket müdürü ile yaptığı toplantılara
katılan, bölge ünite sorumlularının toplantılarına katılan, E.D.'lerin bölge toplantılarına katılan, dershane bölge
toplantılarına katılan, il temsilcileri ile mutat görüşen, üç ayda her ili ziyaret eden, en az yılda iki defa ilçe şirket
müdürü ile toplantıya katılan, il temsilcileri ile yılda iki kez kamp yapan, kardeş il ve ilçelerle ilgilenen, il ve
ilçelerde mütevellilerle görüşen, yeterli görmediği il temsilcisini iki gün bölgesinde kalarak yetiştiren, il
ziyaretlerinde şirket müdürünü muhatap alarak randevulu gidip E.D. ve dershane müdürleri ile görüşen
kimseler olarak tanımlamıştır.
2-) İl Temsilcileri; İlahiyatçı, vaiz, din dersi öğretmeni, İ.H.B çıkışlı kimselerden seçilmeli ve
mutlaka arabasının bulunması, hizmetin dönen çarkını iyi bilip entegrasyon sağlayabilmeli, hizmete engel,
ailevi problemi olmamalı, hizmeti şahsi işinin önünde tutmalı, ekibin problemlerini bilmeli ve çözmeli, yaptığı
işe inanmalı, imamlar tarafından sevilen ve kendini sevdiren biri olmalı, bölge temsilcisi ve bölge abisinin
ittifakıyla tespit edilmesi, en geç iki ay içinde bütün ilçeleri dolaşması, il şirket müdürünün ilçe müdürleri ile
yaptığı toplantıya mutat katılması, il şirket müdürü ile haftalık görüşmesi, ilçe temsilcilerinin mutat toplayıp
yılda en az iki kez seminer amaçlı gezdirmesi, yetiştirme programlarını takip etmesi, bütçe hazırlayıp bütçeyi il
hadimi ile müzakere edip zorlukları üst abiler ile aşması talimatı verilmektedir.
Ele geçirilen belgenin ikinci sayfası "kuzuluk " başlığı ile “yaz kursu, sohbet ve ders grupları” ile
ilgili talimatları ihtiva etmektedir.
1-)Yaz kursları ile ilgili değerlendirmenin Eylül ayına getirilmesi, yaz kurslarındaki sıra dışı
örneklerin belgelenip dosyalanması, psikolojik danışmanlık rehberlik yapılıp yapılmadığı ve geri dönüşümü
başarılı imamların ödüllendirilmesi talimatı verilmektedir.
2-)Yönergede sohbet grubu ile ilgili olarak; Sohbet, yazılı metin okunmadan yapılan muhabbet
olarak tanımlanmıştır. Yeme, içme ve hizmet muhabbeti sohbet gruplarının özelliği olarak ifade edilmiştir.
Sohbet grubundan en az üç-beş, en fazla on kişi bulunmalıdır. Sohbetlerde üç-beş kişi ana eleman, bunların
yanına yeniler ikişer kişi olarak zimmetlenmelidir. Sohbete çağrılacaklara mütevelli seviyesinde karar verilmeli,
ders grupları karar verememektedir. Başka bir dini cemaate bağlı veya aşırı siyasiler sohbetlere
çağrılmayacaktır. Bir başka dini cemaate bağlanmışlık havası bulunmayan kişiler müntesip sayılmayıp
sohbetlere çağrılacaktır. Risale cemaatlerine karşı dikkatli olunması, bu tür kişilerle açıkça konuşulması
emredilmektedir. Piknik ve resmi cemaat kurumlarını ziyaret gibi sosyal aktiviteler gerçekleştirilerek sohbet
grubuna alınan bir kişinin altı ay içinde ders grubuna alınması için çalışılması, sohbet grubundan ders grubuna
135
geçecek olanlara da mütevelli heyetinin karar vermesi emredilmektedir.
3-)Ders grubu, ilmihal dersi ve Kuran okuma ile başlanan planlı, münavebeli, iyi bilen birinin
nezaretinde kitap okuma ile devam edip GÜLEN'in tanıtılması, iç ve dış geziler yaptırılıp “İrşat Ekseni”
kitabının verilip okutularak daha sonra vaaz, konferans, hutbe, kitaplar ve seçilmiş bazı örgüt ideolojisinin yer
aldığı broşür, kitapların okutulması ile devam edilmesi, müzakereli derslere geçilip Cd izlenmesi ile
tamamlanan yetiştirme programı olarak tanımlanmaktadır.
Ders grubunda ilerleyenler mütevelli heyetinde yer alacağı için yetiştirme programı mütevelliye
insan yetiştirmek amaçlı olarak yürütülmektedir.
Ders grubu hizmeti benimsemiş, örgütte yetişmeyi kabullenmiş, hizmetten haz almaya başlamış,
ileride mütevelli olmaya müsait kişilerden oluşturulmaktadır. Bu kişilere mütevelli karar vermektedir. Ders
grubu 5-12 kişi arasındadır. Ders grubu sohbet grubunun yazılı metin okuyan versiyonudur. Sohbet grubundan
farkı mümkünse yemekli olmasıdır. Yılda iki küçük, iki tane büyük gezi yaptırılması, piknik programlarına yer
verilmesi, senelik beş veya on günlük kamp programları düzenlenmesi, ayda bir maneviyat gecesi yapılması, iki
ayda bir önemli abilerin sohbetinden istifade ettirilmesi talimat olarak verilmektedir. Derse gelenler burs,
gazete, dergi, kurban konularına destek olabilmeli, hizmet amaçlı çevre gezilerine katılabilmeli, istekli olanlara
yeterliliğine inanılıyorsa görev verilmesi, esnaf derslerine yardımcı olarak katılabilmesi, mümkün
görülmektedir. İdeal ders saati en az iki saat olarak belirlenmiştir. Mütevellilerde mutlaka derse katılmalı, ders
grubuna alınan kişi bir yıl içine mütevelli seviyesine getirilmeye çalışılmalıdır. Her ders ve sohbet grubunun
mütevelliden bir sorumlusu veya temsilcisi bulunması yer almaktadır.
Örgüt içi yönerge; Mütevelli seviyesindeki örgüt üyelerine talimat olarak verilmiştir. İlk kez örgüt
tarafından bazı kavramlar bir belgede açıkça tanımlanmıştır. Mütevelli bölge temsilcisi, il temsilcisi, ilçe
temsilcisinin görevleri sayılıp örgütün gerçekleştirdiği faaliyetler kısa, öz ve net şekilde anlatılmıştır. Yaz kursu
ile ilgili bilgiler verildikten sonra örgüt içerisindeki gelişim aşamaları anlatılmış, sohbet grupları ile başlayan
örgütsel doktrine etme faaliyetinin ders grupları ve mütevelli heyetlerine kazandırma ile nasıl gerçekleştirildiği
ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Bu yönergenin belki de en önemli hususu mütevelli seviyesine gelmiş bir kimsenin
örgüt gözünde bakış açısını göstermesidir. Mütevelli heyetine kazandırılmış kişi örgüte göre hizmet adamı olup
hiçbir konuda itiraz etmeyen, gücü yettiğince örgütsel amaçlar için koşan, şahsi işinden fazla örgüt işlerini
gerçekleştiren kimse olarak anlatılmakta ve onun gözünden dünya hizmet hayatın gayesi ve fıtratının
(yaradılışının) neticesi olarak ifade edilmektedir. Bunu kabul etmeyen Müslümanlar kardeş olarak görülmeyip
hasım cephede sayılmaktadır.
Sohbet grupları, cemaate yabancı olan kimseleri cemaate ısındırmak, alıştırmak, sempatizan
kazanmak için düzenlenen yeme içme ve muhabbet üzerine kurulu organizasyonlardır. Bu ortalama altı ay
kadar sürdürülen bir dönemdir. Sohbet grubunda alıştırılan ve artık örgüt doktrinini öğrenmeye hazır hale
getirilen kişiler belli bir kıvama gelmişse daha üst bir organizasyon olan ders grubuna aktarılmaktadır. Ders
grubuna aktarılanlar örgüt hiyerarşisine alıştırılan artık üye olabilecek kimselerdir. Kişi itiraz etmeden ders
gruplarına gelip gidiyorsa kişisel gelişimine de bakılarak örgüt üyesi haline getirilip daha üst bir yapı olan
mütevelli heyeti seviyesine çıkarılmaktadır. Bütün örgüt üyeleri, ders gruplarına ayrılıp toplantılara katılması
zorunludur. Haftada en az bir kez yapılan ders grubu toplantıları örgütsel birlikteliği sağlayıp örgüte yeni
talimatların ulaştırıldığı ve örgütün dağılmasını önleyen organizasyondur.

4.6.4. İLLEGAL ÖZEL HİZMET YAPILANMALARI-(MAHREM YERLER


YAPILANMASI)- ÖZEL OLARAK TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNDEKİ ÖRGÜTLENME

“Silahlı güçlere hakim olan iktidara da hakimdir” anlayışıyla hareket eden örgüt, “özel illegal
yapılanmayı” kurmuştur. Emniyet, askeri teşkilat, istihbarat, yargı içindeki örgüt üyeleri özel illegal yapılanma
olarak örgütlenmiştir. Her iki illegal yapılanma içerisinde “özellerin” diğerinden farkı, özellerin başında
bulunan sorumlu şahsın doğrudan doğruya ABD’deki GÜLEN ve sekretaryası Cevdet Türkyolu’na bağlı olması
ve gizlilik kurallarına istihbaratçı mantığıyla kesin bir şekilde uymalarıdır.
Örgüt için en önemli birim ve varlık nedeni mahrem yerler yapılanmasıdır. Özel hizmet biriminde
yer alan kişiler öğrenci bile olsalar FETÖ abilerinden burs adı altında maaş almaktadır. Subay, astsubay, askeri
öğrenciler örgütten oldukça yüksek burs ile de örgüte bağlanmaktadır.
Özeller, devletin en hassas kurumlarında görev yapmaları nedeniyle devletin ilgili kurumlarının
kendilerini takip etmeleri halinde hangi imkan ve kabiliyete sahip olduklarını bildikleri için ona göre hareket
136
etmekte, teknolojinin irtibat-muhaberede sağladığı imkanlardan maksimum seviyede istifade etmektedirler.
Mahrem yerler içinde de GÜLEN, hayati alan ve hayati hizmet olarak, özel yerlerdeki eğitimci
kadrolarını göstermektedir. Eğitim verenlerin örgütten olması özellikle tercih sebebidir.
Özeller içerisindeki şahıslar, görev yaptıkları yerlerde kendilerini deşifre etmemek adına dünya
görüşlerine tamamen zıt bir yaşam tarzı içerisine girmekte, lider GÜLEN’in tüm söylemlerinde İslam dinini
esas aldığını belirtmesine rağmen, gerektiğinde İslam Dini’nin haram kıldığı şeyleri yapmakta, FETÖ’nin legal
kurum ve kuruluşlarıyla ya da buralarda çalışanlarla iletişime geçmekten kaçınmaktadırlar.
Özeller dışındaki illegaller ise FETÖ’nin Türkiye Mütevellisi altında faaliyet göstermekte olup,
görev aldıkları yerlerdeki faaliyetleri diğer FETÖ mensuplarınca bilinmektedir. Ancak anılanlar da operasyonel
hat olarak tabir edilen başkaları adına ya da FETÖ kontrolündeki bir kurum ve kuruluş adına kayıtlı telefonlar
kullanmakta, her bir hat için ayrı cihaz temin etmekte ve bunları belirli dönemlerde değiştirmektedirler. İl ve
ilçe sorumluları ise kendi adları yanında kod isim de kullanabilmektedirler. Bir yerleşim yerindeki orta düzey
bir FETÖ mensubunun o il ya da ilçeden sorumlu abiyi (imamı) bilme imkânı varken, orada görev yapan FETÖ
mensubu bir TSK personelini bilme imkanları yoktur. Olası bir itirafçı çözülmesinde örgüt yapılanmasının
deşifre oranının en az seviyede kalmasını sağlamak için örgüt bu şekilde bir yöntem benimsemiştir.

4.6.4.1. TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNDEKİ ÖRGÜTLENME

Açık kaynaklardan ve soruşturmalara yansıyan arşiv kayıtlarından FETÖ'nüntespit edilebildiği


kadarıyla 1971 yılından itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde örgütlenmeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Örgüt
içerisinde faaliyet gösteren talebe imamları aracılığı ile örgüt evlerinde, okullarda ve yurtlarda askeri lise ve
harp okullarına öğrenci hazırlanmakta olup ilk zamanlarda az olan bu sayı yıllar geçtikçe artmış, 1984 yılından
sonra bu faaliyetler yoğunluk kazanmıştır. Söz konusu dönemlerde TSK içerisine yerleştirilen bu öğrencilerin
birçoğunun şu anda albay ve üstü rütbesinde olduğu aşikardır. FETÖ için en güçlü silahlı unsur olması
nedeniyle kadrolaşmada öncelikli ve en önemli yerin Türk Silahlı Kuvvetleri olduğu, yıllardır süren
kadrolaşmanın ordu disiplinini bozacak ve ülke savunmasında zafiyet oluşturacak bir yoğunluğa ulaştığı
değerlendirilmiş, 15/07/2016 tarihinde yaşanan Darbe girişimi de değerlendirmenin haklılığını ortaya
çıkarmıştır.

Genelkurmay Başkanlığınca bildirilen 15/07/2016 tarihli Darbe girişimi öncesi dönemde 1983-2014
yılları arasında TSK ile ilişiği kesilen GÜLEN grubuyla iltisaklı personel sayısı analiz edildiğinde;

Bu süre içerisinde 1987 yılında 7 subay 17 astsubay, 1988 'de 7 astsubay, 1989'da 40 astsubay,
1990'da 2 subay 43 astsubay, 1991'de 1 subay, 21 astsubay, 1992'de 2 astsubay, 1994'de 2 subay, 1995'de 2
subay 1 astsubay, 1996'da 11 subay 10 astsubay, 1997'de 59 subay 73 astsubay, 1998'de 42 subay 31 astsubay,
1999'da 7 subay, 8 astsubay, 2000'de 5 subay, 6 astsubay, 2001'de 1 subay ve 2003'de 2 astsubay olmak üzere
toplam 400 TSK personelinin söz konusu yapıyla iltisaklı olmaları nedeniyle Yüksek Askeri Şura kararına
binaenihraç edildiği anlaşılmıştır.

Günümüzde Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki FETÖ yapılanması endişe verici boyutlara ulaşmıştır.
Terör örgütü içerisinde bir dönem yönetici konumunda faaliyet gösteren Kemalettin Özdemir Darbe girişimi
öncesinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesinde; TSK’nın içerisinde en az % 60 ile % 80
FETÖ mensubu olduğunu anlatmıştır.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma kapsamında terör örgütünün TSK


içerisindeki kadrolaşması süreci maddesel olarak aşağıdaki şekilde anlatılmıştır. Buna göre;

1-)GÜLEN ve örgütünün, kadrolaşmak için en fazla önem verdiği kurum Türk Silahlı Kuvvetleridir.
Mahrem yerlerden birinci sırada önde gelen kurumda TSK’dır. TSK'daki örgütlenmeye FETÖ çok özel bir
önem vermektedir. Mahrem yerlerin içinde daha özel bir önemle TSK'ya üyelerini 1970'li yıllarda sokup
örgütlenmiştir. TSK içinde astsubay, subay ve diğer personel olmak üzere her kademede kadrolaşmıştır.
2-)TSK içerisindeki paralel yapılanma ile emniyet yapılanması arasında fark olmayıp örgütlenmenin
emniyetten çok TSK'ya önem vermesi sebebi ile daha fazla mensubunu subay astsubay yaptığı, polis okulları ve
137
polis akademisinde devlet tedbir alırken harp okulları ve harp akademilerinde bu gruba yönelik herhangi bir
tedbir geliştirilememektedir.
3-)TSK içinde kadrolaşmak için paralel yapının 1994 yılında harbiye giriş sınavı öncesi Türkçe
sorularını çalıp ele geçirmiştir. Örgüt, mensuplarını harp okullarına o yıl bu sayede kitlesel şekilde sokmuştur.
Bu durum TSK'da açıkça bilinmektedir. Sınav sorularının çalınmasıyla ilgili zamanında etkili ve yeterli bir
soruşturma yapılamamıştır. FETÖ üyeleri bundan sonraki her yıl daha fazla sayıda soruyu temin etmiş ve
seçtiği öğrencilere verip sınavı kazanmalarını sağlayarak askeri lise, harp okullarında hakim bir güç haline
gelmiştir. Son yıllarda bu örgütten olmayan neredeyse hiç kimse bu okullara girememektedir.
4-)TSK seçimle gelen sivil hükümete darbe yaparak 28 Şubat 1997'de irtica ile mücadele
başlatmıştır. Bu süreçte mert, temiz ve dürüst dindar insanlar imha edilmiş, dindar devletine bağlı ve siyasi hiç
bir amacı olmayan muhafazakar kesimler mağdur edilmiştir. Bu süreç irtica ile mücadele adına şekille, kılla ve
örtüyle uğraşmakla heba edilmiştir. TSK içerisindeki gerçek yapılanmayı görmek istememiş veya görmesi
engellenmiştir. Bu dönemde FETÖ kadrolaşması ve yapılanması katlanarak devam etmiştir. Bu yapıdan olanlar
kendilerini tedbir uygulayıp gizlediği için onlara hiç kimse dokunamamıştır.
5-)TSK içerisindeki Fetullahçı Cemaat yapılanmasına yönelik Genelkurmay Askeri Savcılığı 2006
yılında genel bir soruşturma başlatmıştır. Ancak yıllarca süren bu soruşturmada ciddi bir mesafe ve sonuç
alınamamıştır. Bu soruşturmada TSK içerisindeki yapılanmayı ortaya koymak yerine basın ve yayın
organlarında çıkan haberler toplanarak, bu haberleri yapanlar TSK'nun gücü kullanılarak susturulmaya
çalışılmıştır. Soruşturmada hiç kimseninolarak ifadesi alınmamış, kimseye bu örgütlenme nedeni ile disiplin
soruşturması açılamamıştır. Hiçbir netice elde edilemeyen, yıllardır kerhen süren etkisiz ve amaçsız bir
soruşturma olduğu iddia edilmektedir.
6-)Askeri liseler, askeri harp okulları ve harp akademilerinde gerçekleştirilen sınavlarda
usulsüzlükler yapılmıştır. Sınav soruları Fetullahçı gruba sınav öncesi sızdırılmıştır. Bütün sınavlarda bu örgüt
üyeleri önceden elde ettiği soruları çözerek başarı sağlamıştır. Örgüt mensuplarına avantaj sağlanarak bu
şekilde TSK bünyesine katılan örgüt üyeleri, askeri disiplin ve hiyerarşi dışında ayrı bir disiplin ve hiyerarşik
örgütlenmeye de bağlı olarak çalışmaktadır. Bu konularda da TSK’nın adli makamları etkili ve yeterli hiçbir
soruşturma yapmamışlardır.
(Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan tespite ek olarak önemli bir itiraf beyanının
destekleyici nitelikte burada anlatılması gerektiği; Darbe girişimine aktif olarak katılan ve kendisine
66.Zh.Tug.Komutanı Tuğgeneral firari şüpheli Mehmet Nail Yiğit tarafından Ahmet Davutoğlu, Numan
Kurtulmuş, Kadir Topbaş, Mehmet Müezzinoğlu ve Fatih Saraç gibi siyasi- bürokratların isimlerinin yer aldığı
bir liste verilerek gözaltına alınması talimatı verilen aynı birlikte görevli ve hakkında 2016/93347 sayılı
evrakımız üzerinden soruşturma yürütülen Kurmay Yüzbaşı şüpheli Özkan Özgenç'in 29/07/2016 tarihinde
alınan ifadesinde özetle "lise yıllarında ders çalışma amacıyla gittiği evler sayesinde Fetullah Gülen
yapılanmasıyla tanıştığını, lise yıllarında ev abisinin Fatih (K) isimli şahıs olduğunu, Kara Harp Okulunu
kazandıktan sonra da abinin kendisiyle irtibatı kesmediğini,Ankara ilinde dış mekanlarda sürekli
buluştuklarını, kendisine Fetullah Gülen'in kitapları ile sohbetlerinin olduğu kasetleri verdiğini, okuldan mezun
olup kıtaya atandıktan sonra ise ilişkilerinin bir süre koptuğunu, 2009 yılında Kara Harp Okuluna atandıktan
sonra Arif (K) isimli abiyle ilişki kurmaya başladığını, 2013 yılında Harp Akademileri Komutanlığınca
düzenlenen kurmaylık sınavlara hazırlık sürecinde, sınavdan iki veya üç gün önce Arif (K)'un bir üst
konumunda abi olan Rıfat (K) abinin kendisine Kuran-ı Kerim'e el bastırarak yemin ettirdiğini ve Harp
Akademileri giriş sınavı sorularının bir kısmını aynısıyla test olarak verdiğini, cemaat yapılanmasının askeri
personele ve özellikle kurmaylık sistemine özel bir önem verdiğini, bu sebeple gizlilik esasına azami surette
dikkat ederek ilişkilerin sürdürüldüğünü, cemaate mensup kişilerin davranış modellerinden birbirlerini
tanıdığını, günümüzde Harp Akademileri öğrencilerinin yüzde 60'ından fazlasının cemaat mensubu olduğunu
gözlemlediğini" beyan etmiştir.)

7-)Terör örgütü, kadrolarını general ve amiral yapmak, TSK'nın üst yönetimini ele geçirmek için
soruşturma ve davalar açtırmıştır. Bu örgütten olmayan albay, amiral ve general kadrosunu tasfiye etmiştir.
Ergenekon, Balyoz, askeri casusluk ve benzeri davalar TSK içerisindeki diğer görüşteki askeri bürokrasinin
tasfiyesi için açılmıştır. Gizlice örgütlenen FETÖ mensupları albay ve general kadrolarına terfi ettirilmiş ve bu
yolla önleri açılmıştır.
8-)FETÖ üyesi subayların önünü açmak ve etkili yerlere gelmelerini sağlamak için örgütlenme
138
ikinci yöntem olarak disiplin soruşturmalarını kullanmıştır. Örgüt TSK içerisinde kendinden olmayan kişilere
disiplin soruşturmaları açtırıp,kendisinden olmayan herkesi düşman kabul ederek özellikle TSK içinden
ayıklamıştır.
9-)Örgüt, TSK içerisine yerleştirdiği mensupları aracılığı ile orduda kendisinden olmayan diğer
grupları (Atatürkçü, muhafazakar, milliyetçi, Alevi, Sünni, liberal vs.) önünü kesebilecek örgüt karşıtı
olabilecek ve örgütü asla kabul etmeyecek başarılı öğrencileri okullardan atmak için her türlü yola
başvurmaktadır. FETÖ mensuplarının kendilerinden olmayan kişilere karşı, etkili olarak kullandığı bir diğer
metot baskı- mobbing uygulamasıdır. Organize ve sistematik şekilde birlikte hareket eden TSK içerisindeki
örgütlü paralel yapı, baskı uygulayıp kişileri emekliliğe ve istifaya zorlamaktadır. Askeri hakimler ve askeri
pilotlar üzerinde binbaşı, yarbay ve albay seviyesinde baskı kurulmuş, pilotlar TSK ile ilişiklerini keserek özel
hava yollarında pilot olmaya zorlanmıştır. Askeri pilot maaşlarının özellikle düşük tutulması sağlanarak kalifiye
pilotların sivil hava yolu şirketlerine geçmeleri sağlanmış, sicilleri bozulan, terfii engellenen, şikayetlerle
yıpratılan ve FETÖ’nün gücünden korkanlar ayrılmak zorunda kalmıştır. Uygulanan baskı neticesinde Hava
Kuvvet Komutanlığında bu yapıdan olmayan ve ya bu yapıya boyun eğmeyen askeri pilot bırakılmamaya
çalışılmıştır.
10-)Askeri yargıda, adli ve idari yargı gibi önemli ölçüde Fetullahçı hakimlerden oluşmaktadır.
Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve diğer askeri mahkemeler ile adli müşavirlik kadroları da
baskı ve yıldırma ile örgüt mensuplarının eline geçmiştir. Bu nedenle de örgüte yönelik yapılan hiç bir
soruşturmadan doğru dürüst netice elde edilememektedir.
11-)Gülhane Askeri Tıp Akademisinde de örgüt, baskı ve yıldırma ile kadrolarını yerleştirip her
kademede egemen hale gelmiştir. FETÖ hakimiyeti nedeniyle GATA’da ameliyat olmaktan çekinen bir
Genelkurmay Başkanının kendini sivil doktorlara emanet etmek zorunda kaldığı basında yer almıştır.
12-)TSK içerisindeki bazı subaylar tehdit ve şantajla bu örgüte boyun eğip kontrole girdiğinden
etkisiz hale getirilmiş, örgüt karşısında herhangi bir varlıkları kalmadığından susturulmuştur. Örgüte karşı olan
bir kısım subaylar ise sempatik ilişkiler veya gelecek kaygıları ile hareketsiz bırakılıp örgüte karşı çıkamaz hale
getirilmiştir. Örgütle ilişkisi olmayan bir kısım TSK mensupları ise sivildeki işleri halledilip makam ve para
kullanılarak menfaat karşılığı örgüte boyun eğmek zorunda bırakılmıştır.
13-)FETÖ mensubu olmayan veya bu örgüte boyun eğmeyen TSK'daki birçok subayın verilen
notlar ile sicillerinin bozulmuş, terfileri engellenmiştir. Bu yöntemlerle etkisizleştirilmişlerdir. Sicilleri bozulan
subaylar gelecek beklentileri kalmadığından ya ayrılmak veya emekli olmak zorunda bırakılmıştır.
14-)TSK, dini görüşlerini ılımlı bulduğu bu gruba 12 Eylül 1980 sonrasında müsamaha ve
müsadekar bir gözle bakmıştır. Askeri makamlar irtica ile mücadele adına diğer dini cemaat mensuplarına karşı
acımasız bir şekilde tolerans tanımazken FETÖ üyelerinin tedbir uygulaması ve gizlenmelerinin de etkisi ile
TSK içerisinde kadrolaşmalarına engel olamamışlardır. GÜLEN ve örgütü, TSK’da birebir mensuplarıyla
ilgilenmektedir ve yalnızca burada her bir hücre genellikle tek kişiden oluşmaktadır. Bir TSK mensubu ile
onunla irtibatlı bir abi ilgilenmektedir. Astsubaylarda iki veya üç kişiden oluşan küçük hücreler halinde
örgütlenmeye gidilmiş olup her bir hücrenin başına bir abi tayin edilmiştir. Periyodik mutat toplantıları çok gizli
yapılmıştır.
15-)Subay ve astsubay olacak kişiler seçilip özel olarak örgüt tarafından yetiştirilerek TSK içerisine
sokulmuştur. TSK içinde artık albay ve alt rütbelerde bu örgütten olmayan kimse bırakılmamaya
çalışılmaktadır. FETÖ, kurmay subay olacakları önceden seçip belirlemiş, örgüte itaat eden ve örgüt
eğitiminden geçmiş subaylara, eşi de örgüt tarafından tespit edilerek evlendirilmişse kurmay subaylık soruları
önceden verilmiştir. Ayrıca, daha sonra eşi örgütten olmayan ama kendisi örgüte mensup olanlara sınav
sorularının çok önemli bir kısmı verilmiştir. Kurmay subaylık sınav soruları önceden elde edilip örgüt
mensuplarına itaat ve eğitim kriterine göre verilerek avantaj sağlanmıştır. Kurmay subaylık sınavlarını ilk
girişte kazanan subayların tamamına yakınının bu nedenle örgütten olduğu iddia edilmiştir. Eşi öğretmen olan
ve kurmaylık sınavını ilk veya ikinci girişte kazanan subayların çoğunun FETÖ ile irtibatlı olduğu iddiası
mutlaka askeri makamlarca araştırılmalıdır.
16-)TSK'nın general ve amiral düzeyindeki bir kısım yöneticilerinin halen bu yapıdan olmadığı
ancak yaşları ilerleyen ve birkaç yıl içinde emeklilikleri dolacak olan bu kişilerin yerine gelecek askeri
bürokrasi yöneticilerinin örgütle bağlantılı oldukları iddia edilmektedir.
17-)TSK, 2006 yılından itibaren başlayan paralel yapının asimetrik, psikolojik harekâtlarına
dayanamamış, silahlı ve devletin en etkili gücü paralel yapı karşısında pes etmek zorunda kalmıştır. Kurulan
139
kumpaslar ve cemaat baskısı, askeri vesayeti kırıyoruz, darbeleri önlüyoruz algısı ile gölgelenmiştir. TSK bir
cemaat yapılanması haline dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Bu defa TSK'yı kontrol ettiğini iddia eden FETÖ,
askeri darbe ve iç savaş tehditlerinde bulunmaktadır.
18-)Hava Kuvvetleri Komutanlığının yetişmiş pilotları paralel yapıya yer açmak için TSK'dan
uzaklaştırılmıştır. Uzman pilotlar, Türk Hava Yolları ve diğer sivil havacılık pilotluğuna geçmek zorunda
kaldığından uzman pilot subay kalmamış, savaş jetlerinin son yıllarda kaza sayısı artmıştır. F-4 ve F-16 uçak
kazaları pilot hatalarından kaynaklanmasına rağmen bu uçakların neden düştüğü ile ilgili yeterli inceleme
yapılmamıştır. Özellikle FETÖ üyesi komutanlara bir şey olmaması için kusur başka yerlerde aranmıştır. Hava
kuvvet komutanlığındaki uçak kazalarının özü eğitimli pilot sayısının azalmasıdır. Bu kazalara paralel yapının
eğitimsiz uçuş tecrübesi az, sınavlarda kopya çekerek giren kalifiye olmayan üyeleri sebep olmaktadır. Hava
kuvvet komutanlığındaki uçak kazalarının gerçek sebebini araştıran yeterli herhangi bir soruşturma yapılıp
yürütülmemiştir.
19-)Jandarma Genel Komutanlığında hatırı sayılır bir FETÖ yapılanması bulunmaktadır. Jandarma
Genel Komutanlığı, ilgili birimlerinden 2016/29247 sayılı soruşturmada belge ve bilgi talep etmiş ve
jandarmanın arşivinde bu yapılanma ile ilgili hiçbir bilgi ve belge olmadığı dolayısıyla haklarında soruşturma
yürütülen kişilerle ilgili ellerinde delil olmadığını bildirmiştir.
20-)Genelkurmay Başkanlığından askeri liselerden herhangi bir nedenle ilişiği kesilenlerin yıllara
göre listesi istendiğinde; 2012-2013 eğitim öğretim döneminde kendi isteği ile 199 kişi, disiplinsizlik nedeni ile
3 kişi ve diğer sebeplerle 49 kişi olmak üzere toplam 251 kişinin ilişiğini kestiği, genel mevcuda oranının 5,89
olduğu, bunun dışındaki yıllarda ilişiğini kesen kişilerin daha az sayıda olduğu görülmektedir.
Gülhane Askeri Tıp Fakültesinden ilişiği kesilenlerin mevcuda oranının yıldan yıla değiştiği, 2002-
2003 eğitim öğretim yılında % 32,33'ünün kurumla ilişiğini kestiği, 2003-2004 eğitim öğretim döneminde%
57,98 ve 2004-2005 eğitim öğretim yılında % 55,24 oranına ulaştığı, oranın daha sonraki yıllarda %15-20
aralığına düştüğü, kurumla ilişiğini kesenlerin giderek azaldığı, bir başka ifade ile artık FETÖ'nün bu kurumu
ele geçirdiği ve boyun eğmeyen emre ram olmayan veya örgüte katılmayan her nasılsa sınavı kazanan diğer
kesimlerin tasfiyesinin yıllar içinde azaldığı anlaşılmaktadır.
Harp Akademileri Komutanlığından ilişiği kesilenlerin oranının en yüksek olduğu zaman diliminde
bile % 1'i bulmadığı, Genelkurmay Başkanlığından alınan yazı cevabından anlaşılmaktadır.

21-)TSK içindeki Fetullahçı grubun kendilerinden olmayan kesimleri temizlerken sahte delil
kullanmış, yeni içtihatlar geliştirmiş ve hileye başvurmuştur. Askeri yargı, Fetullahçıların TSK içinden
temizlenmesinde somut delil elde edilemediği bahanesine başvurup gereği gibi bir soruşturma yapmamaktadır.
22-)Askeri Liseler ve Harp Okulları: Harp okullarından en çok öğrenci 2007-2013 yılı aralığında
atılmıştır. Bu tarih aralığı FETÖ'nün TSK'nın içerisine en fazla öğrenci yerleştirdiği dönem olmuştur. Harp
okullarından 2007 yılına kadar atılan öğrenci sayısından 2007-2013 yılı arası atılan öğrenci sayısı daha fazladır.
6 yıl içinde bütün Cumhuriyet Tarihi boyunca harbiyeden atılan öğrenciden fazla öğrenci atılmasının sebebi
sivil liselerden harp okullarına öğrenci alıp GÜLEN Cemaatine kadro açmak arzusudur.
Askeri liselerden öğrenci alan harp okulları 2008 yılından itibaren sivil liselerden de öğrenci almaya
başlamıştır. Bu tarihten sonra askeri liseden harbiyeye geçenlerin oranı düşerken harp okuluna sivil liseden
alınan öğrenci sayısı hızla artmıştır. Sivil liseler GÜLEN'e ait lise, dershane ve yurtlarda yetiştirdiği öğrencileri
harp okullarına kitleler halinde sokmaya başlamıştır. Özellikle GÜLEN grubunun harp okullarında
kadrolaşabilmesi için harp okullarının puanı düşürülmüş, sivil liseden çok kişinin mülakata gelmesi sağlanarak
mülakata gelenler arasından da en fazla sayıda bu cemaate mensup kişiler harp okullarına alınarak kadrolaşma
tamamlanmıştır. Örgütün anlayışına göre bu bir fetih hareketidir.
Askeri lise ve harp okullarında 2000 yılından itibaren başka gruptan girenlerin çeşitli nedenlerle
tasfiye edilip ilerde tamamen bu yapının kontrolünde bir TSK oluşturulmaya çalışılmaktadır. Askeri harp
okullarında üçüncü sınıftan itibaren genellikle öğrenci atılması olmadığı halde paralel yapıdan olmayanlar
üçüncü ve hatta dördüncü sınıfta harp okullarında tasfiyeye uğrayıp ayrımcılığa maruz kalmıştır.
Askeri liseler, harp okulları ve harp akademilerinde paralel olmayanların tasfiye edilmesi ile ilgili
yoğun şikayetler gelmiştir. Bu konuda meclis dilekçe komisyonunda bir araştırma yapılmış ve rapor
hazırlanmıştır. Ancak paralel yapının o tarihlerdeki faaliyetleri devlet kademelerinde pek dikkate
alınmadığından ciddiye alınmayan bu şikayetler gereği gibi araştırılmamıştır. Askeri okullar ve harp okulları,
paralel yapıdan olmayanların atıldığı, bu yapıya boyun eğmeyenleri küçük hareketlerinin abartılıp disiplin
140
soruşturmaları yapıldığı ve ilişiklerinin kesildiği, paralel yapı dışında askeri okullar ve harbiyede başka görüşe
mensup mümkün olduğunca kimsenin bırakılmadığı bir dönem yaşanmıştır.
Harp okulu öncesi askeri lise ve sivil okullardan gelen öğrencilerin intibak eğitimi İzmir Urla’daki
Menteş Askeri Kampında yapılmaktadır. Örgüt mensubu askeri okullardaki rütbeli personel “şok mangası”
adıyla anılan bir grup kurmuşlardır. Bu mangaya kendilerinden olmayan, tehdit unsuru gördükleri öğrencileri
toplamaktadırlar. Bu kampa katılan öğrenci ve aileleri şok mangası ile ilgili ayrıntılı ifade vermiştir.
Askeri liselerden kampa katılan harp okulu adaylarına sistemli bir şekilde baskı uygulanmıştır. Bu
baskı ile okuldan ayrılmaları amaçlanmaktadır. Harp okulundan ayrılan bu öğrencilerin yerine sistematik bir
şekilde örgüt katılan öğrenciler yerleştirilmiştir. Artan baskılar öğrenciler üzerinde olumsuz bir etki yaratmış,
psikolojik olarak etkilenmişlerdir. Bazı öğrenciler intihar etmiş, bir kısmı sakat kalmış, bir kısmı ise ailelerini
yaşadıklarına inandıramadıklarından aileleri ile bağlarını koparmışlardır. Bu olayları örgüt, aileler ile görüşerek
ve müdahale ederek kapatmaya çalışmaktadır.
Harp okullarında askeri liseden gelenlere baskı uygulanıp harbiyeden atılmaya zorlanırken sivil
liseden gelenler korunmuş, harp okullarında askeri liselerin ağırlığı bilinçli olarak azaltılmıştır. Harp
okullarında cemaat kadrolarının yerleşip kadrolaşabilmesi için askeri liseden gelenlere sistematik işkence ve
baskı uygulanmıştır. Bu konudaki iddiaları araştırmak üzere 2013 yılında Meclis Araştırma Komisyonu
kurulmuşsa da ciddi bir sonuç alınamamıştır. Harp okulundan ayrılmak zorunda kalanlar birbiri ile uyumlu ve
teyit eden ifadelerinde, askeri liseden gelen ve cemaatten olmayan öğrencilerin şok mangasına ayrıldığını
onlara harp okulundan ayrılmaları için baskı ve işkence yapıldığını anlatmışlardır. Şok mangasına ayrılanlara
işkence yapıldığı, fiziki ve psikolojik her türlü eziyete başvurulduğu anlaşılmaktadır. Azarlama, ağır eğitim
yaptırma, yemek vermeme, foseptikte yatıp kalkma, uykusuz bırakma, yorma, havasız mekanda tutma, diğer
öğrencilerden ayrı tutup ayrımcılık yapma, hafta sonu veya sıla iznine göndermeme, dikenler içinde yatıp
süründürme, kirli su içirme, bölükteki diğer kişilerin bu mangadakilerle konuşmasını yasaklama, her türlü
hareketleri hakkında bilgi toplayıp diğer öğrencilerden ispiyonlamasını isteme şeklinde gerçekleşen her biri
kötü muamele işkence sayılan uygulamalar yapılmıştır. Bu uygulamalara dayanamayan öğrenciler harp okulu
ile ilişiklerini kesmek zorunda kalmışlardır. Bazı öğrenciler ise haksız yere haklarında disiplin işlemleri
yapıldığını, puan silme ve düşük not verme ile başarısız gösterildiklerini ve harbiye ile ilişiklerini kesmeye
zorlandıklarını anlatmışlardır,Harp okulu ile ilişiği kesilenlerden ayrıca tazminat alınmaktadır. Harp okulunda
gördüğü şok mangası uygulamasına dayanamayan öğrenciler okuldan atılmakla birlikte tazminat ödemeye de
mecbur kaldıklarından çift mağduriyet yaşamışlardır. Büyük çoğunluğu ülkenin kır ve varoş bölgelerinin zeki
çocuklarından askeri liseye alınan bu öğrencilerin ailelerinin bir de tazminat ödeyecek mali güçleri yoktur. Harp
okullarıyla ilişiği kesilen gençler, hem yüksek öğretim hayatları geciktirilerek hem de mağdur edilerek
FETÖ’nün TSK içindeki kadrolarınca tüketilmektedir.
Sonuç olarak, harp okullarında “şok mangası” eğitimi diye ayrıca bir eğitim programı olmadığı,
disiplin hükmü olarak öğrencilere uygulanamayacağı, eğitim alanındaki komutanların asker ve öğrencileri
cezalandırmak için eğitim adı altında sürünme, selam durma, yat kalk yapma, uzun süre koşturma gibi ağır
eğitimler uygulattıkları, bu programın eziyet etmek ve yıldırmak amacıyla yapıldığı ve baskı unsuru olarak
kullanıldığı, bu uygulamanın örgütten olmayan öğrencilere caydırma amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır.
Harp okullarında okuyan ve kendilerine TSK içerisindeki örgütlü bir yapının ayrımcılık yaparak
baskı uygulayıp işkenceye varan kötü muameleleri sonucu okuldan ayrılmalarına sebebiyet verdiğini iddia eden
öğrenci ve aileleri TBMM'ye dilekçeler vererek başvuru yapmışlardır. TBMM'nin 24. Dönem 2. Yasama yılında
dilekçe komisyonuna gelen bu şikayetleri araştırmak üzere dilekçe komisyonu Genel Kurul Taslağı hazırlamış,
21.06.2012 gün ve 13 karar nolu taslağın 82. Sayfasından başlayıp 84. Sayfada sona eren 3 sayfalık sonuç kısmı
açıklanmıştır; Başbakanlık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığından tedbir
alınması ve görüş istenmesi ile ilgili karara varıldığı, Milli Savunma Bakanlığında askeri okullarda kötü
muameleyi engelleyecek uygulamaların teşvik edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınmasının istenmesine,
şikayetlere ilişkin etkili bir idari soruşturma süreci işletilmesinin istenmesine, disiplin amirlerince verilen
cezalara karşı askeri yargı denetiminin açılması yönünde kanuni düzenleme yapılması için görüş istenmesine,
mezuniyet yılı içerisinde yüksek öğrenime geçişte herhangi bir hak kaybına yol açmayacak şekilde düzenleme
yapılmasına, askeri liselerin faydaları ve gerekliliği hususunda görüş istenmesine, askeri okullardan ayrılan
öğrencilere ödettirilecek tazminata ilişkin mevzuata uygunluğu ve yerindeliğinin değerlendirilmesinin
istenmesine karar verildiği, meclis dilekçe komisyonunun yapılan başvuru ile ilgili çeşitli idarelerden görüş
istenmesi ile yetindiği, dilekçeler ile ilgili ayrıntılı bir meclis araştırması yapılmadığı, müştekilerin
141
beyanlarından sonra Milli Savunma Bakanlığından Ege Ordusu Komutanlığından Polis Akademisi başkanlığı,
Ankara Üniversitesi, Yök Başkanlığı, İçişleri Maliye Bakanlığı, Harp Okulu görevlileri ve Maltepe Askeri
Lisesinde kamu kurum temsilcilerinden görüşler aldığı, bilirkişi görevlendirdiği, TBMM'de yapılan bu
faaliyetin sonuç doğuran ve mağduriyetleri gereği gibi araştıran bir çalışma olmadığı, Fetullahçı kadroların
askeri yapı içindeki boyutunu ve TSK içindeki durumunu ortaya koymaktan uzak olduğu, anlaşılmaktadır.
Harp okullarında, örgütten olmayan öğrencilerin puanını silme, düşük not verme ve cemaatten
olanların notlarını yüksek tutma şeklinde kadrolaşma hareketi devam ettirilmektedir. Sivil liselerden gelen
cemaat mensuplarına el altından sınavdan önce sorular verilirken, bu cemaate mensup kişilerin cevap
kağıtlarında düzeltmeler yapılarak yüksek not almaları da sağlanmaktadır. Askeri liseden gelenlere ayrımcılık
yapılıp harbiye ile ilişiklerini kesilmeye veya başarısızlığa zorlamanın sebebi ileride kurmay subay olmalarını
önlemektir.
Disiplin cezaları ile kişileri yıldırma, sindirme, sicillerini bozma ve kurmaylığını engelleme örgütün
TSK içinde olağan bir uygulamasıdır. FETÖ mensubu olamayanlara disiplin cezası basit olaylar nedeni ile
verilirken, aynı fiili işleyen cemaat mensuplarına disiplin cezası verilmediği görülmektedir.
İzmir Menteş kampındaki baskı ve mobingler ile yetinmeyen FETÖ'nün TSK içindeki mensupları,
bu kampları bir şekilde bitiren, istenmeyen öğrencileri gerçeğe aykırı raporlar ile TSK ile ilişkilerini kesmiştir.
GATA ve askeri sağlık kurullarındaki FETÖ yapılanması birçok kişiyi sağlık yönünden askerliğe veya
yapılacak işe uygun değildir diyerek çürüğe sevk etmektedir. Hâlbuki askeri liseye giren bu kişiler sağlık
bakımından çok sağlamdır. Sağlık sebebiyle çürüğe sevk edildiği halde başka bir yerden sağlam raporu alarak
geri dönenler olmuştur. Fakat bir kısmı ise FETÖ ile mücadele edemeyeceğini görerek dönmemiştir. Balıkesir
Astsubay Meslek Yüksek Okulu muayeneleri sırasında 2013 yılı Nisan-Mayıs aylarında yaklaşık 65-70
civarında “astsubay” adayına,GATA'da görevli ve FETÖ üyesi olduğu iddia edilen Kardiyoloji Uzmanı Doktor
Albay Murat Ünlü tarafından kalp kapakçıklarında sorun olduğu gerekçesiyle “askerliğe elverişsizdir” raporu
verilmiştir. Elenen bu adayların açtıkları dava ve itiraz sonucu GATA Profesörler Kurulu yaptığı muayene
neticesinde yaklaşık 60 aday öğrencinin sağlam olduklarını tespit etmiş ve “astsubay okullarına” tekrar giriş
hakkını kazanmışlardır.

Harp okullarında terör örgütünün yaptığı tasfiye araştırılmıştır. Kara, Hava, Deniz Harp Okulu
Komutanlıklarından 1990-2015 yıl aralığında ilişiği kesilen öğrencilerin sayıları ve nedenleri istenmiştir.
a-)Kara Harp Okuluna, askeri liseden gelen öğrenci sayısı 2008 yılına kadar sivil liseden alınan
öğrenci sayısından fazladır. İlk kez 2008-2009 eğitim öğretim döneminde sivil liseden alınan öğrenci sayısı
askeri liseden gelen öğrenci sayısını geçmiştir. Kara harp okuluna 2013 yılında askeri liseden 223 öğrenci
alınırken sivil liseden 550 öğrenci alınmıştır.
Kara Harp Okulundan 2012-2013 döneminde ilişiği kesilen askeri lise girişli öğrenci sayısı 122 ile
%15,1 oranına ulaşarak en yüksek orandadır. Bunlardan 75 öğrenci kendi isteği, 43'ü sağlık nedeniyle
ayrılmıştır. 2008-2009 yılında askeri liseden gelen 100 öğrenci (4,19), 2009-2010 eğitim öğretim döneminde
104 öğrenci (%5,56), 2010-2011 eğitim öğretim döneminde 127 öğrenci (% 8,71), 2011-2012 eğitim öğretim
döneminde 86 öğrenci (% 8,57), 2012-2013 eğitim öğretim döneminde 122 öğrenci (%15,1), 2013-2014 eğitim
öğretim döneminde 30 öğrenci (%4,04), 2014-2015 eğitim döneminde 25 öğrenci (% 2,17), okuldan ilişiğini
kesmiştir.
Kara Harp okulundan ilişiği kesilen öğrenci sayısı oranı en fazla 2012-2013 eğitim öğretim
dönemidir.Kara Harp okulunda ilişiği kesilen öğrenci sayısının 2006 yılından itibaren artış göstermeye
başladığı, sivil liseden gelen öğrenci sayısı fazla olmasına rağmen askeri lise çıkışlı öğrencilerin daha fazla harp
okulu ile ilişiğini kestiği, 2013 yılından itibaren sivil liseden gelen öğrencilerin ilişiğini kesenlerin daha fazla
olduğu, askeri lise çıkışlı öğrencilerin daha az okulla ilişiklerini kestiği görülmektedir. Kara Harp okulunda
2007-2014 yılları arasında sivil liseden gelen öğrencilere yönelik harp okulundan ayrılmaları için sistemli baskı
uygulandığının istatistiklerden açıkça belli olduğu, askeri lisede disipline alışan kişilerin harp okulunu tercih
ettikten sonra ayrılmalarının mantıklı görülmediği tespit edilmiştir.
b-)Deniz Harp Okulundan 2010-2011 eğitim öğretim döneminde 47 öğrencinin ayrıldığı, ayrılan
öğrencinin genel mevcuda oranının % 6,8 olduğu, yıllara göre Deniz Harp Okulundaki okuldan ayrılma
oranlarının bariz şekilde artıp eksilmediği görülmektedir.
c-)Hava Harp Okulunda, 2006 yılından önce ilişiği kesilenlerin sayısı çok düşük iken askeri lise
çıkışlı öğrencilerden ilişiği kesilenlerin sayısı her yıl hızla artmıştır. Askeri lise çıkışlı öğrencilerden, 2007-
142
08’de 43 (%9,6), 2008-09’da 25 (%5,5), 2009-10’da 58 (%12), 2010-11’de 38 (%9), 2011-12’de 54 (%14,4),
ilişiği kesilmiştir. Sivil liseden gelen öğrenci sayısı her yıl daha fazla olmasına rağmen ilişiği kesilen öğrenciler
içinde sivil liseden gelen öğrencilerin oranı daha azdır. Bir başka ifade ile askeri liseden gelen öğrencilerin daha
fazla ilişiği kesildiği görülmektedir. Hava harp okulunda 2007 yılından itibaren askeri liseden gelen
öğrencilerin ayrılma oranlarının hızla arttığı, 2012 yılından itibaren bu artışın azaldığı, sivil liseden gelen
öğrencilerin ilişiğini kesenlerin oranının daha düşük olduğu anlaşılmaktadır. (Deliller 34 Kls, 6 Nolu Delil)
23-)Askeri liselere giriş sınavında kopya çekildiği iddiasıyla ile ilgili ÖSYM'den 2000-2016 yılları
arasında gerçekleştirilen sınavlarla ilgili bilgiler alınmıştır. Askeri lise sınavının taban puanlarında 2014 yılında
sert, ani düşüşler yaşanmış buna karşılık daha önceki yıllarda bu orandan büyük düşüşler yaşanmamıştır. Askeri
lise sınavında öğrencilere yöneltilen soruları doğru cevaplayanların sayısı testin ortalama güçlüğü ağırlaşmasına
rağmen çok yüksek oranda olmuş, 2014 yılından itibaren ise bütün test sorularında doğru cevaplayan sayısında
olağan üstü düşüş yaşanmıştır. Mesela 2010 yılında 1214 kişi matematik testinin tamamını doğru cevaplarken
bu sayı 2014'de sadece 2 kişiye düşmüş, 2015'de 0 ve 2016'da 4 kişi olmuştur. Testin ortalama güçlüğü %
41'den % 23-25 aralığına düşmesine rağmen doğru cevaplayan sayısının azalması bariz bir şekilde bu soruların
önceden temin edilip örgütlü bir yapı tarafından kendi mensuplarına verildiğini göstermektedir. Bu kanaati
doğrulayan şaşırtıcı başka bir sonuç Türkçe testinde görülmektedir. 2004-2013 yılları arasında testin ortalama
güçlüğü % 65 civarında iken bütün soruları doğru cevaplayan kişi sayısının en az 80 en yüksek 323 aralığında
gerçekleşirken, 2014 ve 2016'da testin ortalama güçlüğü % 50'ye indirilmesine rağmen doğru cevaplayan
çıkmadığı görülmüştür. Sosyal testinde 2009 yılında % 61 test ortalama güçlüğünde 1509 kişi soruların
tamamını doğru cevaplarken bu sayı testlerin ortalama güçlüğü % 44 ler seviyesine düşürülmesine rağmen
ancak 3 ve 6 kişi soruların hepsini doğru cevaplayabilmiştir. Askeri lise giriş sınavlarında soruların önceden
temin edildiği ve çözdürülen kişilerin kitlesel olarak TSK'da kadrolaşmak amacıyla gerçekleştirildiği
ÖSYM'nin kayıtlarından açıkça tespit edilmektedir.

4.6.4.1.1. Darbe girişimiNE İŞTİRAK ETMEYEN FETÖ/PDY MENSUPLARI


HAKKINDAKİ TESPİT VE DEĞERLENDİRME

Darbe girişimi sonrasında terör örgütünün Silahlı Kuvvetler ve diğer devlet kurumlarındaki
mensuplarının deşifresine yönelik soruşturmaların ülke genelinde yaygınlaştığı, örgütle iltisakları tespit edilen
kişilerin ihraç edildiği anlaşılmış ise de özellikle Silahlı Kuvvetler açısından örgüte mensup bir kısım asker
şahısların Darbe girişimine iştirak etmediği anlaşılmıştır.

Örnek verilecek olursa;

Örgütsel konumu yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen Hasan POLAT'ın 01/09/2016 tarihli ifadesinde
özet olarak; 1989-1990 yıllarında “ev imamlığı” yaptığı dönemde Harp Okullarına giriş yapmış ve 1993-1994
yıllarında ilgili okullardan mezun olmuş askeri personellerinlise son, üniversiteye hazırlık dönemlerinde “abi”
olarak yakından ilgilendiğinden dolayı mezuniyet albümlerinden teşhis edebileceğini beyan etmesi üzerine
Deniz, Hava ve Kara Harp Okullarına ait 1993 ve 1994 yılına ilişkin mezuniyet albümlerindeki şahısların
fotoğrafları teşhis işleminin güvenilirliğini sağlamak amacıyla isim kısımları ve mezuniyet yılları kapatılmak
suretiyle kendisine gösterildiğinde çeşitli sınıflara mensup toplam (47) askeri personeli teşhis ettiği, teşhisten
sonra ifadesinde devamla teşhis ettiği şahısların tamamıyla öğrencilikleri döneminde sürekli görüşmelerinin
olduğunu ve pek çok defa "ışık evlerde" sohbetler yapıldığını, şahısların tamamının birbirlerini tanıdığını,
mezuniyet sonrası bu şahısların tamamıyla kod ismi ASIM olan mezunları devrettiği şahsın irtibatı devam
ettirdiğini beyan etmiştir.

Hasan Polat'ın teşhis ettiği askeri öğrenciler günümüz itibariyle incelendiğinde tamamının Albay
rütbesinde olup çoğunluğunun "kurmay" tabir edilen generallik rütbesine yükselebilecek konumda oldukları, bir
kısmının terör örgütü mensuplarınca münhasıran kullanılan "Bylock" kriptografik haberleşme programını
kullandığı, yine teşhis edilenlerden iki kişi hariç diğerlerinin (Bylock kullananlar da dahil) Darbe girişimine
iştirak ettiklerine dair herhangi bir tespit bulunmadığı, ayrıca Kurmay Albay seviyesinde olanların dahi darbeci
askeri kanat tarafından hazırlanan sözde atama listesinde isimlerinin geçmediği tespit edilmiştir.
143
Yine C.Başsavcılığımızca yapılan 2016/122648 sayılı soruşturma kapsamında; Genelkurmay
Başkanlığınca gönderilen ve "Bylock" kullandığı tespit edilen 800'e yakın askeri personelden haklarında Darbe
girişimi eylemleri veya silahlı terör örgütü üyeliği suçlarından önceden adli işlem yapılmayan yaklaşık 500'ü
aşkın askeri personel (yarısı subay diğer yarısı astsubay olmak üzere) hakkında soruşturmaya girişilmiş,
akabinde 17/12/2016 günü eş zamanlı olarak yakalama ve talimatı verilmiştir. C.Başsavcılığımız yanı sıra diğer
yer adli birimlerince de "Bylock" kullanan askeri personele yönelik soruşturmalar olduğu bilinen bir gerçektir.
Darbe girişiminden sonra yapılan bu tür soruşturmalarda dikkat çeken husus münhasıran terör örgütü
mensuplarınca kullanıldığı yukarıda nedenleriyle anlatılan Bylock ve diğer kriptografik haberleşme
programlarını kullanan ve terör örgütüyle organik bağı bu şekilde açığa çıkan askeri personelin çoğunluğunun
(somut olayda üçte ikisi kadar) Darbe girişimine iştirak etmediğidir.

Terör örgütünce gerçekleştirildiği bariz olan bir Darbe girişimine bir kısım örgüt mensuplarının
iştirak etmemesinin, yıllardır TSK içerisinde yuvalanan ve sıkı tedbir kuralları nedeniyle hücre tipi
yapılanmasının boyutları bilinmeyen örgütün bir yöntemi olduğu, yıllardan beri gelen kadrolaşma süreci
nazara alındığında örgüt mensuplarının nispeten daha az bir kısmının Darbe girişimine iştirak ettikleri, bu
durumun örgütün Darbe girişiminin başarısız olması halinde çoğunluk örgüt mensuplarının Silahlı
Kuvvetler içerisinde kalmasını sağlamak olduğu, terör örgütünün stratejisinin ikinci bir Darbe girişimi veya
başka bir eyleminde bu asker şahısları kullanmak olduğu, yine Bylock kullanmayan örgüt mensuplarının
varlığı da nazara alındığında ahtapot kolları gibi devletimiz kurumların saran terör örgütünün Devletimiz ve
Cumhuriyetimiz için en büyük tehlike olduğunun hiç bir dönem unutulmaması ve rehavete kapılmadan
devamlı olarak mücadele edilmesi gerektiği açıkça anlaşılmış ve değerlendirilmiştir.

4.6.4.1.2. TERÖR ÖRGÜTÜNÜN TSK İÇERİSİNDE ÖRGÜTLENMESİNDE ÖNEMLİ BİR


DÖNÜM NOKTASI: 28 ŞUBAT SÜRECİ

Necmettin Erbakan'ın Başbakan, Tansu Çiller'in Dışişleri bakanı olduğu 28 Şubat 1997'de
olağanüstü toplanan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irtica iddiasına
karşı, ordu ve bürokrasi merkezli süreç olarak ifade edilebilecek 28 Şubat süreci Türkiye siyasi tarihine geçen
kararlar ve bu kararların uygulanması sırasında Türkiye'de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda yaşanan
değişimlere neden olan bir süreçtir. Yaşananlar, post-modern darbe olarak da adlandırılmıştır.
Bu dönem başta muhafazakar kesime karşı başörtüsü yasağı gibi uygulamalara sahne olmuş,
başörtülü öğrenciler okullardan atılmış, ikna odaları kurulup başlarını açmaları için zorlanmış ve çok sayıda
kamu personeli işinden atılmıştır. "İrticayla mücadele eylem planı" ile anılan bu süreçte verilen kararların ve
yaptırımların uygulanıp uygulanmadığı denetlemek için Çevik Bir öncülüğünde Batı Çalışma Grubu
kurulmuştur.
28 Şubat sonrası yaşanan süreçte; 4 Mart'ta dönemin Türkiye Başbakanı Erbakan, MGK kararları
yumuşatılmazsa imzalamayacağını söylemiş ve daha sonra da imzalamamıştır. 21 Mayıs'ta Yargıtay Başsavcısı
Vural Savaş, ‘‘Ülkeyi iç savaşa sürüklediğini’’ söyleyerek Refah Partisi'nin kapatılması için dava açmıştır. 7
Haziran'da Genelkurmay Başkanlığı irticai faaliyetleri desteklediğini iddia ettiği firmalara ambargo koymuştur.
10 Haziran'da Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkan ve üyeleri Genelkurmay Başkanlığı'na
çağrılarak kendilerine irtica konusunda brifing verilmesiyle devam eden süreçte 18 Haziran'da Necmettin
Erbakan başbakanlıktan istifa etmiştir. Ertesi gün 19 Haziran'da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet
kurma görevini o sırada arkasında TBMM çoğunluğu olan DYP lideri Tansu Çiller'e vermeyip ANAP Genel
Başkanı Mesut Yılmaz'a vermiş, 30 Haziran'da Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk'la birlikte
ANASOL-D Hükümeti'ni kurmuştur.
Sürecin önemli isimlerinden Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya süreç öncesinde
25 Şubat 1997’de devletin geleceği için birinci tehdit PKK terörünün kontrol altına alındığını bundan sonra
aşırı dinci akımların PKK tehdidinden daha büyük bir tehlike olduğunu iddia etmiş, bu kesimin laik
Cumhuriyete tehdit oluşturduğunu "Bu defa silahsız kuvvetler gereğini yapsın" sözleriyle savunmuştur. Bu
açıklamanın ardından TİSK, TESK, Türk-İş ve DİSK "Laiklik ve demokrasi sahipsiz değil" bildirisini
yayınlamış, yine döneminBaşbakanı Bülent Ecevit, 23 Ocak 1999'da Hürriyet gazetesine verdiği röportajda
ordu ile hükumet ilişkilerini değerlendirirken "28 Şubat sürecinin defteri kapandı" sözlerinden 5 gün sonra 28
144
Ocak 1999 tarihinde yapılan MGK toplantısında dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu 28 Şubat
sürecini Refah Partisi, Necmettin Erbakan ve destekçilerini işaret ederek; irticai faaliyetlerde bulunan bir parti
ve onunla işbirliği içerisinde olanlara ve neticesi; laik Türkiye'yi korumak maksadıyla yapılmış bir hareket
olarak tanımlamıştır.

28 Şubat sürecinde dikkat çeken isimlerden biri de terör örgütü lideri GÜLEN olmuş, 11 Ocak
1997'de Necmettin Erbakan'ın Ramazan nedeniyle 51 tarikat ve cemaat liderini Başbakanlık Konutu'na
çağırdığı iftara yemeğine davete icabet etmemiş, 29 Mart 1997'de örgütün yayın organı Samanyolu TV'de
katıldığı bir televizyon programında Türk Silahlı Kuvvetleri'ni siyasete müdahale etmek ve muhtıra vermekle
eleştirenlere karşı "Asker demokratik yollarla sorunların çözümünü istedi" şeklinde söylemde bulunmuş, 28
Şubat sonrasında Necmettin Erbakan'ı eleştirenler arasında yer almış ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
müdahalesini demokratik bulduğunu söylemiştir. Yine 16 Nisan 1997'de Kanal D'den Yalçın Doğan'a verdiği
röportajında da askerin tutumunu destekleyerek şöyle demiştir:

"Askerlerimiz bir yönüyle yaptıkları bazı şeylerden ötürü bazı çevrelerce, belki antidemokratik
davranıyor sayılabilirler. Ama onlar konumlarının gereğini anayasanın kendilerine verdiği şeyleri yerine
getiriyorlar. Hatta dahası, ben zannediyorum, onlar, bazı sivil kesimlerden daha demokrat. Herhalde onların
temsil ettikleri kuvvet şu partiler arasında birbirini istemeyen insanların elinde olsa bir gece hızlı bir
baskınla gelirler hasımlarını bertaraf ederler onun yerine otururlar. Kuvvet ellerinde olduğu halde çok
mantıki davranıyorlar. Çok muhakemeli davranıyorlar. Epey zamandan beri. His öne çıkmıyor burada ve
kuvvet, güç gösterisi şeklinde öne çıkmıyor. Bana demokraside daha dengeli geliyorlar, o açıdan."

Terör örgütünün yayın organı olan Zaman Gazatesi'nin 01/07/1997 tarihli nüshasında 28 Şubat
postmodern darbesiyle Başbakanlıktan istifa etmek zorunda kalan Necmettin Erbakan sonrası30 Haziran'da
Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk'la birlikte ANASOL-D Hükümeti' nin kurulması olayını
"Hayırlı Olsun" başlığıyla haberleştirmiştir.

Bir dönem terör örgütünün Silahlı Kuvvetler içerisindeki astsubaylar ile ilgili kısımdan sorumlu ve
örgütsel olarak "resmi hizmet" tabir edilen görevi yerine getiren Süleyman Sait Alpsoy'un C.Başsavcılığımızın
2014/39856 sayılı soruşturma kapsamında 08/04/2016 tarihinde alınan ifadesinde özetle;

"Ben 1986 yılında Fetullah GÜLEN grubu ile tanıştığını, üniversitede okurken Zaman Gazetesinin
İstanbul'daki bayilere dağıtımını organize ettiğini, askerliğini yaptıktan sonra 1990 yılında kendisine
askeriyedeki astsubaylar ile ilgili kısma bakan "resmi hizmet" denilen göreve getiridiğini,
Resmi hizmetteki görevinin, cemaate mensup muvazzaf astsubaylar ile irtibatı sağlamak ve cemaate
kazanılabilecek astsubayları da cemaate kazandırmak olduğunu, o dönemler İzmir Foça'da hem esnaflık hem
de bu işleri yürüttüğünü, bir süre sonra yapmış olduğu hizmetlerin cemaat tarafından değerlendirilerek
kendisine maaş bağlandığını, 1995-1997 yılları arasında da sadece bu işler ile ilgilenmeye başladığını, kendi
birimine bakan tüm Türkiye imamı olarak şu anda ismini hatırlayamadığı bir öğretmen kökenli kişi atandığını,
bu kişinin kendisini gördüğünde kendisinin hizmet alanıma göre yaşlı olduğunu, kendisinden de biraz
kuşkulanması nedeniyle yaş bahanesiyle bu görevine son verildiğini,
Görevde iken bir kısım astsubayları İstanbul Bağlarbaşı'ndaki FEM dershanesi 5. katına Fetullah
GÜLEN ile görüştürmeye getirdiğini, ..........
Resmi hizmet olarak tarif ettiği birimde eşi başörtülü astsubayların olduğunu, örgütün üst düzey
yöneticilerinden Mehmet Ali ŞENGÜL'ün kendilerine haber göndererek eşi başörtülü olanların bundan sonra
derhal modern şekilde başlarını bağlamaları talimatı verdiğini, kendisinin de durumu sorguladığını, bu fikrini
de İzmir Bölgesinin astsubaylarından sorumlu imamı Şemsettin ALTINIŞIK'a da söylediğini, kendisini de ordu
içerisindeki örgüte mensup generallerin kendilerine 28 Şubattaki süreç benzeri nedenler ile başörtülü
astsubayları savunabilmeleri için bu şekilde modern şekilde tesettüre girmelerini söylediğini, kendilerinin de
bu nedenle talimat verdiklerini, Ayrıca eğer başörtülü arkadaşların yeni tesettür kıyafetleri için paramız yok
diye itiraz ederlerse İzmir Kemeraltı'nda iki tane esnaf isimi vererek buraya gidip İstediklerini alabileceklerini
söylediğini,
145
Bu olaydan yaklaşık bir yıl sonra 1996 yılında aynı kanaldan tesettürlü olanların eşlerin başları
açılacağını, tesettürün ise kalacağı yönünde ikinci bir emir geldiğini, bu nedenle kendi bölgesinde görev yapan
astsubaylardan eşi kapalı olanların hepsinin başının açıldığını,psikolojik aşamaların yavaş yavaş geçilerek
hedefe ulaşıldığını, itiraz ettiğinde kendisine "sen işine bak her şey yoluna girecek, senin korktuğun gibi bu
şekilde elemanlarımızın tespit edilerek ortaya çıkması söz konusu olmayacak" dendiğini, nitekim de onların
dediği gibi olduğunu, eğer yaşlı personel veye dini bilgisi daha fazla olanlardan bu duruma itiraz edenler
olursa onlarla polemiğe girilmeyeceği, onlarla ilgili tüm Türkiye çapında özel bir ikna toplantısı yapılacağının
söylendiğini, İzmir'den bir astsubay eşinin başının açılmasına itiraz ettiğini,bunun üzerine talimat geldiğini ve
bu tür itiraz eden astsubayların çok güvenilir bir imam ile adeta mevcutlu getirilir gibi Ankara'ya getirilerek
bizzat Mehmet Ali ŞENGÜL tarafından ikna edileceğinin söylendiğini, daha sonra ikna konuşmasını kendisinin
yaptığını,

1990'lı yıllardan başlayarak 1998 yılına kadar devam eden süreçte askeriyeden binlerce subay ve
astsubay atıldığını ancakbu atılanlar içerisinde cemaatten bir tek kişi bile olmadığını, bunu kesin olarak
bildiğini, kendisiyle birlikte aynı işi yapan arkadaşları ile yapmış olduğu konuşmalarda, onlara bağlı
olanlardan hiç atılan olmadığını bizzat kendilerinden duyduğunu, İzmir dışında tanıştığı kişilerden de aynı
şeyleri duyduğunu, dolayısıyla tüm ülke çapında kendilerinden kimsenin atılmadığını anladığını...2003
yılında Fetullah Gülen Örgütünden ayrıldığını, ayrılma nedenin de 1990 yılı ortalarından beri örgütte
başlayan dini anlamdaki dejenerasyonun kendisindeki patlaması olduğunu" beyan ettiği,

28 Şubat sürecine ilişkin yukarıda yer verilen tespitler ve örgütte askeriyeden sorumlu yöneticilik
yapmış şahsın beyanlarından; söz konusu süreçte irticayla mücadele adı altında kendi inançlarına göre
dininin gereklerini yerine getirmeye çalışan başta asker şahıslar olmak üzere kamu görevlilerinin hayat ve
inanç tarzlarına müdahale edilmek suretiyle tasfiye edilerek bu süreçte örgütsel gizlilik kuralları gereği
"tedbir" adı altında kendilerinin ve ailesinin hayat tarzını değiştiren, bir anlamda "takıyye"yapan örgüt
mensuplarının önünün açıldığı, yaşanan sürecin örgütün Silahlı Kuvvetler içerisindeki kadrolaşmasında
önemli bir dönüm noktası olduğu anlaşılmıştır.

4.6.4.1.3. TERÖR ÖRGÜTÜNÜN İLK KEZ DEŞİFRE EDİLEN BİR ALT YAPILANMASI
OLARAK: SÖZDE JANDARMA TEŞKİLATI YAPILANMASI

İstanbul ilinde Darbe girişimine iştirak eden Jandarma Komutanlığı personeli eylemlerini konu alan
2016/88650 sayılı soruşturma evrakı kapsamında yakalanıp gözaltına alınan astsubay personellerden Mustafa
ÖZYURT ve Muhammed ALİKO'nun beyanlarından kendilerinin terör örgütünün sözde Jandarma teşkilatı
yapılanmasında örgütsel isimlendirmeyle "öğrenci" tabir edilen şekilde en alt seviyede faaliyet gösterdikleri,
kendilerinin "öğretmen" sivil şahıslara bağlı olduklarının anlaşılması üzerine yer gösterme neticesinde Asım
(K) Evren PEHLİVAN ve Baki (K) Reşat ŞAHİN isimli "öğretmen" tabir edilen sivil şahıslar yakalanmış, bu
şahısların itiraf beyanlarından ise bir üstü konumundaki "müdür yardımcısı" tabir edilen Ö.B. isimli şahsa
ulaşılmıştır. Yakalanıp gözaltına alınan yönetici vasfını haiz "müdür yardımcısı" olan şahıs etkin pişmanlık
hükümlerinden faydalanmak istediğini beyan ederek örgütün bu alandaki yapılanmasını deşifre eden nitelikte
açıklamalarda bulunmuştur. Yine aynı konumda yakalanan M.B. ve kendiliğinden emniyet birimine teslim olan
H.G. de örgütün bu yapılanmasını deşifre eden açıklamalarda bulunmuştur.

Buna göre;

Terör örgütünün sözde Jandarma Teşkilatı yapılanmasının temel olarak yapısı irdelendiğinde, en
alt kademesinde "öğrenci" tabir edilen asker şahısların yer aldığı, bir üstünde ise hiyerarşik silsile yoluyla
"öğretmen" sivil şahısların yer aldığı, her öğrenciden bir öğretmenin sorumlu olduğu, öğretmenlerin bir
üstünde "müdür yardımcı"larının yer aldığı, her iki öğretmenin bir müdür yardımcısına bağlı olduğu,
müdür yardımcılarının örgütün hücre tipi teşkilatlanması nedeniyle sayısının itirafçı tarafından da
bilinmediği, müdür yardımcısının bir üstünde "müdür"lerin yer aldığı, İstanbul ilinin müdürlük görevi için
coğrafi olarak Anadolu ve Avrupa Yakası ile Silivri bölgeleri olarak bölündüğü (Silivri ilçesinde Cezaevleri
146
kampüsü bulunduğundan bu yerde çok sayıda jandarma personelinin görev yapmakta olduğu, İlçe
jandarma ve cezaevleri kampüsündeki görevliler dahil 400'e yakın jandarma personeli bulunduğundan
müstakil olarak müdürlük pozisyonu ihdas edildiği), Silivri müdürünün Trakya bölgesindeki dört müdür
yardımcısından sorumlu olduğu, yine teknik ve özel işler için ihdas edilen Arama Tarama Sorumlusu, Bilgi
İşlem Sorumlusu, İzdivaçcı ve Ümitçilerin diğer müdürlerden bağımsız ve ayrı bir "müdürlük" olarak, bu
seviyede faaliyet gösterdikleri, Trakya bölgesinde faaliyet gösteren tüm müdürlerin "Marmara Bölge İmamı
(Temsilcisi)"na, ülkedeki tüm bölge imamlarının da "Jandarma Kuvvet İmamı"na bağlı oldukları tespit
edilmiştir.

Bir devlet okulunda öğretmenlik yapan itirafçı Ö.B. 19/08/2016 ve 01/09/2016 tarihli ifadelerinde
özetle; yapılanma içerisinde İstanbul ilindeki Jandarma teşkilatından sorumlu müdür yardılarından biri olarak
görev yaptığını, alt hiyerarşisinde Asım (K) Evren PEHLİVAN ve Baki (K) Reşat ŞAHİN " öğretmen" tabir
edilen görevde faaliyet gösterdiklerini, kendilerinin sorumlu olduğu birer jandarma personeli olduğunu, üst
hiyerarşisinde ise İstanbul Jandarma teşkilatının Anadolu yakası bölümünden sorumlu, halen bir özel bankanın
Şube Müdürlüğü yapan ve örgüt içerisinde "müdür" tabir edilen görevi yürüten Erkan (K) isimli şahsın
bulunduğunu, kendisinin gerçek ismini örgütsel işleyişte azami ölçüde gizliliğe riayet olması nedeniyle
bilmediğini, şahsın gerektiği zamanda kendisiyle tabletinde yüklü "Tango" programı vasıtasıyla iletişim
kurduğunu, örgütün Avrupa yakasından sorumlu müdürünü ise yine gizliliğe riayet gerekçesiyle bilmediğini, bu
konularda herhangi bir sorgulamanın da yapılmadığını, darbeye teşebbüs edildiği 15/07/2016 tarihinden 1,5-2
ay kadar önce Erkan (K)'un görevini Kerim (K)'in üstlendiğini, 2010 yılında İstanbul'a atandığında ilk tanıdığı
" müdür" görevindeki kişinin iseKenan (K) olduğunu, hali hazırda müdürlük görevi yapan Erkan (K)'un üst
hiyerarşisinde Marmara bölgesindeki tüm Jandarma personeli ile bunların üst hiyerarşisindeki sivil
şahıslardan sorumlu Marmara bölge Temsilcisi Fatih (K)'un bulunduğunu, Fatih (K)'un bir üst hiyerarşisinde
ise yine aynı Fatih (K) isimli Türkiye genelinde Jandarma personelinden sorumlu "Jandarma Kuvvet İmamı"
bulunduğunu, Jandarma Kuvvet İmamının Ankara ilinde bulunduğunu ve çalışmadığını, görevinin yalnızca bu
iş olduğunu,
Ayrıca yine Ankara ilinde bulunan Münir (K) isimli şahıstan da bahsetmek istediğini, şahsın
herhangi bir iş yapmamakta ve Ankara yeni mahalle İlçesinde Lalegül kavşağı olarak bilinen İl Jandarma
Komutanlığı yanındaki kavşaktan ulus istikametine doğru yaklaşık 200 metre solda yer alan adında "eğitim"
kelimesi geçen ve adım tam olarak bilmediğim 3-4 katlı bir apartmanın dairesinde bulunan demek binasında
takıldığını, söz konusu dernek binasını en son 2012 yılı içerisinde tam olarak hatırlayamadığı bir tarihte
gördüğünü, 17 Aralık 2013 sonrası yaşanan gelişmeler nedeniyle faal olmadığını düşündüğünü, Münir (K)'un,
Fatih (K) gibi bölge temsilcisi seviyesinde birisi olup kuvvet imamına bağlı faaliyet yürüttüğünü, tarifini
verdiği dernek binasında Ankara Beytepe'de bulunan Jandarma Astsubay okulundan mezun olan örgüte
mensup jandarma personeli ilk atandıkları görev yerleri belli olduktan sonra gelip atandıkları bölgelere göre
bağlı oldukları müdür yardımcısı pozisyonunda örgüt üyeleriyle tanışıtıklarını, personelin her 30 Ağustos'da
okullarından mezun olmadan önce Ağustos aylan içerisinde bu tanışma toplantılarının "devir teslim" adı
altında yapılmakta olduğunu, kendisinin de 2012 yılında bu toplantılara katıldığını, toplantılara yalnızca
müdür ve müdür yardımcılarının katıldığını,
Yapılanmanın hücresel hücre sistemle ve azami gizlilik kuralına riayetle faaliyet yürüttüğünden
İstanbul ilinde tam olarak kaç tane müdür yardımcısı bulunduğunu bilmediğini, yalnızca öğretmen
pozisyonundaki iki şahıstan ve bunların altındaki birer personelden sorumlu olduğunu, yapılanmaya mensup
jandarma personelinin sayısını da tam olarak bilemediğini,
Kullandığı kod ismini 2010 yılında ilişki kurduğu Kenan (K) isimli müdürün verdiğini, kod
isimlerinin üst kademedeki mensuplarca verildiğini, ayrıca bizzat Fetullah GÜLEN'in verdiği yönünde de
duyduğu kadarıyla bir rivayet bulunduğunu,
Yine Marmara bölge Temsilciği yapan Fatih (K)'a bağlı îzdivaççılık görevini yapan Vehbi (K) isimli
şahıs, ATM olarak kısaca ifade edilen ve müdür seviyesindeki Arama Tarama sorumlusu, Ümitçi olarak tabir
edilen şahıs, BİM olarak kısaca ifade edilen ve müdür seviyesindeki bilgi işlem sorumlusu bulunduğunu,
İzdivaççılar'ın Jandarma personeline yine yapılanmaya mensup olan bayanlan bulup evlendirmekle
görevli olduğunu, izdivaççı kendisine göre uygun birini bulduğunda bayan şahsı jandarma personeli ile
tanıştırdığını, personel ve bayan uygun görürlerse evlendiklerini, bu konuda zorlama bulunmadığını,
yapılanma dışı bayanla evlenen kişinin şakirtlik derecesi düşürülmekte ve hoş karşılanmadığını, personelin
147
şakirtlik derecesinin aynı zamanda eşinin şakirtlik derecesine bağlı olduğunu, örgüt içerisinde "eşiniz kadar
şakirtsiniz" klişesi olduğunu, şakirtlik derecesinin l'den 52e kadar olup derecelenmenin bu şekilde yapıldığını,

Atm (Arama Tarama) sorumlusunun adını bilmediğini, görevinin mensupların kullandığıdijital


malzemelerdeki mensuplar arası iletişimi sağlayan "shu, Tango, bylock" gibi programları yükleme, cihazları
yeri geldiğinde formatlama olduğunu, kendisinin müdür seviyesinde olup müdür yardımcılarının bağlı olduğu
müdürlerle muhatap olmakta ve düzenli olarak toplantılara katıldığını, ATM'cilerin merkezinin Ankara ilinde
olduğunu, belirli periyotlarla tüm ATM'cilerin Ankara ilinde bilmediğim yerde toplandıklarını, yeni gelişmelere
göre sistem ve program geliştirdiklerini, yapılanma içerisinde şuanda güncel olarak tango vasıtasıyla iletişim
sağlandığını, 2015 yılı içerisinde kamuoyunda sıkça dillendirilen bylock programının kullanımının bittiğini,
BİM (Bilgi İşlem) sorumlusunun kod adının Saim olduğunu, Başakşehir'de bir devlet okulunda
öğretmen olduğunu bildiğini, BİM sorumlusunun en krıtik görevi icra etttiğini, bilgisayardan çok iyi andıklarını
ve her türlü diskriminasyon ( karalama kötüleme anlamında) faaliyetlerini yapmakta ve organize etmekte
olduklarını, temsilcinin bilgisi ve izni olmadan hiçbir faaliyette bulunmadıklarını, örneğin sahte ihbar
mektupları tanzim ederek bunları evlerinde veya ofislerinde bulunan yazıcılarda hazırlayıp
gönderdiklerini,bunları hazırlarken genelde eldiven kullandıklarını, hazırlanan mektupları göndermek için
evlerinde, ofislerinde bol miktarda posta pulu bulundurduklarını, mesela menfi tabir edilen bir jandarma
personeli hakkında yani cemaatten olmayan birisi hakkında Jandarma Genel Komutanlığına sahte ihbar
mektubu gönderme işinin bu kişiler tarafından organize edildiğini, gönderici ismi olmayan bu mektupların aynı
zamanda BİMER üzerinden de gönderildiğini, Dailymotion (internet video paylaşım sitesi) veya Youtube
üzerinden açılan hesaplarla menfi olarak tabir edilen jandarma personeli hakkında diskriminasyon faaliyetleri
yaptıklarını, cemaatten olan sicil verme yetkisi olan rütbeli personelin menfi olarak tabir edilen jandarma
personelinin sicilini bozma ve bunların nasıl yapılacağı konusunda sicil dönemlerinde listeler hazırlandığını,
askeri personelin her yıl askeri hastanelerden alması zorunlu olan tam teşekküllü sağlık raporu alma
dönemlerinde yine menfi olarak tabir edilen jandarma personelinin GATA veya diğer askeri hastaneler de
görev yapan cemaatin doktorları aracılığıyla ilgili kişilerin ekarte edildiğini, tüm bu işlerin bölge temsilcinin
bilgisi dahilinde yapıldığını, BİM'in aynı zamanda FETÖ/PDY terör örgütü dışında olan askeri personelle
alakalı olarak FETÖ/PDY içerisinde olmamasına rağmen “bu fetöcü” diyerek sulandırma tabir edilen
eylemleri de yaparak organize ettiklerini, bunların özellikle 17/25 Aralık 2013 tarihinden sonra daha da hız
kazandığını, bu yapı ile hiçbir bağı olmayanların FETÖ’cü olarak lanse edilip haklarında işlem yapılmasını
sağladıklarını, mesela İstanbul’un çeşitli yerlerinde bulunan cemaate bağlı olmamasına rağmen sırf işlem
yapılsın, kapatılsın, ekarte edilsin diye birçok yurt, dernek ve kişi hakkında “fetöcü” diye sahte ihbarlar
yapıldığını, BİM olarak tabir edilen birimin Marmara Bölge Temsilciliğindeki sorumlusunun Saim (K) Halit
ÖZER olduğunu, bu kişiyi birkaç kez Bahçelievler Yayladaki ofiste gördüğünü,
Ümitçilerin müdür seviyesinde olup direkt temsilciye bağlı olarak çalıştıklarını, her bölge
temsilciliğinin bir adet ümitçisi bulunduğunu, bu kişilerin altında ihtiyaca göre Müdür Yardımcılıkları ihdas
edildiğini, müdür yardımcılarının altında da yine aynı şekilde öğretmen tabir edilen sivil kişiler bulunduğunu,
bu müdürlüğün kuruluş amacının; daha önceleri irtibat, himmet, izdivaç vb. konularda sıkıntı çıkartan askeri
personelin tekrardan geri kazanılması olduğunu, örneğin; düzenli gelip gitmeyen, telefonlara bakmayan yani
derecesi düşen askeri personelin tekrardan kazanılması ve genel yapıya monte edilmesi için ilgili personelin
düğünü, doğum günü, çocuğunun dünyaya gelmesi gibi özel günlerinde mutlaka ümitçilerin ilgili kişiye
ulaştığını ve hediyeler (çeyrek, yarım altın vb.) verdiklerini, bu müdürlüğün normal yapının dışında bağımsız
hareket ettiğini, sadece bölge temsilcisine karşı sorumlu olduğunu, ümitçilerin görüştükleri bu formattaki
personelin belirli bir süre takip edildikten sonra derece yönü ile mesafe kat ederse (himmet vermeye başlarsa,
düzenli gelip gitmeye başlarsa) bölge temsilcisinin onayı alındıktan sonra normal yapıya monte edildiğini,
derecelerin "51,52,53,54,55" şeklinde tasnif edildiğini, örneğin 51'lik bir kişinin artık normal yapıya
devredilebilir, belirli bir süre ilgilenme yapıldıktan sonra ilgili personel hala görüşmek istemiyor ise bu
personelin takibinin sonlandırıldığını, alkol, karı-kız gibi arızaları var olan personelin ise “tefessüh etmiş”
diye tabir edildiğini ve takibi sonlandırıldığını, Marmara Bölge Temsilciliğinde Ümitçi sıfatıyla sorumlu olan
kişinin Hasbi (K) olduğunu,
Yapılanmanın veri toplama ve iletişimde kullanılan sistemlerine değinilecek olursa;
Bu konuda MSDOS tabanlı Winl ve Win2 isimli işletim sistemleri bulunduğunu, görev yapan
yapılanmaya mensup şahısların Harddiskleri bulunmayan bilgisayar ve tabletleri kullandığını, programların
148
microsd tabir edilen ufak kartlar ile her bilgisayara taşınabildiğini ve herhangi bir polis baskını anında
kolaylıkla yok edilebildiğini, genellikle 64GB kapasitesinde olup cihaz kapalı iken takılıp açma düğmesine
basıldığında öncelikle şifre girildiğini, şifre girildikten sonra normal windows açılmış gibi ekran geldiğini ve
masaüstüne winl ve win2 isimli iki ikon çıktığını, Winl'e tıklanıldığında içerisinde "personel" ve "katalog"
isimli iki tane klasör çıktığını, Katalog klasörünü kullanan mensubun görev alanına göre kendisine bağlı
olduğu personel listesi çıktığını, örneğin, Anadolu yakası müdürü ise Anadolu yakasında görev yapan
personelin isim, çalıştığı birlik, eş, çocuk bilgileri, ikametgah adresi, telefonu, aracı var ise plakası gibi bilgiler
çıktığını, Personel klasörü ise kullanan mensubun kendisine bağlı alt hiyerarşide bulunan sivil yapılanma
mensuplarının aynı şekildeki bilgilerine ilişkin olduğunu, örneğin; müdür görevindeki biri kullanıyorsa
kendisine bağlı müdür yardımcıları ile öğretmen pozisyonundaki personel bilgilerinin mevcudiyetinin söz
konusu olduğunu, söz konusu işletim programların müdürler ve üst hiyerarşisindeki pozisyonlarını belirttiği
şahısların kullandığını,
Sınav sorularının önceden verilmesi konusunda ise;
2000 yılından 2015 yıllarına kadar Jandarma personelinin yükselme sınavları yani uzman
çavuşluktan astsubaylığa, astsubaylıktan subaylığa ve tüm ihtisas sınavlarının sorularının dijital ortamda
bölge temsilciliklerine geldiğini, 2013 yılından sonra soruların dijital olarak gelmeyip listeler üzerinden
Ankara Jandarma Beytepe Okullar Komutanlığında sınav komisyonları tarafından tespit edildiğini, kariyer
planlamasına göre yapının uygun gördüğü ilgili personelin bölge temsilciliklerinin onayıyla tespit edildikten
sonra bu şahıslara 2013 yılına kadar sınav sorularının verildiğini, tespit edilen uygun adayın müdür veya
müdür yardımcısının evinde veya personelin kendi evinde bilgisayar ortamında bir yemin metni okutulup
verildiğini, yapı içerisinde bu işin adına “Fetih Okuma” denildiğini, fetih okunan veya okunacak olan personel
yapı içerisindeki derecesine göre tespit edildiğini,sınavlarda başarılı olması istenilen yani seçilen personelin
listelerinin bölge temsilcisinin onayıyla Ankara’daki okullardan sorumlu Münir (K) isimli şahsa iletildiğini,
sınavlara hazırlatılan personelin özellikle çalıştıkları birliklerde "çok ders çalışıyor" görüntüsü vermelerinin
özellikle tembihlendiğini, personele sınav öncesi 2 veya 3 kez deneme sınavı adı altında uygulamalar
yapıldığını, personelin kurum içerisinde girmiş olduğu tüm sınavlarda bu çalışmalar yapıldığını,2010-2015
yılları arasında tahminime göre ilgili okullara yapı tarafından sokulan öğrenci sayısının %100’ü bulduğunu,
konuyla ilgili olarak katalog evliliği yapmayan, himmet vermeyen, düzenli gelip gitmeyen personele kesinlikle
kefil olunmadığını, soruların tamamının tedbirsizlik olmasın diye bir adaya kesinlikle verilmediğini, A, B, C, D
şeklinde hazırlanan soru paketlerinin ilgili personele okutulduğunu, örneğin bir personele 100 sorudan 70
tanesi verilirken bir başka personele 75 soru, fakat farklı soruların verildiğini, aynı şekilde yazılı sınavda
başarılı olan personelin tabii tutulduğu mülakat sınavlarında da sınav komisyonları tarafından yardımcı
olunduğunu, kazara yapı dışından yazılı sınavda başarılı olanlar var ise mülakat sınavında sınav komisyonları
tarafından elendiğini beyan etmiştir.

Yukarıda açıklanan itirafçı beyanından da; Silahlı Kuvvetlerin diğer birimleri gibi Jandarma
teşkilatında da terör örgütü mensuplarının,itirafa yansıyan görevde yükselme sınav sorularının önceden
sızdırılmaya başlandığı tarih de nazara alındığında büyük ölçüde kadrolaştığı, kamuoyunda Ergenekon, Balyoz
ve Askeri Casusluk adıyla bilinen sahte ihbarlara dayalı başlatılan soruşturmalarının terör örgütünün "Bilgi
İşlem Sorumlularının" bir faaliyeti olduğu açıkça anlaşılmıştır.

4.7. İSTİHBARAT AĞI VE ARŞİVİ

Terör örgütünün devlet yapılanması içerisinde en güçlü olduğu alanların başında, güçlü bir istihbarat
ağına sahip olması gelmektedir. Öyle ki, kamu kurumlarında çalışan örgüt mensupları elde ettikleri bilgileri
örgüte aktarmakta ve toplanan bütün bilgiler yukarıda birleştirilerek, büyük bir havuz oluşturulmaktadır. Örgüt,
hedeflerine ulaşmak için bu havuzdaki bilgi ve belgeleri amaca uygun hale getirerek hasım cephedeki kişi ve
kurumlar aleyhinde kullanmaktadır. Süreç, önce olayın kendilerine yakın medyaya sızdırılması ve kamuoyu
oluşturulması ile başlamaktadır.
FETÖ/PDY; Mülkiye, MİT, TSK ve Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde örgütlenerek, 'güvenlik
bürokrasisi' ve 'istihbarat’ alanında bir ağ oluşturma yoluna gitmiştir. Bu kurumların yanı sıra, bu yapının
paralel bir örgütlenmeye giderek istihbarat ağına katmaya çalıştığı kurumlardan birisi de 'TÜBİTAK’ olmuş;
149
son dönemde, Türkiye'nin en mahrem kurumlarından birisi olan TÜBİTAK’ta da derin bir oluşuma gittiği
anlaşılmıştır.
TÜBİTAK'ın özellikle en gizli birimlerinden olan 'Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler
Araştırma Merkezi (BİLGEM)'deki kadroları sayesinde, devletin üst düzey siyasi ve bürokratlarınca kullanılan
kriptolu telefonların dinlenildiği ortaya çıkmıştır.
'Hizmet ve eğitim hareketi' olarak görünmesine rağmen, FETÖ/PDY'nin paralel kadrolaşma
hedefinin, 'askeri' ve 'stratejik' birimlere yöneldiği; gücün, stratejik bilginin ve paranın olduğu her yerde
örgütlendiği görülmektedir. Bu hedeflerden birisinin de askeri ve stratejik projelerin, kriptolu telefonların
üretildiği, bilirkişi raporlarının verildiği TÜBİTAK birimlerinin olduğu anlaşılmıştır.
Örgütün ‘istihbarat ağı ya da gücü’ konusunda bahsedilmesi gereken bir husus da GÜLEN'in sahip
olduğu ileri sürülen arşivdir. Bu yasa dışı arşivde; örgütün yasa dışı adli ve önleme dinlemeleri, kendine ait
gelişmiş cihazlarla yaptığı teknik takip, telefon ve ortam dinleme kayıtları, kamu personeline yönelik fişlemeler
ile örgütle teması olan öğrencilerin ve ailelerinin bilgileri bulunmaktadır.
Her bir ilçe imamı, sorumluluğu altındaki ilçede, sohbet toplantısı olarak adlandırdıkları toplantıya
katılan esnaf, memur vb. listesini, bunların irtibat bilgilerini, anılanlardan ne kadar himmet alındığını,
kendilerine bağlılık derecesini, ne iş yaptığını, sohbetlerdeki tutum ve davranışlarını, ilçede örgüte bağlı menkul
ve gayrimenkul listesini tutmakta, ilçeye yeni atanan kamu kurum/kuruluş yetkililerinin tutum davranışlarını
takip etmekte, kendilerinden olan ve olmayanları belirlemekte, kişisel zaafları dahil şahıslar hakkında
biyografik bilgi formları tutmaktadır. Kamu kurumlarında çalışan örgüt mensuplarının bilgileri de örgüt
tarafından güncel olarak arşivlenmektedir.

FETÖ/PDY 'abilik' ve 'ablalık' müessesi sayesinde temas kurduğu öğrencilerin aileleri hakkında da
bilgi toplayarak; ailelerin dini, siyasi, ekonomik, etnik köken vb. durumlarını kayıt altına almaktadır.

Bu kapsamda ışık evlerinden, mahalle, ilçe, il, bölge ve Türkiye geneline, yurt dışında ise yine
örgütün faaliyet gösterdiği her bir yerleşim yerine ve alanına kadar, örgütün hafızası niteliğinde arşivleri ile her
bir sorumlunun, sorumluluğu altındaki birime ya da alana dair tuttuğu ve bir üstüne gönderdiği kayıtları/arşivi
bulunmaktadır.

4.8. ÖRGÜT MENSUPLARININ HABERLEŞMEDE KULLANDIĞI YÖNTEMLER-


GÜNCEL YÖNTEM OLARAK "KRİPTOGRAFİK HABERLEŞME SİSTEMLERİ"

4.8.1. GENEL OLARAK

Dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösteren ve binlerce mensubu olan örgüt için; haberleşme,
talimatların alınıp verilmesi, gelişmelerin güvenli ve zaman kaybetmeksizin aktarılması, faaliyetlerin sağlıklı
bir şekilde yürütülmesi hayati öneme sahiptir. Faaliyet alanlarının çeşitliliğine paralel olarak örgütün
haberleşme yöntemleri de çeşitlilik arz etmektedir.
En önemli haberleşme aracı GSM hatlarıdır. Bu hatlar, genel olarak başkası adına kayıtlı ya da örgüt
kontrolündeki kurum/kuruluş adına kayıtlı olan, abone bilgilerinden gerçek kullanıcısına ulaşılamayan hatlardır.

Yaklaşık 3 ayda bir yeni bir GSM hattı temin edilmekte ve eski hatla birlikte telefon cihazı da
değiştirilmektedir.

-Örgüt mensuplarının kendi adlarına olmayan GSM hatları temin edip bunları belirli aralıklarla
cihazlarıyla birlikte değiştirmeleri dahi, legal olduğunu iddia ettikleri faaliyetlerinin illegal olduğunu ve bunları
gizlemeye çalıştıklarını ortaya koymak açısından önemli bir veridir.
-İnternet üzerinden haberleşmeye imkan tanıyan Skype, Tango, WhatsApp vb. Programlar şifreli ve
düşük maliyetli olması nedeniyle oldukça sık tercih edilen haberleşme yöntemlerindendir.
-Türkiye'de Almanya, ABD ya da başka bir ülkeye kayıtlı GSM hatlarının kullanılması, örgütün
üst düzey abilerinin kullandığı yöntemlerdendir. Abone bilgilerinden sadece hangi ülkeye ait olduğunun
görülebilmesi nedeniyle zaman zaman tercih edilebilmektedir.
-Kiralık hatlar vasıtasıyla kriptolu IP telefon kullanılması, özellikle yurt dışındaki okullarla irtibatta
150
kullanılan yöntemlerdendir.
-Canlı kurye kullanılması, en sağlıklı haberleşme yöntemlerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Talimat almak ve faaliyetler hakkında bilgi vermek amacıyla doğrudan ABD/Pensilvanya'ya gidilerek örgüt
lideri GÜLEN ile yüz yüze görüşülmekte ve talimatlar bizzat alınmaktadır. GÜLEN'in, "çok önemli hususların
yüz yüze görüşülmesi" yönünde talimatlarının olduğuna dair bilgiler mevcuttur.
-Örgüt mensupları, tedbir olarak haberleşme araçlarını değiştirdikleri gibi isim zikretmekten imtina
etmekte, "abi" ya da "hocam” şeklinde genel ifadeler kullanılmaya özen gösterilmekte, il ve ilçe imamları ise
genel olarak "Kod" isim kullanmaktadırlar.
-Örgütsel görüşmeler sırasında 'hizmet, şakirt, GÜLEN, cemaat' gibi kelimelerin telefonda
zikredilmemesine özen gösterilmekte, buluşma yeri söyleneceği zaman şifreli ifadeler kullanılmasına önem
verilmektedir.
-Örgüt toplantılarında verilen talimatlar ufak kağıtlara yazılmakta hatta bunların lüzumu dahilinde
yok edilebilmesi için yenilebilir özellikte olması sağlanmaktadır.
Ancak şu hususu vurgulamak gerekir ki; tüm meslek grupları içinde örgüt mensubu kişiler
yönünden silsile şeklinde ayrı bir hiyerarşik yapı bulunduran, bir meslek grubu içinde yer alan örgüt üyesinin,
diğer bir meslek grubunda yer alan örgüt üyesini tanımadığı, bir örgüt mensubunun en fazla üç veya dört kişiyle
irtibat kurduğu hücre tipi yapının benimsendiği bu örgüt için, örgütün tüm üyeleri arasında arasında haberleşme
ağı ve bağlantısının aranması abesle iştigalden öteye gidemeyecektir.

Örgüt mensupları tarafından haberleşmede kullanılan yöntemler: Ru be ru (yüz yüze), kurye


kullanmak, cep telefonu, özel not, internet ağı, sosyal medya, basın yayın organları aracılığıyla genel
açıklamadır. Birinci derecede iletişim şekli ru be ru (yüz yüze) şeklindedir. Buna göre, acil durumlarda
görüşülmesi gereken bir kişi veya konu varsa mutlaka yüz yüze gerçekleştirilmekte, mecbur kalınmadıkça
telefonla görüşme yapılmamaktadır. Örgütün en önemli haberleşme aracı mobil telefonlardır. Bu telefonlarda
kullanılan hatlar genelde bir başkası adına ya da örgüt kontrolündeki kurum veya kuruluşlar adına kayıtlı olan,
abone bilgilerinden gerçek kullanıcısına ulaşılamayan hatlardır. Örgüt mensuplarının kendi adlarına kayıtlı
olmayan mobil telefon hatları temin edip bunları belirli aralıklarla cihazlarıyla birlikte değiştirmeleri dahi, legal
olduğunu iddia ettikleri faaliyetlerinin illegal olduğunu ve bunları gizlemeye çalıştıklarını ortaya koymak
açısından önemli bir veridir.
Örgütün üst düzey "abi” ve “abla"ları ise, abone bilgilerinden, sadece hangi ülkeye ait olduğunun
görülebildiği başka ülkelerde kayıtlı mobil telefon hatları kullanmakta, yurt dışındaki okullarla irtibat için ise
kiralık hatlar vasıtasıyla şifreli IP telefon kullanılmaktadır.
Mobil veri ile iletişime imkân tanıyan Skype, Tango, Bylock, Line, Kakaotalk, Whatsapp vb.
programlar da düşük maliyetli olması ve mesajlaşmaların şifrelemek suretiyle korunması sebebiyle sık tercih
edilen haberleşme yöntem ve araçlarıdır.

4.8.2. KRİPTOGRAFİK HABERLEŞME YÖNTEMLERİ

Darbe girişiminden önce deşifre edilmeye başlanıp sonraki süreçte terör örgütüne yönelik
soruşturmalarda tespiti gündeme gelen terör örgütü mensupları tarafından kullanılan kriptografik haberleşme
sistemlerine örgütle organik bağı gösteren en önemli delillerinden olması nedeniyle özellikle değinmek
gerekmektedir.

Sistemlerin kuruluşu, işleyişi ve cihazlara yüklenme şekline ilişkin ayrıntılı bilgi içeren örgütün
sözde Jandarma Teşkilatı yapılanmasında yönetici vasfına haiz, örgütsel hiyerarşide "müdür yardımcısı" olarak
tabir edilen ve güvenliği gereği kimliği gizli tutulan Ö.... 'nün C.Başsavcılığımızın 2016/88650 sayılı
soruşturma evrakı kapsamında alınan 05/10/2016 tarihli ifadesinde konuya ilişkin; terör örgütünün İstanbul
ilindeki Jandarma askeri birlikleri teşkilatlanmasında Anadolu Yakasında faaliyet gösteren ve müdür
yardımcısı tabir edilen görevi Darbe girişimine kadar sürdürdüğünü, Jandarma yapılanmasında askeri
personelin "öğrenci" olarak isimlendirildiğini, öğrencilerin üstünde hiyerarşik bağlılık ve silsileyle ifade etmek
gerekirse sırasıyla "öğretmenler", "müdür yardımcıları", "müdürler", "bölge temsilcisi" ve "kuvvet imamı
(ülkedeki tüm Jandarma personelinin bağlı olduğu şahıs)" tabir edilen yönetici vasıflı örgüt mensuplarının yer
aldığını, yalnızca terör örgütünün mensupları tarafından, örgütsel gizliliği sağlamak amacıyla "Android"
151
işletimli cep telefonları ve tablet tabir edilen bilgisayarlarda kullanılabilen kriptografik haberleşme
sistemlerinden bilebildiği kadarıyla ilkinin "Shu" isimli program olduğunu, kullanımına 2012 yılında
geçildiğini ve 2012-2013 yıllarında kullanıldığını, kamuoyunda 17-25 Aralık olarak bilinen süreçten sonra
2014 yılının başlarında ise "By Lock" isimli programın kullanımına geçildiğini, 2015 yılının sonlarında ise
bilinen ismi dışındaki, örgüt tarafından benzer isimle kurulan ve kullanımına geçilen "Tango" isimli programın
Darbe girişimi günü dahil kullanıldığını, ancak kamuoyunda "Eagle" olarak sıkça dillendirilen programın
Jandarma teşkilatı yapılanmasında kullanılmadığını, hangi sistemin hangi zamanda sonra kullanılacağına her
devlet kurumu yapılanmasının "Arama Tarama Sorumlusu (ATM)" olarak isimlendirilen "Müdür" seviyesindeki
sorumlusunun karar verdiğini ve bulunan yapılanmanın diğer "müdür" seviyesindeki sorumlularına
bildirdiğini, bu şahıslar tarafından ise alt hiyerarşisine bağlı şahıslara silsile yoluyla iletilerek programların
değişiminin sağlandığını, ATM tabir edilen sorumlunun ortalama 15 günde bir gerçekleştirilen bölge
temsilcisinin başkanlığındaki yalnızca müdürlerin katıldığı toplantıya katıldığını ve program değişim talimatını
bu yerde aldığını, gizli haberleşme programı kullanılmasına karar verilen örgüt mensubunun kullandığı
cihazların silsile yoluyla ATM tabir edilen sorumluya iletildiğini ve bu şahıs tarafından cihazlara yüklendiğini,
bu sistemlerin örgüt üretimi ve şifreli olduklarından dolayı herhangi bir şekilde cihazların kendisi vasıtasıyla
satın alınamadığını, indirilemediğini ve örgüt mensubu olmayan kişiler tarafından kullanılamadığını beyan
ettiği,

Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/84327 sayılı evrakı kapsamında olay günü Kadıköy ilçesinde
bulunan darbeci askerlerin kullandığı tanklara yol açmak suretiyle Darbe girişimine katıldığı iddiasıyla
hakkında soruşturma yürütülen Kadıköy Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Büro Amirliğinde görevli komiser
yardımcısı Çağlar Aydın'ın İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliğince 20/07/2016 günü yapılan 2016/305 sayılı
sorgusunda konuyla ilgili olarak; Van ilinde görev yapmakta iken terör örgütünün yapılanmasına dahil
olduğunu, dahil olduktan sonra Terör Şubede çalışmaya başladığını, burada görev yapmakta iken örgüt
mensuplarının telefonuna usb benzeri ara bir kabloyla telefonuna gizli bir haberleşme programı yüklediklerini,
programın şifreli olarak kullanıldığını, "Eagle" isimli programdan sonra "Tango" isimli programın
yüklendiğini, Darbe girişimi günü örgüt yapılanmasından İstanbul Anadolu Yakasında görevli komiserlerden
sorumlu olan, "abi" tabir edilen sivil şahıs Habip Ertürk'den Eagle programı üzerinden darbeci askerlere
yardımcı olunması şeklinde mesaj geldiğini beyan ettiği, aynı soruşturma kapsamında tespit edilip
yakalananHabip Ertürk'ün 24/07/2016 tarihinde kollukça avukat huzurunda alınan ifadesinde; Çağlar Aydın ile
kendisini üstü konumundaki soruşturma aşamasında ölenGökhan Açıkkollu'nun tanıştırdığını,2015 yılı
içerisinde Çağlar Aydın'ın telefonuna şifreli haberleşme programını kendisinin yüklediğini, Darbe girişiminin
yaşandığı gün Gökhan Açıkkollu'nun kendisine bu şifreli program üzerinden "Sıkıyönetim ilan edildiği, askerin
yönetimine el koyduğunu, askere silah sıkılmaması ve tanklara karşı konulmaması, çatışmaya girilmemesi"
şeklinde mesaj attığını, kendisinin de bu mesajı Çağlar Aydın'a yolladığını beyan ettiği,

Adı geçen şüphelilerin kullandıkları cep telefonları üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan
telefon ve sim kart inceleme tutanağına göre şüphelilerden Habip Ertürk'ün cep telefonunda Bylock ve Eagle,
Çağlar Aydın'da ise yalnızca Eagle programının yüklü olduğu, Eagle'ın gizleme ve tespitini güçleştirme
amacıyla "Line" ve "Tango" gibi ikonlar adı altında kurulduğu ve açıldığının tespit edildiği,

Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/84338 sayılı evrakı üzerinden Darbe girişimine


iştirak ettiğinden bahisle soruşturma yürütülmekte olanİrfan Can'ın ifadesinde konuyla ilgili olarak özetle; terör
örgütüne mensup olduğunu, Akademi öğrencisi olarak kendisinin bağlı olduğu Sadık (K) isimli abiyle irtibatlı
olduğu zamanlardaSadık (K)'un kullandığı cep telefonuna iletişim amaçlı bir program yüklediğini, bu program
üzerinden iletişim kurmaya başladıklarını, bir süre sonra tablet almasını söylediğini ve parasını verdiğini,
kendisinin de Samsung marka tablet aldığını, bu tableti Tarabya'da Denizbankın bulunduğu sokaktan yukarıda
bulunan bilgisayar işiyle uğraşan şahsın evinde (ev hakkında yer gösterme işlemi yaptırılmıştır) tablete
Whatsapp benzeri ismini hatırlamadığı, Torr gibi şifreleme programı olan bir program yüklediğini, irtibatı
buradan sağlamaya başladıklarını beyan ettiği,

Hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/84343 sayılı evrakı üzerinden FETÖ/PDY Üyeliği


suçundan soruşturma yürütülen Küçükçekmece Devriye Ekipler Amirliğinde görevli komiser yardımcısıÖmer
152
Saka'nın avukat huzurunda kollukça ve aynı soruşturma kapsamında ifadesi alınanemniyet personeli gizli
tanığın ifadelerinde özetle;
Ömer Saka'nın GÜLEN cemaati olarak tarif ettiği yapılanmaya mensup olup 2009 yılında İstanbul
ilinde göreve başladığında öncelikle Serkan (K), sonrasında ise Levent (K) Numan Koca isimli abilere bağlı
olduğunu, Levent (K) ile Serkan (K) vasıtasıyla tanıştığını, maaşından himmet adı altında kestiği parayı Numan
Koca'ya verdiğini, kendisiyle bir kısım emniyet personeliyle birlikte sık sık buluşup dini içerikli sohbetler
yaptıklarını beyan ederek Levent (K) Numan Koca'yı teşhis ettiği, yine yakalandığında üzerinde yapılan
aramada (1) ve (5) dolar kağıt ABD doları paranın bulunduğu, Ömer Saka'nın ifadesinde teşhis etmiş olduğu
Levent (K) isimli emniyet teşkilatından bir kısım personelden sorumlu olduğu anlaşılan "abi" görevindeki
şahısla ilgili olarak gizli tanık beyanında özet olarak; darbe teşebbüs esnasında Levent (K)'un kendisinin
kullanmış olduğu cep telefonuna önceden terör örgütünün gizli haberleşme programlarından Tango adıyla
kurulan program üzerinden kendisine ve mahiyetindeki emniyet personelineolay günü sırasıyla saat: 22.39'da
"Değerli abiler, şu an askerler yönetime müdahaleye başladı... Herkes işini gücünü bıraksın. Bulunduğu
yerde arkadaşlarını yönlendirsin.. Ve askerlerin müdahalesine yardımcı olmalarını temin etsin.
Direnmesinler. Direnin emniyet güçlerine engel olsunlar .. Her ilden ve bölgeden yapılan müdahale
konusunda bilgi alalım.. Bu stratejiyle hareket edip bizi her yerden bilgilendirin. Düzgün not yazın.. Askere
direnmesin arkadaşlar. Direnenlerin direncini kırsınlar. Özellikle özel harekatta ve çeviktekiler askere
teslimiyet gösterip menfilerin direnci kırılsın.", saat:22.40'da "Abiler emniyetten gelen emirleri yerine
getirmemeliler.", saat:22.44'de "Abiler emniyetten gelen emirleri yerine getirmemeliler. Herkes G Kurmaya
gitsin, devreler birbirleriyle bağlantı kursun, zincir kursunlar, haberdar olmayan kalmasın, emekliler
dahil", saat:22.45'de "silahını alıp genelkurmaya gitsin" ve saat:22.45'de " Ankarada muvazzaf ve emekli
olan kim varsa silahını alıp genkur, egm, ankara emniyet, kom tem ve yıldızın önüne giderek direnen
herkesi indirsin, bu konuda askere yardımcı olsun, kimse evinde durmasın... Duran vebaldedir... Herkese
duyurun" ibareli mesajlarlatalimatlar gönderdiğini beyan ettiği anlaşılmış, beyan üzerine mesajların tespiti
yapılmıştır.

4.8.2.1. MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATININ BYLOCK UYGULAMASI HAKKINDAKİ


RAPORU

Terör örgütü mensuplarınca kullanılan kriptografik haberleşme sistemlerinden "Bylock Talk And
Chat" programıyla ilgili Milli İstihbarat Teşkilatınca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen 09/12/2016
tarih ve 10.2.001.01.000.390.1960.249-2236/691-94292157 sayılı yazı ekindeki teknik analiz raporu
incelendiğinde özet olarak;

Terör örgütü üyelerince akıllı telefonlara yüklenen kriptolu bir haberleşme aracı olan "Bylock"
isimli mobil uygulama üzerinden iletişim kurduklarına dair bilgilerin istihbar olunması üzerine, konuyla alakalı
kapsamlı bir çalışma yürütüldüğü, bu kapsamda, gerek uygulama gerekse de iletişim kurduğu uygulama
sunucularının ayrıntılı teknik çalışmalara tabi tutulduğu, bu çalışmalarda uygulamanın teknik tasarımına,
mimarisine, işleyişine, aynı işlevi gören uygulamalarla benzer ve farklı yönlerine, kullanıcı profiline ilişkin
hususların ele alındığı,

ByLock uygulaması, tersine mühendislik, kripto analiz, ağ davranış analizi ve bağlantı kurulan
sunucular tarafından cevap veren kodlar da dahil olmak üzere ayrıntılı teknik çalışmalara tabi tutulmuş olup,
aşağıda yer verilen sonuç ve değerlendirmelere ulaşıldığı;

1- ByLock uygulamasının, güçlü bir kripto sistemiyle internet bağlantısı üzerinden iletişim
sağlamak üzere, gönderilen her bir mesajın farklı bir kripto anahtarı ile şifrelenerek iletilmesine dayanan bir
tasarıma sahip olduğu,

2- Uygulamayı geliştiren ve kullanıma sunan şahsın daha önce yaptığı işlere ilişkin referanslarının
bulunmadığı, sektördeki geçmişinin belirsizlik arz ettiği, erişilebilir iletişim bilgilerinin bulunmadığı,
gerçekleştirilen iş ve işlemlere (sunucu ve IP kiralama) ait ödemelerin anonimlik içeren yöntemlerle (Paysera)
gerçekleştirildiği, kullanıcı sayısını artırmayı ve ticari değer haline gelmeyi hedeflemediği, uygulamanın
153
tanıtılmasına yönelik girişimlerin bulunmadığı, diğer taraftan, uygulamanın Litvanya'da sunucu kiralanmak
suretiyle kullanıma sunulması ve kiralama bedellerinin ise "Paysera" adlı anonimlik sağlayan ödeme sistemiyle
gerçekleştirilmiş olması, bu girişimin kurumsal ve ticari mahiyetinin bulunmadığını teyit etmekte olduğu,

Uygulamaya ait kaynak kodları içerisinde bir takım "Türkçe" ifadelerin yer alması, kullanıcı
adlarının, grup isimlerinin ve çözümlenen şifrelerin büyük çoğunluğunun Türkçe ifadelerden oluşması,
çözümlenen içeriklerin neredeyse tamamının Türkçe olması, uygulama sunucusu yöneticisinin, Ortadoğu IP
adreslerinden uygulamaya erişimi engellediğini belirtmesine rağmen, gerçekleştirilen engellemelerin tamamına
yakının Türkiye IP adreslerine yönelik olması, Türkiye'den erişim sağlayan kullanıcılara ait kimlik bilgilerinin
ve iletişimin gizlenmesini sağlamak amacıyla kullanıcıların uygulamaya erişimini, VPN vasıtasıyla
gerçekleştirilmesine zorlanması,

Bunun yanı sıra, ByLock'a ilişkin "Google" üzerinden gerçekleştirilen aramaların neredeyse
tamamının Türkiye'deki kullanıcılar tarafından gerçekleştirilmesi ve uygulamaya Türkiye IP adreslerinden
erişimin engellendiği tarih itibariyle uygulamaya yönelik "Google" aramalarında büyük bir artış olması, ayrıca,
ByLock'la ilişkili internet kaynaklı yayınların (sosyal medya, web siteleri vb.), çoğunlukla sahte hesaplar
üzerinden FETÖ/PDY lehine paylaşımlarda bulunulması,

İki yüz bini aşkın kullanıcı kitlesine sahip ByLock'un "15 Temmuz Darbe girişimi" öncesinde ne
Türk kamuoyu ne de yabancılar tarafından bilinmemesi/tanınmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde,
anılan uygulamanın global bir uygulama maskesi altında, FETÖ /PD Y mensuplarının kullanımına
sunulduğunun anlaşıldığı,

3- Uygulamanın akıllı telefonlara yüklendikten sonra kullanılabilmesi için kullanıcı adı/kodu ve


parolanın, akabinde cihaz üzerinde rastgele el hareketleriyle oluşturulan kullanıcıya özel güçlü bir kriptografik
şifrenin belirlenmesi ve bu bilgilerin uygulama sunucusuna kriptolu olarak iletilmesi işlemleriyle, kullanıcı
bilgilerinin ve iletişimin güvenliğinin azami şekilde korunmasının amaçlandığı,

Diğer taraftan, kullanıcı hesabı oluşturulması sırasında kişiye ait özel bir bilginin (telefon numarası,
kimlik numarası, e-posta adresi vb.) talep edilmemesi, global ve ticari benzer uygulamalarda olduğu şekilde
kullanıcı hesabını doğrulamaya yönelik bir işleyişin (sms şifre doğrulaması, eposta doğrulaması vb.)
bulunmamasının esaslı sebebinin, anonimliğin sağlanması ve kullanıcı tespitinini zorlaştıracak önlemlerin
kurgulanmasından kaynaklandığı,

4- Uygulama geliştiricisinin, otorite imzalı SSL sertifikası kullanmadığı, kendi oluşturduğu bir SSL
sertifikasını kullandığı tespit edilmiştir. Ancak global ve ticari anlık mesajlaşma uygulamalarının "otorite imzalı
SSL sertifikası" kullandığı, bununla kullanıcı bilgilerinin ve iletişim güvenliğinin sorumluluğunu ücreti
mukabilinde bu otoriteye bıraktığının bilindiği, ByLock uygulamasında ise, uygulama geliştiricisinin,
kullanıcılara ait bir takım bilgilerin sertifika otoritesine gitmesini istememesi nedeniyle "otorite imzalı SSL
sertifikası"nı tercih etmediği,

Uygulama geliştiricisinin sistem, işleyiş, kullanıcı güvenliği bakımından aldığı diğer önlemler de
nazara alındığında, kullanıcılara ait haberleşme trafiğinin kendi uygulama sunucusu harici bir noktaya akışını
engelleyen ilave bir önlem olarak tasarladığı,

5- Uygulamaya kayıt işleminin, sistemde kayıtlı kullanıcılarla iletişim kurmak için yeterli olmaması,
iki kullanıcının haberleşmesi için her iki tarafın, çoğunlukla yüz yüze veya bir aracı (kurye, mevcut ByLock
kullanıcısı üzerinden vb.) vasıtasıyla temin edilen kullanıcı adlarının/kodlarının eklemesinin gerekmesi;
mesajlaşmanın, her iki kullanıcının da birbirini eklemesinden sonra başlatılabilmesi sebebiyle haberleşmenin,
sadece oluşturulan hücre tipine uygun şekilde gerçekleştirilmesine imkan verecek şekilde kurgulandığı,

6- Uygulama üzerinden sesli arama, yazılı mesajlaşma, e-posta iletimi ve dosya transferi
gerçekleştirilebilmekte olup bununla, kullanıcıların örgütsel mahiyetteki haberleşme ihtiyaçlarının, başka
154
herhangi bir haberleşme aracına ihtiyaç duyulmadan gerçekleştirildiği ve tüm iletişim sunucu üzerinden
geçtiğinden oluşturulan grupların ve haberleşme içeriklerinin uygulama yöneticisinin denetim ve kontrollerinde
olmasını sağladığı,

7- Gerçekleştirilen haberleşmenin, cihaz üzerinden belirli sürelerde manuel işleme gerek


duymaksızın otomatik olarak silinmesi, kullanıcıların, haberleşme güvenliği bakımından silmeleri gereken
verileri silmeyi unutsa dahi sistemin gerekli tedbirleri alacak şekilde tasarlandığını gösterdiği,böylece ByLock
uygulamasının, olası bir adli işlem neticesinde cihaza el konulması durumunda dahi uygulamada yer alan
kullanıcı listesindeki diğer kullanıcılara ve uygulamadaki haberleşmelere ilişkin geçmiş verilere erişimi
engelleyecek şekilde kurgulandığı, ayrıca, uygulamaya ait sunucu ve iletişim verilerinin, uygulama veri
tabanında kriptolu olarak saklanmasının, kullanıcı tespitinin önlenmesi ve haberleşme güvenliği için alınan
ilave güvenlik tedbiri mahiyetinde olduğu,

8- Kullanıcıların kendilerini gizlemek amacıyla;

•Çok uzun haneli parola belirlediği, örneğin çözümü tamamlanan veriler arasında 38 haneye varan
parolaların yer aldığı ve çözümü tamamlanan parolaların yarısından fazlasının 9 hane ve üzerinde karakter
içerdiği,
•Belirli bir tarihten sonra uygulamanın Android Market veya Apple AppStore'dan indirilmesi yerine,
kullanıcıların cihazlarına manuel olarak yüklendiği,
•Uygulamaya kayıt esnasında gerçek isimlerin "Kullanıcı Adı" olarak belirlenmediği,
•Haberleşme içeriklerinde ve uygulamadaki arkadaş listelerinde kişilerin gerçek bilgileri yerine
örgüt içerisindeki kod adlarına yer verildiği, elde edilen ve çözümleme işlemleri tamamlanan mesajlaşma
içeriklerinin tamamına yakınının FETÖ/PDY unsurlarına ait örgütsel temas ve faaliyetleri içerdiği ve örgüte ait
jargonla örtüştüğü,

9- FETÖ/PDY unsurlarınca gerçekleştirilen 15 Temmuz 2016 askeri Darbe girişimi sonrasında adli
kontrol işlemlerine (gözaltı, tutuklama, yakalama vb.) tabii tutulan örgüt mensuplarının ifadelerinden, 2014
yılının başlangıcında FETÖ/PDY örgüt üyeleri tarafından örgütsel haberleşme aracı olarak kullanıldığı,

Yukarıda izah edilen durumlar birlikte dikkate alındığında; ByLock uygulamasının, global bir
uygulama görüntüsü altında münhasıran FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarının kullanımına sunulduğu
tespit edilmiş ve değerlendirilmiştir.

4.8.3. Sonuç Olarak

Açıklanan itiraf beyanları, teknik analiz raporu ve yapılan tespitlerden sonuç olarak; muhtelif
isimler adı altındaki kriptografik haberleşme sistemlerinin yanızca FETÖ/PDY mensupları tarafından
kullanıldığı, başka şahıslar tarafından kullanılmasının mümkün olmadığı, örgütün "Arama Tarama Sorumlusu"
tabir edilen yönetici vasfını haiz şahıslar tarafından yüklenebildiği ve Darbe girişimi günü de örgüt
yöneticilerinin astındaki şahıslara talimat iletmek amacıyla aktif olarak kullandıkları açıkça anlaşılmıştır.

4.9. FETÖ'NE KARŞI AÇILAN ESKİ DAVA ve SORUŞTURMALARIN ÖZETİ

Türkiye'de adli makamlar GÜLEN ve kurup yönettiği örgütüne yönelik birçok soruşturma ve dava
yürütmüştür. FETÖ, özellikle 12 Eylül 1980 sonrasında ciddi hiçbir araştırma ve soruşturmaya konu edilmemiş,
faaliyetleri araştırılmamış, örgütün nihai amacı sorgulanmamış, dini ılımlı bir cemaat denilerek geçiştirilmiştir.
Devletin her kurumu bu örgütün faaliyetlerinden işkillenip araştırmak yerine ihanet etmezler anlayışı ile hareket
etmiş, uyuşturulmuş ve uyutulmuştur. GÜLEN ve ona bağlı cemaatin devlete ve millete karşı faaliyetleri,
birçok kesim ve kişide her zaman bir endişe ve şüphe kaynağı oluşturmuştur. Bu grup, kendini işine geldiği gibi
empoze etmiştir. Gizlenmek için bazen dini cemaat, bazen ise sivil toplum örgütü, bazen de bir terör örgütü gibi
davranmıştır. Piyasada kar amacı güden şirketleri, banka ve kuruluşları yönetmesi, bütün faaliyetlerini gizli
155
tutması, kuruluşu, ekonomik ve insan kaynakları, amacı, fikri yapısı ve nihai hedeflerini gizlemesi nedeniyle
hep korkutan bir örgütlenme olmuştur. GÜLEN ve ona inananların yönettiği hizmet hareketi hala kapalı
kutudur. Devlet ve millet onların amacını, kimlerden oluştuğunu, fikir yapısını ve destekçilerini, Türkiye
Devletini ve İslam Dinini neden sevmediklerini bilememektedir. Bu yapıya karşı geçmiş dönemde önemli iki
soruşturma ve dava açılmıştır;

4.9.1. Askeri Sıkıyönetim Mahkemesi Davası

GÜLEN 1971 Askeri Muhtırası sonrasında laik devlet düşüncesine aykırı faaliyetleri nedeniyle ilk
kez ciddi manada sorgulanıp tutuklanmış ve yargılanarak hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir.
Askeri Yargıtay, 1973/146-272 sayılı ilamında 765 sayılı TCK'nun 163/1-2-5, 36 ve 173 maddeleri
gereğince "laikliğe aykırı olarak devletin içtimai, iktisadi, siyasi veya hukuki temel nizamlarının kısmen de olsa
dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla propaganda yapmak" suçundan sanık GÜLEN'in 163/4 maddesi
gereğince üç yıl ağır hapis, TCK'nun 31 maddesi gereğince aynı müddet kadar hidematı ammeden memnuniyet
ve TCK'nun 173 maddesi gereğince bir sene müddetle Sinop'ta genel güvenlik gözetimi altında bulundurmak
suçundan mahkumiyet hükmünü 24.10.1973 günü onanmasına karar vermiş, temyiz talebini reddetmiştir.
Güney Deniz Saha Komutanlığı nezdindeki Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi 1974/12-10 sayılı
davasında; Askeri Yargıtay tarafından onanan mahkumiyet kararının 15.05.1974 gün ve 1803 sayılı Af
Kanununun 1/A maddesi gereğince affa uğrayan suçlardan olduğundan davanın düşürülmesine karar vermiştir.

4.9.2. Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde 2000/124-2003/20 karar sayılı dava

Laik devlet yapısını değiştirerek, dini kurallara dayılı bir devlet düzeni kurmak amacıyla örgüt
kurmak suçundan kamu davası açıldığı,10.03.2003 günlü celsede 4616 sayılı Kanun'un 1-4'ncü fıkrasına göre
davanın kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine karar verildiği, kararda suç tarihi olarak 21.03.1999
gününün kabul edildiği, sanığın ağır sağlık sorunlarını tedavi ettirmek için yurt dışına gittiği, ciddi sağlık
sorunlarının çözümü ile meşgul olduğu, bu tarihten sonra suç örgütü kurmak suçuyla ilgili bir faaliyet içerisinde
bulunduğuna dair delil elde edilemediği, ülkeden ayrılış tarihi olan 19.03.1999 öncesinin suç tarihi olarak kabul
edildiği, (4616 sayılı Kanun; 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçların kesin hükme bağlanmasının
ertelenmesi düzenlenmekteydi) anlaşılmıştır.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi 2000/124-2003/20 karar sayılı davasını yeniden inceleyip
05.05.2006 günü 3713 sayılı kanunda yapılan değişiklik, 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi gereğince hukuki
durumunun yeniden incelenerek, beraatine karar verdiği, bu berat kararının temyiz edildiği, Yargıtay 9. Ceza
Dairesinin 2007/6083-2008/1328 sayılı ilamı ile 05.03.2008 günü onanmasına karar verdiği,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kamu davasının
zamanaşımına uğradığına dair itirazını 2008/9-82-181 sayı ile görüşerek 24.06.2008 günü itirazın usul
yönünden reddine karar verdiği yapılan incelemeden anlaşılmaktadır.
Dava büyük ölçüde GÜLEN'in sohbet vaaz gibi bantlara kaydedilmiş ve onların deşifresinden elde
edilen bilgilere, televizyon programlarına, çeşitli konularda onun görüşlerinin yer aldığı kitaplara
dayanmaktadır. Bazı kamu idarelerinden raporlar alınmış ve devlete ihanet edebilecek bir çetenin varlığından
söz edilmiştir. Somut suç oluşturan hiç bir olaya yer verilmese de bu çetenin ilerde devlete karşı çok büyük bir
tehdit oluşturduğu ifade edilen davada bazı belgelerde önemli bilgilere yer verilmiştir.

Dava dosyasındaki belgelerin özetleri şu şekildedir;

4.9.2.1. Jandarma Raporu

Dava dosyasında Jandarmanın hazırladığı 17 sayfalık raporda; “mütedeyyin kitlede taban oluşturma
faaliyetinde bulunan GÜLEN grubunun 1971 sıkıyönetim devresinden sonra faaliyetlerini orta ve yüksek
öğretim gençliğine kaydırarak kadro çalışmasına ağırlık verdiği, silahlı kuvvetler, polis teşkilatı, adliye,
üniversiteler, din eğitimi yapan okullar ve diğer devlet dairelerinde kadrolaştığı, sekiz yıllık kesintisiz temel
156
eğitimden GÜLEN grubunun okullarının etkilenmediği, GÜLEN kaynağı belli olmayan yurtdışı destek ile
yatırım yapıp, bazı siyasiler ve toplumun bir kısmı tarafından itibar edilen bir konuma geldiği, ancak dış
güçlerin GÜLEN'e verdiği bu yurt dışı kaynağın karşılığı olarak, onu kendi menfaatleri doğrultusunda
yönlendirmelerinin kuvvetle ve muhtemel olduğu, GÜLEN'in siyasi hedefleri arasında ilk etapta devlete karşı
savaş vererek hedeflerinde ilerlemenin yıpratıcı olduğunu teşhis ettiği, bu nedenle kurulu sistemi yıkmaktansa
bu sisteme göre devlet modeline uygun bir örgütlenme ile devlete alternatif bir sistem kurmayı hedeflediği,
GÜLEN'in her alanda devlete karşı alternatif bir yapılanma tesis ettiği, devlet içindeki bütün kadrolarda, bütün
bürokraside, Milli Eğitim Bakanlığında emniyet teşkilatında kadrolaşmaya özel önem verdiği, birinci öncelikli
tehdit olarak algılanan siyasal İslam’a karşı ılımlı bir görüntü içinde olan GÜLEN'in amacının demokratik laik
devlet düzenini ve Atatürk ilke ve inkılaplarını ortadan kaldırarak, şeriat esaslarına dayalı bir devlet oluşturmak
olduğu, bu nedenle Umut Işığı denge unsuru olarak GÜLEN'i görenlerin yanıldıkları, teokratik diktatörlük
rejimi kurmak amacında olduğu,” tespitlerine yer verilmiştir.

4.9.2.2. Genelkurmay Başkanlığı Raporu

Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanıp Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen 22
sayfa el yazılı raporda anlatılanlar; “Cemaat bireylerinin büyük çoğunluğunun gözünde GÜLEN mehdi yani
son kurtarıcıdır. Yanlış yapacağını tahmin etmezler, çünkü duyumları öte taraftan almaktadır. GÜLEN cemaate
insan ötesi bir yaratık olarak tanıtılır. İnsan ötesi bir yaratığın her dediğine inanırsınız. Çünkü siz kirlisiniz,
günaha batmışsınız, lider sizin çok üstünüzde, sizin ulaşamayacağınız bir noktada size ötelerden haber getiren
bir insandır. Cemaati ayakta tutan üstte itaat, üstün dediklerini sorgulamadan yapmaktadır. Cemaat üyeleri
arasında duygusal birliktelik hissi cemaati yapıştıran bir yapışkan gibidir. Cemaatin birlikteliği ve devamı için
lider önemlidir. Fetullahçıların son gayesi Türkiye liderliğinde İslam Birliği ve Tanrının sözünü içtimai hayata
egemen olmasıdır. Şifre, iman, hayat ve iktidardır. Altın nesil iktidarı sağlayacaktır. Cemaatin tüm çabası
Türkiye'deki siyasal ve ekonomik güç dengesinde söz sahibi olmak ve ranta ortaklıktır. Bu amaçlarını gizleyen
cemaat eğitim hamlesi başlattığını ve insan yetiştirmeye hizmet ettiğini, topluma algılatmaya çalışmaktadır.
Cemaat tek tip insan yetiştirme gayretindedir. Hedef kitle ortaokulun son sınıfında ve lisedeki öğrencilerdir.
Çocuğun aile ve kişisel durumuna göre önce bir ağabey gibi davranılır. Derslere yardımcı olup, geleceğe ait
planlarda yol gösterilir. Kişi yeterli kıvama geldiğinde cemaatin öğretisi verilir. Muhatap genç evinde ne kadar
sorunlu ise başarı oranı o kadar yüksektir. Cemaatin ana hedefi büyümedir. Büyüme okuyan gençler, esnaf ve iş
adamları üzerinden yürütülmektedir. Gençler cemaatin insan kaynağını esnaflar lojistik ve para kaynağını
oluşturur. Cemaatin Anadolu insanı ve toplanan yardımlar, himmet ekonomik kaynağını oluşturur. Cemaate
dışarıdan katkı yoktur. Cemaatin ilk el attığı grup öğretmenlik mesleğidir. Harp okullarına, askeri liselere
sokulacak çocuklar gizlilik içerisinde eğitilir, bunlar özel evlere gönderilir. GÜLEN'e göre askeriye, mülkiye,
hukuk ve eğitim teşkilatlanması gerekli ilk kurumlardır. Üniversiteye hazırlık dershaneleri büyük insan kaynağı
ve para desteğini sağlamak için kullanılmaktadır. Yatılı okulda okuyan öğrencileri etkileme, ilişkiye girme ve
kazanma daha kolaydır. Cemaatin kadrolarında bu işi para için değil, inandıkları için yapan bir sürü insan
vardır. Lise çağındaki çocuğun gördüğü ilgi, sıcak ev yemekleri, cemaate eleman toplamak için yeterli
olmaktadır. Cemiyet toplum olmak için cemaat Türk toplumunun evrimleşmesini hedef almıştır. Bu nedenle
cemaate ait yerlerde yetişen insanlar diğer insanların ne düşündüğünü, onların nasıl bir Türkiye istediklerini pek
bilmezler. Cemaate göre omuzlarında Tanrı tarafından verilmiş büyük bir görev vardır. Bu görev Tanrıya
hizmettir. Cemaatin bireylerine cemaat dışında bir hayatın cehennem olduğu fikri sürekli empoze edilir.
Cemaatten çıkanın da bir daha iflah olmayacağı, cehenneme sürüleceği,lideri ve cemaat üyeleri tarafından
bildirilir. Cemaatte muazzam bir hiyerarşik yapı vardır. Türkiye'de yalnızca devlet teşkilatı onlar kadar
örgütlüdür. Cemaat mensuplarını talebe, arkadaş ve sempatizan olarak ayırır. Sempatizan grubu herhangi bir
halk reaksiyonunda önemli bir rol oynayacaktır. Her dershane ve ev bir bölgeye bağlıdır. Bölge imamları
tarafından idare edilir. Adam kazanmak, kazanılan insanlara cemaat öğretisini empoze etmek, evlerde ve
dershanelerdeki ilk amaçtır. Evde kalanların cemaat öğretisi üzerine kendilerini devamlı yetiştirmeleri gerekir.
Cemaatin askeriye, mülkiye, hukuk, eğitim teşkilatlanması yanında polis örgütünde teşkilatlanması vizyonudur.
Her fırsatı değerlendiren cemaat, Türkiye'den yurt dışına gönderilen öğrencilere el atıp örgütüne kazandırmıştır.
Akademik kadrolaşmada yurt dışına giden öğrencileri kazanması önemli bir paya sahiptir. Cemaatin esnaf
kanadı büyümede önemli etkendir. Para toplama işine himmet adı verilir. Cemaatin geleceği hakkında GÜLEN
ve üst düzey cemaat elemanlarının niyet ve beyanatları hiçbir yerde bulunmaz. GÜLEN'in cemaate yansıtılan
157
insanüstü görüntüsü, mehdi pozisyonu cemaatin geleceğinde önemli bir yere sahiptir. Devletin istihbarat
örgütlerine eleman sokmaya çalışan cemaat, sivil kesimde ayrıca örgütlenmiştir. Siyasette sahip oldukları oy
potansiyeli, siyasi ve finansal potansiyel güç nedeniyle himaye görmektedir. Örgütlenmenin diğer dini
cemaatlerde daha akıllı olduğu, kritik güce ulaşana kadar hoşgörü maskesi takındığı kamuoyunda uzun süre
tartışılmıştır. Örgütün maddi gücü, üyelerin çıkarı örgütü ayakta tutmaya yetmektedir. Cemaat istihbarat
konusunda devlet kurumlarından ileridedir. Devletin ne yapacağını bilmelerine rağmen devlet örgütün bir
sonraki adımını bilememektedir.” şeklindedir.

4.9.2.3. Ankara Emniyet Müdürlüğünün 21.04.1999 günü Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi
Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği Fetullahçılık konulu yazının özeti

“GÜLEN cemaatinin devlet içerisindeki yapılanması alışılmış örgütlenme modelinin dışındadır.


Tarikata göre makamlar öncelikli, kişiler ikinci plandadır. Kişiler feda edilerek yerlerine hazır tutulan
kendilerinden olan kişilerin getirilmesi için yoğun çaba sarf edilmektedir. Mümkün olmaması halinde mevcut
bürokrat ya da siyasetçilere hoş görünmek suretiyle kullanabildiğin sürece ya da sana zarar vermeyecekse
istifade et taktiği ile yönetim kademelerinin kontrol altında tutmaya çalışmaktadırlar. GÜLEN Işık Evleri veya
Işık Kışlaları diye tanımladığı yerlerde Marksist literatürdeki militan olarak adlandırılan tiplerin
yetiştirilmesinde kullanılan telkin ve inandırma yöntemlerini kullanmaktadır. Lidere tabi olmak suretiyle ondan
irşad ve emir beklemeyi telkin etmektedir. Çok kullandığı, ancak ne olduğunu bir türlü izah etmediği hedefi
gelecekte zümre hakimiyetini hedefleyen anti demokratik bir rejimdir. Şeriat yerine İslam, Cumhuriyet dönemi
yerine talihsiz dönem veya karanlık ya da upuzun hicranlı dönem, militan yerine hizmet evleri, ışık evleri, ışık
süvarileri, laik kesimler yerine karşı cephe veya hasım cephe, Cumhuriyet dönemi yöneticileri yerine o kafalar,
Atatürk ve İsmet İnönü dönemi için mabede giden yolların kapatıldığı zaman dilimi, kafasındaki düzen yerine
hedef, Atatürk yerine deccal şeklinde deyimler kullanmaktadır. Hedefini açıkladığı, geçmiş dönemlere
indirgediği düşüncelerini takıyye kuralı ile günümüze aktarmaktadır. Şu anda yeteri kadar güçlü olmadıklarını
stratejik savunma aşamasında stratejik denge aşamasına doğru hızla yol aldıklarını anlatmaktadır. Kuvvet
dengesini çok önemli görmekte, cemaatin kuvvet dengesini kurup harekete geçmelerini emretmektedir. Işık
evleri cemaat mensuplarının yaşadığı hücre evlerinin ismidir. Bu evlere giriş ve çıkışlar gizlilik içerisinde
yapılır. Işık evlerinden sorumlu bir ev imamı vardır. Bu imamlar altı ayda bir veya her yıl değişir. Evin maddi
girdi ve çıktısı ile ilgilenir. Yukarıdaki imamlara rapor verir. Her bir evde 4-5 kişi yaşar. Genellikle bu evler
kiralanır. Evlerde insanlara yaklaşım tarzları öğretilir. GÜLEN'in sesli ve görüntülü kasetleri izlenir. Lise ve
üniversite öğrencileri bu evlerde kalır. Cemaat ışık evleri ağabey ve ablalar ile talebelerden oluşur. Yeni ilişki
kurulan öğrenciler ders çalışmak bahanesiyle evlere davet edilir. Öğrencilere dersleri konusunda yardımcı
olunur. Zamanla bu öğrencilere sesli ve görüntülü GÜLEN'in konuşmaları izlettirilir, kitapları okutturulur.
Cemaat 1992 yılından sonra çok hızla genişlemeye başlamıştır. Bayrak yere düşmüştür, ayaklar altına
alınmıştır, tekrar bu bayrağı yerden kaldırılması, ellere alınması, omuzlarda taşınması, uzaya götürülmesi
meselesini bu cemaat yapacaktır. GÜLEN ve cemaati hiçbir lakabı kabul etmez. Radikal İslam’dan farklı
olduklarını “bize hoşgörü ile davranmazsanız radikal İslam güçlenir” görüşünü vurgularlar. Kadın kolları
örgütlenmesi cemaatte güçlüdür. Alınan kararlara mutlak uyulma zorunluluğu vardır. Uymayanlara fırça atılır,
şevkat tokadı ile tehdit edilir ve son çare cemaatten uzaklaştırılır. Cemaat mensuplarından alınan aidatlar,
cemaate yakın kişilerden toplanan paralar ve ticari kuruluşlardan elde edilen gelirler finans kaynaklarını
oluşturur. Cemaatin hiyerarşik yapısında başkanlığını GÜLEN'in yaptığı istişare grubu vardır. Dünya imamı
istişare grubundan biridir. Coğrafi bölge imamı dünyanın coğrafi bir bölgesinden sorumlu kişidir. Ülke imamı
bir ülkenin tamamından sorumludur. Bölge imamı bir coğrafi bölgeden sorumludur. İl imamı ilin tamamından
sorumlu kişidir. İlçe imamı ilçenin tamamından sorumludur. Semt ve mahalle imamı, mahalle ve semtlerden
sorumludur. Ev imamı ev ve yurttan sorumlu kişidir. Bunların altında ser rehberler ve belletmenler ile
öğrenciler ve cemaat mensupları yer alır. Eğitim ve öğretimde başı çeken Işık Evleridir. GÜLEN'e göre bu
evlerde yetişmede sabırla pişip olgunlaşmadan yapılan her şey ham hayaldir. Bu evler cemaatin hücre evleri
durumundadır. Hiyerarşik sistemin yaratılışa uygun prensiplerin devlet bazında temsil edilmesinin ilk adımı ilk
şartı olan evlerdir. Her evin bir programı vardır. Her iş bu program dahilinde yaptırılır. GÜLEN'e mehdi nazarı
ile bakılır. Gülen örgütlenmesinin ekonomik boyutu göz önüne alındığında gelecekte ülkeyi bekleyen tehlikenin
büyüklüğü endişe verici boyuttadır. Cemaat mensupları arasında tedirginlik arttığında, örgütlenmeni temel
taktiği takiye yöntemlerini uygulamak suretiyle tedbirleri arttırmak, hatta savunma boyutunda saldırı boyutuna
158
geçmektir” şeklindedir.

4.9.2.4. Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral'ın rapor özeti

“GÜLEN üzerindeki sır ve perdesi tam olarak kalkmamış bir kişidir. Yeterli bir din eğitimine ve
bilgisine sahip olduğu kuşkuludur. İtikatlı inanan insanları etkilemeyi bilecek noktaları iyi keşfetmiş, üstün bir
zeka sahibi olduğu söylenmektedir. GÜLEN'in alim olmayı gerektirmeyen dini hikayeleri, ıstırap yüklü ses tonu
eşliğinde sohbetlerinde gözyaşı suyu ile kişilerin manevi alanlarına nüfuz edecek şekilde anlatan ve istediği
yöne sevk etmeyi başarmış olduğu konusunda yaygın bir kanaat vardır. GÜLEN'in din dışına çıkarak eğitim
dünyasında, basında, ticari sahada, para piyasasında, ordu ve polis içinde örgütlenme gibi yoğun faaliyetlerini
ilmi masumiyet kisvesi ile izah etmek artık mümkün değildir. Türkiye kamuoyu GÜLEN ve bağlılarının ne
yapmak istedikleri yönünde değil, değil derinliğine yüzeysel bilgiye bile sahip değildir. Ne kendisi, ne cemaati,
ne iç ve dış organizasyon derinlikleri, ne hedeflerinin boyutu ve ilişkileri milli menfaatlerin neresinde yer
almakta oldukları tam olarak anlaşılamamaktadır. Kendisini ve cemaatini sürekli kendisi anlattığı için ve kendi
harekete ile ilgili bazen diğer hareketlerin veya tarikatların mukayesesini halka bırakarak konuyu efsunlamış,
toplum görülmesi gerekeni değil kendisinin göstermek istediğini görmek ile yetinmiştir. İmaj değişiklikleri
yapacak kadar uyanık ve dikkatli davranmayı başarmıştır.
GÜLEN mensupları arasında tedbir olarak adlandırılan ilişkilerinde ve düşüncelerin aktarılmasında
kullanılan takiyye sanatının gelmiş geçmiş en önemli uygulayıcılarından biridir. Kendini “kıtmir” (kıtmir,
Türkçe’de, köpek, it, zağar anlamına gelir) olarak gösterebilecek kadar tevazu sahibi, hakikaten Allah dostu bir
er kişi gibi gösterme sanatında mahirdir. “Müslüman gerektiğinde Allah'ı bile inkar edebilir” diyecek kadar
takiyyede ilerlemiştir.
GÜLEN dedeleri ile ilgili anlatımları gibi anne ve babasıyla ilgili anlatımlarında da bariz çelişkiler
içerisinde bulunmaktadır. Ailesini mitolojik bir olayın kahramanları tasvir etmekte daha sonra yine kendi
anlatımları ile sıradan bir insan oldukları anlaşılmaktadır. (Raporda GÜLEN'in çeşitli görüşlerine yer verilip)
adeta kendi kendini tensip etmekte; sözlerinin güvenilirliği ve doğruluğu ruh sağlığı hususunda ciddi şüphelere
neden olmaktadır. GÜLEN “Küçük Dünyam” isimli kitapta “ciddi şekilde bütünüyle iki sene okudum”,
ifadesine yer verip, ayrıca “talebeliğimin hepsini toplasanız iki sene ancak yapar” demektedir. İslamiyet yarım
yamalak bir iki yıllık eğitimle hoca sıfatı alıp kürsülere çıkma hafifliğini kaldıramayacak güce ve o nispette de
sorumluluk gerektiren bir dindir. GÜLEN'in açıklayamayacağı çok gizli ve çok önemli bir görevi ve hedefi
vardır. GÜLEN tarikatçı olmadığını, hiçbir tarikata intisabı olmadığı gibi hiçbir münasebetim de olmadı
demiştir.
GÜLEN 25.01.1995 günü Sabah Gazetesinde Nuriye Akman'a verdiği röportajda rüyasını anlatarak
“ben cehennemin önünde kollarımı açmış sel gibi akan insanları durdurmaya çalışıyorum, sonunda
dayanamadım kenara çekildim, Vallahi bu cemaatten hiç kimse onların içinde yoktu” diyerek yemin ederek
cemaatinden hiç kimsenin cehenneme atılmayacağını söylemektedir. Işık tarikatını kuran GÜLEN şevk yani
ışık olarak kurduğu örgütlenmeyi ifade etmiştir.
GÜLEN grubu çok disiplinli bir teşkilatlanma ve sıkı bir hiyerarşi altındadır. Bu iddiaların dile
getirilmesi üzerine verdiği cevapta “devlete alternatif örgüt teşkili bir fitnecilik, bozgunculuk demektir. Böylesi
bozgunculuk ve fitneden en çok kaçınan ve istikrarı en fazla müdafaa eden birisiyim” diyerek cevap vermiştir.
Altın Nesil Yetiştirme gibi müphem bir iddia peşinde bir adam ve bunun yanı sıra bir tarikat, bir örgüt hatta
cemaat olduklarını gizleme çabası içerisinde olan insanlar durmaktadır.
GÜLEN gençlere yönelip onlarla birlikte ülkeyi çok tehlikeli mecralara sürükleyebileceği endişesi
nihai sonuç olacaktır. Açık bir örgütsel modelde nasıl bir gizli hedefe doğru gitmekte olduğunu eklektik felsefe
anlayışı ile dini fenomenleri kullanan bir tarikat liderinin fark edilmemesi ülkemiz yönünden oldukça acıdır”
görüşlerine yer verilmiştir.

4.9.2.5. Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral'ın "GÜLEN ve Işık Tarikatı" raporundan
özetler

“F. Gülen cemaatinde Kuranı Kerim'deki ayetlerde ahir zamanda bir cemaatin geleceği, İslam’ı cihat
ile tekrar dirilteceği ve dünyaya hakim kılacağı, bu cemaatin peygamberlerin gözetiminde Allah'ın gözünün de
üzerinde olduğu, çok ayrıcalıklı bir topluluk olduğu konuları işlenerek ikna yoluyla beyin yıkanmaktadır.
159
GÜLEN'e göre başlangıcı hedef ve niyet gerektiğinde gizlenmelidir. Bu tedbir olarak geliştirilmiş bir
yöntemdir. Muhataba ılımlı yaklaşılması, güven telkin edilmesi, takıyye ve tedbir yöntemlerindendir. Cemaat
üyesi muhatabın gönlüne öyle girmeli ve ona her dediğini yaptırabilmelidir. Cemaatin prototip insan yetiştirmek
istediği “koyun gibi ol, süt ver” demekle herhalde ordu haline getirmek istediği bu tiplerin çobanı olmak ve
böylece bu zümrenin lideri konumunda devleti ele geçirme hayali ile çalıştığı ortadır. Kendini hoş görü abidesi
haline getiren bir tarikat lideri, barıştan söz ederken karşı tarafa rehabet sunmakta ama kendi taraftarlarını cihat
ve kavgaya hazırlamaktadır.
Türkçenin bir dünya dili olması gerektiğini savunan GÜLEN'in dilini anlamak pek o kadar kolay
değildir. Türkçe diye adlandırdığı dili anlamak için özel lugatlara ihtiyaç vardır. Kullandığı dil daha ziyade
Arapça, Farsça ve Osmanlı Türkçesi etkisi altındadır. Gülen bu tür ifadelerle kendini ispat peşinde mi koşuyor
ya da bilgi hazinesini mi ortaya sergiliyor, aksi taktirde Türkçeyi bir dünya dili yapma gibi düşüncesi
ifadelerine bakılırsa ciddiyetten çok uzak gözüküyor.
GÜLEN “bir meseleyi bizim anlatmamız vicdanlarda reaksiyon ve tepkiye sebep olacaksa o
meseleyi bir başkasına anlattırmak hoşumuza gitmelidir” diyerek başka kanal ve gazetelere ya da kişilere
cemaatin fikrini söylettirilmesini amacı için uygun buluyor. Bu taktik son zamanlarda GÜLEN ve cemaatinin
kendini kamuoyuna anlatmak için başvurduğu en etkili yöntemlerdendir. Bazı yazarlar ve medya organları
methiyeler altında GÜLEN'in faaliyetlerini anlatıp, mevsim şartlarına başkalarını hazırlamaktadır.
Örgüt için himmet toplantıları ile para toplamanın temel mantığı esnaf, tüccar, kazanç seviyesi ne
olursa olsun bütün cömertlere seslenilerek cemaatin giderlerini karşılamada bu kesimi ikna ederek
silkelemektir.
GÜLEN, kitle ruh halinden istifade ile kitlelerin irtihakını kolaylaştırıcı metot ve usullerin tatbikini
irşat ve tebliğ adına çok mühim kabul edip propaganda yöntemi ile hedeflenen güce ulaşmak için etkinliğin
arttırılmasını istemektedir. Örgütlenme tarzı bilinen dar örgütlenme yöntemlerinin dışına çıkmaktadır. Daha
ziyade eğitim kurumları, rant çevresi ve devletin önemli kurumları ile siyasetçi ve bürokrat çevreleri hedef
kapsamına alınmaktadır. Özlem duyduğu düzene geçilebilmesi için mühendislerin, subayların, hukukçuların,
yöneticilerin, toplum bilimcilerin mutlaka kendi ışık ordusunda yetiştirilmesi için gayret sarf etmektedir.
GÜLEN, rejim için muhalif bir güç yetiştirmekte olup onları süvarileri olarak görüp, ışık evlerini süvarilerinin
kışlaları olarak kabul etmektedir. GÜLEN'e göre; ab-ı hayatın ancak ışık evlerinde bulunacağını, cenneti
yeryüzünde yarattığını iddia eder mahiyette bu evlere övgüler yağdırıp, bir anlamda Hasan Sabbah olduğunu
örtülü olarak itiraf etmektedir.
Müslümanlığın ortaya çıkışı ve daha sonraki aşamalarda gelişmelerden zaman zaman bilgilendirme
yaparak, sanki bunlar benim düşüncelerim değil, Müslümanlık böyle gerektiriyor dercesine telkinlerde
bulunmakta, gerçek gaye örtülerek tarikat olgusu içerisinde doğru yolu gösterme ve uyarma amaçlı insan tefriki
yapılmadan sadece İslamiyet ve Müslümanlık konuları ele alınması gerekirken örgütlenme için faaliyet
yürütüldüğü anlaşılmaktadır.
Işık Evlerinde her birisi ayrı ayrı araştırma merkezi olan bu evlerde GÜLEN'in kitaplarının
okunması ile mucizeler yaratılacak, kendi tabiri ile muhalif bir rüzgar esmez ise ne olduğunu bir türlü
açıklamadığı meçhul hedefe ulaşılacaktır.
GÜLEN, şeriat yerine İslam, cumhuriyet dönemi yerine talihsiz dönem, karanlık dönem, cemaat
mensupları yerine hizmet evleri, davet yerine dava, cemaatin dışındaki bütün kesimler için karşı cephe
kelimelerini kullanmaktadır. Hizmet erleri ve hizmet kelimesini cemaate ve davaya hizmet anlamında
kullanmaktadır. Tarikatın idare edilebilmesi için istişare grubu oluşturulmuş, en üst karar verme organı haline
getirilmiştir. Dava adamının şahsi hayatı yoktur. Bu hizmette askeri disiplin çok önemlidir. “Ruhen askeriz, öyle
olmalıyız, öyle olmaya mecburuz” diyerek cemaat üyelerini askerlere benzetmiştir. GÜLEN'in cihadı şimdilik
ışık ordularının yetiştirilmesi için ilan edilmiş bir cihattır. Karşı cephe tabirini kullanmakta kendisinden
olmayan kişilerle hesaplaşma yapılamadığını, karşı cepheye küsüldüğünü, bu cepheye kin ve nefret duymakla
kadrolaşmada geri kalındığı tespitine yer vermektedir. Hasım Cepheyi “mükemmel işleyen haber alma teşkilatı
ile içinden tanırken, öte yandan hasım cephenin aynı faaliyetleri kendi içimizde sürdürmesine müsaade
etmemeli ve imkan tanımamalıyız” emrini vermiştir. “Bilhassa haber alma hususunda her zaman hasım
cephenin çok önünde olunmalıdır” demektedir. Hasım cephe ile ilgili ne bilgiler alıp, karşı tedbir geliştirmek
için istihbarat faaliyetinde bulunmayı ihmal etmemektedir. Emniyet teşkilatında en çok istihbarat, bilgi işlem ve
personel birimleri hedef alınmıştır.
“Gündem belirlemek, hadiselerin nabzını elinde tutabilmek için devamlı fikir ve düşünce üreten bir
160
kadroya ve bu düşünceleri pratiğe dökebilecek dinamik insanlara ihtiyaç vardır. Bütün bunlar plan ve program
gerektiren işlerdir. Sonra bu düşüncelerin hayata geçirilmesi için vasat ortamın müsait hale gelmesi de şarttır.
Meselenin bir düşünce ve fikir olarak hazırlanması bir de bu fikir ve düşüncelerin hayata geçirilmesi yönleri
var. Biz bunların bütününe plan ve program diyoruz.”
Işık Evlerini devletin kilit mevkilerine, hassas noktalarına yerleştirmek ve bu suretle devletin üst
düzeyindeki kadroları ele geçirmek cemaatin temel felsefesidir. Cemaat aynı duygu ve düşünceyi paylaşan
fertlerden meydana gelmektedir. Cemaatteki beraberlik belli bir disiplin ve programla gerçekleşir. Cemaatteki
ülkü birliğinin yerini cemiyette menfaat birliği alır.
Raporun sonuç kısmında bu hareket içerisinde yer alan cemaat bir özenti cemaatidir. Allah'tan
kendilerine lütuf gelmektedir. Türkiye ve dünyayı kurtarma adına kendilerine çok önemli bir misyon
yüklenmiştir. GÜLEN cemaati bir Allah ordusudur. Yeterli kuvvete ulaşıncaya kadar tekniğe ve taktiğe
başvurulmalı, aksi takdirde kuvvet olmadan girilebilecek herhangi bir çatışma davaya zarar verebilecektir.
İslam alemi adına şerefli, haysiyetli herhangi bir devlet bulunmamaktadır.
GÜLEN, bir-bir buçuk yıllık din eğitim ile kendi ifadesine göre yarım yamalak hafız daha açık ifade
ile yarım yamalak bir din bilgisine sahip olduğu görülmekte, Hoca Efendi sıfatının bile üzerinde eğrelti durduğu
bu kişinin kıyametin kopmaya başladığını bilecek kadar ilim irfan sahibi olduğunu ima edebilmektedir. Kendi
niyet ve hislerini gizleme yönünde bile aklını yeterince kullanmaktan aciz bir kişi olduğu halde kendilerinin
Allah'ın ordusu olduğunu, kurtuluşun cemaate tabi olmakla ve Işık Evleri yetişmekle mümkün olacağına
inanması, Türkiye'yi tehlike ve karmaşanın ve çılgınlığın beklediğinin somut işaretleri olduğunu, demokratik
haklarına dokunulduğunda rejimle savaş yapmaktan çekinmeyeceğini ima ettiği, dini görünümlü isyanların en
ciddi, en sinsi, en kapsamlı ve en tehlikelisi olduğu tahmini” ile rapor sona ermektedir.

4.10. ÖRGÜTÜN İDARESİ

4.10.1.ÖRGÜTÜN YÖNETİLMESİ

4.10.1.1.Örgüt İçerisinde Tayin

Bir ülke, bölge veya il bazında imam düzeyinde faaliyet gösterecek örgüt mensupları ile ilgili
kararları merkez üst yönetimi vermektedir. Yani bölge imamları tarafından alt sorumlular (imamlar) hakkında
hazırlanan performans bilgileri merkez tayin heyetine gönderilmektedir. Burada oluşturulan bir havuzda konu
değerlendirilmektedir. Yapılan bu değerlendirme sonucunda imamların yer değişikliği yapılmaktadır. Bazen
tayin heyetinin bir bölgeden aldığı imamı başka bir bölgeye vermeyip farklı bir görev ile de
değerlendirebilmektedir. Sorumlu düzeydeki imam kendi isteği ile tayin olmak için başvuru yaptığı takdirde, bu
konu tayin heyeti tarafından değerlendirmektedir.

4.10.1.2.Örgütte İtaat

İtaat en basit ifadeyle emre uymak anlamına gelmektedir. Örgüt içerisinde bu durum biraz daha
farklıdır. Özellikle GÜLEN’in dini bir lider olmanın da ötesinde “ahir zamanda beklenen kurtarıcının (İslam
Devletini kuracak şahıs) o olduğu”, her ortamda üzerine basa basa anlatılmaktadır. Örgüt mensupları bu yönde
manipüle edilmekte bu durumdan çok etkilenerek gönülden bir bağlılık meydana getirmektedirler. Örgüt
mensupları hiçbir baskı hissetmeden, hiçbir şeyi sorgulamadan tam bir itaatle hareket etmektedirler.
Örgüte kayıtsız şartsız itaat eden mensuplara yemin metni hazırlanmaktadır. Örgüt içerisinde
faaliyet gösterdiği dönemde kendisine GÜLEN’in sağ kolu benzetmesi yapılan Nurittin Veren ifadesinde,
örgüte kazandırıldığına kesin gözüyle bakılan şahıslara mutlaka yemin ettirildiğini, hazırlanan yemin metninin
“Gücüm yettiği kadar, GÜLEN’i hayatıma gaye edineceğime“ diye başlayan cümledeki GÜLEN kısmının
sonradan üzeri çizilip Kur’an'ı olarak değiştirildiğini, son bölümdeki "GÜLEN’e sadakatten hiçbir suretle
ayrılmayacağıma" diye başlayan cümledeki GÜLEN'in de üzeri sonradan çizilip Kur’an‘a diye el yazısı ile
yazıldığını, ancak metnin orijinalinde böyle bir kelimenin olmadığını, tepki toplamamak için böyle bir yola
başvurulduğunu anlatmıştır.

161
Tanık Kemalettin Özdemir; Böyle bir yemin metninin bulunduğunu, bu yemin metninde GÜLEN’e
bağlılığın esas alındığını, metnin önce Kuran-ı Kerime bağlılığı ön gören bir metin iken Kuran-ı Kerim
kelimelerinin yerine sonradan "GÜLEN’e bağlılığın yazıldığı bir metin haline dönüştürüldüğünü anlatmıştır.
Örgüt lideri GÜLEN kendisini bir otorite olarak, yani “ulu’lemr“ (idareci) olarak görmekte ve
devlet otoritesini kabul etmemektedir. Ulu’lemr kelimesi sözlük anlamı emir sahibi olmak anlamına
gelmektedir. Bununla kastedilen husus, halkın üzerinde yönetme yetkisidir. Bu yetki sahiplerinin emirlerine
itaat etmek dinen farz olarak kabul edilmektedir.
Tanık Nihat Demirbüken ;"İtaat konusunda Nisa Suresi 59. Ayeti, "Ey iman edenler! Allah'a itaat
edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz
-Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve Resul’e götürün (onların talimatına göre halledin); bu
hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir" şeklinde iken, GÜLEN’in değerlendirmesinde itaat, ev
imamına itaat küçük bölge imamına itaat, küçük bölge imamına itaat il imamına itaat, il imamına itaat büyük
bölge (eyalet) imamına itaat, büyük bölge imamına itaat Türkiye İmamına itaat, Türkiye imamına itaat
GÜLEN’e itaat, GÜLEN’e itaat Peygamberimize itaat, Peygamberimize itaat de Allah’a itaattir, şeklinde
açıkladığını, burada kendisini otorite olarak ulu’lemr (idareci) yerine koyduğunu, kendisini asıl, Devlet otoritesi
ve idaresini kışır (kabuk-dış) gördüğünü, yani devleti paralel “kendi ve taraftarlarını ise öz, asıl olarak” dikte
ettiğini“ anlatmıştır.
Örgüt yöneticilerinin tayin kararlarındaki temel ölçü, örgüte aşırı itaat, güvenilir olmak ve kayıtsız
şartsız istenileni yapmaktır. Sadakat her birimde aranan temel unsurdur. İmamların seçilmesinde ise terör
örgütleri ve mafyavari örgütlerde de illegal yapılanmanın esasını oluşturan itaat ve sadakat özellikleri
aranmaktadır. Uzmanlık veya ihtisas sahibi olmak bile sadakat, imama ve GÜLEN’e sadık olmak özelliklerinin
altında kalmaktadır. Terfi etmek için örgüte sadık olmak gerekmektedir. Sadakatin bir diğer ölçüsü de örgüte
para vermek ve yüksek himmet toplamak olarak görülmektedir. En fazla para veren kişi sadık olarak
değerlendirilmektedir. Yine kurumda görevli örgüt mensuplarının istenilen her bilgiyi tereddütsüz ve itaatle
vermesi örgütsel sadakat olarak değerlendirilmektedir. İtaat eden örgüt mensuplarının seviyelerinin belirlenmesi
ve ödüllendirilmesi,yurt dışında bulunan örgüt liderinin yanına kaç kez gittiği, kaç gün ve ne kadar süre ile
orada kaldığına göre yapılmaktadır. Terfi ve görevlendirilmelerde tercih kriteri olarak kişisel maharet ve
becerilerin öne çıkarılması örgüt lideri GÜLEN tarafından ihanet olarak tanımlanmıştır. Örgütte herkes kendini
"sıfır" olarak görmeli, örgüt liderinin ifadesi ile "gassalın elindeki meyyit gibi olmalı" itaati ölü kadar tepkisiz,
her denileni yapan, sadık olmalıdır.

4.10.1.3. Örgüt İçi Evlilik ve Boşanma

FETÖ örgüt içi evliliği özendirmekte ve teşvik etmektedir. Örgütü yönetenler mutlaka örgüt içi
evlilik yapmalıdır ve dışarıdan evlilikleri kabul edilmemektedir. Örgüt üyeleri kendilerine gösterilen kimse ile
evlenmek zorundadır. Örgüt içerisinde evliliklerin bazı istisnaları olmuş ise de stratejik olarak düşünüldüğünde
bürokrat, siyasetçi ve iş adamlarının örgüte kazandırılması için akrabalık bağı kurulması amacı ile örgüt
dışından bazı evlilikler yapılmıştır. Bazı evlilikleri bizzat GÜLEN organize etmiş, örgüt adına faaliyet yürüten
Ali Katırcıoğlu, Yusuf Pekmezci ve İsrafil Çalışkan gibi iş adamlarının çocukları GÜLEN’in yeğenleri ile
evlendirilmiştir. Ayrıca Ahmet Kurucan, Cevdet Türkyolu, Adem Kalaç, Osman Karakuş gibi üst düzey örgüt
mensuplarının kendileri veya çocukları yine GÜLEN’in yeğenleri ile evlendirilmiştir. Bu evlilikler stratejik ve
servet avcılığı amacıyla yapılmış olup sermaye ve servet kontrolü amaçlanmıştır.
Evliliğin sürdürülemeyip boşanma aşamasına gelmesi durumunda mutlaka bağlı imama bilgi
verilmektedir. Hiç kimsenin kendi inisiyatifini kullanarak boşanmasına izin verilmemiştir. Örgüt mensuplarının
evlenmelerine de boşanmalarına da yine örgütün üst yöneticileri karar vermektedir. Eğer bir örgüt mensubunun
boşanmasına karar verilmişse tekrar evlenmeleri yine örgüt kontrolünde olmaktadır. Boşanan erkek veya kadın
yine örgüt içerisinden birisiyle evlendirilmektedir.
Evlenmeye karar veren örgüt mensubu kararını bir üst sorumluya bildirmektedir. Kişinin
evlenmesinin uygun görülmesi halinde kendisine karşı cinsten kişilerin (bayan veya erkek) isimleri ve
fotoğraflarından oluşan bir katalog gösterilmektedir. Şahsın bu katalogdan seçtiği kişi ile görüşmesi
sağlanmakta, bu şekilde evlilik gerçekleşmektedir.
Çocuğu olmayan örgüt mensupları, GÜLEN’i görmek için ABD’ye gidip Pensilvanya’da
GÜLEN’den aldıkları “okunmuş hurma”yı yiyerek çocuk beklemektedir.
162
Tanık Didem Yetişik ifadesinde, boşanma ve okunmuş hurma yeme konusunda; böcek davası olarak
bilinen soruşturma dosyasının şüphelisi Emniyet Müdürü Sedat Zavar’ın Erzurum’da komşuları olduğunu,
Sedat Zavar ve eşinin çocuğu olmadığı için örgüt lideri GÜLEN’i ziyarete Pensilvanya’ya gittiklerini, orada
aldıkları dualı hurmayı yemeleri sonucunda çocuklarının olduğunu kendisine söylediklerini,…eşinin GÜLEN
ile görüştüğünü, dönüşte eşinin kendisine boşanmaları yönünde karar çıktığını ve kendisi ile işinin bittiğini ve
boşanacağını söylediğini beyan etmiştir.
Bursa C. Başsavcılığının yürüttüğü 2015/52389 sayılı soruşturmada yakalanan Necati Uysal’ın ve
Sena kod adı ile faaliyet gösteren eşi Esra Uysal'ın ikametinde ve aracında çıkan dokümanlardan örgüt
içerisinde evlilik işlerini organize ettikleri tespit edilmiştir.

4.10.1.4. Kod İsim Verilmesi

Terör örgütleri, faaliyet alanı hukuk dışı olduğundan güvenlik güçlerine deşifre olmadan rahatça
faaliyet yapabilmek amacıyla gizliliğe büyük önem verirler. Bu uygulamanın başında örgüt mensuplarına “kod
isim“ verilmesi gelir. Kod isim, resmi kayıtlarda görülen devletin verdiği gerçek kimliğin aksine anlamı sadece
örgütçe bilinen sanal bir kimliktir. Bir nevi örgüt mensubunun kriptolanması ile deşifre olmaması sağlanmak
istenir. Yasa dışı işlerin bilinmesinin önüne geçmek ve meçhulde kalmasını sağlamak, örgüt mensubunun
güvenliğini sağlamak, yapılması planlanan eylemin veya yasa dışı faaliyetin başarıyla gerçekleştirilmesini
temin etmek, yasa dışı faaliyetlerin akabinde mümkün olduğunca az iz ve emare bırakmak amacına yönelik kod
ad kullanılmaktadır. FETÖ, diğer terör örgütleriyle mukayese edilemeyecek ölçüde gizliliğe büyük önem
vermektedir. Örgütün neredeyse tüm uygulamalarında olduğu gibi gizlilik de istismar edilen dini kavramlarla
kamufle edilmekte, örgüt jargonunda “tedbir“ olarak adlandırılmaktadır. Tedbiri olağanüstü kutsayan FETÖ
mensupları da kod adı kullanmaktadır. Önceleri isminin dini bir manası ve mahiyeti olmayan (Kaya, Deniz,
Irmak, Güneş, Yaprak gibi) cemaat mensuplarına sahabe isimleri verilerek kod adı uygulaması başlatılmış daha
sonra ise mahrem yerlerde görev alan özel yetiştirilen kişilerin gerçek kimliğini gizlemek için kod adı
uygulamasına geçilmiştir.
Mahrem (emniyet, yargı, TSK, MİT imamları, askeri liseler, harp okulları, polis koleji ve polis
akademisine öğrenci yetiştirenler) hizmetlerde bulunan örgüt mensupları mutlaka kod isim kullanırlar. Kod
isimleri genellikle üst sorumlular tarafından verilir. Hatta askeri okulda öğrenim gören ve örgüt mensubu olan
öğrencilere de deşifre olmalarını engellemek için kod isim verilmektedir. İstisna olarak bazı örgüt mensuplarına
kod isimlerini doğrudan GÜLEN vermektedir. Örgütün kuruluş ve genişleme döneminde kod isimleri
sahabelerin ya da tarihi şahsiyetlerin isimlerinden seçilmiştir. Ayrıca sadece örgüt mensuplarına değil toplantı
yapılan mekânlara özellikle de ışık (talebe) evlerine de kod isim verilmektedir. Toplantı yapılacağı zaman kod
isim kullanılarak birbirlerine bilgi verilmektedir.
Gizlilik, yasa dışı işlerle uğraşan örgütlerin varlığını gösteren bir terimdir. Örgüt mensuplarında
hukuk dışı işler yapıldığı algısının oluşmaması için din istismarına başvurulup örgüt mensuplarına bağlı olduğu
abi tarafından sahabe isimleri verilmektedir. Böylece hem örgüt mensuplarının deşifre olmaması sağlanmakta
hem de uygulama din istismarıyla hissettirilmeden gizlenip sahabe isimleri verilmesiyle seçilmişlik hissiyatı
artırılmakta ve iç motivasyon ile adanmışlık ruhu yükseltilmektedir.
Örgütün kod adı kullandığının tespit edildiği ilk olay, 23.07.1985 tarihinde Çanakkale İli Ayvacık
İlçesi Adatepe Köyü’nde Küçükkuyu Jandarma Takım Komutanlığına yapılan bir ihbar üzerine yakalanan
şahıslardan o tarihte Ankara Polis Koleji öğrencisinin İhsan Savaşçı-İhsan 82021 kod ismi kullanarak yazılmış
mektuptur.
Polis Başmüfettişi İ. Sezgin Şenel tarafından düzenlenen 28.08.1992 gün ve 15-92 sayılı fezlekede
adı geçen bir müşteki ifadesinde, 1987-1988 öğretim yılında polis akademisine girdiğini, akademide okul
imamı, buna bağlı devre imamları, bunların altında sınıf imamları, yine bunlara bağlı olan kitaplık, finans ve
eğitim sorumluları bulunduğunu, örgütte kod isim kullanıldığını anlatmıştır.
Ankara Emniyet Müdürlüğünün 30.04.1999 tarih ve B.05.1.EGM.4.06.00.06 (2691-99) sayılı
yazısıyla; “…bu şahısların genelde üniversite öğrencisi oldukları ve kendilerine abi diye hitap ettikleri, ayrıca
bu şahısların kod isim kullandıkları” hususuna yer verilmiştir.
FETÖ’ne yönelik olarak gerçekleştirilen operasyonlarda yakalanan şahıslardan ele geçirilen “Örgüte
eleman temini konusunda tespit edilme, fark edilme durumlarıyla alakalı dikkat edilmesi gereken hususlar”
isimli örgütsel dokümanlarda “9- Müstehar isim mutlaka kullanılmalı” şeklinde bilgi bulunmaktadır.
163
FETÖ, kod adı kullanma ile yasa dışı terörist örgütlenmelerin taktiklerini uzun yıllardan beri
kullanmaktadır. GÜLEN’in gizlilik, takıyye, tedbiri daima teşvik edici söylemleri doğrultusunda örgüt
mensupları, kod adı kullanmışlardır. Tanık ifadelerinde çok ayrıntılı bilgiler olup kod adı uygulaması örgütün
genelinde başvurulan bir gizlenme şeklidir. Mahrem hizmetlerde ise kod adı kullanılması zorunlu bir tedbirdir.

Kod isim kullanılmasıyla ilgili örgütsel konumu yukarıda açıklanan Hasan Polat'ın 2016/97787
sayılı soruşturma kapsamında alınan 17/08/2016 tarihli ifadesinin ilgili kısmında; 1980 yılından beri örgütün
kendini gizleme taktiklerinden olan kod isim kullanma olayının,örgüte ilk zaman girenler için bir iltifat gibi
taktim edildiğini ve isimlerin Arapça manalarına uygun olarak bir üst mana kod isim olarak verildiğini,mesela
ismi Hasan (Güzel) olan bir şahıs, İhsan (En güzel) ismi verilerek bizzat GÜLEN tarafından taltif edildiklerini.
bugün ise artık bu kod isimlerin ne işe yaradığının anlaşıldığını, yine isim koyma konusunda cemaatte yaygın
bir uygulamanın da yeni çocuğu olmuş anne babaların kendi isimlerini GÜLEN’e göndererek, çocuklarına isim
koymasını istemeleri olduğunu, eğer baba asker olursa isimlerin "Berk, Cenk, Oktay, Okay" tarzı verilirken,
kritik noktalarda olmayan cemaat mensuplarının çocuklarının isimlerinin anne babalarının isimlerine yakın
isimlerden verildiğini, bu seremoninin yıllardır devam ettiğini,
Kod isim uygulamasını ilk olarak GÜLEN'in kendi kitaplarında kullandığını, piyasaya ilk çıkan
kitaplardan mesela “Asrın getirdiği Tereddütler” ile “Şüpheler ve Çıkış Yolları"nda M.Abdulfettah ŞAHİN
ismini kullanırken, çok eski kitapları olan “Altın Nesil” ve “İhtilafı Metali” isimli kitaplarında Muhammet
Fethullah Dahhak şeklinde isim kullandığını, burada Muhammed'in GÜLEN’in göbek ismi olup, biraz da
beklenen mehdinin isminin Muhammed olacağına telmih yapılması olduğunu, "Abdul Fettah" isminin ise
Fetullah isminin farklı bir versiyonu olduğunu, burada yapılmaya çalışılanın gerçek ismi kullanmamanın
yanında yine de kitabın kendine ait olduğunu ifade edebilmek olduğuun, bazen de GÜLEN'in soy isminin
Arapça karşılığı olan DAHHAK kelimesinin kullandığını, GÜLEN’in kitaplarının kendi yazması olmayıp
sohbetler veya vaazlarda yanında bulunan mollaların yapmış oldukları derlemeler olduğunu, Sızıntı ve Yeni
Ümit dergilerinin başyazıları ve orta sayfa yazılarının, GÜLEN tarafından bizzat kaleme alındığını ve bir kitap
serisi olarak derlenerek yayınlandığını, yine kendi yazdığı şiirlerinin “kırık testi” adında yayınlandığını, Sızıntı
başyazılarının aynı zamanda eski zamanın stratejik mesaj verme metodu olduğunu,
Cemaatin bütün birim sorumluları ve mensuplarının, en alttan en üste kadar, en küçük bir görev
yaptığında bile mutlaka kod isim kullandığını, kod isimlerin asker, yargı ve polis sorumlularında sürekli olarak
değiştirildiğini beyan ettiği anlaşılmıştır.

4.10.1.5. Kimliğini Gizleme- Takıyye

Hizmet hareketi veya GÜLEN cemaati ismi sahiplenilmeden, özellikle devlete ait kurum ve
kuruluşlarda örgüt kadrolaşmaktadır. Mensuplarının girdikleri siyasi partilerde, bürokraside,akademik ve ticari
çalışmalarda, gazetecilik ve yazarlık faaliyetlerinde ve diğer alanlarda farklı kimlikler altında toplumsal hayatta
yer almaktadırlar. Örgüt mensupları kendilerini alevi, ülkücü, solcu veya benzeri gruplardan göstererek
özellikle ordu, emniyet gibi hassas yerlerde gizlenerek takıyye yapmaktadırlar.
Pensilvanya‘ya GÜLEN’in yanına giden emniyet, mit, yargı mensubu gibi mahrem birimlerde
faaliyet yürüten şahıslar gerçek kimliklerini saklamaktadır. Belli isimler ve tanımlamalarla kendilerini tanıtıp,
GÜLEN ile görüştürülmektedir.“Dayı’nın akrabaları geldi“ şeklinde şifreli konuşmanın GÜLEN ile görüşecek
mahrem birimde faaliyet yürüten kişiyi ifade ettiği tespit edilmiştir.Onunla görüşecek şahıslara farklı bir kod
isim verilmekte ve tedbir amaçlı olarak genellikle esnaf olarak tanıtılmaktadır.

4.10.1.6. Örgütün Kamp Faaliyetleri

Örgütün kamp faaliyetleri çok eski yıllara dayanmaktadır. GÜLEN ilk çekirdek kadrosunu bu
kamplardan sonra oluşturmuştur. İzmir’in dağ köylerinde gözden uzak yerlerde başlayan kamp çalışmaları
Buca, Edremit, Ayvalık gibi ilçelere bağlı köylerde devam etmiştir. Kamplar yarıyıl ve yaz tatillerine göre
şekillendirilmekte, örgütün büyüme ve genişleme sürecinde kamp alanları artmaktadır. Örgüt faaliyet gösterdiği
her şehirde kamp çalışmalarını sürdürmektedir. Sadece yaz ve yarıyıl tatillerinde değil, kamplar uzun bayram
tatilleri, resmi tatiller ve hafta sonu tatillerinde de yapılmaktadır. Kamplar faaliyet gösterilen şehirde herhangi
164
bir örgüt evinde yapılmaktadır. Şehir merkezinde yapılan kamp çalışmaları genellikle sınava hazırlık kılıfı ile
gerçekleştirilmektedir. Öğrenciler, kamp süresince kesinlikle aileleri ile görüştürülmemektedir. Maddi durumu
kötü olup yaz tatilinde çalışmak zorunda kalan öğrencileri kampa götürmek için çalışarak kazanacakları para
ailelere örgüt tarafından ödenmektedir. Bu durum örgütün kamplara ne kadar önem verdiğini göstermektedir.
Kamplar bir hafta, on beş gün veya bir ay sürmektedir. Kamp süresi öğrencinin tatil durumuna göre
ayarlanmaktadır.
Uzun süreli kampın yapıldığı evde katılımcılardan herhangi bir harcama masrafı alınmayıp, tüm
masraflar örgüt tarafından karşılanmaktadır. Kamp yapan evin abisi (imamı) tarafından maklube isimli bir
yemek yapılıp kamptaki katılımcılara ikram edilmektedir. Kamp süresince sabah erken vakitte kalkılmakta,
namazdan sonra GÜLEN’in kitaplarından okuma ve açıklamalara yer verilmektedir. Ders esnasında okunan ve
anlatılan konulara ilişkin sorumlu imam evde bulunanlara soru yöneltmektedir. Derslerde GÜLEN tarafından
kaleme alınmış kitaplar kullanılmaktadır. Kampta bulunan öğrencilere kitap okumadaki başarılarına göre
hediyeler verilmektedir. Öğleden sonra GÜLEN’in vaazları izlettirilip dinlettirilmektedir. Yatsı namazından
sonra yine GÜLEN’e ait kitapların okunmasından sonra herkes uyumaktadır.
Kamp yapılan evde televizyon bulunmamakta, varsa bile sadece video izlemek amacıyla
kullanılmaktadır. Kamp süresince evin temizlik, yemek türü ihtiyaçları için katılanlar arasında bir iş bölümü
yapılmaktadır. Uzun süreli yaz kamplarında piknik yapılmakta, cemaate bağlı bir yurt veya tarihi bir
ibadethanenin ziyaret edilmesi gibi sosyal etkinlikler gerçekleştirilmektedir. Bu tür etkinliklerde tedbir amaçlı
mümkün olduğu kadar sivil halktan uzak durulması, mecbur kalınması halinde ise kod isim kullanılması tembih
edilmektedir. Kamp süresince evden izinsiz dışarı çıkılması yasaktır. Zaruri bir durum olmadığı sürece kamptan
ayrılmak yasaktır. Ülke genelinde kamp yapılan yerler ve evler örgütün sorumlu imamları tarafından
denetlenmektedir.
Çanakkale, Ayvacık, Adatepe Köyü’nde 23.07.1985 günü Küçükkuyu Jandarma Takım
Komutanlığına yapılan bir ihbarda “Adatepe Köyünde bulunan Talip Sabancı’ya ait evde çok sayıda insanın
bulunduğu ve bu evden aşırı gürültü geldiği” bildirilmiştir. Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen 30’u çocuk yaşta
olmak üzere toplam 34 kişi yakalanarak gözaltına alınmış ve ikamette yapılan aramada Arapça ve Türkçe 47
adet kitap (Latif Erdoğan, Abdullah Aymaz, Abdulfettah Şahin) ile 16 adet konuşma bantları ele geçirilmiştir.

Örgütün bu kamp faaliyetine katılan öğrencilerin yaş grupları 12-18 yaş aralığı olup eğitim
gördükleri okullarda başarılı öğrenciler olarak tanınmaktadırlar. Bunlardan beş kişi polis koleji öğrencisidir ve
bir kişi de sonradan polis akademisini kazanmıştır. Çanakkale ilindeki kampa katılan 34 öğrenciden 11’inin
1986 yılında Balıkesir ili Edremit İlçesi Karadere Köyü Güzle Yaylasındaki kampa da katıldıkları tespit
edilmiştir. Çanakkale ve Balıkesir’de otuz gün süre ile düzenlenen kamp programı önceden planlanmıştır.
Kampa katılması öngörülen öğrencilerin aileleri ile irtibata geçilerek “Çocuğunuzun dersleri zayıf, kampa
alarak ders çalıştıracağız” denilerek ikna edilmişlerdir. Bu kamplar “düğüne çağırmak” şeklinde kodlanarak
gizlenmiştir. Kamp yapılacak eve “köşk” denilmiştir. Kampa katılan öğrencilerin kamp süresince dışarıdaki
insanlarla konuşmaları ve irtibat kurmaları yasaktır. Kampta toplu olarak kitap (Latif Erdoğan, Abdullah
Aymaz, Abdulfettah Şahin) okunduğu, açıklamalarda bulunulduğu ve arkasından GÜLEN'in vaaz kasetlerinin
dinlettirildiği, kamptan sorumlu imamın okunan kitaplarla dinletilen vaaz kasetleri hakkında açıklamalar
yaptığı, konunun daha iyi anlaşılması sağladığı, kampta öğrencilerin her gün iki saat serbest bırakıldıkları ve
birbirleri ile oyun oynamalarına izin verildiği, yiyeceklerin haftalık olarak sorumlu tarafından getirildiği,
yemeklerin günlük olarak belirlenen nöbetçiler tarafından hazırlandığı, kamp süresince sıkı bir disiplin
uygulandığı, şarkı-türkü söylemek, şakalaşmak ve gazete okumanın yasak olduğu ifade ve belgelerden
anlaşılmaktadır.
Soruşturmada terör örgütünün Polis Kolejindeki örgütlü faaliyeti ile ilgili el yazılı notta bir örgüt
mensubunun yapması gerekenler sıralanmıştır.
Ankara polis koleji öğrencisinin yazdığı bir mektup ele geçirilmiştir. Kod: İhsan Savaşçı-İhsan
82021 ismi kullanarak yazılan “Sevgili Kardeşim...” diye başlayan mektupta, arkadaşının kampa gelmesini
istediği, kampa nasıl ve neyle geleceği, nerede hangi telefon numarasını arayıp kimle irtibata geçebileceği
konusunun açıklandığı, çizdiği haritada toplanıp hareket edilecek noktanın Ankara Polatlı olarak gösterildiği,
kampa çağrılmasını istediği kişileri “düğüne çağrılacak” şeklinde kodladığı, kampta kaldıkları evi ise “Köşk”
olarak belirttiği tespit edilmiştir.

165
4.10.2.ÖRGÜTÜN BİR ARADA TUTULMASI TEKNİKLERİ

FETÖ, üyelerini bir arada tutmak için bazı yöntemler kullanmaktadır. Örgütün kullandığı bu
yöntemlerden bazıları önemlidir. Zihinsel manipülasyon, beyin yıkama, korkutma, algı yöntemleri gibi örgütlü
tavır ortaya koymak ve örgütsel bağlılığı güçlendirmek için bu teknikler kullanılmaktadır. Örgütten kopmak
isteyen kimseleri bekleyen akıbet anlatılarak ve örgütün ahlaka hukuka dine aykırı hiç bir iş yapmadığı empoze
edilerek örgütsel bağlılık güçlendirilmektedir.

4.10.2.1. Zihinsel Manipülasyon

GÜLEN örgütün üyelerini bir arada tutabilmek için beyin yıkama ve beyin kontrolü metotlarının
kullanılmasını emretmiştir.
Zihinsel manipülasyon teknikleri zihni karıştırarak manipülatörün isteği doğrultuda kişinin
davranmasını sağlar. Başkalarının algılarını ve davranışlarını el altından aldatarak taciz ve tehdit taktikleri
kullanarak değiştirmeyi amaçlayan sosyal etkiler olarak tanımlanır. Hedef kişi yada kitlede davranış ve kanaat
değişikliği yaratmak için başvurulur. Teknik, insanların kendiliklerinden yapamayacakları bir şeyi özgür bir
şekilde yapmalarını sağlar. Kişide özgürce razı olmak, zorlamasız itaat etmek, manipülasyonun temel
karakteridir.Sömürücü, tacizkar, kurnaz ve aldatıcıdır. Diğer insanları kullanmak isteyen kişiler manipülasyon
tekniklerine genellikle başvurmaktadır. Kişi izin verdiği takdirde manipülatör onu kullanmak için zihnini
karıştıracak çeşitli tekniklere başvurur. Bunların en bilinenleri; yalan ile aldatmak, psikopatik eğilimli bir
kimsenin duygusal yönden ele geçirdiği ve itaati altındaki kimseye ve tehdit ettiği kişiye zorla asla
yapamayacağı işleri yaptırmak,kişinin egosunu kamçılayarak istenen şekilde hareket ettirme, yanlışa ayartarak
arzusu bilinen bir kişinin bu zayıf yönünü kullanarak hayatının kontrolünü ele geçirmek, beyin yıkama, bir şeyi
kişi yada kitle önünde tekrar tekrar yaparak onların muhakeme güçlerini ele geçirmek, incelikli duygusal şantaj
kişinin fedakarlığını suiistimal ederek hayatını mahvedecek ve hislerinden faydalanmak, mahrum bırakma
insanları itaat ettirmek için kullanılan bir teknik olarak kişilerin bağımsız düşünmesini önleme ve kendi gelir
kaynağına sahip olmayanları bunu elinden almakla şantajıyla bağlamak, kibir, ego okşama, ile kuklaya dönüşen
kişinin manipülatörün emrine girmesi olarak sıralanmaktadır. Kişilerin bağımsız fikir oluşturup kendi
yargılarına göre davranmaması zihinsel manipülasyonun kurbanı olmasına yol açar. Kimsenin başka bir
kimseyi kendi yerine düşünmesine izin vermemesi gerekir. Öfke, arzu, hırs ve yalanlara inanarak zihnini
kullanamayan kişilerin başkalarına güvenmesi manipülasyon sonucunu doğurur. Bağımsız düşünce ve iyi bir
muhakeme ile bu tekniklerle oluşturulan tuzaklardan kurtulma imkanı vardır. Zihinsel manipülasyon için
kişinin kurban olmaya kendini hazırlaması gerekir.

Zihin kontrolü, örgütün içerisinde yer alanlara uygulanan bir yöntem olup itaat üzerinden her türlü
fedakarlığa katlanmak üzere geliştirilmiştir. Zihin yönlendirme, örgüte mensup kazandırmak ve algı oluşturmak
için sempatizanlara uygulanan bir manipülasyon tekniğidir. Zihin yönlendirme kişinin belli düşünce şekline
sokularak gerçek yerine algılatılanı, sanal veya yalanı hakikat kabul edip savunmasıdır. Örgüt, basın yayın
üzerinden özellikle geniş halk kitlelerine zihin yönlendirmesi yaparak sempatizan toplamak istemektedir. Bir
dönem çok karşı çıkılan bir düşünceye bir süre sonra insanların ısındırılıp savunur hale getirilmeleri zihin
kontrol teknikleri ile yapılmaktadır.

4.10.2.2. Algı Yönetimi

Örgüt, elindeki basın yayın araçlarını kullanarak kişilerde zihin kontrolü teknikleriyle olayları ve
kişileri bir amaca göre algılatma ve doğru kabul ettirmek üzere yönetmektedir. Algı yönetimi ve kişilerin zihin
yönlendirmesi, örgütün en başarılı olduğu faaliyetlerden biridir. Örgüt, hedefine aldığı kişileri veya kurumu
itibarsızlaştırıp amacına göre kullanmak için algı yönetimine başvurduğu gibi işlenen suçları ve suçluları
masum göstermede de aynı teknik ve yöntemleri kullanmaktadır.

166
4.10.2.3. Korkutma

Örgütün bir diğer başvurduğu teknik korkutmadır. FETÖ, üzerinde çalıştığı genç veya çocuğu
psikolojik baskı altına almakta ve örgüt dışında bir hayat olmadığına ikna ederek onun örgütten kopmaması için
gözünü korkutmaktadır. Her örgüt üyesi örgütün hışmına uğramaktan çekinmekte ve kazanacakken
kaybedenlerden biri olmamak için örgütle bağını koparamamaktadır. Eğer bir kamu görevlisi örgütün istediği
şekilde hareket etmez ise onu korkutmak için hemen organize olan şakirtler ordusu suç duyurusu yapmak, basın
yayın üzerinden hedef haline getirmek gibi tekniklerle korkutup istediklerini almaktadır.

4.10.2.4. Örgütsel Bağlılık Aşılama

GÜLEN'i doğrudan veya vaaz, sohbet, konuşmalarını uzun süre dinleyenlerin bir süre sonra
bağlılıkları artmaktadır. Lidere ve örgüte zamanla gönülden bir bağlılık gelişmektedir. Bu bağlılık sonucu
cemaat mensuplarının aklı devre dışı kalmaktadır. Duyguları ile hareket eden ve örgüt lideri ve örgüt
yöneticilerinin her dediklerini yapabilen robotlar haline dönüşmektedirler.Bu durumun kaynağı kesin şekilde
belli değildir. Konuşmalarda hipnotizma etkisi yapan alt ses dosyalarına yer verildiği, bu yolla onu dinleyen
kitle üzerinde sohbetin tesirinin arttırıldığı iddia edilmektedir. Sohbetler akıl kullanmaya ilişkin olmayıp,
kişilerin duygu ve bağlılığına hitap etmektedir.

4.10.2.5. Beyin Kontrolü

Yeryüzünde kült akımlar, yeni gelişen tarikat ve dini yapılanmalar en çok kişilerin beyin kontrolü
yöntemi ile kendilerine bağlayıp istedikleri yönde düşünmelerini ve davranmalarını sağlamaktır. Beyin
kontrolünde uygulanan yöntemler hipnoz etme, akran arkadaş baskısı,övme ve övülme, eski değerlerin reddi,
doktrinlerin karıştırılıp sinekretik uygulamalar, aynı şeyleri tekrar ederek bilinç altına yerleştirme, liderin
metafizik alemle etkileşimi ve kitleye aktarımı, mahremiyetin ortadan kalkması, soru sorma yasağı, dışına
çıkılamayan kurallar koyma, üniforma kullanma, itiraf (öz eleştiri) seansları, para ve puldan uzaklaştırma,
realiteden kopukluk, komünal bir hayat sürme, aidiyet duygusu ve kahramanlaştırmadır.

Örgüt lideri GÜLEN, örgütü üzerinde hipnotizma etkisi yapan bir güce sahiptir. FETÖ içerisinde
arkadaş baskısı, en üst seviyededir. Örgüt içerisindeki her birey liderleri tarafından övülüp yüceltildiği için
örgüte bağlılığı sınırsız ve sonsuzdur. GÜLEN eski, dini ve milli kadim muhafazakâr değerleri reddederek
yerine yeni bir din ve iman anlayışı getirmektedir. Örgüt lideri dini cemaat olduğunu iddia etmesine rağmen
dinleri birbirine karıştırıp sinekretik din anlayışını benimsemektedir. Örgüt içinde aynı şeylerin sohbetlerde
tekrarlanarak benimsetilmesi genel kuraldır. Basın yayın üzerinden defalarca yalan yanlış şeyler tekrar edilerek
izleyici veya okuyucular da aynı etki oluşması sağlanmaktadır. Örgüt lideri metafizik âlemle rüyalar yolu ile
bağlantı kurduğunu, bazen de mucize keramet türü irtibatlarını kitleye anlatarak etkileşim sağlamaktadır.
Örgütün elindeki evlerde mahremiyet yoktur. Soru sorma yasağı dışına çıkılamayan kurallar bu örgütün ana
esaslarıdır. Abi ve ablaya karşı itiraf seansı diğer örgütlerle aynıdır. Örgütün alt kesimi para ve puldan
uzaklaştırılırken üst kesimi müreffeh bir hayat sürmektedir. Örgütün alt kesiminden hiç kimse şirketlere,
holdinglere ortak yapılamazken örgütü yöneten üst kesim hiç sermaye koymadan, çalışmadan, çok zengin
olmuşlardır. Örgüt içerisinde komünal hayat hücre tipi yapılarda geçerli olup sohbetlere, toplantılara katılmak
zorunludur ve her gün örgüt adına mutlaka bir faaliyet icra edilmelidir. Örgüt aidiyet duygusunu kişilerde
yüksek tutup onların yaptığı basit işleri kahramanlaştırmaktadır.
Kült bir yapı olan FETÖ örgütlenmesinde, “dahi ve üstün zekâlı” hiç kimse yoktur. Bu tip kişiler
örgüte katıldıktan sonra zekaları zorunlu olarak örgütün zeka seviyesine inmektedir. Örgütlenme de kişiler orta
zekâlı insanlardan oluşur. Bu kişiler eğitimli, idealist ve zekidirler. Ancak zamanla zihni melekelerinden
azalmalar meydana gelmektedir. Bu örgüttekiler de soyutlama, benzetme, ironi, zayıflamaktadır. Mizah
duygusu yok olmaktadır. Kişiler güven kaybı yaşayıp örgüt dışından dost arkadaş edinmekte zorlanmaktadırlar.
Değerlendirme ve yargılama kabiliyetleri kaybolup bağışıklık sistemleri zayıflamaktadır. Kimlik ve kişilik
kaybı başlayıp paranoya oluşmaktadır. Kişide psikolojik problemler başlar başlamaz FETÖ abi ya da abla
aracılığıyla mensuba örgütün ideolojisini yüklemeye başlamaktadır. Kişinin eski bağları, aile, aidiyet, dini veya
167
milli duyguları ortadan kaldırılıp yeni program yükleme ile ona örgütsel bir kimlik ve kişilik edindirilmektedir.
Bu aşamaya getirilen kişi artık (mutand) örgüt üyesidir. Ona örgüt abi veya ablasının verdiği her görevi dini bir
gereklilik olarak düşünüp icra edilmektedir.

4.10.2.6. Şahısları Puanlama Sistemi (Beşlik Sistem)

Örgüt içerisinde sorumlu düzeyde faaliyet gösteren şahıslar, polis memurları, polis ve askeri okullar,
kamu kurumu çalışanları ve özellikle talebeler hakkında çetele tutarak 5’lik sisteme göre puanlama
yapmaktadırlar. Bu sistem 5-5, 5-4, 5-3, 5-2, 5-1 şeklinde sıralanmaktadır. Buna göre;
5-1’lik puanlama; Dinle diyanetle alakası olmayan, dinsiz, imansız, ateist manasına gelmektedir.
5-2’lik puanlama; Namaz kılmasa da Müslüman, ancak henüz cemaatle ilişkisi olmayan, hatta
sevmeyen şahısları ifade etmektedir.
5-3’lük puanlama; Cuma namazlarını kaçırmayan, ara sıra diğer namazlarını kılmaya gayret eden,
hizmete genel manada sempati ile bakan, davet edildiğinde gelip giden şahısları göstermektedir. Bunlara
müspet denmektedir. Müspet harekete kazandırma potansiyeli olan kişi anlamına gelmektedir.
5-4’lük puanlama; Beş vakit namazını kılan, cemaatten olan, hatta vazife verildiğinde yerine
getirmeye çalışan kişileri kastetmektedir. Bu kişiler artık örgüt mensubu olarak kabul edilmektedir.
5-5’lik puanlama; Hayatını hizmete adamış, İslam’ın tüm şartlarını yerine getiren, GÜLEN’i imam
kabul eden, ahir zamanda beklenen zatın (Mehdi, Mesih) o olduğuna inanan, gerektiği zaman ve yerde canını
çekinmeden hizmet ve GÜLEN adına verecek kişilerdir. Bu sistem içerisinde en güvenilir, en sağlam, aktif
örgüt mensubunu ifade etmektedir.

Sistem içerisinde 5-5’lik olmayan bir örgüt mensubuna genellikle görev verilmemektedir. Özellikle
askeri okullar, polis koleji ve akademisine alınmazlar. Ancak örgütün zamanla büyümesi ve etki alanının
artması ile kontrol biraz daha zayıflamış olup 5-4'lük örgüt mensupları da görevlendirilmektedir.

4.11. MALİ YAPI

Örgütün Gelir Kaynakları kısaca tasnif edilecek olursa;

a) Kamu Kaynaklarından Elde Edilen Gelirler;

i) Kamu ihalelerinin örgütle bağlantılı firmalara verilmesi,


ii) Örgütle ilişkili firmaların rakipleri hakkında adli ve idari işlemler yaparak piyasanın örgüt
firmalarına teslim edilmesi,
iii) Kurumların gizli kalması gereken finansal ve yatırım plânlamaları bilgilerinin ilişkili firmalara
sızdırılması,
iv) Kamu arazi tahsislerinin örgütle ilişkili vakıf, dernek veya eğitim kurumlarına bedelsiz
devredilmesi,
v) Belediyelerce yapılan imar değişikliklerinin, örgütle ilişkili vakıf, dernek veya şirketler lehine
yapılması,
vi) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Alansında görevli adamları vasıtasıyla iş adamlarının yurt dışı iş
bağlantılarını sağlama karşılığında örgüt adına kendilerinden para alınması,
vii) Kamu hibe, destekleme ve teşviklerinin takibi ve proje kabullerinde PDY firmalarının
kayrılması.

b) İş Adamlarından Sağlanan Gelirler;

i) İş adamlarından, adli ve idari süreçlerdeki işlemlerini iş adamları lehine sonuçlandırma karşılığı


alınan paralar,
ii) İş adamlarının özel hayatları ile ilgili çeşitli zafiyetlerini "ses ve görüntü" kaydına aldırarak tehdit
ve şantaj yoluyla alınan paralar,
iii) İş adamlarından, iş bağlantılarını sağlama karşılığı alınan paralar,
168
c) Sivil Toplum Kuruluşları'ndan Sağlanan Gelirler;

i) TUSKON ve bağlı federasyon, dernek, şirket ile vakıflardan toplanan aidatlar,


ii) Yazılı ve görsel medya sektöründen sağlanan gelirler,
iii) Kimse Yok Mu? Benzeri bağlı STK'lar aracılığı ile yardım adı altında vatandaşlardan toplanan
paralar,
iv) Ticaret Odası yönetimlerinin ele geçirilerek, kamu hizmet alımlarındaki rayiç bedel
belirlemelerinde örgütle ilişkili vakıf, dernek ve firmalar lehine hareket edilmesi yoluyla sağlanan menfaatler,

d) Gönüllülük Esaslı Sağlanan Gelirler;

i) Kurban Bayramı öncesi iş adamlarından firmalardan ve esnaftan, adlarına kurban kesileceğini


belirterek 'Kurban' adı altında toplanan paralar,
ii) İl ve ilçelerde iş adamlarının katıldığı mütevelli heyetleri oluşturarak zekât ve burs adı altında
toplanan paralar,
iii) Memur maaş ve ödüllendirmelerinden 'Himmet' adı altında yapılan kesintilerden toplanan
paralar,
iv) Devlet kurumlarına yerleştirilen örgüt mensuplarının ilk maaşlarını örgüte vermeleri ile elde
edilen paralar.

e) Eğitim Faaliyetleri Gelirleri;

i) 154 ülkede bulunan örgütle ilişkili eğitim kurumlarında okuyan öğrencilerden alınan paralar,
ii) Yurt içinde faaliyet gösteren örgütle ilişkili eğitim kurumlarında okuyan öğrencilerden alınan
paralar,
iii) Eğitim kurumlarında okutulan öğrencilerden ücret alındığı halde, fakir öğrencilerin
okutulacağından bahisle 'burs' adı altında toplanan paralar oluşturmaktadır.

FETÖ, imamlar üzerinden bütün üyelerini ve toplumun önemli bir kısmını “himmet” adıyla bir tür
cemaat vergisine bağlamıştır. Bu örgüt mensupları da sürekli, yaygın ve sistematik olarak himmet ödemek
zorundadır. Himmet, aslında cemaat üyelerinin gelirlerinin onda birini din adamlarına vermesi anlamına gelen
"kilise aşarı"nın örgüt tarafından taklit edilmiş şeklidir. Örgüt kiliselerin topladığı aşarı, zekat ve diğer İslami
kurumlarla karıştırarak himmet adıyla toplamaktadır.

GÜLEN 1960’lı yılların sonlarında İzmir Merkez Vaizi ve Kestanepazarı Camisi İmamı olarak
görev yaptığı dönemde, küçük bir cami cemaatine hitap eden bir din adamı profilini taşırken, zamanla sayıları
yüz binlerle ifade edilen bir kitleye hitap eder hale gelmiştir. İlk yola çıkarken“Altın Nesil” oluşturma
söylemleriyle "ihtiyaç sahibi öğrencilere eğitim ve burs imkanları sağlamayı" amaçladığını iddia ederek
maliyesini de buna göre oluşturmuş, amacı nedeniyle pek çok kişi ve kesim tarafından desteklenmiş ve takdir
görmüştür. Yapılan hizmetler için gerekli olan maddi kaynaklar, “ihtiyaç sahibi öğrenciler için yardım” adı
altında gelenekçi tarzla fitre, zekat, bağış, hibe, himmet, vb. adlarla doğrudan para temini ya da kurban derisi,
gıda yardımı, vb. ayni yardımlar yoluyla karşılanmıştır.

Örgütün başlıca gelir kaynaklarından olan mensup veya sempatizanlarından "himmet" adıyla
sağladığı gelirler genel olarak mütevelli heyetleri vasıtası ile toplanmaktadır. Örgütün sohbet gruplarında yer
alan kişilerden; sohbet toplantılarına düzenli olarak katılıp verilen görevleri yerine getiren, örgütün verdiği
talimatlara sorgusuz itaat eden ve maddi gücü yerinde olan kimseler seçilerek mütevelli heyeti üyesi
yapılmaktadır. Sohbet gruplarında zekât, burs, kurban ve himmet adı altında paralar toplanırken; mütevelli
heyeti üyesi kişiler ayrıca bir ışık evinin maddi ihtiyaçlarından sorumlu tutulmaktadır. Mütevelliler topladıkları
parayı sohbet hocasının yanında getirdiği muhasebecilere vermektedir. Örgütün mali kayıtlarını bu
muhasebeciler tutmakta olup İl imamının da bir muhasebecisi bulunmakta ve bu kişi il genelindeki mali
169
kayıtları tutmaktadır.

İl imamının koordinesinde yılda en az bir kez mütevelli heyeti üyelerinin katılımı ile kamp
düzenlenmektedir. Kamplar esnasında dini duygular istismar edilerek himmet, zekât, kurban ve öğrenci bursu
adı altında toplanan paraların artırılması sağlanmakta, toplanan paraların karşılığının Cennet ile
mükâfatlandırılma olacağı vurgulanmaktadır. Mütevelli heyeti mensupları, iş adamlarının kurduğu sivil toplum
kuruluşlarına üye yapılmakta, kimin hangi sivil toplum kuruluşuna üye olacağı sohbet abisi tarafından
belirlenmektedir. Örgüt, bu kuruluşların başkan ve üye seçimlerinde söz sahibi olmayı böylelikle de hükümete
baskı yapabilmeyi amaçlamaktadır.

Terör örgütünün en çok bilinen gelirlerinden "bağış" ve "himmet" gelirlerine değinilecek olursa; bu
gelirler şahıslardan alınan ve iş adamlarından alınanlar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.

1- Şahıslardan alınanların ilk grubunu, GÜLEN taraftarı veya sempatizanı olan alt gelir grubundaki
şahıslardan (küçük esnaf, özel sektör çalışanı, emekli, çiftçi vb.) toplanan paralar ve ikinci olarak ise GÜLEN
taraftarı veya sempatizanı olan memurların maaşlarından, memurların FETÖ desteğiyle aldıkları taltiflerden ve
yurt dışı görev harcırahlarından belirli oranlarda alınan paralar oluşturmaktadır. Şahıslardan alınan paralar, en
küçük birim olan semt/mahalleden, ilçe, il ve bölge koordinatörlerine doğru toplanarak ilerlemektedir. Her ilde,
gelir ve gider kalemlerini tutan ve bunu bir üstüne rapor eden muhasipler vardır. Devlet memurlarının (özellikle
hassas görev icra edenler için) para toplama faaliyetleri ise, söz konusu kurumun o yerleşim yerindeki
sorumlusu (imamı) tarafından organize edilmektedir.

2- İş adamlarından alınan himmet ise; kendilerinin kazançları oranında alınan himmet adı altında
ayni ve nakdi yardımlar ile iş adamlarının üye oldukları kuruluşlara üye aidatı olarak yatırılan paralardır.
FETÖ’ye bağlı Türkiye İş Adamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) bünyesindeki iş adamlarından,
gelir durumlarına göre her yıl düzenli olarak alınan paralar himmet geliridir. Bu paralar, bulundukları illerin
büyüklüğüne ve ekonomik potansiyeline göre oradaki ilçe veya il sorumlularına bağlı muhasipler tarafından
toplanmaktadır. Sanayinin yoğun olduğu yerlerde, iş adamlarının bağlı olduğu TUSKON üyesi derneklerden
sorumlu ayrı bir imam da duruma göre tayin edilebilmektedir.

GÜLEN'in talimatıyla örgüt, kendisine bağlı iş adamlarını bir araya getirip, TÜSİAD ve MÜSİAD
dışında bir çatı altında toplamak ve ayrı bir güç olarak ortaya çıkmak amacıyla 2005 yılında TUSKON’u
kurmuştur. TUSKON, kendisine bağlı yedi (7) federasyon ve bunlara bağlı iki yüz on bir (211) üye dernekle
faaliyet göstermektedir. Üye iş adamı ve girişimci sayısı 2014 yılı itibarıyla 55.000 civarındadır. Söz konusu
55.000 üye arasında Boydak Holding, Koza-İpek Holding, gibi çok büyük cirolara sahip işletmeler olduğu gibi,
ilçe merkezlerindeki küçük bir hırdavatçı ya da eczacı da vardır.

TUSKON’a bağlı olmayan TÜSİAD üyesi büyük şirketlerden ve holdinglerden örgüte yardım
almaktadır. Söz konusu holdingler, doğrudan paralel yapı örgütü ile bağlantılı bir kurum ve kuruluş bünyesine
girmemekle ve himmet adı altında bir para vermemekle birlikte, sponsorluk, reklam bedeli, ayni yardımlar, vb.
çeşitli adlarla söz konusu yapılanmaya maddi destek sağlamaktadırlar. Büyük holdinglerden maddi yardım
temini, TUSKON Genel Sekreteri Muhammed Mustafa Günay ya da başka bir üst düzey yöneticinin anılan
holding patronlarını öncelikle ziyareti ve akabinde alt düzeyde tarafların yetkililerin görüşmesi neticesinde
gerçekleştirilmektedir. Türkiye’de kamuoyunun bildiği iş dünyasının patronları, işlerinin rast gitmesi ve cemaat
kadrolarına çarpılmamak için kerhen örgüte yardım yapmak mecburiyetinde kalmıştır.TUSKON’a bağlı
olmakla birlikte iş adamlığından ziyade örgüt adına faaliyette bulunmayı öncelik sayan ve örgüte maddi destek
sağlamak dışında başka faaliyetlerde de aktif rol alan iş adamlarını da ayrı bir bölüm halinde sıralamakta fayda
vardır. Anılanlar, ekonomik destek sağlamak yanında kamu kurum/kuruluşlarından örgüte adam mimlemek,
siyasi ve sosyal hayatta da örgüt adına çalışmalar yürütmekte son derece etkindirler.

Diğer bir yön olarak; terör örgütü bilindiği üzere eğitim sektörü ile faaliyetlerine başlamıştır. Eğitim
sektöründe okullar ve yurtlarla teşkilatlanıp evler açmak ve eğitim işiyle uğraşan şirketler kurmak suretiyle
170
okulları şirketler üzerinden yönetmiştir. Bir süre sonra eğitim sektörüne basın işlerini yapacak matbaa kurmuş,
matbaa için kağıt gerektiği için kağıt işletmesine girmiştir. Üretilen malzemelerin satışı için kitap satış büroları
açmış, okullar için kılık kıyafet tefrişat lazım olduğundan bu alanlarda faaliyet yürüten şirketler kurmuştur.
Matbaa, kağıt, basılı eserler ve kitabın ulaştırılabilmesi için kargo şirketi kuran örgüt, ihtiyaca göre dış alım
yapmamak için hangi alanda gereklilik varsa o alana şirket kurarak genişlemiştir. Örgüt, dış alım yerine iç alım
satıma önem vermiş, bir süre sonra kendi mensuplarının eğitim, basın, ticaret, sağlık, taşımacılık, tekstil, gıda
gibi sektörlerini finanse edebilmek için Bankasya'yı kurmuş üyelerinin başka yerlerden sağlık hizmeti
almamaları ve ihtiyacını iç alım yoluyla karşılaması için sağlık sektörüne girmiştir.

Örgütün, eğitim sektörü alanı dışında genişlemesi zorunlu olarak daha fazla finans toplanmasını
gerektirmektedir. Bu sebeple gelişen ve genişleyen örgütlenme, eğitim sektöründeki temel amaç ve hizmetini
unutup basın-yayın kuruluşları, matbaa, gıda, tekstil, kargo, sigorta şirketleri, banka gibi birçok alana
yayılmıştır. Başlangıçta bu genişleme ve gelişme düşünülerek gerçekleştirilmemiştir. Ancak yurt dışına eğitim
sektörünün açılması ile birlikte 1990’lı yılların ortalarından itibaren sistemli, programlı bir gelişme ve
genişleme dönemi başlamıştır. Bu tarihten itibaren en ince ayrıntısına kadar düşünülen önceden programlanan
kişi ve bazı sektörler, hedef olarak seçilip bu alanlara örgüt gücü kaydırılarak büyüme sağlanmıştır.

Terör örgütünün mali yapısı, zaman içerisinde örgütlenmesine paralel olarak Türkiye başta olmak
üzere dünyanın pek çok ülkesinden gelir ve gider kalemleri olan, son derece geniş bir "kurumsal" ağ haline
gelmiştir. Yapılanma zaman içerisinde profesyonelleşmiş, bünyesinde bankası, holdingleri, basın yayın
kuruluşları, eğitim kurumları, hastaneleri, sivil toplum kuruluşları ve benzeri çok sayıda kurum/kuruluşu olan,
milyar dolarla ifade edilen gelir/gider rakamlarına ulaşan dev bir organizasyon haline gelmiştir. Yaklaşık
600.000 öğrencinin ders gördüğü bu örgütün denetimindeki dershanelerin yıllık toplam gelirinin milyar
dolarları aştığı göz önüne alındığında, örgütlenmenin dershaneler dışındaki diğer kurum/kuruluşlarıyla birlikte
mali yapısının ne kadar büyük olduğu görülecektir. Sistem, kurumsal bir yapıya oturtulmaya çalışılsa da
gelenekçi gelir toplama yöntemleri hala varlığını ağırlıklı olarak devam ettirmekte ve gelir kalemleri içerisinde
çok önemli bir yer tutmaktadır.

FETÖ mali kaynak getiren sektörlerden eğitim, basın yayın, sağlık ve finans üzerine yoğunlaşmıştır.
Bu sektörler, sermaye gerektirmeyen, kolay para kazanmaya imkan veren, toplum üzerinde etkisi fazla ve
istenildiğinde paranın gizlenmesi ve taşınması kolay olan sektörlerdir. Örgüt, ülke ekonomisine faydalı sanayi
ve ticaret alanlarına pek girmemiş, yüksek istihdam sağlayan, teknoloji üreten ve devlete yüksek vergi veren
sanayi ve ticaret kollarıyla ilgilenmemiştir. Örgüt tarafından genellikle milleti sömürecek, vergi vermeyi
gerektirmeyen veya istendiği gibi vergi kaçırılması mümkün, haksız para girişine elverişli, denetlense bile
haksız para girişinin tespiti daha zor olan, az istihdam sağlayan, sermayeye ihtiyaç duyulmayan “hizmet
sektörü” tercih edilmiştir.

5. TERÖR ÖRGÜTÜNÜN DARBE GİRİŞİMİNE İŞTİRAK EDEN MEDYA UNSURLARI

Terör örgütünün devlet bürokrasisi yanı sıra medya kurumları arasında da etkili olduğu, örgütsel
eğitimle süre gelen zaman diliminde yetiştirdiği bir kısım militanlarına medya yapılanmasında görev verdiği
gibi örgüte organik bağı bulunmayan bir kısım medya unsurlarını da örgütsel amaç ve menfaatle kullandıkları
anlaşılmıştır.

Yukarıda 3.2.3 no'lu kısımda da açıklandığı üzere 15/07/2016 tarihli Darbe girişimi daha önceki
örneklerinden farklı ve ilk olacak şekilde anayasal düzeni hedef alan terör örgütünün eylemlerinden biri
olarak gerçekleşmiş, örgütün yalnızca asker ve polislerden oluşan silahlı ve kamu görevlisi görünümlü
unsurları haricinde "abi-imam" tabir edilen sivil unsurlar ile Darbe girişiminden önceki süreçte ve Darbe
girişimi günü darbeyi çağrıştırıcı, destekleyici ve toplumun darbeye karşı koymamasını telkin edici
söylemlerde bulunan ve konumları gereği toplumda kamuoyu oluşturma ve yönlendirme şeklinde etki gücü
bulunan sosyal, görsel ve yazılı medya unsurları bir bütün olarak hiyerarşik bağlılık ve örgütsel emir
komuta zinciri içerisinde ve faaliyet kapsamında Darbe girişimine iştirak etmişlerdir.
171
Bu anlamda Darbe girişiminde yer alan silah kullanma yetkisini haiz kamu görevlileri haricinde,
Darbe girişimi öncesi ve gününde belirtilen şekilde eylemleri tespit edilen ve terör örgütündeki hiyerarşik
yapıya dahil olan veya olmamakla birlikte örgüt adına faaliyet gösteren, suç işleyen veyahut bilerek ve
isteyerek yardım eden medya unsurlarının da silahlı unsurlar gibi Darbe girişiminin faili olduklarının kabulü,
terör örgütü faaliyetinin hukuki nitelendirilmesinin ve iştirak ilişkisi- ceza sorumluluğu kurumlarının doğal
sonucudur. Toplumda etki gücü bulunan medya unsuları da eylemleriyle Darbe girişimi eylemleri üzerinde,
silahlı unsurlarla birlikte "ortak hakimiyet" sağlamışlardır. Aksinin kabulü iştirak ve iştirakin özel düzenlemesi
niteliğindeki örgütsel faaliyet kurumlarının içeriğine ve Darbe girişiminin terör örgütünün eylemi olduğu
şeklindeki maddi delillerle desteklenmiş somut bir gerçekliğe aykırılık oluşturacaktır. Terör örgütünün Darbe
girişimine iştirak eden medya unsurlarıyla ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/100447 sayılı
evrakı üzerinden soruşturma yürütülmektedir.

Terör örgütünün Darbe girişimi faaliyetini medya unsurları açısından bütünsel olarak
değerlendirdiğimizde;

FETÖ/PDY'nin ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağı teşhisine
binaen mevcut sistemi yıkmak yerine, devlet modeline uygun bir örgütlenme ile devlete alternatif bir sistem
kurmayı hedeflediği, bu nedenle kamuoyunda örgüt için "Paralel Devlet Yapılanması" kavramının
kullanılmasının temel nedeninin bu olduğu,
Örgütün haberleşmede kullandığı yöntemlerden; internet üzerinden haberleşmeye imkan tanıyan
Skype, Tango, WhatsApp programlarının sıkça tercih edildiği, canlı kurye kullanılmasının en sağlıklı
haberleşme yöntemlerinden biri olarak kabul edildiği, örgüt lideri Fetullah Gülen'in çok önemli hususların yüz
yüze görüşülmesi yönündeki talimatlarının olduğuna dair bilgilerin mevcut olduğu, son olarak yine Gülen'in
"herkul.org" isimli örgütün propagandasının yapıldığı internet sitesinden yayınlanan sohbet ve vaazlarında
şifreli ve subliminal nitelikte talimatlarını örgüt üyelerine ilettiği,
15/07/2016 tarihinde başta İstanbul ve Ankara illeri olmak üzere ülke genelinde Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin içerisine sızmış, amacı Anayasal Düzeni değiştirerek devletin bütün kurumlarını, güvenlik
birimlerini, mülki ve adli yapısını ele geçirmek ve aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili bir siyasi
ve ekonomik güç haline gelmek olan terör örgütü mensubu bir kısım asker şahıslarca başta Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti olmak üzere tüm anayasal kurumlarını ortadan kaldırmaya yönelik Darbe girişiminde
bulunulduğu, adli soruşturmalar örneğinde ilk kez gerçekleştiği şekliyle bir Darbe girişiminin bir terör örgütü
tarafından planlanıp faaliyete geçirildiği, örgütün sivil kanadında bulunan yönetici vasfını haiz "abi" ve "imam"
olarak tabir edilen örgüt yöneticilerinin örgüt mensubu asker şahıslara darbe talimatı verdiğinin evrak
kapsamındaki bulunan örnek teşhis ve ikrar beyanlarından anlaşıldığı, bu haliyle Darbe girişiminin terör örgütü
faaliyeti olduğuna dair delil de bulunmadığı,
Terör örgütü lideri Fetullah Gülen'in "Esnek olun, sivrilmeden can damarları içinde dolanın! Bütün
güç merkezlerine ulaşıncaya kadar hiç kimse varlığınızı fark etmeden sistemin ana damarlarında ilerleyin!",
"Türkiye'deki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır."," Arkadaşlarımız o
sahada kabiliyetlerini geliştirmeli, müktesebatlarını geliştirmeli, esas ve zannediyorum iki yanlı olmaları
itibariyle de sergileyecekleri performans ile de daima takdir toplayacaklardır. Yani bu bizim cepheyi
öğrenmeleri lazım arkadaşların. Yani bizim hukuk sistemimizi didik didik etmelidirler, biz bir taraftan çalışıp
onların istifade edeceği şekle getirmeliyiz, onu öyle formüle etmeliyiz, öyle tertip ve temkide tabi tutmalıyız." ve
"Dünyada satın alınmayacak adam yoktur. Sadece fiyatları farklıdır. Birini az fiyata birini çok fiyata alırsın"
şeklindeki talimatları üzerine örgüt yönetici ve üyelerinin devlet kurumlarına sızma faaliyeti yürüttükleri,
Bu amaçla yine aynı talimatların gereği günümüzde güç unsuru olarak kabul edilen "medya" gücüne
hakim olabilmek, bu şekilde örgütsel faaliyetleri yönlendirip propagandasını yapmak amacıyla Zaman, Taraf,
Samanyolu TV, Can Erzincan TV gibi gazete ve televizyon kanallarını kurdukları, Balyoz ve Askeri Casusluk
gibi yargı ev emniyet içerisine sızmış örgüt üyesi hakim, savcılar ve emniyet mensupları eliyle sahte ve maniple
edilmiş delillere dayanan soruşturma ve kovuşturmalarla kendilerine muhalif gördükleri Silahlı Kuvvetler
mensuplarını kendi militan kadrolarına yer açmak amacıyla tasfiye ettikleri, örgütün medya gücünün bu safhada
sahte delillere dayanan soruşturma ve kovuşturmaları toplumda haklılık algısı yaratacak şekilde yayınlar
yaptıkları, bu şekilde vücut bulan ve süregelen amaç ve stratejisi doğrultusunda medya gücünün kullanıldığı,
172
Silahlı Kuvvetler bünyesinden anlatılan yollarla (özet olarak medya vasıtasıyla algı oluşturma vemuhalif
görülenleri kumpas tabir edilen soruşturma vekovuşturmalarla kamu görevinden atılmasını sağlama) tasfiye
edilen personel yerine kendi örgüt üyelerinin görev almasıyla ve ilerleyen süreçte Silahlı Kuvvetler bünyesinde
generallik ve kurmay albaylık gibi etkili göreve yükselmesiyle Darbe girişimine hazırlıklarına başlandığı ve
örgüt liderinin "Türkiye'deki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır." talimatı
gereği kendilerini güçlü hissettikleri anda Darbe girişimini icra aşamasına getirdikleri,

Yine Darbe girişimi öncesinde kullandıkları medya unsurları vasıtasıyla Darbe girişiminin
gerçekleşeceğini beyan ederek ve devamında Darbe girişimi günü toplumun darbeye karşı koymaması telkin
ederekHükümetin darbe yoluyla düşürülmesini kanıksatma ve bu yönde algı oluşturma faaliyetlerinde
bulundukları,medya gücünün toplumdaki etkinliğinazara alındığında Darbe girişimi faaliyetleri açısından suçun
unsurları açısından belirleyici önem arz ettiği, terör örgütüyle organik bağları olduğuna dair tespitler bulunan
medya unsurlarının örgütün faaliyeti olan Darbe girişimini önceden bilmelerinin medya faaliyetiyle, ifade ve
basın özgürlüğü kavramlarıyla açıklanamayacağı, bu durumun dahi başlı başına unsurların örgütle bağını ortaya
koyduğu,

Soruşturma evrakımızdaki tespitlerden ortaya çıkan bir gerçek olduğu, bu haliyle ilk kez karşılaşılan
örnek olarak terör örgütünün Darbe girişiminin de bürokrasi ve medya unsurları içerisindeki sivil ve asker örgüt
yönetici ve üyelerinin iştirak halinde gerçekleştirdikleri bir eylemler zinciri olduğunun izahtan vareste olduğu
anlaşılmıştır. Bu örneklerden olarak;

1-Terör örgütünün medya yapılanmasında yer aldığından bahisle hakkında Cumhuriyet


Başsavcılığımızın 2014/39856 sayılı evrakı üzerinden soruşturma yürütülen ve örgütün yayın organı olan
Today's Zaman gazetesinin genel yayın yönetmeni olan Bülent KENEŞ'in Twitter sosyal paylaşım sitesinde
kullanmakta olduğu @bkenes isimli/rumuzlu hesabından Darbe girişiminden dokuz gün önce 06/07/2016
tarihinde "İyi bir çıkış yok artık! Kötü, daha kötü, en kötü çıkış var" Kötü olan darbe diyelim, gerisini siz
tahmin edin" şeklinde paylaşımda bulunduğu, 07/06/2016 tarihinde "Ya bir şeyler olacak ve bu böyle
gitmeyecek ya Suriye-Irak versiyonu bir ülke olacağız tercih sizin" şeklindeki bir paylaşımı alıntıladığı,

2015 yılı içerisinde Cumhuriyet Başsavcılığımızca hakkında Cumhurbaşkanına Hakaret suçundan


yapılan soruşturma kapsamında tutuklama istemiyle Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilip serbest bırakıldıktan
sonra ise medya mensuplarına "Hakim beyin, savcının, Başbakanın ve Cumhurbaşkanı'nın da ismini
koyacağım. Yaptıklarına pişman edeceğim. Serbest bıraktıklarına da pişman olacaklar" şeklinde söylemde
bulunduğu,

2-Cumhuriyet Başsavcılığımızın yukarıda sayısı belirtilen soruşturması kapsamında kayyım atanan


ve bilahare Darbe girişiminden sonra 27/07/2016 tarihli Kanun Hükmünde Kararnameyle kapatılmasına karar
verilen örgütün yayın organı Zaman Gazetesinin logosu bulunan "zamanamerika.com" isimli internet sitesinde
"Kerim Balcı" adıyla köşe yazarlığı yapan Abdulkerim Balcı'nın Darbe girişiminden bir gün önce yayımlanan
köşe yazısı başlığının "SÜRGÜNDEKİ ERDOĞAN VE ERDOĞAN SONRASI DÖNEME HAZIRLIK"
olduğu, yazı içeriğinde ise "Adaletin geciktiği, zulüm zamanının uzadığı gibi bir tevehhümümüz yok yoksa...
Beden kafeslerinde tutsak olmayanlar için bütün gelecekler yakındır ne de olsa.. Ne kadar uzak olursa
olsun, muttakilere va'd olunmuş olan o gelecek, madem ki gelecektir, yakındır. Madem ki yakındır, ne kadar
uzun olursa olsun kısadır temkil zamanı da... Madem kısadır, ona değil, ondan sonrasına bakmalı insan.
AZIĞINI ERDOĞAN SONRASI DÖNEME HAZIRLAMALI" şeklinde söylemde bulunduğu,

Aynı sitede 03/04/2015 tarihinde yayımlanan "KORKMA, KÜKRE!" başlıklı yazısında örgüt
üyelerinin itirafçı olmalarını, örgütten ayrılmalarını engelleme amaçlı olarak çağrıda bulunarak "İkinci evinde
istenmeyenlerin, birinci evinde de başı derde girer. Tümsek çoktan aşılmış; aydınlık günler de yakındır.
Madem yakındır, gözü daim geleceğin Cennet panayırlarında olanlar için, olacak olan, olmuş; bitecek olan
bitmiştir. .....Bugün nöbet mahallini terk edenler, Cehennemin kasıp kavuran sıcaklığını görselerdi,
kendilerini korkutan dünya cebbarlarının yapabileceklerine sivrisinek ısırığı kadar değer vermezlerdi.
Sur'un ölüleri titretip ayağa kaldıran sesini duysalar, ahiretlerine taalluk etmeyen tehditler karşısında
173
korkmaz, kükrerlerdi. ..... Bugün canı yananların yarın hallerini görenler 'Ne talihsizmişim ki o gün ben de
tutuklanmamışım! Ah ne olurdu şu kahramanlardan biri de ben olaydım!' diyecekler. Bugün canları
yananlar, zaman dürbünüyle yarın serfiraz olacakı güzellikleri görüp geri dönseler, dün yaptıkları
kahramanlıkları daha bir şevkle yaparlardı. (Bu maddeyi, zaman zaman kendini terk edilmiş hissettiğini
hissetttiğim, kalben pek alakadar olduğum Mehmet Baransu kardeşim bilhassa okusun)" şeklinde söylemde
bulunduğu,

Aynı sitede 19/07/2013 tarihinde yayımlanan köşe yazısında 03/07/2013 tarihinde Genelkurmay
Başkanı Abdülfettah El Sisi komutasındaki Mısır Silahlı Kuvvetlerinin gerçekleştirdiği askeri darbe sonucunda,
Mısır'da seçimle ilk defa yönetime gelen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin görevinden el çektirilmesi
olayına atıfta bulunarak, darbeyi destekleyici söylemlerde bulunduğu,

25/04/2015 tarihinde Darbe girişiminden sonra 27/07/2016 tarihli Kanun Hükmünde Kararnameyle
kapatılmasına karar verilen örgütün yayın organı "Yeni Hayat" isimli gazetede yayınlanan köşe yazısında "İş
adamlarına, 'Türkiye'yi terk edin' demek benim haddim değil. Hem vatanını topyekün gulyabanilere
bırakmak fikrini kabul edemem. Ama 'yayılın dünyaya!' dişen sesin, sesini duyurmak için ben de
haykırabilirim. Şunu artık iyi biliyorum: Elbette hapse düşmüş masumların hapis çilesi israf olmayacaktır.
Ama vatana hizmetin adresi de hapishane değil" şeklinde Türkiye'den ayrılmaları yönünde söylemde
bulunduğu,

3-www.youtube.com isimli sosyal paylaşım sitesindeki STV MEDYA isimli sayfada Özgürlük
Zamanı 15 Temmuz 2016 Canlı Yayın başlığında herkese açık olarak 04 saat 08 dakika 29 saniye süreli
videonun paylaşıldığı,

Videonun içeriğinde ise; kimlik bilgileri tespit edilen Şemseddin EFE'nin hazırlayıp sunduğu,
Abdulkerim BALCI ve Şükrü Tuğrul ÖZŞENGÜL isimli şahısların canlı yayma konuk olarak bağlandıkları,
adı geçenlerin Darbe girişimi faaliyetlerinin başladığı ve devam ettiği sırada askeri darbeyi övücü söylem ve
açıklamalarda bulundukları,

STV MEDYA isimli sayfanın; FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında Cumhuriyet


Başsavcılığımızca yürütülmekte olan 2014/133596 sayılı soruşturmaya konu olan "Karanlık Karar Kurulu"
isimli dizilerin yayınlandığı Samanyolu Haber Televizyonuna ait olduğu, adı geçen televizyon kanalının Darbe
girişiminden sonra 27/07/2016 tarihli Kanun Hükmünde Kararname ile kapatıldığı, Samanyolu Yayın Grubu
Genel Müdürü Hidayet KARACA'nın ise, 2014/133596 sayılı soruşturma kapsamında tutuklandığı ve halen
tutuklu bulunduğu,
Şemseddin EFE isimli şahsın örgütün yayın organı Samanyolu Televizyonunun Washington
temsilcisi, Abdulkerim BALCI'nın ise Zaman Gazetesinin İsrail muhabiri olduğu,

Bu kapsamda televizyon programıyla ilgili yapılan tespitlerin konuyla ilgili kısımlarının;

Şükrü Tuğrul ÖZŞENGÜL: Şemseddin bey Yenişafak’ın haberini gördünüz mü? Sunucu
Şemseddin EFE: Bakıyorum şuanda hemen.
Şükrü Tuğrul ÖZŞENGÜL:Diyor ki, vatan haini paralel subaylar çıldırdı, komuta kademesini ele
geçirmeye çalıştılar diyor.
Sunucu Şemseddin EFE:Tabi yani bunlar ilk olarak aslına bakarsanız bu tarz havuz medyasından
çıkmasını beklediğim haberler bunlardı. Çok şaşırdığımı söyleyemeyeceğim. Şimdi detaylarına bakıyorum.
Kerim bey buyurun efendim sizi dinliyoruz.
Abdulkerim BALCI:...........Her ne olursa olsun yani, elbette darbeyle, darbe kültürüyle
hesaplaşabilmek için hayatının belli bir dönemini harcamış, Benim gibi şuanda kendi vatanına dönemeyen
yurtdışında yaşamak zorunda kalmış onlarca gazeteci arkadaşım var benim. Hizmet hareketi gönüllüsü
dostlarım var memleketlerini göremeyen yıllardır. İçlerinde MUHTEREM HOCAEFENDİ de dahil
olmak üzere. Ve bu temelde bizim Türkiye’nin darbe kültürüyle olan mücadelemizin, hesaplaşmamızın bir
uzantısı olan hesabını ödediğimiz, faturasını ödediğimiz Türk demokrasisinin, insan haklarının faturasını
174
ödediğimiz bir süreç. Böyle olunca darbeyle alakalı herhangi bir söylenti dahi bizim paratonerlerimizde,
algaçlarımızda apayrı bir etki yapıyor. Yani biraz önce Tuğrul beyin hissiyatını da biraz o çerçeve içerisinde
dinledim ve katılmamak elde değil o kızgınlığa, o isyana katılmamak elde değil. Bizim bu geçmişimizi, bu
tarihimizi, bu ödediğimiz faturayı bilmeyen insanlar açısından biz felaket tellalı olarak görülebiliriz dışardan
bakan insanlar açısından.
Nitekim benim yayın grubumun Ergenekon davaları sürecinde göstermiş olduğu hassasiyeti
de Türkiye’nin bu geçmişini bilmeyen insanlar gazetecilik prensipleri açısından algılayamadılar ve bazen
insan hakları ihlalleri efendim özel bilginin, kişisel bilginin ihlali gibi hatalar yaptığımızı iddia ettiler
ama bizim bir geçmişimiz vardı. Biz kanserli bir hücreyiz. Yani birkaç defa kemoterapi geçirmiş bir bünyeyiz.
En ufak kanserojen bir etki bizim alarma geçmemize sebebiyet veriyor ve vermeli, ve verecek.
........SİZ ORDUNUZ VEYA JANDARMANIZ VEYA GÜVENLİK GÜÇLERİNİZ HAKLI VE
GEREKLİ OLARAK ÜLKENİN BELİRLİ BÖLGELERİNDE GÜVENLİK TEDBİRLERİ
ALDIĞINDA BUNU ÜLKE BİR DARBE SENARYOSU, PLANI, PROJESİ OLARAK
ALGILAYABİLECEK HALDEYSE Kİ ÇOĞUMUZ ŞUANDA BU SORULARLA UĞRAŞIYORUZ
DOĞAL OLARAK BU BÜNYE HASTA DEMEKTİR...
......Türkiye’yi terörün geçiş üssü haline getirdiklerinden dolayı, bir zamanlar doğuyla batının
arasında diyalojik bir köprü olan Türkiye’yi doğuyla batı arasında terör köprüsüne
dönüştürdüklerinden dolayı işte neticesi itibariyle bir darbe veya bir söylentisi veya bir mesajı isterse
sadece bir terör saldırısı duyumuna karşı alınması gereken tedbirler söz konusu olsunlar bu
karabulutları bizim ülkemizin üzerine ülkemizin başında olanlar çektiler...
Şemseddin EFE: Estağfurullah, yani hissiyatınızı anlamaya çalışıyorum.... BİR YANDAN TERÖR
ÖRGÜTLERİNİ TÜRKİYE’DE CİRİT ATAR HALE GETİRMİŞ OLMAK VEYA BU HALE SOKMAK
SİYASETİN VEYA GÖREVİNİ YAPMAYANLARIN BİR EKSİKLİĞİ ama diğer taraftan halkta da böyle
bir şey var. Bunlar birbirini mi getiriyor?
..........
Şemseddin EFE: Şimdi şöyle az önce Tuğrul hocamın son anda söylediği bir şey var Yenişafak’ın
haberi. PARALELCİ SUBAYLAR BÖYLE BİR DARBE KALKIŞMASINDA BULUNDU. BENİM
AKLIMA ŞÖYLE BİR ŞEY GELİYOR ÖZELLİKLE ORDUDA TASFİYENİN KONUŞULDUĞU,
ORDUDA VE EMNİYETTE OPERASYON YAPILACAK TARZINDA YORUMLARIN YAPILDIĞI
BUGÜNLERDE...
Abdulkerim BALCI: Şimdi nezaman bu meşhur paralel ifadesi kullanılarak herhangi bir hikaye
anlatılmaya başlansa bağışlayın sinirimi, bir taraftan memleketim için kalbimin dayidar olduğu bir taraftan da
ancak gülünebilecek bir iddiayla karşılaşınca insan....
Birincisi bu paralel ifadesi eğer cemaate mensubiyet veya yakınlık anlamında kullanılan bir ifadeyse
ki bir gün gelir bu ifadeyi icat etmiş olan SAYIN CUMHURBAŞKANININ ÇIKIP; “Ben paralel dediysem
cemaati zinhar Lfc @00 Sil) @03 kastetmedim, muhterem Hocaefendi’den de asla bahsetmedim, Pensilvanya
derken kastım bambaşka bir şeydi, derinlerdeki bir yapıdan bahsediyordum” diyeceğine yüzde yüz eminim. Bu
onun siyasi polemiklerinin ifadeleridirler. Nasd bir dönemlerde terör devleti ilan ettiği İsrail’e “mecburuz,
müttefikimizdir” demeye başlarsa ilerde bunu da derler.......CEMAATIN İÇERİSİNDE OLAN BİRİSİYİM,
diyebilirim ki zeka seviyesi ortalamanın hafif altında olan bir insan olarak görürüm kendimi. Cemaat
mensubu, sevdalısı olan ve benden çok daha zeki insanları tanıdım. Cemaatle herhangi bir sevgi ilişkisi
veya ahlaki benzerlik ilişkisi kuran insanların zinhar darbe, yönetime talip olma, yönetimi alaşağı etme
gibi bir şeye kalkışması söz konusu olamaz. .......benim cemaatimin vatan sevgisiyle, benim cemaatimin insan
hakları sevgisiyle, adalet duygusuyla yetişmiş fertleri olamazlar. HERHANGİ BİR ŞEKİLDE BİZİM HALİL
İBRAHİM SOFRAMIZDA YEMEK YEMİŞ İNSANLAR OLABİLİR BUNLAR. Fakat bizim boyamızla
boyanamamışlar demektir.
.....................
Otokratik eğilimleri olan liderlik yapıları hele hele de Türkiye'mizin İstihbarat Teşkilatının başında
müsellem artık bütün dünyanın bildiği üzere "gerekiyorsa savaş, gerekiyorsa karşı taraftan birkaç füzeyi kendi
milletimiz üzerine atar, yani Türk vatandaşlarını öldürürüm, siz de bu vesileyle karşıdan füze geldi diye savaş
başlatırsınız" demiş olan ve bunun hesabını hala ödememiş olan birisi duruyorsa ve biz istihbarat örgütümüzün
tepesindeki bu kişiden hesap soramıyorsak, doğal olarak bizim ülkemizde böyle şeyler yapılabilir. Belli bir
kitleyi tamamen memleketimizden silip atmak için veya küresel ölçekte o gruba karşı başlatılmış olan soykırım
175
gayretini meşrulaştırmak ve bütün dünya devletlerini bu hususa, bu hususta destek vermeye zorlamak için hele
hele de Fransa'da yaşanmış olan elim terör saldırısı sonrasında bütün dünyada her türlü anti demokratik, her
türlü darbeci, her türlü terörist girişime karşı umumi bir hissi kalbi vicdani koalisyon oluştuğu bir dönemde;
tutar bir grubu, paralel dedikleri o grubu aynı haneye yazarlar IŞID'le birlikte, sonra da bütün dünyadan destek
vermelerini isterler. Doğal olarak bu tür durumlarda devletler muhatap olarak millet devlet yapılarının resmi
organlarının verdiği raporları ve bilgileri muhatap alırlar. Yani beni dinlemezler. Az önce bahsettiğim zatın,
istihbarat örgütünün, başında bulunduğu örgütün sağlayacağı dosyaları dinlerler. EĞER BU DOSYALARI
HAZIRLAYAN EKİP, DEVLETİN BAŞINI TUTMUŞ OLAN EKİPLE, BİR HIYANETİN VE
İHANETİN İÇERİSİNDEYSELER YAPACAK BİRŞEY YOK.
.......
Şemseddin EFE: Ben bu arada bir bilgi vereyim, ben de farklı yerlerden bilgi edinmeye
çalışıyorum....Burada hemen şunu söyleyelim, ilk önce İstanbul'dan gelen bilgiler vardı, köprülerin trafiğe
kapatıldığı, geçişe kapatıldığı, askerin köprüleri kapattığına ilişkin bilgiler geldi. Daha sonra farklı yerlerden
askerin tanklarla birlik halinde belli yerlerde konuşlandığı görüntüler, fotoğraflar paylaşıldı. Bu fotoğrafları
arkadaşlar tekrar getirirlerse iyi olacak. Diğer taraftan Ankara'da meclisin üzerinden jetlerin alçak uçuş
yaptığına ilişkin milletvekillerinden mailler geldi. Ardından şu tarz söylentiler ve twitler dolaşmaya başladı,
TÜRKİYE'DE FARKLI YERLERE ÇOK BÜYÜK TERÖR SALDIRILARININ YAPILACAĞI
İHTİMALİNE BİNAEN BU BİLGİYİ ALAN ASKER DOLAYISIYLA TEDBİR ALIYOR TARZINDA
BİR MAİLİ VARDI, BİR TVİTİ VARDI EREN ERDEM'İN. Fakat sonra TSK'dan bir açıklama geldi,
TSK'dan yapılan açıklamada da ordunun tamamıyla yönetime el koyduğuna ilişkin bilgi, bununla beraber
Başbakanın yaptığı açıklama bir grubun, ordu içinde bir grubun orduyu ele geçirmeye çalıştığı, bir kalkışma
olduğuna ilişkin Başbakanın açıklamaları vardı. Ve bunun ardından yapılan, TSK'dan yapılan, resmi siteden
yapılan açıklamaya da bu nazarla bakılabileceğine ilişkin yorumlar televizyonlardan yapılıyor. Diğer taraftan
Tuğrul Hocam az önce TRT'nin yanını kestiğine ilişkin bir şey söyledi. Arkadaşlar bunu teyit edebilir miyiz?
TRT şuanda yayında mı yoksa kesti mi? Ben buradan bakayım. Bu önemli bir bilgi çünkü, TRT'nin yayınının
kesilmiş olup olmaması. Bunu yapan grubun küçük bir grup mu yoksa askeriyede gerçekten Genel Kurmayın
resmi sitesi, silahlı kuvvetlerin resmi sitesinde yapılan açıklama gibi TSK'nın ülke yönetimine bütünüyle el
koyduğuna ilişkin genel kapsamlı bir şey mi? Bunları tabi saatler ilerledikçe daha net bir şekilde göreceğiz.
Fakat farklı yerlerde asker vatandaşları, herkes evlerine girsin, sıkı yönetim, asker yönetimine el koydu tarzında
ifadeler kullandığını görüyoruz.....İstanbul'da burası Atatürk Havalimanı girişi herhalde. Burada askerlerin
konuşlandığı söyleniyor. Ankara'da Emniyet Müdürlüğü, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün tüm personeli göreve
çağırdığına ilişkin haberler var. Bunlar da bakın önemli bilgiler. Tabi Tuğrul hocamın söylediği şu nokta çok
dikkat çekici, siyasilerin böyle bir ihtimali düşünerek, ona yönelik tedbirler almasının çok normal olacağını
söylemişti. Bunların da zaten daha önce bu tarz ihtimallerin düşünüldüğü, düşünülmüş olması gerektiğini
söylemişti. Eğer siyasiler orada bulunuyorlarsa bu tarz şeyler uzun zamandan beri konuşuluyor, DARBE
İHTİMALLERİ TÜRKİYE'DE UZUN ZAMANDAN BERİ DİLE GETİRİLİYOR. Farklı yerlerden farklı
şeyler söyleniyor. Askerin içerisinde ciddi rahatsızlık olduğuna ilişkin bilgiler dolaşıyor. Tabi bunların
hepsi internette farklı yerlerden dolaşan bilgiler. Bunlar dolaşırken siyasetin şuanda yönetimde olanların
bunları göz ardı ederek hiçbir şey olmamış gibi davranmış olmasının çok garip olacağını söyledi Tuğrul
Bey. Dolayısıyla çok... bir tedbir alma ihtiyacı hissedecekler dedi. Bunlar normal şeyler olarak
değerlendirdi. Tabi bu tedbirin nasıl alınacağı, bundan sonra hadisenin seyrinin nasıl gelişeceği şuanda
gerçekten tam bütün kapsamıyla Silahlı Kuvvetlerin bütün ülkeye gerçekten sitede belirtildiği gibi bir el koyma,
yönetime el koyma tarzında mı gerçekleştiği hadisenin, yoksa farklı noktalarda farklı yerlere el konularak böyle
farklı bir geçiş mi düşünüldüğü, bunların hepsi değerlendirilebilir. Silahlı Kuvvetlerin yaptığı açıklamada şu da
var, uluslararası bütün anlaşmalar hala geçerliliğini korumaktadır. Silahlı Kuvvetler, Türk Silahlı Kuvvetleri
uluslararası angajmana uygun hareket edecektir tarzında bir açıklama. Tam olarak ben şuanda birebir aç... böyle
değil ama yanlış da söylemiş olmayayım. Şuanda açmaya çalışıyorum Silahlı Kuvvetlerin sitesine de
erişemiyorum bunu da söyleyeyim. Kerim Bey hatta mı?

Abdulkerim BALCI: Şimdi geçmişte de Türk ordusuyla polisin siyasi meselelerde farklı tavırlar
takınabileceği türünden iddialar dile getirilmişti. Yani özellikle genelkurmayın topyekûn bir Darbe girişimi
karşısında polisin direnebileceği yönünde ifadeleri vardı. Türkiye'de ben bunu realist ifadeler olarak
görmüyorum. Yani Özal döneminde Türk emniyeti hakikaten çok güçlendirilmişti. Yani tankı yoktu ama uzun
176
namlulu silahları vardı. Fakat Özal sonrasında ordu polisin mümkün olduğunca minimal silahlarla
silahlandırılması yönünde bastırdı ve gereğini de yerine getirdi. TÜRKİYE'DE HİÇBİR ZAMAN
ORDUNUN KARŞISINA ÇIKACAK BİR POLİS GÜCÜ YOKTUR. DAHASI TÜRKİYE
CUMHURİYETİ'NİN ORDUSU EN AZ ÜÇ DEFA BAŞARILI, OSMANLI TARİHİNİ DE İŞİN İÇİNE
KATARSANIZ BEŞ DEFA BAŞARILI, BAŞARIDAN KASTIM (ANLAŞILMADI) ANLAMDA
BAŞARILI. BİRKAÇ DEFA POST MODERN ANLAMDA BAŞARILI, Darbe girişimiNDE
BULUNMUŞ BAŞARMIŞ BİR ÜLKEDİR tek defa başarısız bir Darbe girişimi yaşanmıştır, 60 ihtilali
ayaklanmada. Buradan da gerekli dersleri almışlardır. Ne yazık ki ASKER DARBE YAPMAYA
KALKIŞTIYSA BAŞARISIZ OLMASI ÇOK ZORDUR. Türkiye'de bu tür bir askeri müdahaleye
direnebilecek olan sivil inisiyatif de ne yazık ki mevcut iktidar tarafından son beş yıldır sindirilmiş durumda.
Yani eğer bir şekilde bir Darbe girişiminin cemaatle irtibatlandırılması söz konusu olabilirse tam tersi yönden
irtibatlandırılabilir. TÜRKİYE'DE BUGÜN Darbe girişimiNDE BULUNABİLİYORSA BUNUN SEBEBİ
CEMAATİN YETİŞTİRMİŞ OLDUĞU KALİTELİ İNSAN KİTLESİNİN ESASLI BİR KESİMİNİN BUGÜN
HAPİSTE OLMASI VEYA SÜRGÜNDE OLMASI... İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde bırakınız
herhangi bir darbeye karşı direnebilmeyi gündelik aidiyattan terör veya suçlara karşı, adil suçlara karşı dahi
üzerilerine düşen vazifeyi yapamayacak kadrolara işin bırakılmış olmasıdır. Asıl irtibat böyle kurulması gerekir
iki olay arasında. Ve üzücü olan eltemiz de budur. Ordumuzun içerisinde her zaman darbeyi bir hak olarak
görmüş olan gruplar olmuştur. Bu gruplar vazifelerinin... inandıkları vazifeyi olarak gördükleri meselede
kalkışırlar. Yani emasyayı daha yeni geriye getirdi bu hükümet. Emasya olarak değil fakat üç aşağı beş yukarı
aynı içerikli olarak bu hükümet geri getirdi. Yaklaşık bir yıl kadar önce Türk ordusu Diyarbakır'da sahaya indi
ve bu hükümet arkasında durdu. Yani bu DARBE ZATEN GELİYORUM DİYORDU. Yani Tuğrul Bey'in
az önce dediği gibi perşembenin gelişi çarşambadan belli olur diye bunun salısı da vardı pazartesi de
vardı, ne zamandır bu yaşanıyordu. Yaklaşık 6 ay kadar önce yabancı diplomatların da bulunduğu bir
atmosferde bana bu sorulduğunda Türkiye'de darbe tekrar olur mu diye, ben iki şey söyledim. Birincisi Türkiye
zaten sürekli darbeler ülkesidir. Yani bizde darbe bitmez. Sadece darbenin görünürlüğü ve görünmezliği perde
arkasına çekildiği dönemler vardır, bir de perde önüne çıktığı bir dönem vardır. Biz hep darbe ülkesi olduk.
........... Halk sokaklara çıkabilir ama bizim halkımızın birincisi yani gerçekten... polisle polisle
çatışabilir bizim halkımız. Polisle çatış... (Bağlantı kesilir)

Şemseddin EFE: Evet yine telefon geldi... Burada ben farklı kaynaklardan gördüğümüz bilgileri
aktarmaya çalışıyorum. Bir taraftan Türkiye'de resmi kaynaklar Genel Kurmay Başkam'nın rehin alındığına
ilişkin bilgiler var. ...........halkın sokaklara çıktığı iddiası, bunlar vahim şeyler yani karşılıklı böyle bir durum
söz konusu olabilir mi? Askere karşı bir mücadele söz konusu olabilir mi? Bir grupsa askerdeki bu gruba karşı
bir müdahale mücadele ciddi anlamda söz konusu olabilir mi? Allah korusun kan dökülebilir mi? Çok kötü
şeyler bunlar. Maalesef ülkemiz adına Türkiye adına çok kötü şeyler. Bir yandan dünyada terör hadisesi ile
adının anılmaya başlanması, diğer taraftan yolsuzluk hadiseleriyle adının anılması, farklı yerlerde açılan
davalarda ülkenin en önemli kurumlarmın böyle mercek altına almıyor olması, diğer taraftan da böyle bir darbe
durumu...Bu son dediğim nokta gerçekten çok önemli. Şuanda Türkiye'de özellikle sizin de söylediğiniz şimdi
bizi işte insanları pasif kalmaya itmekle itham edebilirler dediniz, bu çok doğru ama diğer taraftan da Allah
korusun bizim de endişe ettiğimiz çok ciddi sonuçlara varabilecek hadiselerin yaşanmasına nasıl engel olmak
lazım?
Abdulkerim BALCI: ..........evet tepki göstermek lazım ama bu tepkiyi bu gece göstermeye
kalkışırsanız bunun sonu çok vahim olur. Öncelikle gençler arasında örgütlü yapılanmalar ortaya çıkarması
gerekir, bu insanlar belli pasif direniş eğitimleri alması gerekir, biz bunu Mavi Marmarada gördük. Belki %99'u
itibariyle niyetleri samimane bir barışçıl eylem yapmak olan insanlar orada bir pasif direniş eğitiminden
geçmemiş oldukları için, toplumsal olaylar sırasında sinir kontrolü eğitiminden geçmemiş oldukları için
kalktılar ellerine demir çubuklar, basit bıçaklar alarak tepeden aşağıya silahlı İsrail askerleriyle mücadele
etmeye kalkıştılar. Netice... netice, hem 10 insanımız şehit oldu hem de diğer taraftan uluslararası kamuoyunda
biz şiddete başvuran milletin evlatları olduk. Şimdi asker eğitimi itibariyle asker temelde hayatını koruyan bir
varlıktır. İşi karşısındaki hedefi yok etmek üzerine kurgulanmıştır. Düşünmez, emir uygular. Böyle şartlarda
askerin karşısına çıkmanın temel şartları vardır. Birincisi askeri asgari demokratik değerlere, insan hakları
değerlerine zorlayacak koalisyonlar kurulması gerekir. Bu, bu gece olmaz. BU GECE ENTELEKTÜELLER
OLARAK BİZE DÜŞEN VAZİFEYİ YERİNE GETİRME GECESİDİR...Çok net sesli bir şekilde bunun
177
kabul edilemez olduğu, evet olan hadise olmuştur, bugün bizim buna kalkışan insanlar yarın başarısız
olurlarsa umarım cezalarını alırlar. Başarılı olurlarsa, bu insanlardan derhal sivil siyasete, demokratik
siyasete geri dönüş hususunda topluma bir söz ve takvim vermelerini talep etmektir bize düşen vazife.
Bu, bu gece bize düşen vazifedir.

Şemseddin EFE: Diğer taraftan farklı bilgiler de var ama bunun bu konuyla nasıl alakası olduğunu
bilmiyorum. Şuanda TRT'den bildiri okunuyormuş. Evet şuanda, tamam şuanda TRT'den bildiri okunduğuna
dair bir bilgi var. Ben de buradan takip edeyim. Arkadaşlar vermediler, buraya veremediler ama az önce zaten
resmi siteden bir duyuru yapılmıştı. Silahlı Kuvvetlerin resmi sitesinden, şimdi de bildiri okunuyor, bildiriyi
okuyanın tabi kim olduğu da önemli...Şey de Ankara'da Gölbaşı Özel Harekette bir patlama olduğu söyleniyor.
Buna benzer farklı haberlerin gelme ihtimali nedir sizce? Yani emniyet, az önce söyledim ben size. Sizce
emniyet çok askere karşı bu tarz girişimlerde bulunmaz, mücadelede bulunmaz dediniz ama.
.....
Evet şuanda TRT'den, TRT'den bir açıklama yapıldığına ilişkin bir bilgi var. Bunu da net olarak
şimdi arkadaşlar hazırlama çalışıyorlar, diğer taraftan Ankara'dan Cumhurbaşkanının korunmaya alındığına
ilişkin bilgiler var. Bunlar protokol gereği ilk yapılması gereken işlemler olduğunu sayın Kerim BALCI söyledi.
O da tabi bir yandan Türkiye'deki anlık gelişmeleri takip edip sizlere aktarmaya çalışıyoruz. Bir yandan
yorumcularımız da gündemi takip etmeye çalışıyorlar. Diğer taraftan şuanda en büyük endişelerden birisi
Türkiye'de kamuoyunda meydana gelebilecek bir provakasyon halk arasında meydana gelebilecek veya
getirilebilecek bir provakasyonun..
Bu sırada TRT’de okunan sözde Sıkıyönetim Bildirisinin yayına verildiği görülmüştür.
Evet Türk Silahlı Kuvvetlerinin açıklamasını TRT'den bu şekilde, TRT spikerinden bu şekilde
dinledik. Yurtta Sulh Konseyi Türk Silahlı Kuvvetlerinin içinde bir grup mu yoksa Türk Silahlı Kuvvetlerinin
tamamını mı temsil ediyor? Fakat yapılan açıklama bu. Kerim bey hatta mısınız?... Kerim bey duyabiliyor
musunuz?
Abdulkerim BALCI:Şimdi bir defa hiçbir zaman Silahlı Kuvvetlerin tamamını temsil eden bir
grup diye bir şey söz konusu olamaz. Ama darbeleri zaten her zaman Albaylar yaparlar. Yani Generaller
darbe yapmazlar. Generaller sadece ya rehin alınırlar veya darbenin başına geçirilirler.
........ama kullanılan dil itibariyle daha ziyade geleneksel, Kemalist, laik çizgi yani Türk Silahlı
Kuvvetlerinin endoktrinasyon çerçevesinden geçmiş bir çizginin yaptığı bir müdahale. Özel olarak
NATO ve Birleşmiş Milletler ile alakalı bir vurgu da AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİNDEN
YEŞİL IŞIĞINI ALMIŞ BİR MÜDAHALE GİBİ GÖRÜNÜR. Zaten Türkiye'mizde böyle bir yeşil ışık
almadan müdahaleye kalkışması Türkiye Cumhuriyeti ordusu, NATO ordusudur, söz konusu bile
olamaz. Ne yazık ki Amerika Birleşik Devletlerinin bu husustaki raporu temiz değil, geçmişte yeşil ışıklar
vermiş bir ülke Amerika Birleşik Devletleri darbelere. Sadece Türkiye'de değil, dünyanın dört bir
tarafında.
...........Hiç şaşırtıcı hiç bir şey yok bu açıklamanın içerisinde. Yani şaşırtıcı bir ifade görsek
derdik ki "aaa birilerini ima ediyor" felan. Fakat bu her zaman geleneksel olarak gördüğümüz, belki de
büyük oranda copy paste ile hazırlanmış olan bir darbe metni. Burada asıl belirleyici olan şey hakikaten,
biraz önce sizin de ifade ettiğiniz gibi CUMHURBAŞKANINI KORUMA ALTINA ALMAK NE DEMEK?
ONU KORUMA ALTINA ALANLAR KİMLER? Mesela Cumhurbaşkanı normalde köşkü koruyan ekip büyük
oranda, büyük oranda askerdirler. Yani CUMHURBAŞKANININ BİR MUHAFIZ ALAYI VARDIR. BU
MUHAFIZ ALAYI DA DARBENİN BİR PARÇASI MI DEĞİL Mİ? onu görmek lazım.....
.............Burada da şunun altını çizmek gerekir, şu kertede sokağa inmek, şu kertede tankların
karşısına çıkmak, şu kertede askerlerle, büyük oranda emir kulu olan darbeye destek vermeyen, yani
%90'ı darbe, darbenin değil, ne olduğunun bile farkında olmayan erlerimizle, bizim evlatlarımız,
toplumu karşı karşıya getirmek isteyenler elbette olacaktır. Bu tür provakatörler olacaktır. Bu
provakasyonlara gelmemek en önemli meselemiz....Askere askerle cevap verilmez. Demokratça cevap
verilir. Demokratça cevabı verilir. Bir pazarlık süreci başlayabilir. Bir efendim uluslar arası kamuoyunun
desteği ile de askeri biran önce yönetimden el çekmeye zorlayacak faaliyetler yapılabilir...
Ben bildiğim kadarıyla Genelkurmayın ve diğer kuvvet komutanlıklarının da bulunduğu ki,
bahsedilen bölge bir üçgendir aslına bakılırsa, meclisimiz de, başbakanlık binası da, Cumhurbaşkanlığı binası
şehrin dışında olduğu için buna dahil değil, fakat geleneksel olarak eski bildiğimiz Başbakanlık binası, belli
178
başlı bakanlıklar binası bunların hepsi Genelkurmayla aynı üçgenin içerisindedirler. O üçgenin civarında da
genel olarak güvenlik meseleleri tamamen askerin kontrolündedir yani. Normal zamanlarda askerin
kontrolündedir. Polisin burada yapabileceği şey ancak Genelkurmay binasından dışarı çıkmak isteyebilecek
olan unsurları engellemeye yönelik barikat kurmak gibi şeylere kalkışmış olabilir bazı kişiler. Ancak bu ihtimali
düşünebiliyorum. Onun dışında Genelkurmaya gidilmesine engel olmak veya içeriye kendileri girmeye
çalışmak gibi bir şeyi, Genelkurmay binası zaten kaldıracak durumda değildir. DARBE YAPAN İNSANLAR
KUVVETLE MUHTEMEL YA AYIŞIĞI, SARIKIZ GİBİ PLANLARI KULLANMIŞLARDIR. Onlar
biliyorsunuz 80 ihtilalinin darbesinin blue print dediğimiz o ana senaryosunu birebir kopyalamışlardı. Bu tür
senaryolarda kuvvet komutanları, Genelkurmay başkanları bulundukları binalardan derhal bilinmeyen noktalara
götürülürler. Dolayısıyla binayı terk etmek isteyen unsurları durdurmaya yönelik bir faaliyet olabilir, bir girişim
olabilir orada. Fakat bunun çatışma boyutlarına ulaştığı yönünde iddialar, temelde bir kuvvet gösterisi şeklinde
yani havaya ateş etme şeklinde olacağını ümit ediyorum yani. Daha ötesinde bir çatışmanın yaşanmayacağını
ümit ediyorum....
Asker genel olarak meseleye şöyle bakar; kaybedilecek bir savaşa girmez asker. Askerin
içindeki hiçbir unsur kaybedilecek bir savaşa girmez. Onlar da benim az önce ifade ettiğim gibi yapan
ekiple BİR PAZARLIK YAPARAK ÖZLÜK HAKLARININ KORUNMASI İNSAN HAKLARININ
KORUNMASI YÖNÜNDE BİR PAZARLIK SÜRECİNE GİRECEKLERDİR. Eğer kendileri bizzat bu
sürecin bir parçası değillerse. Ordumuzun içerisinde başka bir grup darbe yapmaya kalkışır endişesiyle
darbeye kalkışmış bir grupla karşı karşıya olabiliriz.....
Şemseddin EFE: Nasıl yani?
Abdulkerim BALCI: Yani işte TÜRKİYE'NİN GİDİŞATININ ZATEN BİR DARBE
ZEMİNİNE HAZIRLIK OLDUĞUNU AHMET ALTAN'LAR GİBİ BÜYÜKLERİMİZ NE ZAMANDIR
YAZIYOR BUNU. TÜRKİYE BURAYA DOĞRU GİDİYOR. MESELA ARTIK BİR OLACAK MI
OLMAYACAK MI DEĞİL NE ZAMAN OLACAK MESELESİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR MESAJLARINI
VERİYORLAR. Dolayısıyla Türkiye madem buraya doğru gidiyor buraya doğru gittiği süreç içerisinde
mesela Türkiye'nin ordusunda bu inkar edilebilecek bir şey değildir. Esaslı bir Ergenekoncu kitlenin olduğunu
efendim işte Doğu PERİNÇEK gibi kişilerin kontrol ettiği bir kitlenin olduğunu hepimiz biliyoruz. YANİ
BUNLAR RADİKAL KEMALİST LAİKÇİ UNSURLAR DİYEBİLİRİZ İSTERSENİZ VEYA
ULUSALCI UNSURLAR DİYEBİLİRİZ. BİR DE MİLLİ DAMAR DİYE BİR ŞEYDEN BAHSEDİLİP
DURULUYOR BİLİYORSUNUZ SON DÖNEMDE. Büyük oranda asker unsurlarının içinde olduğu bir
damardan bahsediliyor. Şimdi böyle bir damarın bir darbe hazırlığı içerisinde olduğunu sezmiş ona
kıyasla daha demokratik ama bağışlayın bu kelimeyi kullanmak istemiyorum darbe yapan insanlarla
alakalı olarak daha az diktatörya diyebileceğim daha militarist bir ekip memleketin tamamen
cehenneme dönüşmesi htimaline karşı yani bu darbeyi işte sayın Cumhurbaşkanına karşı, Ak Parti
hükümetinin yapmış olduğu hatalara karşı değil de o hataları bahane yaparak büyük bir darbe yapacak
ve Türkiye'yi 100 yıl geriye götürebilecek bir darbeye karşı darbe yapılmış olabilir halihazırda...

Şemseddin EFE: Şuanda yorumlar .. şeyde .. Cumhurbaşkanı açıklama mı yapıyor arkadaşlar?


Bunlar bizzat söylendi mi? Evet CNN TÜRK ..

Abdulkerim BALCI: Cumhurbaşkanı bir darbe gecesinde Cumhurbaşkanımız ifadesini birkaç


kez kullandırttı bana darbe yapanlar. Fakat eğer bu ifade doğruysa sözlerimi geri alıyorum.
CUMHURBAŞKANI SORUMSUZ DAVRANIYOR. Eli silahlı insanların karşısına sivil insanları çıkarmak
geçmişte Suriye'de olduğu gibi Mısır'da olduğu gibi vahim bir hatadır. Elbette buna direnilmesi gerekir fakat
ZAMANI BU GECE DEĞİLDİR. Örgütsüz insanları sistemli bir şekilde pasif direniş gösterebilecek pasif
direniş eğitiminden geçmemiş insanları askerin karşısına çıkarmak vahim bir hata olur. BİZİM İNSANIMIZ
BIRAKINIZ BOMBAYI VEYA G-3 TÜFEĞİNİN KURŞUNUNA KARŞI NASIL SAVUNMAYA
GEÇECEĞİNİ, NASIL SİPER ALACAĞINI, YERDE YATMAYI BİLMEZ. Biz askeri eğitimimizi zaten
büyük oranda Ak Parti yönetimi döneminde ücretli olarak yapmış bir toplumun evlatlarıyız. ASKERİN
KARŞISINA TOPLUM ÇIKARILMAZ. ASKERİN KARŞISINA SEN ÖNCELİKLE BİR
PAZARLIKLA ÇIKARSIN. Böyle bir hata, bu çok büyük bir hatadır. Ben de buradan çağrıda
bulunuyorum halkımıza. CUMHURBAŞKANI İÇİNDE BULUNDUĞU HİSSİ DURUM İTİBARİYLE
KENDİ KADERİNİ TEHLİKEYE ATMAMAK İÇİN TOPLUMUN UMUMUNUN KADERİNİ
179
TEHLİKEYE ATMAK GİBİ BİR HATA İÇERİSİNDEDİR. MEVCUT ŞARTLAR İÇERİSİNDE
CUMHURBAŞKANININ SÖYLEMLERİNİN VE SÖYLEDİKLERİNİN HERHANGİ BİR
BAĞLAYICILIĞI YOKTUR. ZATEN AKLİ MELEKELİRİNİN DE KORUYABİLECEK BİR
DURUMDA OLDUĞUNU DA ZANNETMİYORUM.....Şimdi darbe yapmış olan bir askerden asgari
demokratik olgunluk beklemek saçma bir meseledir. Böyle bir meselede toplumu nasıl sokağa dökersiniz? Evet
sokağa ineceğimiz, gösteriler yapacağımız, askeri derhal yönetimi sivillere derhal geriye iade etmesini
isteyeceğimiz, bu yönde çağrıda bulunacağımız zaman da gelecektir. Ama bunu yapacak olan insanları ken
dökülmesine engel olabilecek ve bunun eğitimden geçmeleri gerekir. BİR GECEDE BU İŞ HALLOLMAZ.
...............
Sayın Cumhurbaşkanından bekleyeceğimiz şudur; demokratik orda bir ne ne Sulh Konseyi ?
Şemseddin EFE: Yurtta Sulh Konseyi
Abdulkerim BALCI: Yurtta Sulh, "Yurtta Sulh Konseyi diye birileri var, çıktı bir şey yapıyorlar, biz
de efendim demokratik koalisyonumuzu kuracağız, mücadelemizi yapacağız, halkımız müsterih olsun. Efendim
şuanda kimse sokağa inmesin bunun zamanı değil, sakın askerle karşı karşıya gelmeye kalkışmayınız"
demesidir. Şöyle bir şey, BİR ASKER, BİR ORDU KENDİ TOPRAKLARI İŞGAL EDİLDİĞİNDE
VAZİFESİ BİTMEZ. BİR ORDU, BİR TOPRAĞI MİNİMUM ZARARLA BOŞALTMAK DİYE BİR
VAZİFESİ DE VARDIR. Yani evet Cumhurbaşkanı demokratik yollarla seçilmiş meşru lideridir Türkiye 'nin
ve şuanda bize şahsına bakan bir darbe açıklaması var, açıklama en azından böyle. ŞİMDİ BU LİDERDEN
BEKLENEN ŞEY GERİ ÇEKİLİRKEN MİNİMUM HASARLA GERİ ÇEKİLMEKTİR. Sonra da kendi
saflarını güçlendirerek demokratik yöntemlerle geri gelmenin mücadelesini yapmadır. Şimdi geri çekilme
anında siz hem kendin geri çekil hem toplumu sokaklara indirmeye kalkış eli silahlı insanların karşısına geçir.
Bu korkunç bir açıklama ama diğer taraftan dediğim gibi bütün bunlar hiçbir şekilde darbeyi meşrulaştıracak
ifadeler olarak algılanmamalılar.
.....................
Cumhurbaşkanının fıtratı itibariyle vatandaşın hayat hakkına değer vermediği, insan haklarına değer
vermediği müsellem bir hadise fakat, bu kertede kendisinden şu beklenir, yani... BELKİ KALKIK İÇİN BİR
ÇIKIŞ, ÇIKIŞ ROTASI İÇİN PAZARLIK YAPABİLİR KENDİSİ. ÇÜNKÜ ANLADIĞIM
KADARIYLA CUMHURBAŞKANINA, KORKTUĞU ŞEY SADECE İKTİDARI KAYBETMEK
DEĞİL, ÇÜNKÜ CUMHURBAŞKANI İÇİN İKİ İHTİMAL VARDIR. YA SARAYDADIR, YA
HAPİSHANEDEDİR. ÇÜNKÜ EMİNİM TÜRK ORDUSUNUN ELİNDE, BU DARBEYİ
YAPANLARDA HERALDE DOKÜMANLARIN TAMAMINI ELLERİNDE
BULUNDURUYORLARDIR.CUMHURBAŞKANINI ÖMÜR BOYU HAPİSE ATTIRACAK
DOKÜMANLAR VARDIR.
Şemseddin EFE: Daha o kısma hiç gelmedik yani işin ekonomisini, ekonomik boyutunu felan,
konuşma kısmına. Ülke ne olacak, bunları konuşma kısmına hiç gelmedik ama şuanda neyin olup biteceğini
kestirmeye çalışıyoruz.
Abdulkerim BALCI: Hayır şunu söylemek istiyorum. Asker tamam berbat bir şey yapmış. Tamam
büyük bir suç işlemiş, fakat yapüğı BİLDİRGE İŞLEDİĞİ SUÇA KIYASLA DAHA AKLI SELİM
İÇEREN BİR BİLDİRGE. Bak bunu söylerken de bunu sürekli söylüyorum. Bu kelime kesinlikle bir
sempatik ifade değil, lanet olsun yani. Fakat BİLDİRGELERİNİN METNİ DAHA SEMPATİK BİR
BİLDİRGE. Toplumu efendim teskin edici korkmayın, endişe etmeyin yarın kapı, eğer kapıya bir asker
dikilcek felan değiliz diyen bir bildirge. Şimdi Cumhurbaşkanından da ben aynısı bekliyorum. Tamam burda
sen bir Darbe girişimiyle karşı karşıyasm, ama toplumu bu meselenin bir tarafı haline dönüştüremezsin.Fakat
bu yapılan açıklama ne yazık.. BENCE HALKIMIZ BUNU KAİLE ALMAMALI. KAİLE ALMAMALI ve
sakin, birincisi maksimum bilgiyle, İkincisi minimum kan akacak, minimum can yakacak bir şekilde ve sistemli
hiyarşisi olan demokratik örgütlenmeleri organize edeceği bir süreçle askerle pazarlık yapılır, oturulur,
mücadele edilir, asker pazarlık sırasında sahanın gücünü görmek elbette isteyecektir.
Şemseddin EFE: Yani şimdi Cumhurbaşkanının az önce sizin de söylediğiniz asker bütün kayıtları
heralde tutuyordur tarzında ki devlette hiçbir kayıt kaybolmaz diye bir kaide var her yerden mutlaka bir şeyler
çıkar. CUMHURBAŞKANININ İŞLEMİŞ OLABİLECEĞİ İDDİA EDİLEN SUÇLARDAN DOLAYI
ÇOK CİDDİ ENDİŞELERİ OLDUĞU BU GÜNE KADAR HEP BİLİNEN BİR GERÇEK. YANİ İŞTE
YOLSUZLUKLAR BAĞLANTILAR BİLMEM NE. BUNLARLA İLGİLİ OLARAK ÇOK CİDDİ BİR
YÜKÜNÜN OLDUĞU AŞİKAR. Böyle bir durumda yani son çare olarak böyle bir şeye tevessül etmiş
180
olabilir mi? Yani kurtardık, kurtardık, kurtaramadık artık kurtuluşumuz yok tarzında bir düşünceyle böyle bir
davranışta bulunmuş olabilir mi?
Abdulkerim BALCI: Açıklamasının başka bir ifadesi yok bu bu çok işte yani hüznüzanla
yapılmış bir yorum yani. Cumhurbaşkanı ya herro ya merro demek zorunda kaldı yani sokak tabiriyle.
Yani çıkış rotası kendisine sağlanmadığı için ister istemez toplumun tamamını da gerekirse yakacak bir
çağrıda bulunuyor diyorsunuz. Bu Cumhurbaşkanının yaptığı şeyi meşrulaştırmaz. TIPKI
DARBECİLERİN YAPTIĞI ŞEY, SÖYLEDİKLERİ ŞEYLERİN TAMAMI DOĞRU, ama yaptıkları şey
yanlış. Aynen onun gibi Cumhurbaşkanının yaptığı şeyi meşrulaştırmaz içinde bulunduğu durum yani. Sen çıkış
rotan yok diye elinde... YANİ HAPİSHANEYİ BOYLAYACAKSIN ALLAH MUHAFAZA ÖYLE....
umarım bu mesele hakikaten demokratik bir şekilde çözülür. Hakikaten hukuk prensipleri çerçevesinde çözülür.
Fakat böyle korkularla bu iş çözülmez yani. ASKER UMARIM BİZİM YAYINIMIZI DİNLİYORDUR
DARBEYİ YAPANLAR ONLARA ŞU TAVSİYEDE BULUNACAM. CUMHURBAŞKANINA BİR
ÇIKIŞ ROTASI SUNUN. YANİ TOPLUM CUMHURBAŞKANININ CEZALANDIRILDIĞINI GÖRME
HUSUSUNDA SİZE DESTEK VERMEYECEK. CUMHURBAŞKANINA BİR ÇIKIŞ ROTASI SUNUN.
CUMHURBAŞKANI ASKİ TAKDİRDE BU TOPLUMU YAKABİLİR. VERMİŞ OLDUĞU, DAHA İLK
DAKKADA MESAJ BUNU GÖSTERİYOR ÇIKIŞ ROTASI, BİNSİN UÇAĞINA NEYİ VARSA
UÇAĞININ İÇERİSİNDE GİTSİN HA ONDAN SONRA SİZ GIYABINDA DAVA MI AÇARSINIZ,
DEMOKRATİK SÜREÇLER SONUCUNDA SİZ DEĞİL DE ÜLKENİN BAĞIMSIZ MAHKEMELERİ
Mİ DAVA AÇAR ELİNİZDEKİ NE BELGEYSE İDDİALARINIZLA ALAKALI OLARAK, BUNLARI
ULUSLARARASI MAHKEMEYE Mİ SUNARSINIZ, BUNLARIN HEPSİ ARTIK YAPTINIZ BU
HALTI BU DAKİKADAN SONRA EN AZINDAN MEMLEKETİMİZE, DEMOKRASİMİZE,
HUKUKUMUZA DAHA FAZLA ZARAR VERMEYİN. ÇIKIŞ ROTASI VERİN, ÇIKSIN SAĞLIĞI
GÜVENDE OLSUN, AİLESİNİN BÜTÜN FERTLERİNİN GÜVENDE OLDUĞUNU SİZ GARANTİ
EDİN BELKİ BÖYLELİKLE CUMHURBAŞKANI BU TÜR GARİP MESAJLAR VERMEKTEN VAZ
GEÇER. Daha sorumlu daha yani Cumhurbaşkanı sevilen bir liderdir toplumun %50 küsurunu
arkasında sürükleyeceği bir liderdir her ne yolsuzluk anlamında insan hakları anlamında Kürtleri
Alevileri aldatmışlık anlamında IŞID'e destek El- Nusra'ya destek anlamında her ne yapmışsa, bakın
yapmış demiyorum, her ne yapmışsa bunu hukuki süreçtedirler, BUNLAR ULUSLARARASI
MAHKEMELERDE GÖRÜŞÜLÜR, görülür, görülebilecek meselelerdirler. Bunları Cumhurbaşkanının
hiçbir çıkış rotası bırakmazsanız, BEN YANDIM BENDEN SONRASI CEHENNEM" DEMEYE
KALKIŞABİLİR ve bu toplumumuzu umumen çok zor durumda bırakır.
...........
Evet evet şimdi indirdiniz, o, bu Yurtta Sulh Konseyi akıllı diyecem bakın yani erdemli felan
demiyeceğim. Çünkü darbe yapmışlar. Erdem felan atıf edemeyecem. Akıllı bir şekilde davranırsa insanların
enerjilerini boşaltabilecekleri bir özgür atmosfer sağlarsa onlara. Yarın bu sokağa indirdiğiniz halk derse ki
"YAHU BİZ AK PARTİ İKTİDARI DÖNEMİNDE SOKAĞA İNMİŞTİK, YEMEDİĞİMİZ GAZ,
YEMEDİĞİMİZ JOP, EFENDİM DÖVÜLMEDİĞİMİZ KALMADI. HAPİSE ATILMADIĞIMIZ
KALMADI. SONU DA TERÖRİST İLAN EDİLDİK. ŞİMDİ ORDU İKTİDARI ELE ALDI. FAKAT
FİKRİMİZİ RAHATLIKLA TELAFÜZ EDEBİLDİK, KİMSENİN CANI YANMADI, BİZE KİMSE
SİLAHLA ATEŞ ETMEDİ. KİMSE BİBER GAZI ATMADI FELAN, BİZ BUNU TERCİH EDİYORL "
derse ne yapacaksınız? Ne yapacaksınız? O zaman resmen siz darbecilerin ekmeğine yağ sürmüş olursunuz.
Ben dönüp şunu da diyemiyorum ki; yani inşallah darbeciler aptaldırlar, millete gaz sıkarlar o zaman millet tam
kenetlenir felan diyemem ki ben bunu yani. İsteyemem ki böyle bir şeyi. Ya darbeciler akıllıysa? Ya darbeciler
toplumsal hissiyatı çok iyi okuyabilen insanlarsalar? Kalkar böyle akılca davranırlarsa ki,
BİLDİRGELERİNDEN GÖRDÜĞÜMÜZ KADARIYLA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ
DOKUNULMAYACAĞI YÖNÜNDEKİ AÇIKLAMA ÇOK AKILLI BİR AÇIKLAMA.

Şeklinde özetlenebileceği, terör örgütüyle iltisakı sabit olan isimleri belirtilen medya unsurlarının
Darbe girişimi öncesinde, örgüt faaliyetini önceden ima eden, haber veren yazılar yazarak darbeye toplumsal
zemin hazırlamaya, girişimin yaşandığı gün ise terör örgütüyle ilgisi olmadığı, Silahlı Kuvvetler içerisindeki
başka gruplarca gerçekleştirildiği şeklinde söylemlerde bulunarak hedef saptırmaya çalıştıkları, sözde darbe
karşıtı söylemlerde bulunmalarına rağmen demokratik tepkisini göstermek için meydanlara, sokaklara çıkan
milletimize karşı telkinde bulundukları, bu şekilde terör örgütünün "gizlilik" ve "tedbir" stratejisi doğrultusunda
181
hareket ettikleri,

Ayrıca Abdulkerim BALCI ile ilgili olarak; 06/10/2016 tarihinde Kocaeli ili Derince Gümrük
Müdürlüğünce Armutalan Namık Kemal Caddesi No:40 Marmaris/MUĞLA adresinde yerleşik 4580558273
vergi numaralı Tomas HASSAN(Pasaport No:P GBR 720098936) adına tescilli olan, gümrük beyanı
3770452536 vergi numaralı Es Gümrük Müşavirliği ve Loj.Hiz.Ltd.Şti. unvanlı firmanın ortağı 29431083246
T.C. kimlik numaralı İsmet ÖZTÜRK tarafından yapılan 04.10.2016 tarihli ve 16410300DG000052 sayılı
gümrük çıkış beyannamesi ve bu beyannameye bağlı Tomas HASAN adıyla imzalı 28(yirmisekiz) kalemden
ibaret Eşya Listesi kapsamında Birleşik Krallık(İngiltere) ülkesine yine Tomas HASSAN adına MRKU3382472
no.lu konteynere yüklü olarak Derince Gümrük Müdürlüğüne bağlı gümrüklü saha olan ve Evyap Deniz
İşletmeciliği Lojistik ve İnşaat A.Ş. unvanlı firmaya ait Kirazlıyalı Mah. 1 Mayıs Cad. No:l Körfez- Kocaeli/
TÜRKİYE adresinde yerleşik Evyapport Limanına 34 GV 8935 Çekici plakalı tır ile getirilerek yurtdışına
gönderilmek istenen "kullanılmış zati ve ev eşyaları" cinsi eşyaların riskli olarak değerlendirilmesi üzerine
Derince Gümrük Müdürlüğü ve Kocaeli Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü personelinceEs
Gümrük Müşavirliği firması adına vekaleten gümrük işlemleri takibi yapan İlker Lütfü SOYDANGÜLER
(21350204030 T.C. kimlik numaralı) eşliğinde, 06.10.2016 günü söz konusu eşyaların 4458 sayılı Gümrük
Kanunu uyarınca kırmızı hat(fıziki muayene) kriterine göre söz konusu konteynerdeki eşyaların fiziki
muayenesinin yapıldığı, yapılan muayene esnasında ev eşyaları arasında tespit edilen üzerinde el yazısı ile
çeşitli Ayetlerin yazılı olduğu tablonun alt kısmında 'EL YAZILARI MUHTEREM HOCAMIZ
M.FETHULLAH GÜLEN'E AİTTİR' ibaresi görülmesi üzerine diğer eşyalar üzerinde yapılan kontrolde
firari Abdülkerim BALCI ve eşi Gülhan KARALI BALCI'ya ait eşyaların tespit edildiği, koliler içerisindeki
eşyalarda para ve terör örgütünün propagandasını/ şahısların terör örgütüyle iltisakını ortaya koyanyapan
muhtelif kitap ve dokümanların ele geçirildiği, ele geçirilen eşyalardan dikkat çekici olanların; terör örgütü
lideri GÜLEN'in el yazmasıyla yazdığı belirtilen Arapça yazı ve şekillerin bulunduğu çerçeveli tablo, örgüt
mensupların yapmış olduğu Merkezi Toplantı Sabit gündemleri ve toplantı notlarına dair el yazmalı belgeler,
firari Gülhan Karalı BALCI'nın Bank Asya'da çalıştığını belirten ve Bank Asya İnsan Kaynakları ve Eğitim
Müdürlüğü tarafından hazırlanmış, altında yönetmenler İpek Beyazıt ve Orçun Zennun Süle isimli şahısların
isim ve imzalarının bulunduğu 02/12/2011 tarihli ABD Başkonsolosluğuna yazılan yazı (belgedeki imzası
bulunan Orçun Zennun SÜLE'nin Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2016/83836 sayılı soruşturması kapsamında
Darbe girişimi günü İstanbul Beykoz'da konuşlu SAT Komandosu personele talimat veren örgütün sivil
unsurlarından olan "abi"lerden olduğundan bahisle hakkında yakalama emri bulunduğu anlaşılmıştır) ve
Abdulkerim BALCI'nın kendi el yazısıyla terör örgütünün medya yapılanmasının yönetici unsurlarından olan
firari konumdaki Ekrem DUMANLI'ya hitaben yazığı "Muhterem Ekrem Dumanlı Ağabeyim" şeklinde
başlayan, "15 Ekim itibariyle Turkish Review'in ikinci cildini baskıya veriyorum. Gazeteden istifa
etmiyorum. O benim haddim değil. Buraya ben gelmedim. Gitmeye de karar veremem. Hocam kabul
buyurursa hatalarımın sadece beni üzeceği medya dışı bir hizmet alanında hicret talep edeceğim" ibareli ve
12/03/2012 tarihli not kağıdı olduğu,

4-Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2014/41637 sayılı soruşturması kapsamında terör örgütü üyeliği ve


örgüt faaliyeti kapsamında işlediği suçlardan hakkında soruşturma yürütülen ve kamu davası açılan şüpheli
Emrullah USLU'nun twitter sosyal paylaşım sitesinde kullanımında bulunan @EmreUslu isimli/ rumuzlu
hesabından 14/03/2016 tarihinde "Bilet paramı ödemek isteyen twitçiler lütfen 22 Temmuz 12 Ağustos
arasında DC- İstanbul için bilet alın? Emailimi biliyorsunuz.." şeklinde, 14/09/2015 tarihinde ise
@Abartmadan isimli kullanıcının kendisine hitaben "hacı merak ediyorum.Memlekete tatilde bile olsa geri
dönmen en az kaç yıl sonra olur sence? Yoksa tümden vazgeçtin mi?" şeklinde sorusunda Darbe girişiminin
yaşandığı ay olan "2016 Temmuz..." şeklinde cevap verdiği,

5- Terör örgütüyle iltisaklı öğretim görevlilerinden Osman ÖZSOY'un Darbe girişiminden bir gün
önce 14/07/2016 tarihinde "Özgürlük Zamanı" isimli programa katıldığı ve bahse konu programda örgütün
medya unsuru olarak faaliyet yürüttüğü anlaşılan Mehmet ALTAN'ın terör örgütünün yayın organı Can
Erzincan TV'de aynı gün katıldığı programdaki söylemlerini de kast ederek "Hiçbir şey kaçırmadığım gibi
Mehmet ALTAN koskoca proseför bakın Türkiye'de bir adı saygınlığı, itibarı vardır. Yani hiç mübalağa

182
yapmadan söylüyorum. İç savaş yaşayan bir ülkede cepheden telefon bağlantısı yapmış gibi oldu. ... Bakın
Türkiyede Hitleri ilk defa fakir yazdı ben yazdım demeye utanıyorum, ben yazdım. Akademik olarak ilk ben
çalıştım. Defalarca söylüyorum yani bu kadar değildi. Bu ülkenin geleceği inanılmaz aydınlık. Şu an biraz
daha dibe vuruyor. Bakın bu süreçlerin tamamını bitirmek çok kolay yani çok kolay bir şey bu....Bu süreç
çok yakın sürede Allahın izniyle sona erecek. Allah bu ülkeyi aydınlığa çıkaracak. Türkiyede bir şey olmaz.
bir şey olmaz. ANKARADAKİ MANZARA ŞU: BEN PROFESÖR OLACAĞIMA KEŞKE ALBAY
OLSAYMIŞIM MESELA BU SÜREÇTE DAHA FAZLA KATKIM OLURDU.... EE SÖYLEDİM ARTIK
BİTTİ. Yani geri dönmeyeceksin cümlelere. Bir Albay olacaktım ben tamam mı bu ülkeye daha fazla hizmet
ederdim şu an.... Bakın tekrar ediyorum. Bakın mübağala değil. Bu süreç bitti arkası toparlanacak... Ya alt
yazı geçin TV kanallarına yarın sokağa çıkma yasağı var diye, bakın sokağa çıkıyorlar mı? BÜTÜN
DARBELER CUMA GÜNÜ OLUYOR... Hocaların evlari cami avlusundadır namaza bile geçmezler
korkularından. Türkiyede insanların demokrasiye sahip çıkmak gibi bir hassasiyeti yok. Bunlar kuru
kalabalıklar yine yüz tane yürekli komünist taksim meydanını zorlayacaktır... Her şeyi TV kanallarından
söylemek durumunda değiliz. Herkesin her şeyi bilmesi gerekmiyor... Dua herkesi bağlayan bir şeydir. Tabi
dua etsinler yani insanlık sahipsiz değil. BU KADARINI SÖYLÜYORUM BEN. YANİ ÇOK GÜZEL
GÜNLER GELİYOR YA. HİZMET HAREKETİNDEKİ ARKADAŞLARI ÇOK YOĞUN GÜNLER
BEKLİYOR" şeklinde söylemde bulunduğu, söylemde bulunulan programın Cumhuriyet Başsavcılığımızca
yürütülmekte olan 2014/133596 sayılı soruşturmaya konu olan "Karanlık Karar Kurulu" isimli dizilerin
yayınlandığı Samanyolu Haber Televizyonuna ait olduğu, adı geçen televizyon kanalının Darbe girişiminden
sonra 27/07/2016 tarihli Kanun Hükmünde Kararname ile kapatıldığı, Samanyolu Yayın Grubu Genel Müdürü
Hidayet KARACA'nın ise 2014/133596 sayılı soruşturma kapsamında tutuklandığı ve halen tutuklu bulunduğu,

6-Terör örgütüyle iltisaklı olup Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2014/41637 sayılı soruşturması


kapsamında terör örgütü üyeliği ve örgüt faaliyeti kapsamında işlediği suçlardan hakkında soruşturma yürütülen
Tuncay OPÇİN'in twitter sosyal paylaşım sitesinde kullanımında bulunan @tuncayopcin isimli/rumuzlu
hesabından Darbe girişiminden iki gün önce, 13/07/2016 tarihinde "Biz, size zulmedemezsiniz, bize eziyet
edemezsiniz demedik ki. Biz, size, ne yaparsanız yapın yolumuzdan dönmeyeceğiz dedik.... Yatakta basıp
şafakta alacaklar" şeklinde paylaşımda bulunarak Darbe girişimi faaliyeti kapsamında Cumhurbaşkanı Sayın
Recep Tayyip Erdoğan'ın rehin alınmaya çalışılması eylemini kastederek tehdit ettiği,

Terör örgütünün askeriye yapılanması içerisinde yer alıp askeri öğrencileri takiple görevli "abi" tabir
edilen görevi yürüten ve yapılanma hakkında Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/7045 sayılı soruşturması
kapsamında açıklamalarda bulunan, buna binaen 10/10/2016 tarihinde ifadesi alınan Ömer GEÇMEZ'in Tuncay
Opçin ile ilgili olarak; Sedad ARICAN, Yaşar ÖZBEK ve Oğuz YALÇIN ile birlikte 1991 yılında İstanbul
iline gittiklerini, burada İstanbul Avrupa yakasında TUNCAY OPÇİN isimli bir şahsın evine gittiklerini,
bu şahsın yapının kendisinden daha kıdemli ve daha eski bir elemanı olduğunu, evine gidene kadar bu
şahsı tanımadığını, İstanbul iline gittiklerinde Sedad, Yaşar ve Oğuz'un kendisine daha önceden
tanıdıkları yapı içerisinde askeri öğrenciler ile ilgilenen Tuncay OPÇİN isimli abilerinin olduğunu, bu
şahsı da gelmişken görmek istediklerini, kendisinin de bu şahıs ile tanışmasını istediklerini, bunun
üzerine Tuncay OPÇİN'in evine gittiklerini, orada TUNCAY OPÇİN ile yanında bulunan Sedad, Yaşar
ve Oğuz'un çok samimi olduklarını gördüğünü, evde konuştukları sırada bu şahsın başka askeri
öğrenciler ile ilgilendiğini ve başka grupları takip ettiğini anladığını, bu şahsın tarih bölümü okuduğunu
hatırladığını, daha sonradan Aksiyon dergisinde yazılarının çıkmaya başladığını bu nedenle kendisini
medyadan takip ettiğini, bu şahın yapı içerisinde askeri öğrencileri takip noktasında etkili ve yetkili
birisi olduğunu düşündüğü TUNCAY OPÇİN'in yapı elamanı olduğunu beyan ederek teşhis ettiği,

7- Süreklilik arz eden eylem ve faaliyetleriyle terör örgütünün medya unsurlarından olduğu
anlaşılan Ahmet Hüsrev ALTAN'ın www.youtube.comisimli sosyal paylaşım sitesinde ve alternatif kanallar
üzerinden yayın yapan Can Erzincan TV’de, Darbe girişiminden bir gün önce 14/07/2016 tarihinde Ayşe Nazlı
ILICAK ve Mehmet Hasan ALTAN’ın hazırlayıp sunduğu, programa konuk olarak katıldığı, bahse konu
programda yaptığı konuşmaların içeriğinde;
Türk Silahları Kuvvetleri içindeki FETÖ/PDY üyesi olmayan subayların tasfiye edilerek yerlerine
FETÖ/PDY mensubu subayların atanmasını sağlamak amacıyla, örgütün Emniyet ve Yargı mensubu üyelerini
183
kullanarak kurguladığı anlaşılan ve kamuoyunda BALYOZ soruşturması olarak bilinen kumpas operasyonuna
konu sahteliği yukarıda 3.2.1.2.7 no'lu kısımda ayrıntılı olarak anlatılan ve kanıtlanmış sözde askeri darbe
belgelerinin gerçek olduğu yönünde söylemlerde bulunarak Balyoz kumpası soruşturmasını aklamaya çalıştığı,
Bahse konu kendisinin de sanığı olduğu başka soruşturma kapsamında Devletin Güvenliğine
İlişkin Gizli Belgeleri Temin Etme suçundan halen tutuklu bulunan ve yargılaması devam eden gazeteci
Mehmet BARANSU’nun suça konu eylemlerini görmezden gelerek gazetecilik faaliyetinden tutuklanmış gibi
algı oluşturmaya çalıştığı, bu şekilde Türkiye’de İfade Özgürlüğünün olmadığı şeklinde yorumlarda
bulunularak örgütsel amaç doğrultusunda bu hususta yürütülen soruşturmaları itibarsızlaştırmaya, kamuoyunun
adalete olan güvenini şekillendirmeye çalıştığı,
Programın uzunca bir bölümünde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti yetkilileri hakkında hakaretvari söylemlerde bulunarak, yaptıkları iş ve
işlemlerin hukuka aykırı olduğunu, suç işlediklerini, askeri darbeye zemin hazırladıklarını, Türkiye’de
gerçekleşmiş askeri darbelerin önünü açan gelişmeler her ne ise, Sayın Cumhurbaşkanı’nın bugün aynı kararları
vererek o yolları teker teker açtığını, kısa bir süre içerisinde ülke yönetiminden gideceklerini ve
yargılanacaklarını defalarca dile getirdiği, bu söylemler kapsamında darbenin gerçekleşeceğini beyan ettikleri,
Darbe girişimini terör örgütünce fikir ve eylem birliği içerisinde olmadan bilmelerinin ve bunu bir gün önce
kamuoyu algısını şekillendirecek biçimde beyan etmelerinin mümkün olamayacağı, hiç bir demokratik düzende
Darbe girişimini desteklemenin veya darbeyle seçilmiş Hükümeti tehdit etmenin basın veya ifade hürriyetiyle
açıklanamayacağı,
Ayrıca, programın gerçekleştiği Can Erzincan TV isimli televizyon kanalının da, FETÖ/PDY Silahlı
Terör Örgütü’nün amaç ve stratejisi doğrultusunda yayınlar yaparak örgüt stratejileri doğrultusunda kamuoyu
oluşturmaya çalışıldığı iddiası ile hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 2016/71560 sayılı soruşturma
yürütülen ve 15 Temmuz 2016 tarihindeki Darbe girişimi sonrasında OHAL kapsamında alınması gereken
tedbirlerde, 668 sayılı KHK’nın 2. maddesinde belirtilen milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen terör
örgütüne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan bir televizyon kuruluşu olduğu, 15
Temmuz Darbe girişimi’nden 1 gün önce, FETÖ/PDY Terör Örgütü’ne müzahir Can Erzincan TV’de, Nazlı
Ilıcak ve Mehmet Hasan Altan’ın sunduğu ve sizin de konuk olarak katıldığı programda, Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni çok ağır sözlerle suçlayarak, Sayın Cumhurbaşkanı’nın
darbe zeminini hazırladığı ve çok kısa bir sürede yönetimden gideceğini ne amaçla söylediği, bir gün sonra
gerçekleşen Darbe girişiminden haberdar olup olmadığı, girişimden 1 gün önce toplumun Darbe girişimini
kabullenmesi maksadıyla kamuoyu oluşturmak amaçlı konuşma içeriği olduğu,

Şüpheli Ahmet Hüsrev ALTAN'ın 12/05/2016 tarihinde yayınlanan MUTLAK KORKU başlıklı
köşe yazısında; Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın, Anayasaya uymadığını,
bütün yasaları çiğnediğini, yasama, yürütme, yargıyı denetimi altına alan bir diktatör olduğunu, siyasi hayatının
sonuna geldiğini belirterek “SANIRIM KÖTÜ BİR PİYESİN SON PERDESİNİ
SEYREDİYORUZ. BEDELİ BİRAZ AĞIR OLUYOR AMA… BİTECEĞİNİ BİLMEK GENE DE İYİ.”
şeklinde,
27/06/2016 tarihinde yayınlanan EZİP GEÇMEK başlıklı köşe yazsında; “Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın, bir bürokrat ile yaptığı iddia ettiğiniz sohbetinde Sayın
Cumhurbaşkanı’nın ülkemizde iç savaş çıkmasını istediğini belirterek, “SARAYININ DUVARLARI TOP
MERMİLERİYLE ÇÖKTÜĞÜNDE, ELİ SİLAHLI İNSANLAR KORİDORLARDA BİRBİRLERİNİ
ÖLDÜRDÜĞÜNDE İÇ SAVAŞIN NE OLDUĞUNU ANLAR AMA GEÇ KALMIŞ OLUR” şeklinde,
10/07/2016 tarihinde yayınlanan MONTEZUMA başlıklı köşe yazısında; “Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ı, İspanyol Cortes tarafından esir alınan Aztek İmparatoru
Montezuma’ya benzeterek, Sayın Cumhurbaşkanı’nın da askeri vesayet isteyen ulusalcılar tarafından esir
alındığını, Sayın Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’yı çiğneyerek tek başına iktidarı ele geçirdiği” şeklinde
söylemlerde bulunduğu,
Yukarıda anlatıldığı şekilde, 15 Temmuz Darbe girişimi’ne giden süreçte Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı’na sürekli olarak diktatör yakıştırması yaparak, ülke yönetiminden gitmesi için kısa bir süre
kaldığı şeklinde söylemlerde bulunmak ve bu şekilde toplumu FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü tarafından
planlanan Darbe girişimine hazırlamak amacıyla yazıldığı,
Künye bilgilerinde şüphelinin kurucusu olduğu belirtilen ve Genel Yayın Yönetmenliği görevini
184
üstlendiği Taraf Gazetesi, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz 2016 tarihindeki Darbe girişimi
sonrasında olağanüstü hal kapsamında alınan gereken tedbirlerde, 668 sayılı KHK’nın 2. maddesinde belirtilen
milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fetullahçı Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanmasına aidiyeti,
iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatıldığı,
Şüphelinin “Balyoz Darbe Planı”’nın ilk olarak 20/01/2010 tarihinde, künye bilgilerinde kurucusu
olduğu belirtilen ve Genel Yayın Yönetmenliği görevini üstlendiği Taraf Gazetesi’nde Mehmet Baransu,
Yıldıray Oğur ve Yasemin Çongar imzasıyla yayınlanan “Fatih Camii Bombalanacaktı” başlıklı haber ile
gündeme geldiği,
Devam eden tarihlerde Taraf Gazetesi’nin "Fatih Camii Bombalanacaktı, İki Yüz Bin Kişiye
Tutuklama, Balyoz Hükümeti, Darbenin Sivil Kadrosu Hazırlandı,Balyoz Kozmik Odada Gizlendi,Darbenin
Ordudan Tasfiye Planları,Sabaha Karşı 03:00, Harp Oyununa Siyaset Raporu ve Balyoz Bilimcileri Mit
Yönetiminde" şeklindeki başlıklarlaBalyoz Darbe Planı konusunun işlediği,
Bu şekildeBalyoz soruşturmasının başlatılarak Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki FETÖ/PDY
örgütü mensubu olmayan subayların tasfiye edilerek yerlerine FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensubu
subayların getirildiği ve devam eden süreçte örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bu sözde
soruşturmalarla kritik öneme sahip yerlere kendi mensuplarını yerleştirdiği ve 15/07/2016 tarihli Darbe girişimi
için örgütün kendi zeminini hazırladığı,
Ayrıca şüphelininBalyoz Darbe Planı belgelerinin sahte olduğu ve devletin gizli kalması gereken bir
kısım belgelerinin kullanıldığının anlaşılması üzerine Mehmet Baransu’nun tutuklanmasının ardından
03/03/2015 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan “Ben Buradayım Benimle Konuşun” başlıklı köşe
yazısında, “Balyoz Darbe Planları”nın gerçek olduğuna hala inandığını ve ‘O planları bin defa getirseler de
bin defa basarım" söyleminde bulunduğu,

8- Bir diğer medya unsuru olan Mehmet Hasan ALTAN'ın 14/07/2016 tarihli televizyon
programında diğer şahıslardan Ahmet Hüsrev ALTAN ile iştirak halinde olduğu söylemlerinin yanısıraEmniyet
teşkilatı içerisine sızmış FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensupları (dönemin İstanbul Terörle Mücadele Şube
Müdürü eski emniyet müdürü Yurt Atayün, istihbarat görevi yürüten eski emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer
gibi)tarafından Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni devirmek amacıyla hazırlanan (bu hususta
C.Başsavcılığımızca yapılan soruşturma sonucunda ilgili FETÖ/PDY mensupları hakkında kamu davası açılmış
olup halen derdesttir) ve kamuoyunda “Selam-Tevhid” soruşturması olarak bilinen İstanbul C.Başsavcılığının
2011/762 sayılı sözde “Kudüs Ordusu Terör Örgütü” soruşturması kapsamında, Fatih ilçesi Fatma Sultan
Mahallesi Kahal Bağı Sokak No: 49 sayılı adreste bulunan AKABE Eğitim ve Kültür Merkezine yönelik
yapılan 01.06.2012 tarihli Teknik Araçlarla İzleme Tutanağında;
Şüphelinin saat: 17.51’de vakfa geldiği, saat: 20.04-20.05 arasında 34 FA 9167 plakalı araç ile
Akabe vakfından ayrıldığı şeklinde tespitin yapıldığı anlaşılmış ancak sözde soruşturmayı yürüten şüpheliler
tarafından tespiti yapılan kişiler herhangi bir delil aranmaksızın soruşturmaya şüpheli olarak dahil edilirken
şüpheli Mehmet Altan'ın soruşturmaya dahil edilmediği,
“Balyoz Darbe Planı”’nın ilk olarak 20/01/2010 tarihinde Taraf Gazetesi’nde, Mehmet Baransu,
Yıldıray Oğur ve Yasemin Çongar imzasıyla yayınlanan “Fatih Camii Bombalanacaktı” başlıklı haber ile
gündeme geldiği, sonrasında FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’nün emniyet ve yargı içinde sızmış örgüt
mensuplarınca soruşturmaya dönüştürülerek birçok Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu subay ve astsubayın
gözaltına alınarak tutuklandığı,

Şüphelinin 17/12/2010 tarihinde yayınlanan “Balyoz’un Anlamı” başlıklı köşe yazısında sahte
delillerle FETÖ/PDY Örgütü tarafından kurgulanmış olansoruşturmayı övücü nitelikle yazılar kaleme aldığı, bu
şekilde örgüt ideolojisi ve stratejisi doğrultusunda kamuoyu oluşturmaya çalıştığı,
15 Temmuz Darbe girişimi sonrası yürütülen soruşturmalarda FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü lideri
Fetullah Gülen ve örgüt yöneticileri tarafından, örgüt üyeleri arasında tanınmayı sağlamak amacıyla örgüt lideri
tarafından bereket parası olarak verildiği inancıyla örgüt üyelerine, yönetici vasfını haiz "abi" ve "imam" tabir
edilen şahıslarca dağıtılan ve bu şekilde terör örgütüyle organik bağa dair emarelerden biri olduğu terör
örgütünün bir kısım yöneticilerinin itiraf beyanlarından anlaşılan (1) ABD doları kağıt paralarla ilgili;
Şüphelinin ikametinde yapılan aramada toplam (6) adet 1 dolar ele geçirildiği, (5) adet 1 dolar
paranın çalışma odasındaki masanın çekmecesinde diğer dövizlerle bir arada bulunurken, (F) serisi olduğu
185
tespit edilen diğer bir dolar kağıt paranın ikametin koridordaki dolap içerisinde bulunan kırmızı cüzdanda ayrı
bir yerde özel olarak muhafaza edildiği, yine şüphelinin terör örgütünün finansal kuruluşu Bank Asya'ya ait
banka kartı bulundurduğu,

9- Terör örgütünün yayın organı Zaman Gazetesi'nin 2015 yılı güz dönemine ait kısa reklam
filminin "Zaman TV" isimli Youtube kanalında "Zaman Gazetesi reklam filmi- Sükutun Çığlığı-Ekim 2015"
ismiyle 05/10/2015 günü bir dakika süreli olarak yayınlandığı, videonun açıklama kısmında ise "Zaman
Gazetesi'nin güz dönemi yeni abone kampanyası başladı. Ulusal kanalların yanısıra internet sitelerinde bu
andan itibaren yayınlanmaya başlaşan yeni reklam filminde tek bir kelime bile kullanılmıyor" açıklamasının
yazılı olduğu,
20 saniye süreli reklam filminin; olağanüstü ve tehdit durumlarında uyarı amaçlı çalınan siren
sesleri eşliğinde boş görünümlü binaların, insansız sokakların olduğu, terk edilmiş izlenimi veren bir yerleşim
yerinin yukarıdan, havadan çekilmiş görüntüleriyle başladığı, ardından gülen bir yeni doğmuş bebeğin ekrana
geldiği, akabinde askeriyenin kullanmış olduğu zırhlı araçlara ait top sesi eşliğinde Zaman Gazetesi'nin
logosunun göründüğü, bu kısa reklam filminin sonunda duyulan top sesinin, başlangıçta gösterilen yerleşim
yerinin bombalandığı algısını oluşturduğunun tespit edildiği,
Reklamın yayım tarihi itibariyle Zaman Gazetesi'nin genel yayın yönetmeni olup terör örgütü
iltisaklı bir çok suçtan hakkında soruşturma yürütülen veya kaydı bulunan Ekrem DUMANLI'nın 05/10/2015
tarihli örgütün yayın organı olan Zaman Gazetesindeki köşe yazısında reklam filmleriyle ilgili olarak "Bu sene
sizler için yeni bir reklam filmi de hazırladık. 6 ayrı formatta yayınlanacak reklam filminde tek bir kelime bile
sarf edilmiyor. Sadece görüntü. Herkesi düşünmeye davet eden ve umut veren bir reklam kampanyası olacak.
Sükutun çığlıklarından esinlenilerek hazırlanan reklam, hiç bir şey demeden çok şey söyleyecek." şeklinde
söylemde bulunduğu,
Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2014/39856 sayılı soruşturması kapsamında terör örgütüne üye
olduğu iddiasıyla tutuklanan adı geçen gazetenin yazarlarından Mustafa Bilici'nin 18/10/2015 tarihli köşe
yazısında reklam filmiyle ilgili olarak "... Mesaj görüntüde. Söz yok. Uzun uzun izah yok. Dalgalı deniz,
fırtınalı bayır var. Cıvıl cıvıl kuş sesleri ve bebek tebessümü var. Ve üzerinde Zaman logosu. Kısacık film derin
anlamlar yüklü. Slogan 'Sükutun çığlığı' çok etkileyici. 'Neden zaman?' sorusunun cevabı orada saklı. Sükutun
çığlık çığlığa haykırdığı, sessizliğin feryat figan isyan ettiği bir zamandayız. İçinden geçmekte olduğumuz
zamanın ruhu reklam filminde ifadesini bulmuş." şeklinde söylemde bulunduğu,
Terör örgütü lideri GÜLEN'in vaaz ve sohbetlerinin paylaşıldığı "fgulen.com" isimli internet
sitesinde "Sükutun Çığlıkları" isimli GÜLEN tarafından yazılan bir kitabın kapak fotoğrafının paylaşıldığı, bu
foto yanındaki açıklamada "Yıllar var ki, sükutun çığlıkları hep sesimin önünde uğulduyor; zulmü lanetlemek,
zalimin yüzüne tükürmek. müfteriye ağzının payını vermek, mütecavizin sesini kesmek, komplocuya 'yeter artık'
demek ta dilimin ucuna kadar geliyor ve tabiatımın cidarlarını zorluyor; ama, kimseye bir şey diyemiyor/
demiyor; Allah'ın görüp bildiğini düşünüyor, olup bitenleri kaderin mutlak adaletine bağlıyor, bir iki
yutkunuyor; sonra da yeniden bütün hiddet ve şiddetimi her zaman muhabbetle çarpan kalbime emanet ediyor;
karakter, düşünce ve üslubumun hatırına herkesin yalan-doğru sesini yükselttiği durumlarda ber bir 'la havle'
çekip 'Buna da eyvallah' demekle yetiniyorum" yazdığının tespit edildiği,
Reklam filmine ilişkin söz konusu gazete çalışanları Haydar Durusoy ve Sedat Dil'in 04/08/2016
tarihinde alınan ifadelerinde; 05/10/2015 tarihinde yayınlanan ve bebeğin normal doğum süresine göre 9 ay 10
gün sonra (15/07/2016) darbe iması çağrıştıran reklam filminin senaryosunun marka pazarlama direktörü
Yakup ŞİMŞEK ve genel yayın yönetmeni Ekrem DUMANLI tarafından hazırlandığını, senaryoyu film
yayınlamadan önce gördüklerinde bir anlam veremediklerini, herhangi bir sebep sonuç bağlantısı
bulunmadığını, birbirinden bağımsız figürler olup ulusal ölçekte yayın yapan bir gazete için herhangi bir
anlam ifade etmediğini beyan ettikleri,

Söz konusu film bütünsel olarak terör örgütünün yapısı, örgüt lideri GÜLEN'in yukarıda ayrıntılı
olarak açıklanan haberleşme ve talimat iletim yöntemlerinden "subliminal mesaj verme" yöntemi olgusu,
reklam senaryosunu hazırlayan ve yayına sunanların örgütsel bağlılık ve konumları, filmde herhangi bir sebep
sonuç bağlantısı bulunmadığını, birbirinden bağımsız figürler olup ulusal ölçekte yayın yapan bir gazete için
herhangi bir anlam ifade etmediği gerçeği, adının terör örgütü GÜLEN bağlamında ifade ettiği anlam ve Darbe
girişimi öncesinde toplumsal algı zemini yaratmaya yönelik yine yukarıda açıklanan diğer örgütsel faaliyetlerle
186
birlikte bir arada değerlendirildiğinde;

15/07/2016 tarihli terör örgütü tarafından gerçekleştirilen Darbe girişimi ile GÜLEN bir bebeğe ait
görüntünün bulunduğu reklam filminin yayınlandığı 05/10/2015 tarihi arasındaki sürenin bebeğin doğum tarihi
olan 9 ay 10 gün olması, Darbe girişiminin başarılı olması halinde sözde sıkıyönetim ilanıyla sokağa çıkma
yasağının getirilmesi sonucu ülke genelinde oluşacak görüntünün reklam filminde kullanılan insansız
sokakların olduğu, terk edilmiş yerleşim görüntüleri ile benzerlik göstermesi, Darbe girişimi olayında TBMM
başta olmak üzere bir kısım yerleşim yerlerinin ve kamu kurumlarının bombalanmasıyla reklam filminde
kullanılan savaş ve tehdit durumunda uyarı amaçlı çalınan siren seslerinin kullanılması, ayrıca gazetenin logosu
ekrana gelirken duyulan top sesinin filmde gösterilen yerleşim yerini bombaladığı algısını vermesi nazara
alındığında Darbe girişimi olayı ile reklam filminin benzerlik göstermesinin tesadüf olamayacağı, yukarıda
açıklanan diğer faaliyetler gibi darbe sonrası dönem ve Darbe girişimin hedef aldığı siyasal iktidara karşı
kamuoyu ve toplumsal algı zemini oluşturma amacı taşıdığı, Darbe girişimini faaliyetlerinin bir parçası olduğu
anlaşılmıştır.

6. DARBE GİRİŞİMİNE İŞTİRAK EDEN ŞÜPHELİLERİN EYLEMLERİNİN HUKUKİ


TASNİFİ MESELESİ

İddianamemizin 3.2.2. sayılı kısmında ayrıntılı olarak anlatıldığı üzere 15/07/2016 tarihli Darbe
girişiminin, ilk kez karşılaşılan şekilde devletimizin Anayasal düzenini hedef alan bir terör örgütününfaaliyeti
olarak gerçekleştirildiği,

Terör örgütü lideri GÜLEN'in "bizim işimiz çok uzun soluklu bir iş, acele etmeyin ve kendinizi belli
etmeyin. Askeriyede, maarifte, emniyette, yargıda ve bunların en etkin yerlerinde yerimizi alacağız. En az 20-
30 sene sonra harekete geçtiğimizde kimsenin yapacak bir şeyi kalmayacak zaten" şeklindeki talimatında ifade
edildiği gibi Darbe girişiminin uzun zaman öncesinden örgütün Anayasal düzeni değiştirme amacı
doğrultusundaplanlandığı ve örgütçe şartlar itibariyle en uygun görülen zamanda hücre tipi örgütlenme
modeline uygun olarak, terör örgütünün lideri GÜLEN ve üst yönetimince planlandıktan sonra hayata
geçirilmesi için "abi-imam" tabir edilen yönetici vasfını haiz sivil unsurları vasıtasıyla alt kademelerde yer
alan devletin silahlı gücünü kullanmaya yetkili asker şahıslardan oluşan hücrelere gizli ve şifreli olarak
iletildiği, örgüt yöneticilerince iletilen talimatı koşulsuz olarak uygulayan, yıllar gelen süreçte bu duruma
göre şartlanmış militan unsurlarınca da eyleme geçirildiği,

FETÖ/ PDY'nin amacının cebir, şiddet ve diğer hukuk dışı yöntemleri kullanmak suretiyle devletin
bütün Anayasal kurumlarını ele geçirerek devlet otoritesini baskı altına almak, zaafa uğratmak, yönlendirmek,
alternatif bir otorite olarak ortaya çıkmak,devlet otoritesini ele geçirmek suretiyledemokratik ve sosyal bir
hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni sona erdirerek yerine örgüt lideri GÜLEN'in kendi doktrinlerine
göre saptırılmış şer'i yasaların hakim olduğu teokratik bir devlet kurmak olduğu,

Silahlı Kuvvetlerimiz içerisinde zaman içerisinde örgütlenen terör örgütünün asker şahıs
unsurlarının bir kısmı tarafından örgütün lideri GÜLEN başta olmak üzere silsile yoluyla "abi-imam" tabir
edilen yönetici vasfını haiz sivil unsurlarından gelen talimatla Darbe girişiminin gerçekleştirildiği, Darbe
girişimini gerçekleştiren asker şahıs unsurların kendilerine "Yurtta Sulh Konseyi" ismini verdiği, olay tarihinde
adı geçen Konsey unsurları tarafından askeri birliklere gönderilen ve TRT kanalında okutturulan "sıkıyönetim
ilanı" konulu açıklamada yönetime el konulduğu, devlet yönetiminin teşkil edilen yurtta sulh konseyi
tarafından deruhte edileceği, meşruiyetini kaybetmiş siyasi iktidara görevden el çektirildiği,üniter devlet
yapısı içinde dil din etnik köken ayrımı yapmaksızın toplumun tüm kesimlerini kapsayacak bir anayasa
hazırlanmasını en kısa zamanda sağlayacağı ibarelerine yer verilmesi, yasama faaliyeti görevi sırasında iken
TBMM'nin uçakla bombalanarak zarar verilmesi, mevcut Hükümet üyeleri ile yüksek bürokratların bir kısmının
hürriyetlerinden alıkonulması veya alıkonulmaya çalışılması hususları bir arada değerlendirildiğinde; cebir ve
şiddet yoluyla gerçekleştirilen Darbe girişimi eylemlerinin terör örgütünün amacı olan Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırma veya bu düzen yerine başka bir düzen getirme veya bu
187
düzenin fiilen uygulanmasını önleme amacı yanı sıra Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya
tamamen yapmasını engelleme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırma veya görevlerini
yapmasını tamamen engelleme amacıyla da gerçekleştirildiği açıkça anlaşılmaktadır.

Günümüz anayasal sistemlerinde devlete, korunmaya değer haklara sahip bir tüzel kişilik olarak
varlık tanınmakta ve devlet tüzel kişiliğine yönelik bir takım saldırılar "kalkışma suçu" adı altında, bu tüzel
kişiliğin ortadan kalkmaması için henüz hareket amacına ulaşmadan, icraya başlanılmakla birlikte
cezalandırılmaktadır. (AYGÜN EŞİTLİ, Ezgi. 2016. Kalkışma Suçları, Yetkin Yayıncılık, Ankara:2016, sf:33)
İç hukukumuz uygulaması ve doktrinde "darbe suçu" adıyla da bilinen kalkışma suçları 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu'nun 302, 309, 311 ve 312'nci maddelerinde yer alan suç tipleriyle düzenlenmiştir. Soruştuma
konumuzla ilgisi bulunmayan ve bölücü nitelikli terör örgütlerinin faaliyetlerinde söz konusu olan "Devletin
Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozmak" başlıklı 302'nci maddesinde düzenlenen suç tipi dışında diğer suçlar
incelendiğinde;

309'ncu maddede "Anayasayı İhlal" başlığıyla "Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu
düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edilmesi", 311'nci maddede "Yasama Organına Karşı Suç"
başlığıyla "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük
Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edilmesi" ve 312'nci
maddede "Hükümete Karşı Suç" başlığıyla "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini
ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs edilmesi"
eylemlerinin yaptırım altına alındığı,

309'ncu maddenin gerekçesinde; Anayasanın Başlangıç Kısmında aynen “Millet iradesinin mutlak
üstünlüğü; egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili
kılınan hiç bir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş
hukuk dışına çıkamayacağı; Hiç bir faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle
bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevî değerlerini, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve
medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının
Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı” şeklindeki ifade ile siyasal iktidarın kuruluş ve
işleyişine egemen olması gereken ilkelerin gösterildiği, siyasal iktidarın kuruluşu ve işleyişine egemen olan bu
ilkeleri içeren kuralların bütününün, Anayasal düzeni teşkil ettiği, bu madde ile korunmak istenen hukukî
yararın, Anayasa düzenine egemen olan ilkeler olduğu, madde ile korunmak istenen hukukî yararın niteliği
dikkate alınarak, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzen” ibaresinin kullanılmak suretiyle
korunmak istenen hukukî yarara açıklık getirildiğinin belirtildiği, 1982 tarihli mevcut Anayasamızın ilk üç
maddesinde anayasal düzene hakim olan ilkelerin Cumhuriyet, İnsan Haklarına Saygılı Devlet, Atatürk
Milliyetçiliğine Bağlı Devlet, Başlangıçta Belirtilen Temel İlkelere Dayanan Devlet, Demokratik Devlet, Laik
Devlet, Sosyal Devlet, Hukuk Devleti ve Devletin Ülkesi ve Milletiyle Bölünmez Bütünlüğü olarak açıklandığı,

311'nci maddenin gerekçesinde; Anayasayı ihlâl suçunun Anayasa düzenine hâkim olan ilke ve
sistemleri koruma amacını güderken; bu maddeyle, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik unsurunun
oluşturduğu üç güçten birini ve yasama gücünü oluşturan Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Anayasa
kurallarına uygun bir biçimde görevlerini yerine getirebilmesi yeteneğini korumakta olduğunu, Anayasa
düzenini ortadan kaldırma veya bu düzen yerine başka bir düzen getirme veya bu düzenin fiilen uygulanmasını
önleme amacını gerçekleştirmek için Türkiye Büyük Millet Meclisine yönelen saldırıların, Anayasayı ihlâl
suçunu oluşturmakta iken bu madde kapsamında tanımlanan suçun, bu amaçlar dışında Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Anayasaya uygun bir şekilde görevlerini yerine getirmesini engelleme hâllerinde oluşacağının
belirtildiği,

312'nci maddenin gerekçesinde ise; madde metninde, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik
unsurunun oluştuğu üç güçten yönetim gücünü temsil eden Hükûmetin ortadan kaldırılmasına veya böyle
olmamakla birlikte görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs edilmesinin ayrı bir suç
olarak tanımlandığı, bu suç tanımında da, Anayasa düzeninin temel organlarından biri olan Hükûmetin ortadan
188
kaldırılmasına veya görevlerinin engellenmesine yönelik teşebbüse ait icra hareketlerini tam suç gibi
cezalandırılmakta olduğu belirtilmiştir.

“Suçun hukuki konusu” olarak da tabir edilen suçla korunan hukuki değer; suçun doğrudan doğruya
ihlal ettiği hukuki varlık veya menfaat olarak tanımlanmaktadır. Suçlar ihlal ettikleri değerlere göre tasnif
edilmektedirler. Suçların düzenlendiği madde metinleri, gerekçeleriyle birlikte ele alındığında 309'ncu maddede
yer alan suçun hukuki konusunun Anayasal düzenin korunmasına ilişkin kamu menfaati ve düzenin kendisi, 311
ve 312'nci maddelerde yer alan suçların hukuki konularının ise suçun yönelik olduğu organ üzerinde
somutlaşan Anayasal düzenin işleyişine ilişkin kamusal yarar ve organların işlevleri, işleyişi olduğu (adı geçen
eser, sf:63) anlaşılmaktadır.

Suçun hareket ve netice unsurlarına değinilmeden önce, zarar suçu ve tehlike suçu açısından
değerlendirilmesinin yapılması gerekmektedir. Suçun bu açıdan değerlendirilmesi, oluşması için “netice”
unsurunun aranıp aranmadığının tespiti için zorunludur.

Suçun konusu üzerindeki etkisine göre suçlar tehlike ve zarar suçu olarak ikiye ayrılmaktadır.
Haksızlık oluşturan eylemin işlenmesi sonucunda suçun konusu üzerinde bir zararın meydana gelmesinin
arandığı suçlara “zarar suçu”, gerçekleştirilen eylemin, suçun konusu üzerinde bir zarar meydana getirmesi
tehlikesinin söz konusu olduğu suçlara “tehlike suçu” denmektedir. (DÜLGER, Murat Volkan. 2011. Suç
Gelirlerinin Aklanmasına İlişkin Suçlar ve Yaptırımlar. Ankara: Seçkin Yayıncılık, 1. Sf:525) Tehlike suçlarında
bir kısım hukuksal değerlerin daha etkin bir şekilde korunması amacıyla bunları ihlal eden davranış dolayısıyla
failin cezalandırılabilmesi için herhangi bir zararın gerçekleşmesi gerekli görülmemiştir. (ÖZGENÇ, İzzet.
2013. Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler. Ankara: Seçkin Yayıncılık, 9, sf:205)

Tehlike suçlarında ise somut ve soyut tehlike suçu olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Soyut tehlike
suçlarında suçun konusu üzerinde gerçekten bir tehlikenin meydana gelip gelmediğinin araştırılıp tespit
edilmesine gerek yok iken, başka bir ifadeyle yasa koyucu soyut tehlike suçlarında yasal tanımdaki hareketin
yapılmasıyla suçun konusu bakımından bir tehlikenin ortaya çıkacağını varsaymakta iken (DÜLGER, Murat
Volkan. Adı geçen eser, sf:526) , somut tehlike suçlarında, yasal tanımdaki eylemin gerçekleştirilmesinin
yanında bu eylemin gerçek bir zarar tehlikesi meydana getirmiş olması (HAKERİ, Hakan. 2009. Ceza Hukuku
Genel Hükümler. Ankara: Seçkin Yayıncılık , 8 sf: 143) aranmaktadır.

Kalkışma suçları zarar suçu-tehlike suçu açısından değerlendirildiğinde; suçun düzenlendiği madde
metni lafzından gerçekleşen eylem neticesinde suçun konusu olan değerler üzerinde somut bir tehlikenin
oluşmasının aranmadığı anlaşılmakta; suçun, bir “soyut tehlike suçu” niteliğinde olduğu görülmektedir.

Açıklanan nedenlerle kalkışma suçlarının hareket unsuru açısından ayrıca bir neticenin
gerçekleşmesinin aranmadığı, suçun oluştuğundan bahsedebilmek için suç tanımında sayılan hareket veya
hareketlerin yapılmasının yeterli olduğu izahtan varestedir. Bu nedenle suç tipinde netice unsurunun
bulunmadığı, yalnızca hareket unsuru yönünden değerlendirme yapılması gerektiği anlaşılmaktadır. Netice
unsuru bakımından ayrıca belirtmek gerekir ki; kalkışma suçlarının neticelenmesinin, başarılı olmaları halinde
yeni bir hukuk düzeni ve kurucu iktidar söz konusu olduğundan, hukuken mümkün olmadığıdır.

Suçun unsurları açısından önemli olması nedeniyle kalkışma suçlarının "hareket" unsuru esas olmak
üzere özelliklerine değinmek gerekirse;

Madde metinlerinde suçların yalnızca cebir ve şiddet kullanılarak işlenebileceği belirtildiğinden icra
suçu özelliği taşıdıkları, cebri hareketi oluşturan münferit bazı hareketlerin istisnaen ihmali olması hariç, ihmali
hareketlerle işlenmesinin mümkün bulunmadığı (adı geçen eser, sf:81), iştirak hükümleri açısından suç
tiplerinde özel bir hüküm bulunmadığından genel iştirak hükümlerinin uygulanmasının söz konusu olacağı,
ihmal suretiyle iştirak konusunda ise iştirak iradesinin mevcudiyetine göre karar verilmesi gerektiği, sırf bir
hususun ihmal edilmesinin faildeki iştirak iradesinin ortaya çıkışı için yeterli olmadığı, ihmali hareketin bir
görevin ve mecburiyetin yapılmaması şeklinde ortaya çıkması halinde, sırf bu vazifenin kasten ihmal edildiği
189
için bir iştirak iradesine delil olabileceği, bu durumda dahi, failin hareketinin kasti olup olmadığına bakılması
gerektiği, bu halde failin fiile iştirakini temin eden hususun, fiilin icrasına başladıktan sonra bu hareketler
içerisinde oynadığı veya asli failin kararına tesir edişi olduğu (ÖZEK, Çetin. 1967. Siyasi İktidar Düzeni ve
Fonksiyonları Aleyhine Cürümler. İstanbul Üniversitesi Yayınları No:1251, sf:172), Darbe girişimi
soruşturmalarına konu bir kısım asker şahısların görevleri ve bulundukları makam gereği girişim eylemlerine
karşı koyacakken ihmali davranışlarla karşı herhangi bir eylemde bulunmadıkları olaylar için konu açıklanan
görüşler doğrultusunda değerlendirildiğinde; 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun 39/2'nci
maddesininCumhuriyete sadakat, vatanını sevmek, iyi ahlaklı olmak, üste itaat, hizmetin yapılmasında sebat ve
gayret, cesaret ve atılganlık, icabında hayatını hiçe saymak, bütün silah arkadaşları ile iyi geçinmek,
birbirlerine yardım, intizam severlik, yapılması men edilen şeylerden kaçınmak, sıhhatini korumak ve sır
saklamanın her askerin esas vazifesi olduğunun belirtilerek gerektiğinde hayatını hiçe sayarak Cumhuriyeti ve
vatanı korumanın her asker şahsın görevi olduğunun açıkça belirtildiği, Ankara ilindeki Özel Kuvvetler
Komutanlığının darbe yanlısı asker tarafından işgal teşebbüsü sırasında şehit Astsubay Ömer Halisdemir'in canı
pahasına darbe yanlısı general Semih Terzi'yi öldürmesinin bu görevin gereğinin yerine getirilmesinin en
anlamlı örneklerinden biri olduğu, somut olay, bulunduğu ortam ve konumu gereği Darbe girişimine karşı
koyabilecek konumda iken herhangi bir eylemde bulunmayıp kasten ihmali davranış gösteren faillerin de Darbe
girişimi eylemlerine doğrudan iştirak ettiklerinin kabulü gerekmektedir.

Suçların oluşabilmesi için belirli bir eylemin gerçekleştirilmesinin aranmaması nedeniyle suçları
meydana getirmeye elverişli her türlü hareketle işlenebilecekleri, bu açıdan "serbest hareketli suç" özelliğine
haizdirler.
Kanunda tanımlanan eylemin, hareket unsurunun gerçekleşmesiyle tamamlandıklarından ani suç
vasfındadırlar.

Ceza mevzuatımızdaki suç tiplerinde fail genellikle, “her kim”, “kimse”, “bir kimse” veya
“kişi” terimleriyle gösterilmekte iken, bazı suç tiplerinde ise özel bir yükümlülük altında bulunan veya belli
niteliklere haiz kişilerolarak tanımlanmıştır. İkinci tanımlaya ilişkin faillerin yer aldığı suç tipleri için doktrinde
“mahsus suçlar”, “özgü suçlar” gibi tanımlamalar yapılmaktadır.(İÇEL, Kayıhan. 2014. Ceza Hukuku Genel
Hükümler. İstanbul: Beta Yayınevi, 6, sf:277, ÖZBEK, Veli Özer., KANBUR, Mehmet Nihat., DOĞAN,
Koray., BACAKSIZ, Pınar. & TEPE, İlker. 2014. Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler. Ankara: Seçkin
Yayıncılık, 5, sf:221)

Kalkışma suçları açısından madde metinlerinde yer alan "kimse" şeklindeki tanımlamaya
bakıldığında suçun failinin herkes olabileceğinin vurgulandığı anlaşılmaktadır. Suç tipi fail yönüyle özgü suç
özelliği taşımamaktadır.

Suçun genellikle terör örgütü mensupları tarafından işlendiği olgusu faillik açısından herkes
tarafından işlenebilen suç özelliğini değiştirmemektedir. Ancak örgütün varlığı, suçun maddi unsuru olarak
hareketin “zarar neticesini doğurmaya elverişliliği” açısından göz önünde bulundurulması gereken bir ölçüttür.
Nitekim Yargıtay’ın da bu yönde istikrar kazanmış içtihatlarıbulunmaktadır. Yüksek Mahkeme; araç suç olan
eylemin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ile ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre
amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu hallerde suçun oluşacağını kabul ederek bu hususu
vurgulamıştır. (Yargıtay 9 CD.2012/4728 E.-2013/6215 K. sayı ve 24.04.2013; 2012/2837 E.-2012/7738 K. sayı
ve 18.06.2012; Ceza Genel Kurulu. 2009/9-103 E.-2010/22 K. sayı ve 09/02/2010 tarihli kararları)

Kalkışma suçları olarak tabir edilen suçların bir arada oluşup oluşamayacağı meselesi konusunda;
her bir suç tipi açısından hareketin yönelmiş olduğu hukuki değer/ konuların, dolayısıyla mağdurların farklı
olmasından dolayı birbirleri arasında geçitli suç özelliği göstermedikleri,fikri içtimaya kurumunun tatbikine yol
açacak şekilde tek bir fiille birden fazla ceza kanunu hükmünün ihlal edildiğinden bahsedilemeyeceği, Darbe
girişimi olaylarında cebir ve şiddeti oluşturan hareketlerin, amaç unsurları doğrultusunda anayasal düzenin
işleyişi ile yasama ve yürütme organlarının işlevlerini engellemeye yönelik olduklarından, tek fiille kalkışma
suçlarından kalkışma suçlarını oluşturan hükümlerden birden fazlasının ihlal edilmesinin mümkün olmadığı
doğrultusundaki görüşlere katılmamakla Darbe girişimine iştirak eden faillerin her üç suçu da işlediklerinin ve
190
ayrı ayrı cezalandırılmalarının kabulü gerektiği değerlendirilmiştir. Yine kalkışma suçlarının amaç suçları
arasında yer almaları sebebiyle elverişli cebri hareketin TCK md.309, 311 ve 312'nci maddelerinden ancak
birinde ifade olunan suça yönelik olabileceği yönündeki görüşe de anılan gerekçeyle iştirak edilmemiştir.
Elverişli cebri hareketin amaç unsuru bakımından özellik arz eden, bu yönüyle yaptırım altına alınan kalkışma
eylemlerinin amaç unsuru sayısı kadar ayrı şekilde işlendiğinin kabulü gerektiği, aksi görüşün ceza adaletine
aykırı olarak, örneğin hükümeti hedef alan kalkışma eylemi ile hem hükumeti hem de yasama organının işlevini
hedef alan kalkışma eylemlerinin, ikincisinin amaç unsuru açısından tehlikeliliği fazla olmasına rağmen aynı
şekilde yaptırım altına alınmasına yol açacağı açıktır.

Öte yandan suçların düzenlendiği maddelerin 2'nci fıkralarında yer alan "Bu suçun işlenmesi
sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya
hükmolunur" hükmü uyarınca amaç suçların işlenmesi sırasında işlenen cebri nitelikli araç suçlar (adam
öldürme, yaralama, mala zarar verme, yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma gibi) nedeniyle de araç suçları
işleyen ilgili faillerinin ayrıca sorumlu tutulmaları kanuni zorunluluktur.

Darbe girişimi eylemlerine iştirak etmesi akabinde girişimin nihai sonuca ulaşamayacağının,
neticenin tamamlanamayacağının anlaşılması üzerine vazgeçerek darbe karşıtı imiş gibi sözde tedbirler alan
veya pişman olarak açıklamalarda bulunan faillerin hukuki durumu açısından ise; gerek Darbe girişiminin
başarısız olması nedeniyle vazgeçme ilekendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin
gerçekleşmesini önleme durumları söz konusu olmadığından Ceza Kanunu'muzun 36'ncı maddesinde
düzenlenen "gönüllü vazgeçme" kurumu ile kalkışma suçları açısından "etkin pişmanlık" düzenlemesine yer
verilmemesinden ötürü, cezai sorumluluğu azaltan ve ceza indirim nedeni olan adı geçen kurumların
tatbikinden bahsedilemeyeceği anlaşılmıştır.

Son olarak Darbe girişiminin terör örgütünce planlanıp fikir ve eylem birliği içerisinde örgütün
asker ve sivil unsurları tarafından faaliyete geçirilmesi hususu nazara alındığında Darbe girişimine iştirak
edenlerin ayrıca "Silahlı Terör Örgütü Üyeliği" suçundan sorumlu tutulmaları konusunda ise; bu durumda
ortada geçitli suç halinin, yani darbeye teşebbüs suçunun işlenmesinde örgüt suçunun zorunlu olarak işlenmesi
ve geçilip tüketilmesi gereken bir suç tipi olduğundan, örgüt suçundan ayrıca faile ceza verilemeyeceği
yönünde görüşler bulunsa da, terör örgütlerinin hiyerarşik, altlık üstlük ilişkisine dayanan, suç için elverişli
vasıtalara sahip, örgüte girişin bir prosedüre tabi tutulduğu, bir veya bir kaç suç için kurulmayıp, amaç ve
faaliyetleri kapsamında belirsiz sayıda işlemeyi hedefleyip göze alan yapılar olduğu, örgütün sayısı belirsiz suç
işleme ideali etrafında birleşme ile kurulmasının yeterli olup, amaçlan suçların işlenmesinin gerekmediği, örgüt
suçunun bu şekilde tehlike suçu özelliği nedeniyle bir suçun içinde erimediği, aksine amaç ve faaliyet suçlarını
kapsamına aldığı, ayrıca örgüt suçu ve darbeye teşebbüs suçu açısından, Kanunda "geçitli suç" adlı bir
düzenleme yer almadığından ve korunan hukuki yararın aynı olmayıp her iki suç tipinin geçitli suç türüne
girmesi mümkün olmadığından her iki suç açısından ayrı ayrı cezalandırma yoluna gidilmesi gerektiği (ŞEN,
Ersan. 2016. Örgüt ve Darbe Suçlarının İçtimaı Meselesi. Kaynak: http: //www. Haber7.com/ yazarlar/prof- dr-
ersan-sen/2233227-orgut-ve-darbe-suclarinin-ictimai-meselesi,erişim tarihi: 02.01.2017) anlaşıldığından Darbe
girişimine iştirak eden faillerden; terör örgütüyle süreklilik arz edecek şekilde organik bağı tespit edilenler
hakkında TCK md.314/2 uyarınca "Silahlı Terör Örgütü Üyeliği", mevcut delillere göre terör örgütüyle ilişkisi
tespit edilemeyen failler hakkında ise Darbe girişiminin kısmi örgütsel emir komuta zinciri içerisinde
gerçekleşmesi ve terör örgütünün olay tarihinden önce Silahlı Kuvvetlerdeki örgütlenmesinin herkesçe bilinen
malum olgulardan olması hususları nazara alındığında terör örgütünün bir faaliyeti olduğunun bilinmediği
yönündeki iddia ve savunmalara itibar edilemeyeceği, bu tür faillerin terör örgütü adına eylemlere iştirak
ettiğinin kabulü gerektiğinden haklarında TCK'nun 220/6'ncı maddesinin "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt
adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır" şeklindeki düzenlemesi ve
yollaması gereği 314/2'nci maddesinin ayrıca tatbiki gerekmektedir. Öte yandan Darbe girişiminin Silahlı
Kuvvetlerimizdeki emir- komuta zincirinden kopuk olarak, terör örgütünün bir eylemler dizisi olduğu açıkça
anlaşılan somut olayda girişimin öncesinde düzenlenen toplantılara katılarak eylemlerin planlamasına iştirak
eden, eylemleri organize eden ve girişim günü girişimi başlatan, görev taksimatı yapan veya birlikleri sevk eden
bir kısım faillerin ise terör örgütüyle arasında süreklilik ve çeşitlilik arz edecek şekilde organik bağ bulunduğu,
örgütün deşifresine yönelik beyan ve tespitlerden anlaşılacağı üzere görev ve rütbesi ne olursa olsun örgüte
191
mensup asker şahısların örgütsel tabirle "şakirt" tabir edilen alt kademede yer alan ve sivil unsurların emrinde
üye konumunda oldukları, açıklanan nedenlerle terör örgütünün üyesi olduklarının kabulleri gerektiği, aksinin
hayatın olağan akışına aykırı olacağı değerlendirilmiştir.

7. DARBE GİRİŞİMİ ÖNCESİNDE VE GÜNÜ İSTANBUL İLİ PLANLAMASI ve


EYLEMLERİ İLE İLGİLİ GENEL NİTELİKLİ TESPİT VE BEYANLAR

7.1. Şüpheli Murat Yanık'ın beyan ve teşhisleri

Ülke çapında vuku bulan Darbe girişimi faaliyetlerinin ağırlıklı olarak İstanbul ve Ankara illerinde
yoğunlaştığı, en çok insan kaybı ve mal zararının bu yerlerde verildiği, Genelkurmay Karargahı, Kuvvet
Komutanlıkları ile önemli ve stratejik konumu haiz askeri birliklerin iki ilde konuşlu olmasının yoğunlaşma
nedeni olarak değerlendirildiği, kendisini "Yurtta Sulh Konseyi" olarak adlandıran darbeci askeri kanadın da
İstanbul ve Ankara ili planlamasına önem vererek 15/07/2016 tarihi öncesinde Ankara ilinde faaliyetlerin
organizasyonu ve planlaması için FETÖ'ne müzahir şahısların evlerinde toplantılar yaptığı, bu kapsamda
İstanbul ili faaliyet planlamasının Ankara ilinde yapılmasını müteakiben verilen emir doğrultusunda İstanbul
ilindeki faaliyetleri organize eden şahıslardan olan Harp Akademileri Komutanlığında öğretim elemanı olarak
görev yapmakta iken Darbe girişimi öncesi 2016 yılı atamalarıyla Ankara ilinde konuşlu 28'nci Mekanize
Piyade Tugay Komutanlığına Tabur Komutanı olarak atanıp görevine başlamayan Yarbay Murat Yanık'ın
19/07/2016 ve daha geniş kapsamlı 30/11/2016 tarihli müdafii huzurunda alınan ifadelerinde Darbe girişimi
öncesi ve günü yaşananlara dair, Darbe girişiminin İstanbul ili ayağını aydınlatacak itiraflarda bulunduğu,
alınan ifade içeriklerine göre;

- 11/07/2016 günü sabah saatlerinde Murat YANIK'ın atandığı birlik olan 28'nci Mekanize Piyade
Tugay Komutanlığında Tabur Komutanı olarak çalışan devresi Kurmay Yarbay Ertuğrul TERZİ tarafından
telefonla aranarak katılış işlemlerini erken yapılması ile ilgili bir konuda görüşmek istediğini söyleyerek
Ankara’ya acil olarak çağrıldığı,
-Murat YANIK'ın Ertuğrul TERZİ'nin çağrısına uyarak aynı gün akşam saat: 18.00-19.00 sıralarında
Ankara iline gittiği, burada AŞTİ otogarından Ertuğrul Terzi tarafından karşılandığı, ikilinin araçla Ankara
Merkez Ordevinde gidip orada bulunan Yarbay Ercan TÜRKBEN'i de alarak Çaldıran Mahallesi 494. Cadde
Hidayet Apartmanı No:46/11 Keçiören/ ANKARA adresinde bulunan FETÖ'ne mensup ve halen firari konumda
bulunan Neşet GÜLENER ve eşi Meral GÜLENER isimli sivil şahısların ikamet ettiği eve gittikleri (olaydan
sonra evde yapılan aramada ise dikkat çekici olarak terör örgütünün finans kuruluşu olan Bank Asya'ya ait -8-
adet dekont bulunmuştur. Neşet Gülener hakkında yapılan araştırma sonucunda ise Emniyet Genel Müdürlüğü
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca hazırlanan 25/01/2017 tarih ve 2259516-
24067 sayılı yazı ekindeki rapora göre; kendisinin terör örgütü lideri GÜLEN talimatıyla gerçekleştirildiği
yukarıda 4.6.1.4 no'lu kısımdaayrıntılı olarak açıklanan şekilde örgütün finans kurumu olan Bank Asya
hesabında 31/12/2013 tarihi itibariyle para bulunmamakta iken 24/12/2014 itibariyle 92831,05 TL, eşi Meral
Gülener'inhesabında 31/12/2013 tarihi itibariyle para bulunmamakta iken aynı tarih olan 24/12/2014 itibariyle
26048,15TL para yatırdığı, ayrıca Meral Gülener isimli şahsın münhasıran terör örgütü mensuplarınca
kullanılan kriptografik haberleşme sistemlerinden "BYLOCK Talk And Chat" programı kullanıcısı olduğu tespit
edilmiştir),
-Adresi belirtilen evde Kara Kuvvetleri Personel Başkanlığında görev yapan ancak Darbe
girişimigecesi 28'nci Mekanize Piyade Tugay komutanı olarak görevlendirilen Tuğgeneral Ali KALYONCU,
Genelkurmay Başkanı Genel Sekreteri Kurmay Albay Orhan YIKILGAN, Silahlı Kuvvetler Yüksek Sevk ve
İdari Akademisinde müdavim olan Kurmay Albay Bilal AKYÜZ, 28'nci Mekanize Piyade Tugayı
Komutanlığında Kurmay Başkanı olan Kurmay Yarbay Savaş KABAKLI, aynı yerde tabur komutanlarından
olan Kurmay Yarbay Nuri BÜYÜKYAZICI'nın bulunduğu, saat: 00.30 sıralarında Kurmay Yarbay Ejder
YILDIRIM'ın da eve gelerek toplantıya dahil olduğu,
-Toplantıya katılan personelin çoğunun Murat YANIK tarafından Harekat ve İstihbarat Ana Bilim
Dalında Harekat derslerine giren öğretim elemanı olarak dış konferansçı olarak geldiklerinden dolayı tanındığı,
yine bir kısmının Türk Silahlı Kuvvetlerinde herkes tarafından tanınan bilinen personel olup kritik görev
yerlerinde çalıştıklarındanherkesçe itimat edildikleri,
192
-Toplantı sırasında Kurmay Albaylar Bilal AKYÜZ ve Orhan YIKILGAN tarafından Türk Silahlı
Kuvvetlerinin topyekün bir şekilde yönetime el koyacağı, sıkıyönetim ilan edileceği, faaliyetin de bilinmesi
gereken prensibine göre gizlilik içerisinde yürütüleceğinin deklare edildiği, faaliyette Ankara ile İstanbul
arasında irtibat ve koordinasyon timine ihtiyaç duyulduğu, İstanbul’daki gelişmelerin Silahlı Kuvvetler Komuta
Harekat Merkezine ve Kara Kuvvetleri Harekat Merkezine aktarılması gerektiğini ifade ederek Murat Yanık'ı
bu işle görevlendirdikleri, yine şahısların bu ilk toplantının sadece tanışma ve konuyla ilgili ilk bilgilendirme
olduğunu söyledikleri,
-Ankara Şehir Haritası üzerinden faaliyetin detaylı planlanmasının müteakip günlerde Tuğgeneral
Ali KALYONCU ve Tugay personeli ile birlikte olacağının ifade edildiği, Ankara ile ilgili şehir haritasının
ikiye bölünerek yarısından Etimesgut’taki zırhlı birliklerin, diğer yarısından ise 28'nci Mekanize Piyade
Tugayının sorumluluk sahası olarak belirlendiği, takip eden gece saat: 03:30 sıralarında toplantının bittiği,
toplantı esnasında hiç kimsenin alınan karalara itiraz etmediği, Murat YANIK'ın toplantı bitimini müteakip söz
konusu evde kaldığı,
-Takip eden günün öğlen saatlerinde Kurmay Albay Bilal AKYÜZ'ün hemen çıkmaları gerektiğini
söyleyerek MURAT YANIK'ı uyandırdığı ve kendi arabasıyla Darbe girişiminin İstanbul planlamasını koordine
eden şahıslardan olan Kara Kuvvetleri kurumsal gelişim projelerinin hazırlandığı Şube Müdürü Kurmay Albay
Muzaffer DÜZENLİ ile bulaşacakları yere götürdüğü, Murat YANIK tarafından söz konusu yerin sonradan
teşhis edilemediği, bu yerde Kurmay Albaylar Muzaffer DÜZENLİ, Uzay ŞAHİN ve Cizre ilçesi Garnizon
Komutanı Kurmay Albay Onur ÖZDEN ile buluştukları, buluşmanın akabinde Murat YANIK'ın bu şahısların
buluşma noktasına geldiği araca bindiği, şahısların hep birlikte Onur ÖZDEN'in kullandığı değerlendirilen eve
geçtikleri, eve bilahare Muzaffer DÜZENLİ ile aynı birlikte görev yapan Mehmet Murat ÇELEBİOĞLU'nun da
geldiği, buluşmayla birlikte yapılan ve gece yarısına kadar süren toplantıda Muzaffer DÜZENLİ'nin şahıslara
İstanbul iliyle ilgili planlamayı genel olarak anlattığı, bu kapsamda Darbe girişimi sırasında kontrol altına
alınacak noktalardan Anadolu Yakasında olanların 2'nci Zırhlı Tugay, 23'ncü Motorlu Piyade Alay, Tuzla Piyade
Okulu ve Kuleli Askeri Lisesi Komutanlıkları, Avrupa Yakasında olanların 66'ncı Mekanize Piyade Tugay, 6'ncı
ve 47'nci Motorlu Piyade Alay Komutanlıkları tarafından kontrol edileceğinin kararlaştırıldığı,
-Anlatım sırasında şahısların önlerinde bulunan İstanbul şehir haritasında Hava Harp Okulu
tarafından kontrol edilecek noktalar hariç tüm noktaların fosforlu kalemle işaretli olduğu, bunların ise Anadolu
Yakasında; Sabiha Gökçen Havalimanı, köprülerin Anadolu ayakları, Türk Telekom genel merkezi, Tem ve E-5
bağlantı yollarının bulunduğu birkaç nokta, Üsküdar Çevik Kuvvet Müdürlüğü, Avrupa Yakasında; Atatürk
Havalimanı, Bayrampaşa Çevik Kuvvet Müdürlüğü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Valiliği, İstanbul
Emniyet Müdürlüğü şeklinde Darbe girişimi sırasında hakimiyet sağlamak için kritik önemde olan noktaların
bulunduğu yerler olduğu, sayılan birliklerin kontrol edeceği nokta ve bölgelerin dışındaki bölgelerin ise Hava
Harp Okulu unsurları tarafından kontrol edileceğinin yine Muzaffer DÜZENLİ tarafından deklare edildiği,
-Muzaffer DÜZENLİ'nin anlattığı planlamayla ilgili 2'nci Zırhlı Tugay ve 66'ncı Mekanize Piyade
Tugayı Tugay komutanları ile ilgili birlik komutanlıkları ( 23 , 6 ve 47'nci Alay komutanlıkları, Piyade okul
komutanlığı ve Kuleli Askeri Lisesi) tarafından tıpkı Mamak 28'nci Mekanize Piyade Tugayı gibi çalışıldığını
söyleyerek şahıslara Darbe girişimi günü İstanbul’da bulunarak Ankara’daki Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat
Merkezi ve Kara Kuvvetleri Harekat Merkezi arasında koordineyi sağlama görevini yürütecekleri görevini
tebliğ ettiği, ayrıca Mehmet Murat ÇELEBİOĞLU'na faaliyetin başlamasıyla birlikte aktive edilecek, personel
arasında irtibat ve koordinasyonu sağlayacak bir whatsapp grubu kurması talimatı verdiği (Darbe girişiminin
başlamasıyla birlikte adı geçen şahıs tarafından "Yurtta Sulh Biziz" isimli whatsapp grubu kurulmuştur),
-Toplantıda son olarak bir kısım enterne faaliyetlerinin de icra edileceği söylenerek ve 1'nci Ordu
Komutanı Ümit Dündar ve Harp Akademileri Komutanı Tahir Bekiroğlu başta olmak üzere enterne edilecek
personel bilgileri ile İstanbul ile ilgili irtibat kurulacak tüm personel bilgileri ve iletişim numaralarının Muzaffer
DÜZENLİ'nin ajandasından Mehmet Murat ÇELEBİOĞLU’nun defterine aktarıldığı, bilgilerin aktarılmasını
müteakip toplantının sona erdiği, şahısların dinlendikten sonra 13/07/2016 günü saat:04.00 sıralarında Mehmet
Murat ÇELEBİOĞLU'nun ablasına ait arabayla ayrıca Murat YANIK ve Uzay ŞAHİN olmak üzere İstanbul
iline hareket ettikleri ve mola süreleri dahil saat:12-13.00 sıralarında İstanbul'a geldikleri,
-İstanbul'a intikal eden şahısların Uzay ŞAHİN komutasında doğrudan 2'nci Zırhlı Tugay
Komutanlığına intikal ettikleri, Uzay ŞAHİN'in burada Tugay Komutanı Özkan Aydoğdu'ya ne amaçla
geldiklerini, darbe plan ve amacını anlattığı, saat:17.00'da mesai bitimini müteakip Özkan AYDOĞDU'nun
makam odasının karşısındaki brifing salonunda bir kısım personelin katılacağı faaliyet planlaması toplantısı
193
yapılmasının kararlaştırıldığı,
-Muzaffer DÜZENLİ'nin Ankara ilinden bilahare gelerek iştirak ettiği ve planlanan saatte başlayan
toplantıya 2'nci Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU, Komutan Yardımcısı Kurmay Albay
Mehmet KAPAN, Kurmay Başkanı Engin DURMAZ, Ankara’dan gelen Kurmay Albay Muzaffer DÜZENLİ,
Kurmay Albay Uzay ŞAHİN, Binbaşı Mehmet Murat ÇELEBİOĞLU, Kurmay Binbaşı Murat Yanık, Kurmay
Albay Onur ÖZDEN, Tabur Komutanı İrfan ARAT, 1'nci Ordu Harekat Yarbaşkanı Tuğgeneral Eyyüp
GÜRLER, 23'ncü Alay Komutanı Ömer Faruk ÖZKÖSE, 47'nci Alay Komutanı Sadık CEBECİ, Tuzla Piyade
Okulu Öğrenci Alay Komutanı Kurmay Albay Rıfkı KESER, Tabur Komutanı Şakir ÇINAR, Harekat Eğitim
Şube Müdürü Mehmet KARABEKİR ve tabur komutanı Fatih KARAKAYA'nın katıldığı,
-Toplantıda ilgili birlik komutanları tarafından planlamaya yönelik çalışmaların devam ettiği ve
herhangi bir problemin olmadığının ifade edildiği,
-Toplantının çoğunlukla Muzaffer DÜZENLİ’nin koordinesinde geçtiği, Özkan AYDOĞDU ve
Muzaffer DÜZENLİ’nin önünde farklı iki harita olup ikisinin haritalarındaki bilgileri kontrol edip
karşılaştırdıkları, bu eşleşmede Muzaffer DÜZENLİ ve Özkan AYDOĞDU’nun elindeki haritalarda iptal edilen
bölgelerin planlamadan çıkarıldığı, kalan sorumluluk bölgeleri üzerinden birlik komutanları ile görüşmeler
yapıldığı, toplantıda ayrıca faaliyetin 15 Temmuz gecesi Muzaffer DÜZENLİ tarafından başlatılıp koordine
edileceğinin kararlaştırıldığı,Tugay ve Alay komutanları ile Muzaffer DÜZENLİ arasında belirlenen
sorumluluk bölgeleriyle ilgili hazırlıkların ne seviyede olduğunun görüşüldüğü, birlik komutanlarının
sorumluluk bölgeleri ile ilgili ne kadar personel ve araçla nasıl kontrol edecekleri konusu da planlamayı
tamamladıklarını, bu plan ile ilgili araçların, teçhizatın bakımı ve personelin hazırlanması gibi hazırlıkların
devam ettiğinin ifade edildiği, faaliyetin ifşa olmaması için personelin görev alanlarına sevki ve yönlendirilmesi
sırasında acil olarak nasıl ve hangi neden ileri sürülerek çağrılacağının tartışıldığı, seçeneklerden olan Alayların
kolluk kuvvetlerinin toplumsal olayları destekleme kapsamında terör eylemi şüphesiyle birlik personelinin
mesaiye çağırılmasına karar verildiği,
-İstanbul ili Anadolu yakasında hangi birliklerin hangi noktaları emniyet altına alacağı konusunda;
Köprü ayaklarının kontrol sorumluluğunun Kuleli Askeri Lisesinde (toplantıda Kuleli Askeri
Lisesinden kimse olmadığı ancak kendilerinin sorumluluktan haberlerinin olduğunun söylendiği) olup 2'nci
Zırhlı Tugayın zırhlı araçlarla faaliyeti takviye edeceği,
Sabiha Gökçen Havalimanı, Üsküdar Çevik Kuvvet ile Türk Telekom Genel Merkezi'nin 2'nci Zırhlı
Tugay Komutanlığı, TEM ve E-5 bağlantı yollarının birinin Samandıra’daki Motorlu Alay Komutanlığı
diğerinin ise Piyade Okul Komutanlığı sorumluluğunda olduğunun kararlaştırıldığı,
-Özkan AYDOĞDU'nun birlik komutanlarına sorumluluk bölgelerini sivil şekilde keşif yapmaları
talimatı verdiği,
-Muzaffer DÜZENLİ'ninateş açana ateşle karşılık verileceğini tebliğ ettiği,
-Tuğgeneral Eyyüp GÜRLER'in Ankara’dan faaliyet öncesi karargaha hazırlık mesajı gelip
gelmeyeceğini Muzaffer DÜZENLİ’ye sorduğu, personelin bu kalkışmanın hiyerarşik olduğuna dair ikna etmek
maksadıyla böyle bir mesaj veya emre ihtiyaç olduğunu söylediğini, Muzaffer DÜZENLİ'nin ise bu kapsamda
bir mesajın hazırlanmasını Ankara’ya döndüğünde karargaha ileteceğini ve bu yönde bir mesajın
yayınlanacağını söylediği,
-Muzaffer Düzenli'nin İstanbul Sıkıyönetim Komutanı olarak Korgenaral Erdal ÖZTÜRK ’ün tayin
edileceğini, faaliyetin başlamasına müteakip Türkiye genelinde sıkıyönetim listesinin yayınlanacağını söylediği,
-Muzaffer DÜZENLİ'nin Sadık CEBECİ’ye 6'ncı Alay Komutanı Müslüm KAYA’ya ön
bilgilendirmeyi yapmasını, ayrıca Murat Yanık, Uzay ŞAHİN ve Murat ÇELEBİOĞLU’na benzer bir
koordinasyon toplantısının 14/07/2016 günü 66'ncı Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda yapılması
talimatını verdiği,
-2'ci Zırhlı Tugay Komutanlığında yapılan darbe planlaması toplantısının saat:22.00 sıralarında sona
erdiği,
-14/07/2016 tarihi saat:10-11.00 sıralarında Murat Yanık, Uzay Şahin ve Mehmet Murat
Çelebioğlu'nun 66'ncı Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında yapılacak toplantı için kalmış oldukları Murat
Yanık'a evden yola çıktıkları, Komutanlığına intikal edince doğrudan Tugay Komutanı Mehmet Nail Yiğit'in
odasına geçtikleri, Uzay ŞAHİN'in geliş maksatlarını anlatarak darbe planlamasından bahsettiği, Mehmet Nail
YİĞİT'in ise personeli ile konu üzerinde çalıştığını, herhangi bir problemin olmadığını, her bir bölgeye hangi
birlik komutanlığının gönderileceğinin planlamasının yapıldığını, hazırlıkların devam ettiğini söylediği, bunun
194
üzerine Uzay Şahin'in önceki gün 2'nci Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda bir koordinasyon toplantısının icra
edildiğini, Ankara’dan faaliyet için 15/07/2016 gününün belirlendiğini, toplantı ile ilgili bazı sonuçların,
çıkarımların olduğunu, bunu isterse sadece kendisine veya personeli toplanırsa topluca personele
aktarabileceğini beyan etmesi üzerine Mehmet Nail Yiğit'in Darbe girişiminde rol olacak personeli çağırtarak
toplanma emri verdiği,
-Aynı gün öğlen saatlerinde 66'ncı Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda tertip edilen toplantıya;
Murat YANIK, Uzay ŞAHİN, Mehmet Murat ÇELEBİOĞLU ile birlikte adı geçen Komutanlığı personeli
Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmet Nail YİĞİT, Komutan Yardımcısı Kurmay Albay Yusuf SARİ, Kurmay
Yarbay Osman AKKAYA, Kurmay Binbaşı Ahmet BAYKAL, Kurmay Yüzbaşı Özkan ÖZGENÇ, Kurmay
Yarbay Kadir YILDIZ ve Kurmay Binbaşı Fatih SÖNMEZ'in iştirak ettikleri, toplantı günü izinde olan Kurmay
Yarbay Bayram BEKDEMİR'in söz konusu toplantıya katılmadığı ancak Tugay Heyeti'nin 15 Temmuz günü
Tugayın kışlasında kalmak üzere bu personelin de erkenden kışlaya çağrılmasına karar verildiği,
-Toplantında Uzay Şahin'in Uzay ŞAHİN'in "faaliyet" olarak ifade ettiği Darbe girişiminin 2'nci
Zırhlı Tugay Komutanlığında tebliğ edilen tarih olan 15/07/2016 günü icra edileceğini aktardığı, herhangi bir
yerden ateş edildiğinde ateşle karşılık verileceği talimatını ilettiği, haberleşme sistemi olarak öncelikle cep
telefonu, cep telefonunun çekmemesi durumu olursa telsizle haberleşmenin sağlanmasına karar verildiği,
-Tugay personelinin mesaiye çağrılma veya mesainin uzatılması seçeneklerinin tartışılması
sonucunda Tugayın herhangi bir silah kaybı söz konusu olduğunda o silah bulunana kadar tüm personelin
mesaiyi terk etmeyeceğine yönelik önceden verilmiş talimatın olmasından dolayı bu seçenek üzerinden
mesainin uzatılmasının sağlanılacağına karar verildiği, birliklerin araç, malzeme hazırlığı gibi hususların o
tarihe kadar tamamlanacağını, ihtiyaç duyulan sorumluluk bölgelerine yönelik keşif faaliyetinin icra
edileceğinin konuşulduğu,
-Toplantı esnasında Muzaffer DÜZENLİ'nen Mehmet Murat ÇELEBİOĞLU’nu cep telefonundan
arayarak askeri telefon hattından kendisini aramasını söylediği, bunun üzerine Tugay Komutanının emir
astsubayının askeri telefonundan, TAFİCS hattı üzerinden Muzaffer DÜZENLİ’yi aradığı, bu görüşmede
Muzaffer DÜZENLİ'nin akşam saat:21.00’da Hava Harp Okulunda koordinasyon toplantısının yapılacağını ve
kendisinin de toplantıya katılmak üzere geldiğini, Uzay ŞAHİN, Murat YANIK ve Mehmet Murat
ÇELEBİOĞLU’nun yanı sıra Kara Harp Akademisinden Ahmet Zeki GEREHAN'ın da bu toplantıya
katılmasını emrettiği,
-Telefon görüşmesinden sonra devam eden toplantıda Özkan ÖZGENÇ’in kurmuş olduğu ekiple
Avrupa yakasında gözaltına alacakları personelin bulunduğunu, buna yönelik de ekibinin ve hazırlığının gerekli
koordinelerinin yapıldığını ifade ettiği, Murat YANIK ve beraber geldiği ekibin Özkan ÖZGENÇ’in sivilleri
enterne edeceğini burada öğrendiği, bahsedilen enterne faaliyetinin farklı bir planlama kanalından
planlandığının anlaşıldığı (Özkan ÖZGENÇ'in konuyla ilgili alınan ifadesinde Mehmet Nail Yiğit tarafından
kendisine Ahmet Davutoğlu, Numan Kurtulmuş, Kadir Topbaş, Mehmet Müezzinoğlu ve Fatih Saraç gibi siyasi-
bürokratların isimlerinin yer aldığı bir liste verilerek gözaltına alınmaları talimatı verdiğini beyan etmiştir),
-Toplantının bitimine yakın Uzay ŞAHİN'in Murat YANIK'a 6'ncı Alay Hasdal Kışlasına geçerek
Alay komutanlarına toplantının yeri ve zamanını söyleyerek toplantıya katılması talimatını iletmesini emrettiği,
-Toplantının bitiminde Murat YANIK'ın verilen emir gereği öncelikle Harp Akademileri
Komutanlığına intikal ederek Ahmet Zeki GEREHAN ile buluştuğu, Murat YANIK'ın kendisine Türk Silahlı
Kuvvetlerinin topyekün yönetimi el koyacağını, bu kapsamda Hava Harp Okulunda saat:21.00’da bir
koordinasyon toplantısı icra edileceğini ve kendisinin uygun gördüğü bir personelle bu toplantıya katılmasının
Muzaffer DÜZENLİ tarafından talep edildiğini aktardığı, şahsın isteği kabul ederek toplantıya aynı yerde
görevli Zafer ÖZLEBLEBİCİ ile katılacağını beyan ettiği,
-Murat YANIK'ın Ahmet Zekir GEREHAN ile görüşmesi akabinde o gün devir teslim töreni olan
6'ncı Alay Komutanlığına ve törene katılan 47'nci Alay Komutanına toplantı yeri ve saatini tebliğ etmek için
intikal ettiği, 6'ncı Alay Komutanlığı'na geldiğinde devir teslim töreni devam ettiğinden doğrudan
misafirhaneye geçerek ilgili komutanların işlerinin bitmesini beklediği, tören bitimine müteakip kokteylin
yapıldığı yere geçtiği,o gün görevi devreden 6'ncı Alay eski Komutanı Kurmay Albay Müslüm KAYA ve görev
devralan yeni Alay Komutanı Kurmay Albay Nebi GAZNELİ ve 47'nci Alay komutanı Kurmay Albay Sadık
CEBECİ ile birlikte saat: 18.00 sıralarında buluştuğu ve onlara toplantı yeri ve zamanını tebliğ ettiği,faaliyet ile
ilgili bilgilendirmenin 47'nci Alay komutanı Sadık CEBECİ tarafından daha önceden yapıldığı, toplantıya Sadık
CEBECİ kendi aracı, Nebi GAZNELİ Alaya ait araç, Murat YANIK ve Müslüm KAYA ise Müslüm KAYA'ya
195
ait araçla geldikleri,
-Murat YANIK ve beraber geldiği ekibin toplantıya geç olarak iştirak ettikleri, kendilerinin katıldığı
safhadan itibaren Hava Harp Okulu Okul Komutanı Fethi ALPAY'ın genel olarak bir problem bulunmadığını ve
Tuğgeneral Gökhan SÖNMEZATEŞ ile ekibinin yan taraftaki salonda toplantıya geçebileceklerini söylediği,
Gökhan SÖNMEZATEŞ’in yönettiği bu toplantıya Murat YANIK, Uzay ŞAHİN ve Mehmet Murat
ÇELEBİOĞLU'nun katılmadığı, geri kalan grupta ise Kurmay Albay Muzaffer DÜZENLİ'nin birlik
komutanları ile koordinasyon konuları üzerinden toplantıyı tamamladıkları, 47 ve 6'ncı Alay komutanlarının
toplantıya gelmeden önce faaliyeti konuştukları için her ikisinin de Kolluk Kuvvetlerinin Toplumsal Olaylarda
Desteklenmesi adı altında birliklerini aktive edeceklerini ifade ettikleri,
-Saat:21.00 sıralarında başlayan toplantının Hava Harp Okulu komutanı Fethi ALPAY'ın makam
odasının bulunuğu kattaki toplantı salonunda icra edildiği, toplantıya Murat YANIK, Uzay ŞAHİN, Mehmet
Murat ÇELEBİOĞLU, Muzaffer DÜZENLİ, Eyüp GÜRLER, Müslüm KAYA, Nebi GAZNELİ, Sadık
CEBECİ, Onur ÖZDEN, Fethi ALPAY, Gökhan SÖNMEZATEŞ, Ahmet GÜMÜŞ, Rıfkı KESER, Zafer
ÖZLEBLEBİCİ, Ahmet Zeki GEREHAN'ın iştirak ettiği,
-Toplantının koordinatörlüğünün Fethi ALPAY, Gökhan SÖNMEZATEŞ ve Muzaffer DÜZENLİ
tarafından yapıldığı, üçünün 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece saat:03.00’da faaliyetin (Darbe
Planının) icra edileceği tebliğ ettiği, belirtildiği gibi Gökhan SÖNMEZATEŞ'in yukarıda belirtilen toplantı
dışında ayrı toplantı organize ettiği, toplantı gündemiyle ilgili ayrıca Kara Harp Akademisi öğrencilerinden
Tugay ve Alaylara takviye personel görevlendirilmesine, Alay komutanlarının talebi ve oradaki toplantı
katılımcıların da desteğiyle karar verildiği, Kara Harp Akademisi Öğretim Başkanı Albay Ahmet Zeki
GEREHAN'ınkendisinin planlamayı yaparak öğrencilere görevlendirmelerinin yapılacağını söylediği,
toplantının saat: 23.00 sıralarında sona erdiği,
-Darbe girişimi günü saat:10.00 sıralarında Murat YANIK, Uzay ŞAHİN ve Mehmet Murat
ÇELEBİOĞLU'nun Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir BEKİROĞLU'nun emir subayı olan Fatih
IRMAK ile buluşarak ona Tahir BEKİROĞLU'nun enterne edilmesi yani kaçırılarak hapsedilmesi görevini
tebliğ ettikleri, Fatih IRMAK'ın görevi kabul ettiği, şahsın Hadımköy Askeri Cezaevine götürülmesinin
kararlaştırıldığı,
-Daha sonra Murat YANIK, Uzay ŞAHİN ve Mehmet Murat ÇELEBİOĞLU'nun önceden aldıkları
karar gereği saat:15.00 sıralarında faaliyeti koordine etme amacıyla 2'nci Zırhlı Tugay Komutanlığına intikal
ettikleri,
-Yapılan toplantılarda faaliyetin 15/07/2016 tarihini 16/07/2016 tarihine bağlayan gece 03.00'da
başlaması kararı alınmasına rağmen saat:20.00 sıralarında Muzaffer DÜZENLİ'nin cep telefonuyla Murat
YANIK'ı arayarak "faaliyet bir saat içerisinde başlayacak birlik komutanlarına bilgi verin" talimatını verdiği,
bunun üzerine Murat YANIK, Uzay ŞAHİN ve Mehmet Murat ÇELEBİOĞLU'nun birlik komutanlarını tek tek
arayarak Muzaffer DÜZENLİ'nin talimatını ilettiği, bu konuşmadan yaklaşık 10 dakika kadar sonra Muzaffer
DÜZENLİ'nin bu sefer Mehmet Murat ÇELEBİOĞLU'nuarayarak faaliyetin fiilen başlaması talimatını verdiği,
bunun üzerine şahısların faaliyetin başlaması talimatını ilettikleri,
-Birlik komutanlarına faaliyetin başlaması talimatı iletilir iletilmez toplantıda alınan karar gereği
Mehmet Murat ÇELEBİOĞLU'nun iletişim ve koordinasyonu sağlamak amacıyla "Yurtta Sulh Biziz" isimli
Whatsapp grubunu kurduğu ve aktif hale getirdiği, gruba kimlerine ekleneceğine kendi inisiyatifiyle karar
verdiği, kurulan grup marifetiyle bütün İstanbul’daki tüm gelişmelerin anlık olarak Ankara’ya aktarıldığı için
TAFİCS hattının kullanımına ihtiyaç duyulmadığı,
-İstanbul’daki faaliyetlerin tamamen ilgili birlik komutanlarının (tugay/alay/tabur komutanları) emir
ve komutasında planladığı şekilde sevk ve idare edildiği,
-Faaliyetin başlamasıyla birlikte Kurmay Albay Uzay ŞAHİN'in elindeki liste üzerinden İstanbul
Emniyet Müdür Yardımcılarını Özkan AYDOĞDU'nun emriyle bu iş için görevlendirilen 2'nci Zırhlı Tugay
Komutanlığında görevli astsubay Murat AKKAYA vasıtasıyla aradığı, astsubayın kendisini sıkıyönetim
komutanı Erdal ÖZTÜRK’ün emir subayı olarak tanıtarak aradığı ve telefonu sıkıyönetim komutanı Erdal
ÖZTÜRK’e bağlayacağını söyleyerekUzay ŞAHİN’e verdiği, Uzay ŞAHİN’in de telefonu alarak kendisini
sıkıyönetim komutanı Erdal ÖZTÜRK olarak tanıtıp herhangi bir metne bağlı kalmaksızın ezbere olacak
şekilde “Sıkıyönetimin ilan edildiğini, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyduğunu, kendilerinin mutlak
itaat etmeleri gerektiği” şeklinde söylemlerde bulunduğu,
-Darbe girişimi faaliyetlerinin başlamasıyla beraber İstanbul ilinin hem Anadolu hem de Avrupa
196
yakasında birlik komutanlarının planlandığı şekilde sorumluluk bölgelerinin kontrolü için intikallerin başladığı,
çevik kuvvet ve köprü kontrol noktalarından bölgeye ulaşıldığı ve herhangi bir problemin olmadığı şekilde
sahada birlik komutanlarının kimisinin Whatsapp grubundan kimisinin ise bağlı bulunduğu birlik komutanını
arayarak bilgi aktardıkları,
-Faaliyete ilişkin ilk olumsuz haberin Sabiha Gökçen havalimanına giden birliğin ilerleyememesi
olduğu, havalimanına yoğun trafik sebebiyle ulaşamadıklarını belli bir zamandan sonra halk tarafından
kuşatıldıklarını, havalimanını kontrol edemediklerini rapor etmeleriyle alındığı,
-Gece ilerleyen saatlerde İstanbul genelinde faaliyetlerin başarısızlığı söz konusu olduğunda Edirne
ve Kırklareli’ndeki Tugayların takviye maksatlı gelmelerinin Kurmay Albay Uzay ŞAHİN tarafından talep
edildiği, bu kapsamda Özkan AYDOĞDU ve Uzay ŞAHİN'in Kırklareli Tugay Komutanı Tuğgeneral Bekir
KOÇAK’ı defaten arayarak İstanbul da işlerin iyi gitmediği, bir an önce takviye maksatlı birlik sevklerinin
yapılmasını istedikleri. Edirne ve Kırklareli’nin gecikmesinden dolayı Lüleburgaz'da konuşlu Tugaydan birlik
takviyesi fikrinin ortaya atıldığı, Lüleburgaz Tugay Komutanı Tuğgeneral Cemalettin DOĞAN aranarak birlik
sevkıyatı talebi iletildiği,
-Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın açıklamalarından sonra halkın sokağa çıkması üzerine
faaliyette sıkıntıların artmaya başladığı, bu kapsamda yukarıda da ifade edildiği gibi Sabiha Gökçen
havalimanının işgal edilemediği, işgal edilen köprülerde Darbe girişimine tepki gösteren milletin artmasıyla
birlikte hakimiyetin azalmaya başladığı, bu gelişmeler üzerine Ankara ilinde bulunan Muzaffer
DÜZENLİ'nin Whatsapp grubundan mukavemet edilirse ateş edilmesini emrini ilettiği, Whatsapp
grubundan talimatı gören ve sokakta bulunan rütbeli subayların talimata riayet ederek silah kullanmaya
başladıkları, bu sırada Tugay Komutanı Özkan AYDOĞDU, Komutan yardımcısı Mehmet KAPAN, Kurmay
Albay Uzay ŞAHİN, Kurmay Binbaşı Murat ÇELEBİOĞLU ve Tugay Kurmay Başkanının Tugay komutanının
odasında gelişmeleri televizyondan takip edip birlikleri yönlendirdikleri, Darbe girişiminin olumsuz yönde seyir
etmeye başlamasıyla birlikteTugay Komutanı Özkan AYDOĞDU'nun Uzay ŞAHIN, Mehmet Murat
ÇELEBİOĞLU ve Murat YANIK'a asıl görev yerleri 2'nci Zırhlı Tugayı olmadığı için Tugay'ı terk etmelerini,
kendilerinin de teslim olacaklarını söylediği, bunun üzerineUzay ŞAHİN, Murat ÇELEBİOĞLU ve Murat
YANIK'ın firar ettikleri, şahıslardan Murat YANIK'ın bilahare yakalandığı, Murat YANIK'ın alınan ayrıntılı
beyanı akabinde ifadesinde geçen şahısları teşhis ettiği anlaşılmıştır.

7.2. 2'nci Zırhlı Tugay Komutanlığı Kamera Görüntü Tespitleri

Darbe Teşebbüsü ile ilgili ilimiz Anadolu Yakası Maltepe ilçesinde konuşlu vaziyette bulunan
General Nurettin Baransel Kışlası 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı ile ilgili olaya ilişkin faaliyetlerin ortaya
çıkarılması amacıyla yapılan çalışmalarda 12-13-14.07.2016 gününü içeren Komuta Katını ve tankların çıkışını
gösteren S/N: 66 KKM65FS seri numaralı harddisk içerisindeki görüntüler incelendiğinde;
12.07.2016 günü saat:22.00 sıralarında 2. Zırhlı Tugay Komutanlığına Tugay Komutanı Tuğgeneral
Özkan AYDOĞDU, Kurmay Albay Mürsel ÇIKRIKÇI ve Albay Rıfkı KESER’ in geldikleri, aynı gün
saat:22.46 sıralarından karargah binasında komuta katına girdikleri ve akabinde Tugay Komutanı Tuğgeneral
Özkan AYDOĞDU’ nun odasında 23.29.02 sıralarına kadar toplantı yaptıkları ve akabinde komuta katından
çıkış yaptıkları,
Tespit tutanağında yer alan güvenlik kamerası görüntülerinin 12-13-14 Temmuz 2016 tarihlerini
içeren ve karargah binasını gösteren kayıtlar olduğu, söz konusu görüntülerde Maltepe 2. Zırhlı Tugay
Komutanlığının kendi komuta kademesi diğer iller ve komutanlıklardan üst düzey rütbeli şahısların katıldığı,
yapılan inceleme ve tespitlerde toplam (17) şahsın toplantıya iştirak ettikleri, ( 15.07.2016 tarihi itibari ile
konumları, rütbeleri, sıkıyönetim çerçevesinde atandıkları görevleri aşağıda tablo şeklinde belirtilmiştir.)

ADI – SOYADI BİRLİĞİ ATAMA LİSTESİ

Özkan AYDOĞDU Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanı (Tuğgeneral) İstanbul Sıkıyönetim Komutan Yrd.

Eyyüp GÜRLER 1.Ordu Kurmay Yarbaşkanı Devam

Mürsel ÇIKRIKÇI Kuleli Askeri Lisesi Eski Komutanı


197
Mehmet KAPAN Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanı Yrd. (Kurmay Albay)

Uzay ŞAHİN Kahramanmaraş Garnizon Komutanı (Kurmay Albay ) Kahramanmaraş Sıkıyönetim Komutanı

Ömer Faruk ÖZKÖSE 23. Alay Komutanı (Kurmay Albay)

Sadık CEBECİ 47. Alay Komutanı (Kurmay Albay)

Onur ÖZDEN (Cizre Garnizon KomutanıKurmay Albay )

Muzaffer DÜZENLİ (KKK Proje Şube Müdürü Kurmay Albay)

Rıfkı KESER Tuzla Piyade Okulu Komutan Yrd. (Kurmay Albay)

İrfan ARAT 2. Zırhlı 2 Tank Tabur Komutanı(Kurmay Yarbay)

Şakir ÇINAR 2. Zırhlı 1. Tank Tabur Komutanı(Kurmay Yarbay)

Murat YANIK Kara Harp Akademisi Öğretim Üyesi (Kurmay Yarbay)

Mehmet MuratKara Kuvvetleri Komutanlığı Proje Şube Müdürlüğü


ÇELEBİOĞLU (Kurmay Binbaşı)

Fatih KARAKAYA 2. Zırhlı Tugay Kurmay Başkanı (Kurmay Yarbay)

Zafer GÜMÜŞ 2. Zırhlı Topçu Tabur Komutanı(Kurmay Binbaşı)

Mehmet KARABEKİR 2. Zırhlı Tugay Hareket Eğitimi Şube Müdürü


(Kurmay Yüzbaşı)

Yukarıda isimleri yazılı personelin toplantıya katıldıkları, 15.07.2016 gününe ait


kameragörüntülerin olmadığı, kameraların kayıt sisteminin sökülmüş olduğu, en son kaydın 14.07.2016 gününe
kadar olduğu,
12.07.2016 tarihinde saat:22.00 sıralarında Tugay komutanı Özkan AYDOĞDU’ nun kendi
kullanmakta 09 Y 3632 plaka sayılı Toyota marka aracı ile Albay Mürsel ÇIKRIKÇI kendisine tahsisli resmi
plakalı Renault Clio marka araçlaveAlbay Rıfkı KESER’ in ise kendisine ait 42 BEZ 34 plaka sayılı beyaz
renkli Wolksvagen marka araç ile geldikleri, yukarıdaki ekran altınlarına ve kamera saatine göre aynı gün
saat:22.46 sıralarında karargah binasının komuta katına girdikleri ve akabinde Tugay Komutanı Tuğgeneral
Özkan AYDOĞDU’ nun odasında 23.29.02 sıralarına kadar toplantı ve akabinde tugaydan ayrıldıkları,
Şüpheli Özkan AYDOĞDU’ nun 13/08/2016 günü alınan ifadesinde;
15 Temmuz günü komutan yardımcısının kendisini çağırdığını, gittiğinde ellerinden bir emir
ile karşıladığını, bu emrin yazılı olduğunu, incelendiğinde Sıkıyönetim Emri olduğunu gördüğünü, bundan
yaklaşık (2) gün önce 13 Temmuz günü saat:14.30 sıralarında Albay Uzay ŞAHİN’ in, saat:19.00 sıralarında ise
Albay Muzaffer DÜZENLİ’ nin geldiğini ve bilgi aktarımında bulunduklarını, bildirdikleri bilgiler ile 15
Temmuz günü gelen yazının içeriğinin aynı olduğunu beyan ettiği,
Şüpheli Murat YANIK’ ın 23/07/2016 tarihinde alınan ifadesinde;

Darbe girişiminin İstanbul ayağında darbe planlamasını yapan kurmay Albay Muzaffer
DÜZENLİ’ nin yanına götürdüklerini, kurmay Albay Uzay ŞAHİN, Murmay Binbaşı Murat ÇELEBİOĞLU ve
198
kendisinin İstanbul’ a geçmesinin, 13 Temmuz Çarşamba günü kendisi, Murat ÇELEBİOĞLU ve Uzay ŞAHİN
ile birlikte Murat’ ın özel aracı ile İstanbul 2. Zırhlı Tugay Komutanlığına intikal ettiklerini, tugaya
geldiklerindetugay komutanı Özkan AYDOĞDU ve tugaydaki ismini bilmediği tüm tabur komutanları ile
makam odasının karşısında bulunan brifing salonunda toplandıklarını, herkesin önünde İstanbul şehir
haritasının olduğunu, konuşmaların içeriğinde; Sabiha Gökçen havalimanının kontrol edilmesi, kontrolü kuleli
askeri lisesine verilen iki köprünün takviye edilmesi, Acıbadem Telekom binasının ablukaya alınması, E-5 ve
TEM otoyollarının kontrol altına alınmasına ilişkin konuşmaların geçtiğini beyan ettiği,

Yukarıdaki ekran alıntısı yapılan görüntüler ile şüpheliler ifadelerinde bahsi geçen konular
karşılaştırıldığında; şüphelilerin peyderpey geldikleri, bunlardan dikkat çekici olan Albay Muzaffer DÜZENLİ’
nin elinde çantalı bir vaziyette kamera saatine göre 13.07.2016 tarihinde saat: 19.44’ te komuta katından makam
odalarına doğru yürüdüğü, Albay Mürsel ÇIKRIKÇI'nın 12.07.2016 tarihindeki toplantıya katılırken
13.07.2016 tarihinde toplantıya katılmadığı, yukarıdaki listede belirtilen diğer(16) şahsın ise toplantıya
katıldıkları, zaman zaman karargah binası önüne çıktıkları, Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU, Tuğgeneral Eyüp
GÜRLER, Albay Uzay ŞAHİN,Albay Muzaffer DÜZENLİ, Albay Rıfkı KESER, Yarbay Murat YANIK,
Binbaşı Mehmet Murat ÇELEBİOĞLU’ nun sivil olarak, diğer askeri personelin ise ekseriyetle tugay personeli
olması sebebiyle üniformalı oldukları, sadece 23. Alay komutanı olan Albay Ömer Faruk ÖZKÖSE’ nin
üniformalı olarak geldiği, Ömer Faruk ÖZKÖSE hakkında habercisi Sefa YORGUN’ un bilgi almasında;
13.07.2016 günü akşamüzeri mesai bitiminden sonra 2. Zırhlı Tugay komutanlığına götürüp bıraktıklarını
beyan ettiği, olay günü tugayın nöbetçi subayı Zafer GÜMÜŞ’ ün olduğu,toplantı esnasında en düşük rütbeli
subay olan Yüzbaşı Mehmet KARABEKİR’ in çay servisi yaptığı, içeriye subay sınıfının haricinde askeri
personel almadıkları, daha sonra toplantı bitiminde ise sırasıyla 14.07.2016 günü saat: 01.45 te sıralarında
toplantıdan çıkarak koridora geçtikleri ve akabinde dikkat çekici olanlardan Özkan AYDOĞDU’ nun Eyyüp
GÜRLER ile birlikte ayrıldığı, Albay Muzaffer DÜZENLİ’ nin ise geldiğinde elinde bulunan çantasının olduğu,
14.07.2016 günü saat:02.30 sıralarında Nöbetçi Subay Zafer GÜMÜŞ haricinde herhangi bir kişinin kalmadığı
anlaşılmıştır.

Şüpheli Özkan AYDOĞDU’ nun kendi adına kayıtlı olan ve kullanmakta olduğu 0 533 619
91 66 GSM hattının İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/3564 D. İş Nolu Kararına istinaden alınan
01.04.2016- 17.07.2016 tarihi aralığındaki HTS dökümlerinde;

Şüpheli Uzay ŞAHİN nin adına kayıtlı olan 0 538 397 95 88 numaralı hat ile
31.05.2016 tarihinde (2) kez, 06.06.2016 tarihinde (1) kez olmak üzere toplam (3) kez görüşmesinin
olduğunu, bu görüşmeler esnasında firari Uzay ŞAHİN’ nin kullanmakta olduğunun GSM hattının
Kahramanmaraş ilinde baz verdiği.
Şüpheli Muzaffer DÜZENLİ’ nin adına kayıtlı olan 0 542 250 86 39 numaralı hat ile15.07.2016
tarihinde saat:20.32.05, saat:20.49.05 ve saat:22.14.49 da toplam (3) adet görüşmesinin olduğu, bu görüşmeler
esnasında şüpheli Muzaffer DÜZENLİ’ nin kullanmakta olduğu GSM hattının ANKARA -ISTANBUL
OTOBAN ANKARA GISELERI 10.KM ANKARA da baz verdiği,
Bu haliyle şüpheli Muzaffer DÜZENLİ’ nin İstanbul iline gelerek 15.07.2016 tarihinde
gerçekleştirilecek Darbe girişimini planlamak üzere İstanbul iline geldiği, 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında
yapılan toplantıda olay tarihinde kritik bölgelerde konuşlandırılacak olan askeri personelin ve araçların
planlamasının yapıldığı, 2'nci Zırhlı Tugay Komutanlığı bünyesinde faaliyet personelin dağılımını ve
görevlerinin anlatıldığı şüpheliler ve tanık beyanları, görüntü inceleme tutanaklarından tespit olunmuştur.

2. Zırhlı Tugay Komutanlığının konuşlu olarak bulunduğuGeneral Nurettin Baransel kışlasının ana
giriş nizamiye kapısının kamera görüntüleri incelendiğinde ise;
Zırhlı (Tank, GZPT ve ZPT) vediğer araçların (Landrover, Unimog vb) 15.07.2016 günü
saat:22:18:31 sıralarında ana giriş nizamiye kapısından dışarıya çıkış yapmaya başladıkları, son olarak zırhlı
aracın saat:23:01:00 sıralarında nizamiye kapısından çıkış yaptığı, Tugay Komutanlığından sevk edilen
araçların karışık bir vaziyette çıkış yaptıkları, araçların plaka ve numaralarının çoğunluğunun kamera görüş
açısına göre ve geçe olduğundan dolayı tespit edilmediği, bir kısım aracın son üç hanesinin yazılı olduğu, bazı
askeri araçlara ise (7, 8 vb.) şeklinde numara verildiği, son üç hanesi yazılı araçlardan;
199
1.) 745 yazılı olan aracın 195745 plaka sayılı Leopard Tank olduğu,
2.) 746 yazılı olan aracın 195746 plaka sayılı Leopard Tank olduğu,
3.) 747 yazılı olan aracın 195747 plaka sayılı Leopard Tank olduğu,
4.) 748 yazılı olan aracın 195748 plaka sayılı Leopard Tank olduğu, söz konusu askeri araçların
Fatih Sultan Mehmet Köprüsünde cereyan olaylara iştirak ettiği tespit edilmiştir.

7.3. 2'nci Zırhlı Tugay Komutanlığı Telsiz Görüşmeleri

Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında olay günü karargah nöbetini ifa eden Uzman Çavuş Fatih
YAYABAŞI (TC. 16210832744) isimli şahıs Vardiya Amiri Süleyman AKGÜN’ ünemri ile telsiz başına
geçirildiğini ve telsiz konuşmalarının not alınması emrini verdiği, telsiz görüşmelerini not alarak parafladığı
kağıtları kendi rızasıyla kolluk görevlilerine teslim edilen (3) sayfa not ve (1) adet kodların bulunduğu liste
incelendiğinde;
Notların ilk bakışta 15.07.2016 saat: 22.15 da başlayan 16.07.2016 saat:04.06 da biten telsiz
görüşmelerinin olduğu, soruşturma kapsamında elde edilen diğer delillerle birlikte yukarıdaki notlar ve kodlar
( dönemin kodlarını kullanan rütbeliler ) eşleştirildiğine ise,

KODU GÖREVİ ŞAHIS

IRMAK 1 Tugay Komutanı Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU

IRMAK 5 Kurmay Başkanı Kurmay Yarbay Fatih KARAKARAYA

IRMAK 8 G-3 Kurmay Yüzbaşı Mehmet KARABEKİR

IRMAK 81 1’inci Tnk. Tb. K. Kurmay Yarbay Şakir ÇINAR

IRMAK 101 2’inci Tnk. Tb. K. Kurmay Yarbay İrfan ARAT

IRMAK 121 Topçu Tb. K. Kurmay Binbaşı Zafer GÜMÜŞ

IRMAK 187 MEBS Bl. K. Yüzbaşı Selim ÇALIŞKAN

( IRMAK 1 ) Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU'nun IRMAK 81 Kurmay Yarbay Şakir ÇINAR'a "2
tane ZPT bekliyorum 1 nolu nizamiyeye", 22.15
( IRMAK 81 ) Kurmay Yarbay Şakir ÇINAR'ın IRMAK 1 Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU'ya
"Unsurlar çıkış yaptı diğer unsurlar nizamiye bölgesinde",22.35
( IRMAK 81 ) Kurmay Yarbay Şakir ÇINAR'ın "İlk unsurları nizamiye bölgesine tertiplendi diğer
unsurlar çıkış hazırlığında",22.37
( IRMAK 101 ) Kurmay Yarbay İrfan ARAT'ın "Çıkıyoruz", 22.50
( IRMAK 81 ) Kurmay Yarbay Şakir ÇINAR'ın "Tüm unsurlar ile çıkıyoruz nizamiye deyiz",22.51
( IRMAK 81 ) Kurmay Yarbay Şakir ÇINAR'ın
"Kartal Kartal istikametinde Ankara İstikametine doğru çıkış",22.58
(IRMAK 5) Kurmay Yarbay Fatih KARAKAYA'nın IRMAK 1 Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU'ya
"1 Nolu nizamiye mevkiindeyim", 23.02
( IRMAK 1 ) Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU'nun (IRMAK 5) Kurmay Yarbay Fatih
KARAKAYA'ya "Bir mektup gönderiyorum", 23.02
( IRMAK 1 ) Tuğgeneral Özkan Aydoğdu'nun IRMAK 187 Yüzbaşı Selim
ÇALIŞKAN'a"Mevkiiniz", 23.14
( IRMAK 187 ) Yüzbaşı Selim ÇALIŞKAN'nın ( IRMAK 1 ) Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU'ya
200
"Geliyoruz karar ( karargah olduğu değerlendiriliyor ) önüne",23.14
( IRMAK 101 ) Kurmay Yarbay İrfan ARAT'ın "Bostancı köprüsünden Acıbadem istikametine
devam ediyoruz.",23.26
(IRMAK 81) Kurmay Yarbay Şakir ÇINAR'ın (IRMAK 1) Tuğgeneral Özkan
AYDOĞDU'ya"Girmek üzereyim", 23.27

( IRMAK 1 ) Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU'nun (IRMAK 81) Kurmay Yarbay Şakir ÇINAR'ya
"Mevki Bildir", 23.27
(IRMAK 81) Kurmay Yarbay Şakir ÇINAR'ın ( IRMAK 1 ) Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU'ya
"Sabiha Gökçen Nöbetine", 23.27
( IRMAK 1 )Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU'nun (IRMAK 81) Kurmay Yarbay Şakir ÇINAR'a
"İhtiyat sizde mi Murat KARAKAŞ", 23.27
(IRMAK 81) Kurmay Yarbay Şakir ÇINAR'ın ( IRMAK 1 ) Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU'ya
"Olumsuz", 23.27
(IRMAK 81) Kurmay Yarbay Şakir ÇINAR'ın "Nizamiye ye yaklaşıyorum yoğun trafik var.", 23.33

( IRMAK 1 ) Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU'nun "Köprüye 1 Polis aracı yaklaşıyor dikkatli olun",
23.33
( IRMAK 81) Kurmay Yarbay Şakir ÇINAR'ın ( IRMAK 1 ) Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU'ya
"Vukuatımız yok giremiyoruz çok yoğun trafik var", 23.43
( IRMAK 81) Kurmay Yarbay Şakir ÇINAR'ın ( IRMAK 1 ) Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU'ya
"Trafik kapalı polisler tarafından kapatıldı Jandarma çatışın emri almış", 23.58
( IRMAK 1 ) Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU'nun ( IRMAK 81) Kurmay Yarbay Şakir ÇINAR'a
"Basıp geçin", 23.58
( IRMAK 81) Kurmay Yarbay Şakir ÇINAR'ın ( IRMAK 1 )Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU'ya
"Yolu açıp geçeceğiz" ,23.58

(IRMAK 121) Kurmay Binbaşı Zafer GÜMÜŞ'ün ( IRMAK 1 ) Tuğgeneral Özkan AYDOĞDU'ya
"Fırtınalar hazır olsun anlaşıldı mı", 00.18
(IRMAK 121) Kurmay Binbaşı Zafer GÜMÜŞ'ün (IRMAK 5) Kurmay Yarbay Fatih
KARAKAYA'ya "1 Nolu Niz. (nizamiye olduğu değerlendiriliyor) Takviye gerekiyor acil", 01.44
(IRMAK 5) Kurmay Yarbay Fatih KARAKAYA'nın (IRMAK 121) Kurmay Binbaşı Zafer
GÜMÜŞ'e "Alındı", 01.44

(IRMAK 121) Kurmay Binbaşı Zafer GÜMÜŞ'ün (IRMAK 5) Kurmay Yarbay Fatih
KARAKAYA'ya "Derhal uygun 1 unsur gönderelim 1 nolu nizamiye ye", 01.44

(IRMAK 5) Kurmay Yarbay Fatih KARAKAYA'nın (IRMAK 121) Kurmay Binbaşı Zafer
GÜMÜŞ'e "Anlaşıldı",01.44

(IRMAK 121) Kurmay Binbaşı Zafer GÜMÜŞ'ün (IRMAK 5) Kurmay Yarbay Fatih
KARAKAYA'ya "Nizamiyeye takviye gidildi mi",

(IRMAK 5) Kurmay Yarbay Fatih KARAKAYA'nın (IRMAK 121) Kurmay Binbaşı Zafer
GÜMÜŞ'e "Evet şu anda gidiliyor",
( IRMAK 8 ) Kurmay Yüzbaşı Mehmet KARABEKİR'in "Acıbadem tamam",04.06 şeklinde anons
geçtikleri, söz konusu bir kısım tespit edilebilen anonsların darbe faaliyeti kapsamında emniyet altına alınacak
noktalara sevkıyatla ilgili olduğu anlaşılmıştır.

7.4. Hava Harp Okulu Kamera Görüntü Tespitleri- Nizamiye Giriş Kayıtları

Şüpheli Murat Yanık'ın da ifadelerinde belirttiği 14/07/2016 tarihinde Hava Harp Okulunda
gerçekleştirilen toplantıyla ilgili olarak Hava Harp Okulu Komutanı makamının bulunduğu binanın
201
koridorlarını gören olay tarihli kamera kayıtları incelendiğinde saat:19.00 sıralarında giriş- çıkışlarda bir
hareketlenme yaşandığı, saat:22.00'a kadar süren hareketlenmede görüntülerden toplantıya katıldığı iddia
olunan şahıslardan Mehmet Nail Yiğit, Gökhan Şahin Sönmezateş, Fethi Alpay, Ahmet Gümüş'ün olay tarihinde
bu yerde bulundukları, yine Darbe girişimine iştirak ettiğinden bahisle Ankara C.Başsavcılığının yürüttüğü
soruşturma kapsamında tutuklu bulunan, darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sözde atama listesine göre
Ankara Valisi olarak atanan Hv KK Eğitim Daire Başkanı Tuğgeneral Kemal Akçınar, Darbe girişimine iştirak
ettiğinden bahisle haklarında C.Başsavcılığımızın 2016/89370 sayılı evrakı üzerinden soruşturma yürütülen
hava sınıfından subaylar Hüseyin Ergezen (Hava Harp Okulu Öğrenci Alay Komutanı olup sözde atama
listesine göre TRT İstanbul Müdürü olarak atanan) ve Barbaros Akca başta olmak üzere bir çok darbeci askerin
kamera kayıtlarında tespit edildiği, toplantıya katılan yukarıda isimleri yer alan şahısların Okula giriş
kayıtlarının yaptırılmadığı,
Nizamiye giriş çıkış kayıtları incelendiğinde ise dikkat çekici olarak Hava Harp Akademisinde
görevli olup Darbe girişimine eylemli olarak katılan, Akademi mensubu öğrenci subayları olay günü
toplanmaya çağırarak emniyet altına alınacak noktalara takviye destek için görevlendiren, bu nedenle
C.Başsavcılığımızın 2016/84338 sayılı evrakı kapsamında tutuklu bulunan Levent Özüarap'ın 15/07/2016 günü
saat:01.56'da Okul Dekanı Ahmet Gümüş'ü (sözde atama listesine göre İş Bankası Genel Müdürü olarak
atanan)ziyaret amacıyla birliğe giriş yaptığı, 03.38'de ise birlikten ayrıldığı tespit edilmiştir.

7.5. İstanbul ili faaliyetlerinin hazırlığına dair diğer beyanlar

7.5.1.Darbe girişiminin hazırlık aşamasında faaliyetlerinin koordinesine belirleyici konumda,


eylemlere ise komuta ettiği birliğiyle birlikte aktif olarak iştirak eden 66'ncı Zırhlı Tugay Komutanı Mehmet
Nail Yiğit'in şoförlüğü ve haberciliğini yapan Piyade Er Ali Avcı'nın 17/08/2016 tarihinde alınan ifadesinde;

"Tugay komutanımız 11 Temmuz ile 18 Temmuz arası resmi olarak izinliydi. 11 Temmuz 2016
günü Komutanlıkta bulunduğumuz esnada emir astsubayımız Osman ELMAS komutanlık makamım arayarak
bana"komutan gelecek onu almaya gideceksiniz Zeytinbumu' na gidip aracı alıp oradan da havalimanına gidip
komutanı alacaksınız" dedi. Akabinde Zeytinbumu askeri gazinosundan gönderilen araçla Hüsnü Can Yerli ile
birlikte Zeytinbumu askeri lojmanlara gittik. Buradan Mehmet Nail Yiğit'inmakam aracını alarak Atatürk
Havalimanına gittik. Havalimanında komutanımızı beklemeye başladık. Akşam saat:18.00 sıralarmda
komutanımızı alarak Kadıköy' deki Fenerbahçe Ordu Evine gittik. Yolda giderken komutanımız telefon ile
görüşme yapıyordu. Telefonda görüştüğü kişiye "komutanım indim geliyorum, şu an da yoldayım" dediğini
duydum. Fenerbahçe Ordu Evi otoparkına girdiğimiz de komutanımız yolda gelirken telefonla görüştüğü
komutanım diye hitap ettiği kişiyi tekrar arayarak yerimizi söyledi. Ardından otoparkta bizim bulunduğumuz
yere az uzakta kendisini tanımadığım ve uzun boylu olduğunu gördüğüm bir şahsın beklediğini gördüm.
Komutanımız araçtan inerek bu şahsın yanma gitti. Akabinde komutanımız Hüsnü' yü arayarak "birliğe gidin,
ben ihtiyaç olursa sizi arayacağım, büyük ihtimalle ihtiyaç olmaz" demesi üzerine emir astsubayımız olan
Osman başçavuşu arayarak komutanımızı ordu evine bıraktığımızı, tugay komutanlığına döneceğimizi
söyleyerek komutanlığa dönmek üzere ordu evinden ayrıldık. Ancak Osman başçavuş bize Zeytinbumu
lojmanlara gitmemizi burada beklememizi söylemesi üzerine lojmanlara gittik. 13 Temmuz 2016 günü öğleden
sonra saat: 15.30' a kadar lojmanlarda bekledik. Akabinde Uzman Çavuş Recep YALÇ1NKAYA ile lojmanlarda
karşılaşmamız üzerine uzman çavuş Recep YALÇINKAYA bize "tugaya dönelim, burada boşuna beklemeyin"
demesi üzerine uzman çavuş Recep YALÇINKAYA ile birlikte Tugaya döndük. Aynı gün akşam Osman
başçavuş beni arayarak "komutan izinden dönüş yaptı, gerekirse ben size akşam araç gönderip sizi aldıracağım"
dedi. Biz de bunun üzerine beklemeye başladık. Ancak kısa bir süre sonra Osman başçavuş tekrardan bizi
arayarak "sabah yemek aracıyla ben geleceğim, beraber Zeytinbumu lojmanlara geçeceğiz" dedi. Ertesi gün
sabah birlikte tugay komutanımızı almak için Osman başçavuş ve Hüsnü ile birlikte Zeytinbumu'ndaki
lojmanlara gittik. Buradan Hüsnü servislerle tugaya döndü. Ben de Osman başçavuş ile birlikte komutanımızı
tugaya götürdük.
14 Temmuz sabahı saat:08:30-09:00 sıralarında İse İstanbul İl Jandarma Alay Komutanı
olduğunu daha sonradan öğrendiğim Gürcan SERCAN' ın Komutanımız Mehmet Nail Yiğit'in odasına
girdiğini gördüm. Akabinde tugaya plakasını hatırlamadığım bir sivil araç giriş yaptı. Sivil araç içerisinde üç
kişi vardı. Bu kişiler sivildi. Bu kişilerden biri ismini ve fotoğrafını basından duyduğum ve gördüğüm Uzay
202
Albaydı. Ancak diğer iki kişiyi tanımıyorum. Ardından komutanımız Mehmet Nail YİĞİT, Uzay Albay ve
tanımadığım diğer iki kişi ile birlikte komutanlığımız bahçesinde bulunan kamelyada toplantı yaptılar.
Akabinde saat:12.30 sıralarında Gürcan SERCAN, Mehmet Nail YİĞİT'in makam aracıyla birlikte
tugaydan ayrıldı. Komutanım da kendilerini takip etmemi emretmesi üzerine aracı takip ettim. Yeşilköy'de
bulunan Hava Harp Okuluna gittik. Burada yaklaşık olarak iki saat durduk. Buradan da Gürcan SERCAN
ve Mehmet Nail YİĞİT aynı araçla çıktılar. Mehmet Nail YİĞİT yine benim kendilerini araç ile takip
etmemi emretmesi üzerine kendilerini takip ettim. Akabinde Atatürk Havalimanına gittik. Havalimanındaki
Jandarma birliğine girdik. Burada komutanımız Gürcan SERCAN ile birlikte yaklaşık olarak 1 saat oturup
görüştüler. Akabinde Mehmet Nail YİĞİT benim kullandığım araca binerek havalimanından ayrılarak Tugay
Komutanlığına dönüş yaptık.
Ertesi gün yani 15 Temmuz günü sabahı komutan Mehmet Nail YİĞİT' i lojmanlardan alarak
tugaya gittik. Saat:08.30 sıralarında önceki gün tugaya gelen sivil araç giriş yaptı. Araç içerisinde yine Uzay
Albay ve diğer iki şahıs vardı. Bu üç şahıs tugay komutanımız ve tugayda görevli Özkan ÖZGENÇ, Ahmet
BAYKAL, Yusuf SARİ, Kadir YILDIZ, Serbülent EKEN, Osman AKKAYA,Ömer KORKUT ile birlikte tugay
komutanlığı kamelyasında toplantı yaptılar. Toplantı esnasında masaların üzerinde laptoplar,z evraklar,
haritalar vardı. Benden çay istendiğinde ve komutanlara çay götürdüğümde masa üzerindeki laptopları ve
evrakları panikle kapatırlardı. Kimse konuşmazdı. Kamelyadan ayrıldığımda yine laptopları açarak kendi
aralarında konuşmaya başlarlardı. Sürekli telefon ile görüşürlerdi. Bu toplantı uzun süre devam etti. Akabinde
aynı gün akşam saat:18.30 sıralarında tugay komutanımızı lojmandaki evine bıraktık. Ancak biz çıktığımızda
toplantı halen devam ediyordu.
Komutanımız gece saat:02.00 gibi kuleleri denetlemeye gideceğini, makam aracını hazır etmemizi
ancak erken arayabileceğini, fakat bu söylediklerini kimseye anlatmamamızı söyledi. Ancak akşam saat:20.00
sıralarında arayarak gelip kendisini almamızı söylemesi üzerine Hüsnü ile birlikte lojmanlara giderek
komutanımızı alarak saat:21.15 sıralarında tugaya giriş yaptık. Tugaya girmeden komutanımız tatbikat
olduğunu söyledi. Tugaya girdiğimizde herhangi bir hareketlilik yoktu. Komutanımız makamına girdi.
Akabinde Özkan ÖZGENÇ de makama giriş yaptı. Kısa bir süre sonra makamdan ayrıldı. Komutanımız bize
silah ve mühimmat almamızı söyledi. Biz de silah aldık. Ancak silahlarda şarjör yoktu. Bu esnada
komutanlıkta görevli Osman Yarbay (Osman Akkaya) yanımıza gelerek 'ne yapıyorsunuz takın şarjörlerinizi'
dedi. Siz de silahlara şarjörleri taktık. Ardından Osman Yarbay Komutanımızla makamında görüşerek kısa
bir süre sonra ayrıldı. Akabinde Mehmet Nail YİĞİT yolu engellemeyecek şekilde makam aracını çekmemiz
talimatını vermesi üzerine nizamiyeye gittik. Nizamiyeye gittiğimizde tanklar sıralı ve hazır vaziyette
bekliyordu. Gün boyu toplantıya katılan yukarıda isimlerini verdiğim kişiler askerleri yönlendiriyordu. Fakat
sivil giyimli tanımadığım iki kişi burada yoktu. Müthiş bir hareketlilik vardı. Bu arada Özkan ÖZGENÇ'in
'Mahmutbey gişeleri tanklarla kapatmalıyız' dediğini duydum. Tanklar hareket etmeye başladı. Tugay
komutanlığındaki tören alanına saat:22.30 sıralarında helikopter iniş yaptı. İniş yaptıktan kısa bir süre
sonra daha önceden görmediğimiz üç rütbelinin tugay komutanının makamına giriş yaptığını gördüm.
Buradan da bu şahıslar komutanımız ile görüştükten yaklaşık olarak 2-3 dakika sonra bu üç rütbeli kişi
komutanlığımızın tugay karargah binasındaki harekat merkezine gittiler. Akabinde haber merkezinden
uzman çavuş rütbesindeki bir kişikapalı zarf içerisinde komutana bir evrak bıraktı. Ardından komutanımız
saat:00.15 sıralarında bize sivil kıyafetlerimizi giymemizi emretti. Kendisi de sivil kıyafetlerini giyerek
komutanlıktan ayrıldık. Giderken yolda bize ifadenizi 'saat:21.00 da biz tugaya giriş yaptığımızda tanklar
çıkmıştı, biz makama geçtik, bir süre sonra biz de tugaydan ayrıldık' şeklinde ifade vermemizi emretti.
Kendisinin sivil kıyafetlerini giymesi üzerine komutanlıktan ayrıldık. Zeytinbumu'na giderken komutanımız
tugay komutan yardımcısı Albay Yusuf SARİ'yi arayarak 'emir komuta sende, Cumhurbaşkanı havalimanına
gitti, halk oraya yığılacak, komuta artık bende değil, geri dönün' dedikten sonra telefonu kapattı. Akabinde
Yarbay Serbülent EKEN'i de arayarak 'inisiyatifi kaybettik, hezimete uğradık, halka bir şey yapmayın, geri
dönün' dediğini duydum. Kendisini Zeytinburnu'ndaki evine bıraktık. Oradan da makama gidip kendisini
aramamızı emretti. Defaten bizi arayarak tugaya gidip gitmediğimizi sordu. Biz de yolları kapalı olduğunu,
tugaya gidemediğimizi, lojmanlara geri döneceğimizi söyleyerek lojmanlara geçtik. Lojmana geçtikten sonra
Mehmet Nail YİĞİT'in kendi özel aracıyla nizamiyeden giriş yaptığını gördük. Akabinde evine çıktı. Hemen
ardından geldiği aracıyla lojmandan ayrıldı. ......." şeklinde beyanda bulunduğu,

203
7.5.2. 66'ncı Zırhlı Tugay Komutanı Mehmet Nail Yiğit'in emir astsubaylığını yapan Osman
Elmas'ın 19/08/2016 tarihinde alınan ifadesinde;

"........12/07/2016 günü saat: 13.44 sıralarında Tuğgeneral Mehmet Nail YİĞÎT beni kullanmış
olduğum cep telefonumdan aradı Antalya’dan uçağa bineceğini ve saat: 17.00 civarında Atatürk Havalimanına
geleceğini söyledi haberci Askerlerin makam aracı ile kendisine Atatürk Havalimanı İç hatlar gelen yolcu
terminalinden alınmasını söyledim. O sırada Araca Lojmanlarda fakat Askerler Tugayda makamda idiler apar
topar Askerler ile telefon ederek Koordineyi kurarak Sosyal tesisler Yemek aracı marifetiyle Lojmana
getirtirdim. Uçak saati tam belli olmadığı için Nail YİĞİT ile 14.50-16.22 iki kere daha telefonla görüştüm en
son aradığımda saat:18.00 havalimanından alınsın dedi normalde Nail YİĞİT izinine devam ediyordu, fakat
rahatsızlığımdan dolayı bu konu üzerinde pek fazla durmadım. Akşam yaklaşık saat:20.30 sıralarında Piyade Er
olan habercisi Hüsnü ile telefonda görüştüm. Kendileri Nail YİĞİT’i Atatürk Havalimanından aldıkları ve isteği
doğrultusunda Fenerbahçe Orduevine götürdüklerini ve orada Nail YİĞİT’in “Komutanım diye “ hitap ettiği ve
askerlerin tanımadıklarını belirttikleri bir şahıs ile görüştüğünü, askerleri dahi araçtan dahi indirtmediğini
söylediler daha sonra Nail YİĞİT habercilere Lojmana dönmelerini söylediğini, onların da yola çıktıklarını
bana ilettiler. Bende Lojmana sağ salım döndüklerinde beni aramalarını söyledi. Yaklaşık saat:21.34 sıralarında
arayıp Lojmana girdiklerini söylediler. Ben de Nail YİĞİT’in bir emir verip vermediğini sordum. Yarın ile ilgili
bir emir vermedi dediler. Ben de makam aracını temizleyip yatın telefonunuz açık olsun dedim o sırada Tugay
Nöbetçi Amiri Piyade Yüzbaşı Alper KARACAOĞLU saat:21.17’de beni arayarak Nail YİĞİT’e ait Makam
cep telefonundan ulaşamadığını söyledi. Ben de Nail YİĞİT’in İstanbul’a geldiğini Askerlerin kendisini
Fenerbahçe Orduevine bıraktıkların büyük bir ihtimalle geceyi orada geçirebilir dedim. Alper Yüzbaşı Nail
YİĞÎT’in askeri kimliğini Antalya Havalimanı İç hatlara otoparkta düşürdüğünü ve ismi Tacettin olan Polis
memurunda kimliğinin olduğunu ve emrine almak için aradığını söyledi. Ben de Nail YİĞİT’in şahsı cep
telefonu numarası olduğu için ben arar konuşur emrini alır size bilgi veririm dedim. Fakat yaklaşık 21:21’den-
23:3 5’e Kadar belli aralıklarla hem makam telefonunu hem şahsı telefonunu aradım fakat iki telefonda
kapalıydı. Endişelenerek Askerleri, Fenerbahçe Orduevi, Resepsiyon, Lokantayı, nizamiyeyi kafeteryayı aradım
ne yaptımsa ulaşamadım. Askerler telefonun şarjının az olduğunu ve bitmiş kapanmış olabileceğini söylediler.
Ben de saat:22.12’de iki telefonuna da mesaj atarak “Komutanım önemli bir durum var müsait olduğunuzda
görüşebilirmiyiz’ diyerek mesaj attım.
Nail YÎĞÎT Saat:00.15 sıralarında şahsi telefonundan bana ulaştı bende Antalya Havalimanı İç
Hatlar otoparkta Askeri kimlik kartınızı düşürmüşsünüz Kimlik kartı Polis Memurunda kartı göndersin mi
yoksa siz mi alırsınız diye sordum. Kendisi de ben alırım dedi. Sonra 00.20 de Alper Yüzbaşıyı arayıp durum
hakkında bilgi verdim. .......... 13.07.2016 saat: 10.52 de Nail YİĞİT’i makam cep telefonundan arayarak kimlik
kartını alıp almadığını sordum bana kimliğini aldığını söyledi bende o vesile ile Antalya’ya döndüğünü
anladım. Daha sonra 13.07.2016’da 22.14 ‘de Nail YİĞİT beni arayarak aracın yarın sabah saat:07.00
hazırlanmasını söyledi fakat kimseye haber vermeyin dedi. Ben bir anlam veremedim. Süratle aracı hazırlamak
için habercileri aradım. O gün Nöbetçi Amiri olan Alper Yüzbaşıyı arayarak askerleri Lojmana getirtmem
gerektiğini söyledim. Gerekli koordine sağlayıp sabah sosyal tesisler yemek aracıyla lojmana getireceğimi
söyledim. Kendisi de tamam dedi.
.......Yaklaşık 00.20 civarında Nail YİĞİT’in sivil aracı bulunduğum yere geldi kendisini fark edince
direk yanma koşarak tekmil verdim. Aracın kartının anzalı olduğunu ve kartı yuttuğu için kapılan
kilitleyemediğimi ve kartı çıkartmaya çalıştığımı söyledim. Aracım Nail YİĞİT’in aracının yolunu kesiyordu
müsaade isteyip aracımı kaldırarak o da kendi yerine park etti. Ne yaptığımıza bakmadan eşi çocukları ile
bavullan ile konuta çıktı. Ben de kaldığım yerde kartı çıkartmaya çalıştım bu arada Tugay’da bulunan
habercileri arayarak Grand Cherookeyi hazırlamalarını söyledim. .....14..07.2016 sabahNail YİĞİT’i 06.21
sıralarında makam cep telefonundan arayıp Renault Megane aracın çalışmadığını Cherookey araç ile
gideceğimizi söyledim..... saat:07.00’de Nail YİĞİT aşağıya indi. Haberci Ali, Haberci Hüsnü ve ben araç
başında hazır idik . Araca üçümüz bindik. Nail YİĞİT çıkmadan bana rahatsız isen gelme ben asker ile giderim
deyince bende gerek yok komutanım idare ederim dedim. İğnem yanımda olduğu için sorun etmedim Haberci
Hüsnü Servis aracı ile tugaya geldi bizde makam aracı ile Tugaya geldik Nail YİĞİT kimseye haber vermeyin
dediği için rutin dışında hareket ederek sabah kurmay başkanı, G4, Tugay Nöbetçi Amiri,Komutan Yardımcısı
karşılama için çıktık yaklaşktık mesajı atmadık ama makama geldiğimizde Tugay Nöbetçi Amiri ile bir
Başçavuş koşarak karşılama yaptılar. Daha sonra Nail YİĞİT makama çıktı. Kurmay Başkanı Topçu Yarbay
204
Osman AKKAYA geldi. Hatta çıkarken neden aramıyorsunuz mesaj atmıyorsun diye bana çıkıştı. Ben de Nail
YÎĞÎT’in emri olduğunu söyledim. Müsaitse odaya gireyim dedi . Ben de müsait dedim. Odaya girdi. Daha
sonra Nail YİĞİT beni çağırıp izinli olduğunu, imzaları Komutan Yardımcısı Piyade Albay Yusuf SARI’nın
atacağını, ne olursa olsun hiçbir şekilde telefonlara bakmamamı söyledi. Makam telefonu ile Şahsi telefonunu
bana vererek G3 İstihbarat Kurmay Binbaşı Ahmet BAYKAL ile Komutan Yardımcısı Yusuf SARI’yı
çağırmamı söyledi. Ben de 14.07.2016 günü 07:29'da Yusuf SARİ’yi, 07:30‘da Ahmet BAYKALI’ı arayarak
Nail YİĞİT’in makamda beklediğini ilettim. Bir süre sonra çağrılan kişiler makama geldiler bir süre makamda
kalıp apar topar kamelyaya indiler ben o sırada ağrım olduğu için aşağıya inmedim. Haberciler aşağıya indiler
bir süre sonra haberci bana gelip 'Komutanım, Nail YÎĞİT’in kamelyada bulunan telefonu arızalı ve ses
kesiliyor. Emir Astsubayı telefona baksın diyerek gönderdi' dedi. Ben de muhabereci olduğum için hemen
önümdeki telefona takıp denedim. Fakat her hangi bir anzası yoktu.
.......... Bu arada zamanı tam olarak hatırlamıyorum tahmini saat:09:00-09:20 arası Tugay komutanı
Nail YİĞÎT’in şahsi cep telefonu rehbere kayıtlı olmayan bir numara ile arandı açıp açmama arasında tereddüt
ederken uzun çaldığı için açtım. Çekip çekmemek arasında olan Tuğgeneral yada Tümgeneral rütbesini
anlayamadığım İsmini Mehmet, Soy ismini anlamadığım ancak kendisini Genel Kurmay Personel Dairede
çalıştığını söyleyen kişi (Tuğgeneral Mehmet Partigöç) Nail YİĞİT’ le görüşmek istediğini söyledi. Ben de
Nail YİĞİT’in kamelyada olduğunu söyledim. Telefonla irtibat olup olmadığını sordu. Ben de kamelyanın
telefonunun arızalı olduğunu söyledim. Bana müsait olduğunda beni “537-12 58” (Askeri Hat)'den arasın
dedi. Telefonu kapattı. Ben de tam rütbesini ve ismini anlamadığım için Genelkurmay Santralini aradım. 537
1258'nin hangi General’e ait olduğunu sordum. Santralci bana "öyle bir numaram ve abonem yok" dedi. Ben de
Genel Kurmay Personel Dairede Tümgeneral yada Tuğgeneral kim var diye sordum. Sağlıklı bilgi alamadım. O
sırada emir Astsubaylarında bulunan General-Amiral bilgi listesi aklıma geldi. Orada Genelkurmay'da çalışan
Tuğgeneraller, Tümgenerallerin isimleri ve telefonlarına bakarken 537 12 58’in MİLŞEÇ (kriptolu telefon)
numarası olduğunu ve Genelkurmay Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet
PARTÎGÖÇ olduğunu gördüm.
Daha sonra Nail YİĞİT kamelyadan makama geçti. Kendisine Mehmet PARTÎGÖÇ’ ün 0537 1258
numaralı telefonunu araması gerektiğini söyledim. O sırada 'az bir işimiz var biter bitmez çıkacağız araç hazır
olsun' dedi. Sonra bana dönerek Nizamiye’ye bilgi ver '47. Alay Komutanı Piyade Kurmay Albay Sadık soy
adını bilmediğim şahıs ile İstanbul İl Jandarma Komutanı veda ziyaretine gelecekler' dedi. Ben de Nizamiye’ye
bilgi vererek gelenleri Makama yönlendirin dedim. O sırada zamanı pek kestiremiyorum 10.00-10.15 arası
Tank Tabur komutanı (Eski Tank Kurmay Yarbay Serbülent EKEN ile Tank Tabur Komutanı (Yenisi Tahmini
Tank Kurmay Yarbay Fatih SÖNMEZ ) Nail YİĞİT ile odada bir süre görüştüler.Sonra G-4 Piyade Kurmay
Yüzbaşı Özkan ÖZGENÇ ile bir süre görüştü. ........ Revire gidip iğnemi yaptırdım. Makama döndüm o sırada
47. Alay Komutanı ile Nail YİĞİT kamelyada görüşüyordu ben makama geçtim. Nail YİĞİT görüşmeyi
görüşmeyi bitirip makama geldi. O sırada makamda otururken 4 beş sivil giyimli fakat rütbeli olduğunu tahmin
ettiğim kişiler geldi. Daha sonra Jandarma olduklarını anladım. İstanbul İl Jandarma Komutanı Gürcan
SERCAN’ın yanında gelmişlerdi. O anda ortalık kısa süreli kanştı Nail YİĞİT direk koridora çıktı, koridor
uyansı lambası yanınca ben ve haberciler apar tapar koridora çıktık. Nail YİĞİT alelacele aşağıya yöneldi.
Sonra yukarı yönelerek şeref salonunu açmamızı istedi. Anahtarı haberciye verip hemen şeref salonunu açtırdık.
Koltuk kılıfları vardı. Nail YİĞİT şaşırtıcı bir şekilde başımızda bekleyerek kılıfları çıkartmamızı bekledi. Ben
şahsen şaşırdım. Çünkü askeri teamüllere göre belli bir süre önce haber verip şeref salonunun hazırlamamız
istenirdi. Hatırladığım kadarıyla şeref salonunda Nail YİĞİT, Gürcan SERCAN, Yusuf SARI, Osman
AKKAYA, Ahmet BAYKAL, Özkan ÖZGENÇ toplantı yapmaya başladılar. Malum Atatürk Havalimanı
saldırısı, 3.Kolordu Komutanlığının sürekli cep telefonuma attığı eylem mesajları, televizyondan takip ettiğimiz
14 Temmuz Fransız günü, Taksim'de Konsolosluklann kapatılması, davetlerin iptali gibi olayları birleştirerek İl
Jandarma Komutanının gelmesi, toplantılar, Nail YİĞİT’in izinden erken dönmesini düşününce bende bir
istihbarat alındığı, kuvvet muhtemel IŞİD vari bir eylem yapılabileceği hissi uyandırdı. Bu yüzden toplantılar
yapılıyor sandım.
.......Bir ara hava almak için Makam dışına çıkıp camdan dışarı baktığımda aşağıda Jandarma’ya ait
Gri Cherooke jip ile Marka modelini bilmediğim sivil iki araç park halinde idi...Osman AKKAYA 16. 54’de
beni aradı, nerede olduğumu sordu bende izinli olduğumu taş düşürdüğümü Renault Megane'nın arızalı
olduğunu, tamir ettirmeye çalıştığımı söyledim. Bana geçmiş olsun diyerek telefonu kapattı. Ben de istirahat
etmek için eve geçtim. Nail YİĞİT ile son görüşmem 14.07.2016 saat:16.49’dır.
205
15.07.2016 sabah saat:08.10 sıralarında kalktım...... Saat: 14:45 sıralarında haberci Hüsnü beni
aradı ve Nail YİĞİT'in makamı terk ettiğini, kışlayı dolaşmaya çıktığını fakat sivil giyimli birinin kimin
olduğunu bilmediği bir şahsın kendisini azarlayarak Tugay Komutanı makam odasına girerek kapıyı kapattığını
söyledi. Nail YİĞİT ‘in haberi var mı diye sordum. Asker de 'yok' dedi. Nail YİĞİT’i aramayı düşündüm, fakat
nasıl bir tepki verir diye düşündüm belki de Nail YİĞİT’in bilgisi vardır tepki görürüm diye düşündüm bir
yandan da askeri teamüllere göre bir ast yâda bir üst makamda yoksa makamına girilmez diye bildiğimizden
saat: 14.49'da Kurmay Başkanı Osman AKKAYA’yı aradım kendisi durumdan bilgisi olduğunu, Nail YİĞÎT’in
devresi olduğunu, sorun olmadığını söyledi. Osman AKKAYA ile son görüşmem 15/07/2016 Saat.14.49
dur. ........ 15.07.2016 günü Saat. 18.00 civarında haberci Hüsnü aradı ve 'lojmana geldik ama Nail YİĞİT çok
hızlı çıktı üstümüzü değiştiremedik' dedi. Ben de 'hafta sonu görev olursa kamuflajlı sıkıntı olur' dedim.
15.07.2016 Saat.18.17 de Piyade Yüzbaşı Alper KARACAOĞLU’nu aradım ve 'haberciler acil çıkmışlar
birlikte takım elbiseleri kalmış nasıl aldırabiliriz' dedim. Alper Yüzbaşı da birlikte silah kaybolduğunu ve
servislerin 2. emre kadar kalkmayacağını söyledi. ....... haberciler bana gece 02.00 de çıkış yapıp Nail YİĞİT
ile birliği ve nöbet yerlerini kontrol etmeye gideceğiz dedi. Ben de silah kaybolduğunu duyduğum için normal
bir uygulama olarak değerlendirdim. Askere ben sabah izine çıkacağım sabah yolda olacağım hafta sonu idare
edersiniz zaten Pazar günü Cebrail uzman izinden gelecek sıkıntı olmaz dedim Askerde emredersiniz
komutanım dedi.
....... O sırada eşim Armağan Başçavuşun eşine malzemeleri verirken Armağan Başçavuşun eşi izine
gideceğimizi bildiği için köprüler kapatılmış haberi geldi dedi. Hem de eşi hemşire olduğu için gelin iğneyi ben
vurayım dedi bende hem TV’de haberlere bakar hem de bilgi sahibi olurum diye orada iğneyi vurdurdum.
TV’deki haberlerde Saat.23.00 civarında köprünün üzerinde 2 adet Mercedes yaklaşık 20-25 asker sıralı olarak
duruyordu ilk başta bir anlam veremedim daha sonra aklıma aym 14’nde Fransa/Nice kentinde olan ve kamyon
ile gerçekleştirilen terör eylemi geldi. Herhalde olası olabilecek bir eylemi engellemek için trafiği kestiler daha
sonra açılır, bende sabah sorunsuz şekilde izine İzmir’e giderim diye düşündüm. Ama daha sonra Baştabya
kışlasında Nöbetçi olan Armağan AKÇAM kışlada askeri hareketlilik olduğundan bahsetti ama ne olduğunu o
da bilmiyordu. İlerleyen zamanda Başbakanın TV’de açıklama yaparak bu durumun kalkışma girişimi
olduğunu söylüyordu. Daha sonra eşim ile birlikte kendi evimize geçtik ve hemen TV’yi açarak gelişmeleri
takip etmeye başladık. O sırada İstanbul’un çeşitli yerlerinden zırhlı araç ve tankların çıktığı, Atatürk
Havalimanına tankların geldiği haberleri alt yazılarda düşmeye başladı. Ben de Atatürk Havalimanı denilince en
yakın tank birliği olan kendi birliğimiz olduğu için büyük bir endişe ve bilgi alabilmek maksadı ile önce
habercilerden Hüsnü'yü 23.07’de aradım. Telefonu kapalı olduğundan daha sonra diğer haberci Ali’yi 23.08’de
aradım. Onun da telefonu kapalı olunca iyice işkillenip sosyal tesisleri dış hattan arayarak Nizamiye Nöbetçi
Astsubayını Saat.23.12’de bağlanıp Nail YÎĞÎT’in makam aracı ile çıkıp çıkmadığını sordum. Cevaben bayağı
bir süre önce çıktığını bana söyledi. Ben de askerlerin telefonları kapalı olduğu için büyük ihtimalle Nail
YİĞİT’in kapattırdığından şüphe duydum. O yüzden komuta heyetinden şüphe duyarak onlardan kimseyi
aramadım. Bu arada tank taburu MEBS takımında görevli uzman çavuş Ahmet KARAGÖZ’ü arayıp nerede
olduğunu sordum. Kendisi memlekette izinli olduğunu beyan edince biraz olsun rahatladım. O da neler
olduğunu sordu benimde sağlıklı bir bilgim olmadığını ve TV’den takip ettiğimi söyleyip telefonu
kapattım........büyük bir endişe ile ve bilgi alabilmek ilk aklıma gelen MEBS takımda çalışan muhabere uzman
çavuş Hüseyin KALABAS'ı aramak oldu kendisini aradığımda ilk olarak nerde olduğunu sordum oda bana
Atatürk Havalimanında uçakların olduğu yerde dolaştıklarını söyledi bende kendisine “oğlum manyak mısınız”
“Apronda ne işiniz var dedim” tekrarlayarak bir yanlışlık olduğunu emin mi olduğunu sordum, dolaşıyorum
dediğinde kim emir verdi diye sordum. Kendisi kimin emir verdiğini bilmediğini ve sadece 'Komutanın biz
emir kuluyuz, bize emir verdiler bizde geldik' diye birkaç kere kötü bir ruh halinde dile getirdi. Ben de Bölük
Komutanını arayıp emri kimin verdiğini bir yanlışlık olduğunu ve yukarıya doğru emri sorgulamasını söyleyip
telefonu kapattım. Armağan Başçavuş beni arayarak eşi ve oğlu için endişeli olduğunu benzeri şeyler konuştuk
bende lojmanda olduğumu ailesini merak etmemesi gerektiğini söyledim.
Saat:22.00 civarında bakım Astsubay Çavuş Samet ÜNAL’ı aradım nerede olduğunu sordum. Bana
Atatürk Havalimanı giriş kapısında olduğunu söyledi. Kendisine bir terslik olduğunu kimin emriyle neden
oraya gittiklerini sordum. Kendisi kimin emri olduğunu bilmediğini Atatürk Havalimanında olaylar olduğunu
ondan dolayı oraya gittiklerini ve rahat konuşamadığını söyledi. Ben de kendisine Bölük Komutanı vs. Emri
sorgulamasını ve netleştirmesini söyleyerek telefonu kapattık......Bakım başçavuş Seyfi KURT aklıma geldi.
Kendisini aradım Tank ve zırhlı araçların çıktığını söyledi. Bu arada bakım kıdemli çavuş Samet ÜNAL ile
206
görüştüm kendisi birliğe döndüğünü birlikte olduğunu söyledi. İçim biraz olsun rahatladı sonra Hüseyin
Uzmanı arayarak Samet Astsubayların kışlaya döndüğünü söyledim. Kendisi hala Atatürk Havalimanında
olduğunu söyledim. Onlar ile irtibata geçmesini söyledim bu arada televizyonlarda Atatürk Havalimanı Tank ve
ZMA, köprüde tank ve ZPT’ler ile İstanbul’un değişik yerlerinde Askeri hareketlilik olduğu ve halkın
toplanmaya başladığı ve yer yer çatışmaların başladığı haberleri verilmeye başladığı için endişelerim arttı.

O sırada Lojmanların üzerinde Hava Hareketliliği olmaya başladı. Flö’lar alçak uçuş yapıyor,
karanlıkta balkona çıkıp seçmeye çalıştığımda Sikorsky ve UH1 uçuyordu. İşin artık çok daha ciddi bir duruma
gittiğini, kim dost kim düşman kimin ne olduğunun karıştığı için içeriye giderek beylik tabancamı, kendimi ve
ailemi gerektiğinde korumak için namluya mermiyi sürüp emniyete aldım. Yedek şarjörü de cebime koyup
silahı da belime taktım. Eşim beş buçuk aylık hamile olması televizyon haberleri, uçaklar ve silahı görünce
biraz fenalaştı onu sakinleştirdikten sonra televizyonda Kolordu Komutanı, Ordu komutanı, Jandarma Hareket
başkanı ve Özel Kuvvetler Komutanın konuşmalarını dinledim. Kolordu komutanı ve Ordu komutanımız ısrarla
birliklerin kışlalara dönülmesi emrini veriyorlardı o sırada Sn. Cumhurbaşkanımız Televizyonda açıklama
yapıyordu olayları anlamaya çalışıyordum. Her şey çok karışık bir durumdaydı haber kanalları artık yaşanan
olayları canlı görüntüler ile yayınlamaya başlamıştı. Avrupa yakasındaki çekilen görüntüler yayınlandığında
görüntülerde gördüğüm araçların plakaları bildiğim, bizim birliğin araçları olduğu için seçebiliyordum.
.......... Saat:02:41 de cep telefonuma Haberci Hüsnü’den “Müsaitmisiniz Komutanım “ diye mesaj
geldi. Ben de 02:42 ‘de geri aradım durumu anlamak için “Neredesiniz ne yapıyorsunuz ’’diye sordum. 'Nail
YİĞİT emir verdi Lojmandan Baştabya’ya gidiyoruz. Baştabyadan makama gidip Nail YİĞİT’i arayacağız'
diyerek yol tarifi istedi. Ben de şüpheli bir durum olduğu için yol tarifi vermeyerek gidemezsiniz yollar kapalı
herkes dışarda vb. şeyler söyledim ama dikkatimi çeken ben haberci Hüsnü ile görüşürken yanında Haberci Ali,
Nail YİĞİT ile telefonla görüşüyordu. Daha sonraki görüşmemde kaybolduklarını, aynı yerde döndüklerini Nail
YİĞİT’in geri Lojmana dönün dediğini söyledi. Ben de bilgi alabilmek için 'lojmana gelince yanıma gelin'
dedim. O sırada eşime merak etmesin diye ben nizamiye’ye bakıp geleyim dedim. Halk öfkeli burayı Askeri
birlikler sanırlar diyerek aşağıya indim. O sırada Lojman nizamiyeye giderken Astsubay Arif AKYURT’un
evinin ışığının yandığını gördüm. Arif Astsubaya seslendim. Balkona çıktı. 'Neler oluyor haberin var mı?' diye
sordum. 'Abi bende nöbet istirahatliyim Televizyondan gördüğüm kadar' dedi ve aşağıya yanıma indi. Beraber
Nizamiye bölgesine geçtik. Ben Nizamiye’ye giderken Nail YÎĞÎT’in şahsi aracının yerinde olmadığını
gördüm. Nizamiye’ye vardığımda aracın ne zaman çıktığını sordum. Buradan çıktı ama net bir zaman
veremediler orada bir süre kaldıktan sonra Arif evine çıktı. Ben de lojmanımın olduğu yere doğru geldi Haberci
Hüsnü Telefon açtı lojmana geldik dedi bende benim evin oraya doğru gelin dedim daha sonra haberciler
yanıma geldi hemen neler olduğunu anlamak için, 'neden erken çıktınız telefonlar neden kapalıydı Nail YİĞİT
mi telefonları kapattırdı?' diye sordum. Onlar da akşam apar topar çıktığını, telefonların çok arayan var diyerek
kapattıklarını beyan ettiler. Ben de onlara tanklar çıktığında Nail YİĞİT orada mıydı diye sordum. Biz
gittiğimizde tanklar çıkmıştı dediler. Sonra nerede durdunuz dedim, hep makamdaydık dediler. 'Nail YİĞİT bu
işin neresinde' diye sordum. Onlar da bana siz ne biliyorsanız bizde o kadar biliyoruz dediler Ben de biraz
kızarak 'oğlum bütün gün adamın yarandaydınız hiç mi telefonla bir şey konuşmadı, hiçbir şey duymadınız mı
şüphelenmediniz mi?' diye sordum. Sus Pus oldular. O sırada aşağıya doğru yürüyerek konutun bulunduğu
apartmanın önüne kadar gelmiş bulunup oradaki ağaçlık alanın altına geldik askerlerin korkmuş olduğu
gözlerinden belliydi bir yandan onları sakinleştirmek bir yandan da sağlıklı bilgi alabilmek için uğraşıyordum.
O sırada Nail YİĞİT sivil aracıyla gelip araç park yerine aracını park etti. Askerler korkup yanındaki
apartmanın arkasına saklandılar. Nail YİĞİT hızlı bir şekilde evine doğru çıktı. O esnada askerleri çağırıp
MP5’in Nerede olduğunu sordum. Askerler MP5’i Emniyet Muhafız Takımına teslim ettik dediler. Nail
YİĞİT’in üzerinde silah var mı diye sordum 'bilmiyoruz' diye söylediler. Ben tahmini iki tane silahının
olduğunu biliyordum üzerinde var yok emin değildim.
En son iki Asker yanımdayken üç kere arka arkaya 'vatan için, Millet için vicdan için, Nail YİĞİT
bu işin içinde mi? dışında mı?' diye sordum ama korku, ama yaşadıkları travma ile birbirlerine bakarak sessiz
kaldılar. O sırada Nail YİĞİT lojman alt kapısından çıkarak seri şekilde aracına binerek nizamiye doğru hareket
etti. Aracında yanlış görmediysem Eşi Sevgi YİĞİT ve çocukları da vardı. O an araç Nizamiye’ye doğru
giderken aracın arkasında koştum fakat araç nizamiyeden çıkıp yol alıyordu. Nizamiyedeki Personel de bilgi
almaya çalışıyordu. O geceki Sosyal tesisler Nöbetçi Subayı Maliye Üstteğmen Abdullah GÜLLÜ bana ne
olduğunu sordu bende bilmediğimi ve onların sağlıklı bir bilgisinin olup olmadığını sordum. Onlann da sağlıklı
207
bir bilgisinin olmadığı belliydi...... Sabah yaklaşık olarak 11:00-11:30 civarında televizyon haberlerinde
darbecilerin Whatsapp mesaj ve yazışmaları TV’de yayınladı. O yazışmalardan takip ettiğim kadarıyla bu işi
organize edenler ve ele başları olarak Nail YİĞÎT, Osman AKKAYA, Kadir YILDIZ, Özkan ÖZGENÇ, Ömer
KORKUT, Ahmet BAYKAL olduğunu anladım......." şeklinde beyanda bulunduğu,

7.5.3. Atatürk Havalimanı Jandarma Bölük Komutanı olarak Görev yapan Jandarma Üsteğmen
Ender Anıl Çalgın'ın 19/08/2016 tarihinde alınan ifadesinde özetle;

14/07/2016 tarihinde saat:17.50 sıralarında İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Gürcan SERCAN
ile 66'ncı Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmet Nail YİĞİT'in bölüğe geldiklerini, önceden
şahısların habercilerinden öğrendiğim kadarıyla ziyaretin çay içmek maksatlı olduğunu ancak kendisine Atatürk
Havalimanına ait krokinin olup olmadığını sorduklarını, kendisinin de krokinin olduğunu söyleyerek makam
odasında bulunan krokiyi habercisine getirttiğini, habercinin söz konusu krokiyi bölüğün kamelyasına
getirdiğini, kendisinin krokinin istenmesini yakın zamanda havalimanında meydana gelen terör saldırısıyla ilgili
olabileceğini düşünerek Gürcan SERCAN'a konu bilgi vermek istediğinde Gürcan SERCAN'ın kendisine bilgi
vermesine gerek olmadığını, o olayla ilgili her şeyi bildiğini söyleyerek "soracağım sorulara cevap ver"
dediğini, ilk olarak kroki üzerinde nerede olduklarını sorduğunu, daha sonra yine kroki üzerinde devlet
konuk evinin yeri, iç hatlar, dış hatlar terminallerinin yeri, Atatürk havalimanına kaç giriş ve çıkış
olduğunu ve yerlerini sorduğunu, kendisinin de bilgi verdiğini, bu esnada Mehmet Nail YİĞİT'in ise
kendisiyle muhatap olmayarak kendisinin Gürcan SERCAN'a verdiğim cevaplara göre krokiyi ayrıntılı bir
şekilde incelediğini farkettiğini, yine Gürcan SERCAN'ın kendisine son olarak havalimanında kaç tane
kontrol kulesinin olduğunu ve bunların nerede olduğunu sorduğunu, kendisinin de tam olarak yerlerini
bilmediğini söylediğini, daha sonra Gürcan SERCAN'ın "sen bize iki çay söyleyip çıkabilirsin" dediğini,
kendisinin de kamelyanın kapısını kapatarak çıktığını, yaklaşık 20-25 dakika kadar ikisinin baş başa
konuştuklarını uzaktan kamelyanın camlı olmasından dolayı gördüğünü, daha sonra ilk önce Mehmet Nail
YİĞİT'in, yaklaşık 10-15 dakika kadar sonra ise Gürcan SERCAN'ın ayrıldığını, Darbe girişiminden sonra
şahısların girişimin önemli bir ayağı Atatürk havalimanı olduğu için, limanın dış korumasıyla görevli birliğine
kritik yerlerin keşfi maksatlı geldiklerini düşünerek olayı tutanak altına alıp kamera kayıtlarını emniyete
verdiğini beyan ettiği anlaşılmıştır.

7.5.4. Darbe girişimi öncesi planlama toplantılarına katılan ve gününde ise bulunduğu 1'nci Ordu
Komutanlığı Harekat Merkezinde yönlendirme ve koordinasyon görevi üstlenen 1'nci Ordu Harekat Yarbaşkanı
Tuğgeneral Eyyüp GÜRLER'in 13/08/2016 tarihinde alınan ifadesinin ilgili kısmında özetle;

Tekirdağ ili Malkara ilçesinde görev yaptığı dönemde tanıştığı ve kendisinin hükümet politikalarına
küskün olduğunu bilen Kara Kuvvetleri Komutanlığı Genel Harekat Daire Başkanı olarak görev yapan
Tuğgeneral Adem BODUROĞLU'nun Darbe girişiminden birkaç gün kadar önce kriptolu kurum telefonundan
kendisini aradığını ve üstü kapalı olarak darbe planlamasının yapıldığını söylediğini, ne zaman yada ne şekilde
yapılacağını telefonda söylemediğini, Adem BODUROĞLU ile görüştükten 1-2 gün kadar sonra Kara
Kuvvetleri Komutanlığında görevli Albay Muzaffer DÜZENLİ'nin kendisini kullanmış olduğu telefondan
arayarak bir gün sonra Maltepe 2'nci Zırhlı Tugay Komutanlığına gelmesini istediğini, görüşmeden bir gün
sonra söz konusu yere gittiğini, burada Tugay Komutanı Özkan AYDOĞDU'nun da bulunduğu ortamda
Muzaffer DÜZENLİ'nin yüz yüze kendisine darbe faaliyetinin olacağını söylediğini, kendisinin de faaliyet
kapsamında görevinin ne olduğunu sorduğunda kendisine 1'nci Orduda çatlak bir ses olmamasını sağlamasını
ve gerektiği zaman İstanbul dışındaki birliklerin İstanbul'a sevkini sağlamasını istediğini, ayrıca faaliyetin
Cuma'yı Cumartesi'ye bağlayan gece 03.00'da başlayacağını, aralarındaki haberleşmenin ise kişisel telefon
numaraları ile Whatsapp üzerinden yapılacağını, emirlere riayet etmeyenin derdest edileceğini söylediğini
beyan etmiştir.

Darbe girişimi öncesi yapılan hazırlıklar kapsamında ve Darbe girişimi günü gerçekleştirilen
faaliyetlerle ilgili olarak 66'ncı Zırhlı Tugay Komutanlığından herhangi bir kamera görüntüsü / kaydı elde
edilememiştir.
208
7.5.5. Darbe girişiminin gerçekleştiği 15/07/2016 günü İstanbul ili Kadıköy ilçesinde bulunan
Moda Deniz Kulübünde Eskişehir Muharip Hava Kuvveti Komutanı Korgeneral Mehmet Şanver'in çocuğunun
düğün merasimi gerçekleştiği, merasime Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal olmak üzere bir çok hava
sınıfından generalin iştirak ettiği, iştirak eden şahısların arasında komuta ettiği birlikleri Darbe girişimine aktif
olarak katılan generallerin de bulunduğu, bu durumun girişimin planlanan saatten önce başlaması nedeniyle
olduğunun değerlendirildiği, Darbe girişimi faaliyetlerinin planlanan tarih ve saat olan 16/07/2016
saat:03.00'dan önce saat:21.00 sıralarında başlaması nedeniyle düğün merasiminin devam ettiği sırada
Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timleri tarafından baskın düzenlendiği, tanık Mehmet Şanver'in 29/11/2016
tarihinde alınan ifadesinde baskın yapan MAK ekip personelinin isimlerini bilmemesine rağmen çoğunun
yüzünü önceden gördüğünü, bunlardan bir kısmının zamanın Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk, gerekse
de günümüz Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'ın yakın korumaları olduğunu beyan ettiği, baskın
neticesinde darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan ve ülke genelindeki askeri birliklere "Harekat Yıldırım"
öncelikli mesaj olarak gönderilen sıkıyönetim emri direktifi ekindeki sözde atama listelerine göre bağlı
bulundukları Kuvvet emrine çekilenlerin derdest edilerek Darbe girişiminin hava unsurlarının komuta merkezi
olan Akıncılar Hava Üs Komutanlığına götürüldükleri, mevcut görevlerinin devamına karar verilen veya üst
göreve yüksetilen generallerin ise bir süre tutulduktan sonra birliklerinin başına dönüp komuta etmeleri
amacıyla serbest bırakıldıkları,düğün merasimine katılan generallerden Ahmet Cural'ın 22/11/2016, Şaban
Umut'un 23/11/2016 ve Recep Yüksel'in 11/10/2016 tarihinde alınan ifadelerinin ilgili kısmında; odada rehin
tutuldukları sırada farklı bir odada bulunan Hava Harp Okulu Komutanı Fethi Alpay'ın yanlarına geldiklerini ve
kendilerine "bir grup asker olarak Darbe girişimini kendilerinin yaptığını, Genelkurmay Başkanının
kendilerini desteklediğini, diğer kuvvet komutanlarının da destekleyeceğini" söyleyerek Darbe girişimine
kimlerin destek verdiğini sorduğunu beyan etmişlerdir.

7.5.6. Hava Harp Okulu Destek Grup Komutanlığı Muhafız Bölüğünde uzman çavuş olarak görev
yapan ve okulun ana nizamiyesinde 14/07/2016 saat:08.00'dan 15/07/2016 saat:08.00'a kadar nizamiye nöbet
vardiyasında görevli olan Teoman Yalçın'ın 26/01/2017 günü alınan ifadesinde özetle;

14/07/2016 günü saat:12.00 sıralarında 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanı olarak bildiği ve
Mehmet Nail YİĞİT olarak teşhis ettiği şahsın makam aracıyla okul nizamiyesinden girdiğini, saat:14.30
sıralarında çıkış yaptığını,
Yaklaşık on dakika kadar sonra sivil giyimli, kendisini albay olarak tanıtan ve kimliğini gösteren bir
kişinin okul komutanıyla görüşeceğini söylemesi üzerine komutanın emir astsubayı olan Burhan TORLAK'ı
aradıklarını, durumu söylediklerini, aradan beş dakika kadar geçtikten sonra 66. Mekanize Piyade Tugay
Komutanının şoförünün nizamiyeye gelerek albay şahsı alıp içeriye gittiğini, yine aradan bir süre geçtikten
sonra bu sefer binbaşı rütbesinde bir şahsın geldiğini, bu şahsı da aynı makam şoförünün aldığını, bu şahısların
makam aracıyla giriş yapıp VİP işlemi gördüklerinden kayıtlarının alınmadığını,
Aynı gün saat:16.00 sıralarında Fethi ALPAY'ın emir astsubayı olan Burhan TORLAK'ın kendilerini
arayarak ATEŞ generalin misafirlerinin geleceğini ve VİP'den kayıt yapmadan almalarını söylediğini, mesaiden
sonra sayısını tam olarak hatırlayamamakla birlikte yaklaşık 20-30 asker şahsın bu şekilde giriş yaptığını,
saat:18.00 sıralarında ise bir kurmay binbaşı ve kurmay yarbayın giriş yaptığını, yine takip eden sabah
saat:05.30 sıralarında nizamiyeye Ateş generalin misafiri olduğunu söyleyen yüzbaşı ve binbaşı rütbesinde iki
askerin geldiğini, bu şahısları da kayıt yaptırmadan aldıklarını, bu yaşananlar esnasında bir generalin kendinden
alt rütbedeki askerleri karşılatmasına ve misafir etmesine şaşırdıklarını, okula anlattığı şekilde giriş yaptığını
beyan ettiği şahıslardan Mehmet Murat ÇELEBİOĞLU, Muzaffer DÜZENLİ, Eyyüp GÜRLER, Sadık
CEBECİ ve Mehmet Nail YİĞİT'i teşhis ettiği anlaşılmıştır.

7.5.7. Olay tarihinde Hava Harp Okulu Protokol Şube Müdürlüğünde görevli olan astsubay Sadık
Seven'in 26/01/2017 tarihinde alınan ifadesinde özetle;

14/07/2016 günü mesai bitimi sıralarında Okul Komutanı Fethi ALPAY'ın emir astsubayı olan
Burhan TORLAK'ın yanına gelerek "Akşam komutanın misafirleri gelecek. Ben burada yalnızım. Aşağı
inemiyorum. Misafirler geldiğinde sana seslensem giriş kapısında karşılar mısın?" diye sorduğunu, saat:19.00
209
sıralarında misafirlerin gelmeye başladığını, nizamiyeden görevlilerin telsiz aracılığıyla "VİP GELDİ" anonsu
üzerine karşıladığını ve komutan katına götürdüğünü, komutan katında Burhan TORLAK'ın misafirleri
karşılayıp komutan odasına götürdüğünü, eşlik ettiğini, gelenlerin tamamının sivil giyimli olduğunu beyan
etmiştir.

7.5.8. Hava Harp Okulu Destek Grup Komutanlığı Hizmet Bölüğünde sözleşmeli er olup olay
tarihinde Fethi ALPAY'ın habercisi olarak görev yapan Mustafa Saralar'ın 26/01/2017 tarihinde alınan
ifadesinde;

"................ Saat: 12.00 sıralarında Fethi ALPAY'ın haberi olmadan davetsiz ve randevusuz bir
misafir geldi. 66. Mekanize Piyade tugay Komutanı Mehmet Nail YİĞİT geldi. Yanında resmi üniformalı bir
Albay (İl Jandarma Komutanı Gürcan SERCAN) da vardı. O albayın ismini bilmiyorum, görsem tanıyabilirim.
Fethi ALPAY, Mehmet Nail YİĞİT ve Albay bir toplantı yapmaya başladılar. Yaklaşık 1-1.5 saat falan sürdü.
Fethi ALPAY yaveri Burhan TORLAK a saat: 18.00 de Atatürk Havaalanına Tuğgeneral Gökhan
SÖNMEZATEŞ gelecek onun alınması talimatını verdi. Burhan TORLAK da benimle beraber çalışan şoför
Mustafa TAYFUR'a konuyu iletti. Mustafa almaya gitti. Saat: 19.30 da geldiler. Gökhan SÖNMEZATEŞ'i
makamda karşıladık. Geldiği sırada Fethi ALPAY okula alınacak öğrenci mülakatındaydı. Biz Gökhan
SÖNMEZATEŞ e bir şeyler ikram ettik. Tek başınaydı, sırtında ufak bir çantası vardı. Garip garip halleri vardı.
Hiç yerinde oturmuyordu, sürekli su istiyordu. Saat: 20.00 den sonra misafirler gelmeye başladı. Saat: 21.30
da Fethi ALPAY da geldi. Bizim misafirlerin geleceğinden haberimiz yoktu. Muhtemelen yaver Burhan
TORLAK'ın haberi vardır. Yaklaşık 20-25 misafir geldi, gelenlerin hepsi sivil kıyafetliydi. Biz mutfakta Er
Tayfun BULUT ve Er Mustafa TAYFUR bizlere beklerken Burhan TORLAK yanımıza gelerek bize 'bizim de
haberimiz yok, komutanın misafiri bunlar, kimseye bu misafirlerden bahsetmeyin, komutan toplantı yapıyor,
kimsede olumsuz düşünce uyandırmasın' dedi.
Dikkatimi çeken başka bir gelişme de vardı. Burhan TORLAK bana çayın ve suyun yeteri kadar
olup olmadığını sordu. Eğer kalmadıysa alalım dedi. Normalde çay ve su ihtiyaçları aylık yapılır. İsmini
hatırlamadığım bir şoföre para vererek peynir, zeytin, bal, reçel, tereyağ aldırdı. Normalde bu ürünler alınmaz.
Hava Harp Okulunda normalde telefon kullanmamız yasaktır. Gelen misafirler telefon kullandığımızı görünce
bize “telefon kullanıyorsanız kapıyı kapatın” diye bağırdı. Daha sonra Burhan TORLAK yanımıza gelerek
“kapıyı kapatın, bizden habersiz dahi koridora çıkmayın” dedi. Daha sonra içerisi kalabalık olduğu için su
istendi. Suyu hazırladım. Odanın kapısına vurarak içeri girdiğim halde bana telefonla uğraştığımı gören
misafir beni göstererek “kim bunu içeri aldı, başka getirecek kimse mi yok, bunda telefon vardı gördüm, çabuk
bırak dışarı çık sen.“ dedi. Saat: 23.30 da Burhan TORLAK bize 'bir nöbetçi kalsın, diğerleri gitsin dinlensin'
dedi. Biz ayrıldık. Mustafa TAYFUR kaldı. Sabah arkadaşa sorduğumda Saat: 04.00 e kadar toplantının
sürdüğünü söyledi.
15.07.2016 günü Saat: 07.00 de makama geldim. Saat: 07.30 da Fethi ALPAY geldi. Hava Teknik
Okullar komutanı Tuğgeneral Ahmet CURAL Saat: 09.30 da geldi. Makam odasında general seviyesinde bir
kişi daha vardı ismini hatırlamıyorum. Kahvaltı yaptılar. Ahmet CURAL ve ismini hatırladığım kişi ayrıldı.
Öğlen saatlerinde Yaver Burhan TORLAK Fethi ALPAY ın beylik tabancasını ve iki kutu içerisinde mermilerini
makama getirdi, Komutana gösterip tekrar yerine koydu.
Saat: 15.00 gibi Fethi ALPAY ın yaveri Üsteğmen Yavuz BAGUÇ alarmın turuncu olduğunu
söyledi. Yavuz BAGUÇ Fethi ALPAY ın emir subayı muhafız askerini getirdi. Normalde muhafız askeri
makamda hiç durmazdı. O güne özel bir şeydi. Muhafız askeri tam teçhizatlıydı. Kurmay Başkanı Kurmay
Albay Barbaros AKÇA, Alay Komutanı Pilot Kurmay Albay Hüseyin ERGEZEN, Dekan Kurmay Albay
Ahmet GÜMÜŞ ve Destek Grup Komutanı Hava Piyade Albay Yusuf ÖZDEMİR ile Fethi ALPAY makamda
Saat: 16.00 dan sonra bir toplantı yaptılar.
Daha sonra düğüne gideceklerdi. Düğün hazırlığı yaptılar. Yaverler Yavuz ve Burhan, ben ve
Tayfun BULUT a makamda kalacaksınız, telefonlara bakın, kim ararsa bizi bilgilendirin dedi. Ben dinlenelim
mi diye sorduğumda kesinlikle hayır dediler. Mustafa TAYFUR a sen bizimle geleceksin dedi. Biz makamda
beklediğimiz esnada akşam saatlerinde Destek Grup Komutanı Albay Yusuf ÖZDEMİR telsizden tüm birlikteki
askerleri VİP nizamiyeye getirin, bana da MP5 silah istiyorum bir tane, araç tahsisten de 2-3 tane şeklinde
anons etti. Televizyon izlerken Darbe girişimi olduğunu gördük. TRT de 'TSK yönetime el koydu' diye kadın
spiker açıklama yapıyordu. Biz de şaşırdık. Tayfun BULUT Yavuz BAGUÇ'u aradı. 'Komutanım böyle böyle bir
210
şey var, sizde bir şey var mı merak ettik' diye sordu. O da 'bizde şu an bir şey yok ama düğünü bastılar, burası
karışık' dedi. Nizamiyeden bir telefon geldi, Fethi ALPAY helikopterle VİP e gelecek, kapıdan Yüzbaşı Bahattin
GÜL ü de alıp karşılamaya gidin diye söylendi. Tayfun BULUT gitti, yarım saat sonra geri geldi, Fethi ALPAY
yoktu. Daha sonra makamın yanına bir helikopter indi. İçinden Fethi ALPAY, eşi Adile ALPAY, Yavuz BAGUÇ,
Burhan TORLAK indiler. Ben karşılamaya indim. Burhan TORLAK bana çabuk yukarıya çık, ortalıkta görünme
dedi. Bende çıkıp sekreter odasına gittim. Ben sekreter odasında beklerken Fethi ALPAY makama çıkıyordu,
elinde de sürekli telefon vardı, onunla uğraşıyordu. Helikopterden inerken takım elbiseliydi. Makamına
çıktıktan sonra kamuflajını giydi, beylik tabancasını takmıştı. Daha sonra Fethi ALPAY üzerini değişirken
yaverleri sekreter odasında şarjöre mermi basıyorlardı. Burhan bana 'siz Destek bölgesine çıkın' dedi. Bende
askerlerin hepsi VİP e gitti, ben orada ne yapacağım dedim. Tamam o zaman sen arka tarafa geç dedi. Daha
sonra Fethi ALPAY, Ahmet GÜMÜŞ'ün yanına Dekanlık binasına gitti. Yavuz bana 'komutanının nerede diye
sorarlarsa, nerede olduğunu söyleme' dedi. Dekanlık binasında Fethi ALPAY, Ahmet GÜMÜŞ toplantı
halindeydi, muhtemelen havaalanında yaşanan gelişmeleri takip edip, talimatlar veriyordur. Sabah
saatlerinde ben koltukta uyuyakalmıştım. Tayfun BULUT beni uyandırdı." şeklinde beyanda bulunarak
ifadesinde geçen şahıslarla ilgili Onur ÖZDEN, Fethi ALPAY, Ahmet GÜMÜŞ, Mehmet Nail YİĞİT, Barbaros
AKCA ve Gökhan ŞAHİN SÖNMEZATEŞ'i teşhis ettiği, Onur ÖZDEN ile ilgili teşhisinde 14.07.2016 günü
Hava Harp Okulu’nda Fethi ALPAY’ın makam odasında yapılan toplantıya katılan şahıslardan olduğu, şahsın
ayrıca yukarıda ifadesinde geçen ve telefon konusunda kendisini uyaran, “telefon kullanıyorsanız kapıyı
kapatın” diye bağıran, suyu hazırlayıp toplantı odasının kapısına vurarak içeri girdiği halde bana telefonla
uğraştığını gören misafire kendisinin göstererek “kim bunu içeri aldı, başka getirecek kimse mi yok, bunda
telefon vardı gördüm, çabuk bırak dışarı çık sen“ diyen şahıs olduğunu ifade etmiştir.

