Professional Documents
Culture Documents
DANIŞMAN
YRD. DOÇ. DR. NURTEN KIMTER
HAZIRLAYAN
AHMET NUMAN DENİZER
ŞUBAT 2016
ÇANAKKALE
T.C.
ÇANAKKALE 18 MART ÜNİVERSİTESİ
İLAHİYAT FAKÜLTESİ
İLAHİYAT BÖLÜMÜ
BİTİRME ÖDEVİ
DİN PSİKOLOJİSİ ANA BİLİM DALI
ŞUBAT 2016
ÇANAKKALE
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ .............................................................................................................................................. II
A.TEMEL KAVRAMLAR ...............................................................................................................1
B.İNSANIN GELİŞİM DÖNEMLERİ VE TEMEL ÖZELLİKLERİ .........................................4
C.GELİŞİM DÖNEMLERİNDE DİNȊ HAYAT..........................................................................10
1. Çocukluk Döneminde Din ..........................................................................................................10
2.Ergenlik ve Gençlikte Din ...........................................................................................................12
3. Yetişkinlik Döneminde Din .......................................................................................................15
4.İlk Yetişkinlik Dönemi ................................................................................................................16
5. Orta Yaş Dönemi (Orta Yetişkinlik) ..........................................................................................21
6. Yaşlılık Döneminde Din.............................................................................................................24
D.YETİŞKİNLİK DÖNEMİNDE EĞİTİM VE DİN EĞİTİMİ .................................................26
E.BAZI PSİKOLOGLARIN YETİŞKİNLİKLE İLGİLİ TEORİLERİ ...................................29
1. Erikson ve Psiko-sosyal (dinî) Gelişim Teorisi ..........................................................................29
2. Jung ve Bireyleşme Teorisi ........................................................................................................31
4. Fowler ve İnanç Gelişimi Teorisi ...............................................................................................33
SONUÇ .............................................................................................................................................35
KAYNAKÇA ...................................................................................................................................36
I
ÖNSÖZ
Yetişkinlik dönemi bireyin birçok açıdan değişim yaşadığı bir dönemdir. Ergenliğin
bitmesiyle beraber durulma, dinginleşme, okulu bitirmeyle birlikte evlilik hayatına hazırlık
gibi aşamalar bireyin hayatında da değişikliklere yol açmaktadır. Ayrıca yaş ilerledikçe
anne ve babaya bakma, kendi çocuklarını düzgün bir şekilde yetiştirme de kişinin hayatını
önemli ölçüde etkilemektedir. Zira yetişkinlik dönemini yaşayan bireyler, çocukları
anlama, eğitme, düzgün bir toplum yapısı oluşturma gibi hususlarda da büyük rol
oynamaktadırlar. Bu noktada tam ortada olan bireyler hem geçmişe hem de geleceğe hitap
etmektedirler. Bu dönemin işlenmesi, anlanmaya çalışılması toplumumuz için daha sağlıklı
bireyler yetişmesine kaynaklık edecektir. Bunun da toplumumuzu ve ülkemizin daha ileri
bir seviyeye taşınmasına, daha sağlam bir toplum yapısı ve daha sağlıklı ve mutlu
nesillerin yetişmesine vesile olacağı aşikârdır.
Çalışmamız dinin tanımı, gelişimin tanımı, dini gelişimin ne olduğu ile başlamakta
olup daha sonra insanın gelişim dönemlerinin temel özellikleri verilerek ilk çocukluk ve
ergenlik dönemlerine geçilmektedir. Ardından asıl konumuz olan yetişkinlik dönemi ve
dini hayat bölümüne geçilmiş olup bu da ilk yetişkinlik, orta yetişkinlik olarak detaylı bir
şekilde ele alınmış sonra da yaşlılık dönemi ve dini hayata yer verilmiştir. Bunun yanında
yetişkinlere yönelik din eğitimi sağlamak isteyen din eğitimcileri için yetişkinlikte din
eğitimi konusu da ele alınmaya çalışılmıştır. Çalışmamızın sonunda ise bazı filozof,
psikolog ve sosyologların yetişkinlikle ilgili temel teorilerine yer verilmiş yetişkinlik
üzerine çalışan bir insana temel olabilecek nitelikte bilgiler sağlanmaya çalışılmıştır.
II
A.TEMEL KAVRAMLAR
1. Din
Din lügatte; “usul”, “yol”, “gidiş”, “itaat”, “adet”, “ceza”, “yargı”, “hüküm”,
“mükâfat”, “borç”, “hal”, “hesap”, “saltanat”, “millet”, “tedbir” gibi anlamlara
gelmektedir. Din kelimesinin kökeni hakkında değişik yorumlar yapılmaktadır. Bunlar
“de-ye-ne” veya “da-ne” kökünden geldiği ve genellikle üç farklı kaynaktan geldiği ve
farklı manalar ifade ettiği şeklindedir.1
Istılahta ise çeşitli din tanımları mevcuttur. Bunlardan en sık ifade edileni: “Allah
tarafından vahiy yoluyla ve peygamberleri aracılığıyla vaz’ eden ve müntesiplerini dünya
ve ahirette mutluluğa ve kurtuluşa götüren, inanç ve amellerden oluşmuş bir müessesedir.”
“Din, ilahi kaynaklı bir kanun olup reşit olan bireyleri maddi ve manevi yaşantılarında
hayırlı yola götüren bir delildir.”3
1
Nurten Kımter, Benlik Saygısı ve Din, Kriter Yayınları, İstanbul, 2012, s.121-122; Hüseyin Peker, Din
Psikolojisi, Çamlıca Yayınları, İstanbul, 2003, s.29-30.
