You are on page 1of 2

İLH2010-DİN EĞİTİMİ VE DİN HİZMETLERİNDE REHBERLİK

Ünite 1: Din Eğitimi İle İlgili Temel Kavramlar

İnsan ve Din Olgusu


Giriş
Din, insanın Tanrı, kâinat, metafizik âlem ya da kutsal
İnsan çok yönlü bir varlıktır. Başta akıl ve irade sahibidir. kabul edilen varlığa yönelik inancını, duygusunu,
Birçok farklı duyguya sahiptir. Ancak, insanın insan tutumunu, ritüellerini (ayinlerini), davranışlarını ve
olabilmesi için, bütün duygularının dengeli bir biçimde ve bunlara dayalı olarak oluşturulan bir sistemi ifade
müspet yönde eğitilip geliştirilmesi önemlidir. etmektedir.
İnsanın içindeki duygulardan biri de fert ve toplum olarak, Dinler bazı ortak özelliklere sahip olmaların rağmen din
hayatın tüm alanlarında şu ya da bu şekilde kendisini ile ilgili tanımlarda ortak bir tanım üzerinde
gösteren “din duygusu”dur. birleşilememiştir. Ancak yine de sonuç olarak insanın
Eğitim ve İnsanlar hakikati araması onu kâinatı yaratan tek bir ilaha
yöneltmiştir. Bu nedenle aslında tek bir din vardır. O da
Din eğitimi, dünya hayatı ile birlikte insanın sonsuz olarak
her şeye gücü yeten ve âleme nizam veren bir Allah
yaşayacağı ebedî hayatıyla da ilgilenmektedir. Bu nedenle
fikrine dayanmaktadır. Buna bazı görüşler, düşünceler,
sağlıklı bir din eğitimi için, hem insanı, hem dini, hem de
felsefeler ve ideolojiler tarafından, “Yaratıcı ve Hâkim
eğitimi iyi bilmek gereklidir.
Güç” gibi isimler de verilmiştir.
Eğitime Duyulan İhtiyaç
Dinin sonradan ortaya çıktığını ve evrimler geçirdiğini;
İnsan doğumuyla beraber hiçbir şey bilmeden doğar. Fakat ona artık bir daha ihtiyaç duyulmayacağını iddia eden
o, “düşünme” ve “öğrenme” yetenekleriyle donatılmış düşünce ve ideolojiler de söz konusudur. Auguste Comte
olarak dünyaya gelir. Bu da çocukluktan yetişkinliğe görüşlerini üç hal kanunu adıyla tanımladığı bir evrim
kadar olan süreçte insanın, ne kadar uzun bir süre ciddi bir süreci ile şöyle açıklamaktadır:
bakıma ve eğitime muhtaç olduğunu gösterir.
Birincisi teolojik safhadır. Bu süreç içerisinde ayrıca üç
Eğitim Kavramı devre daha vardır. Bunlar:
Öz itibariyle eğitim, kişinin fizikî, ruhî ve zihnî boyutu
Fetişizm
üzerinde etkisi olan bir faaliyettir. Teknik açıdan eğitim
birtakım bilgi, hüner ve değerlerin genç nesle, çeşitli Politeizm
vasıtalarla amaçlı bir şekilde aktarılmasını ve
Monoteizm
özümsetilerek bir şahsiyet oluşturulmasını ifade eder.
Dolayısıyla eğitim istendik davranış değişikliği olarak İkincisi metafizik safhadır.
tanımlanabilir. Bu anlamda terbiye ile daha kapsamlı ifade
edilebilir olan eğitim kavramı her türlü eğitim ve öğretim Üçüncüsü ise pozitivist safhadır.
faaliyetlerini kapsamaktadır. Kuran’da da Allah Teâlâ’nın Gelinen bu noktadan sonra insana, nereden geldiğini ve
kendisinin bir Rab, yani eğitici ve nizam koyucu olduğunu nereye gideceğini düşünmeden yaşayacağı bir hayat
bildirmesi dini açıdan eğitimin önemli olduğunu felsefesi sunulur. Bunun adı “İnsanlık Dini”dir.
göstermektedir.
Haliyle bu din, gerçek dinin alanını daraltan bir din olup
Eğitim Tanımları sekülerdir. Ayrıca Hümanizm olarak da anılmaktadır. Bu
Eğitim tanımları, toplumların inançlarına, felsefelerine, dinin ahlâkı, insanın kendisini topluma adaması, yani
ihtiyaçlarına ve insan konusundaki anlayışlarına göre diğergamcı (altruistic) olmasıdır.
değişmektedir. Zamanla bu anlayıştan yola çıkılarak, hak ve hakikatten
Socratese göre insan, bilgilerini doğuştan getirir. Kendi uzak kuru bir “sevgi ve hoşgörü” üretilmiştir.
haline bırakılırsa kötülüğe meyillidir. Bu nedenle il olarak Netice itibariyle, deneysel bilim çevreleri bu anlayışa
yapılacak iş, insana kendisini tanıtmaktır. Sonra da iyilik başkaldırmış; ancak bunu yaparken tepkilerini, sadece
ve mutluluğu birlikte aramaya çıkmaktır. bilimsel faaliyetlere karşı çıkan Kilisenin din anlayışına
E. Durkheim’e göre insan toplum içindir. Eğitimin amacı değil, haddi aşarak, bütün dinlere göstermiştir. Üstelik
ise insanı sosyalleştirmektir. Bunun için toplumda oluşan oluşan olumsuz hava, bütün dinlerin bir tehdit unsuru
değerlerin, yetişkinler tarafından genç kuşaklara bir olarak algılanmasına yol açmıştır.
şekilde aktarılması gereklidir.
Dini Algılama Problemi
Bu açıdan eğitimin tanımı konusunda doğru sonuçlara Deneysel bilim sonucunda gelişen teknolojinin, İslâm
ulaşabilmek için, önce insanı tanımlamak gerekir. dünyasının din algısını önemli ölçüde etkilemiştir. İlk
Psikolojiden, tıbba; tarihten, coğrafyaya kadar, bütün dönem İslâm bilginleri, Kur’an’ın emrine uyarak tüm
ilimler, belli bir bakış açısıyla insanı tanımlamaktadır. Bu varlıklar üzerinde yoğun bir tefekkürde bulunarak birçok
nedenle bütün mesele, insanı bütün boyutlarıyla tanıyıp, bulaşa ve keşfe imza atmışlardır. Ancak sonradan bu
yaratılış gayesi doğrultusunda bir eğitim sürecine tabi tefekkür anlayışı terk edilmiştir.
tutmaktır. Buna ister genel eğitim, ister din eğitimi
denilsin; netice aynıdır.