7.5.9. Hava Harp Okulu Destek Grup Komutanlığı Hizmet Bölüğünde uzman çavuş olup olay
tarihinde Okul nizamiye kapısında Sabotaja Karşı Koyma timindegörev yapan Yasin Öztürk'ün 26/01/2017
tarihinde alınan ifadesinde;

"Okul komutanı olan hava pilot Tümgeneral Fethi ALPAY’ın emir astsubayı olan Burhan TORLAK
bize 'Gökhan SÖNMEZATEŞ’in misafiriyim diyen herkesi içeriye alın kayıt yapmayın' dedi. Toplantı için okula
akşam saatleri tahmini 16:30-17:00 sıralarında komutanlar gelmeye başladı. Ancak toplantıya katılmak için ilk
olarak gelen 66. Mekanize piyade tugayı komutanı olan Mehmet Nail YİĞİT öğlen saatlerinde geldi. .................
Bunlardan sonra gelen şahıslara görevim gereği eskortluk yaparak karargâha kadar eşlik ediyordum. Gelenleri
karargâh kapısında Burhan TORLAK isimli astsubay karşılıyordu. Yanında bizim okulumuzda görevli olan
ancak ismini bilmediğim bir şahıs da vardı. Daha sonra üsteğmen Yavuz BAGUÇ geldi. Oda içeriye girdi ve
dışarıya çıkmadı. Saat:20:30-21:00 sıralarında kendi aracıyla okula İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Osman
SEVEN geldi. Saat 22:00 sıralarına kadar okulda kaldı. Okuldan çıkış yaparken 'Komutanım içeriye Gökhan
SÖNMEZATEŞ’in misafirleri geldi ve bir toplantı varmış' dedik. O da 'Haberim yok benim böle bir şeyden'
dedi...... Toplantıya katılmak için saat 21:00 sıralarında Tuğgeneral olan Kemal AKÇINAR geldi. Toplantıya
katılan subaylar gelmeye başladığında nöbetçi subay olan Binbaşı Nihat ZENGİN geldi ve bize 'Bu kadar VIP
misafir geliyor bana neden haber vermiyorsunuz?' diye kızdı. Kendisi nöbetçi subay olmasına rağmen bu
toplantıdan ve gelen misafirlerden haberi yoktu. Bütün misafirler içeriye alındıktan sonra gece saat:02.00-
03.00 sıralarına doğru dağılmaya başladılar. Gelen misafirlerin çoğu çıkış yaptı. Gökhan SÖNMEZATEŞ çıkış
yapmadı ve içeride çıkış yapmayan bazı araçlar vardı. Ama bu araçların hangi rütbeli şahsılara ait olduğunu
bilmiyorum. Hava Harp Okulunun Kurmay Başkanı olan Hava Pilot Kurmay Albay Barbaros AKCA
toplantının olduğu gün çalışıyordu. lojmanlarda oturmasına rağmen o gece çıkış yapmadı. Gece saat 05:30
sıralarında 2 İstihbaratçı subay geldi. Rütbelerini hatırlamıyorum. 'Gökhan SÖNMEZATEŞ’i almaya geldik'
dediler. Bize gece gelen talimat doğrultusunda Gökhan SÖNMEZATEŞ’in misafiri olanlara kayıt yapmadık.
Ben eskortluk yaptım ve misafirhaneye kadar gittik. Subaylardan 1 tanesi misafirhanenin girişinde bekledi. Bir
tanesi benimle birlikte Gökhan SÖNMEZATEŞ’in odasına kadar çıktı. Ben görev bölgeme döndüm. Sabah
saat:08:00 sıralarına kadar çıkış yapan olmadı. Hava Piyade Albay Yusuf ÖZDEMİR giriş nizamiyeyi dahili
hattan arayarak 'Akşam noldu' dedi. Ben de 'Toplantı vardı. Fethi ALPAY komutanımızın emri gelenlere kayıt
yapmadık' dedim. 'Teşekkür ederim' diyerek telefonu kapattı. Ben de şaşırdım. İlk defa bir komutan bize
teşekkür etmişti. Daha sonra ben mesai bitiminin akabininde eve gittim ve 15/16 Temmuz günleri izinliydim.
Daha sonra neler olduğunu bilmiyorum" Şeklinde beyanda bulunarak toplantıya katılanlardan Osman
211
AKKAYA, Mürsel ÇIKRIKÇI, Mehmet Murat ÇELEBİOĞLU, Muzaffer DÜZENLİ, Eyyüp GÜRLER, Fethi
ALPAY, Turgay ÖDEMİŞ, Ahmet GÜMÜŞ, Sadık CEBECİ, Rıfkı KESER ve Barbaros AKCA'yı teşhis
etmiştir.

7.5.10. Olay tarihinde Hava Harp Okulu Komutanı Fethi ALPAY'ın şoförlüğünü yapan Tayfun
BULUT'un 26/01/2017 tarihinde alınan ifadesinde;

"14 temmuz 2016 günü akşam saatlerinde 15-20 kişilik bir grup karargah binasına sivil olarak
geldiler. Bu şahısları Fethi ALPAY'ın emir astsubayı Burhan TORLAK karşılayarak şeref salonuna çıkardı.
Daha sonradan bu gelenlerin yüksek rütbeli subaylar olduğunu öğrendim. Burada bir toplantı yaptılar. Ben
saat 24 civarında buradan ayrıldım. Ancak arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla toplantı sabah 3-4 gibi
bitmiş.
15 Temmuz günü rutin olarak mesaimize başladık. Öğlene doğru Fethi ALPAY'ın emir subayı olan
üsteğmen Yavuz BAĞUÇ bana bir terör saldırısına karşı hazırlık olsun diye çelik yelek ve kompozit başlık
almamı söyledi. bir süre sonra muhafız taburunun askerleri 4 adet çelik yelek ve 4 adet kompozit başlık
getirdiler. Ben bunları alarak emir subaylarının odasına yerleştirdim. Olay günü bir olay dikkatimi çekti.
Burhan TORLAK ve Yavuz BAĞUÇ isimli şahıslar çok miktarda market alışverişi yaptırdılar. Onar tane ekmek
aldırdılar. Ayrıca bal, peynir, yoğurt, süt gibi gıda malzemeleri aldırdılar. Ben Yavuz üsteğmene “Komutanım
bu kadar ekmeği ne yapacaksınız” diye sordum. O da “ne olacağı belli değil. Belki terör saldırısı falan olur
çıkamayız” dedi.
Daha sonra akşam saat 18:30 sıralarında Fethi ALPAY, eşi, Burhan TORLAK ve Yavuz BAĞUÇ
Moda Deniz Kulübüne düğüne gittiler. Fethi ALPAY sivil takım elbiseliydi. Akşam saat 24:00 sıralarında Yavuz
BAĞUÇ beni aradı ve komutanın aracını VİP noktasına getirmemi, komutanın helikopterle geleceğini söyledi.
Ben de Yüzbaşı Bahattin Gül ile birlikte aracı VİP noktasına götürdüm. Buraya bir sürü helikopter iniş kalkış
yapıyordu. Fethi ALPAY'ı getiren helikopter buraya inememiş ve okul bahçesine inmiş. Bana haber verilince
tekrar okula döndüm. Karargâh binasında Fethi ALPAY takım elbisesini değiştirip kamuflajlarını giydi.
Sonra dekanlık binasına hep birlikte geçtik. Fethi ALPAY bu binadan hiç dışarı çıkmadı. Etrafta Hava
Kuvvetlerinin Komando birimi olan MAK birlikleri personelleri vardı. MAK birimleri sürekli birilerini getirip
götürüyorlardı. Hatta orada bulunan pilot tulumlu bir subayı zorla kolundan tutarak helikoptere götürdüler.
Bu esnada Yavuz BAĞUÇ ve Burhan TORLAK sürekli komutanın yanındalardı. Saat 4-5 civarında Fethi
ALPAY aşağıya indi. Eşi ve çocukları binanın dışındaydı. Onların yanına gitti. Bir şeyler konuştular. Eşi
ağlamaya başladı. Sonra eşi ve çocukları okuldan ayrıldılar. Burhan TORLAK, Fethi ALPAY'ın sivil takım
elbisesini dekanlık binasına getirdi. Burada Fethi ALPAY üzerini değiştirdi ve MAK timlerince elleri kelepçeli
olarak götürüldü.
Sonra ben, Burhan TORLAK ve Yavuz BAĞUÇ karargâh binasına döndük. Burada bana ve
sözleşmeli er olan Mustafa SARALAR isimli arkadaşıma kameraları söktürdüler. Daha önceden kamera
kaydını da durdurmuşlar. Kameraları da polis görmesin diye söktürdüklerini düşünüyorum. Sonra kendi
odalarında bulunan asansör ile alt katta bulunan depoya indiler. Deponun camından dışarı çıkarak bahçede
dolanmaya başladılar. Ben onları uzaktan izliyordum. Beni görünce oradan uzaklaştılar. " şeklinde beyanda
bulunmuştur.

7.5.11. Murat Yanık'ın 17/01/2017 tarihli ek ifadesi

Şüpheli Murat Yanık'ın C. Başsavcılığımızca alınan 17/01/2017 tarihli ek ifadesinde;

"Son olarak ayrıntılı olarak verdiğim ifade olan 30.11.2016 tarihli ifadede geçen 11.07.2016 tarihli
toplantı Sıkı Yönetim Planının uygulanacağının tebliğ edildiği toplantıdır. Burada yalnızca Ankara ili
faaliyetleri gündeme gelip tartışılmıştır. İstanbul ili faaliyetleri ise bir sonraki gün Muzaffer DÜZENLİ
tarafından ben, Uzay ŞAHİN ve Onur ÖZDEN'e tebliğ edilmiştir. Bu toplantı Onur ÖZDEN' in evinde
yapılmıştır. Bu ev askeri lojman değildir, bir apartman dairesidir, önceki beyanımda da belirttiğim gibi eve
giderken yolda uyuduğum için nerede olduğunu bilemediğimden yerini gösteremeyeceğim.
....Sıkı yönetim emrinin Muzaffer DÜZENLİ tarafından üçümüze iletilmesi akabinde kendisi bize
faaliyet günü Ankara ile İstanbul arasında koordinasyonu sağlama görevi verdi. Bize ayrıca İstanbul' un
212
Avrupa ve Anadolu yakasındaki iki zırhlı unsur olan 66 ve 2. Zırhlı Tugay Komutanlarıyla görüşmemizi istedi,
kendisi bize "faaliyeti koordine edin" dediği için biz de her iki tugay komutanının durumdan öncedenhaberdar
olduğunu anlamış olduk. Askeri teamüllerde koordine edilmesi sözü bu şekilde anlaşılmaktadır. 13.07.2016
tarihinde 2. Zırhlı Tugaya gittiğimizde Uzay ŞAHİN baş başa Tugay komutanı Özkan AYDOĞDU' ya geliş
nedenimizi söyledi, Özkan AYDOĞDU' da da herhangi bir şaşırma emaresi yoktu, buradan da plandan
önceden haberdar olduğunu anladım. Yine aynı şekilde bir sonraki gün 66. Tugay Komutanlığında yapılan
toplantıda da Mehmet Nail YİĞİT' in durumdan haberi vardı, toplantılarda görev alan Tuğgeneral rütbeli
şahıslar olan Fethi ALPAY, Eyüp GÜRLER, Özkan AYDOĞDU ve Mehmet Nail YİĞİT' in biz kendilerini
görmeden önce durumdan haberdar olduklarını anladık, kendilerini bizden önce ne şekilde haber verildiğini
bilmiyorduk. Toplantılara iştirak eden Alay ve Tabur komutanları ise toplantı günü durumdan haberdar
olmuşlardı.
....13.07.2016 tarihinde Özkan AYDOĞDU bizle görüştükten sonra 30.11.2016 tarihli ifademde
teşhis ettiğim, kendi personelini toplayarak bizim olmadığımız bir ortamda görüştü, burada sıkı yönetim
tebliğini yaptı. Akşam yapılan toplantıya ise belirttiğim gibi Muzaffer DÜZENLİ' de Ankara' dan gelip iştirak
etti, bu toplantıda bulunan 2. Zırhlı Tugaya bağlı olmayan birlik komutanlarının ise Muzaffer DÜZENLİ
tarafından çağrıldıklarını düşünüyorum. Gerek 2, gerekse de 66. Zırhlı Tugayda yapılan toplantılarda Alay ve
Tabur Komutanlığının seviyesinde bulunan personelin önceden belirlenen hangi emniyet altına alınacak
hususları kendilerine ayrı ayrı tebliğ edildi. Yalnızca 2. Zırhlı Tugayda yapılan toplantıda Muzaffer DÜZENLİ
ile Özkan AYDOĞDU ile birlikte değerlendirme yaparak emniyet altına alınacak bazı bölgeleri revize ettiler.
Darbe girişimi günü toplantılarda kontrol altına alınması tebliğ edilen tüm noktalar kontrol altına alınmaya
çalışıldı.
.... Hava Harp okulunda gerçekleştirilen toplantı ile ilgili olarak; Gökhan SÖNMEZATEŞ' in
başında bulunduğu ekibin yaptığı toplantıda İstanbul ili faaliyetleri konuşulmadı, bu ekip ayrı bir odada
toplantı yaptı, bizim içerisinde yer aldığımız ekibi koordine eden ise Fethi ALPAY' dı, önceki ifademde
belirttiğim gibi Müslüm KAYA ile ben toplantıya bir saat kadar gecikmeli gittik, toplantıda ifadelerimde teşhis
ettiğim şahıslar vardı. Toplantıya gecikmeli olarak gittiğimizden yalnızca Fethi ALPAY'ın Muzaffer
DÜZENLİ'ye "aranızda koordine edersiniz" dediğini duydum. Yine bizim bulunduğumuz bölümde alay
komutanlarının talebi üzerine bütün alay ve tugaylar ile Eyüp GÜRLER' in görev alacağı 1. Ordu Karargahına
Kara Harp Akademisinden öğrenci subayların gurup grup dağıtılmasına karar verildi. Bu konuda Kara Harp
Akademisi Harekat ve İstihbarat Ana Bilim Dalı Başkanı Kurmay Albay Ahmet Zeki GEREHAN, aynı yerde
öğretim elemanı olan Zafer ÖZLEBLEBİCİ ile birlikte bir planlama yapıp öğrencileri grup grup dağıtacağını
ifade etti. Takviyenin amacı yetişmiş rütbeli personel olan Akademinin öğrencilerinin sevk ve idarede görev
alarak faaliyetin kolaylaştırılmasıydı. Kara Harp Akademisi öğrencilerine faaliyetin olay günü haber
verildiğini değerlendiriyorum." şeklinde beyanda bulunmuştur.

7.6. "Yurtta Sulh Biziz" isimli Whatsapp haberleşme programı grubu görüşmeleri

Darbe girişimi öncesi planlama toplantılarına katılan ve girişim gününde ise fiili görevler
üstlenmekle yerine getiren yukarıda adı geçen şahıslar arasındaki iletişim ve koordinasyonu sağlamak için
Mehmet Murat ÇELEBİOĞLU tarafından sözde Yurtta Sulh Konseyinden adını alan "Yurtta Sulh Biziz" isimli
Whatsapp grubunun olay günü faaliyetlerin başlamasıyla birlikte saat:21.15'de kurulduğu, olay günü İstanbul
Emniyet Müdürlüğü binasını işgal etme faaliyeti yürütmekte iken yakalanan 66'ncı Mekanize Piyade Tugay
Komutanlığı personeli Osman AKKAYA'dan ele geçirilen cep telefonunun incelenmesi sonucunda tespit edilen
gruba ekli şahısların konuşmalarınınise aşağıdaki şekilde olduğu anlaşılmıştır.

Başlangıç Saati: 15/07/2016 21:15:00(UTC+3)


Son Etkinlik: 16/07/2016 09:36:21(UTC+3)

(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)


Başlangıç: To: 905065015096@s.whatsapp.net Osman
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:15:00(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 905065015096@s.whatsapp.net joined
213
-----------------------------
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:15:00(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 905426421799@s.whatsapp.net created the group "Yurtta sulh"

(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)


Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:15:18(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ben bnb murat celebioglu
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:15:29(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Toplu duyurulari buradan yapacagim
-----------------------------
(MURAT ÇELİK)
Başlangıç: From: 905419012230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:16:29(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: All right
-----------------------------
(OSMAN AKKAYA)
Başlangıç: To: 905065015096@s.whatsapp.net Osman
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:16:58(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ok
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:17:23(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Onemli gelismeleri buradan bildiriseniz ankaraya iletecegim
-----------------------------
(ÖZKAN ÖZGENÇ)
Başlangıç: From: 905075318351@s.whatsapp.net G-4 Özkan
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:17:40(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ok
-----------------------------

(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905322935849@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:17:56(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ok
-----------------------------
(ZAFER ÖZLEBLEBİCİ)
Başlangıç: From: 905457149759@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:19:39(UTC+3)
214
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Her mesaja cevap verilmesin dinlemede kalınsın lütfen.. Dikkat dağılıyor
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:22:13(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ok
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:22:40(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Tugg ozkan aydogdu 0 (533) 619 91 66
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:26:06(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: E5 ve TEMden istanbul disina cikan trafik serbest birakilacak, istanbul icine giren
trafik engellenecek ve geri cevirilecek
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:28:58(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Alınması gerekenlerin derhal alınması...
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:29:22(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 6 başladı.
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:30:02(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Zeki albim siz akademide misiniz? Fatih irmakin desteginiE ihtiyaci var
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:30:12(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ekibini ikna edemiyor
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:30:28(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Zafer ozleblebici akademide misin
-----------------------------

215
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:31:07(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ok yardıma gidiyoruz..
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:32:06(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Köprüler için de aynısı geçerli mi murat
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:32:16(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Giriş çıkış?
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:32:20(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Fatih nizamiyedeki duraga gel
-----------------------------
(MURAT YANIK)
Başlangıç: From: 905534133351@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:32:58(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Fatih ve ekibiyle görüşüldü. Sorun yok
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:33:31(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ok normall devam ediyoruz
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:33:33(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Komutanim sahsi fikrim evlerine gitsinler
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:33:52(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ok
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:34:27(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 2 ve 66 yolda trafik nedeniyle problem yasiyorlar mi?
216
-----------------------------
(OSMAN AKKAYA)
Başlangıç: To: 905065015096@s.whatsapp.net Osman
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:34:51(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Evet henüz çıkmadık
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:35:40(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Muammer alb.im2 ve 66 yer
-----------------------------
(MUSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:35:51(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 6.Alay AKOM çıktı varmak üzere
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:36:27(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: ...yerlerini aldiktan sonra evlerine geri gonderil diye dusunduk
-----------------------------
(MURAT YANIK)
Başlangıç: From: 905534133351@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:43:30(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Fatih durum: pozitif ? negatif?
-----------------------------
(MUSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:45:02(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: AKOM'a müdahale edildi. Enterne ediliyor. Personel emrimize uyuyor. Birazdan
kontrol altına alınacak
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:45:19(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1 köprünün avrupada geçiş kısmı durduruldu
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:45:40(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1.koprunun avrupa istikameti durduruldu
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:46:06(UTC+3)
217
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 2.kopru polis noktasına girildi. Sorun gozukmuyor
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:50:10(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Hadimkoy takviye ekibi kimle irtibata gececek konusulan isim orada yok
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:50:34(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kapida bekliyorlar
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:53:08(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: TRT Radyo yolda
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:54:09(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Eyup pasami ariyoruz
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:54:20(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Mehmet erolun telefonu kimde var
-----------------------------
(MURAT YANIK)
Başlangıç: From: 905534133351@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:55:13(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Eyüp paşa arandı. Kapıları açtıracak ve Mehmet Erol ile görüşüyor
-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905322935849@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:55:49(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 05058018532
-----------------------------
(MURAT YANIK)
Başlangıç: From: 905534133351@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:56:36(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: HAK K alındı. H.köy ekibi takip
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
218
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:56:56(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: AKOM kontrol altına alındı. Çok acil havacıların teknik Ekibini istiyorlar. Görüntü
izlemeyi kesmek için
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:57:12(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kendileri yapamıyor. Uğraşıyorlar
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:57:16(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 2.koprude polisler emirleri dinliyorlar. Sorun yok
-----------------------------

(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:57:41(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Mustafa Kubilay : +90 (530) 723 79 47
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:57:58(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Lütfen yayın kesimi için teknik ekip arasın.
-----------------------------
(YUSUF SARİ)
Başlangıç: From: 905556146768@s.whatsapp.net Yusuf Alb Şahsi
Zaman Damgası: 15/07/2016 21:58:33(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Olojm
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:02:05(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: TRT TV yola çıktı
-----------------------------
(ÖZKAN ÖZGENÇ)
Başlangıç: From: 905075318351@s.whatsapp.net G-4 Özkan
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:04:26(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Bayrampaşa yolda
-----------------------------
(ÖZKAN ÖZGENÇ)
Başlangıç: From: 905075318351@s.whatsapp.net G-4 Özkan
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:04:49(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Havalimanı çıkıyor
219
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:05:34(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Istanbul emniyet mudur yardimcilari arandi, bilgilendirildi, buyuk bolumu itaat
ediyor
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:06:25(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Emniyet Md Yrdc ları Emre itaat ediyor. Polis arkadaşlarıma iletiniz. Gözlerinden
öpüyorum.
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:06:41(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: LDÜ yolda
-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905322935849@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:09:16(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1nci or.k. hemen alinmali isi
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:11:53(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Hadimkoy hazir mi, ankaradan soruyorlar
-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905322935849@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:12:26(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Lutfen ordu komutanini alin. Ne oluyor diye
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:12:52(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Alademi takviye ekibi hadimkoyde
-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905322935849@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:12:58(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Hadimkoy hazir
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
220
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:13:19(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Murat cobanin telefonu?
-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905322935849@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:16:44(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Hadimkoy akman1 kislasina gidilecek
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:17:07(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1.or k. Sürekli kuleli k.nini arıyor.Bilgi.
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:18:16(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Hadimkoy konum gonderecekti?

-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:18:34(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Mürsel telefonlara çıkma
-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905322935849@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:19:17(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Konum gonderildi sabah iki adet
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:19:40(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: K. Beni arıyor.(Muammer). Cikmiyorum
-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:19:41(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kemal Başak sürekli arıyor. Cevap vermiyorum.
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:19:49(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Ekler:#1:chats\WhatsApp\attachments74\b605e64f299ec617b2c2b6d0001fdd68.jpg
Gövde: (0542 642 17 99 numaralı telefonu kullanan Bnb Mehmet Murat Celebioğlu isimli
221
şahsın (jpg) formatında atmış olduğu resim dosyasında coğrafi konum bilgisinin bulunduğu tespitle
ekran alıntısı tespit tutanağına konulmuştur)

-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:20:08(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 66?
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:20:27(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Konum?
-----------------------------
(MEHMET NAİL YİĞİT)
Başlangıç: From: 905338102740@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:21:01(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 66 yolda
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:21:15(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Belediyeden yüksek seviyedeki Mehmet Tunç Bey itaat ediyor. İBB'yi halledeceğim
diyor. Bana zarar vermesinler diyor. +90 (532) 294 94 73
-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:21:31(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 10 dak. içide valilik birliği çıkıyor.
-----------------------------
(ÖZKAN ÖZGENÇ)
Başlangıç: From: 905075318351@s.whatsapp.net G-4 Özkan
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:23:51(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Habertürk de j köprüyü kapattı dışında yayın yokmuş
-----------------------------
(ÖMER KORKUT)
Başlangıç: From: 905300490266@s.whatsapp.net Ömer Korkut Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:24:27(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 212 gecildi
-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905322935849@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:26:41(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Umit pasaya 4 akademi ogrencisi gonderdim ancak yardim almalilar enterne
-----------------------------
222
(KADİR YILDIZ)
Başlangıç: From: 905068066511@s.whatsapp.net Kadir Yıldız
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:28:20(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Bayrampaşa niz. Görüşmeler devam ediyor sıkıntı yok
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:28:50(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kadir yb.im bayrampada hallolunca haber verin ankaradan haber bekliyolar
-----------------------------
(KADİR YILDIZ)
Başlangıç: From: 905068066511@s.whatsapp.net Kadir Yıldız
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:29:30(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Bayrampaşa ok sayılır. Çıkış yapamazlar
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:29:39(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: AKOM'da görüntüler tamamen kesildi. Kontrol altına alındı

-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:32:32(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Istanbul iem md bogaz koprusune geliyor, ivedi tutuklanmasi gerekiyor
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:32:52(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Talimat verildi. Bekliyorlar
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:36:51(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Lojistik Destek Üssü kontrol altına alındı. Yarın sabahtan itibaren Anadolu ve Avrupa
yakasındaki tüm birliklerimizin yemek ihtiyacı için planlama yapıyoruz. Ben genel resmi bilmediğim
için, genel resmi bilen bir arkadaşın LDÜ'ye gitmesi gerekiyor. LDÜ askerimizin üç öğün yemek
ihtiyacını karşılarız diyor.
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:39:01(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kopruleri iki yonde acalim, herkese evine gitmesini soyleyelim
-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
223
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:40:24(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Valilik birliği yolda
-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:40:41(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: İBB yolda
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:41:28(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 66dan bilgi alabilir miyiz, tem ve e5i istanbuldan cikis yonunde acma, girisi geri
cevirme yonunde tedbir var mi
-----------------------------
(OSMAN AKKAYA)
Başlangıç: To: 905065015096@s.whatsapp.net Osman
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:41:32(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: İl emniyet yolda
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:41:42(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: İL AFAD Md. Valilikte sorun çıkmaz dedi. Edremit'ten İstanbul'a dönmek istiyor.
Faaliyeti destekliyor. Gelişime müsaade edilebilir mi diye soruyor.
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:42:54(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1.or.k birinci köprüye geldi. 600 700 m. Kala geri hareket ederek anadolu
istikametinde kacti
-----------------------------
(MEHMET NAİL YİĞİT)
Başlangıç: From: 905338102740@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:42:56(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: NTV köprüler j. tarafından kapatıldı diye haber veriyor..
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:43:33(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Köprüler açılsın. Polisler geçmesin
-----------------------------
(ÖMER KORKUT)
Başlangıç: From: 905300490266@s.whatsapp.net Ömer Korkut Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:44:11(UTC+3)
224
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Havaalanı ana girişi ve b kapısı ok. İtaat var.
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:44:30(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1 ordu k.nı alın
-----------------------------
(MUSTAFA KOL)
Başlangıç: From: 905309747325@s.whatsapp.net Mustafa Kol
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:44:36(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ataturk hava alani girisindeyiz
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:44:37(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Maltepe cezaevine misafir gidiyor karşılansın
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:44:48(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kopruler acilacak ancak polislee gecmeyecek
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:44:51(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: TRT Radyo kontrol altına alındı.
-----------------------------
(MUSTAFA KOL)
Başlangıç: From: 905309747325@s.whatsapp.net Mustafa Kol
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:44:55(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Burdaki polisler isbirligi yapiyor
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:44:58(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Mürsel köprüyü aç ortaya Zh araç koy polisler geçmesin
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:45:13(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Alındı
-----------------------------
(MUSTAFA KOL)
Başlangıç: From: 905309747325@s.whatsapp.net Mustafa Kol
225
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:45:15(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Amirleri de gelecek bekliyoruz
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:46:28(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Atatürk havaalanında zırhlı araç var mı, yoksa ivedi gönderelim
-----------------------------
(MURAT YANIK)
Başlangıç: From: 905534133351@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:46:39(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: H.köy acele etsin. HAK K ulaştı. Itaat ediyor, içeride oturuyorlar
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:47:18(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1 or k kuleliden alinacak, helikopter oraya gelecek
-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905322935849@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:48:26(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ordu k alindi mi
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:48:41(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: TRT TV'ye müdahale ediliyor
-----------------------------
(KADİR YILDIZ)
Başlangıç: From: 905068066511@s.whatsapp.net Kadir Yıldız
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:50:04(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Tanklar b.paşada
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:51:02(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1.or k. Kuleliye kendisimi geliyor. Birileri enterne ettimi
-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905322935849@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:52:13(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Halen serbest
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
226
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:52:25(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ok
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:53:05(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Lojistik destek üssü sayıları istiyor. 1.Ordu rapor düzenlerse uygun olur.
-----------------------------
(MUSTAFA KOL)
Başlangıç: From: 905309747325@s.whatsapp.net Mustafa Kol
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:54:08(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ataturk hava limani tamam. Hava limanina girisler yasaklandi. Cikislar serbest
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:54:42(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Sayı 20000 Trakya birlikleri dahil
-----------------------------
(ÖMER KORKUT)
Başlangıç: From: 905300490266@s.whatsapp.net Ömer Korkut Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:55:02(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Var 3 Tnk 4 zma var
-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:55:53(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: AKP il teşkilat yolda

-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:56:15(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: GEÇİRMEYİN ATEŞ SERBEST
-----------------------------
(OSMAN AKKAYA)
Başlangıç: To: 905065015096@s.whatsapp.net Osman
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:56:56(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Bayram Paşa'dan polis göndermek istiyorlarmış tıkayın
-----------------------------
(KADİR YILDIZ)
Başlangıç: From: 905068066511@s.whatsapp.net Kadir Yıldız
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:57:18(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
227
Gövde: Tıkandı
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:57:33(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Bayrampasadan bir tane bile polis cikmayacak
-----------------------------
(KADİR YILDIZ)
Başlangıç: From: 905068066511@s.whatsapp.net Kadir Yıldız
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:57:40(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ok
-----------------------------
(MUZAFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:58:35(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Bayrampaşadan kesinlikle polis çıkmayacak
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:59:16(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: AKP TEŞKİLATLARINI DURDURUN NE GEREKİYORSA
-----------------------------
(KADİR YILDIZ)
Başlangıç: From: 905068066511@s.whatsapp.net Kadir Yıldız
Zaman Damgası: 15/07/2016 22:59:22(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ok. Tank kapattı. Emn.md. emrini bekliyorlar.
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:01:28(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: TÜM ZIRHLI UNSURLAR SAHAYA İNSİN

-----------------------------
(KADİR YILDIZ)
Başlangıç: From: 905068066511@s.whatsapp.net Kadir Yıldız
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:02:35(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ok. 3 gzpt emn. Gönderildi. Bora ütğm
-----------------------------
(MEHMET NAİL YİĞİT)
Başlangıç: From: 905338102740@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:03:22(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Başbakan açıklama yapıyor..
-----------------------------
(KADİR YILDIZ)
228
Başlangıç: From: 905068066511@s.whatsapp.net Kadir Yıldız
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:04:45(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Bayrampaşa da sıkıntı yok
-----------------------------
(OSMAN AKKAYA)
Başlangıç: To: 905065015096@s.whatsapp.net Osman
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:05:38(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Vatan cad trafik tıkandı ilerliyemiyoruz
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:06:51(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim Meydanı yola çıktı
-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905322935849@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:07:23(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ordu k alindi mi
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:07:36(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kuleliye henüz gelmedi
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:08:03(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Mürseli kontrol edemiyorum diyerek davet ettim
-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905322935849@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:08:11(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Or kh ns gelebilir mi

-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905322935849@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:08:21(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Gelmesin sakin
-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:09:13(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
229
Gövde: İBB KONTROL altında sorun yok.
-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905322935849@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:12:50(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Trakya birlikleri mesaj cekildi
-----------------------------
(ÖMER FARUK ÖZKÖSE)
Başlangıç: From: 905057440675@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:13:57(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Sıkıyönetim direktifi geldi
-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905322935849@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:14:28(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ordi k alindi mi
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:14:36(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 2.koprude avrupa istikametinden gelen bir sivilotobüs bizim birimlerimizin otesinde
yolu kapatmis. Kontrol ediyoruz. Bilgisi olan varmı bu konuda
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:14:55(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Sakarya valilik binası kontrole alınıyor
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:15:18(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ugur alb.im tradifi kontrol altina aldinz mi
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:16:38(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Sakarya il emniyet mūdürū bilglendirildi ancak tanımadığını valiye bilgi vereceğini
söyledi
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:17:04(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Jandarmaya emir verildi teyit edicem
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
230
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:17:26(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Jandarma alsin kimutanim, istanbula trafik gelmesin
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:17:54(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Vali hendekte dūğūne gittiğinden mūdahale edilemedi
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:18:01(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Tamam
-----------------------------
(OSMAN AKKAYA)
Başlangıç: To: 905065015096@s.whatsapp.net Osman
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:18:05(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Vatana giremiyoruz havadesteğin ihtiyaç var
-----------------------------
(OSMAN AKKAYA)
Başlangıç: To: 905065015096@s.whatsapp.net Osman
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:18:21(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Y
-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:18:42(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Valilik direnmeye çalışıyor . Görüşme devam ediyor.
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:19:10(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Emniyet mūdūrūne mukavemet gösteeilmesi istendi. Olumsuz olabilr
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:19:23(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1 otobüs çevik kuvveti durdurduk. İtaat ediyorlar.TF. Lerini aldık.Yol kontrolünü
beraber yapiyrz

-----------------------------
(ÖMER KORKUT)
Başlangıç: From: 905300490266@s.whatsapp.net Ömer Korkut Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:20:05(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
231
Gövde: Atatürk havalimanı kontrol kulelerine çıkılmak üzere. Sadece inislere musadee
edilecek.
-----------------------------
(NURULLAH ZEKİ ATMACA)
Başlangıç: From: 905312775695@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:20:11(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: K. Çekmece tarafında yapılabilecek birşey var mı?
1 mobil tim hazır
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:20:54(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1.or k. Ndan haber varmi. Kuleliye gelmedi henüz.Helikopter geldi. Hazır bekliyor.
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:21:10(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Vali ve emniyet mūdūrū muhtemelen beraberler. Görūldūklerinde gerekl tedbir
alınacak şekilde emir verildi
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:22:16(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1nci or K ndan haber alamıyoruz
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:24:02(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Zeki albim istanbula arac sokmayin
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:24:10(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Cikislari hizlandiralim
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:24:35(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ugur albim sizin orda trafik kesildi mi

-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:26:49(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: AKP İstanbul il teşkilatı kontrol altında. Eterneler yapılıyor.
232
-----------------------------
(OSMAN AKKAYA)
Başlangıç: To: 905065015096@s.whatsapp.net Osman
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:28:22(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: İl emniyete Ateş etmeyip planlıyorum
-----------------------------
(OSMAN AKKAYA)
Başlangıç: To: 905065015096@s.whatsapp.net Osman
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:28:31(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Başka çare yok
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:28:35(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1.kopruye müdahale hazırlığı var. Polistarafından.Zh. Polis aracı yaklaşıyor. Zh. Araç
desteğine ihtiyaç var
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:28:42(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ya da helikopter
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:30:06(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Or k tlf caliyor acmiyor konum bulunamazmi
-----------------------------
(ÖZKAN ÖZGENÇ)
Başlangıç: From: 905075318351@s.whatsapp.net G-4 Özkan
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:31:35(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: E5 açtık
-----------------------------
(ÖZKAN ÖZGENÇ)
Başlangıç: From: 905075318351@s.whatsapp.net G-4 Özkan
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:31:41(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Şimdi rahatlayacak
-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905322935849@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:32:24(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Or k kopru civarinda

-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
233
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:33:29(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Yol beni durdurdular
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:33:59(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Silahla Ateş ettim yaralıları var sike açıldılar
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:34:07(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Devam ediyorum
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:34:16(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Mehmet devam
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:34:16(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Optimum oradayım
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:34:40(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: TAVİZ TEREDDÜT YOKTUR
-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:35:03(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: AKP il teşkilatı önünde halk yoğunluğu var . Ateş açılıyor . ZPT VEya tank ihtiyacı
var.
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:35:08(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Osman abi gereken yapilacak
-----------------------------
(MUSTAFA KOL)
Başlangıç: From: 905309747325@s.whatsapp.net Mustafa Kol
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:35:13(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ataturk hava limani kuledeyiz. Inislere izin veriyoruz. Kalkıslar iptal

234
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:35:30(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Muammer albima yakin zh.li birlik var mi
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:36:30(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Istanbula gidiş kontrol altįnda
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:36:35(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde:1.kopru için lazım Zh.Arac
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:36:37(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Sadik albim once havaya ates edelim
----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:36:44(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 2.kopru için de
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:37:40(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: SAKIN TEREDDÜT ETMEYİN ÇAKIN
-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:37:43(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Tmm
-----------------------------
(MUSTAFA KOL)
Başlangıç: From: 905309747325@s.whatsapp.net Mustafa Kol
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:37:55(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Inislere izin vermiyorum. Teyit edermisiniz
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:38:05(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
235
Gövde: Ancak sakaryaya gelmek isteyen çocuklu aileler trafikten dolayı mağdur. Yardımcı
olmaya çalışılıyor

-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:39:24(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Parti göç pasanin cebine ihtiyacım var
-----------------------------
(MUSTAFA KOL)
Başlangıç: From: 905309747325@s.whatsapp.net Mustafa Kol
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:40:01(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde:Doğan 4.4 askeri uçak kalkmak için bekliyor. Ataturkte. Kalkmaya izin vereyim mi
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:40:37(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Askeri ucak kalksin, inislere izin verin komutanim
-----------------------------
(MURAT YANIK)
Başlangıç: From: 905534133351@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:40:47(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 05306620464 partıgöç paşa
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:41:02(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Inenler evine gitsin diye anons yapilsin
-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:41:05(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: İstanbul valiliği kontrol altına alınmak üzere
-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:41:24(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Polis valilikte direnmekten vazgeçti.
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:42:10(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Yollarda sadece müzahir unsurları durdurun. Bir de emniyeti
-----------------------------
(ÖZKAN GÖZGENÇ)
236
Başlangıç: From: 905075318351@s.whatsapp.net G-4 Özkan
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:42:56(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kom küprü çıkışlarını açmazsak yol tıkanıyor takviye birlikler gelemez

-----------------------------
(ÖZKAN ÖZGENÇ)
Başlangıç: From: 905075318351@s.whatsapp.net G-4 Özkan
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:43:14(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kontrollü çıkış gerekli
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:43:17(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Alindi
-----------------------------
(ÖZKAN ÖZGENÇ)
Başlangıç: From: 905075318351@s.whatsapp.net G-4 Özkan
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:43:25(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Yoksa trafik açılmaz
-----------------------------
(ÖZKAN ÖZGENÇ)
Başlangıç: From: 905075318351@s.whatsapp.net G-4 Özkan
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:44:20(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: E5 ankara ist açılması lazım polisler tıkamış
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:44:27(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: İstanbul moda deniz kulübüne müdahale lazım. Generaller var.derdest edilecek.
-----------------------------
(MUSTAFA KOL)
Başlangıç: From: 905309747325@s.whatsapp.net Mustafa Kol
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:44:55(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ataturk inişler serbest. Askeri uçak kalkıyor.
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:45:24(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ozkan nerede tikali
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:45:46(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
237
Gövde: Sabiha gokcene ulasilmak uZere
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:46:00(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 5 ve 2 kor birliklerine istanbulu takviye gorevi verildi
-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:46:53(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Muzaffer İstanbul il teşkilat Başkanını almak üzereyiz. Bekletiyorum. Dışarı
kalabalık. Sonra ne yapabiliriz.
-----------------------------
(ÖZKAN ÖZGENÇ)
Başlangıç: From: 905075318351@s.whatsapp.net G-4 Özkan
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:47:54(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Yenibosnadan ankara yönüne doğru
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:47:57(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Askeri uçak kalksın
----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:48:38(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Arkadaşlar Moda deniz kulübünde Hava kuvvet k. Abidin Ünal var. Buraya müdahale
lazım.
-----------------------------
(ÖZKAN ÖZGENÇ)
Başlangıç: From: 905075318351@s.whatsapp.net G-4 Özkan
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:49:01(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Edirne ist açık
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:49:16(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 7 akademi 15 astsb öğrenci vatana takviye için helikopterde. Motor çalıştı kalkmak
uzereyiz.
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:49:32(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Osman vatanda durum ne
-----------------------------
238
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)

Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net


Zaman Damgası: 15/07/2016 23:49:47(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Mehmet turk hb k k alabilir misjiz

-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)

Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net


Zaman Damgası: 15/07/2016 23:49:54(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Yakinda inecek yer var mi
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:50:22(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Acele edersek halkın ortasındaki boşluğa yetisebilirmisiz
-----------------------------

(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:50:47(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Gerekirse hlk.den ateş edecegiz
-----------------------------
(NEBİ GAZNELİ)
Başlangıç: From: 905372424466@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:50:56(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksime takviye istiyoruz kalabalik toplanıyor
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:52:19(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Havadayiz
-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:52:25(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ak parti il teşkilatına acil takviye ihtiyacı var. Helikopter olabilir .Halk gittikçe
çoğalıyor.
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:52:33(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Vatan icin
-----------------------------
239
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:52:46(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Sıkıyönetim emrinde KKK emrine denilenlere ne işlem yapılacak?

-----------------------------
(ÖMER KORKUT)
Başlangıç: From: 905300490266@s.whatsapp.net Ömer Korkut Alb
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:54:15(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Havaalanı b kapisi nda gösteriye havaya atış yapiliyor
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:54:33(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: KOMUTANİM HALKİ SİLAHLNDİRDİKLARİ BİLGİSİ GELDİ, HALK
USTUNUZE GELİRSE TERESSUTSUZ ONCE HAVAYA SONRA YERE SONRA USTLERİNE ATES
EDECEGİ
-----------------------------
(MURAT ÇELİK)
Başlangıç: From: 905419012230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:57:20(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Imkb ok
-----------------------------
(MURAT ÇELİK)
Başlangıç: From: 905419012230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:57:31(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Enterne ok
-----------------------------
(MURAT ÇELİK)
Başlangıç: From: 905419012230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:57:40(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Full kontrol
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 15/07/2016 23:59:38(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Valiliğe girildi. Kontrol altında polislerle de uymaları icin görüşülüyor
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:02:28(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: AKP İL TŞK BÖLGESİNDE ÖNAYAK OLANLARI VURUN
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
240
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:02:47(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Vali konutuna gitmiş olabilir. Tankları bekliyorum. Gelince tedbir almaya calışacağız.

-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:04:15(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Jandarma personel yok deyip ağırdan alıyor. Merkezden ikazî
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:04:21(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Gerekebilir
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:05:20(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 4 tank ve 1 gzpt geldi. Şu anda valiliğe doğru gönderildi
-----------------------------
(ÖMER KORKUT)
Başlangıç: From: 905300490266@s.whatsapp.net Ömer Korkut Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:05:33(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Atatukte öz hrk direniş var.
-----------------------------
(ÖMER KORKUT)
Başlangıç: From: 905300490266@s.whatsapp.net Ömer Korkut Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:05:44(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Takviye gerek
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:11:17(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: ASKERİ KUVVETLERE KARŞI SİVİL KALKIŞMALARA SERT ŞEKİLDE
MÜDAHALE EDİLECEK.
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:12:07(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: MÜZAHİR YAYIN ORGANLARI SUSTURULACAK
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:14:07(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: MÜZAHİR YAYIN ORGANLARINI HAVA KUVVETLERİ VURMALI TALİMAT
241
VERİN

-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:14:54(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1.koprudeki arkadaşlarda polis Telsizi var. Polisler anons yapmışlar. Otobüs ve
kamyonlarla yollar tikanacak.birlik takviyesi engellenecek diye. Bilgi.
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:17:16(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kozyatagina dogru 20 polis araci gitmis bilgi
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:18:21(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: ACİL HAVACILAR DEVREYE GİRMELİ
-----------------------------
(ÖMER KORKUT)
Başlangıç: From: 905300490266@s.whatsapp.net Ömer Korkut Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:19:21(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Atatürk havalimanı yaya brl tkv gerek
-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:19:36(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ak parti il teşkilatında 3-4 bin kişi var . Destek gerek.
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:19:39(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 2 tank 2 zpt 2 nci köprüye ulaştı. Sorun yok
-----------------------------
(MURAT YANIK)
Başlangıç: From: 905534133351@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:20:32(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Havadan Gümüş Alb basın için ekibin intikal halinde olduğunu söyledi.
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:20:36(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: TOPLANAN KİTLELERE VE ASKERİ KUVVETLERE KARŞI DURAN
POLİSLERE SİLAHLA, TANKLARLA SERT ŞEKİLDE MÜDAHALE EDİLECEK.
-----------------------------
242
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:21:07(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Sadık albayım mekan neresi
-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:21:20(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Makam
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:22:07(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Akp il başkanlığını diyorum.nerede
-----------------------------
(MURAT YANIK)
Başlangıç: From: 905534133351@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:23:23(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Selimiye 4 ZPT giriş yaptı
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:23:36(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kuvvetleri etkin kullanalım.Takviye bekleyen noktaları takviye etmek lazım
-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:23:47(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Unkapanı köprüsünü geçince, taksim istikametinde, sol tarafta, Haliç'in yanında.
--------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:24:48(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 66 tug k ist il emniyeti cekiyormus ???
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:25:28(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Tb k na emir vermis durdu selim bilgi verdi
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:25:36(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Istanbul kriz merkezinde vali, ordu k. Ve 23.tüm varmış.
243
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:25:56(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Vatan civarına indik ekibi bulmaya calisiyoruz

-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:26:35(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Internette Gnkur.Bşk. tutuklandı şeklinde haberler olduğu söylenerek personel
etkilenmeye çalışılıyor.
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:26:48(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Tedbir alınabilir mi
-----------------------------
(ŞAKİR ÇINAR)
Başlangıç: From: 905077307699@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:26:51(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Sabiha Gökçen sivil trafikten dolayı nizamiyeye giremiyoruz ayrıca Pöh çatışacağız
diyormuş jandarmaya sivil trafiği hemen açıp çatışacağız
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:28:52(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Polisler sivil halkı kullanıyor askere karşı mukavemet var. Havadan destek olabulir mi
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:32:47(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Arkadaşlar her şey planlandığı gibi devam ediyor
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:34:03(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: BU TVLERİN SUSTURULMASI GEREKİYOR
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:34:36(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Sakaryada camilerden anons yapıp halkı topluyorlar ve ilçelerden de çağırıyorlar.
Destek ihtiyacı var.
244
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:38:20(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Jandarma bölge kurmay baskani sakarya jandarmaya emirlerin dinlenilmemesi için
emir vermiş

-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:38:38(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Halk birliklerin ūzerine geloyor
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:38:48(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Acil destek lazim
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:38:53(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim'de halk "En büyük asker bizim asker" tezahüratı yapıyor.
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:39:48(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Gaza gelip silahlarınızı bırakmayın
-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:40:00(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Özel tv lerin susturulması gerekiyor.
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:40:59(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: ARKADAŞLAR, ÇOK ŞÜKÜR ANKARA VE İSTANBULDA BİRÇOK HEDEF ELE
GEÇİRİLDİ.TRTDE BİLDİRİ OKUNDU. AYNEN DEVAM. HAREKATIMIZA KARŞI DURANLARA
SERT KARŞILIK VERİLECEK.EMİR BUDUR.
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:41:56(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
245
Gövde: ABİLER, bulunduğu noktalarda durması ihtiyaç olmayan birlikler diğer noktalara
kaydırılmalı
--------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:42:58(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Birlesemiyoruz

-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:43:08(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Vatan grubu nerede?
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:43:24(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Bezmialem Hastanesi onundeyiz
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:43:28(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: İrfan Taksime gidebilirseniz gidin
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:43:36(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Osman akkaya cep 0 (506) 501 50 96
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:43:40(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Çok büyük grup bize yaklasiyor
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:44:05(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Polis ve halk birleşti. Valilikte personele teslim ol çağrısı yapiyorlar. Destek ihtiyacı
var. Kuvvetomiz yeterli değil
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:44:44(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
246
Gövde: Mehemt turk osman akkayayi ara
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:45:30(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim'e takviye ihtiyacı var. Zırhlı araç gönderilebilir mi?
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:46:18(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Birlikler Havaalanları ve meydanları iyi tutmalı.Kesinlikle buralar tutulmalı. Birlikler
geri çekilmeyecek.
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:46:55(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim'e takviye bir kol gönderiyoruz.
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:47:08(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Meydanlar kesinlikle boşaltılmayacak
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:48:19(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Sakaryada acil destek ihtiyacı var. Halk tanklara ds müdahale etmeye çalışıyor
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:49:29(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: SABİHA GÖKÇEN DİREK SAĞA SOLA ATEŞ EDİN
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:49:37(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Sıkıntı ar orda
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:50:22(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Halkı kullanması sıkıntı olmasın
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
247
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:51:06(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Çengelköy de direnen 4 kişiyi vurduk
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:51:09(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Sorun yok
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:51:25(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Acil hava destegi sakarya icin

-----------------------------
(YUSUF SARİ)
Başlangıç: From: 905556146768@s.whatsapp.net Yusuf Alb Şahsi
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:53:15(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 66 tug. K.ligni devraldim cekilmiyoruz Allah Yardimcimiz olsun
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:53:38(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Allah yardımcınız olsun
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:56:25(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: K.ım yandaş medya
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:56:32(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Devam ediyor
-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905322935849@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 00:59:09(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 2 nci kor k birlikleri gondermiyorum diyor
-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905322935849@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:00:52(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kk. Gnkur emri dedik mesaj cekmistik . Go dermeyecegim dedi
248
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:02:05(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: TRT TV'den Taksim Meydanına kuvvet kaydırıyoruz.
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:02:06(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Osman Akkaya numara?
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:02:39(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Osman akkaya cep 0 (506) 501 50 96

-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:02:41(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ege ordu harekat merkezini arayip emrimiz olmadan hareket etmeyin diyormus
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:03:06(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Fatih aonmez de orda 0 (506) 771 12 16
-----------------------------
(NURULLAH ZEKİ ATMACA)
Başlangıç: From: 905312775695@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:03:31(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Çamlıca daki antenlere müdahele edilmeli acilen
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:03:42(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Dinlemiyoruz. Ancak birlikler zor durumda. Vatandaş valiliğe girdi
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:05:10(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Birlikler olduğu yerde kalsın
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
249
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:05:33(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Yenişafak 1.Or.K.'nın açıklamasını verdi
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:06:50(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Vatan grubuyla irtibata gecemiyoruz
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:06:59(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: İlk ind8gimizde gorusmustuk
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:07:10(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Buluşması imkansız demislerdi

-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:07:25(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim'e Zh. araç ihtiyacı var Osman
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:08:05(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Sakaryada acil destek lazim
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:09:32(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Uğur kontrol edemiyorsan çekil.
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:10:09(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: TRT Radyoda çatışma. Karşılık veriliyor. Zh. birlik Takviye lazım.
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:10:22(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Yollar kapali cekilmekte zor ama deniyecegiz
250
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:11:30(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: VATANI GEREKİYORSA VURUN
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:12:04(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Çekilme sadece Sakarya'daki birliğimiz için. Diğer unsurlar aynen devam
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:13:06(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 2.koprude sorun var
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:13:07(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Acil helikopter desteği lazim

-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:13:48(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Radyoya destek Zh araç
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:14:22(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Osman gönderebilir misin?
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:14:47(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim'e Zh araç
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:15:59(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Havaalanından dönüş olmamalı
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
251
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:17:11(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Vatan emniyete acilen zirhli araclarla ates esilmesi lazim
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:17:27(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Osman akkayaya ve fatih sonmeze ulasmiyorum
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:17:37(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Mehmet turk nerdesin
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:17:38(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Çamlıca tepesini gören tanklar antenleri vursunlar
-----------------------------
(SADIK CEBECİ)
Başlangıç: From: 905326353688@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:30:39(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Trakya'dan takviyeler gelmeli.
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:31:11(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1 or khnaHava araci
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:31:35(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Gonderilrse cnn vs adam gonderebiliriz
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:32:11(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1 VE 2 NCİ KÖPRÜYE HLKP LAZİM. 1NCİ KÖPRÜDE 20 -30 KİŞİ BİZİM
TARAFIMIZDAN VURULDU. AMA 2.KOPRUDE ARKADAŞLAR ZORDA.HLKPTER LAZİM
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:39:18(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Emri iletiyorum: ATEŞLE TOPLANANLARA KARŞILIK VERİLECEK. ATEŞ
AÇILAN TOPLULUKLAR DAĞILIYOR.
252
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:40:18(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Camilerden merkezi yayın yapıyorlar
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:40:41(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 66 K. birliklrine cekilin falan demis tedbir??
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:40:53(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Halkı Galyana getiryrlar. Kesmenin bi yolu yokmu
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:41:47(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: BİRLİKLER AYNI ŞEKİLDE EN SERT ŞEKİLDE MÜDAHALE EDECEK.
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:42:26(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ntv icin ekip gitti, selimiyeye hava araci olursamedyaya mudahale edecek ekip var
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:43:17(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: İYİ GİDİYOR. ALLAH YARDIMCINIZ OLSUN.
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:44:08(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim'de çevrilmişler. Bizimkiler Ateş ediyor.
-----------------------------
(AHMET BAYKAL)
Başlangıç: From: 905054648539@s.whatsapp.net G -3 Ahmet Baykal
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:44:11(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Borsa İstanbul da kötü durumdayüz
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:44:13(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
253
Gövde: Buyuk harflerle yaZilanlar ankaradan muzaffer duzenli alb.in yazdiklaridir
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:45:34(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Koprulerdeki kapama trafik sıkıntısı oluyor birlikler takviyeye ve müdahaleye
gidemiyor?
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:46:38(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ege or.k. telefonla ariyor. Cevap vermeye gerek var mi
-----------------------------
(MURAT YANIK)
Başlangıç: From: 905534133351@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:47:27(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Gerek yok K.nım
-----------------------------
(ZAFER ÖZLEBLEBİCİ)
Başlangıç: From: 905457149759@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:47:37(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 65 den 2 Mknz 1 mot bl yola çıkıyor
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:47:40(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: tamam
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 01:57:23(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 2.koprude durum kötü.Acil hlkp desteğine ihtiyaç var
-----------------------------
(AHMET BAYKAL)
Başlangıç: From: 905054648539@s.whatsapp.net G -3 Ahmet Baykal
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:02:20(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: İMKB düşmek üzere
-----------------------------
(AHMET BAYKAL)
Başlangıç: From: 905054648539@s.whatsapp.net G -3 Ahmet Baykal
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:02:39(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kapıları kirdilar
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
254
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:02:44(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Yayınları kesmemiz lazım
-----------------------------
(AHMET BAYKAL)
Başlangıç: From: 905054648539@s.whatsapp.net G -3 Ahmet Baykal
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:02:45(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Yardim
-----------------------------
(AHMET BAYKAL)
Başlangıç: From: 905054648539@s.whatsapp.net G -3 Ahmet Baykal
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:03:28(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Gerekiyor
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:04:08(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: ARKADAŞLAR TEREDDÜT EDİLMEDEN MÜDAHALE EDİLECEK
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:04:19(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Trakya birlikleri yolda
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:05:26(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim'e yardım.
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:05:35(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Yayın kesilemiyor mu?
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:06:06(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kesmeye çalışıyoruz
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:07:13(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: AKOM'da tehdit bertaraf edildi.
-----------------------------
(CEMALEDDİN DOĞAN)
255
Başlangıç: From: 905356624230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:07:27(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Erdal paşa ne diyor ya.
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:13:30(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: ARICILAR CAMİSİNİ SUSTURUYORUZ.
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:16:48(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 15 personeli polis valilikteki karakola alip savci getirmis. Silahlarini almaya
calisiyorlar. Valilikteki diger personelle baglanti kesildi. Burada durum kritik
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:28:12(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Yusuf Alb durum nedir
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:33:50(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 2.kopruyu kaybetmek uzereyiz
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:34:50(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Yalan haberlere devam ediyorlar
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)

Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net


Zaman Damgası: 16/07/2016 02:36:23(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Selimiyede 2 tank 2 zpt bekliyor ama?
-----------------------------
MURAT YANIK
Başlangıç: From: 905534133351@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:37:12(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ankara'dan gelen talimat: ATEŞ EDİLECEK
-----------------------------
(CEMALEDDİN DOĞAN)
Başlangıç: From: 905356624230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:37:47(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
256
Gövde: 5. Kor. K. İstenen takviyelere müsaade etmediği gibi 100 kişilik sb. Asb. Ve uzm.
Lardan oluşan ekip kurulmasi emrini verdi. Muhtemelen karşı hareket için gönderecek.
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:37:55(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Selimiyede 3 sb 11 asker heli için hazır
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:40:42(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: TEKRAR EMRİ ILETIYORUM. TOPLANAN KALABALIKLAR ATEŞLE
DAĞITILACAK.
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:40:54(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: İş makinelerini AKOM'a yaklaştırıyorlar. Arkadaşlar Ateş ediyor.
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:42:40(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: ATEŞ'LE KARŞILIK VERİN, YAKLAŞTIRMAYIN
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:43:17(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: SAHADA BİRİ OLARAK ATEŞKALABALIĞA ATEŞ EDİYORUM
BEKLİYORUM. TEKRAR TEKRAR
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:43:25(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kontrollü kullanın
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:43:32(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Dağılıyorlar
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:44:05(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 10-15 KİŞİ PERT İNSİYATİF KAYBETME YOK
-----------------------------
257
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:52:08(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kulelide yogun çatışma var. Gruba ateş ediyrz
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:52:12(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim'de durum kritik
-----------------------------
(MUZAFFER DÜZENLİ)
Başlangıç: From: 905422508639@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:52:13(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: ATEŞLE KARŞILIK VERİLEN KALABALIKLAR DAĞILIYOR. ALLAH
YARDIMCINIZ OLSUN.
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:54:49(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim'deki takviye Beşiktaş lojmanına gitmiş
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:54:55(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Uçaklar uçuyor
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:57:33(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 2.kopruyu arkadaşlar tahliye ediyor. Kulelide yogun çatışma var beykoz istikametinde
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:57:56(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Özel harekat gelmiş taksime. Hv desteği?

-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:58:34(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Uçaklar bizim uçaklar degilmi
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
258
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:59:40(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Yeşil
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:59:45(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Polis AKOM'a operasyon yapacakmış. Hv desteği olamaz mı
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 02:59:45(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Yes
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:00:00(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim ve AKOM'a
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:01:24(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Durum kritik
-----------------------------
(AHMET BAYKAL)
Başlangıç: From: 905054648539@s.whatsapp.net G -3 Ahmet Baykal
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:02:42(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: İMKB tekrar kontrol saglandi
-----------------------------
(AHMET BAYKAL)
Başlangıç: From: 905054648539@s.whatsapp.net G -3 Ahmet Baykal
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:02:51(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Halk dagitildi
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:02:58(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Acıbadem kontrol iyi

-----------------------------
(AHMET BAYKAL)
Başlangıç: From: 905054648539@s.whatsapp.net G -3 Ahmet Baykal
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:03:08(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Polisten de artık çok ses cikmiyor
-----------------------------
259
(AHMET BAYKAL)
Başlangıç: From: 905054648539@s.whatsapp.net G -3 Ahmet Baykal
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:03:30(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Muhimmatimiz var moraller yuksek
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:08:05(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim TRT radyo polis Zh araçları sarmış
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:08:12(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Hv desteği
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:08:23(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Sürekli gaz atıyorlar
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:10:49(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Uçak taksimde alçak uçuş yapsın
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:12:37(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim zorda
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:13:25(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim'de askeri almışlar
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:16:34(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim radyo gaz ve çok halk

-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:17:41(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
260
Gövde: Taksim çok kötü
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:19:24(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 2.kopruye uçakla hv taarruzu değerlendirebilir mi
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:21:53(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim dayanamıyoruz diyor
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:28:09(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Gücümüz yettiğince arkadaşlar
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:34:25(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 2.kopru ucak ?
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:34:40(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Muzaffer?
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:34:54(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Radyonun önünde asker vurulmuş
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:35:15(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ambülans çağırtıyoruz
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:37:16(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde:112 cevap vermiyormuş

-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
261
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:37:42(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Bacağından.
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:37:49(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Sıkıntılıymış
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:39:58(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Sakaryada dozerle ana kislaya girmeye calisiyorlar durum kritik
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:42:12(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksimle irtibat için batarya sorunu
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:42:26(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Uçaklar az önce üç defa Ateş etti
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:42:48(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Nereye bilmiyoruz
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:43:09(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Anadolu yakası gibi
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:47:24(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde:Uçaklar yaramış taksime. Şu an sakinmiş
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:48:01(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Aynısını 2.kopruye yapabilirmiyiz

-----------------------------
262
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:48:39(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ucaklar moral icon onemli
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:49:43(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Hava aydınlanınca Hv desteği artırılabilir mi
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:51:49(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Benim buraya kobra geldi
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:51:54(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Yardım
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:53:22(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim ekibi yakalanmis? deniyor. Teyide çalışıyoruz
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:54:38(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim ekibi yakalanmış
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:55:03(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Geri kalanlar radyoya binaya gidiyor
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 03:58:30(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Takviyeler çıktı
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:00:02(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Halk polisten beni istiyor
263
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:00:11(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ates acalim mi
-------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:00:23(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Sayilari cok fazla
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:00:27(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde:17 kişi Cnn e takviye için helikopterde kalkmak uzereyiz
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:01:01(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Bizim valilikteki adamlarin hepsini hslk ezip polise teslim etmis
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:01:52(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Polisler halka engel olmaya calisiyor ama zor
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:02:11(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: EZİN YAKIN TAVİZ YOK
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:02:30(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Hadi mehmt
-----------------------------
(UĞUR COŞKUN)
Başlangıç: From: 905066920055@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:02:32(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ates acarsak uc bes vururuz ama iceri girisi engelleyemeyiz
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:02:35(UTC+3)
264
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Benim burda kobra şu an yok sanırım

-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:02:57(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: ETRAFI SARMAYA ÇALIŞIYOR ÇATIŞMAYA DEVAAAMM
----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:03:22(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Takviyeler yolda
----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:04:42(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Moral bozmak yok kanımızın son damlasına kadar devam
----------------------------
(CEMALEDDİN DOĞAN)
Başlangıç: From: 905356624230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:06:40(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Lüleburgaz'danbir Taburu gönderiyorum. Bir tank Taburu da hazırlanıyor.

-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:07:55(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Komutanım taksime lazım
-----------------------------
(CEMALEDDİN DOĞAN)
Başlangıç: From: 905356624230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:08:08(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Bir taburla da kışla emniyeti ve Lüleburgaz da muhtemelen olaylara karşı tutuyorum.
-----------------------------
(CEMALEDDİN DOĞAN)
Başlangıç: From: 905356624230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:08:32(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 47 istemiş ona gidecek.
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:08:41(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kışla emniyetine gerek yok komutanım
-----------------------------
265
(CEMALEDDİN DOĞAN)
Başlangıç: From: 905356624230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:09:10(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Tamam onu da gönderirim.
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:09:21(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim önemli komutanım
-----------------------------
(CEMALEDDİN DOĞAN)
Başlangıç: From: 905356624230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:09:49(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Tamam ben yerimde duralım mı
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:12:20(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Birliklerin tamamı çıksın komutanım mümkün olduğunca
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:12:42(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Topçunun Tugayda mühimmatı var mı?
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:12:49(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Veya havan?
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:13:05(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Var
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:13:16(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Denene bilir
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:13:50(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Genel alanlara
266
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:14:28(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Hlkp Makinalı yüklenebilir

-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:14:34(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kobra olmamada
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:14:42(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Tmm söylüyorum
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:14:43(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Cnn son yaklaşmada yoğun atış aldik
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:14:48(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: illa HHH gerek yok
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:14:49(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Vurulanlar var
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:15:06(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 66da hemen araç saglik ekibi
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:15:06(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim'e hlk Ateş desteği ?
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:15:15(UTC+3)
267
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Hazır edilsin
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:15:34(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde:1 kalcadan

-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:15:39(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde:1 bacaktam
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:17:54(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Hlkp içinde piyade tüfekli Ada'mda olur
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:18:08(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Askerleri vurmasın yeter
-----------------------------
(UZAY ŞAHİN)
Başlangıç: From: 905383979588@s.whatsapp.net Uzay Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:20:16(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Allah yardımcınız olsun
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:25:00(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Eyüp paşa resmi tel eklense.
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:26:26(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim'de durum çok kritik
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:26:34(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kışlada ambulansta arkadaslar
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
268
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:27:08(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Bağcılar medipol olur mu?
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:27:35(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Mermi kalçada duruyor

-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:27:56(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Digerinde biraz kanama
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:27:58(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Eklenmedi mi
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:28:22(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 66da cerrahi müdahale yok
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:28:27(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Tabi ki gotursunler
-----------------------------
(MURAT YANIK)
Başlangıç: From: 905534133351@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:28:35(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Götürülsün
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:29:38(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Askeri ambulans
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:29:45(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Cikariyoruz
269
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:30:03(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Radyo binası da kritik durumda
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:32:28(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Sadece radyo binasındakiler kaldı.

-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:36:02(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Radyo binasına dört taraftan sızıyorlar.
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:37:19(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Hlkp
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:42:57(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim'e Hv ağardığında Hv desteği
-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905303144745@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:44:06(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 905303144745@s.whatsapp.net changed the subject to "Yurtta sulh B iziz"
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:45:37(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Uçaklar nereye attı?
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:46:17(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kuleli sallandı.Camlicami
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:46:42(UTC+3)
270
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Hasdal'dan da yakın duyuldu
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:50:13(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim kötü
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:54:39(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim radyo çok köyü

-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:54:49(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Taksim radyo çok kötü
-----------------------------
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 04:57:19(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Cevap istiyorlar
-----------------------------
(CEMALEDDİN DOĞAN)
Başlangıç: From: 905356624230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:01:08(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Lüleburgaz çıkışında polis barikat kurmuş bizimkiler çatışmaya girebilir.
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:05:31(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Acıma yok
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:05:52(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Acımak hale düşmeyin
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:09:55(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Tugay'la bağlantı yok?
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
271
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:09:59(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 2 Zh
-----------------------------
(CEMALEDDİN DOĞAN)
Başlangıç: From: 905356624230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:28:10(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Öldürülen general var mı
-----------------------------
(CEMALEDDİN DOĞAN)
Başlangıç: From: 905356624230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:31:38(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Habertürk te darbeci bir general öldürüldü diyor.

-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:34:58(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1. Köprünün anadolu yakasında polislerde hareketlilik var
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:35:08(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1 toma vuruldu
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:35:19(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 66ya polis girdi catisiyoruz
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:35:22(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Halkı boşaltiyorlar
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:36:47(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Komutanim biz de hayatta kalmaya calisiyoruz
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:37:10(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ankara nasil
272
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:37:51(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Herkes hayatta nasil kalabiloyorsa oyle yapsin
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:38:08(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Mehmet turk tedbir al abi
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:38:19(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Can kaybermeyin

-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:38:30(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Catisiyoruz ölü polis var
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:38:32(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ankaradan teyit ettim
-----------------------------
(MEHMET TÜRK)
Başlangıç: From: 905443681428@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:38:46(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Yani?
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:39:05(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Teslim olun
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:39:06(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Yılanın başını aldilarmi
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:39:26(UTC+3)
273
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Veya kacin
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:39:50(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Murat kuleli?
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:41:05(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1.koprudekiler?
-----------------------------
(TURGAY ÖDEMİŞ)
Başlangıç: From: 905066896056@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:41:22(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Evet

-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:41:44(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Muzaffer hal tarzı?
-----------------------------
(MEHMET KARABEKİR)
Başlangıç: From: 905466860061@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:42:17(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 1 Ordu'ya gideyim mi?
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:43:02(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Komutanim nasil hayatta kalabilecekseniz
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:43:31(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 65icin de gecerli
-----------------------------
(CEMALEDDİN DOĞAN)
Başlangıç: From: 905356624230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:44:01(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Benim Lüleburgaz dan gönderdiğim tabur polis barikat ini aşamadı. Polisler tabur
komutanini tutuklamis
-----------------------------
274
(MÜSLÜM KAYA)
Başlangıç: From: 905413121329@s.whatsapp.net Müslüm Alb
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:44:26(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Diğerleri
-----------------------------
(EYYÜP GÜRLER)
Başlangıç: From: 905303144745@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:45:56(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: V F
-----------------------------
(CEMALEDDİN DOĞAN)
Başlangıç: From: 905356624230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:46:10(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Bir tane tabur komutanına kor. K. Müdahale etti. Çıkmıyorum diyor. Bu durumda
diğerinin komutan vekili bu işi beceremez. Hiç çıkamaz.
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:46:22(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Komutanim cikmasin
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:47:10(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Murat faaliyet iptal mi
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:47:24(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Iptal komutanim
-----------------------------
(CEMALEDDİN DOĞAN)
Başlangıç: From: 905356624230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:47:29(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Bir an önce yukarılardan asimetrik bir şeyler yapılmalı.Yoksa aşağıda problemi
buyuyebilir.
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:47:35(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ayriliyoruz
-----------------------------
(CEMALEDDİN DOĞAN)
Başlangıç: From: 905356624230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:48:03(UTC+3)
275
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Hangi faaliyet
-----------------------------
(CEMALEDDİN DOĞAN)
Başlangıç: From: 905356624230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:48:13(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Tumu mü
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:48:22(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Evet ayrilin komutanim
-----------------------------
(CEMALEDDİN DOĞAN)
Başlangıç: From: 905356624230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:48:32(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Yani
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:48:36(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Evet komutanim faaliyet iptal
-----------------------------
(CEMALEDDİN DOĞAN)
Başlangıç: From: 905356624230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:48:47(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Nereye ayrılalım
-----------------------------
(MUAMMER AYGAR)
Başlangıç: From: 905334905583@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:48:52(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ok
-----------------------------
(CEMALEDDİN DOĞAN)
Başlangıç: From: 905356624230@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:49:02(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Kacalim mi
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:49:06(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Komutanim hayatta kalin
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
276
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:49:10(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Tercih sizin
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:49:16(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Biz karar vermedik henuz
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:49:26(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Ama lokasyonumuDan ayrildik
-----------------------------
(MEHMET MURAT ÇELEBİOĞLU)
Başlangıç: From: 905426421799@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:53:39(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Grubu kapatiyorum, mesajlari silin isterseniz
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:54:24(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Parola?
-----------------------------
(AHMET ZEKİ GEREHAN)
Başlangıç: From: 905076284219@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 05:54:33(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: 4
-----------------------------

(ONUR ÖZDEN)
Başlangıç: From: 905413304540@s.whatsapp.net
Zaman Damgası: 16/07/2016 06:35:21(UTC+3)
Kaynak Uyg.: WhatsApp
Gövde: Tiran yurt dışına kaçtı, herkes DEVAM edecek, tüm dostların iş başında olmaları
gerekiyor, acilen herkese duyurun, televizyonlar sizi etkilemesin

"Yurtta Sulh Biziz" isimli görüşme dökümü yukarıda yer alan Whatsapp grubunda görüşme yapan
isimleri yazılı asker şahıslar dışında haklarında C.Başsavcılığımızca Darbe girişimine iştirak ettiklerinden
bahisle muhtelif evraklar üzerinden soruşturma yapılan Özkan AYDOĞDU, Fatih KARAKAYA, Ahmet
GÜMÜŞ, Fethi ALPAY, Mehmet EROL, Rıfkı KESER, Mürsel ÇIKRIKÇI, Adnan UYGUN, Talip GÜLER,
İrfan ARAT, Mehmet KAPAN, Zafer GÜMÜŞ, Hidayet ARI ve Fatih SÖNMEZ'in de söz konusu iletişim
grubuna Mehmet Murat ÇELEBİOĞLU tarafından dahil edildikleri ancak herhangi bir yazışma yapmadıkları
anlaşılmıştır.

7.7. Şüphelilerin kullandığı hatların analiz raporları

277
İstanbul ilinde Darbe girişimi faaliyetlerine iştirak eden ve yönlendiren şüphelilerin kullandıkları
gsm hatlarının olay tarihlerindeki baz verdikleri yerlere göre yapılan analiz çalışması sonucunda Emniyet Genel
Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı'nca 26/01/2017 ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle
Mücadele Şube Müdürlüğünce hazırlanan 03/02/2017 tarihli analiz raporlarına göre;

- Ankara ilinde Albay Onur ÖZDEN'in ikameti olduğu değerlendirilen Ümit Mahallesi 2547. Cadde
Kermes Sitesi 5.Blok No:7/A İç Kapı No: 22 Çankaya adresinde bulunan yerde 12/07/2016 tarihinde akşam
saatlerinde başlayan 13/07/2016 günü saat:04.00'a kadar süren toplantıyla ilgili olarak söz konusu aynı bölgede
Murat YANIK, Uzay ŞAHİN, Muzaffer DÜZENLİ, Onur ÖZDEN ve Mehmet Murat ÇELEBİOĞLU'nun
kullandığı gsm hatlarınınbaz verdiği,

- 2'nci Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda 13/07/2016 saat:17.00 sıralarında başlayan ve aynı gün
saat:22.00'a kadar süren toplantıyla ilgili olarak söz konusu aynı bölgede Özkan AYDOĞDU, Eyyüp GÜRLER,
Mehmet KAPAN, Engin DURMAZ, Uzay ŞAHİN, Muzaffer DÜZENLİ, Onur ÖZDEN, İrfan ARAT, Mehmet
Murat ÇELEBİOĞLU, Ömer Faruk ÖZKÖSE, Sadık CEBECİ, Rıfkı KESER, Şakir ÇINAR, Mehmet
KARABEKİR ve Fatih KARAKAYA'nın kullandığı gsm hatlarının baz verdiği, Murat YANIK ve Onur
ÖZDEN'in olay günü saat:19.05 ila 22.00 saatleri arasındaki baz bilgilerine ulaşılamadığı, durumun yanında
bulundurdukları cep telefonunu kullanmamalarından kaynaklandığının değerlendirildiği,

- 66'ıncı Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında 14/07/2016 günü saat:11.00'da başlayan ve


14.00'a kadar devam eden toplantıyla ilgili olarak söz konusu aynı bölgede Mehmet Nail YİĞİT, Murat YANIK,
Uzay ŞAHİN, Muzaffer DÜZENLİ, Osman AKKAYA, Kadir YILDIZ, Fatih SÖNMEZ, Özkan ÖZGENÇ ve
Ahmet BAYKAL'ın kullandığı gsm hatlarının, Onur ÖZDEN'in kullandığı hattın ise Ankara ilinde baz verdiği,
Yusuf SARİ'nin ise olay günü saat:11.00 ila 14.00 saatleri arasındaki baz bilgilerine ulaşılamadığı, durumun
yanında bulundurduğu cep telefonunu kullanmamasından kaynaklandığının değerlendirildiği,

- Hava Harp Okulu Komutanlığı'nda 14/07/2016 günü saat:21.00'da başlayan ve 23.00'a kadar
devam eden toplantıyla ilgili olarak söz konusu aynı bölgede Fethi ALPAY, Murat YANIK, Rıfkı KESER,
Müslüm KAYA, Ahmet GÜMÜŞ, Ahmet Zeki GEREHAN, Zafer ÖZLEBLEBİCİ ve Mehmet Murat
ÇELEBİOĞLU'nunkullandığı gsm hatlarının baz verdiği,Uzay ŞAHİN, Muzaffer DÜZENLİ ve Nebi
GAZNELİ'nin olay günü saat:21.00 ila 23.00 saatleri arasındaki baz bilgilerine ulaşılamadığı, durumun yanında
bulundurdukları cep telefonunu kullanmamalarından kaynaklandığının değerlendirildiği anlaşılmıştır.

"Yurtta Sulh Biziz" isimli Whatsaap grubuna üye şüphelilerin kullandıkları gsm hatlarının
01/01/2016 ila 25/08/2016 tarihleri arasında arama, aranma, mesaj alma ve mesaj atma şeklinde dökümlerini
içerir HTS kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu İstanbul Emnişet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube
Müdürlüğü tarafından hazırlanan 26/10/2016 tarih ve 36461 sayılı yazısı ekindeki analiz raporuna göre
şüphelilerin yukarıda anlatıldığı şekilde oluşa uygun olarak birbirleriyle irtibatlı oldukları tespit edilmiştir.

7.8. Cumhuriyet Başsavcılığımızca 1'nci Ordu Komutanlığına hitaben yazılan müzekkereyle


İstanbul ili garnizonu dahilinde Darbe girişimine katıldığı tespit edilen askeri birliklerin telsiz muhabere ve
araçlarına ait takip sistemi kayıtlarının gönderilmesi istenmiş, adı geçen kurumun 02/12/2016 tarih ve 2575147
sayılı yazıyla Darbe girişimine katıldığı tespit edilen kışlalarda 15-16 Temmuz 2016 tarihlerinde açık
bulundurulan tüm EHHAS telsizlerine ait iz takip bilgileri ile araç takip sistemlerine ait bilgiler gönderilmiş,
incelenmesinde İstanbul ili genelinde yaşanan ve beyan- tespitlere yansıyan askeri unsur hareketlenmelerinin
yönüyle uyumlu olduğu görülmüştür.

7.9. Değerlendirme

Yukarıda ayrıntılı olarak izah olunan şüpheliler ve tanıklar beyanları, kamera kayıt, birlik giriş-
çıkış ve telsiz görüşme tespit tutanaklarının içerikleri, darbe planlaması ve olay günü kalkışmada görev alan
şüphelilerin eylemlerinin niteliği, "Yurtta Sulh Biziz" grubunun görüşme içerikleriile emir- komuta zinciri
278
içerisindeki konumları bir arada değerlendirildiğinde;

Ülke çapında gerçekleştirilen Darbe girişimi faaliyetlerinin İstanbul ili ile ilgili kısmıyla ilgili
görevin Ankara ili Keçiören ilçesinde FETÖ/PDY mensubu Neşet GÜLENER isimli şahsın ve Kurmay Albay
Onur ÖZDEN'in evinde yapılan toplantılar sonucunda Genelkurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri
Komutanlığı'nda yuvalanan terör örgütü mensupları merkezli icrası planlanan Darbe girişiminin İstanbul
ilindeki faaliyetleri açısından Muzaffer DÜZENLİ başta olmak üzere Murat YANIK, Onur ÖZDEN, Mehmet
Murat ÇELEBİOĞLU ve Uzay ŞAHİN'in irtibat ve koordinasyon timi olarak görevlendirildikleri, bu aşamadan
sonra adı geçen şüphelilerin İstanbul iline gelerek 2'nci Zırhlı Tugay Komutanlığı ve 66'ncı Mekanize Piyade
Tugay Komutanlığı ve Hava Harp Okulu Komutanlığı'nda yapılan toplantıları koordine ettikleri,
Başta şüpheli Eyyüp GÜRLER, Murat YANIK ve İstanbul ilinde konuşlu sayılan askeri birliklerde
görev yapan askeri personelin yukarıda yer verilen ifadelerinden Eyyüp GÜRLER ile kendisiyle askeri
hiyerarşi ve birlik sevk kabiliyeti gereği aynı konumda bulunanÖzkan AYDOĞDU, Mehmet Nail YİĞİT ile
Fethi ALPAY'ın darbe planlamasından İstanbul'da yapılan toplantılardan önce haberdar olduklarının anlaşıldığı,
yine yapılan toplantılar sonucunda Kara Harp Akademisi öğrencilerinin İstanbul ili genelinde kontrol altına
alınacak her noktaya gruplar halinde takviye edilmesi kararının alındığı, takviyenin amacının yetişmiş rütbeli
personel olan Akademi öğrencilerinin sevk ve idarede görev alarak faaliyetin kolaylaştırılması olduğu, olay
günü her noktaya gönderilecek grubu belirleme, sevk edilmelerini sağlama ve faaliyetlerinin emrini verme işini
toplantılara katılan Kara Harp Akademisi öğretim başkanı Albay Ahmet Zeki GEREHAN'ın ifa ettiği
anlaşılmakla, ülke genelinde Darbe girişimini gerçekleştiren Yurtta Sulh Konseyi'nin İstanbul ili ayağını
oluşturan şüphelilere olay tarihindeki mevcut görevlerine göre yer verildiğinde, Konseyin;

Fethi ALPAY- Tümgeneral, Hava Harp Okulu Komutanı


Mehmet Nail YİĞİT- Tuğgeneral, 66'ncı Mekanize Piyade Tugay Komutanı
Özkan AYDOĞDU- Tuğgeneral, 2'ncı Zırhlı Tugay Komutanı
Eyyüp GÜRLER- Tuğgeneral, 1'nci Ordu Komutanlığı Harekat Yarbaşkanı
Muzaffer DÜZENLİ- Kurmay Albay, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurumsal Dönüşüm (eski ismi
Proje Yönetim) Şube Müdürü
Uzay ŞAHİN- Kurmay Albay, Kahramanmaraş 5'nci Zırhlı Tugay Komutan Yardımcısı
Onur ÖZDEN- Hava Savunma Kurmay Albay, Cizre 172'nci Zırhlı Tugay Komutan Yardımcısı
Ahmet Zeki GEREHAN, Kurmay Albay, Kara Harp Akademisi Öğretim Başkanı
Mehmet Murat ÇELEBİOĞLU- Kurmay Binbaşı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurumsal
Dönüşüm (eski ismi Proje Yönetim) Şube Müdürlüğü Proje Destek Kısmın'da İzleme ve Araştırma Subayı
Murat YANIK- Kurmay Binbaşı, Kara Harp Akademisi Öğretim Elemanı

Yukarıda isim ve olay tarihi itibariyle görevleri belirtilen şüphelilerden oluştuğu, Darbe girişiminin
Silahlı Kuvvetlerimizdeki emir- komuta zincirinden kopuk olarak, terör örgütünün bir eylemler dizisi olduğu
açıkça anlaşılan somut olayda girişim öncesinde düzenlenen toplantılara katılarak eylemlerin planlamasına
iştirak eden, eylemleri organize eden ve girişim günü girişimi başlatan, görev taksimatı yapan veya birlikleri
sevk eden Konsey üyesi şüphelilerin terör örgütüyle arasında süreklilik ve çeşitlilik arz edecek şekilde organik
bağ bulunduğu, öte yandan örgütün amacına uygun biçimde işleyişini sağlayan, örgüt üyelerine görev veren,
emir ve idare yetkisine sahip olan konumlarına göre örgüt faaliyetlerini düzenleme ve görevlendirme yetkisini
haiz yönetici vasfında oldukları,
Ayrıca Darbe girişimi öncesi yapılan toplantılarda Darbe girişimine karşı çıkanlara ateş edileceği ve
karşıt gördükleri askeri yetkililerin enterne edileceği hususlarının kararlaştırılması, "Yurtta Sulh Biziz"
grubundaki görüşme içeriklerinde toplanan kitlelere ve askeri kuvvetlere karşı duran polislere silahla, tanklarla
sert şekilde müdahale edileceği, muhalif gördükleri yetkililerin enterne edileceği hususlarının yer alması ile
girişim kapsamındaki faaliyetlerin gruba rapor olarak sunulması bir arada değerlendirildiğinde Konsey üyesi
şüphelilerin İstanbul ilinde Darbe girişimi faaliyetleri kapsamında darbeci askeri kanadın hakimiyetinin
sağlanması amacıyla işlenen öldürme, öldürmeye teşebbüs, yaralama, hürriyeti tahdit, yağma, özel
şahıslara ve kamuya ait mallara zarar verme suçlarının eylemleri üzerinde ortak hakimiyet sağlayan ve
azmettiren konumunda sorumlu oldukları, Darbe girişimi toplantılarına katılan ve aynı gerekçelerle
terör örgütüyle aralarında süreklilik ve çeşitlilik arz edecek şekilde organik bağ bulunup örgüt üyesi
279
konumunda bulunan diğer şüphelilerin ise faaliyet kapsamında darbeci askeri kanadın hakimiyetini
sağlamak için emniyet altına almayla görevlendirilenlerin görevlendirildikleri bölgede sevk- idare
ettikleri birliklerin işlediği ve kendilerinin azmettirdiği suçlardan, sayılanlar dışındaki konumda
bulunan ve terör örgütüyle organik bağı tespit edilemeyen şüphelilerin ise Darbe girişimi planlamasına
ve olay günü girişimine genel olarak katılmalarından dolayı sorumlu olup eylemleri örgüt adına
işledikleri, örgütün deşifresine yönelik beyan ve tespitlerden anlaşılacağı üzere görev ve rütbesi ne olursa
olsun örgüt mensubu asker şahısların örgütsel tabirle "şakirt" tabir edildikleri, örgütün sivil ve asker
yönetici unsurlarının emrinde oldukları anlaşılmıştır.Yurtta Sulh Konseyi İstanbul Yapılanması
hakkında13/02/2017 tarih ve 2017/17929 Sor.-2017/4859 Esas-2017/727 İdd No. sayılıiddianame ile kamu
davası açılmıştır.

8. SORUŞTURMA KONUSU: İSTANBUL İLİNDE GERÇEKLEŞEN DARBE GİRİŞİMİ


FAALİYETLERİNİN MERKEZ ÜSLERİNDEN BİRİ KONUMUNDAKİ HARP AKADEMİLERİ
KOMUTANLIĞI SAHASINDA VUKU BULAN OLAYLAR

8.1. Genel Olarak Harp Akademileri Komutanlığı (HAK)

Temeli 12 Mart 1969 tarihinde atılmış olan Harp Akademileri, Beşiktaş ilçesi Yenilevent mevkiinde
bulunan yerleşkesinde 24 Ağustos 1975 tarihinde itibaren faaliyetine başlamıştır.

Tarihsel gelişmeler ve deneyimlerin yapılandırdığı bir sürecin sonunda bugün, Genelkurmay


Başkanlığına doğrudan bağlı Harp Akademileri Komutanlığı (HAK) bünyesinde Silahlı Kuvvetler Yüksek Sevk
ve İdare Akademisi (SKYÜSİDAK), Kara Harp Akademisi (KHA), Deniz Harp Akademisi (DHA), Hava Harp
Akademisi (HHA) ve Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (SAREN) olmak üzere beş eğitim kurumu ile Çok Uluslu
Müşterek Harp Merkezi (ÇMHM) Komutanlığı faaliyetlerini sürdürmektedir.

Harp Akademileri Komutanlığında; Harp Akademileri Yüksek Kurulu ile Akademiler bünyesinde
birer Akademik Kurul; SAREN bünyesinde ise Enstitü Kurulları teşkil edilir. Bu kurulların genel görevi, eğitim
ve öğretimi düzenlemek ve değerlendirmektir.

Harp Akademileri Komutanlığı, Türk Milletinin "Peygamber Ocağı" tabir ettiği, göz bebeği olan
Türk Silahlı Kuvvetlerinin en yüksek eğitim ve öğretim kurumu olarak; lisansüstü düzeyde, bilimsel yönetim ve
karar destek yöntemlerine hâkim, ulusal ve uluslararası güvenlik stratejilerine vâkıf, millî, müşterek ve birleşik
karargâh ve birliklerde tüm harekât türlerinde görev yapabilecek, kamu, sivil ve uluslararası kuruluşların
temsilcileri ile birlikte çalışabilecek, bugünün ve geleceğin harekât ve güvenlik ortamının gerektirdiği
donanıma sahip, gelişime açık, değişime uyum sağlayabilecek ve değişimi yönetebilecek, kalbi vatan, millet,
bayrak ve devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk sevgisiyle dolu subaylarımızı, kurmay subayı olarak
yetiştirme hedefi doğrultusunda çalışmalarını sürdürmekte iken özellikle 90'lı yıllardan itibaren ne yazık ki
terör örgütü mensuplarının, örgütün Silahlı Kuvvetlerin Komuta kademesiniele geçirme amacı doğrultusunda
yoğunlukla sızmaya başladıkları, kendilerinden olmayanlara kurmay subay olma hakkının tanınmadığı,
mensuplarının çoğunun örgüt mensubu olduğu bir kurum haline dönüşmüştür. Mensuplarının çoğunun terör
örgütünce gerçekleştirilen Darbe girişiminde aktif ve önemli roller üstlenmesi yapılan durum tespitinin en
önemli sonucudur.

Darbe girişiminden sonra Harp Akademileri Komutanlığı "Milli Savunma Üniversitesi" olarak
yeniden yapılandırılmıştır.

15/07/2016 tarihli Darbe girişimi eyleminde yer alan şahısların genel itibariyle İstanbul ilinde
bulunan Harp Akademileri Komutanlığı bünyesinde kurmaylık eğitiminde görevli öğretmen subay, burada
öğrenim gören öğrenci subay veya bu kurumla geçmiş yıllarda iltisaklı olan rütbeli asker kişiler oldukları,

İstanbul Harp Akademileri Komutanlığı içerisinde bulunan Deniz Harp Akademisi, Hava Harp
280
Akademisi ve Kara Harp Akademisi içerisinde değişik öğrenci statülü subayların eylemlere iştirak ettiği,
bunların yönetici kadrosunda bulunan öğretmen subay kişilerinde bunu koordine ettikleri, bunların üzerinde
bulunan, eylemlerden anlaşılan General, Binbaşı, Albay rütbesinde olan kişilerinde de aynı şekilde geçmiş
dönemlerde Harp Akademisi Komutanlığında eğitim alan veya öğretmen subay olarak görev alan şahısların
olduğu, her birinin eğitim kurumu olarak bununla bir şekilde bağlantılı olduğu genel olarak anlaşılmıştır.

8.2. Darbe girişimi sırasında Harp Akademileri Komutanlığı'nda yaşanan olaylar

8.2.1. Genel Olarak

Darbe girişimi soruşturmaları kapsamında girişime iştirak eden şahısların tespitine yönelik
yürütülmekte olan soruşturmalar sonucunda;

Girişimin yönetim/ koordinasyon ekibi içerisinde Harp Akademileri Komutanlığında özellik Kara ve
Hava Harp Akademilerinde görevli öğretim üyesi olan ya da daha önce burada görev yapmış olan binbaşı,
yarbay ve albay rütbesindeki subayların etkin rol oynadıkları, yönetim-koordinasyon timi olarak görev alan bu
şahısların bir kısmının yukarıda belirtilen planlama ve koordinasyon toplantılarında yer aldığı, yine Darbe
girişimi esnasındaki yürütülen eylem ve faaliyetlerinin koordinesi için aralarında oluşturulan "Yurtta Sulh
Biziz" adlı Whatsappp grubu içerisinde yazışmalar yaptıkları, girişime katılan Harp Akademileri Subaylarının
faaliyetlerini yazışmalar ile bildirdikleri (Harp Akademileri Komutanlığı görevlileri olan bu subayların Kara
Harp Akademileri Öğretim Başkanı Ahmet Zeki GEREHAN, Öğretim üyesi Binbaşı Zafer ÖZLEBLEBİCİ,
Binbaşı Murat YANIK, Binbaşı Murat ÇELİK, Binbaşı Mehmet TÜRK isimli subaylar olduğu tespit edilmiş
olup haklarında farklı sayılı evraklar üzerinden soruşturma yürütülmektedir), Harp Akademileri
Komutanlığında bulunan öğretmen yada öğrenci subayların, kurmaylık eğitimi süresince her ne kadar İstanbul
Levent’te bulunan yerleşkesinde eğitim süresince bulunmaları gerekiyor ise de;

Darbe Yönetim-Koordinasyon timi olarak görev alan bu şahısların dışarıda katıldıkları toplantılar
neticesinde aldıkları görevler üzerine mensup oldukları FETÖ/PDY yapılanmasında faaliyet yürüttüğü
değerlendirilen Harp Akademileri Komutanlında görevli diğer öğretim elemanları subaylar ile Darbe girişimi
gününün gündüzünde yerleşkede toplantılar yaptıkları, düzenlenen bu toplantılar sonrası öğrenci subayları
toplayarak görevlendirmeler (gidilecek bölgenin durumuna göre 1-2 öğretim elemanı koordinesinde 15-20
öğrenci subay) yapılarak personelin özel araçları ile ilimizde konuşlu bulunan; 23'ncü Tugay (Hadımköy Kışlası
- 6. Alay), 2'nci Zırhlı Tugay, 47'nci Mekanize, 66'ncı Mekanize (Topkule Kışlası) adlı motorize ve ağır silahlar
bulunduran birliklere gidildiği, yine buradaki bir kısım öğrenci subayın Marmaris’te Sayın Cumhurbaşkanımıza
yönelik suikast eylemini gerçekleştiren timde yer alan üyelerinin Harp Akademilerinden hareketle, helikopter
vasıtasıyla bahse konu yere gittikleri (bu şahıslar arasında yer alan Şükrü SEYMEN’in daha önceki dönemlerde
Harp Akademisinde bulunduğu, Bahadır SAGUN’un Kara Harp Akademisi Öğretim Başkanlığı 2'nci sınıf
öğrencisi olduğu, Ankara, Mamak ve Genelkurmay Başkanlığında gerçekleşen eylemlerde aynı kurumdan
öğretmen ve öğrenci subayların da yer aldığı, Kara Harp Akademisinde öğretmen subay olan Topçu Kurmay
Yarbay Afşin YAPAR’ın Denizli’de bulunan birliği Ankara’ya götürmeye çalışan komutan olduğu ve 2016 yılı
Haziran ayına kadar Harp Akademileri Komutanlığında görev aldığı, darbe faaliyeti koordinatörlerinden
Kurmay Albay Uzay ŞAHİN’in yakın tarihe kadar Harp Akademileri Komutanlığı ile iltisaklı olduğu tespit
edilmiştir),

Anılan askeri birliklere görevlendirilen öğrenci subayların buralardan silah, mühimmat ve tam
teçhizat kuşanarak, darbe yönetim-koordinasyon biriminde olan darbeci birlik komutanları tarafından
emirlerine verilen 40-50-60-70 er ve erbaştan oluşan askeri unsurlarıaraçlar ve tanklar ile silah ve tam teçhizat
kuşanarak; FSM ve Boğaz Köprüleri, TRT Ulus Binası , TRT Harbiye Binası, Sabiha Gökçen Havalimanı,
Atatürk Havalimanı, Ak Parti İstanbul İl Başkanlığı Binası, Taksim Meydanı, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı binası, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü binası, İstanbul Büyükşehir Belediyesi AKOM binası,
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası binası, özel televizyon kanalları binaları vb. yerlerin işgal edilip ele
geçirilmesi, kontrolünün cuntacılara geçmesinin sağlanması amacıyla sevk ettikleri, bir kısmı gittikleri
birliklerde hazırlanan askeri araçlarla işgal bölgelerine ulaşırken bir kısmının işgal bölgelerine helikopterlerle
281
intikalinin sağlandığı, işgal bölgelerinde emniyet mensupları ile gerçekleşen silahlı çatışmaları, işgal
eylemlerini aktif olarak yer aldıkları, buralardaki işgal ve eylemleri yönettikleri, Darbe girişimine tepki
göstermek üzere sokağa çıkan halkın ve emniyet mensuplarının üzerine tank ve uzun namlulu silahlarla ateş
açtıkları, bir kısmının işgal bölgelerinde yaşanan çatışmalarda öldüğü, yaralandığı, büyük bir kısmının kolluk
birimlerince yakalandığı, bir kısmının ise kıyafet değiştirmek sureti ile firar ettiği,

Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu'nun emir subayı Binbaşı Fatih IRMAK ve
koruma astsubayları Okan ŞENTÜRK ve Eyüp KARAHAN tarafından ikametinden kaçırılarak Hadımköy
Askeri Cezaevinde alıkonulduğu, Darbe girişiminin yönetim kademisindeki subaylar koordinesindeki Kara
Harp Akademisinin öğrenci subayları ile dönemin 1'nci Ordu Komutanı OrgeneralÜmit DÜNDAR'ın derdest
edilmesinin planlandığı, bu amaçla ikametine izinsiz olarak girilerek arandığı,

yine bazı şahısların Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN'ın çağrısı üzerine sokağa
çıkan vatandaşlarımız tarafından kilitlenen yollar ve trafik nedeni ile görev yerlerine ulaşamadıkları, köprülerde
ve sokaklarda sıkışıp kaldıkları, güvenli yerlere çekildikleri, bir kısmının buralarda yaşanan olaylara katılıp
yakalanmadan Harp Akademilerine geri döndükleri, bir kısım subayların ise işgal bölgelerine helikopterlerle
iniş yaptıkları, Harp Akademileri Komutanlığından ayrılarak karayolu veya helikopterle Ankara, İzmir, Muğla
Marmaris, Yalova gibi illere giderek girişime eylemli olarak katılan kısmın yakalandıkları,

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN'a suikast eylemi düzenlemek üzere Marmaris'e
giden kısmın Cumhurbaşkanımızın kaldığı otelde bulunan koruma polisleri ile çatıştıkları, çatışmalar
sonucunda (3) koruma polisinin şehit olduğu, bu eyleme katıldığı tespit edilen (35) asker arasında yer alan P.
Yzb. Mehmet ÖZTÜRK, P. Yzb. Mustafa Serdar ÖZAY, P. Yzb. Burkay KARATEPE, P. Yzb. Mehmet
ÖZTÜRK, P. Yzb. Bahadır SAGUN, P. Yzb. Muammer GÖZÜBÜYÜK, P. Ütğm. Enes YILMAZ, P. Ütğm.
Murat KÖSE, P. Ütğm. Ergün ŞAHİN, P. Ütğm. Mehmet DEMİR'in Kara Harp Akademileri öğrenci
subaylarından olduğu,

Kara Harp Akademisi öğrenci subaylarından olan Kr. Plt. Kd. Yzb. Uğur UÇAN ve Kr. Plt. Kd. Yzb.
Süleyman ÖZKAYNAKÇI'nın Darbe girişiminin başarısız olması akabinde Skorsky tipi helikopterle
Yunanistan ülkesine kaçarak sözde sığınma talep eden grupta yer aldıkları,

Olay gecesi darbeyi gerçekleştirmek için sahaya çıkan askerlerin 16/07/2016 günü sabah saatlerinde
girişimin başarısız olduğu anlaşılması üzerine özel araçlarıyla birliklerden ayrılarak Akademi sahasına geri
döndükleri,

Kollukça yürütülen tahkikatsonucu alınan ifadeler ve hazırlanan iletişim kayıtları baz analiz
çalışmaları neticesinde, Akademi personellerinden;

"Yurtta Sulh Biziz" isimli Whatsappp grubu içerisinde yer alan Zafer ÖZLEBLEBİCİ ve Ahmet Zeki
GEREHAN’ın talimatlarıyla 1'nci Ordu Komutanı Eyyüp GÜRLER’in komutasında Ertuğrul GÜK, Harun
ÖZDEMİRCİ, Fatih KARAOT, Ali DEMİRCİ, Barbaros TUNALI, Eyüp DEMİR, İrfan ARAT, İsmail ARI,
Sinan ATMACA, Batur Alp ÇAKIR, Mehmet Akif ASLAN, Süleyman Ahmet KAYA, Muammer KARAMAN,
Murat İLHAN, Osman ERİM ve Erdal ŞEKER'in girişimin merkez üslerinden olan 1'nci Ordu Komutanlığı
Harekat merkezinegittikleri,

"Yurtta Sulh Biziz" isimli Whatsappp grubu içerisinde yer alan Zafer ÖZLEBLEBİCİ’nin talimatı ve
Mürsel ÇIKRIKÇI’nın idaresinde; Ahmet YILMAZ, Ayhan ŞAHİN, Mahmut DAĞÜSTÜ, Süleyman
ERKAYA, Mahbup ULUSOY, Şafak GÜNDOĞDU, Sadık ATICI, Abdullah ÇOBAN, Şenol KILIÇ, İbrahim
KÜÇÜKBOSTAN ve Mustafa PAYCI'nın Kuleli Askeri Lisesi’ne gittikleri ve burada Darbe girişimine iştirak
ettikleri, yaşanan çatışmalarda aktif rol oynadıkları,

Harp Akademilerinde öğretim görevlisi olan Bayram BEKDEMİR’in talimatıyla Apdullah


ÖZDEMİR, Ercan EKER, Mehmet PURTAŞ, Rasim ERKAN, Sedat ÇELİK, Fatih KARABULUT, Musa
282
ODABAŞ, Mehmet KOCATEPE, Apdullah BUDAK, Özkan ÖZGENÇ, Mehmet ÇATAKLI, Bayram
BEKDEMİR, Mehmet TÜRK, Murat ÇELİK ve Sedat ENGİN'in 66'ncı Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı-
Topkule Kışlasına giderek Darbe girişimine iştirak ettikleri,

Cihat NOZOĞLU, Fatih DEMİRDİREK, İsrafil BOZDEMİR, Musa DEMİRTAŞ, Levent ÖZLÜ,
Hayrettin ÇATALKAYA, Muzaffer ŞATIROĞLU, Ersin YILMAZ, Oğuzhan OKUMUŞ, Umut ŞAHİN, Emre
ERYÜZ, Şakir ÇINAR, Kenan COMART, Özkan AYGÜN'ün Yüzbaşı Dursun ŞİMŞEK’in emir ve
komutasında (1) astsubay ve (34) askerin bulunduğu Sabiha Gökçen Havalimanına takviye kuvvet olarak
gittikleri/ gitmeye çalıştıkları,

Harp Akademilerinde öğretim görevlisi olan Kadir ÖZYURT’un emir komutasında Abdullah
YILMAZ, Erdal KOCA, Erkan KARKIN, Fatih YÜKSEL, Ferdi GÖKŞEN, Harun TAYFUR, Hasan ATAÇ,
İstiklal SAVAŞ, Onur İNAN, Özkan ÖZEN, Muhammed GİRGİN, Kenan ASLANTAŞ, Kemal ŞENAY, İrfan
CAN, Tuncay SERT, Ali MİNAZ ve Olcay UZUNAĞAÇ'ın İl Jandarma Komutanlığına gittikleri ve Darbe
girişiminde yer aldıkları,

Zekeriya AKTAŞ, Selçuk TIRAŞ, Nazım AYTAR ve Murat YAVUZARSLAN'ın Rıfkı KESER'in
öğrenci Alay Komutanı olay tarihinde Komutanlığa vekalet ettiği Tuzla Piyade Okuluna sivil giyimli olarak
gittikleri ve burada kamuflaj askeri kıyafetlerini giyerek Darbe girişimine iştirak ettikleri,
Kurmay Binbaşı Barış ARAS’ın sevk ve idaresinde Ahmet ÖZPEHLİVAN, Cem KOÇ, Saim KAYA,
Murat Haldun TUNÇ, Murat ÖZKAN, Yaşar Barbaros BÜYÜKSAĞNAK ve Harun ÜSTÜNTAŞ’ın
Zekeriyaköy Jandarma Karakoluna gittikleri,

Harp Akademisinde öğretim üyesi olan Binbaşı Şenol DEVECİ’nin sevk ve idaresinde Vahit
YILMAZ, Serkan KILIÇ, İsrafil BOZDEMİR, Serkan KOCAPINAR, Talip GÜLER, Ömer Faruk ÖZKÖSE,
Altan ELİBOL, Ahmet Serdar TOPALCA, Süleyman YILDIRIM, Kenan COMART, Mehmet Murat
ÇELEBİOĞLU ve Şenol DEVECİ'nin Samandıra Askeri Havaalanına gittikleri,

Aykut MUSLUOĞLU, Mehmet ÖZCAN ve Fatih DEMİRDİREK'in ayrıca girişim esnasında ilimiz
genelinde ring halinde bulunarak istihbari çalışmalarda yer aldıkları tespit edilmiş, kollukça yakalanarak
gözaltına alınan şahısların tamamına yakın bir kısmının 15/07/2016 tarihinde genellikle ikametlerinde (büyük
çoğunluğu Harp Akademileri Lojmanlarında olmak üzere) bulunduklarını, Darbe girişiminin gerçekleştiği
akşam saatlerinde ise çeşitli gerekçelerle (çocuklarına çerez almak, kokoreç yemeye gitmek, balık yemeye
gitmek, yürüyüş yapmak, çocuklarını parka götürmek vs.) ikametlerinden ayrıldıklarını, darbe girişmi olduğunu
öğrenmeleri üzerine yakın gördükleri askeri bina ve birliklere sığındıkları şeklinde olayın oluşu ve hayatın
olağan akışına aykırı savunmalarda bulundukları görülmüştür.

Harp Akademileri Komutanlığına bağlı Kara Harp Akademisi kadrosunda görevli personelin darbe
teşebbüsünün gerçekleştiği tarihte izinli sayısının önceki tarihlere oranla artış gösterdiği anlaşılmaktadır.

Yine soruşturma kapsamında Harp Akademileri Komutanlığına mensup, haklarında Darbe


girişiminden adli işlem yapılan asker şüphelilerin bir kısmının ifadelerinde; terör örgütü içerisindeki eylem ve
faaliyetlerini itiraf ettikleri, bağlı oldukları “cemaat abisi” olarak bilinen örgüt mensuplarını yakalanmasını
sağladıkları, bir kısım şüphelilerin münhasıran terör örgütü mensuplarınca talimat aktarımı, iletimi-haberleşme
faaliyetlerinde kullanılan, “Bylock Talk And Chat” isimli program kullanıcısı oldukları, bir kısmının aile ve
yakın akrabalarının yürütülen terör örgütüyle iltisaklı soruşturmalarda şüpheli oldukları, bir kısmının aile ve
yakın akrabalarının terör örgütüne ait banka ve finans kurumlarının aktif müşterileri oldukları, yine yakın aile
bireylerinin-eşlerinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan 2010 KPSS soruşturması
şüphelilerinden oldukları, bir kısım şüphelilerin ikamet ve üst aramalarında terör örgütü açısından işlevi
yukarıda ayrıntılı olarak anlatılan (1) ABD Doları kağıt parabulunduğu, Akademi lojmanlarından yapılan
aramalarda terör örgütüne müzahir çok sayıda dergi, kitap vs.yayınların ele geçirildiği tespit edilmiştir.

Darbe girişimi ile bağlantısı olduğu değerlendirilen "Harp Akademileri Komutanlığı Kurmay Kültür
283
Gezileri" hakkında;

Harp Akademileri Komutanlığının Kurmay Kültür Gezileri kapsamında ülkenin değişik yerlerinde
konaklandığı tespit edilen yerlere yönelik yapılan çalışmalarda İstanbul il geneli eylemlerinde etkin rol alan
Murat YANIK, Mehmet TÜRK, Mehmet Murat ÇELEBİOĞLU, Zafer ÖZLEBLEBİCİ, Afşin YAPAR, Bayram
BEKDEMİR, Ahmet Serdar TOPALCA, Hamza MERMER, Mehmet KAPAN, Ahmet Zeki GEREHAN gibi
öğretmen subaylarla beraber konaklayan şahıslara ve bunların ortak yurtdışı giriş çıkışlarına göre yapılan
çalışmalarda tespit tarihi itibariyle 450 kişiden 92’sinin halen gözaltında olduğu, 37’sinin hakkında işlem
yapılıp serbest kaldığı, 2 şahsın olaylar sırasında eks olduğu, 156’sının tutuklandığı ve 163’ünün de halen firari
olarak hakkında işlem yapılması gereken şahıslardan olduğu tespit edilmiştir.

Bahsedilen bu gezilerin öğretmen subayların kontrolünde olan geziler olduğu, 15 Temmuz 2016
gecesi yaşanan darbeye teşebbüs eylemlerinde Türkiye geneli eş zamanlı hareket tarzının sergilenmesi, olay
yerlerine veya askeri kışlalara giderken sivil araçlarla ve sivil kıyafetli gidilmeye özen gösterildiği, gidilen
yerlerde kamuflaj giyilerek, tüm kontrolün ellerinde tutulmak istendiği, yapılan çalışmalarda Harp Akademisi
öğrencilerinin vatandaşa ve kolluk kuvvetlerine karşı silah kullanmaktan çekinmediği görülmüştür.

15/07/2016 tarihinde gerçekleşen Darbe girişimi eyleminden önce personelin 3 ayrı grup halinde;
11-12-13-14/06/2016 tarihlerinde Adana iline gittikleri ve Adana ilinde bulunan bazı şüphelilerle
irtibata geçtikleri, bu 3 ayrı gruptan bazı şahısların kısa süreli olarak Adana ilinde kaldıkları ve yine 3 ayrı grup
olarak peyderpey,
13-14-15/06/2016 tarihinde Malatya iline geçerek bu ilde bulunan bazı şüphelilerle irtibat
kurdukları, bu 3 ayrı gruptan bazı şahısların kısa süreli olarak Malatya ilinde kaldıkları ve yine 3 ayrı grup
olarak peyderpey,
16-17-18/06/2016 tarihinde Kars iline geçerek bu ilde bulunan bazı şüphelilerle irtibat kurdukları, bu
3 ayrı gruptan bazı şahısların kısa süreli olarak Kars ilinde kaldıkları ve yine 3 ayrı grup olarak peyderpey,
18-19-20-21/06/2016 tarihlerinde Erzurum iline geçerek bu ilde bulunan bazı şüphelilerle irtibat
kurdukları, bu 3 ayrı gruptan bazı şahısların kısa süreli olarak Erzurum ilinde kaldıkları ve yine 3 ayrı grup
olarak peyderpey,
22/06/2016 tarihinde son kez Trabzon iline geçtikleri, Trabzon ilindeki Usta Otel’de konaklayan bu
105 kişiden büyük çoğunluğunun ortak zamanlarda birçok yurt dışı giriş çıkış kayıtlarının bulunduğu,
Yunanistan ülkesine firar eden Uğur Uçan ve Süleyman Özkaynakçı'nın bu grup içerisine yer aldığı tespit
edilmiştir.
İzahı yapılan bu hareketler sebebiyle bu şahısların meslekten kaynaklı görevin getirdiği hiyerarşik
ilişki ve bağın yanı sıra, beşeri ve aile hayatlarında da sürekli olarak bir arada oldukları, bunun dışında yaş
ortalaması olarak yakın seviyede bulunmalarından ötürü büyük çoğunluğun aynı devre mezunu olarak eşdeğer
yada yakın rütbelerdeki personel oldukları görülmektedir.

Tüm bu bilgiler ışığında şahısların, 15/07/2016 tarihinde gerçekleşen Darbe girişimi eylemi
amacıyla, uzun bir süre önce, özellikle bir araya getirildikleri, belli bir yaş ortalamasındaki birbirine yakın rütbe
ve devrelerden oluşan bu gurubun, aynı lojmanda ikamet ediyor olmalarının bile kesinlikle bir tesadüf olmadığı,
2015 yılında başlayan süreçten 22/06/2016 tarihine kadar geçen sürede İstanbul, Ankara ve İzmir illeri dışında
gerçekleşen bir/iki günlük konaklamaların, hayatın olağan akışına tamamen aykırı özel toplantılar olduğu, yurt
dışı seyahatlerinin de aynı oranda sıra dışı buluşmalar olduğu, kaldı ki Darbe girişimi eylemi esnasında aktif
olarak eyleme katılıp da kullanılan "Yurtta Sulh Biziz" isimli Whatsappp grubunda diyalogları bulunan bazı
şüphelilerin, grupta diyaloğu bulunmadığı halde otel toplantılarına iştirak eden şahıslarla aynı otelde bir araya
gelmesi yada getirilmesinin belli bir amaca yönelik olduğu, farklı hücre yapılarının bir araya getirilmesi ile
oluşturulmuş, tamamen planlanmış bir terör örgütü hareketi olduğu değerlendirilmektedir.

Elde olunan deliller bir arada nazara alındığında; terör örgütünün yıllardan beri gelen süreçte en
önem verdiği ve bu amaçla yoğun olarak "militan" unsurlarını yerleştirdiği yerlerden olan Harp Akademileri
Komutanlığı personelinin ülke çapında gerçekleştirilen Darbe girişiminde aktif olarak askeri birlikleri takviye,
motive ve sevk edici konumda yer aldıkları, kurumun faaliyetlerin merkez üslerinden biri olduğu açıkça
284
anlaşılmıştır.

Darbe girişimi faaliyetleri kapsamında ilimiz Beşiktaş ilçe sınırlarında yer alan Harp Akademileri
yerleşkesinde çok sayıda eylemin gerçekleştiği tespit edilmiştir.

Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir BEKİROĞLU’nun emir subayı ve koruma


assubayları tarafından ile diğer subaylarca evinden zorla alındığı Hasdal Kışlasına hapsedilmek üzere
götürülmüş,

Ankara Genel Kurmay Merkezindeki Darbeciler tarafından hazırlanarak askeri birliklere gönderilen
sözde “Sıkıyönetim Direktifi” konulu fakslar ve ekindeki “Sıkıyönetim Atama Listeleri” adlı sözde
görevlendirme listeleri Harp Akademileri Komutanlığı Muhabere Merkezine de gönderildiği, Darbe girişimini
yönetenlerce Ankara’dan hazırlanarak askeri birliklere mesaj ile gönderilen sözde “SIKIYÖNETİM ATAMA
LİSTELERİ” ile FETÖ/PDY mensubu oldukları değerlendirilen subaylara ülke yönetiminde-kritik yerlerde
yeni görevler verildiği, düzenlenen “SIKIYÖNETİM ATAMA LİSTELERİNDE” Harp Akademileri
Komutanlığında görevli Albay, Tuğ ve Tüm general rütbesindeki şüpheliler arasında yer alan çok sayıda
askerlerin isimlerinin yer aldığı tespit edilmiş,

Ankara’dan gelen “SIKIYÖNETİM DİREKTİFİ” konulu faksa Harp Akademileri Komutanlığı


Muhabere merkezinden; “BİRLİKLER MESAİYE DAVET EDİLMİŞTİR. HER TÜRLÜ EMRE AÇIĞIZ”
şeklinde cevap gönderilmiş, sabaha karşı Darbe girişiminin başarısız olduğunun anlaşılması üzerine
“HARPAKKOM UN 152243C TEM 16 TSG Lİ SIKIYÖNETİM DİREKTİFİ KONULU MESAJININ İPTAL
EDİNİZ.” şeklinde iptal mesajı çekilmiş,

Yine Hava Harp Akademileri Komutanlığında yer alan Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürlüğünün Darbe Koordinasyon merkezi olarak kullanılmış, Darbe girişimi öncesi, esnasında ve sonrasında
toplantılar düzenlenmiş, darbe görevlendirmeleri buradan yapılmış, öğrenci subaylar “Çağrı Planı Devrede”
uygulaması ile resmi üniformaları ve silahlarını kuşanarak Akademiye gelmeleri sağlanmış, öğrenci subayların
yine öğretim elemanları koordinesinde nizamiye girişlerinin Darbe girişimine aktif katılan nöbetçi amirlerce
silah zoruyla açtırılmak sureti ile darbeye destek amaçlı sivil araçları ile sahaya çıkışları sağlanmış, Darbe
girişimi başarısız olması akabinde görevlendirme listeleri imha edilmiş, öğrenci subayların (yüzbaşı ve
üstteğmen rütbesindeki askerler) akademiye toplanması ile görevlendirmeler başlamış,

Görevlendirmeler öncesinde,Hava Harp Akademileri Komutanlığında (HAK) darbe karşıtı olan,


darbeci kanadın bağlı olduğu FETÖ/PDY terör örgütü ile ilintisi olmayan 1 Yüzbaşı ve 1 Üstteğmenin amfilere
hapsedilmiş, silah ve cep telefonlarına el konulmuş, öldürmekle tehdit edilmiş, başlarında silahlı nöbetçiler
konularak sabaha kadar hürriyetlerinden yoksun tutulmuş, Darbe Kalkışmasına müdahale için Hava Harp
Akademisi binasının etrafını saran HAK Güvenlik Timine yönelik silah kullanmaya yönelik hareketler
yapılmış, Hava Harp Akademisine girmek isteyen Güvenlik Timine kapılar açılmamış, teslim olun çağrıları
karşılıksız kalmış, bu esnada Hava Harp Akademisindeki öğretim üyeleri ve öğrenci subaylar ellerinde silahları
ile giriş katı ve 2. katında dolaşmış, bina içerisinde mevzi almış,kendilerinden olmayan Harp Akademileri
Yönetim Kademisinden Deniz Harp Akademileri Komutanı Tümamiral Tayyar ERTEM’i yakalama ve
hapsetme amaçlı ikametinin ve iş yerinin basılmış, çocuğu ve emir assubayının başına silah dayanmış, Ölçme
Değerlendirme Şubesinde yapılan Darbe görevlendirmeleri ile çok sayıda öğretim üyeleri ve öğrenci subaylar
4-5’er li gruplar halinde sivil araçları ile silah ve resmi kıyafetleri ile Harp Akademileri Yerleşkesinden çıkış
yapmış, vatandaşlarımız ve emniyet birimlerimizin yolları kapatması üzerine geri dönmüş, kontrollü nizamiye
girişlerinden kartlarını okutmadan, duvarlardan atlayarak içeri girmiş, görev yerine bu şekilde ulaşamayanlar
harp akademileri yerleşkesine inen helikopterler ile hava yolu ile trafiğe takılmadan işgal bölgelerine intikali
sağlanmış, araçları ile çıkış yapan gruplardan geri dönenlerin bazılarının araçlarının lastiklerinin patlak olduğu
görülmüş, dışarı çıkıp görev yerlerine ulaşamayanların bazıları yolarda karşılaştıkları Darbe girişimi eylem ve
faaliyetlerine iştirak etmiş, Darbe girişiminde aktif olarak görev alacak subaylarlar bildirimsiz olarak aralarında
nöbet değişimi gerçekleştirmiş, yine yerleşke içerisindeki çöp konteynırları içerisine kırılmış, deforme edilmiş
bilgisayar, harddisk, CD/DVD vs. ele geçirilmiştir.
285
Yukarıda bahsi geçen Hava Harp Akademileri Öğrencilerinin “Çağrı Planı Devrede” uygulaması ile
Darbe girişiminde göreve çağrılmasına ilişkin kurulan Whatsappp grubu yazışmalarında;

Harun Kaya Akademi: (okey ibaresi) 15.07.2016 günü saat:21.36


Hacı Şalk Abi : Arkadaşlar herkes hangi blokta oturduğunu yazabilir mi? 15.07.2016 saat:22.45
Saban Karaman Akademi: Tanju 22b, Çevik 16a 15.07.2016 günü saat:22.49 Arkadaşlar iki boğaz
kiprusude trafiğe kapatılmış, Ankarada jetler uçuyor seklinde haberler var, Bilgisi olan var mi15.07.2016 günü
saat:22.50-22.51
Hacı Şalk Abi: Arkadaşlar telefonlar açık kalsın. Aradığımız da ulaşabilelim 15.07.2016 günü
saat:22.51
Fatin Özdemir Akademi: Ankarada 40 f-16 uçuyormuş. Çevik kuvvetin önünde tanklar varmış
15.07.2016 günü saat:22.51
Cihan Okur Abi: Koprude jandarma var, Ntv 15.07.2016 günü saat:22.58
Sedat Önder Akademi: Köprü iki saattir kapaliymis, (Tiwitter paylaşımı: Brahmaçarya on twitter “
Komutanin söyledikleri… darbe kesin #d…. Twitter .com) 15.07.2016 günü saat:22.59
Fatih Akar Akademi: 21-a dışarıdayım 15.07.2016 günü saat:23.00 Ntv yi izleyin Basbakan
konuşuyor 15.07.2016 günü saat:23.01
Cihangir Çentelli Akademi: Ne dedi anlayamadım? 15.07.2016 günü saat:23.02
Hacı Şalk Abi: Çağrı planı devrwde15.07.2016 günü saat:23.04
Fatih Özdemir Akademi: Toplanma blgesi nere abi15.07.2016 günü saat:23.04
Hacı Şalk Abi: 30 dk içerisinde akademide olun Eğitim elbiseli 15.07.2016 günü saat:23.04
İsmail Uyar Akademi: Tulum olur dimi abi15.07.2016 günü saat:23.05
Hacı Şalk Abi: Olur 15.07.2016 günü saat:23.05
Saban Karaman Akademi: Abi maplar dahil mi15.07.2016 günü saat:23.05

Hacı Şalk Abi: Mallar hariç, ulaşılmayan varsa dönüş yapın 15.07.2016 günü saat:23.07
Sinan Akademi: Yoldayım abi ben 15.07.2016 günü saat:23.07
Hacı Şalk Abi: Yoklama verin 15.07.2016 günü saat:23.07
Cengizhan Akademi: (okey ibaresi) 15.07.2016 günü saat:23.08
Yuksek Koca Akademi:Abi esenlerdeyim 37 dk diyor yolda geliyorum 15.07.2016 günü saat:23.08
Saban Karaman Akademi: (okey ibaresi) 15.07.2016 günü saat:23.09
Sinan Akademi:Eskihisardayım geliyorum ama nasıl geleceğim bilmiyorum, Divril beyi
aradım.15.07.2016 günü saat:23.10
Saban Karaman Akademi: Sinan Marmaray 15.07.2016 günü saat:23.10
Mustafa Akyol Akademi: Akyol, Çevik,hkaya, Solmaz okey ibaresi 15.07.2016 günü saat:23.11
Erdem Ergul Akademi: (okey ibaresi) 15.07.2016 günü saat:23.12
Cengizhan Akademi: (okey ibaresi) 15.07.2016 günü saat:23.13
Cihan Okur Abi: 00.02 sesli mesaj 15.07.2016 günü saat:23.14
Cengizhan Akademi: 44 numara botu olan var mı 15.07.2016 günü saat:23.14
Saban Karaman Akademi: gelen varsa götüreyim 15.07.2016 günü saat:23.15
Fatih Özdemir Akademi: Beni alabilecek olan varmı? 15.07.2016 günü saat:23.15
Saban Karaman Akademi: Ben 15.07.2016 günü saat:23.15
Bezirganoğlu Akademi: bend var getiriyorum 15.07.2016 günü saat:23.15
Cengizhan Akademi: Saol Emre senden alırım, 15.07.2016 günü saat:23.16
Cengizhan Akademi: İsim ve telefon listesi resmi atılıyor, bi iki no hatalı isimleri dikkate alın
15.07.2016 günü saat:23.18
Hacı Şalk Abi: Ulaşılamayan var mu? 15.07.2016 günü saat:23.18
Ayhan Kaya Akademi: Tulumu giyiyoz15.07.2016 günü saat:23.18
Hacı Şalk Akademi: Evet, Kıdemlilere ulaşamayan var mı? 15.07.2016 günü saat:23.19
Fatih Özdemir Akademi: Özdemirin grup tamam15.07.2016 günü saat:23.20
………..
Hacı Şalk Abi: (üzerinde yazılar bulanan kağıdın görüntüsünü paylaşıyor) 15.07.2016 günü saat:…..
286
Sinan Akademi: Fenerbahçe orduevine yerleştim haberiniz olsun. 16.07.2016 günü saat:02.01
Yasin Solmaz Akademi:A/A yoklama soruluyor akademi dışında olanlar bilgi verilebilir mi
16.07.2016 günü saat:06.43
Mehmet Al Akademi: al paçaci koca fbolat hho 16.07.2016 günü saat:06.44
Fatih Akar Akademi: Erkanın yerini bilen 16.07.2016 günü saat:06.44
Hacı Şalk Abi:Arkadaşlar Erkana ulaşılamıyor. Nere gittiğini bilen gören yok mu? 16.07.2016 günü
olduğu değerlendirilen saat:08.49
İsmail Uyar Akademi: Hamdi beyle beraberdi en son 16.07.2016 günü saat:08.50
Hacı Şalk Abi: Teşekkürler, Hamdi beyin telefonunu bilen 16.07.2016 saat:08.50
Fatih Özdemir Akademi: Hacı abi Divril beyi arar mısın. Erkan için 16.07.2016 saat:08.54
Şeklinde yazışmalar yapıldığı tespit edilmiştir.

8.2.2. Harp Akademileri Komutanlığı Sahasında Gerçekleşen Olayların İrdelenmesi

8.2.2.1. 14 Temmuz 2016 günü saat:21.04’de Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 9 darbeci askerin katılımı ile icra edilen, “DARBEYE YÖNELİK
HAZIRLIK TOPLANTISI” olduğu değerlendirilen toplantı

15/07/2016 günü gerçekleşen Darbe girişimi olaylarında ilimiz Harp Akademileri Komutanlığına
bağlı öğretim üyeleri subaylar ile öğrenci subayların Harp Akademileri Komutanlığı içerisinde darbe öncesi,
darbe anında ve sonrasında darbenin yönetimi ve koordinesi ile ilgili toplantılar yaptıkları,bu toplantılar sonrası
görevlendirmeler yapılarak Hadımköy Kışlası, Topkule Kışlası, TRT Ulus, Sabiha Gökçen Havalimanı, Atatürk
Havalimanı; Ak Parti İl Binası, Taksim Meydan, İBB, Vatan Emniyet Müdürlüğü, AKOM, Borsa İstanbul, Özel
TV kanalları,vb. görev yerlerine gittikleri, burada gerçekleşen silahlı çatışmaları, işgal eylemlerini aktif olarak
yer aldıkları, Darbe girişimi esnasında Harp Akademilerinden daha önceden giden gruplara destek amaçlı
grupların nizamiyelerden çıkış yaptığı, 16/07/2016 günü sabah saatlerinde darbe başarısız olduğu anlaşılması
üzerine Darbe girişimine katılan bu şahısların özel araçları ile geri döndükleri yine Harp Akademileri
Komutanlığından helikopter kaldırıldığı, kalkışmayı koordine eden Yurtta Sulh adlı Whatsappp gurubu
içerisinde yazışma yapan şahısların Harp Akademileri içerisinde faaliyet gösteren subaylarına bu kalkışmaya
katıldığı yönünde yazışmalar yaptığı, Harp Akademileri Komutanının emir subayları ile diğer subaylarca
evinden alındığı Hasdal Kışlasına hapsedilmek üzere götürüldüğü, yine Deniz Harp Akademisi Komutanının
derdest edilmesine yönelik faaliyetler yürütüldüğü, evinin ve makam odasının basıldığı, Komutanlık Güvenlik
Timine yönelik silah kullanmaya yönelik hareketler yapıldığı hususları tespit edilmiştir.

Harp Akademileri Kamera Kayıtlarının incelemesi neticesinde Hava Harp Akademisi binasında,
olağan karşılanmayacak bir saatte, girilmesi kontrollü olan yer alan Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünde
Darbe girişimi öncesinde 14 Temmuz 2016 günü saat:21.04’de başlayıp, 15 Temmuz 2016 saat:00.30’da giriş
kapısının kilitlenmesi ile son bulan DARBEYE YÖNELİK HAZIRLIK TOPLANTISI olduğu anlaşılan bir
toplantı düzenlendiği, bahse konu toplantıya katıldığı tespit edilen Harp Akademilerindeki Albay ve Yarbay
rütbesindeki şüphelilerin Darbe girişimi esnasında işgal edilecek bölgelere askeri unsurların sevk ve idaresini
sağlayanlar olduğu tespit edilmiştir.

Harp Akademileri Komutanlığı idari tahkikat heyeti tarafından kamera kayıtlarının incelemesi
neticesinde tanzim edilen 09.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri tespit tutanağında;

14 Temmuz 2016 günü saat:21.04’de olağan karşılanmayacak bir saatte, girilmesi kontrollü olan bir
bölgede olağanüstü sayıda bir katılımın olduğu bir toplantının varlığı tespit edilmiş, kamera görüntülerinden
Alb. Özcan KORHAN olduğu tespit edilen şahsın Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünü açtığı ve
içeriye girdiği tespit edilmiştir.

Müteakiben; Binbaşı Cenk ERDOĞAN’ın saat:21.05’de Ölçme ve Değerlendirme Şube


Müdürlüğüne elinde ajanda ile girdiği, Alb. Levent ÖZÜARAP’ın Saat:21.05’de Ölçme ve Değerlendirme Şube
287
Müdürlüğüne elinde ajanda ve dosya kâğıtları ile girdiği, Alb. Tamer ÖZARSLAN’ın Saat:21.06’da Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girdiği, Alb. Murat DİVRİL’ın Saat:21.06’da Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürlüğüne elinde ajanda ile girdiği, Alb. Orhan TOLLUOĞLU’nun Saat:21.07’da Ölçme ve Değerlendirme
Şube Müdürlüğüne girdiği,

Söz konusu personelin Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde sağda yer alan odaya
girdikleri, Alb. Özcan KORHAN’ın saat:21.09’da demir parmaklığı çekerek kapıyı içerden kilitleyerek içeride
kimsenin olmadığı izlenimi verdiği anlaşılmıştır.

Devam eden süreçte toplantıya; Alb. Hamdi ACAR’ın saat:21.31’de Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürlüğüne, şube müdürlüğüne girmeden elindeki telefonunu sağdaki odaya bırakarak içeri girdiği,sonrasında
Alb. Özcan KORHAN’ın saat:22.04’de tekrar demir parmaklığı çekerek kapıyı kapattığı,saat:22.52’de
toplantıya ara verildiği, Yb. Mücahit Yakup AYAYDIN’ın saat:23.18’de Alb. Orhan TOLLUOĞLU ile birlikte
Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girdiği ve saat:23.55’de çıktığı, Alb. Özcan KORHAN tarafından
saat:23.41’de Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğü giriş kapısının içeriden kilitlendiği, Plt. Bnb. Ahmet
KAYA’ın 15 Temmuz 2016 saat:00.06’da Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girdiği ve saat:00.23’de
çıktığı, söz konusu toplantı bitiminde Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünün kapısının Alb. Özcan
KORHAN tarafından saat:00.30’da kilitlendiği tespit edilmiştir.

Sonuç olarak yapılan toplantıya; Alb. Özcan KORHAN, Bnb. Cenk ERDOĞAN, Levent
ÖZÜARAP, Alb. Tamer ÖZARSLAN, Alb. Murat DİVRİL, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Alb. Hamdi ACAR, Yb.
Mücahit Yakup AYAYDIN ve Plt. Bnb. Ahmet KAYA'nın katıldığı anlaşılmıştır.

8.2.2.2. 15/07/2016 günü gündüz saatlerinde Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 10 kişinin katılımı ile düzenlenen, 14/07/2016 gecesinde icra edilen
toplantı (Olay 1) ile birlikte düşünüldüğünde şüpheli görülen ve olağan dönemlerden farklı olarak
değerlendirilen “DARBEYE YÖNELİK BİREYSEL BİLGİLENDİRME GÖRÜŞMELERİ” olduğu
anlaşılan toplantı

Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen 08.09.2016 tarihli Kamera
Görüntüleri Tespit Tutanağı (15 Temmuz Akşam Hava Harp Akademisi) incelendiğinde;

15-16 Temmuz 2016 tarihinde yurt genelinde kalkışılan Darbe girişimi kapsamında, Harp
Akademileri K.lığınca oluşturulan İdari Tahkikat Heyetinin; Hava Harp Akademisi kamera görüntüleri
doğrultusunda, Hava Harp Akademisi Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünde İdari Tahkikat Heyetince, 14
Temmuz 2016 akşamında icra edilen toplantı ile birlikte düşünüldüğünde şüpheli görülen ve olağan
dönemlerden farklı olarak değerlendirilen, açıklanan nedenlerle“darbeye yönelik bireysel bilgilendirme
görüşmeleri” olduğu anlaşılan toplantı ile ilgili tespit etmiş olduğu hususlar aşağıda açıklanmıştır. Aşağıda
görüntüleri ve isimleri bulunan personelin gün boyunca kontrollü bölge olan Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürlüğü içerisinde sağ tarafta bulunan bir odaya girerek ortalama 15 dakika kaldıkları tespit edilmiştir.

Kayıtlara göre;
-15 Temmuz 2016 tarihinde Alb. Levent ÖZÜARAP ilki Saat 09:10’da kamera görüntülerinden saat
09:10’da olmak üzere gün içerisinde bir çok defa Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girmiştir.
-Yb. Mücahid Yakup AYAYDIN ilki saat 11.14’da kamera görüntülerinden olmak üzere gün
içerisinde birçok defa Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girmiştir.
-Alb. Ali Orhan TOLLUOĞLU ilki saat 11.15’de kamera görüntülerinden olmak üzere gün
içerisinde birçok defa Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girmiştir.
-Alb. Hamdi ACAR saat 12.06’da kamera görüntülerinden Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürlüğüne girmiş ve 12.10’da ayrılmış,
-Alb. Tamer ÖZARSLAN İlki saat 12:22’de olmak üzere gün içerisinde bir çok defa Ölçme
Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girmiştir.
-Alb. Murat DİVRİL İlki saat 14:15’de olmak üzere gün içerisinde bir çok defa Ölçme
288
Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girmiştir.
-15 Temmuz 2016 tarihinde Bnb. Ümit KESER sivil kıyafetle saat 16:06’da Ölçme Değerlendirme
Şube Müdürlüğüne girmiş ve 16:14’de ayrılmış,
-Yb. Şükrü PINAR öncelikle kapı önünde içeri girmeden Alb. Özcan KORHAN ile konuştuktan
sonra, saat 16.30’da Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girmiş ve 16.44’de ayrılmış.
-Kd. Bçvş. Hasan TÜZEN saat 17.11’da Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girmiş ve
17.25’de ayrılmıştır.

Sonuç olarak toplantıya; Yb. Şükrü PINAR, Bnb. M. Özcan ÇAY, Alb. Levent ÖZÜARAP, Alb.
Tamer ÖZARSLAN, Alb. Murat DİVRİL, Alb. Ali Orhan TOLLUOĞLU, Alb. Hamdi ACAR, Yb. Mücahit
Yakup AYAYDIN, Bnb. Ümit KESER ve Kd. Bçvş. Hasan TÜZEN'in katıldığı anlaşılmıştır.

8.2.2.3. 15/07/2016 akşamı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürlüğünde (21) kişinin katılımı ile düzenlenen “DARBEYE YÖNELİK SON KOORDİNASYON
TOPLANTISI” olduğu anlaşılan toplantı

Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen 08.09.2016 tarihli Kamera
Görüntüleri Tespit Tutanağı (15 Temmuz Gündüz Hava Harp Akademisi) incelendiğinde;

15-16 Temmuz 2016 tarihinde yurt genelinde kalkışılan Darbe girişimi kapsamında, Harp
Akademileri K.lığınca oluşturulan İdari Tahkikat Heyetinin; Hava Harp Akademisi kamera görüntüleri,
personel bilgi tutanakları doğrultusunda, Hava Harp Akademisi Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünde
İdari Tahkikat Heyetince “darbeye yönelik son koordinasyon toplantısı” olabileceği değerlendirilen toplantı ile
ilgili tespit etmiş olduğu hususlar aşağıda açıklanmıştır.

Kayıtlara göre;

1.15 Temmuz 2016 tarihinde saat 19:26’da Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğü Alb. Özcan
KORHAN tarafından açılmıştır. Saat 20:00 sularına kadar şubeye Bnb. Özcan ÇAY, Alb. Levent ÖZÜARAP,
Alb.A.Orhan TOLLUOĞLU, Alb.Murat DİVRİL ve Bnb. Cenk ERDOĞAN giriş-çıkış yapmıştır.

2.Saat 21:08’de Yb. Fatih ŞAYİN ve saat 21:11’de Bnb. Özcan ÇAY şubeye tekrar giriş yapmıştır.
Bu esnada Alb. Özcan KORHAN Şubede bulunmaktadır.Saat 21:20’de başlayan personel girişleri ile 20 kişinin
toplandığı ve 21.59’a kadar devam eden bir toplantı icra edildiği değerlendirilmektedir. Söz konusu toplantı
Darbe girişimi ile ilgili son koordinasyon toplantısı olarak değerlendirilmiştir. Toplantıya katılan personel
girişleri müteakip maddelerde sunulmuştur.
a.Saat 21.20’de Alb. Tamer ÖZARSLAN Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne giriş yapmıştır.
b.Saat 21.21’de Yb. Fatih ŞAYİN ve Bnb. M. Özcan ÇAY’ın gelenleri kapıda karşıladığı ve bu
esnada Bnb. M. Özcan ÇAY’ın kameraya el salladığı tespit edilmiştir.
c.Saat 21.21’de Yb. Mücahit Yakup AYAYDIN ve Yb. Gürcan ANILIRCAN giriş yapmıştır.
d.Saat 21.21’de Plt. Bnb. Ahmet KAYA ve Yb. Adem İNCİKLİ giriş yapmıştır.
e.Saat 21.21’de Alb. Murat DİVRİL ve Yb. Şükrü PINAR giriş yapmıştır.
f.Saat 21.21’de Bnb. Hüsamettin HARMANCI ve Yzb. Erkan ABUNAZ giriş yapmıştır.
g.Saat 21.21’de Bnb. Ali ERTÜRK ve İkm. Bnb. Ahmet KAYA giriş yapmıştır.
h.Saat 21.21’de Alb. Ali Orhan TOLLUOĞLU giriş yapmıştır.
i.Saat 21.22’de Bnb. Mustafa ACAR giriş yapmıştır.
j.Saat 21.23’de Alb. Levent ÖZÜARAP, Alb. Hamdi ACAR, Bnb. Cenk ERDOĞAN ve Bnb. Ümit
KESER giriş yapmıştır.
k.Saat 21.24’de Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğü kapısının içeriden Yb. Fatih ŞAYİN
tarafından kilitlendiği tespit edilmiştir.

3.Söz konusu toplantı 15 Temmuz 2016 saat 21.59’da sona ermiş ve kapının kilidi Yb. Fatih ŞAYİN
289
tarafından 21.59’da açılmıştır. Bu esnada bir kısım personelin toplantıyı terk ettiği ancak Yb. Fatih ŞAYİN
tarafından kapının tekrar kilitlenerek toplantının devam ettiği; müteakiben içeride bulunan personel Ölçme
Değerlendirme Şube Müdürlüğünden saat 22.28’de tamamen boşaltmıştır. Bu çıkışlar esnasında Bnb. Mustafa
BAYRAM, 22.09’da şubeye girmiş ve çıkmıştır. Sonrasında Yb. Fatih ŞAYİN demir kapıyı kilitleyerek
22.40’da şubeyi kapatmıştır.

Sonuç olarak toplantıya; Yb. Şükrü PINAR, Bnb. M. Özcan ÇAY, Alb. Levent ÖZÜARAP, Alb.
Tamer ÖZARSLAN, Alb. Murat DİVRİL, Alb. Ali Orhan TOLLUOĞLU, Alb. Hamdi ACAR, Yb. Mücahit
Yakup AYAYDIN, Bnb. Ümit KESER, Bnb. Hüsamettin HARMANCI, Alb. Özcan KORHAN, Bnb. Cenk
ERDOĞAN, Bnb. M. Özcan ÇAY, Yb. Adem İNCİKLİ, Yb. Fatih ŞAYİN, Yzb. Erkan ABUNAZ, Bnb.
Mustafa ACAR, Bnb. Ali ERTÜRK, İkm. Bnb. Ahmet KAYA, Yb. Gürcan ANILIRCAN ve Bnb. Mustafa
BAYRAM'ın katıldığı anlaşılmıştır.

8.2.2.4.Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme


Şube Müdürlüğünde yaşanan olaylara ilişkin tespit

Hava Harp Akademisi Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde
Koordinasyon merkezi olarak kullanıldığı, burada Koordinasyon toplantıları yapıldığı, yine Darbe girişimi
esnasında yapılan görevlendirmeler ile öğretim üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderildiği
hususları tespit edilmiştir.
Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen 08.09.2016 tarihli Kamera
Görüntüleri Tespit Tutanağı (15 Temmuz Gece Hava Harp Akademisi) incelendiğinde;
15-16 Temmuz 2016 tarihinde yurt genelinde kalkışılan Darbe girişimi kapsamında, Harp
Akademileri K.lığınca oluşturulan İdari Tahkikat Heyetinin; Hava Harp Akademisi kamera görüntüleri,
personel beyanı ve ifadeleri doğrultusunda, Hava Harp Akademisi Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünde
İdari Tahkikat Heyetince tespit edilen hususlar aşağıda açıklanmıştır. Buna göre;

1.15/07/2016 saat 23.23’de kamera görüntülerinden Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğü


kapısının Alb. Özcan KORHAN tarafından açıldığı, bu saatten sonra kontrollü giriş bölgesi olan Ölçme
Değerlendirme Şube Müdürlüğü kapısı sürekli olarak açık kaldığı tespit edilmiş, adeta Darbe girişiminin idare
edildiği bir harekât merkezi olarak kullanıldığı değerlendirilmiştir.

2.Saat 23.24’de Plt. Bnb. Ahmet KAYA ve Alb. Hamdi ACAR’ın şubeye giriş çıkış yaptığı,
sonrasında Alb. Özcan KORHAN’ın eğitim elbisesini giydikten sonra saat 23.29’da şube içerisinde soldaki en
sondaki demir parmaklıklı kapıyı açtığı tespit edilmiştir.
3.Saat 23.29-23.40 arasında Yb. Adem İNCİKLİ, Alb. Hamdi ACAR, Plt. Bnb. Ahmet KAYA, Alb.
Levent ÖZÜARAP, Alb. Murat DİVRİL, Bnb. Mustafa ACAR, Yb. Gürcan ANILIRCAN, Bnb. Ali ERTÜRK
ve Bnb. Cenk ERDOĞAN’ın şubeye giriş çıkış yaptığı tespit edilmiştir.
4.Saat 23.40’dan itibaren ilk olarak Alb. Hamdi ACAR olmak üzere, demir parmaklıklı kapıdan içeri
giren kişiler ellerinde muhtemelen görevlendirme kâğıdı olduğu değerlendirilen ve beraberlerinde hareket
edecek kişilerin yazılı olduğu küçük not kâğıtları ile hızlı adımlarla veyahut koşarak şubeden çıkmakta ve bu
kişilerden bazıları sonra tekrar giriş çıkış yapmaktadır. Bu kişilerin ellerindeki kâğıtlara bakarak telefon
görüşmeleri yaptıkları tespit edilmiştir.
5.Saat 00.32’den itibaren bazı öğrenci subayların ve emir astsubayı Kd. Bçvş. Hüseyin ALTUN
Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğü’ne gelerek şube içerisinde veya kapı önünde öğretim elemanları ile
görüştükleri tespit edilmiştir.
6.Saat 02.14’de Hava Harp Akademisi personeli olmayan Dz. Yzb. Emre ÜNAL ve Dz. Bnb. Veysel
YILMAZ’ın Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girdiği, orada bulunan Alb.Ali Orhan TOLLUOĞLU ile
görüştüğü ve içeride bir süre kaldığı, ilerleyen saatlerde Hava Harp Akademisi ana giriş kapısında öğrenci
subayların mevzilenmesini yönlendirdiği, sabah saatlerine kadar Hava Harp Akademisi binasını terk etmediği
tespit edilmiştir.
7.Saat 02.22’de Bnb. Mustafa ACAR ve Yzb.Erkan ABUNAZ’ın Ölçme Değerlendirme Şubenin
290
kapısına hızla gelerek kapıyı çaldığı ve içerideki personelin acele tavırlarla şube dışına çıktığı, 5 dakika sonra
Alb.Ali Orhan TOLLUOĞLU ve Dz.Bnb.Veysel YILMAZ geri döndüğü tespit edilmiştir.
8.Saat 03.25’te muhtemelen Darbe girişiminin başarısız olduğunu/olacağını değerlendiren Alb.
Özcan KORHAN’ın, daha önce görevlendirme kâğıtlarının dağıtıldığı düşünülen demir parmaklıklı odadan bir
orta boy çöp kutusu/poşeti büyüklüğündeki kabı alarak sol kapı yanındaki odaya getirdiği tespit edilmiştir.Bu
faaliyetin Darbe girişimine yönelik belgeler imhası olabileceği değerlendirilmektedir.
9.İmha olarak değerlendirilen faaliyetten bir dakika sonra Saat 03.26’da (CAM-4 02:26:10) yeni bir
toplantı faaliyetinin icra edildiği tespit edilmiştir. Toplantıya katılan personele ait görüntüler aşağıda sunulmuş
olup toplantı sonrası personel peyderpey çıkış yapmıştır. Söz konusu toplantının muhtemelen başarısız Darbe
girişimi sonrası durum değerlendirmesi toplantısı olabileceği değerlendirilmektedir.
10.Saat 03.44’de Hava Harp Akademisi Komutanı Emir Astsubayı Kd. Bçvş. Hüseyin ALTUN’un
günlük idari kıyafetli olmasına rağmen belinde silahı ile Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girmiştir.
11.Ütğm. Ömer Faruk SAYGI elinde bir kâğıt ile Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne gelerek
kapıyı çaldığı, tedirgin bir şekilde odadan çıkan Alb. A. Orhan TOLLUOĞLU tarafından öncelikle kimin
geldiği ve niçin geldiğinin anlaşılmaya çalışıldığı, sonrasında kapıdan kâğıdın alındığı tespit edilmiştir.
12.04:45’de Hava Harp Akademisi Komutanı Emir Astsubayı Kd. Bçvş. Hüseyin ALTUN’un bir kez
daha Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne gelerek içerideki personelle görüştüğü tespit edilmiştir.
13.Saat 06:42’de Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğü Alb. Özcan KORHAN tarafından
kilitlenmiştir.
14.Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünde dikkat çekici bulunan diğer bir husus ise 17/07/2016
günü saat 15.59’da Yb. Fatih ŞAYİN tarafından şube içerisindeki demir parmaklıklı odadan büyük boy siyah
bir çöp poşetinin çıkarılması ve bu poşetin ilerleyen dakikalarda temizlik görevlisi tarafından götürülmesidir.

Sonuç olarak eylem ve faaliyetlere katılan şahısların; Alb. Özcan KORHAN, Alb. Ali Nedim
KARABULUT, Bnb. Cenk ERDOĞAN, Alb. Levent ÖZÜARAP, Alb. Murat DİVRİL, Alb. Ali Orhan
TOLLUOĞLU, Alb. Hamdi ACAR, Yb. Mücahit Yakup AYAYDIN, Plt. Bnb. Ahmet KAYA, Yb. Adem
İNCİKLİ, Yb. Fatih ŞAYİN, Bnb. Hüsamettin HARMANCI, Yzb. Erkan ABUNAZ, Bnb. Mustafa ACAR, Bnb.
Ali ERTÜRK, İkm. Bnb. Ahmet KAYA, Yb. Gürcan ANILIRCAN, Bnb. Mustafa BAYRAM, Dz.Yzb.Emre
ÜNAL, Dz. Bnb. Veysel YILMAZ, Kd. Bçvş. Hüseyin ALTUN, Ütğm. Celal Alptekin ÇEVİK, Ütğm. Mehmet
GENÇ, Ütğm. Mustafa KILIÇ, Ütğm. Ömer Faruk SAYGI, Asb. Ömer DEMİR, Ütğm. Erdem Cem ERGÜL,
Ütğm. Rıza ERKUŞ ve Ütğm. M. Kürşat İLOĞLU oldukları anlaşılmıştır.

8.2.2.5. Darbe girişimi günü Hava Harp Akademileri Komutanlığında yaşanan darbe karşıtı
Subayların derdest edilmesi

Harp Akademileri Komutanlığında yaşanan diğer bir olay ise Hava Harp Akademisinde Komutanlığı
binasında meydana gelen ve darbe karşıtı olduğu bilinen Hava Harp Akademisi öğrenci subaylarından Yüzbaşı
Cihan OKUR ile Üsteğmen Hüseyin BALIK’ın Darbe girişimine katılanlarca bina amfisinde rehin alınıp silah,
telefonlarına el konulması, kemer ve bağcıkları çıkartılarak başlarına silahlı öğrenci subayların nöbet tutması,
bu şekilde zorla alıkonulmaları eylemidir.

Müşteki Cihan Okur'un konuyla ilgili olarak C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde; "15 Temmuz
2016 günü 23.04 de 1. sınıf öğrenci subay akademisi Yüzbaşı Hacı ŞALK tarafından 30 dakika içerisinde
akademide eğitim elbiseli olarak bulunmamız söylendi. Bende üzerimi giyinip Üsteğmen Hüseyin BALIK’ı
alarak akademiye ulaştım. Saat 23.20 sularında sınıf dershanesinde toplanmaya devam ettik. Sınıf toplamımız
34 kişidir o akşam yaklaşık 25 akademi birinci sınıf öğrencisi olarak dershanede toplanmış olduk. Toplanma
esnasında Hüseyin BALIK Üsteğmen bana "Abi biz kime hizmet edeceğiz ortam çok karışık" dedi. Bende ona "
Ortamı bir gözleyelim durum gerçekten çok karışık" dedim. Bu konuşmamızdan yaklaşık 5 dakika sonra
dershaneye Albay Murat DİVRİL ve Albay Levent ÖZÜARAP geldi Konuşmaya başlamadan Önce telefonları
dışarda bırakmamızı emretti. Dışarı çıkıp telefonu bırakıp tekrar içeri girdik. Murat DİVRİL Albay bize "
Arkadaşlar emir geldi biz askeriz hepimiz emir ere uyacağız. Sizlere görevler verilecek, bu görevler iki üç gün
291
sürebilir. Geçerken lojmandan ilave kıyafet ve silahınız yanınızda yoksa silahınızı alın" dedikten sonra öğretim
başkanı Levent ÖZÜARAP Albaya "komutanım başka emriniz var mı" diye sordu. O da yok dedi. Bundan sonra
öğretim elemanları dershaneye gelerekellerindeki not ağıtlarından isimler okuyarak öğrencileri çağırdı,
Hatırladığım öğretim elemanları Albay Hamdi ACAR, Pilot Binbaşı Ahmet KAYA , Yarbay Gürcan
ANILIRCAN’dır.Hüseyin BALIK Üsteğmen ve ben sonlara kaldık.Daha sonra ikimizi Yarbay Adem İNCİKLİ
çağırdı, fuaye alanına vardığımızda vestiyerin önüne geçmemizi söyledi. Sonra önce Hüseyin BALIK
üsteğmenden sonra benden telefonlarımızı istedi. Telefonlarımızı kapatıp verdik sonra silahınız var mı dedi.
Hüseyin de silah yoktu bende silah vardı. 'Silahımı neden teslim edeyim " dedim oda bana "tim komutanı olarak
verilecek" dedi. Ancak inanlına gelmedi zira o esnada üst katta bulunan Kd. Bçvş. Yavuz YÜCEL amfilerin
kapılarını açıyordu. Yarbay Adem İNCİKLİ 'da üst kattaki Başçavuşa ara ara bakıyordu. Ben bu durumdan bizi
teslim alacaklarını anladım. Bu esnada Hüseyin BALIK üsteğmen tuvalete gitmek istedi. Onun yanına ikmal
Binbaşı Ahmet KAYA’yı verdiler. Ve onlar alt kattaki tuvalete gittiler. Adem yarbay beni merdivenlerden üst kata
çıkardı. Çıkartırken merdivenlerde bekleyen Binbaşı Ümit KESER'e bana ait silah ve telefon ile arkadaşım
Hüseyin BALIK'a ait telefonu teslim etti. Yukarı çıktığımızda Adem yarbay beni amfinin birine doğru
yönlendirdi. Tam girmek üzere iken ben kendisine ne oluyor diye sordum. Oda bana "hakkınızda emir var
zorluk çıkarmayın"dedi amfiye girdim. Sonrasında sınıf arkadaşlarım Üsteğmen Sedat ÖNDER ve Üsteğmen
Cengizhan EFE'ye üstümü arattırdı. Arama esnasında bol bağcıklarımı çözdürttü ve teslim aldı. Onun
haricinde üzerinde kesici delici alet olmasın ona göre arayın dedi ve ona göre arama yapıldı. Bu esnada
Hüseyin BALIK üsteğmen tuvaletteydi.
Benim üst aramam yapılırken Hüseyin BALIK üsteğmen diğer amfiye alınmak üzere yukarı
çıkartıldı. Amfinin önünde (bu alanda kamera bulunmaktadır) bot bağcıklarım çözdürüldü. Beni arayan iki
arkadaş Hüseyin üsteğmeni aramaya gitti. Hüseyin üsteğmen kendi devresi ve alt devresinin kendisini
aramasını kabul etmeyerek daha kıdemli birinin aramasını istedi. Bunun üzerine ikmal Binbaşı Ahmet KAYA
Hüseyin Üsteğmenin üstünü aradı. Hüseyin üsteğmen ile Ahmet KAYA ikmal binbaşının arasında yapılan
konuşmalarda arkadaşım Hüseyin "ne yapıyorsunuz, ben sizin ne yaptığınızı biliyorum devamlı "benim bir
isteğim var Cihan Yüzbaşı ile helalleşmek istiyorum" dedi. Buna müsaade ettiler helalleştik. Sonrasında
Hüseyin "bari eşlerimize haber verelim" dedi. Bu sesler üzerine Levent ÖZÜARAP Albay üst kata geldi. " ne
oluyor " diye sordu. Hüseyin "eşimizi bilgilendirin " dedi. Oda "bilgilendirmezsek ne olur" dedi. Levent
ÖZÜARAP Albay "bir adım daha atarsa vurun ikisini de vurun "dedi. Bundan sonra amfilerde kapıdan
girdiğinizde tam karşıdaki koltukta oturmaya başladık. Kapıya iki tane silahlı nöbetçi diktiler. İlk nöbetçiler
Yüzbaşı Duran YILMAZ ve Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ idi. Levent Albayın verdiği talimatlar kendilerine
iletildi. Daha sonra nöbet değişimlerinde bu talimatları birbirlerine ilettiler Hava çok sıcak olduğu için
sanırım Hüseyin istediği için odaya su getirdiler. Hem Hüseyin’e hem bana 6 adet su getirdiler. Bu sırada
kapım açık olduğu için nöbet değişimlerini görebiliyordum. Değişen nöbetçiler arasında Başçavuş Yavuz
YÜCEL, Astsubay Volkan KIZILKAYA, Astsubay Soner CİVELEK Astsubay Ömer DEMİR vardı. Amfilerde
beklemeye başladığımız andan itibaren Yavuz YÜCEL Başçavuş sürekli telefondan nöbetçi amirliği ile
konuşarak ikimizi başka bir yere aldırmak için koordine kuruyordu ve üstlerine koordine kurmaya çalıştığını
iletiyordu ancak bu husus gerçekleşmedi ve biz sabah serbest kalıncaya kadar birbirine 90 derece olan bitişik
iki farklı amfide tutulmaya devam ettik. Astsubaylar nöbetçi iken tuvalete gitmek istedim astsubaylar aşağıda
birileri ile görüştü ve beni tuvalete götürmek üzere binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve Yüzbaşı Halil İbrahim
TOKUŞ geldi. Bu kişilerle çok samimiydim. Tuvalete götürülüp getirilirken “üzülme kardeşim” dediler başkada
bir şey demediler. Arada bir hareketlenmeler oluyordu. UB hareketlenme ilk başladığında bizim tutulduğumuz
amfilerin kapılarını kitlediler. Bu hareketlenmelerdeki kastım duyduğum "arka kapıdan yaklaşanlar var,
pencere önünde birileri yaklaşıyor" gibi cümlelerdi. Bir seferinde ortam iyice hararetlendi binanın çevresinde
birilerinin olduğu söylendi. Levent Albay “ateşe ateşle karşılık verilecek” dedikten sonra tabanca kurma
sesleri duydum. Dışardan bir ses " havacılar teslim olun yaptığınız hukuka aykırı" diye bağırarak konuştu.
Konuşma sonrası içerden bizim duyabileceğimiz şekilde herhangi bir sözlü karşılık veya ateşle karşılık olmadı.
Levent Albay içerdeki kişilere kurmay başkanı (Harp Akademileri Kurmay Başkanı Tümgeneral H. Nevzat
TAŞDELER'dir) ile konuştuk olayı çözdük dedi.
Bir sonraki tuvalete çıkışımda kapıda Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Yüzbaşı
Salih BAYRAK ve Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL oturuyorlardı. Kapıyı Salih BAYRAK yüzbaşı açtı tuvalete kadar
nezaret etti ve geri döndük. Yine burada ben hiçbirinin yüzüne bakmadım.
İçerde bulunduğum esnada saat 03.00 sularında Fuaye alanında içerdeki kişilerin toplanmaları
292
istendi. Burada Levent ÖZÜARAP Albay kısa bir konuşma yaptı. Saat 03.00 itibari ile Deniz Harp Akademisi
ve Kara Harp Akademisinin gereğini yaptığını, Hava Harp Akademisi olarak bizimde yaptığımız ve şu anda her
şeyin TSK 'ın kontrolü alında olduğunu söyledi. Sonrasında herkes bina içinde görev yerlerine dağıldı. Bu
aşamadan sonra Bizim serbest bırakıldığımız 16.07.2016 günü saat 06.50 civarına kadar herhangi bir
hareketlilik olmadı. Sessizlik hâkimdi. Saat 06.50 civarında amfinin kapısı açıldı. İçeriye Binbaşı Cenk
ERDOĞAN ve Yarbay Adem İNCİKLİ girdi. Cenk ERDOĞAN Binbaşı " Dün akşam ortam karışıktı kimin ne
olduğu belli değildi beni de yere yatırdılar domuz bağı yaptılar "dedi bu esnada Adem Yarbayda bana “bunun
kişisel olmadığını biliyorsun değildi” dedi. Cevap vermedim ikisinin de yüzüne bakmadım. Sonrasında bana
telefonumu silahımı bot bağcıklarını teslim ettiler. Silahı teslim ederken herhangi bir tutanak tutmadılar.
Dolayısı ile silahımın bende olmadığı esnada kullanılıp kullanılmadığını bilmiyorum.
Bizim serbest bırakıldığımız esnada fuaye alanında yoklama alınıyordu. Yoklama bittikten sonra
dağıldık. Evlerimize doğru giderken bina dışında Levent ÖZÜARAP Albay ile karşılaştık. Hüseyin ve bana
arkadaşlar sonra konuşuruz dedi Birinci sicil amirimiz olmasının ve hiyerarşik olarak silahlı kuvvetler
teamüllerine aykırı olmasına rağmen Yüzüne bakmadan ve cevap vermeden yürümeye devam ettik. Ancak bize
de herhangi olumsuz söz ve davranışta bulunamadı.
Arkadaşım Hüseyin BALIK ile eşi de benim lojmanımda olması nedeniyle benim lojmanıma geçtik
birkaç saat ne olup bittiğini anlamak üzere internetten ve telefonumuza baktık ve konuyu anlamaya çalıştık,
sınıfımızın Whatsappp grup konuşmalarından daha sonra anladığımız kadarıyla akademi dışında olanlardan
bilgi istenmiş saat 06.44 de yine öğrenci olan sınıf arkadaşlarım üsteğmen Mehmet AL, üsteğmen Mehmet
PAÇACİ üsteğmen Yüksel KOCA ve üsteğmen Faruk BOLAT Yeşilköy’de bulunan hava harp okulunda
olduğunu yazmış birde Erkan Demir üsteğmenden haber alınamadığı söylenmiş. Yine 15.07.2016 günü saat
23:44 de sıkı yönetim direktiği başlığı altında Hacı ŞALK tarafından bir paylaşım yapılmış olduğunu gördük.
Biz bu yazışmaları telefonlarımız 23.30 civarında teslim alındığı için belirttiğim gibi serbest bırakıldıktan
sonra eve gidince okuma imkanı bulduk.
Daha sonra Erkan DEMİR 'in Albay Hamdi ACAR ve Hava Harp okulunda görevli 3 subayla
birlikte daha sonra internete düşen videolardan gözaltına alındığını gördüm. Cep telefonumda kayıtlı bulunan
bu Whatsappp grup yazışmalarının çıktısını rızam ile savcılık makamınıza vereceğim.
16.07.2016 Temmuzda yoklama için 14.30 da bütün harp akademisi olarak toplandık. İki sınıf ve
öğretim görevlileri amfide toplandık. Yoklama alındı. Yoklamada Erkan DEMİR üsteğmen ve 3 kişinin olmadığı
anlaşıldı. Yoklama sonrası sınıfta bekledik. Hava Harp Akademisi komutanı Recep YÜKSEL general kendisi de
yoklama aldı. Olmayan üç kişiyi Levent Albaya sordu. Oda "Fenerbahçe ordu evinden şuan geliyorlar,
yoldalar" dedi.
Yukarıda ayrıntılı şekilde anlattığım üzere alıkonulup hürriyetimizi kısıtlayan, isimlerini vermiş
olduğum şahıslardan şikayetçiyim. Bunun yanında Albay Levent ÖZÜARAP tarafından " ikisini de vurun"
şeklinde tehdit edilmemden dolayı da kendisinden ayrıca şikayetçiyim.
Şunu da belirtmek isterim yukarıdaki beyanlarımda anlattığım şekilde bu Binbaşı Hüsamettin
HARMANCI, Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN isimli şahsı benim çok eski ve samimi
arkadaşlarımdır. Kendilerinin yaşanan darbe teşebbüsü içerisinde iradi ve isteyerek bulunacaklarına ben
ihtimal vermiyorum ancak alıkonulmam sürecinde yukarıda anlattığım şekilde onlarda olay mahallindeydi.
Bunu takdirlerinize sunarım." şeklinde,

Müşteki Hüseyin Balık'ın konuyla ilgili olarak C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde; "15 Temmuz
2016 akşamı saat 22.00 civarında eşimle birlikte lojmandaki evime geldim.Tv’yi açtım. Haberlere baktım
gelişen olayları gördüm. Bu saatten önce hiçbir şeyden haberim olmamıştı. Bu yönde konuşmalarda olmamıştı.
Benim telefonda Whatsapp grupları vardır. Bunlardan 76. Dönem, Whatsappp grubunda daha çok cemaatçi
olanlarında telefondan vardır.Bende 76. Dönem olduğum için bu Whatsapp grubundaydım. Bu grupta
aratmadaki idari işlerde buradan yönlendirilirdi. Dolayısıyla bu gruba bende katıldıydım. 76. Dönem yoklama
Whatsapp grubunda aramızda sadece yoklama yapılması amacıyla kullanılmaktadır. Ben Whatsapptan sordum
cevap gelmedi. Ben NTV izleyin dedim Başbakan konuşuyor dedim. Bunun üzerine kıdemlimiz Yüzbaşı Hacı
ŞALK emin niteliğinde Çağrı Planı devrede (Bu acil bir konu olduğunda herkesin güvenli bir şekilde
akademiye gelerek fiziken emniyette olduğunu göstermesini içermektedir) bu çağrı üzerine tekrardan 30 dakika
içerisinde akademide olun eğitim elbiseli" diyerek emir niteliğinde mesaj çekildi, Hacı ŞALK tarafından. Ben
kamuflajı giyip 5 dk mesafede olan Akademi bölgesine Yüzbaşı Cihan OKUR ile birlikte gittik. 1. Sınıfın olduğu
293
sınıfa girdik. Sınıfta 34 Türk öğrenci vardır. Sınıfta Türk öğrencilerin çoğu gelmişlerdi. Daha sonra televizyonu
açtık interneti bağladık. Haberleri takip ediyorduk. O arada içeri Murat DİVRİL Albay girdi. "Herkes
telefonları 1 dk dışarı bıraksın" dedi. Bizde bıraktık. İçeri girdik. Kendisi terli ve heyecanlı bir şekilde "
Arkadaşlar biz askeriz, emir verilirse yaparız, TSK dan bir emir geldi bunu uygulayacağız, bazı
görevlendirmeler olacak, bazı arkadaşlar 2-3 günlük görevlere gidecekler, bazı arkadaşlar da güvenliği
sağlamak amacıyla burada kalacaklar" dedi. Bu arada Levent ÖZÜARAP isimli albay öğretim başkanı olan
şahıs sınıfa girdi. Murat, Levent’e "Komutanım söyleyeceğiniz bir şey var mı "dedi. O da yok arkadaşlar diye
cevap verdi, biz telefonlarımızı aldık geldik. Ben yanımda bulunan Cihan yüzbaşıya "Biz kimiz, neyiz, kime
hizmet edeceğiz" dedim. Cihan yüzbaşı şuan ortam çok karışık, biraz vakit geçsin önümüzü görelim dedi.
DİVRİL "Arkadaşlar sizin komutanlarınız gelecek bir kaç günlük göreve gideceksiniz kıyafetlerinizi hazırlayın
silahı olmayanlarda geçerken lojmanlardan alır" dedi. O sırada Hamdi ACAR Albay elinde küçük bir kağıtla
içeri girdi. Kâğıttan soyadları okumaya başladı. İlk dediği kısmı hatırlıyorum Bilgen SOYDAN dedi biz dedi biz
dedik o 2. sınıfta dedik o sonra birkaç tane daha ısım okudu o birkaç tane daha isim okudu bizden de aldı sonra
dediler 2. sınıfların yanına çıktı sonra diğer öğretim elemanları benim gördüğüm pilot olan AHMET KAYA
SINIFA GELDİ O DA BİRİLERİNİ ALDI gitti sonra ADEM İNCİKLİ YARBAY oda geldi 4 arkadaşı aldı gitti
sonra o karmaşada dediler ki OKUR ve BALIK siz gelin dediler biz ADEM İNCİKLİ yarbayı takip ederek fua
ya kadar yürüdük sonra bize bur da bekleyin dedi.Ben dedim ki bi tuvalete gidebilir miyim dedim oda dedi ki 5
dakika bekle dedi sonra gitti orda birileriyle konuştu geri geldi arkadaşlar telefonlarınızı alabilir miyim dedi
biz niye dedik güvenlik gerekçesi yüzünden alıyoruz dedi ve ben kapatıp verdim daha sonra cihan yüzbaşının
silahını istedi benim silahım yanımda değildi. CİHAN OKUR yüzbaşı neden silahı veriyoruz dedi ve vermek
istemedi ADEM İNCİK ise silahınız size tim komutanları tarafından verilecek dedi bunu ben ve CİHAN
yüzbaşıya hitaben söyledi ve ben dedim ki tuvalete gitmek istiyorum diye tekrar söyledim sonra o anda ADEM
İNCİKLİ yarbay orada bulunan hava ikmal binbaşı AHMET KAYA çağırarak, Hüseyin’e tuvalete kadar eşlik
eder misin dedi ve beni tuvalete AHMET KAYA götürdü ve ben bir şeyler olduğunu anladım komutanım siz
neden geliyorsunuz dedim o da vallahi ben bir şey bilmiyorum dedi ancak tuvalette başımda beklediği için
tedirgin oldum ve tuvaletimi yapamayarak çıktım daha sonra beni ikmal binbaşı AHMET KAYA beni yukarıya
odaya çıkardı yukarda iki tane oda hazırdı iki tane öğrenci subay bunlar CENGİZHAN EFE üsteğmen ve
SEDAT ÖNDER üsteğmen CİHAN OKUR yüzbaşımın yanında ve benim yanımda da ADEM İNCİKLİ ve
AHMET KAYA BİNBAŞI OLACAK şekilde kapıların ağzına geçtik ve daha sonra CİHAN OKUR yüzbaşı için
SEDAT üsteğmen ile CENGİZHAN Üstğ. Ne ADEM İNCİKLİ yarbay üstünü arayın dedi ve bende bu yaptığınız
TSK ya yakışmayacak bir harekettir dedim ve CİHAN OKUR Teğmenlere arattırıyorsunuz dedim, bana sürekli
olarak sakin ol uyarısında bulunan ADEM İNCİKLİ yarbay bu seni iyiliğin içindir. Sonra ben AHMET KAYA
binbaşıya dönerek ne yapıyorsunuz dedim oda bir şey bilmediğini söyleyince bende sizin ne yaptığınızı çok iyi
biliyorum ergeç doğru ortaya çıkacaktır dedim ve daha sonra bot bağcıklarınızı çıkartın dedi. Ve bende bari
bunu yapmayın dedim bunlarla ne yapabilirim ki dedim yine aynı şekilde tehdit vari uyararak bunlar senin
iyiliğin için diyerek bağcıklarımı çıkardılar ADEM İNCİKLİ Yarbay AHMET KAYA BİNBAŞIYA dönerek benim
için üstünü ara dedi ve bende üstümü arattım sonra ADEM İNCİKLİ sizi burada iki üç gün misafir edeceğiz
dedi. Bu arada aramızda gergin bir ortam vardı konuşmalarımızda yüksek sesle bağırıyordum ancak şu an ne
şekilde bağırdığımı hatırlamıyorum sonra odaya girmeden Önce ADEM İNCİKLİ yarbaya son bir isteğim var
CİHAN OKUR yüzbaşıyla helalleşmek istiyorum dedim oda tamam dedi cihan yüzbaşıyla sarıldık helalleştik ve
odamıza girdik kapıların kapanmamasını istedim kabul etti ancak oturmam gerektiğini söyledi sonra tam o
giderken dedi ki ben silah ve telefonlarınız için tutanak tutturacağım dedi benim kapımda YAVUZ YÜCEL AST.
ve VOLKAN KIZILKAYA AST. Cihan yüzbaşının kapısında SEDAT ÜSTĞ. VE CENGİZHAN ÜSTĞ. Güvenliği
sağlıyordu İNCİKLİ tutanak tutturacağım dedi ve gitti ben bağırınca LEVENT OZÜARAP albay benim
bulunduğum oda girdi ve ne oluyor burada dedi ve bende dedim ki eşlerimize haber veremedik dedim oda ne
olacak verme dedi arkasını dondu çıkarken bende arkasında yürüyordum ve “bir adım daha atarsa vurun diye
bağırdı gerekirse ikisini de vurun “ dedi ve gitti ve ben oda da beklemeye başladım sonra gece o saate kadar
akademide öğrenciler duruyordu ve bazı arkadaşlar geliyor bizim orda olduğumuza görüp el hareketleriyle
şaşkınlıklarını belli ediyorlardı sonra saat 03,00 civarı bizim kapılarımız kapandı üstümüze kapıları kitledirler
sonra biz LEVENT albayın sesinin duyduk herkesi fua ye toplandılar, FUA de Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN,
Yüzbaşı İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Necip DİRİK, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI, yüzbaşı Erkan ABUNAZ,
aklıma gelenlerdir. Bunların sabaha kadar orada olduklarından eminim. Çünkü arada bir lavaboya gidiyordum
onları görüyordum. FUAYE de konuşma yapan Levent ÖZÜARAP dedi ki “arkadaşlar saat 03.00 İtibarı ile
294
TSK yönetime el koydu” dedi “KARA, DENİZ, HAVA akademileri üstüne düşen görevleri yapıyor ellerindeki
telefonlarla internette bilgi kirliliği var haberlere çok inanmayın” dedi. Bir süre sonra yine birileri dedi 6 kişi
geliyor ön kapıdan biri ışıkları kapatın dedi sonra LEVENT Albay “ateşe ateşle karşılık verin” dedi sonra bir
anda kırma kollarının çeliş sesini duyduk sonra bir ses daha duydum “havacılar bu yaptığınız kanuna aykırı
TESLİM OLUN çağrısı yapıldı“ hiç bir şekilde çatışma olmadı ve LEVENT albay gelip tekrar arkadaşlar
dışarı i1e koordine kurdum KURMAY BAŞKANI (TÜM GENERAL NEVZAT TAŞDELER) GÖRÜŞTÜM
SIKINTI YOK etrafta bir kaç tane silahla gezenler olabilir onlarda halledilecek diye bir cümle kurdu sonra
sabaha kadar başka bir şey duymadık ben arada sürekli tuvalete gidip geldim bu esnada kapımda bekleyen
nöbetçiler sürekli değişiyordu nöbetçiler arasında YÜZBAŞI DURAN YILMAZ, ÜSTĞ. MEHMET BÖREKÇİ,
YÜZBAŞI ALÎ EMRE DESTEGÜL, ÜSTĞ. ABDULLAH KAYA, ÜSTĞ. ABDULLAH GÖKTAŞ, ÜSTĞ. ÖMER
FARUK SAYGI, ÜSTĞ. METAHAN ATASOY BENİM GÖRDÜKLERİM BU KADAR bu arkadaşlarla her
tuvalete çıktığımda ne oluyor ne bitiyor diye sorduğumda bizde bilmiyoruz seni neden burada tutuyorlar
dediler sonra ABDULLAH KAYA Üstğ. Beni tuvalete çıkardığında dedi ki devrem “sen bu bir isyandır demişsin
sana bu yüzden böyle davranıyorlar” dedi bende korkuluğum için hayır ondan değil biraz agresif davrandığım
için bana böyle davranıyorlar dedim sonra sabah 06.00 da YAVUZ YÜCEL ast. Tarafından kapı açıldı kapıya
doğru yanaştım birazdan CENK ERDOĞAN binbaşı gelecek dedi ADEM İNCİKLİ yarbay ile birlikte CENK
binbaşı benim bulunduğum odaya doğru geldi CENK binbaşı dedi ki “dün gece ortam çok karışıktı bende ne
olduğunu anlamadım beni de domuz bağı yapıp yere yatırdılar sırtıma namlu dayadılar diyerek elbisesini
gösterdi (yukarıda söylemeyi unuttuğum bir şey var toplandığımızda kimin söylediğini hatırlamıyorum
arkadaşlar kendinizi ve pilot olduğunuzu belli edecek bütün emareleri çıkartın demişlerdi). Bende korkudan
ona inanmış gibi yaparak biliyorum komutanım dedim sonra onlar gitti ve ADEM İNCİRLİ Yarbay telefonumu
teslim etti telefonumu açtığımda o gün itibarı ile Üstğ. MEHMET AL Üstğ. MEHMET PAÇACI, Üstğ. YÜKSEL
KOCA ve Üstğ. FARUK BOLAT'IN HHO’da oldukları daha doğrusu bizim birliğin dışına çıktılarını anladım o
ara da LEVENT ÖZÜARAP aşağıda arkadaşlar şu an için herhangi bir sıkıntı yok çıkacağız sizi tutan er felan
olursa siz rütbelisiniz durmayın devam edin dedi ekip o arada akademiden olanlar ayrılıyordu bizde bot
bağcıklarımızı CİHAN yüzbaşı ile bağlıyorduk sonra oradan aşıya indik ve çıktık karşımıza LEVENT
ÖZÜARAP albay geldi arkadaşlar sonra konuşuruz dedi CİHAN yüzbaşı yüzüne bile bakmadı bende tamam
der gibi kafamı salladım sonra lojman bölgesine CİHAN yüzbaşının evine geçtik 14.30 yine toplanıyoruz
çağrısı geldi kıyafet bu sefer kumaş pantolon gömlek olarak giyileceği söylendi ve akademiye geçtik toplu
şekilde ADEM İNCİKLİ yarbay içtima aldı sonra sınıflara dağıldık LEVENT ÖZÜARAP ve Tümgeneral
RECEP YÜKSEL geldi kendi birebir yoklama aldı yoklamada olmayan 4 arkadaş yoklamada bulunmuyordu
bunlar; Üstğ SİNAN ALTUNTAŞ, Üstğ. ERKAN DEMİR, Üstğ. MUSTAFA AKYOL, Üstğ. İSMAİL UYAR 'ın
olmadıklarını tespit ettik sonra LEVENT nerde bunlar diye söyledi kıdemli HACI ŞALK komutanım yoldalar
geliyorlar dedi sonra RECEP YÜKSEL GENERAL dedi ki Levent bunlar gece 03.30 Fenerbahçe ordu evinde
kamuflajlı bir şekilde ne yapıyorlardı dedi. Tamam gelince görsünler beni dedi 1 saat sonra AKYOL,
ALTINTAŞ VE UYAR üstğ. Akademiye gelmişler ben bunları görmedim ERKAN DEMİR ise yakalandığını
internetten gördüm pazar günü hiç birşey olmamış gibi yoklama alındı tek ERKAN DEMİR yoktu yukarıda
anlatmayı unuttum 2. Sınıfta olan SONER MOROĞLU yüzbaşı bu olaylardan sonra sürekli olarak bizim
kıdemlimiz olan HACI ŞALK yüzbaşı ile gizli bir şekilde köşeye çekip konuştuğunu şöyle olmayacak böyle
olacak gibi şeyler söylediğini duymuştum adli süreç başlayınca herkes normal ve rutin faaliyetlere devam edip
verilen emirleri uygulamaya başladılar yaşanan olaylardan kimse bahsetmemeye başladı ve bize yanaşmaya
başladılar ben ve Cihan Yüzbaşı onlardan uzak durmaya başladık dikkatimi çeken bir husus daha anlatmak
istiyorum SİNAN ALTUNTAŞ Üstğ. Fenerbahçe ordu evinde olduğunu söylemişti mesajda da bize hitaben
akademi komutanı RECEP YÜKSEL Tümgeneral ile birlikte olduğunu söylemişti bununla birlikte RECEP
YÜKSEL bizimle konuştuğunda bu konudan bahsetmedi bahsetmediği gibi onları yani HACI MUSTAFA AKYOL
VE İSMAİL UYAR üsteğmenleri Fenerbahçe ordu evinde gördüğü halde neden orada bulunduklarını
sormaması bana enteresan geldi. Benim bilgim ve görgüm bundan ibarettir ayrıca hatırladığım her şeyi daha
sonra gelip anlatmaya ve telefonumu da delil olması açısından vermeye de hazırım kayıtlı olan Whatsappp
yazışmalarını mail olarak istenilen adrese gönderebilirim ve çıktılarını da vermeye de hazırım benim ve Cihan
Yüzbaşının can güvenliği tehlikededir bizim ve ailemizin can güvenliğinin sağlanmasını talep ediyorum.”
şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

295
Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim raporların ekinde sunulan Harp
Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen 08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit
Tutanağında (15 Temmuz 2016 23:46 – 16 Temmuz 2016 06:34 arası Hava Harp Akademisi 2. Kat)
incelendiğinde;

15-16 Temmuz 2016 tarihinde yurt genelinde kalkışılan Darbe girişimi kapsamında, Harp
Akademileri K.lığınca oluşturulan İdari Tahkikat Heyetinin; Hava Harp Akademisi kamera görüntüleri,
personel beyanı ve ifadeleri doğrultusunda, Hava Harp Akademisi 2’inci Katında yaşanan olaylar ile ilgili İdari
Tahkikat Heyetince tespit edilen hususlar aşağıda açıklanmıştır. (Aşağıdaki kamera görüntülerinin saati olması
gereken saatten 1 saat geridir.)

1.15 Temmuz 2016 tarihinde saat 23:46’da kamera görüntülerinden (CAM-8 Saat 22:46:57) Bnb.
Cenk ERDOĞAN Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünde görevlendirme kağıtları olduğu değerlendirilen
kağıtları aldıktan sonra Hava Harp Akademisi’ 2. Katında bulunan 2. Sınıf öğrenci subayların dershanesine
girmiş ve bir müddet sonra çıkmıştır.
2.Saat 23:49’da Bçvş. Yavuz YÜCEL daha sonra Yzb. Cihan OKUR ve Ütğm. Hüseyin BALIK’ın
hürriyetinden yoksun bırakılarak kapatılacağı amfilerin kapısının kilidini açmıştır.
3.Derdest edilmek üzere saat 23:49’da (CAM-8 Saat 22:49:36) sınıf dershanesinden isimleri
okunarak çıkartılan Yzb. Cihan OKUR ve Ütğm. Hüseyin BALIK amfilerin önüne getirilerek üzerleri aranmış,
bot bağcıkları alınmış,telefonları, çantaları ve Yzb. Cihan OKUR’untabancasına el konmuş (Ütğm.Hüseyin
BALIK’ın tabancası yanında bulunmamaktadır) ve müteakiben 2 ayrı amfiye kapatılmışlardır. Daha sonrasında
derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb. Levent ÖZÜARAP Ütğm. Hüseyin BALIK‘ın
tutulduğu amfiye gelerek “Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet
tutan personele emir verdiği tespit edilmiştir.
4.Üst araması yapanın Ütğm. Sedat ÖNDER olduğu anlaşılmıştır.
5.Yzb. Erkan ABUNAZ elinde tabanca ile aranma ve kapatılma bölgesinde geçtiği tespit edilmiştir.
6. Alb. Levent ÖZÜARAP Ütğm. Hüseyin BALIK‘ın tutulduğu amfiye gelerek “Ne oluyor burada
bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği tespit edilmiştir.
7.Yzb. Ferhat PINAR ve Ütğm. Gökhan KENARLI amfilerin içine bakarak içeride tutulan subayları
görmüşler ve bölgeden uzaklaşmışlardır.
8.Yb. Adem İNCİKLİ kapalı tutulan subayların amfileri başında nöbet tutmaları için Yzb. Duran
YILMAZ ve Ütğm. Mehmet BÖREKÇİ’ye talimat vermiştir.
9.Yzb. Ahmet YÜCEL ve Yzb. Hüseyin KARAKAŞ amfilerin içine bakarak içeride tutulan
subayları görmüşler ve bölgeden uzaklaşmışlardır.
10.Kapalı tutulan subayların amfileri başında nöbetçilerin değişerek Asb.Ömer DEMİR, Asb. Volkan
KIZILKAYA ve Asb. Soner CİVELEK’in nöbet tuttğu değerlendirilmektedir. Bu esnada Bnb.Hüsamettin
HARMANCI ve Yzb.Halil İbrahim TOKUŞ’un Yzb.Cihan OKUR’u tuvalete götürdüğü tespit edilmiştir.
11. 15 Temmuz gecesi Hava Harp Akademisi Komutanlığı 2. Katında elinde veya belinde tabancası
bulunan personel aşağıda sunulmuştur. Söz konusu personelin kamera açısına girmese de her birinin ellerinde
silahları taşımasından ve aynı yöne yönelmesinden binayı savunmak için mevzilendikleri ve gözetleme yapmış
olabilecekleri değerlendirilmektedir.
12.Kapalı tutulan subayların amfileri başında nöbetçilerin değişerek Ütğm. Mehmet GENÇ ve
Ütğm. Ali CAN’ın nöbeti devraldığı değerlendirilmektedir.
13.İlerleyen saatlerde nöbetçilerin Ütğm.Hüseyin BALIK’ı tuvalete götürdüğü ve nöbetçi değişimi
yapıldığı değerlendirilmiştir.
14.16 Temmuz 2016 saat 06:34’te (CAM-8 05:34:10) kapalı tutulan subayların Bnb. Cenk
ERDOĞAN ve Yb. Adem İNCİKLİ tarafından serbest bırakıldığı tespit edilmiştir.

Sonuç olarak alınan ifadeler ve şu ana kadar açıklanan yapılan tespitlerden olay günü Darbe
girişimine ve ayrıca bir kısmı rehin alma olayına karışan şahısların; Hacı ŞALK (Yüzbaşı), Adem İNCİKLİ
(Yarbay), Cengizhan EFE(Üsteğmen), Sedat ÖNDER (Üsteğmen), Yavuz YÜCEL (Kd. Astsubay Bçvş.),
Volkan KIZILKAYA (Astsubay), Abdi PEHLİVAN (Yüzbaşı), Halil İbrahim TOKUŞ (Yüzbaşı), Necip DİRİK
(Yüzbaşı), Erkan ABUNAZ (Yüzbaşı), Duran YILMAZ (Yüzbaşı),Mehmet BÖREKÇİ (Üsteğmen), Ali Emre
296
DESTEGÜL (Yüzbaşı), Abdullah GÖKTAŞ (Üsteğmen), Salih BAYRAK (Yüzbaşı), Metehan ATASOY
(Üsteğmen), Cenk ERDOĞAN (Binbaşı), Mehmet AL (Üsteğmen), Mehmet PAÇACI (Üsteğmen), Yüksel
KOCA (Üsteğmen), Soner MOROĞLU (Yüzbaşı),Gürcan ANILIRCAN (Hv. Mu. Astsubay Kd. Bçvş.), Soner
CİVELEK (Astsubay), Ömer DEMİR (Astsubay),Hakan AKBULUT (Yüzbaşı), Murat YANIK (Kurmay
Yarbay) ,Faruk BOLAT (Üsteğmen), Alper SOYDAN (Üsteğmen), Ahmet KAYA (İkm. Binbaşı), Levent
ÖZÜARAP (Hv. Plt Albay), Ferhat PINAR (Yüzbaşı), Gökhan KENARLI (Üsteğmen), Hüseyin KARAKAŞ
(Yüzbaşı), Ahmet YÜCEL (Yüzbaşı), Hüsamettin HARMANCI (Binbaşı), Aziz ÖZBEK, Halil BAŞARAN
(Üsteğmen),Celal Alptekin ÇEVİK (Üsteğmen), Kadir İNCİR (Üsteğmen), Cihangir ÇENTELİ (Üsteğmen),
Fatih ÜNAL (Üsteğmen), Erdem Cem ERGÜL (Üsteğmen),Uğur ERDEMİR(Yüzbaşı), Samet KUZU
(Üsteğmen), Rıza ERKUŞ (Üsteğmen),Faruk MANTI (Üsteğmen), Mehmet GENÇ (Üsteğmen), Ali CAN
(Üsteğmen),Ömer Faruk SAYGI (Üsteğmen),Oğuzhan YÜKSEL (Yüzbaşı) veAbdullah KAYA (Üsteğmen)
oldukları anlaşılmıştır.

8.2.2.6.Hava Harp Akademileri Komutanlığı giriş katında yaşanan olaylar

Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince 15-16 Temmuz 2016 tarihli Hava Harp
Akademileri Kamera kayıtlarının incelemesi neticesinde tanzim edilen 08.09.2016 tarihli (15 Temmuz 2016
Ana Giriş Hava Harp Akademisi)Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında ise;

15 Temmuz gecesi Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademileri Komutanlığı binasının 2.
katında bina içerisinde bulunan ve kimlikleri tespit edilen şahısların ellerinde silahlarla dolaştıkları, Levent
ÖZÜARAP tarafından verilen talimatlar doğrultusunda hareket ettikleri, koridorlarda silahlı askerlerin dolaştığı
olaylar yaşanırken, binanın giriş katında yaşanan olayların;

Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı,
01:30’da kamera görüntülerinden Bnb. Cenk Erdoğan , beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan
AKBULUT ve Yzb. Duran YILMAZ ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıktığı, sonrasında söz
konusu personelin otoparkta harp akademileri güvenlik timi tarafından yakalandığı, dışarıda TSK personelinin
olduğu bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler yapıldığı,
bu olaydan sonra Kd. Bçvş. Yavuz Yücel ile birlikte Alb. Levent Özüarap’ın aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri
ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Alb. Levent Özüarap’ın
telefonla konuştuğu ve bina girişinde dört personel mevzi alarak bekledikleri, saat 01:43’te ana giriş kapısına
bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı açamayarak bu personeli sağa doğru
yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58 arasında diğer kameradan tespit edildiğine göre
pencereden içeri girdiği, pencereden atlayan personel Ütğm. Osman Albayrak, Ütğm. Ömer Faruk Saygı ,
Ütğm. Mehmet Genç, Yzb. Uğur Erdemir, Yzb. Serkan Kaya ve Yzb. Oğuzhan Yüksel olduğunun tespit
edildiği, Yzb. Uğur Erdemir, Yzb. Serkan Kaya ve Yzb. Oğuzhan Yüksel 2 numaralı nizamiyeden kart
okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi için bu tür bir
hareketle binaya girdikleri, saat 01:56 sularına kadar ortamın biraz sakinleştiği ancak saat 01:56’da Dz. Kur.
Bnb. Veysel Yılmaz ve arkasından birçok öğrenci subayın ellerinde silahları ile indiği; bir ara merdivenlerden
çıkan Dz. Bnb. Veysel Yılmaz’ın sonrasında elinde tabanca ile hava harp akademisi ana giriş kapısına indiği,
kapı önünde toplanma sonrasında muhtemelen Dz. Kur. Bnb. Veysel Yılmaz’ın gruba konuşma yaptığı ve
sonrasında gruptan birçok kişinin telefonla bir yerleri aradığı, müteakiben kapıya dışarıdan bir grup gelmiş ve
kapı açılarak grup içeri alındığı, grubun Ütğm. Veysel Keleşoğlu, Ütğm. Ali Can ve Ütğm. Abdullah Göktaş
olmak üzere üç kişi olarak tespit edildiği, bundan sonra personel kapı önünde mevzi almaya devam ettiği,
mevzi alan personel ellerinde tabancaları ile Ütğm İbrahim Alaca, Bnb. Hüsamettin Harmancı ve Ütğm. Ali Can
olarak tespit edildiği, sonrasında kapıya dışarıdan bir grup daha geldiği, kapı açılarak grup içeri alındığı, grupta
Bnb. Cenk Erdoğan, Yzb. Salih Bayrak, Yzb. Hakan Akbulut, Yzb. Duran Yılmaz ve Yzb. Ali Emre Destegül
olmak üzere beş kişi olduğu, saat 02:45 itibari ile kapı önündeki birikmeler sona erdiği, iki adet nöbetçi
bırakıldığı, bu esnada nöbeti Ütğm. Selim İnaç ve Ütğm. Fatih Akar’ın tuttuğu ve sonrasında nöbete Ütğm.
Cihangir Çenteli ve Ütğm. Fatih Ünal’ın devam ettiği, müteakiben nöbete yzb. Serkan Kaya ile Yzb. Uğur
Erdemir ve Ütğm. Osman Albayrak ile Ütğm. Samet Kuzu’nun devam ettiği, saat 06:32’da Alb. Levent
ÖZÜARAP tarafından yoklama alındığı ve personelin binayı 06:52’de terk ettiği hususları tespit edilmiştir.
297
Kamera görüntülerinden olaya iştirak ettiği tespit edilen personelin; Cenk ERDOĞAN (Binbaşı),
Salih BAYRAK (Yüzbaşı), Yzb. Hakan AKBULUT (Yüzbaşı),Duran YILMAZ (Yüzbaşı), Ferhat PINAR
(Yüzbaşı),M. Kürşat İLOĞLU (Ütğm),Fatih ÜNAL(Ütğm), Selim İNAÇ (Ütğm),Abdi PEHLİVAN (Yüzbaşı),
Faruk MANTI (Ütğm),Mustafa BAYRAM (Binbaşı),Volkan KIZILKAYA (Astb.), Halil İbrahim TOKUŞ
(Yüzbaşı), Osman ALBAYRAK (Ütğm), Ömer Faruk SAYGI (Ütğm), Mehmet GENÇ (Ütğm), Uğur
ERDEMİR(Yüzbaşı), Serkan KAYA (Yüzbaşı), Oğuzhan YÜKSEL (Yüzbaşı), Halil BAŞARAN,Soner
CİVELEK (Astb.), Ömer DEMİR (Astb.), Hüsamettin HARMANCI (Binbaşı), Adem İNCİKLİ (Yarbay),
Veysel YILMAZ (Dz. Bnb.), Emre ÜNAL (Dz. Yzb), Burak BAYRAK (Ütğm), Cengizhan EFE (Ütğm),
Cihangir ÇENTELİ (Ütğm), Faruk MANTI (Ütğm),Rıza ERKUŞ (Ütğm), Sedat ÖNDER (Ütğm), Veysel
KELEŞOĞLU (Ütğm), Ali Emre DESTEGÜL (Yüzbaşı), Musa GÜLMEZ (Ütğm), Metehan ATASOY (Ütğm),
Levent ÖZÜARAP (Albay),Kadir İNCİR (Ütğm), Ahmet KAYA (İkm. Bnb.), Samet KUZU (Ütğm), Ali CAN
(Ütğm),Fatih AKAR (Ütğm),İbrahim POYRAZ (Ütğm) ve İbrahim ALACA (Ütğm) oldukları anlaşılmıştır.

8.2.2.7. Darbe girişimi öncesinde Kara Harp Akademisi Akademik Kurul Odasında
düzenlenen “DARBEYE YÖNELİK HAZIRLIK TOPLANTISI”:

Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat heyetince tanzim edilen 07.09.2016 tarih ve 771-16
(2150-13593) sayılı İdari Tahkikat Heyeti Çalışması konulu tahkikat evrakında;

Olay günü öncesi 15 Temmuz 2016 günü saat:13.00’dan sonra Kara Harp Akademisi 6 No’lu
kamera görüntülerinden “DARBEYE YÖNELİK HAZIRLIK TOPLANTISI” olduğu anlaşılan görüntülerin
tespit edildiği,
Kamera görüntülerinden 14 personelin bu toplantıya iştirak ettiklerinin görüldüğü, Bunlardan 8
personelin darbeye teşebbüs kapsamında gözaltına alındığı/tutuklandığı/TSK’dan çıkartıldığı, 5 personel
hakkında herhangi bir işlem yapılmadığı, bu 5 personelden 1’i hakkında idari tedbir olarak görevden
uzaklaştırma kararı verildiği ve 1 personelin ise kimliğinin tespit edilemediği hususları bildirilmiş, bahse konu
toplantıda;

1.15/07/2016 tarihinde saat 13.16’da kamera görüntülerinden Bnb. Mehmet TÜRK olduğu tespit
edilen kişinin Akademik Kurul Odasını açtığı ve müteakiben 13.25’ten itibaren öğretim elemanlarının katılımı
ile bir toplantı icra edildiği tespit edilmiştir.

2.Toplantıya katılan Kur. Bnb. Kemal KAPUCU ve Kara Harp Akademisi Öğretim Başkanının
ifadesinden, bu toplantının mezuniyet töreni hakkında bilgilendirme toplantısı olduğu öğrenilmiş, ayrıca Kur.
Bnb. Kemal KAPUCU ifadesinde toplantıda mezuniyet töreninin koordinatörü Bnb. Mehmet TÜRK’ün törenle
ilgili kendilerine bilgi verdiği yer almakla birlikte kamera görüntüleri izlendiğinde Bnb. Mehmet TÜRK’ün
toplantıya katılmayarak toplantı odasının önündeki koridorda ileri geri yürüyerek merdiven çıkışını kontrol
ettiği (kapının dışında gözcülük yaptığı) tespit edilmiştir. Toplantının bu saatte başladığı anlaşılmaktadır.

3.Toplantı icra edilirken toplantı odasına yaklaşan Öğretim Başkanı Kur.Alb.Ertan İNALTEKİN’i
gören Bnb. Mehmet TÜRK toplantı odasının kapısını açarak içeriye haber vermiş, bunun üzerine toplantı
odasında bir hareketlilik meydana gelmiştir.

4.Odadan dışarı çıkan Bnb. Zafer ÖZLEBLEBİCİ ile Alb. Ahmet Zeki GEREHAN’ın Öğretim
Başkanına bir şeyler söyleyerek Öğretim Başkanını toplantı salonuna almadan geri çevirmişlerdir. Öğretim
Başkanını geri çeviren Bnb. Zafer ÖZLEBLEBİCİ toplantıya geri dönmemiş, Alb. Ahmet Zeki GEREHAN
tekrar toplantıya geri dönmüştür.

5.Öğretim Başkanı Kur. Alb. Ertan İNALTEKİN’in bölgeden ayrılmasından sonra Bnb. Mehmet
TÜRK belirli bir süre kapının dışında durmaya devam etmiştir.

6.Müteakiben Bnb. Mehmet TÜRK’ün de toplantı odasına girdiği ve yaklaşık 20 dakika daha
298
toplantının devam ettiği, bu süre içerisinde yaklaşık 20 kez kapının açılarak dışarısının kontrol edildiği
görülmüştür.

7.Yaklaşık 30 dakika devam eden toplantı 15 Temmuz 2016 saat 14.05.35’de sona ermiş ve
toplantıya katılan 14 personelin kimlikleri (bir kişinin kimliği tespit edilememiştir.) Kara Harp Akademisi
Komutanlığı personelince incelenen kamera görüntülerinden tespit edilmiştir.

Sonuç olarak toplantıya katılan şahısların; Alb. Durdu Selim AYÇETİN, Bnb. Erhan SAVUR, Bnb.
Mehmet TÜRK(Yurtta Sulh Biziz Whatsappp grubu üyesi-CNN Türk binasını işgal eden grubun başı), Bnb.
Murat ÖZCAN, Bnb. A. Serdar TOPALCA, Bnb. Murat ÇELİK (Yurtta Sulh Biziz Whatsappp grubu üyesi-
Borsa İstanbul Baskınını gerçekleştiren grubun başı), Bnb. Halil PULAT, Alb. Feyzullah YENİTEPE, Bnb.
Hamza MERMER (Yurtta Sulh Biziz Whatsappp grubu üyesi- darbe Gişiminde 23'ncü Mknz P. Alayına gidip
TRT Harbiye radyoyu işgal eden şahıs), Bnb. Faruk ŞİMŞEK (Darbe Gişiminde 47. Mknz P. Alayına gidip Ak
Parti İl başkanlığına işgal eden şahıs), Alb. Ahmet Zeki GEREHAN (Darbe Koordinatörü-Yurtta Sulh Biziz
Whatsappp grubu üyesi),Yb. Kemal KAPUCU,Bnb. Zafer ÖZLEBLEBİCİ (Yurtta Sulh Biziz Whatsappp grubu
üyesi- darbe Koordinatörü) ve kimliği tespit edilemeyen bir şahıs olduğu anlaşılmıştır.

8.2.2.8. Darbe girişimi esnasında Kara Harp Akademisi ve 1 No’lu Nizamiyesinde yaşanan
olaylar

Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen 08.09.2016 tarihli Kamera
Görüntüleri Tespit Tutanağı (Kara Harp Akademisi ve 1 No’lu Nizamiye) incelendiğinde;

İdari Tahkikat Heyetinin; Kara Harp Akademisi ve 1 No.lu Nizamiye kamera görüntüleri ile personel
beyanı ve bilgi alma tutanağı doğrultusunda, Yb. Hacı Murat SÖNMEZ ve Bnb. Mehmet GÜR’ün Darbe
girişimi henüz sosyal medya ve televizyon kanallarına yansımadan ve mesai için çağrılmadıkları halde
gelmeleri nazara alındığında “Darbe girişimine yönelik” olduğu anlaşılan faaliyetleri ile ilgili tespit etmiş
olduğu hususlar aşağıda açıklanmıştır. Buna göre;

1.Darbe girişimi henüz sosyal medya ve televizyon kanallarına yansımadan ve daha mesai için
çağrılmadıkları halde, Yb. Hacı Murat SÖNMEZ ve Bnb. Mehmet GÜR 15 Temmuz 2016 saat 22.12 sularında
eğitim kıyafetleri ile Kara Harp Akademisine gelmişler ve öğrenci giriş kapısı kilitli olduğu için
girememişlerdir.

Bnb. Mehmet GÜR konu ile ilgili beyanında; lojmanlar bölgesinde eğitim kıyafetli kişiler
gördüğünü ve televizyondan olağanüstü gelişmelerin olduğunu öğrenerek Kara Harp Akademisine gitmeye
karar verdiğini ve aracıyla “yalnız başına” akademiye gittiğini, oraya vardığında “kapının açık” olduğunu ve
içeride personelin bulunduğunu ifade ve beyan etmektedir. Kamera görüntüleri ile verdiği ifade ve beyan
çelişmektedir.
Yb. Hacı Murat SÖNMEZ konu ile ilgili beyanında; spor dönüşünde resmi elbiseli havacı personel
gördüğünü, üzerinde durmadığını, eve geldiğinde olaylarla ilgili dışarıdan birkaç personelden telefon geldiğini,
bunun üzerine televizyonu açtığını, durumda bir gariplik olduğunu düşünerek silahını kuşanıp Kara Harp
Akademisine gittiğini belirtmiştir. Kamera görüntüleri ile verdiği beyan çelişmektedir.

2.Kapının kilitli olduğunu gören bahse konu personel binanın ön kapısına gitmek için binanın
yanından dolanmışlar ancak tekrar geri dönmüşler, kapının camına vurarak içeriden açılması girişiminde
bulunmuşlardır.

Bnb. Mehmet GÜR ve Yb. Hacı Murat Sönmez konu ile ilgili beyanında bu husustan hiç
bahsetmemiştir.

3.Kapının açılmaması üzerine söz konusu personel tekrar geri dönmüşlerdir.


4.Kapı camının sesini duyan ve o gece nöbetçi olarak binanın içinde bulunan Kara Harp Akademisi
299
1’inci sınıf Öğrencisi P.Yzb. Mehmet Ayhan DEMİRTAŞ kapıyı açmıştır.
5.Kapının açılması üzerine önce Bnb. Mehmet GÜR sonra Yb. Hacı Murat SÖNMEZ sırayla içeri
girmişlerdir.
6.İçeri girdikten sonra Yb. Hacı Murat SÖNMEZ elindeki poşeti (Daha önce poşet Bnb. Mehmet
GÜR’ün elinde idi, dışarıda Yb. Hacı Murat SÖNMEZ’e verdiği değerlendirilmektedir) geriye Bnb. Mehmet
GÜR’e vermiştir.
7.16 Temmuz 2016 saat 01.30’a kadar Kara Harp Akademisi binasında kalan Bnb. Mehmet
GÜR,Yb. Hacı Murat SÖNMEZ ve kimliği tespit edilemeyen bir personel (eğitim elbiseli ve tankçı bereli) saat
01.30 sularında Kara Harp Akademisi öğrenci giriş kapısından dışarı çıkmışlardır.
8.Söz konusu üç personel binadan çıkış yaparken öğrenci gazinosu balkonundan kimliği tespit
edilemeyen 4 (dört) personel (eğitim elbiseli) aşağıya atlamıştır.
9.Söz konusu 7 (yedi) personel araç park yerine doğru yürürken, Bnb. Mehmet GÜR’ün el hareketi
yapmasıyla (“Haydi gelin!” der gibi) aynı yerden kimliği tespit edilemeyen 2 (iki) personel (eğitim elbiseli)
daha aşağıya atlamıştır. Bahse konu toplam 9 (dokuz) personel topluca araç park yerinin bulunduğu yöne
gitmişlerdir.
10.Bahse konu toplam 9 (dokuz) personelin 2 (iki) araçla 1.No.lu nizamiyeye gittikleri
değerlendirilmektedir. Nitekim; saat 01.30 civarında 1.No.lu nizamiye bölgesine 2 (iki) beyaz araç (Audi ve
Honda Civic) geldiği kamera görüntülerinden tespit edilmiştir.
11.Gelen 2 (iki) araç, belirli bir süre kamera görüntüsü dışında park yerinde bekledikten sonra aynı
yere Renault Kadjar marka araba ile gelen nöbetçi amiri Hv.İsth.Kur.Bnb. M.Özcan ÇAYnizamiye kapısına
doğru giderken ileriye doğru yanaşmışlardır. Yanaşan ilk araçtan Yb. Hacı Murat SÖNMEZ aşağıya inmiştir.
12.İlk araçtan aşağıya inen Yb. Hacı Murat SÖNMEZ elinde silah bulunan nöbetçi amiri
Hv.İsth.Kur.Bnb. M.Özcan ÇAY’ın yanına giderek bir süre görüşmüştür. Bu esnada bölgeye gelen bahse konu 2
(iki) beyaz aracın (Audi ve Honda Civic) nizamiyeye doğru yanaşmaları dışarıya çıkış yapmak istedikleri
kanaati uyandırmıştır.
13.Görüşme sonrasında; bahse konu 2 (iki) beyaz araç (Audi ve Honda Civic) park yerine
dönmüşler, Yb. Hacı Murat SÖNMEZ ile M.Özcan ÇAY beraber nöbetçi amirliği binasına doğru yürümüşler,
daha sonra ayrılarak; Yb. Hacı Murat SÖNMEZ geldiği araca gitmiş ve araç şoförü ile bir süre görüşmüş,
nöbetçi amiri Hv.İsth.Kur.Bnb. M.Özcan ÇAY ise nöbetçi amirliği binasına doğru gitmiştir. Bu esnada park
yerine giren Renault Kadjar marka arabadan Hv.Plt.Yzb. Ali Emre DESTEGÜL inmiş (belinde silahla) ve o da
nöbetçi amirliği binasına doğru gitmiştir.
14.Sonrasında Yb. Hacı Murat SÖNMEZ kamera görüntülerinden bir süre çıkmıştır. Daha sonra
nöbetçi amiri Bnb.M.Özcan ÇAY nizamiye çıkış kapısını açtırmış, bölgede bir hareketlenme olmuş,
Bnb.M.Özcan ÇAY tekrar nöbetçi amirliğine dönerken Hv.Plt.Yzb. Ali Emre DESTEGÜLaracına geri dönmüş,
Yb. Hacı Murat SÖNMEZnöbetçi amirliğine giderek bir süre sonra geri dönmüştür. Daha sonra bölgeye gelen
her üç araçtan; önce Renault Kadjar, sonra Audi ve en sonra da Honda Civic bölgeden ayrılmışlardır.
15.Yb. Hacı Murat SÖNMEZ beyanında özetle; uçak ve helikopter sesleri üzerine merak edip
nöbetçi amirliğine gittiklerini, bir süre nöbetçi amiri ile görüştüğünü daha sonra nöbetçi amirinin derdest edilme
olayını gördüğünü ve daha sonra geri döndüklerini belirtmiştir.
16. Bnb. Mehmet GÜR konu ile ilgili beyanında özetle; uçak ve helikopter sesleri üzerine merak
edip nöbetçi amirliğine gittiklerini, bu esnada araçlarının arkasına bir kişi daha bindiğini (araca binen kişinin
kim olduğunun sorulması üzerine ismini bilmedi şeklinde, ayrıca arkasından bir araç gelip gelmediği sorulunca
da gelmediği şeklinde bilgi alma tutanağında cevap vermiştir), bölgeye geldikten sonra Yb. Hacı Murat
SÖNMEZ’in araçtan inerek nöbetçi amirliğine gittiğini, dönüşünde önemli bir şeyler olmadığına benzer sözleri
sonucu geri döndüklerini belirtmiştir.
17. Bahse konu her iki personelin eylemlerinin, konu ile ilgili bilgi alma tutanağı ve beyanı ile
yukarıda sunulan kamera kayıtları karşılaştırıldığında; “Darbe girişimine yönelik” faaliyetler olduğu
anlaşılmıştır.

Sonuç olarak olaya iştirak eden şahısların; Yb. Hacı Murat SÖNMEZ, Bnb. Mehmet GÜR, Kimliği
Tespit Edilemeyen Personel (eğitim elbiseli ve tankçı bereli), Kimliği Tespit Edilemeyen 4 (dört) Personel
(eğitim elbiseli), daha sonra atlayan kimliği Tespit Edilemeyen 2 (iki) Personel (eğitim elbiseli), Bnb. M. Özcan
ÇAY ve Yzb. Ali Emre DESTEGÜL oldukları tespit edilmiştir.
300
8.2.2.9. Darbe girişimi esnasında Deniz Harp Akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar ERTEM
’in derdest edilmesi maksadıyla konutuna zor kullanılarak girilmesi, konut ve makam odasının
aranması, Emir Astsubayı olan İbrahim BAŞARAN’ın silahla tehdit edilerek hürriyetinin tahdit
edilmesi, müştekiler Burak Akçay, Mete Atay, Zekai Koç ve Ferhat Bağlarlıoğlu'nun silahla tehdit
edilmeleri eylemleri

Olaylar esnasında Harp Akademileri Komutanlığı yerleşkesinde Deniz Harp Akademisi Komutanı
Tuğamiral Tayyar ERTEM'in Harp Akademilerinden darbeye katılan subaylarca derdest edilme maksadı ile
ikametine zorla girildiği ve ikametinde arama yapıldığı, ikametinde bulunamaması üzerine makam odasına
gidildiği, makam odasına girilerek arandığı, yine Tayyar ERTEM’in emir astsubayı olan İbrahim BAŞARAN’ın
Tayyar ERTEM’in nerede olduğunu öğrenmek için silah zoru ile tutulduğu, kollarından tutulmak sureti ile
hürriyetinden yoksun bırakıldığı tespit edilmiştir.

Müşteki Tayyar Ertem'in C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde; “…Saat 22.45 sıralarında evimin
sabit telefonundan arandım. Arayan santralci askerdi ve bana kurmay başkanının benimle görüşeceğini
söyledi. Kurmay başkanı Nevzat Taşdeler bana karargâha gelmemi söyledi. Ben de bunun üzerine kendisine
sanırım yanlış aradığını, kendimin Deniz Harp Akademisi Komutanı olduğumu söyledim. O da bana
"biliyorum, gelin" dedi. Kendisine yurtdışı seyahatim olduğunu söylediğimde ise karışık durumlar olduğunu,
gidemeyebileceğimi söyledi. Bunun üzerine bende geleceğimi söyledim ve komutanlık karargâhına
çıkacağımdan dolayı resmi üniformamı giyip çıktım. Eşim Emel Ertem ve oğlum Ahmet Bertuğ Ertem ise evde
kaldı. Saat 22.55 civarında kurmay başkanımızın makam odasına giriş yaptım. Odaya girdiğimde kendisi
makamında gelen kalın, çok sayfalı bir mesajı sayfalarını çevirerek oturuyordu. Oda da Kara Harp Akademisi
komutanı Selim Mert sivil elbiseli olarak bulunuyordu. Kurmay Başkanı ise resmi elbiseliydi. Ben de gelir
gelmez karşılarına oturdum. Kurmay başkanımıza neler olduğunu sorduğumda bana benim Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı emrine alındığımı söyledi. Kendisine şaşırdığımı ve bu durumun nereden çıktığını sorduğumda
bilmediğini, Harp Akademileri Komutanımızın da Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrine alındığını söyledi. Bu
konuşma gerçekleştiği sırada ne kendisi ne de odada bulunan Kara Harp Akademisi Komutanı bana darbeden
ve sıkıyönetim direktifinden bahsetmedi. O saatlerde darbeye teşebbüs edildiğini bilmediğimden ve silahlı
kuvvetlerde bu tür bir atama yöntemi olmadığından şaşkınlığım devam ediyordu. Kendilerinin durumunu
sorduğumda kurmay başkanı ve Kara Harp Akademisi Komutanının da görevine devam edeceğini bana
söylediler. Hava Harp Akademisi ve SKYÜSÜDAK Komutanının durumunu sorduğumda bilmediklerini
söylediler. Daha doğrusu kendileri tayin mesajına bakmaya devam ediyorlardı. Bu sebeple o an bilmediklerini
söylediklerini düşünüyorum. Yine kendilerine neler olduğunu sorduğumda kurmay başkanı durumun karışık
olduğunu, tüm personeli akademiye çağırdığını, tüm kapıları kontrol altına alıp girişi kontrollü sağladığını ve
çıkışları yasakladığını bana söyledi. Bu sırada odada bulunanlarda Selim Mert Harp Akademileri Komutanının
durumunu kurmay başkana sorduğunda o da komutanın Hadımköy'e gidiyor olduğunu veya gittiğini söyledi.
Tam olarak hatırlamıyorum. Bu anda ülke yönetimine el konulmaya çalışılmış olabileceğini hissettim ve bir an
evvel oradan ayrılmak için oradakilere akademilerimize gitmemiz gerektiğini söyledim. Bu sırada Selim Mert
kendisinin arabası olmadığını söylediğinde kendisine benim arabam olduğunu, isterse kendisini kalmış olduğu
misafirhanesine bırakabileceğini söyledim. Kurmay başkanım bu sırada herhangi bir tepki göstermedi. Bütün
bu gelişmeler yaşanırken Hava Harp Akademisi Komutanı İstanbul Moda'da Muharip Hava Kuvvetleri
Komutanının oğlunun düğünündeydi.
Selim Mert ile beraber aracıma bindikten sonra onu kalmış olduğu misafirhanesine bıraktım ve
evime döndüm. Eve döndüğümde saat 23.00 sıralarıydı. Evime döndüğümde her şey normaldi. Evime
geldiğimde karşı komşum olan Deniz Kurmay Kıdemli Albay Aykut Manioğlu'nu gördüm ve ona bütün
birliğimdeki öğretim elemanlarının akademiye gelmesini, öğrencilerin ise evlerinden çıkmamasını emrettim.
Kendisi "emredersiniz" dedi ve ben eve geldim.Evdeyken dışarıda yanımda olmayan cep telefonlarımı aldım ve
öncelikle emir astsubayımdan aracımı getirmesini, akademiye gideceğimi söyledim. Arkasından da öğretim
başkanım Deniz Kurmay Kıdemli Albay Ferhat Bağlarlıoğlu'nu aradım. Kendisine de Aykut Albay'a vermiş
olduğum emri tekrarladım. Bu sırada yurtdışına benimle birlikte gelecek olan Plan Program Şube Müdürüm
Mete Atay albay beni arayarak Macaristan gezisinin iptal olup olmadığını sordu. Ben de yurtdışı gezisinin iptal
301
olduğunu söyledim. Bu sırada makam aracımın gelmesi üzerine aracıma binerek akademiye saat 23.25
sıralarında intikal ettim. Makam odama geçtim ve sırasıyla öğretim elemanlarımın bir kısmı olan Ferhat
Bağlarlıoğlu, Mete Atay, Aykut Manioğlu, Zekai Koç, Osman Gül ve Burak Akçay da odaya geldi. Kendileriyle
durum değerlendirmesi yaparken Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrine alındığımın söylendiği konuşuldu. Bu
arada Zekai Koç bana Gölcük'te gemilerin komutansız olarak kalktığını söylediğinde ben duruma inanmayarak
ben "Bırak öyle şey olur mu" dedim. İçlerinden bir tanesi sıkıyönetim ilan edildiğini söyledi. Bu sebeple bir
darbeye kalkışma hareketinin olduğunu anladım. Bu arada saat 23.40 sıralarında eşimden Aykut albaya telefon
geldi. Aykut albay eşimle konuşurken bana dönerek evimde birileri olduğunu ve saygısızca davrandığını eşimin
söylediğini söyledi. Ben de bunun üzerine ev telefonunu aradım ama cevap alamadım. Cep telefonundan eşimi
aradım ve ne olduğunu sordum. Eşim bana kendilerinin öğrenci olduğunu tanıtan üç kişinin beni tutuklamaya
geldiklerini söyledi. Bu şahıslar bellerinde silah olan kamuflaj giyimli kişilermiş. Bunların isimlerini
sorduğumda birinin üzerinde soyadlarını ifade eden Altınmakas, diğerinin üzerinde Ünal yazdığını söyledi.
Üçüncü şahıs daha geride durduğundan onun soyadını görememiş. Ben de eşime şahıslardan birine telefonu
vermesini söylediğimde eşim telefonu Emre Ünal isimli şahsa verdi. Ben de konuşur konuşmaz onun 2. Sınıf
öğrencim Deniz Yüzbaşım Emre Ünal olduğunu anladım ve evimde ne aradıklarını sordum. Bana "seni
tutuklamaya" geldik dediler. Ben de "yazıklar olsun evimi basmaya utanmıyor musunuz" diye tepki verdim.
Kendileri "üst komutanlıktan emir aldık seni tutuklayacağız" dedi. Kendisine ısrarla üst komutanlığın neresi
olduğunu sorduğumda ısrarla cevap vermedi. Bu sırada şahıs başka bir telefonla konuştu, birisine "Tayyar
paşanın evindeyim" diye rapor verdi. Bu sırada yine bana dönerek nerede olduğumu sordu. Ben de kendisine
makamımda olduğunu söyledim. Kendisi telefonu yüzüme kapattı. Sonradan yaptığım araştırmada Altınmakas
soyadlı kişinin Kara Harp Akadamisi Yüzbaşı Serhat Altınmakas olduğunu öğrendim. Üçüncü şahıs hava
üniforması taşıyormuş ancak kimliğini tespit edemedim. Emre ve Serhat isimli şahıslar olaylar normale
döndüğünde emniyete teslim olmuşlar. Yine bu arada evimi işgal etmeye çalışan ve beni tutuklamak için arayan
şahıslarla konuştuktan sonra kurmay başkanını aradım. Durumu bildirdim. Kendisinin ne tepki verdiğini
hatırlamıyorum. Evimi basmaya gelen şahıslarla diyaloğumu diğer şahıslarda duyunca bana hayatımın
tehlikede olabileceğini, güvenli bir bölgeye intikal etmem gerektiğini söylediler. Ben birliğimi terk
etmeyeceğimi söyleyince ısrar ettiler. Bunun üzerine en iyi korunabilecek yerin kurmay başkanı ofisi olduğunu
düşünmem üzerine oraya gideceğimi söyledim. Yine bu yerde öğrencilerimi zaptı rapt altına almalarını
kendilerine emrettim. Ben de saat 23:50 sıralarında kurmay başkanının odasına vardım ve burada yine
başımdan geçenleri anlatmaya başladım. Kendisi şaşırdı ve yalnızca beni dinledi. Herhangi bir tepki vermedi.
Saat 00:00 sıralarında emir astsubayım İbrahim Başaran beni telefonla arayarak aynı şahısların makam
odamı bastıklarını ve kendisinin kafasına silah dayadıklarını ve ona beni sorduklarını, kendisinin ise
bilmediğini söylediğini söyledi. Ayrıca yine aynı şahıslar orada gördükleri Albay Ferhat Bağlarlıoğlu'na beni
kastederek "o muhalif nerede onu saklamayın" demişler. Ayrıca ona benim için "onu koruma, git kurmay
başkanından görevlerini öğren" demişler ve odamda arama yapmışlar. Aynı gün 04:00 sıralarında yaptırdığım
odamdaki kamera kaydı incelemesinde odamda arama yapan şahısların Hava Binbaşı Mustafa Özcan Çay,
Pilot Yüzbaşı Mustafa Bayram, Deniz Yüzbaşı Emre Ünal, Tank Yüzbaşı Serhat Altınmakas ve Pilot Yüzbaşı
Egemen Eker olduklarını tespit ettim. Kamera kayıtları aynı gün emniyete komutanlık tarafından teslim
edilmiştir.
Bu sırada emir astsubayım şahısları oyalayarak benim evimde olduğumu söylemiş. Bunun üzerine
aynı şahıslar bu sefer evime doğru yöneldiler. Evime ikinci defa geldiklerinde eşimini kendilerinin fotoğrafını
yukarıdan cep telefonuyla çektiği kadarıyla tespit ettiğimize göre bu şahısların hava binbaşı Mustafa Özcan
Çay, pilot yüzbaşı Mustafa Bayram ve tank yüzbaşı Serhat Altınmakas'dan ibaret olduklarım tespit ettik. Bu
şahıslar ikinci defa geldiklerinde evime zorla girdiler. Oğlum kendilerine engel olmaya çalıştığında Mustafa
Özcan Çay oğlumun karnına silah dayamış.
Oğlum da bu nedenle geri çekilmek zorunda kalmış. Eşim ve oğlum kendilerine ne yaptıklarını
sorduklarında "komutanı alacağız, siz de Tayyib'in askeri olmasaydınız" demişler.
Küçük tuvalet hariç evdeki heryeri eşimin beyanına göre didik didik aramışlar. Beni pencereden
atlayıp kaçtı zannetmişler. Bu anlattığım olaylar anlık gelişen olaylardır. Anlattığım olaylar sırasında yukarıda
belirttiğim gibi kurmay başkanın odasındaydım. Kurmay başkanına birşeyler yapmamız gerektiğini, birliğimizi
kontrol etmemiz gerektiğini, aksi takdirde darbecilerle işbirlikçi olarak görülebileceğimizi söyledim. …
….Kurmay başkanı beni odasına ilk çağırdığında belirttiğim gibi yalnızca DKK emrine atandığımı
söyledi.
302
Darbenin gerçekleştiğini söylemedi. Atama emirlerini sıkıyönetim direktifinin ekinde yer aldığını şu
anda sizden duyuyorum. O tarihte bilmiyordum. Olay nedeniyle gerek tarafıma gerekse de aileme karşı cebir ve
tehdit kullanan şahıslardan şikâyetçiyim” şeklinde beyanda bulunduğu,

Müşteki İbrahim Başaran'ın kollukça alınan ifadesinde; "Deniz Harp Akademisi Komutanı
Tuğamiral Tayyar ERTEM’nin Emir Astsubayı olarak görev yapmaktayım. saat:21.30-22.00 sıralarında
ikametten aracıma yakıt almak ve yemek yemek için aracımla dışarıya çıktım,4.Levent- Sarıyer istikametinde
ilerlerken Deniz Harp Akademisi Komutanlığında görevli Dz. Bnb. Aytuğ ÇETİN arayarak “olaylardan haberin
var mı, neler oluyor, köprüleri kapatmışlar” dedi ve bende kendisine “bilgim olmadığını dışarıdayım şu an
birazdan evde olurum” dedim ne olduğunu sorduğumda bana “televizyondan tankların köprüleri kapattığını
gördüğünü” söyledi… Tuğamiral Tayyar ERTEM saat 23.12’de beni aradı bana “beni araçla alın akademiye
gideceğiz” dedi. Bende Makam şoförü Er Mustafa Burak UZUN'u aradım ve hemen gel beni evden al dedim.
Makam şoförü ErMustafa Burak UZUN beni 1-2 dakika içerisinde aldı ve araca binerek Komutanımın odası
hazır olmadığını düşündüm ve makama geldiğinde hazır olması düşüncesiyle Deniz Harp Akademisi Komutanı
makam odasına geldim ve Makam şoförü Er Mustafa Burak UZUN'a hemen sen Komutanımızı al getir dedim.
Komutanımızın Makam odası hazırladım ve saat 23.27’de komutanımızı aradım makam aracını gönderdiğimi
ve şu an kapının önünde olması gerektiğini rapor ettim. Bu sırada Komutanımızın Akademiye gelin diye emir
verdiğini tahmin ettiğim, Deniz Kurmay Albay Ferhat BAĞLARLIOĞLU, Deniz Kurmay Albay Aykut
MANİOĞLU, Deniz Kurmay Albay Mete ATAY, Deniz Kurmay Yarbay Zekai KOÇ, Deniz Kurmay Binbaşı
Osman GÜL Komutan Makam Odası önünde Komutanımızın gelişini beklediler daha sonra Komutanımız geldi.
Aynı gün saat:23.42’de Deniz Kurmay Albay Aykut MANİOĞLU albayın cep telefonu çaldı ve eşinin aradığını
tahmin ettiğim kişi Tayyar Amiral'in evine birileri geldiğini tutuklama gibi bir şeylerden bahsedilmekteydi,
bunun üzerine hemen Komutanımızın eşini aradım ve telefonu komutanımıza verdim. Komutanımızın evine
silahlı kişilerin geldiğini duydum ve durumun ehemmiyetinden dolayı komutanımıza hemen karargâha gidelim
eve giden kişilerin Makam odanıza da gelebileceğini söyledim ve 23.48'de komutanımız ile Harp Akademileri
Komutanı Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER'in odasına gittik. Eve Komutanımızı rehin
almaya giden kişilerin silahlı olduğunu bildiğimiz için komutanımızdan evimden şahsi silahımı almak için
müsaade istedim, komutanımız bana silahını hemen al gel dedi. Silahımı almak için Kurmay Başkanı odasından
ayrılarak makam aracımızla Makam şoförü ErMustafa Burak UZUN ile birlikte Komutanımızı bir an önce
emniyetli bir yere götürme heyecanı ile evimin anahtarını odamda unutmuştum ve araçtan indiğimde makam
şoförüne sivil plakaları tak emrini verdim, Deniz Harp Akademisi Komutanlığındaki odamdan evimin
anahtarını almak için odama geldim. Anahtarımı aldım ve Deniz Harp Akademisi Komutanlığı Komutan Giriş
kapısına gelmeden merdivenlerden aşağıya inerken dışarıdan ne söylediklerini duymadığım bağırışımalar
geliyordu, çıkış kapısına geldiğimde bir grup subay personel bana doğru yürümekteydi ve bu esnada ellerinde
tabancalar vardı ve mermileri ağzına vermek için tabanca kapak takımlarını hepsi birden çektiler. Yanıma
geldiklerinde Gelen personelden sadece bizim akademimizde öğrenci subay olarak eğitim gören Dz.Yzb.Emre
ÜNAL’ı tanıyorum. Emre ÜNAL ın yanındaki 1 si pilot tulumlu, havacı kamuflaj elbise olan binbaşıyı, tankçı
yüzbaşı kamuflajlı elbiseli ve piyade elbiseli karacı kamuflajlı yüzbaşıyı tanımıyordum. Olaylar olup bittikten
sonra Deniz Harp Akademisi komutanlığına ait 8 numaralı kamera kayıtlarını incelediğimizde Emre ÜNAL’ın
yanındaki şahısların “İstihbarat Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY, Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM, Tankçı Yüzbaşı
Serhat ALTINMAKAS, Piyade Yüzbaşı Egemen EKER” olduklarını öğrendim. Bu şahıslar bana silah
doğrultarak “tutuklusun ülke yönetimine el koyduk, komutan nerede” dediler. Bu esnada Pilot Yüzbaşı Mustafa
BAYRAM beni tutmak için bana doğru uzandı bende ellerini ittim fakat bu şahıslar hepsi birlikten üzerime
gelerek beni kollarımdan tutup hareket edemeyecek hale sokup etkisiz hale getirdiler yine bu şahıslar hep
birlikte ısrarla komutanım Tuğamiral Tayyar ERTEM in nerede olduğunu sordular bende bu şahıslara
“bilmediğimi, henüz komutanımı getirmediğimi” söyledim. Bu esnada Hv. Bnb. Mustafa Özcan ÇAY başıma
silah dayadı bana “komutan nerde konuşsana lan” dedi ben “bilmediğimi söyledim” gelen 5 kişiden 4 tanesi
üst kattaki komutan odasına doğru çıktılar, Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM beni arkadan iki kolumu saracak
şekilde sarmaladı bu halde beni itekleyerek Deniz Harp Akademisi Komutanlığının dışına doğru gidecek
şekilde götürdü. (Bu olay ile ilgili kamera kayıtlarını daha sonradan incelediğimde bu olayın 23.57 sıralarında
olduğunu gördüm.) Dışarı çıktığımız esnada yoldan geçmekte olan pilot tulumlu yüzünü net olarak
göremediğim ve daha önceden hiç görmediğim bir subaya (Daha sonradan Hava Harp Akademisi
303
Komutanlığındaki fotoğraflı personel listesinden resimlere baktığımda bu pilot subay Abdullah KAYA, Mikail
GÖKYAR, Yusuf BAKAR olabilir, ama hangisi olduğunu tam olarak bilemiyorum, şahsı canlı olarak görsem
teşhis edebilirim.) Mustafa BAYRAM beni tutmasını söyledi, Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM sol kolumdan,
yoldan geçen tanımadığım pilot subay sağ kolumdan tuttu. Bu esnada binanın köşesinde karanlık kısımda
bulunan Makam şoförü Er Mustafa Burak UZUN’un bana baktığını gördüm çocuk ne yapacağını bilmiyordu,
ne yapayım der gibi duruyordu çocuğa bir şey olmasını istemiyordum bende şoför e kafamla işaret yaparak
buradan gitmesi telkininde bulundum benim işaretle uyarım üzerine er oradan ayrıldı.Bu sırada Deniz Harp
Akademisi Komutanlığı Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğü'nde görevli Deniz Kurmay Binbaşı Veysel
YILMAZ yanımıza doğru geliyordu, kendisi sivil kıyafetli idi, bana “şef napıyorsunuz” dedi, bende “komutanım
sıkıntı var alın şunları” dedim ve sağ kolumdan tutan tanımadığım pilot subayı silkeleyerek ittim ve pilot subay
oradan Hava Harp Akademisi Komutanlığına doğru kaçtı bu kaçan subayın işin içinde olup olmadığını
bilmiyorum. Deniz Kurmay Binbaşı Veysel YILMAZ biraz daha yanımıza doğru yaklaştığında Pilot Yüzbaşı
Mustafa BAYRAM'ın kolumu hafif gevşettiğini hissettim Binbaşı Veysel YILMAZ yanımıza yaklaştı oda benim
sağ bileğimden tuttu bende hemen elimi silkeleyerek bileğimi tutmasını engelledim aynı zamanda yine sol
kolumdan tutan Yüzbaşı Mustafa BAYRAM dan da kolumdan silkeleyerek kurtuldum. Bu şahıslardan kurtulur
kurtulmaz hemen yakınımda bulunan komutanımızın kapısı açık olan makam aracına bindim aracın kontak
anahtarının üzerinde olduğunu gördüm aracı çalıştırdım, o esnada Veysel Binbaşı bana neler oluyor diyerek
aracın sürücü kapısını kapatmama engel oluyordu bu esnada Deniz Harp Akademisi Komutanlığı 2. Sınıf
Öğrenci olan Subay SAS Deniz Yüzbaşı Emre ÜNAL da sağ araç ön kapısını açtı Emre yüzbaşı bana
“komutanın nerede olduğunu” sordu bende “komutanım ne yapmaya çalışıyorsunuz siz amacınız ne “dedim,
Emre yüzbaşı bana kendinden emin bir şekilde “ŞEF İŞİT MIŞİT HERYERİ SARMIŞ YURTTA SULH
KOMİTESİ OLARAK ATATÜRKÇÜ SUBAYLAR ÜLKE YÖNETİMİNE EL KOYDUK, EMİRLERİ
GENELKURMAYDAN ALIYORUZ, KOMUTAN NEREDE” dedi. Deniz Kurmay Binbaşı Veysel YILMAZ bu
konuşulanları duydu, Ben bu şahısların komutanımı ele geçirmemeleri ve hedef saptırmak amacıyla
“Komutanın nerede olduğunu bilmediğimi, komutanın beni az önce aradığını ve beni evden alın akademiye
gideceğiz dediğini söyledim, tam komutanı almak için çıkacağımız esnada sizin geldiğinizi” söyledim, Emre
yüzbaşı “komutanı şimdi aldıktan sonra buraya mı getireceksiniz “dedi bende “evet“ dedim, Emre yüzbaşı
“size güvenebilir miyim” dedi bende zaman kazanmak ve bu şahısları oyalamak amacı ile“tabi komutanım”
dedim, “tamam şef o zaman 15 dk sonra sizi buraya komutan ile birlikte bekliyorum” dedi. Bende makam
aracıyla oradan ayrıldım, saate baktığımda ( 16.07.2016) saat:00:04'te komutanımı aradım, komutanıma
yaşadığım olayları detaylı olarak kısa sürede anlattım kendisine subayların “ bana silahları çekerek sizi
tutuklamak için geldiklerini, kurmay başkanı odasında beklemeyin başka bir odaya güvenli bir yere geçin ve
saklanın“ dedim. Evden silahımı aldıktan sonra komutanımızın eşi Emel ERTEM beni aradı ağlayarak İbrahim
neler oluyor yeni geldiler bunlar dedi. Bende “endişelenmemesi için hanımefendi sakin olun, onlar komutanı
arıyorlar komutanı vermeyeceğiz komutanı sakladım, eve girmelerine izin vermeyin” diyerek telefonu
kapattım.Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELERodasına gittim komutanımız hala oradaydı.
Komutanımıza yaşadıklarımı anlattım komutanımıza” komutanım sizin burada durmamanız gerekli, bir yere
saklanalım, çünkü buraya gelen şahısların sizi tutuklamak için buraya geldiklerini söyledikleri için duydum”
dedim, komutanımızla Harp Akademileri Komutanlığı Karargahı üst katında protokol şube odasına Kurmay
Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER ‘in bilgisi dahilinde gittik, kapıyı kilitledik ve saat 04:20 ye
kadar orada bekledik bu arada cep telefonundan internete bağlandığımda başta İstanbul ve Ankara olmak
üzere askerin kilit noktaları ele geçirdiğini ve darbe yapmaya çalıştığını halkın da bu darbeye engel olmak için
sakaklara çıktıklarını askerleri engellemeye çalıştığını öğrendim. 04:20'de hatırladığım kadarı ile Kara Harp
Akademisi Komutanı Tümgeneral Selim MERT, Emir Astsubayı P.Kd.Bçvş. Uğur VATAN, Kurmay Başkanı
Hasan Nevzat TAŞDELER, İdari Başkan Albay Alptekin TARTICI, Lojistik Şube Müdürü Albay Önder KARA,
Genel Sekreter Albay İsmail ŞANLI bizim bulunduğumuz odaya geldiler komutanımıza hitaben bu şahıslar
“sıkıntının geçtiğini ikamete ve makama sizi tutuklamak için gelenlerin yakalandığını, bu gelen şahısların
içerisinden Dz. Yzb. Emre ÜNAL'ın kaçtığını, bu sizi tutuklamaya gelen şahısların tespiti için kamera
kayıtlarından araştırmalar yapmamız gerektiğini“ komutanımıza belirttiler, bu konuşmalardan sonrahep
beraber Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER’in odasına gittik. Oda içerisinde Tümgeneral
Selim MERT bana “makamı basmak için gelen kişilerin kaç kişi olduğunu bu şahısların kimler olduğuna dair
soru” yöneltti bende kendisine “bu şahısların yaklaşık olarak hatırladığım kadarı ile 7-8 kişi olduklarını bu
şahıslardan sadece Dz. Yzb. Emre ÜNAL’ı tanıdığımı diğer şahısları tanımadığımı, ancak hepsinin subay
304
personel olduklarını belirterek yaşanan olay anının kamera önünde yaşandığını ve kamerakaydından
ulaşabileceğimizi” söyledim. Bunun üzerine komutanımız Tuğamiral Tayyar ERTEM, Kurmay Başkanı
Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER ve Güvenlik Şube Müdürü Albay Mehmet ÖRKEN ile birlikte kamera
kayıtlarını P.Uzm.Çvş.Çağdaş DOĞAN ile birlikte Deniz Harp Akademisi Komutanlığı kamera odasındaki kayıt
odasından getirmemizi emrettiler. Hatta görüntüleri kaydetmemiz için boş CD veya harici hard disc olmadığı
için Komutanımız Tuğamiral Tayyar ERTEM bana USB flaş bellek verdi ve komutanımıza kamera odasının
kilitli olduğunu söyledim kapıyı kırın emrini verdi Emir üzerine ben Uzm. Çvş. Çağdaş DOĞAN ile birlikte
DHA Komutanlığındaki kamera odasına geldik, kamera odası kapısını kırarak içeri girdik ve Uzm. Çvş.
Çağdaş DOĞAN tarafıma yapılan müdahale esnasındaki hatırladığım kadarıyla 23.40-00.05 saatleri
arasındaki görüntüleri kaydettik ve Kurmay Başkanının odasına giderek kamere kayıtlarına ait görüntüleri
Güvenlik Şube Müdürü Albay Mehmet ÖRKEN'e teslim ettik. Tahminime göre saat:05.00-05.30 sıralarında,
ben ve Kurmay Başkanının Emir Ast Subayı Kd. Bşç. Serkan YAZICI ile emir astsubayı odasında beklemeye
başladık, ikimiz oturduğumuz esnada kendi kendimize darbeyi kim yaptı, bunlar nasıl organize oldu, neden
bizim hiçbir şeyden haberimiz olmadı konuşarak bu Darbe girişimini FETO terör örgütü tarafından yapıldığını
arada sırada yayını kesilen televizyonlardan öğrendik.
…Bana silah çekip hürriyetimi tehdit eden yukarıda isimlerini saydığım şahıslardan davacı ve
şikayetçiyim." şeklinde beyanda bulunduğu,

Müşteki Albay Burak Akçay'ın kollukça alınan ifadesinde; “…Saat 23:00 da NTV de Sn.
Başbakanın emir komuta zinciri dışında bir grup tarafından kalkışma olduğu bilgisini duydum, bir iki dakika
sonrada benimle aynı yerde görev yapan; Deniz Kurmay Albay Aykut MANİOĞLU beni cep telefonumdan
arayarak Deniz Harp Akademisi komutanının tüm öğretim elemanlarını Deniz Harp Akademisine çağırdığını,
öğrencilere haber verilmeyeceğini ve bu bilginin diğer öğretim elemanlarına Whatsappp aracılığı ile
göndermemi emretti. Ben de bunun üzerine öğretim elemanları ile aramızda rutin ders faaliyetleri kapsamında
kullanmış olduğumuz “DHA muallimleri” adlı haberleşme grubumuz üzerinden diğer öğretim elemanları olan
“Dz. Kur. Alb.Aydın SEZENOĞLU, Dz. Kur. Alb. Aykut MANİOĞLU, Dz. Kur. Binbaşı Burhanettin BAŞI, Dz.
Kr. Alb. Erdinç ALTINER, Dz.Kr.Binbaşı Hasan AKKAŞ, Dz.P.Kr.Alb. Kerim Önsel APAK, Dz. Kr. Binbaşı
Orhan ÇAYLAK, Dz.Kr. Binbaşı Osman GÜL,Dz.Kr. Binbaşı Yakup ATEŞ, Dz. Kr. Yrb. Zekai KOÇ'un yer aldığı
gruba Deniz Kurmay Albay Aykut MANİOĞLU’nun talimatlarını ilettim. Sivil kıyafetli ve silahsız olarak 2 nolu
nizamiyeden harp akademilerine aracım arandıktan sonra giriş yaptım. A bariyerinden geçerek deniz harp
akademisinin önüne aracımı park ettim. Binaya komutan katı girişinden giriş yaptım. 1 kat yukarıdaki deniz
harp akademisi komutanı olan Tuğamiral Tayyar ERTEM’in odasının önüne geldim. Kapının önünde talimata
istinaden buraya gelen Öğretim Başkanı Dz. Kur. Alb. Ferhat BAĞLARLIOĞLU, Dz. Kur. Alb. Aykut
MANİOĞLU, Dz. Kur. Alb. Mete ATAY, Dz. Kur. Yb. Zekai KOÇ, Dz. Kur. Bnb. Osman GÜL ve Tuğamiral
Tayyar ERTEM ile birlikte makam odasına girdik. Bu arada dışarıda emir Astsubayı İbrahim BAŞAR ve
Postası ya da Şoförü olduğunu düşündüğüm ismini bilmediğim bir asker vardı. Aramızda sadece Aykut
MANİOĞLU beylik tabancasının bulunduğunu gördüm. Odada bulunan Tv’yi açtık neler olup bittiğini
anlamaya çalıştık. Bazı arkadaşlar yolların kapalı olmasından kaynaklı gelemediklerini bildiren telefonlar
açtılar. TV’yi ve gelişmeleri izleyince olayın ciddi bir Darbe Kalkışması olduğuna kanaat getirdik. Tayyar
ERTEM Komutanımız aynı yerleşke içerisinde bulunan lojmanlardaki tüm öğrencilerin çağrılarak zapturapt
altına alalım dedi. Öğrenci olarak belirttiklerim Üstteğmen ve Yüzbaşı rütbesinde bulunan subaylar olup
ayrıca Komutanlık ve Karargah Subaylığı kursunda olan Yüzbaşı ve Binbaşı rütbesindeki subaylardır. Dz.
Kur.Bnb. Osman GÜL bu emri 1. ve 2. Sınıfın kıdemli öğrenci subaylarına iletti. Tam bu emir iletildiğinde Dz.
Kur. Alb. Aykut MANİOĞLU’nu eşi aradı, silahlı ve üniformalı 4-5 kişilik bir grubun kendi kapılarını çaldığını,
kapıyı açmadığını, daha sonra karşı komşu Tuğamiral Tayyar ERTEM’in lojmanının kapısını çaldıklarını,
kapıyı eşinin açtığını, darbecilerin komutanı tutuklamaya geldiklerini onu hapse atacaklarını söylediklerini
duyduğunu telefonla bildirdi. Bunun üzerine Tuğamiral Tayyar ERTEM emir astsubayına lojmanımı telefonla
bağla dedi. Komutan eşi ile konuştu, durumun gerçekliğini teyit ettikten sonra orada bulunan darbecilerden
birini telefona vermesini istedi. Telefonda darbeciye ”Sen ne yaptığını sanıyorsun, kim sanıyorsun, ayıp değilmi
bu yaptınığız, bir de öğrencim olacaksın” dedi ve telefonu kapattı. Daha sonra bize “Emre’ye bak terbiyesiz
evimi basmış” dedi. Komutanın Emre olarak bahsettiği şahsın 2. Sınıf öğrenci SAS Komandosu Yüzbaşı Emre
ÜNAL olduğunu söyledi. Aykut Albay bunun üzerine “Komutanım silahım yanımda, karargah destekten başka
silahlı personel çağıralım. Sizi emniyetli bir yere götürelim” Teklifinde bulundu. Sonra Komutan telefonla
305
Harp Akademileri Kurmay Başkanı olan Tümgeneral Nevzat TAŞDELER’i telefonla aradı. Daha sonra emir
assubayı ile birlikte yaklaşık aralarında 200 m bulunan başka bir binada olan Kurmay Başkanının yanına gitti.
Biz bu arada komutanın makam odanın önündeki bekleme salonuna geçtik. Komutan çıktıktan birkaç dk sonra
ellerinde tabanca bulunan 4-5 kişilik bir asker kıyafeti giymiş olan darbeciler “Komutan nerede?” diye
bağırarak bulunduğumuz yeri bastı. İçlerinden en önde giren, öğrencim de olan SAS Komandosu Yüzbaşı Emre
ÜNAL’dı. Ben kendisinin direk önüne geçtim. “Emre ne yapıyorsun? Kendine gel. Komutan burda yok. Sakin
ol. Hiç birimizde silah yok.” dedim. Daha sonra kolunda nöbetçi amiri bantı olan gözlüklü, üzerinde havacı
kamuflajı olan biri (Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY olduğu tespit edilen) elinde bulunan tabancayı üzerime
doğrultarak; “Komutanın yerini söyleyin. Yoksa suç işlemiş olursunuz. Emir Assubayını tutukladık. Sizi de
tutuklarız.” dedi. Bende kendisine “Siz kimsiniz? Neye göre buraya geliyorsunuz?” dedim. Daha sonra bu
şahıs aramızdaki en kıdemli subay olan Dz. Kur. Alb. Ferhat BAĞLARLIOĞLU’na dönerek “En kıdemli
sizsiniz. Birliğinizi kontrol altına alın. Gidin görevlerinizi öğrenin dedi.” Orada bulunan ben de dâhil hiç
birimiz komutanın yerini bildiğimiz halde bu şahıslara söylemedik. Ayrıca verdikleri “gidip görevlerinizi
öğrenin” vb.talimatlara uymadık. 5-10 dk boyunca binayı ve komutanın makam odasını hızlıca aradılar.
Bulamayınca binadan ayrıldılar. Olaydan sonra bu grubun tamamının yakalandığını öğrendim.Sonradan
Komutandan duyduğuma göre bu grup tekrar Komutanın lojmanına gitmişler. Bu arada haberi ilettiğimiz
öğrenci subaylarda yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. Çağrı üzerine gelen öğrencilerden kimsenin bu gruba
katıldığını görmedim. Daha sonra telefonla Kurmay Başkanı Nevzat TAŞDELER ve Tayyar ERTEM’e ulaşmaya
çalıştık. Ancak telefonlarını açmadılar. Bunun üzerine en kıdemlimiz olan Dz. Kur. Alb. Ferhat
BAĞLARLIOĞLU “Kimin kim olduğu belli değil, tüm personel evine gitsin. 2. Bir emre kadar evden dışarı
çıkmasın” şeklinde bize emir verdi. Saat:00:40 gibi Deniz Harp Akademisinden ayrılarak evlerimize gitmek
üzere binadan ayrıldık…” şeklinde beyanda bulunduğu,

Müşteki Albay Mete Atay'ın kollukça alınan ifadesinde; “…23:30 sıralarında üniformamı giyerek
Deniz Harp Akademisine geldim. Ben geldiğimde benimle birlikte Tuğamiral Tayyar ERTEM, Öğretim Başkanı
Deniz Kurmay Albay Ferhat BAĞLARLIOĞLU, Deniz Kurmay Albay Aykut MANİOĞLU, Deniz Kurmay Albay
Burak AKÇAY, Deniz Kurmay Yarbay Zekai KOÇ, Deniz Kurmay Binbaşı Osman GÜL vardık. Komutan
odasının hemen girişinde Emir Astsubay odasında da Emir Astsubayı Teknisyen Başçavuş İbrahim BAŞARAN
vardı. Burada Komutan bizlere bir darbe olduğunu söyledi biz subaylar aramızda konuyu münazara ettiğimizde
bizim içerisinde olmadığımız TSK içerisindeki bir oluşum tarafından darbe yapılmak istendiğini anladık. 23:50
sıralarında Tuğamiral Tayyar ERTEM’in eşinin kendisini telefonla araması neticesinde bir grup silahlı rütbeli
TSK mensubu şahısların Tuğamiral Tayyar ERTEM’in ikametine arama yapmak için girdiklerini ve komutanı
tutuklamak istediklerini öğrendik. Bunun üzerine Komutanın ikametine gelen silahlı TSK mensubu şahısların
bizim bulunduğumuz yere komutanı tutuklamaya gelebileceklerini düşündüğümüz için ve içeride bulunan biz
subaylar üzerinde birimiz hariç hiçbirimizin üzerinde silah bulunmadığı için komutana bulunduğumuz yerden
ayrılmasını ve güvenli bir yere gitmesi gerektiğini ilettik. 23:52 sıralarında Tuğamiral Tayyar ERTEM Harp
Akademileri Komutanlığı Karargahına çıkmak üzere yanımızdan ayrıldı. Kara Akademisi Komutanı
Tümgeneral Selim MERT 2 defa Tuğamiral Tayyar ERTEM’in makam telefonunu aradı, iki seferde telefonu
telefon ben açtım kendisine tedbiren, Komutanın yerinde ve nerede olduğunu bilmediğimi söyledim. Yaklaşık 1-
2 dakika kadar sonra bulunduğumuz yere içlerinde Nöbetçi Amir Yardımcısı Hava Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY,
Deniz Akademisi öğrencisi SAS Komandosu Deniz Yüzbaşı Emre ÜNAL, kendisini tanımadığım Havacı Binbaşı
olan 3 şahsın kısa namlu tabancalarla bizim yanımıza geldiler. Nöbetçi Amir Yardımcısı Hava Binbaşı Mustafa
Özcan ÇAY biz subayların üzerine elinde bulunan tabancayı doğrultarak “Komutan nerede” diye bağırdı.
Emre ÜNAL eli tabanca kılıfı üzerinde tabanca çekmeye hazır vaziyette bekleyerek çevreyi süzüyordu, ismini
bilmediğim Havacı Binbaşının elinde silah göremedim fakat bizlerin yüzüne sırıtarak bakıyordu. Bu sırada
Hava Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY koridora doğru koşarak komutanı aramaya başladı, kapıların kilitli
olduğunu sinirlenerek tekrar bizim yanımıza geldi. Bu sırada Albay Burak AKÇAY, Emre Ünal a hitaben Emre
ne yapıyorsun diye sordu. Emre ÜNAL başını öne eğdi fakat geri atmadı. Özcan ÇAY ve ismini bilmediğim
Havacı Binbaşı Komutanı çevrede bulamayınca komutanın makam odası içerisinde bulunan banyoya ait kapıyı
zor kullanarak kırmaya ve içeri girmeye çalıştılar. Ben bu şahıslara Komutanın buradan gittiğinden kesin
olarak emin olduğum için alaycı bir şekilde Komutan burada yok, boşu boşuna zarar vermeyin kapıyı kırmayın
isterseniz açıp göstereyim dedim. Bunun üzerine beni öne refakate aldılar, Özcan ÇAY bana silah doğrultur
306
vaziyette yanında ismini bilmediğim Havacı Binbaşı ile birlikte arkamdan geldiler. Birlikte Komutanın
odasından banyo odasına geldik. Burada odada Komutanın olmadığını gördüler. Sinirli bir şekilde bizim
bulunduğumuz yerden çıkıp gittiler. Bu şahıslar yanımızdan ayrıldıktan sonra akademide öğrenim gören
öğrencilere herhangi bir zarar gelmesini engellemek adına aramızda münazara yaptık. Münazara sırasında
Komutanın ikametine arama yapmaya gelen TSK mensubu silahlı şahıslar arasında Yüzbaşı Emre ÜNAL’ın da
olduğunu öğrendim. Ayrıca subay arkadaşlardan bizim yanımıza komutanı tutuklamaya gelen TSK mensubu
şahısların arasında ismini bilmediğim Tankçı Yüzbaşı bir şahsın daha olduğunu öğrendim. Ben akademi
binasında bulunduğum sırada Komutanı tutuklamaya gelerek bana silah doğrultan yukarıda isimlerini vermiş
olduğum şahıslardan davacı ve şikayetçiyim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

Müştekiler Zekai Koç ve Ferhat Bağlarlıoğlu'nun da diğer müştekiler Mete Atay ve Burak Akçay'ın
açıklanan ifadeleri doğrultusunda beyanda bulundukları,

Tanık Albay Aykut MANİOĞLU'nun talimat yoluyla Karadeniz Ereğli C.Başsavcılığınca alınan
ifadesinde; “Ben olay tarihinde Deniz Harp Akademisinde görevliydim. Mesai sonrası ikametime geçtim. Bir
ara markete alışverişe gidip geldikten sonra saat 23.10 sıralarında Tuğamiral Tayyar ERTEM lojmana
girerken beni gördü ve öğretim elemanlarına haber vermemi, ivedi olarak Deniz Harp Akademisine gelmemizi
emretti. Ancak öğrenci subaylara o an için haber verilmemesini söyledi. Sonra ben de Kurmay Albay Burak
AKÇAY ı aradım ve komutanın emrini ilettim, diğer öğretim elemanlarına söylemesini istedim. Ardından
öğretim başkanı da amiralin emrini bize iletti. Ardından üniformamı giyip komutanın emrettiği yere doğru
geçtim. Evdeyken Başbakanın TSK içinde bir gurubun bir silahlı kalkışma başlattığını söylemesi nedeniyle de
silahımı da yanıma direnme maksadıyla almıştım. İzmir Casusluk Davasından da mağdur edildiğim için
kendimin hedefte olduğumu biliyordum. Silahı bu nedenlerle aldım. Deniz Harp Akademisine gittiğimizde Harp
Akademisi Komutanı, Öğretim Başkanı,Kurmay Albay Mete ATAY, Burak AKÇAY, Kurmay Yarbay Zekai KOÇ,
Binbaşı Osman GÜR ve komutanın emir astsubayı da akademide bulunuyorlardı. Bize bir emrin geldiğini ve
komutan kendisinin Deniz Kuvvetleri emrine alındığını söyledi. Bu arada eşim beni aradı.
Telefonda bana silahlı üniformalı kişilerin kapıya geldiğini, kapıyı onlara açmadığını, sonrasında
bu kişilerin DHA Komutanının kapısını çaldığını, kapıyı açan eşine komutanın nerede olduğunu sorduklarını,
komutanı tutuklayıp cezaevine götüreceklerini söylediklerini bana iletti. Bunun üzerine eşime ışıkları söndürüp
çocuklarla beraber arka odada emniyetli bir şekilde bulunmalarını ve kapıyı kimseye açmamalarını söyledim.
Komutan eşini aradı ve teyit etti.
Bu kalkışmayı yapanları FETÖ mensubu olduklarına emin oldum. Komutana silahımın olduğunu,
kendisini koruyabileceğimizi söyledim ve karargâhtan ilave asker talep etmemizi teklif ettim. Komutan daha
sonra makamdan ayrılarak karargâh binasına Kurmay Başkanı ile görüşmeye gitti. Birkaç dakika sonra
komutanı tutuklamaya gelenlerin bağrışmasını duydum. Mermiyi namlunun ağzına verdim ve kendilerine karşı
koyabilmek, silahımla emniyetli bir pozisyona almak maksadıyla üst kata çıktım ve mevzi aldım. Ancak
komutanın olmadığını anlayınca üst kata çıkmadılar ve gittiler. Ben kendilerini görmedim. Daha sonra
komutanın lojmanına tutuklamaya gidenlerin ve DHA ya gelenlerin DHA 2.Sınıf Öğrenci Subayı Dz. Yzb. Emre
ÜNAL, Nöbetçi Amiri Hava İstihbarat Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY, Nöbetçi Amir Yardımcısı Plt. Yzb. Mustafa
BAYRAM, Tank Yzb. Serhan ALTINMAKAS, Piyade Yzb. Egemen EKER isimli şahıslar olduğunu öğrendim…”
şeklinde beyanda bulunduğu,

Tanık Piyade Yüzbaşı Gürkan KARACA'nın kollukça alınan ifadesinde; “…. Tümgeneral Selim
MERT ve emir astsubayı, akşam cuntacılar tarafından derdest edilmeye çalışılan Deniz akademileri Komutanı
ve Emir astsubayı, Kurmay Başkanı emir Astsubayı Serkan YAZICIOĞLU masanın üzerinde bulunan laptoptan
deniz akademisinin girişindeki elinde silah bulunan kişilerce deniz akademi komutanı emir astsubayının esir
alındığı görüntüsünü ilettiler. Görüntülerdeki subaylardan iki tanesi bizim akşam grup komutanı ile yakalayıp
ardından kara akademisine gönderilen isimlerini sonradan öğrendiğim Tank Yüzbaşı Serhat ALTIMAKAS ve
Yüzbaşı Egemen EKER’di. Bunun üzerine kara akademi komutanı Tümgeneral Selim MERT emir astsubayı
aracılığıyla personelin getirilmesi emrini verdi.” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

Sonuç olarak olaylara iştirak eden şahısların; Bnb. M. Özcan ÇAY, Bnb. Mustafa BAYRAM, Yzb.
Emre ÜNAL, Yzb. Serhat ALTINMAKAS, Yzb. Egemen EKER ve Dnz. Bnb. Veysel YILMAZ olduğu tespit
307
edilmiştir.

8.2.2.10. Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri Komutanlığı otoparkı civarında bulunan
bir grubun şüpheli görülerek Güvenlik Timince yakalanması olayı

Ds. Kt. Grp. K. P. Alb. Oktay ÇETİN, Güv.Ş.PI.Sb. Alb. Mehmet GÖKEŞ ile Muhafız Bölük
Komutanı Yzb. Gürkan KARACA ve Uzm.Çvş. Kadir ÇARKÇI'nın ifadelerine göre;

Kalkışmaya katılan Nöbetçi Amirini (Bnb M. Özcan ÇAY) ve Yardımcısını (Bnb. Mustafa
BAYRAM) bulmak maksadıyla kışla içerisinde dolaştıkları, Hava Harp Akademisinin önünden geçerken
kapının önünde 10-15 civarında personel olduğunu gördükleri, nöbetçi amiri ve yardımcısının bu grup
içerisinde olduğunun tespit edilmesi üzerine grubun kalabalık ve silahlı olmasından dolayı doğrudan müdahale
etmedikleri ve grubu gizlice takip ettikleri, grubun ikiye ayrılması üzerine, 4 kişinin (bir tanesi pilot kıyafetli)
Deniz Harp Akademisi önündeki otoparka geçtikleri, grubun geri kalan kısmının da diğer yöne doğru hareket
ettikleri, sayılarının daha az olmasından dolayı 4 kişilik grubu (Hava Pilot Binbaşı Cenk ERDOĞAN ve
yanında bir yüzbaşı ve iki üsteğmen) takip ettikleri, araca binmeleri üzerine AMK personeli ile etraflarının
sarıldığı, araçtan indirildiği ve yere yatırıldığı, silahlarının AMK tarafından alındığı, bu esnada araçla aynı yere
gelen Ütğm. Ali Emre DESTEGÜL'ün de yere yatırılarak etkisiz hale getirildiği, personelin üzerinden çok
sayıda tabanca mühimmatı çıktığı, yaklaşık 15 dakika sonra HAK Kurmay Başkanı ve Genel Sekreter Albay
İsmail ŞANLI'nın bölgeye geldiği, Bnb. Cenk ERDOĞAN'ın itirazları üzerine Kurmay Başkanının Bnb. Cenk
ERDOĞAN'la konuştuğu, mazeretlerinin inandırıcı bulunması üzerine ellerinin çözülmesini, emirlere
uymalarını, kendilerine yardımcı olacak davranışlar içerisinde olmalarını tavsiye ederek yoklamaya gönderdiği
ve serbest bırakılmalarını emrettiği anlaşılmıştır.

Yakalanan şahısların ise; Bnb. Cenk ERDOĞAN, Ütğm. Ali Emre DESTEGÜL, Yzb. Salih
BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT ve Yzb. Duran YILMAZ olduğu tespit edilmiştir.

8.2.2.11. Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri Komutanlığı Helikopter Pistine Darbe
girişimine katılanları taşıma amaçlı helikopterlerin inmesi

Darbe girişmi esnasında Hava Harp Akademileri Komutanlığı Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürlüğünde yapılan görevlendirmeleriyle işgal edilecek bölgelerinde görevlendirilen darbeci askerlerin
görev yerlerine sivil araçlar ile çıkış yaptıkları, Cumhurbaşkanımızın halkı meydanlara daveti üzerine
vatandaşlarımız ve emniyet güçlerimiz tarafından kesilen yollardan darbeci askerlerin görev yerlerine
gidemeyerek Harp Akademilerine geri döndüğü, buradan helikopter çağrılmak suretiyle işgalle
görevlendirildikleri bölgelere hava yolu ile kolayca ulaşılmasının hedeflendiği, bu noktada Harp Akademiler
Komutanlığı Helikopter pistine olay gecesi 2 defa helikopter indiği, Darbe girişimine katılacakları hava yolu ile
taşıdığı hususları tespit edilmiştir.

İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL'ın alınan ifadesinde; helikopter pistine gece boyunca iki kez
helikopterin iniş yapmaya çalıştığı, ilk teşebbüsün 01.50 sularında, ikinci teşebbüsün 03.30 sularında yapıldığı,
ikinci teşebbüste helikopter sesinin duyulması üzerine helikopterin inişini engellemek maksadıyla bir grup
personelin piste doğru yöneldiği, helikopterin ışıkları kapalı olduğu hâlde yaklaştığı, piste gelen HAK
Kur.Bşk.nın makam aracının farlarını yakmasıyla (gelirken farları kapalı) helikopterin hızlıca havalandığı,
müteakiben HAK Kurmay Başkanı ve beraberindeki heyet tarafından pistin arandığı, pistin kenarında park
etmiş olarak 34 VK 9948 plakalı gri renkli bir aracın tespit edildiği, aracın emniyete alındığı, 16 Temmuz 2016
tarihinde saat 10:50 sularında 34 KB 1783 plakalı bir araçla iki sivil şahsın geldiği (İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul
SOYSAL bu şahıslardan birinin Hv.PIt.Yzb. Uğur ERDEMİR olabileceğini fotoğraflardan tahmin etmektedir),
terk edilmiş durumdaki gri araca binerek çalıştırdıkları, yaklaşık 5 metre kadar gittikleri, aracın başında nöbet
için bekleyen İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL tarafından aracın durdurulduğu, aracı alamayacaklarının
bildirildiği, aralarında geçen konuşma devam ederken İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL'ın AMM'yi çağırma
teşebbüsü üzerine geldikleri arabayla hızlıca bölgeyi terk ettiklerini beyan ettiği,
308
Özel Güvenlik görevlisi Aydın ATABAY’ın alınan ifadesinde; "…Saat:02.30 sıralarında Görev
yaptığım yerin helikopter pistine yakın olmasından dolayı 1 tane helikopterin indiği gibi geri kalktığını gördüm.
Helikopter havalandıktan sonra 5dk.içerisinde Ani müdahale mangasının piste doğru gittiklerini uzaktan
gördüm. Saat:03.20 sıralarında 1 tane daha Helikopter inerken, kamera odasını aradım ve helikopter iniş
yapıyor dedim ve helikopter 1dk.içinde geri havalandı. Akabinde 5 dk. İçerisinde Ani müdahale mangası
gelerek pistte arama yapıp geri gittiler. Benim olduğum bölgeden lojmanlar bölgesine komutanların yoğun bir
şekilde saat:04.30 sıralarında çıkış yapmaya başladıklarını gördüm. Çıkış yapan komutanlar ve araçlar
bilgisayarda kayıtlıdır…" şeklinde beyanda bulunduğu,

Albay İsmail ŞANLI'nın alınan ifadesinde; "…Oradan ayrılmak üzereyken tekrar bir helikopter sesi
duyduk saat 03.30 sıralarıydı. Helikopterin bizim piste tekrar inme ihtimaline karşı araçlarımıza binerek pist
bölgesine gittik. Hızla yandan piste girdiğimizde bir helikopterin pist üzerinde bulunduğunu (tam inmek
üzereyken veya henüz yeni inmişken) tahminime göre bizleri gördüğü için tekrar havalandığını gördük. Pist
bölgesini tekrar taradık ama şüpheli bir şey göremedik. Daha sonra karargâha döndük..." şeklinde beyanda
bulunduğu,

Albay Oktay ÇETİN'in alınan ifadesinde; “.... Gece yarısı tam saatini hatırlamadığım bir saatte
helikopter pistine iniş yapan bir helikopter olduğunu fark ettik ve derhal oraya doğru yöneldiğimizde ki ben bu
yönelmede geç kaldım, Astsubay Gürcan DALAR ve Tuğrul SOYSAL benden önce oraya intikal ettiler ve
kendileri oraya vardıklarında helikopterin tekrar kalktığını söylediler. Yine akademi içerisinde çeşitli yerlerde
devriye gezerek kalkışmaya katılan askerleri yakalamak amacıyla çalışma yaptık, bu esnada helikopter pistinde
Gri Lacetti marka araç bulduk bunu da emniyete bildirdik ve bir de içinde 3-4 kişinin olduğu bir aracı yüzbaşı
İlkay KATI plakasını tespit etti bana söyledi bende kurmay başkanına ilettim. Daha sonra yüzbaşı Gürkan
KARACA ve bir kısım rütbeli personel ile tekrar lojmanlar bölgesine intikal ettik, bu bölgede yaptığımız
araştırmada 2 numaralı nizamiyeye yakın 4 numaralı apartmanın önünde daha önceden gördüğümüz aracı fark
ettik ve içerisinde iki yüzbaşı vardı onları aldık emniyet birimlerine teslim ettik.” şeklinde beyanda bulunduğu,

Şüpheli Yzb. Yusuf BAKAR’ın alınan ifadesinde; “saat 01:30 sıralarında 2 nolu nizamiyeden yaya
olarak giriş yaptık. Nizamiye ve derslikler arasında uzun mesafe olması sebebi ile Selim İSTANBUL lojman
bölgesinden kendisine ait olan markasını hatırlamadığım otosunu olarak 2 nolu nizamiye ye geldi. Murat
DİVRİL, Ümit KESER, Selim İSTANBUL ve ben bu otoya bindik. Uğur ERDEMİR de kendisine ait otosunu
aldı bu otoya da Serkan KAYA ve Oğuzhan YÜKSEL bindiler birbirimizden bağımsız olarak 2 araç akademiye
doğru giderken Murat DİVRİL Selim İSTANBUL’a hitaben sebebini söylemeden “Helikopter pistine gidelim”
dedi ve buraya geldik. Otodan indiğimizde neden buraya geldik diye sorduğumuzda darbeye karşı askerleri
uyarmak için Hava Harp Okuluna gideceğiz oradakilerin yanlış bir şey yapmasına engel olacağız dedi. Bu
sırada piste Hava Kuvvetlerinin envanterinde bulunan helikopter iniş yapıyordu. Helikopter pilotu ve yanında
bulunan Astsubay rütbesinde olduğunu anlayabildiğim şahsın kim olduklarını bilmiyorum. Saat 01:45
sıralarında Murat DİVRİL, Binbaşı Ümit KESER, Hava Pilot Yüzbaşı Selim İSTANBUL ve ben helikoptere
binerek Saat 02:05 sıralarında Yeşilköy Hava Harp Okuluna iniş yaptık." şeklinde beyanda bulunduğu,
anlaşılmıştır.

Sonuç olarak olaya iştirak eden şahısların; Alb. Murat DİVRİL, Bnb. Ümit KESER, Yzb. Yusuf
BAKAR, Yzb. Selim İSTANBUL ve Hv. PIt. Yzb. Uğur ERDEMİR olduğu tespit edilmiştir.

8.2.2.12. Darbe kalkışması esnasında 1 No' lu Nizamiye Bölgesinde Yaşananlar ve Nöbetçi


Amiri ve Amir Yardımcısının usulsüz olarak değiştirilmesi olayı

Soruşturma dosyasında sunulan Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyeti raporlarında;
ÇMHM Kliğinin 28 Temmuz 2016 tarihli, MODSİM: 19619018-1560-52-16/ 2099-68 sayılı ve "Disiplin
Soruşturması" konulu emrinden anlaşıldığı üzere; HAK Nöb. Amiri nöbet listesinde 15 Temmuz 2016 tarihinde
309
Nöb. A. olarak Hv. Kur. Yb. Yakup AYAYDIN olmasına rağmen nöbeti teslim almayarak onun yerine Nöb.
A.liği görevini Hv. İsth. Kur. Bnb. Özcan ÇAY’ın devraldığı, Bu konuyla ilgili herhangi bir nöbet değişim
formu, dilekçesi veya sözlü beyanı bulunmadığı,
HAK Nöb.A.Yrdc. nöbet listesinde 15 Temmuz 2016 tarihinde Nöb.A.Yrdc. olarak Hv.PIt.Kur.Bnb.
Ahmet KAYA olmasına rağmen, nöbetini öğlene kadar tutmuş; öğleden sonra yerine Nöb.A.Yrdc.lığı görevini
Hv.Kur.Bnb. Mustafa BAYRAM devraldığı, Bu konuyla ilgili herhangi bir nöbet değişim formu, dilekçesi veya
sözlü beyanı bulunmadığı, Bnb. Mustafa BAYRAM'ın giydiği uçuş tulumunun üzerinde kendi adı yerine Yb.
Gürcan ANILIRCAN'ın isimliği bulunduğu Uzm.Çvş.Çağdaş DOĞAN tarafından ifade edilmiş, Hv.Kur.Bnb.
Mustafa BAYRAM'ın, HAK'lığına yeni katılış yaptığı ve daha önce nöbet tutmadığı personel beyanlarından
anlaşılmıştır.

Olaya katılan personelin; Hv. Kur. Yb. Mücahid Yakup AYAYDIN, Hv. İsth. Kur. Bnb. Özcan ÇAY,
Hv. Kur. Bnb. Mustafa BAYRAM ve Yb. Gürcan ANILIRCAN olduğu tespit edilmiştir.

8.2.2.13. Darbe girişimi esnasında Nöbetçi Amiri ve Amir Yardımcısının diğer faaliyetleri

15 Temmuz 2016 saat 23.00'den sonra Nöb. A. Yrd. (Bnb. Mustafa BAYRAM) 1 No.lı Nizamiyede
bulunan kamera odasına gelerek odada bulunan Uzm. Çvş. Çağdaş DOGAN'a "Sistemi çok iyi bilmediğini, ilk
defa nöbet tuttuğunu" belirterek kışlada kaç asker olduğunu, AMK ve Hazır Kıtanın nerede olduğunu
sormuştur. Aldığı bilgi üzerine Uzm. Çvş.a "Sakin olacağız ve beni her şeyden bilgilendireceksiniz, olumsuz bir
şey olursa bana hemen söyleyeceksiniz" dediği,
Nöbetçi Amiri (Bnb. M. Özcan ÇAY) ve Nöb. A. Yrdc, (Bnb. Mustafa BAYRAM) Darbe girişimin
ilk saatlerinde zaman zaman kendi şahsi araçları ile (Nöb.A.nin beyaz Ford Fiesta, Nöb.A.Yrdc.nın beyaz
Fluence) zaman zaman Nöb.A.liğine tahsisli askeri araçla kışla içinde bir yerlere gidip geldiği alınan
ifadelerden tespit edilmiştir.

15 Temmuz 2016 saat 24.00 sularında Nöbetçi Amir Yardımcısı (Bnb. Mustafa BAYRAM),
nizamiyeye geldiğinde Silahlı Kuvvetlerin yönetime el koyduğunu nizamiyedeki personele söylemiş, "Bundan
sonra bizim emirlerimize harfiyen dikkat edip yerine getireceksiniz" demiştir.

Nöbetçi Amir Yardımcısı (Bnb. Mustafa BAYRAM),Uzm. Çvş. Çağdaş DOGAN'a tutuklanacak
kişilerin kapatılması için cezaevi olup olmadığını sormuş, tutuklanacak kişiler için kendisine yardımcı olacak
"Vatanını seven bir Kemalist asker lazım" demiş, terhis olan P. Er Mehmet DEVECİ'yi göstererek kendisiyle
gelmesini emretmiştir. Ancak odadan çıkarken P.Er Mehmet DEVECİ'yi geri göndermiştir.

Nöbetçi Amir Yardımcısı (Bnb. Mustafa BAYRAM), askeri hattan Muh. BI. K.na ulaşılmasını
istemiş, ulaşılamayınca sinirlenmiş, bunun üzerine telsizden BI.K.na çağrı yaparak 1 No.lı Nizamiyeye
gelmesini söylemiştir. Telsiz görüşmesinden sonra "Bununla gelince görüşeceğim, gelsin buraya safını belli
etsin" dediği beyan edilmiştir. Uzm.Çvş. Çağdaş DOĞAN tarafından bir fırsat yaratılarak 1 No.lı Nizamiyedeki
son gelişmeler ve Nöb.A.Yrdc.nın söyledikleri cep telefonu ile Muh.BI.K.na bildirilmiş, BI.K. tarafından da
"Kendisine ve askerlere dikkat etmesi gerektiği, bölgeye gelip sizi kurtaracağız; onlar bizden değil" dediği ifade
edilmiştir.

15 Temmuz 2016 saat 01.00 civarı Nöbetçi Amir Yardımcısı kamera odasına gelerek 4. Nolu
Nizamiyeyi aramış ve "Yb. Yakup AYAYDIN çıkış yapacak, ben nöbetçi amiriyim, izin verin" demiştir. Ama
kısa bir süre sonra Yb. Yakup AYAYDIN'ın 1. No.lu Nizamiyeden çıkış için geldiği, Nöbetçi Amirinin (M.
Özcan ÇAY) silah zoruyla anahtarları alarak kapıyı açtırdığı ve Yb. Yakup AYAYDIN'ın çıkışını sağladığı tespit
edilmiştir.

15 Temmuz 2016 saat 01.30 sularında Nöb. A. ve Nöb. A.Yrdc. nın darbeye kalkışanlardan
olduğunun anlaşılması üzerine, yakalanmaları için yerleşke içinde arandıklarını öğrenen Uzm.Çvş. Çağdaş
310
DOĞAN, cep telefonundan Alb. Mehmet ÖRKEN'i arayarak Nöb.A.nin 1 No.lu Nizamiye bölgesine geldiğini
belirtmiştir. Alb. Mehmet ÖRKEN ve beraberindeki personel binaya yaklaştığında, bir grup binanın emniyetini
alırken Alb. Mehmet ÖRKEN arka taraftan binaya girmiştir. Alb. Mehmet ÖRKEN'in Nöb.A. odasına girmesi
üzerine Nöb.A. (M. Özcan ÇAY) derhal ayağa kalkarak masanın üstündeki tabancasını almış, Alb. Mehmet
ÖRKEN'in başına dayamıştır. Alb. Mehmet ÖRKEN "Vur lan şerefsiz vurabiliyorsan" diye bağırmış, Nöb.A. de
"Ben aldığım emri uyguluyorum" diye karşılık vermiştir. Bu esnada Alb. Mehmet ÖRKEN tabancasının
kabzesiyle Nöb.A.nin başına birkaç darbe vurarak etkisiz hâle getirmiştir. Daha sonra odaya giren Albay
Alptekin TARTICI, Binbaşı Mustafa ÖZCAN ÇAY'a "Sen ne yapmaya çalışıyorsun, emri kimden aldın?" diye
sormuş, ısrarlara rağmen isim vermemiş ancak Kara Akademisinden talimat aldığını belirtmiştir. Müteakiben
Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER, Nöbetçi Amiri odasına gelerek kendisini Nöb.A.liği
görevinden aldığını söylemiş ve bölgede bulunan Alb. Önder KARA'ya Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY'ı gözetim
altına almasını emretmiştir.

Çıkan arbede esnasında yan odada (kamera odasında) bulunan P.Er Halil İbrahim DEMİRCİ korku
ve heyecanla kamera monitörlerinin arkasına atlamış ve kameralara ait güç kaynağının kablosunun çıkmasına
ve kayıtlarda yaklaşık 9-10 dakikalık bir kayba neden olmuştur.

Gece boyunca kendisinden haber alınamayan Nöb.A.Yrdc. (HHA kameralarındaki görüntülerden


binada olduğu tespit edilmiştir), 16 Temmuz 2016 saat 07.30'da 1 No.lı Nizamiyeye gelmiş, binada bulunan
Alb. Mehmet GÖKEŞ tarafından teslim alınmıştır. Müteakiben Destek Kıtalarından gelen ekibe teslim
edilmiştir.

Sonuç olarak olaya iştirak eden şahısların; Hv. İsth. Kur. Bnb. Özcan ÇAY, Hv. Kur. Bnb. Mustafa
BAYRAM ve Hv. Kur. Yb. Mücahid Yakup AYAYDIN olduğu tespit edilmiştir.

8.2.2.14. Harp Akademileri 2 No.lu Nizamiye Bölgesinde Yaşanan Olaylar, Dışarıya çıkış yapan
subaylar ve önceden dışarıya çıkan ve nizamiye bölgesinden içeri girmeye çalışan ve sokulmayan Ford
Transit marka araçtan inerek kart okutmadan turnikelerden yaya olarak geçilmesi olayı

1.15 Temmuz 2016 Saat 23.50'de kamera görüntülerinden (2 no.lu nizamiye araç arama kamerası
043) yol kapama bariyerlerinin her iki yönde güvenlik görevlisi tarafından kapatıldığı tespit edilmiştir.
(Ds.Kt.Grp.K.nı P.Alb.Oktay Çetin ve Güvenlik Şube Plan Subayı Alb. Mehmet GÖKEŞ'in ifadesine göre söz
konusu emrin Kurmay Başkanı tarafından verildiği öğrenilmiştir.)
2.15 Temmuz 2016 saat 23.53'de beyaz Renault Fluence otomobilin bariyerin önünde durarak
güvenlik görevlisi ile konuştuğu, güvenlik görevlisinin izin vermemesi üzerine bahse konu aracın bariyerlerin
gerisindeki park yerine girdiği ve orada bekleyen diğer araçlardaki şahıslarla konuştukları, saat 23.55'de (2
no.lu nizamiye araç arama kamerası 044) Alb. Murat DİVRİL'in yanında bulunan Bnb. Ümit KESER tarafından
güvenlik görevlisi kulübesine girilerek bariyerin açıldığı, müteakiben bir adet siyah Peugeot, bir adet gri Nissan
Qashqai, bir adet beyaz Renault Fluence, bir adet siyah Wolswagen Passat, bir adet beyaz Nissan Qashqai ve bir
adet beyaz Hatchback Renault Megane olmak üzere 6 (altı) aracın ve saat 23.58'de bir adet siyah Peugeot, bir
adet bronz Mazda olmak üzere 2 (iki) aracın daha dışarı çıktığı, dışarı çıkan araçlardan birinin (beyaz
Hatchback Renault Megane) 16 Temmuz 2016 saat 00.00'da tekrar içeri girdiği tespit edilmiştir.
3.16 Temmuz 2016 saat 00:04'de bariyerlerin tekrar kapatıldığı, saat 00.18'de siyah bir aracın (siyah
Honda CR-V) bariyerin önünde durduğu önce sivil güvenlik görevlisi ile görüştükleri müteakiben Nizamiye
Nöbetçi Sb. Ütğm. Adem TEPE'nin aracın yanına geldiği, bir süre görüştükten sonra aracın yanından ayrıldığı,
açık olan giriş bariyerini de kapattığı oradan nizamiye binasına gittiği tespit edilmiştir. (2 no.lu nizamiye araç
arama kamerası 045)
4.16 Temmuz 2016 saat 00.24'te (2 no.lu nizamiye araç arama kamerası 045) kapalı bariyerin
önünde bulunan siyah araçtan (siyah Honda CR-V) Hv.İsth.Yzb. Turgay CÜCÜK'ün inerek güvenlik
görevlisine araç arama yerindeki bariyeri açtırdığı, sonrasında 1 adet siyah Honda CR-V, bir adet gri Renault
Clio, bir adet lacivert Renault Kadjar, bir adet mavi Mitsubishi olmak üzere, 4 (dört) aracın bariyerleri geçtiği
ve nizamiye demir kapılarının kapalı olması nedeniyle dışarıya çıkamadıkları, saat 00:28'de bariyerlerin tekrar
311
kapatıldığı aynı zamanda Nöbetçi Amirinin nizamiye binasına doğru elinde silahla yürüdüğü, (2 no.lu Nizamiye
bariyer kamerası 026) nizamiye demir kapılarının Nizamiye Nöbetçi Sb. tarafından açtırılmaması nedeniyle
saat 00.30'a kadar söz konusu araçların burada beklediği, ilk araçta (siyah Honda CR-V) bulunan üç kişinin
(Hv. PIt.Yzb. Eray AKİN, Hv.İkm.Kur.Alb. Tamer ÖZARSLAN, Hv.PIt.Kur.Bnb. Ali ERTÜRK) aşağıya inerek
bekledikleri ve etrafa bakındıkları, elinde silahıyla Nöbetçi Amirinin ve Yardımcısının nizamiyeye gelişiyle
birlikte kapıların açılarak araçların tümünün dışarı çıktığı tespit edilmiştir.
5.16 Temmuz 2016 saat 01.21 sularında (2 no.lu nizamiye bariyer kamerası 027) eğitim kıyafetli
Dz.Ütğm. Celal YILMAZ'ın nizamiyeye geldiği, nöbetçi heyetiyle özellikle Nizamiye Nöbetçi Sb. ile
görüştüğü, nizamiye girişine doğru baktığı, saat 01.35'te sivil beyaz renkli bir minibüsün (Ford Transit)
nizamiyeden içeri girmek istediği ancak içeriye sokulmadığı, bunun üzerine aşağıda kimlikleri belirtilen araç
içindeki personelin, yaya olarak kart okutmadan turnikeden geçtikleri tespit edilmiştir: Yaya olarak giriş yapan
personel listesi aşağıda (7 Kişi) sunulmuştur;
Hv.Mu.Kur.Alb. Murat DİVRİL (Eğt. Kıyafetli), Hv.PIt.Yzb. Serkan KAYA (Uçuş Tulumlu),
Hv.Kont.Kur.Bnb. Ümit KESER (Eğt. Kıyafetli), Hv.PIt.Yzb. Selim İSTANBUL (Uçuş Tulumlu), Hv. S/S Yzb.
Oğuzhan YÜKSEL (Uçuş Tulumlu), Hv.PIt.Yzb. Yusuf BAKAR (Uçuş Tulumlu), Hv.PIt.Yzb. Uğur ERDEMİR
(Uçuş Tulumlu)
6.Bahse konu yaya personelin giriş yaptığı esnada Nizamiye Nöbetçi Sb., eğitim kıyafetli
Dz.Ütğm. Celal YILMAZ'ın ve Alb. Murat DİVRİL'in bir süre konuştukları, Alb. Murat DİVRİL'in
ayrılmasından sonra saat 01.37'de Dz.Ütğm. Celal YILMAZ'ın Nizamiye Nöbetçi Asb.nın turnikeyi açmasıyla
kart okutmadan içeri giriş yaptığı tespit edilmiştir.
Sonuç olarak olaya iştirak eden şahısların; Alb. Murat DİVRİL, Bnb. Ümit KESER, Hv. PIt. Yzb.
Eray AKİN, Hv. İkm. Kur. Alb. Tamer ÖZARSLAN, Hv. PIt. Kur. Bnb. Ali ERTÜRK, Hv. İsth. Kur. Bnb.
Özcan ÇAY, Hv. Kur. Bnb. Mustafa BAYRAM, Hv. PIt. Yzb. Serkan KAYA, Hv. PIt. Yzb. Selim İSTANBUL,
Hv. S.S Yzb. Oğuzhan YÜKSEL, Hv. PIt. Yzb. Yusuf BAKAR ve Hv. PIt. Yzb. Uğur ERDEMİR olduğu tespit
edilmiştir.

8.2.2.15. Darbe kalkışması esnasında Harp Akademileri 3 No.lu Nizamiye Bölgesinde Yaşanan
Olaylar, içeriye alınmayan şüphelilerin tel örgülerden atlayarak içeriye girmesi

1.16 Temmuz 2016 saat 01.21'de Migros otopark bariyerine gelen sağ arka tekeri patlak olduğu
değerlendirilen HONDA CR-V model 34 FD 6504 plakalı araç, bariyeri açarak içeri girmiş, bariyeri açan 3 (üç)
kişi yürüyerek 3 No.lu Nizamiyeye gelmiş, Nöbetçi Astsubayın giren aracı görerek ikaz etmesi üzerine, araç
Migros'un arkasına çekilmiş, saat 01.29'da aşağıda kimlikleri belirtilen 5 kişi nizamiyeden giriş yaparak kilitli
kapının açılması talebinde bulunmuştur.

Hv.İkm.Kur.Alb. Tamer ÖZARSLAN (Eğt. kıyafetli), Hv.PIt.Kur.Bnb. Ali ERTÜRK (Kh.


kıyafeti), Hv.Kont.Yzb. Yusuf GÜLSER (Eğt. kıyafetli), Hv.İsth.Yzb. Turgay CÜCÜK (Eğt. kıyafetli),
Hv.PIt.Yzb. Eray AKIN (Uçuş tulumlu).

2.Nizamiye Nöb.Asb. tarafından "kendilerine nizamiyeden personel girişlerinin saat 24.00'ten sonra
yapılmadığı ve 2 No.lu Nizamiyeden girmeleri gerektiği" söylenmiş, bunun üzerine Hv.İkm.Kur.Alb. Tamer
ÖZARSLAN tarafından Nöb.A.'ne bilgi verilmesi istenmiş, Nizamiye Nöb.Asb. tarafından Nöb.A.'ne bilgi
vermek için bekleyenlerden kimliklerinin istenmesi üzerine kimlikler verilmemiş, Nöb.Asb. tarafından
Hv.PIt.Kur.Bnb. Ali ERTÜRK'ün kimliği elinden alınarak öğrenilmiştir.

3.Daha sonra Nöb.Asb. tarafından Nöb.A. ve Nöb.A.Yrd. aranmış ama ulaşılamamış, bu esnada
nizamiyeye Ecz. Atğm. Nizamettin Emre KARAKOÇ (olayla ilgisi olmadığı değerlendirilen) gelmiş, içeri
girmek için diğer personelin yanında beklemeye başlamıştır.

4.Bu esnada Nöb.A.nizamiyeyi arayarak kapıda bekleyenlere nizamiye kapısının derhal açılması
emri verilmiştir. Bunun üzerine Nöb. Astb. HAK K. Vekili Tümg. Selim MERT'in emir Astsubayını aramış ve
idari tahkitat raporuna göreHAK K. Vekili Tümg. Selim MERT'in emri ile personelin içeri alınmadığı ifade
edilmiştir.
312
Nizamiyeden içeri giremeyen bahse konu personel saat 01.41 sularında Migros bölgesinin
arkasından tel örgülerden atlayarak içeri girmişlerdir.

Olaya katıldığı tespit olunan personelin; Hv. PIt. Yzb. Eray AKIN, Hv. İsth. Yzb. Turgay CÜCÜK,
Hv. Kont. Yzb. Yusuf GÜLSER, Hv. İkm. Kur. Alb. Tamer ÖZARSLAN, Hv. PIt. Kur. Bnb. Ali ERTÜRK ve
Hv. İsth. Kur. Bnb. M. Özcan ÇAY olduğu tespit edilmiştir.

8.2.2.16. Nöbetçi Astsubayı Topçu Bçvş. Ferhat KIZILATEŞ'in İfadesi ve Nizamiye Kamera
Kayıtlarına Göre 3 No.lu Nizamiyede bariyerleri aşıp yürüyerek 3 nolu nizamiyeye gelinmesi olayı

Hv. İkm. Kur. Alb. Tamer ÖZARSLAN, Hv. PIt. Yzb. Eray AKIN, Hv. İsth. Yzb. Turgay CÜCÜK,
Hv. PIt. Kur. Bnb. Ali ERTÜRK isimli askerlerle birlikte; Hv. Kont. Yzb. Yusuf GÜLSER isimli askerin de
bulunduğu tespit edilmiştir.

8.2.2.17. Darbe girişimine katılmak/destek olmak amacıyla Harp Akademilerinden Tuzla


Piyade Okuluna gidilmesi eylemi

15/07/2016 gündüzünde Kara Harp Akademileri Komutanlığı Öğretim Başkanı Alb. Ahmet Zeki
GEREHAN ve Bnb. Zafer ÖZLEBLEBİCİ tarafından yapılan görevlendirmeyle Kara Harp Akademileri
öğretim üyeleri ve öğrenci subayları Darbe girişimini yönetmek için kendilerine bildirilen askeri birliklere
resmi üniformalarını ve silahlarını yanlarına alarak sivil araçları akşam 20.00 itibari ile intikal ettikleri tespit
edilmiş, bu olaylardan birinin de Kara Harp Akademileri Öğrenci subayları olan Yzb. Zekeriya AKTAŞ, Yzb.
Selçuk TIRAŞ, Yzb. Nazım AYTAR ve Yzb. Murat YAVUZARSLAN’ın TSK yasal emir komuta zinciri
dışında darbeci askerlerce yapılan görevlendirme ile darbe eylemine katılan tüm şahıslar gibi eş zamanlı bir
şekilde deşifre olmamak için sivil araçları ile sivil kıyafetli olarak Harp Akademileri Komutanlığından çıkarak
emir komutayı devr alacakları Tuzla Piyade Okuluna saat:23.00 sıralarında gittikleri,buraya vardıklarında
kendilerini Darbe girişiminde etkin rol alanların başında gelen ve aynı zamanda “Yurtta Sulh Biziz” isimli
Watsapp grubu üyesi olan Tuzla Piyade okulunda görevli Alb. Rıfkı KESER'in karşıladığı, vardıklarında
kamuflajlarının bulunduğu ellerindeki çantalarla birlikte Piyade Okulu içerisinde müsait bir yerde üzerlerine
değiştirdikleri ve kamuflajlarını giyerek sözde sıkıyönetim emrini uygulamak üzere görev aldıkları, 16 Temmuz
2016 günü sabah saat:06.00 sularına kadar bu şahısların burada bekledikleri ancak Darbe girişiminin halk ve
kolluk kuvvetlerinin cansiperane mücadelesi sonucunda başarısız kalması neticesinde polis ve halk ile karşı
karşıya gelmekten korktuklarından ve ifşa edilmemek için adı geçen Zekeriya AKTAŞ, Selçuk TIRAŞ, Nazım
AYTAR ve Murat YAVUZARSLAN isimli şahıslar geldikleri araçlarını Tuzla Piyade Okulunda bırakarak
oradan toplu taşıma araçlarıyla uzaklaşarak kaçtıkları, Harp Akademileri Komutanlığının Nizamiye Giriş-Çıkış
kamera kayıtları incelendiğinde ise; 16 Temmuz 2016 günü saat:09.11’de Zekeriya AKTAŞ, Yzb. Selçuk
TIRAŞ’ın, saat:09.14’de de Murat YAVUZARSLAN ve Nazım AYTAR’ın Harp Akademileri 2 No'lu
Nizamiyeden sivil elbiseli olarak birlikte giriş yaptıkları tespit edilmiştir.

Tuzla Piyade Okulu personeli Mehmet Zübeyir TOPAN’ın konuya ilişkin kollukça alınan ifadesinde;
"Tuzla Piyade Okulu Alay Komutanlığına saat 23:00 sıralarında intikal ettim, eşyalarımı yerleştiripbahçeye
çıktım. Etrafta bir koşuşturma ve telaş olduğunu gördüm bu esnada bahçe içerisinde Öğrenci Alay Komutanı
Kur. Alb. Rıfkı Keser‘in yanında daha önce görmediğimellerinde çanta bulunan karanlık olması sebebiyle
eşkallerini hatırlayabildiğim kadarıyla 1. Şahıs esmer, hafif kilolu 1.70 boylarında 35- 40 yaşlarında, 2. Şahıs
1.80 – 1.85 boylarında beyaz tenli alnı yanlardan açık ön kısmı normal saçlı ve gözlüklü olduğu diğer ikisini
hatırlayamadığım toplam dört sivil şahıs ile konuştuğunu gördüm. Kendisi beni görünce ‘’ Buraya gel’’ şeklinde
emir verdi ve ben yanına gidip tekmil verdim. Yanındaki sivil giyimli şahısları göstererek “Komutanlarına
üstlerini değişecekleri, kamuflajlarını giyecekleri yer göster” şeklinde emir verdi. Verilen emir doğrultusunda
bu dört sivil şahsa “Vardiya 1 Nolu Yatakhane ”nin girişten bir üst katında sağdan 3. Sırada boş bir oda
gösterdim. Odaya girmelerine müteakip yanlarından ayrıldım. Yanlarından ayrıldıktan sonra rutin işlemlerime
devam ettim. Bu şahısları daha sonra hiç görmedim. Bildiklerim bundan ibarettir” şeklinde beyanda bulunduğu
anlaşılmıştır.

313
Sonuç olarak olaya karışan personelin; Murat YAVUZARSLAN (Yüzbaşı), Nazım AYTAR(P.
Yüzbaşı), Selçuk TIRAŞ(P. Yüzbaşı) veZekeriya AKTAŞ (P. Yüzbaşı) oldukları tespit edilmiştir.

8.2.2.18. Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir


BEKİROĞLU’nun kaçırılarak hapsedilmesi eylemi

Darbe girişimini yöneten/koordine eden darbeci askerlerce girişim öncesinde alınan kararlar
doğrultusunda Harp Akademileri Komutanı Tümgeneral Tahir BEKİROĞLU’nun kaçırılması ve Hadımköy
askeri cezaevine götürülmesi eyleminin gerçekleştirildiği,
Darbe girişiminin yönetimi/koordinesi ile görevli olan şahıslardan olan Harp Akademileri Öğretim
Üyelerinden Murat YANIK’ın kollukça alınan ifadesinde;
15 Temmuz 2016 Cuma sabahı saat:10.00 civarında koordinasyon ekibinin Harp Akademileri
Komutanlığının Migros yanındaki sosyal tesislerde Murat YANIK, Uzay ŞAHİN ve Mehmet Murat
ÇELEBİOĞLU’nun Harp Akademileri Komutanının emir subayı Fatih IRMAK ile buluşulduğunu ve Kurmay
Albay Uzay ŞAHİN tarafından şahsa Korgeneral Tahir BEKİROĞLU’nun enterne işlemini tebliğ ettiğini, Fatih
IRMAK’ın "tamam" dediğini ve Hadımköy’deki askeri cezaevine götüreceğini söylediğini beyan etmiştir.

Müşteki Korgeneral Tahir BEKİROĞLU’nun C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

"Olay gecesi henüz darbe kalkışması haberleri medyada yokken konutunda bulunduğu esnada
saat:21.00 sıralarında kapısının çalındığı, kapıyı açtığında karşısında Emir Subayı P. Bnb. Fatih IRMAK,
koruma astsubayları P. Asb. Bçvş. Eyüp KARAHAN ve Per. Asb. Kd. Üçvş. Okan ŞENTÜRK’ü gördüğünü, Emir
subayının kamuflajlı eğitim elbisesi ve belinde tabancasının olduğunu, koruma astsubaylarının ise takım
elbiseli olduğunu, Emir subayına ne olduğunu sorduğunda; Fatih IRMAK’ın kendisine sert bir ses tonu ile
“Genelkurmay başkanı Hulusi AKAR’ın emri ile Yurtta Sulh Konseyi ülke yönetimine el koymuştur.” Dediğini,
kendisinin de duruma ilişkin bir mesajın olup olmadığını, emri nereden aldığını sorduğunu, Fatih IRMAK’ın
kendisine Genelkurmay Harekat Merkezinden Uzay Alb. İsimli bir şahıstan emir aldığını söylediğini, adı geçeni
daha sonra araştırdığında 5. Zh. Tug. K. Yrd.sı olarak görev yaptığını, darbeye teşebbüs sürecinde İstanbul
ilindeki faaliyetleri yönlendiren şahıslardan biri olduğunu öğrendiğini, bu aşamadan sonra eşinin ve kızının da
bulunduğu bir ortamda emir subayı emredici bir uslüp ile kıyafetlerini giymesinin gerektiği, kendisini
Hadımköye götüreceklerini söylediği, kendisi bunun üzerine G.Kurmay Bşk.nının emri olduğunu sanarak sivil
kıyafetlerini giyip gitmeye karar verdiğini, kıyafetlerini giydiği esnada emir subayının kendisini yakından takip
ettiğini, Akademi envanterinde bulunan sivil plakalı bir araca bindirilerek yola çıkarıldığını, 2 No’lu kapıdan
çıkış yaptıklarını, Hadımköy kışlasına intikale kadar herhangi bir kötü muamele görmediğini, Hadımköy
kışlasında bulunan Askeri Cezaevi önünde durduklarını, rütbelilerden kimsenin kendisini karşılamadığını,
binanın idari kısmına girdiğinde kendisini bir koltuğa oturttuklarını, burada ne yapacağının sorduğunda, emir
subayının askeri savcı ve cezaevi müdürünün geleceğini söylediğini, saatlerce beklemelerine rağmen kimsenin
gelmediğini, bir süre sonra Kara Harp Akademisi öğretim elemanlarından İsth. Kur. Bnb. Erhan SAVUR’un
beraberinde Kara Harp Akademisi 1. Snf öğrencisi P. Yzb. Münür SÖZEN ve P. Yzb. Kenan KESKİN’in
geldiğini, kendileri ile muhatap olmadığını, çünkü tavır ve davranışlarının askeri disipline uygun olmadığını,
sonradan takviye olarak gelen bu personellerin, gözaltına alınacak diğer şahısların işlemlerine nezaret etmek,
daha etkin kontrol sağlamak için geldiklerini düşündüğü, bir ara emir subayının kendisine az önce akademi
kurmay başkanı olan Tümgeneral Hasan Nevzat Taşdeler’in kendisini aradığını, sıkıyönetim direktifinin eki
olan sözde atama emri ile K.K.K’lığı emrine alındığını, 1.Ordu komutanlığı ve İstanbul Sıkı Yönetim
komutanlığına ise Korgeneral Erdal ÖZTÜRK’ün atandığını, durumu kendisine iletmesini söylediğini, emir
subayına eşini eşyaları toplayıp Ankara’daki evlerine gitmesini söylemek için aramak istediğini söylediğini,
emir subayının eşini kendi telefonundan aramasına izin verdiğini, ancak yanlızca belirttiği sözleri söylemesine
izin verdiğini, emir subayının sürekli interneti takip ettiğini, kendisine arasıra durumu sorduğunda, herşeyin
seyrinde devam ettiğini söylediğini, rehin tutulduğu süre boyunca uyumadığını, dikkat çekici olarak saat:01.00
sıralarında dışarıdan silah seslerini duyduğunu, içeride bir telaş olduğunu, dışarıya Ani Müdahale Mangasının
geldiği, bir ara yanlarına kışla komutanı olduğunu söyleyen bir albayın geldiğni, kendisine ne olduğunu
sorduğunda bir şey bilmediğini durumu anlamaya çalıştığını söylediğini, 00.00’dan önceki bir zamanda
314
cezaevinin muhabere merkezine mesaj geldiğini, bu mesajı Erhan Binbaşıya verdiklerini, Erhan’ın sayfaları
dikkatlice incelediğini, tahminen 10-15 sayfalık bir mesaj olduğunu,daha sonradan bunun tutuklanacaklar
listesi olduğunu değerlendirdiği, rehin tutulduğu süre içerisinde koruma astsubaylarının ara sıra kendisine
telefonlarından gelişen olayları gösterme çabasında olduklarını ancak emir subayının bunları
uzaklaştırdıklarını, saat:07.00 sıralarında lavaboda gördüğü, kendisini cezaevi müdürünün emir astsubayı
olarak tanıtan şahsa neler olduğunu sorduğunda, kendisinin başarısız bir Darbe girişimi olduğunu söylediğini,
bunun üzerine kendisinin gelişmelerden cesaret alarak kendisini rehin alan şahıslara; “Yürüyün birliğe
dönüyoruz” dediğini, şahısların kalkışmanın başarısız olduğunu anladıklarından emre uyduklarını, bu
gelişmelerden önce iki koruma astsubayının eşine eşyalarını toplamada yardımcı olmak için emir subayından
izin alarak ayrıldıklarını, daha sonra dönmediklerini, koruma astsubaylarının emir subayının baskısı ile bu işe
giriştiklerini düşündüğünü, daha sonra assubayları sorguladığında; emir subayının teklifini önce kabul
etmediklerini bunun üzerine emir subayının Uzay Alb.yı aradığını onun vasıtası ile kendilerini tehdit ettiğini
söylediklerini, birliğe döner dönmez kendisini rehin alanları emniyet makamlarına teslim ettiğini, sonradan
araştırdığı kadarı ile kendisini rehin alan emir subayının Alb. Ahmet Zeki GEREHAN ve Bnb. Zafer
ÖZLEBLEBİCİ ile darbenin gerçekleştirdiği tarihin gündüzünde yüzyüze temas kurduklarını, yine Yarbay
Murat YANIK ile telefon, Yb. Mustafa KUBİLAY ile Whatsappp üzerinden temas kurduğunu araştırmalar
neticesinde öğrendiğini, bu dört şahsın 1. Ordu komutanını kaçırmaya kalkışan grubu yöneten ekip olduğunu,
hala kayıp olduklarını bildiğini, kendilerinden olmayan silahlı kuvvetlerin yöneticilerini tasfiye etmek için bir
oluşum içerisinde olduklarını anladığını, olay nedeni ile şikâyetçi olduğunu" beyan ettiği,

Olay tarihinde Emniyet Nöbetçi Astsubayı olan Dalar GÜRCAN’ın konuyla ilgili kollukça alınan
ifadesinde; "Gün içerisinde Emniyet Nöbetçisi astsubayı olduğum için saat:10.00 sıralarında nöbetimi almak
amacıyla görev yerim olan doldur boşalt istasyonuna gittim. Saat:21.30 a kadar anormal bir durumla
karşılaşmadım. Saat:21.34 de Harp Akademileri komutanı Tahir BEKİROĞLU’nun Emir Subayı Fatih ve iki
koruma astsubayı olan Okan ve Eyüp Astsubaylar doldur boşalt istasyonuna geldiler. Eyüp Bçvş.
Bana“Kelepçe olup olmadığını” sordular. Bende yok dedim. Ayağa kalkıp Eyüp Bçvş. un yanına gittim hayırdır
dedim fakat bana cevap vermeyip arabaya binip gittiler." şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

Olaya katılan şahısların; Bnb. Fatih IRMAK, Astb. Okan ŞENTÜRK ve Astb. Eyüp KARAHAN
oldukları anlaşılmıştır.

8.2.2.19. Darbe girişiminin başarısız olması akabinde Harp Akademileri Komutanlığı


yerleşkesinde doküman ve dijital delillerin imhası-yok edilmesi eylem ve faaliyetleri

1-Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Grup Amirliğinin 18.07.2016 tarih ve Rapor
No:2016/734 sayılı raporunda;

Kolluk görevlilerinin Harp Akademileri Komutanlığı yerleşkesinde Cumhuriyet Başsavcılığımız


talimatlarıyla bulgu incelemesi talebi üzerine adrese gidildiği, olay yerinde görevli askeri personel ile yapılan
görüşmede; 15.07.2016 gecesi yaşanan Darbe girişiminden sonra bir kısım subayların kaçtığını, daha sonra
yerleşkede bulunan çöp konteynırlarında yaptıkları kontrollerde çeşitli bilgisayar parçaları, CD, DVD’ler, cep
telefonları, hardisk vb. malzemeler tespit etmeleri üzerine durumu polise bildirdikleri, Olay Yeri inceleme
ekibince yapılan incelemede; bahse konu olay yerinin ilimiz Beşiktaş ilçesi Konaklar Mahallesi İzzettin Aksalur
Caddesi Harp Akademileri Lojmanları içerisindeki yol üzerinde 20 B Blok ve 16. Blok arasındaki çöp toplama
alanında bulunan çöp konteynırları olduğunun görüldüğü, bahse konu noktada bulunan çöp konteynırları
içerisinde yapılan araştırma ve incelemede; bulgu raporunda detaylı olarak belirtilen, birçoğuna kırılarak veya
parçalanarak zarar verilmiş çok sayıda elektronik eşya, harddisk, flash disk, cep telefonu, CD, DVD, hafıza
kartları parçaları olduğu görülmüş, bahse konu metaryaller usulüne uygun şekilde toplanarak incelenmek üzere
soruşturmacı kolluk görevlilerine teslim edildiği hususları anlaşılmıştır.
Bahse konu olayın Darbe girişimine katılan ve terör örgütü mensupları oldukları değerlendirilen bir
takım şüphelilerin Darbe girişimine ilişkin ve-veya içerisinde faaliyet yürüttükleri delil niteliğindeki bir kısım
dijital metaryalleri imha/yok etme/kullanılamaz hale getirerek, delillerin karartılması, yok edilmesi faaliyeti
315
olduğu anlaşılmıştır.
Bahse konu metaryeller üzerinde gerekli inceleme işlemleri ilgili birimlerce devam etmektedir.

2-Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Grup Amirliğinin 23.07.2016 tarih ve Rapor
No:2016/733 Ek Bulgu incelemesi sayılı raporunda;

İlimiz Beşiktaş ilçesi Konaklar Mahallesi İzzettin Aksalur Caddesi Harp Akademileri içerisindeki 4
farklı noktadaki çöp konteynırlarından; 1. Noktanın Erden 22-B Lojman binası karşısındaki çöp konteynırları
olduğu, 2. Noktanın Orgeneral Zeki DOĞAN yatakhanesi önü olduğu, 3. Noktanın 018 no’lu Lojman binasının
önü olduğu, 4. Noktanın 030 no’lu lojman binası önü olduğu, bahse konu noktalarda bulunan çöp konteynırları
içerisinde yapılan araştırma ve incelemede; bulgu sayfasında detaylı olarak belirtilen birçoğuna kırılarak veya
parçalanarak zarar verilmiş çok sayıda laptop, harddisk, flash disk, cep telefonu, CD, DVD, hafıza kartları ve
muhtelif elektronik parçaları olduğu görülmüş, bahse konu metaryaller usulüne uygun şekilde toplanarak
incelenmek üzere soruşturmacı birim görevlilerine teslim edildiği,
Yapılan vücut izi araştırmasında herhangi bir vücut izi tespit edilemediği, gerekli vücut izi
araştırması için ilgili laboratuvara gönderildiğihususları anlaşılmıştır.

3-Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Grup Amirliğinin 23.07.2016 tarih ve Rapor
No:2016/752 sayılı raporunda;

Kolluk görevlilerinin 22.07.2016 günü saat:16.30 sıralarında Harp Harp Akademileri lojmanları
içerisinden çöp alan belediye görevlilerinin çöpler arasında kırılmış, elektronik parçalar, CD’ler, yırtılmış kâğıt
parçaları görmeleri üzerine olay yerinde bulunan soruşturmacı kolluk görevlilerine haber vererek, aldıkları bu
eşyaları kendilerine teslim ettikleri, kendilerinin bu metaryalleri Polis Merkezinde bulunan bulgu poşetlerinde
sakladıkları ve olay yeri incelemesi yapılması talebi üzerine polis merkezine intikal ettikleri,
Polis merkezinde 6 adet bulgu poşeti içinde bulgu sayfasında detaylı olarak belirtilen 4 adet kutulu
teyp kasetleri ve bir kısmı sökülü kaset bantları, yırtık kağıt parçaları, kırık cd ve dvd parçaları, 8 adet cd ve
dvd, kırık telefon ve elektronik parçalar ve föy dosya içinde A4 kağıtarı olduğu görülmüş,
Bulgular üzerinde vücut izi araştırması yapılmış, fotoğrafları çekilmiş ve gerekli incelemeler için
soruşturma birimine teslim edildiği hususları anlaşılmıştır.

4-26.07.2016 tarihli olay tutanağında 25.07.2016 günü saat:20.05’de Kışla Gazino müdürlüğünde
görevli Piyade Er Can KAYA tarafından çöp atarken Orgeneral Zeki DOĞAN misafirhanesi arkasında bulunan
çöp konteynırı içerisinde (1) adet Sony marka 282176343012204 Service TAÇ C601VHUT ibareli Laptop
görülmesi üzerine söz konusu laptop’un muhafaza altına alındığı ve 26.07.2016 günü C.Savcısı talimatı ile
soruşturmacı kolluk görevlilerine incelenmek üzere teslim edilmiştir.

Bahse konu olaylarda elde edilen verilerin inceleme işlemleri devam etmekte olup, bir kısım
metaryaller üzerinde elde edilen parmak izlerinden; Kara Harp Akademileri öğrenci subaylarından olan ve olay
gecesi Darbe girişimi faaliyeti görevlendirmesiyle İl Jandarma Komutanlığına, oradan da Zekeriyaköy
Jandarma Komutanlığına gittiği tespitle hakkında soruşturma yürütülen J. Yzb. Saim KAYA ile olay gecesi
darbe görevlendirmesiyle (22) vatandaşımızın şehit olduğu Kuleli Askeri Lisesine gittiği ve orada yaşanan
çatışmalara ve olaylara iştirak eden P. Yzb. Ahmet YILMAZ isimli şahısların parmak izleri tespit edilmiştir.
Yine Laptop üzerinden elde edilen (4) adet parmak izinin Darbe girişimine iştirak eden şahıslardan
Yzb. Cem KOÇ 'un parmak izi olduğu hususları tespit edilmiştir.

Belirtilen delil imha-yok etme eylem ve faaliyetlerinin;


Harp Akademileri Komutanlığından Darbe girişimine katılan şahısların delil niteliğindeki bir kısım
dijital metaryalleri imha/yok etme/kullanılamaz hale getirerek, delillerin karartılması, yok edilmesi niteliğinde
olduğu anlaşılmıştır.

8.2.3. Harp Akademileri Komutanlığı personelinin alınan ifadelerinin derlenmesi

316
Darbe girişimi günü yaşanan olaylar hakkında bilgi- görgü sahibi olan Harp Akademileri
Komutanlığı personelinin aşamalarda alınan ve yaşanan olayları birebir görgüye dayanır nitelikteki müşteki/
tanık sıfatıyla ifadeleri seçilerek aşağıda yer verilmiştir.

8.2.3.1. Müşteki Harp Akademileri Komutanı Tüm General Tahir Bekiroğlu'nun kollukça
alınan ifadesinde;

"Ben Harp Akademileri Komutanı olarak görev yapmaktayım. 15.07.2016 günü görev yaptığım
komutanlık içerisinde gündüz saatlerinde herhangi bir anormal durum bana intikal ettirilmedi. Zaten böyle bir
anormal durum tarafıma iletilmiş olsaydı derhal gerekli tedbirleri aldırarak, kanunsuz bu olayın bertaraf
edilmesi için çalışma yapardım. Bu kalkışmaya katılan askeri personelin kanımca benim alacağım bu tedbirleri
bildikleri için ve Harp Akademi Komutanlığının en üst rütbeli kişisi olduğum için bu kalkışmayı daha rahat
yapabilmeleri amacıyla aynı gün saat: 21.30 sıralarında Harp Akademisi içerisinde bulunan konutuma o
zamanki Emir Subayım Piyade Binbaşı Fatih IRMAK ve yanında bulunan iki astsubay gelerek beni zorla
götürdüler ve Sabah saat: 08.30 sıralarına kadar Hadımköy Kışlasındaki askeri cezaevi müdürlüğü binasında
rehin tutuldum. Bu hususla ilgili olarak soruşturma savcılığında ifademi vermiştim. Belirttiğim gibi sabah
makamıma intikal ettikten sonra gerek olaya tanıklık eden muhtelif rütbeli subaylarımdan aldığım bilgiler,
gerekse yaptığım diğer araştırmalar neticesinde o günün nöbetçi Amiri Hava İstihbarat Kurmay Binbaşı
Mustafa Özcan ÇAY ve yardımcısı Binbaşı Mustafa BAYRAM’ ın bu kalkışma içerisinde aktif şekilde yer
aldıklarını öğrendim, zaten bu olay ile ilgili olarak da tutuklanıp cezaevine gittiler." şeklinde beyanda
bulunmuştur.

8.2.3.2. Müşteki Harp Akademileri Komutanı Tüm General Tahir Bekiroğlu'nun


C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

"Ben olay tarihinde ve halen Harp Akademilerinde görev yapmaktayım. Olay tarihinde Harp
Akademileri yerleşkesinde bulunan konutumda bulunmakta iken daha medyadan bir kısım silahlı kuvvetler
mensuplarınca darbeye kalkışılması haberleri yayımlanmadan, saat 21.00 sıralarında kapım çalındı, kapıyı
açtığımda karşımda emir subayım P.Bnb. Fatih IRMAK ve koruma astsubaylarım P.Asb.Bçvş. Eyüp KARAHAN
ve Per.Asb.Kd.Üçvş. Okan ŞENTÜRK vardı. Emir subayının kıyafeti kamuflajlı uzun kollu eğitim elbisesi
belinde de tabancası vardı, koruma Asb.larımın kıyafeti ise sivil takım elbiseliydi. Emir subayıma ne olduğunu
sorduğumda kendisi bana sert bir ses tonuyla "Genelkurmay Başkanımız Org. Hulusi AKAR'ın emriyle Yurtta
Sulh Konseyi ülke yönetimine el koymuştur." şeklinde söz söyledi ben de duruma ilişkin bir mesaj olup
olmadığını, emri nereden aldığını sordum. Kendisi de bana Genelkurmay Harekât Merkezinden Uzay Alb.
isimli bir şahıstan emri aldığını söyledi. Adı geçen şahsı daha sonra araştırdığımda kendisinin 5'inci
Zh.Tug.K.Yrd.cısı olarak görev yaptığını, darbeye teşebbüs sürecinde ise İstanbul ilindeki faaliyetleri
yönlendiren şahıslardan biri olduğunu öğrendim. Bu aşamadan sonra, eşimin ve kızımın da hazır bulunduğu
bir ortamda emir subayı emredici bir üslupla kıyafetlerimi giymem gerektiğini, beni Hadımköy'e
götüreceklerini söyledi. Ben de bunun üzerine, Genelkurmay Başkanımızın emri olduğunu zannederek sivil
kıyafetimi giyip kendisi ile beraber gitmeye karar verdim. Evde kıyafetimi giydiğim esnada emir subayı beni
yakından takip etti. Akademi envanterinde bulunan sivil plakalı bir araca bindirilerek yola çıkarıldım.
Genellikle herkesin lojmana girip çıktığı 2'nolu kapıdan araba ile çıkış yaptık, nizamiyede herhangi bir
anormallik yoktu. Her zamanki çıkış yaptığımız şekilde çıkış yaptık. Bu yerden Hadımköy kışlasına intikale
kadar herhangi bir kötü muamele görmedim. Her zamanki askeri disiplin ve tavır içerisindelerdi. Hadımköy
Kışlası önüne vardığımızda, herhangi bir kimse tarafından durdurulmadık, kışla içinde bir süre araç seyir
ettikten sonra durduk. Aşağı indiğimizde askeri cezaevi önüne geldiğimizi anladım. Cezaevi nizamiyesinde erler
haricinde bir astsubayı hatırlıyor gibiyim. Bizi rütbeli asker şahıslardan herhangi bir kişi karşılamadı. Binanın
idari kısmına girdiğimde beni bir koltuk üzerine oturttular. Burada ne yapacağımızı sorduğumda emir subayı
askeri savcı ve cezaevi Müdürünün geleceğini söyledi, saatlerce beklememize rağmen herhangi bir kimse
gelmedi. Sık sık ta ısrarıma rağmen bana oyalayıcı cevaplar verdi. Bir süre sonra Kara Harp Akademisi
öğretim elemanlarından İsth.Kur.Bnb. Erhan SAVUR beraberinde Kara Harp Akademisi birinci sınıf
öğrencilerinden P.Yzb. Kenan KESKİN ve ikinci sınıf öğrencilerinden P.Yzb. Münür SÖZEN geldiler. Kendileri
ile muhatap olmadım. Çünkü tavır ve davranışları askeri davranış ve disipline uygun değildi. Sonradan takviye
317
olarak gelen bu personelin ilerde göz altına alınacak diğer şahısların işlemlerine nezaret etmek, daha etkili
kontrol sağlamak için geldiğini düşünüyorum. Süreç devam ederken bir ara emir subayı bana az önce akademi
kurmay başkanı olan Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER'in kendisini aradığını, benim sıkıyönetim
direktifinin eki olan sözde atama emri ile K.K.K.lığı emrine atandığımı, 1 'inci Ordu Komutanlığı ve İstanbul
Sıkıyönetim Komutanlığına ise Korgeneral Erdal ÖZTÜRK'ün atandığını, durumu bana iletmesini söylediğini
söyledi.
Ben de bunun üzerine şaşırdım. Akıbetimin ne olacağını bilemediğimden emir subayına eşimi
aramak istediğimi söyledim. Amacım eşimin eşyaları toplayarak Ankara'daki evimize gitmelerini söylemekti.
Emir subayı eşimi kendi telefonundan aramama izin verdi. Ancak yalnızca belirttiğim sözleri söylememe izin
verdi. Başkaca da bir telefon görüşmem olmadı. Emir subayının devamlı interneti takip ettiğini hatırlıyorum
ancak Whatsappp programını kullanıp kullanmadığını anlayamadım. Kendisine ara sıra ne olduğunu
sorduğumda bana herhangi bir şey olmadığını her şeyin seyrinde devam ettiğini söyledi. Rehin tutulduğum süre
boyunca uyumadım. Dikkat çekici olarak saat 01.00 sıralarında dışarıdan silah sesleri duydum. Ancak silah
atışlarının uyarı mı yoksa savunma amaçlı mı olup olmadığını anlayamadım. Yalnız içeride bir telaş oldu.
Cezaevi dışına Ani Müdahale Mangası (AMM) geldi. Bir ara yanımıza kışla komutanı olduğunu söyleyen bir
albay geldi. Kendisi de ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ben kendisine de ne olduğunu sorduğumda bir şey
bilmediği, durumu anlayamadığını söyledi. Kendisinin tavırlarını gözlemlediğime göre darbeci kanadı
destekler bir hali yoktu. Bana karşı askeri terbiye içerisinde davrandı. Şunu da belirtmek isterim ki saat
00.00'dan önceki bir zamanda cezaevinin muhabere merkezine mesaj geldi. O mesajı o sırada bulunduğumuz
odanın dışında bulunan Erhan Binbaşıya verdiler. Kendisi dikkatlice o sayfaları inceledi. Tahminime göre 10-
15 sayfalık bir mesajdı. Sonradan olaylar bitip karargâha döndüğümde bunun tutuklanacaklar listesi olduğunu
değerlendirdim. Rehin tutulduğum sürede gözlemlediğim bir diğer husus da koruma astsubaylarımın ara sıra
bana telefonlarını yaklaştırarak gelişen olayları gösterme çabası içerinde oldukları, emir subayının ise bunları
uzaklaştırdıkları idi. Saat 07.00 sıralarında lavaboda gördüğüm ancak tanımadığım, kendisini cezaevi
müdürlüğünün astsubayı olarak tanıtan şahsa neler olduğunu sorduğumda bana başarısız bir Darbe girişimi
olduğunu söyledi. Bunun üzerine bende gelişmelerden cesaret alarak orada bulunup beni rehin alan tüm
şahıslara "Yürüyün! Birliğe Dönüyoruz!" dedim. Şahıslar da Darbe girişiminin başarısız olduğunu
anladığından tepki gösteremediler ve emrime itaat ettiler. Ancak şunu belirtmeliyim ki; bu gelişmelerden önce
iki koruma astsubayım eşime önceden söylediğim gibi eşyaları toplamaya yardımcı olmak üzere emir
subayından izin alarak ayrıldılar ve bir daha geri dönmediler. Sonradan eşimden öğrendim kadarıyla
durumumdan eşime bilgi vermişler. Ben bu iki astsubayın gözlemlediğim kadarıyla emir subayının baskısı
altında bu işlere girdiklerini düşünüyorum. Normale döndüğümüzde astsubayları sorguladım. Kendileri bana
emir subayının beni rehin alma teklifini önce kabul etmediklerini, bunun üzerine emir subayının ismini
belirttiğim Uzay albayı arayarak onun vasıtası ile kendilerini tehdit ettiklerini söylediler. Belirttiğim gibi emri
vermem üzerine hep beraber geri döndük. Beni rehin alan şahıslar da kaçmadı benimle beraber birliğe geriş
döndüler. Zannediyorum ki hafifletici bir neden olacağını düşünüyorlardı. Birliğe döner dönmez beni rehin
alanları emniyet makamlarına teslim ettim. Yola çıkmadan önce kurmay başınım arayıp dönüş için yola
çıktığımızı söyledim. O da bana yanımdakilere dikkat etmem gerektiğini söyledi. Benim rehin alınmam olayında
sıkıyönetim direktifi ekinde yer alan atama listesine göre karargâhımdaki aynı veya daha üst veyahut
sıkıyönetim için kritik görevlere getirilenlerin iştiraki olup olmadığı konusunda olumlu veya olumsuz bir fikrim
bulunmamaktadır. Çünkü elimde bunu değerlendirecek bir veri yoktur. Ancak sonradan araştırdığım kadarı ile
beni rehin alan emir subayımın birliğimiz personeli Alb. Ahmet Zeki GEREHAN ve Bnb. Zafer ÖZLEBLEBİCİ
ile darbenin gerçekleştiği tarihte gündüz süresince yüz yüze temas kurduğunu, yine Yb. Murat YANİK ile
telefon, Yb. Mustafa KUBİLAY ile Whatsappp üzerinden temas kurduğunu araştırmalarım sonucu öğrendim.
Saydığım isimlerden Ahmet Zeki ve Zafer bizim personelimiz olup Murat ve Mustafa ise birliğimizden bu sene
tayinen ayrılan personeldir. Bu dört şahsın l'inci Ordu Komutanımızı kaçırmaya kalkışan grubu yöneten
şahıslardan olup halen kayıp olduklarını biliyorum. Kendilerine ulaşamadık. Beni ve Ordu Komutanımızı
kaçırmaya kalkışanları yöneten bir ekip olduklarını bir arada değerlendirince kendilerinden olmayan silahlı
kuvvetlerin yönetici sınıfındaki personeli tasfiye etmek için bir oluşum içerisinde olduklarını anladım. Konu
hakkında söyleyeceklerim bundan ibarettir. Olay nedeniyle şikayetçiyim." şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.3. Tanık Albay Mehmet ÖRKEN'in kollukça alınan ifadesinde;


318
“Ben Harp Akademileri Güvenlik ve Eğitim Şube Müdürü olarak görev yapmaktayım. 15.07.2016
günü saat;08:00 sıralarında 2 nolu nizamiyeden mesaiye gelerek makam odama geldim. Normal mesaime
devam ettikten sonra Öğlen Saat; 12:00 sıralarında akademiden ayrılarak Albay Mevlüt KARAGÖZ ve eşi,
Albay Önder KARA ve eşi, sivil sayman Mahire ÖZTÜRK ile birlikte 2 sivil araçla Kalender orduevine yemeğe
gittik. Öğleden sonra saat;13:30 sıralarında yemekten akademiye döndük. Akşama kadar rutin faaliyetlerimize
devam ettik. Saat;18:15 sıralarında Mecidiyeköydeki İkametgahıma 2 nolu nizamiyeden çıkarak metro vasıtası
ile gittim. Saat; 19:00 sıralarında evimdeydim ve 22:45’a kadar da evimdeydim. Cumartesi sabahı Macaristan
yurdışı tetkik gezisine gideceğimizden banyo almayı ve yemeğe müteakip bavulumu hazırlamaya başladım. Bu
arada televizyon seyretmedim. Albay Mehmet KARAGÖZ saatini hatırlamadığım bir zamanda beni cep
telefonumdan arayarak “Haberiniz var mı televizyonda köprünün kapatıldığını söylüyorlar” dedi. Hemen
televizyonu açtım, her iki köprünün Anadolu’dan Avrupa’ya geçiş yönlerinin Jandarma tarafından kapatıldığı
haberleri veriliyordu. İki köprünün Anadolu’dan Avrupa’ya geçişinin kapalı olması bana anlamsız geldi
televizyondan haberleri izleyerek durumu kavramaya çalıştım. Olaylar mantıksızdı. Bu esnada idari başkan
Kurmay Albay Alptekin TARTICI cep telefonumdan beni arayarak kışlaya gelmemi söyledi. Sivil kıyafetlerimi
giyerek şahsi arabamla akademiye geldim. Saat; 23:15 de sivil kıyafetli olarak direkt Kurmay Başkanının
odasına gittim. Durum nedir diye sordum masanın üzerinde bir mesaj vardı masajın üzerinde konu olarak Sıkı
Yönetim direktifi yazıyordu hemen mesajın son sayfasına baktığımda imza bloğunda Tuğgeneral Mehmet
PARTİGÖÇ’ün ismi ve mesajın sonunda Yurtta Sulh Konseyi imzalı İbaresi vardı. Mesajın ilk paragrafını
okudum saçma sapan bir şey olduğunu gördüm. Sıkı Yönetim ilanı PARTİGÖÇ’e mi kalmış bu mesaj
uygulanamaz dedim. Konu ile ilgili emriniz nedir diye Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat
TAŞDELER’e sorduğumda “Kışlamızın emniyetini alacağız kışlaya giriş çıkışlara müsaade etmeyeceğiz” dedi.
Komutanımız Korgeneral Tahir BEKİROĞLU nerede haberiniz var mı konu ile ilgili ne emir verdi diye sordum.
“Hasdal kışlasında olduğunu duyduğunu kendisine ulaşamadığını söyledi” Hemen yukarı odama çıktım günlük
görev kıyafetimi (Kısa gömlek ve pantolon) giydim karteks dolabımdaki beylik tabancamı aldım bu arada
emrimde çalışan Albay Mehmet GÖKEŞ ve Astsubay Bçvş Güngör ÖZDEMİR’de çalışma bölgelerine
gelmişlerdi. Kıyafetimi giyerken Lojistik şube müdürlüğünde Albay Mevlüt KARAGÖZ Albay Önder KARA ve
arkalarında kim olduklarını hatırlamadığım birkaç askeri personel Kurmay Başkanının “kendilerine
karargahın emniyetini almaları konusunda talimat verdiğini” söylediler. Bir emrim olup olmadığını sordular
bende çevre emniyetini alın karargaha giriş-çıkışlara izin vermeyin bende geliyorum dedim. Kıyafetlerimi
giymeye müteakip silahımı da alarak 1. Kattaki Kurmay Başkanının yanına tekrar gittim akademi
komutanlarından kimler burada diye sordum Tümgeneral Selim MERT ve Tuğamiral Tayyar ERTEM’in
olduğunu ve kendi makamlarının emniyetsiz olabileceğini söyleyerek onları da makamına çağırdığını söyledi.
Telefonla kimseye ulaşamadığını beyan etti. Kışla emniyeti ile ilgili hususları koordine etmek üzere yanından
ayrılarak bina dışına çıktım. Destek kıtaları komutanlığınca gerekli emniyet tedbirlerinin alındığını sözlü
olarak öğrendim. Karargah binası arka girişinden dışarı çıktım. Subay Astsubaylardan oluşan arkadaşların
bina etrafında gerekli tedbirleri aldığını gördüm. Akademiler bölgesindeki durumu görmek üzere arkadaşların
gitme ikazlarına rağmen bölgeye gittim. Üçerli ve ikişerli gruplar halinde akademili öğrencileri gördüm ve
nereye gittiklerini burada ne işiniz var diye sordum onlarda bana “Akademilerine giderek toplanmaları
emredildiğini” söylediler. Derhal evlerine gitmelerini dışarı çıkmamalarını emrettim. Bu ikazımı 2 gruba da
yaptım ancak sonradan öğrendiğime göre Kurmay Başkanı Nevzat TAŞDELER akademi öğrencilerinin
akademide toplanarak yoklamalarının alınması emri verdiğini duydum. Bu arada ezanlar ve selalar verilmeye
başlandı. Çok alçaktan uçaklar uçuyordu. Kamera izleme görüntü odasından Uzman Çvş. Çağdaş DOĞAN cep
telefonumdan beni arayarak “komutanım siz emir vermenize rağmen nöbetçi amiri Hava Binbaşı Mustafa
Özcan ÇAY “ben nöbetçi amiriyim benim emrimi dinleyeceksiniz diyerek 1 nolu nizamiyeden bir sivil aracı
dışarı çıkarttığını” söyledi. Daha sonra söz konusu aracın 00:49’da Yakup AYAYDIN’a ait Wolvogen Passat
veya jetta 06 DR 4453 plakalı araç olduğu ve içinde birkaç kişinin olduğunu ve 1 nolu nizamiyeden çıkış
yaptığını kamera görüntülerinden tespit ettik. Derhal 1 nolu nizamiye bölgesine gittim nöbetçi amirinin
bölgeden ayrıldığını söylediler. Kesinlikle giriş-çıkış yapılmamasını nöbetçi amirin kamera görüntülerinden
tespit edilerek ne tarafa gittiğini tarafıma yerinin bildirilmesini emrettim. Karargah bölgesine geldim. Sonra
nöbetçi amirinin Hava akademiler bölgesine doğru gittiğini söylediklerini duydum. Yanımda Bçvş. YÜKSEL ve
arkamdan birkaç askeri personel geliyordu beni açıktan gitmem için uyardılar buna rağmen kütüphanenin
önünden geçerek hava akademisi binasına doğru yürüdüm. Oraya gittiğimde kapılar kilitliydi sağ tarafımda
319
kara harp akademisi gazinosunda personeli bulunduğu ve televizyon izlediklerini gördüm. Hava akademisi
kapısının önünde mevzi aldık. Sağ ve sol emniyetimizi alarak beklemeye başladık bu arada ışıklar yanıp
sönüyor ve koridordan ve merdivenlerden iniş çıkışların olduğunu gördüm. Kapıyı kırıp içeri girmek istedim
ancak arkadaşlar girmemin emniyetli olmadığını bağırarak söylediler. Bçvş. Yüksel ileri doğru atılarak siz
gitmeyin ben gidiyim diyerek kapının kenarına kadar geldi. Bende kapı girişindeki alçak duvardan mevzi aldım
10-15 dakika süreyle bağırarak içerdekiler ellerinizi kaldırarak dışarı çıkın size bir şey yapılmayacak etrafınız
sarıldı diye defalarca ikaz ettim. Bir süre sonra Uzman Çvş Çağdaş DOĞAN cep telefonumu arayarak nöbetçi
amiri Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY’ın 1 nolu nizamiye bölgesine geldiğini belirtti. Hemen oradan 1 nolu
nizamiye bölgesine hareket ettim. Müze önündeki park yerinden sonradan Bçvş. Yüksel’e ait olduğunu
öğrendiğim araca binerek 1 nolu nizamiye bölgesine geldim. Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY’ın nöbetçi
amirliğinde oturduğunu söylediler derhal odaya gittim tabancası masanın üzerinde duruyordu benim
tabancamda elimdeydi tabancayı alarak ayağa kalktı başıma dayadı “vur lan şerefsiz vurabiliyorsan” diye
bağırdım bu arada O’da “ben aldığım emri uyguluyorum” diye bağırdı. Tabancamın dipçiğiyle kaşının üzerine
vurdum kan fışkırdı ama o tetiği çekmeye cesaret edemedi. Birkaç darbe daha vurdum gözlüğü masanın
üzerindeki cep telefonu ve masa üzeri dağıldı bu arada ben Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY’ı etkisiz hale getirip
tabancasının içinde bulunan şarjörü çıkardım daha sonra arkamdan Albay Alptekin TARTICI odaya girdi
Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY’a “sen ne yapmaya çalışıyorsun” diye çıkıştı. O’da ben emri uyguluyorum dedi
emri kimden aldığını sordu Kara Akademisinden aldığını söyledi kara akademisinden kimden aldığını sordu
O’da ısrarlara rağmen isim vermedi “gücünüz yetiyorsa gidin oradan öğrenin” dedi. O an çok sinirli olduğum
için bölgeye benim arkamdan gelen askeri personel beni odadan çıkardı. Daha sonra Kurmay Başkanı Hasan
Nevzat TAŞDELER’in odaya girip Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY’ı gözetim altına aldırdığını öğrendim. Daha
sonra destek kıtaları komutanlığınca hazırlanan oda’da gözetim altına aldık. Daha sonra kamera
görüntülerinden 3 nolu nizamiye bölgesinden migrosun arkasından birtakım askeri personelin duvardan
atlayarak içeri girmekte olduğunu haberini verdiler. Ani müdahale kuvveti Kurmay Başkanı Nevzat TAŞDELER
Albay Alptekin TARTICI Albay İsmail ŞANLI Muhafız Bölük komutanı ve beraberimizde birkaç subay astsubay
süratle bölgeye gittik. 3 nolu nizamiye nöbetçi Astsubayı Ferhat Bçvş. Birkaç tane subayın nizamiyeden içeri
girmek istediklerini yasak olduğunu kendilerine bildirdikten sonra cep telefonu ile bir yerleri aradıklarını daha
sonra migros binası arkasına doğru gittiklerini söyledi. Kamera görüntülerinden tespit edilen duvardan atlayan
personellerin bunlar olabileceğini değerlendirdik. Daha sonra duvardan atlayan personeli kamera
görüntülerinden tespit ederek 17.07.2016 günü Beşiktaş Emniyet Müdürlüğü görevlilerine teslim ettik. 3 nolu
nizamiyede bulunduğumuz süre içinde bir helikopter sesi duyulduğu iletildi ve süratle helikopter pistine orada
bulunan personel araçlarla hareket etti ben araca zaman kaybettirmemek için binmedim daha önce kendi
aracımı bölgeye çağırmıştım ve koşarak giderken aracım karşıma geldi onunla helikopter pistine geldim.
Helikopterin bizim geldiğimizi görünce pek belli olmamakla birlikte iniş yapmadan gittiğini değerlendirdik.
Pist binasının kenarında bir sivil araç duruyordu ancak etrafında kimse yoktu. Bina çevresini ve pist bölgesini
kontrol ettik aracın başına nöbetçi bıraktık ve bölgeden ayrıldım. Bir taraftan da haberleri takip ederek durum
hakkında bilgi alıyorduk. Daha önce cep telefonunu aradığım ancak ulaşamadığım Harp Akademileri komutanı
Korgeneral Tahir BEKİROĞLU’nun koruma Astsubayı Bçvş. Eyüp’ü tekrar aradım bu kez telefonuna cevap
verdi komutanın Hasdal kışlasında olduğu ve kendisinin Okan Bçvş. İle birlikte Harp akademilerine geri
döndüklerini söylediler komutanın nasıl olduğunu sordum iyi olduğunu söylediler. Komutanın emir subayı olan
piyade Binbaşı Fatih IRMAK’ın komutanımızı alıkoydu mu diye sordum yorum yapmadılar. Sabaha kadar
güvenlik tedbirleri takviye ederek Harp Akademileri kışlasını emniyete almaya devam ettik. Tümgeneral Hasan
Nevzat TAŞDELER’e Karargaha gelen Tuğamiral Talat ERTEM’in nerede olduğunu sordum O’da saklı bir
yerde emniyete aldığını söyledi. Ayrıca 4-5 kişinin konutuna ve işyerine gelerek kendisini enterne etmek
istediklerini söyledi. Ancak bu yerlerde kendisini bulamadıkları için bunu başaramadıklarını söyledi. Deniz
Harp akademisi kamera görüntülerini deniz harp akademisi komutanı Tuğamiral Talat ERTEM’in emir
Astsubayının beyanları doğrultusunda izleyerek enterne işlemini yapmak üzere makamına 5 adet personelin
geldiğini bunlardan ikisinin nöbetçi amiri ve yardımcısı olduğunu diğer 3 personelin ise kimliklerini tespit ettik
o gün bu 5 personelden nöbetçi amir dahil iki personeli daha gözetim altına aldık nöbetçi amir yardımcısı
ertesi gün kendisi teslim oldu kaçan bir personel ise nizamiyeden giriş yaparken yakalanmıştır. Yakalanan
personeller emniyet birimlerine teslim edilmiştir. Hava aydınlandıktan sonra durum daha iyi kontrol altına
alınmış hava harp akademisi hariç diğer akademilerden yoklamalar alınmış. Güvenlik subayı Piyade Albay
Mehmet GÖKEŞ’e Kamera görüntüleri izleme görevi verilmiş ve şüpheli olduğu değerlendirilen personelin
320
tespit çalışması başlatılmıştır. Harp akademileri komutanı Korgeneral Tahir BEKİROĞLU 16.07.2016 günü 1
nolu nizamiye bölgesinden saat; 08:30 sıralarında kışlaya giriş yapmış beraberindeki 4 subay gözetim altına
alınarak aynı gün Beşiktaş Emniyet Müdürlüğü görevlilerine teslim edilmiştir. Güvenlik subayı Piyade Albay
Mehmet GÖKEŞ’in tespit ettiği görüntülerden teşhis yapılmak üzere kamera görüntüleri izleme odasına bir
heyet kurulmuştur. Görüntülerden daha çok personelin Hava Harp akademisi personeli olduğu tespit edilmiş
bunun üzerine Tümgeneral Recep YÜKSEL izleme odasına çağrılarak personel teşhisleri yapılmıştır. Tespitleri
yapılan personel 17.07.2016 günü Beşiktaş Emniyet Müdürlüğü görevlilerine teslim edilmiştir. Benim bu konu
hakkında bildiklerim bunlardan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.4. Tanık Albay Mevlüt Karagöz'ün kollukça alınan ifadesinde;

“Ben Harp Akademileri Lojistik Şube Müdürü olarak görev yapmaktayım. 15.07.2016 günü saat;
08:30 sıralarında 34 NC 4881 plakalı Skoda marka şahsi aracımla mesaiye geldim. Öğleye kadar günlük
faaliyetlerimi icra ettim. Saat; 12:00 sıralarında kalender orduevinde yemek yemek üzere akademi Güvenlik Ve
Eğitim Şube Müdürü Topçu Albay Mehmet ÖRKEN ben ve eşim benim aracımla, Albay Önder KARA eşi ve
nakit sayman Mahire ÖZTÜRK ile birlikte Önder KARAN’ın aracıyla kışladan ayrıldık. Saat; 13:45’de
dönerken mesaiye geç kalmamak için 4 nolu nizamiyeden giriş yaparak mesiye geldik. Akşam 18:30 civarında
evime geldim. Akşam evimde otururken malum olayı saat; 22:05 sıralarında Adapazarı tugayında görevli daha
önce Erzincan’da beraber çalıştığımız Yıldırım YILMAZ isimli astsubayım beni telefonla arama sonucu
öğrendim. Haber kanallarında köprüleri gösteriyordu 22:30 sıralarında Güvenlik Ve Eğitim Şube Müdürü
Topçu Albay Mehmet ÖRKEN’i arayarak neler olduğunu anlamaya çalıştım yaklaşık 10 dakika sonra evimdeki
7042 nolu askeri hattan aranarak akademi Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER’in mesaiye
gelmemiz konusundaki emrini aldım. Aracımla benimle aynı binada ikamet eden öğretmen Albay Mesut
KIZILCA’yı da alarak günlük çalışma kıyafetiyle karargaha geldim. Bu arada 23:15-23:30 arasında şubemde
görevli İkmal Albay Önder KARA’yı Binbaşı Yakup EVLEKSİZ’i Binbaşı Gülay ÇİFTELİ’yi üsteğmen Bayram
GÜLÜ ve Bçvş. Ayhan YAĞCI’yı arayarak hem mesaiye gelmelerini hem de bunu astlarına iletmelerini
emrettim bu esnada olayın verdiği heyecandan olsa gerek şubemde plan koordinasyon kısım amiri olarak
görevli kolordu lojmanlarında oturan İkmal Yüzbaşı Umut İBİŞOĞLU’nu aramayı unuttum. Kışla
misafirhanesinde kalan veteriner asteğmen Emre YAZ’ı da misafirhanede bulunduğunu ve güvende olduğunu
teyid ettikten sonra silahı olmadığı ve askerliğinin yetersiz olduğunu düşündüğüm için mesaiye çağırma
gereğini hissetmedim. Bu iki personel hariç saat; 00:00 sıralarında lojmanlarda oturan ve izinde olmayan tüm
personelim mesaiye gelmişti. Bunlar; İkmal Albay Önder KARA’yı Binbaşı Yakup EVLEKSİZ Binbaşı Fatma
Gülay ÇİFTELİ (revirde) Üsteğmen Bayram GÜL, Bçvş. Ayhan YAĞCI, İkmal Bçvş. Fazlı YÜTMEZ, İkmal
Bçvş. Ali Osman VAROL, ikmal üst çvş. Suat DAĞLI olmak üzere 8 kişiydi. Personelime bunun bir kalkışma
olduğunu buna inanmamamız gerektiğini anlattım. Personelimde zaten benimle aynı fikirde olduklarını ilettiler.
Kışlaya geldikten sonra birinci amirim olan İdari Başkanımız Kurmay Albay Alptekin TARTICI ve ikinci
amirim olan Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER’e mesaiye geldiğimizi bu kalkışmaya karşı şubece emir
beklediğimizi karargahın arka girişinde kendilerine ilettim. Kışladaki durum hakkında bilgi sordum. Alptekin
Albayım kışla Nöbetçi Amiri Hava İstihbarat Kurmay Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY ile Kışla Nöbetçi Amir
Yardımcısı Kurmay Binbaşı Mustafa BAYRAM’ın kışlada kalkışmayı yönettiği ayrıca yanlarında 4-5 kişilikte
silahlı grup yada gruplar olduğu Deniz Akademi Komutanı Tuğamiral Tayyar ERTEN’i tutuklamaya çalıştıkları
bilgisini aldım. O esnada deniz akademi komutanı da kurmay başkanımızın odasında idi. Durumun silahlı
çatışmaya dönüşebileceği ihtimaline karşı ben çalışma odamdaki eğitim kıyafetimi giydim ve yanıma Önder
KARA albayı alarak kendi aracımla evime giderek beylik silahımı aldım. Saat; 00:30 sıralarında tekrar
karagaha döndük. Dönüşte korumalı konutlar bölgesinin destek kıtaları personeli tarafından korumaya
alındığını gördüm. Ayrıca genel sekreterlikten Albay Levent GÜRCAN ve Yarbay Asutay AKINCI da o bölgede
koruma için bulunmakta olduğunu gördüm. Bu saatten itibaren kışlanın güvenliğini sağlamak ve kalkışmayı
durdurmak için mesaideki şube personelim idari başkanım kurmay başkanım, Mehmet ÖRKEN Albayım,
Mehmet GÖKEŞ Albayım, Mesut KIZILCA Albayım, Genel sekreterimiz İsmail Albayım, Semih Yüzbaşım,
Fotoğrafçı Yücel ÖZTÜRK Astsubay ile beraber hareket ettik. Başka personelde bulunabilir net
hatırlamıyorum ayrıca yaşanan olaylarla ilgili bu zamandan sonra verdiğim saatler net olmayabilir. İlk
hedefimiz kışla nöbetçi Kurmay Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY ile kışla Nöbetçi Amir Yardımcısı Kurmay Binbaşı
Mustafa BAYRAM idi. Kendilerini o esnada gelen haberler üzerine 1 nolu nizamiye ve hava harp akademisi
321
civarında aradık. 1 nolu nizamiyeye gittiğimizde nöbetçi amir ve yardımcısı orada yoktu şubemde görevli
Üsteğmen Bayram GÜL ve astsubay Suat DAĞLI’yı nizamiyenin güvenliği için orada bıraktık. Kendileri
nöbetçi amir ve yardımcısı nizamiyeye cep telefonlarının numarasını bırakmışlar idare başkanımız nöbetçi
amiri bu numaradan aradı kendisine teslim olması ve yerini bildirmesi gerektiğini söyledi. Ancak sinirli bir
şekilde telefon konuşmasını sonlandırdı. Nöbetçi amir yardımcısını aradığında ise bildiğim kadarıyla
ulaşamadı. Daha sonra hava harp akademisi bölgesine gittik. Binanın ana girişinden binaya yaklaştık. Binada
bazı ışıklar yanmaktaydı. Hatırladığım kadarıyla Mehmet ÖRKEN Albayım Alptekin Albayım ve ben kapıyı
zorladık ama kitliydi. Binaya yüksek sesle kapıları açmaları gerektiğini içerde neler olduğunu bilmemiz
gerektiğini söyledik. Fakat ışıklar söndü cevap veren olmadı. Daha sonra saat; 01:30 sıralarında nöbetçi amiri
1 nolu nizamiyede olduğu haberi üzerine tekrar oraya yöneldik. Mehmet ÖRKEN ve Alptekin Albayın bizden
önce nöbetçi amirliğine girmişler. Bende daha önce orada emniyet için bıraktığım astsubay Suat’ı arayarak
hem kendi durumlarını sordum hem de nöbetçi amirin orada olduğunu teyit ettim. Nöbetçi amirin silah çekmesi
ve mukavemet göstermesi üzerine Mehmet Albayım karşılık vermiş ve nöbetçi amire silahın dipçiğini vurmuş.
Ben ve Önder Albay ikinci grup olarak nöbetçi amirinin yanına gittiğimizde nöbetçi amirin elinde bir silah
ayrıca belinde bir silah vardı sol kaşıda biraz kanıyordu. Her iki komutanımızda nöbetçi amiri silah bırakması
konusunda ikna etmeye çalışıyordu. Ben ve Önder Albay Mehmet ve Alptekin Albaylarımı odanın dışına
çıkartarak nöbetçi amiri silah bırakması, teslim olması konusunda ikna etmeye çalıştık. Yaklaşık 20-25
dakikalık bir uğraştan sonra kendisi, akademi kurmay başkanımızın yazılı yada bizzat oraya gelerek nöbetçi
amirliği görevinden alındığını bildirmesi halinde teslim olacağını bildirdi. Bunun üzerine bende kurmay
başkanımızı saat; 02:00 sıralarında cep telefonumdan arayarak durumu bildirdim. Yaklaşık15-20 dakika sonra
kurmay başkanımız nöbetçi amirliğine gelerek kendisine nöbetçi amirlik görevinin bittiğini sözlü olarak tebliği
etti. Nöbetçi amirin silahlarına ve mermilerini Albay Önder teslim aldı. Şahsi silahı daha sonra destek kıtaları
karargah bölüğüne teslim edildi. Nöbetçi amir silahı ise bildiğim kadarıyla Çağdaş uzmana bir sonraki nöbetçi
amirine verilmek üzere orada teslim edildi. Daha sonra kurmay başkanımız bana ve Önder Albaya nöbetçi
amiri yanımızdan ayırmamamızı emretti. Nöbetçi amiri sabah 06:30-07:00 sıralarında destek kıtaları
komutanlığından teşkil edilen heyete teslim edene kadarda yanımızdan ayırmadık. Bu olaylar yaşanırken o
esnada revirde bulunan Binbaşı Gülay ÇİFTELİ saat;0145 sıralarında beni arayarak Yüzbaşı Umut’un
kendisiyle görüştüğünü lojmanda beklediğini, mesaiye gelmesi konusunda emir beklediğini iletti bende Gülay
Binbaşıya şu an da kışlanın karışık olduğunu çok fazla personel ve araç hareketi olduğunu, kimin ne olduğunu
bilmediğimizi ve bu sebeple lojmanından kışlaya tek başına gelmesinin tehlikeli olabileceğini biraz daha
beklemesini ilettim. Saat;02:15 sıralarında Yüzbaşı Umut beni tekrar aramış. Saat;02:25 de bende Umut’u
arayarak yerinde kalmasını, gerekirse sabaha doğru taze kuvvet olarak çağırabileceğimi ilettim. Nöbetçi
amirin yakalanmasının müteakip idari başkanımızla beraber hava harp akademisine gittik. Yine bütün kapılar
kilitli camlar kapalı ve binanın ışıkları yanmıyordu. Bu seferde binanın arka tarafına geçerek yüksek sesle
kapıları açmalarını içeride neler ve kimler olduğunu bilmemiz gerektiğini defalarca bağırdık. Bir ara havacı
eğitim elbisesi giymiş bir yüzbaşı içerden binanın girişine gelerek anahtarlarının olmadığını ve binayı
açamayacaklarını ileterek içeri girdi. Bina karanlık olduğu ve çok kısa kaldığı için personeli daha sonra
tanıyamadım. Daha sonra binanın karşısındaki yola geçerek yaklaşık 30 dakika daha orada bekledik. Kendi
aramızda binaya girip girmeme konusunda durum muhakemesi yaptık. İçeride neler olabileceğini
bilemediğimiz için binaya girmemeye karar verdik ve karargaha döndük. Sabah saat; 07:00’a kadar karargah
girişinde idari başkanımız ve kurmay başkanımızın verebileceği emirleri bekledik. 06;30 sıralarında Yüzbaşı
Umut Asteğmen Emre’yi mesaiye çağırdım. Gelmelerine müteakip hava aydınlandığı için bir kısım personeli
çağrıldığında gelmek üzere dinlenmeleri için evlerine gönderdim. Daha sonra şubemden yıllık izinde olan ya
da dışarıda oturup kışlaya gelemeyen personeli kışlada kalan personelle teker teker arayarak hepsinin iyi ve
güvende oldukları bilgisini aldık. Gün içerisinde tarafıma başka görev verilmedi akşam saat;18:00’a kadar
mesaideydim. Sadece 13:00-14:00 arası 1 saatliğine kışladaki evime gidip geldim. Akşam 18:00’da
personelime lojmanlardan ayrılmamak ve arandığında 15 dakika içinde kışlada olacak şekilde idari
başkanımızdan emir alarak evlerine gönderdim gece boyuda evimdeydim. Benim bu konu hakkında bildiklerim
bunlardan ibarettir.” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

8.2.3.5. Tanık Albay Oktay Çetin'in kollukça alınan ifadesinde;

322
“Ben Harp Akademileri Komutanlığında Destek Kıtaları Grup Komutanı olarak Piyade Albay
Rütbesi ile görev yapmaktayım. 15.07.2016 günü saat: 07.30 itibariyle mesaime başladım. Gün içerisinde
görevimin gereği olan rutin işlerimle uğraştım ve her şey olağan şekliyle seyrediyordu. Aynı gün akşam saat:
20.00-20.30 sıralarında yerleşkede bulunan sosyal tesislere yemek yemeğe gittim, yemek olmadığı için hemen
yanında bulunan kolordu lojmanlarına yemek yemeye gittim.Bu gidişim esnada 3 numaralı nizamiyeden çıktım.
Burada yemek yedikten sonra bir müddet çay içtim ve saat: 22.40 sıralarında Kurmay Başkanı Hasan Nevzat
Taşdelerbeni arayıp, acil olarak beş dakikalığına yanıma uğra dedi bende buna istinaden 10-12 dakika
içerisinde 3 numaralı nizamiyeden girerek yanına gittim. Yanına gittiğimde oturup bir evrağı inceliyorlardı,
odasında kara akademi komutanı tümgeneral Selim MERT misafir koltuğunda oturuyordu, diğer üçünce
komutanımızı net olarak hatırlamıyorum. Kurmay Başkanı bana dönerek haberin var mı ? diye sorunca ben de
neyden haberim var mı dedim, darbe olduğu söyleniyor ne olduğunu anlamaya çalışıyoruzsen git personelini
topla yoklamanı al silahlık ve koğuşlarını kontrol et ve tüm birliğini emniyete al zaten Nöbetçi Amirine de emir
verdim personelini toplasın diye emrettim, dedi. Ben emri aldıktan sonra resmi üniformamı giymek üzere evime
geçerken destek kıtaları nöbetçi subayı üsteğmen Zeki UÇAR’ ı aradım, bölük komutanlarına haber verdiğini
söyledi,ben bu görüşmeyi yaptıktan sonra Kurmay başkanı beni arayarak Deniz Akademi Komutanının evine
girdikleri yönünde bir haber aldıklarını oraya da geçip bakmamı söyledi.Benim de evime yakın olan Gürler
apartmanı bölgesine gittiğimde benimle eş zamanlı kurmay albay Alptekin TARTICI da kendi aracıyla oraya
intikal etmişti. Apartmana girdiğimizde iki silahlı Binbaşının Deniz Akademi Komutanının evinden çıktığını
gördük, daha sonra bunlardan birinin Nöbetçi Amiri Özcan ÇAY ve ismini bilmediğim Nöbetçi Amir Yardımcısı
olduğunu öğrendik, konutun kapısında sanıyorum ki Deniz Akademi Komutanının eşi ve oğlu vardı. Bu iki asker
evde arama yapmışlardı Deniz Akademi Komutanını bulamamışlardı, Alptekin Albay onlara sizin ne işiniz var
burada derhal burayı terk edin siz ne yapmaya çalışıyorsunuz dedi, onlar da sizin yetkiniz yok siz bize
karışmayın biz emir aldık gereğini yapıyoruz diye cevap verdiler. Alptekin albay emir komuta zinciri içerisinde
kimseden emir almadınız suç işliyorsunuz şeklinde yanıt verince Nöbetçi Amiri Özcan ÇAY biz kendi emir
komuta zincirimiz içinde emir aldık ve bu emri yerine getiriyoruz diyerek ellerinde bulunan silahlarla oradan
ayrıldılar, biz de dışarı çıktığımızda 13-15 kişilik subay gurubu gördük rütbeleri genellikle yüzbaşı binbaşı
arasında değişiyordu ve muhtelif sivil araçlarda orada olduklarını gördük. Subaylardan 2 tanesi karacı 1
tanesi denizci diğerleri ise havacı kıyafetliydi. Araçlarına binip oradan gittiklerinden sonra ben de aracımla
Destek Kıtaları Komutanlığındaki makamıma geri döndüm. Bu esnada Kurmay Başkanını arayarak durumdan
bilgi verdim kendisi de ben de bunun Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinden bir grubun kalkışması olduğunu
anlamıştık, kendisi bana emniyet tedbirlerimi arttırarak personelden haberdar olmamı ve o olaya karışan
subayları etkisiz hale getirmemi emretti ben de bunun üzerine üzerime düşeni personeli toplar toplamaz
yapacağımı bildirdim.Hemen sonra benim emrimde olan muhafız bölük komutanım yüzbaşı Gürkan
KARACAYA’ kurmay başkanının akademik yerleşke içerisinde mevcut şantiye işçilerini boşaltması emrini
verdiğini ve mesaiye gelen yüzbaşının ani müdahale mangası ve hazır kıta ile birlikte şantiye işlerine boşaltma
işlerine başladığını öğrendim. Daha sonra emrimdeki personelin bir kısmını emniyet tedbirleri alan personelin
yanına gönderdim bir kısmını da bu kalkışmaya katılan subayların zorla giriş yaptıkları lojmanlara
yönlendirdim, kendim de o bölgeye gittiğimde subayları o civarda bulamadım, sanıyorum kendileri yaşanan
olaydan ötürü akademik yerleşke içerisine dağılarak kaçmışlardı ben de onları bulamadım, tekrar kurmay
başkanı ile telefonda görüştüğümde karargaha saldırabileceklerini elimde personel varsa takviye personel
göndermemi istedi, şantiyede işini bitirmiş olan Yüzbaşı Gürkan KARACA’ yı takviye birlik olarak gönderdim,
bu esnada nizamiyeleri dolaşarak emniyet tedbirlerini kontrol ettim, nizamiyelerin kapatılmış olduğunu
gördüm, muhtemelen saat: 24.00 sıralarıydı, personelime sorduğumda kurmay başkanının emriyle
nizamiyelerin kapatıldığını öğrendim. Daha sonra Hava akademisinde yoklama alınamadığı ve oraya hakim
olamadığını öğrendim bunun üzerine de kurmay başkanı benim gönderdiğim takviye birliği oraya sevk etmiş ve
orada hareketlerinden şüphelenilen 5 askeri personel yakalanmış. Ben de o bölgeye doğru intikal ettim, daha
sonra tekrardan yine etrafı kontrol etmek amacıyla Albay Önder ve Albay Mevlüt KARAGÖZ ile birlikte oradan
ayrıldık ve etrafa dağıldık. Daha sonra Destek kıtaları ve benzinliğin olduğu bölgeye iki aracın gelerek orada
bulunan takviye birliklerini görüp kaçtıklarını öğrendim araçların plakalarını görevli astsubay (Enver KURT)
dan alarak kurmay başkanına bildirdim hatta bu araçtaki personeller soruşturma ile ilgili tutuklandılar.
Gece yarısı tam saatini hatırlamadığım bir saatte helikopter pistine iniş yapan bir helikopter
olduğunu fark ettik ve derhal oraya doğru yöneldiğimizde ki ben bu yönelmede geç kaldım, Astsubay Gürcan
323
DALAR ve Tuğrul SOYSAL benden önce oraya intikal ettiler ve kendileri oraya vardıklarında helikopterin
tekrar kalktığını söylediler. Yine akademi içerisinde çeşitli yerlerde devriye gezerek kalkışmaya katılan
askerleri yakalamak amacıyla çalışma yaptık, bu esnada helikopter pistinde Gri Lacetti marka araç bulduk
bunu da emniyete bildirdik ve bir de içinde 3-4 kişinin olduğu bir aracı yüzbaşı İlkay KATI plakasını tespit etti
bana söyledi bende kurmay başkanına ilettim. Daha sonra yüzbaşı Gürkan KARACA ve bir kısım rütbeli
personel ile tekrar lojmanlar bölgesine intikal ettik, bu bölgede yaptığımız araştırmada 2 numaralı nizamiyeye
yakın 4 numaralı apartmanın önünde daha önceden gördüğümüz aracı fark ettik ve içerisinde iki yüzbaşı vardı
onları aldık emniyet birimlerine teslim ettik. Sabaha kadarplakalarını bildirdiğimiz araçlarınsahiplerinin
Kurmay Başkanı ve Güvenlik Eğitim Şube Müdürü tarafından araştırılması yönünde çalışmalar yaptık, ve bu
çalışmalarımız gün boyunca devam etti. Devam eden günlerde de bu tespit ettiğimiz kalkışmaya kalkan
personeli yakalayarak emniyete teslim ettik. Bu çalışmalarımız 18.07.2016 günü dahil olmak üzere yoğun
şekilde devam etti.” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

8.2.3.6. Tanık Albay Ufuk Bozkurt'un kollukça alınan ifadesinde;

“Ben Harp Akademileri Personel Şube Müdürü olarak görev yapmaktayım. 15.07.2016 günü sabah
saat; 07:30 sıralarında 2 nolu nizamiyeden 34 LJ 7324 plakalı aracımla babamın sağlık sorunları nedeniyle
GATA Haydarpaşa Eğitim hastanesine gitmek için çıkış yaptım. Saat; 08:30 sıralarında hastaneye giriş yaptık.
Onkoloji bölümü doktor Serkan beyden randevu almıştık 10:30 sıralarında babamı muayene ettirdikten sonra
saat; 16:45 sıralarında evime geldim babamın rahatsızlığından dolayı göreve gitmedim. Sonra saat; 17:20’de
İkbal eczanesine gidip ilaç aldıktan sonra tekrar evime gittim. Saat; 20:00 sıralarında tekrar 2 nolu nizamiyeden
yaya olarak çıktım metro vasıtası ile Okmeydanı Hastanesinde daha önceden askerim olan Abdullah BATAN ile
babamın hastalağı ile alakalı nübülatör denen bir cihazı almak için görüştüm cihazı alıp saat; 21:30 sıralarında
evime geldim. Bu saat itibariyle sürekli evimdeydim bir yere ayrılmadım babamla ilgilendim. Saat;23:00
sıralarında Kayınbiraderim olan Zekeriya KENEL beni arayarak “askerler boğaz köprüsünde bilgin var mı”
diye sordu. Bende herhangi bir bilgim olmadığını söyledim ve hemen televizyonu açtım. Bu sırada daha önce
birlikte çalıştığımız sivil memur olan Sevim ÖZTAŞKIN beni cep telefonumdan arayarak “oğlum köprüden
geçemiyor neler oluyor bilgin var mı” diye sordu. Bende televizyondan olayları gördüğüm kadar bilgim
olduğunu başkaca hiçbir bilgim olmadığını söyledim. Saat; 23:29’da İdare Başkanım Kurmay Albay Alptekin
TARTICI beni cep telefonumdan arayarak nerde olduğumu sordu bende evde olduğumu söyledim. Hoş
olmayan şeyler var diyerek hemen mesaiye gelmemi söyledi. Bu sırada personel kısım amiri hava personel
yüzbaşı Ahmet GEZERER’i aradım nerde olduğunu sordum o da dışarıda olduğunu ve hemen geleceğini
söyledi. Bana bağlı olan iki personel Personel Yarbay Mehmet Sarp KOÇKARSANTILIOĞLU ve Hava
personel Bçvş. Ali ONAÇ senelik izinde oldukları için ve Topçu Astsubay Bçvş. Ferhat KIZILATEŞ 3 nolu
nizamiyede nöbetçi olduğundan arayıp mesaiye gelmelerini söyleme gereği duymadım. Bende günlük resmi
kıyafetlerimi giyip Harp Akademileri karargah binasına geldim doğrudan Kurmay Başkanı Hasan Nevzat
TAŞDELER’in odasının olduğu bölgeye gittim. Kapı açıktı içeride Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat
TAŞDELER, İdari Başkan Kurmay Albay Alptekin TARTICI ile Güvenlik ve Eğitim Şube Müdürü Topçu
Albay Mehmet ÖRKEN bulunuyordu. Alptekin Albay bana emir astsubayın bulunduğu oda da beklememi
söyledi. Yaklaşık 30 dakika sonra Deniz Harp Akademisi komutanı Tuğamiral Tayyar ERTEM ve emir
astsubayı Kurmay başkanının odasına geldiler. Deniz Harp Akademisi komutanı Tuğamiral Tayyar ERTEM
heyecanlı bir şekilde bir grup öğrenci subayın evine gidip kendisini aradıklarını ayrıca makamında da bir grup
öğrenci subayın emir Astsubayının kafasına silah dayayıp nerde olduğunu sorduklarını söyledi. Kurmay başkanı
bunun üzerine herkesin karargahın emniyetini almasını ve kendi bilgisi dışında giriş-çıkış yapılmamasını
emretti. Daha sonra Kurmay Başkanı ile Deniz Harp Akademisi komutanı Tuğamiral Tayyar ERTEM ve emir
Astsubayı tahminimce bir üst kata çıktılar ve orada bir odada beklediler bu odanın hangi oda olduğunu
bilmiyorum. Kurmay başkanı bana tabancam olup olmadığını sordu bende tabancam var ama mermim yok
dedim olsun sen yinede tabancanı al gel caydırıcı görüntü verirsin senin buradan ayrılmanı istemiyorum dedi.
Bende bunun üzerine odama gidip tabancamı alıp emir astsubayının odasında beklemeye başladım. Daha sonra
yine bir grubun Deniz Harp Akademisi komutanı Tuğamiral Tayyar ERTEM’in oturduğu evin civarında
görüldüğü haberi gelince Alptekin Albay “ben gider onları alırım” diyerek ayrıldı kimlerle gittiğini bilmiyorum.
Daha sonra Nöbetçi amiri Kurmay Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY ve yardımcısı Hava SS Kurmay Binbaşı
324
Mustafa BAYRAM’ın da bu kalkışmanın içinde olduğunu Kurmay başkanının odasındaki konuşmalarından
duydum ve kurmay başkanı bunlar nöbet değişikliği yaptılar mı diye bana sordu bende araştırıp bilgi vereyim
dedim. Sonra personel işlem odasına çıktım klasörlere baktığımda nöbet değişikliği talebini içeren yazılı bir
belge bulamadım. Sonra bir grup personelin nöbetçi amiri Kurmay Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY’ı etkisiz hale
getirdiğini gördüm ve yanına giderek nöbet değişikliği yaptınız mı diye sordum “kendi aramızda değiştik” diye
söyledi. Kurmay başkanı, Güvenlik eğitim şube müdürü ve idari başkan bir grup karargah personelini alarak
akademi içinde bulunduğu söylenilen kalkışmacı hainleri etkisiz hale getirmek için kuvvet harp akademilerinin
binalarının olduğu kısıma doğru gittiler. Bir grubunda karargah binasının emniyetini alması istendi bende bu
grubun içerisindeydim. Odaların ışıklarının kapatılıp brifing salonunda toplanılması istendi. Saat; 04:00’a kadar
kurmay başkanının odasının olduğu bölgede oturup bekledim. Saat; 04:00 sıralarında Kara Harp Akademisi
komutanı Tümgeneral Selim MERT ve Kurmay başkanı ile Deniz Harp Akademisi komutanı Tuğamiral Tayyar
ERTEM kurmay başkanının odasına geldiler bu sırada Tümgeneral Selim MERT personel şube müdürü olmam
sıfatıyla “personelci gitsin bu etkisiz hale getirilen kişilerin ifadelerini alsın” dedi. Ben disiplin kanunu
gereğince ifadelerin sıralı amirler tarafından alındığını biliyordum ama yinede disiplin subayı Hakim Albay
Recep Teoman AKÇA’yı 04:22’de cep telefonumdan arayarak bu durumu söyledim kendiside bana “sıralı
amirlerin alması gerekir sen kesinlikle ifade alma” dedi. Ben de bu konuşmayı kurmay başkanının odasına
girerek söyledim odada bulunan herkes bunu duydu. Selim MERT generalin askeri savcıyı çağıralım söylemi
üzerine Kurmay Başkanı telefonu kaldırdı ve ben askeri savcıyı aradığını zannettim ve odadan ayrıldım. Daha
sonra Selim MERT general askeri savcı noldu arandı mı diye sordu bende bana daha önce böyle bir talimat
verilmemiş olduğu için askeri savcılığı aramamıştım bunun üzerine santral vasıtasıyla askeri hattan 3. Kolordu
askeri savcılığını aradım telefonu bir er ya da erbaş açarak nöbetçi Askeri savcının o anda orada olmadığını
ancak cep telefonunu verebileceğini söylemesi üzerine 0533................. nolu cep telefonunu 05:11’de aradım
savcı bana “bu Anayasal düzene karşı işlenen bir suçtur dolayısıyla askeri yargıyı ilgilendiren bir husus değildir
sivil mahkemelerin yetki alanındadır anlamına gelen sözler” söyledi. Telefonu kapatmadan savcıyı kurmay
başkanıyla görüştürdüm neler konuştuklarını bilmiyorum. Daha sonra 05:26’da askeri savcı benim telefonumu
aradı bende telefonu açmadan kurmay başkanına götürdüm onunla ne konuştular bilmiyorum. Daha sonra
İstanbul merkez komutanlığını aradım merkez komutanı ile idari başkanımızı görüştürdüm neler konuştuklarını
bilmiyorum. Saat; 06:00 sıralarında harp akademileri komutanı Korgeneral Tahir BEKİROĞLU’nun koruma
astsubayları Piyade Bçvş. Eyüp ve Personel Bçvş. Okan ŞENTÜRK emir astsubayının odasına gelerek
komutanın hadımköyde olduğunu ve Hadımköye emir subayı Binbaşı Fatih IRMAK tarafından götürüldüğünü
ve kendilerinin de yanında olduklarını söylediler.Saat; 07:00 sıralarında kurmay başkanı tarafından karargahın
yoklamasının alınması emredildi ben karargahın isim listesinin karşısına gördüklerimi işaretledim diğer
personeli de amirlerinden aldığım bilgiler doğrultusunda yazarak oluşturduğum listeyi idari başkan Topçu
Kurmay Albay Alptekin TARTICI’ya teslim ettim..." şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.7. Tanık Albay Alptekin Tartıcı'nın kollukça alınan ifadesinde;

“Ben Harp akademileri Komutanlığında İdari Başkanı olarak görev yapmaktayım. 15.07.2016 günü
sabah saat 08.05 itibariyle mesaime başladım. Saat 08.20 ye kadar Kurmay Başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER
ile istişarelerde bulunduk bu istişareler daha öncede görevimiz gereği yapmış olduğumuz istişarelerdir ve
rutindir. Daha sonra makamıma geçerek günlük takip edeceğim evrakların imzalarını atarak yine günlük rutin
işlerime devam ettim. İşlerimi bitirdikten sonra akşam saat 20.00 sıralarında görevimden ayrılarak evime
gittim. Daha sonra saat: 22.30 civarı Kurmay Başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER beni cep telefonumdan
arayarak “ Harekat merkezine ivedi mesaj geliyor anormallikler var acele karargaha gel” diye emretti. Ben bu
emir üzerine kendi şahsi aracımla saat: 22.45 sıralarında karargaha vardım. Kurmay Başkanı bana Genel
Kurmaydan gelen mesajı göstererek bak bu masajda anormallik var dedi. Mesaja baktığımda Sıkıyönetim
ilanına ilişkin ifadeler yer alıyordu, gelen mesaj içeriği bir hayli fazlaydı, ben daha sonra metnin imza blokuna
baktığımda, imza kısmında TuğgeneralMehmet PARTİGÖÇ’ e ait bir mesajdı. Daha sonra bu rütbede bir
subayın Genel Kurmay Başkanının imzası olmadan kendi başına böyle bir mesajı göndermesinin askeri
teamüllere aykırı olduğu kanaatine vardım. Daha sonra mesajın eklerini incelemeye başladık, normalde Harp
Akadamelirende yapılan görevlendirmelerde Kara akademisi Komutanı daha kıdemli iken ve görev yeri
değişmemişken hava akademisi komutanı Tümgeneral Recep YÜKSEL’ in Harp akademi komutanlığını
325
görevlendirmiş olması yine belirttiğim gibi askeri teamüllere aykırı olduğunu anladık. Oesnada Nöbetçi Amiri
Kurmay Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY yanımıza geldi, kurmay başkanı kendisine nizamiye giriş çıkışlarını iptal
et, dışarıdan kesinlikle yabancı kimseyi alma duyarlı bulun şeklinde emir verdi. Bu esnada Harp Akademileri
Genel Sekreteri Kurmay Albay İsmail ŞANLI da odaya geldi. O da mesajı görür görmez bizimle aynı kanaate
vardı.
Ben güvenlik ve eğitim şube müdürü Topçu Albay Mehmet ÖRKEM’ i aradım, bazı önemli konular
var acele kışlaya gel dedim. Kendisi 23.30 sıralarında yanımıza intikal etti. Bu arada Akademi Kurmay
Başkanımız Deniz ve Kara Harp akademileri komutanlarını telefonla arayarak makamına çağırdı. Aynı şekilde
onlar da yanımıza gelerek mesajı incelediler ve bizim gördüğümüz anormallikleri onlar da gördüler, o esnada
makam odasında televizyon açıktı ve İstanbul Boğaziçi köprüsünde yaşanan olayları gösteriyordu. Biz bu
olayları görünce şaşırdık bunun bir saçmalık olduğunu kendi aramızda konuştuk ve herkes kendisine bağlı
bulunan personel ve öğrencileri toplayarak yoklama alınmak suretiyle durum tespiti yapmak amacıyla çağırdı.
Odada bulunan diğer komutanlar kendi sorumluluğunda bulunan personeli çağırmaya çalıştılar ve yanımdan
ayrıldılar bende kendi sorumluluğumda görev yapan personelimi çağırmak için birkaç yeri aradım. Bu esnada
Kurmay Başkanı Destek Kıtaları Gurup Komutanını arayarak müşterek bina inşaatındaçalışan inşaat
işçilerinin herhangi bir emniyetsizlik olmaması için kışla dışına çıkartılması için inşaat sahibini aramasını ve 5
nolu nizamiyeden tahliyeyi yapmasını emretti. Bu esnada Kurmay Başkanı bana Destek Kıtaları Gurup
Komutanlığındaki silah ve mühimmatları kontrol etmemi istedi, bende hemen bu emri yerine getirmek amacıyla
Destek Kıtaları Gurup Komutanlığına gittim ve Destek Kıtaları Grup Komutanıyla görüştükten sonra
silahlıkları ve koğuşları kontrol ettim, buralarda yaptığım kontrollerde herhangi bir anormalliğe rastlamadım,
daha sonra ben aracıma binerek denetimden ayrıldım bu esnada Kurmay Başkanı beni telefon ile arayarak,
Tuğamiral Tayyar ERTEM’ i tutuklamak amacıylalojmanına birkaç askeri öğrencinin geldiğini ve konutta
arama yaptığını söyledi. Ben de derhal bahse konu lojmana acele geçtim, kapının önüne vardığımda asimetrik
park edilmiş araçlar vardı ve anormallik olduğunu anladım, kapının önünde bir kara harp öğrencisi
bekliyordu, ona burada ne geziyorsun senin buraya gelmen bile yasak dediğimde bana “Komutanım biz buraya
görev için geldik” diye cevap verince kendisini yüksek sesle bağırarak oradan kovdum. Apartmanın içine doğru
yöneldiğimde içeride birkaç askeri botun olduğunu gördüm daha sonra içeriden birkaç kişi üzerime doğru
geldi yanıma yaklaştıklarında o kişilerden birinin yukarıda bahsettiğim ve Kurmay Başkanının Nizamiye Giriş
Çıkışlarını kontrol etmesi amacıyla görevlendirdiği, Nöbetçi Amiri Kurmay Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY
olduğunu gördüm ona da yüksek sesle bağırarak sana ne görev verildi burda ne geziyorsun dedim, o esnada
yanında bulunanNöbetçi amir yardımcısı Hava Pilot Kurmay Binbaşı Mustafa BAYRAM bana elinde silah
varken,seni tutuklarım bize zorluk çıkarma dedi. Ben de bunun üzerine geri adım atmayarak onlara sert tepki
verince şaşırdılar, hatta biz bu tartışmayı yaşarken lojman sahibi Tuğamiral Tayyar ERTEM’ in eşi elinde
bulunan telefon ile ikametine zorla giren ve arama yapan bu kişilerin fotoğrafını çekmeye çalıştı fakat bunu
fark ederek engel oldular.Ben bu askerleri oradan kovdum daha sonra aracıma binerek hızla oradan uzaklaştım
ve Kurmay başkanını arayarak durumun vahameti hakkında bilgi verdim ve üzerimde silah olmadığı için
derhal evime giderek silahımı aldım ve Kurmay Başkanının makamına gittim, oraya gittiğimde Deniz Harp
akademisini komutanı da ordaydı, biz odada dururken nöbetçi amirliği tarafında silahlı bir grubun olduğu
bilgisi geldi, biz de bulunduğumuz binanın etrafındaki güvenlik önlemlerini arttırarak nöbetçi amirliğine doğru
iki koldan ilerledik ve nöbetçi amirliğinin etrafını sardık içeriyi gözlediğimizde nöbetçi amiri Kurmay Binbaşı
Mustafa Özcan ÇAY’ ın içeride tek başına oturduğunu görmemiz üzerine ivedi şekilde odaya girdik ve o da
hemen ayağa kalkıp silahını bize doğru çekti, Güvenlik ve Eğitim Şube Müdürü Topçu Albay Mehmet ÖRKEM
hızlı davranarak karşısına geçip o da silah çektive bu vaziyette birbirleriyle boğuştular , Nöbetçi Amirine böyle
bir işi neden yaptığını sormaya başladık o da bize ben bana verilen emri uyguluyorum siz yanlış yapıyorsunuz
diyerek bağırdı, biz de onu konuşa konuşa ikna etmeye orada herhangi bir çatışma olmadan bu işi çözmeye
çalıştık ve kendisine yanında olan diğer silahlı askerlerin nereye gittiğini sorduğumuzda hava harp
akademisine gittiklerini söyledi. Biz de Nöbetçi Amiri’ ni yanımıza alarak bahsettiği yere geçtik, içeride birileri
vardı ancak kapıları kontrol ettiğimizde kapıların kilitli olduğunu anladık, daha sonra içeriye doğru seslenerek
yaptıklarının yanlış olduğunu, teslim olmaları gerektiğini söyledik ancak bize herhangi bir karşılık gelmedi. Bu
çağrımız ve bekleyişimiz yaklaşık 1-1.5 buçuk saat sürdü, bu esnada biraz uzağımızda helikopter uçuyordu iniş
yapmak istedi fakat Ani Müdahale Mangasını fark edince geri dönerek iniş yapmaktan vazgeçti, helikopterden
sonra da üzerimizden F-16 savaş uçakları alçak uçuş yaparak geçtiler. Bulunduğumuz yerde beklerken bize
nizamiye girişi ve dışarıdan tel örgülerden girişler olduğu bilgisi gelince oradan ayrılarak acil olarak nizamiye
326
girişine geldik ve söz konusu yerde herhangi bir girişin olmadığını gördük. Daha sonra kurmay başkanının
makamına geçtik, saat: 05.00 sıralarında Hadımköy Kışla Komutanı Hava Savunma Albay Mehmet
YORGANCI’ yı aradım, harp akademileri komutanımızın durumunu sordum, o da bana kendisinin sağlık
durumunun iyi olduğunu bir odada alıkonduğunu, endişe edilecek bir şey olmadığını, yanında 4-5 tane
kamuflaj kıyafetli silahlı personel olduğunu söyledi, bende kendisine komutanla görüşüp görüşemeyeceğini ve
mümkünse komutanı oradan çıkartıp emniyetli bölgeye alalım ve gerekirse kendisini geri getirmek için
tedbirler düşünelim dedim. Hadımköy Kışla Komutanı Saat: 06.00 civarında beni aradı, Harp Akademileri
Komutanı ve onu enterne eden ekibin dönüş için hazırlık içinde olduklarını söyledi, daha sonra komutanın
güvenli şekilde getirildiği haberini aldık hatta kurmay başkanı Harp akademileri emir subayını arayarak
bağırdı ve onu derhal buraya getirin diye emretti. Yanımızda bulunan nöbetçi amirinin dışında onunla beraber
hareket eden yardımcısı Hava Pilot Kurmay Binbaşı Mustafa BAYRAM’ ın kaçtığı bilgisini aldık. O da sabah
saat: 07.00 sıralarında gelerek teslim olduğunu duyduk. Sabah 08.30 sıralarında Harp Akademi Komutanımız
güvenli şekilde akademiye ulaştı, biz de bu olaya karışan askerleri derdest ettik. Derdest ettiğimiz kişiler Kara
Harp akademisi öğretim elemanı Kurmay Binbaşı Erhan SAVUR, Emir Subayı Piyade Binbaşı Fatih IRMAK,
ismini bilmediğim 2 öğrenci subaydır. Yukarıda bahsettiğim nöbetçi amiri ve yardımcısı zaten derdest
edilmişlerdi.
16.07.2016 günü yani yaşanan kalkışmanın ertesi günü bir heyet kurarak akademi içerisinde
bulunan güvenlik kameralarını incelemeye aldık burada izlediğimiz görüntülerde teşhis ettiğimiz yaklaşık 24
personeli akademiye gelen polislere teslim ettik. Bu inceleme ve tespit süreci uzunca bir zaman ve müteakip
günlerde de devam etti, çünkü yaklaşık 28 TB görüntü mevcuttu.Hali hazırda görüntü incelemesi personelimiz
tarafından devam etmektedir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.8. Tanık Albay İsmail Şanlı'nın kollukça alınan ifadesinde;

"Harp Akademileri Komutanlığı Genel Sekreteri olarak görev yapmaktayım. … Yemek bitimine
doğru tahminen 22.30 sularında kurmay başkanı beni cep telefonumdan arayarak acilen karargâha
gideceğimizi evin önünden geçerken beni de alacağını söyledi ve telefonu hemen kapattı. Bizde o esnada
Kalender Orduevinde olduğumuzdan tekrar ben kurmay başkanını arayarak durumumu anlattım ve en kısa
zamanda kendim geleceğim dedim. Bunun üzerine derhal yemeği sonlandırarak Başçavuş Halis Balcıoğlu’nun
aracıyla yanımızda Altan Albay da olduğu halde Harp Akademilerine geriye dönmek için yola çıktık. Yolda
eşimde haberlerden bir takım gelişmeler olduğunu söylediğinde dönüş yolunda olduğumuzu söyledim.
Yoldayken dışarıda arkadaşlarla birlikte yemekte olan kızımı telefonla arayarak en kısa sürede eve dönmesinin
söyledim. Yaklaşık 30 dk. içinde harp akademilerine ulaştık. Ben lojmanda araçtan inerek belki lazım olur
düşüncesiyle kendi arabamı aldım ve yaklaşık 23.00 sularında sivil kıyafetli olarak karargâha giriş yaparak
kurmay başkanı makam odasına geldim. Odada kurmay başkanı dışında idari başkan Albay Alptekin Tartıcıda
vardı. İdari başkan kurmay başkanının telefonundan birisiyle görüşüyordu. Benim arkamdan Altan albayda
odaya girmişti. Daha başka birileri daha olabilir tam hatırlamıyorum. Kurmay başkanına ne oluyor
komutanım dediğimde önüme bir evrak uzattı evraka baktığımda sıkı yönetim direktifi konulu kalınca bir
evraktı birinci sayfaya göz attım ikinci sayfayı daha okumadan alttaki imza bloğuna baktım evrakı çıkarmaya
yetkili makam hanesinde genel kurmay personel plan ve yönetim daire başkanı tuğ general Mehmet PARTİGÖÇ
ün ismi, evrakı kaleme alan hanesinde general amiral şube müdürü kurmay albay Cemil Turan’ın isim vardı.
Bunları görür görmez evrakın normal bir evrak olmadığını anladım. Bir yandan kurmay başkanı ve
yanındakilere “Bu evrak doğru kanaldan gelmiyor personelciler sıkıyönetim direktifi yayınlayamazlar. Üstelik
böyle bir evrakın en az Genelkurmay ikinci başkanı tarafından imzalanması gerekir bu FETÖcülerin işi”
dedim. Bu arada evraka göz atmaya devam ettim. Baktıkça bunun FETÖcü bir darbe olduğunu anladım. Bunun
üzerine kurmay başkanı ve idari başkanda benim dikkat çektiğim noktalara bir kez daha baktılar. Devamında
harp akademileri komutanının nerede olduğunu sordum. Kurmay başkanı komutanın emir subayıyla birlikte
Hadımköye gittiklerini söyledi. Orada ne işi var diye sordum. Bilmiyorum dedi. Yanlarında emir astsubayı
Eyüp başçavuş ve koruma astsubayıda varmış dedi. Şuanda ne yapacağız dedim. Kurmay başkanı işte
toplanıyoruz akademiler (akademi personeli, öğrenciler) kendi akademilerinde toplanıyorlar dedi. Bende
personeli kontrol altına almak çabucak yoklama almak lazım dedim. O esnada oraya gelen veya orada
bulunmakta olan güvenlik ve eğitim şubede görevli piyade albay Mehmet Gökeş nöbetçi amirinin şüpheli
hareketlerinden bahsediyordu. Yanlış aklımda kalmadıysa nöbetçi amirinin kontrol altında bulundurulmasını
327
heyecanlı bir şekilde tavsiye ediyordu. Olayı başından itibaren bilmediğimden konuyu tam olarak
anlayamadım. Bu arada kızım beni telefonla arayarak hiçbir taksinin yoldan geçmediğini, araç geçişinin çok
azaldığını, eve kendi imkânı ile dönemediğini arkadaşlarıyla birlikte Arnavutköy sahilinde mahsur kaldığını
ağlamaklı bir şekilde söyleyince çabucak kızımı alıp eve bırakmam gerektiğini düşündüm. Bu arada haberlerde
gördüğüm kadarıyla dışarısı çok karışıyordu. Giderken de kurmay başkanının beni duyacak, anlayacak ve
karar verecek zamanı olmayacağını değerlendirdiğimden Altan Albaya bilgi verdim ve en kısa zamanda
döneceğimi söyleyerek hızla arabama gittim. Kızımın bulunduğu yer 10.15 dk mesafedeydi ve saat yaklaşık
23.15 olmuştu. Sivil kıyafetle kendi özel aracımla yola çıktıktan yaklaşık 10 dk sonra Rumeli hisarına
yaklaştığımda birden trafik durdu polis tüm araçları olduğu yerde durdurarak yolu trafiğe kapattı, önüm ve
arkam tamamen durduğundan ve araç hareketi yasaklandığından bende o bölgede mahsur kaldım. Bu durumu
kızıma söyledim ve onlara arkadaşlarıyla birlikte yanıma kadar yürümelerini söyledim. muhtemelen 00.00
sularında buluştuk. Kısmen yürüyerek kısmen de trafiğin aktığı yerlerde iki farklı araca binerek lojmana geldik.
Yoldayken Altan albayla nerede olduğumu ve akademideki durumu konuştuk. Altan albay bana akademideki
haraketlilikten ve belirsizlikten bahsetti lojmana gelince kızımı eve bıraktım. Günlük üniformamı giydim
yanıma ihtiyaten tabancamı da aldım. Aracım da mahsur kaldığı için akademiye yaya olarak yola çıktım.
Yoldayken Altan albayı aradım ve yürüyerek geldiğimi söyledim. Oda bana bekleyin biz yoldayız sizinle
görüşelim sonra sizi karargâha bırakalım dedi. Bir iki dk içinde Altan Albay, Levent albay, Asutay yarbay ve
Halis başçavuş geldiler. Araca bindim karargâha doğru yol alırken Altan albay bana kurmay başkanının
kendilerine general apartmanının güvenliğini sağlama görevi verdiğini, aşağıda durumun çok karışık ve
belirsiz olduğunu dikkatli olmam gerektiğini söylediler. Bu bilgilerle beni karargâh yakınında yol üzerinde
bıraktılar. Komutanlık binası önüne geldiğimde kurmay başkanı, Mevlüt albay, önder albay, Kurmay başkanı
emir astsubayı Serkan başçavuş, Sait başçavuş, benim idari işler astsubayım Serkan başçavuş ve Erdoğan Alp
albay ile şimdi hatırlayamadığım birkaç kişiyle birlikte dağınık halde bina duvarının dibinden emniyetli bir
bölgeden etrafa bakarak yanlarına gittim. Bu arada saat 01.00 civarıydı. Ne oluyor dedim kim söyledi
hatırlamıyorum içlerinde nöbetçi amirinin de olduğu bir grubun deniz harp akademisi komutanını derdest
etmek maksadıyla ellerinde tabancalarla önce deniz harp akademisi komutanı konutuna orada bulamayınca
karargâhtaki makamına gittiğini orada da bulamayınca tekrar konutuna gidildiğini amiralin çocuğunun başına
silah dayandığını, eşinin telefonundan amirali tehdit ettikleri ve o grubun hala kayıp olduğunu deniz harp
akademisi komutanının şu an için emniyetli bir yerde bulunduğunu duydum. Sonradan öğrendim ki kurmay
başkanımız yanına gelen ve durumu anlatan deniz harp akademisi komutanını karargahta emniyetli ve gizli bir
yerde emir astsubayı İbrahim Başçavuşla birlikte bulunmasını sağlayarak amirali emniyete almış. Ayrıca bazı
araçların hızla bir yerden bir yere gittiğini nizamiyelerden kontrolsüz (anlamsız) giriş ve çıkışlar olduğunu en
son iki grubun hava harp akademisine doğru gittiğini hava harp akademisinde bir grubun olduğunu söz konusu
grubun akademinin ışıklarını söndürdüklerini ve içeriye kimseyi almadıklarını söylediler. Bu arada kurmay
başkanına herkesi kontrol altında bulundurulması, akademilerde emir komutanın sağlanması ve süratle
yoklamanın alınmasının önemli olduğunu söyledim. Aklıma tekrar harp akademileri komutanın durumu geldi
emir astsubayı Eyüp baş çavuşu buldum veya telefonla aradım tam hatırlamıyorum. “komutan nerede neden
hadımköye gittiniz niye bırakıp geldiniz” şeklinde serzenişlerde bulundum. Eyüp başçavuş bana “komutanım
emir subayı Fatih binbaşı bize saat 21.00’da hazır olmamızı emretti ne yapacağımızı söylemedi. Ben ve Okan
astsubay (koruma astsubayı) sivil kıyafetle denilen vakitte buluşma yeri olan Recep Ergün misafirhanesi
önündeyken emir subayı Fatih IRMAK binbaşıda eğitim kıyafetli olarak yanımıza geldi önce bize niçin sivil
kıyafetle geldiniz diye kızdı. Ne yapacağımızı sorduğumuzda genelkurmay başkanlığından emir aldığını
komutanla birlikte Hadımköy’e gideceğimizi söyledi. Ben emin misiniz komutanım size kim emir verdi şeklinde
sorgulamaya başladığını söyledi. Bunun üzerine Fatih binbaşının birisini telefonla arayarak durumu
anlattığını bizlerin bu konuda sıkıntı yaratabileceğimizi söyledi. Daha sonra telefonu bana uzattı karşıdaki
kendisini yanlış hatırlamıyorsam Albay Uzay olarak tanıttı ve emir subayının talimatlarına uyun yoksa
sıkıyönetim komutanı Erdal paşaya hesap vermek zorunda kalırsınız dedi. Bizde bu durumda daha fazla
itirazda bulunamadık araçla konuta gittik saat 21.30 sularıydı. Emir subayı konutun kapısını çaldı ve kapı
açılınca komutana genelkurmay başkanından emir aldık sizi Hadımköy’e götüreceğiz dedi. Sonra emir subayı
kapıda biz de geride beklerken komutan içeri girdi. Yaklaşık 5-6 dk sonra sivil takım elbise giymiş olarak elinde
valiziyle çıktı. Hep birlikte sivil makam aracına bindik(siyah renkli sivil plakalı fuluance marka) Hadımköy’e
kışlaya geldik. Araçtan indiğimde ben komutana bir kez daha sordum. Komutanım siz bir emir gördünüz mü
burada ne işimiz var geri dönelim dedim. Komutanda bana yapacak bir şey yok siz gidin dedi. Biz de mecburen
328
aracımıza binerek akademiye geri geldik" dedi. Ben bu olayı tam olarak anlamakta zorlandım. Kendisi mi
gitti? Zorla mı götürüldü. Normal olmayan bir durum vardı. Koruma astsubayı Okan’a da sorunca benzer
hususları ifade etti. Ben çok kızdım ancak şuan için yapacak bir şey yok gibi görünüyordu çünkü olayın neden
ve nasıl olduğunu anlayamamıştım.
Bu arada hava harp akademisi komutanı ile Silahlı Kuvvetler Yüksek Sevk ve İdaresi komutanının
Moda’da bir komutan kızının düğününde iken darbeciler tarafından enterne edildiğini öğrendim. Hava harp
akademisi öğretim başkanı Albay Levent Özüarap nerede diye sordum. Kurmay başkanı bana onunla irtibat
kurmakta zorlandığını söyledi. Ben Levent albayın mutlaka buraya gelmesi gerektiğini söyledim. O andan
itibaren kurmay başkanının Levent Albayın değişik zamanlarda aradığını ve bazılarında görüşebildiğini
gördüm/duydum. Levent albay her defasında her şeyin kontrolü altında olduğunu yoklamaların tamam
olduğunu söylüyordu ama kendisi yanımıza gelmiyordu. Olanlardan ve konuşulanlardan tam bir anlam
çıkarmam mümkün olmadı. Bununla birlikte akademi içinin güvensiz olduğunu bazı darbecilerin aramızda
olabileceğini düşündüm. Yapılanlar biraz panik ve telaştan olsa gerek biraz karışıktı. Ondan sonraki safhada
bir yerlerden gelen haberlere göre bazen tüm grup olarak bazen de küçük gruplara bölünerek haber gelen yeri
kontrol ediyorduk. Kurmay başkanı başımızda olduğu halde emniyetli bir şekilde kara harp akademisine gittik,
akademinin gazino balkonunda 8-10 kişi normal istirahat halinde duruyordu. Hava harp akademisiyle çok
yakın ve komşu olan bu binada her şey yolunda görünüyordu. Kara harp akademisine girdik komutanın makam
odasına doğru gittik içeride de merakla bekleyen personel (öğrenci subaylar) vardı. Akademi personeli bizim
gibi günlük çalışma kıyafetiyle gelmişti. Kurmay başkanı kara harp akademisi komutanının odasına girdi ve bir
süre orada kaldı. 5-6 dk. sonra dışarı çıkıp 7-8 kişilik bir grup halinde ilerlerken bir haber geldi. Şüpheli
hareketler içinde bulunan 4 veya 5 kişinin deniz harp akademisi önündeki park yerinde yakalandığını ve
kontrol altında olduğunu söylüyorlardı. Oraya doğru giderken hava harp akademisinin kapıları kapalı ve
ışıkları sönüktü. İçeride birinin olup olmadığı anlaşılmıyordu. Yakalanan grubun olduğu bölgeye vardığımızda
ani müdahale mangasının çevre emniyeti aldığını muhafız bölük komutanı Yüzbaşı Gürkan ile birlikte piyade
Albayı Mehmet Gökeş hava harp akademisinden herhalde 4-5 personeli yere yatırmış ve elleri bağlı olarak
tuttuklarını gördük. İlk dikkatimi çeken tüm hava harp akademisi personelinin eğitim kıyafetli ve uçuş tulumlu
olmasıydı. Albay Gökeş grubun nöbetçi amiri ile birlikte hareket eden grup olduğunu ve gözetim altında
bulundurulması gerektiğini kurmay başkanına anlatmaya çalışıyordu. Ortam çok gergin ve personel
heyecanlıydı. Kurmay başkanı gözetim altına alınan personelden kıdemli olan ismini sonradan öğrendiğim
Hava Pilot Kurmay Binbaşı Cenk Erdoğan ile bir süre görüştü. Nereden geldiklerini neden uçuş tulumlu
olduklarını, nereye gittiklerini sorduğunu hatırlıyorum. Binbaşı Erdoğan’ın da kendi komutanlarından aldıkları
talimat çerçevesinde evlerinden gelip akademiye gittiklerini böyle durumlarda eğitim kıyafetli ve uçuş tulumlu
olmalarının izahına çalışıyordu. Kurmay başkanının diğer personelle de konuşup bu kargaşa ortamında bir
yanlış anlaşılma olduğunu ve grupta şüpheli bir şey olmadığını değerlendirmiş olma ki personelin kendi
akademilerine gitmeleri ve yoklama alınması konusunda yardımcı olmalarını söyledi. Bu arada saat 02.00
sularında bir helikopter sesi duyuldu. Helikopterin bizim piste indiğini hissettik süratle o bölgeye gitmemize
rağmen helikopter çoktan uzaklaşmıştı. Bununla birlikte pist bölgesinde bir binek aracın park etmiş halde
gördük. Gece vakti orada bir aracın olması anlamsızdı. İlgili arkadaşlar aracın plakasını alarak sorguladı.
Sahibini daha sonra tespit ettiklerini biliyorum ayrıca dağılarak etrafı kontrol ettik ama kimseyi göremedik.
Pistten ayrılmak üzereyken Albay Gökeş 3 numaralı nizamiye bölgesine bir grubun araçla geldiğini aracı aynı
bölgedeki Migros arkasına park ettiğini araçtan 5 kişinin kapıdan girmeye çalıştığını ancak kurmay başkanı
tarafından verilen talimat gereğince tüm giriş çıkışların yasak olmasından dolayı nizamiye nöbetçi ast
subayının personeli içeri almamışı üzerine personelin geriye döndüğünü ve devamında Migros arkasındaki tel
örgülerden atlayarak lojmanlar bölgesine girdiklerini kamera görüntülerinden tespit edildiğini söyledi. Derhal
grup olarak o bölgeye gittik nöbetçi astsubay söylenenleri doğruladı. Oradan ayrılmak üzereyken tekrar bir
helikopter sesi duyduk saat 03.30 sıralarıydı. Helikopterin bizim piste tekrar inme ihtimaline karşı
araçlarımıza binerek pist bölgesine gittik. Hızla yandan piste girdiğimizde bir helikopterin pist üzerinde
bulunduğunu (tam inmek üzereyken veya henüz yeni inmişken) tahminime göre bizleri gördüğü için tekrar
havalandığını gördük. Pist bölgesini tekrar taradık ama şüpheli bir şey göremedik. Daha sonra karargâha
döndük. O ana kadar görmediğim deniz harp akademisi komutanını karargâh içinde protokol kısmı odasında
emir astsubayı ile birlikte olduğunu gördüm. Işıkları içeriden yaktılar ve kapıyı kendileri açarak çıktılar. Çok
kısa bir süre içerisinde kara harp akademisi komutanı da geldi hep birlikte kurmay başkanının odasına geldik
burada gelişmeleri değerlendirirken deniz harp akademisinden iki personel ellerinde taşınabilir bilgisayar ile
329
geldi ve CD’ye aldıkları bir görüntüyü izlettiler. Görüntüde nöbetçi amiri ve yardımcısının da olduğu beş kişilik
grubun deniz harp akademisine giriş anı vardı. Personel ilk defa orada ve o anda tam olarak tespit ve teşhis
edildi. Bunlardan daha önce teşhis edilen nöbetçi amiri daha önce yakalanarak gözetim altına alınmıştı.
Nöbetçi amir yardımcısına ve amiralin çocuğuna silah doğrultan Yüzbaşı Emre Ünal’a ulaşılamamıştı. Teşhis
edilen kara harp akademisindeki iki öğrenci subay için derhal unsur görevlendirilerek personel bulundu ve her
ikisi de yakalanarak gözetim altına alındı.
Sabaha kadar yapılan aramalarda ise Yüzbaşı Emre Ünal’a ulaşılamadı (söz konusu personelin 3
gün sonra nizamiyeye gelerek teslim olduğunu biliyorum) bir süre daha makam odasında o ana kadar olan
olaylar hep birlikte değerlendirildi. Kurmay başkanı gece boyunca birkaç defa komutanın durumunu öğrenmek
için emir subayı Fatih binbaşı ile görüştüğünü söyledi. Telefon görüşmelerinden komutanın durumunun iyi
olduğu ve Hadımköy de bir kışlada alıkonulduğu anlaşıldı. O sırada kışlada, İstanbul ve tüm Türkiye’de
kontrolün çoğunlukla sağlanmış olmasından dolayı ben komutan orada ne yapıyor, kim tutuyor, gidelim veya
bir ekip gönderelim şeklinde düşüncemi kurmay başkanına ilettim. Bu arada bir yandan kurmay başkanının
diğer taraftan idari başkanın Hadımköy kışla komutanı ile görüştüğünü ve komutanın durumunu sorduklarını,
o bölgede başka alıkonulan kimsenin olmadığını öğrenmişler. Daha sonra kurmay başkanı emir subayıyla
görüşmüş ve emir subayına komutanı orada neden tutuyorsun şeklinde konuştuğunu söyledi. Emir subayının da
isterse komutan gelebilir dediğini hatırlıyorum. Bu cümlelerin nasıl geçtiğini tam hatırlayamıyorum. Yine
kurmay başkanı en sonunda komutanla görüşmüş ve komutanım neden gelmiyorsunuz? Buraya gelin demiş
komutan da gelebilir miyim demiş. Kurmay başkanı da tabi gelin burada bir problem yok demiş. Bu sırada saat
galiba 06.00 sularıydı. Onun üzerine emir subayı ile komutan bir araç bularak yola çıkmışlar. Yolda kurmay
başkanı tekrar aramış araçta ayrıca kara harp akademisinden 3 kişi daha olduğunu öğrenmiş. Biz o bölgede
kara harp akademisinden ayrıca personel olduğunu ilk defa duyuyorduk. Tüm bu bilgileri bana kurmay başkanı
aşama aşama aktarıyordu. Komutan saat 08.30 sularında kışlaya giriş yaptığında yanındaki dört kişi derhal
enterne edilerek nizamiye bölgesinde alıkonulmuş ve savcının talimatı doğrultusunda emniyet birimlerine
teslim edildi. Karargâha gelen komutan makam odasında kurmay başkanı, kara harp akademisi komutanı,
deniz harp akademisi komutanı ve idari başkan ile bir süre görüştüler. Bu arada Albay Gökeş kamera
kayıtlarını inceleyerek notlar çıkarmış notlarda gece kışlaya giriş yapanların görüntülerini izlemiş ve saatlerini
kaydetmiş. Müteakip aşamada kalabalık bir grup olarak nizamiyede bulunan kamera görüntülerini izleme
odasına giderek gecenin bir vaktinde uçuş tulumu ile dışarıdan kışlaya uygunsuz şekilde giren personel ve
onlara destek sağlayan personel ismen tespit edilerek adli işlem yapılmak üzere polise teslim edilmiştir. Ayrıca
kurmay başkanı tarafından destek kıtaları komutanına silah ve mühimmatın kontrol altında bulundurulması
için ilave emniyet tedbiri alınması konusunda akşam 23.00’dan itibaren birkaç defa emir vermiştir. benim
karargaha geliş saatim olan 15.07.2016 saat 23.00’dan itibaren gördüğüm; ast birimlerde yoklamaların
alınmaya başlanması sayesinde personel kontrol altında bulundurulmaya çalışılmış buna rağmen özellikle
hava harp akademisinde sabaha kadar tam bir kontrol ve yoklama alma faaliyeti olmamıştır. Akademiye giriş
ve çıkışların gece yasaklanması sayesinde gece anormal bir zamanda ve eğitim kıyafeti ile giriş yapan
personelin tespiti kolaylaşmıştır. Sabah yoklama sonuçları görüldüğünde özellikle kara harp akademisinden
çok sayıda personelin eksik olduğu öğrenilmiştir. Söz konusu personelin akşam erken saatlerde kışla dışına
çıktıkları sonradan tespit edilmiştir. Dikkat çeken bir konu olarak kışlada gördüklerim ve gece yarısı kışlaya
girmeye çalışan tüm havacı personel eğitim kıyafetli ve uçuş tulumluydu. Akademilerde günlük çalışma kıyafeti
gömlek ve pantolon olmasına rağmen hava akademisi farklı giyinmişti. Ayrıca tüm uyarı ve emirlere rağmen
sabaha kadar yoklamaları gelmemişti. Hava harp akademisi komutanı Moda da darbeciler tarafından enterne
edildiği için kendisinden sonra en kıdemli kişi olan Albay Levent Özüarap bu görevi bir şekilde oyalayarak
yerine getirmemiştir. Benim bu konu hakkında bildiklerim bunlardan ibarettir. “ şeklinde beyanlarda
bulunmuştur.

8.2.3.9. Tanık Albay Mesut Kızılca'nın kollukça alınan ifadesinde;

"…Aynı gün saat:22.15 sıralarında televizyondan internetten bir hareketlilik olduğunu(köprüde


askerlerin olduğunu) öğrendim. Saat:23.15 sıralarına kadar gelişmeleri televizyondan takip ettim.Saat:23.17
sıralarında öğretim Başkanlığı İdari işler astsubayı Bahri DOĞAN mesai ’ye çağırıldığımızı söyledi. Resmi
üniformamı giydim saat:23:40 sıralarında lojmanın önüne çıktım. Alt katta oturan Loj.Ş.Md.Alb.Mevlüt
330
KARAGÖZ karşılaştım, onu da mesaiye çağırdıklarını söyledi ve onun aracıyla karargah binasına geldik.
Yoklama alındı sırada televizyondan haberleri izledik olayı akışını takip ettik. Bu sırada Kurmay Başkanının
idari başkanlıkta görevli Asb. Serkan ÇETİNER ile adını hatırlayamadığım bir astsubaya daha karargâh
binasının girişine kimseyi bina içerisine almaması ve çıkartmaması için görevlendirildiğini öğrendik. Kurmay
Başkanının bu görevi niye Serkan astsubaya verdiğini sorduğumuzda o sırada onu gördüğü için ona söylediğini
bize söylediler. Bu arada ben Öğretim Başkanlığı katında (2.kat) Kurmay Başkanı Tümg. Nevzat TAŞDELER’i
gördüm. Belinde tabancası vardı. Bize “Bu Hareket Resmi Bir Hareket Değildir ha, onu söyleyim” dedi. Daha
sonra bizlere eve gidin tabancalarınızı alın dendi. Bu arada ışıkları söndürün dediler. Öğretim Plan Şube
Müdürü Kur.Alb.Erdoğan ALP’ın aracı ile lojmanların yakınına kadar (kantin önü) onunla birlikte onun
aracıyla gittim ben indim, indikten sonra o da evine gitti. Ben evden tabancamı aldım(yedek şarjörü ve bir kutu
mermimi cebime koydum). Harp Akademilerine yürüyerek döndüm. Bu arada her taraftan Ezan ve Sela sesleri
gelmeye başladı.

Tabancamı almaya gittiğimde olayların yasa dışı bir şekilde yürüdüğü tamamen netleşmiş,
FETO/PDY terör örgütünün yasa dışı hareketi olduğu (Başbakan, Cumhurbaşkanı,1.Ordu Komutanı’nın
televizyonda konuşmaları dikkate alındığında) anlaşılmıştı.(Sınıfım öğretmen olmasına, Türk Dili ve Edebiyatı
öğretmenliği alanında Yüksek Lisans yapmama rağmen Askeri Liselerde bana görev vermediler, İstanbul da
olmama rağmen törenlere bile davet etmezlerdi, ayrıca 2008 yılında oğlum da iyi derece de yazılıyı
kazanmasına rağmen boynundaki lekeden dolayı(ilerde senin gözün de bozulmaya aday denilerek)Askeri lise
sınavında elenen oğlum 2013 yılında Üniversite sınavında Türkiye 79’uncusu olarak Boğaziçi Üniversitesi
Elektrik-Elektronik Mühendisliğini kazandı ama kendisi pilot olmak istiyordu hala da Pilot olmak istiyor. Hem
bana Askeri Liselerde görev verilmemesi hem de oğlumun gereksiz yere sağlık kontrolünde eledikleri için bu
yapılanmaya çok kızıyordum. Bir de böyle televizyondan isyana kalkıştıklarını öğrenince iyice sinirlendim. Bu
duygularla karargâh binasına geldim. Binanın girişinde Kurmay Başkanı ve birkaç kişi vardı. Kurmay
Başkanı’na “eğitim elbisemizi giyelim mi?”dedik. o da bize “giymeyin öbür adamlarla(darbecileri kastederek)
karışırsınız ”dedi. Ben ondan sonra Karargâh binası personel giriş kapısı önünde bekledim.
Kendi aramızda bu boş binayı niye bekliyoruz ne önemi var ki dedik, bazı arkadaşlarda burada
haber merkezi var burayı ele geçirmeye çalışabilirler dediler. Bu arada havacı olan ve nöbet listesinde adları
olmayan Nöbetçi amiri (Havacı kurmay Binbaşı Özcan ÇAY diye hatırlıyorum) ismini bilmediğim nöbetçi amir
yardımcısının darbecilerin yanında olduğunu, nöbetçi amirinin etkisiz hale getirildiğini, yardımcısının kayıp
olduğunu, Deniz Harp Akademisi komutanı Öğrenci subaylar tarafından evinden alınmak istendiğini onları
gören Kur.Alb.Alptekin TARTICI’nın onlara “yanlış yapıyorsunuz, suç işliyorsunuz,derhal vazgeçin” dediğini,
onların da “siz işinize bakın, sizinle işimiz yok” gibisinden cevap verdiklerini, Akademi komutanının Emir
subayı tarafından HASDAL’a götürüldüğünü bazı öğrencilerin helikopterle gittiğini duydum. Binanın önünde
beklerken de kışla dışarısından Halkın sesleri (Korna, slogan sesleri vb.)çok kuvvetli şekilde geliyordu. Bu
arada birde hava Akademisinden bir Binbaşı Öğretim elemanıyla 3 öğrenci subayın Güvenlik ve eğitim şube de
görevli P.Alb. Mehmet GÖKEŞ tarafından (AMK’nın desteği ile)darbeci zannedilerek etkisiz hale getirildiği,
yere yatırıldığı, ellerinin bağlandığını, Binbaşı ve öğrenci subaylarında “Biz Darbeci Değiliz, çağırdılar
geldik” dediklerini, onların darbeci olmadığı anlaşılınca da serbest bırakıldığını duyduk.
O sıralarda olanlardan hatırladıklarım Harp Akademilerinde Kurmay Başkanı Tümg.Nevzat
TAŞDELER,idarı başkan Kur.Alb.Alptekin TARTICI,Güvenlik ve Eğitim Şube Müdürü topçu Albay Mehmet
ÖRKEN, Güvenlik şube plan subayı P.Alb.Mehmet GÖKEŞ,Loj.Ş.Md.İkm.Albay Mevlüt
KARAGÖZ,İkm.Ks.A.İkm.Alb.ÖnderKARA, İkmal şubede görevli soyadını hatırlayamadığım Ayhan Astsubay ve
Adını hatırlayamadığım bir Astsubay daha, genel sekreter Kur.Alb.İsmail ŞANLI,Protokol Şube müdürü
Hv.Öğrt.Alb.Altan YALÇIN, Fotoğrafhanede görevli Yücel Astsubay,Öğretim ve plan şube müd.Kur.Alb
Erdoğan ALP,Dz.Pl.Sb.Dz.Yb.Pınar SAYIN SANDIKÇI,İngilizce öğretim üyesi Hv.Öğ.Yzb.Cisel
ERKAN,İd.İşl.Asb. Bahri DOĞAN vardı.
Saat:02.00 sıralarında idari Başkan Kurmay Alb. Alptekin TARTICI ve kim olduğunu
hatırlayamadığım birkaç kişi ve yanlarında nöbetçi amiri Havacı Kurmay Binbaşı (yüzünden ince bir çizgi kan
akıyor, sol apoleti sökük ve kalçasında bir rahatsızlık varmış gibi toparlayarak)olduğu halde karargâh
binasının ön tarafına geldiler. Buradan Hava akademisine doğru gittiler. Bende binanın önünde sıkılmıştım o
yürüyenlerin içerisine dâhil oldum, Alptekin Albayın yanında yürüdüm.
Hava Akademisine geldiğimizde kapıları kontrol ettiler kapılar kilitliydi. İçeriden ışıklar sönük
331
olmasına rağmen zaman zaman oluşan insan görüntülerinin gölgesinden içeride birilerinin olduğu
anlaşılıyordu. Alptekin Albay “kimse yok mu açın kapıyı arkadaşlar” diye seslendi. Karanlıkta rütbesini
seçemediğim bir öğrenci subay (Ütğm.veyaYzb.)geldi (zannedersem komutanlık giriş kapısı) arkadan kapıyı
açmaya çalıştı, kapı kilitli olduğu için açamadı ve Alptekin Albay “anahtar yok mu?” diye bağırdı kimse cevap
vermedi ve öğrenci subayda içeriye geri döndü. Bu arada kendi içimizde Nöbetçi amirinin bu halini gördükleri
için açmazlar diye yorum yapıldı. Ayrıca bizim belimizde silahlar vardı. Bunlar da bizi isyancı(karşı
taraftan)zannedebilirler onun içinde çıkmazlar denildi. Binanın giriş kapısından uzaklaşıp bunanın karşısına
geçtik. Alptekin Albay “Ya arkadaşlar sadece konuşacağız bunda bir şey yok isterseniz içinizden bir temsilci
gönderin” diye seslendi fakat kimse cevap vermedi. Bunun üzerine Nöbetçi amirine içeride kim var biliyor
musun? Diye sordu oda bilmiyorum dedi. Nöbetçi amirinin tanıdığı olabileceğini değerlendirdiğim bir ya da iki
kişi ile telefon görüşmesi yapıldı. Ancak bir sonuç alınamadı. Bu arada Nöbetçi amirine (Hv.Kur.Bnb. Özcan
ÇAY) de içeridekileri ikna etmesi için çok yumuşak davranıldı, sakin konuşuldu ama sonuç değişmedi. Bunun
üzerine burada durmanın bir anlamı yok gidelim denildi. Bu arada ben Albay Alptekin TARTICI’ya “Destek
kıtalarından asker çağıralım, binanın etrafını sarsınlar, sabahleyin mutlaka dışarıya çıkarlar ve yakalanırlar”
dedim da “Asker ve uzman çavuş seviyesinde bunlara katılan var mı? Bilmiyoruz risk alamayız, elimizde
sadece AMK (Acil Müdahale Kuvveti)var”dedi.
Binadan ayrılıp karargâh binasına giderken Albay Alptekin TARTICI Kurmay Başkanı Tümg. Nevzat
TAŞDELER’ı birkaç kez aradı telefonu meşgul çaldı, birde ben deneyeyim dedim saat:02.51 de benim
telefonumdan aradım yine meşgul çaldı. Bunun Üzerine Alptekin Albay Sait astsubayın telefonu olan var mı?
dedi (zannedersem Per.Asb.Kd.Bçvş. Sait DAŞÇI Kurmay Başkanının yanındaydı. Saat:02.52 de benim
telefonumdan Sait Astsubayı aradım telefon çalmaya başlayınca Alptekin Albaya uzattım. Yaklaşık 4dk.15
saniye (cep telefonu kaydına göre) konuştu. Ne konuştuklarını duymadım çünkü bu arada jetler alçaktan
uçmaya başladı. Bu sırada yürüyerek Bilgi merkezinin yan tarafına gelmiştik. Alptekin Albay konuşması bitince
telefonumu tam bana uzattı jetlerden birinin arkasından bir ışık demeti süzülerek aşağı inmeye başladı birisi
Bomba attı yatın yere diye bağırdı hepimiz tam siper yere yattık, sonra kalktık karargâh binasının önüne
geldim. Ben binanın önünde bankta oturmaya devam ettim. Bu arada birkaç kez üstümüzden jetler alçak uçuşla
geçti. Daha sonra sesi gelen ancak kendisi görülmeyen helikopterler de geçti. Alptekin Albay zannediyorum
binaya girdi. ayrılırken Nöb.A. Binbaşıyı işaret ederek “Buna göz kulak ol “dedi. Nöb.Amiri de Karargah
binası personel giriş kapısının önünde oturuyordu. Benim göz hapsine aldığım süre içerisinde Nöb. Amiri
sürekli oturdu ayağa kalkmadı konuşmadı.
Daha sonra ilerleyen zamanda Kurmay Başkanı Tümg. Nevzat TAŞDELER idari başkan Kur.Alb.
Alptekin TARTICI ve yanındakiler(kim olduklarını hatırlamıyorum)Kuvvet Harp Akademilerine doğru
gidiyorlardı bende onlarla beraber arkadan yürümeye başladım. Kara Harp Akademisi binasına doğru gittik
kapı kapalıydı yan taraftaki gazinodan seslendiler bir öğrenci subay geldi kapıyı açtı.Hep beraber Kara Harp
Akademisi Komutanı Tümg.Selim MERT’ın odasına gittik Kurmay Başkanı Tümg.Nevzat TAŞDELER belindeki
silahı bıraktı Tümg.Selim MERT’ınmakam odasına girdi biz Emir astsubayı odasında oturduk.Tv.kapalıydı
Emir astsubayına “Tv.’yi aç da seyredelim”dedik o da “Tv.bozuk” dedi.Bize çay ikram etti.Daha sonra idari
Başkan Kurmay Albay Alptekin TARTICI’da Tümg.Selim MERT’ın makam odasına girdi.Orada fazla
durulmadı. Çay içtikten sonra çıkıldı Tümg.Nevzat TAŞDELER,Tümg.Selim MERT önde biz arkada karargah
binası tarafına doğru geldik ve biz binanın önünde beklemeye devam ettik.
Binanın önünde beklerken Öğrencilerden bazılarının inen bir helikoptere binerek gittiklerini,
ilerleyen saatlerde bir helikopterin daha pistte inmeye çalıştığını ama yerde insanları görünce birden
havalandıklarını söylediler. Ayrıca tel örgülerden girmeye çalışanlar olduğunu onların kamera görüntülerinin
tespit edilmeye çalışıldığı söylenildi. Bu arada gün aydınlanmak üzereydi. Muhabere merkezinde o gün
görevli(15 Temmuzu 16 Temmuza bağlayan gece) ismini hatırlamadığım nöbetçi astsubayla Karargâh binası
önünde konuştuk. İnternet haberlerinden birliklere mesaj geldiğini okumuştuk. Astsubaya bize de böyle bir şey
geldi mi? diye sorduk da mesajların geldiğini söyledi. Nöbetçi amirinin cevap mesajı yazdırmak istediğini
kendisinin ise Kurmay Başkanının emrini almak gerektiğini söylediğini, bunun üzerine birlikte Kurmay
Başkanına gittiklerini kendisinin dışarıda kaldığını nöbetçi amirinin kurmay başkanın odasına girdiğini
dışarıda olduğu için kendisinin Kurmay Başkanı ile ne konuştuğunu bilmediğini, dışarı çıkınca Nöbetçi
amirinin mesajı kendisine uzatarak sert bir tonla “Tamam söyledim çek” dediğini anlattı. Mesaj da ne
yazdığını astsubaya sorduğumuzda “Harp Akademileri tamam, emirlere açığız ”gibisinden bir şey yazdığını
söyledi. Aradan biraz zaman geçip te Nöbetçi amirinin darbeci olduğu ortaya çıktığı için Nöbetçi astsubaya
332
daha sonra bu bilgiyi Kurmay Başkanına verdin mi? Diye sorduğumuzda vermedim dedi. Biz de ya bu çok
önemli bir bilgi çektiğin mesajı da al git Kurmay Başkanına hemen söyle dedik. Kısa bir süre sonra astsubay
geldi söyledin mi? Dedik o da söyledim dedi. Ne dedi dedik o da daha önceki çekilen mesajı kastederek
“Hemen iptal mesajı çek” dediğini söyledi. Bu gelişmeler zannedersem ortalık aydınlandığı zaman yaşandı.
Saat:11.00 sıralarına kadar bina önünde bekledik daha sonra ben eve gittim tıraş oldum, yemek yedim 12.50
sıralarında gelen telefonla yoklama alınacağı söylenerek mesaiye geldim” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

8.2.3.10. Tanık Albay Mehmet Gökeş'in kollukça alınan ifadesinde;

"Ben Güvenlik ve Eğitim Şube Plan Subayı olarak görev yapmaktayım. 15.07.2016 günü her zaman
olduğu gibi sabah saat: 08.00 sıralarında görev yerime geldim, gün içerisinde yapmam gereken rutin
görevlerimi icra ettim, öğlene kadar çalıştıktan sonra öğle yemeği yemek amacıyla evime gidip geri döndüm,
daha sonra akşam saat: 18.00 sıralarına kadar yine rutin olan görevime devam ettim, gün içerisinde gözüme
çarpabilecek herhangi bir anormal durumla karşılaşmadım, mesai bitiminden sonra eşim oğlum kızımla
birlikte Özdilek Alışveriş Merkezine gittik burada saat: 22.00 sıralarına kadar vakit geçirdik. Daha sonra
Eşimin babası ve Eşimin annesi ile 4. Levent Metro durağı civarında buluşarak hep birlikte 34 TL 9321 plaka
sayılı Opel astra (Gri) aracımla bizim lojmanımıza geçtik. Lojmanın önündeyken saat: 22.56 sıralarında
Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat Taşdeler beni aradı, nerede olduğumu sordu bende evimin önünde
olduğumu söyledim ve bana 5 dakika içerisinde burada ol dedi, bende aileme eve çıkmalarını söyleyerek hızlı
bir şekilde revirin olduğu kapıyı açtırarak karargahagirdim, komutanın odasına girip emredin komutanım
dedim, Oktay Albay’ a emir verdim sana da söylüyorum nizamiyelerden giriş çıkış kapatılacak nizamiyeler
takviye edilerek emniyet tedbirleri arttırılacak dedi bende emredersiniz diyerek odama geçtim. Odamda dahili
hattan harekat merkezini aradım, telefonu Binbaşı Mustafa BAYRAM açtı, ona aldığım emiri ilettim, o da bana
gerekli tedbirleri alıyoruz deyince telefonu kapattım ve kamuflaj kıyafetimi giyip aşağı indim aşağı indiğimde
birçok karargahtan subay ve astsubay aşağıdaydı. Daha sonra tabancamın olmadığını fark ettim ve eşimi
telefonla arayarak tabancamı hazırlamasını lojman önüne indirmesini ve gelip alacağımı söyledim, gidip
tabancamı lojmanın önünde bekleyen eşimden alarakkarargaha geri geldim. Geldiğimde karargah subayları
Kurmay albay Alptekin TARTICI, Albay İsmail ŞANLI, Albay Mevlüt KARAGÖZ, Albay Önder KARA ve ismini
hatırlayamadığım birkaç subay ve astsubay daha vardı. Kendi aralarında bir kalkışma olduğunuve bu işin
içinde nöbetçi amirinin olduğunu, dışarıda da silahlı akademi öğrencilerinin olduğunu ve yürüdüğünü
konuşuyorlardı. Daha sonra nöbetçi amirinin 1 nolu nizamiyede olduğu haberi bize geldikten sonra oraya
doğru Kurmay Başkanı da dahil olmak üzere gittik , ancak orda olmadığını öğrendik, daha sonra Muhafız
Bölük Komutanı Gürkan KARACA ile karargah içerisinde kalkışmaya katılan nöbetçi amirini ve yardımcısını
bulmak amacıyla dolaştık, bu esnada hava harp akademisinin önünden geçerken kapının önünde 10-15
civarında personel olduğunu gördük ve durduk, durduğumuz yerde onlar bizi görmüyordu ben yanımdaki
Muhafız Bölük Komutanı Gürkan KARACA’ ya bu askerlerin içerisinde nöbetçi amiri var mı diye sorunca bana
Nöbetçi amiri ve yardımcısı orada dedi, bu konuşma geçtiğinde saat: 01.20 sıralarıydı ben de bunu öğrenince
yanlarına gitmek istedim, ancak Gürkan KARACA onlar kalabalık ve silahlı yanlarına gitme sana zarar
verirler deyince durdum. Daha sonra bu askerleri gizli gizli takip etmeye başladık bu grup ikiye ayrıldı, 4
kişilik bir grup bir tanesi pilot kıyafetli olmak üzere kendi aralarında konuşarak Deniz Harp akademisinin
önündeki otoparka geçtiler. Grubun geri kalan kısmı da diğer yöne doğru hareket ettiler biz de diğer dördünün
sayısı az olduğu için onları takip etmeye karar verdik. Bu dört askeri personel araca bindiklerinde Ben, Gürkan
Yüzbaşı ve Ani Müdahale mangası bunlara müdahale ettik ve etraflarını sardık, araçtan aşağı indirdik, yere
yatmalarını istedik ismini sonradan öğrendiğim Hava Pilot Binbaşı Cenk ERDOĞAN ve yanında bir yüzbaşı ve
iki üsteğmen vardı, hepsi yere yattılar silahlarını ani müdahale mangası aldı. Bu esnada araçla bizim
olduğumuz yere gelen üzerinde kamuflaj kıyafeti olan ki bu önemlidir çünkü istikaklarında böyle bir kıyafet yok
(pilot olduğunu ve ismini sonradan öğrendiğim) Üsteğmen Ali Emre DESTEGÜL’ ü yere yatırarak etkisiz hale
getirdik. Aradan on onbeş dakika geçtikten sonra kurmay başkanı yanında genel sekreter Albay İsmail ŞANLI
ile geldi ve Kurmay Başkanı Cenk ERDOĞAN’ıbir süre kenara çekerek konuştu, ve daha sonra orada bulunan
askerlere yakaladığımız kişilerin ellerini çözmelerini emretti ve ellerini çözdürdü ve onları gönderdi. ( Bu
şahıslar olaydan birkaç gün sonra gözaltına alındı)Daha sonra kurmay başkanına gelen bilgiler doğrultusunda
3 nolu nizamiye ve kışla içerisinde birçok yere giderek kontroller yaptık, bu esnada helikopter sesi duyduğumuz
333
için piste doğru gittik orada terk edilmiş bir araç vardı, o bölgede de Hava İstikam Üstçavuş Tuğrul SOYSAL
vardı, ona durumu sorduğumuzda helikopterin inip geri kalktığını söyledi, orada terk halde bulunan aracı
sorgulattığımızda tam olarak hatırlayamadığım bir askeri personelin üzerine çıktı onun da ihraç edildiğini
duydum.
Kurmay Başkanından aldığımız bilgiler doğrultusunda kışla içerisinde uzunca bir süre koşturmaca
yaşayarak kontroller yaptık. Saat: 03.30 sıralarında ikinci bir helikopter sesi duyduk ve o tarafa doğru
araçlarla yöneldik, helikopter de bizim araçlarımızın far ışıklarını görünce inmekten vazgeçerek geri
havalandı. Bu şekilde koşturmaca halinde sabaha kadar devam ettik, sabah saatlerinde Kurmay Başkanı bana
kamera odasına git kameraları izle şüpheli bir şey varsa not al dedi, bende emrin gereği olarak kamera
odasına gittim, ve bu şekilde saat: 08.30 civarına kadar yanımda bulunan personellerle görüntü izleme
çalışması yaptım ve kalkışmaya katılan askerlerin geçiş saatlerini tespit etmeye çalıştım. Daha sonra bu
saatlerde Harp akademileri komutanının geldiği bilgisini aldık ve onu karşılamaya gittik. O esnada iki araç o
bölgeye geldi araçlardan biri 06 AD 6744 plaka sayılı siyah passat marka araçtı, aracın içerisinde isimleri
sonradan öğrendiğim Piyade Binbaşı Fatih DUMAN ve İstihbarat Kurmay Binbaşı Erkan SAVUR, Piyade
Yüzbaşı Kenan KESKİN, Piyade Yüzbaşı Münir SÖZEN vardı. Kurmay Başkanı da bu şahısların silahlarını
aldırılmasını emrederek 1 nolu nizamiye kapısına yakın olan bir odaya götürttü ve muhafaza altına aldırdı,
emniyete haber verildi belirli bir zaman sonra de 2 nolu nizamiye nöbetçi subayı ismini sonradan öğrendiğim
hava üsteğmen Adem TEPE , Bakım Astsubay Kıdemli Başçavuş Ahmet LÜLE, ve Deniz Üsteğmen Celal
YILMAZ izlediğimiz kamera görüntülerinden şüpheli hareketler sergiledikleri için nizamiyeye çağrıldı ve
alındı. Bu askeri personeller daha sonra tarafımızdan polislere teslim edildi. Daha sonra kamera izleme
çalışmalarına devam ettik, görüntülerde havacı öğrenci subayı olduğu değerlendirdiğimiz kişileri
tanıyamadığımız için Hava Harp akademisi komutanını Kurmay başkanı çağırdı, onun teşhis ettiği askeri
personelleri de peyderpey emniyetten gelen polislere teslim ettik.” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

8.2.3.11. Tanık Albay Mehmet Tahir Güncüoğlu'nun kollukça alınan ifadesinde;

"Ben Deniz Harp akademisi Komutanlığı KOMKARSU Şube Müdürü olarak görev yapmaktayım.
15.07.2016 günü sabah saatlerinde Kadıköy’ de olan ikametimden servise binerek her zamanki gibi görev
yerime geldim. Gün içerisinde rutin olarak yapmam gerekenleri yaparak mesaime devam ettim. Mesai
saatlerim içerisinde saat: 11.00 ile 13.00 arasında Lozan Barış Antlaşması isimli derse refakatçi olarak girdim.
Gün içerisinde bulunduğum yerlerde herhangi bir anormal duruma rastlamadım. Akşam 17.30 sıralarında yine
beni alan servise binerek ikametime geçtim. Saat: 20.000 sıralarında eşim ve oğlum ile birlikte Ziverbey
Kuyubaşı ve Bağdat caddesi üzerinden Göztepe Özgürlük Parkına yürüyüş yaptık. Göztepe Özgürlük Parkında
ailemle birlikte otururken Deniz Albay Gökhan BODUR beni saat : 22.30 sıralarında aradı, “Komutanım
köprüde askerler ve tank var Bostancı civarlarında tank olduğu söyleniyor bilginiz var mı” diyerek sordu, ben
de bilgimin olmadığını söyleyerek eşimi ve çocuğumu yanıma alıp ikametime doğru yürüyerek yola çıktım, bu
yürüyüş esnasında elimde bulunan telefonumdan sosyal medyaya bakarak ve akrabalarımdan ve mesai
arkadaşlarımdan bir kısmını arayarak konunun ne olduğunu öğrenmek amacıyla uğraştım, saat: 23.16 da
Deniz Kurmay albay Süleyman ÇALIŞKAN tarafından arandım ve bana öğretim başkanının akademiye
gelmemiz gerektiğini söylediğini bildirdi, 23.36 sıralarında da öğretim başkanı Deniz Kurmay albay Ferhat
BAĞLARLIOĞLU beni arayıp emri bana kendisi bizzat verdi. Kendi aracım olan 34 FF 7944 plaka sayılı
araçla saat:23.40 sıralarında evimden ayrılarak Harp akademileri komutanlığına doğru yola çıktım geliş
güzergahında çabuk gidebileceğimi düşünerek Boğaziçi Köprüsünü kullanmak istedim, Boğaziçi köprüsüne
doğru yaklaşmak istediğimde ileride polis ekiplerini gördüm, kendilerinin yanına kadar aracımla yanaştım,
sanıyorum polis ekipleri olayın sıcaklığından benim onlara zarar vereceğimi düşünmüş olmalı ki bana silah
çekerek yolumdan dönmemi aksi takdirde bana ateş edeceklerine beyan ettiler ben de bunun üzerine kurum
kimliğimi çıkararak kendimi tanıttım, ve bu kalkışmayı yapan askerlerden olmadığımı hatta onlarla mücadele
etmek amacıyla gittiğimi söyleyince polisler bana olan tavrında biraz değişiklik gösterip “ Komutanım
giderseniz sizi de vururlar” dediklerinde benim ısrarcı olmam üzerine bana yolu açarak müsaade ettiler, ben
biraz daha yoluma devam edip Harem sapağına kadar geldim, orada aracımı sağa çekerek Deniz Kurmay
albay Ferhat BAĞLARLIOĞLU’ nu aradım, telefonu Emir Astsubayı İbrahim BAŞARAN açtı durumu anlatınca
Deniz akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar ERTEM’ e telefonu verdi, komutanıma durumu anlatınca
334
emirlerinizi bekliyorum dedim, bana öyleyse evine dön gelme buraya dedi. Bende bu emir üzerine ikametime
geri döndüm, evde televizyonlardan gerek Cumhurbaşkanımızın gerekse Başbakanımızın yaptığı açıklamaları
da görünce bu kalkışmanın FETÖ/PDY mensubu askerler tarafından gerçekleştirildiğini anladım ve o gece
saat: 05.00 sıralarında Öğretim Başkanı Ferhat BAĞLARLIOĞLU tarafından aranarak imza karşılığı mevcut
aldırmam yönünde emir aldım ve bu emrin gereği olarak Deniz Binbaşı Hikmet DÜZGÜN’ ü arayarak tüm
KOMKARSU ekibini tek tek kontrol edilip imza karşılığı mevcudun alınıp öğretim başkanının lojmanına
götürmesini istedim. Ertesi gün yani 16.07.2016 günü benim normalde saat: 14.30’ da Harp akademilerinde
olmam gerektiği için, saat: 13.30 sıralarında ikametimden ayrılarak gereken saatte komutanlığa vardım.
16.07.2016 günü komutanlığa geldiğimde öğrendiğim kadarıyla bu kalkışma girişiminde bulunan askeri
personellerin o günün nöbetçi amiri Kurmay Binbaşı Özcan ÇAY ve ismini bilmediğim Yardımcısı, SAS
Üsteğmen Emre ÜNAL, iki de rütbelerini bilmediğim karacı subayın olduklarını öğrendim." şeklinde
beyanlarda bulunmuştur.

8.2.3.12. Tanık Albay Önder Kara'nın kollukça alınan ifadesinde;

“Ben Harp akademileri komutanlığı idari başkanlık lojistik şube müd. İkmal ve bakım kısım amiri
olarak görev yapmaktayım. … Eve döndükten sonra saat 22.30 gibi kızım boğaz köprüsünde bir şeyler
olduğunu arkadaşlarının darbe yapıldığını konuştuklarını söyledi. Tv’yi açtım ve boğaz köprüsündeki askeri
araçları gördüm. Eşime bomba ihbarı olabileceğini askerlerin takviye olarak bulunabileceğini açıklarken idari
başkan Albay Alptekin Tartıcı 22.59’da beni arayarak mesaiye gelmemi emretti. Günlük mesai kıyafetimi
giydim beylik tabancamı ve mevcut tüm mermileri alarak sivil aracımla (34GU4373 plakalı) hareket ettim
23.13’de A bariyere yaklaşırken lojistik şube müdürü Albay Mevlüt Karagöz’de arayarak mesaiye gelmemi
söyledi. Kendisine A bariyerde olduğumu söyledim saat 23.15 sularında karargâha geldiğimde Albay Alptekin
Tartıcı kurmay başkanı Hasan Nevzat Taşdeler’in odasındaydı. Geldiğimi ve emirleri olup olmadığını sordum.
Odamıza gitmemizi yoklamaları almamızı ve hazır beklememizi söyledi. Şube müdürüm Albay Mevlüt
Karagöz’ü tekrar aradım ve yola çıktığını öğrendim. Bu arada emrimdeki saymanları arayarak mesaiye
gelmelerini personellerini de arayarak emri personellere iletmelerini emrettim. Odamdaki TV’yi açıp olayları
takip etmeye ve yoklama almaya başladık. Alptekin Albaya sivil memurları ve dışarıda oturanları çağırıp
çağırmayacağımızı sordum ve o an itibariyle dışarıda oturanların çağırılmamasını emretti. Herkes arayıp
ülkede olanları sorduğundan cep telefonumu kapattım. Benim personelimden İkmal Binbaşı Yakup Evleksiz,
Kıdemli Başçavuş Fazlı Yütmez, Kıdemli Başçavuş Ayhan Yağcı, Kıdemli Başçavuş Ali Osman Varol, Üsteğmen
Bayram Gül ve Asb.üçbş.Suat Dağlı olmak üzere ben dahil toplam 7 kişi mesaide hazır bekliyorduk. Diğer
personelim ya izinde ya da kışla dışında ikamet edenlerdi yani eksiğimiz yoktu. 7 kişi Lojistik Şube müdürünün
emrinde hareket ettik. Yanımda olanların eğitim elbiselerini giymelerini emrettim. Bu arada basından da
haberleri takip etme şansımız oldu. Albay Mevlüt Karagöz ve diğer personellerde benim odamdayken TV’den
TRT deki sıkıyönetim ilanını dinledik. Bunun gerçek olamayacağını genelkurmay başkanının imzasının
olmadığını ve TV’de kendisinin çıkmadığını yorumladık. Emir almak için aşağı giderken Albay Alptekin Tartıcı
hepimizin aşağı inmesini ve karargâhın emniyetini almamızı emretti. Nöbetçi amiri ile nöbetçi amir yardımcısı
ve bazı öğrenci-öğretim elemanlarının darbeye iştirak ettiklerini hatta deniz akademi komutanını tutuklamaya
çalıştıklarını ve onları kontrol altına almamız gerektiğini söyledi. Aşağı inerken kurmay başkanını gördüm
silahımı tam dolduruş yaparken beni gördü ve karargâh girişini personelimle birlikte emniyete almamı emretti.
Karargâh girişine indiğimde mesaide olan personelin karargâhın girişinde toplandığını gördüm kapıdan
çıkışımıza izin verilmediğini ve kimsenin de içeri alınmayacağını söylediler. Orada merdiven başında toplu
halde bekleyerek girişin emniyetini alamayacağımızı söyledim ve personelimle birlikte karargâhın önünde
mevzileneceğimi belirttim. Bunun daha doğru olacağını düşünüyordum. Dışarı çıktık ve karargâhın sağındaki
sütrenin arkasına personelimi mevzilendirdim. İdari başkanımız tekrar gelerek nöbetçi amiri ile yardımcısının
ve bazı akademi personelin emirlere aykırı davrandığını ve silahlı olduğunu söyledi. Karargâha izinsiz olarak
kimseyi yaklaştırmamızı emretti saat 00.30 civarıydı o saatten sonra saat merhumum kayboldu. Şube Müdürüm
Mevlüt Karagöz Albay silahının evde olduğunu ve eve gidip silahını almamızı talep etti. Kendisinin arabası ile
korumalı konutlara gittik. Orada askerlerin nöbette olduğunu ve kışla içinde araç trafiğinin yoğun olduğunu
gördük. Silahı alır almaz tekrar karargâhın önüne geldik. Dönüşte genel sekreterlikten Altan Albay, Levent
Albay, Asutay Albay ve Halit Başçavuşu gördük. Onlar komutan konutunun emniyetini almaya gidiyordu, zaten
az sayıdaydık onlarda gidince sayımız iyice azaldı. Personel karargâhın girişinde bekliyor kimse ne yapacağını
335
bilmiyordu. Yeniden mevzilendik ve beklemeye başladık. Bu sıralarda ikmal Yüzbaşı Umut İbişoğlu Albay
Mevlüt Karagözü aradı ve gelip gelmeyeceğini sordu. Akademi içinin güvensizliği ve ertesi güne dinç personel
kalmasının uygun olacağı kanaatine vardık ve hazır bir şekilde evde emir beklemesini söyledik. Bu arada ben
orada nöbet tutan erin G-3 silahını aldım ve karargâha izinsiz yaklaşan herkese ateş edeceğimi tüm personele
yüksek sesle söyledim. Nöbet tutan asker iç kuşak nöbetçisi olduğundan mermi olmaksızın nöbet tutuyordu.
Muhafız bölük komutanı Gürkan yüzbaşı karargâhın ön tarafını tutuyordu gidip kendisinden G-3 mermisi
istedim ancak ondaki silahlarda G-3 değildi tekrar geriye döndüm G-3 geri verdim ve beylik tabancam elde az
sayıda personelimle karargahın önünü emniyete almaya karar verdim. Tüm bu gelişmeler sırasında Müvlüt
Karagözle birlikte ve onun emirleriyle süreci yönetmeye çalıştım. Orada bekleyen tüm personel bizimle aynı
fikirdeydi. Hep birlikte mevzilendik ve bekledik. Bu arada Albay Alptekin Tartıcı bir grup personel ile bir nolu
nizamiyeye gideceğimizi ve orayı ele geçirmemiz gerektiğini söyledi. Silahlı olan personelle birlikte bir nolu
nizamiyeye doğru sütre gerilerine mevzilenerek ilerlemeye başladık. İçeride bir hareketlilik vardı.
Yaklaştığımızda sanırım Çağdaş uzman nöbetçi amirinin orada olmadığını nizamiyeden ayrıldığını söyledi. Bir
nolu nizamiyeye girdik her yeri kontrol ettim. Nöbetçi amirinin kamera odasındaki askerlere cep telefon
numarasını bıraktığını öğrendim numaraları askerden alarak Albay Alptekin Tartıcıya verdim kendisi telefon
açtı ve nerede olduklarını sordu. Sanırım hava harp akademisi civarında olduğunu söyledi ki oraya doğru
harekete geçtik. Mehmet Örken Albay açıktan giderek bizden önce Hava Harp Akademisinin kapısına ulaştı ve
içeriye doğru bağırarak kapıyı açmalarını, yaptıklarının yanlış olduğunu söyledi. Üsteğmen Bayram Gül ve
Suat Dağlıya bir nolu nizamiyenin emniyetini almalarını, kamera odasını korumalarını ve o bölgede
kalmalarını emretmiştim. Biz hava harp akademisine yaklaşırken nöbetçi amirinin elinde silahla bir nolu
nizamiyeye geldiğini öğrendik ve süratle yeniden o bölgeye intikale başladık. Geçen bir aracı yolda durdurdum
kim olduklarını ve nereye gittiklerini sordum araçtan Hacı Murat Sönmez Yarbay eğitim elbiseli olarak indi
mesaiye çağırıldığını ve durumu sordu. Cevap verip nizamiyeye doğru ilerlemeye başladım. Burada tüm
çabama rağmen nizamiyeye doğru benim önümde giden tüm personelimin Mehmet Örken Albay ile Alptekin
Tartıcı Albayın, Albay Mehmet Gökeşin, Albay Mevlüt Karagöz ve Yücel Aydıngör Başçavuşun cesaretine de
değinmek isterim. Bir nolu nizamiyeye geldiğimizde Mehmet Örken ile Alptekin Tartıcının nöbetçi amirinin
başına silah doğrulttuğunu nöbetçi amirinin de yüzü kanlı bir şekilde onlara silah doğrulttuğunu gördüm.
Aralarında bir itişme olduğunu ve Mehmet Örken albayın silahın kabzasıyla nöbetçi amirine vurduğunu
söylediler. Herkes birbirine bağırıyor ancak kimse silahlarını indirmiyordu. Personelimi kapıya mevzilendirdim
ve nöbetçi amirine nişan almış bir vaziyette biraz bekledim. O sırada bu panik havasında birilerinin silahını
ateşleyeceğine inanarak bu işin bu şekilde çözülemeyeceğine karar verdim. Nöbetçi amiri emir aldığını
söylüyor ve kimseyi dinlemiyordu. Nöbetçi amirinin ismini sordum kimse bilmiyordu. O sırada yolda
durdurduğum arabadan inen Hacı Murat Sönmez yarbayı gördüm ve nöbetçi amirinin ismini kendisinden
öğrendim. Nöbetçi amiri ile sanırım bir yıl önce bir nöbet tutmuştum. İsminin Mustafa Özcan Çay olduğunu
öğrenince beylik tabancamı kılıfına koyup samimi bir hava ile içeri daldım ve Özcan “sen misin, ne yapıyorsun,
bana nöbetçi amiri silah çekti diyorlar. Senin olacağına hiç inanmazdım. Bak ben buradayım silahımda yok.
Biraz sakin olup silahları indirelim. Kurmay başkanımızın bizi oraya gönderdiğini silahla bu işin
çözülemeyeceğini” söyledim. Mevlüt Albayla birlikte Örken Albay ve Tartıcı Albayı dışarı çıkardık ve nöbetçi
amirinin silahını indirmesini sağladık. Kurmay başkanının emri olmadan silahı bırakmayacağını nöbetçi amiri
olarak kendisinin görevli olduğunu ve bizlerin yanlış yolda olduğunu tekrarlıyordu. Silahını indirttim ancak
Suat Dağlı astsubay arkasından silaha el atınca tekrar silahı doğrulttu. Tekrar herkesin sakin olmasını
durumun benim kontrolümde olduğunu falan söyledim. Bu arada Mevlüt Albay, Mehmet Örken albay ve
Alptekin Tartıcı albay kurmay başkanını bilgilendirdiler. Nöbetçi amirinin silahı kontrolüm altındayken kurmay
başkanı olay mahalline geldi ve nöbetçi amirini nöbetten aldığını söyledi. Silahını teslim alarak mal saymanı
Ayhan Yağcı’ya teslim ettim. Kurmay başkanı beni çağırdı ve nöbetçi amirinin yanından ayrılmamamı ve
kaçmasına müsaade etmememi emretti. Ben de Albay Mevlüt Karagöz ile Fazlı Yütmez’e aldığım emri ilettim ve
onlarında belli etmeden bizim yanımızda durmasını ve kaçmasını engellememizi söyledim. Sonra Albay
Alptekin Tartıcı nöbetçi amirine hava harp akademisinde kimlerin olduğunu ve kışlada neler olduğunu sordu.
Nöbetçi amiri tüm sorulara çelişkili cevaplar verdi. Albay Tartıcı’nın emrinde hava harp akademisine doğru
hareket ettik. Planımız onları da kontrol altına almaktı. O sırada biz akademide ortalıkta dolaşan birkaç
kendini bilmez olduğunu ve onları kontrol edebileceğimizi değerlendiriyorduk. Kara ve deniz akademisinden bu
işlere kimsenin bulaşmadığını düşünüyordum. Hava akademisine gittiğimizde içeride birilerinin olduğunu
ancak tüm kapıların kilitli olduğunu gördük ve kapıya yaklaştık. Kapıda bir yüzbaşıya kapıyı açmasını ve en
336
kıdemli kimse kapıya gelmesini emrettik yüzbaşı kapıyı açamayacağını söyledi. Bunun üzerine Alptekin Tartıcı
bağırarak en kıdemli personelin aşağı gelmesini emretti. Ancak bu emrede itibar edilmeyince ben olayın
akademi açısından “ortalıkta dolaşan birkaç kendini bilmez” seviyesinin çok üstünde olduğunu anladım ve
Albay Alptekin Tartıcıya sayımızın az olduğunu kapıdan uzaklaşıp kendimizi emniyete almamız gerektiğini.
Görüşme yapacaksak da araya mesafe koymamız gerektiğini, içeridekilerin sayısını bilmediğimizden kapı
girişinde derdest edilebileceğimizi söyledim. Hava harp akademisinin karşısındaki yola geçtik ve hem telefonla
hem de bağırarak personeli aşağı indirmeye çalıştık. Dışarı çıkın teslim olun çağrılarımıza cevap veren olmadı
ancak bizi camdan gözetleyenler olduğunu görüyorduk. Camı kırıp girmeyi teklif edenler oldu ancak bunun
hata olduğunu içeride kaç kişi olduğunu bilmediğimizi söyledik. Orada beklemenin de bizim açımızdan
emniyetli olmayacağını değerlendirdik. Çünkü onlar bizi izliyor biz ise hiçbir şey bilmeden onlara teslim ol
çağrısı yapıyorduk. İnisiyatif tamamen içeridekilerdeydi. En sonunda burada bir şey yapamayacağımızı
karargâh ve kendi emniyetimizden de sorumlu olduğumuzu değerlendirerek bölgeyi terk edip kurmay başkanın
emrini almaya gittik. Son teslim ol çağrısından sonra garip bir şekilde bir F-16 bize doğru pike yaptı ve tam
üzerimize doğru gelirken birisi füze diye bağırdı herkes tam siper yaptı ve tehlike geçtikten sonra karargâha
geçtik. F-16 yı yönlendiren harekât merkezi ile hava akademisi arasında bir irtibat olduğunu
değerlendiriyorum. Karargâh bölgesine intikal ettikten sonra gecenin kalan kısmını bu bölgede nöbetçi amirine
nezaret ederek geçirdik. Nöbetçi amiri gün aydınlanırken televizyonda ve sosyal medyada yazanların gerçek
olmadığını, dışarıdaki durumun bizim düşündüğümüz gibi olmadığını ve gün ağardığında ya kendisinin ya da
ben ve personelimin Hasdal da tutuklanacağımızı söyledi. Sabaha kadar karargâhın emniyetini aldık ve gün
ağardığında kurmay başkanından gelen emirle nöbetçi amirini destek kıtalarına götürdüm. Kendisini
hazırlanan bir odaya koyduk. Üzerini aradım bot bağcıklarını çıkardım ve üzerinden çıkanları tutanakla teslim
almayı müteakip yeniden karargâha döndüm. Üzerinden çıkan hava harp akademisi ölçme değerlendirme
şubesinin anahtarlarını Alptekin Tartıcı albay, kara ve deniz akademi komutanlarının da bulunduğu bir
ortamda kurmay başkanına teslim ettim. Emirlerini alıp karargâhın emniyetini almaya devam edeceğimizi
personelime bildirdim. Sabah gün ağardığında TV ve sosyal medyadan dışarıda olanları daha ayrıntılı şekilde
öğrendim. Personelimin bir kısmını istirahate gönderdim. Şube müdürümüz ve idari başkanımız dahil
münavebeli olarak personelin istirahatini sağladık. Bu arada dışarıda olan tüm personelimize telefonla
ulaşarak yerlerini öğrendik ve bizim emrimiz olmadan bulundukları bölgeden ayrılmamalarını tebliğ ettik.
Akşama doğru bende şube müdürü ve idari başkanımızın emri ile istirahat etmek için eve gittim. Bütün bu
olaylar yaşanırken idari başkanımız Alptekin Tartıcı Albay, Lojistik Şube müdürü Mevlüt Karagöz albay ile
benim personelimden İkmal Binbaşı Yakup Evleksiz, Kıdemli Başçavuş Fazlı Yütmez, Kıdemli Başçavuş Ayhan
Yağcı, Kıdemli Başçavuş Ali Osman Varol, Üsteğmen Bayram Gül ve Asb. Üçvş. Suat Dağlı yanımda ve
benimle birlikteydi. Akademi personelinden istihkam şube müdürü Semih Yüzbaşı, güvenlik ve eğitim şubeden
Mehmet Örken Albay, Mehmet Gökeş albay, Güngör başçavuş, öğretim başkanlığından Mesut Kızılca albay,
Pınar yarbay, Çisel yüzbaşı, Halis başçavuş, Bahri Başçavuş, Sait Daşcı Başçavuş, genel sekreterlikten İsmail
Şanlı albay, Asutay Akıncı albay, Levent Güngör Albay, Alpyiğit Erentok Albay, Serkan Başçavuş, Yücel
Aydıngör başçavuş, personel şubeden Ufuk Bozkurt Albay, Ahmet Gezerer yüzbaşı, muayene komisyonundan
Orhan Erim albay olaylar esnasında yanımızda olan veya o akşam gördüğümü hatırladığım personeldir.
Unuttuklarım da vardır muhakkak. Benim bu konu hakkında bildiklerim bunlardan ibarettir” şeklinde beyanda
bulunmuştur.

8.2.3.13. Tanık Yüzbaşı Çisel Erkan'ın kollukça alınan ifadesinde;

“Ben öğretim başkanlığı öğretim plan şube müdürlüğü İngilizce öğretim elemanı olarak görev
yapmaktayım. Sabah 08.20 servisi ile mesaiye gittim. 12.00’a kadar mesaideydik 12.00 – 13.00 arası Atatürk
Kültür Merkezine öğle yemeğine geldik tekrar mesai bitimi 17.30’a kadar mesaideydim. Mesai bitiminde
alışverişe çıktım ve alışveriş sonrası 2 nolu nizamiyeden saat 19.00 sularında giriş yaptım ve evime geçtim.
Saat 23.15 gibi idari kısımdaki Bahri Doğan Başçavuştan telefon geldi ve günlük üniforma ile mesaiye
çağırıldığımı söyledi ve bende hazırlanıp kapıdan çıkarken ismini bilmediğim komşularımda mesaiye
çağırıldığını gördüm ve onların arabası ile karargâh bölgesine yaklaştığımızda aracı süren komşum hava
akademisine mi geliyorsunuz hocam dedi bende neden hava akademisine gideyim karargâha gidiyorum dedim
ve beni indirdi bende karargâha geçtim. Daha sonra kendi odama geçtim Erdoğan ALP, Pınar Sandıkçı, Mesut
Kızılca Erdoğan ALP’ın odasında tv izliyorlardı bende onların yanına geçtim. Sonra ben odadan çıkıp yukarı
337
katta kimin olup olmadığına bakmak için çıkarken Kurmay Başkanı Hasan Nevzat Taşdeler, Mehmet Örken ve
Alptekin Tartıcı Güvenlik Şube Müdürünün odasından çıkarken kurmay başkanı beni gördü ve ortada neden
geziyorsun odana git dedi ve sonra odana da gitme dedi ve silahımızın olup olmadığını sordu ve silahımızın
olmadığını söylediğimizde daha güvenli olduğu için birinci kata yani komutanlık katındaki birifing salonuna
geçtik bu arada bina ışıkları kapatılmış ve dışarıdan silah, helikopter ve uçak sesleri geliyordu biz brifing
salonunda Pınar Sandıkçı Ben Bahri Doğan ve Alp Yiğit dördümüz bekleme başladık. Beklerken dışarıdan
Kurmay başkanı, Alptekin albayin binanın emniyeti alındığına dair seslerini duyuyorduk. Saat 04.00’a kadar
brifing salonundan çıkmadık. Kurmay Başkanı Bahri Doğan ile hava almamız için dışarı
çıkabileceğimizisöyledi ve bizde dışarı çıktık. Karargahın önünde havacı üniformalı bir halde tek
başınaMustafa Özcan Çay oturuyor. Duvarın arkasında iki bankta Mevlüt albay , Önder albay Berkan
Kacaman, Mesut Kızılca albay , akademi fotoğrafçısı fatih oturuyorlardı ben Mustafa Özcan Çay’ı daha
önceden tanıdığım için yanına gittim. Yüzü kan içindeydi ve komutanım sizdemi buradasınız dedim ve yüzünü
temizlemesi için çantamdan mendil verdim benden sigara istedi sigarada verdim. Neler oluyor neden bu
haldesiniz diye sorduğumda; Ben nöbetçi amiriydim mesaj geldi kurmay başkanına çıkardım mesajı ve sonra
da ben bu hale geldim dedi bende anlamadım dedi. Daha sonra Pınar yarbay neden revire gitmiyorsunuz diye
sordu ve etraftakilerin bize kötü kötü baktıklarını gördük ve o an Mustafa Özcan Çay’ın esir olduğunu anladık.
Kurmay Başkanı Pınar Yarbay ve benim eve gitmemizi evimizin bizim için daha güvenli olacağını söyledi.
Alptekin albayda çocuklarının başına git çocukların nerede diye sorduğunda bende çocuklar yazlıkta diye
cevap verdim. Evde kimse olmadığı için korkacağımdan orada bulunmak daha güvenli geldi. o yüzden Pınar
yarbay ve ben karagahta beklemeye karar verdikDaha sonra Mustafa Özcan Çay’ı hava akademisine doğru
götürdüler. Belli bir süre sonra ÇAY’ı götüren gruptan birkaç kişi sinirli bir halde geldi ve hava akademisini
kapısını kilitli olduğunu açılmasını istediklerinde binanın içinden bir yüzbaşının anahtar olmadığını kapının
açılamayacağını söylemişler. Bir süre sonra da kurmay başkanı ve yanındakilerle birlikte Mustafa Özcan Çay
da geldi. Karagah binasına geldikten sonra Mustafa Özcan Çay’ın Önder albaya “Saat 06.00’da Ya siz Hasdal
ceza evinde olacaksınız yada ben” dediğini öğrendim. Sanırım Önder albaya söylemişti. Saat 05.00 Kurmay
başkanın emriyle Pınar Yarbayla birlikte Pınar yarbayım arabası ile eve gitmemiz evden başka bir yere
ayrılmamamız ve telefonlarımızın sürekli açık olması söylendikten sonra oradan ayrıldık.16.07.2016 Saat
12.00’de Bahri başçavuş arayarak saat 14.00’de mesaide olmamız gerektiğini söyledi. Bende saat 14.00’de
mesaiye gittim mesai bitimi 17.30’a kadar odamda oturdum. 17.30’da tekrar evime geçtim. Benim bu konu
hakkında bildiklerim bunlardan ibarettir." şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

8.2.3.14. Tanık Astsubay Sait Daşçı'nın kollukça alınan ifadesinde;

“15/07/2016 günü sabah saat:08:30 da mesaiye geldim. Tüm gün mesai ye devam ettim Mesai
bitimine yakın görevim gereği Bosna Hersekli bir subayın izin işlemleri için Akademi Komutanı Korg. Tahir
BEKİROĞLU’nun Emrini almak üzere Makamına gittim. Saat:18.30 sıralarında Komutanın onayını alıp izin
mesajını haber merkezine teslim ettim ve saat:19.00 sıralarında mesai bitince evime gittim. Gündüz mesai
saatleri içinde görevim Yabancı subaylarla ilgili olduğu için onların işlemleri ile ilgilendim hiçbir olağan dışı
bir durumla karşılaşmadım.Lojmanımda ailemle birlikte bulunurken saat:23.14 de öğretim başkanlığı idari
işler astsubayı (bağlı olduğum idari şube) Astsubay Bahri DOĞAN cep telefonundan beni arayarak
“santralden haber geldiğini yoklama alınmak üzere mesai ye gideceğimizi” söyledi. O esnada gelişmeleri TV.
den takip ediyordum. NTV deki canlı bağlantıda Sayın Başbakanımızın Beyanatları neticesinde bir grup vatan
haninin kalkışmada bulunduğunu öğrendiğim için akademiyi, devletimi ve vatanımı savunmak üzere tereddüt
etmeden derhal günlük mesai üniformamı giyerek Astsubay Bahri DOĞAN’nın özel aracı ile aynı yerleşkede
bulunan Akademi karargâhına gittik. Saat:23.45 sıralarında öğretim Başkanlığı katında yoklamaya katılmak
üzere hazır bulundum. Ben oradayken Mehmet ÖRKEN Albay, Mehmet GÖKEŞ Albay, Mevlut KARAGÖZ
Albay, Önder KARA Albay, Fazlı Başçavuş, Semih Yüzbaşı, Altan Albay, Levent Albay, Asutay Yarbay, Halis
Başçavuş, Serkan ÇETİNER Başçavuş, Yücel Başçavuş, Erdoğan ALP Albay, Mesut KIZILCA Albay, Pınar
Yarbay, Berkan Astsubay, Adnan Başçavuş, Destek kıtalarındaki bölük ve takım komutanlarından bazıları ile
askerleri ve ismini hatırlayamadığım bir grup personel daha oradaydı.Akademiye vardıktan sonra TV.
Yayınlarından internetten ve Devlet büyüklerimizin beyanatlarından bu ihanetin FETÖ/PDY terör grubuna üye
aramızdaki bir hain tarafından yapıldığını öğrendik. Karargâh binasında bulunurken personel arasındaki
diyaloglardan, İnternet ve TV’den bu İhanetin başta Akademilerdeki öğrenci subayların ve öğretim elemanların
338
arasındaki hainler olmak üzere bir grup asker müsveddesi teröristin yaptığının durumun çok daha vahim
olduğunun kanısına vardık.FETÖ/PDY örgütü mensupları ile çatışma olasılığına karşı silahı olmayanların
evlerine giderek silahları almaları söylendi. Alptekin TARTICI Albay ile beraber ve onun özel aracıyla
lojmanlar bölgesine gittik. Evde bulunan iki ruhsatlı tabancamdan birisini ben aldım. Eşime kısaca durumu
özetledim, diğer silahımı doldurdum ve eşime verdim. Eşime kapıları kilitlemesini ve ışıkları söndürmesini
çocuklarımızı ve kendisini bu teröristlerden korumasını gerektiğinde silahı kullanmaktan tereddüt etmemesini
tembihledim ve helalleşerek lojmandan ayrıldım. Yine Alptekin TARTICI Albay ile beraber Akademiye dönmek
üzere onun özel aracıyla hareket ettik. Akademiye dönerken Alptekin Albay bana “Nizamiyeleri ve Korumalı
konutları kontrol etsek mi?” diye sordu, bende “komutanım kimin ne olduğu belli değil şimdi oralar çok
tehlikeli olabilir, biran önce karargâha görevimizin başına dönelim” dedim. O da bana “Haklısın” dedi ve
Akademi karargâhına geri döndük.
Akademi Karargahı önünde yukarıda saydığım personelle ilaveten Kurmay Başkanı,Emir astsubayı
ve Destek Kıtaları Komutanı Oktay ÇETİN Albay bekliyordu. Sıralı amirlerim olan şube Müdürüm (Albay
Bülent FIRTINA)ve Öğretim Başkanım (Albay Yücel ÖZEL) O anda akademide olmadığı için Alptekin Albaya
emrini ve hal tarzımızı sordum Oda bana ve orda bulunan diğer personele dönerek “Başta kendimiz olmak
üzere Akademiyi ve Devletimizi bu oruspu çocuklarından, hainlerden,teröristlerden koruyacağız gerekirse şehit
olacağız ona göre davranın”vb. dedi. Orada bulunan personel arasında Sayın Akademi Komutanı ve Hava
Akademi Komutanının alı konulduğu, Deniz Akademi Komutanının alınmaya çalışıldığı, Helikopter ile darbeci
personel ve malzeme sevkinin yapıldığı vb. iddialar havada uçuşuyordu. Bu arada Genel Sekreter İsmail ŞANLI
Albay bana “Erdoğan ALP Albaya dikkat et şüpheli davranışları var çok tedirgin görünüyor, gözünü onun
üzerinden ayırma ”dedi. Bende yukarıda saydığım ekiple beraber Erdoğan ALP Albayı da uygun bir mesafeden
sürekli göz hapsinde bulundurarak sabaha kadar Akademinin her tarafında (1.ve 3.nolu nizamiyeler, sosyal
tesisler, destek kıtaları, A ve B bariyerleri, Lojmanlar, Kara, Hava ve Deniz Akademileri civarı, Karargâh ve
Akademiler araç park alanları, helikopter pisti vb.)FETÖ/PDY teröristlerin ihanetini bertaraf etmek helikopter
ile kaçan darbecileri derdest etmek Akademiyi ve Devletimizi korumak ve kalkışmayı engellemek için çaba sarf
ettim. Ancak o gecesilahlı bir çatışma yaşanmadı. Bu faaliyetimiz sabah hava aydınlana kadar devam etti.
Sabah karargâh binası önünde toplandık. Bu arada İsmail ŞANLI Albay bana “karargâh binasının girişini
emniyette almamı giriş kartı olmayan kimseyi içeriye almamamı ve olası aksi taleplerin derhal kendisine
bildirilmesini”söyledi. Bende orada bulunan Nöbetçi Er ve Fotoğrafçı yücel Astsubay ile Akademi Karargâh
binasının güvenliğini sağlamaya çalıştım. Ortalık sakinleşince Yücel Astsubaya görevi devrederek orada
bulunan Serkan ÇETİNER astsubay ile beraber saat:08.30 sıralarında komutanlık hizmet aracıyla eve ekmek
vb. almak üzere Akademi kantine ve sosyal tesislere gittim. Aldığım malzemeleri eve bıraktım. Eşim ve
çocuklarımı kontrol ettim ve yine Serkan ÇETİNER Astsubay ile beraber karargâha geri döndüm. Saat:10.30 a
kadar Karargâh binasının girişinde bulundum. Saat:10.30sıralarında hemen hemen tüm personel mesaiye
geldiği için binanın giriş emniyet görevini Kurmay Başkanının emri ile oranın esas sorumlusu olan
Mu.Tk.K.Ütgm. Yusuf ÇETİNKAYA ya devrederek dinlenmek üzere Bahri DOĞAN başçavuş ile beraber onun
özel aracıyla lojmanıma gittim. Lojmanda 1-2 saat uyudum saat:13.30 sıralarında Bahri DOĞAN Başçavuş
yine aradı yoklama alınacağını ve saat:14.30 da Karargâhta hazır olmamızı söyledi. Bende özel aracımla
saat:14.30 da Karargâh a gittim ve yoklamaya katıldım. Saat 18.00 a kadar karargâhta bulundum saat:18.00
de Amirim olan öğretim Başkanı Yücel ÖZEL Albayımın emrini alarak dinlenmek üzere lojmanıma gittim gün
Başka bir yere gitmedim lojmanımda ailemle beraberdim.
Fakat 15/07/2016 gecesi Akademiler park alanında Güvenlik subayı Mehmet GÖKEŞ Albay
komutasında Destek kıtalarındaki Ütğm Zeki UÇAR ve bir grup rütbeli asker ve Er tarafından; havacı eğitim
elbiseli 3 tane subay ve uçuş tulumlu bir Binbaşın’ın ellerinin bağlanarak muhafaza altına aldıklarını gördüm.
Kurmay Başkanı Nevzat TAŞDELER’ın muhafaza altına alınan darbeci olduğunu düşündüğüm subayların
ellerinin çözdürülmesi için Mehmet GÖKEŞ Albaya emir vermesi ve elleri çözülen subaylardan olan Binbaşı ile
biraz uzaklaşarak birebir konuşması bende kuvvetli şüphe uyandırmıştı.
Ayrıca o gece Akademide kimin ne olduğu belli olmadığı için bir güvenlik zafiyeti olduğunu, darbeci
teröristlerin aramızda bulunduğu için kendi beylik tabancamı kendimi ve Devleti korumak için çatışmaya hazır
halde elimde tutuğum silahımı Erdoğan ALP Albayın sürekli bana “Tabancanı geri beline tak o kadar
abartacak bir şey yok” benzeri sözler söyledi. Bende “Bu ortamda kime güvenebileceğimi bilmediğimi dolayısı
ile kendim ve devletimi korumak için gerekirse şehit olacağımı ama son mermime kadar çatışacağımı,
tabancamı asla bırakmayacağımı” söyledim. Erdoğan ALP albay benim bu kararlığımı anlayınca daha fazla
339
üstelemedi. Bu davranışları bende o an için kuvvetli şüphe uyandırmıştı. Benim bu konu hakkında bildiklerim
bunlardan ibarettir” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

8.2.3.15. Tanık Astsubay Berkan Kocaman'ın kollukça alınan ifadesinde;

“O gün karargâh ve muhabere merkezi nöbetçisiydim nöbeti saat;17.30 da devraldım. 21.39 daki
mesaja kadar herhangi olağan dışı bir durum yoktu 21.39 da genelkurmay personel prensipler daire
başkanlığından “harekât yıldırım ivedilik dereceli konusu hazırlık intikali ve birlik intikali konulu mesajı geldi
MEDAS üzerinden. Bu mesaj TSK da görevli bütün o adres içinde olan bütün birliklere gitmiştir. Bu mesaj
geldikten sonra hemen harekât merkezini aradım. Hareket merkezi amirine harekât yıldırım konulu bir mesaj
geldiğini askeri hatlı telefonla bildirdim. Kendisi bir süre bekledikten sonra daha sonra tamam bakarız dedi.
Ondan sonra kendisine hareket yıldırım mesajı geldiğini böyle bir mesajın çok sık gelmediğini söyledim. Ondan
sonra tamam diyerek kapattı telefonu. 21.43 de aynı yerden bir mesaj daha geldi konusu karargâh
sorumlulukları belirlenmesiydi. Mesajların çıktısını alıp sisteme kaydını yaptıktan sonra ismini bilmediğim ve
daha önce görmediğim harekât merkezi amiri geldi bu kişi pilot kıyafetli bir binbaşıydı. Daha sonra gelen
mesajlara baktı ve gitmek için ayağa kalkıp hamle yaptı ve ben kendisine komutanım nereye gidiyorsunuz
dedim. Bana ne oldu dedi. Mesajları gördüğünüze dair imza atmasını söyledim. Kendisi mesajları
imzalamayacağını nöbetçi amirin gelip imzalaması gerektiğini söyledi. Bende emredersiniz dedikten sonra gitti.
Harekât merkezi amiri gittikten sonra nöbetçi amiri olduğunu söyleyen havacı kamufulajlı binbaşı geldi bu
şahsın Mustafa Özcan ÇAY olduğunu birkaç gün sonra duydum. Nöbetçi amiri mesajlara baktı bu sırada tv de
köprülerin kapatıldığı haberleri çıktı. Bu sırada nöbetçi amirine ne olduğunu sordum kendisi de “iyi iyi, güzel
kapatsınlar” şeklinde ifadelerde bulundu. Daha sonra nöbetçi amir mesajları Kurmay Başkanı Hasan Nevzat
Taşdeler’e arz edeceğini söyledi. Mesajları aldığı için zimmet kâğıdını imzalamasını söyledim ama imzalamadı,
beni dinlemedi ve gitti. Bende arkasından gittim ama beni dinlemeden yürümeye devam etti. Ben de santrale
gittim ve Uzman Çavuş Tekin Kart’a ne olduğunu sordum, kendisi bilmediğini söyledi santralin yoğun
olduğunu nöbetçi amirini aradıklarını söyledi. Daha sonra santralden ayrılarak muhabere merkezindeki odama
geçtim. Daha sonra 22.25’ de sıkıyönetim direktifi mesajı geldi Tuğ General Mehmet Parti Göç imzalıydı daha
önce gelen mesajlarda aynı şahın imzasını taşıyordu. Mesajın çıktısını aldıktan sonra nöbetçi amirine dâhili
telefonla ve nöbetçi amirlerine tahsis edilen cep telefonu ile kendisine ulaşmaya çalıştık ama ulaşamadık. 22.30
civarı nöbetçi amiri muhabere merkezine geldi ve bana bilgisayarın başına geçmemi söyledi. Bende bilgisayar
başına geçtim ve bana medas bilgisayarını açmamı söyledi ve mesaj çekmemi söyledi bu mesajın kurmay
başkanının emri olduğunu söyledi bende ne mesajı olduğunu sordum ve bana "birlikler mesaiye davet
edilmiştir her türlü emre açığız “ dedi. Bende neden bahsettiğini böyle bir mesaj çekemeyeceğimi söyledim.
Bana nöbetçi amiri olduğunu emir verdiğini emri sorgulamadan uygulamamı söyledi. Nöbetçi amirinin mesaj
çekme yetkisi olmasına rağmen Bende Kurmay Başkınına sormadan çekemeyeceğimi söyledim. Üzerime doğru
gelerek kolumdan tutarak “tamam gel lan o zaman “ dedi ve kurmay başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER’in
odasına çıktık. Nöbetçi amiri benim dışarıda beklememi söyleyip kendisi içeri girdi. Bu sırada kapı açık
olduğundan içeride Kurmay Albay Alptekin Tartıcı ve Kurmay Başkanı olduğunu gördüm. İçeride
konuşulanları duymadım sadece Kurmay başkanın ‘derhal herkesi mesaiye çağır’ dediğini duydum. Daha
sonra Albay Alptekin Tartıcının nöbetçi amirine “hadi hadi çabuk ol” dediğini duydum ve kurmay başkan
nöbetçi amirine destek kıtaları nöbetçi subayını bulmasını söyledi. Sadece bu konuşmaları duydum. Nöbetçi
amiri odadan çıkıp bana kurmay başkanın emirlerini duydun heralde dedi bende duyduğumu söyledim daha
sonra birlikte muhabere merkezine indik ve mesaj çekmemi söyledi ben kendisine çıktı alıp imzaladıktan sonra
mesajı çekeceğimi söyledim. Kendisi mesajı çektikten sonra imzalayacağını söyledi yönergede de acil
durumlarda önce mesaj çekilip sonra kayıt yapıldığından mesajı söylediği şekilde “birlikler mesaiye davet
edilmiştir her türlü emre açığız” dedi ve bu şekilde mesajların geldiği yere mesajı çektim. Mesajı çektikten
sonra çıktı alıp imzalamasını söyledim ama kendisi beni dinlemeyerek gitti. Nöbetçi amiri gittikten sonra 23.01
sıralarında Whatsappp üzerinden karargâh bölüğü Whatsappp grubuna kurmay başkanının herkesi mesaiye
çağırdığını yazdım. 23.30 sıralarında muhabere merkezine Hava Mhbr. Kıdemli başçavuş Adnan Sirkeci,
Muhabere uzman çavuş Hakan Saldoğan, Uzman çavuş Şafak Topçu, uzman çavuş Murat Aydın geldi daha
sonra piyade er Çağdaş Gacaner gelerek Kurmay Başkanı bulunduğu katın kapısını kilitlemek için anahtarı
istediğini söyledi ve anahtarı verdim. Daha sonra bulunduğumuz odadaki arkadaşlardan biri ışıkları söndürün
340
dedi ve bizde ışıkları söndürüp bu şekilde beklemeye başladık ve dışarıdan uçak ve helikopter seslerini duyduk
helikopterlerin inip kalkış yaptığı sesleri duyduk. Camdan baktığımızda bir nolu nizamiyenin orada bulunan
heykellerin orada 6-7 kişilik bir grubun kendi arasında konuştuğunu gördük. Sabaha kadar muhabere
merkezinde bekledik. Hava muhabere kıdemli baş çavuş Adnan Sirkeci dışarıda bir binbaşının üstünün başının
dağıldığını ve ağızının kan olduğunu söyledi bunun üzerine dışarı çıktığımda bu kişinin nöbetçi amiri olduğunu
gördüm. Nöbetçi amirinin o geçe nöbetçi heyetine nizamiyenin kapısını açın gibi emirler verdiğini ve Mehmet
Örken Albaya silah çektiğini duydum ve onu nöbetçi amirliği görevinden aldıklarını öğrendim. Bunun üzerine
Saat 07.15 sıralarında Kurmay başkanın odasına çıktım kendisine nöbetçi amirinin bana çekmemi söylediği
mesajdan bilgisi olup olmadığını sordum ve benden çektiğim mesajı istedi ve mesajı götürdükten sonra hemen
mesajın iptalini çekmemi emretti bende ivedi şekilde giderek 16.07.2016 saat 07.18’de mesajı iptalini çektim. O
gün saat 20.00-21.00 sıralarına kadar muhabere merkezinden ayrılmadım. Saat 21.00 sıralarında eve gidip
uyudum. 17.07.2016 saat:09.00’da tekrar muhabere merkezine giderek mesaiye başladık. Anlattıklarım kamera
kayıtlarında mevcut olup o gecenin rehaveti ile hatırlamadığım veya atladığım şeyler olabilir” şeklinde
beyanlarda bulunmuştur.