2
Ünver Günay, Dindarlığın Sosyo-Psikolojisi, Karahan Kitabevi, Adana, 2006, s.10.
3
Osman Pazarlı, Din Psikolojisi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1993, s.28.29.
4
Ünver Günay, a.g.e., .s.12.
5
Mevdudî, Kur’an’a Göre Dört Terim, Beyan Yayınları, İstanbul, 1989, s.99.
6
Peker, a.g.e., s.29-30.
1
hususların olduğu dikkati çekmektedir. Her şeyden önce bu tanımlarda dinin; aşkın bir
kuvvete inanma eğilimini içerdiği görülmektedir.
2. Gelişim
7
Günay, a.g.e., s.11.
8
Pazarlı, a.g.e., s.28-29.
9
Kımter, a.g.e., s.122.
10
Kımter, a.g.e., s.123.
11
Hans Freyer, Din Sosyolojisi, (çev. Turgut Kalpsüz), Doğu Batı Yayınları, Ankara, 2013, s.108.
12
Mehmet Doğan, Büyük Türkçe Sözlük, 8. Basım, Rehber Yayınları, Ankara, 1990, s.385; İlhan Ayverdi,
Misalli Büyük Türkçe Sözlük, 4. Baskı, Kubbealtı Yayınları, İstanbul, 2011, s.1041.
2
rahmine düşmesinden ölümüne kadar geçirdiği büyüme, durgunluk ve çöküş evrelerindeki
bütün değişiklikleri içermektedir.”13
3. Dini Gelişim
Dini gelişim; insanın hayatı boyunca dini yaşantısındaki değişimleri ele almaktadır.
Dini gelişimin iki yönü vardır. Bunlar insanın farklı yaşlardaki dinî hayatının olumlu
yönde etkilendiğinin gözlemlenmesi veyahut dini hayatının olumsuz yönde etkilendiğinin
gözlemlenmesidir. Bu noktada dini gelişimin etkilenmesi doğumdan ölüme kadar hem artış
hem de azalış şeklinde çeşitli formlarda gözlemlenir.
“Yaş arttıkça dindar olduğunu belirten insanların sayısının da genel olarak arttığı
görülmektedir. Oldukça dindar olduğunu belirtenlerin oranı 12-14 yaş grubunda %14,5
iken bu oran 65 ve üstü yaşlarda %28,3 tür. 18 - 24 yaş grubunda dindarlık hisleri ile
alakalı ‘ne dindarım ne değilim’ cevabını verenlerin oranı %13,7, 65 ve üstü yaş grubunda
13
Cavit Binbaşıoğlu, Eğitim Psikolojisi, Binbaşıoğlu Yayınevi, Ankara, 1982, s.44; [Ed. Zuhal Cafoğlu,
Mehmet Aksüt], Eğitim Psikolojisi El Kitabı, Grafiker Yayıncılık, Ankara, 2008, s.64-65.
14
Bekir Onur, Gelişim Psikolojisi, 3. Baskı, İmge Kitabevi, Ankara, 1995, s.18.
15
Kalevi Tammınen – Kari E. Nurmi, “Gelişimle ilgili Teoriler ve Dini Tecrübe”, (çev. Nurten Kımter), Cilt:
1, Sayı: 14, s.64.
16
Tammınen, a.g.m., s.65.
3
ise %5,9 dur. Dindar olmadığını söyleyenlerin oranı ise 18-24 yaş grubunda %1,1, 65 ve
üstü yaşlarda %0,5’tir.”17
1.1.Bedensel Gelişim: Çocuğun beden gelişimi sürekli bir olaydır. Bunun yanında
okul öncesi dönem çocuğun bedensel gelişiminin en hızlı yaşandığı dönemdir.18 Özellikle
iki ile beş yaş arasında çocuğun beden hareketlerinde olumlu yönde büyük bir artış
gözlenir.19 Beş ile on iki yaş arasında boyu uzar, daha karmaşık hareketleri yapabilecek
hale gelir. Fakat bu değişimler yavaş bir şekilde olur ve dikkat çekmez. İlk yıllarda
gözlenen yürümeye başlama gibi büyük davranış değişimleri gözlenmez.20
17
Mehmet Görmez, Türkiye’de Dini Hayat Araştırması, Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara, 2014, s.240.
18
[Ed. Mustafa Köylü], Gelişimsel Basamaklara Göre Din Eğitimi, 2. Baskı, Nobel Yayıncılık, Ankara,
2011, s.15.
19
Doğan Cüceloğlu, İnsan ve Davranışı, 6. Basım, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1996, s.344.
20
Cüceloğlu, a.g.e., s.345.
21
Köylü, a.g.e., s.17.
22
Köylü, a.g.e., s.19-20.
23
Köylü, a.g.e., s.13-14.
24
Banu Yazgan İnanç, Mehmet Bilgin, Meral Kılıç Atıcı, Gelişim Psikolojisi, 3. Baskı, Pagem A Yayıncılık,
Ankara, 2007, s.126.
4
soyut işlem aşamasının en büyük özelliklerinden biridir ve çocuğa fikirlerle dolu yepyeni
bir dünyanın kapılarını açar.”25
25
Köylü, a.g.e., s.15.
26
Köylü, a.g.e., s.23.
27
Köylü, a.g.e., s.24-25.
28
Köylü, a.g.e., s.68; Tuncel Altınköprü, Genç Erkek Psikolojisi ve Cinselliği, Hayat Yayınları, İstanbul,
2008, s.159; Alfred Adler, Genç Kız Psikolojisi ve Cinselliği, (çev. Nesrin Sipahioğlu), Düşünen Adam
Yayınları, İstanbul, 1994, s.29-30; Adnan Kulaksızoğlu, Ergenlik Psikolojisi, Remzi Kitabevi, İstanbul,
1998, s.35; Fulya Temel, Ayşe B. Aksoy, Ergenlik Psikolojisi, Bizim Büro Basımevi, Ankara, 1995, s.5.