1
İLH2010-DİN EĞİTİMİ VE DİN HİZMETLERİNDE REHBERLİK
Ünite 1: Din Eğitimi İle İlgili Temel Kavramlar

Günümüz dünyasında müslümanların geri kalışları, Diğer yaklaşım tarzı ise Fenomenolojik yaklaşım tarzıdır.
İslâm’a girmek isteyenlerin önlerine de set teşkil etse de Bu anlayışa göre, din olgusal temelde araştırılıp analiz
gerek örgün ve gerekse yaygın din eğitimi alanlarında da edilmelidir. Eğitim mantığı açısından değerlendirildiğinde
dini anlama ve algılama probleminin yaşandığı, bir Teolojik yaklaşımın daha çok pedagojik anlayışa olduğu
gerçektir. söylenebilir.
Din-Bilim İlişkisi Özünden uzaklaşmamak kaydıyla dinin, farklı coğrafya,
İslam’ın bakış açısıyla din ve deneysel bilim arasındaki kültür ve medeniyetler içerisinde farklı yansımaları söz
ilişkiye bakıldığında insan, doğuştan getirdiği özelliği ile konusu olabilir. Bu çerçevede pek çok mezhebin, tarikatın
merak ve ilgi sahibi bir varlıktır. Bu nedenle gördükleri, ve cemaatin ortaya çıkmasında olağandır. Kuranda din
duydukları ve dokunduklarıyla yetinmeyip, bunların olarak İslam’ın kabul edileceği bildirildiğinden dinden
arkasındaki sırrı anlamaya çalışır. Dolayısıyla insan, anlaşılması gereken ise açıkça ifade edilmiştir.
olayların ve olguların görünen boyutlarının ötesinde, İslâm’ın Kelime ve Terim Anlamı
onların bağlı olduğu sebep-sonuç ilişkilerini çözmeyi
“İslâm”, kelime anlamı itibariyle “barış ve teslim olmak”
amaçlar.
anlamına gelir. “İslâm” terim olarak ise “Allah’ın,
Deneysel bilimde ise önce ortada bir olay ve olgu vardır. peygamberler vasıtasıyla göndermiş olduğu emirlere
Bunları açıklamak için birtakım sorular sorulur. Nedir, inanarak, düşünerek ve severek kabul edip uygulamaktır.”
nasıldır, niçin böyledir?
O halde bütün mesele Allah’a inanan ve O’na teslim olan
Ardından birtakım gözlemler ve deneyler yapılır. Bu bir insan yetiştirmektir. İşte İslâm’a göre din eğitimin asıl
deneyler sonucunda bazı geçici açıklamalar (hipotezler) amacı da budur. Din eğitiminde uygulanacak temel
oluşturulur. Eğer olay ve olguyu açıklamak için birçok program ise Kur’an’dır. İlk öğretmeni de, bütün pedagojik
hipotez aynı noktada birleşiyorsa, ortaya bir teori çıkar. esasları uygulayarak eğitim yapan Hz. Peygamberdir.
Bu da deneylerle doğrulanırsa, ortaya bilim çıkar.
Din’in Farklı Anlamları
Öte yandan, elde edilen bilgilere ya da varılan sonuçlara, Din Arapça bir kelime olup ‫ ناد‬fiilinden türetilmiştir.
hiç değişmez gözüyle bakılmamalıdır. Çünkü bir zamanlar “Sahip olma, rıza ile boyun eğme, inanma, şeriat, millet,