8.2.3.16. Tanık Er Bekir Emre Ocak'ın kollukça alınan ifadesinde;

“Ben normalde ÇMHM komutanı Tuğamiral Cihat Yaycının şoförlüğünü yapmaktayım. Cihat Yaycı
izinde olduğu için Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat Taşdeler’in Şoförü olan Atilla Tevfik Şener
izinde olduğu için yerine soyadını hatırlamadığım isminin İlkay olduğunu bildiğim şörörününde rahatsız
olduğu için 15.07.2016 günü saat:07.00 sıralarında Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat Taşdeler’in
şöförlüğünü yapmak için aracı teslim aldım ve saat 07.15 sıralarında ikamet ettiği evden alıp makamına
götürdüm. Ben bu arada şoför odasında akşam saat 20.00 sıralarına kadar orada bekledim bu süre zarfında
Hasan Nevzat Taşdeler hiçbir şekilde aracı kullanmadı. Saat 20.00 sularında tekrar makamdan alarak ikamet
ettiği adrese bıraktıktan sonra aracı garaja götürüp araç sevke teslim ettim ve bölüğüme istirahate geçtim. Saat
21.00 , 21.30 sularında araç sevkten arayıp Kurmay Başkanının çağırdığını ve aracı alıp ikamet ettiği
konutuna gitmem söylendi. Ben aracı alıp kurmay başkanın konutuna gittim yaklaşık 10 dk kadar bekledikten
sonra emir astsubayı Serkan Yazıcıoğlu kendi özel aracı olan BMW marka aracıyla geldi ve Kurmay
Başkanının seni sorduğunu ve nerede kaldığımı sordu ve Kurmay Başkanı Hasan Nevzat Taşdeler’in Kara
Harp Akademisi Tümgeneral Selim Mert’in yanında olduğunu söyledi. Serkan Mert’in nerede kaldığını bilip
bilmediğimi sordu bende Nahit Şenoğul misafirhanesinde kaldığını bildiğimi söyledim. Serkan Yazıcıoğlu kendi
özel aracıyla bende makam aracıyla birlikte Nahit Şenoğul misafirhanesine gittik. Gittiğimizde misafirhanenin
önünde sivil kıyafetli şekilde Selim Mertle karşılaştık ama yanında Kurmay Başkanı Hasan Nevzat Taşdeler
yoktu. Daha sonra Selim Mertle makam aracına binerek Kurmay Başkanının makamına gideceğimizi söyledi ve
birlikle makam aracıyla Kurmay Başkanın makamına geçtik. Selim Mert Kurmay Başkanının makamına geçti
bende aracı karargâhın girişine park ettim. Selim Mert 5-10 dakika makamda durduktan sonra tekrar dışarı
çıkıp gitti ve geri geldiğinde iş başı kıyafetiyle geri geldi. Bu arada karagahın kapısında duran nöbetçi Güner
Çağdaş Gacaner’e bu saatte neden geldik diye sorduğumda bir şey bilmediğini sonra isimin bilmediğim
muhabereci er olan arkadaş boğaz köprüsünde Darbe girişimi olduğunu söyledi. Daha sonra saat 22.00
sularında Serkan Yazıcıoğlu beni yukarıya çağırdı çay demlemek için çay ocağını açmamızı söyledi bu arada
kurmay başkanı odasındaydı. Güner Çağdaş Gacaner’in nöbeti ben devraldım oda çay ocağının anahtarını
almaya gitti geri geldiğinde bende aşağı gidip makam aracının başında bekledim. Belli bir süre sonra personel
girişine gidip orada bekledim. 23.00 sularında karargâhın kapılarını güvenlik dolayısıyla kapattılar içeri giriş
ve çıkışlar yasaklandı. Daha sonra makam aracının bulunduğu Kurmay Başkanının giriş çıkış yaptığı kapının
önüne gittiğimde Kurmay Başkanı Hasan Nevzat Taşdeler, Serkan Yazıcıoğlu ve ismini bilmediğim iki veya üç
albay konuşuyorlardı. Daha sonda Serkan Yazıcıoğlu güvenlik açısından benim içeride bekleyebileceğimi
söyledi bende içeri geçtim. Aradan yarım saat kırk beş dakika geçtikten sonra tekrar dışarı çıktım. Dışarı
çıktığımda Hasan Nevzat Taşdeler, Serkan Yazıcıoğlu ve ismini bilmediğim iki veya üç albay hala
konuşuyorlardı ve beylik tabancaları ellerinde duruyordu ve etrafta 6-7 kişiden oluşan Acil Müdahale
Mangasını gördüm. Daha sonra Hasan Nevzat Taşdeler, Serkan Yazıcıoğlu ve ismini bilmediğim iki veya üç
albay Hosim binasına tarafına doğru yaya olarak gittiklerini gördüm bunlar gittikten sonra Acil Müdahale
Mangasının da o yöne doğru gittiği gördüm. Bir süre geçtikten sonra Serkan Yazıcıoğlu tek başına geldi makam
aracını almamı söyleyip Hasan Nevzat Taşdeler’in Helikopter pistinde olduğunu onu almamız gerektiğini
341
söyledi. Bizde Serkan Yazıcıoğluyla birlikte makam aracıyla helikopter pistine gittik. Piste gittiğimizde Kurmay
Başkanının orada olmadığını gördük daha sonra Albay Mehmet Örkem Kurmay Başkanın pistte olduğu
söylendi ama burada yok, birileri bizi yanlış mı yönlendiriyor dedi. Pistten çıktıktan sonra Kurmay Başkanının
karargah binası tarafından yürüyerek pist tarafına doğru geldiğini gördük orada karşılaştık ve SAREM
binasının önünde Acil Müdahale Mangası ve Destek Kıtaları Komutanı Oktay Albay’ın arabası ve şoförüyle
birlikte orada 5-10 dk kadar bekledikten sonra destek kıtaları tarafından helikopter pistine üç kişinin geçtiği
söylendi ve hep birlikte helikopter pistini kontrol etmek için tekrar helikopter pistine yürüyerek geçerken
helikopter sesi geldi ama helikopterin kendisini göremedik. Kurmay başkanı bu arada dikkatli olmamızı
helikopterden ateş açılabileceğini söyledi ve helikopter pistine geçtiler. Aradan 10 dk geçtikten sonra tekrar
geldiler. Sonra Kurmay Başkanı, ismini bilmediğim bir albay ve yanında rütbesini görmediğim biriyle birlikte
makam aracına bindik ve devriye amaçlı üç nolu nizamiye tarafına gittikten sonra tekrar helikopter sesi duyduk
tekrar araçların farları sönük bir şekilde helikopter pistine doğru gittik bu arada pistte helikopterin olduğunu
gördük ve aracın farlarını açmam gerektiği ve açar açmazda uzun farları yakmam söylendi ve farları yakar
yakmaz helikopter pistten kalkış yaptı. Daha sonra helikopterden iniş yapılıp yapılmadığını kontrol etmek için
etrafı kolaçan ettik ama kimseyi bulamadık bir saat kadar pistte bekledik. Herhangi bir olumsuzluk
görmediğimiz için saat 03.00-03.30 sıralarında tekrar Hasan Nevzat Taşdeler’le birlikte Kurmay Başkanının
makamına geçtik daha sonra 16.07.2016 günü saat 12.00-12.30 civarı bir nolu nizamiyeye akademi komutanı
Tahir Bekiroğlu’nu karşılamaya gittik. Tahir Bekiroğlu kendi koruma aracıyla karargâh binasına geçti bizde
kendi makam aracımızla kurmay başkanının makamına geçtik. Saat 14.00’a kadar burada bekledim daha sonra
yerime er Recep Çağlı geldi bende bölüğü istirahate geçtim. Benim bu konu hakkında bildiklerim bunlardan
ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.17. Tanık Er Mustafa Burak Uzun'un kollukça alınan ifadesinde;

“Ben Deniz Harp akademisi Komutanının makam şoförü olarak Er rütbesi ile askerlik hizmetimi
yapmaktayım. 15.07.2016 günü sabah 7 sıralarında makam aracını alarak göreve başladım. Saat: 07.30
sıralarında emir astsubayım olan İbrahim BAŞARAN’ ın yanına gittim kendisini alarak makama getirdim.
Daha sonra Deniz Harp akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar ERTEM’ i alarak makamına getirdim. Sabah
saatlerinden akşam saat: 18.30 sıralarına kadar makamdaydık dışarı çıkmadık. Mesai bitimi olan 18.30
sıralarında yine sabah ki gibi emir astsubayım ve Deniz Harp akademisi Komutanımı alarak evlerine bıraktım.
Tam olarak saatini hatırlamadığım bir saatte emir astsubayım İbrahim BAŞARAN beni arayarak makama
gitmemiz gerekebilir hazır ol dedi. Aradan 5 dakika geçtikten sonra beni tekrar arayıp beni gel al makama
gideceğiz dedi. Ben onu ve Deniz Harp akademisi Komutanımı alarak tekrar makama getirdim. Daha sonra
üçümüz kurmay başkanı Nevzat TAŞDELER’ in makamına geçtik. Deniz Harp akademisi Komutanımı orada
bırakarak biz tekrar makama döndük. Ben aşağıda aracın başında beklerken Emir Astsubayım İbrahim
BAŞARAN’ ın emriyle aracın resmi plakasını sökerek sivil plakasını taktım. Plakayı değiştirdikten hemen sonra
ismini bilmediğim ancak rütbesini havacı Binbaşı olarak bildiğim rütbeli asker yanında bey askerle yanıma
gelerek bana silah doğrulttu komutanımın nerede olduğu sordu, ben de onları yanıltmak amacıyla komutanımın
makamında olduğu söyledim. Askerlerden sadece bir tanesi aşağıda benim yanımda kaldı diğer dördü hızlı
şekilde makama çıkarak komutanımın yanına gitmek istediler aradan belirli bir süre geçtikten sonra Emir
Astsubayım İbrahim BAŞARAN’ ı kollarından tutarak zorla aşağı indirdiler, kendisini araca yasladılar, daha
sonra bizleri tutuklamaya çalışan askerler bana doğru dönerek sen git dediler ben de korktuğum için koşar
adımlarla oradan uzaklaştım, ulaştırma bölüğüne intikal ettim, buraya gittiğimde diğer askerleri de burada
toplamışlardı. Sabaha dek oradan ayrılmadım aracın anahtarı da araçta kalmıştı. Sabah saatlerinde Emir
Astsubayım İbrahim BAŞARAN beni arayarak aracı kendisinin çektiğini söyleyerek beni yanına çağırdı,
görevime devam etmemi emretti. Kendisinin yanına gittiğimde olayın nasıl olduğunu sorduğumda, kendisini
tutuklamaya gelen askerlere komutanını henüz almaya gitmediğini söylediğini, bu şekilde onlardan müsaade
alarak komutanın yanına gittiğini o şekilde kurtulduğunu bana söyledi. Benim ifademde anlattığım ve emirleri
altında görev yaptığım Deniz Harp akademisi Komutanım Tuğamiral Tayyar ERTEM ve emir astsubayım
İbrahim Başaran halen görevlerinin başındadır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.18. Tanık Er Uğur Akbaba'nın kollukça alınan ifadesinde;


342
“15/07/2016 günü saat:07:15 sıralarında makamı açtım,aynı gün saat:08:00 e kadar çay yapıp
temizlik işleri ile uğraştım.Saat:08:15 sıralarında Kara Harp Akademisi komutanı Tümgeneral Selim MERT
makamına geldi. Daha sonra öğrenci Yüzbaşılardan Basın arzı, (öğrenciler gelişen olaylardan Selim MERT’ı
bilgilendirir), öğrenci yüzbaşılar çıktıktan sonra ben rutin görevim olan çay servisini yaptım. Aynı gün
saat:18:15 sıralarında Tümgeneral Selim MERT’ makamı terk etti, ben emir Astsubayı Veli DURMUŞ ile
birlikte makamı kapatıp gittim. Aynı gün Saat:21:00 sıralarına kadar akademi içerisinde farklı dikkat çekecek
bir durum hissetmedim. Saat:21:30 sıralarında koğuş içerisinde Askerlerin köprüyü kapattı haberlerini duyduk,
Biz terör olayı zannettik, Aynı gün Saat:23:30-01:30 nöbetim vardı. Emir astsubayım Veli DURMUŞ saat:23:00
sıralarında bana ulaştı Makamı açmam gerektiğini söyledi o sırada Nöbetçi amir Askerleri dışarı çıkarmaya
çalışırken, Bölüklerde görevli olan nöbetçi subaylar hiçbir askerin koğuş dışarısına çıkamamasını ve ışıkların
açılmamasını emrettiler. Bende nöbette gitmeyerek Veli DURMUŞ emir astsubayım ile saat:23:30 sıralarında
makamı açtık.23:40 sıralarında Tümgeneral Selim MERT makama geldi. Televizyonunu açarak gelişmeleri
haberlerden takip etti.Ben çay demleyip Emir astsubayıma ve Tümgeneral Selim MERT’e çay servisi yaptım.
Haberlerde Whatsappp grubunda bulanan komutanların bazılarının bizim Akademide olduğu gördük ve emir
astsubayı Tümgeneral Selim MERT’ı bilgilendirdi. Saat:00:30 sıralarında Kurmay Başkanı Tümgeneral Nevzat
TAŞDELER, güvenlik şube müdürü albay Mehmet ÖRKEN ve yanında ismini bilmediğim 3-4 albay ile birlikte
Makama geldi, Durum değerlendirilmesi yaptılar, Akademi ve Askerlerin güvenliği için önlemleri konuştular.
Selim MERT komutan Akademi içerisindeki Darbeci subayların tespit edilip yakalanması için emirler verdi.
Ortalama 15-20 dk. sonra makamda bulunan komutanlar karargaha geri gittiler. Akabinde Akademi içerisinde
bulanan darbeciler akademinin Tv. Yayınlarını kestiler ve kamera odasını ele geçirdiklerini albaylara gelen
telefondan duydum. Selim MERT komutan darbecilerden kamera odasının geri alınmasını ve yayınların
açılmasını emretti. Saat:02:20 sıralarında Selim MERT komutanımız darbeciler tarafından alıkonulan
korgeneral Tahir BEKİROĞLU’nun yerini öğrenmek için karargaha gitti,02:50 sıralarında makama geri geldi.
Yayınlar kesik olduğu için emir astsubayı Veli DURMUŞ’un telefonundan internet aracılığı ile haberleri takip
ettik. Bu arada jetler durmadan üzerimizden geçiyordu. Güvenliğimiz için Makam kapılarını kitledik.
Saat:03:30 sıralarında Emir astsubayı Veli DURMUŞ ile Selim MERT komutan karargaha gittiler. Ben ve şoför
Ulş.Er Mümin ALTIN ile birlikte makamı kapatıp karargaha komutanın çantasını emir astsubayına teslim
ettikten sonra saat:04:30 sıralarında ben koğuşa dinlenmeye gittim.16/07/2016 günü saat:10:10 sıralarında
makama geldim. Komutanlarımız makamdaydı. Ben geldim çay demledim.16/07/2016 günü saat:19:00
sıralarına kadar gelişmeleri takip ettik ve Akademi içerisinde ara ara yoklamalar alında kayıp olan,subaylar
tespit edildi.Saat:19:10 sıralarında makamı kapattık ve komutanlar evlerine bende koğuşa gittim. Benim bu
konu hakkında bildiklerim bunlardan ibarettir." şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.19. Tanık Er Serhat Efe'nin kollukça alınan ifadesinde;

“Ben Hava Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral Recep YÜKSEL’in şoförüyüm. 15.07.2016 günü
sabah 06:30 sıralarında kalkıp kahvaltı yaptıktan sonra 07:00 sıralarında ulaştırma garajına gidip makam
aracını aldıktan sonra Emir Astsubayı olan Ast. Kdm. Bçvş. Hüseyin Altun’u Akademinin içinde bulunan
lojmandan aldıktan sonra makama getirdim. Daha sonra Komutanım Recep YÜKSEL’in makam odasının
yanında bulunan oda’da kahvaltısını hazırladım. 07:45 de Akademinin içinde bulunan Gürler Apartmanına
giderek Recep YÜKSEL komutanımız 08:00’de evden çıktı ordan hava harp akademisine götürdüm.
Kahvaltıdan önce her sabah olduğu gibi Öğretim Başkanı Hava pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP
komutanımızın odasına girdi 15dk kaldıktan sonra kendi odasına geçip kahvaltı yaptı ve öğlene 12:30’a kadar
makamdaydık. Daha sonra komutan emir astsubayıyla birlikte öğle yemeğine gitti. 13:40’da odasına geldi
akşam 16:00’a kadar odasında kaldı. Bu sırada Emir Astsubayımız Komutanın bugün düğüne gidileceğini
erken çıkabileceğini buralarda yakın olmamı söyledi. 16:30’da Komutanımız Recep YÜKSEL makamından çıktı
evine götürdüm daha sonra emir astsubayını alıp onu da evine bıraktıktan sonra garaja gidip makam aracını
bıraktım. Akşam 22:30’ a kadar arkadaşlarımla sohbet ettim bu arada uçak sesleri duydum ve Ankara Genel
Kurmay Başkanlığına saldırı olduğunu arkadaşlarımdan öğrendim. Daha sonra Ulaştırma Nöbetçi Bölük
Astsubayı Gökhan TAYHAN komutanımız Askeri üniformalarımızı giyip içtima alanında hazır olmamızı istedi.
İçtima alanında 22:50’de toplandık bizi garaja götürüp sakin olmamızı ve herhangi bir emir gelirse onu
uygulamamızı söyledi. 23:30’da DENİZ Harp Akademisi komutanının şoförü Mustafa Burak UZUN korku ve
343
panik halinde garaja gelerek emir astsubayını silah çekerek rehin aldıklarını söyledi. Bölük astsubayı güvenli
bir yere geçip orda beklememizi söyledi daha sonra bölüğe gidip silahlarımızı almamızı ve gazinoda
beklememizi söyledi. 16.07.2016 00:30’da emir astsubayımız Hüseyin ALTUN beni cep telefonumdan arayarak
Serhat gel beni al mesaiye gidecez dedi onu almaya giderken araçta radyolardan bir Darbe girişimi olduğunu
öğrendim. Daha sonra Emir astsubayını alarak makama geçtik ve ışıklar kapalı bir şekilde makamda
beklemeye başladık aramızda herhangi bir konuşma geçmedi sadece Tümgeneral Recep YÜKSEL komutanımızı
sordum o da bana hala Anadolu yakasında düğünde olduğunu bu tarafa geçemediğini söyledi. Ve biz burada
haberleri takip etmeye başladık emir Astsubayımız ara sıra diğer komutanların yanına gidip geliyordu daha
sonra güvenliğimi sağlamak için beni dershane olan bi odaya sokup cama yakın olmamamı söylediler ve sabah
06:30’a kadar burada kaldım. Daha sonra Öğretim başkanı öğrenci subayları ve diğer herkesi salonda
toplayıp bi konuşma yaptı ne dediğini duymadım konuşması bittikten sonra Emir astsubayımız gelip kendisini
eve bırakmamı söyledi onu bıraktıktan sonra makam aracını garaja bıraktıktan sonra gidip yatakhanede
uyudum. Daha sonra Komutanımız Recep YÜKSEL öğlen saat; 15:00’da makamına geldi normal mesaisine
devam eti bu şekilde Salı günü 19.07.2016’ya kadar mesaisine devam edip gelen polislere akademiden alınan
kişileri teslim ettiğini öğrendim. Salı günü akşam 19:00’da polisler ve savcı geldi yukarı çıkıp Recep YÜKSEL
komutanımızı odasından aldılar ve gözaltına alındığını öğrendim. Benim bu konu hakkında bildiklerim
bunlardan ibarettir. " şeklinde beyanda bulunduğu,

8.2.3.19. Tanık Er Mümin Karagöz'ün kollukça alınan ifadesinde;

“15.07.2016 günü sabah 07.00 sıralarında kalkıp kahvaltı yaptıktan sonra 07.20 sıralarında
ulaştırma garajına gidip makam aracını aldıktan sonra Kara harp akademisindeki makamına geçtim makamın
temizliğini yaptım ondan sonra Başçavuş Uğur Vatan geldi 07.45 sıralarında Nahit Şenoğlu misafirhanesine
Selim Merti almak için gittim 08.10 sıralarında geldi ve birlikte kara harp akademisindeki makamına geçtik
Selim Mert makamına geçtikten sonra bende aracın başına geçtim ve makamın alt katında bulunan çay
ocağında beklemeye başladım. Saat 12.30 sıralarında Selim Mert yaya olarak öğle yemeğine gitti bende yemek
yemek için kendi yemekhanemize gittim yemek yedikten sonra tekrar makama geçtim 13.30 – 14.00 arası Selim
Mert yemekten gelip tekrar makamına geçti bende emir astsubayı Uğur Vatan’ın odasında beklemeye başladım.
18.00sıralarına kadar Selim Mert hiç odasından çıkmadı Saat 18.15 sıralarında makam aracıyla Nahit Şenoğlu
misafirhanesine bıraktıktan sonra makama tekrar geçtim orada Veli Durmuş başçavuşu alarak iki nolu
nizamiyeye bıraktıktan sonra aracı bırakmak için ulaştırma garajına gidip garajı bıraktıktan sonra ulaştırma
bölüğüne istirahat etmeye geçtim. 21.30 sırada haberlerden askeri araçların köprüyü kapattığını duyduk bu
arada Uğur Vatan başçavuş cep telefonumdan beni arayarak aracı hazırlayıp ilk önce beni al daha sonra Selim
Merti almaya gideceğimizi söyledi bende aracı alarak önce revirin orada Uğur Vatan’ı aldım daha sonra Uğur
Vatanla birlikte Selim Mert’i almak için Nahit Şenoğul misafirhanesine gittik Selim Mert’i aldıktan sonra Selim
Mertin makamına geçtik. Bu arada Uğur Vatan Emir astsubayı Veli Durmuş’u iki nolu nizamiyeden almamı
söyledi bende iki nolu nizamiyeden Veli Durmuş’u alarak makama götürdüm bu sırada silah sesleri duyduk. Bu
sırada Veli Durmuş arabayı acil hazırlamamı Emniyet nöbetçi subaylığına gidip silah almamız gerektiğini
söyledi birlikte gittik Veli Durmuş orada MP-5 marka silah ve bu silaha ait iki adet şörjör aldı. Tekrar makama
geçtik. Geçtikten sonra Uğur Vatan kapıları kilitlememizi söyledi bizde kapıları kilitledik. Daha sonra emir
astsubayının odasında beklemeye başladık tv den haberleri takip ettik bu arada Selim Mert odasında tek
başınaydı. Saat 01.00 sıralarında Destek kıtaları bölük komutanı Oktay albay, Hasan Nevzat Taşdeler ve ismini
bilmediğim 3-5 tane albay geldi Selim Mert Bu arada kapıya çıkarak gelen komutanları karşıladı ve kapıda
konuşmaya başladılar bu arada tv yayınları gitmişti yayınların tekrar getirilmesi konusunda konuştuklarını
duydum, yayınların tekrar getirilmesi konusunda emir verdiğini duydum. Bu arada hepsinin silahları elindeydi.
Bu arada Selim Mert’in onların silahı varsa bizimde G-3 , MP-5 imiz var dedi. Selim Mert ondan sonra tekrar
makamına geçti. Saat 03.00 – 03.30 sıralarında Selim Mert, Veli Durmuş ve Uğur Vatan birlikte Kurmay
Başkanı Hasan Nevzat Taşdeler’in makamına doğru yaya bir şekilde gittiler bende aracı çalıştırıp araç ile
Kurmay Başkanının makamına geçip beklemeye başladım bu sırada silah sesleri, uçak ve helikopter sesleri
geliyordu. Ben beklerken Uğur Vatan beni cep telefonumdan arayarak öğretim Başkanı Ertan İnal Tekinde
bizim yoklama kağıtlarının olduğunu onu evine gidip almamı söyledi bende ikametine gidip yoklama kağıtlarını
Ertan İnal Tekinden alıp Uğur Vatan’ verdim ve beklemeye başladım. 16.07.2016 Saat 12.00 sıralarında Selim
Mert’i Uğur Vatan ile birlikte Nahit Şenoğlu misafirhanesinde bulunan konutuna götürdük Selim Mert traş
344
olduktan sonra 10-15 dk sonra tekrar makamına götürdük ve 16.07.2016 günü 19.00 sıralarında tekrar Nahit
Şenoğlu misafirhanesinde bulunan konutuna götürdük. Benim bu konu hakkında bildiklerim bunlardan
ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.20. Tanık Astsubay Berkan Kocaman'ın C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

”…15 Temmuz 2016 günü harp Akademileri Muhabere Merkezinde nöbetçi astsubay olarak görev
yaptığını, Muhabere merkezinin Karargahta komutan ve kurmay başkanının alt katında bulunduğunu,
saat:21.30 sıralarında muhabere merkezinde yalnız olarak bulunduğu sırada, “Birlik İntikali” konulu
“Harekat Yıldırım” öncelikli mesaj geldiğini, yine devamında “Karargah Sorumluluklarının Belirlenmesi”
konulu mesajın geldi. Söz konusu mesajlardan sonra Nöbetçi amiri Mustafa Özcan ÇAY yanıma geldi ve mesaj
formlarını aldı. Bu sırada televizyonlarda köprülerin kapatıldığı haberi çıkmıştı. Bunu gören adını, verdiğim
nöbetçi amir “iyi iyi güzel kapatsınlar.” Şeklinde beyanda bulundu. Mesaj formlarını aldıktan sonra Kurmay
Başkanı Hasan Nevzat Taşdeler’e arz edeceğini söyledi ve evrakları zimmet almadan odadan ayrıldı. Takip
eden süreçte saat:22.25 sıralarında bu sefer “SIKI YÖNETİM DİREKTİFİ” mesajı ulaştı. Nöbetçi Amiri
Mustafa Özcan ÇAY’a ulaşmaya çalıştım ama ulaşamadım. Yaklaşık 5 dk sonra kendisi muhabere merkezine
geldi. Bana bilgisayarın başına geçerek gelen sıkıyönetim mesajına cevaben “BİRLİKLER MESAİYE DAVET
EDİLMİŞTİR. HER TÜRLÜ EMRE AÇIĞIZ” şeklinde cevap yazmamı söyledi. Yazılacak cevap nöbetçi amiri
imzası ile Genelkurmaya gönderilecekti. Nöbetçi amiri olma sıfatı ile kendisinin böyle bir evrak imzalama
yetkisi bulunmaktadır. Ben ise kendisine böyle bir yetkisi olmasına rağmen kurmay başkanına sormadan mesaj
çekemeyeceğimi söyledim. Bunun üzerine Mustafa Özcan ÇAY beni alıp Kurmay Başkanının odasına götürdü
ancak ben odaya girmedim. Özcan ÇAY beni odaya sokamadı. Kendisi odaya girdi. Oda kapısı yarı açıktı.
Nöbetçi Amiri içeride 3-5 dk durdu. Tam olarak ne konuştuklarını duymadım. Yanlızca kurmay başkanının
nöbetçi amirine “herkesi mesaiye çağır, bana destek kıtaları nöbetçi subayını bul” şeklinde sözler söylediğini
duydum. Nöbetçi amiri bunun üzerine odadan çıkıp bana “Kurmay Başkanının emirlerini duydun” diyerek
muhabere merkezine gitmemizi ve mesaj çekmemi söyledi. Bende bunun üzerine mesajı bilgisayar ortamında
hazırladım.Nöbetçi amirinin mesaj formunu imzalaması gerektiğini söylediğimde “işin acil olduğunu,
imzalamadan göndermemi” söyledi. Bende bunun üzerine elektronik sistem üzerine mesaj formunu hazırladım.
Acil olduğunu söylediğimde elektronik ortam üzerinden hazırlayıp genelkurmaya “Sıkı Yönetim mesajı üzerine
birliklerin mesaiye davet edildiği ve her türlü emre açık olunduğu” mesajını gönderdim. Göndermeden önce
nöbetçi amirine kimin adını yazayım dediğimde bana farketmeyeceğini kurmay başkanının veya kendisinin
ismini yazabileceğimi söyledi. Bende bunun üzerine teammüller gereği uygun olduğundan rütbeli olan kurmay
Başkanının ismini yazdım. Mesajı “Kaleme Alan” kısmında kurmay başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat
TAŞDELER’in ismi yazmakta idi. Müsaade eden kısmı ise boştu. Bu şekilde elektronik sistem üzerinden mesaj
genelkurmaya iletildi. Elektronik sistem üzerinden çıktı alındıktan sonra hasan Nevzat TAŞDELER’in isminin
bulunduğu kısmı da nöbetçi amir imzalamadı. Kendisinin telaşlı bir tavrı vardı. Beni dinlemedi bile ortalık
karışık olduğundan bende mesajı kurmay başkanına sunamadım ancak sabah saatlerinde sunma imkânı
buldum. Kurmay başkanı mesajı gördü ve çekilen bu mesajın iptalini çekmemi söyledi. Bu mesajın iptalini de
imzasız olarak geri çektik. ..” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

8.2.3.21. Tanık Astsubay Suat Dağlı'nın kollukça alınan ifadesinde;

“….Haberleri izlerken saat:23.15 te Loj. Ş. Md. İkm. Alb Mevlüt KARAGÖZ ve saat:23.212 de İkm.
Ve Bkm. K. A. İkm. Alb. Önder KARA aradı ve mesaiye gelmemi söylediler. Ayrıca personelime de haber
vermemi onları da mesaiye çağırmamı söylediler. Bunun üzerine vakit kayıp etmeden personelim olan İkm. Asb.
Üçvş. Suat DAĞLI ve İkm. Ast. Kd. Çvş. Osman Ali İNAN ı arayarak mesaiye gelmelerini söyledim. Diğer
personellerden İkm. Asb. Kd. Çvş. Ergün İNCEBACAK ve İkm. Asb. Bçvş. Ünal BORA kanuni izinde olduğu
için anları aramadım. İkm. Asb. Kd. Çvş. Osman Ali İNAN ın Zeytinburnu lojmanlarında oturması ve saatin
geç olması nedeniyle (gelecek vasıta bulamayacağı düşünülerek) İkm. Alb. Mevlüt KARAGÖZ tarafından
personelin gelmemesi bir yere ayrılmadan bizden haber beklemesi söylendi. Ben de personeli arayarak durumu
bildirdim. Saat:23.30 civarı İkm. Asb. Üçvş. Suat DAĞLI ile birlikte mesaiye karargah binasına geldik
amirlerimize tekmil verdik. Mesaiye gelen diğer Loj. Ş. Personeli ile birlikte bir müddet İkm. Ve Bkm. K. A.
Odası ve Loj. Ş. Md.Odasında gelişmeleri takip ettik. Daha sonra bir grup öğrenci subayın Karargahı ele
345
geçirmeye geleceği haberi geldi. Bunun üzerine karargahı korumak için karargâhtaki tüm personel ile birlikte
aşağı indik ve arka girişte beklemeye başladık. Bir süre bekledik bu süre zarfında öğrenci subaylardan gelen
olmadı. Sonra İda. Bşm. Kur. Alb. Alptekin TARTICIgeldi ve Nöb. A. İle Nöb. A. Yrd. nın bu işlerin içinde
olduğunu ve onları gözaltına almamız gerektiğini söyledi. Bunun üzerine o anda orada bulunan personelden
Kur. Alb. Alptekin TARTICI, İkm. Alb. Mevlüt KARAGÖZ, İkm. Alb Önder KARA, İkm. Bnb. Yakup EVLEKSİZ,
İkm. Asb. Kd. Bçvş. Fazlı YÜTMEZ, İkm. Asb. Üçvş. Suat DAĞLI ve ben karargahın ön girişine geldik ve 1
nolu nizamiyede bulunan Nöb. A. Odasına doğru ilerlemeye başladık. Nizamiyeye vardığımızda Nöb. A.
Odasında kimse yoktu. İkm. Alb. Önder KARA bana ve İkm. Asb. Üçvş. Suat DAĞLI ya 1 nolu nizamiyede
beklememizi Nöb. A. veya Nöb. A. Yrd. gelmesi durumunda kendilerine haber vermemizi söyledi. İkm. Asb.
Üçvş. Suat DAĞLI ve ben nizamiyede beklemeye başladık ekibin geri kalanı Nöb. A. veya Nöb. A. Yrd’nı
bulmak için aradan ayrıldı. Biraz bekledikten sonra bitişikteki kamera odasına geçtik ve arda bulunan görevli
askerlerle birlikte kamera kayıtlarından Nöb. A. veya Nöb. A. Yrd’nı bulmaya çalıştık. Bu esnada Nöb. A.
Nizamiyeye geldi hemen dışarı çıktık Nöb. A. Elinde silah nizamiye kapısının açtırdı daha sonra odasına geçti.
Bu esnada İkm. Asb. sBçvş. Fazlı YÜTMEZ aradı ve Nöb. A. ve yardımcısının gelip gelmediğini sordu bende
yeni geldiğini söyledim. Birkaç dakika sonra Kur. Alb. Alptekin TARTICI, Loj. Ş. Md. İkm. Alb Mevlüt
KARAGÖZ, İkm. ve Bkm. K. A. İkm. Alb. Önder KARA,İkm. Bnb. Yakup EVLEKSİZ, İkm. Asb. Kd. Bçvş. Fazlı
YÜTMEZ ile birlikte Güv. Şb. Müd. Topçu Alb. Mehmet GÖRKEN de 1 nolu nizamiye ye geldi sonra Nöb. A. ın
yanına gittik Kur. Alptekin TARTICI ve Topçu Alb. Mehmet GÖRKEN Nöb. A ya emirleri kimden aldığını
sorunca Nöb. A. Silahını çekerek emrin mesaj ile geldiğini söyledi. Nöb. A. İle Topçu Alb. Mehmet GÖRKEN
arasında kısa süreli bir arbede yaşandıktan sonra Kurb. Alb. Alptekin TARTICI ve İkm. Alb Mevlüt KARAGÖZ
ün araya girmesi ile olay yatıştırıldı. Daha sonra durum Kur. Bşk. H. Nevzat TAŞDELER e bildirdi. Kur. Bşk.
Tümg. H. Nevzat TAŞDELER bir süre sonra olay yerine geldi ve Nöb. A. ı görevden aldığını söyledi sonrasında
olay yerinde ayrıldı. Daha sonra biz tekrar karargahın bulunduğu yere gittik ve bir müddet arka girişinde
bekledik. Bir müddet sonra olayların HHA içerisinde organize edildiği haberi üzerine bu sefer aynı ekiple
oraya gittik. Gittiğimizde HHA nin kapılarının kilitli olduğunu gördük. Kur. Alb. Alptekin TARTICI içerdekilere
seslenerek konuşmak istediğimizi ve içeride kim varsa dışarı çıkmasını istedi. Yaklaşık 1 saat beklememize
rağmen içeriden herhangi bir cevap gelmedi, dışarı çıkan da olmadı. Bunun üzerine Kur. Alb. Alptekin
TARTICI nın emri ile tekrar karargâha döndük." şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.22. Tanık Albay Önder Karaün'ün kollukça alınan ifadesinde;

“… saat:23.15 sularında karargaha geldiğimde İd. Bşk. Alb. Alptekin TARTICI yı aradım kendisi
Kurmay Bşk. Tümg. H. Nevzat TAŞDELER in odasındaydı. Mesaiye başladığımı ve emirleri olup olmadığını
sordum oda sınıfımıza gitmemizi yoklama almamızı ve hazır beklememizi emretti. Yukarı çıkıp Mevlüt ablayı
aradım ve yola çıktığını öğrendim. Bu arada emrimdeki saymanları arayarak mesaiye gelmelerini ve mesai
emrini kendi personeline de duyurmasını emrettim. Odama çıkıp televizyonu açtım sürekli yakınlarım ve
arkadaşlarım beni aradığından cep telefonumu kapattım ve yoklama alınırken haberleri takip ettim. Aşağıya
inip Alptekin albayı sivil memurlarla dışarıda oturanları çağırıp çağırmayacağımızı sordum kendisi o an
itibari ile dışarıda oturanların çağırılmamasını emretti. Yoklamayı aldık birim personelimizden İkm. Bnb.
Yakup EVLEKSİZ, Kd. Bçvş. Fazlı YÜTMEZ, Kd. Bçvş.Ayhan YAĞCI, Kd. Bçvş. Ali Osman VAROL, İkm.
Üstğm Bayram GÜL ve Üçvş Suat DAĞLI olmak üzere ben dahil 7 kişi mesaide hazır bekliyorduk. Yoklamada
mevcut olmayan personelim ya izinde ya da kışla dışında ikamet edenlerdi yani eksiğimiz yoktu. 7 kişi Ş. Md.
Mevlüt KARAGÖZ emrinde hareket ettik. Eğitim elbisesi yanında olanların giyinmesini emrettim. Bu arada
televizyondan haberleri de takip etme şahsımız oldu Mevlüt Alb. ve personelim benim odamdayken TRT deki
sıkıyönetim ilanını dinledik bunun gerçek olmayacağını genel kurmay başkanının imzası ve görüntüsünün
olmadığını kendisinin TV ye çıkmamasından yorumladık ve aşağıya emir almaya giderken Alptekin TARTICI
albay geldi Nöb. A. İle yardımcısının ve bazı öğrenci/öğretim elamanlarının emirlere uymadığını darbeye
iştirak edenlerin silahlı olduğunu hatta Deniz Akd. Komutanını tutuklamaya çalıştıkları söylendi.Hepimiz bu
adamları kontrol altına almak ve karargâhın emniyetini sağlamaktan sorumlu olduğumuzu söyleyerek aşağıya
inin emrini verdi. Aşağı inerken Kurmay Bşk. Tümg. Nevzat TAŞDELER i gördüm silahımı dolduruş yaparken
beni gördü ve karargahın emniyetini almamızı, tüm personelin içeriye giriş-çıkışlarının engellenmesini emretti.
Giriş kapısına indiğimde Kh. Personelinin orada toplandığını gördüm kapıdan çıkışımıza izin verilmediğini
kimsenin de içeri alınmayacağını söylediler orada kalabalık bir şekilde bekleyerek merdiven başında emniyeti
346
alacağımızı söyledim ve personelimle birlikte karargahın önünde mevzilendiğimizi belirttim, bunun daha doğru
bir hal tarzı olacağını değerlendirdim. Dışarı çıktık ve karargahın sağındaki sütrenin gerisinde personelimi
mevzilendirdim. Alptekin Alb. ve İsmail Alb. Aşağıda bizlere girişin emniyetini almamızı tekrar söylediler silah
kullanma yetkilerine göre hareket etmemizin uygun olacağı tartışıldı saat:00.30 civarıydı ve o saatten sonra
zaman mevhumum kayboldu. Ş Md. Mevlüt KAKAGÖZ Alb. Silahının evde olduğunu ve eve giderken kendisine
refakat etmemi emretti. Kendisinin sivil aracı ile korumalı konutlara gittik orada nöbet tutan askeri ve akademi
içerisinde yoğun araç trafiği olduğuna şahit oldum silahı alır almaz tekrar karargâhın önüne geldik dönüşte
Gn. Sekreterlikte görevi Altun Alb, Levent Alb., Asutay Pb. Ve Halis Bçvş u gördük onlar konutun emniyetini
almaya gidiyorlardı. Zaten az sayıdaydık onlarda gidince sayımız iyice azaldı. Personel arada bekliyor kimse
ne olduğunu ve ne yapacağını bilmiyordu yeniden mevzilendik bu arada İkm. Yzb. Umut İBİŞOĞLU Ş Md nü
aradı ve gelip gelmeyeceğini sordu. Ertesi güne dinç personel kalması ve Akademi içerisinin güvensiz ortamını
da düşünerek Mevlüt Alb. İle birlikte bir karar verdik ve evinde beklemesinin uygun olacağına kanaat getirdik.
Hazır bir şekilde evinde beklemesini Ş. Md. emretti. Bu arada ben kapıda nöbet tutana erin G 3 silahını aldım
ve karargaha izinsiz yaklaşan herkese ateş edeceğimi herkesin önümden çekilmesini yüksek sesle söyledim.
Nöbet tutan er iç kuşak nöbetçisi olduğundan mühimmatsızdı. Muhafız bölük komutanı Gürkan Yzb.
Karargahın ön tarafını tutuyordu. Gidip kendisinden G 3 mermisi istedim ancak ondaki silahlarda G 3 değildi.
Geriye döndüm G 3 geri verdim ve VZÖR tabanca elde az sayıda personelime karargahın emniyetimi almaya
devam ettim. Tüm bu gelişmeler sırasında Loj. Ş. Md. Alb. Mevlüt KARAGÖZ le birlikte ve onun emirleriyle
süreci yönetmeye çalıştık. Karargahın önünde bulunan tüm personelde bizimle aynı fikirdeydi, hep birlikte
mevzilendik ve bekledik bu arada Alptekin TARTICI Alb.Bir grup personelle 1 nolu nizamiye ye gideceğimizi
orada silahlı darbecilerin olduğunu ve orayı ele geçirmemiz gerektiğini söyledi. Silahı yanında olan
personelimle birlikte 1 nolu nizamiye ye doğru sütre gerisinden mevzilenerek ilerlemeye başladık içerde bir
hareketlilik vardı yaklaştığımızda sanırım Çoğu… uzman Çavuş Nö. A ile yardımcısının çıktığını
söyledi,nizamiyeye girdik tüm odaları kontrol ettim. Nö. A. ın kamera odasındaki askerlere cep telefon
numaralarını bir kağıda yazarak bıraktıklarını öğrendim. Numaraları yazın kağıdı alarak İd. Sşk. Alb. Alptekin
TARTICI ya verdim. Cep telefonundan arama yapıldı ve Nö. A. İle görüşüldü sanırım Hv. Harp Akd. Civarında
olduğunu söyledi ki oraya doğru harekete geçtik İkm. Üstğm. Bayram GÜL ve İkm. Asb. Uçuş Suat DAĞLI ya 1
nolu nizamiyede kalarak oranın emniyetini almalarını emrettim.HHA na yaklaşırken Nö. A. Elinde silahla 1
nolu nizamiyeye geldiğini öğrendik ve süratle o bölgeye intikal ettik yolda bir …. Gördüm ve durdum araçtan
Hacı Murat SÖNMEZ Yb. Eğitim elbiseli olarak indi, mesaiye çağırıldıklarını ve durumu sordu. Kısaca
yaşananları anlattım ve nizamiyeye doğru ilerlemeye devam ettik burada giden beni geçmek için adeta yarışan
kendi personelim Alb Mehmet ÖRKEN, Alb. Alptekin TARTICI, Alb. Mevlüt KARAGÖZ, Alb. Mehmet GÖKEŞ
ve Bçvş Yücel AYDINGÖR ün cesaret ve kahramanlığına değinmeden geçemeyeceğim. 1 nolu nizamiyeye
geldiğimizde Mehmet ÖRKEN Alb. İle Alptekin TARTICI albayın Nö. A. Ne silah doğrulttuğunu Nö. A. Nin de
yüzü kanlı vaziyette onlara silah doğrulttuğunu gördüm. Aralarında önce bir arbede olduğunu Mehmet ÖRKEN
Alb. Da silah kabzası ile Nö. A. Ne vurduğunu söylediler. Herkes birbirine bağırıyor ancak silahları
indirmiyordu personelimi kapıya mevzilendirdim ve Nö. A. Ne nişan alarak biraz bekledim bir müddet sonra
panik havasında birilerinin silahını ateşleyeceğini düşündüm. Nö. A. sürekli emir aldığını söylüyor hiçbir ikazı
ve telkini kabul etmiyordu. Bir karar verdim ve Nö. A. nin ismini sondum kimse ismini bilmiyordu o sırada
yolda durdurduğum araçtan inen H. Murat SÖNMEZ Yb. Gördüm ve Nö. A. nin ismini öğrendim. Nö. A. ile
sanırım bir yıl önce bir nöbet tutmuştuk. Adının Mustafa Özcan ÇAY olduğunu öğrenince çok samimi bir hava
içerisinde içeriye daldım ve “ Özcan sen misin? Ne yapıyorsun? Bana Nö. A. silah çekti diyorlar, senin
olacağına hiç inanmazdım, bak ben buradayım silahım da yok şimdi indir bakayım silahı biraz sakin olalım
bizi Kurmay Başkanı gönderdi bu iş silahla çözülmez eşim çocuklarımız var” dedim. Mevlüt Albay da benimle
birlikte ortamı sakinleştirdi Örken Alb. Alptekin Alb. Dışarıya aldık ve Nö. A. nin silahını indirmesini sağladık.
Nö. A. Kur. Başkanının emri olmadan siyahını vermeyi kabul etmiyor ve kendisinin görevli olduğunu beyan
ediyordu. Bizlerin yanlış yolda olduğunu söylüyor silahını teslim etmiyordu. Silahını beline koydurttum ancak
Uçuş Suat DAĞLI arkadan silaha el atınca yeniden silahını doğrulttu tekrar herkesin sakin olmasını durumun
benim kontrolümde olduğunu söyleyerek silahını engel olabileceğim mesafede olmak şartı ile indirttim. Bu
arada Mevlüt Alb. Örken Alb. ve Alptekin Alb. Kurmay Başkanına bilgi verdiler Kur. Bşk. Olay mahalline
gelerek Nö. A. ni nöbetten azledildiğini söyledi ve kolluğunu çıkartmasını emretti. Silahını teslim aldım ve
Tşn-...753 mal saymanın Bçvş. Ayhan YAĞCI ya teslim ettim. Kur. Bşk. Bana Nö. A. Bns Mustafa Özcan ÇAY ın
yanından ayrılmamamı ve kaçmasına müsaade etmememi emretti. Bende Mevlüt Alb. İle Bçvş Fazlı YÜTMEZ e
347
aldığım emri söyleyerek onların da belli etmeden bizim yanımızda durmasını ve kaçmasını birlikte
engelleyebileceğimizi söyledim. Dana sonra İd Bşk Alptekin TARTICI Alb. Nö. A. ne HHA nde kimlerin
olduğunu, kışlada neler olduğunu sordu. Kendisi tüm sorulara çelişkili cevaplar verdi. Alptekin Alb. Emir
komutasında HHAne doğru hareket ettik planımız onları da kontrol altına almaktı. O sırada biz akademi de
birkaç kendini bilmez olduğunu ve durumu kontrol edebileceğimizi değerlendiriyorduk. KHA ve DHA n den bu
işlere kimsenin bulaşmadığını düşünüyorduk HHA ne geldiğimizde içeride birilerinin olduğunu ancak tüm
kapıların kilitli olduğunu gördüm kapıya yaklaştık orada bekleyen bir yüzbaşıya kapıyı açmasını ve içerideki en
kıdemli personeli dışarıya çağırmasını emrettik, yüzbaşı kapıyı açmayacağını beyan etti içeriden birilerine
durumu bildirdi ve kapıyı açmadı Alptekin Alb. Bağırarak en kıdemli personelin aşağıya gelmesine emretti
ancak bu emre de itabar edilmeyince ben olayın Akademi yönüyle birkaç kendini bilmezin ortalıkta dolaşması
seviyesinin çok üzerinde olduğunu anladım ve Alptekin Alb. A sayımızın az olduğunu kapıdan uzaklaşıp
mevzilenmemiz gerektiğini görüşme yapacaksak da aramızda mesafe koymamız gerektiğini içeridekilerin
sayısını bilmediğimizden derdest edilebileceğimizi söyledim. HHA nın karısındaki yola geçtik ve hem Nö. A. nin
telefonu vasıtasıyla hem de bağırarak kapıları açmalarını söyledik. Aytekin TARTICI Alb. ın “ dışarı çıkın
teslim olun “ çağrılarına da cevap veren olmadı. Anca bizi camdan ve perde aralarından gözetleyenler
olduğunu görebiliyorduk camı kırıp içeri girmeyi teklif edenler oldu ancak bunun hata olacağını içeride kaç
kişinin olduğunu bilmediğimizi belirttik. Bir süre daha bekledikten sonra orada öylece beklemenin bizim
açımızdan emniyetli olmayacağını değerlendirdik çünkü onlar bizi izleyebiliyor biz ise hiçbir şey bilmeden
onlara teslim ol çağrısı yapıyorduk, inisiyatif tamamen içeridekilerde idi en sonunda orada bir şey
yapamayacağımızı, karargahtan ve kendi emniyetimizden de sorumlu olduğumuzu değerlendirerek bölgeyi terk
edip Kurmay Başkanının emrini almaya gittik o sırada tesadüfen mi bilmem ama garip bir şekilde F 16 bize
doğru pike yaptı ve tam üstümüze geldiğibirisi füze diye bağırdı herkes tam siper yaptı tehlike geçince
karargaha intikal ettik. Karargah bölgesine intikal ettikten sonra gecenin kalan kısmını karargahın emniyetini
alarak ve Nö. A. ne nezaret ederek geçirdim. Nö. A. gün aydınlanırken sosyal medyada yazılanların gerçek
olmadığını dışarıdaki durumun bizim düşündüğümüz gibi olmadığını ve gün ağardığında ya kendisinin ya da
ben ve personelimim HASDAL da tutuklu olacağını söyledi.Gün ağardığında Kurmay Başkanımız emri ile Nö.
A. ni destek kıtalarına götürdük. Nö. A. ni arada hazırlanan bir odaya koyduk üstünü aradım bot bağcıklarını
çıkarttım ve üstünden çıkanları tutanakla teslim almayı müteakip yeniden karargâha döndüm. Üzerinden çıkan
HHA ölçme değerlendirme şubesinin anahtarlarını İd. Bşk. Alb. Alptekin TARTICI ile Kara ve Dnz. Akd. K
larının da bulunduğu bir ortamda Kurmay Bşk. Tümg. H. Nevzat TAŞDELER ‘e teslim ettim. Emirlerine alıp
karargâhın emniyetini almaya devam edeceğimizi personele bildirdim. Sabah gün aydınlandığında TV ve
sosyal medyadan dışarıda olanları ayrıntılı öğrendim. Personelimin bir kısmını istirahate gönderdim.
Anlattığım bütün bu olaylar yaşanırken İdari Bşk. Alb. Alptekin TARTICI, Loj. Ş. Md. Alb. Mevlüt KAKAGÖZ
ve daha önce isimlerini yazdığım 6 personelim yanımda ve benimle birlikteydi. Akademi personelinden
İstihdam Ş. Md. Yzb. Semih KIRKOĞLU, Güv. ve Eğtm. Ş. Alb. Mehmet ÖRKEN, Mehmet GÖKEŞ Alb.,
Güngör Bçvş, Ögt. Başkanlığından Mesut KIZILCA Alb. Çisel Yzb, Pınar Yr, Bahri Bcvş, Said DAŞÇI Bcvş,
Genel Sekreterlikten İsmail ŞANLI Alb, Altan Alb, Asutay AKINCI Yb., Levent GÜRCAN Alb., Alp Yigit
ERENTOK Alb., Hasis Bçvş, Serkan ÇETİNER Bçvş, Yücel AYDINGÖR Bçvş, Personel Ş. Müdürlüğünden
Ufuk BOZKURT Alb., Ahmet GEZERER Yzb, Muayene Komisyonundan Orhan KURU Alb. Anlattığım olaylar
esnasında olan veya gördüğümü hatırladığım kişilerdir…” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

8.2.3.23. Tanık Uzman Çavuş Çağdaş Doğan'ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Ben Bir nolu nizamiye kamera görüntüleri izleme odası izlem personeli olarak görev
yapmaktayım. 15.07.2016 günü Saat; 08:30 sıralarında mesaime geldim. Mesaiye geldiğimde yaklaşık yarım
saat sonra 15.07.2016 günü nöbetçi amir yardımcısı olan Ahmet Kaya binbaşı geldi ve 14.07.2016 günü
nöbetçi olan ismini hatırlayamadığım binbaşıdan nöbetini devraldı. Kamera odasında çok kısa bir süre
kaldıktan sonra kamera odasında görevli olan askerlere gece uyumadığını çok yorgun olduğunu söylemiş ve
nöbetçi amir odasına geçtiğini bir nolu nizamiyede görevli askerler söyledi. Saat 13.00 civarı Ben öğle
yemeğinden döndükten sonra yerine isminin daha sonra öğrendiğim Mustafa Bayram isimli pilot tulumlu bir
binbaşının geldiğini gördüm. Mustafa Bayram yeni nöbetçi amir yardımcısının kendisi olduğunu Ahmet Kaya
binbaşının gittiğini yerine kendisinin bakacağını söyledi ben bu şahsı ilk defa orada gördüm. Ben o gün
17.00’a kadar bir nolu nizamiye çevresinde bahçe düzenlemesi işlerinin düzenlemesini yapıyordum ara ara
348
kamera odasına girdiğimde içeride amir yardımcısı yoktu. Saat 17.00’da destek kıtaları muhafız bölüğünde
nöbet tutuğum için nöbet yerine geçtim. Daha sonra 17.30 sıralarında ulaştırma bölümünden Recep Çağlı
isimli asker geldi daha öncede bilgim olan araç komutanlığı görevi olduğunu söyledi. Biz mesai bitimi servisi
kaçıran yada görevli olan personeli evlerine bırakmak için araç çıkartılıyor bizde o gün servise geç kalan
akademi komutanın şoförü Salman Kaya’yı bırakılacağını Recep Çağlı söyledi. Bende o gelene kadar dinlenme
odasında beklediğimi gelince haber vermesini söyledim. 18.45 sularında Salman Kaya geldi ve onu alarak saat
19.00’da iki nolu nizamiyeden çıkış yaparak Salman Kayanın ikameti olan Kartal/Yakacığa gittik. Yoğun bir
trafik vardı 20.30 civarı evine bıraktık. Daha sonra 21.30’da iki nolu nizamiyeden giriş yaptık. Daha sonra
üzerimi değiştirmek için bir nolu nizamiyeye gittim. Daha sonra 22.30 sıralarında destek kıtaları nöbetçi
dinlenme odasına geçtim ve dinlenmeye başladım tv’de film izliyordum daha sonra 22.45 sularında Destek
kıtaları nöbetçi subayı Zeki Uçar odayı arayarak bana köprülerin kapandığını haberlerden duyduğunu ve
kamera odasını arayarak bilgi almamı istedi. Bende hemen tvde haber kanallarını açtım ve köprülerin
kapandığı ama ne için kapatıldığı yazmıyordu. Kamera odasını arayarak sadece tem otoyolundaki kameralı
gördüğümüz için tem otoyolu kameralarına bakmalarını istedim. Görevli asker TEM otoyolu kameralarına
bakarak yolun açık olduğunu olumsuz herhangi bir durum olmadığını söyledi bende tekrar Zeki Uçar’ı
aradığımda kendisinin benden önce kamera odasını aramış ona da aynı şekilde olumsuz bir durumun
olmadığını söylenmiş. Ama tvden köprülerin kapatıldığı haberini aldığı için benim bir nolu nizamiyeye gitmemi
söyledi. 23.00 sularında bir nolu nizamiye gittiğimde sadece kamera odasında görevli askerler vardı rütbeli
hiçbir personel yoktu. Ben gittikten kısa bir süre sonra nöbetçi amir yardımcısı Mustafa Bayram geldi.Kendisi
bize sürekli kendisinin ilk nöbeti olduğunu sakin olmamız gerektiğini ve buranın asker sayısı ne kadar ani
müdahale mangasının nerede olduğu gibi sorular sorular soruyordu. 23.15 sıralarında ben kamera
odasındayken ani müdahale mangasında görevli Kadir Çarkçı uzman ve askerler geldi bir nolu nizamiyeye
geldi. Bu sırada nöbetçi amir Mustafa Özcan Çay ve nöbetçi amir yardımcısı Mustafa Bayram da buradaydı
ama sürekli nöbetçi amire tahsis edilen araçla sürekli gidip geri bir nolu nizamiyeye geliyorlardı. Saat 24.00
sularında Mustafa Bayram gelerek “ordu yönetime el koymuştur. Sakin olun bundan sonra bizim dediklerimizi
dinleyin” dedi. Daha sonra ben bölük komutanımızın emirlerini de almam gerektiğini söyledim. Bana bölük
komutanımın kim olduğunu sordu bende Gürkan Karaca olduğunu söyledim bana nerede olduğunu sorunca
bende makamında olabilir bilmiyorum dedim ve benden cep telefon numarasını istedi ve numarayı vermedim
askeri hattının numarasını vereyim dedim ve numarayı arayarak telefonu kendisine verdim ama telefona açan
olmadığından başka nasıl ulaşabileceğini sordu. Bende telsizle ulaşılabileceğini söylediğimde. bana telsiz
kodunu ve kendi telsiz kodunu sordu. Telsizle bölük komutanını anons etti ve bir nolu nizamiyeye gelmesini
söyledi muhabereden sonra bana buraya gelsin safını belli etsin hangi safta olduğunu görelim şeklinde
konuşmalar yaptı. Ben bu arada dışarı çıkarak gizlice bölük komutanını aradım ve bana söylediği“buraya
gelsin safını belli etsin hangi safta olduğunu görelim” şeklinde konuşmalar yaptığını söyledim. Bölük komutanı
Gürkan Karaca’da kendime oradaki askerlere dikkat etmemi onların bizden olmadığını, onlara bunu belli
etmemem gerektiğini söyledi ve biz geleceğiz diyerek telefonu kapattı. Ben geri kamera odasına geçtikten sonra
orada bulunan askerlere Bölük komutanı Gürkan Karaca’nın söylediklerini ilettim ve dikkatli olmamızı
söyledim. Bu sırada nöbetçi amir ve yardımcısı tekrar bir nolu nizamiyeyi terk ettikten kısa bir süre sonra
tekrar gelerek bu kışlanın cezaevi olup olmadığını sordular. Bende kışlada cezaevi olmadığını söylediğimde
bana “bu süreçte tutuklanacak kişiler var onları koyacağımız bir olmalı” dedi. Bende bir tane sığınağın
olduğunu ama Bölük komutanı Gürkan Karaca gelene kadar zaman kazanmak için kapılarının kilitli olduğu ve
açılamayacağını söyledim. Bunun üzerine tamam ben bir yer bulurum bana vatanını seven bir asker lazım dedi
ve kamera odasında görevli askerlerden olan Mehmet Deveci’ye sen gel buraya dedi, kapıdan tam çıkarken
vazgeçti ve geri oturmasını söyledi. Bu arada ellerinde silahları vardı ve hiç bırakmıyorlardı ve sonra tekrar
gittiler. 00.45 sularında tekrar kamera odasına gelerek bana sadece benim emirlerimi dinleyeceksin beni
dinlemiyorsun dedi. Bana dört nolu nizamiyeyi aramamı söyledi ve tefonu aldı. Telefonda ben nöbetçi amiriyim
dört nolu nizamiyeden Yakup Ayaydın çıkış yapacak ona izin verin dedi. Mehmet Örken albay kamera odasını
aradı ve nöbetçi amiri ve yardımcısının orada olup olmadığını ve onları derdest edip edemeyeceğimizi sordu.
Bende içeride iki kişi olduğunu derdest edebileceğimizi ama dışarıda kaç kişi olup olmadığını bilmediğimi
söyledim, ve geleceklerini söyleyerek telefonu kapattı. Bu arada nöbetçi amirinin odada olup olmadığını
kontrol ederken bana kimin aradığını sordu bende nizamiyeden aradıklarını söyledim ve geçiştirmeye çalıştım.
Nöbetçi amir odasında bulunan kameradan bizim bulunduğumuz kamera odası izlenebildiğindennöbetçi amir
odasından bizim bulunduğumuz kamera odasını izleyen kamerayı kapattım. Saat 01.15 sularında Mehmet
349
Örken albay ismini bilmediğim fotoğrafçı baş çavuş, Mehmet Gökeş geldi. Geldiğinde nöbetçi amir ve
yardımcısı tekrar kayboldu ve odalarında değillerdi. Mehmet Örken albay bana ne tarafa gittiklerini
sorduğumda karagaha doğru gittiklerini söyledim. Mehmet Örken, ismini bilmediğim fotoğrafçı baş çavuş,
Mehmet Gökeş albay ve ağaçlık alanda göremediğim birkaç kişi karargaha doğru gittiler. Kısa bir süre sonra
nöbetçi amiri geldi ve odasına geçerek oturdu. Bende nöbetçi amirini geldiğini Mehmet Örken albayı cep
telefonu ile arayarak haber verdim ve kamera odasından Mehmet Örken ve yanındakilerin geldiğini görerek
dışarı çıktım. Mehmet Örken albay bana gelerek nizamiyenin etrafını sarmamızı söyledi. Daha sonra Mehmet
Örken albay, Alptekin Tartıcı albay, Önder Kara albay, ismini hatırlamadığım fotofilmde görevli başçavuş
nöbetçi amir odasına girdiler odaya girer girmez birbirlerine silah çektilerMehmet Örken albay nöbetçi
amirine sen kimsin, kime hizmet ediyorsun şeklinde bağırmaya başladı. Odada kısa süreli bir arbede yaşandı.
Dışarıda olduğum için konuşmaların hepsini duyamadım. Nöbetçi amir ben buranın nöbetçi amiriyim diye
bağırıyordu. Bu arada nöbetçi amirinin yüzünden kanlar akıyordu ve benim buradan ya ölüm çıkar yada
kurmay başkanı gelir benim görevimi iptal eder diyordu. Sanırım odada bulunanlardan biri kurmay başkanını
aradı. Bir süre sonda kurmay başkanı geldi ve nöbetçi amirine seni nöbetçi amirlikten alıyorum dedi ve nöbetçi
amirini de alarak karargâha doğru ilerlediler. Bende bir onlu nizamiyede bekledim. 02.00 sularında Mehmet
Örken albay gelerek Migrosun arkasından duvardan atlayarak giriş yapanların olduğun kameradan bakmamızı
söyledi ve birilerini migrosun oraya yönlendirdi ve ayrıldı. Bizde kamera odasında görevli personelle birlikte
04.45 sularına kadar kamereları izlemeye devam ettik. 04.45 sularında Mehmet Gökeş albay gelerek
kameralardan giriş çıkış yapanları tespit etmeye başladık. 05.00’da Mehmet Örken albay askeri hattan
arayarak deniz akademizi komutanlığına saldıranları tespit etmek için karargah kurmay başkanını katına gelip
deniz akademisi komutanını görmemi söyledi bende bunun üzerine oraya gittim. Gittiğimde deniz akademisi
komutanını emir ast subayı kapının önündeydi ve bana deniz akademisinin görüntülerini lazım olduğunu gidip
görüntüleri almamız gerektiğini söyledi. Bende o odanın kilitli olduğunu söylediğimde kapının kırılarak
görüntülerin alınacağını söyledi. Daha sonradeniz akademisi komutanının emir ast subayı ile birlikte
görüntüleri almak için gittik. Kapıyı kırarak içeri girip görüntüleri alarak karagah binasına geçtik.
Görüntüleri izlerken yanlış kameranın görüntülerini aldığımızı anladık ve tekrar kamera odasına giderek doğru
kayıtları alarak tekrar karargaha geçerek görüntüleri izledik ve görüntüleri izlerken beş kişilik bir grubun
deniz harp akademisini bastığını gördük ve kayıtlardan bunların nöbetçi amiri, nöbetçi amir yardımcısı,
soyadını bilmediğim Emre isimli SAT’cı olarak tespit ettiler. Daha sonra saat 06.00 sularında karargahtan
ayrılarak bir nolu nizamiyeye kamara odasına görevime döndüm. Saat 07.30 sıralarında Mehmet Gökeş Albay
ile birlikte kamera görüntülerini incelerken bir nolu nizamiyeye nöbetçi amir yardımcısı Mustafa Bayram özel
aracı ile geldiğini gördüğümüz için silahlarımızı elimize alarak dışarı çıktık. Mehmet Gökeş albay Mustafa
Bayram’a silahını bırakmasını ve teslim olmasını söyledi. Mustafa Bayram da silahını bırakarak teslim oldu.
Mehmet Gökeş albay destek kıtalarında çağırdığı görevlilere teslim etti. İlerleyen saatlerde ve günlerde izlenen
kamera görüntülerinden yapılan tespitlerle tespit edilen askeri kişiler polis ekiplerine teslim edildi." şeklinde
beyanda bulunmuştur.

8.2.3.24. Tanık Yüzbaşı Gürkan Karaca'nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Ben Harp Akademileri Komutanlığı Destek Kıtaları Komutanlığı Muhafız Bölük Komutanı
olarak görev yapmaktayım. 15.07.2016 günü saat: 22.45 civarında Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat
TAŞDELER ceh telefonumu arayarak mesaiye gelmeme odasında olduğunu ve bölüğün de mesaiye gelmesi
emrini verdi. Evimden sivil kıyafetlerimle çıkarak 17 LV 622 plakalı aracım ile 22.59 da 2 Numaralı
nizamiyeden giriş yaptım. Destek Kıtaları bunasında bulunan bölük komutanı odama giderek kamuflajlarımı
giydim, bu esnada grup komutanı Piyade Albay Oktay ÇETİN’ i cep telefonundan arayarak kurmay başkanının
beni arayıp mesaiye gelmemi ve bölüğümü de çağırmamı ilettiğini söyledim. Kurmay Başkanının kendisini de
aradığını ve yolda geliyor olduğunu bilgisini aldım. Ardından karargâhta bulunan kurmay başkanı odasında
gittim. Gittiğimde güvenlik eğitim şube müdürü topçu Albay Mehmet ÖRKEM ile karşılaştım. Kurmay
Başkanının odasında hatırladığım kadarıyla idari başkan Albay Alptekin TARTICI, Genel Sekreter Albay İsmail
ŞANLI, nöbetçi Amir Hava Piyade Binbaşı Özcan ÇAY (ismini sonradan öğrendiğim) vardı. Bu esnada
Güvenlik Eğittim Şube Müdürü topçu Albay Mehmet ÖRKEM de odaya girdi. Kurmay Başkanı önünde bulunan
ne olduklarını bilmediğim evraklara ve açık olan televizyondaki haberlere bakıyordu. Emniyetin sağlanması
maksadıyla birlik içerisinde bulunan şantiyedeki işçilerin yoklamasını almamı ve birlik dışına çıkarmamı
350
emretti. Güvenlik Şube Müdürü ile de konuyu teyit etmemin ardından şantiyeye gidip personelin yoklamasını
aldım, bu esnada mesaiye gelen bölüğün personelinden piyade Başçavuş Harun DEMİRCİ bana eşlik etti.
Personelin nizamiyeye kadar ulaşımını sağlama için ulaştırma bölüğü garajından çağırdığım minibüs ile
şantiye işçilerinin kullanmış olduğu 5 numaralı nizamiyeden personelin birlik dışına çıkarmaya başladık. Bu
esnada telefonumdan beni arayan grup komutanı durum hakkında bilgi aldı, acele etmem gerektiğini, başka bir
rütbelinin yaptığım faaliyete devam etmesini ve tuhaf şeylerin olduğunu iletti. Bunun üzerine Piyade Başçavuş
Harun DEMİRCİ’ yi şantiyedeki personelin tahliyesi için bırakıp 2 numaralı nizamiye korumalı konutlar
bölgesine grup komutanını bulmak için gittim. Bu esnada korumalı konutlara grup komutanının bölgenin
emniyetini sağlamak için muhafız bölüğü personeli olan mesaiye yeni gelen piyade başçavuş Yalçın ATALAY ve
4 kişilik erlerden oluşan unsurun emniyeti aldıklarını gördüm. Bahsettiğim bölgede yaya olarak dolaştığım
esnada araç altı arama bölgesinde rot bloker (yol kesici) lar kalkık olduğundan dışarıya çıkmak isteyen içinde
hava kuvvetleri komutanlığı personeli olan 5 subay gördüm. Özel Güvelikçiye nöbetçi amirinin bilgisi var açın
çıkacağız dediklerini duydum. Ardından oradan ayrılarak komutanlık karargâhı bölgesine gittim. Karargâh
binasının giriş ve çıkış kapısında özel muhafız takım komutanı piyade üsteğmen Zeki UÇAR emir komutasında
bulunan ani müdahale kuvvetinin emniyeti aldıklarını gördüm. Takım komutanı ile görüştüğümde grup
komutanının kendilerini görevlendirdiğini, hiçbir kimsenin içeri girmeyeceği emrini verdiğini beyan etti.
Kurmay başkanı ve Güvenlik Şube Müdürü sıklıkla telefondan beni arayarak oluşan olaylar hakkında bilgi
almaya başladılar. Grup Komutanından bir grup rütbeli personelin Deniz akademi Komutanını rehin almaya
çalıştıkları bilgisini aldım. O andan itibaren durumun farkındalığı ile daha dikkatli olunması konusunda tüm
unsurlarımı ikaz ettim. O gün Muhafız Bölüğü Nöbetçi Uzman Çavuşu asil görevi olan kamera gözetleme
odasına piyade Üsteğmen Zeki UÇAR (Nöbetçi Subay)’ ın emriyle geçerek bizi her konuda bilgilendirmeye
başladı. Cep telefonumdan beni arayarak nöbetçi amiri ve yardımcısının elinde silah kendilerini demir
parmaklı kilitli bir oda bulunmasını, esir alınacakların olacağını ilettiğini söyledi. Bunun üzerine öncelikle
kendisinin ve kamera odasındaki erlerin can güvenliğini almasını, istekleri üzerine sorarlarsa ilettiğimi
söylemesini, emniyetlerinin muhakkak kendileri tarafından alınmasını bildirdim. Arkasından nöbetçi amir
telsizden Telsiz Kodu: PANZER Benim Kodum Fırtına 1 beni anons ederek 15 dakika içerisinde nöbetçi amiri
odasına gelmemi istedi. Beni esir almaya çalışacağı düşüncesiyle odasına gitmemekle birlikte o esnada cep
telefonumu arayan kurmay başkanına nöbetçi amirinin beni telsiz ile anons ederek beni odasında çağırdığını
benim de gitmediğimi bildirdim. Nizamiyede görevli Uzman Çavuş Çağdaş DOĞAN’ dan demir parmaklı kilitli
bir odanın isteğinde bulunduğu esir alınacak askerlerin konulması amacıyla talebi olduğunu da kurmay
başkanına ilettim. Buna yönelik olarak kendi personelimin can güvenliği konusunda çalıştığımı söyledim.
Kurmay Başkanı da kesinlikle nöbetçi amirinin odasına gitmemi nöbetçi amir ve yardımcısının olayın direk
içinde elebaşlarının olduğunu beyan etti. Konuşma esnasında dikkat etmemi uygun ortam denk getirdiğimde
nöbetçi amir ve yardımcısının etkisiz hale getirilmesini bana emretti. Bunun üzerine 1 numaralı nizamiye
bölgesinde bulunan nöbetçi amir odasına kontrollü bir şekilde yaklaşırken, karargah binasının önündeki
alandan idari başkan Alptekin TARTICI Genel Sekreter albay İsmail ŞANLI, Albay Önder KARA, Üsteğmen
Bayram GÜL, Astsubay Suat DAĞLI da nöbetçi amir ve yardımcısını derdest etmek üzere 1 numaralı
nizamiyeye gittiklerini gördüm ve onlara katılarak bölgeye gittiğimizde nöbetçi amir ve yardımcısının
olmadığını ve hava akademisi istikametine gittikleri bilgisini aldık. Nizamiye bölgesine gelen güvenlik eğitim
şube plan subayı Piyade albay Mehmet GÖKEŞ ile birlikte orada bulunan şoförü er olan araca binerek hava
akademisi istikametine gittik. Gittiğimizde hava akademisi önünde 20 civarında tulumlu kamuflajlı personel
olduğunu gördük. Aracımızı gördüklerinde üçerli beşerli gruplar halinde akademinin içine yanına dağılmaya
başladılar, Mehmet albay direk müdahale etmek istedi ancak ben subayların kalabalık olduklarından dolayı
biraz beklememiz gerektiğini ve aracı müsait bir yere çekerek gözlemlememiz gerektiğini söyleyince Mehmet
Albay da buna iştirak etti ve aracı müsait bir yere karanlığa çektik. Araçtan inip kalabalığa doğru gelin buraya
diye bağırdığımızda hepsi koşarak değişik istikametlere kaçtılar. Çok maksatlı Harekat Merkezi Binasının yan
otoparkındakiaraçlarına binen 4 havacı kamuflajı giymiş subaya duru teslim olun diye bağırıp, araçlarından
indirip yere yatırarak derdest ettik. Üst aramasında silah ve çok sayıda tabanca fişeğinin olduğunu görüp
emniyete aldık. Normalde akademi yerleşkesi içerisinde gezen bir öğrenci subayın bu kadar fişeği yanında
bulundurması bizim için hayatın doğal akışına aykırı bir durumdu. Sonradan bölgeye aracıyla gelen 1 havacı
subay da derdest edip piyade üsteğmen Zeki UÇAR ve ani müdahale kuvvetini bölgeye takviye ettik (hatta
kaçmalarını engellemek amacıyla ani müdahale mangasının tüfeklerinin kayışlarını sökerek ellerini bağladık.)
Personeli ayağa kaldırdığımızda kendilerinin şerefli subaylar olduğunu söyleyerek bağırmaya başladılar.
351
Kurmay başkanına Mehmet albay bilgi verdi, kurmay başkanı, Albay İsmail ŞANLI, Grup Komutanı ve şuan
hatırlayamadığım birkaç askeri personel de bulunduğumuz yere geldiler, derdest edilen personel kendilerinin
emirle geldiklerini, şerefli subaylar olduklarını, nasıl böyle bir şey yaparsınız dediklerini, kendilerini derdest
ederken yere yatırdığımız esnada teklemediğimizi bunun hesabını vereceğimizi şeklinde bağırarak tekrar
ettiler.Bunun üzerine kurmay başkanı burada ne işiniz var diyerek derdest ettiğimiz askerlere sordu, kendileri
de emir aldıklarını o yüzden mesaiye geldiklerini, fakat kimden emir aldıklarını söylemediler. Hatta bize ithafen
bunlar niye mesaiye geldiler diye sorduklarında kurmay başkanı emniyetin sağlanması için kendisinin emir
verdiğini söyledi. Arkasından silah ve mühimmatlarını vermeyin, ellerini çözün ve serbest bırakın emrini
bölgedeki Mehmet GÖKEŞ Albay’ a verdi. Bölgeden ayrılmaya müteakip yanımızda bulunan araca binerek
kurmay başkanı ve grup komutanını takip ettik. Helikopterin kışla içerisine indiği bilgisinin gelmesi üzerine
hep birlikte piste gittik, kontrol ettiğimizde orada kimse yoktu. Arkasından 3 numaralı nizamiyeye ve tekrar
akademik siteye dönerken pistten helikopter sesi geldi, helikopterden karargah içerisine indirme olabileceğini
düşündüğümüzden hep beraber tekrar piste gittik, bizlerin araçlarımızın farlarını görünce helikopter tekrar
kalkışa geçerek bölgeden uzaklaştı. Bölgede belirli bir müddet ağaçlık bölgeler dahil arama-tarama yaptık
herhangi bir olumsuzluk ile karşılaşmadık. Helikopter pistinde belirli bir süre bekledikten sonra grup komutanı
ile beraber kendisine bir aracın içinden silah çekildiğini iddia eden Başçavuş Mehmet ŞAHİNTÜRK durumu
iletmesi üzerine şüpheli personeli aramak için Ani Müdahale Mangasını da yanımıza alarak şahısları aramaya
çıktık. Lojmanlar bölgesinde bulunan dördüncü blok önünde araç içinde oturduklarını tespit ettik ve yanımıza
alarak grup komutanının odasına (Destek Kıtaları grup Komutanlığı) odasına getirdik. Kara akademisine grup
komutanı tarafından gelip personele almaları iletildi, uzun süre kimsenin gelmemesi üzerine personel kara
akademisine gönderildi, daha sonra akademiden öğrencilerin evlerine gitmesi emri aldıklarından evlerine
gittiklerini öğrendik. Grup komutanı bölüklerde bulunan sivil eşya odalarını boşaltmamızı ve kapısına
konulacak rütbeli muhafız ayarlamamızı emrini verdi. Arkasından akşam derdest edilen nöbetçi amirini
karargahtan gidip almamızı ve hazırlanan kilitli odaya getirmemizi emretti. nöbetçi amirinin nerede olduğunu
öğrenmek içinKarargaha gittiğimizde idari başkanı görmemiz iletildiğinden kendisinin nerede olduğunu
sorduğumda kurmay başkanının odasında oldukları bilgisini aldım ve kurmay başkanının odasına gittim,
gittiğimde kara akademisi komutanı Tümgeneral Selim MERT ve emir astsubayı, akşam cuntacılar tarafından
derdest edilmeye çalışılan Deniz akademileri Komutanı ve Emir astsubayı, Kurmay Başkanı emir Astsubayı
Serkan YAZICIOĞLU masanın üzerinde bulunan laptoptan deniz akademisinin girişindeki elinde silah bulunan
kişilerce deniz akademi komutanı emir astsubayının esir alındığı görüntüsünü ilettiler. Görüntülerdeki
subaylardan iki tanesi bizim akşam grup komutanı ile yakalayıp ardından kara akademisine gönderilen
isimlerini sonradan öğrendiğim Tank Yüzbaşı Serhat ALTIMAKAS ve Yüzbaşı Egemen EKER’ di. Bunun
üzerine kara akademi komutanı Tümgeneral Selim MERT emir astsubayı aracılığıyla personelin getirilmesi
emrini verdi. Biz nöbetçi Amirini teslim alıp, gözetim odasına teslime ettikten sonra grup komutanı ve ani
müdahale kuvveti ile birlikte bahse geçen personelin ev adreslerini öğrenip personeli teslim aldık. Arkasından
gözetim odasına getirerek personeli muhafaza altında tuttuk. Daha sonra idari başkan Alptekin TARTICI
akademi komutanı Korgeneral Tahir BEKİROĞLU’ nun akademiye geldiğini ve yanında öğrencilerinin de
olduğu bilgisini iletti. Ani Müdahale Kuvveti ile karargah girişinin her ihtimale karşı emniyete alınması emrini
verdi. Ani Müdahale Kuvveti ile beraber gelen Hava Piyade Üsteğmen Türker ERTÜRK ile beraber karargah
binasının önü emniyete alındı. Bekleme esnasında albay Mehmet GÖKEŞ cep telefonumdan beni arayarak 1
numaralı nizamiye bölgesine gitmemizi söyledi. Akademi Korgeneral Tahir BEKİROĞLU emir subayı Piyade
Binbaşı Fatih IRMAK ve muhtemelen kara akademisinden üç subay tarafından getirildiği, kurmay başkanı ve
piyade Albay Mehmet GÖKEŞ tarafından komutanın yanında gelen personelin silahlarının alınarak
nizamiyedeki bir odaya alındıklarını ve kapısına muhafız olarak rütbeli personel görevlendirdiklerini gördüm.
Çağırılan polis ekiplerine akademi komutanı ile gelen 4 subay, nöbetçi amiri ve yardımcısı, 2 numaralı
nizamiye nöbetçi subay ve astsubayı ile gözetim altındaki diğer 2 subay tutanakla teslim edildi.Bu şekilde
ilerleyen günlerde de söz konusu kalkışmaya katıldıkları değerlendirilen diğer askeri personelin teslim
işlemleri devam etti." şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.25. Tanık Albay Asutay Akıncı'nın kollukça alınan ifadesinde;

"15.07.2016 günü saat:08:45 sıralarında Protokol Şube görev yaptığımdan Protokol şubenin
352
mezuniyet töreni ile ilgili, Sirilenka ve Pakistan heyeti ile ilgili konuşmalar yapıldığı toplantılarda bulundum.
Mesai saatleri içerisinde hiçbir olağan dışı dikkat çekici bir durumla karşılaşmadım. Saat:17:30 da mesai
saatim bittiği için evime geçtim.Akşam Tayin ve emekli olan genel sekreter lik personeline Kalender ordu evi
boğaz tepe de verilecek olan veda yemeğine katılmak üzere Saat:18:45 de Deniz Albay Alp Yiğit ERENTOK’un
sivil arabasıyla Albay Levent GÜRCAN,astsubay Bçvş.Serkan ÇETİNER ve Emekli Astsubay Ali DOĞANAY ile
birlikte kalender boğaz tepe tahsislerine gittik. Bizimle birlikte yemeğe Kurmay Albay İsmail
ŞANLI,Hv.Öğretmen AlbayAltan YALÇIN,Deniz Binbaşı Asu SANCAK,Deniz Ütğm.Burcu NALİÇ
YORKUVA,Per.Bçvş.Halis BALCIOĞLU,Bçvş.Tayfun TURAN,ÇVŞ.Yücel AYDINGÖR,Sivil memur Bülent
PATOĞLU,Sivil Memur Kadriye ATAR,Sivil memur Hadiye ŞAHİN katıldı. Sivil Memur Kadriye ATAR eşinin
kendisine telefon ettiğini “Boğaz köprüsünde Asker olduğunu ve sosyal medyada fotoğrafların olduğunu”
söyledi. Bunun üzerine Herkes telefonlara bakmaya başladı. Saat:22:30 sıralarında genel sekreter Kurmay
Albay İsmail ŞANLI’ya Kurmay Başkanının telefon ettiğini ve kendisini birliğe çağırdığını öğrendik. Biz
yemeğe devam ettiğimiz sırada Altan Albay, İsmail Albay ve Halis Bçvş.birliğe döndüler. Daha sonra İsmail
Albay Levent Albayı telefonla aradı.”Acele etmeyin, çayınızı, kahvenizi içip, bayanları evlere gönderdikten
sonra birliğe gelmemizi” istedi. Bunun üzerine deniz üsteğmen Burcu NALİÇ YORKUVA’nın aracı ile boğaz
tepe sosyal tesislerinden ayrıldım, Kalender ordu evinin nizamiyesinin yanında polis çevirmesi vardı. Trafik
durmuştu. Sonra biz yol açılınca geçtik ve saat:23:30 sıralarında Akademiye 2.Nolu nizamiyeden giriş yaptım.
Karargaha doğru giderken yol üzerinden geçen arabanın bir tanesine bindim. Karargah binasındaki kendi
bürolarımızın olduğu kata çıktık. Herkes birbirine ne olduğunu soruyordu bu arada televizyon açık olan
odalardan bir tanesine girdik. Orada haberlere bakarken Cumhurbaşkanımızın televizyondan yaptığı
konuşmayı dinledik. Televizyona bakmaya devam ederken Ülke genelinde bir darbe kalkışması olduğunu
öğrendik. Daha sonra Hava öğretmen Albay Altan YALÇIN ve Astsubay Bçvş.Halis BALCIOĞLU beni dışarıya
çağırdı. Altan Albay silahımın evde olup olmadığını sordu.Bende Evde ama şarjörümü bulup bulamayacağımı
söyledim.”Lojmanlar bölgesinde nöbet tutacağımızı” söyledi. Bende Levent Albayı da çağırın dedim. Oda bana
“biraz alkollü ama “dedi. bende olsun oda gelsin dedim. Daha sonra Altan Albay,Levent Albay, Halis Bçvş.ve
Binbaşı Yakup EVLEKSİZ ile beraber müzenin köşesine kadar geldik.Ben tekrar Altan Albaya Komutanım neler
oldu bana anlatın dedim.Kendisi “7-8 kişilik bir Harp Akademileri öğrencilerindenoluşansilahlı bir grubun
Gürler Apt. gelerek Tüğamiral Tayyar ERTEM’i esir alamaya çalıştıkları ve bu grubun tekrar Gürler Apt.
Bölgesine gelebileceği için Bizim bu Gürler Apt. önünde nöbet tutacağımızı” söyledi. Bu sırada bizimle
beraber olan Binbaşı Yakup EVLEKSİZ beni telefonla aradılar dedi ve yanımızdan ayrıldı. 3-5 dk. Kendisini
Bekledik ve kendisi gelmedi. Biz Halis Bçvş. Arabasına bindik Levent Albay ve benim evimin önünde durduk.
Eve çıkıp silahlarımızı alıp aşağıda buluştuk ve Gürler Apt. doğru hareket ettik. Gürler Apt.a gelmeden kantin
civarında İsmail Albay ile karşılaştık. Kendisi yaya olarak yol kenarında yürüyordu,”Kızını alıp geldiğini”
söyledi. Altan Albayında Bizim gürler Apt. önünde nöbet tutacağımız olayın sebebini anlattı. Biz Gürler Apt.
yanındaki Kamelyasının önünde oturarak beklemeye başladık bu esnada Halis Bçvş.Tüğamiral Tayyar
ERTEM’in bizim karargah odasında gizlendiğini söyledi. Gürler Apt. araç park yerinde nöbet tutan 1 Asker
vardı. Komutan konutuna giden yol üzerinde 2-3 kişilik Uzm.ERBAŞ ve Er.Erler den oluşan ayrı bir grup daha
vardı.Gazino yol tarafında devriye görevini yapan askerler mevcuttu,gece boyu bu askerler arasındanöbet
değişiklikleri yapıldı.Gürler Apt. oturan Deniz Kurmay Albay Aykut MANİOĞLU olduğunu öğrendiğim
eşofmanlı bir Albay yanımıza geldi.Bizimle beraber kamelyada oturduğumuz sırada devriye gezen Destek
kıtalarında görevli Astsubay Yalçın ATALAY ve beraberinde Bir üsteğmen ve bir astsubay daha yanımıza
geldiler ve onlardan gece “Akademide 2 defa helikopterin iniş yapıp birilerinin almaya geldiklerini,Asker
helikopter pistinde görev aldığı için inmeden helikopterin kaçtığını,helikopter pistinde ayrıca bir tane sivil
aracın bulunduğunu ,Akademilerde yoklama alınamadığını,Nöbetçi Amir ve Nöbetçi Subayın nöbet
değiştirip,darbeciler ile birlikte hareket ettiğini ve yakalandığını” duyduk.Daha sonra hava soğuk olduğu için
arabanın içerisine girdik bu esnada Oktay ÇETİN Albay yanımıza resmi arabası ile geldi.Bize “Akşam Nöbetçi
amir ve nöbetçi subayın tutuklandığını,Gürler Apt.a gelen grubun içerisinde SAT komandoların olduğunu ve
şuan kayıp olduklarını, Hava Akademisine girilemediğini,yoklamaların sağlıklı bir şekilde alınamadığını
”söyledi.16/07/2016 günü Sabah saat:09:30 sıralarında Tayyar ERTEM ve Emir Astsubayı Gürler Apt.a
geldi.Altan Albayım kendisine “Geçmiş olsun” dedi.oda “Sağol”dedi ve evine çıktı. Benim bu konu hakkında
bildiklerim bunlardan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuştur.

353
8.2.3.26. Tanık Üsteğmen Zeki Uçar'ın kollukça alınan ifadesinde;

"Ben Harp Akademileri Komutanlığı Destek Kıtaları Grup Komutanlığı Muhafız Bölüğü Özel
Muhafız Takım Komutanı olarak görev yapmaktayım. …Daha sonra 22.15 sıralarında günün nöbetçi Amiri
Mustafa Özcan ÇAY’ ı dahili hattan vukuat tekmili vermek amacıyla aradım telefon çaldı ancak açan olmadı,
daha sonra kamera odasını arayarak nöbetçi amirini sordum orada olmadığını söylediler, nöbetçi
amiryardımcısını da sordum fakat ona da ulaşmak mümkün olmadı. 10-15 dakika sonra Günün nöbetçi
amirinin Ani Müdahale Mangasına geldiğini ve beni çağırmak için oraya geldiğini öğrendim tekmil vermek
için yanına gittim, o esnada Nöbetçi Amiri Mustafa Özcan ÇAY emniyet komutanı nöbetçi astsubayı Gürcan
DALAR’ a kendisine tahsisli silah olup olmadığını sordu Gürcan Astsubay da ona hitaben komutanım size
tahsisli herhangi bir silah yok dedi.Daha sonra ben, Destek Kıtaları nöbetçi Astsubayı Gökhan TAYLAN ve
nöbetçi amiri 1 nolu nizamiye bölgesine gittik içeri girerken nöbetçi amiri telefonları bir kenara bırakın içeri
telefonla girmeyin dedi biz de emir gereği telefonları bıraktık, içeriye girdik bize telaşlı şekilde olağanüstü
durum var emniyet alacağız diye söyledi, ben de ona hitaben komutanım madem böyle bir durum var biz niye
buraya geldik destek kıtaları grup komutanlığında personelimi kontrol altında tutardım dedim. Daha sonra
emrimde olan Uzman Çavuş Çağdaş DOĞAN’ a sen kamera odasında kal olumsuz durum olursa bize haber ver
dedim, Gökhan başçavuşa da destek kıtaları grup komutanlığında yer alan askerleri kontrol etmesi yönünde
emir verdim, ben de Ani Müdahale mangasını yanıma alarak 2 nolu nizamiye bölgesine gittiğim esnada nöbetçi
amiri telsizden darbe olduğuna dair anons ettiğini hatırlıyorum, bu esnada henüz yola çıkmadan destek kıtaları
grup komutanımız Piyade albay Oktay ÇETİN tüm personelin göreve gelmesi hususunda beni aradı, bende
emir gereği personele bilgi vermek amaçlı onları aradım, araçlarla 2 nolu nizamiye bölgesine geçtik oraya
götürdüğüm askerleri oralara bulunmaları emniyet tedbiri almaları için konuşlandırdım, ben de manga
komutanı uzman çavuş Kadir ÇARKÇI ile birlikte 2 nolu nizamiye binasına girdik. Gittiğimiz anda anormal bir
durum yoktu ancak yine de kontrol maksatlı orayı gezdik ve orada nöbetçi subayı ile Ani Müdahale Manga
komutanımı birbirlerine telefonlarınıvererek olumsuz durum olması halinde irtibatlı konuma getirdim, o esnada
beni bölük komutanım Piyade Yüzbaşı Gürkan KARACA arayarak beni destek kıtaları bölgesine çağırdı biz de
oraya geçtik. Destek kıtalarında Kadir uzman çavuşa siz burada oturun ve benden haber bekleyin dedim, o
sırada Grup Komutanı Piyade Albay Oktay ÇETİN beni tekrar aradı ve personelin gelip gelmediğini sordu,
bende haber verdim arkadaşlar geliyor dedim, bana nerde olduğumu sordu bende Ani Müdahale Mangası
bölgesinde olduğumu söyledim ve bana Özcan Başçavuşla birlikte komutanlık karargahı bölgesinin emniyet
tedbirlerini almak amacıyla oraya geçmemi söyledi bende bir kısım asker alıp araçla o bölgeye geçtim, bir
müddet o belgede beklemeye başladık, bu bekleme esnasında saat: 24.00-24.30 sıralarıydı. Daha sonra bölük
komutanım Gürkan Yüzbaşı beni arayarak deniz akademisi karşısındaki otoparka çağırdı ben de askerlerimle o
bölgeye yakın olduğu için yaya olarak gittim, oraya vardığımızda yerde yatırılmış toplam 5 civarı kamuflaj
elbiseli subayın olduğunu gördüm, orada Piyade Albay Mehmet GÖKEŞ, Piyade Yüzbaşı Gürkan KARACA,
Piyade Uzman Çavuş Kadir ÇARKÇI iki de er vardı. Bu saydığım kişiler yerde yatan askerleri etkisiz hale
getirmeye çalışıyorlardı, yere yatırılan askerlerden bir tanesi siz nasıl bir Türk subayını yere yatırırsınız diye
tepki gösteriyordu. Bu şahısların silahları ve cep telefonları alınmış ayrı bir yere koyulmuştu, o esnada Kurmay
Başkanı Nevzat TAŞDELER geldi, o gelince biz kenara çekildik, kendisi yerde yatan askerlerin kaldırılması
yönünde emir verdi, tam olarak hatırlayamadığım askerler de onları yerden kaldırıp tek sıra haline soktu,
kurmay başkanı bu personellerle bir şeyler konuştu ben uzakta olduğum için duyamadım, fakat Mehmet
GÖKEŞ Albay bu esnada kurmay başkanının yanındaydı, Kurmay Başkanı bir süre bu yerde yatırılan ve daha
sonra ayağa kaldırılan askerlerle konuştuktan sonra onların serbest bırakılması şeklinde emir verdi. Orada
bulunan ve kimler olduğunu hatırlamadığım askerler de bu emir üzerine şahısları oradan gönderdiler. Oradaki
olay son bulunca bende geri görev yerime (Komutanlık Karargahına) geçtim, bir süre daha orada bekledim, bir
süre sonra Albay Mehmet ÖRKEM, Albay Alptekin TARTICI, Albay Önder… birlikte nöbetçi amirini
arıyorlardı, 1 nolu nizamiyeye doğru ilerliyorlardı biz de onların emniyet tedbirlerine aldık, onlar da gidip
kontrol ettiler nöbetçi amirinin orada olmadığını anlayınca geri döndüler biz de görev yerimize döndük, bir
süre orada bekledikten sonra askerlerimle birlikte destek kıtaları grup komutanlığına geri döndük. Daha sonra
helikopter pistine bir helikopterin inmeye çalıştığı bilgisini aldık ve acil olarak oraya geçtik, pistin ışıkları
kapalıydı, fakat oraya gelen helikopter iner inmez geri kalkışa geçti ve oradan ayrıldı.
O esnada Kurmay Başkanı, Mehmet ÖRKEM Albay, Alptekin Albay, Mehmet GÖKEŞ Albay o
bölgeye geldiler ve iniş olup olmadığını sordular biz de bir şey göremediğimizi söyledik , o bölgede bir süre
354
bekledik. Daha sonra biz yine Ani Müdahale Mangası bölgesine dönüş yaptık veburada uzunca bir süre
bekledik. Sabaha karşı da kalkışmaya katıldığı değerlendirilen personellerin 1 nolu nizamiyeye getirildiği
bilgisini aldım. Toplam 11 askeri personel vardı, bu askerlerin emniyet mensupları gelene kadar gözetim
altında tutulabilmesiiçin erlerin sivil eşya depoları boşaltarak bunları oraya yerleştirdik ve etrafına nöbetçiler
koyduk. Daha sonra tüm gözetim altında olan askerler 1 nolu nizamiyeye getirildi, tutanak tanzim edilerek
emniyet mensuplarına teslim edildi, ben de nezarethanede onlara eşlik etmem amacıyla Gayrettepe asayiş şube
müdürlüğüne onlarla beraber gittim. Orada görev yapan emniyet mensuplarına yardımcı oldum, görüntü
almaları için yazdıkları resmi yazıyı karargaha ulaştırdım, devam eden günlerde de akademi içerisinde yer
alan güvenlik kameralarından tespit edilen kalkışmaya teşebbüs eden askerlerin yakalanmaları amacıyla
çalışma yürüterek onları bulundukları yerden alarak 1 nolu nizamiyeye getirip tutanak tanzim ederek emniyet
mensuplarına teslim ettik. Ayrıca arama-tarama faaliyetlerinde soruşturma savcıları ve emniyet mensuplarına
yardımcı olduk. Yaşanan bu olay ve sonrasında faaliyetlerimiz bu şekildedir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.27. Tanık Uzman Çavuş Tekin Kart'ın kollukça alınan ifadesinde;

"Ben Harp Akademileri Destek Kıtaları Grubu Karargah Bölüğü Muhabere Takımı Santral
Operatörü olarak görev yapmaktayım. 15.07.2016 günü akşam nöbete gelecek olmamdan dolayı evimde
istirahat ediyordum. Saat; 16:00 sıralarında evimden çıkarak Saat;16:30 sıralarında nöbetimi devralmak için
2 nolu nizamiyeden giriş yaparak muhabere merkezindeki santrale gelip nöbetimi devraldım. Rutin
faaliyetlerime devam ederken akşam saat; 19:00 sıralarında Akademi komutanının emir subayı Binbaşı Fatih
IRMAK santrali arayarak Kurmay başkanı veya emir astsubayı ile görüşmek istedi bende bunun üzerine
irtibatladım ancak kimle irtibatladığımı şu an hatırlamıyorum. Sonra 21:00’a kadar faaliyetime devam ettim.
Bu sırada yanıma Astsubay Berkan KOCAMAN gelerek köprünün kapatıldığını söyledi. Televizyonu açıp
haberleri takip etmeye başladık. Bunun bir terör saldırısı olabileceği ve askerlerin bu yüzden önlem almak için
orda olduklarını düşündük. Daha sonra saat;22:00 sıralarında Berkan KOCAMAN yanıma gelerek mesaj emri
geldiğini ve içeriğinde Sıkıyönetim ilan edildiğini söyledi. Bu arada biz şoktaydık çünkü 1 saat sonra ülkenin
her tarafında çatışma olup halkın öleceğini düşünüyorduk ve bu durumda bizim kesinlikle halkımıza mermi
sıkmak yerine kendi kafamıza sıkıp ölmeyi tercih edeceğimizi aramızda konuştuk. Sonra santralde bir yoğunluk
başladı nöbetçi amiri Mustafa Özcan ÇAY’ın haber merkezine geldiğini duydum ve sonra Kurmay başkanını
irtibatlamamı istedi bende bunun üzerine irtibatı sağladım. Bu sırada hatırlamadığım sivil bir numara 2-3 defa
arayarak nöbetçi amiri ile görüşmek istedi ancak nöbetçi amir haber merkezinin kapısının önünde gelen sıkı
yönetim emrini inceliyordu bu nedenle irtibatı sağlamak için yanına giderek sizi sivil bir numara arıyor 2-3 kez
aradı görüşmekte ısrar ediyor dedim ancak beni hiç umursamayıp çıkıp gitti. Yalnız arayan kişinin kim
olduğunu sorma yetkim olmadığı için arayan kişinin kim olduğunu öğrenemedim. 10-15 dakika sonra Kurmay
başkanı makamına gelerek makamında nöbetçi amirini irtibatlamamı istedi bende gerekli irtibatı sağladım.
Sonra Kurmay başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER Tümgeneral Selim MERT ile görüşmek istediğini söyledi
bende gerekli irtibatı sağladım. Nöbetçi Amiri beni arayarak bütün personeli tavizsiz mesaiye çağırmamı fakat
destek kıtaları personelinini tam teçhizatlı askerlerin başında hazır bulunmalarını ve bunun kurmay başkanının
emri olduğunu söyedi. Bende bunun üzerine bütün birimlerden en az birer kişiye ulaşarak bu emri aktarıp ve
kendilerininde diğer personellere aktarmalarını söyledim. Daha sonra rutin faaliyetlere devam ederek bir
yandan da haberleri takip ediyordum. Sonra sabah saat; 09:00’da nöbetimi Uzman Çavuş Şafak TOPÇU’ya
devrettim. Ancak akademi içinde akşam saat; 20:00’a kadar mesaide kaldım. Benim bu konu hakkında
bildiklerim bunlardan ibarettir." şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.28. Tanık Yüzbaşı İlkay Katı'nın kollukça alınan ifadesinde;

"Ben Destek Kıtaları Grup Komutanlığında Karargah Bölük Komutanı olarak görev yapmaktayım.
…Gece saat: 22.44 de eşimin babası beni telefonla aradı, bana Ankara’ da savaş uçaklarının alçak uçuş
yaptıklarını boğaz köprüsünün de askerler tarafından kesildiğini ve darbe söylentilerinin olduğunu söyledi
bende öyle bir şey olamaz benim böyle bir şeyden haberim yok dedim. Bu esnada merak ederek hemen
televizyonun kanalı değiştirdim ve bana söylendiği gibi haberlerde askerlerin köprüyü kestiklerine dar
355
görüntüler vardı, saat: 22.51’ de destek kıtaları nöbetçi subayı piyade üsteğmen Zeki UÇAR’ ı aradım ona
durumu sorduğunda bana herhangi bir sorun yok dedi, daha sonra Diyarbakır da eski mesai arkadaşım olan
Piyade Üsteğmen Adem YOLDAŞ beni aradı ve komutanım beni Edirne Keşan’ a yani birliğine gel diyegöreve
çağırdılar dedi, normalde kendisi Çerkezköy’ de görev yapıyordu bana durumu sorunca şuan neler olduğunu
bilmiyorum dedim, saat: 23.01’ de destek kıtaları nöbetçi subayı piyade üsteğmen Zeki UÇAR beni aradı,
kurmay başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER’ in personelin mesaiye gelmesi konusunda emir verdiğini bana
söyledi, ben de buna istinaden Muhabere Üsteğmen Yusuf ÇETİNKAYA’ yı arayarak onun izne gittiğini bildiğim
için göreve çağırdım, 23.40 sıralarında şahsi aracım olan 34 UZ 6282 plaka sayılı siyah opel astra aracımla
göreve geldim. Daha sonra Piyade albay Oktay ÇETİN’ in odasında girdim, o da haberleri izliyordu, o esnada
kendi el telsizimden günün nöbetçi amiri soyadı ÇAY olan binbaşı rütbesindeki asker üç defa arka arkaya
“Sıkıyönetim oldu” diyerek anons etti, ona cevaben herhangi bir anons gelmedi, daha sonra ben personelimi
kontrol ettim erleri koğuşlarına gönderdim çünkü onlar silahsızdı, depoda bulunan silahları kontrol ettim ve
daha sonra kendi aracımla müze bölgesine geldim,karargah binasının arkasındaki nöbetçi askerimi kontrol
ettim, bu esnada bina içerisinden Albay Mehmet ÖRKEN kara harp akademisinde öğrenciler ayaklanmış
deyince birlikte oraya gittik ben kara harp akademisi gazinosunu kontrol ettiğimde orada 8-9 akademi
öğrencisinin televizyon önünde sakin şekilde oturduklarını gördüm ve herhangi bir olumsuz olmadığını Mehmet
Albaya ilettim, tekrar aracımla destek kıtalarına geri döndüm orada televizyonda Cumhurbaşkanımızın ve
Başbakanımızın açıklamalarını görünce olayın vahametini anlamış oldum. Bir süre sonra destek kıtaları
bunasının üzerinde helikopter sesi duydum hemen dışarı çıktım, dışarıda ani müdahale mangasının olduğu yere
gittim ve helikopterin o noktaya inemeyeceğini düşündüğüm için orada bulunan askerleri alarak helikopter
pistine gitmeye çalıştım fakat orada askerler olmadığı için askerlere ulaşamadım, bu nedenle kendi aracımla
saren otoparkına giderek aracı oraya park ettim,dışarıda yaya şekilde o bölgeyi kontrol ettim o esnada
helikopter pistine giden yolda 64 KV olan rakam grubunu hatırlamadığım Honda Jazz marka aracın oradan
inerek benim aracımın yanına park ettiğini gördüm, aracın içerisinde 4-5 kişi vardı, ardından kendi aracımın
yanına soğukkanlı şekilde geldim o sırada beni gördüler ancak herhangi bir şey yapmadılar, daha sonra
aracımı oradan alarak tekrar müze bölgesine gelerek aracı oraya park ettim, aracı park ettiğim yerin
karşısında kalabalık gördüm ve kalabalığa doğru yaklaştım, orada kurmay başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER,
grup komutanı piyade albay Oktay ÇETİN, Albay Alptekin TARTICI, Mehmet ÖRKEM ve Mehmet GÖKEÇ
albaylar Muhafız Bölük Komutanı Piyade Yüzbaşı Gürkan KARACA , Nöbetçi subay olan piyade Üsteğmen
Zeki UÇAR ve ani müdahale mangası oradaydı.Orada bir havacı binbaşı ve yüzbaşıyı yere yatırarak
sorguladıklarını gördüm, o esnada ben de araya girip kendi gördüğüm aracı anlatmaya çalıştım ancak üst
rütbeli askerler konuştuğu için bir müddet araya girip konuşamadım, daha sonra piyade Albay Oktay ÇETİN’ e
durumu anlattım, o da bana görev yerim olan Destek Kıtalarına dönmemi, piyade Binbaşı Bülent ÇEKİÇ’ i
yanıma alarak aracın olduğu yeri gitmemi ve Piyade Astsubay başçavuş M. Yaşar ABAY’ ın komutanlık
konutuna çıkarak sabaha kadar emniyetini almasını istedi, ben da aracımla denilen bölgeye giderken
gördüğüm aracın oradan ayrıldığını fark ettim ve kurmay başkanının da aralarında olduğu kalabalık grubun
yanına geri döndüm, orada bana talimat veren Oktay Albay’ a aracın oradan ayrıldığını söyledim bunu
söylerken kurmay başkanı beni duydu ona da durumu anlattım, ben durumu anlatınca bir grup halinde
helikopter pisti bölgesine gittik, orada park halinde Lacetti marka gri renkli bir aracın park halinde terk
edilmiş vaziyette olduğunu gördüler, ben o esnada kendi aracımla 64 KV plaka sayılı Honda Jazz marka aracı
aramaya devam ettim, aracı bulamayınca destek kıtalarına geri döndüm izindeki personellerime ulaşmaya
çalıştım, sabah saat: 07.00 civarı grup komutanı piyade Albay Oktay ÇETİN beni aradı, kendi bölüğümün sivil
eşya depolarını boşalt oraya yakalanan askerleri getireceklerini söyledi, daha sonra günün nöbetçi amiri,
nöbetçi amir yardımcısı, kara akademisi öğrencisi iki yüzbaşıyı yanımıza getirdiler, biz de onların tutanaklarını
tanzim ederek emniyete teslim etmek için beklettik. Öğle saatlerinden önce de orda bulunan arkadaşlarım bu
askerleri emniyete teslim etmişler. Daha sonra da kalkışmaya karışan askerlerin tespiti amacıyla çalışmalara
devam ettik." şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.29. Şüpheli Üsteğmen Adem Tepe'nin kollukça alınan ifadesinde;

“…15 Temmuz günü 2 No’lu nizamiye nöbetçi subayı olduğunu, kendisi ile birlikte Asb. Başçavuş
Ahmet LÜLE ile kayıtçı er Taner PALA, Çvş. Ali PÜSKÜLLÜ, Er Durmuş ALTINTAŞ ve ismini bilmediği 2
nöbetçi er’in daha olduğunu, saat:19.00 sıralarında telsizle Tahir BEKİROĞLU’nun aracıyla çıkış yapacağı
356
anonsu geldiği, komutanın sivil bir araçla yanında bulunan 4 kişi ile birlikte çıkış yaptığı, bir süre sonra yine
sivil bir aracın nizamiyeden çıkış yaptığını, hemen ilerde durduğu içerisinden inen plt kıyafetli Üsteğmen Erkan
DEMİR’in apoletlerini takıp araçla devam ettiğini, saat:23.00 sıralarında köprülerin kapatıldığını
duyduğunu,Saat:23.30 sıralarında harp Akademileri Kurmay Başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER’in telefonla
dahili hattan nizamiyeyi aradığını, telefona Ahmet LÜLE isimli assubayın baktığını, görüşme sonrasında
Kurmay Başkanının Nizamiyeden çıkışların tamamen yasak olduğunu, sadece kimliği yanında olan ve bu
lojmanlarda oturan kişilerin içeriye alınacağını, başka kimsenin içeriye alınmamasını emrettiği, Bu sırada bir
yüzbaşının annesini alacağını söyleyip çıktığını, saat:01.30 da yaşlı annesiyle geri geldiğini, Saat:24.00
sıralarına İdari Başkan Kurmay Alb. Alptekin TARTICI’nın nizamiyeye kontrole geldiğini, kurmay başkanının
emrini tekrar ettiğini ve gittiğini, bu emre istinaden yol kesici bariyerleri açtıkları ve demir kapıları da
kapattıkları,Saat:24.30 sıralarında içeriden 4-5 adet sivil araç içerisindeki havacı personelin kapıda
biriktiğini, çıkış yapmak istediklerini söyledikleri, kendisinin bunlara kurmay başkanının emri ile çıkışların
yasak olduğunu söylediğini, nöbetçi amirinin bilgisi olduğunu söyledikleri bunun üzerine şüphelendiğini ve
kulübeye gidip nöbetçi amirini telefonla arayacağını söylediğini, kulübeye giderken cep telefonundan Alb.
Alptekin TARTICI’yı aradığını, albaya bilgi verdiğini, albayın çıkış yasak emrini tekrar ettiğini, geri
döndüğünde araçta bekleyenlerin özel güvenlikçiye bariyeri zorla indirerek demir kapıya yaklaştıklarını ve
nöbetçi askerlere kapıyı aç diye bağırdıklarını duyduğunu, kendisinin nöbetçi askere “Kapıyı açma, açma”
diye bağırdığını, havacıların beklemeye başladıklarını,Nöbetçi amir ve Nöbetçi Amir yrd. Kolluğu takan
Mustafa BAYRAM ve Mustafa Özcan ÇAY’ın geldiklerini, beylik silahlarını çekerek tehditvari bir şekilde
gelerek kapıyı açmasını söylediklerini, yaşadığı şok etkisi ile bir şey söylemeye fırsat kalmadan kapıda
bekleyen subayların nöbetçi askerlere kapıyı açtırıp dışarı çıktıklarını, nöbetçi binbaşıların tekrar kışla içine
döndüklerini, bu durumu tutanak olarak yazdığını, oradaki başçavuş ve askerlere ve özel güvenlikçilere
imzalattığını,Saat:01.30 sıralarında Denizci Ütğm. Celal YILMAZ’ın geldiğini, kurabiye bıraktığını
söylediğini, durumu sorduğu, kendisinin de kurmay başkanının emrini söylediğini Celal YILMAZ’ın; giriş
çıkışlara dikkat etmem, olayları tutanak altına almam hususunda tavsiyelerde bulunup lojmanına geri
döndüğünü, yaklaşık 10-15 dk bu şekilde ayaküstü görüştüklerini, Saat:01.40 sıralarında bir sivil minibüs’ün
nizamiyeye geldiği, içerisinden 6-7 tane üniformalı havacı subayın indiğini, başlarında bir yarbayın olduğunu,
yaya olarak girişe geldiklerini, bunlardan birinin Bnb. Ümit KESER olduğunu, kartlarını kapıya okutup giriş
yaptıklarını, yarbay kendisine yaklaşarak aracı da içeriye sokmak istediğini söylediğini, kendisinin aracın
ruhsatına bakmak isteğini, sürücü olan sivil şahsın ruhsatı getirdiğini, ruhsata baktığında sivil araç olduğu için
içeriye alamayacağını söylediğini, yarbayın sinirlenerek “bunun hesabını sana soracağım” diyerek içeriye
girdiğini, sivil aracın ise dönüş yaparak gittiğini, güvenlik kamera kayıtlarını sonradan incelediğinde yarbay
ile konuştuğu esnada yaya olarak giriş yapan kişiler içerisinden 3-4 tanesinin kartlarını okutmadan giriş
yaptığını gördüğü, Saat:03.00 sıralarında geçen jetten patlama sesi geldiği, dışarıda sivil halkın bağırış
seslerini duyduğunu, silahını alıp kulübedeki askerler ile birlikte nizamiyenin önünde beklediğini, askerlere
kendisinden habersiz ateş etmenin yasak olduğunu söylediğini, askerlere biz darbeci değiliz, görevimiz
nizamiye ve lojmanları korumak dediğini, Güneş doğmaya yakın olaylar sakinleşince tekrar kulübedeki görev
yerine geçtiğini, saat:09.00 da nöbetini teslim ettiğini" beyan etmiştir.

8.2.3.30. Şüpheli Yüzbaşı Necip Dirik'in kollukça alınan ifadesinde;

“…Yürüyüş yaptığım esnada “ŞUBE” adlı watsap grubundan; “Eryamanda uçaklar uçuyor,
Anıtkabir üstünde uçaklar uçuyor.” Şeklinde mesajlar geldi. İlk başta bunun bir terör saldırısı olduğunu
düşündüm. Bu mesajları aldığımda saat:22.30 sıraları idi. Yürüyüşümü bitirip lojmanıma geri döndüm.
Lojmanda anne ve babamla kalmaktayım. Televizyonu açtık ve NTV’yi seyrettim. Gelişmeleri izledim. 5-10 dk
içerisinde telefonumu benim bir üsttüm olan öğrenci subay Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ aradı. “Devrem
Akademiye gidiyoruz. “Çağırma planı devrede” dedi. “Tamam” dedim. Çağırma planı olarak bahsettiği husus;
herhangi bir olay anında üstten alta doğru silsile sistemi ile haber iletimidir. Çağırma planı devrede ise önemli
bir şey olduğunu düşündüğüm için nedenini sormadım.Yoklama alınacağı düşündüm ve o niyetle başbakanın
darbe teşebbüsü açıklamasından yaklaşık 30 dk sonraa- Reno marka aracımla lojmanımdan çıktım. Hava Harp
Akademisine gittim. Vardığımda akademi önünde fazla kişi yoktu. Birkaç arkadaş vardı. Bunlar arasında
öğrenci Yüzbaşı Yusuf GÜLSER olduğunu hatırlıyorum. İlk başta 2 katlı olan binanın 2. Katında bulunan
sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve isimlerini
357
hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda
görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN,
TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir
öğrenci subay söyledi ancak ismini hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra dasınıf subayımız olan
Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım
şeyler konuştu ancak şok içinde olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle
ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde
bir süre daha sınıfta bekledikten sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik.
Burada Harekât İstihbarat Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir
liste vardı. Aşağısı kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan
ANILIRCAN, Albay Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü
PINAR, Yüzbaşı Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit
KESER vardı. Yine hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf
GÜLSER, Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı
ŞALK, Yüzbaşı Mustafa Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat
ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet
BÖREKÇİ ve ismini hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı.
Albay Orhan TOLLUOĞLU görevlendirme listesini daha önceden okumuş. Bu
görevlendirmeyle gidenlerin olduğu daha sonradan öğrendim. Orhan TOLLUOĞLU; Ben, Yüzbaşı Abdi
PEHLİVAN, Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ, ve Yüzbaşı Yasin Ali MUTLU Hava Harp Akademisi binasında
kalacağımızı, bize güvenmediği için değil kıdemli olanları genelde burada bıraktıklarını söyledi. Ancak Yasin
Ali MUTLU Kadıköyde bulunan Fenerbahçe Orduevine gittiğinden burada yoktu.Bunun haricinde Yüzbaşı
Yusuf GÜLSER’in Sabiha GÖKÇEN’e görevlendirildiğini, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR’in TRT ULUS binasına
görevlendirildiğini, net olarak hatırlamamakla birlikte dışarı çıkan öğrenci subay sayısının 14 kişi olduğunu
bunların 2. Sınıf öğrencileri olduğunu biliyorum. Yine arkamızda bulunan Albay Murat DİVRİL’in “Sen benim
ekibimdesin” şeklinde öğrencilerden birine konuştuğunu duydum. Bu arada Binbaşı Cenk ERDOĞAN;
kalkışmanın topyekün bir olay olduğunu, herkesin bu işin içinde olduğu söylediğini duydum.Yine Binbaşı Cenk
ERDOĞAN’ın elinde üzerinde “Personel Görevlendirmesi” ibareli bulunan askeri mesaj formatı bulunduğunu
gördüm. Ancak üzerinde bulunan üst ibarenin “GİZLİ” veya “ÇOK GİZLİ” olduğunu okuyamadım. Albay
Levent ÖZÜARAP bize “TSK Yönetime el koydu, sıkıyönetim kuralları geçerlidir. Genel Kurmay Başkanı
Sıkıyönetim ilan etti” şeklinde konuştu. Yine bize Cenk ERDOĞAN “Bizden daha farklı düşünenler yoktur
umarım. TRT’ye giden arkadaşlar için Harp Okulu öğrencileri de G3 silahlarla takviye olacak. Evde Silahı
olan arkadaşlar gidip alıp gelsinler.” şeklinde konuştu Bunun üzerine Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ buradan ayrılarak silahlarını almaya lojmanlarına gitti. Yine burda bulunan birçok öğrenci
silahlı idi. Benim silahım Ankara’daki görev yerinde olduğundan silah almadım. O gece silahsızdım. Bina da
Cenk ERDOĞAN ve Levent ÖZÜARAP kaldı. Diğerleri bina dışına çıktı. Biz 25-30 kişi kadar binada kaldık.
Belli bir süre 1. Katta koridorda bekledim. Gece 03.00 civarında da 2. Sınıfların dershanesine tek başıma
çıktım ve uyudum. Sabaha kadar burada uyudum. Uyandığımda da Salih BAYRAK, Soner MOROĞLU ve
Hüseyin KARAKAŞ’ın benimle birlikte dershanede olduğunu gördüm. Saat:07.00 sıralarında aşağıya indik.
Askerler binanın çıkışını kapattığını çıkışın olmadığını duydum. 07.30 civarında da kurmay başkanı
Tümgeneral Nevzat TAŞDELER’den izin alındığı herkesin binayı terk etmesini söylediler. Binada bulunan 25-
30 kişi ile birlikte binadan çıktım ve arabamla lojmanıma geri döndüm. O gece bulunduğum yerden hiçbir silah
sesi duymadım. Ancak daha sonradan askerlerin dışarıda kavga ve bağrışmaların yaptığını Güvenlik Şube
Müdürü olan Albay rütbeli bir askerin Binbaşı Cenk ERDOĞAN, Yüzbaşı Salih BAYRAK ve Yüzbaşı Hakan
AKBULUT’u yere yatırıldığını duydum. Daha sonra Kurmay Başkanı Tümgeneral Nevzat TAŞDELER’in de
buraya geldiğini geçen konuşmalardan öğrendim.
Yine o gece 2. katta bizim sınıf dershanesinin koridorunun diğer ucunda bulunan anfinin içerisinde
Yüzbaşı Cihan OKUR’u askeri kıyafetleri ile otururken gördüm. Kapın önünde İkmal Assubayı Başçavuş Yavuz
YÜCEL kapının önünde dikiliyordu. Kapıdan direk o görünüyordu. Bize emniyet açısından ışıkları kapatın
dediler. Bende cihana seslendim ancak hiç ses vermedi. Aşağı indim. Aşağıda geçen konuşmalar arasında
yukarıda birilerinin tutulduğunu söylediler. Sabah olduğunda geçen konuşmalarda Cihan Yüzbaşının orada
tutulduğunu anladım. Ancak bir anlam veremedim…” şeklinde beyanda bulunmuştur.

358
8.2.3.31. Müşteki Cihan Okur'un C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

"Ben 4 Levent'te bulunan Harp Akademiler; Komutanlığına bağlı Hava Harp Akademisi birinci sınıf
öğrencisiyim. Yüzbaşı rütbesinde bulunmaktayım. 15.07.2016 günü gece eşimle birlikte akademilerdeki
evimdeydim Bu esnada televizyonda boğaz köprüsünün asker tarafından trafiğe kapatıldığı, jandarmalar
olduğu şeklindeki haberleri izliyordum. Haberler esnasında 23:0l'de Başbakanımızın " Bu TSK içerisinde bir
grubun kalkışmasıdır " şeklindeki açıklamalarını dinliyordum. 23.04 de 1. sınıf öğrenci subay akademisi
Yüzbaşı Hacı ŞALK tarafından 30 dakika içerisinde akademide eğitim elbiseli olarak bulunmamız söylendi.
Bende üzerimi giyinip Üsteğmen Hüseyin BALIK’ı alarak akademiye ulaştım. Saat 23.20 sularında sınıf
dershanesinde toplanmaya devam ettik. Sınıf toplamımız 34 kişidir o akşam yaklaşık 25 akademi birinci sınıf
öğrencisi olarak dershanede toplanmış olduk. Toplanma esnasında Hüseyin BALIK Üsteğmen bana "Abi biz
kime hizmet edeceğiz ortam çok karışık" dedi . Bende ona " Ortamı bir gözleyelim durum gerçekten çok
karışık" dedim. Bu konuşmamızdan yaklaşık 5 dakika sonra dershaneye Albay Murat DİVRİL ve Albay Levent
ÖZÜARAP geldi Konuşmaya başlamadan Önce telefonları dışarda bırakmamızı emretti. Dışarı çıkıp telefonu
bırakıp tekrar içeri girdik. Murat DİVRİL Albay bize " Arkadaşlar emir geldi biz askeriz hepimiz emir ere
uyacağız. Sizlere görevler verilecek, bu görevler iki üç gün sürebilir. Geçerken lojmandan ilave kıyafet ve
silahınız yanınızda yoksa silahınızı alın " dedikten sonra öğretim başkanı Levent ÖZÜARAP Albaya "
komutanım başka emriniz var mı " diye sordu. O da yok dedi. Bundan sonra öğretim elemanları dershaneye
gelerekellerindeki not ağıtlarından isimler okuyarak öğrencileri çağırdı, Hatırladığım öğretim elemanları
Albay Hamdi ACAR, Pilot Binbaşı Ahmet KAYA , Yarbay Gürcan ANILIRCAN dır.Hüseyin BALIK Üsteğmen ve
ben sonlara kaldık.Daha sonra ikimizi Yarbay Adem İNCİKLİ çağırdı, fuaye alanına vardığımızda vestiyerin
önüne geçmemizi söyledi. Sonra önce Hüseyin i ALIK üsteğmenden sonra benden telefonlarımızı istedi.
Telefonlarımızı kapatıp verdik sonra silahınız var mı dedi. Hüseyin de silah yoktu bende silah vardı. ' Silahımı
neden teslim edeyim " dedim oda bana " tim komutanı olarak verilecek " dedi ancak inanlına gelmedi zira o
esnada üst katta bulunan Kd. Bçvş. Yavuz YÜCEL amfilerin kapılarını açıyordu. Yarbay Adem İNCİKLİ 'da üst
kattaki Başçavuşa ara ara bakıyordu. Ben bu durumdan bizi teslim alacaklarını anladım. Bu esnada Hüseyin
BALIK üsteğmen tuvalete gitmek istedi. Onun yanına ikmal Binbaşı Ahmet KAYA yı verdiler. Ve onlar alt kattaki
tuvalete gittiler. Adem yarbay beni merdivenlerden üst kata çıkardı. Çıkartırken merdivenlerde bekleyen Binbaşı
Ümit KESER'e bana ait silah ve telefon ile arkadaşım Hüseyin BALIK'a ait telefonu teslim etti. Yukarı
çıktığımızda Adem yarbay beni amfinin birine doğru yönlendirdi. Tam girmek üzere iken ben kendisine ne
oluyor diye sordum. Oda bana "hakkınızda emir var zorluk çıkarmayın"dedi amfiye girdim. Sonrasında sınıf
arkadaşlarım Üsteğmen Sedat ÖNDER ve Üsteğmen Cengizhan EFE'ye üstümü arattırdı. Arama esnasında bol
bağcıklarımı çözdürttü ve teslim aldı. Onun haricinde üzerinde kesici delici alet olmasın ona göre arayın dedi
ve ona göre arama yapıldı. Bu esnada Hüseyin BALIK üsteğmen tuvaletteydi.
Benim üst aramam yapılırken Hüseyin BALIK üsteğmen diğer amfiye alınmak üzere yukarı
çıkartıldı. Amfinin önünde (bu alanda kamera bulunmaktadır) bot bağcıklarım çözdürüldü. Beni arayan iki
arkadaş Hüseyin üsteğmeni aramaya gitti. Hüseyin üsteğmen kendi devresi ve alt devresinin kendisini
aramasını kabul etmeyerek daha kıdemli birinin aramasını istedi. Bunun üzerine ikmal Binbaşı Ahmet KAYA
Hüseyin Üsteğmenin üstünü aradı. Hüseyin üsteğmen ile Ahmet KAYA ikmal binbaşının arasında yapılan
konuşmalarda arkadaşım Hüseyin " ne yapıyorsunuz, ben sizin ne yaptığınızı biliyorum devamlı " benim bir
isteğim var Cihan Yüzbaşı ile helalleşmek istiyorum " dedi. Buna müsaade ettiler helalleştik. Sonrasında
Hüseyin " bari eşlerimize haber verelim " dedi. Bu sesler üzerine Levent ÖZÜARAP Albay üst kata geldi. " ne
oluyor " diye sordu. Hüseyin " eşimizi bilgilendirin " dedi. Oda "bilgilendirmezsek ne olur" dedi. Levent
ÖZÜARAP Albay "bir adım daha atarsa vurun ikisini de vurun "dedi
Bundan sonra amfilerde kapıdan girdiğinizde tam karşıdaki koltukta oturmaya başladık. Kapıya iki
tane silahlı nöbetçi diktiler. İlk nöbetçiler Yüzbaşı Duran YILMAZ ve Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ idi. Levent
Albayın verdiği talimatlar kendilerine iletildi. Daha sonra nöbet değişimlerinde bu talimatları birbirlerine
ilettiler Hava çok sıcak olduğu için sanırım Hüseyin istediği için odaya su getirdiler. Hem Hüseyin’e hem bana
6 adet su getirdiler. Bu sırada kapım açık olduğu için nöbet değişimlerini görebiliyordum. Değişen nöbetçiler
arasında Başçavuş Yavuz YÜCEL, Astsubay Volkan KIZILKAYA, Astsubay Soner CİVELEK Astsubay Ömer
DEMİR vardı. Amfilerde beklemeye başladığımız andan itibaren Yavuz YÜCEL Başçavuş sürekli telefondan
nöbetçi amirliği ile konuşarak ikimizi başka bir yere aldırmak için koordine kuruyordu ve üstlerine koordine
kurmaya çalıştığını iletiyordu ancak bu husus gerçekleşmedi ve biz sabah serbest kalıncaya kadar birbirine 90
359
derece olan bitişik iki farklı amfide tutulmaya devam ettik. Astsubaylar nöbetçi iken tuvalete gitmek istedim
astsubaylar aşağıda birileri ile görüştü ve beni tuvalete götürmek üzere binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve
Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ geldi. Bu kişilerle çok samimiydim. Tuvalete götürülüp getirilirken “üzülme
kardeşim” dediler başkada bir şey demediler. Arada bir hareketlenmeler oluyordu. UB hareketlenme ilk
başladığında bizim tutulduğumuz amfilerin kapılarını kitlediler. Bu hareketlenmelerdeki kastım duyduğum
"arka kapıdan yaklaşanlar var, pencere önünde birileri yaklaşıyor " gibi cümlelerdi. Bir seferinde ortam iyice
hararetlendi binanın çevresinde birilerinin olduğu söylendi. Levent Albay ateşe ateşle karşılık verilecek
dedikten sonra tabanca kurma sesleri duydum. Dışardan bir ses " havacılar teslim olun yaptığınız hukuka
aykırı " diye bağırarak konuştu. Konuşma sonrası içerden bizim duyabileceğimiz şekilde herhangi bir sözlü
karşılık veya ateşle karşılık olmadı. Levent Albay içerdeki kişilere kurmay başkanı (Harp Akademileri Kurmay
Başkanı Tümgeneral H. Nevzat TAŞDELER'dir ) ile konuştuk olayı çözdük dedi.
Bir sonraki tuvalete çıkışımda kapıda Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Yüzbaşı
Salih BAYRAK ve Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL oturuyorlardı. Kapıyı Salih BAYRAK yüzbaşı açtı tuvalete kadar
nezaret etti ve geri döndük. Yine burada ben hiçbirinin yüzüne bakmadım.
İçerde bulunduğum esnada saat 03.00 sularında Fuaye alanında içerdeki kişilerin toplanmaları
istendi. Burada Levent ÖZÜARAP Albay kısa bir konuşma yaptı. Saat 03.00 itibari ile Deniz Harp Akademisi
ve Kara Harp Akademisinin gereğini yaptığını, Hava Harp Akademisi olarak bizimde yaptığımız ve şu anda her
şeyin TSK 'ın kontrolü alında olduğunu söyledi. Sonrasında herkes bina içinde görev yerlerine dağıldı. Bu
aşamadan sonra Bizim serbest bırakıldığımız 16.07.2016 günü saat 06.50 civarına kadar herhangi bir
hareketlilik olmadı. Sessizlik hakimdi. Saat 06.50 civarında amfinin kapısı açıldı. İçeriye Binbaşı Cenk
ERDOĞAN ve Yarbay Adem İNCİKLİ girdi. Cenk ERDOĞAN Binbaşı " Dün akşam ortam karışıktı kimin ne
olduğu belli değildi beni de yere yatırdılar domuz bağı yaptılar "dedi bu esnada Adem Yarbayda bana “bunun
kişisel olmadığını biliyorsun değildi” dedi. Cevap vermedim ikisinin de yüzüne bakmadım. Sonrasında bana
telefonumu silahımı bot bağcıklarını teslim ettiler. Silahı teslim ederken herhangi bir tutanak tutmadılar.
Dolayısı ile silahımın bende olmadığı esnada kullanılıp kullanılmadığın! bilmiyorum.
Bizim serbest bırakıldığımız esnada fuaye alanında yoklama alınıyordu. Yoklama bittikten sonra
dağıldık. Evlerimize doğru giderken bina dışında Levent ÖZÜARAP Albay ile karşılaştık. Hüseyin ve bana
arkadaşlar sonra konuşuruz dedi Birinci sicil amirimiz olmasının ve hiyerarşik olarak silahlı kuvvetler
teamüllerine aykırı olmasına rağmen Yüzüne bakmadan ve cevap vermeden yürümeye devam ettik. Ancak bize
de herhangi olumsuz söz ve davranışta bulunamadı.
Arkadaşım Hüseyin BALIK ile eşi de benim lojmanımda olması nedeniyle benim lojmanıma geçtik
birkaç saat ne olup bittiğini anlamak üzere internetten ve telefonumuza baktık ve konuyu anlamaya çalıştık,
sınıfımızın Whatsappp grup konuşmalarından daha sonra anladığımız kadarıyla akademi dışında olanlardan
bilgi istenmiş saat 06.44 de yine öğrenci olan sınıf arkadaşlarım üsteğmen Mehmet AL, üsteğmen Mehmet
PAÇACİ üsteğmen Yüksel KOCA ve üsteğmen Faruk BOLAT Yeşilköy’de bulunan hava harp okulunda
olduğunu yazmış birde Erkan Demir üsteğmenden haber alınamadığı söylenmiş. Yine 15.07.2016 günü saat
23:44 de sıkı yönetim direktiği başlığı altında Hacı ŞALK tarafından bir paylaşım yapılmış olduğunu gördük.
Biz bu yazışmaları telefonlarımız 23.30 civarında teslim alındığı için belirttiğim gibi serbest bırakıldıktan
sonra eve gidince okuma imkanı bulduk.
Daha sonra Erkan DEMİR 'in Albay Hamdi ACAR ve Hava Harp okulunda görevli 3 subayla
birlikte daha sonra internete düşen videolardan gözaltına alındığını gördüm. Cep telefonumda kayıtlı bulunan
bu Whatsappp grup yazışmalarının çıktısını rızam ile savcılık makamınıza vereceğim.
16.07.2016 Temmuzda yoklama için 14.30 da bütün harp akademisi olarak toplandık. İki sınıf ve
öğretim görevlileri amfide toplandık. Yoklama alındı. Yoklamada Erkan DEMİR üsteğmen ve 3 kişinin olmadığı
anlaşıldı. Yoklama sonrası sınıfta bekledik. Hava Harp Akademisi komutanı Recep YÜKSEL general kendisi de
yoklama aldı. Olmayan üç kişiyi Levent Albaya sordu. Oda "Fenerbahçe ordu evinden şuan geliyorlar,
yoldalar" dedi.
17.07.2016 günü yine saat 14.00 te yoklama için sınıflara çağrıldık. Yoklama sonrası serbest kaldık.
Saat 17: 00 sıralarında tekrar dershane de toplandık. Recep Yüksel general gelerek bazı kişilerin ifadesinin
alınacağını söyledi ve 1 gün önceki yoklamada olmayan 3 kişiden İsmail Uyar ve Hacı Mustafa Akyol
Üsteğmenleri çağırdı. Biz bu esnada sınıfta oturduk. Telefonlarımız dışarda kalmıştı. Yaşadığımız alıkonulma
hadisesini ben güvendiğim 2 arkadaşıma ve abime anlattım. Ancak ortam karışıklığından dolayı
güvenebileceğimiz bir kişiye ulaşamayacağımızdan dolayı gerektiğinde ilgili makamlara iletilmesi konusunda
360
her yarım saatte bir mesaj taşma üzere aksi durumda 2 arkadaşıma ve abime haber vermesi konusunda
anlaşmıştık. Çünkü can güvenliğimizin olmadığını düşünüyorduk. 2 üsteğmeninin ifadeleri alınırken biz sınıfta
kaldığımızdan ve telefon yanımızda olmadığından eşim, anlaştığımız üzere bana ulaşamadığından bir
arkadaşıma ulaşmış, o arkadaşım Ankara Akıncıda ki Güvenlik Tabur Komutana ulaşmış. Söz konusu Tabur
Komutanı da konuyu Akıncı da soruşturmayı yürüten Ankara Savcısı Şaban beye ilettiğini, savcı beyin konuyu
önemseyip İstanbul savcılığına mesaj çektiğini bana Tabur komutanı söyledi. Ben bu durumu izah etmek için
yaşadığım mağduriyeti dile getirmekten şahit olduğum konuların anlatmak için çok çaba sarf ettim ancak
Akademiler nizamiyesinden çıkışlar yasak olduğu için çıkamamıştım. 18.07.2016 tarihinde 20.30 sıralarında
çıkışlar serbest hale geldiğinde arkadaşım Hüseyin BALİK ile birlikte eşlerimize alarak buraya geldik. Yani
Çağlayan Savcılığına müracaat ettim. Burada güvenlik çok sıkı idi ve büyük bir yoğunluk olduğu görevlilerce
söylendi. Adliyede bulunan Emniyet Müdürü Haydar KARSAVURANOĞLU ile görüştürüldük. Oda bizi TEM
Şube Müdürlüğüne burada yönlendirdi. Şube Müdür Yardımcısı Ömer Faruk ATAŞ ile görüştürüldük
durumumuzu anlattık zannedersem terör savcıları ile görüşülmüş savcılıkça ertesi gün bizzat adliyeye gelip
bizzat ifadelerimiz alınacağı söylenmesi üzerine bugün savcılığınıza müracaat ettik.
Yukarıda ayrıntılı şekilde anlattığım üzere alıkonulup hürriyetimizi kısıtlayan, isimlerini vermiş
olduğum şahıslardan şikayetçiyim. Bunun yanında Albay Levent ÖZÜARAP tarafından " ikisini de vurun"
şeklinde tehdit edilmemden dolayı da kendisinden ayrıca şikayetçiyim…” şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.32. Müşteki Hüseyin Balık'ın C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

"Ben halen Harp Akademileri Komutanlığı, Hava Harp Akademisi l. sınıf öğrencisiyim. Harp
Akademilerinin Lojmanlarında kalıyorum. Hava Harp Okulunu 2003 yılında kazandım. 2007 yılında mezun
oldum. Oradan Çiğli Uçuş Okuluna gittim. Uçuş Okulunda bütün derecelerin iyi olduğu halde 2008 Martında
yeteneksizlik daha doğrusu Uçuş Hocaları arasında Filo İçerisinde kabadayı gibi yürüdüğüm iddiasıyla
nedeniyle elendim. Elenince artık uçamayacağımı anladım Önüme seçenek koydular. Bende bunların arasında
Mühimmat Tahrip Sınıfı Bölümünü seçtim. İzmir Gazimir’de 10 ay eğitim aldım. Bitirince Konya ya yer
hizmetlerinde Mühimmat Tahrip Subayı olarak atandım. 6 sene Konya’da çalıştım. Sınava girdim. 2014 yılında
Harp Akademilerini kazandım. 2015 yılında öğrenci subayı olarak atandım. Şuanda 1. sınıfı bitirmek üzereyim.
15 Temmuzda yaşanan olaylara ve yaşadığım şeyleri anlatmak istiyorum. 15 Temmuz 2016 akşamı saat 22.00
civarında eşimle birlikte lojmandaki evime geldim.Tv’yi açtım. Haberlere baktım gelişen olayları gördüm. Bu
saatten önce hiçbir şeyden haberim olmamıştı. Bu yönde konuşmalarda olmamıştı. Benim telefonda Whatsapp
grupları vardır. Bunlardan 76. Dönem, Whatsapp grubunda daha çok cemaatçi olanlarında telefondan
vardır.Bende 76. Dönem olduğum için bu Whatsapp grubundaydım. Bu grupta aratmadaki idari işlerde
buradan yönlendirilirdi. Dolayısıyla bu gruba bende katıldıydım. 76. Dönem yoklama Whatsapp grubunda
aramızda sadece yoklama yapılması amacıyla kullanılmaktadır. Ben Whatsapptan sordum cevap gelmedi. Ben
NTV izleyin dedim Başbakan konuşuyor dedim. Bunun üzerine kıdemlimiz Yüzbaşı Hacı ŞALK emin niteliğinde
Çağrı Planı devrede (Bu acil bir konu olduğunda herkesin güvenli bir şekilde akademiye gelerek fiziken
emniyette olduğunu göstermesini içermektedir) bu çağrı üzerine tekrardan 30 dakika içerisinde akademide olun
eğitim elbiseli" diyerek emir niteliğinde mesaj çekildi, Hacı ŞALK tarafından. Ben kamuflajı giyip 5 dk
mesafede olan Akademi bölgesine Yüzbaşı Cihan OKUR ile birlikte gittik. 1. Sınıfın olduğu sınıfa girdik. Sınıfta
34 Türk öğrenci vardır. Sınıfta Türk öğrencilerin çoğu gelmişlerdi. Daha sonra televizyonu açtık interneti
bağladık. Haberleri takip ediyorduk. O arada içeri Murat DİVRİL Albay girdi. "Herkes telefonları 1 dk dışarı
bıraksın" dedi. Bizde bıraktık. İçeri girdik. Kendisi terli ve heyecanlı bir şekilde " Arkadaşlar biz askeriz, emir
verilirse yaparız, TSK dan bir emir geldi bunu uygulayacağız, bazı görevlendirmeler olacak, bazı arkadaşlar 2-
3 günlük görevlere gidecekler, bazı arkadaşlar da güvenliği sağlamak amacıyla burada kalacaklar" dedi. Bu
arada Levent ÖZÜARAP isimli albay öğretim başkanı olan şahıs sınıfa girdi. Murat, Levent’e "Komutanım
söyleyeceğiniz bir şey var mı "dedi. O da yok arkadaşlar diye cevap verdi, biz telefonlarımızı aldık geldik. Ben
yanımda bulunan Cihan yüzbaşıya "Biz kimiz, neyiz, kime hizmet edeceğiz" dedim. Cihan yüzbaşı şuan ortam
çok karışık, biraz vakit geçsin önümüzü görelim dedi. DİVRİL "Arkadaşlar sizin komutanlarınız gelecek bir kaç
günlük göreve gideceksiniz kıyafetlerinizi hazırlayın silahı olmayanlarda geçerken lojmanlardan alır " dedi. O
sırada Hamdi ACAR Albay elinde küçük bir kağıtla içeri girdi. Kağıttan soyadları okumaya başladı. İlk dediği
kısmı hatırlıyorum Bilgen SOYDAN dedi biz dedi biz dedik o 2. sınıfta dedik o sonra birkaç tane daha ısım
okudu o birkaç tane daha isim okudu bizden de aldı sonra dediler 2. sınıfların yanına çıktı sonra diğer öğretim
361
elemanları benim gördüğüm pilot olan AHMET KAYA SINIFA GELDİ O DA BİRİLERİNİ ALDI gitti sonra
ADEM İNCİKLİ YARBAY oda geldi 4 arkadaşı aldı gitti sonra o karmaşada dediler ki OKUR VE BALIK siz
gelin dediler biz ADEM İNCİKLİ yarbayı takip ederek fua ya kadar yürüdük sonra bize bur da bekleyin
dedi.Ben dedim ki bi tuvalete gidebilir miyim dedim oda dedi ki 5 dakika bekle dedi sonra gitti orda birileriyle
konuştu geri geldi arkadaşlar telefonlarınızı alabilir miyim dedi biz niye dedik güvenlik gerekçesi yüzünden
alıyoruz dedi ve ben kapatıp verdim daha sonra cihan yüzbaşının silahını istedi benim silahım yanımda değildi.
CİHAN OKUR yüzbaşı neden silahı veriyoruz dedi ve vermek istemedi ADEM İNCİK ise silahınız size tim
komutanları tarafından verilecek dedi bunu ben ve CİHAN yüzbaşıya hitaben söyledi ve ben dedim ki tuvalete
gitmek istiyorum diye tekrar söyledim sonra o anda ADEM İNCİKLİ yarbay orada bulunan hava ikmal binbaşı
AHMET KAYA çağırarak, Hüseyin’e tuvalete kadar eşlik eder misin dedi ve beni tuvalete AHMET KAYA
götürdü ve ben bir şeyler olduğunu anladım komutanım siz neden geliyorsunuz dedim o da vallahi ben bir şey
bilmiyorum dedi ancak tuvalette başımda beklediği için tedirgin oldum ve tuvaletimi yapamayarak çıktım daha
sonra beni ikmal binbaşı AHMET KAYA beni yukarıya odaya çıkardı yukarda iki tane oda hazırdı iki tane
öğrenci subay bunlar CENGİZHAN EFE üsteğmen ve SEDAT ÖNDER üsteğmen CİHAN OKUR yüzbaşımın
yanında ve benim yanımda da ADEM İNCİKLİ ve AHMET KAYA BİNBAŞI OLACAK şekilde kapıların ağzına
geçtik ve daha sonra CİHAN OKUR yüzbaşı için SEDAT üsteğmen ile CENGİZHAN Üstğ. Ne ADEM İNCİKLİ
yarbay üstünü arayın dedi ve bende bu yaptığınız TSK ya yakışmayacak bir harekettir dedim ve CİHAN OKUR
yüzbş. Teğmenlere arattırıyorsunuz dedim, bana sürekli olarak sakin ol uyarısında bulunan ADEM İNCİKLİ
yarbay bu seni iyiliğin içindir. Sonra ben AHMET KAYA binbaşıya dönerek ne yapıyorsunuz dedim oda bir şey
bilmediğini söyleyince bende sizin ne yaptığınızı çok iyi biliyorum ergeç doğru ortaya çıkacaktır dedim ve daha
sonra bot bağcıklarınızı çıkartın dedi. Ve bende bari bunu yapmayın dedim bunlarla ne yapabilirim ki dedim
yine aynı şekilde tehdit vari uyararak bunlar senin iyiliğin için diyerek bağcıklarımı çıkardılar ADEM İNCİKLİ
Yarbay AHMET KAYA BİNBAŞIYA dönerek benim için üstünü ara dedi ve bende üstümü arattım sonra ADEM
İNCİKLİ sizi burada iki üç gün misafir edeceğiz dedi. Bu arada aramızda gergin bir ortam vardı
konuşmalarımızda yüksek sesle bağırıyordum ancak şu an ne şekilde bağırdığımı hatırlamıyorum sonra odaya
girmeden Önce ADEM İNCİKLİ yarbaya son bir isteğim var CİHAN OKUR yüzbaşıyla helalleşmek istiyorum
dedim oda tamam dedi cihan yüzbaşıyla sarıldık helalleştik ve odamıza girdik kapıların kapanmamasını istedim
kabul etti ancak oturmam gerektiğini söyledi sonra tam o giderken dedi ki ben silah ve telefonlarınız için
tutanak tutturacağım dedi benim kapımda YAVUZ YÜCEL AST. ve VOLKAN KIZILKAYA AST. Cihan
yüzbaşının kapısında SEDAT ÜSTĞ. VE CENGİZHAN ÜSTĞ. Güvenliği sağlıyordu İNCİKLİ tutanak
tutturacağım dedi ve gitti ben bağırınca LEVENT OZÜARAP albay benim bulunduğum oda girdi ve ne oluyor
burada dedi ve bende dedim ki eşlerimize haber veremedik dedim oda ne olacak verme dedi arkasını dondu
çıkarken bende arkasında yürüyordum ve “bir adım daha atarsa vurun diye bağırdı gerekirse ikisini de vurun “
dedi ve gitti ve ben oda da beklemeye başladım sonra gece o saate kadar akademide öğrenciler duruyordu ve
bazı arkadaşlar geliyor bizim orda olduğumuza görüp el hareketleriyle şaşkınlıklarını belli ediyorlardı sonra
saat 03,00 civarı bizim kapılarımız kapandı üstümüze kapıları kitledirler sonra biz LEVENT albayın sesinin
duyduk herkesi fua ye toplandılar, FUA de Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı İbrahimTOKUŞ, Yüzbaşı Necip
DİRİK, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI, yüzbaşı Erkan ABUNAZ, aklıma gelenlerdir. Bunların sabaha kadar
orada olduklarından eminim. Çünkü arada bir lavaboya gidiyordum onları görüyordum. FUAYE de konuşma
yapan Levent ÖZÜARAP dedi ki “arkadaşlar saat 03.00 İtibarı ile TSK yönetime el koydu” dedi “KARA,
DENİZ, HAVA akademileri üstüne düşen görevleri yapıyor ellerindeki telefonlarla internette bilgi kirliliği var
haberlere çok inanmayın” dedi. Bir süre sonra yine birileri dedi 6 kişi geliyor ön kapıdan biri ışıkları kapatın
dedi sonra LEVENT Albay “ateşe ateşle karşılık verin” dedi sonra bir anda kırma kollarının çeliş sesini
duyduk sonra bir ses daha duydum “havacılar bu yaptığınız kanuna aykırı TESLİM OLUN çağrısı yapıldı“ hiç
bir şekilde çatışma olmadı ve LEVENT albay gelip tekrar arkadaşlar dışarı i1e koordine kurdum KURMAY
BAŞKANI (TÜM GENERAL NEVZAT TAŞDELER) GÖRÜŞTÜM SIKINTI YOK etrafta bir kaç tane silahla
gezenler olabilir onlarda halledilecek diye bir cümle kurdu sonra sabaha kadar başka bir şey duymadık ben
arada sürekli tuvalete gidip geldim bu esnada kapımda bekleyen nöbetçiler sürekli değişiyordu nöbetçiler
arasında YÜZBAŞI DURAN YILMAZ , ÜSTĞ. MEHMET BÖREKÇİ, YÜZBAŞI ALÎ EMRE DESTEGÜL,
ÜSTĞ. ABDULLAH KAYA, ÜSTĞ. ABDULLAH GÖKTAŞ, ÜSTĞ. ÖMER FARUK SAYGI, ÜSTĞ. METAHAN
ATASOY BENİM GÖRDÜKLERİM BU KADAR bu arkadaşlarla her tuvalete çıktığımda ne oluyor ne bitiyor
diye sorduğumda bizde bilmiyoruz seni neden burada tutuyorlar dediler sonra ABDULLAH KAYA Üstğ. Beni
tuvalete çıkardığında dedi ki devrem “sen bu bir isyandır demişsin sana bu yüzden böyle davranıyorlar” dedi '
362
bende korkuluğum için hayır ondan değil biraz agresif davrandığım için bana böyle davranıyorlar dedim sonra
sabah 06.00 da YAVUZ YÜCEL ast. Tarafından kapı açıldı kapıya doğru yanaştım birazdan CENK ERDOĞAN
binbaşı gelecek dedi ADEM İNCİKLİ yarbay ile birlikte CENK binbaşı benim bulunduğum odaya doğru geldi
CENK binbaşı dedi ki “dün gece ortam çok karışıktı bende ne olduğunu anlamadım beni de domuz bağı yapıp
yere yatırdılar sırtıma namlu dayadılar diyerek elbisesini gösterdi (yukarıda söylemeyi unuttuğum bir şey var
toplandığımızda kimin söylediğini hatırlamıyorum arkadaşlar kendinizi ve pilot olduğunuzu belli edecek bütün
emareleri çıkartın demişlerdi). Bende korkudan ona inanmış gibi yaparak biliyorum komutanım dedim sonra
onlar gitti ve ADEM İNCİRLİ Yarbay telefonumu teslim etti telefonumu açtığımda o gün itibarı ile Üstğ.
MEHMET AL Üstğ. MEHMET PAÇACI, Üstğ. YÜKSEL KOCA ve Üstğ. FARUK BOLAT'IN HHO’da oldukları
daha doğrusu bizim birliğin dışına çıktılarını anladım o ara da LEVENT ÖZÜARAP aşağıda arkadaşlar şu an
için herhangi bir sıkıntı yok çıkacağız sizi tutan er felan olursa siz rütbelisiniz durmayın devam edin dedi ekip o
arada akademiden olanlar ayrılıyordu bizde bot bağcıklarımızı CİHAN yüzbaşı ile bağlıyorduk sonra oradan
aşıya indik ve çıktık karşımıza LEVENT ÖZÜARAP albay geldi arkadaşlar sonra konuşuruz dedi CİHAN
yüzbaşı yüzüne bile bakmadı bende tamam der gibi kafamı salladım sonra lojman bölgesine CİHAN yüzbaşının
evine geçtik 14.30 yine toplanıyoruz çağrısı geldi kıyafet bu sefer kumaş pantolon gömlek olarak giyileceği
söylendi ve akademiye geçtik toplu şekilde ADEM İNCİKLİ yarbay içtima aldı sonra sınıflara dağıldık
LEVENT ÖZÜARAP ve Tümgeneral RECEP YÜKSEL geldi kendi birebir yoklama aldı yoklamada olmayan 4
arkadaş yoklamada bulunmuyordu bunlar; Üstğ SİNAN ALTUNTAŞ, Üstğ. ERKAN DEMİR, Üstğ. MUSTAFA
AKYOL, Üstğ. İSMAİL UYAR 'ın olmadıklarını tespit ettik sonra LEVENT nerde bunlar diye söyledi kıdemli
HACI ŞALK komutanım yoldalar geliyorlar dedi sonra RECEP YÜKSEL GENERAL dedi ki Levent bunlar gece
03.30 Fenerbahçe ordu evinde kamuflajlı bir şekilde ne yapıyorlardı dedi. Tamam gelince görsünler beni dedi 1
saat sonra AKYOL, ALTINTAŞ VE UYAR üstğ. Akademiye gelmişler ben bunları görmedim ERKAN DEMİR ise
yakalandığını internetten gördüm pazar günü hiç birşey olmamış gibi yoklama alındı tek ERKAN DEMİR yoktu
yukarıda anlatmayı unuttum 2. Sınıfta olan SONER MOROĞLU yüzbaşı bu olaylardan sonra sürekli olarak
bizim kıdemlimiz olan HACI ŞALK yüzbaşı ile gizli bir şekilde köşeye çekip konuştuğunu şöyle olmayacak
böyle olacak gibi şeyler söylediğini duymuştum adli süreç başlayınca herkes normal ve rutin faaliyetlere devam
edip verilen emirleri uygulamaya başladılar yaşanan olaylardan kimse bahsetmemeye başladı ve bize
yanaşmaya başladılar ben ve Cihan Yüzbaşı onlardan uzak durmaya başladık dikkatimi çeken bir husus daha
anlatmak istiyorum SİNAN ALTUNTAŞ Üstğ. Fenerbahçe ordu evinde olduğunu söylemişti mesajda da bize
hitaben akademi komutanı RECEP YÜKSEL Tümgeneral ile birlikte olduğunu söylemişti bununla birlikte
RECEP YÜKSEL bizimle konuştuğunda bu konudan bahsetmedi bahsetmediği gibi onları yani HACI
MUSTAFA AKYOL ve İSMAİL UYAR üsteğmenleri Fenerbahçe ordu evinde gördüğü halde neden orada
bulunduklarını sormaması bana enteresan geldi." şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.33. Tanık Astsubay Ferhat Kızılateş'in kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat 21.30 sıralarına kadar rutin nöbetime devam ediyordum o saat kadar olumsuz herhangi bir
durumla karşılaşmadım. 21.30 sıralarından nizamiyede bulunun TV’den köprülerin kapatıldığı haberini
gördüm. Bu haberlerden sonra hatırlayamadığım bir zamanda Oktay Çetin üç nolu nizamiyeye gelerek “neler
olduğunu bizde bilmiyoruz olağan dışı bir şeyler oluyor dikkatli olun” diyerek ayrıldı. 24.00’da her gece
olduğu gibi üç nolu nizamiyeden giriş çıkışlara kapatılıyor o yüzden bizde saat 24.00’da kapıları kapattık. Saat
01.20 civarında siyah renkli Honda model 34 FD 6504 plakalı araç sağ arka tekerleği parçalanmış vaziyette
nizamiye bölgesine Migros’un önüne giriş yaptı. Araçla birlikte biri şoför olmak üzere eğitim kıyafetli dört kişi
geldi sadece şoför aracın içinde diğerleri dışındaydı. Migros’un önünde aracı bir müddet kontrol ettikten sonra
aracı Migros’un arkasına park ederek yaya bir şekilde nizamiyede bulunan turnikelere geldiler içlerinden biri
Hava ikmal kurmay albay Tamer Özarslan kartını okuttu diğerleri kartını okutmadan buradan girişin yasak
olduğu iki nolu nizamiyeden giriş yapmaları gerektiğini söyledim. Ancak uyarılarımı dikkate almayarak ısrar
edince kimliklerini kontrol etmek istedim. Turnikenin önünde bekleyen Hava Pilot Kurmay Binbaşı Ali
Ertürk’ün kartı elindeydi ve alarak ismini kontrol ettim diğer iki kişinin de kartlarını kontrol etmek istediğimde.
“ne yapacaksın kartı görevden geliyoruz” dediler. Bende bu şekilde alamayacağını nöbetçi amire haber
vermem gerektiğini söyledim ve askeri hattan aradığımda telefonu açmadığından kamera odasını aradım ve
telefonu açan Çağdaş Doğan telefonu açtı ve bana nöbetçi amir ve yardımcısının orada olmadığını söyledi.
Daha sonra aklıma Oktay Çetin geldi ve onu arayarak ulaştım durumu kendisine bildirdiğimde Oktay Çetin’in
363
yanında Hasan Nevzat Taşdeler’in olduğunu ona soracağını söyledi ve Hasan Nevzat Taşdeler de Selim
Mertten izin alınması gerektiğini söyledi. Bu sırada kapıda bekleyenlerin yanına Nizamettin Emre Karakoç sivil
kıyafetli olarak gelmişti. O sırada askeri hat çaldı ve açtığımda kendisinin nöbetçi amir yardımcısı olduğunu
söyleyen biri sana emrediyorum kapıyı aç dedi. Bende Selim Mert Tümgeneralin emir astsubayı Uğur Vatan’ı
aradım ya da arandım tam hatırlayamıyorum. Uğur Vatan bana Selim Mert’in emri olduğunu kimseyi içeri
alamayacağımı söyledi ve kapıda bekleyenlerin kimliklerini sordu. Bende hepsinin havacı olduğunu, eğitim
kıyafetli olduğunu ve ismini bildiğim Tamer Özarslan, Ali Ertürk olduğunu diğerlerinin ismini bilmediğimi
söyledim ve Selim Mert paşa içeri almamamı ve beklemelerini söyledi. Ve bende bunun üzerine kapıyı
açmayarak beklemelerini söyledim. Bir süre bekledikten sonra Nizamettin Emre Karakoç hariç diğer dört kişi
araçlarının yanına doğru gitti. Bende Nizamettin Emre Karakoç’un yanına giderek ne konuştukları sordum ve
bana galiba duvardan atlayarak geçebileceklerini söyledi. Bende bunun üzerine kamera odasında görevli
Çağdaş Doğan’ı arayarak duvardan atlayarak geçebileceklerini orayı gören kameranın olup olmadığını
sordum. Ve Şu anda atlıyorlar görüyorum dedi ve bunun üzerine telsizle Oktay Çetine ulaşmaya çalışırken
Çağdaş Doğan benden önce şahısların duvardan atlayarak giriş yaptıklarını söyledi. Bende belki telsizden
duymamışlardır diye Uğur Vatanı arayarak şahısların duvardan atlayarak girdiklerini söyledim. Sabah 07.30’a
kadar olumsuz bir durum olmadı. Saat 07.30 sıralarında Migros marketindeki görevliler aracın sahibinin kim
olduğunu markete malzeme götürmek için aracın engel olduğunu ve çekilmesini istediklerinden bende Serkan
Yazıcıoğlu’nu arayarak Aracın çekilmesini istedim. Serkan Yazıcıoğlu’da Hasan Nevzat Taşdeler’e durumu ileti
ve bana aracın fotoğraflarını çekmemi ve kime ait olduğunu öğrenmemi istediler daha sonra tekrar görüşelim
diyerek telefonu kapattı. Bende gece gelen grubun içinde Tamer Özaslan olduğu için onu aradım ve aracın
kime ait olduğunu sordum ama bana bir şey söylemedi ve soran olursa bana ulaşamadığını söyle şeklinde
konuştu ve kapattı. Bende bunun üzerine Ali Ertürk’ü aradım ve Ali Ertürk aracın Eray Akın’a ait olduğunu
söyledi ve numarasını verdi. Bunun üzerine bende Serkan Yazıcıoğlu’nu arayarak aracın sahibinin kim
olduğunu söyledim bana aracın çekilmeyeceğini söyledi…”şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.34. Tanık Özel Güvenlik Görevlisi Aydın Atabay'ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat:21.30 sıralarında sivil Bir grubun akademi önünde buluşarak Balıkesir’e dalışa gideceğini
öğrendim. Grup hareket ettikten 30dk.sonra geri gelerek grubun içiresinden birileri “Askerin köprüyü kapattığı
için Balıkesir’e gidemediklerini ”söylediler. Bende ilk başta terör olayı olarak düşündüm, Komutanların o saat
itibari ile Akademi içerisine girdiklerini gördüm. Bende telefondan internete girerek Askerin Darbe yapmaya
çalıştığını öğrendim.
İlerleyen saatlerde Akademi içerisindeki görevim olarak her zaman ki gibi kimlik kontrolü ve
araçların bagajlarını kontrol ettim. Akademiye giriş izni olmayan kişileri 2.Nolu nizamiyede bulunan kayıt
bölümüne göndeririz ve orada kontrolleri yapıldıktan sonra girmesinde sakınca olmayan kişilere giriş kartı
verilerek o şekilde girişleri yapılır. Bu Giriş ve çıkışların hepsi bilgisayarda kayıt altındadır. Saat:23.30 da
diğer görev yerim olan A bariyer bölgesine geçtim.
Saat:02.30 sıralarında Görev yaptığım yerin helikopter pistine yakın olmasından dolayı 1 tane
helikopterin indiği gibi geri kalktığını gördüm. Helikopter havalandıktan sonra 5dk.içerisinde Ani müdahale
mangasının piste doğru gittiklerini uzaktan gördüm. Saat:03.20 sıralarında 1 tane daha Helikopter inerken,
kamera odasını aradım ve helikopter iniş yapıyor dedim ve helikopter 1dk.içinde geri havalandı. Akabinde 5
dk. İçerisinde Ani müdahale mangası gelerek pistte arama yapıp geri gittiler. Benim olduğum bölgeden
lojmanlar bölgesine komutanların yoğun bir şekilde saat:04.30 sıralarında çıkış yapmaya başladıklarını
gördüm…” şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.35. Tanık Özel Güvenlik Görevlisi Cafer Topbaş'ın kollukça alınan ifadesinde;

“…saat: 23.30 sıralarında 2 numaralı nizamiyede görevliydim. Bana gece saatlerinde nöbetçi subay
Adem Üsteğmen giriş çıkışların yasak olduğunu kapıları kapatmamız gerektiğini kurmay başkanının bu
konudan bilgisi olduğunu söyledi. Saat: 00.30-01.00 sıralarında Siyah renkli Range Rover araç içerisinde 4-5
kişi vardı ve dışarı çıkmak istediklerini söylediler hatta içlerinden birisi bağırarak açsana kapıyı ben senin
komutanınım diye bağırdı, ben de bunun üzerine kapıyı açmaya çalışacaktım ki içeriden Adem Üsteğmen
364
seslenerek bana engel oldu fakat bu şahıslardan birisi ben nöbetçi amiriyim kapıyı açacaksınız dedi,
şahıslardan bir diğeri (35 yaş üstü üzerinde askeri kamuflaj olan şahıs) bizlere silah çekerek tehdit etti, o
esnada yaşanan kargaşadan dolayı araçla dışarı çıkıp çıkmadıklarını tam olarak göremedim, bulunduğum
noktada olumsuz olarak sadece bu olay yaşandı bunun dışında bizim bulunduğumuz noktada zorla dışarı
çıkmak isteyen ya da içeri girmek isteyen herhangi bir kimse olmadı. Benim bu nöbetim 16.07.2016 günü sabah
saat: 07.30 sıralarına kadar devam etti…” şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.36. Tanık Özel Güvenlik Görevlisi Hüseyin Alkaya'nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat 23.30’da tekrar görevli olduğum iki nolu nizamiyede x-ray görevlisi olarak görevime
başladım yaşanan olaylardan o saate kadar haberim yoktu. Saat 24.00 sularında soy adanı bilmediğim Adem
üsteğmen yol kesici bariyerleri kaldırmamı ve kimseyi dışarı çıkarmamı söyledi. Tahminen 00.30 sıralarında
siyah renkli bir araçla yaklaşık havacı kıyafetli dört kişi gelerek dışarı çıkmak istediler bende dışarı çıkışların
yasak olduğunu geçemeyeceklerini söyledim. Daha sonra yüksek sesle sana bariye açmanı emrediyorum
şeklinde konuştular bende nöbetçi subayı Adem asteğmenin emri olmadan açamayacağımı söyledim ve nöbetçi
subaya bildirmek için koşarak iki nolu nizamiyeye gittim ve nöbetçi subayına bariyerden geçmek isteyenlerin
olduğunu söyledim ve nöbetçi subay adem üsteğmenle birlikte yol kesici bariyerlerin oraya aracın yanına
gittik. Nöbetçi subay kurmay başkanının emir olduğunu dışarı çıkışın yasak olduğunu söyledi bunun üzerine
araçta bulunan şahıslar görevli olduklarını ve acilen çıkmaları gerektiğini söylediler. Adem üsteğmenin
telefonla kurmay başkanını aradı ama ulaşamadı. Bunun üzerine şahısların görevli olduklarını söylemeleri ve
aceleci davranmalarından dolayı Adem üsteğmen bariyeri açmamı söyledi ve bende bariyeri açtım ve araç
çıkış yaptı. Yaklaşık yarım saat sonra 01.45 sularında aynı şahıslar yaya olarak giriş yaptılar. Tam o sırada yol
kesici bariyerin önüne tam hatırlayamadığım bir araç daha geldi tam göremedim ama aracın içinde üç dört
kişi vardı. Yine onlara da çıkışın yasak olduğun söyledim ve o sırada yaya olarak gelen gruptakiler araçta
bulunanlara görev iptal diyerek çıkmamalarını söylediler ve bunun üzerine araçta çıkmadan geri dönerek gitti.
Saat 03.00 sularında generalin kızı olduğunu söyleyen bir şahıs daha geldi misafir olduğunu dışarı çıkmak
istediğini söyledi kendisine çıkışın yasak olduğunu söyledim ve ısrarcı olduğundan Adem üsteğmeni haber
verdim ve Adem üsteğmenle birlikte aracın yanına geldik ve çıkışın yasak olduğunu söyledik bunun üzerine
dışarı çıkmayarak araç geri döndü. Aradan birkaç dakika sonra aynı bayan gelerek Adem üsteğmene izin
aldığını söylemesi üzerine nöbetçi subay Adem üsteğmenin izini ile aracın çıkışını sağladım. Saat 03.30’dan
sonra 07.30 sıralarına kadar bulunduğum yol kesici bariyerden benim gördüğüm araçlı yada yaya olarak
dışarı çıkış olmadı saat 07.30’da mesaim bittikten sonra ikametime gittim…” şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.37. Şüpheli Cenk Erdoğan'ın kollukça alınan ifadesinde;

"Ben İstanbul Hava Harp Akademileri Komutanlığında Öğretim Elemanı Hava Pilot Kurmay
Binbaşı olarak görev yapmaktayım. 15.07.2016 günü hatırladığım kadarı ile saat:08.00-09.00 sıralarında bel
rahatsızlığından dolayı ağrılarımın artmasından dolayı Öğretim Başkanı Hv. Plt. Kur. Albay Levent ÖZÜARAP
ı arayarak şifahi olarak izin istedim kendisi bana tamam dedi. Bende 15.07.2016 günü saat:13.30 sıralarında
dışarı çıktım aracımın arızalı otomatik cam kısmını yaptırmak için Sanayi mahallesinde bulunan sanayiye
gittim oradaki usta otomatik camı kapatıp emniyetli hale getirdi servisine gitmeniz gerekiyor dedi bende servis
randevum olmadığı servise gitmedim, acıktığım için dışarıda yemek yedikten sonra Akademiye hatırladığım
kadarı ile saat:16.00-17.00 sıralarında girdim ve evime gittim. Saat:19.30-20.00 sıralarında lojman içerisinde
bulunan kantine gittim alışverişi yaptım alışıverişten sonra eve gittim. Yurt dışına ataması yapılan 2
arkadaşımız Ali ERTÜRK ve Ümit KESER isimli mesai arkadaşlarımla, veda yemeği yapmak için Hv. Plt. Kur.
Binbaşı Mustafa ACAR ile birlikte plan yaptık birlikte akşam saat:20.30 sıralarında yemek yiyecektik bu
esnada Kur. Albay Levent ÖZÜARAP tarafından kullanmış olduğum cep telefonuma hatırladığım kadarı ile
saat:20.30-21.00 sıralarında “ toplantı için 21.15 akademide bekliyorum” şeklinde mesaj attı. Bende bu
mesajın üzerine sivil kıyafetim ile kendime ait olan 34 HL 5428 plaka sayılı reno marka aracım ile akademiye
gittim. Saat:21.15 sıralarında Levent ÖZÜARAP tarafından Kadro Personeli ile toplantı
düzenlendi.Hatırladığım kadarı ile kadro personeli oradaydı. Levent ÖZÜARAP bize hitaben “terörizm nedeni
ile bir sıcaklık var yakın civarlarda olmamız gerekiyor, akademi ve civarından ayrılmayalım“ dedi. Bunun
365
haricinde önem arz edecek herhangi bir bilgi aktarmadı, terör olayları ile ilgili dikkatli olalım dedi. Ben daha
sonra evime geldim telefon ile tekrardan yukarıda belirtmiş olduğum mesai arkadaşlarım ve Mustafa ACAR ile
birlikte konuştum arkadaşlarım beni evden almaya geldiler Ali ERTÜRK ün aracı ile yemek yeme amaçlı
saat:22.30 sıralarında akademiden dışarı çıktıktan sonra Hava Harp okulundan Hava S.S Kur. Binbaşı Gazi
ODACI beni cep telefonundan aradı “ abi ne yapıyoruz “ dedi. Bende “ biz yemek yiyeceğiz, sizden ne haber “
dedim.Akademiye yakın olan benzin istasyonundan yakıt aldığımız esnada Levent ÖZÜARAP’tan “23.00 te
herkesi akademiye bekliyorum” şeklinde mesaj atıldığını gördüm, zaten bu mesaj aynı ayna yanımda bulunan
diğer arkadaşlarıma da geldi. Bende Levent ÖZÜARAP ı kendi numaramdan aradım ve kendisine “gelmek
zorunlumu, biz aramızda yemek yeme amaçlı plan yapmıştık” dedim. Levent ÖZÜARAP bana “ ben dönün
diyorum “ dedi. Bizde bu emir üzerine akademiye geri geldik. Levent ÖZÜARAP bize akademiye resmi
gelmemizi söylemişti, bu nedenle bende acele bir şekilde eve gittim hatırladığım kadarı ile eve gittiğim ve evden
akademiye gittiğim sırada kardeşim Hilal ERDOĞAN beni telefondan aradı bana “ televizyonlarda havada
uçaklar var, köprüyü askerler tankla kapatmış, neler oluyor bir şey mi var “ dedi.Bende kendisine “şu an bir
bilmiyorum, öğrenince seni aradım “ dedim ve telefonu kapattık. Evde ise eşim bana “ neler oluyor
televizyonlarda Ankara da yakın mesafede uçakların uçtuğu bilgileri var” dedi. Bende “şu an bilmiyorum, bizi
de zaten çağırdılar, farkı bir durum olabilir “ dedim. Evden resmi kıyafetlerimi alarak ayrılarak saat:23.00-
23.10 sıralarında sivil kıyafetimle akademiye geldim, sorumlu olduğum 2. Sınıf akademi öğrencilerinin
bulunduğu sınıflara gittim arkadaşlar yoklamayı hızlıca çıkartalım kim var kim yok öğrenelim dedim. Daha
sonra üzerimi değiştirmek üzere kendime ait olan odama geldim, mavi dahili üniformamı giydim, tekrardan
sınıfa doğru gittim, sınıfta 10 kişi olduğunu görünce diğer öğrencilerin nerede olduklarını sordum, öğrencilerde
bana bazılarının komutanlar tarafından alınarak dışarı çıktıklarını söylediler. Bende bu öğrencilerin yoklama
alınmadan neden komutanlar tarafından alındıklarını anlamak için Tüm General Hv. Plt. Recep YÜKSEL in
düğünde olduğunu ve akademide olmadığını bildiğim için Levent ÖZÜARAP ın yanına gittim kendisi o an
Ölçme Değ. Şub. Md. Hv. Plt. Kur. Albay Özcan KORHAN nın bulunduğu bölümde idi Özcan KORHAN nın
elinde bir kağıt vardı bende kendisine bu kağıdın ne olduğunu sordum ve bakabilir miyim dedim. Bana TSK
yönetime el koydu dediler. TSK nın yönetime el koyması ile ilgili Özcan KORHAN da bulunan kağıdı bana
uzattı bende aldım, üstün körü kağıda baktığımda kırmızı yazıyla gizlidir yazısının olduğunu, bu yazının sürekli
rutin mesaj merkezinden biz görevlilere gelen yazı şekli ile aynı olan bir yazı olduğunu gördüm. İlk sayfasında
mesajlaşmanın kapak kısmı arka kısmında da mesaj içeriği bulunmaktaydı ben mesaj içeriğini bakacağım
sırada KORHAN albay “görevlendirmenin devamı gelecek zaten orada görürsünüz“ diyerek kağıdı elimden
aldı. Kağıt içeriğinde hatırladığım kadarı ile TSK direktifi başlıklı bir kağıttı ve TSK nın yönetime el koyduğu
ve bununla alakalı alınacak önlemlerden bahsediyordu. Levent ÖZÜARAP ın sınıfınıza geçin yoklamayı takip
edin yeni emirler geldikçe size ileteceğiz dedi. Bende sınıfıma geçtim. yoklamayı sordum fakat yoklamanın
halen hazır olmadığını gördüm, tekrardan ÖZÜARAP albayın yanına geldim odasında açık olan TV den TSK
yönetime el koydu şeklinde TRT den yayın yapıldığını gördüm. Kendisinin odasında olmamasından dolayı
ÖZÜARAP albayı bulmak için koridora çıktım koridorda karşılaştık, komutanım “TV de TSK yönetime el koydu
şeklinde haber var, görevlendirmelerden bahsediliyor öğrencilerden bazılarının dışarı çıktığından söz ediliyor
durum nedir “ dedim. Kendisi bana görevlendirme kağıtları KORHAN albayda onun yanına git dedi. Bende
KORHAN albayın yanına gittim görevlendirme yazısını istedim oda bana bu görevlendirme yazısı dedi ve
kağıdı bana uzattı ve bana hitaben “ bu görevlendirme sırasında size yönelecek herhangi bir saldırı olmadıkça
herhangi müdahalede bulunulmayacağını” söyledi. Bende “bu olay nedir, kimi emri ile oraya gidiyoruz“
dedim. KORHAN albay bana “bunlar bana bildirilen resmi görevlendirmeler, görevlendirmede karşınızda ismi
yazan kişi ile irtibat kurun” dedi. Bende kağıdı aldım kontrol ettiğimde ismimin karşısında talimat alacağım
irtibat kuracağım Hv. Plt Kur. Albay Barbaros AKÇA isminin yazılı olduğunu ve görev yeri olarak VALİLİK
yazdığını ayrıca Harp okulunda Binbaşı Gazi ODACI ile benle beraber olacak 4 öğrenci isminin olduğunu
gördüm, bu öğrencilerin isimleri hatırladığım kadarı ile Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Yüzbaşı Salih BAYRAK,
Yüzbaşı Duran YILMAZ ve Yüzbaşı Abdullah KURAL idi. (Abdullah KURAL ailesi ile olduğu belirtti bende
kendisine emniyetli bir yerde bekle dedim bu nedenle kendisi akademiye gelemedi). Görevlendirme yazısını
Korhan albay tekrar benden geri aldı ben bu yazıya kısa bir baktım başka görevlendirmeler vardı. Bu
görevlendirmeler yanlış hatırlamıyorsan ATÜRK HAVA LİMANI Hv. Muh. Kurmay Albay Murat DİVRİL,
SABİHA GÖKÇEN HAVA LİMANI Albay Tamer ÖZARSLAN şeklinde görevlendirmeler olduğunu hatırlıyorum,
isimleri net gördüm ancak yerleri konusunda tam net hatırlamıyorum.
Bende görevlendirme yazısını okuduktan sonra sınıfa doğru yöneldim sınıfa giderken elimde TSK
366
nın ilk bildirisi vardı. Sınıfta bulunan az sayıda öğrencilere “şu an bize yapılan bilgilendirmede Atatürkçü
Subaylar olarak bizlerin belirli hassasiyetleri gidermek için TSK’nın yönetime el koyduğu şeklinde bilgi verildi
ve bu görevlendirmelerin sadece görev yerinde emniyet almak silahlı güçlerle halk arasında bir sıkıntı
yaşanmaması için tedbir alma yönünde olduğunu söylediler, ancak herhangi bir şekilde bir yere gidecek olan
arkadaş benimle temas kurmadan bir yere gitmesin“ dedim. Benim buradaki amacım elimde bulunan
öğrencileri kontrol almak istememdendir. Konuşma akabinde AKÇA Albay ile konuştuğumda onların şu anda
Harp Okulunda olduklarını öğrendim, kendisine akademideyiz buradan şu an için ayrılmıyoruz, sizin ile temas
halindeyim dedim. ÖZÜARAP albayın yanına giderek Akça Albay ile irtibat kurdum şu anda biz akademideyiz
dedim. ÖZÜARAP albay bana tamam dedi. ÖZÜARAP albayın yanından ayrıldım koridorda sorumlu olduğum
öğrencilere (Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Duran YILMAZ) ne yaptınız yemek
yemedim, sizin de bir ihtiyacınız varsa lojmana gidip malzeme alalım dedim.Bu şekilde bu şahıslarla birlikte
lojmanlara gitme istememin nedeni akademi içerisindeki genel durumu anlamaktı. Hatırladığım kadarı ile
01.00 -01.30 sıralarında Ben ve bu 3 öğrenci Salih BAYRAK’ın akademinin öğrenci park alanında bulunan
aracına bindik ve evime doğru gitmek istediğiniz esnada arabanın arkasında plakasını göremediğim beyaz
renkli sivil bir aracın içerinden Asker Kamuflaj üniformalı ellerinde silah bulunan şahısların içerisinden bir
şahsın yüksek sesle “araçtan aşağı inin, yere yatın“ dedi.
Bizde araçtan aşağıya indik ve yere yattık hatırladığım kadarı ile Güvenlik Şube Müdür Yardımcısı
Mehmet GÖKEŞ albay benim elimi orada bulunan iple bağladı ve orada bulunan bir asker ile benim yerden
kalkmamam için emniyetimi aldı, ayrıca benim o anda yanımda bulunan 3 öğrencinin de eli bağlandı hepsinin
yanında da bir asker vardı.GÖKEŞ albay bana Harp Akademileri Kurmay Başkanı Tüm General Nevzat
TAŞDELER in buranın yegane komutanı olduğunu ondan başka kimseden emir alamayacağımızı söyledi. Bizim
başka bir yerden emir almadığımızı bizi niye yere yatırdığını sordum. Konuşma diye bana yüksek sesle hakaret
ederek konuştu. Siz kimsiniz diye sorduğumda biz kurmay başkanımız Nevzat TAŞDELER emrindeyiz kurmay
başkanımız gelecek dedi. Telsiz görüşmeleri yapıyorlardı. Bir süre sonra Nevzat TAŞDELER gelerek durumu
bana sordu bende kendisine bizi akademiye çağırdılar siz niye bur da isiniz bende o yüzden buradayım dedim
ellerimiz bağlandı düşman gibi muamele gördük dedim oda bizi yerden kaldırttı ve “bunu onur meselesi
yapma, kontrol dışında helikopterler kalkıyor, bende bir yerlere yetişmeye çalışıyorum, lütfen birbirimize
yardımcı olalım, şu an bile zaman kayıp ediyorum, bu olaylar TSK emir komuta zinciri içerisinde yürümüyor,
çok sıkıntılı bir durum var dedi” nasıl komutanım görevlendirmeler var görevlendirmeler kim yapıyor
dediğimde bu görevlendirmelerin kendisinin dışında yapıldığını kendisini emri olmadığını bu yanlışlığın
nereden kaynaklandığını bulmaya çalıştığını söyledi. O sırada Akademi içerisindeki helikopter pistine
helikopter iniş kalkış yapıyordu. Nevzat TAŞDELER bunlar kim benden izinsiz helikopter iniyor sen
biliyormusun dedi. Pek konuşamadık Helikopter pistine doğru hızla hareket etti. Bende öğrencileri alarak 02-
00-sıralarında akademiye döndüm. Öğrencilere sizi öğrencilerin yanına geçin ben ÖZÜARAP albay ile
konuşacağım dedim ve yanına gittim. burada Hv Plt. Kur. Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, KORHAN Albay ‘a
şu anda akademide kurmay başkanı ile karşılaştım, Yere yatırıldığımızı ve Nevzat TAŞDELER in gelerek bizi o
durumdan kurtardığını, olanların TSK bünyesinde olmadığını beyan ettiğini orada bunanlara söyleyerek neler
oluyor burada komuta kontrolde bir zaaf var, bence biz akademi olarak burada kendi emniyetimizi alıp, dışarı
çıkmamanın en iyi yol olduğunu, öğrencilerin zarar görmemesinin bir sorumluluk olduğunu düşündüğümü
belirttim. Levent ÖZÜARAP bunu üzerine Kurmay Başkanı Nevzat TAŞDELER’i telefonla arayarak bilgi aldı
veGörüşme sonrasında Levent ÖZÜARAP biz Akademinin emniyetini alacağız akademiden ayrılmayacağız dedi
. Ben öğrencilerin olduğu yere gittim öğrencilere buradan kimsenin ayrılmayacağını, bütün akademinin
kapılarını kilitleyeceğimizi söyledim herkesin acil ihtiyaçlar haricinde en güvenli bölgede orta kısımda
kalmalarını söyledim. Ben ve 60-70 personel bu durumdan sonra sabaha kadar yaklaşık hatırladığım kadarı ile
saat:07.00 e kadar burada okulun içerisinde bekledik. Daha sonra orada bulunan TOLLUOĞLU’ya bu saatten
sonra herkes evinde bulunsun akademiden de bir yere ayrılmasın dedim albay da tamam dedi benim albaya
bunları söylediğimde yanımda Hv. İkmal Kur. Bnbş. Ahmet KAYA, Hv. Plt. Kur. Yzbş. Erkan ABUNAZ, Hv. Plt.
Kur. Bnbş. Mustafa ACAR da vardı. Daha sonra ÖZÜARAP’ın yapmış olduğu yoklama sonrasında herkes
evlerine saat:07.30 sıralarında ayrıldı. Yoklama esnasında orada bulunmadığım için hangi öğrencilerin eksik
olduğunu bilmiyorum.
Ayrıca 15.07.2016 günü saat:23.30 sıraları bizim akademi içerisinde okulda beklediğimiz sırada 1.
Sınıf öğrencilerinden olan Yüzbaşı Cihan OKUR ve Üstğm. Hüseyin BALIK isimli şahısların yukarıya doğru
üst kata çıkartıldıklarını gördüm. Bu şahısları neden yukarı çıkarttıkları ile ilgili TOLLUOĞLU albaya sordum,
367
oda bana bu şahısların TSK’ya hakaret ettiklerini bu nedenle Levent ÖZÜARAP Albay’ın emri ile üst katta
bulunan amfi kısmında emniyet amaçlı ayrı ayrı sınıflarda bekletildiklerini öğrendim.
Daha sonra herkesin çıkıp evine gideceği zaman Yarbay Adem İNCİKLİ ile birlikte bu şahısların
tutuldukları üst kat amfiye gittim bu şahısla hitaben “arkadaşlar öğrenciler olarak hepimiz evimize gidiyoruz,
burada sizin ile ilgili herhangi bir eylem yapılmayacak, dün yaşananlar ile alakalı da çok canınızı sıkmayın,
herkes kötü bir akşam geçirdi, evinize gidip istirahat edin” dedim ve bu şahıslar daha sonra evlerine gittiler.
Ben yukarıda bu konu ile ilgili yukarıda ayrıntılı olarak bilgi verdim. “TSK Yönetime el koydu,
sıkıyönetim kuralları geçerlidir. Genel Kurmay Başkanı Sıkıyönetim ilan etti” şeklindeki açıklama sonrası
bizden farklı duyumu olan arkadaş veya düşünen arkadaş var mı diye sordum. Aslında bu hadiseyi anlam
vermeye çalışıyordum. Gerçekten TSK nın bir emrimi diye anlamaya çalışıyordum. Ben öğrencileri bina içinde
tuttum bina dışına çıkmasını engelledim. Benim bilgim dışında gidenleri bilemiyorum. TRT’ye giden arkadaşlar
için Harp Okulu öğrencileri de G3 silahlarla takviye olacak. Evde Silahı olan arkadaşlar gidip alıp gelsinler.”
İbaresi arka arkaya kullanılmış bir cümle değildir. Evde silahı olan arkadaşlar gidip alsın gelsinler konusu
olağanüstü bir durum vardı dışarıdan bazı silah sesleri duyduk öğrencilerde söyledi yine öğrenciler dışarıda
silahlı adamlar dolaşıyor demişti. ayrıca silahı olmayan personel silahımızı alalım mı diye sorunca bende
bunun üzerine silahı olmayan personelin evinden beylik silahını can güvenliği için yanına alabilir dedim.
TRT’ye giden arkadaşlar için Harp Okulu öğrencileri de G3 silahlarla takviye olacak. İbaresi
aslında bazı yerlere Harbiyeliler gelecek buda G3 taşıyan acemi öğrencilerin tehlike yaratabileceğini dikkatli
olunması gerektiğini ifade etmek istedim.Bu iki konuşma bana ait ancak dediğim gibi arka arkaya söylenmiş
sözler değil olayın akışı içerisinde benimde yaşamış olduğum şaşkınlık ve şok içerisinde konuştuğum sözlerdir.
Yukarıda belirttiğim gibi bana verilen görevlendirme kağıdında benim görev yerim olarak
VALİLİK gözükmekteydi, ayrıca elimdeki kağıtta başka noktalara da görevlendirmeler yapıldığını gördüm. Bu
görevlendirmeler yanlış hatırlamıyorsan ATÜRK HAVA LİMANI Hv. Muh. Kurmay Albay Murat DİVRİL,
SABİHA GÖKÇEN HAVA LİMANI Albay Tamer ÖZARSLAN şeklinde görevlendirmeler olduğunu hatırlıyorum,
isimleri net gördüm ancak yerleri konusunda tam net hatırlamıyorum görevlendirmeye kısa süre bakabildim.
Görevlendirmeye bakınca bir anda farklı bir korku duygusuna kapıldım ve bende herkes gibi şaşkınlık
içerisinde idim. Nabızlarım çok hızlı atmakta ve kendimi kontrol etmekte de zorlanıyordum.TSK tarafından
böyle bir emir gelse de kanunsuz bir emir olacağı için bu emri yerine getirmezdim. Bende zaten öyle yaptım
bana verilen emri yerine getirmedim buda aslında konumum itibari ile çok zor ve riskli bir karardı.
Bu olayların dışında 15.07.2016 günü öğlen saatlerinde hatırladığım kadarı ile saat:15.00
civarlarında rehberimde kayıtlı olmayan bir numaradan cevapsız arama gördüm. Kimin aradığını merak
ettiğim için numaraya dönüş yaptım. Telefona daha önceden hiç telefon konuşması yapmadığım 2006-2010
yılları arasında İzmir Çiğlide görev yaptığım sırada tanıdığım Hv. Plt. Albay Murat KARAKUŞ un olduğunu
anladım. Bu şahıs bana “ Hemşerim ne yapıyorsun, nasıl gidiyor, seni bir arayayım dedim uzun zaman oldu
görüşmeyelidedikten sonra bana hitaben “Tatil kamplar ile ilgili konuştum, 15 Ağustostan dan sonra müsait
olacakmış, arkadaşlara da iletirsin” şeklinde bir ibare kullandı. Ben daha önce kampa gitmeyi düşündüğümden
birlik içerisinden birilerinden öğrenmiş bu nedenle beni aramış diye düşündüm.
Aynı günün akşamı saat:23.30 sıralarında akademiye çağrıldığımda akademide bulunduğum sırada
TSKnın yönetime el koyması olayını öğrenince gündüzbeni arayarak konuşan Murat KARAKUŞ Albay’ın beni
kasıtlı aramış olabileceğini düşünerek Saat 23.30 sıralarında aradım.Murat KARAKUŞ Albay telefonu açınca
direk “Herkes normal görev yerlerine devam etsin, sizinle ilgili konu iptal” bizimle ilgili konu ne diye sormak
istedim ancak telefonu kapattı. Telefonda aceleci davrandı kalabalık gürültülü bir ortamdan sesi geliyordu.
Konuşma sonrası Murat KARAKUŞ Albay’ın bir görevlendirme yapıldığından bize bir görev verildiğinden bilgi
sahibi olduğunu düşündüm.
Devam eden saatlerde Cumhurbaşkanı Whatsappp üzerinden açıklama yaptı. Halkı sokağa
çağırdı.Bu açıklama sonrası Murat KARAKUŞ Albay’ın konumunu ve ne yapmak istediğini merak ederek ben
tekrar Murat KARAKUŞ albayı aradım Cumhurbaşkanının açıklamasını izlediğimi söyledim olayın ne boyutta
olduğunu ve konumunu öğrenmeye çalıştım. Murat KARAKUŞ Albay bana “bu bir süreç Mücadele devam
edecek” dedi sonra telefonu kapattı.
Bu şahıs gazeteden takip ettiğim kadarı ile Ayvalık’ta Yunanista’na kaçmak üzere iken yakalandığını
haberlerden öğrendim. Daha sonra bu şahsın aramızda daha önce bir diyalog olmamasına rağmen beni kasıtlı
olarak hedef göstermek için aramış olabileceğini düşünüyorum.
Ben 15.07.2016 günü meydana gelen darbe kalkışması sırasında bana verilen görev yerine
368
gitmedim. Benim emrimde olan arkadaşları da herhangi bir göreve götürmeyerek birlik içinde kalmalarını
sağladım. Ben bu davranışımla darbe kalkışmasına karşı tavır aldım. Harp Akademileri içerisinden
ayrılmadığım görüntü ve resmi kayıtlar ile belgelenebilir. Suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum. Eğer darbe
gerçekleşmiş olsa idi emirlere uymadığım için darbe yapan şahıslar tarafından yargılanacaktım. Ben bir birlik
komutanı değilim Emrim altında Muharip unsur veya silahlı bir birlik bulunmamaktadır. Ben bakıldığı zaman
akademide öğretim elemanıyım. Emrimde askeri bir birlik olmadığı için kalkışmaya karşı koyacak bir birliğe
emir komuta edemediğimden ben de akademide bulunan öğrencilerin dışarı çıkmasını engelleyerek Darbeye
karşı koydum. Söyleyeceklerim bunlardan ibarettir."şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.38. Tanık Ferhat Geylani'nin kollukça alınan ifadesinde;

“…15-07-2016 günü saat:22.00 – 22.30 sıraları arasında ikametime geldim. İkametime gelmeden
önce yolda gerek sosyal medyadan gerekse araç radyosundan köprülerin asker tarafından kapatıldığı şeklinde
bilgiler duydum. Ancak o an için olayın ne olduğunu tam olarak anlamlandıramadım, bir bomba saldırısını
olabileceğini düşündüm. Eve gittiğimde hemen televizyonu açarak neler olduğunu çözmeye çalıştım.
Haberlerde Başbakan Binali YILDIRIM’ın bu bir kalkışmadır, ufak çaplı kalkışmadır, her ne olursa olsun
üstesinden gelinecektir!şeklinde konuşma yaptığını görünce bir darbe kalkışması olduğunu anladım. Hemen
yaya olarak evime yakında bulunan Kavacık Polis Karakoluna gittim. Karakolda ki polislere neler olduğunu
sordum, görevli polisler bize emir geldi, polis merkezini terk edemiyoruz dediler. Benim amacım onlar ile
birlikte köprüye gitmekti. Daha sonrasında onlarından ayrılarak koşarak ikametime yakın olan Fatih Sultan
Mehmet Köprüsüne (2. Köprü) Otağtepe üst geçidinin bulunduğu yerden çiçekliklerin arasından köprüyü
kapatan askerlerin olduğu yere doğru koşarak gittim. Trafik tamamen durmuştu. Araç içerisinde bulunanlar o
şekilde ne olduğunu anlamaya çalışıp, bekliyorlardı. Benim gittiğim zaman hiçbir müdahale yoktu,
zannedersem daha Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN sokaklara ve meydanlara inin şeklinde bir
konuşma yapmamıştı.
Askerlere doğru giderken askerlere yaklaşık 50 metre kadar geride bulunan 25-30 yaşlarında sivil
giyimli bir şahıs beni durdurdu. “Dur gitme nereye gidiyorsun seni vururlar” dedi bunun üzerine bende “sen
kimsin?”dediğimde kendisinin sivil polis olduğunu söyledi ancak herhangi bir kimlik göstermedi. Bende bu
şahsı dinlemeyerek askerlerin olduğu yere doğru gittim. O ara askerler onlara doğru yaklaştığımı görünce
havaya doğru ateş ederek beni uzaklaştırmak istediler. Ben bu esnada yalnızdım ama hiçbir şekilde geri
dönmeyi düşünmedim. Ne olacaksa olsun diye düşünerek askerlere doğru ellerim havada yürümeye devam
ettim. Omzunda iki yıldız olarak görebildiğim tam olarak rütbesini göremediğim, 40 yaşlarında rütbeli bir
asker ile yüz yüze geldim. Bu şahıs orada bulunan Askerlerin komutanıydı. Bu şahsa komutanım siz Peygamber
Ocağının askerlerisiniz, biz vatandaşlara niçin silah çekiyorsunuz yaptığınız yanlış değil mi? şeklinde
beyanlarda bulununca bu şahısta bana hitaben biz sizin güvenliğiniz için buradayız dedi. Bende bomba mı var,
terör saldırısı mı var ? diye sordum oda bana SIKI YÖNETİM İLAN EDİLDİ. Sokağa çıkma yasağı var
dışarıda durmayın evinize gidin dedi. Bende eve gitmeyeceğimi buradan ayrılmayacağımı söyledim. Ayrıca blöf
amaçlı olarak diğer köprü ve Ankara’dakiler teslim oldu sizde silahlarınızı bırakın, polisler geliyor size
operasyon yapacak deyince bu şahsın bir anda gardı düştü ve geride bulunan sivil bir aracın yanına gitti bu
aracın Plakasını ben daha önce ihbar etmiştim, bu aracın plakası 34 FD 6504 idi. Araç Honda marka Jip
tarzında bir araçtı. Aracın yanında 3 veya 4 şahıs bulunmaktaydı. Hatırladığım kadarıyla 2’si sivil, 2’side
askeri kamuflaj kıyafetli idi. Bu aracın yanında gördüğüm şahıslardan birini bana göstermiş olduğunuz
fotoğraflar içerisinde Eray AKIN olduğunu öğrendiğim şahıs olarak teşhis ettim. Bu şahıs ile hiçbir
konuşmamız olmadı ve şahsı uzaktan gördüm ama teşhisimde yanılmıyorum ve eminim. Bu sırada yanımıza
kendi sivil polis olarak tanıtan ve bana askerlerin yanına gitme diyen şahıs ile başka bir vatandaş gelerek
rütbeli askere hitaben “siz okyanus ötesinden mi emir alıyorsunuz deyince rütbeli askerde bu lafa sinirlenerek
“ SİZ BİZİM HANİ İNİMİZE GİRECEKTİNİZ, GÖRÜN BAKALIM BİZ SİZİN İNİNİZE GİRECEĞİZ ve
BUNDAN SONRA BİZE İTAAT EDECEKSİNİZ! “ şeklinde hitap edince bende bu askerin Fetullahçı terör
örgütünün emrinde hareket eden bir asker olduğunu anladım ve dayanamayarak “BİZ ANCAK ALLAH’A
İTAAT EDERİZ, BAŞKASINA İTAAİT ETMEYİZ, VURACAKSAN VUR KÖPEK” deyince bana karşı elinde
bulunan silahı doğrultarak ateş edecekmiş gibi hamle yapmak üzereyken yanımızda bulunan ve kendisini sivil
polis olarak tanıtan kişi arayarak girerek bu askerin elindeki silahı tutarak yukarıya doğru çevirdi, o da bunun
üzerine silahın dipçik kısmı ile göğüs kısmıma doğru vurdu ancak fazla hareket kabiliyeti olmadığından çok
369
sert vuramadı. Bu sırada bu askerin yanına arka tarafta bulunan birkaç rütbeli asker daha geldi, onlarda bizi
oradan uzaklaştırmaya çalıştı ve aramızda 1 metre kadar mesafe oluşunca bizim ayaklarımıza doğru ateş
etmeye başladılar o anda orada ben, sivil polis olduğunu söyleyen şahıs ve birde vatandaş vardı. Bu şahıs
bunlar bizi vuracak biraz buradan uzaklaşalım deyince geriye doğru çıktık. Hemen yakında bulunan ve olay
yerini net gören üst geçit üstünde bulunan toplanan vatandaşlar olayları seyrediyordu onların yanına giderek
onları ikna edip aşağıya indirmeye çalıştım. Bu esnada ben üst geçitteyken bu askeri birliklere takviye 3-4 adet
Tank geldi onlarda köprü girişlerini kapattı. Üst geçitten geçen Tankların üzerine taşlar, şişeler gibi bir şeyler
atarak engellemeye çalıştık. Üst geçidin üzerinde durduğumuz sırada arka taraftan Anadolu yakası Ümraniye
tarafından olduğunu düşündüğüm yaklaşık 6-7 bin kişilik bir grup gördüm, bu grup köprüye doğru geliyorlardı.
Muhtemelen bu grup Cumhurbaşkanımızın açıklamasını duyarak gelen şahıslardı. Bu şahısları görünce üst
geçitte bulunanlara Hadi bizde aşağıya inelim gruba katılalım. Bu hainlere fırsat vermeyelim dedim. Üst
geçitten benimle birlikte birkaç kişi aşağıya indi. Ben gelen grubun ön safına geçerek gruptakiler ile kol kola
girdim. Askerlere doğru yürümeye devam ettik, bu sırada askerler önce havaya ve bize doğru direk olarak ateş
ettiler. Bu sırada yaralananların olduğunu duydum. Daha sonradan Sivaslı bir vatandaşın Şehit olduğunu
öğrendim. Vatandaşlar ile birlikte ateş eden askerlere ne yapıyorsunuz, kim ateş ediyorsunuz, kendi halkınıza
mı ateş ediyorsunuz şeklinde tepkiler göstererek iyice askerlere doğru yaklaştık. Aramızda çok konuşma geçti.
Teslim olmaları ve bu işten vazgeçmeleri konusunda devamlı ikna etmeye çalıştık. Ben bir ara biraz daha
tankların arkasında bulunan erlerin yanına doğru gittim, onlar yere çömelmiş nişan vaziyetinde bize doğru
duruyorlardı. Ne yapıyorsunuz silahınızı bırakın dediğimde tam olarak ortalarında duran rütbeli olduğunu
düşündüğüm şahıs buradan uzaklaş seni vururum dedi. Erlerden biri de arka taraftan onun görmeyeceği
şekilde beni koruma iç güdüsüyle sus işareti yaparak seni vuracak şeklinde işaret yaptı. Ben bunun üzerine
tepki vermeden konuşmama devam ettim. Arka tarafta bulunan binaya doğru yaklaşınca Köprü girişinde
bulunan Köprüleri Koruma Şube Müdürlüğü olan binanın yanında bulunan 34 GD 6504 plakalı araç içerisinde
birkaç kişi ile birlikte oradan Avrupa yakası istikametine doğru hızlı bir şekilde kaçtı. Bu arabanın yanında
olay süresince beyaz renkli başka bir araçta vardı, ancak plakasını alamadım çünkü bu araç daha önce kaçtı.
Bu aracın plakası köprüde bulunan kameralardan tespit edilebilir, beyaz araçtaki şahıslarda yine askerler ile
irtibat içerisindeydi. Bu şahısların yüzlerini göremedim. Vatandaş iyice toplandıktan sonra bir anda yerde
bulunan birkaç askeri etkisiz hale getirdi, bende hemen bu sırada bir askeri etkisiz hale getirdim. Bu sırada
tankların üzerinde vatandaşlar çıkmıştı, tankın içerisinde olanlar tankı hareket ettirerek vatandaşları yola
savuruyordu, vatandaşlar devamlı ezilme tehlikesi içerisindeydi. Tankların içerisinde bulunanlar teker teker
teslim olmaya başladılar bu sırada tanklardan birinin Hisarüstü istikametine doğru kaçtığını öğrendim, bu
Tankı da Hisarüstü tarafında yakalandığını duydum. Ben olaylar sırasında gördüğüm askerleri teşhis
edebilirim hatta bana biz sizin ininize gireceğiz bize tabi olacaksınız diyen rütbeli askerin fotoğrafını görsem
teşhis edebilirim bu asker zırhlı araçlar ile olay yerine gelmiş, Tam teçhizatlı elinde uzun namlulu G3 silah
bulunanaskeri kıyafetli şahıstı. Olaylar sırasında bize doğru ateş eden bana dipçik ile vuran bize silah
doğrultan TSK içerisine sızan FETÖ terör örgütü içerisinde faaliyet gösteren teröristlerden davacı ve
şikâyetçiyim…” şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.39. Şüpheli Kerime Yıldırım'ın Yalova C.Başsavcılığınca alınan ifadesinde;

“…Ben 15.07.2016 Günü gerçekleşen olayları daha önceki ifademde anlattım. Farklı olarak
söylemek istediğim şey şudur. İfademde geçtiği üzere Binbaşı Ali AKKAŞ beni aradı, evde olduğumu öğrenmesi
üzerine telefonu kapattı. Hemen arkasından Binbaşı Yusuf YENİHAYAT Kendisine ait telefondan beni aradı,
“Hazırlan Üniformanı Giy Ben Seni Arayacağım” dedi. Beş ya da on dakika içerisinde hızlıca giyinip aşağı
indiğimde Binbaşı Yusuf YERNİHAYAT lojman önünde beni bekliyordu. Üzerinde kamuflaj kıyafeti vardı.
Birlikte Atatürk Havalimanı askeri aprona gittik. Yolda araç içerisinde iken olağanüstü durumları fark ettiğim
için Ne oluyor diye sordum. Bana alarm durumuna geçtik, hiçbir şekilde ben, alay komutanı Hüseyin
ERGEZEN, okul komutanı Tümgeneral Fethi ALPAY dışında hiç kimsenin söylediklerini dikkate alma. Emirlere
riayet edeceksin dedi. Bu sırada tahminen saat:20.30 ile 21.00 arası idi. Bir yandan da görsel basında ve aynı
zamanda haber kaynaklarında sürekli köprülerin asker tarafından kamyonet tipi araçlar ile tutulduğuna ilişkin
görüp duyuyor ve fark ediyordum. Askeri apronda bir helikopterin UH-1H Tipi birliğin helikopteri yanına
gittik. Hangardan çıkarmaya çalıştık ancak bunu başaramadık. Yusuf Beyin hususi aracı ile VIP Nizamiyenin
370
olduğu yere gittik. VIP Nizamiye vardığımızda Hava Harp Okulu Kurmay Başkanı Barbaros AKÇA, Öztaş
Albay diye seslendikleri birini hatırlıyorum. Bu sırada kim olduğunu hatırlayamadığım birilerinin beni
helikoptere doğru yönlendirdiğini hatırlıyorum. Belki cep telefonumu arayan biri de olabilir. Ancak şu an tam
olarak hatırlamıyorum. Ben helikoptere doğru koşarak giderken Üsteğmen Oğuzhan GÜNAYDIN Beni cep
telefonumdan aradı. Neredesin diye sordu. Bende helikopterin başına geliyorum dedim ve telefonu kapattı.
Kendisinin hangarın orada olduğunu gördüm. Burada Harbiyeli öğrenciler de vardı. Tahminen 15-20 kadar
öğrenci kıyafetli kişiler vardı. Bunların Yalova’ dan mı yoksa okuldan mı getirildiklerini bilmiyorum. Onlar ile
birlikte ben ve Oğuzhan GÜNAYDIN daha önce çıkaramadığımız UH-1H Tipi helikopteri fiziki güç olarak
tekerlerin üzerinde ilerleterek hangardan çıkardık. Bu sırada Hüseyin ERGEZEN albayda yanımıza geldi. Bana
helikopteri çalıştır. Kaç kişi binebilir dedi. Ben de benim dışımda 10 kışının binebileceğini söyledim. Bu sırada
ki konuşmalarda gideceğimiz yerin Boğaz Köprüsü olacağını biliyordum. Ben daha önce bu helikopteri
hangara getirmiştim. Dolayısıyla içindeki yakıt miktarını biliyordum. Yine de kontrol ettim ve tahminen 21.30-
22.00 gibi çalıştırdım. Binenler Hüseyin ERGEZEN, Yüzbaşı Mustafa ATEŞOĞLU, Üsteğmen Oğuzhan
GÜNAYDIN ve öğrencilerden oluşan tahminen on kişi kadar binenler oldu ve havalandım. Normal uçuşlarda
önce kule ile konuşup havalanırız Bende kuleyi aradım. UMUT 01 Çağrısı ile izin istediğimde kuledeki bayan
personel uygun gördü ve havalandım. Daha sonra rotamızı helikopterin içindekiler aralarındaki konuşma ile
değiştirdiler, Birinci Köprünün ayağının oradaki TRT binasının oraya gidelim dediler. Daha önce bilmediğim
b1. Köprünün ayağındaki yere yakın uçunca TRT Binasını tarif ettiler ve tahminen 20-30 dakika arasında
uçuştan sonra indim. İneceğim sırada karanlık olduğu için inebileceğim alanı kestiremediğim için birkaç tur
attım. Benim kullandığım helikoptere bağlı herhangi bir silah yoktu. Sadece binenlerin normal kamuflajları
vardı. Bir tek Yusuf YENİHAYAT’ ın belinde beylik tabancası vardı. Helikopterin içerisine konulmuş siyah renk
bir çalışma masası büyüklüğünde bezden yapılma çanta görüntüsünde bir şey gördüm. Ben helikopterle
indikten sonra içeride hiçbir şey kalmadı. Dolayısı ile o çanta gibi şeyi de almışlardı. Ben inişe odaklandığım
için kimin aldığını hatırlamıyorum. Bir tek Hüseyin ERGEZEN’ in TRT Binasına doğru elini yelpaze gibi
salladığını fark ettim. Ben bıraktıktan hemen sonra kalkış yaptım ve aynı yere geri geldim. Ben geldikten kısa
süre sonra aynı yere bir helikopter daha geldi. İçinde Üsteğmen Tuncay YILDIRIM ve Üsteğmen Hasan KAYA’
nın indiğini fark ettim. İkisi de pilottur. Helikopteri Tuncay YILDIRIM kullanmıştı. Üsteğmen Hasan KAYA’ da
MP5 gibi bir silah vardı. Üçümüzde konuştuğumuzda ne olduğunu bilmiyorduk. Üsteğmen Tuncay YILDIRIM
bana Yusuf YENİHAYAT’ ın kendisin arayıp acil olarak İstanbul Atatürk Havalimanının askeri apron kısmına
gelmesi talimatını verdiğini anlattı. Beraber apron VIP tarafına gittik. Tahminen 24.00 sıralarıydı. Yüzbaşı
Mustafa SERBEST, günlük üniformalı tanımadığım 4-5 civarında Hava Harp Okulu elbiseli erkek şahısları
gördüm. 15-20 civarında da silahlı askerler vardı.Kamuflaj elbiseli oldukları için hangi kuvvet mensubu
olduklarını bilmiyorum. Başlarında emir veren birileri vardı. Ancak onunda kim olduğunu bilmiyorum. Ben
bunlarında Hava Harp Okuluna mensup kişiler olduğunu tahmin ediyorum. Çitlerin orada aralıklı olarak
durmaları emrini veriyordu. Güvenliğini alın diyordu. Bu sırada sürekli helikopterler inip kalkış yapıyordu.
Mesafeli olduğumuz için inen helikopterlerin SCORSKY tipi olduklarını biliyorum. Silah taşıyıp taşımadıklarını
bilmiyorum Helikopter ile gelenlerin kim olduğunu bilmiyorum. Bu sırada iki helikopterin personel götürmesi
gerektiği konuşuluyordu. Binbaşı Mustafa SERBEST ile Yüzbaşı Fatih AKSOY talimat verdi. Beşiktaş stadının
oraya gitmeleri gerekiyormuş. Ben ve Tuncay YILDIRIM helikopterlerimizin başına gittik. Ben bu sırada
hangarın oraya doğru koşarak giderken bir otobüsün oraya doğru hareket halinde olduğunu gürdüm. İçinde
Binbaşı Ali AKKAŞ ve öğrenciler vardı. Aralarında Atatürk Hava Limanı meydanına gideceklerini
konuşuyorlardı. Ben hangara yakın yerde indim ve onlar gitti. Benim daha önce indirdiğim helikopterin başına
geçtim Tuncay da kendi helikopterini çalıştır. Benim helikopteri çalıştırdığım sırada helikopterde hazır
bekliyorlardı. Başlarında bir astsubay vardı. Diğerleri de öğrenciydi. Bunlar Hava Harp Okulu öğrencileriydi.
Diğerlerini tanımıyorum. Astsubayın Hava Harp Okullu karargâhında görev yapan biri olduğunu biliyorum
ancak kimlik bilgilerini bilmiyorum. Ayrıca Yalova’ daki Öğrenci Okulunda hiç görmedim. Benim kodum
UMUT01, Tuncayın ki de UMUT02 olmuştu. Tuncaya da Atatürk Kule kanalında uçuşa hazır mıyız ikazını
yaptım, teyitleşince de peş peşe Beşiktaş Stadının olduğu yere gittik. Tüm konuşmalar kule kayıtlarında
mevcuttur. Tuncayın istediği üzerine 11925 kanalına geçtik. Geçince de kendi helikopterinde Yüzbaşı Fatih
AKSOY’ in da bulunduğunu, güvenlik için SCORSKY helikopterin ineceğini daha sonra da Beşiktaş Stadına
ineceğimizi söyledi. Önce Sarayburnu civarında 3-5 kez tur attık. Daha sonra Beşiktaş Stadının oraya
gitmemizi söyledi Tuncay. Daha sonrasında da 6-7 kez turladık. Biz SCORSKY helikopter bekliyorduk. Buna
rağmen iniş yapmaya karar verdik. Çünkü Tuncayın yakıtı azalıyordu. Ben Taksim taraflarında havada tur
371
atarken herhangi bir gerginlik olmadığını insanların kalabalıklaşmaya başladığını fark ettim. Ayrıca
bayrakları vardı. Ben Tuncayın helikopter yakıtı azaldığı için önce inmesini önerdim. Akasından da ben indim.
Beşiktaş stadının içerisinde helikopterdeki personel indi. Tekrar kalkış yapıp asker aprona saat:01.00
sıralarında da dönüş yaptık. Daha sonra Hasan KAYA Üsteğmen askeri apronda yanımıza geldi. Helikopterin
emniyeti için VIP Nizamiyeye yakın yere getirin dedi. Ben de bu söylediğini sorgulamadım ve tekrar helikopteri
çalıştırdım ve kalkış yaparak VIP nin olduğu yere bıraktık. Tuncay’ da helikopteri getirdi. İndiğimiz yerde yakıt
tankı vardı ve yakıt ikmalini yaptık. Saat:02.00 sıralarında uyukladığımı hatırlıyorum. B süreçte bulunduğumuz
bölgede Mercan Albay’ ın da geldiğini hatırlıyorum Bu sırada da bir yandan whatssup ve facebook üzerinden
olanları takip etmeye çalışıyordum. Ayrıca internet üzerinden de haberlere bakıyordum Ancak herhangi bir
video ya da benzeri gürültü bir şey izlemedim ancak yazılı olarak komutanlardan bahsediliyordu. Su anda
hatırladığım kadarıyla bombalama tarzında videolar olduğunu hatırlıyorum Olduğumuz yerde televizyon olup
olmadığını hatırlamıyorum. Kimsenin açılmaması yönünde bir talimatı yoktu. Televizyonu açmak kimsenin de
aklına gelmedi. Bu sırada artık orada bulunanlar neyin içindeyiz ne oluyor diye kendi aralarında sorgulama ya
başlamış, tereddütte olanla yüksek sesle konuşmaya başlamıştı.
.....Saat:03.30 sıralarında Hasan KAYA bana telefon uzattı, Ercan KORHAN (sonradan Albay Özcan
KORHAN olarak teşhis edilen) adı ile arama yapan şahıs, Ben Albay olduğunu anladım çünkü filomuza uçuşa
geliyordu. Kendimi tanıttım. Boğaz Köprüsünün Anadolu yakasında bizden personel var. Linç edilme ihtimali
var. Gidebilir misiniz dedi. Ben de tamam dedim. Daha önceden kullandığım helikoptere Hasan KAYA ile
bindik. Hava da iken iletişimi Hasan KAYA kurdu. Bazen telefon çekmediği için alçak uçma önerildi. Sonuçta
1,Köprünün Anadolu yakasında 500-1000 Feet yükseklikte uçuyordum. KOÇ un evine yakın yerde olduklarını
öğrenince oraya doğru alçak uçuş yapıyordum BU sırada araçların olmadığı insanların da oturur vaziyette
olduğu görüntüyü fark ettim. İnme niyetiyle keşif mahiyetiyle ineceğim yeri belirlemek adına alçak uçuş
yaparken mermi seslerini fark ettim. İki tanesinin belirgin sesini duydum. Ben vurulduk galiba diye Hasan a
söyledim. Bu sırada motor gücünün azaldığına ilişkin ikaz ekranı yandı. Artık helikopterin düşme riski
başladığı için ben gaz kolunu iyice sıkıştırdım ve tekrar devir yükseldi. Ben dönüş manevrası yaptım. Birden
göstergeler normali göstermeye başladı.Hasan karşı tarafa vurulduğumuzu Helikopterin isabet aldığını
söyledi. Ben personeli almayı yeniden düşünmeye başladım ve alçak uçuşa geçtim Yerlerini anlamaya çalıştım.
Aşağıdaki personel bize bulundukları yeri tarif ediyor, hasan da duyduklarını bana aktararak kafasında şapka
olarak sokak lambasının altına olan kişiyi tarif etti. Üç yol kavşak gibi bir yere iniş yaptım. Toplam 4 kişi hızlı
bir şekilde helikoptere bindiler. Binbaşı Ahmet KAYA’yı tanıyordum. Diğerlerini tanımıyordum. Birinin kolunda
astsubay rütbesini hatırlıyorum. Onları da alarak kalkış yaptım ve askeri aprona döndüm. Helikopterdekiler
indi ancak helikopteri stop etmeye çalıştım ancak sürekli belli bir devirde kalıyordu. Ben tüm gaz kollarını
kapattım, Tuncay da yanıma gelmişti. Vurulma ile ilgili olabileceğini hatırlattım. Yine de olmayınca bizde yakıtı
kapattık ve böylece kendiliğinden durdu. Ben telefon ışığı ile helikopterin isabet alma ihtimali olan yerlerini
kontrole başladım. Bu sırada saat:04.00 sıralarıydı. Herkeste sükûnet hali vardı. Yorulduğum için helikopterin
içinde uyudum kaldım. Gün ağarıncaya kadar da içinde kaldım. Bu sırada bazen dışarıdan gürültü patırtı
duyuyordum. Hava ağarınca yeniden VIP ye gittim. Herkesin orada olduğunu, aralarında konuştuklarını
duydum. Okulun SBE Amirini de orada gördüm. Okuldan olduğunu ya da olmadığını düşündüğüm insanlarda
vardı. Gün ağarınca helikopterin kuyruk tarafında iki mermi isabeti aldığımı anladım.
....Tahminen saat:08.00 sıralarında da artık rutine dönmemiz önerildi bu sırada da Mercan Albay,
Ahmet KAYA Binbaşı ve tanımadığım üst düzey komutanlar soruşturma sırasında kimin ne şekilde ifade
vereceğine ilişkin telkinde bulunuyorlardı. Örneğin bana ve Tuncay’ a bize terörist saldırı oldu, bizde okul
lojmanı bölgesinde terörist eylem yapılacağı şeklinde harekât yıldırım öncelikli mesaj geldi, bundan dolayı
alarm durumuna geçtik ve keşif amaçlı uçuşa geçtik diye söyleyeceksiniz dediler. Bundan dolayı daha önceki
ifademde bu mahiyette ifademi verdim. Gerçekler az önce ifademde belirttiğim üzere bana verilen talimatlar
doğrultusunda bu uçuşları yaptım. Bu uçuşlar sırasında olağanüstü durumu fark ettim, ancak bir kez olayın
içine sürüklendiğim için ne yapacağımı bilemedim ve geri dönemedim. Panik halini yaşadım. Artık yapılan
şeyin Darbe girişimi olduğunu biliyordum. Ancak geri dönüş yapamadım Ben bunu sürüklenme olarak
tanımlıyorum. Askerlerin linç edildiği ile ilgili haberler vardı. Bizde üniformalıydık, Lojmana gittikten sonra
Hasan’ ın babası evinden sivil kıyafet getirdi, ben, Hasan ve Tuncay sivil kıyafetleri giydikten sonra Hasan’ ın
babası bizi Lojmana bıraktı. Ben lojmana girince de kredi kartı ile alışveriş yaptım. Eve gidince de televizyon
seyrettim ve olanları daha iyi anladım.
Lojmanda iken ailemi aradım ve iyi olduğumu haber verdim. Cumartesi günü akşam
372
saatlerinde lojmanda yürüdüğüm esnada Hüseyin ERGEZEN hakkında farklı konuşmalar olduğunu duydum.
TRT Binasını ele geçirdiler, bazısının sabah gördüğünü konuşuyorlardı. 16.07.2016 Günü herhangi bir
görüşmemiz olmadı. Ancak 17.07.2016 Günü saat:16.00 ile 17.00 sıralarında Albay Hüseyin ERRGEZEN beni
cep telefonumdan aradı, Yalova Hava Meydan Komutanlığındaki görevine devam et oradaki arkadaşlarına
yardımcı ol dedi. Neredesiniz diye sorduğumda bana Hava Harp Okulundaki görevimin başındayım, ayrıca
YERGİN, KAYNAR ve YALÇIN la da konuştum. Sizlerin bir suçu yok dedi. Sizler verilen talimatları yerine
getirdiniz. Hüseyin ERGEZEN’ in gerçekten okulda olup olmadığını merak ettim ve okula giderek yüz yüze
görüşmek istedim. Tahmini saat:18.00 sıralarında okula vardığımda kimliğimi okul önünde bekleyen polislere
göstererek içeri girdim. Nizamiye bulunan askere Hüseyin ERGEZEN ile görüşmek istediğimi söyledim, önce
şaşırdı sonra dâhili hattan nöbetçi amirliğini aradığını ve meşgul olduğunu bana söyledi. Rutin tanıtımlardan
sonra nöbetçi amirliğinin orada Mercan albayı gördüm, ayrıca okul komutanımızı Fethi ALPAY’ ın emir subayı
da oradaydı. Ben ERGEZEN Albay ile makamında yüz yüze görüştüm. İçeride kimse yoktu, bilgisayarı da
açıktı. Bilgisayar ile uğraşıyordu. Bana kandırıldık, sizin hiçbir suçunuz yok diye söyledi. Seni hayatım
boyunca unutmayacağım dedi. Neyi kast ettiğini anlayamadım Bu sırada telefon çaldı. Telaşlandı ve gitmem
lazım dedi. O çıkınca bende okuldan çıktım. Çıkınca nereye gittiğini bilmiyorum. O konuşmadan sonra darbe
yapılmaya çalışıldığı konusunda netleştim. Kimin ne şekilde beni kandırdığına ilişkin bilgi edinemedim. Ancak
telaşlı ve garip davranışlarından etkilendim ve birçok şey kafamda netleşti. O gün babam gelmişti, lojmanda
kaldık ve ertesi gün Yalova’ daki görevime geri döndüm. Cumartesi günü idari işler astsubayı Abdullah
ARSLAN beni aradı ve neredesin dedi. Ben de Lojmanlarda olduğumu, kendisine söyledim. Daha sonra Tuncay
da beni aradı. Arayan oldu diye sordu ben de evet dedim. Beni de aradılar dedi. Daha sonra da göreve
geldik…” şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.40. Şüpheli Mehmet Börekçi'nin 13/12/2016 günü kollukça alınan ek ifadesinde;

“…15 Temmuz Darbe girişimi gündüzünde sabah normal mesaime gittim. Gün içinde derslere
girdim. Öğrenciler arasında olağandan farklı bir hareket gözlemlemedim. Öğlen yemeğinden sonra standart
okuma faaliyeti oldu. Sonrasında mezuniyet tören provası için Konferans salonuna gittik. Geçmiş yıllardaki
mezuniyet törenlerinden birini izledik. Törende duracağımız yerlere göre sahnedeki yerlere geçtik. Bu faaliyetin
bitiminde de herhangi bir olağanüstü durum olmadan buradan serbestsiniz dediler ve Harp Akademileri
içerisinde bulunan lojmanlarımıza geçtik. Öncesinde hiç kimse tarafından çağrılıp görüşmedim. Diğerleri de
aynı şekilde olduğunu düşünüyorum çünkü böyle bir şey olsa Mustafa KILIÇ bana söylerdi. Lojmandaki evime
geçtim. Memlekette olan Eşimle telefonda konuştum. Kardeşimle görüştüm ve akşam Mustafa KILIÇ ile birlikte
yemeğe geleceğimizi anneme söylemesini söyledim. Daha sonra çıkış kayıtlarından da anlaşılır. Saat:20.20
sıralarında 2 No’lu Nizamiyeden Mustafa KILIÇ’ın aracı ile çıktık. Aracı ben kullanıyordum. Ben kendi kartımı
okutarak çıktım. Güneşlide bulunan Ailemin evine gittik. Burada akşam yemeği yedik, çay muhabbet ettik.
22.00-22.30 sıralarında Mustafa kendi evine dönmek için aracıyla ayrıldı. Ben ailemin yanında kalacaktım.
Yaklaşık Yarım saat sonra da benimle aynı sınıfta bulunan Ütğm. Murat BİLGEN tarafından arandım. Bana
neredesin diye sordu. Evde olduğumu söyledim. Toplanıyoruz haberin var mı, mesajı görmedin mi? Diye sordu.
Whatsapp Grubuna bir bak mesaj geldi dedi. Bende görüşme bitiminde mesajlara baktım. Abdi PEHLİVAN
veya Hakan AKBULUT tarafından Murat DİVRİL Albayın yoklama için akademiye çağrıldığı yazıyordu. Bu
arada öncesinde TV de köprünün askerler tarafından kapatıldığını gördüm ancak bir anlam veremedim.
Buradan kardeşimin aracı ile kardeşim ve dönüşte ona eşlik etmesi içi komşunun oğlunu da yanımıza alarak
Akademiye gitmek üzere saat:23.10 sıralarında yola çıktık. Aracı ben kullandım. Saat: 23.45 sıralarında
Akademiye vardık. Aracı nizamiyede kardeşime devrettim o komşu çocuğu ile geri döndü. Bende kart okutarak
nizamiyeden giriş yaptım. Yol sürecinde Murat BİLGEN beni birkaç defa daha aradı. Bir aramasında herkes
üzerine silahını alması yönünde emir vermişler. Bende bulunan 2 silahtan birini istedi. Daha sonra tekrar
aradı. Neredesin diye sordu. Son aramasında da ben silah buldum. Erkan Demir’in silahı yokmuş onun ihtiyacı
var. Sen silahı ona verirsin dedi. Nizamiyeden giriş yaptığım esnada Hakan AKBULUT tarafından arandım. O
da silah sordu. Daha sonra da Yarbay Yakup AYAYDIN tarafından arandım. Oda nerde olduğumu sordu.
Lojmana yeni geldiğimi söyledim. Bana üzerini değiştirip nizamiyenin oradaki otoparka gelirsin dedi. O
görüşmeden hemen sonra Hakan AKBULUT yüzbaşı beni aradı. Bana “2 inci silahını bana verebilir misin?
Neredesin diye” sordu. Bende silahımı Murat BİLGEN’inin istediğini ve nizamiyeden yeni giriş yaptığımı
söyledim. Daha hızlı bir şekilde yürüyerek Harp akademileri içinde bulunan evime gittim. Benim oturduğum
373
blok’un önünde Murat BİLGEN ve Erkan DEMİR beni bekliyorlardı. Beni görünce bana Murat BİLGEN
“Silah nerede diye ”sordu. Bende silah evde yukarıya gelin verim dedim. Onlara beni bekleyin bende
akademiye gelecem, arabam yok dedim. Akademiye yoklama için gideceğimi düşünüyordum. Murat BİLGEN
kendi aracının anahtarını bana verip bizde araba var sen benim aracım ile gelirsin dedi. Sonra Benimle
birlikte Erkan DEMİR evime geldi. Bende kasada olan 2 ıncı silahım olan Sarsılmaz marka silahı kapıda Erkan
DEMİR’e verdim. Onlar ayrıldılar. Ben günlük üniformamı giyip Murat BİLGENİN aracı ile Akademiye
vardım. Akademiye giriş yaptığımda Levent ÖZÜARAP, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Cenk ERDOĞAN, Şükrü
PINAR, Adem İNCİKLİ gibi üst rütbelileri gördüm. Yine 1’ıncı ve 2’ıncı sınıf Öğrencileri oradaydı. Giriş
katında eğitim bölümünde bulunduğum esnada 2 ıncı katta amfilerin olduğu yere 1 öğrenci gelsin diye
bağırdılar. Etrafa baktım kimseyi göremeyince yukarı ben çıktım. Yukarıda Hüseyin BALIK ve Cihan OKUR
amfilerde tek başlarına oturuyorlardı. Kapının dışında karşılarına gelecek şekilde Yüzbaşı Duran YILMAZ
vardı. Yine kim olduğunu hatırlamadığım öğrenciler vardı. Işıklar kapalıydı. Adem İNCİKLİ yarbay geldi
”öğretim başkanı Levent ÖZÜARAP’IN emri var. bu arkadaşlar dışarı çıkmayacak gerekirse vur emri verdi”
dedi. Ben bunu duyunca şaşırdım. Duran Yüzbaşıya ne olduğunu sordum o da bilmediğini söyledi.1-2 dk
burada kaldım. Daha önce beni arayan Yakup AYAYDIN’ı arayarak akademide olduğumu söyledim. Oda bana
ben sana akademiye gitmeni söylemedim. Buraya gel diyerek otoparka gelmemi istedi. bunun üzerine 2 nolu
nizamiyenin orada bulunan otoparka gittim.2 nolu nizamiyenin oradaki otoparka girdim.1-2 dk.içinde Yakup
AYAYDIN geldi. Niye çağırdığını sordum. Oda bana ”emir aldıklarını, genelkurmaydan emir geldiğini,
sıkıyönetim ilan edildi ”dediğini hatırlıyorum.3 arkadaşın daha yanımıza geleceğinden bahsetti. Bunlar
Gürkan BEĞİŞ, Emre BEZİRGAN ve Tanju UYSAL üsteğmenlerdi. Bunlarda geldikten sonra bize “dışarı
çıkmamız gerektiğini, genelkurmaydan emir geldiğini” söyledi.
Bu arada 2 nolu nizamiyenin otoparkında beklerken 2-3 araç peş peşe geldi. Kapıda durdu. Çıkış
bariyerleri bu arada kapalı idi. Bu esnada Nöbetçi amiri Mustafa ÖZCAN ÇAY elinde tabancası ile geldi.
Nöbetçi subayına “kapıları açın diye emir verdi. Bu şekilde araçlar çıkış yaptı. Bizim çıkacağımız esnada
Mustafa ÖZCAN ÇAY oradan ayrılmıştı. Adem isimli nöbetçi üsteğmen emir geldiğini ve çıkışa izin olmadığını
söyledi. Bizde bunun üzerine akademiye geri dönüş yoluna geçtik. Giderken Yakup AYAYDIN nöbetçi
amirliğinin oraya dön bakalım dedi. Nöbetçi amirliğinin önünde durduk. Nöbetçi amiri Özcan ÇAY’ı çağırdı.
Çıkışlar ne durumda 2 nolu nizamiyeden çıkarmadılar dedi. Özcan Çay bunun üzerine Normalde
kullanılmayan çıkış kapısını açtırıp bizi çıkardı. Yakup AYAYDIN’nın yönlendirmesi ile büyük dere caddesine
çıktık. Yolu o tarif ediyordu. Mecidiyeköy’e doğru geldik. Yolun tıkandığı yerlerde yan yolları kullanmamı
söyledi. Taksim tabelasının olduğu yerden gir bakalım dedi. Bu arada radyodan Ümit DÜNDAR paşanın
açıklamalarını duyunca ben komutanım ne oluyor diye sordum oda bana ”ortalık karışık” dedi. Bu arada
yollarda iyice kapanmaya başlamıştı. Billboardlarda Asker kışlaya şeklinde yazıları görünce. Bize arkadaşlar
emniyetimizi sağlamamız lazım akademiye geri dönebilir miyiz acaba dedi bu arada Gürkan BEĞİŞ ailemin evi
Okmeydanı’nda oraya da gidebiliriz dedi. Tamam, o zaman oraya gidelim dedi. Bu şekilde Gürkan BEĞİŞİN
Okmeydanı’nda bulunan evine gittik. Burada bir süre kaldıktan sonra AYAYDIN Yarbayın telefonu çaldı.
Ayaydın karşıdaki şahsa buyurun komutanım diye hitap ediyordu. Karşıdaki şahıs yanında kimler var diye
sordu o da şahsa isimlerimizi saydı. Daha sonra Karşıdaki şahıs AYAYDIN yarbaya gideceğiniz yere
ulaşamıyorsanız helikopter gönderim sizi aldıralım dedi. Bu konuşmaları telefondan duydum. Tamam,
komutanım bakarız dedi ve telefonu kapattı. Sabaha kadar burada kaldık. Dışarı çıkmadık, olayları TV’den
takip ettik. Sabah 7 sıralarında yanımızdaki öğrenci subaylardan biri Akademi içerisinde lojmanda bulunan
devresini arayarak akademi içindeki ortamı sordu. Normal olduğunu öğrenince oradan çıkıp akademiye
döndük. Bu arada gece boyunca eşim, babam, abim beni aradı. Bunlarla görüşme yaptım. Darbe girişimindeki
yaşadıklarımda bu şekildedir.
Darbe girişiminden kesinlikle haberim yoktu. Buna ilişkin hiçbir ima sezmedim. Tamamen yasal
olduğunu düşündüğüm Askerlikten kaynaklı emir komuta zinciri içerisinde geliştiğini düşündüğüm çağrılmam
üzerine Akademiye gittim. Daha öncesinde bana herhangi bir görevlendirme ve tebligat yapılmadı. Akademiye
bütün öğrenciler gibi bende gittim. Ne olduğunu anlayamadan Yakup AYAYDIN tarafından dışarıya çıkmamız
sağlandı. Dışarıda kimseye ateş etmedim. Hiçbir olaya karışmadım. Akademideki Darbe öncesi ve esnasındaki
hazırlık ve eylem aşamalarından haberdar değildim…” şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.41. Şüpheli Selim İnaç'ın kollukça alınan ifadesinde;

374
“…Saat:22.30 sıralarında kayınbiraderim internet ve sosyal medya üzerinde okuduğu haberlerde
askerlerin Boğaz Köprüsüne araçlar ile geldiğini ve yolları kestiğini söyledi. Okuduğu sosyal medya
haberlerinden darbe söylentilerinin olduğunu söyledi. Bunun üzerine banabu ne olabilir diye sordu. Bende
kendisine bu devirde darbemi kaldı bu muhtemelen başka bir şeydir diyerek cevap verdim. Kendisi de bana
sosyal medyanın olayı abarttığını ve hatta İŞİD ile ilgili terör eylemine tedbir amaçlı olarak önlem
olabileceğini söyledi. Bu konuşmadan yaklaşık 10-15 dakika sonra kendisine hangi köprünün kapandığını
sordum, o da bana Boğaziçi Köprüsü olduğunu söyledi. Bu arada Akademide 76. Belleten Gurubu olduğunu
hatırladığım whatsaap gurubundan Boğaziçi Köprüsünün kapatıldığına dair yazışmaların geçtiğini gördüm.
Ben bu esnada guruba herhangi bir yazışma yapmadım.Bende bunun üzerine trafiğin kapanacağını düşünerek
evime gitmek için kendilerinden müsaade istedim. Yaklaşık 22.50 sıralarında ben kayınbiraderimin evimden
ayrıldım. Saat:23.00 sıralarında beni Hava Pilot ÜSTEĞMEN Emre BEZİRĞANOĞLU aradı ve
bana“Whatsapp mesajlarını okudun mu?” diye sordu, bende kendisine yolda olduğumu takip edemediğimi
söyledim. O da bana Çağırma Planı’nın uygulandığını ve 30 dakika sonra Hava Harp Akademisinde
toplanmamız gerektiğini bana aktardı. Çağırma Planında arama planında en üstte olan bir alttakini arar ve
arama nedeni söyler, aktarılacak bilgiyi aktarır. Çağırma Planı uygulaması zaman zaman uygulanır, bu
uygulamada mesai saatlerinin değişimi ile veya herhangi acil toplanılması gereken durumlar aktarılır. Beni
aradıktan sonra bende kendisine yolda olduğumu ve benden sonraki arkadaşı arayamayacağımı kendisinden
benden sonraki arkadaşımı aramasını rica ettim. Ayrıca kendisine trafiğin yoğun olabileceğini yarım saat
içerisinde oraya gelemeyeceğimi hatta geç kalma durumum olduğunu söyledim. Tahmin ettiğim gibi
Mecidiyeköy bölgesinde trafik yoğunluğu olması nedeniyle Saat:00.00 sıralarında lojmanlara giriş yaptığımı
hatırlıyorum. Evime girdikten sonra bana eğitim kıyafetim ile gelmem söylendiği için eğitim kıyafetimi giyerek
kendi aracımla evden çıkarak Saat:00.30 gibi Hava Harp Akademisine geldim. Bina önüne geldiğimde
dikkatimi çekecek bir kalabalık yoktu ancak bina içerisinde bir hareketlilik vardı kimileri oturuyor kimisi
ayakta sağa sola gidiyordu. Ben Hava Akademisinin içine girdiğimde daha önce haberlere bakamadığım için
ne olduğunu anlamak maksadıyla Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK’ ı üst katta bulunan bir alana çekerek
neler olup bittiğini sordum, o da bana “Sıkıyönetim ilan edildiğini” söyledi, bunun üzerine telefonuma
baktığımda yine aynı Whatsapp gurubu olduğunu hatırladığım gruptan Hava Maliye Yüzbaşı Hacı ŞALK’ ın
Genelkurmaydan gelen sıkıyönetim emrini paylaştığını gördüm. Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK ile
görüştükten sonra aynı katta bulunan 2 amfi sınıfına doğru hareket ettiğimde buraların ışığının yandığını ve
içerilerinde ayrı ayrı amfilerde Hava İstihbarat Yüzbaşı Cihan OKUR ve Hava Mühimmat Tahrip Üsteğmen
Hüseyin BALIK’ ın tek başlarına otururken gördüm. Ben Cihan abiye ne olduğunu sorduğumda eliyle bana git
işareti yaptı. Daha sonra Hüseyin BALIK‘ a aynı şekilde ne olduğunu sordum, o da bana parmaklarıyla sus
işareti yaptı. İkisi de benim oradan uzaklaşmamı istediler. Benim orada bulunduğum esnada amfi içerisinde
kimin olup olmadığını görmedim, hatta kapıların önünde kimse yoktu. Bu olaydan sonra ertesi gönü kadar
Cihan OKUR ve Hüseyin BALIK’ ı görmedim. Ben tekrar alt kata inerek Burak BAYRAK Üsteğmeni buldum ve
kendisine Cihan OKUR ve Hüseyin BALIK’ ın neden amfilerde bulunduklarını sordum. O da bana bir şey
bilmediğini söyledi. Bunun üzerine ben birine daha aynı soruyu sordum ama kim olduğunu hatırlamıyorum, o
da bana “Öğretim Başkanı olan Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP’ın orada tuttuğunu” ama neden
tutulduklarını bilmediğini söyledi. Bu anlattıklarım Akademiye geldiğim zamandan sonra ki yarım saat içinde
yani Saat:00.30-01.00 sıralarında olmuştur. Bir müddet sonra dışarıdan bir gurup askerin daha sonra
Güvenlik Taburu olduğunu öğrendiğim askerlerin“3 veya 4 Hava Harp Akademisi Öğrencisi ve birkaç Hava
Harp Akademisi Öğretim Elemanının gözaltına alındığını “ duydum. Daha sonra muhtemelen yarım saat
içerisinde gözaltına alınan kişilerin serbest bırakıldığını duydum. Bunların arasında Öğretim elemanı Hava
Pilot Kurmay Binbaşı Cenk ERDOĞAN ve 2. Sınıf Öğrenci Subay Hava Kontrolör Yüzbaşı Salih BAYRAK
bulunmaktaydı. Bu esnada Öğretim Başkanı Levent ÖZÜARAP ta geldi, serbest bırakılan şahıslardan olan
Öğretim elemanı Hava Pilot Kurmay Binbaşı Cenk ERDOĞAN kendilerinin ellerinin arkadan bağlanarak yere
yatırıldıklarını, daha sonra beylik tabancalarının alındığını, bunun üzerine tutuldukları yere Harp Akademileri
Kurmay Başkanı Tümgeneral Nevzat TAŞDELER’in geldiğini, o geldikten sonra ellerinin çözüldüğünü ve
ortalığı yatıştırdığını anlattı. Sonra kendilerinin salıverildiklerini ancak silahlarının verilmediğini söyledi.
Bunun üzerine öğretim başkanı Öğretim Başkanı Levent ÖZÜARAP kimsenin Hava Akademisi binasından
dışarı çıkmamasını ve bunun herkese duyurulmasını istedi. Bana da dışarı çıkılmaması yönünde verdiği emri
Whatsapp gurubundan paylaşmamı istedi. Bende bunun üzerine birinci sınıfların olduğu bu guruptan bu emri
paylaştım. Bu esnada binanın arka giriş kapısı kilitlendi fakat yeni gelenler olduğu için ön kapı hala açıktı. Bu
375
olayların olduğu saat dilimi yaklaşık 01.30 sıralarıydı. Saat:01.30 dan sonra bir araÖğretim Başkanı Levent
ÖZÜARAP herkesi topladı ve “Sıkıyönetim emri geldiğini, birkaç yere daha bunu teyit amaçlı sorduğunu ve
aradığı yerlerinde aynı emri aldıklarını söylediğini” kimsenin sabaha kadar bina dışarısına çıkmamasını
emretti. Bu esnada orada bulunan şu an hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Hava Harp Akademisi
Komutanı olan Tümgeneral Recep YÜKSEL’ in nerede olduğunu” sordu, Levent ÖZÜARAP ta “Recep
YÜKSEL’in Anadolu yakasında bir düğüne gittiğini ve kendisine ulaşamadığını “söyledi. O gece Hava Harp
Akademisi içerisinde Hava Pilot Kurmay Binbaşı Cenk ERDOĞAN, Hava Pilot Kurmay Yarbay Gürcan
ANILIRCAN, Hava Levazım Kurmay Binbaşı Ahmet KAYA, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI Şube Müdürü
Yarbay Şükrü PINAR, Yüzbaşı Erkan ABUNAZ da orada bulunanlar arasındaydı. Ben daha sonra sabaha
kadar 1. Sınıf dershanesi ve gazinoda vakit geçirdim. Sabah 06.00 sıralarında herkes yeniden toplandı ve
yoklama alındı. Bu yoklamayı kıdemli olduğu için Hava Maliye Yüzbaşı Hacı ŞALK aldı. Daha sonra kendisi
yoklama sırasında bazı öğrenci subayların eksik olduğunu Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent
ÖZÜARAP’ a söyledi. Daha sonra Saat:06.30 sıralarında Hava Harp Akademisinde bulunan herkes ayrıldı.
Bende buradan ayrılarak eve geldim. 16 Temmuz 2016 günü Saat:14.00 veya 14.30 da tekrar toplanmamız
söylendi. Saat:14.00 sıralarında Hava Harp Akademisi Komutanı olan Tümgeneral Recep YÜKSEL Hava Harp
Akademisinde bulunan 1.sınıfların olduğu sınıfa gelerek “Bu yaşanan süreç hakkında kısaca konuştu, bu işlerin
Anayasaya aykırı bir suç olduğunu söyledi. Daha sonra tekrar evimize gittik…” şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.42. Tanık Binbaşı Yakup Evleksiz'ın kollukça alınan ifadesinde;

“…saat:23.15 gibi Mevlüt KARAGÖZ Albay beni arayarak “mesaiye gel” dedi. Ben de benim
altımda bulunan Fazlı YÜTMEZ Başçavuşu arayarak “mesaiye gel” dedim. Hasan YILDIRIM Başçavuş yıllık
izinde olduğu için aramadım. Bende 15 dk. İçerisinde Karargâh binasına gittim. Karargâh binasında Önder
KARA Albay, Mevlut KARAGÖZ Albay, Alptekin TARTICI Albay, Mehmet ÖRKEN Albay, Bayram GÜL Ütğm.,
Suat astsubay, Genel Sekreterlikte çalışan Serkan Başçavuş, İsmini bilmediğim gözlüklü öğretmen Albay,
Asutay Yarbay vardı. Sonradan Fazlı YÜTMEZ Başçavuş, ilerleyen saatlerde Semih Yzb. Geldi. Saat:23.30
sıralarında biz karargâh binasında Önder Albay’ın odasında yukarıdaki ismini saydığım çalışma
arkadaşlarımla televizyondan gelişmeleri izlerken TRT’de Darbe bildirisi okundu. Odadan çıktık bir müddet
sonra Mevlut Albayın odasında kısa bir süre bulunduk. Odada ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk. Saat:00.00
sıralarında karargâh binasının aşağısına indik bu arada sürekli “Nöbetçi amirine darbe ile ilgili mesaj emri
geldiği, Akademilerde birileri kendilerini binalara kapattığı, Deniz Akademileri komutanının alınmaya
çalışıldığı, birazdan bizim bulunduğumuz karargâh binasına gelecekleri vb. ” gibi söylentiler konuşuluyordu.
Karargâh binasının bariyerine geldim Orada bulunan görevliler “Bu kapıdan çıkış olmayacağını, eğer çıkış
olursa geri içeri alınmayacağı şeklinde Kurmay Başkanının emri olduğu” söyledi. Ben ve yukarıda saydığım
grubun hepsi ile kapının önüne dışarıya çıktık. Saat:00:30 sıralarına kadar Kurmay Başkanını ben hiç
görmedim. Kurmay Başkanı “Yanında silahı olan var mı? diye sordu. Ben dahil 3-4 personel silahımızın
yanımızda olduğunu söyledik. Kendisi Hemen “Koruma konutlarına gidip güvenliğini almamızı” istedi.
Koruma konutlarına giderken yanımda cep telefonu olmadığını fark edince odadan telefonu alıp geleceğimi
söyledim. Ben yukarı çıkıp cep telefonunu alıp aşağıya indiğimde personelin gittiğini ve ortalığın iyice
karıştığını gördüm. Bende amirim olan Önder KARA Albaya Koruma konutlarına giden personelin
uzaklaştığını benimde gidip gitmeyeceğimi sordum O da “Karargâh binası önünde kalmamı söyledi ”Bu
saatten itibaren bir grubun karargâh binasına gelip burayı eli geçirecekleri söyleniyordu. Bir müddet orada
bekledikten sonra Nöbetçi Amiri ile ilgili sürekli kendisine gelen darbe mesajının gereğini yapmaya çalıştığı ile
ilgili bilgiler geliyordu. Bu kapsamda Alptekin Albayım, Mevlut Albayım, Önder Albayım, Mehmet GÖKEŞ
Albayım, Fazlı Başçavuş, Bayram Ütğm. Suat astsubay ve ben nöbetçi amirinin bulunduğu 1.Nolu nizamiyeye
doğru yaklaşmaya çalıştık. Bu arada çok fazla araç hareketliliği vardı ve gördüğümüz kişilerin kim ve ne
maksatla hareket ettiklerini bilemiyorduk. Yavaş ve temkinli adımlarla ve birbirimizi kollayarak 1.Nolu
nizamiyenin içerisine girdik arada sivil plakalı rütbeli personelin bulunduğu iki araçta giriş yaptı. (Önder
Albay ve Mevlut Albay tarafından araç içerisinde bulunan rütbelilere nereden geldikleri ve ne yaptıkları
soruldu) 1.Nolu nizamiyeye ulaştığımızda Mehmet ÖRKEN Albay Nöbetçi amiri ile tartışma içerisinde
yaptığının yanlış olduğunu nöbetçi amirine ifade etmeye çalışıyordu. Mehmet Albayın biz gitmeden nöbetçi
amirinin kafasını yardığı, gözlüğünün kırıldığını gördüm. Boğuşma devam ederken Nöbetçi amir silahını
Mehmet ÖRKEN Albayın kafasına dayadı. Akabinde Mevlut ve Önder Albayın ortama müdahalesi ile ortam
376
biraz sakinleşti. Ortamda bulunan herkes nöbetçi amirinin yanlış yaptığını bir şekilde ifade etmeye çalışıyordu,
ancak nöbetçi amiri mesaj emrine istinaden yönetime el koyulduğunu, ”Kurmay Başkanında kendisine bu
yönde emir verdiğini” söylüyordu. Mehmet ÖRKEN Albay ve beraberindeki heyet kendisine “artık bu saatten
itibaren nöbetçi amiri değilsin dedi” ancak kendisi bu durumun Kurmay Başkanı tarafından yazılı emir olarak
kendisine bildirilmesini istedi ve Nöbetçi amiri orada bulunan herkese “Yanlış yapıyorsunuz dışarıda olaylar
bildiğiniz gibi değil, yarın hepiniz başınıza iş alacaksınız ”tarzında telkinlerde bulunuyordu. Bu durum(Nöbetçi
amir değişikliği yazılı emri) Alptekin Albay tarafından Kurmay Başkanına cep telefonunda bildirildi. Ancak
yaklaşık 30 dk. Geçmesine müteakip kendisi araçla 1.nolu nizamiyeye gelip nöbetçi amirine “bu saat itibarı ile
nöbetçi olmadığını” bildirdi. Hemen nöbetçi amirinin silahı alındı ve bizimle birlikte belli bir saate kadar
yanımızda dolaştı.
Bir kısım Personel ’in Hava Harp Akademisini teslim aldığı yönünde bilgi gelince yukarıda
saydığım personel ile birlikte Alptekin Albayımın önderliğinde bu bölgeye doğru bulunduğumuz yerden hareket
ettik. Saat:03.00 sıralarında üzerimizden F-16 Uçaklarının alçaktan uçuş yaparak geçtiğini gördüm. İçimizden
birileri füze geldiği şeklinde bağırması üzerine herkes kendini bir yerlere attı. Bir müddet bu şekilde devam etti.
Daha sonra aynı ekiple Hava Harp Akademisinin olduğu bölgeye ulaştık. İçerinin birilerinin olduğu belli idi.
Alptekin Albayım yaptıklarının yanlış olduğunu ve kapıyı açmaları gerektiğini defalarca bağırarak söyledi.
Akabinde Bir Yüzbaşı Hava Harp Akademisi binasının kapısına geldi. Alptekin Albayım “kapıyı açmasını
”söyledi. Fakat kendisi kapıyı açmaya çalışır gibi yaparak açamadığını gösterdi ve ne söylediği anlaşılmadan
geri yukarı çıktı. Bu saatten itibaren belli bir süre burada bekledikten sonra Hepimiz oradan ayrılarak
karargâh binasına geldik. Burada beklemeye devam ettik.16.07.2016 günü Sabah saat:05.30 sıralarında Önder
Albayım bana eve gidip dinlenmemi ve ben seni aradığımda geri gelecek şekilde hazır olmamı istedi. Bende o
saat itibarı ile eve geçtim. Saat:14.00 sıralarında yoklamaya gelmem gerektiği söylendi ve Akademi karargâh
binasında yoklama alındı ve ben oradaydım. Benim bu konu hakkında bildiklerim bunlardan ibarettir dedi…”
şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.43. Tanık Tekniker Uğur Akbaba'nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat:21:30 sıralarında koğuş içerisinde Askerlerin köprüyü kapattı haberlerini duyduk, Biz terör
olayı zannettik, Aynı gün Saat:23:30-01:30 nöbetim vardı. Emir astsubayım Veli DURMUŞ saat:23:00
sıralarında bana ulaştı Makamı açmam gerektiğini söyledi o sırada Nöbetçi amir Askerleri dışarı çıkarmaya
çalışırken, Bölüklerde görevli olan nöbetçi subaylar hiçbir askerin koğuş dışarısına çıkamamasını ve ışıkların
açılmamasını emrettiler. Bende nöbette gitmeyerek Veli DURMUŞ emir astsubayım ile saat:23:30 sıralarında
makamı açtık.23:40 sıralarında Tümgeneral Selim MERT makama geldi. Televizyonunu açarak gelişmeleri
haberlerden takip etti.Ben çay demleyip Emir astsubayıma ve Tümgeneral Selim MERT’e çay servisi yaptım.
Haberlerde Whatsapp grubunda bulanan komutanların bazılarının bizim Akademide olduğu gördük ve emir
astsubayı Tümgeneral Selim MERT’ı bilgilendirdi. Saat:00:30 sıralarında Kurmay Başkanı Tümgeneral Nevzat
TAŞDELER, güvenlik şube müdürü albay Mehmet ÖRKEN ve yanında ismini bilmediğim 3-4 albay ile birlikte
Makama geldi, Durum değerlendirilmesi yaptılar, Akademi ve Askerlerin güvenliği için önlemleri konuştular.
Selim MERT komutan Akademi içerisindeki Darbeci subayların tespit edilip yakalanması için emirler verdi.
Ortalama 15-20 dk. sonra makamda bulunan komutanlar karargaha geri gittiler. Akabinde Akademi içerisinde
bulanan darbeciler akademinin Tv. Yayınlarını kestiler ve kamera odasını ele geçirdiklerini albaylara gelen
telefondan duydum. Selim MERT komutan darbecilerden kamera odasının geri alınmasını ve yayınların
açılmasını emretti. Saat:02.20 sıralarında Selim MERT komutanımız darbeciler tarafından alıkonulan
korgeneral Tahir BEKİROĞLU’nun yerini öğrenmek için karargâha gitti, 02.50 sıralarında makama geri geldi.
Yayınlar kesik olduğu için emir astsubayı Veli DURMUŞ’un telefonundan internet aracılığı ile haberleri takip
ettik. Bu arada jetler durmadan üzerimizden geçiyordu. Güvenliğimiz için Makam kapılarını kitledik.
Saat:03.30 sıralarında Emir astsubayı Veli DURMUŞ ile Selim MERT komutan karargâha gittiler. Ben ve şoför
Ulş. Er Mümin ALTIN ile birlikte makamı kapatıp karargâha komutanın çantasını emir astsubayına teslim
ettikten sonra saat:04.30 sıralarında ben koğuşa dinlenmeye gittim…” şeklinde beyanda bulunmuştur.

8.2.3.44. Tanık personel Tuğrul Soysal'ın kollukça alınan ifadesinde;

“…saat: 23.00 sıralarında diğer bir nişan töreni olan baldızımın nişan törenindeyenecek olan
377
pastayı almak için karargah içerisinde bulunan opera pastanesine geldim, bu esnada destek kıtaları nöbetçi
astsubayı Gürcan DALAR beni telefon ile arayarak olağanüstü bir durum olduğunu ve personelimi hazır
ederek mesaiye gelmemi söyledi, ben de bunun üzerine derhal görev yerime geçerek emrimde olan personeli
karargah içerisinde çıkabilecek bir yangın vakasına karşı hazır hale getirdim, o vakte kadar yaşanan bu darbe
kalkışması ile ilgili herhangi bir bilgim yoktu, daha sonra gece saat: 01.50 sıralarında helikopter sesi duydum,
helikopter pistinin temizlik ve mıntıkası sorumluluğumda olduğu için orayı kontrol etmek istedim ancak
bahsettiğim helikopter iniş yapmak üzereyken tekrar kalkışa geçerek oradan ayrıldı, aradansaat:03.30 civarı
tekrar helikopter pistine iniş yapmak isteyen helikopter bilgisi geldi, ben de yeniden tekrar o bölgeye gittiğimde
askerlerimle birlikte çimenlerin üzerine yatarak gözlem yapmaya başladık bu esnada Gürcan DALAR da
bizimle beraberdi, helikopter kalktıktan sonra piste çıktığımızdaterk edilmiş vaziyette gri Lacetti marka araç
vardı, Kurmay Başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER buranın sorumluluğu kimde diye sorunca ben de sorumlu
benim dedim, bunun üzerine bana burada emniyet tedbirleri almamı aracın başında durarak gelen hiç kimseye
bu aracı buradan kaldırtmamamı emretti ben de yanımda bulunan Er Ethem Serhat (soyadını tam olarak
hatırlamıyorum)ile bu noktada sabah saatlerine kadar emniyet tedbiri almak amacıyla bekledim, sabah saat:
10.00 civarında 2 sivil kıyafetli askeri personel, bulunduğumuz bölgeye gelerek bahse konu aracı almak
istediler ben de kendilerine Kurmay Başkanının emri olduğunu aracı kesinlikle oradan götüremeyeceklerini
söyledim, bana önce bu konudan Kurmay Başkanının bilgisi var demelerine rağmen telaşlı ve şüpheli halleri
vardı, ben de buna istinaden bu askerlere aracı teslim etmedim ve bu durumu anlatan tutanak tanzim etmek
suretiyle gerekli yerlere bilgi verdim, ancak o araca ve şahıslara ne olduğuna dair şu aşamada bir bilgim
yok…” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

8.2.3.45. Tanık personel Tekin Kart'ın kollukça alınan ifadesinde;

“…15.07.2016 günü akşam nöbete gelecek olmamdan dolayı evimde istirahat ediyordum. Saat;
16:00 sıralarında evimden çıkarak Saat;16:30 sıralarında nöbetimi devralmak için 2 nolu nizamiyeden giriş
yaparak muhabere merkezindeki santrale gelip nöbetimi devraldım. Rutin faaliyetlerime devam ederken akşam
saat; 19:00 sıralarında Akademi komutanının emir subayı Binbaşı Fatih IRMAK santrali arayarak Kurmay
başkanı veya emir astsubayı ile görüşmek istedi bende bunun üzerine irtibatladım ancak kimle irtibatladığımı
şu an hatırlamıyorum. Sonra 21:00’a kadar faaliyetime devam ettim. Bu sırada yanıma Astsubay Berkan
KOCAMAN gelerek köprünün kapatıldığını söyledi. Televizyonu açıp haberleri takip etmeye başladık. Bunun
bir terör saldırısı olabileceği ve askerlerin bu yüzden önlem almak için orda olduklarını düşündük. Daha sonra
saat;22:00 sıralarında Berkan KOCAMAN yanıma gelerek mesaj emri geldiğini ve içeriğinde Sıkıyönetim ilan
edildiğini söyledi. Bu arada biz şoktaydık çünkü 1 saat sonra ülkenin her tarafında çatışma olup halkın
öleceğini düşünüyorduk ve bu durumda bizim kesinlikle halkımıza mermi sıkmak yerine kendi kafamıza sıkıp
ölmeyi tercih edeceğimizi aramızda konuştuk. Sonra santralde bir yoğunluk başladı nöbetçi amiri Mustafa
Özcan ÇAY’ın haber merkezine geldiğini duydum ve sonra Kurmay başkanını irtibatlamamı istedi bende bunun
üzerine irtibatı sağladım. Bu sırada hatırlamadığım sivil bir numara 2-3 defa arayarak nöbetçi amiri ile
görüşmek istedi ancak nöbetçi amir haber merkezinin kapısının önünde gelen sıkıyönetim emrini inceliyordu bu
nedenle irtibatı sağlamak için yanına giderek sizi sivil bir numara arıyor 2-3 kez aradı görüşmekte ısrar ediyor
dedim ancak beni hiç umursamayıp çıkıp gitti. Yalnız arayan kişinin kim olduğunu sorma yetkim olmadığı için
arayan kişinin kim olduğunu öğrenemedim. 10-15 dakika sonra Kurmay başkanı makamına gelerek makamında
nöbetçi amirini irtibatlamamı istedi bende gerekli irtibatı sağladım. Sonra Kurmay başkanı Hasan Nevzat
TAŞDELER Tümgeneral Selim MERT ile görüşmek istediğini söyledi bende gerekli irtibatı sağladım. Nöbetçi
Amiri beni arayarak bütün personeli tavizsiz mesaiye çağırmamı fakat destek kıtaları personelinini tam
teçhizatlı askerlerin başında hazır bulunmalarını ve bunun kurmay başkanının emri olduğunu söyedi. Bende
bunun üzerine bütün birimlerden en az birer kişiye ulaşarak bu emri aktarıp ve kendilerininde diğer
personellere aktarmalarını söyledim. Daha sonra rutin faaliyetlere devam ederek bir yandan da haberleri takip
ediyordum. Sonra sabah saat; 09:00’da nöbetimi Uzman Çavuş Şafak TOPÇU’ya devrettim…” şeklinde
beyanlarda bulunmuştur.

8.2.3.46. Tanık personel Suat Dağlı'nın kollukça alınan ifadesinde;

378
“…günün nöbetçi amiri Özcan ÇAY’ ın bu kalkışmaya katıldığının ve yerinde olduğunun bilgisini
almamız üzere o bölgeye doğru geçtik, nöbetçi amirliği odasını kontrol ettiğimizde o anda orada yoktu, daha
sonra Albay Önder KARA bana ve üsteğmenim Bayram GÜL’ e o noktada beklememizi ve nöbetçi amirinin
gelmesi halinde haber vermemizi istedi, ben de o bölgede beklemeye başladım, bir süre geçtikten sonra göğüs
kısmında bulunan isimlikte SÖNMEZ yazılı bulunan Yarbay rütbesindeki kara harp akademisi personeli bir
şahıs benim bulunduğum yere gelerek nöbetçi amirini sordu bende burada olmadığını söyledim, bunun üzerine
normalde ön kapıdan çıkması gerekirken arka kapıdan çıkış yaparak dışarıda bekleyen 2 tane araca (bir tanesi
beyaz audi diğeri Honda Civic olabilir ve araçlarla en az dörder kişi vardı) doğru yaklaşarak onlarla bir şeyler
konuştu o araçtakiler bana nöbetçi amirinin yerini soran askeri personeli tanıyordu ben de açıkçası şüphe
ettim, daha sonra nöbetçi amiri bizim bulunduğumuz noktaya gelince Üsteğmenim ve ben haber verdik bunun
üzerine Albay Mehmet ÖRKEN, İdari Başkan Albay Mevlüt KARAGÖZ, Albay Alptekin TARTICI, Albay Önder
KARA geldiler, bir süre nöbetçi amirini ikna etmek amacıyla ona konuşma yaptılar o da buna karşılık
kendisinin emir aldığını ve bu emrin gereğini yerine getireceğini beyan etti.
Bu tartışma devam ederken bana günün nöbetçi amirini soran ve göğüs kısmında bulunan isimlikte
SÖNMEZ yazılı bulunan Yarbay rütbesindeki kara harp akademisi personeli olan şahıs ve o araçta olduklarını
düşündüğüm diğer subaylar oraya gelerek yapmayın birbirinizi mi vuracaksınız diye sordu. Daha sonra biz
nöbetçi amirini alarak oradan götürdük. Akabinde alınan nöbetçi amirinin havacı olması sebebiyle diğer hava
harp akademisi öğrencilerinin de böyle bir kalkışmaya katılabileceğini değerlendirdiğimizden hava harp
akademisinin önüne doğru geçtik, ışıkları kapalıydı kapıyı çaldığımızda içeriden kafası kel bir öğrenci subay
geldi, kapıyı açması söylendiğinde eliyle açamıyorum kilitli gibisinden bir şeyler söyledi bunun üzerine tam
olarak hatırlamadığım Albaylardan birisi sen nasıl içeri girdin diye ona sordu ve sonuç itibariyle oradaki kapı
açılmadı. Bunun üzerine karargaha geçerek orada bir müddet bekledik, hatta biz geçtiğimiz esnada F-16 savaş
uçakları alçak uçuş yaparak geçtiler ve biz de bomba tehlikesine karşı yere yattık. Karargahta sabaha dek
bekledikten sonra ertesi gün yani 16.07.2016 günü saat: 06.30 sıralarında istirahate ayrılmak amacıyla evime
geçtim…” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

8.2.3.47. Tanık personel Serkan Yazıcıoğlu'nun kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat; 21:50 sıralarında Kurmay Başkanımız beni cep telefonundan arayarak “Hemen makama
gel odayı aç” dedi. Bende sivil kıyafetli şekilde makama gittim ve bana Tümgeneral Selim MERT’i acil
makama çağırmamı emretti. Bu sırada odama giderek bu şerefsiz hareketi televizyondan öğrendim. Saat; 23:00
sıralarında Kurmay Başkanının odasına Tümgeneral Selim MERT, Deniz Akademileri Komutanı ve
SKYÜSİDAK komutanı geldi. Ardından deniz akademisi komutanının emir astsubayı odaya gelerek “neler
oluyor başıma silah dayadılar deniz akademisi komutanını sordular” dedi. Bunun üzerine bende Kurmay
Bakanımızdan izin alarak eve gidip silahımı aldıktan resmi kıyafetlerimi giyip tekrar makama geldim ve
Komutanlık giriş kapısında beklemeye başladım. Bu esnada Akademinin içinde kalkışmacı grupların olduğu
etraftan duydum. Ön kapıda tek olduğum için Gürkan Yüzbaşıyı arayıp takviye istedim ve akabinde 5-10 dakika
içinde Zeki üsteğmenle birlikte bir manga personel geldi. Daha sonra kurmay başkanımız komutanlık girişine
doğru geldi ve yanında bulunan Mehmet ÖRKEN Albay “ o şerefsiz nöbetçi amir Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY
1 nolu nizamiyeye gelmiş ben gidip bunu alıp geleceğim” dedi. Yaklaşık 20 dakika sonra Mehmet ÖRKEN
Albay’ın, o şerefsiz nöbetçi amirini üstü başı dağınık halde getirdiğini gördüm. Daha sonra nöbetçi amirini de
alarak Kurmay Başkanımız Hasan Nevzat TAŞDELER, Mehmet ÖRKEN Albay, Genel sekreter Kurmay Albay
İsmail ŞANLI, Alptekin Albay ve Serkan ÇETİNER Astsubay ile birlikte Karap Harp Akademisi Komutanlığına
gittik. Bu sırada Kurmay başkanı kara harp akademisi komutanının odasına girdi biz dışarıda bekledik 15-20
dakika oada’da kaldı ne konuştuklarını bilmiyorum. Daha sonra makama döndük ve Kurmay Başkanı, Mehmet
ÖRKEN Albaya nöbetçi amir Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY’ı bir oda’da gözaltında tutmalarını emretti. Bu
esnada 4-5 kişilik kalkışmacı grubun Hava Harp Akademisine girdikleri bilgisi geldi bunun üzerine Kurmay
başkanı ve beraberindekilerle birlikte hava akademisine gittik burada ışıklar sönüktü ve otopark yerinden
bağrışma sesleri gelmesi üzerine oraya gittik geldiğimizde 4-5 kişilik bir grubun Muhafız bölük komutanı
Gürkan Yüzbaşı ve Mehmet GÖKEŞ Albay tarafından yakalandığını ve ellerinin bağlandığını gördüm. Daha
sonra kurmay başkanı olay yerine geldiğinde Mehmet GÖKEŞ Albay konuyu kendisine anlatarak bir araçla
geldiklerini ve o araçtan inerek diğer araca doğru koştuklarını söyledi. O arada araçlarda askerler arama
379
yapıyordu. Bu sırada gözaltına alınanlar biz vatan haini değiliz diye serzenişte bulundular bunun üzerine
Kurmay başkanı ellerinin çözülmesini emretti ve Elleri çözülen İki kişinin omzuna elini atarak “ortalık karışık
kimin ne olduğu belli değil yanlış anlaşılma olmuş olabilir” dedi. Bu esnada helikopterin akademiye inme
çabasından olduğu bilgisi geldi bunun üzerine helikopter pistine gittik ve herhangi bir olumsuzluk olmadığını
gördük. Daha sonra 3 nolu nizamiyeden içeriye girmeye çalışan bir aracın olduğu bilgisi geldi bunun üzerine 3
nolu nizamiyeye gittik ve aracın migrosun arkasında olduğunu söylediler bunun üzerine kurmay başkanı dışarı
çıkılmamasını emretti. Saat; 02:00-02:30 arası helikopterin akademi pistine inmeye çalıştığı bilgisi gelince
oraya gittik ve helikopterin pistte olduğunu gördüm ancak bizi fark edince helikopter kalkış yaptı. Orada
bekleyen ve Başlarında Gürkan Yüzbaşının olduğu bir manga asker Kurmay Başkanına helikopterin iniş
yaptığını ve bir müddet beklediğini helikopterden inişve biniş olmadığını belirttiler. Bunun üzerine pistin
emniyetini alarak yaklaşık 1-1.5 saat burada nöbet tuttuk. Daha sonra karargaha dönmemiz emredildi…”
şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

8.2.3.48. Tanık personel İlkay Katı'nın kollukça alınan ifadesinde;

“…saat: 23.01’ de destek kıtaları nöbetçi subayı piyade üsteğmen Zeki UÇAR beni aradı, kurmay
başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER’ in personelin mesaiye gelmesi konusunda emir verdiğini bana söyledi, ben
de buna istinaden Muhabere Üsteğmen Yusuf ÇETİNKAYA’ yı arayarak onun izne gittiğini bildiğim için göreve
çağırdım, 23.40 sıralarında şahsi aracım olan 34 UZ 6282 plaka sayılı siyah opel astra aracımla göreve
geldim. Daha sonra Piyade albay Oktay ÇETİN’ in odasında girdim, o da haberleri izliyordu, o esnada kendi el
telsizimden günün nöbetçi amiri soyadı ÇAY olan binbaşı rütbesindeki asker üç defa arka arkaya “Sıkıyönetim
oldu” diyerek anons etti, ona cevaben herhangi bir anons gelmedi, daha sonra ben personelimi kontrol ettim
erleri koğuşlarına gönderdim çünkü onlar silahsızdı, depoda bulunan silahları kontrol ettim ve daha sonra
kendi aracımla müze bölgesine geldim,karargah binasının arkasındaki nöbetçi askerimi kontrol ettim, bu
esnada bina içerisinden Albay Mehmet ÖRKEN kara harp akademisinde öğrenciler ayaklanmış deyince birlikte
oraya gittik ben kara harp akademisi gazinosunu kontrol ettiğimde orada 8-9 akademi öğrencisinin televizyon
önünde sakin şekilde oturduklarını gördüm ve herhangi bir olumsuz olmadığını Mehmet Albaya ilettim, tekrar
aracımla destek kıtalarına geri döndüm orada televizyonda Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın
açıklamalarını görünce olayın vahametini anlamış oldum. Bir süre sonra destek kıtaları bunasının üzerinde
helikopter sesi duydum hemen dışarı çıktım, dışarıda ani müdahale mangasının olduğu yere gittim ve
helikopterin o noktaya inemeyeceğini düşündüğüm için orada bulunan askerleri alarak helikopter pistine
gitmeye çalıştım fakat orada askerler olmadığı için askerlere ulaşamadım, bu nedenle kendi aracımla saren
otoparkına giderek aracı oraya park ettim,dışarıda yaya şekilde o bölgeyi kontrol ettim o esnada helikopter
pistine giden yolda 64 KV olan rakam grubunu hatırlamadığım Honda Jazz marka aracın oradan inerek benim
aracımın yanına park ettiğini gördüm, aracın içerisinde 4-5 kişi vardı, ardından kendi aracımın yanına
soğukkanlı şekilde geldim o sırada beni gördüler ancak herhangi bir şey yapmadılar, daha sonra aracımı
oradan alarak tekrar müze bölgesine gelerek aracı oraya park ettim, aracı park ettiğim yerin karşısında
kalabalık gördüm ve kalabalığa doğru yaklaştım, orada kurmay başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER, grup
komutanı piyade albay Oktay ÇETİN, Albay Alptekin TARTICI, Mehmet ÖRKEM ve Mehmet GÖKEÇ albaylar
Muhafız Bölük Komutanı Piyade Yüzbaşı Gürkan KARACA , Nöbetçi subay olan piyade Üsteğmen Zeki UÇAR
ve ani müdahale mangası oradaydı.Orada bir havacı binbaşı ve yüzbaşıyı yere yatırarak sorguladıklarını
gördüm, o esnada ben de araya girip kendi gördüğüm aracı anlatmaya çalıştım ancak üst rütbeli askerler
konuştuğu için bir müddet araya girip konuşamadım, daha sonra piyade Albay Oktay ÇETİN’ e durumu
anlattım, o da bana görev yerim olan Destek Kıtalarına dönmemi, piyade Binbaşı Bülent ÇEKİÇ’i yanıma
alarak aracın olduğu yeri gitmemi ve Piyade Astsubay başçavuş M. Yaşar ABAY’ın komutanlık konutuna
çıkarak sabaha kadar emniyetini almasını istedi, ben da aracımla denilen bölgeye giderken gördüğüm aracın
oradan ayrıldığını fark ettim ve kurmay başkanının da aralarında olduğu kalabalık grubun yanına geri
döndüm, orada bana talimat veren Oktay Albay’ a aracın oradan ayrıldığını söyledim bunu söylerken kurmay
başkanı beni duydu ona da durumu anlattım, ben durumu anlatınca bir grup halinde helikopter pisti bölgesine
gittik, orada park halinde Lacetti marka gri renkli bir aracın park halinde terk edilmiş vaziyette olduğunu
gördüler, ben o esnada kendi aracımla 64 KV plaka sayılı Honda Jazz marka aracı aramaya devam ettim, aracı
bulamayınca destek kıtalarına geri döndüm izindeki personellerime ulaşmaya çalıştım, sabah saat: 07.00 civarı
grup komutanı piyade Albay Oktay ÇETİN beni aradı, kendi bölüğümün sivil eşya depolarını boşalt oraya
380
yakalanan askerleri getireceklerini söyledi, daha sonra günün nöbetçi amiri, nöbetçi amir yardımcısı, kara
akademisi öğrencisi iki yüzbaşıyı yanımıza getirdiler, biz de onların tutanaklarını tanzim ederek emniyete teslim
etmek için beklettik. Öğle saatlerinden önce de orda bulunan arkadaşlarım bu askerleri emniyete teslim
etmişler. Daha sonra da kalkışmaya karışan askerlerin tespiti amacıyla çalışmalara devam ettik, 16.07.2016
günü saat: 21. 30’ da bölüğün emir komutasını muhabere üsteğmen Yusuf ÇETİNKAYA’ ya bıraktım.
18.06.2016 günü sabah saat: 07.30’ da mesaiye geldim. Grup komutanı Albay Oktay ÇETİN 2 nolu
arama noktasına giderek savcıların ve polislerin yapacakları aramaya refakat etmemi söyledi, yanıma piyade
astsubay kıdemli başçavuş Nurettin ÇELEBİ’ yi alarak geçtim, oradan 20. Blok civarına geçtik, orada arama
yapan polisleri ve savcıları bulduk, savcı bey evleri ararken polislere dışarıda olan çöp konteynirlarına
bakmalarını söyledi polisler de oraya baktıklarında hard disk, CD, Laptop, cep telefonu gibi dijital malzemeler
ele geçirdi. Bu şekilde diğer tüm çöp konteynırlarını polislerle beraber aradık ve muhtelif yerlerde yine aynı
tarz malzemeleri ele geçirerek emniyet görevlilerine teslim ettik…” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

8.2.3.49. Tanık özel güvenlikçi Hüseyin Alkaya'nın kollukça alınan ifadesinde;

“…14.07.2016 günü 23.30 da iki nolu nizamiyede görevliydim 15.07.2016 tarihi saat 07.30’a kadar
nöbetçiydim mesai sonrası evime gidip istirahat ettim Saat 23.30’da tekrar görevli olduğum iki nolu
nizamiyede x-ray görevlisi olarak görevime başladım yaşanan olaylardan o saate kadar haberim yoktu. Saat
24.00 sularında soy adanı bilmediğim Adem üsteğmen yol kesici bariyerleri kaldırmamı ve kimseyi dışarı
çıkarmamı söyledi. Tahminen 00.30 sıralarında siyah renkli bir araçla yaklaşık havacı kıyafetli dört kişi
gelerek dışarı çıkmak istediler bende dışarı çıkışların yasak olduğunu geçemeyeceklerini söyledim. Daha sonra
yüksek sesle sana bariye açmanı emrediyorum şeklinde konuştular bende nöbetçi subayı Adem asteğmenin emri
olmadan açamayacağımı söyledim ve nöbetçi subaya bildirmek için koşarak iki nolu nizamiyeye gittim ve
nöbetçi subayına bariyerden geçmek isteyenlerin olduğunu söyledim ve nöbetçi subay adem üsteğmenle birlikte
yol kesici bariyerlerin oraya aracın yanına gittik. Nöbetçi subay kurmay başkanının emir olduğunu dışarı
çıkışın yasak olduğunu söyledi bunun üzerine araçta bulunan şahıslar görevli olduklarını ve acilen çıkmaları
gerektiğini söylediler. Adem üsteğmenin telefonla kurmay başkanını aradı ama ulaşamadı. Bunun üzerine
şahısların görevli olduklarını söylemeleri ve aceleci davranmalarından dolayı Adem üsteğmen bariyeri açmamı
söyledi ve bende bariyeri açtım ve araç çıkış yaptı. Yaklaşık yarım saat sonra 01.45 sularında aynı şahıslar
yaya olarak giriş yaptılar. Tam o sırada yol kesici bariyerin önüne tam hatırlayamadığım bir araç daha geldi
tam göremedim ama aracın içinde üç dört kişi vardı. Yine onlara da çıkışın yasak olduğun söyledim ve o sırada
yaya olarak gelen gruptakiler araçta bulunanlara görev iptal diyerek çıkmamalarını söylediler ve bunun
üzerine araçta çıkmadan geri dönerek gitti. Saat 03.00 sularında generalin kızı olduğunu söyleyen bir şahıs
daha geldi misafir olduğunu dışarı çıkmak istediğini söyledi kendisine çıkışın yasak olduğunu söyledim ve
ısrarcı olduğundan Adem üsteğmeni haber verdim ve Adem üsteğmenle birlikte aracın yanına geldik ve çıkışın
yasak olduğunu söyledik bunun üzerine dışarı çıkmayarak araç geri döndü. Aradan birkaç dakika sonra aynı
bayan gelerek Adem üsteğmene izin aldığını söylemesi üzerine nöbetçi subay Adem üsteğmenin izini ile aracın
çıkışını sağladım. Saat 03.30’dan sonra 07.30 sıralarına kadar bulunduğum yol kesici bariyerden benim
gördüğüm araçlı yada yaya olarak dışarı çıkış olmadı…” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

8.2.3.50. Tanık Albay Alptekin Tartıcı'nın kollukça alınan ifadesinde;

“…saat: 22.30 civarı Kurmay Başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER beni cep telefonumdan arayarak “
Harekat merkezine ivedi mesaj geliyor anormallikler var acele karargaha gel” diye emretti. Ben bu emir
üzerine kendi şahsi aracımla saat: 22.45 sıralarında karargaha vardım. Kurmay Başkanı bana Genel
Kurmaydan gelen mesajı göstererek bak bu masajda anormallik var dedi. Mesaja baktığımda Sıkıyönetim
ilanına ilişkin ifadeler yer alıyordu, gelen mesaj içeriği bir hayli fazlaydı, ben daha sonra metnin imza blokuna
baktığımda, imza kısmında TuğgeneralMehmet PARTİGÖÇ’ e ait bir mesajdı. Daha sonra bu rütbede bir
subayın Genel Kurmay Başkanının imzası olmadan kendi başına böyle bir mesajı göndermesinin askeri
teamüllere aykırı olduğu kanaatine vardım. Daha sonra mesajın eklerini incelemeye başladık, normalde Harp
Akadamelirende yapılan görevlendirmelerde Kara akademisi Komutanı daha kıdemli iken ve görev yeri
değişmemişken hava akademisi komutanı Tümgeneral Recep YÜKSEL’ in Harp akademi komutanlığını
381
görevlendirmiş olması yine belirttiğim gibi askeri teamüllere aykırı olduğunu anladık. Oesnada Nöbetçi Amiri
Kurmay Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY yanımıza geldi, kurmay başkanı kendisine nizamiye giriş çıkışlarını iptal
et, dışarıdan kesinlikle yabancı kimseyi alma duyarlı bulun şeklinde emir verdi. Bu esnada Harp Akademileri
Genel Sekreteri Kurmay Albay İsmail ŞANLI da odaya geldi. O da mesajı görür görmez bizimle aynı kanaate
vardı.
Ben güvenlik ve eğitim şube müdürü Topçu Albay Mehmet ÖRKEM’ i aradım, bazı önemli konular
var acele kışlaya gel dedim. Kendisi 23.30 sıralarında yanımıza intikal etti. Bu arada Akademi Kurmay
Başkanımız Deniz ve Kara Harp akademileri komutanlarını telefonla arayarak makamına çağırdı. Aynı şekilde
onlar da yanımıza gelerek mesajı incelediler ve bizim gördüğümüz anormallikleri onlar da gördüler, o esnada
makam odasında televizyon açıktı ve İstanbul Boğaziçi köprüsünde yaşanan olayları gösteriyordu. Biz bu
olayları görünce şaşırdık bunun bir saçmalık olduğunu kendi aramızda konuştuk ve herkes kendisine bağlı
bulunan personel ve öğrencileri toplayarak yoklama alınmak suretiyle durum tespiti yapmak amacıyla çağırdı.
Odada bulunan diğer komutanlar kendi sorumluluğunda bulunan personeli çağırmaya çalıştılar ve yanımdan
ayrıldılar bende kendi sorumluluğumda görev yapan personelimi çağırmak için birkaç yeri aradım. Bu esnada
Kurmay Başkanı Destek Kıtaları Gurup Komutanını arayarak müşterek bina inşaatındaçalışan inşaat
işçilerinin herhangi bir emniyetsizlik olmaması için kışla dışına çıkartılması için inşaat sahibini aramasını ve 5
nolu nizamiyeden tahliyeyi yapmasını emretti. Bu esnada Kurmay Başkanı bana Destek Kıtaları Gurup
Komutanlığındaki silah ve mühimmatları kontrol etmemi istedi, bende hemen bu emri yerine getirmek amacıyla
Destek Kıtaları Gurup Komutanlığına gittim ve Destek Kıtaları Grup Komutanıyla görüştükten sonra
silahlıkları ve koğuşları kontrol ettim, buralarda yaptığım kontrollerde herhangi bir anormalliğe rastlamadım,
daha sonra ben aracıma binerek denetimden ayrıldım bu esnada Kurmay Başkanı beni telefon ile arayarak,
Tuğamiral Tayyar ERTEM’ i tutuklamak amacıylalojmanına birkaç askeri öğrencinin geldiğini ve konutta
arama yaptığını söyledi. Ben de derhal bahse konu lojmana acele geçtim, kapının önüne vardığımda asimetrik
park edilmiş araçlar vardı ve anormallik olduğunu anladım, kapının önünde bir kara harp öğrencisi
bekliyordu, ona burada ne geziyorsun senin buraya gelmen bile yasak dediğimde bana “Komutanım biz buraya
görev için geldik” diye cevap verince kendisini yüksek sesle bağırarak oradan kovdum. Apartmanın içine doğru
yöneldiğimde içeride birkaç askeri botun olduğunu gördüm daha sonra içeriden birkaç kişi üzerime doğru
geldi yanıma yaklaştıklarında o kişilerden birinin yukarıda bahsettiğim ve Kurmay Başkanının Nizamiye Giriş
Çıkışlarını kontrol etmesi amacıyla görevlendirdiği, Nöbetçi Amiri Kurmay Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY
olduğunu gördüm ona da yüksek sesle bağırarak sana ne görev verildi burda ne geziyorsun dedim, o esnada
yanında bulunanNöbetçi amir yardımcısı Hava Pilot Kurmay Binbaşı Mustafa BAYRAM bana elinde silah
varken,seni tutuklarım bize zorluk çıkarma dedi. Ben de bunun üzerine geri adım atmayarak onlara sert tepki
verince şaşırdılar, hatta biz bu tartışmayı yaşarken lojman sahibi Tuğamiral Tayyar ERTEM’ in eşi elinde
bulunan telefon ile ikametine zorla giren ve arama yapan bu kişilerin fotoğrafını çekmeye çalıştı fakat bunu
fark ederek engel oldular.Ben bu askerleri oradan kovdum daha sonra aracıma binerek hızla oradan uzaklaştım
ve Kurmay başkanını arayarak durumun vahameti hakkında bilgi verdim ve üzerimde silah olmadığı için
derhal evime giderek silahımı aldım ve Kurmay Başkanının makamına gittim, oraya gittiğimde Deniz Harp
akademisini komutanı da ordaydı, biz odada dururken nöbetçi amirliği tarafında silahlı bir grubun olduğu
bilgisi geldi, biz de bulunduğumuz binanın etrafındaki güvenlik önlemlerini arttırarak nöbetçi amirliğine doğru
iki koldan ilerledik ve nöbetçi amirliğinin etrafını sardık içeriyi gözlediğimizde nöbetçi amiri Kurmay Binbaşı
Mustafa Özcan ÇAY’ ın içeride tek başına oturduğunu görmemiz üzerine ivedi şekilde odaya girdik ve o da
hemen ayağa kalkıp silahını bize doğru çekti, Güvenlik ve Eğitim Şube Müdürü Topçu Albay Mehmet ÖRKEM
hızlı davranarak karşısına geçip o da silah çektive bu vaziyette birbirleriyle boğuştular , Nöbetçi Amirine böyle
bir işi neden yaptığını sormaya başladık o da bize ben bana verilen emri uyguluyorum siz yanlış yapıyorsunuz
diyerek bağırdı, biz de onu konuşa konuşa ikna etmeye orada herhangi bir çatışma olmadan bu işi çözmeye
çalıştık ve kendisine yanında olan diğer silahlı askerlerin nereye gittiğini sorduğumuzda hava harp
akademisine gittiklerini söyledi. Biz de Nöbetçi Amiri’ ni yanımıza alarak bahsettiği yere geçtik, içeride birileri
vardı ancak kapıları kontrol ettiğimizde kapıların kilitli olduğunu anladık, daha sonra içeriye doğru seslenerek
yaptıklarının yanlış olduğunu, teslim olmaları gerektiğini söyledik ancak bize herhangi bir karşılık gelmedi. Bu
çağrımız ve bekleyişimiz yaklaşık 1-1.5 buçuk saat sürdü, bu esnada biraz uzağımızda helikopter uçuyordu iniş
yapmak istedi fakat Ani Müdahale Mangasını fark edince geri dönerek iniş yapmaktan vazgeçti, helikopterden
sonra da üzerimizden F-16 savaş uçakları alçak uçuş yaparak geçtiler. Bulunduğumuz yerde beklerken bize
nizamiye girişi ve dışarıdan tel örgülerden girişler olduğu bilgisi gelince oradan ayrılarak acil olarak nizamiye
382
girişine geldik ve söz konusu yerde herhangi bir girişin olmadığını gördük. Daha sonra kurmay başkanının
makamına geçtik, saat: 05.00 sıralarında Hadımköy Kışla Komutanı Hava Savunma Albay Mehmet
YORGANCI’ yı aradım, harp akademileri komutanımızın durumunu sordum, o da bana kendisinin sağlık
durumunun iyi olduğunu bir odada alıkonduğunu, endişe edilecek bir şey olmadığını, yanında 4-5 tane
kamuflaj kıyafetli silahlı personel olduğunu söyledi, bende kendisine komutanla görüşüp görüşemeyeceğini ve
mümkünse komutanı oradan çıkartıp emniyetli bölgeye alalım ve gerekirse kendisini geri getirmek için
tedbirler düşünelim dedim. Hadımköy Kışla Komutanı Saat: 06.00 civarında beni aradı, Harp Akademileri
Komutanı ve onu enterne eden ekibin dönüş için hazırlık içinde olduklarını söyledi, daha sonra komutanın
güvenli şekilde getirildiği haberini aldık hatta kurmay başkanı Harp akademileri emir subayını arayarak
bağırdı ve onu derhal buraya getirin diye emretti. Yanımızda bulunan nöbetçi amirinin dışında onunla beraber
hareket eden yardımcısı Hava Pilot Kurmay Binbaşı Mustafa BAYRAM’ ın kaçtığı bilgisini aldık. O da sabah
saat: 07.00 sıralarında gelerek teslim olduğunu duyduk. Sabah 08.30 sıralarında Harp Akademi Komutanımız
güvenli şekilde akademiye ulaştı, biz de bu olaya karışan askerleri derdest ettik. Derdest ettiğimiz kişiler Kara
Harp akademisi öğretim elemanı Kurmay Binbaşı Erhan SAVUR, Emir Subayı Piyade Binbaşı Fatih IRMAK ,
ismini bilmediğim 2 öğrenci subaydır. Yukarıda bahsettiğim nöbetçi amiri ve yardımcısı zaten derdest
edilmişlerdi.
16.07.2016 günü yani yaşanan kalkışmanın ertesi günü bir heyet kurarak akademi içerisinde
bulunan güvenlik kameralarını incelemeye aldık burada izlediğimiz görüntülerde teşhis ettiğimiz yaklaşık 24
personeli akademiye gelen polislere teslim ettik. Bu inceleme ve tespit süreci uzunca bir zaman ve müteakip
günlerde de devam etti, çünkü yaklaşık 28 TB görüntü mevcuttu... “ şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

9.ŞÜPHELİLERİN DURUMLARININ BİREYSEL DEĞERLENDİRİLMESİ-


HAKLARINDAKİ DELİLLER

Yukarıdaki bölümde ayrıntılı olarak izah olunduğu üzere Harp Akademileri Komutanlığı
personelinin İstanbul ili genelinde ve bir kısmı ülkenin muhtelif yerlerinde olmak üzere Darbe girişimine iştirak
ettiği, genellikle Komutanlık sahası dışında girişimine iştirak edenler hakkında suçların işlendiği yer veya
konularına göre yapılan tasnif sonucunda farklı evraklar üzerinden soruşturma yürütüldüğü, iddianamemize
konu şüphelilerin eylemlerinin ise Komutanlık sahası içerisinde veya dışında olsa bile içerisindeki eylemlerle
hukuki- fiili bağlantısı yoğun olan eylemler vasfında oldukları anlaşılmakla aşağıda her bir şüpheli haklarındaki
delilleriyle birlikte ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Şüphelilerden ele geçirilen dijital materyallerin çoğunluğunun
incelenmesine halen devam edilmektedir.

9.1. Şüpheli Özcan Korhan

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı - Hava Harp Akademisinde Ölçme ve Değerlendirme
Şube Müdürü - Hava Pilot Kurmay Albay.

Durumu;
Şüpheli 27.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, şahsın yapılan ikamet aramasında
elde edilen; 1 adet VZOR 70 cal marka J06397 seri numaralı tabanca, Samsung marka cep telefonu, simkart,
Sandisk Ultra marka 8 gb hazfıza kartı, 9 sayfa doküman, 4 DVD, Lenova marka laptop, Sony marka disket
incelenmek üzere el konulmuş, tanzim edilen tahkikat evrakı ile 10.08.2016 günü sevk edildiği adli makamlarca
tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 27/07/2016 ila 10/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler;

1-14 Temmuz 2016 günü saat:21.04’de kendisinin Şube Müdürü olarak görev yaptığı Hava Harp
Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 9 darbeci askerin katılımı ile icra edilen,
383
“DARBEYE YÖNELİK HAZIRLIK TOPLANTISI” olduğu değerlendirilen toplantıya katıldığı, kapıyı içeriden
kilitlediği, giriş çıkışları kontrolünü sağladığı,

2-15 Temmuz 2016 gündüzünde kendisinin Şube Müdürü olarak görev yaptığı Hava Harp
Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 10 kişinin katılımı ile düzenlenen, 14
Temmuz 2016 akşamında icra edilen toplantı (Olay 1) ile birlikte düşünüldüğünde şüpheli görülen ve olağan
dönemlerden farklı olarak değerlendirilen “DARBEYE YÖNELİK BİREYSEL BİLGİLENDİRME
GÖRÜŞMELERİ”olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı,

3-15 Temmuz 2016 akşamı kendisinin Şube Müdürü olarak görev yaptığı Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 21 kişinin katılımı ile düzenlenen “DARBEYE
YÖNELİK SON KOORDİNASYON TOPLANTISI” olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı,

4-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında, Şube Müdürü olarak görev yaptığı Hava Harp
Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan; Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak kullanılması, burada
Koordinasyon toplantıları düzenlenmesi, yine Darbe girişimi esnasında yapılan görevlendirmeler ile öğretim
üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderilmesi hususlarına sorumlu düzeyde katıldığı,
görevlendirmeleri yapan, Darbe girişimine sorumlu düzeyde katılan koordinasyon ekibinde olduğu, Darbe
girişiminin başarısız olması üzerine daha önce görevlendirme kâğıtlarının dağıtıldığı düşünülen demir
parmaklıklı odadan bir orta boy çöp kutusu/poşeti büyüklüğündeki kabı alarak sol kapı yanındaki odaya
getirdiği, durumun Darbe girişimine yönelik belgeler imhası olduğunun anlaşıldığı,

5-Şüphelinin Ölç. Değ. Şube Müd. Yapılan toplantılar ve darbe görevlendirmelerini yöneten-
koordine eden şahıslardan olduğu, Darbe girişiminde işgal bölgelerine gidecek askerlerin kara yoluyla
ulaşamayanları hava yolu ile (helikopter) Harp Akademileri Komutanlığı yerleşkesinden gönderilmesi olayını
koordine eden şahıslardan olduğu anlaşılmıştır.

6-Sorumluluğu altında bulunan Hava Harp Akademisi Komutanlığından 2010-2011 Eğitim ve


öğretim dönemine ait ders defterleri, 2014 ve 2015 yıllarına ait Hava Harp Akademisi giriş sınavının askeri
kültür ve genel kültür optik cevap kâğıtları ile (Mesele-1) ve (Mesele-2) sınavlarının kod numarasını gösterir
kulakçıkları, 1 adet dizüstü bilgisayar ve 3 adet hard diskin kaybolması/imhası eylemine ilişkin;
Milli Savunma Üniversitesi Rektörlüğünün 17 Ocak 2017 tarih ve 17/2180-1994 sayılı İdari
Tahkikat Raporu Konulu yazısında;
1.Hava Harp Akd. K.lığında 2010-2011 Eğitim ve öğretim dönemine ait ders defterleri, 2014 ve
2015 yıllarına ait Hava Harp Akademisi giriş sınavının askeri kültür ve genel kültür optik cevap kâğıtları ile
Mesele-1 ve Mesele-2 sınavlarının kod numarasını gösterir kulakçıkları, 1 adet dizüstü bilgisayar ve 1 adet hard
diskin bulunamaması üzerine 27 Aralık 2016 tarihinde bir idari tahkikat heyeti görevlendirildiği,
2.Tahkikat heyetinin 11 Ocak 2017 tarihinde hazırlayarak Milli Savunma Üniversitesi Rektörlüğüne
sunduğu raporda;
a) Mesele sınavı ikinci okuyucu kulakçıklarının asıllarının ve optik test cevap kartlarının asıllarının,
Hava Harp Akademisi eski komutanı Recep YÜKSEL (İhraç, tutuklu, eski Hv. Plt. Tümg.), Ölç. Ve Değ. Ş.Md.
Özcan KORHAN (İhraç, tutuklu, eski Hv. Plt. Kur. Alb.), eski sınav subayı Fatih ŞAYİN (İhraç, tutuklu eski
Hv. SS Kur. Yb.) ve eski KOMKARSU şube müdürü Şükür PINAR (ihraç, tutuklu eski Hv. Kont. Yb.-
27.07.2016-03.08.2016 tarihleri arasında Hava Harp Akademisi K. Vek. Sıfatıyla) birinin veya birkaçının
sorumlulukları altındayken kaybolduğu tahkikat raporunda değerlendirildiği,
b) Mesele-1 ve Mesele-2 sınavlarının kod numarasını gösterir kulakçıklarının bulunmamasına dair
yapılan incelemede, 1-17 numaralı sınav odasında imzasız, mühürsüz, kaşesiz bazı renkli fotokopilerin
bulunduğu belirtilmiş, Bulunan bu belgelerin hangi yıllara ait olduğu ve önceden savcılıklara asılları gönderilen
evrakların içerisinde olup olmadığı bilinmediği,
c)İdari tahkikat emrinde her ne kadar 1 adet dizüstü bilgisayar ile 1 adet hard diskin
bulunamadığından bahsedilmiş ise de yapılan tahkikatta 1 adet dizüstü bilgisayar ile 3 adet hard diskin
bulunamadığının tespit edildiği, Tahkikat raporunda bu malzemelerin Volkan KIZILKAYA (ihraç, tutuklu eski
384
Hv. İkm. Asb. Üçvş.)’nın sorumluluğu altındayken kaybolduğunun tahkikat raporunda değerlendirildiği
belirtildiği,
ç)2010-2011 eğitim ve öğretim yılı ve öncesindeki ders defterlerinin bulunamaması nedeniyle ders
defterlerinin doldurulması ve arşivlenmesine ilişkin genel olarak bir usul hatası yapıldığının
değerlendirildiğinin belirtildiği, raporda defterlerin nerede olduğu, kimin kaybettiği ile ilgili bir bilgi
bulunmadığı,
3.Yukarıda belirtilen 1 adet dizüstü bilgisayar ile 3 adet hard diskin kaybedilmesi veya imha edilmesi
eyleminin As. C. K.nun 130’uncu maddesinde düzenlenen “Hizmete mahsus eşyayı tahrip ve terk ve
kaybedenler”, Mesele sınavı ikinci okuyucu kulakçıklarının asıllarının ve optik test cevap kartlarının asıllarının
kaybolması/imha edilmesi eylemlerinin de As. C. K. nın 144’üncü delaletiyle 5237 sayılı TCK’nın 257’nci
maddesi, ikinci fıkrasında düzenlenen “İhmal suretiyle görevi kötüye kullanmak” suç tiplerine uygun olduğu
değerlendirildiğinden, idari tahkikat dosyasının bir sureti 3’üncü Kolordu Komutanlığına gönderildiği,
4.Yukarıda belirtilen malzeme ve evrakların kaybolma veya imha edilmesi eylemleri, suç tarihleri,
failleri ve faillerin saikleri bilinmemekle birlikte, 5237 sayılı TCK’nın 281’inci maddesinde düzenlenen “Suç
Delillerini Yok Etme, Gizleme veya değiştirme” suç tipine uyduğu değerlendirildiğinden Milli Savunma
Üniversitesi Rektörlüğü Tahkikat Heyetince düzenlenen raporun Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ve
Cumhuriyet Başsavcılığımıza gönderildiği, bin suretinin delil olarak soruşturma evrakımıza konulduğu, aslının
soruşturma defterine kayıt edilerek soruşturmaya girişildiği,
İsmi geçen; Recep YÜKSEL (Olay tarihinde Hava Harp Akademisi Komutanı), Özcan KORHAN
(Darbe girişiminde yönetim-koordinasyon merkezi olarak kullanılan Ölç. ve Değ. Şube Müdürü.-
Tutuklu),Fatih ŞAYİN (Eski sınav subayı - Darbe girişiminde yönetim-koordinasyon merkezi olarak kullanılan
Ölç. ve Değ. Şube Müdürlüğünde görevli -tutuklu) ve Şükür PINAR (Eski KOMKARSU şube müdürü - Hv.
Kont. Yb.- 27.07.2016-03.08.2016 tarihleri arasında Hava Harp Akademisi K. Vek.-Tutuklu) Volkan
KIZILKAYA (Eski Hv. İkm. Asb. Üçvş. - Tutuklu) isimli şüphelilerin 2016/84338 sayılı soruşturmamızın
şüphelileri olduğu tespitle, bahse konu eylem ve faaliyetlerin;
Tespit ve Değerlendirme:
Gerek Darbe girişimi soruşturmalarımız kapsamında elde edilen tanık, gizli tanık, şüpheli
ifadelerinden ve diğer gerekse de terör örgütüne yönelik yürütülen çalışmalarda elde edilen delillerden; terör
örgütünün Silahlı Kuvvetler içerisindeki gizli yapılanmasında Hava Kuvvetlerine azami derecede önem verdiği,
Hava Kuvvetlerinin eğitim merkezlerine, (Harp Okulları, Askeri Liseler, Harp Akademileri) sınav birimlerine,
alım komisyonlarına, kendi elemanlarını yerleştirerek, bu birimlere yapılacak personel alımlarında örgüt
elemanlarının alımını ve yerleştirilmesini sağladıkları, yine kendilerinden olmayan öğrencilerin/subayların
hazırlık okullarında, komisyonlarda ve sınavlarda çeşitli komplolarla atılmasını sağladıkları, Hava Kuvvetlerine
personel yetiştirme ve alım merkezlerini terör örgütünün devletimiz üzerindeki emel ve çıkarlarını
gerçekleştirmek için kullandıkları hususları anlaşılmış olup; Yukarıdaki raporda belirtilen dijital verilerin-
belgelerin-evrakların imhası işleminin de Darbe girişimin soruşturmasına ilişkin deliller ile terör örgütünün
Silahlı Kuvvetler içerisindeki yapılanmasına ilişkin yürütülen çalışmalarının delillerini yok etmeye yönelik bir
eylem ve faaliyet olduğu değerlendirilmektedir.

15 Temmuz Darbe girişiminin Hava Harp Akademisi ayağının eylem ve faaliyetlerinin yönetimi-
koordinesine ilişkin iletişim tespiti:

Soruşturmanın diğer şüphelisi olan Murat DİVRİL’den elde edilerek incelenmek üzere el konulan
Samsung marka 358480061920189 imei numaralı cep telefonun alınan imaj-exportu üzerinde yapılan
incelemede, mesajlar bölümünde;

15.07.2016 tarihli GELEN-GÖNDERİLEN mesajlarında;


15.07.2016 günü saat:11.01.50’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Cagırma plani devrede”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.01.59’da Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Gerçek durum”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.02.21’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Akademiye tum sb astb ve ogc leri bekliyorum”şeklinde msj aldığı,
385
15.07.2016 günü saat:11.06.14’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Sivil me haric”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.20.29’de Emre Kavuncu şeklinde kayıtlı 05337299029 gsm numaralı
hattan; “Komutanım iyi akşamlar. Eşim ve çocuklar Ankarada bende mesai çıkışı 18 de Ankara için otobüse
bindim şuan Bolu civarlarındayız.”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.12.58’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Yusuf alb 5058041414”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.50.51’de Yusuf Alb şeklinde kayıtlı 05058041414 gsm numaralı hatta; “heli
ile askeri vip geliyoruz. havadayız”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.51.12’de Yusuf Alb şeklinde kayıtlı 05058041414 gsm numaralı hatta; “heli
ile askeri vip geliyoruz. havadayız”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.51.42’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hatta; “heli lazım olacak mı”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.51.54’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hatta; “heli lazım olacak mı”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.54.14’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“Ahl inmek üzereyiz. Heli tekrar geri gelsin mi”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.54.18’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“heli lazım olacak mı”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.55.28’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hattan;
“nereye iniyorsunuz”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.55.57’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“Atatürk”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.56.09’da Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hattan;
“Evet tamer leri de alması ”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.57.11’da Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hattan;
“Evet geri gelsin tamer leri alıp Sabiha götürücek ”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.57.27’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“Hemen gelecek”şeklinde msj gönderdiği,
15.07.2016 günü saat:01.47.24’da Bnb Ahmet Kaya-Lv şeklinde kayıtlı 05321696641 gsm numaralı
hattan; “Şu an yola çıkıyorum. Uykusuzum. Umarım coluk çocuğuma birsey olmaz. Eger birsey olursa onlara
elim beni cagıranin yakasında olacak obur dünyada. ”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:2.30.29’da Ütğm Faruk Bolat şeklinde kayıtlı 05074918585 gsm numaralı
hatta; “Sabah beni mutlaka gör”şeklinde msj gönderdiği,
15.07.2016 günü saat:8.58.14’de Bnb Mustafa Acar şeklinde kayıtlı 05534818824 gsm numaralı
hatta; “K.ım 9:15 te nizamiyeye bir araç gönderebilirmisiniz”şeklinde msj aldığı tespit edilmiş,
Yapılan yazışmaların Darbe girişiminde işgal bölgelerine gönderilen Harp Akademileri subaylarının
yönetimi-koordinesi kapsamındaki yazışmalar olduğu, soruşturmanın diğer şüphelileri olan Özcan KORHAN,
Levent ÖZÜARAP, Ahmet KAYA, Faruk BOLAT, Tamer ÖZASLAN ile darbe görevlendirmeleri hakkında
mesajlaştığı,

Yapılan yazışmalardan; darbe girişminde şüpheli Murat DİVRİL’in olay gecesi ATATÜRK
Havalimanının işgali için helikopter ile Havalimanına indiği, bu hususta koordinasyonu Özcan KORHAN ve
Levent ÖZÜARAP’ın sağladığı, Özcan KORHAN’ın talimatları Murat DİVRİL’in ekibini Atatürk Hv.
Limanına bırakan helikopterin Tamer ÖZASLAN ve ekibini Sabiha Gökçen Havalimanının işgali için
götüreceği hususlarını görüştükleri, nitekim Tamer ÖZASLAN ve ekibinin helikopterle gidememeleri üzerine
araçla Harp Akademilerinden çıkış yaptıkları, FSM köprüsü üzerinde yaşanan olaylara katıldıkları, tekerlekleri
patladığı, trafiğin tıkanması üzerine Harp Akademileri yerleşkesine geri dönmek zorunda kaldıkları, bu
şekildeşüphelilerin Darbe girişiminde Harp Akademilerinden işgal bölgelerine helikopter ile sevkleri
sağladıkları tespit edilmiştir.

Darbe girişimi yönetim-koordinasyon faaliyetlerine ilişkin tespit:

386
Şüpheli Fatih ÖZDEMİR’e olay gecesi söz konusu darbe girişmine katılan şahıslar ile ilgili kamera
görüntüsü veya fotoğraf gösterildiğinde teşhis yapabileceğini beyan etmesi üzerine Hava Harp Okulu nizamiye
girişindeki olaylara ilişkin orada yer alan askerlerin fotoğrafları gösterildiğinde söz alarak; 1 ile
numaralandırılan fotoğraftaki şahsı simaen tanıyorum. 15.07.2016 günü Üsküdar ilçesi Nakkaştepe mevkiinde
bizi helikopter ile bölgeden kaçıran Hava Pilot Üsteğmen olan ve adını Kerime olarak bildiğim bayan pilotun
yanında bu şahıs ta vardı, bu şahsın da pilot olduğunu ancak helikopter pilotu olup olmadığını bilmiyorum
şeklinde beyanlarda bulunmuş, ismi geçene ilişkin yürütülen çalışmalarda şahsın açık kimliğinin Hv Plt Ütğm.
Hasan KAYA olduğu tespit edilmiş, Hasan KAYA’nın 16.07.2016 günü saat:04.08’de şüpheli Özcan KORHAN
ile telefon görüşmesi yaptığı, Özcan KORHAN’ın talimatları ile Kerime YILDIRIMyönetimindeki helikopterin
Hava Harp Okulundan kalkarak Darbe girişiminde görevlendirilen Plt. Bnb. Ahmet KAYA ve ekibini almak
üzere Üsküdar Nakkaştepeye iniş yaptığı tespit edilmiş, Hasan KAYA’nın C.Başsavcılığımızın 2016/86190
sayılı soruşturma kapsamında tutuklu olduğu anlaşılmıştır.

Darbe girişimi esnasında katıldığı diğer olay ve eylemler:

HTS incelemesi neticesinde;


16/07/2016 günü saat: 04:08 sıralarında Hava Pilot (T.C:20752137298) Hasan KAYA isimli şüpheli
05324103839hattı ile aradığı ve toplamda 44 saniye görüştükleri,

04:10’da ise Özcan KORHAN’ın Hasan KAYA’ya mesaj attığı

Yapılan bu görüşmeler esnasında;


Hasan KAYA’nın BAZ bilgilerinin HAVA ALANI YOLU YEŞILKÖY (ISTHVALANIGUNEY)
BAKIRKÖY, İSTANBUL sayılı yer olduğu,
Özcan KORHAN’ın BAZ bilgilerinin SEYRANTEPE YOLU YENI CAMLIK CAD. NO:1
ISTANBUL sayılı yer olduğu,
Yapılan incelemede: gelen HTS kayıtlarında Özcan KORHAN ile Hasan KAYA’nın yukarıda
belirtilen görüşmenin haricinde birbirleri ile başka herhangi bir görüşme olmadığı tespit edilmiştir.

Darbe girişimi anında kullanılan helikoptere pilotluk eden ve darbeci askerleri işgal bölgelerine
taşıyan Kerime YILDIRIM isimli şahsın Helikopter ile hareket halinde iken yanında bulunan diğer pilotun
Hasan KAYA olduğu, helikoptere binen şahısların Kurmay Binbaşı Ahmet KAYA, Hv. İst. Yzb. Fatih
ÖZDEMİR,Hv. İst. Yzb. Mustafa KIYI ve Hv. İst. Yzb. Murat PARLADI isimli şahıslar olduğu, Kerim
YILDIRIM da dâhil 6 şüphelinin de yakalandığı tespit edilmiştir.

Yine HTS dökümünün yapılan incelemesinde olay gecesinde Darbe girişiminde aktif olarak sahada,
işgal-ele geçirme için görevlendirilen üst rütbeli şüphelilerle çok sayıda görüşmesinin olduğu tespit edilmiştir.
ÖZCAN KORHAN’ın darbe girişminde işgal bölgelerine görevlendirilen Harp Akademileri
personelinin trafikte sıkışanları, görev yerine ulaşamayanların hava yolu ile sevklerini sağlayan, bu hususta
darbe koordinatörleri diğer şüpheliler ile koordinasyonu sağlayan sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Şüphelinin Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkındaki diğer şüpheli/ tanıkifadeleri:

1-Astsubay Ömer DEMİR'in kolulkça alınan ifadesinde:


"…Daha sonra yoldan geçen bir araçla Hava Harp Akademisine kadar geldim, binanın arka
girişinden içeri girdim, bina girişinde kimse yoktu. Daha sonra kendi çalıştığım odayı açtım içeri girdim. İçeri
girer girmez İdari Şube Müdürüm Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ tarafından 2 öğrenci subayın gözlem
altında olduğunu bunla ilgili tutanak tutmamı istedi. Tutanağa da gözlem altında bulunan öğrenci subaylar
Hava İstihbarat Yüzbaşı Cihan OKUR ve Hava Mühimmat Tahrip Üsteğmen Hüseyin BALIK’ ın “TSK VATAN
HAİNİDİR” şeklinde sözler sarf ettikleri için tutanak tutmamı istedi. Bilgisayar açılana kadar hızlı bir şekilde
tutanağı elle yazmamı istedi, bunun üzerine bende tutanağı elle tanzim ederek orada bulunan Hava Pilot
Kurmay Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN ve Hava Pilot Kurmay
Albay Levent ÖZÜARAP adına isimleri açtım. Her üçüne de bahse konu tutanağı imzalattırdım. Saat:01.00-
01.30 sıralarında dışarıdan silah sesleri geliyordu” şeklinde beyanda bulunduğu,
387
2-Hv. Plt. Kr. Binbaşı Cenk ERDOĞAN'ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Üzerimi değiştirmek üzere kendime ait olan odama geldim, mavi dahili üniformamı giydim,
tekrardan sınıfa doğru gittim, sınıfta 10 kişi olduğunu görünce diğer öğrencilerin nerede olduklarını sordum,
öğrencilerde bana bazılarının komutanlar tarafından alınarak dışarı çıktıklarını öğrendim. Bende bu
öğrencilerin yoklama alınmadan neden komutanlar tarafından alındıklarını anlamak için Tüm General Hv. Plt.
Recep YÜKSEL in düğünde gideceğini bildiğim için Levent ÖZÜARAP ın yanına gittim kendisi o an Ölçme
Değ. Şub. Md. Hv. Plt. Kur. Albay Özcan KORHAN’ın bulunduğu bölümde idi Özcan KORHAN nın elinde bir
kağıt vardı bende kendisine bu kağıdın ne olduğunu sordum ve bakabilir miyim dedim. Özcan KORHAN bana
kağıdı uzattı bende aldım, üstün körü kağıda baktığımda kırmızı yazıyla gizlidir yazısının olduğunu, bu yazının
sürekli rutin mesaj merkezinden biz görevlilere gelen yazı şekli ile aynı olan bir yazı olduğunu gördüm ilk
sayfasında mesajlaşmanın kapak kısmı arka kısmında da mesaj içeriği bulunmaktaydı ben mesaj içeriğini
bakacağım sırada KORHAN albay “görevlendirmenin devamı gelecek zaten orada görürsünüz“ diyerek kağıdı
elimden aldı. Sonra tekrardan sınıfa doğru yöneldim yoklamayı sordum fakat yoklamanın halen hazır
olmadığını gördüm, tekrardan ÖZÜARAP albayın yanına geldim odasında açık olan TV den TSK yönetime el
koydu şeklinde TRT den yayın yapıldığını gördüm. Kendisinin odasında olmamasından dolayı ÖZÜARAP
albayı bulmak için koridora çıktım koridorda karşılaştık, komutanım “TV de TSK yönetime el koydu şeklinde
haber var, görevlendirmelerden bahsediliyor öğrencilerden bazılarının dışarı çıktığından söz ediliyor durum
nedir “ dedim. Kendisi bana görevlendirme kağıtları KORHAN albayda onun yanına git dedi. Bende KORHAN
albayın yanına gittim görevlendirme yazısını istedim ada bana bu görevlendirme yazısı dedi ve kağıdı bana
uzattı ve bana hitaben “ bu görevlendirme sırasında size yönelecek herhangi bir saldırı olmadıkça herhangi
müdahalede bulunulmayacağını” söyledi. Bende “bu olay nedir, kimi emri ile oraya gidiyoruz“ dedim.
KORHAN albay bana “bunlar bana bildirilen resmi görevlendirmeler, görevlendirmede karşınızda ismi yazan
kişi ile irtibat kurun” dedi....Daha sonra yoldan geçen bir araçla Hava Harp Akademisine kadar geldim,
binanın arka girişinden içeri girdim, bina girişinde kimse yoktu. Daha sonra kendi çalıştığım odayı açtım içeri
girdim. İçeri girer girmez İdari Şube Müdürüm Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ tarafından 2 öğrenci
subayın gözlem altında olduğunu bunla ilgili tutanak tutmamı istedi. Tutanağa da gözlem altında bulunan
öğrenci subaylar Hava İstihbarat Yüzbaşı Cihan OKUR ve Hava Mühimmat Tahrip Üsteğmen Hüseyin BALIK’
ın “TSK VATAN HAİNİDİR” şeklinde sözler sarf ettikleri için tutanak tutmamı istedi. Bilgisayar açılana kadar
hızlı bir şekilde tutanağı elle yazmamı istedi, bunun üzerine bende tutanağı elle tanzim ederek orada bulunan
Hava Pilot Kurmay Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN ve Hava Pilot
Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP adına isimleri açtım. Her üçüne de bahse konu tutanağı
imzalattırdım.Saat:01.00-01.30 sıralarında dışarıdan silah sesleri geliyordu." şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Binbaşı Hüsamettin HARMANCI'nın kollukça alınan ifadesinde;

"14 Temmuz akşamı Saat:23.00 sularında 1. Amirim olan Hava İkmal Albay Tamer ÖZARSLAN
tarafından telefon ile arandım.Kendisi tarafından daha önce benim üzerinde çalışmış olduğum “Konu kapsam
kitapları” hakkında Harp Akademileri Komutanı olan Korgeneral Tahir BEKİROĞLU’na arza çıkılabileceği
eğer mümkünse tatilimi yarıda keserek gelmemi istedi. Bende eğer bana ihtiyaç varsa gelirim dedim. 15
Temmuz 2016 tarihinde gece saat:01.00 sıralarında İstanbul’a döndüm. Saat:13.45 te Hava Harp Akademisine
geçtim. 1. Amirim olan Hava İkmal Albay Tamer ÖZARSLAN ile görüştüm ve kendisi bana yukarıda bahsetmiş
olduğum arz için hazırlıklı olmamızı söyledi. Bende Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ ile bizim
birlikte çalışma odamız olan yere geçtik ve orada arza sunulacak olan konular ile alakalı olarak çalışma
yaptık. Saat:17.00 sularında herhangi bir arz için çağrılmadığımızdan dolayı mesai bitiminde evime gittim.
Saat:20.15 civarında çalışma arkadaşım olan Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ tarafından arandım
ve önemli bir faaliyet dolayısıyla Akademiye gelmem söylendi. Bu faaliyetin konusu ve içeriği ile ilgili olarak
herhangi bir bilgi vermedi. Hazırlanarak sivil kıyafetlerim ile evden çıktım ve Saat:20.30-20-45 arasında Hava
Harp Akademisine gittim. Akademiye geldiğimde 3-4 tane öğretim elemanı vardı. Bu öğretim elemanlarını şu
an hatırlamıyorum, ancak yaklaşık 18 kadar öğretim elemanı ve diğer subayların gelmesi ile birlikte Ölçme
Şube Müdürlüğünde toplantı olacağı söylendi. Orada benden hariç olarak Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan
ABUNAZ, Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP, Plan Program Şube Müdürü Hava
388
İkmal Kurmay Albay Tamer ÖZARSLAN, Hava Pilot Kurmay Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Hava Pilot
Kurmay Albay Özcan KORHAN, Hava Kontrolör Yarbay Şükrü PINAR, Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ,
Hava Muhabere Kurmay Albay Murat DİVRİL, Hava Pilot Kurmay Binbaşı Cenk ERDOĞAN, Hava Pilot
Kurmay Binbaşı Mustafa ACAR ve Hava Pilot Kurmay Yarbay Mücahit Yakup AYAYDIN vardı.Aradan belli bir
zaman geçtiği için benim o an orada olduğunu hatırladıklarım bu isimlerdir. Diğerlerini hatırlayamıyorum.
Saat:21.15 sıralarında Ölçme Şube Müdürü olan Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN’ın odasında
toplantıya geçtik. Burada Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından Öğretim
Elemanlarına yönelik bir konuşma yapıldı. Bu konuşmada “İstanbul Bölgesinde Terör Olaylarının olabileceği
bu kapsamda emniyet birimlerine destek verilebilmesi amacıyla bizlere de çeşitli görevler verilebileceği bunun
için lojman ve akademi bölgesinden ayrılmadan evlerimize gidebileceğimiz” bilgisi verildi. İlave olarak asker
olduğumuz anlaşılsın diye eğitim elbiselerimizin giyilmesi ve her ihtimale karşı yanımıza beylik silahlarımızın
alınması hatırlatıldı. Bu toplantı yaklaşık olarak Saat:21.30-21.40 sıralarına kadar sürdü, akabinde tekrar
evime geldim. Saat:22.15 sıralarında Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ tarafından tekrar arandım.
Tekrar en kısa sürede Akademiye geçmemiz yönünde bilgi verdi. Bende kamuflajımı giydim, silahımı aldım ve
akademiye geçtim. Saat:22.30 sıralarında Akademiye geldiğimde Ölçme Şube Müdürlüğünde tekrar toplandık.
Burada Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından “Genelkurmay Başkanlığı
Silahlı Kuvvetler Komuta Harekât Merkezinden mesaj emri geldiği, terörle mücadele kapsamında emniyet
birimlerine destek verilmesi amacıyla bir takım görevlendirmelerin verildiği” ifade edildi. Bu görevlendirmeler
ile ilgili olarak kendisi tarafından bilgi vereceğini söyledi. İlk etapta bana herhangi bir bilgi verilmedi.
Toplantıdan sonra ben odadan çıktım ancak oda da kalanlar oldu, kimlerin kaldığını hatırlamıyorum. Toplantı
bittikten sonra Hava Harp Akademisi içerisinde kendi odama, ölçme değerlendirmeye ve gazinoya gittim.
Fuaye denilen alanda bulundum. Bu esnada öğrenci subaylara da haber verilmiş onlarda Hava Harp
Akademisine gelmeye başlamışlardı. Ama onlara kimin haber verdiğini bilmiyorum. Hava Harp Akademisine
gelen ve orada olduklarını hatırladığım öğrenci subaylardan Hava İstihbarat Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ,
Hava Personel Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Hava Trafik Yüzbaşı Necip DİRİK, Hava İstihbarat Yüzbaşı Abdi
PEHLİVAN vardı. İlk etapta bunları gördüm. Daha sonra Hava İstihbarat Yüzbaşı Cihan OKUR, Hava
Mühimmat Tahrip Üsteğmen Hüseyin BALIK, Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen
Osman ALBAYRAK, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA daha
sonra Akademi bölgesinde gördüğüm öğrenci subaylardır. Saat:23.15 sularında Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürünün odasına girdiğimde Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından bana
görev tebliğ edildi. Bu görevde bana “Emniyet birimlerine destek verilmesi amacıyla AVEA Genel Merkezi’ ne
2. Sınıf Öğrenci Subaylardan Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK,
Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte gitmemi”
emretti. Bunun olabilecek Terör eylemlerinde emniyet birimlerine destek vermek amacıyla olduğunu söyledi. Bu
emri aldıktan sonra benimle birlikte görevlendirilen arkadaşlarıma ulaşmaya çalıştım. Telefon ile ulaştıklarıma
gelmelerini söyledim. Saat:00.00 de geldiklerinde Hava Harp Akademisi içinde Bilgisayar Dershanesinde
kendilerine görev verildiği ve benim emrimde olduklarını söyledim. Ancak üstleri giyinik olmadığı için eğitim
elbiselerini giyerek varsa silahlarını alıp gelmelerini söyledim. Üstleri giyinik olmayanlar ve silahı yanında
bulunmayanlar evlerine geri gitti, geldiklerinde Saat:01.00 sularıydı. Bu esnada ben araç olayını düşündüm,
askeri araç ile gitmeyi düşündüm. Bunun için Araç Tahsis Merkezini aramayı düşündüm ancak bana terör
olayları olabileceği söylendiği için hedef olmamak için sivil araç ile gitmenin daha mantıklı olduğunu
düşündüm. Bunun için kendi sivil aracım yanımda yoktu bende benimle birlikte görevlendirilen arkadaşlarıma
araçlarının olup olmadığını sordum. Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK kendisinde araç bulunduğunu
belirtti. Bende onlara hitaben hazırsanız çıkabiliriz dedim. Saat:01.10 sıralarında Hava Harp Akademisinden
önde ben ve aracın sahibi olan Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK ve aracın arkasında Hava Pilot
Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA
ile birlikte hareket ederek 2 Nolu Lojman Nizamiyesine geldik. Geldiğimizde Nizamiyede bulunan dubaların
kalkmış olduğun gördük ve durduk. Ben arabadan indim ve orada görevli asker ile konuştum. Görevli asker
bana çıkışın yasak olduğunu söyledi bende bunun üzerine Nizamiye Nöbetçi Subayı ile görüşmek istedim.
Nöbetçi Subayın kim olduğunu bilmediğim için yanına gitmek istedim yanına gittiğimde Hava Muhabere
Üsteğmen Adem TEPE olduğunu gördüm. Kendisine çıkışların neden kapalı olduğunu sorduğumda “Nizamiye
Giriş-Çıkışlarının Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER tarafından yasaklandığını” bilgi
verdi, bende bunun üzerine bana emir veren kişiden daha yüksek rütbeli bir kişiden emir olduğunu görünce
389
ortada karmaşık bir durumun olduğunu anladım. Bunun üzerine teyit etmek için araçta bulunan
arkadaşlarımla tekrar Hava Harp Akademisine gittim. Aracımızı park ettikten sonra Akademiye doğru
yürürken “Durun, kaçmayın, Şerefsizler” şeklinde bağrışmalar oldu. Biz ne olduğunu anlamadan Akademi de
bulunan arkadaşlar bize hızlı bir şekilde koşmamızı söylediler. Hava Harp Akademisine geldiğimde bana görev
emrini veren Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP ‘ ın yanına gittim. Kendisine
durumu izah ettim, emir gereği çıkışların yasaklandığını kendisine ilettim. Ve bana vermiş olduğu görev ile
ilgili olarak “Bana böyle bir görev verdiniz ama bu durumda ne yapmam gerek, hareket tarzım ne olmalıdır?
Diye sordum. O da bana şaşırarak “Akademide bekleyin” dedi. Bizim Akademiye geliş saatimiz olan 01.30
civarından itibaren sabah Saat:07.00 ye kadar bir şey olmadı, en azından ben birşey olup olmadığını
bilmiyorum. …” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Olay gecesi helikopterle darbeci askerleri işgal bölgelerine hava yolu ile taşıyan şüpheli Kerime
YILDIRIM'ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Ben sabah saatlerinde saat:04.00-05.00 sıralarında etraftaki insanlardan duydum. Öncesinde


herhangi bir bilgim yoktu. Bu sırada jetlerin geçişini de fark ediyordum. Herhangi bir bombalama olay da
yoktu. Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum. Saat:03.30 sıralarında Hasan KAYA bana telefon uzattı, Ercan
KORHAN adı ile arama yapan şahıs, Ben Albay olduğunu anladım çünkü filomuza uçuşa geliyordu. Kendimi
tanıttım. Boğaz Köprüsünün Anadolu yakasında bizden personel var. Linç edilme ihtimali var. Gidebilir misiniz
dedi. Ben de tamam dedim. Daha önceden kullandığım helikoptere Hasan KAYA ile bindik. Hava da iken
iletişimi Hasan KAYA kurdu. Bazen telefon çekmediği için alçak uçma önerildi. Sonuçta 1,Köprünün Anadolu
yakasında 500-1000 Feet yükseklikte uçuyordum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Yalova Cumhuriyet Başsavcılığınca 2016/5420 sayılı soruşturma kapsamında tutuklanan Kerime
YILDIRIM isimli şahsın ifade beyanlarında "Ercan KORHAN olarak beyan ettiği şahsın Hava Kuvvetleri
Komutanlığı emrinde böyle bir personelin olmadığı anlaşılması üzerine şahsa ifade beyanındaki Ercan
KORHAN isimli beyanın yanlış olabileceği kendisinin ara sıra görev yaptığı yere gelmesi nedeniyle gördüğünü
isminin Özcan da olabileceği beyanı üzerine Hava Pilot Kurbay Albay (1995-H14) Özcan KORHAN'ın
fotoğrafı gösterildiğinde ifadesinde Ercan KORHAN ismiyle geçen olay tarihinde saat:03.30-04.00 sıralarında
telefonla görüştüğü şahsın Özcan KORHAN olduğunu" beyan etmiş, şahsı fotoğrafından teşhis ettiği,

5-Binbaşı Ahmet KAYA'nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Daha sonra araç içerisinde halkın arasında üniformalı bir şekilden durmak sorun olacağını
düşündüğümüzden üzerimizi var olan imkanlarımızla değiştirdik. Burada birkaç saat daha bekledikten sonra
saat 04:00 sıralarında Ali Orhan TOLLUOĞLU nu arayarak hala köprü girişinde bir yerde olduğumuzu ve bir
yere gidemediğimizi söyledim. Kendisi de bana bir bakın eğer sizi helikopterle inip alabileceğimiz bir yer varsa
aldıralım sizi oradan dedi. Bende buranın helikoptere uygun bir yer olmadığını söyledim. Bizde burada
tankların ateş sesleri ve vatandaşın protestoları arasında kalmamız bize sorun yaratacağını düşündüğümüzden
geldiğimiz 2 aracıda orada bırakarak Nakkaştepe ye doğru yürümeye başladık. Bu yürüme mesafemizin süresi
içerisinde TOLLUOĞLU ile belli aralıklarla telefonla konuşuyordum. Bir ara beni Özcan KORHAN albay da
beni aradı ve nerede olduğumuzu sordu bende yerimizi söyledim ve telefonu kapattı. Saat 04.30 civarında bana
kayıtlı olmadığım bir numaradan “hocam neredesiniz ben Hasan” diye bir mesaj geldi. Bende mesajdan Hasan
KAYA üsteğmen olduğunu anladım ve kendisini aradım. Bu sırada bizde Nakkaştepe de bulunan koç un
binasının önünde bulunan geniş bir yol civarına varmıştık. Daha sonra ben Hasan KAYA ile telefonla
konuştuğumuzda helikopterin içerisinde olduğunu ve bizi almaya geldiklerini anladım. Zaten civarımızda da
helikopter sesleri de yakın mesafeden gelmekteydi. Bulunduğumuz yeri telefonla tarif edebildiğim kadar ettim
ve karanlıkta telefonunda ışığını kullanarak bizi bulmalarını sağladım. Helikopter bulunduğumuz yere indi ve
bizi aldılar. Helikoptere bindiğimizde Kerime Kumaş YILDIRIM üsteğmen ve Hasan KAYA nın olduğunu
gördüm. Bindikten sonra Ali Orhan TOLLUOĞLU arayarak helikoptere bindiğimizi ve akademiye geleceğimizi
söyledim. Kendisi de bana hayır akademiye değil Harp okuluna gideceğimizi söyle ki zaten bizi alanlar ilk
olarak rotayı harp okuluna yöneldiklerini oraya gidecekle belliydi. Yaklaşık 15 dk sonra harp okuluna biraz
uzaklık mesafesi olan helikopter pistine indik. İndikten sonra burada akademide öğretim elemanı olan Murat
DİVRİL ve öğrenci Selim İSTANBUL ve siman tanıdığım birkaç öğrenci daha vardı…” şeklinde beyanda
390
bulunduğu,

6-Şüpheli Fatih ŞAYİN'in kollukça alınan ifadesinde:

“…Saat.: 21:30-22:00 sıralarında birim amirim olan Albay Özcan KORHAN beni hatırladığım
kadarı ile kullanmış olduğum cep telefonumdan arayarak mesayiye gelmemi söyledi.Bende bunun üzerine sivil
kıyafetli bir şeklide çalışmış olduğum Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğüne gittim. Burada kıyafetlerimi
değiştirerek eğitim elbisemi giydim. Görev yerime gittiğimde orada Şube Müdürüm olan Albay Özcan
KORHAN vardı. Benim bu şekilde mesayiye çağrılmam rutin bir durum olduğu için yine öyle bir durum
olduğundan dolayı herhangi bir şey sormadım. Bana bir süre burada bekleyeceğimizi söylemesi üzerine bir
müddet sonra ben Özcan Albayın odasının karşısında bulunan odama geçtim. Saat 23:00 sıralarında Akademi
öğretim Başkanı Levent ÖZÜARAP Özcan Albayın yanına gelerek bir şeyler konuştular. Ben ne konuştukların
duymadım. Daha sonra Özcan Albay bana Genel Kurmaydan bir mesaj geldiğini Bu mesajda ülke genelinde
terör faaliyetlerinin arttığını bu konu bizimde önlem almamız konusunda bir mesaj olduğunu söyledi.
Sonrasında Özcan Albayın odasına şu isimlerini hatırlamadığım bir çok kişi gelip gitti. Bu gelip gitmelerde
orada ne konuşulduğunu bilmiyorum. Daha sonra ben ortada bir karışıklık var ama ne olduğunu
kestiremediğim için hiçbir şeye karışmamak adına odama geçerek saat 04:00’a kadar odamdan dışarı
çıkmadım…15/07/2016 günü saat hatırladığım kadarı ile öğleden sonra olması lazım, Ölçme ve Değerlendirme
Şube Müdür Albay Özcan KORHAN’ın odasında Özcan Albay ile birlikte hatırladığım kadarı ile Yarbay Yakup
ASLAN, Binbaşı Ahmet KAYA ve 9-10 kişilik bir grup vardı ancak toplantı konusu beni ilgilendirmediği için ben
çok fazla dikkat etmedim….Benim 15/07/2016 günü Albay Özcan KORHAN’ın talimatı ile hatırlamadığım bir
saatte Üsteğmen Mehmet AL’ı arayarak Üsteğmen Yüksel KOCA ile birlikte Hava harp Akademisine
gelmelerini söylediğim doğrudur.Ben kesinlikle Üsteğmen Mehmet Al’a Hava Harp Okuluna geçin diye bir
talimat vermedim. Ben adı geçen kişileri Hava Harp Akademisine çağırdım. Burada bir yanlış anlama söz
konusu olabilir. Benim adı geçen kişilerin alınan yoklama konusunda bir ilgim olmadığı için Harp Akademisine
gelip gelmediklerini bilmiyorum...” şeklinde beyanda bulunduğu,

7-Şüpheli Hasan TÜZEN’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Ben Hava Harp Akademisinde Bilgi sistemlerine bakan teknik Astsubayım. Benim
Bilgisayarlarla ilgili bir problem olmadığı durumda Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğüne giriş yetkim
yoktur. 15/07/2016 günü saat 17:11 sırlarında Şubeye giriş yaptığım doğrudur. Benim oraya giriş amacım, Alb.
Özcan KORHAN’ın bildirmiş olduğu Orada bulunan bir bilgisayara yazıcı sürücüsünün yüklenmesi için beni
çağırması üzerine Şubeye gittim. Görüntülerden de anlaşılacağı gibi giriş esnasında elimde bir CD mevcuttur.
Bu CD yazıcı sürücüsü yükleme programı bulunun bir CD dir. Saati tam olarak hatırlamıyorum ancak işimin
bittiğinde saat 17:30 olan mesai çıkışına yetişmiştim. Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne giriş sebebim
bundan ibarettir...” şeklinde beyanda bulunduğu,

8-Şüpheli Levent ÖZÜARAP’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…21.00 sıralarında akademiye gittim yine rutin işlerimi yapmaya devam etti, hatırladığım kadarı
ile saat:21.30 dan sonra Hava Harp Akademisi içerisinde bulunan makamımda oturduğum sırada Nöbetçi
Amirliğinden nöbetçi amiri olan Bnb. Mustafa Özcan Çay yanıma elinde bir kağıt ile gelerek bana elinde
bulunan kağıdı gösterdi bu yazının Ankara Silahlı Kuvvetler Harakat Merkezinden geldiği belirtti, bende bu
kağıda bakmak istedim ve baktığımda kağıdın içeriğinde hatırladığım kadarı ile“TÜRKİYE GENELİNDE
GENİŞ ÇAPLI TERÖR OLAYLARININ OLDUĞUNUN VE OLACAĞININ HABER ALINDIĞI VE SİLAHLI
KUVVETLER PERSONELİNİN GÜVENLİK GÜÇLERİNE YARDIM ETMESİ EMREDİLMİŞTİR” şeklinde yazı
içeriğinin olduğunu gördüm, bu yazının alt kısmında bulunan isimleri şu an hatırlamıyorum hatırlamamamın
nedeni o baktığımda bu alt kızımda imzaları bulunan personelin isimlerini ilk defa görmemden dolayıdır,
ayrıca hatırladığım kadarı ile imza kısmında vekil yazısının olduğun hatırlıyorum. Yaklaşık 3-4 dk sonra Bnb.
M. Özcan ÇAY odadan elinde kağıt ile ayrıldı, bu esnada nöbetçi amirliğinden kim olduğunu şu an
hatırlayamadığım bir personel makamımda bulanan dahili telefon aradı bana “ÇAĞIRMA PLANI DEVREDE”
391
(mesaiye gelme çağrısı) dedi. Bende sorumluğum altında bulunan Hava Harp Akademisi personelini
hatırladığım kadarı ile cep telefonumdan Alb. Murat DİVRİL’i aradım kendisine “ÇAĞIRMA PLANI
DEVREDE” dedim ve diğer personele bilgi vermesini istedim. Daha sonradan öğrendiğim kadarı ile Nöbetçi
Amirliğinden de personel aranarak mesaiye çağrılmış. Bende personelin mesaiye gelmesini bekledim, daha
sonra hatırladığım kadarı ile saat:22.00’dan sonra personel herkes kendi sınıfında toplandı, bende Hava Harp
Akademisi binası içerisinde bulunduğum sırada bana bağlı olan Alb. Murat DİVRİL. Alb. Tamer ÖZARSLAN,
Yrb. Adem İNCİKLİ, Alb. Özcan KORHAN, Alb Orhan TOLLUOĞLU, Alb. Hamdi ACAR isimli şahıslar ile
karşılaştığım yerlerde konuştum ve kendilerine bana iletilen yukarıda belirtmiş olduğum bilgileri paylaştım.
Ayaküstü bu şahıslar ile durum değerlendirmesi yaptık, halen olayın bir terör saldırı olduğunu bahse konu
emrinde bu yönde iletildiğini düşündüğümüzden yine aynı şekilde ne yapacağımızı değerlendiriyorduk, bu
değerlendirmemiz güvenlik güçleri ile koordineli bir şeklinde terör olaylarının egale etmek için nasıl
çalışmalar yapmamız gerektiğini tartışıyorduk. Bu esnada Alb. Murat DİVRİL in Hava Hap Okuluna
gidebileceği oraya personeli değerlendirdiğimiz konular ile ilgili bilgilendirmesi ile gitmesi gerektiğini
düşündük, bu nedenle Murat DİVRİL Hava Harp Okuluna gitmek için yola çıktı fakat Hava Harp Okuluna
gidemediğini biliyorum…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

Şüpheli hakkındaki teşhisler:

Teşhis1:Şüpheli Kerime YILDIRIM’a yaptırılan teşhiste; 11-NOLU FOTOĞRAFI GÖSTEREREK:


“Ben bu şahsı ALBAY ÖZCAN KORHAN olarak tanırım, bu şahıs Harp Akademileri Komutanlığında görev
yapmaktadır. 16.07.2016 günü saat 03.30 sıralarında Hasan KAYA’nın bana uzattığı telefonda 1.köprünün
Anadolu Yakası kısmında bulunan Koçun evine yakın Üçyol kavşak gibi bir yerde bulunan askeri personelleri
alma talimatını veren şahıs bu şahıstır.” şeklinde beyanda bulunduğu,

Teşhis2:Şüpheli Mustafa ACAR’a yaptırılan teşhiste; Özcan KORHAN’ı teşhisle; “Ben bu şahsı
Hava Harp Akademisinde Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürü olarak görev yaptığını biliyorum. Bu şahsın
açık kimlik bilgilerini burada sizden öğrendiğim Albay Özcan KORHAN’dır. 15.07.2016 günü gecesi ve
16.07.2016 gecesi askeri Darbe girişiminin olduğu sırada Hava harp akademisi komutanlığı binasında
kamufajlı olarak gördüm, bu şahıs normalde görev yaptığı esnada kamuflaj giymez.Olay günü neden böyle
giyindiğini bilmiyorum. Olay gecesi bir iki kez SKKHM ( Silahlı kuvvetler Komuta Hareket Merkezi) ile telefon
ile irtibat kurduğuna şahit oldum, fakat konuşmanın içeriğini bilmiyorum.” şeklinde beyanda bulunduğu
anlaşılmıştır.

9.2. Şüpheli Murat Divril

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde - Hava Muhabere Kur.
Albay
Durumu:
Şüpheli 17.07.2016 günü yakalanarak gözaltına alınmış, ikametinde yapılan aramada; 1 adet VZOR
70 marka 288716 seri numaralı tabanca, 5 adet fişek, 1 adet SIGSAUVER marka 27B022285 seri numaralı
tabanca elde edilerek el konulmuş, üst aramasında elde edilen; samsung cep telefonu elde edilerek incelenmek
üzere el konulmuş, inceleme neticesinde tanzim edilen tutanak soruşturma dosyasında sunulmuş, şüpheli tanzim
edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sıkıyönetim direktifi ekindeki sözde atama listesine göre
mevcut görevi olan Hava Harp Akd. Ynt. Ad. Bşk. Görevinin devamının yanısıra Sabiha Gökçen Havalimanı
Müdürü olarak atandığı anlaşılmıştır.
392
Darbe kalkışması başarılı olması durumunda şüpheli Murat Divril'in atama listesinde kendi
görevinde devam ettiği, ayrıca bu görevine ek olarak SABİHA GÖKÇEN HAVALİMANI MÜDÜRÜ görevi
verildiği, verilen bu görevin önemli, sorumluluk isteyen ve aktif bir görev olduğu anlaşıldığı, FETÖ/PDY terör
örgütü içerisinde önemli bir konumda örgütsel faaliyetler gösteren örgüt mensuplarının bu tarz önemli
konumlara getirilebileceği (Sabiha Gökçen Havalimanı Müdürü gibi), bilindiğinden MURAT DİVRİL isimli
şahsın da FETÖ/PDY terör örgütü içerisinde önemli bir konumda faaliyet gösterdiğinden kendisi ile ilgili bu
terfi görevlendirmesinin yapıldığı değerlendirilmektedir.

15 Temmuz Darbe girişiminin Hava Harp Akademisi ayağının eylem ve faaliyetlerinin yönetimi-
koordinesine ilişkin iletişim tespiti:

Şüpheli Murat DİVRİL’den elde edilerek incelenmek üzere el konulanSamsung marka


358480061920189 imei numaralı cep telefonun alınan imaj-exportu üzerinde yapılan incelemede; mesajlar
bölümünde;

15.07.2016 tarihli GELEN-GÖNDERİLEN mesajlarında;


15.07.2016 günü saat:11.01.50’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Cagırma plani devrede”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.01.59’da Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Gerçek durum”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.02.21’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Akademiye tum sb astb ve ogc leri bekliyorum”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.06.14’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Sivil me haric”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.20.29’de Emre Kavuncu şeklinde kayıtlı 05337299029 gsm numaralı
hattan; “Komutanım iyi akşamlar. Eşim ve çocuklar Ankarada bende mesai çıkışı 18 de Ankara için otobüse
bindim şuan Bolu civarlarındayız.”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.12.58’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Yusuf alb 5058041414”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.50.51’de Yusuf Alb şeklinde kayıtlı 05058041414 gsm numaralı hatta; “heli
ile askeri vip geliyoruz. havadayız”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.51.12’de Yusuf Alb şeklinde kayıtlı 05058041414 gsm numaralı hatta; “heli
ile askeri vip geliyoruz. havadayız”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.51.42’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hatta; “heli lazım olacak mı”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.51.54’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hatta; “heli lazım olacak mı”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.54.14’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“Ahl inmek üzereyiz. Heli tekrar geri gelsin mi”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.54.18’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“heli lazım olacak mı”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.55.28’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hattan;
“nereye iniyorsunuz”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.55.57’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“Atatürk”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.56.09’da Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hattan;
“Evet tamer leri de alması ”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.57.11’da Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hattan;
“Evet geri gelsin tamer leri alıp Sabiha götürücek ”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.57.27’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“Hemen gelecek”şeklinde msj gönderdiği,
15.07.2016 günü saat:01.47.24’da Bnb Ahmet Kaya-Lv şeklinde kayıtlı 05321696641 gsm numaralı
393
hattan; “Şu an yola çıkıyorum. Uykusuzum. Umarım coluk çocuğuma birsey olmaz. Eger birsey olursa onlara
elim beni cagıranin yakasında olacak obur dünyada. ”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:2.30.29’da Ütğm Faruk Bolat şeklinde kayıtlı 05074918585 gsm numaralı
hatta; “Sabah beni mutlaka gör”şeklinde msj gönderdiği,
15.07.2016 günü saat:8.58.14’de Bnb Mustafa Acar şeklinde kayıtlı 05534818824 gsm numaralı
hatta; “K.ım 9:15 te nizamiyeye bir araç gönderebilirmisiniz”şeklinde msj aldığı tespit edilmiş,
Yapılan yazışmaların Darbe girişiminde işgal bölgelerine gönderilen Harp Akademileri subaylarının
yönetimi-koordinesi kapsamındaki yazışmalar olduğu, soruşturmanın diğer şüphelileri olan Özcan KORHAN,
Levent ÖZÜARAP, Ahmet KAYA, Faruk BOLAT, Tamer ÖZASLAN ile darbe görevlendirmeleri hakkında
mesajlaştığı,
Yapılan yazışmalardan; Darbe girişiminde şüpheli Murat DİVRİL’in olay gecesi ATATÜRK
Havalimanının işgali için helikopter ile Havalimanına indiği, bu hususta koordinasyonu Özcan KORHAN ve
Levent ÖZÜARAP’ın sağladığı, Özcan KORHAN’ın talimatları Murat DİVRİL’in ekibini Atatürk Hv.
Limanına bırakan helikopterin Tamer ÖZASLAN ve ekibini Sabiha Gökçen Havalimanının işgali için
götüreceği hususlarını görüştükleri anlaşılmış, nitekim Tamer ÖZASLAN ve ekibinin helikopterle
gidememeleri üzerine araçla Harp Akademilerinden çıkış yaptıkları, FSM köprüsü üzerinde yaşanan olaylara
katıldıkları, tekerlekleri patladığı, trafiğin tıkanması üzerine Harp Akademileri yerleşkesine geri dönmek
zorunda kaldıkları, bu şekilde şüphelilerin Darbe girişiminde Harp Akademilerinden işgal bölgelerine
helikopter ile sevkleri sağladıkları tespit edilmiştir.

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1-14 Temmuz 2016 günü saat:21.04’de Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme
Şube Müdürlüğünde 9 darbeci askerin katılımı ile icra edilen, “DARBEYE YÖNELİK HAZIRLIK
TOPLANTISI” olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı,

2-15 Temmuz 2016 gündüzünde Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürlüğünde 10 kişinin katılımı ile düzenlenen, 14 Temmuz 2016 akşamında icra edilen toplantı (Olay 1) ile
birlikte düşünüldüğünde şüpheli görülen ve olağan dönemlerden farklı olarak değerlendirilen “DARBEYE
YÖNELİK BİREYSEL BİLGİLENDİRME GÖRÜŞMELERİ”olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı,

3-15 Temmuz 2016 akşamı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürlüğünde 21 kişinin katılımı ile düzenlenen “DARBEYE YÖNELİK SON KOORDİNASYON
TOPLANTISI” olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı,

4-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan; Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve
öncesinde Koordinasyon merkezi olarak kullanılması, burada Koordinasyon toplantıları düzenlenmesi, yine
Darbe girişimi esnasında yapılan görevlendirmeler ile öğretim üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için
gönderilmesi hususlarına katıldığı,

5-Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri 2 No.lu Nizamiye Bölgesinde Yaşanan Olaylarda 15
Temmuz 2016 saat 23.53'de beyaz Renault Fluence otomobilin bariyerin önünde durarak güvenlik görevlisi ile
konuştuğu, güvenlik görevlisinin izin vermemesi üzerine bahse konu aracın bariyerlerin gerisindeki park yerine
girdiği ve orada bekleyen diğer araçlardaki şahıslarla konuştukları, saat 23.55'de (2 no.lu nizamiye araç arama
kamerası 044) Alb. Murat DİVRİL'in yanında bulunan Bnb. Ümit KESER tarafından güvenlik görevlisi
kulübesine girilerek bariyerin açıldığı, müteakiben bir adet siyah Peugeot, bir adet gri Nissan Qashqai, bir adet
beyaz Renault Fluence, bir adet siyah Wolswagen Passat, bir adet beyaz Nissan Qashqai ve bir adet beyaz
Hatchback Renault Megane olmak üzere 6 (altı) aracın ve saat 23.58'de bir adet siyah Peugeot, bir adet bronz
Mazda olmak üzere 2 (iki) aracın daha dışarı çıktığı, dışarı çıkan araçlardan birinin (beyaz Hatchback Renault
Megane) 16 Temmuz 2016 saat 00.00'da tekrar içeri girdiği, dışarıya çıkış yapan subaylar ve önceden dışarıya
çıkan ve nizamiye bölgesinden içeri girmeye çalışan ve sokulmayan Ford Transit marka araçtan inerek kart
394
okutmadan turnikelerden yaya olarak geçilmesi olayında 16 Temmuz 2016 saat 01:30 sıralarında 34 EY 4761
(Son iki rakamı farklı olabilir) Minibüs ile uçuş tulumlu ve eğitim kıyafetli olarak Alb. Murat DİVRİL'in Hv.
Kont. Kur. Bnb. Ümit KESER, Hv. Plt. Yzb. Serkan KAYA, Hv. Plt. Yzb. Selim İSTANBUL, Hv. S/S Yzb.
Oğuzhan YÜKSEL, Hv. Plt. Yzb. Yusuf BAKAR, Hv. Plt. Yzb. Uğur ERDEMİR ile birlikte 2 nolu nizamiye
bölgesine geldikleri, giriş kapısından kart göstermeksizin içeriye girdikleri, bu esnada Albay Murat DİVRİL' in
nizamiye nöbetçisi subayını ters istikamette konuşarak oyaladığı, bu şekilde darbe gecesi şahsın ismi
sayılanlarla birlikte darbeye katılmak üzere dışarıya çıkış yaptığı daha sonra darbenin başarısız olması üzerine
akademi yerleşkesine geri geldiği,

6-Darbe girişmi esnasında Hava Harp Akademileri Komutanlığı Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürlüğünde yapılan görevlendirmeler ile Darbe girişiminde işgal bölgelerinde görevlendirilen darbeci
askerlerin görev yerlerine sivil araçlar ile çıkış yaptıkları, Cumhurbaşkanımızın halkı meydanlara daveti üzerine
vatandaşlarımız ve emniyet güçlerimiz tarafından kesilen yollardan Darbeci askerlerin görev yerlerine
gidemeyerek Harp Akademilerine geri döndüğü, buradan helikopter çağrılmak sureti ile işgalle
görevlendirildikleri bölgelere hava yolu ile kolayca ulaşılmasının hedeflendiği, bu noktada Harp Akademiler
Komutanlığı Helikopter pistine olay gecesi 2 defa helikopter indiği, Darbe girişimine katılacakları hava yolu ile
taşıdığı, İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL'ın ifadesine göre; helikopter pistine gece boyunca iki kez helikopterin
iniş yapmaya çalıştığı, ilk teşebbüsün 01.50 sularında, ikinci teşebbüsün 03.30 sularında yapıldığı, ikinci
teşebbüste helikopter sesinin duyulması üzerine helikopterin inişini engellemek maksadıyla bir grup personelin
piste doğru yöneldiği, helikopterin ışıkları kapalı olduğu hâlde yaklaştığı, piste gelen HAK Kur.Bşk.nın makam
aracının farlarını yakmasıyla (gelirken farları kapalı) helikopterin hızlıca havalandığı, müteakiben HAK
Kurmay Başkanı ve beraberindeki heyet tarafından pistin arandığı, pistin kenarında park etmiş olarak 34 VK
9948 plakalı gri renkli bir aracın tespit edildiği, aracın emniyete alındığı, 16 Temmuz 2016 tarihinde saat 10:50
sularında 34 KB 1783 plakalı bir araçla iki sivil şahsın geldiği (İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL bu şahıslardan
birinin Hv.PIt.Yzb. Uğur ERDEMİR olabileceğini fotoğraflardan tahmin etmektedir.), terk edilmiş durumdaki
gri araca binerek çalıştırdıkları, yaklaşık 5 metre kadar gittikleri, aracın başında nöbet için bekleyen
İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL tarafından aracın durdurulduğu, aracı alamayacaklarının bildirildiği, aralarında
geçen konuşma devam ederken İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL'ın AMM'yi çağırma teşebbüsü üzerine
geldikleri arabayla hızlıca bölgeyi terk ettikleri,

7- Şüpheliler hakkındaki Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen 17.07.2016 tarihli rapor
içeriğinde;Olay gecesi darbe görevlendirmesi ile Atatürk Havalimanını işgal için araçlarıyla giden ancak yol
kapanması üzerine akademiye geri dönen, bilahare akedemiye inen helikopter ile Atatürk Havalimanına
gittikleri tespit edilen Soruşturma şüphelileri olan ve Murat DİVRİL, Ümit KESER, Serkan KAYA, Selim
İSTANBUL, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Uğur ERDEMİR (yolun kapanması üzerine geri
dönüşlerinde)16 Temmuz 2016 günü saat:01:30 Sıralarında 34 EY 4761 plaka sayılı Peugeot marka minübüs ile
uçuş tulumları ile 2 No’lu nizamiye bölgesine geldikleri, giriş kapısından kart göstermeden içeriye girdikleribu
esnada Murat DİVRİL’in nizamiye nöbetçi subayını oyaladığı,Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm.
Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA, Hv. Plt. Ütğm. Osman ALBAYRAK ve Hv. Per. Kur. Bnb.
Hüsamettin HARMANCI’nın Murat DİVRİL’in grubu ile 2 nolu nizamiye bölgesinde karşılaştıkları,34 GR
9659 Hundai X35 model (Araç sahibi Üsteğmen Osman ALBAYRAK) ile bunlardan bir kısmını araçlarına
almak suretiyle lojmanlar istikametinde hareket ettikleri, daha sonra karşılanan Murat DİVRİL’in ekibinin
Selim İSTANBUL’a ait 34 VK 9948 plakalı aracın saat:01:41 sıralarındaHelikopter pistine giderken görüldüğü,
araç terk edilmiş olduğu, Murat DİVRİL ve ekibinin buraya gelen helikopterle Atatürk Havalimanına gittikleri,

8-Selim İSTANBUL isimli şüpheliye ait olduğu ve olay gecesi Harp Akademileri Komutanlığının
helikopter pistinde terk edilmiş halde bulunan 34 VK 9948 plaka sayılı Chevrolet Lacetti marka gümüş renkli
oto üzerinde 28.07.2016 günüyapılan Olay Yeri İnceleme neticesinde 2016/556 sayılı olay yeri inceleme raporu
tanzim edilmiş, aracın direksiyon simidi, el freni ve vites topuzunda sürüntü swapları alınmış, parmak izleri
alınmış, elde edilen bulgulara ilişkin yapılan inceleme neticesinde tanzim edilen 31.07.2016 tarih ve Genel
İşlem Defter No:R.2016/ 556 sayılı Ekspertiz raporunda; bulgu numarası 18 olan 34 VK 9948 plaka sayılı
aracın sol arka kapı iç açma mandalı iç yüzeyinden elde edilen 1 adet parmak izinin; soruşturma
Şüphelilerinden olan (T.C:20942064052) Yusuf BAKAR isimli şahsın SOL EL YÜZÜK PARMAK İZİ ile
395
AYNI olduğu, Ümit KESER, Murat DİVRİL, Oğuzhan YÜKSEL, Uğur ERDEMİR, Yusuf BAKAR isimli
şüphelilerin olay gecesi kara yolu ile ulaşamadıkları Atatürk Havalimanı İşgali hedeflerine, bir an olsun
vazgeçmedikleri, bu eylemi gerçekleştirmek için; Harp Akademileri Komutanlığına geri döndükten sonra Selim
İSTANBUL’a ait aracına binip buradan hareket ettikleri, helikopter pistine geldikleri, güvenlik timinin
yaklaşmakta olduğunu anlamaları üzerine, Selim İstanbul’a ait aracı burada terkederek, piste inen helikoptere
ivedi bir şekilde bindikleri, ATATÜRK HAVALİMANI İŞGALİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK için Helikopterle
buradan hareket ettikleri tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasında katıldığı diğer olay ve eylemler:

İlimiz Bakırköy ilçesinde yer alan Hava Harp Okulu Komutanlığı girişinden vatandaş tarafından
kaydedilen görüntüler incelendiğinde Darbe girişimi esnasında Albay Murat DİVRİL’in darbeye katılan diğer
askerler ile birlikte Hava Harp Akademisi Yerleşkesine inen helikopter ile Hava Harp Okulu Komutanlığına
gittiği, yerleşkesinde resmi kıyafetli olarak bulunduğu tespit edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler ve teşhisler:

Soruşturma kapsamında Orhan ÖZYURT, Necmi KADIOĞLU ve Yusuf ÖZTOPRAK isimli


şahısların kollukça alınan beyanlarında; Darbe girişimi olaylarında Atatürk Havalimanına giden Esenyurt
Belediye Başkanı ve yanındaki vatandaşlar, olayların yatışması üzerine 16.07.2016 günü sabah saatlerinde
Bakırköy Yeşilköy Havuzlu kavşak yanından Esenyurt istikametine gitmekte iken askeri havaalanından (Hava
Harp Okulu)askeri bölgenin nizamiye girişinden önde sinyal kesici cihaz taşıyan mavi pikap, pikabın arkasında
büyük bir yakıt tankeri ve arkasında tam teçhizatlı askeri personeli taşıyan cip’in çıktığını bu araçların
vatandaşların bu araçların önünü kestikleri, pikaptan inen ve nizamiyeden çıkan askerlerin “Niye önümüzü
kesiyorsunuz” diye tepki gösterdikleri, vatandaşın da tepkisi üzerine araçların nizamiyeden içeriye geri dönmek
zorunda kaldıkları, daha sonra nizamiyenin girişindeki sol taraftaki bekçi klubesinin üzerinden, üsteğmen
formalı esmer uzun boylu bir askerin halkın üzerine silah doğrultarak “Defolun gidin, yaklaşırsanız vururum,
boşaltın burayı” diye bağırdığı, orada bulunan iki albaydan birinin ortamı yatıştırdığı, daha sonra askerlerin
içeriye girdiği şeklinde beyanlarda bulunmuşlar, tüm bu olaylar yaşanırken Yusuf ÖZTOPRAK’ın nizamiye de
bulunan askerlerin fotoğraflarını çektikleri ve kolluk birimine teslim ettikleri, fotoğrafların incelemesi
neticesinde; Harp Akademilerinde görevli Binbaşı Ahmet KAYA’yı tespit edilmiş, devam eden çalışmalarda
resimler tespit için Hava Harp Okuluna gönderilmiş, Harp Akademileri Komutanlığı içerisinde darbe
kalkışmasına iştirak eden Alb. Murat DİVRİL’in girişimin olduğu günün sonunda 16.07.2016 günü sabah
saatlerinde Yeşilköy Havuzlu Kavşak yan tarfında bulunan askeri havaalanı (Hava Harp Okulu) nizamiyesinde
bulunduğu tespit edilmiştir.

Bahse konu olayda nizamiyeden çıkan askerlerin darbecilere destek amaçlı çıktığı, yakıt tankerinin
darbecilerin havadan sevkleri sağlayan helikopterlere yakıt sevkiyatı için gönderildiği, vatandaşların
müdahalesi ile yakıt aktarımı yapamadıklarından dolayı şüphelilerin işgal bölgelerine gidemedikleri
anlaşılmaktadır.

1-Müşteki Hüseyin BALIK’ın kollukça alınan ifadesinde;

“… 76. Dönem yoklama Whatsapp grubunda Yüzbaşı Hacı ŞALK emin niteliğinde Çağrı Planı
devrede çağrı üzerine tekrardan 30 dakika içerisinde akademide olun eğitim elbiseli" diyerek emir niteliğinde
mesaj çekildi, Hacı ŞALK tarafından. Ben kamuflajı giyip 5 dk mesafede olan Akademi bölgesine Yüzbaşı
Cihan OKUR ile birlikte gittik. 1. Sınıfın olduğu sınıfa girdik. Sınıfta 34 Türk öğrenci vardır. Sınıfta Türk
öğrencilerin çoğu gelmişlerdi. Daha sonra televizyonu açtık interneti bağladık. Haberleri takip ediyorduk. O
arada içeri Murat DİVRİL Albay girdi. "Herkes telefonları 1 dk dışarı bıraksın" dedi. Bizde bıraktık. İçeri
girdik. Kendisi terli ve heyecanlı bir şekilde " Arkadaşlar biz askeriz, emir verilirse yaparız, TSK dan bir emir
geldi bunu uygulayacağız, bazı görevlendirmeler olacak, bazı arkadaşlar 2-3 günlük görevlere gidecekler, bazı
arkadaşlar da güvenliği sağlamak amacıyla burada kalacaklar" dedi. Bu arada Levent ÖZÜARAP isimli albay
öğretim başkanı olan şahıs sınıfa girdi. Murat, Levent’e "Komutanım söyleyeceğiniz bir şey var mı "dedi. O da
396
yok arkadaşlar diye cevap verdi, biz telefonlarımızı aldık geldik. Ben yanımda bulunan Cihan yüzbaşıya "Biz
kimiz, neyiz, kime hizmet edeceğiz" dedim. Cihan yüzbaşı şuan ortam çok karışık, biraz vakit geçsin önümüzü
görelim dedi. DİVRİL "Arkadaşlar sizin komutanlarınız gelecek bir kaç günlük göreve gideceksiniz
kıyafetlerinizi hazırlayın silahı olmayanlarda geçerken lojmanlardan alır" dedi. O sırada Hamdi ACAR Albay
elinde küçük bir kağıtla içeri girdi. Kağıttan soyadları okumaya başladı…”şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Müşteki Cihan OKUR’un kollukça alınan ifadesinde;

“...23.04 de 1. sınıf öğrenci subay akademisi Yüzbaşı Hacı ŞALK tarafından 30 dakika içerisinde
akademide eğitim elbiseli olarak bulunmamız söylendi. Bende üzerimi giyinip Üsteğmen Hüseyin BALIK’ı
alarak akademiye ulaştım. Saat 23.20 sularında sınıf dershanesinde toplanmaya devam ettik. Sınıf toplamımız
34 kişidir o akşam yaklaşık 25 akademi birinci sınıf öğrencisi olarak dershanede toplanmış olduk. Toplanma
esnasında Hüseyin BALIK Üsteğmen bana "Abi biz kime hizmet edeceğiz ortam çok karışık" dedi. Bende ona
"Ortamı bir gözleyelim durum gerçekten çok karışık" dedim. Bu konuşmamızdan yaklaşık 5 dakika sonra
dershaneye Albay Murat DİVRİL ve Albay Levent ÖZÜARAP geldi Konuşmaya başlamadan Önce telefonları
dışarda bırakmamızı emretti. Dışarı çıkıp telefonu bırakıp tekrar içeri girdik. Murat DİVRİL Albay bize "
Arkadaşlar emir geldi biz askeriz hepimiz emir ere uyacağız. Sizlere görevler verilecek, bu görevler iki üç gün
sürebilir. Geçerken lojmandan ilave kıyafet ve silahınız yanınızda yoksa silahınızı alın " dedikten sonra öğretim
başkanı Levent ÖZÜARAP Albaya " komutanım başka emriniz var mı" diye sordu. O da yok dedi….” şeklinde
beyanda bulunduğu,

3- Olay gecesi Harp Akademileri Komutanlığı 2 No’lu nizamiye nöbetçi subayı olan Adem TEPE’in
C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“…Saat:23.30 sıralarında harp Akademileri Kurmay Başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER’in


telefonla dahili hattan nizamiyeyi aradığını, telefona Ahmet LÜLE isimli assubayın baktığını, görüşme
sonrasında Kurmay Başkanının Nizamiyeden çıkışların tamamen yasak olduğunu, sadece kimliği yanında olan
ve bu lojmanlarda oturan kişilerin içeriye alınacağını, başka kimsenin içeriye alınmamasını emrettiği,
Saat:24.30 sıralarında içeriden 4-5 adet sivil araç içerisindeki havacı personelin kapıda biriktiğini, çıkış
yapmak istediklerini söyledikleri, kendisinin bunlara kurmay başkanının emri ile çıkışların yasak olduğunu
söylediğini, nöbetçi amirinin bilgisi olduğunu söyledikleri bunun üzerine şüphelendiğini ve kulübeye gidip
nöbetçi amirini telefonla arayacağını söylediğini, kulübeye giderken cep telefonundan Alb. Alptekin
TARTICI’yı aradığını, albaya bilgi verdiğini, albayın çıkış yasak emrini tekrar ettiğini, geri döndüğünde araçta
bekleyenlerin özel güvenlikçiye bariyeri zorla indirerek demir kapıya yaklaştıklarını ve nöbetçi askerlere kapıyı
aç diye bağırdıklarını duyduğunu, kendisinin nöbetçi askere “Kapıyı açma, açma” diye bağırdığını,
havacıların beklemeye başladıklarını,Nöbetçi amir ve Nöbetçi Amir yrd. Kolluğu takan Mustafa BAYRAM ve
Mustafa Özcan ÇAY’ın geldiklerini, beylik silahlarını çekerek tehditvari bir şekilde gelerek kapıyı açmasını
söylediklerini, yaşadığı şok etkisi ile bir şey söylemeye fırsat kalmadan kapıda bekleyen subayların nöbetçi
askerlere kapıyı açtırıp dışarı çıktıklarını, nöbetçi binbaşıların tekrar kışla içine döndüklerini, bu durumu
tutanak olarak yazdığını, oradaki başçavuş ve askerlere ve özel güvenlikçilere imzalattığını,Saat:01.40
sıralarında bir sivil minibüs’ün nizamiyeye geldiği, içerisinden 6-7 tane üniformalı havacı subayın indiğini,
başlarında bir yarbayın olduğunu, yaya olarak girişe geldiklerini, bunlardan birinin Bnb. Ümit KESER
olduğunu, kartlarını kapıya okutup giriş yaptıklarını, yarbay kendisine yaklaşarak aracı da içeriye sokmak
istediğini söylediğini, kendisinin aracın ruhsatına bakmak isteğini, sürücü olan sivil şahsın ruhsatı getirdiğini,
ruhsata baktığında sivil araç olduğu için içeriye alamayacağını söylediğini, yarbayın sinirlenerek “bunun
hesabını sana soracağım” diyerek içeriye girdiğini, sivil aracın ise dönüş yaparak gittiğini, güvenlik kamera
kayıtlarını sonradan incelediğinde yarbay ile konuştuğu esnada yaya olarak giriş yapan kişiler içerisinden 3-4
tanesinin kartlarını okutmadan giriş yaptığını gördüğünü" beyan ettiği,

4-Şüpheli Necip DİRİK'in kolulkça alınan ifadesinde;

“…Albay Orhan TOLLUOĞLU görevlendirme listesini daha önceden okumuş. Bu görevlendirmeyle


397
gidenlerin olduğu daha sonradan öğrendim. Orhan TOLLUOĞLU; Ben, Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı
Halil İbrahim TOKUŞ ve Yüzbaşı Yasin Ali MUTLU Hava Harp Akademisi binasında kalacağımızı, bize
güvenmediği için değil kıdemli olanları genelde burada bıraktıklarını söyledi. Ancak Yasin Ali MUTLU
Kadıköyde bulunan Fenerbahçe Orduevine gittiğinden burada yoktu.Bunun haricinde Yüzbaşı Yusuf
GÜLSER’in Sabiha GÖKÇEN’e görevlendirildiğini, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR’in TRT ULUS binasına
görevlendirildiğini, net olarak hatırlamamakla birlikte dışarı çıkan öğrenci subay sayısının 14 kişi olduğunu
bunların 2. Sınıf öğrencileri olduğunu biliyorum. Yine arkamızda bulunan Albay Murat DİVRİL’in “Sen benim
ekibimdesin” şeklinde öğrencilerden birine konuştuğunu duydum. Bu arada Binbaşı Cenk ERDOĞAN;
kalkışmanın topyekün bir olay olduğunu, herkesin bu işin içinde olduğu söylediğini duydum.Yine Binbaşı Cenk
ERDOĞAN’ın elinde üzerinde “Personel Görevlendirmesi” ibareli bulunan askeri mesaj formatı bulunduğunu
gördüm. Ancak üzerinde bulunan üst ibarenin “GİZLİ” veya “ÇOK GİZLİ” olduğunu okuyamadım. Albay
Levent ÖZÜARAP bize “TSK Yönetime el koydu, sıkıyönetim kuralları geçerlidir. Genel Kurmay Başkanı
Sıkıyönetim ilan etti” şeklinde konuştu. Yine bize Cenk ERDOĞAN “Bizden daha farklı düşünenler yoktur
umarım. TRT’ye giden arkadaşlar için Harp Okulu öğrencileri de G3 silahlarla takviye olacak. Evde Silahı
olan arkadaşlar gidip alıp gelsinler.” şeklinde konuştu Bunun üzerine Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ buradan ayrılarak silahlarını almaya lojmanlarına gitti. Yine burda bulunan birçok öğrenci
silahlı idi. ...” şeklinde beyanda bulunduğu,

5- Şüpheli Musa GÜLMEZ’in kollukça alınan ifadesinde;

“…23:00 a kadar evimdeydim. Takiben bu sıralarda Watsap üzerinden çağırma planının devrede
olduğu haberi gelince birliğime gittim. Sınıfta toplanacağız diye sesler geldi ve sınıflarımıza geçtik. Ben
çağırma planının genelde savaş ve kriz dönemlerinde olduğu için çağrıldığımızda böyle bir şeyin olduğunu
düşünerek geldim okuluma sınıfta toplandık ve sınıfa Albay Murat DİVRİL ve öğretim başkanı Albay Levent
ÖZÜARAP birlikte gelerek Albay Murat DİVRİL bizlere hitaben “Genel Kurmaydan emir geldi hepimiz askeriz
bugünler için yetiştirildik, tarzında bir konuşma yaptı benim aklıma o anda bir savaşın olabileceği eşiğinde
olduğumuzu düşündüm. emrin içeriğini bizlere açıklamadı. Takiben sınıftan ayrıldı. Sınıfta herkes birbirleriyle
konuşmaya başlayınca gürültü ortamı oluştu. Takiben Albay Hamdi ACAR sınıfa gelerek Üstteğmen Erkan
DEMİR i çağırdı, diğerlerini hatırlayamıyorum ancak şekilde birkaç öğretim elemanı bazı arkadaşları
çağırarak sınıftan dışarıya çıkardılar." şeklinde beyanda bulunduğu,

6- Şüpheli İbrahim POYRAZ’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…saat:23.00 sıralarında Hava Harp Okulunda sınıf arkadaşlarımızın kullandığı Whatsapp


grubundan Boğaziçi Köprüsünün kapatıldığı şeklinde mesaj geldi kısa bir süre sonra aynı Wahatsap
gurubundan eğitim kıyafetli olarakyarım saat içerisinde Hava Harp Akademisinde olmamız için mesaj geldi
ancak bu mesajı kimin yazdığını şuanda hatırlamıyorum, bu mesajlardan sonraçağırma planı doğrultusunda
telefon geldi, bunun üzerine hatırladığım kadarıyla saat:23.30sıralarında Hava Harp Akademisi binasına,
pilotların eğitim kıyafeti tulum olduğu için tulumumu giyerekgittim, burada bir süre binanın birinci katıda
bulunan birinci sınıfların eğitim gördüğü sınıfta yaklaşık 30-35 kişi olarak arkadaşlarımla bir süre bekledik,
Kur. Alb. Murat DİVRİL isimli Albay sınıfa gelerek kısa bir konuşma yaptı bu konuşmasında “Arkadaşlar emir
geldi, asker olarak bunun gereğini yapacağız, üzerinizdeki kıyafetlerde pilot olduğunuzu gösteren bir işaret
kalmasın” dedi ve gitti, kısa bir süre sonra şifahi olarak uçuş tulumu ile gelenlerin eve giderek bu kıyafeti
değiştirip varsa kamuflaj yoksa pantolon ve gömlekten oluşan dahili kıyafeti giyerek ve yanlarına da şahsi
tabancalarını alarak gelmemiz konusunda kimden geldiğini bilmedeyim bir emir geldi, bu emir üzerine eve
giderek dahili kıyafetimi giyip şahsi tabancamı aldım ve tekrar Hava Harp Akademisi binasına döndüm. Hava
Harp Akademisi binasına tekrar döndükten sonra sabah saat:06.30-07.00 sıralarına kadar binada kaldım, bina
içerinde beklediğimiz süre içerisinde binanın elektrikleri kapalıydı, tam saatini hatırlamadığım bir zamanda
kalabalıktan bir kişi dışarıda kim olduklarını bilmediğim silahlı şahısların olduğunuherkesin kendi can
güvenliğini alması gerektiğini söyledi ben bunun üzerine bir süre sınıfta bekledim ancak hiçbir şeyden habersiz
burada beklemektense bir saldırı anında da sınıf içerisinde kaçacak bir yer olmadığı için şahsi silahımı elime
alarak bina içerisinde bir şeyler öğrenmek amacı ile dolandım…” şeklinde beyanda bulunduğu,

398
7-Olay gecesi Harp Akademileri Komutanlığından yapılan görevlendirme ile Sabiha Gökçen
Havalimanına gitmek üzere çıkış yapan Şüpheli Yusuf GÜLSER’in kollukça alınan ifadesinde;

”…saat:22.15 sıralarında hava harp akademesirnde yönetim ana bilim dalı başkanı Albay Murat
DİVRİL tarafından arandım, Albay DİVRİL çağırma planının devrede olduğunu 30 dk içerisinde eğitim
kıyafetiyle akademiye gelmemi emretti. Çağırma planın amacı acil bir durumda personeli daha çabuk haberdar
edebilmek için önceden belirlenmiş personele tebliğ edilmiş bir plandır. O süre zarfında bende üzerimi
değiştirip akademiye gittim. buraya geldiğim de 2. sınıf dershanesinde yoklama alınıyordu, öğretim elamanları
isim okuyarak yanlarına öğrenci subayları çağırarak odalarına götürüyorlardı, öğretim elamanı binbaşı Ali
ERTÜRK de beni, Yüzbaşı Eray AKIN ve Yüzbaşı Turgay CÜCÜK’u isim okuyarak çağırdı. Ancak Turgay
CÜCÜK orda yoktu onaçda yüzbaşı ERAY telefon açarak hazır olmasını gelip evden alacağımızı söyledi. Bizi
yanına çağıran öğretim elamanı binbaşı Ali ERTÜRK, bizi albay Tamer ÖZASLAN’ınodasına götürdü. Odaya
Tamer Özaslan albayda geldi, onunla beraber toplam 4 kişi olduk, albay Tamer ÖZARSLAN bize yanına ben ali
ertürk binbaşı ve eray akın yüzbaşıya hitaben silahlı kuvvetler komuta hareket merkezinden hareket yıldırım
koduyla mesaj geldiğini bu mesajla İstanbul da yoğun terör faaliyetleri gerçekleşeceğine dair istihbarat
alındığı, bu kapsamda bize Sabiha gökçen havaalanına gideceğimizi ve beylik tabancalarımızı yanımıza
almamızı söyledi...” şeklinde beyanda bulunduğu,

8- Olay gecesi Murat DİVRİL ile Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Selim
İSTANBUL’un kollukça alınan ifadesinde;

“…saat 22.30 sıralarında 2. sınıfların WhatsappP grubundan yarım saat içerisinde akademide
olmamız gerektiği şeklinde kıdemlimiz Yüzbaşı Hakan AKBULUT tarafından mesaj atıldı. Saat 23:00
sıralarında Hava Harp Akademisinde hazır bulundum sayıyı verdikten sonra Albay Murat DİVRİL beni,
Yüzbaşı Yusuf BAKAR, Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR ve Yüzbaşı Serkan KAYA’yı
yanına çağırdı ve elinde ki kağıdı göstererek arkadaş Silahlı Kuvvetler Komuta Hareket Merkezinden Haraket
Yıldırım kodlu mesaj geldi, terör şüphesi var Hava Harp Okuluna gideceğiz dedi ardından aracı olan var mı
diye sordu, Yüzbaşı Yusuf BAKAR aracı olduğunu söyledi ve kendisinin de aracı olduğunu söyleyerek 5-10
dakika içerisinde çıkacak şekilde beylik tabancalarınızı alarak hazır bulunmamızı istedi ve tahminen 23:30
sıralarında Albay Murat DİVRİL, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR ve Yüzbaşı Serkan KAYA önde, ben Yüzbaşı Yusuf
BAKAR, Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL ve Binbaşı Ümit KESER arkada olacak şekilde iki araç ile 7 kişi Hava
Harp Okuluna gitmek üzere nizamiyeden çıkış yaptık, ancak TEM otoyolun Alisami YEN stadı civarında trafik
kilitlendi yaklaşık olarak 15-20 dakika bekledik, o süre içerisinde radio dan ve cep telefonlarımızdan Sayın
Cumhurbaşkanımızın konuşmalarını dinledik, bir şeylerin yanlış gittiğini anladık, Sonra Albay Murat DİVRİL’i
yolun karşı istikamet şeridinde olduğu gördük, bizi yanına çağırdı arabadan inerek onun yanına gittik daha
sonra beyaz bir servis aracına bindik bindikten sonra Murat DİVRİL Albay yanlış bir anlaşılma oldu tekrar
Hava Harp Akademisine dönüyoruz arkadaşlar dedi ve 16 Temmuz 2016 günü saat 01:00 sıralarında Hava
Harp Akademisi nizamiyesinden 2 araçla çıkış yapan 7 kişibizler yaya olarak 2 nolu nizamiyeden içeriye
girdik. Ben girişte kartımı okutarak giriş yaptım. İçeride DİVRİL Albay aracı olan var mı dedi bende aracımın
olduğunu söyledim aracımı alıp getirdim, aracıma yol üzerinde bulunan Albay Murat DİVRİL, Binbaşı Ümit
KESER ve Yüzbaşı Yusuf BAKAR’ ı aldım ve Hava Harp Akademisine doğru seyir halinde iken, DİVRİL Albay
telefonla biriyle görüştü ve bize dönerek, Hava Harp Okuluna helikopterle gideceğiz dedi ve ne amaçla oraya
gideceğimizi açıklamadı, Saat 01:15 sıralarında Hava Harp Akademisi içerisinde bulunan helikopter pistine
inen helikoptere Albay Murat DİVRİL, Binbaşı Ümit KESER, Yüzbaşı Yusuf BAKAR ve ben binerek Hava Harp
Okuluna geçtik, Hava Harp Okulunda DİVRİL Albay ben, Binbaşı Ümit KESER ve Yüzbaşı Yusuf BAKAR’a
içeriye girin ve içeride dinlenin dedi, bende emre uyarak belirtilen yerde 16 Temmuz 2016 günü saat 08:00
sıralarına kadar burada bekledim, ardından DİVRİL Albay bize her şey normale döndü diyerek Hava Harp
Akademisine dönebileceğimizi söyledi bizde taksiye binerek Hava Harp Akademisine saat 11:00 sıralarında
giriş yaparak mesaimize devam ettik...” şeklinde beyanda bulunduğu,

9- Olay gecesi Murat DİVRİL ile Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Uğur
ERDEMİR’in kolulkça alınan ifadesinde;

399
“…Saat:22.40 sıralarında telefonuma Hava Harp Akademilerinde öğrenci kıdemlilerinin kurduğu
75. Dönem isimli Whatsapp grubumuza Yüzbaşı Hakan AKBULUT tarafından “Çağırma planının devrede
olduğunu yarım saat içerisinde eğitim elbiseli olarak okul binasında hazır bulunulması gerektiği” şeklinde
mesaj geldi. Bunun üzerine ben pilotlar için eğitim elbisesi olan tulumumu giyerek Hava Harp Akademileri
binasına gittim. Binanın içerisinde bulunan boşluk alanda Murat DİVRİL Albay ile karşılaştım. Bu sırada
benimle birlikte birçok öğrenci de giriş yapıyordu. Murat DİVRİL Albay bulunduğumuz yere hitaben “sen sen
sen benimle gelin” dedi. Bulunduğum yerde Serkan KAYA, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Selim İSTANBUL
vardı. Hep birlikte Murat DİVRİL Albayı takip ettik. Binaya giriş ile çıkışım arasında hatırladığım 45 saniye
anca olmuştur. Devamında binadan çıkarak Murat DİVRİL Albay’ın aracına bindik ve nizamiye isitikametine
doğru devam ettik. Daha sonra nizamiyeden çıktık. Bu sırada Divril Albay’a nereye gittiğimizi sorduğumuzda
Hava Harp Okuluna muhtemelen terör saldırısı var biz oraya destek için gidiyoruz, Genel Kurmay Harekat
Başkanlığından emir geldi, siz ben ne dersem onu yapaksınız dedi. Araç içerisinde bulunan Serkan KAYA ve
ben “emredersiniz” dedik. Devamında TEM Otoyoluna girdik. TEM Otoyolunda trafik yoğun olduğundan fazla
ilerlemeden bir müddet sonra trafik durdu. Daha sonra radyoda Başbakan Sayın Binali YILDIRIM tarafından
darbe kalkışması yapıldığı yönünde açıklama yapıldığını duyduk. Devamında bu yaşanılanların normal
olmadığını Divril Albaya söyledik. Divril Albay da yolun karşısına geçelim dedi. Bunu üzerine aracımızı ve bizi
takip eden arkamızda bulunan aracı da bulunduğumuz yerde bırakarak TEM Otoyolunun karşısına aksi
istikamete yürüyerek geçtik. Yolun karşısına geçtiğimizde bir tane sivil vatandaşın aracını durdurarak bu araca
binmemizi söyledi. Biz bu araç ile Harp Akademilerine geri geldik. Bizim Akademiden çıkışımız ve Darbe
girişimi olduğunu duyduğumuzda Akademiye geri dönüşümüz trafik ve yoğunluktan dolayı bir saatten fazla
sürdü. Çıkış yaptığımız nizamiyeden tekrar Akademiye giriş yaptık. Nizamiyeye giriş yaptığımızda 16 Temmuz
2016 günü hatırladığım kadarıyla saat:01.35 sıralarıydı. Nizamiye ile Okul binasının arası uzun mesafe olduğu
için ben lojmanda bulunan aracım ile okul binasına gitmek üzere lojman otoparkına gittim. Aracımı otoparktan
aldıktan sonra Serkan KAYA ve Oğuzhan YÜKSEL ile birlikte Akademi binasına hareket ettik. Diğer
arkadaşların nerede olduğunu sorduğumda Serkan ile Oğuzhan diğer arkadaşların başka bir araç ile Akademi
binasına gittiklerini söylediler. Devamında biz üç kişi benim aracımla okula vardık. Daha sonra Akademi
binasına girmeye çalıştığımızda binanın kapısının kapalı olduğunu gördük, içeride bulunan diğer öğrenci
arkadaşlardan bizi görenler kapının kilitli olduğunu içeriye kapının sağ tarafında bulunan camdan girmemizi
söylediler. Binaya girdikten sonra bütün gece boyunca ve 16 Temmuz 2016 günü sabah hava aydınlanıncaya
kadar binanın dışına çıkmadım. Sabah hava aydınlanınca Albay Levent ÖZÜARAP gelerek herkesin evine
gitmesini emretti…” şeklinde beyanda bulunduğu,

10- Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Yusuf BAKAR’ın kollukça alınan
ifadesinde;

“…Saat 23:30 sıralarında ikametimde bulunurken cep telefonumda yüklü bulunan Whatsappp isimli
uygulamada öğrenci subayların kullandığı 2 yıldır kullanmakta olduğum “75. Dönem” isimli Whatsappp
grubuna sınıf kıdemli yardımcımız Hava Personel Yüzbaşı Hakan AKBULUT’un “Eğitim kıyafeti ile yarım saat
içinde Akademide olacağız yoklama alınacak” şeklindeki mesajını gördüm. Pilotların eğitim kıyafeti olarak
kullanmış oldukları tulumumu giyerek, rutinde olduğu üzere apolet ve diğer peçlerim takılı olarak yanıma
beylik tabancamı almayarak eve bırakarak kendime ait oto ile derslikler binasına geldim. Ben geldiğimde tüm
öğrencilerin gelmiş olduğunu gördüm. Ben gelir gelmez Yönetim Ana Bilim Dalı Başkanı Albay Murat DİVRİL
bana nereye gittiğimizi söylemeden benimle geliyorsun dedi. Murat DİVRİL, Binbaşı Ümit KESER, Hava Pilot
Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Hava Pilot Yüzbaşı Selim KAYA, Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL, Hava Pilot Yüzbaşı
Selim İSTANBUL ve beni toplayarak bize hitaben Hava Harp Okuluna gideceğiz terör saldırısı var oraya
destek amaçlı gideceğiz dedi bu sırada elinde Genel Kurmay dan gelen Yıldırım Harekat Emri olduğunu
söyledi. Murat DİVRİL bize hitaben kimin arabası var diye sorunca ben de benim arabam var demem üzerine.
Murat DİVRİL Albay bize silahlarınız yoksa yanınıza silahlarını alın demesi üzerine ben bana ait olan otom ile
Selim İSTANBUL ve Oğuzhan YÜKSEL i ikametlerine bıraktıktan sonra ikametime gelerek Sarsılmaz Kılınç
2000 Light marka model seri nosunu hatırlamadığım zati demirbaş tabancamı şarjörü boş olarak ayrıca 24
adet fişek alarak yine otom ile Selim İSTANBUL ve Oğuzhan YÜKSEL i ikametlerinden aldım 2 nolu
nizamiyede bizi bekleyen Murat DİVRİL i ve ona ait olan Nissan Quasqai marka rengini hatırlamadığım oto
içerisinde bekleyen Ümit KESER, Uğur ERDEMİR ve Serkan KAYA ile buluştuk. Ümit KESER Murat DİVRİL
400
in otosundan inerek benim otoma bindi. Saat 24:00 ı geçerken Önden Murat DİVRİL arkadan ben olacak
şekilde Akademi 2 nolu nizamiyesinden çıkarak Tem otoyolu üzerinden Yeşilköy Hava Harp okuluna doğru
seyir halinde bulunurken Akşemsettin Viyadüğüne geldiğirnizde trafiğin kilitlenmiş olması sebebi ile durduk
saat 00:30-00:40 sıralarında ben radyoyu açtığımda haberlerde işlerin düşündüğümüz gibi değil aslında
olanın bir Darbe girişimi olduğunu anladım. Yaklaşık 10 dk kadar sonra Albay Murat DİVRİL telefon ile Ümit
KESER e arabaları burada bırakalım karşı istikamete yaya olarak geçelim talimatı üzerine arabaları trafiğin
kilitli olması sebebi ile olduğu hali ile bırakarak. Yaya olarak karşı istikamete yaya olarak geçtik Murat
DİVRİL yolda rastgele bir panelvan tipi oto sürücüsüne rica bulunarak bizi Harp Akademilerine bırakmasını
istedi hap birlikte araca binerek saat 01:30 sıralarında 2 nolu nizamiyeden yaya olarak giriş yaptık. Nizamiye
ve derslikler arasında uzun mesafe olması sebebi ile Selim İSTANBUL lojman bölgesinden kendisine ait olan
markasını hatırlamadığım otosunu olarak 2 nolu nizamiye ye geldi. Murat DİVRİL, Ümit KESER, Selim
İSTANBUL ve ben bu otoya bindik. Uğur ERDEMİR de kendisine ait otosunu aldı bu otoya da Serkan KAYA ve
Oğuzhan YÜKSEL bindiler birbirimizden bağımsız olarak 2 araç akademiye doğru giderken Murat DİVRİL
Selim İSTANBUL’a hitaben sebebini söylemeden “Helikopter pistine gidelim” dedi ve buraya geldik. Otodan
indiğimizde neden buraya geldik diye sorduğumuzda darbeye karşı askerleri uyarmak için Hava Harp Okuluna
gideceğiz oradakilerin yanlış bir şey yapmasına engel olacağız dedi. Bu sırada piste Hava Kuvvetlerinin
envanterinde bulunan helikopter iniş yapıyordu. Helikopter pilotu ve yanında bulunan Astsubay rütbesinde
olduğunu anlayabildiğim şahsın kim olduklarını bilmiyorum. Saat 01:45 sıralarında Murat DİVRİL, Binbaşı
Ümit KESER, Hava Pilot Yüzbaşı Selim İSTANBUL ve ben helikoptere binerek Saat 02:05 sıralarında Yeşilköy
Hava Harp Okuluna iniş yaptık. Murat DİVRİL burada VIP apronu önünde bekleyen erler ile konuşmaya
başladı biz de konukların ağırlandığı bir bölüm vardı oraya geçtik. Murat DİVRİL Albay ara sıra bizim
yanımıza girip çıkıyordu ve tekrar VİP apronu tarafındaki erlerin yanına gidiyordu. Saat 03:00 - 04:00
sıralarında Yüzbaşı Murat PARLADI, Yüzbaşı Mustafa KIYİ, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR, Binbaşı Ahmet KAYA
başka bir helikopter ile bizim bulunduğumuz yere geldiler ve bizimle beklemeye başladılar. Murat DİVRİL bize
herhangi bir emir vermediği için biz saat 08:00 e kadar burada bina içinde bir şey yapmadan bekledik aynı
bina içerisinde kahvaltımızı yaptık. 09:00-10:00 sıralarında Murat DİVRİL bize burada işimiz bitti
ayrılabilirsiniz akademiye gidebilirsiniz dedi. Saat 11:00 sıralarında buradan Ben, Selim İSTANBUL ve Murat
PARLADI ticari taksi ile 12:00 sıralarında Harp Akademilerine geldik. Direk olarak eve geçtim duş almamın
akabinde “75. Dönem” Whatsappp grubundan Hakan AKBULUT un saat 14.00 te dahili kıyafet ile akademide
toplanılacak mesajını görmem üzerine dahili kıyafetimi giyerek tabancamı ve fişekleri evde bırakarak ring
servisi ile dersiiklere geldim. Birkaç saat hiçbirşey yapmadan bekledikten sonra istirahate ayrıldık. 17/07/2016
günü saat 14:00 te yine yoklama için toplandık. Hava Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral Recep YÜKSEL
gelerek benimle birlikte yaklaşık 16 kişinin adını okuyarak boş bir odaya çağırdı emniyete ifadeye gideceksiniz
dedi bir süre bekledikten sonra otobüs ile 1 nolu nizamiyeye geldik buradan polislerce emniyete götürüldüm.
Ben bu olayla sırasında yanıma almış olduğum 24 adet fişeği kesinlikle tabancamın şarjörüne basmadım,
namluya hiç fişek sürmedim. Ben darbe kalkışmasında kesinlikle yer almadım ve böyle bir kalkışmanın
olacağından haberim yoktu. Ben komutanım Murat DİVRİL in emri doğrultusunda hareket ettim. Tüm bu süre
içerisinde Murat DİVRİL in bahsetmiş olduğu Yıldırım Harekat Görev Emrini bizzat görmedim. Bana harp
okuluna gidişim dışında herhangi bir görev verilmedi….” şeklinde beyanda bulunduğu,

11- Şüpheli Oğuzhan YÜKSEL’in kollukça alınan ifadesinde;

“…yukarıda belirmiş olduğunuz Yurtta Sulh ismi ile kurulmuş olan Watsap grubunda bulunmadım.
15 Temmuz günü Harp Akademileri Hava harp akademisinde 2. Sınıf öğrenci subayı olarak öğlene kadar
derslere girdim. Daha sonra bir saat kadar ayda bir kez öğrencilere komutanın tavsiye ettiği okumuş olduğum
kitabı tartıştık. Bu devamlı yapılan bir uygulamadır. Takiben mezuniyet töreni provası için hosim salonuna
geçtik. Yaklaşık 17.00 kadar provalar devam etti. Daha sonra lojmanda bulunan apart daireye geçtim. Yaklaşık
1-1,5 saat kadar dinlendikten sonra benimle birlikte aynı yerde öğrenci olan Metehan ATASOY üsteğmen ile
birlikte akşam yemeği için dışarıya çıktık. Önce Yeni Leventte garanti bankasının karşısında ki hamburgercide
beraber yemek yedik. Yemeği yedikten sonra araba ile boğaz kenarında bir tur attık. Daha sonra Arnavutköy
belediye tesisine arabayı park ettik. Tesiste çay kahve içmeye başladık. Saat 22.00 gibi sahilde yürümeye
başladık. Bu sırada kendi sınıfımızın öğrencilerinin dâhil olduğu watsapa “ çağrı planı devre de yarım saat
içerisinde üniformalı olarak akademi de hazır olun.” yazısını gördük. Son günlerde ülkemizde meydana gelen
401
terör saldırıları ile ilgili olarak bir durumun olma ihtimali aklımıza geldi. Hemen arabaya binerek lojmana
gidip, uçuş tulumumu giydim, hemen hava harp akademisi binasına gittim. Gittiğimizde ortalıkta bir
koşuşturmaca vardı. Geldiğimden dolayı yoklamaya artı attırdıktan sonra Murat DİVRİL Albayın beni
çağırdığını söylediler. Alt kata inerek Murat DİVRİL Albayı koridorda gördüm, yanında bir iki kişi daha vardı.
Orada bize dönerek ben, Uğur ERDEMİR, Yusuf BAKAR, Selim İSTANBUL u göstererek siz benimle
geliyorsunuz dedi. Daha sonra arabaya binerken SKKHM harekât yıldırım mesaj geldiğini ülkenin çeşitli
yerlerinde terör saldırısı olduğunu bizimde hava harp okulunun güvenlik ekibine destek amaçlı gitmemiz
gerektiğini söyledi. İki sivil araçla bir tanesi Murat DİVRİL Albayın ikinci arabada Yusuf BAKAR ın olmak
üzere yola çıktık. Ben Renault marka araç olan Yusuf BAKAR ın aracındaydım. Arabayı Yusuf yüzbaşı
kullanıyordu. Araçta ben, Yusuf BAKAR, Ümit KESER Yüzbaşı ve Selim İSTANBUL olmak üzere 4 Kişi
ilerlemeye başladık. Türk Telekom arenayı geçtikten sonra trafik kilitlendi. Biraz bekledikten sonra radyodan
Cumhurbaşkanını ve Başbakanın konuşmalarını dinledik. Radyoda yapılan açıklamaları dinledikten sonra
terör olayları olmadığını anladık. Bu esnada Divril Albay yoluna karşısına geçmişti ve bize işaret ederek
yanına çağırdı. Bizde yolun karşısına geçtik. Bu esnada Divril Albay bir minibüsü durdurmuştu. Durdurduğu
minibüse bizim binmemizi söyledi ve bizde minibüse bindik ve akademiye döneceğimizi söyledi. Akademiye
trafikten dolayı saat 01.00 sıralarında geldik. 2 nolu nizamiye kapısından giriş yaptık. Giriş yaptıktan sonra
araçları tem otoyolunda bıraktığımız için arabası lojmanda olan Uğur ERDEMİR ve Selim İSTANBUL özel
araçlarını aldılar. Selim İSTANBUL un aracına Murat DİVRİL Albay ve Yusuf BAKAR ve Ümit KESER binerek
akademiye hareket ettiler. Bizde Uğur ERDEMİR in aracını beklemeye başladık. Aracın anahtarını geç
bulduğunu söyleyerek biraz gecikti. Daha sonra Uğur Yüzbaşı gelerek Geri kalan subaylar olarak araca bindik
ve akademiye geçtik. Akademiye geldiğimiz de binanın ışıkları kapalıydı. Araçla binanın etrafında turladıktan
sonra park ettik. Yakın olan kapıdan girmeye çalıştık ancak kapı kapalı olduğu için yan tarafında bulunan
pencereden binaya girdik. İçerisi kalabalıktı. Öğretim başkanı olduğunu tahmin ettiğim rütbeli bizlere içerde
bekleyeceğimizi söyledi. Bizlerde odalara geçerek beklemeye başladık. Gece yoklama alındı. Bu şekilde sabah
07.00 e kadar bekledikten sonra yoklamalar alındı ve herkes evlerine gitti. 16 Temmuz günü saat 14.00 de
tekrar akademiye geçtik yoklama alındı birkaç saat bekledikten sonra tekrar lojmana döndük. 17 Temmuz
Pazar günü 14.00 sırlarında tekrar akademi de yoklama alındı. Herkes kendi sınıfına geçti. Daha sonra okul
hava harp akademisi komutanı Recep YÜKSEL ismini okuyacağım personelin ifadesi alınacak dedi. 15 Temmuz
günü dışarıya çıkanların isimleri okundu. Güvenlik şube müdürü Mehmet Albay isimlerimizi yazarak minibüse
bindirdi ve nizamiye kapısında polise teslim ettiler. Yukarıda belirtildiği gibi nizamiyeden binaya girdik. İkinci
kata çıkarak bekledik. Zaten burası bulunduğumuz sınıfın katıydı. Beylik tabancam üzerimdeydi. Terör saldırısı
söylendiği için o gün tabanca yanımdaydı. Tabancayı bazen elime alıyordum bazen de çantanın içerisine
bırakıyordum. Komutanlardan biri Abdi PEHLİVAN yüzbaşıya güvenlik nöbeti tutulmasını söylemiş bizde buna
istinaden koridorda oturuyorduk. Göz hapsinde olan iki rütbeli için bana herhangi bir bekleme talimatı
verilmemişti. Zaten devrem olan kişi tuvalete gittiğinde kendisini görünce şaşırmıştım. Burada beklemem bina
güvenliği için olan beklemedir. Zaten 20-30 dakika sonra odaya giderek uyudum. Ben ifademi samimi bir
şekilde verdim. Silahları kuvvetlerde görev yaptığım süre içerisinde en zorlu şartlarda görev yaptım. Üstün
cesaret ve feragat ödülü aldım. FETÖ terör örgütü ile hiçbir ilgim ve alakam yoktur. Bunların hiçbir
kurumlarında bulunmadım. Fiili olarak hiçbir eylem içerisinde bulunmadım. Terör saldırısı adı altında
komutanlarımızın görev yerlerine gitmeye çalıştık ancak Darbe girişimi olduğu öğrenilince geri döndük. Benim
anlatacaklarım bunlardan ibarettir…” şeklinde beyanda bulunduğu,

12- Şüpheli Ümit KESER’in kollukça alınan ifadesinde;

“…2015 yılı Eylül ayı 2016 Şubat ayı tarihleri arasında Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından
Katar da yerinde dil eğitimine gittim, Mart ayı içerisinde Nisan ayının başındaki Uluslar Arası Havacılık
Konferansının hazırlıkları kapsamında görevlendirildim, Nisan ayı içerisinde Akademiyi yeni kazanan
Subaylara verilen 3 haftalık tekamül kursunu koordinatörüydüm, Nisan ayı sonu ve Mayıs ayı ortasına kadar 2
haftalık süre İspanyada yeni atandığım Nato görevi için görev başı eğitimine gönderildim, İspanya da olduğum
süre içerisinde çocuklarım için İspanya daki okula ön kayıt yaptırdım ev tuttum, 3300 euro emlakçı ve kira
parası ödedim, Mayısın 10-15 i arası İstanbul iline döndüm, sonrasında yurtdışı daimi atamalara seçilen
personele genel kurmay başkanlığı tarafından verilen kurslara iştirak ettim,hatırladığım kadarı ile Mayıs-
Haziran ayları içerisinde zorunlu olmadığım halde kendi beylik tabancamı Hava Kuvvetleri İkmal Deposuna
402
senet karşılığında teslim ettim. Kurslara devam etme olayımRamazan bayramına kadar devam etti, 11 Temmuz
2016 itibari ile evi taşımak ve ilişki kesmek maksadıyla Harp Akademileri Komutanlığına geldim, bu süre
içerisinde ilişki kesme işlemleri ile uğraşmaktaydım, 15 Temmuz 2016 günü akademi içerisinde bulunan
lojmanlarda bulunduğum sırada o da bsenim gibi akademide son günü olan İtalya daki noto karargahına tayini
çıkan Bnb. Ali ERTÜRK ile bulunduğumuz andatelefon geldi Ali Bnb. Telefonla konuştuktan sonra bana “ çağrı
planı devrede” bu nedenle bütün personelin akademiye gelmesi gerektiğini bana iletti. Çağrı planının devrede
olması yönünde benim şahsıma yönelik herhangi bir çağrı yara mesaj gelmedi. Saat:21.30 sıralarında Bnb Ali
ERTÜRK ile akademiye gittik, genel olarak birçok öğretim elamanı oradaydı, Öğretim Başkanı Levent
ÖZÜARAP “ herkes ulaşılabilecek mesafede kalsın, acil bir durum olursa çağıracağız “ dedi.Hatırladığım
kadarı ile saat:22.30 sıralarında akademiye yakın bir yerde yemek yemeye sivil kıyafetim ile giderken Bnb Ali
ERTÜRK e telefon geldi, bu nedenle tekrardan akademiye dönmek zorunda kaldık, Ali ERTÜRK binbaşıya
iletilen emir doğrultusunda benim o an çantamın içerisinde bulunan eğitim elbisemi akademide giyindim.
Öğretim Başkanı Levent ÖZÜARAP “genel kurmay tarafından harakat yıldırım ivedilik derecesinde bir mesaj
alındığı ve bu mesajın içeriğinde İstanbul bölgesinde çok yoğun terör faaliyetlerinin gerçekleşeceği, bizlerinde
kolluk kuvetlerine yardımcı olmak maksadıyla, görevlendirebileceği “ söylendi, benide Alb. Murat DİVRİL in
emrinde sözlü olarak görevlendirdi,Bende Murat DİVRİL albayın yanına gittim, o anda albayın yanında
öğrenci subaylar vardı, Alb Murat DİVRİL bize hitaben “ Hava Harp Okulundaki Vip Nizamiye Bölgesine
gideceğimizi” söyledi, bizde Yzb. Yusuf BAKAR ve Alb Murat DİVRİL e ait 2 araç ile hatırladığım kadarı ile
saat:00.00 sıralarında çıkış yaptık, ( ben Yusuf BAKIR ın aracındanyım yanımızda Selim İSTANBUL ve
Oğuzhan YÜKSEL vardı, Alb Murat DİVRİL in aracında Serkan KAYA, Uğur ERDEMİR isimli şahıslar vardı.)
araç ile TEM üzerindeydik trafik çok yoğundu bu esnada araçta radyoyu takip ediyorduk, haberlerden bu
olayın bir terör olayı değil bir darbe kalkışması olduğu yönünde haberler vardı, daha sonra Alb Murat DİVRİL
in emri ile araçları TEM üzerinde bırakıp refuşlerden geçerek ters istikamete doğru yürümeye başladık, o anda
TEM üzerinde park halinde bulunan plakasına o anda bakamadığım beyaz renkli markasını da hatırlamadığım
sivil bir minübüs tarzı aracın içerisine bütün arkadaşlar ile birlikte bindik Alb Murat DİVRİL in emri ile
akademiye bu araç ile geri döndük. Akademiden nizamiye bölgesinden ben Selim İSTANBUL ve Yusuf BAKAR
ile Alb Murat DİVRİL ile birlikte misafirhaneler bölgesine yürümeye başladık,Alb Murat DİVRİL Öğretim
Başkanı Levent ÖZÜARAP ile telefon ile konuştu, konuşması bittekten sonra Alb Murat DİVRİL “Öğretim
Başkanı ile görüştüm, kendisi ile bu olayın terör olayı değilde birdarbe kalkışması olayı olduğunu konuştuk,
kendisine Hava Harp okuluna gidelim ve oradakileri ikaz edelim mi diye sorduğumda Levent ÖZÜARAP ın
gidebiliyorsanız gidin “ dediğini bize söyledi. Hatırladağım kadarı ile saat:02.00 sıralarında Harp
Akademileri bölgesindeki helikopter pistine 4 kişi gittik,bu esnada sadece personel taşımak için kullanılan bir
helikopterin inişe geçtiğini gördük, Alb Murat DİVRİL inişe geçen helikopterin yanına gitti konuştu, sonrasında
bizi yanına çağırdı bizde 4 kişi bu helikoptere binerek Hava Harp Okulu Vip Nizamiye bölgesine indik,
indiğimizde akademi personeli olarak sadece biz vardık, ben bu helikopteri kimin kullandığını görmedim. Alb
Murat DİVRİL bize “arkadaşlar burada zaten yeterinde rütbeli personel var, siz zaten buranın personeli
değilsiniz bir şeye karışmayın, yan taraftaki binada bulunan dinlenme odalarında istirahat edin“ dedi. Bizde 3
arkadaş dinlenmek için odalara geçtik, telefonlarımızdan gündemi takip ettik bu olayın darbe kalkışması olayı
olduğuna kanaat getirdik. Bu esnada dışarıda bağırışma sesleri duyunca binanın kapısından dışarı doğru
baktığımda kalabalık bir vatandaş topluluğunun darbe olayına tepki amaçlı bağırdıklarını ve nizamiyeden içeri
girmek istediklerini gördük, bu esnada Alb. Murat DİVRİL inde bu vatandaşlar ile konuşmaya çalışıyordu,
hatta bazı vatandaşlara sarılarak onları yatıştırdı. Daha sonrasında herhangi bir olay ile karşılaşmadık,
vatandaşlar ile karşı karşıya gelmedik. Sabaha doğru Bnb. Ahmet KAYA nında Hava Harp Okulu vip nizamiye
bölgesinde olduğu gördüm. Daha sonra ortalık sakinleşti Alb Murat DİVRİL ve diğer arkaşlarım ve Ahmet
KAYA ile birlikte ticari taksi ve kime ait olduğunu hatırlamadığım sivil araç ile akademiye dönüş yaptık, ben
sivil araç ile akademiye geldim. Daha sonraki günlerde rutin yoklamalar iştirak ettik, akademide bulunudğum
sürede herhangi bir olumsuz ola yaşamadık, daha sonrasına 17.07.2016 günü akademi içerisinde gözaltına
alındım.
Benim akademi içerisinde binmiş olduğum helikoptere binme nedenim Alb. Levent ÖZÜARAP
ın Alb Murat DİVRİL e vermiş oludğu emir neticesinde ve Alb Murat DİVRİL inde bizi yanına alarak vermiş
olduğu emir neticesinde gerçekleşmiştir. Bir helikopterin Harp Akademileri Bölgesine iniş-kalkış yapabilmesi
için Harp Akademileri Komutanının, Kurmay Başkanının veya Güvenlik Şube Müdürünün izni ve onayı
gerekmektedir, bende bu işleyişi bildiğim ve bu şekilde helikopterin iniş kalkış yaptığını değerlendirdiğim için
403
ve gelen emir üzerine helikoptere bindim. 15 Temmuz ve gecesinde hiçbir şekilde herhangi bir silah
kullanmadım, zaten beylik tabancam Hava Kuvvetleri İkmal Deposunda idi, ayrıca senet karşılığında tarafıma
bir silah teslim edilmedi, vatandaş ile karşı karşıya gelmedim, benim ilk nizamiyeden dışarı araç ile çıkma
nedenim terör unsurlu bir olay olduğunun bana iletilmesindendir. Yukarıda belirtmiş oludğum gibi soruda bana
yönelittiğiniz şahıslar ile nizamiyeten ayrı ayrı araçlar ile Hava Harp okuluna gitmek için çıktık, trafik nedeni
ve radyodaki haberlerden dolayı olayın terör olayı olmadığını anlaşarak darbe olayı olduğunu fark ederek sivil
bir minibüs ile Akademiye geri döndük,akademide bu aracın nizamiyeye girmesine izin verelmeyince
araçlardan indik ben personel kartımı turnikeden okutarak akademiden giriş yaptım, diğer arkadaşın
tirnikelerden ne şekilde girdiğini bilmiyorum, ekyeleyeceğim başkaca bir şey yoktur. Ben yukarıdaki
beyanlanlarımda bu Hüseyin BALIK ve Cihan OKUR isimli şahısların gözetim altında tutulduklarını
bilmediğimi belirtmiştim, bu şahısların silah ve telefonunu almadım, bu şahsın bu olayı yanlış hatırladığını
düşünüyorum. Sorduğunuz sorudaki görevlenderme yazısı ile ilgili herhangi bir şey bilmiyorum, ben
görevlenderme yazısı görmedim, hangi personelin de nerede kimler ile ne amaçlı görevlendirildiğini de
bilmiyorum sadece Öğretim Başkanı Levent ÖZÜRAP ın emri ile sözlü olarak Alb. Murat DİVRİL in emrine
verildim, daha sonra yaşanan olayları yukarıda ayrıntılı anlatmıştır. Yukarıda belirtmiş olduğum gibibenim 15
Temmuz 2016 günü akademide bulunan Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne bir veda etmek maksadıyla
ve transkrip alarak yurt dışında Nato Görevim Esnasında yüksek lisans doktora yapabilmek maksadıyla gerekli
olan belge olduğu için girdim. Başkaca bir amacım yoktu.Zaten kamera kayıtlarında belirtildiği gibi içeride
bulunudğum süre sadece 8 dakikadır. Bu süre içerisinde benim şahsıma darbeye yönelik bir planlama ve
görevlendirme içerisinde olmam hayat akışına aykırıdır. Orada çok kısa bir süre kaldığım için arada buluanan
diğer personelin ne tür görüşme yaptıklarını da bilmiyorum ve duymadım. Yukarıda belirtilen benim 21.23
sıralarında Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğü kapısından girme nedenimi ifademde ayrıntılı olarak
belirtmiştim, belirttiğim kısımda Öğ. Bşk. Levent ÖZÜARAP ınakademi bölgesinde ulaşılabilecek mesafede
olun dediği kısımdır. Yine belirttiğim gibi ben darbe kalkışması olayı ile ilgili herhangi bir konuşma içeriği
duymadım, bu toplantı varsa da ben bu toplantı içerisinde bulunmadım, kimin ne şekilde ne amaçlı
konuştuğunu da bilmiyorum. Söylediğim gibi ben askerlik hayatımda kesinlikle bir illegal yapılanma içerisinde
kesinlikle olmadım, üzerime atılı olan suçlamaları kabul etmiyorum. …” şeklinde beyanda bulunduğu
anlaşılmıştır.

-Yine Hava Harp Okulu önünden vatandaş tarafından çekilen görüntülerde orada bulunan askerler
arasında şüpheli Murat Divril'in de bulunduğu, yapılan darbe görevlendirmeleriyle olay gecesi yanına aldığı
öğrenci subaylarla birlikte önce araçlarla, trafiğin tıkanması üzerine ise Harp Akademisine dönüş yapıp buradan
helikopter ile Hava Harp Okuluna gittiği tespit edilmiştir.

9.3. Şüpheli Levent Özüarap

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Hava Harp Akademisi
Öğretim Başkanı –Hv Plt Kurmay Albay

Durumu:
Şüpheli 17.07.2016 günü yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında; 1 adet USB bellek, 12
adet DVD/CD, 1 adet Toshiba Laptop,1 adet Samsung Laptop ile iş yerinde yapılan aramada elde edilen
18.07.2016 tarihli iş yeri arama tutanağında detaylı olarak belirtilen; defterler, ajanda ve dokümanlara
incelenmek üzere el konulmuş tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1-14 Temmuz 2016 günü saat:21.04’de Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme
Şube Müdürlüğünde 9 darbeci askerin katılımı ile icra edilen, “DARBEYE YÖNELİK HAZIRLIK
404
TOPLANTISI” olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı,

2-15 Temmuz 2016 gündüzünde Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürlüğünde 10 kişinin katılımı ile düzenlenen, 14 Temmuz 2016 akşamında icra edilen toplantı (Olay 1) ile
birlikte düşünüldüğünde şüpheli görülen ve olağan dönemlerden farklı olarak değerlendirilen “DARBEYE
YÖNELİK BİREYSEL BİLGİLENDİRME GÖRÜŞMELERİ”olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı,

3-15 Temmuz 2016 akşamı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürlüğünde 21 kişinin katılımı ile düzenlenen “DARBEYE YÖNELİK SON KOORDİNASYON
TOPLANTISI” olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı,

4-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında, hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan; Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve
öncesinde Koordinasyon merkezi olarak kullanılması, burada Koordinasyon toplantıları düzenlenmesi, yine
Darbe girişimi esnasında yapılan görevlendirmeler ile öğretim üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için
gönderilmesi hususlarına katıldığı,

5-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığında yaşanan darbe
karşıtı subayların zorla esir edilmesi, hürriyetlerinden yoksun bırakılması eyleminin talimatını veren şahıs
olduğu, “Bir adım daha atarsalar ikisini birden vurun” şeklinde emir verdiği,

6-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademisi Komutanlığı giriş katında,
müdahale için gelen Güvenlik Timine silah kullanmaya yönelik yürütülen faaliyetleri yönettiği/koordine ettiği,

-Sonuç olarak; şüphelinin Darbe girişiminin Harp Akademileri Komutanlığı ayağında, öğretim
başkanı olarak görev yaptığı Hava Harp Akademileri komutanlığı üzerinden yürütülen darbe toplantıları,
darbegörevlendirmeleri ile Darbe girişiminin yönetim-koordinesinde üst düzey sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.

15 Temmuz Darbe girişiminin Hava Harp Akademisi ayağının eylem ve faaliyetlerinin yönetimi-
koordinesine ilişkin iletişim tespiti:

Soruşturmanın diğer şüphelisi olan Murat DİVRİL’den elde edilerek incelenmek üzere el
konulanSamsung marka 358480061920189 imei numaralı cep telefonun alınan imaj-exportu üzerinde yapılan
incelemede; mesajlar bölümünde;

15.07.2016 tarihli GELEN-GÖNDERİLEN mesajlarında;


15.07.2016 günü saat:11.01.50’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Cagırma plani devrede”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.01.59’da Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Gerçek durum”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.02.21’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Akademiye tum sb astb ve ogc leri bekliyorum”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.06.14’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Sivil me haric”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.20.29’de Emre Kavuncu şeklinde kayıtlı 05337299029 gsm numaralı
hattan; “Komutanım iyi akşamlar. Eşim ve çocuklar Ankarada bende mesai çıkışı 18 de Ankara için otobüse
bindim şuan Bolu civarlarındayız.”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.12.58’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Yusuf alb 5058041414”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.50.51’de Yusuf Alb şeklinde kayıtlı 05058041414 gsm numaralı hatta; “heli
ile askeri vip geliyoruz. havadayız”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.51.12’de Yusuf Alb şeklinde kayıtlı 05058041414 gsm numaralı hatta; “heli
ile askeri vip geliyoruz. havadayız”şeklinde msj gönderdiği,
405
16.07.2016 günü saat:01.51.42’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hatta; “heli lazım olacak mı”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.51.54’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hatta; “heli lazım olacak mı”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.54.14’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“Ahl inmek üzereyiz. Heli tekrar geri gelsin mi”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.54.18’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“heli lazım olacak mı”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.55.28’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hattan;
“nereye iniyorsunuz”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.55.57’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“Atatürk”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.56.09’da Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hattan;
“Evet tamer leri de alması ”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.57.11’da Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hattan;
“Evet geri gelsin tamer leri alıp Sabiha götürücek ”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.57.27’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“Hemen gelecek”şeklinde msj gönderdiği,
15.07.2016 günü saat:01.47.24’da Bnb Ahmet Kaya-Lv şeklinde kayıtlı 05321696641 gsm numaralı
hattan; “Şu an yola çıkıyorum. Uykusuzum. Umarım coluk çocuğuma birsey olmaz. Eger birsey olursa onlara
elim beni cagıranin yakasında olacak obur dünyada. ”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:2.30.29’da Ütğm Faruk Bolat şeklinde kayıtlı 05074918585 gsm numaralı
hatta; “Sabah beni mutlaka gör”şeklinde msj gönderdiği,
15.07.2016 günü saat:8.58.14’de Bnb Mustafa Acar şeklinde kayıtlı 05534818824 gsm numaralı
hatta; “K.ım 9:15 te nizamiyeye bir araç gönderebilirmisiniz”şeklinde msj aldığı tespit edilmiş,
Yapılan yazışmaların Darbe girişiminde işgal bölgelerine gönderilen Harp Akademileri subaylarının
yönetimi-koordinesi kapsamındaki yazışmalar olduğu, soruşturmanın diğer şüphelileri olan Özcan KORHAN,
Levent ÖZÜARAP, Ahmet KAYA, Faruk BOLAT, Tamer ÖZASLAN ile darbe görevlendirmeleri hakkında
mesajlaştığı,
Yapılan yazışmalardan; Darbe girişminde Şüpheli Murat DİVRİL’in olay gecesi ATATÜRK
Havalimanının işgali için helikopter ile Havalimanına indiği, bu hususta koordinasyonu Özcan KORHAN ve
Levent ÖZÜARAP’ın sağladığı, Özcan KORHAN’ın talimatları Murat DİVRİL’in ekibini Atatürk Hv.
Limanına bırakan helikopterin Tamer ÖZASLAN ve ekibini Sabiha Gökçen Havalimanının işgali için
götüreceği hususlarını görüştükleri anlaşılmış, nitekim Tamer ÖZASLAN ve ekibinin helikopterle
gidememeleri üzerine araçla Harp Akademilerinden çıkış yaptıkları, FSM köprüsü üzerinde yaşanan olaylara
katıldıkları, tekerlekleri patladığı, trafiğin tıkanması üzerine Harp Akademileri yerleşkesine geri dönmek
zorunda kaldıkları, sonuç olarak şüphelilerin Darbe girişiminde Harp akademilerinden işgal bölgelerine
helikopter ile sevkleri sağladıkları tespit edilmiştir.

15 Temmuz Darbe girişimi esnasında katıldığı diğer olay ve eylemler:

Harp Akademileri Komutanlığında alınan tanık, mağdur ve müşteki ifadelerinde; Hv. Plt. Kur. Alb.
Levent ÖZÜARAP'ın "15 Temmuz 1016 günü saat 23:00' dan itibaren kendisinden istenilen yoklamayı
müteaddit defalarca aranmasına ve saat 02:41' de kendisine ulaşılmasına rağmen kendisinin gelmesi ve
yoklamayı getirmesi istendiği halde 16 Temmuz 2016 saat 07:00' a kadar yaklaşık 5 saat geciktirerek getirmek
suretiyle HHA' da bulunmayan personeli gizlediği tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimi faaliyetleri hakkında ifadeler ve teşhisler:

1-Müşteki Hüseyin BALIK’ın C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“… 76. Dönem yoklama Whatsappp grubunda Yüzbaşı Hacı ŞALK emin niteliğinde Çağrı Planı
devrede çağrı üzerine tekrardan 30 dakika içerisinde akademide olun eğitim elbiseli" diyerek emir niteliğinde
406
mesaj çekildi, Hacı ŞALK tarafından. Ben kamuflajı giyip 5 dk mesafede olan Akademi bölgesine Yüzbaşı
Cihan OKUR ile birlikte gittik. 1. Sınıfın olduğu sınıfa girdik. Sınıfta 34 Türk öğrenci vardır. Sınıfta Türk
öğrencilerin çoğu gelmişlerdi. Daha sonra televizyonu açtık interneti bağladık. Haberleri takip ediyorduk. O
arada içeri Murat DİVRİL Albay girdi. "Herkes telefonları 1 dk dışarı bıraksın" dedi. Bizde bıraktık. İçeri
girdik. Kendisi terli ve heyecanlı bir şekilde " Arkadaşlar biz askeriz, emir verilirse yaparız, TSK dan bir emir
geldi bunu uygulayacağız, bazı görevlendirmeler olacak, bazı arkadaşlar 2-3 günlük görevlere gidecekler, bazı
arkadaşlar da güvenliği sağlamak amacıyla burada kalacaklar" dedi. Bu arada Levent ÖZÜARAP isimli albay
öğretim başkanı olan şahıs sınıfa girdi. Murat, Levent’e "Komutanım söyleyeceğiniz bir şey var mı "dedi. O da
yok arkadaşlar diye cevap verdi, biz telefonlarımızı aldık geldik. Ben yanımda bulunan Cihan yüzbaşıya "Biz
kimiz, neyiz, kime hizmet edeceğiz" dedim. Cihan yüzbaşı şuan ortam çok karışık, biraz vakit geçsin önümüzü
görelim dedi. DİVRİL "Arkadaşlar sizin komutanlarınız gelecek bir kaç günlük göreve gideceksiniz
kıyafetlerinizi hazırlayın silahı olmayanlarda geçerken lojmanlardan alır" dedi. O sırada Hamdi ACAR Albay
elinde küçük bir kağıtla içeri girdi. Kağıttan soyadları okumaya başladı…” ,“…üstünü ara dedi ve bende
üstümü arattım sonra ADEM İNCİKLİ sizi burada iki üç gün misafir edeceğiz dedi. Bu arada aramızda gergin
bir ortam vardı konuşmalarımızda yüksek sesle bağırıyordum ancak şu an ne şekilde bağırdığımı
hatırlamıyorum sonra odaya girmeden Önce ADEM İNCİKLİ yarbaya son bir isteğim var CİHAN OKUR
yüzbaşıyla helalleşmek istiyorum dedim oda tamam dedi cihan yüzbaşıyla sarıldık helalleştik ve odamıza girdik
kapıların kapanmamasını istedim kabul etti ancak oturmam gerektiğini söyledi sonra tam o giderken dedi ki
ben silah ve telefonlarınız için tutanak tutturacağım dedi benim kapımda YAVUZ YÜCEL AST. ve VOLKAN
KIZILKAYA AST. Cihan yüzbaşının kapısında SEDAT ÜSTĞ. VE CENGİZHAN ÜSTĞ. Güvenliği sağlıyordu
İNCİKLİ tutanak tutturacağım dedi ve gitti ben bağırınca LEVENT OZÜARAP albay benim bulunduğum oda
girdi ve ne oluyor burada dedi ve bende dedim ki eşlerimize haber veremedik dedim oda ne olacak verme dedi
arkasını dondu çıkarken bende arkasında yürüyordum ve “bir adım daha atarsa vurun diye bağırdı gerekirse
ikisini de vurun “ dedi ve gitti ve ben oda da beklemeye başladım sonra gece o saate kadar akademide
öğrenciler duruyordu ve bazı arkadaşlar geliyor bizim orda olduğumuza görüp el hareketleriyle şaşkınlıklarını
belli ediyorlardı sonra saat 03,00 civarı bizim kapılarımız kapandı üstümüze kapıları kitledirler sonra biz
LEVENT albayın sesinin duyduk herkesi fua ye toplandılar, FUA de Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı
İbrahimTOKUŞ, Yüzbaşı Necip DİRİK, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI, yüzbaşı Erkan ABUNAZ, aklıma
gelenlerdir. Bunların sabaha kadar orada olduklarından eminim. Çünkü arada bir lavaboya gidiyordum onları
görüyordum. FUAYE de konuşma yapan Levent ÖZÜARAP dedi ki “arkadaşlar saat 03.00 İtibarı ile TSK
yönetime el koydu” dedi “KARA, DENİZ, HAVA akademileri üstüne düşen görevleri yapıyor ellerindeki
telefonlarla internette bilgi kirliliği var haberlere çok inanmayın” dedi. Bir süre sonra yine birileri dedi 6 kişi
geliyor ön kapıdan biri ışıkları kapatın dedi sonra LEVENT Albay “ateşe ateşle karşılık verin” dedi sonra bir
anda kırma kollarının çekiliş sesini duyduk sonra bir ses daha duydum “havacılar bu yaptığınız kanuna aykırı
TESLİM OLUN çağrısı yapıldı“ hiç bir şekilde çatışma olmadı ve LEVENT albay gelip tekrar arkadaşlar
dışarı i1e koordine kurdum KURMAY BAŞKANI (TÜM GENERAL NEVZAT TAŞDELER) GÖRÜŞTÜM
SIKINTI YOK etrafta bir kaç tane silahla gezenler olabilir onlarda halledilecek diye bir cümle
kurdu…….”,“………ADEM İNCİRLİ Yarbay telefonumu teslim etti telefonumu açtığımda o gün itibarı ile Üstğ.
MEHMET AL Üstğ. MEHMET PAÇACI, Üstğ. YÜKSEL KOCA ve Üstğ. FARUK BOLAT'IN HHO’da oldukları
daha doğrusu bizim birliğin dışına çıktılarını anladım o ara da LEVENT ÖZÜARAP aşağıda arkadaşlar şu an
için herhangi bir sıkıntı yok çıkacağız sizi tutan er felan olursa siz rütbelisiniz durmayın devam edin dedi ekip o
arada akademiden olanlar ayrılıyordu bizde bot bağcıklarımızı CİHAN yüzbaşı ile bağlıyorduk sonra oradan
aşıya indik ve çıktık karşımıza LEVENT ÖZÜARAP albay geldi arkadaşlar sonra konuşuruz dedi….” “…
CİHAN yüzbaşı yüzüne bile bakmadı bende tamam der gibi kafamı salladım sonra lojman bölgesine CİHAN
yüzbaşının evine geçtik 14.30 yine toplanıyoruz çağrısı geldi kıyafet bu sefer kumaş pantolon gömlek olarak
giyileceği söylendi ve akademiye geçtik toplu şekilde ADEM İNCİKLİ yarbay içtima aldı sonra sınıflara
dağıldık LEVENT ÖZÜARAP ve Tümgeneral RECEP YÜKSEL geldi kendi birebir yoklama aldı yoklamada
olmayan 4 arkadaş yoklamada bulunmuyordu bunlar; Üstğ SİNAN ALTUNTAŞ, Üstğ. ERKAN DEMİR, Üstğ.
MUSTAFA AKYOL, Üstğ. İSMAİL UYAR 'ın olmadıklarını tespit ettik sonra LEVENT nerde bunlar diye söyledi
kıdemli HACI ŞALK komutanım yoldalar geliyorlar dedi sonra RECEP YÜKSEL GENERAL dedi ki Levent
bunlar gece 03.30 Fenerbahçe ordu evinde kamuflajlı bir şekilde ne yapıyorlardı dedi.” şeklinde beyanda
bulunduğu,

407
2- Müşteki Cihan OKUR’un C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“...23.04 de 1. sınıf öğrenci subay akademisi Yüzbaşı Hacı ŞALK tarafından 30 dakika içerisinde
akademide eğitim elbiseli olarak bulunmamız söylendi. Bende üzerimi giyinip Üsteğmen Hüseyin BALIK’ı
alarak akademiye ulaştım. Saat 23.20 sularında sınıf dershanesinde toplanmaya devam ettik. Sınıf toplamımız
34 kişidir o akşam yaklaşık 25 akademi birinci sınıf öğrencisi olarak dershanede toplanmış olduk. Toplanma
esnasında Hüseyin BALIK Üsteğmen bana "Abi biz kime hizmet edeceğiz ortam çok karışık" dedi. Bende ona
"Ortamı bir gözleyelim durum gerçekten çok karışık" dedim. Bu konuşmamızdan yaklaşık 5 dakika sonra
dershaneye Albay Murat DİVRİL ve Albay Levent ÖZÜARAP geldi Konuşmaya başlamadan Önce telefonları
dışarda bırakmamızı emretti. Dışarı çıkıp telefonu bırakıp tekrar içeri girdik. Murat DİVRİL Albay bize "
Arkadaşlar emir geldi biz askeriz hepimiz emir ere uyacağız. Sizlere görevler verilecek, bu görevler iki üç gün
sürebilir. Geçerken lojmandan ilave kıyafet ve silahınız yanınızda yoksa silahınızı alın " dedikten sonra öğretim
başkanı Levent ÖZÜARAP Albaya " komutanım başka emriniz var mı" diye sordu. O da yok dedi….”, Benim
üst aramam yapılırken Hüseyin BALIK üsteğmen diğer amfiye alınmak üzere yukarı çıkartıldı. Amfinin önünde
(bu alanda kamera bulunmaktadır) bot bağcıklarım çözdürüldü. Beni arayan iki arkadaş Hüseyin üsteğmeni
aramaya gitti. Hüseyin üsteğmen kendi devresi ve alt devresinin kendisini aramasını kabul etmeyerek daha
kıdemli birinin aramasını istedi. Bunun üzerine ikmal Binbaşı Ahmet KAYA Hüseyin Üsteğmenin üstünü aradı.
Hüseyin üsteğmen ile Ahmet KAYA ikmal binbaşının arasında yapılan konuşmalarda arkadaşım Hüseyin " ne
yapıyorsunuz, ben sizin ne yaptığınızı biliyorum devamlı " benim bir isteğim var Cihan Yüzbaşı ile helalleşmek
istiyorum " dedi. Buna müsaade ettiler helalleştik. Sonrasında Hüseyin " bari eşlerimize haber verelim " dedi.
Bu sesler üzerine Levent ÖZÜARAP Albay üst kata geldi. " ne oluyor " diye sordu. Hüseyin " eşimizi
bilgilendirin " dedi. Oda "bilgilendirmezsek ne olur" dedi. Levent ÖZÜARAP Albay "bir adım daha atarsa
vurun ikisini de vurun "dedi” “Bundan sonra amfilerde kapıdan girdiğinizde tam karşıdaki koltukta oturmaya
başladık. Kapıya iki tane silahlı nöbetçi diktiler. İlk nöbetçiler Yüzbaşı Duran YILMAZ ve Üsteğmen Mehmet
BÖREKÇİ idi. Levent Albayın verdiği talimatlar kendilerine iletildi. Daha sonra nöbet değişimlerinde bu
talimatları birbirlerine ilettiler…”
“…Arada bir hareketlenmeler oluyordu. UB hareketlenme ilk başladığında bizim tutulduğumuz
amfilerin kapılarını kitlediler. Bu hareketlenmelerdeki kastım duyduğum "arka kapıdan yaklaşanlar var,
pencere önünde birileri yaklaşıyor " gibi cümlelerdi. Bir seferinde ortam iyice hararetlendi binanın çevresinde
birilerinin olduğu söylendi. Levent Albay ateşe ateşle karşılık verilecek dedikten sonra tabanca kurma sesleri
duydum. Dışardan bir ses " havacılar teslim olun yaptığınız hukuka aykırı " diye bağırarak konuştu. Konuşma
sonrası içerden bizim duyabileceğimiz şekilde herhangi bir sözlü karşılık veya ateşle karşılık olmadı. Levent
Albay içerdeki kişilere kurmay başkanı (Harp Akademileri Kurmay Başkanı Tümgeneral H. Nevzat
TAŞDELER'dir ) ile konuştuk olayı çözdük dedi.”
“İçerde bulunduğum esnada saat 03.00 sularında Fuaye alanında içerdeki kişilerin toplanmaları
istendi. Burada Levent ÖZÜARAP Albay kısa bir konuşma yaptı. Saat 03.00 itibari ile Deniz Harp Akademisi
ve Kara Harp Akademisinin gereğini yaptığını, Hava Harp Akademisi olarak bizimde yaptığımız ve şu anda her
şeyin TSK 'ın kontrolü alında olduğunu söyledi. Sonrasında herkes bina içinde görev yerlerine dağıldı.”
“Bizim serbest bırakıldığımız esnada fuaye alanında yoklama alınıyordu. Yoklama bittikten sonra
dağıldık. Evlerimize doğru giderken bina dışında Levent ÖZÜARAP Albay ile karşılaştık. Hüseyin ve bana
arkadaşlar sonra konuşuruz dedi”şeklinde beyanda bulunduğu,

3- Şüpheli Eray AKIN’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Whatsappp gurubundan grupta bulunan herkesin eğitim kıyafetli olarak yarım saat içinde hava
harp akademisi binasında olmamız şeklinde gelen mesajla birlikte hemen kıyafetimi giyerek belirtilen hava
harp akademisi binasına gittim. orda bize bu mesajı yollayanın yüzbaşı rütbesinde olan hakan isimli soy ismini
hatırlayamadığım kıdemli tarafından atıldığını, ve sonradan ise bu mesajın atılması talimatını vereninin Albay
Murat DİVRİL olduğunu, ona da bu talimatı öğretim başkanı olan Albay rütbesinde bulunan Levent ÖZÜARAP
tarafından verildiğini, sınıfta ki diğer öğrenci subaylardan öğrendim. buraya geldiğim de 2. sınıf dershanesinde
yoklama alınıyordu, öğretim elamanları isim okuyarak yanlarına öğrenci subayları çağırarak odalarına
götürüyorlardı, öğretim elamanı binbaşı Ali ERTÜRK de Beni, Yusuf GÜLSER yüzbaşı ve Yüzbaşı Turgay
CÜCÜK’u isim okuyarak çağırdı. Ancak Turgay CÜCÜK orda yoktu onada telefon açarak hazır olmasını gelip
408
evden alacağımızı söyledik. Bizi yanına çağıran öğretim elamanı binbaşı Ali ERTÜRK, bizi Albay Tamer
ÖZASLANIN odasına götürdü. odaya Tamer ÖZASLAN albayda geldi, onunla beraber toplam 4 kişi olduk,
Albay Tamer ÖZARSLAN bize ben, Ali ERTÜRK binbaşı ve Yusuf GÜLSER yüzbaşıya hitaben silahlı kuvvetler
komuta hareket merkezinden hareket yıldırım koduyla mesaj geldiğini bu mesajla istanbul da yoğun terör
faaliyetleri olacağına dair istihbarat alındığı, ve buna ilişkin olarak da silahlı kuvvetler personelini kolluk
güçlerine yardımcı olaçağı yazılı mesajı bize okuyarak gösterdi. Bize eğitim kıyafetlerimizi giymemizi ve
Sabiha Gökçen Havaalanına Gidiyoruz diye söyledi bende eğitim kıyafeti olmadığı için evine almak için
gittiğimiz Turgay CUCUK isimli yüzbaşından eğitim kıyafeti temin ettim ve onunun evinde giyindim.
Ben,Turgay, Yusuf, Ali ve Tamer albayla beraber 5 kişi olarak benim kendi şahsıma ait 34 fd 6504 plakalı
arabamile aynı gün saat:23:40 sıralarında hava harp akademelirinden çıkış yaparak fatih sultan mehmet
köprüsü istikametıne seyir haline geçtiğimizde anadolu yakası tarafından araç gelişin olmadığını, görerek
köprü gişelerinden sonra trafık kilitli olduğundan ter istikamete geçerekboş olan ve kapatılan yoldan devam
ettik yolun sonunda köprünün girişinde askerlerin yolun kapattıklarını gördük. o esnada araçın radyosu açtık
radyodan cumhurbaşkanı ve başbakanın konuşmalarını duyduk konuşmaların içeriğinde bu yapılan bir
kalkışmadır şeklinde ki mesajlarını dinledik, bu esnada araçta bizle beraber olan albay Tamer ÖZARSLAN,
araçtan inerek yolu kapatan askerlere hitaben bize Hava Harp Akademisinde ki göstermiş olduğu mesajı
gösterdi ama askerlerle ne konuştuğunu duymadım. Çünkü ben arabadan inmemiştim. radyodan duyduğumuz
bilgilerle bize Tamer albayın gösterdiği bilgilerin farklı olduğunu anladık, o esnada bizim bulunduğumuz yerde
araçları içerisinde bulunan halkta tahmin ediyorum radyodan ayni mesajları dinlemiş olacaklar ki halk ta
araçlarından çıkarak yolu kapatan askerlerin üzerine gitmeye başladı, ben o sırada gelmiş olduğumuz
istikamete doğru aracımı çevirerek bize anlatılanlarla yasanan olayların farklı olduğunu fark ettiğimiz için geri
dönerek araç dışında bulunan tamer albayı alarak aracımızla birlikte geri dönmeye başladık, bu esnada
aracımın sağ arka lastiği patlamış olduğunu anladık buna rağmen durmayarak en kısa yoldan gelmiş
olduğumuz harp akademilerine 16.07.2016 günü saat:01.00 sıralarında aracımızı Migros mağazasının arka
kısmına bırakarak 3 nolu nizamiye önüne yaya olarak geldik buradan sadece yaya girişi vardır.3 nolu nizamiye
kapısını nöbetçi olan isimlerini bilmediğimiz bir astsubay ve bir er giriş kapısını kilitlemişlerdi, onlara hitaben
eve girmet istediğimiz söyledik onlar da bize kurmay başkanın emriyle içeri girişin yasak olduğunu söyledi. Biz
kendisine yetkili birisine haber vermesini içeri girmek istediğimizi belirtmesini istedik, orda yaklaşık 30 dakika
boyunca bizi beklettiler baktık bir haber yok dışarda halkın sesi geliyordu bizde can güvenliğimiz için
kameraların bizi kaydettiğini bilerekten çitlerden atlayarak ben,turgay, yusuf, ali, ve tamer albayla beraber 5
kişi olarak içeri giriş yaptık. İçeri girdiğimizde Tamer Albay öğretim başkanı Levent ÖZÜARAP albayı
arayarak bir şeyler konuştular, konuşmadan sonra Tamer albayda bize dönerek evlere gidiyoruz dedi. “
şeklinde beyanda bulunduğu,

4- Üsteğmen Sedat ÖNER'in kollukça alınan ifadesinde;

“…Tahmini olarak saat 23:00 den sonra yürüyerek giderken kantin civarlarında Yüzbaşı olan ismini
hatırlamadığım soy ismi TOKUŞ olan şahsın arabasına binerek birlikte Hava Harp Akademisine gittik. Hava
Harp Akademisine gittiğimde benim gibi öğrenci olan sınıf arkadaşlarımdan isimlerini hatırlaya bildiğim
Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Cihan OKUR, Üsteğmen Hüseyin BALIK, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR, Üsteğmen
Yüksel KOCA, Üsteğmen Mehmet PAÇACI, Üsteğmen Emre BEZİRGANOĞLU, Üsteğmen Gürkan BEĞİŞ,
Üsteğmen Cengizhan EFE, Üsteğmen Tanju UYSAL, Üsteğmen Musa GÜLMEZ, Binbaşı Cenk ERDOĞAN,
Yarbay Gürcan ANILIRCAN dahil yaklaşık 30 kişi Hava Harp Akademisi Binasının girişindeki lobideydik.
Yüzbaşı Hacı ŞALK burada bizden yoklama aldı, daha sonra Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP bize hitaben
“Genel Kurmay Tarafından gelen emirle Sıkıyönetim ilan edildi ordu yönetime el koydu,bundan sonraki süreçte
emirlerimi bekleyin” dedi. Daha sonra biz bina içerisine dağıldık. Saat 01:00 sıralarında bina dışından bağırış
sesleri duyduk bunun üzerine kaplar kilitlendi camlar kapatıldı, ışıkları da kapatarak bir süre böyle bekledik,
hatırladığım kadarıyla saat 02:30-03:00 sıralarında binanın etrafının artık emniyette olduğu söylendi bu
saatten sonra ben bina içerisindeki gazino içerisindeki koltukta uyudum. Sabah 07:00 gibi uyandım Kurmay
Albay Levent ÖZÜARAP arkadaşlar evlerinize gidebilirsiniz demesi üzerine oradan ayrılarak evimize
gittik….” şeklinde beyanda bulunduğu,

5- Şüpheli Murat Divril'in kollukça alınan ifadesinde;


409
“…Saat:22.00 sıralarında Hava Harp Akademi Komutanlığına resmi kıyafetlerimle geldim. Ben
doğruca Amirim olan Levent ÖZÜARAP komutanımın yanına gittim. Daha sonra öğretim başkanı olan Levent
ÖZÜARAP’ın şuan tam hatırlayamadığım 3-4 kişilik kadro personelimiz vardı. Ben gelince Genel Kurmay
Başkanlığı Silahlı Kuvvetler Harekât Merkezinden “Harekât Yıldım” ivedilik derecesinde bir mesaj geldiğini
mesajın içeriğini özetle “Türkiye çapında geniş çaplı terör faaliyetleri olacağını, bu kapsamda TSK
personelinin güvenlik güçlerine yardımcı olunmasının emredildiğinin bildirildiği” ifade etti. Bu kapsamda beni
ve yanımda bulunan Binbaşı Ümit KESER’i Hava Harp Okuluna gidip oradaki personele yardımcı olmamızı
emretti. Akabinde ben ve Binbaşı Ümit KESER öğretim başkanın yanından ayrıldıktan sonra öğrenci
subaylardan 5 arkadaşa kapıda beni beklemelerini emrettim. Bu arkadaşlarım Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb.
Oğuzhan YÜKSEL, Yzb. Yusuf BAKAR, Yzb. Selim İSTANBUL ve Yzb. Serkan KAYA idi. Ben hızlıca
yanlarından ayrılıp 1. Sınıf dershanesine gittim sınıf yoklamasının alındığını gördüm. 1-2 cümle ile öğretim
başkanın bana aktardıklarını ben oradaki öğrenci subaylara aktardım ve ayrıldım. Saat:22.40 sıralarında
yukarıda isimleri geçen 5 öğrenci subayla ve Binbaşı Ümit KESER ile birlikte akademinden kendimize ait 2
sivil araç ile ayrıldık. Bana ait 34 BS 5392 plaka sayılı özel aracımla Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA
ile birlikteydik. Plakasını hatırlamadığım Yzb. Yusuf BAKAR’a ait araç ile de diğer 3 kişi benim aracımı takip
ettiler. Araç içinde ben durumu arkadaşlara bana öğretim başkanımızın aktardığı şekilde ben de arkadaşlarıma
özetledim.Biz yola çıktıktan sonra Harp Akademileri kavşağından TEM’in Edirne istikametine gidiş tarafına
dâhil olduk…” şeklinde beyanda bulunduğu,

6- Şüpheli Binbaşı Hüsamettin HARMANCI'nın kollukça alınan ifadesinde;

"14 Temmuz akşamı Saat:23.00 sularında 1. Amirim olan Hava İkmal Albay Tamer ÖZARSLAN
tarafından telefon ile arandım.Kendisi tarafından daha önce benim üzerinde çalışmış olduğum “Konu kapsam
kitapları” hakkında Harp Akademileri Komutanı olan Korgeneral Tahir BEKİROĞLU’na arza çıkılabileceği
eğer mümkünse tatilimi yarıda keserek gelmemi istedi. Bende eğer bana ihtiyaç varsa gelirim dedim. 15
Temmuz 2016 tarihinde gece saat:01.00 sıralarında İstanbul’a döndüm. Saat:13.45 te Hava Harp Akademisine
geçtim. 1. Amirim olan Hava İkmal Albay Tamer ÖZARSLAN ile görüştüm ve kendisi bana yukarıda bahsetmiş
olduğum arz için hazırlıklı olmamızı söyledi. Bende Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ ile bizim
birlikte çalışma odamız olan yere geçtik ve orada arza sunulacak olan konular ile alakalı olarak çalışma
yaptık. Saat:17.00 sularında herhangi bir arz için çağrılmadığımızdan dolayı mesai bitiminde evime gittim.
Saat:20.15 civarında çalışma arkadaşım olan Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ tarafından arandım
ve önemli bir faaliyet dolayısıyla Akademiye gelmem söylendi. Bu faaliyetin konusu ve içeriği ile ilgili olarak
herhangi bir bilgi vermedi. Hazırlanarak sivil kıyafetlerim ile evden çıktım ve Saat:20.30-20-45 arasında Hava
Harp Akademisine gittim. Akademiye geldiğimde 3-4 tane öğretim elemanı vardı. Bu öğretim elemanlarını şu
an hatırlamıyorum, ancak yaklaşık 18 kadar öğretim elemanı ve diğer subayların gelmesi ile birlikte Ölçme
Şube Müdürlüğünde toplantı olacağı söylendi. Orada benden hariç olarak Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan
ABUNAZ, Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP, Plan Program Şube Müdürü Hava
İkmal Kurmay Albay Tamer ÖZARSLAN, Hava Pilot Kurmay Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Hava Pilot
Kurmay Albay Özcan KORHAN, Hava Kontrolör Yarbay Şükrü PINAR, Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ,
Hava Muhabere Kurmay Albay Murat DİVRİL, Hava Pilot Kurmay Binbaşı Cenk ERDOĞAN, Hava Pilot
Kurmay Binbaşı Mustafa ACAR ve Hava Pilot Kurmay Yarbay Mücahit Yakup AYAYDIN vardı.Aradan belli bir
zaman geçtiği için benim o an orada olduğunu hatırladıklarım bu isimlerdir. Diğerlerini hatırlayamıyorum.
Saat:21.15 sıralarında Ölçme Şube Müdürü olan Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN’ın odasında
toplantıya geçtik. Burada Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından Öğretim
Elemanlarına yönelik bir konuşma yapıldı. Bu konuşmada “İstanbul Bölgesinde Terör Olaylarının olabileceği
bu kapsamda emniyet birimlerine destek verilebilmesi amacıyla bizlere de çeşitli görevler verilebileceği bunun
için lojman ve akademi bölgesinden ayrılmadan evlerimize gidebileceğimiz” bilgisi verildi. İlave olarak asker
olduğumuz anlaşılsın diye eğitim elbiselerimizin giyilmesi ve her ihtimale karşı yanımıza beylik silahlarımızın
alınması hatırlatıldı. Bu toplantı yaklaşık olarak Saat:21.30-21.40 sıralarına kadar sürdü, akabinde tekrar
evime geldim. Saat:22.15 sıralarında Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ tarafından tekrar arandım.
Tekrar en kısa sürede Akademiye geçmemiz yönünde bilgi verdi. Bende kamuflajımı giydim, silahımı aldım ve
akademiye geçtim. Saat:22.30 sıralarında Akademiye geldiğimde Ölçme Şube Müdürlüğünde tekrar toplandık.
410
Burada Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından “Genelkurmay Başkanlığı
Silahlı Kuvvetler Komuta Harekât Merkezinden mesaj emri geldiği, terörle mücadele kapsamında emniyet
birimlerine destek verilmesi amacıyla bir takım görevlendirmelerin verildiği” ifade edildi. Bu görevlendirmeler
ile ilgili olarak kendisi tarafından bilgi vereceğini söyledi. İlk etapta bana herhangi bir bilgi verilmedi.
Toplantıdan sonra ben odadan çıktım ancak oda da kalanlar oldu, kimlerin kaldığını hatırlamıyorum. Toplantı
bittikten sonra Hava Harp Akademisi içerisinde kendi odama, ölçme değerlendirmeye ve gazinoya gittim.
Fuaye denilen alanda bulundum. Bu esnada öğrenci subaylara da haber verilmiş onlarda Hava Harp
Akademisine gelmeye başlamışlardı. Ama onlara kimin haber verdiğini bilmiyorum. Hava Harp Akademisine
gelen ve orada olduklarını hatırladığım öğrenci subaylardan Hava İstihbarat Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ,
Hava Personel Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Hava Trafik Yüzbaşı Necip DİRİK, Hava İstihbarat Yüzbaşı Abdi
PEHLİVAN vardı. İlk etapta bunları gördüm. Daha sonra Hava İstihbarat Yüzbaşı Cihan OKUR, Hava
Mühimmat Tahrip Üsteğmen Hüseyin BALIK, Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen
Osman ALBAYRAK, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA daha
sonra Akademi bölgesinde gördüğüm öğrenci subaylardır. Saat:23.15 sularında Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürünün odasına girdiğimde Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından bana
görev tebliğ edildi. Bu görevde bana “Emniyet birimlerine destek verilmesi amacıyla AVEA Genel Merkezi’ ne
2. Sınıf Öğrenci Subaylardan Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK,
Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte gitmemi”
emretti. Bunun olabilecek Terör eylemlerinde emniyet birimlerine destek vermek amacıyla olduğunu söyledi. Bu
emri aldıktan sonra benimle birlikte görevlendirilen arkadaşlarıma ulaşmaya çalıştım. Telefon ile ulaştıklarıma
gelmelerini söyledim. Saat:00.00 de geldiklerinde Hava Harp Akademisi içinde Bilgisayar Dershanesinde
kendilerine görev verildiği ve benim emrimde olduklarını söyledim. Ancak üstleri giyinik olmadığı için eğitim
elbiselerini giyerek varsa silahlarını alıp gelmelerini söyledim. Üstleri giyinik olmayanlar ve silahı yanında
bulunmayanlar evlerine geri gitti, geldiklerinde Saat:01.00 sularıydı. Bu esnada ben araç olayını düşündüm,
askeri araç ile gitmeyi düşündüm. Bunun için Araç Tahsis Merkezini aramayı düşündüm ancak bana terör
olayları olabileceği söylendiği için hedef olmamak için sivil araç ile gitmenin daha mantıklı olduğunu
düşündüm. Bunun için kendi sivil aracım yanımda yoktu bende benimle birlikte görevlendirilen arkadaşlarıma
araçlarının olup olmadığını sordum. Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK kendisinde araç bulunduğunu
belirtti. Bende onlara hitaben hazırsanız çıkabiliriz dedim. Saat:01.10 sıralarında Hava Harp Akademisinden
önde ben ve aracın sahibi olan Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK ve aracın arkasında Hava Pilot
Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA
ile birlikte hareket ederek 2 Nolu Lojman Nizamiyesine geldik. Geldiğimizde Nizamiyede bulunan dubaların
kalkmış olduğun gördük ve durduk. Ben arabadan indim ve orada görevli asker ile konuştum. Görevli asker
bana çıkışın yasak olduğunu söyledi bende bunun üzerine Nizamiye Nöbetçi Subayı ile görüşmek istedim.
Nöbetçi Subayın kim olduğunu bilmediğim için yanına gitmek istedim yanına gittiğimde Hava Muhabere
Üsteğmen Adem TEPE olduğunu gördüm. Kendisine çıkışların neden kapalı olduğunu sorduğumda “Nizamiye
Giriş-Çıkışlarının Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER tarafından yasaklandığını” bilgi
verdi, bende bunun üzerine bana emir veren kişiden daha yüksek rütbeli bir kişiden emir olduğunu görünce
ortada karmaşık bir durumun olduğunu anladım. Bunun üzerine teyit etmek için araçta bulunan
arkadaşlarımla tekrar Hava Harp Akademisine gittim. Aracımızı park ettikten sonra Akademiye doğru
yürürken “Durun, kaçmayın, Şerefsizler” şeklinde bağrışmalar oldu. Biz ne olduğunu anlamadan Akademi de
bulunan arkadaşlar bize hızlı bir şekilde koşmamızı söylediler. Hava Harp Akademisine geldiğimde bana görev
emrini veren Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP ‘ ın yanına gittim. Kendisine
durumu izah ettim, emir gereği çıkışların yasaklandığını kendisine ilettim. Ve bana vermiş olduğu görev ile
ilgili olarak “Bana böyle bir görev verdiniz ama bu durumda ne yapmam gerek, hareket tarzım ne olmalıdır?
Diye sordum. O da bana şaşırarak “Akademide bekleyin” dedi. Bizim Akademiye geliş saatimiz olan 01.30
civarından itibaren sabah Saat:07.00 ye kadar bir şey olmadı, en azından ben birşey olup olmadığını
bilmiyorum. …” şeklinde beyanda bulunduğu,

7- Şüpheli Mehmet BÖREKÇİ’nin kollukça alınan ifadesinde;

“…Ben günlük üniformamı giyip Murat BİLGENİN aracı ile Akademiye vardım. Akademiye giriş
yaptığımda Levent ÖZÜARAP, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Cenk Erdoğan, Şükrü PINAR, Adem İNCİKLİ gibi üst
411
rütbelileri gördüm. Yine 1’ıncı ve 2’ıncı sınıf Öğrencileri oradaydı. Giriş katında eğitim bölümünde
bulunduğum esnada 2 ıncı katta amfilerin olduğu yere 1 öğrenci gelsin diye bağırdılar. Etrafa baktım kimseyi
göremeyince yukarı ben çıktım. Yukarıda Hüseyin BALIK ve Cihan OKUR amfilerde tek başlarına
oturuyorlardı. Kapının dışında karşılarına gelecek şekilde YÜZBAŞI Duran YILMAZ vardı. Yine kim olduğunu
hatırlamadığım öğrenciler vardı. Işıklar kapalıydı. Adem İNCİKLİ yarbay geldi ”öğretim başkanı Levent
ÖZÜARAP’IN emri var. Bu arkadaşlar dışarı çıkmayacak gerekirse vur emri verdi” dedi. Ben bunu duyunca
şaşırdım. Duran Yüzbaşıya ne olduğunu sordum o da bilmediğini söyledi.1-2 dk burada kaldım. Daha önce
beni arayan Yakup AYAYDIN’ı arayarak akademide olduğumu söyledim da bana ben sana akademiye gitmeni
söylemedim. Buraya gel diyerek otoparka gelmemi istedi. bunun üzerine 2 nolu nizamiyenin orada bulunan
otoparka gittim.2 nolu nizamiyenin oradaki otoparka girdim.1-2 dk. içinde Yakup AYAYDIN geldi. Niye
çağırdığını sordum. Oda bana ”emir aldıklarını, genelkurmaydan emir geldiğini, sıkıyönetim ilan edildi ”demiş
olabilir.3 arkadaşın daha yanımıza geleceğini bahsetti. Bunlar Gürkan BEĞİŞ, Emre BEZİRGAN ve Tanju
UYSAL üsteğmenlerdi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

8- Şüpheli Binbaşı Cenk ERDOĞAN'ın kollukça alınan ifadesinde;

“… Kur. Albay Levent ÖZÜARAP tarafından kullanmış olduğum cep telefonuma hatırladığım kadarı
ile saat:20.30-21.00 sıralarında “ toplantı için 21.15 akademide bekliyorum” şeklinde mesaj attı. Akademiye
gittim. Saat:21.15 sıralarında Levent ÖZÜARAP tarafından Kadro Personeli ile toplantı
düzenlendi.Hatırladığım kadarı ile kadro personeli oradaydı. Levent ÖZÜARAP bize hitaben “terörizm nedeni
ile bir sıcaklık var yakın civarlarda olmamız gerekiyor, akademi ve civarından ayrılmayalım“ dedi. Bunun
haricinde önem arz edecek herhangi bir bilgi aktarmadı, terör olayları ile ilgili dikkatli olalım dedi. Ben daha
sonra evime geldim telefon ile tekrardan yukarıda belirtmiş olduğum mesai arkadaşlarım ve Mustafa ACAR ile
birlikte konuştum arkadaşlarım beni evden almaya geldiler Ali ERTÜRK ün aracı ile yemek yeme amaçlı
saat:22.30 sıralarında akademiden dışarı çıktıktan sonra Hava Harp okulundan Hava S.S Kur. Binbaşı Gazi
ODACI beni cep telefonundan aradı “abi ne yapıyoruz“ dedi. Bende “ biz yemek yiyeceğiz, sizden ne haber “
dedim.Akademiye yakın olan benzin istasyonundan yakıt aldığımız esnada Levent ÖZÜARAP’tan “23.00 te
herkesi akademiye bekliyorum” şeklinde mesaj atıldığını gördüm, zaten bu mesaj aynı ayna yanımda bulunan
diğer arkadaşlarıma da geldi. Bende Levent ÖZÜARAP ı kendi numaramdan aradım ve kendisine “gelmek
zorunlumu, biz aramızda yemek yeme amaçlı plan yapmıştık” dedim. Levent ÖZÜARAP bana “ ben dönün
diyorum “ dedi. Bizde bu emir üzerine akademiye geri geldik. Levent ÖZÜARAP bize akademiye resmi
gelmemizi söylemişti, bu nedenle bende acele bir şekilde eve gittim hatırladığım kadarı ile eve gittiğim ve evden
akademiye gittiğim sırada kardeşim Hilal ERDOĞAN beni telefondan aradı bana “ televizyonlarda havada
uçaklar var, köprüyü askerler tankla kapatmış, neler oluyor bir şey mi var “ dedi.Bende kendisine “şu an bir
bilmiyorum, öğrenince seni aradım “ dedim ve telefonu kapattık. Evde ise eşim bana “ neler oluyor
televizyonlarda Ankara da yakın mesafede uçakların uçtuğu bilgileri var” dedi. Bende “şu an bilmiyorum, bizi
de zaten çağırdılar, farkı bir durum olabilir “ dedim. Evden resmi kıyafetlerimi alarak ayrılarak saat:23.00-
23.10 sıralarında sivil kıyafetimle akademiye geldim, sorumlu olduğum 2. Sınıf akademi öğrencilerinin
bulunduğu sınıflara gittim arkadaşlar yoklamayı hızlıca çıkartalım kim var kim yok öğrenelim dedim. Daha
sonra üzerimi değiştirmek üzere kendime ait olan odama geldim, mavi dahili üniformamı giydim, tekrardan
sınıfa doğru gittim, sınıfta 10 kişi olduğunu görünce diğer öğrencilerin nerede olduklarını sordum, öğrencilerde
bana bazılarının komutanlar tarafından alınarak dışarı çıktıklarını söylediler. Bende bu öğrencilerin yoklama
alınmadan neden komutanlar tarafından alındıklarını anlamak için Tüm General Hv. Plt. Recep YÜKSEL in
düğünde olduğunu ve akademide olmadığını bildiğim için Levent ÖZÜARAP ın yanına gittim kendisi o an
Ölçme Değ. Şub. Md. Hv. Plt. Kur. Albay Özcan KORHAN nın bulunduğu bölümde idi Özcan KORHAN nın
elinde bir kağıt vardı bende kendisine bu kağıdın ne olduğunu sordum ve bakabilir miyim dedim. Bana TSK
yönetime el koydu dediler. TSK nın yönetime el koyması ile ilgili Özcan KORHAN da bulunan kağıdı bana
uzattı bende aldım, üstün körü kağıda baktığımda kırmızı yazıyla gizlidir yazısının olduğunu, bu yazının sürekli
rutin mesaj merkezinden biz görevlilere gelen yazı şekli ile aynı olan bir yazı olduğunu gördüm. İlk sayfasında
mesajlaşmanın kapak kısmı arka kısmında da mesaj içeriği bulunmaktaydı ben mesaj içeriğini bakacağım
sırada KORHAN albay “görevlendirmenin devamı gelecek zaten orada görürsünüz“ diyerek kağıdı elimden
aldı. Kağıt içeriğinde hatırladığım kadarı ile TSK direktifi başlıklı bir kağıttı ve TSK nın yönetime el koyduğu
ve bununla alakalı alınacak önlemlerden bahsediyordu. Levent ÖZÜARAP ın sınıfınıza geçin yoklamayı takip
412
edin yeni emirler geldikçe size ileteceğiz dedi. Bende sınıfıma geçtim. yoklamayı sordum fakat yoklamanın
halen hazır olmadığını gördüm, tekrardan ÖZÜARAP albayın yanına geldim odasında açık olan TV den TSK
yönetime el koydu şeklinde TRT den yayın yapıldığını gördüm. Kendisinin odasında olmamasından dolayı
ÖZÜARAP albayı bulmak için koridora çıktım koridorda karşılaştık, komutanım “TV de TSK yönetime el koydu
şeklinde haber var, görevlendirmelerden bahsediliyor öğrencilerden bazılarının dışarı çıktığından söz ediliyor
durum nedir “ dedim. Kendisi bana görevlendirme kağıtları KORHAN albayda onun yanına git dedi. Bende
KORHAN albayın yanına gittim görevlendirme yazısını istedim oda bana bu görevlendirme yazısı dedi ve
kağıdı bana uzattı ve bana hitaben “ bu görevlendirme sırasında size yönelecek herhangi bir saldırı olmadıkça
herhangi müdahalede bulunulmayacağını” söyledi. Bende “bu olay nedir, kimi emri ile oraya gidiyoruz“
dedim. KORHAN albay bana “bunlar bana bildirilen resmi görevlendirmeler, görevlendirmede karşınızda ismi
yazan kişi ile irtibat kurun” dedi. Bende kağıdı aldım kontrol ettiğimde ismimin karşısında talimat alacağım
irtibat kuracağım Hv. Plt Kur. Albay Barbaros AKÇA isminin yazılı olduğunu ve görev yeri olarak VALİLİK
yazdığını ayrıca Harp okulunda Binbaşı Gazi ODACI ile benle beraber olacak 4 öğrenci isminin olduğunu
gördüm, bu öğrencilerin isimleri hatırladığım kadarı ile Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Yüzbaşı Salih BAYRAK,
Yüzbaşı Duran YILMAZ ve Yüzbaşı Abdullah KURAL idi. (Abdullah KURAL ailesi ile olduğu belirtti bende
kendisine emniyetli bir yerde bekle dedim bu nedenle kendisi akademiye gelemedi). Görevlendirme yazısını
Korhan albay tekrar benden geri aldı ben bu yazıya kısa bir baktım başka görevlendirmeler vardı. Bu
görevlendirmeler yanlış hatırlamıyorsan ATÜRK HAVA LİMANI Hv. Muh. Kurmay Albay Murat DİVRİL,
SABİHA GÖKÇEN HAVA LİMANI Albay Tamer ÖZARSLAN şeklinde görevlendirmeler olduğunu hatırlıyorum,
isimleri net gördüm ancak yerleri konusunda tam net hatırlamıyorum. Bende görevlendirme yazısını okuduktan
sonra sınıfa doğru yöneldim sınıfa giderken elimde TSK nın ilk bildirisi vardı. Sınıfta bulunan az sayıda
öğrencilere “şu an bize yapılan bilgilendirmede Atatürkçü Subaylar olarak bizlerin belirli hassasiyetleri
gidermek için TSK’nın yönetime el koyduğu şeklinde bilgi verildi ve bu görevlendirmelerin sadece görev
yerinde emniyet almak silahlı güçlerle halk arasında bir sıkıntı yaşanmaması için tedbir alma yönünde
olduğunu söylediler, ancak herhangi bir şekilde bir yere gidecek olan arkadaş benimle temas kurmadan bir
yere gitmesin“ dedim. Benim buradaki amacım elimde bulunan öğrencileri kontrol almak istememdendir.
Konuşma akabinde AKÇA Albay ile konuştuğumda onların şu anda Harp Okulunda olduklarını öğrendim,
kendisine akademideyiz buradan şu an için ayrılmıyoruz, sizin ile temas halindeyim dedim. ÖZÜARAP albayın
yanına giderek Akça Albay ile irtibat kurdum şu anda biz akademideyiz dedim. ÖZÜARAP albay bana tamam
dedi. ÖZÜARAP albayın yanından ayrıldım koridorda sorumlu olduğum öğrencilere (Yüzbaşı Hakan
AKBULUT, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Duran YILMAZ) ne yaptınız yemek yemedim, sizin de bir
ihtiyacınız varsa lojmana gidip malzeme alalım dedim.Bu şekilde bu şahıslarla birlikte lojmanlara gitme
istememin nedeni akademi içerisindeki genel durumu anlamaktı. Hatırladığım kadarı ile 01.00 -01.30
sıralarında Ben ve bu 3 öğrenci Salih BAYRAK’ın akademinin öğrenci park alanında bulunan aracına bindik
ve evime doğru gitmek istediğiniz esnada arabanın arkasında plakasını göremediğim beyaz renkli sivil bir
aracın içerinden Asker Kamuflaj üniformalı ellerinde silah bulunan şahısların içerisinden bir şahsın yüksek
sesle “araçtan aşağı inin, yere yatın“ dedi.Bizde araçtan aşağıya indik ve yere yattık hatırladığım kadarı ile
Güvenlik Şube Müdür Yardımcısı Mehmet GÖKEŞ albay benim elimi orada bulunan iple bağladı ve orada
bulunan bir asker ile benim yerden kalkmamam için emniyetimi aldı, ayrıca benim o anda yanımda bulunan 3
öğrencinin de eli bağlandı hepsinin yanında da bir asker vardı.GÖKEŞ albay bana Harp Akademileri Kurmay
Başkanı Tüm General Nevzat TAŞDELER in buranın yegane komutanı olduğunu ondan başka kimseden emir
alamayacağımızı söyledi. Bizim başka bir yerden emir almadığımızı bizi niye yere yatırdığını sordum. Konuşma
diye bana yüksek sesle hakaret ederek konuştu. Siz kimsiniz diye sorduğumda biz kurmay başkanımız Nevzat
TAŞDELER emrindeyiz kurmay başkanımız gelecek dedi. Telsiz görüşmeleri yapıyorlardı. Bir süre sonra
Nevzat TAŞDELER gelerek durumu bana sordu bende kendisine bizi akademiye çağırdılar siz niye bur da isiniz
bende o yüzden buradayım dedim ellerimiz bağlandı düşman gibi muamele gördük dedim oda bizi yerden
kaldırttı ve “bunu onur meselesi yapma, kontrol dışında helikopterler kalkıyor, bende bir yerlere yetişmeye
çalışıyorum, lütfen birbirimize yardımcı olalım, şu an bile zaman kayıp ediyorum, bu olaylar TSK emir komuta
zinciri içerisinde yürümüyor, çok sıkıntılı bir durum var dedi” nasıl komutanım görevlendirmeler var
görevlendirmeler kim yapıyor dediğimde bu görevlendirmelerin kendisinin dışında yapıldığını kendisini emri
olmadığını bu yanlışlığın nereden kaynaklandığını bulmaya çalıştığını söyledi. O sırada Akademi içerisindeki
helikopter pistine helikopter iniş kalkış yapıyordu. Nevzat TAŞDELER bunlar kim benden izinsiz helikopter
iniyor sen biliyormusun dedi. Pek konuşamadık Helikopter pistine doğru hızla hareket etti. Bende öğrencileri
413
alarak 02-00-sıralarında akademiye döndüm. Öğrencilere sizi öğrencilerin yanına geçin ben ÖZÜARAP albay
ile konuşacağım dedim ve yanına gittim. burada Hv Plt. Kur. Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, KORHAN Albay
‘a şu anda akademide kurmay başkanı ile karşılaştım, Yere yatırıldığımızı ve Nevzat TAŞDELER in gelerek bizi
o durumdan kurtardığını, olanların TSK bünyesinde olmadığını beyan ettiğini orada bunanlara söyleyerek
neler oluyor burada komuta kontrolde bir zaaf var, bence biz akademi olarak burada kendi emniyetimizi alıp,
dışarı çıkmamanın en iyi yol olduğunu, öğrencilerin zarar görmemesinin bir sorumluluk olduğunu
düşündüğümü belirttim. Levent ÖZÜARAP bunu üzerine Kurmay Başkanı Nevzat TAŞDELER’i telefonla
arayarak bilgi aldı veGörüşme sonrasında Levent ÖZÜARAP biz Akademinin emniyetini alacağız akademiden
ayrılmayacağız dedi . Ben öğrencilerin olduğu yere gittim öğrencilere buradan kimsenin ayrılmayacağını,
bütün akademinin kapılarını kilitleyeceğimizi söyledim herkesin acil ihtiyaçlar haricinde en güvenli bölgede
orta kısımda kalmalarını söyledim. Ben ve 60-70 personel bu durumdan sonra sabaha kadar yaklaşık
hatırladığım kadarı ile saat:07.00 e kadar burada okulun içerisinde bekledik….” şeklinde beyanda bulunduğu,

9- Müşteki Tayyar ERTEM’in C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“…Bu sırada Selim Mert ve yanındaki grup odaya gelerek güvenliğin sağlandığını söyledi. Bunun
üzerine kurmay başkanın odasına geri döndük. Öğrencilerimizin mevcutlarının alınması talimatını verdim.
Ancak kurmay başkanı Hava Harp Akademisi Komutanına ve öğretim başkanına ulaşamadı. O yerden bir
mevcut alınamadı. En önce bizim birliğin mevcudu alındı. Ancak Kara ve Hava Akademisinden bir türlü
mevcut alınamadı. Onların mevcutları çok geç intikal etti. Burada dikkat çekmek istediğim bir husus var ki;
hava akademisinin mevcudunu öğretim başkanı Levent albay kurmay başkanının makamına koydu.Getirdiğinde
Kurmay Başkanı üstünkörü olarak baktı ve öğretim başkanına “Tam mı?” diye sordu. Öğretim başkanı da tam
diye hemen cevap verdi. Levent albaya uzun bir süreden beri hava öğrencilerine ulaşılamadığını, kendilerinin
birliğe ulaşılamadığını, kendilerinin birliğe kontrolsüz olarak giriş çıkış yaptıklarını söyledim. Bunu söylemem
üzerine Levent albay sesini çıkartamadı. Bu görüşmeler olduğunda saat:06.00 sıraları idi…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

10- Tanık Alb. İsmail ŞANLI’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Hava harp akademisi öğretim başkanı Albay Levent Özüarap nerede diye sordum. Kurmay
başkanı bana onunla irtibat kurmakta zorlandığını söyledi. Ben Levent albayın mutlaka buraya gelmesi
gerektiğini söyledim. O andan itibaren kurmay başkanının Levent Albayın değişik zamanlarda aradığını ve
bazılarında görüşebildiğini gördüm/duydum. Levent albay her defasında her şeyin kontrolü altında olduğunu
yoklamaların tamam olduğunu söylüyordu ama kendisi yanımıza gelmiyordu. Olanlardan ve konuşulanlardan
tam bir anlam çıkarmam mümkün olmadı… Dikkat çeken bir konu olarak kışlada gördüklerim ve gece yarısı
kışlaya girmeye çalışan tüm havacı personel eğitim kıyafetli ve uçuş tulumluydu. Akademilerde günlük çalışma
kıyafeti gömlek ve pantolon olmasına rağmen hava akademisi farklı giyinmişti. Ayrıca tüm uyarı ve emirlere
rağmen sabaha kadar yoklamaları gelmemişti. Hava harp akademisi komutanı Moda da darbeciler tarafından
enterne edildiği için kendisinden sonra en kıdemli kişi olan Albay Levent Özüarap bu görevi bir şekilde
oyalayarak yerine getirmemiştir…” şeklinde beyanda bulunduğu,

11- Şüpheli Soner CİVELEK’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Darbe Kalkışmasına kesinlikle katılmadım. 15 Temmuz 2016 günü saat 07.20 sıralarında
görevime gitmek üzere servisime binerek saat 08:00 sıralarında görev yerime geldim. Geldiğimde günlük rutin
işlerimi yaptım, imzalanması gereken evraklarımı 1. sicil Amirime çıkardım. Öğleden önce veya sonra
olduğunu tam olarak hatırlayamadığım bir zaman diliminde, İdari İşlere bağlı olan Hava İkmal Üst Çavuş
Volkan KIZILKAYA beni arayarak “ Bana Cep telefon numaramın güncel olup olmadığını sordu”. Bende
kendisine evet ama neden soruyorsun dediğimde “ Bana Herkesin Cep telefonlarının güncel olup olmadığını
öğreniyoruz, Bu talimatı Öğretim Başkanı olan Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP verdi” şeklinde bana
açıklamada bulundu.Bu benim biraz tuhafıma gitti. Daha önce toplu olarak telefon güncellemesinin yapıldığına
414
şahit olmamıştım. Hafta sonu emin olmamakla ile birlikte, Öğrenci subayların yemeği olduğunu hatırlıyorum.
Benim orada görevlendirileceğimi düşündüm. Bu tarz görevlere genelde düşük rütbeli ve bekar personel daha
öncelikli görevlendirilir diye biliyorum. Gün içerisinde saat 13.00-15.00 saatleri arasında Kurmay Albay
Levent ÖZÜARAP’ı Hava Harp Akademisi Binasının 1. Katında ve 2. Kat koridorlarında yüzünde tedirgin bir
ifade ile gördüm. Bir şeylerin olduğu belliydi ama, kendisinin rütbesinden dolayı soramadığımdan
anlayamadım. Ben görevime devam ettim. Daha sonrasında Ankara da 17 Temmuz 2016 tarihinde Bir astsubay
arkadaşımın düğün merasimine katılacağımdan 1. Sicil amirim olan Kurmay Albay Ali Orhan
TOLLUOĞLU’ndan “Garnizon Terk İzni” istedim. Bana daha sonra gel dediğinden izin alamadan odasından
çıktım. Daha sonra beni cep arayarak, Bana hangi gün izin istediğimi sordu, bende kendisine Pazar günü izin
kullanmak istediğimi söyledim. Bunun üzerine bana, Tamam Gürcan Yarbayına gidip imzalatabileceğimi
söyleyerek izin verdi, Bende Gürcan Yarbaya çıkarak izin belgemi imzalatıp odasından ayrıldım. Ayrıldığımda
saat yanlış hatırlamıyorsam saat:15.00-16.00 sıralarıydı. İzin belgem üst aramamla alındı. Delil olarak
sunabilirm. Cuma günü saat:17.30-18.00 saatleri arası mesaiden çıkarken, o hafta kullandığım kirli
üniformalarımı Takım elbise poşetine koyarak yanıma alarak iş yerinden çıkıp servise bindim ve yukarda size
ikamet adresi olarak belirttiğim ikametime gitmek üzere görev yerinden ayrıldım. Yaklaşık olarak saat 18.30
sıralarında ikametime ulaştım. Tahminen Saat 22.30-23-30 sıralarında 1. Sicil amirim olan Kurmay Albay Ali
Orhan TOLLUOĞLU beni aradı ve “Soner, birliğine gel bugün Akademide olacağız” dedi daha sonra
Akademiyi kast ederek, “Kıyafetlerin burada mı diye sordu” dedi. Bende evde olduğunu söyledim. Yanıma
alarak birliğime gelmemi emretti. Başka bir şey söylemedi. Bende evden kıyafetlerimi alarak kendi
imkânlarımla Topkapı alt geçiş olan kısma kadar otobüs ile geldim, orada inerek, Motosiklet kullanan bir
vatandaşı otostop çekerek durdurdum, kendisine Askeri kimliğimi göstererek “Birliğime çağrıldım gitmem
gerek” dedim o da beni Motosikletine alarak Görev yerim olan Harp Akademisi 2 Nolu nizamiye ye götürdü,
ben yola giderken yolda herhangi bir Askeri birlik veya araç görmedim.Harp Akademisine gelene kadar beni
cep telefonumdan arayan veya mesaj atan olmadı diye hatırlıyorum. Harp Akademisine geldiğimde tahminen
saat 00.30 olmuştu. Ben Motosiklet inerek 2 Nolu nizamiyeden dijital kimlik kartımı okutarak geçiş yaptım ve
direk Hava Harp Akademisine gittim.2 Nolu Nizamiyeden girerken birkaç sivil binek otomobillerin çıkış
yaptığını gördüm. Bunların içerisinde Rütbeli olduğunu düşündüğüm Üniformalı Askerlerin bulunduğunu
gördüm, Bunların er olma ihtimali yoktu, çünkü Erler binek araç ile çıkış yapmaz öyle bir imkânları yoktur.
Hava Harp Akademisinin önüne geldiğimde bina önü aydınlatmaları yanıyordu ama bina içindeki ışıklar sönük
vaziyetteydi. Kapı önüne vardığımda dışarda kimse yoktu, ben içeri geçerken Öğrenci Subay Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ’u gördüm o resmi kiyafetliydi o da yeni geliyordu, bu anlattıklarımın tamamı kamera
kayıtlarında mevcuttur. Ben bundan sonra odama geçip üzerimi değiştirdim. Sonra 1. Katta bulunan Fuaye
olarak tabir edilen alana gittim. Gelenlerin hepsi orada toplanmıştı. Yaklaşık 40-50 kişilik bir grup vardı.
Bunların içerisinde öğrenciler ve kadro personeli bulunmaktaydı. O alanda gördüğüm arkadaşlarımı ifademin
sonunda toplu olarak size söyleyeceğim. Şimdi karıştırmak istemiyorum.
Bulunduğum alanın üst katında şahit olduğum bir konu vardı; iki tane öğrenci subayın iki ayrı anfi
salonunda ayrı ayrı tutulduklarını gördüm. Bu öğrenci subaylardan bir tanese Yüzbaşı Cihan OKUR ve diğeri
Üstteğmen Hüseyin BAL veya BALIK’tır. Bunun soy ismini tam hatırlamıyorum. O sırada Cihan OKUR Yüzbaşı
ile göz göze geldik, ben hemen oradan uzaklaştım. Bunların elleri bağlı değildi. Tutulma sebepleri olarak “
TSK VATAN HAİNİDİR” dedikleri, bu nedenle alıkondukları bulunduğum alanda konuşuluyordu. Ben bu olayı
öğrencileri görünce tüylerim diken diken oldu, başım belaya girmesin diye doğrudan o kalabalıktan uzaklaştım,
o görüntü beni rahatsız etti. Bu şahısların başında kimsenin bekleyip beklemediğini görmedim. Hukuksuz bir
emir almaya muhatap kalmamak için ortamdan uzaklaştım. Belli bir süre, yine aynı yerde binanın ön tarafında
toplanma alanına uzak bir yerde bulunan Hava Ulaştırma Kıdemli Başçavuş Yavuz YÜCEL’in odasında, Hava
Personel Üst Çavuş Ömer DEMİR birlikte yanımızda Yavuz YÜCEL olduğu şekilde bir süre oturduk, o
ortamdan uzak durmaya çalıştık. Yaklaşık olarak 30 dk-1 (bir)saat gibi bir süre oturduk. Biz içerdeyken
bulunduğum Hava Harp Akademisinin iki tane kapısının da Öğretim Başkanı Kurmay Albay Levent
ÖZÜARAP’ın talimatıyla kilitlenmiş olduğunu düşünüyorum. Çünkü kapılar kilitlenmişti ve o sırada neden
kilitlendiği bize söylenmemişti.
Biz içerde otururken dışardan bir gürültü geldi “ Havacılar Çıkın dışarı Teslim olun” şeklinde
bağırıyorlardı. Bunların 5-6 kişi olduğu ortamdan geçen konuşmalardan anlaşılıyordu, bu şahısların silahlı
oldukları, silahları kurmalarından gelen seslerden anlaşılıyordu. Bu şahısların Karacı olduğu ve Harp
Akademisinin Güvenlik Şube Biriminden Askerler olduğunu tahmin ediyorum. Ben ve Ömer DEMİR Astsubay
415
birlikteydik, Yavuz YÜCEL’i hatırlamıyorum. Biz grubun arkasında durduk, fazla öne sokulmadan olan biteni
izliyorduk. Emir Komuta normalde Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP’taydı, o günkü olayların ceryan etmesinde
yine başımızda o vardı.Kendisi Öğrenci Subaylara “Kapıların tutulmasını içeriye kimsenin alınmamasını”
emretti.Biz içerde bulunanlara da “dışarıda bulunan silahlı şahısların kim olduklarını bilmediklerini, bunların
amaçlarının ne olduğunu bilmediğini ve bu yüzden kesinlikle bu şahısların içeri alınmamasını” bizlerden de
kimsenin dışarı çıkmamasını emretti. Bu dışarıdaki silahlı şahıslar yaklaşık olarak yarım saat bulunduğumuz
binanın etrafında dolaşarak “Havacılar Teslim olun” şeklinde bağırıp silahların kurma kolunu çekip bırakarak
üzerimizde etki bırakmaya çalıştı. Ben dışardan herhangi bir silaha veya mermiye hedef olabileceğimi
düşündüğümden kafamı dışarı uzatıp bakmadım. Onun için için dışardakileri görmedim. Daha sonra Hava
Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP, SAT Komandosu olduğunu ondan duyduğum ve tanımadığım sivil
birisini Hava Harp Akademisi içinde Levent Albay ile birlikte gördüm. Daha sonra bu şahsın gece ayrıldığını
düşünüyorum. Sabah hava aydınlandığında bu şahıs yoktu. Sonra Levent Albay Akademi Kurmay Başkanı
Tümgeneral Hasan Necdet TAŞDELER ile telefon görüşmesi yaptı. Ben bu konuşmadan Levent Albayın
“Dışarıdaki adamların kim olduklarını sorduğunu, o adamların bina çevresinden uzaklaştırılmasını istedi.
Herhangi olumsuz bir durumda orada bulunan askeri personeli kontrol edemeyeceğini söyledi. Levent Albay
Kurmay Başkanı ile konuşmasını bitirdikten sonra bina çevresini saran kişiler kısa bir süre sonra çekildiler.
Sonra Levent Albay personeli fuaye bölümünde topladı. Fuaye de “Arkadaşlar hava kuvvetlerinden toplanma
çağrısı aldık, buna istinaden buraya toplandık. Personelimizin ve binamızın güvenliğini aldık. Sabah olunca da
ayrılacağız. Ayrıyeten Kurmay Başkanının Levent Albaya hitaben “Biz sizi yanlış anlamışız, kusura bakmayın,
ne biz sizin tarafınıza gelelim ne de siz bizim tarafımıza gelin” dediğini söyledi. Ve Kurmay Başkanının
kendilerinden özür dileyerek kusura bakmayın yanlış anlamışız dediğini orada bulunanlara söyledi. Daha
sonra Levent Albay Hava Akademisinin iki giriş çıkışında nöbet tutulması talimatı verdi. Ondan sonra ben,
Hava Personel Üstçavuş Ömer DEMİR, Hava İkmal Astsubay Üstçavuş Volkan KIZILKAYA ile birlikte kurul
odası dediğimiz yerde sabaha kadar uyuduk, yatıp oturduk. Sabah olunca hava aydınlandığında yanlış
hatırlamıyorsam saat:06.00 sıralarında Levent Albay “ Burada ki görevlerinin bittiğini herkesin evlerine
gidebileceğini” söyledi ve Saat:06.15 sıralarında Hava Akademisinden ayrıldık. Binada kimsenin kalmadığını
düşünüyorum. Ben gece Hava Harp Akademisindeyken gördüğüm şahıslar sırayla; İdari İşler Şube Müdürü
Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ, Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP, Harekat
Ana Bilim Dalı Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürü Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN, Öğretim Elemanı Hava Pilot Kurmay Yarbay Gürcan
ANILIRCAN, Öğretim Elemanı Kurmay Binbaşı Mustafa BAYRAM, Hava Pilot Kurmay Binbaşı Ahmet KAYA,
Hava İkmal Binbaşı Ahmet KAYA, Hava Pilot Kurmay Binbaşı Cenk ERDOĞAN, Kurmay Yüzbaşı Erkan
ABUNAZ, Kurmay Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve öğrenci Subay olarak Eğitim gören Subaylardan;
Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Üsteğmen Asım GÖKTAŞ ve
ismini hatırlayamadığım fakat simayen tanıdığım birkaç öğrenci subay ile Astsubaylardan; Hava Ulaştırma
Kıdemli Başçavuş Yavuz YÜCEL, Hava Muharebe Kıdemli Başçavuş Hüseyin ALTUN, Hava Personel Üst
Çavuş Ömer DEMİR, Hava İkmal Üst Çavuş Volkan KIZILKAYA, birde Ben Soner CİVELEK vardım. Şu anda
bunları hatırlıyorum. Ben namusum ve şerefim üzerine yemin ederim ben o kapıda nöbet tutmadım. Ben o kata
çıktım o ortamı gördüm ve hemen oradan uzaklaştım. Ben ne o şahısların yanında nede başka bir yerde nöbet
tutmadım. Ben nöbet tutmadım, bana bu şekilde bir emri de kimse vermedi, zaten böyle illegal bir emire maruz
kalmamak için Yavuz YÜCEL başçavuşun odasına gidip oturdum, kurul odasında sabaha kadar oturdum.
Benim fuaye de yani toplanma alanında toplam bulunma süresi 40 dakikayı bulmaz. Cihan OKUR’ un
bulunduğu yerden geçtiğim nokta 4-5 metreden yakın değildir. Ben kanunsuz bir emir almadım ve
uygulamadım. İfadem de detaylı belirttiğim gibi ben sürekli olarak kanunsuz emir almaktan kaçındım. Üç ay
sonra çocuğum olacak başıma bela almak istemedim.Benim orada nöbet tutmadığım ve o şahısların başında
beklemediğim Müşteki ifadelerinde isimleri nöbetçi olarak geçen Yüzbaşı Duran YILMAZ ve Üsteğmen Mehmet
BÖREKÇİ’ nin nöbetlerini kime devrettikleri, Eğer bana devredildiyse, nöbetin kim tarafından devredildiği ve
Öğretim görevlisi Albay Levent ÖZÜARAP’ın verdiği talimatları kimin bana aktardığının sorularak ve
şahısların alıkonduğu amfilerin kamera kayıtlarına bakılarak tespit edilmesini istiyorum…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

12- Şüpheli Hüseyin ALTUN’un kollukça alınan ifadesinde;

416
“…Ben yukarıda belirtmiş olduğum gibi Komutanım Recep YÜKSEL’in talimatı ile 00:30 sırlarında
Hava Harp akademisi Binasına geldim. Buraya geldikten 3/5 dakika kadar sonra Komutanım Recep YÜKSEL
beni tekrar arayarak “İçeri bir bak, neler oluyor, olanlardan bana haber ver” şeklinde talimat vermesi üzerine
saatini tam olarak hatırlamıyorum ancak bu konuşmadan hemen sonra ben yanımda kimse olmadan Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğüne giriş yaptım. Bu arada oranın kalabalık ve karanlık olmasından dolayı
benim yanımda birileri de giriş yapmışsa da ben kim olduklarını bilmiyorum. İçeri girdiğimde Albay Levent
ÖZÜARAP’ın sesi geliyordu. Ancak ne konuştuğunu duymadım. Ben de odasında olduğunu düşünerek yanına
gittim. Kendisine Recep YÜKSEL komutanımın aradığını ve durum hakkında bilgi istediğini kendisine ilettim.
Bana “Komutan zaten burada yok, burada olsa emrini alırdık, burada olmadığı için yapacak bir şey yok”
demesi üzerine “ben komutanıma ne deyim” diye sordum oda bana “Kapat telefonunu cevap verme” diyerek
birlikte konuşarak Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünden dışarı çıktık.Ben oradan ayrıldım, Levent
Albay tekrar şubeye geri döndü. Ben de oradan ayrıldıktan sonra saat 00:40 sıralarında telefonumu kapatarak
odama gittim ve sabaha kadar telefonumu açmadım. Benim günlük kıyafet ve silahlı bir şekilde olduğum
doğrudur. Ben belirtmiş olduğum gibi komutanım Recep YÜKSEL ini talimatı doğrultusunda Ölçme Ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğüne o gece 1 defa girip çıktım…” şeklinde beyanda bulunduğu,

13- TRT Ulus, Digitürk, Casper Plaza ve Vodafone Arena işgal eylemlerini gerçekleştiren şüpheli
Hamdi ACAR’ın C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“...Ben daha önce şüpheli sıfatı ile vermiş olduğum ifademi tekrar ederim. Olayla ilgili vermiş
olduğum ifademde Casper Plaza, Trt Ulus binası ve Vodafone Arenaya intikalleri konusunu ayrıntılı olarak
anlattım. Yine Digitürk binasına girilmesi olayları ayrıntılı olarak mevcuttur. Olayla ilgili faaliyetle ilgili emri
bana Albay Levent ÖZÜARAP vermiştir. Levent ÖZÜARAP bildiğim kadarı ile akademi içerisinde kalmıştır.
Murat BİLGEN isimli şahısla olay tarihinde Casper plaza ve TRT binasına intikal sırasında yanımdaydı.
Kendisinin Mehmet GENÇ’e ait silahı alıp almadığını bilmiyorum. Bu durum olmuşsa intikalden önce
gerçekleşmiştir…” şeklinde beyanda bulunduğu,

14- Şüpheli Mustafa ACAR’ın yapmış olduğu fotoğraf teşhisinde;

“Ben bu şahsı Hava harp Akademisinde Öğretim Başkanı olarak görev yaptığını biliyorum. Bu
şahsın açık kimlik bilgilerini burada sizden öğrendiğim Albay Levent ÖZÜARAP’dır. 15.07.2016 günü gecesi
ve 16.07.2016 gecesi askeri Darbe girişiminin olduğu sırada Hava harp akademisi komutanlığı binasında
kamufajlı olarak gördüm, bu şahıs olay gecesi sivil giyinimli olarak akademi binasında gördüm. Olay gecesi
bizi akademi binasına saat:21.00‘de toplanmamız talimatını saat:20.00 sıralarında çağırma planı kapsamında
veren şahsı bu şahıstır. Levent Albay olay gecesi akademi binasında bulunan en kıdemli askerdir. Emir komuta
kendisindeydi. Adem yarbaya binanın güvenliğini alın ve kapıları kapatın talimatını verdiğini gördüm.”
şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

-Yukarıda detaylı olarak işlenen soruşturma dosyasında mevcut çok sayıdaki şüpheli, mağdur,
müşteki ve tanık ifadelerinden, görüntü kayıtlarından; Harp akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisi
üzerinden yürütülen Darbe girişimi faaliyetlerinin yönetimi ve koordinesinin LEVENT ÖZÜARAP tarafından
sağlandığı, toplantıların görevlendirmelerin ve koordinasyonun,kendisi tarafından yönetildiği, işgalleri yöneten
ve yönlendiren sorumlu düzeydeki şahıs olduğu tespit edilmiştir.