5
daha çok düşünmeye başlar. Bu bağlamda kimi zaman dinî değerlere daha çok sarılırken
kimi zaman da reddetme yoluna gider.
Şüpheler ilk olarak ayinlerle ilgilidir. Camiye gitmek, kurban kesmek gibi
eylemlerin neden yapılageldiğini sorgular. Sonrasında ise inançla ilgili hususlar; dünyaya
niye geldiğimiz, Allah’ın varlığı, mahiyeti gibi şeyleri sorgularlar. Fakat sorgulamaların
sonucunda suçluluk duygusuna kapılabilirler. Bunun sonucunda gencin önünde iki seçenek
vardır. Ya sorgulamayı bitirip her şeyi olduğu gibi kabul edecek ya da sorgulamaya devam
edip inkâr edecektir.
29
Hökelekli, a.g.e., s.171-174; Kımter, a.g.e., s.170.
6
itibaren aile içi iletişimin iyi olduğu aileler bu problemleri çok daha kolaylıkla
çözebilmektedir. 30 Fakat ülkemizde anne ve babaların dini birikimi genel olarak gençlere
manevi bir önderlik yapacak dereceden yoksundur. Bu yüzden kimlik arayışında
bocalayan, belirsizlik ve karmaşadan bunalan, toplumdaki yerini ve görevini belirlemekte
zorlanan gençler için dini cemaatler doğrudan bir yardımı temsil eder. Uyulması gereken
toplumsal çevre cemaat olunca bireyin kimliği sosyal bir cemaat olarak şekillenir. Birey
için tatmin edici olan bu durum dinî ve sosyal hayatı için yeni sorunların başlangıcını
oluşturmaktadır.31
30
Kımter, a.g.e., s.159-160.
31
Hayati Hökelekli, Gençlik Din ve Değerler Psikolojisi, Dem Yayınları, İstanbul, 2006, s.21.
32
İhsan Kurt, Yetişkin Eğitimi, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2000, s.90.
33
Köylü, a.g.e., s.119-120
34
Köylü, a.g.e., s.120-121; Tanır, a.g.e., s.30.
35
Bacanlı, Terzi, a.g.e., s.190.
7
çalışma, evi idare etme gibi pek çok sosyal davranışlar bu dönemdeki yetişkinlerin yerine
getirmesi gereken hususlardır.36
36
Köylü, a.g.e., s.122; Tanır, a.g.e., s.32.
37
Kurt, a.g.e., s.96; Tanır, a.g.e., s.32.
38
Kurt, a.g.e., s.90; Mehmet Tanır, Halk Eğitimi ve Yönetimi, 2. Baskı, Barek Basım Reklamcılık, Ankara,
2008, s.30.
39
Bacanlı, Terzi, a.g.e., s.148.
40
Bacanlı, Terzi, a.g.e., s.150; Kurt, a.g.e., s.92.
41
Köylü, a.g.e., s.125.
8
en önemli yanı kişinin hayatının sınırlı olduğu ve eninde sonunda öleceği hissinin zihninde
yaşanmasıdır.42
42
Köylü, a.g.e., s.127.
43
Köylü, a.g.e., s.128-130.
44
Onur, a.g.e., s.221.
45
Fatma Arpacı, Farklı Boyutlarıyla Yaşlılık, Eğitim ve Kültür Yayınları, Ankara, 2005, s.17; Şengül
Hablemitoğlu, Emine Özmete, Yaşlı Refahı, Kilit Yayınları, Ankara, 2010, s.59; Bacanlı, Terzi, a.g.e., s.168.
46
Bacanlı, Terzi, a.g.e., s.294.
47
Peker, a.g.e., s.176; Arpacı, a.g.e., s.18; [Ed. Kurtman Ersanlı, Melek Kalkan], Psikolojik, Sosyal ve
Bedensel Açıdan Yaşılık, Pagem Akademi, Ankara, 2008, s.49; İhsan Kurt, Yetişkin Eğitimi, Nobel Yayın
Dağıtım, Ankara, 2000, s.112.
9
5.3.Sosyal Özellikler: Yaşlılar önceden edinmiş oldukları davranışları uzun bir
süredir devam ettirdikleri için yeniliğe açık değillerdir ve yeni durumlara uyum sağlamada
problem yaşarlar. Bu dönemde ilişkilerde de problemler görülür. Geçmişte başkalarıyla
ilişki kurmakta problem yaşamayan birey yaşlanınca kendi köşesine çekilerek insanlarla
ilişki kurmaktan kaçınabilir.48
İlk çocukluk dönemi 2-6 yaşları arasını kapsar. Bu dönemde çocuğun anne ve
babasını taklit etme özelliği baskındır. Namaz kılan bir babayı gören çocuk onu taklit
etmeye başlar. Dua eden annesinin ne yaptığını anlamasa bile onun yaptığı gibi yapar. 49 Bu
da çocuğun dini hayatının temellerinin atılmasına öncülük eder. Çocuk, bu yaşlarda anne
ve babasından öğrendiği bazı kavramları anlamlandırmaya çalışır ve bunlar hakkında anne
ve babasına sorular sorarak bilgilerini artırır. Çocuğun öğrendiği şeylere karşı inancı
kesindir. Ebeveyn bu yaşlardaki çocuğun sorularına sağlıklı cevaplar vermediği takdirde
ileride çocuğunun dini inancında sıkıntılar yaşanacaktır. Bu da sağlıklı bir dini hayatın
oluşmasına engel olur.
