Professional Documents
Culture Documents
1
İLH2006-HADİS
Ünite 5: Hadislerde İlim ve Amel İlişkisi
b. Abdilazîz (101/719) resmî anlamda ilk kez hadis hesaba çekilirse, mutlaka azap görür” uyarısında
toplama faaliyetini başlatan kişi olmuştur. bulunmuşlardır.
İslâm medeniyetine damgasını vuran iki tarihî gerçek: Hadislerde Amel
1. İslâmın ilim anlayışını modern bilimin Peygamber Efendimizin, her birini birer kurtuluş vesilesi
günümüzdeki bunalımlı duruşundan ayıran temel sayarak emir ve tavsiye buyurduğu sâlih ameller,
fark, bütün İslâmî ilimlerin birbirine son derece farzlardan nâfilelere, geniş bir ibadet yelpazesine yayılmış
bağlı ve kenetlenmiş yapısıdır. Bu medeniyet olarak karşımıza çıkar. Hepsi de Allaha iman etmiş
yelpazesinde hiçbir ilim, diğer ilimlerin olmanın bir gereği olarak davranışlarımıza yansır.
oluşturduğu kuşatıcı ve iç tutarlığa sahip Kalbî ve zihnî boyut, amel-i sâlih kapsamına giren diğer
sistemden bağımsız olmamış ve ona kayıtsız herşeyin önüne alınmış olmaktadır. İslâmın bu prensipten
kalarak gelişmemiştir. hareketle tesis ettiği amel nazariyesine göre, kâinatın
2. İslâm düşünce tarihi içinde “ bilgi ” nin yaratıcısına tam bir teslimiyetle boyun eğip iman
tanımını, kaynağını ve sınıflandırılmasını, etmeksizin yapılan güzel görünüşlü hiçbir amel gerçekten
İslâmın varlık telakkîsinden soyutlamak sâlih sayılmaz.
imkansızdır. Varlık düzlemindeki yaratan ve
yaratılan arasındaki mutlak farklılık, bilgi Güzel davranışlar kadar güzel sözlerin de “ amel ”
düzlemindeki mutlak ayrışmayı da belirlemiş, bu kapsamına girer.
bilgi hiyerarşisi Müslüman zihniyetin temel Hadislerde İlim ve Amel Bütünlüğü
özelliği olmuştur.
Kurân âyetlerinde ilmin ve âlimlerin faziletine, sâlih
Hadislerde İlim amellere sarılmanın gerekliliğine ağırlık verilirken, Hz.
Dünya üzerinde hiçbir din ve kültür, ilim tahsilini herkes Peygamberin hadislerinde bunlara ilave olarak ilimle amel
için zorunlu görmemiştir. İslâm kültür ve medeniyetini konusunun üzerinde önemle durulur
diğer medeniyetlerden farklı ve üstün kılan taraf, İslâm Kendisi yaşamadığı halde başkalarına ilim ve iyilik
peygamberinin ilim ile ibadeti aynı kefeye koyarak; öğretenler hakkında Hz. Peygamber (s.a.v.) ‘İnsanlara
‘İlim öğrenmek her müslüman üzerine farzdır’ hayrı öğreten ve fakat kendi nefsini unutan âlim, insanları
buyurmuştur. aydınlatırken kendini yakan kandile (kandil fitiline)
benzer.’ buyurmuştur.
İlmin, Allah katında dünyaya değer katan şeylerden biri ya
da birincisi olması, insanlığa yol gösteren İlâhî mesajların İlimle amel edilip edilmediği veya onun doğru yerde
ancak onu elde eden âlimler sayesinde doğru anlaşılacağı kullanılıp kullanılmadığı, sadece âlimlere mahsus
ve düzgün yaşanacağındandır. olmayıp, Hesap gününde herkese yöneltilecek bir imtihan
sorusudur.
Hz. Peygamber’in onlarca rivâyetle bize kadar ulaşan
sözlerinde ilmin bu denli teşvik edilmesi, özellikle İslâmın Vahiyle gelen ilmin ilk öğrencileri olan ashâb-ı kirâmın
ilk asırlarında âdeta bir ilim ordusunun teşekkülüne vesile da, sonraki neslin ilim yolcuları için aynı anlama gelecek
oldu. uyarı ve nasihatlerde bulunur.
Amelin Fazileti Hadis kaynaklarında, ilmi Allah rızası dışında başka bir
niyetle tahsil etme ve kötüye kullanma konusunda bazı
Dinî literatürde; “emir, tavsiye ve yasaklara konu olan,
rivâyetler bulunmaktadır. Abdullah b. Ömer (r.a.) ’ in
sonunda ceza veya mükâfat bulunan tutum ve davranış” rivâyet ettiği bir hadiste Peygamber Efendimiz şöyle
anlamındaki amel, insanın her türlü iş ve eylemini
buyururlar: ‘Kim ilmi Allah’tan (Allah’ın rızasından)
kapsayan fiil kelimesine göre daha dar kapsamlıdır. Amel
başka bir şey için elde eder ve onunla Allahtan başkasını
için, nitelikli fiil tanımlaması yapmamız da mümkündür.
isterse, Cehennemde oturacağı yere hazırlansın’.
Bu kavrama, yerine göre sesli-sözlü ifadeler ve kalpten
geçirilen iyi-kötü niyetler de dahildir. Hz. Peygamber (s.a.v.) ’ in nebevî mesajlarından
hareketle, ilim dünyamızın en büyük ihtiyaçlarından ve en
“Sâlih amel”; “Allah’a ve elçisine iman ettikten
kapsamlı meselelerinden birinin; dînin sadece imandan,
sonra, O’nun rızası gözetilerek yapılan, her doğru, güzel, ilmin sadece bilgiden ibaret olmadığı şuurunu taşıyan,
faydalı, hayırlı iş ve davranış” anlamı taşır. bilgili, bilinçli, donanımlı, yetkin... ama mutlaka ilmi ile
Ehl-i sünnet akîdesine göre bir kimsenin iyi ameli ve âmil, ahlâklı ve ihlâslı ilim adamı tipinin üretilmesi
ibadeti ne kadar çok olursa olsun bu sayede cennete olduğunu söyleyebilir.
giremez. Cennete amel ve ibadetle değil Allah'ın kerem ve
lütfu ile girilir. Amel, Cennet’e girmenin karşılığı değil,
vesîlesidir. Hz. Peygamber (s.a.v.); “Kendim de dahil
olmak üzere amel hiçbir kimsenin cennete girmesini temin
etmez" buyurmuşlar , Hz. Âişe’ye hitaben “Kim iyice