9.4. Şüpheli Tamer Özarslan

Konumu:

Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğretim Üyesi-Hava İkmal
Kurmay Albay

Durumu:
Şüpheli 17.07.2016 günü yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında; 1 adet Glock marka
417
WSF855 seri numaralı tabanca ile 100 adet fişek, 2 şarjör, 1 adet VZOR marka 369418 seri numaralı tabanca, 1
adet Apple marka Macbook air laptop ile üst aramasından elde edilen;1 adet Iphone 6 plus cep telefonuna
incelenmek üzere el konulmuş, ikamet aramasından elde edilen; Apple marka laptop’un, Iphone cep telefonu ve
sim kartın imaj-exportu alınamamış, tahkikat evrakı ile sevk edildiği adli makamlarca tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sıkıyönetim direktifi ekindeki sözde atama listesine göre
mevcut görevi olan HAVA HARP PLAN PROG. Ş.MD'lüğü görevinin devamı yanı sıra İstanbul Radyosu Genel
Müdürü olarak atandığı anlaşılmıştır.

Darbe girişiminin başarılı olması durumunda Tamer ÖZASLAN isimli şüphelinin atama listesinde
kendi görevinde devam ettiği, ayrıca bu görevine ek olarak İSTANBUL RADYOSU GENEL MÜDÜRÜ görevi
verildiği, verilen bu görevin önemli, sorumluluk isteyen ve aktif bir görev olduğu anlaşıldığı, terör örgütü
içerisinde önemli bir konumda örgütsel faaliyetler gösteren örgüt mensuplarının bu tarz önemli konumlara
getirilebileceği (İstanbul Radyosu Genel Müdürlüğü gibi) bilindiğinden Tamer ÖZASLAN isimli şahsın da
terör örgütü içerisinde önemli bir konumda faaliyet gösterdiğinden kendisi ile ilgili bu terfi görevlendirmesinin
yapıldığı değerlendirilmektedir.

15 Temmuz Darbe girişiminin Hava Harp Akademisi ayağının eylem ve faaliyetlerinin yönetimi-
koordinesine ilişkin iletişim tespiti:

Soruşturmanın diğer şüphelisi olan Murat DİVRİL’den elde edilerek incelenmek üzere el
konulanSamsung marka 358480061920189 imei numaralı cep telefonun alınan imaj-exportu üzerinde yapılan
incelemede; mesajlar bölümünde;

15.07.2016 tarihli GELEN-GÖNDERİLEN mesajlarında;


15.07.2016 günü saat:11.01.50’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Cagırma plani devrede”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.01.59’da Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Gerçek durum”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.02.21’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Akademiye tum sb astb ve ogc leri bekliyorum”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.06.14’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Sivil me haric”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.20.29’de Emre Kavuncu şeklinde kayıtlı 05337299029 gsm numaralı
hattan; “Komutanım iyi akşamlar. Eşim ve çocuklar Ankarada bende mesai çıkışı 18 de Ankara için otobüse
bindim şuan Bolu civarlarındayız.”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.12.58’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Yusuf alb 5058041414”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.50.51’de Yusuf Alb şeklinde kayıtlı 05058041414 gsm numaralı hatta; “heli
ile askeri vip geliyoruz. havadayız”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.51.12’de Yusuf Alb şeklinde kayıtlı 05058041414 gsm numaralı hatta; “heli
ile askeri vip geliyoruz. havadayız”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.51.42’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hatta; “heli lazım olacak mı”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.51.54’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hatta; “heli lazım olacak mı”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.54.14’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“Ahl inmek üzereyiz. Heli tekrar geri gelsin mi”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.54.18’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“heli lazım olacak mı”şeklinde msj gönderdiği,
418
16.07.2016 günü saat:01.55.28’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hattan;
“nereye iniyorsunuz”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.55.57’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“Atatürk”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.56.09’da Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hattan;
“Evet tamer leri de alması ”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.57.11’da Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hattan;
“Evet geri gelsin tamer leri alıp Sabiha götürücek ”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.57.27’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“Hemen gelecek”şeklinde msj gönderdiği,
15.07.2016 günü saat:01.47.24’da Bnb Ahmet Kaya-Lv şeklinde kayıtlı 05321696641 gsm numaralı
hattan; “Şu an yola çıkıyorum. Uykusuzum. Umarım coluk çocuğuma birsey olmaz. Eger birsey olursa onlara
elim beni cagıranin yakasında olacak obur dünyada. ”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:2.30.29’da Ütğm Faruk Bolat şeklinde kayıtlı 05074918585 gsm numaralı
hatta; “Sabah beni mutlaka gör”şeklinde msj gönderdiği,
15.07.2016 günü saat:8.58.14’de Bnb Mustafa Acar şeklinde kayıtlı 05534818824 gsm numaralı
hatta; “K.ım 9:15 te nizamiyeye bir araç gönderebilirmisiniz”şeklinde msj aldığı tespit edilmiş,
Yapılan yazışmaların Darbe girişiminde işgal bölgelerine gönderilen Harp Akademileri subaylarının
yönetimi-koordinesi kapsamındaki yazışmalar olduğu, soruşturmanın diğer şüphelileri olan Özcan KORHAN,
Levent ÖZÜARAP, Ahmet KAYA, Faruk BOLAT, Tamer ÖZASLAN ile darbe görevlendirmeleri hakkında
mesajlaştığı,
Yapılan yazışmalardan; Darbe girişminde Şüpheli Murat DİVRİL’in olay gecesi ATATÜRK
Havalimanının işgali için helikopter ile Havalimanına indiği, bu hususta koordinasyonu Özcan KORHAN ve
Levent ÖZÜARAP’ın sağladığı, Özcan KORHAN’ın talimatları Murat DİVRİL’in ekibini Atatürk Hv.
Limanına bırakan helikopterin Tamer ÖZASLAN ve ekibini Sabiha Gökçen Havalimanının işgali için
götüreceği hususlarını görüştükleri anlaşılmış, nitekim Tamer ÖZASLAN ve ekibinin helikopterle
gidememeleri üzerine araçla Harp Akademilerinden çıkış yaptıkları, FSM köprüsü üzerinde yaşanan olaylara
katıldıkları, tekerlekleri patladığı, trafiğin tıkanması üzerine Harp Akademileri yerleşkesine geri dönmek
zorunda kaldıkları ve şüphelilerin Darbe girişiminde Harp Akademilerinden işgal bölgelerine helikopterle
sevkleri sağladıkları tespit edilmiştir.

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1-14 Temmuz 2016 günü saat:21.04’de Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme
Şube Müdürlüğünde 9 darbeci askerin katılımı ile icra edilen, “DARBEYE YÖNELİK HAZIRLIK
TOPLANTISI” olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı,

2-15 Temmuz 2016 gündüzünde Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürlüğünde 10 kişinin katılımı ile düzenlenen, 14 Temmuz 2016 akşamında icra edilen toplantı (Olay 1) ile
birlikte düşünüldüğünde şüpheli görülen ve olağan dönemlerden farklı olarak değerlendirilen “DARBEYE
YÖNELİK BİREYSEL BİLGİLENDİRME GÖRÜŞMELERİ”olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı,

3-15 Temmuz 2016 akşamı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürlüğünde 21 kişinin katılımı ile düzenlenen “DARBEYE YÖNELİK SON KOORDİNASYON
TOPLANTISI” olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı,

4-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri 2 No.lu Nizamiye Bölgesinde
Yaşanan Olaylar, Dışarıya çıkış yapan subaylar ve önceden dışarıya çıkan ve nizamiye bölgesinden içeri
girmeye çalışan ve sokulmayan Ford Transit marka araçtan inerek kart okutmadan turnikelerden yaya olarak
geçilmesi olaylarında; kamera kayıtlarında; 16 Temmuz 2016 saat 00.24'te kapalı bariyerin önünde bulunan
siyah araçtan (siyah Honda CR-V) Hv.İsth.Yzb. Turgay CÜCÜK'ün inerek güvenlik görevlisine araç arama
yerindeki bariyeri açtırdığı, sonrasında 1 adet siyah Honda CR-V, bir adet gri Renault Clio, bir adet lacivert
Renault Kadjar, bir adet mavi Mitsubishi olmak üzere, 4 (dört) aracın bariyerleri geçtiği ve nizamiye demir
419
kapılarının kapalı olması nedeniyle dışarıya çıkamadıkları, saat 00:28'de bariyerlerin tekrar kapatıldığı aynı
zamanda Nöbetçi Amirinin nizamiye binasına doğru elinde silahla yürüdüğü, nizamiye demir kapılarının
Nizamiye Nöbetçi Sb. Tarafından açtırılmaması nedeniyle saat 00.30'a kadar söz konusu araçların burada
beklediği, ilk araçta (siyah Honda CR-V) bulunan üç kişinin (Hv. PIt.Yzb. Eray AKİN, Hv.İkm.Kur.Alb. Tamer
ÖZARSLAN, Hv.PIt. Kur. Bnb. Ali ERTÜRK) aşağıya inerek bekledikleri ve etrafa bakındıkları, elinde
silahıyla Nöbetçi Amirinin ve Yardımcısının nizamiyeye gelişiyle birlikte kapıların açılarak araçların tümünün
dışarı çıktığı, Tamer ÖZARSLAN’ın darbe görevlendirmeleri ile dışarıya çıkan subayların başında yer aldığı,

5-Şüpheliler hakkındaki Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen 17.07.2016 tarihli rapor
içeriğinde;Olay gecesi Tamer ÖZARSLAN, Ali ERTÜRK, Yusuf GÜLSER; Eray AKIN, Turgay CÜCÜK isimli
şüphelilerin Eray AKIN’a ait olan 34 FD 6504 plaka sayılı Honda CVR marka araç ile 16 Temmuz saat:01.30
sıralarında uçuş tulumlu ve eğitim kıyafetli olarak 3 No’lu nizamiyeden girmek istedikleri, kapının girişe
kapatılmış olması ve yanlarında kimlik kartlarının olmadığından dolayı içeriye alınmadıkları, ismi geçenlerin
Migros arkasındaki J-9 Emniyet duvarından atlamak sureti ile kışlaya girdikleri hususları tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasında katıldığı diğer olay ve eylemler;

Alınan ifadelerden; şahsın Harp Akademileri Komutanlığında levent ÖZÜARAP’ın görevlendirmesi


ile Bnb. Ali ERTÜRK, Yzb. Eray AKIN ve Yzb. Yusuf GÜLSER Yüzbaşı Turgay CÜCÜK ile birlikte Darbe
girişimine ve Sabiha Gökçen Havalimanın işgaline katılmak üzere Harp Akademileri Komutanlığından çıkış
yapan şahıslardan olduğu, Anadolu yakasına geçtiği, kavacık kavşağı civarında yolun vatandaşlar tarafından
kapatılma üzerine Kavacık civarında yaşanan olaylara katıldığı, yaşanan olaylarda şahısların kullandığı aracına
mermi isabet ettiği, geri döndüklerini, akademi yerleşkesine sokulmamaları üzerine demir tellerden atlayarak
akademiye girdikleri hususları tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Tanık Ferhat Geylani’nin kollukça alınan ifadesinde;

“…15-07-2016 günü Haberlerde Başbakan Binali YILDIRIM’ın bu bir kalkışmadır, ufak çaplı
kalkışmadır, her ne olursa olsun üstesinden gelinecektir! şeklinde konuşma yaptığını görünce bir darbe
kalkışması olduğunu anladım. Hemen yaya olarak evime yakında bulunan Kavacık Polis Karakoluna gittim.
Karakolda ki polislere neler olduğunu sordum, görevli polisler bize emir geldi, polis merkezini terk edemiyoruz
dediler. Benim amacım onlar ile birlikte köprüye gitmekti. Daha sonrasında onlarından ayrılarak koşarak
ikametime yakın olan Fatih Sultan Mehmet Köprüsüne (2. Köprü) Otağtepe üst geçidinin bulunduğu yerden
çiçekliklerin arasından köprüyü kapatan askerlerin olduğu yere doğru koşarak gittim. Trafik tamamen
durmuştu. Araç içerisinde bulunanlar o şekilde ne olduğunu anlamaya çalışıp, bekliyorlardı. Benim gittiğim
zaman hiçbir müdahale yoktu, zannedersem daha Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN sokaklara ve
meydanlara inin şeklinde bir konuşma yapmamıştı. Askerlere doğru giderken askerlere yaklaşık 50 metre kadar
geride bulunan 25-30 yaşlarında sivil giyimli bir şahıs beni durdurdu. “Dur gitme nereye gidiyorsun seni
vururlar” dedi bunun üzerine bende “sen kimsin?”dediğimde kendisinin sivil polis olduğunu söyledi ancak
herhangi bir kimlik göstermedi. Bende bu şahsı dinlemeyerek askerlerin olduğu yere doğru gittim. O ara
askerler onlara doğru yaklaştığımı görünce havaya doğru ateş ederek beni uzaklaştırmak istediler. Ben bu
esnada yalnızdım ama hiçbir şekilde geri dönmeyi düşünmedim. Ne olacaksa olsun diye düşünerek askerlere
doğru ellerim havada yürümeye devam ettim. Omzunda iki yıldız olarak görebildiğim tam olarak rütbesini
göremediğim, 40 yaşlarında rütbeli bir asker ile yüz yüze geldim. Bu şahıs orada bulunan Askerlerin
komutanıydı. Bu şahsa komutanım siz Peygamber Ocağının askerlerisiniz, biz vatandaşlara niçin silah
çekiyorsunuz yaptığınız yanlış değil mi? şeklinde beyanlarda bulununca bu şahısta bana hitaben biz sizin
güvenliğiniz için buradayız dedi. Bende bomba mı var, terör saldırısı mı var? Diye sordum oda bana SIKI
YÖNETİM İLAN EDİLDİ. Sokağa çıkma yasağı var dışarıda durmayın evinize gidin dedi. Bende eve
gitmeyeceğimi buradan ayrılmayacağımı söyledim. Ayrıca blöf amaçlı olarak diğer köprü ve Ankara’dakiler
teslim oldu sizde silahlarınızı bırakın, polisler geliyor size operasyon yapacak deyince bu şahsın bir anda gardı
düştü ve geride bulunan sivil bir aracın yanına gitti bu aracın Plakasını ben daha önce ihbar etmiştim, bu
420
aracın plakası 34 FD 6504 idi. Araç Honda marka Jip tarzında bir araçtı. Aracın yanında 3 veya 4 şahıs
bulunmaktaydı. Hatırladığım kadarıyla 2’si sivil, 2’side askeri kamuflaj kıyafetli idi. Bu aracın yanında
gördüğüm şahıslardan birini bana göstermiş olduğunuz fotoğraflar içerisinde Eray AKIN olduğunu öğrendiğim
şahıs olarak teşhis ettim. Bu şahıs ile hiçbir konuşmamız olmadı ve şahsı uzaktan gördüm ama teşhisimde
yanılmıyorum ve eminim. Bu sırada yanımıza kendi sivil polis olarak tanıtan ve bana askerlerin yanına gitme
diyen şahıs ile başka bir vatandaş gelerek rütbeli askere hitaben “siz okyanus ötesinden mi emir alıyorsunuz
deyince rütbeli askerde bu lafa sinirlenerek “ SİZ BİZİM HANİ İNİMİZE GİRECEKTİNİZ, GÖRÜN BAKALIM
BİZ SİZİN İNİNİZE GİRECEĞİZ ve BUNDAN SONRA BİZE İTAAT EDECEKSİNİZ! “ şeklinde hitap edince
bende bu askerin Fetullahçı terör örgütünün emrinde hareket eden bir asker olduğunu anladım ve
dayanamayarak “BİZ ANCAK ALLAH’A İTAAT EDERİZ, BAŞKASINA İTAAİT ETMEYİZ, VURACAKSAN
VUR KÖPEK” deyince bana karşı elinde bulunan silahı doğrultarak ateş edecekmiş gibi hamle yapmak
üzereyken yanımızda bulunan ve kendisini sivil polis olarak tanıtan kişi arayarak girerek bu askerin elindeki
silahı tutarak yukarıya doğru çevirdi, o da bunun üzerine silahın dipçik kısmı ile göğüs kısmıma doğru vurdu
ancak fazla hareket kabiliyeti olmadığından çok sert vuramadı. Bu sırada bu askerin yanına arka tarafta
bulunan birkaç rütbeli asker daha geldi, onlarda bizi oradan uzaklaştırmaya çalıştı ve aramızda 1 metre kadar
mesafe oluşunca bizim ayaklarımıza doğru ateş etmeye başladılar o anda orada ben, sivil polis olduğunu
söyleyen şahıs ve birde vatandaş vardı. Bu şahıs bunlar bizi vuracak biraz buradan uzaklaşalım deyince geriye
doğru çıktık. Hemen yakında bulunan ve olay yerini net gören üst geçit üstünde bulunan toplanan vatandaşlar
olayları seyrediyordu onların yanına giderek onları ikna edip aşağıya indirmeye çalıştım. Bu esnada ben üst
geçitteyken bu askeri birliklere takviye 3-4 adet Tank geldi onlarda köprü girişlerini kapattı. Üst geçitten geçen
Tankların üzerine taşlar, şişeler gibi bir şeyler atarak engellemeye çalıştık. Üst geçidin üzerinde durduğumuz
sırada arka taraftan Anadolu yakası Ümraniye tarafından olduğunu düşündüğüm yaklaşık 6-7 bin kişilik bir
grup gördüm, bu grup köprüye doğru geliyorlardı. Muhtemelen bu grup Cumhurbaşkanımızın açıklamasını
duyarak gelen şahıslardı. Bu şahısları görünce üst geçitte bulunanlara Hadi bizde aşağıya inelim gruba
katılalım. Bu hainlere fırsat vermeyelim dedim. Üst geçitten benimle birlikte birkaç kişi aşağıya indi. Ben gelen
grubun ön safına geçerek gruptakiler ile kol kola girdim. Askerlere doğru yürümeye devam ettik, bu sırada
askerler önce havaya ve bize doğru direk olarak ateş ettiler. Bu sırada yaralananların olduğunu duydum. Daha
sonradan Sivaslı bir vatandaşın Şehit olduğunu öğrendim. Vatandaşlar ile birlikte ateş eden askerlere ne
yapıyorsunuz, kim ateş ediyorsunuz, kendi halkınıza mı ateş ediyorsunuz şeklinde tepkiler göstererek iyice
askerlere doğru yaklaştık. Aramızda çok konuşma geçti. Teslim olmaları ve bu işten vazgeçmeleri konusunda
devamlı ikna etmeye çalıştık. Ben bir ara biraz daha tankların arkasında bulunan erlerin yanına doğru gittim,
onlar yere çömelmiş nişan vaziyetinde bize doğru duruyorlardı. Ne yapıyorsunuz silahınızı bırakın dediğimde
tam olarak ortalarında duran rütbeli olduğunu düşündüğüm şahıs buradan uzaklaş seni vururum dedi.
Erlerden biri de arka taraftan onun görmeyeceği şekilde beni koruma iç güdüsüyle sus işareti yaparak seni
vuracak şeklinde işaret yaptı. Ben bunun üzerine tepki vermeden konuşmama devam ettim. Arka tarafta
bulunan binaya doğru yaklaşınca Köprü girişinde bulunan Köprüleri Koruma Şube Müdürlüğü olan binanın
yanında bulunan 34 FD 6504 plakalı araç içerisinde birkaç kişi ile birlikte oradan Avrupa yakası istikametine
doğru hızlı bir şekilde kaçtı. Bu arabanın yanında olay süresince beyaz renkli başka bir araçta vardı, ancak
plakasını alamadım çünkü bu araç daha önce kaçtı. Bu aracın plakası köprüde bulunan kameralardan tespit
edilebilir, beyaz araçtaki şahıslarda yine askerler ile irtibat içerisindeydi. Bu şahısların yüzlerini göremedim.
Vatandaş iyice toplandıktan sonra bir anda yerde bulunan birkaç askeri etkisiz hale getirdi, bende hemen bu
sırada bir askeri etkisiz hale getirdim. Bu sırada tankların üzerinde vatandaşlar çıkmıştı, tankın içerisinde
olanlar tankı hareket ettirerek vatandaşları yola savuruyordu, vatandaşlar devamlı ezilme tehlikesi
içerisindeydi. Tankların içerisinde bulunanlar teker teker teslim olmaya başladılar bu sırada tanklardan birinin
Hisarüstü istikametine doğru kaçtığını öğrendim, bu Tankı da Hisarüstü tarafında yakalandığını duydum. Ben
olaylar sırasında gördüğüm askerleri teşhis edebilirim hatta bana biz sizin ininize gireceğiz bize tabi
olacaksınız diyen rütbeli askerin fotoğrafını görsem teşhis edebilirim bu asker zırhlı araçlar ile olay yerine
gelmiş, Tam teçhizatlı elinde uzun namlulu G3 silah bulunanaskeri kıyafetli şahıstı. Olaylar sırasında bize
doğru ateş eden bana dipçik ile vuran bize silah doğrultan TSK içerisine sızan FETÖ terör örgütü içerisinde
faaliyet gösteren teröristlerden davacı ve şikâyetçiyim. Anlatacaklarım bunlardan ibarettir. " şeklinde beyanda
bulunduğu,
Fotoğraf teşhisinde ise;“Ben bu şahsı 15.07.2016 günü FETÖ/PDY (Fethullahçı Terör
Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması) terör örgütünün ülkemizde kalkışmış olduğu Darbe girişimi olayında Fatih
421
Sultan Mehmet Köprüsününün Anadolu yakasından Avrupa yakasına geçişte köprünün ayaklarına yakın siyah
renk bir Honda olduğunu hatırladığığım bir araçta gördüm. Burada açık kimliğini sizlerden (T.C. Kimlik No:
11095955588) Tamer ÖZARSLAN olarak öğrendim.Bu şahıs yanında 2 veya 3 kişi vardı, şahıs sivil giyimliydi.
Ancak içlerinden bir tanesinde sanki askeri kıyafet vardı. Ben oraya geldiğimde bana sivil polis olduğunu
söyleyen kısa boylu yüzü beyaz tahminen 22-23 yaşlarında bir şahıs vardı. Ancak insanlar köprü üzerine
gelmeye başlayınca bu şahıs ortadan kayboldu. Bu şahıs ve yanında bulunan diğer şahıslar bahse konu Darbe
girişiminde FSM Köprüsündeki askerleri organize eden ve onlara talimat veren şahıstır. Olaylar devam
ederken vatandaşlar birden kalabalıklaştı, bu şahıs ve yanında bulunan diğer şahıslarda bunun üzerine 34 FD
6504 plaka sayılı siyah Hondamarka Jeeptarzı bir araçla Avrupa yakasına doğru kaçtılar. Onların yanında
beyaz renkli bir araç daha vardı ancak plakasını alamadım. Beyaz araç daha öncede Ümraniye tarafına doğru
gidip bir daha geldi. Köprü üzerinden ilk ayrılan araç beyaz araçtır. Siyah renkli Honda’nın plakasını de
unutmayayım diye eşime mesaj attığım için net hatırlıyorum.” şeklinde beyanda bulunarak şüpheli Tamer
ÖZARSLAN’ı fotoğrafından teşhis ettiği,

2- Şüpheli Eray AKIN’ın kollukça alınan ifadesinde:

“…Whatsappp grubundan grupta bulunan herkesin eğitim kıyafetli olarak yarım saat içinde hava
harp akademisi binasında olmamız şeklinde gelen mesajla birlikte hemen kıyafetimi giyerek belirtilen hava
harp akademisi binasına gittim. orda bize bu mesajı yollayanın yüzbaşı rütbesinde olan hakan isimli soy ismini
hatırlayamadığım kıdemli tarafından atıldığını, ve sonradan ise bu mesajın atılması talimatını vereninin Albay
Murat DİVRİL olduğunu, ona da bu talimatı öğretim başkanı olan Albay rütbesinde bulunan Levent ÖZÜARAP
tarafından verildiğini, sınıfta ki diğer öğrenci subaylardan öğrendim. buraya geldiğim de 2. sınıf dershanesinde
yoklama alınıyordu, öğretim elamanları isim okuyarak yanlarına öğrenci subayları çağırarak odalarına
götürüyorlardı, öğretim elamanı binbaşı Ali ERTÜRK de beni, Yusuf GÜLSER yüzbaşı ve Yüzbaşı Turgay
CÜCÜK’u isim okuyarak çağırdı. Ancak Turgay CÜCÜK orda yoktu onada telefon açarak hazır olmasını gelip
evden alacağımızı söyledik. Bizi yanına çağıran öğretim elamanı Binbaşı Ali ERTÜRK, bizi Albay Tamer
ÖZASLANIN odasına götürdü. Odaya Tamer ÖZASLAN albayda geldi, onunla beraber toplam 4 kişi olduk,
Albay Tamer ÖZARSLAN bize ben, Ali ERTÜRK binbaşı ve Yusuf GÜLSER yüzbaşıya hitaben silahlı kuvvetler
komuta hareket merkezinden hareket yıldırım koduyla mesaj geldiğini bu mesajla istanbul da yoğun terör
faaliyetleri olacağına dair istihbarat alındığı, ve buna ilişkin olarak da silahlı kuvvetler personelini kolluk
güçlerine yardımcı olaçağı yazılı mesajı bize okuyarak gösterdi. Bize eğitim kıyafetlerimizi giymemizi ve
Sabiha Gökçen Havaalanına Gidiyoruz diye söyledi bende eğitim kıyafeti olmadığı için evine almak için
gittiğimiz Turgay CUCUK isimli yüzbaşından eğitim kıyafeti temin ettim ve onunun evinde giyindim.
Ben,Turgay, Yusuf, Ali ve Tamer albayla beraber 5 kişi olarak benim kendi şahsıma ait 34 fd 6504 plakalı
arabam ile aynı gün saat:23:40 sıralarında hava harp akademelirinden çıkış yaparak fatih sultan mehmet
köprüsü istikametıne seyir haline geçtiğimizde anadolu yakası tarafından araç gelişin olmadığını, görerek
köprü gişelerinden sonra trafık kilitli olduğundan ter istikamete geçerekboş olan ve kapatılan yoldan devam
ettik yolun sonunda köprünün girişinde askerlerin yolun kapattıklarını gördük. o esnada araçın radyosu açtık
radyodan cumhurbaşkanı ve başbakanın konuşmalarını duyduk konuşmaların içeriğinde bu yapılan bir
kalkışmadır şeklinde ki mesajlarını dinledik, bu esnada araçta bizle beraber olan albay Tamer ÖZARSLAN,
araçtan inerek yolu kapatan askerlere hitaben bize Hava Harp Akademisinde ki göstermiş olduğu mesajı
gösterdi ama askerlerle ne konuştuğunu duymadım. Çünkü ben arabadan inmemiştim. Radyodan duyduğumuz
bilgilerle bize Tamer albayın gösterdiği bilgilerin farklı olduğunu anladık, o esnada bizim bulunduğumuz yerde
araçları içerisinde bulunan halkta tahmin ediyorum radyodan ayni mesajları dinlemiş olacaklar ki halk ta
araçlarından çıkarak yolu kapatan askerlerin üzerine gitmeye başladı, ben o sırada gelmiş olduğumuz
istikamete doğru aracımı çevirerek bize anlatılanlarla yasanan olayların farklı olduğunu fark ettiğimiz için geri
dönerek araç dışında bulunan tamer albayı alarak aracımızla birlikte geri dönmeye başladık, bu esnada
aracımın sağ arka lastiği patlamış olduğunu anladık buna rağmen durmayarak en kısa yoldan gelmiş
olduğumuz harp akademilerine 16.07.2016 günü saat:01.00 sıralarında aracımızı Migros mağazasının arka
kısmına bırakarak 3 nolu nizamiye önüne yaya olarak geldik buradan sadece yaya girişi vardır.3 nolu nizamiye
kapısını nöbetçi olan isimlerini bilmediğimiz bir astsubay ve bir er giriş kapısını kilitlemişlerdi, onlara hitaben
eve girmet istediğimiz söyledik onlar da bize kurmay başkanın emriyle içeri girişin yasak olduğunu söyledi. Biz
kendisine yetkili birisine haber vermesini içeri girmek istediğimizi belirtmesini istedik, orda yaklaşık 30 dakika
422
boyunca bizi beklettiler baktık bir haber yok dışarda halkın sesi geliyordu bizde can güvenliğimiz için
kameraların bizi kaydettiğini bilerekten çitlerden atlayarak ben,turgay, yusuf, ali, ve tamer albayla beraber 5
kişi olarak içeri giriş yaptık. İçeri girdiğimizde Tamer Albay öğretim başkanı Levent ÖZÜARAP albayı
arayarak bir şeyler konuştular, konuşmadan sonra Tamer albayda bize dönerek evlere gidiyoruz dedi. “
şeklinde beyanda bulunduğu,

3- Şüpheli Turgay CÜCÜK’ün kollukça alınan ifadesinde:

“…saat 22:30 civarında telefonuma 75.dönem sınıf Whatsappp grubunda çağırma planının devreye
girdiği şeklinde mesaj geldi, mesajı sınıf kıdemlimiz Yüzbaşı Hakan AKBULUT tarafından yollandı bunun
üzerine metroyla binerek Hava Harp Akademisi içerisinde bulunan lojmanıma geldim. Mesajda herkes eğitim
kıyafeti giyecek şeklinde mesaj geldiğinden bende eğitim kamuflajını giydim o esnada Eray AKIN Yüzbaşı beni
aradı ve yanıma geleceğini söyledi ardından lojmanların içerisinde buluştuk ve Yusuf GÜLSER Yüzbaşı, Ali
ERTÜRK Binbaşı ve Tamer ÖZARSLAN Albayı alacağımızı söyledi anılan şahısları aldıktan sonra Tamer
Albay dışarıya çıkacağımızı söyledi ve Erey AKIN’ın sivil aracıyla nizamiyeden 23:30 sıralarınd çıkış yaptık.
Nizamiyeden çıkarken Tamer Albaya nereye gittiğimizi sorduk kendisi terör faaliyeti olduğunu ve Sabiha
Gökçen Hava Limanına gideceğimizi söyledi, takiben yola çıktık 4 Levent istikametinden Fatih Sultan Mehmet
köprüsü istikametine hareket ettik, takibin bir süre emniyet şeridinde seyrettik, ardında ek şerit uygulaması olan
bölgeden ters istikamete geçerek Askerlerin olduğu yere geldik. Askerler Anadolu yakasında Avrupa yakasına
geçişi kapatmışlardı askerlere 100 metre mesafe kala durduk Tamer Albay araçtan inerek askerlerin yanına
gitti o esnada sivil halkın toplanmaya başladığını gördük, halkın toplandığını görünce Eray AKIN radyo açtı ve
bazı bürokratlarla beraber Sayın Cumhurbaşkanımız konuşmaları yayınlanıyordu bunun üzerine olay da bir
gariplik olduğu fark ederek geri döndük ve 5-10 m gittikten sonra Araç dışında olan Tamer Albayımızı
beklemeye başladık bu esnada araç da bulunan Ali ERTÜRK binbaşı Tamer Alayımızı almak için araçtan indi
bu esnada da burada bulunan halk aracın etrafında toplandı bu esnada Tamer Albay ve Ali ERTÜRK binbaşı
araca geldiler. Tamer Albay bizim olayla bir alakamız yok geri dönüyoruz diye bize ve toplanan halka söyledi,
ben Eray ve Yusuf araçtan hiçbir şekilde inmedik, Tamer Albay ve Ali Binbaşı araca bindikten sonra akademiyi
doğru yola çıktık 5-10 m gittikten sonra sağ arka lastikten ses geldiğini ve aracın sağ arka lastiğinin
patladığını fark ettik Tamer Albayın emriyle patlak lastikle akademi kadar hiç durmadan devam ettik ve bize en
yakın nizamiyeden içeri girdik bu nizamiye araç girişine kapalı olduğunu biliyorduk aracı Migros marketin oto
parkına bırakıp normal usule uygun olarak kimlik kartımızı 16 Temmuz 2016 günü tahminen saat 02:00
sıralarında okutarak turnikeden giriş yaptık kimlik kartımızı okuttuğumuz ve turnikeden normal usullerle
geçtiğimiz kamera ve sistem kayıtlarında mevcuttur görülecektir. Burada yaklaşık yarım saatle 45 dakika arası
turnike ile kapı arasında bekledik kapıda ki nöbetçi astsubay giriş çıkışların yasaklandığını söyledi ve güvenlik
şube müdürü Mehmet ÖKTEM tarafından bu emrin verildiğini söyledi takiben dışarda kalabalık görünce can
güvenliğimizin tehlikeye girdiğini düşünerek güvenlik kameralarının çekim yaptığı bir yerden lojmanlar
bölgesine girdik ilk girişi Tamer Albay yaptı, ERAY AKIN yüzbaşı ile birlikte bana da haber gönderdi bende
YUSUF GÜLSER yüzbaşı ve Ali ERTÜRK binbaşı ile beraber Tamer Albayın emriyle içeri girdik. Bir süre
lojmanlar bölgesinde bekledikten sonra Tamer Albayın emriyle evlerimize dağıldık. …” şeklinde beyanda
bulunduğu,

4- Şüpheli Yusuf GÜLSER’in kollukça alınan ifadesinde:

”…saat:22.15 sıralarında hava harp akademesirnde yönetim ana bilim dalı başkanı Albay Murat
DİVRİL tarafından arandım, Albay DİVRİL çağırma planının devrede olduğunu 30 dk içerisinde eğitim
kıyafetiyle akademiye gelmemi emretti. Çağırma planın amacı acil bir durumda personeli daha çabuk haberdar
edebilmek için önceden belirlenmiş personele tebliğ edilmiş bir plandır. O süre zarfında bende üzerimi
değiştirip akademiye gittim. buraya geldiğim de 2. sınıf dershanesinde yoklama alınıyordu, öğretim elamanları
isim okuyarak yanlarına öğrenci subayları çağırarak odalarına götürüyorlardı, öğretim elamanı binbaşı Ali
ERTÜRK de beni, Yüzbaşı Eray AKIN ve Yüzbaşı Turgay CÜCÜK’u isim okuyarak çağırdı. Ancak Turgay
CÜCÜK orda yoktu onaçda yüzbaşı ERAY telefon açarak hazır olmasını gelip evden alacağımızı söyledi. Bizi
yanına çağıran öğretim elamanı binbaşı Ali ERTÜRK, bizi albay Tamer ÖZASLAN’ınodasına götürdü. Odaya
Tamer Özaslan albayda geldi, onunla beraber toplam 4 kişi olduk, albay Tamer ÖZARSLAN bize yanına ben ali
423
ertürk binbaşı ve eray akın yüzbaşıya hitaben silahlı kuvvetler komuta hareket merkezinden hareket yıldırım
koduyla mesaj geldiğini bu mesajla İstanbul da yoğun terör faaliyetleri gerçekleşeceğine dair istihbarat
alındığı, bu kapsamda bize Sabiha gökçen havaalanına gideceğimizi ve beylik tabancalarımızı yanımıza
almamızısöyledi ve aracı olan var mı diye sordu yüzbaşı Eray Akın benim aracımla gideririz dedi. ben evime
giderek beylik tabancamı aldım evimin önünde beklemeye başladım aynı gün saat:23:40 sıralarında
ben,Turgay, Eray, Ali ve Tamer albayla beraber 5 kişi olarak Eray’a ait arabayla hava harp Akademilerinden
çıkış yaparak Fatih Sultan Mehmet köprüsü istikametine seyir haline geçtiğimizde Anadolu yakası tarafından
araç gelişin olmadığını, görerek köprü gişelerinden sonra trafik kilitli olduğundan ter istikamete geçerek boş
olan ve kapatılan yoldan devam ettik yolun sonunda köprünün girişinde askerlerin yolun kapattıklarını gördük.
Aracın dörtlülerine yakarak yavaşladık ve barikatın yaklaşık 25 m mesafede durduk bu esnada araçta bizle
beraber olan Albay Tamer ÖZARSLAN, araçtan inerek yolu kapatan askerlerin komutanına hitaben bize hava
harp akademisinde ki göstermiş olduğu mesajı gösterdi ama askerlerle ne konuştuğunu duymadım. o esnada
Avrupa Asya yönünde ki yol da bulanan araçlarda ki insanlar inmiş askeri barikatı ve onun ön tarafında
kabalık grubu izliyordu kalabalık grup içerisinde bir grup orda bulanan tankların üzerine çıkmıştı, bir kısmı
grup orda bulanan kara kuvvetlerine ait askerlerle tartışıyordu, barikatı aşan bir kaç kişi bizim aracımıza
yöneldi bizim aracın kapısı açıktı ve Tamer Albay dışarıda duruyordu buraya gelen grup komutan niye darbe
yapıyorsunuz genel kurmay başkanı nerde şeklinde ifadelerde bulundu. O andan itibaren bir şeyler ters gittiğini
anladım Eray yüzbaşı araç radyosunu açtı bir darbe girişi mi olduğunu orda radyodan ve halkın durumundan
öğrendik, Eray o sırada gelmiş olduğumuz istikamete doğru aracını çevirerek bize anlatılanlarla yaşanan
olayların farklı olduğunu fark ettik bu esnada Ali Binbaşı araçtan inerek araç dışında bulunan Tamer Albayı
alıp araca getirdi, Eray, Turgay ve ben araçtan hiç inmedik. Tamer Albay araca bindiğinde etrafımızı 10-15
kişilik bir vatandaş grubu çevirmişti, aracın camlarına vurmaya başladılar bunun üzerine hemen aracı hareket
ettirerek bölgeden uzaklaşmak istedik, aracın sağ arka tekerinden sesler gelmeye başladı ve yavaş hareket
ediyorduk, aracın lastiğine durup bakmak istedik ancak can güvenliğimiz olmadığı için oradan düşük suratla
devam ettik. İnsanlararkamızdan koşmaya devam etti köprü üzerinde de karşı şeritten bizim asker olduğumuzu
anlayan insan araca doğru koşmaya başladılar ama bize ulaşamadılar aracın lastiğin patladığını o an anladık
şekilde en kısa yoldan Harp Akademilerine Geldik Araçı Migros mağazasının park alanına bıraktık, nizamiye
kapısında bulunan turnikeye kartlarımızı okuttuk normal açık olan kapının zincirle kapatılmış olduğu ve
nöbetçi bir askerin silahla beklediğini gördük, nizamiye görevlisi astsubaya seslenerek kapıyı açmasını söyledik
o da bize kurmay başkanın emriyle içeri girişin ve çıkışın yasak olduğunu söyledi. biz elimizde bulunan emre
binayen çıktığımızı söyledik, dışarıda vatandaşlardan dolayı can güvendiğimizin olmadığı söyleyerek kurmay
başkanına bu şekilde söylemesini söyledik orda yaklaşık 30- 40dakika boyunca bekledik dışarda vatandaşların
gelip geçtiğini gördük korktuk Tamer albay Eray arabanın yanına gitti arabayı Migros’un arkasına aldılar
muhtemelen tel den atladılar ve bizi de oraya çağırdılar bizde Migros’un arka tarafında kameraların kayıt
yaptığı yerden içeri atladık. Bunda da bir şakınca görmedik çünkü can güvenliğimiz söz konusu idi. içeri
girdiğimizde Tamer albay içeride ne olup bittiğini bilmediğini en güvenli yolunun eve gitmek olduğunu bize
söyledikten sonra evlere gidiyoruz dedi….” şeklinde beyanda bulunduğu,

5- Olay tarihinde HAK 3 No’lu Nizamiye nöbetçi Astsubayı olan tanık Ferhat KIZILATEŞ’in
kollukça alınan ifadesinde;

“…21.30 sıralarından nizamiyede bulunun TV’den köprülerin kapatıldığı haberini gördüm. Bu


haberlerden sonra hatırlayamadığım bir zamanda Oktay Çetin üç nolu nizamiyeye gelerek “neler olduğunu
bizde bilmiyoruz olağan dışı bir şeyler oluyor dikkatli olun” diyerek ayrıldı. 24.00’da her gece olduğu gibi üç
nolu nizamiyeden giriş çıkışlara kapatılıyor o yüzden bizde saat 24.00’da kapıları kapattık. Saat 01.20
civarında siyah renkli honda model 34 FD 6504 plakalı araç sağ arka tekerleği parçalanmış vaziyette nizamiye
bölgesine Migros’un önüne giriş yaptı. Araçla birlikte biri şoför olmak üzere eğitim kıyafetli dört kişi geldi
sadece şoför aracın içinde diğerleri dışındaydı. Migros’un önünde aracı bir müddet kontrol ettikten sonra aracı
Migros’un arkasına park ederek yaya bir şekilde nizamiyede bulunan turnikelere geldiler içlerinden biri Hava
ikmal kurmay Albay Tamer Özarslan kartını okuttu diğerleri kartını okutmadan buradan girişin yasak olduğu
iki nolu nizamiyeden giriş yapmaları gerektiğini söyledim. Ancak uyarılarımı dikkate almayarak ısrar edince
kimliklerini kontrol etmek istedim. Turnikenin önünde bekleyen Hava Pilot Kurmay Binbaşı Ali Ertürk’ün kartı
elindeydi ve alarak ismini kontrol ettim diğer iki kişinin de kartlarını kontrol etmek istediğimde. “ne
424
yapacaksın kartı görevden geliyoruz” dediler. Bende bu şekilde alamayacağını nöbetçi amire haber vermem
gerektiğini söyledim ve askeri hattan aradığımda telefonu açmadığından kamera odasını aradım ve telefonu
açan Çağdaş Doğan telefonu açtı ve bana nöbetçi amir ve yardımcısının orada olmadığını söyledi. Daha sonra
aklıma Oktay Çetin geldi ve onu arayarak ulaştım durumu kendisine bildirdiğimde Oktay Çetin’in yanında
Hasan Nevzat Taşdeler’in olduğunu ona soracağını söyledi ve Hasan Nevzat Taşdeler de Selim Mertten izin
alınması gerektiğini söyledi. Bu sırada kapıda bekleyenlerin yanına Nizamettin Emre Karakoç sivil kıyafetli
olarak gelmişti. O sırada askeri hat çaldı ve açtığımda kendisinin nöbetçi amir yardımcısı olduğunu söyleyen
biri sana emrediyorum kapıyı aç dedi. Bende Selim Mert Tümgeneralin emir astsubayı Uğur Vatan’ı aradım ya
da arandım tam hatırlayamıyorum. Uğur Vatan bana Selim Mert’in emri olduğunu kimseyi içeri
alamayacağımı söyledi ve kapıda bekleyenlerin kimliklerini sordu. Bende hepsinin havacı olduğunu, eğitim
kıyafetli olduğunu ve ismini bildiğim Tamer Özarslan, Ali Ertürk olduğunu diğerlerinin ismini bilmediğimi
söyledim ve Selim Mert paşa içeri almamamı ve beklemelerini söyledi. Ve bende bunun üzerine kapıyı
açmayarak beklemelerini söyledim. Bir süre bekledikten sonra Nizamettin Emre Karakoç hariç diğer dört kişi
araçlarının yanına doğru gitti. Bende Nizamettin Emre Karakoç’un yanına giderek ne konuştukları sordum ve
bana galiba duvardan atlayarak geçebileceklerini söyledi. Bende bunun üzerine kamera odasında görevli
Çağdaş Doğan’ı arayarak duvardan atlayarak geçebileceklerini orayı gören kameranın olup olmadığını
sordum. Ve Şu anda atlıyorlar görüyorum dedi ve bunun üzerine telsizle Oktay Çetine ulaşmaya çalışırken
Çağdaş Doğan benden önce şahısların duvardan atlayarak giriş yaptıklarını söyledi. Bende belki telsizden
duymamışlardır diye Uğur Vatanı arayarak şahısların duvardan atlayarak girdiklerini söyledim. Saat 07.30
sıralarında Migros marketindeki görevliler aracın sahibinin kim olduğunu markete malzeme götürmek için
aracın engel olduğunu ve çekilmesini istediklerinden Bende gece gelen grubun içinde Tamer Özaslan olduğu
için onu aradım ve aracın kime ait olduğunu sordum ama bana bir şey söylemedi ve soran olursa bana
ulaşamadığını söyle şeklinde konuştu ve kapattı. Bende bunun üzerine Ali Ertürk’ü aradım ve Ali Ertürk aracın
Eray Akın’a ait olduğunu söyledi ve numarasını verdi….” şeklinde beyanda bulunduğu,

6- Şüpheli Cenk ERDOĞAN’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…ÖZÜARAP albayın yanına geldim odasında açık olan TV den TSK yönetime el koydu şeklinde
TRT den yayın yapıldığını gördüm. Kendisinin odasında olmamasından dolayı ÖZÜARAP albayı bulmak için
koridora çıktım koridorda karşılaştık, komutanım “TV de TSK yönetime el koydu şeklinde haber var,
görevlendirmelerden bahsediliyor öğrencilerden bazılarının dışarı çıktığından söz ediliyor durum nedir“
dedim. Kendisi bana görevlendirme kağıtları KORHAN albayda onun yanına git dedi. Bende KORHAN albayın
yanına gittim görevlendirme yazısını istedim oda bana bu görevlendirme yazısı dedi ve kağıdı bana uzattı ve
bana hitaben “ bu görevlendirme sırasında size yönelecek herhangi bir saldırı olmadıkça herhangi müdahalede
bulunulmayacağını” söyledi. Bende “bu olay nedir, kimi emri ile oraya gidiyoruz“ dedim. KORHAN albay
bana “bunlar bana bildirilen resmi görevlendirmeler, görevlendirmede karşınızda ismi yazan kişi ile irtibat
kurun” dedi. Bende kağıdı aldım kontrol ettiğimde ismimin karşısında talimat alacağım irtibat kuracağım Hv.
Plt Kur. Albay Barbaros AKÇA isminin yazılı olduğunu ve görev yeri olarak VALİLİK yazdığını ayrıca Harp
okulunda Binbaşı Gazi ODACI ile benle beraber olacak 4 öğrenci isminin olduğunu gördüm, bu öğrencilerin
isimleri hatırladığım kadarı ile Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Duran YILMAZ ve
Yüzbaşı Abdullah KURAL idi. (Abdullah KURAL ailesi ile olduğu belirtti bende kendisine emniyetli bir yerde
bekle dedim bu nedenle kendisi akademiye gelemedi). Görevlendirme yazısını Korhan albay tekrar benden geri
aldı ben bu yazıya kısa bir baktım başka görevlendirmeler vardı. Bu görevlendirmeler yanlış hatırlamıyorsan
ATÜRK HAVA LİMANI Hv. Muh. Kurmay Albay Murat DİVRİL, SABİHA GÖKÇEN HAVA LİMANI Albay
Tamer ÖZARSLAN şeklinde görevlendirmeler olduğunu hatırlıyorum, isimleri net gördüm ancak yerleri
konusunda tam net hatırlamıyorum…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.5. Şüpheli Ali Ertürk

Konumu:

Olay tarihinde Hava Harp Akademisinde Öğretim Elemanı-Pilot kurmay Kd. Binbaşı

425
Durumu:

Şüpheli 18.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; 1
adet üzerinde gizlilik derecesi ibaresi bulunan CD,Iphone marka cep telfonu ve takılı simkart, Iphone marka
İpad, 1 adet Acer marka dizüstü bilgisayar ile üst aramasında elde edilen; 1 adet Iphone 6s plus marka cep
telefonu’na incelenmek üzere el konulmuş, incelenmek üzere el konulan WD marka 500 gb harddisk, CD, 2
adet İphone cep telefonu, 2 adet Vodafone simkart, İpad marka tablet’in incelemesi neticesinde suç ve suç
unsuruna rastlanılmamış, şüpheli tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 18/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1-15 Temmuz 2016 akşamı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürlüğünde 21 kişinin katılımı ile gizliliğe riayet edilerek düzenlenen “DARBEYE YÖNELİK SON
KOORDİNASYON TOPLANTISI” olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı,

2-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan olaylara ilişkin; Hava Harp Akademisi Ölçme Değerlendirme
Şube Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak kullanıldığı, burada
Koordinasyon toplantıları yapıldığı, yine Darbe girişimi esnasında yapılan görevlendirmeler ile öğretim üyeleri
ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderildiği hususlarına katıldığı, girişi kontrollü olan Ölçme
Değerlendirme Şube Müdürlüğüne rahat bir şekilde giriş çıkış yaptığı,

3-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri 2 No.lu Nizamiye bölgesinde
yaşanan olaylar, dışarıya çıkış yapan subaylar ve önceden dışarıya çıkan ve nizamiye bölgesinden içeri girmeye
çalışan ve sokulmayan Ford Transit marka araçtan inerek kart okutmadan turnikelerden yaya olarak geçilmesi
olaylarında; 16 Temmuz 2016 saat 00.24'te kapalı bariyerin önünde bulunan siyah araçtan (siyah Honda CR-V)
Hv.İsth.Yzb. Turgay CÜCÜK'ün inerek güvenlik görevlisine araç arama yerindeki bariyeri açtırdığı, sonrasında
1 adet siyah Honda CR-V, bir adet gri Renault Clio, bir adet lacivert Renault Kadjar, bir adet mavi Mitsubishi
olmak üzere, 4 (dört) aracın bariyerleri geçtiği ve nizamiye demir kapılarının kapalı olması nedeniyle dışarıya
çıkamadıkları, saat 00:28'de bariyerlerin tekrar kapatıldığı aynı zamanda Nöbetçi Amirinin nizamiye binasına
doğru elinde silahla yürüdüğü, nizamiye demir kapılarının Nizamiye Nöbetçi Sb. Tarafından açtırılmaması
nedeniyle saat 00.30'a kadar söz konusu araçların burada beklediği, ilk araçta (siyah Honda CR-V) bulunan üç
kişinin (Hv. PIt.Yzb. Eray AKİN, Hv.İkm.Kur.Alb. Tamer ÖZARSLAN, Hv.PIt. Kur. Bnb. Ali ERTÜRK)
aşağıya inerek bekledikleri ve etrafa bakındıkları, elinde silahıyla Nöbetçi Amirinin ve Yardımcısının
nizamiyeye gelişiyle birlikte kapıların açılarak araçların tümünün dışarı çıktığı, Tamer ÖZARSLAN’ın
grubunda darbe görevlendirmeleri ile dışarıya çıkan ve olaylara katılan subaylardan olduğu,

4-Şüpheliler hakkındaki Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen 17.07.2016 tarihli rapor
içeriğinde;Olay gecesi Tamer ÖZARSLAN, Ali ERTÜRK, Yusuf GÜLSER; Eray AKIN, Turgay CÜCÜK isimli
şüphelilerin Eray AKIN’a ait olan 34 FD 6504 plaka sayılı Honda CVR marka araç ile 16 Temmuz saat:01.30
sıralarında uçuş tulumlu ve eğitim kıyafetli olarak 3 No’lu nizamiyeden girmek istedikleri, kapının girişe
kapatılmış olması ve yanlarında kimlik kartlarının olmadığından dolayı içeriye alınmadıkları, ismi geçenlerin
Migros arkasındaki J-9 Emniyet duvarından atlamak sureti ile kışlaya girdikleri tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasında katıldığı diğer olay ve eylemler:

Alınan ifadelerden; şahsın Harp Akademileri Komutanlığında Levent ÖZÜARAP’ın


görevlendirmesi ile Bnb. Ali ERTÜRK’ün Alb. Tamer ÖZARSLAN’ın grubunda, Yzb. Eray AKIN ve Yzb.
Yusuf GÜLSER Yüzbaşı Turgay CÜCÜK ile birlikte Darbe girişimine ve Sabiha Gökçen Havalimanının
işgaline katılmak üzere Harp Akademileri Komutanlığından çıkış yapan şahıslardan olduğu, Anadolu yakasına
426
geçtiği, kavacık kavşağı civarında yolun vatandaşlar tarafından kapatılma üzerine Kavacık civarında yaşanan
olaylara katıldığı, yaşanan olaylarda şahısların kullandığı aracına mermi isabet ettiği, geri döndüklerini,
akademi yerleşkesine sokulmamaları üzerine demir tellerden atlayarak Akademiye girdikleri hususları tespit
edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Tanık Ferhat Geylani’nin kollukça alınan ifadesinde;

“…15-07-2016 günü Haberlerde Başbakan Binali YILDIRIM’ın bu bir kalkışmadır, ufak çaplı
kalkışmadır, her ne olursa olsun üstesinden gelinecektir! Şeklinde konuşma yaptığını görünce bir darbe
kalkışması olduğunu anladım. Hemen yaya olarak evime yakında bulunan Kavacık Polis Karakoluna gittim.
Karakolda ki polislere neler olduğunu sordum, görevli polisler bize emir geldi, polis merkezini terk edemiyoruz
dediler. Benim amacım onlar ile birlikte köprüye gitmekti. Daha sonrasında onlarından ayrılarak koşarak
ikametime yakın olan Fatih Sultan Mehmet Köprüsüne (2. Köprü) Otağtepe üst geçidinin bulunduğu yerden
çiçekliklerin arasından köprüyü kapatan askerlerin olduğu yere doğru koşarak gittim. Trafik tamamen
durmuştu. Araç içerisinde bulunanlar o şekilde ne olduğunu anlamaya çalışıp, bekliyorlardı. Benim gittiğim
zaman hiçbir müdahale yoktu, zannedersem daha Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN sokaklara ve
meydanlara inin şeklinde bir konuşma yapmamıştı. Askerlere doğru giderken askerlere yaklaşık 50 metre kadar
geride bulunan 25-30 yaşlarında sivil giyimli bir şahıs beni durdurdu. “Dur gitme nereye gidiyorsun seni
vururlar” dedi bunun üzerine bende “sen kimsin?”dediğimde kendisinin sivil polis olduğunu söyledi ancak
herhangi bir kimlik göstermedi. Bende bu şahsı dinlemeyerek askerlerin olduğu yere doğru gittim. O ara
askerler onlara doğru yaklaştığımı görünce havaya doğru ateş ederek beni uzaklaştırmak istediler. Ben bu
esnada yalnızdım ama hiçbir şekilde geri dönmeyi düşünmedim. Ne olacaksa olsun diye düşünerek askerlere
doğru ellerim havada yürümeye devam ettim. Omzunda iki yıldız olarak görebildiğim tam olarak rütbesini
göremediğim, 40 yaşlarında rütbeli bir asker ile yüz yüze geldim. Bu şahıs orada bulunan Askerlerin
komutanıydı. Bu şahsa komutanım siz Peygamber Ocağının askerlerisiniz, biz vatandaşlara niçin silah
çekiyorsunuz yaptığınız yanlış değil mi? şeklinde beyanlarda bulununca bu şahısta bana hitaben biz sizin
güvenliğiniz için buradayız dedi. Bende bomba mı var, terör saldırısı mı var? Diye sordum oda bana SIKI
YÖNETİM İLAN EDİLDİ. Sokağa çıkma yasağı var dışarıda durmayın evinize gidin dedi. Bende eve
gitmeyeceğimi buradan ayrılmayacağımı söyledim. Ayrıca blöf amaçlı olarak diğer köprü ve Ankara’dakiler
teslim oldu sizde silahlarınızı bırakın, polisler geliyor size operasyon yapacak deyince bu şahsın bir anda gardı
düştü ve geride bulunan sivil bir aracın yanına gitti bu aracın Plakasını ben daha önce ihbar etmiştim, bu
aracın plakası 34 FD 6504 idi. Araç Honda marka Jip tarzında bir araçtı. Aracın yanında 3 veya 4 şahıs
bulunmaktaydı. Hatırladığım kadarıyla 2’si sivil, 2’side askeri kamuflaj kıyafetli idi. Bu aracın yanında
gördüğüm şahıslardan birini bana göstermiş olduğunuz fotoğraflar içerisinde Eray AKIN olduğunu öğrendiğim
şahıs olarak teşhis ettim. Bu şahıs ile hiçbir konuşmamız olmadı ve şahsı uzaktan gördüm ama teşhisimde
yanılmıyorum ve eminim. Bu sırada yanımıza kendi sivil polis olarak tanıtan ve bana askerlerin yanına gitme
diyen şahıs ile başka bir vatandaş gelerek rütbeli askere hitaben “siz okyanus ötesinden mi emir alıyorsunuz
deyince rütbeli askerde bu lafa sinirlenerek “ SİZ BİZİM HANİ İNİMİZE GİRECEKTİNİZ, GÖRÜN BAKALIM
BİZ SİZİN İNİNİZE GİRECEĞİZ ve BUNDAN SONRA BİZE İTAAT EDECEKSİNİZ! “ şeklinde hitap edince
bende bu askerin Fetullahçı terör örgütünün emrinde hareket eden bir asker olduğunu anladım ve
dayanamayarak “BİZ ANCAK ALLAH’A İTAAT EDERİZ, BAŞKASINA İTAAİT ETMEYİZ, VURACAKSAN
VUR KÖPEK” deyince bana karşı elinde bulunan silahı doğrultarak ateş edecekmiş gibi hamle yapmak
üzereyken yanımızda bulunan ve kendisini sivil polis olarak tanıtan kişi arayarak girerek bu askerin elindeki
silahı tutarak yukarıya doğru çevirdi, o da bunun üzerine silahın dipçik kısmı ile göğüs kısmıma doğru vurdu
ancak fazla hareket kabiliyeti olmadığından çok sert vuramadı. Bu sırada bu askerin yanına arka tarafta
bulunan birkaç rütbeli asker daha geldi, onlarda bizi oradan uzaklaştırmaya çalıştı ve aramızda 1 metre kadar
mesafe oluşunca bizim ayaklarımıza doğru ateş etmeye başladılar o anda orada ben, sivil polis olduğunu
söyleyen şahıs ve birde vatandaş vardı. Bu şahıs bunlar bizi vuracak biraz buradan uzaklaşalım deyince geriye
doğru çıktık. Hemen yakında bulunan ve olay yerini net gören üst geçit üstünde bulunan toplanan vatandaşlar
olayları seyrediyordu onların yanına giderek onları ikna edip aşağıya indirmeye çalıştım. Bu esnada ben üst
geçitteyken bu askeri birliklere takviye 3-4 adet Tank geldi onlarda köprü girişlerini kapattı. Üst geçitten geçen
427
Tankların üzerine taşlar, şişeler gibi bir şeyler atarak engellemeye çalıştık. Üst geçidin üzerinde durduğumuz
sırada arka taraftan Anadolu yakası Ümraniye tarafından olduğunu düşündüğüm yaklaşık 6-7 bin kişilik bir
grup gördüm, bu grup köprüye doğru geliyorlardı. Muhtemelen bu grup Cumhurbaşkanımızın açıklamasını
duyarak gelen şahıslardı. Bu şahısları görünce üst geçitte bulunanlara Hadi bizde aşağıya inelim gruba
katılalım. Bu hainlere fırsat vermeyelim dedim. Üst geçitten benimle birlikte birkaç kişi aşağıya indi. Ben gelen
grubun ön safına geçerek gruptakiler ile kol kola girdim. Askerlere doğru yürümeye devam ettik, bu sırada
askerler önce havaya ve bize doğru direk olarak ateş ettiler. Bu sırada yaralananların olduğunu duydum. Daha
sonradan Sivaslı bir vatandaşın Şehit olduğunu öğrendim. Vatandaşlar ile birlikte ateş eden askerlere ne
yapıyorsunuz, kim ateş ediyorsunuz, kendi halkınıza mı ateş ediyorsunuz şeklinde tepkiler göstererek iyice
askerlere doğru yaklaştık. Aramızda çok konuşma geçti. Teslim olmaları ve bu işten vazgeçmeleri konusunda
devamlı ikna etmeye çalıştık. Ben bir ara biraz daha tankların arkasında bulunan erlerin yanına doğru gittim,
onlar yere çömelmiş nişan vaziyetinde bize doğru duruyorlardı. Ne yapıyorsunuz silahınızı bırakın dediğimde
tam olarak ortalarında duran rütbeli olduğunu düşündüğüm şahıs buradan uzaklaş seni vururum dedi.
Erlerden biri de arka taraftan onun görmeyeceği şekilde beni koruma iç güdüsüyle sus işareti yaparak seni
vuracak şeklinde işaret yaptı. Ben bunun üzerine tepki vermeden konuşmama devam ettim. Arka tarafta
bulunan binaya doğru yaklaşınca Köprü girişinde bulunan Köprüleri Koruma Şube Müdürlüğü olan binanın
yanında bulunan 34 FD 6504 plakalı araç içerisinde birkaç kişi ile birlikte oradan Avrupa yakası istikametine
doğru hızlı bir şekilde kaçtı. Bu arabanın yanında olay süresince beyaz renkli başka bir araçta vardı, ancak
plakasını alamadım çünkü bu araç daha önce kaçtı. Bu aracın plakası köprüde bulunan kameralardan tespit
edilebilir, beyaz araçtaki şahıslarda yine askerler ile irtibat içerisindeydi. Bu şahısların yüzlerini göremedim.
Vatandaş iyice toplandıktan sonra bir anda yerde bulunan birkaç askeri etkisiz hale getirdi, bende hemen bu
sırada bir askeri etkisiz hale getirdim. Bu sırada tankların üzerinde vatandaşlar çıkmıştı, tankın içerisinde
olanlar tankı hareket ettirerek vatandaşları yola savuruyordu, vatandaşlar devamlı ezilme tehlikesi
içerisindeydi. Tankların içerisinde bulunanlar teker teker teslim olmaya başladılar bu sırada tanklardan birinin
Hisarüstü istikametine doğru kaçtığını öğrendim, bu Tankı da Hisarüstü tarafında yakalandığını duydum. Ben
olaylar sırasında gördüğüm askerleri teşhis edebilirim hatta bana biz sizin ininize gireceğiz bize tabi
olacaksınız diyen rütbeli askerin fotoğrafını görsem teşhis edebilirim bu asker zırhlı araçlar ile olay yerine
gelmiş, Tam teçhizatlı elinde uzun namlulu G3 silah bulunanaskeri kıyafetli şahıstı. Olaylar sırasında bize
doğru ateş eden bana dipçik ile vuran bize silah doğrultan TSK içerisine sızan FETÖ terör örgütü içerisinde
faaliyet gösteren teröristlerden davacı ve şikâyetçiyim. Anlatacaklarım bunlardan ibarettir." şeklinde beyanda
bulunduğu,

Tanık Ferhat Geylani’nin 29.08.2016 günü kollukta yapılan fotoğraf teşhisinde;

"Ben bu şahsı 15.07.2016 günü FETÖ/PDY (Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması)
terör örgütünün ülkemizde kalkışmış olduğu Darbe girişimi olayında Fatih Sultan Mehmet Köprüsünde
gördüm.Bu rada açık kimliğini sizlerden (T.C. Kimlik No: 35693185550) Eray AKIN olarak öğrendim.Bu şahıs
yanında 2 kişi sivil olmak üzere toplam 3-4 kişilik grupla beraber hareket ediyordu.Teşhis etmiş olduğum bu
şahıs bahse konu Darbe girişiminde FSM Köprüsündeki askerleri organize eden ve onlara talimat veren
şahıstır.Bu şahıs olaylar devam ederken yanındaki 3-4 kişilik grupla beraber 34 FD 6504 plaka sayılı siyah
Honda Jeep olarak gördüğüm bir araçla ve onlara eşlik eden plakasını alamadığım beyaz renkli bi araçla
beraber olay yerinden Avupa Yakası istikametine doğru kaçtılar." şeklinde beyanla Eray AKIN’ı fotoğrafından
teşhis etmiştir.

2- Şüpheli Eray AKIN’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Whatsappp gurubundan grupta bulunan herkesin eğitim kıyafetli olarak yarım saat içinde hava
harp akademisi binasında olmamız şeklinde gelen mesajla birlikte hemen kıyafetimi giyerek belirtilen hava
harp akademisi binasına gittim. orda bize bu mesajı yollayanın yüzbaşı rütbesinde olan hakan isimli soy ismini
hatırlayamadığım kıdemli tarafından atıldığını, ve sonradan ise bu mesajın atılması talimatını vereninin Albay
Murat DİVRİL olduğunu, ona da bu talimatı öğretim başkanı olan Albay rütbesinde bulunan Levent ÖZÜARAP
tarafından verildiğini, sınıfta ki diğer öğrenci subaylardan öğrendim. buraya geldiğim de 2. sınıf dershanesinde
yoklama alınıyordu, öğretim elamanları isim okuyarak yanlarına öğrenci subayları çağırarak odalarına
428
götürüyorlardı, öğretim elamanı binbaşı Ali ERTÜRK de beni, Yusuf GÜLSER yüzbaşı ve Yüzbaşı Turgay
CÜCÜK’u isim okuyarak çağırdı. Ancak Turgay CÜCÜK orda yoktu onada telefon açarak hazır olmasını gelip
evden alacağımızı söyledik. Bizi yanına çağıran öğretim elamanı Binbaşı Ali ERTÜRK, bizi Albay Tamer
ÖZASLANIN odasına götürdü. Odaya Tamer ÖZASLAN albayda geldi, onunla beraber toplam 4 kişi olduk,
Albay Tamer ÖZARSLAN bize ben, Ali ERTÜRK binbaşı ve Yusuf GÜLSER yüzbaşıya hitaben silahlı kuvvetler
komuta hareket merkezinden hareket yıldırım koduyla mesaj geldiğini bu mesajla istanbul da yoğun terör
faaliyetleri olacağına dair istihbarat alındığı, ve buna ilişkin olarak da silahlı kuvvetler personelini kolluk
güçlerine yardımcı olaçağı yazılı mesajı bize okuyarak gösterdi. Bize eğitim kıyafetlerimizi giymemizi ve
Sabiha Gökçen Havaalanına Gidiyoruz diye söyledi bende eğitim kıyafeti olmadığı için evine almak için
gittiğimiz Turgay CUCUK isimli yüzbaşından eğitim kıyafeti temin ettim ve onunun evinde giyindim.
Ben,Turgay, Yusuf, Ali ve Tamer albayla beraber 5 kişi olarak benim kendi şahsıma ait 34 fd 6504 plakalı
arabam ile aynı gün saat:23:40 sıralarında hava harp akademelirinden çıkış yaparak fatih sultan mehmet
köprüsü istikametıne seyir haline geçtiğimizde anadolu yakası tarafından araç gelişin olmadığını, görerek
köprü gişelerinden sonra trafık kilitli olduğundan ter istikamete geçerekboş olan ve kapatılan yoldan devam
ettik yolun sonunda köprünün girişinde askerlerin yolun kapattıklarını gördük. o esnada araçın radyosu açtık
radyodan cumhurbaşkanı ve başbakanın konuşmalarını duyduk konuşmaların içeriğinde bu yapılan bir
kalkışmadır şeklinde ki mesajlarını dinledik, bu esnada araçta bizle beraber olan albay Tamer ÖZARSLAN,
araçtan inerek yolu kapatan askerlere hitaben bize Hava Harp Akademisinde ki göstermiş olduğu mesajı
gösterdi ama askerlerle ne konuştuğunu duymadım. Çünkü ben arabadan inmemiştim. Radyodan duyduğumuz
bilgilerle bize Tamer albayın gösterdiği bilgilerin farklı olduğunu anladık, o esnada bizim bulunduğumuz yerde
araçları içerisinde bulunan halkta tahmin ediyorum radyodan ayni mesajları dinlemiş olacaklar ki halk ta
araçlarından çıkarak yolu kapatan askerlerin üzerine gitmeye başladı, ben o sırada gelmiş olduğumuz
istikamete doğru aracımı çevirerek bize anlatılanlarla yasanan olayların farklı olduğunu fark ettiğimiz için geri
dönerek araç dışında bulunan tamer albayı alarak aracımızla birlikte geri dönmeye başladık, bu esnada
aracımın sağ arka lastiği patlamış olduğunu anladık buna rağmen durmayarak en kısa yoldan gelmiş
olduğumuz harp akademilerine 16.07.2016 günü saat:01.00 sıralarında aracımızı Migros mağazasının arka
kısmına bırakarak 3 nolu nizamiye önüne yaya olarak geldik buradan sadece yaya girişi vardır.3 nolu nizamiye
kapısını nöbetçi olan isimlerini bilmediğimiz bir astsubay ve bir er giriş kapısını kilitlemişlerdi, onlara hitaben
eve girmet istediğimiz söyledik onlar da bize kurmay başkanın emriyle içeri girişin yasak olduğunu söyledi. Biz
kendisine yetkili birisine haber vermesini içeri girmek istediğimizi belirtmesini istedik, orda yaklaşık 30 dakika
boyunca bizi beklettiler baktık bir haber yok dışarda halkın sesi geliyordu bizde can güvenliğimiz için
kameraların bizi kaydettiğini bilerekten çitlerden atlayarak ben,turgay, yusuf, ali, ve tamer albayla beraber 5
kişi olarak içeri giriş yaptık. İçeri girdiğimizde Tamer Albay öğretim başkanı Levent ÖZÜARAP albayı
arayarak bir şeyler konuştular, konuşmadan sonra Tamer albayda bize dönerek evlere gidiyoruz.“ şeklinde
beyanda bulunduğu,

3- Şüpheli Yusuf GÜLSER’in kollukça alınan ifadesinde;

”…saat:22.15 sıralarında hava harp akademesirnde yönetim ana bilim dalı başkanı Albay Murat
DİVRİL tarafından arandım, Albay DİVRİL çağırma planının devrede olduğunu 30 dk içerisinde eğitim
kıyafetiyle akademiye gelmemi emretti. Çağırma planın amacı acil bir durumda personeli daha çabuk haberdar
edebilmek için önceden belirlenmiş personele tebliğ edilmiş bir plandır. O süre zarfında bende üzerimi
değiştirip akademiye gittim. buraya geldiğim de 2. sınıf dershanesinde yoklama alınıyordu, öğretim elamanları
isim okuyarak yanlarına öğrenci subayları çağırarak odalarına götürüyorlardı, öğretim elamanı binbaşı Ali
ERTÜRK de beni, Yüzbaşı Eray AKIN ve Yüzbaşı Turgay CÜCÜK’u isim okuyarak çağırdı. Ancak Turgay
CÜCÜK orda yoktu onaçda Yüzbaşı ERAY telefon açarak hazır olmasını gelip evden alacağımızı söyledi. Bizi
yanına çağıran öğretim elamanı binbaşı Ali ERTÜRK, bizi albay Tamer ÖZASLAN’ınodasına götürdü. Odaya
Tamer Özaslan albayda geldi, onunla beraber toplam 4 kişi olduk, albay Tamer ÖZARSLAN bize yanına ben ali
ertürk binbaşı ve eray akın yüzbaşıya hitaben silahlı kuvvetler komuta hareket merkezinden hareket yıldırım
koduyla mesaj geldiğini bu mesajla İstanbul da yoğun terör faaliyetleri gerçekleşeceğine dair istihbarat
alındığı, bu kapsamda bize Sabiha gökçen havaalanına gideceğimizi ve beylik tabancalarımızı yanımıza
almamızı söyledi ve aracı olan var mı diye sordu yüzbaşı Eray Akın benim aracımla gideririz dedi. Ben evime
giderek beylik tabancamı aldım evimin önünde beklemeye başladım aynı gün saat:23:40 sıralarında
429
ben,Turgay, Eray, Ali ve Tamer albayla beraber 5 kişi olarak Eray’a ait arabayla hava harp Akademilerinden
çıkış yaparak Fatih Sultan Mehmet köprüsü istikametine seyir haline geçtiğimizde Anadolu yakası tarafından
araç gelişin olmadığını, görerek köprü gişelerinden sonra trafik kilitli olduğundan ter istikamete geçerek boş
olan ve kapatılan yoldan devam ettik yolun sonunda köprünün girişinde askerlerin yolun kapattıklarını gördük.
Aracın dörtlülerine yakarak yavaşladık ve barikatın yaklaşık 25 m mesafede durduk bu esnada araçta bizle
beraber olan Albay Tamer ÖZARSLAN, araçtan inerek yolu kapatan askerlerin komutanına hitaben bize hava
harp akademisinde ki göstermiş olduğu mesajı gösterdi ama askerlerle ne konuştuğunu duymadım. o esnada
Avrupa Asya yönünde ki yol da bulanan araçlarda ki insanlar inmiş askeri barikatı ve onun ön tarafında
kabalık grubu izliyordu kalabalık grup içerisinde bir grup orda bulanan tankların üzerine çıkmıştı, bir kısmı
grup orda bulanan kara kuvvetlerine ait askerlerle tartışıyordu, barikatı aşan bir kaç kişi bizim aracımıza
yöneldi bizim aracın kapısı açıktı ve Tamer Albay dışarıda duruyordu buraya gelen grup komutan niye darbe
yapıyorsunuz genel kurmay başkanı nerde şeklinde ifadelerde bulundu. O andan itibaren bir şeyler ters gittiğini
anladım Eray yüzbaşı araç radyosunu açtı bir darbe girişi mi olduğunu orda radyodan ve halkın durumundan
öğrendik, Eray o sırada gelmiş olduğumuz istikamete doğru aracını çevirerek bize anlatılanlarla yaşanan
olayların farklı olduğunu fark ettik bu esnada Ali Binbaşı araçtan inerek araç dışında bulunan Tamer Albayı
alıp araca getirdi, Eray, Turgay ve ben araçtan hiç inmedik. Tamer Albay araca bindiğinde etrafımızı 10-15
kişilik bir vatandaş grubu çevirmişti, aracın camlarına vurmaya başladılar bunun üzerine hemen aracı hareket
ettirerek bölgeden uzaklaşmak istedik, aracın sağ arka tekerinden sesler gelmeye başladı ve yavaş hareket
ediyorduk, aracın lastiğine durup bakmak istedik ancak can güvenliğimiz olmadığı için oradan düşük suratla
devam ettik. İnsanlararkamızdan koşmaya devam etti köprü üzerinde de karşı şeritten bizim asker olduğumuzu
anlayan insan araca doğru koşmaya başladılar ama bize ulaşamadılar aracın lastiğin patladığını o an anladık
şekilde en kısa yoldan Harp Akademilerine Geldik Araçı Migros mağazasının park alanına bıraktık, nizamiye
kapısında bulunan turnikeye kartlarımızı okuttuk normal açık olan kapının zincirle kapatılmış olduğu ve
nöbetçi bir askerin silahla beklediğini gördük, nizamiye görevlisi astsubaya seslenerek kapıyı açmasını söyledik
o da bize kurmay başkanın emriyle içeri girişin ve çıkışın yasak olduğunu söyledi. biz elimizde bulunan emre
binayen çıktığımızı söyledik, dışarıda vatandaşlardan dolayı can güvendiğimizin olmadığı söyleyerek kurmay
başkanına bu şekilde söylemesini söyledik orda yaklaşık 30- 40dakika boyunca bekledik dışarda vatandaşların
gelip geçtiğini gördük korktuk Tamer albay Eray arabanın yanına gitti arabayı Migros’un arkasına aldılar
muhtemelen tel den atladılar ve bizi de oraya çağırdılar bizde Migros’un arka tarafında kameraların kayıt
yaptığı yerden içeri atladık. Bunda da bir şakınca görmedik çünkü can güvenliğimiz söz konusu idi. içeri
girdiğimizde Tamer albay içeride ne olup bittiğini bilmediğini en güvenli yolunun eve gitmek olduğunu bize
söyledikten sonra evlere gidiyoruz dedi….” şeklinde beyanda bulunduğu,

4- Olay tarihinde HAK 3 No’lu Nizamiye nöbetçi Astsubayı olan Ferhat KIZILATEŞ’in kollukça
alınan ifadesinde;

“…21.30 sıralarından nizamiyede bulunun TV’den köprülerin kapatıldığı haberini gördüm. Bu


haberlerden sonra hatırlayamadığım bir zamanda Oktay Çetin üç nolu nizamiyeye gelerek “neler olduğunu
bizde bilmiyoruz olağan dışı bir şeyler oluyor dikkatli olun” diyerek ayrıldı. 24.00’da her gece olduğu gibi üç
nolu nizamiyeden giriş çıkışlara kapatılıyor o yüzden bizde saat 24.00’da kapıları kapattık. Saat 01.20
civarında siyah renkli honda model 34 FD 6504 plakalı araç sağ arka tekerleği parçalanmış vaziyette nizamiye
bölgesine Migros’un önüne giriş yaptı. Araçla birlikte biri şoför olmak üzere eğitim kıyafetli dört kişi geldi
sadece şoför aracın içinde diğerleri dışındaydı. Migros’un önünde aracı bir müddet kontrol ettikten sonra aracı
Migros’un arkasına park ederek yaya bir şekilde nizamiyede bulunan turnikelere geldiler içlerinden biri Hava
ikmal kurmay Albay Tamer Özarslan kartını okuttu diğerleri kartını okutmadan buradan girişin yasak olduğu
iki nolu nizamiyeden giriş yapmaları gerektiğini söyledim. Ancak uyarılarımı dikkate almayarak ısrar edince
kimliklerini kontrol etmek istedim. Turnikenin önünde bekleyen Hava Pilot Kurmay Binbaşı Ali Ertürk’ün kartı
elindeydi ve alarak ismini kontrol ettim diğer iki kişinin de kartlarını kontrol etmek istediğimde. “ne
yapacaksın kartı görevden geliyoruz” dediler. Bende bu şekilde alamayacağını nöbetçi amire haber vermem
gerektiğini söyledim ve askeri hattan aradığımda telefonu açmadığından kamera odasını aradım ve telefonu
açan Çağdaş Doğan telefonu açtı ve bana nöbetçi amir ve yardımcısının orada olmadığını söyledi. Daha sonra
aklıma Oktay Çetin geldi ve onu arayarak ulaştım durumu kendisine bildirdiğimde Oktay Çetin’in yanında
Hasan Nevzat Taşdeler’in olduğunu ona soracağını söyledi ve Hasan Nevzat Taşdeler de Selim Mertten izin
430
alınması gerektiğini söyledi. Bu sırada kapıda bekleyenlerin yanına Nizamettin Emre Karakoç sivil kıyafetli
olarak gelmişti. O sırada askeri hat çaldı ve açtığımda kendisinin nöbetçi amir yardımcısı olduğunu söyleyen
biri sana emrediyorum kapıyı aç dedi. Bende Selim Mert Tümgeneralin emir astsubayı Uğur Vatan’ı aradım ya
da arandım tam hatırlayamıyorum. Uğur Vatan bana Selim Mert’in emri olduğunu kimseyi içeri
alamayacağımı söyledi ve kapıda bekleyenlerin kimliklerini sordu. Bende hepsinin havacı olduğunu, eğitim
kıyafetli olduğunu ve ismini bildiğim Tamer Özarslan, Ali Ertürk olduğunu diğerlerinin ismini bilmediğimi
söyledim ve Selim Mert paşa içeri almamamı ve beklemelerini söyledi. Ve bende bunun üzerine kapıyı
açmayarak beklemelerini söyledim. Bir süre bekledikten sonra Nizamettin Emre Karakoç hariç diğer dört kişi
araçlarının yanına doğru gitti. Bende Nizamettin Emre Karakoç’un yanına giderek ne konuştukları sordum ve
bana galiba duvardan atlayarak geçebileceklerini söyledi. Bende bunun üzerine kamera odasında görevli
Çağdaş Doğan’ı arayarak duvardan atlayarak geçebileceklerini orayı gören kameranın olup olmadığını
sordum. Ve Şu anda atlıyorlar görüyorum dedi ve bunun üzerine telsizle Oktay Çetine ulaşmaya çalışırken
Çağdaş Doğan benden önce şahısların duvardan atlayarak giriş yaptıklarını söyledi. Bende belki telsizden
duymamışlardır diye Uğur Vatanı arayarak şahısların duvardan atlayarak girdiklerini söyledim. Saat 07.30
sıralarında Migros marketindeki görevliler aracın sahibinin kim olduğunu markete malzeme götürmek için
aracın engel olduğunu ve çekilmesini istediklerinden Bende gece gelen grubun içinde Tamer Özaslan olduğu
için onu aradım ve aracın kime ait olduğunu sordum ama bana bir şey söylemedi ve soran olursa bana
ulaşamadığını söyle şeklinde konuştu ve kapattı. Bende bunun üzerine Ali Ertürk’ü aradım ve Ali Ertürk aracın
Eray Akın’a ait olduğunu söyledi ve numarasını verdi….” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.6. Şüpheli Turgay Cücük

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci Subay – İsth.
Yüzbaşı

Durumu:
Şüpheli 17.07.2016 günü yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; 1 adet WD
marka harddisk, 1 adet Acer Aspire marka dizüstü bilgisayar, 1 adet Casper Nirvana marka dizüstü bilgisayar,
komşusuna teslim ettiği 1 adet Asus marka Z 202 model cep telefonu, bu telefoniçerisinde avea simkart’a
incelenmek üzere el konulmuş,incelenmek üzere el konulan; Hitachi 500 gb hardisk, Toshiba 1 tb Harddisk,
WD marka harddisk’in içeriğinde yapılan incelemede suç ve suç unsuruna rastlanılmamış, Asus cep telefonu,
Avea simkart’ın imaj ve exportu alınamamış, şüpheli tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe
tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri 2 No.lu Nizamiye Bölgesinde
Yaşanan Olaylar, Dışarıya çıkış yapan subaylar ve önceden dışarıya çıkan ve nizamiye bölgesinden içeri
girmeye çalışan ve sokulmayan Ford Transit marka araçtan inerek kart okutmadan turnikelerden yaya olarak
geçilmesi olaylarında; 16 Temmuz 2016 saat 00.24'te kapalı bariyerin önünde bulunan siyah araçtan (siyah
Honda CR-V) Hv.İsth.Yzb. Turgay CÜCÜK'ün inerek güvenlik görevlisine araç arama yerindeki bariyeri
açtırdığı, sonrasında 1 adet siyah Honda CR-V, bir adet gri Renault Clio, bir adet lacivert Renault Kadjar, bir
adet mavi Mitsubishi olmak üzere, 4 (dört) aracın bariyerleri geçtiği ve nizamiye demir kapılarının kapalı
olması nedeniyle dışarıya çıkamadıkları, saat 00:28'de bariyerlerin tekrar kapatıldığı aynı zamanda Nöbetçi
Amirinin nizamiye binasına doğru elinde silahla yürüdüğü, nizamiye demir kapılarının Nizamiye Nöbetçi Sb.
Tarafından açtırılmaması nedeniyle saat 00.30'a kadar söz konusu araçların burada beklediği, ilk araçta (siyah
Honda CR-V) bulunan üç kişinin (Hv. PIt.Yzb. Eray AKİN, Hv.İkm.Kur.Alb. Tamer ÖZARSLAN, Hv.PIt. Kur.
Bnb. Ali ERTÜRK) aşağıya inerek bekledikleri ve etrafa bakındıkları, elinde silahıyla Nöbetçi Amirinin ve
Yardımcısının nizamiyeye gelişiyle birlikte kapıların açılarak araçların tümünün dışarı çıktığı, Tamer
431
ÖZARSLAN’ın grubunda darbe görevlendirmeleri ile dışarıya çıkan ve olaylara katılan subaylardan olduğu,

2-16 Temmuz 2016 saat 01.21'de Harp Akademileri yerleşkesi Migros otopark bariyerine gelen sağ
arka tekeri patlak olduğu anlaşılan HONDA CR-V model 34 FD 6504 plakalı araç, bariyeri açarak içeri girmiş,
bariyeri açan 3 (üç) kişi yürüyerek 3 No.lu Nizamiyeye gelmiş, Nöbetçi Astsubayın giren aracı görerek ikaz
etmesi üzerine, araç Migros'un arkasına çekilmiş, saat 01.29'da aşağıda kimlikleri belirtilen 5 kişi nizamiyeden
giriş yaparak kilitli kapının açılması talebinde bulunmuştur. Bu şahıslarınHv.İkm.Kur.Alb. Tamer ÖZARSLAN
(Eğt. kıyafetli), Hv.PIt.Kur.Bnb. Ali ERTÜRK (Kh. kıyafeti), Hv.Kont.Yzb. Yusuf GÜLSER (Eğt. kıyafetli),
Hv.İsth.Yzb. Turgay CÜCÜK (Eğt. kıyafetli), Hv.PIt.Yzb. Eray AKIN (Uçuş tulumlu) olduğu tespit edilmiş,
Nizamiye Nöb.Asb. tarafından "kendilerine nizamiyeden personel girişlerinin saat 24.00'ten sonra yapılmadığı
ve 2 No.lu Nizamiyeden girmeleri gerektiği" söylenmiş, bunun üzerine Hv.İkm.Kur.Alb. Tamer ÖZARSLAN
tarafından Nöb.A.'ne bilgi verilmesi istenmiş, Nizamiye Nöb.Asb. tarafından Nöb.A.'ne bilgi vermek için
bekleyenlerden kimliklerinin istenmesi üzerine kimlikler verilmemiş, Nöb.Asb. tarafından Hv.PIt.Kur.Bnb. Ali
ERTÜRK'ün kimliği elinden alınarak öğrenildiği,

3-Şüpheliler hakkındaki Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen 17.07.2016 tarihli rapor
içeriğinde;Olay gecesi Tamer ÖZARSLAN, Ali ERTÜRK, Yusuf GÜLSER; Eray AKIN, Turgay CÜCÜK isimli
şüphelilerin Eray AKIN’a ait olan 34 FD 6504 plaka sayılı Honda CVR marka araç ile 16 Temmuz saat:01.30
sıralarında uçuş tulumlu ve eğitim kıyafetli olarak 3 No’lu nizamiyeden girmek istedikleri, kapının girişe
kapatılmış olması ve yanlarında kimlik kartlarının olmadığından dolayı içeriye alınmadıkları, ismi geçenlerin
Migros arkasındaki J-9 Emniyet duvarından atlamak sureti ile kışlaya girdikleri tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasında katıldığı diğer olay ve eylemler:

Alınan ifadelerden; şahsın Harp Akademileri Komutanlığında Levent ÖZÜARAP’ın


görevlendirmesi ile Bnb. Ali ERTÜRK, Alb. Tamer ÖZARSLAN’ın grubunda, Yzb. Eray AKIN ve Yzb. Yusuf
GÜLSER ile birlikte Yüzbaşı Turgay CÜCÜK’ün de Darbe girişimine ve Sabiha Gökçen Havalimanı İşgaline
Katılmak üzere Harp Akademileri Komutanlığından çıkış yapan şahıslardan olduğu, Anadolu yakasına geçtiği,
kavacık kavşağı civarında yolun vatandaşlar tarafından kapatılma üzerine Kavacık civarında yaşanan olaylara
katıldığı, yaşanan olaylarda şahısların kullandığı aracına mermi isabet ettiği, geri döndüklerini, akademi
yerleşkesine sokulmamaları üzerine demir tellerden atlayarak akademiye girdikleri hususları tespit edilmiştir.

Şüphelilerin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1- Şüpheli Eray AKIN’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Whatsappp grubundan grupta bulunan herkesin eğitim kıyafetli olarak yarım saat içinde hava
harp akademisi binasında olmamız şeklinde gelen mesajla birlikte hemen kıyafetimi giyerek belirtilen hava
harp akademisi binasına gittim. orda bize bu mesajı yollayanın yüzbaşı rütbesinde olan hakan isimli soy ismini
hatırlayamadığım kıdemli tarafından atıldığını, ve sonradan ise bu mesajın atılması talimatını vereninin Albay
Murat DİVRİL olduğunu, ona da bu talimatı öğretim başkanı olan Albay rütbesinde bulunan Levent ÖZÜARAP
tarafından verildiğini, sınıfta ki diğer öğrenci subaylardan öğrendim. buraya geldiğim de 2. sınıf dershanesinde
yoklama alınıyordu, öğretim elamanları isim okuyarak yanlarına öğrenci subayları çağırarak odalarına
götürüyorlardı, öğretim elamanı binbaşı Ali ERTÜRK de beni, Yusuf GÜLSER yüzbaşı ve Yüzbaşı Turgay
CÜCÜK’u isim okuyarak çağırdı. Ancak Turgay CÜCÜK orda yoktu onada telefon açarak hazır olmasını gelip
evden alacağımızı söyledik. Bizi yanına çağıran öğretim elamanı Binbaşı Ali ERTÜRK, bizi Albay Tamer
ÖZASLANIN odasına götürdü. Odaya Tamer ÖZASLAN albayda geldi, onunla beraber toplam 4 kişi olduk,
Albay Tamer ÖZARSLAN bize ben, Ali ERTÜRK binbaşı ve Yusuf GÜLSER yüzbaşıya hitaben silahlı kuvvetler
komuta hareket merkezinden hareket yıldırım koduyla mesaj geldiğini bu mesajla istanbul da yoğun terör
faaliyetleri olacağına dair istihbarat alındığı, ve buna ilişkin olarak da silahlı kuvvetler personelini kolluk
güçlerine yardımcı olaçağı yazılı mesajı bize okuyarak gösterdi. Bize eğitim kıyafetlerimizi giymemizi ve
Sabiha Gökçen Havaalanına Gidiyoruz diye söyledi bende eğitim kıyafeti olmadığı için evine almak için
432
gittiğimiz Turgay CUCUK isimli yüzbaşından eğitim kıyafeti temin ettim ve onunun evinde giyindim.
Ben,Turgay, Yusuf, Ali ve Tamer albayla beraber 5 kişi olarak benim kendi şahsıma ait 34 fd 6504 plakalı
arabam ile aynı gün saat:23:40 sıralarında hava harp akademelirinden çıkış yaparak fatih sultan mehmet
köprüsü istikametıne seyir haline geçtiğimizde anadolu yakası tarafından araç gelişin olmadığını, görerek
köprü gişelerinden sonra trafık kilitli olduğundan ter istikamete geçerekboş olan ve kapatılan yoldan devam
ettik yolun sonunda köprünün girişinde askerlerin yolun kapattıklarını gördük. o esnada araçın radyosu açtık
radyodan cumhurbaşkanı ve başbakanın konuşmalarını duyduk konuşmaların içeriğinde bu yapılan bir
kalkışmadır şeklinde ki mesajlarını dinledik, bu esnada araçta bizle beraber olan albay Tamer ÖZARSLAN,
araçtan inerek yolu kapatan askerlere hitaben bize Hava Harp Akademisinde ki göstermiş olduğu mesajı
gösterdi ama askerlerle ne konuştuğunu duymadım. Çünkü ben arabadan inmemiştim. Radyodan duyduğumuz
bilgilerle bize Tamer albayın gösterdiği bilgilerin farklı olduğunu anladık, o esnada bizim bulunduğumuz yerde
araçları içerisinde bulunan halkta tahmin ediyorum radyodan ayni mesajları dinlemiş olacaklar ki halk ta
araçlarından çıkarak yolu kapatan askerlerin üzerine gitmeye başladı, ben o sırada gelmiş olduğumuz
istikamete doğru aracımı çevirerek bize anlatılanlarla yasanan olayların farklı olduğunu fark ettiğimiz için geri
dönerek araç dışında bulunan tamer albayı alarak aracımızla birlikte geri dönmeye başladık, bu esnada
aracımın sağ arka lastiği patlamış olduğunu anladık buna rağmen durmayarak en kısa yoldan gelmiş
olduğumuz harp akademilerine 16.07.2016 günü saat:01.00 sıralarında aracımızı Migros mağazasının arka
kısmına bırakarak 3 nolu nizamiye önüne yaya olarak geldik buradan sadece yaya girişi vardır.3 nolu nizamiye
kapısını nöbetçi olan isimlerini bilmediğimiz bir astsubay ve bir er giriş kapısını kilitlemişlerdi, onlara hitaben
eve girmet istediğimiz söyledik onlar da bize kurmay başkanın emriyle içeri girişin yasak olduğunu söyledi. Biz
kendisine yetkili birisine haber vermesini içeri girmek istediğimizi belirtmesini istedik, orda yaklaşık 30 dakika
boyunca bizi beklettiler baktık bir haber yok dışarda halkın sesi geliyordu bizde can güvenliğimiz için
kameraların bizi kaydettiğini bilerekten çitlerden atlayarak ben,turgay, yusuf, ali, ve tamer albayla beraber 5
kişi olarak içeri giriş yaptık. İçeri girdiğimizde Tamer Albay öğretim başkanı Levent ÖZÜARAP albayı
arayarak bir şeyler konuştular, konuşmadan sonra Tamer albayda bize dönerek evlere gidiyoruz" şeklinde
beyanda bulunduğu,

2- Şüpheli Yusuf GÜLSER’in kollukça alınan ifadesinde;

”…saat:22.15 sıralarında Hava Harp Akademisinde yönetim ana bilim dalı başkanı Albay Murat
DİVRİL tarafından arandım, Albay DİVRİL çağırma planının devrede olduğunu 30 dk içerisinde eğitim
kıyafetiyle akademiye gelmemi emretti. Çağırma planın amacı acil bir durumda personeli daha çabuk haberdar
edebilmek için önceden belirlenmiş personele tebliğ edilmiş bir plandır. O süre zarfında bende üzerimi
değiştirip akademiye gittim. buraya geldiğim de 2. sınıf dershanesinde yoklama alınıyordu, öğretim elamanları
isim okuyarak yanlarına öğrenci subayları çağırarak odalarına götürüyorlardı, öğretim elamanı binbaşı Ali
ERTÜRK de beni, Yüzbaşı Eray AKIN ve Yüzbaşı Turgay CÜCÜK’u isim okuyarak çağırdı. Ancak Turgay
CÜCÜK orda yoktu onaçda yüzbaşı ERAY telefon açarak hazır olmasını gelip evden alacağımızı söyledi. Bizi
yanına çağıran öğretim elamanı binbaşı Ali ERTÜRK, bizi albay Tamer ÖZASLAN’ınodasına götürdü. Odaya
Tamer Özaslan albayda geldi, onunla beraber toplam 4 kişi olduk, albay Tamer ÖZARSLAN bize yanına ben ali
ertürk binbaşı ve eray akın yüzbaşıya hitaben silahlı kuvvetler komuta hareket merkezinden hareket yıldırım
koduyla mesaj geldiğini bu mesajla İstanbul da yoğun terör faaliyetleri gerçekleşeceğine dair istihbarat
alındığı, bu kapsamda bize Sabiha gökçen havaalanına gideceğimizi ve beylik tabancalarımızı yanımıza
almamızısöyledi ve aracı olan var mı diye sordu yüzbaşı Eray Akın benim aracımla gideririz dedi. ben evime
giderek beylik tabancamı aldım evimin önünde beklemeye başladım aynı gün saat:23:40 sıralarında
ben,Turgay, Eray, Ali ve Tamer albayla beraber 5 kişi olarak Eray’a ait arabayla hava harp Akademilerinden
çıkış yaparak Fatih Sultan Mehmet köprüsü istikametine seyir haline geçtiğimizde Anadolu yakası tarafından
araç gelişin olmadığını, görerek köprü gişelerinden sonra trafik kilitli olduğundan ter istikamete geçerek boş
olan ve kapatılan yoldan devam ettik yolun sonunda köprünün girişinde askerlerin yolun kapattıklarını gördük.
Aracın dörtlülerine yakarak yavaşladık ve barikatın yaklaşık 25 m mesafede durduk bu esnada araçta bizle
beraber olan Albay Tamer ÖZARSLAN, araçtan inerek yolu kapatan askerlerin komutanına hitaben bize hava
harp akademisinde ki göstermiş olduğu mesajı gösterdi ama askerlerle ne konuştuğunu duymadım. o esnada
Avrupa Asya yönünde ki yol da bulanan araçlarda ki insanlar inmiş askeri barikatı ve onun ön tarafında
kabalık grubu izliyordu kalabalık grup içerisinde bir grup orda bulanan tankların üzerine çıkmıştı, bir kısmı
433
grup orda bulanan kara kuvvetlerine ait askerlerle tartışıyordu, barikatı aşan bir kaç kişi bizim aracımıza
yöneldi bizim aracın kapısı açıktı ve Tamer Albay dışarıda duruyordu buraya gelen grup komutan niye darbe
yapıyorsunuz genel kurmay başkanı nerde şeklinde ifadelerde bulundu. O andan itibaren bir şeyler ters gittiğini
anladım Eray yüzbaşı araç radyosunu açtı bir darbe girişi mi olduğunu orda radyodan ve halkın durumundan
öğrendik, Eray o sırada gelmiş olduğumuz istikamete doğru aracını çevirerek bize anlatılanlarla yaşanan
olayların farklı olduğunu fark ettik bu esnada Ali Binbaşı araçtan inerek araç dışında bulunan Tamer Albayı
alıp araca getirdi, Eray, Turgay ve ben araçtan hiç inmedik. Tamer Albay araca bindiğinde etrafımızı 10-15
kişilik bir vatandaş grubu çevirmişti, aracın camlarına vurmaya başladılar bunun üzerine hemen aracı hareket
ettirerek bölgeden uzaklaşmak istedik, aracın sağ arka tekerinden sesler gelmeye başladı ve yavaş hareket
ediyorduk, aracın lastiğine durup bakmak istedik ancak can güvenliğimiz olmadığı için oradan düşük suratla
devam ettik. İnsanlararkamızdan koşmaya devam etti köprü üzerinde de karşı şeritten bizim asker olduğumuzu
anlayan insan araca doğru koşmaya başladılar ama bize ulaşamadılar aracın lastiğin patladığını o an anladık
şekilde en kısa yoldan Harp Akademilerine Geldik Araçı Migros mağazasının park alanına bıraktık, nizamiye
kapısında bulunan turnikeye kartlarımızı okuttuk normal açık olan kapının zincirle kapatılmış olduğu ve
nöbetçi bir askerin silahla beklediğini gördük, nizamiye görevlisi astsubaya seslenerek kapıyı açmasını söyledik
o da bize kurmay başkanın emriyle içeri girişin ve çıkışın yasak olduğunu söyledi. biz elimizde bulunan emre
binayen çıktığımızı söyledik, dışarıda vatandaşlardan dolayı can güvendiğimizin olmadığı söyleyerek kurmay
başkanına bu şekilde söylemesini söyledik orda yaklaşık 30- 40dakika boyunca bekledik dışarda vatandaşların
gelip geçtiğini gördük korktuk Tamer albay Eray arabanın yanına gitti arabayı Migros’un arkasına aldılar
muhtemelen tel den atladılar ve bizi de oraya çağırdılar bizde Migros’un arka tarafında kameraların kayıt
yaptığı yerden içeri atladık. Bunda da bir şakınca görmedik çünkü can güvenliğimiz söz konusu idi. içeri
girdiğimizde Tamer albay içeride ne olup bittiğini bilmediğini en güvenli yolunun eve gitmek olduğunu bize
söyledikten sonra evlere gidiyoruz dedi….” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.7. Şüpheli Eray Akın

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci Subay – Plt.
Yüzbaşı

Durumu:
Şüpheli 17.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet arasından elde edilen; 1
adet Sarsılmaz marka T1102-04R024692 seri numaralı tabanca, şarjörü ve 10 adet fişeği, 1 adet Casper marka
laptop elde edilerek incelenmek üzere el konulmuş, elde edilen seagate marka hard diskin incelemesi
neticesinde suç ve suç unsuruna rastlanılmamış, şüpheli tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği
Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri 2 No.lu Nizamiye Bölgesinde
Yaşanan Olaylar, Dışarıya çıkış yapan subaylar ve önceden dışarıya çıkan ve nizamiye bölgesinden içeri
girmeye çalışan ve sokulmayan Ford Transit marka araçtan inerek kart okutmadan turnikelerden yaya olarak
geçilmesi olaylarında; 16 Temmuz 2016 saat 00.24'te kapalı bariyerin önünde bulunan siyah araçtan (siyah
Honda CR-V) Hv.İsth.Yzb. Turgay CÜCÜK'ün inerek güvenlik görevlisine araç arama yerindeki bariyeri
açtırdığı, sonrasında 1 adet siyah Honda CR-V, bir adet gri Renault Clio, bir adet lacivert Renault Kadjar, bir
adet mavi Mitsubishi olmak üzere, 4 (dört) aracın bariyerleri geçtiği ve nizamiye demir kapılarının kapalı
olması nedeniyle dışarıya çıkamadıkları, saat 00:28'de bariyerlerin tekrar kapatıldığı aynı zamanda Nöbetçi
Amirinin nizamiye binasına doğru elinde silahla yürüdüğü, nizamiye demir kapılarının Nizamiye Nöbetçi Sb.
Tarafından açtırılmaması nedeniyle saat 00.30'a kadar söz konusu araçların burada beklediği, ilk araçta (siyah
Honda CR-V) bulunan üç kişinin (Hv. PIt.Yzb. Eray AKİN, Hv.İkm.Kur.Alb. Tamer ÖZARSLAN, Hv.PIt. Kur.
434
Bnb. Ali ERTÜRK) aşağıya inerek bekledikleri ve etrafa bakındıkları, elinde silahıyla Nöbetçi Amirinin ve
Yardımcısının nizamiyeye gelişiyle birlikte kapıların açılarak araçların tümünün dışarı çıktığı, Tamer
ÖZARSLAN’ın grubunda darbe görevlendirmeleri ile dışarıya çıkan ve olaylara katılan subaylardan olduğu,

2-16 Temmuz 2016 saat 01.21'de Harp Akademileri yerleşkesi Migros otopark bariyerine gelen sağ
arka tekeri patlak olduğu anlaşılan HONDA CR-V model 34 FD 6504 plakalı araç, bariyeri açarak içeri girmiş,
bariyeri açan 3 (üç) kişi yürüyerek 3 No.lu Nizamiyeye gelmiş, Nöbetçi Astsubayın giren aracı görerek ikaz
etmesi üzerine, araç Migros'un arkasına çekilmiş, saat 01.29'da aşağıda kimlikleri belirtilen 5 kişi nizamiyeden
giriş yaparak kilitli kapının açılması talebinde bulunmuştur. Bu şahıslarınHv.İkm.Kur.Alb. Tamer ÖZARSLAN
(Eğt. kıyafetli), Hv.PIt.Kur.Bnb. Ali ERTÜRK (Kh. kıyafeti), Hv.Kont.Yzb. Yusuf GÜLSER (Eğt. kıyafetli),
Hv.İsth.Yzb. Turgay CÜCÜK (Eğt. kıyafetli), Hv.PIt.Yzb. Eray AKIN (Uçuş tulumlu) olduğu tespit edilmiş,
Nizamiye Nöb.Asb. tarafından "kendilerine nizamiyeden personel girişlerinin saat 24.00'ten sonra yapılmadığı
ve 2 No.lu Nizamiyeden girmeleri gerektiği" söylenmiş, bunun üzerine Hv.İkm.Kur.Alb. Tamer ÖZARSLAN
tarafından Nöb.A.'ne bilgi verilmesi istenmiş, Nizamiye Nöb.Asb. tarafından Nöb.A.'ne bilgi vermek için
bekleyenlerden kimliklerinin istenmesi üzerine kimlikler verilmemiş, Nöb.Asb. tarafından Hv.PIt.Kur.Bnb. Ali
ERTÜRK'ün kimliği elinden alınarak öğrenildiği,

3-Şüpheliler hakkındaki Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen 17.07.2016 tarihli rapor
içeriğinde;Olay gecesi Tamer ÖZARSLAN, Ali ERTÜRK, Yusuf GÜLSER; Eray AKIN, Turgay CÜCÜK isimli
şüphelilerin Eray AKIN’a ait olan 34 FD 6504 plaka sayılı Honda CVR marka araç ile 16 Temmuz saat:01.30
sıralarında uçuş tulumlu ve eğitim kıyafetli olarak 3 No’lu nizamiyeden girmek istedikleri, kapının girişe
kapatılmış olması ve yanlarında kimlik kartlarının olmadığından dolayı içeriye alınmadıkları, ismi geçenlerin
Migros arkasındaki J-9 Emniyet duvarından atlamak sureti ile kışlaya girdikleri tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasında katıldığı diğer olay ve eylemler:

Alınan ifadelerden; şahsın Harp Akademileri Komutanlığında Levent ÖZÜARAP’ın


görevlendirmesi ile Bnb. Ali ERTÜRK, Alb. Tamer ÖZARSLAN’ın grubunda, Turgay CÜCÜK ve Yzb. Yusuf
GÜLSER ile birlikte Yüzbaşı Eray AKIN’ın da Darbe girişimine ve Sabiha Gökçen Havalimanı işgaline
katılmak üzere (adına kayıtlı 34 FD 6504-Honda CR-V) plakalı araç ile Harp Akademileri Komutanlığından
çıkış yapan şahıslardan olduğu, Anadolu yakasına geçtiği, kavacık kavşağı civarında yolun vatandaşlar
tarafından kapatılma üzerine Kavacık civarında yaşanan olaylara katıldığı, yaşanan olaylarda şahısların
kullandığı aracına mermi isabet ettiği, geri döndüklerini, akademi yerleşkesine sokulmamaları üzerine demir
tellerden atlayarak akademiye girdikleri hususları tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifade ve teşhisler:

1-Tanık Ferhat Geylani’nin kollukça ifadesinde;

“…15-07-2016 günü Haberlerde Başbakan Binali YILDIRIM’ın bu bir kalkışmadır, ufak çaplı
kalkışmadır, her ne olursa olsun üstesinden gelinecektir! şeklinde konuşma yaptığını görünce bir darbe
kalkışması olduğunu anladım. Hemen yaya olarak evime yakında bulunan Kavacık Polis Karakoluna gittim.
Karakolda ki polislere neler olduğunu sordum, görevli polisler bize emir geldi, polis merkezini terk edemiyoruz
dediler. Benim amacım onlar ile birlikte köprüye gitmekti. Daha sonrasında onlarından ayrılarak koşarak
ikametime yakın olan Fatih Sultan Mehmet Köprüsüne (2. Köprü) Otağtepe üst geçidinin bulunduğu yerden
çiçekliklerin arasından köprüyü kapatan askerlerin olduğu yere doğru koşarak gittim. Trafik tamamen
durmuştu. Araç içerisinde bulunanlar o şekilde ne olduğunu anlamaya çalışıp, bekliyorlardı. Benim gittiğim
zaman hiçbir müdahale yoktu, zannedersem daha Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN sokaklara ve
meydanlara inin şeklinde bir konuşma yapmamıştı. Askerlere doğru giderken askerlere yaklaşık 50 metre kadar
geride bulunan 25-30 yaşlarında sivil giyimli bir şahıs beni durdurdu. “Dur gitme nereye gidiyorsun seni
vururlar” dedi bunun üzerine bende “sen kimsin?”dediğimde kendisinin sivil polis olduğunu söyledi ancak
herhangi bir kimlik göstermedi. Bende bu şahsı dinlemeyerek askerlerin olduğu yere doğru gittim. O ara
askerler onlara doğru yaklaştığımı görünce havaya doğru ateş ederek beni uzaklaştırmak istediler. Ben bu
435
esnada yalnızdım ama hiçbir şekilde geri dönmeyi düşünmedim. Ne olacaksa olsun diye düşünerek askerlere
doğru ellerim havada yürümeye devam ettim. Omzunda iki yıldız olarak görebildiğim tam olarak rütbesini
göremediğim, 40 yaşlarında rütbeli bir asker ile yüz yüze geldim. Bu şahıs orada bulunan Askerlerin
komutanıydı. Bu şahsa komutanım siz Peygamber Ocağının askerlerisiniz, biz vatandaşlara niçin silah
çekiyorsunuz yaptığınız yanlış değil mi? şeklinde beyanlarda bulununca bu şahısta bana hitaben biz sizin
güvenliğiniz için buradayız dedi. Bende bomba mı var, terör saldırısı mı var? Diye sordum oda bana SIKI
YÖNETİM İLAN EDİLDİ. Sokağa çıkma yasağı var dışarıda durmayın evinize gidin dedi. Bende eve
gitmeyeceğimi buradan ayrılmayacağımı söyledim. Ayrıca blöf amaçlı olarak diğer köprü ve Ankara’dakiler
teslim oldu sizde silahlarınızı bırakın, polisler geliyor size operasyon yapacak deyince bu şahsın bir anda gardı
düştü ve geride bulunan sivil bir aracın yanına gitti bu aracın Plakasını ben daha önce ihbar etmiştim, bu
aracın plakası 34 FD 6504 idi. Araç Honda marka Jip tarzında bir araçtı. Aracın yanında 3 veya 4 şahıs
bulunmaktaydı. Hatırladığım kadarıyla 2’si sivil, 2’side askeri kamuflaj kıyafetli idi. Bu aracın yanında
gördüğüm şahıslardan birini bana göstermiş olduğunuz fotoğraflar içerisinde Eray AKIN olduğunu öğrendiğim
şahıs olarak teşhis ettim. Bu şahıs ile hiçbir konuşmamız olmadı ve şahsı uzaktan gördüm ama teşhisimde
yanılmıyorum ve eminim. Bu sırada yanımıza kendi sivil polis olarak tanıtan ve bana askerlerin yanına gitme
diyen şahıs ile başka bir vatandaş gelerek rütbeli askere hitaben “siz okyanus ötesinden mi emir alıyorsunuz
deyince rütbeli askerde bu lafa sinirlenerek “ SİZ BİZİM HANİ İNİMİZE GİRECEKTİNİZ, GÖRÜN BAKALIM
BİZ SİZİN İNİNİZE GİRECEĞİZ ve BUNDAN SONRA BİZE İTAAT EDECEKSİNİZ! “ şeklinde hitap edince
bende bu askerin Fetullahçı terör örgütünün emrinde hareket eden bir asker olduğunu anladım ve
dayanamayarak “BİZ ANCAK ALLAH’A İTAAT EDERİZ, BAŞKASINA İTAAİT ETMEYİZ, VURACAKSAN
VUR KÖPEK” deyince bana karşı elinde bulunan silahı doğrultarak ateş edecekmiş gibi hamle yapmak
üzereyken yanımızda bulunan ve kendisini sivil polis olarak tanıtan kişi arayarak girerek bu askerin elindeki
silahı tutarak yukarıya doğru çevirdi, o da bunun üzerine silahın dipçik kısmı ile göğüs kısmıma doğru vurdu
ancak fazla hareket kabiliyeti olmadığından çok sert vuramadı. Bu sırada bu askerin yanına arka tarafta
bulunan birkaç rütbeli asker daha geldi, onlarda bizi oradan uzaklaştırmaya çalıştı ve aramızda 1 metre kadar
mesafe oluşunca bizim ayaklarımıza doğru ateş etmeye başladılar o anda orada ben, sivil polis olduğunu
söyleyen şahıs ve birde vatandaş vardı. Bu şahıs bunlar bizi vuracak biraz buradan uzaklaşalım deyince geriye
doğru çıktık. Hemen yakında bulunan ve olay yerini net gören üst geçit üstünde bulunan toplanan vatandaşlar
olayları seyrediyordu onların yanına giderek onları ikna edip aşağıya indirmeye çalıştım. Bu esnada ben üst
geçitteyken bu askeri birliklere takviye 3-4 adet Tank geldi onlarda köprü girişlerini kapattı. Üst geçitten geçen
Tankların üzerine taşlar, şişeler gibi bir şeyler atarak engellemeye çalıştık. Üst geçidin üzerinde durduğumuz
sırada arka taraftan Anadolu yakası Ümraniye tarafından olduğunu düşündüğüm yaklaşık 6-7 bin kişilik bir
grup gördüm, bu grup köprüye doğru geliyorlardı. Muhtemelen bu grup Cumhurbaşkanımızın açıklamasını
duyarak gelen şahıslardı. Bu şahısları görünce üst geçitte bulunanlara Hadi bizde aşağıya inelim gruba
katılalım. Bu hainlere fırsat vermeyelim dedim. Üst geçitten benimle birlikte birkaç kişi aşağıya indi. Ben gelen
grubun ön safına geçerek gruptakiler ile kol kola girdim. Askerlere doğru yürümeye devam ettik, bu sırada
askerler önce havaya ve bize doğru direk olarak ateş ettiler. Bu sırada yaralananların olduğunu duydum. Daha
sonradan Sivaslı bir vatandaşın Şehit olduğunu öğrendim. Vatandaşlar ile birlikte ateş eden askerlere ne
yapıyorsunuz, kim ateş ediyorsunuz, kendi halkınıza mı ateş ediyorsunuz şeklinde tepkiler göstererek iyice
askerlere doğru yaklaştık. Aramızda çok konuşma geçti. Teslim olmaları ve bu işten vazgeçmeleri konusunda
devamlı ikna etmeye çalıştık. Ben bir ara biraz daha tankların arkasında bulunan erlerin yanına doğru gittim,
onlar yere çömelmiş nişan vaziyetinde bize doğru duruyorlardı. Ne yapıyorsunuz silahınızı bırakın dediğimde
tam olarak ortalarında duran rütbeli olduğunu düşündüğüm şahıs buradan uzaklaş seni vururum dedi.
Erlerden biri de arka taraftan onun görmeyeceği şekilde beni koruma iç güdüsüyle sus işareti yaparak seni
vuracak şeklinde işaret yaptı. Ben bunun üzerine tepki vermeden konuşmama devam ettim. Arka tarafta
bulunan binaya doğru yaklaşınca Köprü girişinde bulunan Köprüleri Koruma Şube Müdürlüğü olan binanın
yanında bulunan 34 FD 6504 plakalı araç içerisinde birkaç kişi ile birlikte oradan Avrupa yakası istikametine
doğru hızlı bir şekilde kaçtı. Bu arabanın yanında olay süresince beyaz renkli başka bir araçta vardı, ancak
plakasını alamadım çünkü bu araç daha önce kaçtı. Bu aracın plakası köprüde bulunan kameralardan tespit
edilebilir, beyaz araçtaki şahıslarda yine askerler ile irtibat içerisindeydi. Bu şahısların yüzlerini göremedim.
Vatandaş iyice toplandıktan sonra bir anda yerde bulunan birkaç askeri etkisiz hale getirdi, bende hemen bu
sırada bir askeri etkisiz hale getirdim. Bu sırada tankların üzerinde vatandaşlar çıkmıştı, tankın içerisinde
olanlar tankı hareket ettirerek vatandaşları yola savuruyordu, vatandaşlar devamlı ezilme tehlikesi
436
içerisindeydi. Tankların içerisinde bulunanlar teker teker teslim olmaya başladılar bu sırada tanklardan birinin
Hisarüstü istikametine doğru kaçtığını öğrendim, bu Tankı da Hisarüstü tarafında yakalandığını duydum. Ben
olaylar sırasında gördüğüm askerleri teşhis edebilirim hatta bana biz sizin ininize gireceğiz bize tabi
olacaksınız diyen rütbeli askerin fotoğrafını görsem teşhis edebilirim bu asker zırhlı araçlar ile olay yerine
gelmiş, Tam teçhizatlı elinde uzun namlulu G3 silah bulunanaskeri kıyafetli şahıstı. Olaylar sırasında bize
doğru ateş eden bana dipçik ile vuran bize silah doğrultan TSK içerisine sızan FETÖ terör örgütü içerisinde
faaliyet gösteren teröristlerden davacı ve şikâyetçiyim. Anlatacaklarım bunlardan ibarettir." şeklinde beyanda
bulunduğu,

Fotoğraf teşhisinde;
"Ben bu şahsı 15.07.2016 günü FETÖ/PDY (Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması)
terör örgütünün ülkemizde kalkışmış olduğu Darbe girişimi olayında Fatih Sultan Mehmet Köprüsünde
gördüm.Bu rada açık kimliğini sizlerden (T.C. Kimlik No: 35693185550) Eray AKIN olarak öğrendim.Bu şahıs
yanında 2 kişi sivil olmak üzere toplam 3-4 kişilik grupla beraber hareket ediyordu.Teşhis etmiş olduğum bu
şahıs bahse konu Darbe girişiminde FSM Köprüsündeki askerleri organize eden ve onlara talimat veren
şahıstır.Bu şahıs olaylar devam ederken yanındaki 3-4 kişilik grupla beraber 34 FD 6504 plaka sayılı siyah
Honda Jeep olarak gördüğüm bir araçla ve onlara eşlik eden plakasını alamadığım beyaz renkli bi araçla
beraber olay yerinden Avupa Yakası istikametine doğru kaçtılar." şeklinde beyanla Eray AKIN’ı fotoğrafından
teşhis etmiştir.

2-Şüpheli Turgay CÜCÜK’ün kollukça alınan ifadesinde;

“…saat 22:30 civarında telefonuma 75.dönem sınıf Whatsappp grubunda çağırma planının devreye
girdiği şeklinde mesaj geldi, mesajı sınıf kıdemlimiz Yüzbaşı Hakan AKBULUT tarafından yollandı bunun
üzerine metroyla binerek Hava Harp Akademisi içerisinde bulunan lojmanıma geldim. Mesajda herkes eğitim
kıyafeti giyecek şeklinde mesaj geldiğinden bende eğitim kamuflajını giydim o esnada Eray AKIN Yüzbaşı beni
aradı ve yanıma geleceğini söyledi ardından lojmanların içerisinde buluştuk ve Yusuf GÜLSER Yüzbaşı, Ali
ERTÜRK Binbaşı ve Tamer ÖZARSLAN Albayı alacağımızı söyledi anılan şahısları aldıktan sonra Tamer
Albay dışarıya çıkacağımızı söyledi ve Erey AKIN’ın sivil aracıyla nizamiyeden 23:30 sıralarınd çıkış yaptık.
Nizamiyeden çıkarken Tamer Albaya nereye gittiğimizi sorduk kendisi terör faaliyeti olduğunu ve Sabiha
Gökçen Hava Limanına gideceğimizi söyledi, takiben yola çıktık 4 Levent istikametinden Fatih Sultan Mehmet
köprüsü istikametine hareket ettik, takibin bir süre emniyet şeridinde seyrettik, ardında ek şerit uygulaması olan
bölgeden ters istikamete geçerek Askerlerin olduğu yere geldik. Askerler Anadolu yakasında Avrupa yakasına
geçişi kapatmışlardı askerlere 100 metre mesafe kala durduk Tamer Albay araçtan inerek askerlerin yanına
gitti o esnada sivil halkın toplanmaya başladığını gördük, halkın toplandığını görünce Eray AKIN radyo açtı ve
bazı bürokratlarla beraber Sayın Cumhurbaşkanımız konuşmaları yayınlanıyordu bunun üzerine olay da bir
gariplik olduğu fark ederek geri döndük ve 5-10 m gittikten sonra Araç dışında olan Tamer Albayımızı
beklemeye başladık bu esnada araç da bulunan Ali ERTÜRK binbaşı Tamer Alayımızı almak için araçtan indi
bu esnada da burada bulunan halk aracın etrafında toplandı bu esnada Tamer Albay ve Ali ERTÜRK binbaşı
araca geldiler. Tamer Albay bizim olayla bir alakamız yok geri dönüyoruz diye bize ve toplanan halka söyledi,
ben Eray ve Yusuf araçtan hiçbir şekilde inmedik, Tamer Albay ve Ali Binbaşı araca bindikten sonra akademiyi
doğru yola çıktık 5-10 m gittikten sonra sağ arka lastikten ses geldiğini ve aracın sağ arka lastiğinin
patladığını fark ettik Tamer Albayın emriyle patlak lastikle akademi kadar hiç durmadan devam ettik ve bize en
yakın nizamiyeden içeri girdik bu nizamiye araç girişine kapalı olduğunu biliyorduk aracı Migros marketin oto
parkına bırakıp normal usule uygun olarak kimlik kartımızı 16 Temmuz 2016 günü tahminen saat 02:00
sıralarında okutarak turnikeden giriş yaptık kimlik kartımızı okuttuğumuz ve turnikeden normal usullerle
geçtiğimiz kamera ve sistem kayıtlarında mevcuttur görülecektir. Burada yaklaşık yarım saatle 45 dakika arası
turnike ile kapı arasında bekledik kapıda ki nöbetçi astsubay giriş çıkışların yasaklandığını söyledi ve güvenlik
şube müdürü Mehmet ÖKTEM tarafından bu emrin verildiğini söyledi takiben dışarda kalabalık görünce can
güvenliğimizin tehlikeye girdiğini düşünerek güvenlik kameralarının çekim yaptığı bir yerden lojmanlar
bölgesine girdik ilk girişi Tamer Albay yaptı, ERAY AKIN yüzbaşı ile birlikte bana da haber gönderdi bende
YUSUF GÜLSER yüzbaşı ve Ali ERTÜRK binbaşı ile beraber Tamer Albayın emriyle içeri girdik. Bir süre
lojmanlar bölgesinde bekledikten sonra Tamer Albayın emriyle evlerimize dağıldık. …” şeklinde beyanda
437
bulunduğu,

İfade
3- Şüpheli Yusuf GÜLSER’in kollukça alınan ifadesinde;

”…saat:22.15 sıralarında hava harp akademesirnde yönetim ana bilim dalı başkanı Albay Murat
DİVRİL tarafından arandım, Albay DİVRİL çağırma planının devrede olduğunu 30 dk içerisinde eğitim
kıyafetiyle akademiye gelmemi emretti. Çağırma planın amacı acil bir durumda personeli daha çabuk haberdar
edebilmek için önceden belirlenmiş personele tebliğ edilmiş bir plandır. O süre zarfında bende üzerimi
değiştirip akademiye gittim. buraya geldiğim de 2. sınıf dershanesinde yoklama alınıyordu, öğretim elamanları
isim okuyarak yanlarına öğrenci subayları çağırarak odalarına götürüyorlardı, öğretim elamanı binbaşı Ali
ERTÜRK de beni, Yüzbaşı Eray AKIN ve Yüzbaşı Turgay CÜCÜK’u isim okuyarak çağırdı. Ancak Turgay
CÜCÜK orda yoktu onaçda yüzbaşı ERAY telefon açarak hazır olmasını gelip evden alacağımızı söyledi. Bizi
yanına çağıran öğretim elamanı binbaşı Ali ERTÜRK, bizi albay Tamer ÖZASLAN’ınodasına götürdü. Odaya
Tamer Özaslan albayda geldi, onunla beraber toplam 4 kişi olduk, albay Tamer ÖZARSLAN bize yanına ben ali
ertürk binbaşı ve eray akın yüzbaşıya hitaben silahlı kuvvetler komuta hareket merkezinden hareket yıldırım
koduyla mesaj geldiğini bu mesajla İstanbul da yoğun terör faaliyetleri gerçekleşeceğine dair istihbarat
alındığı, bu kapsamda bize Sabiha gökçen havaalanına gideceğimizi ve beylik tabancalarımızı yanımıza
almamızısöyledi ve aracı olan var mı diye sordu yüzbaşı Eray Akın benim aracımla gideririz dedi. ben evime
giderek beylik tabancamı aldım evimin önünde beklemeye başladım aynı gün saat:23:40 sıralarında
ben,Turgay, Eray, Ali ve Tamer albayla beraber 5 kişi olarak Eray’a ait arabayla hava harp Akademilerinden
çıkış yaparak Fatih Sultan Mehmet köprüsü istikametine seyir haline geçtiğimizde Anadolu yakası tarafından
araç gelişin olmadığını, görerek köprü gişelerinden sonra trafik kilitli olduğundan ter istikamete geçerek boş
olan ve kapatılan yoldan devam ettik yolun sonunda köprünün girişinde askerlerin yolun kapattıklarını gördük.
Aracın dörtlülerine yakarak yavaşladık ve barikatın yaklaşık 25 m mesafede durduk bu esnada araçta bizle
beraber olan Albay Tamer ÖZARSLAN, araçtan inerek yolu kapatan askerlerin komutanına hitaben bize hava
harp akademisinde ki göstermiş olduğu mesajı gösterdi ama askerlerle ne konuştuğunu duymadım. o esnada
Avrupa Asya yönünde ki yol da bulanan araçlarda ki insanlar inmiş askeri barikatı ve onun ön tarafında
kabalık grubu izliyordu kalabalık grup içerisinde bir grup orda bulanan tankların üzerine çıkmıştı, bir kısmı
grup orda bulanan kara kuvvetlerine ait askerlerle tartışıyordu, barikatı aşan bir kaç kişi bizim aracımıza
yöneldi bizim aracın kapısı açıktı ve Tamer Albay dışarıda duruyordu buraya gelen grup komutan niye darbe
yapıyorsunuz genel kurmay başkanı nerde şeklinde ifadelerde bulundu. O andan itibaren bir şeyler ters gittiğini
anladım Eray yüzbaşı araç radyosunu açtı bir darbe girişi mi olduğunu orda radyodan ve halkın durumundan
öğrendik, Eray o sırada gelmiş olduğumuz istikamete doğru aracını çevirerek bize anlatılanlarla yaşanan
olayların farklı olduğunu fark ettik bu esnada Ali Binbaşı araçtan inerek araç dışında bulunan Tamer Albayı
alıp araca getirdi, Eray, Turgay ve ben araçtan hiç inmedik. Tamer Albay araca bindiğinde etrafımızı 10-15
kişilik bir vatandaş grubu çevirmişti, aracın camlarına vurmaya başladılar bunun üzerine hemen aracı hareket
ettirerek bölgeden uzaklaşmak istedik, aracın sağ arka tekerinden sesler gelmeye başladı ve yavaş hareket
ediyorduk, aracın lastiğine durup bakmak istedik ancak can güvenliğimiz olmadığı için oradan düşük suratla
devam ettik. İnsanlararkamızdan koşmaya devam etti köprü üzerinde de karşı şeritten bizim asker olduğumuzu
anlayan insan araca doğru koşmaya başladılar ama bize ulaşamadılar aracın lastiğin patladığını o an anladık
şekilde en kısa yoldan Harp Akademilerine Geldik Araçı Migros mağazasının park alanına bıraktık, nizamiye
kapısında bulunan turnikeye kartlarımızı okuttuk normal açık olan kapının zincirle kapatılmış olduğu ve
nöbetçi bir askerin silahla beklediğini gördük, nizamiye görevlisi astsubaya seslenerek kapıyı açmasını söyledik
o da bize kurmay başkanın emriyle içeri girişin ve çıkışın yasak olduğunu söyledi. biz elimizde bulunan emre
binayen çıktığımızı söyledik, dışarıda vatandaşlardan dolayı can güvendiğimizin olmadığı söyleyerek kurmay
başkanına bu şekilde söylemesini söyledik orda yaklaşık 30- 40dakika boyunca bekledik dışarda vatandaşların
gelip geçtiğini gördük korktuk Tamer albay Eray arabanın yanına gitti arabayı Migros’un arkasına aldılar
muhtemelen tel den atladılar ve bizi de oraya çağırdılar bizde Migros’un arka tarafında kameraların kayıt
yaptığı yerden içeri atladık. Bunda da bir şakınca görmedik çünkü can güvenliğimiz söz konusu idi. içeri
438
girdiğimizde Tamer albay içeride ne olup bittiğini bilmediğini en güvenli yolunun eve gitmek olduğunu bize
söyledikten sonra evlere gidiyoruz dedi….” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.8. Şüpheli Yusuf Gülser

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci Subay – Hv. Rad.
Kd Yüzbaşı

Durumu:
Şüpheli 17.07.2016 günü yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet ve üst aramasından elde edilen;
seagate marka 500 gb harddiskin incelemesi neticesinde suç ve suç unsuruna rastlanılmamış, Huawei marka cep
telefonun imaj-exportu alınamamış, Avea simkart ve Sandisk 16 Gb Hafıza kartında suç ve suç unsuruna
rastlanılmamış,şüpheli tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

FETÖ/PDY silahlı terör örgütü içerisindeki eylem ve faaliyetlerine hakkında ifade:

Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/46625 sayılı soruşturma dosyası kapsamında FETÖ/PDY


Silahlı terör örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında ifadesi alınan gizli tanık “SEL” ‘in 19.10.2016
tarihli alınan ek beyanında;
“…Yukarıda bahsettiğim cemaat abisi bana cemaate daha iyi bağlanmam için bir olay anlatmıştı.
Olayda bahsi geçen kişiyi de tanıdığımı tahmin etmemiştir. Bana anlattığı olaya göre İstanbul Hava Harp
Okulu Komutanlığı 2. Filoda kendilerini “menfi” olarak belirttikleri ve cemaat aleyhine bilgi topladıkları
bahsettikleri ismini hatırlamadığım bir kişi olduğunu, bu kişiyle ilgili olarak yine 2. Filo da görevli olan ve en
son Ankara Hava Kuvvetleri Tayin Atama Şubede görevli olan Hava Uçak Bakım Kurmay Bnb. Abdullah
Serkan AKGÜL’ün gerçekten öz abisi ve Amerikada yaşayan abisinin yanına seyahat için gittiğinde bir şekilde
“hocaefendi” diye bahsettiği Fethullah GÜLEN ile görüşerek bu “menfi” personelden bahsettiğini, Fethullah
GÜLEN’in de “Dua edelim, bu menfi personel 10-15 güne kadar atılsın” dediğini ve gerçekten de kısa süre
sonra bu menfi personelin Hava Harp Okulundan atıldığını söylemişti. Daha sonra aynı olayı İstanbul Hava
HarpOkulundan başka bir tim komutanı olan Hava Kontrol Yüzbaşı Yusuf GÜLSER’den de duymuştum. Yusuf
GÜLSER, yiyecek yenmesi yasak olan bir odada çöpte çiğköfte paketi gördüğü için odada bulunan kişiye
“bunu sen mi yedin” diye sorduğunu, onun da hayır dediğini, bu kez odada başka kimse olmadığı için
kendisine yalan söylediğinden bahisle bu kişiyi okuldan diğer bir takım uygunsuz davranışlarından dolayı da
disiplin kuruluna sevkederek attırdığını bana anlatmıştı. Bu atılan kişinin ismini hatırlamıyorum. Kayıtlardan
çıkabilir. Ben Yusuf GÜLSER’in cemaatçi olup olmadığını bilmiyorum. Ancak bana anlattığı bu olayla
bahsettiğim abinin olayını çakıştırınca abinin bahsettiği dua edelim 15 güne kadar atılsıl dediği kişinin Yusuf
GÜLSER’in tutanak tuttuğu ve okuldan attırdığı kişi olduğunu düşünüyorum. Yani bu iki olayda da menfi kişi
diye bahsedilen kişinin aynı kişi olduğunu düşünüyorum…” şeklinde beyanda bulunduğu, bu şekilde şüpheli
Yusuf GÜLSER’in terör örgütü üyelerinden biri olduğu anlaşılmıştır.

15 Temmuz Darbe Girişminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı tespit edilen olaylar ve
eylemler:

1-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri 2 No.lu Nizamiye Bölgesinde
Yaşanan Olaylar, Dışarıya çıkış yapan subaylar ve önceden dışarıya çıkan ve nizamiye bölgesinden içeri
girmeye çalışan ve sokulmayan Ford Transit marka araçtan inerek kart okutmadan turnikelerden yaya olarak
geçilmesi olaylarında; 16 Temmuz 2016 saat 00.24'te kapalı bariyerin önünde bulunan siyah araçtan (siyah
439
Honda CR-V) Hv.İsth.Yzb. Turgay CÜCÜK'ün inerek güvenlik görevlisine araç arama yerindeki bariyeri
açtırdığı, sonrasında 1 adet siyah Honda CR-V, bir adet gri Renault Clio, bir adet lacivert Renault Kadjar, bir
adet mavi Mitsubishi olmak üzere, 4 (dört) aracın bariyerleri geçtiği ve nizamiye demir kapılarının kapalı
olması nedeniyle dışarıya çıkamadıkları, saat 00:28'de bariyerlerin tekrar kapatıldığı aynı zamanda Nöbetçi
Amirinin nizamiye binasına doğru elinde silahla yürüdüğü, nizamiye demir kapılarının Nizamiye Nöbetçi Sb.
Tarafından açtırılmaması nedeniyle saat 00.30'a kadar söz konusu araçların burada beklediği, ilk araçta (siyah
Honda CR-V) bulunan üç kişinin (Hv. PIt.Yzb. Eray AKİN, Hv.İkm.Kur.Alb. Tamer ÖZARSLAN, Hv.PIt. Kur.
Bnb. Ali ERTÜRK) aşağıya inerek bekledikleri ve etrafa bakındıkları, elinde silahıyla Nöbetçi Amirinin ve
Yardımcısının nizamiyeye gelişiyle birlikte kapıların açılarak araçların tümünün dışarı çıktığı, Tamer
ÖZARSLAN’ın grubunda Darbe görevlendirmeleri ile dışarıya çıkan ve olaylara katılan subaylardan olduğu,

2-16 Temmuz 2016 saat 01.21'de Harp Akademileri yerleşkesi Migros otopark bariyerine gelen sağ
arka tekeri patlak olduğu anlaşılan HONDA CR-V model 34 FD 6504 plakalı araç, bariyeri açarak içeri girmiş,
bariyeri açan 3 (üç) kişi yürüyerek 3 No.lu Nizamiyeye gelmiş, Nöbetçi Astsubayın giren aracı görerek ikaz
etmesi üzerine, araç Migros'un arkasına çekilmiş, saat 01.29'da aşağıda kimlikleri belirtilen 5 kişi nizamiyeden
giriş yaparak kilitli kapının açılması talebinde bulunmuştur. Bu şahıslarınHv.İkm.Kur.Alb. Tamer ÖZARSLAN
(Eğt. kıyafetli), Hv.PIt.Kur.Bnb. Ali ERTÜRK (Kh. kıyafeti), Hv.Kont.Yzb. Yusuf GÜLSER (Eğt. kıyafetli),
Hv.İsth.Yzb. Turgay CÜCÜK (Eğt. kıyafetli), Hv.PIt.Yzb. Eray AKIN (Uçuş tulumlu) olduğu tespit edilmiş,
Nizamiye Nöb.Asb. tarafından "kendilerine nizamiyeden personel girişlerinin saat 24.00'ten sonra yapılmadığı
ve 2 No.lu Nizamiyeden girmeleri gerektiği" söylenmiş, bunun üzerine Hv.İkm.Kur.Alb. Tamer ÖZARSLAN
tarafından Nöb.A.'ne bilgi verilmesi istenmiş, Nizamiye Nöb.Asb. tarafından Nöb.A.'ne bilgi vermek için
bekleyenlerden kimliklerinin istenmesi üzerine kimlikler verilmemiş, Nöb.Asb. tarafından Hv.PIt.Kur.Bnb. Ali
ERTÜRK'ün kimliği elinden alınarak öğrenildiği,

3-Şüpheliler hakkındaki Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen 17.07.2016 tarihli rapor
içeriğinde;Olay gecesi Tamer ÖZARSLAN, Ali ERTÜRK, Yusuf GÜLSER; Eray AKIN, Turgay CÜCÜK isimli
şüphelilerin Eray AKIN’a ait olan 34 FD 6504 plaka sayılı Honda CVR marka araç ile 16 Temmuz saat:01.30
sıralarında uçuş tulumlu ve eğitim kıyafetli olarak 3 No’lu nizamiyeden girmek istedikleri, kapının girişe
kapatılmış olması ve yanlarında kimlik kartlarının olmadığından dolayı içeriye alınmadıkları, ismi geçenlerin
Migros arkasındaki J-9 Emniyet duvarından atlamak sureti ile kışlaya girdikleri tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasında katıldığı diğer olay ve eylemler:

Alınan ifadelerden; şüphelinin Harp Akademileri Komutanlığında Levent ÖZÜARAP’ın


görevlendirmesi ile Bnb. Ali ERTÜRK, Alb. Tamer ÖZARSLAN’ın grubunda, Turgay CÜCÜK ve Yzb. Eray
AKIN ile birlikte Yüzbaşı Yusuf GÜLSER’in da Darbe girişimine ve Sabiha Gökçen Havalimanı işgaline
katılmak üzere Harp Akademileri Komutanlığından çıkış yapan şahıslardan olduğu, Anadolu yakasına geçtiği,
kavacık kavşağı civarında yolun vatandaşlar tarafından kapatılma üzerine Kavacık civarında yaşanan olaylara
katıldığı, yaşanan olaylarda şahısların kullandığı aracına mermi isabet ettiği, geri döndüklerini, akademi
yerleşkesine sokulmamaları üzerine demir tellerden atlayarak akademiye girdikleri hususları tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Şüpheli Turgay CÜCÜK’ün kollukça alınan ifadesinde;

“…saat 22:30 civarında telefonuma 75.dönem sınıf Whatsappp grubunda çağırma planının devreye
girdiği şeklinde mesaj geldi, mesajı sınıf kıdemlimiz Yüzbaşı Hakan AKBULUT tarafından yollandı bunun
üzerine metroyla binerek Hava Harp Akademisi içerisinde bulunan lojmanıma geldim. Mesajda herkes eğitim
kıyafeti giyecek şeklinde mesaj geldiğinden bende eğitim kamuflajını giydim o esnada Eray AKIN Yüzbaşı beni
aradı ve yanıma geleceğini söyledi ardından lojmanların içerisinde buluştuk ve Yusuf GÜLSER Yüzbaşı, Ali
ERTÜRK Binbaşı ve Tamer ÖZARSLAN Albayı alacağımızı söyledi anılan şahısları aldıktan sonra Tamer
Albay dışarıya çıkacağımızı söyledi ve Erey AKIN’ın sivil aracıyla nizamiyeden 23:30 sıralarınd çıkış yaptık.
440
Nizamiyeden çıkarken Tamer Albaya nereye gittiğimizi sorduk kendisi terör faaliyeti olduğunu ve Sabiha
Gökçen Hava Limanına gideceğimizi söyledi, takiben yola çıktık 4 Levent istikametinden Fatih Sultan Mehmet
köprüsü istikametine hareket ettik, takibin bir süre emniyet şeridinde seyrettik, ardında ek şerit uygulaması olan
bölgeden ters istikamete geçerek Askerlerin olduğu yere geldik. Askerler Anadolu yakasında Avrupa yakasına
geçişi kapatmışlardı askerlere 100 metre mesafe kala durduk Tamer Albay araçtan inerek askerlerin yanına
gitti o esnada sivil halkın toplanmaya başladığını gördük, halkın toplandığını görünce Eray AKIN radyo açtı ve
bazı bürokratlarla beraber Sayın Cumhurbaşkanımız konuşmaları yayınlanıyordu bunun üzerine olay da bir
gariplik olduğu fark ederek geri döndük ve 5-10 m gittikten sonra Araç dışında olan Tamer Albayımızı
beklemeye başladık bu esnada araç da bulunan Ali ERTÜRK binbaşı Tamer Alayımızı almak için araçtan indi
bu esnada da burada bulunan halk aracın etrafında toplandı bu esnada Tamer Albay ve Ali ERTÜRK binbaşı
araca geldiler. Tamer Albay bizim olayla bir alakamız yok geri dönüyoruz diye bize ve toplanan halka söyledi,
ben Eray ve Yusuf araçtan hiçbir şekilde inmedik, Tamer Albay ve Ali Binbaşı araca bindikten sonra akademiyi
doğru yola çıktık 5-10 m gittikten sonra sağ arka lastikten ses geldiğini ve aracın sağ arka lastiğinin
patladığını fark ettik Tamer Albayın emriyle patlak lastikle akademi kadar hiç durmadan devam ettik ve bize en
yakın nizamiyeden içeri girdik bu nizamiye araç girişine kapalı olduğunu biliyorduk aracı Migros marketin oto
parkına bırakıp normal usule uygun olarak kimlik kartımızı 16 Temmuz 2016 günü tahminen saat 02:00
sıralarında okutarak turnikeden giriş yaptık kimlik kartımızı okuttuğumuz ve turnikeden normal usullerle
geçtiğimiz kamera ve sistem kayıtlarında mevcuttur görülecektir. Burada yaklaşık yarım saatle 45 dakika arası
turnike ile kapı arasında bekledik kapıda ki nöbetçi astsubay giriş çıkışların yasaklandığını söyledi ve güvenlik
şube müdürü Mehmet ÖKTEM tarafından bu emrin verildiğini söyledi takiben dışarda kalabalık görünce can
güvenliğimizin tehlikeye girdiğini düşünerek güvenlik kameralarının çekim yaptığı bir yerden lojmanlar
bölgesine girdik ilk girişi Tamer Albay yaptı, ERAY AKIN yüzbaşı ile birlikte bana da haber gönderdi bende
YUSUF GÜLSER yüzbaşı ve Ali ERTÜRK binbaşı ile beraber Tamer Albayın emriyle içeri girdik. Bir süre
lojmanlar bölgesinde bekledikten sonra Tamer Albayın emriyle evlerimize dağıldık. …” şeklinde beyanda
bulunduğu,

2- Şüpheli Eray AKIN’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Whatsappp grubundan grupta bulunan herkesin eğitim kıyafetli olarak yarım saat içinde hava
harp akademisi binasında olmamız şeklinde gelen mesajla birlikte hemen kıyafetimi giyerek belirtilen hava
harp akademisi binasına gittim. orda bize bu mesajı yollayanın yüzbaşı rütbesinde olan hakan isimli soy ismini
hatırlayamadığım kıdemli tarafından atıldığını, ve sonradan ise bu mesajın atılması talimatını vereninin Albay
Murat DİVRİL olduğunu, ona da bu talimatı öğretim başkanı olan Albay rütbesinde bulunan Levent ÖZÜARAP
tarafından verildiğini, sınıfta ki diğer öğrenci subaylardan öğrendim. buraya geldiğim de 2. sınıf dershanesinde
yoklama alınıyordu, öğretim elamanları isim okuyarak yanlarına öğrenci subayları çağırarak odalarına
götürüyorlardı, öğretim elamanı binbaşı Ali ERTÜRK de beni, Yusuf GÜLSER yüzbaşı ve Yüzbaşı Turgay
CÜCÜK’u isim okuyarak çağırdı. Ancak Turgay CÜCÜK orda yoktu onada telefon açarak hazır olmasını gelip
evden alacağımızı söyledik. Bizi yanına çağıran öğretim elamanı Binbaşı Ali ERTÜRK, bizi Albay Tamer
ÖZASLANIN odasına götürdü. Odaya Tamer ÖZASLAN albayda geldi, onunla beraber toplam 4 kişi olduk,
Albay Tamer ÖZARSLAN bize ben, Ali ERTÜRK binbaşı ve Yusuf GÜLSER yüzbaşıya hitaben silahlı kuvvetler
komuta hareket merkezinden hareket yıldırım koduyla mesaj geldiğini bu mesajla istanbul da yoğun terör
faaliyetleri olacağına dair istihbarat alındığı, ve buna ilişkin olarak da silahlı kuvvetler personelini kolluk
güçlerine yardımcı olaçağı yazılı mesajı bize okuyarak gösterdi. Bize eğitim kıyafetlerimizi giymemizi ve
Sabiha Gökçen Havaalanına Gidiyoruz diye söyledi bende eğitim kıyafeti olmadığı için evine almak için
gittiğimiz Turgay CUCUK isimli yüzbaşından eğitim kıyafeti temin ettim ve onunun evinde giyindim.
Ben,Turgay, Yusuf, Ali ve Tamer albayla beraber 5 kişi olarak benim kendi şahsıma ait 34 fd 6504 plakalı
arabam ile aynı gün saat:23:40 sıralarında hava harp akademelirinden çıkış yaparak fatih sultan mehmet
köprüsü istikametıne seyir haline geçtiğimizde anadolu yakası tarafından araç gelişin olmadığını, görerek
köprü gişelerinden sonra trafık kilitli olduğundan ter istikamete geçerekboş olan ve kapatılan yoldan devam
ettik yolun sonunda köprünün girişinde askerlerin yolun kapattıklarını gördük. o esnada araçın radyosu açtık
radyodan cumhurbaşkanı ve başbakanın konuşmalarını duyduk konuşmaların içeriğinde bu yapılan bir
kalkışmadır şeklinde ki mesajlarını dinledik, bu esnada araçta bizle beraber olan albay Tamer ÖZARSLAN,
araçtan inerek yolu kapatan askerlere hitaben bize Hava Harp Akademisinde ki göstermiş olduğu mesajı
441
gösterdi ama askerlerle ne konuştuğunu duymadım. Çünkü ben arabadan inmemiştim. Radyodan duyduğumuz
bilgilerle bize Tamer albayın gösterdiği bilgilerin farklı olduğunu anladık, o esnada bizim bulunduğumuz yerde
araçları içerisinde bulunan halkta tahmin ediyorum radyodan ayni mesajları dinlemiş olacaklar ki halk ta
araçlarından çıkarak yolu kapatan askerlerin üzerine gitmeye başladı, ben o sırada gelmiş olduğumuz
istikamete doğru aracımı çevirerek bize anlatılanlarla yasanan olayların farklı olduğunu fark ettiğimiz için geri
dönerek araç dışında bulunan tamer albayı alarak aracımızla birlikte geri dönmeye başladık, bu esnada
aracımın sağ arka lastiği patlamış olduğunu anladık buna rağmen durmayarak en kısa yoldan gelmiş
olduğumuz harp akademilerine 16.07.2016 günü saat:01.00 sıralarında aracımızı Migros mağazasının arka
kısmına bırakarak 3 nolu nizamiye önüne yaya olarak geldik buradan sadece yaya girişi vardır.3 nolu nizamiye
kapısını nöbetçi olan isimlerini bilmediğimiz bir astsubay ve bir er giriş kapısını kilitlemişlerdi, onlara hitaben
eve girmet istediğimiz söyledik onlar da bize kurmay başkanın emriyle içeri girişin yasak olduğunu söyledi. Biz
kendisine yetkili birisine haber vermesini içeri girmek istediğimizi belirtmesini istedik, orda yaklaşık 30 dakika
boyunca bizi beklettiler baktık bir haber yok dışarda halkın sesi geliyordu bizde can güvenliğimiz için
kameraların bizi kaydettiğini bilerekten çitlerden atlayarak ben,turgay, yusuf, ali, ve tamer albayla beraber 5
kişi olarak içeri giriş yaptık. İçeri girdiğimizde Tamer Albay öğretim başkanı Levent ÖZÜARAP albayı
arayarak bir şeyler konuştular, konuşmadan sonra Tamer albayda bize dönerek evlere gidiyoruz“ şeklinde
beyanda bulunduğu,

3-Tanık Asb. Ferhat KIZILATEŞ’in kollukça alınan ifadesinde;

“…24.00’da her gece olduğu gibi üç nolu nizamiyeden giriş çıkışlara kapatılıyor o yüzden bizde
saat 24.00’da kapıları kapattık. Saat 01.20 civarında siyah renkli honda model 34 FD 6504 plakalı araç sağ
arka tekerleği parçalanmış vaziyette nizamiye bölgesine Migros’un önüne giriş yaptı. Araçla birlikte biri şoför
olmak üzere eğitim kıyafetli dört kişi geldi sadece şoför aracın içinde diğerleri dışındaydı. Migros’un önünde
aracı bir müddet kontrol ettikten sonra aracı Migros’un arkasına park ederek yaya bir şekilde nizamiyede
bulunan turnikelere geldiler içlerinden biri Hava ikmal kurmay albay Tamer Özarslan kartını okuttu diğerleri
kartını okutmadan buradan girişin yasak olduğu iki nolu nizamiyeden giriş yapmaları gerektiğini söyledim.
Ancak uyarılarımı dikkate almayarak ısrar edince kimliklerini kontrol etmek istedim. Turnikenin önünde
bekleyen Hava Pilot Kurmay Binbaşı Ali Ertürk’ün kartı elindeydi ve alarak ismini kontrol ettim diğer iki
kişinin de kartlarını kontrol etmek istediğimde. “ne yapacaksın kartı görevden geliyoruz” dediler. Bende bu
şekilde alamayacağını nöbetçi amire haber vermem gerektiğini söyledim ve askeri hattan aradığımda telefonu
açmadığından kamera odasını aradım ve telefonu açan Çağdaş Doğan telefonu açtı ve bana nöbetçi amir ve
yardımcısının orada olmadığını söyledi. Daha sonra aklıma Oktay Çetin geldi ve onu arayarak ulaştım durumu
kendisine bildirdiğimde Oktay Çetin’in yanında Hasan Nevzat Taşdeler’in olduğunu ona soracağını söyledi ve
Hasan Nevzat Taşdeler de Selim Mertten izin alınması gerektiğini söyledi. Bu sırada kapıda bekleyenlerin
yanına Nizamettin Emre Karakoç sivil kıyafetli olarak gelmişti. O sırada askeri hat çaldı ve açtığımda
kendisinin nöbetçi amir yardımcısı olduğunu söyleyen biri sana emrediyorum kapıyı aç dedi. Bende Selim Mert
Tümgeneralin emir astsubayı Uğur Vatan’ı aradım ya da arandım tam hatırlayamıyorum. Uğur Vatan bana
Selim Mert’in emri olduğunu kimseyi içeri alamayacağımı söyledi ve kapıda bekleyenlerin kimliklerini sordu.
Bende hepsinin havacı olduğunu, eğitim kıyafetli olduğunu ve ismini bildiğim Tamer Özarslan, Ali Ertürk
olduğunu diğerlerinin ismini bilmediğimi söyledim ve Selim Mert paşa içeri almamamı ve beklemelerini
söyledi. Ve bende bunun üzerine kapıyı açmayarak beklemelerini söyledim. Bir süre bekledikten sonra
Nizamettin Emre Karakoç hariç diğer dört kişi araçlarının yanına doğru gitti. Bende Nizamettin Emre
Karakoç’un yanına giderek ne konuştukları sordum ve bana galiba duvardan atlayarak geçebileceklerini
söyledi. Bende bunun üzerine kamera odasında görevli Çağdaş Doğan’ı arayarak duvardan atlayarak
geçebileceklerini orayı gören kameranın olup olmadığını sordum. Ve Şu anda atlıyorlar görüyorum dedi ve
bunun üzerine telsizle Oktay Çetine ulaşmaya çalışırken Çağdaş Doğan benden önce şahısların duvardan
atlayarak giriş yaptıklarını söyledi. Bende belki telsizden duymamışlardır diye Uğur Vatanı arayarak şahısların
duvardan atlayarak girdiklerini söyledim. Sabah 07.30’a kadar olumsuz bir durum olmadı. Saat 07.30
sıralarında Migros marketindeki görevliler aracın sahibinin kim olduğunu markete malzeme götürmek için
aracın engel olduğunu ve çekilmesini istediklerinden bende Serkan Yazıcıoğlu’nu arayarak Aracın çekilmesini
istedim. Serkan Yazıcıoğlu’da Hasan Nevzat Taşdeler’e durumu ileti ve bana aracın fotoğraflarını çekmemi ve
kime ait olduğunu öğrenmemi istediler daha sonra tekrar görüşelim diyerek telefonu kapattı. Bende gece gelen
442
grubun içinde Tamer Özaslan olduğu için onu aradım ve aracın kime ait olduğunu sordum ama bana bir şey
söylemedi ve soran olursa bana ulaşamadığını söyle şeklinde konuştu ve kapattı. Bende bunun üzerine Ali
Ertürk’ü aradım ve Ali Ertürk aracın Eray Akın’a ait olduğunu söyledi ve numarasını verdi. Bunun üzerine
bende Serkan Yazıcıoğlu’nu arayarak aracın sahibinin kim olduğunu söyledim bana aracın çekilmeyeceğini
söyledi…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.9. Şüpheli Fatih Şayin

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Ölçme değerlendirme Şube
Müdürlüğünde Sınav subayı – S.S Kurmay Yarbay

Durumu:
Şüphelinin 22.08.2016 günü yakalandığı, 24.08.2016 günü sevk edildiği adli makamlarca serbest
bırakıldığı, yeni delil tespiti üzerine 28.09.2016 günü yakalanarak gözaltına alınmış, silahları, cep telefonu ve
sim kartı ile hafıza kartını el konulmuş, tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe
tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 22/08/2016 ila 24/08/2016 arası, 28/09/2016 ila 12/10/2016 arası
Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olaylar ve eylemler:

1-15 Temmuz 2016 gündüzünde görev yeri olan Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 10 kişinin katılımı ile düzenlenen, 14 Temmuz 2016 akşamında icra edilen
toplantı (Olay 1) ile birlikte düşünüldüğünde şüpheli görülen ve olağan dönemlerden farklı olarak
değerlendirilen “DARBEYE YÖNELİK BİREYSEL BİLGİLENDİRME GÖRÜŞMELERİ”olduğu anlaşılan
toplantıya katıldığı,

2-15 Temmuz 2016 akşamı Hava Harp Akademisi Komutanlığında görev yeri olan Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 21 kişinin katılımı ile düzenlenen “DARBEYE YÖNELİK SON
KOORDİNASYON TOPLANTISI” olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı, görüntülerden Fatih ŞAYİN’in kapıyı
içeriden kilitlemesi ile Saat 21:20’de başlayan personel girişleri ile 20 kişinin toplandığı ve 21.59’a kadar
devam eden bir toplantı icra edildiği, şahsın toplantıya katıldığı,

3-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan; Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve
öncesinde Koordinasyon merkezi olarak kullanılması, burada Koordinasyon toplantıları düzenlenmesi, yine
Darbe girişimi esnasında yapılan görevlendirmeler ile öğretim üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için
gönderilmesi hususlarına katıldığı, -21 kişinin katılımı ile icra edilen toplantıdan sonra personelin dağıldığı
akabinde saat:23.30 sıralarında tekrar Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğüne gelerek bir nevi
görevlendirme kağıdı olarak değerlendirilen bir belge aldığı görüntülerden tespit edildiği, sivil olarak giriş
yaptığı Ölç. Değr. De resmi kıyafetlerini giyerek ayrıldığı, yine 17 Temmuz 2016 günü saat 15:59’da Fatih
ŞAYİN tarafından şube içerisindeki demir parmaklıklı odadan büyük boy siyah bir çöp poşetinin çıkarılması ve
bu poşetin ilerleyen dakikalarda temizlik görevlisi tarafından götürüldüğü, bu olayın darbe gecesi
görevlendirme belgelerinin şahıs tarafından imhası olarak değerlendirildiği, şahsın delilleri karartma faaliyeti
içerisinde olduğu tespit edilmiştir.

Sorumluluğu altında bulunan Hava Harp Akademisi Komutanlığından 2010-2011 Eğitim ve öğretim
dönemine ait ders defterleri, 2014 ve 2015 yıllarına ait Hava Harp Akademisi giriş sınavının askeri kültür ve
genel kültür optik cevap kâğıtları ile (Mesele-1) ve (Mesele-2) sınavlarının kod numarasını gösterir
kulakçıkları, 1 adet dizüstü bilgisayar ve 3 adet hard diskin kaybolması/imhası eylemi:

443
Milli Savunma Üniversitesi Rektörlüğünün 17 Ocak 2017 tarih ve 17/2180-1994 sayılı İdari
Tahkikat Raporu Konulu yazısında;

1.Hava Harp Akd. K.lığında 2010-2011 Eğitim ve öğretim dönemine ait ders defterleri, 2014 ve
2015 yıllarına ait Hava Harp Akademisi giriş sınavının askeri kültür ve genel kültür optik cevap kâğıtları ile
Mesele-1 ve Mesele-2 sınavlarının kod numarasını gösterir kulakçıkları, 1 adet dizüstü bilgisayar ve 1 adet hard
diskin bulunamaması üzerine 27 Aralık 2016 tarihinde bir idari tahkikat heyeti görevlendirildiği,

2.Tahkikat heyetinin 11 Ocak 2017 tarihinde hazırlayarak Milli Savunma Üniversitesi Rektörlüğüne
sunduğu raporda;
-Mesele sınavı ikinci okuyucu kulakçıklarının asıllarının ve optik test cevap kartlarının asıllarının,
Hava Harp Akademisi eski komutanı Recep YÜKSEL (İhraç, tutuklu, eski Hv. Plt. Tümg.), Ölç. Ve Değ. Ş.Md.
Özcan KORHAN (İhraç, tutuklu, eski Hv. Plt. Kur. Alb.), eski sınav subayı Fatih ŞAYİN (İhraç, tutuklu eski
Hv. SS Kur. Yb.) ve eski KOMKARSU şube müdürü Şükür PINAR (ihraç, tutuklu eski Hv. Kont. Yb.-
27.07.2016-03.08.2016 tarihleri arasında Hava Harp Akademisi K. Vek. Sıfatıyla) birinin veya birkaçının
sorumlulukları altındayken kaybolduğu tahkikat raporunda değerlendirildiği,
-Mesele-1 ve Mesele-2 sınavlarının kod numarasını gösterir kulakçıklarının bulunmamasına dair
yapılan incelemede, 1-17 numaralı sınav odasında imzasız, mühürsüz, kaşesiz bazı renkli fotokopilerin
bulunduğu belirtilmiş, Bulunan bu belgelerin hangi yıllara ait olduğu ve önceden savcılıklara asılları gönderilen
evrakların içerisinde olup olmadığı bilinmediği,
-İdari tahkikat emrinde her ne kadar 1 adet dizüstü bilgisayar ile 1 adet hard diskin
bulunamadığından bahsedilmiş ise de yapılan tahkikatta 1 adet dizüstü bilgisayar ile 3 adet hard diskin
bulunamadığının tespit edildiği, Tahkikat raporunda bu malzemelerin Volkan KIZILKAYA (ihraç, tutuklu eski
Hv. İkm. Asb. Üçvş.)’nın sorumluluğu altındayken kaybolduğunun tahkikat raporunda değerlendirildiği
belirtildiği,
-2010-2011 eğitim ve öğretim yılı ve öncesindeki ders defterlerinin bulunamaması nedeniyle ders
defterlerinin doldurulması ve arşivlenmesine ilişkin genel olarak bir usul hatası yapıldığının
değerlendirildiğinin belirtildiği, raporda defterlerin nerede olduğu, kimin kaybettiği ile ilgili bir bilgi
bulunmadığı,

3.Yukarıda belirtilen 1 adet dizüstü bilgisayar ile 3 adet hard diskin kaybedilmesi veya imha edilmesi
eyleminin As. C. K.nun 130’uncu maddesinde düzenlenen “Hizmete mahsus eşyayı tahrip ve terk ve
kaybedenler”, Mesele sınavı ikinci okuyucu kulakçıklarının asıllarının ve optik test cevap kartlarının asıllarının
kaybolması/imha edilmesi eylemlerinin de As. C. K. nın 144’üncü delaletiyle 5237 sayılı TCK’nın 257’nci
maddesi, ikinci fıkrasında düzenlenen “İhmal suretiyle görevi kötüye kullanmak” suç tiplerine uygun olduğu
değerlendirildiğinden, idari tahkikat dosyasının bir sureti 3’üncü Kolordu Komutanlığına gönderildiği,
4.Yukarıda belirtilen malzeme ve evrakların kaybolma veya imha edilmesi eylemleri, suç tarihleri,
failleri ve faillerin saikleri bilinmemekle birlikte, 5237 sayılı TCK’nın 281’inci maddesinde düzenlenen “Suç
Delillerini Yok Etme, Gizleme veya değiştirme” suç tipine uyduğu değerlendirildiğinden Milli Savunma
Üniversitesi Rektörlüğü Tahkikat Heyetince düzenlenen rapor Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ve
C.Başsavcılığımıza gönderildiği,
İsmi geçen; Recep YÜKSEL (Olay tarihinde Hava Harp Akademisi Komutanı), Özcan KORHAN
(Darbe girişiminde yönetim-koordinasyon merkezi olarak kullanılan Ölç. ve Değ. Şube Müdürü.-
Tutuklu),Fatih ŞAYİN (Eski sınav subayı - Darbe girişiminde yönetim-koordinasyon merkezi olarak kullanılan
Ölç. ve Değ. Şube Müdürlüğünde görevli -tutuklu) ve Şükür PINAR (Eski KOMKARSU şube müdürü - Hv.
Kont. Yb.- 27.07.2016-03.08.2016 tarihleri arasında Hava Harp Akademisi K. Vek.-Tutuklu) Volkan
KIZILKAYA (Eski Hv. İkm. Asb. Üçvş. - Tutuklu) isimli şüphelilerin 2016/84338 sayılı soruşturmamızın
şüphelileri olduğu tespitle, bahse konu eylem ve faaliyetlerin;
Gerek Darbe girişimi soruşturmalarımız kapsamında elde edilen tanık, gizli tanık, şüpheli
ifadelerinden ve diğer delillerden; gerekse de FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne yönelik yürütülen çalışmalarda
elde edilen delillerden ve terör örgütünün Silahlı Kuvvetler içerisindeki gizli yapılanmasında Hava
Kuvvetlerine azami derecede önem verdiği, Hava Kuvvetlerinin eğitim merkezlerine, (Harp Okulları, Askeri
Liseler, Harp Akademileri) sınav birimlerine, alım komisyonlarına, kendi elemanlarını yerleştirerek, bu
444
birimlere yapılacak personel alımlarında örgüt elemanlarının alımını ve yerleştirilmesini sağladıkları, yine
kendilerinden olmayan öğrencilerin/subayların hazırlık okullarında, komisyonlarda ve sınavlarda çeşitli
komplolarla atılmasını sağladıkları, Hava Kuvvetlerine personel yetiştirme ve alım merkezlerini terör
örgütünün devletimiz üzerindekiemelleri ve çıkarlarını gerçekleştirmek için kullandıkları hususları anlaşılmış
olup dijital verilerin-belgelerin-evrakların imhası işleminin de Darbe girişimi soruşturmasına ilişkin deliller ile
terör örgütünün Silahlı Kuvvetler içerisindeki yapılanmasına ilişkin yürütülen çalışmalarının delillerini yok
etmeye yönelik bir eylem ve faaliyet olduğu değerlendirilmektedir.

15 Temmuz Darbe girişimi esnasında katıldığı tespit edilen diğer olay ve eylemler:

Alınan ifadelerden; şahsın Harp Akademileri Komutanlığında yapılan Darbe girişimi


görevlendirmeleri ile Darbe girişimi gecesinde yanına aldığı Üsteğmen Mehmet PAÇACI, Ütğm. Mehmet AL,
Ütğm. Yüksel KOCA ve Ütğm. Faruk BOLAT adlı öğrenci subaylarla birlikte Hava Harp Okuluna gittiği
hususları tespit edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler ve teşhisler:

1-Şüpheli üsteğmen Mehmet AL’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Yemek yedikten sonra saat 23:00 sıralarında Akademi içerisinde bulunan lojmanlar bölgesine
döndüm. Daha sonra Akademi içerisinde ki kalabalık arkadaş grubumuz Hava Harp Akademisinde
toplanmamızı söylediler bizde hemen askeri üniformalarımızı giyerek Hava Harp Akademisine geçtik. Burada
beni Yarbay Fatih ŞAYİN aradı bana Üsteğmen Yüksel KOCA ile birlikte Hava Harp okuluna gitmemizi
söyledi, bana herhangi bir açıklama yapmadı. Yüksel KOCA’ yı aradım Lojmanlar bölgesinde buluştuk ve
Üsteğmen Yüksel KOCA’ nın arabasıyla Hava Harp okuluna gittik. Benim üzerimde sadece beylik tabancam
vardı, Yüksel KOCA’nın üzerinde silah yoktu. Hava Harp Okuluna gittiğimizde Dekanlık Bölgesinde Öğretim
elemanlarının dinlenme salonuna geçtik orada televizyondan yaşanılan olayları takip ettik. Ailemle sürekli
temas halindeydim. Hiç görmek istemediğimiz Meclisin bombalanması, Emniyet Müdürlüklerine bombalı
saldırı yapılması, helikopterin sivil insanların üzerine ateş açması gibi hainlikleri gördük, ayrıca Darbeyi
destekleyici bir faaliyet içerisinde bulunmadık. 16/07/2016 günü sabahı 08:30 gibi Hava Harp Okulundan
çıkarak Üsteğmen Yüksel KOCA’ nın olaylardan dolayı yolda kalan annesini Yenibosna’dan alarak Akademi
lojmanlar bölgesine geldik.”şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Üsteğmen Faruk BOLAT'ın kollukça alınan ifadesinde;

”…saat 23:00 sıralarında eğitim kıyafeti olan tulumumu giyerek akademiye gittim. Akademiye
gittiğimde ben direkt 1. Sınıf dershanesine geçtiğimde sınıf içerisinde Yüzbaşı Hacı ŞALK ve Yüzbaşı Cihan
OKUR tarafından yoklama alınıyordu. Bu sırada cep telefonumdan internet haberlere girerek neler olduğunu
öğrenmek istediğimde internet haber de son dakika olarak TSK nın yönetime el koyduğunu okuyarak durumu
şaşkınlık içerisinde arkadaşlarıma söyledim. Bu sırada dahili kıyafet giyilmesi yönünde duyuru gelmesi üzerine
bende saat 23:10 sıralarında dahili kıyafetimi giymek için akademiden ayrılarak akademi içerisinde bulunan
misafirhaneye geçtim. İkametimde yaklaşık 30 dakika bekledikten sonra dahili kıyafetimi giyerek hava hap
akademisine gitmek için yola çıktım. Akademi önüne geldiğimde Üstteğmen Mehmet AL ve Üstteğmen Mehmet
PAÇACI ile karşılaştım. Üstteğmen Mehmet AL bana “bina içeri girmeme mi, bina içerisinin karışık olduğunu,
bina içerisinde elinde silah olan kişilerin olduğunu, birileri birilerini galiba gözaltına aldığını, Yarbay Fatih
ŞAYİN’in de dışarı çıktığını, ona da soralım” dedi.Kısa bir süre sonra Yarbay Fatih ŞAYİN yanımıza geldi, biz
kendisine akademi içerisindeki karışıklığı anlattık, o da bize akademi dışında da karışıklık olduğunu söyleyerek
önce akademi bölgesini terk edelim dedi. Ondan sonra ben, Yarbay Fatih ŞAYİN, Üsteğmen Mehmet PAÇACI
ve Üstteğmen Mehmet AL ile birlikte akademi bölgesinden benim aracımla ayrılarak lojmanlar bölgesine
geçtik. Lojmanlar bölgesinde aracın içerisinde ne yapmamız gerektiğini konuşurken yine aynı Whatsappp
grubundan personelin ev adresini istiyorlardı ben kendi ev adresimi yazmadım. Ev adresini istemeleri bizi
şüphelendirdiği için yanımızda bulunan Yarbay Fatih ŞAYİN’e sorunca o da bize bir an önce kışla dışına
çıkmamızı söyledi. Zaten ben başbakanın açıklamasını dana önceden internetten okuduğum için, kendi can
445
güvenliğim ve darbe kalkışmasına katılmam yönünde herhangi bir emir alırsam, emri uygulamamak ve sivil
halka katılmak için yanıma sivil kıyafetlerimi de almıştım. Bu arada yanımda bulunan Üstteğmen Mehmet AL
arkadaşımız olan Üstteğmen Yüksel KOCA yı arayarak akademide ki karışıklığı anlatarak onunda bizimle
gelmesini söyledi. Kısa bir süre sonra Üsteğmen Yüksel KOCA kendi aracıyla yanımıza geldi. Üstteğmen
Mehmet AL Yüksel KOCA’nın aracına geçerek iki araç halinde kışladan çıkış yaptık. Bu sırada benim kendi
şahsi aracım içerisinde bulunan Yarbay Fatih ŞAYİN telefonla birisini aradıktan sonra bize “hava harp
okulunda hiçbir öğrenci ve alay personelinin olmadığını, sadece dekanlık bölgesinde öğretim üyelerinin
bulunduğunu, darbecilere karşı gerekli emniyet tedbirlerinin alındığını” söyledi. Bende kendisine
Beylikdüzü’nde kardeşimin olduğunu ve onun yanına gitmek istediğimi söylediğimde o da bana “üniformalısın,
kıyafetleri çıkarsanda aracında silahın ve üniforman bulunduğu için yolda darbeciler, polis veya halk
tarafından durdurulursan, o zaman çok sıkıntı olur. Önce Yeşilköy de bulunan hava harp okuluna gidelim,
orada içimiz rahat etmezse zaten benimde sivil yakınlarım var, bende onlara gidecem” dedi. Bunun üzerine biz
iki araç halinde Yeşilköy de bulunan hava harp okuluna gitmek için yola çıktık. Hatırladığım kadarıyla saat
00:30 sıralarında Yeşilköy de bulunan hava harp okuluna normal şartlarda olduğu gibi araç ruhsatımı ve
kimliğimi vererek giriş yaparak emniyetli olduğunu düşündüğümüz dekanlık bölgesine gittik. Burada yaklaşık
15-20 kişi vardı. Orada bulunan kişiler şaşkınlıkla bize niye geldiğimizi sordular, bizde kendilerine akademinin
karışık olduğunu, kimin bu darbecilerden yana olduğunu veya olmadığını bilmediğimiz ve buranın güvenli
olduğunu düşündüğümüz için buraya geldiğimizi söyledik. Sabaha kadar olayları televizyondan takip ederek
burada bekledik." şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Yüksel KOCA'nın kollukça alınan ifadesinde;

“…saat 22:00-22:15 sıralarında cep telefonuma Whatsappp üzerinden 76. Dönem isimli benimle
birlikte 1.sınıf öğrenci olanların kullandığı gruba sınıf kıdemlimiz Hacı ŞALK Yüzbaşının “Çağırma Planı
devrededir, 30 dk içerisinde resmi üniformalı olarak akademide olun” mesajını gördüm bunun üzerine Hacı
ŞALK Yüzbaşını arayarak çağrı planı gerçekten devrede mi diye sordum. Bana evet devrede dedi. Çağrı planı
askerlikte genel uygulanan bir durumdur. Ben otoma binerek Tem otoyolu üzerinden akademiye doğru yola
çıktım. Yolda bulunduğum sırada beni Fatih ŞAYİN Yarbay beni telefon ile aradı Yüksel yanıma gel dedi, ben de
kendisine yolda trafikte olduğumu gelmemin yarım saat civarı süreceğini söyledim, tamam gelince beni ararsın
o zaman dedi telefonu kapattı. Saat 23:00 civarlarında Harp Akademisine gelerek lojmanıma geçtim. Uçuş
tulumumu giydim üzerinde bulunan etiketleri asker kıyafeti olduğu belli olmasın diye tedbiren kendim kimseden
bu konuda emir veya bilgi almadan çıkarttım. Fatih ŞAYİN Yarbayı arayarak kendisine lojmanda olduğumu
söyleyerek emrini sordum, kendisi bana 2 nolu lojman nizamiyesinde buluşmamızı söyledi. Bunun üzerine
yanıma beylik tabancamı almadan kendi otom ile 2 nolu nizamiye ye geldim. 23:15 sıralarında Fatih ŞAYİN
Yarbay, Faruk BOLAT Üstteğmen, Mehmet AL Üstteğmen, Mehmet PAÇACI Üstteğmen mavi renkli hususi
markasını hatırlamadığım bir arazi otosuyla benim yanıma geldiler. Mehmet AL otodan inerek benim otoma
bindi. Fatih ŞAYİN bana kendilerini takip etmemi söyledi bunun üzerine önden onlar otoları ile gidecek şekilde
ben onları takip ettim. Harp Akademileri komutanlığından ayrılarak Yeşilyurt ta bunan Hava Harp Okuluna
geldik. 16/07/2016 günü saat 00:00-00:10 sıralarında Girişte nizamiyeye kaydımızı yaptırdık. Otolarımızı
nizamiye yakınında bulunan açık otoparka park ederek hep birlikte Dekanlık Gazinosuna geldik. Burada
televizyon izlediğimde dışarıdaki askerlerin darbe yaptıklarını net bir şekilde öğrendim. Saat 06:00 sıralarına
kadar benimle birlikte Harp okuluna gelen herkes dekanlık gazinosunda oturarak bekledik. Fakat bu süre
zarfında kimse bize buraya ne sebeple geldiğimizi söylemedi ve ne sebeple burada bulunduğumuz öğrenemedik.
Aynı zamanda bu süre zarfında herhangi bir faaliyette bulunmadık ve yanımıza hiçbir şekilde silah almadık.
Saat 06:00 sıralarında Fatih ŞAYİN Yarbay bizlere kendisi de dahil hepimizin harp akademilerinde bulunan
lojmanlarımıza gitmemizi söyledi. Ben yanıma Mehmet AL ı alarak kendi otomla annem beni aynı gün saat
05:00 sıralarında arayarak kendisinin Esenler otogarında olduğu söylemiş olduğu için bende kendisine taksi
ile Yenibosna Kuleli de ikamet eden halamın evine gitmesini söyledim için otom ile Yenibosna’ya giderek
annemi aldım buradan da harp akademilerine gelerek Mehmet Al ı da lojmanda bırakarak saat 08:30
sıralarında annemle birlikte ikametime geldim. ….Yeşilyurt Hava Harp Okulunda bulunma sebebimi ve buraya
kimlerle gittiğimi detaylı olarak yukarda sorulan sorularda detaylıca anlatmıştım. Hava Harp Okuluna gidiş
sebebim Fatih ŞAYİN yarbay bu şekilde emir verdiği içindir. Soruda bahsi geçen Hacı ŞALK Yüzbaşının
paylaşım yapmış olduğu belertilen sıkıyönetim direktifi şeklindeki paylaşımı ben hiç görmedim böyle bir
446
paylaşım yapılıp yapılmadığını hatırlamıyorum.Fatih ŞAYİN Yarbayın nizamiye önünde bizimle bulaşarak
nereye gittiğimizi söylemeden beni takip edin demesinde gayri nizami bir hal görmediğimden dolayı kendisini
sorgulamadan takip ettim. Gittiğimiz yer de Hava Harp Okulu olması sebebiyle burada bulanmamızın da gayri
nizamı bir hal olmadığını düşündüm..” şeklinde beyanda bulunduğu,

4- Şüpheli Mustafa ACAR'ın kollukç alınan ifadesinde;

“...Ben bu şahsı Hava harp Akademisindesınav subayı olarak görev yaptığını biliyorum. Bu şahsın
açık kimlik bilgilerini burada sizden öğrendiğim Yarbay Fatih ŞAYİN’dir. 15.07.2016 günü gecesi ve
16.07.2016 gecesi askeri Darbe girişiminin olduğu sırada Hava harp akademisi komutanlığı binasında
kamujlajlı olarak gördüm, bu şahıs normalde görev yaptığı esnada kamuflaj giymez. Olay günü neden böyle
giyindiğini bilmiyorum…” şeklinde beyanda bulunarak yapmış olduğu teşhiste;“Ben bu şahsı Hava harp
Akademisinde sınav subayı olarak görev yaptığını biliyorum. Bu şahsın açık kimlik bilgilerini burada sizden
Yarbay Fatih ŞAYİN’dir. 15.07.2016 günü gecesi ve 16.07.2016 gecesi askeri Darbe girişiminin olduğu sırada
Hava harp akademisi komutanlığı binasında kamujlajlı olarak gördüm, bu şahıs normalde görev yaptığı
esnada kamuflaj giymez. Olay günü neden böyle giyindiğini bilmiyorum.” şeklindeki beyanla teşhis ettiği
anlaşılmıştır.

9.10. Şüpheli Yüksel Koca

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akd. Kmtlığı Hava Harp Akademisinde öğrenci subayı – Plt. Kd. Üsteğmen.

Durumu:
Şüphelinin 21.07.2016 günü yakalandığı, 24.07.2016 günü sevk edildiği adli makamlarca serbest
bırakıldığı, yeni delil tespiti üzerine 28.07.2016 günü yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet ve üst aramasından
elde edilen; silahları, mühimmat cep telefonu ve sim kartı, 1 adet kingston marka 16 gb flash bellek, 1 adet
Sandisk marka 8 gb flash bellek, Galaksi Not 1 cep tel, Avea simkart, 4 gb lık trascend hafıza kartı, Casper
marka Laptop, Toshiba marka harici harddisk, General mobile cep telefonu ve hafıza kartı, Seagate marka
harici harddisk, Vertaim marka Harici harddisk ile hafıza kartını el konulmuş, tanzim edilen tahkikat evrakı ile
sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 24/07/2016 arası, 28/07/2016 ila 03/08/2016 arası
Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 1 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı tespit edilen olay ve eylemler:

Soruşturma dosyası kapsamında müştekilerden Cihan Okur ve Hüseyin Balık'dan alınan cep
telefonlarındaki Whatsaap görüşmelerinin yapılan incelemesinde;

Yasin Solmaz Akademi:A/A yoklama soruluyor akademi dışında olanlar bilgi verilebilir mi
16.07.2016 günü saat:06.43
Mehmet Al Akademi: al paçaci koca fbolat hho16.07.2016 günü saat:06.44
Fatih Akar Akademi: Erkanın yerini bilen 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:06.44
Hacı Şalk Abi: Arkadaşlar Erkana ulaşılamıyor. Nere gittiğini bilen gören yok mu? 16.07.2016 günü
saat:08.49
İsmail Uyar Akademi: Hamdi beyle beraberdi en son 16.07.2016 günü saat:08.50
Hacı Şalk Abi: Teşekkürler, Hamdi beyin telefonunu bilen 16.07.2016 günü saat:08.50
Fatih Özdemir Akademi: Hacı abi Divril beyi arar mısın. Erkan için 16.07.2016 günü saat:08.54
CihangirÇentelli Akademi:Hamdi Acar Alb yazılı kişi profili gönderiliyor16.07.2016 günü
saat:08.58
Şeklindeki öğrenci subaylar arasında olay gecesi geçen Whatsappp görüşmelerinde;
447
Mehmet Al Akademi: al paçaci koca fbolat hho şeklindeki Mehmet AL’ın kendisi ile birlikte bulunan
subayların soyadlarını yazarak Hava Harp Akademilerinde olduklarını bildirdiği tespit edilmiştir.

Alınan ifadeler ve Whatsappp görüşmelerinden anlaşıldığı üzere; YÜKSEL KOCA’nın Harp


Akademileri Komutanlığında yapılan Darbe girişimi görevlendirmeleri ile Darbe girişimi gecesinde Yarbay
Fatih ŞAYİN’in ekibinde Üsteğmen Mehmet PAÇACI, Ütğm. Mehmet AL, ve Ütğm. Faruk BOLAT adlı
öğrenci subaylarla birlikte Hava Harp Okuluna gittiği hususları tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkındaki ifadeler:

1-Şüpheli Üsteğmen Sedat ÖNER'in kollukça alınan ifadesinde;

“…Tahmini olarak saat 23:00 den sonra yürüyerek giderken kantin civarlarında Yüzbaşı olan ismini
hatırlamadığım soy ismi TOKUŞ olan şahsın arabasına binerek birlikte Hava Harp Akademisine gittik. Hava
Harp Akademisine gittiğimde benim gibi öğrenci olan sınıf arkadaşlarımdan isimlerini hatırlaya bildiğim
Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Cihan OKUR, Üsteğmen Hüseyin BALIK, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR, Üsteğmen
Yüksel KOCA, Üsteğmen Mehmet PAÇACI, Üsteğmen Emre BEZİRGANOĞLU, Üsteğmen Gürkan BEĞİŞ,
Üsteğmen Cengizhan EFE, Üsteğmen Tanju UYSAL, Üsteğmen Musa GÜLMEZ, Binbaşı Cenk ERDOĞAN,
Yarbay Gürcan ANILIRCAN dahil yaklaşık 30 kişi Hava Harp Akademisi Binasının girişindeki lobideydik.
Yüzbaşı Hacı ŞALK burada bizden yoklama aldı, daha sonra Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP bize hitaben
“Genel Kurmay Tarafından gelen emirle Sıkıyönetim ilan edildi ordu yönetime el koydu,bundan sonraki süreçte
emirlerimi bekleyin” dedi. Daha sonra biz bina içerisine dağıldık. Saat 01:00 sıralarında bina dışından bağırış
sesleri duyduk bunun üzerine kaplar kilitlendi camlar kapatıldı, ışıkları da kapatarak bir süre böyle bekledik,
hatırladığım kadarıyla saat 02:30-03:00 sıralarında binanın etrafının artık emniyette olduğu söylendi bu
saatten sonra ben bina içerisindeki gazino içerisindeki koltukta uyudum. Sabah 07:00 gibi uyandım Kurmay
Albay Levent ÖZÜARAP arkadaşlar evlerinize gidebilirsiniz demesi üzerine oradan ayrılarak evimize
gittik….” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Darbe girişimi anında Hava Harp Akademileri Komutanlığında silahlarına el konularak hapsedilen
öğrenci subay Cihan OKUR’un müşteki sıfatıyla C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“…Arkadaşım Hüseyin BALIK ile eşi de benim lojmanımda olması nedeniyle benim lojmanıma
geçtik birkaç saat ne olup bittiğini anlamak üzere internetten ve telefonumuza baktık ve konuyu anlamaya
çalıştık, sınıfımızın Whatsappp grup konuşmalarından daha sonra anladığımız kadarıyla akademi dışında
olanlardan bilgi istenmiş saat 06.44 de yine öğrenci olan sınıf arkadaşlarım üsteğmen Mehmet AL, üsteğmen
Mehmet PAÇACİ üsteğmen Yüksel KOCA ve üsteğmen Faruk BOLAT Yeşilköy’de bulunan hava harp okulunda
olduğunu yazmış birde Erkan Demir üsteğmenden haber alınamadığı söylenmiş. Yine 15.07.2016 günü saat
23:44 de sıkı yönetim direktiği başlığı altında Hacı ŞALK tarafından bir paylaşım yapılmış olduğunu gördük.
Biz bu yazışmaları telefonlarımız 23.30 civarında teslim alındığı için belirttiğim gibi serbest bırakıldıktan
sonra eve gidince okuma imkanı bulduk…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Darbe girişimi anında Hava Harp Akademileri Komutanlığında silahlarına el konularak hapsedilen
öğrenci subay Hüseyin Balık'ın müşteki sıfatıyla C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“…ADEM İNCİRLİ Yarbay telefonumu teslim etti telefonumu açtığımda o gün itibarı ile Üstğ.
MEHMET AL Üstğ. MEHMET PAÇACI, Üstğ. YÜKSEL KOCA ve Üstğ. FARUK BOLAT'IN HHO’da oldukları
daha doğrusu bizim birliğin dışına çıktılarını anladım o ara da LEVENT ÖZÜARAP aşağıda arkadaşlar şu an
için herhangi bir sıkıntı yok çıkacağız sizi tutan er felan olursa siz rütbelisiniz durmayın devam edin dedi ekip o
arada akademiden olanlar ayrılıyordu bizde bot bağcıklarımızı CİHAN yüzbaşı ile bağlıyorduk sonra oradan
aşıya indik ve çıktık karşımıza LEVENT ÖZÜARAP albay geldi arkadaşlar sonra konuşuruz dedi." şeklinde
beyanda bulunduğu,

448
4-Şüpheli Mehmet AL'ın kollukça alınan ifadesinde;
“…Yemek yedikten sonra saat 23:00 sıralarında Akademi içerisinde bulunan lojmanlar bölgesine
döndüm. Daha sonra Akademi içerisinde ki kalabalık arkadaş grubumuz Hava Harp Akademisinde
toplanmamızı söylediler bizde hemen askeri üniformalarımızı giyerek Hava Harp Akademisine geçtik. Burada
beni Yarbay Fatih ŞAYİN aradı bana Üsteğmen Yüksel KOCA ile birlikte Hava Harp okuluna gitmemizi
söyledi, bana herhangi bir açıklama yapmadı. Yüksel KOCA’ yı aradım Lojmanlar bölgesinde buluştuk ve
Üsteğmen Yüksel KOCA’ nın arabasıyla Hava Harp okuluna gittik. Benim üzerimde sadece beylik tabancam
vardı, Yüksel KOCA’nın üzerinde silah yoktu. Hava Harp Okuluna gittiğimizde Dekanlık Bölgesinde Öğretim
elemanlarının dinlenme salonuna geçtik orada televizyondan yaşanılan olayları takip ettik. Ailemle sürekli
temas halindeydim. Hiç görmek istemediğimiz Meclisin bombalanması, Emniyet Müdürlüklerine bombalı
saldırı yapılması, helikopterin sivil insanların üzerine ateş açması gibi hainlikleri gördük, ayrıca Darbeyi
destekleyici bir faaliyet içerisinde bulunmadık. 16/07/2016 günü sabahı 08:30 gibi Hava Harp Okulundan
çıkarak Üsteğmen Yüksel KOCA’ nın olaylardan dolayı yolda kalan annesini Yenibosna’dan alarak Akademi
lojmanlar bölgesine geldik.”şeklinde beyanda bulunduğu,

5-Şüpheli Faruk BOLAT'ın kollukça alınan ifadesinde;

”…saat 23:00 sıralarında eğitim kıyafeti olan tulumumu giyerek akademiye gittim. Akademiye
gittiğimde ben direkt 1. Sınıf dershanesine geçtiğimde sınıf içerisinde Yüzbaşı Hacı ŞALK ve Yüzbaşı Cihan
OKUR tarafından yoklama alınıyordu. Bu sırada cep telefonumdan internet haberlere girerek neler olduğunu
öğrenmek istediğimde internet haber de son dakika olarak TSK nın yönetime el koyduğunu okuyarak durumu
şaşkınlık içerisinde arkadaşlarıma söyledim. Bu sırada dahili kıyafet giyilmesi yönünde duyuru gelmesi üzerine
bende saat 23:10 sıralarında dahili kıyafetimi giymek için akademiden ayrılarak akademi içerisinde bulunan
misafirhaneye geçtim. İkametimde yaklaşık 30 dakika bekledikten sonra dahili kıyafetimi giyerek hava hap
akademisine gitmek için yola çıktım. Akademi önüne geldiğimde Üstteğmen Mehmet AL ve Üstteğmen Mehmet
PAÇACI ile karşılaştım. Üstteğmen Mehmet AL bana “bina içeri girmeme mi, bina içerisinin karışık olduğunu,
bina içerisinde elinde silah olan kişilerin olduğunu, birileri birilerini galiba gözaltına aldığını, Yarbay Fatih
ŞAYİN’in de dışarı çıktığını, ona da soralım” dedi.Kısa bir süre sonra Yarbay Fatih ŞAYİN yanımıza geldi, biz
kendisine akademi içerisindeki karışıklığı anlattık, o da bize akademi dışında da karışıklık olduğunu söyleyerek
önce akademi bölgesini terk edelim dedi. Ondan sonra ben, Yarbay Fatih ŞAYİN, Üsteğmen Mehmet PAÇACI
ve Üstteğmen Mehmet AL ile birlikte akademi bölgesinden benim aracımla ayrılarak lojmanlar bölgesine
geçtik. Lojmanlar bölgesinde aracın içerisinde ne yapmamız gerektiğini konuşurken yine aynı Whatsappp
grubundan personelin ev adresini istiyorlardı ben kendi ev adresimi yazmadım. Ev adresini istemeleri bizi
şüphelendirdiği için yanımızda bulunan Yarbay Fatih ŞAYİN’e sorunca o da bize bir an önce kışla dışına
çıkmamızı söyledi. Zaten ben başbakanın açıklamasını dana önceden internetten okuduğum için, kendi can
güvenliğim ve darbe kalkışmasına katılmam yönünde herhangi bir emir alırsam, emri uygulamamak ve sivil
halka katılmak için yanıma sivil kıyafetlerimi de almıştım. Bu arada yanımda bulunan Üstteğmen Mehmet AL
arkadaşımız olan Üstteğmen Yüksel KOCA yı arayarak akademide ki karışıklığı anlatarak onunda bizimle
gelmesini söyledi. Kısa bir süre sonra Üstteğmen Yüksel KOCA kendi aracıyla yanımıza geldi. Üstteğmen
Mehmet AL Yüksel KOCA’nın aracına geçerek iki araç halinde kışladan çıkış yaptık. Bu sırada benim kendi
şahsi aracım içerisinde bulunan Yarbay Fatih ŞAYİN telefonla birisini aradıktan sonra bize “hava harp
okulunda hiçbir öğrenci ve alay personelinin olmadığını, sadece dekanlık bölgesinde öğretim üyelerinin
bulunduğunu, darbecilere karşı gerekli emniyet tedbirlerinin alındığını” söyledi. Bende kendisine
Beylikdüzü’nde kardeşimin olduğunu ve onun yanına gitmek istediğimi söylediğimde o da bana “üniformalısın,
kıyafetleri çıkarsanda aracında silahın ve üniforman bulunduğu için yolda darbeciler, polis veya halk
tarafından durdurulursan, o zaman çok sıkıntı olur. Önce Yeşilköy de bulunan hava harp okuluna gidelim,
orada içimiz rahat etmezse zaten benimde sivil yakınlarım var, bende onlara gidecem” dedi. Bunun üzerine biz
iki araç halinde Yeşilköy de bulunan hava harp okuluna gitmek için yola çıktık. Hatırladığım kadarıyla saat
00:30 sıralarında Yeşilköy de bulunan hava harp okuluna normal şartlarda olduğu gibi araç ruhsatımı ve
kimliğimi vererek giriş yaparak emniyetli olduğunu düşündüğümüz dekanlık bölgesine gittik. Burada yaklaşık
15-20 kişi vardı. Orada bulunan kişiler şaşkınlıkla bize niye geldiğimizi sordular, bizde kendilerine akademinin
karışık olduğunu, kimin bu darbecilerden yana olduğunu veya olmadığını bilmediğimiz ve buranın güvenli
olduğunu düşündüğümüz için buraya geldiğimizi söyledik. Sabaha kadar olayları televizyondan takip ederek
449
burada bekledik." şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.11. Şüpheli Mehmet Paçacı

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akd. Kmt. Hava Harp Akademisinde öğrenci subayı –Üsteğmen.

Durumu:
21.07.2016 günü ilimizde yakalandığı, ikamet aramasında elde edilen harddisk, dizüstü bilgisayar, 2
flash bellek, cep telefonu, simkart, 9 DVD ve Samsung tablet’e incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli sevk
edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 1 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısı, terör örgütü içerisindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifade:

Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/46625 sayılı soruşturma dosyası kapsamında FETÖ/PDY


Silahlı terör örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında ifadesi alınan gizli tanık “SEL” in 21.07.2016
tarihli ifadesi ve 19.10.2016 tarihli alınan ek beyanında;
“…Yine Suriye sınırında Suriye uyruklu bir savaş uçağı yanlış hatırlamıyorsam 2014 yılı mart
ayında TSK tarafından düşürülmüştü. Bundan birkaç ay sonra da bir helikopter düşürülmüştü. Uçağı düşürün
pilotlardan birinin ismi Hava Pilot Üsteğmen Fatih ÜNAL ve Hava Pilot Üsteğmen Mehmet PAÇACI idi.
Hangisi uçağı hangisi helikopteri düşürdü bilmiyorum. Sonradan ikiside kurmaylığı kazandı. İstanbulda
konuştuğum cemaat abisi bunların da cemaatten olduğunu bana söylemişti…” şeklinde beyanlarda
bulunmuştur." şeklinde beyanda bulunduğu,
Bahse konu ifade içeriğinden; şüphelilerin Silahlı Kuvvetler içerisinde yuvalanmış terör örgütü
mensupları oldukları anlaşılmaktadır.

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

Soruşturma dosyası kapsamında müştekilerden Cihan Okur ve Hüseyin Balık'dan alınan cep
telefonlarındaki Whatsaap görüşmelerinin yapılan incelemesinde;

Yasin Solmaz Akademi:A/A yoklama soruluyor akademi dışında olanlar bilgi verilebilir mi
16.07.2016 günü saat:06.43
Mehmet Al Akademi: al paçaci koca fbolat hho16.07.2016 günü saat:06.44
Fatih Akar Akademi: Erkanın yerini bilen 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:06.44
Hacı Şalk Abi: Arkadaşlar Erkana ulaşılamıyor. Nere gittiğini bilen gören yok mu? 16.07.2016 günü
saat:08.49
İsmail Uyar Akademi: Hamdi beyle beraberdi en son 16.07.2016 günü saat:08.50
Hacı Şalk Abi: Teşekkürler, Hamdi beyin telefonunu bilen 16.07.2016 günü saat:08.50
Fatih Özdemir Akademi: Hacı abi Divril beyi arar mısın. Erkan için 16.07.2016 günü saat:08.54
CihangirÇentelli Akademi:Hamdi Acar Alb yazılı kişi profili gönderiliyor16.07.2016 günü
saat:08.58
Şeklindeki öğrenci subaylar arasında olay gecesi geçen Whatsappp görüşmelerinde;

“Mehmet Al Akademi: al paçaci koca fbolat hho” şeklindeki Mehmet AL’ın kendisi ile birlikte
bulunan subayların soyadlarını yazarak Hava Harp Akademilerinde olduklarını bildirdiği tespit edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetleri:

Alınan ifadeler ve Whatsappp görüşmelerinden anlaşıldığı üzere; MEHMET PAÇACI’nın Harp


450
Akademileri Komutanlığında yapılan Darbe girişimi görevlendirmeleri ile Darbe girişimi gecesinde Yarbay
Fatih ŞAYİN’in ekibinde Üsteğmen Mehmet PAÇACI, Ütğm. Mehmet AL, ve Ütğm. Faruk BOLAT adlı
öğrenci subaylarla birlikte Hava Harp Okuluna gittiği hususları tespit edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Şüpheli Üsteğmen Sedat ÖNER'in kollukça alınan ifadesinde;

“…Tahmini olarak saat 23:00 den sonra yürüyerek giderken kantin civarlarında Yüzbaşı olan ismini
hatırlamadığım soy ismi TOKUŞ olan şahsın arabasına binerek birlikte Hava Harp Akademisine gittik. Hava
Harp Akademisine gittiğimde benim gibi öğrenci olan sınıf arkadaşlarımdan isimlerini hatırlaya bildiğim
Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Cihan OKUR, Üsteğmen Hüseyin BALIK, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR, Üsteğmen
Yüksel KOCA, Üsteğmen Mehmet PAÇACI, Üsteğmen Emre BEZİRGANOĞLU, Üsteğmen Gürkan BEĞİŞ,
Üsteğmen Cengizhan EFE, Üsteğmen Tanju UYSAL, Üsteğmen Musa GÜLMEZ, Binbaşı Cenk ERDOĞAN,
Yarbay Gürcan ANILIRCAN dahil yaklaşık 30 kişi Hava Harp Akademisi Binasının girişindeki lobideydik.
Yüzbaşı Hacı ŞALK burada bizden yoklama aldı, daha sonra Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP bize hitaben
“Genel Kurmay Tarafından gelen emirle Sıkıyönetim ilan edildi ordu yönetime el koydu,bundan sonraki süreçte
emirlerimi bekleyin” dedi. Daha sonra biz bina içerisine dağıldık. Saat 01:00 sıralarında bina dışından bağırış
sesleri duyduk bunun üzerine kaplar kilitlendi camlar kapatıldı, ışıkları da kapatarak bir süre böyle bekledik,
hatırladığım kadarıyla saat 02:30-03:00 sıralarında binanın etrafının artık emniyette olduğu söylendi bu
saatten sonra ben bina içerisindeki gazino içerisindeki koltukta uyudum. Sabah 07:00 gibi uyandım Kurmay
Albay Levent ÖZÜARAP arkadaşlar evlerinize gidebilirsiniz demesi üzerine oradan ayrılarak evimize
gittik….” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Darbe girişimi anında Hava Harp Akademileri Komutanlığında silahlarına el konularak hapsedilen
öğrenci subay Cihan OKUR’un müşteki sıfatıyla alınan ifadesinde;

“…Arkadaşım Hüseyin BALIK ile eşi de benim lojmanımda olması nedeniyle benim lojmanıma
geçtik birkaç saat ne olup bittiğini anlamak üzere internetten ve telefonumuza baktık ve konuyu anlamaya
çalıştık, sınıfımızın Whatsappp grup konuşmalarından daha sonra anladığımız kadarıyla akademi dışında
olanlardan bilgi istenmiş saat 06.44 de yine öğrenci olan sınıf arkadaşlarım üsteğmen Mehmet AL, üsteğmen
Mehmet PAÇACİ üsteğmen Yüksel KOCA ve üsteğmen Faruk BOLAT Yeşilköy’de bulunan hava harp okulunda
olduğunu yazmış birde Erkan Demir üsteğmenden haber alınamadığı söylenmiş. Yine 15.07.2016 günü saat
23:44 de sıkı yönetim direktiği başlığı altında Hacı ŞALK tarafından bir paylaşım yapılmış olduğunu gördük.
Biz bu yazışmaları telefonlarımız 23.30 civarında teslim alındığı için belirttiğim gibi serbest bırakıldıktan
sonra eve gidince okuma imkanı bulduk…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Darbe girişimi anında Hava Harp Akademileri Komutanlığında silahlarına el konularak hapsedilen
öğrenci subay Hüseyin BALIK’ın müşteki sıfatıyla alınan ifadesinde;

“…ADEM İNCİRLİ Yarbay telefonumu teslim etti telefonumu açtığımda o gün itibarı ile Üstğ.
MEHMET AL Üstğ. MEHMET PAÇACI, Üstğ. YÜKSEL KOCA ve Üstğ. FARUK BOLAT'IN HHO’da oldukları
daha doğrusu bizim birliğin dışına çıktılarını anladım o ara da LEVENT ÖZÜARAP aşağıda arkadaşlar şu an
için herhangi bir sıkıntı yok çıkacağız sizi tutan er felan olursa siz rütbelisiniz durmayın devam edin dedi ekip o
arada akademiden olanlar ayrılıyordu bizde bot bağcıklarımızı CİHAN yüzbaşı ile bağlıyorduk sonra oradan
aşıya indik ve çıktık karşımıza LEVENT ÖZÜARAP albay geldi arkadaşlar sonra konuşuruz dedi." şeklinde
beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Mehmet AL'ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Yemek yedikten sonra saat 23:00 sıralarında Akademi içerisinde bulunan lojmanlar bölgesine
döndüm. Daha sonra Akademi içerisinde ki kalabalık arkadaş grubumuz Hava Harp Akademisinde
toplanmamızı söylediler bizde hemen askeri üniformalarımızı giyerek Hava Harp Akademisine geçtik. Burada
451
beni Yarbay Fatih ŞAYİN aradı bana Üsteğmen Yüksel KOCA ile birlikte Hava Harp okuluna gitmemizi
söyledi, bana herhangi bir açıklama yapmadı. Yüksel KOCA’ yı aradım Lojmanlar bölgesinde buluştuk ve
Üsteğmen Yüksel KOCA’ nın arabasıyla Hava Harp okuluna gittik. Benim üzerimde sadece beylik tabancam
vardı, Yüksel KOCA’nın üzerinde silah yoktu. Hava Harp Okuluna gittiğimizde Dekanlık Bölgesinde Öğretim
elemanlarının dinlenme salonuna geçtik orada televizyondan yaşanılan olayları takip ettik. Ailemle sürekli
temas halindeydim. Hiç görmek istemediğimiz Meclisin bombalanması, Emniyet Müdürlüklerine bombalı
saldırı yapılması, helikopterin sivil insanların üzerine ateş açması gibi hainlikleri gördük, ayrıca Darbeyi
destekleyici bir faaliyet içerisinde bulunmadık. 16/07/2016 günü sabahı 08:30 gibi Hava Harp Okulundan
çıkarak Üsteğmen Yüksel KOCA’ nın olaylardan dolayı yolda kalan annesini Yenibosna’dan alarak Akademi
lojmanlar bölgesine geldik.”şeklinde beyanda bulunduğu,

5- Şüpheli Faruk BOLAT'ın kollukça alınan ifadesinde;

”…saat 23:00 sıralarında eğitim kıyafeti olan tulumumu giyerek akademiye gittim. Akademiye
gittiğimde ben direkt 1. Sınıf dershanesine geçtiğimde sınıf içerisinde Yüzbaşı Hacı ŞALK ve Yüzbaşı Cihan
OKUR tarafından yoklama alınıyordu. Bu sırada cep telefonumdan internet haberlere girerek neler olduğunu
öğrenmek istediğimde internet haber de son dakika olarak TSK nın yönetime el koyduğunu okuyarak durumu
şaşkınlık içerisinde arkadaşlarıma söyledim. Bu sırada dahili kıyafet giyilmesi yönünde duyuru gelmesi üzerine
bende saat 23:10 sıralarında dahili kıyafetimi giymek için akademiden ayrılarak akademi içerisinde bulunan
misafirhaneye geçtim. İkametimde yaklaşık 30 dakika bekledikten sonra dahili kıyafetimi giyerek hava hap
akademisine gitmek için yola çıktım. Akademi önüne geldiğimde Üstteğmen Mehmet AL ve Üstteğmen Mehmet
PAÇACI ile karşılaştım. Üstteğmen Mehmet AL bana “bina içeri girmeme mi, bina içerisinin karışık olduğunu,
bina içerisinde elinde silah olan kişilerin olduğunu, birileri birilerini galiba gözaltına aldığını, Yarbay Fatih
ŞAYİN’in de dışarı çıktığını, ona da soralım” dedi.Kısa bir süre sonra Yarbay Fatih ŞAYİN yanımıza geldi, biz
kendisine akademi içerisindeki karışıklığı anlattık, o da bize akademi dışında da karışıklık olduğunu söyleyerek
önce akademi bölgesini terk edelim dedi. Ondan sonra ben, Yarbay Fatih ŞAYİN, Üsteğmen Mehmet PAÇACI
ve Üstteğmen Mehmet AL ile birlikte akademi bölgesinden benim aracımla ayrılarak lojmanlar bölgesine
geçtik. Lojmanlar bölgesinde aracın içerisinde ne yapmamız gerektiğini konuşurken yine aynı Whatsappp
grubundan personelin ev adresini istiyorlardı ben kendi ev adresimi yazmadım. Ev adresini istemeleri bizi
şüphelendirdiği için yanımızda bulunan Yarbay Fatih ŞAYİN’e sorunca o da bize bir an önce kışla dışına
çıkmamızı söyledi. Zaten ben başbakanın açıklamasını dana önceden internetten okuduğum için, kendi can
güvenliğim ve darbe kalkışmasına katılmam yönünde herhangi bir emir alırsam, emri uygulamamak ve sivil
halka katılmak için yanıma sivil kıyafetlerimi de almıştım. Bu arada yanımda bulunan Üstteğmen Mehmet AL
arkadaşımız olan Üstteğmen Yüksel KOCA yı arayarak akademide ki karışıklığı anlatarak onunda bizimle
gelmesini söyledi. Kısa bir süre sonra Üstteğmen Yüksel KOCA kendi aracıyla yanımıza geldi. Üstteğmen
Mehmet AL Yüksel KOCA’nın aracına geçerek iki araç halinde kışladan çıkış yaptık. Bu sırada benim kendi
şahsi aracım içerisinde bulunan Yarbay Fatih ŞAYİN telefonla birisini aradıktan sonra bize “hava harp
okulunda hiçbir öğrenci ve alay personelinin olmadığını, sadece dekanlık bölgesinde öğretim üyelerinin
bulunduğunu, darbecilere karşı gerekli emniyet tedbirlerinin alındığını” söyledi. Bende kendisine
Beylikdüzü’nde kardeşimin olduğunu ve onun yanına gitmek istediğimi söylediğimde o da bana “üniformalısın,
kıyafetleri çıkarsanda aracında silahın ve üniforman bulunduğu için yolda darbeciler, polis veya halk
tarafından durdurulursan, o zaman çok sıkıntı olur. Önce Yeşilköy de bulunan hava harp okuluna gidelim,
orada içimiz rahat etmezse zaten benimde sivil yakınlarım var, bende onlara gidecem” dedi. Bunun üzerine biz
iki araç halinde Yeşilköy de bulunan hava harp okuluna gitmek için yola çıktık. Hatırladığım kadarıyla saat
00:30 sıralarında Yeşilköy de bulunan hava harp okuluna normal şartlarda olduğu gibi araç ruhsatımı ve
kimliğimi vererek giriş yaparak emniyetli olduğunu düşündüğümüz dekanlık bölgesine gittik. Burada yaklaşık
15-20 kişi vardı. Orada bulunan kişiler şaşkınlıkla bize niye geldiğimizi sordular, bizde kendilerine akademinin
karışık olduğunu, kimin bu darbecilerden yana olduğunu veya olmadığını bilmediğimiz ve buranın güvenli
olduğunu düşündüğümüz için buraya geldiğimizi söyledik. Sabaha kadar olayları televizyondan takip ederek
burada bekledik." şeklinde beyanda bulunduğu,

6-Şüpheli Yüksel KOCA’nın kollukça alınan ifadesinde;

452
“…Saat 22:00 sıralarında annemi alacağım peronda taksicilerin yüksek sesle ve telaşla haber
dinlediğini gördüm bu sırada annem aradı bana “oğlum biz köprüde kaldık trafik ilerlemiyor sen bekleme eve
git” dedi. Ben taksicilere neden çok trafik olduğunu sordum bana şuan ortalık karışık ne olduğu belli değil
köprü tıkalı dediler. Bunun üzerine lojmanıma dönmek üzere otoma bindiğimde saat 22:00-22:15 sıralarında
cep telefonuma Whatsappp üzerinden 76. Dönem isimli benimle birlikte 1.sınıf öğrenci olanların kullandığı
gruba sınıf kıdemlimiz Hacı ŞALK Yüzbaşının “Çağırma Planı devrededir, 30 dk içerisinde resmi üniformalı
olarak akademide olun” mesajını gördüm bunun üzerine Hacı ŞALK Yüzbaşını arayarak çağrı planı gerçekten
devrede mi diye sordum. Bana evet devrede dedi. Çağrı planı askerlikte genel uygulanan bir durumdur. Ben
otoma binerek Tem otoyolu üzerinden akademiye doğru yola çıktım. Yolda bulunduğum sırada beni Fatih
ŞAYİN Yarbay beni telefon ile aradı Yüksel yanıma gel dedi, ben de kendisine yolda trafikte olduğumu
gelmemin yarım saat civarı süreceğini söyledim, tamam gelince beni ararsın o zaman dedi telefonu kapattı.
Saat 23:00 civarlarında Harp Akademisine gelerek lojmanıma geçtim. Uçuş tulumumu giydim üzerinde
bulunan etiketleri asker kıyafeti olduğu belli olmasın diye tedbiren kendim kimseden bu konuda emir veya bilgi
almadan çıkarttım. Fatih ŞAYİN Yarbayı arayarak kendisine lojmanda olduğumu söyleyerek emrini sordum,
kendisi bana 2 nolu lojman nizamiyesinde buluşmamızı söyledi. Bunun üzerine yanıma beylik tabancamı
almadan kendi otom ile 2 nolu nizamiye ye geldim. 23:15 sıralarında Fatih ŞAYİN Yarbay, Faruk BOLAT
Üstteğmen, Mehmet AL Üstteğmen, Mehmet PAÇACI Üstteğmen mavi renkli hususi markasını hatırlamadığım
bir arazi otosuyla benim yanıma geldiler. Mehmet AL otodan inerek benim otoma bindi. Fatih ŞAYİN bana
kendilerini takip etmemi söyledi bunun üzerine önden onlar otoları ile gidecek şekilde ben onları takip ettim.
Harp Akademileri komutanlığından ayrılarak Yeşilyurt ta bunan Hava Harp Okuluna geldik. 16/07/2016 günü
saat 00:00-00:10 sıralarında Girişte nizamiyeye kaydımızı yaptırdık. Otolarımızı nizamiye yakınında bulunan
açık otoparka park ederek hep birlikte Dekanlık Gazinosuna geldik. Burada televizyon izlediğimde dışarıdaki
askerlerin darbe yaptıklarını net bir şekilde öğrendim. Saat 06:00 sıralarına kadar benimle birlikte Harp
okuluna gelen herkes dekanlık gazinosunda oturarak bekledik. Fakat bu süre zarfında kimse bize buraya ne
sebeple geldiğimizi söylemedi ve ne sebeple burada bulunduğumuz öğrenemedik. Aynı zamanda bu süre
zarfında herhangi bir faaliyette bulunmadık ve yanımıza hiçbir şekilde silah almadık. Saat 06:00 sıralarında
Fatih ŞAYİN Yarbay bizlere kendisi de dahil hepimizin harp akademilerinde bulunan lojmanlarımıza gitmemizi
söyledi. Ben yanıma Mehmet AL ı alarak kendi otomla annem beni aynı gün saat 05:00 sıralarında arayarak
kendisinin Esenler otogarında olduğu söylemiş olduğu için bende kendisine taksi ile Yenibosna Kuleli de ikamet
eden halamın evine gitmesini söyledim için otom ile Yenibosna’ya giderek annemi aldım buradan da harp
akademilerine gelerek Mehmet Al ı da lojmanda bırakarak saat 08:30 sıralarında annemle birlikte ikametime
geldim… al paçaci koca fbolat hho şeklinde Mehmet AL ın gruba atmış olduğu mesaj biz yukarıdaki soru
cevabında belirtmiş olduğum kişilerle birlikte Hava Harp Okulunda bulunduğumuz sırada 76.Dönem grubunda
yoklama alındığı için yanımda bulunan Mehmet AL, Ben, Mehmet PAÇACI, Faruk BOLAT için Hava Harp
Okulundayız ın kısaltması olan hho yazarak cevap vermesidir.Whatsappp grubundan ayrılmam konusunun
sebebi öğrenci subaylar olarak ileride bize sıkıntı yaratacak yazışmalar gerçekleşmesin diye aramızda grubu
kapatmak için karar almamızdan dolayıdır. Ben bana sormuş olduğunuz soru ile alakalı Yeşilyurt Hava Harp
Okulunda bulunma sebebimi ve buraya kimlerle gittiğimi detaylı olarak yukarda sorulan sorularda detaylıca
anlatmıştım. Hava Harp Okuluna gidiş sebebim Fatih ŞAYİN yarbay buu şekilde emir verdiği içindir. Soruda
bahsi geçen Hacı ŞALK Yüzbaşının paylaşım yapmış olduğu belertilen sıkıyönetim direktifi şeklindeki paylaşımı
ben hiç görmedim böyle bir paylaşım yapılıp yapılmadığını hatırlamıyorum.Fatih ŞAYİN Yarbayın nizamiye
önünde bizimle bulaşarak nereye gittiğimizi söylemeden beni takip edin demesinde gayri nizami bir hal
görmediğimden dolayı kendisini sorgulamadan takip ettim. Gittiğimiz yer de Hava Harp Okulu olması
sebebiyle burada bulanmamızın da gayri nizamı bir hal olmadığını düşündüm. Üzerime atılı suçlamaları
kesinlikle kabul etmiyorum ben zaten darbe teşebbüsü olayı içerisinde bulunmuş olsaydım annemi otogardan
almaya gitmezdim…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.12. Şüpheli Mehmet Al

Konumu:
Olay tarihinde Hava Harp Akademisinde öğrenci subayı –Plt. Üsteğmen.

Durumu:
453
21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet ve üst aramasında elde edilen
tabanca, fişek, hafıza kartı, İpad tablet,Samsung cep telefonu, simkart, Toshiba laptop, hafıza kartına
incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 1 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Soruşturma dosyası kapsamında müştekilerden Cihan Okur ve Hüseyin Balık'dan alınan cep
telefonlarındaki Whatsaap görüşmelerinin yapılan incelemesinde;

Yasin Solmaz Akademi:A/A yoklama soruluyor akademi dışında olanlar bilgi verilebilir mi
16.07.2016 günü saat:06.43
Mehmet Al Akademi: al paçaci koca fbolat hho16.07.2016 günü saat:06.44
Fatih Akar Akademi: Erkanın yerini bilen 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:06.44
Hacı Şalk Abi: Arkadaşlar Erkana ulaşılamıyor. Nere gittiğini bilen gören yok mu? 16.07.2016 günü
saat:08.49
İsmail Uyar Akademi: Hamdi beyle beraberdi en son 16.07.2016 günü saat:08.50
Hacı Şalk Abi: Teşekkürler, Hamdi beyin telefonunu bilen 16.07.2016 günü saat:08.50
Fatih Özdemir Akademi: Hacı abi Divril beyi arar mısın. Erkan için 16.07.2016 günü saat:08.54
CihangirÇentelli Akademi:Hamdi Acar Alb yazılı kişi profili gönderiliyor16.07.2016 günü
saat:08.58
Şeklindeki öğrenci subaylar arasında olay gecesi geçen Whatsappp görüşmelerinde;
“Mehmet Al Akademi: al paçaci koca fbolat hho” şeklindeki Mehmet AL’ın kendisi ile birlikte
bulunan subayların soyadlarını yazarak Hava Harp Akademilerinde olduklarını bildirdiği tespit edilmiştir.

Alınan ifadeler ve Whatsappp görüşmelerinden anlaşıldığı üzere; MEHMET AL’ın Harp


Akademileri Komutanlığında yapılan Darbe girişimi görevlendirmeleri ile Darbe girişimi gecesinde Yarbay
Fatih ŞAYİN’in ekibinde Üsteğmen Mehmet PAÇACI, Ütğm. Mehmet AL, ve Ütğm. Faruk BOLAT adlı
öğrenci subaylarla birlikte Hava Harp Okuluna gittiği hususları tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Darbe girişimi anında Hava Harp Akademileri Komutanlığında silahlarına el konularak hapsedilen
öğrenci subay Cihan OKUR’un müşteki sıfatıyla alınan ifadesinde;

“…Arkadaşım Hüseyin BALIK ile eşi de benim lojmanımda olması nedeniyle benim lojmanıma
geçtik birkaç saat ne olup bittiğini anlamak üzere internetten ve telefonumuza baktık ve konuyu anlamaya
çalıştık, sınıfımızın Whatsappp grup konuşmalarından daha sonra anladığımız kadarıyla akademi dışında
olanlardan bilgi istenmiş saat 06.44 de yine öğrenci olan sınıf arkadaşlarım üsteğmen Mehmet AL, üsteğmen
Mehmet PAÇACİ üsteğmen Yüksel KOCA ve üsteğmen Faruk BOLAT Yeşilköy’de bulunan hava harp okulunda
olduğunu yazmış birde Erkan Demir üsteğmenden haber alınamadığı söylenmiş. Yine 15.07.2016 günü saat
23:44 de sıkı yönetim direktiği başlığı altında Hacı ŞALK tarafından bir paylaşım yapılmış olduğunu gördük.
Biz bu yazışmaları telefonlarımız 23.30 civarında teslim alındığı için belirttiğim gibi serbest bırakıldıktan
sonra eve gidince okuma imkanı bulduk…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Darbe girişimi anında Hava Harp Akademileri Komutanlığında silahlarına el konularak hapsedilen
öğrenci subay Hüseyin BALIK’ın müşteki sıfatıyla alınan ifadesinde;

“…ADEM İNCİRLİ Yarbay telefonumu teslim etti telefonumu açtığımda o gün itibarı ile Üstğ.
MEHMET AL Üstğ. MEHMET PAÇACI, Üstğ. YÜKSEL KOCA ve Üstğ. FARUK BOLAT'IN HHO’da oldukları
daha doğrusu bizim birliğin dışına çıktılarını anladım o ara da LEVENT ÖZÜARAP aşağıda arkadaşlar şu an
için herhangi bir sıkıntı yok çıkacağız sizi tutan er felan olursa siz rütbelisiniz durmayın devam edin dedi ekip o
454
arada akademiden olanlar ayrılıyordu bizde bot bağcıklarımızı CİHAN yüzbaşı ile bağlıyorduk sonra oradan
aşıya indik ve çıktık karşımıza LEVENT ÖZÜARAP albay geldi arkadaşlar sonra konuşuruz dedi." şeklinde
beyanda bulunduğu,

3- Şüpheli Faruk BOLAT'ın kollukça alınan ifadesinde;

”…saat 23:00 sıralarında eğitim kıyafeti olan tulumumu giyerek akademiye gittim. Akademiye
gittiğimde ben direkt 1. Sınıf dershanesine geçtiğimde sınıf içerisinde Yüzbaşı Hacı ŞALK ve Yüzbaşı Cihan
OKUR tarafından yoklama alınıyordu. Bu sırada cep telefonumdan internet haberlere girerek neler olduğunu
öğrenmek istediğimde internet haber de son dakika olarak TSK nın yönetime el koyduğunu okuyarak durumu
şaşkınlık içerisinde arkadaşlarıma söyledim. Bu sırada dahili kıyafet giyilmesi yönünde duyuru gelmesi üzerine
bende saat 23:10 sıralarında dahili kıyafetimi giymek için akademiden ayrılarak akademi içerisinde bulunan
misafirhaneye geçtim. İkametimde yaklaşık 30 dakika bekledikten sonra dahili kıyafetimi giyerek hava hap
akademisine gitmek için yola çıktım. Akademi önüne geldiğimde Üstteğmen Mehmet AL ve Üstteğmen Mehmet
PAÇACI ile karşılaştım. Üstteğmen Mehmet AL bana “bina içeri girmeme mi, bina içerisinin karışık olduğunu,
bina içerisinde elinde silah olan kişilerin olduğunu, birileri birilerini galiba gözaltına aldığını, Yarbay Fatih
ŞAYİN’in de dışarı çıktığını, ona da soralım” dedi.Kısa bir süre sonra Yarbay Fatih ŞAYİN yanımıza geldi, biz
kendisine akademi içerisindeki karışıklığı anlattık, o da bize akademi dışında da karışıklık olduğunu söyleyerek
önce akademi bölgesini terk edelim dedi. Ondan sonra ben, Yarbay Fatih ŞAYİN, Üsteğmen Mehmet PAÇACI
ve Üstteğmen Mehmet AL ile birlikte akademi bölgesinden benim aracımla ayrılarak lojmanlar bölgesine
geçtik. Lojmanlar bölgesinde aracın içerisinde ne yapmamız gerektiğini konuşurken yine aynı Whatsappp
grubundan personelin ev adresini istiyorlardı ben kendi ev adresimi yazmadım. Ev adresini istemeleri bizi
şüphelendirdiği için yanımızda bulunan Yarbay Fatih ŞAYİN’e sorunca o da bize bir an önce kışla dışına
çıkmamızı söyledi. Zaten ben başbakanın açıklamasını dana önceden internetten okuduğum için, kendi can
güvenliğim ve darbe kalkışmasına katılmam yönünde herhangi bir emir alırsam, emri uygulamamak ve sivil
halka katılmak için yanıma sivil kıyafetlerimi de almıştım. Bu arada yanımda bulunan Üstteğmen Mehmet AL
arkadaşımız olan Üstteğmen Yüksel KOCA yı arayarak akademide ki karışıklığı anlatarak onunda bizimle
gelmesini söyledi. Kısa bir süre sonra Üstteğmen Yüksel KOCA kendi aracıyla yanımıza geldi. Üstteğmen
Mehmet AL Yüksel KOCA’nın aracına geçerek iki araç halinde kışladan çıkış yaptık. Bu sırada benim kendi
şahsi aracım içerisinde bulunan Yarbay Fatih ŞAYİN telefonla birisini aradıktan sonra bize “hava harp
okulunda hiçbir öğrenci ve alay personelinin olmadığını, sadece dekanlık bölgesinde öğretim üyelerinin
bulunduğunu, darbecilere karşı gerekli emniyet tedbirlerinin alındığını” söyledi. Bende kendisine
Beylikdüzü’nde kardeşimin olduğunu ve onun yanına gitmek istediğimi söylediğimde o da bana “üniformalısın,
kıyafetleri çıkarsanda aracında silahın ve üniforman bulunduğu için yolda darbeciler, polis veya halk
tarafından durdurulursan, o zaman çok sıkıntı olur. Önce Yeşilköy de bulunan hava harp okuluna gidelim,
orada içimiz rahat etmezse zaten benimde sivil yakınlarım var, bende onlara gidecem” dedi. Bunun üzerine biz
iki araç halinde Yeşilköy de bulunan hava harp okuluna gitmek için yola çıktık. Hatırladığım kadarıyla saat
00:30 sıralarında Yeşilköy de bulunan hava harp okuluna normal şartlarda olduğu gibi araç ruhsatımı ve
kimliğimi vererek giriş yaparak emniyetli olduğunu düşündüğümüz dekanlık bölgesine gittik. Burada yaklaşık
15-20 kişi vardı. Orada bulunan kişiler şaşkınlıkla bize niye geldiğimizi sordular, bizde kendilerine akademinin
karışık olduğunu, kimin bu darbecilerden yana olduğunu veya olmadığını bilmediğimiz ve buranın güvenli
olduğunu düşündüğümüz için buraya geldiğimizi söyledik. Sabaha kadar olayları televizyondan takip ederek
burada bekledik." şeklinde beyanda bulunduğu,

4- Şüpheli Yüksel KOCA’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat 22:00 sıralarında annemi alacağım peronda taksicilerin yüksek sesle ve telaşla haber
dinlediğini gördüm bu sırada annem aradı bana “oğlum biz köprüde kaldık trafik ilerlemiyor sen bekleme eve
git” dedi. Ben taksicilere neden çok trafik olduğunu sordum bana şuan ortalık karışık ne olduğu belli değil
köprü tıkalı dediler. Bunun üzerine lojmanıma dönmek üzere otoma bindiğimde saat 22:00-22:15 sıralarında
cep telefonuma Whatsappp üzerinden 76. Dönem isimli benimle birlikte 1.sınıf öğrenci olanların kullandığı
gruba sınıf kıdemlimiz Hacı ŞALK Yüzbaşının “Çağırma Planı devrededir, 30 dk içerisinde resmi üniformalı
olarak akademide olun” mesajını gördüm bunun üzerine Hacı ŞALK Yüzbaşını arayarak çağrı planı gerçekten
455
devrede mi diye sordum. Bana evet devrede dedi. Çağrı planı askerlikte genel uygulanan bir durumdur. Ben
otoma binerek Tem otoyolu üzerinden akademiye doğru yola çıktım. Yolda bulunduğum sırada beni Fatih
ŞAYİN Yarbay beni telefon ile aradı Yüksel yanıma gel dedi, ben de kendisine yolda trafikte olduğumu
gelmemin yarım saat civarı süreceğini söyledim, tamam gelince beni ararsın o zaman dedi telefonu kapattı.
Saat 23:00 civarlarında Harp Akademisine gelerek lojmanıma geçtim. Uçuş tulumumu giydim üzerinde
bulunan etiketleri asker kıyafeti olduğu belli olmasın diye tedbiren kendim kimseden bu konuda emir veya bilgi
almadan çıkarttım. Fatih ŞAYİN Yarbayı arayarak kendisine lojmanda olduğumu söyleyerek emrini sordum,
kendisi bana 2 nolu lojman nizamiyesinde buluşmamızı söyledi. Bunun üzerine yanıma beylik tabancamı
almadan kendi otom ile 2 nolu nizamiye ye geldim. 23:15 sıralarında Fatih ŞAYİN Yarbay, Faruk BOLAT
Üstteğmen, Mehmet AL Üstteğmen, Mehmet PAÇACI Üstteğmen mavi renkli hususi markasını hatırlamadığım
bir arazi otosuyla benim yanıma geldiler. Mehmet AL otodan inerek benim otoma bindi. Fatih ŞAYİN bana
kendilerini takip etmemi söyledi bunun üzerine önden onlar otoları ile gidecek şekilde ben onları takip ettim.
Harp Akademileri komutanlığından ayrılarak Yeşilyurt ta bunan Hava Harp Okuluna geldik. 16/07/2016 günü
saat 00:00-00:10 sıralarında Girişte nizamiyeye kaydımızı yaptırdık. Otolarımızı nizamiye yakınında bulunan
açık otoparka park ederek hep birlikte Dekanlık Gazinosuna geldik. Burada televizyon izlediğimde dışarıdaki
askerlerin darbe yaptıklarını net bir şekilde öğrendim. Saat 06:00 sıralarına kadar benimle birlikte Harp
okuluna gelen herkes dekanlık gazinosunda oturarak bekledik. Fakat bu süre zarfında kimse bize buraya ne
sebeple geldiğimizi söylemedi ve ne sebeple burada bulunduğumuz öğrenemedik. Aynı zamanda bu süre
zarfında herhangi bir faaliyette bulunmadık ve yanımıza hiçbir şekilde silah almadık. Saat 06:00 sıralarında
Fatih ŞAYİN Yarbay bizlere kendisi de dahil hepimizin harp akademilerinde bulunan lojmanlarımıza gitmemizi
söyledi. Ben yanıma Mehmet AL ı alarak kendi otomla annem beni aynı gün saat 05:00 sıralarında arayarak
kendisinin Esenler otogarında olduğu söylemiş olduğu için bende kendisine taksi ile Yenibosna Kuleli de ikamet
eden halamın evine gitmesini söyledim için otom ile Yenibosna’ya giderek annemi aldım buradan da harp
akademilerine gelerek Mehmet Al ı da lojmanda bırakarak saat 08:30 sıralarında annemle birlikte ikametime
geldim… al paçaci koca fbolat hho şeklinde Mehmet AL ın gruba atmış olduğu mesaj biz yukarıdaki soru
cevabında belirtmiş olduğum kişilerle birlikte Hava Harp Okulunda bulunduğumuz sırada 76.Dönem grubunda
yoklama alındığı için yanımda bulunan Mehmet AL, Ben, Mehmet PAÇACI, Faruk BOLAT için Hava Harp
Okulundayız ın kısaltması olan hho yazarak cevap vermesidir.Whatsappp grubundan ayrılmam konusunun
sebebi öğrenci subaylar olarak ileride bize sıkıntı yaratacak yazışmalar gerçekleşmesin diye aramızda grubu
kapatmak için karar almamızdan dolayıdır. Ben bana sormuş olduğunuz soru ile alakalı Yeşilyurt Hava Harp
Okulunda bulunma sebebimi ve buraya kimlerle gittiğimi detaylı olarak yukarda sorulan sorularda detaylıca
anlatmıştım. Hava Harp Okuluna gidiş sebebim Fatih ŞAYİN yarbay buu şekilde emir verdiği içindir. Soruda
bahsi geçen Hacı ŞALK Yüzbaşının paylaşım yapmış olduğu belertilen sıkıyönetim direktifi şeklindeki paylaşımı
ben hiç görmedim böyle bir paylaşım yapılıp yapılmadığını hatırlamıyorum.Fatih ŞAYİN Yarbayın nizamiye
önünde bizimle bulaşarak nereye gittiğimizi söylemeden beni takip edin demesinde gayri nizami bir hal
görmediğimden dolayı kendisini sorgulamadan takip ettim. Gittiğimiz yer de Hava Harp Okulu olması
sebebiyle burada bulanmamızın da gayri nizamı bir hal olmadığını düşündüm. Üzerime atılı suçlamaları
kesinlikle kabul etmiyorum ben zaten darbe teşebbüsü olayı içerisinde bulunmuş olsaydım annemi otogardan
almaya gitmezdim…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.13. Şüpheli Faruk Bolat

Konumu:
Olay tarihinde Hava Harp Akademisinde öğrenci subayı –Plt. Üsteğmen.

Durumu:
27.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; 64 kb
ibareli avea simkart, Benq model cep telefonu, Vodafone 32 kb ibareli simkart, Beyaz-Gri renkli Lexar Card
Reader ibareli hafıza kartı olduğu değerlendirilen dijital metaryal, üst aramasında elde edilen; Samsung marka
cep telefonu, 64 ibareli simkart, Sandisk marka 8 gb micro sd hazıfa kartı elde edilerek el konulmuş, Samsung
marka cep telefonunun alınan imaj-exportunun yapılan incelemesi neticesinde; tanzim edilen 28.09.2016 tarihli
456
Dijital inceleme tutanağında; Vodafone simkart ve Sandisk hafıza kartında suç unsuruna rastlanılmadığı,
Samsung cep telefonunda ise darbe girişminde öğrenci subayları toplamak için kullanılan “76. Dönem
yoklama” isimli Whatsappp grubunun 16.07.2016-27.07.2016 tarihleri arasındaki yazışmaları yer aldığı tespit
edilmiş, telefonun mesajlar bölümünde; 14.07.2016 günü saat:23.30’da şüpheli Murat DİVRİL’den “Sabah beni
mutlaka gör” şeklinde mesaj aldığı tespit edilmiştir. Şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 27/07/2016 ila10/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 3 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Soruşturma dosyası kapsamında müştekilerden Cihan Okur ve Hüseyin Balık'dan alınan cep
telefonlarındaki Whatsaap görüşmelerinin yapılan incelemesinde;

Yasin Solmaz Akademi:A/A yoklama soruluyor akademi dışında olanlar bilgi verilebilir mi
16.07.2016 günü saat:06.43
Mehmet Al Akademi: al paçaci koca fbolat hho16.07.2016 günü saat:06.44
Fatih Akar Akademi: Erkanın yerini bilen 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:06.44
Hacı Şalk Abi: Arkadaşlar Erkana ulaşılamıyor. Nere gittiğini bilen gören yok mu? 16.07.2016 günü
saat:08.49
İsmail Uyar Akademi: Hamdi beyle beraberdi en son 16.07.2016 günü saat:08.50
Hacı Şalk Abi: Teşekkürler, Hamdi beyin telefonunu bilen 16.07.2016 günü saat:08.50
Fatih Özdemir Akademi: Hacı abi Divril beyi arar mısın. Erkan için 16.07.2016 günü saat:08.54
CihangirÇentelli Akademi:Hamdi Acar Alb yazılı kişi profili gönderiliyor16.07.2016 günü
saat:08.58
Şeklindeki öğrenci subaylar arasında olay gecesi geçen Whatsappp görüşmelerinde;
“Mehmet Al Akademi: al paçaci koca fbolat hho” şeklindeki Mehmet AL’ın kendisi ile birlikte
bulunan subayların soyadlarını yazarak Hava Harp Akademilerinde olduklarını bildirdiği tespit edilmiştir.

Alınan ifadeler ve Whatsappp görüşmelerinden anlaşıldığı üzere; MEHMET AL’ın Harp


Akademileri Komutanlığında yapılan Darbe girişimi görevlendirmeleri ile Darbe girişimi gecesinde Yarbay
Fatih ŞAYİN’in ekibinde Üsteğmen Mehmet PAÇACI, Ütğm. Mehmet AL, ve Ütğm. Faruk BOLAT adlı
öğrenci subaylarla birlikte Hava Harp Okuluna gittiği hususları tespit edilmiştir.

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetlerine ilişkin yazışmaları tespiti:

Soruşturmanın diğer şüphelisi olan Murat DİVRİL’den elde edilerek incelenmek üzere el
konulanSamsung marka 358480061920189 imei numaralı cep telefonun alınan imaj-exportu üzerinde yapılan
incelemede; mesajlar bölümünde;

15.07.2016 tarihli GELEN-GÖNDERİLEN mesajlarında;


16.07.2016 günü saat:01.54.14’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“Ahl inmek üzereyiz. Heli tekrar geri gelsin mi”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.54.18’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“heli lazım olacak mı”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.55.28’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hattan;
“nereye iniyorsunuz”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.55.57’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“Atatürk”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.56.09’da Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hattan;
“Evet tamer leri de alması ”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.57.11’da Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hattan;
“Evet geri gelsin tamer leri alıp Sabiha götürücek ”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.57.27’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“Hemen gelecek”şeklinde msj gönderdiği,
457
15.07.2016 günü saat:01.47.24’da Bnb Ahmet Kaya-Lv şeklinde kayıtlı 05321696641 gsm numaralı
hattan; “Şu an yola çıkıyorum. Uykusuzum. Umarım coluk çocuğuma birsey olmaz. Eger birsey olursa onlara
elim beni cagıranin yakasında olacak obur dünyada. ”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:2.30.29’da Ütğm Faruk Bolat şeklinde kayıtlı 05074918585 gsm numaralı
hatta; “Sabah beni mutlaka gör”şeklinde msj gönderdiği,
15.07.2016 günü saat:8.58.14’de Bnb Mustafa Acar şeklinde kayıtlı 05534818824 gsm numaralı
hatta; “K.ım 9:15 te nizamiyeye bir araç gönderebilirmisiniz”şeklinde msj aldığı tespit edilmiş,
Yapılan yazışmaların Darbe girişiminde işgal bölgelerine gönderilen Harp Akademileri subaylarının
yönetimi-koordinesi kapsamındaki yazışmalar olduğu, soruşturmanın diğer şüphelileri olan Özcan KORHAN,
Levent ÖZÜARAP, Ahmet KAYA, Faruk BOLAT, Tamer ÖZASLAN ile darbe görevlendirmeleri hakkında
mesajlaştığı,

Yapılan yazışmalardan; Darbe girişminde Şüpheli Murat DİVRİL’in olay gecesi ATATÜRK
Havalimanının işgali için helikopter ile Havalimanına indiği, bu hususta koordinasyonu Özcan KORHAN ve
Levent ÖZÜARAP’ın sağladığı, Özcan KORHAN’ın talimatları Murat DİVRİL’in ekibini Atatürk Hv.
Limanına bırakan helikopterin Tamer ÖZASLAN ve ekibini Sabiha Gökçen Havalimanının işgali için
götüreceği hususlarını görüştükleri anlaşılmış, nitekim Tamer ÖZASLAN ve ekibinin helikopterle
gidememeleri üzerine araçla Harp Akademilerinden çıkış yaptıkları, FSM köprüsü üzerinde yaşanan olaylara
katıldıkları, tekerlekleri patladığı, trafiğin tıkanması üzerine Harp Akademileri yerleşkesine geri dönmek
zorunda kaldıkları tespit edilmiştir.Şüphelilerin Darbe girişiminde harp akademilerinden işgal bölgelerine
helikopter ile sevkleri sağladıkları tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Darbe girişimi anında Hava Harp Akademileri Komutanlığında silahlarına el konularak hapsedilen
öğrenci subay Cihan OKUR’un müşteki sıfatıyla alınan ifadesinde;

“…Arkadaşım Hüseyin BALIK ile eşi de benim lojmanımda olması nedeniyle benim lojmanıma
geçtik birkaç saat ne olup bittiğini anlamak üzere internetten ve telefonumuza baktık ve konuyu anlamaya
çalıştık, sınıfımızın Whatsappp grup konuşmalarından daha sonra anladığımız kadarıyla akademi dışında
olanlardan bilgi istenmiş saat 06.44 de yine öğrenci olan sınıf arkadaşlarım üsteğmen Mehmet AL, üsteğmen
Mehmet PAÇACİ üsteğmen Yüksel KOCA ve üsteğmen Faruk BOLAT Yeşilköy’de bulunan hava harp okulunda
olduğunu yazmış birde Erkan Demir üsteğmenden haber alınamadığı söylenmiş. Yine 15.07.2016 günü saat
23:44 de sıkı yönetim direktiği başlığı altında Hacı ŞALK tarafından bir paylaşım yapılmış olduğunu gördük.
Biz bu yazışmaları telefonlarımız 23.30 civarında teslim alındığı için belirttiğim gibi serbest bırakıldıktan
sonra eve gidince okuma imkanı bulduk…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Darbe girişimi anında Hava Harp Akademileri Komutanlığında silahlarına el konularak hapsedilen
öğrenci subay Hüseyin BALIK’ın müşteki sıfatıyla alınan ifadesinde;

“…ADEM İNCİRLİ Yarbay telefonumu teslim etti telefonumu açtığımda o gün itibarı ile Üstğ.
MEHMET AL Üstğ. MEHMET PAÇACI, Üstğ. YÜKSEL KOCA ve Üstğ. FARUK BOLAT'IN HHO’da oldukları
daha doğrusu bizim birliğin dışına çıktılarını anladım o ara da LEVENT ÖZÜARAP aşağıda arkadaşlar şu an
için herhangi bir sıkıntı yok çıkacağız sizi tutan er felan olursa siz rütbelisiniz durmayın devam edin dedi ekip o
arada akademiden olanlar ayrılıyordu bizde bot bağcıklarımızı CİHAN yüzbaşı ile bağlıyorduk sonra oradan
aşıya indik ve çıktık karşımıza LEVENT ÖZÜARAP albay geldi arkadaşlar sonra konuşuruz dedi." şeklinde
beyanda bulunduğu,
3- Şüpheli Mehmet AL'ın kollukçaalınan ifadesinde;

“…Yemek yedikten sonra saat 23:00 sıralarında Akademi içerisinde bulunan lojmanlar bölgesine
döndüm. Daha sonra Akademi içerisinde ki kalabalık arkadaş grubumuz Hava Harp Akademisinde
toplanmamızı söylediler bizde hemen askeri üniformalarımızı giyerek Hava Harp Akademisine geçtik. Burada
beni Yarbay Fatih ŞAYİN aradı bana Üsteğmen Yüksel KOCA ile birlikte Hava Harp okuluna gitmemizi
458
söyledi, bana herhangi bir açıklama yapmadı. Yüksel KOCA’ yı aradım Lojmanlar bölgesinde buluştuk ve
Üsteğmen Yüksel KOCA’ nın arabasıyla Hava Harp okuluna gittik. Benim üzerimde sadece beylik tabancam
vardı, Yüksel KOCA’nın üzerinde silah yoktu. Hava Harp Okuluna gittiğimizde Dekanlık Bölgesinde Öğretim
elemanlarının dinlenme salonuna geçtik orada televizyondan yaşanılan olayları takip ettik. Ailemle sürekli
temas halindeydim. Hiç görmek istemediğimiz Meclisin bombalanması, Emniyet Müdürlüklerine bombalı
saldırı yapılması, helikopterin sivil insanların üzerine ateş açması gibi hainlikleri gördük, ayrıca Darbeyi
destekleyici bir faaliyet içerisinde bulunmadık. 16/07/2016 günü sabahı 08:30 gibi Hava Harp Okulundan
çıkarak Üsteğmen Yüksel KOCA’ nın olaylardan dolayı yolda kalan annesini Yenibosna’dan alarak Akademi
lojmanlar bölgesine geldik.” şeklinde beyanda bulunduğu,

4- Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat 23:00 e kadar evdeydim. Balkonda oturduğum sırada yan taraftaki komşum olan Üstteğmen
Erkan DEMİR le konuştuğumuz esnada çağırma planının uygulandığını duydum. Akabinde evden çıkıp
komşumun evine gitmek için kapıyı açtığımda Üstteğmen Faruk BOLAT’ı gördüm ve bana çağırma planı
uygulanıyor dedi. Akabinde konuyu teyit etmek için kendi devrem olan Yüzbaşı Ahmet YÜCEL’i aradım ve
arabam olmadığı için beni de almasını söyledim. Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız
şekilde Hava Harp Akademisine gittik…” şeklinde beyanda bulunduğu,

5- Şüpheli Yüksel KOCA’nın kollukça alınan ifadesinde;

“...23:15 sıralarında Fatih ŞAYİN Yarbay, Faruk BOLAT Üstteğmen, Mehmet AL Üstteğmen,
Mehmet PAÇACI Üstteğmen mavi renkli hususi markasını hatırlamadığım bir arazi otosuyla benim yanıma
geldiler. Mehmet AL otodan inerek benim otoma bindi. Fatih ŞAYİN bana kendilerini takip etmemi söyledi
bunun üzerine önden onlar otoları ile gidecek şekilde ben onları takip ettim. Harp Akademileri
komutanlığından ayrılarak Yeşilyurt ta bunan Hava Harp Okuluna geldik. 16/07/2016 günü saat 00:00-00:10
sıralarında Girişte nizamiyeye kaydımızı yaptırdık. Otolarımızı nizamiye yakınında bulunan açık otoparka park
ederek hep birlikte Dekanlık Gazinosuna geldik. Burada televizyon izlediğimde dışarıdaki askerlerin darbe
yaptıklarını net bir şekilde öğrendim. Saat 06:00 sıralarına kadar benimle birlikte Harp okuluna gelen herkes
dekanlık gazinosunda oturarak bekledik. Fakat bu süre zarfında kimse bize buraya ne sebeple geldiğimizi
söylemedi ve ne sebeple burada bulunduğumuz öğrenemedik. Aynı zamanda bu süre zarfında herhangi bir
faaliyette bulunmadık ve yanımıza hiçbir şekilde silah almadık. Saat 06:00 sıralarında Fatih ŞAYİN Yarbay
bizlere kendisi de dahil hepimizin harp akademilerinde bulunan lojmanlarımıza gitmemizi söyledi…” şeklinde
beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.14. Şüpheli Mustafa Özcan Çay

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğretim Elemanı–İsth.
Kur. Kd. Binbaşı – Olay gecesinde Harp Akademileri Nöbetçi Subayı.

Durumu:
16.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alındığı, ikamet, iş yeri ve üst aramasında elde
edilen; Asus Laptop, Toshiba marka 1 tb harici harddisk, toshiba marka 500 gb harici bellek, smart disk ibareli
harici bellek, IPC marka 16 gb flaşh bellek, HP marka 2 gb flash bellek, Sandisk marka 8 gb flash bellek, PNY
marka 16 gb hafıza kartı, Samsung marka 16 gb hafıza kartı, 1 adet MP3 çalar, 9 adet CD/DVD, Glock marka
silah ve mühimmat, dokümanlar, bilgisayar çıktıları, kitap, Sandisk marka 32 gb hafıza kartına incelenmek
üzere el konulmuş, şüpheli tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 16/07/2016 ila 18/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 3 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

459
Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olaylar ve eylemler;

01- 15 Temmuz 2016 gündüzünde Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme
Şube Müdürlüğünde 10 kişinin katılımı ile düzenlenen, 14 Temmuz 2016 akşamında icra edilen toplantı (Olay
1) ile birlikte düşünüldüğünde şüpheli görülen ve olağan dönemlerden farklı olarak değerlendirilen“DARBEYE
YÖNELİK BİREYSEL BİLGİLENDİRME GÖRÜŞMELERİ” olabileceği kıymetlendirilen toplantıya
katıldığı,
02-15 Temmuz 2016 akşamı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürlüğünde 21 kişinin katılımı ile kapı içeriden kapatılmak sureti ile düzenlenen “DARBEYE YÖNELİK
SON KOORDİNASYON TOPLANTISI” olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı, 15 Temmuz 2016 tarihinde Saat
20.00 sularına kadar şubeye Bnb. Özcan ÇAY, Alb. Levent ÖZÜARAP, Alb. A. Orhan TOLLUOĞLU, Alb.
Murat DİVRİL ve Bnb. Cenk ERDOĞAN giriş-çıkış yaptığı, Saat 21.08’de Yb. Fatih ŞAYİN ve saat 21.11’de
Bnb. Özcan ÇAY şubeye tekrar giriş yaptığı, Bu esnada Alb. Özcan KORHAN Şubede bulunduğu, Saat
21.20’de başlayan personel girişleri ile 20 kişinin toplandığı ve 21.59’a kadar devam eden bir toplantı icra
edildiği, Saat 21.21’de Yb. Fatih ŞAYİN ve Bnb. M. Özcan ÇAY’ın gelenleri kapıda karşıladığı ve bu esnada
Bnb. M. Özcan ÇAY’ın kameraya el salladığı,
03-15 Temmuz 2016 akşamı Kara Harp Akademisi Komutanlığı ve 1 No’lu nizamiyede yaşanan
olaylara katıldığı, Kara harp akademisinden darbeye katılmak ve dışarı çıkmak üzere saat 01.30 civarında
1.No.lu nizamiye bölgesine 2 (iki) beyaz araç (Audi ve Honda Civic) halinde geldiği, Gelen 2 (iki) araç, belirli
bir süre kamera görüntüsü dışında park yerinde bekledikten sonra aynı yere Renault Kadjar marka araba ile
gelen nöbetçi amiri Hv. İsth.Kur.Bnb. M.Özcan ÇAY , nizamiye kapısına doğru giderken ileriye doğru
yanaştıkları, Yanaşan ilk araçtan Yb. Hacı Murat SÖNMEZ aşağıya indiği, İlk araçtan aşağıya inen Yb. Hacı
Murat SÖNMEZelinde silah bulunan nöbetçi amiri Hv.İsth.Kur.Bnb. M.Özcan ÇAY’ın yanına giderek bir süre
görüştüğü, Bu esnada bölgeye gelen bahse konu 2 (iki) beyaz aracın (Audi ve Honda Civic) nizamiyeye doğru
yanaşmaları dışarıya çıkış yapmak istedikleri, Görüşme sonrasında; bahse konu 2 (iki) beyaz araç (Audi ve
Honda Civic) park yerine dönmüşler, Yb. Hacı Murat SÖNMEZ ile M.Özcan ÇAYberaber nöbetçi amirliği
binasına doğru yürümüşler, daha sonra ayrılarak; Yb. Hacı Murat SÖNMEZgeldiği araca gitmiş ve araç şoförü
ile bir süre görüşmüş, nöbetçi amiri Hv.İsth.Kur.Bnb. M.Özcan ÇAY ise nöbetçi amirliği binasına doğru gittiği,
bu esnada park yerine giren Renault Kadjar marka arabadan Hv.Plt.Yzb. Ali Emre DESTEGÜL inmiş (belinde
silah ile) ve o da nöbetçi amirliği binasına doğru gittiği, sonrasında Yb. Hacı Murat SÖNMEZ'in kamera
görüntülerinden bir süre çıktığı, daha sonra nöbetçi amiri Bnb.M.Özcan ÇAY'ın nizamiye çıkış kapısını
açtırdığı, bölgede bir hareketlenme olduğu, Bnb.M.Özcan ÇAY'ın tekrar nöbetçi amirliğine dönerken
Hv.Plt.Yzb. Ali Emre DESTEGÜL'ün aracına geri döndüğü, Yb. Hacı Murat SÖNMEZ'in nöbetçi amirliğine
giderek bir süre sonra geri döndüğü, daha sonra bölgeye gelen her üç araçtan; önce Renault Kadjar, sonra Audi
ve en sonra da Honda Civic araçların bölgeden ayrıldıkları,
04-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Deniz Harp Akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar
ERTEM ’in tutuklamak, derdest etmek maksadı ile konutuna girilmesi, konut ve makamının zorla basılması,
Emir Astsubayı İbrahim BAŞARAN ’ın başına silah dayanması, zorla tutulması, hürriyetinin kısıtlanması
eylemine katıldığı, yönettiği,
05-Darbe kalkışması esnasında HAK 1 No.lu Nizamiye Bölgesinde Yaşananlar ve Nöbetçi Amiri ve
Amir Yardımcısının usulsüz olarak değiştirilmesi olayının baş aktörü olduğu; ÇMHM Kliğinin 28 Temmuz
2016 tarihli, MODSİM: 19619018-1560-52-16/ 2099-68 sayılı ve "Disiplin Soruşturması" konulu emrinden
anlaşıldığı üzere; HAK Nöb. Amiri nöbet listesinde 15 Temmuz 2016 tarihinde Nöb. A. olarak Hv. Kur. Yb.
Yakup AYAYDIN olmasına rağmen nöbeti teslim almayarak onun yerine Nöb. A.liği görevini Hv. İsth. Kur.
Bnb. Özcan ÇAY’ın devraldığı, Bu konuyla ilgili herhangi bir nöbet değişim formu, dilekçesi veya sözlü beyanı
bulunmadığı, Harp Akademileri Komutanlığı İdari tahkikat heyeti raporunda; Nöbetçi amiri ( Hv. İsth. Mustafa
Özcan ÇAY) ve nöbetçi amiri yardımcısının (Hv. SS Mustafa BAYRAM) usulsüz bir şekilde (emir ve
talimatların hilafına) özel olarak o gün için değiştirildiği ve Darbe girişiminde Harp Akademileri
Komutanlığındaki faaliyetlerde kilit rol oynadığı tespit edildiği, Harp Akademileri Komutanlığı Kurmay
Başkanı tarafından tedbirlerin alınması için gerekli emirlerin verildiği, ancak darbe yanlısı Nöbetçi Amiri ve
Nöbetçi Amiri Yardımcısının aksi gayretlerinin verilen emirlerin uygulanmasında aksaklıklara yol açtığı, darbe
teşebbüsünde görevlendirilen personelin nizamiyelerden giriş-çıkışlarındaki sorunlara Nöbetçi Amiri ve
Yardımcısının müdahale ederek kolaylaştırdığı, 15.07.2016 tarihinde 2 no.lu nizamiyede nöbetçi personelin
460
ifadesi ve kamera kayıtlarından anlaşıldığı üzere Nizamiye Nöbetçi Subayı Ütğm. Adem TEPE'nin nizamiyeden
çıkış yasağı emrine riayet etmek için gayret gösterdiği ancak nöbetçi amirinin elinde silahla nizamiye bölgesine
gelerek görev ve rütbesini kullanması sonucu yetersiz kaldığı,
06-Darbe kalkışması esnasında Nöbetçi Amiri ve Amir Yardımcısının Darbe Teşebbüsü ile ilgili
diğer faaliyetlerinin;15 Temmuz 2016 saat 23.00'den sonra Nöb. A. Yrd. (Bnb. Mustafa BAYRAM) 1 No.lu
Nizamiyede bulunan kamera odasına gelerek odada bulunan Uzm. Çvş. Çağdaş DOGAN'a "Sistemi çok iyi
bilmediğini, ilk defa nöbet tuttuğunu" belirterek kışlada kaç asker olduğunu, AMK ve Hazır Kıtanın nerede
olduğunu sorduğu, aldığı bilgi üzerine Uzm. Çvş.a "Sakin olacağız ve beni her şeyden bilgilendireceksiniz,
olumsuz bir şey olursa bana hemen söyleyeceksiniz" dediği, Nöbetçi Amiri (Bnb. M. Özcan ÇAY) ve Nöb. A.
Yrdc, (Bnb. Mustafa BAYRAM)'ın Darbe girişimin ilk saatlerinde zaman zaman kendi şahsi araçları ile
(Nöb.A.nin beyaz Ford Fiesta, Nöb.A.Yrdc.nın beyaz Fluence) zaman zaman Nöb.A.liğine tahsisli askeri araçla
kışla içinde bir yerlere gidip geldiği, 15 Temmuz 2016 saat 24.00 sularında Nöbetçi Amir Yardımcısı (Bnb.
Mustafa BAYRAM)'ın nizamiyeye geldiğinde Silahlı Kuvvetlerin yönetime el koyduğunu nizamiyedeki
personele söyleyerek "Bundan sonra bizim emirlerimize harfiyen dikkat edip yerine getireceksiniz" dediği,
Nöbetçi Amir Yardımcısı (Bnb. Mustafa BAYRAM)'ınUzm. Çvş. Çağdaş DOGAN'a tutuklanacak kişilerin
kapatılması için cezaevi olup olmadığını sorduğu, tutuklanacak kişiler için kendisine yardımcı olacak "Vatanını
seven bir Kemalist asker lazım" dediği, terhis olan P. Er Mehmet DEVECİ'yi göstererek kendisiyle gelmesini
emrettiği, ancak odadan çıkarken P.Er Mehmet DEVECİ'yi geri gönderdiği, Nöbetçi Amir Yardımcısı (Bnb.
Mustafa BAYRAM)'ın askeri hattan Muh. BI. K.na ulaşılmasını istediği, ulaşılamayınca sinirlendiği, bunun
üzerine telsizden BI.K.na çağrı yaparak 1 No.lı Nizamiyeye gelmesini söylediği, telsiz görüşmesinden sonra
"Bununla gelince görüşeceğim, gelsin buraya safını belli etsin" dediği, Uzm.Çvş. Çağdaş DOĞAN tarafından
bir fırsat yaratılarak 1 No.lı Nizamiyedeki son gelişmeler ve Nöb. A.Yrdc.nın söylediklerinin cep telefonu ile
Muh.BI.K.na bildirildiği, BI.K. tarafından da "Kendisine ve askerlere dikkat etmesi gerektiği, bölgeye gelip sizi
kurtaracağız; onlar bizden değil" dediği,15 Temmuz 2016 saat 01.00 civarı Nöbetçi Amir Yardımcısının kamera
odasına gelerek 4 Nolu Nizamiyeyi aradığı ve "Yb. Yakup AYAYDIN çıkış yapacak, ben nöbetçi amiriyim, izin
verin" dediği, ama kısa bir süre sonra Yb. Yakup AYAYDIN'ın 1. No.lu Nizamiyeden çıkış için geldiği, Nöbetçi
Amirinin (M. Özcan ÇAY) silah zoruyla anahtarları alarak kapıyı açtırdığı ve Yb. Yakup AYAYDIN'ın çıkışını
sağladığı, 15 Temmuz 2016 saat 01.30 sularında Nöb. A. ve Nöb. A.Yrdc. nın darbeye kalkışanlardan
olduğunun anlaşılması üzerine, yakalanmaları için yerleşke içinde arandıklarını öğrenen Uzm. Çvş. Çağdaş
DOĞAN'ın cep telefonundan Alb. Mehmet ÖRKEN'i arayarak Nöb. A.nin 1 No.lu Nizamiye bölgesine
geldiğini belirttiği, Alb. Mehmet ÖRKEN ve beraberindeki personelin binaya yaklaştığında, bir grup binanın
emniyetini alırken Alb. Mehmet ÖRKEN'in arka taraftan binaya girdiği, Alb. Mehmet ÖRKEN'in Nöb. A.
odasına girmesi üzerine Nöb. A. (M. Özcan ÇAY)'ın derhal ayağa kalkarak masanın üstündeki tabancasını
aldığı ve Alb. Mehmet ÖRKEN'in başına dayadığı, Alb. Mehmet ÖRKEN'in "Vur lan şerefsiz vurabiliyorsan"
diye bağırdığı, Nöb. A. (M. Özcan ÇAY)'ın da "Ben aldığım emri uyguluyorum" diye karşılık verdiği, bu
esnada Alb. Mehmet ÖRKEN'in tabancasının kabzesiyle Nöb. A.nin başına birkaç darbe vurarak etkisiz hâle
getirdiği, daha sonra odaya giren Albay Alptekin TARTICI'nın Binbaşı Mustafa ÖZCAN ÇAY'a "Sen ne
yapmaya çalışıyorsun, emri kimden aldın?" diye sorduğu, ısrarlara rağmen isim vermediği ancak Kara
Akademisinden talimat aldığını belirttiği, müteakiben Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat
TAŞDELER'in Nöbetçi Amiri odasına gelerek kendisini Nöb. A.liği görevinden aldığını söylediği ve bölgede
bulunan Alb. Önder KARA'ya Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY'ı gözetim altına almasını emrettiğinin idari tahkikat
raporunda belirtildiği,

7- Harp Akademileri Komutanlığı İdari tahkikat heyeti raporunda; Nöbetçi Amirinin Ani Müdahale
Kuvvetini (AMK) Darbe girişimi Lehinde Kullanma Teşebbüsü: Ds.Kt.Nöb.Sb. P.Ütğm. Zeki UÇAR ve AMK
Nöb.Çvş. P.Uzm.Çvş. Kadir ÇARKÇI'nın ifadelerine göre; saat 21.30 sularında nöbetçi amiri AMK'ya gelerek
olağanüstü bir durumun olduğunu, AMK'nın kendi emrinde görev yapacağını söylediği, bunun üzerine Destek
Kıtaları Nöb.Sb. ve Nöb.Asb.nın da içlerinde bulunduğu grubun AMK ve Nöbetçi Amiri ile birlikte 1 No.lu
Nizamiye bölgesine gittikleri, Nöb.A.nin "Olağanüstü bir durum var, emniyet alacağız" demesi üzerine Destek
Kıtaları Nöb.Sb. tarafından "Madem öyle bir durum var. Bizi niye buraya topladınız? Destek Kıtaları Grup
Komutanlığında personelimi kontrol altında tutardım" diyerek, Uzman Çavuş Çağdaş DOGAN'ı kamera
odasında bıraktığı ve Nöb.Asb.na da askerleri kontrol etmesi yönünde emir verdiği, Destek Kıtaları Nöb.Sb.,
AMK ile birlikte 2 No.lı Nizamiyeye giderek emniyet tedbiri için personeli mevzilendirdiği, daha sonra Destek
461
Kıtaları Nöb.Sb.nın emriyle tekrar AMK bölgesine geri dönüldüğü anlaşılmıştır.

Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Müşteki Tuğamiral Tayyar ERTEM’in C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“…Saat 00:00 sıralarında emir astsubayım İbrahim Başaran beni telefonla arayarak aynı şahısların
makam odamı bastıklarını ve kendisinin kafasına silah dayadıklarını ve ona beni sorduklarını, kendisinin ise
bilmediğini söylediğini söyledi. Ayrıca yine aynı şahıslar orada gördükleri Albay Ferhat Bağlarlıoğlu'na beni
kastederek "o muhalif nerede onu saklamayın" demişler. Ayrıca ona benim için "onu koruma, git kurmay
başkanından görevlerini öğren" demişler ve odamda arama yapmışlar. Aynı gün 04:00 sıralarında yaptırdığım
odamdaki kamera kaydı incelemesinde odamda arama yapan şahısların Hava Binbaşı Mustafa Özcan Çay,
Pilot Yüzbaşı Mustafa Bayram, Deniz Yüzbaşı Emre Ünal, Tank Yüzbaşı Serhat Altınmakas ve Pilot Yüzbaşı
Egemen Eker olduklarını tespit ettim. Kamera kayıtları aynı gün emniyete komutanlık tarafından teslim
edilmiştir. Bu sırada emir astsubayım şahısları oyalayarak benim evimde olduğumu söylemiş. Bunun üzerine
aynı şahıslar bu sefer evime doğru yöneldiler. Evime ikinci defa geldiklerinde eşimini kendilerinin fotoğrafını
yukarıdan cep telefonuyla çektiği kadarıyla tespit ettiğimize göre bu şahısların hava binbaşı Mustafa Özcan
Çay, pilot yüzbaşı Mustafa Bayram ve tank yüzbaşı Serhat Altınmakas'dan ibaret olduklarım tespit ettik. Bu
şahıslar ikinci defa geldiklerinde evime zorla girdiler. Oğlum kendilerine engel olmaya çalıştığında Mustafa
Özcan Çay oğlumun karnına silah dayamış. Oğlum da bu nedenle geri çekilmek zorunda kalmış. Eşim ve oğlum
kendilerine ne yaptıklarını sorduklarında "komutanı alacağız, siz de Tayyib'in askeri olmasaydınız" demişler.
Küçük tuvalet hariç evdeki heryeri eşimin beyanına göre didik didik aramışlar. Beni pencereden atlayıp kaçtı
zannetmişler…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Müşteki İbrahim BAŞARAN’ın kollukça alınan ifadesinde;

"Deniz Harp Akademisi Komutanlığındaki odamdan evimin anahtarını almak için odama geldim.
Anahtarımı aldım ve Deniz Harp Akademisi Komutanlığı Komutan Giriş kapısına gelmeden merdivenlerden
aşağıya inerken dışarıdan ne söylediklerini duymadığım bağırışımalar geliyordu, çıkış kapısına geldiğimde bir
grup subay personel bana doğru yürümekteydi ve bu esnada ellerinde tabancalar vardı ve mermileri ağzına
vermek için tabanca kapak takımlarını hepsi birden çektiler. Yanıma geldiklerinde Gelen personelden sadece
bizim akademimizde öğrenci subay olarak eğitim gören Dz.Yzb.Emre ÜNAL’ı tanıyorum. Emre ÜNAL ın
yanındaki 1 si pilot tulumlu, havacı kamuflaj elbise olan binbaşıyı, tankçı yüzbaşı kamuflajlı elbiseli ve piyade
elbiseli karacı kamuflajlı yüzbaşıyı tanımıyordum. Olaylar olup bittikten sonra Deniz Harp Akademisi
komutanlığına ait 8 numaralı kamera kayıtlarını incelediğimizde Emre ÜNAL’ın yanındaki şahısların
“İstihbarat Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY, Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM, Tankçı Yüzbaşı Serhat
ALTINMAKAS, Piyade Yüzbaşı Egemen EKER” olduklarını öğrendim. Bu şahıslar bana silah doğrultarak
“tutuklusun ülke yönetimine el koyduk, komutan nerede” dediler. Bu esnada Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM
beni tutmak için bana doğru uzandı bende ellerini ittim fakat bu şahıslar hepsi birlikten üzerime gelerek beni
kollarımdan tutup hareket edemeyecek hale sokup etkisiz hale getirdiler yine bu şahıslar hep birlikte ısrarla
komutanım Tuğamiral Tayyar ERTEM in nerede olduğunu sordular bende bu şahıslara “bilmediğimi, henüz
komutanımı getirmediğimi” söyledim. Bu esnada Hv. Bnb. Mustafa Özcan ÇAY başıma silah dayadı bana
“komutan nerde konuşsana lan” dedi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3- Tanık Albay Aykut MANİOĞLU’nun Karadeniz Ereğli Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan


ifadesinde;

“…Bu kalkışmayı yapanları FETÖ mensubu olduklarına emin oldum. Komutana silahımın
olduğunu, kendisini koruyabileceğimizi söyledim ve karargâhtan ilave asker talep etmemizi teklif ettim.
Komutan daha sonra makamdan ayrılarak karargâh binasına Kurmay Başkanı ile görüşmeye gitti. Birkaç
dakika sonra komutanı tutuklamaya gelenlerin bağrışmasını duydum. Mermiyi namlunun ağzına verdim ve
kendilerine karşı koyabilmek, silahımla emniyetli bir pozisyona almak maksadıyla üst kata çıktım ve mevzi
aldım. Ancak komutanın olmadığını anlayınca üst kata çıkmadılar ve gittiler. Ben kendilerini görmedim. Daha
462
sonra komutanın lojmanına tutuklamaya gidenlerin ve DHA ya gelenlerin DHA 2.Sınıf Öğrenci Subayı Dz. Yzb.
Emre ÜNAL, Nöbetçi Amiri Hava İstihbarat Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY, Nöbetçi Amir Yardımcısı Plt. Yzb.
Mustafa BAYRAM, Tank Yzb. Serhan ALTINMAKAS, Piyade Yzb. Egemen EKER isimli şahıslar olduğunu
öğrendim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4- Tanık Alb. Alptekin TARTICI’ının kollukça alınan ifadesinde;

“…Tuğamiral Tayyar ERTEM’ i tutuklamak amacıylalojmanına birkaç askeri öğrencinin geldiğini


ve konutta arama yaptığını söyledi. Ben de derhal bahse konu lojmana acele geçtim, kapının önüne vardığımda
asimetrik park edilmiş araçlar vardı ve anormallik olduğunu anladım, kapının önünde bir kara harp öğrencisi
bekliyordu, ona burada ne geziyorsun senin buraya gelmen bile yasak dediğimde bana “Komutanım biz buraya
görev için geldik” diye cevap verince kendisini yüksek sesle bağırarak oradan kovdum. Apartmanın içine doğru
yöneldiğimde içeride birkaç askeri botun olduğunu gördüm daha sonra içeriden birkaç kişi üzerime doğru
geldi yanıma yaklaştıklarında o kişilerden birinin yukarıda bahsettiğim ve Kurmay Başkanının Nizamiye Giriş
Çıkışlarını kontrol etmesi amacıyla görevlendirdiği, Nöbetçi Amiri Kurmay Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY
olduğunu gördüm ona da yüksek sesle bağırarak sana ne görev verildi burda ne geziyorsun dedim, o esnada
yanında bulunan Nöbetçi amir yardımcısı Hava Pilot Kurmay Binbaşı Mustafa BAYRAM bana elinde silah
varken,seni tutuklarım bize zorluk çıkarma dedi. Ben de bunun üzerine geri adım atmayarak onlara sert tepki
verince şaşırdılar, hatta biz bu tartışmayı yaşarken lojman sahibi Tuğamiral Tayyar ERTEM’ in eşi elinde
bulunan telefon ile ikametine zorla giren ve arama yapan bu kişilerin fotoğrafını çekmeye çalıştı fakat bunu
fark ederek engel oldular.Ben bu askerleri oradan kovdum daha sonra aracıma binerek hızla oradan uzaklaştım
ve Kurmay başkanını arayarak durumun vahameti hakkında bilgi verdim ve üzerimde silah olmadığı için
derhal evime giderek silahımı aldım ve Kurmay Başkanının makamına gittim, oraya gittiğimde Deniz Harp
akademisini komutanı da ordaydı, biz odada dururken nöbetçi amirliği tarafında silahlı bir grubun olduğu
bilgisi geldi, biz de bulunduğumuz binanın etrafındaki güvenlik önlemlerini arttırarak nöbetçi amirliğine doğru
iki koldan ilerledik ve nöbetçi amirliğinin etrafını sardık içeriyi gözlediğimizde nöbetçi amiri Kurmay Binbaşı
Mustafa Özcan ÇAY’ ın içeride tek başına oturduğunu görmemiz üzerine ivedi şekilde odaya girdik ve o da
hemen ayağa kalkıp silahını bize doğru çekti, Güvenlik ve Eğitim Şube Müdürü Topçu Albay Mehmet ÖRKEM
hızlı davranarak karşısına geçip o da silah çekti ve bu vaziyette birbirleriyle boğuştular, Nöbetçi Amirine böyle
bir işi neden yaptığını sormaya başladık o da bize ben bana verilen emri uyguluyorum siz yanlış yapıyorsunuz
diyerek bağırdı, biz de onu konuşa konuşa ikna etmeye orada herhangi bir çatışma olmadan bu işi çözmeye
çalıştık ve kendisine yanında olan diğer silahlı askerlerin nereye gittiğini sorduğumuzda hava harp
akademisine gittiklerini söyledi. Biz de Nöbetçi Amiri’ni yanımıza alarak bahsettiği yere geçtik, içeride birileri
vardı ancak kapıları kontrol ettiğimizde kapıların kilitli olduğunu anladık, daha sonra içeriye doğru seslenerek
yaptıklarının yanlış olduğunu, teslim olmaları gerektiğini söyledik ancak bize herhangi bir karşılık gelmedi. Bu
çağrımız ve bekleyişimiz yaklaşık 1-1.5 buçuk saat sürdü, bu esnada biraz uzağımızda helikopter uçuyordu iniş
yapmak istedi fakat Ani Müdahale Mangasını fark edince geri dönerek iniş yapmaktan vazgeçti, helikopterden
sonra da üzerimizden F-16 savaş uçakları alçak uçuş yaparak geçtiler…” şeklinde beyanda bulunduğu,

5- Tanık Berkan KOCAMAN’ın C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

”…15 temmuz 2016 günü harp Akademileri Muhabere Merkezinde nöbetçi astsubay olarak görev
yaptığını, Muhabere merkezinin Karargahta komutan ve kurmay başkanının alt katında bulunduğunu,
saat:21.30 sıralarında muhabere merkezinde yalnız olarak bulunduğu sırada, “Birlik İntikali” konulu
“Harekat Yıldırım” öncelikli mesaj geldiğini, yine devamında “Karargah Sorumluluklarının Belirlenmesi”
konulu mesajın geldi. Söz konusu mesajlardan sonra Nöbetçi amiri Mustafa Özcan ÇAY yanıma geldi ve mesaj
formlarını aldı. Bu sırada televizyonlarda köprülerin kapatıldığı haberi çıkmıştı. Bunu gören adını, verdiğim
nöbetçi amir “iyi iyi güzel kapatsınlar.” Şeklinde beyanda bulundu. Mesaj formlarını aldıktan sonra Kurmay
Başkanı Hasan Nevzat Taşdeler’e arz edeceğini söyledi ve evrakları zimmet almadan odadan ayrıldı. Takip
eden süreçte saat:22.25 sıralarında bu sefer “SIKI YÖNETİM DİREKTİFİ” mesajı ulaştı. Nöbetçi Amiri
Mustafa Özcan ÇAY’a ulaşmaya çalıştım ama ulaşamadım. Yaklaşık 5 dk sonra kendisi muhabere merkezine
geldi. Bana bilgisayarın başına geçerek gelen sıkıyönetim mesajına cevaben “BİRLİKLER MESAİYE DAVET
EDİLMİŞTİR. HER TÜRLÜ EMRE AÇIĞIZ” şeklinde cevap yazmamı söyledi. Yazılacak cevap nöbetçi amiri
463
imzası ile Genel kurmaya gönderilecekti. Nöbetçi amiri olma sıfatı ile kendisinin böyle bir evrak imzalama
yetkisi bulunmaktadır. Ben ise kendisine böyle bir yetkisi olmasına rağmen kurmay başkanına sormadan mesaj
çekemeyeceğimi söyledim. Bunun üzerine Mustafa Özcan ÇAY beni alıp Kurmay Başkanının odasına götürdü
ancak ben odaya girmedim. Özcan ÇAY beni odaya sokamadı. Kendisi odaya girdi. Oda kapısı yarı
açıktı.Nöbetçi Amiri içeride 3-5 dk durdu. Tam olarak ne konuştuklarını duymadım. Yanlızca kurmay
başkanının nöbetçi amirine “herkesi mesaiye çağır, bana destek kıtaları nöbetçi subayını bul” şeklinde sözler
söylediğini duydum. Nöbetçi amiri bunun üzerine odadan çıkıp bana “Kurmay Başkanının emirlerini duydun”
diyerek muhabere merkezine gitmemizi ve mesaj çekmemi söyledi. Bende bunun üzerine mesajı bilgisayar
ortamında hazırladım.Nöbetçi amirinin mesaj formunu imzalaması gerektiğini söylediğimde “işin acil
olduğunu, imzalamadan göndermemi” söyledi. Bende bunun üzerine elektronik sistem üzerine mesaj formunu
hazırladım. Acil olduğunu söylediğimde elektronik ortam üzerinden hazırlayıp genel kurmaya “Sıkı Yönetim
mesajı üzerine birliklerin mesaiye davet edildiği ve her türlü emre açık olunduğu” mesajını gönderdim.
Göndermeden önce nöbetçi amirine kimin adını yazayım dediğimde bana farketmeyeceğini kurmay başkanının
veya kendisinin ismini yazabileceğimi söyledi. Bende bunun üzerine teammüller gereği uygun olduğundan
rütbeli olan kurmay Başkanının ismini yazdım. Mesajı “Kaleme Alan” kısmında kurmay başkanı Tümgeneral
Hasan Nevzat TAŞDELER’in ismi yazmakta idi. Müsaade eden kısmı ise boştu. Bu şekilde elektronik sistem
üzerinden mesaj genel kurmaya iletildi. Elektronik sistem üzerinden çıktı alındıktan sonra hasan Nevzat
TAŞDELER’in isminin bulunduğu kısmı da nöbetçi amir imzalamadı. Kendisinin telaşlı bir tavrı vardı. Beni
dinlemedi bile ortalık karışık olduğundan bende mesajı kurmay başkanına sunamadım ancak sabah saatlerinde
sunma imkanı buldum. Kurmay başkanı mesajı gördü ve çekilen bu mesajın iptalini çekmemi söyledi. Bu
mesajın iptalini de imzasız olarak geri çektik. ..” şeklinde beyanda bulunduğu,

6- Olay tarihinde Güvenlik Şube müdürü olan Tanık Albay Mehmet ÖRKEN’in kollukça alınan
ifadesinde;

“…Saat; 23:15 de sivil kıyafetli olarak direkt Kurmay Başkanının odasına gittim. Durum nedir diye
sordum masanın üzerinde bir mesaj vardı masajın üzerinde konu olarak Sıkı Yönetim direktifi yazıyordu.
Hemen mesajın son sayfasına baktığımda imza bloğunda Tuğgeneral Mehmet PARTİGÖÇ’ün ismi ve mesajın
sonunda Yurtta Sulh Konseyi imzalı İbaresi vardı. Mesajın ilk paragrafını okudum saçma sapan bir şey
olduğunu gördüm. Sıkı Yönetim ilanı PARTİGÖÇ’e mi kalmış bu mesaj uygulanamaz dedim. Konu ile ilgili
emriniz nedir diye Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER’e sorduğumda “Kışlamızın
emniyetini alacağız kışlaya giriş çıkışlara müsaade etmeyeceğiz” dedi. Komutanımız Korgeneral Tahir
BEKİROĞLU nerede haberiniz var mı konu ile ilgili ne emir verdi diye sordum. “Hasdal kışlasında olduğunu
duyduğunu kendisine ulaşamadığını söyledi” Hemen yukarı odama çıktım günlük görev kıyafetimi giydim
beylik tabancamı aldım bu arada emrimde çalışan Albay Mehmet GÖKEŞ ve Astsubay Bçvş Güngör
ÖZDEMİR’de çalışma bölgelerine gelmişlerdi. Kıyafetimi giyerken Lojistik şube müdürlüğünde Albay Mevlüt
KARAGÖZ Albay Önder KARA ve arkalarında kim olduklarını hatırlamadığım birkaç askeri personel Kurmay
Başkanının “kendilerine karargahın emniyetini almaları konusunda talimat verdiğini” söylediler. Bir emrim
olup olmadığını sordular bende çevre emniyetini alın karargaha giriş-çıkışlara izin vermeyin bende geliyorum
dedim. … Akademiler bölgesindeki durumu görmek üzere arkadaşların gitme ikazlarına rağmen bölgeye gittim.
Üçerli ve ikişerli gruplar halinde akademili öğrencileri gördüm ve nereye gittiklerini burada ne işiniz var diye
sordum onlarda bana “Akademilerine giderek toplanmaları emredildiğini” söylediler. Derhal evlerine
gitmelerini dışarı çıkmamalarını emrettim. Bu ikazımı 2 gruba da yaptım ancak sonradan öğrendiğime göre
Kurmay Başkanı Nevzat TAŞDELER akademi öğrencilerinin akademide toplanarak yoklamalarının alınması
emri verdiğini duydum. Bu arada ezanlar ve selalar verilmeye başlandı. Çok alçaktan uçaklar uçuyordu.
Kamera izleme görüntü odasından Uzman Çvş. Çağdaş DOĞAN cep telefonumdan beni arayarak “komutanım
siz emir vermenize rağmen nöbetçi amiri Hava Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY “ben nöbetçi amiriyim benim
emrimi dinleyeceksiniz diyerek 1 nolu nizamiyeden bir sivil aracı dışarı çıkarttığını” söyledi. Daha sonra söz
konusu aracın 00:49’da Yakup AYAYDIN’a ait Wolvogen Passat veya jetta 06 DR 4453 plakalı araç olduğu ve
içinde birkaç kişinin olduğunu ve 1 nolu nizamiyeden çıkış yaptığını kamera görüntülerinden tespit ettik.
Derhal 1 nolu nizamiye bölgesine gittim nöbetçi amirinin bölgeden ayrıldığını söylediler. Kesinlikle giriş-çıkış
yapılmamasını nöbetçi amirin kamera görüntülerinden tespit edilerek ne tarafa gittiğini tarafıma yerinin
bildirilmesini emrettim. Karargâh bölgesine geldim. Sonra nöbetçi amirinin Hava akademiler bölgesine doğru
464
gittiğini söylediklerini duydum. Yanımda Bçvş. YÜKSEL ve arkamdan birkaç askeri personel geliyordu beni
açıktan gitmem için uyardılar buna rağmen kütüphanenin önünden geçerek hava akademisi binasına doğru
yürüdüm. Oraya gittiğimde kapılar kilitliydi sağ tarafımda kara harp akademisi gazinosunda personeli
bulunduğu ve televizyon izlediklerini gördüm. Hava akademisi kapısının önünde mevzi aldık. Sağ ve sol
emniyetimizi alarak beklemeye başladık bu arada ışıklar yanıp sönüyor ve koridordan ve merdivenlerden iniş
çıkışların olduğunu gördüm. Kapıyı kırıp içeri girmek istedim ancak arkadaşlar girmemin emniyetli olmadığını
bağırarak söylediler. Bçvş. Yüksel ileri doğru atılarak siz gitmeyin ben gidiyim diyerek kapının kenarına kadar
geldi. Bende kapı girişindeki alçak duvardan mevzi aldım 10-15 dakika süreyle bağırarak içerdekiler ellerinizi
kaldırarak dışarı çıkın size bir şey yapılmayacak etrafınız sarıldı diye defalarca ikaz ettim. Bir süre sonra
Uzman Çvş Çağdaş DOĞAN cep telefonumu arayarak nöbetçi amiri Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY’ın 1 nolu
nizamiye bölgesine geldiğini belirtti. Hemen oradan 1 nolu nizamiye bölgesine hareket ettim. Müze önündeki
park yerinden sonradan Bçvş. Yüksel’e ait olduğunu öğrendiğim araca binerek 1 nolu nizamiye bölgesine
geldim. Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY’ın nöbetçi amirliğinde oturduğunu söylediler derhal odaya gittim
tabancası masanın üzerinde duruyordu benim tabancamda elimdeydi tabancayı alarak ayağa kalktı başıma
dayadı “vur lan şerefsiz vurabiliyorsan” diye bağırdım bu arada O’da “ben aldığım emri uyguluyorum” diye
bağırdı. Tabancamın dipçiğiyle kaşının üzerine vurdum kan fışkırdı ama o tetiği çekmeye cesaret edemedi.
Birkaç darbe daha vurdum gözlüğü masanın üzerindeki cep telefonu ve masa üzeri dağıldı bu arada ben
Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY’ı etkisiz hale getirip tabancasının içinde bulunan şarjörü çıkardım daha sonra
arkamdan Albay Alptekin TARTICI odaya girdi Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY’a “sen ne yapmaya çalışıyorsun”
diye çıkıştı. O’da ben emri uyguluyorum dedi emri kimden aldığını sordu Kara Akademisinden aldığını söyledi
kara akademisinden kimden aldığını sordu O’da ısrarlara rağmen isim vermedi “gücünüz yetiyorsa gidin
ordan öğrenin” dedi. O an çok sinirli olduğum için bölgeye benim arkamdan gelen askeri personel beni
odadan çıkardı. Daha sonra Kurmay Başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER’in odaya girip Binbaşı Mustafa Özcan
ÇAY’ı gözetim altına aldırdığını öğrendim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

7- Olay tarihinde 2 No’lu Nizamiyede nöbetçi subay olan şüpheli Adem TEPE’nin
C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

"…Saat:23.30 sıralarında harp Akademileri Kurmay Başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER’in telefonla
dahili hattan nizamiyeyi aradığını, telefona Ahmet LÜLE isimli assubayın baktığını, görüşme sonrasında
Kurmay Başkanının Nizamiyeden çıkışların tamamen yasak olduğunu, sadece kimliği yanında olan ve bu
lojmanlarda oturan kişilerin içeriye alınacağını, başka kimsenin içeriye alınmamasını emrettiği, Bu sırada bir
yüzbaşının annesini alacağını söyleyip çıktığını, saat:01.30 da yaşlı annesiyle geri geldiğini, Saat:24.00
sıralarına İdari Başkan Kurmay Alb. Alptekin TARTICI’nın nizamiyeye kontrole geldiğini, kurmay başkanının
emrini tekrar ettiğini ve gittiğini, bu emre istinaden yol kesici bariyerleri açtıkları ve demir kapıları da
kapattıkları, Saat:24.30 sıralarında içeriden 4-5 adet sivil araç içerisindeki havacı personelin kapıda
biriktiğini, çıkış yapmak istediklerini söyledikleri, kendisinin bunlara kurmay başkanının emri ile çıkışların
yasak olduğunu söylediğini, nöbetçi amirinin bilgisi olduğunu söyledikleri bunun üzerine şüphelendiğini ve
kulübeye gidip nöbetçi amirini telefonla arayacağını söylediğini, kulübeye giderken cep telefonundan Alb.
Alptekin TARTICI’yı aradığını, albaya bilgi verdiğini, albayın çıkış yasak emrini tekrar ettiğini, geri
döndüğünde araçta bekleyenlerin özel güvenlikçiye bariyeri zorla indirerek demir kapıya yaklaştıklarını ve
nöbetçi askerlere kapıyı aç diye bağırdıklarını duyduğunu, kendisinin nöbetçi askere “Kapıyı açma, açma”
diye bağırdığını, havacıların beklemeye başladıklarını,Nöbetçi amir ve Nöbetçi Amir yrd. Kolluğu takan
Mustafa BAYRAM ve Mustafa Özcan ÇAY’ın geldiklerini, beylik silahlarını çekerek tehditvari bir şekilde
gelerek kapıyı açmasını söylediklerini, yaşadığı şok etkisi ile bir şey söylemeye fırsat kalmadan kapıda
bekleyen subayların nöbetçi askerlere kapıyı açtırıp dışarı çıktıklarını, nöbetçi binbaşıların tekrar kışla içine
döndüklerini, bu durumu tutanak olarak yazdığını, oradaki başçavuş ve askerlere ve özel güvenlikçilere
imzalattığını" beyan ettiği,

8- Olay tarihinde 2 No’lu Nizamiyede nöbetçi Astsubay olan şüpheli Ahmet LÜLE’nin
C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

"Olay günü 2 No’lu nizamiyede nöbetçi olduğunu, olaylar başladığında kurmay başkanı (Hasan
465
Nevzat TAŞDELER) arayarak bariyerler ile yolu kapatın emrini verdiğini, içeriye çalışanlar ile ikamet edenleri
aldıklarını, dışarıya çıkmak isteyenlere izin vermediklerini, sonrasında birkaç aracın geldiğini ve dışarı çıkmak
istediğini ancak kendilerinin buna izin vermediğini, bu sırada nöbetçi amiri ve nöbetçi amir yardımcısı
binbaşıların geldiğini, ellerindeki silahları göstererek tehditvari bir şekilde kapıyı açmalarını söyledikleri, yol
kesici bariyerleri indirtip yol kenarına kadar geldiklerini, yine de kapılan açmadıklarını ancak araçta
indiklerini araçtan inip demir kapıları açıp dışarıya çıktıklarını, kendilerinin silah kullanmadıklarını, kurmay
albayın verdiği emri uyguladıklarını, olaylarla bir ilgisinin olmadığını, sadece o gün orada nöbetçi olduğunu,
komutanlarının emrini uygulamaya çalıştığını, 3 asker, 3 güvenlikçi ve kendisinin tutanak tuttuklarını, bunların
kamera altına alındığını, sonrasında nöbeti devrettiklerini, olay gecesi çıkışlara engel olduğunu, olayların ne
şekilde olduğunu bilmediğini, telefonuna el konulduğunu, suçsuz olduğunu" beyan ettiği,

9- Müşteki Albay Burak AKÇAY’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Tam bu emir iletildiğinde Dz. Kur. Alb. Aykut MANİOĞLU’nu eşi aradı, silahlı ve üniformalı 4-5
kişilik bir grubun kendi kapılarını çaldığını, kapıyı açmadığını, daha sonra karşı komşu Tuğamiral Tayyar
ERTEM’in lojmanının kapısını çaldıklarını, kapıyı eşinin açtığını, darbecilerin komutanı tutuklamaya
geldiklerini onu hapse atacaklarını söylediklerini duyduğunu telefonla bildirdi. Bunun üzerine Tuğamiral
Tayyar ERTEM emir assubayına lojmanımı telefonla bağla dedi. Komutan eşi ile konuştu, durumun
gerçekliğini teyit ettikten sonra orada bulunan darbecilerden birini telefona vermesini istedi. Telefonda
darbeciye ”Sen ne yaptığını sanıyorsun, kim sanıyorsun, ayıp değilmi bu yaptınığız, bir de öğrencim
olacaksın” dedi ve telefonu kapattı. Daha sonra bize “Emre’ye bak terbiyesiz evimi basmış” dedi. Komutanın
Emre olarak bahsettiği şahsın 2. Sınıf öğrenci SAS Komandosu Yüzbaşı Emre ÜNAL olduğunu söyledi. Aykut
Albay bunun üzerine “Komutanım silahım yanımda, karargah destekten başka silahlı personel çağıralım. Sizi
emniyetli bir yere götürelim” Teklifinde bulundu. Sonra Komutan telefonla Harp Akademileri Kurmay Başkanı
olan Tümgeneral Nevzat TAŞDELER’i telefonla aradı. Daha sonra emir assubayı ile birlikte yaklaşık
aralarında 200 m bulunan başka bir binada olan Kurmay Başkanının yanına gitti. Biz bu arada komutanın
makam odanın önündeki bekleme salonuna geçtik. Komutan çıktıktan birkaç dk sonra ellerinde tabanca
bulunan 4-5 kişilik bir asker kıyafeti giymiş olan darbeciler “Komutan nerede?” diye bağırarak bulunduğumuz
yeri bastı. İçlerinden en önde giren, öğrencim de olan SAS Komandosu Yüzbaşı Emre ÜNAL’dı. Ben kendisinin
direk önüne geçtim. “Emre ne yapıyorsun? Kendine gel. Komutan burda yok. Sakin ol. Hiç birimiz de silah
yok.” Dedim. Daha sonra kolunda nöbetçi amiri bantı olan gözlüklü, üzerinde havacı kamuflajı olan biri elinde
bulunan tabancayı üzerime doğrultarak; “Komutanın yerini söyleyin. Yoksa suç işlemiş olursunuz. Emir
Assubayını tutukladık. Sizi de tutuklarız.” Dedi. Bende kendisine “Siz kimsiniz? Neye göre buraya
geliyorsunuz?” dedim. Daha sonra bu şahıs aramızdaki en kıdemli subay olan Dz. Kur. Alb. Ferhat
BAĞLARLIOĞLU’na dönerek “En kıdemli sizsiniz. Birliğinizi kontrol altına alın. Gidin görevlerinizi öğrenin
dedi.” Orada bulunan bende dâhil hiç birimiz komutanın yerini bildiğimiz halde bu şahıslara söylemedik,
ayrıca verdikleri “gidip görevlerinizi öğrenin” vb.talimatlara uymadık. 5-10 dk boyunca binayı ve komutanın
makam odasını hızlıca aradılar. Bulamayınca binadan ayrıldılar. Olaydan sonra bu grubun tamamının
yakalandığını öğrendim.Sonradan Komutandan duyduğuma göre bu grup tekrar Komutanın lojmanına
gitmişler. Bu arada haberi ilettiğimiz öğrenci subaylarda yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. Çağrı üzerine gelen
öğrencilerden kimsenin bu gruba katıldığını görmedim. Daha sonra telefonla Kurmay Başkanı Nevzat
TAŞDELER ve Tayyar ERTEM’e ulaşmaya çalıştık. Ancak telefonlarını açmadılar. Bunun üzerine en
kıdemlimiz olan Dz. Kur. Alb. Ferhat BAĞLARLIOĞLU “Kimin kim olduğu belli değil, tüm personel evine
gitsin. 2. Bir emre kadar evden dışarı çıkmasın” şeklinde bize emir verdi. Saat:00:40 gibi Deniz Harp
Akademisinden ayrılarak evlerimize gitmek üzere binadan ayrıldık…” şeklinde beyanda bulunduğu,

10- Müşteki Albay Mete ATAY’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…23:30 sıralarında üniformamı giyerek Deniz Harp Akademisine geldim. Ben geldiğimde benimle
birlikte Tuğamiral Tayyar ERTEM, Öğretim Başkanı Deniz Kurmay Albay Ferhat BAĞLARLIOĞLU, Deniz
Kurmay Albay Aykut MANİOĞLU, Deniz Kurmay Albay Burak AKÇAY, Deniz Kurmay Yarbay Zekai KOÇ,
Deniz Kurmay Binbaşı Osman GÜL vardık. Komutan odasının hemen girişinde Emir Astsubay odasında da
Emir Astsubayı Teknisyen Başçavuş İbrahim BAŞARAN vardı. Burada Komutan bizlere bir darbe olduğunu
466
söyledi biz subaylar aramızda konuyu münazara ettiğimizde bizim içerisinde olmadığımız TSK içerisindeki bir
oluşum tarafından darbe yapılmak istendiğini anladık. 23:50 sıralarında Tuğamiral Tayyar ERTEM’in eşinin
kendisini telefonla araması neticesinde bir grup silahlı rütbeli TSK mensubu şahısların Tuğamiral Tayyar
ERTEM’in ikametine arama yapmak için girdiklerini ve komutanı tutuklamak istediklerini öğrendik. Bunun
üzerine Komutanın ikametine gelen silahlı TSK mensubu şahısların bizim bulunduğumuz yere komutanı
tutuklamaya gelebileceklerini düşündüğümüz için ve içeride bulunan biz subaylar üzerinde birimiz hariç
hiçbirimizin üzerinde silah bulunmadığı için komutana bulunduğumuz yerden ayrılmasını ve güvenli bir yere
gitmesi gerektiğini ilettik. 23:52 sıralarında Tuğamiral Tayyar ERTEM Harp Akademileri Komutanlığı
Karargahına çıkmak üzere yanımızdan ayrıldı. Kara Akademisi Komutanı Tümgeneral Selim MERT 2 defa
Tuğamiral Tayyar ERTEM’in makam telefonunu aradı, iki seferde telefonu telefon ben açtım kendisine
tedbiren, Komutanın yerinde ve nerede olduğunu bilmediğimi söyledim. Yaklaşık 1-2 dakika kadar sonra
bulunduğumuz yere içlerinde Nöbetçi Amir Yardımcısı Hava Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY, Deniz Akademisi
öğrencisi SAS Komandosu Deniz Yüzbaşı Emre ÜNAL, kendisini tanımadığım Havacı Binbaşı olan 3 şahsın
kısa namlu tabancalarla bizim yanımıza geldiler. Nöbetçi Amir Yardımcısı Hava Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY
biz subayların üzerine elinde bulunan tabancayı doğrultarak “Komutan nerede” diye bağırdı. Emre ÜNAL eli
tabanca kılıfı üzerinde tabanca çekmeye hazır vaziyette bekleyerek çevreyi süzüyordu, ismini bilmediğim
Havacı Binbaşının elinde silah göremedim fakat bizlerin yüzüne sırıtarak bakıyordu. Bu sırada Hava Binbaşı
Mustafa Özcan ÇAY koridora doğru koşarak komutanı aramaya başladı, kapıların kilitli olduğunu sinirlenerek
tekrar bizim yanımıza geldi. Bu sırada Albay Burak AKÇAY, Emre Ünal a hitaben Emre ne yapıyorsun diye
sordu. Emre ÜNAL başını öne eğdi fakat geri atmadı. Özcan ÇAY ve ismini bilmediğim Havacı Binbaşı
Komutanı çevrede bulamayınca komutanın makam odası içerisinde bulunan banyoya ait kapıyı zor kullanarak
kırmaya ve içeri girmeye çalıştılar. Ben bu şahıslara Komutanın buradan gittiğinden kesin olarak emin
olduğum için alaycı bir şekilde Komutan burada yok, boşu boşuna zarar vermeyin kapıyı kırmayın isterseniz
açıp göstereyim dedim. Bunun üzerine beni öne refakate aldılar, Özcan ÇAY bana silah doğrultur vaziyette
yanında ismini bilmediğim Havacı Binbaşı ile birlikte arkamdan geldiler. Birlikte Komutanın odasından banyo
odasına geldik. Burada odada Komutanın olmadığını gördüler. Sinirli bir şekilde bizim bulunduğumuz yerden
çıkıp gittiler. Bu şahıslar yanımızdan ayrıldıktan sonra akademide öğrenim gören öğrencilere herhangi bir
zarar gelmesini engellemek adına aramızda münazara yaptık. Münazara sırasında Komutanın ikametine arama
yapmaya gelen TSK mensubu silahlı şahıslar arasında Yüzbaşı Emre ÜNAL’ın da olduğunu öğrendim. Ayrıca
subay arkadaşlardan bizim yanımıza komutanı tutuklamaya gelen TSK mensubu şahısların arasında ismini
bilmediğim Tankçı Yüzbaşı bir şahsın daha olduğunu öğrendim. Ben akademi binasında bulunduğum sırada
Komutanı tutuklamaya gelerek bana silah doğrultan yukarıda isimlerini vermiş olduğum şahıslardan davacı ve
şikâyetçiyim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

11- Şüpheli Mehmet BÖREKÇİ’nin kollukça alınan 13.12.2016 tarihli ek ifadesinde;

“…Saat: 23.45 sıralarında Akademiye vardık. Aracı nizamiyede kardeşime devrettim o komşu
çocuğu ile geri döndü. Bende kart okutarak nizamiyeden giriş yaptım. Yol sürecinde Murat BİLGEN beni
birkaç defa daha aradı. Bir aramasında herkes üzerine silahını alması yönünde emir vermişler. Bende bulunan
2 silahtan birini istedi. Daha sonra tekrar aradı. Neredesin diye sordu. Son aramasında da ben silah buldum.
Erkan Demir’in silahı yokmuş onun ihtiyacı var. Sen silahı ona verirsin dedi. Nizamiyeden giriş yaptığım
esnada Hakan AKBULUT tarafından arandım. O da silah sordu. Daha sonra da Yarbay Yakup AYAYDIN
tarafından arandım. Oda nerde olduğumu sordu. Lojmana yeni geldiğimi söyledim. Bana üzerini değiştirip
nizamiyenin oradaki otoparka gelirsin dedi… …Yukarıda Hüseyin BALIK ve Cihan OKUR amfilerde tek
başlarına oturuyorlardı. Kapının dışında karşılarına gelecek şekilde Yüzbaşı Duran YILMAZ vardı. Yine kim
olduğunu hatırlamadığım öğrenciler vardı. Işıklar kapalıydı. Adem İNCİKLİ yarbay geldi ”öğretim başkanı
Levent ÖZÜARAP’IN emri var. bu arkadaşlar dışarı çıkmayacak gerekirse vur emri verdi” dedi. Ben bunu
duyunca şaşırdım. Duran Yüzbaşıya ne olduğunu sordum o da bilmediğini söyledi.1-2 dk burada kaldım. Daha
önce beni arayan Yakup AYAYDIN’ı arayarak akademide olduğumu söyledim. Oda bana ben sana akademiye
gitmeni söylemedim. Buraya gel diyerek otoparka gelmemi istedi. bunun üzerine 2 nolu nizamiyenin orada
bulunan otoparka gittim.2 nolu nizamiyenin oradaki otoparka girdim.1-2 dk.içinde Yakup AYAYDIN geldi. Niye
çağırdığını sordum. Oda bana ”emir aldıklarını, genelkurmaydan emir geldiğini, sıkıyönetim ilan edildi
”dediğini hatırlıyorum.3 arkadaşın daha yanımıza geleceğinden bahsetti. Bunlar Gürkan BEĞİŞ, Emre
467
BEZİRGAN ve Tanju UYSAL üsteğmenlerdi. Bunlarda geldikten sonra bize “dışarı çıkmamız gerektiğini,
genelkurmaydan emir geldiğini” söyledi.Bu arada 2 nolu nizamiyenin otoparkında beklerken 2-3 araç peş peşe
geldi. Kapıda durdu. Çıkış bariyerleri bu arada kapalı idi. Bu esnada Nöbetçi amiri Mustafa ÖZCAN ÇAY
elinde tabancası ile geldi. Nöbetçi subayına “kapıları açın diye emir verdi. Bu şekilde araçlar çıkış yaptı. Bizim
çıkacağımız esnada Mustafa ÖZCAN ÇAY oradan ayrılmıştı. Adem isimli nöbetçi üsteğmen emir geldiğini ve
çıkışa izin olmadığını söyledi. Bizde bunun üzerine akademiye geri dönüş yoluna geçtik. Giderken Yakup
AYAYDIN nöbetçi amirliğinin oraya dön bakalım dedi. Nöbetçi amirliğinin önünde durduk. Nöbetçi amiri
Özcan ÇAY’ı çağırdı. Çıkışlar ne durumda 2 nolu nizamiyeden çıkarmadılar dedi. Özcan Çay bunun üzerine
Normalde kullanılmayan çıkış kapısını açtırıp bizi çıkardı…” şeklinde beyanda bulunduğu,

12- Tanık Uzm. Çvş. Çağdaş DOĞAN’ın kollukça alınan ifadesinde;

“...Saat 13.00 civarı ismini daha sonra öğrendiğim Mustafa Bayram isimli pilot tulumlu bir
binbaşının geldiğini gördüm. Mustafa Bayram yeni nöbetçi amir yardımcısının kendisi olduğunu Ahmet Kaya
binbaşının gittiğini yerine kendisinin bakacağını söyledi ben bu şahsı ilk defa orada gördüm. Ben o gün
17.00’a kadar bir nolu nizamiye çevresinde bahçe düzenlemesi işlerinin düzenlemesini yapıyordum ara ara
kamera odasına girdiğimde içeride amir yardımcısı yoktu. Saat 17.00’da destek kıtaları muhafız bölüğünde
nöbet tutuğum için nöbet yerine geçtim. …23.00 sularında bir nolu nizamiye gittiğimde sadece kamera
odasında görevli askerler vardı rütbeli hiçbir personel yoktu. Ben gittikten kısa bir süre sonra nöbetçi amir
yardımcısı Mustafa Bayram geldi.Kendisi bize sürekli kendisinin ilk nöbeti olduğunu sakin olmamız gerektiğini
ve buranın asker sayısı ne kadar ani müdahale mangasının nerede olduğu gibi sorular sorular soruyordu.
23.15 sıralarında ben kamera odasındayken ani müdahale mangasında görevli Kadir Çarkçı uzman ve askerler
geldi bir nolu nizamiyeye geldi. Bu sırada nöbetçi amir Mustafa Özcan Çay ve nöbetçi amir yardımcısı Mustafa
Bayram da buradaydı ama sürekli nöbetçi amire tahsis edilen araçla sürekli gidip gidip geri bir nolu
nizamiyeye geliyorlardı. Saat 24.00 sularında Mustafa Bayram gelerek “ordu yönetime el koymuştur. Sakin
olun bundan sonra bizim dediklerimizi dinleyin” dedi. Daha sonra ben bölük komutanımızın emirlerini de
almam gerektiğini söyledim. Bana bölük komutanımın kim kim olduğunu sordu bende Gürkan Karaca olduğunu
söyledim bana nerede olduğunu sorunca bende makamında olabilir bilmiyorum dedim ve benden cep telefon
numarasını istedi ve numarayı vermedim askeri hattının numarasını vereyim dedim ve numarayı arayarak
telefonu kendisine verdim ama telefona açan olmadığından başka nasıl ulaşabileceğini sordu. Bende telsizle
ulaşılabileceğini söylediğimde. Bana telsiz kodunu ve kendi telsiz kodunu sordu. Telsizle bölük komutanını
anons etti ve bir nolu nizamiyeye gelmesini söyledi muhabereden sonra bana buraya gelsin safını belli etsin
hangi safta olduğunu görelim şeklinde konuşmalar yaptı. Ben bu arada dışarı çıkarak gizlice bölük komutanını
aradım ve bana söylediği“buraya gelsin safını belli etsin hangi safta olduğunu görelim” şeklinde konuşmalar
yaptığını söyledim. Bölük komutanı Gürkan Karaca’da kendime oradaki askerlere dikkat etmemi onların
bizden olmadığını, onlara bunu belli etmemem gerektiğini söyledi ve biz geleceğiz diyerek telefonu kapattı. Ben
geri kamera odasına geçtikten sonra orada bulunan askerlere Bölük komutanı Gürkan Karaca’nın
söylediklerini ilettim ve dikkatli olmamızı söyledim. Bu sırada nöbetçi amir ve yardımcısı tekrar bir nolu
nizamiyeyi terk ettikten kısa bir süre sonra tekrar gelerek bu kışlanın cezaevi olup olmadığını sordular. Bende
kışlada cezaevi olmadığını söylediğimde bana “bu süreçte tutuklanacak kişiler var onları koyacağımız bir
olmalı” dedi. Bende bir tane sığınağın olduğunu ama Bölük komutanı Gürkan Karaca gelene kadar zaman
kazanmak için kapılarının kilitli olduğu ve açılamayacağını söyledim. Bunun üzerine tamam ben bir yer
bulurum bana vatanını seven bir asker lazım dedi ve kamera odasında görevli askerlerden olan Mehmet
Deveci’ye sen gel buraya dedi, kapıdan tam çıkarken vazgeçti ve geri oturmasını söyledi. Bu arada ellerinde
silahları vardı ve hiç bırakmıyorlardı ve sonra tekrar gittiler. 00.45 sularında tekrar kamera odasına gelerek
bana sadece benim emirlerimi dinleyeceksin beni dinlemiyorsun dedi. Bana dört nolu nizamiyeyi aramamı
söyledi ve tefonu aldı. Telefonda ben nöbetçi amiriyim dört nolu nizamiyeden Yakup Ayaydın çıkış yapacak ona
izin verin dedi. Mehmet Örken albay kamera odasını aradı ve nöbetçi amiri ve yardımcısının orada olup
olmadığını ve onları derdest edip edemeyeceğimizi sordu. Bende içeride iki kişi olduğunu derdest
edebileceğimizi ama dışarıda kaç kişi olup olmadığını bilmediğimi söyledim, ve geleceklerini söyleyerek
telefonu kapattı. Bu arada nöbetçi amirinin odada olup olmadığını kontrol ederken bana kimin aradığını sordu
bende nizamiyeden aradıklarını söyledim ve geçiştirmeye çalıştım. Nöbetçi amir odasında bulunan kameradan
468
bizim bulunduğumuz kamera odası izlenebildiğinden nöbetçi amir odasından bizim bulunduğumuz kamera
odasını izleyen kamerayı kapattım. Saat 01.15 sularında Mehmet Örken albay ismini bilmediğim fotoğrafçı baş
çavuş, Mehmet Gökeş geldi. Geldiğinde nöbetçi amir ve yardımcısı tekrar kayboldu ve odalarında değillerdi.
Mehmet Örken albay bana ne tarafa gittiklerini sorduğumda karagaha doğru gittiklerini söyledim. Mehmet
Örken, ismini bilmediğim fotoğrafçı baş çavuş, Mehmet Gökeş albay ve ağaçlık alanda göremediğim birkaç kişi
karargaha doğru gittiler. Kısa bir süre sonra nöbetçi amiri geldi ve odasına geçerek oturdu. Bende nöbetçi
amirini geldiğini Mehmet Örken albayı cep telefonu ile arayarak haber verdim ve kamera odasından Mehmet
Örken ve yanındakilerin geldiğini görerek dışarı çıktım. Mehmet Örken albay bana gelerek nizamiyenin etrafını
sarmamızı söyledi. Daha sonra Mehmet Örken albay, Alptekin Tartıcı albay, Önder Kara albay, ismini
hatırlamadığım fotofilmde görevli başçavuş nöbetçi amir odasına girdiler odaya girer girmez birbirlerine silah
çektiler. Mehmet Örken albay nöbetçi amirine sen kimsin, kime hizmet ediyorsun şeklinde bağırmaya başladı.
Odada kısa süreli bir arbede yaşandı. Dışarıda olduğum için konuşmaların hepsini duyamadım. Nöbetçi amir
ben buranın nöbetçi amiriyim diye bağırıyordu. Bu arada nöbetçi amirinin yüzünden kanlar akıyordu ve benim
buradan ya ölüm çıkar yada kurmay başkanı gelir benim görevimi iptal eder diyordu. Sanırım odada
bulunanlardan biri kurmay başkanını aradı. Bir süre sonda kurmay başkanı geldi ve nöbetçi amirine seni
nöbetçi amirlikten alıyorum dedi ve nöbetçi amirini de alarak karargâha doğru ilerlediler. …”şeklinde beyanda
bulunduğu,

13- Şüpheli Yakup AYAYDIN’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Ben 15 Temmuz günü Cuma günü akademide nöbetçi amiriydim. Aynı zamanda öğretim görevlisi
olduğumdan dersim vardı. Sabah 08.00 saatlerinde mesaiye geldim. Sicil amirim olan Ali Orhan TOLLUOĞLU
bana gelerek bugün senin hem nöbetin var, hem dersin var nöbetini değiştir dedi. Nöbetimi bir kişiyle
değiştirebildiğimden görev arkadaşım olan Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY ile nöbetimi değiştirdim. O gün
mesaim bittikten sonra akademi içerisinde bulunan lojmandaki evime 18.30 sıralarında gittim. Evde
bulunduğum esnada saat 21.30 sıralarında Sicil amirim olan Ali Orhan TOLLUOĞLU beni telefonla arayarak
akademide toplanıyoruz, acil akademiye gelin şeklinde emir verdi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

14- Tanık Alb. Oktay ÇETİN’in kollukça alınan ifadesinde;

“...Kurmay başkanı beni arayarak Deniz Akademi Komutanının evine girdikleri yönünde bir haber
aldıklarını oraya da geçip bakmamı söyledi.Benim de evime yakın olan Gürler apartmanı bölgesine gittiğimde
benimle eş zamanlı kurmay albay Alptekin TARTICI da kendi aracıyla oraya intikal etmişti. Apartmana
girdiğimizde iki silahlı Binbaşının Deniz Akademi Komutanının evinden çıktığını gördük, daha sonra bunlardan
birinin Nöbetçi Amiri Özcan ÇAY ve ismini bilmediğim Nöbetçi Amir Yardımcısı olduğunu öğrendik, konutun
kapısında sanıyorum ki Deniz Akademi Komutanının eşi ve oğlu vardı. Bu iki asker evde arama yapmışlardı
Deniz Akademi Komutanını bulamamışlardı, Alptekin Albay onlara sizin ne işiniz var burada derhal burayı terk
edin siz ne yapmaya çalışıyorsunuz dedi, onlar da sizin yetkiniz yok siz bize karışmayın biz emir aldık gereğini
yapıyoruz diye cevap verdiler. Alptekin albay emir komuta zinciri içerisinde kimseden emir almadınız suç
işliyorsunuz şeklinde yanıt verince Nöbetçi Amiri Özcan ÇAY biz kendi emir komuta zincirimiz içinde emir
aldık ve bu emri yerine getiriyoruz diyerek ellerinde bulunan silahlarla oradan ayrıldılar…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

15- Tanık Osman Gül’ün kollukça alınan ifadesinde;

“…23:36-23:50 saatleri arasında 3 havacı ve 1 denizci kamuflajlı kişi Deniz Harp Akademisi
komutan katına geldi. Komutan makamı girişinde ben, Dz.Kur.Alb. Burak Akçay, Dz.Kur.Alb. Ferhat
Bağlarlıoğlu, Dz.Kur.Yb.Zekai Koç, Dz.Kur.Alb. Mete Atay duruyorduk. Bu şahısları biz durdurduk.
Gelenlerden üzerinde kamuflaj elbise bulunan Hv.lsth.Yb. Mustafa Özcan ÇAY ve yine kamuflajlı deniz
Akademisinde öğrenci subay Yüzbaşı Emre ÜNAL’ı tanıyordum. Diğer birinin üzerinde kamuflajlı elbise
bulunan 2 şahsı tanımıyorum. Ancak tekrar görsem tanırım. Mustafa Özcan CAY bana Deniz Harp Akademisi
Komutanının nerede olduğunu sordu. Bende kendisine “komutanın burada olmadığını” söyleyince Mustafa
bana “peki komutan nerede” diye sorduğunda, bende kendisine nerde olduğunu bilmediğimi” söyledim.
469
Mustafa ÇAY, Emre ÜNAL ve tanımadığım birinin elinde tabanca bulunuyordu. Diğer kolunda nöbetçi amir
yardımcısı kolluğu bulunan binbaşının silahı belinde bulunan kılıfında silahı duruyordu. Bu binbaşı diğerlerine
göre biraz daha pasifti duruyordu. Bu 4 şahıs Komutanın odası ve dershane tarafında bulunan oda ile
kafeteryayı aradılar, ancak komutanı bulamadılar. Bizim hiçbirimizde silah yoktu, bu şahıslar silahlı
olduğundan dolayı müdahale şansımızda yoktu. Bu arada bizle birlikte hareket eden Dz.Kur.Alb. Aykut
MANİOĞLU silahı ile üst kata çıkmıştır. Gelen kişiler ile hatırladığım kadarıyla ilk olarak bizzat kendim ve
Dz.Kur.Alb.Burak Akçay muhatap olmuştur. Dz.Kur.Alb. Burak Akçay, Dz.Yzb. Emre Ünal'a "Emre ne
yapıyorsun" dediğini hatırlıyorum. Gelen kişilerden Hv.lsth.Yb. Mustafa Özcan Çay “sıkıyönetim ilan edildiğini
ve Deniz Harp Akademisi Komutanını alacaklarını” söylediler. O an yaptığım durum muhakemesi neticesinde;
BİREYSEL İNİSİYATİF VE ÖZGÜR KARARIMA İSTİNADEN KİŞİLERDEN ZİYADE EYLEMİN FELCE
UĞRATILMASINA YÖNELİK KARARIMI VERDİM ve Hv.lsth.Yb. Mustafa Özcan Çay'a sıkıyönetim direktifini
göstermesini söyleyerek eylemlerinin asıl hedefleri olan Deniz Akademisi Komutanı'na ulaşamamalarını
hedefledim. Bu arada Hv.lsth.Yb. Mustafa Özcan Çay bana “tek sayfa sıkıyönetim direktifini” gösterdi.
Elindeki kâğıda çok kısa süre bakma fırsatım oldu. Hatırladığım kadarıyla kağıtta Sıkıyönetim Direktifi yazdığı
ve Genelkurmaydan geldiği ve saat 03:00'da yönetime el konulduğu yazmaktaydı…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

16- Tanık Zeki UÇAR’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…22.15 sıralarında günün nöbetçi Amiri Mustafa Özcan ÇAY’ ı dahili hattan vukuat tekmili
vermek amacıyla aradım telefon çaldı ancak açan olmadı, daha sonra kamera odasını arayarak nöbetçi
amirini sordum orada olmadığını söylediler, nöbetçi amiryardımcısını da sordum fakat ona da ulaşmak
mümkün olmadı. 10-15 dakika sonra Günün nöbetçi amirinin Ani Müdahale Mangasına geldiğini ve beni
çağırmak için oraya geldiğini öğrendim tekmil vermek için yanına gittim, o esnada Nöbetçi Amiri Mustafa
Özcan ÇAY emniyet komutanı nöbetçi astsubayı Gürcan DALAR’ a kendisine tahsisli silah olup olmadığını
sordu Gürcan Astsubay da ona hitaben komutanım size tahsisli herhangi bir silah yok dedi…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

17- Tanık İlkay KATI’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…saat: 23.01’ de destek kıtaları nöbetçi subayı piyade üsteğmen Zeki UÇAR beni aradı, kurmay
başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER’ in personelin mesaiye gelmesi konusunda emir verdiğini bana söyledi, ben
de buna istinaden Muhabere Üsteğmen Yusuf ÇETİNKAYA’ yı arayarak onun izne gittiğini bildiğim için göreve
çağırdım, 23.40 sıralarında şahsi aracım olan 34 UZ 6282 plaka sayılı siyah opel astra aracımla göreve
geldim. Daha sonra Piyade albay Oktay ÇETİN’ in odasında girdim, o da haberleri izliyordu, o esnada kendi el
telsizimden günün nöbetçi amiri soyadı ÇAY olan binbaşı rütbesindeki asker üç defa arka arkaya
“SIKIYÖNETİM OLDU” diyerek anons etti, ona cevaben herhangi bir anons gelmedi, daha sonra ben
personelimi kontrol ettim erleri koğuşlarına gönderdim çünkü onlar silahsızdı, depoda bulunan silahları
kontrol ettim ve daha sonra kendi aracımla müze bölgesine geldim,karargah binasının arkasındaki nöbetçi
askerimi kontrol ettim, bu esnada bina içerisinden Albay Mehmet ÖRKEN kara harp akademisinde öğrenciler
ayaklanmış deyince birlikte oraya gittik ben kara harp akademisi gazinosunu kontrol ettiğimde orada 8-9
akademi öğrencisinin televizyon önünde sakin şekilde oturduklarını gördüm ve herhangi bir olumsuz
olmadığını Mehmet Albaya ilettim, tekrar aracımla destek kıtalarına geri döndüm orada televizyonda
Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın açıklamalarını görünce olayın vahametini anlamış oldum…” şeklinde
beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.15. Şüpheli Mustafa Bayram

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğretim Elemanı–Binbaşı,
Olay gecesinde Harp Akademileri Nöbetçi Amir yardımcısı

Durumu:
470
16.07.2016 tarihinde yakalandığı, aracında yapılan aramada elde edilen; Casper tablet, Data traveller
8 gb flash bellek, Sandisk flash bellek, trident marka cep telefonu, Verbatim marka 1 tb harici bellek, Huawei
marka win ve buna takılı mobinil marka simkart, WD elements marka harici bellek, mobini ibareli simkart, WD
marka harici bellek, Mobini ibareli sim kart, DVD, CD, Simkart, Oyun kartı elde edilerek incelenmek üzere el
konulmuştur. Şüpheli tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 16/07/2016 ila 18/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 5 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler;

1-15 Temmuz 2016 akşamı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürlüğünde 21 kişinin katılımı ile kapının içeriden kilitlenmek sureti ile gizliliğe riayet edilerek düzenlenen
“DARBEYE YÖNELİK SON KOORDİNASYON TOPLANTISI” olduğu tespit edilen toplantıya katıldığı,
toplantının 15 Temmuz 2016 saat 21.59’da sona erdiği, kapının kilidi Yb. Fatih ŞAYİN tarafından 21.59’da
açıldığı, Bu esnada bir kısım personelin toplantıyı terk ettiği ancak Yb. Fatih ŞAYİN tarafından kapının tekrar
kilitlenerek toplantının devam ettiği; müteakiben içeride bulunan personel Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürlüğünden saat 22.28’de tamamen boşalttığı, çıkışlar esnasında Bnb. Mustafa BAYRAM'ın 22.09’da
şubeye girdiği ve çıktığı,

2-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan olaylara ilişkin tespit: Hava Harp Akademisi Ölçme
Değerlendirme Şube Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak kullanıldığı,
burada Koordinasyon toplantıları yapıldığı, yine Darbe girişimi esnasında yapılan görevlendirmeler ile öğretim
üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderildiği, olay gecesi Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürlüğüne giriş-çıkış yaptığı,

03-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri - Hava harp akademileri
komutanlığı giriş katında yaşanan, Güvenlik Timine silahlı mukavemete yönelik hareketlere katılan şahıslar
arasında yer aldığı,

04-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Deniz Harp Akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar
ERTEM ’in tutuklamak, derdest etmek maksadı ile konutuna girilmesi, konut ve makamının zorla basılması,
Emir Astsubayı İbrahim BAŞARAN ’ın başına silah dayanması, zorla tutulması, hürriyetinin kısıtlanması
eylemine katıldığı, yönettiği,

05-Darbe kalkışması esnasında HAK 1 No.lu Nizamiye Bölgesinde Yaşananlar ve Nöbetçi Amiri ve
Amir Yardımcısının usulsüz olarak değiştirilmesi olayının baş aktörü olduğu; HAK Nöb.A.Yrdc. nöbet
listesinde 15 Temmuz 2016 tarihinde Nöb.A.Yrdc. olarak Hv.PIt.Kur.Bnb. Ahmet KAYA olmasına rağmen,
nöbetini öğlene kadar tutmuş; öğleden sonra yerine Nöb.A.Yrdc.lığı görevini Hv.Kur.Bnb. Mustafa BAYRAM
devraldığı, Bu konuyla ilgili herhangi bir nöbet değişim formu, dilekçesi veya sözlü beyanı bulunmadığı, Bnb.
Mustafa BAYRAM'ın giydiği uçuş tulumunun üzerinde kendi adı yerine Yb. Gürcan ANILIRCAN'ın isimliği
bulunduğu Uzm.Çvş.Çağdaş DOĞAN tarafından ifade edilmiş, Hv.Kur.Bnb. Mustafa BAYRAM'ın, HAK'lığına
yeni katılış yaptığı ve daha önce nöbet tutmadığı personel beyanlarından anlaşılmıştır. Harp Akademileri
Komutanlığı İdari tahkikat heyeti raporunda; Nöbetçi amiri ( Hv. İsth. Mustafa Özcan ÇAY) ve nöbetçi amiri
yardımcısının (Hv. SS Mustafa BAYRAM) usulsüz bir şekilde (emir ve talimatların hilafına) özel olarak o gün
için değiştirildiği ve Darbe girişiminde Harp Akademileri Komutanlığındaki faaliyetlerde kilit rol oynadığı
tespit edildiği, Harp Akademileri Komutanlığı Kurmay Başkanı tarafından tedbirlerin alınması için gerekli
emirlerin verildiği, ancak darbe yanlısı Nöbetçi Amiri ve Nöbetçi Amiri Yardımcısının aksi gayretlerinin verilen
emirlerin uygulanmasında aksaklıklara yol açtığı, darbe teşebbüsünde görevlendirilen personelin
nizamiyelerden giriş-çıkışlarındaki sorunlara Nöbetçi Amiri ve Yardımcısının müdahale ederek kolaylaştırdığı,

06-Darbe kalkışması esnasında Nöbetçi Amiri ve Amir Yardımcısının Darbe Teşebbüsü ile ilgili
471
diğer faaliyetlerinin;15 Temmuz 2016 saat 23.00'den sonra Nöb. A. Yrd. (Bnb. Mustafa BAYRAM) 1 No.lu
Nizamiyede bulunan kamera odasına gelerek odada bulunan Uzm. Çvş. Çağdaş DOGAN'a "Sistemi çok iyi
bilmediğini, ilk defa nöbet tuttuğunu" belirterek kışlada kaç asker olduğunu, AMK ve Hazır Kıtanın nerede
olduğunu sorduğu, aldığı bilgi üzerine Uzm. Çvş.a "Sakin olacağız ve beni her şeyden bilgilendireceksiniz,
olumsuz bir şey olursa bana hemen söyleyeceksiniz" dediği, Nöbetçi Amiri (Bnb. M. Özcan ÇAY) ve Nöb. A.
Yrdc, (Bnb. Mustafa BAYRAM)'ın Darbe girişimin ilk saatlerinde zaman zaman kendi şahsi araçları ile
(Nöb.A.nin beyaz Ford Fiesta, Nöb.A.Yrdc.nın beyaz Fluence) zaman zaman Nöb.A.liğine tahsisli askeri araçla
kışla içinde bir yerlere gidip geldiği, 15 Temmuz 2016 saat 24.00 sularında Nöbetçi Amir Yardımcısı (Bnb.
Mustafa BAYRAM)'ın nizamiyeye geldiğinde Silahlı Kuvvetlerin yönetime el koyduğunu nizamiyedeki
personele söyleyerek "Bundan sonra bizim emirlerimize harfiyen dikkat edip yerine getireceksiniz" dediği,
Nöbetçi Amir Yardımcısı (Bnb. Mustafa BAYRAM)'ınUzm. Çvş. Çağdaş DOGAN'a tutuklanacak kişilerin
kapatılması için cezaevi olup olmadığını sorduğu, tutuklanacak kişiler için kendisine yardımcı olacak "Vatanını
seven bir Kemalist asker lazım" dediği, terhis olan P. Er Mehmet DEVECİ'yi göstererek kendisiyle gelmesini
emrettiği, ancak odadan çıkarken P.Er Mehmet DEVECİ'yi geri gönderdiği, Nöbetçi Amir Yardımcısı (Bnb.
Mustafa BAYRAM)'ın askeri hattan Muh. BI. K.na ulaşılmasını istediği, ulaşılamayınca sinirlendiği, bunun
üzerine telsizden BI.K.na çağrı yaparak 1 No.lı Nizamiyeye gelmesini söylediği, telsiz görüşmesinden sonra
"Bununla gelince görüşeceğim, gelsin buraya safını belli etsin" dediği, Uzm.Çvş. Çağdaş DOĞAN tarafından
bir fırsat yaratılarak 1 No.lı Nizamiyedeki son gelişmeler ve Nöb. A.Yrdc.nın söylediklerinin cep telefonu ile
Muh.BI.K.na bildirildiği, BI.K. tarafından da "Kendisine ve askerlere dikkat etmesi gerektiği, bölgeye gelip sizi
kurtaracağız; onlar bizden değil" dediği,15 Temmuz 2016 saat 01.00 civarı Nöbetçi Amir Yardımcısının kamera
odasına gelerek 4 Nolu Nizamiyeyi aradığı ve "Yb. Yakup AYAYDIN çıkış yapacak, ben nöbetçi amiriyim, izin
verin" dediği, ama kısa bir süre sonra Yb. Yakup AYAYDIN'ın 1. No.lu Nizamiyeden çıkış için geldiği, Nöbetçi
Amirinin (M. Özcan ÇAY) silah zoruyla anahtarları alarak kapıyı açtırdığı ve Yb. Yakup AYAYDIN'ın çıkışını
sağladığı, 15 Temmuz 2016 saat 01.30 sularında Nöb. A. ve Nöb. A.Yrdc. nın darbeye kalkışanlardan
olduğunun anlaşılması üzerine, yakalanmaları için yerleşke içinde arandıklarını öğrenen Uzm. Çvş. Çağdaş
DOĞAN'ın cep telefonundan Alb. Mehmet ÖRKEN'i arayarak Nöb. A.nin 1 No.lu Nizamiye bölgesine
geldiğini belirttiği, Alb. Mehmet ÖRKEN ve beraberindeki personelin binaya yaklaştığında, bir grup binanın
emniyetini alırken Alb. Mehmet ÖRKEN'in arka taraftan binaya girdiği, Alb. Mehmet ÖRKEN'in Nöb. A.
odasına girmesi üzerine Nöb. A. (M. Özcan ÇAY)'ın derhal ayağa kalkarak masanın üstündeki tabancasını
aldığı ve Alb. Mehmet ÖRKEN'in başına dayadığı, Alb. Mehmet ÖRKEN'in "Vur lan şerefsiz vurabiliyorsan"
diye bağırdığı, Nöb. A. (M. Özcan ÇAY)'ın da "Ben aldığım emri uyguluyorum" diye karşılık verdiği, bu
esnada Alb. Mehmet ÖRKEN'in tabancasının kabzesiyle Nöb. A.nin başına birkaç darbe vurarak etkisiz hâle
getirdiği, daha sonra odaya giren Albay Alptekin TARTICI'nın Binbaşı Mustafa ÖZCAN ÇAY'a "Sen ne
yapmaya çalışıyorsun, emri kimden aldın?" diye sorduğu, ısrarlara rağmen isim vermediği ancak Kara
Akademisinden talimat aldığını belirttiği, müteakiben Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat
TAŞDELER'in Nöbetçi Amiri odasına gelerek kendisini Nöb. A.liği görevinden aldığını söylediği ve bölgede
bulunan Alb. Önder KARA'ya Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY'ı gözetim altına almasını emrettiğinin idari tahkikat
raporunda belirtildiği,

Şüphelinin 15 temmuz Darbe girişimi faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Müşteki Tuğamiral Tayyar ERTEM’in C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“…Saat 00:00 sıralarında emir astsubayım İbrahim Başaran beni telefonla arayarak aynı şahısların
makam odamı bastıklarını ve kendisinin kafasına silah dayadıklarını ve ona beni sorduklarını, kendisinin ise
bilmediğini söylediğini söyledi. Ayrıca yine aynı şahıslar orada gördükleri Albay Ferhat Bağlarlıoğlu'na beni
kastederek "O muhalif nerede onu saklamayın" demişler. Ayrıca ona benim için "Onu koruma, git kurmay
başkanından görevlerini öğren" demişler ve odamda arama yapmışlar. Aynı gün 04.00 sıralarında yaptırdığım
odamdaki kamera kaydı incelemesinde odamda arama yapan şahısların Hava Binbaşı Mustafa Özcan Çay,
Pilot Yüzbaşı Mustafa Bayram, Deniz Yüzbaşı Emre Ünal, Tank Yüzbaşı Serhat Altınmakas ve Pilot Yüzbaşı
Egemen Eker olduklarını tespit ettim. Kamera kayıtları aynı gün emniyete komutanlık tarafından teslim
edilmiştir. Bu sırada emir astsubayım şahısları oyalayarak benim evimde olduğumu söylemiş. Bunun üzerine
aynı şahıslar bu sefer evime doğru yöneldiler. Evime ikinci defa geldiklerinde eşimini kendilerinin fotoğrafını
472
yukarıdan cep telefonuyla çektiği kadarıyla tespit ettiğimize göre bu şahısların hava binbaşı Mustafa Özcan
Çay, pilot yüzbaşı Mustafa Bayram ve tank yüzbaşı Serhat Altınmakas'dan ibaret olduklarım tespit ettik. Bu
şahıslar ikinci defa geldiklerinde evime zorla girdiler. Oğlum kendilerine engel olmaya çalıştığında Mustafa
Özcan Çay oğlumun karnına silah dayamış. Oğlum da bu nedenle geri çekilmek zorunda kalmış. Eşim ve oğlum
kendilerine ne yaptıklarını sorduklarında "komutanı alacağız, siz de Tayyib'in askeri olmasaydınız" demişler.
Küçük tuvalet hariç evdeki heryeri eşimin beyanına göre didik didik aramışlar. Beni pencereden atlayıp kaçtı
zannetmişler…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2- Müşteki İbrahim BAŞARAN’ın kollukça alınan ifadesinde;

"Deniz Harp Akademisi Komutanlığındaki odamdan evimin anahtarını almak için odama geldim.
Anahtarımı aldım ve Deniz Harp Akademisi Komutanlığı Komutan Giriş kapısına gelmeden merdivenlerden
aşağıya inerken dışarıdan ne söylediklerini duymadığım bağırışımalar geliyordu, çıkış kapısına geldiğimde bir
grup subay personel bana doğru yürümekteydi ve bu esnada ellerinde tabancalar vardı ve mermileri ağzına
vermek için tabanca kapak takımlarını hepsi birden çektiler. Yanıma geldiklerinde Gelen personelden sadece
bizim akademimizde öğrenci subay olarak eğitim gören Dz.Yzb.Emre ÜNAL’ı tanıyorum. Emre ÜNAL ın
yanındaki 1 si pilot tulumlu, havacı kamuflaj elbise olan binbaşıyı, tankçı yüzbaşı kamuflajlı elbiseli ve piyade
elbiseli karacı kamuflajlı yüzbaşıyı tanımıyordum. Olaylar olup bittikten sonra Deniz Harp Akademisi
komutanlığına ait 8 numaralı kamera kayıtlarını incelediğimizde Emre ÜNAL’ın yanındaki şahısların
“İstihbarat Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY, Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM, Tankçı Yüzbaşı Serhat
ALTINMAKAS, Piyade Yüzbaşı Egemen EKER” olduklarını öğrendim. Bu şahıslar bana silah doğrultarak
“tutuklusun ülke yönetimine el koyduk, komutan nerede” dediler. Bu esnada Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM
beni tutmak için bana doğru uzandı bende ellerini ittim fakat bu şahıslar hepsi birlikten üzerime gelerek beni
kollarımdan tutup hareket edemeyecek hale sokup etkisiz hale getirdiler yine bu şahıslar hep birlikte ısrarla
komutanım Tuğamiral Tayyar ERTEM in nerede olduğunu sordular bende bu şahıslara “bilmediğimi, henüz
komutanımı getirmediğimi” söyledim. Bu esnada Hv. Bnb. Mustafa Özcan ÇAY başıma silah dayadı bana
“komutan nerde konuşsana lan” dedi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3- Tanık Albay Aykut MANİOĞLU’nun Karadeniz Ereğli Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan


ifadesinde;

“…Bu kalkışmayı yapanları FETÖ mensubu olduklarına emin oldum. Komutana silahımın
olduğunu, kendisini koruyabileceğimizi söyledim ve karargâhtan ilave asker talep etmemizi teklif ettim.
Komutan daha sonra makamdan ayrılarak karargâh binasına Kurmay Başkanı ile görüşmeye gitti. Birkaç
dakika sonra komutanı tutuklamaya gelenlerin bağrışmasını duydum. Mermiyi namlunun ağzına verdim ve
kendilerine karşı koyabilmek, silahımla emniyetli bir pozisyona almak maksadıyla üst kata çıktım ve mevzi
aldım. Ancak komutanın olmadığını anlayınca üst kata çıkmadılar ve gittiler. Ben kendilerini görmedim. Daha
sonra komutanın lojmanına tutuklamaya gidenlerin ve DHA ya gelenlerin DHA 2.Sınıf Öğrenci Subayı Dz. Yzb.
Emre ÜNAL, Nöbetçi Amiri Hava İstihbarat Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY, Nöbetçi Amir Yardımcısı Plt. Yzb.
Mustafa BAYRAM, Tank Yzb. Serhan ALTINMAKAS, Piyade Yzb. Egemen EKER isimli şahıslar olduğunu
öğrendim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4- Tanık Alb. Alptekin TARTICI’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Tuğamiral Tayyar ERTEM’ i tutuklamak amacıylalojmanına birkaç askeri öğrencinin geldiğini


ve konutta arama yaptığını söyledi. Ben de derhal bahse konu lojmana acele geçtim, kapının önüne vardığımda
asimetrik park edilmiş araçlar vardı ve anormallik olduğunu anladım, kapının önünde bir kara harp öğrencisi
bekliyordu, ona burada ne geziyorsun senin buraya gelmen bile yasak dediğimde bana “Komutanım biz buraya
görev için geldik” diye cevap verince kendisini yüksek sesle bağırarak oradan kovdum. Apartmanın içine doğru
yöneldiğimde içeride birkaç askeri botun olduğunu gördüm daha sonra içeriden birkaç kişi üzerime doğru
geldi yanıma yaklaştıklarında o kişilerden birinin yukarıda bahsettiğim ve Kurmay Başkanının Nizamiye Giriş
Çıkışlarını kontrol etmesi amacıyla görevlendirdiği, Nöbetçi Amiri Kurmay Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY
olduğunu gördüm ona da yüksek sesle bağırarak sana ne görev verildi burda ne geziyorsun dedim, o esnada
473
yanında bulunan Nöbetçi amir yardımcısı Hava Pilot Kurmay Binbaşı Mustafa BAYRAM bana elinde silah
varken,seni tutuklarım bize zorluk çıkarma dedi. Ben de bunun üzerine geri adım atmayarak onlara sert tepki
verince şaşırdılar, hatta biz bu tartışmayı yaşarken lojman sahibi Tuğamiral Tayyar ERTEM’ in eşi elinde
bulunan telefon ile ikametine zorla giren ve arama yapan bu kişilerin fotoğrafını çekmeye çalıştı fakat bunu
fark ederek engel oldular.” şeklinde beyanda bulunduğu,

5- Olay tarihinde 2 No’lu Nizamiyede nöbetçi subay olan şüpheli Adem TEPE’nin
C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

"…Saat:23.30 sıralarında harp Akademileri Kurmay Başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER’in telefonla
dahili hattan nizamiyeyi aradığını, telefona Ahmet LÜLE isimli assubayın baktığını, görüşme sonrasında
Kurmay Başkanının Nizamiyeden çıkışların tamamen yasak olduğunu, sadece kimliği yanında olan ve bu
lojmanlarda oturan kişilerin içeriye alınacağını, başka kimsenin içeriye alınmamasını emrettiği, Bu sırada bir
yüzbaşının annesini alacağını söyleyip çıktığını, saat:01.30 da yaşlı annesiyle geri geldiğini, Saat:24.00
sıralarına İdari Başkan Kurmay Alb. Alptekin TARTICI’nın nizamiyeye kontrole geldiğini, kurmay başkanının
emrini tekrar ettiğini ve gittiğini, bu emre istinaden yol kesici bariyerleri açtıkları ve demir kapıları da
kapattıkları, Saat:24.30 sıralarında içeriden 4-5 adet sivil araç içerisindeki havacı personelin kapıda
biriktiğini, çıkış yapmak istediklerini söyledikleri, kendisinin bunlara kurmay başkanının emri ile çıkışların
yasak olduğunu söylediğini, nöbetçi amirinin bilgisi olduğunu söyledikleri bunun üzerine şüphelendiğini ve
kulübeye gidip nöbetçi amirini telefonla arayacağını söylediğini, kulübeye giderken cep telefonundan Alb.
Alptekin TARTICI’yı aradığını, albaya bilgi verdiğini, albayın çıkış yasak emrini tekrar ettiğini, geri
döndüğünde araçta bekleyenlerin özel güvenlikçiye bariyeri zorla indirerek demir kapıya yaklaştıklarını ve
nöbetçi askerlere kapıyı aç diye bağırdıklarını duyduğunu, kendisinin nöbetçi askere “Kapıyı açma, açma”
diye bağırdığını, havacıların beklemeye başladıklarını,Nöbetçi amir ve Nöbetçi Amir yrd. Kolluğu takan
Mustafa BAYRAM ve Mustafa Özcan ÇAY’ın geldiklerini, beylik silahlarını çekerek tehditvari bir şekilde
gelerek kapıyı açmasını söylediklerini, yaşadığı şok etkisi ile bir şey söylemeye fırsat kalmadan kapıda
bekleyen subayların nöbetçi askerlere kapıyı açtırıp dışarı çıktıklarını, nöbetçi binbaşıların tekrar kışla içine
döndüklerini, bu durumu tutanak olarak yazdığını, oradaki başçavuş ve askerlere ve özel güvenlikçilere
imzalattığını" beyan ettiği,

6- Olay tarihinde 2 No’lu Nizamiyede nöbetçi Astsubay olan şüpheli Ahmet LÜLE’nin
C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

"Olay günü 2 No’lu nizamiyede nöbetçi olduğunu, olaylar başladığında kurmay başkanı (Hasan
Nevzat TAŞDELER) arayarak bariyerler ile yolu kapatın emrini verdiğini, içeriye çalışanlar ile ikamet edenleri
aldıklarını, dışarıya çıkmak isteyenlere izin vermediklerini, sonrasında birkaç aracın geldiğini ve dışarı çıkmak
istediğini ancak kendilerinin buna izin vermediğini, bu sırada nöbetçi amiri ve nöbetçi amir yardımcısı
binbaşıların geldiğini, ellerindeki silahları göstererek tehditvari bir şekilde kapıyı açmalarını söyledikleri, yol
kesici bariyerleri indirtip yol kenarına kadar geldiklerini, yine de kapılan açmadıklarını ancak araçta
indiklerini araçtan inip demir kapıları açıp dışarıya çıktıklarını, kendilerinin silah kullanmadıklarını, kurmay
albayın verdiği emri uyguladıklarını, olaylarla bir ilgisinin olmadığını, sadece o gün orada nöbetçi olduğunu,
komutanlarının emrini uygulamaya çalıştığını, 3 asker, 3 güvenlikçi ve kendisinin tutanak tuttuklarını, bunların
kamera altına alındığını, sonrasında nöbeti devrettiklerini, olay gecesi çıkışlara engel olduğunu, olayların ne
şekilde olduğunu bilmediğini, telefonuna el konulduğunu, suçsuz olduğunu" beyan ettiği,

7- Müşteki Albay Burak AKÇAY’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Tam bu emir iletildiğinde Dz. Kur. Alb. Aykut MANİOĞLU’nu eşi aradı, silahlı ve üniformalı 4-5
kişilik bir grubun kendi kapılarını çaldığını, kapıyı açmadığını, daha sonra karşı komşu Tuğamiral Tayyar
ERTEM’in lojmanının kapısını çaldıklarını, kapıyı eşinin açtığını, darbecilerin komutanı tutuklamaya
geldiklerini onu hapse atacaklarını söylediklerini duyduğunu telefonla bildirdi. Bunun üzerine Tuğamiral
Tayyar ERTEM emir assubayına lojmanımı telefonla bağla dedi. Komutan eşi ile konuştu, durumun
gerçekliğini teyit ettikten sonra orada bulunan darbecilerden birini telefona vermesini istedi. Telefonda
474
darbeciye ”Sen ne yaptığını sanıyorsun, kim sanıyorsun, ayıp değilmi bu yaptınığız, bir de öğrencim
olacaksın” dedi ve telefonu kapattı. Daha sonra bize “Emre’ye bak terbiyesiz evimi basmış” dedi. Komutanın
Emre olarak bahsettiği şahsın 2. Sınıf öğrenci SAS Komandosu Yüzbaşı Emre ÜNAL olduğunu söyledi. Aykut
Albay bunun üzerine “Komutanım silahım yanımda, karargah destekten başka silahlı personel çağıralım. Sizi
emniyetli bir yere götürelim” Teklifinde bulundu. Sonra Komutan telefonla Harp Akademileri Kurmay Başkanı
olan Tümgeneral Nevzat TAŞDELER’i telefonla aradı. Daha sonra emir assubayı ile birlikte yaklaşık
aralarında 200 m bulunan başka bir binada olan Kurmay Başkanının yanına gitti. Biz bu arada komutanın
makam odanın önündeki bekleme salonuna geçtik. Komutan çıktıktan birkaç dk sonra ellerinde tabanca
bulunan 4-5 kişilik bir asker kıyafeti giymiş olan darbeciler “Komutan nerede?” diye bağırarak bulunduğumuz
yeri bastı. İçlerinden en önde giren, öğrencim de olan SAS Komandosu Yüzbaşı Emre ÜNAL’dı. Ben kendisinin
direk önüne geçtim. “Emre ne yapıyorsun? Kendine gel. Komutan burda yok. Sakin ol. Hiç birimiz de silah
yok.” Dedim. Daha sonra kolunda nöbetçi amiri bantı olan gözlüklü, üzerinde havacı kamuflajı olan biri elinde
bulunan tabancayı üzerime doğrultarak; “Komutanın yerini söyleyin. Yoksa suç işlemiş olursunuz. Emir
Assubayını tutukladık. Sizi de tutuklarız.” Dedi. Bende kendisine “Siz kimsiniz? Neye göre buraya
geliyorsunuz?” dedim. Daha sonra bu şahıs aramızdaki en kıdemli subay olan Dz. Kur. Alb. Ferhat
BAĞLARLIOĞLU’na dönerek “En kıdemli sizsiniz. Birliğinizi kontrol altına alın. Gidin görevlerinizi öğrenin
dedi.” Orada bulunan bende dâhil hiç birimiz komutanın yerini bildiğimiz halde bu şahıslara söylemedik,
ayrıca verdikleri “gidip görevlerinizi öğrenin” vb.talimatlara uymadık. 5-10 dk boyunca binayı ve komutanın
makam odasını hızlıca aradılar. Bulamayınca binadan ayrıldılar. Olaydan sonra bu grubun tamamının
yakalandığını öğrendim.Sonradan Komutandan duyduğuma göre bu grup tekrar Komutanın lojmanına
gitmişler. Bu arada haberi ilettiğimiz öğrenci subaylarda yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. Çağrı üzerine gelen
öğrencilerden kimsenin bu gruba katıldığını görmedim. Daha sonra telefonla Kurmay Başkanı Nevzat
TAŞDELER ve Tayyar ERTEM’e ulaşmaya çalıştık. Ancak telefonlarını açmadılar. Bunun üzerine en
kıdemlimiz olan Dz. Kur. Alb. Ferhat BAĞLARLIOĞLU “Kimin kim olduğu belli değil, tüm personel evine
gitsin. 2. Bir emre kadar evden dışarı çıkmasın” şeklinde bize emir verdi. Saat:00:40 gibi Deniz Harp
Akademisinden ayrılarak evlerimize gitmek üzere binadan ayrıldık…” şeklinde beyanda bulunduğu,

8- Müşteki Albay Mete ATAY’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…23:30 sıralarında üniformamı giyerek Deniz Harp Akademisine geldim. Ben geldiğimde benimle
birlikte Tuğamiral Tayyar ERTEM, Öğretim Başkanı Deniz Kurmay Albay Ferhat BAĞLARLIOĞLU, Deniz
Kurmay Albay Aykut MANİOĞLU, Deniz Kurmay Albay Burak AKÇAY, Deniz Kurmay Yarbay Zekai KOÇ,
Deniz Kurmay Binbaşı Osman GÜL vardık. Komutan odasının hemen girişinde Emir Astsubay odasında da
Emir Astsubayı Teknisyen Başçavuş İbrahim BAŞARAN vardı. Burada Komutan bizlere bir darbe olduğunu
söyledi biz subaylar aramızda konuyu münazara ettiğimizde bizim içerisinde olmadığımız TSK içerisindeki bir
oluşum tarafından darbe yapılmak istendiğini anladık. 23:50 sıralarında Tuğamiral Tayyar ERTEM’in eşinin
kendisini telefonla araması neticesinde bir grup silahlı rütbeli TSK mensubu şahısların Tuğamiral Tayyar
ERTEM’in ikametine arama yapmak için girdiklerini ve komutanı tutuklamak istediklerini öğrendik. Bunun
üzerine Komutanın ikametine gelen silahlı TSK mensubu şahısların bizim bulunduğumuz yere komutanı
tutuklamaya gelebileceklerini düşündüğümüz için ve içeride bulunan biz subaylar üzerinde birimiz hariç
hiçbirimizin üzerinde silah bulunmadığı için komutana bulunduğumuz yerden ayrılmasını ve güvenli bir yere
gitmesi gerektiğini ilettik. 23:52 sıralarında Tuğamiral Tayyar ERTEM Harp Akademileri Komutanlığı
Karargahına çıkmak üzere yanımızdan ayrıldı. Kara Akademisi Komutanı Tümgeneral Selim MERT 2 defa
Tuğamiral Tayyar ERTEM’in makam telefonunu aradı, iki seferde telefonu telefon ben açtım kendisine
tedbiren, Komutanın yerinde ve nerede olduğunu bilmediğimi söyledim. Yaklaşık 1-2 dakika kadar sonra
bulunduğumuz yere içlerinde Nöbetçi Amir Yardımcısı Hava Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY, Deniz Akademisi
öğrencisi SAS Komandosu Deniz Yüzbaşı Emre ÜNAL, kendisini tanımadığım Havacı Binbaşı olan 3 şahsın
kısa namlu tabancalarla bizim yanımıza geldiler. Nöbetçi Amir Yardımcısı Hava Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY
biz subayların üzerine elinde bulunan tabancayı doğrultarak “Komutan nerede” diye bağırdı. Emre ÜNAL eli
tabanca kılıfı üzerinde tabanca çekmeye hazır vaziyette bekleyerek çevreyi süzüyordu, ismini bilmediğim
Havacı Binbaşının elinde silah göremedim fakat bizlerin yüzüne sırıtarak bakıyordu. Bu sırada Hava Binbaşı
Mustafa Özcan ÇAY koridora doğru koşarak komutanı aramaya başladı, kapıların kilitli olduğunu sinirlenerek
tekrar bizim yanımıza geldi. Bu sırada Albay Burak AKÇAY, Emre Ünal a hitaben Emre ne yapıyorsun diye
475
sordu. Emre ÜNAL başını öne eğdi fakat geri atmadı. Özcan ÇAY ve ismini bilmediğim Havacı Binbaşı
Komutanı çevrede bulamayınca komutanın makam odası içerisinde bulunan banyoya ait kapıyı zor kullanarak
kırmaya ve içeri girmeye çalıştılar. Ben bu şahıslara Komutanın buradan gittiğinden kesin olarak emin
olduğum için alaycı bir şekilde Komutan burada yok, boşu boşuna zarar vermeyin kapıyı kırmayın isterseniz
açıp göstereyim dedim. Bunun üzerine beni öne refakate aldılar, Özcan ÇAY bana silah doğrultur vaziyette
yanında ismini bilmediğim Havacı Binbaşı ile birlikte arkamdan geldiler. Birlikte Komutanın odasından banyo
odasına geldik. Burada odada Komutanın olmadığını gördüler. Sinirli bir şekilde bizim bulunduğumuz yerden
çıkıp gittiler. Bu şahıslar yanımızdan ayrıldıktan sonra akademide öğrenim gören öğrencilere herhangi bir
zarar gelmesini engellemek adına aramızda münazara yaptık. Münazara sırasında Komutanın ikametine arama
yapmaya gelen TSK mensubu silahlı şahıslar arasında Yüzbaşı Emre ÜNAL’ın da olduğunu öğrendim. Ayrıca
subay arkadaşlardan bizim yanımıza komutanı tutuklamaya gelen TSK mensubu şahısların arasında ismini
bilmediğim Tankçı Yüzbaşı bir şahsın daha olduğunu öğrendim. Ben akademi binasında bulunduğum sırada
Komutanı tutuklamaya gelerek bana silah doğrultan yukarıda isimlerini vermiş olduğum şahıslardan davacı ve
şikâyetçiyim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

9- Tanık Uzm. Çvş. Çağdaş DOĞAN’ın kollukça alınan ifadesinde;

“...Saat 13.00 civarı ismini daha sonra öğrendiğim Mustafa Bayram isimli pilot tulumlu bir
binbaşının geldiğini gördüm. Mustafa Bayram yeni nöbetçi amir yardımcısının kendisi olduğunu Ahmet Kaya
binbaşının gittiğini yerine kendisinin bakacağını söyledi ben bu şahsı ilk defa orada gördüm. Ben o gün
17.00’a kadar bir nolu nizamiye çevresinde bahçe düzenlemesi işlerinin düzenlemesini yapıyordum ara ara
kamera odasına girdiğimde içeride amir yardımcısı yoktu. Saat 17.00’da destek kıtaları muhafız bölüğünde
nöbet tutuğum için nöbet yerine geçtim. …23.00 sularında bir nolu nizamiye gittiğimde sadece kamera
odasında görevli askerler vardı rütbeli hiçbir personel yoktu. Ben gittikten kısa bir süre sonra nöbetçi amir
yardımcısı Mustafa Bayram geldi.Kendisi bize sürekli kendisinin ilk nöbeti olduğunu sakin olmamız gerektiğini
ve buranın asker sayısı ne kadar ani müdahale mangasının nerede olduğu gibi sorular sorular soruyordu.
23.15 sıralarında ben kamera odasındayken ani müdahale mangasında görevli Kadir Çarkçı uzman ve askerler
geldi bir nolu nizamiyeye geldi. Bu sırada nöbetçi amir Mustafa Özcan Çay ve nöbetçi amir yardımcısı Mustafa
Bayram da buradaydı ama sürekli nöbetçi amire tahsis edilen araçla sürekli gidip gidip geri bir nolu
nizamiyeye geliyorlardı. Saat 24.00 sularında Mustafa Bayram gelerek “ordu yönetime el koymuştur. Sakin
olun bundan sonra bizim dediklerimizi dinleyin” dedi. Daha sonra ben bölük komutanımızın emirlerini de
almam gerektiğini söyledim. Bana bölük komutanımın kim kim olduğunu sordu bende Gürkan Karaca olduğunu
söyledim bana nerede olduğunu sorunca bende makamında olabilir bilmiyorum dedim ve benden cep telefon
numarasını istedi ve numarayı vermedim askeri hattının numarasını vereyim dedim ve numarayı arayarak
telefonu kendisine verdim ama telefona açan olmadığından başka nasıl ulaşabileceğini sordu. Bende telsizle
ulaşılabileceğini söylediğimde. Bana telsiz kodunu ve kendi telsiz kodunu sordu. Telsizle bölük komutanını
anons etti ve bir nolu nizamiyeye gelmesini söyledi muhabereden sonra bana buraya gelsin safını belli etsin
hangi safta olduğunu görelim şeklinde konuşmalar yaptı. Ben bu arada dışarı çıkarak gizlice bölük komutanını
aradım ve bana söylediği“buraya gelsin safını belli etsin hangi safta olduğunu görelim” şeklinde konuşmalar
yaptığını söyledim. Bölük komutanı Gürkan Karaca’da kendime oradaki askerlere dikkat etmemi onların
bizden olmadığını, onlara bunu belli etmemem gerektiğini söyledi ve biz geleceğiz diyerek telefonu kapattı. Ben
geri kamera odasına geçtikten sonra orada bulunan askerlere Bölük komutanı Gürkan Karaca’nın
söylediklerini ilettim ve dikkatli olmamızı söyledim. Bu sırada nöbetçi amir ve yardımcısı tekrar bir nolu
nizamiyeyi terk ettikten kısa bir süre sonra tekrar gelerek bu kışlanın cezaevi olup olmadığını sordular. Bende
kışlada cezaevi olmadığını söylediğimde bana “bu süreçte tutuklanacak kişiler var onları koyacağımız bir
olmalı” dedi. Bende bir tane sığınağın olduğunu ama Bölük komutanı Gürkan Karaca gelene kadar zaman
kazanmak için kapılarının kilitli olduğu ve açılamayacağını söyledim. Bunun üzerine tamam ben bir yer
bulurum bana vatanını seven bir asker lazım dedi ve kamera odasında görevli askerlerden olan Mehmet
Deveci’ye sen gel buraya dedi, kapıdan tam çıkarken vazgeçti ve geri oturmasını söyledi. Bu arada ellerinde
silahları vardı ve hiç bırakmıyorlardı ve sonra tekrar gittiler. 00.45 sularında tekrar kamera odasına gelerek
bana sadece benim emirlerimi dinleyeceksin beni dinlemiyorsun dedi. Bana dört nolu nizamiyeyi aramamı
söyledi ve tefonu aldı. Telefonda ben nöbetçi amiriyim dört nolu nizamiyeden Yakup Ayaydın çıkış yapacak ona
izin verin dedi. Mehmet Örken albay kamera odasını aradı ve nöbetçi amiri ve yardımcısının orada olup
476
olmadığını ve onları derdest edip edemeyeceğimizi sordu. Bende içeride iki kişi olduğunu derdest
edebileceğimizi ama dışarıda kaç kişi olup olmadığını bilmediğimi söyledim, ve geleceklerini söyleyerek
telefonu kapattı. Bu arada nöbetçi amirinin odada olup olmadığını kontrol ederken bana kimin aradığını sordu
bende nizamiyeden aradıklarını söyledim ve geçiştirmeye çalıştım. Nöbetçi amir odasında bulunan kameradan
bizim bulunduğumuz kamera odası izlenebildiğinden nöbetçi amir odasından bizim bulunduğumuz kamera
odasını izleyen kamerayı kapattım. Saat 01.15 sularında Mehmet Örken albay ismini bilmediğim fotoğrafçı baş
çavuş, Mehmet Gökeş geldi. Geldiğinde nöbetçi amir ve yardımcısı tekrar kayboldu ve odalarında değillerdi.
Mehmet Örken albay bana ne tarafa gittiklerini sorduğumda karagaha doğru gittiklerini söyledim. Mehmet
Örken, ismini bilmediğim fotoğrafçı baş çavuş, Mehmet Gökeş albay ve ağaçlık alanda göremediğim birkaç kişi
karargaha doğru gittiler. Kısa bir süre sonra nöbetçi amiri geldi ve odasına geçerek oturdu. Bende nöbetçi
amirini geldiğini Mehmet Örken albayı cep telefonu ile arayarak haber verdim ve kamera odasından Mehmet
Örken ve yanındakilerin geldiğini görerek dışarı çıktım. Mehmet Örken albay bana gelerek nizamiyenin etrafını
sarmamızı söyledi. Daha sonra Mehmet Örken albay, Alptekin Tartıcı albay, Önder Kara albay, ismini
hatırlamadığım fotofilmde görevli başçavuş nöbetçi amir odasına girdiler odaya girer girmez birbirlerine silah
çektiler. Mehmet Örken albay nöbetçi amirine sen kimsin, kime hizmet ediyorsun şeklinde bağırmaya başladı.
Odada kısa süreli bir arbede yaşandı. Dışarıda olduğum için konuşmaların hepsini duyamadım. Nöbetçi amir
ben buranın nöbetçi amiriyim diye bağırıyordu. Bu arada nöbetçi amirinin yüzünden kanlar akıyordu ve benim
buradan ya ölüm çıkar yada kurmay başkanı gelir benim görevimi iptal eder diyordu. Sanırım odada
bulunanlardan biri kurmay başkanını aradı. Bir süre sonda kurmay başkanı geldi ve nöbetçi amirine seni
nöbetçi amirlikten alıyorum dedi ve nöbetçi amirini de alarak karargâha doğru ilerlediler. …”şeklinde beyanda
bulunduğu anlaşılmıştır.

9.16. Şüpheli Serhat Altınmakas

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Kava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Tank Kd.
Yüzbaşı

Durumu;
16.07.2016 tarihinde yakalanmış, tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe
tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 16/07/2016 ila 18/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 3 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Deniz Harp Akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar
ERTEM ’in tutuklamak, derdest etmek maksadı ile konutuna girilmesi, konut ve makamının zorla basılması,
Emir Astsubayı İbrahim BAŞARAN ’ın başına silah dayanması, zorla tutulması, hürriyetinin kısıtlanması
eylemine katıldığı hususları tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Müşteki Tuğamiral Tayyar ERTEM’in C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“…Saat 00:00 sıralarında emir astsubayım İbrahim Başaran beni telefonla arayarak aynı şahısların
makam odamı bastıklarını ve kendisinin kafasına silah dayadıklarını ve ona beni sorduklarını, kendisinin ise
bilmediğini söylediğini söyledi. Ayrıca yine aynı şahıslar orada gördükleri Albay Ferhat Bağlarlıoğlu'na beni
kastederek "o muhalif nerede onu saklamayın" demişler. Ayrıca ona benim için "onu koruma, git kurmay
başkanından görevlerini öğren" demişler ve odamda arama yapmışlar. Aynı gün 04:00 sıralarında yaptırdığım
odamdaki kamera kaydı incelemesinde odamda arama yapan şahısların Hava Binbaşı Mustafa Özcan Çay,
Pilot Yüzbaşı Mustafa Bayram, Deniz Yüzbaşı Emre Ünal, Tank Yüzbaşı Serhat Altınmakas ve Pilot Yüzbaşı
477
Egemen Eker olduklarını tespit ettim. Kamera kayıtları aynı gün emniyete komutanlık tarafından teslim
edilmiştir. Bu sırada emir astsubayım şahısları oyalayarak benim evimde olduğumu söylemiş. Bunun üzerine
aynı şahıslar bu sefer evime doğru yöneldiler. Evime ikinci defa geldiklerinde eşimini kendilerinin fotoğrafını
yukarıdan cep telefonuyla çektiği kadarıyla tespit ettiğimize göre bu şahısların hava binbaşı Mustafa Özcan
Çay, pilot yüzbaşı Mustafa Bayram ve tank yüzbaşı Serhat Altınmakas'dan ibaret olduklarım tespit ettik. Bu
şahıslar ikinci defa geldiklerinde evime zorla girdiler. Oğlum kendilerine engel olmaya çalıştığında Mustafa
Özcan Çay oğlumun karnına silah dayamış. Oğlum da bu nedenle geri çekilmek zorunda kalmış. Eşim ve oğlum
kendilerine ne yaptıklarını sorduklarında "komutanı alacağız, siz de Tayyib'in askeri olmasaydınız" demişler.
Küçük tuvalet hariç evdeki heryeri eşimin beyanına göre didik didik aramışlar. Beni pencereden atlayıp kaçtı
zannetmişler…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2- Müşteki İbrahim BAŞARAN’ın kollukça alınan ifadesinde;

"Deniz Harp Akademisi Komutanlığındaki odamdan evimin anahtarını almak için odama geldim.
Anahtarımı aldım ve Deniz Harp Akademisi Komutanlığı Komutan Giriş kapısına gelmeden merdivenlerden
aşağıya inerken dışarıdan ne söylediklerini duymadığım bağırışımalar geliyordu, çıkış kapısına geldiğimde bir
grup subay personel bana doğru yürümekteydi ve bu esnada ellerinde tabancalar vardı ve mermileri ağzına
vermek için tabanca kapak takımlarını hepsi birden çektiler. Yanıma geldiklerinde Gelen personelden sadece
bizim akademimizde öğrenci subay olarak eğitim gören Dz.Yzb.Emre ÜNAL’ı tanıyorum. Emre ÜNAL ın
yanındaki 1 si pilot tulumlu, havacı kamuflaj elbise olan binbaşıyı, tankçı yüzbaşı kamuflajlı elbiseli ve piyade
elbiseli karacı kamuflajlı yüzbaşıyı tanımıyordum. Olaylar olup bittikten sonra Deniz Harp Akademisi
komutanlığına ait 8 numaralı kamera kayıtlarını incelediğimizde Emre ÜNAL’ın yanındaki şahısların
“İstihbarat Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY, Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM, Tankçı Yüzbaşı Serhat
ALTINMAKAS, Piyade Yüzbaşı Egemen EKER” olduklarını öğrendim. Bu şahıslar bana silah doğrultarak
“tutuklusun ülke yönetimine el koyduk, komutan nerede” dediler. Bu esnada Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM
beni tutmak için bana doğru uzandı bende ellerini ittim fakat bu şahıslar hepsi birlikten üzerime gelerek beni
kollarımdan tutup hareket edemeyecek hale sokup etkisiz hale getirdiler yine bu şahıslar hep birlikte ısrarla
komutanım Tuğamiral Tayyar ERTEM in nerede olduğunu sordular bende bu şahıslara “bilmediğimi, henüz
komutanımı getirmediğimi” söyledim. Bu esnada Hv. Bnb. Mustafa Özcan ÇAY başıma silah dayadı bana
“komutan nerde konuşsana lan” dedi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3- Tanık Albay Aykut MANİOĞLU’nun Karadeniz Ereğli Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan


ifadesinde;

“…Bu kalkışmayı yapanları FETÖ mensubu olduklarına emin oldum. Komutana silahımın
olduğunu, kendisini koruyabileceğimizi söyledim ve karargâhtan ilave asker talep etmemizi teklif ettim.
Komutan daha sonra makamdan ayrılarak karargâh binasına Kurmay Başkanı ile görüşmeye gitti. Birkaç
dakika sonra komutanı tutuklamaya gelenlerin bağrışmasını duydum. Mermiyi namlunun ağzına verdim ve
kendilerine karşı koyabilmek, silahımla emniyetli bir pozisyona almak maksadıyla üst kata çıktım ve mevzi
aldım. Ancak komutanın olmadığını anlayınca üst kata çıkmadılar ve gittiler. Ben kendilerini görmedim. Daha
sonra komutanın lojmanına tutuklamaya gidenlerin ve DHA ya gelenlerin DHA 2.Sınıf Öğrenci Subayı Dz. Yzb.
Emre ÜNAL, Nöbetçi Amiri Hava İstihbarat Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY, Nöbetçi Amir Yardımcısı Plt. Yzb.
Mustafa BAYRAM, Tank Yzb. Serhan ALTINMAKAS, Piyade Yzb. Egemen EKER isimli şahıslar olduğunu
öğrendim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4- Müşteki Albay Mete ATAY’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…23:30 sıralarında üniformamı giyerek Deniz Harp Akademisine geldim. Ben geldiğimde benimle
birlikte Tuğamiral Tayyar ERTEM, Öğretim Başkanı Deniz Kurmay Albay Ferhat BAĞLARLIOĞLU, Deniz
Kurmay Albay Aykut MANİOĞLU, Deniz Kurmay Albay Burak AKÇAY, Deniz Kurmay Yarbay Zekai KOÇ,
Deniz Kurmay Binbaşı Osman GÜL vardık. Komutan odasının hemen girişinde Emir Astsubay odasında da
Emir Astsubayı Teknisyen Başçavuş İbrahim BAŞARAN vardı. Burada Komutan bizlere bir darbe olduğunu
söyledi biz subaylar aramızda konuyu münazara ettiğimizde bizim içerisinde olmadığımız TSK içerisindeki bir
478
oluşum tarafından darbe yapılmak istendiğini anladık. 23:50 sıralarında Tuğamiral Tayyar ERTEM’in eşinin
kendisini telefonla araması neticesinde bir grup silahlı rütbeli TSK mensubu şahısların Tuğamiral Tayyar
ERTEM’in ikametine arama yapmak için girdiklerini ve komutanı tutuklamak istediklerini öğrendik. Bunun
üzerine Komutanın ikametine gelen silahlı TSK mensubu şahısların bizim bulunduğumuz yere komutanı
tutuklamaya gelebileceklerini düşündüğümüz için ve içeride bulunan biz subaylar üzerinde birimiz hariç
hiçbirimizin üzerinde silah bulunmadığı için komutana bulunduğumuz yerden ayrılmasını ve güvenli bir yere
gitmesi gerektiğini ilettik. 23:52 sıralarında Tuğamiral Tayyar ERTEM Harp Akademileri Komutanlığı
Karargahına çıkmak üzere yanımızdan ayrıldı. Kara Akademisi Komutanı Tümgeneral Selim MERT 2 defa
Tuğamiral Tayyar ERTEM’in makam telefonunu aradı, iki seferde telefonu telefon ben açtım kendisine
tedbiren, Komutanın yerinde ve nerede olduğunu bilmediğimi söyledim. Yaklaşık 1-2 dakika kadar sonra
bulunduğumuz yere içlerinde Nöbetçi Amir Yardımcısı Hava Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY, Deniz Akademisi
öğrencisi SAS Komandosu Deniz Yüzbaşı Emre ÜNAL, kendisini tanımadığım Havacı Binbaşı olan 3 şahsın
kısa namlu tabancalarla bizim yanımıza geldiler. Nöbetçi Amir Yardımcısı Hava Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY
biz subayların üzerine elinde bulunan tabancayı doğrultarak “Komutan nerede” diye bağırdı. Emre ÜNAL eli
tabanca kılıfı üzerinde tabanca çekmeye hazır vaziyette bekleyerek çevreyi süzüyordu, ismini bilmediğim
Havacı Binbaşının elinde silah göremedim fakat bizlerin yüzüne sırıtarak bakıyordu. Bu sırada Hava Binbaşı
Mustafa Özcan ÇAY koridora doğru koşarak komutanı aramaya başladı, kapıların kilitli olduğunu sinirlenerek
tekrar bizim yanımıza geldi. Bu sırada Albay Burak AKÇAY, Emre Ünal a hitaben Emre ne yapıyorsun diye
sordu. Emre ÜNAL başını öne eğdi fakat geri atmadı. Özcan ÇAY ve ismini bilmediğim Havacı Binbaşı
Komutanı çevrede bulamayınca komutanın makam odası içerisinde bulunan banyoya ait kapıyı zor kullanarak
kırmaya ve içeri girmeye çalıştılar. Ben bu şahıslara Komutanın buradan gittiğinden kesin olarak emin
olduğum için alaycı bir şekilde Komutan burada yok, boşu boşuna zarar vermeyin kapıyı kırmayın isterseniz
açıp göstereyim dedim. Bunun üzerine beni öne refakate aldılar, Özcan ÇAY bana silah doğrultur vaziyette
yanında ismini bilmediğim Havacı Binbaşı ile birlikte arkamdan geldiler. Birlikte Komutanın odasından banyo
odasına geldik. Burada odada Komutanın olmadığını gördüler. Sinirli bir şekilde bizim bulunduğumuz yerden
çıkıp gittiler. Bu şahıslar yanımızdan ayrıldıktan sonra akademide öğrenim gören öğrencilere herhangi bir
zarar gelmesini engellemek adına aramızda münazara yaptık. Münazara sırasında Komutanın ikametine arama
yapmaya gelen TSK mensubu silahlı şahıslar arasında Yüzbaşı Emre ÜNAL’ın da olduğunu öğrendim. Ayrıca
subay arkadaşlardan bizim yanımıza komutanı tutuklamaya gelen TSK mensubu şahısların arasında ismini
bilmediğim Tankçı Yüzbaşı bir şahsın daha olduğunu öğrendim. Ben akademi binasında bulunduğum sırada
Komutanı tutuklamaya gelerek bana silah doğrultan yukarıda isimlerini vermiş olduğum şahıslardan davacı ve
şikâyetçiyim…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.17. Şüpheli Egemen Eker

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Kava Harp Akademisinde Öğrenci subay - P. Yüzbaşı

Durumu:
16.07.2016 tarihinde yakalandığı, üst aramasında elde edilen; Samsung cep telefonu, simkart ve
LXAR 32 gb hafıza kartına incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk
edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 16/07/2016 ila 18/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Deniz Harp Akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar
ERTEM ’in tutuklamak, derdest etmek maksadı ile konutuna girilmesi, konut ve makamının zorla basılması,
Emir Astsubayı İbrahim BAŞARAN ’ın başına silah dayanması, zorla tutulması, hürriyetinin kısıtlanması
eylemine katıldığı hususları tespit edilmiştir.

479
Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Müşteki Tuğamiral Tayyar ERTEM’in C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“…Saat 00:00 sıralarında emir astsubayım İbrahim Başaran beni telefonla arayarak aynı şahısların
makam odamı bastıklarını ve kendisinin kafasına silah dayadıklarını ve ona beni sorduklarını, kendisinin ise
bilmediğini söylediğini söyledi. Ayrıca yine aynı şahıslar orada gördükleri Albay Ferhat Bağlarlıoğlu'na beni
kastederek "o muhalif nerede onu saklamayın" demişler. Ayrıca ona benim için "onu koruma, git kurmay
başkanından görevlerini öğren" demişler ve odamda arama yapmışlar. Aynı gün 04:00 sıralarında yaptırdığım
odamdaki kamera kaydı incelemesinde odamda arama yapan şahısların Hava Binbaşı Mustafa Özcan Çay,
Pilot Yüzbaşı Mustafa Bayram, Deniz Yüzbaşı Emre Ünal, Tank Yüzbaşı Serhat Altınmakas ve Pilot Yüzbaşı
Egemen Eker olduklarını tespit ettim. Kamera kayıtları aynı gün emniyete komutanlık tarafından teslim
edilmiştir. Bu sırada emir astsubayım şahısları oyalayarak benim evimde olduğumu söylemiş. Bunun üzerine
aynı şahıslar bu sefer evime doğru yöneldiler. Evime ikinci defa geldiklerinde eşimini kendilerinin fotoğrafını
yukarıdan cep telefonuyla çektiği kadarıyla tespit ettiğimize göre bu şahısların hava binbaşı Mustafa Özcan
Çay, pilot yüzbaşı Mustafa Bayram ve tank yüzbaşı Serhat Altınmakas'dan ibaret olduklarım tespit ettik. Bu
şahıslar ikinci defa geldiklerinde evime zorla girdiler. Oğlum kendilerine engel olmaya çalıştığında Mustafa
Özcan Çay oğlumun karnına silah dayamış. Oğlum da bu nedenle geri çekilmek zorunda kalmış. Eşim ve oğlum
kendilerine ne yaptıklarını sorduklarında "komutanı alacağız, siz de Tayyib'in askeri olmasaydınız" demişler.
Küçük tuvalet hariç evdeki heryeri eşimin beyanına göre didik didik aramışlar. Beni pencereden atlayıp kaçtı
zannetmişler…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2- Müşteki İbrahim BAŞARAN’ın kollukça alınan ifadesinde;

"Deniz Harp Akademisi Komutanlığındaki odamdan evimin anahtarını almak için odama geldim.
Anahtarımı aldım ve Deniz Harp Akademisi Komutanlığı Komutan Giriş kapısına gelmeden merdivenlerden
aşağıya inerken dışarıdan ne söylediklerini duymadığım bağırışımalar geliyordu, çıkış kapısına geldiğimde bir
grup subay personel bana doğru yürümekteydi ve bu esnada ellerinde tabancalar vardı ve mermileri ağzına
vermek için tabanca kapak takımlarını hepsi birden çektiler. Yanıma geldiklerinde Gelen personelden sadece
bizim akademimizde öğrenci subay olarak eğitim gören Dz.Yzb.Emre ÜNAL’ı tanıyorum. Emre ÜNAL ın
yanındaki 1 si pilot tulumlu, havacı kamuflaj elbise olan binbaşıyı, tankçı yüzbaşı kamuflajlı elbiseli ve piyade
elbiseli karacı kamuflajlı yüzbaşıyı tanımıyordum. Olaylar olup bittikten sonra Deniz Harp Akademisi
komutanlığına ait 8 numaralı kamera kayıtlarını incelediğimizde Emre ÜNAL’ın yanındaki şahısların
“İstihbarat Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY, Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM, Tankçı Yüzbaşı Serhat
ALTINMAKAS, Piyade Yüzbaşı Egemen EKER” olduklarını öğrendim. Bu şahıslar bana silah doğrultarak
“tutuklusun ülke yönetimine el koyduk, komutan nerede” dediler. Bu esnada Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM
beni tutmak için bana doğru uzandı bende ellerini ittim fakat bu şahıslar hepsi birlikten üzerime gelerek beni
kollarımdan tutup hareket edemeyecek hale sokup etkisiz hale getirdiler yine bu şahıslar hep birlikte ısrarla
komutanım Tuğamiral Tayyar ERTEM in nerede olduğunu sordular bende bu şahıslara “bilmediğimi, henüz
komutanımı getirmediğimi” söyledim. Bu esnada Hv. Bnb. Mustafa Özcan ÇAY başıma silah dayadı bana
“komutan nerde konuşsana lan” dedi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3- Tanık Albay Aykut MANİOĞLU’nun Karadeniz Ereğli Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan


ifadesinde;

“…Bu kalkışmayı yapanları FETÖ mensubu olduklarına emin oldum. Komutana silahımın
olduğunu, kendisini koruyabileceğimizi söyledim ve karargâhtan ilave asker talep etmemizi teklif ettim.
Komutan daha sonra makamdan ayrılarak karargâh binasına Kurmay Başkanı ile görüşmeye gitti. Birkaç
dakika sonra komutanı tutuklamaya gelenlerin bağrışmasını duydum. Mermiyi namlunun ağzına verdim ve
kendilerine karşı koyabilmek, silahımla emniyetli bir pozisyona almak maksadıyla üst kata çıktım ve mevzi
aldım. Ancak komutanın olmadığını anlayınca üst kata çıkmadılar ve gittiler. Ben kendilerini görmedim. Daha
sonra komutanın lojmanına tutuklamaya gidenlerin ve DHA ya gelenlerin DHA 2.Sınıf Öğrenci Subayı Dz. Yzb.
Emre ÜNAL, Nöbetçi Amiri Hava İstihbarat Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY, Nöbetçi Amir Yardımcısı Plt. Yzb.
480
Mustafa BAYRAM, Tank Yzb. Serhan ALTINMAKAS, Piyade Yzb. Egemen EKER isimli şahıslar olduğunu
öğrendim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4- Tanık Piyade Yüzbaşı Gürkan KARACA'nın kollukça alınan ifadesinde;

“…. Tümgeneral Selim MERT ve emir astsubayı, akşam cuntacılar tarafından derdest edilmeye
çalışılan Deniz akademileri Komutanı ve Emir astsubayı, Kurmay Başkanı emir Astsubayı Serkan
YAZICIOĞLU masanın üzerinde bulunan laptoptan deniz akademisinin girişindeki elinde silah bulunan
kişilerce deniz akademi komutanı emir astsubayının esir alındığı görüntüsünü ilettiler. Görüntülerdeki
subaylardan iki tanesi bizim akşam grup komutanı ile yakalayıp ardından kara akademisine gönderilen
isimlerini sonradan öğrendiğim Tank Yüzbaşı Serhat ALTIMAKAS ve Yüzbaşı Egemen EKER’ di. Bunun
üzerine kara akademi komutanı Tümgeneral Selim MERT emir astsubayı aracılığıyla personelin getirilmesi
emrini verdi.” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.18. Şüpheli Emre Ünal

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Deniz Harp Akademisinde Öğrenci subay–
Dnz.Yüzbaşı

Durumu:
16.07.2016 tarihinde yakalandığı, ikamet aramasında elde edilen; 1 adet Lenova marka laptop,
Hevalsan ibareli not defteri, 50 adet 9 mm fişek, 1 adet sarsılmaz kılınç marka T1102-04R018226 seri numaralı
tabanca, tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 16/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisakına ilişkin olarak;

Terör örgütüne yönelik Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen soruşturma kapsamında şüpheli


Emre ÜNAL’ın Hakim olan eşi Cevahir ÜNAL hakkında 2017/ 21281 sayılı evrak üzerinden terör örgütü üyesi
olduğundan bahisle soruşturma yapıldığı, soruşturma kapsamında şahsın adli kontrol kaydıyla serbest
bırakıldığı tespit edilmiştir.

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Deniz Harp Akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar
ERTEM ’in tutuklamak, derdest etmek maksadı ile konutuna girilmesi, konut ve makamının zorla basılması,
Emir Astsubayı İbrahim BAŞARAN’ın başına silah dayanması, zorla tutulması, hürriyetinin kısıtlanması
eylemine katıldığı,

2-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan olaylara ilişkin olarak;Hava Harp Akademisi Ölçme
Değerlendirme Şube Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak kullanıldığı,
burada Koordinasyon toplantıları yapıldığı, yine Darbe girişimi esnasında yapılan görevlendirmeler ile öğretim
üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderildiği hususları tespit edilmiştir. Saat 02.14’de Hava Harp
Akademisi personeli olmadığı halde Dz. Yzb. Emre ÜNAL ve Dz. Bnb. Veysel YILMAZ’ın Ölçme
Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girdiği, orada bulunan Alb. Ali Orhan TOLLUOĞLU ile görüştüğü ve
içeride bir süre kaldığı, ilerleyen saatlerde Veysel YILMAZ’ın Hava Harp Akademisi ana giriş kapısında
öğrenci subayların mevzilenmesini yönlendirdiği, sabah saatlerine kadar Hava Harp Akademisi binasını terk
etmediği tespit edilmiştir.

481
Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Müşteki Tuğamiral Tayyar ERTEM’in C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“Bu arada saat 23.40 sıralarında eşimden Aykut albaya telefon geldi. Aykut albay eşimle
konuşurken bana dönerek evimde birileri olduğunu ve saygısızca davrandığını eşimin söylediğini söyledi. Ben
de bunun üzerine ev telefonunu aradım ama cevap alamadım. Cep telefonundan eşimi aradım ve ne olduğunu
sordum. Eşim bana kendilerinin öğrenci olduğunu tanıtan üç kişinin beni tutuklamaya geldiklerini söyledi. Bu
şahıslar bellerinde silah olan kamuflaj giyimli kişilermiş. Bunların isimlerini sorduğumda birinin üzerinde
soyadlarını ifade eden Altınmakas, diğerinin üzerinde Ünal yazdığını söyledi. Üçüncü şahıs daha geride
durduğundan onun soyadını görememiş. Ben de eşime şahıslardan birine telefonu vermesini söylediğimde eşim
telefonu Emre Ünal isimli şahsa verdi. Ben de konuşur konuşmaz onun 2. Sınıf öğrencim Deniz Yüzbaşım Emre
Ünal olduğunu anladım ve evimde ne aradıklarını sordum. Bana "seni tutuklamaya" geldik dediler. Ben de
"yazıklar olsun evimi basmaya utanmıyor musunuz" diye tepki verdim. Kendileri "üst komutanlıktan emir aldık
seni tutuklayacağız" dedi. Kendisine ısrarla üst komutanlığın neresi olduğunu sorduğumda ısrarla cevap
vermedi. Bu sırada şahıs başka bir telefonla konuştu, birisine "Tayyar paşanın evindeyim" diye rapor verdi. Bu
sırada yine bana dönerek nerede olduğumu sordu. Ben de kendisine makamımda olduğunu söyledim. Kendisi
telefonu yüzüme kapattı. Sonradan yaptığım araştırmada Altınmakas soyadlı kişinin Kara Harp Akadamisi
Yüzbaşı Serhat Altınmakas olduğunu öğrendim. Üçüncü şahıs hava üniforması taşıyormuş ancak kimliğini
tespit edemedim. Emre ve Serhat isimli şahıslar olaylar normale döndüğünde emniyete teslim olmuşlar.…Saat
00:00 sıralarında emir astsubayım İbrahim Başaran beni telefonla arayarak aynı şahısların makam odamı
bastıklarını ve kendisinin kafasına silah dayadıklarını ve ona beni sorduklarını, kendisinin ise bilmediğini
söylediğini söyledi. Ayrıca yine aynı şahıslar orada gördükleri Albay Ferhat Bağlarlıoğlu'na beni kastederek "o
muhalif nerede onu saklamayın" demişler. Ayrıca ona benim için "onu koruma, git kurmay başkanından
görevlerini öğren" demişler ve odamda arama yapmışlar. Aynı gün 04:00 sıralarında yaptırdığım odamdaki
kamera kaydı incelemesinde odamda arama yapan şahısların Hava Binbaşı Mustafa Özcan Çay, Pilot Yüzbaşı
Mustafa Bayram, Deniz Yüzbaşı Emre Ünal, Tank Yüzbaşı Serhat Altınmakas ve Pilot Yüzbaşı Egemen Eker
olduklarını tespit ettim. Kamera kayıtları aynı gün emniyete komutanlık tarafından teslim edilmiştir. Bu sırada
emir astsubayım şahısları oyalayarak benim evimde olduğumu söylemiş. Bunun üzerine aynı şahıslar bu sefer
evime doğru yöneldiler. Evime ikinci defa geldiklerinde eşimini kendilerinin fotoğrafını yukarıdan cep
telefonuyla çektiği kadarıyla tespit ettiğimize göre bu şahısların hava binbaşı Mustafa Özcan Çay, pilot yüzbaşı
Mustafa Bayram ve tank yüzbaşı Serhat Altınmakas'dan ibaret olduklarım tespit ettik. Bu şahıslar ikinci defa
geldiklerinde evime zorla girdiler. Oğlum kendilerine engel olmaya çalıştığında Mustafa Özcan Çay oğlumun
karnına silah dayamış. Oğlum da bu nedenle geri çekilmek zorunda kalmış. Eşim ve oğlum kendilerine ne
yaptıklarını sorduklarında "komutanı alacağız, siz de Tayyib'in askeri olmasaydınız" demişler. Küçük tuvalet
hariç evdeki heryeri eşimin beyanına göre didik didik aramışlar. Beni pencereden atlayıp kaçtı zannetmişler…”
şeklinde beyanda bulunduğu,

2- Müşteki İbrahim BAŞARAN’ın kollukça alınan ifadesinde;

"Deniz Harp Akademisi Komutanlığındaki odamdan evimin anahtarını almak için odama geldim.
Anahtarımı aldım ve Deniz Harp Akademisi Komutanlığı Komutan Giriş kapısına gelmeden merdivenlerden
aşağıya inerken dışarıdan ne söylediklerini duymadığım bağırışımalar geliyordu, çıkış kapısına geldiğimde bir
grup subay personel bana doğru yürümekteydi ve bu esnada ellerinde tabancalar vardı ve mermileri ağzına
vermek için tabanca kapak takımlarını hepsi birden çektiler. Yanıma geldiklerinde Gelen personelden sadece
bizim akademimizde öğrenci subay olarak eğitim gören Dz.Yzb.Emre ÜNAL’ı tanıyorum. Emre ÜNAL ın
yanındaki 1 si pilot tulumlu, havacı kamuflaj elbise olan binbaşıyı, tankçı yüzbaşı kamuflajlı elbiseli ve piyade
elbiseli karacı kamuflajlı yüzbaşıyı tanımıyordum. Olaylar olup bittikten sonra Deniz Harp Akademisi
komutanlığına ait 8 numaralı kamera kayıtlarını incelediğimizde Emre ÜNAL’ın yanındaki şahısların
“İstihbarat Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY, Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM, Tankçı Yüzbaşı Serhat
ALTINMAKAS, Piyade Yüzbaşı Egemen EKER” olduklarını öğrendim. Bu şahıslar bana silah doğrultarak
“tutuklusun ülke yönetimine el koyduk, komutan nerede” dediler. Bu esnada Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM
482
beni tutmak için bana doğru uzandı bende ellerini ittim fakat bu şahıslar hepsi birlikten üzerime gelerek beni
kollarımdan tutup hareket edemeyecek hale sokup etkisiz hale getirdiler yine bu şahıslar hep birlikte ısrarla
komutanım Tuğamiral Tayyar ERTEM in nerede olduğunu sordular bende bu şahıslara “bilmediğimi, henüz
komutanımı getirmediğimi” söyledim. Bu esnada Hv. Bnb. Mustafa Özcan ÇAY başıma silah dayadı bana
“komutan nerde konuşsana lan” dedi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3- Tanık Albay Aykut MANİOĞLU’nun Karadeniz Ereğli Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan


ifadesinde;

“…Bu kalkışmayı yapanları FETÖ mensubu olduklarına emin oldum. Komutana silahımın
olduğunu, kendisini koruyabileceğimizi söyledim ve karargâhtan ilave asker talep etmemizi teklif ettim.
Komutan daha sonra makamdan ayrılarak karargâh binasına Kurmay Başkanı ile görüşmeye gitti. Birkaç
dakika sonra komutanı tutuklamaya gelenlerin bağrışmasını duydum. Mermiyi namlunun ağzına verdim ve
kendilerine karşı koyabilmek, silahımla emniyetli bir pozisyona almak maksadıyla üst kata çıktım ve mevzi
aldım. Ancak komutanın olmadığını anlayınca üst kata çıkmadılar ve gittiler. Ben kendilerini görmedim. Daha
sonra komutanın lojmanına tutuklamaya gidenlerin ve DHA ya gelenlerin DHA 2.Sınıf Öğrenci Subayı Dz. Yzb.
Emre ÜNAL, Nöbetçi Amiri Hava İstihbarat Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY, Nöbetçi Amir Yardımcısı Plt. Yzb.
Mustafa BAYRAM, Tank Yzb. Serhan ALTINMAKAS, Piyade Yzb. Egemen EKER isimli şahıslar olduğunu
öğrendim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4- Müşteki Albay Burak AKÇAY’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Tam bu emir iletildiğinde Dz. Kur. Alb. Aykut MANİOĞLU’nu eşi aradı, silahlı ve üniformalı 4-5
kişilik bir grubun kendi kapılarını çaldığını, kapıyı açmadığını, daha sonra karşı komşu Tuğamiral Tayyar
ERTEM’in lojmanının kapısını çaldıklarını, kapıyı eşinin açtığını, darbecilerin komutanı tutuklamaya
geldiklerini onu hapse atacaklarını söylediklerini duyduğunu telefonla bildirdi. Bunun üzerine Tuğamiral
Tayyar ERTEM emir assubayına lojmanımı telefonla bağla dedi. Komutan eşi ile konuştu, durumun
gerçekliğini teyit ettikten sonra orada bulunan darbecilerden birini telefona vermesini istedi. Telefonda
darbeciye ”Sen ne yaptığını sanıyorsun, kim sanıyorsun, ayıp değilmi bu yaptınığız, bir de öğrencim
olacaksın” dedi ve telefonu kapattı. Daha sonra bize “Emre’ye bak terbiyesiz evimi basmış” dedi. Komutanın
Emre olarak bahsettiği şahsın 2. Sınıf öğrenci SAS Komandosu Yüzbaşı Emre ÜNAL olduğunu söyledi. Aykut
Albay bunun üzerine “Komutanım silahım yanımda, karargah destekten başka silahlı personel çağıralım. Sizi
emniyetli bir yere götürelim” Teklifinde bulundu. Sonra Komutan telefonla Harp Akademileri Kurmay Başkanı
olan Tümgeneral Nevzat TAŞDELER’i telefonla aradı. Daha sonra emir assubayı ile birlikte yaklaşık
aralarında 200 m bulunan başka bir binada olan Kurmay Başkanının yanına gitti. Biz bu arada komutanın
makam odanın önündeki bekleme salonuna geçtik. Komutan çıktıktan birkaç dk sonra ellerinde tabanca
bulunan 4-5 kişilik bir asker kıyafeti giymiş olan darbeciler “Komutan nerede?” diye bağırarak bulunduğumuz
yeri bastı. İçlerinden en önde giren, öğrencim de olan SAS Komandosu Yüzbaşı Emre ÜNAL’dı. Ben kendisinin
direk önüne geçtim. “Emre ne yapıyorsun? Kendine gel. Komutan burda yok. Sakin ol. Hiç birimiz de silah
yok.” Dedim. Daha sonra kolunda nöbetçi amiri bantı olan gözlüklü, üzerinde havacı kamuflajı olan biri elinde
bulunan tabancayı üzerime doğrultarak; “Komutanın yerini söyleyin. Yoksa suç işlemiş olursunuz. Emir
Assubayını tutukladık. Sizi de tutuklarız.” Dedi. Bende kendisine “Siz kimsiniz? Neye göre buraya
geliyorsunuz?” dedim. Daha sonra bu şahıs aramızdaki en kıdemli subay olan Dz. Kur. Alb. Ferhat
BAĞLARLIOĞLU’na dönerek “En kıdemli sizsiniz. Birliğinizi kontrol altına alın. Gidin görevlerinizi öğrenin
dedi.” Orada bulunan bende dâhil hiç birimiz komutanın yerini bildiğimiz halde bu şahıslara söylemedik,
ayrıca verdikleri “gidip görevlerinizi öğrenin” vb.talimatlara uymadık. 5-10 dk boyunca binayı ve komutanın
makam odasını hızlıca aradılar. Bulamayınca binadan ayrıldılar. Olaydan sonra bu grubun tamamının
yakalandığını öğrendim.Sonradan Komutandan duyduğuma göre bu grup tekrar Komutanın lojmanına
gitmişler. Bu arada haberi ilettiğimiz öğrenci subaylarda yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. Çağrı üzerine gelen
öğrencilerden kimsenin bu gruba katıldığını görmedim. Daha sonra telefonla Kurmay Başkanı Nevzat
TAŞDELER ve Tayyar ERTEM’e ulaşmaya çalıştık. Ancak telefonlarını açmadılar. Bunun üzerine en
kıdemlimiz olan Dz. Kur. Alb. Ferhat BAĞLARLIOĞLU “Kimin kim olduğu belli değil, tüm personel evine
gitsin. 2. Bir emre kadar evden dışarı çıkmasın” şeklinde bize emir verdi. Saat:00:40 gibi Deniz Harp
483
Akademisinden ayrılarak evlerimize gitmek üzere binadan ayrıldık…” şeklinde beyanda bulunduğu,

5- Müşteki Albay Mete ATAY’ın kollukça alınan ifadesinde;


“…23:30 sıralarında üniformamı giyerek Deniz Harp Akademisine geldim. Ben geldiğimde benimle
birlikte Tuğamiral Tayyar ERTEM, Öğretim Başkanı Deniz Kurmay Albay Ferhat BAĞLARLIOĞLU, Deniz
Kurmay Albay Aykut MANİOĞLU, Deniz Kurmay Albay Burak AKÇAY, Deniz Kurmay Yarbay Zekai KOÇ,
Deniz Kurmay Binbaşı Osman GÜL vardık. Komutan odasının hemen girişinde Emir Astsubay odasında da
Emir Astsubayı Teknisyen Başçavuş İbrahim BAŞARAN vardı. Burada Komutan bizlere bir darbe olduğunu
söyledi biz subaylar aramızda konuyu münazara ettiğimizde bizim içerisinde olmadığımız TSK içerisindeki bir
oluşum tarafından darbe yapılmak istendiğini anladık. 23:50 sıralarında Tuğamiral Tayyar ERTEM’in eşinin
kendisini telefonla araması neticesinde bir grup silahlı rütbeli TSK mensubu şahısların Tuğamiral Tayyar
ERTEM’in ikametine arama yapmak için girdiklerini ve komutanı tutuklamak istediklerini öğrendik. Bunun
üzerine Komutanın ikametine gelen silahlı TSK mensubu şahısların bizim bulunduğumuz yere komutanı
tutuklamaya gelebileceklerini düşündüğümüz için ve içeride bulunan biz subaylar üzerinde birimiz hariç
hiçbirimizin üzerinde silah bulunmadığı için komutana bulunduğumuz yerden ayrılmasını ve güvenli bir yere
gitmesi gerektiğini ilettik. 23.52 sıralarında Tuğamiral Tayyar ERTEM Harp Akademileri Komutanlığı
Karargâhına çıkmak üzere yanımızdan ayrıldı. Kara Akademisi Komutanı Tümgeneral Selim MERT 2 defa
Tuğamiral Tayyar ERTEM’in makam telefonunu aradı, iki seferde telefonu telefon ben açtım kendisine
tedbiren, Komutanın yerinde ve nerede olduğunu bilmediğimi söyledim. Yaklaşık 1-2 dakika kadar sonra
bulunduğumuz yere içlerinde Nöbetçi Amir Yardımcısı Hava Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY, Deniz Akademisi
öğrencisi SAS Komandosu Deniz Yüzbaşı Emre ÜNAL, kendisini tanımadığım Havacı Binbaşı olan 3 şahsın
kısa namlu tabancalarla bizim yanımıza geldiler. Nöbetçi Amir Yardımcısı Hava Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY
biz subayların üzerine elinde bulunan tabancayı doğrultarak “Komutan nerede” diye bağırdı. Emre ÜNAL eli
tabanca kılıfı üzerinde tabanca çekmeye hazır vaziyette bekleyerek çevreyi süzüyordu, ismini bilmediğim
Havacı Binbaşının elinde silah göremedim fakat bizlerin yüzüne sırıtarak bakıyordu. Bu sırada Hava Binbaşı
Mustafa Özcan ÇAY koridora doğru koşarak komutanı aramaya başladı, kapıların kilitli olduğunu sinirlenerek
tekrar bizim yanımıza geldi. Bu sırada Albay Burak AKÇAY, Emre Ünal a hitaben Emre ne yapıyorsun diye
sordu. Emre ÜNAL başını öne eğdi fakat geri atmadı. Özcan ÇAY ve ismini bilmediğim Havacı Binbaşı
Komutanı çevrede bulamayınca komutanın makam odası içerisinde bulunan banyoya ait kapıyı zor kullanarak
kırmaya ve içeri girmeye çalıştılar. Ben bu şahıslara Komutanın buradan gittiğinden kesin olarak emin
olduğum için alaycı bir şekilde Komutan burada yok, boşu boşuna zarar vermeyin kapıyı kırmayın isterseniz
açıp göstereyim dedim. Bunun üzerine beni öne refakate aldılar, Özcan ÇAY bana silah doğrultur vaziyette
yanında ismini bilmediğim Havacı Binbaşı ile birlikte arkamdan geldiler. Birlikte Komutanın odasından banyo
odasına geldik. Burada odada Komutanın olmadığını gördüler. Sinirli bir şekilde bizim bulunduğumuz yerden
çıkıp gittiler. Bu şahıslar yanımızdan ayrıldıktan sonra akademide öğrenim gören öğrencilere herhangi bir
zarar gelmesini engellemek adına aramızda münazara yaptık. Münazara sırasında Komutanın ikametine arama
yapmaya gelen TSK mensubu silahlı şahıslar arasında Yüzbaşı Emre ÜNAL’ın da olduğunu öğrendim. Ayrıca
subay arkadaşlardan bizim yanımıza komutanı tutuklamaya gelen TSK mensubu şahısların arasında ismini
bilmediğim Tankçı Yüzbaşı bir şahsın daha olduğunu öğrendim. Ben akademi binasında bulunduğum sırada
Komutanı tutuklamaya gelerek bana silah doğrultan yukarıda isimlerini vermiş olduğum şahıslardan davacı ve
şikâyetçiyim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

6- Şüpheli Egemen EKER’in kollukça alınan ifadesinde;

“…saat 21.30 civarında kıdemlilerimizden öğrenci Yüzbaşı Şahin Özdemir bana telefon açtı.
Akademi de hazır olmamı istedi. Hatta kendisi kendi özel aracıyla beni de aldı birlikte gittik. Faruk Gülner
anfısinde toplandık. Şahin yüzbaşı bana sana bir görev vereceğiz, aracın burada mı diye sordu. Aracım yoktu.
O sırada istihbarat Yüzbaşı Serhat Altınmakas aracı olduğunu söyleyince Şahin ikinizi birlikte
görevlendiriyoruz, dedi. Ben araç park yerine doğru giderken benden kıdemli olan Serhat yüzbaşı bir binbaşı
ile görüşmüş olduğunu bana söyledi. Bir telefon numarası ile irtibata geçmemiz istendi. Serhat ın aracına
bindik. Sosyal tesislerde deniz akademi öğrencilerden Emre isimli öğrenci yüzbaşıyla buluştuk.
Genelkurmaydan bir emir geldiğini, kendisiyle birlikte olacağımızı, deniz harp akademisi komutanını güvenli
bir şekilde bir yere götürmemiz gerektiğini söyledi. Saat 22.30 civarında deniz akademi komutanının kapısını
484
çaldık. Ben aşağıda merdivenlerin önündeydim. Eşi kapıya çıktı ve komutanın evde olmadığını söyledi. Dışarı
çıkıp nöbetçi amirliğe gittik. Nöbetçi amirlik bizim önümüze düştü ve komutanın evine tekrar gittik. Nöbetçi
amir ve yardımcısı içeriye girdi. Dışarı çıktığımda bir albayın nöbetçi amirle konuştuğunu uzaktan gördüm.
Tekrardan araçlara binip deniz harp akademisine gittik. Komutanı makamında aradık. Nöbetçi amirle idari
başkan konuştuğunda, ne oluyor diye sorduklarında biz de durumdan şüphelenmeye başladık. Komutan bina da
değildi. Bina da tanımadığım subaylar vardı. Bir kısmı şaşkın şekilde konuşuyorlardı. Serhat la bunun üzerine
oradan ayrıldık. Akademiye döndük. Dönerken güvenlik şube müdürünü gördük. Aracımızı durdurdu. Park
yerinde 2-3 kişiyi yerde yatar gördüm. Güvenlik şube müdürünün elinde silah vardı. Müdür bize " akademiye
girmeyeceksiniz, kurmay başkanın emri var evinize gideceksiniz " dedi. Park yerinde karanlık olduğu için yerde
yatan şahısların yaralı olup olmadığını anlamadım. Herhangi bir ses gelmedi. Hareketli de değillerdi.
Başlarında asker bekliyordu. Serhatla birlikte eve gittik. Evin önünde cep telefonlarından haberlere baktık. O
zaman darbeye kalkışıldığını gördük. Biz arabadayken grup destek komutanı Oktay Albay yanımıza geldi, ne
yaptığımızı sordu. Durumu anlattık. Onun odasına geçtik. Kara harp akademisi komutanı Selim Mert'in bizimle
görüşmek istediğini söyledi. Akademiden bir öğretim üyesinin gönderilmesini istedi. Ancak gelmedi. Bunun
üzerine kendi aracıyla beni ve Serhatı kara harp akademise götürdü. Bizi yolda bıraktı. Biz binaya kilitli ve
karanlık olduğu için giremedik. Tekrardan aracını başka bir askerle gönderdi. Bu araçla evimize gittik. Kara
harp akademisi Selim Mert paşanın emir subayı telefonda beni aradı. Evde kaldın. Çağırdığımız zaman
komutan sizi görecek, dedi. Sabah Oktay albay aradı. Komutanın bizi beklediğini söyledi…” şeklinde beyanda
bulunduğu anlaşılmıştır.

9.19. Şüpheli Veysel Yılmaz

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Deniz Harp Akademisinde Ölçme ve Değerlendirme
Şubesinde Sınav Kısmı ve Sınav Subayı– Dnz. Kur. Binbaşı

Durumu:
25 Temmuz 2016 tarihinde gözaltına alındığı, 05 Ağustos 2016 tarihinde serbest bırakıldığı, 23
Ağustos 2016 tarihinde 2. Kez gözaltına alındığı, 25 Ağustos 2016 tarihinde serbest bırakıldığı, hakkında
kamera kayıtlarından yeni delillerin tespitleri üzerine 28/09/2016 günü yakalanmış ve sevk edildiği Hakimlikçe
tutuklanmıştır. İkamet aramasında elde edilen; 1 adet Lenova Laptop, 1 adet Havelsan ibareli not defteri, 50
adet 9 mm fişek, 1 adet T1102-04R018226 seri numaralı Sarsılmaz Kılıç 2000 marka tabancaya incelenmek
üzere el konulmuştur. İnceleme işlemleri devam etmektedir.

Gözaltında kaldığı tarih: 25/07/2016 ila 05/08/2016 arası, 28/09/2016 ila 12/10/2016 arası
Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile bağlantısının tespiti:

Şüphelinin münhasıran terör örgütü mensuplarınca kullanılan kriptografik haberleşme sistemlerinden


"Bylock Talk And Chat" programı kullanıcısı olduğu tespit edilmiştir.

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler;

1-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Deniz Harp Akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar
ERTEM ’in tutuklamak, derdest etmek maksadı ile konutuna girilmesi, konut ve makamının zorla basılması
eylemlerinde Emir Astsubayı İbrahim BAŞARAN’ın başına silah dayanması, zorla tutulması, hürriyetinin
kısıtlanması eylemine katıldığı,

2-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan olaylara ilişkin olarak;Hava Harp Akademisi Ölçme
Değerlendirme Şube Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak kullanıldığı,
burada Koordinasyon toplantıları yapıldığı, yine Darbe girişimi esnasında yapılan görevlendirmeler ile öğretim
485
üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderildiği hususları tespit edilmiştir. Saat 02.14’de Hava Harp
Akademisi personeli olmadığı halde Dz. Yzb. Emre ÜNAL ve Dz. Bnb. Veysel YILMAZ’ın Ölçme
Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girdiği, orada bulunan Alb. Ali Orhan TOLLUOĞLU ile görüştüğü ve
içeride bir süre kaldığı, ilerleyen saatlerde Veysel YILMAZ’ın Hava Harp Akademisi ana giriş kapısında
öğrenci subayların mevzilenmesini yönlendirdiği, sabah saatlerine kadar Hava Harp Akademisi binasını terk
etmediği,

3-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri - Hava harp akademileri komutanlığı
giriş katında yaşanan, Güvenlik Timine silahlı mukavemete yönelik hareketlere katılan şahıslar arasında yer
aldığı, elinde silahlı olarak giriş katına kapının önüne indiği, kendisi ile birlikte silahlı olarak aşağı inen
öğrencilere liderlik ettiği, konuşma yaptığı, konuşma akabinde öğrenci subayların telefonları ile bir yerleri
aradıkları tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimindeki diğer eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler ve teşhis:

1-Müşteki İbrahim BAŞARAN’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Deniz Harp Akademisi Komutanlığındaki odamdan evimin anahtarını almak için odama geldim.
Anahtarımı aldım ve Deniz Harp Akademisi Komutanlığı Komutan Giriş kapısına gelmeden merdivenlerden
aşağıya inerken dışarıdan ne söylediklerini duymadığım bağırışımalar geliyordu, çıkış kapısına geldiğimde bir
grup subay personel bana doğru yürümekteydi ve bu esnada ellerinde tabancalar vardı ve mermileri ağzına
vermek için tabanca kapak takımlarını hepsi birden çektiler. Yanıma geldiklerinde Gelen personelden sadece
bizim akademimizde öğrenci subay olarak eğitim gören Dz.Yzb.Emre ÜNAL’ı tanıyorum. Emre ÜNAL ın
yanındaki 1 si pilot tulumlu, havacı kamuflaj elbise olan binbaşıyı, tankçı yüzbaşı kamuflajlı elbiseli ve piyade
elbiseli karacı kamuflajlı yüzbaşıyı tanımıyordum. Olaylar olup bittikten sonra Deniz Harp Akademisi
komutanlığına ait 8 numaralı kamera kayıtlarını incelediğimizde Emre ÜNAL’ın yanındaki şahısların
“İstihbarat Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY, Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM, Tankçı Yüzbaşı Serhat
ALTINMAKAS, Piyade Yüzbaşı Egemen EKER” olduklarını öğrendim. Bu şahıslar bana silah doğrultarak
“tutuklusun ülke yönetimine el koyduk, komutan nerede” dediler. Bu esnada Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM
beni tutmak için bana doğru uzandı bende ellerini ittim fakat bu şahıslar hepsi birlikten üzerime gelerek beni
kollarımdan tutup hareket edemeyecek hale sokup etkisiz hale getirdiler yine bu şahıslar hep birlikte ısrarla
komutanım Tuğamiral Tayyar ERTEM in nerede olduğunu sordular bende bu şahıslara “bilmediğimi, henüz
komutanımı getirmediğimi” söyledim. Bu esnada Hv. Bnb. Mustafa Özcan ÇAY başıma silah dayadı bana
“komutan nerde konuşsana lan” dedi… ben “bilmediğimi söyledim” gelen 5 kişiden 4 tanesi üst kattaki
komutan odasına doğru çıktılar, Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM beni arkadan iki kolumu saracak şekilde
sarmaladı bu halde beni itekleyerek Deniz Harp Akademisi Komutanlığının dışına doğru gidecek şekilde
götürdü. (Bu olay ile ilgili kamera kayıtlarını daha sonradan incelediğimde bu olayın 23.57 sıralarında
olduğunu gördüm.) Dışarı çıktığımız esnada yoldan geçmekte olan pilot tulumlu yüzünü net olarak
göremediğim ve daha önceden hiç görmediğim bir subaya (Daha sonradan Hava Harp Akademisi
Komutanlığındaki fotoğraflı personel listesinden resimlere baktığımda bu pilot subay Abdullah KAYA, Mikail
GÖKYAR, Yusuf BAKAR olabilir, ama hangisi olduğunu tam olarak bilemiyorum, şahsı canlı olarak görsem
teşhis edebilirim.) Mustafa BAYRAM beni tutmasını söyledi, Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM sol kolumdan,
yoldan geçen tanımadığım pilot subay sağ kolumdan tuttu. Bu esnada binanın köşesinde karanlık kısımda
bulunan Makam şoförü Er Mustafa Burak UZUN’un bana baktığını gördüm çocuk ne yapacağını bilmiyordu,
ne yapayım der gibi duruyordu çocuğa bir şey olmasını istemiyordum bende şoför e kafamla işaret yaparak
buradan gitmesi telkininde bulundum benim işaretle uyarım üzerine er oradan ayrıldı.Bu sırada Deniz Harp
Akademisi Komutanlığı Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğü'nde görevli Deniz Kurmay Binbaşı Veysel
YILMAZ yanımıza doğru geliyordu, kendisi sivil kıyafetli idi, bana “şef napıyorsunuz” dedi, bende “komutanım
sıkıntı var alın şunları” dedim ve sağ kolumdan tutan tanımadığım pilot subayı silkeleyerek ittim ve pilot subay
oradan Hava Harp Akademisi Komutanlığına doğru kaçtı bu kaçan subayın işin içinde olup olmadığını
bilmiyorum. Deniz Kurmay Binbaşı Veysel YILMAZ biraz daha yanımıza doğru yaklaştığında Pilot Yüzbaşı
Mustafa BAYRAM'ın kolumu hafif gevşettiğini hissettim Binbaşı Veysel YILMAZ yanımıza yaklaştı oda benim
sağ bileğimden tuttu bende hemen elimi silkeleyerek bileğimi tutmasını engelledim aynı zamanda yine sol
486
kolumdan tutan Yüzbaşı Mustafa BAYRAM dan da kolumdan silkeleyerek kurtuldum. Bu şahıslardan kurtulur
kurtulmaz hemen yakınımda bulunan komutanımızın kapısı açık olan makam aracına bindim aracın kontak
anahtarının üzerinde olduğunu gördüm aracı çalıştırdım, o esnada Veysel Binbaşı bana neler oluyor diyerek
aracın sürücü kapısını kapatmama engel oluyordu bu esnada Deniz Harp Akademisi Komutanlığı 2. Sınıf
Öğrenci olan Subay SAS Deniz Yüzbaşı Emre ÜNAL da sağ araç ön kapısını açtı Emre yüzbaşı bana
“komutanın nerede olduğunu” sordu bende “komutanım ne yapmaya çalışıyorsunuz siz amacınız ne “dedim,
Emre yüzbaşı bana kendinden emin bir şekilde “ŞEF İŞİT MIŞİT HERYERİ SARMIŞ YURTTA SULH
KOMİTESİ OLARAK ATATÜRKÇÜ SUBAYLAR ÜLKE YÖNETİMİNE EL KOYDUK, EMİRLERİ
GENELKURMAYDAN ALIYORUZ, KOMUTAN NEREDE” dedi. Deniz Kurmay Binbaşı Veysel YILMAZ bu
konuşulanları duydu, Ben bu şahısların komutanımı ele geçirmemeleri ve hedef saptırmak amacıyla
“Komutanın nerede olduğunu bilmediğimi, komutanın beni az önce aradığını ve beni evden alın akademiye
gideceğiz dediğini söyledim, tam komutanı almak için çıkacağımız esnada sizin geldiğinizi” söyledim, Emre
yüzbaşı “komutanı şimdi aldıktan sonra buraya mı getireceksiniz “dedi bende “evet“ dedim, Emre yüzbaşı
“size güvenebilir miyim” dedi bende zaman kazanmak ve bu şahısları oyalamak amacı ile“tabi komutanım”
dedim, “tamam şef o zaman 15 dk sonra sizi buraya komutan ile birlikte bekliyorum” dedi. Bende makam
aracıyla oradan ayrıldım...” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüphelilerden Mustafa ACAR’a 15 Temmuz Darbe girişimi esnasında Ölç. Değ. Şube Md.
İçerisinden alınan görüntülerdeki şahıslar gösterildiğinde; 11 numaralı fotoğraftaki Veysel YILMAZ’ı teşhis
ederek; “Ben bu şahsı Deniz harp Akademisinde Sınav Subayı olarak görev yaptığını biliyorum. Bu şahsın açık
kimlik bilgilerini burada sizden öğrendiğim Binbaşı Veysel YILMAZ’dır. 15.07.2016 günü gecesi ve 16.07.2016
gecesi askeri Darbe girişiminin olduğu sırada Hava harp akademisi komutanlığı binasında sivil giyinimli
olarak gördüm. Olay gecesi bizim bulunduğumuz binada bulunan bütün askerler havacıydı, bu şahsın ne
amaçla ve ne sebeple burada bulunduğunu bilmiyorum, Levent Albay ve Özcan Albay ile görüştü.” şeklinde
beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

Şüphelinin kullanmış olduğu gsm hatlarına ilişkin HTS incelemesi neticesinde;

Şüphelinin İTÜ AYAZAĞ KAMPÜSÜ T.T.A.S. SANTRAL BİNASI, İTÜ İNŞAAT FAKÜLTESİ
ÖNÜ AYAZAĞA KAMPÜSÜ, İTÜ MASLAK KAMPÜSÜ TEKNOKENT BİNASI YANI AYDINLATMA
DİREĞİ, İTÜ MASLAK KAMPÜS İÇİ TÜRK TELEKOM BİNASI civarında olduğu, yine Deniz harp
akademisi komutanı Tümamiral Tayyar ERTEM’in derdest edilmesi için ikamet ve iş yerine basan askerler
arasında yer alan diğer şüpheli Dnz Yzb Emre ÜNAL ile olay tarihinde (4) ayrı görüşmesinin olduğu tespit
edilmiştir.

9.20. Şüpheli Mücahit Yakup Ayaydın

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğretim üyesi – Plt. Kur.
Yarbay

Durumu:
20.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, üst aramasında elde edilen; Samsung
marka cep telefonu, Turkcell Simkart, Sandisk Ultra 8 Gb hafıza kartı el konulmuş, incelemeleri neticesinde ise
herhangi bir suç ve suç unsuruna rastlanılmamıştır. Şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 20/07/2016 ila 24/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile bağlantısı-irtibatına ilişkin tespit:

Ankara C. Başsavcılığının FETÖ/PDY ana davası kapsamında, teröristbaşı Fetullah GÜLEN’in


25.12.2013 tarihli Bankasya’nın likidite durumuna ilişkin, örgüt içerisindeki kişiler ile bu kişilerin çevrelerinin
487
bankaya yönlendirilmesi noktasında talimatlarının medyaya “Bankasya’ya para yatırın” şeklinde yansıması
üzeri müzahir kesim tarafından Bankasya hesaplarına 31.12.2013-24.12.2014 tarihleri arasında para artışı
olan/yeni hesap açan şahıslar listesinde babası Osman Ayaydın'ın hesabında 3121,53 TL para artışı olduğu tespit
edilmiştir.

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1-14 Temmuz 2016 günü saat:21.04’de kendisinin Şube Müdürü olarak görev yaptığı Hava Harp
Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 9 darbeci askerin katılımı ile icra edilen,
“DARBEYE YÖNELİK HAZIRLIK TOPLANTISI” olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı,

2-15 Temmuz 2016 gündüzünde kendisinin Şube Müdürü olarak görev yaptığı Hava Harp
Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 10 kişinin katılımı ile düzenlenen, 14
Temmuz 2016 akşamında icra edilen toplantı (Olay 1) ile birlikte düşünüldüğünde şüpheli görülen ve olağan
dönemlerden farklı olarak değerlendirilen “DARBEYE YÖNELİK BİREYSEL BİLGİLENDİRME
GÖRÜŞMELERİ” olduğu anlaşılan görüşmelere katıldığı,

3-15 Temmuz 2016 akşamı kendisinin Şube Müdürü olarak görev yaptığı Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 21 kişinin katılımı ile gizliliğe riayet edilerek, kapı
içeriden kilitlenmek sureti ile düzenlenen “DARBEYE YÖNELİK SON KOORDİNASYON TOPLANTISI”
olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı,

4-15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Şube Müdürü olarak görev yaptığı Hava Harp
Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan; Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak kullanılması, burada
Koordinasyon toplantıları düzenlenmesi, yine Darbe girişimi esnasında yapılan görevlendirmeler ile öğretim
üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderilmesi hususlarına katıldığı, Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürlüğünden olay gecesi resmi kıyafetli olarak 23.41 sıralarında elinde görevlendirme listesi olduğu
değerlendirilen liste ile ayrıldığı,

5-Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyeti Raporunda; Darbe kalkışması esnasında
HAK 1 No.lu Nizamiye Bölgesinde Yaşananlar ve Nöbetçi Amiri ve Amir Yardımcısının usulsüz olarak
değiştirilmesi olayında; ÇMHM Kliğinin 28 Temmuz 2016 tarihli, MODSİM: 19619018-1560-52-16/ 2099-68
sayılı ve "Disiplin Soruşturması" konulu emrinden anlaşıldığı üzere; HAK Nöb. Amiri nöbet listesinde 15
Temmuz 2016 tarihinde Nöb. A. olarak Hv. Kur. Yb. Yakup AYAYDIN olmasına rağmen nöbeti teslim
almayarak onun yerine Nöb. A.liği görevini Darbe girişimine yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere aktif
olarak katılan Hv. İsth. Kur. Bnb. Özcan ÇAY’ın devraldığı, bu konuyla ilgili herhangi bir nöbet değişim formu,
dilekçesi veya sözlü beyanı bulunmadığı,

6-Darbe girişimi esnasında HAK 1 No.lu Nizamiye Bölgesinde Yaşanan olaylarda; 15 Temmuz 2016
saat 01.00 civarı Nöbetçi Amir Yardımcısının kamera odasına gelerek 4. Nolu Nizamiyeyi aradığı ve "Yb.
Yakup AYAYDIN çıkış yapacak, ben nöbetçi amiriyim, izin verin" dediği, kısa bir süre sonra Yb. Yakup
AYAYDIN'ın 1. No.lu Nizamiyeden çıkış için geldiği, Nöbetçi Amirinin (M. Özcan ÇAY) silah zoruyla
anahtarları alarak kapıyı açtırdığı ve Yb. Yakup AYAYDIN'ın çıkışını sağladığı tespit edilmiştir.

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında diğer tespitler:

Soruşturma kapsamında alınan görüntü, teşhis ve ifadelerden; şüphelinin Hava Harp Akademileri
Komutanlığında Ölçme değerlendirme Şube Müdürlüğünde yapılan görevlendirmeler ile Ütğm. Mehmet
BÖREKÇİ, Ütğm. Gürcan BEĞİŞ, Ütğm. Emre BEZİRGANOĞLU, Ütğm. Tanju UYSAL isimli öğrenci
subaylarla birlikte Darbe girişimine katılmak, Darbe girişiminde bulunanlara destek olmak amacı ile
Akademileri Komutanlığından çıkış yapan şahıslardan olduğu, Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine sokağa
çıkan vatandaşlarımız tarafından yolların kapatılması üzerine görev yerine ulaşamadan beyanlara göre Gürcan
488
BEĞİŞ’in Okmeydanı' ndaki ikametine geçmek zorunda kaldıkları, sabah saatlerinde ise Harp Akademilerine
geri döndüklerini hususları tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Şüpheli Mehmet BÖREKÇİ’nin kollukça alınan 13.12.2016 tarihli ek ifadesinde;

“…Saat: 23.45 sıralarında Akademiye vardık. Aracı nizamiyede kardeşime devrettim o komşu
çocuğu ile geri döndü. Bende kart okutarak nizamiyeden giriş yaptım. Yol sürecinde Murat BİLGEN beni
birkaç defa daha aradı. Bir aramasında herkes üzerine silahını alması yönünde emir vermişler. Bende bulunan
2 silahtan birini istedi. Daha sonra tekrar aradı. Neredesin diye sordu. Son aramasında da ben silah buldum.
Erkan Demir’in silahı yokmuş onun ihtiyacı var. Sen silahı ona verirsin dedi. Nizamiyeden giriş yaptığım
esnada Hakan AKBULUT tarafından arandım. O da silah sordu. Daha sonra da Yarbay Yakup AYAYDIN
tarafından arandım. Oda nerde olduğumu sordu. Lojmana yeni geldiğimi söyledim. Bana üzerini değiştirip
nizamiyenin oradaki otoparka gelirsin dedi…
…Yukarıda Hüseyin BALIK ve Cihan OKUR amfilerde tek başlarına oturuyorlardı. Kapının dışında
karşılarına gelecek şekilde Yüzbaşı Duran YILMAZ vardı. Yine kim olduğunu hatırlamadığım öğrenciler vardı.
Işıklar kapalıydı. Adem İNCİKLİ yarbay geldi ”öğretim başkanı Levent ÖZÜARAP’IN emri var. bu arkadaşlar
dışarı çıkmayacak gerekirse vur emri verdi” dedi. Ben bunu duyunca şaşırdım. Duran Yüzbaşıya ne olduğunu
sordum o da bilmediğini söyledi.1-2 dk burada kaldım. Daha önce beni arayan Yakup AYAYDIN’ı arayarak
akademide olduğumu söyledim. Oda bana ben sana akademiye gitmeni söylemedim. Buraya gel diyerek
otoparka gelmemi istedi. bunun üzerine 2 nolu nizamiyenin orada bulunan otoparka gittim.2 nolu nizamiyenin
oradaki otoparka girdim.1-2 dk.içinde Yakup AYAYDIN geldi. Niye çağırdığını sordum. Oda bana ”emir
aldıklarını, genelkurmaydan emir geldiğini, sıkıyönetim ilan edildi ”dediğini hatırlıyorum.3 arkadaşın daha
yanımıza geleceğinden bahsetti. Bunlar Gürkan BEĞİŞ, Emre BEZİRGAN ve Tanju UYSAL üsteğmenlerdi.
Bunlarda geldikten sonra bize “dışarı çıkmamız gerektiğini, genelkurmaydan emir geldiğini” söyledi.
Bu arada 2 nolu nizamiyenin otoparkında beklerken 2-3 araç peş peşe geldi. Kapıda durdu. Çıkış
bariyerleri bu arada kapalı idi. Bu esnada Nöbetçi amiri Mustafa ÖZCAN ÇAY elinde tabancası ile geldi.
Nöbetçi subayına “kapıları açın diye emir verdi. Bu şekilde araçlar çıkış yaptı. Bizim çıkacağımız esnada
Mustafa ÖZCAN ÇAY oradan ayrılmıştı. Adem isimli nöbetçi üsteğmen emir geldiğini ve çıkışa izin olmadığını
söyledi. Bizde bunun üzerine akademiye geri dönüş yoluna geçtik. Giderken Yakup AYAYDIN nöbetçi
amirliğinin oraya dön bakalım dedi. Nöbetçi amirliğinin önünde durduk. Nöbetçi amiri Özcan ÇAY’ı çağırdı.
Çıkışlar ne durumda 2 nolu nizamiyeden çıkarmadılar dedi. Özcan Çay bunun üzerine Normalde
kullanılmayan çıkış kapısını açtırıp bizi çıkardı. Yakup AYAYDIN’nın yönlendirmesi ile büyük dere caddesine
çıktık. Yolu o tarif ediyordu. Mecidiyeköy’e doğru geldik. Yolun tıkandığı yerlerde yan yolları kullanmamı
söyledi. Taksim tabelasının olduğu yerden gir bakalım dedi. Bu arada radyodan Ümit DÜNDAR paşanın
açıklamalarını duyunca ben komutanım ne oluyor diye sordum oda bana ”ortalık karışık” dedi. Bu arada
yollarda iyice kapanmaya başlamıştı. Billboardlarda Asker kışlaya şeklinde yazıları görünce. Bize arkadaşlar
emniyetimizi sağlamamız lazım akademiye geri dönebilir miyiz acaba dedi bu arada Gürkan BEĞİŞ ailemin evi
Okmeydanı’nda oraya da gidebiliriz dedi. Tamam, o zaman oraya gidelim dedi. Bu şekilde Gürkan BEĞİŞİN
Okmeydanı’nda bulunan evine gittik. Burada bir süre kaldıktan sonra AYAYDIN Yarbayın telefonu çaldı.
Ayaydın karşıdaki şahsa buyurun komutanım diye hitap ediyordu. Karşıdaki şahıs yanında kimler var diye
sordu o da şahsa isimlerimizi saydı. Daha sonra Karşıdaki şahıs AYAYDIN yarbaya gideceğiniz yere
ulaşamıyorsanız helikopter gönderim sizi aldıralım dedi. Bu konuşmaları telefondan duydum. Tamam,
komutanım bakarız dedi ve telefonu kapattı. Sabaha kadar burada kaldık. Dışarı çıkmadık, olayları TV’den
takip ettik. Sabah 7 sıralarında yanımızdaki öğrenci subaylardan biri Akademi içerisinde lojmanda bulunan
devresini arayarak akademi içindeki ortamı sordu. Normal olduğunu öğrenince oradan çıkıp akademiye
döndük. Bu arada gece boyunca eşim, babam, abim beni aradı. Bunlarla görüşme yaptım. Darbe girişimindeki
yaşadıklarımda bu şekildedir. Darbe girişiminden kesinlikle haberim yoktu. Buna ilişkin hiçbir ima sezmedim.
Tamamen yasal olduğunu düşündüğüm Askerlikten kaynaklı emir komuta zinciri içerisinde geliştiğini
düşündüğüm çağrılmam üzerine Akademiye gittim. Daha öncesinde bana herhangi bir görevlendirme ve
tebligat yapılmadı. Akademiye bütün öğrenciler gibi bende gittim. Ne olduğunu anlayamadan Yakup AYAYDIN
tarafından dışarıya çıkmamız sağlandı. Dışarıda kimseye ateş etmedim. Hiçbir olaya karışmadım. Akademideki
489
Darbe öncesi ve esnasındaki hazırlık ve eylem aşamalarından haberdar değildim." şeklinde beyanda
bulunduğu,

2- Şüpheli Gürkan BEĞİŞ’in kollukça alınan ifadesinde;

“…saat:23.00 sıralarında yukarıda numarasını vermiş olduğum telefonum çaldı. Arayan Yüzbaşı
Fatih ÖZDEMİR’di. Çağırma planı devrede Akademi de toplanıyoruz dedi. (Çağırma Planı: Türk Silahlı
Kuvvetlerinin her birliğinin kısa sürede birliklerinde toplanmalarını sağlayan arama planı genel prosedürdür.)
Takiben ben da bu çağırma planı kapsamında Üsteğmen Emre BEZİRGANOĞLU’nu aradım. Çağırma planı
devrede dedim. Daha sonra üzerimi giyinerek Hava Harp Akademisi binasına giderek öğrenim gördüğümüz
sınıfa girdim. Ben sınıfa girdiğimde öğrencilerden yaklaşık 8-10 kişi vardı. Yüzbaşı Cihan OKUR yoklama
alıyordu diye hatırlıyorum. Devamında şuanda kimin olduğunu hatırlamadığım kişi Üsteğmen Emre
BEZİRGANOĞLU ile beni Yarbay Yakup AYAYDIN’ın çağırdığını söyledi. Daha sonra ben ve Üsteğmen Emre
BEZİRGANOĞLU Yarbay Yakup AYAYDIN’ın yanına gittik. Yarbayın elinde askeri bir emir olduğunu gördüm
ama içeriğini bana göstermedi ve Genelkurmay Başkanlığından bir emir geldiğini ve bir bölgenin güvenliğini
sağlamaya gideceğimizi, silahlarımızı yanımıza almamızı söyledi. Devamında ben Yarbaya nereye gideceğimizi
sordum. O da bana “Yolda konuşuruz” dedi. Daha sonra eve gidip beylik tabancamı aldım. Üzerimde uçuş
tulumu vardı eve gittiğimde normal eğitim kıyafetimi giydim. Daha sonra nizamiyeye doğru gittim. Akademide
güvensiz bir ortam vardı. Normalde Akademi Lojman bölgesinde subaylar üzerinde silah taşımazlar. Ama o
bölgede elinde silah olan subaylar vardı. Devamında nizamiyeye gittiğimde wolswogen passat 06 DR 4453
plakalı bir aracın içinde Yarbay Yakup AYAYDIN, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ, Üsteğmen Emre
BEZİRGANOĞLU ve Üsteğmen Tanju UYSAL vardı. Aracı Mehmet BÖREKÇİ kullanıyordu. Ben arabaya
geldiğimde Yarbay Yakup AYAYDIN ile Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ aralarında acaba çıksak mı çıkmasak mı
diye konuşuyorlardı. Daha sonra Yarbay çıkalım deyince 1 numaralı nizamiyeden araçla dışarı çıktık.
Çıktığımızda da Beşiktaş istikametine döndük ve radyoyu da açtık. O sırada radyoda “TSK içerisinde bir
grubun yaptığı bir kalkışmadır” diye bir söz duydum. O sırada da sivil halk da dışarıdaydı ve tam safir AVM
nin önünden geçerken dev ekranda 1. Ordu Komutanımız Ümit DÜNDAR’ın “bu bir darbe teşebbüsüdür”
konuşmasını araçtakilerle birlikte gördük. Daha sonra Yarbay Yakup AYAYDIN’a hitaben “komutanım ben bu
işte yokum” dedim. Araçtakilerle aynı şekilde beyanda bulundu. Bunun üzerine araçtakilerle benimle birlikte
aynı şeyleri söyleyince “Arkadaşlar hain bir teşebbüs var, biz bu işe girmiyoruz akademiye geri dönüyoruz”
dedi. Sonra karşı istikametteki yol vatandaşlar tarafından kapatılmıştı yani geldiğimiz yoldan geri ters
istikamete dönemedik. Akademide de emniyetsiz bir ortam olduğu için Yarbay, üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ’ye
”sen E5 istikametine doğru devam et, olaylar yatışana kadar emniyetli bölgede bekleyeceğiz” dedi. Sonra
Mecidiyeköy istikametinden Çağlayana kadar E5 istikametinde devam ettik. E5 vatandaşlar tarafından
kapatıldığını görünce E5’ten çıktık ve o sırada yarbay yine “emniyetli bir yere gidip beklememiz lazım” dedi.
Ben de “Komutanım annemleri evi Okmeydanı’nda annemlerin evi var buraya yakın isterseniz olaylar yatışana
kadar orada bekleyebiliriz ”dedim. Yarbay da “tamam yakınsa gidelim” dedi. Ben de annemi aradım. “anne ev
müsait mi 5 dakika sonra arkadaşlarla geliyoruz” dedim. Annem de uykudan kalkmıştı zaten “hayırdır oğlum”
dedi. Ben de anne TV’yi aç biz biraz sonra geliyoruz dedim. O sırada halkın bizi darbeci askerlerden
zannetmemesi için üzerimizdeki kamuflaj üstünü çıkardık ve ara sokakları kullanarak Okmeydanı’na gittik. Tam
hatırlamıyorum ama saat:01.30 sıralarıydı. Annemin evine giderken illaki çevreden kameralar bizi görmüştür.
İstenildiği takdirde kontrol edilebilir. Evde sadece annem vardı. Babam ve kardeşlerim Yalova’da yazlıktaydı.
Eve geldiğimizde tv açıktı. Ben anneme anne sen yatak odasında bekle biz arkadaşlarla biraz oturalım dedim.
Daha sonra olaylarla ilgili tüm gelişmeleri TV’den izledik. Saat:04.30 a kadar haberleri izledikten sonra
Yarbay “tamam arkadaşlar artık yatalım, dinlenelim, sabah artık duruma görev ortama bakarız hükümet
güvenliği sağladıysa akademiye döneriz” dedi ve hepimiz yatık. Saat:07.30 sıralarında uyandık kalktığımda TV
açıktı Yarbay “şuan emniyet sağlanmış akademiye dönelim ”dedi. Ben de TV’ye baktığımda darbe
teşebbüsünün tamimiyle bastırıldığını gördüm. Daha sonra yine geldiğimiz araca binerek 08.15 sıralarında 2.
Numaralı nizamiyeden akademiye giriş yaptık…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Tanju UYSAL’ın kollukça alınan ifadesinde;

“… saat:22.30 sıralarında Yüzbaşı Cihan OKUR beni arayarak;”Neler olduğundan haberin


490
varmı?” dedi. Bende ;”Olmadığını” söyledim. Yüzbaşı Cihan OKUR tekrar bana;”Çağırma Planı devrede,
yarım saat içinde eğitim kıyafetli iştima” dedi. Bende kendisine;” Yarım saat içerisinde gelemeyeceğimi, ancak
en kısa sürede gelmeye çalışacağım” dedim. Saat:22.45 sıralarında Üstteğmen Hüseyin BALIK beni telefon ile
arayarak ;” Çağırma Planı devrede olduğunu” söyledi. Bende kendisine; “Haberim var geliyorum.” Dedim.
Ben eşim ile beraber Akademiye gittiğimiz sırada aracımın radyosundan Genel Kurmaya saldırı olduğunu,
Boğaz Köprüsünün asker tarafından kapatıldığını, bu olayların bir terör saldırısı olabileceği söyleniyordu.
Saat:00.00 sıralarında Akademiye eşimle birlikte giriş yaptık. Eşimi konutuma bıraktıktan sonra saat:00.15
sıralarında Hava Harp Akademilerine uçuş tulumumu giyerek gittim. Burada Yarbay Yakup AYAYDIN’ı
gördüm. Bu sırada Yarbay Yakup AYAYDIN bana;” Git, silahını al, Safari (Harici günlük kıyafet)ni giy,
Nizamiye ye gel orda buluşalım.” Dedi. Saat:00.45 sıralarında ben konutuma giderek elbisemi giyip silahımı
alarak Nizamiye ye gittim. Buraya vardığımda sivil plakalı gri renkli Volkswagen-Passat marka sivil bir aracın
içerisinde, şoför koltuğunda Üstteğmen Mehmet BÖREKÇİ, sağında Yarbay Yakup AYAYDIN, sağ arkada
Üstteğmen Emre BEZİRGANOĞLU’nu gördüm. Benden sonra aracın yanına Üstteğmen Gürkan BEĞİŞ geldi.
Bizde araca binerek Nizamiye den çıkış yaptık. Biz araçtaki Yarbay Yakup AYAYDIN’a ;” Komutanım, nereye
gidiyoruz?” dedik. Bize elindeki katlı vaziyette bulunan A4 kağıdını göstererek;” Genel Kurmayın emri var, bir
yerin güvenliğini alacağız” dedi. Beraber seyir halindeyken SAPPHİRE AVM önünde bulunan dev ekranda,
1.Ordu Komutanının konuşmasını alt yazı olarak okuduğumuzda;” Bu işin emir komuta zinciri içerisinde
olmadığını, bütün askerlerin kışlalarına dönmesi gerektiği” yazıyordu. Yazıyı okuduktan sonra Beğiş
Üstteğmen ile ben Yarbay Yakup AYAYDIN’a ;” Komutanım, biz bu işte yokuz” dedik. O da bize ;” Çocuklar,
bu işte bir terslik var zaten” dedi. Bundan sonra Yarbay Yakup AYAYDIN’a; “ Akademiye geri dönelim” dedik.
Ancak geri dönüş yolunun halk tarafından tamamenkapalı olmasından dolayı geri dönemedik. Yarbay Yakup
AYAYDIN şoför koltuğunda bulunan Üstteğmen Mehmet BÖREKÇİ’ye ;” E-5 e doğru sür” dedi. Bunun ardına
Üstteğmen Gürkan BEĞİŞ bize;” Annemin evi güvenli oraya gidebiliriz” dedi. Bizde kabul ederek saat:03.00
sıralarında Beğiş Üstteğmenin annesinin bulunduğu Okmeydanında ki evine gittik. Biz burada televizyondan
bu olayların askeri bir kalkışma olduğunu öğrendik.Yarbay Yakup AYAYDIN bize;” Çocuklar ne yapalım?”
dedi. Beğiş Üstteğmen akademiden çıkarken akademinin içinde silahlı şahısları gördüğünü söyledi. Bende;”
Burası güvenli, sabaha kadar burda kalalım” dedim. Bundan sonra sabaha kadar burda kalarak, saat:07.30
sıralarında ayrılarak Akademiye geldik. Ben bu olayların darbe kalkışması olduğunu yukarıda anlattığım gibi
saat:01.00 sıralarında SAPPHİRE AVM nin ekranından öğrendim. Öğrendiğimde de benim yanımda bulunan
Yarbay Yakup AYAYDIN’a ve arkadaşlara bu işte olmadığımızı belirttim….” şeklinde beyanda bulunduğu,

4- Tanık Uzm. Çvş. Çağdaş DOĞAN’ın alınan ifadesinde;

“...Saat 24.00 sularında Mustafa Bayram gelerek “ordu yönetime el koymuştur. Sakin olun bundan
sonra bizim dediklerimizi dinleyin” dedi. Daha sonra ben bölük komutanımızın emirlerini de almam gerektiğini
söyledim. Bana bölük komutanımın kim kim olduğunu sordu bende Gürkan Karaca olduğunu söyledim bana
nerede olduğunu sorunca bende makamında olabilir bilmiyorum dedim ve benden cep telefon numarasını istedi
ve numarayı vermedim askeri hattının numarasını vereyim dedim ve numarayı arayarak telefonu kendisine
verdim ama telefona açan olmadığından başka nasıl ulaşabileceğini sordu. Bende telsizle ulaşılabileceğini
söylediğimde. Bana telsiz kodunu ve kendi telsiz kodunu sordu. Telsizle bölük komutanını anons etti ve bir nolu
nizamiyeye gelmesini söyledi muhabereden sonra bana buraya gelsin safını belli etsin hangi safta olduğunu
görelim şeklinde konuşmalar yaptı. Ben bu arada dışarı çıkarak gizlice bölük komutanını aradım ve bana
söylediği“buraya gelsin safını belli etsin hangi safta olduğunu görelim” şeklinde konuşmalar yaptığını
söyledim. Bölük komutanı Gürkan Karaca’da kendime oradaki askerlere dikkat etmemi onların bizden
olmadığını, onlara bunu belli etmemem gerektiğini söyledi ve biz geleceğiz diyerek telefonu kapattı. Ben geri
kamera odasına geçtikten sonra orada bulunan askerlere Bölük komutanı Gürkan Karaca’nın söylediklerini
ilettim ve dikkatli olmamızı söyledim. Bu sırada nöbetçi amir ve yardımcısı tekrar bir nolu nizamiyeyi terk
ettikten kısa bir süre sonra tekrar gelerek bu kışlanın cezaevi olup olmadığını sordular. Bende kışlada cezaevi
olmadığını söylediğimde bana “bu süreçte tutuklanacak kişiler var onları koyacağımız bir olmalı” dedi. Bende
bir tane sığınağın olduğunu ama Bölük komutanı Gürkan Karaca gelene kadar zaman kazanmak için
kapılarının kilitli olduğu ve açılamayacağını söyledim. Bunun üzerine tamam ben bir yer bulurum bana
vatanını seven bir asker lazım dedi ve kamera odasında görevli askerlerden olan Mehmet Deveci’ye sen gel
buraya dedi, kapıdan tam çıkarken vazgeçti ve geri oturmasını söyledi. Bu arada ellerinde silahları vardı ve hiç
491
bırakmıyorlardı ve sonra tekrar gittiler. 00.45 sularında tekrar kamera odasına gelerek bana sadece benim
emirlerimi dinleyeceksin beni dinlemiyorsun dedi. Bana dört nolu nizamiyeyi aramamı söyledi ve tefonu aldı.
Telefonda BEN NÖBETÇİ AMİRİYİM DÖRT NOLU NİZAMİYEDEN YAKUP AYAYDIN ÇIKIŞ YAPACAK ONA
İZİN VERİN DEDİ.. …”şeklinde beyanda bulunduğu,

4- Şüpheli Mustafa Özcan ÇAY’ın C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“…Yaklaşık 3 yıldır Hava Harp Akademisinde görevliyim. Sırasıyla Harekât İstihbarat Öğretim
Elemanı, Ölçme ve Değerlendirme Subayı olarak görev Yaptım. 15.07.2016 tarihinde aynı zamanda nöbetçi
amiriydim. Akşama kadar anormal bir Durum yoktu. Öğleyin Yarbay Yakup AYAYDIN bir işi olduğunu söyleyip
nöbetçi amirliğini Üstlenmemi istedi. Bende kabul ettim. Nöbetçi amirliğini devir aldığım için kamuflaj giydim.
Normalde bu şekilde nöbet değişikliği yazılı olurdu. Ancak sözlü olarak söz konusu Değişikliği kabul ettim.
Sonradan yazılı hale getireceğimizi konuşmuştuk. Rutin nöbeti devir Alma işlemlerini gerçekleştirdim. Sırasıyla
Kurmay Başkanı Nevzat TAŞDELER ile Görüştüm. Nöbet ile ilgili emirlerini sordum. Sonrasında güvenlik
eğitim şube Müdürlüğündeki memurdan parola ve işaret aldım. Yakup AYAYDIN, nöbetçi amir yardımcısının da
değiştiğini, Ahmet KAYA'nın Yerine Mustafa BAYRAM binbaşının görevi devir aldığını, tecrübesiz olması
nedeniyle onunla da görüşüp yardımcı olmamı istemişti…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.21. Şüpheli Gürkan Beğiş

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay – Plt Ütğm.