48
Ayşe Canatan, Sosyal Yönleriyle Yaşlılık, Palme Yayıncılık, Ankara, 2008, s.15.
49
Mustafa Öcal, Din Eğitimi ve Öğretiminde Metodlar, 4. Baskı, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara,
2001, s.52.
10
Orta çocukluk dönemi olarak da adlandırılan bu dönemde çocukların fiziksel
görünüşleri bakımından değişimler fazladır. Duygusal açıdan ise hala benmerkezcidirler.
Dinî açıdan bakılacak olursa çocuklarda dinsel öğeler gündemdedir. Melekler, şeytanlar,
ölüm ve sonrası hayat gibi sorular çocuğun kafasını kurcalamaktadır. Yine bu dönemde
anne ve babanın her şeye gücünün yetebileceği görüşü hâkimdir. Fakat daha aşkın
varlıkların olabileceği görüşü de kanıksanmıştır.50
Okulla ve çevreyle tanışan çocuğun bilgisi arttıkça anne ve babasının mutlak doğru
olmadığını düşünmeye başlar. Onların söyledikleri şeyleri sorgulamaya başlar. Onlardan
aldığı bilgiyi öğretmenin bilgisinde süzerek doğruyu bulmaya çalışır. Aile içi yaşantıda ise
ebeveynler bir şeyler söyledikleri zaman eğer kendileri yapmıyorlarsa bu çocuk üzerinde
olumsuz bir etki bırakır ve çocuk ailesini dinlemez. Bu yüzden anne ve babanın kendisinin
yapmadığı şeyleri mümkün olduğunca söylememesi gerekir. Mesela çocuğuna “bilgisayar
başında çok oturma!” diyen bir babanın kendisinin de bilgisayar başında oturduğunu gören
çocuk bunu zihin dünyasında sorgular ve bu davranışları yapmak ister.
Çocuğun dinî gelişiminde ilk yaşlarda görülen temel özellik “himaye altında
bulunma” dürtüsüdür. Bu da Allah’a sığınma şeklinde açığa çıkar. İkincisi ise kolay
50
Mehmedoğlu, a.g.e., s.68-69.
51
Haluk Yavuzer, Çocuk ve Suç, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1987, s.32-33; Hasan Kayıklık, Din Psikolojisi,
Karahan Kitabevi, Adana, 2011, s.97.
52
Ali Murat Daryal, Dini Hayatın Psiko-Sosyal Temelleri, İfav Yayınları, İstanbul, 2013, s.165.
11
inanma olgusudur. Çocuk kendisine ne anlatılırsa anlatılsın inanır.53 Üçüncü olarak da
taklit gelir. Çocuk yetişkinleri taklit eder ve bu konuda oldukça başarılıdır. Beşincisi ise
“sıkça soru sorma” dır. Çocuklar bu yaşlarda çevresinde gördükleri olayları sorular sorarak
anlamlandırmaya çalışırlar. Çocuklarda oluşan bu merak ve araştırma güdüsü çocuğun
doğasından kaynaklanmaktadır ve sonradan kazanılmış değildir. Özellikle dört beş yaş
grubu çocukların etrafta olan biten şeyleri sorgulamaları bilinen bir gerçektir.54
Çocukların dinî gelişiminde Tanrı kavramı da önemli bir yer tutar. Çocukların Tanrı
algıları başlarda anne ve babanın Tanrı olduğu şeklindeyken sonraları süper bir insan
formuna dönüşür. Bu da daha çok okul öncesi dönemle ilgilidir.55 Okulla birlikte azalan bu
düşünce 7-9 yaşları arasında Tanrı fikrinin gelişmesiyle netleşmeye başlar.56 Çocuklar
Tanrı’yı soyut düşünebilme yeteneklerinin gelişmesiyle yüce, aşkın bir varlık olarak
görmeye başlarlar.57 Öncesinde çocuklardan Tanrı’yı anlatmaları istenildiğinde genellikle
maddi şeylerle bağdaştırıcı ve sosyal tecrübelerle ilişki kurduğu görülürdü.58 Fakat artık
çocuktaki Tanrı fikri olgunlaşmıştır. Bununla birlikte çocuğun Tanrı algısında anne ve
babasının önemi de büyüktür. Anne - babasından gördüğü sevgi ve nefret ölçüsünde
kafasında bir algı oluşan çocuk Tanrı tasavvurunu da buna göre düzenler.59
Ergenlik dönemi, buluğ çağıyla başlayan ve en geç 20’li yaşların başında biten 7-8
yıllık sürece verilen addır. Ergenliği, ilk ergenlik, orta ergenlik ve son ergenlik şeklinde üç
kısma ayırmak mümkündür. Bu dönemi bazı psikologlar “yeniden doğuş” şeklinde
adlandırmaktadırlar. Çünkü fiziksel ve ruhsal değişikliklerin çok fazla olduğu bu dönemde
53
Köylü, a.g.e., s.30-31.
54
Köylü, a.g.e., s.34.
55
Tammınen, a.g.m., s.75.
56
Mehmedoğlu, a.g.e., s.68.
57
Yurdagül Mehmedoğlu, Ahlaki ve Dini Gelişim Eğitimi, Morpa Kültür Yayınları, İstanbul, 2013, s.72;
Peker, a.g.e., s.168.
58
Mehmedoğlu, a.g.e., s.69.
59
Hanife Yıldız Yağcı, “Saplantılı Dini Davranışlar”, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa,
2006, s.52-53.
60
Köylü, a.g.e., s.42.