“bilim” diye okutulan bilgilerin bir süre sonra artık itibar âdet, mezhep, karşılık, hüküm verme, yönetme, tedbir
görmediği de bir gerçektir. Bu nedenle bilimde alma, zorlama, galip gelme, hesaba çekmek, borçlu ve
tekrarlanabilirlik ve gözlenebilirlik gibi temel bir takım alacaklı olma” gibi anlamlara gelmektedir.
özellikler söz konusudur.
Meselâ “deyn” mastarından türetilen “dâin” kelimesi, hem
Allah Teâlâ kâinatı, belirli bir ölçü ve kanuna bağlı olarak borçlu hem alacaklı anlamına gelmektedir. Bu açıdan
yaratmıştır. Buna Kur’an diliyle, “Sünnetullah” denir. bakılınca din, verdiği nimetlere karşılık, insanın Allah’a
Bilimin yaptığı ise keşif ve icat yoluyla kainatta var olan borç ödemesidir. Bu açıdan din eğitimi, Allah’a borçlu
kanunları keşfetmektir. Bu açıdan Kuran insanı sürekli olduğunun bilincinde olan ve bunu Kitap ve Sünnetin
kanunları düşünmeye davet eder. çizdiği çerçevede ödeyen insanın yetiştirilmesidir. Çünkü
Bu çerçevede, İslâm dini ile deneysel araştırmaların bir insan, gerek sıfat ve gerekse öz itibariyle, varlığı O’nun
problemi söz konusu değildir. Bilakis, bu araştırmalar ve varlığına muhtaçtır.
sonuçları, Kur’an’daki gerçeklerin açığa çıkmasına ve “Dâne”nin bir anlamı da “hesaba çekmek”tir. “Dâne”
anlaşılmasına hizmet etmiş olur. Allah Teâlâda bunu kökünden türetilen bir başka kelime de “deyyân”dır. Bu
istemektedir. ise, “hâkim, yargılayıcı” anlamına gelir. Yine aynı kökten
Sonuç olarak çizgileri doğru çektiğimizde, deneysel bilim “medîne” (çoğulu medâin, müdün) ismi türetilmiştir. Bu
ile vahyin bir noktada kesiştiği görülür. Çünkü ikisi de durumda Medîne (Şehir): “Hâkimin bulunduğu ve adâletin
aynı kaynaktan gelen emirlerdir. Örneğin ateş, yak emrini uygulandığı yer” demektir.
aldığı için yakıyor. Biz de onun bu özelliğine ister istemez “Medeniyet” de “dâne” kökünden türetilmiş olup dinin
boyun eğiyoruz. İnsana da kendisini eliyle tehlikeye hayata yansıtılması önemlidir. Dolayısıyla, medeniyet
atmaması öğütleniyor. kavramını da anlamak için, din kavramını çok iyi bilmek
Bir Din Eğitimi Konusu Olarak İslâm gerekir.
Kim hangi dine inanıyorsa, din eğitiminin dininin de o
olması gerekir. Kanaatimiz odur ki, kim kendi dinini
gerçekten iyi öğrenirse, doğru dini bulacaktır. Din
eğitiminin gerçekleştirilmesi konusunda farklı yaklaşımlar
söz konusudur. Bunlardan birisi Teolojik, yani İlâhiyat
eksenli yaklaşımdır. Bu anlayışa göre, kim hangi dini
anlatıyorsa, o dine inanarak ve tüm görüşlerini savunarak
anlatması gereklidir.

You might also like