Durumu:
01.08.2016 günü ilimizde yakalanmış, ikamet aramasında; 1 adet T1102-07R1230 seri numaralı
Sarsılmaz Kılıç marka tabanca, 2 şarjör, 100 adet fişek, Dell marka dizüstü bilgisayar, isim listesi ve rakamların
bulunduğu not kağıdı, üst aramasında elde edilen; LG G3 marka gri cep telefonu, 128 kb ibareli
simkartincelenmek üzere el konulmuş, şüpheli Sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 01/08/2016 ila 09/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 7 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- Soruşturma kapsamında alınan görüntü, teşhis ve ifadelerden; şahsın Hava Harp Akademileri
Komutanlığında Ölçme değerlendirme Şube Müdürlüğünde yapılan görevlendirmeler ile Yarbay M. Yakup
AYAYDIN yönetiminde Ütğm. Mehmet BÖREKÇİ, Ütğm. Emre BEZİRGANOĞLU, Ütğm. Tanju UYSAL
isimli öğrenci ütğm. Subaylarla birlikte Darbe girişimine katılmak, Darbe girişiminde bulunanlara destek olmak
amacı ile Akademileri Komutanlığından çıkış yapan şahıslardan olduğu, Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine
sokağa çıkan vatandaşlarımız tarafından kapatılması üzerine görev yerine ulaşamadan beyanlara göre Gürcan
BEĞİŞ’in okmeydanındaki ikametine geçmek zorunda kaldıkları, sabah saatlerinde ise Harp Akademilerine
geri döndükleri,

2- Harp Akademileri görevlilerince şüphelinin kolluk birimine teslim edilmesi ile ilgili tanzim edilen
01.08.2016 tarihli tutanakta; “Hava Pilot Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Celal Alptekin ÇEVİK,
PilotÜsteğmen Fatih ÜNAL (yukarıda ismi geçtiği) Pilot Üsteğmen Gürhan BEĞİŞ, Hava Pilot Üsteğmen
Burak BAYRAK, Hava Üsteğmen Selim İNANÇ (Yukarıda ismi geçtiği) Pilot Üsteğmen Ayhan KAYA ile ilgili
olarak; 14 Temmuz 2016 günü saat 22.40’da Whatsappp üzerinden sınıf kıdemlisi Yüzbaşı Hacı ŞALK
(Gözaltında) bu yedi subaya Albay Tamer ÖZARSLAN’ı görmeleri hususunda mesaj attığı (Albay Tamer
ÖZARSLAN TSK dan çıkarıldı Tutuklu) söz konusu subayların 15.07.2016 günü Saat:10.00 -11.00
dolaylarında Albay Tamer ÖZARSLAN’ı gördükleri sınıflarına döndüklerinde “Kendilerine müştereklikle ilgili
bir dokümanı Pazartesi gününe kadar hazırlama görevi verdiğini ifade ettikleri” 01 Ağustos günü bu yedi
subaydan Hava Pilot Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Gürhan BEGİŞ, Pilot Üsteğmen Ayhan
492
KAYA’nın kafa kafaya verip birşeyler görüştükleri, Üsteğmen Hüseyin BALIK ve Yüzbaşı Cihan OKUR
tarafından Harp Akademileri Komutanına ifade edildiği, bu nedenle şüpheli olabilecekleri değerlendirilmiştir.”
şeklinde ibarelerin bulunduğu anlaşılmıştır.

Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Şüpheli Mehmet BÖREKÇİ’nin kollukça alınan 13.12.2016 tarihli ek ifadesinde;

“…Saat: 23.45 sıralarında Akademiye vardık. Aracı nizamiyede kardeşime devrettim o komşu
çocuğu ile geri döndü. Bende kart okutarak nizamiyeden giriş yaptım. Yol sürecinde Murat BİLGEN beni
birkaç defa daha aradı. Bir aramasında herkes üzerine silahını alması yönünde emir vermişler. Bende bulunan
2 silahtan birini istedi. Daha sonra tekrar aradı. Neredesin diye sordu. Son aramasında da ben silah buldum.
Erkan Demir’in silahı yokmuş onun ihtiyacı var. Sen silahı ona verirsin dedi. Nizamiyeden giriş yaptığım
esnada Hakan AKBULUT tarafından arandım. O da silah sordu. Daha sonra da Yarbay Yakup AYAYDIN
tarafından arandım. Oda nerde olduğumu sordu. Lojmana yeni geldiğimi söyledim. Bana üzerini değiştirip
nizamiyenin oradaki otoparka gelirsin dedi…
…Yukarıda Hüseyin BALIK ve Cihan OKUR amfilerde tek başlarına oturuyorlardı. Kapının dışında
karşılarına gelecek şekilde Yüzbaşı Duran YILMAZ vardı. Yine kim olduğunu hatırlamadığım öğrenciler vardı.
Işıklar kapalıydı. Adem İNCİKLİ yarbay geldi ”öğretim başkanı Levent ÖZÜARAP’IN emri var. bu arkadaşlar
dışarı çıkmayacak gerekirse vur emri verdi” dedi. Ben bunu duyunca şaşırdım. Duran Yüzbaşıya ne olduğunu
sordum o da bilmediğini söyledi.1-2 dk burada kaldım. Daha önce beni arayan Yakup AYAYDIN’ı arayarak
akademide olduğumu söyledim. Oda bana ben sana akademiye gitmeni söylemedim. Buraya gel diyerek
otoparka gelmemi istedi. bunun üzerine 2 nolu nizamiyenin orada bulunan otoparka gittim.2 nolu nizamiyenin
oradaki otoparka girdim.1-2 dk.içinde Yakup AYAYDIN geldi. Niye çağırdığını sordum. Oda bana ”emir
aldıklarını, genelkurmaydan emir geldiğini, sıkıyönetim ilan edildi ”dediğini hatırlıyorum.3 arkadaşın daha
yanımıza geleceğinden bahsetti. Bunlar Gürkan BEĞİŞ, Emre BEZİRGAN ve Tanju UYSAL üsteğmenlerdi.
Bunlarda geldikten sonra bize “dışarı çıkmamız gerektiğini, genelkurmaydan emir geldiğini” söyledi.
Bu arada 2 nolu nizamiyenin otoparkında beklerken 2-3 araç peş peşe geldi. Kapıda durdu. Çıkış
bariyerleri bu arada kapalı idi. Bu esnada Nöbetçi amiri Mustafa ÖZCAN ÇAY elinde tabancası ile geldi.
Nöbetçi subayına “kapıları açın diye emir verdi. Bu şekilde araçlar çıkış yaptı. Bizim çıkacağımız esnada
Mustafa ÖZCAN ÇAY oradan ayrılmıştı. Adem isimli nöbetçi üsteğmen emir geldiğini ve çıkışa izin olmadığını
söyledi. Bizde bunun üzerine akademiye geri dönüş yoluna geçtik. Giderken Yakup AYAYDIN nöbetçi
amirliğinin oraya dön bakalım dedi. Nöbetçi amirliğinin önünde durduk. Nöbetçi amiri Özcan ÇAY’ı çağırdı.
Çıkışlar ne durumda 2 nolu nizamiyeden çıkarmadılar dedi. Özcan Çay bunun üzerine Normalde
kullanılmayan çıkış kapısını açtırıp bizi çıkardı. Yakup AYAYDIN’nın yönlendirmesi ile büyük dere caddesine
çıktık. Yolu o tarif ediyordu. Mecidiyeköy’e doğru geldik. Yolun tıkandığı yerlerde yan yolları kullanmamı
söyledi. Taksim tabelasının olduğu yerden gir bakalım dedi. Bu arada radyodan Ümit DÜNDAR paşanın
açıklamalarını duyunca ben komutanım ne oluyor diye sordum oda bana ”ortalık karışık” dedi. Bu arada
yollarda iyice kapanmaya başlamıştı. Billboardlarda Asker kışlaya şeklinde yazıları görünce. Bize arkadaşlar
emniyetimizi sağlamamız lazım akademiye geri dönebilir miyiz acaba dedi bu arada Gürkan BEĞİŞ ailemin evi
Okmeydanı’nda oraya da gidebiliriz dedi. Tamam, o zaman oraya gidelim dedi. Bu şekilde Gürkan BEĞİŞİN
Okmeydanı’nda bulunan evine gittik. Burada bir süre kaldıktan sonra AYAYDIN Yarbayın telefonu çaldı.
Ayaydın karşıdaki şahsa buyurun komutanım diye hitap ediyordu. Karşıdaki şahıs yanında kimler var diye
sordu o da şahsa isimlerimizi saydı. Daha sonra Karşıdaki şahıs AYAYDIN yarbaya gideceğiniz yere
ulaşamıyorsanız helikopter gönderim sizi aldıralım dedi. Bu konuşmaları telefondan duydum. Tamam,
komutanım bakarız dedi ve telefonu kapattı. Sabaha kadar burada kaldık. Dışarı çıkmadık, olayları TV’den
takip ettik. Sabah 7 sıralarında yanımızdaki öğrenci subaylardan biri Akademi içerisinde lojmanda bulunan
devresini arayarak akademi içindeki ortamı sordu. Normal olduğunu öğrenince oradan çıkıp akademiye
döndük. Bu arada gece boyunca eşim, babam, abim beni aradı. Bunlarla görüşme yaptım. Darbe girişimindeki
yaşadıklarımda bu şekildedir. Darbe girişiminden kesinlikle haberim yoktu. Buna ilişkin hiçbir ima sezmedim.
Tamamen yasal olduğunu düşündüğüm Askerlikten kaynaklı emir komuta zinciri içerisinde geliştiğini
düşündüğüm çağrılmam üzerine Akademiye gittim. Daha öncesinde bana herhangi bir görevlendirme ve
tebligat yapılmadı. Akademiye bütün öğrenciler gibi bende gittim. Ne olduğunu anlayamadan Yakup AYAYDIN
493
tarafından dışarıya çıkmamız sağlandı. Dışarıda kimseye ateş etmedim. Hiçbir olaya karışmadım. Akademideki
Darbe öncesi ve esnasındaki hazırlık ve eylem aşamalarından haberdar değildim." şeklinde beyanda
bulunduğu,

2-Şüpheli Tanju UYSAL’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…saat:22.30 sıralarında Yüzbaşı Cihan OKUR beni arayarak;”Neler olduğundan haberin


varmı?” dedi. Bende ;”Olmadığını” söyledim. Yüzbaşı Cihan OKUR tekrar bana;”Çağırma Planı devrede,
yarım saat içinde eğitim kıyafetli iştima” dedi. Bende kendisine;” Yarım saat içerisinde gelemeyeceğimi, ancak
en kısa sürede gelmeye çalışacağım” dedim. Saat:22.45 sıralarında Üstteğmen Hüseyin BALIK beni telefon ile
arayarak ;” Çağırma Planı devrede olduğunu” söyledi. Bende kendisine; “Haberim var geliyorum.” Dedim.
Ben eşim ile beraber Akademiye gittiğimiz sırada aracımın radyosundan Genel Kurmaya saldırı olduğunu,
Boğaz Köprüsünün asker tarafından kapatıldığını, bu olayların bir terör saldırısı olabileceği söyleniyordu.
Saat:00.00 sıralarında Akademiye eşimle birlikte giriş yaptık. Eşimi konutuma bıraktıktan sonra saat:00.15
sıralarında Hava Harp Akademilerine uçuş tulumumu giyerek gittim. Burada Yarbay Yakup AYAYDIN’ı
gördüm. Bu sırada Yarbay Yakup AYAYDIN bana;” Git, silahını al, Safari (Harici günlük kıyafet)ni giy,
Nizamiye ye gel orda buluşalım.” Dedi. Saat:00.45 sıralarında ben konutuma giderek elbisemi giyip silahımı
alarak Nizamiye ye gittim. Buraya vardığımda sivil plakalı gri renkli Volkswagen-Passat marka sivil bir aracın
içerisinde, şoför koltuğunda Üstteğmen Mehmet BÖREKÇİ, sağında Yarbay Yakup AYAYDIN, sağ arkada
Üstteğmen Emre BEZİRGANOĞLU’nu gördüm. Benden sonra aracın yanına Üstteğmen Gürkan BEĞİŞ geldi.
Bizde araca binerek Nizamiye den çıkış yaptık. Biz araçtaki Yarbay Yakup AYAYDIN’a ;” Komutanım, nereye
gidiyoruz?” dedik. Bize elindeki katlı vaziyette bulunan A4 kağıdını göstererek;” Genel Kurmayın emri var, bir
yerin güvenliğini alacağız” dedi. Beraber seyir halindeyken SAPPHİRE AVM önünde bulunan dev ekranda,
1.Ordu Komutanının konuşmasını alt yazı olarak okuduğumuzda;” Bu işin emir komuta zinciri içerisinde
olmadığını, bütün askerlerin kışlalarına dönmesi gerektiği” yazıyordu. Yazıyı okuduktan sonra Beğiş
Üstteğmen ile ben Yarbay Yakup AYAYDIN’a ;” Komutanım, biz bu işte yokuz” dedik. O da bize ;” Çocuklar,
bu işte bir terslik var zaten” dedi. Bundan sonra Yarbay Yakup AYAYDIN’a; “ Akademiye geri dönelim” dedik.
Ancak geri dönüş yolunun halk tarafından tamamen kapalı olmasından dolayı geri dönemedik. Yarbay Yakup
AYAYDIN şoför koltuğunda bulunan Üstteğmen Mehmet BÖREKÇİ’ye ;” E-5 e doğru sür” dedi. Bunun ardına
Üstteğmen Gürkan BEĞİŞ bize;” Annemin evi güvenli oraya gidebiliriz” dedi. Bizde kabul ederek saat:03.00
sıralarında Beğiş Üstteğmenin annesinin bulunduğu Okmeydanında ki evine gittik. Biz burada televizyondan
bu olayların askeri bir kalkışma olduğunu öğrendik.Yarbay Yakup AYAYDIN bize;” Çocuklar ne yapalım?”
dedi. Beğiş Üstteğmen akademiden çıkarken akademinin içinde silahlı şahısları gördüğünü söyledi. Bende;”
Burası güvenli, sabaha kadar burda kalalım” dedim. Bundan sonra sabaha kadar burda kalarak, saat:07.30
sıralarında ayrılarak Akademiye geldik. Ben bu olayların darbe kalkışması olduğunu yukarıda anlattığım gibi
saat:01.00 sıralarında SAPPHİRE AVM nin ekranından öğrendim. Öğrendiğimde de benim yanımda bulunan
Yarbay Yakup AYAYDIN’a ve arkadaşlara bu işte olmadığımızı belirttim….” şeklinde beyanda bulunduğu,

3- Şüpheli Sedat ÖNDER’in kollukçaalınan ifadesinde;

"…15-16 Temmuz gecesi evimde oturduğum sırada, benim gibi Hava Harp Akademide öğrenci olan
Yüzbaşı Cihan OKUR veya Yüzbaşı Hacı ŞALK tam hatırlamadığım bu isimlerden birisi beni kendi özel cep
telefonundan arayarak, acil çağrı planı devrede hemen Hava Harp Akademisine gel dedi. Bende rütbe olarak
altımda bulunan tam hatırlamıyorum ama 2-3 kişiyi aradığımı biliyorum fakat aradığım bu kişilerin kim
olduğunu hatırlamıyorum.Tahmini olarak saat 23.00 den sonra yürüyerek giderken kantin civarlarında Yüzbaşı
olan ismini hatırlamadığım soy ismi TOKUŞ olan şahsın arabasına binerek birlikte Hava Harp Akademisine
gittik. Hava Harp Akademisine gittiğimde benim gibi öğrenci olan sınıf arkadaşlarımdan isimlerini hatırlaya
bildiğim Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Cihan OKUR, Üsteğmen Hüseyin BALIK, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR,
Üsteğmen Yüksel KOCA, Üsteğmen Mehmet PAÇACI, Üsteğmen Emre BEZİRGANOĞLU, Üsteğmen Gürkan
BEĞİŞ, Üsteğmen Cengizhan EFE, Üsteğmen Tanju UYSAL, Üsteğmen Musa GÜLMEZ, Binbaşı Cenk
ERDOĞAN, Yarbay Gürcan ANILIRCAN dahil yaklaşık 30 kişi Hava Harp Akademisi Binasının girişindeki
lobideydik. Yüzbaşı Hacı ŞALK burada bizden yoklama aldı, daha sonra Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP bize
494
hitaben “Genel Kurmay Tarafından gelen emirle Sıkıyönetim ilan edildi ordu yönetime el koydu,bundan
sonraki süreçte emirlerimi bekleyin” dedi. Daha sonra biz bina içerisine dağıldık…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

4- Hava Harp Akademileri görevlilerince tanzim edilerek kolluğa teslim edilen tutanak içeriğine
göre;
Hava Pilot Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Celal Alptekin ÇEVİK.PilotÜsteğmen Fatih
ÜNAL ,Pilot Üsteğmen Gürkan BEGİŞ, Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK, Hava Üsteğmen Selim
İNANÇ, Pilot Üsteğmen Ayhan KAYA ile ilgili olarak; 14 Temmuz 2016 günü saat 22.40’da Whatsappp
üzerinden sınıf kıdemlisi Yüzbaşı Hacı ŞALK bu yedi subaya Albay Tamer ÖZARSLAN’ı görmeleri
hususunda mesaj attığısöz konusu subayların 15.07.2016 günü Saat:10.00 -11.00 dolaylarında Albay Tamer
ÖZARSLAN’ı gördükleri sınıflarına döndüklerinde “Kendilerine müştereklikle ilgili bir dokümanı Pazartesi
gününe kadar hazırlama görevi verdiğini ifade ettikleri” 01 Ağustos günü bu yedi subaydan Hava Pilot
Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Gürkan BEGİŞ, Pilot Üsteğmen Ayhan KAYA’nın kafa kafaya verip
birşeyler görüştükleri hususları, Üsteğmen Hüseyin BALIK ve Yüzbaşı Cihan OKUR tarafından harp
akademileri komutanına ifade edildiği anlaşılmıştır.

9.22. Şüpheli Tanju Uysal

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay–Hava Plt
Üsteğmen

Durumu:
01.08.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet ve üst aramışında elde edilen;
Canon marka fotoğraf makinası, makinaya takılı Sandisk 8 gb hafıza kartı, Dell marka laptop, Sarsılmaz marka
T1102-07R01228 seri no’lu tabanca, 55 adet fişek, Lg marka cep telefonu ve simkartına incelenmek üzere el
konulmuş, sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 01/08/2016 ila 09/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 7 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- Soruşturma kapsamında alınan görüntü, teşhis ve ifadelerden; şahsın Hava Harp Akademileri
Komutanlığında Ölçme değerlendirme Şube Müdürlüğünde yapılan görevlendirmeler ile Yarbay M. Yakup
AYAYDIN yönetiminde Ütğm. Mehmet BÖREKÇİ, Ütğm. Emre BEZİRGANOĞLU, Ütğm. Gürcan BEĞİŞ
isimli öğrenci subaylarla birlikte Darbe girişimine katılmak, Darbe girişiminde bulunanlara destek olmak amacı
ile Akademileri Komutanlığından çıkış yapan şahıslardan olduğu, Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine sokağa
çıkan vatandaşlarımız tarafından kapatılması üzerine görev yerine ulaşamadan beyanlara göre Gürcan
BEĞİŞ’in okmeydanındaki ikametine geçmek zorunda kaldıkları, sabah saatlerinde ise Harp Akademilerine
geri döndükleri,

2- Harp Akademileri görevlilerince şüphelinin kolluk görevlilerine teslim edilmesi ile ilgili tanzim
edilen tutanakta “Hava Pilot Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Celal Alptekin ÇEVİK, PilotÜsteğmen
Fatih ÜNAL (yukarıda ismi geçtiği) Pilot Üsteğmen Gürhan BEGİŞ, Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK,
Hava Üsteğmen Selim İNANÇ (Yukarıda ismi geçtiği) Pilot Üsteğmen Ayhan KAYA ile ilgili olarak; 14 Temmuz
2016 günü saat 22.40’da Whatsappp üzerinden sınıf kıdemlisi Yüzbaşı Hacı ŞALK (Gözaltında) bu yedi subaya
Albay Tamer ÖZARSLAN’ı görmeleri hususunda mesaj attığı (Albay Tamer ÖZARSLAN TSK dan çıkarıldı
Tutuklu) söz konusu subayların 15.07.2016 günü Saat:10.00 -11.00 dolaylarında Albay Tamer ÖZARSLAN’ı
gördükleri sınıflarına döndüklerinde “Kendilerine müştereklikle ilgili bir dokümanı Pazartesi gününe kadar
495
hazırlama görevi verdiğini ifade ettikleri” 01 Ağustos günü bu yedi subaydan Hava Pilot Üsteğmen Tanju
UYSAL, Pilot Üsteğmen Gürhan BEGİŞ, Pilot Üsteğmen Ayhan KAYA’nın kafa kafaya verip birşeyler
görüştükleri, Üsteğmen Hüseyin BALIK ve Yüzbaşı Cihan OKUR tarafından harp akademileri komutanına
ifade edildiği bu nedenle şüpheli olabilecekleri değerlendirilmiştir.” şeklinde ibareler bulunduğu anlaşılmıştır.

Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Şüpheli Mehmet BÖREKÇİ’nin kollukça alınan 13.12.2016 tarihli ek ifadesinde;

“…Saat: 23.45 sıralarında Akademiye vardık. Aracı nizamiyede kardeşime devrettim o komşu
çocuğu ile geri döndü. Bende kart okutarak nizamiyeden giriş yaptım. Yol sürecinde Murat BİLGEN beni
birkaç defa daha aradı. Bir aramasında herkes üzerine silahını alması yönünde emir vermişler. Bende bulunan
2 silahtan birini istedi. Daha sonra tekrar aradı. Neredesin diye sordu. Son aramasında da ben silah buldum.
Erkan Demir’in silahı yokmuş onun ihtiyacı var. Sen silahı ona verirsin dedi. Nizamiyeden giriş yaptığım
esnada Hakan AKBULUT tarafından arandım. O da silah sordu. Daha sonra da Yarbay Yakup AYAYDIN
tarafından arandım. Oda nerde olduğumu sordu. Lojmana yeni geldiğimi söyledim. Bana üzerini değiştirip
nizamiyenin oradaki otoparka gelirsin dedi…
…Yukarıda Hüseyin BALIK ve Cihan OKUR amfilerde tek başlarına oturuyorlardı. Kapının dışında
karşılarına gelecek şekilde Yüzbaşı Duran YILMAZ vardı. Yine kim olduğunu hatırlamadığım öğrenciler vardı.
Işıklar kapalıydı. Adem İNCİKLİ yarbay geldi ”öğretim başkanı Levent ÖZÜARAP’IN emri var. bu arkadaşlar
dışarı çıkmayacak gerekirse vur emri verdi” dedi. Ben bunu duyunca şaşırdım. Duran Yüzbaşıya ne olduğunu
sordum o da bilmediğini söyledi.1-2 dk burada kaldım. Daha önce beni arayan Yakup AYAYDIN’ı arayarak
akademide olduğumu söyledim. Oda bana ben sana akademiye gitmeni söylemedim. Buraya gel diyerek
otoparka gelmemi istedi. bunun üzerine 2 nolu nizamiyenin orada bulunan otoparka gittim.2 nolu nizamiyenin
oradaki otoparka girdim.1-2 dk.içinde Yakup AYAYDIN geldi. Niye çağırdığını sordum. Oda bana ”emir
aldıklarını, genelkurmaydan emir geldiğini, sıkıyönetim ilan edildi ”dediğini hatırlıyorum.3 arkadaşın daha
yanımıza geleceğinden bahsetti. Bunlar Gürkan BEĞİŞ, Emre BEZİRGAN ve Tanju UYSAL üsteğmenlerdi.
Bunlarda geldikten sonra bize “dışarı çıkmamız gerektiğini, genelkurmaydan emir geldiğini” söyledi.
Bu arada 2 nolu nizamiyenin otoparkında beklerken 2-3 araç peş peşe geldi. Kapıda durdu. Çıkış
bariyerleri bu arada kapalı idi. Bu esnada Nöbetçi amiri Mustafa ÖZCAN ÇAY elinde tabancası ile geldi.
Nöbetçi subayına “kapıları açın diye emir verdi. Bu şekilde araçlar çıkış yaptı. Bizim çıkacağımız esnada
Mustafa ÖZCAN ÇAY oradan ayrılmıştı. Adem isimli nöbetçi üsteğmen emir geldiğini ve çıkışa izin olmadığını
söyledi. Bizde bunun üzerine akademiye geri dönüş yoluna geçtik. Giderken Yakup AYAYDIN nöbetçi
amirliğinin oraya dön bakalım dedi. Nöbetçi amirliğinin önünde durduk. Nöbetçi amiri Özcan ÇAY’ı çağırdı.
Çıkışlar ne durumda 2 nolu nizamiyeden çıkarmadılar dedi. Özcan Çay bunun üzerine Normalde
kullanılmayan çıkış kapısını açtırıp bizi çıkardı. Yakup AYAYDIN’nın yönlendirmesi ile büyük dere caddesine
çıktık. Yolu o tarif ediyordu. Mecidiyeköy’e doğru geldik. Yolun tıkandığı yerlerde yan yolları kullanmamı
söyledi. Taksim tabelasının olduğu yerden gir bakalım dedi. Bu arada radyodan Ümit DÜNDAR paşanın
açıklamalarını duyunca ben komutanım ne oluyor diye sordum oda bana ”ortalık karışık” dedi. Bu arada
yollarda iyice kapanmaya başlamıştı. Billboardlarda Asker kışlaya şeklinde yazıları görünce. Bize arkadaşlar
emniyetimizi sağlamamız lazım akademiye geri dönebilir miyiz acaba dedi bu arada Gürkan BEĞİŞ ailemin evi
Okmeydanı’nda oraya da gidebiliriz dedi. Tamam, o zaman oraya gidelim dedi. Bu şekilde Gürkan BEĞİŞİN
Okmeydanı’nda bulunan evine gittik. Burada bir süre kaldıktan sonra AYAYDIN Yarbayın telefonu çaldı.
Ayaydın karşıdaki şahsa buyurun komutanım diye hitap ediyordu. Karşıdaki şahıs yanında kimler var diye
sordu o da şahsa isimlerimizi saydı. Daha sonra Karşıdaki şahıs AYAYDIN yarbaya gideceğiniz yere
ulaşamıyorsanız helikopter gönderim sizi aldıralım dedi. Bu konuşmaları telefondan duydum. Tamam,
komutanım bakarız dedi ve telefonu kapattı. Sabaha kadar burada kaldık. Dışarı çıkmadık, olayları TV’den
takip ettik. Sabah 7 sıralarında yanımızdaki öğrenci subaylardan biri Akademi içerisinde lojmanda bulunan
devresini arayarak akademi içindeki ortamı sordu. Normal olduğunu öğrenince oradan çıkıp akademiye
döndük. Bu arada gece boyunca eşim, babam, abim beni aradı. Bunlarla görüşme yaptım. Darbe girişimindeki
496
yaşadıklarımda bu şekildedir. Darbe girişiminden kesinlikle haberim yoktu. Buna ilişkin hiçbir ima sezmedim.
Tamamen yasal olduğunu düşündüğüm Askerlikten kaynaklı emir komuta zinciri içerisinde geliştiğini
düşündüğüm çağrılmam üzerine Akademiye gittim. Daha öncesinde bana herhangi bir görevlendirme ve
tebligat yapılmadı. Akademiye bütün öğrenciler gibi bende gittim. Ne olduğunu anlayamadan Yakup AYAYDIN
tarafından dışarıya çıkmamız sağlandı. Dışarıda kimseye ateş etmedim. Hiçbir olaya karışmadım. Akademideki
Darbe öncesi ve esnasındaki hazırlık ve eylem aşamalarından haberdar değildim." şeklinde beyanda
bulunduğu,

2-Şüpheli Gürkan BEĞİŞ’in kollukça alınan ifadesinde;

“…saat:23.00 sıralarında yukarıda numarasını vermiş olduğum telefonum çaldı. Arayan Yüzbaşı
Fatih ÖZDEMİR’di. Çağırma planı devrede Akademi de toplanıyoruz dedi. (Çağırma Planı: Türk Silahlı
Kuvvetlerinin her birliğinin kısa sürede birliklerinde toplanmalarını sağlayan arama planı genel prosedürdür.)
Takiben ben da bu çağırma planı kapsamında Üsteğmen Emre BEZİRGANOĞLU’nu aradım. Çağırma planı
devrede dedim. Daha sonra üzerimi giyinerek Hava Harp Akademisi binasına giderek öğrenim gördüğümüz
sınıfa girdim. Ben sınıfa girdiğimde öğrencilerden yaklaşık 8-10 kişi vardı. Yüzbaşı Cihan OKUR yoklama
alıyordu diye hatırlıyorum. Devamında şuanda kimin olduğunu hatırlamadığım kişi Üsteğmen Emre
BEZİRGANOĞLU ile beni Yarbay Yakup AYAYDIN’ın çağırdığını söyledi. Daha sonra ben ve Üsteğmen Emre
BEZİRGANOĞLU Yarbay Yakup AYAYDIN’ın yanına gittik. Yarbayın elinde askeri bir emir olduğunu gördüm
ama içeriğini bana göstermedi ve Genelkurmay Başkanlığından bir emir geldiğini ve bir bölgenin güvenliğini
sağlamaya gideceğimizi, silahlarımızı yanımıza almamızı söyledi. Devamında ben Yarbaya nereye gideceğimizi
sordum. O da bana “Yolda konuşuruz” dedi. Daha sonra eve gidip beylik tabancamı aldım. Üzerimde uçuş
tulumu vardı eve gittiğimde normal eğitim kıyafetimi giydim. Daha sonra nizamiyeye doğru gittim. Akademide
güvensiz bir ortam vardı. Normalde Akademi Lojman bölgesinde subaylar üzerinde silah taşımazlar. Ama o
bölgede elinde silah olan subaylar vardı. Devamında nizamiyeye gittiğimde wolswogen passat 06 DR 4453
plakalı bir aracın içinde Yarbay Yakup AYAYDIN, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ, Üsteğmen Emre
BEZİRGANOĞLU ve Üsteğmen Tanju UYSAL vardı. Aracı Mehmet BÖREKÇİ kullanıyordu. Ben arabaya
geldiğimde Yarbay Yakup AYAYDIN ile Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ aralarında acaba çıksak mı çıkmasak mı
diye konuşuyorlardı. Daha sonra Yarbay çıkalım deyince 1 numaralı nizamiyeden araçla dışarı çıktık.
Çıktığımızda da Beşiktaş istikametine döndük ve radyoyu da açtık. O sırada radyoda “TSK içerisinde bir
grubun yaptığı bir kalkışmadır” diye bir söz duydum. O sırada da sivil halk da dışarıdaydı ve tam safir AVM
nin önünden geçerken dev ekranda 1. Ordu Komutanımız Ümit DÜNDAR’ın “bu bir darbe teşebbüsüdür”
konuşmasını araçtakilerle birlikte gördük. Daha sonra Yarbay Yakup AYAYDIN’a hitaben “komutanım ben bu
işte yokum” dedim. Araçtakilerle aynı şekilde beyanda bulundu. Bunun üzerine araçtakilerle benimle birlikte
aynı şeyleri söyleyince “Arkadaşlar hain bir teşebbüs var, biz bu işe girmiyoruz akademiye geri dönüyoruz”
dedi. Sonra karşı istikametteki yol vatandaşlar tarafından kapatılmıştı yani geldiğimiz yoldan geri ters
istikamete dönemedik. Akademide de emniyetsiz bir ortam olduğu için Yarbay, üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ’ye
”sen E5 istikametine doğru devam et, olaylar yatışana kadar emniyetli bölgede bekleyeceğiz” dedi. Sonra
Mecidiyeköy istikametinden Çağlayana kadar E5 istikametinde devam ettik. E5 vatandaşlar tarafından
kapatıldığını görünce E5’ten çıktık ve o sırada yarbay yine “emniyetli bir yere gidip beklememiz lazım” dedi.
Ben de “Komutanım annemleri evi Okmeydanı’nda annemlerin evi var buraya yakın isterseniz olaylar yatışana
kadar orada bekleyebiliriz ”dedim. Yarbay da “tamam yakınsa gidelim” dedi. Ben de annemi aradım. “anne ev
müsait mi 5 dakika sonra arkadaşlarla geliyoruz” dedim. Annem de uykudan kalkmıştı zaten “hayırdır oğlum”
dedi. Ben de anne TV’yi aç biz biraz sonra geliyoruz dedim. O sırada halkın bizi darbeci askerlerden
zannetmemesi için üzerimizdeki kamuflaj üstünü çıkardık ve ara sokakları kullanarak Okmeydanı’na gittik. Tam
hatırlamıyorum ama saat:01.30 sıralarıydı. Annemin evine giderken illaki çevreden kameralar bizi görmüştür.
İstenildiği takdirde kontrol edilebilir. Evde sadece annem vardı. Babam ve kardeşlerim Yalova’da yazlıktaydı.
Eve geldiğimizde tv açıktı. Ben anneme anne sen yatak odasında bekle biz arkadaşlarla biraz oturalım dedim.
Daha sonra olaylarla ilgili tüm gelişmeleri TV’den izledik. Saat:04.30 a kadar haberleri izledikten sonra
Yarbay “tamam arkadaşlar artık yatalım, dinlenelim, sabah artık duruma görev ortama bakarız hükümet
güvenliği sağladıysa akademiye döneriz” dedi ve hepimiz yatık. Saat:07.30 sıralarında uyandık kalktığımda TV
açıktı Yarbay “şuan emniyet sağlanmış akademiye dönelim ”dedi. Ben de TV’ye baktığımda darbe
teşebbüsünün tamimiyle bastırıldığını gördüm. Daha sonra yine geldiğimiz araca binerek 08.15 sıralarında 2.
497
Numaralı nizamiyeden akademiye giriş yaptık…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3- Şüpheli Sedat ÖNDER’in kollukça alınan ifadesinde;

"…15-16 Temmuz gecesi evimde oturduğum sırada, benim gibi Hava Harp Akademide öğrenci olan
Yüzbaşı Cihan OKUR veya Yüzbaşı Hacı ŞALK tam hatırlamadığım bu isimlerden birisi beni kendi özel cep
telefonundan arayarak, acil çağrı planı devrede hemen Hava Harp Akademisine gel dedi. Bende rütbe olarak
altımda bulunan tam hatırlamıyorum ama 2-3 kişiyi aradığımı biliyorum fakat aradığım bu kişilerin kim
olduğunu hatırlamıyorum.Tahmini olarak saat 23.00 den sonra yürüyerek giderken kantin civarlarında Yüzbaşı
olan ismini hatırlamadığım soy ismi TOKUŞ olan şahsın arabasına binerek birlikte Hava Harp Akademisine
gittik. Hava Harp Akademisine gittiğimde benim gibi öğrenci olan sınıf arkadaşlarımdan isimlerini hatırlaya
bildiğim Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Cihan OKUR, Üsteğmen Hüseyin BALIK, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR,
Üsteğmen Yüksel KOCA, Üsteğmen Mehmet PAÇACI, Üsteğmen Emre BEZİRGANOĞLU, Üsteğmen Gürkan
BEĞİŞ, Üsteğmen Cengizhan EFE, Üsteğmen Tanju UYSAL, Üsteğmen Musa GÜLMEZ, Binbaşı Cenk
ERDOĞAN, Yarbay Gürcan ANILIRCAN dahil yaklaşık 30 kişi Hava Harp Akademisi Binasının girişindeki
lobideydik. Yüzbaşı Hacı ŞALK burada bizden yoklama aldı, daha sonra Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP bize
hitaben “Genel Kurmay Tarafından gelen emirle Sıkıyönetim ilan edildi ordu yönetime el koydu,bundan
sonraki süreçte emirlerimi bekleyin” dedi. Daha sonra biz bina içerisine dağıldık…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

4- Hava Harp Akademileri görevlilerince tanzim edilerek kolluk görevlilerine teslim edelin tutanak
içeriğinde;
“Hava Pilot Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Celal Alptekin ÇEVİK. PilotÜsteğmen Fatih
ÜNAL ,Pilot Üsteğmen Gürkan BEGİŞ, Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK, Hava Üsteğmen Selim İNANÇ,
Pilot Üsteğmen Ayhan KAYA ile ilgili olarak; 14 Temmuz 2016 günü saat 22.40’da Whatsappp üzerinden sınıf
kıdemlisi Yüzbaşı Hacı ŞALK bu yedi subaya Albay Tamer ÖZARSLAN’ı görmeleri hususunda mesaj attığısöz
konusu subayların 15.07.2016 günü Saat:10.00 -11.00 dolaylarında Albay Tamer ÖZARSLAN’ı gördükleri
sınıflarına döndüklerinde “Kendilerine müştereklikle ilgili bir dokümanı Pazartesi gününe kadar hazırlama
görevi verdiğini ifade ettikleri” 01 Ağustos günü bu yedi subaydan Hava Pilot Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot
Üsteğmen Gürkan BEGİŞ, Pilot Üsteğmen Ayhan KAYA’nın kafa kafaya verip birşeyler görüştükleri hususları,
Üsteğmen Hüseyin BALIK ve Yüzbaşı Cihan OKUR tarafından Harp Akademileri Komutanına ifade edildiği"
ibarelerine yer verildiği,

5- Şüpheli Ayhan KAYA’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…14.07.2016 günü öğrenci Whatsappp grubundan Sınıfın Kıdemlisi Yüzbaşı Hacı ŞALK Hava
Pilot Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Celal Alptekin ÇEVİK, Pilot Üsteğmen Fatih ÜNAL, Pilot
Üsteğmen Gürhan BEGİŞ, Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK, Hava Üsteğmen Selim İNANÇ ve benim
15.07.2016 günü Albay Tamer ÖZARSLAN’nı görmemi belirti, ancak neden olduğunu Whatsappp üzerinden
yazmadı. 15.08.2016 günü Saat:08.30’da Harp Akademilerine gittim. 11 sıralarında Albay Tamer ÖZARSLAN
odasına gittim isimlerine belirtiğim arkadaşlar orada idi Bunlardan Üsteğmen Fatih ÜNAL Hava Pilot
Üsteğmen Burak BAYRAK yoktu.Harp akademileri Komutanı Tahir BEKİROĞLU’nun Müştereklik ( Kara,
Hava ve Deniz Kuvvetlerinin Birlikte Harekât İcra Etmesi) konusunda bir doküman hazırlanması yönünde emri
olduğunu söyledi ve bunu bize 18.017.2016 günü yani pazartesiye kadar hazır etmemizi emir etti. Bizlere
“dokümanlar zaten hazır siz bunları bir kitap haline dönüştüreceksiniz” dedi bizde emri aldıktan sonra odadan
ayrıldık…” şeklinde beyanda bulunduğu,

6- Şüpheli Celal ALPTEKİN’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…15.08.2016 günü mesai saatleri içerisinde Albay Tamer ÖZARSLAN’ın makamına gittik. Ayhan
KAYA, Tanju UYSAL, Gürkan BEĞİŞ, Selim İNAÇ ve ben gittim. Tamer ÖZARSLAN bize ABD’de her yıl
düzenlenen konferansa gidebileceğimi bildirdi. Kesin olmadığını ancak makale yazmaya başlamamızı belirtti.
Daha sonra da Müştereklik yönergesi ya da kitapçığı ile ilgili ödev verdi pazartesi gününe kadar yapmamızı
498
istedi. Yapılan görüşme bu konuya ilişkindir…” şeklinde beyanda bulunduğu,

7- Şüpheli İsmail UYAR’ın kollukça alınan ifadesinde;

“...23.20 de konuşaraköğren.com adlı site tarafından eğitim verilen konuşma programına katılmak
üzere hazırlık yaptım. Bu eğitim internet üzerinden Skype adlı programdan sesli olarak verilmektedir. Hatta
bunun yoğunluğu nedeniyle o gece gelişen gelişmeleri takip edemedim.Saat:23.00 sıralarında beni Hava Pilot
Üsteğmen Tanju UYSAL aradı ve “Çağırma planı devreye girmiştir, Eğitim kıyafeti ile Akademi de
toplanmamız isteniyor” dedi ve bende Çağırma planı devreye girdiği için sorumlu olduğum Hava Pilot
Üsteğmen Fatih ÜNAL’ ı arayarak aynı bilgileri ilettim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

8-Şüpheli Mücahit Yakup AYAYDIN’ın kollukça alınan ifadesinde;

“...Saat 23:30 sıralarında tekrar Ali Orhan TOLLUOĞLU beni arayarak çağırma planı devrededir,
dedi, çağırma planı denildiğinde için prosedür gereği dahili kıyafetlerimi giyerek tekrar akademiye gittim. Yine
ölçme şubede toplanıldı. Albay Levent ÖZÜARAP burada bize Genelkurmaydan harekat yıldırım kodu ile
geldiğini söylediği ve elinde bulunan emri bize okudu. Bu emirde ülke genelinde büyük çaplı bir terör faaliyeti
olduğuna dair bir içerik vardı. Bu emirde sıkıyönetim ve darbe ile alakalı bir içerik yoktu. Bu emir içeriğinde
ülke genelindeki bu terörist saldırıyla alakalı tüm tedbirlerin alınması istenmekteydi. Daha sonra bu emir
kapsamında Levent ÖZÜARAP bize bu tedbirler çerçevesinde akademideki kadro personelinin emrine yine
akademideki öğrenci personel verileceğini söyledi. Bana sözde tahsis edilen öğrencilerden Mehmet BÖREKÇİ,
Tanju UYSAL, Gürhan BEĞİŞ ve Emre BEZİRGANOĞLU isimli öğrencilerin yoklamalarını tamamlayıp hazır
bulunmamız istendi. Bende bu şahısların isimlerini alarak amfide toplanmış olan öğrencilerin bulunduğu yere
gittim. Burada bu şahısları isimlerini okuduğumda ismini hatırlamadığım biri yanıma geldi. Bende bu
öğrenciye diğer 3 öğrencinin adını vererek kendilerine ulaşmasını, şahsi silahları ve dahili kıyafetli bir şekilde
yanıma gelmelerini istedim. Daha sonra bende şahsi silahı gidip evimden alacağımdan lojman otoparkında
buluşalım dedim. Ben evden silahımı aldıktan sonra otoparka geldiğimde sadece Mehmet BÖREKÇİ nin
geldiğini gördüm. Diğer öğrencilerin beklediğimiz esnada Mehmet BÖREKÇİ nin arabasındaki radyodan
Başkanımızın darbeye ilişkin kalkışma açıklamasını duydum. Bu açıklamadan sonra bu Darbe girişiminin
büyük bir sorun olacağını, bu Darbe girişimine katılmamak için kendimi nasıl kurtarabilirim şeklinde
düşünmeye başladım ve akademi içerisinde kalırsam daha sonra çıkamayacağımı ve rehin alınabileceğimi
düşündüm. Bu esnada beklemiş olduğum 3 öğrenci de yanımıza geldi. Bana ne yapmamız gerektiğini söylediler,
bende kendilerine ortalığın karıştığını yanlış bir karar vermemek için kendilerini beklettim. Yaklaşık bir saat
boyunca otoparkta bekledik…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.23. Şüpheli Mehmet Börekçi

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay – Plt Ütğm.

Durumu:
21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; glock
marka silahı ve mühimmatı, Apple Mackbook pro, Iphone5 cep telefonu elde edilerek incelenmek üzere el
konulmuş, şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 1 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Şüphelinin FETÖ/PDY terör örgütü bağlantısı hakkındaki samimi beyanları:

Soruşturma kapsamında şüphelinin 24/07/2016 tarihinde kollukça alınan ifadesinde etkin pişmanlık
hükümlerinden yararlanmak istediği talebi ile samimi beyanlarda bulunmuş, sivil ve askeri hayatı içesindeki
499
terör örgütü içesindeki eylem ve faaliyetlerinden bahisle son görüştüğü “Cemaat Abisi” olarak tabir edilen
NECAT TOPÇU isimli sivil şahsı teşhisle yakalanmasını sağlamış, yine kollukça ek ifadesi için cezaevinden
teslim alındığında, alınan ek ifadesinde; terör örgütünün ordu içerisine sızması, askerler üzerinden yürüttüğü
faaliyetler ile askerlik hayatı boyunca kendisi ile irtibatlı örgüt üyeleri hakkında samimi beyanlarda
bulunmuştur.

Darbe girişiminde TRT Ulus, Digitürk tv kanallarının ele geçirilmesi, işgali eylemleri için Vodafone
Arena stadına helikopterle iniş yapan şüphelileri teşhis etmesi:

Şüpheli Mehmet BÖREKÇİ’ye Vodafone Arena stadına helikopter ile iniş yapıp, TRT ULUS,
DİGİTÜRK baskın ve elegeçirme işlemlerini gerçekleştiren örgüt mensubu darbeci askerlerin yer aldığı
Vodafone Arena stadında elde edilen görüntüler gösterildiğinde, görüntülerde yer alan; Harp Akademileri
Personelleri ile Hava Harp Okulu personelleriBnb. Ali AKKAŞ, Alb. Hamdi ACAR, Üsteğmen Erkan DEMİR
ve Yzb. Fatih AKSOY'u teşhis etmiş, yine görüntülerde yer alan bir takım askerlerin Hava Harp Okulu
öğrencileri olduğunu beyan etmiştir.

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- Soruşturma kapsamında alınan görüntü, teşhis ve ifadelerden; şahsın Hava Harp Akademileri
Komutanlığında Ölçme değerlendirme Şube Müdürlüğünde yapılan görevlendirmeler ile Yarbay M. Yakup
AYAYDIN yönetiminde Ütğm. Tanju UYSAL, Ütğm. Emre BEZİRGANOĞLU, Ütğm. Gürcan BEĞİŞ isimli
öğrenci ütğm. Subaylarla birlikte Darbe girişimine katılmak, Darbe girişiminde bulunanlara destek olmak amacı
ile Akademileri Komutanlığından çıkış yapan şahıslardan olduğu, Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine sokağa
çıkan vatandaşlarımız tarafından kapatılması üzerine görev yerine ulaşamadan beyanlara göre Gürcan
BEĞİŞ’in okmeydanındaki ikametine geçmek zorunda kaldıkları, sabah saatlerinde ise Harp Akademilerine
geri döndüklerini, yine şahsına ait olan 2 tabancasından birini Darbe girişiminde aktif olarak faaliyet gösteren
şüpheli Murat BİLGEN’e verdiği,

2-Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Komutanlığında yaşanan darbe karşıtı olduğu bilinen
Hava Harp Akademisi öğrenci subaylarından Yüzbaşı Cihan OKUR ile Üsteğmen Hüseyin BALIK’ın Darbe
girişimine katılanlarca akademi amfilerinde rehin alınıp silah, telefonlarına el konulması, kemer ve bağcıkları
çıkartılarak başlarına silahlı öğrenci subayların nöbet el konulmak sureti ile Hava Harp Akademileri
Akademileri Anfilerinde zorla alıkonulması eyleminde saat:00.01’de öğrenci subayların zorla tutulduğu 2.
Katta Yb. Adem İNCİKLİ kapalı tutulan subayların amfileri başında nöbet tutmaları için Yzb. Duran YILMAZ
ve Ütğm. Mehmet BÖREKÇİ’ye talimat verdiği,

3- Şüpheli Mehmet BÖREKÇİ’nin; Darbe girişimine ilişkin darbeci kanat tarafından yapılan
görevlendirmeyle olay gecesi Alb. Hamdi ACAR yönetiminde; Harp Akademilerinden araçlarla çıkarak
ümraniyeden sivil tekniksyenleri alıp, Casper Plazada yaşanan çatışmalara katılan, buradan helikopter ile TRT
ULUS binasına, buradan Vodafone Arena Stadına, buradan da Digitürk yayının kesilmesi amaçlı Digitürk
binasına giden ve burada yaşanan olaylarda aktif rol alan 2016/83968 sayılı soruşturma şüphelilerinden Harp
Akademilerinde görevli üstteğmen Erkan DEMİR’e yola çıkmadan önce iki silahından birini verdiği tespit
edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Şüpheli Gürkan BEĞİŞ’in kollukça alınan ifadesinde;

“…saat:23.00 sıralarında yukarıda numarasını vermiş olduğum telefonum çaldı. Arayan Yüzbaşı
Fatih ÖZDEMİR’di. Çağırma planı devrede Akademi de toplanıyoruz dedi. (Çağırma Planı: Türk Silahlı
Kuvvetlerinin her birliğinin kısa sürede birliklerinde toplanmalarını sağlayan arama planı genel prosedürdür.)
Takiben ben da bu çağırma planı kapsamında Üsteğmen Emre BEZİRGANOĞLU’nu aradım. Çağırma planı
devrede dedim. Daha sonra üzerimi giyinerek Hava Harp Akademisi binasına giderek öğrenim gördüğümüz
500
sınıfa girdim. Ben sınıfa girdiğimde öğrencilerden yaklaşık 8-10 kişi vardı. Yüzbaşı Cihan OKUR yoklama
alıyordu diye hatırlıyorum. Devamında şuanda kimin olduğunu hatırlamadığım kişi Üsteğmen Emre
BEZİRGANOĞLU ile beni Yarbay Yakup AYAYDIN’ın çağırdığını söyledi. Daha sonra ben ve Üsteğmen Emre
BEZİRGANOĞLU Yarbay Yakup AYAYDIN’ın yanına gittik. Yarbayın elinde askeri bir emir olduğunu gördüm
ama içeriğini bana göstermedi ve Genelkurmay Başkanlığından bir emir geldiğini ve bir bölgenin güvenliğini
sağlamaya gideceğimizi, silahlarımızı yanımıza almamızı söyledi. Devamında ben Yarbaya nereye gideceğimizi
sordum. O da bana “Yolda konuşuruz” dedi. Daha sonra eve gidip beylik tabancamı aldım. Üzerimde uçuş
tulumu vardı eve gittiğimde normal eğitim kıyafetimi giydim. Daha sonra nizamiyeye doğru gittim. Akademide
güvensiz bir ortam vardı. Normalde Akademi Lojman bölgesinde subaylar üzerinde silah taşımazlar. Ama o
bölgede elinde silah olan subaylar vardı. Devamında nizamiyeye gittiğimde wolswogen passat 06 DR 4453
plakalı bir aracın içinde Yarbay Yakup AYAYDIN, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ, Üsteğmen Emre
BEZİRGANOĞLU ve Üsteğmen Tanju UYSAL vardı. Aracı Mehmet BÖREKÇİ kullanıyordu. Ben arabaya
geldiğimde Yarbay Yakup AYAYDIN ile Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ aralarında acaba çıksak mı çıkmasak mı
diye konuşuyorlardı. Daha sonra Yarbay çıkalım deyince 1 numaralı nizamiyeden araçla dışarı çıktık.
Çıktığımızda da Beşiktaş istikametine döndük ve radyoyu da açtık. O sırada radyoda “TSK içerisinde bir
grubun yaptığı bir kalkışmadır” diye bir söz duydum. O sırada da sivil halk da dışarıdaydı ve tam safir AVM
nin önünden geçerken dev ekranda 1. Ordu Komutanımız Ümit DÜNDAR’ın “bu bir darbe teşebbüsüdür”
konuşmasını araçtakilerle birlikte gördük. Daha sonra Yarbay Yakup AYAYDIN’a hitaben “komutanım ben bu
işte yokum” dedim. Araçtakilerle aynı şekilde beyanda bulundu. Bunun üzerine araçtakilerle benimle birlikte
aynı şeyleri söyleyince “Arkadaşlar hain bir teşebbüs var, biz bu işe girmiyoruz akademiye geri dönüyoruz”
dedi. Sonra karşı istikametteki yol vatandaşlar tarafından kapatılmıştı yani geldiğimiz yoldan geri ters
istikamete dönemedik. Akademide de emniyetsiz bir ortam olduğu için Yarbay, üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ’ye
”sen E5 istikametine doğru devam et, olaylar yatışana kadar emniyetli bölgede bekleyeceğiz” dedi. Sonra
Mecidiyeköy istikametinden Çağlayana kadar E5 istikametinde devam ettik. E5 vatandaşlar tarafından
kapatıldığını görünce E5’ten çıktık ve o sırada yarbay yine “emniyetli bir yere gidip beklememiz lazım” dedi.
Ben de “Komutanım annemleri evi Okmeydanı’nda annemlerin evi var buraya yakın isterseniz olaylar yatışana
kadar orada bekleyebiliriz ”dedim. Yarbay da “tamam yakınsa gidelim” dedi. Ben de annemi aradım. “anne ev
müsait mi 5 dakika sonra arkadaşlarla geliyoruz” dedim. Annem de uykudan kalkmıştı zaten “hayırdır oğlum”
dedi. Ben de anne TV’yi aç biz biraz sonra geliyoruz dedim. O sırada halkın bizi darbeci askerlerden
zannetmemesi için üzerimizdeki kamuflaj üstünü çıkardık ve ara sokakları kullanarak Okmeydanı’na gittik. Tam
hatırlamıyorum ama saat:01.30 sıralarıydı. Annemin evine giderken illaki çevreden kameralar bizi görmüştür.
İstenildiği takdirde kontrol edilebilir. Evde sadece annem vardı. Babam ve kardeşlerim Yalova’da yazlıktaydı.
Eve geldiğimizde tv açıktı. Ben anneme anne sen yatak odasında bekle biz arkadaşlarla biraz oturalım dedim.
Daha sonra olaylarla ilgili tüm gelişmeleri TV’den izledik. Saat:04.30 a kadar haberleri izledikten sonra
Yarbay “tamam arkadaşlar artık yatalım, dinlenelim, sabah artık duruma görev ortama bakarız hükümet
güvenliği sağladıysa akademiye döneriz” dedi ve hepimiz yatık. Saat:07.30 sıralarında uyandık kalktığımda TV
açıktı Yarbay “şuan emniyet sağlanmış akademiye dönelim ”dedi. Ben de TV’ye baktığımda darbe
teşebbüsünün tamimiyle bastırıldığını gördüm. Daha sonra yine geldiğimiz araca binerek 08.15 sıralarında 2.
Numaralı nizamiyeden akademiye giriş yaptık…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2- Şüpheli Mücahit Yakup AYAYDIN’ın kollukça alınan ifadesinde;

“...Saat 23:30 sıralarında tekrar Ali Orhan TOLLUOĞLU beni arayarak çağırma planı devrededir,
dedi, çağırma planı denildiğinde için prosedür gereği dahili kıyafetlerimi giyerek tekrar akademiye gittim. Yine
ölçme şubede toplanıldı. Albay Levent ÖZÜARAP burada bize Genelkurmaydan harekat yıldırım kodu ile
geldiğini söylediği ve elinde bulunan emri bize okudu. Bu emirde ülke genelinde büyük çaplı bir terör faaliyeti
olduğuna dair bir içerik vardı. Bu emirde sıkıyönetim ve darbe ile alakalı bir içerik yoktu. Bu emir içeriğinde
ülke genelindeki bu terörist saldırıyla alakalı tüm tedbirlerin alınması istenmekteydi. Daha sonra bu emir
kapsamında Levent ÖZÜARAP bize bu tedbirler çerçevesinde akademideki kadro personelinin emrine yine
akademideki öğrenci personel verileceğini söyledi. Bana sözde tahsis edilen öğrencilerden Mehmet BÖREKÇİ,
Tanju UYSAL, Gürhan BEĞİŞ ve Emre BEZİRGANOĞLU isimli öğrencilerin yoklamalarını tamamlayıp hazır
bulunmamız istendi. Bende bu şahısların isimlerini alarak amfide toplanmış olan öğrencilerin bulunduğu yere
gittim. Burada bu şahısları isimlerini okuduğumda ismini hatırlamadığım biri yanıma geldi. Bende bu
501
öğrenciye diğer 3 öğrencinin adını vererek kendilerine ulaşmasını, şahsi silahları ve dahili kıyafetli bir şekilde
yanıma gelmelerini istedim. Daha sonra bende şahsi silahı gidip evimden alacağımdan lojman otoparkında
buluşalım dedim. Ben evden silahımı aldıktan sonra otoparka geldiğimde sadece Mehmet BÖREKÇİ nin
geldiğini gördüm. Diğer öğrencilerin beklediğimiz esnada Mehmet BÖREKÇİ nin arabasındaki radyodan
Başkanımızın darbeye ilişkin kalkışma açıklamasını duydum. Bu açıklamadan sonra bu Darbe girişiminin
büyük bir sorun olacağını, bu Darbe girişimine katılmamak için kendimi nasıl kurtarabilirim şeklinde
düşünmeye başladım ve akademi içerisinde kalırsam daha sonra çıkamayacağımı ve rehin alınabileceğimi
düşündüm. Bu esnada beklemiş olduğum 3 öğrenci de yanımıza geldi. Bana ne yapmamız gerektiğini söylediler,
bende kendilerine ortalığın karıştığını yanlış bir karar vermemek için kendilerini beklettim. Yaklaşık bir saat
boyunca otoparkta bekledik…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3- Müşteki Cihan OKUR’un C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“…Benim üst aramam yapılırken Hüseyin BALIK üsteğmen diğer amfiye alınmak üzere yukarı
çıkartıldı. Amfinin önünde (bu alanda kamera bulunmaktadır) bot bağcıklarım çözdürüldü. Beni arayan iki
arkadaş Hüseyin üsteğmeni aramaya gitti. Hüseyin üsteğmen kendi devresi ve alt devresinin kendisini
aramasını kabul etmeyerek daha kıdemli birinin aramasını istedi. Bunun üzerine ikmal Binbaşı Ahmet KAYA
Hüseyin Üsteğmenin üstünü aradı. Hüseyin üsteğmen ile Ahmet KAYA ikmal binbaşının arasında yapılan
konuşmalarda arkadaşım Hüseyin " ne yapıyorsunuz, ben sizin ne yaptığınızı biliyorum devamlı " benim bir
isteğim var Cihan Yüzbaşı ile helalleşmek istiyorum " dedi. Buna müsaade ettiler helalleştik. Sonrasında
Hüseyin " bari eşlerimize haber verelim " dedi. Bu sesler üzerine Levent ÖZÜARAP Albay üst kata geldi. " ne
oluyor " diye sordu. Hüseyin " eşimizi bilgilendirin " dedi. Oda "bilgilendirmezsek ne olur" dedi. Levent
ÖZÜARAP Albay "bir adım daha atarsa vurun ikisini de vurun "dedi. Bundan sonra amfilerde kapıdan
girdiğinizde tam karşıdaki koltukta oturmaya başladık. Kapıya iki tane silahlı nöbetçi diktiler. İlk nöbetçiler
Yüzbaşı Duran YILMAZ ve Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ idi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4- Müşteki Hüseyin BALIK’ın C.Başsavcılığımızca ifadesinde;

“…FUAYE de konuşma yapan Levent ÖZÜARAP dedi ki “arkadaşlar saat 03.00 İtibarı ile TSK
yönetime el koydu” dedi “KARA, DENİZ, HAVA akademileri üstüne düşen görevleri yapıyor ellerindeki
telefonlarla internette bilgi kirliliği var haberlere çok inanmayın” dedi. Bir süre sonra yine birileri dedi 6 kişi
geliyor ön kapıdan biri ışıkları kapatın dedi sonra LEVENT Albay “ateşe ateşle karşılık verin” dedi sonra bir
anda kırma kollarının çeliş sesini duyduk sonra bir ses daha duydum “havacılar bu yaptığınız kanuna aykırı
TESLİM OLUN çağrısı yapıldı“ hiç bir şekilde çatışma olmadı ve LEVENT albay gelip tekrar arkadaşlar
dışarı i1e koordine kurdum KURMAY BAŞKANI (TÜM GENERAL NEVZAT TAŞDELER) GÖRÜŞTÜM
SIKINTI YOK etrafta bir kaç tane silahla gezenler olabilir onlarda halledilecek diye bir cümle kurdu sonra
sabaha kadar başka bir şey duymadık ben arada sürekli tuvalete gidip geldim bu esnada kapımda bekleyen
nöbetçiler sürekli değişiyordu nöbetçiler arasında YÜZBAŞI DURAN YILMAZ, ÜSTĞ. MEHMET BÖREKÇİ,
YÜZBAŞI ALÎ EMRE DESTEGÜL, ÜSTĞ. ABDULLAH KAYA, ÜSTĞ. ABDULLAH GÖKTAŞ, ÜSTĞ. ÖMER
FARUK SAYGI, ÜSTĞ. METAHAN ATASOY BENİM GÖRDÜKLERİM BU KADAR bu arkadaşlarla her
tuvalete çıktığımda ne oluyor ne bitiyor diye sorduğumda bizde bilmiyoruz seni neden burada tutuyorlar
dediler…” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

5- Şüpheli Hakan AKBULUT’un kollukça alınan ifadesinde;

“…Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ’de 2 silahı olduğunu biliyordum. Binbaşı Cenk ERDOĞAN’ın bize
bildiriminden okul bölgesinden ayrılmayacağımı belirttikten sonra bende Mehmet BÖREKÇİ’yi aradım ve
silah istedim. Mehmet BÖREKÇİ bana silahını bir başka arkadaşına verdiğini söyledi. Bende yapacak bir şey
yok diyerek telefonu kapattım…” şeklinde beyanda bulunduğu,

6- Şüpheli Murat BİLGEN’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Mehmet BÖREKÇİ yi aradığım doğrudur. Kendisini arama sebebim Erkan DEMİR in Mehmet
502
BÖREKÇİ den silah istemesidir…” şeklinde beyanda bulunduğu,

7- Şüpheli Erkan DEMİR’in C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“…15 Temmuz gunu ben tırnağımdaki nasır nedeniyle viziteye cıktım. Daha sonrada birliğe
donmedim, kendi ozel işlerimi hallettikten sonra saat: 20.30 sıralarında eve geldim. Evde televizyona
baktığımda, koprude askerlerin yolu kestiğini gordum. Bizim 76. Donem subayların haberleştiği, Whatsappp
grubu vardır. Buradan atılan mesajla herkesin eğitim kıyafetiyle bulunduğu birliğe gelinmesi isteniyordu. Saat:
20.45'de gorev yaptığım hava harp akademisine geldim. Burada Hamdi ACAR isimli oğretim elemanı olan
Albay, elindeki listede benim de adım olan 4 kişiyi yanına cağırdı. Burada bize, silahlarımızı alarak 10 dakika
icinde nizamiyede hazır bulunmamızı istedi. Ancak benim beylik silahım memlekette olduğu icin, bizim grupta
bulunan usteğmen Murat BİLGEN'in yonlendirmesiyle usteğmen Mehmet BOREKCİ'den iki tane olan
tabancasından birini aldım. 21.15 sıralarında Hamdi ACAR albay nizamiyede sivil aracıyla bizi aldı, yola
çıktığımızda nereye gittiğimizi bilmiyordum. Yolda sorduğumuzda bize Digiturk'e gideceğimizi bize soyledi.
Yolda, Hamdi Albay'ın konuşmalarından Digiturk'e gitmeden once birkac sivil teknik personeli alacağımızı
oğrendim. Biz araclarla boğaz koprusu gecerek, Umraniye tarafına gittik, Trafik nedeniyle epey bir zaman
gecti. Hangi semt olduğunu bilmediğim bir yerde, 5 katlı bir konutun onunde durduk…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

Şüphelinin Darbe girişimi öncesi darbe görevlendirmesi hakkında ifade:

Şüpheli Yzb. Necip DİRİK’in kollukça alınan ifadesinde;


“…İlk başta 2 katlı olan binanın 2. Katında bulunan sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay Yüzbaşı
Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini
hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne
görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN, TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere
görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir öğrenci subay söyledi ancak ismini
hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra dasınıf subayımız olan Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde
bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım şeyler konuştu ancak şok içinde
olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda
çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde bir süre daha sınıfta bekledikten
sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik. Burada Harekât İstihbarat
Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir liste vardı. Aşağısı
kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Albay
Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü PINAR, Yüzbaşı
Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit KESER vardı. Yine
hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf GÜLSER, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Mustafa
Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk
SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ ve ismini
hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı." şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.24. Şüpheli Durdu Selim Ayçetin

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Kara Harp Akademisinde Ölçme ve Değerlendirme
Şube Müdürü – P. Albay

Durumu;
08.09.2016 günü yakalanarak gözaltına alınmış, üst aramasında elde edilen cep telefonu, hafıza kartı
ve simkartına el incelenmek üzere el konulmuş, sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

503
Gözaltında kaldığı tarih: 08/09/2016 ila 21/09/2016 arası
Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

15 Temmuz Darbe girişimi gündüzünde Harp Akademileri yerleşkesinde Darbe girişimine ilişkin
katıldığı toplantı tespiti;

(OLAY 7)olarak belirtilen, kamera kayıtlarından yapılan tespitte; 15 Temmuz 2016 günü
saat:13.00’dan sonra Kara Harp Akademisi Akademik Kurul Odasında 14 öğretim üyesi subayın katılımı ile
aynı gün saat:14.05’de sona eren “DARBEYE YÖNELİK HAZIRLIK TOPLANTISI” olduğu değerlendirilen
toplantıya katıldığı,

Bahse konu toplantıyı düzenleyen-yöneten subaylardan Alb. Ahmet Zeki GEREHAN ve Bnb. Erol
ÖZLEBLEBİCİ’nin darbe yönetim- koordinasyon ekibinden oldukları, “Yurtta Sulh Biziz” adlı Whatsappp
grubunda yazışmalar yaptıkları, dönemin 1'nci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit DÜNDAR'ı derdest etmek için
görevli ekibin başında yer aldıkları, halen firari konumda oldukları, yine Bnb. Murat ÇELİK (Firar) ve Bnb.
Mehmet TÜRK’ün de “Yurtta Sulh Biziz” adlı Whatsappp grubunda yazışmalar yaptıkları, Darbe girişimi
esnasında CNN Türk binasının işgali, Borsa İstanbul binasının işgali ve yaşanan silahlı çatışmalarda aktif olarak
yer aldıkları,Bnb. Hamza MERMER’in ise 3 şehidin ve çok sayıda yaralının yer aldığı TRT Radyo işgalini
gerçekleştiren askerlerin başında yer aldığı, Bnb. Faruk ŞİMŞEK’in Ak Parti İl Bşk. Binasının işgalini
gerçekleştiren darbeci askerlerin başında yer aldığı, Bnb. Erhan SAVUR’un kendilerinden olmayan üst düzey
komutanların derdest edilmesi ve Hasdal Cezaevinde alıkonması faaliyetlerini yöneten ekipte yer aldığı, Bnb.
Serdar TOPALCA'nın ise Darbe girişiminde aktif olarak sahada yer aldıkları, Darbe girişimi öncesinde
düzenlenen bahse konu toplantının da olağan dışı bir gizlilik atmosferinde düzenlendiği, Bnb. Mehmet
TÜRK’ün yaklaşık 40 dk süren toplantıya kapıyı 20 kez açıp kapatarak gözcülük ettiği tespit edilmiştir.

Bahse konu toplantıya ilişkin;


Kara Harp Akademileri Komutanlığında Öğretim Başkanı olan tanık P. Kurmay Albay Ertan
İNALTEKİN’in kollukça alınan ifadesinde;

“…15 Temmuz günü öğlenden önce Harekât İstihbarat Ana Bilim Dalı Başkanı olan P. Kur. Albay
Ahmet Zeki GEREHAN bana “Komutanım biz önümüzdeki dönemin faaliyetlerini bir koordine edip
arkadaşlarla gözden geçirecez, bu toplantıda o günkü kitap okuma faaliyetinde hangi dershaneye hangi
öğretmenin gireceğini de planlayacağız” şeklinde bana aktardı. Normal de bu tür görüşmelerde/toplantılarda
bana bilgi de verilmeyebilir. Hatta Bana öğlenden sonra düzenlenecek olan tören provası ile ilgili bir şey
söylenmedi. Beni de bu toplantıya davet etmedi. Bende bu toplantıya katılmadım. Toplantı saati ile ilgili bir şey
söylemedi. Bana toplantı yerini de söylemedi. Ancak Harekat İstihbarat Ana bilim dalı diğer birimlere göre
daha kalabalık olduğundan 30 a yakın ders hocası olduğundan genelde toplantıları Akademik Kurul Odası da
geniş bir oda olduğundan bu birim toplantılarını genelde Akademik Kurul Odasında düzenlenler. Bizde yine
akademik tüm toplantıları bu odada yaparız.
O gün öğlenden sonra saat:14.30’da bir saat süren okuma faaliyeti başlayacağından Kara Harp
Akademisi Komutanı Selim MERT benden okuma faaliyeti için hangi sınıfta hangi öğretim üyesinin
planlandığını gösterir listeyi istedi, listeyi de Ahmet Zeki GEREHAN hazırlayacağını, son halini vereceğini
bana söylediğinden bu listeyi almak üzere bende çalışma odamın hemen üst katında bulunan, Akademik Kurul
odasına doğru çıktım. Çıktığımda Akademik Kurul odasına girmedim. Merdivenlerin hemen başında Binbaşı
Mehmet TÜRK ve Albay Ahmet Zeki GEREHAN karşıma çıktı. Daha sonrada Akademik Kurul odasından
Binbaşı Zafer ÖZLEBLEBİCİ çıktı. Ben kendilerine bitmedi mi toplantınız daha diye sorduğumda Ahmet Zeki
GEREHAN bana; “Komutanım listeyi hazırladık, çıktı alıyorduk. Bitmek üzere, Zafer size getirecek.” Demesi
üzerine bende listeyi almadan odama geri döndüm. Daha sonra bana listeyi Zafer ÖZLEBLEBİCİ listeyi bana
getirdi. Bende listeyi komutana verdik.
15 Temmuz günü Albay Ahmet Zeki GEREHAN başkanlığında düzenlenen bu toplantıya ilişkin daha
sonra idari tahkikat heyeti olarak kayıtları incelediğimizde bu toplantıya Ölçme Değerlendirme Şube Müdürü
olan Albay Durdu Selim AYÇETİN (Bana bağlı değildir. Direk olarak Tümgeneral Selim MERT’e bağldır.) yine
Harp Tarihi Strateji Anabilim dalında öğretim elemanı olan Albay Feyzullah YENİTEPE ve Harp Tarihi
504
Strateji Anabilim dalında öğretim elemanı olan Binbaşı Halil PULAT’ın ve Harp Tarihi Strateji Anabilim Dalı
Öğretim elemanı olan A. Serdar TOPALCA’nın, Plan Şube Müdürlüğünde Plan Subayı olan Binbaşı Kemal
KAPUCU’nun da katıldığını gördüğümüzde şaşırdık. Çünkü bu şahıslar Albay Ahmet Zeki GEREHAN’ın
başkanı olduğu Anabilim dalı ile ilgisi olmayan, dolayısıyla bana içeriği hakkında bilgi verilen bu bölümün
faaliyetlerine ilişkin düzenlenecek olan bir toplantıda normal şartlarda yer almaması gereken şahıslardır. Yine
bu görüntüleri incelediğimizde toplantıya katıldığını tespit ettiğimiz çok sayıda subayın darbe gecesinde aktif
olarak yer aldığını, pek çoğunun da eylem anında yakalandıklarını, toplantı anında Binbaşı Mehmet TÜRK’ün
sürekli olarak kapıyı açıp kapattığını, sanki gizli bir faaliyete erketelik ettiğini tespit ettik. Bizim
toplantılarımızda bu şekilde bir gizlilik olmaması gerekir.” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

15 Temmuz Darbe girişimi esnasındaki tespit edilen diğer eylemleri ve faaliyetleri:

1-İlimiz 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Topkule kışlasında yaşanan olaylara ilişkin
yürütülen soruşturma kapsamında dosyada tutuklu bulunan astsubay öğrencilerine 13.10.2016 günü
C.Başsavcılığımızca yaptırılan fotoğraf teşhislerine göre;

Şüpheli Durdu Selim AYÇETİN’in 15 Temmuz darbe gecesi 66. Mekanize Piyade Tugay
Komutanlığında (Topkule Kışlası) bulunduğu, kamu kurumlarına işgal için gönderilen araçları, personeli
koordine ettiği,

2- Darbe girişiminin yönetim-koordinasyon biriminde yer alan, Harp Akademilerinin Darbe


girişimindeki görevlendirmeleri sevk ve idare eden ve koordinasyonunu sağlayan, olay tarihinde ilimiz Harp
Akademileri Kara Harp Akadesimi Öğretim üyesi P. Kur. Alb. Ahmet Zeki GEREHAN‘ın “Yurtta Sulh Biziz”
adlı Whatsappp grubu yazışmaları incelendiğinde;

“Alınması gerekenlerin derhal alınması,..., Ok yardıma gidiyoruz,…, Fatih nizamiyedeki duraga gel ,
…, Ok normall devam ediyoruz ,…, Hadimkoy takviye ekibi kimle irtibata gececek konusulan isim orada yok ,
…, Kapida bekliyorlar ,…, Akademi takviye ekibi hadimkoyde ,…, Hadimkoy konum gonderecekti?..., Or k tlf
caliyor acmiyor konum bulunamazmi ,…, 5 ve 2 kor birliklerine istanbulu takviye gorevi verildi ,…,
Kozyatagina dogru 20 polis araci gitmis bilgi ,…, 66 tug k ist il emniyeti cekiyormus ???,…, Tb k na emir
vermis durdu selim bilgi verdi ,…, 1 or khnaHava araci ,…, Gonderilrse cnn vs adam gonderebiliriz ,…, 66 K.
birliklrine cekilin falan demis tedbir??,…, Ntv icin ekip gitti, selimiyeye hava araci olursamedyaya mudahale
edecek ekip var ,…, Koprulerdeki kapama trafik sıkıntısı oluyor birlikler takviyeye ve müdahaleye gidemiyor?,
…, Selimiyede 2 tank 2 zpt bekliyor ama?,…, Selimiyede 3 sb 11 asker heli için hazır ,…, Anadolu yakası gibi ,
…, Hadi mehmt ,…, Eyüp paşa resmi tel eklense,…, Parola?,…, 4” şeklinde mesajları olduğu,

Mesajda belirtilen "Durdu Selim"in şüpheli Durdu Selim AYÇETİN olduğu, Darbe girişiminin
yönetim kademesi ile irtibatlı olarak; Darbe girişiminin Avrupa yakası ayağındaki işgal bölgelerine işgalleri
gerçekleştiren birlik olan 66. Mekazine Piyade Tugayına gittiği, buradan işgal bölgelerine çok sayıda asker ve
askeri araç, silah ve mühimmat sevki olduğu, AK Parti İl Başkanlığı, Valilik binası, İBB Belediye binası, Vatan
Emniyet Müdürlüğü, Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube müdürlüğüne yapılan baskınların bu birlikten çıkan
helikopterler, tanklar ve zırhlı askeri araçlar içerisindeki tam teçhizatlı ağır silahlı askerlerce gerçekleştirildiği,
yine bu birlik içerisinde darbeci askerler ve darbeye karşı çıkanlar arasında yaşanan çatışmada; 1 albay, 1
uzman çavuş ile 1 polis memurunun şehit olduğu, şüphelinin olay gecesi 66. Mekanizeye giderek buradaki
darbe kalkışması faaliyetlerini darbe koordinasyon ekibi ile koordineli bir şekilde yöneten-yönlendiren
şahıslardan biri olduğu anlaşılmıştır.

9.25. Şüpheli Kemal Kapucu

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Kara Harp Akademisinde Plan Subayı – P. Binbaşı

505
Durumu:
08/09/2016 günü yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen silah ve
mühimmatına el konulmuş, sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 08/09/2016 ila 21/09/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

15 Temmuz Darbe girişimi gündüzünde Harp Akademileri yerleşkesinde Darbe girişimine ilişkin
katıldığı toplantı tespiti;

(OLAY 7)olarak belirtilen, kamera kayıtlarından yapılan tespitte; 15 Temmuz 2016 günü
saat:13.00’dan sonra Kara Harp Akademisi Akademik Kurul Odasında 14 öğretim üyesi subayın katılımı ile
aynı gün saat:14.05’de sona eren “DARBEYE YÖNELİK HAZIRLIK TOPLANTISI” olduğu değerlendirilen
toplantıya katıldığı,

Bahse konu toplantıyı düzenleyen-yöneten subaylardan Alb. Ahmet Zeki GEREHAN ve Bnb. Erol
ÖZLEBLEBİCİ’nin darbe yönetim- koordinasyon ekibinden oldukları, “Yurtta Sulh Biziz” adlı Whatsappp
grubunda yazışmalar yaptıkları, dönemin 1'nci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit DÜNDAR'ı derdest etmek için
görevli ekibin başında yer aldıkları, halen firari konumda oldukları, yine Bnb. Murat ÇELİK (Firar) ve Bnb.
Mehmet TÜRK’ün de “Yurtta Sulh Biziz” adlı Whatsappp grubunda yazışmalar yaptıkları, Darbe girişimi
esnasında CNN Türk binasının işgali, Borsa İstanbul binasının işgali ve yaşanan silahlı çatışmalarda aktif olarak
yer aldıkları,Bnb. Hamza MERMER’in ise 3 şehidin ve çok sayıda yaralının yer aldığı TRT Radyo işgalini
gerçekleştiren askerlerin başında yer aldığı, Bnb. Faruk ŞİMŞEK’in Ak Parti İl Bşk. Binasının işgalini
gerçekleştiren darbeci askerlerin başında yer aldığı, Bnb. Erhan SAVUR’un kendilerinden olmayan üst düzey
komutanların derdest edilmesi ve Hasdal Cezaevinde alıkonması faaliyetlerini yöneten ekipte yer aldığı, Bnb.
Serdar TOPALCA'nın ise Darbe girişiminde aktif olarak sahada yer aldıkları, Darbe girişimi öncesinde
düzenlenen bahse konu toplantının da olağan dışı bir gizlilik atmosferinde düzenlendiği, Bnb. Mehmet
TÜRK’ün yaklaşık 40 dk süren toplantıya kapıyı 20 kez açıp kapatarak gözcülük ettiği tespit edilmiştir.

Bahse konu toplantıya ilişkin;


Kara Harp Akademileri Komutanlığında Öğretim Başkanı olan tanık P. Kurmay Albay Ertan
İNALTEKİN’in kollukça alınan ifadesinde;

“…15 Temmuz günü öğlenden önce Harekât İstihbarat Ana Bilim Dalı Başkanı olan P. Kur. Albay
Ahmet Zeki GEREHAN bana “Komutanım biz önümüzdeki dönemin faaliyetlerini bir koordine edip
arkadaşlarla gözden geçirecez, bu toplantıda o günkü kitap okuma faaliyetinde hangi dershaneye hangi
öğretmenin gireceğini de planlayacağız” şeklinde bana aktardı. Normal de bu tür görüşmelerde/toplantılarda
bana bilgi de verilmeyebilir. Hatta Bana öğlenden sonra düzenlenecek olan tören provası ile ilgili bir şey
söylenmedi. Beni de bu toplantıya davet etmedi. Bende bu toplantıya katılmadım. Toplantı saati ile ilgili bir şey
söylemedi. Bana toplantı yerini de söylemedi. Ancak Harekat İstihbarat Ana bilim dalı diğer birimlere göre
daha kalabalık olduğundan 30 a yakın ders hocası olduğundan genelde toplantıları Akademik Kurul Odası da
geniş bir oda olduğundan bu birim toplantılarını genelde Akademik Kurul Odasında düzenlenler. Bizde yine
akademik tüm toplantıları bu odada yaparız.
O gün öğlenden sonra saat:14.30’da bir saat süren okuma faaliyeti başlayacağından Kara Harp
Akademisi Komutanı Selim MERT benden okuma faaliyeti için hangi sınıfta hangi öğretim üyesinin
planlandığını gösterir listeyi istedi, listeyi de Ahmet Zeki GEREHAN hazırlayacağını, son halini vereceğini
bana söylediğinden bu listeyi almak üzere bende çalışma odamın hemen üst katında bulunan, Akademik Kurul
odasına doğru çıktım. Çıktığımda Akademik Kurul odasına girmedim. Merdivenlerin hemen başında Binbaşı
Mehmet TÜRK ve Albay Ahmet Zeki GEREHAN karşıma çıktı. Daha sonrada Akademik Kurul odasından
Binbaşı Zafer ÖZLEBLEBİCİ çıktı. Ben kendilerine bitmedi mi toplantınız daha diye sorduğumda Ahmet Zeki
GEREHAN bana; “Komutanım listeyi hazırladık, çıktı alıyorduk. Bitmek üzere, Zafer size getirecek.” Demesi
üzerine bende listeyi almadan odama geri döndüm. Daha sonra bana listeyi Zafer ÖZLEBLEBİCİ listeyi bana
506
getirdi. Bende listeyi komutana verdik.
15 Temmuz günü Albay Ahmet Zeki GEREHAN başkanlığında düzenlenen bu toplantıya ilişkin daha
sonra idari tahkikat heyeti olarak kayıtları incelediğimizde bu toplantıya Ölçme Değerlendirme Şube Müdürü
olan Albay Durdu Selim AYÇETİN (Bana bağlı değildir. Direk olarak Tümgeneral Selim MERT’e bağldır.) yine
Harp Tarihi Strateji Anabilim dalında öğretim elemanı olan Albay Feyzullah YENİTEPE ve Harp Tarihi
Strateji Anabilim dalında öğretim elemanı olan Binbaşı Halil PULAT’ın ve Harp Tarihi Strateji Anabilim Dalı
Öğretim elemanı olan A. Serdar TOPALCA’nın, Plan Şube Müdürlüğünde Plan Subayı olan Binbaşı Kemal
KAPUCU’nun da katıldığını gördüğümüzde şaşırdık. Çünkü bu şahıslar Albay Ahmet Zeki GEREHAN’ın
başkanı olduğu Anabilim dalı ile ilgisi olmayan, dolayısıyla bana içeriği hakkında bilgi verilen bu bölümün
faaliyetlerine ilişkin düzenlenecek olan bir toplantıda normal şartlarda yer almaması gereken şahıslardır. Yine
bu görüntüleri incelediğimizde toplantıya katıldığını tespit ettiğimiz çok sayıda subayın darbe gecesinde aktif
olarak yer aldığını, pek çoğunun da eylem anında yakalandıklarını, toplantı anında Binbaşı Mehmet TÜRK’ün
sürekli olarak kapıyı açıp kapattığını, sanki gizli bir faaliyete erketelik ettiğini tespit ettik. Bizim
toplantılarımızda bu şekilde bir gizlilik olmaması gerekir.” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.26. Şüpheli Halil Pulat

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Kara Harp Akademisinde Öğretim Elemanı – P.
Binbaşı

Durumu:
08/09/2016 günü yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen silah ve
mühimmatına el konulmuş, sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 08/09/2016 ila 21/09/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisakına ilişkin olarak;

Ankara C. Başsavcılığının 2016/100074 sayılı 2010 yılı KPSS soruşturması kapsamında şüphelinin
eşi Nesrin PULAT’ın soruşturmanın şüphelilerinden olduğu tespit edilmiştir.

15 Temmuz Darbe girişimi gündüzünde Harp Akademileri yerleşkesinde Darbe girişimine ilişkin
katıldığı toplantı tespiti;

(OLAY 7)olarak belirtilen, kamera kayıtlarından yapılan tespitte; 15 Temmuz 2016 günü
saat:13.00’dan sonra Kara Harp Akademisi Akademik Kurul Odasında 14 öğretim üyesi subayın katılımı ile
aynı gün saat:14.05’de sona eren “DARBEYE YÖNELİK HAZIRLIK TOPLANTISI” olduğu değerlendirilen
toplantıya katıldığı,

Bahse konu toplantıyı düzenleyen-yöneten subaylardan Alb. Ahmet Zeki GEREHAN ve Bnb. Erol
ÖZLEBLEBİCİ’nin darbe yönetim- koordinasyon ekibinden oldukları, “Yurtta Sulh Biziz” adlı Whatsappp
grubunda yazışmalar yaptıkları, dönemin 1'nci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit DÜNDAR'ı derdest etmek için
görevli ekibin başında yer aldıkları, halen firari konumda oldukları, yine Bnb. Murat ÇELİK (Firar) ve Bnb.
Mehmet TÜRK’ün de “Yurtta Sulh Biziz” adlı Whatsappp grubunda yazışmalar yaptıkları, Darbe girişimi
esnasında CNN Türk binasının işgali, Borsa İstanbul binasının işgali ve yaşanan silahlı çatışmalarda aktif olarak
yer aldıkları,Bnb. Hamza MERMER’in ise 3 şehidin ve çok sayıda yaralının yer aldığı TRT Radyo işgalini
gerçekleştiren askerlerin başında yer aldığı, Bnb. Faruk ŞİMŞEK’in Ak Parti İl Bşk. Binasının işgalini
gerçekleştiren darbeci askerlerin başında yer aldığı, Bnb. Erhan SAVUR’un kendilerinden olmayan üst düzey
komutanların derdest edilmesi ve Hasdal Cezaevinde alıkonması faaliyetlerini yöneten ekipte yer aldığı, Bnb.
Serdar TOPALCA'nın ise Darbe girişiminde aktif olarak sahada yer aldıkları, Darbe girişimi öncesinde
düzenlenen bahse konu toplantının da olağan dışı bir gizlilik atmosferinde düzenlendiği, Bnb. Mehmet
507
TÜRK’ün yaklaşık 40 dk süren toplantıya kapıyı 20 kez açıp kapatarak gözcülük ettiği tespit edilmiştir.

Bahse konu toplantıya ilişkin;


Kara Harp Akademileri Komutanlığında Öğretim Başkanı olan tanık P. Kurmay Albay Ertan
İNALTEKİN’in kollukça alınan ifadesinde;

“…15 Temmuz günü öğlenden önce Harekât İstihbarat Ana Bilim Dalı Başkanı olan P. Kur. Albay
Ahmet Zeki GEREHAN bana “Komutanım biz önümüzdeki dönemin faaliyetlerini bir koordine edip
arkadaşlarla gözden geçirecez, bu toplantıda o günkü kitap okuma faaliyetinde hangi dershaneye hangi
öğretmenin gireceğini de planlayacağız” şeklinde bana aktardı. Normal de bu tür görüşmelerde/toplantılarda
bana bilgi de verilmeyebilir. Hatta Bana öğlenden sonra düzenlenecek olan tören provası ile ilgili bir şey
söylenmedi. Beni de bu toplantıya davet etmedi. Bende bu toplantıya katılmadım. Toplantı saati ile ilgili bir şey
söylemedi. Bana toplantı yerini de söylemedi. Ancak Harekat İstihbarat Ana bilim dalı diğer birimlere göre
daha kalabalık olduğundan 30 a yakın ders hocası olduğundan genelde toplantıları Akademik Kurul Odası da
geniş bir oda olduğundan bu birim toplantılarını genelde Akademik Kurul Odasında düzenlenler. Bizde yine
akademik tüm toplantıları bu odada yaparız.
O gün öğlenden sonra saat:14.30’da bir saat süren okuma faaliyeti başlayacağından Kara Harp
Akademisi Komutanı Selim MERT benden okuma faaliyeti için hangi sınıfta hangi öğretim üyesinin
planlandığını gösterir listeyi istedi, listeyi de Ahmet Zeki GEREHAN hazırlayacağını, son halini vereceğini
bana söylediğinden bu listeyi almak üzere bende çalışma odamın hemen üst katında bulunan, Akademik Kurul
odasına doğru çıktım. Çıktığımda Akademik Kurul odasına girmedim. Merdivenlerin hemen başında Binbaşı
Mehmet TÜRK ve Albay Ahmet Zeki GEREHAN karşıma çıktı. Daha sonrada Akademik Kurul odasından
Binbaşı Zafer ÖZLEBLEBİCİ çıktı. Ben kendilerine bitmedi mi toplantınız daha diye sorduğumda Ahmet Zeki
GEREHAN bana; “Komutanım listeyi hazırladık, çıktı alıyorduk. Bitmek üzere, Zafer size getirecek.” Demesi
üzerine bende listeyi almadan odama geri döndüm. Daha sonra bana listeyi Zafer ÖZLEBLEBİCİ listeyi bana
getirdi. Bende listeyi komutana verdik.
15 Temmuz günü Albay Ahmet Zeki GEREHAN başkanlığında düzenlenen bu toplantıya ilişkin daha
sonra idari tahkikat heyeti olarak kayıtları incelediğimizde bu toplantıya Ölçme Değerlendirme Şube Müdürü
olan Albay Durdu Selim AYÇETİN (Bana bağlı değildir. Direk olarak Tümgeneral Selim MERT’e bağldır.) yine
Harp Tarihi Strateji Anabilim dalında öğretim elemanı olan Albay Feyzullah YENİTEPE ve Harp Tarihi
Strateji Anabilim dalında öğretim elemanı olan Binbaşı Halil PULAT’ın ve Harp Tarihi Strateji Anabilim Dalı
Öğretim elemanı olan A. Serdar TOPALCA’nın, Plan Şube Müdürlüğünde Plan Subayı olan Binbaşı Kemal
KAPUCU’nun da katıldığını gördüğümüzde şaşırdık. Çünkü bu şahıslar Albay Ahmet Zeki GEREHAN’ın
başkanı olduğu Anabilim dalı ile ilgisi olmayan, dolayısıyla bana içeriği hakkında bilgi verilen bu bölümün
faaliyetlerine ilişkin düzenlenecek olan bir toplantıda normal şartlarda yer almaması gereken şahıslardır. Yine
bu görüntüleri incelediğimizde toplantıya katıldığını tespit ettiğimiz çok sayıda subayın darbe gecesinde aktif
olarak yer aldığını, pek çoğunun da eylem anında yakalandıklarını, toplantı anında Binbaşı Mehmet TÜRK’ün
sürekli olarak kapıyı açıp kapattığını, sanki gizli bir faaliyete erketelik ettiğini tespit ettik. Bizim
toplantılarımızda bu şekilde bir gizlilik olmaması gerekir.” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

Darbe girişimi esnasındaki tespit edilen diğer eylemleri ve faaliyetleri:

Tespit 1: 15 Temmuz gecesi ilimiz Şişli ilçesinde bulunan TRT Radyo binasının darbeci askerlerce
ele geçirilmesi olayında; polis eyleme müdahale ederek TRT binasını ele geçiren/işgal eden darbeci unsurlara
teslim olma çağrıları yapıldığı, işgalci darbeciler ise çağrıya silahla karşılık vererek polislerin ve vatandaşların
üzerine doğru ateş etmeye başladıkları, açılan ateş neticesinde Şişli İlçe Emniyet Müdürü Melih EKİCİ’nin
yaralandığı, çatışmaların sabaha kadar devam ettiği, çatışmalar neticesinde çok sayıda vatandaşımızın
yaralandığı, 3 vatandaşımızın kaldırıldıkları hastanelerde şehit olduğu, darbeci askerlerin 16.07.2016 günü
saat:05.40 sıralarında Hamza MERMER Binbaşı ve yanında bulunan 3 yüzbaşı, 1 üsteğmen ve 17 er ile birlikte
yakalanarak teslim alındığı,

Hamza MERMER isimli şahsın yapılan üst aramasında üzerinden elde edilen not defteri içerisinde el
yazımı ikiye katlanmış vaziyette beyaz not kâğıdına el yazısı ile yazılmış dokümanda;
508
"P 11Yüksek İnisiyatif, görev komutası… Ne gerekiyorsa yap! Ateş açmasa tereddüt yok’
Toparlanmalarına fırsat verme yok, kararsızlık yok! Law, v.s deyip geri durma! Emir verilmeden görev mahali
terk edilmeyecek… Telefon kullanımı, (önce ve sonra) dikkat Kontrol altına alınan yerdeki bilgi ve evrak
güvenliği." yazıldığı görüldüğü, yazının alt kısmında mavi tükenmez kalemle, "ÇIKIŞ SAATİ: SERBEST
HAZIR BUL. SAATİ:19.00" ibaresinin yer aldığı,
Aynı sayfanın arka kısmında kırmızı kalem ile "6.ıncı Alay" başlığı altında "Müslüm Kaya Nebi
Alb." yazdığı, yanında ise karalanmış vaziyette okunduğu kadarı ile "Yüksel DEMİR" yazdığı, alt kısımlarında
ise 1.2…21’e kadar sıralı isim listesi ile askerlerin görev yerlerinin yazdığı liste bulunduğu, listede;
3. sırada "Halil PULAT" karşısında parantez içinde mavi kalem ile "(TRT TV/Ulus)" ibaresinin yer
aldığı,
Hamza MERMER’in üzerinden mavi renkli not defterinin bulunduğu not defterinin en üst
sayfasında tükenmez kalem ile el yazısı;
"TSK Emir K………… içerisinde Türk Milleti adına yönetime el konulmuştur. Hepiniz TSK’nın
emrindesiniz. Sizlerden en yukarı düzeyde iş birliği bekliyorum. Mukavemet göstermeniz halinde en şiddetli
şekilde misli ile mukabele edeceğim. 16 0330 6 gün, 05323371854" yazılarının yer aldığı,

Sonuç olarak Darbe girişiminde; TRT Radyo binasının işgali eylemini yöneten Binbaşı Hamza
MERMER’den elde edilen görevlendirme listesinde Halil PULAT isimli şahsın (TRT TV/Ulus)' da
görevlendirildiği,
Şüpheliler Hamza Mermer ile Halil Pulat’ın 15 temmuz gündüz vaktinde yapılan toplantıya
katılanlar arasında olduğu,

Şüpheli Halil PULAT’ın Darbe girişimi öncesi darbeci kanat tarafından TRT TV Ulus baskınına
katılacak ekipte görevlendirildiği, kalkışmadan önceden haberdar olduğu, toplantıyla görevlendirmesinin
yapıldığı tespit edilmiştir.

Tespit 2:Darbe girişminde Kara Harp Akademilerinden yapılan görevlendirmeyle İl Jandarma


Komutanlığına giden şüpheli Selçuk TIRAŞ’ın kollukça alınan ifadesinde Selçuk TIRAŞ’ın kullandığı
5073387466 numaralı hattının Darbe girişimi esnasında 16.07.2016 günü saat; 23:48:09’de 5456868654
numaralı hat kullanıcısı Halil PULAT tarafından arandığı, 192 sn süre görüşme yapıldığı, görüşme esnasında
Selçuk TIRAŞ’ın baz bilgisinin Seyrantepe yolu Yenı Camlık cad. no:1,Istanbul olduğu tespit edilmiş, şahsa
ifadesinde bu husus sorulduğunda;

“Halil PULAT öğretim elemanıdır, o gün nöbetçi amiriydi, Cihan ŞAHİN ile ilgili sorular sordu.
Belirtilen lokasyon evime ve akademiye yakın bir lokasyondur, ben ikametimde idim.” şeklinde beyanda
bulunduğu anlaşılmıştır.

9.29. Şüpheli Murat Özcan

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Kara Harp Akademisinde Öğretim Elemanı –Binbaşı

Durumu:
08/09/2016 günü yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen silah ve
mühimmatına el konulmuş, sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 08/09/2016 ila 21/09/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

15 Temmuz Darbe girişimi gündüzünde Harp Akademileri yerleşkesinde Darbe girişimine ilişkin
katıldığı toplantı tespiti;

(OLAY 7)olarak belirtilen, kamera kayıtlarından yapılan tespitte; 15 Temmuz 2016 günü
509
saat:13.00’dan sonra Kara Harp Akademisi Akademik Kurul Odasında 14 öğretim üyesi subayın katılımı ile
aynı gün saat:14.05’de sona eren “DARBEYE YÖNELİK HAZIRLIK TOPLANTISI” olduğu değerlendirilen
toplantıya katıldığı,

Bahse konu toplantıyı düzenleyen-yöneten subaylardan Alb. Ahmet Zeki GEREHAN ve Bnb. Erol
ÖZLEBLEBİCİ’nin darbe yönetim- koordinasyon ekibinden oldukları, “Yurtta Sulh Biziz” adlı Whatsappp
grubunda yazışmalar yaptıkları, dönemin 1'nci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit DÜNDAR'ı derdest etmek için
görevli ekibin başında yer aldıkları, halen firari konumda oldukları, yine Bnb. Murat ÇELİK (Firar) ve Bnb.
Mehmet TÜRK’ün de “Yurtta Sulh Biziz” adlı Whatsappp grubunda yazışmalar yaptıkları, Darbe girişimi
esnasında CNN Türk binasının işgali, Borsa İstanbul binasının işgali ve yaşanan silahlı çatışmalarda aktif olarak
yer aldıkları,Bnb. Hamza MERMER’in ise 3 şehidin ve çok sayıda yaralının yer aldığı TRT Radyo işgalini
gerçekleştiren askerlerin başında yer aldığı, Bnb. Faruk ŞİMŞEK’in Ak Parti İl Bşk. Binasının işgalini
gerçekleştiren darbeci askerlerin başında yer aldığı, Bnb. Erhan SAVUR’un kendilerinden olmayan üst düzey
komutanların derdest edilmesi ve Hasdal Cezaevinde alıkonması faaliyetlerini yöneten ekipte yer aldığı, Bnb.
Serdar TOPALCA'nın ise Darbe girişiminde aktif olarak sahada yer aldıkları, Darbe girişimi öncesinde
düzenlenen bahse konu toplantının da olağan dışı bir gizlilik atmosferinde düzenlendiği, Bnb. Mehmet
TÜRK’ün yaklaşık 40 dk süren toplantıya kapıyı 20 kez açıp kapatarak gözcülük ettiği tespit edilmiştir.

Bahse konu toplantıya ilişkin;


Kara Harp Akademileri Komutanlığında Öğretim Başkanı olan tanık P. Kurmay Albay Ertan
İNALTEKİN’in kollukça alınan ifadesinde;

“…15 Temmuz günü öğlenden önce Harekât İstihbarat Ana Bilim Dalı Başkanı olan P. Kur. Albay
Ahmet Zeki GEREHAN bana “Komutanım biz önümüzdeki dönemin faaliyetlerini bir koordine edip
arkadaşlarla gözden geçirecez, bu toplantıda o günkü kitap okuma faaliyetinde hangi dershaneye hangi
öğretmenin gireceğini de planlayacağız” şeklinde bana aktardı. Normal de bu tür görüşmelerde/toplantılarda
bana bilgi de verilmeyebilir. Hatta Bana öğlenden sonra düzenlenecek olan tören provası ile ilgili bir şey
söylenmedi. Beni de bu toplantıya davet etmedi. Bende bu toplantıya katılmadım. Toplantı saati ile ilgili bir şey
söylemedi. Bana toplantı yerini de söylemedi. Ancak Harekat İstihbarat Ana bilim dalı diğer birimlere göre
daha kalabalık olduğundan 30 a yakın ders hocası olduğundan genelde toplantıları Akademik Kurul Odası da
geniş bir oda olduğundan bu birim toplantılarını genelde Akademik Kurul Odasında düzenlenler. Bizde yine
akademik tüm toplantıları bu odada yaparız.
O gün öğlenden sonra saat:14.30’da bir saat süren okuma faaliyeti başlayacağından Kara Harp
Akademisi Komutanı Selim MERT benden okuma faaliyeti için hangi sınıfta hangi öğretim üyesinin
planlandığını gösterir listeyi istedi, listeyi de Ahmet Zeki GEREHAN hazırlayacağını, son halini vereceğini
bana söylediğinden bu listeyi almak üzere bende çalışma odamın hemen üst katında bulunan, Akademik Kurul
odasına doğru çıktım. Çıktığımda Akademik Kurul odasına girmedim. Merdivenlerin hemen başında Binbaşı
Mehmet TÜRK ve Albay Ahmet Zeki GEREHAN karşıma çıktı. Daha sonrada Akademik Kurul odasından
Binbaşı Zafer ÖZLEBLEBİCİ çıktı. Ben kendilerine bitmedi mi toplantınız daha diye sorduğumda Ahmet Zeki
GEREHAN bana; “Komutanım listeyi hazırladık, çıktı alıyorduk. Bitmek üzere, Zafer size getirecek.” Demesi
üzerine bende listeyi almadan odama geri döndüm. Daha sonra bana listeyi Zafer ÖZLEBLEBİCİ listeyi bana
getirdi. Bende listeyi komutana verdik.
15 Temmuz günü Albay Ahmet Zeki GEREHAN başkanlığında düzenlenen bu toplantıya ilişkin daha
sonra idari tahkikat heyeti olarak kayıtları incelediğimizde bu toplantıya Ölçme Değerlendirme Şube Müdürü
olan Albay Durdu Selim AYÇETİN (Bana bağlı değildir. Direk olarak Tümgeneral Selim MERT’e bağldır.) yine
Harp Tarihi Strateji Anabilim dalında öğretim elemanı olan Albay Feyzullah YENİTEPE ve Harp Tarihi
Strateji Anabilim dalında öğretim elemanı olan Binbaşı Halil PULAT’ın ve Harp Tarihi Strateji Anabilim Dalı
Öğretim elemanı olan A. Serdar TOPALCA’nın, Plan Şube Müdürlüğünde Plan Subayı olan Binbaşı Kemal
KAPUCU’nun da katıldığını gördüğümüzde şaşırdık. Çünkü bu şahıslar Albay Ahmet Zeki GEREHAN’ın
başkanı olduğu Anabilim dalı ile ilgisi olmayan, dolayısıyla bana içeriği hakkında bilgi verilen bu bölümün
faaliyetlerine ilişkin düzenlenecek olan bir toplantıda normal şartlarda yer almaması gereken şahıslardır. Yine
bu görüntüleri incelediğimizde toplantıya katıldığını tespit ettiğimiz çok sayıda subayın darbe gecesinde aktif
olarak yer aldığını, pek çoğunun da eylem anında yakalandıklarını, toplantı anında Binbaşı Mehmet TÜRK’ün
510
sürekli olarak kapıyı açıp kapattığını, sanki gizli bir faaliyete erketelik ettiğini tespit ettik. Bizim
toplantılarımızda bu şekilde bir gizlilik olmaması gerekir.” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

Şüphelinin Darbe girişimi esnasındaki tespit edilen diğer eylemleri ve faaliyetleri:

Şüpheli Murat ÖZCAN’ın kollukça alınan ifadesinde özetle;


“15 Temmuz günü rutin bir şekilde derslere girdiğini, Saat: 13.30 civarı Akademide Kurul Odasında
mezuniyet töreniyle alakalı bir toplantıya katıldığını. Saat 18.30 civarında mesaimi bitirerek ikametine gittiğini.
Saat:22.00 den sonra 34 BC 0783 plakalı kendime ait aracıyla Samandıra da oturan abisinin yanına gitmek
için Akademiden dışarı çıktığını. Saat: 23.30 gibi birinci köprüden karşıya geçerken köprüde tankları ve
askerleri gördüğünü. Sonrasında darbe kalkışması olduğunu radyodan öğrendiğini. Olayı öğrendikten sonra
Akademi içerisinde bulunan ikametine dönmeye çalıştığını. 2. Köprüden geçmeye çalışırken Kavacık civarında
yoğun trafikte kaldığını köprü kapalı olduğu için akademiye dönemediğini sabaha kadar Kavacık civarında
aracının içerisinde beklediğini. Sabah saat: 09.30 civarında köprü açıldıktan akademiye gittiğini.” beyan ettiği,

Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/83805 sayılı soruşturma dosyası (2. Zırhlı Tugayında
darbe gecesi yürütülen eylem ve faaliyetler) kapsamında tutuklu bulunan Hakan TANRIKOLUOĞLU’nun
soruşturma kapsamında C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“15 Temmuz günü saat 14.15 sıralarında Albay Ahmet Zeki Gerehan’ın konuşma yapacağı öğrenci
subayların katıldığı bir toplantıya katıldığını, toplantıda Albay Ahmet Zeki Gerehan’ın “Genel Kurmaydan bir
emir geldiğini, listede okuyacağı öğrenci subayların bu akşam belirtilen birliklere takviye amacıyla gideceğini
ve gittikleri birliklerde, kışla emniyetini alacaklarını ” ifade eder bir konuşma yaptığını konuşmadan sonra o
sırada toplantıdaki hemen hemen bütün öğrenci subayların isimleriyle takviye amacıyla gidecekleri birliklerin
isimlerinin okunduğunu. Okunan birliklerden aynı birliklere görevlendirilen öğrencilerden sorumlu öğretim
elemanının kim olduğunu söyleyerek herkes kendi öğretim elemanıyla gideceğini söylediğini.Kendisinin,
Binbaşı Hakan BOLAT, Yüzbaşı Hakan EROL, Yüzbaşı Celil AYBAR, Yüzbaşı Abdullah SEZGİN, Yüzbaşı
Yüksel KOÇAK, Yüzbaşı Ali CÖMERT ve Yüzbaşı Fatih PAŞALIOĞLU ile birlikte Nurettin Baransel Kışlasında
2. Zırhlı tugayında görevlendirildiğini Sorumlu öğretim elemanı olarak Kurmay Binbaşı Murat Özcan’ın
isminin okunduğunu, sonrasında sorumlu eğitim elemanı Binbaşı Murat Özcan’ın kendilerini bir sınıfta
toplayarak sivil olarak, askeri kamuflajlarını yanlarına alarak saat 23.00 te Baransel Kışlasına hareket
edeceklerini söylediğini, akşam saat 21:50 sıralarında hareket saatinin 22:00 da olduğunun söylendiğini,
görevli olduğu Nurettin Baransel Kışlası 2. Zırhlı tugayına gitmek üzere Yüzbaşı Hakan Erol, Binbaşı Hakan
Bolat ve Yüzbaşı Celil Aybar’ı alarak yola çıktığını, görev yerlerine gittiklerinde kendilerinden sorumlu
öğretim elemanı Binbaşı Murat ÖZCAN’ ın görev yerinde olmadığını gördüklerini” beyan ettiği,

2-Aynı soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Hakan EROL’ un soruşturma kapsamında


C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“15 Temmuz günü saat 14.15 sıralarında Albay Ahmet Zeki Gerehan’ın konuşma yapacağı öğrenci
subayların katıldığı bir toplantıya katıldığını, toplantıda Albay Ahmet Zeki Gerehan’ın “Genel Kurmaydan bir
emir geldiğini, listede okuyacağı öğrenci subayların bu akşam belirtilen birliklere takviye amacıyla gideceğini
ve gittikleri birliklerde, kışla emniyetini alacaklarını ” ifade eder bir konuşma yaptığını konuşmadan sonra o
sırada toplantıdaki hemen hemen bütün öğrenci subayların isimleriyle takviye amacıyla gidecekleri birliklerin
isimlerinin okunduğunu. Okunan birliklerden aynı birliklere görevlendirilen öğrencilerden sorumlu öğretim
elemanının kim olduğunu söyleyerek herkes kendi öğretim elemanıyla gideceğini söylediğini.Kendisinin,
Binbaşı Hakan BOLAT, Yüzbaşı Hakan TANRIKOLUOĞLU, Yüzbaşı Celil AYBAR, Yüzbaşı Abdullah SEZGİN,
Yüzbaşı Yüksel KOÇAK, Yüzbaşı Ali CÖMERT ve Yüzbaşı Fatih PAŞALIOĞLU ile birlikte Nurettin Baransel
Kışlasında 2. Zırhlı tugayında görevlendirildiğini Sorumlu öğretim elemanı olarak Kurmay Binbaşı Murat
Özcan’ın isminin okunduğunu, akşam saat 22:00 sıralarında hareket görevli olduğu Nurettin Baransel Kışlası
511
2. Zırhlı tugayına gitmek üzere Yüzbaşı Hakan TANRIKOLUOĞLU’nun aracıyla Binbaşı Hakan Bolat ve
Yüzbaşı Celil AYBARLA yola çıktıklarını, görev yerlerine gittiklerinde kendilerinden sorumlu öğretim elemanı
Binbaşı Murat ÖZCAN’ın görev yerinde olmadığını gördüklerini" beyan ettiği,

Yukarıda özetle sunulan ifadeler doğrultusunda; şüpheli Murat ÖZCAN'ın savunmasının çelişkili
olduğu, 15 Temmuz 2016 günü yapılan darbe görevlendirmelerinden ve sorumlu olduğu öğrenci subaylara
verdiği talimatlardan hiç bahsetmediği, şüphelinin görevli olduğu Nurettin Baransel Kışlası 2. Zırhlı Tugayına
gitmek için Anadolu yakasına geçtiği, yoğun trafik nedeniyle görev yerine varamadığı, köprüler kapalı
olduğundan Akademiye geri dönüş de yapamadığı anlaşılmıştır.

9.28. Şüpheli Feyzullah Yenitepe

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Kara Harp Akademisinde Öğretim Elemanı – P. Albay

Durumu:

08/09/2016 günü yakalanarak gözaltına alınmış, üst aramasında elde edilen cep telefonu, ve
simkartına, silah ve mühimmatına el konulmuş, sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 08/09/2016 ila 21/09/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

15 Temmuz Darbe girişimi gündüzünde Harp Akademileri yerleşkesinde Darbe girişimine ilişkin
katıldığı toplantı tespiti;

(OLAY 7)olarak belirtilen, kamera kayıtlarından yapılan tespitte; 15 Temmuz 2016 günü
saat:13.00’dan sonra Kara Harp Akademisi Akademik Kurul Odasında 14 öğretim üyesi subayın katılımı ile
aynı gün saat:14.05’de sona eren “DARBEYE YÖNELİK HAZIRLIK TOPLANTISI” olduğu değerlendirilen
toplantıya katıldığı,

Bahse konu toplantıyı düzenleyen-yöneten subaylardan Alb. Ahmet Zeki GEREHAN ve Bnb. Erol
ÖZLEBLEBİCİ’nin darbe yönetim- koordinasyon ekibinden oldukları, “Yurtta Sulh Biziz” adlı Whatsappp
grubunda yazışmalar yaptıkları, dönemin 1'nci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit DÜNDAR'ı derdest etmek için
görevli ekibin başında yer aldıkları, halen firari konumda oldukları, yine Bnb. Murat ÇELİK (Firar) ve Bnb.
Mehmet TÜRK’ün de “Yurtta Sulh Biziz” adlı Whatsappp grubunda yazışmalar yaptıkları, Darbe girişimi
esnasında CNN Türk binasının işgali, Borsa İstanbul binasının işgali ve yaşanan silahlı çatışmalarda aktif olarak
yer aldıkları,Bnb. Hamza MERMER’in ise 3 şehidin ve çok sayıda yaralının yer aldığı TRT Radyo işgalini
gerçekleştiren askerlerin başında yer aldığı, Bnb. Faruk ŞİMŞEK’in Ak Parti İl Bşk. Binasının işgalini
gerçekleştiren darbeci askerlerin başında yer aldığı, Bnb. Erhan SAVUR’un kendilerinden olmayan üst düzey
komutanların derdest edilmesi ve Hasdal Cezaevinde alıkonması faaliyetlerini yöneten ekipte yer aldığı, Bnb.
Serdar TOPALCA'nın ise Darbe girişiminde aktif olarak sahada yer aldıkları, Darbe girişimi öncesinde
düzenlenen bahse konu toplantının da olağan dışı bir gizlilik atmosferinde düzenlendiği, Bnb. Mehmet
TÜRK’ün yaklaşık 40 dk süren toplantıya kapıyı 20 kez açıp kapatarak gözcülük ettiği tespit edilmiştir.

Bahse konu toplantıya ilişkin;


Kara Harp Akademileri Komutanlığında Öğretim Başkanı olan tanık P. Kurmay Albay Ertan
İNALTEKİN’in kollukça alınan ifadesinde;

“…15 Temmuz günü öğlenden önce Harekât İstihbarat Ana Bilim Dalı Başkanı olan P. Kur. Albay
Ahmet Zeki GEREHAN bana “Komutanım biz önümüzdeki dönemin faaliyetlerini bir koordine edip
arkadaşlarla gözden geçirecez, bu toplantıda o günkü kitap okuma faaliyetinde hangi dershaneye hangi
öğretmenin gireceğini de planlayacağız” şeklinde bana aktardı. Normal de bu tür görüşmelerde/toplantılarda
512
bana bilgi de verilmeyebilir. Hatta Bana öğlenden sonra düzenlenecek olan tören provası ile ilgili bir şey
söylenmedi. Beni de bu toplantıya davet etmedi. Bende bu toplantıya katılmadım. Toplantı saati ile ilgili bir şey
söylemedi. Bana toplantı yerini de söylemedi. Ancak Harekat İstihbarat Ana bilim dalı diğer birimlere göre
daha kalabalık olduğundan 30 a yakın ders hocası olduğundan genelde toplantıları Akademik Kurul Odası da
geniş bir oda olduğundan bu birim toplantılarını genelde Akademik Kurul Odasında düzenlenler. Bizde yine
akademik tüm toplantıları bu odada yaparız.
O gün öğlenden sonra saat:14.30’da bir saat süren okuma faaliyeti başlayacağından Kara Harp
Akademisi Komutanı Selim MERT benden okuma faaliyeti için hangi sınıfta hangi öğretim üyesinin
planlandığını gösterir listeyi istedi, listeyi de Ahmet Zeki GEREHAN hazırlayacağını, son halini vereceğini
bana söylediğinden bu listeyi almak üzere bende çalışma odamın hemen üst katında bulunan, Akademik Kurul
odasına doğru çıktım. Çıktığımda Akademik Kurul odasına girmedim. Merdivenlerin hemen başında Binbaşı
Mehmet TÜRK ve Albay Ahmet Zeki GEREHAN karşıma çıktı. Daha sonrada Akademik Kurul odasından
Binbaşı Zafer ÖZLEBLEBİCİ çıktı. Ben kendilerine bitmedi mi toplantınız daha diye sorduğumda Ahmet Zeki
GEREHAN bana; “Komutanım listeyi hazırladık, çıktı alıyorduk. Bitmek üzere, Zafer size getirecek.” Demesi
üzerine bende listeyi almadan odama geri döndüm. Daha sonra bana listeyi Zafer ÖZLEBLEBİCİ listeyi bana
getirdi. Bende listeyi komutana verdik.
15 Temmuz günü Albay Ahmet Zeki GEREHAN başkanlığında düzenlenen bu toplantıya ilişkin daha
sonra idari tahkikat heyeti olarak kayıtları incelediğimizde bu toplantıya Ölçme Değerlendirme Şube Müdürü
olan Albay Durdu Selim AYÇETİN (Bana bağlı değildir. Direk olarak Tümgeneral Selim MERT’e bağldır.) yine
Harp Tarihi Strateji Anabilim dalında öğretim elemanı olan Albay Feyzullah YENİTEPE ve Harp Tarihi
Strateji Anabilim dalında öğretim elemanı olan Binbaşı Halil PULAT’ın ve Harp Tarihi Strateji Anabilim Dalı
Öğretim elemanı olan A. Serdar TOPALCA’nın, Plan Şube Müdürlüğünde Plan Subayı olan Binbaşı Kemal
KAPUCU’nun da katıldığını gördüğümüzde şaşırdık. Çünkü bu şahıslar Albay Ahmet Zeki GEREHAN’ın
başkanı olduğu Anabilim dalı ile ilgisi olmayan, dolayısıyla bana içeriği hakkında bilgi verilen bu bölümün
faaliyetlerine ilişkin düzenlenecek olan bir toplantıda normal şartlarda yer almaması gereken şahıslardır. Yine
bu görüntüleri incelediğimizde toplantıya katıldığını tespit ettiğimiz çok sayıda subayın darbe gecesinde aktif
olarak yer aldığını, pek çoğunun da eylem anında yakalandıklarını, toplantı anında Binbaşı Mehmet TÜRK’ün
sürekli olarak kapıyı açıp kapattığını, sanki gizli bir faaliyete erketelik ettiğini tespit ettik. Bizim
toplantılarımızda bu şekilde bir gizlilik olmaması gerekir.” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.29. Şüpheli Murat Yavuzarslan

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Kara Harp Akademisinde Öğrenci subay- İs. Yüzbaşı

Durumu:
Şahıs 27/10/2016 günü saat:16.00 sıralarında Harp Akademileri Komutanlığında yakalanarak
gözaltına alınmış, şahsın yapılan üst aramasında elde edilen cep telefonu, sim kart, beylik silahı, şarjörü ve
fişeklerine incelenmek üzere el konulmuş, tanzim edilen tahkikat evrakı ile 02.11.2016 günü sevk edildiği
Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 27/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri:

Şüphelinin hiçbir resmi- yasal görevi olmaksızın, Darbe girişimine katılmak/destek olmak amacıyla
Darbe girişimini yöneten/ koordine eden şahısların yaptığı emir komuta zinciri dışındaki darbe
görevlendirmesiyle Harp Akademilerinden Tuzla Piyade Okuluna gittiği, Harp Akademileri Komutanlığı
nizamiye giriş görüntü kayıtlarının incelemesi neticesinde; 16 Temmuz 2016 günü saat:09.11-09.14 arasında
Zekeriya AKTAŞ, Selçuk TIRAŞ ve Nazım AYTAR ile birlikte Harp Akademileri 2 Nu.lı Nizamiyeden sivil
513
elbiseli olarak giriş yaptığı tespit edilmiştir.

Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Şüpheli Nazım AYTAR’ın kollukça alınan ifadesinde;

"15 Temmuz 2016 günü Selçuk TIRAŞ, Murat YAVUZARSLAN, Zekariye AKTAŞ, Nazım AYTAR(ben)
Tuzla Piyade okulunda görevlendirildiğimizi Selçuk TIRAŞ isimli subaydan öğrendim. Darbe olacağı hakkında
bilgim yoktu. Toplumsal olaya müdahale şeklinde takviye görevi olacağımızı düşündüm. Saat:21.00 sıralarında
Akademiden çıkış yaptık ve Tuzla Piyade okuluna gittik. İnternette ilk çıkan terör eylemi haberleri bizim ilk
düşüncülerimizi doğrular nitelikteydik. Saat:23.00 sıralarında Tuzla Piyade Okuluna vardık. Bu esnada darbe
haberlerini internetten takip etmekteydik. Olayları Televizyondan takip ettik. Darbe olduğunu anladığımız için
hiçbir faaliyette bulunmadık. Sabaha kadar orada bekledik. Bildiğim kadarı ile Tuzla da kaldığımız subay
öğrencilerinin misafirhanesinde kamera var. Orada sabaha kadar beklediğimiz ve dışarıya çıkmadığımız tespit
edilebilir. Sabah:06.00 sıralarında kışlayı terk ettik ve akademiye döndük.15 Temmuz gecesi kimseden emir
almadım, herhangi bir faaliyette bulunmadım. Biz Tuzla Piyade okuluna girdiğimizden itibaren bir kışlada
hiçbir faaliyet gözlemlemedik." şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Selçuk TIRAŞ’ın kollukça alınan ifadesinde;

"Otel ve uçak kayıtlarının Harp Akademileri Komutanlığı organizesinde, öğrenci subayların katılımı
ile düzenlenen Kültür Gezileri kapsamında seyahatleri olduğunu, Darbe girişiminde Zekeriya AKTAŞ, Murat
YAVUZASLAN ve Nazım AYTAR ile Tuzla civarında balık yeme planı yaptıklarını, saat:21.00-21.30 sıralarında
Murat’ın arabasıyla çıktıklarını, yoğun trafik olduğunu, 23.00 sıralarında Darbe girişimini haberlerden
öğrendiklerini, bu saatten sonra balık yenmez diyerek ve gelişmeleri de göz önünde bulundurarak emniyetli
güvenli bir yere gitmeyi düşündüklerini, bu amaçla Tuzla Piyade Okulundan Rıfkı albayı aradıklarını, Rıfkı
albayın izni ile içeri girdiklerini burada misafirhaneye gittik, orada gazinoda televizyona baktıklarını, Tuzla
Piyade okulundan dışarıya çıkmadığını, hiç kamuflaj giymediğini, sabah Tuzla merkezden toplu taşımaları
kullanarak 4 kişi hep beraber akademilere geldiklerini, Serdar KILIÇ’dan elde edilen isim listesinin, Serdar
KILIÇ’ın kendilerinin idari işlerine baktığı, listenin sınava hazırlık kapsamında hazırlanan liste olduğunu
düşündüğünü" beyan ettiği anlaşılmıştır.

9.30. Şüpheli Nazım Aytar

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Kara Harp Akademisinde Öğrenci subay- P. Yüzbaşı

Durumu:
01/11/2016 günü saat:13.45 sıralarında Harp Akademileri Komutanlığında yakalanarak gözaltına
alınmış, şahsın yapılan üst aramasında elde edilen cep telefonu, sim kart, beylik silahı, şarjörü ve fişeklerine
incelenmek üzere el konulmuş, tanzim edilen tahkikat evrakı ile 02/11/2016 günü sevk edildiği Hakimlikçe
tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 01/11/2016 ila 03/11/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Katıldığı olay ve eylemler;


Şüphelinin hiçbir resmi- yasal görevi olmaksızın, Darbe girişimine katılmak/destek olmak amacıyla
Darbe girişimini yöneten/ koordine eden şahısların yaptığı emir komuta zinciri dışındaki darbe
görevlendirmesiyle Harp Akademilerinden Tuzla Piyade Okuluna gittiği, Harp Akademileri Komutanlığı
nizamiye giriş görüntü kayıtlarının incelemesi neticesinde; şüphelinin 16 Temmuz 2016 günü saat:09.11-09.14
arasında Zekeriya AKTAŞ, Selçuk TIRAŞ ve Murat YAVUZARSLAN ile birlikte Harp Akademileri 2 Nu.lı
Nizamiyeden sivil elbiseli olarak giriş yaptığı tespit edilmiştir.
514
Şahsın Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifade:

Şüpheli Murat YAVUZARSLAN’ın kollukça alınanifadesinde;

"15 Temmuz 2016 günü Saat:20.00 sıralarında Topçu Yüzbaşı Selçuk TIRAŞ beni arayarak “Evin
önüne gelir misin?” dedi. Bende evin önüne inerek ne olduğunu sordum. Kendisi bana hitaben “Piyade
Okuluna gitmemiz gerektiğini, bir terör olayı olabileceğini söyledi.” Bu konuşma yapılırken yanımızda Piyade
Yüzbaşı Nazım AYTAR ve Piyade Yüzbaşı Zekeriya AKTAŞ da bulunmaktaydı. Piyade Okuluna gitmemiz
gerektiği emrini kimin verdiğini hatırlamıyorum. Bu konuşmadan sonra evime çıktım ve kamuflaj elbisemi ve
silahımı aldım. Sivil olarak kendi aracımla Saat:20.30 gibi isimleri yukarıda belirtilen diğer arkadaşları da
sivil olarak Fatih Sultan Mehmet Köprüsünden geçerek Tuzla Piyade Okuluna Saat:23.00-23.30 sıraları gibi
ulaştık. Piyade Okulunda ki misafirhane oturma salonuna geçtik, 16 Temmuz 2016 sabah Saat:06.00 ya kadar
oturma salonunda bekledik ve gelişmeleri televizyondan takip ettik. Herhangi bir olaya karışmadık, herhangi
bir birliğe emir komuta etmedik. Sabah Saat:06.00 sıralarında sivil ve yaya olarak Piyade Okulundan çıktık.
Harp Akademisi Lojmanlar bölgesine geldim." şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.31. Selçuk Tıraş

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Kara Harp Akademisinde Öğrenci subay- P. Yüzbaşı

Durumu:
Darbe soruşturması kapsamında 25/07/2016 günü yakalanarak gözaltına alınmış, ikametinde yapılan
aramalarda bilgisayar ve cep telefonlarına incelenmek üzere el konulmuş, sevk edildiği Hakimlikçe
tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 25/07/2016 ila 20/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Katıldığı olay ve eylemler:

Şüphelinin hiçbir resmi- yasal görevi olmaksızın, Darbe girişimine katılmak/destek olmak amacıyla
Darbe girişimini yöneten/ koordine eden şahısların yaptığı emir komuta zinciri dışındaki darbe
görevlendirmesiyle Harp Akademilerinden Tuzla Piyade Okuluna gittiği tespit edilmiştir.

HTS Kaydı tespiti:

15.07.2016 günü kullandığı 5073387466 numaralı telefon hattı ile 19:56:55’de, 20:49:01’de,
20:49:36’da Bnb. Zafer ÖZLEBLEBİCİ (Darbe koordinatörlerinden- Whatsappp üyesi) ile görüşmeler yaptığı,
yine -15.07.2016 günü 23:18:22’de, 23:33:28’de, 23:50:28’de Alb. Rıfkı KESER (Whatsappp grubu üyesi-
Tuzla Piyade Okulu Öğrenci Alay Komutanı) ile görüşmeler yaptığı tespit edilmiştir.

Otel ve Uçak Kayıtları tespiti:

-Otel kayıtlarının incelemesi neticesinde; 13.06.2016 günü Bursa ilinde, 08.06.2015 günü Edirne
ilinde, 26.08.2016 günü Eskişehir ilinde, 22.06.2016 günü Trabzon ilinde, 21.12.2015 günü Yalova
ilinde,14.06.2015 günü Afyon ilinde, 11.05.2015 günü Çanakkale ilinde kendisi ile aynı otel ve yerleşkelerde
kalan çok sayıda öğrenci subayın 15 Temmuz Darbe girişimi kapsamında çıkan olaylarda tutuklandığı, firar
olduğu ve bazılarının da ex olduğu tespit edilmiştir.
-Uçak kayıtlarında; 25.04.2016 günü Atatürk Havalimanından kendisi ile birlikte çıkış yapan
şahısların, 26.03.2016 günü Atatürk Havalimanından kendisi ile birlikte çıkış yapan şahısların, 26.03.2016 günü
Atatürk Havalimanından kendisi ile birlikte giriş yapan şahısların, 23.03.2016 günü Atatürk Havalimanından
515
kendisi ile birlikte çıkış yapan şahısların, 01.05.2016 günü Atatürk Havalimanından kendisi ile birlikte giriş
yapan şahısların, 15 Temmuz Darbe girişimi kapsamında çıkan olaylarda tutuklandığı, firar olduğu ve
bazılarının da ex olduğu tespit edilmiştir.

FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisakına dair:


Ankara C. Başsavcılığınca terör örgütüne yönelik yürütülen 2015/26827 sayılı soruşturma
dosyasında Selçuk TIRAŞ’ın eşinin şüpheli sıfatıyla yer aldığı tespit edilmiştir.

Şahıs hakkında darbe görevlendirmesine ilişkin doküman tespiti:

25/07/2016 günü Yzb. Serkan KILIÇ isimli şahsın ikamet adresinde yapılan aramada;yukarıda resmi
size gösterilen, sizin adınızın da yazılı olduğu, bir çoğunun Darbe girişiminde etkin rol oynayan subayların ve
harp Akademisinde okuyan subay öğrencilerin, tutuklu ve gözaltında bulunan şahısların adının bulunduğu 9
gruba ayrılmış isim listesi bulunmuş ve Selçuk TIRAŞ’ın da isminin bulunduğu, P. Kur. Bnb. Mehmet TÜRK
(Yurtta Sulh Whatsappp grubu Üyesi) isminin altında oluşturulan 9. Grupta isminin yer aldığı ve isminin
yanında (+) şeklinde ibare bulunduğu isim listesinden tespit edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimi kapsamındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Şüpheli Murat YAVUZARSLAN’ın kollukça alınan ifadesinde;

"15 Temmuz 2016 günü Saat:20.00 sıralarında Topçu Yüzbaşı Selçuk TIRAŞ beni arayarak “Evin
önüne gelir misin?” dedi. Bende evin önüne inerek ne olduğunu sordum. Kendisi bana hitaben “Piyade
Okuluna gitmemiz gerektiğini, bir terör olayı olabileceğini söyledi.” Bu konuşma yapılırken yanımızda Piyade
Yüzbaşı Nazım AYTAR ve Piyade Yüzbaşı Zekeriya AKTAŞ da bulunmaktaydı. Piyade Okuluna gitmemiz
gerektiği emrini kimin verdiğini hatırlamıyorum. Bu konuşmadan sonra evime çıktım ve kamuflaj elbisemi ve
silahımı aldım. Sivil olarak kendi aracımla Saat:20.30 gibi isimleri yukarıda belirtilen diğer arkadaşları da
sivil olarak Fatih Sultan Mehmet Köprüsünden geçerek Tuzla Piyade Okuluna Saat:23.00-23.30 sıraları gibi
ulaştık. Piyade Okulunda ki misafirhane oturma salonuna geçtik, 16 Temmuz 2016 sabah Saat:06.00 ya kadar
oturma salonunda bekledik ve gelişmeleri televizyondan takip ettik. Herhangi bir olaya karışmadık, herhangi
bir birliğe emir komuta etmedik. Sabah Saat:06.00 sıralarında sivil ve yaya olarak Piyade Okulundan çıktık.
Harp Akademisi Lojmanlar bölgesine geldim." şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Nazım AYTAR’ın kollukça alınan ifadesinde;

"15 Temmuz 2016 günü Selçuk TIRAŞ, Murat YAVUZARSLAN, Zekariye AKTAŞ ve ben Tuzla Piyade
okulunda görevlendirildiğimizi Selçuk TIRAŞ isimli subaydan öğrendim. Darbe olacağı hakkında bilgim yoktu.
Toplumsal olaya müdahale şeklinde takviye görevi olacağımızı düşündüm. Saat:21.00 sıralarında Akademiden
çıkış yaptık ve Tuzla Piyade okuluna gittik. İnternette ilk çıkan terör eylemi haberleri bizim ilk düşüncülerimizi
doğrular nitelikteydik. Saat:23.00 sıralarında Tuzla Piyade Okuluna vardık. Bu esnada darbe haberlerini
internetten takip etmekteydik. Olayları Televizyondan takip ettik. Darbe olduğunu anladığımız için hiçbir
faaliyette bulunmadık. Sabaha kadar orada bekledik. Bildiğim kadarı ile Tuzla da kaldığımız subay
öğrencilerinin misafirhanesinde kamera var. Orada sabaha kadar beklediğimiz ve dışarıya çıkmadığımız tespit
edilebilir. Sabah:06.00 sıralarında kışlayı terk ettik ve akademiye döndük.15 Temmuz gecesi kimseden emir
almadım, herhangi bir faaliyette bulunmadım. Biz Tuzla Piyade okuluna girdiğimizden itibaren bir kışlada
hiçbir faaliyet gözlemlemedik." şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.32. Şüpheli Zekeriya Aktaş

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Kara Harp Akademisinde Öğrenci subay- P. Yüzbaşı

516
Durumu:
Darbe soruşturması kapsamında 25/07/2016 günü yakalanarak gözaltına alınmış, sevk edildiği
Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 25/07/2016 ila 20/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Katıldığı olay ve eylemler;


Şüphelinin hiçbir resmi-yasal görevi olmaksızın, Darbe girişimine katılmak/destek olmak amacıyla
yöneten/ koordine eden şahısların yaptığı darbe görevlendirmesiyle Harp Akademilerinden Selçuk TIRAŞ,
Murat YAVUZASLAN ve Nazım AYTAR ile birlikte Tuzla Piyade Okuluna gittiği, kamera görüntülerinden
tespit edilmiştir.

Otel ve Uçak Kayıtları tespiti:


-Otel kayıtlarının incelemesi neticesinde; 14.06.2015 günü Afyon ilinde, 08.06.2015 günü Edirne
ilinde, 13.06.2015 günü Bursa ilinde, 26.08.2015 günü Eskişehir ilinde, 11.06.2015 günü Çanakkale ilinde,
12.06.2016 günü Adana ilinde kendisi ile aynı otel ve yerleşkelerde kalan çok sayıda öğrenci subayın 15
Temmuz Darbe girişimi kapsamında çıkan olaylarda tutuklandığı, firar olduğu ve bazılarının da ex olduğu tespit
edilmiştir.
-Uçak kayıtlarında; 11.11.2015 günü Atatürk Havalimanından kendisi ile birlikte çıkış yapan
şahısların, 26.03.2016 günü Atatürk Havalimanından kendisi ile birlikte çıkış yapan şahısların, 26.03.2016 günü
Atatürk Havalimanından kendisi ile birlikte giriş yapan şahısların, 25.04.2016 günü Atatürk Havalimanından
kendisi ile birlikte çıkış yapan şahısların, 01.05.2016 günü Atatürk Havalimanından kendisi ile birlikte giriş
yapan şahısların, 15 Temmuz Darbe girişimi kapsamında çıkan olaylarda tutuklandığı, firar olduğu ve
bazılarının da ex olduğu tespit edilmiştir.

Şahıs hakkında doküman tespiti:


25.07.2016 günü Yzb. Serkan KILIÇ isimli şahsın ikamet adresinde yapılan aramada; şüphelinin de
adının yazılı olduğu, birçoğunun Darbe girişiminde etkin rol oynayan subayların ve Harp Akademisinde okuyan
subay öğrencilerin, tutuklu ve gözaltında bulunan şahısların adının bulunduğu 9 gruba ayrılmış isim listesi
bulunmuş ve şüphelinin isminin bulunduğu, P. Kur. Bnb. Murat ÇELİK (Yurtta Sulh Biziz Whatsappp grubu
üyesi) isminin altında oluşturulan 6. Grupta isminin yer aldığı ve isminin yanında (+) şeklinde ibare bulunduğu
tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimi kapsamındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Şüpheli Murat YAVUZARSLAN’ın kollukça ifadesinde;

"15 Temmuz 2016 günü Saat:20.00 sıralarında Topçu Yüzbaşı Selçuk TIRAŞ beni arayarak “Evin
önüne gelir misin?” dedi. Bende evin önüne inerek ne olduğunu sordum. Kendisi bana hitaben “Piyade
Okuluna gitmemiz gerektiğini, bir terör olayı olabileceğini söyledi.” Bu konuşma yapılırken yanımızda Piyade
Yüzbaşı Nazım AYTAR ve Piyade Yüzbaşı Zekeriya AKTAŞ da bulunmaktaydı. Piyade Okuluna gitmemiz
gerektiği emrini kimin verdiğini hatırlamıyorum. Bu konuşmadan sonra evime çıktım ve kamuflaj elbisemi ve
silahımı aldım. Sivil olarak kendi aracımla Saat:20.30 gibi isimleri yukarıda belirtilen diğer arkadaşları da
sivil olarak Fatih Sultan Mehmet Köprüsünden geçerek Tuzla Piyade Okuluna Saat:23.00-23.30 sıraları gibi
ulaştık. Piyade Okulunda ki misafirhane oturma salonuna geçtik, 16 Temmuz 2016 sabah Saat:06.00 ya kadar
oturma salonunda bekledik ve gelişmeleri televizyondan takip ettik. Herhangi bir olaya karışmadık, herhangi
bir birliğe emir komuta etmedik. Sabah Saat:06.00 sıralarında sivil ve yaya olarak Piyade Okulundan çıktık.
Harp Akademisi Lojmanlar bölgesine geldim." şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Nazım AYTAR’ın kollukça alınan ifadesinde;

517
"15 Temmuz 2016 günü Selçuk TIRAŞ, Murat YAVUZARSLAN, Zekariye AKTAŞ, Nazım AYTAR(ben)
Tuzla Piyade okulunda görevlendirildiğimizi Selçuk TIRAŞ isimli subaydan öğrendim. Darbe olacağı hakkında
bilgim yoktu. Toplumsal olaya müdahale şeklinde takviye görevi olacağımızı düşündüm. Saat:21.00 sıralarında
Akademiden çıkış yaptık ve Tuzla Piyade okuluna gittik. İnternette ilk çıkan terör eylemi haberleri bizim ilk
düşüncülerimizi doğrular nitelikteydik. Saat:23.00 sıralarında Tuzla Piyade Okuluna vardık. Bu esnada darbe
haberlerini internetten takip etmekteydik. Olayları Televizyondan takip ettik. Darbe olduğunu anladığımız için
hiçbir faaliyette bulunmadık. Sabaha kadar orada bekledik. Bildiğim kadarı ile Tuzla da kaldığımız subay
öğrencilerinin misafirhanesinde kamera var. Orada sabaha kadar beklediğimiz ve dışarıya çıkmadığımız tespit
edilebilir. Sabah:06.00 sıralarında kışlayı terk ettik ve akademiye döndük.15 Temmuz gecesi kimseden emir
almadım, herhangi bir faaliyette bulunmadım. Biz Tuzla Piyade okuluna girdiğimizden itibaren bir kışlada
hiçbir faaliyet gözlemlemedik." şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.33. Şüpheli Ümit Keser

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hara Harp Akademisinde Öğretim elemanı- Binbaşı

Durumu;
18/07/2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; 1 adet Acer
marka dizüstü bilgisayar’a ve üst aramasından elde edilen; 1 adet siyah renkli Iphone 5 marka cep telefonuna
incelenmek üzere el konulmuş, sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 18/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile bağlantısına ilişkin tespit:

Şüpheli Ümit KESER’in 22/07/2016 günü cezaevine teslimi sırasında yapılan üst aramasında; terör
örgütü mensuplarınca ifade ettiği simge ve anlamı yukarıda ayrıntılı olarak ifade edilen “1 ABD DOLARI”
kağıt para bulunmuştur.

Terör örgütü ile bağlantısına ilişkin ifade:

Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/46625 sayılı soruşturma dosyası kapsamında FETÖ/PDY


Silahlı terör örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında ifadesi alınan gizli tanık “SEL” in 21/07/2016
ve 19/10/2016 tarihli alınan ek ifadesinde;

“…Yine Bursa’daki abimin bana söylediklerine göre 2006 yılından itibaren İstanbul Hava Harp
Akademisinden mezun olan kurmayların büyük çoğunluğunun yüzde 90 oranında cemaatçi olduğu bana
söylemişti. Ben de öyle tahmin ediyorum. Yine o yıllarda İstanbul Hava Harp Okulunda ……….. ile birlikte
çalışan ve halen nerede olduğunu bilmediğim ancak Hava Harp Akademisi Ölçme Değerlendirme kısmına
geçtiğini duyduğum Hava Kontrolör Binbaşı Ümit KESER’in de cemaatçi olduğunu tahmin ediyorum.
İfademde bahsettiğim cemaat, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüdür…” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Darbe girişiminde Harp Akademileri Komutanlığı içerisinde katıldığı olay ve eylemler:

1-15 Temmuz 2016 gündüzünde Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürlüğünde 10 kişinin katılımı ile düzenlenen, 14 Temmuz 2016 akşamında icra edilen toplantı (Olay 1) ile
birlikte düşünüldüğünde şüpheli görülen ve olağan dönemlerden farklı olarak değerlendirilen “DARBEYE
YÖNELİK BİREYSEL BİLGİLENDİRME GÖRÜŞMELERİ” konulu toplantıya katıldığı,

2- (OLAY 3) olarak belirtilen; 15 Temmuz 2016 akşamı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme
518
ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 21 kişinin katılımı ile gizliliğe riayet edilerek kapının içeriden
kilitlenmek sureti ile düzenlenen “DARBEYE YÖNELİK SON KOORDİNASYON TOPLANTISI” olduğu
anlaşılan toplantıya katıldığı,

3-(OLAY 5) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Komutanlığında yaşanan
Darbe Karşıtı olduğu bilinen Hava Harp Akademisi öğrenci subaylarından Yüzbaşı Cihan OKUR ile Üsteğmen
Hüseyin BALIK’ın Darbe girişimine katılanlarca akademi amfilerinde rehin alınıp silah, telefonlarına el
konulması, kemer ve bağcıkları çıkartılarak başlarına silahlı öğrenci subayların nöbet el konulmak sureti ile
Hava Harp Akademileri Akademileri Anfilerinde zorla alıkonulması eylemine katıldığı, aktif rol aldığı,

4-(OLAY 14) olarak belirtilen; 15 Temmuz 2016 saat 23.53'de beyaz Renault Fluence otomobilin
bariyerin önünde durarak güvenlik görevlisi ile konuştuğu, güvenlik görevlisinin izin vermemesi üzerine bahse
konu aracın bariyerlerin gerisindeki park yerine girdiği ve orada bekleyen diğer araçlardaki şahıslarla
konuştukları, saat 23.55'de Alb. Murat DİVRİL'in yanında bulunan Bnb. Ümit KESER tarafından güvenlik
görevlisi kulübesine girilerek bariyerin açıldığı, müteakiben bir adet siyah Peugeot, bir adet gri Nissan Qashqai,
bir adet beyaz Renault Fluence, bir adet siyah Wolswagen Passat, bir adet beyaz Nissan Qashqai ve bir adet
beyaz Hatchback Renault Megane olmak üzere 6 (altı) aracın ve saat 23.58'de bir adet siyah Peugeot, bir adet
bronz Mazda olmak üzere 2 (iki) aracın daha dışarı çıktığı, dışarı çıkan araçlardan birinin (beyaz Hatchback
Renault Megane) 16 Temmuz 2016 saat 00.00'da tekrar içeri girdiği tespit edilmiştir, 16 Temmuz 2016 saat
01.21 sularında (2 no.lu nizamiye bariyer kamerası 027) eğitim kıyafetli Dz.Ütğm. Celal YILMAZ'ın
nizamiyeye geldiği, nöbetçi heyetiyle özellikle Nizamiye Nöbetçi Sb. ile görüştüğü, nizamiye girişine doğru
baktığı, saat 01.35'te sivil beyaz renkli bir minibüsün (Ford Transit) nizamiyeden içeri girmek istediği ancak
içeriye sokulmadığı, bunun üzerine aşağıda kimlikleri belirtilen araç içindeki personelin, yaya olarak kart
okutmadan turnikeden geçtikleri, yaya olarak giriş yapan personelin Hv.Mu.Kur.Alb. Murat DİVRİL (Eğt.
Kıyafetli), Hv.PIt.Yzb. Serkan KAYA (Uçuş Tulumlu), Hv.Kont.Kur.Bnb. Ümit KESER (Eğt. Kıyafetli),
Hv.PIt.Yzb. Selim İSTANBUL (Uçuş Tulumlu), Hv. S/S Yzb. Oğuzhan YÜKSEL (Uçuş Tulumlu), Hv.PIt.Yzb.
Yusuf BAKAR (Uçuş Tulumlu), Hv.PIt.Yzb. Uğur ERDEMİR (Uçuş Tulumlu) olduğu,

5-(OLAY 19) olarak belirtilen darbe girişmi esnasında Hava Harp Akademileri Komutanlığı Ölçme
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yapılan görevlendirmeler ile Darbe girişiminde işgal bölgelerinde
görevlendirilen darbeci askerlerin görev yerlerine sivil araçlar ile çıkış yaptıkları, Cumhurbaşkanımızın halkı
meydanlara daveti üzerine vatandaşlarımız ve emniyet güçlerimiz tarafından kesilen yollardan Darbeci
askerlerin görev yerlerine gidemeyerek Harp Akademilerine geri döndüğü, buradan helikopter çağrılmak sureti
ile işgalle görevlendirildikleri bölgelere hava yolu ile kolayca ulaşılmasının hedeflendiği, bu noktada Harp
Akademiler Komutanlığı Helikopter pistine olay gecesi 2 defa helikopter indiği, Darbe girişimine katılacakları
hava yolu ile taşıdığı hususları tespit edilmiştir. İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL'ın ifadesine göre; helikopter
pistine gece boyunca iki kez helikopterin iniş yapmaya çalıştığı, ilk teşebbüsün 01.50 sularında, ikinci
teşebbüsün 03.30 sularında yapıldığı, ikinci teşebbüste helikopter sesinin duyulması üzerine helikopterin inişini
engellemek maksadıyla bir grup personelin piste doğru yöneldiği, helikopterin ışıkları kapalı olduğu hâlde
yaklaştığı, piste gelen HAK Kur.Bşk.nın makam aracının farlarını yakmasıyla (gelirken farları kapalı)
helikopterin hızlıca havalandığı, müteakiben HAK Kurmay Başkanı ve beraberindeki heyet tarafından pistin
arandığı, pistin kenarında park etmiş olarak 34 VK 9948 plakalı gri renkli bir aracın tespit edildiği, aracın
emniyete alındığı, 16 Temmuz 2016 tarihinde saat 10:50 sularında 34 KB 1783 plakalı bir araçla iki sivil şahsın
geldiği (İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL bu şahıslardan birinin Hv.PIt.Yzb. Uğur ERDEMİR olabileceğini
fotoğraflardan tahmin etmektedir.), terk edilmiş durumdaki gri araca binerek çalıştırdıkları, yaklaşık 5 metre
kadar gittikleri, aracın başında nöbet için bekleyen İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL tarafından aracın
durdurulduğu, aracı alamayacaklarının bildirildiği, aralarında geçen konuşma devam ederken İs.Astsb.Üçvş.
Tuğrul SOYSAL'ın AMM'yi çağırma teşebbüsü üzerine geldikleri arabayla hızlıca bölgeyi terk ettikleri,

6-Şüpheliler hakkındaki Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen 17.07.2016 tarihli rapor
içeriğinde;Olay gecesi darbe görevlendirmesi ile Atatürk Havalimanını işgal için araçlarıyla giden ancak yol
kapanması üzerine akademiye geri dönen, bilahare akedemiye inen helikopter ile Atatürk Havalimanına
gittikleri tespit edilen Soruşturma şüphelileri olan ve Murat DİVRİL, Ümit KESER, Serkan KAYA, Selim
519
İSTANBUL, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Uğur ERDEMİR (yolun kapanması üzerine geri
dönüşlerinde)16 Temmuz 2016 günü saat:01:30 Sıralarında 34 EY 4761 plaka sayılı Peugeot marka minübüs ile
uçuş tulumları ile 2 No’lu nizamiye bölgesine geldikleri, giriş kapısından kart göstermeden içeriye girdikleribu
esnada Murat DİVRİL’in nizamiye nöbetçi subayını oyaladığı,Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm.
Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA, Hv. Plt. Ütğm. Osman ALBAYRAK ve Hv. Per. Kur. Bnb.
Hüsamettin HARMANCI’nın Murat DİVRİL’in grubu ile 2 nolu nizamiye bölgesinde karşılaştıkları,34 GR
9659 Hundai X35 model (Araç sahibi Üsteğmen Osman ALBAYRAK) ile bunlardan bir kısmını araçlarına
almak suretiyle lojmanlar istikametinde hareket ettikleri, daha sonra karşılanan Murat DİVRİL’in ekibinin
Selim İSTANBUL’a ait 34 VK 9948 plakalı aracın saat:01:41 sıralarındaHelikopter pistine giderken görüldüğü,
araç terk edilmiş olduğu, Murat DİVRİL ve ekibinin buraya gelen helikopterle Atatürk Havalimanına gittikleri,

7-Selim İSTANBUL isimli şüpheliye ait olduğu ve olay gecesi harp Akademileri Komutanlığının
helikopter pistinde terk edilmiş halde bulunan 34 VK 9948 plaka sayılı Chevrolet Lacetti marka gümüş renkli
oto üzerinde 28.07.2016 günüyapılan Olay Yeri İnceleme neticesinde 2016/556 sayılı olay yeri inceleme raporu
tanzim edilmiş, aracın direksiyon simidi, el freni ve vites topuzunda sürüntü swapları alınmış, parmak izleri
alınmış, elde edilen bulgulara ilişkin yapılan inceleme neticesinde tanzim edilen 31.07.2016 tarih ve Genel
İşlem Defter No:R.2016/ 556 sayılı Ekspertiz raporunda; bulgu numarası 18 olan 34 VK 9948 plaka sayılı
aracın sol arka kapı iç açma mandalı iç yüzeyinden elde edilen 1 adet parmak izinin; soruşturma
Şüphelilerinden olan (T.C:20942064052) Yusuf BAKAR isimli şahsın SOL EL YÜZÜK PARMAK İZİ ile
AYNI olduğu,

-Ümit KESER, Murat DİVRİL, Oğuzhan YÜKSEL, Uğur ERDEMİR, Yusuf BAKAR isimli
şüphelilerin olay gecesi kara yolu ile ulaşamadıkları Atatürk Havalimanı işgali hedeflerine, bir an olsun
vazgeçmedikleri, bu eylemi gerçekleştirmek için; Harp Akademileri Komutanlığına geri döndükten sonra Selim
İSTANBUL’a ait aracına binip buradan hareket ettikleri, helikopter pistine geldikleri, güvenlik timinin
yaklaşmakta olduğunu anlamaları üzerine, Selim İstanbul’a ait aracı burada terkederek, piste inen helikoptere
ivedi bir şekilde bindikleri, sonuç olarak Atatürk Havalimanı işgalini gerçekleştirmek için Helikopterle buradan
hareket ettikleritespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasında dışarıda tespit edilen diğer eylem ve faaliyetleri:


İlimiz Bakırköy ilçesinde yer alan Hava Harp Okulu Komutanlığı girişinden vatandaş tarafından
kaydedilen görüntüler incelendiğinde Darbe girişimi esnasında Albay Murat DİVRİL, Selim İSTANBUL,
Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Uğur ERDEMİR isimli öğrenci darbeye katılan diğer askerler ile birlikte
Hava Harp Akademisi Yerleşkesine inen helikopter ile Hava Harp Okulu Komutanlığına gittiği tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Müşteki Cihan OKUR’un C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

"….Daha sonra ikimizi Yarbay Adem İNCİKLİ çağırdı, fuaye alanına vardığımızda vestiyerin önüne
geçmemizi söyledi. Sonra önce Hüseyin BALIK üsteğmenden sonra benden telefonlarımızı istedi.
Telefonlarımızı kapatıp verdik sonra silahınız var mı dedi. Hüseyin de silah yoktu bende silah vardı. 'Silahımı
neden teslim edeyim " dedim oda bana "tim komutanı olarak verilecek" dedi. Ancak inanlına gelmedi zira o
esnada üst katta bulunan Kd. Bçvş. Yavuz YÜCEL amfilerin kapılarını açıyordu. Yarbay Adem İNCİKLİ 'da üst
kattaki Başçavuşa ara ara bakıyordu. Ben bu durumdan bizi teslim alacaklarını anladım. Bu esnada Hüseyin
BALIK üsteğmen tuvalete gitmek istedi. Onun yanına ikmal Binbaşı Ahmet KAYA’yı verdiler. Ve onlar alt
kattaki tuvalete gittiler. Adem yarbay beni merdivenlerden üst kata çıkardı. Çıkartırken merdivenlerde bekleyen
Binbaşı Ümit KESER'e bana ait silah ve telefon ile arkadaşım Hüseyin BALIK'a ait telefonu teslim etti. Yukarı
çıktığımızda Adem yarbay beni amfinin birine doğru yönlendirdi. Tam girmek üzere iken ben kendisine ne
oluyor diye sordum. Oda bana "hakkınızda emir var zorluk çıkarmayın"dedi amfiye girdim. Sonrasında sınıf
arkadaşlarım Üsteğmen Sedat ÖNDER ve Üsteğmen Cengizhan EFE'ye üstümü arattırdı. Arama esnasında bol
bağcıklarımı çözdürttü ve teslim aldı. Onun haricinde üzerinde kesici delici alet olmasın ona göre arayın dedi
ve ona göre arama yapıldı. Bu esnada Hüseyin BALIK üsteğmen tuvaletteydi…” şeklinde beyanda bulunduğu,
520
2-Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Selim İSTANBUL’un kollukça alınan
ifadesinde;

“…saat 22.30 sıralarında 2. sınıfların WhatsappP grubundan yarım saat içerisinde akademide
olmamız gerektiği şeklinde kıdemlimiz Yüzbaşı Hakan AKBULUT tarafından mesaj atıldı. Saat 23:00
sıralarında Hava Harp Akademisinde hazır bulundum sayıyı verdikten sonra Albay Murat DİVRİL beni,
Yüzbaşı Yusuf BAKAR, Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR ve Yüzbaşı Serkan KAYA’yı
yanına çağırdı ve elinde ki kağıdı göstererek arkadaş Silahlı Kuvvetler Komuta Hareket Merkezinden Haraket
Yıldırım kodlu mesaj geldi, terör şüphesi var Hava Harp Okuluna gideceğiz dedi ardından aracı olan var mı
diye sordu, Yüzbaşı Yusuf BAKAR aracı olduğunu söyledi ve kendisinin de aracı olduğunu söyleyerek 5-10
dakika içerisinde çıkacak şekilde beylik tabancalarınızı alarak hazır bulunmamızı istedi ve tahminen 23:30
sıralarında Albay Murat DİVRİL, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR ve Yüzbaşı Serkan KAYA önde, ben Yüzbaşı Yusuf
BAKAR, Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL ve Binbaşı Ümit KESER arkada olacak şekilde iki araç ile 7 kişi Hava
Harp Okuluna gitmek üzere nizamiyeden çıkış yaptık, ancak TEM otoyolun Alisami YEN stadı civarında trafik
kilitlendi yaklaşık olarak 15-20 dakika bekledik, o süre içerisinde radio dan ve cep telefonlarımızdan Sayın
Cumhurbaşkanımızın konuşmalarını dinledik, bir şeylerin yanlış gittiğini anladık, Sonra Albay Murat DİVRİL’i
yolun karşı istikamet şeridinde olduğu gördük, bizi yanına çağırdı arabadan inerek onun yanına gittik daha
sonra beyaz bir servis aracına bindik bindikten sonra Murat DİVRİL Albay yanlış bir anlaşılma oldu tekrar
Hava Harp Akademisine dönüyoruz arkadaşlar dedi ve 16 Temmuz 2016 günü saat 01:00 sıralarında Hava
Harp Akademisi nizamiyesinden 2 araçla çıkış yapan 7 kişibizler yaya olarak 2 nolu nizamiyeden içeriye
girdik. Ben girişte kartımı okutarak giriş yaptım. İçeride DİVRİL Albay aracı olan var mı dedi bende aracımın
olduğunu söyledim aracımı alıp getirdim, aracıma yol üzerinde bulunan Albay Murat DİVRİL, Binbaşı Ümit
KESER ve Yüzbaşı Yusuf BAKAR’ ı aldım ve Hava Harp Akademisine doğru seyir halinde iken, DİVRİL Albay
telefonla biriyle görüştü ve bize dönerek, Hava Harp Okuluna helikopterle gideceğiz dedi ve ne amaçla oraya
gideceğimizi açıklamadı, Saat 01:15 sıralarında Hava Harp Akademisi içerisinde bulunan helikopter pistine
inen helikoptere Albay Murat DİVRİL, Binbaşı Ümit KESER, Yüzbaşı Yusuf BAKAR ve ben binerek Hava Harp
Okuluna geçtik, Hava Harp Okulunda DİVRİL Albay ben, Binbaşı Ümit KESER ve Yüzbaşı Yusuf BAKAR’a
içeriye girin ve içeride dinlenin dedi, bende emre uyarak belirtilen yerde 16 Temmuz 2016 günü saat 08:00
sıralarına kadar burada bekledim, ardından DİVRİL Albay bize her şey normale döndü diyerek Hava Harp
Akademisine dönebileceğimizi söyledi bizde taksiye binerek Hava Harp Akademisine saat 11:00 sıralarında
giriş yaparak mesaimize devam ettik.” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına gitmek üzere Harp Akademileri Komutanlığından
çıkış yapan ŞüpheliOğuzhan YÜKSEL’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat 22.00 gibi sahilde yürümeye başladık. Bu sırada kendi sınıfımızın öğrencilerinin dâhil
olduğu Whatsapppa “çağrı planı devre de yarım saat içerisinde üniformalı olarak akademi de hazır olun.”
yazısını gördük. Son günlerde ülkemizde meydana gelen terör saldırıları ile ilgili olarak bir durumun olma
ihtimali aklımıza geldi. Hemen arabaya binerek lojmana gidip, uçuş tulumumu giydim, hemen hava harp
akademisi binasına gittim. Gittiğimizde ortalıkta bir koşuşturmaca vardı. Geldiğimden dolayı yoklamaya artı
attırdıktan sonra Murat DİVRİL Albayın beni çağırdığını söylediler. Alt kata inerek Murat DİVRİL Albayı
koridorda gördüm, yanında bir iki kişi daha vardı. Orada bize dönerek ben, Uğur ERDEMİR, Yusuf BAKAR,
Selim İSTANBUL u göstererek siz benimle geliyorsunuz dedi. Daha sonra arabaya binerken SKKHM harekât
yıldırım mesaj geldiğini ülkenin çeşitli yerlerinde terör saldırısı olduğunu bizimde hava harp okulunun
güvenlik ekibine destek amaçlı gitmemiz gerektiğini söyledi. İki sivil araçla bir tanesi Murat DİVRİL Albayın
ikinci arabada Yusuf BAKAR’ın olmak üzere yola çıktık. Ben Renault marka araç olan Yusuf BAKAR ın
aracındaydım. Arabayı Yusuf yüzbaşı kullanıyordu. Araçta ben, Yusuf BAKAR, Ümit KESER Yüzbaşı ve Selim
İSTANBUL olmak üzere 4 Kişi ilerlemeye başladık. Türk Telekom arenayı geçtikten sonra trafik kilitlendi. Biraz
bekledikten sonra radyodan Cumhurbaşkanını ve Başbakanın konuşmalarını dinledik. Radyoda yapılan
açıklamaları dinledikten sonra terör olayları olmadığını anladık. Bu esnada Divril Albay yoluna karşısına
geçmişti ve bize işaret ederek yanına çağırdı. Bizde yolun karşısına geçtik. Bu esnada Divril Albay bir minibüsü
durdurmuştu. Durdurduğu minibüse bizim binmemizi söyledi ve bizde minibüse bindik ve akademiye
521
döneceğimizi söyledi. Akademiye trafikten dolayı saat 01.00 sıralarında geldik. 2 nolu nizamiye kapısından
giriş yaptık. Giriş yaptıktan sonra araçları tem otoyolunda bıraktığımız için arabası lojmanda olan Uğur
ERDEMİR ve Selim İSTANBUL özel araçlarını aldılar. Selim İSTANBUL un aracına Murat DİVRİL Albay ve
Yusuf BAKAR ve Ümit KESER binerek akademiye hareket ettiler. Bizde Uğur ERDEMİR in aracını beklemeye
başladık. Aracın anahtarını geç bulduğunu söyleyerek biraz gecikti. Daha sonra Uğur Yüzbaşı gelerek Geri
kalan subaylar olarak araca bindik ve akademiye geçtik. …” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Murat DİVRİL’in kollukça alınan
ifadesinde;

“…Saat:22.00 sıralarında Hava Harp Akademi Komutanlığına resmi kıyafetlerimle geldim. Ben
doğruca Amirim olan Levent ÖZÜARAP komutanımın yanına gittim. Daha sonra öğretim başkanı olan Levent
ÖZÜARAP’ın şuan tam hatırlayamadığım 3-4 kişilik kadro personelimiz vardı. Ben gelince Genel Kurmay
Başkanlığı Silahlı Kuvvetler Harekât Merkezinden “Harekât Yıldım” ivedilik derecesinde bir mesaj geldiğini
mesajın içeriğini özetle “Türkiye çapında geniş çaplı terör faaliyetleri olacağını, bu kapsamda TSK
personelinin güvenlik güçlerine yardımcı olunmasının emredildiğinin bildirildiği” ifade etti. Bu kapsamda beni
ve yanımda bulunan Binbaşı Ümit KESER’i Hava Harp Okuluna gidip oradaki personele yardımcı olmamızı
emretti. Akabinde ben ve Binbaşı Ümit KESER öğretim başkanın yanından ayrıldıktan sonra öğrenci
subaylardan 5 arkadaşa kapıda beni beklemelerini emrettim. Bu arkadaşlarım Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb.
Oğuzhan YÜKSEL, Yzb. Yusuf BAKAR, Yzb. Selim İSTANBUL ve Yzb. Serkan KAYA idi. Ben hızlıca
yanlarından ayrılıp 1. Sınıf dershanesine gittim sınıf yoklamasının alındığını gördüm. 1-2 cümle ile öğretim
başkanın bana aktardıklarını ben oradaki öğrenci subaylara aktardım ve ayrıldım. Saat:22.40 sıralarında
yukarıda isimleri geçen 5 öğrenci subayla ve Binbaşı Ümit KESER ile birlikte akademinden kendimize ait 2
sivil araç ile ayrıldık. Bana ait 34 BS 5392 plaka sayılı özel aracımla Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA
ile birlikteydik. Plakasını hatırlamadığım Yzb. Yusuf BAKAR’a ait araç ile de diğer 3 kişi benim aracımı takip
ettiler. Araç içinde ben durumu arkadaşlara bana öğretim başkanımızın aktardığı şekilde ben de arkadaşlarıma
özetledim.Biz yola çıktıktan sonra Harp Akademileri kavşağından TEM’in Edirne istikametine gidiş tarafına
dâhil olduk. Trafik oldukça akıcıydı. Birinci Gaziosmanpaşa yol ayrımını gösteren tabelaya geldiğimizde trafik
durmuştu ben de aracımı sağda bulunan emniyet şeridine park ettim. 5-10 dakika araç içerisinde bekledik bu
sırada dışarıdaki sivillerin konuşmasından ve radyodan darbe teşebbüsü olduğunu ve yolun devamında 500-
600 metre ileride polisler tarafından kesildiğini öğrendik.Bizi anlatılan ile gerçek durumun örtüşmediği araç
içerisindeki arkadaşlarımla konuşarak karar verdim. Diğer araçtakilere hiçbir şekilde araçtan inmemelerini
emrettim. Bizim araçta da Yzb. Uğur ERDEMİR’e araç içinde bizi beklemesini emrettim. Şahsi tabancamı da
araç içerisine bıraktım. Ben ve Yzb. Serkan KAYA yolu kesen polislerle konuşmak için yürüyerek yanlarına
gittik. Bu sırada bizi görev vatandaşlar da peşimizden gelme başladılar. Polisler Gaziosmanpaşa yol ayrımını
gösteren 2. Tabelanın orada yola kesmişlerdi. Yol aynı noktadan çift yönlü olarak polisler tarafından kesilmişti.
Biz polislere durumun ne olduğunu sorduğumuzda, polisler de “asker tarafından darbe kalkışması olduğunu,
yolun devamından da asker tarafından kesildiğini” söyledi. Bu sırada vatandaşlar arasında bize karşı
darbeciler şeklinde bağırarak bizi taciz edenler oldu. Biz darbeci olmadığımızı defaten vatandaşlara karşı
söylememize rağmen 2-3 tane provokatör rolü oynayan kişi sürekli tansiyonu yükseltmeye çalıştı. Daha sonra
vatandaşlar polislere karşı bağırmalar başladı. Bu sefer biz vatandaşlara polisin sözünden çıkmamalarını ve
devletlerine sahip çıkmalarını yüksek sesle telkin edip sakinleştirmeye çalıştık. Bahsettiğim bu olaylar TEM
otoyolunun Ankara gidiş istikametinde yaşandı. Bu sırada diğer şeritte kavga çıktığını gördüm. Bu sırada
yanımızdaki polis arkadaş resmi kıyafetli olduğumuz için buradan ayrılmamızın uygun olacağını söyledi ve
kesilen yolun en öndeki araç olan beyaz renkli sivil Ford Transit marka araca trafik içerisinden çıkartarak beni
ve Yzb. Serkan KAYA’yı Birliğimize dönmek üzere araca bindirdi. Biz polislerin yanından ayrıldık. Araçlarda
bulunan diğer arkadaşları da telefonla aradım Ankara gidiş istikametine yürüyerek geçtiler, onları da minibüse
aldık ve birliğimize doğru yola çıktık. Saat:23-30- 23.45 sıralarında Harp Akademisine ulaştık ve ana
nizamiyeden yürüyerek giriş yaptık. Daha sonra Yzb. Uğur ERDEMİR,Yzb. Oğuzhan YÜKSEL ve Yzb. Serkan
KAYA isimli arkadaşlarıma daha sonra Hava Harp Akademisine gelmeleri kaydı ile eve gitmeleri için müsaade
ettim. Akabinde Nizamiye ile Kendi binamız olan Hava Harp Akademi binası arasındaki 2-3 km’lik yolu
yürümemek için Yzb. Selim İSTANBUL’a da özel aracını getirmesini söyledim. Biz de bu arada yürümeye
522
başladık. Bu esnada akademinin içinde çok sayıda silahlı askerin emniyet tertibi aldığını gördüm. Bu esnada
durumu rapor etmek için öğretim başkanımı aradım. Dışarıdaki durum ile bizi anlatılanın farklı olduğu
belirttim. Telefonla konuştuğum esnada helikopter sesi duyduk ve sesin yakınlaşmasından dolayı akademiye
ineceğini anladık. Ben de telefondan öğretim başkanına Hava Harp Okulundakilerinin de gerçek durumu bilip
bilmediği sordum, o da bilemediğini eğer helikopter götürürse oraya gidip oradakileri de uyarmamızın uygun
olacağını söyledi ve öğretim başkanının emriyle helikopter pistine gittik. Piste gittiğimizde pist yolundaki her
zaman kapalı olan bariyerlerin yerinde olmadığını ve pistin hiçbir şekilde iniş-kalkışın engellenecek şekilde
tertip alınmadığını gördük. Her yerde güvenlik tedbirleri alınan Harp Akademileri yerleşkesinde izinsiz bir
helikopter iniş kalkışın olamayacağını değerlendirdik. O gece için tüm tedbirlerden ve bütün askerlerden
sorumlu olan Güvenlik Şube Müdürü Albay Mehmet ÖRKEM, yanındaki kendi şubesinde çalışan Alb.
Mehmet… (soy ismini hatırlamadım), idare başkan Alb. Alptekin TARTICI’nın haberi olmadan veya fiili bir
müsaadesi olmadan böyle bir şey gerçekleşmesi mümkün değildi çünkü engellemeye yönelik hiçbir tedbir
alınmadığını hatta helikopterlerin iniş ve kalkışları için bariyerlerin kaldırıldığını, pistin uygun halde olduğunu
gördük. Daha sonra Yzb. Selim İSTANBUL’un aracı ile helikopter pistine yanana giderek arabayı park ettik ve
Yzb. Yusuf BAKAR, Yzb. Selim İSTANBUL, Binbaşı Ümit KESER ile birlikte helikoptere bindik, helikopterde
bizi Yeşilyurt’ta bulunan Hava Harp Okulu Destek Kıtaları Bölgesine bıraktı…” şeklinde beyanda bulunduğu,

-Şüpheli Yusuf BAKAR’ın beyanlarının da aynı doğrultuda olduğu,


-Şüphelinin yapılan darbe görevlendirmeleriyle olay gecesi yanına aldığı öğrenci subaylarla birlikte
önce araçlarla, trafiğin tıkanması üzerine ise harp akademisine dönüş yapıp buradan helikopter ile Hava Harp
Okuluna gittiği,

5-Olay gecesi Harp Akademileri Komutanlığı 2 No’lu nizamiye nöbetçi subayı olan Adem TEPE’in
C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“…Saat:23.30 sıralarında harp Akademileri Kurmay Başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER’in


telefonla dahili hattan nizamiyeyi aradığını, telefona Ahmet LÜLE isimli assubayın baktığını, görüşme
sonrasında Kurmay Başkanının Nizamiyeden çıkışların tamamen yasak olduğunu, sadece kimliği yanında olan
ve bu lojmanlarda oturan kişilerin içeriye alınacağını, başka kimsenin içeriye alınmamasını emrettiği,
Saat:24.30 sıralarında içeriden 4-5 adet sivil araç içerisindeki havacı personelin kapıda biriktiğini,
çıkış yapmak istediklerini söyledikleri, kendisinin bunlara kurmay başkanının emri ile çıkışların yasak
olduğunu söylediğini, nöbetçi amirinin bilgisi olduğunu söyledikleri bunun üzerine şüphelendiğini ve kulübeye
gidip nöbetçi amirini telefonla arayacağını söylediğini, kulübeye giderken cep telefonundan Alb. Alptekin
TARTICI’yı aradığını, albaya bilgi verdiğini, albayın çıkış yasak emrini tekrar ettiğini, geri döndüğünde araçta
bekleyenlerin özel güvenlikçiye bariyeri zorla indirerek demir kapıya yaklaştıklarını ve nöbetçi askerlere kapıyı
aç diye bağırdıklarını duyduğunu, kendisinin nöbetçi askere “Kapıyı açma, açma” diye bağırdığını,
havacıların beklemeye başladıklarını,Nöbetçi amir ve Nöbetçi Amir yrd. Kolluğu takan Mustafa BAYRAM ve
Mustafa Özcan ÇAY’ın geldiklerini, beylik silahlarını çekerek tehditvari bir şekilde gelerek kapıyı açmasını
söylediklerini, yaşadığı şok etkisi ile bir şey söylemeye fırsat kalmadan kapıda bekleyen subayların nöbetçi
askerlere kapıyı açtırıp dışarı çıktıklarını, nöbetçi binbaşıların tekrar kışla içine döndüklerini, bu durumu
tutanak olarak yazdığını, oradaki başçavuş ve askerlere ve özel güvenlikçilere imzalattığını,
Saat:01.40 sıralarında bir sivil minibüs’ün nizamiyeye geldiği, içerisinden 6-7 tane üniformalı
havacı subayın indiğini, başlarında bir yarbayın olduğunu, yaya olarak girişe geldiklerini, bunlardan birinin
Bnb. Ümit KESER olduğunu, kartlarını kapıya okutup giriş yaptıklarını, yarbay kendisine yaklaşarak aracı da
içeriye sokmak istediğini söylediğini, kendisinin aracın ruhsatına bakmak isteğini, sürücü olan sivil şahsın
ruhsatı getirdiğini, ruhsata baktığında sivil araç olduğu için içeriye alamayacağını söylediğini, yarbayın
sinirlenerek “bunun hesabını sana soracağım” diyerek içeriye girdiğini, sivil aracın ise dönüş yaparak
gittiğini, güvenlik kamera kayıtlarını sonradan incelediğinde yarbay ile konuştuğu esnada yaya olarak giriş
yapan kişiler içerisinden 3-4 tanesinin kartlarını okutmadan giriş yaptığını gördüğünü" beyan etmiştir.

HTS tespiti:

-Şüphelinin kullandığı hattın HTS incelemesinde; 15-16 Temmuz tarihlerinde Darbe girişiminde
523
aktif olarak rol almış Harp Akademileri personelleri olan Cenk ERDOĞAN; Ali ERTÜRK, Mustafa ACAR,
Murat DİVRİL gibi şahıslarla sıkça görüştüğü, 16 Temmuz 23.30 saatleri itibariyle Harp Akademileri
Komutanlığından çıkış yaptığı, yol boyunca önündeki araçta seyir halindeki Murat DİVRİL ile görüşmeler
yaptığı, 00.24’de ve 00.30’da TEM otoyolu üzerinde iken Levent ÖZÜARAP ile uzunca görüştüğü, 16 temmuz
02.50’de yaptığı görüşmeden itibaren bulunduğu Baz bilgisinin Bakırköy Floryada bulunan Harp Okulu
Komutanlığı olduğu, burada bulunduğu süre boyuncada darbeye aktif olarak katılan Cenk ERDOĞAN, Mustafa
ACAR, Ali ERTÜRK gibi şahıslarla görüşmelerinin olduğu, baz bilgilerinden saat:10.26’ya kadar Harp Okulu
Komutanlığı civarında olduğu daha sonraki bazlarının dönüş yolunda Harp Akademileri Komutanlığı olduğu
tespit edilmiştir.

9.34. Şüpheli Oğuzhan Yüksel

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-
Yüzbaşı

Durumu:
17/07/2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, HAK yerleşkesinde bulunan dolabında
yapılan aramada elde edilen 4 sayfa dokümana incelenmek üzere el konulmuş, yine ikametinden elde edilen; 7
adet CD/DVD, 1 adet Iphone marka 5s ceptelefonu, 1 adet apple marka tablet, 1 adet toshiba marka harici
bellek, 1 adet USB bellek, 280 adet 9x19 mm fişek, 1 adet B01-01832 seri numaralı 9x19 Sarsılmaz marka
tabanca, elde edilerek el konulmuş, Toshiba marka 1 tb hard disk, Harp Akademileri logolu 4 gb flash bellek,
PHILIPS marka 700 MB CD, TDK marka 700 MB CD, PRİNCO marka 700 MB CD, Harp Akademileri
Logolu 700 MB CD, A4 TECH marka 4.7 GB DVD ve Princo marka 4.7 GB DVD’nin yapılan incelemesi
neticesinde suç ve suç unsuruna rastlanılmamıştır. Şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri Komutanlığı içerisinde katıldığı olay ve eylemler:

1-(OLAY 5) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Komutanlığında yaşanan
Darbe Karşıtı olduğu bilinen Hava Harp Akademisi öğrenci subaylarından Yüzbaşı Cihan OKUR ile Üsteğmen
Hüseyin BALIK’ın Darbe girişimine katılanlarca akademi amfilerinde rehin alınıp silah, telefonlarına el
konulması, kemer ve bağcıkları çıkartılarak başlarına silahlı öğrenci subayların nöbet el konulmak sureti ile
Hava Harp Akademileri Akademileri Anfilerinde zorla alıkonulması eylemine katıldığı,

2- (OLAY 6) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Komutanlığı giriş katında
meydana gelen olaylara katıldığı, buradan dışarı çıkış yapan şahısların Güvenlik timi tarafından dışarıda
yakalanmasına müteakip Kd. Bçvş. Yavuz Yücel ile birlikte Alb. Levent Özüarap’ın aşağıya inerek kapıyı
kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Alb. Levent
Özüarap’ın telefonla konuştuğu ve bina girişinde dört personel mevzi alarak bekledikleri, saat 01:43’te ana giriş
kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı açamayarak bu personeli sağa
doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58 arasında diğer kameradan tespit edildiğine
göre pencereden içeri girdiği, pencereden atlayan personel Ütğm. Osman Albayrak (tutuklu), Ütğm. Ömer
Faruk Saygı (tutuklu), Ütğm. Mehmet Genç (tutuklu), Yzb. Uğur Erdemir (tutuklu), Yzb. Serkan Kaya ve Yzb.
Oğuzhan Yüksel (tutuklu) olduğunun tespit edildiği, Yzb. Uğur Erdemir, Yzb. Serkan Kaya ve Yzb. Oğuzhan
Yüksel 2 numaralı nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri
tespit edilmemesi için bu tür bir hareketle binaya girdikleri hususları tespit edilmiştir. (Olay 14) ile birlikte
değerlendirildiğinde, şahısların Hava Harp Okuluna gitmek üzere yola çıktıklarında trafik nedeniyle görev
yerlerine ulaşamadıkları, dönüşte deşifre olmamak için kart okutmadıkları ve görevlendirmenin yapıldığı Hava
524
Harp Akademisi camından içeriye girdikleri,

3- (OLAY 14) olarak belirtilen; 15 Temmuz 2016 saat 23.53'de beyaz Renault Fluence otomobilin
bariyerin önünde durarak güvenlik görevlisi ile konuştuğu, güvenlik görevlisinin izin vermemesi üzerine bahse
konu aracın bariyerlerin gerisindeki park yerine girdiği ve orada bekleyen diğer araçlardaki şahıslarla
konuştukları, saat 23.55'de Alb. Murat DİVRİL'in yanında bulunan Bnb. Ümit KESER tarafından güvenlik
görevlisi kulübesine girilerek bariyerin açıldığı, müteakiben bir adet siyah Peugeot, bir adet gri Nissan Qashqai,
bir adet beyaz Renault Fluence, bir adet siyah Wolswagen Passat, bir adet beyaz Nissan Qashqai ve bir adet
beyaz Hatchback Renault Megane olmak üzere 6 (altı) aracın ve saat 23.58'de bir adet siyah Peugeot, bir adet
bronz Mazda olmak üzere 2 (iki) aracın daha dışarı çıktığı, dışarı çıkan araçlardan birinin (beyaz Hatchback
Renault Megane) 16 Temmuz 2016 saat 00.00'da tekrar içeri girdiği tespit edilmiştir, 16 Temmuz 2016 saat
01.21 sularında (2 no.lu nizamiye bariyer kamerası 027) eğitim kıyafetli Dz.Ütğm. Celal YILMAZ'ın
nizamiyeye geldiği, nöbetçi heyetiyle özellikle Nizamiye Nöbetçi Sb. ile görüştüğü, nizamiye girişine doğru
baktığı, saat 01.35'te sivil beyaz renkli bir minibüsün (Ford Transit) nizamiyeden içeri girmek istediği ancak
içeriye sokulmadığı, bunun üzerine aşağıda kimlikleri belirtilen araç içindeki personelin, yaya olarak kart
okutmadan turnikeden geçtikleri tespit edilmiştir: Yaya olarak giriş yapan personel listesi aşağıda (7 Kişi)
sunulmuştur; Hv.Mu.Kur.Alb. Murat DİVRİL (Eğt. Kıyafetli), Hv.PIt.Yzb. Serkan KAYA (Uçuş Tulumlu),
Hv.Kont.Kur.Bnb. Ümit KESER (Eğt. Kıyafetli), Hv.PIt.Yzb. Selim İSTANBUL (Uçuş Tulumlu), Hv. S/S Yzb.
Oğuzhan YÜKSEL (Uçuş Tulumlu), Hv.PIt.Yzb. Yusuf BAKAR (Uçuş Tulumlu), Hv.PIt.Yzb. Uğur ERDEMİR
(Uçuş Tulumlu) şeklinde açıklanan olaya katıldığı,

4-(OLAY 19) olarak belirtilen; Darbe girişmi esnasında Hava Harp Akademileri Komutanlığı Ölçme
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yapılan görevlendirmeler ile Darbe girişiminde işgal bölgelerinde
görevlendirilen darbeci askerlerin görev yerlerine sivil araçlar ile çıkış yaptıkları, Cumhurbaşkanımızın halkı
meydanlara daveti üzerine vatandaşlarımız ve emniyet güçlerimiz tarafından kesilen yollardan Darbeci
askerlerin görev yerlerine gidemeyerek Harp Akademilerine geri döndüğü, buradan helikopter çağrılmak sureti
ile işgalle görevlendirildikleri bölgelere hava yolu ile kolayca ulaşılmasının hedeflendiği, bu noktada Harp
Akademiler Komutanlığı Helikopter pistine olay gecesi 2 defa helikopter indiği, Darbe girişimine katılacakları
hava yolu ile taşıdığı hususları tespit edilmiştir. İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL'ın ifadesine göre; helikopter
pistine gece boyunca iki kez helikopterin iniş yapmaya çalıştığı, ilk teşebbüsün 01.50 sularında, ikinci
teşebbüsün 03.30 sularında yapıldığı, ikinci teşebbüste helikopter sesinin duyulması üzerine helikopterin inişini
engellemek maksadıyla bir grup personelin piste doğru yöneldiği, helikopterin ışıkları kapalı olduğu hâlde
yaklaştığı, piste gelen HAK Kur.Bşk.nın makam aracının farlarını yakmasıyla (gelirken farları kapalı)
helikopterin hızlıca havalandığı, müteakiben HAK Kurmay Başkanı ve beraberindeki heyet tarafından pistin
arandığı, pistin kenarında park etmiş olarak 34 VK 9948 plakalı gri renkli bir aracın tespit edildiği, aracın
emniyete alındığı, 16 Temmuz 2016 tarihinde saat 10:50 sularında 34 KB 1783 plakalı bir araçla iki sivil şahsın
geldiği (İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL bu şahıslardan birinin Hv.PIt.Yzb. Uğur ERDEMİR olabileceğini
fotoğraflardan tahmin etmektedir.), terk edilmiş durumdaki gri araca binerek çalıştırdıkları, yaklaşık 5 metre
kadar gittikleri, aracın başında nöbet için bekleyen İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL tarafından aracın
durdurulduğu, aracı alamayacaklarının bildirildiği, aralarında geçen konuşma devam ederken İs.Astsb.Üçvş.
Tuğrul SOYSAL'ın AMM'yi çağırma teşebbüsü üzerine geldikleri arabayla hızlıca bölgeyi terk ettikleri,

5-Şüpheliler hakkındaki Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen 17.07.2016 tarihli rapor
içeriğinde;Olay gecesi darbe görevlendirmesi ile Atatürk Havalimanını işgal için araçlarıyla giden ancak yol
kapanması üzerine akademiye geri dönen, bilahare akedemiye inen helikopter ile Atatürk Havalimanına
gittikleri tespit edilen Soruşturma şüphelileri olan ve Murat DİVRİL, Ümit KESER, Serkan KAYA, Selim
İSTANBUL, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Uğur ERDEMİR (yolun kapanması üzerine geri
dönüşlerinde)16 Temmuz 2016 günü saat:01:30 Sıralarında 34 EY 4761 plaka sayılı Peugeot marka minübüs ile
uçuş tulumları ile 2 No’lu nizamiye bölgesine geldikleri, giriş kapısından kart göstermeden içeriye girdikleribu
esnada Murat DİVRİL’in nizamiye nöbetçi subayını oyaladığı,Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm.
Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA, Hv. Plt. Ütğm. Osman ALBAYRAK ve Hv. Per. Kur. Bnb.
Hüsamettin HARMANCI’nın Murat DİVRİL’in grubu ile 2 nolu nizamiye bölgesinde karşılaştıkları,34 GR
9659 Hundai X35 model (Araç sahibi Üsteğmen Osman ALBAYRAK) ile bunlardan bir kısmını araçlarına
525
almak suretiyle lojmanlar istikametinde hareket ettikleri, daha sonra karşılanan Murat DİVRİL’in ekibinin
Selim İSTANBUL’a ait 34 VK 9948 plakalı aracın saat:01:41 sıralarındaHelikopter pistine giderken görüldüğü,
araç terk edilmiş olduğu, Murat DİVRİL ve ekibinin buraya gelen helikopterle Atatürk Havalimanına gittikleri
tespit edilmiştir.

6- Selim İSTANBUL isimli Şüpheliye ait olduğu ve olay gecesi harp Akademileri Komutanlığının
helikopter pistinde terk edilmiş halde bulunan 34 VK 9948 plaka sayılı Chevrolet Lacetti marka gümüş renkli
oto üzerinde 28.07.2016 günüyapılan Olay Yeri İnceleme neticesinde 2016/556 sayılı olay yeri inceleme raporu
tanzim edilmiş, aracın direksiyon simidi, el freni ve vites topuzunda sürüntü swapları alınmış, parmak izleri
alınmış, elde edilen bulgulara ilişkin yapılan inceleme neticesinde tanzim edilen 31.07.2016 tarih ve Genel
İşlem Defter No:R.2016/ 556 sayılı Ekspertiz raporunda; bulgu numarası 18 olan 34 VK 9948 plaka sayılı
aracın sol arka kapı iç açma mandalı iç yüzeyinden elde edilen 1 adet parmak izinin; soruşturma
Şüphelilerinden olan (T.C:20942064052) Yusuf BAKAR isimli şahsın SOL EL YÜZÜK PARMAK İZİ ile
AYNI olduğu,

-Ümit KESER, Murat DİVRİL, Oğuzhan YÜKSEL, Uğur ERDEMİR, Yusuf BAKAR isimli
Şüphelilerin olay gecesi kara yolu ile ulaşamadıkları Atatürk Havalimanı İşgali hedeflerine, bir an olsun
vazgeçmedikleri, bu eylemi gerçekleştirmek için Harp Akademileri Komutanlığına geri döndükten sonra Selim
İSTANBUL’a ait aracına binip buradan hareket ettikleri, helikopter pistine geldikleri, güvenlik timinin
yaklaşmakta olduğunu anlamaları üzerine, Selim İstanbul’a ait aracı burada terkederek, piste inen helikoptere
ivedi bir şekilde bindikleri, sonuç olarakAtatürk Havalimanı işgalini gerçekleştirmek için helikopterle buradan
hareket ettikleri hususları tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasında dışarıda tespit edilen diğer eylem ve faaliyetleri:

İlimiz Bakırköy ilçesinde yer alan Hava Harp Okulu Komutanlığı girişinden vatandaş tarafından
kaydedilen görüntüler incelendiğinde Darbe girişimi esnasında Albay Murat DİVRİL, Selim İSTANBUL, Ümit
KESER, Yusuf BAKAR, Uğur ERDEMİR isimli öğrenci darbeye katılan diğer askerler ile birlikte Hava Harp
Akademisi Yerleşkesine gitmek üzere yola çıktıkları, yolda yaşanan olaylara müteakip harp akademileri
yerleşkesine geri döndükleri tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Selim İSTANBUL’un kollukça alınan
ifadesinde;

“…saat 22.30 sıralarında 2. sınıfların WhatsappP grubundan yarım saat içerisinde akademide
olmamız gerektiği şeklinde kıdemlimiz Yüzbaşı Hakan AKBULUT tarafından mesaj atıldı. Saat 23:00
sıralarında Hava Harp Akademisinde hazır bulundum sayıyı verdikten sonra Albay Murat DİVRİL beni,
Yüzbaşı Yusuf BAKAR, Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR ve Yüzbaşı Serkan KAYA’yı
yanına çağırdı ve elinde ki kağıdı göstererek arkadaş Silahlı Kuvvetler Komuta Hareket Merkezinden Haraket
Yıldırım kodlu mesaj geldi, terör şüphesi var Hava Harp Okuluna gideceğiz dedi ardından aracı olan var mı
diye sordu, Yüzbaşı Yusuf BAKAR aracı olduğunu söyledi ve kendisinin de aracı olduğunu söyleyerek 5-10
dakika içerisinde çıkacak şekilde beylik tabancalarınızı alarak hazır bulunmamızı istedi ve tahminen 23:30
sıralarında Albay Murat DİVRİL, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR ve Yüzbaşı Serkan KAYA önde, ben Yüzbaşı Yusuf
BAKAR, Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL ve Binbaşı Ümit KESER arkada olacak şekilde iki araç ile 7 kişi Hava
Harp Okuluna gitmek üzere nizamiyeden çıkış yaptık, ancak TEM otoyolun Alisami YEN stadı civarında trafik
kilitlendi yaklaşık olarak 15-20 dakika bekledik, o süre içerisinde radio dan ve cep telefonlarımızdan Sayın
Cumhurbaşkanımızın konuşmalarını dinledik, bir şeylerin yanlış gittiğini anladık, Sonra Albay Murat DİVRİL’i
yolun karşı istikamet şeridinde olduğu gördük, bizi yanına çağırdı arabadan inerek onun yanına gittik daha
sonra beyaz bir servis aracına bindik bindikten sonra Murat DİVRİL Albay yanlış bir anlaşılma oldu tekrar
Hava Harp Akademisine dönüyoruz arkadaşlar dedi ve 16 Temmuz 2016 günü saat 01:00 sıralarında Hava
Harp Akademisi nizamiyesinden 2 araçla çıkış yapan 7 kişibizler yaya olarak 2 nolu nizamiyeden içeriye
526
girdik. Ben girişte kartımı okutarak giriş yaptım. İçeride DİVRİL Albay aracı olan var mı dedi bende aracımın
olduğunu söyledim aracımı alıp getirdim, aracıma yol üzerinde bulunan Albay Murat DİVRİL, Binbaşı Ümit
KESER ve Yüzbaşı Yusuf BAKAR’ ı aldım ve Hava Harp Akademisine doğru seyir halinde iken, DİVRİL Albay
telefonla biriyle görüştü ve bize dönerek, Hava Harp Okuluna helikopterle gideceğiz dedi ve ne amaçla oraya
gideceğimizi açıklamadı, Saat 01:15 sıralarında Hava Harp Akademisi içerisinde bulunan helikopter pistine
inen helikoptere Albay Murat DİVRİL, Binbaşı Ümit KESER, Yüzbaşı Yusuf BAKAR ve ben binerek Hava Harp
Okuluna geçtik, Hava Harp Okulunda DİVRİL Albay ben, Binbaşı Ümit KESER ve Yüzbaşı Yusuf BAKAR’a
içeriye girin ve içeride dinlenin dedi, bende emre uyarak belirtilen yerde 16 Temmuz 2016 günü saat 08:00
sıralarına kadar burada bekledim, ardından DİVRİL Albay bize her şey normale döndü diyerek Hava Harp
Akademisine dönebileceğimizi söyledi bizde taksiye binerek Hava Harp Akademisine saat 11:00 sıralarında
giriş yaparak mesaimize devam ettik.” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Yusuf BAKAR’ın kollukça alınan
ifadesinde;

“…Saat 23:30 sıralarında ikametimde bulunurken cep telefonumda yüklü bulunan Whatsappp isimli
uygulamada öğrenci subayların kullandığı 2 yıldır kullanmakta olduğum “75. Dönem” isimli Whatsappp
grubuna sınıf kıdemli yardımcımız Hava Personel Yüzbaşı Hakan AKBULUT’un “Eğitim kıyafeti ile yarım saat
içinde Akademide olacağız yoklama alınacak” şeklindeki mesajını gördüm. Pilotların eğitim kıyafeti olarak
kullanmış oldukları tulumumu giyerek, rutinde olduğu üzere apolet ve diğer peçlerim takılı olarak yanıma
beylik tabancamı almayarak eve bırakarak kendime ait oto ile derslikler binasına geldim. Ben geldiğimde tüm
öğrencilerin gelmiş olduğunu gördüm. Ben gelir gelmez Yönetim Ana Bilim Dalı Başkanı Albay Murat DİVRİL
bana nereye gittiğimizi söylemeden benimle geliyorsun dedi. Murat DİVRİL, Binbaşı Ümit KESER, Hava Pilot
Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Hava Pilot Yüzbaşı Selim KAYA, Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL, Hava Pilot Yüzbaşı
Selim İSTANBUL ve beni toplayarak bize hitaben Hava Harp Okuluna gideceğiz terör saldırısı var oraya
destek amaçlı gideceğiz dedi bu sırada elinde Genel Kurmay dan gelen Yıldırım Harekat Emri olduğunu
söyledi. Murat DİVRİL bize hitaben kimin arabası var diye sorunca ben de benim arabam var demem üzerine.
Murat DİVRİL Albay bize silahlarınız yoksa yanınıza silahlarını alın demesi üzerine ben bana ait olan otom ile
Selim İSTANBUL ve Oğuzhan YÜKSEL i ikametlerine bıraktıktan sonra ikametime gelerek Sarsılmaz Kılınç
2000 Light marka model seri nosunu hatırlamadığım zati demirbaş tabancamı şarjörü boş olarak ayrıca 24
adet fişek alarak yine otom ile Selim İSTANBUL ve Oğuzhan YÜKSEL i ikametlerinden aldım 2 nolu
nizamiyede bizi bekleyen Murat DİVRİL i ve ona ait olan Nissan Quasqai marka rengini hatırlamadığım oto
içerisinde bekleyen Ümit KESER, Uğur ERDEMİR ve Serkan KAYA ile buluştuk. Ümit KESER Murat DİVRİL
in otosundan inerek benim otoma bindi. Saat 24:00 ı geçerken Önden Murat DİVRİL arkadan ben olacak
şekilde Akademi 2 nolu nizamiyesinden çıkarak Tem otoyolu üzerinden Yeşilköy Hava Harp okuluna doğru
seyir halinde bulunurken Akşemsettin Viyadüğüne geldiğirnizde trafiğin kilitlenmiş olması sebebi ile durduk
saat 00:30-00:40 sıralarında ben radyoyu açtığımda haberlerde işlerin düşündüğümüz gibi değil aslında
olanın bir Darbe girişimi olduğunu anladım. Yaklaşık 10 dk kadar sonra Albay Murat DİVRİL telefon ile Ümit
KESER e arabaları burada bırakalım karşı istikamete yaya olarak geçelim talimatı üzerine arabaları trafiğin
kilitli olması sebebi ile olduğu hali ile bırakarak. Yaya olarak karşı istikamete yaya olarak geçtik Murat
DİVRİL yolda rastgele bir panelvan tipi oto sürücüsüne rica bulunarak bizi Harp Akademilerine bırakmasını
istedi hap birlikte araca binerek saat 01:30 sıralarında 2 nolu nizamiyeden yaya olarak giriş yaptık. Nizamiye
ve derslikler arasında uzun mesafe olması sebebi ile Selim İSTANBUL lojman bölgesinden kendisine ait olan
markasını hatırlamadığım otosunu olarak 2 nolu nizamiye ye geldi. Murat DİVRİL, Ümit KESER, Selim
İSTANBUL ve ben bu otoya bindik. Uğur ERDEMİR de kendisine ait otosunu aldı bu otoya da Serkan KAYA ve
Oğuzhan YÜKSEL bindiler birbirimizden bağımsız olarak 2 araç akademiye doğru giderken Murat DİVRİL
Selim İSTANBUL’a hitaben sebebini söylemeden “Helikopter pistine gidelim” dedi ve buraya geldik. Otodan
indiğimizde neden buraya geldik diye sorduğumuzda darbeye karşı askerleri uyarmak için Hava Harp Okuluna
gideceğiz oradakilerin yanlış bir şey yapmasına engel olacağız dedi. Bu sırada piste Hava Kuvvetlerinin
envanterinde bulunan helikopter iniş yapıyordu. Helikopter pilotu ve yanında bulunan Astsubay rütbesinde
olduğunu anlayabildiğim şahsın kim olduklarını bilmiyorum. Saat 01:45 sıralarında Murat DİVRİL, Binbaşı
Ümit KESER, Hava Pilot Yüzbaşı Selim İSTANBUL ve ben helikoptere binerek Saat 02:05 sıralarında Yeşilköy
Hava Harp Okuluna iniş yaptık. Murat DİVRİL burada VIP apronu önünde bekleyen erler ile konuşmaya
527
başladı biz de konukların ağırlandığı bir bölüm vardı oraya geçtik. Murat DİVRİL Albay ara sıra bizim
yanımıza girip çıkıyordu ve tekrar VİP apronu tarafındaki erlerin yanına gidiyordu. Saat 03:00 - 04:00
sıralarında Yüzbaşı Murat PARLADI, Yüzbaşı Mustafa KIYİ, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR, Binbaşı Ahmet KAYA
başka bir helikopter ile bizim bulunduğumuz yere geldiler ve bizimle beklemeye başladılar. Murat DİVRİL bize
herhangi bir emir vermediği için biz saat 08:00 e kadar burada bina içinde bir şey yapmadan bekledik aynı
bina içerisinde kahvaltımızı yaptık. 09:00-10:00 sıralarında Murat DİVRİL bize burada işimiz bitti
ayrılabilirsiniz akademiye gidebilirsiniz dedi. Saat 11:00 sıralarında buradan Ben, Selim İSTANBUL ve Murat
PARLADI ticari taksi ile 12:00 sıralarında Harp Akademilerine geldik. Direk olarak eve geçtim duş almamın
akabinde “75. Dönem” Whatsappp grubundan Hakan AKBULUT un saat 14.00 te dahili kıyafet ile akademide
toplanılacak mesajını görmem üzerine dahili kıyafetimi giyerek tabancamı ve fişekleri evde bırakarak ring
servisi ile dersiiklere geldim. Birkaç saat hiçbirşey yapmadan bekledikten sonra istirahate ayrıldık. 17/07/2016
günü saat 14:00 te yine yoklama için toplandık. Hava Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral Recep YÜKSEL
gelerek benimle birlikte yaklaşık 16 kişinin adını okuyarak boş bir odaya çağırdı emniyete ifadeye gideceksiniz
dedi bir süre bekledikten sonra otobüs ile 1 nolu nizamiyeye geldik buradan polislerce emniyete götürüldüm.
Ben bu olayla sırasında yanıma almış olduğum 24 adet fişeği kesinlikle tabancamın şarjörüne basmadım,
namluya hiç fişek sürmedim. Ben darbe kalkışmasında kesinlikle yer almadım ve böyle bir kalkışmanın
olacağından haberim yoktu. Ben komutanım Murat DİVRİL in emri doğrultusunda hareket ettim. Tüm bu süre
içerisinde Murat DİVRİL in bahsetmiş olduğu Yıldırım Harekat Görev Emrini bizzat görmedim. Bana harp
okuluna gidişim dışında herhangi bir görev verilmedi….” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Olay gecesi Murat DİVRİL ile Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Uğur
ERDEMİR’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat:22.40 sıralarında telefonuma Hava Harp Akademilerinde öğrenci kıdemlilerinin kurduğu


75. Dönem isimli Whatsapp grubumuza Yüzbaşı Hakan AKBULUT tarafından “Çağırma planının devrede
olduğunu yarım saat içerisinde eğitim elbiseli olarak okul binasında hazır bulunulması gerektiği” şeklinde
mesaj geldi. Bunun üzerine ben pilotlar için eğitim elbisesi olan tulumumu giyerek Hava Harp Akademileri
binasına gittim. Binanın içerisinde bulunan boşluk alanda Murat DİVRİL Albay ile karşılaştım. Bu sırada
benimle birlikte birçok öğrenci de giriş yapıyordu. Murat DİVRİL Albay bulunduğumuz yere hitaben “sen sen
sen benimle gelin” dedi. Bulunduğum yerde Serkan KAYA, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Selim İSTANBUL
vardı. Hep birlikte Murat DİVRİL Albayı takip ettik. Binaya giriş ile çıkışım arasında hatırladığım 45 saniye
anca olmuştur. Devamında binadan çıkarak Murat DİVRİL Albay’ın aracına bindik ve nizamiye isitikametine
doğru devam ettik. Daha sonra nizamiyeden çıktık. Bu sırada Divril Albay’a nereye gittiğimizi sorduğumuzda
Hava Harp Okuluna muhtemelen terör saldırısı var biz oraya destek için gidiyoruz, Genel Kurmay Harekat
Başkanlığından emir geldi, siz ben ne dersem onu yapaksınız dedi. Araç içerisinde bulunan Serkan KAYA ve
ben “emredersiniz” dedik. Devamında TEM Otoyoluna girdik. TEM Otoyolunda trafik yoğun olduğundan fazla
ilerlemeden bir müddet sonra trafik durdu. Daha sonra radyoda Başbakan Sayın Binali YILDIRIM tarafından
darbe kalkışması yapıldığı yönünde açıklama yapıldığını duyduk. Devamında bu yaşanılanların normal
olmadığını Divril Albaya söyledik. Divril Albay da yolun karşısına geçelim dedi. Bunu üzerine aracımızı ve bizi
takip eden arkamızda bulunan aracı da bulunduğumuz yerde bırakarak TEM Otoyolunun karşısına aksi
istikamete yürüyerek geçtik. Yolun karşısına geçtiğimizde bir tane sivil vatandaşın aracını durdurarak bu araca
binmemizi söyledi. Biz bu araç ile Harp Akademilerine geri geldik. Bizim Akademiden çıkışımız ve Darbe
girişimi olduğunu duyduğumuzda Akademiye geri dönüşümüz trafik ve yoğunluktan dolayı bir saatten fazla
sürdü. Çıkış yaptığımız nizamiyeden tekrar Akademiye giriş yaptık. Nizamiyeye giriş yaptığımızda 16 Temmuz
2016 günü hatırladığım kadarıyla saat:01.35 sıralarıydı. Nizamiye ile Okul binasının arası uzun mesafe olduğu
için ben lojmanda bulunan aracım ile okul binasına gitmek üzere lojman otoparkına gittim. Aracımı otoparktan
aldıktan sonra Serkan KAYA ve Oğuzhan YÜKSEL ile birlikte Akademi binasına hareket ettik. Diğer
arkadaşların nerede olduğunu sorduğumda Serkan ile Oğuzhan diğer arkadaşların başka bir araç ile Akademi
binasına gittiklerini söylediler. Devamında biz üç kişi benim aracımla okula vardık. Daha sonra Akademi
binasına girmeye çalıştığımızda binanın kapısının kapalı olduğunu gördük, içeride bulunan diğer öğrenci
arkadaşlardan bizi görenler kapının kilitli olduğunu içeriye kapının sağ tarafında bulunan camdan girmemizi
söylediler. Binaya girdikten sonra bütün gece boyunca ve 16 Temmuz 2016 günü sabah hava aydınlanıncaya
kadar binanın dışına çıkmadım. Sabah hava aydınlanınca Albay Levent ÖZÜARAP gelerek herkesin evine
528
gitmesini emretti…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Müşteki Cihan OKUR’un C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

"…Daha sonra ikimizi Yarbay Adem İNCİKLİ çağırdı, fuaye alanına vardığımızda vestiyerin önüne
geçmemizi söyledi. Sonra önce Hüseyin BALIK üsteğmenden sonra benden telefonlarımızı istedi.
Telefonlarımızı kapatıp verdik sonra silahınız var mı dedi. Hüseyin de silah yoktu bende silah vardı. 'Silahımı
neden teslim edeyim " dedim oda bana "tim komutanı olarak verilecek" dedi. Ancak inanlına gelmedi zira o
esnada üst katta bulunan Kd. Bçvş. Yavuz YÜCEL amfilerin kapılarını açıyordu. Yarbay Adem İNCİKLİ 'da üst
kattaki Başçavuşa ara ara bakıyordu. Ben bu durumdan bizi teslim alacaklarını anladım. Bu esnada Hüseyin
BALIK üsteğmen tuvalete gitmek istedi. Onun yanına ikmal Binbaşı Ahmet KAYA’yı verdiler. Ve onlar alt
kattaki tuvalete gittiler. Adem yarbay beni merdivenlerden üst kata çıkardı. Çıkartırken merdivenlerde bekleyen
Binbaşı Ümit KESER'e bana ait silah ve telefon ile arkadaşım Hüseyin BALIK'a ait telefonu teslim etti. Yukarı
çıktığımızda Adem yarbay beni amfinin birine doğru yönlendirdi. Tam girmek üzere iken ben kendisine ne
oluyor diye sordum. Oda bana "hakkınızda emir var zorluk çıkarmayın"dedi amfiye girdim. Sonrasında sınıf
arkadaşlarım Üsteğmen Sedat ÖNDER ve Üsteğmen Cengizhan EFE'ye üstümü arattırdı. Arama esnasında bol
bağcıklarımı çözdürttü ve teslim aldı. Onun haricinde üzerinde kesici delici alet olmasın ona göre arayın dedi
ve ona göre arama yapıldı. Bu esnada Hüseyin BALIK üsteğmen tuvaletteydi…
…Arada bir hareketlenmeler oluyordu. UB hareketlenme ilk başladığında bizim tutulduğumuz
amfilerin kapılarını kitlediler. Bu hareketlenmelerdeki kastım duyduğum "arka kapıdan yaklaşanlar var,
pencere önünde birileri yaklaşıyor" gibi cümlelerdi. Bir seferinde ortam iyice hararetlendi binanın çevresinde
birilerinin olduğu söylendi. Levent Albay “ateşe ateşle karşılık verilecek” dedikten sonra tabanca kurma
sesleri duydum. Dışardan bir ses " havacılar teslim olun yaptığınız hukuka aykırı" diye bağırarak konuştu.
Konuşma sonrası içerden bizim duyabileceğimiz şekilde herhangi bir sözlü karşılık veya ateşle karşılık olmadı.
Levent Albay içerdeki kişilere kurmay başkanı (Harp Akademileri Kurmay Başkanı Tümgeneral H. Nevzat
TAŞDELER'dir.) ile konuştuk olayı çözdük dedi.
Bir sonraki tuvalete çıkışımda kapıda Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Yüzbaşı
Salih BAYRAK ve Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL oturuyorlardı. Kapıyı Salih BAYRAK yüzbaşı açtı tuvalete kadar
nezaret etti ve geri döndük. Yine burada ben hiçbirinin yüzüne bakmadım.”şeklinde beyanda bulunduğu
anlaşılmıştır.

9.35. Şüpheli Yusuf Bakar

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-
Yüzbaşı

Durumu:
17/07/2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet arasmasında elde edilen; 1 adet
T1102-06R00585 seri numaralı Sarsılmaz marka tabancası ve 24 adet 9x19 mm fişek, 2 şarjör, Sony marka
siyah dijital kaset, Decodisk marka DVD, WD marka harici harddisk, Asus marka dizüstü bilgisayar, İphone 6s
cep telefonu ve vodafone simkartına incelenmek üzere el konulmuş, inceleme neticesinde; cep telefonun imajı
alınamamış, simkartında ve diğer dijitallerinde suç unsuruna rastlanılmamış, sevk edildiği Hakimlikçe
tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri Komutanlığı içerisinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 14) olarak belirtilen; 15 Temmuz 2016 saat 23.53'de beyaz Renault Fluence otomobilin
bariyerin önünde durarak güvenlik görevlisi ile konuştuğu, güvenlik görevlisinin izin vermemesi üzerine bahse
529
konu aracın bariyerlerin gerisindeki park yerine girdiği ve orada bekleyen diğer araçlardaki şahıslarla
konuştukları, saat 23.55'de Alb. Murat DİVRİL'in yanında bulunan Bnb. Ümit KESER tarafından güvenlik
görevlisi kulübesine girilerek bariyerin açıldığı, müteakiben bir adet siyah Peugeot, bir adet gri Nissan Qashqai,
bir adet beyaz Renault Fluence, bir adet siyah Wolswagen Passat, bir adet beyaz Nissan Qashqai ve bir adet
beyaz Hatchback Renault Megane olmak üzere 6 (altı) aracın ve saat 23.58'de bir adet siyah Peugeot, bir adet
bronz Mazda olmak üzere 2 (iki) aracın daha dışarı çıktığı, dışarı çıkan araçlardan birinin (beyaz Hatchback
Renault Megane) 16 Temmuz 2016 saat 00.00'da tekrar içeri girdiği tespit edilmiştir, 16 Temmuz 2016 saat
01.21 sularında (2 no.lu nizamiye bariyer kamerası 027) eğitim kıyafetli Dz.Ütğm. Celal YILMAZ'ın
nizamiyeye geldiği, nöbetçi heyetiyle özellikle Nizamiye Nöbetçi Sb. ile görüştüğü, nizamiye girişine doğru
baktığı, saat 01.35'te sivil beyaz renkli bir minibüsün (Ford Transit) nizamiyeden içeri girmek istediği ancak
içeriye sokulmadığı, bunun üzerine aşağıda kimlikleri belirtilen araç içindeki personelin, yaya olarak kart
okutmadan turnikeden geçtikleri tespit edilmiştir: Yaya olarak giriş yapan personel listesi aşağıda (7 Kişi)
sunulmuştur; Hv.Mu.Kur.Alb. Murat DİVRİL (Eğt. Kıyafetli), Hv.PIt.Yzb. Serkan KAYA (Uçuş Tulumlu),
Hv.Kont.Kur.Bnb. Ümit KESER (Eğt. Kıyafetli), Hv.PIt.Yzb. Selim İSTANBUL (Uçuş Tulumlu), Hv. S/S Yzb.
Oğuzhan YÜKSEL (Uçuş Tulumlu), Hv.PIt.Yzb. Yusuf BAKAR (Uçuş Tulumlu), Hv.PIt.Yzb. Uğur ERDEMİR
(Uçuş Tulumlu) şeklinde açıklanan olaya katıldığı,

2- (OLAY 19) olarak belirtilen; Darbe girişmi esnasında Hava Harp Akademileri Komutanlığı Ölçme
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yapılan görevlendirmeler ile Darbe girişiminde işgal bölgelerinde
görevlendirilen darbeci askerlerin görev yerlerine sivil araçlar ile çıkış yaptıkları, Cumhurbaşkanımızın halkı
meydanlara daveti üzerine vatandaşlarımız ve emniyet güçlerimiz tarafından kesilen yollardan Darbeci
askerlerin görev yerlerine gidemeyerek Harp Akademilerine geri döndüğü, buradan helikopter çağrılmak sureti
ile işgalle görevlendirildikleri bölgelere hava yolu ile kolayca ulaşılmasının hedeflendiği, bu noktada Harp
Akademiler Komutanlığı Helikopter pistine olay gecesi 2 defa helikopter indiği, Darbe girişimine katılacakları
hava yolu ile taşıdığı hususları tespit edilmiştir. İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL'ın ifadesine göre; helikopter
pistine gece boyunca iki kez helikopterin iniş yapmaya çalıştığı, ilk teşebbüsün 01.50 sularında, ikinci
teşebbüsün 03.30 sularında yapıldığı, ikinci teşebbüste helikopter sesinin duyulması üzerine helikopterin inişini
engellemek maksadıyla bir grup personelin piste doğru yöneldiği, helikopterin ışıkları kapalı olduğu hâlde
yaklaştığı, piste gelen HAK Kur.Bşk.nın makam aracının farlarını yakmasıyla (gelirken farları kapalı)
helikopterin hızlıca havalandığı, müteakiben HAK Kurmay Başkanı ve beraberindeki heyet tarafından pistin
arandığı, pistin kenarında park etmiş olarak 34 VK 9948 plakalı gri renkli bir aracın tespit edildiği, aracın
emniyete alındığı, 16 Temmuz 2016 tarihinde saat 10:50 sularında 34 KB 1783 plakalı bir araçla iki sivil şahsın
geldiği (İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL bu şahıslardan birinin Hv.PIt.Yzb. Uğur ERDEMİR olabileceğini
fotoğraflardan tahmin etmektedir.), terk edilmiş durumdaki gri araca binerek çalıştırdıkları, yaklaşık 5 metre
kadar gittikleri, aracın başında nöbet için bekleyen İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL tarafından aracın
durdurulduğu, aracı alamayacaklarının bildirildiği, aralarında geçen konuşma devam ederken İs.Astsb.Üçvş.
Tuğrul SOYSAL'ın AMM'yi çağırma teşebbüsü üzerine geldikleri arabayla hızlıca bölgeyi terk ettikleri,

3- Şüpheliler hakkındaki Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen 17.07.2016 tarihli rapor
içeriğinde;Olay gecesi darbe görevlendirmesi ile Atatürk Havalimanını işgal için araçlarıyla giden ancak yol
kapanması üzerine akademiye geri dönen, bilahare akedemiye inen helikopter ile Atatürk Havalimanına
gittikleri tespit edilen Soruşturma şüphelileri olan ve Murat DİVRİL, Ümit KESER, Serkan KAYA, Selim
İSTANBUL, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Uğur ERDEMİR (yolun kapanması üzerine geri
dönüşlerinde)16 Temmuz 2016 günü saat:01:30 Sıralarında 34 EY 4761 plaka sayılı Peugeot marka minübüs ile
uçuş tulumları ile 2 No’lu nizamiye bölgesine geldikleri, giriş kapısından kart göstermeden içeriye girdikleribu
esnada Murat DİVRİL’in nizamiye nöbetçi subayını oyaladığı,Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm.
Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA, Hv. Plt. Ütğm. Osman ALBAYRAK ve Hv. Per. Kur. Bnb.
Hüsamettin HARMANCI’nın Murat DİVRİL’in grubu ile 2 nolu nizamiye bölgesinde karşılaştıkları,34 GR
9659 Hundai X35 model (Araç sahibi Üsteğmen Osman ALBAYRAK) ile bunlardan bir kısmını araçlarına
almak suretiyle lojmanlar istikametinde hareket ettikleri, daha sonra karşılanan Murat DİVRİL’in ekibinin
Selim İSTANBUL’a ait 34 VK 9948 plakalı aracın saat:01:41 sıralarındaHelikopter pistine giderken görüldüğü,
araç terk edilmiş olduğu, Murat DİVRİL ve ekibinin buraya gelen helikopterle Atatürk Havalimanına gittikleri,

530
4- Selim İSTANBUL isimli Şüpheliye ait olduğu ve olay gecesi harp Akademileri Komutanlığının
helikopter pistinde terk edilmiş halde bulunan 34 VK 9948 plaka sayılı Chevrolet Lacetti marka gümüş renkli
oto üzerinde 28.07.2016 günüyapılan Olay Yeri İnceleme neticesinde 2016/556 sayılı olay yeri inceleme raporu
tanzim edilmiş, aracın direksiyon simidi, el freni ve vites topuzunda sürüntü swapları alınmış, parmak izleri
alınmış, elde edilen bulgulara ilişkin yapılan inceleme neticesinde tanzim edilen 31.07.2016 tarih ve Genel
İşlem Defter No:R.2016/ 556 sayılı Ekspertiz raporunda; bulgu numarası 18 olan 34 VK 9948 plaka sayılı
aracın sol arka kapı iç açma mandalı iç yüzeyinden elde edilen 1 adet parmak izinin; soruşturma
Şüphelilerinden olan (T.C:20942064052) Yusuf BAKAR isimli şahsın SOL EL YÜZÜK PARMAK İZİ ile
AYNI olduğu,

-Ümit KESER, Murat DİVRİL, Oğuzhan YÜKSEL, Uğur ERDEMİR, Yusuf BAKAR isimli
şüphelilerin olay gecesi kara yolu ile ulaşamadıkları Atatürk Havalimanı İşgali hedeflerine, bir an olsun
vazgeçmedikleri, bu eylemi gerçekleştirmek için; Harp Akademileri Komutanlığına geri döndükten sonra Selim
İSTANBUL’a ait aracına binip buradan hareket ettikleri, helikopter pistine geldikleri, güvenlik timinin
yaklaşmakta olduğunu anlamaları üzerine, Selim İstanbul’a ait aracı burada terkederek, piste inen helikoptere
ivedi bir şekilde bindikleri, sonuç olarak Atatürk Havalimanı işgalini gerçekleştirmek için helikopterle buradan
hareket ettikleri hususları tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasında dışarıda tespit edilen diğer eylem ve faaliyetleri:


İlimiz Bakırköy ilçesinde yer alan Hava Harp Okulu Komutanlığı girişinden vatandaş tarafından
kaydedilen görüntüler incelendiğinde Darbe girişimi esnasında Albay Murat DİVRİL, Ümit KESER, Selim
İSTANBUL, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Uğur ERDEMİR isimli öğrenci darbeye katılan diğer askerler
ile birlikte Hava Harp Akademisi Yerleşkesine inen helikopter ile Hava Harp Okulu Komutanlığına gittiği tespit
edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Selim İSTANBUL’un kollukça alınan
ifadesinde:

“…saat 22.30 sıralarında 2. sınıfların WhatsappP grubundan yarım saat içerisinde akademide
olmamız gerektiği şeklinde kıdemlimiz Yüzbaşı Hakan AKBULUT tarafından mesaj atıldı. Saat 23:00
sıralarında Hava Harp Akademisinde hazır bulundum sayıyı verdikten sonra Albay Murat DİVRİL beni,
Yüzbaşı Yusuf BAKAR, Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR ve Yüzbaşı Serkan KAYA’yı
yanına çağırdı ve elinde ki kağıdı göstererek arkadaş Silahlı Kuvvetler Komuta Hareket Merkezinden Haraket
Yıldırım kodlu mesaj geldi, terör şüphesi var Hava Harp Okuluna gideceğiz dedi ardından aracı olan var mı
diye sordu, Yüzbaşı Yusuf BAKAR aracı olduğunu söyledi ve kendisinin de aracı olduğunu söyleyerek 5-10
dakika içerisinde çıkacak şekilde beylik tabancalarınızı alarak hazır bulunmamızı istedi ve tahminen 23:30
sıralarında Albay Murat DİVRİL, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR ve Yüzbaşı Serkan KAYA önde, ben Yüzbaşı Yusuf
BAKAR, Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL ve Binbaşı Ümit KESER arkada olacak şekilde iki araç ile 7 kişi Hava
Harp Okuluna gitmek üzere nizamiyeden çıkış yaptık, ancak TEM otoyolun Alisami YEN stadı civarında trafik
kilitlendi yaklaşık olarak 15-20 dakika bekledik, o süre içerisinde radio dan ve cep telefonlarımızdan Sayın
Cumhurbaşkanımızın konuşmalarını dinledik, bir şeylerin yanlış gittiğini anladık, Sonra Albay Murat DİVRİL’i
yolun karşı istikamet şeridinde olduğu gördük, bizi yanına çağırdı arabadan inerek onun yanına gittik daha
sonra beyaz bir servis aracına bindik bindikten sonra Murat DİVRİL Albay yanlış bir anlaşılma oldu tekrar
Hava Harp Akademisine dönüyoruz arkadaşlar dedi ve 16 Temmuz 2016 günü saat 01:00 sıralarında Hava
Harp Akademisi nizamiyesinden 2 araçla çıkış yapan 7 kişibizler yaya olarak 2 nolu nizamiyeden içeriye
girdik. Ben girişte kartımı okutarak giriş yaptım. İçeride DİVRİL Albay aracı olan var mı dedi bende aracımın
olduğunu söyledim aracımı alıp getirdim, aracıma yol üzerinde bulunan Albay Murat DİVRİL, Binbaşı Ümit
KESER ve Yüzbaşı Yusuf BAKAR’ ı aldım ve Hava Harp Akademisine doğru seyir halinde iken, DİVRİL Albay
telefonla biriyle görüştü ve bize dönerek, Hava Harp Okuluna helikopterle gideceğiz dedi ve ne amaçla oraya
gideceğimizi açıklamadı, Saat 01:15 sıralarında Hava Harp Akademisi içerisinde bulunan helikopter pistine
inen helikoptere Albay Murat DİVRİL, Binbaşı Ümit KESER, Yüzbaşı Yusuf BAKAR ve ben binerek Hava Harp
531
Okuluna geçtik, Hava Harp Okulunda DİVRİL Albay ben, Binbaşı Ümit KESER ve Yüzbaşı Yusuf BAKAR’a
içeriye girin ve içeride dinlenin dedi, bende emre uyarak belirtilen yerde 16 Temmuz 2016 günü saat 08:00
sıralarına kadar burada bekledim, ardından DİVRİL Albay bize her şey normale döndü diyerek Hava Harp
Akademisine dönebileceğimizi söyledi bizde taksiye binerek Hava Harp Akademisine saat 11:00 sıralarında
giriş yaparak mesaimize devam ettik.” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Olay gecesi Murat DİVRİL ile Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Uğur
ERDEMİR’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat:22.40 sıralarında telefonuma Hava Harp Akademilerinde öğrenci kıdemlilerinin kurduğu


75. Dönem isimli Whatsapp grubumuza Yüzbaşı Hakan AKBULUT tarafından “Çağırma planının devrede
olduğunu yarım saat içerisinde eğitim elbiseli olarak okul binasında hazır bulunulması gerektiği” şeklinde
mesaj geldi. Bunun üzerine ben pilotlar için eğitim elbisesi olan tulumumu giyerek Hava Harp Akademileri
binasına gittim. Binanın içerisinde bulunan boşluk alanda Murat DİVRİL Albay ile karşılaştım. Bu sırada
benimle birlikte birçok öğrenci de giriş yapıyordu. Murat DİVRİL Albay bulunduğumuz yere hitaben “sen sen
sen benimle gelin” dedi. Bulunduğum yerde Serkan KAYA, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Selim İSTANBUL
vardı. Hep birlikte Murat DİVRİL Albayı takip ettik. Binaya giriş ile çıkışım arasında hatırladığım 45 saniye
anca olmuştur. Devamında binadan çıkarak Murat DİVRİL Albay’ın aracına bindik ve nizamiye isitikametine
doğru devam ettik. Daha sonra nizamiyeden çıktık. Bu sırada Divril Albay’a nereye gittiğimizi sorduğumuzda
Hava Harp Okuluna muhtemelen terör saldırısı var biz oraya destek için gidiyoruz, Genel Kurmay Harekat
Başkanlığından emir geldi, siz ben ne dersem onu yapaksınız dedi. Araç içerisinde bulunan Serkan KAYA ve
ben “emredersiniz” dedik. Devamında TEM Otoyoluna girdik. TEM Otoyolunda trafik yoğun olduğundan fazla
ilerlemeden bir müddet sonra trafik durdu. Daha sonra radyoda Başbakan Sayın Binali YILDIRIM tarafından
darbe kalkışması yapıldığı yönünde açıklama yapıldığını duyduk. Devamında bu yaşanılanların normal
olmadığını Divril Albaya söyledik. Divril Albay da yolun karşısına geçelim dedi. Bunu üzerine aracımızı ve bizi
takip eden arkamızda bulunan aracı da bulunduğumuz yerde bırakarak TEM Otoyolunun karşısına aksi
istikamete yürüyerek geçtik. Yolun karşısına geçtiğimizde bir tane sivil vatandaşın aracını durdurarak bu araca
binmemizi söyledi. Biz bu araç ile Harp Akademilerine geri geldik. Bizim Akademiden çıkışımız ve Darbe
girişimi olduğunu duyduğumuzda Akademiye geri dönüşümüz trafik ve yoğunluktan dolayı bir saatten fazla
sürdü. Çıkış yaptığımız nizamiyeden tekrar Akademiye giriş yaptık. Nizamiyeye giriş yaptığımızda 16 Temmuz
2016 günü hatırladığım kadarıyla saat:01.35 sıralarıydı. Nizamiye ile Okul binasının arası uzun mesafe olduğu
için ben lojmanda bulunan aracım ile okul binasına gitmek üzere lojman otoparkına gittim. Aracımı otoparktan
aldıktan sonra Serkan KAYA ve Oğuzhan YÜKSEL ile birlikte Akademi binasına hareket ettik. Diğer
arkadaşların nerede olduğunu sorduğumda Serkan ile Oğuzhan diğer arkadaşların başka bir araç ile Akademi
binasına gittiklerini söylediler. Devamında biz üç kişi benim aracımla okula vardık. Daha sonra Akademi
binasına girmeye çalıştığımızda binanın kapısının kapalı olduğunu gördük, içeride bulunan diğer öğrenci
arkadaşlardan bizi görenler kapının kilitli olduğunu içeriye kapının sağ tarafında bulunan camdan girmemizi
söylediler. Binaya girdikten sonra bütün gece boyunca ve 16 Temmuz 2016 günü sabah hava aydınlanıncaya
kadar binanın dışına çıkmadım. Sabah hava aydınlanınca Albay Levent ÖZÜARAP gelerek herkesin evine
gitmesini emretti.” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına gitmek üzere Harp Akademileri Komutanlığından
çıkış yapan ŞüpheliOğuzhan YÜKSEL’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat 22.00 gibi sahilde yürümeye başladık. Bu sırada kendi sınıfımızın öğrencilerinin dâhil
olduğu watsapa “çağrı planı devre de yarım saat içerisinde üniformalı olarak akademi de hazır olun.” yazısını
gördük. Son günlerde ülkemizde meydana gelen terör saldırıları ile ilgili olarak bir durumun olma ihtimali
aklımıza geldi. Hemen arabaya binerek lojmana gidip, uçuş tulumumu giydim, hemen hava harp akademisi
binasına gittim. Gittiğimizde ortalıkta bir koşuşturmaca vardı. Geldiğimden dolayı yoklamaya artı attırdıktan
sonra Murat DİVRİL Albayın beni çağırdığını söylediler. Alt kata inerek Murat DİVRİL Albayı koridorda
gördüm, yanında bir iki kişi daha vardı. Orada bize dönerek ben, Uğur ERDEMİR, Yusuf BAKAR, Selim
İSTANBUL u göstererek siz benimle geliyorsunuz dedi. Daha sonra arabaya binerken SKKHM harekât yıldırım
mesaj geldiğini ülkenin çeşitli yerlerinde terör saldırısı olduğunu bizimde hava harp okulunun güvenlik ekibine
532
destek amaçlı gitmemiz gerektiğini söyledi. İki sivil araçla bir tanesi Murat DİVRİL Albayın ikinci arabada
Yusuf BAKAR’ın olmak üzere yola çıktık. Ben Renault marka araç olan Yusuf BAKAR ın aracındaydım. Arabayı
Yusuf yüzbaşı kullanıyordu. Araçta ben, Yusuf BAKAR, Ümit KESER Yüzbaşı ve Selim İSTANBUL olmak üzere
4 Kişi ilerlemeye başladık. Türk Telekom arenayı geçtikten sonra trafik kilitlendi. Biraz bekledikten sonra
radyodan Cumhurbaşkanını ve Başbakanın konuşmalarını dinledik. Radyoda yapılan açıklamaları dinledikten
sonra terör olayları olmadığını anladık. Bu esnada Divril Albay yoluna karşısına geçmişti ve bize işaret ederek
yanına çağırdı. Bizde yolun karşısına geçtik. Bu esnada Divril Albay bir minibüsü durdurmuştu. Durdurduğu
minibüse bizim binmemizi söyledi ve bizde minibüse bindik ve akademiye döneceğimizi söyledi. Akademiye
trafikten dolayı saat 01.00 sıralarında geldik. 2 nolu nizamiye kapısından giriş yaptık. Giriş yaptıktan sonra
araçları tem otoyolunda bıraktığımız için arabası lojmanda olan Uğur ERDEMİR ve Selim İSTANBUL özel
araçlarını aldılar. Selim İSTANBUL un aracına Murat DİVRİL Albay ve Yusuf BAKAR ve Ümit KESER binerek
akademiye hareket ettiler. Bizde Uğur ERDEMİR in aracını beklemeye başladık. Aracın anahtarını geç
bulduğunu söyleyerek biraz gecikti. Daha sonra Uğur Yüzbaşı gelerek Geri kalan subaylar olarak araca bindik
ve akademiye geçtik. …” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Murat DİVRİL’in kollukça alınan
ifadesinde;

“…Saat:22.00 sıralarında Hava Harp Akademi Komutanlığına resmi kıyafetlerimle geldim. Ben
doğruca Amirim olan Levent ÖZÜARAP komutanımın yanına gittim. Daha sonra öğretim başkanı olan Levent
ÖZÜARAP’ın şuan tam hatırlayamadığım 3-4 kişilik kadro personelimiz vardı. Ben gelince Genel Kurmay
Başkanlığı Silahlı Kuvvetler Harekât Merkezinden “Harekât Yıldım” ivedilik derecesinde bir mesaj geldiğini
mesajın içeriğini özetle “Türkiye çapında geniş çaplı terör faaliyetleri olacağını, bu kapsamda TSK
personelinin güvenlik güçlerine yardımcı olunmasının emredildiğinin bildirildiği” ifade etti. Bu kapsamda beni
ve yanımda bulunan Binbaşı Ümit KESER’i Hava Harp Okuluna gidip oradaki personele yardımcı olmamızı
emretti. Akabinde ben ve Binbaşı Ümit KESER öğretim başkanın yanından ayrıldıktan sonra öğrenci
subaylardan 5 arkadaşa kapıda beni beklemelerini emrettim. Bu arkadaşlarım Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb.
Oğuzhan YÜKSEL, Yzb. Yusuf BAKAR, Yzb. Selim İSTANBUL ve Yzb. Serkan KAYA idi. Ben hızlıca
yanlarından ayrılıp 1. Sınıf dershanesine gittim sınıf yoklamasının alındığını gördüm. 1-2 cümle ile öğretim
başkanın bana aktardıklarını ben oradaki öğrenci subaylara aktardım ve ayrıldım. Saat:22.40 sıralarında
yukarıda isimleri geçen 5 öğrenci subayla ve Binbaşı Ümit KESER ile birlikte akademinden kendimize ait 2
sivil araç ile ayrıldık. Bana ait 34 BS 5392 plaka sayılı özel aracımla Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA
ile birlikteydik. Plakasını hatırlamadığım Yzb. Yusuf BAKAR’a ait araç ile de diğer 3 kişi benim aracımı takip
ettiler. Araç içinde ben durumu arkadaşlara bana öğretim başkanımızın aktardığı şekilde ben de arkadaşlarıma
özetledim.Biz yola çıktıktan sonra Harp Akademileri kavşağından TEM’in Edirne istikametine gidiş tarafına
dâhil olduk. Trafik oldukça akıcıydı. Birinci Gaziosmanpaşa yol ayrımını gösteren tabelaya geldiğimizde trafik
durmuştu ben de aracımı sağda bulunan emniyet şeridine park ettim. 5-10 dakika araç içerisinde bekledik bu
sırada dışarıdaki sivillerin konuşmasından ve radyodan darbe teşebbüsü olduğunu ve yolun devamında 500-
600 metre ileride polisler tarafından kesildiğini öğrendik.Bizi anlatılan ile gerçek durumun örtüşmediği araç
içerisindeki arkadaşlarımla konuşarak karar verdim. Diğer araçtakilere hiçbir şekilde araçtan inmemelerini
emrettim. Bizim araçta da Yzb. Uğur ERDEMİR’e araç içinde bizi beklemesini emrettim. Şahsi tabancamı da
araç içerisine bıraktım. Ben ve Yzb. Serkan KAYA yolu kesen polislerle konuşmak için yürüyerek yanlarına
gittik. Bu sırada bizi görev vatandaşlar da peşimizden gelme başladılar. Polisler Gaziosmanpaşa yol ayrımını
gösteren 2. Tabelanın orada yola kesmişlerdi. Yol aynı noktadan çift yönlü olarak polisler tarafından kesilmişti.
Biz polislere durumun ne olduğunu sorduğumuzda, polisler de “asker tarafından darbe kalkışması olduğunu,
yolun devamından da asker tarafından kesildiğini” söyledi. Bu sırada vatandaşlar arasında bize karşı
darbeciler şeklinde bağırarak bizi taciz edenler oldu. Biz darbeci olmadığımızı defaten vatandaşlara karşı
söylememize rağmen 2-3 tane provokatör rolü oynayan kişi sürekli tansiyonu yükseltmeye çalıştı. Daha sonra
vatandaşlar polislere karşı bağırmalar başladı. Bu sefer biz vatandaşlara polisin sözünden çıkmamalarını ve
devletlerine sahip çıkmalarını yüksek sesle telkin edip sakinleştirmeye çalıştık. Bahsettiğim bu olaylar TEM
otoyolunun Ankara gidiş istikametinde yaşandı. Bu sırada diğer şeritte kavga çıktığını gördüm. Bu sırada
yanımızdaki polis arkadaş resmi kıyafetli olduğumuz için buradan ayrılmamızın uygun olacağını söyledi ve
kesilen yolun en öndeki araç olan beyaz renkli sivil Ford Transit marka araca trafik içerisinden çıkartarak beni
533
ve Yzb. Serkan KAYA’yı Birliğimize dönmek üzere araca bindirdi. Biz polislerin yanından ayrıldık. Araçlarda
bulunan diğer arkadaşları da telefonla aradım Ankara gidiş istikametine yürüyerek geçtiler, onları da minibüse
aldık ve birliğimize doğru yola çıktık. Saat:23-30- 23.45 sıralarında Harp Akademisine ulaştık ve ana
nizamiyeden yürüyerek giriş yaptık. Daha sonra Yzb. Uğur ERDEMİR,Yzb. Oğuzhan YÜKSEL ve Yzb. Serkan
KAYA isimli arkadaşlarıma daha sonra Hava Harp Akademisine gelmeleri kaydı ile eve gitmeleri için müsaade
ettim. Akabinde Nizamiye ile Kendi binamız olan Hava Harp Akademi binası arasındaki 2-3 km’lik yolu
yürümemek için Yzb. Selim İSTANBUL’a da özel aracını getirmesini söyledim. Biz de bu arada yürümeye
başladık. Bu esnada akademinin içinde çok sayıda silahlı askerin emniyet tertibi aldığını gördüm. Bu esnada
durumu rapor etmek için öğretim başkanımı aradım. Dışarıdaki durum ile bizi anlatılanın farklı olduğu
belirttim. Telefonla konuştuğum esnada helikopter sesi duyduk ve sesin yakınlaşmasından dolayı akademiye
ineceğini anladık. Ben de telefondan öğretim başkanına Hava Harp Okulundakilerinin de gerçek durumu bilip
bilmediği sordum, o da bilemediğini eğer helikopter götürürse oraya gidip oradakileri de uyarmamızın uygun
olacağını söyledi ve öğretim başkanının emriyle helikopter pistine gittik. Piste gittiğimizde pist yolundaki her
zaman kapalı olan bariyerlerin yerinde olmadığını ve pistin hiçbir şekilde iniş-kalkışın engellenecek şekilde
tertip alınmadığını gördük. Her yerde güvenlik tedbirleri alınan Harp Akademileri yerleşkesinde izinsiz bir
helikopter iniş kalkışın olamayacağını değerlendirdik. O gece için tüm tedbirlerden ve bütün askerlerden
sorumlu olan Güvenlik Şube Müdürü Albay Mehmet ÖRKEM, yanındaki kendi şubesinde çalışan Alb.
Mehmet… (soy ismini hatırlamadım), idare başkan Alb. Alptekin TARTICI’nın haberi olmadan veya fiili bir
müsaadesi olmadan böyle bir şey gerçekleşmesi mümkün değildi çünkü engellemeye yönelik hiçbir tedbir
alınmadığını hatta helikopterlerin iniş ve kalkışları için bariyerlerin kaldırıldığını, pistin uygun halde olduğunu
gördük. Daha sonra Yzb. Selim İSTANBUL’un aracı ile helikopter pistine yanana giderek arabayı park ettik ve
Yzb. Yusuf BAKAR, Yzb. Selim İSTANBUL, Binbaşı Ümit KESER ile birlikte helikoptere bindik, helikopterde
bizi Yeşilyurt’ta bulunan Hava Harp Okulu Destek Kıtaları Bölgesine bıraktı…” şeklinde beyanda bulunduğu
anlaşılmıştır.

9.36. Şüpheli Selim İstanbul

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Pilot
Yüzbaşı

Durumu:
17/07/2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, üst aramasında elde edilen Iphone 4s cep
telefonu ile ikamet aramasında elde edilen T1102-06R00417 seri numaralı Sarsılmaz Kılınç marka Tabancası ve
469 adet 9x19 fişek mühimmatına incelenmek üzere el konulmuş,inceleme neticesinde cep telefonunun imajı
alınamamış, sim kartında suç unsuruna rastlanılmamış, şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri Komutanlığı içerisinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 14) olarak belirtilen; 15 Temmuz 2016 saat 23.53'de beyaz Renault Fluence otomobilin
bariyerin önünde durarak güvenlik görevlisi ile konuştuğu, güvenlik görevlisinin izin vermemesi üzerine bahse
konu aracın bariyerlerin gerisindeki park yerine girdiği ve orada bekleyen diğer araçlardaki şahıslarla
konuştukları, saat 23.55'de Alb. Murat DİVRİL'in yanında bulunan Bnb. Ümit KESER tarafından güvenlik
görevlisi kulübesine girilerek bariyerin açıldığı, müteakiben bir adet siyah Peugeot, bir adet gri Nissan Qashqai,
bir adet beyaz Renault Fluence, bir adet siyah Wolswagen Passat, bir adet beyaz Nissan Qashqai ve bir adet
beyaz Hatchback Renault Megane olmak üzere 6 (altı) aracın ve saat 23.58'de bir adet siyah Peugeot, bir adet
bronz Mazda olmak üzere 2 (iki) aracın daha dışarı çıktığı, dışarı çıkan araçlardan birinin (beyaz Hatchback
Renault Megane) 16 Temmuz 2016 saat 00.00'da tekrar içeri girdiği tespit edilmiştir, 16 Temmuz 2016 saat
01.21 sularında (2 no.lu nizamiye bariyer kamerası 027) eğitim kıyafetli Dz.Ütğm. Celal YILMAZ'ın
534
nizamiyeye geldiği, nöbetçi heyetiyle özellikle Nizamiye Nöbetçi Sb. ile görüştüğü, nizamiye girişine doğru
baktığı, saat 01.35'te sivil beyaz renkli bir minibüsün (Ford Transit) nizamiyeden içeri girmek istediği ancak
içeriye sokulmadığı, bunun üzerine aşağıda kimlikleri belirtilen araç içindeki personelin, yaya olarak kart
okutmadan turnikeden geçtikleri tespit edilmiştir: Yaya olarak giriş yapan personel listesi aşağıda (7 Kişi)
sunulmuştur; Hv.Mu.Kur.Alb. Murat DİVRİL (Eğt. Kıyafetli), Hv.PIt.Yzb. Serkan KAYA (Uçuş Tulumlu),
Hv.Kont.Kur.Bnb. Ümit KESER (Eğt. Kıyafetli), Hv.PIt.Yzb. Selim İSTANBUL (Uçuş Tulumlu), Hv. S/S Yzb.
Oğuzhan YÜKSEL (Uçuş Tulumlu), Hv.PIt.Yzb. Yusuf BAKAR (Uçuş Tulumlu), Hv.PIt.Yzb. Uğur ERDEMİR
(Uçuş Tulumlu) şeklinde açıklanan olaya katıldığı,

2- (OLAY 19) olarak belirtilen; Darbe girişmi esnasında Hava Harp Akademileri Komutanlığı Ölçme
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yapılan görevlendirmeler ile Darbe girişiminde işgal bölgelerinde
görevlendirilen darbeci askerlerin görev yerlerine sivil araçlar ile çıkış yaptıkları, Cumhurbaşkanımızın halkı
meydanlara daveti üzerine vatandaşlarımız ve emniyet güçlerimiz tarafından kesilen yollardan Darbeci
askerlerin görev yerlerine gidemeyerek Harp Akademilerine geri döndüğü, buradan helikopter çağrılmak sureti
ile işgalle görevlendirildikleri bölgelere hava yolu ile kolayca ulaşılmasının hedeflendiği, bu noktada Harp
Akademiler Komutanlığı Helikopter pistine olay gecesi 2 defa helikopter indiği, Darbe girişimine katılacakları
hava yolu ile taşıdığı hususları tespit edilmiştir. İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL'ın ifadesine göre; helikopter
pistine gece boyunca iki kez helikopterin iniş yapmaya çalıştığı, ilk teşebbüsün 01.50 sularında, ikinci
teşebbüsün 03.30 sularında yapıldığı, ikinci teşebbüste helikopter sesinin duyulması üzerine helikopterin inişini
engellemek maksadıyla bir grup personelin piste doğru yöneldiği, helikopterin ışıkları kapalı olduğu hâlde
yaklaştığı, piste gelen HAK Kur.Bşk.nın makam aracının farlarını yakmasıyla (gelirken farları kapalı)
helikopterin hızlıca havalandığı, müteakiben HAK Kurmay Başkanı ve beraberindeki heyet tarafından pistin
arandığı, pistin kenarında park etmiş olarak 34 VK 9948 plakalı gri renkli bir aracın tespit edildiği, aracın
emniyete alındığı, 16 Temmuz 2016 tarihinde saat 10:50 sularında 34 KB 1783 plakalı bir araçla iki sivil şahsın
geldiği (İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL bu şahıslardan birinin Hv.PIt.Yzb. Uğur ERDEMİR olabileceğini
fotoğraflardan tahmin etmektedir.), terk edilmiş durumdaki gri araca binerek çalıştırdıkları, yaklaşık 5 metre
kadar gittikleri, aracın başında nöbet için bekleyen İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL tarafından aracın
durdurulduğu, aracı alamayacaklarının bildirildiği, aralarında geçen konuşma devam ederken İs.Astsb.Üçvş.
Tuğrul SOYSAL'ın AMM'yi çağırma teşebbüsü üzerine geldikleri arabayla hızlıca bölgeyi terk ettikleri,

3- Şüpheliler hakkındaki Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen 17.07.2016 tarihli rapor
içeriğinde;Olay gecesi darbe görevlendirmesi ile Atatürk Havalimanını işgal için araçlarıyla giden ancak yol
kapanması üzerine akademiye geri dönen, bilahare akedemiye inen helikopter ile Atatürk Havalimanına
gittikleri tespit edilen Soruşturma şüphelileri olan ve Murat DİVRİL, Ümit KESER, Serkan KAYA, Selim
İSTANBUL, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Uğur ERDEMİR (yolun kapanması üzerine geri
dönüşlerinde)16 Temmuz 2016 günü saat:01:30 Sıralarında 34 EY 4761 plaka sayılı Peugeot marka minübüs ile
uçuş tulumları ile 2 No’lu nizamiye bölgesine geldikleri, giriş kapısından kart göstermeden içeriye girdikleribu
esnada Murat DİVRİL’in nizamiye nöbetçi subayını oyaladığı,Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm.
Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA, Hv. Plt. Ütğm. Osman ALBAYRAK ve Hv. Per. Kur. Bnb.
Hüsamettin HARMANCI’nın Murat DİVRİL’in grubu ile 2 nolu nizamiye bölgesinde karşılaştıkları,34 GR
9659 Hundai X35 model (Araç sahibi Üsteğmen Osman ALBAYRAK) ile bunlardan bir kısmını araçlarına
almak suretiyle lojmanlar istikametinde hareket ettikleri, daha sonra karşılanan Murat DİVRİL’in ekibinin
Selim İSTANBUL’a ait 34 VK 9948 plakalı aracın saat:01:41 sıralarındaHelikopter pistine giderken görüldüğü,
araç terk edilmiş olduğu, Murat DİVRİL ve ekibinin buraya gelen helikopterle Atatürk Havalimanına gittikleri,

4- Selim İSTANBUL isimli Şüpheliye ait olduğu ve olay gecesi harp Akademileri Komutanlığının
helikopter pistinde terk edilmiş halde bulunan 34 VK 9948 plaka sayılı Chevrolet Lacetti marka gümüş renkli
oto üzerinde 28.07.2016 günüyapılan Olay Yeri İnceleme neticesinde 2016/556 sayılı olay yeri inceleme raporu
tanzim edilmiş, aracın direksiyon simidi, el freni ve vites topuzunda sürüntü swapları alınmış, parmak izleri
alınmış, elde edilen bulgulara ilişkin yapılan inceleme neticesinde tanzim edilen 31.07.2016 tarih ve Genel
İşlem Defter No:R.2016/ 556 sayılı Ekspertiz raporunda; bulgu numarası 18 olan 34 VK 9948 plaka sayılı
aracın sol arka kapı iç açma mandalı iç yüzeyinden elde edilen 1 adet parmak izinin; soruşturma
Şüphelilerinden olan (T.C:20942064052) Yusuf BAKAR isimli şahsın SOL EL YÜZÜK PARMAK İZİ ile
535
AYNI olduğu,

-Ümit KESER, Murat DİVRİL, Oğuzhan YÜKSEL, Uğur ERDEMİR, Yusuf BAKAR isimli
şüphelilerin olay gecesi kara yolu ile ulaşamadıkları Atatürk Havalimanı İşgali hedeflerine, bir an olsun
vazgeçmedikleri, bu eylemi gerçekleştirmek için; Harp Akademileri Komutanlığına geri döndükten sonra Selim
İSTANBUL’a ait aracına binip buradan hareket ettikleri, helikopter pistine geldikleri, güvenlik timinin
yaklaşmakta olduğunu anlamaları üzerine, Selim İstanbul’a ait aracı burada terkederek, piste inen helikoptere
ivedi bir şekilde bindikleri, sonuç olarak Atatürk Havalimanı işgalini gerçekleştirmek için helikopterle buradan
hareket ettikleri hususları tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasında dışarıda tespit edilen diğer eylem ve faaliyetleri:


İlimiz Bakırköy ilçesinde yer alan Hava Harp Okulu Komutanlığı girişinden vatandaş tarafından
kaydedilen görüntüler incelendiğinde Darbe girişimi esnasında Albay Murat DİVRİL, Ümit KESER, Selim
İSTANBUL, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Uğur ERDEMİR isimli öğrenci darbeye katılan diğer askerler
ile birlikte Hava Harp Akademisi Yerleşkesine inen helikopter ile Hava Harp Okulu Komutanlığına gittiği tespit
edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Olay gecesi Murat DİVRİL ile Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Uğur
ERDEMİR’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat:22.40 sıralarında telefonuma Hava Harp Akademilerinde öğrenci kıdemlilerinin kurduğu


75. Dönem isimli Whatsapp grubumuza Yüzbaşı Hakan AKBULUT tarafından “Çağırma planının devrede
olduğunu yarım saat içerisinde eğitim elbiseli olarak okul binasında hazır bulunulması gerektiği” şeklinde
mesaj geldi. Bunun üzerine ben pilotlar için eğitim elbisesi olan tulumumu giyerek Hava Harp Akademileri
binasına gittim. Binanın içerisinde bulunan boşluk alanda Murat DİVRİL Albay ile karşılaştım. Bu sırada
benimle birlikte birçok öğrenci de giriş yapıyordu. Murat DİVRİL Albay bulunduğumuz yere hitaben “sen sen
sen benimle gelin” dedi. Bulunduğum yerde Serkan KAYA, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Selim İSTANBUL
vardı. Hep birlikte Murat DİVRİL Albayı takip ettik. Binaya giriş ile çıkışım arasında hatırladığım 45 saniye
anca olmuştur. Devamında binadan çıkarak Murat DİVRİL Albay’ın aracına bindik ve nizamiye isitikametine
doğru devam ettik. Daha sonra nizamiyeden çıktık. Bu sırada Divril Albay’a nereye gittiğimizi sorduğumuzda
Hava Harp Okuluna muhtemelen terör saldırısı var biz oraya destek için gidiyoruz, Genel Kurmay Harekat
Başkanlığından emir geldi, siz ben ne dersem onu yapaksınız dedi. Araç içerisinde bulunan Serkan KAYA ve
ben “emredersiniz” dedik. Devamında TEM Otoyoluna girdik. TEM Otoyolunda trafik yoğun olduğundan fazla
ilerlemeden bir müddet sonra trafik durdu. Daha sonra radyoda Başbakan Sayın Binali YILDIRIM tarafından
darbe kalkışması yapıldığı yönünde açıklama yapıldığını duyduk. Devamında bu yaşanılanların normal
olmadığını Divril Albaya söyledik. Divril Albay da yolun karşısına geçelim dedi. Bunu üzerine aracımızı ve bizi
takip eden arkamızda bulunan aracı da bulunduğumuz yerde bırakarak TEM Otoyolunun karşısına aksi
istikamete yürüyerek geçtik. Yolun karşısına geçtiğimizde bir tane sivil vatandaşın aracını durdurarak bu araca
binmemizi söyledi. Biz bu araç ile Harp Akademilerine geri geldik. Bizim Akademiden çıkışımız ve Darbe
girişimi olduğunu duyduğumuzda Akademiye geri dönüşümüz trafik ve yoğunluktan dolayı bir saatten fazla
sürdü. Çıkış yaptığımız nizamiyeden tekrar Akademiye giriş yaptık. Nizamiyeye giriş yaptığımızda 16 Temmuz
2016 günü hatırladığım kadarıyla saat:01.35 sıralarıydı. Nizamiye ile Okul binasının arası uzun mesafe olduğu
için ben lojmanda bulunan aracım ile okul binasına gitmek üzere lojman otoparkına gittim. Aracımı otoparktan
aldıktan sonra Serkan KAYA ve Oğuzhan YÜKSEL ile birlikte Akademi binasına hareket ettik. Diğer
arkadaşların nerede olduğunu sorduğumda Serkan ile Oğuzhan diğer arkadaşların başka bir araç ile Akademi
binasına gittiklerini söylediler. Devamında biz üç kişi benim aracımla okula vardık. Daha sonra Akademi
binasına girmeye çalıştığımızda binanın kapısının kapalı olduğunu gördük, içeride bulunan diğer öğrenci
arkadaşlardan bizi görenler kapının kilitli olduğunu içeriye kapının sağ tarafında bulunan camdan girmemizi
söylediler. Binaya girdikten sonra bütün gece boyunca ve 16 Temmuz 2016 günü sabah hava aydınlanıncaya
kadar binanın dışına çıkmadım. Sabah hava aydınlanınca Albay Levent ÖZÜARAP gelerek herkesin evine
gitmesini emretti…” şeklinde beyanda bulunduğu,
536
2-Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına gitmek üzere HAK’dan çıkış yapan ŞüpheliOğuzhan
YÜKSEL’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat 22.00 gibi sahilde yürümeye başladık. Bu sırada kendi sınıfımızın öğrencilerinin dâhil
olduğu Whatsapppa “çağrı planı devre de yarım saat içerisinde üniformalı olarak akademi de hazır olun.”
yazısını gördük. Son günlerde ülkemizde meydana gelen terör saldırıları ile ilgili olarak bir durumun olma
ihtimali aklımıza geldi. Hemen arabaya binerek lojmana gidip, uçuş tulumumu giydim, hemen hava harp
akademisi binasına gittim. Gittiğimizde ortalıkta bir koşuşturmaca vardı. Geldiğimden dolayı yoklamaya artı
attırdıktan sonra Murat DİVRİL Albayın beni çağırdığını söylediler. Alt kata inerek Murat DİVRİL Albayı
koridorda gördüm, yanında bir iki kişi daha vardı. Orada bize dönerek ben, Uğur ERDEMİR, Yusuf BAKAR,
Selim İSTANBUL u göstererek siz benimle geliyorsunuz dedi. Daha sonra arabaya binerken SKKHM harekât
yıldırım mesaj geldiğini ülkenin çeşitli yerlerinde terör saldırısı olduğunu bizimde hava harp okulunun
güvenlik ekibine destek amaçlı gitmemiz gerektiğini söyledi. İki sivil araçla bir tanesi Murat DİVRİL Albayın
ikinci arabada Yusuf BAKAR’ın olmak üzere yola çıktık. Ben Renault marka araç olan Yusuf BAKAR ın
aracındaydım. Arabayı Yusuf yüzbaşı kullanıyordu. Araçta ben, Yusuf BAKAR, Ümit KESER Yüzbaşı ve Selim
İSTANBUL olmak üzere 4 Kişi ilerlemeye başladık. Türk Telekom arenayı geçtikten sonra trafik kilitlendi. Biraz
bekledikten sonra radyodan Cumhurbaşkanını ve Başbakanın konuşmalarını dinledik. Radyoda yapılan
açıklamaları dinledikten sonra terör olayları olmadığını anladık. Bu esnada Divril Albay yoluna karşısına
geçmişti ve bize işaret ederek yanına çağırdı. Bizde yolun karşısına geçtik. Bu esnada Divril Albay bir minibüsü
durdurmuştu. Durdurduğu minibüse bizim binmemizi söyledi ve bizde minibüse bindik ve akademiye
döneceğimizi söyledi. Akademiye trafikten dolayı saat 01.00 sıralarında geldik. 2 nolu nizamiye kapısından
giriş yaptık. Giriş yaptıktan sonra araçları tem otoyolunda bıraktığımız için arabası lojmanda olan Uğur
ERDEMİR ve Selim İSTANBUL özel araçlarını aldılar. Selim İSTANBUL un aracına Murat DİVRİL Albay ve
Yusuf BAKAR ve Ümit KESER binerek akademiye hareket ettiler. Bizde Uğur ERDEMİR in aracını beklemeye
başladık. Aracın anahtarını geç bulduğunu söyleyerek biraz gecikti. Daha sonra Uğur Yüzbaşı gelerek Geri
kalan subaylar olarak araca bindik ve akademiye geçtik. …” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Murat DİVRİL’in kollukça alınan
ifadesinde;

“…Saat:22.00 sıralarında Hava Harp Akademi Komutanlığına resmi kıyafetlerimle geldim. Ben
doğruca Amirim olan Levent ÖZÜARAP komutanımın yanına gittim. Daha sonra öğretim başkanı olan Levent
ÖZÜARAP’ın şuan tam hatırlayamadığım 3-4 kişilik kadro personelimiz vardı. Ben gelince Genel Kurmay
Başkanlığı Silahlı Kuvvetler Harekât Merkezinden “Harekât Yıldım” ivedilik derecesinde bir mesaj geldiğini
mesajın içeriğini özetle “Türkiye çapında geniş çaplı terör faaliyetleri olacağını, bu kapsamda TSK
personelinin güvenlik güçlerine yardımcı olunmasının emredildiğinin bildirildiği” ifade etti. Bu kapsamda beni
ve yanımda bulunan Binbaşı Ümit KESER’i Hava Harp Okuluna gidip oradaki personele yardımcı olmamızı
emretti. Akabinde ben ve Binbaşı Ümit KESER öğretim başkanın yanından ayrıldıktan sonra öğrenci
subaylardan 5 arkadaşa kapıda beni beklemelerini emrettim. Bu arkadaşlarım Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb.
Oğuzhan YÜKSEL, Yzb. Yusuf BAKAR, Yzb. Selim İSTANBUL ve Yzb. Serkan KAYA idi. Ben hızlıca
yanlarından ayrılıp 1. Sınıf dershanesine gittim sınıf yoklamasının alındığını gördüm. 1-2 cümle ile öğretim
başkanın bana aktardıklarını ben oradaki öğrenci subaylara aktardım ve ayrıldım. Saat:22.40 sıralarında
yukarıda isimleri geçen 5 öğrenci subayla ve Binbaşı Ümit KESER ile birlikte akademinden kendimize ait 2
sivil araç ile ayrıldık. Bana ait 34 BS 5392 plaka sayılı özel aracımla Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA
ile birlikteydik. Plakasını hatırlamadığım Yzb. Yusuf BAKAR’a ait araç ile de diğer 3 kişi benim aracımı takip
ettiler. Araç içinde ben durumu arkadaşlara bana öğretim başkanımızın aktardığı şekilde ben de arkadaşlarıma
özetledim.Biz yola çıktıktan sonra Harp Akademileri kavşağından TEM’in Edirne istikametine gidiş tarafına
dâhil olduk. Trafik oldukça akıcıydı. Birinci Gaziosmanpaşa yol ayrımını gösteren tabelaya geldiğimizde trafik
durmuştu ben de aracımı sağda bulunan emniyet şeridine park ettim. 5-10 dakika araç içerisinde bekledik bu
sırada dışarıdaki sivillerin konuşmasından ve radyodan darbe teşebbüsü olduğunu ve yolun devamında 500-
600 metre ileride polisler tarafından kesildiğini öğrendik.Bizi anlatılan ile gerçek durumun örtüşmediği araç
içerisindeki arkadaşlarımla konuşarak karar verdim. Diğer araçtakilere hiçbir şekilde araçtan inmemelerini
537
emrettim. Bizim araçta da Yzb. Uğur ERDEMİR’e araç içinde bizi beklemesini emrettim. Şahsi tabancamı da
araç içerisine bıraktım. Ben ve Yzb. Serkan KAYA yolu kesen polislerle konuşmak için yürüyerek yanlarına
gittik. Bu sırada bizi görev vatandaşlar da peşimizden gelme başladılar. Polisler Gaziosmanpaşa yol ayrımını
gösteren 2. Tabelanın orada yola kesmişlerdi. Yol aynı noktadan çift yönlü olarak polisler tarafından kesilmişti.
Biz polislere durumun ne olduğunu sorduğumuzda, polisler de “asker tarafından darbe kalkışması olduğunu,
yolun devamından da asker tarafından kesildiğini” söyledi. Bu sırada vatandaşlar arasında bize karşı
darbeciler şeklinde bağırarak bizi taciz edenler oldu. Biz darbeci olmadığımızı defaten vatandaşlara karşı
söylememize rağmen 2-3 tane provokatör rolü oynayan kişi sürekli tansiyonu yükseltmeye çalıştı. Daha sonra
vatandaşlar polislere karşı bağırmalar başladı. Bu sefer biz vatandaşlara polisin sözünden çıkmamalarını ve
devletlerine sahip çıkmalarını yüksek sesle telkin edip sakinleştirmeye çalıştık. Bahsettiğim bu olaylar TEM
otoyolunun Ankara gidiş istikametinde yaşandı. Bu sırada diğer şeritte kavga çıktığını gördüm. Bu sırada
yanımızdaki polis arkadaş resmi kıyafetli olduğumuz için buradan ayrılmamızın uygun olacağını söyledi ve
kesilen yolun en öndeki araç olan beyaz renkli sivil Ford Transit marka araca trafik içerisinden çıkartarak beni
ve Yzb. Serkan KAYA’yı Birliğimize dönmek üzere araca bindirdi. Biz polislerin yanından ayrıldık. Araçlarda
bulunan diğer arkadaşları da telefonla aradım Ankara gidiş istikametine yürüyerek geçtiler, onları da minibüse
aldık ve birliğimize doğru yola çıktık. Saat:23-30- 23.45 sıralarında Harp Akademisine ulaştık ve ana
nizamiyeden yürüyerek giriş yaptık. Daha sonra Yzb. Uğur ERDEMİR,Yzb. Oğuzhan YÜKSEL ve Yzb. Serkan
KAYA isimli arkadaşlarıma daha sonra Hava Harp Akademisine gelmeleri kaydı ile eve gitmeleri için müsaade
ettim. Akabinde Nizamiye ile Kendi binamız olan Hava Harp Akademi binası arasındaki 2-3 km’lik yolu
yürümemek için Yzb. Selim İSTANBUL’a da özel aracını getirmesini söyledim. Biz de bu arada yürümeye
başladık. Bu esnada akademinin içinde çok sayıda silahlı askerin emniyet tertibi aldığını gördüm. Bu esnada
durumu rapor etmek için öğretim başkanımı aradım. Dışarıdaki durum ile bizi anlatılanın farklı olduğu
belirttim. Telefonla konuştuğum esnada helikopter sesi duyduk ve sesin yakınlaşmasından dolayı akademiye
ineceğini anladık. Ben de telefondan öğretim başkanına Hava Harp Okulundakilerinin de gerçek durumu bilip
bilmediği sordum, o da bilemediğini eğer helikopter götürürse oraya gidip oradakileri de uyarmamızın uygun
olacağını söyledi ve öğretim başkanının emriyle helikopter pistine gittik. Piste gittiğimizde pist yolundaki her
zaman kapalı olan bariyerlerin yerinde olmadığını ve pistin hiçbir şekilde iniş-kalkışın engellenecek şekilde
tertip alınmadığını gördük. Her yerde güvenlik tedbirleri alınan Harp Akademileri yerleşkesinde izinsiz bir
helikopter iniş kalkışın olamayacağını değerlendirdik. O gece için tüm tedbirlerden ve bütün askerlerden
sorumlu olan Güvenlik Şube Müdürü Albay Mehmet ÖRKEM, yanındaki kendi şubesinde çalışan Alb.
Mehmet… (soy ismini hatırlamadım), idare başkan Alb. Alptekin TARTICI’nın haberi olmadan veya fiili bir
müsaadesi olmadan böyle bir şey gerçekleşmesi mümkün değildi çünkü engellemeye yönelik hiçbir tedbir
alınmadığını hatta helikopterlerin iniş ve kalkışları için bariyerlerin kaldırıldığını, pistin uygun halde olduğunu
gördük. Daha sonra Yzb. Selim İSTANBUL’un aracı ile helikopter pistine yanana giderek arabayı park ettik ve
Yzb. Yusuf BAKAR, Yzb. Selim İSTANBUL, Binbaşı Ümit KESER ile birlikte helikoptere bindik, helikopterde
bizi Yeşilyurt’ta bulunan Hava Harp Okulu Destek Kıtaları Bölgesine bıraktı…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Yusuf BAKAR’ın kollukça alınan
ifadesinde:
“…Saat 23:30 sıralarında ikametimde bulunurken cep telefonumda yüklü bulunan Whatsappp isimli
uygulamada öğrenci subayların kullandığı 2 yıldır kullanmakta olduğum “75. Dönem” isimli Whatsappp
grubuna sınıf kıdemli yardımcımız Hava Personel Yüzbaşı Hakan AKBULUT’un “Eğitim kıyafeti ile yarım saat
içinde Akademide olacağız yoklama alınacak” şeklindeki mesajını gördüm. Pilotların eğitim kıyafeti olarak
kullanmış oldukları tulumumu giyerek, rutinde olduğu üzere apolet ve diğer peçlerim takılı olarak yanıma
beylik tabancamı almayarak eve bırakarak kendime ait oto ile derslikler binasına geldim. Ben geldiğimde tüm
öğrencilerin gelmiş olduğunu gördüm. Ben gelir gelmez Yönetim Ana Bilim Dalı Başkanı Albay Murat DİVRİL
bana nereye gittiğimizi söylemeden benimle geliyorsun dedi. Murat DİVRİL, Binbaşı Ümit KESER, Hava Pilot
Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Hava Pilot Yüzbaşı Selim KAYA, Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL, Hava Pilot Yüzbaşı
Selim İSTANBUL ve beni toplayarak bize hitaben Hava Harp Okuluna gideceğiz terör saldırısı var oraya
destek amaçlı gideceğiz dedi bu sırada elinde Genel Kurmay dan gelen Yıldırım Harekat Emri olduğunu
söyledi. Murat DİVRİL bize hitaben kimin arabası var diye sorunca ben de benim arabam var demem üzerine.
538
Murat DİVRİL Albay bize silahlarınız yoksa yanınıza silahlarını alın demesi üzerine ben bana ait olan otom ile
Selim İSTANBUL ve Oğuzhan YÜKSEL i ikametlerine bıraktıktan sonra ikametime gelerek Sarsılmaz Kılınç
2000 Light marka model seri nosunu hatırlamadığım zati demirbaş tabancamı şarjörü boş olarak ayrıca 24
adet fişek alarak yine otom ile Selim İSTANBUL ve Oğuzhan YÜKSEL i ikametlerinden aldım 2 nolu
nizamiyede bizi bekleyen Murat DİVRİL i ve ona ait olan Nissan Quasqai marka rengini hatırlamadığım oto
içerisinde bekleyen Ümit KESER, Uğur ERDEMİR ve Serkan KAYA ile buluştuk. Ümit KESER Murat DİVRİL
in otosundan inerek benim otoma bindi. Saat 24:00 ı geçerken Önden Murat DİVRİL arkadan ben olacak
şekilde Akademi 2 nolu nizamiyesinden çıkarak Tem otoyolu üzerinden Yeşilköy Hava Harp okuluna doğru
seyir halinde bulunurken Akşemsettin Viyadüğüne geldiğirnizde trafiğin kilitlenmiş olması sebebi ile durduk
saat 00:30-00:40 sıralarında ben radyoyu açtığımda haberlerde işlerin düşündüğümüz gibi değil aslında
olanın bir Darbe girişimi olduğunu anladım. Yaklaşık 10 dk kadar sonra Albay Murat DİVRİL telefon ile Ümit
KESER e arabaları burada bırakalım karşı istikamete yaya olarak geçelim talimatı üzerine arabaları trafiğin
kilitli olması sebebi ile olduğu hali ile bırakarak. Yaya olarak karşı istikamete yaya olarak geçtik Murat
DİVRİL yolda rastgele bir panelvan tipi oto sürücüsüne rica bulunarak bizi Harp Akademilerine bırakmasını
istedi hap birlikte araca binerek saat 01:30 sıralarında 2 nolu nizamiyeden yaya olarak giriş yaptık. Nizamiye
ve derslikler arasında uzun mesafe olması sebebi ile Selim İSTANBUL lojman bölgesinden kendisine ait olan
markasını hatırlamadığım otosunu olarak 2 nolu nizamiye ye geldi. Murat DİVRİL, Ümit KESER, Selim
İSTANBUL ve ben bu otoya bindik. Uğur ERDEMİR de kendisine ait otosunu aldı bu otoya da Serkan KAYA ve
Oğuzhan YÜKSEL bindiler birbirimizden bağımsız olarak 2 araç akademiye doğru giderken Murat DİVRİL
Selim İSTANBUL’a hitaben sebebini söylemeden “Helikopter pistine gidelim” dedi ve buraya geldik. Otodan
indiğimizde neden buraya geldik diye sorduğumuzda darbeye karşı askerleri uyarmak için Hava Harp Okuluna
gideceğiz oradakilerin yanlış bir şey yapmasına engel olacağız dedi. Bu sırada piste Hava Kuvvetlerinin
envanterinde bulunan helikopter iniş yapıyordu. Helikopter pilotu ve yanında bulunan Astsubay rütbesinde
olduğunu anlayabildiğim şahsın kim olduklarını bilmiyorum. Saat 01:45 sıralarında Murat DİVRİL, Binbaşı
Ümit KESER, Hava Pilot Yüzbaşı Selim İSTANBUL ve ben helikoptere binerek Saat 02:05 sıralarında Yeşilköy
Hava Harp Okuluna iniş yaptık. Murat DİVRİL burada VIP apronu önünde bekleyen erler ile konuşmaya
başladı biz de konukların ağırlandığı bir bölüm vardı oraya geçtik. Murat DİVRİL Albay ara sıra bizim
yanımıza girip çıkıyordu ve tekrar VİP apronu tarafındaki erlerin yanına gidiyordu. Saat 03:00 - 04:00
sıralarında Yüzbaşı Murat PARLADI, Yüzbaşı Mustafa KIYİ, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR, Binbaşı Ahmet KAYA
başka bir helikopter ile bizim bulunduğumuz yere geldiler ve bizimle beklemeye başladılar. Murat DİVRİL bize
herhangi bir emir vermediği için biz saat 08:00 e kadar burada bina içinde bir şey yapmadan bekledik aynı
bina içerisinde kahvaltımızı yaptık. 09:00-10:00 sıralarında Murat DİVRİL bize burada işimiz bitti
ayrılabilirsiniz akademiye gidebilirsiniz dedi. Saat 11:00 sıralarında buradan Ben, Selim İSTANBUL ve Murat
PARLADI ticari taksi ile 12:00 sıralarında Harp Akademilerine geldik. Direk olarak eve geçtim duş almamın
akabinde “75. Dönem” Whatsappp grubundan Hakan AKBULUT un saat 14.00 te dahili kıyafet ile akademide
toplanılacak mesajını görmem üzerine dahili kıyafetimi giyerek tabancamı ve fişekleri evde bırakarak ring
servisi ile dersiiklere geldim. Birkaç saat hiçbirşey yapmadan bekledikten sonra istirahate ayrıldık. 17/07/2016
günü saat 14:00 te yine yoklama için toplandık. Hava Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral Recep YÜKSEL
gelerek benimle birlikte yaklaşık 16 kişinin adını okuyarak boş bir odaya çağırdı emniyete ifadeye gideceksiniz
dedi bir süre bekledikten sonra otobüs ile 1 nolu nizamiyeye geldik buradan polislerce emniyete götürüldüm.
Ben bu olayla sırasında yanıma almış olduğum 24 adet fişeği kesinlikle tabancamın şarjörüne basmadım,
namluya hiç fişek sürmedim. Ben darbe kalkışmasında kesinlikle yer almadım ve böyle bir kalkışmanın
olacağından haberim yoktu. Ben komutanım Murat DİVRİL in emri doğrultusunda hareket ettim. Tüm bu süre
içerisinde Murat DİVRİL in bahsetmiş olduğu Yıldırım Harekat Görev Emrini bizzat görmedim. Bana harp
okuluna gidişim dışında herhangi bir görev verilmedi….”şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.37. Şüpheli Uğur Erdemir

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Pilot
Yüzbaşı

Durumu:
539
17/07/2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; 1 adet
T1102-06N00060 seri numaralı Sarsılmaz marka tabanca, 1 adet T1102-04R024523 seri numaralı sarsılmaz
marka tabanca, şarjörleri ve mühimmatları, Iphone 5 cep telefonu, Asus marka Laptop, 50 adet 9x19 mm fişek
incelenmek üzere el konulmuş, incelemesi neticesinde; cep telefonunun imajı alımamış, diğer dijital
malzemelerde ise suç ve suç unsuruna rastlanılmamış, şüpheli 22/07/2016 günü sevk edildiği Hakimlikçe
tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri Komutanlığı içerisinde katıldığı olay ve eylemler;

1- (OLAY 6) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Komutanlığı giriş katında
meydana gelen olaylara katıldığı, buradan dışarı çıkış yapan şahısların Güvenlik timi tarafından dışarıda
yakalanmasına müteakip Kd. Bçvş. Yavuz Yücel ile birlikte Alb. Levent Özüarap’ın aşağıya inerek kapıyı
kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Alb. Levent
Özüarap’ın telefonla konuştuğu ve bina girişinde dört personel mevzi alarak bekledikleri, saat 01:43’te ana giriş
kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı açamayarak bu personeli sağa
doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58 arasında diğer kameradan tespit edildiğine
göre pencereden içeri girdiği, pencereden atlayan personel Ütğm. Osman Albayrak (tutuklu), Ütğm. Ömer
Faruk Saygı (tutuklu), Ütğm. Mehmet Genç (tutuklu), Yzb. Uğur Erdemir (tutuklu), Yzb. Serkan Kaya ve Yzb.
Oğuzhan Yüksel (tutuklu) olduğunun tespit edildiği, Yzb. Uğur Erdemir, Yzb. Serkan Kaya ve Yzb. Oğuzhan
Yüksel 2 numaralı nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri
tespit edilmemesi için bu tür bir hareketle binaya girdikleri hususları tespit edilmiştir. (Olay 14) ile birlikte
değerlendirildiğinde, şahısların Hava Harp Okuluna gitmek üzere yola çıktıklarında trafik nedeniyle görev
yerlerine ulaşamadıkları, dönüşte deşifre olmamak için kart okutmadıkları ve görevlendirmenin yapıldığı Hava
Harp Akademisi camından içeriye girdikleri,

2- (OLAY 14) olarak belirtilen; 15 Temmuz 2016 saat 23.53'de beyaz Renault Fluence otomobilin
bariyerin önünde durarak güvenlik görevlisi ile konuştuğu, güvenlik görevlisinin izin vermemesi üzerine bahse
konu aracın bariyerlerin gerisindeki park yerine girdiği ve orada bekleyen diğer araçlardaki şahıslarla
konuştukları, saat 23.55'de Alb. Murat DİVRİL'in yanında bulunan Bnb. Ümit KESER tarafından güvenlik
görevlisi kulübesine girilerek bariyerin açıldığı, müteakiben bir adet siyah Peugeot, bir adet gri Nissan Qashqai,
bir adet beyaz Renault Fluence, bir adet siyah Wolswagen Passat, bir adet beyaz Nissan Qashqai ve bir adet
beyaz Hatchback Renault Megane olmak üzere 6 (altı) aracın ve saat 23.58'de bir adet siyah Peugeot, bir adet
bronz Mazda olmak üzere 2 (iki) aracın daha dışarı çıktığı, dışarı çıkan araçlardan birinin (beyaz Hatchback
Renault Megane) 16 Temmuz 2016 saat 00.00'da tekrar içeri girdiği tespit edilmiştir, 16 Temmuz 2016 saat
01.21 sularında (2 no.lu nizamiye bariyer kamerası 027) eğitim kıyafetli Dz.Ütğm. Celal YILMAZ'ın
nizamiyeye geldiği, nöbetçi heyetiyle özellikle Nizamiye Nöbetçi Sb. ile görüştüğü, nizamiye girişine doğru
baktığı, saat 01.35'te sivil beyaz renkli bir minibüsün (Ford Transit) nizamiyeden içeri girmek istediği ancak
içeriye sokulmadığı, bunun üzerine aşağıda kimlikleri belirtilen araç içindeki personelin, yaya olarak kart
okutmadan turnikeden geçtikleri tespit edilmiştir: Yaya olarak giriş yapan personel listesi aşağıda (7 Kişi)
sunulmuştur; Hv.Mu.Kur.Alb. Murat DİVRİL (Eğt. Kıyafetli), Hv.PIt.Yzb. Serkan KAYA (Uçuş Tulumlu),
Hv.Kont.Kur.Bnb. Ümit KESER (Eğt. Kıyafetli), Hv. PIt. Yzb. Selim İSTANBUL (Uçuş Tulumlu), Hv. S/S
Yzb. Oğuzhan YÜKSEL (Uçuş Tulumlu), Hv.PIt.Yzb. Yusuf BAKAR (Uçuş Tulumlu), Hv.PIt.Yzb. Uğur
ERDEMİR (Uçuş Tulumlu) şeklinde açıklanan olaya katıldığı,

3- (OLAY 19) olarak belirtilen; Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademileri Komutanlığı
Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yapılan görevlendirmeler ile Darbe girişiminde işgal bölgelerinde
görevlendirilen darbeci askerlerin görev yerlerine sivil araçlar ile çıkış yaptıkları, Cumhurbaşkanımızın halkı
meydanlara daveti üzerine vatandaşlarımız ve emniyet güçlerimiz tarafından kesilen yollardan Darbeci
askerlerin görev yerlerine gidemeyerek Harp Akademilerine geri döndüğü, buradan helikopter çağrılmak sureti
ile işgalle görevlendirildikleri bölgelere hava yolu ile kolayca ulaşılmasının hedeflendiği, bu noktada Harp
540
Akademiler Komutanlığı Helikopter pistine olay gecesi 2 defa helikopter indiği, Darbe girişimine katılacakları
hava yolu ile taşıdığı hususları tespit edilmiştir. İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL'ın ifadesine göre; helikopter
pistine gece boyunca iki kez helikopterin iniş yapmaya çalıştığı, ilk teşebbüsün 01.50 sularında, ikinci
teşebbüsün 03.30 sularında yapıldığı, ikinci teşebbüste helikopter sesinin duyulması üzerine helikopterin inişini
engellemek maksadıyla bir grup personelin piste doğru yöneldiği, helikopterin ışıkları kapalı olduğu hâlde
yaklaştığı, piste gelen HAK Kur.Bşk.nın makam aracının farlarını yakmasıyla (gelirken farları kapalı)
helikopterin hızlıca havalandığı, müteakiben HAK Kurmay Başkanı ve beraberindeki heyet tarafından pistin
arandığı, pistin kenarında park etmiş olarak 34 VK 9948 plakalı gri renkli bir aracın tespit edildiği, aracın
emniyete alındığı, 16 Temmuz 2016 tarihinde saat 10:50 sularında 34 KB 1783 plakalı bir araçla iki sivil şahsın
geldiği (İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL bu şahıslardan birinin Hv.PIt.Yzb. Uğur ERDEMİR olabileceğini
fotoğraflardan tahmin etmektedir.), terk edilmiş durumdaki gri araca binerek çalıştırdıkları, yaklaşık 5 metre
kadar gittikleri, aracın başında nöbet için bekleyen İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL tarafından aracın
durdurulduğu, aracı alamayacaklarının bildirildiği, aralarında geçen konuşma devam ederken İs.Astsb.Üçvş.
Tuğrul SOYSAL'ın AMM'yi çağırma teşebbüsü üzerine geldikleri arabayla hızlıca bölgeyi terk ettikleri,

5- Şüpheliler hakkındaki Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen 17.07.2016 tarihli rapor
içeriğinde;Olay gecesi darbe görevlendirmesi ile Atatürk Havalimanını işgal için araçlarıyla giden ancak yol
kapanması üzerine akademiye geri dönen, bilahare akedemiye inen helikopter ile Atatürk Havalimanına
gittikleri tespit edilen Soruşturma şüphelileri olan ve Murat DİVRİL, Ümit KESER, Serkan KAYA, Selim
İSTANBUL, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Uğur ERDEMİR (yolun kapanması üzerine geri
dönüşlerinde)16 Temmuz 2016 günü saat:01:30 Sıralarında 34 EY 4761 plaka sayılı Peugeot marka minübüs ile
uçuş tulumları ile 2 No’lu nizamiye bölgesine geldikleri, giriş kapısından kart göstermeden içeriye girdikleribu
esnada Murat DİVRİL’in nizamiye nöbetçi subayını oyaladığı,Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm.
Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA, Hv. Plt. Ütğm. Osman ALBAYRAK ve Hv. Per. Kur. Bnb.
Hüsamettin HARMANCI’nın Murat DİVRİL’in grubu ile 2 nolu nizamiye bölgesinde karşılaştıkları,34 GR
9659 Hundai X35 model (Araç sahibi Üsteğmen Osman ALBAYRAK) ile bunlardan bir kısmını araçlarına
almak suretiyle lojmanlar istikametinde hareket ettikleri, daha sonra karşılanan Murat DİVRİL’in ekibinin
Selim İSTANBUL’a ait 34 VK 9948 plakalı aracın saat:01:41 sıralarındaHelikopter pistine giderken görüldüğü,
araç terk edilmiş olduğu, Murat DİVRİL ve ekibinin buraya gelen helikopterle Atatürk Havalimanına gittikleri,

6- Selim İSTANBUL isimli şüpheliye ait olduğu ve olay gecesi harp Akademileri Komutanlığının
helikopter pistinde terk edilmiş halde bulunan 34 VK 9948 plaka sayılı Chevrolet Lacetti marka gümüş renkli
oto üzerinde 28.07.2016 günüyapılan Olay Yeri İnceleme neticesinde 2016/556 sayılı olay yeri inceleme raporu
tanzim edilmiş, aracın direksiyon simidi, el freni ve vites topuzunda sürüntü swapları alınmış, parmak izleri
alınmış, elde edilen bulgulara ilişkin yapılan inceleme neticesinde tanzim edilen 31.07.2016 tarih ve Genel
İşlem Defter No:R.2016/ 556 sayılı Ekspertiz raporunda; bulgu numarası 18 olan 34 VK 9948 plaka sayılı
aracın sol arka kapı iç açma mandalı iç yüzeyinden elde edilen 1 adet parmak izinin; soruşturma
Şüphelilerinden olan (T.C:20942064052) Yusuf BAKAR isimli şahsın SOL EL YÜZÜK PARMAK İZİ ile
AYNI olduğu,

-Ümit KESER, Murat DİVRİL, Oğuzhan YÜKSEL, Uğur ERDEMİR, Yusuf BAKAR isimli
Şüphelilerin olay gecesi kara yolu ile ulaşamadıkları Atatürk Havalimanı İşgali hedeflerine, bir an olsun
vazgeçmedikleri, bu eylemi gerçekleştirmek için; Harp Akademileri Komutanlığına geri döndükten sonra Selim
İSTANBUL’a ait aracına binip buradan hareket ettikleri, helikopter pistine geldikleri, güvenlik timinin
yaklaşmakta olduğunu anlamaları üzerine, Selim İstanbul’a ait aracı burada terkederek, piste inen helikoptere
ivedi bir şekilde bindikleri, sonuç olarak Atatürk Havalimanı işgalini gerçekleştirmek için Helikopterle buradan
hareket ettikleri hususları tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasında dışarıda tespit edilen diğer eylem ve faaliyetleri:

İlimiz Bakırköy ilçesinde yer alan Hava Harp Okulu Komutanlığı girişinden vatandaş tarafından
kaydedilen görüntüler incelendiğinde Darbe girişimi esnasında şüpheli Uğur ERDEMİR’ın Albay Murat
DİVRİL, Ümit KESER, Selim İSTANBUL, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Serkan KAYA isimli öğrenci
541
darbeye katılan diğer askerler ile birlikte Hava Harp Akademisi Yerleşkesinden sivil araçları ile Hava Harp
Okulu Komutanlığına gitmek üzere çıktıkları tespit edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Olay gecesi Murat DİVRİL ile Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Uğur
ERDEMİR’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat:22.40 sıralarında telefonuma Hava Harp Akademilerinde öğrenci kıdemlilerinin kurduğu


75. Dönem isimli Whatsappp grubumuza Yüzbaşı Hakan AKBULUT tarafından “Çağırma planının devrede
olduğunu yarım saat içerisinde eğitim elbiseli olarak okul binasında hazır bulunulması gerektiği” şeklinde
mesaj geldi. Bunun üzerine ben pilotlar için eğitim elbisesi olan tulumumu giyerek Hava Harp Akademileri
binasına gittim. Binanın içerisinde bulunan boşluk alanda Murat DİVRİL Albay ile karşılaştım. Bu sırada
benimle birlikte birçok öğrenci de giriş yapıyordu. Murat DİVRİL Albay bulunduğumuz yere hitaben “sen sen
sen benimle gelin” dedi. Bulunduğum yerde Serkan KAYA, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Selim İSTANBUL
vardı. Hep birlikte Murat DİVRİL Albayı takip ettik. Binaya giriş ile çıkışım arasında hatırladığım 45 saniye
anca olmuştur. Devamında binadan çıkarak Murat DİVRİL Albay’ın aracına bindik ve nizamiye isitikametine
doğru devam ettik. Daha sonra nizamiyeden çıktık. Bu sırada Divril Albay’a nereye gittiğimizi sorduğumuzda
Hava Harp Okuluna muhtemelen terör saldırısı var biz oraya destek için gidiyoruz, Genel Kurmay Harekat
Başkanlığından emir geldi, siz ben ne dersem onu yapaksınız dedi. Araç içerisinde bulunan Serkan KAYA ve
ben “emredersiniz” dedik. Devamında TEM Otoyoluna girdik. TEM Otoyolunda trafik yoğun olduğundan fazla
ilerlemeden bir müddet sonra trafik durdu. Daha sonra radyoda Başbakan Sayın Binali YILDIRIM tarafından
darbe kalkışması yapıldığı yönünde açıklama yapıldığını duyduk. Devamında bu yaşanılanların normal
olmadığını Divril Albaya söyledik. Divril Albay da yolun karşısına geçelim dedi. Bunu üzerine aracımızı ve bizi
takip eden arkamızda bulunan aracı da bulunduğumuz yerde bırakarak TEM Otoyolunun karşısına aksi
istikamete yürüyerek geçtik. Yolun karşısına geçtiğimizde bir tane sivil vatandaşın aracını durdurarak bu araca
binmemizi söyledi. Biz bu araç ile Harp Akademilerine geri geldik. Bizim Akademiden çıkışımız ve Darbe
girişimi olduğunu duyduğumuzda Akademiye geri dönüşümüz trafik ve yoğunluktan dolayı bir saatten fazla
sürdü. Çıkış yaptığımız nizamiyeden tekrar Akademiye giriş yaptık. Nizamiyeye giriş yaptığımızda 16 Temmuz
2016 günü hatırladığım kadarıyla saat:01.35 sıralarıydı. Nizamiye ile Okul binasının arası uzun mesafe olduğu
için ben lojmanda bulunan aracım ile okul binasına gitmek üzere lojman otoparkına gittim. Aracımı otoparktan
aldıktan sonra Serkan KAYA ve Oğuzhan YÜKSEL ile birlikte Akademi binasına hareket ettik. Diğer
arkadaşların nerede olduğunu sorduğumda Serkan ile Oğuzhan diğer arkadaşların başka bir araç ile Akademi
binasına gittiklerini söylediler. Devamında biz üç kişi benim aracımla okula vardık. Daha sonra Akademi
binasına girmeye çalıştığımızda binanın kapısının kapalı olduğunu gördük, içeride bulunan diğer öğrenci
arkadaşlardan bizi görenler kapının kilitli olduğunu içeriye kapının sağ tarafında bulunan camdan girmemizi
söylediler. Binaya girdikten sonra bütün gece boyunca ve 16 Temmuz 2016 günü sabah hava aydınlanıncaya
kadar binanın dışına çıkmadım. Sabah hava aydınlanınca Albay Levent ÖZÜARAP gelerek herkesin evine
gitmesini emretti…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına gitmek üzere HAK’dan çıkış yapan Şüpheli
Oğuzhan YÜKSEL’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat 22.00 gibi sahilde yürümeye başladık. Bu sırada kendi sınıfımızın öğrencilerinin dâhil
olduğu Whatsapppa “çağrı planı devre de yarım saat içerisinde üniformalı olarak akademi de hazır olun.”
yazısını gördük. Son günlerde ülkemizde meydana gelen terör saldırıları ile ilgili olarak bir durumun olma
ihtimali aklımıza geldi. Hemen arabaya binerek lojmana gidip, uçuş tulumumu giydim, hemen hava harp
akademisi binasına gittim. Gittiğimizde ortalıkta bir koşuşturmaca vardı. Geldiğimden dolayı yoklamaya artı
attırdıktan sonra Murat DİVRİL Albayın beni çağırdığını söylediler. Alt kata inerek Murat DİVRİL Albayı
542
koridorda gördüm, yanında bir iki kişi daha vardı. Orada bize dönerek ben, Uğur ERDEMİR, Yusuf BAKAR,
Selim İSTANBUL u göstererek siz benimle geliyorsunuz dedi. Daha sonra arabaya binerken SKKHM harekât
yıldırım mesaj geldiğini ülkenin çeşitli yerlerinde terör saldırısı olduğunu bizimde hava harp okulunun
güvenlik ekibine destek amaçlı gitmemiz gerektiğini söyledi. İki sivil araçla bir tanesi Murat DİVRİL Albayın
ikinci arabada Yusuf BAKAR’ın olmak üzere yola çıktık. Ben Renault marka araç olan Yusuf BAKAR ın
aracındaydım. Arabayı Yusuf yüzbaşı kullanıyordu. Araçta ben, Yusuf BAKAR, Ümit KESER Yüzbaşı ve Selim
İSTANBUL olmak üzere 4 Kişi ilerlemeye başladık. Türk Telekom arenayı geçtikten sonra trafik kilitlendi. Biraz
bekledikten sonra radyodan Cumhurbaşkanını ve Başbakanın konuşmalarını dinledik. Radyoda yapılan
açıklamaları dinledikten sonra terör olayları olmadığını anladık. Bu esnada Divril Albay yoluna karşısına
geçmişti ve bize işaret ederek yanına çağırdı. Bizde yolun karşısına geçtik. Bu esnada Divril Albay bir minibüsü
durdurmuştu. Durdurduğu minibüse bizim binmemizi söyledi ve bizde minibüse bindik ve akademiye
döneceğimizi söyledi. Akademiye trafikten dolayı saat 01.00 sıralarında geldik. 2 nolu nizamiye kapısından
giriş yaptık. Giriş yaptıktan sonra araçları tem otoyolunda bıraktığımız için arabası lojmanda olan Uğur
ERDEMİR ve Selim İSTANBUL özel araçlarını aldılar. Selim İSTANBUL un aracına Murat DİVRİL Albay ve
Yusuf BAKAR ve Ümit KESER binerek akademiye hareket ettiler. Bizde Uğur ERDEMİR in aracını beklemeye
başladık. Aracın anahtarını geç bulduğunu söyleyerek biraz gecikti. Daha sonra Uğur Yüzbaşı gelerek Geri
kalan subaylar olarak araca bindik ve akademiye geçtik. …”şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Murat DİVRİL’in kollukça alınan
ifadesinde;

“…Saat:22.00 sıralarında Hava Harp Akademi Komutanlığına resmi kıyafetlerimle geldim. Ben
doğruca Amirim olan Levent ÖZÜARAP komutanımın yanına gittim. Daha sonra öğretim başkanı olan Levent
ÖZÜARAP’ın şuan tam hatırlayamadığım 3-4 kişilik kadro personelimiz vardı. Ben gelince Genel Kurmay
Başkanlığı Silahlı Kuvvetler Harekât Merkezinden “Harekât Yıldım” ivedilik derecesinde bir mesaj geldiğini
mesajın içeriğini özetle “Türkiye çapında geniş çaplı terör faaliyetleri olacağını, bu kapsamda TSK
personelinin güvenlik güçlerine yardımcı olunmasının emredildiğinin bildirildiği” ifade etti. Bu kapsamda beni
ve yanımda bulunan Binbaşı Ümit KESER’i Hava Harp Okuluna gidip oradaki personele yardımcı olmamızı
emretti. Akabinde ben ve Binbaşı Ümit KESER öğretim başkanın yanından ayrıldıktan sonra öğrenci
subaylardan 5 arkadaşa kapıda beni beklemelerini emrettim. Bu arkadaşlarım Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb.
Oğuzhan YÜKSEL, Yzb. Yusuf BAKAR, Yzb. Selim İSTANBUL ve Yzb. Serkan KAYA idi. Ben hızlıca
yanlarından ayrılıp 1. Sınıf dershanesine gittim sınıf yoklamasının alındığını gördüm. 1-2 cümle ile öğretim
başkanın bana aktardıklarını ben oradaki öğrenci subaylara aktardım ve ayrıldım. Saat:22.40 sıralarında
yukarıda isimleri geçen 5 öğrenci subayla ve Binbaşı Ümit KESER ile birlikte akademinden kendimize ait 2
sivil araç ile ayrıldık. Bana ait 34 BS 5392 plaka sayılı özel aracımla Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA
ile birlikteydik. Plakasını hatırlamadığım Yzb. Yusuf BAKAR’a ait araç ile de diğer 3 kişi benim aracımı takip
ettiler. Araç içinde ben durumu arkadaşlara bana öğretim başkanımızın aktardığı şekilde ben de arkadaşlarıma
özetledim.Biz yola çıktıktan sonra Harp Akademileri kavşağından TEM’in Edirne istikametine gidiş tarafına
dâhil olduk. Trafik oldukça akıcıydı. Birinci Gaziosmanpaşa yol ayrımını gösteren tabelaya geldiğimizde trafik
durmuştu ben de aracımı sağda bulunan emniyet şeridine park ettim. 5-10 dakika araç içerisinde bekledik bu
sırada dışarıdaki sivillerin konuşmasından ve radyodan darbe teşebbüsü olduğunu ve yolun devamında 500-
600 metre ileride polisler tarafından kesildiğini öğrendik.Bizi anlatılan ile gerçek durumun örtüşmediği araç
içerisindeki arkadaşlarımla konuşarak karar verdim. Diğer araçtakilere hiçbir şekilde araçtan inmemelerini
emrettim. Bizim araçta da Yzb. Uğur ERDEMİR’e araç içinde bizi beklemesini emrettim. Şahsi tabancamı da
araç içerisine bıraktım. Ben ve Yzb. Serkan KAYA yolu kesen polislerle konuşmak için yürüyerek yanlarına
gittik. Bu sırada bizi görev vatandaşlar da peşimizden gelme başladılar. Polisler Gaziosmanpaşa yol ayrımını
gösteren 2. Tabelanın orada yola kesmişlerdi. Yol aynı noktadan çift yönlü olarak polisler tarafından kesilmişti.
Biz polislere durumun ne olduğunu sorduğumuzda, polisler de “asker tarafından darbe kalkışması olduğunu,
yolun devamından da asker tarafından kesildiğini” söyledi. Bu sırada vatandaşlar arasında bize karşı
darbeciler şeklinde bağırarak bizi taciz edenler oldu. Biz darbeci olmadığımızı defaten vatandaşlara karşı
söylememize rağmen 2-3 tane provokatör rolü oynayan kişi sürekli tansiyonu yükseltmeye çalıştı. Daha sonra
vatandaşlar polislere karşı bağırmalar başladı. Bu sefer biz vatandaşlara polisin sözünden çıkmamalarını ve
devletlerine sahip çıkmalarını yüksek sesle telkin edip sakinleştirmeye çalıştık. Bahsettiğim bu olaylar TEM
543
otoyolunun Ankara gidiş istikametinde yaşandı. Bu sırada diğer şeritte kavga çıktığını gördüm. Bu sırada
yanımızdaki polis arkadaş resmi kıyafetli olduğumuz için buradan ayrılmamızın uygun olacağını söyledi ve
kesilen yolun en öndeki araç olan beyaz renkli sivil Ford Transit marka araca trafik içerisinden çıkartarak beni
ve Yzb. Serkan KAYA’yı Birliğimize dönmek üzere araca bindirdi. Biz polislerin yanından ayrıldık. Araçlarda
bulunan diğer arkadaşları da telefonla aradım Ankara gidiş istikametine yürüyerek geçtiler, onları da minibüse
aldık ve birliğimize doğru yola çıktık. Saat:23-30- 23.45 sıralarında Harp Akademisine ulaştık ve ana
nizamiyeden yürüyerek giriş yaptık. Daha sonra Yzb. Uğur ERDEMİR,Yzb. Oğuzhan YÜKSEL ve Yzb. Serkan
KAYA isimli arkadaşlarıma daha sonra Hava Harp Akademisine gelmeleri kaydı ile eve gitmeleri için müsaade
ettim. Akabinde Nizamiye ile Kendi binamız olan Hava Harp Akademi binası arasındaki 2-3 km’lik yolu
yürümemek için Yzb. Selim İSTANBUL’a da özel aracını getirmesini söyledim. Biz de bu arada yürümeye
başladık. Bu esnada akademinin içinde çok sayıda silahlı askerin emniyet tertibi aldığını gördüm. Bu esnada
durumu rapor etmek için öğretim başkanımı aradım. Dışarıdaki durum ile bizi anlatılanın farklı olduğu
belirttim. Telefonla konuştuğum esnada helikopter sesi duyduk ve sesin yakınlaşmasından dolayı akademiye
ineceğini anladık. Ben de telefondan öğretim başkanına Hava Harp Okulundakilerinin de gerçek durumu bilip
bilmediği sordum, o da bilemediğini eğer helikopter götürürse oraya gidip oradakileri de uyarmamızın uygun
olacağını söyledi ve öğretim başkanının emriyle helikopter pistine gittik. Piste gittiğimizde pist yolundaki her
zaman kapalı olan bariyerlerin yerinde olmadığını ve pistin hiçbir şekilde iniş-kalkışın engellenecek şekilde
tertip alınmadığını gördük. Her yerde güvenlik tedbirleri alınan Harp Akademileri yerleşkesinde izinsiz bir
helikopter iniş kalkışın olamayacağını değerlendirdik. O gece için tüm tedbirlerden ve bütün askerlerden
sorumlu olan Güvenlik Şube Müdürü Albay Mehmet ÖRKEM, yanındaki kendi şubesinde çalışan Alb.
Mehmet… (soy ismini hatırlamadım), idare başkan Alb. Alptekin TARTICI’nın haberi olmadan veya fiili bir
müsaadesi olmadan böyle bir şey gerçekleşmesi mümkün değildi çünkü engellemeye yönelik hiçbir tedbir
alınmadığını hatta helikopterlerin iniş ve kalkışları için bariyerlerin kaldırıldığını, pistin uygun halde olduğunu
gördük. Daha sonra Yzb. Selim İSTANBUL’un aracı ile helikopter pistine yanana giderek arabayı park ettik ve
Yzb. Yusuf BAKAR, Yzb. Selim İSTANBUL, Binbaşı Ümit KESER ile birlikte helikoptere bindik, helikopterde
bizi Yeşilyurt’ta bulunan Hava Harp Okulu Destek Kıtaları Bölgesine bıraktı…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4- Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Yusuf BAKAR’ın kollukça alınan
ifadesinde;

“…Saat 23:30 sıralarında ikametimde bulunurken cep telefonumda yüklü bulunan Whatsappp isimli
uygulamada öğrenci subayların kullandığı 2 yıldır kullanmakta olduğum “75. Dönem” isimli Whatsappp
grubuna sınıf kıdemli yardımcımız Hava Personel Yüzbaşı Hakan AKBULUT’un “Eğitim kıyafeti ile yarım saat
içinde Akademide olacağız yoklama alınacak” şeklindeki mesajını gördüm. Pilotların eğitim kıyafeti olarak
kullanmış oldukları tulumumu giyerek, rutinde olduğu üzere apolet ve diğer peçlerim takılı olarak yanıma
beylik tabancamı almayarak eve bırakarak kendime ait oto ile derslikler binasına geldim. Ben geldiğimde tüm
öğrencilerin gelmiş olduğunu gördüm. Ben gelir gelmez Yönetim Ana Bilim Dalı Başkanı Albay Murat DİVRİL
bana nereye gittiğimizi söylemeden benimle geliyorsun dedi. Murat DİVRİL, Binbaşı Ümit KESER, Hava Pilot
Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Hava Pilot Yüzbaşı Selim KAYA, Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL, Hava Pilot Yüzbaşı
Selim İSTANBUL ve beni toplayarak bize hitaben Hava Harp Okuluna gideceğiz terör saldırısı var oraya
destek amaçlı gideceğiz dedi bu sırada elinde Genel Kurmay dan gelen Yıldırım Harekat Emri olduğunu
söyledi. Murat DİVRİL bize hitaben kimin arabası var diye sorunca ben de benim arabam var demem üzerine.
Murat DİVRİL Albay bize silahlarınız yoksa yanınıza silahlarını alın demesi üzerine ben bana ait olan otom ile
Selim İSTANBUL ve Oğuzhan YÜKSEL i ikametlerine bıraktıktan sonra ikametime gelerek Sarsılmaz Kılınç
2000 Light marka model seri nosunu hatırlamadığım zati demirbaş tabancamı şarjörü boş olarak ayrıca 24
adet fişek alarak yine otom ile Selim İSTANBUL ve Oğuzhan YÜKSEL i ikametlerinden aldım 2 nolu
nizamiyede bizi bekleyen Murat DİVRİL i ve ona ait olan Nissan Quasqai marka rengini hatırlamadığım oto
içerisinde bekleyen Ümit KESER, Uğur ERDEMİR ve Serkan KAYA ile buluştuk. Ümit KESER Murat DİVRİL
in otosundan inerek benim otoma bindi. Saat 24:00 ı geçerken Önden Murat DİVRİL arkadan ben olacak
şekilde Akademi 2 nolu nizamiyesinden çıkarak Tem otoyolu üzerinden Yeşilköy Hava Harp okuluna doğru
seyir halinde bulunurken Akşemsettin Viyadüğüne geldiğirnizde trafiğin kilitlenmiş olması sebebi ile durduk
saat 00:30-00:40 sıralarında ben radyoyu açtığımda haberlerde işlerin düşündüğümüz gibi değil aslında
olanın bir Darbe girişimi olduğunu anladım. Yaklaşık 10 dk kadar sonra Albay Murat DİVRİL telefon ile Ümit
544
KESER e arabaları burada bırakalım karşı istikamete yaya olarak geçelim talimatı üzerine arabaları trafiğin
kilitli olması sebebi ile olduğu hali ile bırakarak. Yaya olarak karşı istikamete yaya olarak geçtik Murat
DİVRİL yolda rastgele bir panelvan tipi oto sürücüsüne rica bulunarak bizi Harp Akademilerine bırakmasını
istedi hap birlikte araca binerek saat 01:30 sıralarında 2 nolu nizamiyeden yaya olarak giriş yaptık. Nizamiye
ve derslikler arasında uzun mesafe olması sebebi ile Selim İSTANBUL lojman bölgesinden kendisine ait olan
markasını hatırlamadığım otosunu olarak 2 nolu nizamiye ye geldi. Murat DİVRİL, Ümit KESER, Selim
İSTANBUL ve ben bu otoya bindik. Uğur ERDEMİR de kendisine ait otosunu aldı bu otoya da Serkan KAYA ve
Oğuzhan YÜKSEL bindiler birbirimizden bağımsız olarak 2 araç akademiye doğru giderken Murat DİVRİL
Selim İSTANBUL’a hitaben sebebini söylemeden “Helikopter pistine gidelim” dedi ve buraya geldik. Otodan
indiğimizde neden buraya geldik diye sorduğumuzda darbeye karşı askerleri uyarmak için Hava Harp Okuluna
gideceğiz oradakilerin yanlış bir şey yapmasına engel olacağız dedi. Bu sırada piste Hava Kuvvetlerinin
envanterinde bulunan helikopter iniş yapıyordu. Helikopter pilotu ve yanında bulunan Astsubay rütbesinde
olduğunu anlayabildiğim şahsın kim olduklarını bilmiyorum. Saat 01:45 sıralarında Murat DİVRİL, Binbaşı
Ümit KESER, Hava Pilot Yüzbaşı Selim İSTANBUL ve ben helikoptere binerek Saat 02:05 sıralarında Yeşilköy
Hava Harp Okuluna iniş yaptık…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.38. Şüpheli Serkan Kaya

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Pilot
Yüzbaşı
Durumu:
17/07/2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; tabancası
ve mühimmatı, Asus dizüstü bilgisayar, Sandisk marka 32 gb flash bellek, Iphone 5 marka cep telefonu ve
içerisinde yer alan simkartına incelenmek üzere el konulmuş, inceleme neticesinde; Iphone 5 cep telefonunun
ve sim kartının imajı alınamamış, diğer dijital malzemelerinde ise suç ve suç unsuruna rastlanılmamıştır.
Şüpheli 22/07/2016 günü sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri Komutanlığı içerisinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 6) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Komutanlığı giriş katında
meydana gelen olaylara katıldığı, buradan dışarı çıkış yapan şahısların Güvenlik timi tarafından dışarıda
yakalanmasına müteakip Kd. Bçvş. Yavuz Yücel ile birlikte Alb. Levent Özüarap’ın aşağıya inerek kapıyı
kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Alb. Levent
Özüarap’ın telefonla konuştuğu ve bina girişinde dört personel mevzi alarak bekledikleri, saat 01:43’te ana giriş
kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı açamayarak bu personeli sağa
doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58 arasında diğer kameradan tespit edildiğine
göre pencereden içeri girdiği, pencereden atlayan personel Ütğm. Osman Albayrak (tutuklu), Ütğm. Ömer
Faruk Saygı (tutuklu), Ütğm. Mehmet Genç (tutuklu), Yzb. Uğur Erdemir (tutuklu), Yzb. Serkan Kaya ve Yzb.
Oğuzhan Yüksel (tutuklu) olduğunun tespit edildiği, Yzb. Uğur Erdemir, Yzb. Serkan Kaya ve Yzb. Oğuzhan
Yüksel 2 numaralı nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri
tespit edilmemesi için bu tür bir hareketle binaya girdikleri hususları tespit edilmiştir. (Olay 14) ile birlikte
değerlendirildiğinde, şahısların Hava Harp Okuluna gitmek üzere yola çıktıklarında trafik nedeniyle görev
yerlerine ulaşamadıkları, dönüşte deşifre olmamak için kart okutmadıkları ve görevlendirmenin yapıldığı Hava
Harp Akademisi camından içeriye girdikleri,

2- (OLAY 14) olarak belirtilen; 15 Temmuz 2016 saat 23.53'de beyaz Renault Fluence otomobilin
bariyerin önünde durarak güvenlik görevlisi ile konuştuğu, güvenlik görevlisinin izin vermemesi üzerine bahse
konu aracın bariyerlerin gerisindeki park yerine girdiği ve orada bekleyen diğer araçlardaki şahıslarla
konuştukları, saat 23.55'de Alb. Murat DİVRİL'in yanında bulunan Bnb. Ümit KESER tarafından güvenlik
545
görevlisi kulübesine girilerek bariyerin açıldığı, müteakiben bir adet siyah Peugeot, bir adet gri Nissan Qashqai,
bir adet beyaz Renault Fluence, bir adet siyah Wolswagen Passat, bir adet beyaz Nissan Qashqai ve bir adet
beyaz Hatchback Renault Megane olmak üzere 6 (altı) aracın ve saat 23.58'de bir adet siyah Peugeot, bir adet
bronz Mazda olmak üzere 2 (iki) aracın daha dışarı çıktığı, dışarı çıkan araçlardan birinin (beyaz Hatchback
Renault Megane) 16 Temmuz 2016 saat 00.00'da tekrar içeri girdiği tespit edilmiştir, 16 Temmuz 2016 saat
01.21 sularında (2 no.lu nizamiye bariyer kamerası 027) eğitim kıyafetli Dz.Ütğm. Celal YILMAZ'ın
nizamiyeye geldiği, nöbetçi heyetiyle özellikle Nizamiye Nöbetçi Sb. ile görüştüğü, nizamiye girişine doğru
baktığı, saat 01.35'te sivil beyaz renkli bir minibüsün (Ford Transit) nizamiyeden içeri girmek istediği ancak
içeriye sokulmadığı, bunun üzerine aşağıda kimlikleri belirtilen araç içindeki personelin, yaya olarak kart
okutmadan turnikeden geçtikleri tespit edilmiştir: Yaya olarak giriş yapan personel listesi aşağıda (7 Kişi)
sunulmuştur; Hv.Mu.Kur.Alb. Murat DİVRİL (Eğt. Kıyafetli), Hv.PIt.Yzb. Serkan KAYA (Uçuş Tulumlu),
Hv.Kont.Kur.Bnb. Ümit KESER (Eğt. Kıyafetli), Hv. PIt. Yzb. Selim İSTANBUL (Uçuş Tulumlu), Hv. S/S
Yzb. Oğuzhan YÜKSEL (Uçuş Tulumlu), Hv.PIt.Yzb. Yusuf BAKAR (Uçuş Tulumlu), Hv.PIt.Yzb. Uğur
ERDEMİR (Uçuş Tulumlu) şeklinde açıklanan olaya katıldığı,

3- Şüpheliler hakkındaki Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen 17.07.2016 tarihli rapor
içeriğinde;Olay gecesi darbe görevlendirmesi ile Atatürk Havalimanını işgal için araçlarıyla giden ancak yol
kapanması üzerine akademiye geri dönen, bilahare akedemiye inen helikopter ile Atatürk Havalimanına
gittikleri tespit edilen Soruşturma şüphelileri olan ve Murat DİVRİL, Ümit KESER, Serkan KAYA, Selim
İSTANBUL, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Uğur ERDEMİR (yolun kapanması üzerine geri
dönüşlerinde)16 Temmuz 2016 günü saat:01:30 Sıralarında 34 EY 4761 plaka sayılı Peugeot marka minübüs ile
uçuş tulumları ile 2 No’lu nizamiye bölgesine geldikleri, giriş kapısından kart göstermeden içeriye girdikleribu
esnada Murat DİVRİL’in nizamiye nöbetçi subayını oyaladığı,Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm.
Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA, Hv. Plt. Ütğm. Osman ALBAYRAK ve Hv. Per. Kur. Bnb.
Hüsamettin HARMANCI’nın Murat DİVRİL’in grubu ile 2 nolu nizamiye bölgesinde karşılaştıkları,34 GR
9659 Hundai X35 model (Araç sahibi Üsteğmen Osman ALBAYRAK) ile bunlardan bir kısmını araçlarına
almak suretiyle lojmanlar istikametinde hareket ettikleri, daha sonra karşılanan Murat DİVRİL’in ekibinin
Selim İSTANBUL’a ait 34 VK 9948 plakalı aracın saat:01:41 sıralarındaHelikopter pistine giderken görüldüğü,
araç terk edilmiş olduğu, Murat DİVRİL ve ekibinin buraya gelen helikopterle Atatürk Havalimanına gittikleri
tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasında dışarıda tespit edilen diğer eylem ve faaliyetleri:

İlimiz Bakırköy ilçesinde yer alan Hava Harp Okulu Komutanlığı girişinden vatandaş tarafından
kaydedilen görüntüler incelendiğinde Darbe girişimi esnasında şüpheli Serkan KAYA’nın Albay Murat
DİVRİL, Ümit KESER, Selim İSTANBUL, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Uğur ERDEMİR isimli
öğrenci darbeye katılan diğer askerler ile birlikte Hava Harp Akademisi Yerleşkesinden sivil araçları ile Hava
Harp Okulu Komutanlığına gitmek üzere çıktıkları tespit edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Olay gecesi Murat DİVRİL ile Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Uğur
ERDEMİR’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat:22.40 sıralarında telefonuma Hava Harp Akademilerinde öğrenci kıdemlilerinin kurduğu


75. Dönem isimli Whatsapp grubumuza Yüzbaşı Hakan AKBULUT tarafından “Çağırma planının devrede
olduğunu yarım saat içerisinde eğitim elbiseli olarak okul binasında hazır bulunulması gerektiği” şeklinde
mesaj geldi. Bunun üzerine ben pilotlar için eğitim elbisesi olan tulumumu giyerek Hava Harp Akademileri
binasına gittim. Binanın içerisinde bulunan boşluk alanda Murat DİVRİL Albay ile karşılaştım. Bu sırada
benimle birlikte birçok öğrenci de giriş yapıyordu. Murat DİVRİL Albay bulunduğumuz yere hitaben “sen sen
sen benimle gelin” dedi. Bulunduğum yerde Serkan KAYA, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Selim İSTANBUL
vardı. Hep birlikte Murat DİVRİL Albayı takip ettik. Binaya giriş ile çıkışım arasında hatırladığım 45 saniye
anca olmuştur. Devamında binadan çıkarak Murat DİVRİL Albay’ın aracına bindik ve nizamiye isitikametine
546
doğru devam ettik. Daha sonra nizamiyeden çıktık. Bu sırada Divril Albay’a nereye gittiğimizi sorduğumuzda
Hava Harp Okuluna muhtemelen terör saldırısı var biz oraya destek için gidiyoruz, Genel Kurmay Harekat
Başkanlığından emir geldi, siz ben ne dersem onu yapaksınız dedi. Araç içerisinde bulunan Serkan KAYA ve
ben “emredersiniz” dedik. Devamında TEM Otoyoluna girdik. TEM Otoyolunda trafik yoğun olduğundan fazla
ilerlemeden bir müddet sonra trafik durdu. Daha sonra radyoda Başbakan Sayın Binali YILDIRIM tarafından
darbe kalkışması yapıldığı yönünde açıklama yapıldığını duyduk. Devamında bu yaşanılanların normal
olmadığını Divril Albaya söyledik. Divril Albay da yolun karşısına geçelim dedi. Bunu üzerine aracımızı ve bizi
takip eden arkamızda bulunan aracı da bulunduğumuz yerde bırakarak TEM Otoyolunun karşısına aksi
istikamete yürüyerek geçtik. Yolun karşısına geçtiğimizde bir tane sivil vatandaşın aracını durdurarak bu araca
binmemizi söyledi. Biz bu araç ile Harp Akademilerine geri geldik. Bizim Akademiden çıkışımız ve Darbe
girişimi olduğunu duyduğumuzda Akademiye geri dönüşümüz trafik ve yoğunluktan dolayı bir saatten fazla
sürdü. Çıkış yaptığımız nizamiyeden tekrar Akademiye giriş yaptık. Nizamiyeye giriş yaptığımızda 16 Temmuz
2016 günü hatırladığım kadarıyla saat:01.35 sıralarıydı. Nizamiye ile Okul binasının arası uzun mesafe olduğu
için ben lojmanda bulunan aracım ile okul binasına gitmek üzere lojman otoparkına gittim. Aracımı otoparktan
aldıktan sonra Serkan KAYA ve Oğuzhan YÜKSEL ile birlikte Akademi binasına hareket ettik. Diğer
arkadaşların nerede olduğunu sorduğumda Serkan ile Oğuzhan diğer arkadaşların başka bir araç ile Akademi
binasına gittiklerini söylediler. Devamında biz üç kişi benim aracımla okula vardık. Daha sonra Akademi
binasına girmeye çalıştığımızda binanın kapısının kapalı olduğunu gördük, içeride bulunan diğer öğrenci
arkadaşlardan bizi görenler kapının kilitli olduğunu içeriye kapının sağ tarafında bulunan camdan girmemizi
söylediler. Binaya girdikten sonra bütün gece boyunca ve 16 Temmuz 2016 günü sabah hava aydınlanıncaya
kadar binanın dışına çıkmadım. Sabah hava aydınlanınca Albay Levent ÖZÜARAP gelerek herkesin evine
gitmesini emretti…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına gitmek üzere HAK’dan çıkış yapan ŞüpheliOğuzhan
YÜKSEL’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat 22.00 gibi sahilde yürümeye başladık. Bu sırada kendi sınıfımızın öğrencilerinin dâhil
olduğu watsapa “çağrı planı devre de yarım saat içerisinde üniformalı olarak akademi de hazır olun.” yazısını
gördük. Son günlerde ülkemizde meydana gelen terör saldırıları ile ilgili olarak bir durumun olma ihtimali
aklımıza geldi. Hemen arabaya binerek lojmana gidip, uçuş tulumumu giydim, hemen hava harp akademisi
binasına gittim. Gittiğimizde ortalıkta bir koşuşturmaca vardı. Geldiğimden dolayı yoklamaya artı attırdıktan
sonra Murat DİVRİL Albayın beni çağırdığını söylediler. Alt kata inerek Murat DİVRİL Albayı koridorda
gördüm, yanında bir iki kişi daha vardı. Orada bize dönerek ben, Uğur ERDEMİR, Yusuf BAKAR, Selim
İSTANBUL u göstererek siz benimle geliyorsunuz dedi. Daha sonra arabaya binerken SKKHM harekât yıldırım
mesaj geldiğini ülkenin çeşitli yerlerinde terör saldırısı olduğunu bizimde hava harp okulunun güvenlik ekibine
destek amaçlı gitmemiz gerektiğini söyledi. İki sivil araçla bir tanesi Murat DİVRİL Albayın ikinci arabada
Yusuf BAKAR’ın olmak üzere yola çıktık. Ben Renault marka araç olan Yusuf BAKAR ın aracındaydım. Arabayı
Yusuf yüzbaşı kullanıyordu. Araçta ben, Yusuf BAKAR, Ümit KESER Yüzbaşı ve Selim İSTANBUL olmak üzere
4 Kişi ilerlemeye başladık. Türk Telekom arenayı geçtikten sonra trafik kilitlendi. Biraz bekledikten sonra
radyodan Cumhurbaşkanını ve Başbakanın konuşmalarını dinledik. Radyoda yapılan açıklamaları dinledikten
sonra terör olayları olmadığını anladık. Bu esnada Divril Albay yoluna karşısına geçmişti ve bize işaret ederek
yanına çağırdı. Bizde yolun karşısına geçtik. Bu esnada Divril Albay bir minibüsü durdurmuştu. Durdurduğu
minibüse bizim binmemizi söyledi ve bizde minibüse bindik ve akademiye döneceğimizi söyledi. Akademiye
trafikten dolayı saat 01.00 sıralarında geldik. 2 nolu nizamiye kapısından giriş yaptık. Giriş yaptıktan sonra
araçları tem otoyolunda bıraktığımız için arabası lojmanda olan Uğur ERDEMİR ve Selim İSTANBUL özel
araçlarını aldılar. Selim İSTANBUL un aracına Murat DİVRİL Albay ve Yusuf BAKAR ve Ümit KESER binerek
akademiye hareket ettiler. Bizde Uğur ERDEMİR in aracını beklemeye başladık. Aracın anahtarını geç
bulduğunu söyleyerek biraz gecikti. Daha sonra Uğur Yüzbaşı gelerek Geri kalan subaylar olarak araca bindik
ve akademiye geçtik. …” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Murat DİVRİL’in kollukça alınan
ifadesinde;

547
“…Saat:22.00 sıralarında Hava Harp Akademi Komutanlığına resmi kıyafetlerimle geldim. Ben
doğruca Amirim olan Levent ÖZÜARAP komutanımın yanına gittim. Daha sonra öğretim başkanı olan Levent
ÖZÜARAP’ın şuan tam hatırlayamadığım 3-4 kişilik kadro personelimiz vardı. Ben gelince Genel Kurmay
Başkanlığı Silahlı Kuvvetler Harekât Merkezinden “Harekât Yıldım” ivedilik derecesinde bir mesaj geldiğini
mesajın içeriğini özetle “Türkiye çapında geniş çaplı terör faaliyetleri olacağını, bu kapsamda TSK
personelinin güvenlik güçlerine yardımcı olunmasının emredildiğinin bildirildiği” ifade etti. Bu kapsamda beni
ve yanımda bulunan Binbaşı Ümit KESER’i Hava Harp Okuluna gidip oradaki personele yardımcı olmamızı
emretti. Akabinde ben ve Binbaşı Ümit KESER öğretim başkanın yanından ayrıldıktan sonra öğrenci
subaylardan 5 arkadaşa kapıda beni beklemelerini emrettim. Bu arkadaşlarım Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb.
Oğuzhan YÜKSEL, Yzb. Yusuf BAKAR, Yzb. Selim İSTANBUL ve Yzb. Serkan KAYA idi. Ben hızlıca
yanlarından ayrılıp 1. Sınıf dershanesine gittim sınıf yoklamasının alındığını gördüm. 1-2 cümle ile öğretim
başkanın bana aktardıklarını ben oradaki öğrenci subaylara aktardım ve ayrıldım. Saat:22.40 sıralarında
yukarıda isimleri geçen 5 öğrenci subayla ve Binbaşı Ümit KESER ile birlikte akademinden kendimize ait 2
sivil araç ile ayrıldık. Bana ait 34 BS 5392 plaka sayılı özel aracımla Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA
ile birlikteydik. Plakasını hatırlamadığım Yzb. Yusuf BAKAR’a ait araç ile de diğer 3 kişi benim aracımı takip
ettiler. Araç içinde ben durumu arkadaşlara bana öğretim başkanımızın aktardığı şekilde ben de arkadaşlarıma
özetledim.Biz yola çıktıktan sonra Harp Akademileri kavşağından TEM’in Edirne istikametine gidiş tarafına
dâhil olduk. Trafik oldukça akıcıydı. Birinci Gaziosmanpaşa yol ayrımını gösteren tabelaya geldiğimizde trafik
durmuştu ben de aracımı sağda bulunan emniyet şeridine park ettim. 5-10 dakika araç içerisinde bekledik bu
sırada dışarıdaki sivillerin konuşmasından ve radyodan darbe teşebbüsü olduğunu ve yolun devamında 500-
600 metre ileride polisler tarafından kesildiğini öğrendik.Bizi anlatılan ile gerçek durumun örtüşmediği araç
içerisindeki arkadaşlarımla konuşarak karar verdim. Diğer araçtakilere hiçbir şekilde araçtan inmemelerini
emrettim. Bizim araçta da Yzb. Uğur ERDEMİR’e araç içinde bizi beklemesini emrettim. Şahsi tabancamı da
araç içerisine bıraktım. Ben ve Yzb. Serkan KAYA yolu kesen polislerle konuşmak için yürüyerek yanlarına
gittik. Bu sırada bizi görev vatandaşlar da peşimizden gelme başladılar. Polisler Gaziosmanpaşa yol ayrımını
gösteren 2. Tabelanın orada yola kesmişlerdi. Yol aynı noktadan çift yönlü olarak polisler tarafından kesilmişti.
Biz polislere durumun ne olduğunu sorduğumuzda, polisler de “asker tarafından darbe kalkışması olduğunu,
yolun devamından da asker tarafından kesildiğini” söyledi. Bu sırada vatandaşlar arasında bize karşı
darbeciler şeklinde bağırarak bizi taciz edenler oldu. Biz darbeci olmadığımızı defaten vatandaşlara karşı
söylememize rağmen 2-3 tane provokatör rolü oynayan kişi sürekli tansiyonu yükseltmeye çalıştı. Daha sonra
vatandaşlar polislere karşı bağırmalar başladı. Bu sefer biz vatandaşlara polisin sözünden çıkmamalarını ve
devletlerine sahip çıkmalarını yüksek sesle telkin edip sakinleştirmeye çalıştık. Bahsettiğim bu olaylar TEM
otoyolunun Ankara gidiş istikametinde yaşandı. Bu sırada diğer şeritte kavga çıktığını gördüm. Bu sırada
yanımızdaki polis arkadaş resmi kıyafetli olduğumuz için buradan ayrılmamızın uygun olacağını söyledi ve
kesilen yolun en öndeki araç olan beyaz renkli sivil Ford Transit marka araca trafik içerisinden çıkartarak beni
ve Yzb. Serkan KAYA’yı Birliğimize dönmek üzere araca bindirdi. Biz polislerin yanından ayrıldık. Araçlarda
bulunan diğer arkadaşları da telefonla aradım Ankara gidiş istikametine yürüyerek geçtiler, onları da minibüse
aldık ve birliğimize doğru yola çıktık. Saat:23-30- 23.45 sıralarında Harp Akademisine ulaştık ve ana
nizamiyeden yürüyerek giriş yaptık. Daha sonra Yzb. Uğur ERDEMİR,Yzb. Oğuzhan YÜKSEL ve Yzb. Serkan
KAYA isimli arkadaşlarıma daha sonra Hava Harp Akademisine gelmeleri kaydı ile eve gitmeleri için müsaade
ettim. Akabinde Nizamiye ile Kendi binamız olan Hava Harp Akademi binası arasındaki 2-3 km’lik yolu
yürümemek için Yzb. Selim İSTANBUL’a da özel aracını getirmesini söyledim. Biz de bu arada yürümeye
başladık. Bu esnada akademinin içinde çok sayıda silahlı askerin emniyet tertibi aldığını gördüm. Bu esnada
durumu rapor etmek için öğretim başkanımı aradım. Dışarıdaki durum ile bizi anlatılanın farklı olduğu
belirttim. Telefonla konuştuğum esnada helikopter sesi duyduk ve sesin yakınlaşmasından dolayı akademiye
ineceğini anladık. Ben de telefondan öğretim başkanına Hava Harp Okulundakilerinin de gerçek durumu bilip
bilmediği sordum, o da bilemediğini eğer helikopter götürürse oraya gidip oradakileri de uyarmamızın uygun
olacağını söyledi ve öğretim başkanının emriyle helikopter pistine gittik. Piste gittiğimizde pist yolundaki her
zaman kapalı olan bariyerlerin yerinde olmadığını ve pistin hiçbir şekilde iniş-kalkışın engellenecek şekilde
tertip alınmadığını gördük. Her yerde güvenlik tedbirleri alınan Harp Akademileri yerleşkesinde izinsiz bir
helikopter iniş kalkışın olamayacağını değerlendirdik. O gece için tüm tedbirlerden ve bütün askerlerden
sorumlu olan Güvenlik Şube Müdürü Albay Mehmet ÖRKEM, yanındaki kendi şubesinde çalışan Alb.
Mehmet… (soy ismini hatırlamadım), idare başkan Alb. Alptekin TARTICI’nın haberi olmadan veya fiili bir
548
müsaadesi olmadan böyle bir şey gerçekleşmesi mümkün değildi çünkü engellemeye yönelik hiçbir tedbir
alınmadığını hatta helikopterlerin iniş ve kalkışları için bariyerlerin kaldırıldığını, pistin uygun halde olduğunu
gördük. Daha sonra Yzb. Selim İSTANBUL’un aracı ile helikopter pistine yanana giderek arabayı park ettik ve
Yzb. Yusuf BAKAR, Yzb. Selim İSTANBUL, Binbaşı Ümit KESER ile birlikte helikoptere bindik, helikopterde
bizi Yeşilyurt’ta bulunan Hava Harp Okulu Destek Kıtaları Bölgesine bıraktı…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Yusuf BAKAR’ın kollukça alınan
ifadesinde;

“…Saat 23:30 sıralarında ikametimde bulunurken cep telefonumda yüklü bulunan Whatsappp isimli
uygulamada öğrenci subayların kullandığı 2 yıldır kullanmakta olduğum “75. Dönem” isimli Whatsappp
grubuna sınıf kıdemli yardımcımız Hava Personel Yüzbaşı Hakan AKBULUT’un “Eğitim kıyafeti ile yarım saat
içinde Akademide olacağız yoklama alınacak” şeklindeki mesajını gördüm. Pilotların eğitim kıyafeti olarak
kullanmış oldukları tulumumu giyerek, rutinde olduğu üzere apolet ve diğer peçlerim takılı olarak yanıma
beylik tabancamı almayarak eve bırakarak kendime ait oto ile derslikler binasına geldim. Ben geldiğimde tüm
öğrencilerin gelmiş olduğunu gördüm. Ben gelir gelmez Yönetim Ana Bilim Dalı Başkanı Albay Murat DİVRİL
bana nereye gittiğimizi söylemeden benimle geliyorsun dedi. Murat DİVRİL, Binbaşı Ümit KESER, Hava Pilot
Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Hava Pilot Yüzbaşı Selim KAYA, Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL, Hava Pilot Yüzbaşı
Selim İSTANBUL ve beni toplayarak bize hitaben Hava Harp Okuluna gideceğiz terör saldırısı var oraya
destek amaçlı gideceğiz dedi bu sırada elinde Genel Kurmay dan gelen Yıldırım Harekat Emri olduğunu
söyledi. Murat DİVRİL bize hitaben kimin arabası var diye sorunca ben de benim arabam var demem üzerine.
Murat DİVRİL Albay bize silahlarınız yoksa yanınıza silahlarını alın demesi üzerine ben bana ait olan otom ile
Selim İSTANBUL ve Oğuzhan YÜKSEL i ikametlerine bıraktıktan sonra ikametime gelerek Sarsılmaz Kılınç
2000 Light marka model seri nosunu hatırlamadığım zati demirbaş tabancamı şarjörü boş olarak ayrıca 24
adet fişek alarak yine otom ile Selim İSTANBUL ve Oğuzhan YÜKSEL i ikametlerinden aldım 2 nolu
nizamiyede bizi bekleyen Murat DİVRİL i ve ona ait olan Nissan Quasqai marka rengini hatırlamadığım oto
içerisinde bekleyen Ümit KESER, Uğur ERDEMİR ve Serkan KAYA ile buluştuk. Ümit KESER Murat DİVRİL
in otosundan inerek benim otoma bindi. Saat 24:00 ı geçerken Önden Murat DİVRİL arkadan ben olacak
şekilde Akademi 2 nolu nizamiyesinden çıkarak Tem otoyolu üzerinden Yeşilköy Hava Harp okuluna doğru
seyir halinde bulunurken Akşemsettin Viyadüğüne geldiğirnizde trafiğin kilitlenmiş olması sebebi ile durduk
saat 00:30-00:40 sıralarında ben radyoyu açtığımda haberlerde işlerin düşündüğümüz gibi değil aslında
olanın bir Darbe girişimi olduğunu anladım. Yaklaşık 10 dk kadar sonra Albay Murat DİVRİL telefon ile Ümit
KESER e arabaları burada bırakalım karşı istikamete yaya olarak geçelim talimatı üzerine arabaları trafiğin
kilitli olması sebebi ile olduğu hali ile bırakarak. Yaya olarak karşı istikamete yaya olarak geçtik Murat
DİVRİL yolda rastgele bir panelvan tipi oto sürücüsüne rica bulunarak bizi Harp Akademilerine bırakmasını
istedi hap birlikte araca binerek saat 01:30 sıralarında 2 nolu nizamiyeden yaya olarak giriş yaptık. Nizamiye
ve derslikler arasında uzun mesafe olması sebebi ile Selim İSTANBUL lojman bölgesinden kendisine ait olan
markasını hatırlamadığım otosunu olarak 2 nolu nizamiye ye geldi. Murat DİVRİL, Ümit KESER, Selim
İSTANBUL ve ben bu otoya bindik. Uğur ERDEMİR de kendisine ait otosunu aldı bu otoya da Serkan KAYA ve
Oğuzhan YÜKSEL bindiler birbirimizden bağımsız olarak 2 araç akademiye doğru giderken Murat DİVRİL
Selim İSTANBUL’a hitaben sebebini söylemeden “Helikopter pistine gidelim” dedi ve buraya geldik. Otodan
indiğimizde neden buraya geldik diye sorduğumuzda darbeye karşı askerleri uyarmak için Hava Harp Okuluna
gideceğiz oradakilerin yanlış bir şey yapmasına engel olacağız dedi. Bu sırada piste Hava Kuvvetlerinin
envanterinde bulunan helikopter iniş yapıyordu. Helikopter pilotu ve yanında bulunan Astsubay rütbesinde
olduğunu anlayabildiğim şahsın kim olduklarını bilmiyorum. Saat 01:45 sıralarında Murat DİVRİL, Binbaşı
Ümit KESER, Hava Pilot Yüzbaşı Selim İSTANBUL ve ben helikoptere binerek Saat 02:05 sıralarında Yeşilköy
Hava Harp Okuluna iniş yaptık. Murat DİVRİL burada VIP apronu önünde bekleyen erler ile konuşmaya
başladı biz de konukların ağırlandığı bir bölüm vardı oraya geçtik. Murat DİVRİL Albay ara sıra bizim
yanımıza girip çıkıyordu ve tekrar VİP apronu tarafındaki erlerin yanına gidiyordu. Saat 03:00 - 04:00
sıralarında Yüzbaşı Murat PARLADI, Yüzbaşı Mustafa KIYİ, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR, Binbaşı Ahmet KAYA
başka bir helikopter ile bizim bulunduğumuz yere geldiler ve bizimle beklemeye başladılar. Murat DİVRİL bize
herhangi bir emir vermediği için biz saat 08:00 e kadar burada bina içinde bir şey yapmadan bekledik aynı
bina içerisinde kahvaltımızı yaptık. 09:00-10:00 sıralarında Murat DİVRİL bize burada işimiz bitti
549
ayrılabilirsiniz akademiye gidebilirsiniz dedi. Saat 11:00 sıralarında buradan Ben, Selim İSTANBUL ve Murat
PARLADI ticari taksi ile 12:00 sıralarında Harp Akademilerine geldik. Direk olarak eve geçtim duş almamın
akabinde “75. Dönem” Whatsappp grubundan Hakan AKBULUT un saat 14.00 te dahili kıyafet ile akademide
toplanılacak mesajını görmem üzerine dahili kıyafetimi giyerek tabancamı ve fişekleri evde bırakarak ring
servisi ile dersiiklere geldim. Birkaç saat hiçbirşey yapmadan bekledikten sonra istirahate ayrıldık. 17/07/2016
günü saat 14:00 te yine yoklama için toplandık. Hava Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral Recep YÜKSEL
gelerek benimle birlikte yaklaşık 16 kişinin adını okuyarak boş bir odaya çağırdı emniyete ifadeye gideceksiniz
dedi bir süre bekledikten sonra otobüs ile 1 nolu nizamiyeye geldik buradan polislerce emniyete götürüldüm.
Ben bu olayla sırasında yanıma almış olduğum 24 adet fişeği kesinlikle tabancamın şarjörüne basmadım,
namluya hiç fişek sürmedim. Ben darbe kalkışmasında kesinlikle yer almadım ve böyle bir kalkışmanın
olacağından haberim yoktu. Ben komutanım Murat DİVRİL in emri doğrultusunda hareket ettim. Tüm bu süre
içerisinde Murat DİVRİL in bahsetmiş olduğu Yıldırım Harekat Görev Emrini bizzat görmedim. Bana harp
okuluna gidişim dışında herhangi bir görev verilmedi….” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.39. Şüpheli İsmail Uyar

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Pilot
Üsteğmen

Durumu:
17/07/2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; 1 sarsılmaz
marka tabanca, mühimmatları, Apple marka laptop incelenmek üzere el konulmuş, incelemesi neticesinde;
laptop’un imajı alımamıştır. Şüpheli 22/07/2016 günü sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısı-irtibatına ilişkin çalışma neticesi:

Ankara C. Başsavcılığının FETÖ/PDY ana davası kapsamında, teröristbaşı Fetullah GÜLEN’in


25.12.2013 tarihli örgütün finans kuruluşu Bankasya’nın likidite durumuna ilişkin, örgüt içerisindeki kişiler ile
bu kişilerin çevrelerinin bankaya yönlendirilmesi noktasında talimatlarının medyaya “Bankasya’ya para yatırın”
şeklinde yansıması üzeri müzahir kesim tarafından Bankasya hesaplarına 31.12.2013-24.12.2014 tarihleri
arasında para artışı olan/yeni hesap açan şahıslar listesinde; şüpheli İsmail UYAR’ın anne ve babasının hesap
dökümünde 31.12.2013 - 24.12.2014 tarihleri arasında büyük miktarta artış gözlenmiştir.

Darbe girişiminde katıldığı olay ve eylemler:

1- Şüpheli İsmail UYAR’ın Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademisi Ölçme Değerlendirme
Şube Müdürlüğünde yapılan darbe görevlendirmeleri ile Alb. Hamdi ACAR yönetiminde, 2 araç halinde
saat:23.30 sıralarında Harp Akademileri Komutanlığı nizamiyesinden resmi üniforma ve silahlı olarak sivil
araçlar ile dışarı çıktıkları, Hamdi ACAR’ın aracında Albay Hamdi ACAR, Ütğm. Erkan DEMİR, Ütğm. Alper
SOYDAN ve Ütğm. Murat BİLGEN’in bulunduğu, Ütğm İsmail UYAR’ın bulunduğu araçta ise Asb. Günhan
ÇİFÇİ ve Asb. Hasan TÜZEN ve Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL’un bulunduğu, alınan şüpheli ifadelerinden;
Şüpheli İsmail UYAR’ın bulunduğu aracın Alb. Hamdi ACAR’ın aracını Anadolu yakasına kadar takip ettiği,
daha sonra aracı gözden kaybettikleri, trafiğin kapanması ile 1-2 saat trafikte kaldıkları, daha sonra Kadıköyde
bulunan Fenerbahçe Orduevine geçtikleri hususları tespit edilmiş, şüphelinin burada herhangi bir eyleme katılıp
katılmadığı tespit edilememiştir. Albay Hamdi ACAR’ın ekibinin ise TV yayınlarını kesmek üzere Ümraniye
ilçesinden 6 sivil FETÖ/PDY mensubu teknik şahsı araca aldığı, trafiğin kapanması üzerine Ümraniye Casper
Plaza isimli iş yerinin çatısına inen helikopter ile önce TRT ULUS’a gittikleri 3 tekniksyeni burada bıraktıkları
daha sonra Vodafone Arena stadına indikleri, buradan toplam 46 kişilik askerle digitürk yayınlarını kesmek
üzere Beşiktaş DİGİTÜRK binasını bastıkları burada yayını kestikleri, öncesinde Casper Plaza önünde
550
vatandaşlar üzerine ateş ettikleri,

2- Şüpheli İsmail UYAR hakkıda Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen raporda;
Hv. Plt. Ütğm. İsmail UYAR, Hv. Plt. Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL, Hv. Mu. Kd. Bçvş. Hasan
TÜZEN, Hv. Mu. Kd. Üçvş. Günhan ÇİFTÇİ' nin "Kışlayı tespit edilemeyen bir saatte köprü istikametine terk
ettikleri ve içeriden İsmail UYAR' ın 16 Temmuz 2016 saat 03:00 sıralarında Fenerbahçe Ordu Evinde
görüldüğü tespit edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler ve tespitler:

Öğrenci subayların “Çağrı Planı” uygulaması üzerine aralarında haberleşme-bildirim amaçlı yapmış
oldukları Whatsappp görüşmeleri incelendiğinde;

Hacı Şalk Abi: Çağrı planı devrwde 15.07.2016 saat:23.04


Fatih Özdemir Akademi: Toplanma blgesi nere abi15.07.2016 saat:23.04
Hacı Şalk Abi:30 dk içerisinde akademide olun Eğitim elbiseli 15.07.2016 saat:23.04
İsmail Uyar Akademi: Tulum olur dimi abi15.07.2016 saat:23.05
Hacı Şalk Abi: Olur 15.07.2016 saat:23.05
………………..
İsmail Uyar Akademi:Akyol uyar Altuntaş yolda 16.07.2016 saat:13.15
Fatih Akar Akademi: Erkanın yerini bilen 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:06.44
Hacı Şalk Abi:Arkadaşlar Erkana ulaşılamıyor. Nere gittiğini bilen gören yok mu? 16.07.2016
saat:08.49
İsmail Uyar Akademi: Hamdi beyle beraberdi en son 16.07.2016 saat:08.50
Hacı Şalk Abi:Teşekkürler, Hamdi beyin telefonunu bilen 16.07.2016 günü aat:08.50

Şeklinde yazışmaları tespit edilmiştir.

1-Olay gecesi kendisi ile aynı araçta bulunan şüpheli Günhan ÇİFTÇİ’nin alınan ifadesinde;

“…15.07.2016 günü ben senelik izinde olduğumdan dolayı Aydın İli Nazilli İlçesinde bulunuyordum.
Birlikte çalışmış olduğum Hasan TÜZEN Bşçvş. Telefonla beni arayıp “Abi izni bitirip erken başlaman
gerekiyormuş” şeklinde araması üzerine 15.07.2016 günü saat 19:05 İzmir-İstanbul uçağı ile İstanbul’a geldim
ve saat 21:30’da akademi içerisinde bulunan lojmanıma geldim. Hasan TÜZEN Bşçvş ile birlikte Hv. P. Ütğm.
İsmail UYAR, Hv. Plt. Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL, Aynı gün saat 23:30 sıralarında beni evime gelerek aldılar
ve Akademi nizamiyesine geldiğimizde Hava pilot Albay Hamdi ACAR’ın elinde bulunan Genelkurmaydan
gelen bir mesajı bize göstererek “benim bulunduğum aracı takip edeceksiniz, bir terör saldırısı şüphesi var
onun için önlem alacağız” şeklinde vermiş olduğu talimat üzerine ben emrin kayıtlı olup olmadığını sorup
muhabere merkezinin kayıt numarasını görmem üzerine emrin resmi olduğuna kanaat getirdikten sonra Hv. P.
Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL’un Mazda marka aracına binerek Albay Hamdi ACAR’ı takip ettik. Boğaziçi
Köprüsüne geldik. Bu esnada köprüde bulunan askerler bizi durdurdu. Hamdi Albay bize göstermiş olduğu
mesajı bizi durduran askerlere gösterdi. 3-5 dakikalık bir konuşma sonrası Köprüden Anadolu yakasına geçtik.
Bu arada trafik oldukça yoğunlaşmıştı. Hamdi Albayın aracı kaldırım üzerinden geçmek sureti ile ters yöne
girdi. Biz de onu takip etmeye çalıştık ancak bir süre sonra Hamdi Albayın aracını gözden kaybettik. Bunun
üzerine biz geri dönmeye çalıştık ise de çöp kamyonlarının yolu kapatması üzerine bir yere hareket edemedik.
Bu arada bu karışıklığın ne olduğunu öğrenmek için araçtaki radyoyu açtığımızda Olayların bir darbe
kalkışması olduğunu öğrenmemiz üzerine birliğimize geri dönmeye çalıştık. Yaklaşık yarım saat 45 dakika
aralığında tekrar yanımdaki arkadaşlarım ile birliğimize dönmeye çalıştık ise de yoğun trafik ve köprünün
araçlar marifeti ile kapatılması sebebi ile Altunizade Araba pazarı yanında bulunan bir otoparka girerek 1.5-2
saat kadar trafiğin ve köprünün açılmasını bekledik. Bu kadar beklememize rağmen köprü açılmayınca kendi
güvenliğimiz açısından en yakın askeri birlik olan Fenerbahçe Orduevine sığındık. Ben ve arkadaşlarımın
Orduevine geldiğimiz esnada orada Hava Harp Akademisi Komutanı Recep YÜKSEL Generali Orduevinin
lobisinde yanında tanımadığım birkaç general ile oturuyorlardı. Ancak kendisi ile bir görüşmem olmadı. Biz
551
Orduevine kayıt yaptırmak sureti ile giriş yaptık. Kamera görüntülerinde İsmail UYAR’ın orduevinde görülmesi
normaldir, çünkü kendisi ile beraberdik. 16/07/2016 günü saat 13:30 sıralarına kadar Orduevinde bekledik.
Sonrasında mesayi için birliklerimize gelmemiz söylenmesi üzerine saat 15:15 sıraların da da Harp
Akademilerine giriş yaptık…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Olay gecesi kendisi ile aynı araçta bulunan şüpheli Hasan TÜZEN’in alınan ifadesinde;

“…15/07/2016 günü saat tam olarak hatırlamıyorum ancak gece yarısını geçmişti. Benimle birlikte
Hv. Plt. Ütğm. İsmail UYAR, Hv. Plt. Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL, Hv. Mu. Kd. Bçvş. Günhan ÇİFTÇİ ile
birlikte Hava pilot Albay Hamdi ACAR’ın elinde bulunan Genelkurmaydan gelen bir mesajı bize göstererek
“benim bulunduğum aracı takip edeceksiniz, bir terör saldırısı şüphesi var onun için önlem alacağız” şeklinde
vermiş olduğu talimat üzerine Hv. Plt. Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL’un Mazda marka aracına binerek Albay
Hamdi ACAR’ı takip ettik. Boğaziçi Köprüsüne geldik. Bu esnada köprüde bulunan askerler bizi durdurdu.
Hamdi Albay bize göstermiş olduğu mesajı bizi durduran askerlere gösterdi. 3-5 dakikalık bir konuşma sonrası
Köprüden Anadolu yakasına geçtik. Bu arada trafik oldukça yoğunlaşmıştı. Hamdi Albayın aracı kaldırım
üzerinden geçmek sureti ile ters yöne girdi. Biz de onu takip etmeye çalıştık ancak bir süre sonra Hamdi
Albayın aracını gözden kaybettik. Bunun üzerine biz geri dönmeye çalıştık ise de çöp kamyonlarının yolu
kapatması üzerine bir yere hareket edemedik. Bu arada bu karışıklığın ne olduğunu öğrenmek için araçtaki
radyoyu açtığımızda Olayların bir darbe kalkışması olduğunu öğrenmemiz üzerine birliğimize geri dönmeye
çalıştık. Yaklaşık yarım saat 45 dakika aralığında tekrar yanımdaki arkadaşlarım ile birliğimize dönmeye
çalıştık ancak yoğun trafik ve köprünün araçlar marifeti ile kapatılması sebebi ile köprü yakınında bulunan bir
otoparka girerek 1.5-2 saat kadar trafiğin ve köprünün açılmasını bekledik. Bu kadar beklememize rağmen
köprü açılmayınca kendi güvenliğimiz açısından en yakın askeri birlik olan Fenerbahçe Orduevine sığındık.
Ben ve arkadaşlarımın Orduevine geldiğimiz esnada orada tanıdığımız kimse olmadığı gibi Hamdi Albayı da
görmedik. 16.07.2016 günü saat 13:30 sıralarına kadar Orduevinde bekledik…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3- Olay gecesi kendisi ile aynı araçta bulunan şüpheli Hacı Mustafa AKYOL’un alınan ifadesinde;

“…Saat:22.30 sıralarında Çağırma Planı devreye girdi. Acilen Akademiye dönmemiz gerektiği
söylendi. Bunu bize 76. Dönem Whatsappp gurubundan 1. Sınıfların kıdemlisi Hava Maliye Yüzbaşı Hacı
ŞALK mesaj olarak attı. Ve eğitim kıyafeti ile acilen Hava Harp Akademisinde toplanmamız söylendi. Hızlı bir
şekilde akademiye geldik, üzerimi değiştirdim ve Saat:23.00 civarlarında Hava Harp Akademisine geldim. Ben
1. Sınıfların sürekli ders gördüğü 1. Sınıf dershanesine gittim. İçeri girdiğimde bir kargaşa vardı ve yoklama
alınmaya çalışılıyordu. 1. Sınıf öğrenci subayların çoğunluğu vardı. Hava Muhabere Kurmay Albay Murat
DİVRİL bu esnada dershanedeydi ve o da yoklamayı almaya çalışıyordu. Bir terör eylemi olduğundan
bahsediyordu. Bu esnada sınıfın arka kapısından Hava Pilot Kurmay Albay Hamdi ACAR içeri girdi ve
benimde ismimin olduğu 3 kişinin ismini okudu. Bunlar dışarıya çıksın dedi. Benimle birlikte Hava Pilot
Üsteğmen İsmail UYAR ve Hava Pilot Üsteğmen Erkan DEMİR vardı. Burada Hamdi ACAR Albay bize terör
saldırısı olduğunu bizlerinde güvenlik güçlerine yardımcı olarak gideceğimizi ve bu konuda Genelkurmaydan
Harekât Yıldırım emri olduğunu söyledi ve bu emri bizlere gösterdi. Bu emir 3-4 maddelik saldırılara ve terör
eylemlerine karşı her türlü önlemin alınacağı ve bu kapsamda verilen emirlere harfiyen uyulacağını
belirtir.Hamdi Albay bizlere üzerimizde silahımız olup olmadığını sordu, bizde olmadığını söyledik. Hemen
silahlarınızı alın ve benimle 2 nolu nizamiyede buluşun dedi. Biz Hava Pilot Üsteğmen İsmail UYAR ile birlikte
evlerimize gittik ve silahlarımızı aldık. Hava Pilot Üsteğmen Erkan DEMİR bu esnada Hamdi ACAR Albay ile
beraberdi. Bize nizamiyeye giderken yol üzerinden 2 astsubay almamızı söyledi. Bu astsubayların isimleri
Başçavuş Hasan TÜZEN ve Başçavuş Günhan ÇİFÇİ dir. Biz hızlı bir şekilde silahlarımızı aldık ve 2 nolu
nizamiyeye giderken bu astsubayları da yolda aldık. Ben bana ait aracım ve arabada bulunan yukarıda ismini
belirttiğim arkadaşlarla 2 nolu nizamiyeye geldim. Hamdi ACAR Albay “Beni takip edin” dedi. Yaklaşık
Saat:23.15 sıraları gibi nizamiyeden ayrıldık. Bize nereye gideceğimizi ve ne yapacağımızı söylemedi, sadece
beni takip edin dedi. Akademiden çıktıktan sonra Boğaz Köprüsünü geçerek Anadolu yakasına geçtik. Bu
esnada köprü üzerinde tanklar vardı. Önce köprü üzerinde bulunan askeri birliğin başındaki subay bizi
durdurdu. Hatta askerler silahlarını bizim üzerimize doğru doğrulttular. O esnada bizim üzerimizde askeri
kıyafetlerimiz vardı. Hamdi ACAR Albay aracından inerek yetkili subayın yanına gitti ve o emri gösterdi.
552
Bunun üzerine geçmemize müsaade ettiler. Askerlerden bir 50 metre sonra polisler vardı, onların yanlarından
geçtik. Daha sonra Anadolu yakasında öndeki aracı takip ederek yol aldık. Bazı yollar kapatıldığı için uzun
sürdü, gittiğimiz bazı yerlerde polis bazı yerlerde halk vardı. Bu nedenle yolların çoğu kapalıydı. Bu şekilde
devam ederken Hamdi ACAR Albayın içinde bulunduğu aracı kaybettik. Sonra telefonla irtibat kurduk ve bize
yol tarifi yaptılar yine bulamadık. Yanlış hatırlamıyorsam Hava Pilot Üsteğmen İsmail UYAR’ ın cep telefonuna
birkaç kez konum attılar. Ancak biz gittikleri yeri bulamadık. Bu olaylar sırasında biz onları ararken radyoyu
açtık, burada Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın ayrıca 1. Ordu Komutanımızın konuşmalarını
çağrılarını dinledik. Ve buradan bunun bir kalkışma bir Darbe girişimi olduğunu anladık. 1. Ordu Komutanı
askeri personelin bu kalkışmaya iştirak etmemelerini ve en yakın birliğe teslim olmalarını söyledi. Biz bunun
üzerine Hava Harp Akademisine geri dönmeye çalıştık. Boğaziçi Köprüsüne yöneldik ancak çok kalabalık
olduğu için olduğumuz yerde kaldık. Yollar kapalı olduğu için saat:02.30 a kadar aracımızı sağa çekerek
bekledik.Bu esnada köprüyü görebiliyorduk ancak aracımızı hareket ettiremiyorduk. Bir ara bir jet ses hızını
geçerek köprü üzerinde süper sonik patlamaya neden oldu ve halk bomba zannederek dağılmaya başladı
böylece yol açıldı. Bizde hareket ettik ve Fenerbahçe Orduevine gidelim diye aramızda konuştuk ve amirimiz
olan Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP’ ı arayarak “Komutanım Akademiye gelemiyoruz,
Fenerbahçe Orduevine gidiyoruz” şeklinde bilgi verdik. O da bize tamam dedi.Fenerbahçe Ordu evine gittik,
girişte silahlarımızı teslim ettik. Silahlarımız ve mermiler kayıt defterine kayıt edildi.Daha sonra geceyi
Fenerbahçe Orduevinde lobide geçirdik. Orada girişte bizim Hava Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral
Recep YÜKSEL ile karşılaştık. Yanında 2 general daha vardı, bunlar Tuğgeneral Ali AKYÜREK ve Tuğgeneral
Ahmet CÜRAL dı. Takım elbiseliydiler ve Recep YÜKSEL General bize “Burada ne arıyorsunuz? Neden
üzerinizde askeri kıyafet var? “ dedi. Bizde kendisine yaşananları anlattık. Çıkışlara izin vermedikleri için
saat:13.00 e kadar çıkış yapamadık. Saat:13.00 de Orduevi yönetimi çıkış izni verince oradan ayrıldık….”
şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“…CİHAN yüzbaşı yüzüne bile bakmadı bende tamam der gibi kafamı salladım sonra lojman
bölgesine CİHAN yüzbaşının evine geçtik 14.30 yine toplanıyoruz çağrısı geldi kıyafet bu sefer kumaş pantolon
gömlek olarak giyileceği söylendi ve akademiye geçtik toplu şekilde Adem İNCİKLİ yarbay içtima aldı sonra
sınıflara dağıldık LEVENT ÖZÜARAP ve Tümgeneral Recep YÜKSEL geldi kendi birebir yoklama aldı
yoklamada olmayan 4 arkadaş yoklamada bulunmuyordu bunlar; Üstğ SİNAN ALTUNTAŞ, Üstğ. ERKAN
DEMİR, Üstğ. Mustafa AKYOL, Üstğ. İSMAİL UYAR 'ın olmadıklarını tespit ettik sonra LEVENT nerde bunlar
diye söyledi kıdemli HACI ŞALK komutanım yoldalar geliyorlar dedi sonra RECEP YÜKSEL GENERAL dedi
ki Levent bunlar gece 03.30 Fenerbahçe ordu evinde kamuflajlı bir şekilde ne yapıyorlardı dedi. Tamam
gelince görsünler beni dedi 1 saat sonra AKYOL, ALTINTAŞ VE UYAR üstğ. Akademiye gelmişler ben bunları
görmedim ERKAN DEMİR ise yakalandığını internetten gördüm pazar günü hiç birşey olmamış gibi yoklama
alındı tek ERKAN DEMİR yoktu yukarıda anlatmayı unuttum 2. Sınıfta olan SONER MOROĞLU yüzbaşı bu
olaylardan sonra sürekli olarak bizim kıdemlimiz olan HACI ŞALK yüzbaşı ile gizli bir şekilde köşeye çekip
konuştuğunu şöyle olmayacak böyle olacak gibi şeyler söylediğini duymuştum adli süreç başlayınca herkes
normal ve rutin faaliyetlere devam edip verilen emirleri uygulamaya başladılar yaşanan olaylardan kimse
bahsetmemeye başladı ve bize yanaşmaya başladılar ben ve Cihan Yüzbaşı onlardan uzak durmaya başladık
dikkatimi çeken bir husus daha anlatmak istiyorum SİNAN ALTUNTAŞ Üstğ. Fenerbahçe ordu evinde olduğunu
söylemişti mesajda da bize hitaben akademi komutanı RECEP YÜKSEL Tümgeneral ile birlikte olduğunu
söylemişti bununla birlikte RECEP YÜKSEL bizimle konuştuğunda bu konudan bahsetmedi bahsetmediği gibi
onları yani HACI MUSTAFA AKYOL VE İSMAİL UYAR üsteğmenleri Fenerbahçe ordu evinde gördüğü halde
neden orada bulunduklarını sormaması bana enteresan geldi.” şeklinde beyanda bulunduğu,

5-Şüpheli Murat BİLGEN’in kollukça alınan ifadesinde;

“… Akademiye gelir gelmez Hamdi ACAR albay bana Alper SOYDAN üsteğmen ile birlikte siz
benimle geliyorsunuz dedi. Bende emredersiniz komutanım dedim ve nereye gittiğimiz sordum Albay bana
yarım saat içerisinde 2 nolu nizamiye de hazır ol dedi fakat bir açıklama yapmadı. Ben daha sonra Alper
SOYDAN Üsteğmeni aradım ve durumdan kendisine bilgi verdiğim de, kendisi dışarıda İstinyede bir balıkçıda
553
olduğunu söyledi, bende kendisine nizamiyede görevli olduğumuzu acil gelmesi gerektiğini kendisine söyledim.
Alper Üsteğmen eve gelip üzerini değiştirdikten sonra Aradan yarım saat geçtikten sonra Alper Üsteğmen
nizamiye geldi. Nizamiye de Hamdi Albay sivil bir araç içerisinden camı açarak tahminen Citroen marka bir
aracın camlarını açarak bize seslendi ve araca binmemizi söyledi. Bende Alper Üsteğmenle birlikte araca
bindim. Arabaya bindiğimiz de arabada Erkan DEMİR üsteğmen de bulunmaktaydı. Araca bindikten sonra
Hamdi Albay bize terör eylemleri olduğunu, SKKHM ( silahlı kuvvetler komuta kontrol harekât merkezi) den
Yıldırım/Harekât emri olduğunu söyledi ve verilen emirlere uymamız gerektiğini emretti. Bu arada araçla
ilerliyorduk ve nereye gittiğimiz bize söylememişti. Bizim bulunduğumuz aracı markasını hatırlamadığım gri
renkli içerisinde İsmail UYAR üsteğmen, Mustafa AKYOL Üsteğmen, Hasan ÇİFTÇİ Başçavuş ve Gülhan
Başçavuş da arkamızda bizi takip ediyordu. Boğaz köprüsünde ilerlemeye başladık askerler bizi durdurdu,
Hamdi albay arabadan indi ve bir rütbeliyle görüştü, görüştükten sonra biz ilerlemeye devam ettik. Gidecek
olduğumuz yeri Albay navigasyonuna yazdı fakat yerini bize söylemedi. Beylerbeyi sarayından sağ döndük ve
ilk gelen göbekten tekrar yukarıya çıkmaya başladık. Bu arada arkadan bizi takip eden Mustafa Üsteğmenin
kullanmış olduğu araç bizi kaybetti…” şeklinde beyanda bulunduğu,

6-Şüpheli Sinan ALTUNTAŞ’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…16.07.2016 günü yolların kapalı olmasından dolayı 01.30 sıralarında fenerbahçe ordu evine
gittim. Saatini tam olarak hatırlayamadığım zamanda Pilot Üsteğmen İsmail UYAR beni arayıp kendisinin
dışarı çıktığını, ancak akademiye dönemediğini, benim nerede olduğumu sorduğundan orduevinde olduğum
söyledim. İsmail UYAR da bana orduevinde yer olup olmadığını sordu. Ben de orduevinde yer olmadığını ancak
başkasının yanına yer verildiğini söyledim. Yaklaşık 2 saat sonra Hv.Plt.Ütğm İsmail Uyar, HV.PLT. ÜTĞM
HACI MUSTAFA AKYOL, HV. MU.KD.BÇVŞ. HASAN TÜZEN, HV.MU.KD.BÇVŞ. GÜNHAN ÇİFTÇİ
fenerbahçe orduevine geldiler. Orduevinde yer olmadığından orduevin içerisinde beraber bulunduk. Bu 4 şahıs
ihtiyaçlarını gidermek için odada bulunan tuvaleti farklı zamanlarda kullandılar. Ben, İsmail ve Hacı Mustafa
Akyol ile birlikte oda dışında bir yerde ne olup bittiğini konuşmak için oturduk. Konuşmamız esnasında Hasan
TÜZEN ve Günhan ÇİFTÇİ benim kullandığım odada bulundular. Odada bulanan diğer sağlıkçı astsubayı
daha fazla rahatsızlık vermemek için Günhan Çiftçi ve Hasan TÜZEN yanımıza geldiler. Ordu evinde çıkış
olmadığından dolayı bu şahıslar sürekli olarak ordu evinde kaldılar. Ben de hem dinlenmek hem de ihtiyaç
gidermek için odaya gidiyordum….” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.40. Şüpheli Hacı Mustafa Akyol

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Pilot
Üsteğmen

Durumu:

17.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; 1 sarsılmaz
marka T1102-07R01897 seri numaralı tabanca, Lenova marka laptop, Asus marka laptop incelenmek üzere el
konulmuş, incelemesi neticesinde; suç ve suç unrusuruna rastlanılmamış, Şüpheli 22.07.2016 günü sevk
edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında dışarıda tespit edilen diğer eylem ve faaliyetleri:

1- Şüpheli Hacı Mustafa AKYOL’un Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademisi Ölçme
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yapılan Darbe Görevlendirmeleri ile Alb. Hamdi ACAR yönetiminde, 2
araç halinde saat:23.30 sıralarında Harp Akademileri Komutanlığı nizamiyesinden resmi üniforma ve silahlı
olarak sivil araçlar ile dışarı çıktıkları, Hamdi ACAR’ın aracında Albay Hamdi ACAR, Ütğm. Erkan DEMİR,
554
Ütğm. Alper SOYDAN ve Ütğm. Murat BİLGEN’in bulunduğu, Ütğm İsmail UYAR’ın bulunduğu araçta ise
Asb. Günhan ÇİFÇİ ve Asb. Hasan TÜZEN ve Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL’un bulunduğu, alınan şüpheli
ifadelerinden; Şüpheli Hacı Mustafa AKYOL’un bulunduğu aracın Alb. Hamdi ACAR’ın aracını Anadolu
yakasına kadar takip ettiği, daha sonra aracı gözden kaybettikleri, trafiğin kapanması ile 1-2 saat trafikte
kaldıkları, daha sonra Kadıköyde bulunan Fenerbahçe Orduevine geçtikleri hususları tespit edilmiş, şüphelinin
burada herhangi bir eyleme katılıp katılmadığı tespit edilememiştir. Albay Hamdi ACAR’ın ekibinin ise TV
yayınlarını kesmek üzere Ümraniye ilçesinden 6 sivil FETÖ/PDY mensubu teknik şahsı araca aldığı, trafiğin
kapanması üzerine Ümraniye Casper Plaza isimli iş yerinin çatısına inen helikopter ile önce TRT ULUS’a
gittikleri 3 tekniksyeni burada bıraktıkları daha sonra Vodafone Arena stadına indikleri, buradan toplam 46
kişilik askerle digitürk yayınlarını kesmek üzere Beşiktaş DİGİTÜRK binasını bastıkları burada yayını
kestikleri, öncesinde Casper Plaza önünde vatandaşlar üzerine ateş ettikleri,

2- Şüpheli Hacı Mustafa AKYOL hakkında Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen
raporda;
Hv. Plt. Ütğm. İsmail UYAR, Hv. Plt. Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL, Hv. Mu. Kd. Bçvş. Hasan
TÜZEN, Hv. Mu. Kd. Üçvş. Günhan ÇİFTÇİ' nin "Kışlayı tespit edilemeyen bir saatte köprü istikametine terk
ettikleri ve içeriden İsmail UYAR' ın 16 Temmuz 2016 saat 03:00 sıralarında Fenerbahçe Ordu Evinde
görüldüğü hususları tespit edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Olay gecesi kendisi ile aynı araçta bulunan şüpheli Günhan ÇİFTÇİ’nin alınanifadesinde;

“…15.07.2016 günü ben senelik izinde olduğumdan dolayı Aydın İli Nazilli İlçesinde bulunuyordum.
Birlikte çalışmış olduğum Hasan TÜZEN Bşçvş. Telefonla beni arayıp “Abi izni bitirip erken başlaman
gerekiyormuş” şeklinde araması üzerine 15.07.2016 günü saat 19:05 İzmir-İstanbul uçağı ile İstanbul’a geldim
ve saat 21:30’da akademi içerisinde bulunan lojmanıma geldim. Hasan TÜZEN Bşçvş ile birlikte Hv. P. Ütğm.
İsmail UYAR, Hv. Plt. Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL, Aynı gün saat 23:30 sıralarında beni evime gelerek aldılar
ve Akademi nizamiyesine geldiğimizde Hava pilot Albay Hamdi ACAR’ın elinde bulunan Genelkurmaydan
gelen bir mesajı bize göstererek “benim bulunduğum aracı takip edeceksiniz, bir terör saldırısı şüphesi var
onun için önlem alacağız” şeklinde vermiş olduğu talimat üzerine ben emrin kayıtlı olup olmadığını sorup
muhabere merkezinin kayıt numarasını görmem üzerine emrin resmi olduğuna kanaat getirdikten sonra Hv. P.
Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL’un Mazda marka aracına binerek Albay Hamdi ACAR’ı takip ettik. Boğaziçi
Köprüsüne geldik. Bu esnada köprüde bulunan askerler bizi durdurdu. Hamdi Albay bize göstermiş olduğu
mesajı bizi durduran askerlere gösterdi. 3-5 dakikalık bir konuşma sonrası Köprüden Anadolu yakasına geçtik.
Bu arada trafik oldukça yoğunlaşmıştı. Hamdi Albayın aracı kaldırım üzerinden geçmek sureti ile ters yöne
girdi. Biz de onu takip etmeye çalıştık ancak bir süre sonra Hamdi Albayın aracını gözden kaybettik. Bunun
üzerine biz geri dönmeye çalıştık ise de çöp kamyonlarının yolu kapatması üzerine bir yere hareket edemedik.
Bu arada bu karışıklığın ne olduğunu öğrenmek için araçtaki radyoyu açtığımızda Olayların bir darbe
kalkışması olduğunu öğrenmemiz üzerine birliğimize geri dönmeye çalıştık. Yaklaşık yarım saat 45 dakika
aralığında tekrar yanımdaki arkadaşlarım ile birliğimize dönmeye çalıştık ise de yoğun trafik ve köprünün
araçlar marifeti ile kapatılması sebebi ile Altunizade Araba pazarı yanında bulunan bir otoparka girerek 1.5-2
saat kadar trafiğin ve köprünün açılmasını bekledik. Bu kadar beklememize rağmen köprü açılmayınca kendi
güvenliğimiz açısından en yakın askeri birlik olan Fenerbahçe Orduevine sığındık. Ben ve arkadaşlarımın
Orduevine geldiğimiz esnada orada Hava Harp Akademisi Komutanı Recep YÜKSEL Generali Orduevinin
lobisinde yanında tanımadığım birkaç general ile oturuyorlardı. Ancak kendisi ile bir görüşmem olmadı. Biz
Orduevine kayıt yaptırmak sureti ile giriş yaptık. Kamera görüntülerinde İsmail UYAR’ın orduevinde görülmesi
normaldir, çünkü kendisi ile beraberdik. 16/07/2016 günü saat 13:30 sıralarına kadar Orduevinde bekledik.
Sonrasında mesayi için birliklerimize gelmemiz söylenmesi üzerine saat 15:15 sıraların da da Harp
Akademilerine giriş yaptık…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Olay gecesi kendisi ile aynı araçta bulunan şüpheli Hasan TÜZEN’in alınan ifadesinde;
555
“…15/07/2016 günü saat tam olarak hatırlamıyorum ancak gece yarısını geçmişti. Benimle birlikte
Hv. Plt. Ütğm. İsmail UYAR, Hv. Plt. Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL, Hv. Mu. Kd. Bçvş. Günhan ÇİFTÇİ ile
birlikte Hava pilot Albay Hamdi ACAR’ın elinde bulunan Genelkurmaydan gelen bir mesajı bize göstererek
“benim bulunduğum aracı takip edeceksiniz, bir terör saldırısı şüphesi var onun için önlem alacağız” şeklinde
vermiş olduğu talimat üzerine Hv. Plt. Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL’un Mazda marka aracına binerek Albay
Hamdi ACAR’ı takip ettik. Boğaziçi Köprüsüne geldik. Bu esnada köprüde bulunan askerler bizi durdurdu.
Hamdi Albay bize göstermiş olduğu mesajı bizi durduran askerlere gösterdi. 3-5 dakikalık bir konuşma sonrası
Köprüden Anadolu yakasına geçtik. Bu arada trafik oldukça yoğunlaşmıştı. Hamdi Albayın aracı kaldırım
üzerinden geçmek sureti ile ters yöne girdi. Biz de onu takip etmeye çalıştık ancak bir süre sonra Hamdi
Albayın aracını gözden kaybettik. Bunun üzerine biz geri dönmeye çalıştık ise de çöp kamyonlarının yolu
kapatması üzerine bir yere hareket edemedik. Bu arada bu karışıklığın ne olduğunu öğrenmek için araçtaki
radyoyu açtığımızda Olayların bir darbe kalkışması olduğunu öğrenmemiz üzerine birliğimize geri dönmeye
çalıştık. Yaklaşık yarım saat 45 dakika aralığında tekrar yanımdaki arkadaşlarım ile birliğimize dönmeye
çalıştık ancak yoğun trafik ve köprünün araçlar marifeti ile kapatılması sebebi ile köprü yakınında bulunan bir
otoparka girerek 1.5-2 saat kadar trafiğin ve köprünün açılmasını bekledik. Bu kadar beklememize rağmen
köprü açılmayınca kendi güvenliğimiz açısından en yakın askeri birlik olan Fenerbahçe Orduevine sığındık.
Ben ve arkadaşlarımın Orduevine geldiğimiz esnada orada tanıdığımız kimse olmadığı gibi Hamdi Albayı da
görmedik. 16.07.2016 günü saat 13:30 sıralarına kadar Orduevinde bekledik…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Olay gecesi kendisi ile aynı araçta bulunan İsmail UYAR’ın alınan şüpheli ifadesinde;

“….Saat:23.00 sıralarında beni Hava Pilot Üsteğmen Tanju UYSAL aradı ve “Çağırma planı
devreye girmiştir, Eğitim kıyafeti ile Akademi de toplanmamız isteniyor” dedi ve bende Çağırma planı devreye
girdiği için sorumlu olduğum Hava Pilot Üsteğmen Fatih ÜNAL’ı arayarak aynı bilgileri ilettim. Bunun
üzerine evde tek başıma olduğum için Eğitim kıyafetimi giydim (pilot olduğum için uçuş tulumum) ve beylik
tabancamı aldım. Yolda yürüyerek Akademiye giderken neden çağrıldığımızı sorgulamaya başladım, yolda
gördüğüm kişilerin İŞİD in Boğaziçi Köprüsüne saldırdığına ve İstanbul’da yoğun Terör eylemlerinin olduğuna
dair söylentiler duydum. Takiben Hava Harp Akademisine vardığımda insanlar bir koşuşturma içindeydi. Ben
sınıfıma geçip sırama oturdum. Sınıfın ve devrenin Kıdemlisi Hava Maliye Yüzbaşı Hacı ŞALK toplu olarak
bulunduğumuz için bir an evvel yoklamanın alınmasını istedi. Daha sonra Albay Hamdi ACAR geldi, ben Hava
Pilot Üsteğmen Hacı Mustafa AKYOL ve Hava Pilot Üsteğmen Erkan DEMİR’ in dışarı çıkmasını istedi.
Yukarıda emir okunurken bulunan diğer subaylar ve astsubaylar binanın içinde giriş katında bekliyorlardı,
sadece Hava Pilot Üsteğmen Alper SOYDAN orada yoktu. O da kendisi daha sonra araçta emri okumuş.
Aldığım emir Genelkurmay Başkanlığından gelen, Hava Pilot Kurmay Albay Hamdi ACAR tarafından bana ve
yanımda bulunan Hava Piyade Üsteğmen Hacı Mustafa AKYOL, Hava Pilot Üsteğmen Erkan DEMİR, Hava
Pilot Üsteğmen Murat BİLGEN, Hava Kıdemli Başçavuş Günhan ÇİFÇİ ve Hava Kıdemli Başçavuş Hasan
TÜZEN’e okundu ve bize gösterildi. Genelkurmay Başkanlığından gelen yazılı emirde “Terör olayları
nedeniyle sıkıyönetim ilan edilmiştir, güvenlik birimlerine destek olmak amacıyla amirlerinizden gelen emirlere
mutlak itaat beklenmektedir” yazmaktaydı. Ondan sonra Hava Pilot Kurmay Albay Hamdi ACAR “Arabası
olan var mı” diye sordu, Hava Piyade Üsteğmen Hacı Mustafa AKYOL, “Benim aracım var Komutanım” dedi.
Hamdi ACAR Albayım benim, Hava Kıdemli Başçavuş Hasan TÜZEN ve Hava Kıdemli Başçavuş Günhan
ÇİFÇİ nin Hacı Mustafa AKYOL’un arabasına binerek 2 no lu nizamiyede kendisiyle buluşmamızı söyledi. 2
nolu nizamiyeye vardığımızda Hamdi ACAR Albayın arabasında Hava Pilot Üsteğmen Erkan DEMİR, Hava
Pilot Üsteğmen Murat BİLGEN ve Hava Pilot Üsteğmen Alper SOYDAN vardı. Saat:23.50 sıralarında 2 nolu
Nizamiyeden çıktık, çıkarken Hamdi ACAR Albay bizim arabaya dönerek “beni takip edin karşıya geçeceğiz”
dedi. Yola çıktık Boğaziçi Köprüsünde bulunan Askeri ve Polis güvenlik noktalarından Hamdi ACAR Albayın
elinde bulunan Genelkurmay emrini göstererek geçmemizi sağladı. İki sivil araç olduğumuz için öndeki arabayı
takip ederken aramıza belediye araçlarının girmesi ile diğer aracı takip edemedik. Telefonla irtibat sağlamaya
çalıştığımızda öncelikle Hamdi ACAR Albayı aradık ancak cevap vermedi, daha sonra iletişim sağladık.
Kendisi bana “Beklemede kalın nereye geleceğinizi ben size bildireceğim” dedi. Daha sonra Hava Pilot
Üsteğmen Erkan DEMİR benim telefonuma bir konum gönderdi. O konuma gitmeye çalışırken büyük bir halk
topluluğunun tahminimce sayıları 5000 kişiyi bulan bir halk kitlesinin arasında kaldık. Ben Erkan DEMİR’e
556
“Oraya gelmemiz çok zor, halk yolları kapatmış durumda” dedi. Onlarda bana güvenli bir şekilde Akademiye
dönmemi söylediler. Biz içinde olduğumuz arabayla bu kalabalığın içerisinde yaklaşık bir saat kadar kaldık. Bu
kalabalığın arasında cübbeli ve sarıklı bellerinde silah bulunan insanlar gördük. Durumun farklı bir olay
olduğuna kanaat getirdik ve radyo açtık. Radyoda Başbakanımızın ve Cumhurbaşkanımızın ve 1. Ordu
Komutanının konuşmalarını duyduk.Ayrıca Boğaziçi Köprüsünde çatışmaların olduğunu öğrendik. Biz o
esnada Kadıköy ile Boğaz Köprüsü arasında bir yerdeydik. Daha güvenli bir birliğe gitmek için en yakınımızda
olan Fenerbahçe Orduevi ne gitmeye karar verdik. Çünkü Hava Pilot Üsteğmen Sinan ALTUNTAŞ yaşanan
olaylar nedeniyle oraya sığındığı için bize de oranın güvenli olduğunu söyledi ve biz buna istinaden 16 Temmuz
Saat:02.30 sıralarında Fenerbahçe Ordu evine giriş yaptık, ancak zaman olarak çok emin değilim. Giriş
kayıtlarımız mevcuttur. Beylik tabancalarımızı da kapıda bulunan Nizamiye ye teslim ederek içire girdik. İçerde
tam bir kaos ortamı vardı, korkmuş insanlar orduevine sığınmış gibi görünüyordu. Yerlerde çocukları ile
uyuyan aileler mevcuttu. Ayrıca Moda Deniz Kulübünde mağdur olan aileler ve komutanlar da Ordu evindeydi.
Orada Hava Harp Akademisi Komutanı Hava Pilot Tümgeneral Recep YÜKSEL’i gördük ve konuştuk. O bize
“Neden buraya geldiniz?“ dedi, bizde kendisine hitaben “Komutanım terör olayları nedeniyle Hamdi ACAR
Albayımızı takip etmemiz emri verildi, kendisini ve aracını kaybettikten sonra ve radyodan olayların farklı
olduğunu görünce en yakında bulunan ve güvenli olan Fenerbahçe Orduevine geldiğimizi” söyledik.
Kendisinin korkulu olduğu yüz ifadesinden anlaşılıyordu. Fenerbahçe Orduevinde 16 Temmuz günü Saat:14.30
a kadar kaldık…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“…CİHAN yüzbaşı yüzüne bile bakmadı bende tamam der gibi kafamı salladım sonra lojman
bölgesine CİHAN yüzbaşının evine geçtik 14.30 yine toplanıyoruz çağrısı geldi kıyafet bu sefer kumaş pantolon
gömlek olarak giyileceği söylendi ve akademiye geçtik toplu şekilde Adem İNCİKLİ yarbay içtima aldı sonra
sınıflara dağıldık LEVENT ÖZÜARAP ve Tümgeneral Recep YÜKSEL geldi kendi birebir yoklama aldı
yoklamada olmayan 4 arkadaş yoklamada bulunmuyordu bunlar; Üstğ SİNAN ALTUNTAŞ, Üstğ. ERKAN
DEMİR, Üstğ. Mustafa AKYOL, Üstğ. İSMAİL UYAR 'ın olmadıklarını tespit ettik sonra LEVENT nerde bunlar
diye söyledi kıdemli HACI ŞALK komutanım yoldalar geliyorlar dedi sonra RECEP YÜKSEL GENERAL dedi
ki Levent bunlar gece 03.30 Fenerbahçe ordu evinde kamuflajlı bir şekilde ne yapıyorlardı dedi. Tamam
gelince görsünler beni dedi 1 saat sonra AKYOL, ALTINTAŞ VE UYAR üstğ. Akademiye gelmişler ben bunları
görmedim ERKAN DEMİR ise yakalandığını internetten gördüm pazar günü hiç birşey olmamış gibi yoklama
alındı tek ERKAN DEMİR yoktu yukarıda anlatmayı unuttum 2. Sınıfta olan SONER MOROĞLU yüzbaşı bu
olaylardan sonra sürekli olarak bizim kıdemlimiz olan HACI ŞALK yüzbaşı ile gizli bir şekilde köşeye çekip
konuştuğunu şöyle olmayacak böyle olacak gibi şeyler söylediğini duymuştum adli süreç başlayınca herkes
normal ve rutin faaliyetlere devam edip verilen emirleri uygulamaya başladılar yaşanan olaylardan kimse
bahsetmemeye başladı ve bize yanaşmaya başladılar ben ve Cihan Yüzbaşı onlardan uzak durmaya başladık
dikkatimi çeken bir husus daha anlatmak istiyorum SİNAN ALTUNTAŞ Üstğ. Fenerbahçe ordu evinde olduğunu
söylemişti mesajda da bize hitaben akademi komutanı RECEP YÜKSEL Tümgeneral ile birlikte olduğunu
söylemişti bununla birlikte RECEP YÜKSEL bizimle konuştuğunda bu konudan bahsetmedi bahsetmediği gibi
onları yani HACI MUSTAFA AKYOL VE İSMAİL UYAR üsteğmenleri Fenerbahçe ordu evinde gördüğü halde
neden orada bulunduklarını sormaması bana enteresan geldi.” şeklinde beyanda bulunduğu,

5-Şüpheli Murat BİLGEN’in kollukça alınan ifadesinde;

“… Akademiye gelir gelmez Hamdi ACAR albay bana Alper SOYDAN üsteğmen ile birlikte siz
benimle geliyorsunuz dedi. Bende emredersiniz komutanım dedim ve nereye gittiğimiz sordum Albay bana
yarım saat içerisinde 2 nolu nizamiye de hazır ol dedi fakat bir açıklama yapmadı. Ben daha sonra Alper
SOYDAN Üsteğmeni aradım ve durumdan kendisine bilgi verdiğim de, kendisi dışarıda İstinyede bir balıkçıda
olduğunu söyledi, bende kendisine nizamiyede görevli olduğumuzu acil gelmesi gerektiğini kendisine söyledim.
Alper Üsteğmen eve gelip üzerini değiştirdikten sonra Aradan yarım saat geçtikten sonra Alper Üsteğmen
nizamiye geldi. Nizamiye de Hamdi Albay sivil bir araç içerisinden camı açarak tahminen Citroen marka bir
aracın camlarını açarak bize seslendi ve araca binmemizi söyledi. Bende Alper Üsteğmenle birlikte araca
bindim. Arabaya bindiğimiz de arabada Erkan DEMİR üsteğmen de bulunmaktaydı. Araca bindikten sonra
557
Hamdi Albay bize terör eylemleri olduğunu, SKKHM ( SİLAHLI KUVVETLER KOMUTA KONTROL
HAREKÂT MERKEZİ) den Yıldırım/Harekât emri olduğunu söyledi ve verilen emirlere uymamız gerektiğini
emretti. Bu arada araçla ilerliyorduk ve nereye gittiğimiz bize söylememişti. Bizim bulunduğumuz aracı
markasını hatırlamadığım gri renkli içerisinde İsmail UYAR üsteğmen, Mustafa AKYOL Üsteğmen, Hasan
ÇİFTÇİ Başçavuş ve Gülhan Başçavuş da arkamızda bizi takip ediyordu. Boğaz köprüsünde ilerlemeye
başladık askerler bizi durdurdu, Hamdi albay arabadan indi ve bir rütbeliyle görüştü, görüştükten sonra biz
ilerlemeye devam ettik. Gidecek olduğumuz yeri Albay navigasyonuna yazdı fakat yerini bize söylemedi.
Beylerbeyi sarayından sağ döndük ve ilk gelen göbekten tekrar yukarıya çıkmaya başladık. Bu arada arkadan
bizi takip eden Mustafa Üsteğmenin kullanmış olduğu araç bizi kaybetti…” şeklinde beyanda bulunduğu,

6-Şüpheli Sinan ALTUNTAŞ’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…16.07.2016 günü yolların kapalı olmasından dolayı 01.30 sıralarında fenerbahçe ordu evine
gittim. Saatini tam olarak hatırlayamadığım zamanda Pilot Üsteğmen İsmail UYAR beni arayıp kendisinin
dışarı çıktığını, ancak akademiye dönemediğini, benim nerede olduğumu sorduğundan orduevinde olduğum
söyledim. İsmail UYAR da bana orduevinde yer olup olmadığını sordu. Ben de orduevinde yer olmadığını ancak
başkasının yanına yer verildiğini söyledim. Yaklaşık 2 saat sonra Hv.Plt.Ütğm İsmail Uyar, HV.PLT. ÜTĞM
HACI MUSTAFA AKYOL, HV. MU.KD.BÇVŞ. HASAN TÜZEN, HV.MU.KD.BÇVŞ. GÜNHAN ÇİFTÇİ
fenerbahçe orduevine geldiler. Orduevinde yer olmadığından orduevin içerisinde beraber bulunduk. Bu 4 şahıs
ihtiyaçlarını gidermek için odada bulunan tuvaleti farklı zamanlarda kullandılar. Ben, İsmail ve Hacı Mustafa
Akyol ile birlikte oda dışında bir yerde ne olup bittiğini konuşmak için oturduk. Konuşmamız esnasında Hasan
TÜZEN ve Günhan ÇİFTÇİ benim kullandığım odada bulundular. Odada bulanan diğer sağlıkçı astsubayı
daha fazla rahatsızlık vermemek için Günhan Çiftçi ve Hasan TÜZEN yanımıza geldiler. Ordu evinde çıkış
olmadığından dolayı bu şahıslar sürekli olarak ordu evinde kaldılar. Ben de hem dinlenmek hem de ihtiyaç
gidermek için odaya gidiyordum….” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.41. Şüpheli Hasan Tüzen

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde görevli Astsubay
Başçavuş.

Durumu:
17.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet ve üst aramasında suç ve suç
unsuruna rastlanmamış, şahıs sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Harp Akademileri Komutanlığı içerisindeki Darbe girişimi faaliyetlerine ilişkin tespit edilen eylem
ve faaliyetleri:

-(OLAY 2) olarak belirtilen; 15 Temmuz 2016 gündüzünde Hava Harp Akademisi Komutanlığı
Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 10 kişinin katılımı ile düzenlenen, 14 Temmuz 2016 akşamında
icra edilen toplantı (Olay 1) ile birlikte düşünüldüğünde şüpheli görülen ve olağan dönemlerden farklı olarak
değerlendirilen “DARBEYE YÖNELİK BİREYSEL BİLGİLENDİRME GÖRÜŞMELERİ” olabileceği
kıymetlendirilen toplantılara ilişkin görüntü kayıtlarında; Hasan TÜZEN’in 15 Temmuz 2016 günü saat
17.11’da girilmesi kontrollü bölge olan Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girdiği, ve 17.25’de ayrıldığı
tespit edilmiştir. Bahse konu odaya gün içerisinde 9 üst rütbeli şahsın giriş çıkış yaptığı, bu şahısların Darbe
girişiminde görevlendirmelerde aktif olarak yer aldığı tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasında dışarıda tespit edilen diğer eylem ve faaliyetleri:

558
1- Şüpheli Hasan TÜZEN’in Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademisi Ölçme Değerlendirme
Şube Müdürlüğünde yapılan Darbe Görevlendirmeleri ile Alb. Hamdi ACAR yönetiminde, 2 araç halinde
saat:23.30 sıralarında Harp Akademileri Komutanlığı nizamiyesinden resmi üniforma ve silahlı olarak sivil
araçlar ile dışarı çıktıkları, Hamdi ACAR’ın aracında Albay Hamdi ACAR, Ütğm. Erkan DEMİR, Ütğm. Alper
SOYDAN ve Ütğm. Murat BİLGEN’in bulunduğu, Ütğm İsmail UYAR’ın bulunduğu araçta ise Asb. Günhan
ÇİFÇİ ve Asb. Hasan TÜZEN ve Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL’un bulunduğu, alınan şüpheli ifadelerinden;
Şüpheli Hacı Mustafa AKYOL’un bulunduğu aracın Alb. Hamdi ACAR’ın aracını Anadolu yakasına kadar
takip ettiği, daha sonra aracı gözden kaybettikleri, trafiğin kapanması ile 1-2 saat trafikte kaldıkları, daha sonra
Kadıköyde bulunan Fenerbahçe Orduevine geçtikleri hususları tespit edilmiş, şüphelinin burada herhangi bir
eyleme katılıp katılmadığı tespit edilememiştir. Albay Hamdi ACAR’ın ekibinin ise TV yayınlarını kesmek
üzere Ümraniye ilçesinden 6 sivil FETÖ/PDY mensubu teknik şahsı araca aldığı, trafiğin kapanması üzerine
Ümraniye Casper Plaza isimli iş yerinin çatısına inen helikopter ile önce TRT ULUS’a gittikleri 3 tekniksyeni
burada bıraktıkları daha sonra Vodafone Arena stadına indikleri, buradan toplam 46 kişilik askerle digitürk
yayınlarını kesmek üzere Beşiktaş DİGİTÜRK binasını bastıkları burada yayını kestikleri, öncesinde Casper
Plaza önünde vatandaşlar üzerine ateş ettikleri hususları tespit edilmiştir. bu husustaki soruşturma 2016/83968
sayılı soruşturma üzerinden yürütülmektedir.

2- Şüpheli Hasan TÜZEN hakkıda Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen raporda;

Hv. Plt. Ütğm. İsmail UYAR, Hv. Plt. Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL, Hv. Mu. Kd. Bçvş. Hasan
TÜZEN, Hv. Mu. Kd. Üçvş. Günhan ÇİFTÇİ' nin "Kışlayı tespit edilemeyen bir saatte köprü istikametine terk
ettikleri ve içeriden İsmail UYAR' ın 16 Temmuz 2016 saat 03:00 sıralarında Fenerbahçe Ordu Evinde
görüldüğü hususları tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Olay gecesi kendisi ile aynı araçta bulunan şüpheli Günhan ÇİFTÇİ’nin alınan ifadesinde;

“…15.07.2016 günü ben senelik izinde olduğumdan dolayı Aydın İli Nazilli İlçesinde bulunuyordum.
Birlikte çalışmış olduğum Hasan TÜZEN Bşçvş. Telefonla beni arayıp “Abi izni bitirip erken başlaman
gerekiyormuş” şeklinde araması üzerine 15.07.2016 günü saat 19:05 İzmir-İstanbul uçağı ile İstanbul’a geldim
ve saat 21:30’da akademi içerisinde bulunan lojmanıma geldim. Hasan TÜZEN Bşçvş ile birlikte Hv. P. Ütğm.
İsmail UYAR, Hv. Plt. Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL, Aynı gün saat 23:30 sıralarında beni evime gelerek aldılar
ve Akademi nizamiyesine geldiğimizde Hava pilot Albay Hamdi ACAR’ın elinde bulunan Genelkurmaydan
gelen bir mesajı bize göstererek “benim bulunduğum aracı takip edeceksiniz, bir terör saldırısı şüphesi var
onun için önlem alacağız” şeklinde vermiş olduğu talimat üzerine ben emrin kayıtlı olup olmadığını sorup
muhabere merkezinin kayıt numarasını görmem üzerine emrin resmi olduğuna kanaat getirdikten sonra Hv. P.
Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL’un Mazda marka aracına binerek Albay Hamdi ACAR’ı takip ettik. Boğaziçi
Köprüsüne geldik. Bu esnada köprüde bulunan askerler bizi durdurdu. Hamdi Albay bize göstermiş olduğu
mesajı bizi durduran askerlere gösterdi. 3-5 dakikalık bir konuşma sonrası Köprüden Anadolu yakasına geçtik.
Bu arada trafik oldukça yoğunlaşmıştı. Hamdi Albayın aracı kaldırım üzerinden geçmek sureti ile ters yöne
girdi. Biz de onu takip etmeye çalıştık ancak bir süre sonra Hamdi Albayın aracını gözden kaybettik. Bunun
üzerine biz geri dönmeye çalıştık ise de çöp kamyonlarının yolu kapatması üzerine bir yere hareket edemedik.
Bu arada bu karışıklığın ne olduğunu öğrenmek için araçtaki radyoyu açtığımızda Olayların bir darbe
kalkışması olduğunu öğrenmemiz üzerine birliğimize geri dönmeye çalıştık. Yaklaşık yarım saat 45 dakika
aralığında tekrar yanımdaki arkadaşlarım ile birliğimize dönmeye çalıştık ise de yoğun trafik ve köprünün
araçlar marifeti ile kapatılması sebebi ile Altunizade Araba pazarı yanında bulunan bir otoparka girerek 1.5-2
saat kadar trafiğin ve köprünün açılmasını bekledik. Bu kadar beklememize rağmen köprü açılmayınca kendi
güvenliğimiz açısından en yakın askeri birlik olan Fenerbahçe Orduevine sığındık. Ben ve arkadaşlarımın
Orduevine geldiğimiz esnada orada Hava Harp Akademisi Komutanı Recep YÜKSEL Generali Orduevinin
lobisinde yanında tanımadığım birkaç general ile oturuyorlardı. Ancak kendisi ile bir görüşmem olmadı. Biz
Orduevine kayıt yaptırmak sureti ile giriş yaptık. Kamera görüntülerinde İsmail UYAR’ın orduevinde görülmesi
normaldir, çünkü kendisi ile beraberdik. 16/07/2016 günü saat 13:30 sıralarına kadar Orduevinde bekledik.
559
Sonrasında mesayi için birliklerimize gelmemiz söylenmesi üzerine saat 15:15 sıraların da da Harp
Akademilerine giriş yaptık…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2- Olay gecesi kendisi ile aynı araçta bulunan şüpheli Hacı Mustafa AKYOL’un alınan ifadesinde;

“…Saat:22.30 sıralarında Çağırma Planı devreye girdi. Acilen Akademiye dönmemiz gerektiği
söylendi. Bunu bize 76. Dönem Whatsappp gurubundan 1. Sınıfların kıdemlisi Hava Maliye Yüzbaşı Hacı
ŞALK mesaj olarak attı. Ve eğitim kıyafeti ile acilen Hava Harp Akademisinde toplanmamız söylendi. Hızlı bir
şekilde akademiye geldik, üzerimi değiştirdim ve Saat:23.00 civarlarında Hava Harp Akademisine geldim. Ben
1. Sınıfların sürekli ders gördüğü 1. Sınıf dershanesine gittim. İçeri girdiğimde bir kargaşa vardı ve yoklama
alınmaya çalışılıyordu. 1. Sınıf öğrenci subayların çoğunluğu vardı. Hava Muhabere Kurmay Albay Murat
DİVRİL bu esnada dershanedeydi ve o da yoklamayı almaya çalışıyordu. Bir terör eylemi olduğundan
bahsediyordu. Bu esnada sınıfın arka kapısından Hava Pilot Kurmay Albay Hamdi ACAR içeri girdi ve
benimde ismimin olduğu 3 kişinin ismini okudu. Bunlar dışarıya çıksın dedi. Benimle birlikte Hava Pilot
Üsteğmen İsmail UYAR ve Hava Pilot Üsteğmen Erkan DEMİR vardı. Burada Hamdi ACAR Albay bize terör
saldırısı olduğunu bizlerinde güvenlik güçlerine yardımcı olarak gideceğimizi ve bu konuda Genelkurmaydan
Harekât Yıldırım emri olduğunu söyledi ve bu emri bizlere gösterdi. Bu emir 3-4 maddelik saldırılara ve terör
eylemlerine karşı her türlü önlemin alınacağı ve bu kapsamda verilen emirlere harfiyen uyulacağını
belirtir.Hamdi Albay bizlere üzerimizde silahımız olup olmadığını sordu, bizde olmadığını söyledik. Hemen
silahlarınızı alın ve benimle 2 nolu nizamiyede buluşun dedi. Biz Hava Pilot Üsteğmen İsmail UYAR ile birlikte
evlerimize gittik ve silahlarımızı aldık. Hava Pilot Üsteğmen Erkan DEMİR bu esnada Hamdi ACAR Albay ile
beraberdi. Bize nizamiyeye giderken yol üzerinden 2 astsubay almamızı söyledi. Bu astsubayların isimleri
Başçavuş Hasan TÜZEN ve Başçavuş Günhan ÇİFÇİ dir. Biz hızlı bir şekilde silahlarımızı aldık ve 2 nolu
nizamiyeye giderken bu astsubayları da yolda aldık. Ben bana ait aracım ve arabada bulunan yukarıda ismini
belirttiğim arkadaşlarla 2 nolu nizamiyeye geldim. Hamdi ACAR Albay “Beni takip edin” dedi. Yaklaşık
Saat:23.15 sıraları gibi nizamiyeden ayrıldık. Bize nereye gideceğimizi ve ne yapacağımızı söylemedi, sadece
beni takip edin dedi. Akademiden çıktıktan sonra Boğaz Köprüsünü geçerek Anadolu yakasına geçtik. Bu
esnada köprü üzerinde tanklar vardı. Önce köprü üzerinde bulunan askeri birliğin başındaki subay bizi
durdurdu. Hatta askerler silahlarını bizim üzerimize doğru doğrulttular. O esnada bizim üzerimizde askeri
kıyafetlerimiz vardı. Hamdi ACAR Albay aracından inerek yetkili subayın yanına gitti ve o emri gösterdi.
Bunun üzerine geçmemize müsaade ettiler. Askerlerden bir 50 metre sonra polisler vardı, onların yanlarından
geçtik. Daha sonra Anadolu yakasında öndeki aracı takip ederek yol aldık. Bazı yollar kapatıldığı için uzun
sürdü, gittiğimiz bazı yerlerde polis bazı yerlerde halk vardı. Bu nedenle yolların çoğu kapalıydı. Bu şekilde
devam ederken Hamdi ACAR Albayın içinde bulunduğu aracı kaybettik. Sonra telefonla irtibat kurduk ve bize
yol tarifi yaptılar yine bulamadık. Yanlış hatırlamıyorsam Hava Pilot Üsteğmen İsmail UYAR’ ın cep telefonuna
birkaç kez konum attılar. Ancak biz gittikleri yeri bulamadık. Bu olaylar sırasında biz onları ararken radyoyu
açtık, burada Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın ayrıca 1. Ordu Komutanımızın konuşmalarını
çağrılarını dinledik. Ve buradan bunun bir kalkışma bir Darbe girişimi olduğunu anladık. 1. Ordu Komutanı
askeri personelin bu kalkışmaya iştirak etmemelerini ve en yakın birliğe teslim olmalarını söyledi. Biz bunun
üzerine Hava Harp Akademisine geri dönmeye çalıştık. Boğaziçi Köprüsüne yöneldik ancak çok kalabalık
olduğu için olduğumuz yerde kaldık. Yollar kapalı olduğu için saat:02.30 a kadar aracımızı sağa çekerek
bekledik.Bu esnada köprüyü görebiliyorduk ancak aracımızı hareket ettiremiyorduk. Bir ara bir jet ses hızını
geçerek köprü üzerinde süper sonik patlamaya neden oldu ve halk bomba zannederek dağılmaya başladı
böylece yol açıldı. Bizde hareket ettik ve Fenerbahçe Orduevine gidelim diye aramızda konuştuk ve amirimiz
olan Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP’ ı arayarak “Komutanım Akademiye gelemiyoruz,
Fenerbahçe Orduevine gidiyoruz” şeklinde bilgi verdik. O da bize tamam dedi.Fenerbahçe Ordu evine gittik,
girişte silahlarımızı teslim ettik. Silahlarımız ve mermiler kayıt defterine kayıt edildi.Daha sonra geceyi
Fenerbahçe Orduevinde lobide geçirdik. Orada girişte bizim Hava Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral
Recep YÜKSEL ile karşılaştık. Yanında 2 general daha vardı, bunlar Tuğgeneral Ali AKYÜREK ve Tuğgeneral
Ahmet CÜRAL dı. Takım elbiseliydiler ve Recep YÜKSEL General bize “Burada ne arıyorsunuz? Neden
üzerinizde askeri kıyafet var? “ dedi. Bizde kendisine yaşananları anlattık. Çıkışlara izin vermedikleri için
saat:13.00 e kadar çıkış yapamadık. Saat:13.00 de Orduevi yönetimi çıkış izni verince oradan ayrıldık….”
şeklinde beyanda bulunduğu,
560
3-Şüpheli Murat BİLGEN’in kollukça alınan ifadesinde;

“… Akademiye gelir gelmez Hamdi ACAR albay bana Alper SOYDAN üsteğmen ile birlikte siz
benimle geliyorsunuz dedi. Bende emredersiniz komutanım dedim ve nereye gittiğimiz sordum Albay bana
yarım saat içerisinde 2 nolu nizamiye de hazır ol dedi fakat bir açıklama yapmadı. Ben daha sonra Alper
SOYDAN Üsteğmeni aradım ve durumdan kendisine bilgi verdiğim de, kendisi dışarıda İstinyede bir balıkçıda
olduğunu söyledi, bende kendisine nizamiyede görevli olduğumuzu acil gelmesi gerektiğini kendisine söyledim.
Alper Üsteğmen eve gelip üzerini değiştirdikten sonra Aradan yarım saat geçtikten sonra Alper Üsteğmen
nizamiye geldi. Nizamiye de Hamdi Albay sivil bir araç içerisinden camı açarak tahminen Citroen marka bir
aracın camlarını açarak bize seslendi ve araca binmemizi söyledi. Bende Alper Üsteğmenle birlikte araca
bindim. Arabaya bindiğimiz de arabada Erkan DEMİR üsteğmen de bulunmaktaydı. Araca bindikten sonra
Hamdi Albay bize terör eylemleri olduğunu, SKKHM ( silahlı kuvvetler komuta kontrol harekât merkezi) den
Yıldırım/Harekât emri olduğunu söyledi ve verilen emirlere uymamız gerektiğini emretti. Bu arada araçla
ilerliyorduk ve nereye gittiğimiz bize söylememişti. Bizim bulunduğumuz aracı markasını hatırlamadığım gri
renkli içerisinde İsmail UYAR üsteğmen, Mustafa AKYOL Üsteğmen, Hasan ÇİFTÇİ Başçavuş ve Gülhan
Başçavuş da arkamızda bizi takip ediyordu. Boğaz köprüsünde ilerlemeye başladık askerler bizi durdurdu,
Hamdi albay arabadan indi ve bir rütbeliyle görüştü, görüştükten sonra biz ilerlemeye devam ettik. Gidecek
olduğumuz yeri Albay navigasyonuna yazdı fakat yerini bize söylemedi. Beylerbeyi sarayından sağ döndük ve
ilk gelen göbekten tekrar yukarıya çıkmaya başladık. Bu arada arkadan bizi takip eden Mustafa Üsteğmenin
kullanmış olduğu araç bizi kaybetti…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli İsmail UYAR’ın kollukça alınan ifadesinde;

“….Saat:23.00 sıralarında beni Hava Pilot Üsteğmen Tanju UYSAL aradı ve “Çağırma planı
devreye girmiştir, Eğitim kıyafeti ile Akademi de toplanmamız isteniyor” dedi ve bende Çağırma planı devreye
girdiği için sorumlu olduğum Hava Pilot Üsteğmen Fatih ÜNAL’ı arayarak aynı bilgileri ilettim. Bunun
üzerine evde tek başıma olduğum için Eğitim kıyafetimi giydim (pilot olduğum için uçuş tulumum) ve beylik
tabancamı aldım. Yolda yürüyerek Akademiye giderken neden çağrıldığımızı sorgulamaya başladım, yolda
gördüğüm kişilerin İŞİD in Boğaziçi Köprüsüne saldırdığına ve İstanbul’da yoğun Terör eylemlerinin olduğuna
dair söylentiler duydum. Takiben Hava Harp Akademisine vardığımda insanlar bir koşuşturma içindeydi. Ben
sınıfıma geçip sırama oturdum. Sınıfın ve devrenin Kıdemlisi Hava Maliye Yüzbaşı Hacı ŞALK toplu olarak
bulunduğumuz için bir an evvel yoklamanın alınmasını istedi. Daha sonra Albay Hamdi ACAR geldi, ben Hava
Pilot Üsteğmen Hacı Mustafa AKYOL ve Hava Pilot Üsteğmen Erkan DEMİR’ in dışarı çıkmasını istedi.
Yukarıda emir okunurken bulunan diğer subaylar ve astsubaylar binanın içinde giriş katında bekliyorlardı,
sadece Hava Pilot Üsteğmen Alper SOYDAN orada yoktu. O da kendisi daha sonra araçta emri okumuş.
Aldığım emir Genelkurmay Başkanlığından gelen, Hava Pilot Kurmay Albay Hamdi ACAR tarafından bana ve
yanımda bulunan Hava Piyade Üsteğmen Hacı Mustafa AKYOL, Hava Pilot Üsteğmen Erkan DEMİR, Hava
Pilot Üsteğmen Murat BİLGEN, Hava Kıdemli Başçavuş Günhan ÇİFÇİ ve Hava Kıdemli Başçavuş Hasan
TÜZEN’e okundu ve bize gösterildi. Genelkurmay Başkanlığından gelen yazılı emirde “Terör olayları
nedeniyle sıkıyönetim ilan edilmiştir, güvenlik birimlerine destek olmak amacıyla amirlerinizden gelen emirlere
mutlak itaat beklenmektedir” yazmaktaydı. Ondan sonra Hava Pilot Kurmay Albay Hamdi ACAR “Arabası
olan var mı” diye sordu, Hava Piyade Üsteğmen Hacı Mustafa AKYOL, “Benim aracım var Komutanım” dedi.
Hamdi ACAR Albayım benim, Hava Kıdemli Başçavuş Hasan TÜZEN ve Hava Kıdemli Başçavuş Günhan
ÇİFÇİ nin Hacı Mustafa AKYOL’un arabasına binerek 2 no lu nizamiyede kendisiyle buluşmamızı söyledi. 2
nolu nizamiyeye vardığımızda Hamdi ACAR Albayın arabasında Hava Pilot Üsteğmen Erkan DEMİR, Hava
Pilot Üsteğmen Murat BİLGEN ve Hava Pilot Üsteğmen Alper SOYDAN vardı. Saat:23.50 sıralarında 2 nolu
Nizamiyeden çıktık, çıkarken Hamdi ACAR Albay bizim arabaya dönerek “beni takip edin karşıya geçeceğiz”
dedi. Yola çıktık Boğaziçi Köprüsünde bulunan Askeri ve Polis güvenlik noktalarından Hamdi ACAR Albayın
elinde bulunan Genelkurmay emrini göstererek geçmemizi sağladı. İki sivil araç olduğumuz için öndeki arabayı
561
takip ederken aramıza belediye araçlarının girmesi ile diğer aracı takip edemedik. Telefonla irtibat sağlamaya
çalıştığımızda öncelikle Hamdi ACAR Albayı aradık ancak cevap vermedi, daha sonra iletişim sağladık.
Kendisi bana “Beklemede kalın nereye geleceğinizi ben size bildireceğim” dedi. Daha sonra Hava Pilot
Üsteğmen Erkan DEMİR benim telefonuma bir konum gönderdi. O konuma gitmeye çalışırken büyük bir halk
topluluğunun tahminimce sayıları 5000 kişiyi bulan bir halk kitlesinin arasında kaldık. Ben Erkan DEMİR’e
“Oraya gelmemiz çok zor, halk yolları kapatmış durumda” dedi. Onlarda bana güvenli bir şekilde Akademiye
dönmemi söylediler. Biz içinde olduğumuz arabayla bu kalabalığın içerisinde yaklaşık bir saat kadar kaldık. Bu
kalabalığın arasında cübbeli ve sarıklı bellerinde silah bulunan insanlar gördük. Durumun farklı bir olay
olduğuna kanaat getirdik ve radyo açtık. Radyoda Başbakanımızın ve Cumhurbaşkanımızın ve 1. Ordu
Komutanının konuşmalarını duyduk.Ayrıca Boğaziçi Köprüsünde çatışmaların olduğunu öğrendik. Biz o
esnada Kadıköy ile Boğaz Köprüsü arasında bir yerdeydik. Daha güvenli bir birliğe gitmek için en yakınımızda
olan Fenerbahçe Orduevi ne gitmeye karar verdik. Çünkü Hava Pilot Üsteğmen Sinan ALTUNTAŞ yaşanan
olaylar nedeniyle oraya sığındığı için bize de oranın güvenli olduğunu söyledi ve biz buna istinaden 16 Temmuz
Saat:02.30 sıralarında Fenerbahçe Ordu evine giriş yaptık, ancak zaman olarak çok emin değilim. Giriş
kayıtlarımız mevcuttur. Beylik tabancalarımızı da kapıda bulunan Nizamiye ye teslim ederek içire girdik. İçerde
tam bir kaos ortamı vardı, korkmuş insanlar orduevine sığınmış gibi görünüyordu. Yerlerde çocukları ile
uyuyan aileler mevcuttu. Ayrıca Moda Deniz Kulübünde mağdur olan aileler ve komutanlar da Ordu evindeydi.
Orada Hava Harp Akademisi Komutanı Hava Pilot Tümgeneral Recep YÜKSEL’i gördük ve konuştuk. O bize
“Neden buraya geldiniz?“ dedi, bizde kendisine hitaben “Komutanım terör olayları nedeniyle Hamdi ACAR
Albayımızı takip etmemiz emri verildi, kendisini ve aracını kaybettikten sonra ve radyodan olayların farklı
olduğunu görünce en yakında bulunan ve güvenli olan Fenerbahçe Orduevine geldiğimizi” söyledik.
Kendisinin korkulu olduğu yüz ifadesinden anlaşılıyordu. Fenerbahçe Orduevinde 16 Temmuz günü Saat:14.30
a kadar kaldık…” şeklinde beyanda bulunduğu,

5-Şüpheli Sinan ALTUNTAŞ’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…16.07.2016 günü yolların kapalı olmasından dolayı 01.30 sıralarında fenerbahçe ordu evine
gittim. Saatini tam olarak hatırlayamadığım zamanda Pilot Üsteğmen İsmail UYAR beni arayıp kendisinin
dışarı çıktığını, ancak akademiye dönemediğini, benim nerede olduğumu sorduğundan orduevinde olduğum
söyledim. İsmail UYAR da bana orduevinde yer olup olmadığını sordu. Ben de orduevinde yer olmadığını ancak
başkasının yanına yer verildiğini söyledim. Yaklaşık 2 saat sonra Hv.Plt.Ütğm İsmail Uyar, HV.PLT. ÜTĞM
HACI MUSTAFA AKYOL, HV. MU.KD.BÇVŞ. HASAN TÜZEN, HV.MU.KD.BÇVŞ. GÜNHAN ÇİFTÇİ
fenerbahçe orduevine geldiler. Orduevinde yer olmadığından orduevin içerisinde beraber bulunduk. Bu 4 şahıs
ihtiyaçlarını gidermek için odada bulunan tuvaleti farklı zamanlarda kullandılar. Ben, İsmail ve Hacı Mustafa
Akyol ile birlikte oda dışında bir yerde ne olup bittiğini konuşmak için oturduk. Konuşmamız esnasında Hasan
TÜZEN ve Günhan ÇİFTÇİ benim kullandığım odada bulundular. Odada bulanan diğer sağlıkçı astsubayı
daha fazla rahatsızlık vermemek için Günhan Çiftçi ve Hasan TÜZEN yanımıza geldiler. Ordu evinde çıkış
olmadığından dolayı bu şahıslar sürekli olarak ordu evinde kaldılar. Ben de hem dinlenmek hem de ihtiyaç
gidermek için odaya gidiyordum…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.42. Şüpheli Günhan Çifci

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde görevli Astsubay
Başçavuş.

Durumu:
17.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında suç unsuruna
rastlanılmamış, görev yerinde kullandığı masa sağ alt kısmındaki çekmece gözünde kime ait olduğu belli
olmayan WD marka 250 Gb harddisk, J-Chat Trashes ibareli flash diske incelenmek üzere el konulmuş,
562
incelemesi neticesinde; suç ve suç unrusuruna rastlanılmamış, Şüpheli 22.07.2016 günü sevk edildiği
Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında dışarıda tespit edilen diğer eylem ve faaliyetleri:

1- Şüpheli Hasan TÜZEN’in Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademisi Ölçme Değerlendirme
Şube Müdürlüğünde yapılan Darbe Görevlendirmeleri ile Alb. Hamdi ACAR yönetiminde, 2 araç halinde
saat:23.30 sıralarında Harp Akademileri Komutanlığı nizamiyesinden resmi üniforma ve silahlı olarak sivil
araçlar ile dışarı çıktıkları, Hamdi ACAR’ın aracında Albay Hamdi ACAR, Ütğm. Erkan DEMİR, Ütğm. Alper
SOYDAN ve Ütğm. Murat BİLGEN’in bulunduğu, Ütğm İsmail UYAR’ın bulunduğu araçta ise Asb. Günhan
ÇİFÇİ ve Asb. Hasan TÜZEN ve Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL’un bulunduğu, alınan şüpheli ifadelerinden;
Şüpheli Hacı Mustafa AKYOL’un bulunduğu aracın Alb. Hamdi ACAR’ın aracını Anadolu yakasına kadar
takip ettiği, daha sonra aracı gözden kaybettikleri, trafiğin kapanması ile 1-2 saat trafikte kaldıkları, daha sonra
Kadıköyde bulunan Fenerbahçe Orduevine geçtikleri hususları tespit edilmiş, şüphelinin burada herhangi bir
eyleme katılıp katılmadığı tespit edilememiştir. Albay Hamdi ACAR’ın ekibinin ise TV yayınlarını kesmek
üzere Ümraniye ilçesinden 6 sivil FETÖ/PDY mensubu teknik şahsı araca aldığı, trafiğin kapanması üzerine
Ümraniye Casper Plaza isimli iş yerinin çatısına inen helikopter ile önce TRT ULUS’a gittikleri 3 tekniksyeni
burada bıraktıkları daha sonra Vodafone Arena stadına indikleri, buradan toplam 46 kişilik askerle digitürk
yayınlarını kesmek üzere Beşiktaş DİGİTÜRK binasını bastıkları burada yayını kestikleri, öncesinde Casper
Plaza önünde vatandaşlar üzerine ateş ettikleri hususları tespit edilmiştir. bu husustaki soruşturma 2016/83968
sayılı soruşturma üzerinden yürütülmektedir.

2- Şüpheli Günhan ÇİFÇİ hakkıda Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen raporda;
Hv. Plt. Ütğm. İsmail UYAR, Hv. Plt. Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL, Hv. Mu. Kd. Bçvş. Hasan
TÜZEN, Hv. Mu. Kd. Üçvş. Günhan ÇİFTÇİ' nin "Kışlayı tespit edilemeyen bir saatte köprü istikametine terk
ettikleri ve içeriden İsmail UYAR' ın 16 Temmuz 2016 saat 03:00 sıralarında Fenerbahçe Ordu Evinde
görüldüğü hususları tespit edilmiştir.
Şahsın Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Olay gecesi kendisi ile aynı araçta bulunan şüpheli Hasan TÜZEN’in alınan ifadesinde;

“…15/07/2016 günü saat tam olarak hatırlamıyorum ancak gece yarısını geçmişti. Benimle birlikte
Hv. Plt. Ütğm. İsmail UYAR, Hv. Plt. Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL, Hv. Mu. Kd. Bçvş. Günhan ÇİFTÇİ ile
birlikte Hava pilot Albay Hamdi ACAR’ın elinde bulunan Genelkurmaydan gelen bir mesajı bize göstererek
“benim bulunduğum aracı takip edeceksiniz, bir terör saldırısı şüphesi var onun için önlem alacağız” şeklinde
vermiş olduğu talimat üzerine Hv. Plt. Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL’un Mazda marka aracına binerek Albay
Hamdi ACAR’ı takip ettik. Boğaziçi Köprüsüne geldik. Bu esnada köprüde bulunan askerler bizi durdurdu.
Hamdi Albay bize göstermiş olduğu mesajı bizi durduran askerlere gösterdi. 3-5 dakikalık bir konuşma sonrası
Köprüden Anadolu yakasına geçtik. Bu arada trafik oldukça yoğunlaşmıştı. Hamdi Albayın aracı kaldırım
üzerinden geçmek sureti ile ters yöne girdi. Biz de onu takip etmeye çalıştık ancak bir süre sonra Hamdi
Albayın aracını gözden kaybettik. Bunun üzerine biz geri dönmeye çalıştık ise de çöp kamyonlarının yolu
kapatması üzerine bir yere hareket edemedik. Bu arada bu karışıklığın ne olduğunu öğrenmek için araçtaki
radyoyu açtığımızda Olayların bir darbe kalkışması olduğunu öğrenmemiz üzerine birliğimize geri dönmeye
çalıştık. Yaklaşık yarım saat 45 dakika aralığında tekrar yanımdaki arkadaşlarım ile birliğimize dönmeye
çalıştık ancak yoğun trafik ve köprünün araçlar marifeti ile kapatılması sebebi ile köprü yakınında bulunan bir
otoparka girerek 1.5-2 saat kadar trafiğin ve köprünün açılmasını bekledik. Bu kadar beklememize rağmen
köprü açılmayınca kendi güvenliğimiz açısından en yakın askeri birlik olan Fenerbahçe Orduevine sığındık.
Ben ve arkadaşlarımın Orduevine geldiğimiz esnada orada tanıdığımız kimse olmadığı gibi Hamdi Albayı da
görmedik. 16.07.2016 günü saat 13:30 sıralarına kadar Orduevinde bekledik…” şeklinde beyanda bulunduğu,

563
2-Olay gecesi kendisi ile aynı araçta bulunan şüpheli Hacı Mustafa AKYOL’un alınan ifadesinde;

“…Saat:22.30 sıralarında Çağırma Planı devreye girdi. Acilen Akademiye dönmemiz gerektiği
söylendi. Bunu bize 76. Dönem Whatsappp gurubundan 1. Sınıfların kıdemlisi Hava Maliye Yüzbaşı Hacı
ŞALK mesaj olarak attı. Ve eğitim kıyafeti ile acilen Hava Harp Akademisinde toplanmamız söylendi. Hızlı bir
şekilde akademiye geldik, üzerimi değiştirdim ve Saat:23.00 civarlarında Hava Harp Akademisine geldim. Ben
1. Sınıfların sürekli ders gördüğü 1. Sınıf dershanesine gittim. İçeri girdiğimde bir kargaşa vardı ve yoklama
alınmaya çalışılıyordu. 1. Sınıf öğrenci subayların çoğunluğu vardı. Hava Muhabere Kurmay Albay Murat
DİVRİL bu esnada dershanedeydi ve o da yoklamayı almaya çalışıyordu. Bir terör eylemi olduğundan
bahsediyordu. Bu esnada sınıfın arka kapısından Hava Pilot Kurmay Albay Hamdi ACAR içeri girdi ve
benimde ismimin olduğu 3 kişinin ismini okudu. Bunlar dışarıya çıksın dedi. Benimle birlikte Hava Pilot
Üsteğmen İsmail UYAR ve Hava Pilot Üsteğmen Erkan DEMİR vardı. Burada Hamdi ACAR Albay bize terör
saldırısı olduğunu bizlerinde güvenlik güçlerine yardımcı olarak gideceğimizi ve bu konuda Genelkurmaydan
Harekât Yıldırım emri olduğunu söyledi ve bu emri bizlere gösterdi. Bu emir 3-4 maddelik saldırılara ve terör
eylemlerine karşı her türlü önlemin alınacağı ve bu kapsamda verilen emirlere harfiyen uyulacağını
belirtir.Hamdi Albay bizlere üzerimizde silahımız olup olmadığını sordu, bizde olmadığını söyledik. Hemen
silahlarınızı alın ve benimle 2 nolu nizamiyede buluşun dedi. Biz Hava Pilot Üsteğmen İsmail UYAR ile birlikte
evlerimize gittik ve silahlarımızı aldık. Hava Pilot Üsteğmen Erkan DEMİR bu esnada Hamdi ACAR Albay ile
beraberdi. Bize nizamiyeye giderken yol üzerinden 2 astsubay almamızı söyledi. Bu astsubayların isimleri
Başçavuş Hasan TÜZEN ve Başçavuş Günhan ÇİFÇİ dir. Biz hızlı bir şekilde silahlarımızı aldık ve 2 nolu
nizamiyeye giderken bu astsubayları da yolda aldık. Ben bana ait aracım ve arabada bulunan yukarıda ismini
belirttiğim arkadaşlarla 2 nolu nizamiyeye geldim. Hamdi ACAR Albay “Beni takip edin” dedi. Yaklaşık
Saat:23.15 sıraları gibi nizamiyeden ayrıldık. Bize nereye gideceğimizi ve ne yapacağımızı söylemedi, sadece
beni takip edin dedi. Akademiden çıktıktan sonra Boğaz Köprüsünü geçerek Anadolu yakasına geçtik. Bu
esnada köprü üzerinde tanklar vardı. Önce köprü üzerinde bulunan askeri birliğin başındaki subay bizi
durdurdu. Hatta askerler silahlarını bizim üzerimize doğru doğrulttular. O esnada bizim üzerimizde askeri
kıyafetlerimiz vardı. Hamdi ACAR Albay aracından inerek yetkili subayın yanına gitti ve o emri gösterdi.
Bunun üzerine geçmemize müsaade ettiler. Askerlerden bir 50 metre sonra polisler vardı, onların yanlarından
geçtik. Daha sonra Anadolu yakasında öndeki aracı takip ederek yol aldık. Bazı yollar kapatıldığı için uzun
sürdü, gittiğimiz bazı yerlerde polis bazı yerlerde halk vardı. Bu nedenle yolların çoğu kapalıydı. Bu şekilde
devam ederken Hamdi ACAR Albayın içinde bulunduğu aracı kaybettik. Sonra telefonla irtibat kurduk ve bize
yol tarifi yaptılar yine bulamadık. Yanlış hatırlamıyorsam Hava Pilot Üsteğmen İsmail UYAR’ ın cep telefonuna
birkaç kez konum attılar. Ancak biz gittikleri yeri bulamadık. Bu olaylar sırasında biz onları ararken radyoyu
açtık, burada Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın ayrıca 1. Ordu Komutanımızın konuşmalarını
çağrılarını dinledik. Ve buradan bunun bir kalkışma bir Darbe girişimi olduğunu anladık. 1. Ordu Komutanı
askeri personelin bu kalkışmaya iştirak etmemelerini ve en yakın birliğe teslim olmalarını söyledi. Biz bunun
üzerine Hava Harp Akademisine geri dönmeye çalıştık. Boğaziçi Köprüsüne yöneldik ancak çok kalabalık
olduğu için olduğumuz yerde kaldık. Yollar kapalı olduğu için saat:02.30 a kadar aracımızı sağa çekerek
bekledik.Bu esnada köprüyü görebiliyorduk ancak aracımızı hareket ettiremiyorduk. Bir ara bir jet ses hızını
geçerek köprü üzerinde süper sonik patlamaya neden oldu ve halk bomba zannederek dağılmaya başladı
böylece yol açıldı. Bizde hareket ettik ve Fenerbahçe Orduevine gidelim diye aramızda konuştuk ve amirimiz
olan Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP’ ı arayarak “Komutanım Akademiye gelemiyoruz,
Fenerbahçe Orduevine gidiyoruz” şeklinde bilgi verdik. O da bize tamam dedi.Fenerbahçe Ordu evine gittik,
girişte silahlarımızı teslim ettik. Silahlarımız ve mermiler kayıt defterine kayıt edildi.Daha sonra geceyi
Fenerbahçe Orduevinde lobide geçirdik. Orada girişte bizim Hava Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral
Recep YÜKSEL ile karşılaştık. Yanında 2 general daha vardı, bunlar Tuğgeneral Ali AKYÜREK ve Tuğgeneral
Ahmet CÜRAL dı. Takım elbiseliydiler ve Recep YÜKSEL General bize “Burada ne arıyorsunuz? Neden
üzerinizde askeri kıyafet var? “ dedi. Bizde kendisine yaşananları anlattık. Çıkışlara izin vermedikleri için
saat:13.00 e kadar çıkış yapamadık. Saat:13.00 de Orduevi yönetimi çıkış izni verince oradan ayrıldık….”
şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Murat BİLGEN’in kollukça alınan ifadesinde;

564
“… Akademiye gelir gelmez Hamdi ACAR albay bana Alper SOYDAN üsteğmen ile birlikte siz
benimle geliyorsunuz dedi. Bende emredersiniz komutanım dedim ve nereye gittiğimiz sordum Albay bana
yarım saat içerisinde 2 nolu nizamiye de hazır ol dedi fakat bir açıklama yapmadı. Ben daha sonra Alper
SOYDAN Üsteğmeni aradım ve durumdan kendisine bilgi verdiğim de, kendisi dışarıda İstinyede bir balıkçıda
olduğunu söyledi, bende kendisine nizamiyede görevli olduğumuzu acil gelmesi gerektiğini kendisine söyledim.
Alper Üsteğmen eve gelip üzerini değiştirdikten sonra Aradan yarım saat geçtikten sonra Alper Üsteğmen
nizamiye geldi. Nizamiye de Hamdi Albay sivil bir araç içerisinden camı açarak tahminen Citroen marka bir
aracın camlarını açarak bize seslendi ve araca binmemizi söyledi. Bende Alper Üsteğmenle birlikte araca
bindim. Arabaya bindiğimiz de arabada Erkan DEMİR üsteğmen de bulunmaktaydı. Araca bindikten sonra
Hamdi Albay bize terör eylemleri olduğunu, SKKHM ( silahlı kuvvetler komuta kontrol harekât merkezi) den
Yıldırım/Harekât emri olduğunu söyledi ve verilen emirlere uymamız gerektiğini emretti. Bu arada araçla
ilerliyorduk ve nereye gittiğimiz bize söylememişti. Bizim bulunduğumuz aracı markasını hatırlamadığım gri
renkli içerisinde İsmail UYAR üsteğmen, Mustafa AKYOL Üsteğmen, Hasan ÇİFTÇİ Başçavuş ve Gülhan
Başçavuş da arkamızda bizi takip ediyordu. Boğaz köprüsünde ilerlemeye başladık askerler bizi durdurdu,
Hamdi albay arabadan indi ve bir rütbeliyle görüştü, görüştükten sonra biz ilerlemeye devam ettik. Gidecek
olduğumuz yeri Albay navigasyonuna yazdı fakat yerini bize söylemedi. Beylerbeyi sarayından sağ döndük ve
ilk gelen göbekten tekrar yukarıya çıkmaya başladık. Bu arada arkadan bizi takip eden Mustafa Üsteğmenin
kullanmış olduğu araç bizi kaybetti…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli İsmail UYAR’n kollukça alınan ifadesinde;

“….Saat:23.00 sıralarında beni Hava Pilot Üsteğmen Tanju UYSAL aradı ve “Çağırma planı
devreye girmiştir, Eğitim kıyafeti ile Akademi de toplanmamız isteniyor” dedi ve bende Çağırma planı devreye
girdiği için sorumlu olduğum Hava Pilot Üsteğmen Fatih ÜNAL’ı arayarak aynı bilgileri ilettim. Bunun
üzerine evde tek başıma olduğum için Eğitim kıyafetimi giydim (pilot olduğum için uçuş tulumum) ve beylik
tabancamı aldım. Yolda yürüyerek Akademiye giderken neden çağrıldığımızı sorgulamaya başladım, yolda
gördüğüm kişilerin İŞİD in Boğaziçi Köprüsüne saldırdığına ve İstanbul’da yoğun Terör eylemlerinin olduğuna
dair söylentiler duydum. Takiben Hava Harp Akademisine vardığımda insanlar bir koşuşturma içindeydi. Ben
sınıfıma geçip sırama oturdum. Sınıfın ve devrenin Kıdemlisi Hava Maliye Yüzbaşı Hacı ŞALK toplu olarak
bulunduğumuz için bir an evvel yoklamanın alınmasını istedi. Daha sonra Albay Hamdi ACAR geldi, ben Hava
Pilot Üsteğmen Hacı Mustafa AKYOL ve Hava Pilot Üsteğmen Erkan DEMİR’ in dışarı çıkmasını istedi.
Yukarıda emir okunurken bulunan diğer subaylar ve astsubaylar binanın içinde giriş katında bekliyorlardı,
sadece Hava Pilot Üsteğmen Alper SOYDAN orada yoktu. O da kendisi daha sonra araçta emri okumuş.
Aldığım emir Genelkurmay Başkanlığından gelen, Hava Pilot Kurmay Albay Hamdi ACAR tarafından bana ve
yanımda bulunan Hava Piyade Üsteğmen Hacı Mustafa AKYOL, Hava Pilot Üsteğmen Erkan DEMİR, Hava
Pilot Üsteğmen Murat BİLGEN, Hava Kıdemli Başçavuş Günhan ÇİFÇİ ve Hava Kıdemli Başçavuş Hasan
TÜZEN’e okundu ve bize gösterildi. Genelkurmay Başkanlığından gelen yazılı emirde “Terör olayları
nedeniyle sıkıyönetim ilan edilmiştir, güvenlik birimlerine destek olmak amacıyla amirlerinizden gelen emirlere
mutlak itaat beklenmektedir” yazmaktaydı. Ondan sonra Hava Pilot Kurmay Albay Hamdi ACAR “Arabası
olan var mı” diye sordu, Hava Piyade Üsteğmen Hacı Mustafa AKYOL, “Benim aracım var Komutanım” dedi.
Hamdi ACAR Albayım benim, Hava Kıdemli Başçavuş Hasan TÜZEN ve Hava Kıdemli Başçavuş Günhan
ÇİFÇİ nin Hacı Mustafa AKYOL’un arabasına binerek 2 no lu nizamiyede kendisiyle buluşmamızı söyledi. 2
nolu nizamiyeye vardığımızda Hamdi ACAR Albayın arabasında Hava Pilot Üsteğmen Erkan DEMİR, Hava
Pilot Üsteğmen Murat BİLGEN ve Hava Pilot Üsteğmen Alper SOYDAN vardı. Saat:23.50 sıralarında 2 nolu
Nizamiyeden çıktık, çıkarken Hamdi ACAR Albay bizim arabaya dönerek “beni takip edin karşıya geçeceğiz”
dedi. Yola çıktık Boğaziçi Köprüsünde bulunan Askeri ve Polis güvenlik noktalarından Hamdi ACAR Albayın
elinde bulunan Genelkurmay emrini göstererek geçmemizi sağladı. İki sivil araç olduğumuz için öndeki arabayı
takip ederken aramıza belediye araçlarının girmesi ile diğer aracı takip edemedik. Telefonla irtibat sağlamaya
çalıştığımızda öncelikle Hamdi ACAR Albayı aradık ancak cevap vermedi, daha sonra iletişim sağladık.
Kendisi bana “Beklemede kalın nereye geleceğinizi ben size bildireceğim” dedi. Daha sonra Hava Pilot
Üsteğmen Erkan DEMİR benim telefonuma bir konum gönderdi. O konuma gitmeye çalışırken büyük bir halk
topluluğunun tahminimce sayıları 5000 kişiyi bulan bir halk kitlesinin arasında kaldık. Ben Erkan DEMİR’e
“Oraya gelmemiz çok zor, halk yolları kapatmış durumda” dedi. Onlarda bana güvenli bir şekilde Akademiye
565
dönmemi söylediler. Biz içinde olduğumuz arabayla bu kalabalığın içerisinde yaklaşık bir saat kadar kaldık. Bu
kalabalığın arasında cübbeli ve sarıklı bellerinde silah bulunan insanlar gördük. Durumun farklı bir olay
olduğuna kanaat getirdik ve radyo açtık. Radyoda Başbakanımızın ve Cumhurbaşkanımızın ve 1. Ordu
Komutanının konuşmalarını duyduk.Ayrıca Boğaziçi Köprüsünde çatışmaların olduğunu öğrendik. Biz o
esnada Kadıköy ile Boğaz Köprüsü arasında bir yerdeydik. Daha güvenli bir birliğe gitmek için en yakınımızda
olan Fenerbahçe Orduevi ne gitmeye karar verdik. Çünkü Hava Pilot Üsteğmen Sinan ALTUNTAŞ yaşanan
olaylar nedeniyle oraya sığındığı için bize de oranın güvenli olduğunu söyledi ve biz buna istinaden 16 Temmuz
Saat:02.30 sıralarında Fenerbahçe Ordu evine giriş yaptık, ancak zaman olarak çok emin değilim. Giriş
kayıtlarımız mevcuttur. Beylik tabancalarımızı da kapıda bulunan Nizamiye ye teslim ederek içire girdik. İçerde
tam bir kaos ortamı vardı, korkmuş insanlar orduevine sığınmış gibi görünüyordu. Yerlerde çocukları ile
uyuyan aileler mevcuttu. Ayrıca Moda Deniz Kulübünde mağdur olan aileler ve komutanlar da Ordu evindeydi.
Orada Hava Harp Akademisi Komutanı Hava Pilot Tümgeneral Recep YÜKSEL’i gördük ve konuştuk. O bize
“Neden buraya geldiniz?“ dedi, bizde kendisine hitaben “Komutanım terör olayları nedeniyle Hamdi ACAR
Albayımızı takip etmemiz emri verildi, kendisini ve aracını kaybettikten sonra ve radyodan olayların farklı
olduğunu görünce en yakında bulunan ve güvenli olan Fenerbahçe Orduevine geldiğimizi” söyledik.
Kendisinin korkulu olduğu yüz ifadesinden anlaşılıyordu. Fenerbahçe Orduevinde 16 Temmuz günü Saat:14.30
a kadar kaldık…” şeklinde beyanda bulunduğu,

6-Şüpheli Sinan ALTUNTAŞ’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…16.07.2016 günü yolların kapalı olmasından dolayı 01.30 sıralarında fenerbahçe ordu evine
gittim. Saatini tam olarak hatırlayamadığım zamanda Pilot Üsteğmen İsmail UYAR beni arayıp kendisinin
dışarı çıktığını, ancak akademiye dönemediğini, benim nerede olduğumu sorduğundan orduevinde olduğum
söyledim. İsmail UYAR da bana orduevinde yer olup olmadığını sordu. Ben de orduevinde yer olmadığını ancak
başkasının yanına yer verildiğini söyledim. Yaklaşık 2 saat sonra Hv.Plt.Ütğm İsmail Uyar, HV.PLT. ÜTĞM
HACI MUSTAFA AKYOL, HV. MU. KD. BÇVŞ. HASAN TÜZEN, HV. MU.KD.BÇVŞ. GÜNHAN ÇİFTÇİ
fenerbahçe orduevine geldiler. Orduevinde yer olmadığından orduevin içerisinde beraber bulunduk. Bu 4 şahıs
ihtiyaçlarını gidermek için odada bulunan tuvaleti farklı zamanlarda kullandılar. Ben, İsmail ve Hacı Mustafa
Akyol ile birlikte oda dışında bir yerde ne olup bittiğini konuşmak için oturduk. Konuşmamız esnasında Hasan
TÜZEN ve Günhan ÇİFTÇİ benim kullandığım odada bulundular. Odada bulanan diğer sağlıkçı astsubayı
daha fazla rahatsızlık vermemek için Günhan Çiftçi ve Hasan TÜZEN yanımıza geldiler. Ordu evinde çıkış
olmadığından dolayı bu şahıslar sürekli olarak ordu evinde kaldılar. Ben de hem dinlenmek hem de ihtiyaç
gidermek için odaya gidiyordum…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.43. Şüpheli Ahmet Kaya (T.C:56866396986)

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğretim Elemanı-
Pilot kurmay Binbaşı

Durumu:
20.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında; 1 adet toshiba laptop, 1
adet acer marka laptop, 1 adet Kanuni 16 marka 00K4605 seri numaralı tabanca, 3 adet şarjörü ve 160 adet
fişek, 1 adet Panasonic fotoğraf makinası, 1 adet siyah renk flash bellek, 1 adet msi marka hardiski sökülmeden
alınmış bilgisayar kasası, 1 adet siyah renkli el kamerası adına tanzimli pasaporta, üst aramasından elde edilen
Lg marka cep telefonu, turkcell simkart ve Sandisk ultra 32 gb flash bellek incelenmek üzere el konulmuş,
incelemesi neticesinde; Lg marka cep telefonu, turkcell simkart ve Sandisk ultra 32 gb flash bellek’in yapılan
incelemesinde suç ve suç unrusuruna rastlanılmamış, Şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 20/07/2016 24/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 5 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
566
Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 1)olarak belirtilen, 14 Temmuz 2016 günü saat:21.04’de Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 9 darbeci askerin katılımı ile icra edilen,
“DARBEYE YÖNELİK HAZIRLIK TOPLANTISI” olduğu değerlendirilen toplantıya katıldığı, 15 Temmuz
2016 saat:00.06’da Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girdiği ve saat:00.23’de çıktığı,

2- (OLAY 3)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 akşamı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme
ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 21 kişinin katılımı ile düzenlenen “DARBEYE YÖNELİK SON
KOORDİNASYON TOPLANTISI” olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı,

3- (OLAY 4)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan; Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak kullanılması, burada
Koordinasyon toplantıları düzenlenmesi, yine Darbe girişimi esnasında yapılan görevlendirmeler ile öğretim
üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderilmesi hususlarına katıldığı,

4- (OLAY 12)olarak belirtilen, HAK Nöb.A.Yrdc. nöbet listesinde 15 Temmuz 2016 tarihinde
Nöb.A.Yrdc. olarak Hv.PIt.Kur.Bnb. Ahmet KAYA olmasına rağmen, nöbetini öğlene kadar tutmuş; öğleden
sonra yerine Nöb.A.Yrdc.lığı görevini Hv.Kur.Bnb. Mustafa BAYRAM devraldığı, Bu konuyla ilgili herhangi
bir nöbet değişim formu, dilekçesi veya sözlü beyanı bulunmadığı, Bnb. Mustafa BAYRAM'ın giydiği uçuş
tulumunun üzerinde kendi adı yerine Yb. Gürcan ANILIRCAN'ın isimliği bulunduğu Uzm.Çvş.Çağdaş
DOĞAN tarafından ifade edilmiş, Hv.Kur.Bnb. Mustafa BAYRAM'ın, HAK'lığına yeni katılış yaptığı ve daha
önce nöbet tutmadığı personel beyanlarından anlaşılmış, usülsüz nöbet değişimi ile Darbe girişimi
faaliyetlerinin önceden planlandığı,

5- Harp Akademileri Komutanlığı görevlilerince tanzim edilen 01.08.2016 tarihli tutanakta; Hv. Plt.
Kur. Bnb. Ahmet KAYA’nın 15 Temmuz gecesi Atatürk Havalimanı VİP askeri bölümünde görüntülerinin
olduğu; öncesinde Hava Harp Akademilerinde öğrenci subayları toplayıp görüştüğü ,

6- Soruşturma kapsamında olay tutanaklarından, Alınan ifadelerden, kamera görüntüleri ve fotoğraf


teşhislerinden; şüpheli Ahmet KAYA’nın olay gecesi; Hava Harp Akademisi Ölç. Değ. Şb. Müdürlüğünde
yapılan Darbe görevlendirmeleri ile Harp Akademileri Komutanlığından 2 sivil araç ile silahlı, teçhizatlı ve
resmi kıyafetli olarak Yzb. Murat PARLADI, Yzb. Mustafa KIYI ve Yzb. Fatih ÖZDEMİR ile birlikte darbeci
askerlerce kapatılmış olan 15 Temmuz Şehitler köprüsündeki darbeci askerlerin sorumluları ile görüşüp kolayca
karşıya geçtiği, ifade beyanlarına göre Ataşehir civarlarında trafiğin kapanması üzerine geri dönerek 15
Temmuz Şehitler köprüsü girişine geldikleri, burada yaşanan olaylara kısmen katıldıkları daha sonra Ahmet
KAYA’nın kendilerini görevlendirdiği anlaşılan Darbe girişimini yöneten koordine edenlerden olan şüpheli
Özcan KORHAN ile yaptığı telefon görüşmesi neticesinde Özcan KORHAN’ın yönlendirmesi ile;Nakkaştepe
civarlarında kendilerini almak için gelen Kerime YILDIRIM idaresindeki helikoptere binerek buradan Hava
Harp Okuluna geçiş yaptıkları hususları tespit edilmiş, Ahmet KAYA’nın darbe girişimde eylem ve faaliyetlere
katılda sorumlu düzeyde faaliyet yürüttüğü anlaşılmıştır.

Darbe girişimi esnasında dışarıda tespit edilen diğer eylem ve faaliyetleri:

Teşhis: Olay gecesi helikopter ile darbeci askerleri işgal bölgelerine taşıyan şüpheli Kerime
YILDIRIM’ın kollukça yapılan fotoğraf teşhisinde:
Ahmet KAYA isimli şahsı fotoğrafından teşhis ederek; “Ben bu şahsı BİNBAŞI AHMET KAYA
(TC:56866396986)olarak tanırım.16.07.2016 günü saat yaklaşık 04:00 sıralarında 1.Köprünün Anadol Yakası
kısmında Koç’un evine yakın üçyol gibi bir yere iniş yapıp toplam 4 askeri personeli helikoptere alarak o
bölgeden uzaklaştım. Aldığım askeri personelden birisi BİNBAŞI AHMET KAYA isimli şahıstır.” şeklinde
beyanlarda bulunmuştur.
567
Tespit1: Soruşturma kapsamında Orhan ÖZYURT, Necmi KADIOĞLU ve Yusuf ÖZTOPRAK
isimli şahısların alınan bilgisinde; Darbe girişimi olaylarında Atatürk Havalimanına giden Esenyurt Belediye
Başkanı ve yanındaki vatandaşlar, olayların yatışması üzerine 16.07.2016 günü sabah saatlerinde Bakırköy
Yeşilköy Havuzlu kavşak yanından Esenyurt istikametine gitmekte iken askeri havaalanından (Hava Harp
Okulu)askeri bölgenin nizamiye girişinden önde sinyal kesici cihaz taşıyan mavi pikap, pikabın arkasında
büyük bir yakıt tankeri ve arkasında tam teçhizatlı askeri personeli taşıyan cip’in çıktığını bu araçların
vatandaşların bu araçların önünü kestikleri, pikaptan inen ve nizamiyeden çıkan askerlerin “Niye önümüzü
kesiyorsunuz” diye tepki gösterdikleri, vatandaşın da tepkisi üzerine araçların nizamiyeden içeriye geri dönmek
zorunda kaldıkları, daha sonra nizamiyenin girişindeki sol taraftaki bekçi klubesinin üzerinden, üsteğmen
formalı esmer uzun boylu bir askerin halkın üzerine silah doğrultarak “Defolun gidin, yaklaşırsanız vururum,
boşaltın burayı” diye bağırdığı, orada bulunan iki albaydan birinin ortamı yatıştırdığı, daha sonra askerlerin
içeriye girdiği şeklinde beyanlarda bulunmuşlar, tüm bu olaylar yaşanırken Yusuf ÖZTOPRAK’ın nizamiye de
bulunan askerlerin fotoğraflarını çektikleri ve kolluk birimine teslim ettikleri, fotoğrafların incelemesi
neticesinde; Harp Akademilerinde görevli Binbaşı Ahmet KAYA’yı tespit edilmiş, devam eden çalışmalarda
resimler tespit için Hava Harp Okuluna gönderilmiş, Harp Akademileri Komutanlığı içerisinde darbe
kalkışmasına iştirak eden Alb. Murat DİVRİL’in kalkışmanın olduğu günün sonunda 16.07.2016 günü sabah
saatlerinde Yeşilköy Havuzlu Kavşak yan tarfında bulunan askeri havaalanı (Hava Harp Okulu) nizamiyesinde
bulunduğu tespit edilmiştir.
Bahse konu olayda nizamiyeden çıkan askerlerin darbecilere destek amaçlı çıktığı, yakıt tankerinin
darbecilerin havadan sevkleri sağlayan helikopterlere yakıt sevkiyatı için gönderildiği, vatandaşların
müdahalesi ile yakıt aktarımı yapamadıklarından dolayı şüphelilerin işgal bölgelerine gidemedikleri
anlaşılmaktadır.

Tespit 2: Aynı soruşturma kapsamında yakalanan, Darbe girişiminin Harp Akademileri ayağının
eylem ve faaliyetlerini yönetici düzeyde koordine eden şahıslar arasında olduğu tespit edilen Alb. Özcan
KORHAN’ın;

HTS incelemesi neticesinde;


16/07/2016 günü saat: 04:08 sıralarında Hava Pilot (T.C:20752137298) Hasan KAYA isimli şüpheli
05324103839hattı ile aradığı ve toplamda 44 saniye görüştükleri,
04:10’da ise Özcan KORHAN’ın Hasan KAYA’ya mesaj attığı

Yapılan bu görüşmeler esnasında;


Hasan KAYA’nın BAZ bilgilerinin HAVA ALANI YOLU YEŞILKÖY (ISTHVALANIGUNEY)
BAKIRKÖY, İSTANBUL sayılı yer olduğu,
Özcan KORHAN’ın BAZ bilgilerinin SEYRANTEPE YOLU YENI CAMLIK CAD. NO:1
ISTANBUL sayılı yer olduğu,
Yapılan incelemede: gelen HTS kayıtlarında Özcan KORHAN ile Hasan KAYA’nın yukarıda
belirtilen görüşmenin haricinde birbirleri ile başka herhangi bir görüşme olmadığı tespit edilmiştir.