12
kişi kendi dini hayat felsefesini oluşturma, bir benlik kimliği kazanma gibi süreçlerden
geçer.61
Çocukluk çağı İslam dini ve diğer bazı dinlere göre buluğ çağına girmeyle sona
erer. Bu evrede çocuğa inanç, ibadet, ahlak vb. konularda iyiyle kötüyü ayırt etme yetisi
verildiği kabul edilir. Bu evredeki çocuğa akil baliğ olmuş denilir.62
Buluğ çağına girmiş bireyin ilk karşılaştığı dönem ergenliğin ilk basamağıdır. Bu
döneme “dinî şuurun uyanışı” da denilmiştir. Bu dönem genel itibariyle 12-14 yaşları
arasını kapsar. Bu dönemde soyut düşünme kabiliyetinde artış gözlenir. Varsayımlarla
hareket ederek genellemeler yapılır. Yine bu dönemde çocuklukta yaşanan fakat tam olarak
dışarı vurulmayan düşüncelerin ortaya çıktığı görülür. Buna rağmen 12-13 yaşında
çocukluktan itibaren öğrenilen dinî düşüncelerin korunduğu görülür. İç karışıklıklar ve
çatışmalar ergenliğin ilk yıllarında görülmez. Bu dönemde daha çok dine sarılış görülür.
Orta ergenlik dönemine dinî şüphe ve çatışmalar adı vermek de mümkündür. 14-18
yaşları arasını kapsayan bu dönemde insan dinin mahiyetini ve kendisinin anlamsal
varoluşunu gerçek hayatla bağdaştırmak ister. Ancak akılla açıklanamayan her şeyin
karşısında tenkitçi bir tutum izler.65
61
Hayati Hökelekli, Din Psikolojisi, Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1993, s.266.
62
Hökelekli, a.g.e., s.170-171.
63
Hökelekli, a.g.e., s.267-269; Kımter, a.g.e., s.169.
64
Günay, Çelik, a.g.e., s.118-119; “Ergenlerde Benlik Saygısı ve Öznel Dindarlık Algısının Bazı Değişkenler
Açısından İncelenmesi”, Nurten Kımter, 2012, s.459.
65
Öcal, a.g.e., s.112.
13
Bu dönem bir arayış dönemidir. Benlik, kimlik ve kişilik kazanma sürecidir. Genç
ben kimim, nereden geliyorum, ne yapmalıyım gibi sorulara cevap aramaya çalışır. Bu
dönemde bunalımlar, öfkeler, kaygıların yanında bencillik, isyan, çelişki ve kararsızlıkta
sıkça görülür. Bunlar tüm duyguların ve tepkilerin aşırı olduğunun göstergesidir.66
Bu dönemde bazı gençlerde evden kaçmalar görülür. Bunun nedeni de gencin anne
ve babasının kendisini anlamadığı ya da beklentilerine cevap vermediği, anne ve babasının
kurallarının çok katı olduğunu düşünmesidir. Bunu destekler nitelikteki bir araştırmaya
göre de ergenlerin evden kaçmalarının %59’luk nedenini baba baskısı oluşturmaktadır.67
66
Kımter, a.g.e., s.159-160; “Günümüz Gençliğinin Kimlik ve Anlam Sorunu”, Diyanet Aylık Dergisi,
Mayıs, 2010; “Dua ve İbadetin Ergenlerin Ruh Sağlıklarına Etkileri Üzerine Teorik Bir Yaklaşım”, Mustafa
Koç.
67
Haluk Yavuzer, Çocuk Psikolojisi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1993, s.319-320.
68
Kımter, a.g.e., s.170-171.
69
Mahmut Tezcan, “Gençlik ve Yabancılaşma”, s.123.
70
Hayati Hökelekli, Gençlik Din ve Değerler Psikolojisi, Dem Yayınları, İstanbul, 2006, s.23.
14
toplumsal kabullerin uygulanması modern dünyanın kişiye dayattığı teşhircilik ve
özendirme anlayışlarının yanında bir hayli zor gözükmektedir. Cinselliğin hiçbir kural ve
sınır tanımadan bir zevk ve arzu konusu olarak çağdaş iletişim araçlarıyla alenileştirildiği,
gençlerin bu yönde teşvik ve tahrik edildiği toplumlarda insanın mutlu olduğunu söylemek
oldukça zordur.71
18-21 yaş arasını kapsayan son ergenlik dönemine ise dinî inanç ve tutumların
netleşmesi de denilmiştir. Bu dönemde kişilerdeki bedensel ve zihinsel gelişmeler devam
eder. Bunun aksine orta ergenlik döneminde olduğu gibi şüphe, tereddüt ve kararsızlıklar
azalmaya başlar. Bunun yerini dinginliğe bırakır. Böylece toplumsal ilişkilerdeki uyum da
artar.72
Son ergenlik döneminde gençler çoğunlukla dinle ilgili kesin tercih ve kararlarını
yapmışlardır. Bazıları bütünüyle dinî reddederek dinsiz ya da agnostik olurken büyük
çoğunluğu ise dine olumlu bir ilgi duymakta yaşantısında az ya da çok dinin etkisi
görülmektedir.73
71
Hökelekli, a.g.e., s.25.
72
Hayati Hökelekli, Din Psikolojisi, Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1993, s.174.
73
Kımter, a.g.e., s.171.
74
Kemal Demiray, Ruşen Alaylıoğlu, Ansiklopedik Türkçe Sözlük, 9. Baskı, İnkılâp Kitabevi, İstanbul, 2004,
s.739; Yaşar Çağbayır, Ötüken Türkçe Sözlük, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2007, s.5308; Doğan, a.g.e., s.1144;
Ayverdi, a.g.e., s.3462; Onur, a.g.e., s.55-56.