Darbe girişimi anında kullanılan helikoptere pilotluk eden ve darbeci askerleri işgal bölgelerine
taşıyan Kerime YILDIRIM isimli şahsın Helikopter ile hareket halinde iken yanında bulunan diğer pilotun
Hasan KAYA olduğu, helikoptere binen şahısların Kurmay Binbaşı Ahmet KAYA, Hv. İst. Yzb. Fatih
ÖZDEMİR,Hv. İst. Yzb. Mustafa KIYI ve Hv. İst. Yzb. Murat PARLADI isimli şahıslar olduğu, Kerim
YILDIRIM da dâhil 6 şüphelinin de yakalandığı tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Müşteki Cihan OKUR’un ifadesinde;

“…15 Temmuz 2016 günü 23.04 de 1. sınıf öğrenci subay akademisi Yüzbaşı Hacı ŞALK tarafından
30 dakika içerisinde akademide eğitim elbiseli olarak bulunmamız söylendi. Bende üzerimi giyinip Üsteğmen
568
Hüseyin BALIK’ı alarak akademiye ulaştım. Saat 23.20 sularında sınıf dershanesinde toplanmaya devam ettik.
Sınıf toplamımız 34 kişidir o akşam yaklaşık 25 akademi birinci sınıf öğrencisi olarak dershanede toplanmış
olduk. Toplanma esnasında Hüseyin BALIK Üsteğmen bana "Abi biz kime hizmet edeceğiz ortam çok karışık"
dedi. Bende ona "Ortamı bir gözleyelim durum gerçekten çok karışık" dedim. Bu konuşmamızdan yaklaşık 5
dakika sonra dershaneye Albay Murat DİVRİL ve Albay Levent ÖZÜARAP geldi Konuşmaya başlamadan Önce
telefonları dışarda bırakmamızı emretti. Dışarı çıkıp telefonu bırakıp tekrar içeri girdik. Murat DİVRİL Albay
bize " Arkadaşlar emir geldi biz askeriz hepimiz emir ere uyacağız. Sizlere görevler verilecek, bu görevler iki üç
gün sürebilir. Geçerken lojmandan ilave kıyafet ve silahınız yanınızda yoksa silahınızı alın" dedikten sonra
öğretim başkanı Levent ÖZÜARAP Albaya "komutanım başka emriniz var mı" diye sordu. O da yok dedi.
Bundan sonra öğretim elemanları dershaneye gelerekellerindeki not ağıtlarından isimler okuyarak öğrencileri
çağırdı, Hatırladığım öğretim elemanları Albay Hamdi ACAR, Pilot Binbaşı Ahmet KAYA, Yarbay Gürcan
ANILIRCAN’dır.Hüseyin BALIK Üsteğmen ve ben sonlara kaldık.Daha sonra ikimizi Yarbay Adem İNCİKLİ
çağırdı, fuaye alanına vardığımızda vestiyerin önüne geçmemizi söyledi. Sonra önce Hüseyin BALIK
üsteğmenden sonra benden telefonlarımızı istedi. Telefonlarımızı kapatıp verdik sonra silahınız var mı dedi.
Hüseyin de silah yoktu bende silah vardı. 'Silahımı neden teslim edeyim " dedim oda bana "tim komutanı olarak
verilecek" dedi. Ancak inanlına gelmedi zira o esnada üst katta bulunan Kd. Bçvş. Yavuz YÜCEL amfilerin
kapılarını açıyordu." şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Müşteki Hüseyin BALIK’ın ifadesinde;

“…kıdemlimiz Yüzbaşı Hacı ŞALK emin niteliğinde Çağrı Planı devrede (Bu acil bir konu
olduğunda herkesin güvenli bir şekilde akademiye gelerek fiziken emniyette olduğunu göstermesini
içermektedir) bu çağrı üzerine tekrardan 30 dakika içerisinde akademide olun eğitim elbiseli" diyerek emir
niteliğinde mesaj çekildi, Hacı ŞALK tarafından. Ben kamuflajı giyip 5 dk mesafede olan Akademi bölgesine
Yüzbaşı Cihan OKUR ile birlikte gittik. 1. Sınıfın olduğu sınıfa girdik. Sınıfta 34 Türk öğrenci vardır. Sınıfta
Türk öğrencilerin çoğu gelmişlerdi. Daha sonra televizyonu açtık interneti bağladık. Haberleri takip ediyorduk.
O arada içeri Murat DİVRİL Albay girdi. "Herkes telefonları 1 dk dışarı bıraksın" dedi. Bizde bıraktık. İçeri
girdik. Kendisi terli ve heyecanlı bir şekilde " Arkadaşlar biz askeriz, emir verilirse yaparız, TSK dan bir emir
geldi bunu uygulayacağız, bazı görevlendirmeler olacak, bazı arkadaşlar 2-3 günlük görevlere gidecekler, bazı
arkadaşlar da güvenliği sağlamak amacıyla burada kalacaklar" dedi. Bu arada Levent ÖZÜARAP isimli albay
öğretim başkanı olan şahıs sınıfa girdi. Murat, Levent’e "Komutanım söyleyeceğiniz bir şey var mı "dedi. O da
yok arkadaşlar diye cevap verdi, biz telefonlarımızı aldık geldik. Ben yanımda bulunan Cihan yüzbaşıya "Biz
kimiz, neyiz, kime hizmet edeceğiz" dedim. Cihan yüzbaşı şuan ortam çok karışık, biraz vakit geçsin önümüzü
görelim dedi. DİVRİL "Arkadaşlar sizin komutanlarınız gelecek bir kaç günlük göreve gideceksiniz
kıyafetlerinizi hazırlayın silahı olmayanlarda geçerken lojmanlardan alır" dedi. O sırada Hamdi ACAR Albay
elinde küçük bir kağıtla içeri girdi. Kâğıttan soyadları okumaya başladı. İlk dediği kısmı hatırlıyorum Bilgen
SOYDAN dedi biz dedi biz dedik o 2. sınıfta dedik o sonra birkaç tane daha ısım okudu o birkaç tane daha isim
okudu bizden de aldı sonra dediler 2. sınıfların yanına çıktı sonra diğer öğretim elemanları benim gördüğüm
pilot olan AHMET KAYA SINIFA GELDİ O DA BİRİLERİNİ ALDI gitti sonra ADEM İNCİKLİ YARBAY oda
geldi 4 arkadaşı aldı gitti…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Mustafa KIYI’nın alınan ifadesinde;

“…Hava Akademisin 2 girişi var. Ben park yerine yakın olan yan girişten girdim.Binaya girdiğimde
girişte yaklaşık 15 kişi vardı. Birisi herkes sınıfına çıksın dedi. Yoklama alınma amaçlı olduğunu
düşündüğümden bende 2. Katta bulunan 2. Sınıf dershanesine geçtim. Sınıfa girdiğimde 3 kişi falan vardı
ancak isimlerini hatırlamıyorum. Normalde sınıf mevcutu 48 kişidir.Sınıfa geçtim oturdum. 1-2 dk içinde
dışarıdan birisinin “Aşağıda toplanıyoruz” diye bağırdığını duydum, sınıftan çıktım. Merdivenlerden aşağı
indim. Aşağıda Öğretim Başkanı Albay Levent ÖZÜARAP toplanan öğrencilere ve öğretim elemanlarının da
bulunduğu gruba GİZLİ ; “Arkadaşlar Genel Kurmay Başkanlığının Emri var, emirlere uyacaksınız.” Dedi.
Daha sonra öğretim elemanı olan Hava Pilot Bnb. Ahmet KAYA, 1. Sınıf Hv. Yzb Fatih ÖZDEMİR’i gördüm;
569
Ahmet KAYA bana “Araban var mı, 2. Sınıflardan öğrenci subay Hava Pilot Yzb.Murat PARLADI’yı ara
çıkıyoruz. Beylik tabancanızı da alın.” dedi. Başka da Hiç bir şey söylemedi. Bende bunun üzerine Murat
PARLADIYI aradım. “Kardeşim nerdesin ?” diye sordum. O da bana yakın olduğunu aracıyla otoparka
geldiğini söyledi. Bunun üzerine bina dışarı çıktım. Akademi otoparkında Murat PARLADI ile buluştum.Araca
bindim. Araçta ben ve Murat PARLADI vardı. Aynı Lojman binasında oturduğumuzdan o 4. Kattaki dairesine,
bende 1. Kattaki daireme giderek beylik tabancalarımızı aldık. Silahıma takılı bulunan dolu şarjör dışında
Ekstra mühimmat almadım. Lojmandan çıktık nizamiye otoparkında bekliyorduk. Nizamiye otoparkına binbaşı
Ahmet KAYA’nın arabası ile Ahmet KAYA ve Fatih ÖZDEMİR birlikte geldiler. Ahmet KAYA; “Beni takip edin”
dedi. Bizde “nereye gidiyorsunuz” diye sorduk. Bişey söylemedi. Lojmanların bulunduğu nizamiyeden çıktık.
Önde Ahmet KAYA’nın gri renkli passat marka aracı ile Ahmet KAYA ve Fatih ÖZDEMİR vardı, arkada biz
Murat PARLADI’nın beyaz renkli Nissas X-Trail aracı ile kendilerini takip ettik. Harp Akademileri Binasınının
Lojmanların bulunduğu kapıdan çıktık. Boğaz Köprüsünden (15 Temmuz Şehitler Köprüsü) geçtik. Bir taraftan
da olayın ne olduğunu çözmeye çalışarak radyo dinliyor, bir taraftan da telefonumdan internet haberlerine
bakıyordum. Yanlık hatırlamıyorsan internette haberlerde meclisin bombalandığı haberini gördüm. Köprünün
Anadolu yakası çıkışında askerler, tankları gördüm. Hatırladığım kadarı ile saat:00.30 civarlarıydı. Henüz
halktan kimse yoktu. Herhangi bir sıkıntı görünmüyordu. Köprünün Askerin kapattığı tarafı boştu. Askerlerin
yanına geldiğimizde önde giden Ahmet KAYA aracını durdurdu. Bizde arkasında durduk. Ahmet KAYA
aracından indi ve orda yolu kapatan askerlerin başındaki rütbeli bir şahısla görüştü. Bu şahsı tam net olarak
göremedim ve ne konuştuklarını duyamadım. Yelek giydiklerinde de rütbesi görünmüyordu. Biz araçtan
inmedik. Kısa bir görüşme yapmasının ardından Ahmet KAYA tekrar araca bindi. Anadolu yakasına Devam
etti. Bizde kendisini takip ettik. Araçla bunları takip ederken yanlış bir şeyler olduğunu anladım. Bir askerle
yaptığı görüşmeden sonra yola çıktığımız ve yaklaşık 5 dk yol aldık, -burada Alaşehir’deki yüksek binaları
gördüğümü hatırlıyorum- sonra ne sebeple olduğunu bilmiyorum ama Ahmet KAYA aracını sağa çekti ve durdu.
Araçtan indi.Bizde araçtan çıktık ve yanlış bişeylerin olduğunu, meclisin bombalandığını konuştuk. Birliğimize
geri dönmeye karar verdik. Geri dönüş yaptık…”, “…15 Temmuz Şehitler köprüsü girişinden gişelere doğru
trafik yoğundu.Gişelere tahmini 300-400 m mesafede trafikte takıldık. Bu arada geçen 15-20 dk’lık süre
içerisinde halk da gelmeye başlamış. İnsanlar koşturuyordu. Biz araçtan inmeyerek araçta bekledik.
Üniformalarımız üzerimizde idi. Uzun süre yaklaşık 2 saatten fazla araçlarda bekledik. Bu arada kızgın
kalabalık yanımıza kadar geldi. Araçta beklerken mavi renkli MAN marka askeri otobüs bizim durduğumuz
yere doğru geldi. Bu arada halk askerler geliyor diye bağırarak Otobüse saldırmaya başladılar. Otobüs hızla
sağ tarafımızdan geçti içerisinde kimin olduğunu görmedim. Bizimde üzerimizde askeri üniformaların
olduğundan resmi olduğumuzdan dışarı da çıkamıyorduk. Araç içerisinde eğitim kıyafetimin üst kısmını
çıkarttım. Aracı kullanan Murat PARLADI’da pilot tulumu vardı oda üst kısmını çıkarttı. Köprü girişinde
kalabalık arttı. Bu arada askerlerin bulunduğu barikattan insanların üzerine doğru önce silahla ateş açıldı.
Daha sonra bir ara halkın üzerine tank atışı yapıldı. Hemen çaprazımızda bulunan kalabalık arasından
vuruldum, yaralandım diyenleri duyabiliyorduk. Çok kötü bir manzara ve izdiham vardı. Çok sayıda atış
yapıldığını duydum.Geri dönmekle isabetli bir karar verdiğimizi anladık. Saat:03.00 gibi kalabalık iyice
artmıştı. Daha sonra ön araçtan Ahmet KAYA bana telefon etti. “Kalabalık artıyor. Askerler atış yapıyor.
Araçtan çıkmamız gerek.” Dedi. Araçları olduğu yerde bırakarak araçlardan çıktık. Yolun sol tarafına
Altunizade tarafına doğru geçtik ve yol dışında ağaçlık alanda buluştuk. Bnb. Ahmet KAYA; “Burda durmamız
tehlikeli, Akademiye dönmek için arayıp helikopter çağıracağım.” dedi. Kimi aradığını bilmiyorum ancak bir
yerlere telefon etti, askerin atış yaptığını, emniyette olmadığımız ve helikopterle alınmamızın mümkün olup
olmadığını sordu. Bu arada çalılıkların içerisinde bekledik. Muhtemelen telefon ettiği yerden helikopterin
inebileceği bir düzlük olup olmadığı sorulmuş olmalı ki çalılıklardan çıkarak Nakkaştepe’ye doğru yürüdük.
Helikopterin iniş yapabileceği bir düzlük aradık. İmperyal ibareli bir binanın arka tarafında helikopterin
inebileceği yeterlilikteki kavşak’a geldik. Ahmet KAYA binbaşı telefonla görüştüğü kişiye yerimizi tarif etti.
Burada yaklaşık 30 dk bekledik ve helikopter geldi. Bizi aldı. Helikopteri kullanan bir bayan ve yanında yüzü
bize dönük olmayan ve tanımadığım diğer erkek pilot vardı. Helikopteri Kerime isimli bayan pilot kullanıyordu.
Buradan helikopterle ayrıldık. Saat:04.30 sıraları idi. Ben helikopterin bizi harp akademilerine indirmelerini
bekliyordum ancak Bnb. Ahmet KAYA buraya inmenin mümkün olmadığını söyledi. Emniyetli yer olarak;
Bakırköy Yeşilyurt’ta bulunan Hava Harp Okuluna ineceğimizi söyledi. Helikopter bizi Hava Harp Okulu girişi
olan Havuzlu Kavşağın bulunduğu destek kıtaları girişinden birlik içerisine bıraktı. Bnb. Ahmet KAYA bize;
“Sabah olunca buradan birliğe döneriz” dedi. Burada bizden başka Hava Harp okulunun erleri ve yine orada
570
bulunan tanıdıklarımdan Hava Harp Akademisi Öğretim Elemanı Albay Murat DİVRİL’in bulunduğunu
gördüm. Durumu anlattık. Bize herhangi bir şey söylenmedi. Sabah olmak üzere idi. Bizde orada girişin olduğu
yerde bekledik. İstirahat ettik…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Yusuf BAKAR’ın kollukça alınan
ifadesinde;

“…Saat 01:45 sıralarında Murat DİVRİL, Binbaşı Ümit KESER, Hava Pilot Yüzbaşı Selim
İSTANBUL ve ben helikoptere binerek Saat 02:05 sıralarında Yeşilköy Hava Harp Okuluna iniş yaptık. Murat
DİVRİL burada VIP apronu önünde bekleyen erler ile konuşmaya başladı biz de konukların ağırlandığı bir
bölüm vardı oraya geçtik. Murat DİVRİL Albay ara sıra bizim yanımıza girip çıkıyordu ve tekrar VİP apronu
tarafındaki erlerin yanına gidiyordu. Saat 03:00 - 04:00 sıralarında Yüzbaşı Murat PARLADI, Yüzbaşı Mustafa
KIYİ, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR, Binbaşı Ahmet KAYA başka bir helikopter ile bizim bulunduğumuz yere
geldiler ve bizimle beklemeye başladılar. Murat DİVRİL bize herhangi bir emir vermediği için biz saat 08:00 e
kadar burada bina içinde bir şey yapmadan bekledik aynı bina içerisinde kahvaltımızı yaptık. …” şeklinde
beyanda bulunduğu,

5-Şüpheli Fatih ÖZDEMİR’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Boğaz köprüsündeki kalabalıktan dolayı geçemedim orada kaldık, üzerimizde resmi üniformalar
halde aracın içerisinde yaklaşık 2 saat beklemeye başladık, bu sırada Cumhurbaşkanı da halkı sokaklara
çağırmıştı gittikçe kalabalık arttı, kalabalığın tepkisini çekmemek için üniformamızın üzerini çıkartarak
üniformaların üst kısmını aracın içerisine bıraktık, ben o anda araçta bulunan gri renkli bir tişörtü üzerime
giydim, mavi renkli sivil bir şapkayı kafama geçirdim, Murat PARLADI da üzerinde bulunan uçuş tulumunu
beline kadar sıyırdı ve bel kısmında sıyırdığı kısmı bağladı, üzerinde bulunan siyah tişörtü de bağladığı kısmın
üzerine örttü, Mustafa KIYI nın altında üniforma pantolon üstünde de beyaz renkli kolsuz fanila vardı, Ahmet
KAYA nınaltında üniforma pantolon üstünde, kamuflaj içine giydiğimiz haki yeşil renkli tişört vardı, biz bu
şekilde araçtan dışarı çıktık yarım saat kırkbeş dakika köprüde bekledik, üniformamızın alt kısmının üzerimizde
olmasından dolayı halen tepki çekebileceğimiz düşüncesi ile dikkat çekmemek için birbirimizden uzaklaşarak
orada bulunan dereden geçtik Nakkaştepe de bulunan Koç’un evi diye bilinen bölgeye intikal ettik, burada
Kaya Binbaşı işaret ederek bizi bir araya topladı ve bize hitaben “helikopter çağırdım bize almaya gelecekler”
dedi. Yaklaşık 5 dk sonra bulunduğumuz yere Nakkaştepe civarına UH1H tipinde Helikopter geldi o anda
Helikopteri Pilot Üsteğmen Kerime kullanmaktaydı, Kerime nin yanında da Üsteğmen ismini emniyette
öğrendiğim Hasan olduğunu gördüm.Biz 4 kişi bu helikoptere hızlı bir şekilde bindik ve oradan havalandık,
helikopter ile Hava Harp Okulunun Atatürk Hava Limanının apronuna saat: 05.30 sıralarında iniş yaptık,
indikten sonra 50 mt yürüdükten sonra ileride bir odanın içerisine girdik yorgun olduğum için içeride bulunan
sandalyeye oturdum orada uyuya kalmışım…” şeklinde beyanda bulunduğu,

6-Şüpheli Murat PARLADI’nın kollukça alınan ifadesinde;

“… saat:22.30 sıralarında sınıf içerisinde ödevlerimizin iletildiği grup olan 75. Dönem isimli
Whatsappp grubundan hatırlamadığım biri “Arkadaşlar akademide toplanıyoruz, eğitim kıyafetli olarak gelin”
şeklinde mesaj attı, bu esnada TV izliyordum hatırladığım kadarı ile atv kanalından “yurt genelinde terör
alarmı verildiği” şeklinde haber vardı bende terör konusu ile çağırıldığımızı düşündüm, yarım saat sonra
ikametimde uçuş tulumunu giydim ve kendime ait olan 16 AFZ 25 plaka sayılı, beyaz renkli nissan marka
aracım ile akademiye gittim, Hava Harp Akademilerinin otoparkına aracımı park edeceğim sırada Yüzbaşı
Mustafa KIYI beni cep telefonundan aradı ve bana “nerede olduğumu sordu” bende “aracımı park edip
geliyorum” dedim. Mustafa yüzbaşı bana tamam bekle yanına geliyorum dedi. 5 dk sonra resmi üniformalı
şekilde Mustafa Yüzbaşı yanıma geldiğinde bana “ Hv. Plt. Kurmay Binbaşı Ahmet KAYA’ nın bizi beklediğini,
silahlı bir şekilde gelmemizi belirttiğini” söyledi. Bende bunun üzerine ikametlerime giderek ikimizde
silahlarımızı aldık daha sonra bana ait araç ile Mustafa yüzbaşı ile birlikte Ahmet KAYA binbaşının yanına
nizamiye otoparkına gittik,bu şahısların bizi araç içerisinde beklediğini gördüm Binbaşı Ahmet KAYA dahili
kıyafetli, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR ise kamuflajlıydı. Binbaşı Ahmet KAYA bize araç içerisinden bakarak “takip
571
edin” dedi ve aracı ile hareket etti, bizde bu aracı bana ait olan araç ile takip ettik ve araçlar ile şu an
hatırlamadığım saatlerde nizamiyeden dışarı çıktık. Bana nizamiyeden ne amaçla çıkıldığı söylenmedi, bende
“neden araçlar ile dışarı çıktığımızı” Mustafa Yüzbaşıya sordum oda “bilmediğini” söyledi. Araçlar ile
hatırladığım kadarı ile 1. Köprüden Anadolu yakasına geçtiğimiz sırada Avrupa yakasına geçiş yönünde
tankların yolu kapattıklarını gördüm ne olup bittiğini anlamak için ben aracı kullandığım için yanımda oturan
Yüzbaşı Mustafa KIYI cep telefonundan internete baktığında haberlerden bir Darbe girişimi yaşandığını bana
söyledi, kısa bir süre sonra önümüzde seyir halinde olan sürücü Ahmet KAYA binbaşı siyah renkli volkswagen
passat marka araç ile durdu bizde araçtan inerek yanlarına gittik kendisine bu darbe olayı ile ne bildiğini
sorduğumuz da bize bir şey söylemedi bizde kendisine buradan birliğimize geri dönelim, böyle bir Darbe
girişimi içerisinde olmak istemediğimizi söyledik kendisi de birliğimize dönmeyi kabul etti saat:24.00
sıralarında Avrupa gişelerini 50 mt kala köprünün kapalı olmasından dolayı trafikte kaldık, bu sırada çevrede
kalabalık vatandaş grubunun toplandığını gördük, trafik ilerlemediği için bir süre araç içerisinde bölgeden
uzaklaşmak için bekledik fakat kalabalık gittikçe artmaya başladı bu esnada yolun kapalı olduğu tankları
olduğu kışından askerlerin vatandaşın üzerine ateş ettiklerini gördük, saat:03.00 a kadar araç içerisinde
bekledik bu olaylar yaşanırken araç içerisinden hiç birimiz aşağıya inmedik, bu esnada Yüzbaşı Fatih
ÖZDEMİR aracımızın yanına geldi bize hitaben “araçları burada bırakıp buradan ayrılacağız şeklinde”
Binbaşı Ahmet KAYA nın emrini bize iletti, bizde dışarı çıkmadan önce vatandaşın askere karşı oldukça öfkeli
oldukları gördük vatandaşın bize zarar vermesinden çekindiğimiz için askeri kıyafetleri gizlemek amacıyla
kıyafet değişimi yaptık,Ahmet KAYA Binbaşı’nın alt kısmında dahili lacivert pantolon, üst kısmında
hatırladığım kadarı ile beyaz tişört veya beyaz gömlek, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİZ ve Yüzbaşı Mustafa KIYI nın
alt kısmında kamuflaj, üst kısmında kamuflajın içerisine giyilen gri- haki yeşil renkli tişört, Bende uçuş tulum
kıyafetini kol kısmından çıkarttım bel kısmıma bağladım, üzerimde de siyah tişörtü dışına atılı şekilde bıraktım.
Diğer şahıslar kamuflajlarının üst kısımlarını araç içerisinde bıraktılar, araçları yol artasında bıraktık bu
kıyafetler ile araçlardan dışarı çıktık bu esnada beylik silahım yanımdaydı, birlikte yolun sol tarafında bulunan
ağaçlık alana doğru hareket ettik, burada bir araya geldik ve harp akademilerini nasıl geri döneceğimizi,
köprüye tekrardan gittiğimizde askerlerin bize de ateş edebileceğini düşündük bu sırada Binbaşı Ahmet KAYA
yanımızdan uzaklaştı cep telefonu ile kim olduğunu bilmediğimiz birisi ile konuştu konuşması bittikten sonra
bize hitaben “buraya helikopter gönderecekler, helikopter ile buradan ayrılacağız“ dedi. Birlikte yolun biraz
daha yukarısına doğru yürüdük saat:04.00 sıralarında COUGAR tipi askeri helikopter geldi, helikopter
içerisinin karanlık olmasından dolayı pilotların kim olduklarını görmedim helikopter içirişinde 2 pilot vardı.
Helikopter ile uçuş halinde iken Binbaşı Ahmet KAYA ya “nereye gittiğimizi” sordum bana “Harp
Akademilerini iniş olmadığını Harp Okullarına gittiğimizi” söyledi, yaklaşık 15 dk sonra Hava Harp Okulluna
boş bir alana helikopter ile inişi yaptık…” şeklinde beyanda bulunduğu,

7-Olay gecesi helikopter ile darbeci askerleri işgal bölgelerine taşıyan şüpheli Kerime YILDIRIM’ın
Yalova Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan ifadesinde;

“...Bu sırada jetlerin geçişini de fark ediyordum. Herhangi bir bombalama olay da yoktu. Ayrıca
şunu da belirtmek istiyorum. Saat:03.30 sıralarında Hasan KAYA bana telefon uzattı, Ercan KORHAN adı ile
arama yapan şahıs, Ben Albay olduğunu anladım çünkü filomuza uçuşa geliyordu. Kendimi tanıttım. Boğaz
Köprüsünün Anadolu yakasında bizden personel var. Linç edilme ihtimali var. Gidebilir misiniz dedi. Ben de
tamam dedim…bu sırada araçların olmadığı insanların da oturur vaziyette olduğu görüntüyü fark ettim. İnme
niyetiyle keşif mahiyetiyle ineceğim yeri belirlemek adına alçak uçuş yaparken mermi seslerini fark ettim. İki
tanesinin belirgin sesini duydum. Ben vurulduk galiba diye Hasan a söyledim. Bu sırada motor gücünün
azaldığına ilişkin ikaz ekranı yandı. Artık helikopterin düşme riski başladığı için ben gaz kolunu iyice
sıkıştırdım ve tekrar devir yükseldi. Ben dönüş manevrası yaptım. Birden göstergeler normali göstermeye
başladı.Hasan karşı tarafa vurulduğumuzu Helikopterin isabet aldığını söyledi. Ben personeli almayı yeniden
düşünmeye başladım ve alçak uçuşa geçtim Yerlerini anlamaya çalıştım. Aşağıdaki personel bize bulundukları
yeri tarif ediyor, hasan da duyduklarını bana aktararak kafasında şapka olarak sokak lambasının altına olan
kişiyi tarif etti. Üç yol kavşak gibi bir yere iniş yaptım. Toplam 4 kişi hızlı bir şekilde helikoptere bindiler.
Binbaşı Ahmet KAYA’ yı tanıyordum. Diğerlerini tanımıyordum. Birinin kolunda astsubay rütbesini
hatırlıyorum. Onları da alarak kalkış yaptım ve askeri aprona döndüm…”, “…Tahminen saat:08.00
sıralarında da artık rutine dönmemiz önerildi bu sırada da Mercan Albay, Ahmet KAYA Binbaşı ve tanımadığım
572
üst düzey komutanlar soruşturma sırasında kimin ne şekilde ifade vereceğine ilişkin telkinde bulunuyorlardı.
Örneğin bana ve Tuncay’ a bize “terörist saldırı oldu, bizde okul lojmanı bölgesinde terörist eylem yapılacağı
şeklinde harekât yıldırım öncelikli mesaj geldi, bundan dolayı alarm durumuna geçtik ve keşif amaçlı uçuşa
geçtik diye söyleyeceksiniz dediler…” şeklinde beyanda bulunduğu,

8-Tanık Erdem SEVİM isimli şahsın kollukça alınan ifadesinde;

"…gece saat tam olarak hatırlamıyorum ama 3-4 sıralarıydı galiba, komutanlığın girişinde bulunan
otoparka bir taşıyıcı helikopterin yaklaştığını gördük. Helikopter silahsızdı ancak içinde silahlı biri olabilirdi.
Askerlere silahlarını doldurmalarını söyledim ve helikopteri takip etmeye başladık. Helikopter alçaldı, yere 1 m
kala inmekten vazgeçti ve tekrar havalanarak ayrıldı. Helikopterin içini görmedim. Hava karanlıktı. Ertesi gün
sabah, koç şirketler gurubunun güvenliğinden öğrendiğim kadarı ile bu helikopter tam şirketin önüne anayola
inmiş, buradan 4 asker almış ve ayrılmış…” şeklinde beyanda bulunduğu,

9-Şüpheli Mustafa BAYRAM’ın alınan ifadesinde;

“…15.07.2016 günü sabah göreve geldim. Öğleden sonra öğretim görevlisi Binbaşı Ahmet KAYA
çocuğunun hasta olduğunu ve onun yerine nöbetini tutup tutamayacağını sordu. Ben de kabul ettim. Birliğe
yeni katıldığım için (3-4 gün olmuştu) nöbetin içeriğini de tam bilmiyordum ancak hatırladığım kadarıyla ertesi
gün sabah mesai başlangıcına kadar nöbetçi amir yardımcılığı nöbetini tutacaktım. Ben de yeni geldiğimden
arkadaşıma yardım amacıyla kabul ettim. Nöbete de hazır değildim. Çünkü ev eşyalarım 2 gün önce gelmişti.
Nöbet tutacağım üniformalar hazır değildi. Öğretim görevlilerinden nöbette giyebileceğim bir eğitim elbisesi
sordum. Yarbay Gürcan ANILIRCAN bana kendisine ait uçuş eğitim elbisesini verdi. Daha sonra nöbet yerine
gittim. Biz nöbet yerimizde palaskalı silahı taşıyacak şekilde kamuflaj tipi normal nöbet elbisesi
giyebileceğimiz gibi uçuş eğitim kombinezonu da giyebiliyoruz. Bu nöbet silahlı tutulmaktadır. Ben, uçuş
kombinezonu ile öğle saatlerinde nöbet yerine gittim. Ahmet Binbaşı bana genel nöbet usullerini anlattı.
Minnettarlığını bildirdi. Nöbetle ilgili tecrübesiz olduğumdan dolayı nöbetçi amirine uymamı söyledi. Zaten
asli sorumluluk bu tur nöbetlerde nöbetçi amire ait olur. ..” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.44. Şüpheli Murat Parladı

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hv.
İsth. Yüzbaşı

Durumu:
05.08.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, şüphelinin ikamet aramasından elde edilen;
Nikon fotoğraf makinası, makinaya takılı olan 32 gb hafıza kartı, Iphone 6s marka cep telefonu incelenmek
üzere el konulmuş, inceleme işlemleri devam etmektedir. Şüpheli sevk edildiği 12.08.2016 günü Hakimlikçe
tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 05/08/2016 ila 12/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 7 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında dışarıda tespit edilen eylem ve faaliyetleri:

Soruşturma kapsamında olay tutanaklarından, Alınan ifadelerden, kamera görüntüleri ve fotoğraf


teşhislerinden; şüpheli Murat PARLADI’nın olay gecesi; Hava Harp Akademisi Ölç. Değ. Şb. Müdürlüğünde
yapılan Darbe görevlendirmeleri ile Harp Akademileri Komutanlığından 2 sivil araç ile silahlı, teçhizatlı ve
resmi kıyafetli olarak Bnb. Ahmet KAYA’nın ekibinde-yönetiminde; Yzb. Mustafa KIYI ve Yzb. Fatih
ÖZDEMİR ile birlikte kapatılmış olan 15 Temmuz Şehitler köprüsündeki darbeci askerlerin sorumluları ile
görüşüp kolayca karşıya geçtiği, ifade beyanlarına göre Ataşehir civarlarında trafiğin kapanması üzerine geri
dönerek 15 Temmuz Şehitler köprüsü girişine geldikleri, burada yaşanan olaylara kısmen katıldıkları daha sonra
573
Ahmet KAYA’nın kendilerini görevlendirdiği anlaşılan Darbe girişimini yöneten koordine edenlerden olan
şüpheli Özcan KORHAN ile yaptığı telefon görüşmesi neticesinde Özcan KORHAN’ın yönlendirmesi
ile;Nakkaştepe civarlarında kendilerini almak için gelen Kerime YILDIRIM idaresindeki helikoptere binerek
buradan Hava Harp Okuluna geçiş yaptıkları hususları tespit edilmiş, Ahmet KAYA’nın darbe girişimde eylem
ve faaliyetlere katılda sorumlu düzeyde faaliyet yürüttüğü anlaşılmıştır.

Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında fotoğraf teşhisi:

Darbe girişimi anında kullanılan helikoptere pilotluk eden ve darbeci askerleri işgal bölgelerine
taşıyan Kerime YILDIRIM isimli şahsın soruşturma kapsamında kollukça yapmış olduğu fotoğraf teşhisinde;
“Bu şahsı Hava Harp Okulu Komutanlığından simaen tanıyorum. Burada açık kimliğiniMurat
PARLADI olarak öğrendim. 16.07.2016 günü saat yaklaşık 04.00 sıralarında 1. Köprünün Anadolu Yakası
kısmında Koç’un evine yakın üçyol gibi bir yere iniş yapıp toplam 4 askeri personeli helikoptere alarak o
bölgeden uzaklaştım. Aldığım askeri personelden birisi de bu şahıstır.” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

Darbe girişimi esnasında dışarıda tespit edilen diğer eylem ve faaliyetleri:

Tespit 1: Aynı soruşturma kapsamında yakalanan, Darbe girişiminin Harp Akademileri ayağının
eylem ve faaliyetlerini yönetici düzeyde koordine eden şahıslar arasında olduğu tespit edilen Alb. Özcan
KORHAN’ın HTS incelemesi neticesinde;

16/07/2016 günü saat: 04:08 sıralarında Hava Pilot (T.C:20752137298) Hasan KAYA isimli şüpheli
05324103839hattı ile aradığı ve toplamda 44 saniye görüştükleri,

04:10’da ise Özcan KORHAN’ın Hasan KAYA’ya mesaj attığı

Yapılan bu görüşmeler esnasında;


Hasan KAYA’nın BAZ bilgilerinin HAVA ALANI YOLU YEŞILKÖY (ISTHVALANIGUNEY)
BAKIRKÖY, İSTANBUL sayılı yer olduğu,
Özcan KORHAN’ın BAZ bilgilerinin SEYRANTEPE YOLU YENI CAMLIK CAD. NO:1
ISTANBUL sayılı yer olduğu,
Yapılan incelemede; gelen HTS kayıtlarında Özcan KORHAN ile Hasan KAYA’nın yukarıda
belirtilen görüşmenin haricinde birbirleri ile başka herhangi bir görüşme olmadığı tespit edilmiştir.

Darbe girişimi anında kullanılan helikoptere pilotluk eden ve darbeci askerleri işgal bölgelerine
taşıyan Kerime YILDIRIM isimli şahsın Helikopter ile hareket halinde iken yanında bulunan diğer pilotun
Hasan KAYA olduğu, helikoptere binen şahısların Kurmay Binbaşı Ahmet KAYA, Hv. İst. Yzb. Fatih
ÖZDEMİR,Hv. İst. Yzb. Mustafa KIYI ve Hv. İst. Yzb. Murat PARLADI isimli şahıslar olduğu, Kerim
YILDIRIM da dâhil 6 şüphelinin de yakalandığı tespit edilmiştir.

Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Şüpheli Fatih ÖZDEMİR’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Boğaz köprüsündeki kalabalıktan dolayı geçemedim orada kaldık, üzerimizde resmi üniformalar
halde aracın içerisinde yaklaşık 2 saat beklemeye başladık, bu sırada Cumhurbaşkanı da halkı sokaklara
çağırmıştı gittikçe kalabalık arttı, kalabalığın tepkisini çekmemek için üniformamızın üzerini çıkartarak
üniformaların üst kısmını aracın içerisine bıraktık, ben o anda araçta bulunan gri renkli bir tişörtü üzerime
giydim, mavi renkli sivil bir şapkayı kafama geçirdim, Murat PARLADI da üzerinde bulunan uçuş tulumunu
beline kadar sıyırdı ve bel kısmında sıyırdığı kısmı bağladı, üzerinde bulunan siyah tişörtü de bağladığı kısmın
üzerine örttü, Mustafa KIYI nın altında üniforma pantolon üstünde de beyaz renkli kolsuz fanila vardı, Ahmet
KAYA nınaltında üniforma pantolon üstünde, kamuflaj içine giydiğimiz haki yeşil renkli tişört vardı, biz bu
şekilde araçtan dışarı çıktık yarım saat kırkbeş dakika köprüde bekledik, üniformamızın alt kısmının üzerimizde
574
olmasından dolayı halen tepki çekebileceğimiz düşüncesi ile dikkat çekmemek için birbirimizden uzaklaşarak
orada bulunan dereden geçtik Nakkaştepe de bulunan Koç’un evi diye bilinen bölgeye intikal ettik, burada
Kaya Binbaşı işaret ederek bizi bir araya topladı ve bize hitaben “helikopter çağırdım bize almaya gelecekler”
dedi. Yaklaşık 5 dk sonra bulunduğumuz yere Nakkaştepe civarına UH1H tipinde Helikopter geldi o anda
Helikopteri Pilot Üsteğmen Kerime kullanmaktaydı, Kerime nin yanında da Üsteğmen ismini emniyette
öğrendiğim Hasan olduğunu gördüm.Biz 4 kişi bu helikoptere hızlı bir şekilde bindik ve oradan havalandık,
helikopter ile Hava Harp Okulunun Atatürk Hava Limanının apronuna saat: 05.30 sıralarında iniş yaptık,
indikten sonra 50 mt yürüdükten sonra ileride bir odanın içerisine girdik yorgun olduğum için içeride bulunan
sandalyeye oturdum orada uyuya kalmışım…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Tanık Erdem SEVİM'in kollukça alınan ifadesinde;

“…gece saat tam olarak hatırlamıyorum ama 3-4 sıralarıydı galiba, komutanlığın girişinde bulunan
otoparka bir taşıyıcı helikopterin yaklaştığını gördük. Helikopter silahsızdı ancak içinde silahlı biri olabilirdi.
Askerlere silahlarını doldurmalarını söyledim ve helikopteri takip etmeye başladık. Helikopter alçaldı, yere 1 m
kala inmekten vazgeçti ve tekrar havalanarak ayrıldı. Helikopterin içini görmedim. Hava karanlıktı. Ertesi gün
sabah, koç şirketler gurubunun güvenliğinden öğrendiğim kadarı ile bu helikopter tam şirketin önüne anayola
inmiş, buradan 4 asker almış ve ayrılmış…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Olay gecesi helikopter ile darbeci askerleri işgal bölgelerine taşıyan şüpheli Kerime YILDIRIM’ın
alınan ifadesinde;

“...Bu sırada jetlerin geçişini de fark ediyordum. Herhangi bir bombalama olay da yoktu. Ayrıca
şunu da belirtmek istiyorum. Saat:03.30 sıralarında Hasan KAYA bana telefon uzattı, Ercan KORHAN adı ile
arama yapan şahıs, Ben Albay olduğunu anladım çünkü filomuza uçuşa geliyordu. Kendimi tanıttım. Boğaz
Köprüsünün Anadolu yakasında bizden personel var. Linç edilme ihtimali var. Gidebilir misiniz dedi. Ben de
tamam dedim…bu sırada araçların olmadığı insanların da oturur vaziyette olduğu görüntüyü fark ettim. İnme
niyetiyle keşif mahiyetiyle ineceğim yeri belirlemek adına alçak uçuş yaparken mermi seslerini fark ettim. İki
tanesinin belirgin sesini duydum. Ben vurulduk galiba diye Hasan a söyledim. Bu sırada motor gücünün
azaldığına ilişkin ikaz ekranı yandı. Artık helikopterin düşme riski başladığı için ben gaz kolunu iyice
sıkıştırdım ve tekrar devir yükseldi. Ben dönüş manevrası yaptım. Birden göstergeler normali göstermeye
başladı.Hasan karşı tarafa vurulduğumuzu Helikopterin isabet aldığını söyledi. Ben personeli almayı yeniden
düşünmeye başladım ve alçak uçuşa geçtim Yerlerini anlamaya çalıştım. Aşağıdaki personel bize bulundukları
yeri tarif ediyor, hasan da duyduklarını bana aktararak kafasında şapka olarak sokak lambasının altına olan
kişiyi tarif etti. Üç yol kavşak gibi bir yere iniş yaptım. Toplam 4 kişi hızlı bir şekilde helikoptere bindiler.
Binbaşı Ahmet KAYA’ yı tanıyordum. Diğerlerini tanımıyordum. Birinin kolunda astsubay rütbesini
hatırlıyorum. Onları da alarak kalkış yaptım ve askeri aprona döndüm…”, “…Tahminen saat:08.00
sıralarında da artık rutine dönmemiz önerildi bu sırada da Mercan Albay, Ahmet KAYA Binbaşı ve tanımadığım
üst düzey komutanlar soruşturma sırasında kimin ne şekilde ifade vereceğine ilişkin telkinde bulunuyorlardı.
Örneğin bana ve Tuncay’ a bize “terörist saldırı oldu, bizde okul lojmanı bölgesinde terörist eylem yapılacağı
şeklinde harekât yıldırım öncelikli mesaj geldi, bundan dolayı alarm durumuna geçtik ve keşif amaçlı uçuşa
geçtik diye söyleyeceksiniz dediler…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Mustafa KIYI’nın alınan ifadesinde;

“…Hava Akademisin 2 girişi var. Ben park yerine yakın olan yan girişten girdim.Binaya girdiğimde
girişte yaklaşık 15 kişi vardı. Birisi herkes sınıfına çıksın dedi. Yoklama alınma amaçlı olduğunu
düşündüğümden bende 2. Katta bulunan 2. Sınıf dershanesine geçtim. Sınıfa girdiğimde 3 kişi falan vardı
ancak isimlerini hatırlamıyorum. Normalde sınıf mevcutu 48 kişidir.Sınıfa geçtim oturdum. 1-2 dk içinde
dışarıdan birisinin “Aşağıda toplanıyoruz” diye bağırdığını duydum, sınıftan çıktım. Merdivenlerden aşağı
indim. Aşağıda Öğretim Başkanı Albay Levent ÖZÜARAP toplanan öğrencilere ve öğretim elemanlarının da
bulunduğu gruba GİZLİ ; “Arkadaşlar Genel Kurmay Başkanlığının Emri var, emirlere uyacaksınız.” Dedi.
Daha sonra öğretim elemanı olan Hava Pilot Bnb. Ahmet KAYA, 1. Sınıf Hv. Yzb Fatih ÖZDEMİR’i gördüm;
575
Ahmet KAYA bana “Araban var mı, 2. Sınıflardan öğrenci subay Hava Pilot Yzb.Murat PARLADI’yı ara
çıkıyoruz. Beylik tabancanızı da alın.” dedi. Başka da Hiç bir şey söylemedi. Bende bunun üzerine Murat
PARLADIYI aradım. “Kardeşim nerdesin ?” diye sordum. O da bana yakın olduğunu aracıyla otoparka
geldiğini söyledi. Bunun üzerine bina dışarı çıktım. Akademi otoparkında Murat PARLADI ile buluştum.Araca
bindim. Araçta ben ve Murat PARLADI vardı. Aynı Lojman binasında oturduğumuzdan o 4. Kattaki dairesine,
bende 1. Kattaki daireme giderek beylik tabancalarımızı aldık. Silahıma takılı bulunan dolu şarjör dışında
Ekstra mühimmat almadım. Lojmandan çıktık nizamiye otoparkında bekliyorduk. Nizamiye otoparkına binbaşı
Ahmet KAYA’nın arabası ile Ahmet KAYA ve Fatih ÖZDEMİR birlikte geldiler. Ahmet KAYA; “Beni takip edin”
dedi. Bizde “nereye gidiyorsunuz” diye sorduk. Bişey söylemedi. Lojmanların bulunduğu nizamiyeden çıktık.
Önde Ahmet KAYA’nın gri renkli passat marka aracı ile Ahmet KAYA ve Fatih ÖZDEMİR vardı, arkada biz
Murat PARLADI’nın beyaz renkli Nissas X-Trail aracı ile kendilerini takip ettik. Harp Akademileri Binasınının
Lojmanların bulunduğu kapıdan çıktık. Boğaz Köprüsünden (15 Temmuz Şehitler Köprüsü) geçtik. Bir taraftan
da olayın ne olduğunu çözmeye çalışarak radyo dinliyor, bir taraftan da telefonumdan internet haberlerine
bakıyordum. Yanlık hatırlamıyorsan internette haberlerde meclisin bombalandığı haberini gördüm. Köprünün
Anadolu yakası çıkışında askerler, tankları gördüm. Hatırladığım kadarı ile saat:00.30 civarlarıydı. Henüz
halktan kimse yoktu. Herhangi bir sıkıntı görünmüyordu. Köprünün Askerin kapattığı tarafı boştu. Askerlerin
yanına geldiğimizde önde giden Ahmet KAYA aracını durdurdu. Bizde arkasında durduk. Ahmet KAYA
aracından indi ve orda yolu kapatan askerlerin başındaki rütbeli bir şahısla görüştü. Bu şahsı tam net olarak
göremedim ve ne konuştuklarını duyamadım. Yelek giydiklerinde de rütbesi görünmüyordu. Biz araçtan
inmedik. Kısa bir görüşme yapmasının ardından Ahmet KAYA tekrar araca bindi. Anadolu yakasına Devam
etti. Bizde kendisini takip ettik. Araçla bunları takip ederken yanlış bir şeyler olduğunu anladım. Bir askerle
yaptığı görüşmeden sonra yola çıktığımız ve yaklaşık 5 dk yol aldık, -burada Alaşehir’deki yüksek binaları
gördüğümü hatırlıyorum- sonra ne sebeple olduğunu bilmiyorum ama Ahmet KAYA aracını sağa çekti ve durdu.
Araçtan indi.Bizde araçtan çıktık ve yanlış bişeylerin olduğunu, meclisin bombalandığını konuştuk. Birliğimize
geri dönmeye karar verdik. Geri dönüş yaptık…”, “…15 Temmuz Şehitler köprüsü girişinden gişelere doğru
trafik yoğundu.Gişelere tahmini 300-400 m mesafede trafikte takıldık. Bu arada geçen 15-20 dk’lık süre
içerisinde halk da gelmeye başlamış. İnsanlar koşturuyordu. Biz araçtan inmeyerek araçta bekledik.
Üniformalarımız üzerimizde idi. Uzun süre yaklaşık 2 saatten fazla araçlarda bekledik. Bu arada kızgın
kalabalık yanımıza kadar geldi. Araçta beklerken mavi renkli MAN marka askeri otobüs bizim durduğumuz
yere doğru geldi. Bu arada halk askerler geliyor diye bağırarak Otobüse saldırmaya başladılar. Otobüs hızla
sağ tarafımızdan geçti içerisinde kimin olduğunu görmedim. Bizimde üzerimizde askeri üniformaların
olduğundan resmi olduğumuzdan dışarı da çıkamıyorduk. Araç içerisinde eğitim kıyafetimin üst kısmını
çıkarttım. Aracı kullanan Murat PARLADI’da pilot tulumu vardı oda üst kısmını çıkarttı. Köprü girişinde
kalabalık arttı. Bu arada askerlerin bulunduğu barikattan insanların üzerine doğru önce silahla ateş açıldı.
Daha sonra bir ara halkın üzerine tank atışı yapıldı. Hemen çaprazımızda bulunan kalabalık arasından
vuruldum, yaralandım diyenleri duyabiliyorduk. Çok kötü bir manzara ve izdiham vardı. Çok sayıda atış
yapıldığını duydum.Geri dönmekle isabetli bir karar verdiğimizi anladık. Saat:03.00 gibi kalabalık iyice
artmıştı. Daha sonra ön araçtan Ahmet KAYA bana telefon etti. “Kalabalık artıyor. Askerler atış yapıyor.
Araçtan çıkmamız gerek.” Dedi. Araçları olduğu yerde bırakarak araçlardan çıktık. Yolun sol tarafına
Altunizade tarafına doğru geçtik ve yol dışında ağaçlık alanda buluştuk. Bnb. Ahmet KAYA; “Burda durmamız
tehlikeli, Akademiye dönmek için arayıp helikopter çağıracağım.” dedi. Kimi aradığını bilmiyorum ancak bir
yerlere telefon etti, askerin atış yaptığını, emniyette olmadığımız ve helikopterle alınmamızın mümkün olup
olmadığını sordu. Bu arada çalılıkların içerisinde bekledik. Muhtemelen telefon ettiği yerden helikopterin
inebileceği bir düzlük olup olmadığı sorulmuş olmalı ki çalılıklardan çıkarak Nakkaştepe’ye doğru yürüdük.
Helikopterin iniş yapabileceği bir düzlük aradık. İmperyal ibareli bir binanın arka tarafında helikopterin
inebileceği yeterlilikteki kavşak’a geldik. Ahmet KAYA binbaşı telefonla görüştüğü kişiye yerimizi tarif etti.
Burada yaklaşık 30 dk bekledik ve helikopter geldi. Bizi aldı. Helikopteri kullanan bir bayan ve yanında yüzü
bize dönük olmayan ve tanımadığım diğer erkek pilot vardı. Helikopteri Kerime isimli bayan pilot kullanıyordu.
Buradan helikopterle ayrıldık. Saat:04.30 sıraları idi. Ben helikopterin bizi harp akademilerine indirmelerini
bekliyordum ancak Bnb. Ahmet KAYA buraya inmenin mümkün olmadığını söyledi. Emniyetli yer olarak;
Bakırköy Yeşilyurt’ta bulunan Hava Harp Okuluna ineceğimizi söyledi. Helikopter bizi Hava Harp Okulu girişi
olan Havuzlu Kavşağın bulunduğu destek kıtaları girişinden birlik içerisine bıraktı. Bnb. Ahmet KAYA bize;
“Sabah olunca buradan birliğe döneriz” dedi. Burada bizden başka Hava Harp okulunun erleri ve yine orada
576
bulunan tanıdıklarımdan Hava Harp Akademisi Öğretim Elemanı Albay Murat DİVRİL’in bulunduğunu
gördüm. Durumu anlattık. Bize herhangi bir şey söylenmedi. Sabah olmak üzere idi. Bizde orada girişin olduğu
yerde bekledik. İstirahat ettik…” şeklinde beyanda bulunduğu,

5-Olay gecesi Hava Harp Okulu Komutanlığına giden Şüpheli Yusuf BAKAR’ın kollukça alınan
ifadesinde;

“…Saat 01:45 sıralarında Murat DİVRİL, Binbaşı Ümit KESER, Hava Pilot Yüzbaşı Selim
İSTANBUL ve ben helikoptere binerek Saat 02:05 sıralarında Yeşilköy Hava Harp Okuluna iniş yaptık. Murat
DİVRİL burada VIP apronu önünde bekleyen erler ile konuşmaya başladı biz de konukların ağırlandığı bir
bölüm vardı oraya geçtik. Murat DİVRİL Albay ara sıra bizim yanımıza girip çıkıyordu ve tekrar VİP apronu
tarafındaki erlerin yanına gidiyordu. Saat 03:00 - 04:00 sıralarında Yüzbaşı Murat PARLADI, Yüzbaşı Mustafa
KIYİ, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR, Binbaşı Ahmet KAYA başka bir helikopter ile bizim bulunduğumuz yere
geldiler ve bizimle beklemeye başladılar. Murat DİVRİL bize herhangi bir emir vermediği için biz saat 08:00 e
kadar burada bina içinde bir şey yapmadan bekledik aynı bina içerisinde kahvaltımızı yaptık. …” şeklinde
beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

-Şüpheli Murat PARLADI’nın katıldığı eylem ve faaliyetlere ilişkin ifadeler, birlikte hareket ettiği
Binbaşı Ahmet KAYA’nın kısmında detaylı olarak yer almaktadır.

9.45. Şüpheli Mustafa Kıyı

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hv.
İst. Yüzbaşı

Durumu:
01.08.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında; Nikon marka fotoğraf
makinası, fotoğraf makinası içerisinde 512 mb hafıza kartı, 1 adet HP marka Laptop bilgisayar, 1 adet Sarsılmaz
Kılınç marka T1102-04R024543 seri numaralı tabanca, şarjör ve mühimmatı ile üst aramasında elde edilen;
Samsung marka cep telefonu, simkart ve toshiba 16 gb hafıza kartı ve simkartına incelenmek üzere el
konulmuştur. Şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 01/08/2016 ila 09/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 7 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında dışarıda tespit edilen eylem ve faaliyetleri:

1- Soruşturma kapsamında olay tutanaklarından, Alınan ifadelerden, kamera görüntüleri ve fotoğraf


teşhislerinden; şüpheliMustafa KIYI olay gecesi; Hava Harp Akademisi Ölç. Değ. Şb. Müdürlüğünde yapılan
Darbe görevlendirmeleri ile Harp Akademileri Komutanlığından 2 sivil araç ile silahlı, teçhizatlı ve resmi
kıyafetli olarak Bnb. Ahmet KAYA’nın ekibinde-yönetiminde; Yzb. Murat PARLADI ve Yzb. Fatih ÖZDEMİR
ile birlikte darbeci askerlerce kapatılmış olan 15 Temmuz Şehitler köprüsündeki darbeci askerlerin sorumluları
ile görüşüp kolayca karşıya geçtiği, Ataşehir civarlarında trafiğin kapanması üzerine geri dönerek 15 Temmuz
Şehitler köprüsü girişine geldiği, burada yaşanan olaylara kısmen katıldıkları daha sonra Darbe girişimini
yöneten koordine edenlerle yapılan görüşme neticesinde Nakkaştepe civarlarında kendilerini almak için gelen
Kerime YILDIRIM idaresindeki helikoptere binerek buradan Hava Harp Okuluna geçiş yaptığı hususları tespit
edilmiş, darbe girişimde sorumlu düzeyde faaliyet yürüttüğü,

2- Harp Akademileri görevlilerince şüphelinin kolluk birimine teslim edilmesi ile ilgili tanzim edilen
tutanakta “Yine aynı iki subayın ifadelerinden Hava İstihbarat Yüzbaşı Soner MOROĞLU ( Gözaltında) ve
577
Hava İstihbarat Yüzbaşı Mustafa KIYI’nın Hava Harp akademisinde icra edilen tüm faaliyetlerde davranışları
ile diğer öğrencileri etkilemeye çalıştıkları ve dikkat çektikleri ifade edilmiştir. Bütün bu tespitlerden şüpheli
olabileceği değerlendirilen;” şeklinde ibareler bulunduğu anlaşılmaktadır.

Darbe girişimi esnasında dışarıda tespit edilen diğer eylem ve faaliyetleri:

Tespit 1: Aynı soruşturma kapsamında yakalanan, Darbe girişiminin Harp Akademileri ayağının
eylem ve faaliyetlerini yönetici düzeyde koordine eden şahıslar arasında olduğu tespit edilen Alb. Özcan
KORHAN’ın HTS incelemesi neticesinde;
16/07/2016 günü saat: 04:08 sıralarında Hava Pilot (T.C:20752137298) Hasan KAYA isimli şüpheli
05324103839hattı ile aradığı ve toplamda 44 saniye görüştükleri,
04:10’da ise Özcan KORHAN’ın Hasan KAYA’ya mesaj attığı

Yapılan bu görüşmeler esnasında;


Hasan KAYA’nın BAZ bilgilerinin HAVA ALANI YOLU YEŞILKÖY (ISTHVALANIGUNEY)
BAKIRKÖY, İSTANBUL sayılı yer olduğu,
Özcan KORHAN’ın BAZ bilgilerinin SEYRANTEPE YOLU YENI CAMLIK CAD. NO:1
ISTANBUL sayılı yer olduğu,
Yapılan incelemede; gelen HTS kayıtlarında Özcan KORHAN ile Hasan KAYA’nın yukarıda
belirtilen görüşmenin haricinde birbirleri ile başka herhangi bir görüşme olmadığı tespit edilmiştir.

Darbe girişimi anında kullanılan helikoptere pilotluk eden ve darbeci askerleri işgal bölgelerine
taşıyan Kerime YILDIRIM isimli şahsın Helikopter ile hareket halinde iken yanında bulunan diğer pilotun
Hasan KAYA olduğu, helikoptere binen şahısların Kurmay Binbaşı Ahmet KAYA, Hv. İst. Yzb. Fatih
ÖZDEMİR,Hv. İst. Yzb. Mustafa KIYI ve Hv. İst. Yzb. Murat PARLADI isimli şahıslar olduğu, Kerim
YILDIRIM da dâhil 6 şüphelinin de yakalandığı tespit edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimi öncesi görevlendirmesi hakkında ifade:

Şüpheli Yzb. Necip DİRİK’in kollukça alınan ifadesinde;

“…İlk başta 2 katlı olan binanın 2. Katında bulunan sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay Yüzbaşı
Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini
hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne
görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN, TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere
görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir öğrenci subay söyledi ancak ismini
hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra dasınıf subayımız olan Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde
bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım şeyler konuştu ancak şok içinde
olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda
çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde bir süre daha sınıfta bekledikten
sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik. Burada Harekât İstihbarat
Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir liste vardı. Aşağısı
kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Albay
Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü PINAR, Yüzbaşı
Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit KESER vardı. Yine
hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf GÜLSER, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Mustafa
Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk
SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ ve ismini
hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı." şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

-Şüpheli Mustafa Kıyı’nın katıldığı eylem ve faaliyetlere ilişkin ifadeler, birlikte hareket ettiği
Binbaşı Ahmet KAYA’nın kısmında detaylı olarak yer almaktadır.
578
9.46. Şüpheli Fatih Özdemir

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hv.
İst. Yüzbaşı

Durumu:
01.08.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alındığı, üst ve ikamet aramasında; samsung marka
cep telefonu, simkart,2 ajanda, 34 sayfa doküman, 8 gb kapasiteli Toshiba marka flash bellek, toshiba laptop,
defter elde edilerek el konulmuş, yapılan aramada sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 01/08/2016 ila 09/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 7 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında dışarıda tespit edilen eylem ve faaliyetleri:

1- Soruşturma kapsamında olay tutanaklarından, Alınan ifadelerden, kamera görüntüleri ve fotoğraf


teşhislerinden; şüpheliFatih ÖZDEMİR olay gecesi; Hava Harp Akademisi Ölç. Değ. Şb. Müdürlüğünde
yapılan Darbe görevlendirmeleri ile Harp Akademileri Komutanlığından 2 sivil araç ile silahlı, teçhizatlı ve
resmi kıyafetli olarak Bnb. Ahmet KAYA’nın ekibinde-yönetiminde; Yzb. Murat PARLADI ve Yzb. Mustafa
KIYI ile birlikte darbeci askerlerce kapatılmış olan 15 Temmuz Şehitler köprüsündeki darbeci askerlerin
sorumluları ile görüşüp kolayca karşıya geçtiği, Ataşehir civarlarında trafiğin kapanması üzerine geri dönerek
15 Temmuz Şehitler köprüsü girişine geldiği, burada yaşanan olaylara kısmen katıldıkları daha sonra Darbe
girişimini yöneten koordine edenlerle yapılan görüşme neticesinde Nakkaştepe civarlarında kendilerini almak
için gelen Kerime YILDIRIM idaresindeki helikoptere binerek buradan Hava Harp Okuluna geçiş yaptığı
hususları tespit edilmiş, darbe girişimde sorumlu düzeyde faaliyet yürüttüğü anlaşılmıştır.

FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantılı eylem ve faaliyetleri:

Harp Akademileri Komutanlığı görevlilerince şüphelinin kolluk birimine teslim edilmesi ile ilgili
tanzim edilen 01.08.2016 tarihli tutanakta;
“Hava İstihbarat Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR’in 08 Aralık 2016 tarihinde hava İstihbarat Yüzbaşı
Cihan OKUR’u ve Müteadit olaylar Hava Üsteğmen Hüseyin BALIK, Fetullah GÜLEN hakkında (Aleyhinde)
konuşmayın diye uyardığı, sizin iyiliğiz için dediği (Yüzbaşı Cihan OKUR ve Üsteğmen Hüseyin BALIK’ın
ifadelerinden) tespit edilmiştir” şeklinde ibareler bulunduğu anlaşılmaktadır.

Darbe girişimi esnasında dışarıda tespit edilen diğer eylem ve faaliyetleri:

Tespit 1: Aynı soruşturma kapsamında yakalanan, Darbe girişiminin Harp Akademileri ayağının
eylem ve faaliyetlerini yönetici düzeyde koordine eden şahıslar arasında olduğu tespit edilen Alb. Özcan
KORHAN’ın HTS incelemesi neticesinde;
16/07/2016 günü saat: 04:08 sıralarında Hava Pilot (T.C:20752137298) Hasan KAYA isimli şüpheli
05324103839hattı ile aradığı ve toplamda 44 saniye görüştükleri,
04:10’da ise Özcan KORHAN’ın Hasan KAYA’ya mesaj attığı

Yapılan bu görüşmeler esnasında;


Hasan KAYA’nın BAZ bilgilerinin HAVA ALANI YOLU YEŞILKÖY (ISTHVALANIGUNEY)
BAKIRKÖY, İSTANBUL sayılı yer olduğu,
Özcan KORHAN’ın BAZ bilgilerinin SEYRANTEPE YOLU YENI CAMLIK CAD. NO:1
ISTANBUL sayılı yer olduğu,
Yapılan incelemede: gelen HTS kayıtlarında Özcan KORHAN ile Hasan KAYA’nın yukarıda
579
belirtilen görüşmenin haricinde birbirleri ile başka herhangi bir görüşme olmadığı tespit edilmiştir.
Darbe girişimi anında kullanılan helikoptere pilotluk eden ve darbeci askerleri işgal bölgelerine
taşıyan şüpheli Kerime YILDIRIM isimli şahsın Helikopter ile hareket halinde iken yanında bulunan diğer
pilotun Hasan KAYA olduğu, helikoptere binen şahısların Kurmay Binbaşı Ahmet KAYA, Hv. İst. Yzb. Fatih
ÖZDEMİR,Hv. İst. Yzb. Mustafa KIYI ve Hv. İst. Yzb. Murat PARLADI isimli şahıslar olduğu, Kerim
YILDIRIM da dâhil 6 şüphelinin de yakalandığı tespit edilmiştir.

Tespit 2: Şüphelilerin “Çağrı Planına” ilişkin Whatsappp görüşmeleri incelendiğinde;


Fatih Özdemir Akademi: Özdemir 1 B 15.07.2016 günü saat:22.45
Fatih Özdemir Akademi: Toplanma blgesi nere abi15.07.2016 günü saat:23.04
Fatih Özdemir Akademi: Beni alabilecek olan varmı? 15.07.2016 günü saat:23.15
Fatih Özdemir Akademi: Özdemirin grup tamam15.07.2016 günü saat:23.20
Fatih Özdemir Akademi: Hacı abi Divril beyi arar mısın. Erkan için 16.07.2016 günü saat:08.54
Fatih Özdemir Akademi: Beğişe ulaşamadım 16.07.2016 günü saat:13.09
Fatih Özdemir Akademi: Beğiş 16.07.2016 günü saat:13.17
Fatih Özdemir Akademi ayrıldı …

Şeklinde görüşmeleri tespit edilmiştir.

Şüphelinin yaptığı fotoğraf teşhisi:

Şüpheli Fatih ÖZDEMİR’e olay gecesi söz konusu darbe girişmine katılan şahıslar ile ilgili kamera
görüntüsü veya fotoğraf gösterildiğinde teşhis yapabileceğini beyan etmesi üzerine Hava Harp Okulu nizamiye
girişindeki olaylara ilişkin orada yer alan askerlerin fotoğrafları gösterildiğinde söz alarak; 1 ile
numaralandırılan fotoğraftaki şahsı simaen tanıyorum. 15.07.2016 günü Üsküdar ilçesi Nakkaştepe mevkiinde
bizi helikopter ile bölgeden kaçıran Hava Pilot Üsteğmen olan ve adını Kerime olarak bildiğim bayan pilotun
yanında bu şahıs ta vardı, bu şahsın da pilot olduğunu ancak helikopter pilotu olup olmadığını bilmiyorum
şeklinde beyanlarda bulunmuş, ismi geçene ilişkin yürütülen çalışmalarda şahsın açık kimliğinin Hv Plt Ütğm.
Hasan KAYA olduğu tespit edilmiş, Hasan KAYA’nın 16.07.2016 günü saat:04.08’de şüpheli Özcan KORHAN
ile telefon görüşmesi yaptığı, Hasan KAYA’nın C.Başsavcılığımızın 2016/86190 sayılı soruşturma kapsamında
tutuklu olduğu tespit edilmiştir.

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Şüpheli Sedat ÖNDER’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Tahmini olarak saat 23:00 den sonra yürüyerek giderken kantin civarlarında Yüzbaşı olan ismini
hatırlamadığım soy ismi TOKUŞ olan şahsın arabasına binerek birlikte Hava Harp Akademisine gittik. Hava
Harp Akademisine gittiğimde benim gibi öğrenci olan sınıf arkadaşlarımdan isimlerini hatırlaya bildiğim
Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Cihan OKUR, Üsteğmen Hüseyin BALIK, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR, Üsteğmen
Yüksel KOCA, Üsteğmen Mehmet PAÇACI, Üsteğmen Emre BEZİRGANOĞLU, Üsteğmen Gürkan BEĞİŞ,
Üsteğmen Cengizhan EFE, Üsteğmen Tanju UYSAL, Üsteğmen Musa GÜLMEZ, Binbaşı Cenk ERDOĞAN,
Yarbay Gürcan ANILIRCAN dahil yaklaşık 30 kişi Hava Harp Akademisi Binasının girişindeki lobideydik.
Yüzbaşı Hacı ŞALK burada bizden yoklama aldı, daha sonra Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP bize hitaben
“Genel Kurmay Tarafından gelen emirle Sıkıyönetim ilan edildi ordu yönetime el koydu,bundan sonraki süreçte
emirlerimi bekleyin” dedi. Daha sonra biz bina içerisine dağıldık. Saat 01:00 sıralarında bina dışından bağırış
sesleri duyduk bunun üzerine kaplar kilitlendi camlar kapatıldı, ışıkları da kapatarak bir süre böyle bekledik,
hatırladığım kadarıyla saat 02:30-03:00 sıralarında binanın etrafının artık emniyette olduğu söylendi bu
saatten sonra ben bina içerisindeki gazino içerisindeki koltukta uyudum. Sabah 07:00 gibi uyandım Kurmay
Albay Levent ÖZÜARAP arkadaşlar evlerinize gidebilirsiniz demesi üzerine oradan ayrılarak evimize gittik...”
şeklinde beyanda bulunduğu,

580
2-Şüpheli Gürkan BEĞİŞ’in 08.08.2016 günü alınan ifadesinde;

“…saat:23.00 sıralarında yukarıda numarasını vermiş olduğum telefonum çaldı. Arayan Yüzbaşı
Fatih ÖZDEMİR’di. Çağırma planı devrede Akademi de toplanıyoruz dedi. ( Çağırma Planı: Türk Silahlı
Kuvvetlerinin her birliğinin kısa sürede birliklerinde toplanmalarını sağlayan arama planı genel
prosedürdür)Takiben ben da bu çağırma planı kapsamında Üsteğmen Emre BEZİRGANOĞLU nu aradım.
Çağırma planı devrede dedim. Daha sonra üzerimi giyinerek Hava Harp Akademisi binasına giderek öğrenim
gördüğümüz sınıfa girdim. Ben sınıfa girdiğimde öğrencilerden yaklaşık 8-10 kişi vardı. Yüzbaşı Cihan OKUR
yoklama alıyordu diye hatırlıyorum. Devamında şuanda kimin olduğunu hatırlamadığım kişi Üsteğmen Emre
BEZİRGANOĞLU ile beni Yarbay Yakup AYAYDIN’ın çağırdığını söyledi. Daha sonra ben ve Üsteğmen Emre
BEZİRGANOĞLU Yarbay Yakup AYAYDIN’ın yanına gittik. Yarbayın elinde askeri bir emir olduğunu gördüm
ama içeriğini bana göstermedi ve Genelkurmay Başkanlığından bir emir geldiğini ve bir bölgenin güvenliğini
sağlamaya gideceğimizi, silahlarımızı yanımıza almamızı söyledi. Devamında ben Yarbaya nereye gideceğimizi
sordum. O da bana “Yolda konuşuruz” dedi. Daha sonra eve gidip beylik tabancamı aldım….” şeklinde
beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

-Şüpheli Fatih Özdemir'in katıldığı eylem ve faaliyetlere ilişkin ifadeler, birlikte hareket ettiği
Binbaşı Ahmet KAYA’nın kısmında detaylı olarak yer almaktadır.

9.47. Şüpheli Kerime Yıldırım

Konumu:
Olay tarihinde Hava Harp Okulu Öğrenci Alayı 5. Filo Komutanlığında Pilot Üsteğmen

Durumu;
Şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 18/07/2016 ila 23/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde katıldığı olay ve eylemler;

1- 15 Temmuz 2016 Darbe girişiminde Yalova ilinde eğitim kampından, kontrolündeki helikopter
içerisinde Darbe girişiminde TRT ulus ve Digitürk baskınlarına/işgallerine aktif olarak katılan Bnb. Ali AKKAŞ
ve diğer 2 asker ile ilimiz Atatürk Havalimanına iniş yaptığı, saat;21.30-22.00 sıralarında Darbe girişiminde
TRT TV basıkının yöneten koordine eden Alb. Hüseyin ERGEZEN ile yanında bulunan Mustafa ATEŞOĞLU,
Ütğm. Oğuzhan GÜNAYDIN isimli 2016/83968 sayılı soruşturma şüphelileri ve Hava Harp Okulu
öğrencilerini TRT binasına havayoluyla helikopter ile naklini sağladığı, darbe girişminde ilimiz semalarında
darbeci askeri taşıyan helikopterlerden birinin pilotluğunu yaptığı,

2- TRT TV’ye darbeci askerlerin nakillerini sağlayıp Atatürk Hava Limanına geri geldiği, saat:24.00
sıralarında buradan hareketle Digitürk baskının gerçekleştiren Hava Harp Okulunda görevli darbeci subaylar ile
öğrencileri Vodafone Arena stadına indirdiği,

3- Vodafone Arena Stadına Digitürk baskınını gerçekleştiren darbeci askerleri indirip tekrar Atatürk
Havalimanı askeri pistine geldiği, 03.30 sıralarında Harp Akademileri Komutanlığından darbe girşimini
yöneten-koordine eden şüpheli Özcan KORHAN’ın talimatları doğrultusunda, buradan kalkış yaparak; Darbe
girişimine katılmak üzere Anadolu yakasına geçen ancak trafik ve halkın sokağa çıkması üzerine yolların
kapanması ile görev yerine intikal edemeyen şüpheli Bnb. Ahmet KAYAve ekibinde yer alan Yzb. Murat
PARLADI, Yzb. Mustafa KIYI ve Yzb. Fatih ÖZDEMİR isimli şüphelileri Üsküdar ilçesi Nakkaştepe mevkine
iniş yapıp buradan helikoptere alarak Hava Harp Okuluna intikalini sağladığı tespit edilmiştir.

Şüpheli Kerime YILDIRIM’ın Darbe yönetim-koordinasyon ekibinden olan diğer şüphelilerle


581
koordineli olarak; Darbe girişiminde kritik bir rol oynayarak kara yoluyla Darbe girişimine katılması mümkün
olmayan darbeci kanatta yer alan askeri personeli pilotluğunu yaptığı Helikopter ile işgal bölgelerine intikalini
sağlayan helikopter pilotlarından olduğu tespit edilmiştir.

Kerime YILDIRIM’ın Darbe girişimine katılan diğer şüphelileri teşhisi:

Kerime YILDIRIM’ın 05.08.2016 günü kollukça alınan ifadesinde yaptığı fotoğraf teşhisinde;
Darbe girişiminde TRT Televizyonu baskını, Digitürk baskını ve diğer eylem ve faaliyetlere
katıldıkları ve olay yerinde yakalandıkları tespit edilen şüpheliler olan Hava Harp Okulu subayları; Bnb. Ali
AKKAŞ, Yzb. Fatih AKSOY, Ütğm. Oğuzhan GÜNAYDIN,Alb. Barbaros AKÇA, Tümgeneral Fethi ALPAY,
Ütğm. Hasan KAYA, Alb. Hüseyin ERGEZEN, Bnb. Mustafa SERBEST, Bnb. Yusuf YENİHAYAT ve Harp
Akademileri Komutanlığı personeli olan dosyamızın şüphelileri Alb. ÖZCAN KORHAN, Bnb. Ahmet KAYA,
Yzb. Murat PARLADI isimli şüpheliler olmak üzere 12 şahsı fotoğraflarından teşhisle, bu şahısların Darbe
girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında soruşturmaya konu eylem ve faaliyetlere aydınlatan beyanlarda
bulunmuştur.

-Yine şüphelinin alınan ifadesinde 15 Temmuz Darbe girişimine aktif olarak katıldığı tespit edilen,
yukarıda belirtilen fotoğraf teşhisinde yer alan 12 şahsında aralarında bulunduğu 20 şüphelinin eylem ve
faaliyetleri hakkında aydınlatıcı beyanlarda bulunduğu tespit edilmiştir.

Kerime YILDIRIM’ın Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Şüpheli Fatih ÖZDEMİR’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Boğaz köprüsündeki kalabalıktan dolayı geçemedim orada kaldık, üzerimizde resmi üniformalar
halde aracın içerisinde yaklaşık 2 saat beklemeye başladık, bu sırada Cumhurbaşkanı da halkı sokaklara
çağırmıştı gittikçe kalabalık arttı, kalabalığın tepkisini çekmemek için üniformamızın üzerini çıkartarak
üniformaların üst kısmını aracın içerisine bıraktık, ben o anda araçta bulunan gri renkli bir tişörtü üzerime
giydim, mavi renkli sivil bir şapkayı kafama geçirdim, Murat PARLADI da üzerinde bulunan uçuş tulumunu
beline kadar sıyırdı ve bel kısmında sıyırdığı kısmı bağladı, üzerinde bulunan siyah tişörtü de bağladığı kısmın
üzerine örttü, Mustafa KIYI nın altında üniforma pantolon üstünde de beyaz renkli kolsuz fanila vardı, Ahmet
KAYA nın altında üniforma pantolon üstünde, kamuflaj içine giydiğimiz haki yeşil renkli tişört vardı, biz bu
şekilde araçtan dışarı çıktık yarım saat kırkbeş dakika köprüde bekledik, üniformamızın alt kısmının üzerimizde
olmasından dolayı halen tepki çekebileceğimiz düşüncesi ile dikkat çekmemek için birbirimizden uzaklaşarak
orada bulunan dereden geçtik Nakkaştepe de bulunan Koç’un evi diye bilinen bölgeye intikal ettik, burada
Kaya Binbaşı işaret ederek bizi bir araya topladı ve bize hitaben “helikopter çağırdım bize almaya gelecekler”
dedi. Yaklaşık 5 dk sonra bulunduğumuz yere Nakkaştepe civarına UH1H tipinde Helikopter geldi o anda
Helikopteri Pilot Üsteğmen Kerime kullanmaktaydı, Kerime nin yanında da Üsteğmen ismini emniyette
öğrendiğim Hasan olduğunu gördüm.Biz 4 kişi bu helikoptere hızlı bir şekilde bindik ve oradan havalandık,
helikopter ile Hava Harp Okulunun Atatürk Hava Limanının apronuna saat: 05.30 sıralarında iniş yaptık,
indikten sonra 50 mt yürüdükten sonra ileride bir odanın içerisine girdik yorgun olduğum için içeride bulunan
sandalyeye oturdum orada uyuya kalmışım…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Fatih ÖZDEMİR’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat:03.00 gibi kalabalık iyice artmıştı. Daha sonra ön araçtan Ahmet KAYA bana telefon etti.
“Kalabalık artıyor. Askerler atış yapıyor. Araçtan çıkmamız gerek.” Dedi. Araçları olduğu yerde bırakarak
araçlardan çıktık. Yolun sol tarafına Altunizade tarafına doğru geçtik ve yol dışında ağaçlık alanda buluştuk.
Bnb. Ahmet KAYA; “Burda durmamız tehlikeli, Akademiye dönmek için arayıp helikopter çağıracağım.” dedi.
Kimi aradığını bilmiyorum ancak bir yerlere telefon etti, askerin atış yaptığını, emniyette olmadığımız ve
helikopterle alınmamızın mümkün olup olmadığını sordu. Bu arada çalılıkların içerisinde bekledik.
Muhtemelen telefon ettiği yerden helikopterin inebileceği bir düzlük olup olmadığı sorulmuş olmalı ki
çalılıklardan çıkarak Nakkaştepe’ye doğru yürüdük. Helikopterin iniş yapabileceği bir düzlük aradık. İmperyal
582
ibareli bir binanın arka tarafında helikopterin inebileceği yeterlilikteki kavşak’a geldik. Ahmet KAYA binbaşı
telefonla görüştüğü kişiye yerimizi tarif etti. Burada yaklaşık 30 dk bekledik ve helikopter geldi. Bizi aldı.
Helikopteri kullanan bir bayan ve yanında yüzü bize dönük olmayan ve tanımadığım diğer erkek pilot vardı.
Helikopteri Kerime isimli bayan pilot kullanıyordu. Buradan helikopterle ayrıldık. Saat:04.30 sıraları idi. Ben
helikopterin bizi harp akademilerine indirmelerini bekliyordum ancak Bnb. Ahmet KAYA buraya inmenin
mümkün olmadığını söyledi. Emniyetli yer olarak; Bakırköy Yeşilyurt’ta bulunan Hava Harp Okuluna
ineceğimizi söyledi. Helikopter bizi Hava Harp Okulu girişi olan Havuzlu Kavşağın bulunduğu destek kıtaları
girişinden birlik içerisine bıraktı…”şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Görgü tanığı Erdem SEVİM isimli şahsın kollukça alınan ifadesinde;

“…gece saat tam olarak hatırlamıyorum ama 3-4 sıralarıydı galiba, komutanlığın girişinde bulunan
otoparka bir taşıyıcı helikopterin yaklaştığını gördük. Helikopter silahsızdı ancak içinde silahlı biri olabilirdi.
Askerlere silahlarını doldurmalarını söyledim ve helikopteri takip etmeye başladık. Helikopter alçaldı, yere 1 m
kala inmekten vazgeçti ve tekrar havalanarak ayrıldı. Helikopterin içini görmedim. Hava karanlıktı. Ertesi gün
sabah, koç şirketler gurubunun güvenliğinden öğrendiğim kadarı ile bu helikopter tam şirketin önüne anayola
inmiş, buradan 4 asker almış ve ayrılmış…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Ahmet KAYA’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…saat 04:00 sıralarında Ali Orhan TOLLUOĞLU nu arayarak hala köprü girişinde bir yerde
olduğumuzu ve bir yere gidemediğimizi söyledim. Kendisi de bana bir bakın eğer sizi helikopterle inip
alabileceğimiz bir yer varsa aldıralım sizi oradan dedi. Bende buranın helikoptere uygun bir yer olmadığını
söyledim. Bizde burada tankların ateş sesleri ve vatandaşın protestoları arasında kalmamız bize sorun
yaratacağını düşündüğümüzden geldiğimiz 2 aracıda orada bırakarak Nakkaştepe ye doğru yürümeye
başladık. Bu yürüme mesafemizin süresi içerisinde TOLLUOĞLU ile belli aralıklarla telefonla konuşuyordum.
Bir ara beni Özcan KORHAN albay da beni aradı ve nerede olduğumuzu sordu bende yerimizi söyledim ve
telefonu kapattı. Saat 04.30 civarında bana kayıtlı olmadığım bir numaradan “hocam neredesiniz ben Hasan”
diye bir mesaj geldi. Bende mesajdan Hasan KAYA üsteğmen olduğunu anladım ve kendisini aradım. Bu sırada
bizde Nakkaştepe de bulunan koç un binasının önünde bulunan geniş bir yol civarına varmıştık. Daha sonra
ben Hasan KAYA ile telefonla konuştuğumuzda helikopterin içerisinde olduğunu ve bizi almaya geldiklerini
anladım. Zaten civarımızda da helikopter sesleri de yakın mesafeden gelmekteydi. Bulunduğumuz yeri telefonla
tarif edebildiğim kadar ettim ve karanlıkta telefonunda ışığını kullanarak bizi bulmalarını sağladım. Helikopter
bulunduğumuz yere indi ve bizi aldılar. Helikoptere bindiğimizde Kerime Kumaş YILDIRIM üsteğmen ve Hasan
KAYA nın olduğunu gördüm. Bindikten sonra Ali Orhan TOLLUOĞLU arayarak helikoptere bindiğimizi ve
akademiye geleceğimizi söyledim. Kendisi de bana hayır akademiye değil Harp okuluna gideceğimizi söyle ki
zaten bizi alanlar ilk olarak rotayı harp okuluna yöneldiklerini oraya gidecekle belliydi. Yaklaşık 15 dk sonra
harp okuluna biraz uzaklık mesafesi olan helikopter pistine indik. İndikten sonra burada akademide öğretim
elemanı olan Murat DİVRİL ve öğrenci Selim İSTANBUL ve siman tanıdığım birkaç öğrenci daha vardı…”
şeklinde beyanda bulunduğu,

5- TRT TV Ulus binası işgalini gerçekleştiren ekipten şüpheli Metin Mustafa ATEŞOĞLU’nun
kollukça alınan ifadesinde;

“…Okulda yaklaşık olarak 10 kadar öğrenci olduğunu öğrendim ve Albay Hüseyin ERGEZEN’e
bildirdim. Saat:23-23.30 sıralarında Benimle birlikte Albay Hüseyin ERGEZEN, Üstteğmen Oğuzhan
GÜNAYDIN, Helikopter pilotu Üsteğmen Kerime YILDIRIM ve okulda bulunan öğrencilerden 5-6 tane
kadarını da yanımıza alarak H1H model nakliye helikopterine bindik. Helikoptere bindiğimiz esnada ben ne
olduğunu anlamaya çalışırken Hüseyin Albay Bana TRT’nin Ulus’taki binasının yerini tespit için Navigasyona
girmemi söyledi...” şeklinde beyanda bulunduğu,

6- TRT TV Ulus binası işgalini gerçekleştiren ekipten şüpheli Erhan AKA’nın kollukça alınan
ifadesinde;
583
“…Saat:22.40 sıralarında araç hareket etti okulun karşısında bulunan 5. Flo komutanlığına geçtik.
Araçtan indik, araç bizi hangar ın önüne getirdi hangar ın önünde üsteğmen Kerime KUMAŞ tek başına
duruyordu.. Albay Hüseyin ERGEZEN üsteğmen Kerime KUMAŞ’a helikopteri çıkar talimatını verdi. Daha
sonra üsteğmen Kerime KUMAŞ ta gelin helikopteri çıkartacağız dedi bizde onu takip ettik. Hangarda bulunan
modelini UH-1H olarak bildiğim helikopteri iterek hangardan çıkarttık.Albay Hüseyin ERGEZEN ve üsteğmen
Kerime KUMAŞ helikopterin ön kokpitine geçti helikopteri çalıştırdılar bize Albay Hüseyin ERGEZEN Ben ve
yanımda bulunan arkadaşlarımıza helikoptere binmemiz talimatını verdi. Ben benimle beraber devrelerim;
Burak YILMAZ, Fatih FENT, Şamil KARTAL, Cahit CANOĞLU, rütbelilerden Yüzbaşı Metin Mustafa
ATEŞOĞLU, üsteğmen Oğuzhan GÜNAYDIN, rütbesi teğmen yada üsteğmen olan tanımadığım biri daha vardı.
Helikopter kalktı biz emir sorgulanmadığından dolayı bi şey soramadık. Yaklaşık 5 dk bir uçuştan sonra TRT
ulus Binasının yakınına indik. İndiğimizde saat tam olarak hatılayamıyorum kaçtı. İndikten sonra Albay
Hüseyin ERGEZEN beni takip edin dedi. Üsteğmen Kerime KUMAŞ hariç hepimiz Albay Hüseyin ERGEZEN’ i
takip ettik. Üsteğmen Kerime KUMAŞ ise biz indikten sonra tekrardan havalandı…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

7-TRT TV Ulus binası işgalini gerçekleştiren ekipten şüpheli Cahit CANOĞLU’nun kollukça alınan
ifadesinde;

“…Saat 22.30 sularında Albay Hüseyin ERGEZEN binaya girdi. Emriyle birlikte servis aracına
bindik ve 5. Filoya hareket ettik. Vardıktan sonra Üsteğmen Kerime KUMAŞ’da geldi. Albay Hüseyin
ERGEZEN’in emriyle hangarda bulunan helikopteri dışarı çıkardık. Helikopterde Albay Hüseyin ERGEZEN,
Üsteğmen Kerime KUMAŞ, Üsteğmen Oğuzhan GÜNAYDIN, ismini hatırlamadığım bir üsteğmen,
arkadaşlarım Fatih FENT, Şamil KARTAL, Erhan AKA, Burak YILMAZ ve ben vardık. Albay Hüseyin
ERGEZEN’in telefonundaki adrese gitmek için havalandık. Helikopter ineceği zaman Yüzbaşı Mustafa Metin
ATEŞOĞLU TRT ulusa geldiğimizi silahların kurma kolunu çekmemizi, emniyetini açmamızı, herhangi bir
tehdit görüldüğünde hedef gözetmeksizin ateş etmemizi emretti…” şeklinde beyanda bulunduğu,

8-TRT TV Ulus binası işgalini gerçekleştiren ekipten şüpheli Mustafa Furkan YILDIRIM’ın alınan
ifadesinde;

“…Binanın girişinde içeride silahlara mühimmat basılıyordu, ben de yardım ettim, daha sonra yine
bu arada Oğuzhan Üsteğmen ile birlikte yanımızda 2 Harbiyeli öğrenci olduğu halde başka bir binaya silah
götürdük, döndüğümüzde iki yüzbaşı, iki binbaşı ve bir de alay komutanının binanın önünde olduklarını
gördüm, Alay Komutanı Hüseyin ERGEZEN, diğerlerinin isimlerini sonradan öğrendim, Binbaşı'lardan birisi
Ali Akkaş, Yüzbaşılardan biri ATEŞOĞU diğeri de Fatih Aksoy’du. Alay komutanı rütbeli personel sayının
eksik olduğunu söyledi, böyle olunca herkes bana dönüp baktı, normalde onların hiç biri benim sicil amirim
veya komutanım değildi, Alay Komutanı benim de onlarla gitmemi emretti, ortam biraz gergindi, ben de
öğrenci alay komutanı olması sebebiyle kendisine çok şey soramadım. Bizleri araçlara bindirerek destek grup
komutanlığına götürdüler, burada bir helikopterin yanında araçtan indik, bir helikoptere bindik, bu
helikopterde Albay Hüseyin ERGEZEN, Üsteğmen Oğuzhan Günaydın, pilot olarak sadece adını Kerime olarak
bildiğim bayan üsteğmen vardı, helikopter içerisinde toplam öğrenciler dahil 11- 12 kişiydik, nereye
gideceğimiz helikopterde de söylenmedi. Helikopter havalandı, boğaz üzerinde hareket ediyordu, helikopterden
boğaz köprüsüne yaklaştığımızda köprünün trafiğe kapalı olduğunu gördüm, alçalmaya başladık, burada TRT
yazan aydınlatmalı bir tabela gördüm ve bu binanın bulunduğu bahçeye indik." şeklinde beyanda bulunduğu,

9- Digitürk binası işgalini gerçekleştiren ekipten şüpheli Mustafa DURAN’ın alınan ifadesinde;

“…Saat 23:00 sıralarında otobüs hareket etti, yolda giderken Yüzbaşı Fatih Aksoy telefon
konuşması yapıyordu, henüz birlikten çıkmadan otobüsü durdurdu, beni ve 10 öğrenciyi helikopter pistine
götürdü, kendisi de yanımızdaydı burada bir helikoptere bindik, helikopter hareket etti, ben helikopterde
İstanbul'da kalkışma yapan kişilere hareket için gideceğimizi düşündüm, ancak helikopter Hava Harp
Okulu'nda bulunan yeşil bir alana indi. Helikopterde ki helikopterlerden biri Üsteğmen Haşan Kaya idi, ancak
584
diğerini tanımıyorum. Helikopterden inip biraz yürüdük, Yüzbaşı Fatih Aksoy telefon ile görüştü, tekrar
helikoptere bindik, tekrar havalandık, bu kez Hava Harp Okulu destek bölgesine indik, burada daha öncesinde
ortalarda görmediğim Binbaşı Ali Akkaş'ı yanın da öğrenciler ile birlikte gördüm, burada Binbaşı Ali Akkaş
bizi gruplara ayırdı, benim bindiğim helikoptere benim ile birlikte 9-10 tane öğrenci bindi, bu helikopterin
pilotu Üsteğmen Kerime Yıldırım idi. Pilota kalkmadan komutanlarımızdan birisi, önde gidecek olan
helikopteri takip etmesini ve Vodafone Arena Stadı'na inmesini söylemişti, hareket edip bir süre sonrada
Vodafone Arena Stadı'na indik. Buraya indiğimiz de Yüzbaşı Fatih Aksoy ile öğrenciler oradaydı, muhtemelen
öndeki helikopterden inmişlerdi." şeklinde beyanda bulunduğu,

10-Olay gecesi Yalova ilinden kalkan helikopterde yer alan ekipten şüpheli Mustafa BOSTAN’ın
alınan ifadesinde;

“… Bulunduğumuz yerden ikimiz bir araç ile bavuldaki mühimmatı da yanımıza alıp helikopterin
bulunduğu bölgeye gittik, helikopter Yalova'dan İstanbul'a dönecek helikopterdi, biz de bu helikoptere bindik,
bu helikopterde bizim dışımızda ismini bilmediğim bir teknisyen ile Üsteğmen Kerime Yıldırım vardı, bayan
üsteğmen helikopterin pilotuydu. Helikopter 19.00 sıralarında havalandı. Tahminen 20 dakika sonra Atatürk
Havalimanı'nın VIP kısmının arka tarafında bulunan 5. Filo Komutanlığı pistine indik, helikopterin yanına bir
araç çağırıldı, helikopterden, ben, Binbaşı Ali Aktaş ve Pilot Üsteğmen Kerime Yıldırım indik ve valizi de
alarak lojmanlar bölgesine gittik. Burada yanılmıyorsam 12. Kol Komutanı olduğunu hatırladığım Yüzbaşı
Metin Mustafa Ateşoğlu ile karşılaştık. Bu kez Binbaşı Ali Aktaş'ın aracı ile ben, Binbaşı ve Yüzbaşı Metin okul
bölgesine gittik. Pilot Üsteğmen bizimle gelmedi." şeklinde beyanda bulunduğu,

11-Olay gecesi TRT binasını işgalini gerçekleştiren ekipte yer alanşüpheli Oğuzhan GÜNAYDIN’ın
alınan ifadesinde;

“… Saat:23.00 itibariyle Hüseyin ERGEZEN albay bir helikoptere doğru yönlendi. Helikopteri
kullanmak için üsteğmen Kerime Yıldırımı aramamı söyledi. Bu sırada Kerime Üsteğmen kendiliğinden geldi.
Hüseyin albay uçmak isteyince Kerime üsteğmen tek pilot olduğunu, uçamayacağını söyledi. Ancak Hüseyin
Albay kendisinin ikinci pilot olacağını söyledi. Ben, Hüseyin albay, kerime üsteğmen, Mustafa Furkan Yıldırım
üsteğmen, metin yüzbaşı, bir kaç Harbiyeli, Hüseyin Albayın emir astsubayı birlikte helikoptere bindik. Hüseyin
Albay TRT Ulus binasına gidiyoruz dedi. Kerime Üsteğmen bu yeri bilmediğini söyleyince Hüseyin albay tarif
etmeye başladı. 10-15 dakikalık uçuşun sonunda ulustaki bir binanın yanına indik. Anladığım kadarıyla burası
TRT binasıydı." şeklinde beyanda bulunduğu,

12-Olay gecesi Vodafone Arena ve DİGİTÜRK binası işgalini gerçekleştiren ekipte yer alanşüpheli
Ali AKKAŞ’ın alınan ifadesinde;

"… Ben de kendi kol komutanı Yüzbaşı Fatih AKSOY' u çağırarak durumu anlattım. Benim diğer kol
komutanım Fatih BUYRUK İspanya da görevli olması nedeniyle o gün yoktu. Daha sonra ben teğmen Mustafa
BOSTAN ile birlikte helikopterle saat 19.40 civarında Yalova’dan kamptan hareketle İstanbul Atatürk
Havalimanının yanında bulunan Hava Harp Okulunun VİP girişinin yakın her zaman normal inişleri yapıldığı
hangarlann olduğu yere yaptık. İnerken karartma ve acli bir iniş yapılmadı. Normal bir iniş yapıldı. Hava da
zaten aydınlıktı. İndiğimizde saat 20:20'idi. Bizi getiren helikopter kullanıcısı ise üsteğmen Kerime
YILDIRIM'dır. Bir de helikopterde teknisyen astsubay vardı. İndikten sonra bizi karşılayan astsubaylar bir
askeri araç tahsis ederek bizi ikamet etmiş olduğum Yeşilyurt Hava Lojmanlarında bulunan 6/2 ye bıraktık.
Gelmiş olduğum diğer personeller de aynı lojmanlarda kaldığı için onlar da evlerine gitti." şeklinde beyanda
bulunduğu,

13-Olay gecesi TRT binasını işgalini gerçekleştiren ekipte yer alan şüpheli Burak YILMAZ’ın alınan
ifadesinde;

“…Hücum yeleklerimiz ve her birimizde dörder dolu şarjör mermi vardı. Ayrıca 1 şarjör de
tüfeklerimizde vardı. Silah mühimmatı doldurma talimatını Yüzbaşı Mutafa ATIŞOĞLU verdi. Bir arkadaşım
585
Yüzbaşı Mustafa ATlŞOĞLU'na komutanım ne oluyor diye sordu. O da saçma sorular sormayın. Ne
emrediyorsak ona itaat edin dedi. Bizde bir şey soramadık. Servislerin hazır bulunduğu yere gittik. Orada alay
komutanı hava pilot kurmay Albay Hüseyin ERGEZEN'de vardı. Bize servislere binmemizi söyledi. Servise
binerek 5. Filoya ait VİP akron denen bölgeye gittik. Hangarın yanına gittik orda bir helikopter vardır.
Helikopteri iterek dışarı çıkarmamız emredildi. Emreden Mustafa ATIŞOĞLU yüzbaşıydı. Helikopterin
komutanı Kerime YILDIRIM üsteğmen geldi. Ben ve 4 askeri öğrenci arkadaşım ile Albay Hüseyin ERGEZEN,
üsteğmen Kerime YILDIRIM, Üsteğmen Oğuzhan GÜNAYDIN, Yüzbaşı Mustafa ATIŞOĞLU, astsubay Mustafa
ve ismini bilmediğim bir üst teğmen ile birlikte helikoptere bindik. Mustafa yüzbaşı helikoptere ateş edilebilir
dikkatli olun dedi. Bizde şaşırdık ve korktuk. TRT binasının üzerinde bir kaç daire çizip oraya indik. Bizi askeri
personel karşıladı. Hüseyin ERGEZEN albay orada bulunan askeri personelin başındaki kişiyle el sıkıştı. Hatta
ona sizin burada olduğunuzu bilseydim gelmezdik dedi. TRT binasının içerisine girdik. Bahsettiğim TRT binası
denize yakın bir binaydı. Oğuzhan üsteğmen ve Mustafa ATIŞOĞLU yüzbaşı binanın giriş kısmında
beklememizi söylediler. Saat 00.00-01.00 sıralarıydı. Ayrıca biz okuldan TRT binasına gelene kadar kimsenin
telefonu açmaması talimatı verilmişti." şeklinde beyanda bulunduğu,

14- Olay gecesi Vodafone Arena ve DİGİTÜRK binasını işgalini gerçekleştiren ekipte yer alan
şüpheli Mehmet Fatih ÇETİN’ın alınan ifadesinde;

"… Ben de şüphelenerek Yüzbaşı Mustafa Metin ATEŞOĞLU' na "ne yapıyoruz, ne oluyor" diye
sordum. Bana "senin ağzına sıçarım, ne sorguluyorsun, savaşta bir kez tereddüt edersen kaybedersin, senin ne
bok olduğun belli oldu" dedi. Sonra bizi mermi doldurma işi bittikten sonra otobüslerle 5. Floya götürdüler.
Başımızda alay komutanımız Hüseyin ERGEZEN vardı. Bizim aramızdan bazı arkadaşları ayırarak Mustafa
Metin ATEŞOĞLU ve Hüseyin ERGEZEN in komutasında olan helikoptere bindirdiler. Biz 6 kişi orada kaldık.
Biz ne yapalım diye sorunca, piste bekleyen helikopterin başında beklememizi emrettiler. Soru sormamızı
yasakladılar. Daha sonra Ali AKKAŞ binbaşı geldi. Bize, İşid'in saldırı yaptığını, bizim polise takviye kuvveti
olarak gittiğimizi söyledi. Helikoptere bindirdi. Başımızda astsubay ismini bilmediğim Mustafa isimli bir
komutan vardı. Helikopteri süren üsteğmen Kerime YILDIRIM, yanımda sınıf arkadaşlarım olan Cem EPÇİM,
Seyit Ahmet ŞAHİN, Enes DEMİRCİ, Samit COŞKUNÇAY, Muharrem UĞURDOĞAN ve ben vardım. Bir de
yanımızda 6 tane de 1. Sınıf öğrenci vardı ancak isimlerini bilmiyorum. Helikoptere tam teçhizatlı olarak
bindik. Öğrenciler olarak aramızda çatışmaya gittiğimizi, birbirimize helallik verdik. Daha sonra Beşiktaş
Vodafone Arena stadına indik. Biraz bekledikten sonra bir helikopter daha geldi. Onlarla birlikte stattan çıktık.
Otobüsü durdurmak için havaya ateş açıldığını gördüm. Ben o anda stadın kenarında midem bulandığı için
kustum. Otobüse bindik ve bizi bir yerde indirerek 50-100 metre sonra Digitürk binasının önüne vardık. Beyaz
bir araçla 3-4 kişiden oluşan sivil polisler vardı. Komutanlar sivil polislerle konuşuyordu." şeklinde beyanda
bulunduğu,

15- Olay gecesi Vodafone Arena ve DİGİTÜRK binası işgalini gerçekleştiren ekipte yer alan şüpheli
Muhammed Harun EKİZ’ın alınan ifadesinde;

"Atatürk havalimanında bizim okula ait bir bölüm vardır. VİP diye söylenir. Helikopterle tekrar
oraya gittik. Helikopterden indik. 5-10 dakika sonra farklı bir helikoptere bindik. Arkadaşım Muhammet Taha
Neiyi burada başka bir helikoptere bindirildi. İnme sırasına göre ikinci helikopterin içindeydim. Pilotumuz
bayandı. Üsteğmen Kerime Kumaş tı. O helikopterde havalandı. Bizi İnönü stadının içine indirdi. Bizden başka
önce bir daha sonra da ayrı bir helikopter olmak üzere 3 araç stada indi. İçindeki askerleri bırakan helikopter
tekrar havalanıyordu. Bu kez diğeri stada iniyordu. Hatırladığım kadarıyla stadın park giriş kapısını kırıp
dışarıya çıktık. Meydana indik." şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.48. Şüpheli Hüsamettin Harmancı

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Plan Program Şube
Müdürü-Personel Kurmay Binbaşı

586
Durumu:
17.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, üst aramasında elde edilen; Samsung s3
cep telefonu, vodafone simkart, ikamet aramasında elde edilen T1102-038010592 seri numaralı Sarsılmaz
marka tabanca ve 49 adet 9x19 mm fişek, Samsung marka bataryası bulunmayan laptop, Lenova marka laptop,
parçalanmış halde HGST marka 750 gb harddisk, incelenmek üzere el konulmuş, incelemesi neticesinde;
lenova laptopun seagate marka hardiskinde suç ve suç unrusuruna rastlanılmamış, samsung marta bataryasız
laptop ve parçalanmış halde HGST marka 750 gb harddisk’in imaj-export işlemi gerçekleştirilememiş, samsung
marka cep telefonunda; 15-16.07.2016 tarihli Whatsappp yazışmalarında“Tsk açıklama, yönetime el koyuldu”
şeklinde bildirimlerde bulunduğu tespit edilmiş, Şüpheli 22.07.2016 günü sevk edildiği Hakimlikçe
tutuklanmıştır.
-Şüphelinin ikamet aramasında elde edilen; parçalanmış halde HGST marka 750 gb imaj-export
işlemi gerçekleştirileyen harddisk’in fotoğraflardan görüleceği üzere sert bir cisimle (Çekiç, balyoz vb.) üzerine
vurularak parçalandığı, içerisindeki veri depolamaya yarayan platter adlı plakaların söküldüğü, yerinde
olmadığı, iletim kanallarının parçalandığı tespit edilmiş, bu eylemin, şüphelinin delilleri kararma-yok etme
adına yürüttüğü bir faaliyet olduğu değerlendirilmektedir.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

15 Temmuz Darbe girişminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 3)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 akşamı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme
ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 21 kişinin katılımı ile gizliliğe riayet edilerek, kapı içeriden kilitlenmek
sureti ile düzenlenen “DARBEYE YÖNELİK SON KOORDİNASYON TOPLANTISI” olduğu anlaşılan
toplantıya katıldığı,

2- (OLAY 4)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Şube Müdürü olarak
görev yaptığı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan;
Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak
kullanılması, burada Koordinasyon toplantıları düzenlenmesi, yine Darbe girişimi esnasında yapılan
görevlendirmeler ile öğretim üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderilmesi hususlarına katıldığı,

3- (OLAY 5)olarak belirtilen, Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademisinde Komutanlığı
binasında meydana gelen; Darbe Karşıtı olduğu bilinen Hava Harp Akademisi öğrenci subaylarından Yüzbaşı
Cihan OKUR ile Üsteğmen Hüseyin BALIK’ın Darbe girişimine katılanlarca akademi amfilerinde rehin alınıp
silah, telefonlarına el konulması, kemer ve bağcıkları çıkartılarak başlarına silahlı öğrenci subayların nöbet el
konulmak sureti ile Hava Harp Akademileri Akademileri Anfilerinde zorla alıkonulması eylemine katılanlar
arasında yer aldığı, kamera kayıtlarının incelemesi neticesinde; Yzb. Cihan OKUR’u tuvalete götürdüğü,

4- (OLAY 6)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya
alınmadığı, 01:30’da kamera görüntülerinden Bnb. Cenk Erdoğan (tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK,
Yzb. Hakan AKBULUT (tutuklu) ve Yzb. Duran YILMAZ (tutuklu) ile hava harp akademisi ana giriş
kapısından çıktığı, sonrasında söz konusu personelin otoparkta harp akademileri güvenlik timi tarafından
yakaladığı, dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah
kullanmaya yönelik olan hareketler yapıldığı, bu olaydan sonra Kd. Bçvş. Yavuz Yücel ile birlikte Alb. Levent
Özüarap’ın aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek
binayı savunduğu, Alb. Levent Özüarap’ın telefonla konuştuğu ve bina girişinde dört personel mevzi alarak
bekledikleri, saat 01:43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin
kapıyı açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58
arasında diğer kameradan tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği, pencereden atlayan personel Ütğm.
Osman Albayrak (tutuklu), Ütğm. Ömer Faruk Saygı (tutuklu), Ütğm. Mehmet Genç (tutuklu), Yzb. Uğur
Erdemir (tutuklu), Yzb. Serkan Kaya ve Yzb. Oğuzhan Yüksel (tutuklu) olduğunun tespit edildiği, Yzb. Uğur
587
Erdemir, Yzb. Serkan Kaya ve Yzb. Oğuzhan Yüksel 2 numaralı nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava
Harp Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi için bu tür bir hareketle binaya girdikleri,
saat 01.56 sularına kadar ortamın biraz sakinleştiği ancak saat 01.56’da Dz. Kur. Bnb. Veysel Yılmaz ve
arkasından birçok öğrenci subayın ellerinde silahları ile indiği; bir ara merdivenlerden çıkan Dz. Bnb. Veysel
Yılmaz’ın sonrasında elinde tabanca ile hava harp akademisi ana giriş kapısına indiği, kapı önünde toplanma
sonrasında muhtemelen Dz. Kur Bnb. Veysel Yılmaz’ın gruba konuşma yaptığı ve sonrasında gruptan birçok
kişinin telefonla bir yerleri aradığı, müteakiben kapıya dışarıdan bir grup gelmiş ve kapı açılarak grup içeri
alındığı, grubun Ütğm. Veysel Keleşoğlu, Ütğm. Ali CAN ve Ütğm. Abdullah Göktaş olmak üzere üç kişi
olarak tespit edildiği, bundan sonra personel kapı önünde mevzi almaya devam ettiği, mevzi alan personel
ellerinde tabancaları ile Ütğm İbrahim Alaca, Bnb. Hüsamettin Harmancı ve Ütğm. Ali Can olarak tespit
edilmiş, şüphelinin binayı silahla savunanlar arasında yer aldığı, müdahale için gelen Güvenlik timine silah
kullanmaya yönelik faaliyetlere katıldığı,

5-Şüpheliler hakkındaki Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen 17.07.2016 tarihli rapor
içeriğinde;Olay gecesi darbe görevlendirmesi ile Atatürk Havalimanını işgal için araçlarıyla giden ancak yol
kapanması üzerine akademiye geri dönen, bilahare akedemiye inen helikopter ile Atatürk Havalimanına
gittikleri tespit edilen Soruşturma şüphelileri olan ve Murat DİVRİL, Ümit KESER, Serkan KAYA, Selim
İSTANBUL, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Uğur ERDEMİR (yolun kapanması üzerine geri
dönüşlerinde)16 Temmuz 2016 günü saat:01:30 Sıralarında 34 EY 4761 plaka sayılı Peugeot marka minübüs ile
uçuş tulumları ile 2 No’lu nizamiye bölgesine geldikleri, giriş kapısından kart göstermeden içeriye girdikleribu
esnada Murat DİVRİL’in nizamiye nöbetçi subayını oyaladığı,Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm.
Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA, Hv. Plt. Ütğm. Osman ALBAYRAK ve Hv. Per. Kur. Bnb.
Hüsamettin HARMANCI’nın Murat DİVRİL’in grubu ile 2 nolu nizamiye bölgesinde karşılaştıkları,34 GR
9659 Hundai X35 model (Araç sahibi Üsteğmen Osman ALBAYRAK) ile bunlardan bir kısmını araçlarına
almak suretiyle lojmanlar istikametinde hareket ettikleri, daha sonra karşılanan Murat DİVRİL’in ekibinin
Selim İSTANBUL’a ait 34 VK 9948 plakalı aracın saat:01:41 sıralarındaHelikopter pistine giderken görüldüğü,
araç terk edilmiş olduğu, Murat DİVRİL ve ekibinin buraya gelen helikopterle Atatürk Havalimanına gittikleri
tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında diğer tespitler:

Ölçme Değerlendirme Şube Müdürü odasında yapılan Darbe Görevlendirmeleri ile Öğretim Başkanı
Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından şüpheli Hüsamettin HARMANCI’ya “AVEA Genel
Merkezi’ ne 2. Sınıf Öğrenci Subaylardan Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Osman
ALBAYRAK, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte
gitmesi” tebliğ edildiği,16 Temmuz Saat:01.10 sıralarında Hava Harp Akademisinden Hava Pilot Üsteğmen
Osman ALBAYRAK ve aracın arkasında Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Ömer
Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte hareket ederek 2 Nolu Lojman
Nizamiyesine geldikleri,Nizamiyede bulunan dubaların kalkmış olduğun gördükleri, H. HARMANCI’NIN
arabadan indiği ve orada görevli asker ile konuştuğu, çıkışların yasaklanması ve güvenlik timinin müdahale için
bölgeye gelmesi ile buradan kaçarak Hava Harp Akademisine geri geldikleri tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimi faaliyetleri hakkında ifadeler ve tespitler:

1- Müşteki Hüseyin BALIK’ın ifadesinde;

“…O sırada Hamdi ACAR Albay elinde küçük bir kağıtla içeri girdi. Kağıttan soyadları okumaya
başladı…” ,“…üstünü ara dedi ve bende üstümü arattım sonra Adem İNCİKLİ sizi burada iki üç gün misafir
edeceğiz dedi. Bu arada aramızda gergin bir ortam vardı konuşmalarımızda yüksek sesle bağırıyordum ancak
şu an ne şekilde bağırdığımı hatırlamıyorum sonra odaya girmeden Önce ADEM İNCİKLİ yarbaya son bir
isteğim var CİHAN OKUR yüzbaşıyla helalleşmek istiyorum dedim oda tamam dedi cihan yüzbaşıyla sarıldık
helalleştik ve odamıza girdik kapıların kapanmamasını istedim kabul etti ancak oturmam gerektiğini söyledi
sonra tam o giderken dedi ki ben silah ve telefonlarınız için tutanak tutturacağım dedi benim kapımda Yavuz
588
YÜCEL ast. ve Volkan KIZILKAYA ast. Cihan yüzbaşının kapısında Sedat üstğ. ve Cengizhan üstğ. Güvenliği
sağlıyordu İNCİKLİ tutanak tutturacağım dedi ve gitti ben bağırınca Levent OZÜARAP albay benim
bulunduğum oda girdi ve ne oluyor burada dedi ve bende dedim ki eşlerimize haber veremedik dedim oda ne
olacak verme dedi arkasını dondu çıkarken bende arkasında yürüyordum ve “bir adım daha atarsa vurun diye
bağırdı gerekirse ikisini de vurun “ dedi ve gitti ve ben oda da beklemeye başladım sonra gece o saate kadar
akademide öğrenciler duruyordu ve bazı arkadaşlar geliyor bizim orda olduğumuza görüp el hareketleriyle
şaşkınlıklarını belli ediyorlardı sonra saat 03,00 civarı bizim kapılarımız kapandı üstümüze kapıları kitledirler
sonra biz LEVENT albayın sesinin duyduk herkesi fua ye toplandılar, FUA de Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN,
Yüzbaşı İbrahimTOKUŞ, Yüzbaşı Necip DİRİK, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI, yüzbaşı Erkan ABUNAZ,
aklıma gelenlerdir. Bunların sabaha kadar orada olduklarından eminim. Çünkü arada bir lavaboya gidiyordum
onları görüyordum. FUAYE de konuşma yapan Levent ÖZÜARAP dedi ki “arkadaşlar saat 03.00 İtibarı ile
TSK yönetime el koydu” dedi “KARA, DENİZ, HAVA akademileri üstüne düşen görevleri yapıyor ellerindeki
telefonlarla internette bilgi kirliliği var haberlere çok inanmayın” dedi. Bir süre sonra yine birileri dedi 6 kişi
geliyor ön kapıdan biri ışıkları kapatın dedi sonra LEVENT Albay “ateşe ateşle karşılık verin” dedi sonra bir
anda kırma kollarının çekiliş sesini duyduk sonra bir ses daha duydum “havacılar bu yaptığınız kanuna aykırı
TESLİM OLUN çağrısı yapıldı“ hiç bir şekilde çatışma olmadı ve LEVENT albay gelip tekrar arkadaşlar
dışarı i1e koordine kurdum KURMAY BAŞKANI (TÜM GENERAL NEVZAT TAŞDELER) GÖRÜŞTÜM
SIKINTI YOK etrafta bir kaç tane silahla gezenler olabilir onlarda halledilecek diye bir cümle
kurdu…….”,“………ADEM İNCİRLİ Yarbay telefonumu teslim etti telefonumu açtığımda o gün itibarı ile Üstğ.
MEHMET AL Üstğ. MEHMET PAÇACI, Üstğ. YÜKSEL KOCA ve Üstğ. FARUK BOLAT'IN HHO’da oldukları
daha doğrusu bizim birliğin dışına çıktılarını anladım o ara da LEVENT ÖZÜARAP aşağıda arkadaşlar şu an
için herhangi bir sıkıntı yok çıkacağız sizi tutan er felan olursa siz rütbelisiniz durmayın devam edin dedi…”
şeklinde beyanda bulunduğu,

2- Müşteki Cihan OKUR'un ifadesinde;

“…Benim üst aramam yapılırken Hüseyin BALIK üsteğmen diğer amfiye alınmak üzere yukarı
çıkartıldı. Amfinin önünde (bu alanda kamera bulunmaktadır) bot bağcıklarım çözdürüldü. Beni arayan iki
arkadaş Hüseyin üsteğmeni aramaya gitti. Hüseyin üsteğmen kendi devresi ve alt devresinin kendisini
aramasını kabul etmeyerek daha kıdemli birinin aramasını istedi. Bunun üzerine ikmal Binbaşı Ahmet KAYA
Hüseyin Üsteğmenin üstünü aradı. Hüseyin üsteğmen ile Ahmet KAYA ikmal binbaşının arasında yapılan
konuşmalarda arkadaşım Hüseyin "ne yapıyorsunuz, ben sizin ne yaptığınızı biliyorum devamlı "benim bir
isteğim var Cihan Yüzbaşı ile helalleşmek istiyorum" dedi. Buna müsaade ettiler helalleştik. Sonrasında
Hüseyin "bari eşlerimize haber verelim" dedi. Bu sesler üzerine Levent ÖZÜARAP Albay üst kata geldi. " ne
oluyor " diye sordu. Hüseyin "eşimizi bilgilendirin " dedi. Oda "bilgilendirmezsek ne olur" dedi. Levent
ÖZÜARAP Albay "bir adım daha atarsa vurun ikisini de vurun "dedi. Bundan sonra amfilerde kapıdan
girdiğinizde tam karşıdaki koltukta oturmaya başladık. Kapıya iki tane silahlı nöbetçi diktiler. İlk nöbetçiler
Yüzbaşı Duran YILMAZ ve Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ idi. Levent Albayın verdiği talimatlar kendilerine
iletildi. Daha sonra nöbet değişimlerinde bu talimatları birbirlerine ilettiler Hava çok sıcak olduğu için
sanırım Hüseyin istediği için odaya su getirdiler. Hem Hüseyin’e hem bana 6 adet su getirdiler. Bu sırada
kapım açık olduğu için nöbet değişimlerini görebiliyordum. Değişen nöbetçiler arasında Başçavuş Yavuz
YÜCEL, Astsubay Volkan KIZILKAYA, Astsubay Soner CİVELEK Astsubay Ömer DEMİR vardı. Amfilerde
beklemeye başladığımız andan itibaren Yavuz YÜCEL Başçavuş sürekli telefondan nöbetçi amirliği ile
konuşarak ikimizi başka bir yere aldırmak için koordine kuruyordu ve üstlerine koordine kurmaya çalıştığını
iletiyordu ancak bu husus gerçekleşmedi ve biz sabah serbest kalıncaya kadar birbirine 90 derece olan bitişik
iki farklı amfide tutulmaya devam ettik. Astsubaylar nöbetçi iken tuvalete gitmek istedim astsubaylar aşağıda
birileri ile görüştü ve beni tuvalete götürmek üzere binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve Yüzbaşı Halil İbrahim
TOKUŞ geldi. Bu kişilerle çok samimiydim. Tuvalete götürülüp getirilirken “üzülme kardeşim” dediler başkada
bir şey demediler. Arada bir hareketlenmeler oluyordu. UB hareketlenme ilk başladığında bizim tutulduğumuz
amfilerin kapılarını kitlediler. Bu hareketlenmelerdeki kastım duyduğum "arka kapıdan yaklaşanlar var,
589
pencere önünde birileri yaklaşıyor" gibi cümlelerdi. Bir seferinde ortam iyice hararetlendi binanın çevresinde
birilerinin olduğu söylendi. Levent Albay “ateşe ateşle karşılık verilecek” dedikten sonra tabanca kurma
sesleri duydum. Dışardan bir ses " havacılar teslim olun yaptığınız hukuka aykırı" diye bağırarak konuştu.
Konuşma sonrası içerden bizim duyabileceğimiz şekilde herhangi bir sözlü karşılık veya ateşle karşılık olmadı.
Levent Albay içerdeki kişilere kurmay başkanı (Harp Akademileri Kurmay Başkanı Tümgeneral H. Nevzat
TAŞDELER'dir.) ile konuştuk olayı çözdük dedi.…Şunu da belirtmek isterim yukarıdaki beyanlarımda
anlattığım şekilde bu Binbaşı Hüsamettin HARMANCI, Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ Yüzbaşı Abdi
PEHLİVAN isimli şahsı benim çok eski ve samimi arkadaşlarımdır. Kendilerinin yaşanan darbe teşebbüsü
içerisinde iradi ve isteyerek bulunacaklarına ben ihtimal vermiyorum ancak alıkonulmam sürecinde yukarıda
anlattığım şekilde onlarda olay mahallindeydi. Bunu takdirlerinize sunarım.” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Yzb. Necip DİRİK’in kollukça alınan ifadesinde;

“…İlk başta 2 katlı olan binanın 2. Katında bulunan sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay Yüzbaşı
Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini
hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne
görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN, TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere
görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir öğrenci subay söyledi ancak ismini
hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra dasınıf subayımız olan Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde
bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım şeyler konuştu ancak şok içinde
olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda
çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde bir süre daha sınıfta bekledikten
sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik. Burada Harekât İstihbarat
Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir liste vardı. Aşağısı
kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Albay
Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü PINAR, Yüzbaşı
Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit KESER vardı. Yine
hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf GÜLSER, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Mustafa
Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk
SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ ve ismini
hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı." şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Ütğm. Ömer Faruk SAYGI’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Whatsappp grubundan grupta bulunan öğrencilere saat:23:00 sıralarında “Çağırma planı


devrededir herkes kamuflajlı bir şekilde 30 dk. İçerisinde Akademiye gelsin ”şeklinde paylaşım yaptı.
Paylaşımı gördüm ve Hava Plt. Olduğumdan dolayı tulumumu giydim saat:23.20 sıralarında Hava
Akademisinde üst katta bulunan sınıfa gittim. Sınıftan bazı öğrencileri hatırlamadığım bir komutan “gel gel
diyerek ”sınıf içerisinden dışarıya çıkardı. Beni kimse çağırmadı ben sınıf içerisinde bir müddet oturduktan
sonra Akademi içiresinde neler olduğunu anlamak için dolaşmaya başladım. Akabinde Akademi içerisinde Bnb.
Hüsamettin HARMANCI beni ve orada bulunan Mehmet GENÇ Ütğm., Osman ALBAYRAK Ütğm., Abdullah
KAYA Ütğm., yanına çağırdı. Bizlere “Herhangi bir şey olursa sizi çağıracam, benden haber bekleyin ”dedi.
Akabinde ben olup biteni anlamak için Akademi içerisinde gezerken fuaye alanında ismini tam hatırlamamakla
birlikte Bnb. Cenk ERDOĞAN’nın orada bulunan rütbeli askerlere “Terör faaliyetlerinden dolayı, kolluk
kuvvetlerine yardım edeceğiz” şeklinde bir bildiri okuduğunu duydum. Ben ortalama 30 dk. Daha dolandıktan
sonra Hüsamettin HARMANCI Bnb. Yukarıda belirtiğim 4 kişi yanına çağırdı. Bize “Arabası olan var mı”dedi.
Osman ALBAYRAK’da “komutanım benim Akademi girişinde arabam var”dedi. Bunun üzerine Hüsamettin
HARMANCI bizlere “arabaya gidelim” dedi. Ben bu arada kendisine sordum komutanım nereye gidiyoruz
dedim. Hüsamettin HARMANCI’da “sadece benimle gelin” dedi. Sonra Saat:01.00 sıralarında arabaya bindik
ve nizamiyeye doğru gittik. Hüsamettin HARMANCI Akademi içerisinde araçların altını kontrol eden Özel
güvenliğe kapıların neden kapalı olduğunu(mantar bariyerlerin) sordu. Özel güvenlikte “Kurmay Başkanının
emri ile kapattık ”dedi. Bunun üzerine Harmancı Bnb. ”Nöbetçi subayı çağırın görüşecem” dedi. Nöbetçi
590
üsteğmen Subayı geldi ve “Komutanım Kurmay Başkanı herkes kendi akademisine geri dönsün diye kapıları
kapattık” dedi. Bunun üzerine arabaya bindik ve Akademiye geldik. Akademiye gelinceye kadar geçen 5-10 dk.
Süre zarfında Akademinin bütün kapılarını kilitlemişler. Bize Akademi içerisinden diğer kapıya doğru gelin
dediler. Kimlerin söylediğini karanlıktan dolayı bilmiyorum. Bunun Üzerine diğer kapıya gittik. Diğer kapı da
kilitliydi fakat diğer kapının yanında bulunan pencereden içeriye girdik. Hava Akademisi içiresinde sabaha
kadar bekledik. Fakat bir ara 02.30 sıralarında içerinden birilerinin bizlere “etrafımızı askerler sarıyor
dediğini ”duydum. Hava Akademisi içiresinde bulunan ben dâhil yarısının silahı olmadığı için dışarıda
bulunan askerlerin darbeci olduğunu sandık. Bu arada Hava akademisi yanı bulunduğumuz binanın kapısının
hemen hepsinin cam olduğu camın etrafının da alüminyum kaplamalı basit bir yapısı olduğunu söylemek
istiyorum. Darbeye kalkışan şahısların kimler olduğunu da bilmiyorum...” şeklinde beyanda bulunduğu,

5- Şüpheli Ütğm. Abdullah KAYA’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm. Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Osman
ALBAYRAK, Hv. Per. Kur. Bnb. Hüsamettin HARMANCI ile birlikte Hv. Per. Kur. Bnb. Hüsamettin
HARMANCI’nın emri ile Osman ALBAYRAK’ın aracına binerek 2 numaralı nizamiyeye tahminimce dışarı çıkış
yapmak amacı ile geldik ancak nereye gideceğimizi bilmiyordum. Biz nizamiyeye geldiğimiz zaman Kurmay
Başkanının emri ile çıkışların yasak olduğu söylenmesi üzerine Harmancı Binbaşı geri dönmemiz emrini verdi.
Bunun üzerine Akademiye geri döndük. Belirtilen araçta bulunma sebebim ve zamanı bundan ibarettir…”
şeklinde beyanda bulunduğu,

6-Şüpheli Ütğm. Osman ALBAYRAK’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…16.07.2016 günü saat:01.30 sıralarında Bnb. Hüsamettin HARMANCI yanımıza gelerek Hv. Plt.
Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm. Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA ve benim ismimizi
sayarak; “aracı olan varmı” demesi üzerine bende “komutanım benim aracım var” dedim. Benimle birlikte
Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm. Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA, Bnb.
Hüsamettin HARMANCI’da araca binerek sadece “hadi gidiyoruz” diyerek araçla tahminimce dışarı çıkmak
üzere kampüs içerisinde bulunan 2 numaralı nizamiyeye geldik. Bu esnada “komutanım nereye gidiyoruz” diye
sorma fırsatı bulamadık. Nizamiye kapısı kapalı olduğu için Hüsamettin binbaşı orada bulunan görevli ile
görüşüp kapının kurmay başkanının emri ile kapalı olduğunun öğrenmesi üzerine geri dönerek akademi
binasına geldik. Sabaha kadar bir daha araca binmedik. Bina içerisinde komutanın emri ile sabaha kadar
bekledik..” şeklinde beyanda bulunduğu,

7-Şüpheli Mehmet GENÇ’in 04.10.2016 günü alınan ifadesinde özetle;

"Olay tarihinde saat:22.30 sıralarında tabancasını Üsteğmen Murat BİLGEN’e verdiğini,16


Temmuz öğlenden sonra silahını Murat BİLGEN’den aldığını, olay gecesi Harp Akademileri Hava Harp
Akademisinde bulunduğu (16 temmuz) saat:01.30 sıralarına dosya şüphelisi Hüsamettin HARMANCI’nın;
diğer şüpheliler olan; Ömer Faruk SAYGI, Abdullah KAYA, Osman ALBAYRAK ve Kendisinin isimlerini
okuyarak yayına çağırdığını, yanına gittiklerinde yanlızca “Bizde gideceğiz” dediği, Akademide bina önüne
çıktıkları, Hüsamettin Harmancı’nın kendilerine “aracı olan varmı” diye sorduğunu, Osman ALBAYRAK’ın
benim var demesi üzerine bu araca binerek 2 No’lu Nizamiyeye gittiklerini, Nizamiye görevlisinin kurmay
başkanı Nevzat TAŞDELER’in emri ile nizamiye çıkışlarının kapatıldığını söylediğini, bunun üzerine
Hüsamettin HARMANCI’nın bu işte bir yanlışlık var geri döneceğiz çıkmayacağız dediğini ve derslik bölgesine
geri döndüklerini, bu esnada kime ait olduğunu bilmediği 2 sivil otonun nizamiyeden çıkış yaptıklarını
gördüğünü, sabaha kadar derslik bölgesinde beklediklerini" beyan ettiği,

Tespit : Şüpheli Mustafa ACAR’ın kollukça yaptığı teşhiste 7 No’lu fotoğrafı göstererek; “Ben bu
şahsı Hava harp Akademisinde Plan Subayı olarak görev yaptığını biliyorum. Bu şahsın açık kimlik bilgilerini
burada sizden öğrendiğim Binbaşı Hüsamettin HARMANCI’dır. 15.07.2016 günü gecesi ve 16.07.2016 gecesi
askeri Darbe girişiminin olduğu sırada Hava harp akademisi komutanlığı binasında kamuflajlı olarak gördüm,
bu şahıs normalde görev yaptığı esnada kamuflaj giymez. Olay günü neden böyle giyindiğini bilmiyorum.”
591
şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.49. Şüpheli Ömer Faruk Saygı

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-
Üsteğmen

Durumu:
17.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; 1 adet apple
mac marka laptop, Samsung S3 marka cep telefonu ve avea simkartına incelenmek üzere el konulmuş, inceleme
işlemleri neticesinde; Apple laptop’un imaj/export işlemi gerçekleştirilememiş, Samsung marka cep
telefonunda ve avea simkartında suç unsuruna rastlanılmamıştır. Şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe
tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 4)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Şube Müdürü olarak
görev yaptığı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan;
Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak
kullanılması, burada Koordinasyon toplantıları düzenlenmesi, yine Darbe girişimi esnasında yapılan
görevlendirmeler ile öğretim üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderilmesi hususlarının
yönetildiği Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne ilişkin 16 Temmuz saat:03.27’de Ölçme değ. Şb.
Müdürlüğüne elinde bir kâğıt ile gelerek kapıyı çaldığı, içeride Orhan Tolluoğlu ve Bnb. Mustafa BAYRAM’ın
bulunduğu, tedirgin bir şekilde odadan çıkan Alb. A. Orhan TOLLUOĞLU tarafından öncelikle kimin geldiği
ve niçin geldiğinin anlaşılmaya çalışıldığı, sonrasında kapıdan kâğıdın alındığı,

2- (OLAY 5)olarak belirtilen, Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademisinde Komutanlığı
binasında meydana gelen; Darbe Karşıtı olduğu bilinen Hava Harp Akademisi öğrenci subaylarından Yüzbaşı
Cihan OKUR ile Üsteğmen Hüseyin BALIK’ın Darbe girişimine katılanlarca akademi amfilerinde rehin alınıp
silah, telefonlarına el konulması, kemer ve bağcıkları çıkartılarak başlarına silahlı öğrenci subayların nöbet el
konulmak sureti ile Hava Harp Akademileri Akademileri Anfilerinde zorla alıkonulması eyleminde, saat:02.27
sıralarında Ütğm. Mehmet GENÇ, Ütğm. Abdi PELİVAN, Ütğm. Ali CAN, Yzb. Salih BAYRAK ile birlite
öğrencilerin zorla tutulduğu katta anfilerin önünde bulundukları, saat:04.36’da Üstğ. Abdullah KAYA ile
birlikte Hapsedilen Öğrenci Ütğm. Hüseyin BALIK’ı tuvalete götürdüğü,

3- (OLAY 6)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya
alınmadığı, 01:30’da kamera görüntülerinden Bnb. Cenk Erdoğan (tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK,
Yzb. Hakan AKBULUT (tutuklu) ve Yzb. Duran YILMAZ (tutuklu) ile hava harp akademisi ana giriş
kapısından çıktığı, sonrasında söz konusu personelin otoparkta harp akademileri güvenlik timi tarafından
YAKALADIĞI, dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah
kullanmaya yönelik olan hareketler yapıldığı, bu olaydan sonra Kd. Bçvş. Yavuz Yücel ile birlikte Alb. Levent
Özüarap’ın aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek
binayı savunduğu, Alb. Levent Özüarap’ın telefonla konuştuğu ve bina girişinde dört personel mevzi alarak
bekledikleri, saat 01:43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin
kapıyı açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58
arasında diğer kameradan tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği, pencereden atlayan personel Ütğm.
Osman Albayrak (tutuklu), Ütğm. Ömer Faruk Saygı (tutuklu), Ütğm. Mehmet Genç (tutuklu), Yzb. Uğur
Erdemir (tutuklu), Yzb. Serkan Kaya ve Yzb. Oğuzhan Yüksel (tutuklu) olduğu,
592
4- Şüpheliler hakkındaki Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen 17.07.2016 tarihli rapor
içeriğinde;Olay gecesi darbe görevlendirmesi ile Atatürk Havalimanını işgal için araçlarıyla giden ancak yol
kapanması üzerine akademiye geri dönen, bilahare akedemiye inen helikopter ile Atatürk Havalimanına
gittikleri tespit edilen Soruşturma şüphelileri olan ve Murat DİVRİL, Ümit KESER, Serkan KAYA, Selim
İSTANBUL, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Uğur ERDEMİR (yolun kapanması üzerine geri
dönüşlerinde)16 Temmuz 2016 günü saat:01:30 Sıralarında 34 EY 4761 plaka sayılı Peugeot marka minübüs ile
uçuş tulumları ile 2 No’lu nizamiye bölgesine geldikleri, giriş kapısından kart göstermeden içeriye girdikleribu
esnada Murat DİVRİL’in nizamiye nöbetçi subayını oyaladığı,Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm.
Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA, Hv. Plt. Ütğm. Osman ALBAYRAK ve Hv. Per. Kur. Bnb.
Hüsamettin HARMANCI’nın Murat DİVRİL’in grubu ile 2 nolu nizamiye bölgesinde karşılaştıkları,34 GR
9659 Hundai X35 model (Araç sahibi Üsteğmen Osman ALBAYRAK) ile bunlardan bir kısmını araçlarına
almak suretiyle lojmanlar istikametinde hareket ettikleri, daha sonra karşılanan Murat DİVRİL’in ekibinin
Selim İSTANBUL’a ait 34 VK 9948 plakalı aracın saat:01:41 sıralarındaHelikopter pistine giderken görüldüğü,
araç terk edilmiş olduğu, Murat DİVRİL ve ekibinin buraya gelen helikopterle Atatürk Havalimanına gittikleri
tespit edilmiştir.

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında diğer tespitler:

Ölçme Değerlendirme Şube Müdürü odasında yapılan Darbe Görevlendirmeleri ile Öğretim Başkanı
Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından şüpheli Hüsamettin HARMANCI’ya “AVEA Genel
Merkezi’ ne 2. Sınıf Öğrenci Subaylardan Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Osman
ALBAYRAK, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte
gitmesi” tebliğ edildiği,16 Temmuz Saat:01.10 sıralarında Hava Harp Akademisinden Hava Pilot Üsteğmen
Osman ALBAYRAK ve aracın arkasında Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Ömer
Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte hareket ederek 2 Nolu Lojman
Nizamiyesine geldikleri,Nizamiyede bulunan dubaların kalkmış olduğun gördükleri, H. HARMANCI’NIN
arabadan indiği ve orada görevli asker ile konuştuğu, çıkışların yasaklanması ve güvenlik timinin müdahale için
bölgeye gelmesi ile buradan kaçarak Hava Harp Akademisine geri geldikleri hususları tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Müşteki Hüseyin BALIK’ın ifadesinde;

“…Ben bağırınca LEVENT OZÜARAP albay benim bulunduğum oda girdi ve ne oluyor burada dedi
ve bende dedim ki eşlerimize haber veremedik dedim oda ne olacak verme dedi arkasını dondu çıkarken bende
arkasında yürüyordum ve “bir adım daha atarsa vurun diye bağırdı gerekirse ikisini de vurun “ dedi ve gitti ve
ben oda da beklemeye başladım sonra gece o saate kadar akademide öğrenciler duruyordu ve bazı arkadaşlar
geliyor bizim orda olduğumuza görüp el hareketleriyle şaşkınlıklarını belli ediyorlardı sonra saat 03,00 civarı
bizim kapılarımız kapandı üstümüze kapıları kitledirler sonra biz LEVENT albayın sesinin duyduk herkesi fua
ye toplandılar, FUA de Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı İbrahimTOKUŞ, Yüzbaşı Necip DİRİK, Binbaşı
Hüsamettin HARMANCI, yüzbaşı Erkan ABUNAZ, aklıma gelenlerdir. Bunların sabaha kadar orada
olduklarından eminim. Çünkü arada bir lavaboya gidiyordum onları görüyordum. FUAYE de konuşma yapan
Levent ÖZÜARAP dedi ki “arkadaşlar saat 03.00 İtibarı ile TSK yönetime el koydu” dedi “KARA, DENİZ,
HAVA akademileri üstüne düşen görevleri yapıyor ellerindeki telefonlarla internette bilgi kirliliği var haberlere
çok inanmayın” dedi. Bir süre sonra yine birileri dedi 6 kişi geliyor ön kapıdan biri ışıkları kapatın dedi sonra
LEVENT Albay “ateşe ateşle karşılık verin” dedi sonra bir anda kırma kollarının çeliş sesini duyduk sonra bir
ses daha duydum “havacılar bu yaptığınız kanuna aykırı TESLİM OLUN çağrısı yapıldı“ hiç bir şekilde
çatışma olmadı ve LEVENT albay gelip tekrar arkadaşlar dışarı i1e koordine kurdum kurmay başkanı (tüm
general nevzat taşdeler) görüştüm sıkıntı yok etrafta bir kaç tane silahla gezenler olabilir onlarda halledilecek
diye bir cümle kurdu sonra sabaha kadar başka bir şey duymadık ben arada sürekli tuvalete gidip geldim bu
esnada kapımda bekleyen nöbetçiler sürekli değişiyordu nöbetçiler arasında yüzbaşı Duran yılmaz, üstğ.
593
mehmet börekçi, yüzbaşı alî emre destegül, üstğ. abdullah kaya, üstğ. abdullah göktaş, üstğ. ÖMER FARUK
SAYGI, üstğ. metahan atasoy benim gördüklerim bu kadar bu arkadaşlarla her tuvalete çıktığımda ne oluyor ne
bitiyor diye sorduğumda bizde bilmiyoruz seni neden burada tutuyorlar dediler sonra Abdullah KAYA Üstğ.
Beni tuvalete çıkardığında dedi ki devrem “sen bu bir isyandır demişsin sana bu yüzden böyle davranıyorlar”
dedi ” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Yzb. Necip DİRİK’in kollukça alınan ifadesinde;

“…İlk başta 2 katlı olan binanın 2. Katında bulunan sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay Yüzbaşı
Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini
hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne
görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN, TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere
görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir öğrenci subay söyledi ancak ismini
hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra dasınıf subayımız olan Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde
bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım şeyler konuştu ancak şok içinde
olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda
çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde bir süre daha sınıfta bekledikten
sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik. Burada Harekât İstihbarat
Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir liste vardı. Aşağısı
kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Albay
Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü PINAR, Yüzbaşı
Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit KESER vardı. Yine
hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf GÜLSER, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Mustafa
Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk
SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ ve ismini
hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı." şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Ütğm. Abdullah KAYA’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm. Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Osman
ALBAYRAK, Hv. Per. Kur. Bnb. Hüsamettin HARMANCI ile birlikte Hv. Per. Kur. Bnb. Hüsamettin
HARMANCI’nın emri ile Osman ALBAYRAK’ın aracına binerek 2 numaralı nizamiyeye tahminimce dışarı çıkış
yapmak amacı ile geldik ancak nereye gideceğimizi bilmiyordum. Biz nizamiyeye geldiğimiz zaman Kurmay
Başkanının emri ile çıkışların yasak olduğu söylenmesi üzerine Harmancı Binbaşı geri dönmemiz emrini verdi.
Bunun üzerine Akademiye geri döndük. Belirtilen araçta bulunma sebebim ve zamanı bundan ibarettir…”
şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Ütğm. Osman ALBAYRAK’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…16.07.2016 günü saat:01.30 sıralarında Bnb. Hüsamettin HARMANCI yanımıza gelerek Hv. Plt.
Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm. Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA ve benim ismimizi
sayarak; “aracı olan varmı” demesi üzerine bende “komutanım benim aracım var” dedim. Benimle birlikte
Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm. Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA, Bnb.
Hüsamettin HARMANCI’da araca binerek sadece “hadi gidiyoruz” diyerek araçla tahminimce dışarı çıkmak
üzere kampüs içerisinde bulunan 2 numaralı nizamiyeye geldik. Bu esnada “komutanım nereye gidiyoruz” diye
sorma fırsatı bulamadık. Nizamiye kapısı kapalı olduğu için Hüsamettin binbaşı orada bulunan görevli ile
görüşüp kapının kurmay başkanının emri ile kapalı olduğunun öğrenmesi üzerine geri dönerek akademi
binasına geldik. Sabaha kadar bir daha araca binmedik." şeklinde beyanda bulunduğu,

5-Şüpheli Hüsamettin HARMANCI isimli şüphelinin ifadesinde;

"14 Temmuz akşamı Saat:23.00 sularında 1. Amirim olan Hava İkmal Albay Tamer ÖZARSLAN
594
tarafından telefon ile arandım.Kendisi tarafından daha önce benim üzerinde çalışmış olduğum “Konu kapsam
kitapları” hakkında Harp Akademileri Komutanı olan Korgeneral Tahir BEKİROĞLU’na arza çıkılabileceği
eğer mümkünse tatilimi yarıda keserek gelmemi istedi. Bende eğer bana ihtiyaç varsa gelirim dedim. 15
Temmuz 2016 tarihinde gece saat:01.00 sıralarında İstanbul’a döndüm. Saat:13.45 te Hava Harp Akademisine
geçtim. 1. Amirim olan Hava İkmal Albay Tamer ÖZARSLAN ile görüştüm ve kendisi bana yukarıda bahsetmiş
olduğum arz için hazırlıklı olmamızı söyledi. Bende Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ ile bizim
birlikte çalışma odamız olan yere geçtik ve orada arza sunulacak olan konular ile alakalı olarak çalışma
yaptık. Saat:17.00 sularında herhangi bir arz için çağrılmadığımızdan dolayı mesai bitiminde evime gittim.
Saat:20.15 civarında çalışma arkadaşım olan Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ tarafından arandım
ve önemli bir faaliyet dolayısıyla Akademiye gelmem söylendi. Bu faaliyetin konusu ve içeriği ile ilgili olarak
herhangi bir bilgi vermedi. Hazırlanarak sivil kıyafetlerim ile evden çıktım ve Saat:20.30-20-45 arasında Hava
Harp Akademisine gittim. Akademiye geldiğimde 3-4 tane öğretim elemanı vardı. Bu öğretim elemanlarını şu
an hatırlamıyorum, ancak yaklaşık 18 kadar öğretim elemanı ve diğer subayların gelmesi ile birlikte Ölçme
Şube Müdürlüğünde toplantı olacağı söylendi. Orada benden hariç olarak Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan
ABUNAZ, Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP, Plan Program Şube Müdürü Hava
İkmal Kurmay Albay Tamer ÖZARSLAN, Hava Pilot Kurmay Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Hava Pilot
Kurmay Albay Özcan KORHAN, Hava Kontrolör Yarbay Şükrü PINAR, Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ,
Hava Muhabere Kurmay Albay Murat DİVRİL, Hava Pilot Kurmay Binbaşı Cenk ERDOĞAN, Hava Pilot
Kurmay Binbaşı Mustafa ACAR ve Hava Pilot Kurmay Yarbay Mücahit Yakup AYAYDIN vardı.Aradan belli bir
zaman geçtiği için benim o an orada olduğunu hatırladıklarım bu isimlerdir. Diğerlerini hatırlayamıyorum.
Saat:21.15 sıralarında Ölçme Şube Müdürü olan Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN’ın odasında
toplantıya geçtik. Burada Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından Öğretim
Elemanlarına yönelik bir konuşma yapıldı. Bu konuşmada “İstanbul Bölgesinde Terör Olaylarının olabileceği
bu kapsamda emniyet birimlerine destek verilebilmesi amacıyla bizlere de çeşitli görevler verilebileceği bunun
için lojman ve akademi bölgesinden ayrılmadan evlerimize gidebileceğimiz” bilgisi verildi. İlave olarak asker
olduğumuz anlaşılsın diye eğitim elbiselerimizin giyilmesi ve her ihtimale karşı yanımıza beylik silahlarımızın
alınması hatırlatıldı. Bu toplantı yaklaşık olarak Saat:21.30-21.40 sıralarına kadar sürdü, akabinde tekrar
evime geldim. Saat:22.15 sıralarında Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ tarafından tekrar arandım.
Tekrar en kısa sürede Akademiye geçmemiz yönünde bilgi verdi. Bende kamuflajımı giydim, silahımı aldım ve
akademiye geçtim. Saat:22.30 sıralarında Akademiye geldiğimde Ölçme Şube Müdürlüğünde tekrar toplandık.
Burada Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından “Genelkurmay Başkanlığı
Silahlı Kuvvetler Komuta Harekât Merkezinden mesaj emri geldiği, terörle mücadele kapsamında emniyet
birimlerine destek verilmesi amacıyla bir takım görevlendirmelerin verildiği” ifade edildi. Bu görevlendirmeler
ile ilgili olarak kendisi tarafından bilgi vereceğini söyledi. İlk etapta bana herhangi bir bilgi verilmedi.
Toplantıdan sonra ben odadan çıktım ancak oda da kalanlar oldu, kimlerin kaldığını hatırlamıyorum. Toplantı
bittikten sonra Hava Harp Akademisi içerisinde kendi odama, ölçme değerlendirmeye ve gazinoya gittim.
Fuaye denilen alanda bulundum. Bu esnada öğrenci subaylara da haber verilmiş onlarda Hava Harp
Akademisine gelmeye başlamışlardı. Ama onlara kimin haber verdiğini bilmiyorum. Hava Harp Akademisine
gelen ve orada olduklarını hatırladığım öğrenci subaylardan Hava İstihbarat Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ,
Hava Personel Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Hava Trafik Yüzbaşı Necip DİRİK, Hava İstihbarat Yüzbaşı Abdi
PEHLİVAN vardı. İlk etapta bunları gördüm. Daha sonra Hava İstihbarat Yüzbaşı Cihan OKUR, Hava
Mühimmat Tahrip Üsteğmen Hüseyin BALIK, Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen
Osman ALBAYRAK, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA daha
sonra Akademi bölgesinde gördüğüm öğrenci subaylardır. Saat:23.15 sularında Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürünün odasına girdiğimde Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından bana
görev tebliğ edildi. Bu görevde bana “Emniyet birimlerine destek verilmesi amacıyla AVEA Genel Merkezi’ ne
2. Sınıf Öğrenci Subaylardan Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK,
Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte gitmemi”
emretti. Bunun olabilecek Terör eylemlerinde emniyet birimlerine destek vermek amacıyla olduğunu söyledi. Bu
emri aldıktan sonra benimle birlikte görevlendirilen arkadaşlarıma ulaşmaya çalıştım. Telefon ile ulaştıklarıma
gelmelerini söyledim. Saat:00.00 de geldiklerinde Hava Harp Akademisi içinde Bilgisayar Dershanesinde
kendilerine görev verildiği ve benim emrimde olduklarını söyledim. Ancak üstleri giyinik olmadığı için eğitim
elbiselerini giyerek varsa silahlarını alıp gelmelerini söyledim. Üstleri giyinik olmayanlar ve silahı yanında
595
bulunmayanlar evlerine geri gitti, geldiklerinde Saat:01.00 sularıydı. Bu esnada ben araç olayını düşündüm,
askeri araç ile gitmeyi düşündüm. Bunun için Araç Tahsis Merkezini aramayı düşündüm ancak bana terör
olayları olabileceği söylendiği için hedef olmamak için sivil araç ile gitmenin daha mantıklı olduğunu
düşündüm. Bunun için kendi sivil aracım yanımda yoktu bende benimle birlikte görevlendirilen arkadaşlarıma
araçlarının olup olmadığını sordum. Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK kendisinde araç bulunduğunu
belirtti. Bende onlara hitaben hazırsanız çıkabiliriz dedim. Saat:01.10 sıralarında Hava Harp Akademisinden
önde ben ve aracın sahibi olan Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK ve aracın arkasında Hava Pilot
Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA
ile birlikte hareket ederek 2 Nolu Lojman Nizamiyesine geldik. Geldiğimizde Nizamiyede bulunan dubaların
kalkmış olduğun gördük ve durduk. Ben arabadan indim ve orada görevli asker ile konuştum. Görevli asker
bana çıkışın yasak olduğunu söyledi bende bunun üzerine Nizamiye Nöbetçi Subayı ile görüşmek istedim.
Nöbetçi Subayın kim olduğunu bilmediğim için yanına gitmek istedim yanına gittiğimde Hava Muhabere
Üsteğmen Adem TEPE olduğunu gördüm. Kendisine çıkışların neden kapalı olduğunu sorduğumda “Nizamiye
Giriş-Çıkışlarının Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER tarafından yasaklandığını” bilgi
verdi, bende bunun üzerine bana emir veren kişiden daha yüksek rütbeli bir kişiden emir olduğunu görünce
ortada karmaşık bir durumun olduğunu anladım. Bunun üzerine teyit etmek için araçta bulunan
arkadaşlarımla tekrar Hava Harp Akademisine gittim. Aracımızı park ettikten sonra Akademiye doğru
yürürken “Durun, kaçmayın, Şerefsizler” şeklinde bağrışmalar oldu. Biz ne olduğunu anlamadan Akademi de
bulunan arkadaşlar bize hızlı bir şekilde koşmamızı söylediler. Hava Harp Akademisine geldiğimde bana görev
emrini veren Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP ‘ ın yanına gittim. Kendisine
durumu izah ettim, emir gereği çıkışların yasaklandığını kendisine ilettim. Ve bana vermiş olduğu görev ile
ilgili olarak “Bana böyle bir görev verdiniz ama bu durumda ne yapmam gerek, hareket tarzım ne olmalıdır?
Diye sordum. O da bana şaşırarak “Akademide bekleyin” dedi. Bizim Akademiye geliş saatimiz olan 01.30
civarından itibaren sabah Saat:07.00 ye kadar bir şey olmadı, en azından ben birşey olup olmadığını
bilmiyorum. …” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.50. Şüpheli Osman Albayrak

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-
Üsteğmen

Durumu:
17.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; 1 adet
makstor marka siyah harici bellek, 2 adet usb bellek, 1 adet acer marka hafıza kartı, 10 adet CD/DVD, 100 adet
9x19mm fişek’e incelenmek üzere el konulmuş, inceleme işlemleri neticesinde; elde edilen dijital
malzemelerde suç unsuruna rastlanılmamıştır. Şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısına ilişkin tespit/ değerlendirme:

Şüphelinin yakalandığı esnada yapılan üst aramasında terör örgütü açısından sembol ve anlamı
yukarıdaki bölümlerde ayrıntılı olarak ifade edilen“1 ABD DOLARI” kağıt para bulunmuştur.

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 6)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya
alınmadığı, 01:30’da kamera görüntülerinden Bnb. Cenk Erdoğan (tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK,
Yzb. Hakan AKBULUT (tutuklu) ve Yzb. Duran YILMAZ (tutuklu) ile hava harp akademisi ana giriş
kapısından çıktığı, sonrasında söz konusu personelin otoparkta harp akademileri güvenlik timi tarafından
596
YAKALADIĞI, dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah
kullanmaya yönelik olan hareketler yapıldığı, bu olaydan sonra Kd. Bçvş. Yavuz Yücel ile birlikte Alb. Levent
Özüarap’ın aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek
binayı savunduğu, Alb. Levent Özüarap’ın telefonla konuştuğu ve bina girişinde dört personel mevzi alarak
bekledikleri, saat 01:43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin
kapıyı açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58
arasında diğer kameradan tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği, pencereden atlayan personel Ütğm.
Osman Albayrak (tutuklu), Ütğm. Ömer Faruk Saygı (tutuklu), Ütğm. Mehmet Genç (tutuklu), Yzb. Uğur
Erdemir (tutuklu), Yzb. Serkan Kaya ve Yzb. Oğuzhan Yüksel (tutuklu) olduğu, Saat 02:45 itibari ile kapı
önündeki birikmeler sona ermiş olup iki adet nöbetçi bırakıldığı tespit edilmiştir. Bu esnada nöbeti Ütğm. Selim
İNAÇ ve Ütğm. Fatih AKAR’ın tuttuğu ve sonrasında nöbete Ütğm. Cihangir ÇENTELİ ve Ütğm. Fatih
ÜNAL’ın devam ettiği tespit edilmiştir. Müteakiben nöbete Yzb. Serkan KAYA ile Yzb. Uğur ERDEMİR ve
Ütğm. Osman ALBAYRAK ile Ütğm. Samet KUZU’nun devam ettiği,

2- Şüpheliler hakkındaki Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen 17.07.2016 tarihli rapor
içeriğinde;Olay gecesi darbe görevlendirmesi ile Atatürk Havalimanını işgal için araçlarıyla giden ancak yol
kapanması üzerine akademiye geri dönen, bilahare akedemiye inen helikopter ile Atatürk Havalimanına
gittikleri tespit edilen Soruşturma şüphelileri olan ve Murat DİVRİL, Ümit KESER, Serkan KAYA, Selim
İSTANBUL, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Uğur ERDEMİR (yolun kapanması üzerine geri
dönüşlerinde)16 Temmuz 2016 günü saat:01:30 Sıralarında 34 EY 4761 plaka sayılı Peugeot marka minübüs ile
uçuş tulumları ile 2 No’lu nizamiye bölgesine geldikleri, giriş kapısından kart göstermeden içeriye girdikleribu
esnada Murat DİVRİL’in nizamiye nöbetçi subayını oyaladığı,Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm.
Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA, Hv. Plt. Ütğm. Osman ALBAYRAK ve Hv. Per. Kur. Bnb.
Hüsamettin HARMANCI’nın Murat DİVRİL’in grubu ile 2 nolu nizamiye bölgesinde karşılaştıkları,34 GR
9659 Hundai X35 model (Araç sahibi Üsteğmen Osman ALBAYRAK) ile bunlardan bir kısmını araçlarına
almak suretiyle lojmanlar istikametinde hareket ettikleri, daha sonra karşılanan Murat DİVRİL’in ekibinin
Selim İSTANBUL’a ait 34 VK 9948 plakalı aracın saat:01:41 sıralarındaHelikopter pistine giderken görüldüğü,
araç terk edilmiş olduğu, Murat DİVRİL ve ekibinin buraya gelen helikopterle Atatürk Havalimanına gittikleri,

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında diğer tespitler:

Ölçme Değerlendirme Şube Müdürü odasında yapılan Darbe Görevlendirmeleri ile Öğretim Başkanı
Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından şüpheli Hüsamettin HARMANCI’ya “AVEA Genel
Merkezi’ ne 2. Sınıf Öğrenci Subaylardan Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Osman
ALBAYRAK, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte
gitmesi” tebliğ edildiği,16 Temmuz Saat:01.10 sıralarında Hava Harp Akademisinden Hava Pilot Üsteğmen
Osman ALBAYRAK (Aracın sahibi) ve aracın arkasında Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot
Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte hareket ederek 2 Nolu
Lojman Nizamiyesine geldikleri,Nizamiyede bulunan dubaların kalkmış olduğun gördükleri, H.
HARMANCI’NIN arabadan indiği ve orada görevli asker ile konuştuğu, çıkışların yasaklanması ve güvenlik
timinin müdahale için bölgeye gelmesi ile buradan kaçarak Hava Harp Akademisine geri geldikleri hususları
tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimi eylemleri ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Şüpheli Ütğm. Abdullah KAYA’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm. Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Osman
ALBAYRAK, Hv. Per. Kur. Bnb. Hüsamettin HARMANCI ile birlikte Hv. Per. Kur. Bnb. Hüsamettin
HARMANCI’nın emri ile Osman ALBAYRAK’ın aracına binerek 2 numaralı nizamiyeye tahminimce dışarı çıkış
yapmak amacı ile geldik ancak nereye gideceğimizi bilmiyordum. Biz nizamiyeye geldiğimiz zaman Kurmay
Başkanının emri ile çıkışların yasak olduğu söylenmesi üzerine Harmancı Binbaşı geri dönmemiz emrini verdi.
Bunun üzerine Akademiye geri döndük. Belirtilen araçta bulunma sebebim ve zamanı bundan ibarettir…”
597
şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Hüsamettin HARMANCI'nın isimli şüphelinin ifadesinde;

"14 Temmuz akşamı Saat:23.00 sularında 1. Amirim olan Hava İkmal Albay Tamer ÖZARSLAN
tarafından telefon ile arandım.Kendisi tarafından daha önce benim üzerinde çalışmış olduğum “Konu kapsam
kitapları” hakkında Harp Akademileri Komutanı olan Korgeneral Tahir BEKİROĞLU’na arza çıkılabileceği
eğer mümkünse tatilimi yarıda keserek gelmemi istedi. Bende eğer bana ihtiyaç varsa gelirim dedim. 15
Temmuz 2016 tarihinde gece saat:01.00 sıralarında İstanbul’a döndüm. Saat:13.45 te Hava Harp Akademisine
geçtim. 1. Amirim olan Hava İkmal Albay Tamer ÖZARSLAN ile görüştüm ve kendisi bana yukarıda bahsetmiş
olduğum arz için hazırlıklı olmamızı söyledi. Bende Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ ile bizim
birlikte çalışma odamız olan yere geçtik ve orada arza sunulacak olan konular ile alakalı olarak çalışma
yaptık. Saat:17.00 sularında herhangi bir arz için çağrılmadığımızdan dolayı mesai bitiminde evime gittim.
Saat:20.15 civarında çalışma arkadaşım olan Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ tarafından arandım
ve önemli bir faaliyet dolayısıyla Akademiye gelmem söylendi. Bu faaliyetin konusu ve içeriği ile ilgili olarak
herhangi bir bilgi vermedi. Hazırlanarak sivil kıyafetlerim ile evden çıktım ve Saat:20.30-20-45 arasında Hava
Harp Akademisine gittim. Akademiye geldiğimde 3-4 tane öğretim elemanı vardı. Bu öğretim elemanlarını şu
an hatırlamıyorum, ancak yaklaşık 18 kadar öğretim elemanı ve diğer subayların gelmesi ile birlikte Ölçme
Şube Müdürlüğünde toplantı olacağı söylendi. Orada benden hariç olarak Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan
ABUNAZ, Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP, Plan Program Şube Müdürü Hava
İkmal Kurmay Albay Tamer ÖZARSLAN, Hava Pilot Kurmay Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Hava Pilot
Kurmay Albay Özcan KORHAN, Hava Kontrolör Yarbay Şükrü PINAR, Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ,
Hava Muhabere Kurmay Albay Murat DİVRİL, Hava Pilot Kurmay Binbaşı Cenk ERDOĞAN, Hava Pilot
Kurmay Binbaşı Mustafa ACAR ve Hava Pilot Kurmay Yarbay Mücahit Yakup AYAYDIN vardı.Aradan belli bir
zaman geçtiği için benim o an orada olduğunu hatırladıklarım bu isimlerdir. Diğerlerini hatırlayamıyorum.
Saat:21.15 sıralarında Ölçme Şube Müdürü olan Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN’ın odasında
toplantıya geçtik. Burada Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından Öğretim
Elemanlarına yönelik bir konuşma yapıldı. Bu konuşmada “İstanbul Bölgesinde Terör Olaylarının olabileceği
bu kapsamda emniyet birimlerine destek verilebilmesi amacıyla bizlere de çeşitli görevler verilebileceği bunun
için lojman ve akademi bölgesinden ayrılmadan evlerimize gidebileceğimiz” bilgisi verildi. İlave olarak asker
olduğumuz anlaşılsın diye eğitim elbiselerimizin giyilmesi ve her ihtimale karşı yanımıza beylik silahlarımızın
alınması hatırlatıldı. Bu toplantı yaklaşık olarak Saat:21.30-21.40 sıralarına kadar sürdü, akabinde tekrar
evime geldim. Saat:22.15 sıralarında Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ tarafından tekrar arandım.
Tekrar en kısa sürede Akademiye geçmemiz yönünde bilgi verdi. Bende kamuflajımı giydim, silahımı aldım ve
akademiye geçtim. Saat:22.30 sıralarında Akademiye geldiğimde Ölçme Şube Müdürlüğünde tekrar toplandık.
Burada Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından “Genelkurmay Başkanlığı
Silahlı Kuvvetler Komuta Harekât Merkezinden mesaj emri geldiği, terörle mücadele kapsamında emniyet
birimlerine destek verilmesi amacıyla bir takım görevlendirmelerin verildiği” ifade edildi. Bu görevlendirmeler
ile ilgili olarak kendisi tarafından bilgi vereceğini söyledi. İlk etapta bana herhangi bir bilgi verilmedi.
Toplantıdan sonra ben odadan çıktım ancak oda da kalanlar oldu, kimlerin kaldığını hatırlamıyorum. Toplantı
bittikten sonra Hava Harp Akademisi içerisinde kendi odama, ölçme değerlendirmeye ve gazinoya gittim.
Fuaye denilen alanda bulundum. Bu esnada öğrenci subaylara da haber verilmiş onlarda Hava Harp
Akademisine gelmeye başlamışlardı. Ama onlara kimin haber verdiğini bilmiyorum. Hava Harp Akademisine
gelen ve orada olduklarını hatırladığım öğrenci subaylardan Hava İstihbarat Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ,
Hava Personel Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Hava Trafik Yüzbaşı Necip DİRİK, Hava İstihbarat Yüzbaşı Abdi
PEHLİVAN vardı. İlk etapta bunları gördüm. Daha sonra Hava İstihbarat Yüzbaşı Cihan OKUR, Hava
Mühimmat Tahrip Üsteğmen Hüseyin BALIK, Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen
Osman ALBAYRAK, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA daha
sonra Akademi bölgesinde gördüğüm öğrenci subaylardır. Saat:23.15 sularında Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürünün odasına girdiğimde Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından bana
görev tebliğ edildi. Bu görevde bana “Emniyet birimlerine destek verilmesi amacıyla AVEA Genel Merkezi’ ne
2. Sınıf Öğrenci Subaylardan Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK,
Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte gitmemi”
598
emretti. Bunun olabilecek Terör eylemlerinde emniyet birimlerine destek vermek amacıyla olduğunu söyledi. Bu
emri aldıktan sonra benimle birlikte görevlendirilen arkadaşlarıma ulaşmaya çalıştım. Telefon ile ulaştıklarıma
gelmelerini söyledim. Saat:00.00 de geldiklerinde Hava Harp Akademisi içinde Bilgisayar Dershanesinde
kendilerine görev verildiği ve benim emrimde olduklarını söyledim. Ancak üstleri giyinik olmadığı için eğitim
elbiselerini giyerek varsa silahlarını alıp gelmelerini söyledim. Üstleri giyinik olmayanlar ve silahı yanında
bulunmayanlar evlerine geri gitti, geldiklerinde Saat:01.00 sularıydı. Bu esnada ben araç olayını düşündüm,
askeri araç ile gitmeyi düşündüm. Bunun için Araç Tahsis Merkezini aramayı düşündüm ancak bana terör
olayları olabileceği söylendiği için hedef olmamak için sivil araç ile gitmenin daha mantıklı olduğunu
düşündüm. Bunun için kendi sivil aracım yanımda yoktu bende benimle birlikte görevlendirilen arkadaşlarıma
araçlarının olup olmadığını sordum. Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK kendisinde araç bulunduğunu
belirtti. Bende onlara hitaben hazırsanız çıkabiliriz dedim. Saat:01.10 sıralarında Hava Harp Akademisinden
önde ben ve aracın sahibi olan Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK ve aracın arkasında Hava Pilot
Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA
ile birlikte hareket ederek 2 Nolu Lojman Nizamiyesine geldik. Geldiğimizde Nizamiyede bulunan dubaların
kalkmış olduğun gördük ve durduk. Ben arabadan indim ve orada görevli asker ile konuştum. Görevli asker
bana çıkışın yasak olduğunu söyledi bende bunun üzerine Nizamiye Nöbetçi Subayı ile görüşmek istedim.
Nöbetçi Subayın kim olduğunu bilmediğim için yanına gitmek istedim yanına gittiğimde Hava Muhabere
Üsteğmen Adem TEPE olduğunu gördüm. Kendisine çıkışların neden kapalı olduğunu sorduğumda “Nizamiye
Giriş-Çıkışlarının Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER tarafından yasaklandığını” bilgi
verdi, bende bunun üzerine bana emir veren kişiden daha yüksek rütbeli bir kişiden emir olduğunu görünce
ortada karmaşık bir durumun olduğunu anladım. Bunun üzerine teyit etmek için araçta bulunan
arkadaşlarımla tekrar Hava Harp Akademisine gittim. Aracımızı park ettikten sonra Akademiye doğru
yürürken “Durun, kaçmayın, Şerefsizler” şeklinde bağrışmalar oldu. Biz ne olduğunu anlamadan Akademi de
bulunan arkadaşlar bize hızlı bir şekilde koşmamızı söylediler. Hava Harp Akademisine geldiğimde bana görev
emrini veren Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP ‘ ın yanına gittim. Kendisine
durumu izah ettim, emir gereği çıkışların yasaklandığını kendisine ilettim. Ve bana vermiş olduğu görev ile
ilgili olarak “Bana böyle bir görev verdiniz ama bu durumda ne yapmam gerek, hareket tarzım ne olmalıdır?
Diye sordum. O da bana şaşırarak “Akademide bekleyin” dedi. Bizim Akademiye geliş saatimiz olan 01.30
civarından itibaren sabah Saat:07.00 ye kadar bir şey olmadı, en azından ben birşey olup olmadığını
bilmiyorum. …” şeklinde beyanda bulunduğu,

3- Şüpheli Ütğm. Ömer Faruk SAYGI’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Whatsappp grubundan grupta bulunan öğrencilere saat:23:00 sıralarında “Çağırma planı


devrededir herkes kamuflajlı bir şekilde 30 dk. İçerisinde Akademiye gelsin ”şeklinde paylaşım yaptı.
Paylaşımı gördüm ve Hava Plt. Olduğumdan dolayı tulumumu giydim saat:23.20 sıralarında Hava
Akademisinde üst katta bulunan sınıfa gittim. Sınıftan bazı öğrencileri hatırlamadığım bir komutan “gel gel
diyerek ”sınıf içerisinden dışarıya çıkardı. Beni kimse çağırmadı ben sınıf içerisinde bir müddet oturduktan
sonra Akademi içiresinde neler olduğunu anlamak için dolaşmaya başladım. Akabinde Akademi içerisinde Bnb.
Hüsamettin HARMANCI beni ve orada bulunan Mehmet GENÇ Ütğm., Osman ALBAYRAK Ütğm., Abdullah
KAYA Ütğm., yanına çağırdı. Bizlere “Herhangi bir şey olursa sizi çağıracam, benden haber bekleyin ”dedi.
Akabinde ben olup biteni anlamak için Akademi içerisinde gezerken fuaye alanında ismini tam hatırlamamakla
birlikte Bnb. Cenk ERDOĞAN’nın orada bulunan rütbeli askerlere “Terör faaliyetlerinden dolayı, kolluk
kuvvetlerine yardım edeceğiz” şeklinde bir bildiri okuduğunu duydum. Ben ortalama 30 dk. Daha dolandıktan
sonra Hüsamettin HARMANCI Bnb. Yukarıda belirtiğim 4 kişi yanına çağırdı. Bize “Arabası olan var mı”dedi.
Osman ALBAYRAK’da “komutanım benim Akademi girişinde arabam var”dedi. Bunun üzerine Hüsamettin
HARMANCI bizlere “arabaya gidelim” dedi. Ben bu arada kendisine sordum komutanım nereye gidiyoruz
dedim. Hüsamettin HARMANCI’da “sadece benimle gelin” dedi. Sonra Saat:01.00 sıralarında arabaya bindik
ve nizamiyeye doğru gittik. Hüsamettin HARMANCI Akademi içerisinde araçların altını kontrol eden Özel
güvenliğe kapıların neden kapalı olduğunu(mantar bariyerlerin) sordu. Özel güvenlikte “Kurmay Başkanının
emri ile kapattık ”dedi. Bunun üzerine Harmancı Bnb. ”Nöbetçi subayı çağırın görüşecem” dedi. Nöbetçi
üsteğmen Subayı geldi ve “Komutanım Kurmay Başkanı herkes kendi akademisine geri dönsün diye kapıları
kapattık” dedi. Bunun üzerine arabaya bindik ve Akademiye geldik. Akademiye gelinceye kadar geçen 5-10 dk.
599
Süre zarfında Akademinin bütün kapılarını kilitlemişler. Bize Akademi içerisinden diğer kapıya doğru gelin
dediler. Kimlerin söylediğini karanlıktan dolayı bilmiyorum. Bunun Üzerine diğer kapıya gittik. Diğer kapı da
kilitliydi fakat diğer kapının yanında bulunan pencereden içeriye girdik. Hava Akademisi içiresinde sabaha
kadar bekledik. Fakat bir ara 02.30 sıralarında içerinden birilerinin bizlere “etrafımızı askerler sarıyor
dediğini ”duydum. Hava Akademisi içiresinde bulunan ben dâhil yarısının silahı olmadığı için dışarıda
bulunan askerlerin darbeci olduğunu sandık. Bu arada Hava akademisi yanı bulunduğumuz binanın kapısının
hemen hepsinin cam olduğu camın etrafının da alüminyum kaplamalı basit bir yapısı olduğunu söylemek
istiyorum. Darbeye kalkışan şahısların kimler olduğunu da bilmiyorum...” şeklinde beyanda bulunduğu
anlaşılmıştır.

9.51. Şüpheli Mehmet Genç

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-
Üsteğmen

Durumu:
17.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; 1 adet
T1102-06R00740 seri numaralı Sarsılmaz 2000 marka tabanca, 1 adet T1102-06R00740 seri numaralı
Sarsılmaz marka tabanca, fişekler ve şarjör, 1 adet H116547 seri numaralı HS-9 glock marka tabanca, şarjör ve
toplam 795 adet 9x19 mm fişek, 1 adet Asus marka Laptop’a incelenmek üzere el konulmuş, inceleme işlemleri
neticesinde; elde edilen dijital malzemelerde suç unsuruna rastlanılmamıştır. Şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe
tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 4)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Şube Müdürü olarak
görev yaptığı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan;
Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak
kullanılması, burada Koordinasyon toplantıları düzenlenmesi, yine Darbe girişimi esnasında yapılan
görevlendirmeler ile öğretim üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderilmesi hususlarının
yönetildiği Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne ilişkin 16 Temmuz saat:23,33’de’de Ölçme değ. Şb.
Müdürlüğü önünde şüpheli Mehmet GENÇ’in Bnb. Hüsamettin HARMANCI ile birlikte görüldükleri, her iki
şüphelinin de askeri üniformalı oldukları, görevlendirme kağıdı olduğu anlaşılan kağıda bakarak telefon
görüşmesi yaptığı, saat:23.38’de Şüpheli Mehmet GENÇ’in Ölçme Değ. Şb. Müdürlüğünün içinde bulunduğu,

2- (OLAY 5)olarak belirtilen, Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademisinde Komutanlığı
binasında meydana gelen; Darbe Karşıtı olduğu bilinen Hava Harp Akademisi öğrenci subaylarından Yüzbaşı
Cihan OKUR ile Üsteğmen Hüseyin BALIK’ın Darbe girişimine katılanlarca akademi amfilerinde rehin alınıp
silah, telefonlarına el konulması, kemer ve bağcıkları çıkartılarak başlarına silahlı öğrenci subayların nöbet el
konulmak sureti ile Hava Harp Akademileri Akademileri Anfilerinde zorla alıkonulması eyleminde, saat:02.20
sıralarında Kapalı tutulan subayların amfileri başında nöbetçilerin değişerek Ütğm. Mehmet GENÇ ve Ütğm.
Ali CAN’ın nöbeti devraldığı, saat:02.27 sıralarında Ütğm. Mehmet GENÇ, Ütğm. Abdi PELİVAN, Ütğm. Ali
CAN, Yzb. Salih BAYRAK ile birlite öğrencilerin zorla tutulduğu katta anfilerin önünde bulunduğu,

3- (OLAY 6)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya
alınmadığı, 01:30’da kamera görüntülerinden Bnb. Cenk Erdoğan (tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK,
Yzb. Hakan AKBULUT (tutuklu) ve Yzb. Duran YILMAZ (tutuklu) ile hava harp akademisi ana giriş
600
kapısından çıktığı, sonrasında söz konusu personelin otoparkta harp akademileri güvenlik timi tarafından
YAKALADIĞI, dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah
kullanmaya yönelik olan hareketler yapıldığı, bu olaydan sonra Kd. Bçvş. Yavuz Yücel ile birlikte Alb. Levent
Özüarap’ın aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek
binayı savunduğu, Alb. Levent Özüarap’ın telefonla konuştuğu ve bina girişinde dört personel mevzi alarak
bekledikleri, saat 01:43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin
kapıyı açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58
arasında diğer kameradan tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği, pencereden atlayan personel Ütğm.
Osman Albayrak (tutuklu), Ütğm. Ömer Faruk Saygı (tutuklu), Ütğm. Mehmet Genç (tutuklu), Yzb. Uğur
Erdemir (tutuklu), Yzb. Serkan Kaya ve Yzb. Oğuzhan Yüksel (tutuklu) olduğu,

4- Şüpheliler hakkındaki Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen rapor içeriğinde;Olay


gecesi darbe görevlendirmesi ile Atatürk Havalimanını işgal için araçlarıyla giden ancak yol kapanması üzerine
akademiye geri dönen, bilahare akedemiye inen helikopter ile Atatürk Havalimanına gittikleri tespit edilen
Soruşturma şüphelileri olan ve Murat DİVRİL, Ümit KESER, Serkan KAYA, Selim İSTANBUL, Oğuzhan
YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Uğur ERDEMİR (yolun kapanması üzerine geri dönüşlerinde)16 Temmuz 2016
günü saat:01:30 Sıralarında 34 EY 4761 plaka sayılı Peugeot marka minübüs ile uçuş tulumları ile 2 No’lu
nizamiye bölgesine geldikleri, giriş kapısından kart göstermeden içeriye girdikleribu esnada Murat DİVRİL’in
nizamiye nöbetçi subayını oyaladığı,Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm. Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt.
Ütğm. Abdullah KAYA, Hv. Plt. Ütğm. Osman ALBAYRAK ve Hv. Per. Kur. Bnb. Hüsamettin
HARMANCI’nın Murat DİVRİL’in grubu ile 2 nolu nizamiye bölgesinde karşılaştıkları,34 GR 9659 Hundai
X35 model (Araç sahibi Üsteğmen Osman ALBAYRAK) ile bunlardan bir kısmını araçlarına almak suretiyle
lojmanlar istikametinde hareket ettikleri, daha sonra karşılanan Murat DİVRİL’in ekibinin Selim İSTANBUL’a
ait 34 VK 9948 plakalı aracın saat:01:41 sıralarındaHelikopter pistine giderken görüldüğü, araç terk edilmiş
olduğu, Murat DİVRİL ve ekibinin buraya gelen helikopterle Atatürk Havalimanına gittikleri,

5- İstanbul Kriminal Polis Laboratuarı Müdürlüğünün İST-BLS-16-10199 Ek uzmanlık numaralı


raporunda; 15.07.2016 günü meydana gelen darbe teşebbüsü olaylarından elde edildiği belirtilerek Beşiktaş İlçe
Emniyet Müdürlüğünün 21.07.2016 tarih ve 93047637-17345 sayı ve 2016/Suç No:693’lu yazısı ekinde
gönderilen hakkında daha önce İST-BLS-2016-9530 sayılı uzmanlık raporu tanzim edilen “T1102-06R00740”
numaralı 9 mm çaplı Sarsılmaz Kılınç 2000 light yarı otomatik tabancadan deneme ve mukayese atışları sonucu
elde ederek Laboratuvarda hıfzedilen mukayese kovanları ve mukayese mermi çekirdekleri ile aralarında çeşitli
özellikler yönünden uygunluklar bulunduğu, söz konusu 9mm çaplı parabellum tipi 20 adet kovan, aynı çap ve
tipte 1 adet deforme mermi çekirdeği, aynı çap ve tipte üzerlerinde kısmi yapıda yiv-set izleri bulunan 2 adet
mermi çekirdeği gömleği parçasının “T1102-06R00740” numaralı tabancadan ATILMIŞ oldukları tespit
edildiği bildirilmiştir. “T1102-06R00740” numaralı tabanca şüpheli Mehmet GENÇ’in ikamet aramasında elde
edilen şahsa ait beylik silahı olduğu tespit edilmiştir.

Bahse konu mermi çekirdeği gömleri ise Darbe Girişi esnasında ilimiz Ümraniye ilçesi Fatih Sultan
Mehmet mahallesi Balkan sokak No:47 sayılı adreste bulunan CASPER plaza isimli iş yeri içerisinden elde
edilen bulgudur. Olayın özeti ise; Beşiktaş ilçesinde bulunan TRT ulus ve Digitürk binalarının işgali,
yayınlarının kesilmesi için görevlendirilen Harp Akademileri personelini Darbeci askerlerlerin FETÖ/PDY
mensubu olduğu tespit edilen sivil teknik personeli ilgili adreslere aktarmak üzere CASPER Plaza üzerine inen
askeri helikopter ve vatandaşın olay yerine gelmesi ile yaşanan silahlı çatışma olayıdır.

Konuya ilişkin ifade: TRT Ulus, Digitürk, Casper Plaza ve Vodafone Arena baskınlarını
gerçekleştiren Şüpheli Hamdi ACAR’ın 11.01.2017 günü C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“...Ben daha önce şüpheli sıfatı ile vermiş olduğum ifademi tekrar ederim. Olayla ilgili vermiş
olduğum ifademde Casper Plaza, Trt Ulus binası ve Vodafone Arenaya intikalleri konusunu ayrıntılı olarak
anlattım. Yine Digitürk binasına girilmesi olayları ayrıntılı olarak mevcuttur. Olayla ilgili faaliyetle ilgili emri
bana Albay Levent ÖZÜARAP vermiştir. Levent ÖZÜARAP bildiğim kadarı ile akademi içerisinde kalmıştır.
Murat BİLGEN isimli şahısla olay tarihinde Casper plaza ve TRT binasına intikal sırasında yanımdaydı.
601
Kendisinin Mehmet GENÇ’e ait silahı alıp almadığını bilmiyorum. Bu durum olmuşsa intikalden önce
gerçekleşmiştir…” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında diğer tespitler:

Ölçme Değerlendirme Şube Müdürü odasında yapılan Darbe Görevlendirmeleri ile Öğretim Başkanı
Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından şüpheli Hüsamettin HARMANCI’ya “AVEA Genel
Merkezi’ ne 2. Sınıf Öğrenci Subaylardan Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Osman
ALBAYRAK, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte
gitmesi” tebliğ edildiği,16 Temmuz Saat:01.10 sıralarında Hava Harp Akademisinden Hava Pilot Üsteğmen
Osman ALBAYRAK ve aracın arkasında Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Ömer
Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte hareket ederek 2 Nolu Lojman
Nizamiyesine geldikleri,Nizamiyede bulunan dubaların kalkmış olduğun gördükleri, H. HARMANCI’NIN
arabadan indiği ve orada görevli asker ile konuştuğu, çıkışların yasaklanması ve güvenlik timinin müdahale için
bölgeye gelmesi ile buradan kaçarak Hava Harp Akademisine geri geldikleri hususları tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler ve teşhis:

1-Şüpheli Ütğm. Abdullah KAYA’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm. Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Osman
ALBAYRAK, Hv. Per. Kur. Bnb. Hüsamettin HARMANCI ile birlikte Hv. Per. Kur. Bnb. Hüsamettin
HARMANCI’nın emri ile Osman ALBAYRAK’ın aracına binerek 2 numaralı nizamiyeye tahminimce dışarı çıkış
yapmak amacı ile geldik ancak nereye gideceğimizi bilmiyordum. Biz nizamiyeye geldiğimiz zaman Kurmay
Başkanının emri ile çıkışların yasak olduğu söylenmesi üzerine Harmancı Binbaşı geri dönmemiz emrini verdi.
Bunun üzerine Akademiye geri döndük. Belirtilen araçta bulunma sebebim ve zamanı bundan ibarettir…”
şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Ütğm. Osman ALBAYRAK’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…16.07.2016 günü saat:01.30 sıralarında Bnb. Hüsamettin HARMANCI yanımıza gelerek Hv. Plt.
Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm. Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA ve benim ismimizi
sayarak; “aracı olan varmı” demesi üzerine bende “komutanım benim aracım var” dedim. Benimle birlikte
Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm. Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA, Bnb.
Hüsamettin HARMANCI’da araca binerek sadece “hadi gidiyoruz” diyerek araçla tahminimce dışarı çıkmak
üzere kampüs içerisinde bulunan 2 numaralı nizamiyeye geldik. Bu esnada “komutanım nereye gidiyoruz” diye
sorma fırsatı bulamadık. Nizamiye kapısı kapalı olduğu için Hüsamettin binbaşı orada bulunan görevli ile
görüşüp kapının kurmay başkanının emri ile kapalı olduğunun öğrenmesi üzerine geri dönerek akademi
binasına geldik. Sabaha kadar bir daha araca binmedik." şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Hüsamettin HARMANCI isimli şüphelinin ifadesinde;

"14 Temmuz akşamı Saat:23.00 sularında 1. Amirim olan Hava İkmal Albay Tamer ÖZARSLAN
tarafından telefon ile arandım.Kendisi tarafından daha önce benim üzerinde çalışmış olduğum “Konu kapsam
kitapları” hakkında Harp Akademileri Komutanı olan Korgeneral Tahir BEKİROĞLU’na arza çıkılabileceği
eğer mümkünse tatilimi yarıda keserek gelmemi istedi. Bende eğer bana ihtiyaç varsa gelirim dedim. 15
Temmuz 2016 tarihinde gece saat:01.00 sıralarında İstanbul’a döndüm. Saat:13.45 te Hava Harp Akademisine
geçtim. 1. Amirim olan Hava İkmal Albay Tamer ÖZARSLAN ile görüştüm ve kendisi bana yukarıda bahsetmiş
olduğum arz için hazırlıklı olmamızı söyledi. Bende Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ ile bizim
birlikte çalışma odamız olan yere geçtik ve orada arza sunulacak olan konular ile alakalı olarak çalışma
yaptık. Saat:17.00 sularında herhangi bir arz için çağrılmadığımızdan dolayı mesai bitiminde evime gittim.
Saat:20.15 civarında çalışma arkadaşım olan Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ tarafından arandım
ve önemli bir faaliyet dolayısıyla Akademiye gelmem söylendi. Bu faaliyetin konusu ve içeriği ile ilgili olarak
602
herhangi bir bilgi vermedi. Hazırlanarak sivil kıyafetlerim ile evden çıktım ve Saat:20.30-20-45 arasında Hava
Harp Akademisine gittim. Akademiye geldiğimde 3-4 tane öğretim elemanı vardı. Bu öğretim elemanlarını şu
an hatırlamıyorum, ancak yaklaşık 18 kadar öğretim elemanı ve diğer subayların gelmesi ile birlikte Ölçme
Şube Müdürlüğünde toplantı olacağı söylendi. Orada benden hariç olarak Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan
ABUNAZ, Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP, Plan Program Şube Müdürü Hava
İkmal Kurmay Albay Tamer ÖZARSLAN, Hava Pilot Kurmay Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Hava Pilot
Kurmay Albay Özcan KORHAN, Hava Kontrolör Yarbay Şükrü PINAR, Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ,
Hava Muhabere Kurmay Albay Murat DİVRİL, Hava Pilot Kurmay Binbaşı Cenk ERDOĞAN, Hava Pilot
Kurmay Binbaşı Mustafa ACAR ve Hava Pilot Kurmay Yarbay Mücahit Yakup AYAYDIN vardı.Aradan belli bir
zaman geçtiği için benim o an orada olduğunu hatırladıklarım bu isimlerdir. Diğerlerini hatırlayamıyorum.
Saat:21.15 sıralarında Ölçme Şube Müdürü olan Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN’ın odasında
toplantıya geçtik. Burada Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından Öğretim
Elemanlarına yönelik bir konuşma yapıldı. Bu konuşmada “İstanbul Bölgesinde Terör Olaylarının olabileceği
bu kapsamda emniyet birimlerine destek verilebilmesi amacıyla bizlere de çeşitli görevler verilebileceği bunun
için lojman ve akademi bölgesinden ayrılmadan evlerimize gidebileceğimiz” bilgisi verildi. İlave olarak asker
olduğumuz anlaşılsın diye eğitim elbiselerimizin giyilmesi ve her ihtimale karşı yanımıza beylik silahlarımızın
alınması hatırlatıldı. Bu toplantı yaklaşık olarak Saat:21.30-21.40 sıralarına kadar sürdü, akabinde tekrar
evime geldim. Saat:22.15 sıralarında Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ tarafından tekrar arandım.
Tekrar en kısa sürede Akademiye geçmemiz yönünde bilgi verdi. Bende kamuflajımı giydim, silahımı aldım ve
akademiye geçtim. Saat:22.30 sıralarında Akademiye geldiğimde Ölçme Şube Müdürlüğünde tekrar toplandık.
Burada Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından “Genelkurmay Başkanlığı
Silahlı Kuvvetler Komuta Harekât Merkezinden mesaj emri geldiği, terörle mücadele kapsamında emniyet
birimlerine destek verilmesi amacıyla bir takım görevlendirmelerin verildiği” ifade edildi. Bu görevlendirmeler
ile ilgili olarak kendisi tarafından bilgi vereceğini söyledi. İlk etapta bana herhangi bir bilgi verilmedi.
Toplantıdan sonra ben odadan çıktım ancak oda da kalanlar oldu, kimlerin kaldığını hatırlamıyorum. Toplantı
bittikten sonra Hava Harp Akademisi içerisinde kendi odama, ölçme değerlendirmeye ve gazinoya gittim.
Fuaye denilen alanda bulundum. Bu esnada öğrenci subaylara da haber verilmiş onlarda Hava Harp
Akademisine gelmeye başlamışlardı. Ama onlara kimin haber verdiğini bilmiyorum. Hava Harp Akademisine
gelen ve orada olduklarını hatırladığım öğrenci subaylardan Hava İstihbarat Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ,
Hava Personel Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Hava Trafik Yüzbaşı Necip DİRİK, Hava İstihbarat Yüzbaşı Abdi
PEHLİVAN vardı. İlk etapta bunları gördüm. Daha sonra Hava İstihbarat Yüzbaşı Cihan OKUR, Hava
Mühimmat Tahrip Üsteğmen Hüseyin BALIK, Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen
Osman ALBAYRAK, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA daha
sonra Akademi bölgesinde gördüğüm öğrenci subaylardır. Saat:23.15 sularında Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürünün odasına girdiğimde Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından bana
görev tebliğ edildi. Bu görevde bana “Emniyet birimlerine destek verilmesi amacıyla AVEA Genel Merkezi’ ne
2. Sınıf Öğrenci Subaylardan Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK,
Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte gitmemi”
emretti. Bunun olabilecek Terör eylemlerinde emniyet birimlerine destek vermek amacıyla olduğunu söyledi. Bu
emri aldıktan sonra benimle birlikte görevlendirilen arkadaşlarıma ulaşmaya çalıştım. Telefon ile ulaştıklarıma
gelmelerini söyledim. Saat:00.00 de geldiklerinde Hava Harp Akademisi içinde Bilgisayar Dershanesinde
kendilerine görev verildiği ve benim emrimde olduklarını söyledim. Ancak üstleri giyinik olmadığı için eğitim
elbiselerini giyerek varsa silahlarını alıp gelmelerini söyledim. Üstleri giyinik olmayanlar ve silahı yanında
bulunmayanlar evlerine geri gitti, geldiklerinde Saat:01.00 sularıydı. Bu esnada ben araç olayını düşündüm,
askeri araç ile gitmeyi düşündüm. Bunun için Araç Tahsis Merkezini aramayı düşündüm ancak bana terör
olayları olabileceği söylendiği için hedef olmamak için sivil araç ile gitmenin daha mantıklı olduğunu
düşündüm. Bunun için kendi sivil aracım yanımda yoktu bende benimle birlikte görevlendirilen arkadaşlarıma
araçlarının olup olmadığını sordum. Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK kendisinde araç bulunduğunu
belirtti. Bende onlara hitaben hazırsanız çıkabiliriz dedim. Saat:01.10 sıralarında Hava Harp Akademisinden
önde ben ve aracın sahibi olan Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK ve aracın arkasında Hava Pilot
Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA
ile birlikte hareket ederek 2 Nolu Lojman Nizamiyesine geldik. Geldiğimizde Nizamiyede bulunan dubaların
kalkmış olduğun gördük ve durduk. Ben arabadan indim ve orada görevli asker ile konuştum. Görevli asker
603
bana çıkışın yasak olduğunu söyledi bende bunun üzerine Nizamiye Nöbetçi Subayı ile görüşmek istedim.
Nöbetçi Subayın kim olduğunu bilmediğim için yanına gitmek istedim yanına gittiğimde Hava Muhabere
Üsteğmen Adem TEPE olduğunu gördüm. Kendisine çıkışların neden kapalı olduğunu sorduğumda “Nizamiye
Giriş-Çıkışlarının Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER tarafından yasaklandığını” bilgi
verdi, bende bunun üzerine bana emir veren kişiden daha yüksek rütbeli bir kişiden emir olduğunu görünce
ortada karmaşık bir durumun olduğunu anladım. Bunun üzerine teyit etmek için araçta bulunan
arkadaşlarımla tekrar Hava Harp Akademisine gittim. Aracımızı park ettikten sonra Akademiye doğru
yürürken “Durun, kaçmayın, Şerefsizler” şeklinde bağrışmalar oldu. Biz ne olduğunu anlamadan Akademi de
bulunan arkadaşlar bize hızlı bir şekilde koşmamızı söylediler. Hava Harp Akademisine geldiğimde bana görev
emrini veren Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP ‘ ın yanına gittim. Kendisine
durumu izah ettim, emir gereği çıkışların yasaklandığını kendisine ilettim. Ve bana vermiş olduğu görev ile
ilgili olarak “Bana böyle bir görev verdiniz ama bu durumda ne yapmam gerek, hareket tarzım ne olmalıdır?
Diye sordum. O da bana şaşırarak “Akademide bekleyin” dedi. Bizim Akademiye geliş saatimiz olan 01.30
civarından itibaren sabah Saat:07.00 ye kadar bir şey olmadı, en azından ben birşey olup olmadığını
bilmiyorum. …” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Ömer Faruk SAYGI’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Whatsappp grubundan grupta bulunan öğrencilere saat:23:00 sıralarında “Çağırma planı


devrededir herkes kamuflajlı bir şekilde 30 dk. İçerisinde Akademiye gelsin ”şeklinde paylaşım yaptı.
Paylaşımı gördüm ve Hava Plt. Olduğumdan dolayı tulumumu giydim saat:23.20 sıralarında Hava
Akademisinde üst katta bulunan sınıfa gittim. Sınıftan bazı öğrencileri hatırlamadığım bir komutan “gel gel
diyerek ”sınıf içerisinden dışarıya çıkardı. Beni kimse çağırmadı ben sınıf içerisinde bir müddet oturduktan
sonra Akademi içiresinde neler olduğunu anlamak için dolaşmaya başladım. Akabinde Akademi içerisinde Bnb.
Hüsamettin HARMANCI beni ve orada bulunan Mehmet GENÇ Ütğm., Osman ALBAYRAK Ütğm., Abdullah
KAYA Ütğm., yanına çağırdı. Bizlere “Herhangi bir şey olursa sizi çağıracam, benden haber bekleyin ”dedi.
Akabinde ben olup biteni anlamak için Akademi içerisinde gezerken fuaye alanında ismini tam hatırlamamakla
birlikte Bnb. Cenk ERDOĞAN’nın orada bulunan rütbeli askerlere “Terör faaliyetlerinden dolayı, kolluk
kuvvetlerine yardım edeceğiz” şeklinde bir bildiri okuduğunu duydum. Ben ortalama 30 dk. Daha dolandıktan
sonra Hüsamettin HARMANCI Bnb. Yukarıda belirtiğim 4 kişi yanına çağırdı. Bize “Arabası olan var mı”dedi.
Osman ALBAYRAK’da “komutanım benim Akademi girişinde arabam var”dedi. Bunun üzerine Hüsamettin
HARMANCI bizlere “arabaya gidelim” dedi. Ben bu arada kendisine sordum komutanım nereye gidiyoruz
dedim. Hüsamettin HARMANCI’da “sadece benimle gelin” dedi. Sonra Saat:01.00 sıralarında arabaya bindik
ve nizamiyeye doğru gittik. Hüsamettin HARMANCI Akademi içerisinde araçların altını kontrol eden Özel
güvenliğe kapıların neden kapalı olduğunu(mantar bariyerlerin) sordu. Özel güvenlikte “Kurmay Başkanının
emri ile kapattık ”dedi. Bunun üzerine Harmancı Bnb. ”Nöbetçi subayı çağırın görüşecem” dedi. Nöbetçi
üsteğmen Subayı geldi ve “Komutanım Kurmay Başkanı herkes kendi akademisine geri dönsün diye kapıları
kapattık” dedi. Bunun üzerine arabaya bindik ve Akademiye geldik. Akademiye gelinceye kadar geçen 5-10 dk.
Süre zarfında Akademinin bütün kapılarını kilitlemişler. Bize Akademi içerisinden diğer kapıya doğru gelin
dediler. Kimlerin söylediğini karanlıktan dolayı bilmiyorum. Bunun Üzerine diğer kapıya gittik. Diğer kapı da
kilitliydi fakat diğer kapının yanında bulunan pencereden içeriye girdik. Hava Akademisi içiresinde sabaha
kadar bekledik. Fakat bir ara 02.30 sıralarında içerinden birilerinin bizlere “etrafımızı askerler sarıyor
dediğini ”duydum. Hava Akademisi içiresinde bulunan ben dâhil yarısının silahı olmadığı için dışarıda
bulunan askerlerin darbeci olduğunu sandık. Bu arada Hava akademisi yanı bulunduğumuz binanın kapısının
hemen hepsinin cam olduğu camın etrafının da alüminyum kaplamalı basit bir yapısı olduğunu söylemek
istiyorum. Darbeye kalkışan şahısların kimler olduğunu da bilmiyorum...” şeklinde beyanda bulunduğu,

5-Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Ben kimseyi gözaltına almadım. Levent ÖZÜARAP bizi topladıktan sonra bina içerisinde alt
katta bulunan bilgisayar labaratuvarına gittik. Yanımda Abdi PEHLİVAN, Samet KUZU, Metehan ATASOY,
Rıza ERKUŞ, Hakan AKBULUT vardı. O esnada birisi İntra.net ten darbe ile alakalı bir haber olup olmadığını
öğrenmek için baksak mı diye soru sordu. İsmini hatırlamadığım birisi içeri girerek Abdi PEHLİVAN’a abi
604
yukarıdaki arkadaşlara yardımcı olabilir miyiz dedi. Kendi isteğimle Metehan ATASOY’a gel yardımcı olalım
dedim.Ben yukarı Metehan ATASOY ile birlikte çıktığımda Mehmet GENÇ ile karşılaştık. Mehmet GENÇ bana
burada 2 kişi var ihtiyaçları olursa kapıya vururlarsa yardımcı olacaz dedi. Bunun üzerine bende onlar kim
dedim, o da bana bilmiyor musun dedi, Hüseyin BALIK ile Cihan OKUR var dedi. Niye burada olduklarını
sorunca bilmiyorum dedi. Mehmet GENÇ ayrıldı. O esnada kapı çaldı. Kapının kilidini açtıktan sonra Hüseyin
BALIK’ı gördük. Hüseyin BALIK’ın küçük abdestini 2 küçük pet bardağa yaptığını gördük…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

6-Şüpheli Murat BİLGEN’in kollukça alınan ifadesinde (yukarıda belirtilen CASPER Plazada silah
kullanımına ilişkin ifadesi);

“15 Temmuz Cuma günü ben akademide devam eden eğitimime sabah 08.15 te geldim. Normal gün
içerisinde derslerimizi saat 15.00 a kadar gördük. Eğitim bittikten sonra mezuniyet provası için beklemeye
devam ettik. Saat 18.00 da mezuniyet provamız bitti. Takiben evime gittim. 21 Haziran da doğan bebeğimiz için
evimizde misafirlerimiz bulunmaktaydı. Saat 22.30 sıralarında sınıf arkadaşlarımızın bulunduğu watsap
grubundan Yüzbaşı Hakan AKBULUT gruptan herkes en geç yarım saat içerisinde eğitim kıyafetli olarak
akademiye gelecek ve akademide iştimaya gelecek diye yazdı. Bende evimdeki misafirleri bırakarak acil bir
şekilde akademiye geldim. Akademiye gelir gelmez Hamdi ACAR albay bana Alper SOYDAN üsteğmen ile
birlikte siz benimle geliyorsunuz dedi. Bende emredersiniz komutanım dedim ve nereye gittiğimiz sordum Albay
bana yarım saat içerisinde 2 nolu nizamiye de hazır ol dedi fakat bir açıklama yapmadı. Ben daha sonra Alper
SOYDAN Üsteğmeni aradım ve durumdan kendisine bilgi verdiğim de, kendisi dışarıda İstinye”de bir balıkçıda
olduğunu söyledi, bende kendisine nizamiyede görevli olduğumuzu acil gelmesi gerektiğini kendisine söyledim.
Alper Üsteğmen eve gelip üzerini değiştirdikten sonra Aradan yarım saat geçtikten sonra Alper Üsteğmen
nizamiye geldi. Nizamiye de Hamdi Albay sivil bir araç içerisinden camı açarak tahminen Citroen marka bir
aracın camlarını açarak bize seslendi ve araca binmemizi söyledi. Bende Alper Üsteğmenle birlikte araca
bindim. Arabaya bindiğimiz de arabada Erkan DEMİR üsteğmen de bulunmaktaydı. Araca bindikten sonra
Hamdi Albay bize terör eylemleri olduğunu, SKKHM ( SİLAHLI KUVVETLER KOMUTA KONTROL
HAREKÂT MERKEZİ) den Yıldırım/Harekât emri olduğunu söyledi ve verilen emirlere uymamız gerektiğini
emretti. Bu arada araçla ilerliyorduk ve nereye gittiğimiz bize söylememişti.
Bizim bulunduğumuz aracı markasını hatırlamadığım gri renkli içerisinde İsmail UYAR üsteğmen,
Mustafa AKYOL Üsteğmen, Hasan ÇİFTÇİ Başçavuş ve Gülhan Başçavuş da arkamızda bizi takip ediyordu.
(Üsteğmen İsmail UYAR, Üsteğmen Hacı Mustafa AKYOL, Başçavuş Hasan TÜZEN ve Başçavuş Günhan
ÇİFTÇİ olarak tespit edildi)Boğaz köprüsünde ilerlemeye başladık askerler bizi durdurdu, Hamdi albay
arabadan indi ve bir rütbeliyle görüştü, görüştükten sonra biz ilerlemeye devam ettik. Gidecek olduğumuz yeri
Albay navigasyonuna yazdı fakat yerini bize söylemedi. Beylerbeyi sarayından sağ döndük ve ilk gelen
göbekten tekrar yukarıya çıkmaya başladık. Bu arada arkadan bizi takip eden Mustafa Üsteğmenin kullanmış
olduğu araç bizi kaybetti. 5-10 dakika hareket ettikten sonra sokak arasında bir yerde durduk ve Albay bize
arabada beklememizi emrettikten sonra araçtan aşağı indi uzaklaştı. Aradan 5 dakika geçtikten sonra Hamdi
Albay yanında 4 kişi ile birlikte geldiler. Biz arabanın arka bagaj kısmında bulunan ikili koltuğa Alper
Üsteğmenle birlikte geçtik. Arabada 8 kişi ilerlemeye başladık. 5-10 dakika ilerledikten sonra ismini
bilmediğim plaza gibi bir yere geldik. Hamdi albay plazada güvenlik görevlisine kapıyı açtırdı. Aracı park
ederek plazanın en üst katına çıktık. Biz çatıya çıktığımızda çatıda bir helikopter bulunmaktaydı. Benim
gördüğüm kadarı ile helikopter Skorsikiy tarzı bir helikopterdi. Albay araçta bulunan herkese helikoptere
binmesini emretti. Ortam çok karanlıktı zor bir şeklide helikoptere bindik. Saat 01.30 civarı helikopterle
hareket ettik. Helikopterde isimlerini bilmediğim 7-8 kişilik elleri uzun namlulu silahlı, hücum yelekli, yüzleri
maskeli askerler bulunmaktaydı. Helikopter hareket ettikten yarım saat sonra TRT binasının yanında bulunan
askeri bölgeye iniş yaptık. Bu arada saat 02.00 sıralarında Bölgeye iniş yaptıktan sonra Hamdi Albay beni,
Alper Soydan Üsteğmeni, Tam teçhizatlı ve yüzleri maskeli 5 askeri ve 3 sivil kişinin aşağı inmesini ve karşıda
bulunan bir binaya gitmemizi söyledi. İndiğimiz yer çok karanlıktı bizimle birlikte aşağı inen 3 sivil şahsın
yüzünü karanlık olmasından dolayı göremedim. Şahıslardan bir tanesi beyaz giyimli 1.70 boylarında bir
şahıstı.Binaya gittiğimiz de orada bulunan tahmini olarak 7-8 kişilik silahlı ve tam teçhizatlı olan askerler bizi
karşıladı. Bina kapısına vardığımız da binanın TRT binası olduğunu öğrendim. TRT binasına girdikten sonra
yanımızda bulunan 3 sivil şahıs bizim yanımızdan ayrıldılar ve bir daha da ben bu 3 şahsı görmedim. Binanın
605
bahçesinde bir süre kaldıktan sonra dışarıda halkın olduğunu gördük. Çok kalabalıklardı. Halk yaptığınız
yanlış, kanuna aykırı eylem yapıyorsunuz demeye başladı. Bende bunun üzerine Hamdi Albayı aradım ve
Komutanım terör saldırısı olduğunu söylemiştiniz ama burada durum farklı dedikten sonra telefonu müsait
olmadığını daha sonra arayacağını söyleyerek kapattı. Bunun üzerine ben Alper Üsteğmeni bahçenin arka
tarafına çağırdım ve durumun farklı olduğunu söyledim. Daha sonra cep telefonundan haberlere bakmaya
başladık. Haberlerde Cumhurbaşkanının açıklamasını gördükten sonra askeri Darbe kalkışması olduğunu
öğrendik ve bulunduğumuz yerden kaçmaya karar verdik. TRT binasından çalılıklar arasından kaçmaya
başladık. Fakat çalılıklar arasında fazla ilerleyemiyorduk. Çalılıklar arasında sabaha kadar bekledik. Sabah
olduktan sonra üzerimizdeki tulumların üst Kısımını çıkardık ve ana caddeye geldik. Ana caddeye geldikten
sonra bir taksi durdurduk ve akademiye kadar geldik. Migros nizamiye kapısından kimlik kartlarımızı okutarak
akademi içerisine giriş yaptık. Kahvaltılık bir şeyler aldıktan sonra eve gittim. Takiben pazara kadar mesai
yaptık. Pazar günü saat 18.00 sıralarında polisler tarafından gözaltına alındık.” Şeklinde beyanlarda
bulunduğu silah ile ilgili herhangi bir beyanda bulunmadığı, ancak “sonra ismini bilmediğim plaza gibi bir
yere geldik” şeklindeki yerin olayın yaşandığı Cesper Plaza isimli yer olduğu, şahsın kullanmış olduğu Cep
Telefonunun Baz bilgileri incelendiğinde beyanları ile örtüştüğü anlaşılmaktadır…” şeklinde beyanda
bulunduğu anlaşılmıştır.

-Şüpheli Mehmet GENÇ'in; 15-16/07/2016 tarihinde darbe kalkışmasının yaşandığı saatlerde Harp
Akademileri içerisinde olduğu, Casper Plazada silah kullandığı yönünde bir bilgi bulunmadığı, silahı kullanan
şahsın Murat BİLGEN isimli arkadaşı olduğu,

Soruşturma kapsamında elde edilen tespitler, şüpheli ifadeleri ve HTS baz bilgilerinden; 15-
16/07/2016 tarihinde Harp Akademilerinde darbe öncesi darbe ile ilgili toplantı yapıldığı, “Çağırma Planı”
devreye sokularak öğrenci subayların Harp Akademilerine Özellikle Hava Harp Akademisine toplanmasının
sağlandığı, Hava Harp Akademisinde Ölçme Değerlendirme odasında darbe kalkışmasına katılacak askerlere
görevlerin paylaştırıldığı, personelin özel araçları ile (bir yarbay veya albay, iki üç öğrenci subay üsteğmen
veya yüzbaşı) görevlendirme yapıldığı (Hadımköy Kışlası, Topkule Kışlası, TRT Ulus, Sabiha Gökçen
Havalimanı Atatürk Havalimanı; Ak Parti Binası, Taksim Meydan, İBB Dijitürk vb yerlere) görev yerlerine bazı
görevlilerin ulaştığı, bazı görevlilerin sokağa çıkan vatandaşlar tarafından oluşturulan trafik nedeni ile görev
yerlerine varamadığı, köprülerde ve sokaklarda sıkışıp kaldığı, güvenli yerlere çekildiği veya hava ulaşım
araçlarından helikopter kullanılarak görev yerlerine vardığı bir kısım şüphelinin suçüstü görev yerlerinde
yakalandığı, yakalanmaya şahısların 16.07.2016 günü sabah saatlerinde darbe başarısız olduğu anlaşılması
üzerine Harp akademilerine döndüğü, bir kısım şüphelinin firar ettiği anlaşılmıştır.

Bu kapsamda Hamdi ACAR isimli Albayın TRT ve Dijitürk yayınlarını kesmek belirtilen binaları
kontrol altına almak için Harp Akademilerinden Citroen marka bir araç ile yanında Üsteğmen Alper SOYDAN,
Üsteğmen Erkan DEMİR ve Üsteğmen Murat BİLGEN isimli şahıslar ve ikinci bir araç içerisinde Üsteğmen
İsmail UYAR, Üsteğmen Hacı Mustafa AKYOL, Başçavuş Hasan TÜZEN ve Başçavuş Günhan ÇİFTÇİ isimli
şahıslar ile Boğaz köprüsünde ilerlemeye başladıkları navigasyon kullanarak Beylerbeyi civarına gittikleri
burada Üsteğmenin Mustafa AKYOL isimli askerin kullanmış olduğu araç ile göz irtibatının kesildiği, yayınları
kesmeleri için 4 sivil şahsın bir adresten Hamdi ACAR’ın içinde bulunduğu araca alındığı, ikinci araçta bulunan
Üsteğmen İsmail UYAR, Üsteğmen Hacı Mustafa AKYOL, Başçavuş Hasan TÜZEN ve Başçavuş Günhan
ÇİFTÇİ isimli şahısların yollar kapalı olduğu için Hamdi ACAR isimli şahsın yanına gidemeyerek Fenerbahçe
orduevine sığındıkları, Beşiktaş İlçesinde bulunan TRT ve Dijitürk’e ulaşmak için Ümraniye İlçesinde Bulunan
Cesper Plaza çatısına Helikopter çağrıldığı, balistik incelemede Mehmet GENÇ isimli şahsın silahının olay
yerinde kullanıldığı, Cesper Plaza üzerine inen Helikopter ile 4 sivil şahsın Albay Hamdi ACAR Üsteğmen
Alper SOYDAN, Üsteğmen Erkan DEMİR ve Üsteğmen Murat BİLGEN isimli şahısların Beşiktaş ilçesinde
bulunan TRT binasına gelindiği burada Hamdi ACAR isimli albayın talimatı ile helikopterden Murat BİLGİN
ve Alper SOYDAN isimli şahıslar ile birlikte 3 sivil şahsın inerek TRT binasına girdikleri havalanan
Helikopterin Vodafone Arene isimli stada indiği Hamdi ACAR ve yanında bulunan sivil şahıs veÜsteğmen
Erkan DEMİR’in Helikopterden inerek yanlarında bulunan askerler ile birliktestat dışında gasp ettikleri İETT
otobüsü ile Dijitürk binasını ele geçirdikleri, darbe başarısız olması üzerine burada yakalandıkları, Murat
BİLGİN ve Alper SOYDAN isimli askerlerin TRT binasından kaçarak sabah Harp Akademilerine geldikleri
606
anlaşılmaktadır.

Teşhis: Şüpheli Mustafa ACAR’a kollukça yaptırılan fotoğraf teşhisinde Darbe girişimi esnasında
Ölçme ve Değ. Şube Müdürlüğü içerisinde görüntülenen Mehmet GENÇ’in 8 numaralı fotoğrafı
gösterildiğinde;
“Ben bu şahsı Hava harp Akademisinde öğrenci subayı olarak görev yaptığını biliyorum. Bu şahsın
Mehmet GENÇ olarak tanırım. Bu şahsın açık kimlik bilgilerini burada sizden öğrendim. 15.07.2016 günü
gecesi ve 16.07.2016 gecesi askeri Darbe girişiminin olduğu sırada bütün öğrenci subaylar günlük üniformalı
olarak Hava Harp Akademisi komutanlığı binasındalardı. Ben bu şahsı olay günü görmedim.” şeklinde
beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

Şüpheli Mehmet Genç'in kollukça alınan ifadesinde; olay tarihinde saat:22.30 sıralarında
tabancasını Üsteğmen Murat BİLGEN’e verdiğini,16 Temmuz öğlenden sonra silahını Murat BİLGEN’den
aldığını, olay gecesi Harp Akademileri Hava Harp Akademisinde bulunduğu (16 temmuz) saat:01.30
sıralarınaşüpheli Hüsamettin HARMANCI’nın diğer şüpheliler olan Ömer Faruk SAYGI, Abdullah KAYA,
Osman ALBAYRAK ve kendisinin isimlerini okuyarak yanına çağırdığını, yanına gittiklerinde yalnızca “Biz de
gideceğiz” dediği, Akademide bina önüne çıktıkları, Hüsamettin Harmancı’nın kendilerine “aracı olan varmı”
diye sorduğunu, Osman ALBAYRAK’ın benim var demesi üzerine bu araca binerek 2 No’lu Nizamiyeye
gittiklerini, Nizamiye görevlisinin kurmay başkanı Nevzat TAŞDELER’in emri ile nizamiye çıkışlarının
kapatıldığını söylediğini, bunun üzerine Hüsamettin HARMANCI’nın bu işte bir yanlışlık var geri döneceğiz
çıkmayacağız dediğini ve derslik bölgesine geri döndüklerini, bu esnada kime ait olduğunu bilmediği 2 sivil
otonun nizamiyeden çıkış yaptıklarını gördüğünü, sabaha kadar derslik bölgesinde beklediklerini beyan
etmiştir.

9.52. Şüpheli Abdullah Kaya

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-
Üsteğmen

Durumu:

17.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; 20 adet
CD/DVD, 3 adet usb bellek, 150 fişek, 1 adet T1102 06R00800 seri numaralı sarsılmaz kılınç 2000 marka
tabanca,1 adet bataryasız Toshiba marka laptop’a incelenmek üzere el konulmuş, inceleme işlemleri
neticesinde; elde edilen dijital malzemelerde suç unsuruna rastlanılmamıştır. Şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe
tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/07/2016 ila 21/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1-(OLAY 5)olarak belirtilen, Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademisinde Komutanlığı
binasında meydana gelen; Darbe Karşıtı olduğu bilinen Hava Harp Akademisi öğrenci subaylarından Yüzbaşı
Cihan OKUR ile Üsteğmen Hüseyin BALIK’ın Darbe girişimine katılanlarca akademi amfilerinde rehin alınıp
silah, telefonlarına el konulması, kemer ve bağcıkları çıkartılarak başlarına silahlı öğrenci subayların nöbet el
konulmak sureti ile Hava Harp Akademileri Akademileri Anfilerinde zorla alıkonulması eyleminde,
saat:04.36’da Üstğ. Abdullah KAYA, Ütğm. Ömer Faruk SAYGI ile birlikte Hapsedilen Öğrenci Ütğm.
Hüseyin BALIK’ı tuvalete götürdüğü kamera görüntülerinden tespit edilmiştir.

2-(OLAY 6)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya
607
alınmadığı, 01:30’da kamera görüntülerinden Bnb. Cenk Erdoğan (tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK,
Yzb. Hakan AKBULUT (tutuklu) ve Yzb. Duran YILMAZ (tutuklu) ile hava harp akademisi ana giriş
kapısından çıktığı, sonrasında söz konusu personelin otoparkta harp akademileri güvenlik timi tarafından
YAKALADIĞI, dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah
kullanmaya yönelik olan hareketler yapıldığı, bu olaydan sonra Kd. Bçvş. Yavuz Yücel ile birlikte Alb. Levent
Özüarap’ın aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek
binayı savunduğu, Alb. Levent Özüarap’ın telefonla konuştuğu ve bina girişinde dört personel mevzi alarak
bekledikleri, saat 01:43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin
kapıyı açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, saat:00.44’de Ütğm. Abdullah KAYA’ın görüntüye
girdiği tespit edilmiştir.

3- Şüpheliler hakkındaki Harp Akademileri Komutanlığınca tanzim edilen 17.07.2016 tarihli rapor
içeriğinde;Olay gecesi darbe görevlendirmesi ile Atatürk Havalimanını işgal için araçlarıyla giden ancak yol
kapanması üzerine akademiye geri dönen, bilahare akedemiye inen helikopter ile Atatürk Havalimanına
gittikleri tespit edilen Soruşturma şüphelileri olan ve Murat DİVRİL, Ümit KESER, Serkan KAYA, Selim
İSTANBUL, Oğuzhan YÜKSEL, Yusuf BAKAR, Uğur ERDEMİR (yolun kapanması üzerine geri
dönüşlerinde)16 Temmuz 2016 günü saat:01:30 Sıralarında 34 EY 4761 plaka sayılı Peugeot marka minübüs ile
uçuş tulumları ile 2 No’lu nizamiye bölgesine geldikleri, giriş kapısından kart göstermeden içeriye girdikleribu
esnada Murat DİVRİL’in nizamiye nöbetçi subayını oyaladığı,Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm.
Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA, Hv. Plt. Ütğm. Osman ALBAYRAK ve Hv. Per. Kur. Bnb.
Hüsamettin HARMANCI’nın Murat DİVRİL’in grubu ile 2 nolu nizamiye bölgesinde karşılaştıkları,34 GR
9659 Hundai X35 model (Araç sahibi Üsteğmen Osman ALBAYRAK) ile bunlardan bir kısmını araçlarına
almak suretiyle lojmanlar istikametinde hareket ettikleri, daha sonra karşılanan Murat DİVRİL’in ekibinin
Selim İSTANBUL’a ait 34 VK 9948 plakalı aracın saat:01:41 sıralarındaHelikopter pistine giderken görüldüğü,
araç terk edilmiş olduğu, Murat DİVRİL ve ekibinin buraya gelen helikopterle Atatürk Havalimanına gittikleri
tespit edilmiştir.

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında diğer tespitler:

Ölçme Değerlendirme Şube Müdürü odasında yapılan Darbe Görevlendirmeleri ile Öğretim Başkanı
Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından şüpheli Hüsamettin HARMANCI’ya “AVEA Genel
Merkezi’ ne 2. Sınıf Öğrenci Subaylardan Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Osman
ALBAYRAK, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte
gitmesi” tebliğ edildiği,16 Temmuz Saat:01.10 sıralarında Hava Harp Akademisinden Hava Pilot Üsteğmen
Osman ALBAYRAK ve aracın arkasında Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Ömer
Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte hareket ederek 2 Nolu Lojman
Nizamiyesine geldikleri,Nizamiyede bulunan dubaların kalkmış olduğun gördükleri, H. HARMANCI’NIN
arabadan indiği ve orada görevli asker ile konuştuğu, çıkışların yasaklanması ve güvenlik timinin müdahale için
bölgeye gelmesi ile buradan kaçarak Hava Harp Akademisine geri geldikleri hususları tespit edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Müşteki Hüseyin BALIK’ın ifadesinde;

“…Ben bağırınca LEVENT OZÜARAP albay benim bulunduğum oda girdi ve ne oluyor burada dedi
ve bende dedim ki eşlerimize haber veremedik dedim oda ne olacak verme dedi arkasını dondu çıkarken bende
arkasında yürüyordum ve “bir adım daha atarsa vurun diye bağırdı gerekirse ikisini de vurun “ dedi ve gitti ve
ben oda da beklemeye başladım sonra gece o saate kadar akademide öğrenciler duruyordu ve bazı arkadaşlar
geliyor bizim orda olduğumuza görüp el hareketleriyle şaşkınlıklarını belli ediyorlardı sonra saat 03,00 civarı
bizim kapılarımız kapandı üstümüze kapıları kitledirler sonra biz LEVENT albayın sesinin duyduk herkesi fua
ye toplandılar, FUA de Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı İbrahimTOKUŞ, Yüzbaşı Necip DİRİK, Binbaşı
Hüsamettin HARMANCI, yüzbaşı Erkan ABUNAZ, aklıma gelenlerdir. Bunların sabaha kadar orada
608
olduklarından eminim. Çünkü arada bir lavaboya gidiyordum onları görüyordum. FUAYE de konuşma yapan
Levent ÖZÜARAP dedi ki “arkadaşlar saat 03.00 İtibarı ile TSK yönetime el koydu” dedi “KARA, DENİZ,
HAVA akademileri üstüne düşen görevleri yapıyor ellerindeki telefonlarla internette bilgi kirliliği var haberlere
çok inanmayın” dedi. Bir süre sonra yine birileri dedi 6 kişi geliyor ön kapıdan biri ışıkları kapatın dedi sonra
LEVENT Albay “ateşe ateşle karşılık verin” dedi sonra bir anda kırma kollarının çeliş sesini duyduk sonra bir
ses daha duydum “havacılar bu yaptığınız kanuna aykırı TESLİM OLUN çağrısı yapıldı“ hiç bir şekilde
çatışma olmadı ve LEVENT albay gelip tekrar arkadaşlar dışarı i1e koordine kurdum kurmay başkanı (tüm
general nevzat taşdeler) görüştüm sıkıntı yok etrafta bir kaç tane silahla gezenler olabilir onlarda halledilecek
diye bir cümle kurdu sonra sabaha kadar başka bir şey duymadık ben arada sürekli tuvalete gidip geldim bu
esnada kapımda bekleyen nöbetçiler sürekli değişiyordu nöbetçiler arasında yüzbaşı Duran yılmaz, üstğ.
mehmet börekçi, yüzbaşı alî emre destegül, üstğ. abdullah kaya, üstğ. abdullah göktaş, üstğ. Ömer Faruk
SAYGI, üstğ. metahan atasoy benim gördüklerim bu kadar bu arkadaşlarla her tuvalete çıktığımda ne oluyor ne
bitiyor diye sorduğumda bizde bilmiyoruz seni neden burada tutuyorlar dediler sonra Abdullah KAYA Üstğ.
Beni tuvalete çıkardığında dedi ki devrem “sen bu bir isyandır demişsin sana bu yüzden böyle davranıyorlar”
dedi ” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Ütğm. Osman ALBAYRAK’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…16.07.2016 günü saat:01.30 sıralarında Bnb. Hüsamettin HARMANCI yanımıza gelerek Hv. Plt.
Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm. Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA ve benim ismimizi
sayarak; “aracı olan varmı” demesi üzerine bende “komutanım benim aracım var” dedim. Benimle birlikte
Hv. Plt. Ütğm. Mehmet GENÇ, Hv. Plt. Ütğm. Ö. Faruk SAYGI, Hv. Plt. Ütğm. Abdullah KAYA, Bnb.
Hüsamettin HARMANCI’da araca binerek sadece “hadi gidiyoruz” diyerek araçla tahminimce dışarı çıkmak
üzere kampüs içerisinde bulunan 2 numaralı nizamiyeye geldik. Bu esnada “komutanım nereye gidiyoruz” diye
sorma fırsatı bulamadık. Nizamiye kapısı kapalı olduğu için Hüsamettin binbaşı orada bulunan görevli ile
görüşüp kapının kurmay başkanının emri ile kapalı olduğunun öğrenmesi üzerine geri dönerek akademi
binasına geldik. Sabaha kadar bir daha araca binmedik." şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Hüsamettin HARMANCI isimli şüphelinin ifadesinde;

"14 Temmuz akşamı Saat:23.00 sularında 1. Amirim olan Hava İkmal Albay Tamer ÖZARSLAN
tarafından telefon ile arandım.Kendisi tarafından daha önce benim üzerinde çalışmış olduğum “Konu kapsam
kitapları” hakkında Harp Akademileri Komutanı olan Korgeneral Tahir BEKİROĞLU’na arza çıkılabileceği
eğer mümkünse tatilimi yarıda keserek gelmemi istedi. Bende eğer bana ihtiyaç varsa gelirim dedim. 15
Temmuz 2016 tarihinde gece saat:01.00 sıralarında İstanbul’a döndüm. Saat:13.45 te Hava Harp Akademisine
geçtim. 1. Amirim olan Hava İkmal Albay Tamer ÖZARSLAN ile görüştüm ve kendisi bana yukarıda bahsetmiş
olduğum arz için hazırlıklı olmamızı söyledi. Bende Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ ile bizim
birlikte çalışma odamız olan yere geçtik ve orada arza sunulacak olan konular ile alakalı olarak çalışma
yaptık. Saat:17.00 sularında herhangi bir arz için çağrılmadığımızdan dolayı mesai bitiminde evime gittim.
Saat:20.15 civarında çalışma arkadaşım olan Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ tarafından arandım
ve önemli bir faaliyet dolayısıyla Akademiye gelmem söylendi. Bu faaliyetin konusu ve içeriği ile ilgili olarak
herhangi bir bilgi vermedi. Hazırlanarak sivil kıyafetlerim ile evden çıktım ve Saat:20.30-20-45 arasında Hava
Harp Akademisine gittim. Akademiye geldiğimde 3-4 tane öğretim elemanı vardı. Bu öğretim elemanlarını şu
an hatırlamıyorum, ancak yaklaşık 18 kadar öğretim elemanı ve diğer subayların gelmesi ile birlikte Ölçme
Şube Müdürlüğünde toplantı olacağı söylendi. Orada benden hariç olarak Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan
ABUNAZ, Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP, Plan Program Şube Müdürü Hava
İkmal Kurmay Albay Tamer ÖZARSLAN, Hava Pilot Kurmay Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Hava Pilot
Kurmay Albay Özcan KORHAN, Hava Kontrolör Yarbay Şükrü PINAR, Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ,
Hava Muhabere Kurmay Albay Murat DİVRİL, Hava Pilot Kurmay Binbaşı Cenk ERDOĞAN, Hava Pilot
Kurmay Binbaşı Mustafa ACAR ve Hava Pilot Kurmay Yarbay Mücahit Yakup AYAYDIN vardı.Aradan belli bir
zaman geçtiği için benim o an orada olduğunu hatırladıklarım bu isimlerdir. Diğerlerini hatırlayamıyorum.
Saat:21.15 sıralarında Ölçme Şube Müdürü olan Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN’ın odasında
toplantıya geçtik. Burada Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından Öğretim
609
Elemanlarına yönelik bir konuşma yapıldı. Bu konuşmada “İstanbul Bölgesinde Terör Olaylarının olabileceği
bu kapsamda emniyet birimlerine destek verilebilmesi amacıyla bizlere de çeşitli görevler verilebileceği bunun
için lojman ve akademi bölgesinden ayrılmadan evlerimize gidebileceğimiz” bilgisi verildi. İlave olarak asker
olduğumuz anlaşılsın diye eğitim elbiselerimizin giyilmesi ve her ihtimale karşı yanımıza beylik silahlarımızın
alınması hatırlatıldı. Bu toplantı yaklaşık olarak Saat:21.30-21.40 sıralarına kadar sürdü, akabinde tekrar
evime geldim. Saat:22.15 sıralarında Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ tarafından tekrar arandım.
Tekrar en kısa sürede Akademiye geçmemiz yönünde bilgi verdi. Bende kamuflajımı giydim, silahımı aldım ve
akademiye geçtim. Saat:22.30 sıralarında Akademiye geldiğimde Ölçme Şube Müdürlüğünde tekrar toplandık.
Burada Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından “Genelkurmay Başkanlığı
Silahlı Kuvvetler Komuta Harekât Merkezinden mesaj emri geldiği, terörle mücadele kapsamında emniyet
birimlerine destek verilmesi amacıyla bir takım görevlendirmelerin verildiği” ifade edildi. Bu görevlendirmeler
ile ilgili olarak kendisi tarafından bilgi vereceğini söyledi. İlk etapta bana herhangi bir bilgi verilmedi.
Toplantıdan sonra ben odadan çıktım ancak oda da kalanlar oldu, kimlerin kaldığını hatırlamıyorum. Toplantı
bittikten sonra Hava Harp Akademisi içerisinde kendi odama, ölçme değerlendirmeye ve gazinoya gittim.
Fuaye denilen alanda bulundum. Bu esnada öğrenci subaylara da haber verilmiş onlarda Hava Harp
Akademisine gelmeye başlamışlardı. Ama onlara kimin haber verdiğini bilmiyorum. Hava Harp Akademisine
gelen ve orada olduklarını hatırladığım öğrenci subaylardan Hava İstihbarat Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ,
Hava Personel Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Hava Trafik Yüzbaşı Necip DİRİK, Hava İstihbarat Yüzbaşı Abdi
PEHLİVAN vardı. İlk etapta bunları gördüm. Daha sonra Hava İstihbarat Yüzbaşı Cihan OKUR, Hava
Mühimmat Tahrip Üsteğmen Hüseyin BALIK, Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen
Osman ALBAYRAK, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA daha
sonra Akademi bölgesinde gördüğüm öğrenci subaylardır. Saat:23.15 sularında Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürünün odasına girdiğimde Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından bana
görev tebliğ edildi. Bu görevde bana “Emniyet birimlerine destek verilmesi amacıyla AVEA Genel Merkezi’ ne
2. Sınıf Öğrenci Subaylardan Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK,
Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte gitmemi”
emretti. Bunun olabilecek Terör eylemlerinde emniyet birimlerine destek vermek amacıyla olduğunu söyledi. Bu
emri aldıktan sonra benimle birlikte görevlendirilen arkadaşlarıma ulaşmaya çalıştım. Telefon ile ulaştıklarıma
gelmelerini söyledim. Saat:00.00 de geldiklerinde Hava Harp Akademisi içinde Bilgisayar Dershanesinde
kendilerine görev verildiği ve benim emrimde olduklarını söyledim. Ancak üstleri giyinik olmadığı için eğitim
elbiselerini giyerek varsa silahlarını alıp gelmelerini söyledim. Üstleri giyinik olmayanlar ve silahı yanında
bulunmayanlar evlerine geri gitti, geldiklerinde Saat:01.00 sularıydı. Bu esnada ben araç olayını düşündüm,
askeri araç ile gitmeyi düşündüm. Bunun için Araç Tahsis Merkezini aramayı düşündüm ancak bana terör
olayları olabileceği söylendiği için hedef olmamak için sivil araç ile gitmenin daha mantıklı olduğunu
düşündüm. Bunun için kendi sivil aracım yanımda yoktu bende benimle birlikte görevlendirilen arkadaşlarıma
araçlarının olup olmadığını sordum. Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK kendisinde araç bulunduğunu
belirtti. Bende onlara hitaben hazırsanız çıkabiliriz dedim. Saat:01.10 sıralarında Hava Harp Akademisinden
önde ben ve aracın sahibi olan Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK ve aracın arkasında Hava Pilot
Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA
ile birlikte hareket ederek 2 Nolu Lojman Nizamiyesine geldik. Geldiğimizde Nizamiyede bulunan dubaların
kalkmış olduğun gördük ve durduk. Ben arabadan indim ve orada görevli asker ile konuştum. Görevli asker
bana çıkışın yasak olduğunu söyledi bende bunun üzerine Nizamiye Nöbetçi Subayı ile görüşmek istedim.
Nöbetçi Subayın kim olduğunu bilmediğim için yanına gitmek istedim yanına gittiğimde Hava Muhabere
Üsteğmen Adem TEPE olduğunu gördüm. Kendisine çıkışların neden kapalı olduğunu sorduğumda “Nizamiye
Giriş-Çıkışlarının Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER tarafından yasaklandığını” bilgi
verdi, bende bunun üzerine bana emir veren kişiden daha yüksek rütbeli bir kişiden emir olduğunu görünce
ortada karmaşık bir durumun olduğunu anladım. Bunun üzerine teyit etmek için araçta bulunan
arkadaşlarımla tekrar Hava Harp Akademisine gittim. Aracımızı park ettikten sonra Akademiye doğru
yürürken “Durun, kaçmayın, Şerefsizler” şeklinde bağrışmalar oldu. Biz ne olduğunu anlamadan Akademi de
bulunan arkadaşlar bize hızlı bir şekilde koşmamızı söylediler. Hava Harp Akademisine geldiğimde bana görev
emrini veren Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP ‘ ın yanına gittim. Kendisine
durumu izah ettim, emir gereği çıkışların yasaklandığını kendisine ilettim. Ve bana vermiş olduğu görev ile
ilgili olarak “Bana böyle bir görev verdiniz ama bu durumda ne yapmam gerek, hareket tarzım ne olmalıdır?
610
Diye sordum. O da bana şaşırarak “Akademide bekleyin” dedi. Bizim Akademiye geliş saatimiz olan 01.30
civarından itibaren sabah Saat:07.00 ye kadar bir şey olmadı, en azından ben birşey olup olmadığını
bilmiyorum. …” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Ütğm. Ömer Faruk SAYGI’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Whatsappp grubundan grupta bulunan öğrencilere saat:23:00 sıralarında “Çağırma planı


devrededir herkes kamuflajlı bir şekilde 30 dk. İçerisinde Akademiye gelsin ”şeklinde paylaşım yaptı.
Paylaşımı gördüm ve Hava Plt. Olduğumdan dolayı tulumumu giydim saat:23.20 sıralarında Hava
Akademisinde üst katta bulunan sınıfa gittim. Sınıftan bazı öğrencileri hatırlamadığım bir komutan “gel gel
diyerek ”sınıf içerisinden dışarıya çıkardı. Beni kimse çağırmadı ben sınıf içerisinde bir müddet oturduktan
sonra Akademi içiresinde neler olduğunu anlamak için dolaşmaya başladım. Akabinde Akademi içerisinde Bnb.
Hüsamettin HARMANCI beni ve orada bulunan Mehmet GENÇ Ütğm., Osman ALBAYRAK Ütğm., Abdullah
KAYA Ütğm., yanına çağırdı. Bizlere “Herhangi bir şey olursa sizi çağıracam, benden haber bekleyin ”dedi.
Akabinde ben olup biteni anlamak için Akademi içerisinde gezerken fuaye alanında ismini tam hatırlamamakla
birlikte Bnb. Cenk ERDOĞAN’nın orada bulunan rütbeli askerlere “Terör faaliyetlerinden dolayı, kolluk
kuvvetlerine yardım edeceğiz” şeklinde bir bildiri okuduğunu duydum. Ben ortalama 30 dk. Daha dolandıktan
sonra Hüsamettin HARMANCI Bnb. Yukarıda belirtiğim 4 kişi yanına çağırdı. Bize “Arabası olan var mı”dedi.
Osman ALBAYRAK’da “komutanım benim Akademi girişinde arabam var”dedi. Bunun üzerine Hüsamettin
HARMANCI bizlere “arabaya gidelim” dedi. Ben bu arada kendisine sordum komutanım nereye gidiyoruz
dedim. Hüsamettin HARMANCI’da “sadece benimle gelin” dedi. Sonra Saat:01.00 sıralarında arabaya bindik
ve nizamiyeye doğru gittik. Hüsamettin HARMANCI Akademi içerisinde araçların altını kontrol eden Özel
güvenliğe kapıların neden kapalı olduğunu(mantar bariyerlerin) sordu. Özel güvenlikte “Kurmay Başkanının
emri ile kapattık ”dedi. Bunun üzerine Harmancı Bnb. ”Nöbetçi subayı çağırın görüşecem” dedi. Nöbetçi
üsteğmen Subayı geldi ve “Komutanım Kurmay Başkanı herkes kendi akademisine geri dönsün diye kapıları
kapattık” dedi. Bunun üzerine arabaya bindik ve Akademiye geldik. Akademiye gelinceye kadar geçen 5-10 dk.
Süre zarfında Akademinin bütün kapılarını kilitlemişler. Bize Akademi içerisinden diğer kapıya doğru gelin
dediler. Kimlerin söylediğini karanlıktan dolayı bilmiyorum. Bunun Üzerine diğer kapıya gittik. Diğer kapı da
kilitliydi fakat diğer kapının yanında bulunan pencereden içeriye girdik. Hava Akademisi içiresinde sabaha
kadar bekledik. Fakat bir ara 02.30 sıralarında içerinden birilerinin bizlere “etrafımızı askerler sarıyor
dediğini ”duydum. Hava Akademisi içiresinde bulunan ben dâhil yarısının silahı olmadığı için dışarıda
bulunan askerlerin darbeci olduğunu sandık. Bu arada Hava akademisi yanı bulunduğumuz binanın kapısının
hemen hepsinin cam olduğu camın etrafının da alüminyum kaplamalı basit bir yapısı olduğunu söylemek
istiyorum. Darbeye kalkışan şahısların kimler olduğunu da bilmiyorum...” şeklinde beyanda bulunduğu,

5-Müşteki İbrahim BAŞARAN’ın 26.07.2016 tarihinde alınan ifadesinde;

“…Bu esnada Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM beni tutmak için bana doğru uzandı bende ellerini
ittim fakat bu şahıslar hepsi birlikten üzerime gelerek beni kollarımdan tutup hareket edemeyecek hale sokup
etkisiz hale getirdiler yine bu şahıslar hep birlikte ısrarla komutanım Tuğamiral Tayyar ERTEM in nerede
olduğunu sordular bende bu şahıslara “bilmediğimi, henüz komutanımı getirmediğimi” söyledim. Bu esnada
Hv.Bnb.Mustafa Özcan ÇAY başıma silah dayadı bana “komutan nerde konuşsana lan” dedi ben “bilmediğimi
söyledim” gelen 5 kişiden 4 tanesi üst kattaki komutan odasına doğru çıktılar, Pilot Yüzbaşı Mustafa BAYRAM
beni arkadan iki kolumu saracak şekilde sarmaladı bu halde beni itekleyerek Deniz Harp Akademisi
Komutanlığının dışına doğru gidecek şekilde götürdü. (Bu olay ile ilgili kamera kayıtlarını daha sonradan
incelediğimde bu olayın 23.57 sıralarında olduğunu gördüm.) Dışarı çıktığımız esnada yoldan geçmekte olan
pilot tulumlu yüzünü net olarak göremediğim ve daha önceden hiç görmediğim bir subaya (daha sonradan
Hava Harp Akademisi Komutanlığındaki fotoğraflı personel listesinden resimlere baktığımda bu pilot subay
Abdullah KAYA, Mikail GÖKYAR, Yusuf BAKAR olabilir, ama hangisi olduğunu tam olarak bilemiyorum, şahsı
canlı olarak görsem teşhis edebilirim.) Mustafa BAYRAM beni tutmasını söyledi, Pilot Yüzbaşı Mustafa
BAYRAM sol kolumdan, yoldan geçen tanımadığım pilot subay sağ kolumdan tuttu. Bu esnada binanın
köşesinde karanlık kısımda bulunan Makam şoförü Er Mustafa Burak UZUN’un bana baktığını gördüm çocuk
ne yapacağını bilmiyordu, ne yapayım der gibi duruyordu çocuğa bir şey olmasını istemiyordum bende şoför e
611
kafamla işaret yaparak buradan gitmesi telkininde bulundum benim işaretle uyarım üzerine er oradan
ayrıldı.Bu sırada Deniz Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğü'nde görevli
Deniz Kurmay Binbaşı Veysel YILMAZ yanımıza doğru geliyordu, kendisi sivil kıyafetli idi, bana “şef
napıyorsunuz” dedi, bende “komutanım sıkıntı var alın şunları” dedim ve sağ kolumdan tutan tanımadığım
pilot subayı silkeleyerek ittim ve pilot subay oradan Hava Harp Akademisi Komutanlığına doğru kaçtı bu
kaçan subayın işin içinde olup olmadığını bilmiyorum…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.53. Şüpheli Mustafa Acar

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğretim elemanı-
Hava Pilot Kurmay Binbaşı

Durumu:
23.08.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alındığı, üst aramasında elde edilen Samsung cep
telefonu ve turkcell simkarta incelenmek üzere el konulmuş, sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 23/08/2016 ila 25/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 3)olarak belirtilen, Darbe girişimi esnasında; 15 Temmuz 2016 akşamı Hava Harp
Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde Darbe girişiminde aktif olarak faaliyet
göstermiş 21 kişinin katılımı ile kapı içeriden kilitlenmek sureti ile gizliliğe riayet edilerek düzenlenen
“DARBEYE YÖNELİK SON KOORDİNASYON TOPLANTISI” olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı,

2- (OLAY 3)15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Darbe koorinasyon merkezi olarak
kullanılan ve görevlendirmelerin yapıldığı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürlüğünde yaşanan olaylara ilişkin olarak; kamera saatine göre saat:23.03.59’da Hava Harp Akademisi
Ölçme ve Değerlendirme Şubesinden telefonla konuşarak giriş yaptığı; 23:04:27 metrajında Hava Harp
Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Şubesinde girişe göre sol tarafta bulunan odaya girdiği, göre 23:06:16
metrajında şüpheli Fatih SAYİN ve sivil giyimli Albay Ali Nedim KARABULUT ile görüştüğü, ellerinde
görevlendirme belgeleri olduğu anlaşılan evrakların olduğu, 23:06:29 metrajında şahsın Hava Harp Akademisi
Ölçme ve Değerlendirme Şubesi binasından elinde görevlendirme evrakları olduğu değerlendirilen evrakla çıkış
yaptığı, 23:07:45 metrajında Hava Harp Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Şubesi binasına tekrar giriş
yaptığı; 23:11:41 metrajında Hava Harp Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Şubesi binasından elinde
görevlendirme evrakları ile çıkış yaptığı; 23:16:09 metrajında Mustafa ACAR isimli şahsın Erkan ABUNAZ
isimli diğer şüpheli şahıs ile birlikte Hava Harp Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Şubesine giriş yaptıkları
ve giriş kısmına göre sol tarafa yöneldikleri; 23:20:58 metrajında şahsın, Erkan ABUNAZ, Levent ÖZÜARAP
ve Ali Orhan TOLLUOĞLU isimli şüpheliler ile Hava Harp Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Şubesi giriş
kısmında bir süre bekledikleri ve bir şeyler konuştukları, 23:23:01 metrajında telefonla konuşarak Hava Harp
Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Şubesinden telefonla konuşarak çıkış yaptığı; 23:24:39 metrajında şahsın
Hava Harp Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Şubesi binasına tekrar giriş yaptığı; 23:26:59 metrajında elinde
evrak olduğu değerlendirilen kağıtlarla ve telefonla konuşarak binanın giriş kısmında bulunduğu; 23:32:43
metrajında şahsın Hava Harp Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Şubesi binasından çıkış yaptığı, bu esnada
Levent ÖZÜARAP’ın kapıda başka bir şahısla görüştüğü, 23:40:32 metrajında harici kıyafetini (yazlık kıyafet)
çıkartıp uçuş tulumu giyinmiş olarak Hava Harp Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Şubesi binasına giriş
yaptığı, 23:42:58 metrajında Hava Harp Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Şubesi girişine gelen Levent
ÖZÜARAP olduğu anlaşılan şahsa kapıyı açtığı;23:47:56 metrajında Hava Harp Akademisi Ölçme ve
Değerlendirme Şubesi girişine gelen resmi giyimli 2 askeri personele kapıyı açtığı, Saat 02.22’de Bnb. Mustafa
ACAR ve Yzb.Erkan ABUNAZ’ın Ölçme Değerlendirme Şubenin kapısına hızla gelerek kapıyı çaldığı ve
612
içerideki personelin acele tavırlarla şube dışına çıktığı, 5 dakika sonra Alb.Ali Orhan TOLLUOĞLU ve
Dz.Bnb.Veysel YILMAZ geri döndüğü tespit edilmiştir. Saat 03.25’te muhtemelen Darbe girişiminin başarısız
olduğunu/olacağını değerlendiren Alb. Özcan KORHAN’ın, daha önce görevlendirme kâğıtlarının dağıtıldığı
düşünülen demir parmaklıklı odadan bir orta boy çöp kutusu/poşeti büyüklüğündeki kabı alarak sol kapı
yanındaki odaya getirdiği tespit edilmiştir.Bu faaliyetin Darbe girişimine yönelik belgeler imhası olabileceği
değerlendirilmektedir. İmha olarak değerlendirilen faaliyetten bir dakika sonra Saat 03:26’da yeni bir toplantı
faaliyetinin icra edildiği tespit edilmiştir. Toplantıya katılan personele toplantı sonrası personel peyderpey çıkış
yapmış, Söz konusu toplantının muhtemelen başarısız Darbe girişimi sonrası durum değerlendirmesi toplantısı
olduğu anlaşılmış, bahse konu toplantıya katılanlar arasında Mustafa ACAR’ın da bulunduğu tespit edilmiştir.

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında diğer tespitler:

Ölçme Değerlendirme Şube Müdürü odasında yapılan Darbe Görevlendirmeleri ile öğrenci subaylar
Üsteğmen Abdullah GÖKTAŞ, Ütğm. Veysel KELEŞOĞLU ve Ütğm. Ali CAN isimli şüphelileri darbeye
katılmak üzere hazır tuttuğu, Darbe girişimin değişen seyri üzerine yapılan görevlendirmenin iptal olduğu
anlaşılmıştır.

Şahsın Darbe girişimindemdeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Binbaşı Hüsamettin HARMANCI isimli şüphelinin ifadesi;

“…14 Temmuz akşamı Saat:20.15 civarında çalışma arkadaşım olan Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı
Erkan ABUNAZ tarafından arandım ve önemli bir faaliyet dolayısıyla Akademiye gelmem söylendi. Bu
faaliyetin konusu ve içeriği ile ilgili olarak herhangi bir bilgi vermedi. Hazırlanarak sivil kıyafetlerim ile evden
çıktım ve Saat:20.30-20-45 arasında Hava Harp Akademisine gittim. Akademiye geldiğimde 3-4 tane öğretim
elemanı vardı. Bu öğretim elemanlarını şu an hatırlamıyorum, ancak yaklaşık 18 kadar öğretim elemanı ve
diğer subayların gelmesi ile birlikte Ölçme Şube Müdürlüğünde toplantı olacağı söylendi. Orada benden hariç
olarak Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ, Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent
ÖZÜARAP, Plan Program Şube Müdürü Hava İkmal Kurmay Albay Tamer ÖZARSLAN, Hava Pilot Kurmay
Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN, Hava Kontrolör Yarbay Şükrü
PINAR, Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ, Hava Muhabere Kurmay Albay Murat DİVRİL, Hava Pilot
Kurmay Binbaşı Cenk ERDOĞAN, Hava Pilot Kurmay Binbaşı Mustafa ACAR ve Hava Pilot Kurmay Yarbay
Mücahit Yakup AYAYDIN vardı.Aradan belli bir zaman geçtiği için benim o an orada olduğunu hatırladıklarım
bu isimlerdir. Diğerlerini hatırlayamıyorum. Saat:21.15 sıralarında Ölçme Şube Müdürü olan Hava Pilot
Kurmay Albay Özcan KORHAN’ın odasında toplantıya geçtik. Burada Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay
Albay Levent ÖZÜARAP tarafından Öğretim Elemanlarına yönelik bir konuşma yapıldı. Bu konuşmada
“İstanbul Bölgesinde Terör Olaylarının olabileceği bu kapsamda emniyet birimlerine destek verilebilmesi
amacıyla bizlere de çeşitli görevler verilebileceği bunun için lojman ve akademi bölgesinden ayrılmadan
evlerimize gidebileceğimiz” bilgisi verildi. İlave olarak asker olduğumuz anlaşılsın diye eğitim elbiselerimizin
giyilmesi ve her ihtimale karşı yanımıza beylik silahlarımızın alınması hatırlatıldı. Bu toplantı yaklaşık olarak
Saat:21.30-21.40 sıralarına kadar sürdü, akabinde tekrar evime geldim. Saat:22.15 sıralarında Hava Pilot
Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ tarafından tekrar arandım. Tekrar en kısa sürede Akademiye geçmemiz
yönünde bilgi verdi. Bende kamuflajımı giydim, silahımı aldım ve akademiye geçtim. Saat:22.30 sıralarında
Akademiye geldiğimde Ölçme Şube Müdürlüğünde tekrar toplandık. Burada Öğretim Başkanı Hava Pilot
Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından “Genelkurmay Başkanlığı Silahlı Kuvvetler Komuta Harekât
Merkezinden mesaj emri geldiği, terörle mücadele kapsamında emniyet birimlerine destek verilmesi amacıyla
bir takım görevlendirmelerin verildiği” ifade edildi. Bu görevlendirmeler ile ilgili olarak kendisi tarafından
bilgi vereceğini söyledi. İlk etapta bana herhangi bir bilgi verilmedi. Toplantıdan sonra ben odadan çıktım
ancak oda da kalanlar oldu, kimlerin kaldığını hatırlamıyorum. Toplantı bittikten sonra Hava Harp Akademisi
içerisinde kendi odama, ölçme değerlendirmeye ve gazinoya gittim. Fuaye denilen alanda bulundum. Bu
esnada öğrenci subaylara da haber verilmiş onlarda Hava Harp Akademisine gelmeye başlamışlardı. Ama
onlara kimin haber verdiğini bilmiyorum. Hava Harp Akademisine gelen ve orada olduklarını hatırladığım
öğrenci subaylardan Hava İstihbarat Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ, Hava Personel Yüzbaşı Hakan
613
AKBULUT, Hava Trafik Yüzbaşı Necip DİRİK, Hava İstihbarat Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN vardı. İlk etapta
bunları gördüm. Daha sonra Hava İstihbarat Yüzbaşı Cihan OKUR, Hava Mühimmat Tahrip Üsteğmen
Hüseyin BALIK, Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK, Hava Pilot
Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA daha sonra Akademi bölgesinde
gördüğüm öğrenci subaylardır. Saat:23.15 sularında Ölçme Değerlendirme Şube Müdürünün odasına
girdiğimde Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından bana görev tebliğ edildi.
Bu görevde bana “Emniyet birimlerine destek verilmesi amacıyla AVEA Genel Merkezi’ ne 2. Sınıf Öğrenci
Subaylardan Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK, Hava Pilot
Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte gitmemi” emretti. Bunun
olabilecek Terör eylemlerinde emniyet birimlerine destek vermek amacıyla olduğunu söyledi. ” şeklinde
beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Cenk ERDOĞAN’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Levent ÖZÜARAP bunu üzerine Kurmay Başkanı Nevzat TAŞDELER’i telefonla arayarak bilgi
aldı vegörüşme sonrasında Levent ÖZÜARAP biz Akademinin emniyetini alacağız akademiden ayrılmayacağız
dedi . Ben öğrencilerin olduğu yere gittim öğrencilere buradan kimsenin ayrılmayacağını, bütün akademinin
kapılarını kilitleyeceğimizi söyledim herkesin acil ihtiyaçlar haricinde en güvenli bölgede orta kısımda
kalmalarını söyledim. Ben ve 60-70 personel bu durumdan sonra sabaha kadar yaklaşık hatırladığım kadarı ile
saat:07.00 e kadar burada okulun içerisinde bekledik. Daha sonra orada bulunan TOLLUOĞLU’ya bu saatten
sonra herkes evinde bulunsun akademiden de bir yere ayrılmasın dedim albay da tamam dedi benim albaya
bunları söylediğimde yanımda Hv. İkmal Kur. Bnbş. Ahmet KAYA, Hv. Plt. Kur. Yzbş. Erkan ABUNAZ, Hv. Plt.
Kur. Bnbş. Mustafa ACAR da vardı. Daha sonra ÖZÜARAP’ın yapmış olduğu yoklama sonrasında herkes
evlerine saat:07.30 sıralarında ayrıldı. Yoklama esnasında orada bulunmadığım için hangi öğrencilerin eksik
olduğunu bilmiyorum.” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ ‘ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik.
Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci
Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde
Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur
ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i
gördüm. Daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN
Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada
bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem,
dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla lojmanlara giderek evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten
sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu gördüm. Akabinde Veysel bini arayarak devrem televizyon
izliyor muşsun haberleri takip ediyor musun dedi bende takip ediyorum dedim. Bu konuşmadan yaklaşık 40
dakika sonra Ali CAN beni arayarak “Acar binbaşı aradı, Veysel’e haber verdim giderken beni de alın dedi.
Ben, Veysel ve Ali CAN beraber Akademiye gittik. Bu sefer yanıma silahımı aldım. Ancak silahımı Veysel’in
aracında bıraktım. Akademi binasının yanına gidince akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O
esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri
dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden
bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı
gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa
kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş
Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’,
Rıza ERKUŞ’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk
ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa
ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim. Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP
bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir
anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu).
614
Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada kalacaz.“ şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Ali CAN‘ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Daha sonra Whatsappptan 22.30 sıralarında Kıd.Yüzbaşı Hakan AKBULUT’un, Akademide


üniformalı içtima olduğunu yazdı. Bende üniformamı giydim. Komşum YZb. Murat PARLADI ile aracına
binerek Akademiye saat 23.15 sıralarında gittik. Akademi girişinde Bnb. Mustafa ACAR, Albay Levent
ÖZÜARAP, Kıdemlimiz Yzb. Hakan AKBULUT tarafından yoklamamız alındı. Daha sonra Binbaşı Mustafa
ACAR bizi yanına çağırdı evimize gitmemizi, her hangi bir şey olduğunda bizi arayıp haber vereceğini söyledi.
Bende sonrasında evime gidip istirahat ettim. Saat 23.30 sıralarında Okul binasından ayrıldım ve Ütğm. Veysel
KELEŞOĞLU’nun aracına binerek eve gittim ve istirahate çekildim. Haberleri takip etmeye devam ettim. 00.00
da memleketten yakınlarım beni aradı ve nerede olduğumu bana sordular. Bende evimde istirahatli olduğumu
kendilerine söyledim. 01.30 sıralarına kadar evde televizyon izlerken bu esnada beni Bnb. Mustafa ACAR
aradı. Herkesin Akademiye gelmesini söyledi. Akademi Bölgesi güvenlidir burada beklenecek, evde olduğunu
bildiğin kimseler var ise haber ver Akademiye gelsinler dedi.. Bende eve beraber geldiğim. Ütğm. Veysel
KELEŞOĞLU, Ütğm. Abdullah GÖKTAŞ’ı arayıp söyleyip haber verdim. Daha sonra eve gelmiş olduğum araç
ile Akademiye gittik. Gittiğimizde saat 02.00 di. Silahım yanımda idi. Akademinin kapıları kapalı ve ışıkları
yanmıyordu. Kapıya doğru yaklaştık içeri girdik. Ben neden ışıkların kapalı olduğunu sorduğumda, dışarının
güvenli olmadığını ve kim olduğu belirsiz silah kişilerin dolaştığını Albay Levent ÖZÜARAP bize söyledi ve
içeride oturun dedi bize. Bizde Akademi içerisinde oturduk. Yaklaşık on beş yirmi dakika sonra Albay Levent
ÖZÜARAP bizi toplayıp yoklama alınacak dedi. Toplandığımızda kursiyerlerinin yaklaşık yarısının olmadığını
gördüm. Albay Levent ÖZÜARAP Kurmay Başkanı ile görüştüğünü, dışarıdaki kişilerin Akademinin
güvenliğini sağladığı, bize zararlarının dokunmayacağını söyledi. Yzb. Mustafa Kemal ŞİMŞİR Hava Harp
Akademisi Komutanı Tümgeneral Recep YÜKSEL’in, nerdeolduğunu sordu. Telefonla ulaşamadığını ancak en
son düğünde olduğunu söyledi. Daha sonra dağılarak Akademi binası içerisinde çeşitli yerlere gittik.,
Kıd.Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ın, bana yukarıda Akademi binası üst katta iki kişinin brifing salonlarında
olduğunu, onların bir ihtiyacı olursa tuvalet vb. yardımcı olmamı istedi. Bu emri Yrb. Adem İNCİKLİ’den
aldığını söyledi. Ben kim olduklarını ve neden tutulduklarını sordum. Oda Öğretim Başkanı Levent
ÖZÜARAP’ın, emiri ile orada olduklarını ve sebebini bilmediğini söyledi. Bende Üstğ. Mehmet GENÇ ile
birlikte yan yana bulunan brifing salonlarının önünde takriben yarım saat oturduk. Ben gazinoya giderek
oturdum. Sabah 06.30 sıralarında evlerimize gide bileceğimiz Albay Levent ÖZÜARAP tarafından söyledi.
Bizde dağılarak evlerimize gittik…” şeklinde beyanda bulunduğu,

5-Şüpheli Veysel KELEŞOĞLU‘un kollukça alınan ifadesinde;

“…Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik.
Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci
Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde
Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR ( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur
ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i
gördüm. Daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN
Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada
bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem,
dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla lojmanlara giderek evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten
sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu gördüm. Akabinde Veysel beni arayarak devrem televizyon
izliyor muşsun haberleri takip ediyor musun dedi bende takip ediyorum dedim. Bu konuşmadan yaklaşık 40
dakika sonra Ali CAN beni arayarak “Acar binbaşı aradı, Veysel’e haber verdim giderken beni de alın dedi.
Ben, Veysel ve Ali CAN beraber Akademiye gittik. Bu sefer yanıma silahımı aldım. Ancak silahımı Veysel’in
aracında bıraktım. Akademi binasının yanına gidince akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O
esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri
dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden
bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı
gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa
615
kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş
Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’,
Rıza ERKUş’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk
ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa
ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim. Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP
bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir
anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu).
Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada kalacaz. Dedi. Sabah 06:40 a kadar bekledik. Sonra da
eve gittik….” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.54. Şüpheli Abdullah Göktaş

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci Subay-
Üsteğmen

Durumu:
21.07.2016 günü ilimizde gözaltına alındığı, ikamet aramasında;1 adet Sarsılmaz kılınç marka
T1102-06R00859 seri numaralı tabanca, 213 adet 9 mm fişek, Asus marka laptop, 11 adet CD/DVD,1 adet
Ipad, 1 adet Samsung marka içerisinde hafıza kartı olan fotoğraf makinası, 1 adet Powerway ibareli müzik
çalar, Iphone marka cep telefonu ve içerisinde bulunan 05061390291 nolu hatta ait simkarta, 1 adet Toshiba
marka laptop’a incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 1 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı eylemler ve faaliyetler:

1- (OLAY 5) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Komutanlığında yaşanan
Darbe Karşıtı olduğu bilinen Hava Harp Akademisi öğrenci subaylarından Yüzbaşı Cihan OKUR ile Üsteğmen
Hüseyin BALIK’ın Darbe girişimine katılanlarca akademi amfilerinde rehin alınıp silah, telefonlarına el
konulması, kemer ve bağcıkları çıkartılarak başlarına silahlı öğrenci subayların nöbet el konulmak sureti ile
Hava Harp Akademileri Akademileri Anfilerinde zorla alıkonulması eyleminde öğrenci subayların tutulduğu
anfilerin bulunduğu katta kamera saati ile 03.12’de görüntülendiği, bu esnada hapsedilen Hüseyin BALIK’ın
şüpheli Metehan ATASOY tarafından tuvalete götürüldüğü görülmektedir. Müşteki ifadelerinden de zorla
tutulan öğrencilerin başında nöbet tutan öğrenci subaylar arasında Abdullah GÖKTAŞ’ın da bulunduğu
hususları tespit edilmiştir.

2- (OLAY 6) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Giriş katında yaşanan
olaylarda; Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı,
01:30’da kamera görüntülerinden şüpheli Bnb. Cenk Erdoğan, beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan
AKBULUT ve Yzb. Duran YILMAZ ile hava harp akademisi ana giriş kapısından çıktığı, sonrasında söz
konusu personelin otoparkta harp akademileri güvenlik timi tarafından YAKALADIĞI, dışarıda TSK
personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan
hareketler yapıldığı, bu olaydan sonra Kd. Bçvş. Yavuz Yücel ile birlikte Alb. Levent Özüarap’ın aşağıya inerek
kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Alb.
Levent Özüarap’ın telefonla konuştuğu ve bina girişinde dört personel mevzi alarak bekledikleri, saat 01:43’te
ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı açamayarak bu
personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58 arasında diğer kameradan
616
tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği, pencereden atlayan personel Ütğm. Osman Albayrak (tutuklu),
Ütğm. Ömer Faruk Saygı (tutuklu), Ütğm. Mehmet Genç (tutuklu), Yzb. Uğur Erdemir (tutuklu), Yzb. Serkan
Kaya ve Yzb. Oğuzhan Yüksel (tutuklu) olduğunun tespit edildiği, Yzb. Uğur Erdemir, Yzb. Serkan Kaya ve
Yzb. Oğuzhan Yüksel 2 numaralı nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına
geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi için bu tür bir hareketle binaya girdikleri, saat 01:56 sularına kadar
ortamın biraz sakinleştiği ancak saat 01:56’da Dz. Kur. Bnb. Veysel Yılmaz ve arkasından birçok öğrenci
subayın ellerinde silahları ile indiği; bir ara merdivenlerden çıkan Dz. Bnb. Veysel Yılmaz’ın sonrasında elinde
tabanca ile hava harp akademisi ana giriş kapısına indiği, kapı önünde toplanma sonrasında muhtemelen Dz.
Kur Bnb. Veysel Yılmaz’ın gruba konuşma yaptığı ve sonrasında gruptan birçok kişinin telefonla bir yerleri
aradığı, müteakiben kapıya dışarıdan bir grup gelmiş ve kapı açılarak grup içeri alındığı, grubun; Ütğm. Veysel
Keleşoğlu, Ütğm. Ali CAN ve Ütğm. Abdullah Göktaş olmak üzere üç kişi olarak tespit edildiği, bundan sonra
personel kapı önünde mevzi almaya devam ettiği, mevzi alan personel ellerinde tabancaları ile Ütğm İbrahim
Alaca, Bnb. Hüsamettin Harmancı ve Ütğm. Ali Can olarak tespit edildiği, sonrasında kapıya dışarıdan bir grup
daha geldiği, kapı açılarak grup içeri alındığı, hususları tespit edilmiştir.

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında diğer tespitler:

Ölçme Değerlendirme Şube Müdürü odasında yapılan Darbe Görevlendirmeleri ile şüpheli binbaşı
Mustafa ACAR yönetim ve koordinesinde öğrenci subaylar Üsteğmen Abdullah GÖKTAŞ, Ütğm. Veysel
KELEŞOĞLU ve Ütğm. Ali CAN isimli şüphelileri darbeye katılmak üzere Hava Harp Akademisi binasından
çıkış yaptığı ancak Darbe girişimin değişen seyri üzerine görev yerlerine gidemedikleri anlaşılmış,dışarı
çıkışına dair herhangi bir tespit bulunamamış, şahsın bu eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı
değerlendirilmiştir.

Şahsın Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“…ben bağırınca LEVENT OZÜARAP albay benim bulunduğum oda girdi ve ne oluyor burada dedi
ve bende dedim ki eşlerimize haber veremedik dedim oda ne olacak verme dedi arkasını dondu çıkarken bende
arkasında yürüyordum ve “bir adım daha atarsa vurun diye bağırdı gerekirse ikisini de vurun “ dedi ve gitti ve
ben oda da beklemeye başladım sonra gece o saate kadar akademide öğrenciler duruyordu ve bazı arkadaşlar
geliyor bizim orda olduğumuza görüp el hareketleriyle şaşkınlıklarını belli ediyorlardı sonra saat 03,00 civarı
bizim kapılarımız kapandı üstümüze kapıları kitledirler sonra biz LEVENT albayın sesinin duyduk herkesi
fuayede toplandılar, Fuayede Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı İbrahimTOKUŞ, Yüzbaşı Necip DİRİK,
Binbaşı Hüsamettin HARMANCI, yüzbaşı Erkan ABUNAZ, aklıma gelenlerdir. Bunların sabaha kadar orada
olduklarından eminim. Çünkü arada bir lavaboya gidiyordum onları görüyordum. FUAYE de konuşma yapan
Levent ÖZÜARAP dedi ki “arkadaşlar saat 03.00 İtibarı ile TSK yönetime el koydu” dedi “KARA, DENİZ,
HAVA akademileri üstüne düşen görevleri yapıyor ellerindeki telefonlarla internette bilgi kirliliği var haberlere
çok inanmayın” dedi. Bir süre sonra yine birileri dedi 6 kişi geliyor ön kapıdan biri ışıkları kapatın dedi sonra
LEVENT Albay “ateşe ateşle karşılık verin” dedi sonra bir anda kırma kollarının çeliş sesini duyduk sonra bir
ses daha duydum “havacılar bu yaptığınız kanuna aykırı TESLİM OLUN çağrısı yapıldı“ hiç bir şekilde
çatışma olmadı ve LEVENT albay gelip tekrar arkadaşlar dışarı i1e koordine kurdum KURMAY BAŞKANI
(TÜM GENERAL NEVZAT TAŞDELER) GÖRÜŞTÜM SIKINTI YOK etrafta bir kaç tane silahla gezenler
olabilir onlarda halledilecek diye bir cümle kurdu sonra sabaha kadar başka bir şey duymadık ben arada
sürekli tuvalete gidip geldim bu esnada kapımda bekleyen nöbetçiler sürekli değişiyordu nöbetçiler arasında
YÜZBAŞI DURAN YILMAZ , ÜSTĞ. MEHMET BÖREKÇİ, YÜZBAŞI ALÎ EMRE DESTEGÜL, ÜSTĞ.
ABDULLAH KAYA, ÜSTĞ. ABDULLAH GÖKTAŞ, ÜSTĞ. ÖMER FARUK SAYGI, ÜSTĞ. METAHAN ATASOY
BENİM GÖRDÜKLERİM BU KADAR bu arkadaşlarla her tuvalete çıktığımda ne oluyor ne bitiyor diye
sorduğumda bizde bilmiyoruz seni neden burada tutuyorlar dediler sonra ABDULLAH KAYA Üstğ. Beni
tuvalete çıkardığında dedi ki devrem “sen bu bir isyandır demişsin sana bu yüzden böyle davranıyorlar” dedi ”
şeklinde beyanda bulunduğu,
617
2-Şüpheli Ali CAN‘ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Daha sonra Whatsappp tan 22.30 sıralarında Kıd.Yüzbaşı Hakan AKBULUT’un, Akademide
üniformalı içtima olduğunu yazdı. Bende üniformamı giydim. Komşum YZb. Murat PARLADI ile aracına
binerek Akademiye saat 23.15 sıralarında gittik. Akademi girişinde Bnb. Mustafa ACAR, Albay Levent
ÖZÜARAP, Kıdemlimiz Yzb. Hakan AKBULUT tarafından yoklamamız alındı. Daha sonra Binbaşı Mustafa
ACAR bizi yanına çağırdı evimize gitmemizi, her hangi bir şey olduğunda bizi arayıp haber vereceğini söyledi.
Bende sonrasında evime gidip istirahat ettim. Saat 23.30 sıralarında Okul binasından ayrıldım ve Ütğm. Veysel
KELEŞOĞLU’nun aracına binerek eve gittim ve istirahate çekildim. Haberleri takip etmeye devam ettim. 00.00
da memleketten yakınlarım beni aradı ve nerede olduğumu bana sordular. Bende evimde istirahatli olduğumu
kendilerine söyledim. 01.30 sıralarına kadar evde televizyon izlerken bu esnada beni Bnb. Mustafa ACAR
aradı. Herkesin Akademiye gelmesini söyledi. Akademi Bölgesi güvenlidir burada beklenecek, evde olduğunu
bildiğin kimseler var ise haber ver Akademiye gelsinler dedi.. Bende eve beraber geldiğim. Ütğm. Veysel
KELEŞOĞLU, Ütğm. Abdullah GÖKTAŞ’ı arayıp söyleyip haber verdim. Daha sonra eve gelmiş olduğum araç
ile Akademiye gittik. Gittiğimizde saat 02.00 di. Silahım yanımda idi. Akademinin kapıları kapalı ve ışıkları
yanmıyordu. Kapıya doğru yaklaştık içeri girdik. Ben neden ışıkların kapalı olduğunu sorduğumda, dışarının
güvenli olmadığını ve kim olduğu belirsiz silah kişilerin dolaştığını Albay Levent ÖZÜARAP bize söyledi ve
içeride oturun dedi bize. Bizde Akademi içerisinde oturduk. Yaklaşık on beş yirmi dakika sonra Albay Levent
ÖZÜARAP bizi toplayıp yoklama alınacak dedi. Toplandığımızda kursiyerlerinin yaklaşık yarısının olmadığını
gördüm. Albay Levent ÖZÜARAP Kurmay Başkanı ile görüştüğünü, dışarıdaki kişilerin Akademinin
güvenliğini sağladığı, bize zararlarının dokunmayacağını söyledi. Yzb. Mustafa Kemal ŞİMŞİR Hava Harp
Akademisi Komutanı Tümgeneral Recep YÜKSEL’in, nerdeolduğunu sordu. Telefonla ulaşamadığını ancak en
son düğünde olduğunu söyledi. Daha sonra dağılarak Akademi binası içerisinde çeşitli yerlere gittik.,
Kıd.Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ın, bana yukarıda Akademi binası üst katta iki kişinin brifing salonlarında
olduğunu, onların bir ihtiyacı olursa tuvalet vb. yardımcı olmamı istedi. Bu emri Yrb. Adem İNCİKLİ’den
aldığını söyledi. Ben kim olduklarını ve neden tutulduklarını sordum. Oda Öğretim Başkanı Levent
ÖZÜARAP’ın, emiri ile orada olduklarını ve sebebini bilmediğini söyledi. Bende Üstğ. Mehmet GENÇ ile
birlikte yan yana bulunan brifing salonlarının önünde takriben yarım saat oturduk. Ben gazinoya giderek
oturdum. Sabah 06.30 sıralarında evlerimize gide bileceğimiz Albay Levent ÖZÜARAP tarafından söyledi.
Bizde dağılarak evlerimize gittik…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Veysel KELEŞOĞLU‘nun kollukça alınan ifadesinde;

“…Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik.
Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci
Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde
Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR ( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur
ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i
gördüm. Daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN
Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada
bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem,
dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla lojmanlara giderek evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten
sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu gördüm. Akabinde Veysel beni arayarak devrem televizyon
izliyor muşsun haberleri takip ediyor musun dedi bende takip ediyorum dedim. Bu konuşmadan yaklaşık 40
dakika sonra Ali CAN beni arayarak “Acar binbaşı aradı, Veysel’e haber verdim giderken beni de alın dedi.
Ben, Veysel ve Ali CAN beraber Akademiye gittik. Bu sefer yanıma silahımı aldım. Ancak silahımı Veysel’in
aracında bıraktım. Akademi binasının yanına gidince akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O
esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri
dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden
bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı
gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa
kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş
618
Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’,
Rıza ERKUş’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk
ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa
ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim. Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP
bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir
anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu).
Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada kalacaz. Dedi. Sabah 06:40 a kadar bekledik. Sonra da
eve gittik….” şeklinde beyanda bulunduğu,

Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ ‘ın kollukça alınan ifadesinde; “…Takriben 23:20 sıralarında Resmi
kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik. Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci
subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes
sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf
BAKAR( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL,
Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i gördüm. Daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa
ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı.
Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun,
şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem, dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla
lojmanlara giderek evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu
gördüm. Akabinde Veysel bini arayarak devrem televizyon izliyor muşsun haberleri takip ediyor musun dedi
bende takip ediyorum dedim. Bu konuşmadan yaklaşık 40 dakika sonra Ali CAN beni arayarak “Acar binbaşı
aradı, Veysel’e haber verdim giderken beni de alın dedi. Ben, Veysel ve Ali CAN beraber Akademiye gittik. Bu
sefer yanıma silahımı aldım. Ancak silahımı Veysel’in aracında bıraktım. Akademi binasının yanına gidince
akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek
çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat
01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını
hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı
siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak
bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner,
Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’, Rıza ERKUŞ’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ,
Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan
TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim.
Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle
temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı
dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu). Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada
kalacaz.“ şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.55. Şüpheli Ali Can

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci Subay-
Üsteğmen

Durumu:
27.10.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alındığı, üst aramasında elde edilen cep telefonu ve
simkarta incelenmek üzere el konulmuş, sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 27/10/2016 ila 03/11/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı eylemler ve faaliyetler:

619
1- (OLAY 5) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Komutanlığında yaşanan
Darbe Karşıtı olduğu bilinen Hava Harp Akademisi öğrenci subaylarından Yüzbaşı Cihan OKUR ile Üsteğmen
Hüseyin BALIK’ın Darbe girişimine katılanlarca akademi amfilerinde rehin alınıp silah, telefonlarına el
konulması, kemer ve bağcıkları çıkartılarak başlarına silahlı öğrenci subayların nöbet el konulmak sureti ile
Hava Harp Akademileri Akademileri Anfilerinde zorla alıkonulması eyleminde öğrenci subayların tutulduğu
anfilerin bulunduğu katta kamera saati ile 16 Temmuz 2016 saat:02.20’de görüntülendiği,şüpheli Mehmet
GENÇ ile birlikte tutulan nöbetin devraldığı görülmüş, kamera saati ile saat:02.27’de öğrencilerin hapsedildiği
katta diğer şüpheliler; Mehmet GENÇ, Ömer Faruk SAYGI, Salih BAYRAK, Abdi PEHLİVAN ile bir arada
bulundukları konuştukları hususları tespit edilmiştir.

2- (OLAY 6) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Giriş katında yaşanan
olaylarda; Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı,
01:30’da kamera görüntülerinden şüpheli Bnb. Cenk Erdoğan, beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan
AKBULUT ve Yzb. Duran YILMAZ ile hava harp akademisi ana giriş kapısından çıktığı, sonrasında söz
konusu personelin otoparkta harp akademileri güvenlik timi tarafından YAKALADIĞI, dışarıda TSK
personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan
hareketler yapıldığı, bu olaydan sonra Kd. Bçvş. Yavuz Yücel ile birlikte Alb. Levent Özüarap’ın aşağıya inerek
kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Alb.
Levent Özüarap’ın telefonla konuştuğu ve bina girişinde dört personel mevzi alarak bekledikleri, saat 01:43’te
ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı açamayarak bu
personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58 arasında diğer kameradan
tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği, pencereden atlayan personel Ütğm. Osman Albayrak (tutuklu),
Ütğm. Ömer Faruk Saygı (tutuklu), Ütğm. Mehmet Genç (tutuklu), Yzb. Uğur Erdemir (tutuklu), Yzb. Serkan
Kaya ve Yzb. Oğuzhan Yüksel (tutuklu) olduğunun tespit edildiği, Yzb. Uğur Erdemir, Yzb. Serkan Kaya ve
Yzb. Oğuzhan Yüksel 2 numaralı nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına
geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi için bu tür bir hareketle binaya girdikleri, saat 01:56 sularına kadar
ortamın biraz sakinleştiği ancak saat 01:56’da Dz. Kur. Bnb. Veysel Yılmaz ve arkasından birçok öğrenci
subayın ellerinde silahları ile indiği; bir ara merdivenlerden çıkan Dz. Bnb. Veysel Yılmaz’ın sonrasında elinde
tabanca ile hava harp akademisi ana giriş kapısına indiği, kapı önünde toplanma sonrasında muhtemelen Dz.
Kur Bnb. Veysel Yılmaz’ın gruba konuşma yaptığı ve sonrasında gruptan birçok kişinin telefonla bir yerleri
aradığı, müteakiben kapıya dışarıdan bir grup gelmiş ve kapı açılarak grup içeri alındığı, grubun; Ütğm. Veysel
Keleşoğlu, Ütğm. Ali CAN ve Ütğm. Abdullah Göktaş olmak üzere üç kişi olarak tespit edildiği, bundan sonra
personel kapı önünde mevzi almaya devam ettiği, mevzi alan personel ellerinde tabancaları ile Ütğm İbrahim
Alaca, Bnb. Hüsamettin Harmancı ve Ütğm. Ali Can olarak tespit edildiği, sonrasında kapıya dışarıdan bir grup
daha geldiği, kapı açılarak grup içeri alındığı, hususları tespit edilmiştir.

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında diğer tespitler:

Ölçme Değerlendirme Şube Müdürü odasında yapılan Darbe Görevlendirmeleri ile şüpheli binbaşı
Mustafa ACAR yönetim ve koordinesinde öğrenci subaylar Üsteğmen Abdullah GÖKTAŞ, Ütğm. Veysel
KELEŞOĞLU ve Ütğm. Ali CAN isimli şüphelileri darbeye katılmak üzere Hava Harp Akademisi binasından
çıkış yaptığı ancak Darbe girişimin değişen seyri üzerine görev yerlerine gidemedikleri anlaşılmış,Dışarı
çıkışına dair herhangi bir tespit bulunamamış, şahsın bu eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı
değerlendirilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Şüpheli Veysel KELEŞOĞLU‘un kollukça alınan ifadesinde;

“…Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik.
Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci
Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde
Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR ( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur
620
ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i
gördüm. Daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN
Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada
bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem,
dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla lojmanlara giderek evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten
sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu gördüm. Akabinde Veysel beni arayarak devrem televizyon
izliyor muşsun haberleri takip ediyor musun dedi bende takip ediyorum dedim. Bu konuşmadan yaklaşık 40
dakika sonra Ali CAN beni arayarak “Acar binbaşı aradı, Veysel’e haber verdim giderken beni de alın dedi.
Ben, Veysel ve Ali CAN beraber Akademiye gittik. Bu sefer yanıma silahımı aldım. Ancak silahımı Veysel’in
aracında bıraktım. Akademi binasının yanına gidince akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O
esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri
dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden
bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı
gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa
kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş
Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’,
Rıza ERKUş’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk
ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa
ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim. Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP
bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir
anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu).
Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada kalacaz. Dedi. Sabah 06:40 a kadar bekledik. Sonra da
eve gittik….”şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ ‘ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik.
Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci
Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde
Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur
ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i
gördüm. Daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN
Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada
bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem,
dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla lojmanlara giderek evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten
sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu gördüm. Akabinde Veysel bini arayarak devrem televizyon
izliyor muşsun haberleri takip ediyor musun dedi bende takip ediyorum dedim. Bu konuşmadan yaklaşık 40
dakika sonra Ali CAN beni arayarak “Acar binbaşı aradı, Veysel’e haber verdim giderken beni de alın dedi.
Ben, Veysel ve Ali CAN beraber Akademiye gittik. Bu sefer yanıma silahımı aldım. Ancak silahımı Veysel’in
aracında bıraktım. Akademi binasının yanına gidince akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O
esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri
dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden
bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı
gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa
kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş
Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’,
Rıza ERKUŞ’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk
ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa
ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim. Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP
bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir
anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu).
Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada kalacaz.“ şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

621
9.56. Şüpheli Veysel Keleşoğlu

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci Subay-
Üsteğmen

Durumu:
18.10.2016 günü İzmir ilinde yakalanarak gözaltına alınmış ve ilimize teslim edilmiş, üst aramasında
suç ve suç unsuruna rastlanmamış, 21.10.2016 günü sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 18/10/2016 ila 21/10/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı eylemler ve faaliyetler:

(OLAY 6) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Giriş katında yaşanan
olaylarda; Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı,
01:30’da kamera görüntülerinden şüpheli Bnb. Cenk Erdoğan, beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan
AKBULUT ve Yzb. Duran YILMAZ ile hava harp akademisi ana giriş kapısından çıktığı, sonrasında söz
konusu personelin otoparkta harp akademileri güvenlik timi tarafından YAKALADIĞI, dışarıda TSK
personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan
hareketler yapıldığı, bu olaydan sonra Kd. Bçvş. Yavuz Yücel ile birlikte Alb. Levent Özüarap’ın aşağıya inerek
kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Alb.
Levent Özüarap’ın telefonla konuştuğu ve bina girişinde dört personel mevzi alarak bekledikleri, saat 01:43’te
ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı açamayarak bu
personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58 arasında diğer kameradan
tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği, pencereden atlayan personel Ütğm. Osman Albayrak, Ütğm.
Ömer Faruk Saygı, Ütğm. Mehmet Genç, Yzb. Uğur Erdemir, Yzb. Serkan Kaya ve Yzb. Oğuzhan Yüksel
olduğunun tespit edildiği, Yzb. Uğur Erdemir, Yzb. Serkan Kaya ve Yzb. Oğuzhan Yüksel 2 numaralı
nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi
için bu tür bir hareketle binaya girdikleri, saat 01:56 sularına kadar ortamın biraz sakinleştiği ancak saat
01:56’da Dz. Kur. Bnb. Veysel Yılmaz ve arkasından birçok öğrenci subayın ellerinde silahları ile indiği; bir ara
merdivenlerden çıkan Dz. Bnb. Veysel Yılmaz’ın sonrasında elinde tabanca ile hava harp akademisi ana giriş
kapısına indiği, kapı önünde toplanma sonrasında muhtemelen Dz. Kur Bnb. Veysel Yılmaz’ın gruba konuşma
yaptığı ve sonrasında gruptan birçok kişinin telefonla bir yerleri aradığı, müteakiben kapıya dışarıdan bir grup
gelmiş ve kapı açılarak grup içeri alındığı, grubun; Ütğm. Veysel Keleşoğlu, Ütğm. Ali CAN ve Ütğm.
Abdullah Göktaş olmak üzere üç kişi olarak tespit edildiği, bundan sonra personel kapı önünde mevzi almaya
devam ettiği, mevzi alan personel ellerinde tabancaları ile Ütğm İbrahim Alaca, Bnb. Hüsamettin Harmancı ve
Ütğm. Ali Can olarak tespit edildiği, sonrasında kapıya dışarıdan bir grup daha geldiği, kapı açılarak grup içeri
alındığı, hususları tespit edilmiştir.

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında diğer tespitler:

Ölçme Değerlendirme Şube Müdürü odasında yapılan darbe görevlendirmeleri ile şüpheli binbaşı
Mustafa ACAR yönetim ve koordinesinde öğrenci subaylar Üsteğmen Abdullah GÖKTAŞ, Ütğm. Veysel
KELEŞOĞLU ve Ütğm. Ali CAN isimli şüphelileri darbeye katılmak üzere Hava Harp Akademisi binasından
çıkış yaptığı ancak Darbe girişimin değişen seyri üzerine görev yerlerine gidemedikleri anlaşılmıştır.

Şahsın Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Şüpheli Ali CAN‘ın kollukça alınan ifadesinde,

“…Daha sonra Whatsappp tan 22.30 sıralarında Kıd.Yüzbaşı Hakan AKBULUT’un, Akademide
622
üniformalı içtima olduğunu yazdı. Bende üniformamı giydim. Komşum YZb. Murat PARLADI ile aracına
binerek Akademiye saat 23.15 sıralarında gittik. Akademi girişinde Bnb. Mustafa ACAR, Albay Levent
ÖZÜARAP, Kıdemlimiz Yzb. Hakan AKBULUT tarafından yoklamamız alındı. Daha sonra Binbaşı Mustafa
ACAR bizi yanına çağırdı evimize gitmemizi, her hangi bir şey olduğunda bizi arayıp haber vereceğini söyledi.
Bende sonrasında evime gidip istirahat ettim. Saat 23.30 sıralarında Okul binasından ayrıldım ve Ütğm. Veysel
KELEŞOĞLU’nun aracına binerek eve gittim ve istirahate çekildim. Haberleri takip etmeye devam ettim. 00.00
da memleketten yakınlarım beni aradı ve nerede olduğumu bana sordular. Bende evimde istirahatli olduğumu
kendilerine söyledim. 01.30 sıralarına kadar evde televizyon izlerken bu esnada beni Bnb. Mustafa ACAR
aradı. Herkesin Akademiye gelmesini söyledi. Akademi Bölgesi güvenlidir burada beklenecek, evde olduğunu
bildiğin kimseler var ise haber ver Akademiye gelsinler dedi.. Bende eve beraber geldiğim. Ütğm. Veysel
KELEŞOĞLU, Ütğm. Abdullah GÖKTAŞ’ı arayıp söyleyip haber verdim. Daha sonra eve gelmiş olduğum araç
ile Akademiye gittik. Gittiğimizde saat 02.00 di. Silahım yanımda idi. Akademinin kapıları kapalı ve ışıkları
yanmıyordu. Kapıya doğru yaklaştık içeri girdik. Ben neden ışıkların kapalı olduğunu sorduğumda, dışarının
güvenli olmadığını ve kim olduğu belirsiz silah kişilerin dolaştığını Albay Levent ÖZÜARAP bize söyledi ve
içeride oturun dedi bize. Bizde Akademi içerisinde oturduk. Yaklaşık on beş yirmi dakika sonra Albay Levent
ÖZÜARAP bizi toplayıp yoklama alınacak dedi. Toplandığımızda kursiyerlerinin yaklaşık yarısının olmadığını
gördüm. Albay Levent ÖZÜARAP Kurmay Başkanı ile görüştüğünü, dışarıdaki kişilerin Akademinin
güvenliğini sağladığı, bize zararlarının dokunmayacağını söyledi. Yzb. Mustafa Kemal ŞİMŞİR Hava Harp
Akademisi Komutanı Tümgeneral Recep YÜKSEL’in, nerdeolduğunu sordu. Telefonla ulaşamadığını ancak en
son düğünde olduğunu söyledi. Daha sonra dağılarak Akademi binası içerisinde çeşitli yerlere gittik.,
Kıd.Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ın, bana yukarıda Akademi binası üst katta iki kişinin brifing salonlarında
olduğunu, onların bir ihtiyacı olursa tuvalet vb. yardımcı olmamı istedi. Bu emri Yrb. Adem İNCİKLİ’den
aldığını söyledi. Ben kim olduklarını ve neden tutulduklarını sordum. Oda Öğretim Başkanı Levent
ÖZÜARAP’ın, emiri ile orada olduklarını ve sebebini bilmediğini söyledi. Bende Üstğ. Mehmet GENÇ ile
birlikte yan yana bulunan brifing salonlarının önünde takriben yarım saat oturduk. Ben gazinoya giderek
oturdum. Sabah 06.30 sıralarında evlerimize gide bileceğimiz Albay Levent ÖZÜARAP tarafından söyledi.
Bizde dağılarak evlerimize gittik…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ ‘ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik.
Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci
Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde
Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur
ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i
gördüm. Daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN
Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada
bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem,
dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla lojmanlara giderek evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten
sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu gördüm. Akabinde Veysel bini arayarak devrem televizyon
izliyor muşsun haberleri takip ediyor musun dedi bende takip ediyorum dedim. Bu konuşmadan yaklaşık 40
dakika sonra Ali CAN beni arayarak “Acar binbaşı aradı, Veysel’e haber verdim giderken beni de alın dedi.
Ben, Veysel ve Ali CAN beraber Akademiye gittik. Bu sefer yanıma silahımı aldım. Ancak silahımı Veysel’in
aracında bıraktım. Akademi binasının yanına gidince akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O
esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri
dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden
bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı
gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa
kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş
Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’,
Rıza ERKUŞ’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk
ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa
623
ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim. Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP
bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir
anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu).
Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada kalacaz.“ şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.57. Şüpheli Cenk Erdoğan

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğretim elemanı-
Hava Plt. Kurmay Binbaşı

Durumu:
21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alındığı, ikamet arasında elde edilen; 1 adet
Sarsılmaz Kılınç marka B01-00907 seri numaralı tabanca, 3 adet şarjör, 50 adet fişek, 1 adet DARK STOREX
E21 ibareli hardisk, 1 adet frisby ibareli Harddisk, 1 adet Samsung marka cep telefonu, 05302420699 gsm
numaralı hatta ait simkart, 1 adet Apple marka laptop, 1 adet Apple marka ipad, hafıza kartı, 4 flash bellek,
incelenmek üzere el konulmuş, sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı eylemler ve faaliyetler:

1- (OLAY 1)olarak belirtilen, Darbe girişiminde koordinasyon merkezi olarak kullanıldığı tespit
edilen Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde Darbe girişiminde
aktif olarak faaliyet göstermiş 9 kişinin katılımı ile kapı içeriden kilitlenmek sureti ile gizliliğe riayet edilerek
düzenlenen Harp Akademileri Kamera Kayıtlarının incelemesi neticesinde Hava Harp Akademisi binasında,
olağan karşılanmayacak bir saatte, girilmesi kontrollü olan yer alan Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünde
Darbe girişimi öncesinde 14 Temmuz 2016 günü saat:21.04’de başlayıp, 15 Temmuz 2016 saat:00.30’da giriş
kapısının kilitlenmesi ile son bulan DARBEYE YÖNELİK HAZIRLIK TOPLANTISI olduğu anlaşılan
toplantıya saat:21.05’de Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğüne elinde ajanda ile girdiği toplantıya
katıldığı tespit edilmiştir.

2- (OLAY 3)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Darbe koorinasyon
merkezi olarak kullanılan ve görevlendirmelerin yapıldığı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde olağan karşılanmayacak bir saatte, girilmesi kontrollü olan yer alan Ölçme
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde Darbe girişiminde aktif olarak faaliyet göstermiş 21 kişinin katılımı ile
kapı içeriden kilitlenmek sureti ile gizliliğe riayet edilerek düzenlenen toplantıya katıldığı tespit edilmiştir.

3- (OLAY 4)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Darbe koorinasyon
merkezi olarak kullanılan ve görevlendirmelerin yapıldığı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yürütülen faaliyetlere katıldığı tespit edilmiştir.

4- (OLAY 5) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Komutanlığında yaşanan
Darbe Karşıtı olduğu bilinen Hava Harp Akademisi öğrenci subaylarından Yüzbaşı Cihan OKUR ile Üsteğmen
Hüseyin BALIK’ın Darbe girişimine katılanlarca akademi amfilerinde rehin alınıp silah, telefonlarına el
konulması, kemer ve bağcıkları çıkartılarak başlarına silahlı öğrenci subayların nöbet el konulmak sureti ile
Hava Harp Akademileri Akademileri Anfilerinde zorla alıkonulması eyleminde aktif olarak katıldığı, 15
Temmuz 2016 tarihinde saat 23:46’da kamera görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN Ölçme Değerlendirme
Şube Müdürlüğünde görevlendirme kağıtları olduğu değerlendirilen kağıtları aldıktan sonra Hava Harp
Akademisi’ 2. Katında bulunan 2. Sınıf öğrenci subayların dershanesine girmiş ve bir müddet sonra çıkmış, 16
Temmuz 2016 saat 06:34’te kapalı tutulan subayların Bnb. Cenk ERDOĞAN ve Yb. Adem İNCİKLİ tarafından
624
serbest bırakıldığı tespit edilmiştir.

5- (OLAY 6) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Giriş katında yaşanan
olaylarda; kamera kayıtlarında Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin
binaya alınmadığı, 01:30’da kamera görüntülerinden şüpheli Bnb. Cenk Erdoğan, beraberinde Yzb. Salih
BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT ve Yzb. Duran YILMAZ ile hava harp akademisi ana giriş kapısından sırt
çantaları ile çıktığı, sonrasında söz konusu personelin otoparkta harp akademileri güvenlik timi tarafından
YAKALADIĞI, bir süre sonra Cenk ERDOĞAN, Salih BAYRAK ve Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ ve
Ali Emre DESTEGÜL isimli şüphelilerin geri binaya girdikleri, dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine
rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler yapıldığı, bu olaydan sonra
Kd. Bçvş. Yavuz Yücel ile birlikte Alb. Levent Özüarap’ın aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda
öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Alb. Levent Özüarap’ın telefonla
konuştuğu ve bina girişinde dört personel mevzi alarak bekledikleri, silahlı olarak binayı savundukları olaya
katıldığı, bina dışına çıkan gruplardan olduğu tespid edilmiştir.

6- (OLAY 10) olarak belirtilen; 15 Temmuz Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri Komutanlığı
otoparkında şüpheli olarak görülerek Güvenlik Timince yakalanan askerler arasında yer aldığı tespit edilmiştir.

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında diğer tespitler:

Şüpheli Cenk ERDOĞAN’ın Ölçme Değerlendirme Şube Müdürü odasında katılımı ile yapılan
toplantılar neticesinde Darbe Görevlendirmeleri ile kendisinin sevk-yönetim ve koordinesinde şüpheli listesinde
yer alan öğrenci subaylar Yzb. Salih BAYRAK, ve Yzb. Duran YILMAZ isimli şüphelileri darbeye katılmak
üzere VALİLİK BİNASININ İŞGALİNDE GÖREVLENDİRİLDİKLERİ; bu amaç çerçevesinde Hava Harp
Akademisi binasından dışarı çıktığı, otoparkta araca binmek üzere iken güvenlik timi tarafından yakalandığı,
yaşanan karışıklıkta tekrar serbest bırakıldığı ve Hava Harp Akademisine geri döndüğü tespit edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Ds. Kt. Grp. K. P. Alb. Oktay ÇETİN, Güv.Ş.PI.Sb. Alb. Mehmet GÖKEŞ ile Muhafız Bölük
Komutanı Yzb. Gürkan KARACA ve Uzm.Çvş. Kadir ÇARKÇI'nın ifadelerine göre;

Kalkışmaya katılan Nöbetçi Amirini (Bnb M. Özcan ÇAY) ve Yardımcısını (Bnb. Mustafa BAYRAM)
bulmak maksadıyla kışla içerisinde dolaştıkları, Hava Harp Akademisinin önünden geçerken kapının önünde
10-15 civarında personel olduğunu gördükleri, nöbetçi amiri ve yardımcısının bu grup içerisinde olduğunun
tespit edilmesi üzerine grubun kalabalık ve silahlı olmasından dolayı doğrudan müdahale etmedikleri ve grubu
gizlice takip ettikleri, grubun ikiye ayrılması üzerine, 4 kişinin (bir tanesi pilot kıyafetli) Deniz Harp Akademisi
önündeki otoparka geçtikleri, grubun geri kalan kısmının da diğer yöne doğru hareket ettikleri, sayılarının
daha az olmasından dolayı 4 kişilik grubu (Hava Pilot Binbaşı Cenk ERDOĞAN ve yanında bir yüzbaşı ve iki
üsteğmen) takip ettikleri, araca binmeleri üzerine AMK personeli ile etraflarının sarıldığı, araçtan indirildiği
ve yere yatırıldığı, silahlarının AMK tarafından alındığı, bu esnada araçla aynı yere gelen Ütğm. Ali Emre
DESTEGÜL'ün de yere yatırılarak etkisiz hale getirildiği, personelin üzerinden çok sayıda tabanca mühimmatı
çıktığı, yaklaşık 15 dakika sonra HAK Kurmay Başkanı ve Genel Sekreter Albay İsmail ŞANLI'nın bölgeye
geldiği, Bnb. Cenk ERDOĞAN'ın itirazları üzerine Kurmay Başkanının Bnb. Cenk ERDOĞAN'la konuştuğu,
mazeretlerinin inandırıcı bulunması üzerine ellerinin çözülmesini, emirlere uymalarını, kendilerine yardımcı
olacak davranışlar içerisinde olmalarını tavsiye ederek yoklamaya gönderdiği ve serbest bırakılmalarını
emrettiği öğrenilmiştir.

2-Şüpheli Üsteğmen Sedat ÖNER’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Tahmini olarak saat 23:00 den sonra yürüyerek giderken kantin civarlarında Yüzbaşı olan ismini
hatırlamadığım soy ismi TOKUŞ olan şahsın arabasına binerek birlikte Hava Harp Akademisine gittik. Hava
Harp Akademisine gittiğimde benim gibi öğrenci olan sınıf arkadaşlarımdan isimlerini hatırlaya bildiğim
625
Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Cihan OKUR, Üsteğmen Hüseyin BALIK, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR, Üsteğmen
Yüksel KOCA, Üsteğmen Mehmet PAÇACI, Üsteğmen Emre BEZİRGANOĞLU, Üsteğmen Gürkan BEĞİŞ,
Üsteğmen Cengizhan EFE, Üsteğmen Tanju UYSAL, Üsteğmen Musa GÜLMEZ, Binbaşı Cenk ERDOĞAN,
Yarbay Gürcan ANILIRCAN dahil yaklaşık 30 kişi Hava Harp Akademisi Binasının girişindeki lobideydik.
Yüzbaşı Hacı ŞALK burada bizden yoklama aldı, daha sonra Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP bize hitaben
“Genel Kurmay Tarafından gelen emirle Sıkıyönetim ilan edildi ordu yönetime el koydu,bundan sonraki süreçte
emirlerimi bekleyin” dedi. Daha sonra biz bina içerisine dağıldık. Saat 01:00 sıralarında bina dışından bağırış
sesleri duyduk bunun üzerine kaplar kilitlendi camlar kapatıldı, ışıkları da kapatarak bir süre böyle bekledik,
hatırladığım kadarıyla saat 02:30-03:00 sıralarında binanın etrafının artık emniyette olduğu söylendi bu
saatten sonra ben bina içerisindeki gazino içerisindeki koltukta uyudum. Sabah 07:00 gibi uyandım Kurmay
Albay Levent ÖZÜARAP arkadaşlar evlerinize gidebilirsiniz demesi üzerine oradan ayrılarak evimize
gittik….” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Mehmet BÖREKÇİ’nin kollukça alınan ek ifadesinde;

“…Ben günlük üniformamı giyip Murat BİLGENİN aracı ile Akademiye vardım. Akademiye giriş
yaptığımda Levent ÖZÜARAP, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Cenk Erdoğan, Şükrü PINAR, Adem İNCİKLİ gibi üst
rütbelileri gördüm. Yine 1’ıncı ve 2’ıncı sınıf Öğrencileri oradaydı. Giriş katında eğitim bölümünde
bulunduğum esnada 2 ıncı katta amfilerin olduğu yere 1 öğrenci gelsin diye bağırdılar. Etrafa baktım kimseyi
göremeyince yukarı ben çıktım. Yukarıda Hüseyin BALIK ve Cihan OKUR amfilerde tek başlarına
oturuyorlardı. Kapının dışında karşılarına gelecek şekilde YÜZBAŞI Duran YILMAZ vardı. Yine kim olduğunu
hatırlamadığım öğrenciler vardı. Işıklar kapalıydı. Adem İNCİKLİ yarbay geldi ”öğretim başkanı Levent
ÖZÜARAP’IN emri var. Bu arkadaşlar dışarı çıkmayacak gerekirse vur emri verdi” dedi. Ben bunu duyunca
şaşırdım. Duran Yüzbaşıya ne olduğunu sordum o da bilmediğini söyledi.1-2 dk burada kaldım. Daha önce
beni arayan Yakup AYAYDIN’ı arayarak akademide olduğumu söyledim da bana ben sana akademiye gitmeni
söylemedim. Buraya gel diyerek otoparka gelmemi istedi. bunun üzerine 2 nolu nizamiyenin orada bulunan
otoparka gittim.2 nolu nizamiyenin oradaki otoparka girdim.1-2 dk. içinde Yakup AYAYDIN geldi. Niye
çağırdığını sordum. Oda bana ”emir aldıklarını, genelkurmaydan emir geldiğini, sıkıyönetim ilan edildi ”demiş
olabilir.3 arkadaşın daha yanımıza geleceğini bahsetti. Bunlar Gürkan BEĞİŞ, Emre BEZİRGAN ve Tanju
UYSAL üsteğmenlerdi…” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

4-Şüpheli Yzb. Necip DİRİK’in kollukça alınan ifadesinde,

“…İlk başta 2 katlı olan binanın 2. Katında bulunan sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay Yüzbaşı
Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini
hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne
görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN, TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere
görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir öğrenci subay söyledi ancak ismini
hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra dasınıf subayımız olan Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde
bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım şeyler konuştu ancak şok içinde
olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda
çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde bir süre daha sınıfta bekledikten
sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik. Burada Harekât İstihbarat
Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir liste vardı. Aşağısı
kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Albay
Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü PINAR, Yüzbaşı
Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit KESER vardı. Yine
hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf GÜLSER, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Mustafa
Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk
SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ ve ismini
hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı” şeklinde beyanda bulunduğu,

626
5-Müşteki Cihan OKUR’un alınan ifadesinde;

“…Bir sonraki tuvalete çıkışımda kapıda Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Hakan AKBULUT,
Yüzbaşı Salih BAYRAK ve Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL oturuyorlardı. Kapıyı Salih BAYRAK yüzbaşı açtı
tuvalete kadar nezaret etti ve geri döndük. Yine burada ben hiçbirinin yüzüne bakmadım.
İçerde bulunduğum esnada saat 03.00 sularında Fuaye alanında içerdeki kişilerin toplanmaları
istendi. Burada Levent ÖZÜARAP Albay kısa bir konuşma yaptı. Saat 03.00 itibari ile Deniz Harp Akademisi
ve Kara Harp Akademisinin gereğini yaptığını, Hava Harp Akademisi olarak bizimde yaptığımız ve şu anda her
şeyin TSK 'ın kontrolü alında olduğunu söyledi. Sonrasında herkes bina içinde görev yerlerine dağıldı. Bu
aşamadan sonra Bizim serbest bırakıldığımız 16.07.2016 günü saat 06.50 civarına kadar herhangi bir
hareketlilik olmadı. Sessizlik hâkimdi. Saat 06.50 civarında amfinin kapısı açıldı. İçeriye Binbaşı Cenk
ERDOĞAN ve Yarbay Adem İNCİKLİ girdi. Cenk ERDOĞAN Binbaşı " Dün akşam ortam karışıktı kimin ne
olduğu belli değildi beni de yere yatırdılar domuz bağı yaptılar "dedi bu esnada Adem Yarbayda bana “bunun
kişisel olmadığını biliyorsun değildi” dedi. Cevap vermedim ikisinin de yüzüne bakmadım. Sonrasında bana
telefonumu silahımı bot bağcıklarını teslim ettiler. Silahı teslim ederken herhangi bir tutanak tutmadılar.
Dolayısı ile silahımın bende olmadığı esnada kullanılıp kullanılmadığını bilmiyorum…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

6-Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“…FUAYE de konuşma yapan Levent ÖZÜARAP dedi ki “arkadaşlar saat 03.00 İtibarı ile TSK
yönetime el koydu” dedi “KARA, DENİZ, HAVA akademileri üstüne düşen görevleri yapıyor ellerindeki
telefonlarla internette bilgi kirliliği var haberlere çok inanmayın” dedi. Bir süre sonra yine birileri dedi 6 kişi
geliyor ön kapıdan biri ışıkları kapatın dedi sonra LEVENT Albay “ateşe ateşle karşılık verin” dedi sonra bir
anda kırma kollarının çeliş sesini duyduk sonra bir ses daha duydum “havacılar bu yaptığınız kanuna aykırı
TESLİM OLUN çağrısı yapıldı“ hiç bir şekilde çatışma olmadı ve LEVENT albay gelip tekrar arkadaşlar
dışarı i1e koordine kurdum KURMAY BAŞKANI (TÜM GENERAL NEVZAT TAŞDELER) GÖRÜŞTÜM
SIKINTI YOK etrafta bir kaç tane silahla gezenler olabilir onlarda halledilecek diye bir cümle kurdu sonra
sabaha kadar başka bir şey duymadık ben arada sürekli tuvalete gidip geldim bu esnada kapımda bekleyen
nöbetçiler sürekli değişiyordu nöbetçiler arasında YÜZBAŞI DURAN YILMAZ, ÜSTĞ. MEHMET BÖREKÇİ,
YÜZBAŞI ALÎ EMRE DESTEGÜL, ÜSTĞ. ABDULLAH KAYA, ÜSTĞ. ABDULLAH GÖKTAŞ, ÜSTĞ. ÖMER
FARUK SAYGI, ÜSTĞ. METAHAN ATASOY BENİM GÖRDÜKLERİM BU KADAR bu arkadaşlarla her
tuvalete çıktığımda ne oluyor ne bitiyor diye sorduğumda bizde bilmiyoruz seni neden burada tutuyorlar
dediler sonra ABDULLAH KAYA Üstğ. Beni tuvalete çıkardığında dedi ki devrem “sen bu bir isyandır demişsin
sana bu yüzden böyle davranıyorlar” dedi bende korkuluğum için hayır ondan değil biraz agresif davrandığım
için bana böyle davranıyorlar dedim sonra sabah 06.00 da YAVUZ YÜCEL ast. Tarafından kapı açıldı kapıya
doğru yanaştım birazdan CENK ERDOĞAN binbaşı gelecek dedi ADEM İNCİKLİ yarbay ile birlikte CENK
binbaşı benim bulunduğum odaya doğru geldi CENK binbaşı dedi ki “dün gece ortam çok karışıktı bende ne
olduğunu anlamadım beni de domuz bağı yapıp yere yatırdılar sırtıma namlu dayadılar diyerek elbisesini
gösterdi (yukarıda söylemeyi unuttuğum bir şey var toplandığımızda kimin söylediğini hatırlamıyorum
arkadaşlar kendinizi ve pilot olduğunuzu belli edecek bütün emareleri çıkartın demişlerdi)…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

7-Şüpheli Hakan AKBULUT’un alınan ifadesinde;

“…Yoklama alındı. Abdi PEHLİVAN yoklama listesini verdi. Binbaşı Cenk ERDOĞAN orada
bulunanlara; “Silahlı Kuvvetler Ülke Yönetimini Ele geçirdi şeklinde mesaj geldi. Biz Okul bölgesinde
kalıyoruz.” Dedi. Bir yerleri arayıp ulaşmaya çalışıyorlardı. Benim tahminim Akademi Komutanımızı arayıp
ulaşmaya çalışıyordu.Bizde bu arada herkes telefonundan internete, haberlere bakıyorduk. Olayı anlamaya
çalışıyorduk. Bizim burada toplanma amacımızın emniyetimizin alınması ve bizden kimsenin olaya
karışmaması için olduğunu düşündüm. Okul bölgesinde kalmamızı, kimsenin burayı terk etmemesini söylediler.
Silahı olmayan var mı diye soruldu. Kimin sorduğunu hatırlamıyorum. Benim yok dedim bunun üzerine Binbaşı
Cenk ERDOĞAN bana “Senin silahın yok mu?” diyerek bana silahını verdi. Yine toplanmadan 1,5-2 saat
627
kadar sonra dışardan akademiye girmeye çalışan üniformalı kişilerin olduğunu söylediler. Bunların içeriye
sokulmaması için Binbaşı Cenk ERDOĞAN girişlerde nöbet ayarlayın dediğini tahmin ediyorum. Bizim
nöbetlerimizi Abdi PEHLİVAN ayarladı. Bu arada 1. Sınıflardan Yüzbaşı Cihan OKUR ve Üsteğmen Hüseyin
BALIK’ın tutuklandıkları ve 2. Katta bulunan 2 farklı anfi içerisinde tutulduklarını, bunların başında da nöbet
tutulacağını söylediler. Ben de her 2 anfi kapısını gören girişte 20 dk. kadar nöbet yazıldığından burada 20 dk.
Abdi PEHLİVAN, ve ismini hatırladığım diğer 2. Sınıf öğrencisi ve ben nöbet tuttum….” şeklinde beyanda
bulunduğu,

8-Şüpheli Salih BAYRAK’ın alınan ifadesinde;

“…Saat 22:40 civarında evime aracımla dönerken Sınıfımda ki çağırma planımıza göre kıdemlimiz
olan Yüzbaşı Hakan AKBULUT beni arayarak Akademiye gelmemi söyledi bende ailemi eve bırakarak
üniformamı giyerek 23:30 sıralarında Akademiye gittim. Oraya gittiğim de orda bulunanlara hitaben 2. Sınıf
sorumlu öğretim elemanı Binbaşı Cenk ERDOĞAN ortada bir karışıklık var sizlerin bireysel emniyetiniz için
ikinci bir emre kadar Akademi binasından çıkmayın dedi bizde orda beklemeye başladık. Bize karşı herhangi
bir başka emir verilmedi, ogün sabah saat 07:00’a kadar bekledik ardından öğretim başkanımız Kurmay Albay
Levent ÖZÜARAP evlerimize gidip istirahat edebileceğimizi söyledi bizde evlerimize gittik,…” şeklinde
beyanda bulunduğu,

9-Şüpheli Duran YILMAZ’ın alınan ifadesinde;

“…Aşağı doğru indiğimde Fuaye diye tabir ettiğimiz alanda herkesin beklediğini gördüm, bende
orada bekledim. Bekleyenler arasında Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yarbay Adem İNCİKLİ, Binbaşı Cenk
ERDOĞAN ve ismini hatırlayamadığım diğer personel oradaydı. Ben, Cenk ERDOĞAN binbaşı, Salih
BAYRAK yüzbaşı ve Hakan AKBULUT yüzbaşı kantin kapalı olduğu için evlerimize gidip yiyecek almak istedik
ancak gidemedik. Otoparkta Salih BAYRAK yüzbaşının aracına bindik, geriye doğru gelmek istediğimiz esnada
tanımadığım asker kıyafetli 8-9 kişi ellerinde silahlarla araçtan inmemizi istediler, akabinde teslim olun yere
yatın, kıpırdamayın dediler, bizde araçtan indik, üzerimizi aradılar, ellerimizi bağladılar, üzerimizdeki beylik
tabancalarımızı askerler aldı. Sonra ayağa kaldırdılar. Cenk Binbaşı onlara hitaben ne yapıyorsunuz, bizde
burada personeliz dedi. O esnada yanımızdan geçen araçların içinde ki kişilerde ellerinde silah olan askerlere
durun bunlarda öğrenci buranın personeli dediler. Kurmay başkanımız Tüm General Nevzat TAŞDELER geldi.
Biz durumumuzu izah ettik, bize yapılanını yanlış olduğunu söyledikten sonra Tüm general ellerimizi çözdürdü.
Bize hitaben arkadaşları bizi mazur görün, etrafta silahlı sivil şahıslar dolanıyor, bir helikopter iniş kalkış
yapmış ona bakmaya gidiyorum dedi. Bu olay üzerine Cenk ERDOĞAN binbaşı akademiye dönelim dedi. Geri
döndüğümüzde saat 01:00-01:30 civarıydı. Levent ÖZÜARAP Fuaye de topladı herkesi, arkadaşlar kendi
güvenliğimizi sağlayacaz, dışarı çıkmayacaz, etrafta silahlı şahıslar var, burada bekleyecez dedi. Sabaha kadar
da bina içerisinde bekledik. Sabah 06:00 sıralarında da eve gittik. 16 Temmuz günü saat 08:30 sıralarında
Yüzbaşı Salih BAYRAK silahımı evime getirdi…” şeklinde beyanda bulunduğu,
10- Tanık Albay Mehmet GÖKEŞ’in alınan ifadesinde,

“…daha sonra Muhafız Bölük Komutanı Gürkan KARACA ile karargah içerisinde kalkışmaya
katılan nöbetçi amirini ve yardımcısını bulmak amacıyla dolaştık, bu esnada hava harp akademisinin önünden
geçerken kapının önünde 10-15 civarında personel olduğunu gördük ve durduk, durduğumuz yerde onlar bizi
görmüyordu ben yanımdaki Muhafız Bölük Komutanı Gürkan KARACA’ya bu askerlerin içerisinde nöbetçi
amiri var mı diye sorunca bana Nöbetçi amiri ve yardımcısı orada dedi, bu konuşma geçtiğinde saat: 01.20
sıralarıydı ben de bunu öğrenince yanlarına gitmek istedim, ancak Gürkan KARACA onlar kalabalık ve silahlı
yanlarına gitme sana zarar verirler deyince durdum. Daha sonra bu askerleri gizli gizli takip etmeye başladık
bu grup ikiye ayrıldı, 4 kişilik bir grup bir tanesi pilot kıyafetli olmak üzere kendi aralarında konuşarak Deniz
Harp akademisinin önündeki otoparka geçtiler. Grubun geri kalan kısmı da diğer yöne doğru hareket ettiler biz
de diğer dördünün sayısı az olduğu için onları takip etmeye karar verdik. Bu dört askeri personel araca
bindiklerinde Ben, Gürkan Yüzbaşı ve Ani Müdahale mangası bunlara müdahale ettik ve etraflarını sardık,
araçtan aşağı indirdik, yere yatmalarını istedik ismini sonradan öğrendiğim Hava Pilot Binbaşı Cenk
ERDOĞAN ve yanında bir yüzbaşı ve iki üsteğmen vardı, hepsi yere yattılar silahlarını ani müdahale mangası
628
aldı. Bu esnada araçla bizim olduğumuz yere gelen üzerinde kamuflaj kıyafeti olan ki bu önemlidir çünkü
istikaklarında böyle bir kıyafet yok (pilot olduğunu ve ismini sonradan öğrendiğim) Üsteğmen Ali Emre
DESTEGÜL’ ü yere yatırarak etkisiz hale getirdik. Aradan on onbeş dakika geçtikten sonra kurmay başkanı
yanında genel sekreter Albay İsmail ŞANLI ile geldi ve Kurmay Başkanı Cenk ERDOĞAN’ ıbir süre kenara
çekerek konuştu, ve daha sonra orada bulunan askerlere yakaladığımız kişilerin ellerini çözmelerini emretti ve
ellerini çözdürdü ve onları gönderdi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

11- Tanık Gürkan KARACA’nın alınan ifadesinde;

“…Çok maksatlı Harekat Merkezi Binasının yan otoparkındakiaraçlarına binen 4 havacı kamuflajı
giymiş subaya duru teslim olun diye bağırıp, araçlarından indirip yere yatırarak derdest ettik. Üst aramasında
silah ve çok sayıda tabanca fişeğinin olduğunu görüp emniyete aldık. Normalde akademi yerleşkesi içerisinde
gezen bir öğrenci subayın bu kadar fişeği yanında bulundurması bizim için hayatın doğal akışına aykırı bir
durumdu. Sonradan bölgeye aracıyla gelen 1 havacı subay da derdest edip piyade üsteğmen Zeki UÇAR ve ani
müdahale kuvvetini bölgeye takviye ettik (hatta kaçmalarını engellemek amacıyla ani müdahale mangasının
tüfeklerinin kayışlarını sökerek ellerini bağladık.) Personeli ayağa kaldırdığımızda kendilerinin şerefli subaylar
olduğunu söyleyerek bağırmaya başladılar. Kurmay başkanına Mehmet albay bilgi verdi, kurmay başkanı,
Albay İsmail ŞANLI, Grup Komutanı ve şuan hatırlayamadığım birkaç askeri personel de bulunduğumuz yere
geldiler, derdest edilen personel kendilerinin emirle geldiklerini, şerefli subaylar olduklarını, nasıl böyle bir şey
yaparsınız dediklerini, kendilerini derdest ederken yere yatırdığımız esnada teklemediğimizi bunun hesabını
vereceğimizi şeklinde bağırarak tekrar ettiler.Bunun üzerine kurmay başkanı burada ne işiniz var diyerek
derdest ettiğimiz askerlere sordu, kendileri de emir aldıklarını o yüzden mesaiye geldiklerini, fakat kimden emir
aldıklarını söylemediler. Hatta bize ithafen bunlar niye mesaiye geldiler diye sorduklarında kurmay başkanı
emniyetin sağlanması için kendisinin emir verdiğini söyledi. Arkasından silah ve mühimmatlarını vermeyin,
ellerini çözün ve serbest bırakın emrini bölgedeki Mehmet GÖKEŞ Albay’ a verdi…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

12-Tanık Alb. İsmail ŞANLI’nın alınan ifadesinde;

“…Şüpheli hareketler içinde bulunan 4 veya 5 kişinin deniz harp akademisi önündeki park yerinde
yakalandığını ve kontrol altında olduğunu söylüyorlardı. Oraya doğru giderken hava harp akademisinin
kapıları kapalı ve ışıkları sönüktü. İçeride birinin olup olmadığı anlaşılmıyordu. Yakalanan grubun olduğu
bölgeye vardığımızda ani müdahale mangasının çevre emniyeti aldığını muhafız bölük komutanı Yüzbaşı
Gürkan ile birlikte piyade Albayı Mehmet Gökeş hava harp akademisinden herhalde 4-5 personeli yere
yatırmış ve elleri bağlı olarak tuttuklarını gördük. İlk dikkatimi çeken tüm hava harp akademisi personelinin
eğitim kıyafetli ve uçuş tulumlu olmasıydı. Albay Gökeş grubun nöbetçi amiri ile birlikte hareket eden grup
olduğunu ve gözetim altında bulundurulması gerektiğini kurmay başkanına anlatmaya çalışıyordu. Ortam çok
gergin ve personel heyecanlıydı. Kurmay başkanı gözetim altına alınan personelden kıdemli olan ismini
sonradan öğrendiğim Hava Pilot Kurmay Binbaşı Cenk Erdoğan ile bir süre görüştü. Nereden geldiklerini
neden uçuş tulumlu olduklarını, nereye gittiklerini sorduğunu hatırlıyorum. Binbaşı Erdoğan’ın da kendi
komutanlarından aldıkları talimat çerçevesinde evlerinden gelip akademiye gittiklerini böyle durumlarda
eğitim kıyafetli ve uçuş tulumlu olmalarının izahına çalışıyordu. Kurmay başkanının diğer personelle de
konuşup bu kargaşa ortamında bir yanlış anlaşılma olduğunu ve grupta şüpheli bir şey olmadığını
değerlendirmiş olma ki personelin kendi akademilerine gitmeleri ve yoklama alınması konusunda yardımcı
olmalarını söyledi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

13- Şüpheli Abdi PEHLİVAN’ın alınan ifadesinde;

“…Saat 07:30 sıralarında Hava Harp Akademisi tüm öğrenci Subaylar olarak tekrar Fuaye de
toplandık. O esnada Yarbay Adem İNCİKLİ 2. Sınıf kıdemlileri olarak ben ve Yüzbaşı Hakan AKBULUT’u
çağırarak kontrol altında tuttukları 2 öğrenci subayın yanında Binbaşı Cenk ERDOĞAN bulunduğu halde daha
önce ne şekilde alındığını bilmediğim cep telefonları ve silahlarını verdiklerini söylediler. Bu sırada ben ve
Yüzbaşı Hakan AKBULUT ile birlikte dışarıda bulunuyordum...” şeklinde beyanda bulunduğu,
629
14-Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ’ın alınan ifadesinde;

“…saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden bize kapıyı açtılar ancak
kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı gördüm. Ne olduğunu sorunca
“dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa kendi güvenliğimiz mi
bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş Yavuz YÜCEL, Astsubay
ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’, Rıza ERKUş’, Hakan
AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN,
Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa ACAR’ı gördüm…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

15-Şüpheli Hüsamettin HARMANCI’nın alınan ifadesinde;

“…Saat:20.30-20-45 arasında Hava Harp Akademisine gittim. Akademiye geldiğimde 3-4 tane
öğretim elemanı vardı. Bu öğretim elemanlarını şu an hatırlamıyorum, ancak yaklaşık 18 kadar öğretim
elemanı ve diğer subayların gelmesi ile birlikte Ölçme Şube Müdürlüğünde toplantı olacağı söylendi. Orada
benden hariç olarak Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ, Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay
Levent ÖZÜARAP, Plan Program Şube Müdürü Hava İkmal Kurmay Albay Tamer ÖZARSLAN, Hava Pilot
Kurmay Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN, Hava Kontrolör Yarbay
Şükrü PINAR, Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ, Hava Muhabere Kurmay Albay Murat DİVRİL, Hava
Pilot Kurmay Binbaşı Cenk ERDOĞAN, Hava Pilot Kurmay Binbaşı Mustafa ACAR ve Hava Pilot Kurmay
Yarbay Mücahit Yakup AYAYDIN vardı.Aradan belli bir zaman geçtiği için benim o an orada olduğunu
hatırladıklarım bu isimlerdir. Diğerlerini hatırlayamıyorum. Saat:21.15 sıralarında Ölçme Şube Müdürü olan
Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN’ ın odasında toplantıya geçtik. Burada Öğretim Başkanı Hava Pilot
Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından Öğretim Elemanlarına yönelik bir konuşma yapıldı. Bu
konuşmada “İstanbul Bölgesinde Terör Olaylarının olabileceği bu kapsamda emniyet birimlerine destek
verilebilmesi amacıyla bizlere de çeşitli görevler verilebileceği bunun için lojman ve akademi bölgesinden
ayrılmadan evlerimize gidebileceğimiz” bilgisi verildi. İlave olarak asker olduğumuz anlaşılsın diye eğitim
elbiselerimizin giyilmesi ve her ihtimale karşı yanımıza beylik silahlarımızın alınması hatırlatıldı…” şeklinde
beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.58. Şüpheli Hakan Akbulut

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci Subay-
Yüzbaşı

Durumu:
21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alındığı, ikamet ve üst aramasında; General Mobile
cep telefonu, avea simkart, Lenova dizüstü bilgisayar, Kingston data marta 16 gb flash bellek, Toshiba marka
16 gb flash bellek, A Data marka flash bellek, Sandisk Cruzer marka 4 gb flash bellek, Exper marka bilgisayar
kasasına incelenmek üzere el konulmuş, malzemeler incelemesi devam etmektedir. Şüpheli sevk edildiği
Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 1 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı eylemler ve olaylar:

1- (OLAY 5) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Komutanlığında yaşanan
Darbe Karşıtı olduğu bilinen Hava Harp Akademisi öğrenci subaylarından Yüzbaşı Cihan OKUR ile Üsteğmen
Hüseyin BALIK’ın Darbe girişimine katılanlarca akademi amfilerinde rehin alınıp silah, telefonlarına el
630
konulması, kemer ve bağcıkları çıkartılarak başlarına silahlı öğrenci subayların nöbet el konulmak sureti ile
Hava Harp Akademileri Akademileri Anfilerinde zorla alıkonulması eyleminde aktif olarak katıldığı, 16
Temmuz 2016 tarihinde kamera saatine göre 03.23’de anfilerin önünden geçtiği kamera görüntülerinden tespit
edilmiştir.

2- (OLAY 6) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Giriş katında yaşanan
olaylarda; kamera kayıtlarında Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin
binaya alınmadığı, 01:30’da kamera görüntülerinden şüpheli Bnb. Cenk Erdoğan, beraberinde Yzb. Salih
BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT ve Yzb. Duran YILMAZ ile hava harp akademisi ana giriş kapısından sırt
çantaları ile çıktığı, sonrasında söz konusu personelin otoparkta harp akademileri güvenlik timi tarafından
YAKALADIĞI, bir süre sonra Cenk ERDOĞAN, Salih BAYRAK ve Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ ve
Ali Emre DESTEGÜL isimli şüphelilerin geri binaya girdikleri, dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine
rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler yapıldığı, bu olaydan sonra
Kd. Bçvş. Yavuz Yücel ile birlikte Alb. Levent Özüarap’ın aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda
öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Alb. Levent Özüarap’ın telefonla
konuştuğu ve bina girişinde dört personel mevzi alarak bekledikleri, silahlı olarak binayı savundukları olaya
katıldığı, bina dışına çıkan gruplardan olduğu tespit edilmiştir.

3- (OLAY 10) olarak belirtilen; 15 Temmuz Darbe girişimi esnasında saat:01.30 sıralarında
beraberinde; Bnb. Cenk ERDOĞAN, Yzb. Salih BAYRAK, ve Yzb. Duran YILMAZ ile Hava Harp Akademisi
ana giriş kapısından çıkmıştır. Sonrasında söz konusu personelin Harp Akademileri Komutanlığı otoparkında
şüpheli olarak görülerek, Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından tutulduğu, verilen ifadelerden
anlaşılmıştır. Beraberinde bulunan Güvenlik Timince yakalanan askerler arasında yer aldığı tespit edilmiştir.

4- Öğrenci subayların aralarındaki haberleşme-iletişimde kullandıkları ortak Whatsappp grubundan


“pilotlar tulumlu Yer Sınıfları Kamuflajlı olacak şekilde yarım saat içerisinde Hava Harp Akademisinde
toplanıyoruz“ şeklindeki bildirimi atan subaylardan olduğu tespit edilmiş, böylece Darbe girişimine katılacak
subayların Akademi yerleşkesine gelmelerini sağlamıştır.

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında diğer tespitler:

Şüpheli Hakan AKBULUT’un Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yapılan Cenk


ERDOĞAN’ın da katıldığı toplantılar ve Darbe Görevlendirmeleri ile Cenk ERDOĞAN yönetim ve
koordinesinde şüpheli listesinde yer alan öğrenci subaylar Yzb. Salih BAYRAK, ve Yzb. Duran YILMAZ
isimli şüphelileri darbeye katılmak üzere VALİLİK BİNASININ İŞGALİNDE GÖREVLENDİRİLDİKLERİ;
bu amaç çerçevesinde Hava Harp Akademisi binasından dışarı çıktığı, otoparkta araca binmek üzere iken
güvenlik timi tarafından yakalandığı, yaşanan karışıklıkta tekrar serbest bırakıldığı ve Hava Harp Akademisine
geri döndüğütespit edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Müşteki Cihan OKUR’un alınan ifadesinde,

“…Bir sonraki tuvalete çıkışımda kapıda Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Hakan AKBULUT,
Yüzbaşı Salih BAYRAK ve Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL oturuyorlardı. Kapıyı Salih BAYRAK yüzbaşı açtı
tuvalete kadar nezaret etti ve geri döndük. Yine burada ben hiçbirinin yüzüne bakmadım…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

2-Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ’ın alınan ifadesinde;

“…Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik.
Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci
Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde
631
Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur
ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i
gördüm. daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN
Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada
bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem,
dedi.…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Abdi PEHLİVAN’ın alınan ifadesinde;

“…Saat 07:30 sıralarında Hava Harp Akademisi tüm öğrenci Subaylar olarak tekrar Fuaye de
toplandık. O esnada Yarbay Adem İNCİKLİ 2. Sınıf kıdemlileri olarak ben ve Yüzbaşı Hakan AKBULUT’u
çağırarak kontrol altında tuttukları 2 öğrenci subayın yanında Binbaşı Cenk ERDOĞAN bulunduğu halde daha
önce ne şekilde alındığını bilmediğim cep telefonları ve silahlarını verdiklerini söylediler. Bu sırada ben ve
Yüzbaşı Hakan AKBULUT ile birlikte dışarıda bulunuyordum. Sonrasında tekrar Hakan AKBULUT ile Fuaye
ye indim. Orada bulunan Albay Levent ÖZÜARAP tarafından bizlere evlerimize gidip istirahat etmemiz
söylendi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Ahmet YÜCEL’in alınan ifadesinde;

“…Saat:22.30’a a kadar konutumda uyudum. 23.15 sıralarında Yüzbaşı Hakan AKBULUT


tarafından ortak Whatsappp grubumuzdan “pilotlar tulumlu Yer Sınıfları Kamuflajlı olacak şekilde yarım saat
içerisinde Hava Harp Akademisinde toplanıyoruz“ şeklinde ki çağrıdan sonra ben 23.45 sıralarında Hava
Harp Akademisine gittim. O saatten itibaren sabah 06.00’a kadar uyudum uyandıktan sonra Harp Akademileri
içerisinde bulunan ikametime geçtim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

5- Şüpheli Cenk ERDOĞAN’ın alınan ifadesinde;

“…TV de TSK yönetime el koydu şeklinde haber var, görevlendirmelerden bahsediliyor


öğrencilerden bazılarının dışarı çıktığından söz ediliyor durum nedir“ dedim. Kendisi bana görevlendirme
kağıtları KORHAN albayda onun yanına git dedi. Bende KORHAN albayın yanına gittim görevlendirme
yazısını istedim oda bana bu görevlendirme yazısı dedi ve kağıdı bana uzattı ve bana hitaben “ bu
görevlendirme sırasında size yönelecek herhangi bir saldırı olmadıkça herhangi müdahalede
bulunulmayacağını” söyledi. Bende “bu olay nedir, kimi emri ile oraya gidiyoruz“ dedim. KORHAN albay
bana “bunlar bana bildirilen resmi görevlendirmeler, görevlendirmede karşınızda ismi yazan kişi ile irtibat
kurun” dedi. Bende kağıdı aldım kontrol ettiğimde ismimin karşısında talimat alacağım irtibat kuracağım Hv.
Plt Kur. Albay Barbaros AKÇA isminin yazılı olduğunu ve görev yeri olarak VALİLİK yazdığını ayrıca Harp
okulunda Binbaşı Gazi ODACI ile benle beraber olacak 4 öğrenci isminin olduğunu gördüm, bu öğrencilerin
isimleri hatırladığım kadarı ile Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Duran YILMAZ ve
Yüzbaşı Abdullah KURAL idi. (Abdullah KURAL ailesi ile olduğu belirtti bende kendisine emniyetli bir yerde
bekle dedim bu nedenle kendisi akademiye gelemedi). Görevlendirme yazısını Korhan albay tekrar benden geri
aldı ben bu yazıya kısa bir baktım başka görevlendirmeler vardı. Bu görevlendirmeler yanlış hatırlamıyorsan
ATÜRK HAVA LİMANI Hv. Muh. Kurmay Albay Murat DİVRİL, SABİHA GÖKÇEN HAVA LİMANI Albay
Tamer ÖZARSLAN şeklinde görevlendirmeler olduğunu hatırlıyorum, isimleri net gördüm ancak yerleri
konusunda tam net hatırlamıyorum…” şeklinde beyanda bulunduğu,

6- Şüpheli Mehmet BÖREKÇİ’nin alınan ek ifadesinde;

“…Whatsappp Grubuna bir bak mesaj geldi dedi. Bende görüşme bitiminde mesajlara baktım. Abdi
PEHLİVAN veya Hakan AKBULUT tarafından Murat DİVRİL Albayın yoklama için akademiye çağrıldığı
yazıyordu. Bu arada öncesinde TV de köprünün askerler tarafından kapatıldığını gördüm ancak bir anlam
veremedim. Buradan kardeşimin aracı ile kardeşim ve dönüşte ona eşlik etmesi içi komşunun oğlunu da
yanımıza alarak Akademiye gitmek üzere saat:23.10 sıralarında yola çıktık. Aracı ben kullandım. Saat: 23.45
sıralarında Akademiye vardık. Aracı nizamiyede kardeşime devrettim o komşu çocuğu ile geri döndü. Bende
632
kart okutarak nizamiyeden giriş yaptım. Yol sürecinde Murat BİLGEN beni birkaç defa daha aradı. Bir
aramasında herkes üzerine silahını alması yönünde emir vermişler. Bende bulunan 2 silahtan birini istedi.
Daha sonra tekrar aradı. Neredesin diye sordu. Son aramasında da ben silah buldum. Erkan Demir’in silahı
yokmuş onun ihtiyacı var. Sen silahı ona verirsin dedi. Nizamiyeden giriş yaptığım esnada Hakan AKBULUT
tarafından arandım. O da silah sordu. Daha sonra da Yarbay Yakup AYAYDIN tarafından arandım. Oda nerde
olduğumu sordu. Lojmana yeni geldiğimi söyledim. Bana üzerini değiştirip nizamiyenin oradaki otoparka
gelirsin dedi. O görüşmeden hemen sonra Hakan AKBULUT yüzbaşı beni aradı. Bana “2 inci silahını bana
verebilir misin? Neredesin diye” sordu. Bende silahımı Murat BİLGEN’inin istediğini ve nizamiyeden yeni giriş
yaptığımı söyledim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

7-Şüpheli Metehan ATASOY’un alınan ifadesinde;

”...Albay Levent ÖZÜARAP toplananlara dışarda bulunan silahlı askerlerin kimseye bir sıkıntı
yapmayacağı hususunda Kurmay Başkanı Tüm General Nevzat TAŞDELEN ile görüştüğünü, yalnız yine de
camlardan dışarıyı gözetlemeye devam edelim,bir gelişme ve şüpheli durum olursa haber verin dedi, biz şuan
için bu binada beklemeye ve dışarıyı gözetlemeye devam edeceğiz dedi, orada bulunan arkadaşlar ile
yaptığımız konuşmalarda dışarda askeri kıyafetli silahlı şahısların yere yatırdıklarının Binbaşı Cenk
ERDOĞAN, Yzb. Hakan AKBULUT, Yzb. Salih BAYRAK ve tam emin olmamak ile birlikte Yzb. Duran YILMAZ
olduğunu hatırlıyorum, bunlar Akademiye geldiler, ben o sırada bu arkadaşlar ile görüşmedim, ancak sabaha
karşı Yzb. Salih BAYRAK ile konuştuğumda, Akademinin park alanında bu timin geldiği ve içlerinden sivil olan
Albay güvenlik Müdürü olan şahsın yere yatırdığı ve ellerine bağladığını söyledi,bende bunun üzerine Akademi
binasında beklerken dışardan gelen silahlı şahıslarca öldürüleceğimizi düşündüm, saat.03.00 sularında ailem
ile konuştum helalleştim, HVBS Laboratuvarına gittim, burada Üsteğmen Abdullah GÖKTAŞ ve Yzb. Oğuzhan
YÜKSEL’, Yzb. Ali Emre DESTEGÜL,Yzb. Abdi PEHLİVAN ve Yzb. Hakan AKBULUT bulunduğunu
hatırlıyorum, burada bir saat kadar uyudum…” şeklinde beyanda bulunduğu,

8-Şüpheli Samet KUZU’nun alınan ifadesinde;

“…saat:23:09 da akademideki sınıf ortak whatsaap yazışmamızdan bize, sorumlu kıdemli


subaylardan Hakan AKBULUT tarafından “arkadaşlar yarım saat içerisinde eğitim kıyafetli bir şekilde
akademi de toplanılacak, Murat DİVRİL albayın emriyle…” şeklinde bir mesaj atıldı. Yanımda bulunan
arkadaşlarla bu mesajı görünce oradan yaklaşık 10 dk sonra kalkarak akademiye dönmek üzere yola çıktık…”
şeklinde beyanda bulunduğu,

9-Olay gecesi darbeci kanadın görevlendirmesi ile Casper Plaza, TRT ULUS, Vodafone Arena ve
Digitürk baskınlarına katılan şüpheli Murat BİLGEN’in alınan ifadesinde;

“…Olay tarihinde saat:22.30 sıralarında Yzb. Hakan AKBULUT’un attığı mesaj üzerine Hava Harp
Akademisine gittim. Sınıfta toplandık. Kendisi bizim oluşturduğumuz Whatsappp grubundan mesaj attı.
Gruptan atılan mesaj üzerine akademide toplanan şahıslar arasında Mehmet GENÇ’de vardı. Bütün sınıf
oradaydık. Yoklama alınması amacıyla sınıfta toplanıldığını anladık. Sınıf sorumlu subayımız Alb. Hamdi
ACAR da orada idi. Sınıf arkadaşım Mehmet GENÇ ile orada konuşurken kendisini silahına bakmak amacıyla
aldım. Silahı aldıktan sonra Mehmet GENÇ eve gidip üzerimi değiştireceğim diyerek binadan çıktı. Silah ise
bende kaldı….Yoklama amacıyla mevcudiyetimizi bildirdikten sonra Hamdi ACAR albay görevli olduğumuzu
söylemesi üzerine ….anadolu yakasında birkaç yere gittik…” şeklinde beyanda bulunduğu,

10-Şüpheli Cenk ERDOĞAN’ın alınan ifadesinde;

"Levent ÖZÜARAP ın yanına gittim kendisi o an Ölçme Değ. Şub. Md. Hv. Plt. Kur. Albay Özcan
KORHAN nın bulunduğu bölümde idi Özcan KORHAN nın elinde bir kağıt vardı bende kendisine bu kağıdın ne
olduğunu sordum ve bakabilir miyim dedim. Bana TSK yönetime el koydu dediler. TSK nın yönetime el koyması
ile ilgili Özcan KORHAN da bulunan kağıdı bana uzattı bende aldım, üstün körü kağıda baktığımda kırmızı
yazıyla gizlidir yazısının olduğunu, bu yazının sürekli rutin mesaj merkezinden biz görevlilere gelen yazı şekli
633
ile aynı olan bir yazı olduğunu gördüm. İlk sayfasında mesajlaşmanın kapak kısmı arka kısmında da mesaj
içeriği bulunmaktaydı ben mesaj içeriğini bakacağım sırada KORHAN albay “görevlendirmenin devamı
gelecek zaten orada görürsünüz“ diyerek kağıdı elimden aldı. Kağıt içeriğinde hatırladığım kadarı ile TSK
direktifi başlıklı bir kağıttı ve TSK nın yönetime el koyduğu ve bununla alakalı alınacak önlemlerden
bahsediyordu. Levent ÖZÜARAP ın sınıfınıza geçin yoklamayı takip edin yeni emirler geldikçe size ileteceğiz
dedi. Bende sınıfıma geçtim. yoklamayı sordum fakat yoklamanın halen hazır olmadığını gördüm, tekrardan
ÖZÜARAP albayın yanına geldim odasında açık olan TV den TSK yönetime el koydu şeklinde TRT den yayın
yapıldığını gördüm. Kendisinin odasında olmamasından dolayı ÖZÜARAP albayı bulmak için koridora çıktım
koridorda karşılaştık, komutanım “TV de TSK yönetime el koydu şeklinde haber var, görevlendirmelerden
bahsediliyor öğrencilerden bazılarının dışarı çıktığından söz ediliyor durum nedir “ dedim. Kendisi bana
görevlendirme kağıtları KORHAN albayda onun yanına git dedi. Bende KORHAN albayın yanına gittim
görevlendirme yazısını istedim oda bana bu görevlendirme yazısı dedi ve kağıdı bana uzattı ve bana hitaben “
bu görevlendirme sırasında size yönelecek herhangi bir saldırı olmadıkça herhangi müdahalede
bulunulmayacağını” söyledi. Bende “bu olay nedir, kimi emri ile oraya gidiyoruz“ dedim. KORHAN albay
bana “bunlar bana bildirilen resmi görevlendirmeler, görevlendirmede karşınızda ismi yazan kişi ile irtibat
kurun” dedi. Bende kağıdı aldım kontrol ettiğimde ismimin karşısında talimat alacağım irtibat kuracağım Hv.
Plt Kur. Albay Barbaros AKÇA isminin yazılı olduğunu ve görev yeri olarak VALİLİK yazdığını ayrıca Harp
okulunda Binbaşı Gazi ODACI ile benle beraber olacak 4 öğrenci isminin olduğunu gördüm, bu öğrencilerin
isimleri hatırladığım kadarı ile Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Duran YILMAZ ve
Yüzbaşı Abdullah KURAL idi. (Abdullah KURAL ailesi ile olduğu belirtti bende kendisine emniyetli bir yerde
bekle dedim bu nedenle kendisi akademiye gelemedi). Görevlendirme yazısını Korhan albay tekrar benden geri
aldı ben bu yazıya kısa bir baktım başka görevlendirmeler vardı. Bu görevlendirmeler yanlış hatırlamıyorsan
ATÜRK HAVA LİMANI Hv. Muh. Kurmay Albay Murat DİVRİL, SABİHA GÖKÇEN HAVA LİMANI Albay
Tamer ÖZARSLAN şeklinde görevlendirmeler olduğunu hatırlıyorum, isimleri net gördüm ancak yerleri
konusunda tam net hatırlamıyorum. Bende görevlendirme yazısını okuduktan sonra sınıfa doğru yöneldim
sınıfa giderken elimde TSK nın ilk bildirisi vardı. Sınıfta bulunan az sayıda öğrencilere “şu an bize yapılan
bilgilendirmede Atatürkçü Subaylar olarak bizlerin belirli hassasiyetleri gidermek için TSK’nın yönetime el
koyduğu şeklinde bilgi verildi ve bu görevlendirmelerin sadece görev yerinde emniyet almak silahlı güçlerle
halk arasında bir sıkıntı yaşanmaması için tedbir alma yönünde olduğunu söylediler, ancak herhangi bir
şekilde bir yere gidecek olan arkadaş benimle temas kurmadan bir yere gitmesin“ dedim. Benim buradaki
amacım elimde bulunan öğrencileri kontrol almak istememdendir. Konuşma akabinde AKÇA Albay ile
konuştuğumda onların şu anda Harp Okulunda olduklarını öğrendim, kendisine akademideyiz buradan şu an
için ayrılmıyoruz, sizin ile temas halindeyim dedim. ÖZÜARAP albayın yanına giderek Akça Albay ile irtibat
kurdum şu anda biz akademideyiz dedim. ÖZÜARAP albay bana tamam dedi. ÖZÜARAP albayın yanından
ayrıldım koridorda sorumlu olduğum öğrencilere (Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı
Duran YILMAZ) ne yaptınız yemek yemedim, sizin de bir ihtiyacınız varsa lojmana gidip malzeme alalım
dedim.Bu şekilde bu şahıslarla birlikte lojmanlara gitme istememin nedeni akademi içerisindeki genel durumu
anlamaktı. Hatırladığım kadarı ile 01.00 -01.30 sıralarında Ben ve bu 3 öğrenci Salih BAYRAK’ın akademinin
öğrenci park alanında bulunan aracına bindik ve evime doğru gitmek istediğiniz esnada arabanın arkasında
plakasını göremediğim beyaz renkli sivil bir aracın içerinden Asker Kamuflaj üniformalı ellerinde silah
bulunan şahısların içerisinden bir şahsın yüksek sesle “araçtan aşağı inin, yere yatın“ dedi.Bizde araçtan
aşağıya indik ve yere yattık hatırladığım kadarı ile Güvenlik Şube Müdür Yardımcısı Mehmet GÖKEŞ albay
benim elimi orada bulunan iple bağladı ve orada bulunan bir asker ile benim yerden kalkmamam için
emniyetimi aldı, ayrıca benim o anda yanımda bulunan 3 öğrencinin de eli bağlandı hepsinin yanında da bir
asker vardı.GÖKEŞ albay bana Harp Akademileri Kurmay Başkanı Tüm General Nevzat TAŞDELER in
buranın yegane komutanı olduğunu ondan başka kimseden emir alamayacağımızı söyledi. Bizim başka bir
yerden emir almadığımızı bizi niye yere yatırdığını sordum. Konuşma diye bana yüksek sesle hakaret ederek
konuştu. Siz kimsiniz diye sorduğumda biz kurmay başkanımız Nevzat TAŞDELER emrindeyiz kurmay
başkanımız gelecek dedi. Telsiz görüşmeleri yapıyorlardı. Bir süre sonra Nevzat TAŞDELER gelerek durumu
bana sordu bende kendisine bizi akademiye çağırdılar siz niye bur da isiniz bende o yüzden buradayım dedim
ellerimiz bağlandı düşman gibi muamele gördük dedim oda bizi yerden kaldırttı ve “bunu onur meselesi
yapma, kontrol dışında helikopterler kalkıyor, bende bir yerlere yetişmeye çalışıyorum, lütfen birbirimize
yardımcı olalım, şu an bile zaman kayıp ediyorum, bu olaylar TSK emir komuta zinciri içerisinde yürümüyor,
634
çok sıkıntılı bir durum var dedi” nasıl komutanım görevlendirmeler var görevlendirmeler kim yapıyor
dediğimde bu görevlendirmelerin kendisinin dışında yapıldığını kendisini emri olmadığını bu yanlışlığın
nereden kaynaklandığını bulmaya çalıştığını söyledi. O sırada Akademi içerisindeki helikopter pistine
helikopter iniş kalkış yapıyordu. Nevzat TAŞDELER bunlar kim benden izinsiz helikopter iniyor sen
biliyormusun dedi. Pek konuşamadık Helikopter pistine doğru hızla hareket etti. Bende öğrencileri alarak 02-
00-sıralarında akademiye döndüm. Öğrencilere sizi öğrencilerin yanına geçin ben ÖZÜARAP albay ile
konuşacağım dedim ve yanına gittim." şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

-Şüpheli Hakan AKBULUT’un katılmış olduğu eylem ve faaliyetleri bir önceki şüpheli Cenk
ERDOĞAN’ın bölümünde detaylı olarak anlatılmıştır.

9.59. Şüpheli Duran Yılmaz

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci Subay-
Yüzbaşı

Durumu:
21.07.2016 tarihinde ilimizde yakalanarak gözaltına alındığı, ikamet aramasında; 1 adet T1102-
04R024746 seri numaralı sarsılmaz kılıç tabanca, 284 adet fişek, 1 adet Sony Vaio marka laptop, 2 adet flash
bellek, Iphone 5s cep telefonu, 05345723271 numaralı simkart,ve üst aramasında tabanca, fişek, laptop,, Mp3
çalar, cep telefonu ve simkarta incelenmek üzere el konulmuş, sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 1 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 5) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Komutanlığında yaşanan
Darbe Karşıtı olduğu bilinen Hava Harp Akademisi öğrenci subaylarından Yüzbaşı Cihan OKUR ile Üsteğmen
Hüseyin BALIK’ın Darbe girişimine katılanlarca akademi amfilerinde rehin alınıp silah, telefonlarına el
konulması, kemer ve bağcıkları çıkartılarak başlarına silahlı öğrenci subayların nöbet el konulmak sureti ile
Hava Harp Akademileri Akademileri Anfilerinde zorla alıkonulması eylemine aktif olarak katıldığı, 15 Temmuz
2016 tarihinde kamera saatine göre 23.01’de anfilerin önünde Yb. Adem İNCİKLİ tarafından derdest edilen
subayların başında nöbet tutması için şüpheli Mehmet BÖREKÇİ ile birlikte görevlendirildiği, müşteki
ifadelerinde de subayların zorla tutulduğu anfi kapısının önünde silahla nöbet tutanlardan olduğu tespit
edilmiştir.

2- (OLAY 6) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Giriş katında yaşanan
olaylarda; kamera kayıtlarında Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin
binaya alınmadığı, 01:30’da kamera görüntülerinden şüpheli Bnb. Cenk Erdoğan, beraberinde Yzb. Salih
BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT ve Yzb. Duran YILMAZ ile hava harp akademisi ana giriş kapısından sırt
çantaları ile çıktığı, sonrasında söz konusu personelin otoparkta harp akademileri güvenlik timi tarafından
YAKALADIĞI, bir süre sonra Cenk ERDOĞAN, Salih BAYRAK ve Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ ve
Ali Emre DESTEGÜL isimli şüphelilerin geri binaya girdikleri, dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine
rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler yapıldığı, bu olaydan sonra
Kd. Bçvş. Yavuz Yücel ile birlikte Alb. Levent Özüarap’ın aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda
öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Alb. Levent Özüarap’ın telefonla
konuştuğu ve bina girişinde dört personel mevzi alarak bekledikleri, silahlı olarak binayı savundukları olaya
katıldığı, bina dışına çıkan gruplardan olduğu tespit edilmiştir.

3- (OLAY 10) olarak belirtilen; 15 Temmuz Darbe girişimi esnasında saat:01.30 sıralarında
635
beraberinde; Bnb. Cenk ERDOĞAN, Yzb. Salih BAYRAK, ve Yzb. Hakan AKBULUT ile Hava Harp
Akademisi ana giriş kapısından çıkmıştır. Sonrasında söz konusu personelin Harp Akademileri Komutanlığı
otoparkında şüpheli olarak görülerek, Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından tutulduğu, verilen ifadelerden
anlaşılmıştır. Beraberinde bulunan Güvenlik Timince yakalanan askerler arasında yer aldığı tespit edilmiştir.
Harp Akademileri Komutanlığı otoparkında şüpheli olarak görülerek Güvenlik Timince yakalanan askerler
arasında yer aldığı tespit edilmiştir.

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında diğer tespitler:

Şüpheli Duran YILMAZ’ın Ölçme Değerlendirme Şube Müdürü odasında yapılan Cenk
ERDOĞAN’ın da katıldığı toplantılar ve Darbe Görevlendirmeleri ile Cenk ERDOĞAN yönetim ve
koordinesinde şüpheli listesinde yer alan öğrenci subaylar Yzb. Salih BAYRAK, ve Yzb. Duran YILMAZ
isimli şüphelileri darbeye katılmak üzere VALİLİK BİNASININ İŞGALİNDE GÖREVLENDİRİLDİKLERİ;
bu amaç çerçevesinde Hava Harp Akademisi binasından dışarı çıktığı, otoparkta araca binmek üzere iken
güvenlik timi tarafından yakalandığı, yaşanan karışıklıkta tekrar serbest bırakıldığı ve Hava Harp Akademisine
geri döndüğü hususları tespit edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Müşteki Cihan OKUR’un alınan ifadesinde;

“…Bundan sonra amfilerde kapıdan girdiğinizde tam karşıdaki koltukta oturmaya başladık. Kapıya
iki tane silahlı nöbetçi diktiler. İlk nöbetçiler Yüzbaşı Duran YILMAZ ve Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ idi.
Levent Albayın verdiği talimatlar kendilerine iletildi. Daha sonra nöbet değişimlerinde bu talimatları
birbirlerine ilettiler…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“…sonra biz LEVENT albayın sesinin duyduk herkesi fuayeye toplandılar. Fuayede Yüzbaşı Abdi
PEHLİVAN, Yüzbaşı İbrahimTOKUŞ, Yüzbaşı Necip DİRİK, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI, yüzbaşı Erkan
ABUNAZ, aklıma gelenlerdir. Bunların sabaha kadar orada olduklarından eminim. Çünkü arada bir lavaboya
gidiyordum onları görüyordum. FUAYE de konuşma yapan Levent ÖZÜARAP dedi ki “arkadaşlar saat 03.00
İtibarı ile TSK yönetime el koydu” dedi “KARA, DENİZ, HAVA akademileri üstüne düşen görevleri yapıyor
ellerindeki telefonlarla internette bilgi kirliliği var haberlere çok inanmayın” dedi. Bir süre sonra yine birileri
dedi 6 kişi geliyor ön kapıdan biri ışıkları kapatın dedi sonra LEVENT Albay “ateşe ateşle karşılık verin” dedi
sonra bir anda kırma kollarının çeliş sesini duyduk sonra bir ses daha duydum “havacılar bu yaptığınız
kanuna aykırı TESLİM OLUN çağrısı yapıldı“ hiç bir şekilde çatışma olmadı ve LEVENT albay gelip tekrar
arkadaşlar dışarı i1e koordine kurdum KURMAY BAŞKANI (TÜM GENERAL NEVZAT TAŞDELER)
GÖRÜŞTÜM SIKINTI YOK etrafta bir kaç tane silahla gezenler olabilir onlarda halledilecek diye bir cümle
kurdu sonra sabaha kadar başka bir şey duymadık ben arada sürekli tuvalete gidip geldim bu esnada kapımda
bekleyen nöbetçiler sürekli değişiyordu nöbetçiler arasında YÜZBAŞI DURAN YILMAZ, ÜSTĞ. MEHMET
BÖREKÇİ, YÜZBAŞI ALÎ EMRE DESTEGÜL, ÜSTĞ. ABDULLAH KAYA, ÜSTĞ. ABDULLAH GÖKTAŞ,
ÜSTĞ. ÖMER FARUK SAYGI, ÜSTĞ. METAHAN ATASOY BENİM GÖRDÜKLERİM BU KADAR bu
arkadaşlarla her tuvalete çıktığımda ne oluyor ne bitiyor diye sorduğumda bizde bilmiyoruz seni neden burada
tutuyorlar dediler …” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Necip DİRİK’in alınan ifadesinde;

“…İlk başta 2 katlı olan binanın 2. Katında bulunan sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay Yüzbaşı
Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini
hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne
görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN, TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere
görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir öğrenci subay söyledi ancak ismini
636
hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra dasınıf subayımız olan Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde
bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım şeyler konuştu ancak şok içinde
olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda
çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde bir süre daha sınıfta bekledikten
sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik. Burada Harekât İstihbarat
Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir liste vardı. Aşağısı
kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Albay
Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü PINAR, Yüzbaşı
Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit KESER vardı. Yine
hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf GÜLSER, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Mustafa
Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk
SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ ve ismini
hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Mehmet BÖREKÇİ’nin alınan ifadesinde;

“…Akademiye geçtim Akademi de ortam gergindi Akademide ne olduğunu anlamaya çalışıyordum


2. Kata çıktım 2. Katta amfi salonlarının her birinde Hüseyin BALIK üst teğmen ve Cihan OKUR Yüzbaşı
bulunmaktaydı ve bunların başlarında da Öğretim başkanı Levent ÖZÜARAP’ın emri ile nöbet tutulduğunu
gördüm bu sırada üzerinde silah olan birisi bu kapıda nöbet tutsun diye bir serzeniş oldu ancak hangi
komutanın talimat verdiğini o kargaşada görmedim, benim üzerimde silah var değince 2 kapının ortasına
nöbetçi beni diktiler bu esnada Duran YILMAZ yüzbaşı da orada nöbet tutmaktaydı, bu esnada benim aklıma
gelmesi üzerine AYAYDIN Yarbayı aradım komutanım ben akademiye geldim dedim senin orada ne işin var,
seni otoparkta bekliyorum buraya gel dedi ben de orada bulunanlara başka nöbetçi bırakın yarbayımın bu
yönde emri var deyince tamam sen ayrıl dediler bende oradan ayrıldım yerime kimin nöbetçi geçtiğini daha
sonradan orada neler olduğunu bilmiyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur…” şeklinde beyanda bulunduğu,

5-Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ’ın alınan ifadesinde;

"Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik.
Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci
Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde
Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur
ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i
gördüm. daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN
Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada
bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem,
dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla lojmanlara giderek evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten
sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu gördüm. Akabinde Veysel bini arayarak devrem televizyon
izliyor muşsun haberleri takip ediyor musun dedi bende takip ediyorum dedim. Bu konuşmadan yaklaşık 40
dakika sonra Ali CAN beni arayarak “Acar binbaşı aradı, Veysel’e haber verdim giderken beni de alın dedi.
Ben, Veysel ve Ali CAN beraber Akademiye gittik. Bu sefer yanıma silahımı aldım. Ancak silahımı Veysel’in
aracında bıraktım. Akademi binasının yanına gidince akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O
esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri
dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden
bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı
gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa
kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş
Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’,
Rıza ERKUŞ’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk
ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa
ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim. Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP
637
bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir
anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu).
Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada kalacaz…” şeklinde beyanda bulunduğu,

6-Şüpheli Metehan ATASOY’un alınan ifadesinde;

”...Albay Levent ÖZÜARAP toplananlara dışarda bulunan silahlı askerlerin kimseye bir sıkıntı
yapmayacağı hususunda Kurmay Başkanı Tüm General Nevzat TAŞDELEN ile görüştüğünü, yalnız yine de
camlardan dışarıyı gözetlemeye devam edelim,bir gelişme ve şüpheli durum olursa haber verin dedi, biz şuan
için bu binada beklemeye ve dışarıyı gözetlemeye devam edeceğiz dedi, orada bulunan arkadaşlar ile
yaptığımız konuşmalarda dışarda askeri kıyafetli silahlı şahısların yere yatırdıklarının Binbaşı Cenk
ERDOĞAN, Yzb. Hakan AKBULUT, Yzb. Salih BAYRAK ve tam emin olmamak ile birlikte Yzb. Duran YILMAZ
olduğunu hatırlıyorum, bunlar Akademiye geldiler, ben o sırada bu arkadaşlar ile görüşmedim, ancak sabaha
karşı Yzb. Salih BAYRAK ile konuştuğumda, Akademinin park alanında bu timin geldiği ve içlerinden sivil olan
Albay güvenlik Müdürü olan şahsın yere yatırdığı ve ellerine bağladığını söyledi,bende bunun üzerine Akademi
binasında beklerken dışardan gelen silahlı şahıslarca öldürüleceğimizi düşündüm, saat.03.00 sularında ailem
ile konuştum helalleştim, HVBS Laboratuvarına gittim, burada Üsteğmen Abdullah GÖKTAŞ ve Yzb. Oğuzhan
YÜKSEL’, Yzb. Ali Emre DESTEGÜL,Yzb. Abdi PEHLİVAN ve Yzb. Hakan AKBULUT bulunduğunu
hatırlıyorum, burada bir saat kadar uyudum…” şeklinde beyanda bulunduğu,

7-Şüpheli Cenk ERDOĞAN’ın alınan ifadesinde;

"Levent ÖZÜARAP ın yanına gittim kendisi o an Ölçme Değ. Şub. Md. Hv. Plt. Kur. Albay Özcan
KORHAN nın bulunduğu bölümde idi Özcan KORHAN nın elinde bir kağıt vardı bende kendisine bu kağıdın ne
olduğunu sordum ve bakabilir miyim dedim. Bana TSK yönetime el koydu dediler. TSK nın yönetime el koyması
ile ilgili Özcan KORHAN da bulunan kağıdı bana uzattı bende aldım, üstün körü kağıda baktığımda kırmızı
yazıyla gizlidir yazısının olduğunu, bu yazının sürekli rutin mesaj merkezinden biz görevlilere gelen yazı şekli
ile aynı olan bir yazı olduğunu gördüm. İlk sayfasında mesajlaşmanın kapak kısmı arka kısmında da mesaj
içeriği bulunmaktaydı ben mesaj içeriğini bakacağım sırada KORHAN albay “görevlendirmenin devamı
gelecek zaten orada görürsünüz“ diyerek kağıdı elimden aldı. Kağıt içeriğinde hatırladığım kadarı ile TSK
direktifi başlıklı bir kağıttı ve TSK nın yönetime el koyduğu ve bununla alakalı alınacak önlemlerden
bahsediyordu. Levent ÖZÜARAP ın sınıfınıza geçin yoklamayı takip edin yeni emirler geldikçe size ileteceğiz
dedi. Bende sınıfıma geçtim. yoklamayı sordum fakat yoklamanın halen hazır olmadığını gördüm, tekrardan
ÖZÜARAP albayın yanına geldim odasında açık olan TV den TSK yönetime el koydu şeklinde TRT den yayın
yapıldığını gördüm. Kendisinin odasında olmamasından dolayı ÖZÜARAP albayı bulmak için koridora çıktım
koridorda karşılaştık, komutanım “TV de TSK yönetime el koydu şeklinde haber var, görevlendirmelerden
bahsediliyor öğrencilerden bazılarının dışarı çıktığından söz ediliyor durum nedir “ dedim. Kendisi bana
görevlendirme kağıtları KORHAN albayda onun yanına git dedi. Bende KORHAN albayın yanına gittim
görevlendirme yazısını istedim oda bana bu görevlendirme yazısı dedi ve kağıdı bana uzattı ve bana hitaben “
bu görevlendirme sırasında size yönelecek herhangi bir saldırı olmadıkça herhangi müdahalede
bulunulmayacağını” söyledi. Bende “bu olay nedir, kimi emri ile oraya gidiyoruz“ dedim. KORHAN albay
bana “bunlar bana bildirilen resmi görevlendirmeler, görevlendirmede karşınızda ismi yazan kişi ile irtibat
kurun” dedi. Bende kağıdı aldım kontrol ettiğimde ismimin karşısında talimat alacağım irtibat kuracağım Hv.
Plt Kur. Albay Barbaros AKÇA isminin yazılı olduğunu ve görev yeri olarak VALİLİK yazdığını ayrıca Harp
okulunda Binbaşı Gazi ODACI ile benle beraber olacak 4 öğrenci isminin olduğunu gördüm, bu öğrencilerin
isimleri hatırladığım kadarı ile Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Duran YILMAZ ve
Yüzbaşı Abdullah KURAL idi. (Abdullah KURAL ailesi ile olduğu belirtti bende kendisine emniyetli bir yerde
bekle dedim bu nedenle kendisi akademiye gelemedi). Görevlendirme yazısını Korhan albay tekrar benden geri
aldı ben bu yazıya kısa bir baktım başka görevlendirmeler vardı. Bu görevlendirmeler yanlış hatırlamıyorsan
ATÜRK HAVA LİMANI Hv. Muh. Kurmay Albay Murat DİVRİL, SABİHA GÖKÇEN HAVA LİMANI Albay
Tamer ÖZARSLAN şeklinde görevlendirmeler olduğunu hatırlıyorum, isimleri net gördüm ancak yerleri
konusunda tam net hatırlamıyorum. Bende görevlendirme yazısını okuduktan sonra sınıfa doğru yöneldim
sınıfa giderken elimde TSK nın ilk bildirisi vardı. Sınıfta bulunan az sayıda öğrencilere “şu an bize yapılan
638
bilgilendirmede Atatürkçü Subaylar olarak bizlerin belirli hassasiyetleri gidermek için TSK’nın yönetime el
koyduğu şeklinde bilgi verildi ve bu görevlendirmelerin sadece görev yerinde emniyet almak silahlı güçlerle
halk arasında bir sıkıntı yaşanmaması için tedbir alma yönünde olduğunu söylediler, ancak herhangi bir
şekilde bir yere gidecek olan arkadaş benimle temas kurmadan bir yere gitmesin“ dedim. Benim buradaki
amacım elimde bulunan öğrencileri kontrol almak istememdendir. Konuşma akabinde AKÇA Albay ile
konuştuğumda onların şu anda Harp Okulunda olduklarını öğrendim, kendisine akademideyiz buradan şu an
için ayrılmıyoruz, sizin ile temas halindeyim dedim. ÖZÜARAP albayın yanına giderek Akça Albay ile irtibat
kurdum şu anda biz akademideyiz dedim. ÖZÜARAP albay bana tamam dedi. ÖZÜARAP albayın yanından
ayrıldım koridorda sorumlu olduğum öğrencilere (Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı
Duran YILMAZ) ne yaptınız yemek yemedim, sizin de bir ihtiyacınız varsa lojmana gidip malzeme alalım
dedim.Bu şekilde bu şahıslarla birlikte lojmanlara gitme istememin nedeni akademi içerisindeki genel durumu
anlamaktı. Hatırladığım kadarı ile 01.00 -01.30 sıralarında Ben ve bu 3 öğrenci Salih BAYRAK’ın akademinin
öğrenci park alanında bulunan aracına bindik ve evime doğru gitmek istediğiniz esnada arabanın arkasında
plakasını göremediğim beyaz renkli sivil bir aracın içerinden Asker Kamuflaj üniformalı ellerinde silah
bulunan şahısların içerisinden bir şahsın yüksek sesle “araçtan aşağı inin, yere yatın“ dedi.Bizde araçtan
aşağıya indik ve yere yattık hatırladığım kadarı ile Güvenlik Şube Müdür Yardımcısı Mehmet GÖKEŞ albay
benim elimi orada bulunan iple bağladı ve orada bulunan bir asker ile benim yerden kalkmamam için
emniyetimi aldı, ayrıca benim o anda yanımda bulunan 3 öğrencinin de eli bağlandı hepsinin yanında da bir
asker vardı.GÖKEŞ albay bana Harp Akademileri Kurmay Başkanı Tüm General Nevzat TAŞDELER in
buranın yegane komutanı olduğunu ondan başka kimseden emir alamayacağımızı söyledi. Bizim başka bir
yerden emir almadığımızı bizi niye yere yatırdığını sordum. Konuşma diye bana yüksek sesle hakaret ederek
konuştu. Siz kimsiniz diye sorduğumda biz kurmay başkanımız Nevzat TAŞDELER emrindeyiz kurmay
başkanımız gelecek dedi. Telsiz görüşmeleri yapıyorlardı. Bir süre sonra Nevzat TAŞDELER gelerek durumu
bana sordu bende kendisine bizi akademiye çağırdılar siz niye bur da isiniz bende o yüzden buradayım dedim
ellerimiz bağlandı düşman gibi muamele gördük dedim oda bizi yerden kaldırttı ve “bunu onur meselesi
yapma, kontrol dışında helikopterler kalkıyor, bende bir yerlere yetişmeye çalışıyorum, lütfen birbirimize
yardımcı olalım, şu an bile zaman kayıp ediyorum, bu olaylar TSK emir komuta zinciri içerisinde yürümüyor,
çok sıkıntılı bir durum var dedi” nasıl komutanım görevlendirmeler var görevlendirmeler kim yapıyor
dediğimde bu görevlendirmelerin kendisinin dışında yapıldığını kendisini emri olmadığını bu yanlışlığın
nereden kaynaklandığını bulmaya çalıştığını söyledi. O sırada Akademi içerisindeki helikopter pistine
helikopter iniş kalkış yapıyordu. Nevzat TAŞDELER bunlar kim benden izinsiz helikopter iniyor sen
biliyormusun dedi. Pek konuşamadık Helikopter pistine doğru hızla hareket etti. Bende öğrencileri alarak 02-
00-sıralarında akademiye döndüm. Öğrencilere sizi öğrencilerin yanına geçin ben ÖZÜARAP albay ile
konuşacağım dedim ve yanına gittim." şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

- Şüpheli Duran YILMAZ’ın katılmış olduğu eylem ve faaliyetleri bir önceki şüpheli Cenk
ERDOĞAN’ın bölümünde detaylı olarak anlatılmıştır.

9.60. Şüpheli Salih Bayrak

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci Subay-
Yüzbaşı

Durumu:
21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alındığı, ikamet aramasında elde edilen; 1 adet
Sarsılmaz Kılınç marka T110203B009935 seri nolu tabanca, 50 adet 9mm fişek, 1 adet Nokia cep telefonu ve
05069862756 gsm hattına ait simkart, 1 adet Dell marka laptop’a incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli sevk
edildiği Hakimlikçe serbest kaldığı, kamera kayıtlarından yeni tespitler üzerine yakalama kararı çıkartıldığı,
20.10.2016 günü Ankara ilinde yakalanarak gözaltına alınmış, tanzim edilen tahkikat evrakları ile birlikte sevk
edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası, 20/10/2016 ila 03/11/2016 arası
639
Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 5) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Komutanlığında yaşanan
Darbe Karşıtı olduğu bilinen Hava Harp Akademisi öğrenci subaylarından Yüzbaşı Cihan OKUR ile Üsteğmen
Hüseyin BALIK’ın Darbe girişimine katılanlarca akademi amfilerinde rehin alınıp silah, telefonlarına el
konulması, kemer ve bağcıkları çıkartılarak başlarına silahlı öğrenci subayların nöbet el konulmak sureti ile
Hava Harp Akademileri Akademileri Anfilerinde zorla alıkonulması eylemine aktif olarak katıldığı, 16 Temmuz
2016 tarihinde kamera saatine göre 02.27’de anfilerin önünde soruşturmanın diğer şüphelileri olan Mehmet
GENÇ, Abdi PEHLİVAN, Ali CAN, Ömer Faruk SAYGI ile birlikte görüntülendikleri, 03.35 sıralarında
müşteki Cihan OKUR’u lavaboya götürdüğü, arkasından yürüdüğü tespit edilmiştir.

2- (OLAY 6) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Giriş katında yaşanan
olaylarda; kamera kayıtlarında Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin
binaya alınmadığı, 01:30’da kamera görüntülerinden şüpheli Bnb. Cenk Erdoğan, beraberinde Yzb. Salih
BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT ve Yzb. Duran YILMAZ ile hava harp akademisi ana giriş kapısından sırt
çantaları ile çıktığı, sonrasında söz konusu personelin otoparkta harp akademileri güvenlik timi tarafından
YAKALADIĞI, bir süre sonra Cenk ERDOĞAN, Salih BAYRAK ve Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ ve
Ali Emre DESTEGÜL isimli şüphelilerin geri binaya girdikleri, dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine
rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler yapıldığı, bu olaydan sonra
Kd. Bçvş. Yavuz Yücel ile birlikte Alb. Levent Özüarap’ın aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda
öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Alb. Levent Özüarap’ın telefonla
konuştuğu ve bina girişinde dört personel mevzi alarak bekledikleri, silahlı olarak binayı savundukları olaya
katıldığı, bina dışına çıkan gruplardan olduğu tespit edilmiştir.

3- (OLAY 10) olarak belirtilen; 15 Temmuz Darbe girişimi esnasında saat:01.30 sıralarında
beraberinde; Bnb. Cenk ERDOĞAN, Yzb. Duran YILMAZ, ve Yzb. Hakan AKBULUT ile Hava Harp
Akademisi ana giriş kapısından çıkmıştır. Sonrasında söz konusu personelin Harp Akademileri Komutanlığı
otoparkında şüpheli olarak görülerek, Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından tutulduğu, verilen ifadelerden
anlaşılmıştır. Beraberinde bulunan Güvenlik Timince yakalanan askerler arasında yer aldığı tespit edilmiştir.
Harp Akademileri Komutanlığı otoparkında şüpheli olarak görülerek Güvenlik Timince yakalanan askerler
arasında yer aldığı tespit edilmiştir.

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında diğer tespitler:

Şüpheli Salih BAYRAK’ın Ölçme Değerlendirme Şube Müdürü odasında yapılan Darbe
Görevlendirmeleri ile Cenk ERDOĞAN yönetim ve koordinesinde şüpheli listesinde yer alan öğrenci subaylar
Yzb. Salih BAYRAK, ve Yzb. Duran YILMAZ isimli şüphelileri darbeye katılmak üzere Valilik Binasının
İşgalinde görevlendirildikleri; bu amaç çerçevesinde Hava Harp Akademisi binasından dışarı çıktığı, otoparkta
araca binmek üzere iken güvenlik timi tarafından yakalandığı, yaşanan karışıklıkta tekrar serbest bırakıldığı ve
Hava Harp Akademisine geri döndüğü hususları tespit edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimi faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Müşteki Cihan OKUR’un alınan ifadesinde;

“…Yavuz YÜCEL Başçavuş sürekli telefondan nöbetçi amirliği ile konuşarak ikimizi başka bir yere
aldırmak için koordine kuruyordu ve üstlerine koordine kurmaya çalıştığını iletiyordu ancak bu husus
gerçekleşmedi ve biz sabah serbest kalıncaya kadar birbirine 90 derece olan bitişik iki farklı amfide tutulmaya
devam ettik. Astsubaylar nöbetçi iken tuvalete gitmek istedim astsubaylar aşağıda birileri ile görüştü ve beni
tuvalete götürmek üzere Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ geldi. Bu kişilerle
çok samimiydim. Tuvalete götürülüp getirilirken “üzülme kardeşim” dediler başkada bir şey demediler. Arada
640
bir hareketlenmeler oluyordu. UB hareketlenme ilk başladığında bizim tutulduğumuz amfilerin kapılarını
kitlediler. Bu hareketlenmelerdeki kastım duyduğum "arka kapıdan yaklaşanlar var, pencere önünde birileri
yaklaşıyor" gibi cümlelerdi. Bir seferinde ortam iyice hararetlendi binanın çevresinde birilerinin olduğu
söylendi. Levent Albay “ateşe ateşle karşılık verilecek” dedikten sonra tabanca kurma sesleri duydum.
Dışardan bir ses " havacılar teslim olun yaptığınız hukuka aykırı" diye bağırarak konuştu. Konuşma sonrası
içerden bizim duyabileceğimiz şekilde herhangi bir sözlü karşılık veya ateşle karşılık olmadı. Levent Albay
içerdeki kişilere kurmay başkanı (Harp Akademileri Kurmay Başkanı Tümgeneral H. Nevzat TAŞDELER'dir.)
ile konuştuk olayı çözdük dedi.
Bir sonraki tuvalete çıkışımda kapıda Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Yüzbaşı
Salih BAYRAK ve Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL oturuyorlardı. Kapıyı Salih BAYRAK yüzbaşı açtı tuvalete kadar
nezaret etti ve geri döndük. Yine burada ben hiçbirinin yüzüne bakmadım.…” şeklinde beyanlarda
bulunmuştur." şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Necip DİRİK’in alınan ifadesinde;

“…İlk başta 2 katlı olan binanın 2. Katında bulunan sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay Yüzbaşı
Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini
hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne
görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN, TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere
görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir öğrenci subay söyledi ancak ismini
hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra dasınıf subayımız olan Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde
bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım şeyler konuştu ancak şok içinde
olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda
çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde bir süre daha sınıfta bekledikten
sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik. Burada Harekât İstihbarat
Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir liste vardı. Aşağısı
kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Albay
Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü PINAR, Yüzbaşı
Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit KESER vardı. Yine
hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf GÜLSER, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Mustafa
Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk
SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ ve ismini
hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ’ın alınan ifadesinde;

"Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik.
Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci
Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde
Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur
ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i
gördüm. daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN
Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada
bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem,
dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla lojmanlara giderek evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten
sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu gördüm. Akabinde Veysel bini arayarak devrem televizyon
izliyor muşsun haberleri takip ediyor musun dedi bende takip ediyorum dedim. Bu konuşmadan yaklaşık 40
dakika sonra Ali CAN beni arayarak “Acar binbaşı aradı, Veysel’e haber verdim giderken beni de alın dedi.
Ben, Veysel ve Ali CAN beraber Akademiye gittik. Bu sefer yanıma silahımı aldım. Ancak silahımı Veysel’in
aracında bıraktım. Akademi binasının yanına gidince akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O
esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri
dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden
641
bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı
gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa
kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş
Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’,
Rıza ERKUŞ’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk
ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa
ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim. Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP
bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir
anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu).
Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada kalacaz…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Metehan ATASOY’un alınan ifadesinde;

”...Albay Levent ÖZÜARAP toplananlara dışarda bulunan silahlı askerlerin kimseye bir sıkıntı
yapmayacağı hususunda Kurmay Başkanı Tüm General Nevzat TAŞDELEN ile görüştüğünü, yalnız yine de
camlardan dışarıyı gözetlemeye devam edelim,bir gelişme ve şüpheli durum olursa haber verin dedi, biz şuan
için bu binada beklemeye ve dışarıyı gözetlemeye devam edeceğiz dedi, orada bulunan arkadaşlar ile
yaptığımız konuşmalarda dışarda askeri kıyafetli silahlı şahısların yere yatırdıklarının Binbaşı Cenk
ERDOĞAN, Yzb. Hakan AKBULUT, Yzb. Salih BAYRAK ve tam emin olmamak ile birlikte Yzb. Duran YILMAZ
olduğunu hatırlıyorum, bunlar Akademiye geldiler, ben o sırada bu arkadaşlar ile görüşmedim, ancak sabaha
karşı Yzb. Salih BAYRAK ile konuştuğumda, Akademinin park alanında bu timin geldiği ve içlerinden sivil olan
Albay güvenlik Müdürü olan şahsın yere yatırdığı ve ellerine bağladığını söyledi,bende bunun üzerine Akademi
binasında beklerken dışardan gelen silahlı şahıslarca öldürüleceğimizi düşündüm, saat.03.00 sularında ailem
ile konuştum helalleştim, HVBS Laboratuvarına gittim, burada Üsteğmen Abdullah GÖKTAŞ ve Yzb. Oğuzhan
YÜKSEL’, Yzb. Ali Emre DESTEGÜL,Yzb. Abdi PEHLİVAN ve Yzb. Hakan AKBULUT bulunduğunu
hatırlıyorum, burada bir saat kadar uyudum…” şeklinde beyanda bulunduğu,

5-Şüpheli Cenk ERDOĞAN’ın alınan ifadesinde;

"Levent ÖZÜARAP ın yanına gittim kendisi o an Ölçme Değ. Şub. Md. Hv. Plt. Kur. Albay Özcan
KORHAN nın bulunduğu bölümde idi Özcan KORHAN nın elinde bir kağıt vardı bende kendisine bu kağıdın ne
olduğunu sordum ve bakabilir miyim dedim. Bana TSK yönetime el koydu dediler. TSK nın yönetime el koyması
ile ilgili Özcan KORHAN da bulunan kağıdı bana uzattı bende aldım, üstün körü kağıda baktığımda kırmızı
yazıyla gizlidir yazısının olduğunu, bu yazının sürekli rutin mesaj merkezinden biz görevlilere gelen yazı şekli
ile aynı olan bir yazı olduğunu gördüm. İlk sayfasında mesajlaşmanın kapak kısmı arka kısmında da mesaj
içeriği bulunmaktaydı ben mesaj içeriğini bakacağım sırada KORHAN albay “görevlendirmenin devamı
gelecek zaten orada görürsünüz“ diyerek kağıdı elimden aldı. Kağıt içeriğinde hatırladığım kadarı ile TSK
direktifi başlıklı bir kağıttı ve TSK nın yönetime el koyduğu ve bununla alakalı alınacak önlemlerden
bahsediyordu. Levent ÖZÜARAP ın sınıfınıza geçin yoklamayı takip edin yeni emirler geldikçe size ileteceğiz
dedi. Bende sınıfıma geçtim. yoklamayı sordum fakat yoklamanın halen hazır olmadığını gördüm, tekrardan
ÖZÜARAP albayın yanına geldim odasında açık olan TV den TSK yönetime el koydu şeklinde TRT den yayın
yapıldığını gördüm. Kendisinin odasında olmamasından dolayı ÖZÜARAP albayı bulmak için koridora çıktım
koridorda karşılaştık, komutanım “TV de TSK yönetime el koydu şeklinde haber var, görevlendirmelerden
bahsediliyor öğrencilerden bazılarının dışarı çıktığından söz ediliyor durum nedir “ dedim. Kendisi bana
görevlendirme kağıtları KORHAN albayda onun yanına git dedi. Bende KORHAN albayın yanına gittim
görevlendirme yazısını istedim oda bana bu görevlendirme yazısı dedi ve kağıdı bana uzattı ve bana hitaben “
bu görevlendirme sırasında size yönelecek herhangi bir saldırı olmadıkça herhangi müdahalede
bulunulmayacağını” söyledi. Bende “bu olay nedir, kimi emri ile oraya gidiyoruz“ dedim. KORHAN albay
bana “bunlar bana bildirilen resmi görevlendirmeler, görevlendirmede karşınızda ismi yazan kişi ile irtibat
kurun” dedi. Bende kağıdı aldım kontrol ettiğimde ismimin karşısında talimat alacağım irtibat kuracağım Hv.
Plt Kur. Albay Barbaros AKÇA isminin yazılı olduğunu ve görev yeri olarak VALİLİK yazdığını ayrıca Harp
okulunda Binbaşı Gazi ODACI ile benle beraber olacak 4 öğrenci isminin olduğunu gördüm, bu öğrencilerin
642
isimleri hatırladığım kadarı ile Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Duran YILMAZ ve
Yüzbaşı Abdullah KURAL idi. (Abdullah KURAL ailesi ile olduğu belirtti bende kendisine emniyetli bir yerde
bekle dedim bu nedenle kendisi akademiye gelemedi). Görevlendirme yazısını Korhan albay tekrar benden geri
aldı ben bu yazıya kısa bir baktım başka görevlendirmeler vardı. Bu görevlendirmeler yanlış hatırlamıyorsan
ATÜRK HAVA LİMANI Hv. Muh. Kurmay Albay Murat DİVRİL, SABİHA GÖKÇEN HAVA LİMANI Albay
Tamer ÖZARSLAN şeklinde görevlendirmeler olduğunu hatırlıyorum, isimleri net gördüm ancak yerleri
konusunda tam net hatırlamıyorum. Bende görevlendirme yazısını okuduktan sonra sınıfa doğru yöneldim
sınıfa giderken elimde TSK nın ilk bildirisi vardı. Sınıfta bulunan az sayıda öğrencilere “şu an bize yapılan
bilgilendirmede Atatürkçü Subaylar olarak bizlerin belirli hassasiyetleri gidermek için TSK’nın yönetime el
koyduğu şeklinde bilgi verildi ve bu görevlendirmelerin sadece görev yerinde emniyet almak silahlı güçlerle
halk arasında bir sıkıntı yaşanmaması için tedbir alma yönünde olduğunu söylediler, ancak herhangi bir
şekilde bir yere gidecek olan arkadaş benimle temas kurmadan bir yere gitmesin“ dedim. Benim buradaki
amacım elimde bulunan öğrencileri kontrol almak istememdendir. Konuşma akabinde AKÇA Albay ile
konuştuğumda onların şu anda Harp Okulunda olduklarını öğrendim, kendisine akademideyiz buradan şu an
için ayrılmıyoruz, sizin ile temas halindeyim dedim. ÖZÜARAP albayın yanına giderek Akça Albay ile irtibat
kurdum şu anda biz akademideyiz dedim. ÖZÜARAP albay bana tamam dedi. ÖZÜARAP albayın yanından
ayrıldım koridorda sorumlu olduğum öğrencilere (Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı
Duran YILMAZ) ne yaptınız yemek yemedim, sizin de bir ihtiyacınız varsa lojmana gidip malzeme alalım
dedim.Bu şekilde bu şahıslarla birlikte lojmanlara gitme istememin nedeni akademi içerisindeki genel durumu
anlamaktı. Hatırladığım kadarı ile 01.00 -01.30 sıralarında Ben ve bu 3 öğrenci Salih BAYRAK’ın akademinin
öğrenci park alanında bulunan aracına bindik ve evime doğru gitmek istediğiniz esnada arabanın arkasında
plakasını göremediğim beyaz renkli sivil bir aracın içerinden Asker Kamuflaj üniformalı ellerinde silah
bulunan şahısların içerisinden bir şahsın yüksek sesle “araçtan aşağı inin, yere yatın“ dedi.Bizde araçtan
aşağıya indik ve yere yattık hatırladığım kadarı ile Güvenlik Şube Müdür Yardımcısı Mehmet GÖKEŞ albay
benim elimi orada bulunan iple bağladı ve orada bulunan bir asker ile benim yerden kalkmamam için
emniyetimi aldı, ayrıca benim o anda yanımda bulunan 3 öğrencinin de eli bağlandı hepsinin yanında da bir
asker vardı.GÖKEŞ albay bana Harp Akademileri Kurmay Başkanı Tüm General Nevzat TAŞDELER in
buranın yegane komutanı olduğunu ondan başka kimseden emir alamayacağımızı söyledi. Bizim başka bir
yerden emir almadığımızı bizi niye yere yatırdığını sordum. Konuşma diye bana yüksek sesle hakaret ederek
konuştu. Siz kimsiniz diye sorduğumda biz kurmay başkanımız Nevzat TAŞDELER emrindeyiz kurmay
başkanımız gelecek dedi. Telsiz görüşmeleri yapıyorlardı. Bir süre sonra Nevzat TAŞDELER gelerek durumu
bana sordu bende kendisine bizi akademiye çağırdılar siz niye bur da isiniz bende o yüzden buradayım dedim
ellerimiz bağlandı düşman gibi muamele gördük dedim oda bizi yerden kaldırttı ve “bunu onur meselesi
yapma, kontrol dışında helikopterler kalkıyor, bende bir yerlere yetişmeye çalışıyorum, lütfen birbirimize
yardımcı olalım, şu an bile zaman kayıp ediyorum, bu olaylar TSK emir komuta zinciri içerisinde yürümüyor,
çok sıkıntılı bir durum var dedi” nasıl komutanım görevlendirmeler var görevlendirmeler kim yapıyor
dediğimde bu görevlendirmelerin kendisinin dışında yapıldığını kendisini emri olmadığını bu yanlışlığın
nereden kaynaklandığını bulmaya çalıştığını söyledi. O sırada Akademi içerisindeki helikopter pistine
helikopter iniş kalkış yapıyordu. Nevzat TAŞDELER bunlar kim benden izinsiz helikopter iniyor sen
biliyormusun dedi. Pek konuşamadık Helikopter pistine doğru hızla hareket etti. Bende öğrencileri alarak 02-
00-sıralarında akademiye döndüm. Öğrencilere sizi öğrencilerin yanına geçin ben ÖZÜARAP albay ile
konuşacağım dedim ve yanına gittim." şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

-Şüpheli Salih BAYRAK’ın katılmış olduğu eylem ve faaliyetleri bir önceki şüpheli Cenk
ERDOĞAN’ın bölümünde detaylı olarak anlatılmıştır.

9.61. Şüpheli Adem İncikli

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde İdari Şube Müdürü– Hava
Savunma Yarbay

Durumu;
643
21.07.2016 günü yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında; 1 adet Macbook Air marka
laptop, Toshiba marka Harddisk, VZOR marka 7,65 mm tabanca, şarjör ve 25 fişek, Iphone 6 marka cep
telefonu, cüzdanı içerisinde katlanmış vaziyette 1 ABD doları elde edilerek el konulmuş, aracı içerisinde; 1 adet
Sarsılmaz marka 9 mm tabanca, şarjör ve 47 adet fişek elde edilerek el konulmuş; ofisinde yapılan aramada suç
unsuruna rastlanılmamış, sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısına ilişkin tespit/değerlendirme;


Şüphelinin yakalandığı esnada yapılan üst aramasında örgütsel simge ve anlamı yukarıdaki
bölümlerde ayrıntılı olarak anlatılan “1 ABD DOLARI”kağıt para bulunmuştur.

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olaylar ve eylemler;

1- (OLAY 3)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 akşamı Darbe girişimi koordinasyon merkezi olarak
kullanılan, darbe toplantıları ve görevlendirmelerinin yapıldığı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 21 kişinin katılımı ile gizliliğe riayet edilerek, kapı içeriden kilitlenmek
sureti ile düzenlenen “DARBEYE YÖNELİK SON KOORDİNASYON TOPLANTISI” olduğu anlaşılan
toplantıya katıldığı, saat21.21.’de soruşturmanın diğer şüphelisi olan Yb. Fatih ŞAYİN’in kapıyı açması üzerine
Plt. Bnb. Ahmet KAYA ile şubeye girdiği tespit edilmiştir.

2- (OLAY 4)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan; Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak kullanılması, burada
Koordinasyon toplantıları düzenlenmesi, yine Darbe girişimi esnasında yapılan görevlendirmeler ile öğretim
üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderilmesi hususlarına katıldığı, Saat 23:12’de resmi kıyafetli
ve üzerinde sırt çantası ile şubeye girdiği,23:22’de odada görevlendirmelerin yapıldığı, bu esnada; soruşturma
şüphelileri olan ve olay gecesini yöneten-koordine eden; Ali Orhan TOLLUOĞLU,Alb. Levent ÖZÜARAP’ın
odada listeleri düzenlediği görülmektedir.

03- (OLAY 5) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Komutanlığında yaşanan
Darbe Karşıtı olduğu bilinen Hava Harp Akademisi öğrenci subaylardan Yüzbaşı Cihan OKUR ile Üsteğmen
Hüseyin BALIK’ın Darbe girişimine katılanlarca akademi amfilerinde rehin alınıp silah, telefonlarına el
konulması, kemer ve bağcıkları çıkartılarak başlarına silahlı öğrenci subayların nöbet el konulmak sureti ile
Hava Harp Akademileri Akademileri Anfilerinde zorla alıkonulması eylemine katıldığı, aktif rol aldığı, eylemi
yönettiği, kamera kayıtlarında; kamera saati ile 22.49’da Derdest edilen Yzb. Cihan OKUR’un arkasında
yürütüdüğü, 22.52 de resmi kıyafetli ve sırt çantalı olarak Derdest edilen Yzb. Hüseyin BALIK’ın anfilere
girmeye zorladığı, parmakla anfileri gösterdiği, yanında diğer şüpheli İkm. Bnb. Ahmet KAYA olduğu,
23.01’de derdest edilen subayların başında silahlı nöbet tutmaları için Yzb. Duran YILMAZ ve Ütğm. Mehmet
BÖREKÇİ’ye talimat verdiği, Darbe girişiminin başarısız olması üzerine 16 Temmuz 2016 saat 06:34’te kapalı
tutulan subayları Yb. Adem İNCİKLİ’nin diğer şüpheli Bnb. Cenk ERDOĞAN ile birlikte serbest bıraktığı
tespit edilmiştir.

4- (OLAY 6) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Giriş katında yaşanan
olaylarda; Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı,
01:30’da kamera görüntülerinden şüpheli Bnb. Cenk Erdoğan, beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan
AKBULUT ve Yzb. Duran YILMAZ ile hava harp akademisi ana giriş kapısından çıktığı, sonrasında söz
konusu personelin otoparkta harp akademileri güvenlik timi tarafından YAKALADIĞI, dışarıda TSK
personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan
hareketler yapıldığı, bu olaydan sonra Kd. Bçvş. Yavuz Yücel ile birlikte Alb. Levent Özüarap’ın aşağıya inerek
kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Alb.
Levent Özüarap’ın telefonla konuştuğu ve bina girişinde dört personel mevzi alarak bekledikleri, saat 01:43’te
644
ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı açamayarak bu
personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58 arasında diğer kameradan
tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği, saat:01.48’de diğer şüpheli Hüsamettin HARMANCI ile birlikte
ellerinde silahlar olduğu halde giriş katında görüntülendiği, kapıya doğru yürüdükleri görülmüş, dışarıya
çıktıkları değerlendirilmiştir.

Şahsın Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Müşteki Cihan OKUR’un alınan ifadesinde;

“…Saat 23.20 sularında sınıf dershanesinde toplanmaya devam ettik. … 5 dakika sonra dershaneye
Albay Murat DİVRİL ve Albay Levent ÖZÜARAP geldi Konuşmaya başlamadan Önce telefonları dışarda
bırakmamızı emretti. Dışarı çıkıp telefonu bırakıp tekrar içeri girdik. Murat DİVRİL Albay bize " Arkadaşlar
emir geldi biz askeriz hepimiz emir ere uyacağız. Sizlere görevler verilecek, bu görevler iki üç gün sürebilir.
Geçerken lojmandan ilave kıyafet ve silahınız yanınızda yoksa silahınızı alın" dedikten sonra öğretim başkanı
Levent ÖZÜARAP Albaya "komutanım başka emriniz var mı" diye sordu. O da yok dedi. Bundan sonra öğretim
elemanları dershaneye gelerekellerindeki not ağıtlarından isimler okuyarak öğrencileri çağırdı, Hatırladığım
öğretim elemanları Albay Hamdi ACAR, Pilot Binbaşı Ahmet KAYA , Yarbay Gürcan ANILIRCAN’dır.Hüseyin
BALIK Üsteğmen ve ben sonlara kaldık.Daha sonra ikimizi Yarbay Adem İNCİKLİ çağırdı, fuaye alanına
vardığımızda vestiyerin önüne geçmemizi söyledi. Sonra önce Hüseyin BALIK üsteğmenden sonra benden
telefonlarımızı istedi. Telefonlarımızı kapatıp verdik sonra silahınız var mı dedi. Hüseyin de silah yoktu bende
silah vardı. 'Silahımı neden teslim edeyim " dedim oda bana "tim komutanı olarak verilecek" dedi. Ancak
inanlına gelmedi zira o esnada üst katta bulunan Kd. Bçvş. Yavuz YÜCEL amfilerin kapılarını açıyordu. Yarbay
Adem İNCİKLİ 'da üst kattaki Başçavuşa ara ara bakıyordu. Ben bu durumdan bizi teslim alacaklarını
anladım. Bu esnada Hüseyin BALIK üsteğmen tuvalete gitmek istedi. Onun yanına ikmal Binbaşı Ahmet
KAYA’yı verdiler. Ve onlar alt kattaki tuvalete gittiler. Adem yarbay beni merdivenlerden üst kata çıkardı.
Çıkartırken merdivenlerde bekleyen Binbaşı Ümit KESER'e bana ait silah ve telefon ile arkadaşım Hüseyin
BALIK'a ait telefonu teslim etti. Yukarı çıktığımızda Adem yarbay beni amfinin birine doğru yönlendirdi. Tam
girmek üzere iken ben kendisine ne oluyor diye sordum. Oda bana "hakkınızda emir var zorluk çıkarmayın"dedi
amfiye girdim. Sonrasında sınıf arkadaşlarım Üsteğmen Sedat ÖNDER ve Üsteğmen Cengizhan EFE'ye üstümü
arattırdı. Arama esnasında bol bağcıklarımı çözdürttü ve teslim aldı. Onun haricinde üzerinde kesici delici alet
olmasın ona göre arayın dedi ve ona göre arama yapıldı. Bu esnada Hüseyin BALIK üsteğmen tuvaletteydi.…
Sonrasında Hüseyin "bari eşlerimize haber verelim" dedi. Bu sesler üzerine Levent ÖZÜARAP Albay üst kata
geldi. " ne oluyor " diye sordu. Hüseyin "eşimizi bilgilendirin " dedi. Oda "bilgilendirmezsek ne olur" dedi.
Levent ÖZÜARAP Albay "bir adım daha atarsa vurun ikisini de vurun "dedi. Bundan sonra amfilerde kapıdan
girdiğinizde tam karşıdaki koltukta oturmaya başladık. Kapıya iki tane silahlı nöbetçi diktiler. İlk nöbetçiler
Yüzbaşı Duran YILMAZ ve Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ idi. Levent Albayın verdiği talimatlar kendilerine
iletildi. Daha sonra nöbet değişimlerinde bu talimatları birbirlerine ilettiler Hava çok sıcak olduğu için
sanırım Hüseyin istediği için odaya su getirdiler. Hem Hüseyin’e hem bana 6 adet su getirdiler. Bu sırada
kapım açık olduğu için nöbet değişimlerini görebiliyordum. …Arada bir hareketlenmeler oluyordu. Bu
hareketlenme ilk başladığında bizim tutulduğumuz amfilerin kapılarını kitlediler. Bu hareketlenmelerdeki
kastım duyduğum "arka kapıdan yaklaşanlar var, pencere önünde birileri yaklaşıyor" gibi cümlelerdi. Bir
seferinde ortam iyice hararetlendi binanın çevresinde birilerinin olduğu söylendi. Levent Albay “ateşe ateşle
karşılık verilecek” dedikten sonra tabanca kurma sesleri duydum. Dışardan bir ses " havacılar teslim olun
yaptığınız hukuka aykırı" diye bağırarak konuştu. Konuşma sonrası içerden bizim duyabileceğimiz şekilde
herhangi bir sözlü karşılık veya ateşle karşılık olmadı. Levent Albay içerdeki kişilere kurmay başkanı (Harp
Akademileri Kurmay Başkanı Tümgeneral H. Nevzat TAŞDELER'dir.) ile konuştuk olayı çözdük dedi. …İçerde
bulunduğum esnada saat 03.00 sularında Fuaye alanında içerdeki kişilerin toplanmaları istendi. Burada
Levent ÖZÜARAP Albay kısa bir konuşma yaptı. Saat 03.00 itibari ile Deniz Harp Akademisi ve Kara Harp
Akademisinin gereğini yaptığını, Hava Harp Akademisi olarak bizimde yaptığımız ve şu anda her şeyin TSK 'ın
kontrolü alında olduğunu söyledi. Sonrasında herkes bina içinde görev yerlerine dağıldı. Bu aşamadan sonra
Bizim serbest bırakıldığımız 16.07.2016 günü saat 06.50 civarına kadar herhangi bir hareketlilik olmadı.
Sessizlik hâkimdi. Saat 06.50 civarında amfinin kapısı açıldı. İçeriye Binbaşı Cenk ERDOĞAN ve Yarbay Adem
645
İNCİKLİ girdi. Cenk ERDOĞAN Binbaşı " Dün akşam ortam karışıktı kimin ne olduğu belli değildi beni de
yere yatırdılar domuz bağı yaptılar "dedi bu esnada Adem Yarbayda bana “bunun kişisel olmadığını biliyorsun
değildi” dedi. Cevap vermedim ikisinin de yüzüne bakmadım. Sonrasında bana telefonumu silahımı bot
bağcıklarını teslim ettiler. Silahı teslim ederken herhangi bir tutanak tutmadılar. Dolayısı ile silahımın bende
olmadığı esnada kullanılıp kullanılmadığını bilmiyorum." şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“… O arada içeri Murat DİVRİL Albay girdi. "Herkes telefonları 1 dk dışarı bıraksın" dedi. Bizde
bıraktık. İçeri girdik. Kendisi terli ve heyecanlı bir şekilde " Arkadaşlar biz askeriz, emir verilirse yaparız, TSK
dan bir emir geldi bunu uygulayacağız, bazı görevlendirmeler olacak, bazı arkadaşlar 2-3 günlük görevlere
gidecekler, bazı arkadaşlar da güvenliği sağlamak amacıyla burada kalacaklar" dedi. Bu arada Levent
ÖZÜARAP isimli albay öğretim başkanı olan şahıs sınıfa girdi. Murat, Levent’e "Komutanım söyleyeceğiniz bir
şey var mı "dedi. O da yok arkadaşlar diye cevap verdi, biz telefonlarımızı aldık geldik. Ben yanımda bulunan
Cihan yüzbaşıya "Biz kimiz, neyiz, kime hizmet edeceğiz" dedim. Cihan yüzbaşı şuan ortam çok karışık, biraz
vakit geçsin önümüzü görelim dedi. DİVRİL "Arkadaşlar sizin komutanlarınız gelecek bir kaç günlük göreve
gideceksiniz kıyafetlerinizi hazırlayın silahı olmayanlarda geçerken lojmanlardan alır" dedi. O sırada Hamdi
ACAR Albay elinde küçük bir kağıtla içeri girdi. Kâğıttan soyadları okumaya başladı. İlk dediği kısmı
hatırlıyorum Bilgen SOYDAN dedi biz dedi biz dedik o 2. sınıfta dedik o sonra birkaç tane daha ısım okudu o
birkaç tane daha isim okudu bizden de aldı sonra dediler 2. sınıfların yanına çıktı sonra diğer öğretim
elemanları benim gördüğüm pilot olan AHMET KAYA SINIFA GELDİ O DA BİRİLERİNİ ALDI gitti sonra
ADEM İNCİKLİ YARBAY oda geldi 4 arkadaşı aldı gitti sonra o karmaşada dediler ki OKUR ve BALIK siz
gelin dediler biz ADEM İNCİKLİ yarbayı takip ederek fua ya kadar yürüdük sonra bize bur da bekleyin
dedi.Ben dedim ki bi tuvalete gidebilir miyim dedim oda dedi ki 5 dakika bekle dedi sonra gitti orda birileriyle
konuştu geri geldi arkadaşlar telefonlarınızı alabilir miyim dedi biz niye dedik güvenlik gerekçesi yüzünden
alıyoruz dedi ve ben kapatıp verdim daha sonra cihan yüzbaşının silahını istedi benim silahım yanımda değildi.
CİHAN OKUR yüzbaşı neden silahı veriyoruz dedi ve vermek istemedi ADEM İNCİK ise silahınız size tim
komutanları tarafından verilecek dedi bunu ben ve CİHAN yüzbaşıya hitaben söyledi ve ben dedim ki tuvalete
gitmek istiyorum diye tekrar söyledim sonra o anda ADEM İNCİKLİ yarbay orada bulunan hava ikmal binbaşı
AHMET KAYA çağırarak, Hüseyin’e tuvalete kadar eşlik eder misin dedi ve beni tuvalete AHMET KAYA
götürdü ve ben bir şeyler olduğunu anladım komutanım siz neden geliyorsunuz dedim o da vallahi ben bir şey
bilmiyorum dedi ancak tuvalette başımda beklediği için tedirgin oldum ve tuvaletimi yapamayarak çıktım daha
sonra beni ikmal binbaşı AHMET KAYA beni yukarıya odaya çıkardı yukarda iki tane oda hazırdı iki tane
öğrenci subay bunlar CENGİZHAN EFE üsteğmen ve SEDAT ÖNDER üsteğmen CİHAN OKUR yüzbaşımın
yanında ve benim yanımda da ADEM İNCİKLİ ve AHMET KAYA BİNBAŞI OLACAK şekilde kapıların ağzına
geçtik ve daha sonra CİHAN OKUR yüzbaşı için SEDAT üsteğmen ile CENGİZHAN Üstğ. Ne ADEM İNCİKLİ
yarbay üstünü arayın dedi ve bende bu yaptığınız TSK ya yakışmayacak bir harekettir dedim ve CİHAN OKUR
Teğmenlere arattırıyorsunuz dedim, bana sürekli olarak sakin ol uyarısında bulunan ADEM İNCİKLİ yarbay
bu seni iyiliğin içindir. Sonra ben AHMET KAYA binbaşıya dönerek ne yapıyorsunuz dedim oda bir şey
bilmediğini söyleyince bende sizin ne yaptığınızı çok iyi biliyorum ergeç doğru ortaya çıkacaktır dedim ve daha
sonra bot bağcıklarınızı çıkartın dedi. Ve bende bari bunu yapmayın dedim bunlarla ne yapabilirim ki dedim
yine aynı şekilde tehdit vari uyararak bunlar senin iyiliğin için diyerek bağcıklarımı çıkardılar ADEM İNCİKLİ
Yarbay AHMET KAYA BİNBAŞIYA dönerek benim için üstünü ara dedi ve bende üstümü arattım sonra ADEM
İNCİKLİ sizi burada iki üç gün misafir edeceğiz dedi. Bu arada aramızda gergin bir ortam vardı
konuşmalarımızda yüksek sesle bağırıyordum ancak şu an ne şekilde bağırdığımı hatırlamıyorum sonra odaya
girmeden Önce ADEM İNCİKLİ yarbaya son bir isteğim var CİHAN OKUR yüzbaşıyla helalleşmek istiyorum
dedim oda tamam dedi cihan yüzbaşıyla sarıldık helalleştik ve odamıza girdik kapıların kapanmamasını istedim
kabul etti ancak oturmam gerektiğini söyledi sonra tam o giderken dedi ki ben silah ve telefonlarınız için
tutanak tutturacağım dedi benim kapımda YAVUZ YÜCEL AST. ve VOLKAN KIZILKAYA AST. Cihan
yüzbaşının kapısında SEDAT ÜSTĞ. VE CENGİZHAN ÜSTĞ. Güvenliği sağlıyordu İNCİKLİ tutanak
tutturacağım dedi ve gitti ben bağırınca LEVENT OZÜARAP albay benim bulunduğum oda girdi ve ne oluyor
burada dedi ve bende dedim ki eşlerimize haber veremedik dedim oda ne olacak verme dedi arkasını dondu
çıkarken bende arkasında yürüyordum ve “bir adım daha atarsa vurun diye bağırdı gerekirse ikisini de vurun “
646
dedi ve gitti ve ben oda da beklemeye başladım sonra gece o saate kadar akademide öğrenciler duruyordu ve
bazı arkadaşlar geliyor bizim orda olduğumuza görüp el hareketleriyle şaşkınlıklarını belli ediyorlardı sonra
saat 03,00 civarı bizim kapılarımız kapandı üstümüze kapıları kitledirler sonra biz LEVENT albayın sesinin
duyduk herkesi fua ye toplandılar, …FUAYE de konuşma yapan Levent ÖZÜARAP dedi ki “arkadaşlar saat
03.00 İtibarı ile TSK yönetime el koydu” dedi “KARA, DENİZ, HAVA akademileri üstüne düşen görevleri
yapıyor ellerindeki telefonlarla internette bilgi kirliliği var haberlere çok inanmayın” dedi. Bir süre sonra yine
birileri dedi 6 kişi geliyor ön kapıdan biri ışıkları kapatın dedi sonra LEVENT Albay “ateşe ateşle karşılık
verin” dedi sonra bir anda kırma kollarının çeliş sesini duyduk sonra bir ses daha duydum “havacılar bu
yaptığınız kanuna aykırı TESLİM OLUN çağrısı yapıldı“ hiç bir şekilde çatışma olmadı ve LEVENT albay
gelip tekrar arkadaşlar dışarı i1e koordine kurdum KURMAY BAŞKANI (TÜM GENERAL NEVZAT
TAŞDELER) GÖRÜŞTÜM SIKINTI YOK etrafta bir kaç tane silahla gezenler olabilir onlarda halledilecek diye
bir cümle kurdu sonra sabaha kadar başka bir şey duymadık… sabah 06.00 da YAVUZ YÜCEL ast. Tarafından
kapı açıldı kapıya doğru yanaştım birazdan CENK ERDOĞAN binbaşı gelecek dedi ADEM İNCİKLİ yarbay ile
birlikte CENK binbaşı benim bulunduğum odaya doğru geldi CENK binbaşı dedi ki “dün gece ortam çok
karışıktı bende ne olduğunu anlamadım beni de domuz bağı yapıp yere yatırdılar sırtıma namlu dayadılar
diyerek elbisesini gösterdi (yukarıda söylemeyi unuttuğum bir şey var toplandığımızda kimin söylediğini
hatırlamıyorum arkadaşlar kendinizi ve pilot olduğunuzu belli edecek bütün emareleri çıkartın demişlerdi).
Bende korkudan ona inanmış gibi yaparak biliyorum komutanım dedim sonra onlar gitti ve ADEM İNCİRLİ
Yarbay telefonumu teslim etti…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Mehmet BÖREKÇİ’nin kollukça alınan ek ifadesinde;

“…Ben günlük üniformamı giyip Murat BİLGEN'in aracı ile Akademiye vardım. Akademiye giriş
yaptığımda Levent ÖZÜARAP, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Cenk Erdoğan, Şükrü PINAR, Adem İNCİKLİ gibi üst
rütbelileri gördüm. Yine 1’ıncı ve 2’ıncı sınıf Öğrencileri oradaydı. Giriş katında eğitim bölümünde
bulunduğum esnada 2 ıncı katta amfilerin olduğu yere 1 öğrenci gelsin diye bağırdılar. Etrafa baktım kimseyi
göremeyince yukarı ben çıktım. Yukarıda Hüseyin BALIK ve Cihan OKUR amfilerde tek başlarına
oturuyorlardı. Kapının dışında karşılarına gelecek şekilde YÜZBAŞI Duran YILMAZ vardı. Yine kim olduğunu
hatırlamadığım öğrenciler vardı. Işıklar kapalıydı. Adem İNCİKLİ yarbay geldi ”öğretim başkanı Levent
ÖZÜARAP’IN emri var. Bu arkadaşlar dışarı çıkmayacak gerekirse vur emri verdi” dedi. Ben bunu duyunca
şaşırdım. Duran Yüzbaşıya ne olduğunu sordum o da bilmediğini söyledi.1-2 dk burada kaldım. Daha önce
beni arayan Yakup AYAYDIN’ı arayarak akademide olduğumu söyledim da bana ben sana akademiye gitmeni
söylemedim. Buraya gel diyerek otoparka gelmemi istedi. bunun üzerine 2 nolu nizamiyenin orada bulunan
otoparka gittim.2 nolu nizamiyenin oradaki otoparka girdim.1-2 dk. içinde Yakup AYAYDIN geldi. Niye
çağırdığını sordum. Oda bana ”emir aldıklarını, genelkurmaydan emir geldiğini, sıkıyönetim ilan edildi ”demiş
olabilir.3 arkadaşın daha yanımıza geleceğini bahsetti. Bunlar Gürkan BEĞİŞ, Emre BEZİRGAN ve Tanju
UYSAL üsteğmenlerdi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Yzb. Necip DİRİK’in kollukça alınan ifadesinde;

“…İlk başta 2 katlı olan binanın 2. Katında bulunan sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay Yüzbaşı
Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini
hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne
görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN, TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere
görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir öğrenci subay söyledi ancak ismini
hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra dasınıf subayımız olan Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde
bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım şeyler konuştu ancak şok içinde
olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda
çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde bir süre daha sınıfta bekledikten
sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik. Burada Harekât İstihbarat
Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir liste vardı. Aşağısı
647
kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Albay
Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü PINAR, Yüzbaşı
Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit KESER vardı. Yine
hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf GÜLSER, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Mustafa
Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk
SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ ve ismini
hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı” şeklinde beyanda bulunduğu,

5-Şüpheli Yavuz YÜCEL’in alınan ifadesinde;

“…Telefon numaralarının güncellenmesi talimatını idare şube müdürü olan Yrb. Adem İNCİKLİ
verdi. Ben ve idari işlerde Karargah Astsubayı olarak görev yaparım. Karargâh idari işlerde beraber
çalıştığımız Ömer DEMİR ve Volkan KIZILKAYA ile birlikte telefon güncellenmesini yaptık. Saat 17:30
sıralarında mesaiden çıktım. Saat 20:00-22:00 arasında uyudum. 23:00 sıralarında Yarbay Adem İNCİKLİ
beni aradı. Arkadaşlara haber ver geri çağırma planını uyguluyoruz, birliğe gelsinler dedi. Bende Hava Harp
Akademisine bağlı Astsubayları aradım. Benim evimde televizyonum olmadığı için yaşanan olaylarla ilgili
haberim olmadı. Birliğime 23.15 sıralarında birliğime gittim. Ben gittiğimde çoğu personel gelmişti. Gelen
personellerden Yrb Adem İNCİKLİ, Alb. Levent ÖZÜARAP, Alb. Özcan KORHAN, Alb. Ali Orhan
TOLLUOĞLU, Yrb. Gürcan ANILRCAN, Yrb. Mücahit Yakup AYAYDIN, Levazım Binb. Ahmet KAYA, Binb.
Cenk ERDOĞAN, Binb. Hüsamettin HARMANCI, Kıd. Bşçvş. Hüseyin ALTUN, Üst Çvş. Ömer DEMİR, Üst.
Çvş. Soner CİVELEK, Üst Çvş. Volkan KIZILKAYA, 1. Ve 2. Sınıf öğrenci subaylar vardı. Belli bir süre Hava
Harp Akademisinin binasının içinde bekledik...” şeklinde beyanda bulunduğu,

6-Şüpheli Ömer DEMİR’in alınan ifadesinde;

"Darbe girişimine kesinlikle katılmadım. 15 Temmuz 2016 sabahı Saat:07.30 gibi kalktım ve
Saat:07.45 te evden çıktım. Evim Sanayi Mahallesinde olduğu için yürüyerek görev yerime geldim. Saat:08.15
sıralarında Hava Harp Akademisine geldim ve görevime başladım. Görevim gereği Hava Harp Akademisinde
bulunan personelin yoklaması ve takiben idari faaliyet hazırlıklarını yaptım. Öğlenden önce Saat:11.00
civarlarında Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından tüm personelin
telefonlarının güncellenmesi şeklinde bir emir aldım. Bu emrin acil olduğu tarafıma bildirildi.Kurmay Albay
Levent ÖZÜARAP benim 2. Sicil amirimdir. Bizde sicil amir sırası ters orantılı işlemektedir. 3. Sicil amirim 1.
sicil amirimden daha yetkilidir. Ben Levent Albayımın verdiği emri İdari Şube Müdürüm olan Hava Savunma
Yarbay Adem İNCİKLİ ye bildirdim, bunun üzerine kendisi bana öğrenci subayların kıdemli olanlarına haber
verelim, diğer kadro personelinin isim listesinde kendi aramızda paylaşarak güncellememizi istedi. Telefon
listeleri kontör edilerek olanlar işaretlendi, olmayanların telefon güncellemeleri aranarak yapıldı. Bu çalışma
12.00-12.30 sıralarında bitti ve hemen hemen bütün personeli ulaşıldı. ….
…Daha sonra 3 numaralı nizamiyeye gittim, aynı zamanda benim nöbet tuttuğum yer bu
nizamiyedir. O nedenle elbiselerim daima orada bulunur. Orada kıyafetlerimi giydim,daha sonra yoldan geçen
bir araçla Hava Harp Akademisine kadar geldim, binanın arka girişinden içeri girdim, bina girişinde kimse
yoktu. Daha sonra kendi çalıştığım odayı açtım içeri girdim. İçeri girer girmez İdari Şube Müdürüm Hava
Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ tarafından 2 öğrenci subayın gözlem altında olduğunu bunla ilgili tutanak
tutmamı istedi. Tutanağa da gözlem altında bulunan öğrenci subaylar Hava İstihbarat Yüzbaşı Cihan OKUR ve
Hava Mühimmat Tahrip Üsteğmen Hüseyin BALIK’ ın “TSK VATAN HAİNİDİR” şeklinde sözler sarf ettikleri
için tutanak tutmamı istedi. Bilgisayar açılana kadar hızlı bir şekilde tutanağı elle yazmamı istedi, bunun
üzerine bende tutanağı elle tanzim ederek orada bulunan Hava Pilot Kurmay Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU,
Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN ve Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP adına isimleri
açtım. Her üçüne de bahse konu tutanağı imzalattırdım.Saat:01.00-01.30 sıralarında dışarıdan silah sesleri
geliyordu. Sol kulağım duymadığı için sesin nereden geldiğini tayin edemiyorum. Bu yüzden silah seslerinin
Maslak bölgesinden mi yoksa Akademi çevresinden mi geldiğini anlamadım. Albay Levent ÖZÜARAP silah
seslerinden sonra herkesin camlardan uzak durmasını söyledi ve binanın ışıklarını komple kapattırdı.
Saat:03.30 sıralarında Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP bina içinde bulunan Fuaye olarak bilinen
648
yere herkesi topladı. Burada “Toplanmamızın sebebi Hava Kuvvetleri Harekât Merkezi tarafından gelen emirle
Acil Çağırma Planı uyguladık, amacımız emniyette olmanız, bu binadan dışarıya kimse çıkmayacak bu binaya
da kimse girmeyecek” dedi. …
….Ferdi ALTAY gece nizamiyeden giriş yaptığında Yarbay Adem İNCİKLİ “ Geldi ise herhangi
bir problem yok, misafirhaneye giderek istirahat edebilir” dedi. Onun bu sözlerini ben yanında olduğum için
duydum. Saat:12.00 sıralarında nizamiye çıkışları hala kapalı olduğu için revir çıkışının açık olduğunu
öğrendik. Oradan ben, Ferdi ALTAY, Soner CİVELEK ve Hava Savunma Astsubay Kıdemli Çavuş Hikmet
ŞİRİN ile birlikte kendisi nöbetten çıktığı için bizi revirin orada bekliyordu. Beraber buradan kartımızı
okutarak dışarı çıktık. Hava Harp Akademisine gece geldiğim zaman gözlem altına alınan 2 öğrenci subayın
tutuldukları anfilerin kapılarında nöbet bekleyen Hava İkmal Astsubay Üstçavuş Volkan KIZILKAYA ve Hava
Ulaştırma Astsubay Kıdemli Başçavuş Yavuz YÜCEL vardı. İçeride Öğretim elemanlarından birilerinin de
olduğunu söylediler ama ben göremediğim için bilmiyorum. Gece sürekli yanımda bulunan Soner CİVELEK
bahse konu öğrenci subayların tutulduğu anfilerde nöbet tutmadı, tutarken de görmedim. Anfi kapıları açık
olduğu için Öğrenci subay Yüzbaşı Cihan OKUR ile Öğrenci Subay Üsteğmen Hüseyin BALIK’ ı
görebiliyordum. Elleri serbest vaziyette sandalyede oturuyorlardı. Sabah arkadaşlar çıkabilirsiniz diye talimat
geldiğinde gözlem altında bulunan Öğrenci subay Yüzbaşı Cihan OKUR ile Öğrenci Subay Üsteğmen Hüseyin
BALIK ta odalarından çıktılar Adem İNCİKLİ Yarbayım kendilerine “ Kusura bakmayın, hakkınızı helal edin,
böyle yapmak istemezdik ama kendi emniyetiniz ve kendi içinizde bir tartışmaya mahal vermemek için böyle bir
tedbir aldık” dedi ve bu şahıslara gidebilirsiniz dedi. Bunun üzerine hepimiz binadan çıkmıştık. 15 Temmuz
akşamı orada Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP, Hava Pilot Kurmay Albay Ali Orhan
TOLLUOĞLU, Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN, Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ, Hava
Kontrol İhbar Yarbay Şükrü PINAR, Hava İkmal Kurmay Binbaşı Ahmet KAYA, Hava Personel Kurmay
Binbaşı Hüsamettin HARMANCI,Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ, Hava Ulaştırma Kıdemli
Başçavuş Yavuz YÜCEL, Hava İkmal Astsubay Üst çavuş Volkan Kızılkaya, Hava Savunma Kıdemli Çavuş
Soner CİVELEK, Hava Muhabere Kıdemli Başçavuş Hüseyin ALTUN, Hava Pilot Kurmay Yarbay Gülcan
ANILIRCA kadro personeli olarak vardı. Ayrıca Öğrenci Subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı
Hakan AKBULUT, Üsteğmen Abdullah KAYA, Yüzbaşı Ali CAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve gözlem altına alınan
iki öğrenci Yüzbaşı Cihan OKUR İle Üsteğmen Hüseyin BALIK vardı. Şuanda bunlar aklıma geliyor.Ben nöbet
tutmadım. Ben bu iki şahısın gözaltına neden alındığını merak ettiğimden öğrenmek için yukarı çıktım. Yavuz
YÜCEL ve Volkan KIZILKAYA isimli şahısların yukarda amfinin kapısında beklediğini gördüm fakat bunların
nöbet tutup tutmadığını bilmiyorum. Ben bu şahısların neden alıkonduklarını Kıdemli Başçavuş Yavuz
YÜCEL’e sordum bana “TSK VATAN HAİNİDİR” dediklerinden gözlem altına alındılar şeklinde beyanda
bulundu. Benim yukarıya çıkıp inişim 2-3 dakika gibi kısa bir süre olmuştur. Kesinlikle ben nöbet falan
tutmadım şahısları alıkoymadım. Benim orada nöbet tutmam için kimse bana emir vermedi. Yani kimseden
herhangi bir emir almadım. Ben içeri gittiğimde her iki şahısta zaten gözlem altına alındığından bunlardan
hangi malzemelerin alındığını bilmiyorum. Bu şahıslardan alınan malzemelerle ilgili herhangi bir tutanak
tutulmadı, sadece bu iki şahısın gözlem altına alınması için Yarbay Adem İNCİKLİ’nin tarafıma verilen emri
doğrultusunda gözlem altına alma tutanağını ben el ile yazarak tanzim ettim. Bunu yukarda detaylı
belirtmiştim. Başkaca ekleyecek bişeyim yoktur…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.62. Şüpheli Gürcan Anılırcan

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğretim Elemanı– Hava
Pilot Kurmay Yarbay

Durumu:
21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında;1 adet Samsung marka
cep telefonu, bu telefona takılı avea simkart, 1 adet 302177 seri numaralı tabanca, 6 adet 7x65 fişek, 1 adet
Ipad, 1 adet X micro ibareli usb bellek, 1 adet CREA marka mp3 çalar, 1 adet Samsung marka içerisinde
05062623403 numaralı hat takılı cep telefonu, 1 adet üzerinde Hava Harp Okulu ibaresi yazılı ADATA marka
USB, 1 adet Eskişehir üs ziyareti yazılı CD, 1 adet Canon marka fotoğraf makinası, makinaya takılı Toshiba
marka 256 mb hafıza kartı, 1 adet toshiba marka 16 gb usb bellek, 1 adet Nokia marka cep telefonu ve buna
649
takılı 32 mb hafıza karkı, 1 adet Smartdisk ibaresi bulunan hard disk, 1 adet Trekstor ibareli harddisk, 1 adet gri
renk Cruzer ibareli USB, 1 adet Kingston marka 2 gb usb, çok sayıda CD/DVD, 1 adet 05062623403 ibareli
simkart, 1 adet Kingston marka hafıza kartı elde edilerek incelenmek üzere el konulmuş, inceleme işlemleri
ilgili birimlerce sürmektedir.Ofisinde yapılan aramada suç ve suç unsuruna rastlanılmamıştır. Sevk edildiği
Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısına ilişkin tespit/değerlendirme;


Şüphelinin yakalandığı esnada yapılan üst aramasında FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarının
aralarındaki gizli tanıtım sembolü olarak kullandıkları anlaşılan “1 ABD DOLARI”bulunmuştur.

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olaylar ve eylemler:

1- (OLAY 3)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 akşamı Darbe girişimi koordinasyon merkezi olarak
kullanılan, darbe toplantıları ve görevlendirmelerinin yapıldığı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 21 kişinin katılımı ile gizliliğe riayet edilerek, kapı içeriden kilitlenmek
sureti ile düzenlenen “DARBEYE YÖNELİK SON KOORDİNASYON TOPLANTISI” olduğu anlaşılan
toplantıya katıldığı, saat:21.21’de soruşturmanın diğer şüphelisi olan Yb. Fatih ŞAYİN’in kapıyı açması üzerine
Yb. M. Yakup AYAYDIN ile birlikte şubeye girdiği tespit edilmiştir.

2- (OLAY 4)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan; Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak kullanılması, burada
Koordinasyon toplantıları düzenlenmesi, yine Darbe girişimi esnasında yapılan görevlendirmeler ile öğretim
üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderilmesi hususlarına katıldığı, Saat 00.07’de resmi kıyafetli
ve belinde tabancası ile şubeye girdiği, bu esnada içeridesoruşturma şüphelilerinden olan ve olay gecesini
yöneten-koordine eden; Alb. Levent ÖZÜARAP’ın odada görevlendirme listelerini düzenlediği, 00.33’de
elinde görevlendirme listesi olduğu değerlendirilen bir evrakla Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünden
çıktığı, saat:02.27’de ışıkları kapatılmış olan Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünden soruşturma
şüphelilerinden olan ve olay gecesini yöneten-koordine eden; Alb. Özcan KORHAN, Bnb. Veysel YILMAZ ile
birlikte çıktığı darbe girişminin başarısız sonuçlanması akabinde görevlendirme kağıtlarının Özcan KORHAN
tarafından imhasından sonra 03.26’da düzenlenen toplantıya da katılan şahıslardan olduğu kamera kayıtlarından
tespit edilmiştir.

3- (OLAY 12) olarak belirtilen Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyeti raporlarında;
Darbe girişiminde Harp Akademileri Komutanlığı Nöbetçi Amir ve Amir Yardımcılarının usulsüz olarak
değiştirilmesi, olayında HAK Nöb.A.Yrdc. nöbet listesinde 15 Temmuz 2016 tarihinde Nöb. A.Yrdc. Olarak
Hv. PIt. Kur. Bnb. Ahmet KAYA (Olay gecesi işgal ile görevli olarak önce Anadolu yakasına daha sonra
buradan helikopter ile Hava Harp Okuluna gittiği tespit edilmiştir.) olmasına rağmen, nöbetini öğlene kadar
tutmuş; öğleden sonra yerine Nöb.A.Yrdc.lığı görevini Hv.Kur.Bnb. Mustafa BAYRAM devraldığı, Bu konuyla
ilgili herhangi bir nöbet değişim formu, dilekçesi veya sözlü beyanı bulunmadığı, Bnb. Mustafa BAYRAM'ın
giydiği uçuş tulumunun üzerinde kendi adı yerine Yb. Gürcan ANILIRCAN'ın isimliği bulunduğu tespit
edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimi faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Şüpheli Sedat ÖNER’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Tahmini olarak saat 23:00 den sonra yürüyerek giderken kantin civarlarında Yüzbaşı olan ismini
hatırlamadığım soy ismi TOKUŞ olan şahsın arabasına binerek birlikte Hava Harp Akademisine gittik. Hava
Harp Akademisine gittiğimde benim gibi öğrenci olan sınıf arkadaşlarımdan isimlerini hatırlaya bildiğim
650
Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Cihan OKUR, Üsteğmen Hüseyin BALIK, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR, Üsteğmen
Yüksel KOCA, Üsteğmen Mehmet PAÇACI, Üsteğmen Emre BEZİRGANOĞLU, Üsteğmen Gürkan BEĞİŞ,
Üsteğmen Cengizhan EFE, Üsteğmen Tanju UYSAL, Üsteğmen Musa GÜLMEZ, Binbaşı Cenk ERDOĞAN,
Yarbay Gürcan ANILIRCAN dahil yaklaşık 30 kişi Hava Harp Akademisi Binasının girişindeki lobideydik.
Yüzbaşı Hacı ŞALK burada bizden yoklama aldı, daha sonra Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP bize hitaben
“Genel Kurmay Tarafından gelen emirle Sıkıyönetim ilan edildi ordu yönetime el koydu,bundan sonraki süreçte
emirlerimi bekleyin” dedi. Daha sonra biz bina içerisine dağıldık. Saat 01:00 sıralarında bina dışından bağırış
sesleri duyduk bunun üzerine kaplar kilitlendi camlar kapatıldı, ışıkları da kapatarak bir süre böyle bekledik,
hatırladığım kadarıyla saat 02:30-03:00 sıralarında binanın etrafının artık emniyette olduğu söylendi bu
saatten sonra ben bina içerisindeki gazino içerisindeki koltukta uyudum. Sabah 07:00 gibi uyandım Kurmay
Albay Levent ÖZÜARAP arkadaşlar evlerinize gidebilirsiniz demesi üzerine oradan ayrılarak evimize
gittik….” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Müşteki Cihan OKUR'un ifadesinde;

“…15 Temmuz 2016 günü 23.04 de 1. sınıf öğrenci subay akademisi Yüzbaşı Hacı ŞALK tarafından
30 dakika içerisinde akademide eğitim elbiseli olarak bulunmamız söylendi. Bende üzerimi giyinip Üsteğmen
Hüseyin BALIK’ı alarak akademiye ulaştım. Saat 23.20 sularında sınıf dershanesinde toplanmaya devam ettik.
Sınıf toplamımız 34 kişidir o akşam yaklaşık 25 akademi birinci sınıf öğrencisi olarak dershanede toplanmış
olduk. Toplanma esnasında Hüseyin BALIK Üsteğmen bana "Abi biz kime hizmet edeceğiz ortam çok karışık"
dedi. Bende ona " Ortamı bir gözleyelim durum gerçekten çok karışık" dedim. Bu konuşmamızdan yaklaşık 5
dakika sonra dershaneye Albay Murat DİVRİL ve Albay Levent ÖZÜARAP geldi Konuşmaya başlamadan Önce
telefonları dışarda bırakmamızı emretti. Dışarı çıkıp telefonu bırakıp tekrar içeri girdik. Murat DİVRİL Albay
bize " Arkadaşlar emir geldi biz askeriz hepimiz emir ere uyacağız. Sizlere görevler verilecek, bu görevler iki üç
gün sürebilir. Geçerken lojmandan ilave kıyafet ve silahınız yanınızda yoksa silahınızı alın" dedikten sonra
öğretim başkanı Levent ÖZÜARAP Albaya "komutanım başka emriniz var mı" diye sordu. O da yok dedi.
Bundan sonra öğretim elemanları dershaneye gelerekellerindeki not ağıtlarından isimler okuyarak öğrencileri
çağırdı, Hatırladığım öğretim elemanları Albay Hamdi ACAR, Pilot Binbaşı Ahmet KAYA ,Yarbay Gürcan
ANILIRCAN’dır…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Yzb. Necip DİRİK’in kollukça alınan ifadesinde;

“…İlk başta 2 katlı olan binanın 2. Katında bulunan sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay Yüzbaşı
Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini
hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne
görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN, TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere
görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir öğrenci subay söyledi ancak ismini
hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra dasınıf subayımız olan Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde
bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım şeyler konuştu ancak şok içinde
olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda
çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde bir süre daha sınıfta bekledikten
sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik. Burada Harekât İstihbarat
Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir liste vardı. Aşağısı
kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Albay
Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü PINAR, Yüzbaşı
Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit KESER vardı. Yine
hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf GÜLSER, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Mustafa
Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk
SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ ve ismini
hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

651
Şüpheli Gürcan ANILIRCAN kollukça alınan ifadesinde ise;
“…saat 20:30 sıralarında Öğretim Elemanı Hava Pilot Kurmay Yarbay Yakup AYAYDIN beni
telefon ile arayarak saat 21:15-21:30 gibi Hava Harp Akademisinde toplantı olacağını söyledi ve telefonu
kapattı. Ben dahili üniformamı giyerek yanıma beylik tabancamı almadan toplantının yapılacağı yere geldim.
Saat 21:15 te diğer öğretim elemanlarının da katılımıyla Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent
ÖZARAP başkanlığında toplantı başladı. Levent ÖZARAP bize hitaben “Bir askeri hareketlilik olduğunu, tam
sebebini henüz bilmediklerini, Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezinden haber beklediklerini, herkesin
telefonlarını açık tutmaları ve çağrıldığında acilen toplanmaları gerektiğini söyledi. Bu konuşmanın akabinde
saat 21:45-22:00 sıralarında herkes gibi ayrılarak ikametime geldim. Saat 22:30 sıralarında Bölüm Başkanı
Hava Pilot Kurmay Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU beni telefon ile arayarak en kısa sürede akademide
toplanacağımızı söyledi. Yine dahili (Mavi) üniformamı giyerek aynı şekilde tabancamı yanıma almadan 23:00
sıralarında toplantıya katıldım. Ben geldiğimde akademi dışında herhangi bir hareketlilik yoktu fakat akademi
içerisinde subayların telaşlı bir şekilde sağa sola koşturduklarını ve bir hareketlilik olduğun gördüm. Levent
ÖZARAP bize hitaben “Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat merkezinden bir mesaj geldiğini, Türk Silahlı
Kuvvetlerinin yönetime el koyduğunu ifade etti”. Ben akademi içerisinde beklemeye devam ettim. Aynı gün saat
23:30-24:00 saatleri arasında ben lojmanda bulunan ikametime giderek beylik tabancamı yanıma alarak
yeniden Hava Harp Akademisine geldim. 16/07/2016 günü saat 03:00 – 04:00 saatleri arasında Akademi
çevresinde ellerinde piyade tüfekleri bulunan 8-10 rütbeli ve er şahısların harp akademileri yerleşkesi
içerisinde bina çevresinde dolandıkları görüm, bu şahısların akademi bünyesinde görevli olan timlerden
olduğunu tahmin ediyorum fakat kimin emri ile hareket ettiklerini ve tam olarak vazifelerini bilmiyorum. Ben ve
içeride bulunan öğretim elemanları ve öğrenci subaylar ile birlikte içerden Hava Harp Akademisinin elektriğini
kapatarak ve kapılarını kilitlemek suretiyle belimde beylik tabancam ile içerinin güvenliğini sağlamaya
başladık. Biz pencerelerden dışarıda piyade tüfekleri ile dolanan askerleri yaklaşık bir saat kadar gözledik
daha sonra bu şahıslar ayrıldılar. Biz akademi içerisinde beklemeye devam ettik. 16/07/2016 günü saat 07:00 a
kadar bu şekilde beklemeye devam ettik. Darbe kalkışmasında herhangi bir rolüm yoktur…” şeklinde beyanda
bulunmuştur.

9.63. Şüpheli Ahmet Kaya (T.C:17335378322)

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğretim Elemanı- Hava
İkmal Kurmay Binbaşı

Durumu:
27.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alındığı, ikamet aramasında elde edilen; Turkcell
VINN ibareli mobil internet, Sonia Crd-2 Usb2.0 ibareli kart okuyucu, Turkcell simkart, siyah ibaresiz hafıza
kartı, 41 Adet CD/DVD, 1 adet Sarsılmaz KIlınç marka B01-00119 seri numaralı tabanca, 1 şarjör, 62 adet 9x19
fişek, 2 adet Sony vaio marka note book bilgisayar,1 adet beyaz renkli Herpa Poly Aş ibareli tablet bilgisayar, 1
adet avea 64 kb ibareli simkart, üst aramasında; Samsung Galaxy Note3 cep telefonu, 5321696641 gsm nolu
hatta ait simkart elde edilerek incelenmek üzere el konulmuş,
1 adet samsung marka 358476051001238 imei numaralı cep telefonun, 1 adet Turkcell 64 KB
simkart, 1 adet Sandisk Marka 16 gb hafıza kartının imaj alma ve inceleme işlemi neticesinde tanzim edilen
25.10.2016 tarihli inceleme tutanağında; Samsung marka cep telefonunda “AUD-20160717WA000 isimli ses
dosyasının; 17.07.2016 günü saat:20.37 sıralarında cep telefonuna yüklendiği, Darbe girişiminde yaşanan
olaylara ilişkin iki asker arasında geçen konuşmalara ilişkin ses kaydı olduğu, konuşmada eyleme katılan
pilotların 41 olarak adlandırdıkları yerde görevli oldukları, x şahsın eylem hakkında bilgi sahibi
olabileceği/katılmış olabileceği, bu bağlamda Y şahsın yaşanan olaylar hakkında x şahsa sorular yönelttiği, X
şahsa Zafer olarak hitap ettiği konuşma olduğu anlaşılmış, sim kart ve hafıza kartında suç ve suç unsuruna
rastlanılmamış, şüpheli Sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 27/07/2016 ila 11/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 3 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

652
FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısına ilişkin tespit/değerlendirme:
Terör örgütüne yönelik Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2014/37666 sayılı FETÖ/PDY
ana çatı soruşturması kapsamında soruşturma kapsamında şüpheli Ahmet KAYA’nın babasının abonesi olduğu
telefon numarasının soruşturma şüphelilerinden bir şahıs ile 2012 yılı içerisinde 3 görüşme kaydı olduğu tespit
edilmiştir.

Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olaylar ve eylemler:

1- (OLAY 3)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 akşamı Darbe girişimi koordinasyon merkezi olarak
kullanılan, darbe toplantıları ve görevlendirmelerinin yapıldığı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 21 kişinin katılımı ile gizliliğe riayet edilerek, kapı içeriden kilitlenmek
sureti ile Darbe girişimi HENÜZ DUYULMADAN öncesi düzenlenen “DARBEYE YÖNELİK SON
KOORDİNASYON TOPLANTISI” olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı, saat:21.21’de soruşturmanın diğer
şüphelisi olan Bnb. Ali ERTÜRK ile birlikte şubeye girdiği, saat:22.29’da darbe koordinatörü olan Alb. Levent
ÖZÜARAP’ın akdından şubeden çıktığı tespit edilmiştir.

2- (OLAY 4)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan; Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak kullanılması, burada
Koordinasyon toplantıları düzenlenmesi, yine Darbe girişimi esnasında yapılan görevlendirmeler ile öğretim
üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderilmesi hususları yürütüldüğü, darbe girişminin başarısız
sonuçlanması akabinde görevlendirme kağıtlarının Özcan KORHAN tarafından imhasından sonra 03.26’da
düzenlenen toplantıya da katılan şahıslardan olduğu kamera kayıtlarından tespit edilmiştir.

3- (OLAY 5) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Komutanlığında yaşanan
Darbe Karşıtı olduğu bilinen Hava Harp Akademisi öğrenci subaylarından Yüzbaşı Cihan OKUR ile Üsteğmen
Hüseyin BALIK’ın Darbe girişimine katılanlarca akademi amfilerinde rehin alınıp silah, telefonlarına el
konulması, kemer ve bağcıkları çıkartılarak başlarına silahlı öğrenci subayların nöbet el konulmak sureti ile
Hava Harp Akademileri Akademileri Anfilerinde zorla alıkonulması eyleminde aktif olarak katıldığı, Derdest
edilen öğrenci Hüseyin BALIK’a Yb. Adem İNCİKLİ tarafından anfiye girmesi dayatılırken yanında ikm. Bnb.
Ahmet KAYA’nın da bulunduğu, Şüpheli AHMET KAYA’nın kemara saatine göre 22.54’de Hüseyin Balık’ın
detaylı üst aramasını yaptığı, malzemelerini aldığı tespit edilmiş, saat 22:59’da Alb. Levent ÖZÜARAP Ütğm.
Hüseyin BALIK‘ın tutulduğu amfiye gelerek “Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden
vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği tespit edilmiştir.

4- (OLAY 6) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Giriş katında yaşanan
olaylarda; Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı,
01:30’da kamera görüntülerinden şüpheli Bnb. Cenk Erdoğan, beraberinde Yzb. Salih Bayrak, Yzb. Hakan
Akbulut ve Yzb. Duran Yılmaz ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıktığı, sonrasında söz konusu
personelin otoparkta harp akademileri güvenlik timi tarafından YAKALADIĞI, dışarıda TSK personelinin
olduğu bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler yapıldığı,
bu olaydan sonra Kd. Bçvş. Yavuz Yücel ile birlikte Alb. Levent Özüarap’ın aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri
ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Alb. Levent Özüarap’ın
telefonla konuştuğu ve bina girişinde dört personel mevzi alarak bekledikleri, saat 01:43’te ana giriş kapısına
bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı açamayarak bu personeli sağa doğru
yönlendirdikleri, saat:01.47’de aşağı inen silahlı grup arasında şüpheli İkm. Binb. Ahmet KAYA’nın da yer
aldığı görüntü kayıtlarından tespit edilmiştir.

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetlerine ilişkin yazışmaları tespiti:

Soruşturmanın diğer şüphelisi olan Murat DİVRİL’den elde edilerek incelenmek üzere el konulan
Samsung marka 358480061920189 imei numaralı cep telefonun alınan imaj-exportu üzerinde yapılan
incelemede, mesajlar bölümünde;
653
15.07.2016 tarihli GELEN-GÖNDERİLEN mesajlarında;
15.07.2016 günü saat:11.01.50’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Cagırma plani devrede”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.01.59’da Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Gerçek durum”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.02.21’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Akademiye tum sb astb ve ogc leri bekliyorum”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.06.14’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Sivil me haric”şeklinde msj aldığı,
15.07.2016 günü saat:11.20.29’de Emre Kavuncu şeklinde kayıtlı 05337299029 gsm numaralı
hattan; “Komutanım iyi akşamlar. Eşim ve çocuklar Ankarada bende mesai çıkışı 18 de Ankara için otobüse
bindim şuan Bolu civarlarındayız.”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.12.58’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hattan; “Yusuf alb 5058041414”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.50.51’de Yusuf Alb şeklinde kayıtlı 05058041414 gsm numaralı hatta; “heli
ile askeri vip geliyoruz. havadayız”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.51.12’de Yusuf Alb şeklinde kayıtlı 05058041414 gsm numaralı hatta; “heli
ile askeri vip geliyoruz. havadayız”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.51.42’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hatta; “heli lazım olacak mı”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.51.54’de Alb Levent Özüarap şeklinde kayıtlı 05302529505 gsm numaralı
hatta; “heli lazım olacak mı”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.54.14’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“Ahl inmek üzereyiz. Heli tekrar geri gelsin mi”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.54.18’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“heli lazım olacak mı”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.55.28’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hattan;
“nereye iniyorsunuz”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.55.57’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“Atatürk”şeklinde msj gönderdiği,
16.07.2016 günü saat:01.56.09’da Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hattan;
“Evet tamer leri de alması ”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.57.11’da Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hattan;
“Evet geri gelsin tamer leri alıp Sabiha götürücek ”şeklinde msj aldığı,
16.07.2016 günü saat:01.57.27’de Özcan Korhan şeklinde kayıtlı 0505122234 gsm numaralı hatta;
“Hemen gelecek”şeklinde msj gönderdiği,
15.07.2016 günü saat:01.47.24’da Bnb Ahmet Kaya-Lv şeklinde kayıtlı 05321696641 gsm numaralı
hattan; “Şu an yola çıkıyorum. Uykusuzum. Umarım coluk çocuğuma birsey olmaz. Eger birsey olursa onlara
elim beni cagıranin yakasında olacak obur dünyada. ”şeklinde msj aldığı tespit edilmiş,

Yapılan yazışmaların Darbe girişiminde işgal bölgelerine gönderilen Harp Akademileri subaylarının
yönetimi-koordinesi kapsamındaki yazışmalar olduğu, soruşturmanın diğer şüphelileri olan Özcan KORHAN,
Levent ÖZÜARAP, Ahmet KAYA, Faruk BOLAT, Tamer ÖZASLAN ile darbe görevlendirmeleri hakkında
mesajlaştığı,

Yapılan yazışmalardan; darbe girişminde Şüpheli Murat DİVRİL’in olay gecesi Atatürk
Havalimanının işgali için helikopter ile Havalimanına indiği, bu hususta koordinasyonu Özcan KORHAN ve
Levent ÖZÜARAP’ın sağladığı, Özcan KORHAN’ın talimatları Murat DİVRİL’in ekibini Atatürk Hv.
Limanına bırakan helikopterin Tamer ÖZASLAN ve ekibini Sabiha Gökçen Havalimanının işgali için
götüreceği hususlarını görüştükleri anlaşılmış, nitekim Tamer ÖZASLAN ve ekibinin helikopterle
gidememeleri üzerine araçla Harp Akademilerinden çıkış yaptıkları, FSM köprüsü üzerinde yaşanan olaylara
katıldıkları, tekerlekleri patladığı, trafiğin tıkanması üzerine Harp Akademileri yerleşkesine geri dönmek
654
zorunda kaldıkları tespit edilmiştir.Şüphelilerin Darbe girişiminde harp akademilerinden işgal bölgelerine
helikopter ile sevkleri sağladıkları tespit edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimi eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Müşteki Cihan OKUR'un ifadesinde;

“…5 dakika sonra dershaneye Albay Murat DİVRİL ve Albay Levent ÖZÜARAP geldi Konuşmaya
başlamadan Önce telefonları dışarda bırakmamızı emretti. Dışarı çıkıp telefonu bırakıp tekrar içeri girdik.
Murat DİVRİL Albay bize " Arkadaşlar emir geldi biz askeriz hepimiz emir ere uyacağız. Sizlere görevler
verilecek, bu görevler iki üç gün sürebilir. Geçerken lojmandan ilave kıyafet ve silahınız yanınızda yoksa
silahınızı alın " dedikten sonra öğretim başkanı Levent ÖZÜARAP Albaya " komutanım başka emriniz var mı "
diye sordu. O da yok dedi. Bundan sonra öğretim elemanları dershaneye gelerekellerindeki not ağıtlarından
isimler okuyarak öğrencileri çağırdı, Hatırladığım öğretim elemanları Albay Hamdi ACAR, Pilot Binbaşı
Ahmet KAYA , Yarbay Gürcan ANILIRCAN dır.Hüseyin BALIK Üsteğmen ve ben sonlara kaldık.Daha sonra
ikimizi Yarbay Adem İNCİKLİ çağırdı, fuaye alanına vardığımızda vestiyerin önüne geçmemizi söyledi. Sonra
önce Hüseyin BALIK üsteğmenden sonra benden telefonlarımızı istedi. Telefonlarımızı kapatıp verdik sonra
silahınız var mı dedi. Hüseyin de silah yoktu bende silah vardı. ' Silahımı neden teslim edeyim " dedim oda
bana " tim komutanı olarak verilecek " dedi ancak inanlına gelmedi zira o esnada üst katta bulunan Kd. Bçvş.
Yavuz YÜCEL amfilerin kapılarını açıyordu. Yarbay Adem İNCİKLİ 'da üst kattaki Başçavuşa ara ara
bakıyordu. Ben bu durumdan bizi teslim alacaklarını anladım. Bu esnada Hüseyin BALIK üsteğmen tuvalete
gitmek istedi. Onun yanına ikmal Binbaşı Ahmet KAYA yı verdiler. Ve onlar alt kattaki tuvalete gittiler. Adem
yarbay beni merdivenlerden üst kata çıkardı. Çıkartırken merdivenlerde bekleyen Binbaşı Ümit KESER'e bana
ait silah ve telefon ile arkadaşım Hüseyin BALIK'a ait telefonu teslim etti. Yukarı çıktığımızda Adem yarbay
beni amfinin birine doğru yönlendirdi. Tam girmek üzere iken ben kendisine ne oluyor diye sordum. Oda bana
"hakkınızda emir var zorluk çıkarmayın"dedi amfiye girdim. Sonrasında sınıf arkadaşlarım Üsteğmen Sedat
ÖNDER ve Üsteğmen Cengizhan EFE'ye üstümü arattırdı. Arama esnasında bol bağcıklarımı çözdürttü ve
teslim aldı. Onun haricinde üzerinde kesici delici alet olmasın ona göre arayın dedi ve ona göre arama yapıldı.
Bu esnada Hüseyin BALIK üsteğmen tuvaletteydi.
Benim üst aramam yapılırken Hüseyin BALIK üsteğmen diğer amfiye alınmak üzere yukarı
çıkartıldı. Amfinin önünde (bu alanda kamera bulunmaktadır) bot bağcıklarım çözdürüldü. Beni arayan iki
arkadaş Hüseyin üsteğmeni aramaya gitti. Hüseyin üsteğmen kendi devresi ve alt devresinin kendisini
aramasını kabul etmeyerek daha kıdemli birinin aramasını istedi. Bunun üzerine ikmal Binbaşı Ahmet KAYA
Hüseyin Üsteğmenin üstünü aradı. Hüseyin üsteğmen ile Ahmet KAYA ikmal binbaşının arasında yapılan
konuşmalarda arkadaşım Hüseyin " ne yapıyorsunuz, ben sizin ne yaptığınızı biliyorum devamlı " benim bir
isteğim var Cihan Yüzbaşı ile helalleşmek istiyorum " dedi. Buna müsaade ettiler helalleştik. Sonrasında
Hüseyin " bari eşlerimize haber verelim " dedi. Bu sesler üzerine Levent ÖZÜARAP Albay üst kata geldi. " ne
oluyor " diye sordu. Hüseyin " eşimizi bilgilendirin " dedi. Oda "bilgilendirmezsek ne olur" dedi. Levent
ÖZÜARAP Albay "bir adım daha atarsa vurun ikisini de vurun "dedi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Müşteki Hüseyin BALIK’ın ifadesinde;

“…Sınıfta 34 Türk öğrenci vardır. Sınıfta Türk öğrencilerin çoğu gelmişlerdi. Daha sonra
televizyonu açtık interneti bağladık. Haberleri takip ediyorduk. O arada içeri Murat DİVRİL Albay girdi.
"Herkes telefonları 1 dk dışarı bıraksın" dedi. Bizde bıraktık. İçeri girdik. Kendisi terli ve heyecanlı bir şekilde
" Arkadaşlar biz askeriz, emir verilirse yaparız, TSK dan bir emir geldi bunu uygulayacağız, bazı
görevlendirmeler olacak, bazı arkadaşlar 2-3 günlük görevlere gidecekler, bazı arkadaşlar da güvenliği
sağlamak amacıyla burada kalacaklar" dedi. Bu arada Levent ÖZÜARAP isimli albay öğretim başkanı olan
şahıs sınıfa girdi. Murat, Levent’e "Komutanım söyleyeceğiniz bir şey var mı "dedi. O da yok arkadaşlar diye
cevap verdi, biz telefonlarımızı aldık geldik. Ben yanımda bulunan Cihan yüzbaşıya "Biz kimiz, neyiz, kime
hizmet edeceğiz" dedim. Cihan yüzbaşı şuan ortam çok karışık, biraz vakit geçsin önümüzü görelim dedi.
DİVRİL "Arkadaşlar sizin komutanlarınız gelecek bir kaç günlük göreve gideceksiniz kıyafetlerinizi hazırlayın
silahı olmayanlarda geçerken lojmanlardan alır " dedi. O sırada Hamdi ACAR Albay elinde küçük bir kağıtla
655
içeri girdi. Kağıttan soyadları okumaya başladı. İlk dediği kısmı hatırlıyorum Bilgen SOYDAN dedi biz dedi biz
dedik o 2. sınıfta dedik o sonra birkaç tane daha ısım okudu o birkaç tane daha isim okudu bizden de aldı sonra
dediler 2. sınıfların yanına çıktı sonra diğer öğretim elemanları benim gördüğüm pilot olan AHMET KAYA
SINIFA GELDİ O DA BİRİLERİNİ ALDI gitti sonra ADEM İNCİKLİ YARBAY oda geldi 4 arkadaşı aldı gitti
sonra o karmaşada dediler ki OKUR VE BALIK siz gelin dediler biz ADEM İNCİKLİ yarbayı takip ederek fua
ya kadar yürüdük sonra bize bur da bekleyin dedi.Ben dedim ki bi tuvalete gidebilir miyim dedim oda dedi ki 5
dakika bekle dedi sonra gitti orda birileriyle konuştu geri geldi arkadaşlar telefonlarınızı alabilir miyim dedi
biz niye dedik güvenlik gerekçesi yüzünden alıyoruz dedi ve ben kapatıp verdim daha sonra cihan yüzbaşının
silahını istedi benim silahım yanımda değildi. CİHAN OKUR yüzbaşı neden silahı veriyoruz dedi ve vermek
istemedi ADEM İNCİK ise silahınız size tim komutanları tarafından verilecek dedi bunu ben ve CİHAN
yüzbaşıya hitaben söyledi ve ben dedim ki tuvalete gitmek istiyorum diye tekrar söyledim sonra o anda ADEM
İNCİKLİ yarbay orada bulunan hava ikmal binbaşı AHMET KAYA çağırarak, Hüseyin’e tuvalete kadar eşlik
eder misin dedi ve beni tuvalete AHMET KAYA götürdü ve ben bir şeyler olduğunu anladım komutanım siz
neden geliyorsunuz dedim o da vallahi ben bir şey bilmiyorum dedi ancak tuvalette başımda beklediği için
tedirgin oldum ve tuvaletimi yapamayarak çıktım daha sonra beni ikmal binbaşı AHMET KAYA beni yukarıya
odaya çıkardı yukarda iki tane oda hazırdı iki tane öğrenci subay bunlar cengizhan efe üsteğmen ve SEDAT
ÖNDER ÜSTEĞMEN CİHAN OKUR yüzbaşımın yanında ve benim yanımda da ADEM İNCİKLİ ve AHMET
KAYA BİNBAŞI OLACAK şekilde kapıların ağzına geçtik ve daha sonra CİHAN OKUR yüzbaşı için SEDAT
üsteğmen ile CENGİZHAN Üstğ. Ne ADEM İNCİKLİ yarbay üstünü arayın dedi ve bende bu yaptığınız TSK ya
yakışmayacak bir harekettir dedim ve CİHAN OKUR yüzbş. Teğmenlere arattırıyorsunuz dedim, bana sürekli
olarak sakin ol uyarısında bulunan ADEM İNCİKLİ yarbay bu seni iyiliğin içindir. Sonra ben AHMET KAYA
binbaşıya dönerek ne yapıyorsunuz dedim oda bir şey bilmediğini söyleyince bende sizin ne yaptığınızı çok iyi
biliyorum ergeç doğru ortaya çıkacaktır dedim ve daha sonra bot bağcıklarınızı çıkartın dedi. Ve bende bari
bunu yapmayın dedim bunlarla ne yapabilirim ki dedim yine aynı şekilde tehdit vari uyararak bunlar senin
iyiliğin için diyerek bağcıklarımı çıkardılar ADEM İNCİKLİ Yarbay AHMET KAYA BİNBAŞIYA dönerek benim
için üstünü ara dedi ve bende üstümü arattım sonra ADEM İNCİKLİ sizi burada iki üç gün misafir edeceğiz
dedi. Bu arada aramızda gergin bir ortam vardı konuşmalarımızda yüksek sesle bağırıyordum ancak şu an ne
şekilde bağırdığımı hatırlamıyorum sonra odaya girmeden Önce ADEM İNCİKLİ yarbaya son bir isteğim var
CİHAN OKUR yüzbaşıyla helalleşmek istiyorum dedim oda tamam dedi cihan yüzbaşıyla sarıldık helalleştik ve
odamıza girdik kapıların kapanmamasını istedim kabul etti ancak oturmam gerektiğini söyledi sonra tam o
giderken dedi ki ben silah ve telefonlarınız için tutanak tutturacağım dedi benim kapımda yavuz yücel ast. ve
volkan kızılkaya ast. Cihan yüzbaşının kapısında SEDAT ÜSTĞ. VE CENGİZHAN ÜSTĞ. Güvenliği sağlıyordu
İNCİKLİ tutanak tutturacağım dedi ve gitti ben bağırınca LEVENT OZÜARAP albay benim bulunduğum oda
girdi ve ne oluyor burada dedi ve bende dedim ki eşlerimize haber veremedik dedim oda ne olacak verme dedi
arkasını dondu çıkarken bende arkasında yürüyordum ve “bir adım daha atarsa vurun diye bağırdı gerekirse
ikisini de vurun “ dedi ve gitti ve ben oda da beklemeye başladım sonra gece o saate kadar akademide
öğrenciler duruyordu ve bazı arkadaşlar geliyor bizim orda olduğumuza görüp el hareketleriyle şaşkınlıklarını
belli ediyorlardı sonra saat 03,00 civarı bizim kapılarımız kapandı üstümüze kapıları kitledirler sonra biz
LEVENT albayın sesinin duyduk herkesi fua ye toplandılar, FUA de Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı
İbrahimTOKUŞ, Yüzbaşı Necip DİRİK, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI, Yüzbaşı Erkan ABUNAZ, aklıma
gelenlerdir. Bunların sabaha kadar orada olduklarından eminim. Çünkü arada bir lavaboya gidiyordum onları
görüyordum. FUAYE de konuşma yapan Levent ÖZÜARAP dedi ki “arkadaşlar saat 03.00 İtibarı ile TSK
yönetime el koydu” dedi “KARA, DENİZ, HAVA akademileri üstüne düşen görevleri yapıyor ellerindeki
telefonlarla internette bilgi kirliliği var haberlere çok inanmayın” dedi. Bir süre sonra yine birileri dedi 6 kişi
geliyor ön kapıdan biri ışıkları kapatın dedi sonra LEVENT Albay “ateşe ateşle karşılık verin” dedi sonra bir
anda kırma kollarının çeliş sesini duyduk sonra bir ses daha duydum “havacılar bu yaptığınız kanuna aykırı
TESLİM OLUN çağrısı yapıldı“ hiç bir şekilde çatışma olmadı ve LEVENT albay gelip tekrar arkadaşlar
dışarı i1e koordine kurdum KURMAY BAŞKANI GÖRÜŞTÜM SIKINTI YOK etrafta bir kaç tane silahla
gezenler olabilir onlarda halledilecek diye bir cümle kurdu sonra sabaha kadar başka bir şey duymadık…”
şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.64. Şüpheli Erkan Abunaz

656
Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci Subay-Hava
Pilot kurmay Yüzbaşı

Durumu:
21.07.2016 günü gözaltına alındığı, 03.08.2016 günü Hakimlikçe Adli Kontrol şartıyla serbest
bırakıldığı, 23.08.2016 günü tekrar gözaltına alındığı, 25.08.2016 günü serbest bırakıldığı, 17.10.2016 günü
tekrar gözaltına alındığı, 19.10.2016 günü sevk edildiği Hakimlikçe adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı
anlaşılmışır. İkamet aramasında elde edilen; 20 adet fişek, hafıza kartı olmaya sony marka HD kamera,
Samsung marka N9000Q cep telefonu, avea simkart, HP marka laptop, 15 adet cd/dvd, İpad marka 16 gb tablet,
sony marka mini fotoğraf makinası ve takılı vaziyette 4 gb Sandisk hafıza kartı,Üst aramasında elde edilen cep
telefonu ve simkarta incelenmek üzere el konulmuştur. Şüphelinin mevcut delil durumuna göre tutuklu olarak
yargılanması gerekmektedir.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası, 23/08/2016 ila 25/08/2016 arası,
17/10/2016 ila 19/10/2016 arası

FETÖ/PDY terör örgütü bağlantısı hakkında tespit/değerlendirme;


Şahsın ilk yakalandığında cüzdanı içerisinden terör örgütünce ifade ettiği simge ve anlamı
yukarıdaki bölümlerde ayrıntılı olarak belirtilen (4) adet E66132027C, D06348025C, E56837729G ve
B83331295M seri no'lu (1)’er banknottan oluşan“1 ABD DOLARI” kağıt para elde edilmiştir.

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 3)olarak belirtilen, Darbe girişimi esnasında; 15 Temmuz 2016 akşamı Hava Harp
Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde Darbe girişiminde aktif olarak faaliyet
göstermiş 21 kişinin katılımı ile kapı içeriden kilitlenmek sureti ile gizliliğe riayet edilerek düzenlenen
“DARBEYE YÖNELİK SON KOORDİNASYON TOPLANTISI” olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı tespit
edilmiştir.

2- (OLAY 4)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Darbe koorinasyon
merkezi olarak kullanılan ve görevlendirmelerin yapıldığı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan olaylara ilişkin olarak; odaya Darbe girişiminde aktif olarak
faaliyet yürüten şüphelilerin girdiği ellerinde görevlendirme kağıtları olduğu anlaşılan evraklarla çıktığı,
kamera saatine göre 22.48’de Erkan ABUNAZ’ın Ölç. Değr. Şube Md. İçerisinde görüntülendiği, burada masa
üzerindeki evrakları incelediği, 22.54’de Ölç. Değr. Şube Md. İçerisinden bir elinde görevlendirme evrakı,
diğer elinde tabancası ile çıkış yaptığı,kamera saatine göre 23:10:36 metrajında Erkan ABUNAZ isimli şahsın
ÜNİFORMALI OLARAK ELİNDE BİR EVRAK ÇANTASI ile birlikte Hava Harp Akademisi Ölçme ve
Değerlendirme Şube binasına giriş yaptığı; 23:10:53 metrajında binadan çıkış yaptığı; 23:16:09 metrajında
Erkan ABUNAZ isimli şahsın resmi kıyafetli şüpheli Mustafa ACAR olduğu anlaşılan şahıs ile birlikte Hava
Harp Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Şube binasına tekrar giriş yaptığı; 23:20:43 metrajında güvenlik
kamera görüş açısına girdiği; 23:20:58 metrajında şahsın, Mustafa ACAR, Levent ÖZÜARAP ve Ali Orhan
TOLLUOĞLU isimli şüpheliler ile Hava Harp Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Şubesi giriş kısmında bir
süre bekledikleri ve bir şeyler konuştukları, 23:22:16 metrajında Erkan ABUNAZ isimli şahsın Hava Harp
Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Şube binasından çıkış yaptığı; 23:37:59 metrajında Erkan ABUNAZ isimli
şahsın Hava Harp Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Şube binasına tekrar giriş yaptığı, 23:38:47 metrajında
Hava Harp Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Şube binasını içerisinde bulunduğu, 23:39:00 metrajında resmi
kıyafetli askeri personel ile birlikte Hava Harp Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Şube binasından ayrıldığı,
Saat 02.22’de Bnb. Mustafa ACAR ve Yzb.Erkan ABUNAZ’ın Ölçme Değerlendirme Şubenin kapısına hızla
gelerek kapıyı çaldığı ve içerideki personelin acele tavırlarla şube dışına çıktığı, bunların içerisinde şüpheliler;
Darbe Koordinatörü Levent ÖZÜARAP, Tayyar ERTEM’i derdestle görevli grupta yer alan Emre Ünal,
Mustafa Acar ve Cenk Erdoğan’ın buluduğu, 5 dakika sonra Alb.Ali Orhan TOLLUOĞLU ve Dz.Bnb.Veysel
YILMAZ geri döndüğü tespit edilmiş, Saat 03.25’te muhtemelen Darbe girişiminin başarısız
657
olduğunu/olacağını değerlendiren Alb. Özcan KORHAN’ın, daha önce görevlendirme kâğıtlarının dağıtıldığı
düşünülen demir parmaklıklı odadan bir orta boy çöp kutusu/poşeti büyüklüğündeki kabı alarak sol kapı
yanındaki odaya getirdiği tespit edilmiştir.Bu faaliyetin Darbe girişimine yönelik belgeler imhası olabileceği
değerlendirilmektedir. İmha olarak değerlendirilen faaliyetten bir dakika sonra Saat 03:26’da yeni bir toplantı
faaliyetinin icra edildiği tespit edilmiştir. Toplantıya katılan personele toplantı sonrası personel peyderpey çıkış
yapmış, Söz konusu toplantının muhtemelen başarısız Darbe girişimi sonrası durum değerlendirmesi toplantısı
olduğu anlaşılmış, bahse konu toplantıya katılanlar arasında Erkan ABUNAZ’ın da bulunduğu tespit edilmiştir.

3- (OLAY 5) olarak belirtilen; Darbe girişiminde Hava Harp Akademileri Komutanlığında yaşanan
Darbe Karşıtı olduğu bilinen Hava Harp Akademisi öğrenci subaylarından Yüzbaşı Cihan OKUR ile Üsteğmen
Hüseyin BALIK’ın Darbe girişimine katılanlarca akademi amfilerinde rehin alınıp silah, telefonlarına el
konulması, kemer ve bağcıkları çıkartılarak başlarına silahlı öğrenci subayların nöbet el konulmak sureti ile
Hava Harp Akademileri Akademileri Anfilerinde zorla alıkonulması eyleminde öğrenci subayların tutulduğu
anfilerin bulunduğu katta elinde tabanca ile görüntülendiği tespit edilmiştir.

4- Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri Komutanlığı Güvenlik Timi tarafından Hava Harp
Akademisi Binasının etrafı sarıldığı esnada binanın savunulması maksadı ile bina 2. Katında elinde tabanca ile
bulunduğu hususları tespit edilmiştir.

Şahsın Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Müşteki Hüseyin BALIK’ın ifadesinde;

“…Önce ADEM İNCİKLİ yarbaya son bir isteğim var CİHAN OKUR yüzbaşıyla helalleşmek
istiyorum dedim oda tamam dedi cihan yüzbaşıyla sarıldık helalleştik ve odamıza girdik kapıların
kapanmamasını istedim kabul etti ancak oturmam gerektiğini söyledi sonra tam o giderken dedi ki ben silah ve
telefonlarınız için tutanak tutturacağım dedi benim kapımda YAVUZ YÜCEL AST. ve VOLKAN KIZILKAYA
AST. Cihan yüzbaşının kapısında SEDAT ÜSTĞ. VE CENGİZHAN ÜSTĞ. Güvenliği sağlıyordu İNCİKLİ
tutanak tutturacağım dedi ve gitti ben bağırınca LEVENT OZÜARAP albay benim bulunduğum oda girdi ve ne
oluyor burada dedi ve bende dedim ki eşlerimize haber veremedik dedim oda ne olacak verme dedi arkasını
dondu çıkarken bende arkasında yürüyordum ve “bir adım daha atarsa vurun diye bağırdı gerekirse ikisini de
vurun “ dedi ve gitti ve ben oda da beklemeye başladım sonra gece o saate kadar akademide öğrenciler
duruyordu ve bazı arkadaşlar geliyor bizim orda olduğumuza görüp el hareketleriyle şaşkınlıklarını belli
ediyorlardı sonra saat 03,00 civarı bizim kapılarımız kapandı üstümüze kapıları kitledirler sonra biz LEVENT
albayın sesinin duyduk herkesi fua ye toplandılar, FUA de Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı İbrahim TOKUŞ,
Yüzbaşı Necip DİRİK, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI, yüzbaşı Erkan ABUNAZ, aklıma gelenlerdir. Bunların
sabaha kadar orada olduklarından eminim. Çünkü arada bir lavaboya gidiyordum onları görüyordum. FUAYE
de konuşma yapan Levent ÖZÜARAP dedi ki “arkadaşlar saat 03.00 İtibarı ile TSK yönetime el koydu” dedi
“KARA, DENİZ, HAVA akademileri üstüne düşen görevleri yapıyor ellerindeki telefonlarla internette bilgi
kirliliği var haberlere çok inanmayın” dedi. Bir süre sonra yine birileri dedi 6 kişi geliyor ön kapıdan biri
ışıkları kapatın dedi sonra LEVENT Albay “ateşe ateşle karşılık verin” dedi sonra bir anda kırma kollarının
çeliş sesini duyduk sonra bir ses daha duydum “havacılar bu yaptığınız kanuna aykırı TESLİM OLUN çağrısı
yapıldı“ hiç bir şekilde çatışma olmadı ve LEVENT albay gelip tekrar arkadaşlar dışarı i1e koordine kurdum
KURMAY BAŞKANI (TÜM GENERAL NEVZAT TAŞDELER) GÖRÜŞTÜM SIKINTI YOK etrafta bir kaç tane
silahla gezenler olabilir onlarda halledilecek diye bir cümle kurdu sonra sabaha kadar başka bir şey duymadık
ben arada sürekli tuvalete gidip geldim bu esnada kapımda bekleyen nöbetçiler sürekli değişiyordu..” şeklinde
beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Yzb. Necip DİRİK’in kollukça alınan ifadesinde;

“…İlk başta 2 katlı olan binanın 2. Katında bulunan sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay Yüzbaşı
Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini
hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne
658
görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN, TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere
görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir öğrenci subay söyledi ancak ismini
hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra dasınıf subayımız olan Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde
bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım şeyler konuştu ancak şok içinde
olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda
çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde bir süre daha sınıfta bekledikten
sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik. Burada Harekât İstihbarat
Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir liste vardı. Aşağısı
kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Albay
Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü PINAR, Yüzbaşı
Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit KESER vardı. Yine
hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf GÜLSER, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Mustafa
Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk
SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ ve ismini
hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Binbaşı Hüsamettin HARMANCI isimli şüphelinin ifadesinde;

“…14 Temmuz akşamı Saat:20.15 civarında çalışma arkadaşım olan Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı
Erkan ABUNAZ tarafından arandım ve önemli bir faaliyet dolayısıyla Akademiye gelmem söylendi. Bu
faaliyetin konusu ve içeriği ile ilgili olarak herhangi bir bilgi vermedi. Hazırlanarak sivil kıyafetlerim ile evden
çıktım ve Saat:20.30-20-45 arasında Hava Harp Akademisine gittim. Akademiye geldiğimde 3-4 tane öğretim
elemanı vardı. Bu öğretim elemanlarını şu an hatırlamıyorum, ancak yaklaşık 18 kadar öğretim elemanı ve
diğer subayların gelmesi ile birlikte Ölçme Şube Müdürlüğünde toplantı olacağı söylendi. Orada benden hariç
olarak Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ, Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent
ÖZÜARAP, Plan Program Şube Müdürü Hava İkmal Kurmay Albay Tamer ÖZARSLAN, Hava Pilot Kurmay
Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN, Hava Kontrolör Yarbay Şükrü
PINAR, Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ, Hava Muhabere Kurmay Albay Murat DİVRİL, Hava Pilot
Kurmay Binbaşı Cenk ERDOĞAN, Hava Pilot Kurmay Binbaşı Mustafa ACAR ve Hava Pilot Kurmay Yarbay
Mücahit Yakup AYAYDIN vardı.Aradan belli bir zaman geçtiği için benim o an orada olduğunu hatırladıklarım
bu isimlerdir. Diğerlerini hatırlayamıyorum. Saat:21.15 sıralarında Ölçme Şube Müdürü olan Hava Pilot
Kurmay Albay Özcan KORHAN’ın odasında toplantıya geçtik. Burada Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay
Albay Levent ÖZÜARAP tarafından Öğretim Elemanlarına yönelik bir konuşma yapıldı. Bu konuşmada
“İstanbul Bölgesinde Terör Olaylarının olabileceği bu kapsamda emniyet birimlerine destek verilebilmesi
amacıyla bizlere de çeşitli görevler verilebileceği bunun için lojman ve akademi bölgesinden ayrılmadan
evlerimize gidebileceğimiz” bilgisi verildi. İlave olarak asker olduğumuz anlaşılsın diye eğitim elbiselerimizin
giyilmesi ve her ihtimale karşı yanımıza beylik silahlarımızın alınması hatırlatıldı. Bu toplantı yaklaşık olarak
Saat:21.30-21.40 sıralarına kadar sürdü, akabinde tekrar evime geldim. Saat:22.15 sıralarında Hava Pilot
Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ tarafından tekrar arandım. Tekrar en kısa sürede Akademiye geçmemiz
yönünde bilgi verdi. Bende kamuflajımı giydim, silahımı aldım ve akademiye geçtim. Saat:22.30 sıralarında
Akademiye geldiğimde Ölçme Şube Müdürlüğünde tekrar toplandık. Burada Öğretim Başkanı Hava Pilot
Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından “Genelkurmay Başkanlığı Silahlı Kuvvetler Komuta Harekât
Merkezinden mesaj emri geldiği, terörle mücadele kapsamında emniyet birimlerine destek verilmesi amacıyla
bir takım görevlendirmelerin verildiği” ifade edildi. Bu görevlendirmeler ile ilgili olarak kendisi tarafından
bilgi vereceğini söyledi. İlk etapta bana herhangi bir bilgi verilmedi. Toplantıdan sonra ben odadan çıktım
ancak oda da kalanlar oldu, kimlerin kaldığını hatırlamıyorum. Toplantı bittikten sonra Hava Harp Akademisi
içerisinde kendi odama, ölçme değerlendirmeye ve gazinoya gittim. Fuaye denilen alanda bulundum. Bu
esnada öğrenci subaylara da haber verilmiş onlarda Hava Harp Akademisine gelmeye başlamışlardı. Ama
onlara kimin haber verdiğini bilmiyorum. Hava Harp Akademisine gelen ve orada olduklarını hatırladığım
öğrenci subaylardan Hava İstihbarat Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ, Hava Personel Yüzbaşı Hakan
AKBULUT, Hava Trafik Yüzbaşı Necip DİRİK, Hava İstihbarat Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN vardı. İlk etapta
bunları gördüm. Daha sonra Hava İstihbarat Yüzbaşı Cihan OKUR, Hava Mühimmat Tahrip Üsteğmen
659
Hüseyin BALIK, Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK, Hava Pilot
Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA daha sonra Akademi bölgesinde
gördüğüm öğrenci subaylardır. Saat:23.15 sularında Ölçme Değerlendirme Şube Müdürünün odasına
girdiğimde Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından bana görev tebliğ edildi.
Bu görevde bana “Emniyet birimlerine destek verilmesi amacıyla AVEA Genel Merkezi’ ne 2. Sınıf Öğrenci
Subaylardan Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK, Hava Pilot
Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte gitmemi” emretti. Bunun
olabilecek Terör eylemlerinde emniyet birimlerine destek vermek amacıyla olduğunu söyledi. '” şeklinde
beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Cenk ERDOĞAN’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Levent ÖZÜARAP bunu üzerine Kurmay Başkanı Nevzat TAŞDELER’i telefonla arayarak bilgi
aldı veGörüşme sonrasında Levent ÖZÜARAP biz Akademinin emniyetini alacağız akademiden ayrılmayacağız
dedi . Ben öğrencilerin olduğu yere gittim öğrencilere buradan kimsenin ayrılmayacağını, bütün akademinin
kapılarını kilitleyeceğimizi söyledim herkesin acil ihtiyaçlar haricinde en güvenli bölgede orta kısımda
kalmalarını söyledim. Ben ve 60-70 personel bu durumdan sonra sabaha kadar yaklaşık hatırladığım kadarı ile
saat:07.00 e kadar burada okulun içerisinde bekledik. Daha sonra orada bulunan TOLLUOĞLU’ya bu saatten
sonra herkes evinde bulunsun akademiden de bir yere ayrılmasın dedim albay da tamam dedi benim albaya
bunları söylediğimde yanımda Hv. İkmal Kur. Bnbş. Ahmet KAYA, Hv. Plt. Kur. Yzbş. Erkan ABUNAZ, Hv. Plt.
Kur. Bnbş. Mustafa ACAR da vardı. Daha sonra ÖZÜARAP’ın yapmış olduğu yoklama sonrasında herkes
evlerine saat:07.30 sıralarında ayrıldı. Yoklama esnasında orada bulunmadığım için hangi öğrencilerin eksik
olduğunu bilmiyorum.” şeklinde beyanda bulunduğu,

5-Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ ‘ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik.
Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci
Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde
Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur
ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i
gördüm. Daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN
Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada
bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem,
dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla lojmanlara giderek evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten
sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu gördüm. Akabinde Veysel bini arayarak devrem televizyon
izliyor muşsun haberleri takip ediyor musun dedi bende takip ediyorum dedim. Bu konuşmadan yaklaşık 40
dakika sonra Ali CAN beni arayarak “Acar binbaşı aradı, Veysel’e haber verdim giderken beni de alın dedi.
Ben, Veysel ve Ali CAN beraber Akademiye gittik. Bu sefer yanıma silahımı aldım. Ancak silahımı Veysel’in
aracında bıraktım. Akademi binasının yanına gidince akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O
esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri
dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden
bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı
gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa
kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş
Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’,
Rıza ERKUŞ’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk
ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa
ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim. Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP
bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir
anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu).
Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada kalacaz.“ şeklinde beyanda bulunduğu,

660
6-Şüpheli Asb. Ömer DEMİR’in kollukça alınan ifadesinde;

“…15 Temmuz akşamı orada Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP, Hava Pilot Kurmay
Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN, Hava Savunma Yarbay Adem
İNCİKLİ, Hava Kontrol İhbar Yarbay Şükrü PINAR, Hava İkmal Kurmay Binbaşı Ahmet KAYA, Hava Personel
Kurmay Binbaşı Hüsamettin HARMANCI,Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ, Hava Ulaştırma
Kıdemli Başçavuş Yavuz YÜCEL, Hava İkmal Astsubay Üst çavuş Volkan Kızılkaya, Hava Savunma Kıdemli
Çavuş Soner CİVELEK, Hava Muhabere Kıdemli Başçavuş Hüseyin ALTUN, Hava Pilot Kurmay Yarbay
Gülcan ANILIRCA kadro personeli olarak vardı. Ayrıca Öğrenci Subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN,
Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Üsteğmen Abdullah KAYA, Yüzbaşı Ali CAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve gözlem
altına alınan iki öğrenci Yüzbaşı Cihan OKUR İle Üsteğmen Hüseyin BALIK vardı. Şuanda bunlar aklıma
geliyor…”şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

Teşhis: Şüpheli Mustafa ACAR’ın kollukça alınan ifadesinde; Ölçme ve Değerlendirme Şubesindeki
kamera kayıtları gösterilmiş, burada soruşturmanın şüphelileri olan, olay tarihinde Darbe girişimi eylem ve
faaliyetlerini aktif olarak katılan, yöneten şüpheliler olan; Fatih ŞAYİN, Erkan ABUNAZ; Adem İNCİKLİ, Ali
Orhan TOLLUOĞLU, Erdem Cem ERGÜL, Ömer DEMİR, Hüsamettin HARMANCI, Mehmet GENÇ, Gürcan
ANILIRCAN, Özcan KORHAN, Veysel YILMAZ; Yavuz YÜCEL ve Levent ÖZÜARAP isimli şahısları teşhisle
darbe gecesi orada bulunduklarını beyan etmiştir.

9.65. Şüpheli Ali Orhan Tolluoğlu

Konumu:
Olay tarihinde Hava Harp Akademisi Komutanlığında Öğretim üyesi- Harekât İstihbarat Anabilim
Dalı Başkanı –Plt. Kur. Albay

Durumu;
19.07.2016 günü gözaltına alınmış, sevk edildiği Hakimlikçe tutuklandığı tespit edilmiştir.

Gözaltında kaldığı tarih: 19/07/2016 ila 23/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sıkıyönetim direktifi ekindeki sözde atama listesinde
isminin tespiti:

Sözde atama listesine göre mevcut görevinin devamı yanı sıra "Atatürk Havalimanı Müdürü" olarak
görevlendirildiği anlaşılmıştır. Bu şekilde mevcut görevi yanı sıra şüpheliye darbeci kanat tarafından üst düzey
bir görev verildiği, konumunun yükseltildiği tespit edilmiş, şahsınFETÖ/PDY terör örgütü içerisinde önemli bir
konumda faaliyet gösterdiğinden kendisiyle ilgili bu terfi görevlendirmesinin yapıldığı değerlendirilmektedir.

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 1)olarak belirtilen, Darbe girişiminde koordinasyon merkezi olarak kullanıldığı tespit
edilen Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde Darbe girişiminde
aktif olarak faaliyet göstermiş 9 kişinin katılımı ile kapı içeriden kilitlenmek sureti ile gizliliğe riayet edilerek
düzenlenen Harp Akademileri Kamera Kayıtlarının incelemesi neticesinde Hava Harp Akademisi binasında,
olağan karşılanmayacak bir saatte, girilmesi kontrollü olan yer alan Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünde
Darbe girişimi öncesinde 14 Temmuz 2016 günü saat:21.04’de başlayıp, 15 Temmuz 2016 saat:00.30’da giriş
kapısının kilitlenmesi ile son bulan DARBEYE YÖNELİK HAZIRLIK TOPLANTISI olduğu anlaşılan
toplantıya katıldığı, saat:21.07’de Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girdiği,

2- (OLAY 2)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 gündüzünde kendisinin Şube Müdürü olarak görev
yaptığı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 10 kişinin katılımı ile
661
düzenlenen, 14 Temmuz 2016 akşamında icra edilen toplantı (Olay 1) ile birlikte düşünüldüğünde şüpheli
görülen ve olağan dönemlerden farklı olarak değerlendirilen “DARBEYE YÖNELİK BİREYSEL
BİLGİLENDİRME GÖRÜŞMELERİ”olduğu anlaşılan toplantı/görüşmelere katıldığı,

3- (OLAY 3)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 akşamı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme
ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 21 kişinin katılımı ile düzenlenen “DARBEYE YÖNELİK SON
KOORDİNASYON TOPLANTISI” olduğu anlaşılan toplantıya katıldığı,

4- (OLAY 4)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan; Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak kullanılması, burada
Koordinasyon toplantıları düzenlenmesi, yine Darbe girişimi esnasında yapılan görevlendirmeler ile öğretim
üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderilmesi hususları ile Darbe girişiminin başarısız olması
üzerine daha önce görevlendirme kâğıtlarının imhası akabinde düzenlenen toplantıya katıldığı, tespit edilmiştir.

Ayrıca Harp Akademileri Komutanlığının 12 Aralık 2016 tarih ve 16/2180-1939 sayılı evrakı ekinde
gönderilen raporda Şüpheli Ali Orhan TOLLUOĞLU’nun Darbe girişiminde meydana gelen olaylarla ilgili;

01-Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 14 Temmuz


2016 günü saat:21.04’de başlayıp, 15 Temmuz 2016 saat:00.30’da 9 kişinin katılımı ile düzenlenen, normal
olmadığı değerlendirilen toplantıya katılan şahıslardan olduğu,
02-14 Temmuz 2016 akşamında icra edilen toplantı ile birlikte düşünüldüğünde şüpheli görülen ve
olağan dönemlerden farklı olarak değerlendirilen “Darbeye Yönelik Bireysel Bilgilendirme
Görüşmeleri”olduğu anlaşılan toplantılar kapsamınada Ölç. Değ. Şb. Md. Müteaddit defalar girip çıktığı,
03-15 Temmuz 2016 saat:21.20-22.30 arasında 21 kişinin katılımı ile kapı içeriden kilitlenerek
yapılan toplantıya katıldığı,
04-21 kişinin katılımı ile düzenlenen toplantıdan sonra personelin dağıldığı, saat:23.30 sularında
tekrar Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğüne geldiği ve gece boyunca Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürlüğünde bulanarak gayret gösterdiği,
05-16 Temmuz 2016 saat:00.48’de Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğüne gelen
soruşturmanın diğer şüphelileri olan; Rıza Erkuş, M. Kürşat İLOĞLU ve Mustafa KILIÇ ile kapı önünde
görüştüğü,
06-Yayımlanan Sözde Sıkıyönetim Direktifinde Atatürk Havalimanı Müdürü olarak
görevlendirildiğinin tespit edildiği bildirilmiştir.

Şahsın Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Şüpheli Yzb. Necip DİRİK’in kollukça alınan ifadesinde;

“…İlk başta 2 katlı olan binanın 2. Katında bulunan sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay Yüzbaşı
Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini
hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne
görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN, TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere
görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir öğrenci subay söyledi ancak ismini
hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra dasınıf subayımız olan Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde
bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım şeyler konuştu ancak şok içinde
olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda
çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde bir süre daha sınıfta bekledikten
sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik. Burada Harekât İstihbarat
Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir liste vardı. Aşağısı
kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Albay
Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü PINAR, Yüzbaşı
Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit KESER vardı. Yine
662
hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf GÜLSER, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Mustafa
Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk
SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ ve ismini
hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı….
…Albay Orhan TOLLUOĞLU görevlendirme listesini daha önceden okumuş. Bu görevlendirmeyle
gidenlerin olduğu daha sonradan öğrendim. Orhan TOLLUOĞLU; Ben, Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı
Halil İbrahim TOKUŞ, ve Yüzbaşı Yasin Ali MUTLU Hava Harp Akademisi binasında kalacağımızı, bize
güvenmediği için değil kıdemli olanları genelde burada bıraktıklarını söyledi. Ancak Yasin Ali MUTLU
Kadıköyde bulunan Fenerbahçe Orduevine gittiğinden burada yoktu.Bunun haricinde Yüzbaşı Yusuf
GÜLSER’in Sabiha GÖKÇEN’e görevlendirildiğini, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR’in TRT ULUS binasına
görevlendirildiğini, net olarak hatırlamamakla birlikte dışarı çıkan öğrenci subay sayısının 14 kişi olduğunu
bunların 2. Sınıf öğrencileri olduğunu biliyorum. Yine arkamızda bulunan Albay Murat DİVRİL’in “Sen benim
ekibimdesin” şeklinde öğrencilerden birine konuştuğunu duydum." şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Astsubay Ömer DEMİR isimli şüphelinin ifadesinde;

"…Daha sonra yoldan geçen bir araçla Hava Harp Akademisine kadar geldim, binanın arka
girişinden içeri girdim, bina girişinde kimse yoktu. Daha sonra kendi çalıştığım odayı açtım içeri girdim. İçeri
girer girmez İdari Şube Müdürüm Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ tarafından 2 öğrenci subayın gözlem
altında olduğunu bunla ilgili tutanak tutmamı istedi. Tutanağa da gözlem altında bulunan öğrenci subaylar
Hava İstihbarat Yüzbaşı Cihan OKUR ve Hava Mühimmat Tahrip Üsteğmen Hüseyin BALIK’ ın “TSK VATAN
HAİNİDİR” şeklinde sözler sarf ettikleri için tutanak tutmamı istedi. Bilgisayar açılana kadar hızlı bir şekilde
tutanağı elle yazmamı istedi, bunun üzerine bende tutanağı elle tanzim ederek orada bulunan Hava Pilot
Kurmay Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN ve Hava Pilot Kurmay
Albay Levent ÖZÜARAP adına isimleri açtım. Her üçüne de bahse konu tutanağı imzalattırdım. Saat:01.00-
01.30 sıralarında dışarıdan silah sesleri geliyordu.” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Olay gecesi Harp Akademilerinde yapılan görevlendirme ile yanına aldığı öğrenci üsteğmenler ile
dışarıya çıkış yaptığı tespit edilen Şüpheli M. Yakup AYAYDIN’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Ben 15 Temmuz günü Cuma günü akademide nöbetçi amiriydim. Aynı zamanda öğretim görevlisi
olduğumdan dersim vardı. Sabah 08:00 saatlerinde mesaiye geldim. Sicil amirim olan Ali Orhan
TOLLUOĞLU bana gelerek bugün senin hem nöbetin var, hem dersin var nöbetini değiştir dedi. Nöbetimi bir
kişiyle değiştirebildiğimden görev arkadaşım olan Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY ile nöbetimi değiştirdim. O gün
mesaim bittikten sonra akademi içerisinde bulunan lojmandaki evime 18:30 sıralarında gittim. Evde
bulunduğum esnada saat 21:30 sıralarında Sicil amirim olan Ali Orhan TOLLUOĞLU beni telefonla arayarak
akademide toplanıyoruz, acil akademiye gelin şeklinde emir verdi. Bende emir gereği akademiye gittim. Bütün
akademik kadro personelin yarı giyimli yarı üniformalı olarak ölçme şubede toplandıklarını gördüm. Burada
bulunduğumuz bir esnada bize lojman dışına çıkmamamızı, bir terörist faaliyet olabileceğini, karmaşık bir
durumun olduğunu, buna ilişkin ilerleyen saatlerde görev için çağrılabileceğimiz talimatını vererek şimdilik
bizi evlerimize gönderdi. Bende bu konuşmadan sonra akademiden çıkarak evime gittim. Evde bulunduğum
esnada televizyondan köprünün asker tarafından kapatıldığını ve uçakların Ankara uçakların alçak uçuş
yaptıkları şeklinde haberler izledim. Saat 23:30 sıralarında tekrar Ali Orhan TOLLUOĞLU beni arayarak
çağırma planı devrededir, dedi, çağırma planı denildiğinde için prosedür gereği dahili kıyafetlerimi giyerek
tekrar akademiye gittim. Yine ölçme şubede toplanıldı. Albay Levent ÖZÜARAP burada bize Genelkurmaydan
harekât yıldırım kodu ile geldiğini söylediği ve elinde bulunan emri bize okudu. Bu emirde ülke genelinde
büyük çaplı bir terör faaliyeti olduğuna dair bir içerik vardı. Bu emirde sıkıyönetim ve darbe ile alakalı bir
içerik yoktu. Bu emir içeriğinde ülke genelindeki bu terörist saldırıyla alakalı tüm tedbirlerin alınması
istenmekteydi. Daha sonra bu emir kapsamında Levent ÖZÜARAP bize bu tedbirler çerçevesinde akademideki
kadro personelinin emrine yine akademideki öğrenci personel verileceğini söyledi. Bana sözde tahsis edilen
öğrencilerden Mehmet BÖREKÇİ, Tanju UYSAL, Gürhan BEĞİŞ ve Emre BEZİRGANOĞLU isimli
öğrencilerin yoklamalarını tamamlayıp hazır bulunmamız istendi. Bende bu şahısların isimlerini alarak amfide
663
toplanmış olan öğrencilerin bulunduğu yere gittim. Burada bu şahısları isimlerini okuduğumda ismini
hatırlamadığım biri yanıma geldi. Bende bu öğrenciye diğer 3 öğrencinin adını vererek kendilerine ulaşmasını,
şahsi silahları ve dahili kıyafetli bir şekilde yanıma gelmelerini istedim. Daha sonra bende şahsi silahı gidip
evimden alacağımdan lojman otoparkında buluşalım dedim. Ben evden silahımı aldıktan sonra otoparka
geldiğimde sadece Mehmet BÖREKÇİ nin geldiğini gördüm. Diğer öğrencilerin beklediğimiz esnada Mehmet
BÖREKÇİ nin arabasındaki radyodan Başkanımızın darbeye ilişkin kalkışma açıklamasını duydum. Bu
açıklamadan sonra bu Darbe girişiminin büyük bir sorun olacağını, bu Darbe girişimine katılmamak için
kendimi nasıl kurtarabilirim şeklinde düşünmeye başladım ve akademi içerisinde kalırsam daha sonra
çıkamayacağımı ve rehin alınabileceğimi düşündüm. Bu esnada beklemiş olduğum 3 öğrenci de yanımıza geldi.
Bana ne yapmamız gerektiğini söylediler, bende kendilerine ortalığın karıştığını yanlış bir karar vermemek için
kendilerini beklettim. Yaklaşık bir saat boyunca otoparkta bekledik. Bu esnada nizamiye tarafında yaklaşık 20-
30 kişilik kamuflajlı askerlerin 3 erli 5 erli gruplar halinde lojmanlara koşarak girdiklerini gördüm. Burada
açık otoparkta dahili kıyafetle durmamızın sonun olacağını düşündüğümden Mehmet BÖREKÇİ nin şahsi
arabası olan 06 DR 4453 plaka sayılı aracına öğrencilerle binerek akademi yakınlarında bulunan kapalı
otoparka gitmeye karar verdim. Kapalı otaparka gittiğimiz esnada arabada öğrencilere, arkadaşlar ortada
karmaşık bir durum var, güvenli bir yere gidip bekleyeceğimiz emrini verdim. Bu esnada otoparka varmadan
nizamiyenin önünden geçtiğimiz esnada ani bir kararla akademiden çıkmamız mümkün olması halinde dışarı
çıkmaya karar verdim ve aracı kullanan Mehmet BÖREKÇİ ye hemen nizamiye çıkışına gitmesini söyledim.
Nizami çıkışında bulunan subaya araç içerisinden dışarı çıkabilir miyiz diye sordum ve kendisi de çıkabilirsiniz
deyip bizi kapıyı açtı. Vaki kaybetmeden biran önce kapı açıldıktan sonra dışarı çıktık. Maslaktan Büyükdere
caddesinden E5 karayoluna çıktık, yollar kapalı olduğundan ters yoldan Mecidiyeköy tarafından Okmeydanı
yönüne tersten gitmeye başladık. Bu güzergah gidişimiz esnada öğrencilere üzerlerini değiştirmelerini ve tenha
bir yere aracı çekmelerini söyledim. Yol boyunca radyoyu dinlemekteydik. CNN kanalından darbede
yaşananlar ile ilgili Ümit DÜNDAR ın açıklamasında bu darbenin emir komuta dışında gerçekleştiği haberini
dinledikten sonra akademiden kaçarak doğru bir karar verdiğimi anladım. Yola devam ettiğimiz esnada nereye
gideceğimiz konusunu konuşurken araçtaki öğrencilerden Gürhan BEĞİŞ bana Okmeydanı nda annesinin
evinin olduğunu ve oraya gidebileceğimizi söyleyince direk olarak oraya gitmeye karar verdik. Daha sonra
Gürhan BEĞİŞ annesinin evi olan Mehmet Akif Ersoy mah. Etibank Cad. Beydağ sok. No:13 sayılı Kağıthane
deki adresine saat 01:30 sıralarında gittik.Saat 02:00 sıralarında evde bulunduğumuz esnada amir subayım
olan Ali Orhan TOLLUOĞLU beni arayarak nerede ve kiminle birlikte olduğumu sordu. Bende kendisine
akademide olmadığımı Kağıthane de bir evde olduğumu ve dışarı çıkmak istemediğimizden dışarıda haktan
yoğun bir kalabalık olduğunu ve dışarı çıkamadığımız bahanesi uydurdum. Kendisi bana yoklama aldıklarını
ve yakın bir ana caddeye çıkabilirsek oradan bizi aldırabileceğini söyledi. Bende kendisine hayır buradan
çıkamayız dedim ve telefonu kapattım.Saat 03:30 sıralarında Ali Orhan TOLLUOĞLU beni tekrar arayarak
yoklama için tekrar aradığını gelip gelemeyeceğimizi sordu ben yine kendisine burada güvende olduğumuzu ve
çıkmayacağımızı söyledim….” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Olay gecesi Harp Akademilerinde yapılan görevlendirme ile yanına aldığı öğrenci üsteğmenler ile
dışarıya çıkış yaptığı tespit edilen Şüpheli M. Yakup AYAYDIN ile dışarı çıkan ekipte yer alan Ütğm. Mehmet
BÖREKÇİ’nin kollukça alınan ek ifadesinde;

“…Billboardlarda Asker kışlaya şeklinde yazıları görünce. Bize arkadaşlar emniyetimizi


sağlamamız lazım akademiye geri dönebilir miyiz acaba dedi arada Gürkan BEĞİŞ ailemin evi
Okmeydanı’nda oraya da gidebiliriz dedi. Tamam, o zaman oraya gidelim dedi. Bu şekilde Gürkan BEĞİŞİN
Okmeydanı’nda bulunan evine gittik. Burada bir süre kaldıktan sonra AYAYDIN Yarbayın telefonu çaldı.
Ayaydın karşıdaki şahsa buyurun komutanım diye hitap ediyordu. Karşıdaki şahıs yanında kimler var diye
sordu o da şahsa isimlerimizi saydı. Daha sonra Karşıdaki şahıs AYAYDIN yarbaya gideceğiniz yere
ulaşamıyorsanız helikopter gönderim sizi aldıralım dedi. Bu konuşmaları telefondan duydum. Tamam,
komutanım bakarız dedi ve telefonu kapattı. Sabaha kadar burada kaldık. Dışarı çıkmadık, olayları TV’den
takip ettik. Sabah 7 sıralarında yanımızdaki öğrenci subaylardan biri Akademi içerisinde lojmanda bulunan
devresini arayarak akademi içindeki ortamı sordu. Normal olduğunu öğrenince oradan çıkıp akademiye
döndük...” şeklinde beyanda bulunduğu,

664
-M. Yakup AYAYDIN yukarıda belirtilen ifadesinde görüşme yaptığı şahsın Ali Orhan
TOLLUOĞLU olduğunu beyan etmiştir.

5-Şüpheli Soner CİVELEK’in 29.07.2016 günü kollukça alınan ifadesinde;

“…Darbe Kalkışmasına kesinlikle katılmadım. 15 Temmuz 2016 günü saat 07.20 sıralarında
görevime gitmek üzere servisime binerek saat 08:00 sıralarında görev yerime geldim. Geldiğimde günlük rutin
işlerimi yaptım, imzalanması gereken evraklarımı 1. sicil Amirime çıkardım. Öğleden önce veya sonra
olduğunu tam olarak hatırlayamadığım bir zaman diliminde, İdari İşlere bağlı olan Hava İkmal Üst Çavuş
Volkan KIZILKAYA beni arayarak “ Bana Cep telefon numaramın güncel olup olmadığını sordu”. Bende
kendisine evet ama neden soruyorsun dediğimde “ Bana Herkesin Cep telefonlarının güncel olup olmadığını
öğreniyoruz, Bu talimatı Öğretim Başkanı olan Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP verdi” şeklinde bana
açıklamada bulundu.Bu benim biraz tuhafıma gitti. Daha önce toplu olarak telefon güncellemesinin yapıldığına
şahit olmamıştım. Hafta sonu emin olmamakla ile birlikte, Öğrenci subayların yemeği olduğunu hatırlıyorum.
Benim orada görevlendirileceğimi düşündüm. Bu tarz görevlere genelde düşük rütbeli ve bekar personel daha
öncelikli görevlendirilir diye biliyorum. Gün içerisinde saat 13.00-15.00 saatleri arasında Kurmay Albay
Levent ÖZÜARAP’ı Hava Harp Akademisi Binasının 1. Katında ve 2. Kat koridorlarında yüzünde tedirgin bir
ifade ile gördüm. Bir şeylerin olduğu belliydi ama, kendisinin rütbesinden dolayı soramadığımdan
anlayamadım. Ben görevime devam ettim. Daha sonrasında Ankara da 17 Temmuz 2016 tarihinde Bir astsubay
arkadaşımın düğün merasimine katılacağımdan 1. Sicil amirim olan Kurmay Albay Ali Orhan
TOLLUOĞLU’ndan “Garnizon Terk İzni” istedim. Bana daha sonra gel dediğinden izin alamadan odasından
çıktım. Daha sonra beni cep arayarak, Bana hangi gün izin istediğimi sordu, bende kendisine Pazar günü izin
kullanmak istediğimi söyledim. Bunun üzerine bana, Tamam Gürcan Yarbayına gidip imzalatabileceğimi
söyleyerek izin verdi, Bende Gürcan Yarbaya çıkarak izin belgemi imzalatıp odasından ayrıldım. Ayrıldığımda
saat yanlış hatırlamıyorsam saat:15.00-16.00 sıralarıydı. İzin belgem üst aramamla alındı. Delil olarak
sunabilirm. Cuma günü saat:17.30-18.00 saatleri arası mesaiden çıkarken, o hafta kullandığım kirli
üniformalarımı Takım elbise poşetine koyarak yanıma alarak iş yerinden çıkıp servise bindim ve yukarda size
ikamet adresi olarak belirttiğim ikametime gitmek üzere görev yerinden ayrıldım. Yaklaşık olarak saat 18.30
sıralarında ikametime ulaştım. Tahminen Saat 22.30-23-30 sıralarında 1. Sicil amirim olan Kurmay Albay Ali
Orhan TOLLUOĞLU beni aradı ve “Soner, birliğine gel bugün Akademide olacağız” dedi daha sonra
Akademiyi kast ederek, “Kıyafetlerin burada mı diye sordu” dedi. Bende evde olduğunu söyledim. Yanıma
alarak birliğime gelmemi emretti. Başka bir şey söylemedi. Bende evden kıyafetlerimi alarak kendi
imkânlarımla Topkapı alt geçiş olan kısma kadar otobüs ile geldim, orada inerek, Motosiklet kullanan bir
vatandaşı otostop çekerek durdurdum, kendisine Askeri kimliğimi göstererek “Birliğime çağrıldım gitmem
gerek” dedim o da beni Motosikletine alarak Görev yerim olan Harp Akademisi 2 Nolu nizamiye ye götürdü,
ben yola giderken yolda herhangi bir Askeri birlik veya araç görmedim.Harp Akademisine gelene kadar beni
cep telefonumdan arayan veya mesaj atan olmadı diye hatırlıyorum. Harp Akademisine geldiğimde tahminen
saat 00.30 olmuştu. Ben Motosiklet inerek 2 Nolu nizamiyeden dijital kimlik kartımı okutarak geçiş yaptım ve
direk Hava Harp Akademisine gittim. 2 Nolu Nizamiyeden girerken birkaç sivil binek otomobillerin çıkış
yaptığını gördüm. Bunların içerisinde Rütbeli olduğunu düşündüğüm Üniformalı Askerlerin bulunduğunu
gördüm…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

Tüm bu tespitler ışığında şüpheli Ali Orhan TOLLUOĞLU’nun;

-15 Temmuz Darbe girişimi öncesi, esnasında ve sonrasında Harp Akademileri Komutanlığı Hava
Harp Akademisi Binasında girilmesi kontrollü olan, yetkililer dışında giriş-çıkış’ın yasak olduğu bir bölge
Ölçme ve Değerlendirme şube müdürlüğünde, Darbe girişiminin Harp Akademileri ayağını yöneten-koordine
eden üst rütbeli yönetim kademesinde yer alan subayların katılımı ile düzenlenen 3 toplantıya katıldığı görüntü
kayıtlarından tespit edilmiş, yine Darbe girişimi esnasında girişimin Harp Akademileri ayağının Yönetim-
Koordinasyon merkezi olarak kullanıldığı tespit edilen Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğündeki
görevlendirmeler ve yürütülen toplantı ve diğer faaliyetlere yönetici seviyesinde katıldığı görüntü kayıtlarından
anlaşılmıştır.
665
-Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademisinden yapılan darbe görevlendirmelerini yönettiği,
koordine ettiği, nöbetçi amir değişikliği talimatını veren şahıs olduğu,
-Darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sıkıyönetim direktifi ekindeki sözde ATAMA
LİSTESİNE göre mevcut görevlerinin devamına ve yeni görevinin "Atatürk Hava Limanı Müdürü" olarak
yükseltilmesine karar verildiği hususları tespit edilmiştir.

9.66. Şüpheli Ali Nedim Karabulut

Konumu:
Olay tarihinde Silahlı Kuvvetler Yüksek Sevk ve İdare Akademisinde müdavim subay-Hava Plt.
Kurmay Albay

Durumu:
Şahıs 21 Temmuz 2016 tarihinde şüpheli olarak değerlendirilerek kolluk birimine teslim edilmiş,
ancak daha sonra serbest bırakılmış, devam eden çalışmalarda 01/09/2016 günü Ankara ilinde yakalanarak
gözaltına alınmıştır. Üst aramasında elde edilen Iphone marka cep telefonu ve simkartına incelenmek üzere el
konulmuş, tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 01/09/2016 ila 21/09/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

(OLAY 4)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan olaylara ilişkin; Hava Harp Akademisi
Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak
kullanıldığı, burada Koordinasyon toplantıları yapıldığı, yine Darbe girişimi esnasında yapılan
görevlendirmeler ile öğretim üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderildiği hususlarına katıldığı,
Harp Akademisi personeli olmadığı, olay tarihinde SKYÜSİDAK müdavimi olduğu, Hava Harp Akademisi
personeli olmamasına rağmen görevliden haricinde girişi yasak olan Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne
rahat bir şekilde giriş yaptığı görüntülerden tespit edilmiştir.

Darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sıkıyönetim direktifi ekindeki sözde atama listesinde
isminin tespiti:

Sözde atama listesine göre mevcut görevinin devamı yanı sıra "Türk Hava Yolları Genel Müdürü"
olarak görevlendirildiği anlaşılmıştır. Bu şekilde mevcut görevi yanı sıra şüpheliye darbeci kanat tarafından üst
düzey bir görev verildiği, konumunun yükseltildiği tespit edilmiş, şahsınFETÖ/PDY terör örgütü içerisinde
önemli bir konumda faaliyet gösterdiğinden kendisiyle ilgili bu terfi görevlendirmesinin yapıldığı
değerlendirilmektedir.

Şahsın Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifade:

Şüpheli Fatih ŞAYİN’in ifadesinde;

“…15 Temmuz 2016 gecesi saati tam hatırlamadığım bir sırada çağırma planımıza göre görev
yerlerimize gelmemiz söylendi bende görev yerime geldim tahminen saat 22:00 sıralarıydı. Kamera
görüntülerindeki sivil giyimli şahıs Albay Ali Nedim KARABULUT’tur. Kendisiyle Silahlı Kuvvetler Akademisi
105. Dönem devreleri olarak beraber okuduk. Kendisini buradan tanırım. Ben Hava Harp Akademisinde
bulunduğum sırada Albay Ali Nedim KARABULUT yalnız olarak geldi benim yanıma gelmedi, ben okul
içerisinde karşılaştığımızda ayaküstü sohbet ettik…” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

9.67. Şüpheli Recep Yüksel


666
Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı, Hava Harp Akademisi Komutanı – Hv Plt.
Tümgeneral

Durumu:
Şüpheli 19.07.2016 günü ilimizde gözaltına alınmış, ikamet adresinde yapılan aramada suç ve suç
unsuruna rastlanılmadığı, makam odasında; “FNSS Savunma Sistemleri” ibareli flash bellekler, 15-16.07.2016
tarihli personel günlük yoklama çizelgeleri, günlük faaliyet bülteni, Ahmet KAYA Mücahit Yakup AYAYDIN
müsaadesiz nöbet değiştirme ibareli el yazımı doküman, 15/16 Temmuz akşamı resmi cepten yapılan işlemler
ile başlalıp, kendisi ile görüşülmedi ibaresi ile biten üzerinde çeşitli telefon görüşmeleri ve mesajlaşmaların
saati yazılı 3,5 sayfa el yazımı doküman, 1. Devre değerlendirme topl. 21.01.2016 ile başlayıp, son sayfasında
16 Temmuz sabah ile devam eden Bçvş Günhan ÇİFTÇİ ile biten not defteri elde edilmiş, Recep YÜKSEL’den
elde edilen Recep YÜKSEL ibareli ajanda dört adet flaş disk muhafaza kutusu, SCHUTZ ibareli “15/16
Temmuz akşamı Resmi Cepten yapılan işlemler başlıklı el yazması doküman, 15/16-11.2016 tarihleri yoklama
listesi ve diğer evrak Müdürlüğümüzce incelenmiş, Recep YÜKSEL ibareli ajanda içerisinde 16 Temmuz 2016
günü darbe kalkışması içerisinde yer aldığı şüphesi ile ilgili Emniyet güçlerine teslim edilen şahıslara ait isim
listesinin bulunduğu, şüpheli üç aracın plakasının yazıldığı, gibi notları tutulduğu, el yazması dokümanda saat
saat kimleri aradığı cevap alamadığı şahısların kimler olduğu yönünde notlar olduğu, anlaşılmış, elde edilen 24
Adet CD/DVD nin incelemesinde tanzim edilen 06.10.2016 tarihli İnceleme tutanağında, herhangi bir suç
unsuru tespit edilememiş, ancak üzerinde "Dosyalar" yazan CD nin içerisindeki HRK.K.xls HRK.K2.xls 2006-
2007 tarihli dosyalar parola ile korunaklı olduğundan incelemesi mümkün olmadığı hususları 06.10.2016 tarihli
tutanaktan anlaşılmıştır.Şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 19/07/2016 ila 23/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sıkıyönetim direktifi ekindeki sözde atama listesinde
isminin tespiti:

Sözde atama listesine göre Tümgeneral rütbesiyle görev yaptığı mevcut görevine son verilerek olay
tarihinde kaçırılarak askeri cezaevine kapatılan Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu'nun
yerine normal şartlarda Orgeneral rütbesiyle görev yapılan Harp Akademileri Komutanlığı görevine atanmıştır.
Bu şekilde mevcut görevi yanı sıra şüpheliye darbeci kanat tarafından üst düzey bir görev verildiği, konumunun
yükseltildiği tespit edilmiş, şahsınFETÖ/PDY terör örgütü içerisinde önemli bir konumda faaliyet
gösterdiğinden kendisiyle ilgili bu terfi görevlendirmesinin yapıldığı değerlendirilmektedir.

Darbe girişiminin gerçekleştiği 15/07/2016 günü İstanbul ili Kadıköy ilçesinde bulunan Moda
Deniz Kulübünde Eskişehir Muharip Hava Kuvveti Komutanı Korgeneral Mehmet Şanver'in çocuğunun düğün
merasimi gerçekleştiği, merasime Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal olmak üzere bir çok hava sınıfından
generalin iştirak ettiği, şüpheli Recep Yüksel'in de iştirak eden generaller arasında bulunduğu, yine şüpheli
Recep Yüksel gibi iştirak eden generallerden sözde atama listesine göre görevinin devamına veya üst göreve
yükseltilen generallerin komuta ettiği birliklerin Darbe girişimine aktif olarak katıldıkları, bu durumun
girişimin planlanan saatten (gece 03:00) önce başlaması nedeniyle olduğunun değerlendirildiği, Darbe girişimi
faaliyetlerinin planlanan tarih ve saat olan 16/07/2016 saat:03.00'dan önce saat:21.00 sıralarında başlaması
nedeniyle düğün merasiminin devam ettiği sırada Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timleri tarafından
merasime baskın düzenlendiği, tanık Mehmet Şanver'in 29/11/2016 tarihinde alınan ifadesinde baskın yapan
MAK ekip personelinin isimlerini bilmemesine rağmen çoğunun yüzünü önceden gördüğünü, bunlardan bir
kısmının zamanın Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk, gerekse de günümüz Hava Kuvvetleri Komutanı
Abidin Ünal'ın yakın korumaları olduğunu beyan ettiği, baskın neticesinde darbeci askeri kanat tarafından
hazırlanan ve ülke genelindeki askeri birliklere "Harekat Yıldırım" öncelikli mesaj olarak gönderilen
sıkıyönetim emri direktifi ekindeki sözde atama listelerine göre bağlı bulundukları Kuvvet emrine çekilenlerin
derdest edilerek Darbe girişiminin hava unsurlarının komuta merkezi olan Akıncılar Hava Üs Komutanlığına
667
götürüldükleri, mevcut görevlerinin devamına karar verilen veya üst göreve yüksetilen generallerin ise bir süre
tutulduktan sonra Fenerbahçe Orduevine getirilip birliklerinin başına dönüp komuta etmeleri amacıyla serbest
bırakıldıkları,

Olay tarihinde Konya 3'ncü Ana Jet Üs Komutanlığı 135. MAK ve İHK Filo Komutanlığında görev
yapan üsteğmen Fatih Özcan'ın 25/08/2016 tarihinde Ankara Batı C.Başsavcılığınca alınan ifadesinin ilgili
kısmında; verilen gizli görevle Yalova'ya iki helikopter olmak üzere uçtuklarını, 22.00 sıralarında Yalova'dan
kalkış yapıp Samandıra Askeri Havaalanına indiklerini, burada her helikopterde 7 kişilik MAK timi olmak
üzere timin yönlendirmesiyle kalkış yaparak Moda Deniz Kulübüne gittiklerini, önce Hava Kuvvetleri
Komutanını, daha sonra ise diğer generalleri askeri havaalanına götürdüklerini ve uçağa bindirdiklerini, uçağın
saat:01.00 sıralarında uçağın kalktığını, bundan sonra düğün yerine gelip 5-6 generali daha alıp Fenebahçe
Orduevine bıraktıklarını, sonra yakıt almak için Hava Harp Okuluna gittiklerini ve yakıt aldıklarını, yakıt
aldıktan sonra düğün yerine tekrar gidip Hava Harp Okulu Komutanı Fethi Alpay' aldıklarını ve Hava Harp
Okuluna bıraktıklarını beyan ettiği, düğün merasimiyle ilgili alınan ifadeler ve yapılan tespitlerden Fenerbahçe
Orduevinden serbest bırakılan generaller arasında şüpheli Recep Yüksel'in de bulunduğu ve tamamının sözde
atama listesindeki konumlarının anlatılan şekilde olumlu yönde olduğu, bu durumu tesadüf olamayacağı
anlaşılmıştır.

Moda Deniz Kulubündeki düğün merasiminin kamera kayıtlarının şüpheli Recep Yüksel ile ilgili
kısmı incelendiğinde;
Şüpheli Recep Yüksel’in olay gecesi telefon görüşmesi yaparak, düğüne katılan üst rütbeli
askerlerin katıldığı toplantının yapıldığı kısma girdiği tespit edilmiş, devam eden görüntülerde; darbeci kanattan
askeri kamuflajlı ve ellerinde uzun namlulu silahlar bulunan şahısların odaya girip odada bulunan takım elbiseli
üst rütbeli komutanları arkalarından kelepçeleyerek yüzükoyun yere yatırdıkları, şüpheli Recep Yüksel’in elleri
kelepçesiz ve normal bir şekilde kamuflajlı asker eşliğinde dışarı çıktığı, bu esnada diğer komutanların yerde
yüzükoyun elleri arkadan kelepçeli olarak başlarında silahlı askerler bulunduğu halde tutuldukları, kısa süre
sonra şüphelinin asker eşliğinde elleri arkadan kelepçeli olarak odaya sokulduğu ve yere diğer rütbeli
komutanlarla aynı şekilde yüzükoyun yatırıldığı, bir süre sonra da elleri serbest bir şekilde koridorda yürüdüğü,
bu sırada zaman zaman telefon görüşmesi yaptığı, daha sonra diğer üst rütbelilerle birlikte helikopter pistine
yaya olarak elleri kelepçesiz götürültüğü anlaşılmıştır.

Şüphelinin kullandığı hatlara ilişkin HTS dökümlerindeki baz bilgileri incelendiğinde;


15.07.2016 günü Saat:20.02’den 15.07.2016 günü Saat:00.18’e kadar Moda Deniz kulübünde,
16.07.2016 günü Saat:03.03’den 16.07.2016 günü Saat:12.47’ye kadar Fenerbahçe Ordu evinde olduğu
anlaşılmıştır.

Sorumluluğu altında bulunan Hava Harp Akademisi Komutanlığından 2010-2011 Eğitim ve öğretim
dönemine ait ders defterleri, 2014 ve 2015 yıllarına ait Hava Harp Akademisi giriş sınavının askeri kültür ve
genel kültür optik cevap kâğıtları ile (Mesele-1) ve (Mesele-2) sınavlarının kod numarasını gösterir
kulakçıkları, 1 adet dizüstü bilgisayar ve 3 adet hard diskin kaybolması/imhası eylemine ilişkin;
Milli Savunma Üniversitesi Rektörlüğünün 17 Ocak 2017 tarih ve 17/2180-1994 sayılı İdari
Tahkikat Raporu Konulu yazısında;
1.Hava Harp Akd. K.lığında 2010-2011 Eğitim ve öğretim dönemine ait ders defterleri, 2014 ve
2015 yıllarına ait Hava Harp Akademisi giriş sınavının askeri kültür ve genel kültür optik cevap kâğıtları ile
Mesele-1 ve Mesele-2 sınavlarının kod numarasını gösterir kulakçıkları, 1 adet dizüstü bilgisayar ve 1 adet hard
diskin bulunamaması üzerine 27 Aralık 2016 tarihinde bir idari tahkikat heyeti görevlendirildiği,
2.Tahkikat heyetinin 11 Ocak 2017 tarihinde hazırlayarak Milli Savunma Üniversitesi Rektörlüğüne
sunduğu raporda;
a) Mesele sınavı ikinci okuyucu kulakçıklarının asıllarının ve optik test cevap kartlarının asıllarının,
Hava Harp Akademisi eski komutanı Recep YÜKSEL, Ölç. Ve Değ. Ş.Md. Özcan KORHAN, eski sınav subayı
Fatih ŞAYİN ve eski KOMKARSU şube müdürü Şükür PINAR'dan birinin veya birkaçının sorumlulukları
altındayken kaybolduğu tahkikat raporunda değerlendirildiği,
668
b) Mesele-1 ve Mesele-2 sınavlarının kod numarasını gösterir kulakçıklarının bulunmamasına dair
yapılan incelemede, 1-17 numaralı sınav odasında imzasız, mühürsüz, kaşesiz bazı renkli fotokopilerin
bulunduğu belirtilmiş, Bulunan bu belgelerin hangi yıllara ait olduğu ve önceden savcılıklara asılları gönderilen
evrakların içerisinde olup olmadığı bilinmediği,
c)İdari tahkikat emrinde her ne kadar 1 adet dizüstü bilgisayar ile 1 adet hard diskin
bulunamadığından bahsedilmiş ise de yapılan tahkikatta 1 adet dizüstü bilgisayar ile 3 adet hard diskin
bulunamadığının tespit edildiği, Tahkikat raporunda bu malzemelerin Volkan KIZILKAYA (ihraç, tutuklu eski
Hv. İkm. Asb. Üçvş.)’nın sorumluluğu altındayken kaybolduğunun tahkikat raporunda değerlendirildiği
belirtildiği,
ç)2010-2011 eğitim ve öğretim yılı ve öncesindeki ders defterlerinin bulunamaması nedeniyle ders
defterlerinin doldurulması ve arşivlenmesine ilişkin genel olarak bir usul hatası yapıldığının
değerlendirildiğinin belirtildiği, raporda defterlerin nerede olduğu, kimin kaybettiği ile ilgili bir bilgi
bulunmadığı,
3.Yukarıda belirtilen 1 adet dizüstü bilgisayar ile 3 adet hard diskin kaybedilmesi veya imha edilmesi
eyleminin As. C. K.nun 130’uncu maddesinde düzenlenen “Hizmete mahsus eşyayı tahrip ve terk ve
kaybedenler”, Mesele sınavı ikinci okuyucu kulakçıklarının asıllarının ve optik test cevap kartlarının asıllarının
kaybolması/imha edilmesi eylemlerinin de As. C. K. nın 144’üncü delaletiyle 5237 sayılı TCK’nın 257’nci
maddesi, ikinci fıkrasında düzenlenen “İhmal suretiyle görevi kötüye kullanmak” suç tiplerine uygun olduğu
değerlendirildiğinden, idari tahkikat dosyasının bir sureti 3’üncü Kolordu Komutanlığına gönderildiği,
4.Yukarıda belirtilen malzeme ve evrakların kaybolma veya imha edilmesi eylemleri, suç tarihleri,
failleri ve faillerin saikleri bilinmemekle birlikte, 5237 sayılı TCK’nın 281’inci maddesinde düzenlenen “Suç
Delillerini Yok Etme, Gizleme veya değiştirme” suç tipine uyduğu değerlendirildiğinden Milli Savunma
Üniversitesi Rektörlüğü Tahkikat Heyetince düzenlenen raporun Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ve
Cumhuriyet Başsavcılığımıza gönderildiği, bin suretinin delil olarak soruşturma evrakımıza konulduğu, aslının
soruşturma defterine kayıt edilerek soruşturmaya girişildiği,
İsmi geçen; Recep YÜKSEL (Olay tarihinde Hava Harp Akademisi Komutanı), Özcan KORHAN
(Darbe girişiminde yönetim-koordinasyon merkezi olarak kullanılan Ölç. ve Değ. Şube Müdürü.-
Tutuklu),Fatih ŞAYİN (Eski sınav subayı - Darbe girişiminde yönetim-koordinasyon merkezi olarak kullanılan
Ölç. ve Değ. Şube Müdürlüğünde görevli -tutuklu) ve Şükür PINAR (Eski KOMKARSU şube müdürü - Hv.
Kont. Yb.- 27.07.2016-03.08.2016 tarihleri arasında Hava Harp Akademisi K. Vek.-Tutuklu) Volkan
KIZILKAYA (Eski Hv. İkm. Asb. Üçvş. - Tutuklu) isimli şüphelilerin 2016/84338 sayılı soruşturmamızın
şüphelileri olduğu tespitle, bahse konu eylem ve faaliyetlerin;
Gerek Darbe girişimi soruşturmalarımız kapsamında elde edilen tanık, gizli tanık, şüpheli
ifadelerinden ve diğer gerekse de terör örgütüne yönelik yürütülen çalışmalarda elde edilen delillerden; terör
örgütünün Silahlı Kuvvetler içerisindeki gizli yapılanmasında Hava Kuvvetlerine azami derecede önem verdiği,
Hava Kuvvetlerinin eğitim merkezlerine (Harp Okulları, Askeri Liseler, Harp Akademileri) sınav birimlerine,
alım komisyonlarına, kendi elemanlarını yerleştirerek, bu birimlere yapılacak personel alımlarında örgüt
elemanlarının alımını ve yerleştirilmesini sağladıkları, yine kendilerinden olmayan öğrencilerin/subayların
hazırlık okullarında, komisyonlarda ve sınavlarda çeşitli komplolarla atılmasını sağladıkları, Hava Kuvvetlerine
personel yetiştirme ve alım merkezlerini terör örgütünün devletimiz üzerindeki emel ve çıkarlarını
gerçekleştirmek için kullandıkları hususları anlaşılmış olup yukarıdaki raporda belirtilen dijital verilerin-
belgelerin-evrakların imhası işleminin de Darbe girişimin soruşturmasına ilişkin deliller ile terör örgütünün
Silahlı Kuvvetler içerisindeki yapılanmasına ilişkin yürütülen çalışmalarının delillerini yok etmeye yönelik bir
eylem ve faaliyet olduğu değerlendirilmektedir.

Şüpheliyle ilgili lehe ve aleyhe olan nitelikteki ifadeler:

1-Tanık Albay Alptekin TARTICI’nın ifadesinde;


“…saat: 22.45 sıralarında karargâha vardım. Kurmay Başkanı bana Genel Kurmaydan gelen
mesajı göstererek bak bu masajda anormallik var dedi. Mesaja baktığımda Sıkıyönetim ilanına ilişkin ifadeler
yer alıyordu, gelen mesaj içeriği bir hayli fazlaydı, ben daha sonra metnin imza blokuna baktığımda, imza
kısmında Tuğgeneral Mehmet PARTİGÖÇ’ e ait bir mesajdı. Daha sonra bu rütbede bir subayın Genel Kurmay
Başkanının imzası olmadan kendi başına böyle bir mesajı göndermesinin askeri teamüllere aykırı olduğu
669
kanaatine vardım. Daha sonra mesajın eklerini incelemeye başladık, normalde Harp Akadamelirende yapılan
görevlendirmelerde Kara akademisi Komutanı daha kıdemli iken ve görev yeri değişmemişken hava akademisi
komutanı Tümgeneral Recep YÜKSEL’in Harp akademi Komutanlığını görevlendirmiş olması yine belirttiğim
gibi askeri teamüllere aykırı olduğunu anladık…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“…16 Temmuz 2016 günü saat:14.30 yine toplanıyoruz çağrısı geldi kıyafet bu sefer kumaş
pantolon gömlek olarak giyileceği söylendi ve akademiye geçtik toplu şekilde Adem İNCİKLİ yarbay içtima
aldı sonra sınıflara dağıldık. LEVENT ÖZÜARAP ve Tümgeneral RECEP YÜKSEL geldi kendi birebir yoklama
aldı yoklamada olmayan 4 arkadaş yoklamada bulunmuyordu bunlar; Üstğ SİNAN ALTUNTAŞ, Üstğ. ERKAN
DEMİR, Üstğ. MUSTAFA AKYOL, Üstğ. İSMAİL UYAR 'ın olmadıklarını tespit ettik. Sonra LEVENT nerde
bunlar diye söyledi. Kıdemli HACI ŞALK komutanım yoldalar geliyorlar dedi. Sonra RECEP YÜKSEL
GENERAL dedi ki Levent bunlar gece 03.30 Fenerbahçe ordu evinde kamuflajlı bir şekilde ne yapıyorlardı
dedi. Tamam, gelince görsünler beni dedi. 1 saat sonra AKYOL, ALTINTAŞ VE UYAR üstğ. Akademiye
gelmişler, ben bunları görmedim. ERKAN DEMİR ise yakalandığını internetten gördüm. Pazar günü hiç birşey
olmamış gibi yoklama alındı. Tek ERKAN DEMİR yoktu. Yukarıda anlatmayı unuttum 2. Sınıfta olan SONER
MOROĞLU yüzbaşı bu olaylardan sonra sürekli olarak bizim kıdemlimiz olan HACI ŞALK yüzbaşı ile gizli bir
şekilde köşeye çekip konuştuğunu şöyle olmayacak böyle olacak gibi şeyler söylediğini duymuştum. Adli süreç
başlayınca herkes normal ve rutin faaliyetlere devam edip verilen emirleri uygulamaya başladılar, yaşanan
olaylardan kimse bahsetmemeye başladı ve bize yanaşmaya başladılar. Ben ve Cihan Yüzbaşı onlardan uzak
durmaya başladık. Dikkatimi çeken bir husus daha anlatmak istiyorum. SİNAN ALTUNTAŞ Üstğ.
Fenerbahçe ordu evinde olduğunu söylemişti. Mesajda da bize hitaben akademi komutanı RECEP YÜKSEL
Tümgeneral ile birlikte olduğunu söylemişti bununla birlikte RECEP YÜKSEL bizimle konuştuğunda bu
konudan bahsetmedi. Bahsetmediği gibi onları yani HACI MUSTAFA AKYOL VE İSMAİL UYAR
üsteğmenleri Fenerbahçe ordu evinde gördüğü halde neden orada bulunduklarını sormaması bana
enteresan geldi.” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Müşteki Cihan OKUR’un ifadesinde;

“16.07.2016 Temmuzda yoklama için 14.30 da bütün harp akademisi olarak toplandık. İki sınıf ve
öğretim görevlileri amfide toplandık. Yoklama alındı. Yoklamada Erkan DEMİR üsteğmen ve 3 kişinin olmadığı
anlaşıldı. Yoklama sonrası sınıfta bekledik. Hava Harp Akademisi komutanı Recep YÜKSEL general kendisi de
yoklama aldı. Olmayan üç kişiyi Levent Albaya sordu. Oda "Fenerbahçe ordu evinden şuan geliyorlar,
yoldalar" dedi.
17.07.2016 günü yine saat 14.00 te yoklama için sınıflara çağrıldık. Yoklama sonrası serbest kaldık.
Saat 17:00 sıralarında tekrar dershane de toplandık. Recep Yüksel general gelerek bazı kişilerin ifadesinin
alınacağını söyledi ve 1 gün önceki yoklamada olmayan 3 kişiden İsmail Uyar ve Hacı Mustafa Akyol
Üsteğmenleri çağırdı. Biz bu esnada sınıfta oturduk. Telefonlarımız dışarda kalmıştı.” şeklinde beyanda
bulunduğu,

4- Olay gecesi darbe görevlendirmesiyle Anadolu Yakasına geçen ancak görev yerine ulaşamayıp
Fenerbahçe orduevine geçen Şüpheli Hacı Mustafa AKYOL’un ifadesinde;

“…Bu esnada köprüyü görebiliyorduk ancak aracımızı hareket ettiremiyorduk. Bir ara bir jet ses
hızını geçerek köprü üzerinde süper sonik patlamaya neden oldu ve halk bomba zannederek dağılmaya başladı
böylece yol açıldı. Bizde hareket ettik ve Fenerbahçe Orduevine gidelim diye aramızda konuştuk ve amirimiz
olan Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP’ ı arayarak “Komutanım Akademiye gelemiyoruz,
Fenerbahçe Orduevine gidiyoruz” şeklinde bilgi verdik. O da bize tamam dedi.Fenerbahçe Ordu evine gittik,
girişte silahlarımızı teslim ettik. Silahlarımız ve mermiler kayıt defterine kayıt edildi.Daha sonra geceyi
Fenerbahçe Orduevinde lobide geçirdik. Orada girişte bizim Hava Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral
Recep YÜKSEL ile karşılaştık. Yanında 2 general daha vardı, bunlar Tuğgeneral Ali AKYÜREK ve Tuğgeneral
Ahmet CÜRALdı. Takım elbiseliydiler ve Recep YÜKSEL General bize “Burada ne arıyorsunuz? Neden
670
üzerinizde askeri kıyafet var?“ dedi. Bizde kendisine yaşananları anlattık. Çıkışlara izin vermedikleri için
saat:13.00 e kadar çıkış yapamadık. Saat:13.00 de Orduevi yönetimi çıkış izni verince oradan ayrıldık. Ve
Hava Harp Akademisine geçtik. Saat:15.00 sıralarında Akademiye geldik, yine 1. Sınıf dershanesinde toplanma
vardı oraya gittik. Ve orada listede orada olduğumuza dair yoklamaya artı attırdık. 16 Temmuz 2016 günü
Saat:19.00 a kadar Akademi dershanesinde bulunduk, daha sonra evlerimize gidebileceğimiz söylendi ve
evlerimize gittik. 17 Temmuz 2016 Pazar günü de Saat:13.00 de Akademide toplanıldı ve Saat:18.00 e kadar
orada kaldık. Saat:18.00 sıralarında Hava Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral Recep YÜKSEL dershaneye
geldi benim ve Hava Pilot Üsteğmen İsmail UYAR’ın ifade vereceğini bütün sınıf önünde söyledi…” şeklinde
beyanda bulunduğu,

5-Olay gecesi darbe görevlendirmesiyle Anadolu Yakasına geçen ancak görev yerine ulaşamayıp
Fenerbahçe orduevine geçen Şüpheli İsmail UYAR’ın ifadesinde;

“…16 Temmuz Saat:02.30 sıralarında Fenerbahçe Ordu evine giriş yaptık, ancak zaman olarak çok
emin değilim. Giriş kayıtlarımız mevcuttur. Beylik tabancalarımızı da kapıda bulunan Nizamiye ye teslim
ederek içire girdik. İçerde tam bir kaos ortamı vardı, korkmuş insanlar orduevine sığınmış gibi görünüyordu.
Yerlerde çocukları ile uyuyan aileler mevcuttu. Ayrıca Moda Deniz Kulübünde mağdur olan aileler ve
komutanlar da Ordu evindeydi. Orada Hava Harp Akademisi Komutanı Hava Pilot Tümgeneral Recep
YÜKSEL’i gördük ve konuştuk. O bize “Neden buraya geldiniz?“ dedi, bizde kendisine hitaben “Komutanım
terör olayları nedeniyle Hamdi ACAR Albayımızı takip etmemiz emri verildi, kendisini ve aracını kaybettikten
sonra ve radyodan olayların farklı olduğunu görünce en yakında bulunan ve güvenli olan Fenerbahçe
Orduevine geldiğimizi” söyledik. Kendisinin korkulu olduğu yüz ifadesinden anlaşılıyordu. Fenerbahçe
Orduevinde 16 Temmuz günü Saat:14.30 a kadar kaldık. Daha sonra Hava Harp Akademisi Komutanı Hava
Pilot Tümgeneral Recep YÜKSEL sıralı komutanlar ve kıdemliler aracılığı ile Akademide toplanma emri verdi.
Komutanımız emri verene kadar Fenerbahçe Orduevinden çıkışlar yasaktı. Komutanımızın emri üzerine Hava
Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP’ ın Fenerbahçe Orduevindeki ismini bilmediğim Nöbetçi Subayı
komutanımızın emri üzerine bizim Fenerbahçe Orduevinden çıkmamıza izin verildi. Saat:16.00 civarında 2
nolu nizamiyeden Harp Akademilerine giriş yaptık. Harp Akademilerine giriş ve çıkışlarımız esnasında hiçbir
şekilde kanunsuz bir giriş ve çıkış işlemimiz olmamıştır. Hava Harp Akademisi Komutanı Hava Pilot
Tümgeneral Recep YÜKSEL 1. Ve 2. Sınıf subaylara hitaben bir konuşma yaptı, ancak biz bu konuşmanın
sonuna yetişebildik. Hava Harp Akademisi Komutanı Hava Pilot Tümgeneral Recep YÜKSEL ben ve Hacı
Mustafa AKYOL ile odasında özel olarak görüştü. Bizlere neler olduğunu sordu, bende kendisine yukarıda
bahsettiğim detayları anlattım…” şeklinde beyanda bulunduğu,

6-Olay gecesi darbe görevlendirmelerinin yapıldığı Hava Harp Akademisi Ölç. Değr. Şb.
Müdürlüğüne giriş-çıkış yapan ve darbe görevlendirmeleri yapan şüphelilerle görüşme yaptığı tespit edilen
Recep YÜKSEL’in emir astsubayı Şüpheli Hüseyin ALTUN’un alınan ifadesinde;

“Ben Hava Hap Akademisi komutanı Hv. Plt. Tüm General Recep YÜKSEL in Emir Astsubaylığını
16 aydır yapmaktayım. 15.07.2016 günü saat:16.45 e kadar normal mesaimizi yaptık, Komutan Recep YÜKSEL
Moda Deniz Kulübündeki Kor. General Mehmet ŞAHVER’in kızının düğüne katılmak üzere makamından
ayrıldı. Kendisi akademide bulunan Tug. General Ali AKYÜREK ile birlikte düğüne gittiğinden bende mesai
bitince saat:18.00 sıralarında ikametime gittim, yemek yedim bir müddet TV seyrettim bu sırada memlekette
olan eşim ve çocuklarım ile görüştüm. TV izlediğim sırada uyuya kalmışım saat:23.15 sıralarında Deniz
Akademisi Emir Astsubayı İbrahim BAŞARAN beni cep telefonundan arayarak bana “bizi mesaideyiz sen ne
yapıyorsun” dedi. Bende kendisine “komutanım düğünde, evdeyim TV izliyorum“ dedim. TV izlediğim sırada
haberlerden olağan üstü bir durum olduğunu gördüm telefonum tekrar çaldı Komutan Recep YÜKSEL in
makam şoförü er Serhat EFE beni aradı bana “ diğer akademi şoförleri mesaiye gitmiş biz ne yapacağız
komutanım“ dedi. Bende kendisine “ beklemede kal” dedim.Bu sırada Kara Akademisi emer astsubayı beni
arayarak “ biz mesaideyiz sen ne yapıyorsun diye sordu Bende kendisine “Komutan düğünde bir haber yok,
bende evde beklemedeyim” dedim. Saat:23.50 sıralarında Komutan Recep YÜKSEL beni aradı ”kimseye
telefonla ulaşamıyorum, Albay Murat DİVRİL’i ara beni aramasını söyle“ dedi. Bende bunun üzerine Murat
DİVRİL albayı arayarak komutanımız sizden telefon bekliyor dedim ve telefonu kapattık hemen komutanı
671
arayarak konuyu ilettiğimi söyledim. Yaklaşık 10-15 dk sonra Komutan Recep YÜKSEL beni tekrar telefondan
aradı bana “öğrencilerden birini ara” dedi. Bende “kimi arayayım“ dedim. O da bana “Akademi Öğrencisi
Uğur ERDEMİR’i ara herkes akademiye gitsin dışarıda kimse dolaşmasın“ emrini verdi. Bende bunun üzerine
Uğur ERDEMİR’i aradım önce telefonu cevap vermedi sonra o beni aradı bende komutanın emrini kendisine
ilettim. Komutan Recep YÜKSEL herkes akademiye geçsin dışarıda kimse dolaşmasın talimatı verdiği için
bende şoför er Serhat EFE’yi saat:00.15 sıralarında aradım beni almasını söyledim. ….Koridorlarda Albay
Levent ÖZÜARAP’ın sesini duydum, dışarı doğru yöneldim ışıkları sönüktü ve ortam karanlıktı kendisinin
yanına gittim Albay Levent ÖZÜARAP a “komutan Recep YÜKSEL size ulaşamıyormuş” dedim. Oda bana “
komutanını nerede ve ne duruda olduğunu bilmiyoruz, buraya gelirse vereceği emirleri dinleriz” dedi. Bende
tekrar kurul odasına geçtim geçmeden öncede Albay Levent ÖZÜARAP a “komutan beni tekrar ararsa ne
yapacağım diye sorduğumda” bana “sen telefonunu kapat komutan bize telefon ile ulaşır“ şeklinde bir ifade
kullandı bende bunun üzerine telefonumu kapattım, kurul odasında saat:06.30 a kadar bekledim saat:06.30
sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP ın evlere gidebilirsiniz demesi üzerine evime gittim evde telefonu
açtığımda Komutan Recep YÜKSEL in beni aramış olduğunu gördüm geri dönüş yaptım “gece telefonlar
kapatılmıştı şimdi eve geldim” dedim. O da bana “tamam” diyerek telefonu kapattık. Saat:14.30 sıralarında
mesai olduğunu söylemişlerdi mesaiye gidince normal bir yoklama ve içtima alındı komutan ile odasında
görüştük komutan bana “gece neler oldu diye sordu” bende yukarıda belirttiğim olayları komutana aktardım
komutan kadro personelleri bir salonda topladı kısa bir konuşma yaptı konuşmasında “ anayasaya bağlı
olduğumuzu, anayasanın dışında herhangi bir düşüncemizin olmadığı, bu yaşananlardan dolayı da çok üzgün
olduğunu” söyledi daha sonra öğrencileri sınıflarda toplayarak konuşma yaptı anca bu konuşmalarında ben
sınıf içerisine girmedim konuşma bitince makama geri döndük...” şeklinde beyanda bulunduğu,

7-Şüpheli Erkan ABUNAZ’ın alınan ifadesinde;

“…Daha sonra 16.07.2016 günü hatırladığım kadarı ile saat:12.00-13.00 sıralarında beni aradılar
o an kimin aradığını hatırlamadığım birisi beni aradı Akademiye çağırdı bende saat:14.00 sıralarında
akademiye gittim. Orada Hava Harp Akademisi Komutanı Tüm General Recep YÜKSEL,Kur. Albay Levent
ÖZÜARAP, Albay Tamer ÖZARSLAN, sivil memurlar, subaylar, ast subaylar başka bir sınıfta, Hava Harp
akademileri öğrencilerinden 1. ve 2. Sınıflar ayrı ayrı sınıflarda bulunuyorlardı,Hava Harp Akademisi
Komutanı Tüm General Recep YÜKSEL kadro personeline hitaben “ hiç kimsenin Türkiye Cumhuriyetini yıkıcı
eylem içerisinde bulunmaya hakkı yoktur, hiç kimse kanundan üstün değildir, dün gece bende düğündeydim
benim başıma da bazı olaylar geldi neyse dedi anlatmadı, hiç kimse dışarı çıkmayacak lojmandan
ayrılmayacak, benim emrimle ayrılacaksınız, akşama kadar buradasınız” dedi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

8-Şüpheli Halil İbrahim TOKUŞ’un alınan ifadesinde;

“…saat:23.05 sıralarında 2. Sınıf Öğrenci Subayı Yüzbaşı Yusuf GÜLSER beni bana ait olan
numaramdan aradı bana “çağırma planı uygulanıyor, yarım saat içinde akademi de kamuflajı ol”dedi. Bende
askeri kamuflajı giyerek akademiye aracımla gittiğim sırada 1. Sınıf Öğ. Subayı Üstğ Sedat ÖNDER i yolda
görünce onu da alarak akademiye gittim.Hava Plt. Tüm General Recep YÜKSEL hariç bütün Hava Harp
akademisinin okul kadrosunun orada olduklarını gördüm.Hatırladığım kadarı ile 2. Sınıf öğrencileri olan Sefa
ŞAHAN, Mustafa Kemal ŞİMŞİR ve Emre KAVUNCU nun orada olmadıklarını hatırlıyorum, başka
öğrencilerinde orada olup olmadıklarını bilmiyorum benim gözüme çarpan arkada olmadıklarını hatırladığım
kişiler bunlardır. Öğr. Başkanı Kur. Albay Levent ÖZÜARAP 1. ve 2. Sınıfları fuaye de topladı 2. Sınıfın
yoklamalarını 2. Sınıfların Kıdemlisi Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN aldı, 1 . Sınıfların yoklamasını 1. Sınıfların
kıdemlisi Yüzbaşı Hacı ŞALK aldı yoklama bittikten sonra Öğr. Başkanı Kur. Albay Levent ÖZÜARAP
öğrencilere hitaben hatırladığım kadarı ile “ Türkiye’nin yönetimine el koyulduna yönelik mesaj geldiğini, şu
anda tam olarak ne olduğunu bilmediklerini, anlamaya çalıştıklarını, Recep YÜKSEL generale şu anda
telefonla ulaşamadıklarını, şu anda akademide beklemedeyiz” dedi… Saat:15.00 sıralarında Hava Harp
Akademisi Komutanı Hv. Plt. Tüm General Recep YÜKSEL bize hitaben “ dün akşam birilerinin darbe
yaptığını, düğün gecesi rehin allındığını, Türk Silahlı Küvetlerinin bunu atlatacağını, gerçekler anlaşılana
kadar biraz zaman geçeceğini, suçlular cezasız kalmayacak cezasını bulacaklar “ dedi.Hatırladığım kadarı ile
16.07.2016 günü savcı olduğunu düşündüğümüz birileri geldi Hv. Plt. Tüm General Recep YÜKSEL elindeki
672
kağıttan bazı isimler okudu hatırladığım kadarı ile bu 14 kişi akademiden çıkartılarak götürüldüler.” şeklinde
beyanda bulunduğu,

9-Tanık Albay Mehmet ÖRKEN’in alınan ifadesinde;

“…Harp akademileri komutanı Korgeneral Tahir BEKİROĞLU 16.07.2016 günü 1 nolu nizamiye
bölgesinden saat; 08:30 sıralarında kışlaya giriş yapmış beraberindeki 4 subay gözetim altına alınarak aynı
gün Beşiktaş Emniyet Müdürlüğü görevlilerine teslim edilmiştir. Güvenlik subayı Piyade Albay Mehmet
GÖKEŞ’in tespit ettiği görüntülerden teşhis yapılmak üzere kamera görüntüleri izleme odasına bir heyet
kurulmuştur. Görüntülerden daha çok personelin Hava Harp akademisi personeli olduğu tespit edilmiş bunun
üzerine Tümgeneral Recep YÜKSEL izleme odasına çağrılarak personel teşhisleri yapılmıştır. Tespitleri
yapılan personel 17.07.2016 günü Beşiktaş Emniyet Müdürlüğü görevlilerine teslim edilmiştir. Benim bu konu
hakkında bildiklerim bunlardan ibarettir …” şeklinde beyanda bulunduğu,

10-Şüpheli Sinan ALTUNTAŞ’ın alınan ifadesinde;

“…Ben de saat 01.30 sıralarında Fenerbahçe Ordu evine gittim. Orduevi çalışanları tarafından
aracımı dışarı bırakmam söylendi. Ben de aracımı orduevinin hemen önüne bırakarak ordu evine giriş yaptım.
Odaların dolu olmasından dolayı bana dolu olan bir odada başka birinin yanına verdiler. Sabah saatlerine
kadar haberleri takip ettim. Saatini tam olarak hatırlayamadığım zamanda bir uçağın alçak uçuş yapmasından
sonra resepsiyon katına indim. Orada Hava Harp Akademisi komutanı olan Tümgeneral Recep YÜKSEL’i
gördüm. Kendisi beni yanın çağırarak burada ne yaptığımı sordu. Ben de düğünden geldiğimi gece Akademiye
ulaşamayınca Orduevine geldiğimi söyledim. Tümgeneral bana kıdemlimiz olan yüzbaşı HACI ŞALK’a
ulaşarak gelecek hafta gerçekleşecek olan geri hizmet uçuş eğitiminin iptal edileceğini söylememi istedi. Ben
de Yüzbaşı Hacı ŞALK’a ya mesaj atarak ya da arayarak bilgi verdim. 16 Temmuz 2016 günü saat 14.00
sıralarında akademide yoklama olacağını öğrenmemden dolayı sabah saatlerinde resepsiyonu arayıp çıkış
yapmak istediğimi söylediğimde Orduevi müdürü tarafından çıkışların olmadığı bana söylendi. Ancak saat
13.00 itibariyle çıkışların serbest olduğunu öğrenmemden sonra orduevinden ayrılarak arabam ile birlikte
akademiye geçtim. Lojmana geçtim. Saat 15.00 sıralarında sınıfıma geçerek yoklamalara dâhil oldum. Aynı
gün Akademi komutanımız Recep YÜKSEL beni makamına çağırdı. Ben de yanına gittim. Bana “15 Temmuz
gecesi orduevinde ne yaptığımı, bu konular ve akademi hakkında bilgimin olup olmadığını sordu. Ben de
kendisine o gece düğünde olduğumu, akademiye gelemeyince orduevine geçtiğimi söyledim. Ve makamından
ayrıldım. Akademiye geldiğim 16.07.2016 tarih ile gözaltına alındığım…” şeklinde beyanda bulunduğu
anlaşılmıştır.

Dosya kapsamındaki şüpheliyle ilgili deliller, şüphelinin komutanı olduğu Hava Harp Akademisinin
öğretim üyeleri ve öğrenci subaylarının tamamına yakınının Darbe girişimi faaliyetlerine aktif olarak
katılmaları, Darbe girişiminden bir gün önce giriş-çıkışları kontrollü olan ve yetkili dışında girişe yasak olan
Hava Harp Akademisi Ölçme ve Değerlendime Şube Müdürlüğünde darbe koordinasyon toplantısı
düzenlenmesi ve aynı yerin Darbe girişimi günü koordinasyon- görevlendirme merkezi olarak kullanılması
olgularıyla birlikte bir arada nazara alındığında;

Şüphelinin darbeci askeri kanata tarafından hazırlanan atama listesine göre mevcut görevinden
yükseltilerek normal şartlarda Orgeneral rütbesiyle görev yapılan bir göreve atandığı, düğün merasimine baskın
düzenleyen MAK ekibi tarafından Kuvvet emrine alınan generaller gibi Akıncılar Hava Üssüne götürülmeyip
görev yerine dönmesi amacıyla olduğu açıkça anlaşılan şekilde serbest bırakıldığı, bu durumun darbecilerle
fikir ve eylem birliği içerisinde olduğunu, sınav belge ve dijital dokümanların kaybının ise terör örgütüyle
iltisakını gösterdiği, kendisine bağlı personelin büyük çoğunluğunun açıkça Darbe girişimine iştirak etmesine
ve durumu bilmesine rağmen bu durumu önlemek için girişim esnasında herhangi bir etkili tedbir almadığı,
Darbe girişimi başladığında düğün merasiminde bulunmasının nedeninin faaliyetin planlanan saatten önce
Genelkurmay Başkanlığını ele geçiren darbecilerin talimatıyla erken saatte (saat:21.00 sıraları) başlaması
olduğu, Darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra alınan karşı tedbirlerin suçların unsurları
itibariyle oluşumuna etki etmeyeceği, anlatılan şekilde kalkışma suçlarını işlediğine dair kuvvetli şüphenin
673
mevcut olduğu anlaşılmıştır.

9.68. Şüpheli Selim Mert

Konumu:
Olay tarihinde Kara Harp Akademisi Komutanı –Tümgeneral

Durumu;
Soruşturma kapsamında 19.07.2016 günü gözaltına alındığı, ikamet aramasında suç unsuruna
rastlanılmamış, makam odasında yapılan aramada; 18.07.2016 tarihli Milliyet gazetesinin internet sayfasından
alınan “Darbecilerin Whatsappp konuşmaları” başlıklı haberin yer aldığı, bazı şahıs ve yazıların kırmızı kalem
ile işaretlendiği 7 sayfa doküman, 16.07.2016 tarihli “KHA Öğrenci personel yoklaması” ibareli 16 sayfa
bilgisayar çıktısı ve el yazısı doküman, 16.07.2016-17.07.2016 tarihli “KHA Öğrenci personel yoklaması”
ibareli 24 sayfa bilgisayar çıktısı ve el yazısı doküman, 18.07.2016 tarihli “KHA Öğrenci personel yoklaması”
ibareli 29 sayfa bilgisayar çıktısı ve el yazısı doküman, 19.07.2016 tarihli “KHA Öğrenci personel yoklaması”
ibareli 48 sayfa bilgisayar çıktısı ve el yazısı doküman elde edilmiş, üst aramasında; Nokia C201 model cep
telefonu ve takılı simkart, Samsung cep telefonu ve takılı turkcell simkart, VZOR marka tabanca, şarjör ve 7
fişek’e el konulmuş, şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 19/07/2016 ila 23/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sıkıyönetim direktifi ekindeki sözde atama listesinde
isminin tespiti:

Sözde atama listesine göre Tümgeneral rütbesiyle görev yaptığı mevcut görevinin devamına karar
verilmiştir. Bu şekilde mevcut görevi korunarakterör örgütü içerisinde önemli bir konumda faaliyet
gösterdiğinden kendisiyle ilgili bu şekilde görevlendirmenin yapıldığı değerlendirilmektedir.

Darbe girişiminde şüpheli Selim MERT’in komutanı olduğu Kara Harp Akademisi personel ve
öğrenci subaylarının tamamına yakınının sahada aktif olarak yer aldığı, Kara Harp Akademisi öğretim üyesi
Alb. Ahmet Zeki GEREHAN, Yb. Murat YANIK, Bnb. Erol ÖZLEBLEBİCİ, Bnb. Murat ÇELİK, Bnb.
Mehmet TÜRK’ün “Yurtta Sulh Biziz” adlı whasapp grubundan Darbe girişimini yöneten yazışmalar yaptıkları,
darbe koordinasyon ekibinde yer aldıkları, Darbe girişimi öncesi Kara Harp Akademisinde toplantılar
düzenledikleri, gündüzünde öğrenci subayları ve öğretim üyelerini zırhlı birliklere görevlendirdikleri, birliklerin
başına giderek Darbe girişiminde yaşanan çatışmalarda talimat veren, silah kullanan askerler oldukları, bir
kısmının öldüğü, bir kısmı yaralı olarak ele geçirildiği, bir kısmının ise halen firar olduğu tespit edilmiştir.

Şüphelinin lehine/ aleyhine tespit ve ifadeler:

1-Harp Akademisi Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetinin düzenlediği raporda şüpheli hakkındaki
rapora göre "Nizamiye Nöbetçi Astsubayı Topçu Bçvş. Ferhat KIZILATEŞ'in İfadesi ve (3 No.lu Nizamiye
Kayıt 020) Nizamiye Kamera Kayıtlarına Göre 3 No.lu Nizamiyede Yaşanan Olaya ilişkin;
(1) 16 Temmuz 2016 saat 01.21'de Migros otopark bariyerine gelen sağ arka tekeri patlak olduğu
değerlendirilen HONDA CR-V model 34 FD 6504 plakalı araç, bariyeri açarak içeri girmiş, bariyeri açan 3 (üç)
kişi yürüyerek 3 No.lu Nizamiyeye gelmiş, Nöbetçi Astsubayın giren aracı görerek ikaz etmesi üzerine, araç
Migros'un arkasına çekilmiş, saat 01.29'da aşağıda kimlikleri belirtilen 5 kişi nizamiyeden giriş yaparak kilitli
kapının açılması talebinde bulunduğu, Hv.İkm.Kur.Alb. Tamer ÖZARSLAN (Eğt. kıyafetli), Hv.PIt.Kur.Bnb.
Ali ERTÜRK (Kh. kıyafeti), Hv.Kont.Yzb. Yusuf GÜLSER (Eğt. kıyafetli), Hv.İsth.Yzb. Turgay CÜCÜK (Eğt.
kıyafetli), Hv.PIt.Yzb. Eray AKIN (Uçuş tulumlu).
(2) Nizamiye Nöb.Asb. tarafından "kendilerine nizamiyeden personel girişlerinin saat 24.00'ten
sonra yapılmadığı ve 2 No.lu Nizamiyeden girmeleri gerektiği" söylenmiş, bunun üzerine Hv.İkm.Kur.Alb.
Tamer ÖZARSLAN tarafından Nöb.A.'ne bilgi verilmesi istenmiş, Nizamiye Nöb.Asb. tarafından Nöb.A.'ne
674
bilgi vermek için bekleyenlerden kimliklerinin istenmesi üzerine kimlikler verilmemiş, Nöb.Asb. tarafından
Hv.PIt.Kur.Bnb. Ali ERTÜRK'ün kimliği elinden alınarak öğrenilmiş,
(3) Daha sonra Nöb.Asb. tarafından Nöb.A. ve Nöb.A.Yrd. aranmış ama ulaşılamamış, bu esnada
nizamiyeye Ecz.Atğm. Nizamettin Emre KARAKOÇ (olayla ilgisi olmadığı değerlendirildiğinden ifadesinin
alınmasına gerek duyulmamıştır) gelmiş, içeri girmek için diğer personelin yanında beklemeye başlamıştır.
(4) Bu esnada Nöb.A. nizamiyeyi arayarak kapıda bekleyenlere nizamiye kapısının derhal açılması
emri verilmiştir. Bunun üzerine Nöb. Astb. HAK K. Vekili Tümg. Selim MERT'in Emir Astsubayını aramış ve
HAK K. Vekili Tümg. Selim MERT'in emri ile personel içeri alınmamıştır.
Nizamiyeden içeri giremeyen bahse konu personel saat 01.41 sularında Migros'un arkasından
atlayarak içeri girmişlerdir." şeklinde hususların bildirildiği tespit edilmiştir.

2-C. Başsavcılığımızın 2016/88650 sayılı Darbe girişiminin İl Jandarma Komutanlığı ayağına


yönelik yürütülen, olay gecesi Harp Akademilerinden İl Jandarmaya, oradan Sabiha Gökçen Havalimanının
işgaline giden şüpheli Levent ÖZLÜ’nün 24.01.2016 günü kollukça alınan ifadesinde;

“…Ben Kara Harp Akademisinde sosyal faaliyetler komite başkanlığı yapmaktaydım.


Mezuniyetimize çok kısa bir süre kalmasından dolayı Ramazan Bayramından sonra İstanbul’daki balo faaliyeti
yapılabilecek Rıtz Charlton, Hilton, Conrad, İstanbul’daki bütün ordu evleri Hidiv Kasrı dâhil 8-10 Yerle bizzat
balo faaliyeti için görüşmelerim oldu. Çarşamba günü 13 Temmuz da Öğretim Başkanı Alb. Ertpan
İNALTEKİN’e almış olduğum davetiyeler, general zarfları, faaliyet taslaklarını, öğrenci görüşlerini arz ettim.
Selim MERT Tümgeneral’e arzlarımı yaptım. Kendisi öncelikle yemek faaliyetlerinin 21 Temmuzda olmasını
uygun olduğunu belirtti. 21 Temmuz için Kalender ordu evinde ayarlamalarımı başladım. Emir astsubayı beni
arayarak 21 Temmuz da Kıbrıs Resepsiyonu olduğunu yapılacak olan faaliyetin başka bir tarih e erteleyelim
dedi. Bende faaliyeti 23 Temmuza ayarlayarak Davetiyelerin basımını yaptım. Davetiyeleri Çarşamba günü
öğretim başkanına arz ettim. Öğretim Başkanı davetiyelerde hata gördü ve tekrar değişiklik yaptırarak
davetiyeleri bastırdı ve 1 gün sonrasında Perşembe günü saat:16.00 sıralarında Selim MERT paşanın emir
astsubayı İngilizce sınavımın olduğu yere gelerek kapıya benim Komutanı görmem gerektiği şeklinde not
bırakmıştı. Sınav Sonrasında Selim paşanın yanına gittim. Faaliyetin Kalender ordu evi havuz başında
yapılması durumunda çocukların havuza düşebileceğini söyledi. Çocuksuz bir davet olduğunu söyledim. Açık
hava da yağmur vb. durumlar da sıkıntı olabileceğini söyledi. Ben hava durumunu takip ettiğimi ve yağmur
beklenmediğini söyledim. En son Türkiye de her gün şehit haberi geliyor yanlış anlaşılır, bu yüzden Boğaz Tepe
tesislerinde faaliyeti yapalım dedi. Ben davetiyelerin basıldığını o gün BOĞAZTEPE’nin uygun olup
olmadığını araştırmam gerektiğini söyledim. Ordu evi ile telefon görüşmemi yaptım Boğaztepe ile ilgili bir
sıkıntının olmadığını söylediler. Komutana arz a çıktım Selim MERT bana “Korgeneral Tahir BEKİROĞLU ve
diğer altı generalin davetiyelerinin Pazartesi yani 18 Temmuzda vermemi, diğer akademilerin bu faaliyet için
özellikle Tahir BEKİROĞLU’ nu çağırıp çağırmadıklarını öğrenmemi istedi.16 Temmuz'da Hava akademisinin
faaliyetine çağırılmadığını fakat Denizciler olmadığı için bana Deniz Kuvvetlerini takip et dedi. Selim MERT
paşanın generallere özellikle Tahir BEKİROĞLU’na arzı bilerek geciktirildiğini düşünüyorum. Bana en son
Pazartesi yani 18 Temmuz günü yanıma yeniden gel davetiyeleri verip vermeyeceğini sana söylerim dedi. 15
Temmuz günü bu yaşadıklarımı saat:18.00 da öğretim başkanı Ertan İNALTEKİN’e arz etmek için yanına
gittim. Kendisine Selim MERT paşanın bana söylediği şeyleri söyledim de bana tamam takip et dedi. Darbe ile
ilgili en ufak bir şey bilsem bu faaliyetlerle uğraşmam….” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Selim MERT’in olay tarihinde emir Astsubayı olan Uğur VATAN’ın kollukça alınan
ifdesinde;

“…Saat:18.00 sıralarında Selim MERT komutan Akademiden ayrıldı. Bende saat:18.15 sıralarında
istirahat etmek için eve gittim. Evde otururken saat:22.50 sıralarında Aynı Akademide görev yaptığım sivil
memur Fevzi isimli şahsın beni arayarak “ne oluyor televizyonu izledin mi?” dedi. Benim olup bitenden
haberim yok deyip televizyonu açtım ve Boğaz Köprüsünde Tankların ve Askerlerin olduğunu gördüm. Fakat
olup bitene bir anlam veremedim. Saat:23:00 sıralarında Tümgeneral Selim MERT beni aradı ve “Gelin beni
alın” dedi.Hemen üzerimi değiştirip Askerlik görevini yapan şoför Piyade Er Mümin ALTIN’ı arayarak gidip
Selim MERT komutanı alacağımızı söyledim.Saat:23:15 sıralarında Tümgeneral Selim MERT’ı Nahitşenoğul
675
Apart otelinden alıp Karargah binasında bulunan Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER’ın
yanına götürdük. Karargah binasına giderken Öğretim Başkanı Kurmay Albay Ertan İNALTEKİN’ı arayarak
“ona hemen mesaiye gelmesini ”söyledi.Bu sırada Benim Yerime yeni gelen Emir Astsubayı Sağlık Bçvş.Veli
DURMUŞ’u arayıp makamı açmasını söyledim.Saat:23:20 sıralarında biz Karargah binasına geçtik.
Tümgeneral Selim MERT’ın tek başına girdiği Nevzat TAŞDELER’ın odasında önceden orada olan Albay
Mehmet ÖRKEN ve hatırlamadığım bir iki kişi daha vardı, sonradan öğretim başkanı Ertan İNALTEKİN de
geldi fakat Nevzat TAŞDELER’ın odasına girmedi. Bu arada Selim MERT komutan yaklaşık 30 dk. içeride
bulundu. Biz emir astsubayı odasında beklediğimiz için konuşulanları duymadık. Sonra Selim MERT komutan
kendi makam odasına geldi. Ben makamdan Deniz Harp Akademisi Emir astsubayı Deniz Bçvş. İbrahim
BAŞARAN’ı aradım oda bana “Darbeye kalkışanların Kendi komutanı Tayyar ERTEM’ı 2 defa evine 1 defa
makamına gelerek esir almaya çalıştıklarını ”söyledi. Bu arada“Kendilerini emniyetli bir yere aldıklarını
”söyledi. Bende Kendi komutanım olan Selim MERT’e söyledim. Selim MERT komutan Kurmay Başkanını
arayarak “Tayyar Paşanın emniyetli bir yerde durmasını ve Darbe girişiminde bulunanların hemen
yakalanmasını ”emretti. Selim MERT komutan bize silahlarınız yanınızda mı? diye sordu, Benim silahım
yanımda, fakat Sağlık Bçvş.Veli DURMUŞ silahının yanında olmamasından dolayı kendisine doldur boşalt
istasyonundan MP5 marka silah alıp geldi. Sonra Selim MERT komutan Makam giriş kapısını darbecilerin
gelebileceği ihtimaline karşı kapıyı kilitletti. Saat:00.30 sıralarında öğretim Başkanı Ertan İNALTEKİN e emir
vererek “Personele ulaşmasını ve personelden kimin nerede olduğunu teyit etmesini istediğini”söyledi.
Akabinde bana “Harp Akademileri komutanı olan Korg.Tahir BEKİROĞLU’nun nerede olduğunu” sordu.
Bende Tahir BEKİROĞLU’nun emir astsubayı ve koruma astsubayını cepten aradım fakat cevap alamadım.30
Dk.sonra Korg.Tahir BEKİROĞLU’nun emir Asb.Piyade Bçvş Eyüp KARAHAN telefonla dönüş yaptı ve bana
“Binbaşı Fatih IRMAK’ın kendisine ve koruma Astsubayı olan Okan ŞENTÜRK’e Genel Kurmay
Başkanlığından emir geldiğini Korg.Tahir BEKİROĞLU’nu Hadımköy cezaevine götüreceklerini söylediğini,
Emir astsubayı ve koruma astsubayı Fatih IRMAK’a itiraz ederek yazılı emir görmek istediklerini ,Fatih
IRMAK da bunun üzerine bunları telefonda bir albay ile görüştürdüklerini ,Telefondaki Albay bunlara emir
olduğunu Tahir BEKİROĞLU’nu Hadımköy cezaevine götürmeleri gerektiğini yoksa suçlu olacaklarını
söylemesi üzerine, Emir astsubayı ve koruma astsubayının kararı komutana(Tahir
BEKİROĞLU’na)bıraktıklarını, Bunun üzerineEmir Subayı Fatih IRMAK konuyu Korg. Tahir BEKİROĞLU’na
anlattığını Komutanın ve kendilerinin Hadımköy cezaevine doğru yola çıktıklarını” söyledi. Bende kendilerine
genel Kurmayın böyle bir emirinin olmayacağını çünkü televizyonda genelkurmay başkanının rehin alındığının
söyledim. Daha sonra bana Eyüp KARAHAN’nın hainlerden olan Emir subayı Fatih IRMAK’ın Hadımköy
cezaevinde bir ara telefonla görüşme yapmak için dışarı çıktığını sırada, Kendisinin Korg. Tahir
BEKİROĞLU’na Yazılı emri görüp görmediğini bu işin içinde başka iş olduğunu söylediğini, Tahir
BEKİROĞLU’da beni emir subayı bırakmaz, ben gelemem siz gidin dediğini, Emir astsubayı ve koruma
astsubayı da bunun üzerine kimseye görünmeden araba ile akademiye doğru yola çıktıklarını söyledi. Akabinde
Selim MERT komutan arada sırada Kurmay Başkanı ile telefonda görüşmeler yapıyordu. “Bu Darbe
girişiminde bulunanların derhal yakalanmasını bu hainlere karşı gerekirse silah kullanılmasını” emretti.
Saat:04.30 sıralarında Darbe girişiminde bulunan Akademideki bazı personelin yakalandığı haberi geldi.
Bunların içinde Deniz akademi komutanı Tuğamiral Tayyar ERTEM’ı rehin almaya gelenlerinde yakalandığı
söylendi. Selim MERT komutan da “Yakalanan hainlerin bir yere kapatılıp gözetim altına alınmasını” emretti.
Bunun üzerine odadan çıkıp Kurmay Başkanı, Alptekin Albay ile birlikte Tuğamiral Tayyar ERTEM’ın
bulunduğu odaya gittik.Hainlerin yakalandığını ve hiçbir sıkıntının kalmadığını kendisine söyledik.Akabinde
Tayyar ERTEM.Kurmay Başkanı Nevzat TAŞDELER,Tümgeneril Selim MERT, Alptekin Albay odadan çıkıp
Kurmay Başkanının odasına gittiler. Bizde emir astsubayı odasında bekledik. Saat:05.00 sıralarında
P.Bçvş.Eyüp KARAHAN ve Üçvş. Okan ŞENTÜRK Akademiye geldiler. kurmay Başkanına durumu anlattılar.
Kurmay Başkanı Nevzat TAŞDELER bir şekilde Korg.Tahir BEKİROĞLU’na telefonda ulaştı ve Tahir
BEKİROĞLU sabah saat:08:00 sıralarında Akademiye geldi. Sabah 08:10 sıralarında Selim MERT, Tayyar
ERTEM,Nevzat TAŞDELER komutanlar toplantıya girdiler.Saat:09.00 sıralarında toplantıdan çıktılar. Selim
MERT komutan evine gidip tıraş olup geri gelerek makama geçti.16/07/2016 günü akşam saat:19.00 sıralarına
kadar yoklama ile ilgili faaliyetlerle geçti…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Olay gecesi Harp Akademileri 3 No’lu nizamiye nöbetçisi olan Ast. Ferhat KIZILATEŞ’in
kollukça alınan ifadesinde;
676
“…21.30 sıralarından nizamiyede bulunun TV’den köprülerin kapatıldığı haberini gördüm. Bu
haberlerden sonra hatırlayamadığım bir zamanda Oktay Çetin üç nolu nizamiyeye gelerek “neler olduğunu
bizde bilmiyoruz olağan dışı bir şeyler oluyor dikkatli olun” diyerek ayrıldı. 24.00’da her gece olduğu gibi üç
nolu nizamiyeden giriş çıkışlara kapatılıyor o yüzden bizde saat 24.00’da kapıları kapattık. Saat 01.20
civarında siyah renkli honda model 34 FD 6504 plakalı araç sağ arka tekerleği parçalanmış vaziyette nizamiye
bölgesine Migros’un önüne giriş yaptı. Araçla birlikte biri şoför olmak üzere eğitim kıyafetli dört kişi geldi
sadece şoför aracın içinde diğerleri dışındaydı. Migros’un önünde aracı bir müddet kontrol ettikten sonra aracı
Migros’un arkasına park ederek yaya bir şekilde nizamiyede bulunan turnikelere geldiler içlerinden biri Hava
ikmal kurmay albay Tamer Özarslan kartını okuttu diğerleri kartını okutmadan buradan girişin yasak olduğu
iki nolu nizamiyeden giriş yapmaları gerektiğini söyledim. Ancak uyarılarımı dikkate almayarak ısrar edince
kimliklerini kontrol etmek istedim. Turnikenin önünde bekleyen Hava Pilot Kurmay Binbaşı Ali Ertürk’ün kartı
elindeydi ve alarak ismini kontrol ettim diğer iki kişinin de kartlarını kontrol etmek istediğimde. “ne
yapacaksın kartı görevden geliyoruz” dediler. Bende bu şekilde alamayacağını nöbetçi amire haber vermem
gerektiğini söyledim ve askeri hattan aradığımda telefonu açmadığından kamera odasını aradım ve telefonu
açan Çağdaş Doğan telefonu açtı ve bana nöbetçi amir ve yardımcısının orada olmadığını söyledi. Daha sonra
aklıma Oktay Çetin geldi ve onu arayarak ulaştım durumu kendisine bildirdiğimde Oktay Çetin’in yanında
Hasan Nevzat Taşdeler’in olduğunu ona soracağını söyledi ve Hasan Nevzat Taşdeler de Selim Mertten izin
alınması gerektiğini söyledi. Bu sırada kapıda bekleyenlerin yanına Nizamettin Emre Karakoç sivil kıyafetli
olarak gelmişti. O sırada askeri hat çaldı ve açtığımda kendisinin nöbetçi amir yardımcısı olduğunu söyleyen
biri sana emrediyorum kapıyı aç dedi. Bende Selim Mert Tümgeneralin emir astsubayı Uğur Vatan’ı aradım ya
da arandım tam hatırlayamıyorum. Uğur Vatan bana Selim Mert’in emri olduğunu kimseyi içeri
alamayacağımı söyledi ve kapıda bekleyenlerin kimliklerini sordu. Bende hepsinin havacı olduğunu, eğitim
kıyafetli olduğunu ve ismini bildiğim Tamer Özarslan, Ali Ertürk olduğunu diğerlerinin ismini bilmediğimi
söyledim ve Selim Mert paşa içeri almamamı ve beklemelerini söyledi. Ve bende bunun üzerine kapıyı
açmayarak beklemelerini söyledim. Bir süre bekledikten sonra Nizamettin Emre Karakoç hariç diğer dört kişi
araçlarının yanına doğru gitti. Bende Nizamettin Emre Karakoç’un yanına giderek ne konuştukları sordum ve
bana galiba duvardan atlayarak geçebileceklerini söyledi. Bende bunun üzerine kamera odasında görevli
Çağdaş Doğan’ı arayarak duvardan atlayarak geçebileceklerini orayı gören kameranın olup olmadığını
sordum. Ve Şu anda atlıyorlar görüyorum dedi ve bunun üzerine telsizle Oktay Çetine ulaşmaya çalışırken
Çağdaş Doğan benden önce şahısların duvardan atlayarak giriş yaptıklarını söyledi. Bende belki telsizden
duymamışlardır diye Uğur Vatanı arayarak şahısların duvardan atlayarak girdiklerini söyledim. Sabah 07.30’a
kadar olumsuz bir durum olmadı. Saat 07.30 sıralarında Migros marketindeki görevliler aracın sahibinin kim
olduğunu markete malzeme götürmek için aracın engel olduğunu ve çekilmesini istediklerinden bende Serkan
Yazıcıoğlu’nu arayarak Aracın çekilmesini istedim. Serkan Yazıcıoğlu’da Hasan Nevzat Taşdeler’e durumu ileti
ve bana aracın fotoğraflarını çekmemi ve kime ait olduğunu öğrenmemi istediler daha sonra tekrar görüşelim
diyerek telefonu kapattı. Bende gece gelen grubun içinde Tamer Özaslan olduğu için onu aradım ve aracın
kime ait olduğunu sordum ama bana bir şey söylemedi ve soran olursa bana ulaşamadığını söyle şeklinde
konuştu ve kapattı. Bende bunun üzerine Ali Ertürk’ü aradım ve Ali Ertürk aracın Eray Akın’a ait olduğunu
söyledi ve numarasını verdi. Bunun üzerine bende Serkan Yazıcıoğlu’nu arayarak aracın sahibinin kim
olduğunu söyledim bana aracın çekilmeyeceğini söyledi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

5-Tanık Ertan İNALTEKİN’in kollukça alınan ifadesinde;

“…İlerleyen saatlerde Kurmay Başkanı ve yanında 10-15 kişilik ekiple birlikte akademi içiresinde
bir grubu aradıklarını söylediler. Ben sabaha kadar yoklama almaya, tüm personelle ulaşmaya çalışmakla
geçti. Sabaha doğru Kurmay Başkanı ve yanındaki 10-15 kişilik ekip tekrar akademiye geldi. Geldiklerinde
yanlarında bu sefer Nöbetçi amiri olduğunu söyledikleri bir binbaşı vardı ve bu binbaşı kontrol altındaydı.
İlerleyen saatlerde Hava akademisinde görevli ismini bilmediğim bir Albay, Selim MERT komutana “Bir
emrinin olup olmadığını” sordu, Selim MERT komutanda bu Albaya “Yoklamalarınızı alın, Personeli
Kontrolaltındabulundurun" dedi. Saat:04.30 sıralarında Selim MERT komutan bize Tüm personelin eve
gitmesini söyledi. Biz de hep beraber Kara Harp Akademisi binasını kapatıp eve gittik. Bu arada Selim MERT
komutanda Harp Akademileri karargâhına gitti…” şeklinde beyanda bulunduğu,
677
6-Tanık Gürkan KARACA’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Karargaha gittiğimizde idari başkanı görmemiz iletildiğinden kendisinin nerede olduğunu


sorduğumda kurmay başkanının odasında oldukları bilgisini aldım ve kurmay başkanının odasına gittim,
gittiğimde kara akademisi komutanı Tümgeneral Selim MERT ve emir astsubayı, akşam cuntacılar tarafından
derdest edilmeye çalışılan Deniz akademileri Komutanı ve Emir astsubayı, Kurmay Başkanı emir Astsubayı
Serkan YAZICIOĞLU masanın üzerinde bulunan laptoptan deniz akademisinin girişindeki elinde silah bulunan
kişilerce deniz akademi komutanı emir astsubayının esir alındığı görüntüsünü ilettiler. Görüntülerdeki
subaylardan iki tanesi bizim akşam grup komutanı ile yakalayıp ardından kara akademisine gönderilen
isimlerini sonradan öğrendiğim Tank Yüzbaşı Serhat ALTIMAKAS ve Yüzbaşı Egemen EKER’di. Bunun üzerine
kara akademi komutanı Tümgeneral Selim MERT emir astsubayı aracılığıyla personelin getirilmesi emrini
verdi. Biz nöbetçi Amirini teslim alıp, gözetim odasına teslime ettikten sonra grup komutanı ve ani müdahale
kuvveti ile birlikte bahse geçen personelin ev adreslerini öğrenip personeli teslim aldık…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

7- Kara Harp Akademilerinde öğrenci subay olan Şüpheli Erdal KOCA'nın alınan
ifadesinde01.06.2016 ile 15.07.2016 tarihleri arasında İstanbul dışına çıktınız mı? Çıktı iseniz nerelere, kiminle
ve ne amaçla gittiniz? şeklinde sorulan soruya karşılık “Harp Akademileri tarafından düzenlenen Kurmay
Kültür Gezisi kapsamında; Adana-Malatya-Erzurum-Kars-Trabzon illerine gittim. Buralara gitme amacım
Kurmay Kültür gezisi idi. Yaklaşık olarak 120 kişi idik. 2. Sınıf Öğrencilerin tamamı, öğretim elamanları vardı.
Bu gezide komutan bizden sorumlu Ahmet Zeki GEREHAN vardı. Ancak Tümgeneral Selim MERT de bizimle
aynı kafilede idi. Bu gezideki amaç, bu illerdeki birlikleri tanımak, orada yaşanan savaşları tanımaktı. Aynı
zamanda bu tarihler arasında bayram ziyareti için memlekete de gitmiştim.” şeklinde beyanda bulunduğu,

8-Müşteki İbrahim BAŞARAN’ın alınan ifadesinde;

“…04:20'de hatırladığım kadarı ile Kara Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral Selim MERT,
Emir Astsubayı P.Kd.Bçvş. Uğur VATAN, Kurmay Başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER, İdari Başkan Albay
Alptekin TARTICI, Lojistik Şube Müdürü Albay Önder KARA, Genel Sekreter Albay İsmail ŞANLI bizim
bulunduğumuz odaya geldiler komutanımıza hitaben bu şahıslar “sıkıntının geçtiğini ikamete vemakama sizi
tutuklamak için gelenlerin yakalandığını, bu gelen şahısların içerisinden Dz.Yzb.Emre ÜNAL'ın kaçtığını, bu
sizi tutuklamaya gelen şahısların tespiti için kamera kayıtlarından araştırmalar yapmamız gerektiğini “
komutanımıza belirttiler, bu konuşmalardan sonrahep beraber Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat
TAŞDELER’in odasına gittik. Oda içerisinde Tümgeneral Selim MERT bana “makamı basmak için gelen
kişilerin kaç kişi olduğunu bu şahısların kimler olduğuna dair soru” yöneltti bende kendisine “bu şahısların
yaklaşık olarak hatırladığım kadarı ile 7-8 kişi olduklarını bu şahıslardan sadece Dz.Yzb.Emre ÜNAL ı
tanıdığımı diğer şahısları tanımadığımı, ancak hepsinin subay personel olduklarını belirterek yaşanan olay
anının kamera önünde yaşandığını ve kamerakaydından ulaşabileceğimizi” söyledim. Bunun üzerine
komutanımız Tuğamiral Tayyar ERTEM, Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER ve Güvenlik
Şube Müdürü Albay Mehmet ÖRKEN ile birlikte kamera kayıtlarını P.Uzm.Çvş.Çağdaş DOĞAN ile birlikte
Deniz Harp Akademisi Komutanlığı kamera odasındaki kayıt odasından getirmemizi emrettiler. Hatta
görüntüleri kaydetmemiz için boş CD veya harici hard disc olmadığı için Komutanımız Tuğamiral Tayyar
ERTEM bana USB flaş bellek verdi ve komutanımıza kamera odasının kilitli olduğunu söyledim kapıyı kırın
emrini verdi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

9-Tanık Albay Mehmet ÖRKEN’in alınan ifadesinde;

“…Saat; 23:15 de sivil kıyafetli olarak direkt Kurmay Başkanının odasına gittim. Durum nedir diye
sordum masanın üzerinde bir mesaj vardı masajın üzerinde konu olarak Sıkı Yönetim direktifi yazıyordu hemen
678
mesajın son sayfasına baktığımda imza bloğunda Tuğgeneral Mehmet PARTİGÖÇ’ün ismi ve mesajın sonunda
Yurtta Sulh Konseyi imzalı İbaresi vardı. Mesajın ilk paragrafını okudum saçma sapan bir şey olduğunu
gördüm. Sıkı Yönetim ilanı PARTİGÖÇ’e mi kalmış bu mesaj uygulanamaz dedim. Konu ile ilgili emriniz nedir
diye Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER’e sorduğumda “Kışlamızın emniyetini alacağız
kışlaya giriş çıkışlara müsaade etmeyeceğiz” dedi. Komutanımız Korgeneral Tahir BEKİROĞLU nerede
haberiniz var mı konu ile ilgili ne emir verdi diye sordum. “Hasdal kışlasında olduğunu duyduğunu kendisine
ulaşamadığını söyledi” Hemen yukarı odama çıktım günlük görev kıyafetimi (Kısa gömlek ve pantolon) giydim
karteks dolabımdaki beylik tabancamı aldım bu arada emrimde çalışan Albay Mehmet GÖKEŞ ve Astsubay
Bçvş Güngör ÖZDEMİR’de çalışma bölgelerine gelmişlerdi. Kıyafetimi giyerken Lojistik şube müdürlüğünde
Albay Mevlüt KARAGÖZ Albay Önder KARA ve arkalarında kim olduklarını hatırlamadığım birkaç askeri
personel Kurmay Başkanının “kendilerine karargahın emniyetini almaları konusunda talimat verdiğini”
söylediler. Bir emrim olup olmadığını sordular bende çevre emniyetini alın karargaha giriş-çıkışlara izin
vermeyin bende geliyorum dedim. Kıyafetlerimi giymeye müteakip silahımı da alarak 1. Kattaki Kurmay
Başkanının yanına tekrar gittim akademi komutanlarından kimler burada diye sordum Tümgeneral Selim
MERT ve Tuğamiral Tayyar ERTEM’in olduğunu ve kendi makamlarının emniyetsiz olabileceğini söyleyerek
onları da makamına çağırdığını söyledi. Telefonla kimseye ulaşamadığını beyan etti. Kışla emniyeti ile ilgili
hususları koordine etmek üzere yanından ayrılarak bina dışına çıktım. Destek kıtaları komutanlığınca gerekli
emniyet tedbirlerinin alındığını sözlü olarak öğrendim. Karargah binası arka girişinden dışarı çıktım. Subay
Astsubaylardan oluşan arkadaşların bina etrafında gerekli tedbirleri aldığını gördüm. Akademiler bölgesindeki
durumu görmek üzere arkadaşların gitme ikazlarına rağmen bölgeye gittim. Üçerli ve ikişerli gruplar halinde
akademili öğrencileri gördüm ve nereye gittiklerini burada ne işiniz var diye sordum onlarda bana
“Akademilerine giderek toplanmaları emredildiğini” söylediler. Derhal evlerine gitmelerini dışarı
çıkmamalarını emrettim. Bu ikazımı 2 gruba da yaptım ancak sonradan öğrendiğime göre Kurmay Başkanı
Nevzat TAŞDELER akademi öğrencilerinin akademide toplanarak yoklamalarının alınması emri verdiğini
duydum. Bu arada ezanlar ve selalar verilmeye başlandı. Çok alçaktan uçaklar uçuyordu…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

10-Tanık Mesut KIZILCA’nın alınan ifadesinde;

“…Daha sonra ilerleyen zamanda Kurmay Başkanı Tümg. Nevzat TAŞDELER idari başkan Kur.Alb.
Alptekin TARTICI ve yanındakiler(kim olduklarını hatırlamıyorum)Kuvvet Harp Akademilerine doğru
gidiyorlardı bende onlarla beraber arkadan yürümeye başladım. Kara Harp Akademisi binasına doğru gittik
kapı kapalıydı yan taraftaki gazinodan seslendiler bir öğrenci subay geldi kapıyı açtı.Hep beraber Kara Harp
Akademisi Komutanı Tümg.Selim MERT’ın odasına gittik Kurmay Başkanı Tümg.Nevzat TAŞDELER belindeki
silahı bıraktı Tümg.Selim MERT’ınmakam odasına girdi biz Emir astsubayı odasında oturduk.Tv.kapalıydı
Emir astsubayına “Tv.’yi aç da seyredelim”dedik o da “Tv.bozuk” dedi.Bize çay ikram etti.Daha sonra idari
Başkan Kurmay Albay Alptekin TARTICI’da Tümg.Selim MERT’ın makam odasına girdi. Orada fazla
durulmadı. Çay içtikten sonra çıkıldı Tümg. Nevzat TAŞDELER, Tümg. Selim MERT önde biz arkada karargah
binası tarafına doğru geldik ve biz binanın önünde beklemeye devam ettik. Binanın önünde beklerken
Öğrencilerden bazılarının inen bir helikoptere binerek gittiklerini, ilerleyen saatlerde bir helikopterin daha
pistte inmeye çalıştığını ama yerde insanları görünce birden havalandıklarını söylediler. Ayrıca tel örgülerden
girmeye çalışanlar olduğunu onların kamera görüntülerinin tespit edilmeye çalışıldığı söylenildi. Bu arada gün
aydınlanmak üzereydi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

11-Şüpheli Selim MERT’in şöförü er Mümin ALTIN’ın alınan ifadesinde;

“….Saat 12.30 sıralarında Selim Mert yaya olarak öğle yemeğine gitti bende yemek yemek için
kendi yemekhanemize gittim yemek yedikten sonra tekrar makama geçtim 13.30 – 14.00 arası Selim Mert
yemekten gelip tekrar makamına geçti bende emir astsubayı Uğur Vatan’ın odasında beklemeye başladım.
18.00sıralarına kadar Selim Mert hiç odasından çıkmadı Saat 18.15 sıralarında makam aracıyla Nahit Şenoğlu
misafirhanesine bıraktıktan sonra makama tekrar geçtim orada Veli Durmuş başçavuşu alarak iki nolu
nizamiyeye bıraktıktan sonra aracı bırakmak için ulaştırma garajına gidip garajı bıraktıktan sonra ulaştırma
bölüğüne istirahat etmeye geçtim. 21.30 sırada haberlerden askeri araçların köprüyü kapattığını duyduk bu
679
arada Uğur Vatan başçavuş cep telefonumdan beni arayarak aracı hazırlayıp ilk önce beni al daha sonra Selim
Merti almaya gideceğimizi söyledi bende aracı alarak önce revirin orada Uğur Vatan’ı aldım daha sonra Uğur
Vatanla birlikte Selim Mert’i almak için Nahit Şenoğul misafirhanesine gittik Selim Mert’i aldıktan sonra Selim
Mertin makamına geçtik. Bu arada Uğur Vatan Emir astsubayı Veli Durmuş’u iki nolu nizamiyeden almamı
söyledi bende iki nolu nizamiyeden Veli Durmuş’u alarak makama götürdüm bu sırada silah sesleri duyduk. Bu
sırada Veli Durmuş arabayı acil hazırlamamı Emniyet nöbetçi subaylığına gidip silah almamız gerektiğini
söyledi birlikte gittik Veli Durmuş orada MP-5 marka silah ve bu silaha ait iki adet şörjör aldı. Tekrar makama
geçtik. Geçtikten sonra Uğur Vatan kapıları kilitlememizi söyledi bizde kapıları kilitledik. Daha sonra emir
astsubayının odasında beklemeye başladık tv den haberleri takip ettik bu arada Selim Mert odasında tek
başınaydı. Saat 01.00 sıralarında Destek kıtaları bölük komutanı Oktay albay, Hasan Nevzat Taşdeler ve ismini
bilmediğim 3-5 tane albay geldi Selim Mert Bu arada kapıya çıkarak gelen komutanları karşıladı ve kapıda
konuşmaya başladılar bu arada tv yayınları gitmişti yayınların tekrar getirilmesi konusunda konuştuklarını
duydum, yayınların tekrar getirilmesi konusunda emir verdiğini duydum. Bu arada hepsinin silahları elindeydi.
Bu arada Selim Mert’in onların silahı varsa bizimde G-3 , MP-5 imiz var dedi. Selim Mert ondan sonra tekrar
makamına geçti. Saat 03.00 – 03.30 sıralarında Selim Mert, Veli Durmuş ve Uğur Vatan birlikte Kurmay
Başkanı Hasan Nevzat Taşdeler’in makamına doğru yaya bir şekilde gittiler bende aracı çalıştırıp araç ile
Kurmay Başkanının makamına geçip beklemeye başladım bu sırada silah sesleri, uçak ve helikopter sesleri
geliyordu. Ben beklerken Uğur Vatan beni cep telefonumdan arayarak öğretim Başkanı Ertan İnal Tekinde
bizim yoklama kağıtlarının olduğunu onu evine gidip almamı söyledi bende ikametine gidip yoklama kağıtlarını
Ertan İnal Tekinden alıp Uğur Vatan’ verdim ve beklemeye başladım....” şeklinde beyanda bulunduğu,

12-Şüpheli H. Nevzat TAŞDELER’in emir asb. Serkan YAZICIOĞLU’nun kollukça alınan


ifadesinde;

“...Saat; 21:50 sıralarında Kurmay Başkanımız beni cep telefonundan arayarak “Hemen makama
gel odayı aç” dedi. Bende sivil kıyafetli şekilde makama gittim ve bana Tümgeneral Selim MERT’i acil
makama çağırmamı emretti. Bu sırada odama giderek bu şerefsiz hareketi televizyondan öğrendim. Saat; 23:00
sıralarında Kurmay Başkanının odasına Tümgeneral Selim MERT, Deniz Akademileri Komutanı ve
SKYÜSİDAK komutanı geldi. Ardından deniz akademisi komutanının emir astsubayı odaya gelerek “neler
oluyor başıma silah dayadılar deniz akademisi komutanını sordular” dedi.” şeklinde beyanda bulunduğu,

13-Tanık Alb. Ufuk BOZKURT’un kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat; 04:00’a kadar kurmay başkanının odasının olduğu bölgede oturup bekledim. Saat; 04:00
sıralarında Kara Harp Akademisi komutanı Tümgeneral Selim MERT ve Kurmay başkanı ile Deniz Harp
Akademisi komutanı Tuğamiral Tayyar ERTEM kurmay başkanının odasına geldiler bu sırada Tümgeneral
Selim MERT personel şube müdürü olmam sıfatıyla “personelci gitsin bu etkisiz hale getirilen kişilerin
ifadelerini alsın” dedi. Ben disiplin kanunu gereğince ifadelerin sıralı amirler tarafından alındığını biliyordum
ama yinede disiplin subayı Hakim Albay Recep Teoman AKÇA’yı 04:22’de cep telefonumdan arayarak bu
durumu söyledim kendiside bana “sıralı amirlerin alması gerekir sen kesinlikle ifade alma” dedi. Bende bu
konuşmayı kurmay başkanının odasına girerek söyledim odada bulunan herkes bunu duydu. Selim MERT
generalin askeri savcıyı çağıralım söylemi üzerine Kurmay Başkanı telefonu kaldırdı ve ben askeri savcıyı
aradığını zannettim ve odadan ayrıldım. Daha sonra Selim MERT general askeri savcı noldu arandı mı diye
sordu bende bana daha önce böyle bir talimat verilmemiş olduğu için askeri savcılığı aramamıştım bunun
üzerine santral vasıtasıyla askeri hattan 3. Kolordu askeri savcılığını aradım telefonu bir er ya da erbaş açarak
nöbetçi Askeri savcının o anda orada olmadığını ancak cep telefonunu verebileceğini söylemesi üzerine
05336049272 nolu cep telefonunu 05:11’de aradım savcı bana “bu Anayasal düzene karşı işlenen bir suçtur
dolayısıyla askeri yargıyı ilgilendiren bir husus değildir sivil mahkemelerin yetki alanındadır anlamına gelen
sözler” söyledi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

14-Tanık Uğur AKBABA’ın alınan ifadesinde;

“…saat:23:30 sıralarında makamı açtık.23:40 sıralarında Tümgeneral Selim MERT makama geldi.
680
Televizyonunu açarak gelişmeleri haberlerden takip etti. Ben çay demleyip Emir astsubayıma ve Tümgeneral
Selim MERT’e çay servisi yaptım. Haberlerde Whatsapp grubunda bulanan komutanların bazılarının bizim
Akademide olduğu gördük ve emir astsubayı Tümgeneral Selim MERT’ı bilgilendirdi. Saat:00:30 sıralarında
Kurmay Başkanı Tümgeneral Nevzat TAŞDELER, güvenlik şube müdürü Albay Mehmet ÖRKEN ve yanında
ismini bilmediğim 3-4 albay ile birlikte Makama geldi, Durum değerlendirilmesi yaptılar, Akademi ve
Askerlerin güvenliği için önlemleri konuştular. Selim MERT komutan Akademi içerisindeki Darbeci subayların
tespit edilip yakalanması için emirler verdi. Ortalama 15-20 dk. sonra makamda bulunan komutanlar
karargaha geri gittiler. Akabinde Akademi içerisinde bulanan darbeciler akademinin Tv. Yayınlarını kestiler ve
kamera odasını ele geçirdiklerini albaylara gelen telefondan duydum. Selim MERT komutan darbecilerden
kamera odasının geri alınmasını ve yayınların açılmasını emretti. Saat:02:20 sıralarında Selim MERT
komutanımız darbeciler tarafından alıkonulan korgeneral Tahir BEKİROĞLU’nun yerini öğrenmek için
karargaha gitti,02:50 sıralarında makama geri geldi. Yayınlar kesik olduğu için emir astsubayı Veli
DURMUŞ’un telefonundan internet aracılığı ile haberleri takip ettik. Bu arada jetler durmadan üzerimizden
geçiyordu. Güvenliğimiz için Makam kapılarını kitledik. Saat:03:30 sıralarında Emir astsubayı Veli DURMUŞ
ile Selim MERT komutan karargaha gittiler…” şeklinde beyanda bulunduğu,

15-Deniz Harp Akademisi Komutanı Müşteki Tuğamiral Tayyar ERTEM’in alınanifadesinde;

“…Oda da Kara Harp Akademisi komutanı Selim Mert sivil elbiseli olarak bulunuyordu. Kurmay
Başkanı ise resmi elbiseliydi. Ben de gelir gelmez karşılarına oturdum. Kurmay başkanımıza neler olduğunu
sorduğumda bana benim Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrine alındığımı söyledi. Kendisine şaşırdığımı ve bu
durumun nereden çıktığını sorduğumda bilmediğini, Harp Akademileri Komutanımızın da Kara Kuvvetleri
Komutanlığı emrine alındığını söyledi. Bu konuşma gerçekleştiği sırada ne kendisi ne de odada bulunan Kara
Harp Akademisi Komutanı bana darbeden ve sıkıyönetim direktifinden bahsetmedi. O saatlerde darbeye
teşebbüs edildiğini bilmediğimden ve silahlı kuvvetlerde bu tür bir atama yöntemi olmadığından şaşkınlığım
devam ediyordu. Kendilerinin durumunu sorduğumda kurmay başkanı ve Kara Harp Akademisi Komutanının
da görevine devam edeceğini bana söylediler. Hava Harp Akademisi ve SKYÜSÜDAK Komutanının durumunu
sorduğumda bilmediklerini söylediler. Daha doğrusu kendileri tayin mesajına bakmaya devam ediyorlardı. Bu
sebeple o an bilmediklerini söylediklerini düşünüyorum. Yine kendilerine neler olduğunu sorduğumda kurmay
başkanı durumun karışık olduğunu, tüm personeli akademiye çağırdığını, tüm kapıları kontrol altına alıp girişi
kontrollü sağladığını ve çıkışları yasakladığını bana söyledi. Bu sırada odada bulunanlarda Selim Mert Harp
Akademileri Komutanının duaımunu kurmay başkana sorduğunda o da komutanın Hadımköy'e gidiyor
olduğunu veya gittiğini söyledi. Tam olarak hatırlamıyorum. Bu anda ülke yönetimine el konulmaya çalışılmış
olabileceğini hissettim ve bir an evvel oradan ayrılmak için oradakilere akademilerimize gitmemiz gerektiğini
söyledim. Bu sırada Selim Mert kendisinin arabası olmadığını söylediğinde kendisine benim arabam olduğunu,
isterse kendisini kalmış olduğu misafirhanesine bırakabileceğini söyledim. Kurmay başkanım bu sırada
herhangi bir tepki göstermedi. Bütün bu gelişmeler yaşanırken Hava Harp Akademisi Komutanı İstanbul
Moda'da Muharip Hava Kuvvetleri Komutanının oğlunun düğünündeydi. Selim Mert ile beraber aracıma
bindikten sonra onu kalmış olduğu misafirhanesine bıraktım ve evime döndüm… Anlattığım olaylar sırasında
yukarıda belirttiğim gibi kurmay başkanın odasındaydım. Kurmay başkanına birşeyler yapmamız gerektiğini,
birliğimizi kontrol etmemiz gerektiğini, aksi takdirde darbecilerle işbirlikçi olarak görülebileceğimizi söyledim.
Kurmay başkanı sadece 180 tane askeri olduğunu, koca yeri kontrol etmenin güçlüklerini aktardı. Bu sırada
içeriye Selim Mert girdi. Ona da aynı şeyleri söyledim. Selim Mert bana darbecilerin hedeflerinin ben
olduğumu, bu nedenle beni güvenli bir yere almaları gerektiğini söyledi. Bunun üzerine karargahın üçüncü
katında protokol şube müdürünün ofisine beni intikal ettirdiler. Bu olay olduğunda 00:20 sıralarıydı. Emir
astsubayımla beraber içeri girdim. Odanın anahtarını aldık. Kendimizi içeride kitledik ve ışıkları söndürdük.
Kurmay başkanı ve Selim Mert üçüncü katın tamamen boşaltılmasını sağladılar. Kamera kayıtlarına göre saat
04:20'ye kadar orada kalmışız. Bu sırada Selim Mert ve yanındaki grup odaya gelerek güvenliğin sağlandığını
söyledi. Bunun üzerine kurmay başkanın odasına geri döndük…. Ben darbecilerin atama kararnamesine göre
konumlarında devam ettirilen veya daha üst bir görev verilen şahıslardan yalnızca kurmay başkanı ile Selim
Mert'i tanırım. Diğer söylemiş olduğunuz şahısları tanımam. Bu nedenle kendilerinin darbe hareketine karşı
tavır alıp almadıkları konusunda bir bilgim yoktur. Selim Mert ve kurmay başkanının ise görebildiğim
kadarıyla beni koruduklarını düşünüyorum. Darbeye karşı durup durmamaları konusunda beni koruyorlardı.
681
Destekler nitelikte ise görünmüyorlardı dedi. Kurmay başkanı beni odasına ilk çağırdığında belirttiğim gibi
yalnızca DKK emrine atandığımı söyledi. Darbenin gerçekleştiğini söylemedi. Atama emirlerini sıkıyönetim
direktifinin ekinde yer aldığını şu anda sizden duyuyorum. O tarihte bilmiyordum.” şeklinde beyanda
bulunduğu,

16-Müşteki Harp Akademileri Komutanı Tüm General Tahir Bekiroğlu'nun C.Başsavcılığımızca


alınan ifadesinde;

"Ben olay tarihinde ve halen Harp Akademilerinde görev yapmaktayım. Olay tarihinde Harp
Akademileri yerleşkesinde bulunan konutumda bulunmakta iken daha medyadan bir kısım silahlı kuvvetler
mensuplarınca darbeye kalkışılması haberleri yayımlanmadan, saat 21.00 sıralarında kapım çalındı, kapıyı
açtığımda karşımda emir subayım P.Bnb. Fatih IRMAK ve koruma astsubaylarım P.Asb.Bçvş. Eyüp KARAHAN
ve Per.Asb.Kd.Üçvş. Okan ŞENTÜRK vardı. Emir subayının kıyafeti kamuflajlı uzun kollu eğitim elbisesi
belinde de tabancası vardı, koruma Asb.larımın kıyafeti ise sivil takım elbiseliydi. Emir subayıma ne olduğunu
sorduğumda kendisi bana sert bir ses tonuyla "Genelkurmay Başkanımız Org. Hulusi AKAR'ın emriyle Yurtta
Sulh Konseyi ülke yönetimine el koymuştur." şeklinde söz söyledi ben de duruma ilişkin bir mesaj olup
olmadığını, emri nereden aldığını sordum. Kendisi de bana Genelkurmay Harekât Merkezinden Uzay Alb.
isimli bir şahıstan emri aldığını söyledi. Adı geçen şahsı daha sonra araştırdığımda kendisinin 5'inci
Zh.Tug.K.Yrd.cısı olarak görev yaptığını, darbeye teşebbüs sürecinde ise İstanbul ilindeki faaliyetleri
yönlendiren şahıslardan biri olduğunu öğrendim. Bu aşamadan sonra, eşimin ve kızımın da hazır bulunduğu
bir ortamda emir subayı emredici bir üslupla kıyafetlerimi giymem gerektiğini, beni Hadımköy'e
götüreceklerini söyledi. Ben de bunun üzerine, Genelkurmay Başkanımızın emri olduğunu zannederek sivil
kıyafetimi giyip kendisi ile beraber gitmeye karar verdim. Evde kıyafetimi giydiğim esnada emir subayı beni
yakından takip etti. Akademi envanterinde bulunan sivil plakalı bir araca bindirilerek yola çıkarıldım.
Genellikle herkesin lojmana girip çıktığı 2'nolu kapıdan araba ile çıkış yaptık, nizamiyede herhangi bir
anormallik yoktu. Her zamanki çıkış yaptığımız şekilde çıkış yaptık. Bu yerden Hadımköy kışlasına intikale
kadar herhangi bir kötü muamele görmedim. Her zamanki askeri disiplin ve tavır içerisindelerdi. Hadımköy
Kışlası önüne vardığımızda, herhangi bir kimse tarafından durdurulmadık, kışla içinde bir süre araç seyir
ettikten sonra durduk. Aşağı indiğimizde askeri cezaevi önüne geldiğimizi anladım. Cezaevi nizamiyesinde erler
haricinde bir astsubayı hatırlıyor gibiyim. Bizi rütbeli asker şahıslardan herhangi bir kişi karşılamadı. Binanın
idari kısmına girdiğimde beni bir koltuk üzerine oturttular. Burada ne yapacağımızı sorduğumda emir subayı
askeri savcı ve cezaevi Müdürünün geleceğini söyledi, saatlerce beklememize rağmen herhangi bir kimse
gelmedi. Sık sık ta ısrarıma rağmen bana oyalayıcı cevaplar verdi. Bir süre sonra Kara Harp Akademisi
öğretim elemanlarından İsth.Kur.Bnb. Erhan SAVUR beraberinde Kara Harp Akademisi birinci sınıf
öğrencilerinden P.Yzb. Kenan KESKİN ve ikinci sınıf öğrencilerinden P.Yzb. Münür SÖZEN geldiler. Kendileri
ile muhatap olmadım. Çünkü tavır ve davranışları askeri davranış ve disipline uygun değildi. Sonradan takviye
olarak gelen bu personelin ilerde göz altına alınacak diğer şahısların işlemlerine nezaret etmek, daha etkili
kontrol sağlamak için geldiğini düşünüyorum. Süreç devam ederken bir ara emir subayı bana az önce
akademi kurmay başkanı olan Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER'in kendisini aradığını, benim
sıkıyönetim direktifinin eki olan sözde atama emri ile K.K.K.lığı emrine atandığımı, 1 'inci Ordu
Komutanlığı ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığına ise Korgeneral Erdal ÖZTÜRK'ün atandığını, durumu
bana iletmesini söylediğini söyledi. Ben de bunun üzerine şaşırdım.
Akıbetimin ne olacağını bilemediğimden emir subayına eşimi aramak istediğimi söyledim. Amacım
eşimin eşyaları toplayarak Ankara'daki evimize gitmelerini söylemekti. Emir subayı eşimi kendi telefonundan
aramama izin verdi. Ancak yalnızca belirttiğim sözleri söylememe izin verdi. Başkaca da bir telefon görüşmem
olmadı. Emir subayının devamlı interneti takip ettiğini hatırlıyorum ancak Whatsappp programını kullanıp
kullanmadığını anlayamadım. Kendisine ara sıra ne olduğunu sorduğumda bana herhangi bir şey olmadığını
her şeyin seyrinde devam ettiğini söyledi. Rehin tutulduğum süre boyunca uyumadım. Dikkat çekici olarak saat
01.00 sıralarında dışarıdan silah sesleri duydum. Ancak silah atışlarının uyarı mı yoksa savunma amaçlı mı
olup olmadığını anlayamadım. Yalnız içeride bir telaş oldu. Cezaevi dışına Ani Müdahale Mangası (AMM)
geldi. Bir ara yanımıza kışla komutanı olduğunu söyleyen bir albay geldi. Kendisi de ne olduğunu anlamaya
çalışıyordu. Ben kendisine de ne olduğunu sorduğumda bir şey bilmediği, durumu anlayamadığını söyledi.
Kendisinin tavırlarını gözlemlediğime göre darbeci kanadı destekler bir hali yoktu. Bana karşı askeri terbiye
682
içerisinde davrandı. Şunu da belirtmek isterim ki saat 00.00'dan önceki bir zamanda cezaevinin muhabere
merkezine mesaj geldi. O mesajı o sırada bulunduğumuz odanın dışında bulunan Erhan Binbaşıya verdiler.
Kendisi dikkatlice o sayfaları inceledi. Tahminime göre 10-15 sayfalık bir mesajdı. Sonradan olaylar bitip
karargâha döndüğümde bunun tutuklanacaklar listesi olduğunu değerlendirdim. Rehin tutulduğum sürede
gözlemlediğim bir diğer husus da koruma astsubaylarımın ara sıra bana telefonlarını yaklaştırarak gelişen
olayları gösterme çabası içerinde oldukları, emir subayının ise bunları uzaklaştırdıkları idi. Saat 07.00
sıralarında lavaboda gördüğüm ancak tanımadığım, kendisini cezaevi müdürlüğünün astsubayı olarak tanıtan
şahsa neler olduğunu sorduğumda bana başarısız bir Darbe girişimi olduğunu söyledi. Bunun üzerine bende
gelişmelerden cesaret alarak orada bulunup beni rehin alan tüm şahıslara "Yürüyün! Birliğe Dönüyoruz!"
dedim. Şahıslar da Darbe girişiminin başarısız olduğunu anladığından tepki gösteremediler ve emrime itaat
ettiler. Ancak şunu belirtmeliyim ki; bu gelişmelerden önce iki koruma astsubayım eşime önceden söylediğim
gibi eşyaları toplamaya yardımcı olmak üzere emir subayından izin alarak ayrıldılar ve bir daha geri
dönmediler. Sonradan eşimden öğrendim kadarıyla durumumdan eşime bilgi vermişler. Ben bu iki astsubayın
gözlemlediğim kadarıyla emir subayının baskısı altında bu işlere girdiklerini düşünüyorum. Normale
döndüğümüzde astsubayları sorguladım. Kendileri bana emir subayının beni rehin alma teklifini önce kabul
etmediklerini, bunun üzerine emir subayının ismini belirttiğim Uzay albayı arayarak onun vasıtası ile
kendilerini tehdit ettiklerini söylediler. Belirttiğim gibi emri vermem üzerine hep beraber geri döndük. Beni
rehin alan şahıslar da kaçmadı benimle beraber birliğe geriş döndüler. Zannediyorum ki hafifletici bir neden
olacağını düşünüyorlardı. Birliğe döner dönmez beni rehin alanları emniyet makamlarına teslim ettim. Yola
çıkmadan önce kurmay başınım arayıp dönüş için yola çıktığımızı söyledim. O da bana yanımdakilere dikkat
etmem gerektiğini söyledi. Benim rehin alınmam olayında sıkıyönetim direktifi ekinde yer alan atama
listesine göre karargâhımdaki aynı veya daha üst veyahut sıkıyönetim için kritik görevlere getirilenlerin
iştiraki olup olmadığı konusunda olumlu veya olumsuz bir fikrim bulunmamaktadır. Çünkü elimde bunu
değerlendirecek bir veri yoktur. Ancak sonradan araştırdığım kadarı ile beni rehin alan emir subayımın
birliğimiz personeli Alb. Ahmet Zeki GEREHAN ve Bnb. Zafer ÖZLEBLEBİCİ ile darbenin gerçekleştiği tarihte
gündüz süresince yüz yüze temas kurduğunu, yine Yb. Murat YANİK ile telefon, Yb. Mustafa KUBİLAY ile
Whatsappp üzerinden temas kurduğunu araştırmalarım sonucu öğrendim. Saydığım isimlerden Ahmet Zeki ve
Zafer bizim personelimiz olup Murat ve Mustafa ise birliğimizden bu sene tayinen ayrılan personeldir. Bu dört
şahsın l'inci Ordu Komutanımızı kaçırmaya kalkışan grubu yöneten şahıslardan olup halen kayıp olduklarını
biliyorum. Kendilerine ulaşamadık. Beni ve Ordu Komutanımızı kaçırmaya kalkışanları yöneten bir ekip
olduklarını bir arada değerlendirince kendilerinden olmayan silahlı kuvvetlerin yönetici sınıfındaki personeli
tasfiye etmek için bir oluşum içerisinde olduklarını anladım. Konu hakkında söyleyeceklerim bundan ibarettir.
Olay nedeniyle şikayetçiyim." şeklinde beyanda bulunduğu,

17-Müşteki Tahir Bekiroğlu'nun emir subayı şüpheli Fatih Irmak'ın C.Başsavcılığımızca 21/11/2016
tarihinde alınan ifadesinde;

"Darbe girişimininyaşandığı tarihte ben Harp Akademileri komutanı Korg. Tahir BEKİROĞLU'nun
emir subaylığı görevini yapmaktaydım. Olay tarihinde tarafımıza iletilen sıkıyönetim emri gereğince kendisinin
koruma astsubayı olan Eyüp KARAHAN ve Okan ŞETÜRK ile birlikte konutundan alarak Hadımköy Askeri
Cezaevine götürdük. Cezaevine götürdüğümüzde ve bahçesinde beklerken kendisinin makam ve şahsi cep
telefonları bende duruyordu. Tahir BEKİROĞLU'nun konutundan alıp askeri cezaevine götürmemizo anki
trafik durumu nedeniyle 1-2 saat kadar sürdü. Askeri ceza evinin bahçesinevardığımızda Tahir
BEKİROĞLU'nun makam telefonunun Kurmay Başkanı olan Hasan Nevzat TAŞDELER aradı, telefonu ben
açtım ve tekmil verdim. Kendisi bana Genel Kurmay'dan gelen mesaj emrini yani sıkıyönetim direktifini
aldıklarını, söz konusu emre göre Tahir BEKİROĞLU'nunKara Kuvvetleri Komutanlığı emrine atandığını,
1'inci Ordu Komutanlığı ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığına ise Korgeneral Erdal ÖZTÜRK'ün atandığını,
bu durumu Tahir BEKİROĞLU'na iletmemi söyledi. Ayrıca kendisinin makam geldiğini ve gelişmeleri takip
edeceğini söylediğini hatırlıyorum. Bu diyalogdan sonra telefon görüşmesi sona erdi. Ben de bu durumu Tahir
BEKİROĞLU'na ilettim. Kendisinin düşünceli bir hali vardı ve ''peki'' anlamına gelen bir hareket yaptı. Ayrıca
şunu da belirtmek isterim ki biz Hadımköy Askeri Cezaevinin bahçesinde beklerken sıkıyönetim emriaskeri
cezaevine ulaştı. Sıkıyönetim emrinin ulaşmasının akabinde Hasan Nevzat TAŞDELER'in araması söz konusu
olmuştur. Yine aramızda geçen cep telefonu görüşmesinden yaklaşık 1-2 saat kadar sonra Hasan Nevzat
683
TAŞDELER komutanın makam cep telefonunu yeniden aradı ve bana son durumu sordu ben de beklemeye
devam ettiğimizi söyledim. O da herhangi bir şey demeden telefonu kapattı. Bundan başka olay gecesi ve takip
eden saat ve günlerde Hasan Nevzat TAŞDELER ile herhangi bir diyalog gerçekleşmemiştir." şeklinde beyanda
bulunduğu anlaşılmıştır.

Dosya kapsamındaki şüpheliyle ilgili deliller, şüphelinin komutanı olduğu Kara Harp Akademisinin
öğretim üyeleri ve öğrenci subaylarının tamamına yakınının Darbe girişimi faaliyetlerine aktif olarak
katılmaları, Darbe girişiminden bir gün önce darbe koordinasyon toplantısı düzenlenmesi ve aynı yerin Darbe
girişimi günü koordinasyon- görevlendirme merkezi olarak kullanılması olgularıyla birlikte bir arada nazara
alındığında;

Şüphelinin terör örgütüyle bağına dair herhangi bir delil tespit edilemediği ancak darbeci askeri
kanata tarafından hazırlanan atama listesine göre mevcut görevinin devamına karar verildiği, bu durumun
darbecilerle fikir ve eylem birliği içerisinde olduğunu gösterdiği, kendisine bağlı personelin büyük
çoğunluğunun açıkça Darbe girişimine iştirak etmesine, olayların yaşandığı esnada an için kendisiyle birlikte en
yetkili konumda bulunan ve aşağıda eylemleri ayrıntılı olarak anlatılan Tümgeneral Hasan Nevzat Taşdeler ile
birlikte bulunmasına, komutanları müşteki Tahir Bekiroğlu'nun kaçırılmasına ve bu durumları bilmesine
rağmen bu durumu önlemek için girişim esnasında herhangi bir etkili tedbir almadığı, müştekinin kaçırıldığını
herhangi bir makama bildirmedikleri, kurtarmak için herhangi bir unsur göndermedikleri, Darbe girişiminin
başarısızlıkla sonuçlanacağını düşünmelerinden sonra alınan karşı tedbirlerin kalkışma suçlarının unsurları
itibariyle oluşumuna etki etmeyeceği, anlatılan şekilde kalkışma suçlarını işlediğine dair kuvvetli şüphenin
mevcut olduğu, terör örgütüyle herhangi bir bağının saptanamaması tespitiyle emir komuta zinciri dışında
olması ve eyleminin şekli de nazara alındığında Darbe girişiminin örgütün faaliyeti olduğu açık olan olayda
suçları örgüt adına işlediğinin kabulü gerektiği anlaşılmıştır.

9.69. Şüpheli Hasan Nevzat Taşdeler

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Kurmay Başkanı–Tümgeneral

Durumu;
Darbe soruşturması kapsamında 19.07.2016 günü gözaltına alındığı, sevk edildiği Hakimlikçe
tutuklandığı tespit edilmiştir.

Gözaltı tarihleri: 19/07/2016 ila 23/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

İkamet ve iş yeri araması neticesinde; ikametinde yapılan aramada; 1 adet ;VZOR 70 marka A85792
seri numaralı tabancaya el konulmuş, makam odasında yapılan aramada; Sarı zarf içerisinde 2 sayfa Harekat
Yıldırım, Gizli ibareli, Hazırlık intikalı ve birlik intikalı ibareli, 16/07/2016 tarih ve 2162-7296m sayılı evrak,
Sarı zarf içerisinde 2 sayfa çok ivedi, Gizli ibareli, Karargah sorumluluklarının belirlenmesi konulu, 16/07/2016
tarih ve 2162–7297m sayılı evrak, Sarı zarf içerisinde 25 sayfa, Çok ivedi, Gizli ibareli, 16/07/2016 tarih ve
2162-7298m sayılı, Sıkı yönetim direktifi konulu,İl Sıkı Yönetim Komutanları atama görev listesi, Sıkı
Yönetim Mahkemeleri Görevlendirme Listesi, Atama listesinin olduğu evraklar, 1 adet siyah renkli hatırlatma
amaçlı yapılması gerekenler notlarının bulunduğu ajanda, 1 adet 17/07/2016 tarihli Haber pusulası, 1 adet mavi
renkli klasör içerisinde; 5 sayfa Harp Akademisi tarafından kolluk birimine teslim edilen şahısların isimlerinin
yazılı olduğu, 15-16-17 -19 Temmuz 2016 Şüpheli olduğu değerlendirilen personel listesi başlıklı evrak, 1 sayfa
16 Temmuz 2016 tarihinde gözetim altına alınan personel isim listesi, 1 adet 16/07/2016 tarihli Levent
ÖZÜARAP imzalı personel günlük yoklama listesi, 1 adet Ferhat BAĞLARLIOĞLU imzalı Dz. H.A. 1/S
Mevcut 16/07/2016 tarihli yoklama listesi, 4 sayfa personel isimleri ve görevlerinin yazılı olduğu liste, 2 sayfa
el yazması 16 Temmuz 2016 tarihli yoklama çizelgesi, 1 sayfa 16/07/2016 tarihli Mevlüt KARAGÖZ imzalı
684
Lojistik Şube Müdürlüğü Personel Yoklaması, 1 sayfa 2. gönderilen 4 kişi ile başlayan 4 kişi ile biten el
yazması not, 1 adet el yazması Helikopter pisti araç plakaları 1.dün akşam 34 VK 9948 gri Chevrolet Lacetti 2.
Bu sabah onu almaya gelen: 34 KB 1783 Gri Peugeot 307 Bilgi: Oktay Alb. İbareli not kağıdı, 1 adet çöp
kamyonu ile başlayan, elektrik kesintisi ile biten ibareli not kâğıdı, 1 adet isim ve araç plakalarının yazılı
bulunduğu önlü arkalı el yazması not kâğıdı, 1 adet askeri personel isimlerinin olduğu, 16.07.2016 ile başlayan,
01.36 2 No Niz içeri atla ile biten önlü arkalı not kağıdı, 1 adet askeri personel ve araç plakasının bulunduğu
önlü arkalı el yazması not kâğıdı, 1 adet “6. Piyade Alay Komutanı P. Kur. Alb. Müslüm KAYA’nın
elbisesinden çıkan isim listesi” başlıklı 21 adet personelin nerelerde görevlendirildiği belirtir liste elde edilmiş
olup; inceleme neticesinde tanzim edilen 10.11.2016 tarihli tespit tutanağı soruşturma dosyasında mevcuttur.
Yine şüpheliden elde edilen; Nokia 6300 marka cep telefonu, Vodafone simkart ve 1 gb hafıza
kartının yapılan incelemesinde tanzim edilen 17.11.2016 tarihli Digital İnceleme tutanağında suç unsuruna
rastlanılmadığı hususları anlaşılmıştır.

Darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sıkıyönetim direktifi ekindeki sözde atama listesinde
isminin tespiti:

Sözde atama listesine göre Tümgeneral rütbesiyle görev yaptığı mevcut görevinin devamına karar
verilmiştir. Bu şekilde mevcut görevi korunduğu, Darbe girişimini gerçekleştiren terör örgütü mensuplarıyla
fikir ve eylem birliği içerisinde olduğuna dair şüphe oluştuğu anlaşılmıştır.

Darbe girişimi esnasında şüphelinin eylem ve faaliyetlerine ilişkin tespit:

Darbeci askeri kanat tarafından ele geçirilen Genelkurmay karargahında hazırlanıp tüm askeri
birliklere gönderilen darbenin ilan edildiğine dair “SIKIYÖNETİM DİREKTİFİ” konulu mesaj emrine Harp
Akademileri Komutanlığı Muhabere merkezinden cevap olarak, sıkıyönetime emrine riayet edildiğine dair 15
Temmuz 2016 saat:22.43’de “BİRLİKLER MESAİYE DAVET EDİLMİŞTİR. HER TÜRLÜ EMRE AÇIĞIZ”
şeklinde cevap mesajı gönderilmiş, mesajı “KALEME ALAN” bölümünde; “TÜMG. H. NEVZAT
TAŞDELER” isminin yazılı olduğu görülmüş, sabaha karşı Darbe girişiminin başarısız olduğunun anlaşılması
üzerine “HARPAKKOM UN 152243C TEM 16 TSG Lİ SIKIYÖNETİM DİREKTİFİ KONULU MESAJINI
İPTAL EDİNİZ.” şeklinde 16/07/2016 günü saat:07.15'de iptal mesajı çekilmiş, mesajı “KALEME ALAN”
bölümünde; “TÜMG. H. NEVZAT TAŞDELER” isminin yazılı olduğu görülmüştür.

Şüphelinin lehine/ aleyhine tespit ve ifadeler:

1-Şüphelinin müdafii tarafından C.Başsavcılığımıza sunulan savunma dilekçesi ekinde yer alan ve
müvekkilinin terör örgütüne müzahir basın ve yayın kuruluşlarınca itibarsızlaştırılması konulu görsel ve sosyal
medya haberlerinin çıktılarının incelenmesinde;

- Terör örgütüne müzahir yayın yapan Karanet TV’de müvekkili aleyhine 21-28 Haziran 2013
tarihinde yapılan yayında; 3’üncü Zh. Tug. Mknz. P.Taburunda 2 tane namlu kaybolması olayı ile ilgili yapılan
soruşturma sırasında tabur içerisinde bulunan askerlerin disiplinsizlikleri, intiharları, hırsızlıkları, uyuşturucu
ticareti ve kullanımı ile askerlik dışında her şeyin yapılıyor olduğu, bütün bunlara rağmen Tugay Komutanı
Hasan Nevzat TAŞDELER’in Tabur Komutanı Bnb Emin ARIKAN’a neden yasal işlem yapmadığı ve yaşanan
olaylara kayıtsız kaldığı yönünde haber yapıldığı,

- Terör örgütüne müzahir haber yapan internet sitesinde müvekkili aleyhine 18.07.2013 tarihli
yapılan haberde (haber yapılan sitenin ismi belirtilmemiştir); Twetler; 3’üncü Zh. Tug.da 12 Haziran 2013 günü
Tugayın malzemeliğinde yangın çıktığı, yangına gerektiği gibi müdahale edilmediği için toplam 70 bin TL
civarında hasar oluştuğu,Tugay Komutanı Hasan Nevzat TAŞDELER’in yangın esnasında görüntü alınmasını
engellemeye çalıştığı, Org. ATAMAN'ın İnşaat Emlak’tan görevliler gelene kadar hiçbir şeye dokunmayın
emrine rağmen Hasan Nevzat TAŞDELER’in emri umursamadan yangın yerinini temizlettiği hususlarının yer
aldığı,
685
- Samanyolu Haber isimli internet sitesinde, 29 Kasım 2010 tarihinde Yeni Şafak isimli Haber
Sitesinde ve 19.01.2011 tarihinde Haksöz Haber isimli internet sitesinde yayımlanan haberlerde;Hasan Nevzat
TAŞDELER isimli şahsın Iğdır 5'nci Hudut Alay Komutanı olduğu dönemde kendisine “üstün başarı ödülü”
verildiği ancak 5'nci Hudut Alay Komutanlığında yaşanan şaibeli asker intiharları ve kazaların Alay Komutanı
Albay Nevzat TAŞDELER’in yönetimi sırasında meydana gelmesi ve verilecek ödülün şahsın ağabeyi Ege
Ordu Komutanı Orgeneral Nusret TAŞDELER’in kardeşi olması nedeniyle verilecek olması yönünde olduğu,

- ODA TV internet sitesinin 25.07.2016 tarihli Müyeser YILDIZ isimli yazarın yazısında; "Ağabey
Ergenekon’dan Kardeşi FETÖ’den alındı" başlıklı haberde Hasan Nevzat TAŞDELER’in ağabeyi Orgeneral
Nusret TAŞDELER’in 2012 yılında İnternet Andıcı davasında tutuklandığını, o dönemde Hasan Nevzat
TAŞDELER’in de FETÖ’cüler tarafından hedef yapıldığı ve itibarsızlaştırma politikası uygulandığı
hususlarının yer aldığı,

- milliyet com.tr isimli internet sitesinde yer alan haberde; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca
yürütülmekte olan soruşturma kapsamında Kara Hava Harp Akademileri Komutanıile birlikte Harp Akademileri
Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER’in ve 9 subayın çıkarıldıkları Sulh Ceza
Mahkemesince tutuklandığı yönünde haber yer aldığı,

- Gündem isimli internet sitesinde; “Cuntacı tümgeneralin ağabeyi FETÖ kumpasının mağduruydu”
başlıklı haberin alt başlığında “Darbe girişiminde, Harp Akademileri’nde görev yapan 4 generalin kritik rolünün
olduğu ortaya çıktı” yer aldığı, haber içeriğinde “Cuntacı 4 isim arasında en dikkat çekeni ise Harp Akademileri
Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat Taşdeler oldu. Tümgeneral Taşdeler, FETÖ kumpası olduğu ortaya
çıkan Ergenekon davasında müebbet hapis cezası alan Org. Nusret Taşdeler’in kardeşiydi….” şeklinde
haberlerin yer aldığı,

- milliyet.com.tr’nin 31 Temmuz 2016 tarihli haberinde; “Cuntacı tümgeneralin ağabeyi FETÖ


kumpasının mağduruydu”başlıklı haberin alt başlığında “15 Temmuz Darbe girişiminde, Harp Akademileri’nde
görev yapan 4 generalin kritik rolünün ortaya çıktı” ibarelerin yer aldığı, haber içeriğinde “Harp Akademileri
Kurmay Başkanı Tümgeneral Nevzat Taşdeler bir üst rütbeye yükseltilecekti……. Cuntacı 4 isim arasında en
dikkat çekeni Harp Akademileri Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat Taşdeler oldu……” şeklinde
haberler yapıldığı kollukça tespit edilmiş, müdafii söz konusu haberle müvekkilinin itibarsızlaştırılmaya
çalıştığını beyan etmiştir.

2-Harp Akademisi Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetinin düzenlediği raporda şüpheli hakkında
bildirimler:

(1) Kurmay Başkanı emir astsubayı P.Bçvş.Serkan YAZICIOĞLU'nun ifadesine göre;

(a) 15 Temmuz 2016 saat 22.00 sularında HAK Kur.Bşk. Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER
emir astsubayını arayarak kendisinin mesaiye gittiğini, acilen emir astsubayının da karargâha gelmesini
söylemiştir. Mesaiye gelince, KHA K. Tümgeneral Selim MERT'İ almak için araç gönderdiğini, kendisinin de
araçla Tümgeneral Selim MERT'İ alıp gelmesini emretmiştir. Kendisinin misafirhaneye vardığında KHA K.nını
almak için gelen aracın da misafirhanede olduğunu ve çıkmak üzere olduklarını görmüş, beraber karargâha
gelmişlerdir.
(b) Karargâha geldiklerinde, HAK Kur.Bşk. Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER'in makamında
DHA K.nı Tuğamiral Tayyar ERTEM, İd.Bşk.Alb.Alptekin TARTICI, Eğt.ve Güv.Ş.Md.Alb.Mehmet ÖRKEN,
Genel Sekreter Alb.İsmail ŞANLI'nın da bulunduğunu, HAK Kur.Bşk.Tümgeneral Hasan Nevzat
TAŞDELER'in emriyle binada bulunan diğer astsubaylarla birlikte karargâhın dış çevre emniyetini aldığını
ifade etmiştir.
-15 Temmuz 2016 saat 01.30 sularında Nöb.A. ve Nöb.A.Yrdc.nın darbeye kalkışanlardan
olduğunun anlaşılması üzerine, yakalanmaları için yerleşke içinde arandıklarını öğrenen Uzm.Çvş. Çağdaş
DOĞAN, cep telefonundan Alb. Mehmet ÖRKEN'i arayarak Nöb.A.nin 1 No.lu Nizamiye bölgesine geldiğini
686
belirtmiştir. Alb. Mehmet ÖRKEN ve beraberindeki personel binaya yaklaştığında, bir grup binanın emniyetini
alırken Alb. Mehmet ÖRKEN arka taraftan binaya girmiştir. Alb. Mehmet ÖRKEN'in Nöb.A. odasına girmesi
üzerine Nöb.A. derhal ayağa kalkarak masanın üstündeki tabancasını almış, Alb. Mehmet ÖRKEN'in başına
dayamıştır. Alb. Mehmet ÖRKEN "Vur lan şerefsiz vurabiliyorsan" diye bağırmış, Nöb.A. de "Ben aldığım
emri uyguluyorum" diye karşılık vermiştir. Bu esnada Alb. Mehmet ÖRKEN tabancasının kabzesiyle
Nöb.A.nin başına birkaç darbe vurarak etkisiz hâle getirmiştir. Daha sonra odaya giren Albay Alptekin
TARTICI, Binbaşı Mustafa ÖZCAN ÇAY'a "Sen ne yapmaya çalışıyorsun, emri kimden aldın?" diye sormuş,
ısrarlara rağmen isim vermemiş ancak Kara Akademisinden talimat aldığını belirtmiştir. Müteakiben Kurmay
Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER, Nöbetçi Amiri odasına gelerek kendisini Nöb.A.liği
görevinden aldığını söylemiş ve bölgede bulunan Alb. Önder KARA'ya Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY'ı gözetim
altına almasını emretmiştir.

Mevzuata / Emirlere / Talimatlara Uymayan Hususlar:


(1) Nöbetçi Amiri ve Nöbetçi Amiri Yardımcısı, onaylı nöbet listesindeki personelden farklı
kişilerdir.
(2) Usulüne uygun nöbet değişikliği yapılmamış, nöbet değişikliği emri yayımlanmamıştır.
(3) Nöbetçi Amiri tarafından mesaj çekme yetkilerine riayet edilmemiştir (MY 75-1B, sayfa 6-3,4)
(Kurmay Başkanı mesaide olmasına rağmen Nöbetçi Amiri mesaj çekmiştir).
(4) Kurmay Başkanı görevi başında iken Nöbetçi Amiri ve Nöbetçi Amir Yardımcısı yetkisi
olmamasına rağmen Kurmay Başkanının hilafına emirler vermiştir.

Lider Personelin Kontrol ve Gözetim Noksanlıkları:


(1) Durum tam anlaşılamadığından alınan tedbirler yetersiz kalmıştır.
(2) Nöbetçi Amiri ve Nöbetçi Amir Yardımcısının yetkisi olmamasına rağmen Kurmay Başkanının
hilafına emirler vermesi emir-komuta ve koordinasyon zafiyeti yaratmış, lider personelin (özellikle nöbetçi
amiri ve nöbetçi amir yardımcısı hariç diğer nöbetçi heyetinde bulunan nöbetçi personel) doğru ve zamanında
karar vermesini olumsuz yönde etkilemiştir.

Harp Akademileri Komutanının Kaçırılışı:


(f)Nizamiyeden çıkar çıkmaz emir subayının telefonunun çaldığı, emir subayının Kurmay
Başkanının aradığını söylediği, Komutanın emir subayına "sen konuş" dediği, ancak ne konuştuklarının tam
olarak anlaşılamadığı,

Harp Akademileri Karargâhında Yaşanan Olaylar:


Muhabere Merkezi Nöbetçi Astsubayı Mu.Üçvş. Berkan KOCAMAN'ın ifadesinde;
15 Temmuz 2016 günü muhabere merkezine saat 21.39'da "HAZIRLIK İNTİKALİ VE BİRLİK
İNTİKALİ", 21.43'te "KARARGÂH SORUMLULUKLARININ BELİRLENMESİ", 22.25'de
"SIKIYÖNETİM DİREKTİFİ" konulu mesajlar geldiği, Son gelen mesaj üzerine Nöbetçi Amirinin kendisine
cevabi mesaj yazmasını emrettiği,
Kendisinin itiraz etmesi üzerine beraber Kur.Bşk.nın makamına çıktıkları, kapının açık olduğu ve
içeride İd.Bşk.ın bulunduğu, nöbetçi amirinin içeriye yalnız girdiği, kendisinin kapıda beklediği, Kur.Bşk.nın
"herkesi mesaiye çağırın" dediğinin duyulduğu,
(ç) Kurmay Başkanının mesaj ile ilgili emri tam olarak anlaşılamamakla birlikte nöbetçi amirinin
emriyle "BİRLİKLER MESAİYE DAVET EDİLMİŞTİR, HER TÜRLÜ EMRE AÇIĞIZ" mesajının çekildiği,
Kendisi tarafından santraldaki görevliye haber verilerek Kur.Bşk.nın mesaiye çağırma emri iletildiği,
Nöbetçi Amirinin darbe teşebbüsüne katıldığının öğrenilerek Kurmay Başkanının emriyle derdest
edildiğini öğrenmeyi müteakip çekilen mesajın sabah saatlerinde kendisi tarafından Kur.Bşk.na arz edildiğini,
Kur.Bşk.nın iptal mesajının çekilmesini emrettiği belirtmiştir.

HHA önünde bir grup rütbeli personelin derdest edilmesi ve sonra tekrar serbest bırakılması:
Ds.Kt.Grp.K. P.Alb. Oktay ÇETİN, Güv.Ş.PI.Sb. Alb. Mehmet GÖKEŞ ile Muhafız Bölük
Komutanı Yzb. Gürkan KARACA ve Uzm.Çvş. Kadir ÇARKÇI'nın ifadelerine göre; kalkışmaya katılan
Nöbetçi Amirini ve Yardımcısını bulmak maksadıyla kışla içerisinde dolaştıkları, Hava Harp Akademisinin
687
önünden geçerken kapının önünde 10-15 civarında personel olduğunu gördükleri, nöbetçi amiri ve
yardımcısının bu grup içerisinde olduğunun tespit edilmesi üzerine grubun kalabalık ve silahlı olmasından
dolayı doğrudan müdahale etmedikleri ve grubu gizlice takip ettikleri, grubun ikiye ayrılması üzerine, 4 kişinin
(bir tanesi pilot kıyafetli) Deniz Harp Akademisi önündeki otoparka geçtikleri, grubun geri kalan kısmının da
diğer yöne doğru hareket ettikleri, sayılarının daha az olmasından dolayı 4 kişilik grubu (Hava Pilot Binbaşı
Cenk ERDOĞAN ve yanında bir yüzbaşı ve iki üsteğmen) takip ettikleri, araca binmeleri üzerine AMK
personeli ile etraflarının sarıldığı, araçtan indirildiği ve yere yatırıldığı, silahlarının AMK tarafından alındığı, bu
esnada araçla aynı yere gelen Ütğm. Ali Emre DESTEGÜL'ün de yere yatırılarak etkisiz hale getirildiği,
personelin üzerinden çok sayıda tabanca mühimmatı çıktığı, yaklaşık 15 dakika sonra HAK Kurmay Başkanı ve
Genel Sekreter Albay İsmail ŞANLI'nın bölgeye geldiği, Bnb. Cenk ERDOĞAN'ın itirazları üzerine Kurmay
Başkanının Bnb. Cenk ERDOĞAN'la konuştuğu, mazeretlerinin inandırıcı bulunması üzerine ellerinin
çözülmesini, emirlere uymalarını, kendilerine yardımcı olacak davranışlar içerisinde olmalarını tavsiye ederek
yoklamaya gönderdiği ve serbest bırakılmalarını emrettiği öğrenilmiştir.

Akademik Yerleşkede Bulunan Helikopter Pistine Helikopterin İnme Teşebbüsü:

İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL'ın ifadesine göre; helikopter pistine gece boyunca iki kez
helikopterin iniş yapmaya çalıştığı, ilk teşebbüsün 01.50 sularında, ikinci teşebbüsün 03.30 sularında yapıldığı,
ikinci teşebbüste helikopter sesinin duyulması üzerine helikopterin inişini engellemek maksadıyla bir grup
personelin piste doğru yöneldiği, helikopterin ışıkları kapalı olduğu hâlde yaklaştığı, piste gelen HAK
Kur.Bşk.nın makam aracının farlarını yakmasıyla (gelirken farları kapalı) helikopterin hızlıca havalandığı,
müteakiben HAK Kurmay Başkanı ve beraberindeki heyet tarafından pistin arandığı, pistin kenarında park
etmiş olarak 34 VK 9948 plakalı gri renkli bir aracın tespit edildiği, aracın emniyete alındığı, 16 Temmuz 2016
tarihinde saat 10:50 sularında 34 KB 1783 plakalı bir araçla iki sivil şahsın geldiği (İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul
SOYSAL bu şahıslardan birinin Hv.PIt.Yzb. Uğur ERDEMİR olabileceğini fotoğraflardan tahmin etmektedir.),
terk edilmiş durumdaki gri araca binerek çalıştırdıkları, yaklaşık 5 metre kadar gittikleri, aracın başında nöbet
için bekleyen İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL tarafından aracın durdurulduğu, aracı alamayacaklarının
bildirildiği, aralarında geçen konuşma devam ederken İs.Astsb.Üçvş. Tuğrul SOYSAL'ın AMM'yi çağırma
teşebbüsü üzerine geldikleri arabayla hızlıca bölgeyi terk ettikleri öğrenilmiştir.

2 No.lu Nizamiye Bölgesinde Yaşanan Olaylar:


15 Temmuz 2016 saat 23.50'ye kadar herhangi bir anormal durum meydana gelmemiştir. Saat
23.50'de kamera görüntülerinden (2 no.lu nizamiye araç arama kamerası 043) yol kapama bariyerlerinin her iki
yönde güvenlik görevlisi tarafından kapatıldığı tespit edilmiştir. (Ds.Kt.Grp.K.nı P.Alb.Oktay Çetin ve
Güvenlik Şube Plan Subayı Alb. Mehmet GÖKEŞ'in ifadesine göre söz konusu emrin Kurmay Başkanı
tarafından verildiği öğrenilmiştir.)

KAZA VE OLAY YERİNDE OLAYDAN SONRA ALINAN TEDBİRLER:


a.Harp Akademileri Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER'in mesaiye gelerek
kritik personeli mesaiye çağırması,
b.Kurmay Başkanının emriyle öncelikle akademi dışına çıkışların kapatılması, müteakiben girişlerin
de kontrollü bir şekilde sağlanması,
c.Nizamiyelerdeki emniyet tedbirlerinin arttırılması,
ç.Yerleşke içinde inşaatta çalışan sivil personelin emniyetli bir şekilde birlik dışına çıkarılması,
d.Harp Akademilerinde Darbe girişimini destekleyen nöbetçi amirinin derdest edilerek görevine son
verilmesi ve silahına el konularak kendisinin gözetim altına alınması,
e.Deniz Harp Akademisi önündeki park yerinde Alb. Mehmet GÖKEŞ ve AMK tarafından derdest
edilen havacı 5 subayın silah ve mühimmatlarına el konulması,
f.Nöbetçi amirinin yetkisiz olarak çektiği mesajın sabah 07.15'te Kurmay Başkanının emriyle iptal
mesajının çektirilmesi,
g.Kamera kayıtlarının ivedilikle taranması ve şüpheli bulunan personelin güvenlik güçlerine teslim
edilmesi,
ğ.İlk helikopterin inme teşebbüsünden sonra bölgeye gözcü bırakılması,
688
h.Helikopter pistinde 15 Temmuz 2016 gecesinden itibaren terkedilen aracın başına nöbetçi
bırakılması,
ı.Personel yoklamasının aldırılması,
i.Usulüne uygun olmayan nöbet devir teslimi yapan personel hakkında disiplin kurulu tarafından
soruşturma yapılarak, gerekli cezai müeyyidenin uygulandığı şeklinde Kurmay Başkanı Hasan Nevzat
Taşdeler’in olay gecesindeki faaliyetlerinin İdari Tahkikat Heyeti tarafından düzenlenen raporda belirtildiği
tespit edilmiştir.

3-Müşteki Cihan Okur’un alınan ifadesinde;

“…FUAYE de konuşma yapan Levent ÖZÜARAP dedi ki “arkadaşlar saat 03.00 itibarı ile TSK
yönetime el koydu” dedi “KARA, DENİZ, HAVA akademileri üstüne düşen görevleri yapıyor ellerindeki
telefonlarla internette bilgi kirliliği var haberlere çok inanmayın” dedi. Bir süre sonra yine birileri dedi 6 kişi
geliyor ön kapıdan biri ışıkları kapatın dedi sonra LEVENT Albay “ateşe ateşle karşılık verin” dedi sonra bir
anda kırma kollarının çekiş sesini duyduk sonra bir ses daha duydum “havacılar bu yaptığınız kanuna aykırı
TESLİM OLUN çağrısı yapıldı“hiç bir şekilde çatışma olmadı ve LEVENT albay gelip tekrar “arkadaşlar
dışarı i1e koordine kurdum KURMAY BAŞKANI (TÜM GENERAL NEVZAT TAŞDELER) GÖRÜŞTÜM
SIKINTI YOK etrafta bir kaç tane silahla gezenler olabilir onlarda halledilecek” diye bir cümle kurdu sonra
sabaha kadar başka bir şey duymadık…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“…Arada bir hareketlenmeler oluyordu. UB hareketlenme ilk başladığında bizim tutulduğumuz


amfilerin kapılarını kitlediler. Bu hareketlenmelerdeki kastım duyduğum "arka kapıdan yaklaşanlar var,
pencere önünde birileri yaklaşıyor" gibi cümlelerdi. Bir seferinde ortam iyice hararetlendi binanın çevresinde
birilerinin olduğu söylendi. Levent Albay ateşe ateşle karşılık verilecek dedikten sonra tabanca kurma sesleri
duydum. Dışardan bir ses " havacılar teslim olun yaptığınız hukuka aykırı " diye bağırarak konuştu. Konuşma
sonrası içerden bizim duyabileceğimiz şekilde herhangi bir sözlü karşılık veya ateşle karşılık olmadı. Levent
Albay içerdeki kişilere kurmay başkanı (Harp Akademileri Kurmay Başkanı Tümgeneral H. Nevzat
TAŞDELER'dir ) ile konuştuk olayı çözdük dedi.” şeklinde beyanda bulunduğu,

5- Tanık Berkan KOCAMAN’ın C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

“15.07.2016 günü Harp Akademileri Muhabere Merkezinde Nöbetçi Astsubay olarak görev
yapmakta idim. Muhabere merkezi karargâhta komutan ve kurmay başkanının alt katında bulunmaktadır.
Saat:21.30 sıralarında muhabere merkezinde yalnız olarak bulunmakta iken BİRLİK İNTİKALİ Harekât
Yıldırım öncelikli mesaj geldi. Yine devamında karargâh sorumluluklarının belirlenmesi konulu mesaj geldi.
Söz konusu mesajlardan sonra nöbetçi Amiri Mustafa Özcan ÇAY yanıma geldi ve mesaj formlarını aldı. Bu
sırada tv de köprülerin kapatıldığı haberi çıkmıştı. Bunu gören adını verdiğim nöbetçi amiri “iyi iyi güzel
kapatsınlar” şeklinde beyanda bulundu. Mesaj formlarını aldıktan sonra bunları kurmay başkanı Hasan
Nevzat TAŞDELER’e arzedeceğini söyledi ve evrakları zimmet almadan odadan ayrıldı. Takip eden süreçte
saat:22.25 sıralarında bu sefer SIKIYÖNETİM DİREKTİFİ mesajı ulaştı. Nöbetçi Amirim olan Mustafa Özcan
ÇAY’a ulaşmaya çalıştım ama ulaşamadım. 5 dk sonra kendisi muhabere merkezine geldi. Bana bilgisayarın
başına geçerek, gelen sıkıyönetim mesajına cevaben BİRLİKLERİ MESAİYE DAVET EDİLMİŞTİR. HER
TÜRLÜ EMRE AÇIĞIZ şeklinde cevap yazacağımızı söyledi. Yazılacak cevap nöbetçi amiri imzası ile
genelkurmaya gönderilecekti. Nöbetçi amiri olması sıfatı ile kendisinin böyle bir evrak imzamala yetkisi
bulunmaktadır. Ben ise kendisine böyle bir yetkisi olmasına rağmen kurmay başkanına sormadan mesaj
çekmeyeceğimi söyledim. Bunun üzerine Mustafa Özcan Çay beni alıp kurmay başkanının odasına götürdü
ancak ben odaya girmedim. Özcan Çay beni odaya sokmadı. Kendisi odaya girdi. Oda kapısı yarı açıktı.
Nöbetçi amir içerisinde 3-5 dk durdu. Tam olarak ne konuştuklarını duymadım. Yanlızca kurmay başkanının
nöbetçi amirine “Herkezi mesaiye çağır, bana destek kıtaları nöbetçi subayını bul” şeklinde sözler
söylediğini duydum. Nöbetçi amir bunun üzerine odadan çıkıp bana “kurmay başkanının emirlerini
duydun” diyerek muhabere merkezine gitmemizi ve mesaj çekmemi söyledi. Bende bunun üzerine mesajı
689
bilgisayar ortamında hazırladım. Nöbetçi amirine mesaj formalarını imzalaması gerektiğini söylediğimde işin
acil oludğunu, imzalamadan göndermememi söyledi. Bende bunun üzerine elektronik sistem üzerinden mesaj
formu hazırladım. Acil olduğu söylendiğinden elektronik ortam üzerinden genel kurmaya SIKI YÖNETİM
MESAJI ÜZERİNE BİRLİKERİN MESAİYE DAVET EDİLDİĞİNİ VE HERTÜRLÜ EMRE AÇIK OLUNDUĞU
mesajını gönderdim. Göndermeden önce nöbetçi amire kimin adına yazayım dediğimde bana farketmeyeceğini,
kurmay başkanının veya kendisinin ismini yazabileceğini söyledi. Bende bunun üzerine teamüller gereği uygun
oludğundan, üst rütbeli olan kurmay başkanının ismini yazdım. Mesajın kaleme alan kısmında kurmay başkanı
tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER’in ismi yazmakta idi. Müsaade eden kısmı ise boştu. Bu şekilde
elektronik sistem üzerinden mesaj genelkurmaya iletildi. Elektronik sistem üzerinden çıktı aldıktan sonra Hasan
Nevzat TAŞDELER’in isminin bulunduğu kısmı da nöbetçi amir imzalamadı. Kendisinin telaşlı tavrı vardı. Beni
dinlemedi bile. Ortalık karışık olduğundan bende mesajı kurmay başkanına sunamadım. Ancak sabah
saatlerinde sunma imkanı buldum. Kurmay başkanı mesajı gördü ve çekilen bu mesajın iptalini çekmemi
söyledi. Bu mesajın iptali de imzasız olarak Genelkurmaya geri çektik.” şeklinde beyanda bulunduğu,

6- Olay gecesi nöbetçi amiri olan şüpheli Mustafa Özcan ÇAY’ın C.Başsavcılığımızca alınan
ifadesinde;

“15.07.2016 tarihindeki nöbetçi amirliği görevimi Yakup AYDIN’dan saat:12.00-13.00 sıralarında


devraldım. Saat:15.30 sıralarında Kurmay Başkanı Hasan Nevzat Taşdeler’e tekmil vermeye gittim. Kendisine
nöbeti devraldığımı söylemedim. Konumu itibari ile konuyu bilip takip etmesi mümkün değildir. Olay tarihinde
akademi sahası içerisinde nöbetçi amirlik görevimi ifa etmekte iken saat:21.00 sıralarında Hava Harp
Akademisinden Özcan KORHAN albay veya Fatih ŞAYİN yarbay ikisinden biri beni telefondan arayarak
toplantı olduğunu söyledi. Ben de bunun üzerine hava Harp Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Merkezine
gittim. Oraya gittiğimde aşağı yukarı tüm hava harp akademisi personeli orada idi. Eğitim ve öğretim sistemi
ile ilgili bir toplantı idi. Toplantıda fazla durmadım ve çıktım. Dışarda iken nöbetçi amir yardımcısı Bnb.
Mustafa BAYRAM elinde kağıtlarla geldi. Kağıda baktığımda ülke genelindeki askeri birliklerin bir yerden
diğer yere intikali ile ilgili mesaj formu olduğunu anladım. İçeriğini tam olarak hatırlamıyorum. Mesajı
aldığımda kendi amirlerim olan Özcan KORHAN ve Levent ÖZÜARAP’ın yanına Ölçme değerlerdirme
merkezine gittim. Kendileri mesajı görünce şaşırdılar. Bana herhangi bir emir vermediler. Bende oradan ayrılıp
muhabere haber merkezine gittim. Bu sırada SIKIYÖNETİM DİREKTİFİ mesajı geldi. Saat:21.30 sıraları idi.
Hemen kendisinin yerine nöbetçi amirliğini tuttuğum ve olay tarihi itibari ile ilk amirim pozisyonunda olan
kurmay başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER’i aradım. Tahir BEKİROĞLU’na bilgi verilip
verilmediğini bilmiyorum. Aramam üzerine yaklaşık 10 dk sonra makamına geldi. Ben muhabere merkezine
gelen sıkıyönetim mesajı üzerine ne şekilde cevap vereceğimiz konusunda emirlerini sorduğumda, kendisi
bana mesajı aldığımızı vesair emirleri beklediğimizi yazarak Genelkurmaya cevap vermemiz gerektiği
konusunda emir verdi. Yanımda muhabere merkezinde görevli, ismini hatırlayamadığım nöbetçi bir astsubay
da vardı. Kurmay başkanının emir vermesi üzerine kendisine kaotijik bir ortam olduğunu, nöbetçi amirliğinde
işlerim olduğunu, uygun görürse mesajı nöbetçi astsubayın hazırlamasını teklif ettim kendisi de kabul etti.
Bunun üzerine karargahtan ayrıldım ve dışarıya çıktım. Cevap mesajının çekilip çekilmediğini bilmiyorum.“
şeklinde beyanda bulunduğu,

7- Deniz Harp Akademisi Komutanı Müşteki Tuğamiral Tayyar ERTEM’in C.Başsavcılığımızca


alınan ifadesinde;

“…Odada Kara Harp Akademisi Komutanı Selim Mert sivil elbiseli olarak bulunuyordu. Kurmay
Başkanı ise resmi elbiseliydi. Ben de gelir gelmez karşılarına oturdum. Kurmay başkanımıza neler olduğunu
sorduğumda bana benim Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrine alındığımı söyledi. Kendisine şaşırdığımı ve
bu durumun nereden çıktığını sorduğumda bilmediğini, Harp Akademileri Komutanımızın da Kara
Kuvvetleri Komutanlığı emrine alındığını söyledi. Bu konuşma gerçekleştiği sırada ne kendisi ne de odada
bulunan Kara Harp Akademisi Komutanı bana darbeden ve sıkıyönetim direktifinden bahsetmedi. O
saatlerde darbeye teşebbüs edildiğini bilmediğimden ve silahlı kuvvetlerde bu tür bir atama yöntemi
olmadığından şaşkınlığım devam ediyordu. Kendilerinin durumunu sorduğumda kurmay başkanı ve Kara
Harp Akademisi Komutanının da görevine devam edeceğini bana söylediler. Hava Harp Akademisi ve
690
SKYÜSÜDAK Komutanının durumunu sorduğumda bilmediklerini söylediler. Daha doğrusu kendileri tayin
mesajına bakmaya devam ediyorlardı. Bu sebeple o an bilmediklerini söylediklerini düşünüyorum. Yine
kendilerine neler olduğunu sorduğumda kurmay başkanı durumun karışık olduğunu, tüm personeli akademiye
çağırdığını, tüm kapıları kontrol altına alıp girişi kontrollü sağladığını ve çıkışları yasakladığını bana söyledi.
Bu sırada odada bulunanlarda Selim Mert Harp Akademileri Komutanının duaımunu kurmay başkana
sorduğunda o da komutanın Hadımköy'e gidiyor olduğunu veya gittiğini söyledi. Tam olarak hatırlamıyorum.
Bu anda ülke yönetimine el konulmaya çalışılmış olabileceğini hissettim ve bir an evvel oradan ayrılmak için
oradakilere Akademilerimize gitmemiz gerektiğini söyledim. Bu sırada Selim Mert kendisinin arabası
olmadığını söylediğinde kendisine benim arabam olduğunu, isterse kendisini kalmış olduğu misafirhanesine
bırakabileceğini söyledim. Kurmay başkanım bu sırada herhangi bir tepki göstermedi. Bütün bu gelişmeler
yaşanırken Hava Harp Akademisi Komutanı İstanbul Moda'da Muharip Hava Kuvvetleri Komutanının
çocuğunun düğünündeydi. Selim Mert ile beraber aracıma bindikten sonra onu kalmış olduğu misafirhanesine
bıraktım ve evime döndüm… Anlattığım olaylar sırasında yukarıda belirttiğim gibi kurmay başkanın
odasındaydım. Kurmay başkanına birşeyler yapmamız gerektiğini, birliğimizi kontrol etmemiz gerektiğini,
aksi takdirde darbecilerle işbirlikçi olarak görülebileceğimizi söyledim. Kurmay başkanı sadece 180 tane
askeri olduğunu, koca yeri kontrol etmenin güçlüklerini aktardı. Bu sırada içeriye Selim Mert girdi. Ona da
aynı şeyleri söyledim. Selim Mert bana darbecilerin hedeflerinin ben olduğumu, bu nedenle beni güvenli bir
yere almaları gerektiğini söyledi. Bunun üzerine karargahın üçüncü katında protokol şube müdürünün
ofisine beni intikal ettirdiler. Bu olay olduğunda 00:20 sıralarıydı. Emir astsubayımla beraber içeri girdim.
Odanın anahtarını aldık. Kendimizi içeride kitledik ve ışıkları söndürdük. Kurmay başkanı ve Selim Mert
üçüncü katın tamamen boşaltılmasını sağladılar. Kamera kayıtlarına göre saat 04:20'ye kadar orada
kalmışız. Bu sırada Selim Mert ve yanındaki grup odaya gelerek güvenliğin sağlandığını söyledi. Bunun
üzerine kurmay başkanın odasına geri döndük. Öğrencilerimizin mevcutlarının alınması talimatını verdim.
Ancak kurmay başkanı Hava Harp Akademisi Komutanına ve öğretim başkanına ulaşamadı. O yerden bir
mevcut alınamadı. En önce bizim birliğin mevcudu alındı. Ancak Kara ve Hava Akademisinden bir türlü
mevcut alınamadı. Onların mevcutları çok geç intikal etti. Burada dikkat çekmek istediğim bir husus var ki;
hava akademisinin mevcudunu öğretim başkanı Levent albay kurmay başkanının makamına
koydu.Getirdiğinde Kurmay Başkanı üstünkörü olarak baktı ve öğretim başkanına “Tam mı?” diye sordu.
Öğretim başkanı da tam diye hemen cevap verdi. Levent albaya uzun bir süreden beri hava öğrencilerine
ulaşılamadığını, kendilerinin birliğe ulaşılamadığını, kendilerinin birliğe kontrolsüz olarak giriş çıkış
yaptıklarını söyledim. Bunu söylemem üzerine Levent albay sesini çıkartamadı. Bu görüşmeler olduğunda
saat:06.00 sıraları idi. Olayların olduğu sırada güvenlik şube müdürü Mehmet Örken albay sürekli kurmay
başkanının makamına gelerek olayları ve giriş çıkışları rapor ediyordu. Kurmay başkanı da tamam diyordu.
Yine ben konuşmalar sırasında bulunanlara yakalanan kişilerin polise teslim edilmesi gerektiğinin
söylenmesine rağmen, kurmay başkanı bir hakim teğmenle konuştuğunu, anayasal düzen devam ettiği için
merkez komutanlığı aracılığıyla işlem yapılması gerektiğini söyledi. Ben ise anayasal düzenin değiştirilmeye
kalkışıldığını bu sebeple bunun sorunlu olabileceğini polise teslim etmemiz gerektiğini söyledim… Harp
Akademileri Komutanı ile bu saatlerde geri geldi. Kendisini kurmay Başkanı karşıladı ve odasına geçtiği, Biz
de akabinde Selim Mert ile birlikte komutanın yanına geçtik. Durum değerlendirmesi yaptık… Kurmay Başkanı
yanımda birilerini arıyordu. Ancak olaylar olduğu esnada Hava Harp Akademisini aradığını bizzat görmedim.
Ama bunu kurmay başkanı söyledi. Yine olaylar olduğu sırada güvenlik şube müdürü Mehmet Örken albay ve
idari şube müdürü Alptekin albay hava akademisine girmek istediklerinde içeriye alınmadıklarını bana
söylediler. Yani olaylar sırasında Hava Akademisi kontrol dışıydı…. Kurmay Başkanı beni ilk odasına
çağırdığında belirttiğim gibi yanlızca DKK emrine atandığımı söyledi. Darbenin gerçekleştiğini söylemedi.
Atama emirlerini sıkıyönetim direktifinin ekinde yer aldığını şuanda sizden duyuyorum. O tarihte
bilmiyordum…” şeklinde beyanda bulunduğu,

8- Olay tarihinde Harp Akademileri Çok Uluslu Müşterek Harp Merkezi komutanı olarak Tuğamiral
rütbesiyle görev yapan Tanık Cihat YAYCI’nın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca alınan ifadesinde:

“…15.07.2016 tarihinde hain Darbe girişimi sırasında İstanbul Yenilevent’de bulunan Harp
Akademileri Komutanlığına bağlı Çok Uluslu Müşterek Harp Merkezi komutanı olarak Tuğamiral rütbesi ile
görev yapıyordum. Önceden ailem ile de yapmış olduğumuz planlar çerçevesinde de ramazan bayramı sonrası
691
08.07.2016 tarihinde 27.07.2016 tarihine kadar yıllık iznime ayrılmaya karar verdim. Bu nedenle izne
ayrılarak İstanbul’ dan eşim ile birlikte ayrılıp Antalya ilinde eşimin ailesine ait yazlıkta tatil yapıp
dinlendim.11.07.2016 tarihinden itibaren de daha önce yer ayırttığımız Marmaris ilçesinde bulunan Marmaris
Palas otelinde konaklamaya başladık.15.07.2016 tarihinde Marmaris ilçesinde otelde akşam yemeği
sonrasında eşim ve oğlum ile birlikte çay içtiğimiz sırada tahminen saat:21:30 ile 22:00 sıralarında Emniyet
Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığın'da emniyet müdürü olarak çalışan önceden tanıdığım Koray
ÖNER telefon ile beni arayarak Ankara’dan aradığını yanında Ankara Başsavcısı ve Başsavcı vekili Necip
Cem İŞÇİMEN bulunduğunu söyleyerek 'paşam darbe oluyor galiba' dedi. Ben de daha önceden darbe tehlikesi
hakkında görüş alışverişinde bulunduğumuzdan ve bu görüşmeleri de bana telefon açan emniyet müdürü Koray
ÖNER ile birlikte yaptığımızdan ve bu uyarılarımızın da çoğunlukla dikkate alınmadığını da göz önüne alarak
Koray ÖNER’ in bana tatil yaptığım sırada şaka yaptığını zannettim.
Emniyet müdürü Koray ÖNER şaka yapmadığını, işin ciddi olduğunu, uçakların geçmeye
başladığını söyledi. Ben de bunun üzerine Marmaris ilçesinde cep telefonu ile Harp Akademileri
Komutanlığı Kurmay Başkanı Tüm GeneralNevzat TAŞDELER’i aradım. 'komutanım darbe olduğunu
söylüyorlar, ne oluyor?' diye sordum. Nevzat TAŞDELER de bana son derece tedirgin bir sesle 'yoo benim
hiçbir şeyden haberim yok' dedi.
Bundan sonra Ankara’da bulunan kız kardeşim Ayşegül YAYCI ÜSTEM’ i telefon ile aradım ve
sordum. Kız kardeşim bana “abi uçaklar geçiyor çok korkuyoruz, burada birşeyler oluyor” dedi.
Ben bunun üzerine mesleki tecrübem neticesinde bir Darbe girişimi olduğunu ancak herkesin bu
Darbe girişimine dahil olmadığını ve bir grup tarafından bu darbeye teşebbüs edildiğini anladım. Zira Darbe
girişiminin emir komuta zinciri dahilinde olmadığını eğer olsa idi benim izinde olmamam gerektiğini, önceden
bana bilgi verilmesi gerektiğini, önceden yaptığımız çalışmalara göre bu grubun FETÖ terör örgütü üyeleri
olacağını anladım.
Bundan sonra bana ilk telefon açan Ankara’ da bulunan emniyet müdürü Koray ÖNER’ i aradım bir
FETÖ darbe kalkışması olduğunu söyledim. Emir komuta zincirinin olmadığını ifade ettim. Alınması gereken
tedbirleri söyledim. Emniyet müdürü Koray ÖNER de bana Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Sayın Fahri
KASIRGA beye bilgi verilmesi gerektiğini ve tedbirlerin anlatılması gerektiğini söyledi. Ben de önceden
tanıştığımız, birlikte çalışma yürüttüğümüz Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Sayın Fahri Kasırga beyi aradım.
Fahri kasırga bey bana 'ne oluyor paşam, hiçbir Kuvvet Komutanına ve Genelkurmay Başkanına ulaşamıyoruz'
dedi. Ben de hain darbe teşebbüsünü FETÖ terör örgütü üyelerinin gerçekleştirdiğini, bu kalkışmanın emir
komuta zinciri içerisinde olmadığını, bu nedenle kuvvet komutanları ile Genel Kurmay Başkanının derdest
edilmiş olabileceğini bundan dolayı kendilerine ulaşılamamış olabileceğini söyledim.
Tedbir olarak da sayın genel sekreteri kalkışmanın FETÖ ‘ cü kalkışma olduğunu, Türk askerine ait
olmadığının, emir komuta zinciri içeresinde yapılmadığını, halka duyurulmasını, polis ve halkın
kalkışmacılarının önüne çıkıp direnmesi gerektiğini, halkın direniş sırasında tamamının Türk bayrağını
kullanmasını gerektiğini, diğer ülkelerin 2-3 saat gelişmeleri izleyip kazananın tarafında yer alacakları
teşebbüsün hemen engellenmesi gerektiğini söyledim. Sayın genel sekreter de aynı kanaate olduğunu
söyleyerek, ben telefonda iken emirlerini vermeye başladı.
Bu istişarelerimizi Emniyet Müdürü Koray Öner istihbarat dairesinde çalışan diğer Emniyet
Müdürü ve Sayın Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Sayın Fahir KASIRGA bey ile üçlü olarak sürdürdük.
Ancak Fahri Kasırga bey darbeciler tarafından durduruldu. Bu nedenle onula görüşmelerimiz kesildi. Bundan
sonra cumhurbaşkanlığı genel sekreter yardımcısı Sayın Nadir Alparslan bey ile görüşmeye sürekli olarak
devam ettik. Bu görüşmeleri çoğunlukla internet üzerinden Wattshapp aracılığı ile yaptık.
Aynı akşamı saat:22.30 sıralarında Harp Akademileri Kurmay Başkanı Tümgeneral Nevzat
TAŞDELER beni telefon ile aradı. 'Sen bundan sonra buraya gelme, sen deniz kuvvetleri komutanlığına
katıl' dedi. Bunun nereden çıktığını sordum. Öyle olduğunu söyledi. Ben de bu kalkışma sırasında Harp
Akademileri Komutanlığı Çok Uluslu Müşterek Harp Merkezindeki görevimden alındığımı, sonradan 17-
18/07/2016 tarihinde darbecilerin yayınladığı, sözde atama emrini görünce sonradan öğrendim. Aynı
akşamki (1507/2016 tarihindeki) telefon görüşmesi sırasında tüm General Nevzat TAŞDELER’e cevaben
'Hiçbir darbenin içerisinde asker olarak yer almam, şuandan itibaren bana hiç kimse emir veremez, kimse beni
aramasın, telefonumu kapatıyorum' dedim.
Bu telefon görüşmesinden sonra Ankara'da bulunan Emniyet Müdürü Koray ÖNER ve diğer
görevliler ile alınacak tedbirler hususunda uzun uzun görüştükten sonra ayın akşam darbecilerin beni
692
tutuklayacakları düşüncesi ile gece yarısı sıralarında Marmaris ilçesinde bulunduğum otelden ayrılarak
Antalya iline ailem ile birlikte hareket ettim.
Antalya iline devam ettiğim sırada arkadaşım olan ve Marmaris'te çiftliği bulunan Zafer KURŞUN
beni arayarak ne olduğunu bana da sordu. Kendisi de anlamış Antalya'ya gittiğimi öğrenince 'şimdi yollar
tehlikeli, Marmaris teki benim çiftliğim güvenli seni bu çiftlikte yakalayamazlar çiftliğe geri gel' dedi. Ben de
kabul ettim.
....................
Bu sırada Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir BEKİROĞLU ile de 17/07/2016 tarihinden
itibaren sürekli irtibat halindeydim. Bu görüşmeler sırasında Harp Akademileri Komutanının darbeciler
tarafından tutuklandığını öğrendim. Bundan önce bana hiç kimse Harp Akademileri Komutanının
tutuklandığını söylememişti.
.....................
Darbe teşebbüsü sırasında Tümgeneral Nevzat TAŞDELER dışındaki diğer generaller Selim MERT,
Recep YÜKSEL ve Ali AKYÜREK ile telefon ile yada başka bir şekilde irtibatım olmadı. Emin olmamakla
birlikte bu generalleri aramış olabilirim. Ancak bana dönmediler. Konuşmadığımdan eminim. Darbe teşebbüsü
sırasında tatilde bulunmam sebebi ile bizzat darbeye katılan akademi personellerini görmedim. Benim olay
hakkında bildiklerim bunlarda ibarettir.” şeklinde beyanda bulunduğu,

9-Tanık Astb. Sait DAŞÇI’nın alınan ifadesinde;

“…Fakat 15/07/2016 gecesi Akademiler park alanında Güvenlik subayı Mehmet GÖKEŞ Albay
komutasında Destek kıtalarındaki Ütğm Zeki UÇAR ve bir grup rütbeli asker ve Er tarafından; havacı eğitim
elbiseli 3 tane subay ve uçuş tulumlu bir Binbaşın’ın ellerinin bağlanarak muhafaza altına aldıklarını gördüm.
Kurmay Başkanı Nevzat TAŞDELER’ın muhafaza altına alınan darbeci olduğunu düşündüğüm subayların
ellerinin çözdürülmesi için Mehmet GÖKEŞ Albaya emir vermesi ve elleri çözülen subaylardan olan Binbaşı
ile biraz uzaklaşarak birebir konuşması bende kuvvetli şüphe uyandırmıştı…” şeklinde beyanda bulunduğu,

10-Şüpheli Soner CİVELEK’in 29.07.2016 günü kollukça alınan ifadesinde;

“…Biz içerde otururken dışardan bir gürültü geldi “ Havacılar Çıkın dışarı Teslim olun” şeklinde
bağırıyorlardı. Bunların 5-6 kişi olduğu ortamdan geçen konuşmalardan anlaşılıyordu, bu şahısların silahlı
oldukları, silahları kurmalarından gelen seslerden anlaşılıyordu. Bu şahısların Karacı olduğu ve Harp
Akademisinin Güvenlik Şube Biriminden Askerler olduğunu tahmin ediyorum. Ben ve Ömer DEMİR Astsubay
birlikteydik, Yavuz YÜCEL’i hatırlamıyorum. Biz grubun arkasında durduk, fazla öne sokulmadan olan biteni
izliyorduk. Emir Komuta normalde Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP’taydı, o günkü olayların ceryan etmesinde
yine başımızda o vardı.Kendisi Öğrenci Subaylara “Kapıların tutulmasını içeriye kimsenin alınmamasını”
emretti. Biz içerde bulunanlara da “dışarıda bulunan silahlı şahısların kim olduklarını bilmediklerini, bunların
amaçlarının ne olduğunu bilmediğini ve bu yüzden kesinlikle bu şahısların içeri alınmamasını” bizlerden de
kimsenin dışarı çıkmamasını emretti. Bu dışarıdaki silahlı şahıslar yaklaşık olarak yarım saat bulunduğumuz
binanın etrafında dolaşarak “Havacılar Teslim olun” şeklinde bağırıp silahların kurma kolunu çekip bırakarak
üzerimizde etki bırakmaya çalıştı. Ben dışardan herhangi bir silaha veya mermiye hedef olabileceğimi
düşündüğümden kafamı dışarı uzatıp bakmadım. Onun için için dışardakileri görmedim. Daha sonra Hava
Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP, SAT Komandosu olduğunu ondan duyduğum ve tanımadığım sivil
birisini Hava Harp Akademisi içinde Levent Albay ile birlikte gördüm. Daha sonra bu şahsın gece ayrıldığını
düşünüyorum. Sabah hava aydınlandığında bu şahıs yoktu. Sonra Levent Albay Akademi Kurmay Başkanı
Tümgeneral Hasan Necdet TAŞDELER ile telefon görüşmesi yaptı. Ben bu konuşmadan Levent Albayın
“Dışarıdaki adamların kim olduklarını sorduğunu, o adamların bina çevresinden uzaklaştırılmasını istedi.
Herhangi olumsuz bir durumda orada bulunan askeri personeli kontrol edemeyeceğini söyledi. Levent Albay
Kurmay Başkanı ile konuşmasını bitirdikten sonra bina çevresini saran kişiler kısa bir süre sonra çekildiler.
Sonra Levent Albay personeli fuaye bölümünde topladı. Fuaye de “Arkadaşlar hava kuvvetlerinden
toplanma çağrısı aldık, buna istinaden buraya toplandık. Personelimizin ve binamızın güvenliğini aldık.
Sabah olunca da ayrılacağız. Ayrıyeten Kurmay Başkanının Levent Albaya hitaben “Biz sizi yanlış
anlamışız, kusura bakmayın, ne biz sizin tarafınıza gelelim ne de siz bizim tarafımıza gelin” dediğini söyledi.
693
Ve Kurmay Başkanının kendilerinden özür dileyerek kusura bakmayın yanlış anlamışız dediğini orada
bulunanlara söyledi. Daha sonra Levent Albay Hava Akademisinin iki giriş çıkışında nöbet tutulması talimatı
verdi. Ondan sonra ben, Hava Personel Üstçavuş Ömer DEMİR, Hava İkmal Astsubay Üstçavuş Volkan
KIZILKAYA ile birlikte kurul odası dediğimiz yerde sabaha kadar uyuduk, yatıp oturduk. Sabah olunca hava
aydınlandığında yanlış hatırlamıyorsam saat:06.00 sıralarında Levent Albay “ Burada ki görevlerinin bittiğini
herkesin evlerine gidebileceğini” söyledi ve Saat:06.15 sıralarında Hava Akademisinden ayrıldık….” şeklinde
beyanda bulunduğu,

11- Tanık Alb. Mehmet GÖKEŞ’in alınan ifadesinde;

“…Daha sonra nöbetçi amirinin 1 nolu nizamiyede olduğu haberi bize geldikten sonra oraya doğru
Kurmay Başkanı da dahil olmak üzere gittik ancak orda olmadığını öğrendik, daha sonra Muhafız Bölük
Komutanı Gürkan KARACA ile karargah içerisinde kalkışmaya katılan nöbetçi amirini ve yardımcısını bulmak
amacıyla dolaştık, bu esnada hava harp akademisinin önünden geçerken kapının önünde 10-15 civarında
personel olduğunu gördük ve durduk, durduğumuz yerde onlar bizi görmüyordu ben yanımdaki Muhafız Bölük
Komutanı Gürkan KARACA’ ya bu askerlerin içerisinde nöbetçi amiri var mı diye sorunca bana Nöbetçi amiri
ve yardımcısı orada dedi, bu konuşma geçtiğinde saat: 01.20 sıralarıydı ben de bunu öğrenince yanlarına
gitmek istedim, ancak Gürkan KARACA onlar kalabalık ve silahlı yanlarına gitme sana zarar verirler deyince
durdum. Daha sonra bu askerleri gizli gizli takip etmeye başladık bu grup ikiye ayrıldı, 4 kişilik bir grup bir
tanesi pilot kıyafetli olmak üzere kendi aralarında konuşarak Deniz Harp akademisinin önündeki otoparka
geçtiler. Grubun geri kalan kısmı da diğer yöne doğru hareket ettiler biz de diğer dördünün sayısı az olduğu
için onları takip etmeye karar verdik. Bu dört askeri personel araca bindiklerinde Ben, Gürkan Yüzbaşı ve Ani
Müdahale mangası bunlara müdahale ettik ve etraflarını sardık, araçtan aşağı indirdik, yere yatmalarını
istedik ismini sonradan öğrendiğim Hava Pilot Binbaşı Cenk ERDOĞAN ve yanında bir yüzbaşı ve iki
üsteğmen vardı, hepsi yere yattılar silahlarını ani müdahale mangası aldı. Bu esnada araçla bizim
olduğumuz yere gelen üzerinde kamuflaj kıyafeti olan ki bu önemlidir çünkü istikaklarında böyle bir kıyafet
yok (pilot olduğunu ve ismini sonradan öğrendiğim) Üsteğmen Ali Emre DESTEGÜL’ ü yere yatırarak
etkisiz hale getirdik. Aradan on onbeş dakika geçtikten sonra kurmay başkanı yanında genel sekreter Albay
İsmail ŞANLI ile geldi ve Kurmay Başkanı Cenk ERDOĞAN’ıbir süre kenara çekerek konuştu, ve daha
sonra orada bulunan askerlere yakaladığımız kişilerin ellerini çözmelerini emretti ve ellerini çözdürdü ve
onları gönderdi. ( Bu şahıslar olaydan birkaç gün sonra gözaltına alındı) Daha sonra kurmay başkanına
gelen bilgiler doğrultusunda 3 nolu nizamiye ve kışla içerisinde birçok yere giderek kontroller yaptık, bu
esnada helikopter sesi duyduğumuz için piste doğru gittik orada terk edilmiş bir araç vardı, o bölgede de Hava
İstikam Üstçavuş Tuğrul SOYSAL vardı, ona durumu sorduğumuzda helikopterin inip geri kalktığını söyledi,
orada terk halde bulunan aracı sorgulattığımızda tam olarak hatırlayamadığım bir askeri personelin üzerine
çıktı onun da ihraç edildiğini duydum.Kurmay Başkanından aldığımız bilgiler doğrultusunda kışla içerisinde
uzunca bir süre koşturmaca yaşayarak kontroller yaptık. Saat: 03.30 sıralarında ikinci bir helikopter sesi
duyduk ve o tarafa doğru araçlarla yöneldik , helikopter de bizim araçlarımızın far ışıklarını görünce inmekten
vazgeçerek geri havalandı. Bu şekilde koşturmaca halinde sabaha kadar devam ettik, sabah saatlerinde
Kurmay Başkanı bana kamera odasına git kameraları izle şüpheli bir şey varsa not al dedi, bende emrin gereği
olarak kamera odasına gittim, ve bu şekilde saat: 08.30 civarına kadar yanımda bulunan personellerle görüntü
izleme çalışması yaptım ve kalkışmaya katılan askerlerin geçiş saatlerini tespit etmeye çalıştım. Daha sonra bu
saatlerde Harp akademileri komutanının geldiği bilgisini aldık ve onu karşılamaya gittik…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

12- Tanık Alb. İsmail ŞANLI’nın alınan ifadesinde;

“…23.00 sularında sivil kıyafetli olarak karargâha giriş yaparak kurmay başkanı makam odasına
geldim. Odada kurmay başkanı dışında idari başkan Albay Alptekin Tartıcıda vardı. İdari başkan kurmay
başkanının telefonundan birisiyle görüşüyordu. Benim arkamdan Altan albayda odaya girmişti. Daha başka
birileri daha olabilir tam hatırlamıyorum. Kurmay başkanına ne oluyor komutanım dediğimde önüme bir evrak
uzattı evraka baktığımda sıkı yönetim direktifi konulu kalınca bir evraktı birinci sayfaya göz attım ikinci sayfayı
daha okumadan alttaki imza bloğuna baktım evrakı çıkarmaya yetkili makam hanesinde genel kurmay personel
694
plan ve yönetim daire başkanı tuğ general Mehmet PARTİGÖÇ ün ismi, evrakı kaleme alan hanesinde general
amiral şube müdürü kurmay albay Cemil Turan’ın isim vardı. Bunları görür görmez evrakın normal bir evrak
olmadığını anladım. Bir yandan kurmay başkanı ve yanındakilere “Bu evrak doğru kanaldan gelmiyor
personelciler sıkıyönetim direktifi yayınlayamazlar. Üstelik böyle bir evrakın en az Genelkurmay ikinci başkanı
tarafından imzalanması gerekir bu FETÖ cülerin işi” dedim. Bu arada evraka göz atmaya devam ettim.
Baktıkça bunun FETÖ cü bir darbe olduğunu anladım. Bunun üzerine kurmay başkanı ve idari başkan da
benim dikkat çektiğim noktalara bir kez daha baktılar. Devamında harp akademileri komutanının nerede
olduğunu sordum. Kurmay başkanı komutanın emir subayıyla birlikte Hadımköye gittiklerini söyledi. Orada ne
işi var diye sordum. Bilmiyorum dedi. Yanlarında emir astsubayı Eyüp başçavuş ve koruma astsubayıda varmış
dedi. Şuanda ne yapacağız dedim. Kurmay başkanı işte toplanıyoruz akademiler (akademi personeli,
öğrenciler) kendi akademilerinde toplanıyorlar dedi. Bende personeli kontrol altına almak çabucak yoklama
almak lazım dedim. O esnada oraya gelen veya orada bulunmakta olan güvenlik ve eğitim şubede görevli
piyade albay Mehmet Gökeş nöbetçi amirinin şüpheli hareketlerinden bahsediyordu. Yanlış aklımda kalmadıysa
nöbetçi amirinin kontrol altında bulundurulmasını heyecanlı bir şekilde tavsiye ediyordu…. kızımı eve bıraktım.
Günlük üniformamı giydim yanıma ihtiyaten tabancamı da aldım. Aracım da mahsur kaldığı için akademiye
yaya olarak yola çıktım. Yoldayken Altan albayı aradım ve yürüyerek geldiğimi söyledim. Oda bana bekleyin
biz yoldayız sizinle görüşelim sonra sizi karargâha bırakalım dedi. Bir iki dk içinde Altan Albay, Levent albay,
Asutay yarbay ve Halis başçavuş geldiler. Araca bindim karargâha doğru yol alırken Altan albay bana kurmay
başkanının kendilerine general apartmanının güvenliğini sağlama görevi verdiğini, aşağıda durumun çok
karışık ve belirsiz olduğunu dikkatli olmam gerektiğini söylediler. Bu bilgilerle beni karargâh yakınında yol
üzerinde bıraktılar. Komutanlık binası önüne geldiğimde kurmay başkanı, Mevlüt albay, önder albay, Kurmay
başkanı emir astsubayı Serkan başçavuş, Sait başçavuş, benim idari işler astsubayım Serkan başçavuş ve
Erdoğan Alp albay ile şimdi hatırlayamadığım birkaç kişiyle birlikte dağınık halde bina duvarının dibinden
emniyetli bir bölgeden etrafa bakarak yanlarına gittim. Bu arada saat 01.00 civarıydı. Ne oluyor dedim kim
söyledi hatırlamıyorum içlerinde nöbetçi amirinin de olduğu bir grubun deniz harp akademisi komutanını
derdest etmek maksadıyla ellerinde tabancalarla önce deniz harp akademisi komutanı konutuna orada
bulamayınca karargâhtaki makamına gittiğini orada da bulamayınca tekrar konutuna gidildiğini amiralin
çocuğunun başına silah dayandığını, eşinin telefonundan amirali tehdit ettikleri ve o grubun hala kayıp
olduğunu deniz harp akademisi komutanının şu an için emniyetli bir yerde bulunduğunu duydum. Sonradan
öğrendim ki kurmay başkanımız yanına gelen ve durumu anlatan deniz harp akademisi komutanını karargahta
emniyetli ve gizli bir yerde emir astsubayı İbrahim Başçavuşla birlikte bulunmasını sağlayarak amirali
emniyete almış. Ayrıca bazı araçların hızla bir yerden bir yere gittiğini nizamiyelerden kontrolsüz (anlamsız)
giriş ve çıkışlar olduğunu en son iki grubun hava harp akademisine doğru gittiğini hava harp akademisinde bir
grubun olduğunu söz konusu grubun akademinin ışıklarını söndürdüklerini ve içeriye kimseyi almadıklarını
söylediler. Bu arada kurmay başkanına herkesi kontrol altında bulundurulması, akademilerde emir komutanın
sağlanması ve süratle yoklamanın alınmasının önemli olduğunu söyledim. Aklıma tekrar harp akademileri
komutanın durumu geldi emir astsubayı Eyüp baş çavuşu buldum veya telefonla aradım tam hatırlamıyorum.
“komutan nerede neden hadımköye gittiniz niye bırakıp geldiniz” şeklinde serzenişlerde bulundum. … Bu
arada hava harp akademisi komutanı ile Silahlı Kuvvetler Yüksek Sevk ve İdaresi komutanının Moda’da bir
komutan kızının düğününde iken darbeciler tarafından enterne edildiğini öğrendim. Hava harp akademisi
öğretim başkanı Albay Levent Özüarap nerede diye sordum. Kurmay başkanı bana onunla irtibat kurmakta
zorlandığını söyledi. Ben Levent albayın mutlaka buraya gelmesi gerektiğini söyledim. O andan itibaren
kurmay başkanının Levent Albayın değişik zamanlarda aradığını ve bazılarında görüşebildiğini
gördüm/duydum. Levent albay her defasında her şeyin kontrolü altında olduğunu yoklamaların tamam
olduğunu söylüyordu ama kendisi yanımıza gelmiyordu. Olanlardan ve konuşulanlardan tam bir anlam
çıkarmam mümkün olmadı. Bununla birlikte akademi içinin güvensiz olduğunu bazı darbecilerin aramızda
olabileceğini düşündüm. Yapılanlar biraz panik ve telaştan olsa gerek biraz karışıktı. Ondan sonraki safhada
bir yerlerden gelen haberlere göre bazen tüm grup olarak bazen de küçük gruplara bölünerek haber gelen yeri
kontrol ediyorduk. Kurmay başkanı başımızda olduğu halde emniyetli bir şekilde kara harp akademisine gittik,
akademinin gazino balkonunda 8-10 kişi normal istirahat halinde duruyordu. Hava harp akademisiyle çok
yakın ve komşu olan bu binada her şey yolunda görünüyordu. Kara harp akademisine girdik komutanın makam
odasına doğru gittik içeride de merakla bekleyen personel (öğrenci subaylar) vardı. Akademi personeli bizim
gibi günlük çalışma kıyafetiyle gelmişti. Kurmay başkanı kara harp akademisi komutanının odasına girdi ve bir
695
süre orada kaldı. 5-6 dk. sonra dışarı çıkıp 7-8 kişilik bir grup halinde ilerlerken bir haber geldi. Şüpheli
hareketler içinde bulunan 4 veya 5 kişinin deniz harp akademisi önündeki park yerinde yakalandığını ve
kontrol altında olduğunu söylüyorlardı. Oraya doğru giderken hava harp akademisinin kapıları kapalı ve
ışıkları sönüktü. İçeride birinin olup olmadığı anlaşılmıyordu. Yakalanan grubun olduğu bölgeye vardığımızda
ani müdahale mangasının çevre emniyeti aldığını muhafız bölük komutanı Yüzbaşı Gürkan ile birlikte piyade
Albayı Mehmet Gökeş hava harp akademisinden herhalde 4-5 personeli yere yatırmış ve elleri bağlı olarak
tuttuklarını gördük. İlk dikkatimi çeken tüm hava harp akademisi personelinin eğitim kıyafetli ve uçuş tulumlu
olmasıydı. Albay Gökeş grubun nöbetçi amiri ile birlikte hareket eden grup olduğunu ve gözetim altında
bulundurulması gerektiğini kurmay başkanına anlatmaya çalışıyordu. Ortam çok gergin ve personel
heyecanlıydı. Kurmay başkanı gözetim altına alınan personelden kıdemli olan ismini sonradan öğrendiğim
Hava Pilot Kurmay Binbaşı Cenk Erdoğan ile bir süre görüştü. Nereden geldiklerini neden uçuş tulumlu
olduklarını, nereye gittiklerini sorduğunu hatırlıyorum. Binbaşı Erdoğan’ın da kendi komutanlarından
aldıkları talimat çerçevesinde evlerinden gelip akademiye gittiklerini böyle durumlarda eğitim kıyafetli ve
uçuş tulumlu olmalarının izahına çalışıyordu. Kurmay başkanının diğer personelle de konuşup bu kargaşa
ortamında bir yanlış anlaşılma olduğunu ve grupta şüpheli bir şey olmadığını değerlendirmiş olma ki
personelin kendi akademilerine gitmeleri ve yoklama alınması konusunda yardımcı olmalarını söyledi. Bu
arada saat 02.00 sularında bir helikopter sesi duyuldu. Helikopterin bizim piste indiğini hissettik süratle o
bölgeye gitmemize rağmen helikopter çoktan uzaklaşmıştı. Bununla birlikte pist bölgesinde bir binek aracın
park etmiş halde gördük. Gece vakti orada bir aracın olması anlamsızdı. İlgili arkadaşlar aracın plakasını
alarak sorguladı. Sahibini daha sonra tespit ettiklerini biliyorum ayrıca dağılarak etrafı kontrol ettik ama
kimseyi göremedik. Pistten ayrılmak üzereyken Albay Gökeş 3 numaralı nizamiye bölgesine bir grubun araçla
geldiğini aracı aynı bölgedeki Migros arkasına park ettiğini araçtan 5 kişinin kapıdan girmeye çalıştığını
ancak kurmay başkanı tarafından verilen talimat gereğince tüm giriş çıkışların yasak olmasından dolayı
nizamiye nöbetçi ast subayının personeli içeri almamışı üzerine personelin geriye döndüğünü ve devamında
Migros arkasındaki tel örgülerden atlayarak lojmanlar bölgesine girdiklerini kamera görüntülerinden tespit
edildiğini söyledi. Derhal grup olarak o bölgeye gittik nöbetçi astsubay söylenenleri doğruladı. Oradan
ayrılmak üzereyken tekrar bir helikopter sesi duyduk saat 03.30 sıralarıydı. Helikopterin bizim piste tekrar
inme ihtimaline karşı araçlarımıza binerek pist bölgesine gittik. Hızla yandan piste girdiğimizde bir
helikopterin pist üzerinde bulunduğunu (tam inmek üzereyken veya henüz yeni inmişken) tahminime göre bizleri
gördüğü için tekrar havalandığını gördük. Pist bölgesini tekrar taradık ama şüpheli bir şey göremedik. Daha
sonra karargâha döndük. O ana kadar görmediğim deniz harp akademisi komutanını karargâh içinde protokol
kısmı odasında emir astsubayı ile birlikte olduğunu gördüm. Işıkları içeriden yaktılar ve kapıyı kendileri
açarak çıktılar. Çok kısa bir süre içerisinde kara harp akademisi komutanı da geldi hep birlikte kurmay
başkanının odasına geldik burada gelişmeleri değerlendirirken deniz harp akademisinden iki personel
ellerinde taşınabilir bilgisayar ile geldi ve CD’ye aldıkları bir görüntüyü izlettiler. Görüntüde nöbetçi amiri ve
yardımcısının da olduğu beş kişilik grubun deniz harp akademisine giriş anı vardı. Personel ilk defa orada ve o
anda tam olarak tespit ve teşhis edildi. Bunlardan daha önce teşhis edilen nöbetçi amiri daha önce
yakalanarak gözetim altına alınmıştı. Nöbetçi amir yardımcısına ve amiralin çocuğuna silah doğrultan Yüzbaşı
Emre Ünal’a ulaşılamamıştı. Teşhis edilen kara harp akademisindeki iki öğrenci subay için derhal unsur
görevlendirilerek personel bulundu ve her ikisi de yakalanarak gözetim altına alındı. Sabaha kadar yapılan
aramalarda ise Yüzbaşı Emre Ünal’a ulaşılamadı (söz konusu personelin 3 gün sonra nizamiyeye gelerek
teslim olduğunu biliyorum) bir süre daha makam odasında o ana kadar olan olaylar hep birlikte
değerlendirildi. Kurmay başkanı gece boyunca birkaç defa komutanın durumunu öğrenmek için emir subayı
Fatih binbaşı ile görüştüğünü söyledi. Telefon görüşmelerinden komutanın durumunun iyi olduğu ve Hadımköy
de bir kışlada alıkonulduğu anlaşıldı. O sırada kışlada, İstanbul ve tüm Türkiye’de kontrolün çoğunlukla
sağlanmış olmasından dolayı ben komutan orada ne yapıyor, kim tutuyor, gidelim veya bir ekip gönderelim
şeklinde düşüncemi kurmay başkanına ilettim. Bu arada bir yandan kurmay başkanının diğer taraftan idari
başkanın Hadımköy kışla komutanı ile görüştüğünü ve komutanın durumunu sorduklarını, o bölgede başka
alıkonulan kimsenin olmadığını öğrenmişler. Daha sonra kurmay başkanı emir subayıyla görüşmüş ve emir
subayına komutanı orada neden tutuyorsun şeklinde konuştuğunu söyledi. Emir subayının da isterse komutan
gelebilir dediğini hatırlıyorum. Bu cümlelerin nasıl geçtiğini tam hatırlayamıyorum. Yine kurmay başkanı en
sonunda komutanla görüşmüş ve komutanım neden gelmiyorsunuz? Buraya gelin demiş komutan da gelebilir
miyim demiş. Kurmay başkanı da tabi gelin burada bir problem yok demiş. Bu sırada saat galiba 06.00
696
sularıydı. Onun üzerine emir subayı ile komutan bir araç bularak yola çıkmışlar. Yolda kurmay başkanı tekrar
aramış araçta ayrıca kara harp akademisinden 3 kişi daha olduğunu öğrenmiş. Biz o bölgede kara harp
akademisinden ayrıca personel olduğunu ilk defa duyuyorduk. Tüm bu bilgileri bana kurmay başkanı aşama
aşama aktarıyordu. Komutan saat 08.30 sularında kışlaya giriş yaptığında yanındaki dört kişi derhal enterne
edilerek nizamiye bölgesinde alıkonulmuş ve savcının talimatı doğrultusunda emniyet birimlerine teslim edildi.
Karargâha gelen komutan makam odasında kurmay başkanı, kara harp akademisi komutanı, deniz harp
akademisi komutanı ve idari başkan ile bir süre görüştüler. Bu arada Albay Gökeş kamera kayıtlarını
inceleyerek notlar çıkarmış notlarda gece kışlaya giriş yapanların görüntülerini izlemiş ve saatlerini kaydetmiş.
Müteakip aşamada kalabalık bir grup olarak nizamiyede bulunan kamera görüntülerini izleme odasına giderek
gecenin bir vaktinde uçuş tulumu ile dışarıdan kışlaya uygunsuz şekilde giren personel ve onlara destek
sağlayan personel ismen tespit edilerek adli işlem yapılmak üzere polise teslim edilmiştir. Ayrıca kurmay
başkanı tarafından destek kıtaları komutanına silah ve mühimmatın kontrol altında bulundurulması için ilave
emniyet tedbiri alınması konusunda akşam 23.00’dan itibaren birkaç defa emir vermiştir. benim karargaha
geliş saatim olan 15.07.2016 saat 23.00’ dan itibaren gördüğüm ; ast birimlerde yoklamaların alınmaya
başlanması sayesinde personel kontrol altında bulundurulmaya çalışılmış buna rağmen özellikle hava harp
akademisinde sabaha kadar tam bir kontrol ve yoklama alma faaliyeti olmamıştır. Akademiye giriş ve çıkışların
gece yasaklanması sayesinde gece anormal bir zamanda ve eğitim kıyafeti ile giriş yapan personelin tespiti
kolaylaşmıştır. Sabah yoklama sonuçları görüldüğünde özellikle kara harp akademisinden çok sayıda
personelin eksik olduğu öğrenilmiştir. Söz konusu personelin akşam erken saatlerde kışla dışına çıktıkları
sonradan tespit edilmiştir. Dikkat çeken bir konu olarak kışlada gördüklerim ve gece yarısı kışlaya girmeye
çalışan tüm havacı personel eğitim kıyafetli ve uçuş tulumluydu. Akademilerde günlük çalışma kıyafeti gömlek
ve pantolon olmasına rağmen hava akademisi farklı giyinmişti. Ayrıca tüm uyarı ve emirlere rağmen sabaha
kadar yoklamaları gelmemişti. Hava harp akademisi komutanı Moda da darbeciler tarafından enterne edildiği
için kendisinden sonra en kıdemli kişi olan Albay Levent Özüarap bu görevi bir şekilde oyalayarak yerine
getirmemiştir. …” şeklinde beyanda bulunduğu,

13- Tanık Uğur AKBABA’ın alınan ifadesinde;

“…saat:23:30 sıralarında makamı açtık.23:40 sıralarında Tümgeneral Selim MERT makama geldi.
Televizyonunu açarak gelişmeleri haberlerden takip etti. Ben çay demleyip Emir astsubayıma ve Tümgeneral
Selim MERT’e çay servisi yaptım. Haberlerde Whatsapp grubunda bulanan komutanların bazılarının bizim
Akademide olduğu gördük ve emir astsubayı Tümgeneral Selim MERT’ı bilgilendirdi. Saat:00:30 sıralarında
Kurmay Başkanı Tümgeneral Nevzat TAŞDELER, güvenlik şube müdürü Albay Mehmet ÖRKEN ve yanında
ismini bilmediğim 3-4 albay ile birlikte Makama geldi, Durum değerlendirilmesi yaptılar, Akademi ve
Askerlerin güvenliği için önlemleri konuştular. Selim MERT komutan Akademi içerisindeki Darbeci subayların
tespit edilip yakalanması için emirler verdi. Ortalama 15-20 dk. sonra makamda bulunan komutanlar
karargaha geri gittiler. Akabinde Akademi içerisinde bulanan darbeciler akademinin Tv. Yayınlarını kestiler ve
kamera odasını ele geçirdiklerini albaylara gelen telefondan duydum. Selim MERT komutan darbecilerden
kamera odasının geri alınmasını ve yayınların açılmasını emretti. Saat:02:20 sıralarında Selim MERT
komutanımız darbeciler tarafından alıkonulan korgeneral Tahir BEKİROĞLU’nun yerini öğrenmek için
karargaha gitti,02:50 sıralarında makama geri geldi. Yayınlar kesik olduğu için emir astsubayı Veli
DURMUŞ’un telefonundan internet aracılığı ile haberleri takip ettik. Bu arada jetler durmadan üzerimizden
geçiyordu. Güvenliğimiz için Makam kapılarını kitledik. Saat:03:30 sıralarında Emir astsubayı Veli DURMUŞ
ile Selim MERT komutan karargaha gittiler…” şeklinde beyanda bulunduğu,

14- Tanık Alb. Alptekin TARTICI’nın alınan ifadesinde;

“…saat: 22.30 civarı Kurmay Başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER beni cep telefonumdan arayarak
“Harekat merkezine ivedi mesaj geliyor anormallikler var acele karargaha gel” diye emretti. Ben bu emir
üzerine kendi şahsi aracımla saat: 22.45 sıralarında karargaha vardım. Kurmay Başkanı bana Genel
Kurmaydan gelen mesajı göstererek bak bu masajda anormallik var dedi. Mesaja baktığımda Sıkıyönetim
ilanına ilişkin ifadeler yer alıyordu, gelen mesaj içeriği bir hayli fazlaydı, ben daha sonra metnin imza blokuna
baktığımda, imza kısmında TuğgeneralMehmet PARTİGÖÇ’ e ait bir mesajdı. Daha sonra bu rütbede bir
697
subayın Genel Kurmay Başkanının imzası olmadan kendi başına böyle bir mesajı göndermesinin askeri
teamüllere aykırı olduğu kanaatine vardım. Daha sonra mesajın eklerini incelemeye başladık, normalde Harp
Akadamelirende yapılan görevlendirmelerde Kara akademisi Komutanı daha kıdemli iken ve görev yeri
değişmemişken hava akademisi komutanı Tümgeneral Recep YÜKSEL’in Harp akademi komutanlığını
görevlendirmiş olması yine belirttiğim gibi askeri teamüllere aykırı olduğunu anladık. Oesnada Nöbetçi Amiri
Kurmay Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY yanımıza geldi, kurmay başkanı kendisine nizamiye giriş çıkışlarını iptal
et, dışarıdan kesinlikle yabancı kimseyi alma duyarlı bulun şeklinde emir verdi. Bu esnada Harp Akademileri
Genel Sekreteri Kurmay Albay İsmail ŞANLI da odaya geldi. O da mesajı görür görmez bizimle aynı kanaate
vardı. Ben güvenlik ve eğitim şube müdürü Topçu Albay Mehmet ÖRKEM’ i aradım, bazı önemli konular var
acele kışlaya gel dedim. Kendisi 23.30 sıralarında yanımıza intikal etti. Bu arada Akademi Kurmay Başkanımız
Deniz ve Kara Harp akademileri komutanlarını telefonla arayarak makamına çağırdı. Aynı şekilde onlar da
yanımıza gelerek mesajı incelediler ve bizim gördüğümüz anormallikleri onlar da gördüler, o esnada makam
odasında televizyon açıktı ve İstanbul Boğaziçi köprüsünde yaşanan olayları gösteriyordu. Biz bu olayları
görünce şaşırdık bunun bir saçmalık olduğunu kendi aramızda konuştuk ve herkes kendisine bağlı bulunan
personel ve öğrencileri toplayarak yoklama alınmak suretiyle durum tespiti yapmak amacıyla çağırdı. Odada
bulunan diğer komutanlar kendi sorumluluğunda bulunan personeli çağırmaya çalıştılar ve yanımdan
ayrıldılar bende kendi sorumluluğumda görev yapan personelimi çağırmak için birkaç yeri aradım. Bu esnada
Kurmay Başkanı Destek Kıtaları Gurup Komutanını arayarak müşterek bina inşaatında çalışan inşaat
işçilerinin herhangi bir emniyetsizlik olmaması için kışla dışına çıkartılması için inşaat sahibini aramasını ve 5
nolu nizamiyeden tahliyeyi yapmasını emretti. Bu esnada Kurmay Başkanı bana Destek Kıtaları Gurup
Komutanlığındaki silah ve mühimmatları kontrol etmemi istedi, bende hemen bu emri yerine getirmek amacıyla
Destek Kıtaları Gurup Komutanlığına gittim ve Destek Kıtaları Grup Komutanıyla görüştükten sonra
silahlıkları ve koğuşları kontrol ettim, buralarda yaptığım kontrollerde herhangi bir anormalliğe rastlamadım,
daha sonra ben aracıma binerek denetimden ayrıldım bu esnada Kurmay Başkanı beni telefon ile arayarak,
Tuğamiral Tayyar ERTEM’ i tutuklamak amacıylalojmanına birkaç askeri öğrencinin geldiğini ve konutta
arama yaptığını söyledi. Ben de derhal bahse konu lojmana acele geçtim, kapının önüne vardığımda asimetrik
park edilmiş araçlar vardı ve anormallik olduğunu anladım, kapının önünde bir kara harp öğrencisi
bekliyordu, ona burada ne geziyorsun senin buraya gelmen bile yasak dediğimde bana “Komutanım biz buraya
görev için geldik” diye cevap verince kendisini yüksek sesle bağırarak oradan kovdum. Apartmanın içine doğru
yöneldiğimde içeride birkaç askeri botun olduğunu gördüm daha sonra içeriden birkaç kişi üzerime doğru
geldi yanıma yaklaştıklarında o kişilerden birinin yukarıda bahsettiğim ve Kurmay Başkanının Nizamiye Giriş
Çıkışlarını kontrol etmesi amacıyla görevlendirdiği, Nöbetçi Amiri Kurmay Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY
olduğunu gördüm ona da yüksek sesle bağırarak sana ne görev verildi burda ne geziyorsun dedim, o esnada
yanında bulunan Nöbetçi amir yardımcısı Hava Pilot Kurmay Binbaşı Mustafa BAYRAM bana elinde silah
varken,seni tutuklarım bize zorluk çıkarma dedi. Ben de bunun üzerine geri adım atmayarak onlara sert tepki
verince şaşırdılar, hatta biz bu tartışmayı yaşarken lojman sahibi Tuğamiral Tayyar ERTEM’ in eşi elinde
bulunan telefon ile ikametine zorla giren ve arama yapan bu kişilerin fotoğrafını çekmeye çalıştı fakat bunu
fark ederek engel oldular.Ben bu askerleri oradan kovdum daha sonra aracıma binerek hızla oradan uzaklaştım
ve Kurmay başkanını arayarak durumun vahameti hakkında bilgi verdim ve üzerimde silah olmadığı için
derhal evime giderek silahımı aldım ve Kurmay Başkanının makamına gittim, oraya gittiğimde Deniz Harp
akademisini komutanı da ordaydı, biz odada dururken nöbetçi amirliği tarafında silahlı bir grubun olduğu
bilgisi geldi, biz de bulunduğumuz binanın etrafındaki güvenlik önlemlerini arttırarak nöbetçi amirliğine doğru
iki koldan ilerledik ve nöbetçi amirliğinin etrafını sardık içeriyi gözlediğimizde nöbetçi amiri Kurmay Binbaşı
Mustafa Özcan ÇAY’ın içeride tek başına oturduğunu görmemiz üzerine ivedi şekilde odaya girdik ve o da
hemen ayağa kalkıp silahını bize doğru çekti, Güvenlik ve Eğitim Şube Müdürü Topçu Albay Mehmet ÖRKEM
hızlı davranarak karşısına geçip o da silah çektive bu vaziyette birbirleriyle boğuştular , Nöbetçi Amirine böyle
bir işi neden yaptığını sormaya başladık o da bize ben bana verilen emri uyguluyorum siz yanlış yapıyorsunuz
diyerek bağırdı, biz de onu konuşa konuşa ikna etmeye orada herhangi bir çatışma olmadan bu işi çözmeye
çalıştık ve kendisine yanında olan diğer silahlı askerlerin nereye gittiğini sorduğumuzda hava harp
akademisine gittiklerini söyledi. Biz de Nöbetçi Amiri’ni yanımıza alarak bahsettiği yere geçtik, içeride birileri
vardı ancak kapıları kontrol ettiğimizde kapıların kilitli olduğunu anladık, daha sonra içeriye doğru seslenerek
yaptıklarının yanlış olduğunu, teslim olmaları gerektiğini söyledik ancak bize herhangi bir karşılık gelmedi. Bu
çağrımız ve bekleyişimiz yaklaşık 1-1.5 buçuk saat sürdü, bu esnada biraz uzağımızda helikopter uçuyordu iniş
698
yapmak istedi fakat Ani Müdahale Mangasını fark edince geri dönerek iniş yapmaktan vazgeçti, helikopterden
sonra da üzerimizden F-16 savaş uçakları alçak uçuş yaparak geçtiler. Bulunduğumuz yerde beklerken bize
nizamiye girişi ve dışarıdan tel örgülerden girişler olduğu bilgisi gelince oradan ayrılarak acil olarak nizamiye
girişine geldik ve söz konusu yerde herhangi bir girişin olmadığını gördük. Daha sonra kurmay başkanının
makamına geçtik,..” şeklinde beyanda bulunduğu,

15- Şüpheli H. Nevzat TAŞDELER’in Emir Astb. Serkan YAZICIOĞLU’nun alınan ifadesinde;

“…Saat;21:50 sıralarında Kurmay Başkanımız beni cep telefonundan arayarak “Hemen makama
gel odayı aç” dedi. Bende sivil kıyafetli şekilde makama gittim ve bana Tümgeneral Selim MERT’i acil
makama çağırmamı emretti. Bu sırada odama giderek bu şerefsiz hareketi televizyondan öğrendim. Saat;23.00
sıralarında Kurmay Başkanının odasına Tümgeneral Selim MERT, Deniz Akademileri Komutanı ve
SKYÜSİDAK komutanı geldi. Ardından deniz akademisi komutanının emir astsubayı odaya gelerek “neler
oluyor başıma silah dayadılar deniz akademisi komutanını sordular” dedi. Bunun üzerine bende Kurmay
Bakanımızdan izin alarak eve gidip silahımı aldıktan resmi kıyafetlerimi giyip tekrar makama geldim ve
Komutanlık giriş kapısında beklemeye başladım. Bu esnada Akademinin içinde kalkışmacı grupların olduğu
etraftan duydum. Ön kapıda tek olduğum için Gürkan Yüzbaşıyı arayıp takviye istedim ve akabinde 5-10 dakika
içinde Zeki üsteğmenle birlikte bir manga personel geldi. Daha sonra kurmay başkanımız komutanlık girişine
doğru geldi ve yanında bulunan Mehmet ÖRKEN Albay “ o şerefsiz nöbetçi amir Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY
1 nolu nizamiyeye gelmiş ben gidip bunu alıp geleceğim” dedi. Yaklaşık 20 dakika sonra Mehmet ÖRKEN
Albay’ın, o şerefsiz nöbetçi amirini üstü başı dağınık halde getirdiğini gördüm. Daha sonra nöbetçi amirini de
alarak Kurmay Başkanımız Hasan Nevzat TAŞDELER, Mehmet ÖRKEN Albay, Genel sekreter Kurmay Albay
İsmail ŞANLI, Alptekin Albay ve Serkan ÇETİNER Astsubay ile birlikte Kara Harp Akademisi Komutanlığına
gittik. Bu sırada Kurmay başkanı kara harp akademisi komutanının odasına girdi biz dışarıda bekledik 15-20
dakika oada’da kaldı ne konuştuklarını bilmiyorum. Daha sonra makama döndük ve Kurmay Başkanı, Mehmet
ÖRKEN Albaya nöbetçi amir Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY’ı bir oda’da gözaltında tutmalarını emretti. Bu
esnada 4-5 kişilik kalkışmacı grubun Hava Harp Akademisine girdikleri bilgisi geldi bunun üzerine Kurmay
başkanı ve beraberindekilerle birlikte hava akademisine gittik burada ışıklar sönüktü ve otopark yerinden
bağrışma sesleri gelmesi üzerine oraya gittik geldiğimizde 4-5 kişilik bir grubun Muhafız bölük komutanı
Gürkan Yüzbaşı ve Mehmet GÖKEŞ Albay tarafından yakalandığını ve ellerinin bağlandığını gördüm.
Daha sonra kurmay başkanı olay yerine geldiğinde Mehmet GÖKEŞ Albay konuyu kendisine anlatarak bir
araçla geldiklerini ve o araçtan inerek diğer araca doğru koştuklarını söyledi. O arada araçlarda askerler
arama yapıyordu. Bu sırada gözaltına alınanlar biz vatan haini değiliz diye serzenişte bulundular bunun
üzerine Kurmay başkanı ellerinin çözülmesini emretti ve Elleri çözülen İki kişinin omzuna elini atarak
“ortalık karışık kimin ne olduğu belli değil yanlış anlaşılma olmuş olabilir” dedi. Bu esnada helikopterin
akademiye inme çabasından olduğu bilgisi geldi bunun üzerine helikopter pistine gittik ve herhangi bir
olumsuzluk olmadığını gördük. Daha sonra 3 nolu nizamiyeden içeriye girmeye çalışan bir aracın olduğu
bilgisi geldi bunun üzerine 3 nolu nizamiyeye gittik ve aracın migrosun arkasında olduğunu söylediler bunun
üzerine kurmay başkanı dışarı çıkılmamasını emretti. Saat; 02:00-02:30 arası helikopterin akademi pistine
inmeye çalıştığı bilgisi gelince oraya gittik ve helikopterin pistte olduğunu gördüm ancak bizi fark edince
helikopter kalkış yaptı. Orada bekleyen ve Başlarında Gürkan Yüzbaşının olduğu bir manga asker Kurmay
Başkanına helikopterin iniş yaptığını ve bir müddet beklediğini helikopterden inişve biniş olmadığını belirttiler.
Bunun üzerine pistin emniyetini alarak yaklaşık 1-1.5 saat burada nöbet tuttuk. Daha sonra karargaha
dönmemiz emredildi. Burada gelişmeleri takip ettik ve gün ışımaya başlamıştı. 16.07.2016 akşam saat; 23:30
sıralarında evime geldim. Benim bu konu hakkında bildiklerim bunlardan ibarettir dedi…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

16- Tanık Mehmet ÖRKEN’in alınan ifadesinde;

“…Saat; 23:15 de sivil kıyafetli olarak direkt Kurmay Başkanının odasına gittim. Durum nedir diye
sordum masanın üzerinde bir mesaj vardı masajın üzerinde konu olarak Sıkı Yönetim direktifi yazıyordu hemen
mesajın son sayfasına baktığımda imza bloğunda Tuğgeneral Mehmet PARTİGÖÇ’ün ismi ve mesajın sonunda
Yurtta Sulh Konseyi imzalı İbaresi vardı. Mesajın ilk paragrafını okudum saçma sapan bir şey olduğunu
699
gördüm. Sıkı Yönetim ilanı PARTİGÖÇ’e mi kalmış bu mesaj uygulanamaz dedim. Konu ile ilgili emriniz nedir
diye Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER’e sorduğumda “Kışlamızın emniyetini alacağız
kışlaya giriş çıkışlara müsaade etmeyeceğiz” dedi. Komutanımız Korgeneral Tahir BEKİROĞLU nerede
haberiniz var mı konu ile ilgili ne emir verdi diye sordum. “Hasdal kışlasında olduğunu duyduğunu kendisine
ulaşamadığını" söyledi Hemen yukarı odama çıktım günlük görev kıyafetimi (Kısa gömlek ve pantolon) giydim
karteks dolabımdaki beylik tabancamı aldım bu arada emrimde çalışan Albay Mehmet GÖKEŞ ve Astsubay
Bçvş Güngör ÖZDEMİR’de çalışma bölgelerine gelmişlerdi. Kıyafetimi giyerken Lojistik şube müdürlüğünde
Albay Mevlüt KARAGÖZ Albay Önder KARA ve arkalarında kim olduklarını hatırlamadığım birkaç askeri
personel Kurmay Başkanının “kendilerine karargahın emniyetini almaları konusunda talimat verdiğini”
söylediler. Bir emrim olup olmadığını sordular bende çevre emniyetini alın karargaha giriş-çıkışlara izin
vermeyin bende geliyorum dedim. Kıyafetlerimi giymeye müteakip silahımı da alarak 1. Kattaki Kurmay
Başkanının yanına tekrar gittim akademi komutanlarından kimler burada diye sordum Tümgeneral Selim
MERT ve Tuğamiral Tayyar ERTEM’in olduğunu ve kendi makamlarının emniyetsiz olabileceğini söyleyerek
onları da makamına çağırdığını söyledi. Telefonla kimseye ulaşamadığını beyan etti. Kışla emniyeti ile ilgili
hususları koordine etmek üzere yanından ayrılarak bina dışına çıktım. Destek kıtaları komutanlığınca gerekli
emniyet tedbirlerinin alındığını sözlü olarak öğrendim. Karargah binası arka girişinden dışarı çıktım. Subay
Astsubaylardan oluşan arkadaşların bina etrafında gerekli tedbirleri aldığını gördüm. Akademiler bölgesindeki
durumu görmek üzere arkadaşların gitme ikazlarına rağmen bölgeye gittim. Üçerli ve ikişerli gruplar halinde
akademili öğrencileri gördüm ve nereye gittiklerini burada ne işiniz var diye sordum onlarda bana
“Akademilerine giderek toplanmaları emredildiğini” söylediler. Derhal evlerine gitmelerini dışarı
çıkmamalarını emrettim. Bu ikazımı 2 gruba da yaptım ancak sonradan öğrendiğime göre Kurmay Başkanı
Nevzat TAŞDELER akademi öğrencilerinin akademide toplanarak yoklamalarının alınması emri verdiğini
duydum. Bu arada ezanlar ve selalar verilmeye başlandı. Çok alçaktan uçaklar uçuyordu…” şeklinde şeklinde
beyanda bulunduğu,

17-Olay gecesi Harp Akademileri 3 No’lu nizamiye nöbetçisi olan Ast. Ferhat KIZILATEŞ’in alınan
ifadesinde;

“…21.30 sıralarından nizamiyede bulunun TV’den köprülerin kapatıldığı haberini gördüm. Bu


haberlerden sonra hatırlayamadığım bir zamanda Oktay Çetin üç nolu nizamiyeye gelerek “neler olduğunu
bizde bilmiyoruz olağan dışı bir şeyler oluyor dikkatli olun” diyerek ayrıldı. 24.00’da her gece olduğu gibi üç
nolu nizamiyeden giriş çıkışlara kapatılıyor o yüzden bizde saat 24.00’da kapıları kapattık. Saat 01.20
civarında siyah renkli honda model 34 FD 6504 plakalı araç sağ arka tekerleği parçalanmış vaziyette nizamiye
bölgesine Migros’un önüne giriş yaptı. Araçla birlikte biri şoför olmak üzere eğitim kıyafetli dört kişi geldi
sadece şoför aracın içinde diğerleri dışındaydı. Migros’un önünde aracı bir müddet kontrol ettikten sonra aracı
Migros’un arkasına park ederek yaya bir şekilde nizamiyede bulunan turnikelere geldiler içlerinden biri Hava
ikmal kurmay albay Tamer Özarslan kartını okuttu diğerleri kartını okutmadan buradan girişin yasak olduğu
iki nolu nizamiyeden giriş yapmaları gerektiğini söyledim. Ancak uyarılarımı dikkate almayarak ısrar edince
kimliklerini kontrol etmek istedim. Turnikenin önünde bekleyen Hava Pilot Kurmay Binbaşı Ali Ertürk’ün kartı
elindeydi ve alarak ismini kontrol ettim diğer iki kişinin de kartlarını kontrol etmek istediğimde. “ne
yapacaksın kartı görevden geliyoruz” dediler. Bende bu şekilde alamayacağını nöbetçi amire haber vermem
gerektiğini söyledim ve askeri hattan aradığımda telefonu açmadığından kamera odasını aradım ve telefonu
açan Çağdaş Doğan telefonu açtı ve bana nöbetçi amir ve yardımcısının orada olmadığını söyledi. Daha sonra
aklıma Oktay Çetin geldi ve onu arayarak ulaştım durumu kendisine bildirdiğimde Oktay Çetin’in yanında
Hasan Nevzat Taşdeler’in olduğunu ona soracağını söyledi ve Hasan Nevzat Taşdeler de Selim Mertten izin
alınması gerektiğini söyledi. Bu sırada kapıda bekleyenlerin yanına Nizamettin Emre Karakoç sivil kıyafetli
olarak gelmişti. O sırada askeri hat çaldı ve açtığımda kendisinin nöbetçi amir yardımcısı olduğunu söyleyen
biri sana emrediyorum kapıyı aç dedi. Bende Selim Mert Tümgeneralin emir astsubayı Uğur Vatan’ı aradım ya
da arandım tam hatırlayamıyorum. Uğur Vatan bana Selim Mert’in emri olduğunu kimseyi içeri
alamayacağımı söyledi ve kapıda bekleyenlerin kimliklerini sordu. Bende hepsinin havacı olduğunu, eğitim
kıyafetli olduğunu ve ismini bildiğim Tamer Özarslan, Ali Ertürk olduğunu diğerlerinin ismini bilmediğimi
söyledim ve Selim Mert paşa içeri almamamı ve beklemelerini söyledi. Ve bende bunun üzerine kapıyı
açmayarak beklemelerini söyledim. Bir süre bekledikten sonra Nizamettin Emre Karakoç hariç diğer dört kişi
700
araçlarının yanına doğru gitti. Bende Nizamettin Emre Karakoç’un yanına giderek ne konuştukları sordum ve
bana galiba duvardan atlayarak geçebileceklerini söyledi. Bende bunun üzerine kamera odasında görevli
Çağdaş Doğan’ı arayarak duvardan atlayarak geçebileceklerini orayı gören kameranın olup olmadığını
sordum. Ve Şu anda atlıyorlar görüyorum dedi ve bunun üzerine telsizle Oktay Çetine ulaşmaya çalışırken
Çağdaş Doğan benden önce şahısların duvardan atlayarak giriş yaptıklarını söyledi. Bende belki telsizden
duymamışlardır diye Uğur Vatanı arayarak şahısların duvardan atlayarak girdiklerini söyledim. Sabah 07.30’a
kadar olumsuz bir durum olmadı. Saat 07.30 sıralarında Migros marketindeki görevliler aracın sahibinin kim
olduğunu markete malzeme götürmek için aracın engel olduğunu ve çekilmesini istediklerinden bende Serkan
Yazıcıoğlu’nu arayarak Aracın çekilmesini istedim. Serkan Yazıcıoğlu’da Hasan Nevzat Taşdeler’e durumu ileti
ve bana aracın fotoğraflarını çekmemi ve kime ait olduğunu öğrenmemi istediler daha sonra tekrar görüşelim
diyerek telefonu kapattı. Bende gece gelen grubun içinde Tamer Özaslan olduğu için onu aradım ve aracın
kime ait olduğunu sordum ama bana bir şey söylemedi ve soran olursa bana ulaşamadığını söyle şeklinde
konuştu ve kapattı. Bende bunun üzerine Ali Ertürk’ü aradım ve Ali Ertürk aracın Eray Akın’a ait olduğunu
söyledi ve numarasını verdi. Bunun üzerine bende Serkan Yazıcıoğlu’nu arayarak aracın sahibinin kim
olduğunu söyledim bana aracın çekilmeyeceğini söyledi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

18- Şüpheli Adem TEPE’nin C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

"15 Temmuz günü 2 No’lu nizamiye nöbetçi subayı olduğunu, Saat:23.30 sıralarında Harp
Akademileri Kurmay Başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER’in telefonla dahili hattan nizamiyeyi aradığını,
telefona Ahmet LÜLE isimli astsubayın baktığını, görüşme sonrasında Kurmay Başkanının Nizamiyeden
çıkışların tamamen yasak olduğunu, sadece kimliği yanında olan ve bu lojmanlarda oturan kişilerin içeriye
alınacağını, başka kimsenin içeriye alınmamasını emrettiği" şeklinde beyanda bulunduğu,

19- Şüpheli Ahmet LÜLE’nin Hakimlik sorgusunda;

"Olay günü 2 No’lu nizamiyede nöbetçi olduğunu, olaylar başladığında kurmay başkanı (Hasan
Nevzat TAŞDELER) arayarak bariyerler ile yolu kapatın emrini verdiğini, içeriye çalışanlar ile ikamet edenleri
aldıklarını, dışarıya çıkmak isteyenlere izin vermediklerini, sonrasında birkaç aracın geldiğini ve dışarı çıkmak
istediğini ancak kendilerinin buna izin vermediğini, bu sırada nöbetçi amiri ve nöbetçi amir yardımcısı
binbaşıların geldiğini, ellerindeki silahları göstererek tehditvari bir şekilde kapıyı açmalarını söyledikleri, yol
kesici bariyerleri indirtip yol kenarına kadar geldiklerini, yine de kapılan açmadıklarını ancak araçta
indiklerini araçtan inip demir kapıları açıp dışarıya çıktıklarını, kendilerinin silah kullanmadıklarını, kurmay
albayın verdiği emri uyguladıklarını, olaylarla bir ilgisinin olmadığını, sadece o gün orada nöbetçi olduğunu,
komutanlarının emrini uygulamaya çalıştığını, 3 asker, 3 güvenlikçi ve kendisinin tutanak tuttuklarını, bunların
kamera altına alındığını, sonrasında nöbeti devrettiklerini, olay gecesi çıkışlara engel olduğunu, olayların ne
şekilde olduğunu bilmediğini, telefonuna el konulduğunu, suçsuz olduğunu" şeklinde beyanda bulunduğu,

20-Müşteki Tahir Bekiroğlu'nun emir subayı şüpheli Fatih Irmak'ın C.Başsavcılığımızca 21/11/2016
tarihinde alınan ifadesinde;

"Darbe girişimininyaşandığı tarihte ben Harp Akademileri komutanı Korg. Tahir BEKİROĞLU'nun
emir subaylığı görevini yapmaktaydım. Olay tarihinde tarafımıza iletilen sıkıyönetim emri gereğince kendisinin
koruma astsubayı olan Eyüp KARAHAN ve Okan ŞETÜRK ile birlikte konutundan alarak Hadımköy Askeri
Cezaevine götürdük. Cezaevine götürdüğümüzde ve bahçesinde beklerken kendisinin makam ve şahsi cep
telefonları bende duruyordu. Tahir BEKİROĞLU'nun konutundan alıp askeri cezaevine götürmemizo anki
trafik durumu nedeniyle 1-2 saat kadar sürdü. Askeri ceza evinin bahçesinevardığımızda Tahir
BEKİROĞLU'nun makam telefonunun Kurmay Başkanı olan Hasan Nevzat TAŞDELER aradı, telefonu ben
açtım ve tekmil verdim. Kendisi bana Genel Kurmay'dan gelen mesaj emrini yani sıkıyönetim direktifini
aldıklarını, söz konusu emre göre Tahir BEKİROĞLU'nunKara Kuvvetleri Komutanlığı emrine atandığını,
1'inci Ordu Komutanlığı ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığına ise Korgeneral Erdal ÖZTÜRK'ün atandığını,
bu durumu Tahir BEKİROĞLU'na iletmemi söyledi. Ayrıca kendisinin makam geldiğini ve gelişmeleri takip
701
edeceğini söylediğini hatırlıyorum. Bu diyalogdan sonra telefon görüşmesi sona erdi. Ben de bu durumu Tahir
BEKİROĞLU'na ilettim. Kendisinin düşünceli bir hali vardı ve ''peki'' anlamına gelen bir hareket yaptı. Ayrıca
şunu da belirtmek isterim ki biz Hadımköy Askeri Cezaevinin bahçesinde beklerken sıkıyönetim emriaskeri
cezaevine ulaştı. Sıkıyönetim emrinin ulaşmasının akabinde Hasan Nevzat TAŞDELER'in araması söz konusu
olmuştur. Yine aramızda geçen cep telefonu görüşmesinden yaklaşık 1-2 saat kadar sonra Hasan Nevzat
TAŞDELER komutanın makam cep telefonunu yeniden aradı ve bana son durumu sordu ben de beklemeye
devam ettiğimizi söyledim. O da herhangi bir şey demeden telefonu kapattı. Bundan başka olay gecesi ve takip
eden saat ve günlerde Hasan Nevzat TAŞDELER ile herhangi bir diyalog gerçekleşmemiştir." şeklinde beyanda
bulunduğu

21-Müşteki Tahir BEKİROĞLU’nun alınan ifadesinde;

“…süreç devam ederken bir ara emir subayı bana az önce akademi kurmay başkanı olan Hasan
nevzat TAŞDELER’ih kendisini aradığını, benim sıkıyönetim direktifinin eki olan sözde atama emri ile
K.K.K’lığı emrine atandığımı, 1. Ordu komutanlığı ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığına ise Korgeneral
Erkal ÖZTÜRK’ün atandığını, durumu bana iletmesini söylediğini söyledi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

22-Tanık Gürkan KARACA’nın alınan ifadesinde;

“…Ardından karargahta bulunan kurmay başkanı odasında gittim. Gittiğimde güvenlik eğitim şube
müdürü topçu Albay Mehmet ÖRKEM ile karşılaştım. Kurmay Başkanının odasında hatırladığım kadarıyla
idari başkan Albay Alptekin TARTICI, Genel Sekreter Albay İsmail ŞANLI, nöbetçi Amir Hava Piyade Binbaşı
Özcan ÇAY (ismini sonradan öğrendiğim) vardı. Bu esnada Güvenlik Eğittim Şube Müdürü topçu Albay
Mehmet ÖRKEM de odaya girdi. Kurmay Başkanı önünde bulunan ne olduklarını bilmediğim evraklara ve açık
olan televizyondaki haberlere bakıyordu. Emniyetin sağlanması maksadıyla birlik içerisinde bulunan
şantiyedeki işçilerin yoklamasını almamı ve birlik dışına çıkarmamı emretti. ….Kurmay başkanı ve Güvenlik
Şube Müdürü sıklıkla telefondan beni arayarak oluşan olaylar hakkında bilgi almaya başladılar. Grup
Komutanından bir grup rütbeli personelin Deniz akademi Komutanını rehin almaya çalıştıkları bilgisini aldım.
O andan itibaren durumun farkındalığı ile daha dikkatli olunması konusunda tüm unsurlarımı ikaz ettim. O gün
Muhafız Bölüğü Nöbetçi Uzman Çavuşu asil görevi olan kamera gözetleme odasına piyade Üsteğmen Zeki
UÇAR (Nöbetçi Subay)’ ın emriyle geçerek bizi her konuda bilgilendirmeye başladı. Cep telefonumdan beni
arayarak nöbetçi amiri ve yardımcısının elinde silah kendilerini demir parmaklı kilitli bir oda bulunmasını, esir
alınacakların olacağını ilettiğini söyledi. Bunun üzerine öncelikle kendisinin ve kamera odasındaki erlerin can
güvenliğini almasını, istekleri üzerine sorarlarsa ilettiğimi söylemesini, emniyetlerinin muhakkak kendileri
tarafından alınmasını bildirdim. Arkasından nöbetçi amir telsizden Telsiz Kodu: PANZER Benim Kodum
Fırtına 1 beni anons ederek 15 dakika içerisinde nöbetçi amiri odasına gelmemi istedi. Beni esir almaya
çalışacağı düşüncesiyle odasına gitmemekle birlikte o esnada cep telefonumu arayan kurmay başkanına
nöbetçi amirinin beni telsiz ile anons ederek beni odasında çağırdığını benim de gitmediğimi bildirdim.
Nizamiyede görevli Uzman Çavuş Çağdaş DOĞAN’ dan demir parmaklı kilitli bir odanın isteğinde bulunduğu
esir alınacak askerlerin konulması amacıyla talebi olduğunu da kurmay başkanına ilettim. Buna yönelik olarak
kendi personelimin can güvenliği konusunda çalıştığımı söyledim. Kurmay Başkanı da kesinlikle nöbetçi
amirinin odasına gitmemi nöbetçi amir ve yardımcısının olayın direk içinde elebaşlarının olduğunu beyan etti.
Konuşma esnasında dikkat etmemi uygun ortam denk getirdiğimde nöbetçi amir ve yardımcısının etkisiz hale
getirilmesini bana emretti. Bunun üzerine 1 numaralı nizamiye bölgesinde bulunan nöbetçi amir odasına
kontrollü bir şekilde yaklaşırken, karargah binasının önündeki alandan idari başkan Alptekin TARTICI Genel
Sekreter albay İsmail ŞANLI, Albay Önder KARA, Üsteğmen Bayram GÜL, Astsubay Suat DAĞLI da nöbetçi
amir ve yardımcısını derdest etmek üzere 1 numaralı nizamiyeye gittiklerini gördüm ve onlara katılarak bölgeye
gittiğimizde nöbetçi amir ve yardımcısının olmadığını ve hava akademisi istikametine gittikleri bilgisini aldık.
Nizamiye bölgesine gelen güvenlik eğitim şube plan subayı Piyade Albay Mehmet GÖKEŞ ile birlikte orada
bulunan şoförü er olan araca binerek hava akademisi istikametine gittik. Gittiğimizde hava akademisi önünde
20 civarında tulumlu kamuflajlı personel olduğunu gördük. Aracımızı gördüklerinde üçerli beşerli gruplar
halinde akademinin içine yanına dağılmaya başladılar, Mehmet albay direk müdahale etmek istedi ancak ben
subayların kalabalık olduklarından dolayı biraz beklememiz gerektiğini ve aracı müsait bir yere çekerek
702
gözlemlememiz gerektiğini söyleyince Mehmet Albay da buna iştirak etti ve aracı müsait bir yere karanlığa
çektik. Araçtan inip kalabalığa doğru gelin buraya diye bağırdığımızda hepsi koşarak değişik istikametlere
kaçtılar. Çok maksatlı Harekat Merkezi Binasının yan otoparkındakiaraçlarına binen 4 havacı kamuflajı giymiş
subaya duru teslim olun diye bağırıp, araçlarından indirip yere yatırarak derdest ettik. Üst aramasında silah ve
çok sayıda tabanca fişeğinin olduğunu görüp emniyete aldık. Normalde akademi yerleşkesi içerisinde gezen bir
öğrenci subayın bu kadar fişeği yanında bulundurması bizim için hayatın doğal akışına aykırı bir durumdu.
Sonradan bölgeye aracıyla gelen 1 havacı subay da derdest edip piyade üsteğmen Zeki UÇAR ve ani müdahale
kuvvetini bölgeye takviye ettik (hatta kaçmalarını engellemek amacıyla ani müdahale mangasının tüfeklerinin
kayışlarını sökerek ellerini bağladık.) Personeli ayağa kaldırdığımızda kendilerinin şerefli subaylar olduğunu
söyleyerek bağırmaya başladılar. Kurmay başkanına Mehmet albay bilgi verdi, kurmay başkanı, Albay İsmail
ŞANLI, Grup Komutanı ve şuan hatırlayamadığım birkaç askeri personel de bulunduğumuz yere geldiler,
derdest edilen personel kendilerinin emirle geldiklerini, şerefli subaylar olduklarını, nasıl böyle bir şey
yaparsınız dediklerini, kendilerini derdest ederken yere yatırdığımız esnada teklemediğimizi bunun hesabını
vereceğimizi şeklinde bağırarak tekrar ettiler.Bunun üzerine kurmay başkanı burada ne işiniz var diyerek
derdest ettiğimiz askerlere sordu, kendileri de emir aldıklarını o yüzden mesaiye geldiklerini, fakat kimden emir
aldıklarını söylemediler. Hatta bize ithafen bunlar niye mesaiye geldiler diye sorduklarında kurmay başkanı
emniyetin sağlanması için kendisinin emir verdiğini söyledi. Arkasından silah ve mühimmatlarını vermeyin,
ellerini çözün ve serbest bırakın emrini bölgedeki Mehmet GÖKEŞ Albay’a verdi. Bölgeden ayrılmaya
müteakip yanımızda bulunan araca binerek kurmay başkanı ve grup komutanını takip ettik. Helikopterin kışla
içerisine indiği bilgisinin gelmesi üzerine hep birlikte piste gittik, kontrol ettiğimizde orada kimse yoktu.
Arkasından 3 numaralı nizamiyeye ve tekrar akademik siteye dönerken pistten helikopter sesi geldi,
helikopterden karargah içerisine indirme olabileceğini düşündüğümüzden hep beraber tekrar piste gittik,
bizlerin araçlarımızın farlarını görünce helikopter tekrar kalkışa geçerek bölgeden uzaklaştı. Bölgede belirli
bir müddet ağaçlık bölgeler dahil arama-tarama yaptık herhangi bir olumsuzluk ile karşılaşmadık. Helikopter
pistinde belirli bir süre bekledikten sonra grup komutanı ile beraber kendisine bir aracın içinden silah
çekildiğini iddia eden Başçavuş Mehmet ŞAHİNTÜRK durumu iletmesi üzerine şüpheli personeli aramak için
Ani Müdahale Mangasını da yanımıza alarak şahısları aramaya çıktık. Lojmanlar bölgesinde bulunan
dördüncü blok önünde araç içinde oturduklarını tespit ettik ve yanımıza alarak grup komutanının odasına
(Destek Kıtaları grup Komutanlığı) odasına getirdik. Kara akademisine grup komutanı tarafından gelip
personele almaları iletildi, uzun süre kimsenin gelmemesi üzerine personel kara akademisine gönderildi, daha
sonra akademiden öğrencilerin evlerine gitmesi emri aldıklarından evlerine gittiklerini öğrendik. Grup
komutanı bölüklerde bulunan sivil eşya odalarını boşaltmamızı ve kapısına konulacak rütbeli muhafız
ayarlamamızı emrini verdi. Arkasından akşam derdest edilen nöbetçi amirini karargahtan gidip almamızı ve
hazırlanan kilitli odaya getirmemizi emretti. nöbetçi amirinin nerede olduğunu öğrenmek için Karargaha
gittiğimizde idari başkanı görmemiz iletildiğinden kendisinin nerede olduğunu sorduğumda kurmay başkanının
odasında oldukları bilgisini aldım ve kurmay başkanının odasına gittim, gittiğimde kara akademisi komutanı
Tümgeneral Selim MERT ve emir astsubayı, akşam cuntacılar tarafından derdest edilmeye çalışılan Deniz
akademileri Komutanı ve Emir astsubayı, Kurmay Başkanı emir Astsubayı Serkan YAZICIOĞLU masanın
üzerinde bulunan laptoptan deniz akademisinin girişindeki elinde silah bulunan kişilerce deniz akademi
komutanı emir astsubayının esir alındığı görüntüsünü ilettiler. Görüntülerdeki subaylardan iki tanesi bizim
akşam grup komutanı ile yakalayıp ardından kara akademisine gönderilen isimlerini sonradan öğrendiğim
Tank Yüzbaşı Serhat ALTIMAKAS ve Yüzbaşı Egemen EKER’ di. Bunun üzerine kara akademi komutanı
Tümgeneral Selim MERT emir astsubayı aracılığıyla personelin getirilmesi emrini verdi. Biz nöbetçi Amirini
teslim alıp, gözetim odasına teslime ettikten sonra grup komutanı ve ani müdahale kuvveti ile birlikte bahse
geçen personelin ev adreslerini öğrenip personeli teslim aldık. Arkasından gözetim odasına getirerek personeli
muhafaza altında tuttuk. Daha sonra idari başkan Alptekin TARTICI akademi komutanı Korgeneral Tahir
BEKİROĞLU’ nun akademiye geldiğini ve yanında öğrencilerinin de olduğu bilgisini iletti. Ani Müdahale
Kuvveti ile karargah girişinin her ihtimale karşı emniyete alınması emrini verdi. Ani Müdahale Kuvveti ile
beraber gelen Hava Piyade Üsteğmen Türker ERTÜRK ile beraber karargah binasının önü emniyete alındı.
Bekleme esnasında albay Mehmet GÖKEÇ cep telefonumdan beni arayarak 1 numaralı nizamiye bölgesine
gitmemizi söyledi. Akademi Korgeneral Tahir BEKİROĞLU emir subayı Piyade Binbaşı Fatih IRMAK ve
muhtemelen kara akademisinden üç subay tarafından getirildiği, kurmay başkanı ve piyade Albay Mehmet
GÖKEÇ tarafından komutanın yanında gelen personelin silahlarının alınarak nizamiyedeki bir odaya
703
alındıklarını ve kapısına muhafız olarak rütbeli personel görevlendirdiklerini gördüm. Çağırılan polis
ekiplerine akademi komutanı ile gelen 4 subay, nöbetçi amiri ve yardımcısı, 2 numaralı nizamiye nöbetçi subay
ve astsubayı ile gözetim altındaki diğer 2 subay tutanakla teslim edildi.Bu şekilde ilerleyen günlerde de söz
konusu kalkışmaya katıldıkları değerlendirilen diğer askeri personelin teslim işlemleri devam etti…” şeklinde
beyanda bulunduğu,

23-Tanık Tuğrul SOYSAL’nın alınan ifadesinde;

“…sonra gece saat: 01.50 sıralarında helikopter sesi duydum, helikopter pistinin temizlik ve
mıntıkası sorumluluğumda olduğu için orayı kontrol etmek istedim ancak bahsettiğim helikopter iniş yapmak
üzereyken tekrar kalkışa geçerek oradan ayrıldı, aradansaat:03.30 civarı tekrar helikopter pistine iniş yapmak
isteyen helikopter bilgisi geldi, ben de yeniden tekrar o bölgeye gittiğimde askerlerimle birlikte çimenlerin
üzerine yatarak gözlem yapmaya başladık bu esnada Gürcan DALAR da bizimle beraberdi, helikopter
kalktıktan sonra piste çıktığımızdaterk edilmiş vaziyette gri Lacetti marka araç vardı, Kurmay Başkanı Hasan
Nevzat TAŞDELER buranın sorumluluğu kimde diye sorunca ben de sorumlu benim dedim, bunun üzerine bana
burada emniyet tedbirleri almamı aracın başında durarak gelen hiç kimseye bu aracı buradan kaldırtmamamı
emretti ben de yanımda bulunan Er Ethem Serhat (soyadını tam olarak hatırlamıyorum)ile bu noktada sabah
saatlerine kadar emniyet tedbiri almak amacıyla bekledim, sabah saat: 10.00 civarında 2 sivil kıyafetli askeri
personel, bulunduğumuz bölgeye gelerek bahse konu aracı almak istediler ben de kendilerine Kurmay
Başkanının emri olduğunu aracı kesinlikle oradan götüremeyeceklerini söyledim, bana önce bu konudan
Kurmay Başkanının bilgisi var demelerine rağmen telaşlı ve şüpheli halleri vardı, ben de buna istinaden bu
askerlere aracı teslim etmedim ve bu durumu anlatan tutanak tanzim etmek suretiyle gerekli yerlere bilgi
verdim, ancak o araca ve şahıslara ne olduğuna dair şu aşamada bir bilgim yok.” şeklinde beyanda bulunduğu,

24- Şüpheli Özcan KORHAN’ın alınan ifadesinde;

“…Saat 21:30 sıralarına kadar konutumda bulunduğum esnada Öğretim başkanı olan Albay Levent
ÖZÜARAP bana cep telefonundan SMS ile Çağırma Planı devrede olduğu şeklinde mesaj attı. Bunun üzerine
kısa bir süre sonra Hava Harp Akademisine dahili-resmi kıyafetimle geri döndüm. Akademiye gittiğimde Albay
Levent ÖZÜARAP bana “Kurmay başkanı Tüm General Nevzat TAŞDELER emriyle çağı planı uygulandığı,
bu yüzden akademiye geldik, böyle bir emir var” dedi. İlerleyen saatlerde Nöbetçi Amir olan Hv. Binbaşı
Mustafa Özcan ÇAY yanımıza geldiği esnada ben onun elinde bulunan kağıtta gördüğüm kadarıyla “askeri
birliklerde tedbir alınacak” şeklinde yazıyı gördüm….” şeklinde beyanda bulunduğu,

25- Şüpheli Ali Emre DESTEGÜL’ün alınan ifadesinde;

” …16.07.2016 günü saat 01:30 sıralarında Kamuflaj kıyafetim ve yanımda beylik tabancam ile
tekrardan hava harp akademisine gelmek için akademinin açık otoparkına otomu park etmek istediğimde
sonradan güvenlik tabur komutanı olduğunu anladığım ismini bilmediğim şahıs abana dur ikazı çekti. Farlarını
söndür, arabadan in dedi. Ben de şahsın Albay olduğunu görünce komutlara uydum. Bana arabadan in dedi,
otodan indim. Yere yat dedi, yere yattım. Bana silahın var mı dedi. Var demem üzerine nerede diye sordu.
Arabada açıkta demem üzerine yanında bulunan ve bana g3 piyade tüfekleri bulunan 5-6 kişi civarındaki asker
bana silah doğrultuyordu bu askerlere oto içerisinden benim silahımı almalarını emretti. Onlarda oto
içerisinden benim beylik tabancamı aldılar. Ben yerde yatar halde bulunurken saat 01:40 sıralarında Güvenlik
Tabur Komutanı Albay bana “Buranın komutanı Kurmay Başkanıdır siz emirleri başka nereden alıyorsunuz”
dedi. Bu cümlesinden sonra Hava Harp Akademileri komutanının Tahir BEKİROĞLU olmasına rağmen
Albayın Kurmay Başkanının bu birliğin komutanı olduğundan bahsetmesine bir anlam veremedim. Akabinde
bana aynı albay “Darbe yapacağınızı mı zannettiniz” diyerek kendinden emin bir şekilde bana ithamda
bulununca bende Ülkemizde birinin darbe yapmaya çalıştığını fark ettim. Kendisine benim hiçbir şeyden
haberim olmadığını söyledim bu esnada Kurmay Başkanı Nevzat TAŞDELER geldi bunun üzerine Güvenlik
Tabur Komutanı beni yerden kaldırdı. Kurmay Başkanı ve Güvenlik Tabur Komutanı kendi aralarında kenara
çekilerek yaklaşık 1 dk kadar kendi aralarında konuştular. Bu sırada yerde yatan başkaları da vardı fakat ben
bunların kimler olduğunu bilmiyorum. Kurmay Başkanı ve Güvenlik Tabur Komutanı tüm akademi
704
öğrencilerinin kendi akademilerine geçip beklemesini emretti. Bu emir üzerine ben de saat 02:15 sıralarında
kendi harp akademime geldim ancak beylik tabancam Güvenlik Tabur Komutanında kaldı…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

26-Şüpheli Hüsamettin HARMANCI’nın alınan ifadesinde;

“…Saat:23.15 sularında Ölçme Değerlendirme Şube Müdürünün odasına girdiğimde Öğretim


Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP tarafından bana görev tebliğ edildi. Bu görevde bana
“Emniyet birimlerine destek verilmesi amacıyla AVEA Genel Merkezi’ ne 2. Sınıf Öğrenci Subaylardan Hava
Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk
SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte gitmemi” emretti. Bunun olabilecek Terör
eylemlerinde emniyet birimlerine destek vermek amacıyla olduğunu söyledi. ………. Saat:01.10 sıralarında
Hava Harp Akademisinden önde ben ve aracın sahibi olan Hava Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK ve aracın
arkasında Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot
Üsteğmen Abdullah KAYA ile birlikte hareket ederek 2 Nolu Lojman Nizamiyesine geldik. Geldiğimizde
Nizamiyede bulunan dubaların kalkmış olduğun gördük ve durduk. Ben arabadan indim ve orada görevli asker
ile konuştum. Görevli asker bana çıkışın yasak olduğunu söyledi bende bunun üzerine Nizamiye Nöbetçi Subayı
ile görüşmek istedim. Nöbetçi Subayın kim olduğunu bilmediğim için yanına gitmek istedim yanına gittiğimde
Hava Muhabere Üsteğmen Adem TEPE olduğunu gördüm. Kendisine çıkışların neden kapalı olduğunu
sorduğumda “Nizamiye Giriş-Çıkışlarının Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER tarafından
yasaklandığını” bilgi verdi, bende bunun üzerine bana emir veren kişiden daha yüksek rütbeli bir kişiden emir
olduğunu görünce ortada karmaşık bir durumun olduğunu anladım. Bunun üzerine teyit etmek için araçta
bulunan arkadaşlarımla tekrar Hava Harp Akademisine gittim. Aracımızı park ettikten sonra Akademiye doğru
yürürken “Durun, kaçmayın, Şerefsizler” şeklinde bağrışmalar oldu. Biz ne olduğunu anlamadan Akademi de
bulunan arkadaşlar bize hızlı bir şekilde koşmamızı söylediler. Hava Harp Akademisine geldiğimde bana görev
emrini veren Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP ‘ ın yanına gittim. Kendisine
durumu izah ettim, emir gereği çıkışların yasaklandığını kendisine ilettim. Ve bana vermiş olduğu görev ile
ilgili olarak “Bana böyle bir görev verdiniz ama bu durumda ne yapmam gerek, hareket tarzım ne olmalıdır?
Diye sordum. O da bana şaşırarak “Akademide bekleyin” dedi.” şeklinde beyanda bulunduğu,

27- Şüpheli Cenk ERDOĞAN’ın alınan ifadesinde;

“…ÖZÜARAP albayın yanına geldim odasında açık olan TV den TSK yönetime el koydu şeklinde
TRT den yayın yapıldığını gördüm. Kendisinin odasında olmamasından dolayı ÖZÜARAP albayı bulmak için
koridora çıktım koridorda karşılaştık, komutanım “TV de TSK yönetime el koydu şeklinde haber var,
görevlendirmelerden bahsediliyor öğrencilerden bazılarının dışarı çıktığından söz ediliyor durum nedir“
dedim. Kendisi bana görevlendirme kağıtları KORHAN albayda onun yanına git dedi. Bende KORHAN albayın
yanına gittim görevlendirme yazısını istedim oda bana bu görevlendirme yazısı dedi ve kağıdı bana uzattı ve
bana hitaben “ bu görevlendirme sırasında size yönelecek herhangi bir saldırı olmadıkça herhangi müdahalede
bulunulmayacağını” söyledi. Bende “bu olay nedir, kimi emri ile oraya gidiyoruz“ dedim. KORHAN albay
bana “bunlar bana bildirilen resmi görevlendirmeler, görevlendirmede karşınızda ismi yazan kişi ile irtibat
kurun” dedi. Bende kağıdı aldım kontrol ettiğimde ismimin karşısında talimat alacağım irtibat kuracağım Hv.
Plt Kur. Albay Barbaros AKÇA isminin yazılı olduğunu ve görev yeri olarak VALİLİK yazdığını ayrıca Harp
okulunda Binbaşı Gazi ODACI ile benle beraber olacak 4 öğrenci isminin olduğunu gördüm, bu öğrencilerin
isimleri hatırladığım kadarı ile Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Duran YILMAZ ve
Yüzbaşı Abdullah KURAL idi. (Abdullah KURAL ailesi ile olduğu belirtti bende kendisine emniyetli bir yerde
bekle dedim bu nedenle kendisi akademiye gelemedi). Görevlendirme yazısını Korhan albay tekrar benden geri
aldı ben bu yazıya kısa bir baktım başka görevlendirmeler vardı. Bu görevlendirmeler yanlış hatırlamıyorsan
ATÜRK HAVA LİMANI Hv. Muh. Kurmay Albay Murat DİVRİL, SABİHA GÖKÇEN HAVA LİMANI Albay
Tamer ÖZARSLAN şeklinde görevlendirmeler olduğunu hatırlıyorum, isimleri net gördüm ancak yerleri
konusunda tam net hatırlamıyorum.Bende görevlendirme yazısını okuduktan sonra sınıfa doğru yöneldim sınıfa
giderken elimde TSK nın ilk bildirisi vardı. Sınıfta bulunan az sayıda öğrencilere “şu an bize yapılan
705
bilgilendirmede Atatürkçü Subaylar olarak bizlerin belirli hassasiyetleri gidermek için TSK’nın yönetime el
koyduğu şeklinde bilgi verildi ve bu görevlendirmelerin sadece görev yerinde emniyet almak silahlı güçlerle
halk arasında bir sıkıntı yaşanmaması için tedbir alma yönünde olduğunu söylediler, ancak herhangi bir
şekilde bir yere gidecek olan arkadaş benimle temas kurmadan bir yere gitmesin“ dedim. Benim buradaki
amacım elimde bulunan öğrencileri kontrol almak istememdendir. Konuşma akabinde AKÇA Albay ile
konuştuğumda onların şu anda Harp Okulunda olduklarını öğrendim, kendisine akademideyiz buradan şu an
için ayrılmıyoruz, sizin ile temas halindeyim dedim. ÖZÜARAP albayın yanına giderek Akça Albay ile irtibat
kurdum şu anda biz akademideyiz dedim. ÖZÜARAP albay bana tamam dedi. ÖZÜARAP albayın yanından
ayrıldım koridorda sorumlu olduğum öğrencilere (Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı
Duran YILMAZ) ne yaptınız yemek yemedim, sizin de bir ihtiyacınız varsa lojmana gidip malzeme alalım
dedim.Bu şekilde bu şahıslarla birlikte lojmanlara gitme istememin nedeni akademi içerisindeki genel durumu
anlamaktı. Hatırladığım kadarı ile 01.00 -01.30 sıralarında Ben ve bu 3 öğrenci Salih BAYRAK’ın akademinin
öğrenci park alanında bulunan aracına bindik ve evime doğru gitmek istediğiniz esnada arabanın arkasında
plakasını göremediğim beyaz renkli sivil bir aracın içerinden Asker Kamuflaj üniformalı ellerinde silah
bulunan şahısların içerisinden bir şahsın yüksek sesle “araçtan aşağı inin, yere yatın“ dedi.Bizde araçtan
aşağıya indik ve yere yattık hatırladığım kadarı ile Güvenlik Şube Müdür Yardımcısı Mehmet GÖKEŞ albay
benim elimi orada bulunan iple bağladı ve orada bulunan bir asker ile benim yerden kalkmamam için
emniyetimi aldı, ayrıca benim o anda yanımda bulunan 3 öğrencinin de eli bağlandı hepsinin yanında da bir
asker vardı.GÖKEŞ albay bana Harp Akademileri Kurmay Başkanı Tüm General Nevzat TAŞDELER in
buranın yegane komutanı olduğunu ondan başka kimseden emir alamayacağımızı söyledi. Bizim başka bir
yerden emir almadığımızı bizi niye yere yatırdığını sordum. Konuşma diye bana yüksek sesle hakaret ederek
konuştu. Siz kimsiniz diye sorduğumda biz kurmay başkanımız Nevzat TAŞDELER emrindeyiz kurmay
başkanımız gelecek dedi. Telsiz görüşmeleri yapıyorlardı. Bir süre sonra Nevzat TAŞDELER gelerek durumu
bana sordu bende kendisine bizi akademiye çağırdılar siz niye bur da isiniz bende o yüzden buradayım dedim
ellerimiz bağlandı düşman gibi muamele gördük dedim oda bizi yerden kaldırttı ve “bunu onur meselesi
yapma, kontrol dışında helikopterler kalkıyor, bende bir yerlere yetişmeye çalışıyorum, lütfen birbirimize
yardımcı olalım, şu an bile zaman kayıp ediyorum, bu olaylar TSK emir komuta zinciri içerisinde yürümüyor,
çok sıkıntılı bir durum var dedi” nasıl komutanım görevlendirmeler var görevlendirmeler kim yapıyor
dediğimde bu görevlendirmelerin kendisinin dışında yapıldığını kendisini emri olmadığını bu yanlışlığın
nereden kaynaklandığını bulmaya çalıştığını söyledi. O sırada Akademi içerisindeki helikopter pistine
helikopter iniş kalkış yapıyordu. Nevzat TAŞDELER bunlar kim benden izinsiz helikopter iniyor sen
biliyormusun dedi. Pek konuşamadık Helikopter pistine doğru hızla hareket etti. Bende öğrencileri alarak 02-
00-sıralarında akademiye döndüm. Öğrencilere sizi öğrencilerin yanına geçin ben ÖZÜARAP albay ile
konuşacağım dedim ve yanına gittim. burada Hv Plt. Kur. Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, KORHAN Albay ‘a
şu anda akademide kurmay başkanı ile karşılaştım, Yere yatırıldığımızı ve Nevzat TAŞDELER in gelerek bizi o
durumdan kurtardığını, olanların TSK bünyesinde olmadığını beyan ettiğini orada bunanlara söyleyerek neler
oluyor burada komuta kontrolde bir zaaf var, bence biz akademi olarak burada kendi emniyetimizi alıp, dışarı
çıkmamanın en iyi yol olduğunu, öğrencilerin zarar görmemesinin bir sorumluluk olduğunu düşündüğümü
belirttim. Levent ÖZÜARAP bunu üzerine Kurmay Başkanı Nevzat TAŞDELER’i telefonla arayarak bilgi aldı
veGörüşme sonrasında Levent ÖZÜARAP biz Akademinin emniyetini alacağız akademiden ayrılmayacağız
dedi." şeklinde beyanda bulunduğu,

28- Tanık Alb. Mesut KIZILCA’nın alınan ifadesinde;

“…Aynı gün saat:22.15 sıralarında televizyondan internetten bir hareketlilik olduğunu(köprüde


askerlerin olduğunu) öğrendim. Saat:23.15 sıralarına kadar gelişmeleri televizyondan takip ettim.Saat:23.17
sıralarında öğretim Başkanlığı İdari işler astsubayı Bahri DOĞAN mesai ’ye çağırıldığımızı söyledi. Resmi
üniformamı giydim saat:23:40 sıralarında lojmanın önüne çıktım. Alt katta oturan Loj.Ş.Md.Alb.Mevlüt
KARAGÖZ karşılaştım, onu da mesaiye çağırdıklarını söyledi ve onun aracıyla karargah binasına geldik.
Yoklama alındı sırada televizyondan haberleri izledik olayı akışını takip ettik. Bu sırada Kurmay Başkanının
idari başkanlıkta görevli Asb. Serkan ÇETİNER ile adını hatırlayamadığım bir astsubaya daha karargâh
binasının girişine kimseyi bina içerisine almaması ve çıkartmaması için görevlendirildiğini öğrendik. Kurmay
Başkanının bu görevi niye Serkan astsubaya verdiğini sorduğumuzda o sırada onu gördüğü için ona söylediğini
706
bize söylediler. Bu arada ben Öğretim Başkanlığı katında (2.kat) Kurmay Başkanı Tümg. Nevzat TAŞDELER’i
gördüm. Belinde tabancası vardı. Bize “Bu Hareket Resmi Bir Hareket Değildir ha, onu söyleyim” dedi. Daha
sonra bizlere eve gidin tabancalarınızı alın dendi. Bu arada ışıkları söndürün dediler. Öğretim Plan Şube
Müdürü Kur.Alb.Erdoğan ALP’ın aracı ile lojmanların yakınına kadar (kantin önü) onunla birlikte onun
aracıyla gittim ben indim, indikten sonra o da evine gitti. Ben evden tabancamı aldım(yedek şarjörü ve bir kutu
mermimi cebime koydum). Harp Akademilerine yürüyerek döndüm. Bu arada her taraftan Ezan ve Sela sesleri
gelmeye başladı. Tabancamı almaya gittiğimde olayların yasa dışı bir şekilde yürüdüğü tamamen netleşmiş,
FETO/PDY terör örgütünün yasa dışı hareketi olduğu (Başbakan, Cumhurbaşkanı,1.Ordu Komutanı’nın
televizyonda konuşmaları dikkate alındığında) anlaşılmıştı.(Sınıfım öğretmen olmasına, Türk Dili ve Edebiyatı
öğretmenliği alanında Yüksek Lisans yapmama rağmen Askeri Liselerde bana görev vermediler, İstanbul da
olmama rağmen törenlere bile davet etmezlerdi, ayrıca 2008 yılında oğlum da iyi derece de yazılıyı
kazanmasına rağmen boynundaki lekeden dolayı(ilerde senin gözün de bozulmaya aday denilerek)Askeri lise
sınavında elenen oğlum 2013 yılında Üniversite sınavında Türkiye 79’uncusu olarak Boğaziçi Üniversitesi
Elektrik-Elektronik Mühendisliğini kazandı ama kendisi pilot olmak istiyordu hala da Pilot olmak istiyor. Hem
bana Askeri Liselerde görev verilmemesi hem de oğlumun gereksiz yere sağlık kontrolünde eledikleri için bu
yapılanmaya çok kızıyordum. Bir de böyle televizyondan isyana kalkıştıklarını öğrenince iyice sinirlendim. Bu
duygularla karargâh binasına geldim. Binanın girişinde Kurmay Başkanı ve birkaç kişi vardı. Kurmay
Başkanı’na “eğitim elbisemizi giyelim mi?”dedik. o da bize “giymeyin öbür adamlarla(darbecileri kastederek)
karışırsınız ”dedi. Ben ondan sonra Karargâh binası personel giriş kapısı önünde bekledim.
Kendi aramızda bu boş binayı niye bekliyoruz ne önemi var ki dedik, bazı arkadaşlarda burada
haber merkezi var burayı ele geçirmeye çalışabilirler dediler. Bu arada havacı olan ve nöbet listesinde adları
olmayan Nöbetçi amiri (Havacı kurmay Binbaşı Özcan ÇAY diye hatırlıyorum) ismini bilmediğim nöbetçi amir
yardımcısının darbecilerin yanında olduğunu, nöbetçi amirinin etkisiz hale getirildiğini, yardımcısının kayıp
olduğunu, Deniz Harp Akademisi komutanı Öğrenci subaylar tarafından evinden alınmak istendiğini onları
gören Kur.Alb.Alptekin TARTICI’nın onlara “yanlış yapıyorsunuz, suç işliyorsunuz,derhal vazgeçin” dediğini,
onların da “siz işinize bakın, sizinle işimiz yok” gibisinden cevap verdiklerini, Akademi komutanının Emir
subayı tarafından HASDAL’a götürüldüğünü bazı öğrencilerin helikopterle gittiğini duydum. Binanın önünde
beklerken de kışla dışarısından Halkın sesleri (Korna, slogan sesleri vb.)çok kuvvetli şekilde geliyordu. Bu
arada birde hava Akademisinden bir Binbaşı Öğretim elemanıyla 3 öğrenci subayın Güvenlik ve eğitim şube de
görevli P.Alb. Mehmet GÖKEŞ tarafından (AMK’nın desteği ile)darbeci zannedilerek etkisiz hale getirildiği,
yere yatırıldığı, ellerinin bağlandığını, Binbaşı ve öğrenci subaylarında “Biz Darbeci Değiliz, çağırdılar
geldik” dediklerini, onların darbeci olmadığı anlaşılınca da serbest bırakıldığını duyduk.
O sıralarda olanlardan hatırladıklarım Harp Akademilerinde Kurmay Başkanı Tümg.Nevzat
TAŞDELER,idarı başkan Kur.Alb.Alptekin TARTICI,Güvenlik ve Eğitim Şube Müdürü topçu Albay Mehmet
ÖRKEN, Güvenlik şube plan subayı P.Alb.Mehmet GÖKEŞ,Loj.Ş.Md.İkm.Albay Mevlüt
KARAGÖZ,İkm.Ks.A.İkm.Alb.ÖnderKARA, İkmal şubede görevli soyadını hatırlayamadığım Ayhan Astsubay ve
Adını hatırlayamadığım bir Astsubay daha, genel sekreter Kur.Alb.İsmail ŞANLI,Protokol Şube müdürü
Hv.Öğrt.Alb.Altan YALÇIN, Fotoğrafhanede görevli Yücel Astsubay,Öğretim ve plan şube müd.Kur.Alb
Erdoğan ALP,Dz.Pl.Sb.Dz.Yb.Pınar SAYIN SANDIKÇI,İngilizce öğretim üyesi Hv.Öğ.Yzb.Cisel
ERKAN,İd.İşl.Asb. Bahri DOĞAN vardı.
Saat:02.00 sıralarında idari Başkan Kurmay Alb. Alptekin TARTICI ve kim olduğunu
hatırlayamadığım birkaç kişi ve yanlarında nöbetçi amiri Havacı Kurmay Binbaşı (yüzünden ince bir çizgi kan
akıyor, sol apoleti sökük ve kalçasında bir rahatsızlık varmış gibi toparlayarak)olduğu halde karargâh
binasının ön tarafına geldiler. Buradan Hava akademisine doğru gittiler. Bende binanın önünde sıkılmıştım o
yürüyenlerin içerisine dâhil oldum, Alptekin Albayın yanında yürüdüm.
Hava Akademisine geldiğimizde kapıları kontrol ettiler kapılar kilitliydi. İçeriden ışıklar sönük
olmasına rağmen zaman zaman oluşan insan görüntülerinin gölgesinden içeride birilerinin olduğu
anlaşılıyordu. Alptekin Albay “kimse yok mu açın kapıyı arkadaşlar” diye seslendi. Karanlıkta rütbesini
seçemediğim bir öğrenci subay (Ütğm.veyaYzb.)geldi (zannedersem komutanlık giriş kapısı) arkadan kapıyı
açmaya çalıştı, kapı kilitli olduğu için açamadı ve Alptekin Albay “anahtar yok mu?” diye bağırdı kimse cevap
vermedi ve öğrenci subayda içeriye geri döndü. Bu arada kendi içimizde Nöbetçi amirinin bu halini gördükleri
için açmazlar diye yorum yapıldı. Ayrıca bizim belimizde silahlar vardı. Bunlar da bizi isyancı(karşı
taraftan)zannedebilirler onun içinde çıkmazlar denildi. Binanın giriş kapısından uzaklaşıp bunanın karşısına
707
geçtik. Alptekin Albay “Ya arkadaşlar sadece konuşacağız bunda bir şey yok isterseniz içinizden bir temsilci
gönderin” diye seslendi fakat kimse cevap vermedi. Bunun üzerine Nöbetçi amirine içeride kim var biliyor
musun? Diye sordu oda bilmiyorum dedi. Nöbetçi amirinin tanıdığı olabileceğini değerlendirdiğim bir ya da iki
kişi ile telefon görüşmesi yapıldı. Ancak bir sonuç alınamadı. Bu arada Nöbetçi amirine (Hv.Kur.Bnb. Özcan
ÇAY) de içeridekileri ikna etmesi için çok yumuşak davranıldı, sakin konuşuldu ama sonuç değişmedi. Bunun
üzerine burada durmanın bir anlamı yok gidelim denildi. Bu arada ben Albay Alptekin TARTICI’ya “Destek
kıtalarından asker çağıralım, binanın etrafını sarsınlar, sabahleyin mutlaka dışarıya çıkarlar ve yakalanırlar”
dedim da “Asker ve uzman çavuş seviyesinde bunlara katılan var mı? Bilmiyoruz risk alamayız, elimizde
sadece AMK (Acil Müdahale Kuvveti)var”dedi.
Binadan ayrılıp karargâh binasına giderken Albay Alptekin TARTICI Kurmay Başkanı Tümg. Nevzat
TAŞDELER’ı birkaç kez aradı telefonu meşgul çaldı, birde ben deneyeyim dedim saat:02.51 de benim
telefonumdan aradım yine meşgul çaldı. Bunun Üzerine Alptekin Albay Sait astsubayın telefonu olan var mı?
dedi (zannedersem Per.Asb.Kd.Bçvş. Sait DAŞÇI Kurmay Başkanının yanındaydı. Saat:02.52 de benim
telefonumdan Sait Astsubayı aradım telefon çalmaya başlayınca Alptekin Albaya uzattım. Yaklaşık 4dk.15
saniye (cep telefonu kaydına göre) konuştu. Ne konuştuklarını duymadım çünkü bu arada jetler alçaktan
uçmaya başladı. Bu sırada yürüyerek Bilgi merkezinin yan tarafına gelmiştik. Alptekin Albay konuşması bitince
telefonumu tam bana uzattı jetlerden birinin arkasından bir ışık demeti süzülerek aşağı inmeye başladı birisi
Bomba attı yatın yere diye bağırdı hepimiz tam siper yere yattık, sonra kalktık karargâh binasının önüne
geldim. Ben binanın önünde bankta oturmaya devam ettim. Bu arada birkaç kez üstümüzden jetler alçak uçuşla
geçti. Daha sonra sesi gelen ancak kendisi görülmeyen helikopterler de geçti. Alptekin Albay zannediyorum
binaya girdi. ayrılırken Nöb.A. Binbaşıyı işaret ederek “Buna göz kulak ol “dedi. Nöb.Amiri de Karargah
binası personel giriş kapısının önünde oturuyordu. Benim göz hapsine aldığım süre içerisinde Nöb. Amiri
sürekli oturdu ayağa kalkmadı konuşmadı.
Daha sonra ilerleyen zamanda Kurmay Başkanı Tümg. Nevzat TAŞDELER idari başkan Kur.Alb.
Alptekin TARTICI ve yanındakiler(kim olduklarını hatırlamıyorum)Kuvvet Harp Akademilerine doğru
gidiyorlardı bende onlarla beraber arkadan yürümeye başladım. Kara Harp Akademisi binasına doğru gittik
kapı kapalıydı yan taraftaki gazinodan seslendiler bir öğrenci subay geldi kapıyı açtı.Hep beraber Kara Harp
Akademisi Komutanı Tümg.Selim MERT’ın odasına gittik Kurmay Başkanı Tümg.Nevzat TAŞDELER belindeki
silahı bıraktı Tümg.Selim MERT’ınmakam odasına girdi biz Emir astsubayı odasında oturduk.Tv.kapalıydı
Emir astsubayına “Tv.’yi aç da seyredelim”dedik o da “Tv.bozuk” dedi.Bize çay ikram etti.Daha sonra idari
Başkan Kurmay Albay Alptekin TARTICI’da Tümg.Selim MERT’ın makam odasına girdi.Orada fazla
durulmadı. Çay içtikten sonra çıkıldı Tümg.Nevzat TAŞDELER,Tümg.Selim MERT önde biz arkada karargah
binası tarafına doğru geldik ve biz binanın önünde beklemeye devam ettik.
Binanın önünde beklerken Öğrencilerden bazılarının inen bir helikoptere binerek gittiklerini,
ilerleyen saatlerde bir helikopterin daha pistte inmeye çalıştığını ama yerde insanları görünce birden
havalandıklarını söylediler. Ayrıca tel örgülerden girmeye çalışanlar olduğunu onların kamera görüntülerinin
tespit edilmeye çalışıldığı söylenildi. Bu arada gün aydınlanmak üzereydi. Muhabere merkezinde o gün
görevli(15 Temmuzu 16 Temmuza bağlayan gece) ismini hatırlamadığım nöbetçi astsubayla Karargâh binası
önünde konuştuk. İnternet haberlerinden birliklere mesaj geldiğini okumuştuk. Astsubaya bize de böyle bir şey
geldi mi? diye sorduk da mesajların geldiğini söyledi. Nöbetçi amirinin cevap mesajı yazdırmak istediğini
kendisinin ise Kurmay Başkanının emrini almak gerektiğini söylediğini, bunun üzerine birlikte Kurmay
Başkanına gittiklerini kendisinin dışarıda kaldığını nöbetçi amirinin kurmay başkanın odasına girdiğini
dışarıda olduğu için kendisinin Kurmay Başkanı ile ne konuştuğunu bilmediğini, dışarı çıkınca Nöbetçi
amirinin mesajı kendisine uzatarak sert bir tonla “Tamam söyledim çek” dediğini anlattı. Mesaj da ne
yazdığını astsubaya sorduğumuzda “Harp Akademileri tamam, emirlere açığız ”gibisinden bir şey yazdığını
söyledi. Aradan biraz zaman geçip te Nöbetçi amirinin darbeci olduğu ortaya çıktığı için Nöbetçi astsubaya
daha sonra bu bilgiyi Kurmay Başkanına verdin mi? Diye sorduğumuzda vermedim dedi. Biz de ya bu çok
önemli bir bilgi çektiğin mesajı da al git Kurmay Başkanına hemen söyle dedik. Kısa bir süre sonra astsubay
geldi söyledin mi? Dedik o da söyledim dedi. Ne dedi dedik o da daha önceki çekilen mesajı kastederek
“Hemen iptal mesajı çek” dediğini söyledi. Bu gelişmeler zannedersem ortalık aydınlandığı zaman yaşandı.
Saat:11.00 sıralarına kadar bina önünde bekledik daha sonra ben eve gittim tıraş oldum, yemek yedim 12.50
sıralarında gelen telefonla yoklama alınacağı söylenerek mesaiye geldim” şeklinde beyanda bulunduğu,

708
29-Tanık Alb. Ufuk BOZKURT’un alınan ifadesinde;

“…Saat; 23:29’da İdare Başkanım Kurmay Albay Alptekin TARTICI beni cep telefonumdan
arayarak nerde olduğumu sordu bende evde olduğumu söyledim. Hoş olmayan şeyler var diyerek hemen
mesaiye gelmemi söyledi. Bu sırada personel kısım amiri hava personel yüzbaşı Ahmet GEZERER’i aradım
nerde olduğunu sordum o da dışarıda olduğunu ve hemen geleceğini söyledi. Bana bağlı olan iki personel
Personel Yarbay Mehmet Sarp KOÇKARSANTILIOĞLU ve Hava personel Bçvş. Ali ONAÇ senelik izinde
oldukları için ve Topçu Astsubay Bçvş. Ferhat KIZILATEŞ 3 nolu nizamiyede nöbetçi olduğundan arayıp
mesaiye gelmelerini söyleme gereği duymadım. Bende günlük resmi kıyafetlerimi giyip Harp Akademileri
karargah binasına geldim doğrudan Kurmay Başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER’in odasının olduğu bölgeye
gittim. Kapı açıktı içeride Kurmay Başkanı Tümgeneral Hasan Nevzat TAŞDELER, İdari Başkan Kurmay
Albay Alptekin TARTICI ile Güvenlik ve Eğitim Şube Müdürü Topçu Albay Mehmet ÖRKEN bulunuyordu.
Alptekin Albay bana emir astsubayın bulunduğu oda da beklememi söyledi. Yaklaşık 30 dakika sonra Deniz
Harp Akademisi komutanı Tuğamiral Tayyar ERTEM ve emir astsubayı Kurmay başkanının odasına geldiler.
Deniz Harp Akademisi komutanı Tuğamiral Tayyar ERTEM heyecanlı bir şekilde bir grup öğrenci subayın
evine gidip kendisini aradıklarını ayrıca makamında da bir grup öğrenci subayın emir Astsubayının kafasına
silah dayayıp nerde olduğunu sorduklarını söyledi. Kurmay başkanı bunun üzerine herkesin karargahın
emniyetini almasını ve kendi bilgisi dışında giriş-çıkış yapılmamasını emretti. Daha sonra Kurmay Başkanı ile
Deniz Harp Akademisi komutanı Tuğamiral Tayyar ERTEM ve emir Astsubayı tahminimce bir üst kata çıktılar
ve orada bir odada beklediler bu odanın hangi oda olduğunu bilmiyorum. Kurmay başkanı bana tabancam
olup olmadığını sordu bende tabancam var ama mermim yok dedim olsun sen yinede tabancanı al gel caydırıcı
görüntü verirsin senin buradan ayrılmanı istemiyorum dedi. Bende bunun üzerine odama gidip tabancamı alıp
emir astsubayının odasında beklemeye başladım. Daha sonra yine bir grubun Deniz Harp Akademisi komutanı
Tuğamiral Tayyar ERTEM’in oturduğu evin civarında görüldüğü haberi gelince Alptekin Albay “ben gider
onları alırım” diyerek ayrıldı kimlerle gittiğini bilmiyorum. Daha sonra Nöbetçi amiri Kurmay Binbaşı
Mustafa Özcan ÇAY ve yardımcısı Hava SS Kurmay Binbaşı Mustafa BAYRAM’ın da bu kalkışmanın içinde
olduğunu Kurmay başkanının odasındaki konuşmalarından duydum ve kurmay başkanı bunlar nöbet değişikliği
yaptılar mı diye bana sordu bende araştırıp bilgi vereyim dedim. Sonra personel işlem odasına çıktım
klasörlere baktığımda nöbet değişikliği talebini içeren yazılı bir belge bulamadım. Sonra bir grup personelin
nöbetçi amiri Kurmay Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY’ı etkisiz hale getirdiğini gördüm ve yanına giderek nöbet
değişikliği yaptınız mı diye sordum “kendi aramızda değiştik” diye söyledi. Kurmay başkanı, Güvenlik eğitim
şube müdürü ve idari başkan bir grup karargah personelini alarak akademi içinde bulunduğu söylenilen
kalkışmacı hainleri etkisiz hale getirmek için kuvvet harp akademilerinin binalarının olduğu kısıma doğru
gittiler. Bir grubunda karargah binasının emniyetini alması istendi bende bu grubun içerisindeydim. Odaların
ışıklarının kapatılıp brifing salonunda toplanılması istendi. Saat; 04:00’a kadar kurmay başkanının odasının
olduğu bölgede oturup bekledim. Saat; 04:00 sıralarında Kara Harp Akademisi komutanı Tümgeneral Selim
MERT ve Kurmay başkanı ile Deniz Harp Akademisi komutanı Tuğamiral Tayyar ERTEM kurmay başkanının
odasına geldiler bu sırada Tümgeneral Selim MERT personel şube müdürü olmam sıfatıyla “personelci gitsin
bu etkisiz hale getirilen kişilerin ifadelerini alsın” dedi. Ben disiplin kanunu gereğince ifadelerin sıralı amirler
tarafından alındığını biliyordum ama yinede disiplin subayı Hakim Albay Recep Teoman AKÇA’yı 04:22’de cep
telefonumdan arayarak bu durumu söyledim kendiside bana “sıralı amirlerin alması gerekir sen kesinlikle
ifade alma” dedi. Bende bu konuşmayı kurmay başkanının odasına girerek söyledim odada bulunan herkes
bunu duydu. Selim MERT generalin askeri savcıyı çağıralım söylemi üzerine Kurmay Başkanı telefonu kaldırdı
ve ben askeri savcıyı aradığını zannettim ve odadan ayrıldım. Daha sonra Selim MERT general askeri savcı
noldu arandı mı diye sordu bende bana daha önce böyle bir talimat verilmemiş olduğu için askeri savcılığı
aramamıştım bunun üzerine santral vasıtasıyla askeri hattan 3. Kolordu askeri savcılığını aradım telefonu bir
er ya da erbaş açarak nöbetçi Askeri savcının o anda orada olmadığını ancak cep telefonunu verebileceğini
söylemesi üzerine 05336049272 nolu cep telefonunu 05:11’de aradım savcı bana “bu Anayasal düzene karşı
işlenen bir suçtur dolayısıyla askeri yargıyı ilgilendiren bir husus değildir sivil mahkemelerin yetki alanındadır
anlamına gelen sözler” söyledi. Telefonu kapatmadan savcıyı kurmay başkanıyla görüştürdüm neler
konuştuklarını bilmiyorum. Daha sonra 05:26’da askeri savcı benim telefonumu aradı bende telefonu açmadan
kurmay başkanına götürdüm onunla ne konuştular bilmiyorum. Daha sonra İstanbul merkez komutanlığını
aradım merkez komutanı ile idari başkanımızı görüştürdüm neler konuştuklarını bilmiyorum. Saat; 06:00
709
sıralarında harp akademileri komutanı Korgeneral Tahir BEKİROĞLU’nun koruma astsubayları Piyade Bçvş.
Eyüp ve Personel Bçvş. Okan ŞENTÜRK emir astsubayının odasına gelerek komutanın hadımköyde olduğunu
ve Hadımköye emir subayı Binbaşı Fatih IRMAK tarafından götürüldüğünü ve kendilerinin de yanında
olduklarını söylediler.Saat; 07:00 sıralarında kurmay başkanı tarafından karargahın yoklamasının alınması
emredildi ben karargahın isim listesinin karşısına gördüklerimi işaretledim diğer personeli de amirlerinden
aldığım bilgiler doğrultusunda yazarak oluşturduğum listeyi idari başkan topçu kurmay Albay Alptekin
TARTICI’ya teslim ettim. …” şeklinde beyanda bulunduğu,

30-Tanık Alb. Oktay ÇETİN’in alınan ifadesinde;

“…saat: 22.40 sıralarında Kurmay Başkanı Hasan Nevzat TAŞDELER beni arayıp, acil olarak beş
dakikalığına yanıma uğra dedi bende buna istinaden 10-12 dakika içerisinde 3 numaralı nizamiyeden girerek
yanına gittim. Yanına gittiğimde oturup bir evrağı inceliyorlardı, odasında kara akademi komutanı tümgeneral
Selim MERT misafir koltuğunda oturuyordu, diğer üçünce komutanımızı net olarak hatırlamıyorum. Kurmay
Başkanı bana dönerek haberin var mı ? diye sorunca ben de neyden haberim var mı dedim, darbe olduğu
söyleniyor ne olduğunu anlamaya çalışıyoruzsen git personelini topla yoklamanı al silahlık ve koğuşlarını
kontrol et ve tüm birliğini emniyete al zaten Nöbetçi Amirine de emir verdim personelini toplasın diye emrettim,
dedi. Ben emri aldıktan sonra resmi üniformamı giymek üzere evime geçerken destek kıtaları nöbetçi subayı
üsteğmen Zeki UÇAR’ ı aradım, bölük komutanlarına haber verdiğini söyledi,ben bu görüşmeyi yaptıktan sonra
Kurmay başkanı beni arayarak Deniz Akademi Komutanının evine girdikleri yönünde bir haber aldıklarını
oraya da geçip bakmamı söyledi.Benim de evime yakın olan Gürler apartmanı bölgesine gittiğimde benimle eş
zamanlı kurmay albay Alptekin TARTICI da kendi aracıyla oraya intikal etmişti. Apartmana girdiğimizde iki
silahlı Binbaşının Deniz Akademi Komutanının evinden çıktığını gördük, daha sonra bunlardan birinin Nöbetçi
Amiri Özcan ÇAY ve ismini bilmediğim Nöbetçi Amir Yardımcısı olduğunu öğrendik, konutun kapısında
sanıyorum ki Deniz Akademi Komutanının eşi ve oğlu vardı. Bu iki asker evde arama yapmışlardı Deniz
Akademi Komutanını bulamamışlardı, Alptekin Albay onlara sizin ne işiniz var burada derhal burayı terk edin
siz ne yapmaya çalışıyorsunuz dedi, onlar da sizin yetkiniz yok siz bize karışmayın biz emir aldık gereğini
yapıyoruz diye cevap verdiler. Alptekin albay emir komuta zinciri içerisinde kimseden emir almadınız suç
işliyorsunuz şeklinde yanıt verince Nöbetçi Amiri Özcan ÇAY biz kendi emir komuta zincirimiz içinde emir
aldık ve bu emri yerine getiriyoruz diyerek ellerinde bulunan silahlarla oradan ayrıldılar, biz de dışarı
çıktığımızda 13-15 kişilik subay gurubu gördük rütbeleri genellikle yüzbaşı binbaşı arasında değişiyordu ve
muhtelif sivil araçlarda orada olduklarını gördük. Subaylardan 2 tanesi karacı 1 tanesi denizci diğerleri ise
havacı kıyafetliydi. Araçlarına binip oradan gittiklerinden sonra ben de aracımla Destek Kıtaları
Komutanlığındaki makamıma geri döndüm. Bu esnada Kurmay Başkanını arayarak durumdan bilgi verdim
kendisi de ben de bunun Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinden bir grubun kalkışması olduğunu anlamıştık, kendisi
bana emniyet tedbirlerimi arttırarak personelden haberdar olmamı ve o olaya karışan subayları etkisiz hale
getirmemi emretti ben de bunun üzerine üzerime düşeni personeli toplar toplamaz yapacağımı bildirdim.Hemen
sonra benim emrimde olan muhafız bölük komutanım yüzbaşı Gürkan KARACAYA’ kurmay başkanının
akademik yerleşke içerisinde mevcut şantiye işçilerini boşaltması emrini verdiğini ve mesaiye gelen yüzbaşının
ani müdahale mangası ve hazır kıta ile birlikte şantiye işlerine boşaltma işlerine başladığını öğrendim. Daha
sonra emrimdeki personelin bir kısmını emniyet tedbirleri alan personelin yanına gönderdim bir kısmını da bu
kalkışmaya katılan subayların zorla giriş yaptıkları lojmanlara yönlendirdim, kendim de o bölgeye gittiğimde
subayları o civarda bulamadım, sanıyorum kendileri yaşanan olaydan ötürü akademik yerleşke içerisine
dağılarak kaçmışlardı ben de onları bulamadım, tekrar kurmay başkanı ile telefonda görüştüğümde karargaha
saldırabileceklerini elimde personel varsa takviye personel göndermemi istedi, şantiyede işini bitirmiş olan
Yüzbaşı Gürkan KARACA’ yı takviye birlik olarak gönderdim, bu esnada nizamiyeleri dolaşarak emniyet
tedbirlerini kontrol ettim, nizamiyelerin kapatılmış olduğunu gördüm, muhtemelen saat: 24.00 sıralarıydı,
personelime sorduğumda kurmay başkanının emriyle nizamiyelerin kapatıldığını öğrendim. Daha sonra Hava
akademisinde yoklama alınamadığı ve oraya hakim olamadığını öğrendim bunun üzerine de kurmay başkanı
benim gönderdiğim takviye birliği oraya sevk etmiş ve orada hareketlerinden şüphelenilen 5 askeri personel
yakalanmış. Ben de o bölgeye doğru intikal ettim, daha sonra tekrardan yine etrafı kontrol etmek amacıyla
Albay Önder ve Albay Mevlüt KARAGÖZ ile birlikte oradan ayrıldık ve etrafa dağıldık. Daha sonra Destek
kıtaları ve benzinliğin olduğu bölgeye iki aracın gelerek orada bulunan takviye birliklerini görüp kaçtıklarını
710
öğrendim araçların plakalarını görevli astsubay (Enver KURT)dan alarak kurmay başkanına bildirdim hatta
bu araçtaki personeller soruşturma ile ilgili tutuklandılar.Gece yarısı tam saatini hatırlamadığım bir saatte
helikopter pistine iniş yapan bir helikopter olduğunu fark ettik ve derhal oraya doğru yöneldiğimizde ki ben bu
yönelmede geç kaldım, Astsubay Gürcan DALAR ve Tuğrul SOYSAL benden önce oraya intikal ettiler ve
kendileri oraya vardıklarında helikopterin tekrar kalktığını söylediler. Yine akademi içerisinde çeşitli yerlerde
devriye gezerek kalkışmaya katılan askerleri yakalamak amacıyla çalışma yaptık, bu esnada helikopter pistinde
Gri Lacetti marka araç bulduk bunu da emniyete bildirdik ve bir de içinde 3-4 kişinin olduğu bir aracı yüzbaşı
İlkay KATI plakasını tespit etti bana söyledi bende kurmay başkanına ilettim. Daha sonra yüzbaşı Gürkan
KARACA ve bir kısım rütbeli personel ile tekrar lojmanlar bölgesine intikal ettik, bu bölgede yaptığımız
araştırmada 2 numaralı nizamiyeye yakın 4 numaralı apartmanın önünde daha önceden gördüğümüz aracı fark
ettik ve içerisinde iki yüzbaşı vardı onları aldık emniyet birimlerine teslim ettik. Sabaha kadar plakalarını
bildirdiğimiz araçlarınsahiplerinin Kurmay Başkanı ve Güvenlik Eğitim Şube Müdürü tarafından araştırılması
yönünde çalışmalar yaptık, ve bu çalışmalarımız gün boyunca devam etti. Devam eden günlerde de bu tespit
ettiğimiz kalkışmaya kalkan personeli yakalayarak emniyete teslim ettik...” şeklinde beyanda bulunduğu
anlaşılmıştır.

Dosya kapsamındaki şüpheliyle ilgili deliller, şüphelinin kurmay başkanlığını yaptığı ve an itibariyle
Komutan Tahir Bekiroğlu'nun kaçırılması nedeniyle fiili olarak en yetkili komutan sıfatında olduğu Harp
Akademilerine bağlı Kara ve Hava Harp Akademisinin öğretim üyeleri ve öğrenci subaylarının tamamına
yakınının Darbe girişimi faaliyetlerine aktif olarak katılmaları, Darbe girişiminden bir gün önce darbe
koordinasyon toplantısı düzenlenmesi ve aynı yerin Darbe girişimi günü koordinasyon- görevlendirme merkezi
olarak kullanılması olgularıyla birlikte bir arada nazara alındığında;

Şüphelinin terör örgütüyle bağına dair herhangi bir delil tespit edilemediği darbeci askeri kanata
tarafından hazırlanan atama listesine göre mevcut görevinin devamına karar verildiği, bu durumun darbecilerle
fikir ve eylem birliği içerisinde olduğunu gösterdiği, kendisine bağlı personelin büyük çoğunluğunun açıkça
Darbe girişimine iştirak etmesine, olayların yaşandığı esnada an için kendisiyle birlikte en yetkili konumda
bulunan Tümgeneral Selim Mert ile birlikte bulunmasına, komutanları müşteki Tahir Bekiroğlu'nun
kaçırılmasına ve bu durumları bilmesine rağmen bu durumu önlemek için girişim esnasında herhangi bir etkili
tedbir almadığı, müştekinin kaçırıldığını herhangi bir makama bildirmedikleri, kurtarmak için herhangi bir
unsur göndermedikleri, ayrıca şüpheli Hasan Nevzat Taşdeler'in olay tarihinde Harp Akademiler Çok Uluslu
Müşterek Harekat Merkezi Komutanı olarak görevli ve darbeci kanat tarafından hazırlanan atama listesine göre
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrinde görevlendirilen Tuğamiral Cihat Yaycı'yı arayarak Harp Akademilerine
gelmemesini, Deniz Kuvvetleri Komutanlığına gitmesini söylediği, yine Darbe girişimine açıkça iştirak
eden,eylemleri yukarıda ayrıntılı olarak anlatılan ve olay günü askeri yetkililerce yakalanan Hava Pilot Kurmay
Binbaşı Cenk Erdoğan'ı serbest bıraktığı, Genelkurmay Başkanlığını ele geçiren darbeci askeri kanat tarafından
ülke genelindeki askeri birliklere gönderilen sıkıyönetim mesaj emrine olumlu olarak cevap verdiği, girişimin
başarısız olması üzerine takip eden sabah saatlerinde iptal mesajı gönderdiği, darbe faaliyetlerini koordine eden
başta gelen şahıslardan olan Hava Harp Akademisi Öğretim Başkanı Kurmay Albay Levent Özüarap'a çağrı
planının uygulanarak tüm personelin çağrılması emri verdiği yönündeki beyanların Nöbetçi Amir Mustafa
Özcan Çay'a sıkıyönetim mesajına olumlu cevap verilerek tüm personelin mesaiye çağrılması emri verdiği
yönündeki beyanlarla uyumlu ve bu nedenle itibar edilebilir nitelikte olduğu, Kurmay Albay Levent Özüarap
tarafından çağrılan personelin Darbe girişimine aktif olarak katılarak İstanbul ili genelinde görevlendirme
bölgelerine gittiği veya gitmek üzere yola çıktığı, yine olayların devam ettiği esnada makam odasında Kara
Harp Akademisi Komutanı şüpheli Selim Mert ile birlikte bulunduğu sırada içeriye gelen Deniz Harp
Akademesi Komutanı müşteki Tayyar Ertem'e bilgisi olmasına rağmen Darbe girişiminden ve Genelkurmay'dan
gönderilen sıkıyönetim direktifinden bahsetmemesinin ayrıca müştekiyi derdest etmeye çalışan ekibin
saat:01.30 sıralarında yakalanmasına rağmen müştekiye haber vermeyip saat:04.20 sıralarında tehlike
bulunmadığını söyleyerek haber vermesinin dikkat çekici olduğu ve şüphelilerin suç iradesini gösterdiği,
sayılan eylemlerin şüphelinin olay günü Darbe girişimi faaliyetlerinin başlaması akabinde darbeci askeri
kanatla birlikte hareket ettiği, darbe yanlısı ve karşıtı şeklinde ikili tavır gösterdiği, girişiminin başarısızlıkla
sonuçlanacağını düşünmesinden sonra alınan karşı tedbirler aldığı ancak bu durumun kalkışma suçlarının
unsurları itibariyle oluşumuna etki etmeyeceği, anlatılan şekilde kalkışma suçlarını işlediğine dair kuvvetli
711
şüphenin mevcut olduğu, terör örgütüyle herhangi bir bağının saptanamaması tespitiyle emir komuta zinciri
dışında olması, eyleminin şeklide nazara alındığında Darbe girişiminin örgütün faaliyeti olduğu açık olan
olayda suçları örgüt adına işlediğinin kabulü gerektiği anlaşılmıştır.

9.70. Şüpheli Ahmet Çil

Konumu:
Olay tarihinde Silahlı Kuvvetler Yüksek Sevk ve İdare Akademisi Askeri Bilimler Ad. Öğr. Elemanı-
Deniz Piyade Kurmay Albay

Durumu:
Darbe soruşturması kapsamında 19.07.2016 günü gözaltına alındığı, ikamet adresinde yapılan
aramada; 1 adet zigana marka T062004E07473 seri numaralı tabanca, 13 adet 9 mm fişek, 1 adet T1102-
08R04107 seri numaralı Sarsılmaz 9 mm silah, şarjör ve 14 adet 9mm fişek, 305 adet fişek, 1 adet Samsung
marka cep telefonu, adına tanzimli yeşil pasaport, mühimmatı ve av tüfeğine el konulduğu, sevk edildiği
Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 19/07/2016 ila 23/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sıkıyönetim direktifi ekindeki sözde atama listesinde
isminin tespiti:

Sözde atama listesine göre Kurmay Albay rütbesiyle görev yaptığı mevcut görevine son verilerek
olay tarihinde kaçırılarak istenen Deniz Harp Akademisi Komutanı müşteki Tayyar Ertem'in yerine normal
şartlarda general rütbesiyle görev yapılan Deniz Harp Akademisi Komutanlığı görevine atanmıştır. Bu şekilde
mevcut görevi yanı sıra şüpheliye darbeci kanat tarafından üst düzey bir görev verildiği, konumunun
yükseltildiği tespit edilmiş, şahsınFETÖ/PDY terör örgütü içerisinde önemli bir konumda faaliyet
gösterdiğinden kendisiyle ilgili bu terfi görevlendirmesinin yapıldığı değerlendirilmektedir.

Terör örgütü ile bağlantısı-irtibatına ilişkin çalışma neticesi:

Ankara C. Başsavcılığının terör örgütü ana davası kapsamında, teröristbaşı Fetullah GÜLEN’in
25.12.2013 tarihli örgütün finans kuruluşu Bankasya’nın likidite durumuna ilişkin, örgüt içerisindeki kişiler ile
bu kişilerin çevrelerinin bankaya yönlendirilmesi noktasında talimatlarının medyaya “Bankasya’ya para yatırın”
şeklinde yansıması üzeri müzahir kesim tarafından Bankasya hesaplarına 31.12.2013-24.12.2014 tarihleri
arasında para artışı olan/yeni hesap açan şahıslar listesinde;

Şüpheli Ahmet Çil’in eşinin hesap dökümünde 31.12.2013 - 24.12.2014 tarihleri arasında büyük
miktarta (56343,02 TL'lik) artış olduğu tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasında şüphelinin eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifade:

Deniz Harp Akademisi Komutanı Müşteki Tuğamiral Tayyar ERTEM’in alınan savcılık ifadesinde;
“…Sıkıyönetim direktifi ekindeki atama kararnamesinde benim yerime atandığını söylediğiniz
Ahmet Çil'i hiç görmedim. Yine atamalara göre üst makamlara atanan Çetin Özaktan ve Cengiz Ekin'i de
görmedim…” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

Şüpheli Ahmet ÇİL’in 13.10.2016 günü kollukça alınan ifadesinde:

“…Ben görev yeri itibari ile Hava Harp Akademisi ile bir alakam yoktur. Benim görev yerim rütbe
olarak binbaşı ve albay seviyesindeki kurmay öğrencilere akademik ders verilen Silahlı Kuvvetler
Akademisinde görev yaptığım için Hava Harp Akademisinde gelişen olaylarla ilgili bir bilgim yoktur. Gözaltına
712
alınan şahısları tanımam. Böyle bir olayın varlığından da haberim olmadığı gibi başkasın dan da duymadım.
Dolayısı ile böyle bir durumdan haberim ve bilgim yoktur. Benim dosya kapsamında bulunan Atama listesinden
hiç bir şekilde bilgim yoktur. Bana kim tarafından terfi verildiğini bilmiyorum. Bu listeyi kim yaptı, ne şekilde
oluştu bilmiyorum. Zaten benim branşım nedeni ile Deniz Akademisi Komutanı olmam mümkün değildir. Ben
yalnızca İzmir ili Foça’da bulunan Deniz Piyade Tugayına Komutan olabilirim. Bu listede adımın bulunması
sebebini bilmiyorum. Hiçbir şekilde FETÖ/PDY örgütü içerisinde bulunmadım, Bu örgüt içerisinde bulunan
kimseyi tanımam, kimseden de talimat almadım. Söyleyeceklerim bunlardan ibarettir.…” şeklinde beyanda
bulunduğu anlaşılmıştır.

-Şüphelinin terör örgütüyle bağına dair tespit, darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sözde atama
listesine göre liyakatı üstünde göreve atanmasıyla birlikte nazara alındığında kalkışma suçlarına iştirak ettiğine
dair kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu anlaşılmıştır.

9.71. Şüpheli Erdoğan Alp

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığında Hak. Ogt. Başkanlığı Ogt VE Pl. Ş.Md.–Kurmay
Albay

Durumu;
23.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 23/07/2016 ila 24/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sıkıyönetim direktifi ekindeki sözde atama listesinde
isminin tespiti:

Sözde atama listesine göre Kurmay Albay rütbesiyle görev yaptığı mevcut görevine son verilerek
İstanbul Merkez Komutanı olarak atanmıştır. Bu şekilde mevcut görevi yanı sıra şüpheliye darbeci kanat
tarafından darbenin başarılı olması durumunda sonrasında kurulacak olan sıkıyönetim düzeni için derdest
edilecek şahısların toplanma yeri olması itibariyle kritik ve üst düzey bir görev verildiği, konumunun
yükseltildiği tespit edilmiş, şahsınFETÖ/PDY terör örgütü içerisinde önemli bir konumda faaliyet
gösterdiğinden kendisiyle ilgili bu terfi görevlendirmesinin yapıldığı değerlendirilmektedir.

Darbe girişimi esnasında şüphelinin eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifade:

Tanık Asb. Sait DAŞÇI’nın alınan kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat:23.45 sıralarında öğretim Başkanlığı katında yoklamaya katılmak üzere hazır bulundum.
Ben oradayken Mehmet ÖRKEN Albay, Mehmet GÖKEŞ Albay, Mevlut KARAGÖZ Albay, Önder KARA Albay,
Fazlı Başçavuş, Semih Yüzbaşı, Altan Albay, Levent Albay, Asutay Yarbay, Halis Başçavuş, Serkan ÇETİNER
Başçavuş, Yücel Başçavuş, Erdoğan ALP Albay, Mesut KIZILCA Albay, Pınar Yarbay, Berkan Astsubay, Adnan
Başçavuş, Destek kıtalarındaki bölük ve takım komutanlarından bazıları ile askerleri ve ismini
hatırlayamadığım bir grup personel daha oradaydı. Akademiye vardıktan sonra TV. Yayınlarından,internetten
ve Devlet büyüklerimizin beyanatlarından bu ihanetin FETÖ/PDY terör grubuna üye aramızdaki bir hain
tarafından yapıldığını öğrendik. Karargâh binasında bulunurken personel arasındaki diyaloglardan, İnternet
ve TV’den bu İhanetin başta Akademilerdeki öğrenci subayların ve öğretim elemanların arasındaki hainler
olmak üzere bir grup asker müsveddesi teröristin yaptığının durumun çok daha vahim olduğunun kanısına
vardık. FETÖ/PDY örgütü mensupları ile çatışma olasılığına karşı silahı olmayanların evlerine giderek
silahları almaları söylendi. Alptekin TARTICI Albay ile beraber ve onun özel aracıyla lojmanlar bölgesine
gittik. Evde bulunan iki ruhsatlı tabancamdan birisini ben aldım. Eşime kısaca durumu özetledim, diğer
silahımı doldurdum ve eşime verdim. Eşime kapıları kilitlemesini ve ışıkları söndürmesini çocuklarımızı ve
713
kendisini bu teröristlerden korumasını gerektiğinde silahı kullanmaktan tereddüt etmemesini tembihledim ve
helalleşerek lojmandan ayrıldım. Yine Alptekin TARTICI Albay ile beraber Akademiye dönmek üzere onun özel
aracıyla hareket ettik. Akademiye dönerken Alptekin Albay bana “Nizamiyeleri ve Korumalı konutları kontrol
etsek mi?” diye sordu, bende “komutanım kimin ne olduğu belli değil şimdi oralar çok tehlikeli olabilir, biran
önce karargâha görevimizin başına dönelim” dedim. O da bana “Haklısın” dedi ve Akademi karargâhına geri
döndük.
Akademi Karargahı önünde yukarıda saydığım personelle ilaveten Kurmay Başkanı, Emir astsubayı
ve Destek Kıtaları Komutanı Oktay ÇETİN Albay bekliyordu. Sıralı amirlerim olan şube Müdürüm (Albay
Bülent FIRTINA)ve Öğretim Başkanım (Albay Yücel ÖZEL) O anda akademide olmadığı için Alptekin Albaya
emrini ve hal tarzımızı sordum Oda bana ve orda bulunan diğer personele dönerek “Başta kendimiz olmak
üzere Akademiyi ve Devletimizi bu oruspu çocuklarından, hainlerden,teröristlerden koruyacağız gerekirse şehit
olacağız ona göre davranın”vb. dedi. Orada bulunan personel arasında Sayın Akademi Komutanı ve Hava
Akademi Komutanının alı konulduğu, Deniz Akademi Komutanının alınmaya çalışıldığı, Helikopter ile darbeci
personel ve malzeme sevkinin yapıldığı vb. iddialar havada uçuşuyordu. Bu arada Genel Sekreter İsmail
ŞANLI Albay bana “Erdoğan ALP Albaya dikkat et şüpheli davranışları var çok tedirgin görünüyor, gözünü
onun üzerinden ayırma ”dedi. Bende yukarıda saydığım ekiple beraber Erdoğan ALP Albayı da uygun bir
mesafeden sürekli göz hapsinde bulundurarak sabaha kadar Akademinin her tarafında (1.ve 3.nolu
nizamiyeler, sosyal tesisler, destek kıtaları, A ve B bariyerleri, Lojmanlar, Kara, Hava ve Deniz Akademileri
civarı, Karargâh ve Akademiler araç park alanları, helikopter pisti vb.)FETÖ/PDY teröristlerin ihanetini
bertaraf etmek helikopter ile kaçan darbecileri derdest etmek Akademiyi ve Devletimizi korumak ve
kalkışmayı engellemek için çaba sarf ettim. Ancak o gecesilahlı bir çatışma yaşanmadı. Bu faaliyetimiz sabah
hava aydınlana kadar devam etti. Sabah karargâh binası önünde toplandık. Bu arada İsmail ŞANLI Albay bana
“karargâh binasının girişini emniyette almamı giriş kartı olmayan kimseyi içeriye almamamı ve olası aksi
taleplerin derhal kendisine bildirilmesini”söyledi. Bende orada bulunan Nöbetçi Er ve Fotoğrafçı yücel
Astsubay ile Akademi Karargâh binasının güvenliğini sağlamaya çalıştım. Ortalık sakinleşince Yücel
Astsubaya görevi devrederek orada bulunan Serkan ÇETİNER astsubay ile beraber saat:08.30 sıralarında
komutanlık hizmet aracıyla eve ekmek vb. almak üzere Akademi kantine ve sosyal tesislere gittim. Aldığım
malzemeleri eve bıraktım. Eşim ve çocuklarımı kontrol ettim ve yine Serkan ÇETİNER Astsubay ile beraber
karargâha geri döndüm. Saat:10.30 a kadar Karargâh binasının girişinde bulundum. Saat:10.30sıralarında
hemen hemen tüm personel mesaiye geldiği için binanın giriş emniyet görevini Kurmay Başkanının emri ile
oranın esas sorumlusu olan Mı.Tk.K.Ütgm. Yusuf ÇETİNKAYA ya devrederek dinlenmek üzere Bahri DOĞAN
başçavuş ile beraber onun özel aracıyla lojmanıma gittim. Lojmanda 1-2 saat uyudum saat:13.30 sıralarında
Bahri DOĞAN Başçavuş yine aradı yoklama alınacağını ve saat:14.30 da Karargâhta hazır olmamızı söyledi.
Bende özel aracımla saat:14.30 da Karargâh a gittim ve yoklamaya katıldım. Saat 18.00 a kadar karargâhta
bulundum saat:18.00 de Amirim olan öğretim Başkanı Yücel ÖZEL Albayımın emrini alarak dinlenmek üzere
lojmanıma gittim gün Başka bir yere gitmedim lojmanımda ailemle beraberdim.
Fakat 15/07/2016 gecesi Akademiler park alanında Güvenlik subayı Mehmet GÖKEŞ Albay
komutasında Destek kıtalarındaki Ütğm Zeki UÇAR ve bir grup rütbeli asker ve Er tarafından; havacı eğitim
elbiseli 3 tane subay ve uçuş tulumlu bir Binbaşın’ın ellerinin bağlanarak muhafaza altına aldıklarını gördüm.
Kurmay Başkanı Nevzat TAŞDELER’ın muhafaza altına alınan darbeci olduğunu düşündüğüm subayların
ellerinin çözdürülmesi için Mehmet GÖKEŞ Albaya emir vermesi ve elleri çözülen subaylardan olan Binbaşı
ile biraz uzaklaşarak birebir konuşması bende kuvvetli şüphe uyandırmıştı.
Ayrıca o gece Akademide kimin ne olduğu belli olmadığı için bir güvenlik zafiyeti olduğunu, darbeci
teröristlerin aramızda bulunduğu için kendi beylik tabancamı kendimi ve Devleti korumak için çatışmaya
hazır halde elimde tutuğum silahımı Erdoğan ALP Albayın sürekli bana “Tabancanı geri beline tak o kadar
abartacak bir şey yok” benzeri sözler söyledi. Bende “Bu ortamda kime güvenebileceğimi bilmediğimi
dolayısı ile kendim ve devletimi korumak için gerekirse şehit olacağımı ama son mermime kadar
çatışacağımı, tabancamı asla bırakmayacağımı” söyledim. Erdoğan ALP albay benim bu kararlığımı
anlayınca daha fazla üstelemedi. Bu davranışları bende o an için kuvvetli şüphe uyandırmıştı…” şeklinde
beyanlarda bulunmuştur.

-Şüphelinin Darbe girişimine iştirak iradesine dair yukarıda yer verilen tanık beyanı içeriği, darbeci
askeri kanat tarafından hazırlanan sözde atama listesine göre sıkıyönetim düzeni açısından önemli bir göreve
714
atanmasıyla birlikte nazara alındığında kalkışma suçlarına iştirak ettiğine dair kuvvetli suç şüphesinin
bulunduğu anlaşılmıştır.

9.72. Şüpheli Cengiz Ekin

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığında Silahlı Kuvvetler Yüksek Sevk ve İdare
Akademisi Öğr. Başkanı– Deniz Kurmay Kd. Albay

Durumu;
19.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet-üst aramasında; Kırıkkale beylik
tabancası, 60 adet 9mm fişek, Maxell marka harddisk, Iphone 4 model cep telefonu, Stormax harddisk, İnetvu
flash bellek, 8 gb fnss ibareli flash bellek, JFC marka flash bellek, Deloitte marka flash bellek, Kington marka 4
gb flash bellek, 2 adet CD/DVD, Sony marka laptop, Toshiba laptop, 2 adet yeşil pasaportuna incelenmek üzere
el konulmuş, şahıs sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 19/07/2016 ila 23/07/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısına ilişkin tespit:

Münhasıran terör örgütü üyelerince kullanılan “Bylock Talk And Chat” adlı programı mobil cihazına
yükleyen ve kullandıkları değerlendirilen şahıslar arasında;
Şüpheli Cengiz EKİN’in eşi olan Ayşe EKİN isimli şahsın da isminin yer aldığı tespit edilmiş ancak
şüphelinin asker konumu ve Darbe girişimindeki eylemleri nazara alındığında bahse konu programı eşi adına
tanzimli hat/telefon üzerinden şüphelinin kullandığı değerlendirilmiştir.

Darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sıkıyönetim direktifi ekindeki sözde atama listesinde
isminin tespiti:

Sözde atama listesine göre Kurmay Albay rütbesiyle görev yaptığı mevcut görevine son verilerek
İstanbul Boğaz Komutanı olarak atanmıştır. Bu şekilde mevcut görevi yanı sıra şüpheliye darbeci kanat
tarafından darbenin başarılı olması durumunda sonrasında kurulacak olan sıkıyönetim düzeni için İstanbul
Boğazı geçişlerinin kontrolü açısından kritik ve üst düzey bir görev verildiği, konumunun yükseltildiği tespit
edilmiş, şahsınFETÖ/PDY terör örgütü içerisinde önemli bir konumda faaliyet gösterdiğinden kendisiyle ilgili
bu terfi görevlendirmesinin yapıldığı değerlendirilmektedir.

Darbe girişimi esnasında şüphelinin eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifade:

Müşteki Deniz Harp Akademileri Komutanı Tuğamiral Tayyar ERTEM’in C.Başsavcılığımızca


alınan ifadesinde;

“…Sıkıyönetim direktifi ekindeki atama kararnamesinde benim yerime atandığını söylediğiniz


Ahmet Çil'i hiç görmedim. Yine atamalara göre üst makamlara atanan Çetin Özaktan ve Cengiz Ekin'i de
görmedim. Cengiz Ekin konusunda ise beni ifademde anlattığım yerde geçen kurmay başkanının araması
üzerine evden ilk çıktığımda dikkat çekici olarak evinin tüm ışıklarını aynı anda yandığını gördüm dedi. Ben
darbecilerin atama kararnamesine göre konumlarında devam ettirilen veya daha üst bir görev verilen
şahıslardan yalnızca kurmay başkanı ile Selim Mert'i tanırım. Diğer söylemiş olduğunuz şahısları tanımam. Bu
nedenle kendilerinin darbe hareketine karşı tavır alıp almadıkları konusunda bir bilgim yoktur…” şeklinde
beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

-Şüphelinin Darbe girişimine iştirak iradesine dair yukarıda yer verilen müşteki beyanı içeriği,
715
münhasıran terör örgütü mensuplarınca kullanılan kriptografik haberleşme programını kullanması ve darbeci
askeri kanat tarafından hazırlanan sözde atama listesine göre sıkıyönetim düzeni açısından önemli bir göreve
atanmasıyla birlikte nazara alındığında kalkışma suçlarına iştirak ettiğine dair kuvvetli suç şüphesinin
bulunduğu anlaşılmıştır.

9.73. Şüpheli Ali Akyürek

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığında Silahlı Kuvvetler Yüksek Sevk ve Akademisi
Komutanı-Tuğgeneral

Durumu;
19.07.2016 günü İlimizde yakalanarak gözaltına alınmış, üst aramasında elde edilen 1 adet Lg marka
ve 1 Adet Samsung marka cep telefonu ve simkartlarına el konulmuş, şüpahle sevk edildiği Hakimlikçe
tutuklanmış, daha sonra adli kontrol kaydıyla serbest bırakılmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 19/07/2016 ila 23/07/2016

Darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sıkıyönetim direktifi ekindeki sözde atama listesinde
isminin tespiti:

Sözde atama listesine göre Tuğgeneral rütbesiyle görev yaptığı mevcut görevinin devamına karar
verilmiştir. Bu şekilde mevcut görevi korunduğu, Darbe girişimini gerçekleştiren terör örgütü mensuplarıyla
fikir ve eylem birliği içerisinde olduğuna dair şüphe oluştuğu anlaşılmıştır.

Darbe girişiminin gerçekleştiği 15/07/2016 günü İstanbul ili Kadıköy ilçesinde bulunan Moda
Deniz Kulübünde Eskişehir Muharip Hava Kuvveti Komutanı Korgeneral Mehmet Şanver'in çocuğunun düğün
merasimi gerçekleştiği, merasime Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal olmak üzere bir çok hava sınıfından
generalin iştirak ettiği, şüpheli Ali Akyürek'in de iştirak eden generaller arasında bulunduğu, yine şüpheli Recep
Yüksel gibi iştirak eden generallerden sözde atama listesine göre görevinin devamına veya üst göreve
yükseltilen generallerin komuta ettiği birliklerin Darbe girişimine aktif olarak katıldıkları, bu durumun
girişimin planlanan saatten (gece 03:00) önce başlaması nedeniyle olduğunun değerlendirildiği, Darbe girişimi
faaliyetlerinin planlanan tarih ve saat olan 16/07/2016 saat:03.00'dan önce saat:21.00 sıralarında başlaması
nedeniyle düğün merasiminin devam ettiği sırada Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timleri tarafından
merasime baskın düzenlendiği, tanık Mehmet Şanver'in 29/11/2016 tarihinde alınan ifadesinde baskın yapan
MAK ekip personelinin isimlerini bilmemesine rağmen çoğunun yüzünü önceden gördüğünü, bunlardan bir
kısmının zamanın Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk, gerekse de günümüz Hava Kuvvetleri Komutanı
Abidin Ünal'ın yakın korumaları olduğunu beyan ettiği, baskın neticesinde darbeci askeri kanat tarafından
hazırlanan ve ülke genelindeki askeri birliklere "Harekat Yıldırım" öncelikli mesaj olarak gönderilen
sıkıyönetim emri direktifi ekindeki sözde atama listelerine göre bağlı bulundukları Kuvvet emrine çekilenlerin
derdest edilerek Darbe girişiminin hava unsurlarının komuta merkezi olan Akıncılar Hava Üs Komutanlığına
götürüldükleri, mevcut görevlerinin devamına karar verilen veya üst göreve yüksetilen generallerin ise bir süre
tutulduktan sonra Fenerbahçe Orduevine getirilip birliklerinin başına dönüp komuta etmeleri amacıyla serbest
bırakıldıkları,

Olay tarihinde Konya 3'ncü Ana Jet Üs Komutanlığı 135. MAK ve İHK Filo Komutanlığında görev
yapan üsteğmen Fatih Özcan'ın 25/08/2016 tarihinde Ankara Batı C.Başsavcılığınca alınan ifadesinin ilgili
kısmında; verilen gizli görevle Yalova'ya iki helikopter olmak üzere uçtuklarını, 22.00 sıralarında Yalova'dan
kalkış yapıp Samandıra Askeri Havaalanına indiklerini, burada her helikopterde 7 kişilik MAK timi olmak
üzere timin yönlendirmesiyle kalkış yaparak Moda Deniz Kulübüne gittiklerini, önce Hava Kuvvetleri
Komutanını, daha sonra ise diğer generalleri askeri havaalanına götürdüklerini ve uçağa bindirdiklerini, uçağın
saat:01.00 sıralarında uçağın kalktığını, bundan sonra düğün yerine gelip 5-6 generali daha alıp Fenebahçe
Orduevine bıraktıklarını, sonra yakıt almak için Hava Harp Okuluna gittiklerini ve yakıt aldıklarını, yakıt
716
aldıktan sonra düğün yerine tekrar gidip Hava Harp Okulu Komutanı Fethi Alpay' aldıklarını ve Hava Harp
Okuluna bıraktıklarını beyan ettiği, düğün merasimiyle ilgili alınan ifadeler ve yapılan tespitlerden Fenerbahçe
Orduevinden serbest bırakılan generaller arasında şüpheli Ali Akyürek'in de bulunduğu ve tamamının sözde
atama listesindeki konumlarının anlatılan şekilde olumlu yönde olduğu, bu durumu tesadüf olamayacağı
anlaşılmıştır.

Moda Deniz Kulubündeki düğün merasiminin kamera kayıtlarının şüpheli Ali Akyürek ile ilgili
kısmı incelendiğinde;

Şüpheli Ali Akyürek'in kalkışmanın yaşandığı saatlerde Moda Deniz Kulübünde olduğu, mevcut
görüntülerde elleri kelepçeli vaziyette kendisi ile birlikte dört şahsın bir odaya götürüldüğü şahısların bu odada
bir süre kaldıktan sonra elleri kelepçesiz odadan çıkarıldıkları Darbeci Kamuflajlı askerlerin koridorda
bulunduğu halde Ali AKYÜREK şahsın Moda Deniz Kulübü içerisinde bulunduğu yerde elleri kelepçesiz
bulunduğu elleri açık bir şekilde dolaştığı, bu sırada zaman zaman telefon görüşmeleri yaptığı, daha sonra diğer
şahıslar ile birlikte helikopter pistine yaya olarak elleri kelepçesiz vaziyette götürüldüğü tespit edilmiştir.

Şüphelinin kullandığı hatlara ilişkin HTS dökümlerindeki baz bilgileri incelendiğinde;

15.07.2016 günü Saat:19.17’den 15.07.2016 günü Saat:00.49’a kadar Moda Deniz kulübünde
olduğu, 16.07.2016 günü Saat:03.30’dan 16.07.2016 günü Saat:13.07’ye kadar Fenerbahçe Ordu evinde olduğu
anlaşılmıştır.

Şüphelinin darbeci askeri kanata tarafından hazırlanan atama listesine göre mevcut görevinin
devamına karar verildiği, düğün merasimine baskın düzenleyen MAK ekibi tarafından Kuvvet emrine alınan
generaller gibi Akıncılar Hava Üssüne götürülmeyip görev yerine dönmesi amacıyla olduğu açıkça anlaşılan
şekilde serbest bırakıldığı, bu durumun darbecilerle fikir ve eylem birliği içerisinde olduğunu gösterdiği, Darbe
girişimi başladığında düğün merasiminde bulunmasının nedeninin faaliyetin planlanan saatten önce
Genelkurmay Başkanlığını ele geçiren darbecilerin talimatıyla erken saatte (saat:21.00 sıraları) başlaması olarak
değerlendirildiği, anlatılan şekilde kalkışma suçlarını işlediğine dair yeterli şüphenin mevcut olduğu, terör
örgütüyle herhangi bir bağının saptanamaması tespitiyle emir komuta zinciri dışında olması, eyleminin şeklide
nazara alındığında Darbe girişiminin örgütün faaliyeti olduğu açık olan olayda suçları örgüt adına işlediğinin
kabulü gerektiği anlaşılmıştır.

9.74.Şüpheli Şükrü Pınar

Konumu:
Olay tarihinde Hava Harp Akademisinde Komutanlık ve Karargah Subaylığı Şube Müdürü-Yarbay

Durumu:
Şahıs 24.08.2016 günü yakalanarak gözaltına alınmış, silahları ve mühimmatı ile cep telefonu ve sim
kartına el konulmuş, tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği 10.09.2016 günü Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 24/08/2016 ila 12/10/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişiminde Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler;


1- (OLAY 2)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 gündüzünde Hava Harp Akademisi Komutanlığı
Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 10 kişinin katılımı ile düzenlenen, 14 Temmuz 2016 akşamında
icra edilen toplantı (Olay 1) ile birlikte düşünüldüğünde şüpheli görülen ve olağan dönemlerden farklı olarak
değerlendirilen“DARBEYE YÖNELİK BİREYSEL BİLGİLENDİRME GÖRÜŞMELERİ” olduğu anlaşılan
toplantıya katılmıştır.

717
2- (OLAY 3)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 akşamı Hava Harp Akademisi Komutanlığı Ölçme
ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde 21 kişinin katılımı ile gizliliğe riayet edilerek kapının içeriden
kilitlenmesi ile düzenlenen “DARBEYE YÖNELİK SON KOORDİNASYON TOPLANTISI” olduğu anlaşılan
toplantıya katıldığı tespit edilmiştir.

3- Şüphelinin 15 Temmuz 2016 tarihinde saat:23.15 sularında Hava Harp Akademisi Binasına
geldiği, İdari Şube Müdürlüğü koridorlarında bulunduğu kamera kayıtlarından tespit edilmiş, Personelin İdari
Tahkikat heyetine vermiş olduğu beyan ve ifadede 15 Temmuz 2016 gece boyunca odasında oturduğunu beyan
ettiği, tespit edilmiş, Darbe girişimindeki faaliyetlerini gizlediği anlaşılmıştır.

Sorumluluğu altında bulunan Hava Harp Akademisi Komutanlığından 2010-2011 Eğitim ve öğretim
dönemine ait ders defterleri, 2014 ve 2015 yıllarına ait Hava Harp Akademisi giriş sınavının askeri kültür ve
genel kültür optik cevap kâğıtları ile (Mesele-1) ve (Mesele-2) sınavlarının kod numarasını gösterir
kulakçıkları, 1 adet dizüstü bilgisayar ve 3 adet hard diskin kaybolması/imhası eylemine ilişkin;
Milli Savunma Üniversitesi Rektörlüğünün 17 Ocak 2017 tarih ve 17/2180-1994 sayılı İdari
Tahkikat Raporu Konulu yazısında;
1.Hava Harp Akd. K.lığında 2010-2011 Eğitim ve öğretim dönemine ait ders defterleri, 2014 ve
2015 yıllarına ait Hava Harp Akademisi giriş sınavının askeri kültür ve genel kültür optik cevap kâğıtları ile
Mesele-1 ve Mesele-2 sınavlarının kod numarasını gösterir kulakçıkları, 1 adet dizüstü bilgisayar ve 1 adet hard
diskin bulunamaması üzerine 27 Aralık 2016 tarihinde bir idari tahkikat heyeti görevlendirildiği,
2.Tahkikat heyetinin 11 Ocak 2017 tarihinde hazırlayarak Milli Savunma Üniversitesi Rektörlüğüne
sunduğu raporda;
a) Mesele sınavı ikinci okuyucu kulakçıklarının asıllarının ve optik test cevap kartlarının asıllarının,
Hava Harp Akademisi eski komutanı Recep YÜKSEL, Ölç. Ve Değ. Ş.Md. Özcan KORHAN, eski sınav subayı
Fatih ŞAYİN ve eski KOMKARSU şube müdürü Şükür PINAR'dan birinin veya birkaçının sorumlulukları
altındayken kaybolduğu tahkikat raporunda değerlendirildiği,
b) Mesele-1 ve Mesele-2 sınavlarının kod numarasını gösterir kulakçıklarının bulunmamasına dair
yapılan incelemede, 1-17 numaralı sınav odasında imzasız, mühürsüz, kaşesiz bazı renkli fotokopilerin
bulunduğu belirtilmiş, Bulunan bu belgelerin hangi yıllara ait olduğu ve önceden savcılıklara asılları gönderilen
evrakların içerisinde olup olmadığı bilinmediği,
c)İdari tahkikat emrinde her ne kadar 1 adet dizüstü bilgisayar ile 1 adet hard diskin
bulunamadığından bahsedilmiş ise de yapılan tahkikatta 1 adet dizüstü bilgisayar ile 3 adet hard diskin
bulunamadığının tespit edildiği, Tahkikat raporunda bu malzemelerin Volkan KIZILKAYA (ihraç, tutuklu eski
Hv. İkm. Asb. Üçvş.)’nın sorumluluğu altındayken kaybolduğunun tahkikat raporunda değerlendirildiği
belirtildiği,
ç)2010-2011 eğitim ve öğretim yılı ve öncesindeki ders defterlerinin bulunamaması nedeniyle ders
defterlerinin doldurulması ve arşivlenmesine ilişkin genel olarak bir usul hatası yapıldığının
değerlendirildiğinin belirtildiği, raporda defterlerin nerede olduğu, kimin kaybettiği ile ilgili bir bilgi
bulunmadığı,
3.Yukarıda belirtilen 1 adet dizüstü bilgisayar ile 3 adet hard diskin kaybedilmesi veya imha edilmesi
eyleminin As. C. K.nun 130’uncu maddesinde düzenlenen “Hizmete mahsus eşyayı tahrip ve terk ve
kaybedenler”, Mesele sınavı ikinci okuyucu kulakçıklarının asıllarının ve optik test cevap kartlarının asıllarının
kaybolması/imha edilmesi eylemlerinin de As. C. K. nın 144’üncü delaletiyle 5237 sayılı TCK’nın 257’nci
maddesi, ikinci fıkrasında düzenlenen “İhmal suretiyle görevi kötüye kullanmak” suç tiplerine uygun olduğu
değerlendirildiğinden, idari tahkikat dosyasının bir sureti 3’üncü Kolordu Komutanlığına gönderildiği,
4.Yukarıda belirtilen malzeme ve evrakların kaybolma veya imha edilmesi eylemleri, suç tarihleri,
failleri ve faillerin saikleri bilinmemekle birlikte, 5237 sayılı TCK’nın 281’inci maddesinde düzenlenen “Suç
Delillerini Yok Etme, Gizleme veya değiştirme” suç tipine uyduğu değerlendirildiğinden Milli Savunma
Üniversitesi Rektörlüğü Tahkikat Heyetince düzenlenen raporun Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ve
Cumhuriyet Başsavcılığımıza gönderildiği, bin suretinin delil olarak soruşturma evrakımıza konulduğu, aslının
soruşturma defterine kayıt edilerek soruşturmaya girişildiği,
İsmi geçen; Recep YÜKSEL (Olay tarihinde Hava Harp Akademisi Komutanı), Özcan KORHAN
718
(Darbe girişiminde yönetim-koordinasyon merkezi olarak kullanılan Ölç. ve Değ. Şube Müdürü.-
Tutuklu),Fatih ŞAYİN (Eski sınav subayı - Darbe girişiminde yönetim-koordinasyon merkezi olarak kullanılan
Ölç. ve Değ. Şube Müdürlüğünde görevli -tutuklu) ve Şükür PINAR (Eski KOMKARSU şube müdürü - Hv.
Kont. Yb.- 27.07.2016-03.08.2016 tarihleri arasında Hava Harp Akademisi K. Vek.-Tutuklu) Volkan
KIZILKAYA (Eski Hv. İkm. Asb. Üçvş. - Tutuklu) isimli şüphelilerin 2016/84338 sayılı soruşturmamızın
şüphelileri olduğu tespitle, bahse konu eylem ve faaliyetlerin;
Gerek Darbe girişimi soruşturmalarımız kapsamında elde edilen tanık, gizli tanık, şüpheli
ifadelerinden ve diğer gerekse de terör örgütüne yönelik yürütülen çalışmalarda elde edilen delillerden; terör
örgütünün Silahlı Kuvvetler içerisindeki gizli yapılanmasında Hava Kuvvetlerine azami derecede önem verdiği,
Hava Kuvvetlerinin eğitim merkezlerine (Harp Okulları, Askeri Liseler, Harp Akademileri) sınav birimlerine,
alım komisyonlarına, kendi elemanlarını yerleştirerek, bu birimlere yapılacak personel alımlarında örgüt
elemanlarının alımını ve yerleştirilmesini sağladıkları, yine kendilerinden olmayan öğrencilerin/subayların
hazırlık okullarında, komisyonlarda ve sınavlarda çeşitli komplolarla atılmasını sağladıkları, Hava Kuvvetlerine
personel yetiştirme ve alım merkezlerini terör örgütünün devletimiz üzerindeki emel ve çıkarlarını
gerçekleştirmek için kullandıkları hususları anlaşılmış olup yukarıdaki raporda belirtilen dijital verilerin-
belgelerin-evrakların imhası işleminin de Darbe girişimin soruşturmasına ilişkin deliller ile terör örgütünün
Silahlı Kuvvetler içerisindeki yapılanmasına ilişkin yürütülen çalışmalarının delillerini yok etmeye yönelik bir
eylem ve faaliyet olduğu değerlendirilmektedir.

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Şüpheli Asb. Ömer DEMİR’in kollukça alınan ifadesinde;

“…15 Temmuz akşamı orada Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP, Hava Pilot Kurmay
Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN, Hava Savunma Yarbay Adem
İNCİKLİ, Hava Kontrol İhbar Yarbay Şükrü PINAR, Hava İkmal Kurmay Binbaşı Ahmet KAYA, Hava Personel
Kurmay Binbaşı Hüsamettin HARMANCI,Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ, Hava Ulaştırma
Kıdemli Başçavuş Yavuz YÜCEL, Hava İkmal Astsubay Üst çavuş Volkan Kızılkaya, Hava Savunma Kıdemli
Çavuş Soner CİVELEK, Hava Muhabere Kıdemli Başçavuş Hüseyin ALTUN, Hava Pilot Kurmay Yarbay
Gülcan ANILIRCA kadro personeli olarak vardı. Ayrıca Öğrenci Subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN,
Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Üsteğmen Abdullah KAYA, Yüzbaşı Ali CAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve gözlem
altına alınan iki öğrenci Yüzbaşı Cihan OKUR İle Üsteğmen Hüseyin BALIK vardı. Şuanda bunlar aklıma
geliyor…”şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Yzb. Necip DİRİK’in kollukça alınan ifadesinde;

“…İlk başta 2 katlı olan binanın 2. Katında bulunan sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay Yüzbaşı
Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini
hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne
görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN, TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere
görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir öğrenci subay söyledi ancak ismini
hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra dasınıf subayımız olan Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde
bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım şeyler konuştu ancak şok içinde
olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda
çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde bir süre daha sınıfta bekledikten
sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik. Burada Harekât İstihbarat
Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir liste vardı. Aşağısı
kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Albay
Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü PINAR, Yüzbaşı
Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit KESER vardı. Yine
hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf GÜLSER, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Mustafa
Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk
719
SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ ve ismini
hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı." şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Hüsamettin HARMANCI’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat:20.30-20-45 arasında Hava Harp Akademisine gittim. Akademiye geldiğimde 3-4 tane
öğretim elemanı vardı. Bu öğretim elemanlarını şu an hatırlamıyorum, ancak yaklaşık 18 kadar öğretim
elemanı ve diğer subayların gelmesi ile birlikte Ölçme Şube Müdürlüğünde toplantı olacağı söylendi. Orada
benden hariç olarak Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ, Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay
Levent ÖZÜARAP, Plan Program Şube Müdürü Hava İkmal Kurmay Albay Tamer ÖZARSLAN, Hava Pilot
Kurmay Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN, Hava Kontrolör Yarbay
Şükrü PINAR, Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ, Hava Muhabere Kurmay Albay Murat DİVRİL, Hava
Pilot Kurmay Binbaşı Cenk ERDOĞAN, Hava Pilot Kurmay Binbaşı Mustafa ACAR ve Hava Pilot Kurmay
Yarbay Mücahit Yakup AYAYDIN vardı…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4- Şüpheli Selim İNAÇ’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat:01.30 dan sonra bir araÖğretim Başkanı Levent ÖZÜARAP herkesi topladı ve “Sıkıyönetim
emri geldiğini, birkaç yere daha bunu teyit amaçlı sorduğunu ve aradığı yerlerinde aynı emri aldıklarını
söylediğini” kimsenin sabaha kadar bina dışarısına çıkmamasını emretti. Bu esnada orada bulunan şu an
hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Hava Harp Akademisi Komutanı olan Tümgeneral Recep
YÜKSEL’ in nerede olduğunu” sordu, Levent ÖZÜARAP ta “Recep YÜKSEL’in Anadolu yakasında bir düğüne
gittiğini ve kendisine ulaşamadığını “söyledi. O gece Hava Harp Akademisi içerisinde Hava Pilot Kurmay
Binbaşı Cenk ERDOĞAN, Hava Pilot Kurmay Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Hava Levazım Kurmay Binbaşı
Ahmet KAYA, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI Şube Müdürü Yarbay Şükrü PINAR, Yüzbaşı Erkan ABUNAZ
da orada bulunanlar arasındaydı…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

Şükrü PINAR’in Hakimlik huzurunda alınan ifadesinde özetle;

Saat:20.30’dan sonra Alb. Murat DİVRİL tarafından arandığını, saat:21.15’de akademiye gelmesi
söylendiği, 21.15 de olacak şekilde akademiye gittiğini, Alb. Levent ÖZÜARAP’ın bulunduğu odaya gitmesi
söylenmesi üzerine Ölç. Değ. Şb.ye gittiğini, Alb. Levent ÖZÜARAP oda da bulunanlara tekrar mesaiye
çağıracağını, bunun gerçek bir durum olduğunu, uzaklaşmamalarını, şahsi korumaları için tabancaları ile
gelmelerini söylediğini, Saat:22.30-23.00 sıralarında Öğretim başkanı Alb. Levent ÖZÜARAP’dan msj ile
mesaiye çağrıldığını, gittiğinde Alb. Levent ÖZÜARAP kendilerine Genelkurmaydan emir geldiğini, terör
hareketleri ile ilgili toplumsal olaylar olabileceğini onun için mesaiye çağrıldıklarını bildirip beklemelerini
emrettiğini,4. Katta bulunan makam odasında sabaha kadar beklediğini beyan etmiştir.

9.75. Şüpheli Kadir İncir

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay– Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
19.10.2016 tarihinde Kocaeli ili Karamürsel ilçesinde yakalanmış, aynı gün kolluk birimine teslim
edildiği, üst aramasında elde edilen Nokia 206.1 model cep telfonu vodafone simkart ve T.tec plus ibaresi
bulunan 1 gb micro SD hafıza kartına incelenmek üzere el konulmuş, tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk
edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 19/10/2016 ila 10/10/2016 arası


720
Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, yine bu katta bulunan asker üniformalı öğretim üyeleri ve öğrenci subayların ellerinde silahlarla
dolaştığı tespit edilmiştir. Olayın cerayan ettiği bölgedeki kamera kayıtları incelendiğinde; olaylarının yaşandığı
katta 16 Temmuz 2016 günü saat:01.50 sıralarında elinde bulunan tabancayı beline sokarken görüntülendiği
tespit edilmiştir.

2- (OLAY 6)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında, Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya
alınmadığı, Harp Akademileri Komutanlığı Güvenlik Timi tarafından Hava Harp Akademisi binasının etrafı
sarıldığında binanın savunulması için 2. Kattan bina ana giriş katına inerek diğer subaylarla birlikte elinde
tabancalı olarak bulunduğu (saat:02.25) görüntülerden tespit edilmiştir.

FETÖ/PDY terör örgütü içerisinde faaliyetlere ilişkin tespit:

Karamürsel C. Başsavcılığınca yürütülmekte olan 2016/1991 sayılı soruşturma kapsamında terör


örgütü içerisinde faaliyet yürüten şahıslar hakkında bilgi veren Feyzi UTAŞ isimli şahsın alınan ifadesinde;

"…Öncelikle İrfan KOCA isimli bir şahıs hakkında bilgi vermek istiyorum. İrfan KOCA isimli şahıs
yaklaşık 30-35 yıldır tanırım. ..Kendisi Hava Harp Okulunda subay olarak görev yapıyordu. Yaklaşık 1 yada 2
sene önce emekli oldu. Gençliğimden beri bu şahsı tanırım bu şahıs gencik yıllarından itibaren bu örgütün
içinde yer almıştır. Ben bunu Karamürselde gerçekleştirmeye çalıştığı faaliyetlerden bilirim. …Yaklaşık 10-15
sene önce Karamürsel ilçesinde bu şahısla sohbet ettiğim sırada bana Hava Harp Okuluna öğrencilerin
alındığı komisyonda görev aldığını, elemeleri kendisi gibi birkaç kişinin yaptığını, Fetullah Cemaati olarak bu
konuda ellerinin çok kuvvetli olduğunu, istediklerini Hava Harp Okuluna aldıklarını ifade etmişti. Bu
konuşmada açıkça kendisini cemaat mensubu olarak “Biz” şeklide ifade edince ben bu alımların cemaat
yapısında gerçekleştirildiğini düşündüm. Bundan sonra somut bir olaya denk gelmedim. …Bu şahısta zaten
Ankarada bulunan Hava Harp okulunda görev yaptı ve buradan emekli oldu. Dolayısıyla Karamürsele sadece
bayram gibi düğün gibi özel günlerde geliyordu ve buradaki evinde kalıyordu. Hatta ismini vermek istemediğim
kişilerin bana vermiş olduğu bilgiye göre bu şahıs 15 Temmuz günü yani darbeye teşebbüs edildiği gün
Karamürsel’e gelmiş. Kendisi emekli olduktan sonra dahi Ankara’da yaşıyordu. Yani Karamürsel’e o tarihte
gelmesi hayatın olağan akışına uygun değildir. Zaten bu şahsın oğulları ve damadı da bu yapının içinde olup,
Türk Silahlı Kuvvetlerine girmişlerdir. İrfan KOCA’nın bir oğlunun adı Burak KOCA’dır ve kendisi yüzbaşıdır.
Genel Kurmay Merkezinde Hava Kuvvetlerinde personeldir. Bir diğer oğlu Ahmet Murat KOCA ise yine Hava
Kuvvetlerinde üsteğmendir. Yurt dışında uçuş eğitmeni olduğuna dair bilgiler aldım. Damadı Kadir İNCİR ise
Ankarada 4. Hava Jet Merkezi Komutanlığı olan Akıncılar Hava Üssünde Üstteğmen olarak görev yaptığını
biliyorum. Bu üç şahıstan bir tanesinin görevinden uzaklaştırıldığını duydum ancak hangisinin olduğunu
bilmiyorum. Bu şahsın yıllar önce bana cemaat adına Hava Kuvvetlerine asker alımı yaptığını söylemesi ve
hem oğullarının hem damadının Hava Kuvvetlerinde görevli olması bir arada değerlendirildiğinde şahsın
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olarak görev yaptığı, kripto olduğu ve bu bağlamda da akrabalarını
örgüt üyesi olarak Türk Silahlı Kuvvetlerine dahil ettiğini düşünüyorum…” şeklinde beyanda bulunduğu
anlaşılmıştır.

9.76. Şüpheli Mustafa Kürşat İloğlu


721
Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay– Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
27.09.2016 günü kolluk birimine teslim olmuş, mevcut delil durumuna göre aynı gün ifadesi
alınarak salıverilmiş, hakkında görüntü kayıtlarından yeni delil tespiti üzerine yakalama kararı düzenlenmiş,
25.10.2016 tarihinde yakalanmış, cep telefonu ve simkatına incelenmek üzere el konulmuş, tanzim edilen
tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 27/09/2016, 25/10/2016 ila 26/10/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 4)olarak belirtilen; 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan olaylara ilişkin: Hava Harp Akademisi
Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak
kullanıldığı, burada Koordinasyon toplantıları yapıldığı, yine Darbe girişimi esnasında yapılan
görevlendirmeler ile öğretim üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderildiği hususları tespit
edilmiştir. Şahsın olay gecesi Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne giriş-çıkış yaptığı tespit edilmiştir.
Darbeci Askerlerce girişimin yönetim-koordinasyon merkezi olarak kullanılan, görevlendirmelerin yapıldığı,
görevlendirme evraklarının bulunduğu Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğü girişine saat:00.48 sıralarında
geldiği, burada Alb. Ali Orhan TOLLUOĞLU (görevlendirmeleri koordine eden-tutuklu)ile görüştüğü, bu
esnada yanında Ütğm. Rıza ERKUŞ (tutuklu), Ütğm Mustafa KILIÇ (Tutuklu) isimli şahısların bulunduğu
görüntü kayıtların tespit edilmiştir. Şüphelinin 27.09.2016 günü kollukça alınan ifadesinde bu hususlardan
bahsetmiş ancak, ifadesinde 01.00 sıralarında Akademi binasına geldiğini belirtmiş, görüntülerde ise 00.48’de
Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğü önünde Alb. Ali Orhan TOLLUOĞLU (tutuklu)ile görüştüğü
hususları tespit edilmiştir.
2- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen
08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp Akademisi);
15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının
içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da kamera
görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT
(Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış, Sonrasında
söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış, saat:01.33’de M.
Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek koşarak
merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında Kd. Bçvş. Yavuz Yücel (Tutuklu) ile birlikte Alb.
Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları
ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip
maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir. Harp Akademileri Komutanlığı
Güvenlik Timi tarafından Hava Harp Akademisi binasının etrafı sarıldığında binanın savunulması Saat:01.39’da
elinde tabanca ile diğer askerler ile birlikte HHA Ana giriş kapısı girişine indiği, bu esnada Şüpheli
İLOĞLU’nun elinde silah olduğu tespit edilmiştir.

9.77. Şüpheli Halil İbrahim Tokuş

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay– Hava İsth.
Yüzbaşı

Durumu:
722
21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında; 1 adet T1102-
04N000373 seri no’lu sarsılmaz tabanca,1 adet T1102-0380009906 seri no’lu sarsılmaz tabanca, 145 adet
mermi, 1 adet Samsung marka DVD Rom, 1 adet apple marka Mp3, 1 adet Samsung marka laptop, 1 adet
Fujifilm marka fotoğraf makinası, 1 adet Nikon marka dijital fotoğraf makinası, üst aramasında; 1 adet siyah
renkli Iphone marka cep telefonu, 05445938482 gsm numaralı hattına incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli
sevk edildiği Hakimlikçe serbest bırakılmış, görüntü kayıtlarından yeni delil tespiti üzerine 21.10.2016 günü
yakalanmış, tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila03/08/2016 arası, 21/10/2016 ila26/10/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

15 temmuz Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, görüntü kayıtlarında 16 Temmuz 2016 günü saat:01.13 sıralarında Binbaşı Hüsamettin
HARMANCI (Tutuklu) ile birlikte hapsedilen öğrenci subay Yzb. Cihan OKUR’u tuvalete götürdüğü, bu
esnada belinde tabancası bulunduğu tespit edilmiştir.

2- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen
08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp Akademisi);
15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının
içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da kamera
görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT
(Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış, Sonrasında
söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış, saat:01.33’de M.
Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek koşarak
merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında Kd. Bçvş. Yavuz Yücel (Tutuklu) ile birlikte Alb.
Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları
ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip
maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir. Harp Akademileri Komutanlığı
Güvenlik Timi tarafından Hava Harp Akademisi binasının etrafı sarıldığında binanın savunulması maksatlı
Saat:01.39’da elinde tabanca ile diğer askerler ile birlikte HHA Ana giriş kapısı girişine indiği, saat:01.41’de
HHA Ana giriş kapısı girişinde Yzb. Abdi PEHLİVAN (tutuklu)ile birlikte bina girişinde elinde tabancası ile
mevzi aldığı kamera kayıtlarından tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademileri binasında eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Müşteki Yzb. Cihan OKUR’un ifadesinde;

“…Bu sırada kapım açık olduğu için nöbet değişimlerini görebiliyordum. Değişen nöbetçiler
arasında Başçavuş Yavuz YÜCEL, Astsubay Volkan KIZILKAYA, Astsubay Soner CİVELEK Astsubay Ömer
DEMİR vardı. Amfilerde beklemeye başladığımız andan itibaren Yavuz YÜCEL Başçavuş sürekli telefondan
nöbetçi amirliği ile konuşarak ikimizi başka bir yere aldırmak için koordine kuruyordu ve üstlerine koordine
kurmaya çalıştığını iletiyordu ancak bu husus gerçekleşmedi ve biz sabah serbest kalıncaya kadar birbirine 90
derece olan bitişik iki farklı amfide tutulmaya devam ettik. Astsubaylar nöbetçi iken tuvalete gitmek istedim
astsubaylar aşağıda birileri ile görüştü ve beni tuvalete götürmek üzere binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve
723
Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ geldi. Bu kişilerle çok samimiydim. Tuvalete götürülüp getirilirken “üzülme
kardeşim” dediler başkada bir şey demediler. Arada bir hareketlenmeler oluyordu. UB hareketlenme ilk
başladığında bizim tutulduğumuz amfilerin kapılarını kitlediler. Bu hareketlenmelerdeki kastım duyduğum
"arka kapıdan yaklaşanlar var, pencere önünde birileri yaklaşıyor" gibi cümlelerdi. Bir seferinde ortam iyice
hararetlendi binanın çevresinde birilerinin olduğu söylendi. Levent Albay “ateşe ateşle karşılık verilecek”
dedikten sonra tabanca kurma sesleri duydum. Dışardan bir ses " havacılar teslim olun yaptığınız hukuka
aykırı" diye bağırarak konuştu. Konuşma sonrası içerden bizim duyabileceğimiz şekilde herhangi bir sözlü
karşılık veya ateşle karşılık olmadı. Levent Albay içerdeki kişilere kurmay başkanı (Harp Akademileri Kurmay
Başkanı Tümgeneral H. Nevzat TAŞDELER'dir.) ile konuştuk olayı çözdük dedi… Şunu da belirtmek isterim
yukarıdaki beyanlarımda anlattığım şekilde bu Binbaşı Hüsamettin HARMANCI, Yüzbaşı Halil İbrahim
TOKUŞ Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN isimli şahsı benim çok eski ve samimi arkadaşlarımdır….” şeklinde şeklinde
beyanda bulunduğu,

2-Müşteki Yzb. Hüseyin BALIK’ın ifadesinde;

“…Önce ADEM İNCİKLİ yarbaya son bir isteğim var CİHAN OKUR yüzbaşıyla helalleşmek
istiyorum dedim oda tamam dedi cihan yüzbaşıyla sarıldık helalleştik ve odamıza girdik kapıların
kapanmamasını istedim kabul etti ancak oturmam gerektiğini söyledi sonra tam o giderken dedi ki ben silah ve
telefonlarınız için tutanak tutturacağım dedi benim kapımda YAVUZ YÜCEL AST. ve VOLKAN KIZILKAYA
AST. Cihan yüzbaşının kapısında SEDAT ÜSTĞ. VE CENGİZHAN ÜSTĞ. Güvenliği sağlıyordu İNCİKLİ
tutanak tutturacağım dedi ve gitti ben bağırınca LEVENT OZÜARAP albay benim bulunduğum oda girdi ve ne
oluyor burada dedi ve bende dedim ki eşlerimize haber veremedik dedim oda ne olacak verme dedi arkasını
dondu çıkarken bende arkasında yürüyordum ve “bir adım daha atarsa vurun diye bağırdı gerekirse ikisini de
vurun “ dedi ve gitti ve ben oda da beklemeye başladım sonra gece o saate kadar akademide öğrenciler
duruyordu ve bazı arkadaşlar geliyor bizim orda olduğumuza görüp el hareketleriyle şaşkınlıklarını belli
ediyorlardı sonra saat 03,00 civarı bizim kapılarımız kapandı üstümüze kapıları kitledirler sonra biz LEVENT
albayın sesinin duyduk herkesi fua ye toplandılar, FUA de Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı İbrahim TOKUŞ,
Yüzbaşı Necip DİRİK, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI, Yüzbaşı Erkan ABUNAZ, aklıma gelenlerdir. Bunların
sabaha kadar orada olduklarından eminim. Çünkü arada bir lavaboya gidiyordum onları görüyordum. FUAYE
de konuşma yapan Levent ÖZÜARAP dedi ki “arkadaşlar saat 03.00 İtibarı ile TSK yönetime el koydu” dedi
“KARA, DENİZ, HAVA akademileri üstüne düşen görevleri yapıyor ellerindeki telefonlarla internette bilgi
kirliliği var haberlere çok inanmayın” dedi. Bir süre sonra yine birileri dedi 6 kişi geliyor ön kapıdan biri
ışıkları kapatın dedi sonra LEVENT Albay “ateşe ateşle karşılık verin” dedi sonra bir anda kırma kollarının
çekiliş sesini duyduk sonra bir ses daha duydum “havacılar bu yaptığınız kanuna aykırı TESLİM OLUN çağrısı
yapıldı“ hiç bir şekilde çatışma olmadı ve LEVENT albay gelip tekrar arkadaşlar dışarı i1e koordine kurdum
KURMAY BAŞKANI (TÜM GENERAL NEVZAT TAŞDELER) GÖRÜŞTÜM SIKINTI YOK etrafta bir kaç tane
silahla gezenler olabilir onlarda halledilecek diye bir cümle kurdu…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Soruşturması kapsamında Harp Akademileri Komutanlığında yakalanan Üsteğmen Sedat ÖNER


isimli şüphelinin kollukça alınan ifadesinde;

“…Tahmini olarak saat 23:00 den sonra yürüyerek giderken kantin civarlarında Yüzbaşı olan ismini
hatırlamadığım soy ismi TOKUŞ olan şahsın arabasına binerek birlikte Hava Harp Akademisine gittik. Hava
Harp Akademisine gittiğimde benim gibi öğrenci olan sınıf arkadaşlarımdan isimlerini hatırlaya bildiğim
Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Cihan OKUR, Üsteğmen Hüseyin BALIK, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR, Üsteğmen
Yüksel KOCA, Üsteğmen Mehmet PAÇACI, Üsteğmen Emre BEZİRGANOĞLU, Üsteğmen Gürkan BEĞİŞ,
Üsteğmen Cengizhan EFE, Üsteğmen Tanju UYSAL, Üsteğmen Musa GÜLMEZ, Binbaşı Cenk ERDOĞAN,
Yarbay Gürcan ANILIRCAN dahil yaklaşık 30 kişi Hava Harp Akademisi Binasının girişindeki lobideydik.
Yüzbaşı Hacı ŞALK burada bizden yoklama aldı, daha sonra Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP bize hitaben
“Genel Kurmay Tarafından gelen emirle Sıkıyönetim ilan edildi ordu yönetime el koydu,bundan sonraki süreçte
emirlerimi bekleyin” dedi. Daha sonra biz bina içerisine dağıldık. Saat 01:00 sıralarında bina dışından bağırış
sesleri duyduk bunun üzerine kaplar kilitlendi camlar kapatıldı, ışıkları da kapatarak bir süre böyle bekledik,
hatırladığım kadarıyla saat 02:30-03:00 sıralarında binanın etrafının artık emniyette olduğu söylendi bu
724
saatten sonra ben bina içerisindeki gazino içerisindeki koltukta uyudum. Sabah 07:00 gibi uyandım Kurmay
Albay Levent ÖZÜARAP arkadaşlar evlerinize gidebilirsiniz demesi üzerine oradan ayrılarak evimize
gittik….” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Yzb. Necip DİRİK’in kollukça alınan ifadesinde:

“…İlk başta 2 katlı olan binanın 2. Katında bulunan sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay Yüzbaşı
Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini
hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne
görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN, TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere
görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir öğrenci subay söyledi ancak ismini
hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra da sınıf subayımız olan Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde
bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım şeyler konuştu ancak şok içinde
olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda
çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde bir süre daha sınıfta bekledikten
sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik. Burada Harekât İstihbarat
Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir liste vardı. Aşağısı
kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Albay
Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü PINAR, Yüzbaşı
Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit KESER vardı. Yine
hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf GÜLSER, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Mustafa
Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk
SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ ve ismini
hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.78. Şüpheli Faruk Mantı

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay– Hava
Plt.Üstteğmen

Durumu:
Hakkında tanzimli yakalama emri ile 28.10.2016 günü Adana ilinde Kozan ilçesinde yakalanarak
gözaltına alınmış, üst aramasında cep telefonu ve simkart elde edilmiş, tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk
edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 28/10/2016 ila 03/11/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, görüntü kayıtlarında saat:02.57 sıralarında anfilerin bulunduğu katta görüldüğü görüntülerden
tespit edilmiştir.

2- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen
725
08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp Akademisi);
15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının
içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da kamera
görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT
(Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış, Sonrasında
söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış, saat:01.33’de M.
Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek koşarak
merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında Kd. Bçvş. Yavuz Yücel (Tutuklu) ile birlikte Alb.
Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları
ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip
maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir. Harp Akademileri Komutanlığı
Güvenlik Timi tarafından Hava Harp Akademisi binasının etrafı sarıldığında Faruk MANTI’nın binanın
savunulması maksatlı Saat:01.38’da elinde tabanca ile diğer askerler ile birlikte HHA Ana giriş kapısı girişine
indiği, Sonrasında Alb. Levent ÖZÜARAP’ın telefonla konuştuğu kamera görüntülerinde tespit edilmiş ve bina
girişinde dört personel mevzi alarak beklemiş, -Saat 01.43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu
esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda
bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58 arasında diğer kameradan tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği
tespit edilmiştir. Pencereden atlayan personel Ütğm. Osman ALBAYRAK (Tutuklu), Ütğm. Ömer Faruk
SAYGI (Tutuklu), Ütğm. Mehmet GENÇ (Tutuklu), Yzb. Uğur ERDEMİR (Tutuklu), Yzb. Serkan KAYA
(Tutuklu)ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL (Tutuklu)olduğu tespit edilmiştir. Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan
KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL 2 numaralı nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp Akademisi
binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi için bu tür bir hareketle binaya girdikleri
değerlendirilmektedir. Bu esnada aşağı inen personel arasında; Elinde tabanca ile Ütğm. Faruk MANTI, ve
diğer tutuklu subayların yer aldığı görüntü kayıtlarından tespit edilmiştir.

Şahsın eylem ve faaliyetleri hakkında ifade:

Şüpheli Samet KUZU’nun kollukça alınan ifadesinde;

“…Burada arkadaşlarımla yemek yediğimiz esnada tam olarak saat:23:09 da akademideki sınıf
ortak whatsaap yazışmamızdan bize, sorumlu kıdemli subaylardan Hakan AKBULUT tarafından “arkadaşlar
yarım saat içerisinde eğitim kıyafetli bir şekilde akademi de toplanılacak, Murat DİVRİL albayın emriyle…”
şeklinde bir mesaj atıldı. Yanımda bulunan arkadaşlarla bu mesajı görünce oradan yaklaşık 10 dk sonra
kalkarak akademiye dönmek üzere yola çıktık. Yoldayken telefondan haberleri takip ettiğimiz esnada köprünün
trafiğe kapatıldığı şeklinde haberleri falan okuduk. Arkadaşlar arasında konuştuğumuzda köprüye terörist bir
saldırı mı oldu acaba şeklinde düşündük. Daha sonra akademiye gittiğimiz güzergahın da yoğun bir trafiği
vardı ve yavaş ilerliyorduk. Hatırladığım saat:00:15 sıralarında akademi lojmanlar kapısından giriş yaptık.
Arkadaşlar evim uzak olduğundan önce beni bıraktılar. Evde eğitim kıyafeti (Tulum) giyerek aşağıindim.
Evimin önünden Faruk MANTI da özel aracıyla tulum giymiş bir şekilde beni alarak hava akademisi binasına
gittik. Binaya girmeden önce akademi binasının biraz uzak mesafesinde yaklaşık 8-10 kamuflaj giyimli askeri
personelin tem teçhizatlı bir şekilde ellerinde uzun namlulu silahlarla olduklarını gördüm ancak karanlık
olması sebebiyle yüzlerini ve rütbelerini seçemedim. Daha sonra panikle akademi binasına hızlıca girdik.
Binaya girdiğimiz esnada bina içerisindeki bütün ışıkların kapalı olduğunu ve kapıların kitlenmiş olduğu
gördük. İçeriye girmek istediğimizde içerde bulunan arkadaşlarımız bize yan taraftaki Fuaye (hol gibi
toplanma alanı) nin oradaki girişi işaret ettiler. Bizde o yöne gittik ancak oradaki kapının da kapatılmış
olduğunu gördük bu kapıya yakın bir pencereden arkadaşlarımız bizi içeri aldılar…” şeklinde beyanda
bulunduğu anlaşılmıştır.

9.79. Şüpheli Halil Başaran

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen
726
Durumu:
Hakkında tanzimli yakalama emri gereği 24.10.2016 günü İzmir Emniyet Müdürlüğüne teslim
olmuş, gözaltına alınmış, üst aramasında cep telefonu ve simkart elde edilmiş, tanzim edilen tahkikat evrakı ile
sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 24/10/2016 ila 03/11/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Terör örgütü ile iltisakına ilişkin olarak:

Terör örgütüne yönelik Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2014/37666 sayılı FETÖ/PDY
ana çatı soruşturması kapsamında soruşturma kapsamında şüpheli Halil BAŞARAN’ın eşi Zeynep
BAŞARAN’ın abonesi olduğu telefon numarasının tepe yönetici şahıs ile 2009 yılı eylül ayında görüşme kaydı
olduğu tespit edilmiştir.

15 Temmuz Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, görüntü kayıtlarında saat:01.44sıralarında anfilerin bulunduğu katta asker üniforması ile şüpheli
Halil BAŞARAN‘ın elinde tabancası ile bulunduğu görüntü kayıtlarının yapılan incelemesi neticesinde tespit
edilmiştir.

2- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen
08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp Akademisi);
15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının
içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da kamera
görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT
(Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış, Sonrasında
söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış, saat:01.33’de M.
Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek koşarak
merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında Kd. Bçvş. Yavuz Yücel (Tutuklu) ile birlikte Alb.
Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları
ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip
maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir. Harp Akademileri Komutanlığı
Güvenlik Timi tarafından Hava Harp Akademisi binasının etrafı sarıldığında öğrenci subayların elinde tabanca
ile diğer askerler ile birlikte HHA Ana giriş kapısı girişine indiği, Sonrasında Alb. Levent ÖZÜARAP’ın
telefonla konuştuğu kamera görüntülerinde tespit edilmiş ve bina girişinde dört personel mevzi alarak beklemiş,
-Saat 01.43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı
açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58 arasında
diğer kameradan tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği tespit edilmiştir. Pencereden atlayan personel
Ütğm. Osman ALBAYRAK (Tutuklu), Ütğm. Ömer Faruk SAYGI (Tutuklu), Ütğm. Mehmet GENÇ (Tutuklu),
Yzb. Uğur ERDEMİR (Tutuklu), Yzb. Serkan KAYA (Tutuklu)ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL (Tutuklu)olduğu
tespit edilmiştir. Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL 2 numaralı
nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi
için bu tür bir hareketle binaya girdikleri değerlendirilmektedir. Bu esnada aşağı inen personel arasında;
01.46’da Elinde tabanca ile Yzb. Halil BAŞARAN’ın da bulunduğu, Saat 01.56 sularına kadar ortamın biraz
727
sakinleştiği ancak saat 01.56’da Dz. Kur. Bnb. Veysel YILMAZ (Tutuklu) ve arkasından birçok öğrenci subayın
indiği, bunların arasında; Saat:01.56’da Elinde tabanca ile Yzb. Halil BAŞARAN’ın da bulunduğu
görüntülerden tespit edilmiştir.

9.80. Şüpheli Rıza Erkuş

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
Hakkında tanzimli yakalama emri ile 18.10.2016 günü Diyarbakır ilinde yakalanarak gözaltına
alınmış, üst aramasında cep telefonu, hafıza kartı ve simkart elde edilmiş, tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk
edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 18/10/2016 ila 19/10/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 4)olarak belirtilen; 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan olaylara ilişkin: Hava Harp Akademisi
Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak
kullanıldığı, burada Koordinasyon toplantıları yapıldığı, yine Darbe girişimi esnasında yapılan
görevlendirmeler ile öğretim üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderildiği hususları tespit
edilmiştir. Şahsın olay gecesi Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne giriş-çıkış yaptığı tespit edilmiştir.
Darbeci Askerlerce girişimin yönetim-koordinasyon merkezi olarak kullanılan, görevlendirmelerin yapıldığı,
görevlendirme evraklarının bulunduğu Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğü girişine saat:00.48 sıralarında
geldiği, burada Alb. Ali Orhan TOLLUOĞLU (görevlendirmeleri koordine eden-tutuklu)ile görüştüğü, bu
esnada yanında M. Kürşat İLOĞLU (tutuklu), Ütğm Mustafa KILIÇ (Tutuklu) isimli şahısların bulunduğu
görüntü kayıtların tespit edilmiştir.

2- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, görüntü kayıtlarında saat:02.53 sıralarında öğrencilerin hapsedildiği 2. katta elinde tabanca ile
görüldüğü hususları görüntü kayıtlarından tespit edilmiştir.

3- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen
08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp Akademisi);
15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının
içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da kamera
görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT
(Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış, Sonrasında
söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış, saat:01.33’de M.
Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek koşarak
merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında Kd. Bçvş. Yavuz Yücel (Tutuklu) ile birlikte Alb.
Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları
728
ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip
maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir. Harp Akademileri Komutanlığı
Güvenlik Timi tarafından Hava Harp Akademisi binasının etrafı sarıldığında öğrenci subayların elinde tabanca
ile diğer askerler ile birlikte HHA Ana giriş kapısı girişine indiği, Sonrasında Alb. Levent ÖZÜARAP’ın
telefonla konuştuğu kamera görüntülerinde tespit edilmiş ve bina girişinde dört personel mevzi alarak beklemiş,
-Saat 01.43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı
açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58 arasında
diğer kameradan tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği tespit edilmiştir. Pencereden atlayan personel
Ütğm. Osman ALBAYRAK (Tutuklu), Ütğm. Ömer Faruk SAYGI (Tutuklu), Ütğm. Mehmet GENÇ (Tutuklu),
Yzb. Uğur ERDEMİR (Tutuklu), Yzb. Serkan KAYA (Tutuklu)ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL (Tutuklu)olduğu
tespit edilmiştir. Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL 2 numaralı
nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi
için bu tür bir hareketle binaya girdikleri değerlendirilmektedir. Bu esnada aşağı inen personel arasında;
01.46’da Elinde tabanca ile Yzb. Halil BAŞARAN’ın da bulunduğu, Saat 01.56 sularına kadar ortamın biraz
sakinleştiği ancak saat 01.56’da Dz. Kur. Bnb. Veysel YILMAZ (Tutuklu) ve arkasından birçok öğrenci subayın
indiği, bunların arasında; Saat:01.56’da Elinde tabanca ile Ütğm. Rıza ERKUŞ’un da bulunduğu görüntülerden
tespit edilmiştir.

Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Akademi binasının yanına gidince akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O
esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri
dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden
bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı
gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa
kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş
Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’,
Rıza ERKUŞ’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk
ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa
ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim. Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP
bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir
anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu).
Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada kalacaz. Dedi. Sabah 06:40 a kadar bekledik. Sonra da
eve gittik.
Ben kimseyi gözaltına almadım. Levent ÖZÜARAP bizi topladıktan sonra bina içerisinde alt katta
bulunan bilgisayar labaratuvarına gittik. Yanımda Abdi PEHLİVAN, Samet KUZU, Metehan ATASOY, Rıza
ERKUŞ, Hakan AKBULUT vardı. O esnada birisi İntra.net ten darbe ile alakalı bir haber olup olmadığını
öğrenmek için baksak mı diye soru sordu. İsmini hatırlamadığım birisi içeri girerek Abdi PEHLİVAN’a abi
yukarıdaki arkadaşlara yardımcı olabilir miyiz dedi. Kendi isteğimle Metehan ATASOY’a gel yardımcı olalım
dedim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli M. Kürşat İLOĞLU’un kollukça alınan ifadesinde;

“…İbrahim TOKUŞ yüzbaşı ile bir ara yalnız kaldık, ben darbeye karşı olduğum için ve bu
durumdan rahatsız olduğum için kendisine Abi bu darbe neden oluyor ve bu darbeyi kim yapıyor dedim.
Cebimizde paramız , altımızda arabalarımız var, hayatımız gayet güzel, ne derdi var ki bu insanların darbe
yapmaya kalkışıyor dedim. bana haklı olduğumu yapılanın yanlış olduğunu söyledi. Bu şekilde bir konuşma
geçti aramızda. Daha sonra ben neler olduğunu anlamak için akademi içerisinde sağa sola bakınıyordum, bu
sırada beni şu an için kim olduğunu hatırlamadığım bir öğrenci benimle beraber gelsene ”dedi ve Ölçme ve
değerlendirme Merkezinin olduğu yere götürdü, buraya gelince Ölçme ve değerlendirme Merkezinin kapısı
açıldı ve içeriden Ali Orhan TOLLOĞLU Albay çıktı, darbe ile alakalı herhangi bir emir yada talimat vermedi.
729
Genel şeyler söyleyerek, halimizi hatırımızı sorup, keyfimize bakmamızı söyledi. Bu esnada benim gördüğüm
kadarıyla yanımda Rıza ERKUŞ üsteğmen ve Mustafa KILIÇ üsteğmen olduğunu anımsıyorum…” şeklinde
beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.81. Şüpheli Hüseyin Karakaş

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava S.S
Yüzbaşı

Durumu:
Hakkında tanzimli yakalama emri ile 19.10.2016 günü Batman ilinde yakalanarak gözaltına alınmış,
üst aramasında cep telefonu ve simkart elde edilmiş, tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe
tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 19/10/2016 ila 21/10/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

-(OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelidir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek “Ne
oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, görüntü kayıtlarında saat:00.12’de öğrencilerin hapsedildiği 2. katta Yzb. Ahmet YÜCEL
(Tutuklu) ile birlikte amfilerin içine bakarak içeride zorla tutulan subayları gördüğü ancak herhangi bir
müdahalede bulunmadığı ve bölgeden uzaklaştığı görüntülerden tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişiminde faaliyetleri hakkında ifade:

Necip DİRİK isimli şüphelinin kollukça alınan ifadesinde;

“…Albay Orhan TOLLUOĞLU görevlendirme listesini daha önceden okumuş. Bu görevlendirmeyle


gidenlerin olduğu daha sonradan öğrendim. Orhan TOLLUOĞLU; Ben, Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı
Halil İbrahim TOKUŞ, ve Yüzbaşı Yasin Ali MUTLU Hava Harp Akademisi binasında kalacağımızı, bize
güvenmediği için değil kıdemli olanları genelde burada bıraktıklarını söyledi. Ancak Yasin Ali MUTLU
Kadıköyde bulunan Fenerbahçe Orduevine gittiğinden burada yoktu.Bunun haricinde Yüzbaşı Yusuf
GÜLSER’in Sabiha GÖKÇEN’e görevlendirildiğini, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR’in TRT ULUS binasına
görevlendirildiğini, net olarak hatırlamamakla birlikte dışarı çıkan öğrenci subay sayısının 14 kişi olduğunu
bunların 2. Sınıf öğrencileri olduğunu biliyorum. Yine arkamızda bulunan Albay Murat DİVRİL’in “Sen benim
ekibimdesin” şeklinde öğrencilerden birine konuştuğunu duydum. Bu arada Binbaşı Cenk ERDOĞAN;
kalkışmanın topyekün bir olay olduğunu, herkesin bu işin içinde olduğu söylediğini duydum.Yine Binbaşı Cenk
ERDOĞAN’ın elinde üzerinde “Personel Görevlendirmesi” ibareli bulunan askeri mesaj formatı bulunduğunu
gördüm. Ancak üzerinde bulunan üst ibarenin “GİZLİ” veya “ÇOK GİZLİ” olduğunu okuyamadım. Albay
Levent ÖZÜARAP bize “TSK Yönetime el koydu, sıkıyönetim kuralları geçerlidir. Genel Kurmay Başkanı
Sıkıyönetim ilan etti” şeklinde konuştu. Yine bize Cenk ERDOĞAN “Bizden daha farklı düşünenler yoktur
umarım. TRT’ye giden arkadaşlar için Harp Okulu öğrencileri de G3 silahlarla takviye olacak. Evde Silahı
olan arkadaşlar gidip alıp gelsinler.” şeklinde konuştu. Bunun üzerine Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ buradan ayrılarak silahlarını almaya lojmanlarına gitti. Yine burda bulunan birçok öğrenci
silahlı idi. Benim silahım Ankara’daki görev yerinde olduğundan silah almadım. O gece silahsızdım. Bina da
730
Cenk ERDOĞAN ve Levent ÖZÜARAP kaldı. Diğerleri bina dışına çıktı. Biz 25-30 kişi kadar binada kaldık.
Belli bir süre 1. Katta koridorda bekledim. Gece 03.00 civarında da 2. Sınıfların dershanesine tek başıma
çıktım ve uyudum. Sabaha kadar burada uyudum. Uyandığımda da Salih BAYRAK, Soner MOROĞLU ve
Hüseyin KARAKAŞ’ın benimle birlikte dershanede olduğunu gördüm. Saat:07.00 sıralarında aşağıya indik.
Askerler binanın çıkışını kapattığını çıkışın olmadığını duydum. 07.30 civarında da kurmay başkanı
Tümgeneral Nevzat TAŞDELER’den izin alındığı herkesin binayı terk etmesini söylediler." şeklinde beyanda
bulunduğu anlaşılmıştır.

9.82. Şüpheli Fatih Akar

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu;
06.10.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, cep telefonu ve simkartı ile tabanca ve
mühimmatı elde edilmiş, tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 06/10/2016 ila 12/10/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

-(OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen
08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp Akademisi);
15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının
içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da kamera
görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT
(Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış, Sonrasında
söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış, saat:01.33’de M.
Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek koşarak
merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında Kd. Bçvş. Yavuz Yücel (Tutuklu) ile birlikte Alb.
Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları
ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip
maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir. Harp Akademileri Komutanlığı
Güvenlik Timi tarafından Hava Harp Akademisi binasının etrafı sarıldığında öğrenci subayların elinde tabanca
ile diğer askerler ile birlikte HHA Ana giriş kapısı girişine indiği, Sonrasında Alb. Levent ÖZÜARAP’ın
telefonla konuştuğu kamera görüntülerinde tespit edilmiş ve bina girişinde dört personel mevzi alarak beklemiş,
-Saat 01.43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı
açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58 arasında
diğer kameradan tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği tespit edilmiştir. Pencereden atlayan personel
Ütğm. Osman ALBAYRAK (Tutuklu), Ütğm. Ömer Faruk SAYGI (Tutuklu), Ütğm. Mehmet GENÇ (Tutuklu),
Yzb. Uğur ERDEMİR (Tutuklu), Yzb. Serkan KAYA (Tutuklu)ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL (Tutuklu)olduğu
tespit edilmiştir. Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL 2 numaralı
nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi
için bu tür bir hareketle binaya girdikleri değerlendirilmektedir. Bu esnada aşağı inen personel arasında;
01.46’da Elinde tabanca ile Yzb. Halil BAŞARAN’ın da bulunduğu, Saat 01.56 sularına kadar ortamın biraz
sakinleştiği ancak saat 01.56’da Dz. Kur. Bnb. Veysel YILMAZ (Tutuklu) ve arkasından birçok öğrenci subayın
inmiş, saat:02.45 itibari ile kapı önündeki birikmeler sona ermiş, iki adet nöbetçi bırakıldığı tespit edilmiştir. Bu
esnada nöbeti Ütğm.Selim İNAÇ ve Ütğm.Fatih AKAR’ın tuttuğu ve sonrasında nöbete Ütğm.Cihangir
ÇENTELİ ve Ütğm.Fatih ÜNAL’ın devam ettiği tespit edilmiştir. Müteakiben nöbete Yzb.Serkan KAYA ile
Yzb.Uğur ERDEMİR ve Ütğm.Osman ALBAYRAK ile Ütğm.Samet KUZU’nun devam ettiği tespit edilmiştir.

731
Darbe girişimi sonrasındaki saatlerde Hava Harp Akademileri öğrencileri arasında kullanılan
Watsapp grubunda yapmış olduğu yazışmalara ilişkin tespit:

1.BÖLÜM:
Ayhan Kaya Akademi: Tulumu giyiyoz15.07.2016 saat:23.18
Hacı Şalk Akademi:Evet, Kıdemlilere ulaşamayan var mı? 15.07.2016 saat:23.19
Fatih Özdemir Akademi: Özdemirin grup tamam15.07.2016 saat:23.20
Faruk Bolat Akademi: (okey ibaresi)15.07.2016 saat:23.20
Cihan Çentelli Akademi: (okey ibaresi)15.07.2016 saat:23.20
Hacı Şalk Abi: (üzerinde yazılar bulanan kağıdın görüntüsünü paylaşıyor) 15.07.2016 günü saat:…..
Devam eden görüşmelerde..
Sinan Akademi: Fenerbahçe orduevine yerleştim haberiniz olsun. 16.07.2016 saat:02.01
Yasin Solmaz Akademi:A/A yoklama soruluyor akademi dışında olanlar bilgi verilebilir mi
16.07.2016saat:06.43
Mehmet Al Akademi:al paçaci koca fbolat hho16.07.2016 saat:06.44
Fatih Akar Akademi: Erkanın yerini bilen 16.07.2016 günü saat:06.44Şeklinde görüşme yaptığı
hususları tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifadeler:

1-Şüpheli Cihangir ÇENTELİ’nin kollukça alınan ifadesinde;

“…Bu esnada ışıkları kapatın camları ve kapıları kapatacağız kendi emniyetinizi alacak şekilde bir
yerlerde bekleyin diye söylediler fakat kim tarafından söylendi hatırlamıyorum. Fakat binanın emniyeti
alınmadı herkes silahını alsın binanın emniyetini alacağız diye söylendi. Fakat ben silahımın olmadığını
söyledim. İsmini hatırlamadığım bir kişi bana masanın üzerinde bulunan çanta içerisinden tabanca
alabileceğimi söyledi. Bende masada bulunan çanta içerisinden bir adet tabanca aldım. Ve akademi içerisinde
pencere kenarlarında bekleme yaptım. Binanın tüm ışıkları, pencereleri ve kapıları kapalıydı. Ben, Fatih
AKAR, Fatih ÜNAL ve isimlerini hatırlayamadığım daha birçok kişi bina emniyeti için benimle birlikte bina
nöbeti tuttular….” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Mehmet PAÇACI’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Hatırladığım kadarı ile saat:23.30 sıralarında bana ait olan cep telefonumun da kayıtlı olan 76.
Dönem yoklama Whatsappp grubuna Hv Maliye Yüzbaşı Hacı ŞALK tarafından “ çağrılma planı devrede”
şeklinde mesaj atıldığı gördüm ve telefonuma tekrar baktığımda Öğrenci Üstğ. Fatih AKAR ın cevapsız çağrı
bırakmış olduğunu gördüm, Fatih Üstğ geri döndüm kendisi bana “ Çağırma planı devrede, toplanıyormuşuz”
dedi. Bende kendisine “ arabamın olmadığını beni alabilirmisin “ dedim. O da bana tamam diyerek saat:23.45
sıralarında beni alarak araç ile akademiye gittik. Sınıfımızda Kıdemlimiz olan Hacı Şalk yüzbaşı yoklama
aldı…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

Şüpheli Fatih AKAR’ın 09.10.2016 günü kollukça alınan ifadesinde;

“…telefonda Whatsappp mesaj yoluyla eğitim kıyafetli olarak okula gelmem gerektiği genel bir
çağrı olduğu şeklindeki mesaj sonra ailemi eve bırakarak eğitim kıyafetlerim giyerek okula geldim. Okula
geldiğimde herkes yoklama alınması için eğitim gördüğümüz sınıfta idi. Ben biraz gecikmeli gelmiştim. Benden
önce Albay Murat DİVRİL TSK dan bir emir geldiği, asker olarak bizim buna uymamız gerektiği şeklinde orada
bulunan arkadaşlara söyleyerek oradan ayrılmış. Albay Murat DİVRİL’in yapmış olduğu bu konuşma
esnasında ben sınıfta değildim daha sonra arkadaşlarımdan duydum. Ancak TSK dan ne şekilde bir emir
geldiği konusunda açıklama yapılmadığı gibi benim duymuş olduğum arkadaşlarımın da emrin içeriği
konusunda bir bilgileri yoktu.Bir müddet sınıfta beklemeden sonra hatırladığım kadarı ile Üsteğmen Erkan
DEMİR, Yüzbaşı Hüseyin BALIK ve Yüzbaşı Cihan OKUR’un isimleri okunması üzerine bu ismini saydığım
kişiler sınıftan çıktılar. Bir süre daha bekledikten sonra eğitim kıyafetlerimizi çıkarıp normal dahili
732
kıyafetlerimiz giyilmesi ve silahımızı da yanımıza alınması konusunda emir geldi.Bu emrin kimden geldiğini
ben bilmiyorum. Bunun üzerine evime giderek üzerimi değiştirip dahili kıyafetlerimi giydim, silahımı da alarak
tekrara okula geldim. Bu arada saat 16.07.2016 00:30 olmuştu. Ben okula geri geldiğimde sadece Hava Harp
Akademisi değil Deniz Akademi komutanlığı öğrencileri de kendi binalarında toplanmışlardı. Sonrasında Deniz
Akademisi komutanlığı öğrencileri kendi binalarından çıktıklarını gördüm ve neler olduğunu onlara sordum.
Onlarda biz yoklamamızı verdik evimize gidiyoruz dediler. Bu arada ben tekrar sınıfa geldim. Bir süre
bekledikten sonra Televizyondan Cumhurbaşkanımızın telefonla yapmış olduğu konuşma ve 1. Ordu
Komutanının yapmış olduğu açıklama sonrası TSK içerisinde bir grubun darbe kalkışması yaptığını o zaman
öğrendim. Sınıfta beklediğimiz esnada şu an hatırlamadığım bir arkadaş dışarıda silahlı kişilerin olduğunu,
sınıfa girebileceklerini, ışıkların kapatılmasın, ve herkesin kendi can güvenliğini sağlayacak şekilde kendisini
koruması yönünde söylemesi üzerine bende kendime güvenli bir yer bulmak için sınıftan çıkarak koridorda bir
köşede oturdum. Saat 03:00 sıralarında Akademi Öğretim başkanı Albay Levent ÖZÜARAP’ın emri ile fuaye
alanında toplandık. Burada Levent Albay bizlere hitaben TSK nın yönetime el koyduğunu, ülkede sıkıyönetim
ilan edildiği şeklinde yazılı bir emir geldiğini bu emri binaen bizi buraya çağırdığını, Bu emrin Kurmay
Başkanlığına da gittiğini, dışarıda silahlı şahısların olduğu, bu şahısların Kurmay Başkanlığının emrinde ki
askerler olduğu, Kurmay Başkanının bu askerleri geri çekeceğini bizim de oradan dışarı çıkmamamız ve
sabaha kadar okulda beklememiz gerektiğini söyledi. Ayrıca bize halen dışarıda silahlı birilerinin olduğunu
bunların asker olmadıklarını, şayet buraya gelip bize zarar verme ihtimaline karşılık hazır bir şekilde
beklememiz ve kendi tedbirimizi almamız konusunda uyardıktan sonra bina girişi ve katlarda nöbet şeklinde
önlem alınması talimatını verdikten sonra Levent Albay yanımızdan ayrıldı. Bizde kendi aramızda kıdemli bir
subay tarafından koridor ve bina girişinde ilk nöbet için ben ve Üsteğmen Selim İNAÇ ile birlikte
görevlendirildim. Bina girişinde 1 saat kadar bekledikten sonra sınıfa giderek imkân dâhilinde istirahat etmeye
çalıştım. Saat tam olarak hatırlamıyorum ancak gün doğmak üzereyken 2. Defa nöbet için Yüzbaşı Ali Emre
DESTEGÜL ile birlikte bina 2. Kat koridor nöbeti tuttum. Yarım saat kadar sonra nöbeti bırakıp saat 06.45
itibari ile Levent Albayın talimatı ile evlerimize dağıldık. … Ben yukarıdaki soruda 15/16 Temmuz 2016 günü
yaşadıklarımı gereken tüm ayrıntıları ile anlattım. Deniz Binbaşı Veysel YILMAZ’ı tanımam Ben bina içerisinde
bulunduğum esnada sadece Albay Levent ÖZÜARAP’ın bize vermiş olduğu talimatları duydum. Bu talimatların
içeriğini de yukarıda anlattım. Bina içerisinde bulunduğum esnada sivil kıyafetli kimse görmediğim gibi sivil
kıyafetli ve silahlı bir kişinin konuşma yaptığına şahit değilim. Bina dışında yaşanan hiçbir olaydan haberim
yoktur. Nöbet tutmam konusu ise yukarıda bahsettiğim şekilde almış olduğum talimat doğrultusundadır. Benim
nöbet tutmamdaki gayem, art niyetli kişilerin bulunduğumuz binaya yapabilecekleri olası bir saldırı da kendi
can güvenliğimizi korumak içindi.Ben Yurtta Sulh Whatsappp grubu içerisinde bulunmadım. Yapılan Darbe
Kalkışmasına hiçbir şekilde destek vermedim. Yukarıda belirttiğim gibi Yüzbaşı Hüseyin BALIK ve Yüzbaşı
Cihan OKUR benim sınıfta bulunduğum esnada isimleri okundu. Onlar sınıftan ayrıldıklarında nereye
gittiklerini bilmiyorum. Bir odada hapis altına alındıklarından haberim olaydan 1 gün sonra arkadaşların
anlattıklarından öğrendim. Albay Levent ÖZÜARAP’ın Yüzbaşı Hüseyin BALIK ve Yüzbaşı Cihan OKUR
hakkında yanlış bir şey yaparlarsa vurunşeklinde vermiş olduğu emri ben duymadım ancak 1 gün sonra böyle
bir emrin Albay Levent ÖZÜARAP’ın verdiğini Üsteğmen Cengizhan EFE’den öğrendim. Ben bina içerisinde
olduğum için bina dışında yaşanan olaylardan hiçbir şekilde haberim yoktur…” şeklinde beyanda bulunduğu
anlaşılmıştır.

9.83. Şüpheli İbrahim Poyraz

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
06.10.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, cep telefonu ve simkartı ile tabanca ve
şarjörleri elde edilmiş, tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 06/10/2016 ila 12/10/2016 arası


733
Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

-(OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen
08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp Akademisi);
15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının
içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da kamera
görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT
(Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış, Sonrasında
söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış, saat:01.33’de M.
Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek koşarak
merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında Kd. Bçvş. Yavuz Yücel (Tutuklu) ile birlikte Alb.
Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları
ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip
maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir. Harp Akademileri Komutanlığı
Güvenlik Timi tarafından Hava Harp Akademisi binasının etrafı sarıldığında öğrenci subayların elinde tabanca
ile diğer askerler ile birlikte HHA Ana giriş kapısı girişine indiği, Sonrasında Alb. Levent ÖZÜARAP’ın
telefonla konuştuğu kamera görüntülerinde tespit edilmiş ve bina girişinde dört personel mevzi alarak beklemiş,
-Saat 01.43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı
açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01.55 ile 01.58 arasında
diğer kameradan tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği tespit edilmiştir. Pencereden atlayan personel
Ütğm. Osman ALBAYRAK (Tutuklu), Ütğm. Ömer Faruk SAYGI (Tutuklu), Ütğm. Mehmet GENÇ (Tutuklu),
Yzb. Uğur ERDEMİR (Tutuklu), Yzb. Serkan KAYA (Tutuklu)ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL (Tutuklu)olduğu
tespit edilmiştir. Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL 2 numaralı
nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi
için bu tür bir hareketle binaya girdikleri değerlendirilmektedir. Bu esnada aşağı inen personel arasında;
01.46’da Elinde tabanca ile Yzb. Halil BAŞARAN’ın da bulunduğu, Saat 01.56 sularına kadar ortamın biraz
sakinleştiği ancak saat 01.56’da Dz. Kur. Bnb. Veysel YILMAZ (Tutuklu) ve arkasından birçok öğrenci subayın
inmiş, arkasından birçok öğrenci subayın indiği görülmüş, bu öğrenci subaylar arasında; saat:02.25’de resmi
üniformalı ve elinde tabanca ile Üsteğmen İbrahim POYRAZ’ın yer aldığı görüntülerden tespit edilmiştir.

Şüphelinin Darbe girişimindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifade:

Şüpheli İbrahim ALACA’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Evimde ailemle birlikte oturduğum sırada İbrahim POYRAZ isimli sınıf arkadaşım beni telefonla
arayarak Yüzbaşı Hacı ŞALK’ın Akademide yoklama alacağını söylemesi üzerine bende evden ayrılarak saat
23:30 sıralarında Akademiye gelerek sınıfıma geçtim…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.84. Şüpheli Cihangir Çenteli

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
30.09.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, cep telefonu ve simkartına el konulmuş,
tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 30/09/2016 ila 12/10/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

734
Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademileri binası içerisinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, yine aynı katta 15 Temmuz gecesi Hava Harp Akademisi Komutanlığı 2. Katında elinde veya
belinde tabancası bulunan askerlerin bir kısmının kamera açısına girmese de her birinin ellerinde silahları
taşımasından ve aynı yöne yönelmesinden binayı savunmak için mevzilendikleri ve gözetleme yapmış
olabilecekleri anlaşılmış, saat:01.52’de şüpheli Cihangir ÇENTELİ’nin subayların kapatıldığı 2. Katta elinde
tabanca ile görüntülendiği tespit edilmiştir.

2- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen
08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp Akademisi);
15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının
içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da kamera
görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT
(Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış, Sonrasında
söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış, saat:01.33’de M.
Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek koşarak
merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında Kd. Bçvş. Yavuz Yücel (Tutuklu) ile birlikte Alb.
Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları
ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip
maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir. Harp Akademileri Komutanlığı
Güvenlik Timi tarafından Hava Harp Akademisi binasının etrafı sarıldığında öğrenci subayların elinde tabanca
ile diğer askerler ile birlikte HHA Ana giriş kapısı girişine indiği, Sonrasında Alb. Levent ÖZÜARAP’ın
telefonla konuştuğu kamera görüntülerinde tespit edilmiş ve bina girişinde dört personel mevzi alarak beklemiş,
-Saat 01.43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı
açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58 arasında
diğer kameradan tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği tespit edilmiştir. Pencereden atlayan personel
Ütğm. Osman ALBAYRAK (Tutuklu), Ütğm. Ömer Faruk SAYGI (Tutuklu), Ütğm. Mehmet GENÇ (Tutuklu),
Yzb. Uğur ERDEMİR (Tutuklu), Yzb. Serkan KAYA (Tutuklu)ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL (Tutuklu)olduğu
tespit edilmiştir. Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL 2 numaralı
nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi
için bu tür bir hareketle binaya girdikleri değerlendirilmektedir. Bu esnada aşağı inen personel arasında;
01.46’da Elinde tabanca ile Yzb. Halil BAŞARAN’ın da bulunduğu, Saat 01.56 sularına kadar ortamın biraz
sakinleştiği ancak saat 01.56’da Dz. Kur. Bnb. Veysel YILMAZ (Tutuklu) ve arkasından birçok öğrenci subayın
indiği, bunların arasında; Saat:01.56’da Elinde tabanca ile Ütğm. Cihangir ÇENTELİ’nin de bulunduğu
görüntülerden tespit edilmiştir. Saat 02:45 itibari ile kapı önündeki birikmeler sona ermiş olup iki adet nöbetçi
bırakıldığı tespit edilmiştir. Bu esnada nöbeti Ütğm.Selim İNAÇ ve Ütğm.Fatih AKAR’ın tuttuğu ve sonrasında
nöbete Ütğm. Cihangir ÇENTELİ ve Ütğm.Fatih ÜNAL’ın devam ettiği tespit edilmiştir.

Darbe girişimi sonrasındaki saatlerde Hava Harp Akademileri öğrencileri arasında kullanılan
Whatsappp grubunda yapmış olduğu yazışmalara ilişkin tespit:

1. BÖLÜM:

Cihangir Çentelli Akademi:14B 9 15.07.2016 günü saat:22.55


Cihangir Çentelli Akademi:Ne dedi anlayamadım? 15.07.2016 günü saat:23.02
Ayhan Kaya Akademi:Tulumu giyiyoz 15.07.2016 günü saat:23.18
735
Hacı Şalk Akademi:Evet, Kıdemlilere ulaşamayan var mı? 15.07.2016 günü saat:23.19
Fatih Özdemir Akademi:Özdemirin grup tamam 15.07.2016 günü saat:23.20
Faruk Bolat Akademi: (okey ibaresi)15.07.2016 günü saat:23.20
Cihan Çentelli Akademi:(okey ibaresi)15.07.2016 günü saat:23.20
Hacı Şalk Abi: (üzerinde yazılar bulanan kağıdın görüntüsünü paylaşıyor) 15.07.2016 günü saat:…..
Devam eden görüşmelerde
Sinan Akademi:Fenerbahçe orduevine yerleştim haberiniz olsun. 16.07.2016 günü olduğu
değerlendirilen saat:02.01
Yasin Solmaz Akademi:A/A yoklama soruluyor akademi dışında olanlar bilgi verilebilir mi
16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:06.43
Mehmet Al Akademi:al paçaci koca fbolat hho16.07.2016 günü olduğu değerlendirilensaat:06.44
Fatih Akar Akademi:Erkanın yerini bilen 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:06.44
Cihangir Çentelli Akademi:Akşam yemek, toplantı vs bişi var mı? 16.07.2016 günü
Cihangir Çentelli Akademi:Ata Amfisinde toplanıyoruz, Düzeltme dersanelere…16.07.2016 günü
saat:15.18
Cihangir Çenteli Akademi ayrıldı , Şeklinde yazışmalar yapıldığı tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Şüpheli Cengizhan EFE’nin kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat 23:30 sıralarında Üsteğmen Cihangir ÇENTELİ çağırma planına göre beni aradı ve Harp
Akademilerine Gelmemi söyledi. Bende hemen evime geçerek üniformamı giyip Harp Akademilerine geçtim.
Eğitim gördüğüm 1. Sınıfıma gittim benden önce gelen arkadaşlar vardı, sınıf subayımız olan Albay Murat
DİVRİL sınıfta duruyordu bende geçtim kendi sırama oturdum, bize burada beklememiz gerektiğini söyledi.
İçimizden dışarıya çağırılan arkadaşlar oldu ama kimlerin çağırıldığını şu an hatırlayamıyorum. Biz sınıfta
beklemeye devam ettik. Daha sonra koridordan kim olduğunu görmediğim öğretim üyelerinden biri iki kişi
buraya gelsin diyerek seslendi, o esnada ben ve arkadaşım Üsteğmen Sedat ÖNDER sınıftan çıkarak orta alana
geldik sonra bize bir üst kata çıkmamız söylendi çıktık burada ATA ANFİSİNİN önünde 3-4 kişi vardı, burada
Yarbay Adem İNCİKLİ kendisine doğru gelmemizi söyledi bizde yanına yaklaştık Yarbay Adem İNCİKLİ’ nin
yanına geldiğimde Yüzbaşı Cihan OKUR ve Üsteğmen Hüseyin BALIK’ın ayrı ayrı anfilerde oturarak
beklediğini gördüm. Üsteğmen Sedat ÖNDER’le beraber Yüzbaşı Cihan OKUR’un yanına gitmemizi
söyledi….” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Fatih ÜNAL’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…76. Dönem bütün öğrenci subayların bulunduğu Whatsapp gurubuna Hava Maliye Yüzbaşı Hacı
ŞALK tarafından Çağırma Planı devrede şeklinde bir mesaj atıldı. Eve geldim ve resmi öğrenci kıyafetlerimi
giyerek kendi arabam ile Hava Harp Akademisine geçtim. Oraya gittiğimde Kara Harp Akademisinin ışıkları
kapalıydı, belli bir zaman sonra Hava Harp Akademilerinin bina ışıkları da kapatıldı. Bina önünde kimse yoktu
ancak bina içerisi çok karışıktı. Ben birinci sınıf olduğum için alt katta 1. Sınıf dershanesin de bekledim.
Benimle beraber 1. Sınıf ta bulunan arkadaşlarım oradaydı. Bu arada sınıfa Hava Pilot Kurmay Albay Hamdi
ACAR girerek elinde bir kağıt ile birkaç kişinin ismini okudu ve onları alıp gitti. Sınıftan dışarı çıktılar ama
nereye gittiklerini bilmiyorum. Ben ismi okunan şahısların kimler olduğunu hatırlamıyorum. Fakat benim
ismim hiç okunmadı. Ben tahmini olarak Saat:01.30 kadar sınıfta bekledim, bu esnada televizyonda Ankara da
helikopter ile bir saldırı girişimi olduğu, daha sonra meclis binasında patlama olduğunu gördüm. Bu arada
yanlış hatırlamıyorsam gece saat:02.00 sıralarında ve sabah:04.00-04.30 sıralarında alçak irtifadan jetlerin
geçişini duydum. F-16 pilotu olduğum için uçakların geçişi esnasında yaşanan sonik patlamalara şahit oldum.
Normal şartlarda mühimmat atacak F-16 lar bu kadar alçak uçmaz, ancak korkutma amacıyla bu uçuşun
yapıldığını tahmin ettim. Bu esnada birkaç arkadaşı eşleri aradı, çok korktuklarını beyan ettikleri için bazı
arkadaşlar evlerine eşlerinin yanına gitti. Bunlardan Hava Pilot Üsteğmen Enes BOLAT ve onunla beraber
Hava Pilot Üsteğmen Harun KAYA’ da muhtemelen eşinin yanına gitti. Ama izinlimi yoksa izinsiz mi gittiklerini
bilmiyorum. Saat:02.00 sıralarında Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP bina dışında silahlı kimliği
736
belirsiz birilerinin olduğunu dışarı giriş-çıkış yapılmamasını, dışarıda olanlarında içeri gelmemesini söyledi.
Bunu arkadaşlarınıza söyleyin dedi. Bizde bu şahısların kimler olduğunu sorduğumuzda ağaç diplerinde
gizlendiklerini söyledi. O gece orada Öğretim Görevlisi Hava Pilot Kurmay Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Hava
Pilot Kurmay Binbaşı Mustafa BAYRAM, Öğrenci Subay Hava Pilot Üsteğmen Cihangir ÇENTELİ, Hava Pilot
Üsteğmen Burak BAYRAK, yanımda gördüğüm kişilerdir. Bir ara gerginlikler oldu, saklanmamız istendi.
Kesinlikle camlara yaklaşmayın dendi. Daha sonra sabaha karşı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP
kendisinin Hava Harp Akademisi Kurmay Başkanı ile görüştüğünü, dışardaki kişilerin güvenlik taburuna bağlı
askerler olduğunu, ne bizim dışarı çıkacağımızı ne de onların içeri gireceğini bu şekilde beklemeye devam
edeceğimizi söyledi. Bunun üzerine bizler rahatladık. …” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.85. Şüpheli Musa Gülmez

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
30.09.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, cep telefonu ve simkartına el konulmuş,
tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 30/09/2016 ila 12/10/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademileri binası içerisinde katıldığı olay ve eylemler:

-(OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen
08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp Akademisi);
15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının
içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da kamera
görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT
(Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış, Sonrasında
söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış, saat:01.33’de M.
Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek koşarak
merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında Kd. Bçvş. Yavuz Yücel (Tutuklu) ile birlikte Alb.
Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları
ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip
maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir. Harp Akademileri Komutanlığı
Güvenlik Timi tarafından Hava Harp Akademisi binasının etrafı sarıldığında öğrenci subayların elinde tabanca
ile diğer askerler ile birlikte HHA Ana giriş kapısı girişine indiği, Sonrasında Alb. Levent ÖZÜARAP’ın
telefonla konuştuğu kamera görüntülerinde tespit edilmiş ve bina girişinde dört personel mevzi alarak beklemiş,
-Saat 01.43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı
açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58 arasında
diğer kameradan tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği tespit edilmiştir. Pencereden atlayan personel
Ütğm. Osman ALBAYRAK (Tutuklu), Ütğm. Ömer Faruk SAYGI (Tutuklu), Ütğm. Mehmet GENÇ (Tutuklu),
Yzb. Uğur ERDEMİR (Tutuklu), Yzb. Serkan KAYA (Tutuklu)ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL (Tutuklu)olduğu
tespit edilmiştir. Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL 2 numaralı
nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi
için bu tür bir hareketle binaya girdikleri değerlendirilmektedir. Bu esnada aşağı inen personel arasında;
01.46’da Elinde tabanca ile Yzb. Halil BAŞARAN’ın da bulunduğu, Saat 01.56 sularına kadar ortamın biraz
sakinleştiği ancak saat 01.56’da Dz. Kur. Bnb. Veysel YILMAZ (Tutuklu) ve arkasından birçok öğrenci subayın
indiği, bunların arasında; Saat:02.14’de askeri kamuflaj ve Elinde tabanca ile Ütğm. Musa GÜLMEZ’in de
bulunduğu, bu sırada 2 öğrenci subayın duvar ve kolon dibinde mevzi aldıkları görüntülerden tespit edilmiştir.
737
Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Şüpheli Sedat ÖNER’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Tahmini olarak saat 23:00 den sonra yürüyerek giderken kantin civarlarında Yüzbaşı olan ismini
hatırlamadığım soy ismi TOKUŞ olan şahsın arabasına binerek birlikte Hava Harp Akademisine gittik. Hava
Harp Akademisine gittiğimde benim gibi öğrenci olan sınıf arkadaşlarımdan isimlerini hatırlaya bildiğim
Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Cihan OKUR, Üsteğmen Hüseyin BALIK, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR, Üsteğmen
Yüksel KOCA, Üsteğmen Mehmet PAÇACI, Üsteğmen Emre BEZİRGANOĞLU, Üsteğmen Gürkan BEĞİŞ,
Üsteğmen Cengizhan EFE, Üsteğmen Tanju UYSAL, Üsteğmen Musa GÜLMEZ, Binbaşı Cenk ERDOĞAN,
Yarbay Gürcan ANILIRCAN dahil yaklaşık 30 kişi Hava Harp Akademisi Binasının girişindeki lobideydik.
Yüzbaşı Hacı ŞALK burada bizden yoklama aldı, daha sonra Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP bize hitaben
“Genel Kurmay Tarafından gelen emirle Sıkıyönetim ilan edildi ordu yönetime el koydu,bundan sonraki süreçte
emirlerimi bekleyin” dedi. Daha sonra biz bina içerisine dağıldık. Saat 01:00 sıralarında bina dışından bağırış
sesleri duyduk bunun üzerine kaplar kilitlendi camlar kapatıldı, ışıkları da kapatarak bir süre böyle bekledik,
hatırladığım kadarıyla saat 02:30-03:00 sıralarında binanın etrafının artık emniyette olduğu söylendi bu
saatten sonra ben bina içerisindeki gazino içerisindeki koltukta uyudum. Sabah 07:00 gibi uyandım Kurmay
Albay Levent ÖZÜARAP arkadaşlar evlerinize gidebilirsiniz demesi üzerine oradan ayrılarak evimize
gittik….” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Celal Alptekin ÇEVİK’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat:22.45 sıralarında aynı sınıfta okuduğum 1. Sınıf öğrencisi olan Hava Plt. Üst. Ayhan KAYA
beni telefonla arayarak “Çağırma Planı Devrede. Akademide toplanıyoruz.” Dedi. Bende ders kıyafetim olan
gömlek kumaş pantolon giydim. Lojmanımdan çıktım. Karşı komşum devrem olan Hava Plt. Üstğm. Musa
GÜLMEZ’de aynı çağırma planı kapsamında akademiye gitmek üzere çıkmış. Ona ait olan gri renkli Mazda 3
marka araç ile birlikte akademiye gittim. Saat:23.00-23.15 sıralarında Akademi binasına girdim. Akademiye
açık olan Ana giriş kapısından girdim. İçeri girdiğimde giriş katı kalabalıktı. İçeride 1. Sınıf öğrencileri, 2.
Sınıf öğrencileri ve Komutanlar vardı.Öğretim Elemanlarından gördüklerim; Albay Levent ÖZÜARAP, Hava
İkmal Binbaşı Ahmet KAYA, Albay Murat DİVRİL hatırladığım isimlerdi. 2. Sınıf öğrencilerden hatırladıklarım;
Yzb. Abdi PEHLİVAN, Yzb. Necip DİRİK hatırladıklarım arasındadır. 1. Sınıf öğrencilerinden de; Musa
GÜLMEZ, Selim İNAÇ, Fatih ÜNAL hatırladığım isimlerdir.
Öğretim Başkanı Albay Levent ÖZÜARAP bize; “Sabaha Kadar burada bekliyecez. Rahat
olabileceğiniz bir kıyafet giyin.” dedi. Başka bir şey söylemedi. Daha sonra ben buradan ayrılarak Hava Pilot
Üsteğmen Musa GÜLMEZ ile eve gittim. Pilot Tulumumu giydim tekrar Musa GÜLMEZ ile akademiye geldim.
Akademi ye geldiğimde herkes ordaydı. Sabaha kadar akademi binasında sınıfta ve koridorlarda gezerek
sabahladım. Olağan dışı hiçbir hareket görmedim. O gece sabaha kadar Akademi binasında idim. Hiç
çıkmadım. Çıkanı da görmedim. Hava Harp Akademisinin giriş-çıkış kapılarının kapalı olup olmadığını
bilmiyorum. Akademi binasında bulunduğum süre içerisinde hiçbir olağan dışı durum yaşanmadı. Herkes bina
içerisinde bekliyordu. Bina giriş-çıkışında veya katlarında herhangi bir nöbet tutulduğunu görmedim. Darbe
girişimini internetten ve televizyondan öğrendim. Bize bu konuyla ilgili herhangi bir görüşme geçmedi. Sabah
saat:07.00 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP evlerimize gidebileceğimizi söyledi. Bende bunun üzerine yine
Musa GÜLMEZ ile birlikte lojmanıma geri döndüm…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.86. Şüpheli İbrahim Alaca

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen
Durumu;
28.09.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, silah ve mühimmatına el konulmuş, silahın
ön inceleme raporunda 6136 sayılı yasaya haiz çalışır silah ve mühimmatlar olduğu tespit edilmiş, şüpheli
738
tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 28/09/2016 ila 12/10/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademileri binası içerisinde katıldığı olay ve eylemler:

-(OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen
08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp Akademisi);
15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının
içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da kamera
görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT
(Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış, Sonrasında
söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış, saat:01.33’de M.
Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek koşarak
merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında Kd. Bçvş. Yavuz Yücel (Tutuklu) ile birlikte Alb.
Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları
ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip
maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir. Harp Akademileri Komutanlığı
Güvenlik Timi tarafından Hava Harp Akademisi binasının etrafı sarıldığında öğrenci subayların elinde tabanca
ile diğer askerler ile birlikte HHA Ana giriş kapısı girişine indiği, Sonrasında Alb. Levent ÖZÜARAP’ın
telefonla konuştuğu kamera görüntülerinde tespit edilmiş ve bina girişinde dört personel mevzi alarak beklemiş,
-Saat 01.43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı
açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58 arasında
diğer kameradan tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği tespit edilmiştir. Pencereden atlayan personel
Ütğm. Osman ALBAYRAK (Tutuklu), Ütğm. Ömer Faruk SAYGI (Tutuklu), Ütğm. Mehmet GENÇ (Tutuklu),
Yzb. Uğur ERDEMİR (Tutuklu), Yzb. Serkan KAYA (Tutuklu)ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL (Tutuklu)olduğu
tespit edilmiştir. Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL 2 numaralı
nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi
için bu tür bir hareketle binaya girdikleri değerlendirilmektedir. Bu esnada aşağı inen personel arasında;
01.46’da Elinde tabanca ile Yzb. Halil BAŞARAN’ın da bulunduğu, Saat 01.56 sularına kadar ortamın biraz
sakinleştiği ancak saat 01.56’da Dz. Kur. Bnb. Veysel YILMAZ (Tutuklu) ve arkasından birçok öğrenci subayın
indiği, Veysel YILMAZ’ın hemen arkasından aşağı inen asker üniformalı ve silahlı şüpheliler arasında; elinde
silahla İbrahim ALACA’nın da bulunduğu tespit edilmiştir. Bundan sonra personel kapı önünde mevzi almaya
devam etmiştir. Mevzi alan personel ellerinde tabancaları ile Ütğm İbrahim ALACA (02.08), Bnb. Hüsamettin
HARMANCI ve Ütğm. Ali CAN olarak tespit edilmiştir.

-İbrahim ALACA’nın 05.09.2016 tarihinde Harp Akademileri İdari Tahkikat Heyetince alınan
bilgisinde hakkında tespit edilen hususları gizlediği, bahsetmediği tespit edilmiştir.

9.87. Şüpheli Samet Kuzu

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
28.09.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, cep telefonu ve simkartına el konulmuş,
tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 28/09/2016 ila 12/10/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

739
Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademileri binası içerisinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, yine aynı katta 15 Temmuz gecesi Hava Harp Akademisi Komutanlığı 2. Katında elinde veya
belinde tabancası bulunan askerlerin bir kısmının kamera açısına girmese de her birinin ellerinde silahları
taşımasından ve aynı yöne yönelmesinden binayı savunmak için mevzilendikleri ve gözetleme yapmış
olabilecekleri anlaşılmış, saat:02.43’de şüpheli Samet KUZU’nun subayların kapatıldığı 2. Katta elinde tabanca
ile görüntülendiği tespit edilmiştir.

2- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen
08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp Akademisi);
15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının
içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da kamera
görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT
(Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış, Sonrasında
söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış, saat:01.33’de M.
Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek koşarak
merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında Kd. Bçvş. Yavuz Yücel (Tutuklu) ile birlikte Alb.
Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları
ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip
maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir. Harp Akademileri Komutanlığı
Güvenlik Timi tarafından Hava Harp Akademisi binasının etrafı sarıldığında öğrenci subayların elinde tabanca
ile diğer askerler ile birlikte HHA Ana giriş kapısı girişine indiği, Sonrasında Alb. Levent ÖZÜARAP’ın
telefonla konuştuğu kamera görüntülerinde tespit edilmiş ve bina girişinde dört personel mevzi alarak beklemiş,
-Saat 01.43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı
açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, ellerinde silahlarla öğrenci subayın aşağıya indiği,
binanın savunma maksatlı silahlı nöbet tutulduğu, Müteakiben nöbete Yzb. Serkan KAYA ile Yzb. Uğur
ERDEMİR ve Ütğm. Osman ALBAYRAK ile Ütğm. Samet KUZU’nun (saat:05.58) devam ettiği tespit
edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifade:

Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik.
Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci
Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde
Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur
ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i
gördüm. daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN
Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada
bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem,
dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla lojmanlara giderek evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten
sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu gördüm. Akabinde Veysel bini arayarak devrem televizyon
izliyor muşsun haberleri takip ediyor musun dedi bende takip ediyorum dedim. Bu konuşmadan yaklaşık 40
dakika sonra Ali CAN beni arayarak “Acar binbaşı aradı, Veysel’e haber verdim giderken beni de alın dedi.
Ben, Veysel ve Ali CAN beraber Akademiye gittik. Bu sefer yanıma silahımı aldım. Ancak silahımı Veysel’in
740
aracında bıraktım. Akademi binasının yanına gidince akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O
esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri
dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden
bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı
gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa
kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş
Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’,
Rıza ERKUş’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk
ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa
ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim. Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP
bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir
anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu).
Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada kalacaz. Dedi. Sabah 06:40 a kadar bekledik. Sonra da
eve gittik….” , “…Ben kimseyi gözaltına almadım. Levent ÖZÜARAP bizi topladıktan sonra bina içerisinde alt
katta bulunan bilgisayar labaratuvarına gittik. Yanımda Abdi PEHLİVAN, Samet KUZU, Metehan ATASOY,
Rıza ERKUŞ, Hakan AKBULUT vardı. O esnada birisi İntra.net ten darbe ile alakalı bir haber olup olmadığını
öğrenmek için baksak mı diye soru sordu…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.88. Şüpheli Aziz Özbek

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
28.09.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, beylik tabancasına el konulmuş, tabancanın
ön incelemesi tamamlanmış, 6136 sayılı kanuna haiz silahlardan ve çalışır olduğu tespit edilmiş, şüpheli tanzim
edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 28/09/2016 ila 12/10/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Hava Harp Akademileri binası içerisinde katıldığı olay ve eylemler:

(OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, yine aynı katta 15 Temmuz gecesi Hava Harp Akademisi Komutanlığı 2. Katında elinde veya
belinde tabancası bulunan askerlerin bir kısmının kamera açısına girmese de her birinin ellerinde silahları
taşımasından ve aynı yöne yönelmesinden binayı savunmak için mevzilendikleri ve gözetleme yapmış
olabilecekleri anlaşılmış, Saat:01.44’de şüpheli Aziz ÖZBEK’in subayların kapatıldığı 2. Katta elinde tabanca
ile askeri üniforma ile görüntülendiği tespit edilmiştir.

-05.09.2016 günü Harp Akademileri Komutanlığı idari tahkikat heyetince alınan beyanında belirtilen
tespite ilişkin hususlarla bağdaşmayan çelişkili ifadeler verdiği anlaşılmıştır.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifade:

Şüpheli Faruk MANTI’nın 01.11.2016 günü kollukça alınan ifadesinde;


741
“…Saat:00.30 sıralarında Hava Harp Akademisine geldim. Ben geldiğim zaman akademinin
önünde bir yoğunluk yoktu, bina içerisine girdiğimde KOMKARSU’ dan sorumlu Yarbay Şükrü PINAR, İdari
Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP, Harp
Tarih Strateji Öğretim Elemanı Hava Pilot Kurmay Binbaşı Cenk ERDOĞAN, Öğrenci Subaylardan Hava
İstihbarat Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Hava Personel Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Hava Pilot Yüzbaşı Ferhat
PINAR, Hava Pilot Üsteğmen Samet KUZU, Hava Pilot Üsteğmen Aziz ÖZBEK, Hava Pilot Üsteğmen Gökhan
KENARLI, Hava Pilot Üsteğmen Abdullah KAYA,Hava Pilot Üsteğmen Abdullah GÖKTAŞ, Hava Pilot Yüzbaşı
Ali Emre DESTEGÜL ve ayrıca şu an hatırlayamadığım öğrenci subaylar ve öğretim elemanları vardı. Ben
oraya geldiğimde resmi bir açıklama olmadı, herkes birbirine ne olup bittiğini soruyordu. Öğretim Başkanı
Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP orada bulunanlara hitaben “Arkadaşlar dışarıda karışıklıklar
var, buraya da baskına gelenler olabilir, o yüzden kendi emniyetimizi alacağız” dedi. Bunun üzerine bizde
camlardan uzak duracak şekilde kendi emniyetimizi aldık ve beklemeye başladık. Sonra hatırlayamadığım
birileri saat:02.00 den sonra“Tehlike olmadığını” söyledi….” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.89. Şüpheli Erdem Cem Ergül

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
28.09.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, beylik tabancasına, cep telefonu, simkart
ve hafıza kartına el konulmuş, tabancanın ön incelemesi tamamlanmış, 6136 sayılı kanuna haiz silahlardan ve
çalışır olduğu tespit edilmiş, şüpheli tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 28/09/2016 ila 12/10/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 4)olarak belirtilen; 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan olaylara ilişkin: Hava Harp Akademisi
Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak
kullanıldığı, burada Koordinasyon toplantıları yapıldığı, yine Darbe girişimi esnasında yapılan
görevlendirmeler ile öğretim üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderildiği hususları tespit
edilmiştir. Şahsın olay gecesi Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne giriş-çıkış yaptığı tespit edilmiştir.
Darbeci Askerlerce girişimin yönetim-koordinasyon merkezi olarak kullanılan, görevlendirmelerin yapıldığı,
görevlendirme evraklarının bulunduğu Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğü girişine saat:00.32 sıralarında
geldiği, burada Alb. Levent ÖZÜARAP (görevlendirmeleri yapan-koordine eden-tutuklu)ile görüştüğü tespit
edilmiştir.

2- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, yine aynı katta 15 Temmuz gecesi Hava Harp Akademisi Komutanlığı 2. Katında elinde veya
belinde tabancası bulunan askerlerin bir kısmının kamera açısına girmese de her birinin ellerinde silahları
taşımasından ve aynı yöne yönelmesinden binayı savunmak için mevzilendikleri ve gözetleme yapmış
olabilecekleri anlaşılmış, Saat:01.52’de şüpheli Erdem Cem ERGÜL’ün subayların kapatıldığı 2. Katta elinde
742
tabanca ile askeri üniforma ile görüntülendiği tespit edilmiştir.

-05.09.2016 günü Harp Akademileri Komutanlığı idari tahkikat heyetince alınan beyanında belirtilen
tespite ilişkin hususlarla bağdaşmayan çelişkili ifadeler verdiği anlaşılmıştır.

9.90. Şüpheli Abdi Pehlivan

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Yüzbaşı

Durumu:
Şüpheli 21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında; 1 adet Toshiba
Marka laptop, 1 adet Dell marka laptop, 1 adet General Mobile cep telefonu, avea simkart, 1 adet telsim
simkart, 1 adet Kingston 2 gb hafıza kartı, 1 adet Şahin 2000 ligth marka T2721.02.D04474 seri numaralı
tabanca, 1 adet Sarsılmaz kılıç 2000 marka T1102-03N000256 seri numaralı tabanca, 186 adet 9 mm fişek
incelenmek üzere el konulmuş, tabancanın ön incelemesi tamamlanmış, 6136 sayılı kanuna haiz silahlardan ve
çalışır olduğu tespit edilmiş, şüpheli tanzim edilen tahkikat evrakı ile sevk edildiği Hakimlikçe serbest
bırakılmış, kamera kayıtlarından yeni delil tespiti üzerine hakkında yakalama emri çıkartılmış, 27.10.2016 günü
İzmir ilinde yakalanmış, sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası, 27/10/2016 ila 03/11/2016 arası
Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, yine aynı katta 15 Temmuz gecesi Hava Harp Akademisi Komutanlığı 2. Katında elinde veya
belinde tabancası bulunan askerlerin bir kısmının kamera açısına girmese de her birinin ellerinde silahları
taşımasından ve aynı yöne yönelmesinden binayı savunmak için mevzilendikleri ve gözetleme yapmış
olabilecekleri anlaşılmış, saat:02.27’de şüpheli Abdi PEHLİVAN’ın diğer şüpheliler Mehmet GENÇ, Salih
BAYRAK, Ali CAN ve Ömer Faruk SAYGI ile birlikte subayların kapatıldığı 2. Katta görüntülendiği, yine aynı
katta saat:04.23’de şüpheli Yzb. Hakan AKBULUT’un ardında görüntülendiği tespit edilmiştir.

2- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen
08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp Akademisi);
15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının
içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da kamera
görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT
(Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış, Sonrasında
söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış, saat:01.33’de M.
Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek koşarak
merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında Kd. Bçvş. Yavuz Yücel (Tutuklu) ile birlikte Alb.
Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları
ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip
maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir. Harp Akademileri Komutanlığı
743
Güvenlik Timi tarafından Hava Harp Akademisi binasının etrafı sarıldığında öğrenci subayların elinde tabanca
ile diğer askerler ile birlikte HHA Ana giriş kapısı girişine indiği, saat:01.38’de aşağı inen grup arasında elinde
silah ile Abdi PEHLİVAN’ın da görüntülendiği, Sonrasında Alb. Levent ÖZÜARAP’ın telefonla konuştuğu
kamera görüntülerinde tespit edilmiş ve bina girişinde dört personel mevzi alarak beklemiş, Saat:01.41’de HHA
Ana giriş kapısı girişinde kolon ve duvar dibinde Yzb. Abdi PEHLİVAN’ın şüpheli Yzb. Halil İbrahim TOKUŞ
ile birlikte bina girişinde elinde tabanca ile mevzi aldığı kamera kayıtlarından tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Şüpheli Necip DİRİK’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Lojmanda anne ve babamla kalmaktayım. Televizyonu açtık ve NTV’yi seyrettim. Gelişmeleri


izledim. 5-10 dk içerisinde kullanmış olduğum 05432342981 numaralı telefonumu benim bir üsttüm olan
öğrenci subay Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ aradı. “Devrem Akademiye gidiyoruz. “Çağırma planı devrede”
dedi. “Tamam” dedim. Çağırma planı olarak bahsettiği husus; herhangi bir olay anında üstten alta doğru
silsile sistemi ile haber iletimidir. Çağırma planı devrede ise önemli bir şey olduğunu düşündüğüm için
nedenini sormadım.Yoklama alınacağı düşündüm ve o niyetle başbakanın darbe teşebbüsü açıklamasından
yaklaşık 30 dk sonraa- Reno marka aracımla lojmanımdan çıktım. Hava Harp Akademisine gittim. Vardığımda
akademi önünde fazla kişi yoktu. Birkaç arkadaş vardı. Bunlar arasında öğrenci Yüzbaşı Yusuf GÜLSER
olduğunu hatırlıyorum. İlk başta 2 katlı olan binanın 2. Katında bulunan sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay
Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini
hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne
görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN, TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere
görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir öğrenci subay söyledi ancak ismini
hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra dasınıf subayımız olan Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde
bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım şeyler konuştu ancak şok içinde
olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda
çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde bir süre daha sınıfta bekledikten
sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik. Burada Harekât İstihbarat
Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir liste vardı. Aşağısı
kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Albay
Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü PINAR, Yüzbaşı
Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit KESER vardı. Yine
hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf GÜLSER, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Mustafa
Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk
SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ ve ismini
hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı…
Albay Orhan TOLLUOĞLU görevlendirme listesini daha önceden okumuş. Bu görevlendirmeyle
gidenlerin olduğu daha sonradan öğrendim. Orhan TOLLUOĞLU; Ben, Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı
Halil İbrahim TOKUŞ, ve Yüzbaşı Yasin Ali MUTLU Hava Harp Akademisi binasında kalacağımızı, bize
güvenmediği için değil kıdemli olanları genelde burada bıraktıklarını söyledi. Ancak Yasin Ali MUTLU
Kadıköyde bulunan Fenerbahçe Orduevine gittiğinden burada yoktu.Bunun haricinde Yüzbaşı Yusuf
GÜLSER’in Sabiha GÖKÇEN’e görevlendirildiğini, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR’in TRT ULUS binasına
görevlendirildiğini, net olarak hatırlamamakla birlikte dışarı çıkan öğrenci subay sayısının 14 kişi olduğunu
bunların 2. Sınıf öğrencileri olduğunu biliyorum. Yine arkamızda bulunan Albay Murat DİVRİL’in “Sen benim
ekibimdesin” şeklinde öğrencilerden birine konuştuğunu duydum. Bu arada Binbaşı Cenk ERDOĞAN;
kalkışmanın topyekün bir olay olduğunu, herkesin bu işin içinde olduğu söylediğini duydum.Yine Binbaşı Cenk
ERDOĞAN’ın elinde üzerinde “Personel Görevlendirmesi” ibareli bulunan askeri mesaj formatı bulunduğunu
gördüm. Ancak üzerinde bulunan üst ibarenin “GİZLİ” veya “ÇOK GİZLİ” olduğunu okuyamadım. Albay
Levent ÖZÜARAP bize “TSK Yönetime el koydu, sıkıyönetim kuralları geçerlidir. Genel Kurmay Başkanı
Sıkıyönetim ilan etti” şeklinde konuştu. Yine bize Cenk ERDOĞAN “Bizden daha farklı düşünenler yoktur
umarım. TRT’ye giden arkadaşlar için Harp Okulu öğrencileri de G3 silahlarla takviye olacak. Evde Silahı
744
olan arkadaşlar gidip alıp gelsinler.” şeklinde konuştu Bunun üzerine Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ buradan ayrılarak silahlarını almaya lojmanlarına gitti. Yine burda bulunan birçok öğrenci
silahlı idi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Müşteki Cihan OKUR’un alınan ifadesinde;

"…Arada bir hareketlenmeler oluyordu. UB hareketlenme ilk başladığında bizim tutulduğumuz


amfilerin kapılarını kitlediler. Bu hareketlenmelerdeki kastım duyduğum "arka kapıdan yaklaşanlar var,
pencere önünde birileri yaklaşıyor" gibi cümlelerdi. Bir seferinde ortam iyice hararetlendi binanın çevresinde
birilerinin olduğu söylendi. Levent Albay “ateşe ateşle karşılık verilecek” dedikten sonra tabanca kurma
sesleri duydum. Dışardan bir ses " havacılar teslim olun yaptığınız hukuka aykırı" diye bağırarak konuştu.
Konuşma sonrası içerden bizim duyabileceğimiz şekilde herhangi bir sözlü karşılık veya ateşle karşılık olmadı.
Levent Albay içerdeki kişilere kurmay başkanı (Harp Akademileri Kurmay Başkanı Tümgeneral H. Nevzat
TAŞDELER'dir.) ile konuştuk olayı çözdük dedi.
Bir sonraki tuvalete çıkışımda kapıda Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Yüzbaşı
Salih BAYRAK ve Yüzbaşı Oğuzhan YÜKSEL oturuyorlardı. Kapıyı Salih BAYRAK yüzbaşı açtı tuvalete kadar
nezaret etti ve geri döndük. Yine burada ben hiçbirinin yüzüne bakmadım. Şunu da belirtmek isterim yukarıdaki
beyanlarımda anlattığım şekilde bu Binbaşı Hüsamettin HARMANCI, Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ Yüzbaşı
Abdi PEHLİVAN isimli şahsı benim çok eski ve samimi arkadaşlarımdır. Kendilerinin yaşanan darbe teşebbüsü
içerisinde iradi ve isteyerek bulunacaklarına ben ihtimal vermiyorum ancak alıkonulmam sürecinde yukarıda
anlattığım şekilde onlarda olay mahallindeydi. Bunu takdirlerinize sunarım.” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“…Haberleri takip ediyorduk. O arada içeri Murat DİVRİL Albay girdi. "Herkes telefonları 1 dk
dışarı bıraksın" dedi. Bizde bıraktık. İçeri girdik. Kendisi terli ve heyecanlı bir şekilde " Arkadaşlar biz askeriz,
emir verilirse yaparız, TSK dan bir emir geldi bunu uygulayacağız, bazı görevlendirmeler olacak, bazı
arkadaşlar 2-3 günlük görevlere gidecekler, bazı arkadaşlar da güvenliği sağlamak amacıyla burada
kalacaklar" dedi. Bu arada Levent ÖZÜARAP isimli albay öğretim başkanı olan şahıs sınıfa girdi. Murat,
Levent’e "Komutanım söyleyeceğiniz bir şey var mı "dedi. O da yok arkadaşlar diye cevap verdi, biz
telefonlarımızı aldık geldik. Ben yanımda bulunan Cihan yüzbaşıya "Biz kimiz, neyiz, kime hizmet edeceğiz"
dedim. Cihan yüzbaşı şuan ortam çok karışık, biraz vakit geçsin önümüzü görelim dedi. DİVRİL "Arkadaşlar
sizin komutanlarınız gelecek bir kaç günlük göreve gideceksiniz kıyafetlerinizi hazırlayın silahı olmayanlarda
geçerken lojmanlardan alır" dedi. O sırada Hamdi ACAR Albay elinde küçük bir kağıtla içeri girdi. Kâğıttan
soyadları okumaya başladı. İlk dediği kısmı hatırlıyorum Bilgen SOYDAN dedi biz dedi biz dedik o 2. sınıfta
dedik o sonra birkaç tane daha ısım okudu o birkaç tane daha isim okudu bizden de aldı sonra dediler 2.
sınıfların yanına çıktı sonra diğer öğretim elemanları benim gördüğüm pilot olan AHMET KAYA SINIFA
GELDİ O DA BİRİLERİNİ ALDI gitti sonra ADEM İNCİKLİ YARBAY oda geldi 4 arkadaşı aldı gitti sonra o
karmaşada dediler ki OKUR ve BALIK siz gelin dediler biz ADEM İNCİKLİ yarbayı takip ederek fua ya kadar
yürüdük sonra bize bur da bekleyin dedi.Ben dedim ki bi tuvalete gidebilir miyim dedim oda dedi ki 5 dakika
bekle dedi sonra gitti orda birileriyle konuştu geri geldi arkadaşlar telefonlarınızı alabilir miyim dedi biz niye
dedik güvenlik gerekçesi yüzünden alıyoruz dedi ve ben kapatıp verdim daha sonra cihan yüzbaşının silahını
istedi benim silahım yanımda değildi. CİHAN OKUR yüzbaşı neden silahı veriyoruz dedi ve vermek istemedi
ADEM İNCİK ise silahınız size tim komutanları tarafından verilecek dedi bunu ben ve CİHAN yüzbaşıya
hitaben söyledi ve ben dedim ki tuvalete gitmek istiyorum diye tekrar söyledim sonra o anda ADEM İNCİKLİ
yarbay orada bulunan hava ikmal binbaşı AHMET KAYA çağırarak, Hüseyin’e tuvalete kadar eşlik eder misin
dedi ve beni tuvalete AHMET KAYA götürdü ve ben bir şeyler olduğunu anladım komutanım siz neden
geliyorsunuz dedim o da vallahi ben bir şey bilmiyorum dedi ancak tuvalette başımda beklediği için tedirgin
oldum ve tuvaletimi yapamayarak çıktım daha sonra beni ikmal binbaşı AHMET KAYA beni yukarıya odaya
çıkardı yukarda iki tane oda hazırdı iki tane öğrenci subay bunlar CENGİZHAN EFE üsteğmen ve SEDAT
ÖNDER üsteğmen CİHAN OKUR yüzbaşımın yanında ve benim yanımda da ADEM İNCİKLİ ve AHMET KAYA
BİNBAŞI OLACAK şekilde kapıların ağzına geçtik ve daha sonra CİHAN OKUR yüzbaşı için SEDAT üsteğmen
ile CENGİZHAN Üstğ. Ne ADEM İNCİKLİ yarbay üstünü arayın dedi ve bende bu yaptığınız TSK ya
745
yakışmayacak bir harekettir dedim ve CİHAN OKUR Teğmenlere arattırıyorsunuz dedim, bana sürekli olarak
sakin ol uyarısında bulunan ADEM İNCİKLİ yarbay bu seni iyiliğin içindir. Sonra ben AHMET KAYA
binbaşıya dönerek ne yapıyorsunuz dedim oda bir şey bilmediğini söyleyince bende sizin ne yaptığınızı çok iyi
biliyorum ergeç doğru ortaya çıkacaktır dedim ve daha sonra bot bağcıklarınızı çıkartın dedi. Ve bende bari
bunu yapmayın dedim bunlarla ne yapabilirim ki dedim yine aynı şekilde tehdit vari uyararak bunlar senin
iyiliğin için diyerek bağcıklarımı çıkardılar ADEM İNCİKLİ Yarbay AHMET KAYA BİNBAŞIYA dönerek benim
için üstünü ara dedi ve bende üstümü arattım sonra ADEM İNCİKLİ sizi burada iki üç gün misafir edeceğiz
dedi. Bu arada aramızda gergin bir ortam vardı konuşmalarımızda yüksek sesle bağırıyordum ancak şu an ne
şekilde bağırdığımı hatırlamıyorum sonra odaya girmeden Önce ADEM İNCİKLİ yarbaya son bir isteğim var
CİHAN OKUR yüzbaşıyla helalleşmek istiyorum dedim oda tamam dedi cihan yüzbaşıyla sarıldık helalleştik ve
odamıza girdik kapıların kapanmamasını istedim kabul etti ancak oturmam gerektiğini söyledi sonra tam o
giderken dedi ki ben silah ve telefonlarınız için tutanak tutturacağım dedi benim kapımda YAVUZ YÜCEL AST.
ve VOLKAN KIZILKAYA AST. Cihan yüzbaşının kapısında SEDAT ÜSTĞ. VE CENGİZHAN ÜSTĞ. Güvenliği
sağlıyordu İNCİKLİ tutanak tutturacağım dedi ve gitti ben bağırınca LEVENT OZÜARAP albay benim
bulunduğum oda girdi ve ne oluyor burada dedi ve bende dedim ki eşlerimize haber veremedik dedim oda ne
olacak verme dedi arkasını dondu çıkarken bende arkasında yürüyordum ve “bir adım daha atarsa vurun diye
bağırdı gerekirse ikisini de vurun “ dedi ve gitti ve ben oda da beklemeye başladım sonra gece o saate kadar
akademide öğrenciler duruyordu ve bazı arkadaşlar geliyor bizim orda olduğumuza görüp el hareketleriyle
şaşkınlıklarını belli ediyorlardı sonra saat 03,00 civarı bizim kapılarımız kapandı üstümüze kapıları kitledirler
sonra biz LEVENT albayın sesinin duyduk herkesi fua ye toplandılar, FUA de Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN,
Yüzbaşı İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Necip DİRİK, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI, yüzbaşı Erkan ABUNAZ,
aklıma gelenlerdir. Bunların sabaha kadar orada olduklarından eminim. Çünkü arada bir lavaboya gidiyordum
onları görüyordum. FUAYE de konuşma yapan Levent ÖZÜARAP dedi ki “arkadaşlar saat 03.00 İtibarı ile
TSK yönetime el koydu” dedi “KARA, DENİZ, HAVA akademileri üstüne düşen görevleri yapıyor ellerindeki
telefonlarla internette bilgi kirliliği var haberlere çok inanmayın” dedi. Bir süre sonra yine birileri dedi 6 kişi
geliyor ön kapıdan biri ışıkları kapatın dedi sonra LEVENT Albay “ateşe ateşle karşılık verin” dedi sonra bir
anda kırma kollarının çeliş sesini duyduk sonra bir ses daha duydum “havacılar bu yaptığınız kanuna aykırı
TESLİM OLUN çağrısı yapıldı“ hiç bir şekilde çatışma olmadı ve LEVENT albay gelip tekrar arkadaşlar
dışarı i1e koordine kurdum KURMAY BAŞKANI (TÜM GENERAL NEVZAT TAŞDELER) İLE GÖRÜŞTÜM
SIKINTI YOK etrafta bir kaç tane silahla gezenler olabilir onlarda halledilecek diye bir cümle kurdu sonra
sabaha kadar başka bir şey duymadık..” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Ferhat PINAR’ın 23.01.2017 günü alınan ifadesinde;

“…Sınıfta Abdi Pahlivan, Necip DİRİK, Halil İbrahim TOKUŞ vardı hepsinin yüzünde bir
tedirginlik vardı. Bende neler olduğunu onlara sorduğumda kim olduğunu hatırlamadığım birkaç kişi bana
darbe metninin okunduğu, görevlendirmelerin yapıldığı, görevli olanların akademi dışına çıktığı, bu
görevlendirmelere ve Darbe girişimine itiraz eden Cihan OKUR ve Hüseyin BALIK derdest edilerek amfiye
konulmuş olduğu söylendi. Saat 00.30 sularında Öğretim elemanlarında Cenk ERDOĞAN elinde kağıtlarla
sınıfa gelerek hatırlamadığım birkaç ismi sınıfta bulunan Abdi PEHLİVAN’a sorarak geri çıktı. Bende sınıfta
bir süre durduktan sonra zemin kata indim. Sonrasında eve gitmek için hava harp akademisinin kapısının
önünde Kürşat İLOĞLUnu gördüm ve burada sigara içtik. Bu sırada hava harp akadeisinden başında Cenk
ERDOĞAN’ın bulunduğu 4-5kişilik bir gurup çıktı. Nereye gittiklerini sorduğumda cevap vermeyerek devam
ettiler…” şeklinde beyanda bulunduğu,

5-Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik.
Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci
Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde
Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur
ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i
gördüm. daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN
746
Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada
bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem,
dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla lojmanlara giderek evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten
sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu gördüm. Akabinde Veysel bini arayarak devrem televizyon
izliyor muşsun haberleri takip ediyor musun dedi bende takip ediyorum dedim. Bu konuşmadan yaklaşık 40
dakika sonra Ali CAN beni arayarak “Acar binbaşı aradı, Veysel’e haber verdim giderken beni de alın dedi.
Ben, Veysel ve Ali CAN beraber Akademiye gittik. Bu sefer yanıma silahımı aldım. Ancak silahımı Veysel’in
aracında bıraktım. Akademi binasının yanına gidince akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O
esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri
dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden
bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı
gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa
kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş
Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’,
Rıza ERKUŞ’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk
ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa
ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim. Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP
bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir
anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu).
Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada kalacaz…” şeklinde beyanda bulunduğu,

6-Şüpheli Salih BAYRAK’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Belirtilen saati tam hatırlamamakla birlikte Hava Harp Akademisinin 2.kattında bulunan 2.sınıf
dershanesine çıkarken amfinin önünde Abdi PEHLİVAN ve Hakan AKBULUT oturuyordu. Ben amfi önünde
hiçbir şekilde nöbet tutmadım. Sadece kapı önünde oturmakta olan ve benden kıdemli olan Hakan AKBULUT
tarafından çağırıldım. Neden kendisinin veya kapı önünde bekleyen diğerlerinin kapıyı açmadığını ve yoldan
geçmekte olan bana kapıyı açtırdıklarını bilmiyorum. Hakan AKBULUT bana” Amfinin kapısını açar mısın”
dedi. Ben amfinin kapısının kilitli olduğunu Hakan AKBULUT bana anahtarı kaloriferin üstünde olduğunu
gösterince öğrendim. o ana kadar kapının kilitli olduğunu ve içeride birilerinin alı konulduğunu
bilmiyordum…” şeklinde beyanda bulunduğu,

7-Şüpheli Samet KUZU’nun kollukça alınan ifadesinde;

“…sabaha karşı Saat:05.00 sıralarında Yzb. Abdi PEHLİVAN benim yanıma geldi ve bana dönerek
”Yukarıda 2 kişi var ihtiyaçları olabilir.10-15 dk. Başlarında durabilir misin?” dedi. Bende Gözaltına alınan
Şahısların yanına gittim. Gözaltına alınan şahıslardan birisi olan Hüseyin BALIK tuvalette gidip geldi. Daha
sonra ben kendisine sordum. Ne için gözaltına alındınız? Diye sordum. Hüseyin BALIK da bana “Bende ne için
burada olduğumu bilmiyorum, ne emir verilse bizde yapardık ”dedi. Akabinde ben oradan ayrıldım…” şeklinde
beyanda bulunduğu,

8-Şüpheli Ömer Faruk SAYGI’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat:03:00 sıralarında hatırladığım kadarıyla kıdemlimiz yüzbaşımız Abdi PEHLİVAN bize


Levent ÖZÜARAP ın emriyle fuayede toplanmamız talimatı verdi. Bina içerisinde bulunan ve emri duyan
herkes fuaye salonunda toplandık. Levent albay oraya gelerek bize hitaben, akşam saatlerinde genelkurmaydan
terör faaliyetlerinin olabileceğini içerin bir emir aldıklarını ve buna istinaden tüm personeli akademiye
çağırdığını, emri değerlendirirken Recep YÜKSEL generali aradığını ancak ulaşamadığını, ilerleyen saatlerde
de herhangi bir reaksiyon göstermeyip, bu durumun korsan bir emir olduğunu anladıklarını söyledi. Şuan
dışarıda eli silahlı askerlerin kim olduklarından emin olamadığından, evlere gitmemizin şuan uygun olmadığını
ve burada sabaha kadar beklememiz gerektiğini, dışarıdakilerin kim olduklarından emin olduktan sonra
747
evlerimize gidebileceğimizi söyledi. Bu süre zarfında da alınan tedbirlerin alındığı şeklinde devam etmesi
gerektiğini bize söyledi. Sabah 05:00 sıralarında Abdi PEHLİVAN bina ana giriş kapısının önünde dışarıyı
gözleyen arkadaşların yorulduğunu, iki kişinin onlarla değişmesini söyledi. Orada bulunan Osman ALBAYRAK
ve ben o arkadaşlarla yer değiştirip dışarıyı gözlemeye başladık. Dışarda eli silahlı bu askerlerin bina
çevresinde sürekli dolaştıklarını ve zaman zaman bulunduğumuz binaya siper aldıklarını gördüm…” şeklinde
beyanda bulunduğu,

9-Şüpheli Hüsamettin HARMANCI’nın kollukça alınan ifadesinde;

“…Toplantı bittikten sonra Hava Harp Akademisi içerisinde kendi odama, ölçme değerlendirmeye
ve gazinoya gittim. Fuaye denilen alanda bulundum. Bu esnada öğrenci subaylara da haber verilmiş onlarda
Hava Harp Akademisine gelmeye başlamışlardı. Ama onlara kimin haber verdiğini bilmiyorum. Hava Harp
Akademisine gelen ve orada olduklarını hatırladığım öğrenci subaylardan Hava İstihbarat Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ, Hava Personel Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Hava Trafik Yüzbaşı Necip DİRİK, Hava
İstihbarat Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN vardı. İlk etapta bunları gördüm. Daha sonra Hava İstihbarat Yüzbaşı
Cihan OKUR, Hava Mühimmat Tahrip Üsteğmen Hüseyin BALIK, Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava
Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen
Abdullah KAYA daha sonra Akademi bölgesinde gördüğüm öğrenci subaylardır. Saat:23.15 sularında Ölçme
Değerlendirme Şube Müdürünün odasına girdiğimde Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent
ÖZÜARAP tarafından bana görev tebliğ edildi. Bu görevde bana “Emniyet birimlerine destek verilmesi
amacıyla AVEA Genel Merkezi’ ne 2. Sınıf Öğrenci Subaylardan Hava Pilot Üsteğmen Mehmet GENÇ, Hava
Pilot Üsteğmen Osman ALBAYRAK, Hava Pilot Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI ve Hava Pilot Üsteğmen
Abdullah KAYA ile birlikte gitmemi” emretti….” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.91. Şüpheli Hacı Şalk

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Yüzbaşı

Durumu:
Şüpheli 21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında; 1 adet Apple
İpad, 1 adret Toshiba laptop, 1 adet Dell marka laptop, casper marka cep telefonu ve 38 adet fişeğe el
konulmuş, sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 1 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, yine aynı katta 15 Temmuz gecesi Hava Harp Akademisi Komutanlığı 2. Katında elinde veya
belinde tabancası bulunan askerlerin bir kısmının kamera açısına girmese de her birinin ellerinde silahları
taşımasından ve aynı yöne yönelmesinden binayı savunmak için mevzilendikleri ve gözetleme yapmış
olabilecekleri anlaşılmış, saat:02.27’de şüpheli Abdi PEHLİVAN’ın diğer şüpheliler Mehmet GENÇ, Salih
BAYRAK, Ali CAN ve Ömer Faruk SAYGI ile birlikte subayların kapatıldığı 2. Katta görüntülendiği, yine aynı
748
katta saat:04.23’de şüpheli Yzb. Hakan AKBULUT’un ardında görüntülendiği tespit edilmiştir.

2- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen
08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp Akademisi);
15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının
içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da kamera
görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT
(Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış, Sonrasında
söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış, saat:01.33’de M.
Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek koşarak
merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında Kd. Bçvş. Yavuz Yücel (Tutuklu) ile birlikte Alb.
Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları
ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip
maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir. Harp Akademileri Komutanlığı
Güvenlik Timi tarafından Hava Harp Akademisi binasının etrafı sarıldığında öğrenci subayların elinde tabanca
ile diğer askerler ile birlikte HHA Ana giriş kapısı girişine indiği, saat:01.38’de aşağı inen grup arasında elinde
silah ile Abdi PEHLİVAN’ın da görüntülendiği, Sonrasında Alb. Levent ÖZÜARAP’ın telefonla konuştuğu
kamera görüntülerinde tespit edilmiş ve bina girişinde dört personel mevzi alarak beklemiş, Saat:01.41’de HHA
Ana giriş kapısı girişinde kolon ve duvar dibinde Yzb. Abdi PEHLİVAN’ın şüpheli Yzb. Halil İbrahim TOKUŞ
ile birlikte bina girişinde elinde tabanca ile mevzi aldığı kamera kayıtlarından tespit edilmiştir.

HTS İNCELEME NETİCESİ;

-15 Temmuz 2016 günü saat:07.47’de soruşturma şüphelisi Alb. Murat DİVRİL tarafından arandığı
11 sn görüşme yaptığı,
-15 Temmuz 2016 günü saat:09.31’de soruşturma şüphelisi Erkan DEMİR tarafından arandığı 71 sn
görüşme yaptığı,
-15 Temmuz 2016 günü saat:1251’de soruşturma Müştekisi Cihan OKUR’u aradığı 89 sn görüşme
yaptığı,
-15 Temmuz 2016 günü saat:13.52’de adına tanzimli 05068600799 numaralı hattı aradığı 136 sn
görüşme yaptığı,
-15 Temmuz 2016 günü saat:14.08’de soruşturma şüphelisi Ömer DEMİR tarafından arandığı 33 sn
görüşme yaptığı,
-15 Temmuz 2016 günü saat:14.46’da soruşturma şüphelisi Erkan DEMİR tarafından arandığı 82 sn
görüşme yaptığı,
-15 Temmuz 2016 günü saat:16.18’de 5058211682 numaralı hat kullanıcısı Murat TÜRKMEN
tarafından arandığı 31 sn görüşme yaptığı,
-15 Temmuz 2016 günü saat:16.47’de soruşturma şüphelisi Alb. Levent ÖZÜARAP’ı aradığı 11 sn
görüşme yaptığı, görüşme anında baz bilgisinin EMİNÖNÜ olduğu,
-15 Temmuz 2016 günü saat:21.08’de soruşturma şüphelisi Abdi PEHLİVAN’ aradığı 69 sn görüşme
yaptığı, görüşme anında baz bilgisinin İzzettin Aksalur Cd. 4. Levent (HAK yerleşkesi) olduğu,
-15 Temmuz 2016 günü saat:22.55’de soruşturma şüphelisi Yüksel KOCA tarafından arandığı 108 sn
görüşme yaptığı, görüşme anında baz bilgisinin İzzettin Aksalur Cd. 4. Levent (HAK yerleşkesi) olduğu,
-15 Temmuz 2016 günü saat:23.03’de soruşturma şüphelisi Alb. Murat DİVRİL tarafından arandığı
29 sn görüşme yaptığı, görüşme anında baz bilgisinin İzzettin Aksalur Cd. 4. Levent (HAK yerleşkesi) olduğu,
-15 Temmuz 2016 günü saat:23.04’de soruşturma müştekisi Cihan OKUR tarafından arandığı 22 sn
görüşme yaptığı, görüşme anında baz bilgisinin İzzettin Aksalur Cd. 4. Levent (HAK yerleşkesi) olduğu,
-15 Temmuz 2016 günü saat:23.06’de soruşturma şüphelisi Alb. Murat DİVRİL’i aradığı 19 sn
görüşme yaptığı, görüşme anında baz bilgisinin İzzettin Aksalur Cd. 4. Levent (HAK yerleşkesi) olduğu,
-15 Temmuz 2016 günü saat:23.09’da soruşturma müştekisi Cihan OKUR tarafından arandığı 18 sn
görüşme yaptığı, görüşme anında baz bilgisinin İzzettin Aksalur Cd. 4. Levent (HAK yerleşkesi) olduğu,
-15 Temmuz 2016 günü saat:23.11’de Fatih ÖZDEMİR’i aradığı 22 sn görüşme yaptığı, görüşme
anında baz bilgisinin İzzettin Aksalur Cd. 4. Levent (HAK yerleşkesi) olduğu,
749
-15 Temmuz 2016 günü saat:23.17’de soruşturma şüphelisi Yüksel KOCA tarafından arandığı 27sn
görüşme yaptığı, görüşme anında baz bilgisinin İzzettin Aksalur Cd. 4. Levent (HAK yerleşkesi) olduğu,
-15 Temmuz 2016 günü saat:23.20’de soruşturma şüphelisi Alb. Murat DİVRİL’i aradığı 14 sn
görüşme yaptığı, görüşme anında baz bilgisinin İzzettin Aksalur Cd. 4. Levent (HAK yerleşkesi) olduğu,
-15 Temmuz 2016 günü saat:23.46’da 5063083008 numaralı hattan Nuriye TÜRKMEN’i aradığı
140 sn görüşme yaptığı, görüşme anında baz bilgisinin İzzettin Aksalur Cd. 4. Levent (HAK yerleşkesi) olduğu,
-16 Temmuz 2016 günü saat:00.47’de Sinan ALTUNTAŞ adına ayıtlı 5557009917 numaralı hattı
aradığı 52 sn görüşme yaptığı, görüşme anında baz bilgisinin İzzettin Aksalur Cd. 4. Levent (HAK yerleşkesi)
olduğu,
-16 Temmuz 2016 günü saat:01.35’da Nuriye TÜRKMEN adına kayıtlı 5063083008 numaralı hattı
aradığı 22 sn görüşme yaptığı, görüşme anında baz bilgisinin İzzettin Aksalur Cd. 4. Levent (HAK yerleşkesi)
olduğu,
-16 Temmuz 2016 günü saat:03.28’da Burak BAYRAK adına kayıtlı 5438348030 numaralı hat
tarafından arandığı 55 sn görüşme yaptığı, görüşme anında baz bilgisinin İzzettin Aksalur Cd. 4. Levent (HAK
yerleşkesi) olduğu,
-16 Temmuz 2016 günü saat:03.28’da Fatih ÖZDEMİR adına kayıtlı 5062588376 numaralı hat
kullanıcısını aradığı 72 sn görüşme yaptığı, görüşme anında baz bilgisinin İzzettin Aksalur Cd. 4. Levent (HAK
yerleşkesi) olduğu hususları tespit edilmiştir.