75
Hasan Bacanlı, Şerife Işık Terzi (ed.), Yetişkinlik ve Yaşlılık Gelişimi ve Psikolojisi, Açılım Kitabevi,
İstanbul, 2012, s.50; Firdevs Güneş, Yetişkin Eğitimi, Ocak Yayınları, Ankara, 1996.
15
Yetişkinlik dönemi bireylerin fiziksel, psikolojik, sosyolojik değişimlerin yoğun
yaşandığı dönemlerden birisidir. Aile kurmayla beraber yaşanan değişim, iş hayatına
girme, ebeveynlik görevleri gibi etmenler yetişkinliklerin hayatlarında ciddi değişiklikler
yapmalarına neden olmaktadır. Bu değişiklikler çeşitli dönemlere ayrılmaktadır. Farklı
kitaplarda farklı tasnifler yer almakla birlikte biz bu dönemleri ilk ve orta yetişkinlik
şeklinde iki kısımda ele alacağız.
76
Hayati Hökelekli, “Ölümle İlgili Tutumların Dini Davranışla İlişkisi Üzerine Bir Araştırma(2) – Yorumlar-
“, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Cilt: 4, Sayı: 4, 1992, s.87; Cemil Osmanoğlu, “Din Eğitiminin
Gelişimsel Temeli Olarak İnanç”, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 2014, s.177-206.
77
Hökelekli, a.g.e., s.175.
78
Köylü, a.g.e., s.131.
79
Köylü, a.g.e., s.119.
80
İhsan Kurt, Yetişkin Psikolojisi, 2. Baskı, Akçağ Yayınevi, Ankara, 2014, s.96-97.
16
Diğerlerinin bakış açılarını, sosyal etkileşimlerinin varlığını kabul etme düzeyine
gelebilir.81
Bu özellikler yaklaşık olarak 40’lı yaşlara kadar devam eder. Hatta bazı psikologlar
30 yaşını biyolojik açıdan bir dönüm noktası olarak kabul ederler. Bir çok biyolojik
fonksiyonların o dönemde en yüksek seviyede olması ve o yaştan sonra düşüşe geçmesi
bunun en büyük göstergesidir.
Bu dönemdeki kişilerin bir diğer psikolojik özelliği ise kişilik problemidir. Kendine
özgü kişiliğin oluşması ergenlik döneminden gençliğe geçişin bir parçasıdır.85 Fakat bu
sanıldığı kadar kolay değildir. Bu yolculuğun da kendine özel iniş ve çıkışları vardır.
81
Onur, a.g.e., s.128.
82
Kurt, a.g.e., s.17.
83
Köylü, a.g.e., s.120.
84
Bacanlı, Terzi, a.g.e., s.188; Erik H. Erikson, İnsanın Sekiz Çağı, (Çev. Bedirhan Üstün, Vedat Şar), Birey
ve Toplum Yayınları, Ankara, 1984, s.31-35.
85
Kurt, a.g.e., s.93; Onur, a.g.e., s.93.
17
Kişilik; ego, ahlaki gelişim ve benlik kavramlarıyla ilgilidir. Kişilik; kişinin düşünce ve
faaliyetlerinde tutarlılık veren şeydir. Kişinin değerleriyle alakalıdır. Dolayısıyla kişilik;
genç bireyin ben-merkezli dünyasından daha geniş bir dünyaya geçişin serüvenidir.
Bununla birlikte bu dönemin benlik saygısına büyük ölçüde katkı sağladığı görülür. Ayrıca
bu benlik saygısı çeşitli zamanlarda kişinin dindarlık seviyesini az veya çok olmak üzere
etkisi altına alır. Bu benlik saygısının oluşması aynı zamanda bireyin fıtratıyla da
alakalıdır. Bu bağlamda dinin de bunu tasvip ettiği görülmektedir.86 Ancak dindarlık ve
benlik saygısı dinsel gerekçeler, sosyo-demografik sebepler, kültür ve kişilik gibi unsurlara
bağlı olarak da değişkenlik göstermektedir.87 Bireydeki benlik saygısının da kişiliğin
oluşmasında önemi büyüktür. Bu yüzden düzgün bir benlik gelişimi kişinin kişiliğinin
düzgün oluşmasına yardımcı olur.
Bu dönemde görülen başka bir özellikse “yakın, samimi ve içten bir dostluk kurma”
duygusudur. Bu dostluk sadece hemcinsinden değil karşı cinsten de olabilir. Bu dönemde
dostluk; “beni dinleyebilen, anlayabilen, benimle mutlu olan, kısacası olumlu ve olumsuz
her şeyi benimle paylaşabilen kişi” olmaktır. Aranan özellik ise güvenilir, sadık, sıcak ve
sevecen olma ve destekleyici niteliklere sahip olmadır.88 Bunun devamı karşılıklı yapılacak
güzel davranışlarla orantılıdır. Kimlik ile bu duygu arasında sıkı bir bağlantı vardır. Fakat
önce kişilik sonra dostluk gelir. Bu dostlukların olumsuz gitmesi sonucu kişi yalnızlık
hissine kapılabilir. Bu yüzden kendi kabuğuna çekilebilir.89
Bu dönemin bir diğer önemli özelliği ise duygusal gelişimdir. Duygusal gelişim
kalple, hislerle, davranışlarla ilgilenir. Duygusal gelişim psikoloji alanında en az anlaşılan
ve en zor problemlerden biridir.90 Bunun yanında din eğitimcilerine göre duygu gelişimi
dinî ve ahlakî gelişimin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu dönemde bu duyguların en göze çarpan
yanı “değerlerin insanileştirilmesi” ve o değerlerin toplumdaki yansımalarına karşı bir
dikkatin oluşmasıdır.
Bu dönemi diğer dönemlerden ayıran en belirgin özellik yetişkinin bir değil birçok
görev ve sorumluluklarının bulunmasıdır. Aileyi geçindirme, çalışma, evi idare etme,
çocuk sahibi olma ve onları yetiştirme, yurttaşlık görevlerini yerine getirme, kendine göre
86
Kımter, a.g.e., s.488-489.
87
Kımter, a.g.e., s.491.
88
Bacanlı, Terzi, a.g.e., s.190-191.
89
Mine Mangır, Gülen Baran, Neriman Çağatay, Gelengül Haktanır, Psikolojide Üç Büyükler, Ankara
Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları, Ankara, 1990, s.126.
90
Köylü, a.g.e., s.121.
18
bir sosyal çevre bulup o çevreye ayak uydurma gibi pek çok sosyal davranışlar bu
dönemdeki yetişkinlerin yerine getirmesi gereken hususlardır.91 Yetişkinlerin hem sosyal
hem de psikolojik hayatını önemli ölçüde etkileyen evlilik hayatı yetişkinliğin ilk
döneminin en temel özelliklerinden biridir.92 Fakat bu dönem anne-babalarda önemli bir
uyum ve yeni şartlara kendini adapte ettirmeyi gerektirir. “Bazı araştırmacılara göre
ebeveynlik stres dolu ve uyum problemlerinin yaşandığı dönemdir.”93 Aileye bir kişinin
eklenmesiyle beraber eşler arasındaki sevgi, ilgi, muhabbet değişerek yeniden tanımlanır.
Bu konuda bazı araştırmacılar çocuk olduktan sonra eşler arasında bir soğumanın meydana
gelebileceğini savunur. Çünkü çocuk ek bir yük ve sorumluluk anlamına gelir.94
İkinci basamak ise bakma ve besleme basamağıdır. Bu dönem yaklaşık iki yaşına
kadar devam eder. Bu dönemin belirgin özellikleri arasında bebeğe karşı bağlanma hissi
gelir.
İki ve dört yaşları arasını kapsayan üçüncü basamak ise otoritedir. Bu dönemde
yetişkinler kendilerini sorgular, anne ve babalık görevini iyi yapıp yapmadıkları konusunda
şüpheler duyarlar.
Dördüncü basamak ise bütünleştirme basamağıdır. Bu dönem okul öncesi yıllar ile
orta çocukluk yıllarına kadarki zamanı kapsayan bir dönemdir. Bu dönemdeki çocuklar
daha fazla girişimci olurlar, sosyal çevreleri de geniştir. Bu durum ailedeki çocuğu
91
İhsan Kurt, Yetişkin Eğitimi, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2000, s.96; Tanır, a.g.e., s.31; Onur, a.g.e.,
s.135.
92
Köylü, a.g.e., s.122.
93
Kurt, a.g.e., s.110.
94
Bacanlı, Terzi, a.g.e. s.201; Onur, a.g.e., s.147.
19
yetiştirme şekline yönelik teorilerin tekrar gözden geçirilmesi, değiştirilmesi, yenilenmesi
anlamına gelir.
Bağımsız ergenlik yılları diye adlandırdığımız beşinci basamak ise ergenler için daha
fazla özgürlük anlamına gelir. Bu sınırsız bağımsızlık bazen evden ayrılma gibi olumsuz
sonuçlar da doğurabilir.95 Bu yüzden bu döneme anne ve babanın ebeveynlik hayatı
boyunca en stresli dönemidir diyebiliriz.96 Çünkü onlar bir taraftan çocuklarının ergenliğe
geçişiyle beraber yaşadığı problemlerle ilgilenmek zorundalar bir taraftan da kendi
otoritelerinin sarsılmasına karşın değişiklikler, yeni yöntemler bulmak zorundalardır.97
Son basamak ise ayrılık basamağıdır. Bu dönemde ergen evi terk eder. Ebeveynler
bu yıllarda geçmiş yılların değerlendirmesini yapar. Eğer geçmişte çocuğunu yetiştirme
tarzında olumlu sonuçlar aklında kaldıysa mutlu olur. Tam tersine eksik olduğu yerleri
varsa bu da ebeveynleri olumsuzluğa iten durumlardandır.
İlk yetişkinlik dönemi dini algılayış ve hayata bakış açılarında da ciddi değişimlerin
görüldüğü gözlenir. Bu dönemde ekonomik anlamda bağımsızlığını sağlayan birey daha
ciddi sorular üzerine düşünmeye başlar. Bu sorulardan bazıları “kendi beklentilerimi nasıl
gerçekleştirebilirim”, “en iyi başlama yolu nedir”, “ben nereye gidiyorum” dur.
95
Yavuzer, a.g.e., s.319.
96
Onur, a.g.e., s.149.
97
Köylü, a.g.e., s.123.
20
dönemde “Nasıl bir yaşam tarzına sahip olmalıyım”, “Hayatın amacı nedir?”, gibi sorular
kişinin zihnini meşgul eder.98
İlk yetişkinlik döneminde dinî inanç konusunda olmasa bile dini yaşayış konusunda
tam bir yerleşmiş tutum yoktur. Bunun sebebi kişinin iş hayatında sürekli bir koşuşturma
içerisinde olmasıdır. Fakat ilk yetişkinliğin sonlarına doğru gelindikçe çocuklara güzel
örnek olabilme adına dini hayata dönüşler gözlenir. Bizim kültürümüzde bu “40 yaş”
olarak belirtilir. Kişiler “40 yaşına basayım ibadetlerimi yerine getireceğim” gibi cümleler
kullanarak dine dönüş yapacaklarını belirtirler. Fakat eğer çocukluk döneminden sağlam
bir dinî eğitim alınmadıysa bunun normal bir şekilde olması olanaksızdır.99
Sonuç olarak ilk yetişkinlik dönemi insan hayatının en köklü ve en temel dönemidir.