Şüphelinin olay gecesinde soruşturma şüphelileri ile irtibatlı olduğu, baz bilgisinin Harp
Akademileri Komutanlığı yerleşkesi olduğu anlaşılmıştır.

Darbe girişimi esnasında “Çağrı Planı” talimatı ile öğrenci subayları akademiye toplama faaliyetleri:

Müştekiler Cihan Okur ve Hüseyin Balık'ın incelenen cep telefonlarından tespit edilen Whatsapp
görüşmelerinin yapılan incelemesinde;

Harun Kaya Akademi: (okey ibaresi) 15.07.2016 günü saat:21.36


Hacı Şalk Abi:Arkadaşlar herkes hangi blokta oturduğunu yazabilir mi? 15.07.2016 günü saat:22.45
Fatih Ünal Akademi:13 15.07.2016 günü saat:22.45
Selim Inac Akademi:5A 15.07.2016 günü saat:22.45
Bezirganoglu Akademi:1 b 15.07.2016 günü saat:22.46
İsmail Uyar Akademi:12A 15.07.2016 günü saat:22.46
Aziz Ozbek Akademi:6B 15.07.2016 günü saat:22.46
Cengizhan Akademi:6A 15.07.2016 günü saat:22.46
Poyraz Akademi:21b 15.07.2016 günü saat:22.46
Musa Gülmez Akademi:16 A 15.07.2016 günü saat:22.46
Erkan Demir Akademi:13b 15.07.2016 günü saat:22.46
Ayhan Kaya Akademi:18b 15.07.2016 günü saat:22.46
Arkadaşlar iki boğaz kiprusude trafiğe kapatılmış, Ankarada jetler uçuyor seklinde haberler var,
Bilgisi olan var mi15.07.2016 günü saat:22.50-22.51
Hacı Şalk Abi:Arkadaşlar telefonlar açık kalsın. Aradığımız da ulaşabilelim 15.07.2016 günü
saat:22.51
Fatih Özdemir Akademi:Ankarada 40 f-16 uçuyormuş. Çevik kuvvetin önünde tanklar varmış
15.07.2016 günü saat:22.51
Cihan Okur Abi:Koprude jandarma var, Ntv 15.07.2016 günü saat:22.58
Sedat Önder Akademi:Köprü iki saattir kapaliymis, (Tiwitter paylaşımı: Brahmaçarya on twitter “
Komutanin söyledikleri… darbe kesin #d…. Twitter .com) 15.07.2016 günü saat:22.59
Fatih Akar Akademi: 21-a dışarıdayım 15.07.2016 günü saat:23.00

Ntv yi izleyin Basbakan konuşuyor 15.07.2016 günü saat:23.01


Cihangir Çentelli Akademi:Ne dedi anlayamadım? 15.07.2016 günü saat:23.02
Hacı Şalk Abi: Çağrı planı devrwde 15.07.2016 günü saat:23.04
750
Fatih Özdemir Akademi: Toplanma blgesi nere abi15.07.2016 günü saat:23.04
Hacı Şalk Abi: 30 dk içerisinde akademide olun Eğitim elbiseli 15.07.2016 günü saat:23.04
İsmail Uyar Akademi: Tulum olur dimi abi15.07.2016 günü saat:23.05
Hacı Şalk Abi: Olur 15.07.2016 günü saat:23.05
Saban Karaman Akademi:Abi maplar dahil mi15.07.2016 günü saat:23.05
Hacı Şalk Abi:Mallar hariç, ulaşılmayan varsa dönüş yapın15.07.2016 günü saat:23.07
Sinan Akademi:Yoldayım abi ben 15.07.2016 günü saat:23.07
Hacı Şalk Abi:Yoklama verin 15.07.2016 günü saat:23.07
Cengizhan Akademi: (okey ibaresi) 15.07.2016 günü saat:23.08
Yuksek Koca Akademi:Abi esenlerdeyim 37 dk diyor yolda geliyorum15.07.2016 günü saat:23.08
Saban Karaman Akademi:okey ibaresi15.07.2016 günü saat:23.09
Sinan Akademi:Eskihisardayım geliyorum ama nasıl geleceğim bilmiyorum, Divril beyi
aradım15.07.2016 günü saat:23.10
Hacı Şalk Abi:Ulaşılamayan var mu? 15.07.2016 günü saat:23.18
Ayhan Kaya Akademi:Tulumu giyiyoz15.07.2016 günü saat:23.18
Hacı Şalk Akademi:Evet, Kıdemlilere ulaşamayan var mı? 15.07.2016 günü saat:23.19
Fatih Özdemir Akademi: Özdemirin grup tamam15.07.2016 günü saat:23.20
Faruk Bolat Akademi:(okey ibaresi)15.07.2016 günü saat:23.20
Cihan Çentelli Akademi: (okey ibaresi)15.07.2016 günü saat:23.20
Hacı Şalk Abi:(DARBECİ KANAT TARAFINDAN HAZIRLANAN SIKIYÖNETİM
DİREKTİFİNİN FOTOĞRAFINI PAYLAŞIYOR.) 15.07.2016 günü saat:…..
Sinan Akademi:Fenerbahçe orduevine yerleştim haberiniz olsun. 16.07.2016 günü olduğu
değerlendirilen saat:02.01
Yasin Solmaz Akademi:A/A yoklama soruluyor akademi dışında olanlar bilgi verilebilir mi
16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:06.43
Mehmet Al Akademi: al paçaci koca fbolat hho 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:06.44
Fatih Akar Akademi: Erkanın yerini bilen 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:06.44
Hacı Şalk Abi: Arkadaşlar Erkana ulaşılamıyor. Nere gittiğini bilen gören yok mu? 16.07.2016 günü
olduğu değerlendirilen saat:08.49
İsmail Uyar Akademi:Hamdi beyle beraberdi en son 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen
saat:08.50
Hacı Şalk Abi: Teşekkürler, Hamdi beyin telefonunu bilen 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen
saat:08.50
Fatih Özdemir Akademi:Hacı abi Divril beyi arar mısın. Erkan için 16.07.2016 günü olduğu
değerlendirilen saat:08.54
CihangirÇentelli Akademi:Hamdi Acar Alb yazılı kişi profili gönderiliyor16.07.2016 günü olduğu
değerlendirilen saat:08.58
Sinan Akademi:A/A gelecek hafta geri hizmet yok Herkez burada olacak, Recep bey şuan yanımda,
16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:08.58
Cihangir Çentelli Akademi:Akşam yemek, toplantı vs bişi var mı? 16.07.2016 günü olduğu
değerlendirilen saat:….
Fatih Ünal Akademi:Ne olduğuna dair bilgi verdi mi? 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen
saat:08.59
……………………
Hacı Şalk Abi:Çağırma planı devrede. Metal düğmeli kıyafetle 14.30 da akademide olacağız
16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:13.00
Aziz Ozbek Akademi: (okey ibaresi) 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:13.00
Hacı Şalk Abi:Dışardan gelenler sivil gelecek. Buradan yollamayı yürütelim, (okey ibaresi)
16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:13.00-13.01
Harun Kaya Akademi: ---16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:13.01
Hacı Şalk Abi:Erkan, balık, okur haricinde ulaşılamıyan var mı? 16.07.2016 günü olduğu
değerlendirilen saat:13.07
Cihan Okur Abi:okey ibaresi 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:13.08
751
Fatih Özdemir Akademi: Beğişe ulaşamadım 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:13.09
Faruk Bolat : (okey ibaresi) 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:13.09
Hacı Şalk Abi: Maplar katılmayacak 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:13.10
Harun Kaya Akademi:Poyraz (okey ibaresi) 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:13.11
Kadir İnci Akademi: (okey ibaresi) 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:13.12
İsmail Uyar Akademi:Akyol uyar Altuntaş yolda 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:13.15
Hacı Şalk Abi:Ulaşılamayan var mı? 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:13.17
Fatih Özdemir Akademi: Beğiş 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:13.17
Hacı Şalk Abi: Ünal, Poyraz, ? 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:13.46
Poyraz Akademi:-----16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:…….
Hacı Şalk Abi:Atadayız 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:14.26
İbrahim Alaca: Poyraz alaca kadir yoldayız 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:14.27
Hacı Şalk Abi: Yoklamada da burada olmayanlar Divril Beyi ve A . İncikli Beyi görecek Artı
koyrutturacak, bütün arkadaşlar geri gelsin, Ata, (okey ibaresi), Anlaşıldı herhalde, Tekrar toplanıyoruz 15.00
da 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:14.48-14.49-14.50-14.52

Şeklinde görüşmeler yaptığı,darbeci kanat tarafından hazırlanan sözde sıkıyönetim direktifinin


fotoğrafını whatsapp grubunda paylaştığı tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Şüpheli Necip DİRİK’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Lojmanda anne ve babamla kalmaktayım. Televizyonu açtık ve NTV’yi seyrettim. Gelişmeleri


izledim. 5-10 dk içerisinde kullanmış olduğum 05432342981 numaralı telefonumu benim bir üsttüm olan
öğrenci subay Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ aradı. “Devrem Akademiye gidiyoruz. “Çağırma planı devrede”
dedi. “Tamam” dedim. Çağırma planı olarak bahsettiği husus; herhangi bir olay anında üstten alta doğru
silsile sistemi ile haber iletimidir. Çağırma planı devrede ise önemli bir şey olduğunu düşündüğüm için
nedenini sormadım.Yoklama alınacağı düşündüm ve o niyetle başbakanın darbe teşebbüsü açıklamasından
yaklaşık 30 dk sonraa- Reno marka aracımla lojmanımdan çıktım. Hava Harp Akademisine gittim. Vardığımda
akademi önünde fazla kişi yoktu. Birkaç arkadaş vardı. Bunlar arasında öğrenci Yüzbaşı Yusuf GÜLSER
olduğunu hatırlıyorum. İlk başta 2 katlı olan binanın 2. Katında bulunan sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay
Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini
hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne
görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN, TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere
görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir öğrenci subay söyledi ancak ismini
hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra dasınıf subayımız olan Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde
bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım şeyler konuştu ancak şok içinde
olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda
çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde bir süre daha sınıfta bekledikten
sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik. Burada Harekât İstihbarat
Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir liste vardı. Aşağısı
kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Albay
Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü PINAR, Yüzbaşı
Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit KESER vardı. Yine
hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf GÜLSER, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Mustafa
Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk
SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ ve ismini
hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı…
Albay Orhan TOLLUOĞLU görevlendirme listesini daha önceden okumuş. Bu görevlendirmeyle
gidenlerin olduğu daha sonradan öğrendim. Orhan TOLLUOĞLU; Ben, Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı
Halil İbrahim TOKUŞ, ve Yüzbaşı Yasin Ali MUTLU Hava Harp Akademisi binasında kalacağımızı, bize
752
güvenmediği için değil kıdemli olanları genelde burada bıraktıklarını söyledi. Ancak Yasin Ali MUTLU
Kadıköyde bulunan Fenerbahçe Orduevine gittiğinden burada yoktu.Bunun haricinde Yüzbaşı Yusuf
GÜLSER’in Sabiha GÖKÇEN’e görevlendirildiğini, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR’in TRT ULUS binasına
görevlendirildiğini, net olarak hatırlamamakla birlikte dışarı çıkan öğrenci subay sayısının 14 kişi olduğunu
bunların 2. Sınıf öğrencileri olduğunu biliyorum. Yine arkamızda bulunan Albay Murat DİVRİL’in “Sen benim
ekibimdesin” şeklinde öğrencilerden birine konuştuğunu duydum. Bu arada Binbaşı Cenk ERDOĞAN;
kalkışmanın topyekün bir olay olduğunu, herkesin bu işin içinde olduğu söylediğini duydum.Yine Binbaşı Cenk
ERDOĞAN’ın elinde üzerinde “Personel Görevlendirmesi” ibareli bulunan askeri mesaj formatı bulunduğunu
gördüm. Ancak üzerinde bulunan üst ibarenin “GİZLİ” veya “ÇOK GİZLİ” olduğunu okuyamadım. Albay
Levent ÖZÜARAP bize “TSK Yönetime el koydu, sıkıyönetim kuralları geçerlidir. Genel Kurmay Başkanı
Sıkıyönetim ilan etti” şeklinde konuştu. Yine bize Cenk ERDOĞAN “Bizden daha farklı düşünenler yoktur
umarım. TRT’ye giden arkadaşlar için Harp Okulu öğrencileri de G3 silahlarla takviye olacak. Evde Silahı
olan arkadaşlar gidip alıp gelsinler.” şeklinde konuştu Bunun üzerine Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ buradan ayrılarak silahlarını almaya lojmanlarına gitti. Yine burda bulunan birçok öğrenci
silahlı idi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Müşteki Cihan OKUR’un alınan ifadesinde;

“…Haberler esnasında 23:0l'de Başbakanımızın " Bu TSK içerisinde bir grubun kalkışmasıdır "
şeklindeki açıklamalarını dinliyordum. 23.04 de 1. sınıf öğrenci subay akademisi Yüzbaşı Hacı ŞALK
tarafından 30 dakika içerisinde akademide eğitim elbiseli olarak bulunmamız söylendi. Bende üzerimi giyinip
Üsteğmen Hüseyin BALIK’ı alarak akademiye ulaştım…
…Yine 15.07.2016 günü saat 23:44 de sıkı yönetim direktiği başlığı altında Hacı ŞALK tarafından
bir paylaşım yapılmış olduğunu gördük. Biz bu yazışmaları telefonlarımız 23.30 civarında teslim alındığı için
belirttiğim gibi serbest bırakıldıktan sonra eve gidince okuma imkanı bulduk….” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“…Bende 76. Dönem olduğum için bu Whatsapp grubundaydım. Bu grupta aratmadaki idari işlerde
buradan yönlendirilirdi. Dolayısıyla bu gruba bende katıldıydım. 76. Dönem yoklama Whatsapp grubunda
aramızda sadece yoklama yapılması amacıyla kullanılmaktadır. Ben Whatsapptan sordum cevap gelmedi. Ben
NTV izleyin dedim Başbakan konuşuyor dedim. Bunun üzerine kıdemlimiz Yüzbaşı Hacı ŞALK emin niteliğinde
Çağrı Planı devrede (Bu acil bir konu olduğunda herkesin güvenli bir şekilde akademiye gelerek fiziken
emniyette olduğunu göstermesini içermektedir) bu çağrı üzerine tekrardan 30 dakika içerisinde akademide olun
eğitim elbiseli" diyerek emir niteliğinde mesaj çekildi, Hacı ŞALK tarafından. Ben kamuflajı giyip 5 dk
mesafede olan Akademi bölgesine Yüzbaşı Cihan OKUR ile birlikte gittik. 1. Sınıfın olduğu sınıfa girdik. Sınıfta
34 Türk öğrenci vardır. Sınıfta Türk öğrencilerin çoğu gelmişlerdi. Daha sonra televizyonu açtık interneti
bağladık. Haberleri takip ediyorduk. O arada içeri Murat DİVRİL Albay girdi. "Herkes telefonları 1 dk dışarı
bıraksın" dedi. Bizde bıraktık. İçeri girdik. Kendisi terli ve heyecanlı bir şekilde " Arkadaşlar biz askeriz, emir
verilirse yaparız, TSK dan bir emir geldi bunu uygulayacağız, bazı görevlendirmeler olacak, bazı arkadaşlar 2-
3 günlük görevlere gidecekler, bazı arkadaşlar da güvenliği sağlamak amacıyla burada kalacaklar" dedi. Bu
arada Levent ÖZÜARAP isimli albay öğretim başkanı olan şahıs sınıfa girdi...
…sonra lojman bölgesine CİHAN yüzbaşının evine geçtik 14.30 yine toplanıyoruz çağrısı geldi
kıyafet bu sefer kumaş pantolon gömlek olarak giyileceği söylendi ve akademiye geçtik toplu şekilde ADEM
İNCİKLİ yarbay içtima aldı sonra sınıflara dağıldık LEVENT ÖZÜARAP ve Tümgeneral RECEP YÜKSEL
geldi kendi birebir yoklama aldı yoklamada olmayan 4 arkadaş yoklamada bulunmuyordu bunlar; Üstğ SİNAN
ALTUNTAŞ, Üstğ. ERKAN DEMİR, Üstğ. MUSTAFA AKYOL, Üstğ. İSMAİL UYAR 'ın olmadıklarını tespit ettik
sonra LEVENT nerde bunlar diye söyledi kıdemli HACI ŞALK komutanım yoldalar geliyorlar dedi sonra
RECEP YÜKSEL GENERAL dedi ki Levent bunlar gece 03.30 Fenerbahçe ordu evinde kamuflajlı bir şekilde
ne yapıyorlardı dedi. Tamam gelince görsünler beni dedi 1 saat sonra AKYOL, ALTINTAŞ VE UYAR üstğ.
Akademiye gelmişler ben bunları görmedim ERKAN DEMİR ise yakalandığını internetten gördüm pazar günü
hiç birşey olmamış gibi yoklama alındı tek ERKAN DEMİR yoktu yukarıda anlatmayı unuttum 2. Sınıfta olan
SONER MOROĞLU yüzbaşı bu olaylardan sonra sürekli olarak bizim kıdemlimiz olan HACI ŞALK yüzbaşı ile
753
gizli bir şekilde köşeye çekip konuştuğunu şöyle olmayacak böyle olacak gibi şeyler söylediğini duymuştum…”
şeklinde beyanda bulunduğu,
4-Şüpheli Selim İNAÇ’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Ben Hava Akademisinin içine girdiğimde daha önce haberlere bakamadığım için ne olduğunu
anlamak maksadıyla Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK’ ı üst katta bulunan bir alana çekerek neler olup
bittiğini sordum, o da bana “Sıkıyönetim ilan edildiğini” söyledi, bunun üzerine telefonuma baktığımda yine
aynı whatsap gurubu olduğunu hatırladığım gruptan Hava Maliye Yüzbaşı Hacı ŞALK’ ın Genelkurmaydan
gelen sıkıyönetim emrini paylaştığını gördüm. …” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.92. Şüpheli Ayhan Kaya

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu;
Şüpheli ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; 1 adet Toshiba
Laptop, Samsung SM-T-700 model tablet, Üst aramasında; Iphone marka cep telefonu ve simkartına el
konulmuş, sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 01/08/2016 ila 06/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

Harp Akademileri görevlilerince şüphelinin kolluk birimine teslim edilmesi ile ilgili tanzim edilen
tutanakta; “Hava Pilot Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Celal Alptekin ÇEVİK, PilotÜsteğmen Fatih
ÜNAL (yukarıda ismi geçtiği) Pilot Üsteğmen Gürhan BEGİŞ, Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK, Hava
Üsteğmen Selim İNANÇ (Yukarıda ismi geçtiği) Pilot Üsteğmen Ayhan KAYA ile ilgili olarak; 14 Temmuz
2016 günü saat 22.40’da Whatsapp üzerinden sınıf kıdemlisi Yüzbaşı Hacı ŞALK (Gözaltında) bu yedi subaya
Albay Tamer ÖZARSLAN’ı görmeleri hususunda mesaj attığı (Albay Tamer ÖZARSLAN TSK dan çıkarıldı
Tutuklu) söz konusu subayların 15.07.2016 günü Saat:10.00 -11.00 dolaylarında Albay Tamer ÖZARSLAN’ı
gördükleri sınıflarına döndüklerinde “Kendilerine müştereklikle ilgili bir dokümanı Pazartesi gününe kadar
hazırlama görevi verdiğini ifade ettikleri” 01 Ağustos günü bu yedi subaydan Hava Pilot Üsteğmen Tanju
UYSAL, Pilot Üsteğmen Gürhan BEGİŞ, Pilot Üsteğmen Ayhan KAYA’nın kafa kafaya verip birşeyler
görüştükleri, Üsteğmen Hüseyin BALIK ve Yüzbaşı Cihan OKUR tarafından harp akademileri komutanına
ifade edildiği bu nedenle şüpheli olabilecekleri değerlendirilmiştir.

HTS İNCELEME NETİCESİ;

Şüphelinin 14-15-16.07.2016 tarihli HTS döküm kayıtlarının incelemesinde; soruşturma şüphelileri


Tanju UYSAL, Erkan DEMİR, Fatih AKAR, Celal Alptekin ÇEVİK gibi isimlerle görüşmelerinin olduğu tespit
edilmiş, yine olay gecesi baz bilgisinin Harp Akademileri Komutanlığı ve çevresi olarak yer aldığı tespit
edilmiştir.

Darbe girişimi esnasında “Çağrı Planı” talimatı ile öğrenci subayları akademiye toplama faaliyetleri:

Müştekilerden alınan Whatsapp görüşmelerinin yapılan incelemesinde;

Harun Kaya Akademi: (okey ibaresi) 15.07.2016 günü saat:21.36


Hacı Şalk Abi:Arkadaşlar herkes hangi blokta oturduğunu yazabilir mi? 15.07.2016 günü saat:22.45
Fatih Ünal Akademi:13 15.07.2016 günü saat:22.45
754
Selim Inac Akademi:5A 15.07.2016 günü saat:22.45
…………………….
Erkan Demir Akademi:13b 15.07.2016 günü saat:22.46
Ayhan Kaya Akademi:18b 15.07.2016 günü saat:22.46

Arkadaşlar iki boğaz kiprusude trafiğe kapatılmış, Ankarada jetler uçuyor seklinde haberler var,
Bilgisi olan var mi15.07.2016 günü saat:22.50-22.51

Hacı Şalk Abi:Arkadaşlar telefonlar açık kalsın. Aradığımız da ulaşabilelim 15.07.2016 günü
saat:22.51
Fatin Özdemir Akademi:Ankarada 40 f-16 uçuyormuş. Çevik kuvvetin önünde tanklar varmış
15.07.2016 günü saat:22.51
Cihan Okur Abi:Koprude jandarma var, Ntv 15.07.2016 günü saat:22.58
Sedat Önder Akademi:Köprü iki saattir kapaliymis, (Tiwitter paylaşımı: Brahmaçarya on twitter “
Komutanin söyledikleri… darbe kesin #d…. Twitter .com) 15.07.2016 günü saat:22.59
Fatih Akar Akademi:21-a dışarıdayım 15.07.2016 günü saat:23.00
Ntv yi izleyin Basbakan konuşuyor 15.07.2016 günü saat:23.01
Cihangir Çentelli Akademi:Ne dedi anlayamadım? 15.07.2016 günü saat:23.02
Hacı Şalk Abi: Çağrı planı devrwde 15.07.2016 günü saat:23.04
Fatih Özdemir Akademi: Toplanma blgesi nere abi15.07.2016 günü saat:23.04
Hacı Şalk Abi: 30 dk içerisinde akademide olun Eğitim elbiseli 15.07.2016 günü saat:23.04
İsmail Uyar Akademi: Tulum olur dimi abi15.07.2016 günü saat:23.05
Hacı Şalk Abi: Olur 15.07.2016 günü saat:23.05
Saban Karaman Akademi:Abi maplar dahil mi15.07.2016 günü saat:23.05
Hacı Şalk Abi: Mallar hariç, ulaşılmayan varsa dönüş yapın15.07.2016 günü saat:23.07
Sinan Akademi: Yoldayım abi ben 15.07.2016 günü saat:23.07
Hacı Şalk Abi: Yoklama verin 15.07.2016 günü saat:23.07
Cengizhan Akademi:(okey ibaresi) 15.07.2016 günü saat:23.08
Yuksek Koca Akademi:Abi esenlerdeyim 37 dk diyor yolda geliyorum15.07.2016 günü saat:23.08
Saban Karaman Akademi: okey ibaresi15.07.2016 günü saat:23.09
Sinan Akademi:Eskihisardayım geliyorum ama nasıl geleceğim bilmiyorum, Divril beyi
aradım15.07.2016 günü saat:23.10
Hacı Şalk Abi: Ulaşılamayan var mu? 15.07.2016 günü saat:23.18
Ayhan Kaya Akademi:Tulumu giyiyoz15.07.2016 günü saat:23.18
Hacı Şalk Akademi:Evet, Kıdemlilere ulaşamayan var mı? 15.07.2016 günü saat:23.19
Fatih Özdemir Akademi: Özdemirin grup tamam15.07.2016 günü saat:23.20
Faruk Bolat Akademi: (okey ibaresi)15.07.2016 günü saat:23.20
Cihan Çentelli Akademi: (okey ibaresi)15.07.2016 günü saat:23.20
Hacı Şalk Abi: (üzerinde yazılar bulanan kağıdın görüntüsünü paylaşıyor) 15.07.2016 günü
Şeklinde yazışmalara katıldığı tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Şüpheli Gürcan ANILIRCAN’ın alınan ifadesinde;

“… Levent ÖZÜARAP bize TSK nın yönetime el koyduğuna dair kendisine mesaj geldiğini söylemesi
üzerine Ben ve diğer öğretim elemanlarına acil bir durum olması halinde öğrenci subaylardan bir kaçını hazır
edecek şekilde hazırlık yapmamıza söyledi. Bu konuşmadan yaklaşık 10-15 dk kadar sonra 1. Sınıf öğrenci
subaylarının dersliğine giderek kendileri daha önceden tanıdığım öğrenci subaylardan Hava Pilot Üst. Ayhan
KAYA, Hava Pilot Üst. Fatih ÜNAL, Hava Pilot Üst. Harun KAYA, Hava Pilot Üst. Enes BOLAT ı yanıma
çağırdım. Öğretim başkanının emri gereği uçuş tulumlarını çıkartmalarını, dahili üniformalarını giymelerini ve
beylik tabancalarını yanlarına almalarını hazırda bulunmalarını acil bir durum söz konusun olursa kendilerine
haber vereceğimi söyledim. Daha sonra herhangi bir acil durum olmadığı için ismini saydığım subaylarda
755
benim gibi akademi içerisinde beklediler saat 07:00 sıralarında onlarda ayrılarak ikametlerini gittiler.Ben
herhangi bir şekilde FETÖ/PDY terör örgütü ile birlikte hareket etmedim öğrenci toplama sebebim yalnızca
Levent ÖZÜARAP’ın emri doğrultusunda olmuştur. Ben okumuş olduğunu ifade metninin benimle ilgili olan
kısmı dışındaki kısımları hakkında herhangi bir bilgiye sahip değilim bu konuşmalar yapılırken ben yoktum….”
şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Celal Alptekin ÇEVİK’in alınan ifadesinde;

“…Saat:22.45 sıralarında aynı sınıfta okuduğum 1. Sınıf öğrencisi olan Hava Plt. Üst. Ayhan KAYA
beni telefonla arayarak “Çağırma Planı Devrede. Akademide toplanıyoruz.” Dedi. Bende ders kıyafetim olan
gömlek kumaş pantolon giydim. Lojmanımdan çıktım. Karşı komşum devrem olan Hava Plt. Üstğm. Musa
GÜLMEZ’de aynı çağırma planı kapsamında akademiye gitmek üzere çıkmış. Ona ait olan gri renkli Mazda 3
marka araç ile birlikte akademiye gittim. Saat:23.00-23.15 sıralarında Akademi binasına girdim. Akademiye
açık olan Ana giriş kapısından girdim. İçeri girdiğimde giriş katı kalabalıktı. İçeride 1. Sınıf öğrencileri, 2.
Sınıf öğrencileri ve Komutanlar vardı.Öğretim Elemanlarından gördüklerim; Albay Levent ÖZÜARAP, Hava
İkmal Binbaşı Ahmet KAYA, Albay Murat DİVRİL hatırladığım isimlerdi. 2. Sınıf öğrencilerden hatırladıklarım;
Yzb. Abdi PEHLİVAN, Yzb. Necip DİRİK hatırladıklarım arasındadır. 1. Sınıf öğrencilerinden de; Musa
GÜLMEZ, Selim İNAÇ, Fatih ÜNAL hatırladığım isimlerdir…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Selim İNAÇ’ın alınan ifadesinde;

“…Albay Tamer ÖZARSLAN’ın “Kendilerine müştereklikle ilgili bir dokümanı Pazartesi gününe
kadar hazırlama görevi verdiğini ifade ettikleri” konu ile ilgili olarak ise Hava Pilot Üsteğmen Tanju UYSAL,
Pilot Üsteğmen Celal Alptekin ÇEVİK, Pilot Üsteğmen Gürkan BEGİŞ, Pilot Üsteğmen Ayhan KAYA ve ben
Hava Pilot Üsteğmen Selim İNAÇ, 15 Temmuz 2016 günü Saat:10.25 sıralarında Albay Tamer ÖZARSLAN’ın
yanına gittik. Burada kendisi bize Harp Akademileri Komutanlığı tarafından Hava Harp Akademisi
Komutanlığına Müştereklikle ilgili bir görev verildiğini, müştereklik şu anlama gelir Hava, Deniz ve Kara
unsurlarının birlikte görev yapmalarını içerin bir dokümandır. Burada ufak bir kitapçık hazırlamamızı bize
söyledi. Bu görevin 18 Temmuz 2016 Pazartesi gününe kadar yapılmasını söyledi…” şeklinde beyanda
bulunduğu anlaşılmıştır.

9.93. Şüpheli Soner Moroğlu

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Yüzbaşı

Durumu:
Şüpheli 21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; 1
adet sarsılmaz marka T1102-04R024547 seri numaralı tabanca, 52 adet 9 mm fişek, Samsung S3 mini marka
cep telefonu, telefona takılı simkart ve 38 CD/DVD’ye incelenmek üzere el konulmuş, sevk edildiği
Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 1 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

FETÖ/PDY silahlı terör örgütü içerisindeki eylem ve faaliyetleri hakkında ifade:


Konya C. Başsavcılığının 18.07.2016 tarih ve 2016/34846 sayılı talimatı ile bilgisine başvurulan
Mete YALÇIN isimli şahsın alınan ifadesinde 15 Temmuz Darbe girişimi ve FETÖ/PDY terör örgütünün TSK
içerisindeki yapılanması hakkında beyanlarda bulunmuş, şüpheliyle ilgili olarak ise;

“…Son olarak şunları söylemek istiyorum. Hava Kuvvetleri İstihbarat Daire Başkanlığında çalışan
başta ……., ………., ……….., (isimleri sayıyor) Kurmay Yüzbaşı Soner MOROĞLU ve ismini bilmediğim
756
beraber çalıştıkları mesai arkadaşları, Hava Kuvvetlerinda çalışan FETÖ/PDY örgütüne mensup olmayan
personelleri fişleyerek ve işkence altında sorgulamalar yaparak Hava Kuvvetlerinden ihraçlarını
sağlamışlardır. Bu sayede FETÖ/PDY yapılanması içerisinde olmayan personel üzerinde psikolojik üstünlük
elde edip onları sindirmeye çalışmışlardır. Sicillerini asılsız ihbar mektupları ile bozarak Hava Kuvvetlerine
kendi yandaşlarını yerleştirip kadrolaşmışlardır….” hususlarını beyan etmiştir. Bu şekilde şüphelininterör
örgütü içerisinde faaliyet yürüttüğü, terör örgütünün talimatları doğrultusunda hareket ederek Silahlı Kuvvetlere
örgüt mensuplarının yerleşmesini sağladığı anlaşılmıştır.

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

-(OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, yine aynı katta 15 Temmuz gecesi Hava Harp Akademisi Komutanlığı 2. Katında elinde veya
belinde tabancası bulunan askerlerin bir kısmının kamera açısına girmese de her birinin ellerinde silahları
taşımasından ve aynı yöne yönelmesinden binayı savunmak için mevzilendikleri ve gözetleme yapmış
olabilecekleri anlaşılmış, saat:02.06’da şüpheli Soner MOROĞLU’nun subayların kapatıldığı 2. Katta
görüntülendiği, üzerinde askeri üniforma bulunduğu tespit edilmiştir.

Ayrıca;
Harp Akademileri Komutanlığı görevlilerince şüphelilerin teslimine ilişkin tanzim edilen 01.08.2016
tarihli tutanakta;
Olay gecesi Hava Harp Akademilerinde derdest edilen subayların ifadelerinde; Hava İsth. Yüzbaşı
Soner MOROĞLU ve Hv. Plt. Yzb. Mustafa KIYI’nın Hava Harp Akademisinde icra edilen tüm faaliyetlerde
davranışları ile diğer öğrencileri etkilemeye çalıştıkları ve dikkat çektikleri hususları bildirilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“…o arada akademiden olanlar ayrılıyordu bizde bot bağcıklarımızı CİHAN yüzbaşı ile bağlıyorduk
sonra oradan aşıya indik ve çıktık karşımıza LEVENT ÖZÜARAP albay geldi arkadaşlar sonra konuşuruz dedi
CİHAN yüzbaşı yüzüne bile bakmadı bende tamam der gibi kafamı salladım sonra lojman bölgesine CİHAN
yüzbaşının evine geçtik 14.30 yine toplanıyoruz çağrısı geldi kıyafet bu sefer kumaş pantolon gömlek olarak
giyileceği söylendi ve akademiye geçtik toplu şekilde ADEM İNCİKLİ yarbay içtima aldı sonra sınıflara
dağıldık LEVENT ÖZÜARAP ve Tümgeneral RECEP YÜKSEL geldi kendi birebir yoklama aldı yoklamada
olmayan 4 arkadaş yoklamada bulunmuyordu bunlar; Üstğ SİNAN ALTUNTAŞ, Üstğ. ERKAN DEMİR, Üstğ.
MUSTAFA AKYOL, Üstğ. İSMAİL UYAR 'ın olmadıklarını tespit ettik sonra LEVENT nerde bunlar diye söyledi
kıdemli HACI ŞALK komutanım yoldalar geliyorlar dedi sonra RECEP YÜKSEL GENERAL dedi ki Levent
bunlar gece 03.30 Fenerbahçe ordu evinde kamuflajlı bir şekilde ne yapıyorlardı dedi. Tamam gelince
görsünler beni dedi 1 saat sonra AKYOL, ALTINTAŞ VE UYAR üstğ. Akademiye gelmişler ben bunları
görmedim ERKAN DEMİR ise yakalandığını internetten gördüm pazar günü hiç birşey olmamış gibi yoklama
alındı tek ERKAN DEMİR yoktu yukarıda anlatmayı unuttum 2. Sınıfta olan SONER MOROĞLU yüzbaşı bu
olaylardan sonra sürekli olarak bizim kıdemlimiz olan HACI ŞALK yüzbaşı ile gizli bir şekilde köşeye çekip
konuştuğunu şöyle olmayacak böyle olacak gibi şeyler söylediğini duymuştum…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Necip DİRİK’in alınan ifadesinde;

757
“…Yürüyüş yaptığım esnada “ŞUBE” adlı watsap grubundan; “Eryamanda uçaklar uçuyor,
Anıtkabir üstünde uçaklar uçuyor.” Şeklinde mesajlar geldi. İlk başta bunun bir terör saldırısı olduğunu
düşündüm. Bu mesajları aldığımda saat:22.30 sıraları idi. Yürüyüşümü bitirip lojmanıma geri döndüm.
Lojmanda anne ve babamla kalmaktayım. Televizyonu açtık ve NTV’yi seyrettim. Gelişmeleri izledim. 5-10 dk
içerisinde telefonumu benim bir üsttüm olan öğrenci subay Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ aradı. “Devrem
Akademiye gidiyoruz. “Çağırma planı devrede” dedi. “Tamam” dedim. Çağırma planı olarak bahsettiği husus;
herhangi bir olay anında üstten alta doğru silsile sistemi ile haber iletimidir. Çağırma planı devrede ise önemli
bir şey olduğunu düşündüğüm için nedenini sormadım.Yoklama alınacağı düşündüm ve o niyetle başbakanın
darbe teşebbüsü açıklamasından yaklaşık 30 dk sonraa- Reno marka aracımla lojmanımdan çıktım. Hava Harp
Akademisine gittim. Vardığımda akademi önünde fazla kişi yoktu. Birkaç arkadaş vardı. Bunlar arasında
öğrenci Yüzbaşı Yusuf GÜLSER olduğunu hatırlıyorum. İlk başta 2 katlı olan binanın 2. Katında bulunan
sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve isimlerini
hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda
görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN,
TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir
öğrenci subay söyledi ancak ismini hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra dasınıf subayımız olan
Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım
şeyler konuştu ancak şok içinde olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle
ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde
bir süre daha sınıfta bekledikten sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik.
Burada Harekât İstihbarat Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir
liste vardı. Aşağısı kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan
ANILIRCAN, Albay Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü
PINAR, Yüzbaşı Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit
KESER vardı. Yine hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf
GÜLSER, Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı
ŞALK, Yüzbaşı Mustafa Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat
ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet
BÖREKÇİ ve ismini hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı.
Yine Binbaşı Cenk ERDOĞAN’ın elinde üzerinde “Personel Görevlendirmesi” ibareli bulunan
askeri mesaj formatı bulunduğunu gördüm. Ancak üzerinde bulunan üst ibarenin “GİZLİ” veya “ÇOK GİZLİ”
olduğunu okuyamadım. Albay Levent ÖZÜARAP bize “TSK Yönetime el koydu, sıkıyönetim kuralları geçerlidir.
Genel Kurmay Başkanı Sıkıyönetim ilan etti” şeklinde konuştu. Yine bize Cenk ERDOĞAN “Bizden daha farklı
düşünenler yoktur umarım. TRT’ye giden arkadaşlar için Harp Okulu öğrencileri de G3 silahlarla takviye
olacak. Evde Silahı olan arkadaşlar gidip alıp gelsinler.” şeklinde konuştu Bunun üzerine Yüzbaşı Abdi
PEHLİVAN, Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ buradan ayrılarak silahlarını almaya lojmanlarına gitti. Yine
burda bulunan birçok öğrenci silahlı idi. Benim silahım Ankara’daki görev yerinde olduğundan silah almadım.
O gece silahsızdım. Bina da Cenk ERDOĞAN ve Levent ÖZÜARAP kaldı. Diğerleri bina dışına çıktı. Biz 25-30
kişi kadar binada kaldık. Belli bir süre 1. Katta koridorda bekledim. Gece 03.00 civarında da 2. Sınıfların
dershanesine tek başıma çıktım ve uyudum. Sabaha kadar burada uyudum. Uyandığımda da Salih BAYRAK,
Soner MOROĞLU ve Hüseyin KARAKAŞ’ın benimle birlikte dershanede olduğunu gördüm. Saat:07.00
sıralarında aşağıya indik…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.94. Şüpheli Celal Alptekin Çevik

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
Şüpheli 01.08.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında; beyaz tablet
bilgisayar, laptop, Sarsılmaz kılınç marka T1102-07R01274 seri numaralı tabanca, 20 adet fişek, ve üst
aramasında elde edilen; Lg marka cep telefonu, Avea simkarta incelenmek üzere el konulmuş, sevk edildiği
758
Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 01/08/2016 ila 09/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 7 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Terör örgütüyle bağlantısına ilişkin tespit;

Şüphelinin babası olanDavut ÇEVİK isimli şahıs adına kayıtlı hatla münhasıran terör örgütü
mensuplarınca kullanılan kriptografik haberleşme sistemlerinden "Bylock Talk And Chat" programı kullanıcısı
olduğu tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- Harp Akademileri görevlilerince şüphelinin müdürlüğümüze teslim edilmesi ile ilgili tanzim
edilen tutanakta “Hava Pilot Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Celal Alptekin ÇEVİK, PilotÜsteğmen
Fatih ÜNAL (yukarıda ismi geçtiği) Pilot Üsteğmen Gürhan BEGİŞ, Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK,
Hava Üsteğmen Selim İNANÇ (Yukarıda ismi geçtiği) Pilot Üsteğmen Ayhan KAYA ile ilgili olarak; 14
Temmuz 2016 günü saat 22.40’da Whatsapp üzerinden sınıf kıdemlisi Yüzbaşı Hacı ŞALK (Gözaltında) bu
yedi subaya Albay Tamer ÖZARSLAN’ı görmeleri hususunda mesaj attığı (Albay Tamer ÖZARSLAN TSK
dan çıkarıldı Tutuklu) söz konusu subayların 15.07.2016 günü Saat:10.00 -11.00 dolaylarında Albay Tamer
ÖZARSLAN’ı gördükleri sınıflarına döndüklerinde “Kendilerine müştereklikle ilgili bir dokümanı Pazartesi
gününe kadar hazırlama görevi verdiğini ifade ettikleri” 01 Ağustos günü bu yedi subaydan Hava Pilot
Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Gürhan BEGİŞ, Pilot Üsteğmen Ayhan KAYA’nın kafa kafaya verip
birşeyler görüştükleri, Üsteğmen Hüseyin BALIK ve Yüzbaşı Cihan OKUR tarafından harp akademileri
komutanına ifade edildiği bu nedenle şüpheli olabilecekleri değerlendirilmiştir.” şeklinde ibareler bulunduğu
anlaşılmaktadır.

2- (OLAY 4)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA, Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan; Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak kullanılması, burada
Koordinasyon toplantıları düzenlenmesi, yine Darbe girişimi esnasında yapılan görevlendirmeler ile öğretim
üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderilmesi, görevlendirme listelerinin düzenlenmesi
hususlarına ilişkin; 16.07.2016 günü saat:00.37’de Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğü kapısında
bulunduğu, içeride darbe koordinatörü Alb. Levent ÖZÜARAP’ın yanısıra Asb. Hüseyin ALTUN’un da
bulunduğu, saat:00.38’de Ölçme ve Değerlendirme şube müdürlüğüne girdiği, bu esnada soruşturmanın tutuklu
şüphelileri olan Ütğm. Mustafa KILIÇ, Ütğm. Mehmet GENÇ ve başka 1 şahsın daha bulunduğu, içeride
tutuklu Şüpheli Gürcan ANILIRCAN ile görüştüğü tespit edilmiştir.

03 (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, yine aynı katta 15 Temmuz gecesi Hava Harp Akademisi Komutanlığı 2. Katında elinde veya
belinde tabancası bulunan askerlerin bir kısmının kamera açısına girmese de her birinin ellerinde silahları
taşımasından ve aynı yöne yönelmesinden binayı savunmak için mevzilendikleri ve gözetleme yapmış
olabilecekleri anlaşılmış, saat:01.49’da şüpheli Celal Alptekin ÇEVİK’in subayların kapatıldığı 2. Katta
görüntülendiği, üzerinde askeri üniforma bulunduğu tespit edilmiş, elinde tabanca olduğu değerlendirilmiştir.
tespit edilmiştir.
759
Şüpheli hakkında ifade:

Şüpheli AYHAN KAYA’nın alınan ifadesinde;


“…14.07.2016 günü öğrenci Whatsapp grubundan Sınıfın Kıdemlisi Yüzbaşı Hacı ŞALK Hava Pilot
Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Celal Alptekin ÇEVİK, Pilot Üsteğmen Fatih ÜNAL, Pilot Üsteğmen
Gürhan BEGİŞ, Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK, Hava Üsteğmen Selim İNANÇ ve benim 15.07.2016
günü Albay Tamer ÖZARSLAN’nı görmemi belirti, ancak neden olduğunu Whatsapp üzerinden yazmadı.
15.08.2016 günü Saat:08.30’da Harp Akademilerine gittim. 11 sıralarında Albay Tamer ÖZARSLAN odasına
gittim isimlerine belirtiğim arkadaşlar orada idi Bunlardan Üsteğmen Fatih ÜNAL Hava Pilot Üsteğmen
Burak BAYRAK yoktu.Harp akademileri Komutanı Tahir BEKİROĞLU’nun Müştereklik ( Kara, Hava ve Deniz
Kuvvetlerinin Birlikte Harekât İcra Etmesi) konusunda bir doküman hazırlanması yönünde emri olduğunu
söyledi ve bunu bize 18.017.2016 günü yani pazartesiye kadar hazır etmemizi emir etti. Bizlere “dokümanlar
zaten hazır siz bunları bir kitap haline dönüştüreceksiniz” dedi bizde emri aldıktan sonra odadan ayrıldık..”
şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.95. Şüpheli Ahmet Yücel

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Yüzbaşı
Durumu:
Şüpheli 01.08.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında; Avea simkart,
Samsung marka notebook, samsung marka fotoğraf makinası, bu makinaya takılı 4 gb Kingston tecromogy
ibareli hafıza kartı, Acer Aspire marka laptop, siyah renkli 2 cm’lik flash bellek, SİYOTEAM ibareli mavi-
beyaz renkli simkart veya hafıza kartı, LG marka cep tefonu, Sarsılmaz kılınç marka T1102-06R00764 seri
numaralı tanabca, fişek, üst aramasında; Samsung cep telefonu, 4,5 g ibareli simkart’a incelenmek üzere el
konulmuş, şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 01/08/2016 ila

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

01- Harp Akademileri Komutanlığının 01.08.2016 tarihli tutanağında; -15 Temmuz Darbe girişimi
kapsamında yapılan inceleme ve araştırmalar sonucunda tespit edilen hususların birinin de; Hava Pilot Yüzbaşı
Ahmet Yücel ve Hava İstihbarat Üsteğmen Yasin SOLMAZ ile ilgili olarak 15 temmuz gecesi Hava Pilot
yüzbaşı Ahmet YÜCEL’in beraberinde Hava İstihbarat Üsteğmen Yasin SOLMAZ olduğu halde enterne edilen
Üsteğmen Hüseyin BALIK ın bulunduğu odaya/dershaneye elinde silah pilot eğitim kıyafetli(Tulum) olarak
girdiği ve etrafı kolaçan ettiği bu nedenle olayın içinde olduğu tespit edilmiştir.

02- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, Şüpheli Ahmet YÜCEL’in görüntü kayıtlarında saat:00.12 sıralarında öğrencilerin hapsedildiği 2.
katta diğer şüpheli Yzb. Hüseyin KARAKAŞ ile birlikte anfilerin içine bakıp içeride tukulan subayları
gördükleri ve bölgeden uzaklaştıkları, Şüpheli Ahmet YÜCEL’in saat:00.23’de elinde tabanca ile 2 subayın
zorla tutulduğu anfilere doğru yürüdüğü hususları kamera kayıtlarından tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifade:


760
Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat 23:00 e kadar evdeydim. Balkonda oturduğum sırada yan taraftaki komşum olan Üstteğmen
Erkan DEMİR le konuştuğumuz esnada çağırma planının uygulandığını duydum. Akabinde evden çıkıp
komşumun evine gitmek için kapıyı açtığımda Üstteğmen Faruk BOLAT’ı gördüm ve bana çağırma planı
uygulanıyor dedi. Akabinde konuyu teyit etmek için kendi devrem olan Yüzbaşı Ahmet YÜCEL’i aradım ve
arabam olmadığı için beni de almasını söyledim. Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız
şekilde Hava Harp Akademisine gittik. Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu
dershaneye gittik. O esnada Öğrenci Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama
alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR (sonradan geldi), Yüzbaşı
Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU,
Üstteğmen Murat BİLGEN’i gördüm. daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel
KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının
odasının yanına gittiğimiz esnada bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey
olursa ben size haber verecem, dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla lojmanlara giderek
evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu gördüm…” şeklinde
beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.96. Şüpheli Yasin Solmaz

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
Şüpheli 01.08.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet ve üst aramasında elde
edilen; Sony X Peria cep telefonu, simkart, Frisby ibareli sabit disk,24.07.2016 tarihli “tutanaktır” ibareli
dokuman incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 01/08/2016 ila 09/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 7 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

Harp Akademileri Komutanlığının 01.08.2016 tarihli tutanağında; Darbe girişimi kapsamında


yapılan inceleme ve araştırmalar sonucunda tespit edilen hususların birinin de; Hava Pilot Yüzbaşı Ahmet
Yücel ve Hava İstihbarat Üsteğmen Yasin SOLMAZ ile ilgili olarak 15 Temmuz gecesi Hava Pilot yüzbaşı
Ahmet YÜCEL’in beraberinde Hava İstihbarat Üsteğmen Yasin SOLMAZ olduğu halde enterne edilen
Üsteğmen Hüseyin BALIK ın bulunduğu odaya/dershaneye elinde silah pilot eğitim kıyafetli(Tulum) olarak
girdiği ve etrafı kolaçan ettiği bu nedenle olayın içinde olabilecekleri değerlendirilmiştir.

“Çağrı Planı” hususuna ilişkin Whatsapp görüşmesi;

Yasin Solmaz Akademi:Nihat Şenoğul Misafirhanesi 1419 15.07.2016 günü saat:22.46


Yasin Solmaz Akademi:A/A yoklama soruluyor akademi dışında olanlar bilgi verilebilir mi
16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:06.43 şeklinde yazışmaları tespit edilmiştir.

Şüpheli hakkında ifade:

Şüpheli Mustafa AKYOL’un alınan ifadesinde;


“…21.30 civarında arkadaşlarımdan yemeğe çıkalım diyenler oldu yemek yediğimi beyan ettim.
Onlarda bana tatlı yersin diyerek davet ettiler. Saat:21.30 civarında evden Hava Pilot Üsteğmen Harun KAYA
761
ve Hava İstihbarat Üsteğmen Yasin SOLMAZ ile birlikte 2 nolu nizamiyeden yürüyerek çıktık. Yolda Hava Pilot
Üsteğmen Celal ÇELİK’ e rastladık ve onu da davet ettik. Yürüyerek 4. Leventte bulunan EN PİDE isimli
restorana gittik. Restoran’ tan sonra hemen yakında bulunan tatlıcıya geçtik. Tatlıları yedikten sonra
Saat:22.30 sıralarında Çağırma Planı devreye girdi. Acilen Akademiye dönmemiz gerektiği söylendi. Bunu bize
76. Dönem Whatsapp gurubundan 1. Sınıfların kıdemlisi Hava Maliye Yüzbaşı Hacı ŞALK mesaj olarak attı. Ve
eğitim kıyafeti ile acilen Hava Harp Akademisinde toplanmamız söylendi. Hızlı bir şekilde akademiye geldik,
üzerimi değiştirdim ve Saat:23.00 civarlarında Hava Harp Akademisine geldim…” şeklinde beyanda
bulunduğu anlaşılmıştır.

9.97. Şüpheli Burak Bayrak

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
Şüpheli 01.08.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen;
GPSmap60CSx ibareli cihaz, cihaza takılı 2 gb micro sd hafıza kartı, Sarsılmaz Kılınç marka T1102-07R01488
seri numaralı tabanca, şarjörü ve 118 fişek,üst aramasında elde edilen; samsung cep telefonu, 4,5g ibareli
simkarta incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 01/08/2016 ila 09/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 7 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- Harp Akademileri görevlilerince şüphelinin müdürlüğümüze teslim edilmesi ile ilgili tanzim
edilen tutanakta “Hava Pilot Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Celal Alptekin ÇEVİK, PilotÜsteğmen
Fatih ÜNAL (yukarıda ismi geçtiği) Pilot Üsteğmen Gürhan BEGİŞ, Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK,
Hava Üsteğmen Selim İNANÇ (Yukarıda ismi geçtiği) Pilot Üsteğmen Ayhan KAYA ile ilgili olarak; 14
Temmuz 2016 günü saat 22.40’da Whatsapp üzerinden sınıf kıdemlisi Yüzbaşı Hacı ŞALK (Gözaltında) bu
yedi subaya Albay Tamer ÖZARSLAN’ı görmeleri hususunda mesaj attığı (Albay Tamer ÖZARSLAN TSK
dan çıkarıldı Tutuklu) söz konusu subayların 15.07.2016 günü Saat:10.00 -11.00 dolaylarında Albay Tamer
ÖZARSLAN’ı gördükleri sınıflarına döndüklerinde “Kendilerine müştereklikle ilgili bir dokümanı Pazartesi
gününe kadar hazırlama görevi verdiğini ifade ettikleri” 01 Ağustos günü bu yedi subaydan Hava Pilot
Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Gürhan BEGİŞ, Pilot Üsteğmen Ayhan KAYA’nın kafa kafaya verip
birşeyler görüştükleri, Üsteğmen Hüseyin BALIK ve Yüzbaşı Cihan OKUR tarafından harp akademileri
komutanına ifade edildiği bu nedenle şüpheli olabilecekleri değerlendirilmiştir.” şeklinde ibareler bulunduğu
anlaşılmaktadır.

2- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen
08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp Akademisi);
15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında; Giriş kapılarının
içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da kamera
görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT
(Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış, Sonrasında
söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış, saat:01.33’de M.
Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek koşarak
merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında Kd. Bçvş. Yavuz Yücel (Tutuklu) ile birlikte Alb.
Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda öğrenci subayın tabancaları
ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu bilinmesine rağmen müteakip
maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir. Harp Akademileri Komutanlığı
Güvenlik Timi tarafından Hava Harp Akademisi binasının etrafı sarıldığında öğrenci subayların elinde tabanca
762
ile diğer askerler ile birlikte HHA Ana giriş kapısı girişine indiği, Sonrasında Alb. Levent ÖZÜARAP’ın
telefonla konuştuğu kamera görüntülerinde tespit edilmiş ve bina girişinde dört personel mevzi alarak beklemiş,
-Saat 01.43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı
açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58 arasında
diğer kameradan tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği tespit edilmiştir. Pencereden atlayan personel
Ütğm. Osman ALBAYRAK (Tutuklu), Ütğm. Ömer Faruk SAYGI (Tutuklu), Ütğm. Mehmet GENÇ (Tutuklu),
Yzb. Uğur ERDEMİR (Tutuklu), Yzb. Serkan KAYA (Tutuklu)ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL (Tutuklu)olduğu
tespit edilmiştir. Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL 2 numaralı
nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi
için bu tür bir hareketle binaya girdikleri değerlendirilmektedir. Bu esnada aşağı inen personel arasında;
01.46’da Elinde tabanca ile Yzb. Halil BAŞARAN’ın da bulunduğu, Saat 01.56 sularına kadar ortamın biraz
sakinleştiği ancak saat 01.56’da Dz. Kur. Bnb. Veysel YILMAZ (Tutuklu) ve arkasından birçok öğrenci subayın
indiği, bunların arasında; Saat:01.56’da askeri kamuflaj ve elinde tabanca ile Ütğm. Burak BAYRAK’ın da
bulunduğu görüntülerden tespit edilmiştir.

“Çağrı Planı” hususuna ilişkin Whatsapp görüşmesi:

Hacı Şalk Abi: Arkadaşlar herkes hangi blokta oturduğunu yazabilir mi? 15.07.2016 günü saat:22.45
Kadir İnci Akademi:11 A 1015.07.2016 günü saat:22.55
Enes Bolat Akademi: 18 A 15.07.2016 günü saat:22.56
Burak Bayrak Akademi:…………………..15.07.2016 günü saat:22.57 şeklinde yazışmaları tespit
edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Şüpheli Fatih ÜNAL’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…saat:22.30-23.00 sıraları arasında bana bir telefon geldi. Beni arayan Hava PİLOT Üsteğmen
İsmail UYAR’ dı. “Fatih, Çağırma Planı devrede, acil olarak Akademiye gelmen gerekiyor” dedi. Çağırma
planında herkes bir altında ki arar, en son aranan tekrar ilk sicilliyi arayarak durumdan haberdar olduğunu
söyler. Bu şekilde haberleşme sağlanır. Çağırma Planı belli zamanlarda uygulanan bir yöntemdir. Yolda
olduğum için bende sonraki arkadaşım olan Hava Piyade Üsteğmen Hacı Mustafa AKYOL’u aradım, ona aynı
çağrıyı ona tekrarladım. Ancak bu Çağırma Planı ile ilgili telefon gelmeden önce 76. Dönem bütün öğrenci
subayların bulunduğu whatsap gurubuna Hava Maliye Yüzbaşı Hacı ŞALK tarafından Çağırma Planı devrede
şeklinde bir mesaj atıldı. Eve geldim ve resmi öğrenci kıyafetlerimi giyerek kendi arabam ile Hava Harp
Akademisine geçtim. Oraya gittiğimde Kara Harp Akademisinin ışıkları kapalıydı, belli bir zaman sonra Hava
Harp Akademilerinin bina ışıkları da kapatıldı. Bina önünde kimse yoktu ancak bina içerisi çok karışıktı. Ben
birinci sınıf olduğum için alt katta 1. Sınıf dershanesin de bekledim. Benimle beraber 1. Sınıf ta bulunan
arkadaşlarım oradaydı. Bu arada sınıfa Hava Pilot Kurmay Albay Hamdi ACAR girerek elinde bir kağıt ile
birkaç kişinin ismini okudu ve onları alıp gitti. Sınıftan dışarı çıktılar ama nereye gittiklerini bilmiyorum. Ben
ismi okunan şahısların kimler olduğunu hatırlamıyorum. Fakat benim ismim hiç okunmadı. Ben tahmini olarak
Saat:01.30 kadar sınıfta bekledim, bu esnada televizyonda Ankara da helikopter ile bir saldırı girişimi olduğu,
daha sonra meclis binasında patlama olduğunu gördüm. Bu arada yanlış hatırlamıyorsam gece saat:02.00
sıralarında ve sabah:04.00-04.30 sıralarında alçak irtifadan jetlerin geçişini duydum. F-16 pilotu olduğum
için uçakların geçişi esnasında yaşanan sonik patlamalara şahit oldum. Normal şartlarda mühimmat atacak F-
16 lar bu kadar alçak uçmaz, ancak korkutma amacıyla bu uçuşun yapıldığını tahmin ettim. Bu esnada birkaç
arkadaşı eşleri aradı, çok korktuklarını beyan ettikleri için bazı arkadaşlar evlerine eşlerinin yanına gitti.
Bunlardan Hava Pilot Üsteğmen Enes BOLAT ve onunla beraber Hava Pilot Üsteğmen Harun KAYA’ da
muhtemelen eşinin yanına gitti. Ama izinlimi yoksa izinsiz mi gittiklerini bilmiyorum. Saat:02.00 sıralarında
Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP bina dışında silahlı kimliği belirsiz birilerinin olduğunu dışarı
giriş-çıkış yapılmamasını, dışarıda olanlarında içeri gelmemesini söyledi. Bunu arkadaşlarınıza söyleyin dedi.
Bizde bu şahısların kimler olduğunu sorduğumuzda ağaç diplerinde gizlendiklerini söyledi. O gece orada
Öğretim Görevlisi Hava Pilot Kurmay Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Hava Pilot Kurmay Binbaşı Mustafa
763
BAYRAM, Öğrenci Subay Hava Pilot Üsteğmen Cihangir ÇENTELİ, Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK,
yanımda gördüğüm kişilerdir. Bir ara gerginlikler oldu, saklanmamız istendi. Kesinlikle camlara yaklaşmayın
dendi. Daha sonra sabaha karşı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP kendisinin Hava Harp Akademisi
Kurmay Başkanı ile görüştüğünü, dışardaki kişilerin güvenlik taburuna bağlı askerler olduğunu, ne bizim
dışarı çıkacağımızı ne de onların içeri gireceğini bu şekilde beklemeye devam edeceğimizi söyledi. Bunun
üzerine bizler rahatladık. …” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Selim İNAÇ’ın 08.08.2016 günü kollukça alınan ifadesinde;

“…Saat:00.30 gibi Hava Harp Akademisine geldim. Bina önüne geldiğimde dikkatimi çekecek bir
kalabalık yoktu ancak bina içerisinde bir hareketlilik vardı kimileri oturuyor kimisi ayakta sağa sola gidiyordu.
Ben Hava Akademisinin içine girdiğimde daha önce haberlere bakamadığım için ne olduğunu anlamak
maksadıyla Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK’ ı üst katta bulunan bir alana çekerek neler olup bittiğini
sordum, o da bana “Sıkıyönetim ilan edildiğini” söyledi, bunun üzerine telefonuma baktığımda yine aynı
whatsap gurubu olduğunu hatırladığım gruptan Hava Maliye Yüzbaşı Hacı ŞALK’ ın Genelkurmaydan gelen
sıkıyönetim emrini paylaştığını gördüm. Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK ile görüştükten sonra aynı katta
bulunan 2 amfi sınıfına doğru hareket ettiğimde buraların ışığının yandığını ve içerilerinde ayrı ayrı amfilerde
Hava İstihbarat Yüzbaşı Cihan OKUR ve Hava Mühimmat Tahrip Üsteğmen Hüseyin BALIK’ ın tek başlarına
otururken gördüm. Ben Cihan abiye ne olduğunu sorduğumda eliyle bana git işareti yaptı. Daha sonra Hüseyin
BALIK‘ a aynı şekilde ne olduğunu sordum, o da bana parmaklarıyla sus işareti yaptı. İkisi de benim oradan
uzaklaşmamı istediler. Benim orada bulunduğum esnada amfi içerisinde kimin olup olmadığını görmedim,
hatta kapıların önünde kimse yoktu. Bu olaydan sonra ertesi gönü kadar Cihan OKUR ve Hüseyin BALIK’ ı
görmedim. Ben tekrar alt kata inerek Burak BAYRAK Üsteğmeni buldum ve kendisine Cihan OKUR ve Hüseyin
BALIK’ ın neden amfilerde bulunduklarını sordum. O da bana bir şey bilmediğini söyledi. Bunun üzerine ben
birine daha aynı soruyu sordum ama kim olduğunu hatırlamıyorum, o da bana “Öğretim Başkanı olan Hava
Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP’ın orada tuttuğunu” ama neden tutulduklarını bilmediğini söyledi…”
şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Ayhan KAYA’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…14.07.2016 günü öğrenci Whatsapp grubundan Sınıfın Kıdemlisi Yüzbaşı Hacı ŞALK Hava Pilot
Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Celal Alptekin ÇEVİK, Pilot Üsteğmen Fatih ÜNAL, Pilot Üsteğmen
Gürhan BEGİŞ, Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK, Hava Üsteğmen Selim İNANÇ ve benim 15.07.2016
günü Albay Tamer ÖZARSLAN’nı görmemi belirti, ancak neden olduğunu Whatsapp üzerinden yazmadı.
15.08.2016 günü Saat:08.30’da Harp Akademilerine gittim. 11 sıralarında Albay Tamer ÖZARSLAN odasına
gittim isimlerine belirtiğim arkadaşlar orada idi Bunlardan Üsteğmen Fatih ÜNAL Hava Pilot Üsteğmen
Burak BAYRAK yoktu.Harp akademileri Komutanı Tahir BEKİROĞLU’nun Müştereklik ( Kara, Hava ve Deniz
Kuvvetlerinin Birlikte Harekât İcra Etmesi) konusunda bir doküman hazırlanması yönünde emri olduğunu
söyledi ve bunu bize 18.017.2016 günü yani pazartesiye kadar hazır etmemizi emir etti. Bizlere “dokümanlar
zaten hazır siz bunları bir kitap haline dönüştüreceksiniz” dedi bizde emri aldıktan sonra odadan ayrıldık…”
şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.98. Şüpheli Fatih Ünal

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
Şüpheli 01.08.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen;
Toshiba markamicro 16 Gb hafıza kartı, Sandisk 4 gb hafıza kartı, Serial No:C01MQF0HQDTY3 ibareli gri
renkli laptop, Sarsılmaz kılınc marka T1102-07R01876 seri numaralı tabanca, 2 şarjör ve 227 adet 8mm
fişek,üst aramasında elde edilen; Iphone 5s marka cep telefonu ile Vodafone marka simkartına incelenmek
764
üzere el konulmuş, şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 01/08/2016 ila 09/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 7 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısına ilişkin ifade:

Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/46625 sayılı soruşturma dosyası kapsamında FETÖ/PDY


Silahlı terör örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında ifadesi alınan gizli tanık “SEL” in 21.07.2016
tarihli ifadesi ve 19.10.2016 tarihli alınan ek beyanında;
“…Yine Suriye sınırında Suriye uyruklu bir savaş uçağı yanlış hatırlamıyorsam 2014 yılı mart
ayında TSK tarafından düşürülmüştü. Bundan birkaç ay sonra da bir helikopter düşürülmüştü. Uçağı düşürün
pilotlardan birinin ismi Hava Pilot Üsteğmen Fatih ÜNAL ve Hava Pilot Üsteğmen Mehmet PAÇACI idi.
Hangisi uçağı hangisi helikopteri düşürdü bilmiyorum. Sonradan ikisi de kurmaylığı kazandı. İstanbulda
konuştuğum cemaat abisi bunların da cemaatten olduğunu bana söylemişti…” şeklinde beyanlarda
bulunmuştur.

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- Harp Akademileri Görevlilerince şüphelinin Müdürlüğümüze teslim edilmesi ile ilgili tanzim
edilen tutanak içeriğinde; “15 Temmuz gecesi Hava Harp Akademisinde Öğrenci Subayların Toplanması
esnasında (Yüzbaşı Cihan OKUR ve Üsteğmen Hüseyin BALIK bu esnada enterne edilmiş) iki subay enterne
edilmiş diğer öğrenci subaylar öğretim başkanı ve diğer öğretim elemanlarınca yönlendirilerek binada toplu
olarak bulunulurken hareket tarzları konusunda Whatsapp ile yapılan haberleşmelerden bu yönlendirmelerde
aktif rol aldıkları değerlendirilmiştir.Hava Pilot Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Celal Alptekin
ÇEVİK, Pilotüsteğmen FATİH ÜNAL Pilot Üsteğmen Gürhan BEGİŞ, Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK,
Hava Üsteğmen Selim İNAÇ, Pilot Üsteğmen Ayhan KAYA ile ilgili olarak; 14 Temmuz 2016 günü saat
22.40’da Whatsapp üzerinden sınıf kıdemlisi Yüzbaşı Hacı ŞALK bu yedi subaya Albay Tamer ÖZARSLAN’ı
görmeleri hususunda mesaj attığı, söz konusu subayların 15.07.2016 günü Saat:10.00 -11.00 dolaylarında Albay
Tamer ÖZARSLAN’ı gördükleri sınıflarına döndüklerinde “Kendilerine müştereklikle ilgili bir dokümanı
Pazartesi gününe kadar hazırlama görevi verdiğini ifade ettikleri” 01 Ağustos günü bu yedi subaydan Hava
Pilot Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Gürhan BEGİŞ, Pilot Üsteğmen Ayhan KAYA’nın kafa kafaya
verip bir şeyler görüştükleri, Üsteğmen Hüseyin BALIK ve Yüzbaşı Cihan OKUR tarafından harp akademileri
komutanına ifade edildiği hususları bildirilmiştir.

2- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, yine aynı katta 15 Temmuz gecesi Hava Harp Akademisi Komutanlığı 2. Katında elinde veya
belinde tabancası bulunan askerlerin bir kısmının kamera açısına girmese de her birinin ellerinde silahları
taşımasından ve aynı yöne yönelmesinden binayı savunmak için mevzilendikleri ve gözetleme yapmış
olabilecekleri anlaşılmış, saat:01.52’de şüpheli Fatih ÜNALın subayların kapatıldığı 2. Katta görüntülendiği,
üzerinde askeri üniforma bulunduğu tespit edilmiş, elinde tabanca olduğu halde bir kalt kata (giriş katı) giden
merdivenlere doğru koştuğu görüntü kayıtlarından tespit edilmiştir.

03- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim
edilen 08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp
Akademisi); 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında;
Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da
765
kamera görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan
AKBULUT (Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış,
Sonrasında söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış,
saat:01.33’de M. Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek
koşarak merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında saat:01.36’da Kd. Bçvş. Yavuz Yücel
(Tutuklu) ile birlikte Alb. Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda
öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu
bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir.
Bu esnada şüpheli Fatih ÜNAL’ın saat:01.37’de elinde tabancası bulunan şüpheli üsteğmen selim İNAÇ ile
birlikte merdivenlerden indiği, kapıya doğru ilerlerledikleri görüntü kayıtlarından tespit edilmiştir. Sonrasında
Alb. Levent ÖZÜARAP’ın telefonla konuştuğu kamera görüntülerinde tespit edilmiş ve bina girişinde dört
personel mevzi alarak beklemiş, -Saat 01.43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide
bekleyen personelin kapıyı açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun saat
01:55 ile 01:58 arasında diğer kameradan tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği tespit edilmiştir.
Pencereden atlayan personel Ütğm. Osman ALBAYRAK (Tutuklu), Ütğm. Ömer Faruk SAYGI (Tutuklu),
Ütğm. Mehmet GENÇ (Tutuklu), Yzb. Uğur ERDEMİR (Tutuklu), Yzb. Serkan KAYA (Tutuklu)ve Yzb.
Oğuzhan YÜKSEL (Tutuklu)olduğu tespit edilmiştir. Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA ve Yzb.
Oğuzhan YÜKSEL 2 numaralı nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına geldikleri
ve kimlikleri tespit edilmemesi için bu tür bir hareketle binaya girdikleri değerlendirilmektedir. Bu esnada aşağı
inen personel arasında; 01.46’da Elinde tabanca ile Yzb. Halil BAŞARAN’ın da bulunduğu, Saat 01.56 sularına
kadar ortamın biraz sakinleştiği ancak saat 01.56’da Dz. Kur. Bnb. Veysel YILMAZ (Tutuklu) ve arkasından
birçok öğrenci subayın indiği, bunların arasında; Saat:01.56’da askeri kamuflaj ve belinde tabanca ile Ütğm.
Fatih ÜNAL’ın da bulunduğu, Kapı önünde toplanma sonrasında muhtemelen Dz. Kur Bnb. Veysel
YILMAZ’ın gruba konuşma yaptığı ve sonrasında gruptan birçok kişinin telefonla bir yerleri aradığı,
Müteakiben kapıya dışarıdan bir grup gelmiş ve kapı açılarak grup içeri alınmıştır. Grubun CAM-2’den Ütğm.
Veysel KELEŞOĞLU, Ütğm. Ali CAN ve CAM-3’den Ütğm. Abdullah GÖKTAŞ olmak üzere üç kişi olarak
tespit edilmiştir, Bundan sonra personel kapı önünde mevzi almaya devam etmiştir. Mevzi alan personel
ellerinde tabancaları ile Ütğm İbrahim ALACA, Bnb. Hüsamettin HARMANCI ve Ütğm. Ali CAN olarak
tespit edilmiştir. Sonrasında kapıya dışarıdan bir grup daha gelmiş ve kapı açılarak grup içeri alınmıştır. Grupta
Bnb. Cenk ERDOĞAN, Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT, Yzb. Duran YILMAZ ve Yzb. Ali
Emre DESTEGÜL olmak üzere beş kişi olarak tespit edilmiştir. Saat 02.45 itibari ile (CAM-2 01:45) kapı
önündeki birikmeler sona ermiş olup iki adet nöbetçi bırakıldığı tespit edilmiştir. Bu esnada nöbeti Ütğm. Selim
İNAÇ ve Ütğm. Fatih AKAR’ın tuttuğu ve sonrasında nöbete Ütğm. Cihangir ÇENTELİ ve Ütğm. Fatih
ÜNAL’ın devam ettiği tespit edilmiştir. Müteakiben nöbete Yzb. Serkan KAYA ile Yzb. Uğur ERDEMİR ve
Ütğm. Osman ALBAYRAK ile Ütğm. Samet KUZU’nun devam ettiği tespit edilmiştir.

04- “76. BELLETEN” adlı Whatsapp grubunda Darbe girişiminde yazışma tespiti: Harp Akademileri
komutanlığının 01.08.2016 tarihli şüphelilerin müdürlüğümüze teslimi anında tuttuğu tutanak ekinde sundukları
şüpheli Fatih ÜNAL’ın da yer aldığı “76. BELLETEN” adlı whatsapp grubuna ait yazışma çıktısı
incelendiğinde; 16 Temmuz 2016 günü saat:01.41-01.48 arasında yapılan yazışmalarda;

Fatih Ünal Akademi : Arkadaşlar akademi çevresi emniyetli değil Kimse giriş çıkış yapmasın
camlardan uzak durun
Selim İnac Akademi :Gel diyen olursa yanına gitmeyin dışarıda
Bezirganoğlu Akademi:Akademi çevresinde bazı askerler bizim ekibi gözaltına almaya çalışıyormuş
yem olmamak için akademiye giriş çıkış yapmayın emniyeti alınana kadar
Cengizhan Akademi: 8 kişi geliyor ön kapı şeklinde görüşme kaydı olduğu anlaşılmaktadır.

Fatih Ünal’ın Darbe girişimi anındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin yazışmaları tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Şüpheli Gürcan ANILIRCAN’ın 29.07.2016 günü kollukça alınan ifadesinde;


766
“…Levent ÖZÜARAP bize TSK nın yönetime el koyduğuna dair kendisine mesaj geldiğini söylemesi
üzerine. Ben ve diğer öğretim elemanlarına acil bir durum olması halinde öğrenci subaylardan bir kaçını hazır
edecek şekilde hazırlık yapmamıza söyledi. Bu konuşmadan yaklaşık 10-15 dk kadar sonra 1. Sınıf öğrenci
subaylarının dersliğine giderek kendileri daha önceden tanıdığım öğrenci subaylardan Hava Pilot Üst. Ayhan
KAYA, Hava Pilot Üst. Fatih ÜNAL, Hava Pilot Üst. Harun KAYA, Hava Pilot Üst. Enes BOLAT ı yanıma
çağırdım. Öğretim başkanının emri gereği uçuş tulumlarını çıkartmalarını, dahili üniformalarını giymelerini ve
beylik tabancalarını yanlarına almalarını hazırda bulunmalarını acil bir durum söz konusun olursa kendilerine
haber vereceğimi söyledim. Daha sonra herhangi bir acil durum olmadığı için ismini saydığım subaylarda
benim gibi akademi içerisinde beklediler saat 07:00 sıralarında onlarda ayrılarak ikametlerini gittiler.Ben
herhangi bir şekilde FETÖ/PDY terör örgütü ile birlikte hareket etmedim öğrenci toplama sebebim yalnızca
Levent ÖZÜARAP’ın emri doğrultusunda olmuştur. Ben okumuş olduğunu ifade metninin benimle ilgili olan
kısmı dışındaki kısımları hakkında herhangi bir bilgiye sahip değilim bu konuşmalar yapılırken ben yoktum.”
şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Ayhan KAYA’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…14.07.2016 günü öğrenci Whatsapp grubundan Sınıfın Kıdemlisi Yüzbaşı Hacı ŞALK Hava Pilot
Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Celal Alptekin ÇEVİK, Pilot Üsteğmen Fatih ÜNAL, Pilot Üsteğmen
Gürhan BEGİŞ, Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK, Hava Üsteğmen Selim İNANÇ ve benim 15.07.2016
günü Albay Tamer ÖZARSLAN’nı görmemi belirti, ancak neden olduğunu Whatsapp üzerinden yazmadı.
15.08.2016 günü Saat:08.30’da Harp Akademilerine gittim. 11 sıralarında Albay Tamer ÖZARSLAN odasına
gittim isimlerine belirtiğim arkadaşlar orada idi Bunlardan Üsteğmen Fatih ÜNAL Hava Pilot Üsteğmen
Burak BAYRAK yoktu.Harp akademileri Komutanı Tahir BEKİROĞLU’nun Müştereklik ( Kara, Hava ve Deniz
Kuvvetlerinin Birlikte Harekât İcra Etmesi) konusunda bir doküman hazırlanması yönünde emri olduğunu
söyledi ve bunu bize 18.017.2016 günü yani pazartesiye kadar hazır etmemizi emir etti. Bizlere “dokümanlar
zaten hazır siz bunları bir kitap haline dönüştüreceksiniz” dedi bizde emri aldıktan sonra odadan ayrıldık…”
şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Celal Alptekin ÇEVİK’in kollukça alınan ifadesinde;

“...Saat:23.00-23.15 sıralarında Akademi binasına girdim. Akademiye açık olan Ana giriş
kapısından girdim. İçeri girdiğimde giriş katı kalabalıktı. İçeride 1. Sınıf öğrencileri, 2. Sınıf öğrencileri ve
Komutanlar vardı.Öğretim Elemanlarından gördüklerim; Albay Levent ÖZÜARAP, Hava İkmal Binbaşı Ahmet
KAYA, Albay Murat DİVRİL hatırladığım isimlerdi. 2. Sınıf öğrencilerden hatırladıklarım; Yzb. Abdi
PEHLİVAN, Yzb. Necip DİRİK hatırladıklarım arasındadır. 1. Sınıf öğrencilerinden de; Musa GÜLMEZ, Selim
İNAÇ, Fatih ÜNAL hatırladığım isimlerdir. ..” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Cihangir ÇENTELİ’nin kollukça alınan ifadesinde;

“…15 Temmuz günü saat 22.30 sıralında resmi kıyafetli olarak akademiye yoklama amaçlı
gelmememiz söylendi. Bende 23.00 sıralarında akademide hazır bulundum. Akademiye geldikten sonra herkes
sınıflara geçsin yoklama alınacak şeklinde emir verildi. Sınıfa girdiğimiz de yoklama alınması beklenmeden
Albay Murat DİVRİL sınıfa girerek Genelkurmaydan emir geldi, gerekli işlem yapılacak, sizden birilerini
çağıracağız reaksiyon gösterin dedi. Albayın içeriye girmesi ve konuşması iki dakika bile sürmedi. Bu esnada
sınıfta Öğretim başkanı Albay Levent ÖZÜARAP da bulunmaktaydı. Fakat herhangi bir şey söylemeden
sınıftan ayrıldı. Bu esnada ortalık çok karışıktı, bize kimse tam anlamıyla bilgi vermiyordu, biz ise sınıfta
beklemeye devam ettik. Bu esnada sınıfta beklediğimiz bir esnada evde silahı olanlar silahlarını alıp gelsinler
dedi. Ama kimin söylediğini bilmiyorum. Bu esnada sınıfta beklerken başbakanın küçük bir kalkışma var diye
açıklama yaptığını internet üzerinden görmüştüm. Eve gittim silahımı aradım fakat bulamadım, açıkçası
başbakanın açıklamasından sonra çokta bulmak istemedim. Ve silahı bulamadan tekrar akademiye döndüm.
Akademiye girdikten sonra tekrardan sınıfta beklemeye başladık. Bu esnada kara harp akademisi öğrencilerini
araçlara binerken gördük ve bizde bunun üzerine biz neden eve gitmiyoruz diye söylenmeye başladık. Sonuçta
767
biz pilotuz elimize silah almışlığımız yok. Bu esnada ışıkları kapatın camları ve kapıları kapatacağız kendi
emniyetinizi alacak şekilde bir yerlerde bekleyin diye söylediler fakat kim tarafından söylendi hatırlamıyorum.
Fakat binanın emniyeti alınmadı herkes silahını alsın binanın emniyetini alacağız diye söylendi. Fakat ben
silahımın olmadığını söyledim. İsmini hatırlamadığım bir kişi bana masanın üzerinde bulunan çanta
içerisinden tabanca alabileceğimi söyledi. Bende masada bulunan çanta içerisinden bir adet tabanca aldım. Ve
akademi içerisinde pencere kenarlarında bekleme yaptım. Binanın tüm ışıkları, pencereleri ve kapıları
kapalıydı. Ben, Fatih AKAR, Fatih ÜNAL ve isimlerini hatırlayamadığım daha birçok kişi bina emniyeti için
benimle birlikte bina nöbeti tuttular…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.99. Şüpheli Selim İnaç

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
Şüpheli 01.08.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet ve üst aramasında elde
edilen; WD marka harddisk, Acer marka Laptop, Sandisk 32Gb hafıza kartı, Fujifilm hafıza kartı, Sarsılmaz
Kılınç marka T1102-07R01237 seri numaralı tabanca, 1 şarjör ve 15 fişek, blackbery cep telefonu, avea
simkarta incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 01/08/2016 ila 09/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 7 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- Harp Akademileri Görevlilerince şüphelinin Müdürlüğümüze teslim edilmesi ile ilgili tanzim
edilen tutanak içeriğinde; “15 Temmuz gecesi Hava Harp Akademisinde Öğrenci Subayların Toplanması
esnasında (Yüzbaşı Cihan OKUR ve Üsteğmen Hüseyin BALIK bu esnada enterne edilmiş) iki subay enterne
edilmiş diğer öğrenci subaylar öğretim başkanı ve diğer öğretim elemanlarınca yönlendirilerek binada toplu
olarak bulunulurken hareket tarzları konusunda Whatsapp ile yapılan haberleşmelerden bu yönlendirmelerde
aktif rol aldıkları değerlendirilmiştir.Hava Pilot Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Celal Alptekin
ÇEVİK, Pilotüsteğmen FATİH ÜNAL Pilot Üsteğmen Gürhan BEGİŞ, Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK,
Hava Üsteğmen Selim İNAÇ, Pilot Üsteğmen Ayhan KAYA ile ilgili olarak; 14 Temmuz 2016 günü saat
22.40’da Whatsapp üzerinden sınıf kıdemlisi Yüzbaşı Hacı ŞALK bu yedi subaya Albay Tamer ÖZARSLAN’ı
görmeleri hususunda mesaj attığı, söz konusu subayların 15.07.2016 günü Saat:10.00 -11.00 dolaylarında Albay
Tamer ÖZARSLAN’ı gördükleri sınıflarına döndüklerinde “Kendilerine müştereklikle ilgili bir dokümanı
Pazartesi gününe kadar hazırlama görevi verdiğini ifade ettikleri” 01 Ağustos günü bu yedi subaydan Hava
Pilot Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Gürhan BEGİŞ, Pilot Üsteğmen Ayhan KAYA’nın kafa kafaya
verip bir şeyler görüştükleri, Üsteğmen Hüseyin BALIK ve Yüzbaşı Cihan OKUR tarafından harp akademileri
komutanına ifade edildiği hususları bildirilmiştir.

02- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim
edilen 08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp
Akademisi); 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında;
Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da
kamera görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan
AKBULUT (Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış,
Sonrasında söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış,
saat:01.33’de M. Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek
koşarak merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında saat:01.36’da Kd. Bçvş. Yavuz Yücel
(Tutuklu) ile birlikte Alb. Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda
öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu
768
bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir.
Bu esnada saat:01.37’de elinde tabancası ile şüpheli Selim İNAÇ’ın şüpheli Fatih ÜNAL ile birlikte
merdivenlerden indiği, kapıya doğru ilerlerledikleri görüntü kayıtlarından tespit edilmiştir. Sonrasında Alb.
Levent ÖZÜARAP’ın telefonla konuştuğu kamera görüntülerinde tespit edilmiş ve bina girişinde dört personel
mevzi alarak beklemiş, -Saat 01.43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen
personelin kapıyı açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun pencereden
içeri girdiği tespit edilmiştir. Pencereden atlayan personel Ütğm. Osman ALBAYRAK (Tutuklu), Ütğm. Ömer
Faruk SAYGI (Tutuklu), Ütğm. Mehmet GENÇ (Tutuklu), Yzb. Uğur ERDEMİR (Tutuklu), Yzb. Serkan
KAYA (Tutuklu)ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL (Tutuklu)olduğu tespit edilmiştir. Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb.
Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL 2 numaralı nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp
Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi için bu tür bir hareketle binaya girdikleri
değerlendirilmektedir. Bu esnada aşağı inen personel arasında; 01.46’da Elinde tabanca ile Şüpheli Selim
İNAÇ’ın görüntülendiği, Saat 01.56 sularına kadar ortamın biraz sakinleştiği ancak saat 01.56’da Dz. Kur. Bnb.
Veysel YILMAZ (Tutuklu) ve arkasından birçok öğrenci subayın indiği, bunların arasında; Saat:01.56’da askeri
kamuflaj ve belinde tabanca ile Ütğm. Fatih ÜNAL’ın da bulunduğu, Kapı önünde toplanma sonrasında
muhtemelen Dz. Kur Bnb. Veysel YILMAZ’ın gruba konuşma yaptığı ve sonrasında gruptan birçok kişinin
telefonla bir yerleri aradığı, Müteakiben kapıya dışarıdan bir grup gelmiş ve kapı açılarak grup içeri alınmıştır.
Grubun CAM-2’den Ütğm. Veysel KELEŞOĞLU, Ütğm. Ali CAN ve CAM-3’den Ütğm. Abdullah GÖKTAŞ
olmak üzere üç kişi olarak tespit edilmiştir, Bundan sonra personel kapı önünde mevzi almaya devam etmiştir.
Mevzi alan personel ellerinde tabancaları ile Ütğm İbrahim ALACA, Bnb. Hüsamettin HARMANCI ve Ütğm.
Ali CAN olarak tespit edilmiştir. Sonrasında kapıya dışarıdan bir grup daha gelmiş ve kapı açılarak grup içeri
alınmıştır. Grupta Bnb. Cenk ERDOĞAN, Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT, Yzb. Duran
YILMAZ ve Yzb. Ali Emre DESTEGÜL olmak üzere beş kişi olarak tespit edilmiştir. Saat 02.45 itibari ile
(CAM-2 01:45) kapı önündeki birikmeler sona ermiş olup iki adet nöbetçi bırakıldığı tespit edilmiştir. Bu
esnada nöbeti Ütğm. Selim İNAÇ ve Ütğm. Fatih AKAR’ın tuttuğu ve sonrasında nöbete Ütğm. Cihangir
ÇENTELİ ve Ütğm. Fatih ÜNAL’ın devam ettiği tespit edilmiştir. Müteakiben nöbete Yzb. Serkan KAYA ile
Yzb. Uğur ERDEMİR ve Ütğm. Osman ALBAYRAK ile Ütğm. Samet KUZU’nun devam ettiği tespit
edilmiştir.

03- “76. BELLETEN” adlı Whatsapp grubunda Darbe girişiminde yazışma tespiti: Harp Akademileri
komutanlığının 01.08.2016 tarihli şüphelilerin müdürlüğümüze teslimi anında tuttuğu tutanak ekinde sundukları
şüpheli Selim İNAÇ’ın da yer aldığı “76. BELLETEN” adlı whatsapp grubuna ait yazışma çıktısı
incelendiğinde; 16 Temmuz 2016 günü saat:01.41-01.48 arasında yapılan yazışmalarda;

Fatih Ünal Akademi : Arkadaşlar akademi çevresi emniyetli değil Kimse giriş çıkış yapmasın
camlardan uzak durun
Selim İnac Akademi :Gel diyen olursa yanına gitmeyin dışarıda
Bezirganoğlu Akademi:Akademi çevresinde bazı askerler bizim ekibi gözaltına almaya çalışıyormuş
yem olmamak için akademiye giriş çıkış yapmayın emniyeti alınana kadar
Cengizhan Akademi: 8 kişi geliyor ön kapı şeklinde görüşme kaydı olduğu anlaşılmaktadır.
Selim İNAÇ’ın Darbe girişimi anındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin yazışmaları tespit edilmiştir.

04-“Çağrı Planı” na ilişkin Whatsapp görüşmesi;

Selim Inac Akademi:5A 15.07.2016 günü saat:22.45


Selim İnac Akademi: Org. Aaksalur caddesi üzerinde belediye is makinası ile yolu kapatmış
durumda 16.07.2016 günü olduğu değerlendirilen saat:10.18
Selim Inac Akademi ayrıldı., şeklinde görüşmeleri tespit edilmiştir.

Şüpheli Selim İNAÇ’ın terör örgütü bağlantısına ilişkin hakkında ifade:

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/136283 sayılı soruşturması kapsamında ifadesi alınan


şüpheli Ebubekir KUŞ isimli şahsın sorgusunda;
769
“…Ben ilkokul ve ortaokul döneminde bu örgütle herhangi bir irtibatım veya kimseyle tanışıklığım
olmamıştı. Ancak Ankara Atatürk Anadolu lisesinde hazırlık okurken hazırlık atama sınavı için dershaneye
gitmem gerekiyordu. Bu nedenle araştırdım ve Ankara da faaliyet gösteren Maltepe dershanesine gittim. Şöyle
ki beni bu dershaneye o dönem itibariyle dershaneden çağırdılar ancak kimin çağırdığını şu an için
hatırlamıyorum ve bu dershane onlara ait olduğu için bu örgütle iç içe olmaya başladım benden herhangi bir
ücret almadılar. 15-20 gün devam etti. Şuan ki düşüncem ücretsiz olmasının nedeni kendilerince zeki gördükleri
kişileri kazanmaktı. Bu örgütle bu şeklide tanıştım. Beşevler ve Bahçelievler deki yerini gösterebileceğim
cemaate ait evlere gittim. Önce ders çalışmak amacıyla gittik, daha sonra sohbet ve toplantı havasına
dönüşerek bu şekilde gidip gelmelerim sürdü. Sohbetten kastım önceleri kuran okunurken, bir süre sonra kuran
ve risale okunmaya, son olarakta fetullah Gülen’in kitapları okunur ve sohbetleri dinletilirdi. İlk başlarda
şimdi anlıyorum ki tepki çekmemek için sadece kuran okunurdu. Bağlılık artıkça kuran ile birlikte risale
okunurdu. En son aşamada da fetullah Gülen’ in kitapları okunur sohbetleri dinlenirdi. Ev sohbetlerinde bir
takım kişilerle tanıştım. Benim gibi ders çalışan ve sohbetlere gelen hatırladığım kişiler olarak Sinan Uzer
kendisi eskiden milletvekili olup şuanda ak parti Gaziantep il başkanı olan Ahmet Uzer’in oğlu olduğunu
biliyorum. Sinan Uzer’ in daha sonra Yeditepe hukuk fakültesinde okuduğunu biliyorum. Ayrıca sohbetlerde
tanıştığım yine SELİM İNAÇ adlı şahsın şu anda Hava kuvvetlerinde teğmen olarak görev yaptığını biliyorum.
Yine Muharrem Özdel adlı şahsında 2009 komiser kadrosunda Diyarbakır da görev yaptığını biliyorum. Bu
kişilerle o dönemde tanıştığım ve bunlarda aynı şekilde ev sohbetlerine, toplantılara gidip geliyorlardı. Benim
bu sohbetlere katılmama aracılık eden ise Mehmet Güzel adılı Niğdeli kendisi Gazi Üniversitesinde hangi
bölümde okuduğunu bilmediğim ve şu anda ne görev yaptığını bilmediğim bir şahıstı. Toplantıya davetleri
Mehmet Güzel yapardı. Genelde toplantı sırasında bir sonraki toplantı söylenirdi. Mehmet güzel toplantılarda
muhafazakâr Anadolu çocuklarını sohbetlere getirin onlara da rehberlik yaparım derdi. Ancak yukarıda
saydığım kişiler dışında ben toplantıya gelenleri hatırlamıyorum. Ben davet etmedim ancak yukarıda ismini
verdiğim arkadaşlar bazen yanlarında şuan ismini hatırlayamadığım kişileri getirirlerdi. Mehmet Güzel
toplantıya gelen öğrencileri Askeri lise ve polis okullarına gitmemiz hususunda telkinde bulunuyordu. Buna
gerekçe olarak ta polislerin askerlerin bozulmuş olduğunu, muhafazakâr olmadıklarını bizim gibi temiz
insanların bu kurumlarda olması gerektiğini, bizim gibi insanlar girerse devlet ve kurumların düzeleceğini,
türkiyenin kalkınacağını telkin ediyordu. Benim polis akademisine girmemde bu sözler etkili olmuştur. Yine
SELİM İNAÇ ve Muharrem Özdel de telkinlerden dolayı bu okulları tercih etmişlerdir. Öğrenci iken cemaate
verilmek üzere herhangi bir maddi yardım istemediler…” şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Şüpheli Necip DİRİK’ın kollukça alınan ifadesinde;

"Hava Harp Akademisine gittim. Vardığımda akademi önünde fazla kişi yoktu. Birkaç arkadaş vardı.
Bunlar arasında öğrenci Yüzbaşı Yusuf GÜLSER olduğunu hatırlıyorum. İlk başta 2 katlı olan binanın 2.
Katında bulunan sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve
isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda
görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN,
TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir
öğrenci subay söyledi ancak ismini hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra dasınıf subayımız olan
Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım
şeyler konuştu ancak şok içinde olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle
ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde
bir süre daha sınıfta bekledikten sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik.
Burada Harekât İstihbarat Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir
liste vardı. Aşağısı kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan
ANILIRCAN, Albay Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü
PINAR, Yüzbaşı Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit
KESER vardı. Yine hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf
GÜLSER, Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı
770
ŞALK, Yüzbaşı Mustafa Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat
ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet
BÖREKÇİ ve ismini hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı...” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Ayhan KAYA’ın kollukça alınan ifadesinde;

“…14.07.2016 günü öğrenci Whatsapp grubundan Sınıfın Kıdemlisi Yüzbaşı Hacı ŞALK Hava Pilot
Üsteğmen Tanju UYSAL, Pilot Üsteğmen Celal Alptekin ÇEVİK, Pilot Üsteğmen Fatih ÜNAL, Pilot Üsteğmen
Gürhan BEGİŞ, Hava Pilot Üsteğmen Burak BAYRAK, Hava Üsteğmen Selim İNAÇ ve benim 15.07.2016 günü
Albay Tamer ÖZARSLAN’nı görmemi belirti, ancak neden olduğunu Whatsapp üzerinden yazmadı. 15.08.2016
günü Saat:08.30’da Harp Akademilerine gittim. 11 sıralarında Albay Tamer ÖZARSLAN odasına gittim
isimlerine belirtiğim arkadaşlar orada idi Bunlardan Üsteğmen Fatih ÜNAL Hava Pilot Üsteğmen Burak
BAYRAK yoktu.Harp akademileri Komutanı Tahir BEKİROĞLU’nun Müştereklik ( Kara, Hava ve Deniz
Kuvvetlerinin Birlikte Harekât İcra Etmesi) konusunda bir doküman hazırlanması yönünde emri olduğunu
söyledi ve bunu bize 18.017.2016 günü yani pazartesiye kadar hazır etmemizi emir etti. Bizlere “dokümanlar
zaten hazır siz bunları bir kitap haline dönüştüreceksiniz” dedi bizde emri aldıktan sonra odadan ayrıldık,…”
şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.100. Şüpheli Sedat Önder

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
Şüpheli 21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet ve üst aramasında elde
edilen; 1 adet T110206R00864 seri no’lu sarsılmaz tabanca, 25 fişek, samsung 500 gb harddisk, WD marka
harddisk, 1 adet WD marka 320 gb’lık harddisk, 175 adet 9mm fişek, 1 adet htc marka cep telefonu, vodafone
simkart, 1 adet Toshiba marka laptop, 2 DVD’ye incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli sevk edildiği
Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 1 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, saat:23.51’de Sedat ÖNDER’in zorla kapılan subayların üst aramasını yaptığının belirtildiği,
saat:04.59’da Sedat ÖNDER’in soruşturma şüphelisi Yzb. Ali Emre DESTEGÜL ile birlikte, anfide derdest
edilen müşteki Ütğm. Hüseyin BALIK’ı tuvalete götürdüğü görüntü kayıtlarından tespit edilmiştir.

02- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim
edilen 08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp
Akademisi); 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında;
Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da
kamera görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan
AKBULUT (Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış,
771
Sonrasında söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış,
saat:01.33’de M. Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek
koşarak merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında saat:01.36’da Kd. Bçvş. Yavuz Yücel
(Tutuklu) ile birlikte Alb. Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda
öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu
bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir.
Bu esnada saat:01.37’de elinde tabancası ile şüpheli Selim İNAÇ’ın şüpheli Fatih ÜNAL ile birlikte
merdivenlerden indiği, kapıya doğru ilerlerledikleri görüntü kayıtlarından tespit edilmiştir. Sonrasında Alb.
Levent ÖZÜARAP’ın telefonla konuştuğu kamera görüntülerinde tespit edilmiş ve bina girişinde dört personel
mevzi alarak beklemiş, -Saat 01.43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen
personelin kapıyı açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun pencereden
içeri girdiği tespit edilmiştir. Pencereden atlayan personel Ütğm. Osman ALBAYRAK (Tutuklu), Ütğm. Ömer
Faruk SAYGI (Tutuklu), Ütğm. Mehmet GENÇ (Tutuklu), Yzb. Uğur ERDEMİR (Tutuklu), Yzb. Serkan
KAYA (Tutuklu)ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL (Tutuklu)olduğu tespit edilmiştir. Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb.
Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL 2 numaralı nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp
Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi için bu tür bir hareketle binaya girdikleri
değerlendirilmektedir. Bu esnada aşağı inen personel arasında; 01.46’da Elinde tabanca ile Şüpheli Selim
İNAÇ’ın görüntülendiği, Saat 01.56 sularına kadar ortamın biraz sakinleştiği ancak saat 01.56’da Dz. Kur. Bnb.
Veysel YILMAZ (Tutuklu) ve arkasından birçok öğrenci subayın indiği, bunların arasında; Saat:02.00’da askeri
kamuflaj ve elinde tabanca ile Ütğm. Sedat ÖNDER’in görüntülendiği tespit edilmiştir.

03-“Çağrı Planı” na ilişkin Whatsapp görüşmesi;

Hacı Şalk Abi: Arkadaşlar telefonlar açık kalsın. Aradığımız da ulaşabilelim 15.07.2016 günü
saat:22.51
Fatin Özdemir Akademi: Ankarada 40 f-16 uçuyormuş. Çevik kuvvetin önünde tanklar varmış
15.07.2016 günü saat:22.51
Cihan Okur Abi: Koprude jandarma var, Ntv 15.07.2016 günü saat:22.58
Sedat Önder Akademi: Köprü iki saattir kapaliymis, (Tiwitter paylaşımı: Brahmaçarya on twitter “
Komutanin söyledikleri… darbe kesin #d…. Twitter .com) 15.07.2016 günü saat:22.59
Fatih Akar Akademi: 21-a dışarıdayım 15.07.2016 günü saat:23.00
Ntv yi izleyin Basbakan konuşuyor 15.07.2016 günü saat:23.01, şeklinde görüşmeleri tespit
edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Müşteki Cihan OKUR’un alınan ifadesinde;

“…Albay Murat DİVRİL ve Albay Levent ÖZÜARAP geldi Konuşmaya başlamadan Önce telefonları
dışarda bırakmamızı emretti. Dışarı çıkıp telefonu bırakıp tekrar içeri girdik. Murat DİVRİL Albay bize "
Arkadaşlar emir geldi biz askeriz hepimiz emir ere uyacağız. Sizlere görevler verilecek, bu görevler iki üç gün
sürebilir. Geçerken lojmandan ilave kıyafet ve silahınız yanınızda yoksa silahınızı alın" dedikten sonra öğretim
başkanı Levent ÖZÜARAP Albaya "komutanım başka emriniz var mı" diye sordu. O da yok dedi. Bundan sonra
öğretim elemanları dershaneye gelerek ellerindeki not ağıtlarından isimler okuyarak öğrencileri çağırdı,
Hatırladığım öğretim elemanları Albay Hamdi ACAR, Pilot Binbaşı Ahmet KAYA, Yarbay Gürcan
ANILIRCAN’dır.Hüseyin BALIK Üsteğmen ve ben sonlara kaldık.Daha sonra ikimizi Yarbay Adem İNCİKLİ
çağırdı, fuaye alanına vardığımızda vestiyerin önüne geçmemizi söyledi. Sonra önce Hüseyin BALIK
üsteğmenden sonra benden telefonlarımızı istedi. Telefonlarımızı kapatıp verdik sonra silahınız var mı dedi.
Hüseyin de silah yoktu bende silah vardı. 'Silahımı neden teslim edeyim " dedim oda bana "tim komutanı olarak
verilecek" dedi. Ancak inanlına gelmedi zira o esnada üst katta bulunan Kd. Bçvş. Yavuz YÜCEL amfilerin
kapılarını açıyordu. Yarbay Adem İNCİKLİ 'da üst kattaki Başçavuşa ara ara bakıyordu. Ben bu durumdan bizi
teslim alacaklarını anladım. Bu esnada Hüseyin BALIK üsteğmen tuvalete gitmek istedi. Onun yanına ikmal
Binbaşı Ahmet KAYA’yı verdiler. Ve onlar alt kattaki tuvalete gittiler. Adem yarbay beni merdivenlerden üst kata
772
çıkardı. Çıkartırken merdivenlerde bekleyen Binbaşı Ümit KESER'e bana ait silah ve telefon ile arkadaşım
Hüseyin BALIK'a ait telefonu teslim etti. Yukarı çıktığımızda Adem yarbay beni amfinin birine doğru
yönlendirdi. Tam girmek üzere iken ben kendisine ne oluyor diye sordum. Oda bana "hakkınızda emir var
zorluk çıkarmayın"dedi amfiye girdim. Sonrasında sınıf arkadaşlarım Üsteğmen Sedat ÖNDER ve Üsteğmen
Cengizhan EFE'ye üstümü arattırdı. Arama esnasında bol bağcıklarımı çözdürttü ve teslim aldı. Onun
haricinde üzerinde kesici delici alet olmasın ona göre arayın dedi ve ona göre arama yapıldı. Bu esnada
Hüseyin BALIK üsteğmen tuvaletteydi….” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“…O arada içeri Murat DİVRİL Albay girdi. "Herkes telefonları 1 dk dışarı bıraksın" dedi. Bizde
bıraktık. İçeri girdik. Kendisi terli ve heyecanlı bir şekilde " Arkadaşlar biz askeriz, emir verilirse yaparız, TSK
dan bir emir geldi bunu uygulayacağız, bazı görevlendirmeler olacak, bazı arkadaşlar 2-3 günlük görevlere
gidecekler, bazı arkadaşlar da güvenliği sağlamak amacıyla burada kalacaklar" dedi. Bu arada Levent
ÖZÜARAP isimli albay öğretim başkanı olan şahıs sınıfa girdi. Murat, Levent’e "Komutanım söyleyeceğiniz bir
şey var mı "dedi. O da yok arkadaşlar diye cevap verdi, biz telefonlarımızı aldık geldik. Ben yanımda bulunan
Cihan yüzbaşıya "Biz kimiz, neyiz, kime hizmet edeceğiz" dedim. Cihan yüzbaşı şuan ortam çok karışık, biraz
vakit geçsin önümüzü görelim dedi. DİVRİL "Arkadaşlar sizin komutanlarınız gelecek bir kaç günlük göreve
gideceksiniz kıyafetlerinizi hazırlayın silahı olmayanlarda geçerken lojmanlardan alır" dedi. O sırada Hamdi
ACAR Albay elinde küçük bir kağıtla içeri girdi. Kâğıttan soyadları okumaya başladı. İlk dediği kısmı
hatırlıyorum Bilgen SOYDAN dedi biz dedi biz dedik o 2. sınıfta dedik o sonra birkaç tane daha ısım okudu o
birkaç tane daha isim okudu bizden de aldı sonra dediler 2. sınıfların yanına çıktı sonra diğer öğretim
elemanları benim gördüğüm pilot olan AHMET KAYA SINIFA GELDİ O DA BİRİLERİNİ ALDI gitti sonra
ADEM İNCİKLİ YARBAY oda geldi 4 arkadaşı aldı gitti sonra o karmaşada dediler ki OKUR ve BALIK siz
gelin dediler biz ADEM İNCİKLİ yarbayı takip ederek fua ya kadar yürüdük sonra bize bur da bekleyin
dedi.Ben dedim ki bi tuvalete gidebilir miyim dedim oda dedi ki 5 dakika bekle dedi sonra gitti orda birileriyle
konuştu geri geldi arkadaşlar telefonlarınızı alabilir miyim dedi biz niye dedik güvenlik gerekçesi yüzünden
alıyoruz dedi ve ben kapatıp verdim daha sonra cihan yüzbaşının silahını istedi benim silahım yanımda değildi.
CİHAN OKUR yüzbaşı neden silahı veriyoruz dedi ve vermek istemedi ADEM İNCİK ise silahınız size tim
komutanları tarafından verilecek dedi bunu ben ve CİHAN yüzbaşıya hitaben söyledi ve ben dedim ki tuvalete
gitmek istiyorum diye tekrar söyledim sonra o anda ADEM İNCİKLİ yarbay orada bulunan hava ikmal binbaşı
AHMET KAYA çağırarak, Hüseyin’e tuvalete kadar eşlik eder misin dedi ve beni tuvalete AHMET KAYA
götürdü ve ben bir şeyler olduğunu anladım komutanım siz neden geliyorsunuz dedim o da vallahi ben bir şey
bilmiyorum dedi ancak tuvalette başımda beklediği için tedirgin oldum ve tuvaletimi yapamayarak çıktım daha
sonra beni ikmal binbaşı AHMET KAYA beni yukarıya odaya çıkardı yukarda iki tane oda hazırdı iki tane
öğrenci subay bunlar CENGİZHAN EFE üsteğmen ve SEDAT ÖNDER üsteğmen CİHAN OKUR yüzbaşımın
yanında ve benim yanımda da ADEM İNCİKLİ ve AHMET KAYA BİNBAŞI OLACAK şekilde kapıların ağzına
geçtik ve daha sonra CİHAN OKUR yüzbaşı için SEDAT üsteğmen ile CENGİZHAN Üstğ. Ne ADEM İNCİKLİ
yarbay üstünü arayın dedi ve bende bu yaptığınız TSK ya yakışmayacak bir harekettir dedim ve CİHAN OKUR
Teğmenlere arattırıyorsunuz dedim, bana sürekli olarak sakin ol uyarısında bulunan ADEM İNCİKLİ yarbay
bu seni iyiliğin içindir. Sonra ben AHMET KAYA binbaşıya dönerek ne yapıyorsunuz dedim oda bir şey
bilmediğini söyleyince bende sizin ne yaptığınızı çok iyi biliyorum ergeç doğru ortaya çıkacaktır dedim ve daha
sonra bot bağcıklarınızı çıkartın dedi. Ve bende bari bunu yapmayın dedim bunlarla ne yapabilirim ki dedim
yine aynı şekilde tehdit vari uyararak bunlar senin iyiliğin için diyerek bağcıklarımı çıkardılar ADEM İNCİKLİ
Yarbay AHMET KAYA BİNBAŞIYA dönerek benim için üstünü ara dedi ve bende üstümü arattım sonra ADEM
İNCİKLİ sizi burada iki üç gün misafir edeceğiz dedi. Bu arada aramızda gergin bir ortam vardı
konuşmalarımızda yüksek sesle bağırıyordum ancak şu an ne şekilde bağırdığımı hatırlamıyorum sonra odaya
girmeden Önce ADEM İNCİKLİ yarbaya son bir isteğim var CİHAN OKUR yüzbaşıyla helalleşmek istiyorum
dedim oda tamam dedi cihan yüzbaşıyla sarıldık helalleştik ve odamıza girdik kapıların kapanmamasını istedim
kabul etti ancak oturmam gerektiğini söyledi sonra tam o giderken dedi ki ben silah ve telefonlarınız için
tutanak tutturacağım dedi benim kapımda YAVUZ YÜCEL AST. ve VOLKAN KIZILKAYA AST. Cihan
yüzbaşının kapısında SEDAT ÜSTĞ. VE CENGİZHAN ÜSTĞ. Güvenliği sağlıyordu İNCİKLİ tutanak
tutturacağım dedi ve gitti ben bağırınca LEVENT OZÜARAP albay benim bulunduğum oda girdi ve ne oluyor
773
burada dedi ve bende dedim ki eşlerimize haber veremedik dedim oda ne olacak verme dedi arkasını dondu
çıkarken bende arkasında yürüyordum ve “bir adım daha atarsa vurun diye bağırdı gerekirse ikisini de vurun”
dedi ve gitti…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Ali Emre DESTEGÜL’ün alınan ifadesinde;

”...Hüseyin BALIK içerden ihtiyaç gidermek için kapıyı tıklattığında ben muhafaza altında
bulunduğu odanın kapısının kilitli olduğunu gördüm ve kilitli açtığımda kendisini eğitim kıyafetli olarak üzeri
tamamen giyinik olduğunu her hangi bir darp emaresi olmadığını gördüm ve kendisini ihtiyaç gidermesi için
tuvalete götürdüm. Akademide bir Darbe girişimi olduğunu öğrendiğimden dolayı komutanın bir tedbir
uyguladığını düşünerek kendisine hiçbir şey sormadım. İhtiyacını karşıladıktan sonra tekrar amfiye gittiğimiz
sırada koridorda Sedat ÖNDER Üsteğmeni gördük. Hüseyin BALIK, Sedat Üsteğmene aileme bilgi verildi mi,
ailem iyi mi diye sordu. Sedat Üsteğmen de ailesine bilgi verildiğini ailesine kendisinin durumunun iyi
olduğunun iletildiğini bildirdi ve kibarca komutanın emri doğrultusunda amfiye yönlendirdi…” şeklinde
beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Cengizhan EFE’nin alınan ifadesinde;

"…Saat 23:30 sıralarında Üsteğmen Cihangir ÇENTELİ çağırma planına göre beni aradı ve Harp
Akademilerine Gelmemi söyledi. Bende hemen evime geçerek üniformamı giyip Harp Akademilerine geçtim.
Eğitim gördüğüm 1. Sınıfıma gittim benden önce gelen arkadaşlar vardı, sınıf subayımız olan Albay Murat
DİVRİL sınıfta duruyordu bende geçtim kendi sırama oturdum, bize burada beklememiz gerektiğini söyledi.
İçimizden dışarıya çağırılan arkadaşlar oldu ama kimlerin çağırıldığını şu an hatırlayamıyorum. Biz sınıfta
beklemeye devam ettik. Daha sonra koridordan kim olduğunu görmediğim öğretim üyelerinden biri iki kişi
buraya gelsin diyerek seslendi, o esnada ben ve arkadaşım Üsteğmen Sedat ÖNDER sınıftan çıkarak orta alana
geldik sonra bize bir üst kata çıkmamız söylendi çıktık burada ATA ANFİSİNİN önünde 3-4 kişi vardı, burada
Yarbay Adem İNCİKLİ kendisine doğru gelmemizi söyledi bizde yanına yaklaştık Yarbay Adem İNCİKLİ’ nin
yanına geldiğimde Yüzbaşı Cihan OKUR ve Üsteğmen Hüseyin BALIK’ın ayrı ayrı anfilerde oturarak
beklediğini gördüm. Üsteğmen Sedat ÖNDER’le beraber Yüzbaşı Cihan OKUR’un yanına gitmemizi söyledi.
Yarbay Adem İNCİKLİ o esnada Üsteğmen Hüseyin BALIK ile kendi aralarında konuşmaya başladılar ne
olduğunu anlamaya çalışıyordum ve şaşkınlıkla olanları izliyordum. Üsteğmen Sedat ÖNDER ile bana Yüzbaşı
Cihan OKUR’ un üstünü aramamızı söyledi, ben öğrenci olduğumuzdan böyle bir yetkimizin olmadığını
düşünerek üstünü ilk etapta aramadım bu arada Yarbay Adem İNCİKLİ ve Üsteğmen Hüseyin BALIK tartışma
içerisine girmişti ardından tekrar bize dönerek üstünü aramamızı emretti, yine ikimizde aramadık üçüncü kez
yine aramadınız mı arayın diyerek emrettiğinde zorunlu olarak kendi isteğim dışında, Yüzbaşı Cihan OKUR’ a
hitaben ben kusura bakma abi müsaadenizle diyerek kibar bir şekilde bizde üstünkörü kabaca aradık, Yarbay
Adem İNCİKLİ bağcıklarını çıkart dedi, ben olayı tam anlamadığım için ilk önce kendi bağcıklarımı çıkartmak
için yöneldim, sonra Yüzbaşı Cihan OKUR siz değil ben çıkartacağım dedi ve bağcıklarını çıkartarak bize verdi
bizde kenara koyduk…” şeklinde beyanda bulunduğu,

5- Şüpheli Hacı ŞALK’in alınan ifadesinde;

“…15.07.2016 günü saat 23:00 – 24:00 saatleri arasında benimle aynı sınıfta eğitim gören Hava
Mühimmat Tahrip Üstteğmen Hüseyin BALIK ve Hava İstihbarat Yüzbaşı Cihan OKUR isimli şahıslar
yukarıda ifademde belirttiğim gibi görevli arkadaşlar gelsin çağrısı üzerine derslikten ayrıldılar ben
arkalarından nereye gittiklerini sordum fakat cevap vermediler. Yaklaşık 20 dk kadar sonra Yarbay Adem
İNCİKLİ öğrenciler vasıtasıyla benden 2 kişiyi şahıs üzerinde arama yapmaları için göndermemi istedi. Bende
Hava İkmal Üstteğmen Sedat ÖNDER ve Hava Pilot Üstteğmen Cengizhan EFE yi gönderdim. Sedat ÖNDER
ve Cengizhan EFE yaklaşık 20 dk kadar sonra yanıma geldiklerinde terlemiş ve tedirgin vaziyette yukarıda
Hüseyin BALIK ve Cihan OKUR var Yarbay Adem İNCİKLİ bize onların üzerlerini arattı, neden bize böyle bir
şey yaptırdı biliyoruz dediler. Bunun üzerine ben 2 katta 2 ayrı amfiye Hüseyin BALIK ve Cihan OKUR’un ayrı
ayrı konduklarını bu sırada kapının açık olduğunu gördüm bu kişilerin alt kamuflajları giyik üst kamuflajları
çıkartılmış fanila ile oturur halde olduklarını gördüm…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
774
9.101. Şüpheli Ali Emre Destegül

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
Şüpheli 21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet ve üst aramasında elde
edilen; Sarsılmaz Kılınç marka T1102-06R00415 seri numaralı tabanca, 28 adet fişek, 1 adet goldmaster flash
bellek, 1 adet ibaresiz flash bellek, 1 adet Sandisk flash bellek, samsung cep telefonu ve simkatına incelenmek
üzere el konulmuş, şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

01- (OLAY 10) olarak belirtilen: HAK Güvenlik Timinin Kalkışmaya katılan şahısları bulmak ve
yakalamak maksadı Harp Akademileri Komutanlığı yerleşkesinde dolaştıkları esnada, Hava Harp Akademisinin
önünden geçerken kapının önünde 10-15 civarında personel olduğunu gördükleri, nöbetçi amiri ve
yardımcısının bu grup içerisinde olduğunun tespit edilmesi üzerine grubun kalabalık ve silahlı olmasından
dolayı doğrudan müdahale etmedikleri ve grubu gizlice takip ettikleri, grubun ikiye ayrılması üzerine, 4 kişinin
(bir tanesi pilot kıyafetli) Deniz Harp Akademisi önündeki otoparka geçtikleri, grubun geri kalan kısmının da
diğer yöne doğru hareket ettikleri, sayılarının daha az olmasından dolayı 4 kişilik grubu (Hava Pilot Binbaşı
Cenk ERDOĞAN ve yanında bir yüzbaşı ve iki üsteğmen) takip ettikleri, araca binmeleri üzerine AMK
personeli ile etraflarının sarıldığı, araçtan indirildiği ve yere yatırıldığı, silahlarının AMK tarafından alındığı, bu
esnada araçla aynı yere gelen Ütğm. Ali Emre DESTEGÜL'ün de yere yatırılarak etkisiz hale getirildiği,
personelin üzerinden çok sayıda tabanca mühimmatı çıktığı, yaklaşık 15 dakika sonra HAK Kurmay Başkanı ve
Genel Sekreter Albay İsmail ŞANLI'nın bölgeye geldiği, Bnb. Cenk ERDOĞAN'ın itirazları üzerine Kurmay
Başkanının Bnb. Cenk ERDOĞAN'la konuştuğu, mazeretlerinin inandırıcı bulunması üzerine ellerinin
çözülmesini, emirlere uymalarını, kendilerine yardımcı olacak davranışlar içerisinde olmalarını tavsiye ederek
yoklamaya gönderdiği ve serbest bırakılmalarını emrettiği tespit edilmiştir.

2- (OLAY 8) olarak belirtilen: 1 No’lu nizamiyede yaşanan olaylarda; Renault Kadjar marka
arabadan Hv.Plt.Yzb. Ali Emre DESTEGÜL (TC No.:39760216116) inmiş (belinde silah ile) ve o da nöbetçi
amirliği binasına doğru gitmiştir. Sonrasında Yb. Hacı Murat SÖNMEZ (TC No.:29149883756) kamera
görüntülerinden bir süre çıkmıştır. Daha sonra nöbetçi amiri Bnb.M.Özcan ÇAY (TC No.:41071612204)
nizamiye çıkış kapısını açtırmış, bölgede bir hareketlenme olmuş, Bnb.M.Özcan ÇAY (TC No.:41071612204)
tekrar nöbetçi amirliğine dönerken Hv.Plt.Yzb. Ali Emre DESTEGÜL (TC No.:39760216116) aracına geri
dönmüş, Yb. Hacı Murat SÖNMEZ (TC No.:29149883756) nöbetçi amirliğine giderek bir süre sonra geri
dönmüştür. Daha sonra bölgeye gelen her üç araçtan; önce Renault Kadjar, sonra Audi ve en sonra da Honda
Civic bölgeden ayrılmışlardır.

3- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, saat:23.51’de şüpheli Ali Emre DESTEGÜL’ün, şüpheli Sedat ÖNDER ile birlikte zorla
kapatılan subaylardan müşteki Ütğm. Hüseyin BALIK’ı tuvalete götürdüğü görüntü kayıtlarından tespit
edilmiştir.
775
04- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim
edilen 08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp
Akademisi); 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında;
Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da
kamera görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan
AKBULUT (Tutuklu)Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış,
Sonrasında söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış,
saat:01.33’de M. Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek
koşarak merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında saat:01.36’da Kd. Bçvş. Yavuz Yücel
(Tutuklu) ile birlikte Alb. Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda
öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu
bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir.
Saat 01.56’da Dz. Kur. Bnb. Veysel YILMAZ (Tutuklu) ve arkasından birçok öğrenci subayın indiği, Kapı
önünde toplanma sonrasında muhtemelen Dz. Kur Bnb. Veysel YILMAZ’ın gruba konuşma yaptığı ve
sonrasında gruptan birçok kişinin telefonla bir yerleri aradığı belirlenmiştir. Müteakiben kapıya dışarıdan bir
grup gelmiş ve kapı açılarak grup içeri alınmıştır. Grubun CAM-2’den Ütğm. Veysel KELEŞOĞLU, Ütğm. Ali
CAN ve CAM-3’den Ütğm. Abdullah GÖKTAŞ olmak üzere üç kişi olarak tespit edilmiştir. Bundan sonra
personel kapı önünde silahlı olarak mevzi almaya devam etmiştir. Sonrasında saat:02.15 sıralarında kapıya
dışarıdan bir grup daha gelmiş ve kapı açılarak grup içeri alınmıştır. Grupta Bnb. Cenk ERDOĞAN, Yzb. Salih
BAYRAK, Yzb. Hakan AKBULUT, Yzb. Duran YILMAZ ve Yzb. Ali Emre DESTEGÜL olmak üzere beş kişi
olarak tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Tanık Personeli Albay Mehmet GÖKEŞ’in alınan ifadesinde;

“…saat:01.20 sıralarıydı ben de bunu öğrenince yanlarına gitmek istedim, ancak Gürkan KARACA
onlar kalabalık ve silahlı yanlarına gitme sana zarar verirler deyince durdum. Daha sonra bu askerleri gizli
gizli takip etmeye başladık bu grup ikiye ayrıldı, 4 kişilik bir grup bir tanesi pilot kıyafetli olmak üzere kendi
aralarında konuşarak Deniz Harp akademisinin önündeki otoparka geçtiler. Grubun geri kalan kısmı da diğer
yöne doğru hareket ettiler biz de diğer dördünün sayısı az olduğu için onları takip etmeye karar verdik. Bu dört
askeri personel araca bindiklerinde Ben, Gürkan Yüzbaşı ve Ani Müdahale mangası bunlara müdahale ettik ve
etraflarını sardık, araçtan aşağı indirdik, yere yatmalarını istedik ismini sonradan öğrendiğim Hava Pilot
Binbaşı Cenk ERDOĞAN ve yanında bir yüzbaşı ve iki üsteğmen vardı, hepsi yere yattılar silahlarını ani
müdahale mangası aldı. Bu esnada araçla bizim olduğumuz yere gelen üzerinde kamuflaj kıyafeti olan ki bu
önemlidir çünkü istikaklarında böyle bir kıyafet yok (pilot olduğunu ve ismini sonradan öğrendiğim) Üsteğmen
Ali Emre DESTEGÜL’ ü yere yatırarak etkisiz hale getirdik. Aradan on onbeş dakika geçtikten sonra kurmay
başkanı yanında genel sekreter Albay İsmail ŞANLI ile geldi ve Kurmay Başkanı Cenk ERDOĞAN’ı bir süre
kenara çekerek konuştu, ve daha sonra orada bulunan askerlere yakaladığımız kişilerin ellerini çözmelerini
emretti ve ellerini çözdürdü ve onları gönderdi. (Bu şahıslar olaydan birkaç gün sonra gözaltına alındı)Daha
sonra kurmay başkanına gelen bilgiler doğrultusunda 3 nolu nizamiye ve kışla içerisinde birçok yere giderek
kontroller yaptık, bu esnada helikopter sesi duyduğumuz için piste doğru gittik orada terk edilmiş bir araç
vardı, o bölgede de Hava İstikam Üstçavuş Tuğrul SOYSAL vardı, ona durumu sorduğumuzda helikopterin inip
geri kalktığını söyledi, orada terk halde bulunan aracı sorgulattığımızda tam olarak hatırlayamadığım bir
askeri personelin üzerine çıktı onun da ihraç edildiğini duydum…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Tanık Yüzbaşı Gürkan KARACA’nın alınan ifadesinde;

“…Çok maksatlı Harekat Merkezi Binasının yan otoparkındakiaraçlarına binen 4 havacı kamuflajı
776
giymiş subaya duru teslim olun diye bağırıp, araçlarından indirip yere yatırarak derdest ettik. Üst aramasında
silah ve çok sayıda tabanca fişeğinin olduğunu görüp emniyete aldık. Normalde akademi yerleşkesi içerisinde
gezen bir öğrenci subayın bu kadar fişeği yanında bulundurması bizim için hayatın doğal akışına aykırı bir
durumdu. Sonradan bölgeye aracıyla gelen 1 havacı subay da derdest edip piyade üsteğmen Zeki UÇAR ve ani
müdahale kuvvetini bölgeye takviye ettik (hatta kaçmalarını engellemek amacıyla ani müdahale mangasının
tüfeklerinin kayışlarını sökerek ellerini bağladık.) Personeli ayağa kaldırdığımızda kendilerinin şerefli subaylar
olduğunu söyleyerek bağırmaya başladılar. Kurmay başkanına Mehmet albay bilgi verdi, kurmay başkanı,
Albay İsmail ŞANLI, Grup Komutanı ve şuan hatırlayamadığım birkaç askeri personel de bulunduğumuz yere
geldiler, derdest edilen personel kendilerinin emirle geldiklerini, şerefli subaylar olduklarını, nasıl böyle bir şey
yaparsınız dediklerini, kendilerini derdest ederken yere yatırdığımız esnada teklemediğimizi bunun hesabını
vereceğimizi şeklinde bağırarak tekrar ettiler. Bunun üzerine kurmay başkanı burada ne işiniz var diyerek
derdest ettiğimiz askerlere sordu, kendileri de emir aldıklarını o yüzden mesaiye geldiklerini, fakat kimden emir
aldıklarını söylemediler. Hatta bize ithafen bunlar niye mesaiye geldiler diye sorduklarında kurmay başkanı
emniyetin sağlanması için kendisinin emir verdiğini söyledi. Arkasından silah ve mühimmatlarını vermeyin,
ellerini çözün ve serbest bırakın emrini bölgedeki Mehmet GÖKEŞ Albay’ a verdi…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

3-Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“...FUAYE de konuşma yapan Levent ÖZÜARAP dedi ki “arkadaşlar saat 03.00 İtibarı ile TSK
yönetime el koydu” dedi “KARA, DENİZ, HAVA akademileri üstüne düşen görevleri yapıyor ellerindeki
telefonlarla internette bilgi kirliliği var haberlere çok inanmayın” dedi. Bir süre sonra yine birileri dedi 6 kişi
geliyor ön kapıdan biri ışıkları kapatın dedi sonra LEVENT Albay “ateşe ateşle karşılık verin” dedi sonra bir
anda kırma kollarının çeliş sesini duyduk sonra bir ses daha duydum “havacılar bu yaptığınız kanuna aykırı
TESLİM OLUN çağrısı yapıldı“ hiç bir şekilde çatışma olmadı ve LEVENT albay gelip tekrar arkadaşlar
dışarı i1e koordine kurdum KURMAY BAŞKANI (TÜM GENERAL NEVZAT TAŞDELER) GÖRÜŞTÜM
SIKINTI YOK etrafta bir kaç tane silahla gezenler olabilir onlarda halledilecek diye bir cümle kurdu sonra
sabaha kadar başka bir şey duymadık ben arada sürekli tuvalete gidip geldim bu esnada kapımda bekleyen
nöbetçiler sürekli değişiyordu nöbetçiler arasında YÜZBAŞI DURAN YILMAZ, ÜSTĞ. MEHMET BÖREKÇİ,
YÜZBAŞI ALÎ EMRE DESTEGÜL, ÜSTĞ. ABDULLAH KAYA, ÜSTĞ. ABDULLAH GÖKTAŞ, ÜSTĞ. ÖMER
FARUK SAYGI, ÜSTĞ. METAHAN ATASOY BENİM GÖRDÜKLERİM BU KADAR bu arkadaşlarla her
tuvalete çıktığımda ne oluyor ne bitiyor diye sorduğumda bizde bilmiyoruz seni neden burada tutuyorlar
dediler sonra ABDULLAH KAYA Üstğ. Beni tuvalete çıkardığında dedi ki devrem “sen bu bir isyandır demişsin
sana bu yüzden böyle davranıyorlar” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.102. Şüpheli Metehan Atasoy

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
Şüpheli 21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; 1
adet Sarsılmaz Kılınç marka T110206R00632 seri numaralı tabanca, 25 adet fişek,1 adet DT Mini slim 8 gb
flash bellek, 1 adet transcend ibareli 16 gb hafıza kartı, 1 adet S-line ibareli flash bellek, 1 adet samsung marka
içerisinde sim kart olmayan cep telefonu, 1 adet ND 6750 A model harddisk, 1 adet hardiski çıkartılmış
vaziyette Pockard bell marka laptop, üst aramasında elde edilen; Iphone 4s marka cep telefonu ve 05336880612
gsm numaralı simkart incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 1 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:


777
1- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, saat:04.12’de şüpheli Metehan ATASOY’un zorla kapılan subaylardan müşteki Hüseyin
BALIK’ı tuvalete götürdüğü, daha sonra subayların başında tutulan nöbet değişiminin yapıldığıgörüntü
kayıtlarından tespit edilmiştir.

02- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim
edilen 08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp
Akademisi); 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında;
Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da
kamera görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan
AKBULUT (Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış,
Sonrasında söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış,
saat:01.33’de M. Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek
koşarak merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında saat:01.36’da Kd. Bçvş. Yavuz Yücel
(Tutuklu) ile birlikte Alb. Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda
öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu
bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir.
Bu esnada saat:01.37’de elinde tabancası ile şüpheli Selim İNAÇ’ın şüpheli Fatih ÜNAL ile birlikte
merdivenlerden indiği, kapıya doğru ilerlerledikleri görüntü kayıtlarından tespit edilmiştir. Sonrasında Alb.
Levent ÖZÜARAP’ın telefonla konuştuğu kamera görüntülerinde tespit edilmiş ve bina girişinde dört personel
mevzi alarak beklemiş, -Saat 01.43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen
personelin kapıyı açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun pencereden
içeri girdiği tespit edilmiştir. Pencereden atlayan personel Ütğm. Osman ALBAYRAK (Tutuklu), Ütğm. Ömer
Faruk SAYGI (Tutuklu), Ütğm. Mehmet GENÇ (Tutuklu), Yzb. Uğur ERDEMİR (Tutuklu), Yzb. Serkan
KAYA (Tutuklu)ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL (Tutuklu)olduğu tespit edilmiştir. Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb.
Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL 2 numaralı nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp
Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi için bu tür bir hareketle binaya girdikleri
değerlendirilmektedir. Bu esnada aşağı inen personel arasında; 01.46’da Elinde tabanca ile Şüpheli Selim
İNAÇ’ın görüntülendiği, Saat 01.56 sularına kadar ortamın biraz sakinleştiği ancak saat 01.56’da Dz. Kur. Bnb.
Veysel YILMAZ (Tutuklu) ve arkasından birçok öğrenci subayın indiği, bunların arasında; Saat:01.56’da askeri
kamuflaj ve elinde tabanca ile Ütğm. Metehan ATASOY’un görüntülendiği tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“…sabaha kadar başka bir şey duymadık ben arada sürekli tuvalete gidip geldim bu esnada
kapımda bekleyen nöbetçiler sürekli değişiyordu nöbetçiler arasında YÜZBAŞI DURAN YILMAZ, ÜSTĞ.
MEHMET BÖREKÇİ, YÜZBAŞI ALÎ EMRE DESTEGÜL, ÜSTĞ. ABDULLAH KAYA, ÜSTĞ. ABDULLAH
GÖKTAŞ, ÜSTĞ. ÖMER FARUK SAYGI, ÜSTĞ. METAHAN ATASOY BENİM GÖRDÜKLERİM BU KADAR
bu arkadaşlarla her tuvalete çıktığımda ne oluyor ne bitiyor diye sorduğumda bizde bilmiyoruz seni neden
burada tutuyorlar dediler sonra ABDULLAH KAYA Üstğ. Beni tuvalete çıkardığında dedi ki devrem “sen bu
bir isyandır demişsin sana bu yüzden böyle davranıyorlar dedi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2- Şüpheli Necip DİRİK’ın alınan ifadesinde;


778
“…Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik.
Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci
Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde
Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur
ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i
gördüm. Daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN
Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada
bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem,
dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla lojmanlara giderek evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten
sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu gördüm. Akabinde Veysel bini arayarak devrem televizyon
izliyor muşsun haberleri takip ediyor musun dedi bende takip ediyorum dedim. Bu konuşmadan yaklaşık 40
dakika sonra Ali CAN beni arayarak “Acar binbaşı aradı, Veysel’e haber verdim giderken beni de alın dedi.
Ben, Veysel ve Ali CAN beraber Akademiye gittik. Bu sefer yanıma silahımı aldım. Ancak silahımı Veysel’in
aracında bıraktım. Akademi binasının yanına gidince akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O
esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri
dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden
bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı
gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa
kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş
Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’,
Rıza ERKUŞ’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk
ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa
ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim. Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP
bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir
anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu).
Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada kalacaz…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ’ın alınan ifadesinde;

“…Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik.
Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci
Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde
Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur
ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i
gördüm. daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN
Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada
bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem,
dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla lojmanlara giderek evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten
sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu gördüm. Akabinde Veysel bini arayarak devrem televizyon
izliyor muşsun haberleri takip ediyor musun dedi bende takip ediyorum dedim. Bu konuşmadan yaklaşık 40
dakika sonra Ali CAN beni arayarak “Acar binbaşı aradı, Veysel’e haber verdim giderken beni de alın dedi.
Ben, Veysel ve Ali CAN beraber Akademiye gittik. Bu sefer yanıma silahımı aldım. Ancak silahımı Veysel’in
aracında bıraktım. Akademi binasının yanına gidince akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O
esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri
dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden
bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı
gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa
kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş
Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY,
Rıza ERKUŞ’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk
ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa
ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim. Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP
779
bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir
anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu).
Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada kalacaz. Dedi. Sabah 06:40 a kadar bekledik. Sonra da
eve gittik….” , “…Ben kimseyi gözaltına almadım. Levent ÖZÜARAP bizi topladıktan sonra bina içerisinde alt
katta bulunan bilgisayar labaratuvarına gittik. Yanımda Abdi PEHLİVAN, Samet KUZU, Metehan ATASOY,
Rıza ERKUŞ, Hakan AKBULUT vardı. O esnada birisi İntra.net ten darbe ile alakalı bir haber olup olmadığını
öğrenmek için baksak mı diye soru sordu…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Rıza ERKUŞ’un 18.10.2016 günü alınan ifadesinde;

“…Ben 15.07.2016 günü ben ailem ile birlikte Eyüp ilçesinde bulunan PİERLOTİ ye 21.00
sıralarında gezmeye gittik. Gittikten sonra bir masaya oturum eşim, kayın validem ve kayınçom ve kızım ile çay
içip sohbet etmeye başladık. Saat 22.00 sıralarında Cep Telefonumdan Haber sitelerine baktığımda, Boğaz
köprüsünün kapatıldığı gördüm. Daha sonra çay bahçesinde insanların kalkmaya başladığını gördüm. Bende
trafiğe kalmayım diye eve gitmek için kalktık. Daha sonra eve giderken yolda trafik çok vardı. Saat 23.30
sıralarında Harp Akademileri lojmanlarında bulunan ikametime geldim. Oto parkına 10 DP 192 Honda civic
marka aracımı park ettiğim anda telefonum çaldı. Telefonuma baktığımda Üsteğmen Metehan ATASOY kurs
yeri devrem beni aradı. Acil olarak Hava Harp Akademisinde içtima olacağız bana söyledi, Ayrıca resmi tulum
ve silah al diye bana söyledi Bende silahımı alıp ve Resmi tutulumu giyip, kendi aracıma binerek Hava Harp
Akademisine gittim. Gittiğim de saat 00.15 civarıydı…” şeklinde beyanda bulunduğu,

5-Şüpheli Abdi PEHLİVAN’ın alınan ifadesinde;

”...Akademi dışından silah sesleri ile birlikte ne söylendiğini çok anlayamadığım bağırma sesleri
geliyordu. Bu şekilde 16.07.2016 günü saat 03:00’e kadar devam etti. Sonrasında silah ve insan sesleri
azaldıktan sonra yaşamış olduğumuz olağanüstü durumun normale döndüğünü düşünerek yanımda bulunan
Devre arkadaşım Hakan AKBULUT, Metehan ATASOY ve yüzlerini hatırlayamadığım diğer arkadaşlar la
birlikte Akademi gazinosu ile Bilgisayar Dershanesi arasında dolaşarak dışarıda olan biteni telefonlarımızın
interneti vasıtası ile sosyal medyayı takip etmeye hem de dinlenmeye çalıştık. Burada beklediğimiz esnada
Hava Harp Akademisi İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ beni çağırarak Akademinin 2. Katında
bulunan 2 ayrı anfi olarak kullanılan odalarda Hava Harp Akademisi 1. Sınıf öğrencilerinden 2 kişinin
tutulduğunu ve bu öğrencilerin kontrol altında olduklarını, bizler kıdemli olduğumuz için bu öğrencilerin
tuvalet vb. ihtiyaçları olduğunda kendilerine yardımcı olmamız talimatını verdi…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

6-Şüpheli Hakan AKBULUT’un alınan ifadesinde;

“…dışardan akademiye girmeye çalışan üniformalı kişilerin olduğunu söylediler. Bunların içeriye
sokulmaması için Binbaşı Cenk ERDOĞAN girişlerde nöbet ayarlayın dediğini tahmin ediyorum. Bizim
nöbetlerimizi Abdi PEHLİVAN ayarladı. Bu arada 1. Sınıflardan Yüzbaşı Cihan OKUR ve Üsteğmen Hüseyin
BALIK’ın tutuklandıkları ve 2. Katta bulunan 2 farklı anfi içerisinde tutulduklarını, bunların başında da nöbet
tutulacağını söylediler. Ben de her 2 anfi kapısını gören girişte 20 dk. Kadar nöbet yazıldığından burada 20 dk.
Abdi PEHLİVAN, ve ismini hatırladığım diğer 2. Sınıf öğrencisi ve ben nöbet tuttum. Bu esnada üzerimde silah
yoktu. Hatırladığım kadarı ile biz nöbeti Üsteğmen Metehan ATASOY ve yanında bulunan ismini
hatırlamadığım 2. Sınıf öğrencisinden devraldık. Daha sonra ben nöbet tutmadan önce evden yiyecek içecek
almak için binadan çıktığım bir esnada silahı kendisine teslim ettim. Sabah 07.00’ye kadar bina içerisinde
bilgisayar laboratuvarında uyuduk…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.103. Şüpheli Cengizhan Efe

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen
780
Durumu:
Şüpheli 21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; 1
adet Apple İpad tablet, Sony marka dizüstü bilgisayar, Ipone marka cep telefonu ve takılı vaziyette simkart, 11
adet CD/DVD, 1 adet T1102-07R01883 seri numaralı Sarsılmaz marka 9mm tabanca, şarjör ve 70 adet 9mm
mermi, soruşturmanın diğer şüphelilerinden olan İsmail UYAR’a ait olduğu beyan edilen 1 adet İpone marka
gold sarı renkli A1688 model cep telefonu ve takılı vaziyette simkart’a incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli
sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 1 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, şüpheli Cengizhan EFE’nin saat:23.51’de Sedat ÖNDER ile birlikte zorla kapılan subayların üst
aramasını yaptığı,yine aynı katta elinde, belinde tabanca bulunan kamuflajlı askerlerin binayı savunmak üzere
mevzi alınmaları, giriş katına yönelmeleri faaliyetleri kapsamında; saat:01.43’de elinde tabanca ile arkasında
bir başka asker ile görüntülendiği görüntü kayıtlarından tespit edilmiştir.

02- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim
edilen 08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp
Akademisi); 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında;
Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da
kamera görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan
AKBULUT (Tutuklu)ve Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış,
Sonrasında söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış,
saat:01.33’de M. Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek
koşarak merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında saat:01.36’da Kd. Bçvş. Yavuz Yücel
(Tutuklu) ile birlikte Alb. Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda
öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu
bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir.
Bu esnada saat:01.37’de elinde tabancası ile şüpheli Selim İNAÇ’ın şüpheli Fatih ÜNAL ile birlikte
merdivenlerden indiği, kapıya doğru ilerlerledikleri görüntü kayıtlarından tespit edilmiştir. Sonrasında Alb.
Levent ÖZÜARAP’ın telefonla konuştuğu kamera görüntülerinde tespit edilmiş ve bina girişinde dört personel
mevzi alarak beklemiş, -Saat 01.43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen
personelin kapıyı açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun pencereden
içeri girdiği tespit edilmiştir. Pencereden atlayan personel Ütğm. Osman ALBAYRAK (Tutuklu), Ütğm. Ömer
Faruk SAYGI (Tutuklu), Ütğm. Mehmet GENÇ (Tutuklu), Yzb. Uğur ERDEMİR (Tutuklu), Yzb. Serkan
KAYA (Tutuklu)ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL (Tutuklu)olduğu tespit edilmiştir. Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb.
Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL 2 numaralı nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp
Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi için bu tür bir hareketle binaya girdikleri
değerlendirilmektedir. Bu esnada aşağı inen personel arasında; 01.46’da Elinde tabanca ile Şüpheli Selim
İNAÇ’ın görüntülendiği, Saat 01.56 sularına kadar ortamın biraz sakinleştiği ancak saat 01.56’da Dz. Kur. Bnb.
Veysel YILMAZ (Tutuklu) ve arkasından birçok öğrenci subayın indiği, bunların arasında; Saat:01.56’da askeri
kamuflaj ve elinde tabanca ile şüpheli Cengizhan EFE’nin de görüntülendiği tespit edilmiştir.

781
03-“Çağrı Planı” hususuna ilişkin Whatsapp görüşmesi;

Hacı Şalk Abi: 30 dk içerisinde akademide olun Eğitim elbiseli 15.07.2016 günü saat:23.04
İsmail Uyar Akademi: Tulum olur dimi abi15.07.2016 günü saat:23.05
Hacı Şalk Abi: Olur 15.07.2016 günü saat:23.05
Saban Karaman Akademi:Abi maplar dahil mi15.07.2016 günü saat:23.05

Hacı Şalk Abi: Mallar hariç, ulaşılmayan varsa dönüş yapın 15.07.2016 günü saat:23.07
Sinan Akademi: Yoldayım abi ben 15.07.2016 günü saat:23.07
Hacı Şalk Abi: Yoklama verin 15.07.2016 günü saat:23.07
Cengizhan Akademi: (okey ibaresi) 15.07.2016 günü saat:23.08
Yuksek Koca Akademi:Abi esenlerdeyim 37 dk diyor yolda geliyorum 15.07.2016 günü saat:23.08
Saban Karaman Akademi:okey ibaresi 15.07.2016 günü saat:23.09
Sinan Akademi:Eskihisardayım geliyorum ama nasıl geleceğim bilmiyorum, Divril beyi
aradım.15.07.2016 günü saat:23.10
Saban Karaman Akademi: Sinan Marmaray 15.07.2016 günü saat:23.10
Mustafa Akyol Akademi:Akyol, Çevik,hkaya, Solmaz okey ibaresi 15.07.2016 günü saat:23.11
Erdem Ergul Akademi: (okey ibaresi) 15.07.2016 günü saat:23.12
Cengizhan Akademi: (okey ibaresi) 15.07.2016 günü saat:23.13
Cihan Okur Abi: 00.02 sesli mesaj 15.07.2016 günü saat:23.14
Cengizhan Akademi: 44 numara botu olan var mı 15.07.2016 günü saat:23.14
Saban Karaman Akademi: gelen varsa götüreyim 15.07.2016 günü saat:23.15
Fatih Özdemir Akademi: Beni alabilecek olan varmı? 15.07.2016 günü saat:23.15
Saban Karaman Akademi: Ben 15.07.2016 günü saat:23.15
Bezirganoğlu Akademi: bend var getiriyorum 15.07.2016 günü saat:23.15
Cengizhan Akademi: Saol Emre senden alırım, 15.07.2016 günü saat:23.16
Cengizhan Akademi: İsim ve telefon listesi resmi atılıyor, bi iki no hatalı isimleri dikkate alın
15.07.2016 günü saat:23.18

Şeklinde görüşme kaydı olduğu anlaşılmaktadır. Çağrı planında aktif olarak yer aldığı, 44 numara
bot istediği, görevlendirme listeleri hakkında yazıştığı tespit edilmiştir.

04- “76. BELLETEN” adlı Whatsapp grubunda Darbe girişiminde yazışma tespiti: Harp Akademileri
komutanlığının 01.08.2016 tarihli şüphelilerin müdürlüğümüze teslimi anında tuttuğu tutanak ekinde sundukları
şüpheli Cengizhan EFE’nin de yer aldığı “76. BELLETEN” adlı whatsapp grubuna ait yazışma çıktısı
incelendiğinde; 16 Temmuz 2016 günü saat:01.41-01.48 arasında yapılan yazışmalarda;

Fatih Ünal Akademi : Arkadaşlar akademi çevresi emniyetli değil Kimse giriş çıkış yapmasın
camlardan uzak durun
Selim İnac Akademi :Gel diyen olursa yanına gitmeyin dışarıda
Bezirganoğlu Akademi:Akademi çevresinde bazı askerler bizim ekibi gözaltına almaya çalışıyormuş
yem olmamak için akademiye giriş çıkış yapmayın emniyeti alınana kadar
Cengizhan Akademi: 8 kişi geliyor ön kapı şeklinde görüşme kaydı olduğu anlaşılmaktadır.
Cengizhan EFE’nin Darbe girişimi anındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin yazışmaları tespit
edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Müşteki Cihan OKUR’un alınan ifadesinde;

"15 Temmuz 2016 günü 23.04 de 1. sınıf öğrenci subay akademisi Yüzbaşı Hacı ŞALK tarafından 30
dakika içerisinde akademide eğitim elbiseli olarak bulunmamız söylendi. Bende üzerimi giyinip Üsteğmen
Hüseyin BALIK’ı alarak akademiye ulaştım. Saat 23.20 sularında sınıf dershanesinde toplanmaya devam ettik.
782
Sınıf toplamımız 34 kişidir o akşam yaklaşık 25 akademi birinci sınıf öğrencisi olarak dershanede toplanmış
olduk. Toplanma esnasında Hüseyin BALIK Üsteğmen bana "Abi biz kime hizmet edeceğiz ortam çok karışık"
dedi. Bende ona " Ortamı bir gözleyelim durum gerçekten çok karışık" dedim. Bu konuşmamızdan yaklaşık 5
dakika sonra dershaneye Albay Murat DİVRİL ve Albay Levent ÖZÜARAP geldi Konuşmaya başlamadan Önce
telefonları dışarda bırakmamızı emretti. Dışarı çıkıp telefonu bırakıp tekrar içeri girdik. Murat DİVRİL Albay
bize " Arkadaşlar emir geldi biz askeriz hepimiz emir ere uyacağız. Sizlere görevler verilecek, bu görevler iki üç
gün sürebilir. Geçerken lojmandan ilave kıyafet ve silahınız yanınızda yoksa silahınızı alın" dedikten sonra
öğretim başkanı Levent ÖZÜARAP Albaya "komutanım başka emriniz var mı" diye sordu. O da yok dedi.
Bundan sonra öğretim elemanları dershaneye gelerekellerindeki not ağıtlarından isimler okuyarak öğrencileri
çağırdı, Hatırladığım öğretim elemanları Albay Hamdi ACAR, Pilot Binbaşı Ahmet KAYA, Yarbay Gürcan
ANILIRCAN’dır.Hüseyin BALIK Üsteğmen ve ben sonlara kaldık.Daha sonra ikimizi Yarbay Adem İNCİKLİ
çağırdı, fuaye alanına vardığımızda vestiyerin önüne geçmemizi söyledi. Sonra önce Hüseyin BALIK
üsteğmenden sonra benden telefonlarımızı istedi. Telefonlarımızı kapatıp verdik sonra silahınız var mı dedi.
Hüseyin de silah yoktu bende silah vardı. 'Silahımı neden teslim edeyim " dedim oda bana "tim komutanı olarak
verilecek" dedi. Ancak inanlına gelmedi zira o esnada üst katta bulunan Kd. Bçvş. Yavuz YÜCEL amfilerin
kapılarını açıyordu. Yarbay Adem İNCİKLİ 'da üst kattaki Başçavuşa ara ara bakıyordu. Ben bu durumdan bizi
teslim alacaklarını anladım. Bu esnada Hüseyin BALIK üsteğmen tuvalete gitmek istedi. Onun yanına ikmal
Binbaşı Ahmet KAYA’yı verdiler. Ve onlar alt kattaki tuvalete gittiler. Adem yarbay beni merdivenlerden üst kata
çıkardı. Çıkartırken merdivenlerde bekleyen Binbaşı Ümit KESER'e bana ait silah ve telefon ile arkadaşım
Hüseyin BALIK'a ait telefonu teslim etti. Yukarı çıktığımızda Adem yarbay beni amfinin birine doğru
yönlendirdi. Tam girmek üzere iken ben kendisine ne oluyor diye sordum. Oda bana "hakkınızda emir var
zorluk çıkarmayın"dedi amfiye girdim. Sonrasında sınıf arkadaşlarım Üsteğmen Sedat ÖNDER ve Üsteğmen
Cengizhan EFE'ye üstümü arattırdı. Arama esnasında bol bağcıklarımı çözdürttü ve teslim aldı. Onun
haricinde üzerinde kesici delici alet olmasın ona göre arayın dedi ve ona göre arama yapıldı. Bu esnada
Hüseyin BALIK üsteğmen tuvaletteydi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“…ADEM İNCİKLİ yarbay orada bulunan hava ikmal binbaşı AHMET KAYA çağırarak,
Hüseyin’e tuvalete kadar eşlik eder misin dedi ve beni tuvalete AHMET KAYA götürdü ve ben bir şeyler
olduğunu anladım komutanım siz neden geliyorsunuz dedim o da vallahi ben bir şey bilmiyorum dedi ancak
tuvalette başımda beklediği için tedirgin oldum ve tuvaletimi yapamayarak çıktım daha sonra beni ikmal
binbaşı AHMET KAYA beni yukarıya odaya çıkardı yukarda iki tane oda hazırdı iki tane öğrenci subay bunlar
CENGİZHAN EFE üsteğmen ve SEDAT ÖNDER üsteğmen CİHAN OKUR yüzbaşımın yanında ve benim
yanımda da ADEM İNCİKLİ ve AHMET KAYA BİNBAŞI OLACAK şekilde kapıların ağzına geçtik ve daha
sonra CİHAN OKUR yüzbaşı için SEDAT üsteğmen ile CENGİZHAN Üstğ.”eADEM İNCİKLİ yarbay üstünü
arayın dedi ve bende bu yaptığınız TSK ya yakışmayacak bir harekettir dedim ve CİHAN OKUR yüzbş.
Teğmenlere arattırıyorsunuz dedim, bana sürekli olarak sakin ol uyarısında bulunan ADEM İNCİKLİ yarbay
bu seni iyiliğin içindir. Sonra ben AHMET KAYA binbaşıya dönerek ne yapıyorsunuz dedim oda bir şey
bilmediğini söyleyince bende sizin ne yaptığınızı çok iyi biliyorum ergeç doğru ortaya çıkacaktır dedim ve daha
sonra bot bağcıklarınızı çıkartın dedi. Ve bende bari bunu yapmayın dedim bunlarla ne yapabilirim ki dedim
yine aynı şekilde tehdit vari uyararak bunlar senin iyiliğin için diyerek bağcıklarımı çıkardılar ADEM İNCİKLİ
Yarbay AHMET KAYA BİNBAŞIYA dönerek benim için üstünü ara dedi ve bende üstümü arattım sonra ADEM
İNCİKLİ sizi burada iki üç gün misafir edeceğiz dedi. Bu arada aramızda gergin bir ortam vardı
konuşmalarımızda yüksek sesle bağırıyordum ancak şu an ne şekilde bağırdığımı hatırlamıyorum sonra odaya
girmeden Önce ADEM İNCİKLİ yarbaya son bir isteğim var CİHAN OKUR yüzbaşıyla helalleşmek istiyorum
dedim oda tamam dedi cihan yüzbaşıyla sarıldık helalleştik ve odamıza girdik kapıların kapanmamasını istedim
kabul etti ancak oturmam gerektiğini söyledi sonra tam o giderken dedi ki ben silah ve telefonlarınız için
tutanak tutturacağım dedi benim kapımda YAVUZ YÜCEL AST. ve VOLKAN KIZILKAYA AST. Cihan
yüzbaşının kapısında SEDAT ÜSTĞ. VE CENGİZHAN ÜSTĞ. Güvenliği sağlıyordu…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

3-Şüpheli Sedat ÖNDER’in alınan ifadesinde;


783
“…Tahmini olarak saat 23:00 den sonra yürüyerek giderken kantin civarlarında Yüzbaşı olan ismini
hatırlamadığım soy ismi TOKUŞ olan şahsın arabasına binerek birlikte Hava Harp Akademisine gittik. Hava
Harp Akademisine gittiğimde benim gibi öğrenci olan sınıf arkadaşlarımdan isimlerini hatırlaya bildiğim
Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Cihan OKUR, Üsteğmen Hüseyin BALIK, Yüzbaşı Fatih ÖZDEMİR, Üsteğmen
Yüksel KOCA, Üsteğmen Mehmet PAÇACI, Üsteğmen Emre BEZİRGANOĞLU, Üsteğmen Gürkan BEĞİŞ,
Üsteğmen Cengizhan EFE, Üsteğmen Tanju UYSAL, Üsteğmen Musa GÜLMEZ, Binbaşı Cenk ERDOĞAN,
Yarbay Gürcan ANILIRCAN dahil yaklaşık 30 kişi Hava Harp Akademisi Binasının girişindeki lobideydik.
Yüzbaşı Hacı ŞALK burada bizden yoklama aldı, daha sonra Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP bize hitaben
“Genel Kurmay Tarafından gelen emirle Sıkıyönetim ilan edildi ordu yönetime el koydu,bundan sonraki süreçte
emirlerimi bekleyin” dedi. Daha sonra biz bina içerisine dağıldık. Saat 01:00 sıralarında bina dışından bağırış
sesleri duyduk bunun üzerine kaplar kilitlendi camlar kapatıldı, ışıkları da kapatarak bir süre böyle bekledik,
hatırladığım kadarıyla saat 02:30-03:00 sıralarında binanın etrafının artık emniyette olduğu söylendi bu
saatten sonra ben bina içerisindeki gazino içerisindeki koltukta uyudum. Sabah 07:00 gibi uyandım Kurmay
Albay Levent ÖZÜARAP arkadaşlar evlerinize gidebilirsiniz demesi üzerine oradan ayrılarak evimize
gittik….” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Fatih AKAR’ın alınan ifadesinde;

“...Yüzbaşı Hüseyin BALIK ve Yüzbaşı Cihan OKUR benim sınıfta bulunduğum esnada isimleri
okundu. Onlar sınıftan ayrıldıklarında nereye gittiklerini bilmiyorum. Bir odada hapis altına alındıklarından
haberim olaydan 1 gün sonra arkadaşların anlattıklarından öğrendim. Albay Levent ÖZÜARAP’ın Yüzbaşı
Hüseyin BALIK ve Yüzbaşı Cihan OKUR hakkında yanlış bir şey yaparlarsa vurunşeklinde vermiş olduğu emri
ben duymadım ancak 1 gün sonra böyle bir emrin Albay Levent ÖZÜARAP’ın verdiğini Üsteğmen Cengizhan
EFE’den öğrendim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

5-Şüpheli Hacı ŞALK’ın alınan ifadesinde;

“…15.07.2016 günü saat 23:00 – 24:00 saatleri arasında benimle aynı sınıfta eğitim gören Hava
Mühimmat Tahrip Üstteğmen Hüseyin BALIK ve Hava İstihbarat Yüzbaşı Cihan OKUR isimli şahıslar
yukarıda ifademde belirttiğim gibi görevli arkadaşlar gelsin çağrısı üzerine derslikten ayrıldılar ben
arkalarından nereye gittiklerini sordum fakat cevap vermediler. Yaklaşık 20 dk kadar sonra Yarbay Adem
İNCİKLİ öğrenciler vasıtasıyla benden 2 kişiyi şahıs üzerinde arama yapmaları için göndermemi istedi. Bende
Hava İkmal Üstteğmen Sedat ÖNDER ve Hava Pilot Üstteğmen Cengizhan EFE yi gönderdim. Sedat ÖNDER
ve Cengizhan EFE yaklaşık 20 dk kadar sonra yanıma geldiklerinde terlemiş ve tedirgin vaziyette yukarıda
Hüseyin BALIK ve Cihan OKUR var Yarbay Adem İNCİKLİ bize onların üzerlerini arattı, neden bize böyle bir
şey yaptırdı biliyoruz dediler. Bunun üzerine ben 2 katta 2 ayrı amfiye Hüseyin BALIK ve Cihan OKUR’un ayrı
ayrı konduklarını bu sırada kapının açık olduğunu gördüm bu kişilerin alt kamuflajları giyik üst kamuflajları
çıkartılmış fanila ile oturur halde olduklarını gördüm…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.104.Şüpheli Sinan Altuntaş

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci Subay-Hv. Plt.
Üsteğmen

Durumu:
Şüpheli 19.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, üst aramasında elde edilen; 1 adet
Iphone 5 marka cep telefonu, B94430200C, B91996333G, B12346684F seri numaralı olmak üzere 1’er ABD
doları olmak üzere 3 ABD dolarına el konulmuştur.Şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 19/07/2016 ila 23/07/2016 arası


784
Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısına ilişkin tespit/değerlendirme:


Şüphelinin yakalandığı esnada yapılan üst aramasında (1)'erlik banknotlardan oluşan ve örgütsel
olarak anlamı ve simgesi yukarıdaki bölümlerde ayrıntılı olarak açıklanan 3 adet ABD Doları kağıt para
bulunarak el konulmuştur.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetleri:

1- Şüpheli Sinan ALTUNTAŞ’ın Harp Akademileri Komutanlığı görevlilerince; 19.07.2016 günü


Beşiktaş İlçe Emniyet müdürlüğü görevlilerine teslimine ilişkin tanzim edilen tutanakta; Hv. Plt. Ütğm Sinan
ALTUNTAŞ’ın 16.07.2016 tarihinde Fenerbahçe Orduevine gittiği ifade edilen kişileri (Soruşturmanın diğer
şüphelileri Hv. Plt. Ütğm. Hacı Mustafa AKYOL, Hv. Plt. Ütğm. İsmail UYAR, Hv. Mu. Kd. Bçvş. Hasan
TÜZEN, Hv. Mu. Kd. Bçvş. Günhan ÇİFTÇİ) ordu evinde bir süre muhtemelen (03.00-04.00) arasında kaldığı
odaya alarak bulundurduğu şeklinde hususlar tespit edilmiştir.

2- Öğrenci subayların toplanması için aralarıda kullandıkları haberleşme programı “Whatssapp”


yazışmaları incelendiğinde;

Hacı Şalk Abi: Çağrı planı devrwde15.07.2016 günü saat:23.04


Fatih Özdemir Akademi: Toplanma blgesi nere abi15.07.2016 günü saat:23.04
Hacı Şalk Abi: 30 dk içerisinde akademide olun Eğitim elbiseli 15.07.2016 günü saat:23.04
İsmail Uyar Akademi: Tulum olur dimi abi15.07.2016 günü saat:23.05
Hacı Şalk Abi: Olur 15.07.2016 günü saat:23.05
Saban Karaman Akademi:Abi maplar dahil mi15.07.2016 günü saat:23.05
Hacı Şalk Abi: Mallar hariç, ulaşılmayan varsa dönüş yapın 15.07.2016 günü saat:23.07
Sinan Akademi: Yoldayım abi ben 15.07.2016 günü saat:23.07
Hacı Şalk Abi: Yoklama verin 15.07.2016 günü saat:23.07
Cengizhan Akademi: (okey ibaresi) 15.07.2016 günü saat:23.08
Yuksek Koca Akademi:Abi esenlerdeyim 37 dk diyor yolda geliyorum 15.07.2016 günü saat:23.08
Saban Karaman Akademi:okey ibaresi 15.07.2016 günü saat:23.09
Sinan Akademi:Eskihisardayım geliyorum ama nasıl geleceğim bilmiyorum, Divril beyi
aradım.15.07.2016 günü saat:23.10
Saban Karaman Akademi:Sinan Marmaray 15.07.2016 günü saat:23.10
Mustafa Akyol Akademi:Akyol, Çevik,hkaya, Solmaz okey ibaresi 15.07.2016 günü saat:23.11
Erdem Ergul Akademi: (okey ibaresi) 15.07.2016 günü saat:23.12
Cengizhan Akademi: (okey ibaresi) 15.07.2016 günü saat:23.13
Cihan Okur Abi: 00.02 sesli mesaj 15.07.2016 günü saat:23.14
Cengizhan Akademi: 44 numara botu olan var mı 15.07.2016 günü saat:23.14
Saban Karaman Akademi: gelen varsa götüreyim 15.07.2016 günü saat:23.15
Fatih Özdemir Akademi: Beni alabilecek olan varmı? 15.07.2016 günü saat:23.15
Saban Karaman Akademi: Ben 15.07.2016 günü saat:23.15
Bezirganoğlu Akademi: bend var getiriyorum 15.07.2016 günü saat:23.15
Cengizhan Akademi: Saol Emre senden alırım, 15.07.2016 günü saat:23.16
Cengizhan Akademi: İsim ve telefon listesi resmi atılıyor, bi iki no hatalı isimleri dikkate alın
15.07.2016 günü saat:23.18
Hacı Şalk Abi:Ulaşılamayan var mu? 15.07.2016 günü saat:23.18
Ayhan Kaya Akademi: Tulumu giyiyoz15.07.2016 günü saat:23.18
Hacı Şalk Akademi:Evet, Kıdemlilere ulaşamayan var mı? 15.07.2016 günü saat:23.19
Fatih Özdemir Akademi: Özdemirin grup tamam15.07.2016 günü saat:23.20
………..
Hacı Şalk Abi: (üzerinde yazılar bulanan kağıdın görüntüsünü paylaşıyor) 15.07.2016 günü saat:…..
Sinan Akademi: Fenerbahçe orduevine yerleştim haberiniz olsun. 16.07.2016 günü saat:02.01
785
Şeklinde Whatssapp grubunda yazışmalar yaptığı, Darbe girişiminin Harp Akademileri ayağında
sorumlu düzeyde faaliyet yürüttüğü tespit edilen diğer şüpheli Murat DİVRİL'i arayarak bilgi verdiği,
Fenerbahçe Ordu evine yerleştiğine yönelik bildirimlerde bulunduğu tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“…sonra lojman bölgesine CİHAN yüzbaşının evine geçtik 14.30 yine toplanıyoruz çağrısı geldi
kıyafet bu sefer kumaş pantolon gömlek olarak giyileceği söylendi ve akademiye geçtik toplu şekilde ADEM
İNCİKLİ yarbay içtima aldı sonra sınıflara dağıldık LEVENT ÖZÜARAP ve Tümgeneral RECEP YÜKSEL
geldi kendi birebir yoklama aldı yoklamada olmayan 4 arkadaş yoklamada bulunmuyordu bunlar; Üstğ SİNAN
ALTUNTAŞ, Üstğ. ERKAN DEMİR, Üstğ. MUSTAFA AKYOL, Üstğ. İSMAİL UYAR'ın olmadıklarını tespit ettik
sonra LEVENT nerde bunlar diye söyledi kıdemli HACI ŞALK komutanım yoldalar geliyorlar dedi sonra
RECEP YÜKSEL GENERAL dedi ki Levent bunlar gece 03.30 Fenerbahçe ordu evinde kamuflajlı bir şekilde
ne yapıyorlardı dedi. Tamam gelince görsünler beni dedi 1 saat sonra AKYOL, ALTINTAŞ VE UYAR üstğ.
Akademiye gelmişler ben bunları görmedim ERKAN DEMİR ise yakalandığını internetten gördüm pazar günü
hiç birşey olmamış gibi yoklama alındı tek ERKAN DEMİR yoktu yukarıda anlatmayı unuttum 2. Sınıfta olan
SONER MOROĞLU yüzbaşı bu olaylardan sonra sürekli olarak bizim kıdemlimiz olan HACI ŞALK yüzbaşı ile
gizli bir şekilde köşeye çekip konuştuğunu şöyle olmayacak böyle olacak gibi şeyler söylediğini duymuştum adli
süreç başlayınca herkes normal ve rutin faaliyetlere devam edip verilen emirleri uygulamaya başladılar
yaşanan olaylardan kimse bahsetmemeye başladı ve bize yanaşmaya başladılar ben ve Cihan Yüzbaşı onlardan
uzak durmaya başladık dikkatimi çeken bir husus daha anlatmak istiyorum SİNAN ALTUNTAŞ Üstğ.
Fenerbahçe ordu evinde olduğunu söylemişti mesajda da bize hitaben akademi komutanı RECEP YÜKSEL
Tümgeneral ile birlikte olduğunu söylemişti bununla birlikte RECEP YÜKSEL bizimle konuştuğunda bu
konudan bahsetmedi bahsetmediği gibi onları yani HACI MUSTAFA AKYOL VE İSMAİL UYAR üsteğmenleri
Fenerbahçe ordu evinde gördüğü halde neden orada bulunduklarını sormaması bana enteresan geldi. Benim
bilgim ve görgüm bundan ibarettir ayrıca hatırladığım her şeyi daha sonra gelip anlatmaya ve telefonumu da
delil olması açısından vermeye de hazırım kayıtlı olan Whatsapp yazışmalarını mail olarak istenilen adrese
gönderebilirim ve çıktılarını da vermeye de hazırım benim ve Cihan Yüzbaşının can güvenliği tehlikededir
bizim ve ailemizin can güvenliğinin sağlanmasını talep ediyorum.” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Hacı ŞALK’ın alınan ifadesinde;

“…76. Dönem whatsapp grubuna “çağrı planı devrede bu çağrı üzerine tekrardan 30 dakika
içerisinde akademide olun eğitim elbiseli" şeklinde mesaj yazdım. Albay Murat DİVRİL in beni aramasındaki
sebep ben sınıf öğrencileri içerisinde en kıdemli olduğum içindir. Benim attığım mesaj üzerine 30 dk içerisinde
akademide toplandık. Üstğ Sinan ALTUNTAŞ, Üstğ. Erkan DEMİR, Üstğ. Mustafa AKYOL, Üstğ. İsmail UYAR
'ın yoklama sırasında yolda olduklarını Fenerbahçe Ordu Evinden geldiklerini öğrenci subaylardan
hatırlamadığım bir arkadaş söyledi ben bu ismini saydığım kişilerin nerede olduklarını, nereden geldiklerini,
olay gecesi ne gibi faaliyetlerde bulunduklarını birebir bilmiyorum. Ne gibi faaliyetlerde bulunduklarını da hiç
duymadım. İsmini saydığım şahıslar 16.07.2016 günü yoklama alındıktan yaklaşık olarak 3 saat kadar sonra
yani 16:00 sıralarında alınan 2. Yoklamada gelmiş olduklarını gördüm. Ben bu şahıslara ilk yoklamada nerede
olduklarını sorduğumda bana Fenerbahçe Ordu Evinde olduklarını söylediler fakat ben neden orada
olduklarını hiç irdelemedim.….Ben sınıfın en kıdemli öğrencisi olduğum için sınıfta bulunan öğrencilerin
yoklamalarını aldım. Sınıfta yalnızca Üsteğmen Sinan ALTUNTAŞ öz abisinin düğününe gittiği için olmadığını
arkadaşlarımdan öğrendim….Hatırlamadığım saatlerde Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ bizim yanımıza
gelerek “Hava Harp Akademisini binası kapılarında nöbet alacaksınız” dedi bizde nöbet tutmaya devam ettik.
Kurmay Albay Levent ÖZARAP arkadaşlar yoklama alın dedi. Bizde yine yoklama aldık. Üst Teğmen Sinan
ALTUNTAŞ birinci sınıf öğrenci arkadaşlarla konuşarak trafik yoğun olduğunu ve zamanında gelemeyeceğini
söyleyerek Fenerbahçe Ordu evine yönlendirildi. Hava Pilot Üsteğmen İsmail UYAR ile Hava P. Üsteğmen
Hacı Mustafa AKYOL Fenerbahçe Ordu evinde olduklarını söylediler….” şeklinde beyanda bulunduğu,
786
3-Şüpheli İsmail UYAR’ın alınan ifadesinde;

“...Boğaziçi Köprüsünde çatışmaların olduğunu öğrendik. Biz o esnada Kadıköy ile Boğaz Köprüsü
arasında bir yerdeydik. Daha güvenli bir birliğe gitmek için en yakınımızda olan Fenerbahçe Orduevi ne
gitmeye karar verdik. Çünkü Hava Pilot Üsteğmen Sinan ALTUNTAŞ yaşanan olaylar nedeniyle oraya
sığındığı için bize de oranın güvenli olduğunu söyledi ve biz buna istinaden 16 Temmuz Saat:02.30 sıralarında
Fenerbahçe Ordu evine giriş yaptık, ancak zaman olarak çok emin değilim. Giriş kayıtlarımız mevcuttur. Beylik
tabancalarımızı da kapıda bulunan Nizamiye ye teslim ederek içire girdik..Öncelikle şunu belirtmek isterim,
Hava Pilot Üsteğmen Sinan ALTUNTAŞ’ın Bursa’da 15 Temmuz 2016 günü abisinin düğünü vardı. Çağırma
planı devreye girince kendisi Akademiye gelmek isterken yolların ve köprülerin kapalı olmasından dolayı
Fenerbahçe Orduevine sığınmış. Bizde kendisinin orada olduğunu yoklama esnasında öğrendik. Yukarıda
müşteki ifadesi alınan şahısların belirttiği hususları bende onlar gibi yoklama esnasında öğrendim.
Tümgeneral Recep YÜKSEL’in 15 Temmuzu 16 Temmuza bağlayan gece kendisinin yaşamış olduğu ağır
olaylar nedeniyle güven problemi yaşıyordu. Şöyle ki ben ve Hacı Mustafa AKYOL ile Fenerbahçe Ordu evinde
konuşmasına rağmen 16 Temmuz günü tekrardan özel olarak makamında sorguladı.Tahmin ediyorum ki bizim
hakkımızda daha fazla bilgi alabilmek için ya da söylediğimiz bilgilerin doğruluğunu test etmek için sınıfta
arkadaşlara hitap ederken bilmiyormuş gibi davrandı. Fenerbahçe Orduevinde Tümgeneral Recep YÜKSEL
Komutanımızla lobide konuştuk, bununla ilgili görüntü kayıtları incelenebilir…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Levent ÖZÜARAP’ın alınan ifadesinde;

“….Yine ifade de belirtilen Ütğm. SİNAN ALTUNTAŞ, Üstğ. ERKAN DEMİR, Üstğ. MUSTAFA
AKYOL, Üstğ. İSMAİL UYAR isimli şahısların yoklama sırasında olmadığı anladıktan sonra ben Yzb. Hacı
ŞALK a bu şahısların nerede olduğunu sordum bana “ bu şahıslar yoldalar dönüyorlar “ dedi, bende bu
şahısların 15 Temmuz gecesi trafik akışının yaşanan olaylardan dolayı aksaması nedeni ile Gelmediklerini
düşünerek askeri bir birliğe sığındıklarını değerlendirdim…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.105. Şüpheli Mustafa Kılıç

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
Şüpheli 15.10.2016 günü Eskişehir ilinde yakalanarak gözaltına alınmış, üst aramasında elde edilen;
Iphone marka cep telefonu ve simkart incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe
tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 15/10/2016 ila 17/10/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 3 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısı hakkında:


Diğer şüphelilerden Mehmet BÖREKÇİ’nin 13.12.2016 günü terör örgütü hakkında ve samimi
beyanlarda bulunduğu ve etkin pişmanlıktan faydalanmak istediği, terör örgütünün TSK içerisindeki
yapılanmasına ilişkin alınan ifadesinde;şüpheli Mustafa KILIÇ’ın da terör örgütü içerisindeki eylem ve
faaliyetleri hakkında beyanlarda bulunmuştur.

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

-(OLAY 4)olarak belirtilen, 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan olaylara ilişkin olarak;Hava Harp
Akademisi Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi
787
olarak kullanıldığı, burada Koordinasyon toplantıları yapıldığı, yine Darbe girişimi esnasında yapılan
görevlendirmeler ile öğretim üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderildiği hususları tespit
edilmiştir. Şüpheli Mustafa KILIÇ’ın yetkisi olmamasında Saat 00.38’de Ölçme Değerlendirme Şube
Müdürlüğüne girdiği, Yb. Gürcan ANILIRCAN ile görüştüğü, bu esnada odada bulunan diğer şüphelilerin;
Ütğm. Mehmet GENÇ, Ütğm. Celal Alptekin ÇEVİK, Yzb. Erkan ABUNAZ’ın da bulunduğu,
Saat:00.48’de Şüpheli Mustafa KILIÇ’ın tekrardan Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğü girişine
geldiği, bu esnada yanında şoruşturmanın diğer şüphelileri olan Mustafa Kürşat İLOĞLU, Rıza ERKUŞ’un
bulunduğu, kapı girişinde; şoruşturmanın diğer şüphelileri olan, Darbe girişiminde Harp Akademileri ayağıda
sorumlu düzeyde görev alan Ali Orhan TOLLUOĞLU ile görüştüğü görüntü kayıtlarından tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Şüpheli Mustafa Kürşat İLOĞLU’un alınan ifadesinde;

“…İbrahim TOKUŞ yüzbaşı ile bir ara yalnız kaldık, ben darbeye karşı olduğum için ve bu
durumdan rahatsız olduğum için kendisine Abi bu darbe neden oluyor ve bu darbeyi kim yapıyor dedim.
Cebimizde paramız, altımızda arabalarımız var, hayatımız gayet güzel, ne derdi var ki bu insanların darbe
yapmaya kalkışıyor dedim. bana haklı olduğumu yapılanın yanlış olduğunu söyledi. Bu şekilde bir konuşma
geçti aramızda. Daha sonra ben neler olduğunu anlamak için akademi içerisinde sağa sola bakınıyordum, bu
sırada beni şu an için kim olduğunu hatırlamadığım bir öğrenci benimle beraber gelsene ”dedi ve Ölçme ve
değerlendirme Merkezinin olduğu yere götürdü, buraya gelince Ölçme ve değerlendirme Merkezinin kapısı
açıldı ve içeriden Ali Orhan TOLLOĞLU Albay çıktı, darbe ile alakalı herhangi bir emir yada talimat vermedi.
Genel şeyler söyleyerek, halimizi hatırımızı sorup, keyfimize bakmamızı söyledi. Bu esnada benim gördüğüm
kadarıyla yanımda Rıza ERKUŞ üsteğmen ve Mustafa KILIÇ üsteğmen olduğunu anımsıyorum…” şeklinde
beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Mehmet BÖREKÇİ’in alınan ek ifadesinde;

"3. sınıfa devam ederken Hava Harp Okulunda aynı sınıfta olduğumuz MUSTAFA KILIÇ ile beni
tanıştırdılar. Mustafa’yı da AHMET’le görüştüğümüz yere Şirinevler’deki eve getirdiler. Onu görünce şaşırdım.
Çünkü beklediğim biri değildi. Hatta bildiğim kadar kız arkadaşı falan vardı. Bu şekilde MUSTAFA KILIÇ ile
birlikte Şirinevler’deki eve bazen de burası müsait olmadığında yakınlardaki evlere gidip gelmeye başladık.
Görüşmeler rutin devam ediyordu. Bu evlere gittiğimizde AHMET dışında yine ondan daha üst seviyede
olduğunu düşündüğüm şahıslar da geliyordu. Bunlar Bize “Sizin konumunuz çok önemli, sizin gibi dini bütün
insanlar askeri okullara girsin, Türkiye daha iyi konuma gelecek. Siz orada olacaksınız ki işler daha iyi
yürüsün, orası peygamber ocağı sizin gibiler lazım ”şeklinde motive edici konuşmalar yapıyorlardı, okul
hakkında bilgi alıyorlardı.
4. sınıfta yine AHMET’le görüştük. Mustafa KILIÇ ile gidip geliyorduk. 4. Sınıf dönem sonunlarına
doğru mezun olmaya yakın dönemlerde yine bir hafta sonu buluşmamızda AHMET bize “Sizin yanınıza bir
arkadaş daha gelecek dediler. Ahmet abi bana 4.sınıfın tüm öğrenci listesini gösterdi. Bunlardan kim ile iyi
anlaşırsınız diye bana ve Mustafa KILIÇ’a sordu. Bunları işaretlememizi istedi. Sınıf listesini nereden temin
ettiklerini bilmiyorum. Daha sonra listeyi işaretledik. Genel olarak anlaşamayacağımızı, uyum
sağlamayacağımızı düşündüğümüz arkadaşları listede işaretledim. Benim işaretlediklerimden hatırladığım aynı
sınıfta olduğum 4. Sınıf öğrenci Fatih KARAMAN vardı. Kendisi de çok aykırı biri olduğu için işaretledim. Yine
bu şekilde 4-5 kişiyi işaretledim. Bunlarla anlaşamayacağımı söyledim. Bunların cemaattir, değildir düşüncesi
ile işaretlemedim. Bunlar genel olarak disiplin zafiyeti olan arkadaşlardı. Mustafa da yine aynı şekilde listeden
işaretledi. Daha sonra bu olaydan kaynaklı olmadığını düşünsem de anti parantez olarak Fatih KARAMAN
pilot olduktan sonra Harbe Hazırlık Eğitimi dediğimiz eğitimde elendi. Yer personeli olarak devam etti.
2007 yılında Mustafa KILIÇ ve Gökhan KENARLI bütünlemeye kalmadan sınıfı geçtiler ve ilk
grupta uçuş eğitimine İzmir’e gidip başladılar. Bense İngilizce ve elektronik derslerinden bütünleme sınavına
kaldığım için uçuş eğitimine daha sonra başladım. Bunlardan 9-10 ay sonra son grupta uçuş eğitimine
başladım. Mezun olana kadar ve İstanbul da bulunduğum süre içerisinde görüşmelere devam ettim. Tek başıma
788
gidiyordum. Ahmet’le görüşüyordum. Daha bende mezuniyeti takiben 2007 yılı Eylül 2. Haftasında eğitimime
başladım. Gitmeden önce Ahmet bana “Gökhan ve Mustafa orada tanışacaklar sende onlarla gidersin” dedi.
İstanbul dan ayrılmadan önce herzaman Ahmet ile görüştüğüm evde mezuniyete yakın bir hafta sonu da
Mustafa KILIÇ, Gökhan KENARLI ve bana eve gelen 3-4 kişi bunlar Ahmet’ten daha üst düzeydiler. Bunlar
dan Aşağıda bahsedeceyim İzmir e gittiğimde yanıma gelen İSMAİL olarak bildiğim şahıs da aralarında
bulunduğu şahıslardan biri bize hitaben ”artık mezun oluyorsunuz, İzmir’e gideceksiniz, Buradaki eğitimler
zordur. Başka şeyleri kafanıza takmamanız gerekir, burada evliliği falan kafanıza takmayın biz zamanı
geldiğinde o konu da size yardımcı olacağız ”dedi.
Gökhan ve Mustafa benden önce İzmir’e gittiği için orada görüşeceğimiz abi ile tanışmışlardı.
İzmir’e gittim. Son gurupta uçuşa başlayacağımı öğrendim. Katılımdan bir-kaç hafta sonra Mustafa ile birlikte
onun daha önce tanıştığı kişinin yanına Bornovada Manavkuyu taraflarında, yol üzerinde urfa lokantası vardı,
o caddeyi dik olarak kesen arka sokaklarından bir site içerisindeki blokta bulunan eve gittik. Bu ev onun kendi
oturduğu evdi. Şahıs İsmini HALİL olarak söyledi. Öğretmen olduğunu bildirdi. Yaşı 35-40’lı yaşlarında evli 2
küçük çocuğu vardı. Çorumlu olduğunu söylediğini hatırlıyorum. Dershane öğretmeni olabileceğini
düşünüyorum. Bu şahıs bize “Siz üçünüz birlikte Bornova civarından bir ev tutacaksınız. Masraflarını aranızda
paylaşırsınız, ucuz eşya alırsınız” dedi. Bu şekilde şahısla irtibatlandım ve hafta sonu şahsın belirttiği
muhitlerede ev baktık. Bornova’ya yakın İzmir çevreyolu otoban çıkışına yakın bir yerde bir site içerisinde ev
tuttuk ve hafta sonları gelip burada kalıyorduk.Halil bizden evin anahtarını da aldı. Hafta sonları eve
gidiyorduk. Halil de geliyor bize Fetullah GÜLEN’in ve Sait Nursinin kitaplarını getiriyor, bunlardan okuyun
diyordu. Her hafta sonu belirli bir bölümünü okuyup bitirin diyordu. O geldiğinde bize namaz kıldırıp yine
kitaptan okuma yapıyordu.
2014 Ağustosunda Harp Akademileri Komutanlığına kaydımı yaptırdım. Ağustos ayında tekrar izne
gittim. 2014 Eylülde geldim evi yerleştirdik. Lojmana taşındık. Hava Harp Akademisinde Eğitimlere başladım.
Burada daha önce birlikte bulunduğumuz, yukarıda detaylı olarak bahsettiğim Mustafa KILIÇ ve Gökhan
KENARLI’da akademiyi kazanmışlardı. Hafta içi akşamları ders bitiminde Mustafa KILIÇ ve Gökhan
KENARLI ile birlikte bana daha önce verilen önceki ifadelerimle yakalanmasını sağladığım NECAT
TOPÇU’nun kendi evinde buluşmaya başladık. Normalde her hafta gelmemizi istiyordu ama biz derslerden
kaynaklı bazen aksatıyorduk. Gökhan KENARLI çok sık gidip gelmese de biz Mustafa KILIÇ ile birlikte
gidiyorduk.Bu şekilde görüşmelerimiz devam etti.
Necat TOPÇU, Mustafa KILIÇ ile gittiğimiz bir buluşmamızda 2015 ya da 2016 yılında
düzenlenen ISAW (Uluslararası Hava Gücü konferansı) konferansına katılan katılımcıların yaptığı sunum ve
bildirileri ve katılanlara ilişkin elinizde bir şeyler varsa getirin dedi. Bende birkaç sunum ve orada Amerikalı
bir akademisyenin yayınladığı bir konferans sunumunu hazırlayıp bir sonraki görüşmede Necat TOPÇU’ya
verdim. İSAW uluslararası olarak düzenlenen, sivil katılımcılara da açık olan, genel havacılık konularının da
işlendiği konferanstır. Harp Akademileri Komutanlığında düzenlendi. 3 gün sürdü. Farklı ülkelerden üst düzey
askeri katılımcılar (Hava Kuvvetleri Komutanları), yine yerli ve yabancı akademisyenler katıldı.
Necat TOPÇU ile buluşmalarımız sıklıkla yakalandığı evinde ve bu evin yakınlarında bu iş için
tutulmuş olan Ümraniye de Necat TOPÇU’nun yakalandığı evin yakınlarında bir evde buluşuyorduk. Bu evin
bulunduğu binanın üst katlarında oturan, Necat TOPÇU’nun anahtarını verdiği bir defa gördüğüm uzunca
boylu 40’lı yaşlarda bir şahıs vardı. Bu şahsın cemaatten olduğunu düşünüyorum. Çünkü Necat TOPÇU
dairenin anahtarını bu şahsa veriyordu. Konumu ve faaliyetlerini bilmiyorum. Bu şahsı daha sonra görmedim.
(Bu daireyi ve adresi de gösterebilirim.)
2016 Ramazan ayı içerisinde bizi Necat TOPÇU iftara davet etti. Mustafa KILIÇ ile iftara gittik. Bu
ev de yine bu amaç için kullanılan, Ümraniye’de Necat TOPÇU’nun evine birkaç sokak mesafede 3. Katta
bulunan bir evdi. Karşılıklı 2 daireydi. Dairenin birinin bizim gibi gelenler için kullanılıyor, karşı dairede ise
şahsın kendisi oturuyordu. Bu şahıs da 10’lu yaşlarda 2 erkek çocuğu olan kendisi 35-40’lı yaşlarda bir şahıstı.
Amasya Merzifonlu idi. (Bu daireyi ve adresi de gösterebilirim.)
2016 yılının ramazan ayında İftara gittiğimizde bize Necat TOPÇU kapıyı açtı, içeride ilk
buluşmada görüştüğüm 50’li yaşlardaki Honda Civic aracı olarak bahsettiğim şahıs, bahsettiğim ev sahibi,
ben, Mustafa KILIÇ ve daha önceden hiç görmediğim 35 yaşlarında ilahiyatçı olduğunu düşündüğüm, (Seri
kuran okudular, dini konularda akademisyen pozisyonunda konuşmalar yapıyorlardı)biri uzun boylu, biri kısa
boylu tıknaz şahıstı. Yemek yedik. Akşam namazı kılıp çıktık. Buradan çıkmadan önce Amasya Merzifon’da 18-
22 Temmuz düzenlenecek uçuş tazeleme eğitimine gidecektim. Bana Ev sahibinin de Merzifonlu olduğu, o
789
tarihlerde orada olacağını, bayramdan sonraki hafta bir akşam bana uğrarsın orada nasıl buluşacağımızı
söylerim, oradaki arkadaşlarla seni tanıştırırım dedi. Normalde planım 16 Temmuzda planlanan veda yemeği
akabinde 00.10 Pegasus Sabiha Gökçen-Adana Şakirpaşa uçuşu ile Adana ya gidip oradan eşimin yanına
mersine gitmekti. Bu uçuş için hafta içi bilet aldım. Bu bilgiler hem maillerimde hemde Pegasusta kayıtlıdır.
Daha sonra mersinden eşimle birlikte merzifona geçip orada lojman işlemlerimi yapıp oradaki eğitimime
devam edecektim. 14 Temmuz akşamında saat:21.00 sıralarında Harp Akademilerinden çıktım ve
Ümraniye’deki iftar için gittiğim eve tek başıma gittim. Burada yukarıda bahsettiğim Merzifonlu şahısla 5-10
dk bir görüşmem oldu. Bana Merzifon’a gittiğimizde nasıl buluşacağımıza ilişkin bilgi verdi ve oradan
ayrıldım. En son görüşmem bu şekilde idi. Necat TOPÇU ile de en son iftar yemeğinde görüştüm.
15 Temmuz Darbe girişimi gündüzünde sabah normal mesaime gittim. Gün içinde derslere girdim.
Öğrenciler arasında olağandan farklı bir hareket gözlemlemedim. Öğlen yemeğinden sonra standart okuma
faaliyeti oldu. Sonrasında mezuniyet tören provası için Konferans salonuna gittik. Geçmiş yıllardaki mezuniyet
törenlerinden birini izledik. Törende duracağımız yerlere göre sahnedeki yerlere geçtik. Bu faaliyetin bitiminde
de herhangi bir olağanüstü durum olmadan buradan serbestsiniz dediler ve Harp Akademileri içerisinde
bulunan lojmanlarımıza geçtik. Öncesinde hiç kimse tarafından çağrılıp görüşmedim. Diğerleri de aynı şekilde
olduğunu düşünüyorum çünkü böyle bir şey olsa Mustafa KILIÇ bana söylerdi. Lojmandaki evime geçtim.
Memlekette olan Eşimle telefonda konuştum. Kardeşimle görüştüm ve akşam Mustafa KILIÇ ile birlikte yemeğe
geleceğimizi anneme söylemesini söyledim. Daha sonra çıkış kayıtlarından da anlaşılır. Saat:20.20 sıralarında
2 No’lu Nizamiyeden Mustafa KILIÇ’ın aracı ile çıktık. Aracı ben kullanıyordum. Ben kendi kartımı okutarak
çıktım. Güneşlide bulunan Ailemin evine gittik. Burada akşam yemeği yedik, çay muhabbet ettik. 22.00-22.30
sıralarında Mustafa kendi evine dönmek için aracıyla ayrıldı. Ben ailemin yanında kalacaktım. Yaklaşık Yarım
saat sonra da benimle aynı sınıfta bulunan Ütğm. Murat BİLGEN tarafından arandım. Bana neredesin diye
sordu. Evde olduğumu söyledim. Toplanıyoruz haberin var mı, mesajı görmedin mi? Diye sordu. Whatsap
Grubuna bir bak mesaj geldi dedi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Gökhan KENARLI’nın 31.12.2016 günü kollukça alınan alınan ek ifadesinde;

“…1998 yılında Balıkesir ili merkez Karesi Ortaokulunda öğrenim gördüğüm esnada şuan ismini
hatırlayamadığım okulumuza staj için gelen üniversite öğrencisi vasıtası ile ders çalışmak bahanesi ile
cemaatle tanıştım o dönemde cemaatin böyle bir yapıda olduğunu bilmeyecek bir yaştaydım. Sonrasında
Balıkesir ili merkez ege mahallesinde bulunan güven polis karakolunun arkasında bulunan sokaktaki cemaat
evine gidip gelmeye başladım. İlk başlarda cemaatin yapısı ile ilgili bir şeylerden bahsedilmedi sadece ders
çalışıyorduk daha sonrasında risalelerle ilgili, namaz kılma gibi faaliyetlerde bulunduk. Benimle ilgilenen
Necati Bey üniversitesinde bildiğim kadarıyla matematik bölümünde okuyan adını Sezgin olarak bildiğim
memleketini bilmediğim şahıs ilgileniyordu. Benimle birlikte aynı eve gelen birkaç öğrenci vardı ama onları
hatırlamıyorum. Sezgin isimli şahsın yönlendirmeleri ile askeri okul sınavlarına girdim.
1999 yılında Işıklar Askeri Lisesini kazandım. Askeri okula giriş aşamasında herhangi bir soru
örneği vermediler tamamen kendi imkânlarımla tüm aşamaları geçtim ve 1999 yılında hazırlık sınıfına
girdim.O yıllarda 1999 yılında yaşadığım depremin ve okulda söylenen irticacıların tespit edilip okuldan
atılacağı yönünde söylentiler üzerine sezgin isimli şahısla bir görüşmem olmadı. Bu cemaatle ilgili
bağlantımdan ailemin haberi yoktu. Bu görüşmeme olayı 2003 yılında yani son sınıfımıza kadar devam etti.
2003 yılında lisenin son sınıfında Sezgin benimle Balıkesir ilinde izne gittiğimde iletişime geçti.
2003 yılında daha önceden Hava Harp Okulu için dilekçe vermemden dolayı okulun gerekli sınavlarından
geçerek Hava Harp Okuluna girdim. Okulun başlarında İstanbul ili Avcılar ilçesinde hatırlayamadığım bir
yerde sezginle görüştük. Görüşmelerimizde sadece Sezgin ve ben oluyordum. Beni ankesörlü telefondan
arayarak buluşma yerini söylüyordu. Yine 2003 yılında Sezgin isimli şahıs beni ismini hatırlamadığım
öğretmenlik mezunu olduğunu bildiğim ama öğretmenlik yapmayan görsem teşhis edebileceğim şahısla
tanıştırdı Harp okulunun dördüncü sınıfın başına kadar bu şahısla İstanbul ili Avcılar ilçesinde görüşüyordum.
2007 yılı içerisinde Harp okulunun dördüncü sınıfında aynı sınıftan arkadaşım olan Mehmet
BÖREKÇİ ve Mustafa KILIÇ ili bir grup olacak şekilde İstanbul ili Şirinevler bölgesinde adresini tam
hatırlayamadığım bir evde bizden sorumlu abiler vasıtasıyla tanıştırıldık. Mehmet BÖREKÇİ’nin sorumlu abisi
artık bizim grubun sorumlusuydu. Bu şahsın ismini hatırlamıyorum. Görüşmelerimiz okul sonuna kadar ara
ara aynı evde devam etti. Görüşmelerimizde dinle ilgili konular ve bu konular dışında okulla ilgili genel
790
bilgiler ve uymamız gereken genel kurallar (ibadetin nasıl yapılacağı, arkadaşlar arasında normal davranma,
ima yoluyla namaz kılma, ramazan orucunu tam tutmama) konuşuluyordu.
Okul bu şekilde bitti İzmir Çiğlide bulunan 2. Ana jet üs komutanlığında uçuş eğitimine başladım.
Benimle aynı dönemde Mustafa KILIÇ’da aynı yerde eğitime başladı iki üç ay kadar bir süre sonrada Mehmet
BÖREKÇİ isimli arkadaşımızda aynı yere geldi. İstanbul’dayken bizden sorumlu olan şahıs bizimle birlikte
İzmir’e geldi ve Halil isimli cemaate ait bir dershanede öğretmenlik yaptığını bildiğim görsem teşhis
edebileceğim şahısla tanıştırdı. Halil isimli şahısla Mehmet BÖREKÇİ ve Mustafa KILIÇ’la birlikte
hatırladığım kadarıyla İzmir ili Bayraklıda bulunan tuttuğumuz bekâr evinde görüşüyorduk. Halil isimli şahsın
evine bir veya iki kez gittim ancak adresi hatırlamıyorum. Bu şahısla görüşmem pilotaj eğitimi bitene kadar
yani 2009 yılına kadar devam etti. Bu şahısla yaptığımız sohbetler bir önceki sohbetlerle aynıydı. 2009 yılında
pilot olarak mezun oldum. F5 uçak eğitimi almak için Konya iline gittim. Bu eğitim altı aylık bir eğitimdi bu
süre zarfında Halil isimli şahıs beni ismini hatırlamadığım toplamda üç, dört kere görüştüğüm öğretmen olan
bir şahsa devretti.
2009 yılının sonlarında Konya’daki eğitimim bitiminde F16 harbe hazırlık eğitimi için Ankara
Akıncılar hava üssüne eğitime geldim. Konya ilinde benden sorumlu olan şahıs Ankara’da beni Ankara
Büyükşehir Belediyesinde çalışan ismini Orhan olarak bildiğim şahısla tanıştırdı. Orhan isimli şahıs evli ve bir
küçük erkek çocuğu vardı. Bu şahıs Ankara ili Keçiören ilçesi Hacı Bektaş Veli köprüsüne yakın bir adreste
oturuyordu adresi tam net hatırlamıyorum. Bu şahısla da yedi sekiz ay kadar görüştük.
2010 yılının eylül ayında Ankara’daki eğitimim sona erdiğinde Bandırma 6. Ana jet üs
komutanlığına tayin edildim. Orhan isimli şahıs beni burada 35, 40 yaşlarında ismini Adil olarak bildiğim
bandırma ilçesinde bulunan cemaat dershanesinde Türkçe veya edebiyat öğretmenliği yapan görsem teşhis
edebileceğim şahısla tanıştırdı. Bu şahısla görüşmelerim Balıkesir’den Çanakkale istikametine gidişte
bandırma girişinde Muslubaşlar Ford yetkili bayisine yakın bir adreste oluyordu. Bu adresi gitsem
gösterebilirim. Bu şahısla 2014 yılında Hava Harp Akademisini kazanana kadar görüşmelerim devam etti.
2010 yılı eylül ayında cemaatle alakası olmayan kendim tanışmış olduğum eşimle beş yıllık flört sonunda
evlendim.
2014 yılında Hava Harp Akademisi kurmaylık sınavını kendi imkânlarımla ilk girişte 70-73 arası
puanla kazandım. Harp Akademilerinde bulunan lojmana yerleştim. Bandırmada benden sorumlu olan Adil
isimli şahıs beni İstanbul’da TÜBİTAK’ta çalışan Ümraniye ilçesi Esenevler mahallesinde bulunan gitsem
gösterebileceğim bir evde oturan evli ve iki yaşlarında bir kız çocuğu olan ismini hatırlamadığım şahsa
devretti. Benimle birlikte bu eve Mehmet BÖREKÇİ ve Mustafa KILIÇ’ta harp akademilerini kazandığı için
tekrar burada birleştik ve bahsettiğimiz eve birlikte gitmeye başladık. En son Darbe girişiminden yaklaşık bir
ay önce bu şahsın evine Mehmet BÖREKÇİ ve Mustafa KILIÇ ile birlikte gittik. Bunun dışında başka bir eve
gitmedim.
Bu yapılanma içerisinde bu güne kadar tanıdığım hatırladığım herkesi ifademde belirttim. Net
olarak hatırladığım adresler üzerinde gösterme yapabilirim ayrıca ismini verdiğim şahısların teşhisleri
neticesinde elde edilebilecek fotoğraflardan şahısları teşhis edebilirim.
Bu cemaate girmekten ve onların içerisinde yer aldığımdan dolayı pişmanım. Kesinlikle Darbe
girişiminde yer almadım, kimse tarafından görevlendirilmedim. Görevlendirilsem dahi bunun gereğini
yapmazdım. Bütün samimim duygularımla bildiklerimi anlattım." şeklinde beyanda bulunduğu,

Şüpheli Mustafa KILIÇ’ın 16.10.2016 günü alınan ifadesinde;

“…15 Temmuz 2016 gecesi Harp Akademilerinde öğrenci Subay olarak görev yapmaktaydım. Mesai
saatleri içerisinde akademideydim derslere girip çıktık. Mesai bitiminden sonra saat 20.30 a kadar evdeydim.
Saat 20.30 sonra akademiden arkadaşım olan Mehmet BÖREKÇİ’NİN Güneşlideki ailesinin evine yemeğe
gittik. Saat 23.00 civarında köprülerin kapandığını duyunca trafiğe kalmamak için 26 VY 343 plakalı Honda
civic aracımla Güneşliden çıktım, henüz darbe kalkışması yönünde bilgim yoktu. Yoldayken çağırma planı
gereği kıdemli öğrenci Yüzbaşı Hakan AKBULUTTAN üniformalı ve silahlı bir şekilde Akademiye gelmemiz
yönünde mesaj geldi. Ben zaten Akademiye gitmek için yola çıkmıştım ve akademiye 24.00 sıralarında vardım.
16.07.2016 günü 00.15 de Akademi binasına giriş yaptım ortamın karışık olduğunu görünce eve dönüp yiyecek
bir şeyler alıp silahımı da eve bırakarak tekrar akademiye 01.15 gibi dönüş yaptım. Sabah 07.00 kadar
Akademi binasında oturdum. Zaten bina kapıları da kilitliydi giriş çıkış yapmak mümkün değildi. O gece
791
bekleme yaparken ben gelmeden birilerinin derdest edildiğini ve nöbetleşe başlarında durduklarını duydum üst
kattan nöbet için çağrıda bulundular ben bu talebi reddettim. Kimin çağırdığını da tam olarak
hatırlamıyorum… Ben Ölçme ve Değerlendirme odasının içine girmeden koridorda Alb. ALİ ORHAN
TOLLUOĞLU ile ilk giriş yaptığımda eve gitmek için müsaade istemek üzere ikincisinde de evden döndüğümü
haber vermek için görüşme yaptım. Hiçbir şekilde Ölçme ve Değerlendirme odalarına girmedim. Zaten
görüşmelerim geldim gittim diyecek kadar çok kısa sürdü. Kesinlikle görevlendirme yapılmadı, herhangi bir
emir talimat almadım, darbe kalkışmasıyla hiçbir ilgim alakam yoktur…” şeklinde beyanda bulunduğu,

Şüpheli Mustafa KILIÇ’ın Mehmet Börekçi’nin ifadesinde geçen hususlara ilişkin 31.12.2016günü
kollukça alınan ifadesinde;

“…Bursa İli Orhaneli ilçesinde ailemle birlikte ikamet ettiğim 1998 yıllarında Türkan Sait Yılmaz
Anadolu Lisesinin ortaokul kısmında okuduğum yıllarda ortaokulun son yıllarında birlikte okuduğum
arkadaşların kaldığı o zamanki cemaate ait olan şuan ismini hatırlamadığım öğrenci yurduna ara sıra
derslerden sonra ve hafta sonları gidiyordum.Gittiğim dönemlerde yurt içerisinde herhangi bir dini sohbet
tarzında değil de genelde eğlendirici ve gitmemizi teşvik edici faaliyetler oluyordu. Bu tarza gırgır şamata ve
bilgi yarışması yapılarak bu yarışmalar sonunda ödül olarak yemek ve çikolata veriliyordu. Gittiğimiz zaman
yaşımızın da küçük olmasından dolayı eğlenceli olduğundan ve gideceğimiz bir yer ve sosyal aktivite olanakları
olmadığından buraya gidip geliyordum. Son dönemlerde yurt içerisinde Uludağ Üniversitesinden gelen
öğrenciler bize müfredatta bulunan derslerden anlatırlardı. Ders aralarında dini sohbetlerden de bahsederlerdi
fakat Fetullah GÜLEN hakkında herhangi bir anlatım olmazdı. Sınav dönemlerinde bize ders anlatan abiler
tarafından özellikle askeri okullar ve polis kolejlerine imalı bir şekilde başvurmamızı ve askerliğin ve polisliğin
güzel bir meslek olduğu, askerliğin peygamber ocağı olduğunu anlatıyorlardı. Bu anlatımlardan dolayı hem
askeri okullara hem de polis kolejine de başvuru yaptım. Işıklar Askeri lisesini yedekten kazandım. Sağlık
raporunda elendiğimden itiraz için Ankara’da askeri hastaneye sevk edildim. Ankara’da bulunan üç
hastaneden ikisinde muayene olarak askeriye girmeye elverişli raporumu alarak askeri liseye girdim.
Hastanede babamın amcasının oğlu olan Turgut KILIÇ o dönem Ankara Üniversitesi genel sekreteri
görevindeydi. Bunun yardımı sayesinde muaneyi geçtim.
1998 yılının Eylül ayında Işıklar Askeri Lisesine kayıt yaptırdım. 2001 yılının başlarına kadar bu
yapılanma ile ilgili herhangi bir kimseyle görüşmedim. Bu yapı içerisinde bulunan şahıslarında benimle bir
teması olmadı. Okul içerisinde bu yapıyla ilgili bir olaya şahit olmadım. 2001 yılının başında çarşı iznine
çıktığım sırada okulun dışında ortaokulda gittiğim yurttan tanıdığım Serdar isimli 24-25 yaşlarında Ispartalı
Uludağ Üniversitesi uluslararası ilişkilerden mezun olan şahısla karşılaştım. Şahısla birlikte Beşevlerde
bulunan bir pastaneye giderek, benimde o tarihte doğum günüm olduğundan kutlama yaptık. Kendisiyle
sıradan bir konuşma yapılarak oradan ayrıldım. Bu şahısla dışarıda bir iki defa daha görüştükten sonra benim
kendi numaramdan arayarak görüşmelere başladık. Görüşmeler sıklaştıkça anlatılar konular Fetullah
GÜLEN’in kasetleri dinleyip kitaplarını okuyorduk. Bunları genelde bu şahsın Beşevlerde bulunan şuan
hatırlamadığım evinde gerçekleşiyordu. Sohbetlere ben tek başıma gidiyordum. Gittiğim evde de ikimizden
başka kimse olmuyordu. Bu şahısla görüşmemiz Hava Harp Okulu birinci sınıfa kadar devam etti. Işıklar
lisesini 2002 yılında bitirdikten sonra sadece Eskişehir ilinde muayene olduktan sonra İstanbul Yeşilköy de
bulunan Hava Harp Okuluna kayıt yaptırdım. Serdar isimli şahıs Bursa ilinde kaldığından okulun ilk
döneminde kullanmış olduğum telefonumdan arayarak buluşma yeri olarak Şirinevler metro durağında
kendisiyle buluştuk. Beni Şirinevler’de şuan tarif edemeyeceğim eve götürdü burada kendisi ile birebir
görüştük bizden başka kimse yoktu. Bu görüşmeden sonra kendisiyle bir defa daha görüştük. Okul içerisinde
ceza aldığımdan dolayı bu şahısla görüşemedim. Özellikle ikinci sınıfın ikinci döneminde görüşmedim.
Derslerim kötü olduğundan dolayı ikinci sınıfı tekrar etmek zorunda kaldım. Bu dönemde Serdar isimli şahıs
beni İlker isminde o dönemde 22-23 yaşlarında Marmara Üniversitesinde okuyan Bursalı olduğunu bildiğim
şahısla tanıştırdı.Yedi aylık bir dönemde bu şahıs ile birkaç kez görüştüm. Bu görüşmelerin birinde İlker isimli
şahsın yanında bu zamana kadar görmediğim İlker’in bir üstü olduğunu tahmin ettiğim 30’lu yaşlarda bir
şahıs vardı. Bu şahıs bana okuduğum sınıfta samimi olduğum güvenebildiğim şahısların isimlerini istedi. Bende
anlaşabildiğim isimleri yazdım. Daha sonra listeye yazdığım isimlerden sınıf arkadaşım olan Mehmet
BÖREKÇİ isimli şahısla eşleştirdiler. Adresini tam olarak bilmediğim cemaat evinde benden sorumlu abi İlker
ile Mehmet BÖREKÇİ ve onun sorumlu abisi ayrıca onların bir üst konumunda olduğunu düşündüğüm şahısla
792
bir araya geldik. Bundan sonraki süreçte de ben Mehmet BÖRETÇİ ve onun sorumlu abisi ile sohbetlere devam
ettik. Üçüncü sınıf boyunca bu etkinlikler devam etti. Akabinde dördüncü sınıfa geçtik. Yine Şirinevler
bölgesinde bulunan cemaat evlerinde Mehmet BÖREKÇİ’yle bir müddet sohbetlere devam ettik. Dönem
ortasına doğru yine cemaat evine sohbete gittiğimiz bir gün sınıf arkadaşımız olan Gökhan KENARLI’yı şuan
görsem tanıyamayacağım sorumlu abisi bizim bulunduğumuz eve getirdi ve artık grupta üç kişi olduğumuzu ve
bundan sonraki süreçte de üçümüzün birlikte hareket edeceğimizi söylediler. Sorumlu abimiz değişmemişti yine
Mehmet BÖREKÇİ’den sorumlu olan şahıstı. Dördüncü sınıfta bu şekilde bitti ve İzmir iline ben Mehmet
BÖREKÇİ ve Gökhan KENARLI ile birlikte 2. Ana Jet Üs Komutanlığına tayinimiz çıktı. İzmir’e gittiğimiz
zaman bizden sorumlu olan şahıs Bornova ilçesinde ikamet eden FETÖ/PDY müzahir dershanelerde
öğretmenlik yapan isimli Halil olarak hatırladığım o dönemlerde 35’li yaşlarda kumral bir şahıstı. 2009 yılının
nisan ayına kadar bu şahıs bizden sorumluydu. 2009 Nisan ayı sonunda ben Eskişehir’e atandım Gökhan
KENARLI Konya iline atandı Mehmet BÖREKÇİ ise İzmir’de kaldı. Eskişehir’e geldikten sonra 2014 Mayıs
ayına kadar burada görev yaptım buradaki görev sürem boyunca yaklaşık 5-6 tane sorumlu abim oldu. 2012
yılının eylül ayına kadar bekâr olarak yaşadım 2012 Eylül ayında evlendim. Eskişehir’e ilk atandığım zaman
ilk abim Sakarya caddesinin bir arka sokağında oturuyordu bu şahıs Erzurumluydu milli eğitimde öğretmen
olduğundan bahsetmişti. Bu şahsın ismini şuan hatırlamıyorum şahsı teşhis edebilirim ve ikamet adresini
gösterebilirim. Bundan sonraki ikinci sorumlu abim Atatürk Bulvarı üzerinde tramvay durağına yakın bir yerde
oturan Halil isimli oğlunun ismi Ümit olan dershanede öğretmenlik yapan 35’li yaşlarda görsem teşhis
edebileceğim bir şahıstı. Aynı şekilde şahsın adresini de gösterebilirim. Sonraki sorumlu abim oto sanayi
bölgesinde Total benzin istasyonu arkasında ikameti bulunan Halil İbrahim isimli milli eğitimde din kültürü
öğretmenliği yapan görsem teşhis edebileceğim şahıstı. Yine bu şahsında ikametini gösterebilirim. Sonrasındaki
abim Vişnelik mahallesinde ikamet eden merkez bankasında çalışan Bursalı olduğunu söyleyen Caner isimli bir
şahıstı yine bu şahsıda teşhis edebilirim ve ikametini gösterebilirim
Eskişehir’de bulunduğum dönem içerisinde kurmaylık sınavlarına girmem konusunda sorumlu
abilerim tarafından yönlendirildim. Zaten sınava girmeye de kararlıydım ve sınava hazırlanmaya başladım.
Yaklaşık 13-14 ay kadar ciddi anlamda sınava hazırlandım. Sınava hazırlık aşamasında sorumlu abilerim
sürekli olarak sınavı ciddiye almamız konusunda öneride bulunuyorlardı. Sınava bir hafta kala benden sorumlu
abim Caner’in evindeyken Caner’in bir üst sorumlusu olduğunu düşündüğüm şahısla birlikte bana kendi
bilgisayarlarında bulunan dokümanlardan sınavla alakalı olabileceğini söyledikleri, geçmiş sınavlarda çıkmış
olan sorularla benzer olduğunu bahsettikleri sorulardan gösterdiler, bu sorulara çalıştırdılar. Bu göstermiş
oldukları sorulardan büyük bir çoğunluğu kurmaylık sınavında çıkmıştı.
2014 yılı mayıs ayında İstanbul ili Levent ilçesinde bulunan Harp Akademileri Komutanlığına
tayinim çıktı. Burada bulunan lojmanlarda ikamet ettim. Benimle birlikte Gökhan KENARLI ve Mehmet
BÖREKÇİ’nin de tayini çıktı. Eskişehir ilinde benden sorumlu olan Caner’in devretmiş olduğu ismini
söylemediği 30’lu yaşlarda 170 boylarında esmer TÜBİTAK da çalıştığını bildiğim bir şahsa devredildikten
sonra bu şahsın bana İstanbul ilinde görüşebileceğim Ümraniye ilçesinde Esenevler Dörtyol kavşağı civarında
tarih ve saat belirtilerek buluşmamızı söyledi. İstanbul’a geldikten bir hafta sonra buluşma yerine gittim. Ancak
telefonu olmadığı için şahısla görüşemedim. İlişiğimi kesmek için Eskişehir iline gittiğimde Caner ile
görüştüm. Caner telefonla o şahısla irtibatları olduğundan görüşme sağladı. Görüşme neticesinde tekrar aynı
Ümraniye ilçesinde Esenevler Dörtyol kavşağı civarında koordine sağlandı. Ailevi nedenlerden dolayı 2014
Eylül ayına kadar görüşme olmadı. Eylül ayından sonra Mehmet BÖREKÇİ ile birlikte görüşmek için gittik.
Mehmet BÖREKÇİ benden önce bu şahısla görüştüğü için görüşme yerini biliyordu. Birlikte giderek bu şahsın
ikametinde buluştuk. Buluşmalarımız akşam saat 21.00 ile 22.00 sıralarında olduğundan kısa süreli oluyordu.
Bu görüşmelerde namaz kılma, Fethullah GÜLEN’in videoları izleniyordu. Bazen bizimle birlikte Gökhan
KENARLI’da oluyordu. Bu görüşmelerde denk geldiği müddetçe bazen üçümüz bazen de tek tek gittiğimiz
oluyordu. 2016 yılına kadar Ümraniye ilçesinde Esenevler mahallesinde bulunan Ulu Camiye yakın gittiğimiz
zaman gösterebileceğim ikinci katta 5 numaralı daireye gidiyorduk. Bu ev bizden sorumlu olan abinin eviydi.
Bu şahsın evine en son 2016 yılının haziran ayında gittim. Son görüşmemizde Darbe girişimiyle ilgili herhangi
bir şeyden bahsedilmedi. Her zaman yaptığımız görüşmelerdi.
15 Temmuz Darbe girişiminin olduğu günde bir önceki ifademde ayrıntılı olarak belirttiğim hususlar
dışında ekleyebileceğim bir şey yoktur. 1998 yılından 2016 yılına kadar benimle ilgilenen abi konumunda olan
şahıslar haricinde herhangi başka şahıslarla irtibata geçmedim. İrtibata geçtiğim şahıslara askerlik sürem
boyunca herhangi bir askeri gizli bilgileri temin edip kendilerine sunmadım. Bana da böyle bir talep gelmedi.
793
Bu yapı içerisinde kaldığım sürede abiler tarafından bize askeriye içerisinde en üst seviyelere geleceğimizi,
askeriye içerisinden din karşıtı yapının bizim sayemizde sona ereceğini, vatana millete ve dine hizmet
edeceğimiz söyleniyordu. 2013 yılından sonra abiler tarafından devletle bir sorunumuz olmadığı sadece
siyasilerle sorunlarının olduğunu. Hırsızlık ve yolsuzluklarla ilgili youtube den video izlettirerek bunları gerçek
olduğunu yolsuzluk operasyonlarıyla ilgili Zekeriya ÖZ ve diğer yargı mensupları ve polislerin cemaatle bir
bağlantılarının olmadığını, bu operasyonlarında cemaat operasyonu olmadığını anlatılıyordu.Bu yapının
FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün amacını Darbe girişimi gecesi anladım. Bu Darbe girişimine de herhangi
bir katkı sağlamadım. Mahkemede de bana sorulan sorular içerisinde Darbe girişimi planlayıcı ve koordine
merkezi olan Hava Harp Akademisi içerisinde bulunan ölçme ve değerlendirme şube müdürlüğü odasına
girdiğim yönünde kanaatten dolayı sorgulandım. Fakat ben oraya hiç girmedim sadece koridorda kısa
süreliğine Ali TOLLUOĞLU isimli şahsa yoklama vererek çıktım.
Darbe girişiminden sonra ekim ayı içerisinde Eskişehir ilinde gözaltına alındım ve bu zamana
kadarda Silivri Cezaevinde bulunmaktayım. Cezaevi içerisinde bulunduğum koğuşta benimle aynı konumda
bulunan askerlerle birlikte kalmaktayım. Kaldığımız rütbeli şahıslarla konuşmalarımızda cemaatle
bağlantılarının olmadığını, süreç içerisinde kendilerinin haklı olduklarını siyasi iktidarın gideceğini ve bu işin
kısa sürede biteceğini ve dışarı çıkacaklarını, yurt dışından uluslararası kamuoyunun baskısıyla hükümetin
gideceğini belirtiyorlar. Bu kapsamda bir yönüyle kendilerini motive ediyorlar." şeklinde beyanda bulunduğu
anlaşılmıştır.

9.106. Şüpheli Gökhan Kenarlı

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hava Plt.
Üsteğmen

Durumu:
Şüpheli 17.10.2016 günü Diyarbakır ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış,18.10.2016 günü
müdürlüğümüze teslim edilmiş, üst aramasında elde edilen; 1 adet Iphone marka cep telefonu ve takılı vaziyette
turkcell simkart’a incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 17/10/2016 ila 19/10/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısı hakkında:


Diğer şüphelilerden Mehmet BÖREKÇİ’nin 13.12.2016 günü terör örgütü hakkında ve samimi
beyanlarda bulunduğu ve etkin pişmanlıktan faydalanmak istediği, terör örgütünün TSK içerisindeki
yapılanmasına ilişkin alınan ifadesinde;şüpheli Gökhan Kenarlı'nın da terör örgütü içerisindeki eylem ve
faaliyetleri hakkında beyanlarda bulunmuştur.

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

-(OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, şüpheli Gökhan KENARLI’nın saat:00.01’de diğer şüpheli Ferhat PINAR ile birlikte anfilerin
içerisine bakarak tutulan subayları gördükleri ve bölgeden uzaklaştıkları, bu esnada üzerlerinde uçuş tulumu
bulunduğu,
-Şahsın 16 Temmuz 2016 gecesi boyunca binada uçuş tulumlu olarak bulunduğu hususları kamera
kayıtlarından tespit edildiği,görüntü kayıtlarından tespit edilmiştir.
794
Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Şüpheli Mehmet BÖREKÇİ’in alınan ek ifadesinde;

“…Biz Mustafa ile uyumluyuz siz kimi isterseniz getirin dedik. Bu olaydan yaklaşık 1 ay kadar sonra
yine bizimle aynı dönemden olan devremiz Gökhan KENARLI’yı getirdiler. Daha sonraki buluşmalara ben
Mustafa ve Gökhan KENARLI birlikte gidip gelmeye başladık. O dönem Mustafa ve Gökhan’ın kız arkadaşları
vardı. Görüşmelere birkaç hafta ara vererek geliyorlardı.
4. sınıfın 2. Döneminde ben o dönemki 2. Sınıfların kıdemlisi oldum. Yani 2009 yılında mezun olan
öğrenciler bunlar. Kıdemli olduktan sonra yine gittiğimiz sohbette AHMET’in yanında bulunan bir başka
sorumlu düzeyde olduğunu düşündüğüm ismini hatırlamadığım uzun boylu 30-35 yaşlarındaki bir şahıs bana
“Senin kıdemlisi olduğun sınıfta bazı yaramaz elemanlar var.” Dedi bana sınıftan 5-10 kişinin isim listesini
verdi ve “Bunlara dikkat et, disiplinsizlikleri olursa komutanlarına bildir, ceza almalarını sağla” şeklinde
telkinlerde bulundu. Ancak ben bu isimler hakkında herhangi bir şikâyet ve işlem yapmadım.
2007 yılında Mustafa KILIÇ ve Gökhan KENARLI bütünlemeye kalmadan sınıfı geçtiler ve ilk
grupta uçuş eğitimine İzmir’e gidip başladılar. Bense İngilizce ve elektronik derslerinden bütünleme sınavına
kaldığım için uçuş eğitimine daha sonra başladım. Bunlardan 9-10 ay sonra son grupta uçuş eğitimine
başladım. Mezun olana kadar ve İstanbul da bulunduğum süre içerisinde görüşmelere devam ettim. Tek başıma
gidiyordum. Ahmet’le görüşüyordum. Daha bende mezuniyeti takiben 2007 yılı Eylül 2. Haftasında eğitimime
başladım. Gitmeden önce Ahmet bana “Gökhan ve Mustafa orada tanışacaklar sende onlarla gidersin” dedi.
İstanbul dan ayrılmadan önce herzaman Ahmet ile görüştüğüm evde mezuniyete yakın bir hafta sonu da
Mustafa KILIÇ, Gökhan KENARLI ve bana eve gelen 3-4 kişi bunlar Ahmet’ten daha üst düzeydiler. Bunlar
dan Aşağıda bahsedeceyim İzmir e gittiğimde yanıma gelen İSMAİL olarak bildiğim şahıs da aralarında
bulunduğu şahıslardan biri bize hitaben ”artık mezun oluyorsunuz, İzmir’e gideceksiniz, Buradaki eğitimler
zordur. Başka şeyleri kafanıza takmamanız gerekir, burada evliliği falan kafanıza takmayın biz zamanı
geldiğinde o konu da size yardımcı olacağız ”dedi.
Gökhan ve Mustafa benden önce İzmir’e gittiği için orada görüşeceğimiz abi ile tanışmışlardı.2014
Ağustosunda Harp Akademileri Komutanlığına kaydımı yaptırdım. Ağustos ayında tekrar izne gittim. 2014
Eylülde geldim evi yerleştirdik. Lojmana taşındık. Hava Harp Akademisinde Eğitimlere başladım. Burada daha
önce birlikte bulunduğumuz, yukarıda detaylı olarak bahsettiğim Mustafa KILIÇ ve Gökhan KENARLI’da
akademiyi kazanmışlardı. Hafta içi akşamları ders bitiminde Mustafa KILIÇ ve Gökhan KENARLI ile birlikte
bana daha önce verilen önceki ifadelerimle yakalanmasını sağladığım NECAT TOPÇU’nun kendi evinde
buluşmaya başladık. Normalde her hafta gelmemizi istiyordu ama biz derslerden kaynaklı bazen aksatıyorduk.
Gökhan KENARLI çok sık gidip gelmese de biz Mustafa KILIÇ ile birlikte gidiyorduk.Bu şekilde
görüşmelerimiz devam etti…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Mustafa KILIÇ’ın 31.12.2016 günü alınan ek ifadesinde;

“…Şirinevler bölgesinde bulunan cemaat evlerinde Mehmet BÖREKÇİ’yle bir müddet sohbetlere
devam ettik. Dönem ortasına doğru yine cemaat evine sohbete gittiğimiz bir gün sınıf arkadaşımız olan Gökhan
KENARLI’yı şuan görsem tanıyamayacağım sorumlu abisi bizim bulunduğumuz eve getirdi ve artık grupta üç
kişi olduğumuzu ve bundan sonraki süreçte de üçümüzün birlikte hareket edeceğimizi söylediler. Sorumlu
abimiz değişmemişti yine Mehmet BÖREKÇİ’den sorumlu olan şahıstı. Dördüncü sınıfta bu şekilde bitti ve
İzmir iline ben Mehmet BÖREKÇİ ve Gökhan KENARLI ile birlikte 2. Ana Jet Üs Komutanlığına tayinimiz
çıktı. İzmir’e gittiğimiz zaman bizden sorumlu olan şahıs Bornova ilçesinde ikamet eden FETÖ/PDY müzahir
dershanelerde öğretmenlik yapan isimli Halil olarak hatırladığım o dönemlerde 35’li yaşlarda kumral bir
şahıstı. 2009 yılının nisan ayına kadar bu şahıs bizden sorumluydu. 2009 Nisan ayı sonunda ben Eskişehir’e
atandım Gökhan KENARLI Konya iline atandı Mehmet BÖREKÇİ ise İzmir’de kaldı. Eskişehir’e geldikten
sonra 2014 Mayıs ayına kadar burada görev yaptım buradaki görev sürem boyunca yaklaşık 5-6 tane sorumlu
abim oldu. 2012 yılının eylül ayına kadar bekâr olarak yaşadım 2012 Eylül ayında evlendim. Eskişehir’e ilk
atandığım zaman ilk abim Sakarya caddesinin bir arka sokağında oturuyordu bu şahıs Erzurumluydu milli
eğitimde öğretmen olduğundan bahsetmişti. Bu şahsın ismini şuan hatırlamıyorum şahsı teşhis edebilirim ve
795
ikamet adresini gösterebilirim. Bundan sonraki ikinci sorumlu abim Atatürk Bulvarı üzerinde tramvay durağına
yakın bir yerde oturan Halil isimli oğlunun ismi Ümit olan dershanede öğretmenlik yapan 35’li yaşlarda
görsem teşhis edebileceğim bir şahıstı. Aynı şekilde şahsın adresini de gösterebilirim. Sonraki sorumlu abim
oto sanayi bölgesinde Total benzin istasyonu arkasında ikameti bulunan Halil İbrahim isimli milli eğitimde din
kültürü öğretmenliği yapan görsem teşhis edebileceğim şahıstı. Yine bu şahsında ikametini gösterebilirim.
Sonrasındaki abim Vişnelik mahallesinde ikamet eden merkez bankasında çalışan Bursalı olduğunu söyleyen
Caner isimli bir şahıstı yine bu şahsıda teşhis edebilirim ve ikametini gösterebilirim.
Eskişehir’de bulunduğum dönem içerisinde kurmaylık sınavlarına girmem konusunda sorumlu
abilerim tarafından yönlendirildim. Zaten sınava girmeye de kararlıydım ve sınava hazırlanmaya başladım.
Yaklaşık 13-14 ay kadar ciddi anlamda sınava hazırlandım. Sınava hazırlık aşamasında sorumlu abilerim
sürekli olarak sınavı ciddiye almamız konusunda öneride bulunuyorlardı. Sınava bir hafta kala benden sorumlu
abim Caner’in evindeyken Caner’in bir üst sorumlusu olduğunu düşündüğüm şahısla birlikte bana kendi
bilgisayarlarında bulunan dokümanlardan sınavla alakalı olabileceğini söyledikleri, geçmiş sınavlarda çıkmış
olan sorularla benzer olduğunu bahsettikleri sorulardan gösterdiler, bu sorulara çalıştırdılar. Bu göstermiş
oldukları sorulardan büyük bir çoğunluğu kurmaylık sınavında çıkmıştı.
2014 yılı mayıs ayında İstanbul ili Levent ilçesinde bulunan Harp Akademileri Komutanlığına
tayinim çıktı. Burada bulunan lojmanlarda ikamet ettim. Benimle birlikte Gökhan KENARLI ve Mehmet
BÖREKÇİ’nin de tayini çıktı. Eskişehir ilinde benden sorumlu olan Caner’in devretmiş olduğu ismini
söylemediği 30’lu yaşlarda 170 boylarında esmer TÜBİTAK da çalıştığını bildiğim bir şahsa devredildikten
sonra bu şahsın bana İstanbul ilinde görüşebileceğim Ümraniye ilçesinde Esenevler Dörtyol kavşağı civarında
tarih ve saat belirtilerek buluşmamızı söyledi. İstanbul’a geldikten bir hafta sonra buluşma yerine gittim. Ancak
telefonu olmadığı için şahısla görüşemedim. İlişiğimi kesmek için Eskişehir iline gittiğimde Caner ile
görüştüm. Caner telefonla o şahısla irtibatları olduğundan görüşme sağladı. Görüşme neticesinde tekrar aynı
Ümraniye ilçesinde Esenevler Dörtyol kavşağı civarında koordine sağlandı. Ailevi nedenlerden dolayı 2014
Eylül ayına kadar görüşme olmadı. Eylül ayından sonra Mehmet BÖREKÇİ ile birlikte görüşmek için gittik.
Mehmet BÖREKÇİ benden önce bu şahısla görüştüğü için görüşme yerini biliyordu. Birlikte giderek bu şahsın
ikametinde buluştuk. Buluşmalarımız akşam saat 21.00 ile 22.00 sıralarında olduğundan kısa süreli oluyordu.
Bu görüşmelerde namaz kılma, Fethullah GÜLEN’in videoları izleniyordu. Bazen bizimle birlikte Gökhan
KENARLI’da oluyordu. Bu görüşmelerde denk geldiği müddetçe bazen üçümüz bazen de tek tek gittiğimiz
oluyordu. 2016 yılına kadar Ümraniye ilçesinde Esenevler mahallesinde bulunan Ulu Camiye yakın gittiğimiz
zaman gösterebileceğim ikinci katta 5 numaralı daireye gidiyorduk. Bu ev bizden sorumlu olan abinin eviydi.
Bu şahsın evine en son 2016 yılının haziran ayında gittim. Son görüşmemizde Darbe girişimiyle ilgili herhangi
bir şeyden bahsedilmedi. Her zaman yaptığımız görüşmelerdi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

Şüpheli Gökhan KENARLI’nın 18.10.2016 günü alınan ifadesinde;

“…Ben Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde 2. Sınıf Öğrenci Subayı olarak
görev yapmaktaydım. 15.07.2016 günü saat 08:45 te rutinde olduğu üzere ders için akademiye geldim. Saat
01:30 da ders bitti akabinde Mezuniyet provasına katıldım saat 16:00-17:00 civarında prova bitimi ikametime
geldim. İkametimde ailemle birlikte bulunurken saat 20:00 sıralarında TV de haberlerde İstanbul’daki
köprülerin Askerlerce güvenlik gerekçesi ile tutulmuş olduğunu gördüm. TV de Başkanımızın “Bizden habersiz
birileri bir yerlerden talimat alarak bir şeyler yapıyor” benzeri bir açıklamasını duydum. Saat 23:45
sıralarında cep telefonumda yüklü bulunan Whatsapp isimli uygulamada benimle aynı dönem öğrenci subay
arkadaşlarımızla kullanmış olduğumuz “75. Dönem” isimli gruptan sınıf kıdemli Yüzbaşı Apti PEHLİVAN
“Akademide acil toplanılacak” şeklinde mesaj gelmesi üzerine ben kendim uçuş tulumumu giyerek peç ve
apoletlerimi takarak yanıma beylik tabancamı almadan (Beylik tabancam Balıkesir de ailemin evinde
bulunmaktaydı) akademi binasına geldim ancak kimin aracıyla gittiğimi hatırlamıyorum. Ben geldiğimde
dersliklerin olduğu bina içerisinde koridor kısmında kalabalığın toplanmış olduğunu ve Öğretim Başkanı Albay
Levent ÖZÜARAP ın burada olduğunu gördüm. Sınıf kıdemlileri yoklama aldılar. Burada beklerken çevreki
ğrenci subay arkadaşlardan 1. Sınıf öğrenci subaylar Hüseyin BALIK ve Cihan OKUR un tahminimce Levent
ÖZÜARAP ın emri ile brifing salonunda tutulduklarını öğrendim. Ancak bu iki öğrenci subayın ne sebeple
tutulduklarını bilmiyorum. Saat 00:30 sıralarında bina dışında uzaktan birkaç el silah sesi geldiğini duydum.
Bina ışıkları bir anda kapatılınca biz ne olduğunu anlamaya çalışırken kapıdan dışarıda Harp Akademileri
796
güvenlik personeli askerlerin olduğunu gördüm. Öğretim başkanı ve diğer komutanların bir ara kapının
bulunduğu yere geldiklerini gördüm ancak ben bu olayda biraz uzak kalarak izlemede kaldım. Dışarıdaki
hareketlilik bitince bende 2 kata kısımlar bilgesine çıkarak burada saat 05:00-05:30 sıralarında kadar uyudum.
Ben uyuduğum kısımlar bölgesinde çok sayıda alçak uçuş sesleri duydum. Saat 07:00 sıralarında Öğretim
Başkanı Levent ÖZÜARAP tarafından sınıf kıdemlilerine yoklama aldırıldı akabinde evlere gitmemiz
söylenince 07:30 sıralarında istirahate ayrıldım. Saat 14:00 sıralarında “75. Dönem” whatsapp grubundan
akademide toplanmamız istendiği şeklinde mesaj gelmesi üzerine akademiye geldim sonrasında rutin olarak
akademiye gelip mesai bitimi ikametime gelmeye devam ettim. Sormuş olduğunuz soru ile ilgili olarak
yukarıdaki paragrafta ayrıntılı olarak bahsettiğim üzere ben saat 23:45 sıralarında “75. Dönem” adlı
whatsapp grubundan akademileri çağrılmam üzerine akademiye geldiğimde 2 öğrenci subayın tahminimce
Albay Levent ÖZÜARAP ın emri ile tutulduklarını duydum ben geldiğimde bu öğrencilerin derdest edilerek
kapatılmaları olayı çoktan gerçekleşmişti. Ben belirttiğim gibi 2. Katta bulunan kısımlar bölgesine ön taraftan
çıktığım için bu iki öğrenci subayın tutuldukları odaların bulunduğu kattan ancak uzağından geçerek 2. Sınıf
dersliğine giderek burada uyudum. Ben bahsi geçen olaya hiçbir şekilde müdahil olmadım. Bana sormuş
olduğunuz öğrenci subayların bulunduğu odaların yanından geçerken herhangi bir müdahalede bulunmamam
hususu ise; ben bu kattan geçerken merdivenlerin hemen yanından yani bu odaların uzağından geçtim. Benim
amacım yalnızca buradan geçerek dersliğe gelmek istememdi içerisinde bulunduğum psikoloji sebebi ile de
böyle bir müdahalede bulunmam gerektiği aklıma o an gelmedi.Ben Darbe girişimi olayı kimse tarafından
herhangi bir şekilde görevlendirilmedim. Adı geçen öğrenci subayların kapıları önünde nöbet tutmadım. Benim
“Yurtta Sulh” adlı whatsapp grubundan bir ilgim yoktur böyle bir gruba dâhil değilim. Benim Darbe girişimi
olayı ve bunu gerçekleştiren kişiler ile herhangi bir bağlantım yoktur. Üzerime atılı suçlamaları kesinlikle
kabul etmiyorum. Bildiklerim ve anlatacaklarım bundan ibarettir…” şeklinde beyanda bulunduğu,

Şüpheli Gökhan KENARLI’nın Mehmet Börekçi’nin ifadesinde geçen hususlara ilişkin


31.12.2016günü kollukça alınan ifadesinde;

“…1998 yılında Balıkesir ili merkez Karesi Ortaokulunda öğrenim gördüğüm esnada şuan ismini
hatırlayamadığım okulumuza staj için gelen üniversite öğrencisi vasıtası ile ders çalışmak bahanesi ile
cemaatle tanıştım o dönemde cemaatin böyle bir yapıda olduğunu bilmeyecek bir yaştaydım. Sonrasında
Balıkesir ili merkez ege mahallesinde bulunan güven polis karakolunun arkasında bulunan sokaktaki cemaat
evine gidip gelmeye başladım. İlk başlarda cemaatin yapısı ile ilgili bir şeylerden bahsedilmedi sadece ders
çalışıyorduk daha sonrasında risalelerle ilgili, namaz kılma gibi faaliyetlerde bulunduk. Benimle ilgilenen
Necati Bey üniversitesinde bildiğim kadarıyla matematik bölümünde okuyan adını Sezgin olarak bildiğim
memleketini bilmediğim şahıs ilgileniyordu. Benimle birlikte aynı eve gelen birkaç öğrenci vardı ama onları
hatırlamıyorum. Sezgin isimli şahsın yönlendirmeleri ile askeri okul sınavlarına girdim.
1999 yılında Işıklar Askeri Lisesini kazandım. Askeri okula giriş aşamasında herhangi bir soru
örneği vermediler tamamen kendi imkânlarımla tüm aşamaları geçtim ve 1999 yılında hazırlık sınıfına
girdim.O yıllarda 1999 yılında yaşadığım depremin ve okulda söylenen irticacıların tespit edilip okuldan
atılacağı yönünde söylentiler üzerine sezgin isimli şahısla bir görüşmem olmadı. Bu cemaatle ilgili
bağlantımdan ailemin haberi yoktu. Bu görüşmeme olayı 2003 yılında yani son sınıfımıza kadar devam etti.
2003 yılında lisenin son sınıfında Sezgin benimle Balıkesir ilinde izne gittiğimde iletişime geçti.
2003 yılında daha önceden Hava Harp Okulu için dilekçe vermemden dolayı okulun gerekli sınavlarından
geçerek Hava Harp Okuluna girdim. Okulun başlarında İstanbul ili Avcılar ilçesinde hatırlayamadığım bir
yerde sezginle görüştük. Görüşmelerimizde sadece Sezgin ve ben oluyordum. Beni ankesörlü telefondan
arayarak buluşma yerini söylüyordu. Yine 2003 yılında Sezgin isimli şahıs beni ismini hatırlamadığım
öğretmenlik mezunu olduğunu bildiğim ama öğretmenlik yapmayan görsem teşhis edebileceğim şahısla
tanıştırdı Harp okulunun dördüncü sınıfın başına kadar bu şahısla İstanbul ili Avcılar ilçesinde görüşüyordum.
2007 yılı içerisinde Harp okulunun dördüncü sınıfında aynı sınıftan arkadaşım olan Mehmet
BÖREKÇİ ve Mustafa KILIÇ ili bir grup olacak şekilde İstanbul ili Şirinevler bölgesinde adresini tam
hatırlayamadığım bir evde bizden sorumlu abiler vasıtasıyla tanıştırıldık. Mehmet BÖREKÇİ’nin sorumlu abisi
artık bizim grubun sorumlusuydu. Bu şahsın ismini hatırlamıyorum. Görüşmelerimiz okul sonuna kadar ara
ara aynı evde devam etti. Görüşmelerimizde dinle ilgili konular ve bu konular dışında okulla ilgili genel
bilgiler ve uymamız gereken genel kurallar (ibadetin nasıl yapılacağı, arkadaşlar arasında normal davranma,
797
ima yoluyla namaz kılma, ramazan orucunu tam tutmama) konuşuluyordu.
Okul bu şekilde bitti İzmir Çiğlide bulunan 2. Ana jet üs komutanlığında uçuş eğitimine başladım.
Benimle aynı dönemde Mustafa KILIÇ’da aynı yerde eğitime başladı iki üç ay kadar bir süre sonrada Mehmet
BÖREKÇİ isimli arkadaşımızda aynı yere geldi. İstanbul’dayken bizden sorumlu olan şahıs bizimle birlikte
İzmir’e geldi ve Halil isimli cemaate ait bir dershanede öğretmenlik yaptığını bildiğim görsem teşhis
edebileceğim şahısla tanıştırdı. Halil isimli şahısla Mehmet BÖREKÇİ ve Mustafa KILIÇ’la birlikte
hatırladığım kadarıyla İzmir ili Bayraklıda bulunan tuttuğumuz bekâr evinde görüşüyorduk. Halil isimli şahsın
evine bir veya iki kez gittim ancak adresi hatırlamıyorum. Bu şahısla görüşmem pilotaj eğitimi bitene kadar
yani 2009 yılına kadar devam etti. Bu şahısla yaptığımız sohbetler bir önceki sohbetlerle aynıydı. 2009 yılında
pilot olarak mezun oldum. F5 uçak eğitimi almak için Konya iline gittim. Bu eğitim altı aylık bir eğitimdi bu
süre zarfında Halil isimli şahıs beni ismini hatırlamadığım toplamda üç, dört kere görüştüğüm öğretmen olan
bir şahsa devretti.
2009 yılının sonlarında Konya’daki eğitimim bitiminde F16 harbe hazırlık eğitimi için Ankara
Akıncılar hava üssüne eğitime geldim. Konya ilinde benden sorumlu olan şahıs Ankara’da beni Ankara
Büyükşehir Belediyesinde çalışan ismini Orhan olarak bildiğim şahısla tanıştırdı. Orhan isimli şahıs evli ve bir
küçük erkek çocuğu vardı. Bu şahıs Ankara ili Keçiören ilçesi Hacı Bektaş Veli köprüsüne yakın bir adreste
oturuyordu adresi tam net hatırlamıyorum. Bu şahısla da yedi sekiz ay kadar görüştük.
2010 yılının eylül ayında Ankara’daki eğitimim sona erdiğinde Bandırma 6. Ana jet üs
komutanlığına tayin edildim. Orhan isimli şahıs beni burada 35, 40 yaşlarında ismini Adil olarak bildiğim
bandırma ilçesinde bulunan cemaat dershanesinde Türkçe veya edebiyat öğretmenliği yapan görsem teşhis
edebileceğim şahısla tanıştırdı. Bu şahısla görüşmelerim Balıkesir’den Çanakkale istikametine gidişte
bandırma girişinde Muslubaşlar Ford yetkili bayisine yakın bir adreste oluyordu. Bu adresi gitsem
gösterebilirim. Bu şahısla 2014 yılında Hava Harp Akademisini kazanana kadar görüşmelerim devam etti.
2010 yılı eylül ayında cemaatle alakası olmayan kendim tanışmış olduğum eşimle beş yıllık flört sonunda
evlendim.
2014 yılında Hava Harp Akademisi kurmaylık sınavını kendi imkânlarımla ilk girişte 70-73 arası
puanla kazandım. Harp Akademilerinde bulunan lojmana yerleştim. Bandırmada benden sorumlu olan Adil
isimli şahıs beni İstanbul’da TÜBİTAK’ta çalışan Ümraniye ilçesi Esenevler mahallesinde bulunan gitsem
gösterebileceğim bir evde oturan evli ve iki yaşlarında bir kız çocuğu olan ismini hatırlamadığım şahsa
devretti. Benimle birlikte bu eve Mehmet BÖREKÇİ ve Mustafa KILIÇ’ta harp akademilerini kazandığı için
tekrar burada birleştik ve bahsettiğimiz eve birlikte gitmeye başladık. En son Darbe girişiminden yaklaşık bir
ay önce bu şahsın evine Mehmet BÖREKÇİ ve Mustafa KILIÇ ile birlikte gittik. Bunun dışında başka bir eve
gitmedim.
Bu yapılanma içerisinde bu güne kadar tanıdığım hatırladığım herkesi ifademde belirttim. Net
olarak hatırladığım adresler üzerinde gösterme yapabilirim ayrıca ismini verdiğim şahısların teşhisleri
neticesinde elde edilebilecek fotoğraflardan şahısları teşhis edebilirim.
Bu cemaate girmekten ve onların içerisinde yer aldığımdan dolayı pişmanım. Kesinlikle Darbe
girişiminde yer almadım, kimse tarafından görevlendirilmedim. Görevlendirilsem dahi bunun gereğini
yapmazdım. Bütün samimim duygularımla bildiklerimi anlattım." şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.107. Şüpheli Soner Civelek

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde görevli-Hv. Sv. Kd.
Astsubay

Durumu:

Şüpheli 21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında suç ve suç
unsuruna rastlanılmamış, üst aramasında; 1 adet samsung cep telefonu, telefona takılı toshiba 8 gb hafıza kartı,
vodafone simkart’a incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


798
Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 1 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, kapalı tutulan subayların amfileri başında nöbetçilerin değişerek Asb.Ömer DEMİR, Asb. Volkan
KIZILKAYA ve Asb. Soner CİVELEK’in nöbet tuttğu değerlendirilmiş, saat:00.52’desubayların bulunduğu
kattan Asb.Ömer DEMİR, Asb. Volkan KIZILKAYA ve Asb. Soner CİVELEK’in birlikte geçtikleri görüntü
kayıtlarından tespit edilmiştir.

02- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim
edilen 08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp
Akademisi); 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında;
Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da
kamera görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan
AKBULUT (Tutuklu)Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış,
Sonrasında söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış,
saat:01.33’de M. Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek
koşarak merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında saat:01.36’da Kd. Bçvş. Yavuz Yücel
(Tutuklu) ile birlikte Alb. Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda
öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu
bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir.
Saat 01:43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı
açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun pencereden içeri girdiği tespit
edilmiştir. Pencereden atlayan personel Ütğm. Osman ALBAYRAK, Ütğm. Ömer Faruk SAYGI, Ütğm.
Mehmet GENÇ, Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL olduğu tespit
edilmiştir. Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb.Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL 2 numaralı nizamiyeden kart
okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi için bu tür bir
hareketle binaya girdikleri değerlendirilmiş, bu esnada aşağı inen silahlı askerler arasında Şüpheli Soner
CİVELEK’in de (saat:01.47) bulunduğu görüntü kayıtlarından tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Müşteki Cihan OKUR’un alınan ifadesinde;

“…Bundan sonra amfilerde kapıdan girdiğinizde tam karşıdaki koltukta oturmaya başladık. Kapıya
iki tane silahlı nöbetçi diktiler. İlk nöbetçiler Yüzbaşı Duran YILMAZ ve Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ idi.
Levent Albayın verdiği talimatlar kendilerine iletildi. Daha sonra nöbet değişimlerinde bu talimatları
birbirlerine ilettiler Hava çok sıcak olduğu için sanırım Hüseyin istediği için odaya su getirdiler. Hem
Hüseyin’e hem bana 6 adet su getirdiler. Bu sırada kapım açık olduğu için nöbet değişimlerini görebiliyordum.
Değişen nöbetçiler arasında Başçavuş Yavuz YÜCEL, Astsubay Volkan KIZILKAYA, Astsubay Soner CİVELEK
Astsubay Ömer DEMİR vardı. Amfilerde beklemeye başladığımız andan itibaren Yavuz YÜCEL Başçavuş
sürekli telefondan nöbetçi amirliği ile konuşarak ikimizi başka bir yere aldırmak için koordine kuruyordu ve
üstlerine koordine kurmaya çalıştığını iletiyordu ancak bu husus gerçekleşmedi ve biz sabah serbest kalıncaya
kadar birbirine 90 derece olan bitişik iki farklı amfide tutulmaya devam ettik. Astsubaylar nöbetçi iken tuvalete
799
gitmek istedim astsubaylar aşağıda birileri ile görüştü ve beni tuvalete götürmek üzere binbaşı Hüsamettin
HARMANCI ve Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ geldi.…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik.
Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci
Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde
Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur
ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i
gördüm. daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN
Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada
bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem,
dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla lojmanlara giderek evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten
sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu gördüm. Akabinde Veysel bini arayarak devrem televizyon
izliyor muşsun haberleri takip ediyor musun dedi bende takip ediyorum dedim. Bu konuşmadan yaklaşık 40
dakika sonra Ali CAN beni arayarak “Acar binbaşı aradı, Veysel’e haber verdim giderken beni de alın dedi.
Ben, Veysel ve Ali CAN beraber Akademiye gittik. Bu sefer yanıma silahımı aldım. Ancak silahımı Veysel’in
aracında bıraktım. Akademi binasının yanına gidince akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O
esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri
dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden
bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı
gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa
kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş
Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’,
Rıza ERKUş’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk
ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa
ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim. Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP
bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir
anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu).
Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada kalacaz. Dedi. Sabah 06.40 a kadar bekledik. Sonra da
eve gittik…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Ömer DEMİR’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Hava Harp Akademisine gece geldiğim zaman gözlem altına alınan 2 öğrenci subayın
tutuldukları anfilerin kapılarında nöbet bekleyen Hava İkmal Astsubay Üstçavuş Volkan KIZILKAYA ve Hava
Ulaştırma Astsubay Kıdemli Başçavuş Yavuz YÜCEL vardı. İçeride Öğretim elemanlarından birilerinin de
olduğunu söylediler ama ben göremediğim için bilmiyorum. Gece sürekli yanımda bulunan Soner CİVELEK
bahse konu öğrenci subayların tutulduğu anfilerde nöbet tutmadı, tutarken de görmedim. Anfi kapıları açık
olduğu için Öğrenci subay Yüzbaşı Cihan OKUR ile Öğrenci Subay Üsteğmen Hüseyin BALIK’ ı
görebiliyordum. Elleri serbest vaziyette sandalyede oturuyorlardı. Sabah arkadaşlar çıkabilirsiniz diye talimat
geldiğinde gözlem altında bulunan Öğrenci subay Yüzbaşı Cihan OKUR ile Öğrenci Subay Üsteğmen Hüseyin
BALIK ta odalarından çıktılar Adem İNCİKLİ Yarbayım kendilerine “ Kusura bakmayın, hakkınızı helal edin,
böyle yapmak istemezdik ama kendi emniyetiniz ve kendi içinizde bir tartışmaya mahal vermemek için böyle bir
tedbir aldık” dedi ve bu şahıslara gidebilirsiniz dedi. Bunun üzerine hepimiz binadan çıkmıştık. 15 Temmuz
akşamı orada Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP, Hava Pilot Kurmay Albay Ali Orhan
TOLLUOĞLU, Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN, Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ, Hava
Kontrol İhbar Yarbay Şükrü PINAR, Hava İkmal Kurmay Binbaşı Ahmet KAYA, Hava Personel Kurmay
Binbaşı Hüsamettin HARMANCI,Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ, Hava Ulaştırma Kıdemli
Başçavuş Yavuz YÜCEL, Hava İkmal Astsubay Üst çavuş Volkan Kızılkaya, Hava Savunma Kıdemli Çavuş
Soner CİVELEK, Hava Muhabere Kıdemli Başçavuş Hüseyin ALTUN, Hava Pilot Kurmay Yarbay Gülcan
ANILIRCA kadro personeli olarak vardı. Ayrıca Öğrenci Subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı
800
Hakan AKBULUT, Üsteğmen Abdullah KAYA, Yüzbaşı Ali CAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve gözlem altına alınan
iki öğrenci Yüzbaşı Cihan OKUR İle Üsteğmen Hüseyin BALIK vardı. Şuanda bunlar aklıma geliyor. “ şeklinde
beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Hüseyin ALTUN’un alınan ifadesinde;

“…Hava Akademisinin Koridor ışıkları kapalı olduğu için kim olduğunu bilmediğim Hava
Akademileri öğrencilerinin aşağıya inip yukarı çıktıklarını gördüm, kapıya gelip gidenler ile konuştuklarını
duydum. Fakat ben aşağı inmediğim için, ışıklarında kapalı olmasından dolayı kimin ne konuştuğunu
bilmiyorum. Bu arada Öğretim Başkanı Levent ÖZÜARAP Albay’ın Hava Akademisi kapısına gelenlerin
kimlerden olduğunu bilmedikleri için kapıyı kimseye açmayın dediğini duydum. İlerleyen saatlerde benimle
birlikte Volkan KIZILKAYA Astsubay, Yavuz YÜCEL astsubayı, Astsubay Soner CİVELEK ile birlikte EMİR
astsubayı odasına geçip çay içtik. Sabah saat:06.15 sıralarında Öğretim Başkanı Levent ÖZÜARAP Albayın
tüm öğrenci ve personeli Hava Akademisi Fuaye de toplayıp herkesin evine gitmesini söyledi…” şeklinde
beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.108. Şüpheli Hüseyin Altun

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde görevli-Hv. Sv. Kd.
Astsubay

Durumu:

Şüphelinin soruşturma kapsamında 05 Ağustos 2016 tarihinde gözaltına alındığı, 12 Ağustos


tarihinde serbest bırakıldığı, 22 Ağustos 2016 günü tekrar gözaltına alındığı, aynı gün tekrar serbest bırakıldığı,
kamera kayıtlarının incelemesi neticesinde elde edilen yeni deliller üzerine 28.09.2016 günü ilimizde
yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; Exper marka laptop, LG G4 marka cep telefonu,
vodafone simkart, V062678 seri no’lu Smith Wesson toplu tabanca, 43 fişek, 7 boş kovan, simkart ve adına
tanzimli pasaportuna el konulmuş, şüpheli son yakalandığında sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 05/08/2016 ila 12/08/2016 arası, 22/08/2016, 28/09/2016 ila 12/10/2016
arası
Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 8 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

(OLAY 4)olarak belirtilen; 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi ESNASINDA Hava Harp Akademisi
Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan olaylara ilişkin: Hava Harp Akademisi
Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak
kullanıldığı, burada Koordinasyon toplantıları yapıldığı, yine Darbe girişimi esnasında yapılan
görevlendirmeler ile öğretim üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderildiği hususları tespit
edilmiştir. Şahsın olay gecesi Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne giriş-çıkış yaptığı tespit edilmiştir.
Darbeci Askerlerce girişimin yönetim-koordinasyon merkezi olarak kullanılan, görevlendirmelerin yapıldığı,
görevlendirme evraklarının bulunduğu Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğüne saat:00.32’den itibaren
bazı öğrenci subayların ve emir astsubayı Kd. Bçvş. Hüseyin ALTUN’un gelerek şu içerisinde veya kapı
önünde öğretim elemanları ile görüştükleri tespit edilmiş, buna göre saat:00.37 sıralarında Hüseyin ALTUN’un
Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğüne geldiği, burada Alb. Levent ÖZÜARAP(görevlendirmeleri
koordine eden-tutuklu)ile görüştüğü, Saat 03.25’te muhtemelen Darbe girişiminin başarısız olduğunu/olacağını
değerlendiren Alb. Özcan KORHAN’ın, daha önce görevlendirme kâğıtlarının dağıtıldığı düşünülen demir
parmaklıklı odadan bir orta boy çöp kutusu/poşeti büyüklüğündeki kabı alarak sol kapı yanındaki odaya
getirdiği tespit edilmiş, Bu faaliyetin Darbe girişimine yönelik belgeler imhası olabileceği değerlendirilmiş,
801
İmha olarak değerlendirilen faaliyetten bir dakika sonra Saat 03.26’da yeni bir toplantı faaliyetinin icra edildiği
tespit edilmiş, . Toplantıya katılan personelin yönetim-görevlendirme-koordinasyonu sağlayan öğretim
elemanları üst rütbeli subaylar olduğu görülmüş, toplantı sonrası personel peyderpey çıkış yapmış, Söz konusu
toplantının muhtemelen başarısız Darbe girişimi sonrası durum değerlendirmesi toplantısı olabileceği
değerlendirilmiş, saat: 03.44’de Astsubay Kd. Bçvş. Hüseyin ALTUN’un günlük idari kıyafetli olmasına
rağmen belinde silahı ile Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girdiği, 04.45’de Hüseyin ALTUN’un bir
kez daha Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne gelerek içerideki personelle görüştüğü tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Şüpheli Recep YÜKSEL’in şöförü Serhat EFE’nin alınan ifadesinde;

“…Ben Hava Harp Akademisi Komutanı Tümgeneral Recep YÜKSEL’in şoförüyüm. 15.07.2016
günü sabah 06:30 sıralarında kalkıp kahvaltı yaptıktan sonra 07:00 sıralarında ulaştırma garajına gidip
makam aracını aldıktan sonra Emir Astsubayı olan Ast. Kdm. Bçvş. Hüseyin Altun’u Akademinin içinde
bulunan lojmandan aldıktan sonra makama getirdim. Daha sonra Komutanım Recep YÜKSEL’in makam
odasının yanında bulunan oda’da kahvaltısını hazırladım. 07:45 de Akademinin içinde bulunan Gürler
Apartmanına giderek Recep YÜKSEL komutanımız 08:00’de evden çıktı ordan hava harp akademisine
götürdüm. Kahvaltıdan önce her sabah olduğu gibi Öğretim Başkanı Hava pilot Kurmay Albay Levent
ÖZÜARAP komutanımızın odasına girdi 15dk kaldıktan sonra kendi odasına geçip kahvaltı yaptı ve öğlene
12:30’a kadar makamdaydık. Daha sonra komutan emir astsubayıyla birlikte öğle yemeğine gitti. 13:40’da
odasına geldi akşam 16:00’a kadar odasında kaldı. Bu sırada Emir Astsubayımız Komutanın bugün düğüne
gidiceğini erken çıkabileceğini buralarda yakın olmamı söyledi. 16:30’da Komutanımız Recep YÜKSEL
makamından çıktı evine götürdüm daha sonra emir astsubayını alıp onu da evine bıraktıktan sonra garaja
gidip makam aracını bıraktım. Akşam 22:30’ a kadar arkadaşlarımla sohbet ettim bu arada uçak sesleri
duydum ve Ankara Genel Kurmay Başkanlığına saldırı olduğunu arkadaşlarımdan öğrendim. Daha sonra
Ulaştırma Nöbetçi Bölük Astsubayı Gökhan TAYHAN komutanımız Askeri üniformalarımızı giyip içtima
alanında hazır olmamızı istedi. İçtima alanında 22:50’de toplandık bizi garaja götürüp sakin olmamızı ve
herhangi bir emir gelirse onu uygulamamızı söyledi. 23:30’da DENİZ Harp Akademisi komutanının şoförü
Mustafa Burak UZUN korku ve panik halinde garaja gelerek emir astsubayını silah çekerek rehin aldıklarını
söyledi. Bölük astsubayı güvenli bir yere geçip orda beklememizi söyledi daha sonra bölüğe gidip silahlarımızı
almamızı ve gazinoda beklememizi söyledi. 16.07.2016 00:30’da emir astsubayımız Hüseyin ALTUN beni cep
telefonumdan arayarak Serhat gel beni al mesaiye gidecez dedi onu almaya giderken araçta radyolardan bir
Darbe girişimi olduğunu öğrendim. Daha sonra Emir astsubayını alarak makama geçtik ve ışıklar kapalı bir
şekilde makamda beklemeye başladık aramızda herhangi bir konuşma geçmedi sadece Tümgeneral Recep
YÜKSEL komutanımızı sordum o da bana hala Anadolu yakasında düğünde olduğunu bu tarafa geçemediğini
söyledi. Ve biz burada haberleri takip etmeye başladık emir Astsubayımız ara sıra diğer komutanların yanına
gidip geliyordu daha sonra güvenliğimi sağlamak için beni dershane olan bi odaya sokup cama yakın
olmamamı söylediler ve sabah 06:30’a kadar burada kaldım. Daha sonra Öğretim başkanı öğrenci subayları
ve diğer herkesi salonda toplayıp bi konuşma yaptı ne dediğini duymadım konuşması bittikten sonra Emir
astsubayımız gelip kendisini eve bırakmamı söyledi onu bıraktıktan sonra makam aracını garaja bıraktıktan
sonra gidip yatakhanede uyudum…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Ömer DEMİR’in kollukça alınan ifadesinde;

"…Hava Harp Akademisine gece geldiğim zaman gözlem altına alınan 2 öğrenci subayın
tutuldukları anfilerin kapılarında nöbet bekleyen Hava İkmal Astsubay Üstçavuş Volkan KIZILKAYA ve Hava
Ulaştırma Astsubay Kıdemli Başçavuş Yavuz YÜCEL vardı. İçeride Öğretim elemanlarından birilerinin de
olduğunu söylediler ama ben göremediğim için bilmiyorum. Gece sürekli yanımda bulunan Soner CİVELEK
bahse konu öğrenci subayların tutulduğu anfilerde nöbet tutmadı, tutarken de görmedim. Anfi kapıları açık
802
olduğu için Öğrenci subay Yüzbaşı Cihan OKUR ile Öğrenci Subay Üsteğmen Hüseyin BALIK’ ı
görebiliyordum. Elleri serbest vaziyette sandalyede oturuyorlardı. Sabah arkadaşlar çıkabilirsiniz diye talimat
geldiğinde gözlem altında bulunan Öğrenci subay Yüzbaşı Cihan OKUR ile Öğrenci Subay Üsteğmen Hüseyin
BALIK ta odalarından çıktılar Adem İNCİKLİ Yarbayım kendilerine “ Kusura bakmayın, hakkınızı helal edin,
böyle yapmak istemezdik ama kendi emniyetiniz ve kendi içinizde bir tartışmaya mahal vermemek için böyle bir
tedbir aldık” dedi ve bu şahıslara gidebilirsiniz dedi. Bunun üzerine hepimiz binadan çıkmıştık. 15 Temmuz
akşamı orada Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP, Hava Pilot Kurmay Albay Ali Orhan
TOLLUOĞLU, Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN, Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ, Hava
Kontrol İhbar Yarbay Şükrü PINAR, Hava İkmal Kurmay Binbaşı Ahmet KAYA, Hava Personel Kurmay
Binbaşı Hüsamettin HARMANCI,Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ, Hava Ulaştırma Kıdemli
Başçavuş Yavuz YÜCEL, Hava İkmal Astsubay Üst çavuş Volkan Kızılkaya, Hava Savunma Kıdemli Çavuş
Soner CİVELEK, Hava Muhabere Kıdemli Başçavuş Hüseyin ALTUN, Hava Pilot Kurmay Yarbay Gülcan
ANILIRCA kadro personeli olarak vardı. Ayrıca Öğrenci Subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı
Hakan AKBULUT, Üsteğmen Abdullah KAYA, Yüzbaşı Ali CAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve gözlem altına alınan
iki öğrenci Yüzbaşı Cihan OKUR İle Üsteğmen Hüseyin BALIK vardı. Şuanda bunlar aklıma geliyor…”
şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Soner CİVELEK’in 29.07.2016 günü kollukça alınan ifadesinde;

“…Hukuksuz bir emir almaya muhatap kalmamak için ortamdan uzaklaştım. Belli bir süre, yine
aynı yerde binanın ön tarafında toplanma alanına uzak bir yerde bulunan Hava Ulaştırma Kıdemli Başçavuş
Yavuz YÜCEL’in odasında, Hava Personel Üst Çavuş Ömer DEMİR birlikte yanımızda Yavuz YÜCEL olduğu
şekilde bir süre oturduk, o ortamdan uzak durmaya çalıştık. Yaklaşık olarak 30 dk-1 (bir)saat gibi bir süre
oturduk. Biz içerdeyken bulunduğum Hava Harp Akademisinin iki tane kapısının da Öğretim Başkanı Kurmay
Albay Levent ÖZÜARAP’ın talimatıyla kilitlenmiş olduğunu düşünüyorum. Çünkü kapılar kilitlenmişti ve o
sırada neden kilitlendiği bize söylenmemişti.
Biz içerde otururken dışardan bir gürültü geldi “Havacılar Çıkın dışarı Teslim olun” şeklinde
bağırıyorlardı. Bunların 5-6 kişi olduğu ortamdan geçen konuşmalardan anlaşılıyordu, bu şahısların silahlı
oldukları, silahları kurmalarından gelen seslerden anlaşılıyordu. Bu şahısların Karacı olduğu ve Harp
Akademisinin Güvenlik Şube Biriminden Askerler olduğunu tahmin ediyorum. Ben ve Ömer DEMİR Astsubay
birlikteydik, Yavuz YÜCEL’i hatırlamıyorum. Biz grubun arkasında durduk, fazla öne sokulmadan olan biteni
izliyorduk. Emir Komuta normalde Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP’taydı, o günkü olayların ceryan etmesinde
yine başımızda o vardı…
… Ondan sonra ben, Hava Personel Üstçavuş Ömer DEMİR, Hava İkmal Astsubay Üstçavuş Volkan
KIZILKAYA ile birlikte kurul odası dediğimiz yerde sabaha kadar uyuduk, yatıp oturduk. Sabah olunca hava
aydınlandığında yanlış hatırlamıyorsam saat:06.00 sıralarında Levent Albay “ Burada ki görevlerinin bittiğini
herkesin evlerine gidebileceğini” söyledi ve Saat:06.15 sıralarında Hava Akademisinden ayrıldık. Binada
kimsenin kalmadığını düşünüyorum. Ben gece Hava Harp Akademisindeyken gördüğüm şahıslar sırayla; İdari
İşler Şube Müdürü Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ, Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent
ÖZÜARAP, Harekat Ana Bilim Dalı Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürü Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN, Öğretim Elemanı Hava Pilot
Kurmay Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Öğretim Elemanı Kurmay Binbaşı Mustafa BAYRAM, Hava Pilot
Kurmay Binbaşı Ahmet KAYA, Hava İkmal Binbaşı Ahmet KAYA, Hava Pilot Kurmay Binbaşı Cenk
ERDOĞAN, Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ, Kurmay Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve öğrenci Subay
olarak Eğitim gören Subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Ferhat
PINAR, Üsteğmen Asım GÖKTAŞ ve ismini hatırlayamadığım fakat simayen tanıdığım birkaç öğrenci subay ile
Astsubaylardan; Hava Ulaştırma Kıdemli Başçavuş Yavuz YÜCEL, Hava Muharebe Kıdemli Başçavuş Hüseyin
ALTUN, Hava Personel Üst Çavuş Ömer DEMİR, Hava İkmal Üst Çavuş Volkan KIZILKAYA, birde Ben Soner
CİVELEK vardım. Şu anda bunları hatırlıyorum. Ben namusum ve şerefim üzerine yemin ederim ben o kapıda
nöbet tutmadım. Ben o kata çıktım o ortamı gördüm ve hemen oradan uzaklaştım. Ben ne o şahısların yanında
nede başka bir yerde nöbet tutmadım. Ben nöbet tutmadım, bana bu şekilde bir emri de kimse vermedi, zaten
böyle illegal bir emire maruz kalmamak için Yavuz YÜCEL başçavuşun odasına gidip oturdum, kurul odasında
sabaha kadar oturdum. Benim fuaye de yani toplanma alanında toplam bulunma süresi 40 dakikayı bulmaz.
803
Cihan OKUR’ un bulunduğu yerden geçtiğim nokta 4-5 metreden yakın değildir. Ben kanunsuz bir emir
almadım ve uygulamadım. İfadem de detaylı belirttiğim gibi ben sürekli olarak kanunsuz emir almaktan
kaçındım. Üç ay sonra çocuğum olacak başıma bela almak istemedim.Benim orada nöbet tutmadığım ve o
şahısların başında beklemediğim Müşteki ifadelerinde isimleri nöbetçi olarak geçen Yüzbaşı Duran YILMAZ ve
Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ’ nin nöbetlerini kime devrettikleri, Eğer bana devredildiyse, nöbetin kim
tarafından devredildiği ve Öğretim görevlisi Albay Levent ÖZÜARAP’ın verdiği talimatları kimin bana
aktardığının sorularak ve şahısların alıkonduğu amfilerin kamera kayıtlarına bakılarak tespit edilmesini
istiyorum…“ şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

Şüpheli Hüseyin ALTUN’un tanık sıfatıyla alınan ilk ifadesinde;

“…Hava Akademisinin Koridor ışıkları kapalı olduğu için kim olduğunu bilmediğim Hava
Akademileri öğrencilerinin aşağıya inip yukarı çıktıklarını gördüm, kapıya gelip gidenler ile konuştuklarını
duydum. Fakat ben aşağı inmediğim için, ışıklarında kapalı olmasından dolayı kimin ne konuştuğunu
bilmiyorum. Bu arada Öğretim Başkanı Levent ÖZÜARAP Albay’ın Hava Akademisi kapısına gelenlerin
kimlerden olduğunu bilmedikleri için kapıyı kimseye açmayın dediğini duydum. İlerleyen saatlerde benimle
birlikte Volkan KIZILKAYA Astsubay, Yavuz YÜCEL astsubayı, Astsubay Soner CİVELEK ile birlikte EMİR
astsubayı odasına geçip çay içtik. Sabah saat:06.15 sıralarında Öğretim Başkanı Levent ÖZÜARAP Albayın
tüm öğrenci ve personeli Hava Akademisi Fuaye de toplayıp herkesin evine gitmesini söyledi…” şeklinde
şeklinde beyanda bulunduğu,

Not: Ancak şüpheli Soner CİVELEK’in yukarıda yer verilen ifadesinde bu hususlardan
bahsetmediği, olay gecesi Volkan KIZILKAYA Astsubay ve Ömer DEMİR astsubay ile birlikte bulunduğundan
bahsetmekte ancak Hüseyin ALTUN ile aynı odada bulunduğundan bahsetmemektedir.

Hüseyin ALTUN’un 11.08.2016 günü kollukça alınan ifadesinde (İLK GÖZALTI);

Diğer şüpheli Yavuz YÜCEL’in alınan ifadesinde “Birliğime 23.15 sıralarında birliğime gittim. Ben
gittiğimde çoğu personel gelmişti. Gelen personellerden Yrb Adem İNCİKLİ, Alb. Levent ÖZÜARAP, Alb.
Özcan KORHAN, Alb. Ali Orhan TOLLUOĞLU, Yrb. Gürcan ANILRCAN, Yrb. Mücahit Yakup AYAYDIN,
Levazım Binb. Ahmet KAYA, Binb. Cenk ERDOĞAN, Binb. Hüsamettin HARMANCI, Kıd. Bşçvş. Hüseyin
ALTUN, Üst Çvş. Ömer DEMİR, Üst. Çvş. Soner CİVELEK, Üst Çvş. Volkan KIZILKAYA, 1. Ve 2. Sınıf
öğrenci subaylar vardı. Belli bir süre Hava Harp Akademisinin binasının içinde bekledik” şeklinde beyanına
yönelik "Bahse konu Yavuz YÜCEL ile ben saat:00.15 sıralarında telefonda görüşmüştüm kendisi beni aramıştı
ve ona evde olduğumu söylemiştim, zaten telefon kayıtlarından da bu ortaya çıkar ben akademiye saat:00.30
sıralarında geldim. Yavuz YÜCEL ile de akademide görüştüm, muhtemelen benimle görüşme saatini yanlış
hatırladığı için böyle bir beyanda bulunmuştur. Zaten gece akademide olağan üstü bir durum vardı yanlış
hatırlaması da normaldir. Ben darbe teşebbüsüne herhangi bir şekilde katılmadım, birlik dışına çıkmadım,
hatta görevli olduğum bina dışına bile çıkmadım, sabaha kadar akademide kurul odasında bekledim.
Söyleyeceklerim bunlardan ibarettir." şeklinde beyanda bulunduğu,

Hüseyin ALTUN’un 22.08.2016 günü kollukça alınan ifadesinde; (İKİNCİ GÖZALTI)

Şüpheliye Hava Harp Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Şubesinin koridorlarını gösterir kamera
kayıtlarının olduğu DVD’deki kamera görüntüleri üzerindeki yapılan incelemelerde
247_04_r_20160715230000 olarak adlandırılan Hava Harp Akademisi Ölçme ve Değerlendirme Şubesinin
koridorlarını gösterir kamera görüntülerinin, kamera saatine göre 15.07.2016 tarih 23.37.00 metrajı ile 23.37.56
metrajları arası görüntüleri olduğu, koridora giriş yaptığı, üst rütbeli olduğu değerlendirilen sivil giyinimli şahsı
beklediği, hal ve tavırlarından üst rütbeli asker olduğu değerlendirilen sivil giyinimli şahıs ile birşeyler
konuştuğunun tespit edildiği, Hava Harp Akademisi Ölçme Değerlendirme Şubeye gelip tutuklanan/ihraç edilen
kişiler ile görüştüğü, konuştuğu, tutanakta belirtildiği beyanlarının aksine 15.07.2016 günü 23.37 sıralarıda
Harp Akademilerinde Ölçme Değerlendirme Şubeye gidip tutuklanan/ihraç edilen kişiler ile görüştüğünüz tespit
edildiği, Harp akademilerinde bulunduğu zaman dilimini hep 00.30 olarak belirttiği hususları sorulduğunda;
804
"Evden çıkış saatim 16 Temmuz 2016 günü 00:25’ ten önce olamaz ben evden çıktığımda Makam şoförü gelip
beni aldı. 00:30 gibide Hava Harp Akademisine girdim saat konusunda yanılma ihtimalim yoktur. Saati farklı
söyleme gibi bir niyetimde yoktur. Bu saat farkı incelendiği zaman anlaşılacak olan yaz-kış saat fakının
kameraya yansıtılmamasından kaynaklanabilir. Beni evimden alan Er Serhat EFE’ den de saat konusu teyit
edilebilir. Ben darbe kalkışması içerisinde hiçbir şekilde bulunmadım ve görev almadım.Kamera görüntülerinin
olduğu Ölçme değerlendirme Şubeye de Tümgeneral Recep YÜKSEL’in beni arayarak akademide neler olup
bitiyor bir bak gel demesi üzerine gittim, Sivil kıyafetli olan Albay Levent ÖZÜARAP’ a komutan arıyor ne olup
bittiğini soruyor dediğimde Levent Albay da komutan şu an burada Recep YÜKSEL komutan yoktur, ne
söyleyeyim diye sorduğumda da cevap verme telefonu kapat diye bana emir verdi bende bunun üzerine oradan
ayrılarak tekrar oturduğumuz odaya gittim." şeklinde beyanda bulunduğu,

Hüseyin ALTUN’un 10.10.2016 günü kollukça alınan ifadesinde (3. GÖZALTI);

“…Ben Hava Harp Akademisi Komutanı Hava Pilot tümgeneral Recep YÜKSEL’in emir Astsubayı
olarak görev yapmaktayım. 15.07.2016 günü rutin mesayimden saat 18:00 sıralarında evime gittim. Evimde
istirahat halinde iken televizyon karşısında oturduğum esnada uyumuş kalmışım. Saat 23:00 sıralarında
uyandığımda televizyonda geçen alt yazıda Boğaz köprüsünde tankların olduğu haberini gördüm be
esnada“Saat:23.15 sıralarında Deniz Akademisi Emir Astsubayı İbrahim BAŞARAN beni cep telefonundan
arayarak bana “biz mesaideyiz sen ne yapıyorsun” dedi. Bende kendisine “komutanım düğünde, evdeyim TV
izliyorum“ dedim. TV izlediğim sırada haberlerden olağan üstü bir durum olduğunu gördüm telefonum tekrar
çaldı Komutan Recep YÜKSEL in makam şoförü er Serhat EFE beni aradı bana “ diğer akademi şoförleri
mesaiye gitmiş biz ne yapacağız komutanım “ dedi. Bende kendisine “ beklemede kal” dedim.Bu sırada Kara
Akademisi emir astsubayı beni arayarak “ biz mesaideyiz sen ne yapıyorsun diye sordu Bende kendisine
“Komutan düğünde bir haber yok, bende evde beklemedeyim” dedim. Saat:23.50 sıralarında Komutan Recep
YÜKSEL beni aradı” kimseye telefonla ulaşamıyorum, Albay Murat DİVRİL’i ara beni aramasını söyle “ dedi.
Bende bunun üzerine Murat DİVRİL albayı arayarak komutanımız sizden telefon bekliyor dedim ve telefonu
kapattık hemen komutanı arayarak konuyu ilettiğimi söyledim. Yaklaşık 10-15 dakika sonra Komutan Recep
YÜKSEL beni tekrar telefondan aradı bana “öğrencilerden birini ara” dedi. Bende “kimi arayayım“ dedim. O
da bana “Hava Harp Akademi Öğrencisi Uğur ERDEMİR’ i ara herkes akademiye gitsin dışarıda kimse
dolaşmasın “ emrini verdi. Bende bunun üzerine Uğur ERDEMİR’ i aradım önce telefonu cevap vermedi sonra
o beni aradı bende komutanın emrini kendisine ilettim. Komutan Recep YÜKSEL herkes akademiye geçsin
dışarıda kimse dolaşmasın talimatı verdiği için bende şoför er Serhat EFE’yi saat:00.15 sıralarında aradım
beni almasını söyledim. Bu sırada Hava Harp Akademisinde Karargah Astsubayı Bçvş Yavuz YÜCEL beni
telefondan aradı bana “ ne yaptığımı” sordu bende evde olduğumu er Serhat EFE yi aradığımı ve biraz sonra
akademiye geçeceğimi çünkü komutanın herkesin akademide olması yönünde talimatı olduğunu kendisine
söyledim. Saat:00.25 sıralarında Serhat EFE geldi komutanın makam aracı ile Hava Harp Akademilerine saat
00.30 sıralarında geçtik. Ben görev alanı olarak Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğüne girme konusunda
yetkili değilim ancak o kısım kontrollü yer olduğu için mecburi hallerde kapı ziline basmak sureti ile girilen bir
yerdir. Ben o gece oraya gittiğimde kapı zaten azcıktı v eben açık olan kapıdan Şubeye giriş yaptım. Ben
yukarıda belirtmiş olduğum gibi Komutanım Recep YÜKSEL’in talimatı ile 00:30 sırlarında Hava Harp
akademisi Binasına geldim. Buraya geldikten 3/5 dakika kadar sonra Komutanım Recep YÜKSEL beni tekrar
arayarak “İçeri bir bak, neler oluyor, olanlardan bana haber ver” şeklinde talimat vermesi üzerine saatini tam
olarak hatırlamıyorum ancak bu konuşmadan hemen sonra ben yanımda kimse olmadan Ölçme ve
Değerlendirme Şube Müdürlüğüne giriş yaptım. Bu arada oranın kalabalık ve karanlık olmasından dolayı
benim yanımda birileri de giriş yapmışsa da ben kim olduklarını bilmiyorum. İçeri girdiğimde Albay Levent
ÖZÜARAP’ın sesi geliyordu. Ancak ne konuştuğunu duymadım. Ben de odasında olduğunu düşünerek yanına
gittim. Kendisine Recep YÜKSEL komutanımın aradığını ve durum hakkında bilgi istediğini kendisine ilettim.
Bana “Komutan zaten burada yok, burada olsa emrini alırdık, burada olmadığı için yapacak bir şey yok”
demesi üzerine “ben komutanıma ne deyim” diye sordum oda bana “Kapat telefonunu cevap verme” diyerek
birlikte konuşarak Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünden dışarı çıktık.Ben oradan ayrıldım, Levent
Albay tekrar şubeye geri döndü. Ben de oradan ayrıldıktan sonra saat 00.40 sıralarında telefonumu kapatarak
odama gittim ve sabaha kadar telefonumu açmadım. Benim günlük kıyafet ve silahlı bir şekilde olduğum
doğrudur. Ben belirtmiş olduğum gibi komutanım Recep YÜKSEL ini talimatı doğrultusunda Ölçme Ve
805
Değerlendir Şube Müdürlüğüne o gece 1 defa girip çıktım. Benim odamda o kısımla aynı katta olduğu için
kayıtlardan oraya 2. veya 3. defa defa girdiğim şeklinde algılanmış olabilir, Albay Özcan KORHAN ile 2. Kat
koridorunda karşılaştığımızı hatırlamıyorum. Kendisi ile bir şey konuşmadım. Yarbay Gürcan ANILIRCAN ile
o gece görüştüğümü hatırlamıyorum. O esnada Gürcan Yarbayın orada olup olmadığını da hatırlamadığım
gibi bir görüşmem de olmamıştır. Ben Ast subay Ömer DEMİR’i tanırım. Bahsetmiş olduğu 2 öğrenci subayın
hapsedilmesi ve başında nöbet tutulması olayını ben orada bulunduğum saat 00.30 ile 06:45 e kadar saat
aralığında tam olarak hatırlamadığım bu saatler arasında orada bulunan arkadaşlarımın oturmuş olduğumuz
kurul odasında sohbet arasında öğrendim. Ancak gerek ne maksatla gerekse de nerede tutuldukları konusunda
bir bilgim yoktur.Adı geçen öğrenci subayları ismen tanırım ancak bir muhabbetim olmamıştır. Yarbay Âdem
İNCİKLİ’nin bırakılan öğrencilere hitaben söylediği sözlere şahit değilim. Böyle bir olayın olduğunu da zaten
dışarıdan duydum. Benim yukarıda belirttiğim gibi 16.07.2016 saat 00.30’da saat 06.45’e kadar Hava Harp
Akademisinde bulunduğum doğrudur. Adı geçen şahıslardan Ali Orhan TOLLUOĞLU, Pilot Binbaşı Ahmet
KAYA, Mustafa BAYRAM, Gürcan ANILIRCAN isimli şahısları ben o gece orada gördüğümü hatırlamıyorum.
Diğer adı geçen şahıslar benimle birlikte Hava Harp Akademisinde bulunuyorlardı." şeklinde beyanda
bulunduğu anlaşılmıştır.

9.109. Şüpheli Ömer Demir

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde İdari Şube Müdürlüğünde
Personel İşlem Astsubayı

Durumu:

Şüpheli 21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet ve üst aramasında elde
edilen; LG marka cep telefonu, sim kart, Mikro SD HC 8 Gb hafıza kart, DELL marka, batarya kısmı olmayan
dizüstü bilgisayar, WVD marka Hard Disk, İOHEGA ibareli Hard Disk, Samsung marka cep telefonu, Mac
Book Air ibareli dizüstü bilgisayarı, Micro SD 2GB hafıza kartı, Seagate 1TB Hard Disk, NOKIA marka cep
telefonu, MSI marka dizüstü bilgisayarı, İPHONE marka cep telefonu, 0506 842 66 41 numaralı sim kart, 20
adet CD/DVD’ye incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 1 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 4)olarak belirtilen; 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi esnasında hava Harp Akademisi
Komutanlığı Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğünde yaşanan olaylara ilişkin: Hava Harp Akademisi
Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğünün Darbe girişiminde ve öncesinde Koordinasyon merkezi olarak
kullanıldığı, burada Koordinasyon toplantıları yapıldığı, yine Darbe girişimi esnasında yapılan
görevlendirmeler ile öğretim üyeleri ve öğrenci subayların sahaya işgal için gönderildiği hususları tespit
edilmiştir. Şahsın olay gecesi Ölçme Değerlendirme Şube Müdürlüğüne giriş-çıkış yaptığı tespit edilmiştir.
Darbeci Askerlerce girişimin yönetim-koordinasyon merkezi olarak kullanılan, görevlendirmelerin yapıldığı,
görevlendirme evraklarının bulunduğu Ölçme ve Değerlendirme Şube Müdürlüğüne saat:00.12’de şüpheli
Ömer DEMİR’in içeride görüntülendiği, bu esnada şüpheli Yb. Adem İNCİKLİ’nin kapıdan içeriye giriş
yaptığı tespit edilmiştir.

2- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
806
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, kapalı tutulan subayların amfileri başında nöbetçilerin değişerek Asb.Ömer DEMİR, Asb. Volkan
KIZILKAYA ve Asb. Soner CİVELEK’in nöbet tuttğu değerlendirilmiş, saat:00.52’desubayların bulunduğu
kattan Asb.Ömer DEMİR, Asb. Volkan KIZILKAYA ve Asb. Soner CİVELEK’in birlikte geçtikleri görüntü
kayıtlarından tespit edilmiştir.

03- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim
edilen 08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp
Akademisi); 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında;
Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da
kamera görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan
AKBULUT (Tutuklu)Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış,
Sonrasında söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış,
saat:01.33’de M. Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek
koşarak merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında saat:01.36’da Kd. Bçvş. Yavuz Yücel
(Tutuklu) ile birlikte Alb. Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda
öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu
bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edildiği,
aşağı inen şüpheliler arasında Saat 01:38’te ana giriş kapısında mevzi alanlar arasında belinde tabanca ile
şüpheli Ömer DEMİR’in de görüntülendiği, Saat 01:43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu
esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda
bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58 arasında diğer kameradan tespit edildiğine göre pencereden içeri girdiği,
Pencereden atlayan personel Ütğm. Osman ALBAYRAK, Ütğm. Ömer Faruk SAYGI, Ütğm. Mehmet GENÇ,
Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL olduğu tespit edilmiştir. Yzb. Uğur
ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL 2 numaralı nizamiyeden kart okutmadan girerek
Hava Harp Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi için bu tür bir hareketle binaya
girdikleri değerlendirilmiş, bu esnada yine ellerinde silahlarla subayların aşağı giriş katına indikleri, aşağı
inenler arasında; 01.47’de Asb. Ömer DEMİR’in de görüntülendiği, görüntü kayıtlarından tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Müşteki Cihan OKUR’un alınan ifadesinde;

“…Bundan sonra amfilerde kapıdan girdiğinizde tam karşıdaki koltukta oturmaya başladık. Kapıya
iki tane silahlı nöbetçi diktiler. İlk nöbetçiler Yüzbaşı Duran YILMAZ ve Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ idi.
Levent Albayın verdiği talimatlar kendilerine iletildi. Daha sonra nöbet değişimlerinde bu talimatları
birbirlerine ilettiler Hava çok sıcak olduğu için sanırım Hüseyin istediği için odaya su getirdiler. Hem
Hüseyin’e hem bana 6 adet su getirdiler. Bu sırada kapım açık olduğu için nöbet değişimlerini görebiliyordum.
Değişen nöbetçiler arasında Başçavuş Yavuz YÜCEL, Astsubay Volkan KIZILKAYA, Astsubay Soner CİVELEK
Astsubay Ömer DEMİR vardı. Amfilerde beklemeye başladığımız andan itibaren Yavuz YÜCEL Başçavuş
sürekli telefondan nöbetçi amirliği ile konuşarak ikimizi başka bir yere aldırmak için koordine kuruyordu ve
üstlerine koordine kurmaya çalıştığını iletiyordu ancak bu husus gerçekleşmedi ve biz sabah serbest kalıncaya
kadar birbirine 90 derece olan bitişik iki farklı amfide tutulmaya devam ettik. Astsubaylar nöbetçi iken tuvalete
gitmek istedim astsubaylar aşağıda birileri ile görüştü ve beni tuvalete götürmek üzere binbaşı Hüsamettin
HARMANCI ve Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ geldi…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik.
Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci
Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde
Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur
807
ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i
gördüm. daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN
Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada
bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem,
dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla lojmanlara giderek evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten
sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu gördüm. Akabinde Veysel bini arayarak devrem televizyon
izliyor muşsun haberleri takip ediyor musun dedi bende takip ediyorum dedim. Bu konuşmadan yaklaşık 40
dakika sonra Ali CAN beni arayarak “Acar binbaşı aradı, Veysel’e haber verdim giderken beni de alın dedi.
Ben, Veysel ve Ali CAN beraber Akademiye gittik. Bu sefer yanıma silahımı aldım. Ancak silahımı Veysel’in
aracında bıraktım. Akademi binasının yanına gidince akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O
esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri
dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden
bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı
gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa
kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş
Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’,
Rıza ERKUş’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk
ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa
ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim. Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP
bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir
anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu).
Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada kalacaz. Dedi. Sabah 06.40 a kadar bekledik. Sonra da
eve gittik…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Abdi PEHLİVAN’ın 28.07.2016 günü kollukça alınan ifadesinde;

“…Ben 15 Temmuz akşamı yaşanan darbe kalkışmasına hiçbir şekilde katılmadım. Ben saat 08:30
sıralarında Hava Harp Akademisi komutanlığına gittim. 5 ders saati ders gördüm. Gün ortasında idari işlerden
sorumlu Astsubay Ömer DEMİR bir liste getirerek telefon numaramızın güncelliğini kontrol etti. Mezuniyet
Töreni Provasına saat 15:30 sıralarında katıldım...” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Volkan KIZILKAYA’nin alınan ifadesinde;

“…Gün içerisinde idari kısımdan sorumlu Ömer DEMİR Üst Çavuş beni arayarak kullanmış
olduğum telefon numarasını güncel olup olmadığını sordu. Bende güncel dedim. Saat 17:30 sıralarında
mesaiden çıktım evime geçtim. …Telefondan sonra eşimle birlikte ikametime geçtim. Resmi elbiselerimi giyerek
saat 00.30 sıralarında Harp Akademileri bünyesinde bulunan Hava Harp Akademisine gittim. Akademi de
bulunan silahımı yanıma aldım ancak hiçbir şekilde kullanmadım. Ben gittiğim de Öğretim Başkanı olan Kur.
Aly. Levent ÖZÜARAP, Yarbay Adem İNCİKLİ, Kr. Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Kr. Yrb, Gürcan
ANILIRCAN, Yzb. Erkan ABUNAZ, Bşçvş. Yavuz YÜCEL, Ömer DEMİR Üstçavuş, Kd. Çavuş Soner CİVELEK,
Emir Astsubayı Hüseyin ALTUN, 1. ve 2. Sınıf öğrenci subayların hemen hemen hepsi oradaydı...” şeklinde
beyanda bulunduğu,

5-Şüpheli Yavuz YÜCEL’in alınan ifadesinde;

“…Telefon numaralarının güncellenmesi talimatını idare şube müdürü olan Yrb. Adem İNCİKLİ
verdi. Ben ve idari işlerde Karargah Astsubayı olarak görev yaparım. Karargâh idari işlerde beraber
çalıştığımız Ömer DEMİR ve Volkan KIZILKAYA ile birlikte telefon güncellenmesini yaptık. Saat 17:30
sıralarında mesaiden çıktım. Saat 20:00-22:00 arasında uyudum. 23:00 sıralarında Yarbay Adem İNCİKLİ
beni aradı. Arkadaşlara haber ver geri çağırma planını uyguluyoruz, birliğe gelsinler dedi. Bende Hava Harp
Akademisine bağlı Astsubayları aradım. Benim evimde televizyonum olmadığı için yaşanan olaylarla ilgili
haberim olmadı. Birliğime 23.15 sıralarında birliğime gittim. Ben gittiğimde çoğu personel gelmişti. Gelen
personellerden Yrb Adem İNCİKLİ, Alb. Levent ÖZÜARAP, Alb. Özcan KORHAN, Alb. Ali Orhan
808
TOLLUOĞLU, Yrb. Gürcan ANILRCAN, Yrb. Mücahit Yakup AYAYDIN, Levazım Binb. Ahmet KAYA, Binb.
Cenk ERDOĞAN, Binb. Hüsamettin HARMANCI, Kıd. Bşçvş. Hüseyin ALTUN, Üst Çvş. Ömer DEMİR, Üst.
Çvş. Soner CİVELEK, Üst Çvş. Volkan KIZILKAYA, 1. Ve 2. Sınıf öğrenci subaylar vardı. Belli bir süre Hava
Harp Akademisinin binasının içinde bekledik...” şeklinde beyanda bulunduğu,

6-Şüpheli Adem İNCİKLİ’nin alınan ifadesinde;

“…Albay Levent ÖZARAP’ı gördüğümde bana “Okur ve Balık’ın telefonlarını ve silahlarını alın”
dedi. Bunun üzerine amfilere girerek kendilerine arkadaşlar telefon ve silahlarınızı veriniz dedim. Niye
veriyoruz diye sordular ben kendilerine arkadaşlar bilmiyorum öğretim başkanının emri yine kendinize ve
çevrenize zarar vermemenizi istiyor dedim. Bunun üzerine hiçbir zorluk çıkarmadan silahlarını ve cep
telefonlarını çıkartarak bana teslim ettiler. Bende İdari işlerde görevli Ömer DEMİR Astsubaya silah ve
telefonları vererek İdari Büroda bulunan Karteks dolaba koydurttum. Albay Levent ÖZARAP’ın yanına gittim.
Komutanım verdiğiniz emri yerine getirdim, yine tekrar ediyorum bunun nöbetçi Amir tarafından bilinmesi
lazım dolayısıyla Nöbetçi Amiri arattırıyorum komutanım dedim ayrıca bu konu ile ilgili mutlaka tutanak
tutulması gerektiğini ifade ettim ve cevap beklemeden yanından ayrıldım. Kıdemli Başçavuş Yavuz YÜCEL e
Nöbetçi amiri arayarak bilgi vermesini ilettim. Astsubay Üstçavuş Ömer DEMİR’e de öğretim başkanını gör bu
konu ile ilgili tutanağı tutun emrini verdim. 16.07.2016 günü saat 00:20 sıralarında Albay Levent ÖZARAP
bana istirahat ettirilen öğrenciler ile ilgili emniyet tedbirlerini alın diyerek başlarında nöbetçi durmasını
emretti…” şeklinde beyanda bulunduğu,

7-Şüpheli Soner CİVELEK’in 29.07.2016 günü alınan ifadesinde;

“…Bulunduğum alanın üst katında şahit olduğum bir konu vardı; iki tane öğrenci subayın iki ayrı
anfi salonunda ayrı ayrı tutulduklarını gördüm. Bu öğrenci subaylardan bir tanese Yüzbaşı Cihan OKUR ve
diğeri Üstteğmen Hüseyin BAL veya BALIK’tır. Bunun soy ismini tam hatırlamıyorum. O sırada Cihan OKUR
Yüzbaşı ile göz göze geldik, ben hemen oradan uzaklaştım. Bunların elleri bağlı değildi. Tutulma sebepleri
olarak “ TSK VATAN HAİNİDİR” dedikleri, bu nedenle alıkondukları bulunduğum alanda konuşuluyordu. Ben
bu olayı öğrencileri görünce tüylerim diken diken oldu, başım belaya girmesin diye doğrudan o kalabalıktan
uzaklaştım, o görüntü beni rahatsız etti. Bu şahısların başında kimsenin bekleyip beklemediğini görmedim.
Hukuksuz bir emir almaya muhatap kalmamak için ortamdan uzaklaştım. Belli bir süre, yine aynı yerde binanın
ön tarafında toplanma alanına uzak bir yerde bulunan Hava Ulaştırma Kıdemli Başçavuş Yavuz YÜCEL’in
odasında, Hava Personel Üst Çavuş Ömer DEMİR birlikte yanımızda Yavuz YÜCEL olduğu şekilde bir süre
oturduk, o ortamdan uzak durmaya çalıştık. Yaklaşık olarak 30 dk-1 (bir)saat gibi bir süre oturduk. Biz
içerdeyken bulunduğum Hava Harp Akademisinin iki tane kapısının da Öğretim Başkanı Kurmay Albay Levent
ÖZÜARAP’ın talimatıyla kilitlenmiş olduğunu düşünüyorum. Çünkü kapılar kilitlenmişti ve o sırada neden
kilitlendiği bize söylenmemişti. Biz içerde otururken dışardan bir gürültü geldi “ Havacılar Çıkın dışarı Teslim
olun” şeklinde bağırıyorlardı. Bunların 5-6 kişi olduğu ortamdan geçen konuşmalardan anlaşılıyordu, bu
şahısların silahlı oldukları, silahları kurmalarından gelen seslerden anlaşılıyordu. Bu şahısların Karacı olduğu
ve Harp Akademisinin Güvenlik Şube Biriminden Askerler olduğunu tahmin ediyorum. Ben ve Ömer DEMİR
Astsubay birlikteydik, Yavuz YÜCEL’i hatırlamıyorum. Biz grubun arkasında durduk, fazla öne sokulmadan
olan biteni izliyorduk. Emir Komuta normalde Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP’taydı, o günkü olayların
ceryan etmesinde yine başımızda o vardı.Kendisi Öğrenci Subaylara “Kapıların tutulmasını içeriye kimsenin
alınmamasını” emretti.Biz içerde bulunanlara da “dışarıda bulunan silahlı şahısların kim olduklarını
bilmediklerini, bunların amaçlarının ne olduğunu bilmediğini ve bu yüzden kesinlikle bu şahısların içeri
alınmamasını” bizlerden de kimsenin dışarı çıkmamasını emretti. Bu dışarıdaki silahlı şahıslar yaklaşık olarak
yarım saat bulunduğumuz binanın etrafında dolaşarak “Havacılar Teslim olun” şeklinde bağırıp silahların
kurma kolunu çekip bırakarak üzerimizde etki bırakmaya çalıştı. Ben dışardan herhangi bir silaha veya
mermiye hedef olabileceğimi düşündüğümden kafamı dışarı uzatıp bakmadım. Onun için için dışardakileri
görmedim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

Teşhiş:Şüpheli Mustafa ACAR’ın kollukça yaptırılan fotoğraf teşhisinde 6 numaralı fotoğraf


gösterildiğinde;
809
“…Ben bu şahsı Hava harp Akademisinde idari işler astsubayı olarak görev yaptığını biliyorum. Bu
şahsın açık kimlik bilgilerini burada sizden öğrendiğim Astsubay Üst Çavuş Ömer DEMİR’dir. 15.07.2016
günü gecesi ve 16.07.2016 gecesi askeri Darbe girişiminin olduğu sırada Hava harp akademisi komutanlığı
binasında kamuflajlı olarak gördüm, bu şahıs normalde görev yaptığı esnada kamuflaj giymez. Olay günü
neden böyle giyindiğini bilmiyorum…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.110. Şüpheli Yavuz Yücel

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde İdari Şube Müdürlüğünde
Personel İşlem Astsubayı

Durumu:

Şüpheli 21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet ve üst aramasında elde
edilen; 1 adet VZOR marka J53162 seri numaralı tabanca, şarjör ve 6 adet 7x65 mm fişek, 1 adet
S17AJ9BQB39456 seri numaralı masa üstü bilgisayardan sökülen hard disk, 1 adet 358851054862192 ımeı
numaralı telefon, telefona takılı vaziyette 64 KB lık kesik sim kart’a incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli
sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 1 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
olay öncesinde; saat 23:46’da kamera görüntülerinden (CAM-8 Saat 22:46:57) Bnb. Cenk ERDOĞAN Ölçme
Değerlendirme Şube Müdürlüğünde görevlendirme kağıtları olduğu değerlendirilen kağıtları aldıktan sonra
Hava Harp Akademisi’ 2. Katında bulunan 2. Sınıf öğrenci subayların dershanesine girmiş ve bir müddet sonra
çıkmıştır. Saat 23:49’da Bçvş. Yavuz YÜCEL daha sonra Yzb. Cihan OKUR ve Ütğm. Hüseyin BALIK’ın
hürriyetinden yoksun bırakılarak kapatılacağı amfilerin kapısının kilidini açtığı görüntü kayıtlarından tespit
edilmiştir.

02- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim
edilen 08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp
Akademisi); 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında;
Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da
kamera görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan
AKBULUT (Tutuklu)Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış,
Sonrasında söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış,
saat:01.33’de M. Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek
koşarak merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında saat:01.36’da Kd. Bçvş. Yavuz Yücel
(Tutuklu) ile birlikte Alb. Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda
öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu
bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler sergilendiği
görüntü kayıtlarından tespit edilmiştir.
810
Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Müşteki Cihan OKUR’un alınan ifadesinde;

“…Bundan sonra öğretim elemanları dershaneye gelerekellerindeki not kağıtlarından isimler


okuyarak öğrencileri çağırdı, Hatırladığım öğretim elemanları Albay Hamdi ACAR, Pilot Binbaşı Ahmet
KAYA , Yarbay Gürcan ANILIRCAN dır.Biz en sonlara kaldık.Daha sonra ikimizi Yarbay Adem İNCİKLİ
çağırdı, fuaye alanına vardığımızda vestiyerin önüne geçmemizi söyledi. Sonra önce arkadaşım üsteğmenden
sonra benden telefonlarımızı istedi. Telefonlarımızı kapatıp verdik sonra silahınız var mı dedi. Arkadaşım da
silah yoktu bende silah vardı. ' Silahımı neden teslim edeyim " dedim oda bana " tim komutanı olarak verilecek
" dedi ancak inanlına gelmedi zira o esnada üst katta bulunan Kd. Bçvş. Yavuz YÜCEL amfilerin kapılarını
açıyordu. Yarbay Adem İNCİKLİ 'da üst kattaki Başçavuşa ara ara bakıyordu. Ben bu durumdan bizi teslim
alacaklarını anladım. Bu esnada arkadaşım tuvalete gitmek istedi. Onun yanına ikmal Binbaşı Ahmet KAYA yı
verdiler...”, “...Bundan sonra amfilerde kapıdan girdiğinizde tam karşıdaki koltukta oturmaya başladık. Kapıya
iki tane silahlı nöbetçi diktiler. İlk nöbetçiler Yüzbaşı Duran YILMAZ ve Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ idi.
Levent Albayın verdiği talimatlar kendilerine iletildi. Daha sonra nöbet değişimlerinde bu talimatları
birbirlerine ilettiler Hava çok sıcak olduğu için sanırım Hüseyin istediği için odaya su getirdiler. Hem
Hüseyin’e hem bana 6 adet su getirdiler. Bu sırada kapım açık olduğu için nöbet değişimlerini görebiliyordum.
Değişen nöbetçiler arasında Başçavuş Yavuz YÜCEL, Astsubay Volkan KIZILKAYA, Astsubay Soner CİVELEK
Astsubay Ömer DEMİR vardı. Amfilerde beklemeye başladığımız andan itibaren Yavuz YÜCEL Başçavuş
sürekli telefondan nöbetçi amirliği ile konuşarak ikimizi başka bir yere aldırmak için koordine kuruyordu ve
üstlerine koordine kurmaya çalıştığını iletiyordu ancak bu husus gerçekleşmedi ve biz sabah serbest kalıncaya
kadar birbirine 90 derece olan bitişik iki farklı amfide tutulmaya devam ettik…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“…odaya girmeden önce Adem İNCİKLİ Yarbay’ın oturmam gerektiğini söyledi sonra tam o
giderken dedi ki ben silah ve telefonlarınız için tutanak tutturacağım dedi. Benim kapımda YAVUZ YÜCEL
AST. ve Volkan KIZILKAYA AST. Arkadaşımın kapısında Sedat ÜSTĞ. VE Cengizhan ÜSTĞ. Güvenliği
sağlıyordu İNCİKLİ tutanak tutturacağım dedi ve gitti. 03,00 civarı bizim kapılarımız kapandı üstümüze
kapıları kitledirler sonra biz LEVENT albayın sesinin duyduk herkesi fua ye toplandılar…”
“…sabah 06.00 da YAVUZ YÜCEL ast. Tarafından kapı açıldı kapıya doğru yanaştım birazdan
CENK ERDOĞAN BİNBAŞI gelecek dedi ADEM İNCİKLİ Yarbay ile birlikte CENK Binbaşı benim
bulunduğum odaya doğru geldi CENK Binbaşı dedi ki “dün gece ortam çok karışıktı bende ne olduğunu
anlamadım beni de domuz bağı yapıp yere yatırdılar sırtıma namlu dayadılar diyerek elbisesini gösterdi,
biliyorum komutanım dedim sonra onlar gitti ve ADEM İNCİKLİ YARBAY telefonumu teslim etti…” şeklinde
beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik.
Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci
Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde
Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur
ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i
gördüm. daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN
Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada
bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem,
dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla lojmanlara giderek evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten
sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu gördüm. Akabinde Veysel bini arayarak devrem televizyon
izliyor muşsun haberleri takip ediyor musun dedi bende takip ediyorum dedim. Bu konuşmadan yaklaşık 40
dakika sonra Ali CAN beni arayarak “Acar binbaşı aradı, Veysel’e haber verdim giderken beni de alın dedi.
811
Ben, Veysel ve Ali CAN beraber Akademiye gittik. Bu sefer yanıma silahımı aldım. Ancak silahımı Veysel’in
aracında bıraktım. Akademi binasının yanına gidince akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O
esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri
dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden
bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı
gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa
kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş
Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’,
Rıza ERKUş’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk
ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa
ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim. Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP
bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir
anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu).
Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada kalacaz. Dedi. Sabah 06.40 a kadar bekledik. Sonra da
eve gittik…” şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Volkan KIZILKAYA’nin alınan ifadesinde;

“…saat 00.30 sıralarında Harp Akademileri bünyesinde bulunan Hava Harp Akademisine gittim.
Akademi de bulunan silahımı yanıma aldım ancak hiçbir şekilde kullanmadım. Ben gittiğim de Öğretim
Başkanı olan Kur. Aly. Levent ÖZÜARAP, Yarbay Adem İNCİKLİ, Kr. Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Kr. Yrb,
Gürcan ANILIRCAN, Yzb. Erkan ABUNAZ, Bşçvş. Yavuz YÜCEL, Ömer DEMİR Üstçavuş, Kd. Çavuş Soner
CİVELEK, Emir Astsubayı Hüseyin ALTUN, 1. ve 2. Sınıf öğrenci subayların hemen hemen hepsi oradaydı...”
şeklinde beyanda bulunduğu,

5-Şüpheli Duran YILMAZ’ın alınan ifadesinde;

“…Adem İNCİKLİ yarbay bana hitaben “ Öğretim başkanı Levent ÖZÜARAP’ın emridir, bu
arkadaşlar dışarı çıkmayacaklar, kimseyle konuşmayacaklar, birazdan nöbetçi gelecek, burada başlarında
bekle dedi. O esnada Üstteğmen Mehmet BÖREKÇİ geldi. 1 dakika sonra ayrıldı. Takriben 10 dakika kadar
bekledikten sonra Astsubay Yavuz YÜCEL geldi, Adem İNCİKLİ yarbayın söylediklerini aktardım ve ayrıldım.
Aşağı doğru indiğimde Fuaye diye tabir ettiğimiz alanda herkesin beklediğini gördüm, bende orada bekledim…
merdivenlere yakın yerde yarbay Adem İNCİKLİ ile karşılaştım, bana Levent Albay’ın emri var burada 2 şahsın
başında nöbet tutmamı söyledi. 2 şahıstan kasıt Yüzbaşı Cihan OKUR ile Üstteğmen Hüseyin BALIK’tır. Ben
sadece 10 dakika kadar bekledim. Bu arada Üstteğmen Mehmet BÖREKÇİ geldi ve yaklaşık 1 dakika sonra
geri ayrıldı. 10 dakikalık süre içerisinde Hüseyin BALIK kamufulajının üstünü çıkarmak istedi, bende
çıkarabilirsin dedim. Sıcak olduğu için klimayı açtı. Daha sonra Yavuz YÜCEL Astsubay gelince ben nöbet
tutmayı bıraktım. Bir daha nöbet tutmadım. Ayrıldıktan sonra yukarıda bahsettiğim gibi bina içerisinde
dolaştım…” şeklinde beyanda bulunduğu,

6-Şüpheli Adem İNCİKLİ’nin alınan ifadesinde;

“…Albay Levent ÖZARAP’ı gördüğümde bana “Okur ve Balık’ın telefonlarını ve silahlarını alın”
dedi. Bunun üzerine amfilere girerek kendilerine arkadaşlar telefon ve silahlarınızı veriniz dedim. Niye
veriyoruz diye sordular ben kendilerine arkadaşlar bilmiyorum öğretim başkanının emri yine kendinize ve
çevrenize zarar vermemenizi istiyor dedim. Bunun üzerine hiçbir zorluk çıkarmadan silahlarını ve cep
telefonlarını çıkartarak bana teslim ettiler. Bende İdari işlerde görevli Ömer DEMİR Astsubaya silah ve
telefonları vererek İdari Büroda bulunan Karteks dolaba koydurttum. Albay Levent ÖZARAP’ın yanına gittim.
Komutanım verdiğiniz emri yerine getirdim, yine tekrar ediyorum bunun nöbetçi Amir tarafından bilinmesi
lazım dolayısıyla Nöbetçi Amiri arattırıyorum komutanım dedim ayrıca bu konu ile ilgili mutlaka tutanak
tutulması gerektiğini ifade ettim ve cevap beklemeden yanından ayrıldım. Kıdemli Başçavuş Yavuz YÜCEL e
Nöbetçi amiri arayarak bilgi vermesini ilettim. Astsubay Üstçavuş Ömer DEMİR’e de öğretim başkanını gör bu
konu ile ilgili tutanağı tutun emrini verdim. 16.07.2016 günü saat 00:20 sıralarında Albay Levent ÖZARAP
812
bana istirahat ettirilen öğrenciler ile ilgili emniyet tedbirlerini alın diyerek başlarında nöbetçi durmasını
emretti…” şeklinde beyanda bulunduğu,

7-Şüpheli Ömer DEMİR’in 29.07.2016 günü alınan ifadesinde;

“…saat:23.15 sıralarıydı, telefonumdan yine son dakika haberlerinde TSK dan açıklama olarak
“Ülke geneline el konulmuştur” şeklinde haberler olduğunu gördüm. Hemen eşimi aradım haberlerden darbe
olduğunu öğrendim. Eşimle konuştuğum esnada Karargâh Astsubayı Hava Ulaştırma Astsubay Başçavuş Yavuz
YÜCEL’ in beni aradığını gördüm. Eşimle konuşmama son verdim, ve hemen telefonu açtım. Yavuz Başçavuş “
Ömer acil mesaiye, kıyafet ve eğitim elbisesi” dedi ve telefonu kapattı. Bende bunun üzerine hemen üzerimi
değiştirip yürüyerek akademiye gittim...Hava Harp Akademisine gece geldiğim zaman gözlem altına alınan 2
öğrenci subayın tutuldukları anfilerin kapılarında nöbet bekleyen Hava İkmal Astsubay Üstçavuş Volkan
KIZILKAYA ve Hava Ulaştırma Astsubay Kıdemli Başçavuş Yavuz YÜCEL vardı. İçeride Öğretim
elemanlarından birilerinin de olduğunu söylediler ama ben göremediğim için bilmiyorum. Gece sürekli
yanımda bulunan Soner CİVELEK bahse konu öğrenci subayların tutulduğu anfilerde nöbet tutmadı, tutarken
de görmedim. Anfi kapıları açık olduğu için Öğrenci subay Yüzbaşı Cihan OKUR ile Öğrenci Subay Üsteğmen
Hüseyin BALIK’ ı görebiliyordum. Elleri serbest vaziyette sandalyede oturuyorlardı. Sabah arkadaşlar
çıkabilirsiniz diye talimat geldiğinde gözlem altında bulunan Öğrenci subay Yüzbaşı Cihan OKUR ile Öğrenci
Subay Üsteğmen Hüseyin BALIK ta odalarından çıktılar Adem İNCİKLİ Yarbayım kendilerine “ Kusura
bakmayın, hakkınızı helal edin, böyle yapmak istemezdik ama kendi emniyetiniz ve kendi içinizde bir tartışmaya
mahal vermemek için böyle bir tedbir aldık” dedi ve bu şahıslara gidebilirsiniz dedi. Bunun üzerine hepimiz
binadan çıkmıştık. 15 Temmuz akşamı orada Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP, Hava Pilot Kurmay
Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN, Hava Savunma Yarbay Adem
İNCİKLİ, Hava Kontrol İhbar Yarbay Şükrü PINAR, Hava İkmal Kurmay Binbaşı Ahmet KAYA, Hava Personel
Kurmay Binbaşı Hüsamettin HARMANCI,Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ, Hava Ulaştırma
Kıdemli Başçavuş Yavuz YÜCEL, Hava İkmal Astsubay Üst çavuş Volkan Kızılkaya, Hava Savunma Kıdemli
Çavuş Soner CİVELEK, Hava Muhabere Kıdemli Başçavuş Hüseyin ALTUN, Hava Pilot Kurmay Yarbay
Gülcan ANILIRCAN kadro personeli olarak vardı. Ayrıca Öğrenci Subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN,
Yüzbaşı Hakan AKBULUT, Üsteğmen Abdullah KAYA, Yüzbaşı Ali CAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve gözlem
altına alınan iki öğrenci Yüzbaşı Cihan OKUR İle Üsteğmen Hüseyin BALIK vardı. Şuanda bunlar aklıma
geliyor…Ben bu iki şahısın gözaltına neden alındığını merak ettiğimden öğrenmek için yukarı çıktım. Yavuz
YÜCEL ve Volkan KIZILKAYA isimli şahısların yukarda amfinin kapısında beklediğini gördüm fakat bunların
nöbet tutup tutmadığını bilmiyorum. Ben bu şahısların neden alıkonduklarını Kıdemli Başçavuş Yavuz
YÜCEL’e sordum bana “TSK VATAN HAİNİDİR” dediklerinden gözlem altına alındılar şeklinde beyanda
bulundu…” şeklinde beyanda bulunduğu,

8-Şüpheli Volkan KIZILKAYA’ın alınan ifadesinde;

“…Saat 21:30 dan sonra şefim olan Yavuz YÜCEL Baş Çavuş beni arayarak Çağırma planı
uyguluyoruz, hemen mesaiye gel dedi. Resmi elbiseli gelmemi istedi. Bende tamam dedim. Çağırma planı acil
durumlarda kullandığımız planın ismidir. Telefondan sonra eşimle birlikte ikametime geçtim. Resmi elbiselerimi
giyerek saat 00.30 sıralarında Harp Akademileri bünyesinde bulunan Hava Harp Akademisine gittim. Akademi
de bulunan silahımı yanıma aldım ancak hiçbir şekilde kullanmadım. Ben gittiğim de Öğretim Başkanı olan
Kur. Aly. Levent ÖZÜARAP, Yarbay Adem İNCİKLİ, Kr. Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Kr. Yrb, Gürcan
ANILIRCAN, Yzb. Erkan ABUNAZ, Bşçvş. Yavuz YÜCEL, Ömer DEMİR Üstçavuş, Kd. Çavuş Soner CİVELEK,
Emir Astsubayı Hüseyin ALTUN, 1. ve 2. Sınıf öğrenci subayların hemen hemen hepsi oradaydı… Öğrenci
subayların başında nöbet tutmamı Yavuz Başçavuş söyledi ona da Yarbay Adem İNCİKLİ söylemiş…” şeklinde
beyanda bulunduğu,

9-Şüpheli Necip DİRİK’ın alınan ifadesinde;

“…Yine o gece 2. katta bizim sınıf dershanesinin koridorunun diğer ucunda bulunan anfinin
içerisinde Yüzbaşı Cihan OKUR’u askeri kıyafetleri ile otururken gördüm. Kapın önünde İkmal Assubayı
813
Başçavuş Yavuz YÜCEL kapının önünde dikiliyordu. Kapıdan direk o görünüyordu. Bize emniyet açısından
ışıkları kapatın dediler…” şeklinde beyanda bulunduğu,

Teşhis: Şüpheli Mustafa ACAR’ın kollukça yaptırılan fotoğraf teşhisinde 12 numaralı fotoğraf
gösterildiğinde; "Ben bu şahsı Hava harp Akademisinde idari işler astsubayı olarak görev yaptığını biliyorum.
Bu şahsın açık kimlik bilgilerini burada sizden öğrendiğim Astsubay Başçavuş Yavuz YÜCEL’dir. 15.07.2016
günü gecesi ve 16.07.2016 gecesi askeri Darbe girişiminin olduğu sırada Hava harp akademisi komutanlığı
binasında kamuflajlı olarak gördüm, bu şahıs normalde görev yaptığı esnada kamuflaj giymez. Olay günü
neden böyle giyindiğini bilmiyorum…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.111. Şüpheli Volkan Kızılkaya

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde- Hv. İkmal Üçvş. Astsubay

Durumu:

Şüpheli 21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet aramasında elde edilen; 1
adet Sarsılmaz Kılıç 2000 light model parabellum T110206R01565 seri numaralı tabanca, tabancaya ait şarjöre
basılı vaziyette 4 mke yapımı 9 mm MP-5 fişek, 1 adet SAMSUNG marka note 5 model cep telefonu, 4,5 G
ibareli sim kart, 1 adet ASUS marka F3J model laptop, 1 adet belirtilen laptop’a takılı vaziyette üzerinde
herhangi bir ibare bulunmayan siyah renkli flash disk’e incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli sevk edildiği
Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 1 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, kapalı tutulan subayların amfileri başında nöbetçilerin değişerek Asb.Ömer DEMİR, Asb. Volkan
KIZILKAYA ve Asb. Soner CİVELEK’in nöbet tuttğu değerlendirilmiş, saat:00.52’desubayların bulunduğu
kattan Asb.Ömer DEMİR, Asb. Volkan KIZILKAYA ve Asb. Soner CİVELEK’in birlikte geçtikleri görüntü
kayıtlarından tespit edilmiştir.

02- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim
edilen 08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp
Akademisi); 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında;
Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da
kamera görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan
AKBULUT (Tutuklu)Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış,
Sonrasında söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış,
saat:01.33’de M. Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek
koşarak merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında saat:01.36’da Kd. Bçvş. Yavuz Yücel
(Tutuklu) ile birlikte Alb. Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda
öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu, Dışarıda TSK personelinin olduğu
814
bilinmesine rağmen müteakip maddelerde arz edilen silah kullanmaya yönelik olan hareketler tespit edilmiştir.
Saat 01:43’te ana giriş kapısına bir grup personel geldiği, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı
açamayarak bu personeli sağa doğru yönlendirdikleri, dışarıda bulunan grubun pencereden içeri girdiği tespit
edilmiştir. Pencereden atlayan personel Ütğm. Osman ALBAYRAK, Ütğm. Ömer Faruk SAYGI, Ütğm.
Mehmet GENÇ, Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL olduğu tespit
edilmiştir. Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL 2 numaralı nizamiyeden kart
okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına geldikleri ve kimlikleri tespit edilmemesi için bu tür bir
hareketle binaya girdikleri değerlendirilmiş, bu esnada aşağı inen silahlı askerler arasında Şüpheli Volkan
KIZILKAYA’nın da (saat:01.47) elinde silah ile bulunduğu görüntü kayıtlarından tespit edilmiştir.

Sorumluluğu altında bulunan Hava Harp Akademisi Komutanlığından 2010-2011 Eğitim ve öğretim
dönemine ait ders defterleri, 2014 ve 2015 yıllarına ait Hava Harp Akademisi giriş sınavının askeri kültür ve
genel kültür optik cevap kâğıtları ile (Mesele-1) ve (Mesele-2) sınavlarının kod numarasını gösterir
kulakçıkları, 1 adet dizüstü bilgisayar ve 3 adet hard diskin kaybolması/imhası eylemine ilişkin;
Milli Savunma Üniversitesi Rektörlüğünün 17 Ocak 2017 tarih ve 17/2180-1994 sayılı İdari
Tahkikat Raporu Konulu yazısında;
1.Hava Harp Akd. K.lığında 2010-2011 Eğitim ve öğretim dönemine ait ders defterleri, 2014 ve
2015 yıllarına ait Hava Harp Akademisi giriş sınavının askeri kültür ve genel kültür optik cevap kâğıtları ile
Mesele-1 ve Mesele-2 sınavlarının kod numarasını gösterir kulakçıkları, 1 adet dizüstü bilgisayar ve 1 adet hard
diskin bulunamaması üzerine 27 Aralık 2016 tarihinde bir idari tahkikat heyeti görevlendirildiği,
2.Tahkikat heyetinin 11 Ocak 2017 tarihinde hazırlayarak Milli Savunma Üniversitesi Rektörlüğüne
sunduğu raporda;
a) Mesele sınavı ikinci okuyucu kulakçıklarının asıllarının ve optik test cevap kartlarının asıllarının,
Hava Harp Akademisi eski komutanı Recep YÜKSEL, Ölç. Ve Değ. Ş.Md. Özcan KORHAN, eski sınav subayı
Fatih ŞAYİN ve eski KOMKARSU şube müdürü Şükür PINAR'dan birinin veya birkaçının sorumlulukları
altındayken kaybolduğu tahkikat raporunda değerlendirildiği,
b) Mesele-1 ve Mesele-2 sınavlarının kod numarasını gösterir kulakçıklarının bulunmamasına dair
yapılan incelemede, 1-17 numaralı sınav odasında imzasız, mühürsüz, kaşesiz bazı renkli fotokopilerin
bulunduğu belirtilmiş, Bulunan bu belgelerin hangi yıllara ait olduğu ve önceden savcılıklara asılları gönderilen
evrakların içerisinde olup olmadığı bilinmediği,
c)İdari tahkikat emrinde her ne kadar 1 adet dizüstü bilgisayar ile 1 adet hard diskin
bulunamadığından bahsedilmiş ise de yapılan tahkikatta 1 adet dizüstü bilgisayar ile 3 adet hard diskin
bulunamadığının tespit edildiği, Tahkikat raporunda bu malzemelerin Volkan KIZILKAYA (ihraç, tutuklu eski
Hv. İkm. Asb. Üçvş.)’nın sorumluluğu altındayken kaybolduğunun tahkikat raporunda değerlendirildiği
belirtildiği,
ç)2010-2011 eğitim ve öğretim yılı ve öncesindeki ders defterlerinin bulunamaması nedeniyle ders
defterlerinin doldurulması ve arşivlenmesine ilişkin genel olarak bir usul hatası yapıldığının
değerlendirildiğinin belirtildiği, raporda defterlerin nerede olduğu, kimin kaybettiği ile ilgili bir bilgi
bulunmadığı,
3.Yukarıda belirtilen 1 adet dizüstü bilgisayar ile 3 adet hard diskin kaybedilmesi veya imha edilmesi
eyleminin As. C. K.nun 130’uncu maddesinde düzenlenen “Hizmete mahsus eşyayı tahrip ve terk ve
kaybedenler”, Mesele sınavı ikinci okuyucu kulakçıklarının asıllarının ve optik test cevap kartlarının asıllarının
kaybolması/imha edilmesi eylemlerinin de As. C. K. nın 144’üncü delaletiyle 5237 sayılı TCK’nın 257’nci
maddesi, ikinci fıkrasında düzenlenen “İhmal suretiyle görevi kötüye kullanmak” suç tiplerine uygun olduğu
değerlendirildiğinden, idari tahkikat dosyasının bir sureti 3’üncü Kolordu Komutanlığına gönderildiği,
4.Yukarıda belirtilen malzeme ve evrakların kaybolma veya imha edilmesi eylemleri, suç tarihleri,
failleri ve faillerin saikleri bilinmemekle birlikte, 5237 sayılı TCK’nın 281’inci maddesinde düzenlenen “Suç
Delillerini Yok Etme, Gizleme veya değiştirme” suç tipine uyduğu değerlendirildiğinden Milli Savunma
Üniversitesi Rektörlüğü Tahkikat Heyetince düzenlenen raporun Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ve
Cumhuriyet Başsavcılığımıza gönderildiği, bin suretinin delil olarak soruşturma evrakımıza konulduğu, aslının
soruşturma defterine kayıt edilerek soruşturmaya girişildiği,
İsmi geçen; Recep YÜKSEL (Olay tarihinde Hava Harp Akademisi Komutanı), Özcan KORHAN
(Darbe girişiminde yönetim-koordinasyon merkezi olarak kullanılan Ölç. ve Değ. Şube Müdürü.-
815
Tutuklu),Fatih ŞAYİN (Eski sınav subayı - Darbe girişiminde yönetim-koordinasyon merkezi olarak kullanılan
Ölç. ve Değ. Şube Müdürlüğünde görevli -tutuklu) ve Şükür PINAR (Eski KOMKARSU şube müdürü - Hv.
Kont. Yb.- 27.07.2016-03.08.2016 tarihleri arasında Hava Harp Akademisi K. Vek.-Tutuklu) Volkan
KIZILKAYA (Eski Hv. İkm. Asb. Üçvş. - Tutuklu) isimli şüphelilerin 2016/84338 sayılı soruşturmamızın
şüphelileri olduğu tespitle, bahse konu eylem ve faaliyetlerin;
Gerek Darbe girişimi soruşturmalarımız kapsamında elde edilen tanık, gizli tanık, şüpheli
ifadelerinden ve diğer gerekse de terör örgütüne yönelik yürütülen çalışmalarda elde edilen delillerden; terör
örgütünün Silahlı Kuvvetler içerisindeki gizli yapılanmasında Hava Kuvvetlerine azami derecede önem verdiği,
Hava Kuvvetlerinin eğitim merkezlerine (Harp Okulları, Askeri Liseler, Harp Akademileri) sınav birimlerine,
alım komisyonlarına, kendi elemanlarını yerleştirerek, bu birimlere yapılacak personel alımlarında örgüt
elemanlarının alımını ve yerleştirilmesini sağladıkları, yine kendilerinden olmayan öğrencilerin/subayların
hazırlık okullarında, komisyonlarda ve sınavlarda çeşitli komplolarla atılmasını sağladıkları, Hava Kuvvetlerine
personel yetiştirme ve alım merkezlerini terör örgütünün devletimiz üzerindeki emel ve çıkarlarını
gerçekleştirmek için kullandıkları hususları anlaşılmış olup yukarıdaki raporda belirtilen dijital verilerin-
belgelerin-evrakların imhası işleminin de Darbe girişimin soruşturmasına ilişkin deliller ile terör örgütünün
Silahlı Kuvvetler içerisindeki yapılanmasına ilişkin yürütülen çalışmalarının delillerini yok etmeye yönelik bir
eylem ve faaliyet olduğu değerlendirilmektedir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Müşteki Cihan OKUR’un alınan ifadesinde;

“…Bundan sonra öğretim elemanları dershaneye gelerekellerindeki not kağıtlarından isimler


okuyarak öğrencileri çağırdı, Hatırladığım öğretim elemanları Albay Hamdi ACAR, Pilot Binbaşı Ahmet
KAYA , Yarbay Gürcan ANILIRCAN dır.Biz en sonlara kaldık.Daha sonra ikimizi Yarbay Adem İNCİKLİ
çağırdı, fuaye alanına vardığımızda vestiyerin önüne geçmemizi söyledi. Sonra önce arkadaşım üsteğmenden
sonra benden telefonlarımızı istedi. Telefonlarımızı kapatıp verdik sonra silahınız var mı dedi. Arkadaşım da
silah yoktu bende silah vardı. ' Silahımı neden teslim edeyim " dedim oda bana " tim komutanı olarak verilecek
" dedi ancak inanlına gelmedi zira o esnada üst katta bulunan Kd. Bçvş. Yavuz YÜCEL amfilerin kapılarını
açıyordu. Yarbay Adem İNCİKLİ 'da üst kattaki Başçavuşa ara ara bakıyordu. Ben bu durumdan bizi teslim
alacaklarını anladım. Bu esnada arkadaşım tuvalete gitmek istedi. Onun yanına ikmal Binbaşı Ahmet KAYA yı
verdiler...”, “...Bundan sonra amfilerde kapıdan girdiğinizde tam karşıdaki koltukta oturmaya başladık. Kapıya
iki tane silahlı nöbetçi diktiler. İlk nöbetçiler Yüzbaşı Duran YILMAZ ve Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ idi.
Levent Albayın verdiği talimatlar kendilerine iletildi. Daha sonra nöbet değişimlerinde bu talimatları
birbirlerine ilettiler Hava çok sıcak olduğu için sanırım Hüseyin istediği için odaya su getirdiler. Hem
Hüseyin’e hem bana 6 adet su getirdiler. Bu sırada kapım açık olduğu için nöbet değişimlerini görebiliyordum.
Değişen nöbetçiler arasında Başçavuş Yavuz YÜCEL, Astsubay Volkan KIZILKAYA, Astsubay Soner CİVELEK
Astsubay Ömer DEMİR vardı. Amfilerde beklemeye başladığımız andan itibaren Yavuz YÜCEL Başçavuş
sürekli telefondan nöbetçi amirliği ile konuşarak ikimizi başka bir yere aldırmak için koordine kuruyordu ve
üstlerine koordine kurmaya çalıştığını iletiyordu ancak bu husus gerçekleşmedi ve biz sabah serbest kalıncaya
kadar birbirine 90 derece olan bitişik iki farklı amfide tutulmaya devam ettik…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“…odaya girmeden önce Adem İNCİKLİ Yarbay’ın oturmam gerektiğini söyledi sonra tam o
giderken dedi ki ben silah ve telefonlarınız için tutanak tutturacağım dedi. Benim kapımda YAVUZ YÜCEL
AST. ve Volkan KIZILKAYA Ast. Arkadaşımın kapısında Sedat ÜSTĞ. VE Cengizhan ÜSTĞ. Güvenliği
sağlıyordu İNCİKLİ tutanak tutturacağım dedi ve gitti. 03,00 civarı bizim kapılarımız kapandı üstümüze
kapıları kitledirler sonra biz LEVENT albayın sesinin duyduk herkesi fua ye toplandılar…” şeklinde beyanda
bulunduğu,

3-Şüpheli Soner CİVELEK’in alınan ifadesinde;

816
“…imzalanması gereken evraklarımı 1. sicil Amirime çıkardım. Öğleden önce veya sonra olduğunu
tam olarak hatırlayamadığım bir zaman diliminde, İdari İşlere bağlı olan Hava İkmal Üst Çavuş Volkan
KIZILKAYA beni arayarak “ Bana Cep telefon numaramın güncel olup olmadığını sordu”. Bende kendisine
evet ama neden soruyorsun dediğimde “ Bana Herkesin Cep telefonlarının güncel olup olmadığını öğreniyoruz,
Bu talimatı Öğretim Başkanı olan Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP verdi” şeklinde bana açıklamada bulundu.
“…Ben gece Hava Harp Akademisindeyken gördüğüm şahıslar sırayla: İdari İşler Şube Müdürü Hava
Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ, Öğretim Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP, Harekat Ana
Bilim Dalı Başkanı Hava Pilot Kurmay Albay Ali Orhan TOLLUOĞLU, Ölçme ve Değerlendirme Şube
Müdürü Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN, Öğretim Elemanı Hava Pilot Kurmay Yarbay Gürcan
ANILIRCAN, Öğretim Elemanı Kurmay Binbaşı Mustafa BAYRAM, Hava Pilot Kurmay Binbaşı Ahmet KAYA,
Hava İkmal Binbaşı Ahmet KAYA, Hava Pilot Kurmay Binbaşı Cenk ERDOĞAN, Kurmay Yüzbaşı Erkan
ABUNAZ, Kurmay Binbaşı Hüsamettin HARMANCI, ve öğrenci Subay olarak Eğitim gören Subaylardan;
Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Üsteğmen Asım GÖKTAŞ ve
ismini hatırlayamadığım fakat simayen tanıdığım birkaç öğrenci subay ile Astsubaylardan; Hava Ulaştırma
Kıdemli Başçavuş Yavuz YÜCEL, Hava Muharebe Kıdemli Başçavuş Hüseyin ALTUN, Hava Personel Üst
Çavuş Ömer DEMİR, Hava İkmal Üst Çavuş Volkan KIZILKAYA, birde Ben Soner CİVELEK vardım. Şu anda
bunları hatırlıyorum...Fuaye de “Arkadaşlar hava kuvvetlerinden toplanma çağrısı aldık, buna istinaden
buraya toplandık. Personelimizin ve binamızın güvenliğini aldık. Sabah olunca da ayrılacağız. Ayrıyeten
Kurmay Başkanının Levent Albaya hitaben “Biz sizi yanlış anlamışız, kusura bakmayın, ne biz sizin tarafınıza
gelelim ne de siz bizim tarafımıza gelin” dediğini söyledi. Ve Kurmay Başkanının kendilerinden özür dileyerek
kusura bakmayın yanlış anlamışız dediğini orada bulunanlara söyledi. Daha sonra Levent Albay Hava
Akademisinin iki giriş çıkışında nöbet tutulması talimatı verdi. Ondan sonra ben, Hava Personel Üstçavuş
Ömer DEMİR, Hava İkmal Astsubay Üstçavuş Volkan KIZILKAYA ile birlikte kurul odası dediğimiz yerde
sabaha kadar uyuduk, yatıp oturduk. Sabah olunca hava aydınlandığında yanlış hatırlamıyorsam saat:06.00
sıralarında Levent Albay “ Burada ki görevlerinin bittiğini herkesin evlerine gidebileceğini” söyledi…”
şeklinde beyanda bulunduğu,

4-Şüpheli Yavuz YÜCEL’in alınan ifadeside;

“…Gün içerisinde saat:12:00 sıralarında personelin telefon numaralarının güncellenmesi oldu.


Telefon numaralarının güncellenmesi talimatını idare şube müdürü olan Yrb. Adem İNCİKLİ verdi. Ben ve
idari işlerde Karargah Astsubayı olarak görev yaparım. Karargah idari işlerde beraber çalıştığımız Ömer
DEMİR ve Volkan KIZILKAYA ile birlikte telefon güncellenmesini yaptık. Saat 17:30 sıralarında mesaiden
çıktım. Saat 20.00-22:00 arasında uyudum. 23:00 sıralarında Yarbay Adem İNCİKLİ beni aradı. Arkadaşlara
haber ver geri çağırma planını uyguluyoruz, birliğe gelsinler dedi. Bende Hava Harp Akademisine bağlı
Astsubayları aradım. Benim evimde televizyonum olmadığı için yaşanan olaylarla ilgili haberim
olmadı.Birliğime 23.15 sıralarında birliğime gittim. Ben gittiğimde çoğu personel gelmişti. Gelen
personellerden Yrb Adem İNCİKLİ, Alb. Levent ÖZÜARAP, Alb. Özcan KORHAN, Alb. Ali Orhan
TOLLUOĞLU, Yrb. Gürcan ANILRCAN, Yrb. Mücahit Yakup AYAYDIN, Levazım Binb. Ahmet KAYA, Binb.
Cenk ERDOĞAN, Binb. Hüsamettin HARMANCI, Kıd. Bşçvş. Hüseyin ALTUN, Üst Çvş. Ömer DEMİR, Üst.
Çvş. Soner CİVELEK, Üst Çvş. Volkan KIZILKAYA, 1. Ve 2. Sınıf öğrenci subaylar vardı. Belli bir süre Hava
Harp Akademisinin binasının içinde bekledik…Ben karargah Astsubayı olduğum için tüm odaların kapılarının
anahtarlarının sorumluluğu bende olur. Yarbay Adem İNCİKLİ 2 amfinin müsait olup olmadığını bana sordu.
Bende bakıp müsait olduğunu Adem İNCİKLİ ye söyledim saat:23.45-00.00 sıralarında Yarbay Adem İNCİKLİ
Albay Levent ÖZÜARAP tan emir aldığını Öğrenci Cihan OKUR ve Öğrenci Hüseyin BALIK Üstgm. Hakkında
TSK vatan hainidir açıklama yaptığından dolayı arkadaşlarının onlara zarar vermemesi için emniyetli bir
yerde bekletileceğini söyledi. Bende odaların kapı anahtarlarını üzerlerine bıraktım odaların kilitlenmemesi,
klimalarının açılması, su bırakılması konusunda emir verdi, bu iki şahısta ayrı ayrı amfi odalarına yan yana
konuldu beklemeye başlandı. Ben koridorda beklerken üst çavuş Volkan KIZILKAYA dışarıda olduğu için yeni
geldi bende onu da yanıma çağırdım beraber bekleyelim diyerek beraber beklemeye başladım….” şeklinde
beyanda bulunduğu,

5-Şüpheli Ömer DEMİR’in 29.07.2016 günü alınan ifadesinde;


817
“…Hava Harp Akademisine gece geldiğim zaman gözlem altına alınan 2 öğrenci subayın
tutuldukları anfilerin kapılarında nöbet bekleyen Hava İkmal Astsubay Üstçavuş Volkan KIZILKAYA ve Hava
Ulaştırma Astsubay Kıdemli Başçavuş Yavuz YÜCEL vardı. İçeride Öğretim elemanlarından birilerinin de
olduğunu söylediler ama ben göremediğim için bilmiyorum. Gece sürekli yanımda bulunan Soner CİVELEK
bahse konu öğrenci subayların tutulduğu anfilerde nöbet tutmadı, tutarken de görmedim. Anfi kapıları açık
olduğu için Öğrenci subay Yüzbaşı Cihan OKUR ile Öğrenci Subay Üsteğmen Hüseyin BALIK’ ı
görebiliyordum. Elleri serbest vaziyette sandalyede oturuyorlardı. Sabah arkadaşlar çıkabilirsiniz diye talimat
geldiğinde gözlem altında bulunan Öğrenci subay Yüzbaşı Cihan OKUR ile Öğrenci Subay Üsteğmen Hüseyin
BALIK ta odalarından çıktılar Adem İNCİKLİ Yarbayım kendilerine “ Kusura bakmayın, hakkınızı helal edin,
böyle yapmak istemezdik ama kendi emniyetiniz ve kendi içinizde bir tartışmaya mahal vermemek için böyle bir
tedbir aldık” dedi ve bu şahıslara gidebilirsiniz dedi. Bunun üzerine hepimiz binadan çıkmıştık. 15 Temmuz
akşamı orada Hava Pilot Kurmay Albay Levent ÖZÜARAP, Hava Pilot Kurmay Albay Ali Orhan
TOLLUOĞLU, Hava Pilot Kurmay Albay Özcan KORHAN, Hava Savunma Yarbay Adem İNCİKLİ, Hava
Kontrol İhbar Yarbay Şükrü PINAR, Hava İkmal Kurmay Binbaşı Ahmet KAYA, Hava Personel Kurmay
Binbaşı Hüsamettin HARMANCI,Hava Pilot Kurmay Yüzbaşı Erkan ABUNAZ, Hava Ulaştırma Kıdemli
Başçavuş Yavuz YÜCEL, Hava İkmal Astsubay Üst çavuş Volkan Kızılkaya, Hava Savunma Kıdemli Çavuş
Soner CİVELEK, Hava Muhabere Kıdemli Başçavuş Hüseyin ALTUN, Hava Pilot Kurmay Yarbay Gülcan
ANILIRCAN kadro personeli olarak vardı. Ayrıca Öğrenci Subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı
Hakan AKBULUT, Üsteğmen Abdullah KAYA, Yüzbaşı Ali CAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve gözlem altına alınan
iki öğrenci Yüzbaşı Cihan OKUR İle Üsteğmen Hüseyin BALIK vardı. Şuanda bunlar aklıma geliyor…Ben bu
iki şahısın gözaltına neden alındığını merak ettiğimden öğrenmek için yukarı çıktım. Yavuz YÜCEL ve Volkan
KIZILKAYA isimli şahısların yukarda amfinin kapısında beklediğini gördüm fakat bunların nöbet tutup
tutmadığını bilmiyorum. Ben bu şahısların neden alıkonduklarını Kıdemli Başçavuş Yavuz YÜCEL’e sordum
bana “TSK VATAN HAİNİDİR” dediklerinden gözlem altına alındılar şeklinde beyanda bulundu…” şeklinde
beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.112. Şüpheli Mehmet Gür

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Kara Harp Akademisinde Öğrenci subay-P. Kur.
Binbaşı

Durumu:
Şüpheli 31.10.2016 günü Kahramanmaraş ilinde yakalanarak gözaltına alınmış, 02.11.2016 günü
müdürlüğümüze teslim edilmiş, üst aramasında elde edilen; Iphone 6 Plus cep telefonu ve avea simkatına
incelenmek üzere el konulmuş, şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe tutuklanmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 31/10/2016 ila 03/11/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 4 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylem:

01 (OLAY 8) olarak belirtilen: Darbe Girişmi esnasında Harp Akademileri Komutanlığı Kara Harp
Akademisi binası ve 1 No’lu nizamiyesinde yaşanan olaylarda katıldığı, Harp Akademileri Komutanlığı İdari
Tahkikat Heyetince tanzim edilen raporlarda ve kamera kayıtlarının incelenmesi neticesinde; Darbe girişiminin
henüz sosyal medya ve televizyon kanallarına yansımadan ve mesai için çağrılmadıkları halde Kara Harp
Akademisine gelen personellere ilişkin olarak; 15 Temmuz 2016 saat 22.11 sularındaYb. Hacı Murat SÖNMEZ
ve Bnb. Mehmet GÜR'ün henüz daha Darbe girişimi ile ilgili emareler basına yansımadan önce eğitim kıyafetli
olarak Kara Harp Akademisine geldikleri, Bnb. Mehmet GÜR ifadesinde lojmanlar bölgesinde eğitim kıyafetli
kişileri gördüğünü ve televizyondan olağanüstü gelişmelerin olduğunu öğrenerek Kara Akademisine gitmeye
karar verdiğini ve aracıyla yalnız başına akademiye gittiğini oraya vardığında kapının açık olduğunu ve içerde
personelin bulunduğunu beyan ettiği, Ancak kamera görüntüleri ile verdiği ifadenin uyuşmadığı, Kamera
818
görüntülerine göre; 22.11'de Yb. Hacı Murat SÖNMEZ ve Bnb. Mehmet GÜR Kara Harp Akademisi personel
giriş kapısına geldikleri, kapının kilitli olması nedeniyle ön tarafa dolandıkları, daha sonra P.Yzb. Mehmet
Ayhan DEMİRTAŞ'ın içeriden kapıyı açmasıyla 22.25'te içeri girdikleri, Bahse konu iki personelin Kara Harp
Akademisine geliş saati, söz konusu kamera görüntüleri ve Bnb. Mehmet GÜR'ün ifadesi ve beyanı ile Yb.
Hacı Murat SÖNMEZ'in beyanı karşılaştırıldığında bu olayın şüphe uyandırdığı, şüphelinin Darbe girişimine
ilişkin görevlendirme ile Kara Harp Akademisine geldikleri anlaşılmaktadır.

2- (OLAY 8) olarak belirtilen: Darbe Girişmi esnasında Harp Akademileri Komutanlığı Kara Harp
Akademisinden Çıkan Bir Grup Rütbeli Personelin 1 No.lı Nizamiyeye Gidişi olayında; 16 Temmuz 2016 saat
01.30 sularında (Kara Harp Akademisi giriş kapısından 3 kişinin (Yb. Hacı Murat SÖNMEZ ve Bnb. Mehmet
GÜR olduğu değerlendirilen 2 kişi ile kimliği tespit edilemeyen tankçı bereli bir personel) çıktığı, çıkarken
gazino balkonuna doğru el hareketi yaptıkları, bu el hareketiyle birlikte gazino balkonu korkuluklarından
aşağıya kimlikleri tespit edilemeyen önce 4 müteakiben 2 kişinin atladığı ve topluca araç park yerinin
bulunduğu yöne doğru gittikleri tespit edilmiş, Müteakiben bahse konu personelin bindiği değerlendirilen 2
beyaz aracın (Audi ve Honda Civic), saat 01.30 civarında 1 No.lu Nizamiyeye geldiği, belirli bir süre kamera
görüntüsü dışında park yerinde bekledikleri, bu esnada aynı yere Kadjar marka araba ile gelen nöbetçi amiri
(Darbe Gecesinde Çıkışları koordine eden, kalkışmayı yönlendiren Şüpheli M. Özcan ÇAY) nizamiyeye doğru
giderken, park yerindeki bahse konu 2 aracın ileriye doğru yanaştığı, bu sırada görüntülerden Yb. Hacı Murat
SÖNMEZ'in elinde silah bulunan nöbetçi amiriyle belirli bir süre konuştuğu ve daha sonra nöbetçi amirinin 1
No.lu Nizamiye çıkış kapısını açtırdığı görülmüştür.Yb. Hacı Murat SÖNMEZ nöbetçi amiri ile konuştuktan
sonra yürüyerek araçların yanına gelmiş, araçlardaki kişilerle görüşmüş, görüşmeyi müteakip bahse konu iki
araç nizamiyeden ayrılmak üzere hareket etmiş, fakat daha sonra ifadelerden anlaşıldığı kadarıyla nöbetçi
amirini derdest etmek için gelen personel tarafından kendilerinin geri çevrildiği, nöbetçi amiri derdest edilirken
olaylara şahitlik ettikleri tespit edilmiştir. Yb. Hacı Murat SÖNMEZ beyanında, Bnb. Mehmet GÜR beyan ve
ifadesinde; konu ile ilgili olarak, uçakların alçak uçması ve helikopter seslerinden meraklandıklarını ve durumu
öğrenmek için nöbetçi amirinin bulunduğu 1 No.lu Nizamiyeye gittiklerini belirttikleri, Ancak Kamera
görüntülerinden Bnb. Mehmet GÜR'ün merak için bölgeye gittiklerini ifade etmesine rağmen araçtan hiç
inmediği, Bnb. Mehmet GÜR'e aracında başka kişilerin bulunup bulunmadığı ve başka bir aracın kendi aracını
takip edip etmediği sorulduğunda tek araçla Yb. Hacı Murat SÖNMEZ ve aracının arkasında ismini bilmediği
bir kişinin daha bulunduğunu ifade ettiği, Ancak kamera görüntülerinden (saat 01.30) Kara Harp
Akademisinden kendisi de dâhil toplam 9 kişiyle birlikte hareket ettikleri görülmektedir. Ayrıca olayın
bütününe bakıldığında akademi içerisinde darbe teşebbüsüne destek verenlerden olduğu tespit edilen nöbetçi
amirinin derdest edilme gayretinin bulunduğu yer ve zamanda bahse konu personelin burada bulunmasının
şüphe yarattığı,Bahse konu iki personelin kamera görüntüleri, Yb. Hacı Murat SÖNMEZ'in beyanı ve Bnb.
Mehmet GÜR'ün beyanı ile ifadesi karşılaştırıldığında bu olayın büyük şüphe uyandırdığı ve ifadesi alınamayan
Yb. Hacı Murat SÖNMEZ'in ifadesinin alınarak konunun Hakimlikçe incelenmesi gerektiği değerlendirildiği
hususları tespitle şüpheliler yakalanmıştır.

Kara Harp Akademisi subaylarının hemen hemen tamamının 15 temmuz gündüzünde yapılan
görevlendirme ile Darbe girişiminde işgal bölgelerine görevlendirildirildikleri ve bölümün öğretim üyelerinin
(Ahmet Zeki GEREHAN, Zafer ÖZLEBLEBİCİ) Darbe girişiminin yönetim-koordinasyon sorumluları olduğu
ve gündüzünde darbe görevlendirmeleri yaptıkları göz önüne alındığında; şüpheli Mehmet GÜR’ün bu
faaliyetlerinden, darbe görevlendirmesi ile Harp Akademileri komutanlığı Kara Harp Akademisine geldiği, daha
sonra kendisi ile birlikte diğer 8 subay ile birlikte 2 araç halinde (Audi-Honda Cıvıc) Harp Akademileri
Komutanlığından çıkış yapmak üzere 1 No’lu Nizamiyeye geldikleri, burada Harp Akademisindeki kalkışmaya
dair eylem ve faaliyetlerin baş aktörü olan Nöbetçi Amiri şüpheli M. Özcan ÇAY tarafından kapıların
açtırıldığı, ancak güvenlik timinin olay yerine gelmesi ile birlikte çıkış yapamadıkları hususları tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Tanık Namık ÖZDEMİR’in ifadesinde;

“…Ben Kara Harp Akademisi İdari şube Personel kısmı Misafir Askeri personel işlem Astsubayı
819
olarak görev yapmaktayım.15.07.2016 günü Saat:08.10 sıralarında Mesaiye geldim ve rutin görevim olan
yabancı Askeri Personel’ın idari işlemleri ile uğraştım(Yabancı öğrencilerin her türlü idari faaliyetlerini
yürütmek). Gün içerisinde herhangi bir olağan dışı ve dikkat çekici bir durumla karşılaşmadım.Saat:17.10
sıralarında mesaim bitti ve kendi aracımla lojmana geçtim. Evde dinlenirken Saat:23.00 sıralarında
Televizyonda Askerin ve Tankların Boğaz köprüsünü kapattığını gördüm, bu sırada televizyonda darbe olduğu
şeklinde alt yazılar geçmeye başladı. Akabinde Saat:00.00 sıralarında İdari Şb. Md. Albay Ali YAVUZ beni
arayarak “Akademiye gelmemizi” söyledi. Bende günlük çalışma kıyafetim ve kendi aracımla Kara Harp
Akademisine geldim. Albay Ali YAVUZ’un odasına gittim ve kendisi “Bir kalkışma olmuş, emniyet içinde
olacağız, kimse buradan ayrılmayacak ”dedi. Aynı katta Çalışma yani çalışma katında televizyon izleme yerine
çıkıp gelişmeleri takip edelim dedik. Televizyon izleme yerinde (Fuaye) benimle birlikte Öğretim Başkanı Ertem
İNANTEKİN Albay, Binbaşı Ercan BÜCÜOĞLU, Halil PULAT Binbaşı, Kemal TAPUCU Binbaşı, Mehmet
GÜR Binbaşı, Hacı MURAT SÖNMEZ Yarbayım vardı. Odada bulunan komutanlarımız “Silahlarınız yanınızda
olsun” dediler. Benim de silahım yanımda olmadığı için geri lojmana döndüm evedem silahımı alıp geri Kara
Akademisine geldim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Hacı Murat SÖNMEZ’in ifadesinde;

“…Saat; 21:30 sıralarında evime gittim. Daha sonra kursiyerlerin kullanmış olduğu whatsap
grubunda uçaklar uçuyor noluyor bilgisi olan var mı diye mesajlar gelmeye başladı bunun üzerine bende
televizyonu açarak haberlere baktığımda askerlerin köprüyü kapattığını bunun bir terör saldırısı olabileceğini
veya bombalı eylem olabileceğini düşünerek askerin önlem aldığını sandım. Daha sonra akademiden Piyade
Kurmay Binbaşı Mehmet GÜR’ü aradım neler oluyor bilgin var mı diye sordum o da bana bir terör eylemi
olabileceğini nöbetlerinde akademiye karşı bir terör eylemi beklendiğini söyledi. Bunun üzerine eğitim elbisemi
giyerek akademiye geldim. Burada nöbetçi amirliğini askeri hattan aradım ismini bilmediğim nöbetçi amir
yardımcısı telefonu açtı durum ne nedir bu karışıklık diye sorduğumda o da bana nöbetçi amir Kurmay
Başkanının yanında olduğunu ve neler olduğunu bilmediğini ve nöbetçi amiri gelince bilgilendireceklerini
söyledi. Daha sonra nöbetçi amiri ile askeri hattan irtibat kurduğumda durum ne neler oluyor diye
sorduğumda o da bana herkesin mesaiye gelmesi gerektiğini söyledi ama durum hakkında hiçbirşey söylemedi.
Bu süreç içerisinde televizyondan bunun bir darbe kalkışması olduğunu öğrendim. Ve akademide çok az
personel vardı bizde bunlara ulaşmaya çalıştık çünkü yoklama istiyorlardı. Ancak burada bize kimse hiçbir
şekilde durum hakkında bilgi vermiyordu akademiye gelen mesaj ve emirlerden hiçbir şekilde haberimiz
olmadı. Ülkedeki bu kalkışma kontrol altına alınmaya başlandığı izlenimi oluştuğunda akademide helikopter ve
bazı sesler duyduk. Nöbetçi amirliğini ve yardımcısını aradım. Hiçkimse telefona çıkmadı. Durumu öğrenmek
için yanımda bulunan Mehmet GÜR ile birlikte 1 nolu nizamiyeye gittim nöbetçi amiri ve yardımcısını sordum
burada olmadıklarını söylediler ve nizamiyenin emniyette olduğunu gördüm ve rahatladım. Durum ne diye
sordum herhangi bir bilgi veren olmadı. Bunun üzerine nizamiyeden çıktım yolda karşıma elinde silah nöbetçi
amiri Hava Kurmay Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY çıktı. Durumu ona sorduğumda cevap vermedi yanımdan
uzaklaştı panik halinde telefona sarıldı ve bir hışımla içeri odasına girdi. Bu sırada durum muhakemesi
yapmak için akademiye dönüşte Mehmet ÖRKEN ve Alptekin Albayı gördük bize burada ne geziyorsunuz deldir
bizde durumu öğrenmeye çalıştığımızı söyledik. Ve bende durumu sordum onlarda bize burada silahlı kişiler
olabilir dedi bizde kimseyi görmediğimizi ancak nöbetçi amirinin silahla nizamiye odasına girdiğini söyledik
onlarda bize yanınızda silah var mı hadi sizde gelin bize destek olun dedi. Bunun üzerine bizde hemen
arabadan inip onlarla birlikte nizamiyeye girdik bu sırada nöbetçi amir ile Mehmet ÖRKEN Albay birbirine
silah çekti ben bu durum karşısında şok oldum ne yapıyorsunuz birbirinizi vuracaksınız dedim Alptekin albay
kolumdan çekti sen olayları bilmiyorsun dedi bu arada Mehmet Albay nöbetçi amirinin kafasına silahın dipçiği
ile vurdu ve ikiside silahlarını indirdi. Bu arada ikiside Kurmay Başkanının emrini uyguladığını birbirlerine
söylüyordu. Alptekin Albay Kurmay Başkanını arayarak nöbetçi amirle görüştürdü ve olay normale döndü.
Daha sonra durumun kontrol altına alındığını gördükten sonra Fotoğrafçı Astsubay beni akademiye bıraktı.
Akademinin emniyette olduğunu görünce beklemeye başladım. Saat; 05:00 sıralarında Kurmay Başkanı,
Nöbetçi Amiri Hava Kurmay Binbaşı Mustafa Özcan ÇAY, Alptekin Albay ve bir grup karargah personelinin
Tümgeneral Selim MERT’in odasına doğru gittiğini gördüm. Alptekin albayı kolundan çektim komutanım neler
oluyor dedim o tekrar bana sen olayları bilmiyorsun nöbetçi amiri de darbecilerden ve hatta komutanların
birinin evini basmış dedi. Daha sonra bize saat; 05:00 sıralarında evlerinize gidebilirsiniz dendi. Bende evime
820
gittim ertesi gün yoklama için akademiye geldim…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.113. Şüpheli Hacı Murat Sönmez

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Kara Harp Akademisinde Öğrenci subay-Hv. Sv.Kur.
Kd. Binbaşı

Durumu:
Şüpheli 14.10.2016 günü Kırklareli ili Lüleburgaz ilçesinde yakalanarak gözaltına alınmış,
müdürlüğümüze teslim edilmiş, üst aramasında elde edilen; Baretta marka beylik tabancası, şörjörü ve 9 adet
fişek, Samsung marka cep telefonu ve teknosa ibareli simkat, Micro Sd 8 gb hafıza kartına incelenmek üzere el
konulmuş, şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe adli kontrol kaydıyla serbest bırakılmıştır. Şüphelinin mevcut delil
durumu itibariyle tutuklu olarak yargılanması gerekmektedir.

Gözaltında kaldığı tarih: 14/10/2016 ila 17/10/2016

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylem:

01 (OLAY 8) olarak belirtilen: Darbe Girişmi esnasında Harp Akademileri Komutanlığı Kara Harp
Akademisi binası ve 1 No’lu nizamiyesinde yaşanan olaylarda katıldığı, Harp Akademileri Komutanlığı İdari
Tahkikat Heyetince tanzim edilen raporlarda ve kamera kayıtlarının incelenmesi neticesinde; Darbe girişiminin
henüz sosyal medya ve televizyon kanallarına yansımadan ve mesai için çağrılmadıkları halde Kara Harp
Akademisine gelen personellere ilişkin olarak; 15 Temmuz 2016 saat 22.11 sularındaYb. Hacı Murat SÖNMEZ
ve Bnb. Mehmet GÜR'ün henüz daha Darbe girişimi ile ilgili emareler basına yansımadan önce eğitim kıyafetli
olarak Kara Harp Akademisine geldikleri, Bnb. Mehmet GÜR ifadesinde lojmanlar bölgesinde eğitim kıyafetli
kişileri gördüğünü ve televizyondan olağanüstü gelişmelerin olduğunu öğrenerek Kara Akademisine gitmeye
karar verdiğini ve aracıyla yalnız başına akademiye gittiğini oraya vardığında kapının açık olduğunu ve içerde
personelin bulunduğunu beyan ettiği, Ancak kamera görüntüleri ile verdiği ifadenin uyuşmadığı, Kamera
görüntülerine göre; 22.11'de Yb. Hacı Murat SÖNMEZ ve Bnb. Mehmet GÜR Kara Harp Akademisi personel
giriş kapısına geldikleri, kapının kilitli olması nedeniyle ön tarafa dolandıkları, daha sonra P.Yzb. Mehmet
Ayhan DEMİRTAŞ'ın içeriden kapıyı açmasıyla 22.25'te içeri girdikleri, Bahse konu iki personelin Kara Harp
Akademisine geliş saati, söz konusu kamera görüntüleri ve Bnb. Mehmet GÜR'ün ifadesi ve beyanı ile Yb.
Hacı Murat SÖNMEZ'in beyanı karşılaştırıldığında bu olayın şüphe uyandırdığı, şüphelinin Darbe girişimine
ilişkin görevlendirme ile Kara Harp Akademisine geldikleri anlaşılmaktadır.

2- (OLAY 8) olarak belirtilen: Darbe Girişmi esnasında Harp Akademileri Komutanlığı Kara Harp
Akademisinden Çıkan Bir Grup Rütbeli Personelin 1 No.lı Nizamiyeye Gidişi olayında; 16 Temmuz 2016 saat
01.30 sularında (Kara Harp Akademisi giriş kapısından 3 kişinin (Yb. Hacı Murat SÖNMEZ ve Bnb. Mehmet
GÜR olduğu değerlendirilen 2 kişi ile kimliği tespit edilemeyen tankçı bereli bir personel) çıktığı, çıkarken
gazino balkonuna doğru el hareketi yaptıkları, bu el hareketiyle birlikte gazino balkonu korkuluklarından
aşağıya kimlikleri tespit edilemeyen önce 4 müteakiben 2 kişinin atladığı ve topluca araç park yerinin
bulunduğu yöne doğru gittikleri tespit edilmiş, Müteakiben bahse konu personelin bindiği değerlendirilen 2
beyaz aracın (Audi ve Honda Civic), saat 01.30 civarında 1 No.lu Nizamiyeye geldiği, belirli bir süre kamera
görüntüsü dışında park yerinde bekledikleri, bu esnada aynı yere Kadjar marka araba ile gelen nöbetçi amiri
(Darbe Gecesinde Çıkışları koordine eden, kalkışmayı yönlendiren Şüpheli M. Özcan ÇAY) nizamiyeye doğru
giderken, park yerindeki bahse konu 2 aracın ileriye doğru yanaştığı, bu sırada görüntülerden Yb. Hacı Murat
SÖNMEZ'in elinde silah bulunan nöbetçi amiriyle belirli bir süre konuştuğu ve daha sonra nöbetçi amirinin 1
No.lu Nizamiye çıkış kapısını açtırdığı görülmüştür.Yb. Hacı Murat SÖNMEZ nöbetçi amiri ile konuştuktan
sonra yürüyerek araçların yanına gelmiş, araçlardaki kişilerle görüşmüş, görüşmeyi müteakip bahse konu iki
araç nizamiyeden ayrılmak üzere hareket etmiş, fakat daha sonra ifadelerden anlaşıldığı kadarıyla nöbetçi
amirini derdest etmek için gelen personel tarafından kendilerinin geri çevrildiği, nöbetçi amiri derdest edilirken
olaylara şahitlik ettikleri tespit edilmiştir. Yb. Hacı Murat SÖNMEZ beyanında, Bnb. Mehmet GÜR beyan ve
821
ifadesinde; konu ile ilgili olarak, uçakların alçak uçması ve helikopter seslerinden meraklandıklarını ve durumu
öğrenmek için nöbetçi amirinin bulunduğu 1 No.lu Nizamiyeye gittiklerini belirttikleri, Ancak Kamera
görüntülerinden Bnb. Mehmet GÜR'ün merak için bölgeye gittiklerini ifade etmesine rağmen araçtan hiç
inmediği, Bnb. Mehmet GÜR'e aracında başka kişilerin bulunup bulunmadığı ve başka bir aracın kendi aracını
takip edip etmediği sorulduğunda tek araçla Yb. Hacı Murat SÖNMEZ ve aracının arkasında ismini bilmediği
bir kişinin daha bulunduğunu ifade ettiği, Ancak kamera görüntülerinden (saat 01.30) Kara Harp
Akademisinden kendisi de dâhil toplam 9 kişiyle birlikte hareket ettikleri görülmektedir. Ayrıca olayın
bütününe bakıldığında akademi içerisinde darbe teşebbüsüne destek verenlerden olduğu tespit edilen nöbetçi
amirinin derdest edilme gayretinin bulunduğu yer ve zamanda bahse konu personelin burada bulunmasının
şüphe yarattığı,Bahse konu iki personelin kamera görüntüleri, Yb. Hacı Murat SÖNMEZ'in beyanı ve Bnb.
Mehmet GÜR'ün beyanı ile ifadesi karşılaştırıldığında bu olayın büyük şüphe uyandırdığı ve ifadesi alınamayan
Yb. Hacı Murat SÖNMEZ'in ifadesinin alınarak konunun Hakimlikçe incelenmesi gerektiği değerlendirildiği
hususları tespitle şüpheliler yakalanmıştır.

Kara Harp Akademisi subaylarının hemen hemen tamamının 15 Temmuz gündüzünde yapılan
görevlendirme ile Darbe girişiminde işgal bölgelerine görevlendirildirildikleri ve bölümün öğretim üyelerinin
(Ahmet Zeki GEREHAN, Zafer ÖZLEBLEBİCİ) Darbe girişiminin yönetim-koordinasyon sorumluları olduğu
ve gündüzünde darbe görevlendirmeleri yaptıkları göz önüne alındığında; şüpheli Mehmet GÜR’ün bu
faaliyetlerinden, darbe görevlendirmesi ile Harp Akademileri komutanlığı Kara Harp Akademisine geldiği, daha
sonra kendisi ile birlikte diğer 8 subay ile birlikte 2 araç halinde (Audi-Honda Cıvıc) Harp Akademileri
Komutanlığından çıkış yapmak üzere 1 No’lu Nizamiyeye geldikleri, burada Harp Akademisindeki kalkışmaya
dair eylem ve faaliyetlerin baş aktörü olan Nöbetçi Amiri şüpheli M. Özcan ÇAY tarafından kapıların
açtırıldığı, ancak güvenlik timinin olay yerine gelmesi ile birlikte çıkış yapamadıkları hususları tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Tanık Namık ÖZDEMİR’in ifadesinde;

“…Ben Kara Harp Akademisi İdari şube Personel kısmı Misafir Askeri personel işlem Astsubayı
olarak görev yapmaktayım.15.07.2016 günü Saat:08.10 sıralarında Mesaiye geldim ve rutin görevim olan
yabancı Askeri Personel’ın idari işlemleri ile uğraştım(Yabancı öğrencilerin her türlü idari faaliyetlerini
yürütmek). Gün içerisinde herhangi bir olağan dışı ve dikkat çekici bir durumla karşılaşmadım.Saat:17.10
sıralarında mesaim bitti ve kendi aracımla lojmana geçtim. Evde dinlenirken Saat:23.00 sıralarında
Televizyonda Askerin ve Tankların Boğaz köprüsünü kapattığını gördüm, bu sırada televizyonda darbe olduğu
şeklinde alt yazılar geçmeye başladı. Akabinde Saat:00.00 sıralarında İdari Şb. Md. Albay Ali YAVUZ beni
arayarak “Akademiye gelmemizi” söyledi. Bende günlük çalışma kıyafetim ve kendi aracımla Kara Harp
Akademisine geldim. Albay Ali YAVUZ’un odasına gittim ve kendisi “Bir kalkışma olmuş, emniyet içinde
olacağız, kimse buradan ayrılmayacak ”dedi. Aynı katta Çalışma yani çalışma katında televizyon izleme yerine
çıkıp gelişmeleri takip edelim dedik. Televizyon izleme yerinde (Fuaye) benimle birlikte Öğretim Başkanı Ertem
İNANTEKİN Albay, Binbaşı Ercan BÜCÜOĞLU, Halil PULAT Binbaşı, Kemal TAPUCU Binbaşı, Mehmet
GÜR Binbaşı, Hacı MURAT SÖNMEZ Yarbayım vardı. Odada bulunan komutanlarımız “Silahlarınız yanınızda
olsun” dediler. Benim de silahım yanımda olmadığı için geri lojmana döndüm evedem silahımı alıp geri Kara
Akademisine geldim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Tanık Suat DAĞLI’nın alınan bilgisinde;

“…günün nöbetçi amiri Özcan ÇAY’ ın bu kalkışmaya katıldığının ve yerinde olduğunun bilgisini
almamız üzere o bölgeye doğru geçtik, nöbetçi amirliği odasını kontrol ettiğimizde o anda orada yoktu, daha
sonra Albay Önder KARA bana ve üsteğmenim Bayram GÜL’ e o noktada beklememizi ve nöbetçi amirinin
gelmesi halinde haber vermemizi istedi, ben de o bölgede beklemeye başladım, bir süre geçtikten sonra göğüs
kısmında bulunan isimlikte SÖNMEZ yazılı bulunan Yarbay rütbesindeki kara harp akademisi personeli bir
822
şahıs benim bulunduğum yere gelerek nöbetçi amirini sordu bende burada olmadığını söyledim, bunun üzerine
normalde ön kapıdan çıkması gerekirken arka kapıdan çıkış yaparak dışarıda bekleyen 2 tane araca (bir tanesi
beyaz audi diğeri Honda Civic olabilir ve araçlarla en az dörder kişi vardı) doğru yaklaşarak onlarla bir şeyler
konuştu o araçtakiler bana nöbetçi amirinin yerini soran askeri personeli tanıyordu ben de açıkçası şüphe
ettim, daha sonra nöbetçi amiri bizim bulunduğumuz noktaya gelince Üsteğmenim ve ben haber verdik bunun
üzerine Albay Mehmet ÖRKEM, İradi Başkan Albay Mevlüt KARAGÖZ, Albay Alptekin TARTICI, Albay Önder
KARA geldiler, bir süre nöbetçi amirini ikna etmek amacıyla ona konuşma yaptılar o da buna karşılık
kendisinin emir aldığını ve bu emrin gereğini yerine getireceğini beyan etti.
Bu tartışma devam ederken bana günün nöbetçi amirini soran ve göğüs kısmında bulunan isimlikte
SÖNMEZ yazılı bulunan Yarbay rütbesindeki kara harp akademisi personeli olan şahıs ve o araçta olduklarını
düşündüğüm diğer subaylar oraya gelerek yapmayın birbirinizi mi vuracaksınız diye sordu. Daha sonra biz
nöbetçi amirini alarak oradan götürdük. Akabinde alınan nöbetçi amirinin havacı olması sebebiyle diğer hava
harp akademisi öğrencilerinin de böyle bir kalkışmaya katılabileceğini değerlendirdiğimizden hava harp
akademisinin önüne doğru geçtik, ışıkları kapalıydı kapıyı çaldığımızda içeriden kafası kel bir öğrenci subay
geldi, kapıyı açması söylendiğinde eliyle açamıyorum kilitli gibisinden bir şeyler söyledi bunun üzerine tam
olarak hatırlamadığım Albaylardan birisi sen nasıl içeri girdin diye ona sordu ve sonuç itibariyle oradaki kapı
açılmadı. Bunun üzerine karargaha geçerek orada bir müddet bekledik, hatta biz geçtiğimiz esnada F-16 savaş
uçakları alçak uçuş yaparak geçtiler ve biz de bomba tehlikesine karşı yere yattık. Karargahta sabaha dek
bekledikten sonra ertesi gün yani 16.07.2016 günü saat: 06.30 sıralarında istirahate ayrılmak amacıyla evime
geçtim…” şeklinde beyanda bulunduğu,

3-Şüpheli Mehmet GÜR’ün 02.08.2016 tarihli ifadesinde;

“…15.07.2016 günü izinliydim. Daha sonra mezun olacak öğrencilerin diplomalarını hazırlamak
için 15:00’da akademiye geldim. Akşam saat; 18:00 sıralarında mesaimi bitirip evime gittim. Saat; 22:00
sıralarında 3 nolu nizamiyenin olduğu bölgedeki migrosa alış veriş yapmak için gittim ve eve geldim. Bu sırada
akrabalarımdan arayanlar oldu bir şeyler mi oldu demeleri üzerine bende haberim yok diyip televizyonu açtım
ve köprülerin asker tarafından kapatıldığını gördüm ve ben bunun bir terör saldırısı olabileceğini ve askerin
önlem aldığını düşündüm. Son zamanlarda akademiye de saldırı olabileceği yönünde gelen istihbarat
raporları, Fransa’daki patlama ve Atatürk hava limanındaki terör olayından dolayı bir terör eylemi olacağını
düşünerek Kara harp akademisine geldim. Burada televizyonda olayları takip etmeye başladım TRT’de
sıkıyönetim bildirisi okununca bunun bir darbe kalkışması olduğunu gördüm. Bu sırada akademi bölgesinden
uçakların geçtiğini ve helikopterin sesini duydum. Bunun üzerine Yarbay Hacı Murat SÖNMEZ ile birlikte
saat; 01:00 sıralarında 34 HB 5801 plakalı aracımla 1 nolu nizamiyeye gittim ve nizamiyede olağanüstü bir
durum görmedim ancak Kara harp akademisine dönüşte Alptekin TARTICI Albay panik halinde beni durdurdu
ve “nöbetçi amirliğinde bir durum var yardıma gelin” dedi. Bunun üzerine bizde nöbetçi amirliğine gittik ve
arkada emniyet aldım. Daha sonra nöbetçi amiri olduğunu öğrendiğim kişinin yüzünde kan olduğunu gördüm.
Mehmet ÖRKEN Albay ve Alptekin TARTICI ile karşılıklı duruyorlardı bende durumun sakin olduğunu görünce
süratle akademiye döndüm. Kara harp akademisinin içinde sabah saat; 05:00’e kadar gelişmeleri takip ettim
ve evimize gitmemizi söylediler. Bunun üzerine bende evime gittim ancak daha sonra saat; 14:00 sıralarında
tekrar mesaiye çağrıldım ve rutin faaliyetlerime devam ettim…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.114. Şüpheli Ferhat Pınar

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde görevli-Hv. Sv. Kd.
Astsubay

Durumu:

Şüpheli 19.01.2017 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet, araç ve üst aramasında
elde edilen; İpad 32GB tablet, aynı cihaza takılı vaziyette sim kart, Samsung marka 500 GB taşınabilir
823
harddisk, WD Elements marka taşınabilir harddisk, İpad gri renkli tablet, HP marka Laptop, SAMSUNG marka
Laptop, SAMSUNG marka alt kapağı sökük ve vidaları poşetlenmiş vaziyette Laptop, Samsung marka 16GB
tablet, aynı cihaza takılı Sandisk Ultra marka 16Gb hafıza kartı, İpad 16 GB tablet, İpad tablet, İphone marka
cep telefonu, telefona takılı vaziyette Avea sim kart, Phılıps dvd, Maxmax CD, TOSHIBA marka 40 MB/s
16Gb ibareli hafıza kartı, Sandisk Ultra marka 32Gb hafıza kartı, WD marka taşınabilir harddisk, İphone marka
cep telefonu yine aynı telefona takılı vaziyette Tukcell simplus64 ibareli sim kart, TOSHIBA 2GB flash
bellek,üzerinde hiçbir ibare bulunmayan siyah renkli, metal tutacağı bulunan flash bellek, ASUS marka Laptop,
APPLE marka ibook G4 model Laptop pc, SAMSUNG marka beyaz renkli cep telefonu,telefona takılı
vaziyette Avea 128 KB sim kart ve Sandisk Ultra marka 8Gb 3191DFRJX15X numaralı Micro SD kart,
üzerinde herhangi bir ibare bulunmayan siyah renkli flash bellek, -(1’den 28’e) kadar numaralandırılmış,
bilgisayar çıktısı dokuman elde edilerek el konulmuştur. Şüpheli 24.01.2017 günü sevk edildiği Hakimlikçe
Adli Kontrol kaydıyla serbest bırakılmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 19/01/2017 ila 24/01/2017 arası

Darbe girişimi esnasında Harp Akademileri yerleşkesinde katıldığı olay ve eylemler:

1- (OLAY 5) olarak belirtilen: Hava Harp Akademisi Binası 2. Katında 2 öğrenci subayın Darbeci
Askerlerce hapsedilmesi, hürriyetinden yoksun bırakılması olaylarının yaşandığı, hapsedilen öğrenci subayların
üst aramalarının yapıldığı, silah ve telefonlarına el konulduğu, 2. Katta yan yana bulunan 2 ayrı amfiye
kapatılmış, başlarına silahlı nöbetçiler konulmuş, derdest edilen subayların beyanlarından anlaşıldığı üzere Alb.
Levent ÖZÜARAP (Darbe girişimini esnasında dışarıya darbe görevlendirmelerini ve Hava Harp
Akademilerinde yaşanan olayları yöneten-koordine eden şüphelilerdendir.) subayların tutulduğu amfiye gelerek
“Ne oluyor burada bir adım daha atarsa vurun, ikisini birden vurun” şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği
tespit edilmiş, şeklinde nöbet tutan personele emir verdiği tespit edilmiş, yine bu katta bulunan asker üniformalı
öğretim üyeleri ve öğrenci subayların ellerinde silahlarla dolaştığı tespit edilmiştir. Olayın cerayan ettiği
bölgedeki kamera kayıtları incelendiğinde; Alb. Levent ÖZÜARAP’ın kamera saatine göre 22.59.18 (gerçek
saat:23.59.18)’de subayların tutulduğu anfilerin başında görüntülendiği tespit edilmiş, kamera saatine göre
23.01.18 (gerçek saat:00.01.18)’de ise şüpheli Ferhat PINAR’ın, subayların hapsedildiği anfilere bakarak
geçtiği bu esnada üzerinde resmi askeri üniforma yer aldığı, hemen önünde ise dosya şüphelisi üsteğmen
Gökhan KENARLI’nın (tutuklu) görüntülendiği tespit edilmiştir.

02- (OLAY 6)olarak belirtilen, Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim
edilen 08.09.2016 tarihli Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında (15 Temmuz 2016 Ana Giriş Hava Harp
Akademisi); 15 Temmuz 2016 Darbe girişimi Esnasında, Hava Harp Akademisi Komutanlığı Giriş Katında;
Giriş kapılarının içerden kilitlendiği, darbe taraftarı olmayan hiçbir askerin binaya alınmadığı, saat 01:30’da
kamera görüntülerinden Bnb. Cenk ERDOĞAN (Tutuklu), beraberinde Yzb. Salih BAYRAK, Yzb. Hakan
AKBULUT (Tutuklu)Yzb. Duran YILMAZ (Tutuklu)ile Hava Harp Akademisi ana giriş kapısından çıkmış,
Sonrasında söz konusu personelin otoparkta Harp Akademileri Güvenlik timi tarafından yakalanmış,
saat:01.33’de M. Kürşat İLOĞLU, Hava Harp Akademisinden Yzb. Ferhat PINAR ile birlikte bu olayı görerek
koşarak merdivenlerden 2. Kata çıktığı olayı haber verdiği, sonrasında saat:01.36’da Kd. Bçvş. Yavuz Yücel
(Tutuklu) ile birlikte Alb. Levent ÖZÜARAP’ın (Tutuklu) aşağıya inerek kapıyı kilitledikleri ve çok sayıda
öğrenci subayın tabancaları ile ana girişe gelerek binayı savunduğu,Söz konusu olayda giriş katına inen
subaylar arasında; kamera görüntülerinden 01:38’de silahları ile mevzi alan subaylar arasına, belinde tabancası
ile şüpheli Ferhat PINAR’ın da katıldığı tespit edilmiştir. Sonrasında Alb. Levent ÖZÜARAP’ın telefonla
konuştuğu kamera görüntülerinde tespit edilmiş ve bina girişinde dört personel mevzi alarak beklemiştir. Saat:
01.41 Müteakiben Şüpheli Ferhat PINAR belinde silah ile merdivenden inmiştir. Saat:01.42’de bu esnada diğer
duvar ve kolon önlerinde siper aldıkları görülmektedir. Saat 01.43’te ana giriş kapısına bir grup personel
gelmiş, bu esnada mevzide bekleyen personelin kapıyı açamayarak bu personeli sağa doğru yönlenmişler,
dışarıda bulunan grubun saat 01:55 ile 01:58 arasında diğer kameradan tespit edildiğine göre pencereden içeri
girdiği tespit edilmiştir. Pencereden atlayan personel şüpheliler; Ütğm. Osman ALBAYRAK, Ütğm. Ömer
Faruk SAYGI, Ütğm. Mehmet GENÇ, Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb. Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL
olduğu tespit edilmiştir. Yzb. Uğur ERDEMİR, Yzb.Serkan KAYA ve Yzb. Oğuzhan YÜKSEL’in(şüpheliler
824
tutukludur.) 2 numaralı nizamiyeden kart okutmadan girerek Hava Harp Akademisi binasına geldikleri ve
kimlikleri tespit edilmemesi için bu tür bir hareketle binaya girdikleri değerlendirilmektedir. Saat 01:56 sularına
kadar ortamın biraz sakinleştiği ancak saat 01:56’da Dz. Kur. Bnb. Veysel YILMAZ (Tutuklu-Darbe
görevlendirmeleri ve Deniz Komutanı Tayyar ERTEM’in emir asb. Müşteki İbrahim BAŞARAN’ı derdeste
kalkışan şahıs) ve arkasından birçok öğrenci subayın indiği görülmüş; İnen çok sayıda subayın ellerinde
silahlarının olduğu görülmüş, şüpheli Ferhat PINAR’ın da belinde silahı ile aşağı inen grup arasında yer aldığı
tespit edilmiştir. Kapı önünde toplanma sonrasında muhtemelen Dz. Kur Bnb. Veysel YILMAZ’ın gruba
konuşma yaptığı ve sonrasında gruptan birçok kişinin telefonla bir yerleri aradığı belirlenmiştir. Müteakiben
kapıya dışarıdan bir grup gelmiş ve kapı açılarak grup içeri alınmıştır. Grubun Ütğm. Veysel KELEŞOĞLU,
Ütğm. Ali CAN ve Ütğm. Abdullah GÖKTAŞ (şüpheliler tutukludur.) olmak üzere üç kişi olarak tespit
edilmiştir. Şüphelinin giriş katında yaşanan olaylara katıldığı tespit edilmiştir.

Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifadeler:

1-Şüpheli Necip DİRİK’in alınan ifadesinde;

“…İlk başta 2 katlı olan binanın 2. Katında bulunan sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay Yüzbaşı
Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini
hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne
görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN, TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere
görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir öğrenci subay söyledi ancak ismini
hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra da sınıf subayımız olan Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde
bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım şeyler konuştu ancak şok içinde
olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda
çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde bir süre daha sınıfta bekledikten
sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik. Burada Harekât İstihbarat
Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir liste vardı. Aşağısı
kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan ANILIRCAN, Albay
Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü PINAR, Yüzbaşı
Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit KESER vardı. Yine
hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf GÜLSER, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı ŞALK, Yüzbaşı Mustafa
Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk
SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet BÖREKÇİ ve ismini
hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı.” şeklinde beyanda bulunduğu,

2-Şüpheli Abdullah GÖKTAŞ’in kollukça alınan ifadesinde;

“…Takriben 23:20 sıralarında Resmi kıyafetli olarak silahsız şekilde Hava Harp Akademisine gittik.
Biz akademiye gidince direk 2. Sınıf öğrenci subayların bulunduğu dershaneye gittik. O esnada Öğrenci
Yüzbaşı olan Hakan AKBULUT bize hemen herkes sınıfa girsin yoklama alınacak dedi. Ben sınıfa girdimde
Yüzbaşı Selim İSTANBUL, Yüzbaşı Yusuf BAKAR( sonradan geldi), Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Uğur
ERDEMİR, Yüzbaşı, Oğuzhan YÜKSEL, Üstteğmen Veysel KELEŞOĞLU, Üstteğmen Murat BİLGEN’i
gördüm. daha sonra Pilot Binbaşı Mustafa ACAR gelerek benim, Veysel KELEŞOĞLU’nun, Ali CAN
Üstteğmen’in ismini okuyarak bizi yanına çağırdı. Mustafa ACAR binbaşının odasının yanına gittiğimiz esnada
bize hitaben ”arkadaşlar telefonunuz açık olsun, şimdilik eve gidin, bir şey olursa ben size haber verecem,
dedi.” Akabinde Veysel KELEŞOĞLU’nun aracıyla lojmanlara giderek evlerimize dağıldık. Ben eve geldikten
sonra televizyonda TRT 1 de bildirinin okunduğunu gördüm. Akabinde Veysel bini arayarak devrem televizyon
izliyor muşsun haberleri takip ediyor musun dedi bende takip ediyorum dedim. Bu konuşmadan yaklaşık 40
dakika sonra Ali CAN beni arayarak “Acar binbaşı aradı, Veysel’e haber verdim giderken beni de alın dedi.
Ben, Veysel ve Ali CAN beraber Akademiye gittik. Bu sefer yanıma silahımı aldım. Ancak silahımı Veysel’in
aracında bıraktım. Akademi binasının yanına gidince akademi binasının ışıklarının kapalı olduğunu gördüm. O
esnada Üsteğmen Samet KUZU bize seslenerek çabuk içeri girin dedi. Bizde niye diye sorunca “sivil birileri
825
dolaşıyor çabuk içeri girin dedi. Bu esnada saat 01:00-01:30 civarındaydı. Binanın kapısı kapalıydı. İçeriden
bize kapıyı açtılar ancak kapıyı kimin açtığını hatırlamıyorum. İçeri girince Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN’ı
gördüm. Ne olduğunu sorunca “dışarıda silahlı siviller var, kim olduklarını bilmiyoruz, sivil mi polis mi yoksa
kendi güvenliğimiz mi bilmiyoruz, güvenli olacak bir yere git dedi” koridorda dolaştığım esnada Başçavuş
Yavuz YÜCEL, Astsubay ÖMER ile Astsubay Soner, Samet KUZU, Yüzbaşı Ferhat PINAR, Metehan ATASOY’,
Rıza ERKUş’, Hakan AKBULUT, Duran YILMAZ, Salih BAYRAK, Üstteğmen Mehmet GENÇ, Cenk
ERDOĞAN, Üstteğmen YASİN, Erkan ABUNAZ, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Levent ÖZÜARAP ve Mustafa
ACAR’ı gördüm. Daha sonra internetten haberleri takip ettim. Saat 03:40 sıralarında Albay Levent ÖZÜARAP
bina içerisinde bizi toplayarak “Arkadaşlar dışarıdakilerle temas kurduk. Bizden kimse dışarı çıkmayacak. Bir
anlaşmazlık vardı. (Benim anladığım anlaşmazlıktan kastı dışarıda silahla dolaşan sivilleri kast ediyordu).
Sabaha kadar buradayız, emniyetli bir şekilde burada kalacaz. Dedi. Sabah 06.40 a kadar bekledik. Sonra da
eve gittik…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

Şüpheli Ferhat PINAR’ın ağabeyi Murat PINAR’ın 21.01.2017 günü kollukça alınan ifadesinde;

“…Her şeyden önce kardeşim olan Ferhat PINAR firari değildir. Çünkü 05.09.2016 tarihi ile
görevden el çektirildiği tarihten itibaren tayin yeri olan Hava Harp Okuluna defalarca gitmiş, bu gidişlerinde
Kasım ayı içerisinde Silahını teslim etmiş, Aralık ayı içerisinde tayin istek formunu doldurmuş hatta Hava
Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığına giderek bilgi de vermiştir. Kayınvalidesinin yanında
bulunmasının sebebi yaklaşık bir buçuk ay önce eşinin doğum yapması ve kayınvalidesinin Kanser hastası
olması ve tedavi görmesi sebebiyledir. Kendisinin arandığı ile ilgili hiçbir haber yoktur. Aranmış olduğunu da
gözaltına alındığı zaman öğrendi ve bizlerde o zaman öğrendik.
15 Temmuz 2016 günü ise sabah saat:09.00 da Harp Akademileri lojmanlarında bulunan kardeşime
tahsisli 1A-1 numaralı lojmanda kardeşimle beraber Akademi bölgesinde ki dershanelere gittik. Kardeşim
Hava Harp Akademisi binasına gitti ben ise Kara Harp Akademisi KOMKARSU dershanesine derslerimize
gittik. Saat:17.00 ye kadar dershaneler bölgesinde derslerime girdim, kardeşimde kendi derslerine girdi.
Saat:17.00 sıralarında dershaneden çıktım ve kardeşime ait olan lojmana gittim. Lojmana gittiğimde kardeşim
televizyon izliyordu. Lojmanda saat:19.00-19.30 sıralarına kadar beraber kaldık saat:19.30 sıralarında yemek
yemek için Akademiden çıkarak Karaköy de bulunan Hebun Çorba evine gittik ve burada yemek yedik, yemek
yedikten sonra Saat:21.35 gibi hesabı ödedim ancak bir müddet daha oturarak çay içtik ve saat:22.00
sıralarında oradan ayrıldık. Buradan hareketle Karaköy’de bulunan yanlış hatırlamıyorsam “AYI” kafe isimli
bir yere gittik. Orada oturup çay içerken benim de içinde bulunduğum KOMKARSU Whatsapp grubundan
saat:23.00 sıralarında İstanbul da büyük bir terör saldırısı yapılacağı ile ilgili ve tüm personelin yoklama
vermesi için akademiye gitmesi söylendi. Bizde saat:23.00 sıralarında Karaköy’den hareketle Harp
Akademilere doğru yola çıktık. Harp Akademilerinde yoklama verileceği için kendimizi en emniyetli olarak
gördüğümüz ve lojmanımızın da bulunduğu Harp Akademilerine gittik. Saat:00.00 sıralarında Harp
Akademilerinde ki lojmana kardeşim Ferhat PINAR ile beraber gittim. Burada dahili sivil elbisemizi giyerek
yoklama vermek için kardeşim Hava Harp Akademisine bende Kara Harp Akademisine gittim. Kardeşim
saat:00.15 veya 00.30 sıralarında, ben ise Saat:01.00 gibi akademiye geçtik. Daha sonra ben yoklama
vermeme müteakip Saat:01.30 sıralarında Kara Harp Akademisinin hemen yanında bulunan Hava Harp
Akademisine kardeşimi almak için gittim. Kardeşimi alıp birlikte lojmana geçecektim, fakat Hava Harp
Akademisine gittiğimde Akademinin kapıları kilitliydi, ben içeri giremedim. Kapının açılması için cama vurdum
ışıklar kapalıydı, içeriden tanımadığım birisi kapılar kilitli dedi. Bende arabama binip saat:02.00 de kardeşime
ait lojmana gittim. Eve gittiğim zaman kardeşimi defalarca aradım, kardeşim bana “Abi kapılar kilitli,
geleceğim ama bizi bırakmıyorlar. Bizi göndermiyorlar, bizi dışarı çıkarmıyorlar” dedi. Her aradığımda bana
bunları tekrar tekrar söyledi.
Daha sonra sabah saat:06.00 sıralarında kardeşim olan Ferhat PINAR lojmana geldi. Bundan
sonra ki yaşanan süreçte ben 29 veya 30 Temmuz 2016 tarihine kadar Akademide bulundum. Kardeşimde
benden 2-3 gün sonra yeni tayin yeri olan Hava Harp Okuluna gitti. 5 Eylül tarihine kadar görevi başındaydı.
Görevinden el çektirildiği tarih olan 5 Eylül tarihinden beride İstanbul da bulunmaktaydı. Kardeşim bu yapının
içerisinde asla bulunmamıştır. Kardeşimle yemek yediğimiz ve ödeme yaptığıma dair internet bankacılığı çıktısı
olan hesap dökümünün bir fotokopisini dosyaya konulması için tarafınıza veriyorum. Benim başkaca
826
ekleyeceğim bir şey yoktur…” şeklinde beyanda bulunduğu,

Şüpheli Ferhat PINAR’ın 23.01.2016 günü kollukça alınan ifadesinde;

“… Saat 22.20 sularında telefonuma Hava Harp Akademisi whatsapp grubundan terör saldırısı
olabileceği, köprülerin patlatılacağı, sivil uçakla eylem yapılacağı yönünde mesajlar gelmeye başladı. Bunun
üzerine yine aynı whatsapp grubundan sınıfımızın kıdemlilerinden Yüzbaşı Hakan AKBULUT tarafından
çağırma planının devrede olduğu ve herkesin derhal akademiye gelmesi istendi. Bunu üzerine bulunduğumuz
yerden yürüyerek toplu taşım araçları ile hep birlikte 23.30 sıralarında iki nolu nizamiyeden girerek lojmanda
bulunan evime giderek kamufulaj giyilmesi istenmesine rağmen dahili kıyafetimi giyerek hava akademisi
binasına gittim. Hava akademisinde bulunan ikinci katta bulunan sınıfıma giderken sınıfımla aynı katta
bulunan amfi içerisinde kapı açık olduğu için Cihan OKUR’u gördüm. Yüzünde bulunan korku ifadesinden
dolayı nasıl olduğunu sormak için yanına gittim. Yanına giderken kapı girişinde arkadan kim olduğunu
bilmediğim ama idari işlerde görevli bir binbaşı olduğunu düşündüğüm şahıs bana “çık o odadan “ dedikten
sonra oradan uzaklaştım ve etrafıma baktığımda silahlı ve üniformalı şahıslar gördüm isimlerini tam
hatırlamıyorum ama hatırladıklarım Levent ÖZÜARAP, CENK ERDOĞAN, isini bilmediğim idari işlerden
sorumlu bir binbaşı, Özcan KORHAN vardı. Bunun üzerine bu güvensiz ortamda silahımın yanımda olmasının
benim güvenliğim için iyi olacağını düşündüğümden evime giderek silahımı aldım ve hava harp okuluna geri
sınıfa geçtim. Sınıfta Abdi Pehlivan, Necip DİRİK, Halil İbrahim TOKUŞ vardı hepsinin yüzünde bir tedirginlik
vardı. Bende neler olduğunu onlara sorduğumda kim olduğunu hatırlamadığım birkaç kişi bana darbe metninin
okunduğu, görevlendirmelerin yapıldığı, görevli olanların akademi dışına çıktığı, bu görevlendirmelere ve
Darbe girişimine itiraz eden Cihan OKUR ve Hüseyin BALIK derdest edilerek amfiye konulmuş olduğu
söylendi. Saat 00.30 sularında Öğretim elemanlarında Cenk ERDOĞAN elinde kağıtlarla sınıfa gelerek
hatırlamadığım birkaç ismi sınıfta bulunan Abdi PEHLİVAN’a sorarak geri çıktı. Bende sınıfta bir süre
durduktan sonra zemin kata indim. Sonrasında eve gitmek için hava harp akademisinin kapısının önünde
Kürşat İLOĞLU’nu gördüm ve burada sigara içtik. Bu sırada hava harp akadeisinden başında Cenk
ERDOĞAN’ın bulunduğu 4-5kişilik bir gurup çıktı. Nereye gittiklerini sorduğumda cevap vermeyerek devam
ettiler. Birkaç dakika sonra personel taşıyıcı araç ile tam teçhizatlı 9-10 tane er ve bunların yanında sivil
kıyafetli bir yada iki kişi vardı. Askeri personeller araçtan inerken gelin buraya diye bir bağırtı duyuldu. Bunun
üzerine silahların kurma sesi geldi bende kimin ne olduğu belli olmadığı için can güvenliğim tehlikede
olduğunu düşünerek koşarak sınıfa çıktım. İlerleyen saatlerde sınıftan çıktığımda bazı kişilerin pencere
önlerinde siper aldığını gördüm. Akademi kolidorlarında sivil kıyafetli bir şahıs gördüm ve bu şahıs telefonla
görüşüyordu merak ederek konuşmasını dinlemek için şahsa yakın durdum. Şahıs konuşmasında “ helikopter
geliyor mu, ne zaman geliyor” şeklinde telefondaki kişiye sorular soruyordu. Yine askeri üniformalı rütbesini
hatırlamadığım Emre isminde komşum olan yüzbaşı yada binbaşı rütbeli şahsın geldiğini gördüm. Emre isimli
şahıs Özcan KORHAN yada Levent ÖZÜARAP’la bir şeyler konuşuyorlardı. Emre’ye neler olduğunu
sorduğumda bana herhangi bir cevap vermedi. İlerleyen saatlerde abim olan Murat PINAR beni arayarak
Darbe girişimi olduğunu ve eve gelmem gerektiğini söyledi bende Hava Harp Akademisinin kapılarının Levent
ÖZÜARAP’ın emri ile kilitlendiğini buradan çıkamadığımı söyledim. Abim beni almak için Hava Harp
Akademisine gelerek beni buradan almak istemiş ama kapıların kilitli olmasından dolayı içeri giremeyerek
lojmanlarda bulunan evime geri dönmüş.
Sabah gün ağırmasıyla birlikte Hava Harp akademisinin kapıları açıldı ve lojmanlarda
bulunan evime gittim. 15 temmuz günü yoklama vermek için gittiğim Hava Harp Akademisinden hiçbir kimse
tarafından Darbe girişimine yönelik bir emir almadım, kimsenin darbe bildirisi okuduğunu duymadım, hiçbir
görevlendirmeden haberim olmadı, hiç kimseye emir vermedim ve akademi dışına hiçbir suretle çıkmadım.
Bahsettiğiniz Levent ÖZÜARAP’ın söylediği sözler ve derdest edilen subayların maruz kaldığı
davranışlar ve Cihan OKUR ve Hüseyin BALIĞIN derdest edilmesi henüz ben Hava Harp Akademisi binasına
gelmeden gerçekleştiğinden olanlardan bilgim yoktur. Cihan OKUR Hakkında ifademi bir önceki soruda
anlattım. Şahısların ben gördüğümde derdest edildiğinden bilgim yoktu.
Burada gelen TSK mensubu şahısların başında sivil kıyafetli bir şahsın olduğunu bu şahsın bize
doğru “gelin buraya” şeklinde bağırdığı. Askerlerinde silahlarının kurma kollarını çekmesi ile tamamen
kendimi koruma içgüdüsü ile bina içerisine girerek sınıfıma çıktım. Bu durumu Levent ÖZÜARAP’a
söylediğimi hatırlamıyorum. Silah belimde katlar arasında inip çıkmış olabilirim ancak hiçbir zaman silahımı
827
belimden çıkarmadım. Hiçbir nöbet tutmadım. Bana nöbet tutmam söylendiğinden kabul etmeyerek nöbet
tutmadım. İsimi ilk defa duyduğum Veysel YILMAZ’ın konuşmasını duymadım. O gece Hava Harp Akademisi
içerisindeki bütün faaliyetlerimi ifademin başında detaylı bir şekilde anlattım.
Ben Hava Harp Akademisinde bulunduğum sürede hiçbir görevlendirmeye şahit olmadım ancak ben
gelmeden önce görevlendirmelerin yapıldığını akademide bulunan birçok kişiden duydum. Necip DİRİK’in
vermiş olduğu ifade doğru olabilir ama zaman bakımından karıştırmış olabilir ben bu görevlendirmeler
okunduktan sonra sınıfta yer aldım.
Abdullah GÖKTAŞ’ın ifadelerinde yer alan Levent ÖZÜARAP’ın sarf ettiği sözleri bende duydum.
Bu sebepten dolayı kapılar kilitli olduğundan evime gidemedim.
Öncelikle firari olduğumu kesinlikle kabul etmiyorum. İkamet adresimde ve telefon numaramda
herhangi bir değişiklik olmamıştır. Mütakiben bayramda uçak ile Ankara’ya seyahat ettim kimlik kartım polis
tarafından kontrol edildiğinde herhangi bir aranma kararım olmadığını fark ettim 2017 Ocak ayının ilk
haftasında tayin formu doldurdum. 23 Kasım 2016 tarihinde Harp Akademilerinde bulunan lojmanımda hala
ikamet etmek istediğimi dilekçe ile bildirdim. 2017 yılı ocak ayının ikinci haftası yeni doğan bebeğimin
bilgilerini Hava Harp Okuluna bildirdim. Yaklaşık 5 aydır kayınvalidemin sağlık işlemleri ile
ilgilenmekteyim(akciğer kanseri).Ocak ayının başından beri Akciğer kanseri teşhisi konulan kayınvalideme
refakat etmekteyim. Arabamın ruhsatı ile çapa otoparkından otopark giriş kartı aldım. Yakalandığım gün Uyum
marketten kredi kartımdan 181 Tl.lık alışveriş yaptım. Telefon ile aransaydım hiç düşünmeden savcılığa
gelirdim. Kaçacak firarı birisi olsaydım. Anlattığım şekilde yaşamazdım. İhraç değilim Hava Kuvvetleri 15
Temmuz da Hava Harp Akademisinde olduğum için 2016 Eylül ayında açığa alındım. 13-14-15-16-17 Temmuz
2016 tarihlerinde nerede olduğumu gösterir mesaj, banka dekontu, selfy belgeleri ile birlikte 15 Temmuz 2016
tarihinde neler yaşadığımı anlatmak için bir dosya hazırladım. Bu dosyayı Hava Kuvvetleri Komutanlığı
İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Ali SERİN’e sundum. Kendisi de bana senin hakkında bir şey yok en kısa
zamanda görevine geri döneceğimi söyledi. Eski filo komutanlarımdan olan Yaşar KADIOĞLU’na savcılığa
gidip o gece yaşanan olaylar ile ilgili bilgi vermek istediğimi söyledim. İhtiyaç olursa onlar seni çağırırlar
dedi. Bende tamam o zaman deyip savcılığa gitmedim.
13,14,15,16,17 Temmuz 2016 tarihlerinde nerede olduğumuzu ve ne yaptığımızı gösterir belgeleri ile
olan ifademizi Darbe girişiminden sonra Harp Akademileri Komutanlığı güvenlik şube tarafından istenmiştir.
Bu evraklar onun için hazırlanmıştır. Daha sonra açığa alınmama müteakiben daha başka belgeler ile birlikte
destekleyerek Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığına ilettim. Daha sonra savcılık boyutunda da bana lazım
olabileceği düşüncesi ile bunların 1 er fazla kopyasını yanıma aldım. Bu sırada rahatsızlığı 5 aydan beri
devam eden kayınvalideme Ocak ayının Başında Akciğer kanseri teşhisi konularak Çapa hasta hanesine
yatırıldı. Bu sebepten ötürü evimde olamadığım için bunları da savcı tarafından arandığım zaman ivedi şekilde
yanına gidip cevap vermek için yanında tuttum" şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.

9.115. Şüpheli Necip Dirik

Konumu:
Olay tarihinde Harp Akademileri Komutanlığı Hava Harp Akademisinde Öğrenci Subay-Hv. Trafik
Yüzbaşı

Durumu:
Şüpheli 21.07.2016 günü ilimizde yakalanarak gözaltına alınmış, ikamet ve üst aramasında elde
edilen; 1 adet Black Berry flash bellek, 1 adet M ibareli gri renkli flash bellek, 1 adet Transcent marka turkuaz
mavisi flash bellek, 1 adet İETT ibareli gri renkli flash bellek, 1 adet SONNY marka 3102348 seri nolu laptop,
1 adet Avea sim kart, 1 adet Cıncınnatı Bell sim kart, 1 adet SAMSUNG marka E0BKJ10Z204047 seri nolu
bilgisayar hard disk, 1 adet IPHONE 5 marka cep telefonu, telefona takılı sim kart’a incelenmek üzere el
konulmuştur.Şüpheli sevk edildiği Hakimlikçe serbest bırakılmıştır.

Gözaltında kaldığı tarih: 21/07/2016 ila 03/08/2016 arası


Tutuklu bulunduğu Ceza İnfaz Kurumu: Silivri 1 No'lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
828
Darbe girişimi esnasındaki eylem ve faaliyetlerine ilişkin ifade:

Müşteki Hüseyin BALIK’ın alınan ifadesinde;

“…Bu arada aramızda gergin bir ortam vardı konuşmalarımızda yüksek sesle bağırıyordum ancak
şu an ne şekilde bağırdığımı hatırlamıyorum sonra odaya girmeden Önce ADEM İNCİKLİ yarbaya son bir
isteğim var CİHAN OKUR yüzbaşıyla helalleşmek istiyorum dedim oda tamam dedi cihan yüzbaşıyla sarıldık
helalleştik ve odamıza girdik kapıların kapanmamasını istedim kabul etti ancak oturmam gerektiğini söyledi
sonra tam o giderken dedi ki ben silah ve telefonlarınız için tutanak tutturacağım dedi benim kapımda Yavuz
Yücel Ast. ve Volkan Kızılkaya Ast. Cihan yüzbaşının kapısında SEDAT ÜSTĞ. VE CENGİZHAN ÜSTĞ.
Güvenliği sağlıyordu İNCİKLİ tutanak tutturacağım dedi ve gitti ben bağırınca LEVENT OZÜARAP albay
benim bulunduğum oda girdi ve ne oluyor burada dedi ve bende dedim ki eşlerimize haber veremedik dedim
oda ne olacak verme dedi arkasını dondu çıkarken bende arkasında yürüyordum ve “bir adım daha atarsa
vurun diye bağırdı gerekirse ikisini de vurun “ dedi ve gitti ve ben oda da beklemeye başladım sonra gece o
saate kadar akademide öğrenciler duruyordu ve bazı arkadaşlar geliyor bizim orda olduğumuza görüp el
hareketleriyle şaşkınlıklarını belli ediyorlardı sonra saat 03,00 civarı bizim kapılarımız kapandı üstümüze
kapıları kitledirler sonra biz LEVENT albayın sesinin duyduk herkesi fua ye toplandılar, FUA de Yüzbaşı Abdi
PEHLİVAN, Yüzbaşı İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Necip DİRİK, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI, yüzbaşı Erkan
ABUNAZ, aklıma gelenlerdir. Bunların sabaha kadar orada olduklarından eminim. Çünkü arada bir lavaboya
gidiyordum onları görüyordum. FUAYE de konuşma yapan Levent ÖZÜARAP dedi ki “arkadaşlar saat 03.00
İtibarı ile TSK yönetime el koydu” dedi “KARA, DENİZ, HAVA akademileri üstüne düşen görevleri yapıyor
ellerindeki telefonlarla internette bilgi kirliliği var haberlere çok inanmayın” dedi. Bir süre sonra yine birileri
dedi 6 kişi geliyor ön kapıdan biri ışıkları kapatın dedi sonra LEVENT Albay “ateşe ateşle karşılık verin” dedi
sonra bir anda kırma kollarının çeliş sesini duyduk sonra bir ses daha duydum “havacılar bu yaptığınız
kanuna aykırı TESLİM OLUN çağrısı yapıldı“ hiç bir şekilde çatışma olmadı ve LEVENT albay gelip tekrar
arkadaşlar dışarı i1e koordine kurdum KURMAY BAŞKANI (TÜM GENERAL NEVZAT TAŞDELER)
GÖRÜŞTÜM SIKINTI YOK etrafta bir kaç tane silahla gezenler olabilir onlarda halledilecek diye bir cümle
kurdu sonra sabaha kadar başka bir şey duymadık…” şeklinde beyanda bulunduğu,

Şüpheli Necip DİRİK’in 28.07.2016 günü alınan ifadesinde;

“…17 Mayısta bizim tayinlerimiz belli olmuştu. Ankarada Hava Kuvetleri Komutanlığında bulunan
Harekat Başkanlığı Hava Trafik Şube Müdürlüğüne tayinim çıkmıştı. Beni de hemen tayin olur olmaz görev
yerinde kullanılan “ŞUBE” adlı watsap grubuna eklemişlerdi. Bu grup 4-5 kişiden oluşan bir gruptu. Yürüyüş
yaptığım esnada “ŞUBE” adlı watsap grubundan; “Eryamanda uçaklar uçuyor, Anıtkabir üstünde uçaklar
uçuyor.” Şeklinde mesajlar geldi. İlk başta bunun bir terör saldırısı olduğunu düşündüm. Bu mesajları
aldığımda saat:22.30 sıraları idi. Yürüyüşümü bitirip lojmanıma geri döndüm. Lojmanda anne ve babamla
kalmaktayım. Televizyonu açtık ve NTV’yi seyrettim. Gelişmeleri izledim. 5-10 dk içerisinde kullanmış olduğum
05432342981 numaralı telefonumu benim bir üsttüm olan öğrenci subay Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ aradı.
“Devrem Akademiye gidiyoruz. “Çağırma planı devrede” dedi. “Tamam” dedim. Çağırma planı olarak
bahsettiği husus; herhangi bir olay anında üstten alta doğru silsile sistemi ile haber iletimidir. Çağırma planı
devrede ise önemli bir şey olduğunu düşündüğüm için nedenini sormadım.Yoklama alınacağı düşündüm ve o
niyetle başbakanın darbe teşebbüsü açıklamasından yaklaşık 30 dk sonraa- Reno marka aracımla lojmanımdan
çıktım. Hava Harp Akademisine gittim. Vardığımda akademi önünde fazla kişi yoktu. Birkaç arkadaş vardı.
Bunlar arasında öğrenci Yüzbaşı Yusuf GÜLSER olduğunu hatırlıyorum. İlk başta 2 katlı olan binanın 2.
Katında bulunan sınıfımıza çıktık. Sınıfta öğrenci subay Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Ferhat PINAR ve
isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. İsmini hatırlayamadığım öğrenci subaylardan biri “Aşağıda
görevlendirmeler yapılıyor.” dedi. Ben “Ne görevlendirmesi” şeklinde sorduğumda; bana “Türkcell, CNN,
TRT, Sabiha GÖKÇEN” gibi adreslere görevlendirmelerin yapıldığını söylediler. Bunu sınıfta bulunan bir
öğrenci subay söyledi ancak ismini hatırlayamıyorum. Sınıfa çıktıktan 5 dk. Sonra dasınıf subayımız olan
Binbaşı Cenk ERDOĞAN geldi. Elinde bir takım kâğıtlar vardı. Bize bu görevlendirmeler hakkında bir takım
şeyler konuştu ancak şok içinde olduğumdan tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum. Ancak bu girişimle
829
ilgili bir şeyler söylediler. Yukarıda çok fazla bir konuşma olmadı. Binbaşı Cenk ERDOĞAN aşağı indi. Bizde
bir süre daha sınıfta bekledikten sonra aşağı indik. Ben aşağı inmeyi hiç istemiyordum. Binanın 1. Katına indik.
Burada Harekât İstihbarat Anabilim dalı başkanı olan Kurmay Albay Orhan TOLLUOĞLU vardı. Elinde bir
liste vardı. Aşağısı kalabalıklaşmıştı. Burada Binbaşı Cenk ERDOĞAN Albay Murat DİVRİL, Yarbay Gürcan
ANILIRCAN, Albay Levent ÖZÜARAP, İdari Şube Müdürü Yarbay Adem İNCİKLİ, Şube Müdürü Yarbay Şükrü
PINAR, Yüzbaşı Erkan ABUNAZ, Binbaşı Hüsamettin HARMANCI ve ayrıca gurubun dışında Binbaşı Ümit
KESER vardı. Yine hatırladığım kadarı ile öğrenci subaylardan; Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Yusuf
GÜLSER, Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR, Yüzbaşı Mustafa KIYI, Yüzbaşı Hacı
ŞALK, Yüzbaşı Mustafa Kemal ŞİMŞİR, Yüzbaşı Duran YILMAZ, Üsteğmen Selim İNAÇ, Yüzbaşı Ferhat
ÖNER, Üsteğmen Ömer Faruk SAYGI, Yüzbaşı Salih BAYRAK, Yüzbaşı Soner MOROĞLU, Üsteğmen Mehmet
BÖREKÇİ ve ismini hatırlamağım 2. Sınıf öğrencileri vardı,
Albay Orhan TOLLUOĞLU görevlendirme listesini daha önceden okumuş. Bu
görevlendirmeyle gidenlerin olduğu daha sonradan öğrendim. Orhan TOLLUOĞLU; Ben, Yüzbaşı Abdi
PEHLİVAN, Yüzbaşı Halil İbrahim TOKUŞ, ve Yüzbaşı Yasin Ali MUTLU Hava Harp Akademisi binasında
kalacağımızı, bize güvenmediği için değil kıdemli olanları genelde burada bıraktıklarını söyledi. Ancak Yasin
Ali MUTLU Kadıköyde bulunan Fenerbahçe Orduevine gittiğinden burada yoktu.Bunun haricinde Yüzbaşı
Yusuf GÜLSER’in Sabiha GÖKÇEN’e görevlendirildiğini, Yüzbaşı Uğur ERDEMİR’in TRT ULUS binasına
görevlendirildiğini, net olarak hatırlamamakla birlikte dışarı çıkan öğrenci subay sayısının 14 kişi olduğunu
bunların 2. Sınıf öğrencileri olduğunu biliyorum. Yine arkamızda bulunan Albay Murat DİVRİL’in “Sen benim
ekibimdesin” şeklinde öğrencilerden birine konuştuğunu duydum. Bu arada Binbaşı Cenk ERDOĞAN;
kalkışmanın topyekün bir olay olduğunu, herkesin bu işin içinde olduğu söylediğini duydum.Yine Binbaşı Cenk
ERDOĞAN’ın elinde üzerinde “Personel Görevlendirmesi” ibareli bulunan askeri mesaj formatı bulunduğunu
gördüm. Ancak üzerinde bulunan üst ibarenin “GİZLİ” veya “ÇOK GİZLİ” olduğunu okuyamadım. Albay
Levent ÖZÜARAP bize “TSK Yönetime el koydu, sıkıyönetim kuralları geçerlidir. Genel Kurmay Başkanı
Sıkıyönetim ilan etti” şeklinde konuştu. Yine bize Cenk ERDOĞAN “Bizden daha farklı düşünenler yoktur
umarım. TRT’ye giden arkadaşlar için Harp Okulu öğrencileri de G3 silahlarla takviye olacak. Evde Silahı
olan arkadaşlar gidip alıp gelsinler.” şeklinde konuştu Bunun üzerine Yüzbaşı Abdi PEHLİVAN, Yüzbaşı Halil
İbrahim TOKUŞ buradan ayrılarak silahlarını almaya lojmanlarına gitti. Yine burda bulunan birçok öğrenci
silahlı idi. Benim silahım Ankara’daki görev yerinde olduğundan silah almadım. O gece silahsızdım. Bina da
Cenk ERDOĞAN ve Levent ÖZÜARAP kaldı. Diğerleri bina dışına çıktı. Biz 25-30 kişi kadar binada kaldık.
Belli bir süre 1. Katta koridorda bekledim. Gece 03.00 civarında da 2. Sınıfların dershanesine tek başıma
çıktım ve uyudum. Sabaha kadar burada uyudum. Uyandığımda da Salih BAYRAK, Soner MOROĞLU ve
Hüseyin KARAKAŞ’ın benimle birlikte dershanede olduğunu gördüm. Saat:07.00 sıralarında aşağıya indik.
Askerler binanın çıkışını kapattığını çıkışın olmadığını duydum. 07.30 civarında da kurmay başkanı
Tümgeneral Nevzat TAŞDELER’den izin alındığı herkesin binayı terk etmesini söylediler. Binada bulunan 25-
30 kişi ile birlikte binadan çıktım ve arabamla lojmanıma geri döndüm. O gece bulunduğum yerden hiçbir silah
sesi duymadım. Ancak daha sonradan askerlerin dışarıda kavga ve bağrışmaların yaptığını Güvenlik Şube
Müdürü olan Albay rütbeli bir askerin Binbaşı Cenk ERDOĞAN, Yüzbaşı Salih BAYRAK ve Yüzbaşı Hakan
AKBULUT’u yere yatırıldığını duydum. Daha sonra Kurmay Başkanı Tümgeneral Nevzat TAŞDELER’in de
buraya geldiğini geçen konuşmalardan öğrendim. Yine o gece 2. katta bizim sınıf dershanesinin koridorunun
diğer ucunda bulunan anfinin içerisinde Yüzbaşı Cihan OKUR’u askeri kıyafetleri ile otururken gördüm. Kapın
önünde İkmal Assubayı Başçavuş Yavuz YÜCEL kapının önünde dikiliyordu. Kapıdan direk o görünüyordu.
Bize emniyet açısından ışıkları kapatın dediler. Bende cihana seslendim ancak hiç ses vermedi. Aşağı indim.
Aşağıda geçen konuşmalar arasında yukarıda birilerinin tutulduğunu söylediler. Sabah olduğunda geçen
konuşmalarda Cihan Yüzbaşının orada tutulduğunu anladım. Ancak bir anlam veremedim. O gece
toplandığımızda bize verilen bu talimatlar dışında öncesinden kimseden hiçbir haber talimat almadım. Olayı
anladığımda da Akademi dışına çıkmayı hiç düşünmedim. Kesinlikle böyle bir şeyin içerisinde olmak
istemedim. Bu girişimin planlayıcısı ya da planlayıcılarının kimler olduğunu bilmiyorum. Aktif veya pasif
hiçbir zaman böyle bir şeyin içinde olmadım. Keşke böyle bir şey hiç yaşanmamış olsaydı…” şeklinde beyanda
bulunduğu anlaşılmıştır.

9.116. Şüpheli Zafer Özleblebici


830
Şüphelinin konumu ve görevi:
Kara Harp Akademisi Komutanlığı - Öğretim Elemanı-Binbaşı

Durumu:
Halen firari olan şüpheli hakkında İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 31/07/2016 tarih ve
2016/3494 D.İş sayılı kararına istinaden yakalama emri çıkartılmıştır.

Darbe girişimi öncesi eylem ve faaliyetlerine ilişkin tespitler:

Tespit 1: Darbe girişiminde aktif olarak rol alan darbeci askerlerce iletişim ve koordinasyon
amacıyla kurulan“Yurtta Sulh Biziz“ isimli Whatsapp grubunun üyesi olduğu, Kara Harp Akademisi öğretim
elemanlarından olan ve Yurtta Sulh Konseyi İstanbul Yapılanması üyesi Kurmay Albay Ahmet Zeki Gerehanile
birlikte yanlarına aldıkları öğrenci subaylarlarla 1'nci Ordu Komutanlığına Harekat Merkezine giderek buradan
Darbe girişimini1'nci Ordu Harekat Yarbaşkanı Tuğgeneral Eyüp Gürler ile yönettikleri tespit edilmiştir.

Tespit 2: Harp Akademileri Komutanlığı İdari Tahkikat Heyetince tanzim edilen 06.09.2016 tarihli
Kara Harp Akademisi Kamera Görüntüleri Tespit Tutanağında Harp Akademileri Komutanlığınca oluşturulan
İdari Tahkikat Heyetinin Kara Harp Akademisi kamera görüntüleri, personel beyanı ve ifadeleri doğrultusunda,
Kara Harp Akademisi Akademik Kurul Odasında, “mezuniyet töreni hakkında bilgilendirme toplantısı” adı
altında yapılan ve İdari Tahkikat Heyetince “darbeye yönelik hazırlık toplantısı” olduğu anlaşılan toplantıyla
ilgili tespit etmiş olduğu hususlar aşağıda açıklanmıştır;

1. 15 Temmuz 2016 tarihinde saat 13.16’da kamera görüntülerinden (CAM-6 Saat 13:16:31) Bnb.
Mehmet TÜRK olduğu tespit edilen kişinin Akademik Kurul Odasını açtığı ve müteakiben 13.25’ten itibaren
öğretim elemanlarının katılımı ile bir toplantı icra edildiği tespit edilmiştir.

2.Toplantıya katılan Kur. Bnb. Kemal KAPUCU ve Kara Harp Akademisi Öğretim Başkanının
ifadesinden, bu toplantının mezuniyet töreni hakkında bilgilendirme toplantısı olduğu öğrenilmiş, ayrıca Kur.
Bnb. Kemal KAPUCU ifadesinde toplantıda mezuniyet töreninin koordinatörü Bnb. Mehmet TÜRK’ün törenle
ilgili kendilerine bilgi verdiği yer almakla birlikte kamera görüntüleri izlendiğinde Bnb. Mehmet TÜRK’ün
toplantıya katılmayarak toplantı odasının önündeki koridorda ileri geri yürüyerek merdiven çıkışını kontrol
ettiği (kapının dışında gözcülük yaptığı) tespit edilmiştir. Toplantının bu saatte başladığı anlaşılmaktadır.

3. Toplantı icra edilirken toplantı odasına yaklaşan Öğretim Başkanı Kur.Alb.Ertan İNALTEKİN’i
gören Bnb. Mehmet TÜRK toplantı odasının kapısını açarak içeriye haber vermiş, bunun üzerine toplantı
odasında bir hareketlilik meydana gelmiştir.

4. Odadan dışarı çıkan Bnb. Zafer ÖZLEBLEBİCİ ile Alb. Ahmet Zeki GEREHAN’ın Öğretim
Başkanına bir şeyler söyleyerek Öğretim Başkanını toplantı salonuna almadan geri çevirmişlerdir. Öğretim
Başkanını geri çeviren Bnb. Zafer ÖZLEBLEBİCİ toplantıya geri dönmemiş, Alb. Ahmet Zeki GEREHAN
tekrar toplantıya geri dönmüştür.

5. Öğretim Başkanı Kur.Alb.Ertan İNALTEKİN’in bölgeden ayrılmasından sonra Bnb. Mehmet


TÜRK belirli bir süre kapının dışında durmaya devam etmiştir.

6. Müteakiben Bnb. Mehmet TÜRK’ün de toplantı odasına girdiği ve yaklaşık 20 dakika daha
toplantının devam ettiği, bu süre içerisinde yaklaşık 20 kez kapının açılarak dışarısının kontrol edildiği
görülmüştür.

7. Yaklaşık 30 dakika devam eden toplantı 15 Temmuz 2016 saat 14.05.35’de sona ermiş ve
toplantıya katılan 14 personelin kimlikleri (bir kişinin kimliği tespit edilememiştir.) Kara Harp Akademisi
Komutanlığı personelince incelenen kamera görüntülerinden tespit edilmiştir.
831
- Sonuç olarak toplantıya katılan; Alb. Durdu Selim AYÇETİN, Bnb. Erhan SAVUR, Kimliği Tespit
Edilemeyen Personel, Bnb. Mehmet TÜRK, Bnb. Murat ÖZCAN, Bnb. A. Serdar TOPALCA, Bnb. Murat
ÇELİK, Bnb. Halil PULAT, Alb. Feyzullah YENİTEPE, Bnb. Hamza MERMER, Bnb. Faruk ŞİMŞEK,Alb.
Ahmet Zeki GEREHAN, Yb. Kemal KAPUCU veBnb. Zafer ÖZLEBLEBİCİ'ninDarbe girişimi öncesi darbe
koordinasyon toplanması düzenledikleri tespit edilmiştir.

Darbe girişimi eylem ve faaliyetlerine ilişkin şüpheli hakkındaki ifadeler:

1-Şüpheli Mehmet UMUT (Yüzbaşı, Kara Harp Akademisi öğrenci subayı, olay gecesi Harp
Akademilerinden Valilik binasına gider ve bu yerde yakalanır)'un C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde; "15
Temmuz günü baş hocamız albay Ahmet Zeki GEREHAN ve yanında öğretim elemanı binbaşı Zafer
ÖZLEBLEBİCİ beraber amfiye geldiler, “tek tek öğrenci subayların isimlerini okudular, bizleri belli öğretim
elemanlarına yönlendirdiler” şeklinde konuşma yaptığı, bu talimata istinaden Harp Akademilerinden Valilik
binasına gittiğini" beyan ettiği,

2-Şüpheli Mehmet EKERBİÇER (Yüzbaşı, Kara Harp Akademisi öğrenci subayı, olay gecesi Harp
Akademilerinden Valilik binasına gider ve bu yerde yakalanır)'in C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde; "15
Temmuz saat 14.30 civarında amfide bir toplantı yapıldı. Baş hoca Ahmet Zeki GEREHAN ile öğretim elemanı
Binbaşı Zafer ÖZLEBLEBİCİ komutan olarak toplantıya katıldılar. Baş hoca “biz öğrencilerin isimlerini
okuyarak gruplar oluşturdu. Her gruba bir rütbeliyi görmesi yolunda emirler verildi. Bana Harp
Akademilerinde Faruk Şimşek binbaşıyı görmem söylendi. ” şeklinde beyanda bulunduğu, kendisine verilen
talimata istinaden Harp Akademilerinden Valilik binasına gittiği, darbe faaliyetlerine katıldığı ve orada
yakalandığı tespit edilmiştir.

3-Şüpheli Duran KESKİN (Yüzbaşı, Kara Harp Akademisi öğrenci subayı, olay gecesi Harp
Akademilerinden Harbiye Orduevi binasına gider ve bu yerde yakalanır)'in C.Başsavcılığımızca alınan
ifadesinde; "15 temmuz saat 14.00-15.00 sıralarındaokulda baş hoca olan Albay rütbesindekiAhmet Zeki
GEREHAN ve öğretim elemanı olarak görev yapan Binbaşı Zafer ÖZLEBLEBİCİ ile birlikte geldiler. Ahmet
Zeki GEREHAN Albayım 'ismi okunacak öğrencilerin öğleden sonra ilgili öğretim elemanlarını görmesi
gerektiğini belirtti.' şeklinde konuşma yaptı." şeklinde beyanda bulunduğu, bu talimata istinaden Harp
Akademilerinden Harbiye Orduevi binasına gittiği, darbe faaliyetlerine katıldığı ve orada yakalandığı tespit
edilmiştir.

4-Şüpheli Celil AYBAR (Yüzbaşı, Kara Harp Akademisi öğrenci subayı, olay gecesi Harp
Akademilerinden Sabiha Gökçen Havalimanı binasına gider ve bu yerde yakalanır)'ın C.Başsavcılığımızca
alınan ifadesinde; "15 temmuz öğleden sonra Albay rütbesindekiAhmet Zeki GEREHAN toplantıdaki
öğrencilere konuştuğu esnada yanında veZafer ÖZLEBLEBİCİ binbaşı vardı" şeklinde beyanda bulunduğu, bu
talimata istinaden Harp Akademilerinden Sabiha Gökçen Havalimanı binasına gittiği, darbe faaliyetlerine
katıldığı ve orada yakalandığı tespit edilmiştir.

5-Şüpheli Ali CÖMERT (Yüzbaşı, Kara Harp Akademisi öğrenci subayı, olay gecesi Harp
Akademilerinden 2'nci Zırhlı Tugay Komutanlığı binasına gider ve bu yerde yakalanır)'in C.Başsavcılığımızca
alınan ifadesinde; "15 temmuz günü 1. ve 2. sınıflar olarak amfide toplanmamız söylendi. AlbayAhmet Zeki
GEREHANile birlikte binbaşı Zafer ÖZLEBLEBİCİ anfiye beraber geldiler. “isimleri okunan şahısların
gruplar halinde sınıflara gitmesini söylediler” şeklinde beyanda bulunduğu, bu talimata istinaden Harp
Akademilerinden 2. Zırhlı Tugay Komutanlığına gittiği, darbe faaliyetlerine katıldığı ve karargaha dönerek
orada yakalandığı tespit edilmiştir.

6-Şüpheli Yakup KARAÇELİK (Yüzbaşı, Kara Harp Akademisi öğrenci subayı,olay gecesi Harp
Akademilerinden 47'nci Motorlu Piyade Alayına gider ve bu yerde yakalanır)'in C.Başsavcılığımızca alınan
ifadesinde; "15 temmuz günü saat 14.15’te Faruk Gürler anfisindeki toplantıda AlbayAhmet Zeki GEREHANile
832
birlikte Kurmay binbaşı Zafer ÖZLEBLEBİCİ de vardı." şeklinde beyanda bulunduğu, bu talimatlara istinaden
Harp Akademilerinden 47. Motorlu Piyade Alayına gittiği, darbe faaliyetlerine katıldığı ve karargaha dönerek
orada yakalandığı tespit edilmiştir.

7-Şüpheli Ramazan ERTÜRK (Yüzbaşı, Kara Harp Akademisi öğrenci subayı,olay gecesi Harp
Akademilerinden 47'nci Motorlu Piyade Alayı ile son olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesine gider ve bu
yerde yakalanır)'in C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde; "15 temmuz günü okuldayken baş hoca olarak görev
yapan AlbayAhmet Zeki GEREHAN ile binbaşı Zafer ÖZLEBLEBİCİ ile birlikte tüm öğrenci subayları
toplayarak isimler okuyup okunan isimlerin saat15.30 da öğretim elemanlarının emrine gireceğini beyan
ettiler.” şeklinde beyanda bulunduğu, bu talimatlara istinaden Harp Akademilerinden İstanbul Büyükşehir
Belediyesinegittiği, darbe faaliyetlerine katıldığı ve karargaha dönerek orada yakalandığı tespit edilmiştir.

8-Şüpheli Ercan KÜÇÜK (Yüzbaşı, Kara Harp Akademisi öğrenci subayı,olay gecesi Harp
Akademilerinden TRT binasına gider ve bu yerde yakalanır)'in C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde; "15
temmuz günü saat15.00’te yapılan toplantıda AlbayAhmet Zeki GEREHAN ile binbaşı Zafer ÖZLEBLEBİCİ
öğrencilere hitaben“ Özel Kuvvetler öğrenci subayların toplantıdan ayrılmasını istediler.” şeklinde beyanda
bulunduğu, bu talimatlara istinaden Harp Akademilerinden TRT binasınagittiği, darbe faaliyetlerine katıldığı ve
karargaha dönerek orada yakalandığı tespit edilmiştir.

9-Levent AKSOY (Yüzbaşı, Kara Harp Akademisi öğrenci subayı,olay gecesi Harp
Akademilerinden AKOM binasına gider ve bu yerde yakalanır)'in C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde; "15
temmuz günü saat14.15’te yapılan toplantıda “binbaşı Zafer ÖZLEBLEBİCİ’de katıldı.” şeklnde beyanda
bulunduğu, bu talimatlara istinaden Harp Akademilerinden AKOM binasınagittiği, darbe faaliyetlerine katıldığı
ve karargaha dönerek orada yakalandığı tespit edilmiştir.

10-Şüpheli Abdullah BUDAK (Yüzbaşı, Kara Harp Akademisi öğrenci subayı,olay gecesi Harp
Akademilerinden 66'ıncı Mknz. Piyade Tugayı binasına gider ve bu yerde yakalanır)'in C.Başsavcılığımızca
alınan ifadesinde; "15 Temmuz günü saat14.15’te yapılan toplantıya binbaşı Zafer ÖZLEBLEBİCİ de katıldı"
şeklinde beyanda bulunduğu, bu talimatlara istinaden Harp Akademilerinden 66'ıncı Mknz. Piyade Tugayına
gittiği, darbe faaliyetlerine katıldığı ve karargaha dönerek orada yakalandığı tespit edilmiştir.

11-Şüpheli Süleyman Ahmet KAYA(Yüzbaşı, Kara Harp Akademisi öğrenci subayı,olay gecesi Harp
Akademilerinden CNN Türk binasına gider ve bu yerde yakalanır)'in C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;"15
Temmuz günü saat14.00 sıralarında okulda harekat dersleri hocası olan binbaşı Zafer ÖZLEBLEBİCİ bizi
çağırdı. Bize Zafer Binbaşı “Selimiye kışlasına gideceksiniz ve burada verilen görevleri yerine getireceksiniz
dedi.” şeklinde beyanda bulunduğu,bu talimatlara istinaden Harp Akademilerinden CNN Türk’e gittiği, darbe
faaliyetlerine katıldığı, orada yakalandığı tespit edilmiştir.

12-Erdal ŞEKER(Yüzbaşı, Kara Harp Akademisi öğrenci subayı,olay gecesi Harp Akademilerinden
CNN Türk binasına gider ve bu yerde yakalanır)'in C.Başsavcılığımızca alınan ifadesinde; "15 Temmuz günü
Zafer ÖZLEBLEBİCİ Yüzbaşı arkadaşlarım Süleyman Ahmet KAYA, Mehmet Akif ASLAN, Harun
ÖZDEMİRCİ, Murat İLHAN, Muammer KARAMAN, Osman ERİM ve Ertuğrul GÜK’ü kitap sohbeti
yaptığımız kısımda “akşam görev var hazırlık olun ayrıca haber vereceğim dedi. ” akşam 17.00’dan sonra
evlere dağıldık. 20.30’dan sonra arkadaşım Harun ÖZDEMİRCİ aradı. Ben aşağı indiğimde Harun’un arabası
aşağıdaydı. Beraber “Binbaşı Zafer ÖZLEBLEBİCİ ve kurmay albay Ahmet Zeki GEREHAN’ı lojmanlardan
aldık. Araçta sadece 1. Ordu gidileceği konuşuldu.” şeklinde beyanda bulunduğu ve bu talimatlara istinaden
Harp Akademilerinden CNN Türk’e gittiği, darbe faaliyetlerine katıldığı, orada yakalandığı tespit edilmiştir.

Anlatılan şekilde firari şüpheli Zafer Özleblebici'nin Darbe girişimi öncesi Akademi binasında Yurtta
Sulh Konseyi İstanbul Yapılanması üyesi firari şüpheli Ahmet Zeki Gerehan tarafından düzenlenen öğrenci
subayların sevk edilecekleri birliklerin belirlenmesi konulu toplantıya katıldığı, akabinde yönlendirilmesi
hususunda şüpheli Ahmet Zeki Gerehan'a yardımcı olduğu ve Darbe girişiminin başlaması akabinde 1'nci Ordu
Komutanlığında hazır bulunduğu, bu yerde aynı eylemlerine devam ettiği anlaşılmıştır.
833
10. Değerlendirme- Hukuki Tasnif

Başta C.Başsavcılığımız olmak üzere ülke çapındaterör örgütüne yönelik yürütülen soruşturmalar
sonucu elde edilen delillerden;

1-15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemiz genelinde başlatılan darbe girişiminin Amerika Birleşik
Devletlerinde ikamet eden örgüt lideri GÜLEN’in talimatları doğrultusunda terör örgütünün Silahlı Kuvvetler
içerisine sızmış asker ve sivil unsurları tarafından gerçekleştirildiği tespitle soruşturmamıza konu eylem ve
faaliyetleri ayrı ayrı detaylı olarak anlatılan şüphelilerden Hava Harp Akademesi Ölçme ve Değerlendirme
Şube Müdürlüğünde 14-15-16/07/2016 tarihlerindetoplantılar düzenleyen (1,2,3 ve 4 no'lu olaylar) öğretim
üyesi ve başkanlarının Alb. Özcan KORHAN, Bnb. Cenk ERDOĞAN, Levent ÖZÜARAP, Alb. Tamer
ÖZARSLAN, Alb. Murat DİVRİL, Ali Orhan TOLLUOĞLU, Alb. Hamdi ACAR, Yb. Mücahit Yakup AYAYDIN,
Plt. Bnb. Ahmet KAYA, Yb. Şükrü PINAR, Bnb. M. Özcan ÇAY,Bnb. Ümit KESER, Bnb. Hüsamettin
HARMANCI, Bnb. Cenk ERDOĞAN, Yb. Adem İNCİKLİ, Yb. Fatih ŞAYİN, Bnb. Mustafa ACAR, Bnb. Ali
ERTÜRK, İkm. Bnb. Ahmet KAYA, Yb. Gürcan ANILIRCAN, ve Bnb. Mustafa BAYRAM, Alb. Ali Nedim
KARABULUT ve Dz. Bnb. Veysel YILMAZ ile,

Kara Harp Akademisi Akademik Kurul Odasında 15/07/2016 tarihinde Yurtta Sulh Konseyi İstanbul
Yapılanması üyesi Alb. Ahmet Zeki GEREHAN (Darbe Koordinatörü-Yurtta Sulh Biziz Whatsappp grubu
üyesi- adı geçen hakkında yürütülen 2017/17929 sayılı soruşturma sonucunda kamu davası açılmıştır)
öncülüğündetoplantı düzenleyen (7 no'lu olay) Alb. Durdu Selim AYÇETİN, Bnb. Erhan SAVUR, Bnb. Mehmet
TÜRK (Yurtta Sulh Biziz Whatsappp grubu üyesi-CNN Türk binasını işgal eden grubun başı), Bnb. Murat
ÖZCAN, Bnb. A. Serdar TOPALCA, Bnb. Murat ÇELİK (Yurtta Sulh Biziz Whatsappp grubu üyesi- Borsa
İstanbul Baskınını gerçekleştiren grubun başı), Bnb. Halil PULAT, Alb. Feyzullah YENİTEPE, Bnb. Hamza
MERMER (Yurtta Sulh Biziz Whatsappp grubu üyesi- darbe Gişiminde 23'ncü Mknz P. Alayına gidip TRT
Harbiye radyoyu işgal eden şahıs), Bnb. Faruk ŞİMŞEK (Darbe Gişiminde 47. Mknz P. Alayına gidip Ak Parti
İl başkanlığına işgal eden şahıs), Yb. Kemal KAPUCU ve Bnb. Zafer ÖZLEBLEBİCİ (Yurtta Sulh Biziz
Whatsappp grubu üyesi)'nin girişiminden önceden haberdar oldukları, Darbe girişimi eylem ve faaliyetlerinin
kendilerine verilen görevlerle ilgili kısmı konusunda yönetim/ koordinasyon faaliyetini gerçekleştirdikleri, adı
geçen şahıslardan bir kısmı hakkında farklı soruşturma evrakları üzerinden soruşturma yürütüldüğü,

Anlatılan nedenle girişimin öncelikli amaçlarından olarak darbe yanlısı güçlerin hakimiyetinin
sağlanması amacıyla işlenen soruşturmamız konusu Akademi yerleşkesi dahilindeki, sözde atama listesine göre
görevli oldukları Kuvvet Komutanlığı emrinde görevlendirilen müştekiler Harp Akademileri Komutanı
Korgeneral Tahir Bekiroğlu ile Deniz Harp Akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar Ertem ve eşi Emel Ertem'e
yönelik eylemler üzerinde, rütbe ve konumları da nazara alındığında ortak hakimiyet sağlayan konumunda
sorumlu oldukları,
Darbe girişiminin Silahlı Kuvvetlerimizdeki emir- komuta zincirinden kopuk olarak, terör
örgütünün bir eylemler dizisi olduğu açıkça anlaşılan somut olayda adı geçen şüphelilerin girişimin Harp
Akademileri Komutanlığı kısmıyla ilgili öncesinde düzenlenen toplantılara katılarak görev üstlenmeleri, görev
taksimatı yapmaları ve koordine etmeleri bir arada değerlendirildiğinde terör örgütüyle aralarında süreklilik ve
çeşitlilik arz edecek şekilde organik bağ bulunduğu, örgütün deşifresine yönelik beyan ve tespitlerden
anlaşılacağı üzere görev ve rütbesi ne olursa olsun örgüte mensup asker şahısların örgütsel tabirle "şakirt" tabir
edilen alt kademede yer alan ve Silahlı Kuvvetlerin hiyerarşisi dışında asker- sivil unsurların emrinde üye
konumunda oldukları ancak 5237 sayılı Kanun düzenlemesinde yer verilmeyip 765 sayılı Kanun
düzenlenmesinde yöneticilik kavramı içerisinde mütalaa edilen veyaptırıma bağlanan hususi bir vazifeyi (özel
görev) haiz olmanın; çetenin kuruluş amacına ait suçun işlenmesi için gerekli hareketlerden biriyle yükümlü
olmak olduğu, burada failin, çetenin kumandasıyla yükümlü olması şart olmadığı, bu özel görevin, çetenin
amacına uygun olarak önemli bir nitelikte, amirlik ve kumandaya eş değerde, diğer örgüt mensuplarının
konumlarından farklı olarak devamlılık arzeden bir görev olması gerektiği, somut olayda şüphelilerin
faaliyetlerinin vasfı gereği yönetici konumunda bulunmasalar da sair örgüt mensuplarından farklı olarak "özel
görevi haiz" konumda bulunkları, 765 Sayılı TCK'nun 168/1'nci maddesinde düzenlenmiş olan "örgütün özel
834
görevi haiz üyesi olmak" fiiline 5237 Sayılı TCK'nunda yer verilmediği, bu nedenle eyleminin 5237 sayılı
TCK'nun 314/2'nci maddesi uyarınca üye olmak şeklinde vasıflandırılması gerektiği ancak bu hususun
yargılama sonucunda karar aşamasında ceza miktarı tayininde üst sınırdan takdir edilmek suretiyle dikkate
alınması gerektiği, aksi uygulamanın yani özel görevi haiz olan ve olmayan üye arasında aynı uygulama (aynı
sınırdan ceza belirlenmesi) tatbikinin ceza adaletine aykırı olacağı anlatılan şekilde üzerlerine atılı;
Kalkışma suçları niteliğindeki Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya
Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan
Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Anayasal Düzeni Ortadan
Kaldırmaya Teşebbüs Etme,

Silahlı terör örgütünün "özel konumlu" üyesi olmaları nedeniyle Silahlı Terör Örgütüne Üye
Olma,
Müşteki Tayyar Ertem'e karşı Cebir Kullanarak, Silahla, Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte,
Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle, Kamu Görevinin Sağladığı Nüfus Kötüye Kullanılmak
Suretiyle Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılmaya Teşebbüs Etme, müştekiler Tayyar Ertem ve Emel Ertem'e
karşı Cebir Kullanmak Suretiyle Gece Vakti, Silahla, Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak
suretiyle ve Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte Konut Dokunulmazlığını İhlal Etme,
Müşteki Tahir Bekiroğlu'na karşı Cebir Kullanarak, Silahla, Birden Fazla Kişi Tarafından
Birlikte, Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle, Kamu Görevinin Sağladığı Nüfus Kötüye
Kullanılmak Suretiyle Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma suçlarını işlediklerinin kabulü (müşteki karşı
hürriyetinden yoksun kılma suçun bizzat işleyen emir subayı Fatih Irmak ile koruma astsubayları Okan Şentürk
ve Eyüp Karahan hakkındaki soruşturma C.Başsavcılığımızın 2017/9263 sayılı evrakı üzerinden devam
etmektedir),

Anlatılan nedenlerle ise eylemlerine uyan;

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 3 ve 5'nci maddesi delaletiyle 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu'nun 309/1, 311/1, 312/1, 314/2,
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 4 ve 5 ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 37/1
ve 38/1'nci maddesi delaletiyle aynı Kanun'un 116/1-4, 119/1-a.c.e, (35 del. 109/2, 3-a.b.c.d), 109/2, 3-
a.b.c.d maddeleri tatbikiyle cezalandırılmaları gerektiği,

2-Şüphelilerden Hasan Nevzat Taşdeler ve Selim Mert'in Darbe girişiminin kısmi örgütsel
emir komuta zinciri içerisinde gerçekleşmesi ve terör örgütünün olay tarihinden önce Silahlı Kuvvetlerdeki
örgütlenmesinin herkesçe bilinen malum olgulardan olması hususları nazara alındığında terör örgütü adına
eylemlere iştirak ettiklerinin kabulü gerektiğinden haklarında TCK'nun 220/6'ncı maddesinin "Örgüte üye
olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır" şeklindeki
düzenlemesi ve yollaması gereği 314/2'nci maddesinin ayrıca tatbiki gerektiği, ayrıca somut olayın içeriğine
göre yukarıda kendi kısımlarında ayrıntılı olarak anlatıldığı şekliyle müşteki Tahir Bekiroğlu'nun askeri ceza
infaz kurumunda alıkonulması eylemine, fiil üzerinde ortak hakimiyet sağlamak suretiyle iştirak
ettiklerianlaşılmakla üzerlerine atılı;

Kalkışma suçları niteliğindeki Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya
Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan
Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Anayasal Düzeni Ortadan
Kaldırmaya Teşebbüs Etme,

Silahlı terör örgütü adına suç işlemeleri nedeniyle Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmamakla
Birlikte Örgüt Adına Suç İşleme,

Müşteki Tahir Bekiroğlu'na karşı Cebir Kullanarak, Silahla, Birden Fazla Kişi Tarafından
835
Birlikte, Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle, Kamu Görevinin Sağladığı Nüfus Kötüye
Kullanılmak Suretiyle Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma suçlarını işlediklerinin kabulü,

Anlatılan nedenlerle ise eylemlerine uyan;

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 3 ve 5'nci maddesi delaletiyle 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu'nun 309/1, 311/1, 312/1,
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 4 ve 5 ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 37/1
maddesi delaletiyle aynı Kanun'un 109/2, 3-a.b.c.d, (ayrıca 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 220/6'ncı
maddesi delaletiyle 314/2) maddeleri tatbikiyle cezalandırılmaları gerektiği,

Darbe girişimine örgüt adına iştirak ettiği yönünde kamu davası açılabilmesi için yeterli şüphe
bulunan şüpheli Ali Akyürek'in ise kalkışma suçları niteliğindeki Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan
Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini
Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Anayasal Düzeni Ortadan
Kaldırmaya Teşebbüs Etme,

Silahlı terör örgütü adına suç işlemesi nedeniyle Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmamakla Birlikte
Örgüt Adına Suç İşleme suçlarını işlediği yönünde kuvvetli şüphe bulunduğu,

Anlatılan nedenlerle ise eylemine uyan;

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 3 ve 5'nci maddesi delaletiyle 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu'nun 309/1, 311/1, 312/1, (ayrıca 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 220/6'ncı maddesi delaletiyle
314/2) maddeleri tatbikiyle cezalandırılması gerektiği,

3-Terör örgütüyle bağlantısı yukarıda kendi kısmında anlatılan şüpheli Recep Yüksel'in üzerine
atılı;

Kalkışma suçları niteliğindeki Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya
Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan
Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Anayasal Düzeni Ortadan
Kaldırmaya Teşebbüs Etme,

Silahlı terör örgütü üyesi olması nedeniyle Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçlarını işlediğinin
kabulü,

Anlatılan nedenlerle ise eylemlerine uyan;

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 3 ve 5'nci maddesi delaletiyle 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu'nun 309/1, 311/1, 312/1, 341/2 maddeleri tatbikiyle cezalandırılması gerektiği,

4-Diğer şüphelilerin ise darbeci askeri kanadın fiili hakimiyeti sağlaması amacıyla Darbe
girişiminin başlamasından sonra devam ettiği sırada kendilerine yapılan çağrı üzerine kamuflajlı/ eğitim
kıyafetli ve silahlı olarak hazır oldukları, görev üstlendikleri, darbeci askeri unsurları naklettikleri/ verilen
görev gereği görev yerlerine intikal etmeye çalıştıkları, bir kısmının ellerinde olmayan nedenlerle intikal
edemedikleri, yine intikal eden diğer bir kısmının darbe girişiminin başarısız olması nedeniyle Harp
Akademilerine geri döndükleri,

Bu kapsamda daha ayrıntılı olarak; darbe girişiminin başta görsel ve sosyal duyurulmasından sonra
girişimin hazırlık, yönetim-koordinasyon aşamalarında görevli olduğu anlaşılan şüphelilerce devreye sokulan
836
“Çağrı Planı” uyguluması ile normal günlerde hiçbir şekilde silah ve mühimmat taşıma zorunluluklarının
bulunmamasına rağmen silahlarını ve askeri üniformalarını kuşanarak Harp Akademileri Komutanlığına intikal
ettikleri, burada Darbe girişiminin kendilerine tebliğine, duyurulmasına rağmen, Yönetim-Koordinasyon
kademesinin eylem ve talimatları doğrultusunda kalkışmayı başarılı kılma adına içeride yürütülen eylem ve
faaliyetler ile ve dışarıda yürütülen işgallere aktif düzeyde katılım sağladıkları,çağrı planı üzerinden yaptıkları
yazışmalar ile kalkışmaya katılmaya hazır oldukları, birçoğunun bu durumu önceden haberdar olduğu, haberdar
olmasalar dahi bu durumu bekledikleri,kalkışmada yer almaktan geri kalmadıkları, duyurulması ile hiç itirazsız,
koşulsuz Akademi binasına geldikleri, verilen talimatları harfiyen yerine getirdikleri, Harp Akademileri
Komutanlığında bulunma amaçları askeri eğitim olan ve dışında askerlik ve güvenliği sağlama adına resmiyette
hiçbir görevlerinin bulunmamasına rağmen, TSK emir komuta zinciri dışında yapılan görevlendirme ve örgütsel
talimatlar gereği,Harp Akademileri komutanlığından işgal bölgelerine, bir kısmının sivil-özel araçları ile, bir
kısmının ise darbeci kanat tarafından temin edilen TSK envanterine kayıtlı askeri helikopterler ile çıkış
yaptıkları, bir kısmının vatandaşlarımızın sokağa çıkması ile oluşan trafik ve emniyet görevlilerimizin
müdahalesi neticesinde görev yerlerine/işgal bölgelerine ulaşamadan akademi yerleşkesine geri döndükleri,
halkı ve emniyet mensuplarının çabalarını görmelerine rağmen kalkışmayı başarılı kılmak adına faaliyetlerini
sürdürdükleri, kara yolu ile ulaşamadıkları kritik işgal bölgelerine helikopterlerle intikal ettikleri, yine her
birinin gerek almış oldukları akademik eğitimler gerekse de üst derecede olan subaylık rütbeleri (en düşük
üsteğmen rütbesi), eğitim durumları göz önüne alındığında Darbe girişiminin duyurulmasına kadarki yaşanan
hazırlık sürecini idrak edememe gibi bir durumda olmadıkları, aşamalarda alınan ifadelerinde darbe girişimine
ilişkin eylem ve faaliyetlerini gizleme çalışmaları içerisinde oldukları, anlatılan nedenlerle darbe girişiminden
haberdar olmadıkları yönündeki savunmalarına itibar edilemeyeceği,

Eylemlerinin niteliği ve Darbe girişimine katılma şekilleri de nazara alındığında terör örgütünün bir
eylemler dizisi olduğu açıkça anlaşılan somut olayda adı geçen şüphelilerinterör örgütüyle aralarında süreklilik
ve çeşitlilik arz edecek şekilde organik bağ bulunduğu, örgütün deşifresine yönelik beyan ve tespitlerden
anlaşılacağı üzere görev ve rütbesi ne olursa olsun örgüte mensup asker şahısların örgütsel tabirle "şakirt" tabir
edilen alt kademede yer alan ve Silahlı Kuvvetlerin hiyerarşisi dışında asker- sivil unsurların emrinde üye
konumunda oldukları anlaşılmaklaüzerilerine atılı;

Kalkışma suçları niteliğindeki Türkiye Büyük Millet Meclisini Ortadan Kaldırmaya veya
Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan
Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Anayasal Düzeni Ortadan
Kaldırmaya Teşebbüs Etme,

Silahlı terör örgütünün üyesi olmaları nedeniyle Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçlarını
işlediklerini kabulü,

Anlatılan nedenlerle ise eylemlerine uyan;

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 3 ve 5'nci maddesi delaletiyle 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu'nun 309/1, 311/1, 312/1, 314/2 maddeleri tatbikiyle cezalandırılmaları gerektiği,

5-Ayrıca terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde;

-Şüpheli Adem İncikli'nin diğer şüphelilerden Levent Özüarap'ın bilgisi ve talimatı dahilinde Darbe
girişimine karşı çıkan müşteki subaylardan Cihan Okur'un üstünü şüpheliler Cengizhan Efe ve Sedat
Önder'e,müşteki Hüseyin Balık'ın üstünü ise 17335378322 TC Kimlik numaralı Ahmet Kaya'ya arattırması
eylemi nedeniyle Haksız Arama suçunun işlendiğinin kabulü,
Anlatılan şekilde eylemlerine uyan, şüpheli Levent Özüarap ve Adem İncikli'nin ikişer, şüpheliler
Cengizhan Efe, Sedat Önder ve 17335378322 TC Kimlik numaralı Ahmet Kaya'nın birer kez olmak üzere 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 37/1 delaletiyle (şüpheliler Levent Özüarap ve Adem İncikli için ise 38/1

837
delaletiyle olmak üzere) 120/1'nci maddesi tatbikiyle cezalandırılmaları, suçun terör örgütünün faaliyeti
çerçevesinde işlendiği anlaşılmış ise de 3713 sayılı Kanun'un 4'üncü maddesi uyarınca terör suçlarından
sayılmadığından aynı madde uyarınca cezada arttırım uygulanamayacağı,

-Şüpheli Adem İncikli'nindiğer şüphelilerden Levent Özüarap'ın bilgisi ve talimatı dahilinde Darbe
girişimine karşı çıkan müşteki subaylar Cihan Okur'un cep telefonu ve silahı ile diğer müşteki Hüseyin Balık'ın
cep telefonunu gece vakti, işyerinde, bulunulan ortamın etkisiyle müştekilerin cebren teslim etmelerine mecbur
kılmak suretiyle üzerine atılı Nitelikli Yağma suçunu işlediğinin kabulü,
Anlatılan şekilde şüphelilerin eylemlerine uyan ikişer kez ayrı ayrı 3713 sayılı Kanun'un 4 ve
5'nci maddeleri delaletiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 149/1-d.h. (ayrıca şüpheli Levent Özüarap
için 38/1 delaletiyle olmak üzere) maddeleri tatbikiyle cezalandırılmaları, yağma edilen malların Darbe
girişiminin başarısız olması nedeniyle iade edildiği anlaşıldığından etkin pişmanlık hükümlerinin
uygulanmaması gerektiği,

-Müştekiler beyanları ve kamera tespit tutanağı içeriğine göre şüpheli Levent Özüarap'ın
talimatıylaterör örgütüne ve darbe girişimine karşı oldukları düşünülen müşteki subaylar Cihan Okur ve
Hüseyin Balık'ın bulunulan ortamın etkisiyle cebren silahlı askeri unsurlarca hürriyetlerinden alıkonuldukları,
Darbe girişiminin başarısız olması akabinde serbest bırakıldıkları,suçun müştekiler yerine getirdigi kamu görevi
nedeniyle ve faillerin kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlendiği, bu şekilde şüpheli
Levent Özüarap ve onun azmettirmesiyle eyleme iştirak eden diğer şüpheliler Adem İncikli,17335378322 TC
Kimlik numaralı Ahmet Kaya, Cengizhan Efe, Sedat Önder, Yavuz Yücel, Volkan Kızılkaya, Duran Yılmaz,
Mehmet Börekçi, Ali Emre Destegül, Abdullah Kaya, Abdullah Göktaş, Ömer Faruk Saygı, Metehan Atasoy,
Erkan Abunaz, Soner Civelek, Ömer Demir, Hüsamettin Harmancı, Halil İbrahim Tokuş, Abdi Pehlivan, Hakan
Akbulut, Salih Bayrak, Oğuzhan Yüksel, Cenk Erdoğan, Mehmet Genç ve Ali Can'ın üzerlerine atılı Cebir
Kullanarak, Silahla, Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte, Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi
Nedeniyle, Kamu Görevinin Sağladığı Nüfus Kötüye Kullanılmak Suretiyle Kişiyi Hürriyetinden Yoksun
Kılma suçunu işlediklerinin kabulü,
Anlatılan nedenlerle ise eylemlerine uyan;
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 3 ve 5'nci maddesi delaletiyle 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu'nun 37/1 (şüpheli Levent Özürarap için ise 38/1 olmak üzere) delaletiyle 109/2, 3-a.b.c.d (ikişer
kez) maddeleri tatbikiyle cezalandırılmaları gerektiği,

-Müştekiler Tayyar Ertem ve Emel Ertem'e yönelik olarak ise müşteki Tayyar Ertem'in derdest
edilerek hürriyetinden alıkonulması (teşebbüs aşamasında kalan) amacıyla müştekilerin konut
dokunulmazlığının gece vakti, silahla ihlal edilmesi eylemlerine iştirak eden şüpheliler Serhat Altınmakas,
Emre Ünal, Mustafa Özcan Çay, Mustafa Bayram ve Egemen Eker'inmüşteki Tayyar Ertem'e karşı Cebir
Kullanarak, Silahla, Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte, Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi
Nedeniyle, Kamu Görevinin Sağladığı Nüfus Kötüye Kullanılmak Suretiyle Kişiyi Hürriyetinden Yoksun
Kılmaya Teşebbüs Etme, müştekiler Tayyar Ertem ve Emel Ertem'e karşı ise Cebir Kullanmak Suretiyle
Gece Vakti, Silahla, Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ve Birden Fazla Kişi
Tarafından Birlikte Konut Dokunulmazlığını İhlal Etme suçlarını işlediklerinin kabulü,
Anlatılan nedenlerle ise eylemlerine uyan;
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 4 ve 5 ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun
37/1'nci maddesi delaletiyle aynı Kanun'un 116/1-4, 119/1-a.c.e, 35 del. 109/2, 3-a.b.c.d maddeleri tatbikiyle
cezalandırılmaları gerektiği,

-Müşteki Tayyar Ertem'in ele geçirilmesi ve yerinin öğrenilmesi amacıyla emir astsubayı olan
müşteki İbrahim Başaran'ı silahla, cebir kullanarak hürriyetinden alıkonulması eylemine iştirak eden şüpheliler
Emre Ünal, Mustafa Özcan Çay, Mustafa Bayram, Serhat Altınmakas, Egemen Eker ve Veysel Yılmaz'ın Cebir
Kullanarak, Silahla, Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte, Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi
Nedeniyle, Kamu Görevinin Sağladığı Nüfus Kötüye Kullanılmak Suretiyle Kişiyi Hürriyetinden Yoksun
838
Kılma suçunu işlediklerinin kabulü,
Anlatılan nedenlerle ise eylemlerine uyan;
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 4 ve 5 ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun
37/1'nci maddesi delaletiyle aynı Kanun'un 109/2, 3-a.b.c.d maddeleri tatbikiyle cezalandırılmaları gerektiği,

-Müşteki Tayyar Ertem'in ele geçirilmesi ve yerinin öğrenilmesi amacıyla diğer deniz sınıfından
subaylar olan müştekiler Burak Akçay, Zekai Koç, Ferhat Bağlarlıoğlu ve Mete Atay'ı silahla "komutanın yerini
söyleyin, yoksa sizi de tutuklarız" şeklinde sözler söylemek suretiyle tehdit etme eylemine iştirak eden
şüpheliler Emre Ünal, Mustafa Özcan Çay, Mustafa Bayram, Serhat Altınmakas ve Egemen Eker'in üzerlerine
atılı Silahla, Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte Tehdit suçunu zincirleme olarak işlediklerinin kabulü,
Anlatılan nedenlerle ise eylemlerine uyan;
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 4 ve 5 ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 37/1
ve 43/2'nci maddesi delaletiyle aynı Kanun'un 106/2-a.c. maddeleri tatbikiyle cezalandırılmaları gerektiği
anlaşılmıştır.

11. Sonuç- Özet ve Talep

11.1. Sonuç- Özet

15/07/2016 tarihinde gerçekleştirilen Darbe girişiminin FETÖ/PDY'nin en geniş çaplı silahlı eylemi
olduğu, terör örgütünün bir kaç yıllık süreç içerisinde ülkemizde istikrarsızlık yaratarak, devletimizi tüm
kademeleriyle ele geçirip kendi mensuplarından olmayanların tasfiye edilmesi ve nihayetindemevcut hükümeti
devirme amacı doğrultusunda; bilinen başat örneklerden olarak 07/02/2012 tarihli Milli İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarı Hakan Fidan'a yönelik kurgu delillerle ve usule aykırı yöntemle soruşturmaya girişilerek
tutuklanmaya çalışılması, 2013 yılı Haziran ayında gerçekleşen ve kamu düzenini tehdit eden Gezi Parkı
eylemlerinin provoke edilmesi ve şiddetinin arttırılması, güvenlik ve istihbarat birimlerini hedef alan ve
kamuoyunda (sözde) "Selam Tevhid Örgütü" adıyla bilinen soruşturma süreci ve doğrudan hükümet
görevlilerini hedef alan 17-25 Aralık 2013 tarihli sözde yolsuzluk soruşturmalarında etkin rol oynadığı,
başarısızlıkla sonuçlanması üzerine en geniş çaplı silahlı eylemi olan darbeye kalkıştığı,

Başta Devletimizin Anayasal düzeni, 65'inci Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Türkiye Büyük Millet
Meclisi ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsını hedef alan darbe girişimi planının bizzat
terör örgütü lideri GÜLEN tarafından onaylandıktan sonra icra aşamasına Türk Silahlı Kuvvetlerimiz içerisinde
yuvalanmış örgüt mensuplarının kendilerine verdiği isim olan "Yurtta Sulh Konseyi" eliyle, emir- komuta
zinciri dışarısında örgütün hücresel örgütlenme modeline uygun olarak "abi-imam" tabir edilen sivil yönetici
unsurlarının ilettiği talimatla, bu şekildeki hücresel talimat iletme metoduyla ülke genelinde hayata geçirildiği
ancak ülkesinin birliğine, devletinin bağımsızlığına ve anayasal demokratik düzenine sahip çıkan Yüce Türk
Milletinin ve özünden çıkan vatansever Emniyet- Silahlı Kuvvetler mensuplarınıncanı pahasına karşı durması
sonucu başarısızlıkla sonuçlandığı anlaşılmıştır.

Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının sahip çıkması gereken ortak değerlerimize karşı Darbe
girişimine yeltenecek kadar cephe almış, gizlilik esasına göre yıllardır devam eden süreçte örgütlenmiş bu
yapının tamamıyla deşifre edilmesi millet ve devletimizin birliği, dirliği ve bağımsızlığı için elzemdir.
Cumhuriyet Başsavcılığımızın sağ ve sol kökenli terör örgütleriyle olduğu gibi örgütlenme ve faaliyetleri
açısından bilindik yöntemden ayrı, atipik özellik gösteren Fetullahçı Terör Örgütüne karşı mücadelesi de
kararlılıkla devam edecektir.

Terör örgütünün Silahlı Kuvvetlerin üst kademelerindeki etkinliğinin arttırılması amacıyla yıllardan
beri gelen süreçte sızmak için özel olarak önem verdiği, kurmay subay ve general adayı yetiştiren Harp
Akademilerinin ilimizde ve ülke genelinde gerçekleştirilen darbe girişimi eylemlerinde merkez unsurlardan biri
olduğu, darbe girişiminin Cumhurbaşkanına Suikast başta olmak üzere vahşice gerçekleştirilen öldürme gibi
etkili eylemlerin Harp Akademileri mensuplarıyla takviye edilen birliklerce gerçekleştirildiği anlaşılmış,
839
yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iş bu iddianamemizde de genel ve ağırlıklı olarak Komutanlık
yerleşkesi içerisinde vuku bulan darbe girişimi eylemler konu edilmiş, diğer eylemlere ise bu eylemlerle
arasında kuvvetlihukuki ve fiili bağlantı olması nedeniyle yer verilmiştir.

11.2. Talep

Ayrıntılı olarak anlatıldığı şekliyle 15/07/2016 tarihli Darbe girişimine iştirak ederek üzerlerine atılı
suçları işleyen şüphelilerin eylemlerine uyan ve yukarıda (9 ve 10'ncu kısımlarda) yer alan sevk maddeleri
uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmalarına, haklarında kasten işlemiş oldukları suçlardan dolayı hapis cezasına
mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak aynı Kanun'un 53/1'nci maddesinde yazılı belli hakları kullanmaktan
yoksun bırakılma tedbiri uygulanmasına, aynı Kanun'un 63/1'nci maddesi uyarınca gözaltında ve tutuklulukta
geçirdikleri sürelerin kendilerine verilecek cezadan mahsubuna, adli emanete kayıtlı 1 adet mühürlü zarf
içerisinde Harp Akademileri Komutanlığına ait EK-B, B1, B2, B3, B4, B5 ve B6 sayılı ve 2150-13689 sayılı
yazısına ekli olmak üzere gönderilen güvenlik kamera görüntülerini içerir (8) adet DVD, 1 adet mühürlü zarf
içerisinde Harp Akademileri Komutanlığına ait görüntüleri içerir (1) adet CD, 1 adet mühürlü zarf içerisinde 87
şüpheliye ilişkin iletişim kayıtlarını içerir (3) adet CD, terör örgütü bağlantısının delillerinden olan 1 adet
mühürlü delil poşeti içerisinde Adem İNCİKLİ'nin üst aramasındaB04771895N seri numaraları olan 1 adet
ABD doları , 1 adet mühürlü zarf içerisinde Sinan ALTUNTAŞ'ın ceza infaz kurumuna alındığı sırada üst
aramasında bulunanB94430200G, B12346684F ve B91996333G seri numaraları olan 3adet ABD doları ,1 adet
mühürlü zarf çerisinde Ümit KESER'ninceza infaz kurumuna alındığı sırada üst aramasında B25700071A seri
numaraları olan 1 adet ABD doları,1 adet mühürlü zarf çerisinde Mehmet ÇATAKLI'nınceza infaz kurumuna
alındığı sırada üst aramasında B54788058J seri numaraları olan 1 adet ABD doları, 1 adet mühürlü zarf
çerisinde Osman ALBAYRAK'ınceza infaz kurumuna alındığı sırada üst aramasında B25700071A seri
numaraları olan 1 adet ABD doları ve -1 adet mühürlü zarf çerisinde Erkan ABUNAZ'ın üst
aramasındaE66132027C, E56837729G, B83331485M, D06348025C seri numaraları olan 4 adet 1 ABD doları
paranın karar kesinleştiğinde dosyada delil olarak saklanmasına (Darbe girişimine yönelik soruşturmalar
kapsamında ele geçirilen materyallerin sayısının fazla olması nedeniyle tasnif işlemlerine halen devam
edilmekte olup suç unsuru olanların tespiti halinde ayrıca ek karar talep edilecektir) karar verilmesi kamu adına
talep ve iddia olunur. 27/02/2017

CAN TUNCAY- 109482


İstanbul Cumhuriyet Savcısı

Ek: ( ) klasör tahkikat evrakı

840

You might also like