Bu dönemde görülen özellikler ileriki yıllarda çoğunlukla devam edecektir. Bu anlamda ilk
yetişkinliğin başlangıcını yaz aylarının ilk gününe bitişini de yaz aylarının bitip sonbahara
başlandığı döneme benzetebiliriz.100
Orta yaş 40-60 yaşları arasını kapsayan döneme verilen addır.101 Orta yaşa geçişle
birlikte gözlenen biyolojik değişimler az ya da çok bireyleri bir şekilde etkilemektedir.
Saçların dökülmesi veya beyazlaşması, kilo alma, fiziksel güçte azalma, bireylere
kronolojik olarak orta yaş dönemine girdiklerini göstermektedir. Bazı psikologlar
98
Köylü, a.g.e., s.130.
99
Köylü, a.g.e., s.135.
100
Köylü, a.g.e., s.124.
101
Onur, a.g.e., s.101.
21
bireylerde yaşanan bu değişimlerin kabul edilmemesinin gelişimin bir parçası olduğunu
bazıları da bundan kurtulmanın ancak bilgelik, sosyal ilişkiler, duygusal ve zihinsel
esnekliğe eğilim göstermek şeklinde olacağını belirtmiştir.102
Orta yaş dönemi kimilerine göre “karmaşa” olarak adlandırılırken kimilerine göre
“sakinlik” dönemidir.103 Bu dönemde dinî ilgideki artış belirgindir.104 Orta yaş dönemine
yönelik yapılan araştırmalar kişilerin kendilerine yeni bir inanç formu belirlediklerini ve
bunu toplumsal ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde yaptıklarını belirtmektedir. Orta yaş
döneminde kişilerin dine daha çok sarıldıkları en azından çocuklarına güzel örnek
olabilmek için böyle davranışlar sergiledikleri görülmektedir.105
Orta yaş kişilerin hayata bakış açılarında değişimlerin görüldüğü bir dönemdir.
Ergenlik ve ilk yetişkinlik döneminde bireyler okulu bitirme, hayata atılma, evlenme, iş
güç sahibi olma gibi hep ileriye dönük hedefler koyarlar. Fakat orta yaş döneminde hayatın
tam ortasında duran birey hem geçmişe gem geleceğe bakar. Bu bağlamda orta yaş dönemi
kişinin geçmişiyle geleceğinin kesiştiği bir dönemdir. Bunun sonucunda kişiler hayatının
bir gün sona ereceğini anlar, zamanının sınırsız olmadığının farkına varır. Böylece kişinin
ailesiyle, işiyle, yaşamın diğer alanlarıyla ilgili seçeneklerinin oranı karşılıklı olarak azalır.
Çocuklar ve genç yetişkinler zamanı doğumdan o ana kadar diye nitelendirirken, özellikle
40 yaşından sonra, yetişkinler o andan ölüme kadar olarak değerlendirir.106 Böylece
yapılan şeylerin o andan itibaren hayatın gerçek problemlerini çözüme yönelik olması
beklenir. Bu noktada yetişkin için geçmiş tecrübeler büyük önem taşır.
Yetişkin için zaman geçirmek para harcamak kadar önem taşır. Muhakkak
yetişkinlerin zaman algısı değiştiği gibi öğrenmeye ve kendini geliştirmeye karşı
tutumlarında da değişiklik görülmesi kaçınılmazdır.
Orta yaş dönemi grafik olarak iki şekilde yorumlanmaktadır. Birincisi o bunalım
dönemidir. Her şekilde kötüye gidiştir. Bu 40 yaşına girilmesiyle başlar. Birçok araştırmacı
da orta yaş bunalımdan bu yüzden bahsetmektedir.107 Orta yaş krizi de diyebileceğimiz bu
102
Bacanlı, Terzi, a.g.e., s.252.
103
Köylü, a.g.e., s.127.
104
Hökelekli, a.g.m., s.87.
105
Köylü, a.g.e., s.131.
106
Köylü, a.g.e., s.145.
107
Köylü, a.g.e., s.127.
22
dönem kişilerin ciddi psikolojik sıkıntılar yaşadığı bir dönemdir. Bu durum Pearce ve
Newton’a göre gelişmeye ya da ölmeye karar vermektir.108
Orta yaş dönemi aynı zamanda bir ailenin parçası olmaktır. Bu dönemdeki
bireylerin mutluluğu aile fertlerinin mutluluğuyla doğru orantılıdır. Eğer aile bireylerinden
birisi görevini yerine getiremiyorsa bu durum aile ilişkilerini olumsuz yönde etkileyecektir.
Bu da yetişkin bireyin mutsuz olmasına yol açacaktır.
108
Bacanlı, Terzi, a.g.e., s.252; Onur, a.g.e., s.94.
109
Köylü, a.g.e., s.128.
23
Bu dönemde görülen önemli özellikler arasında vatandaşlık görevlerini yerine
getirmek, geçim planı yapmak, çocuklarını güzel bir şekilde yetiştirmeye çalışmak, boş
zamanlarında çeşitli faaliyetlere girişmek, anne ve babanın yaşlanmasıyla beraber değişen
yaşam tarzına ayak uydurmak gibi faaliyetler gösterilebilir.
Bu dönemin önemli özelliklerinden “boşalan yuva” ayrı bir önem taşır. Zira
çocuklar büyümüş artık kendi ayakları üzerinde durabilirken yetişkinlerin aktif rolden pasif
role geçmesi onları umutsuzluğa düşürebilir.110 Zira onlar zamanlarının çoğunu
çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamayla geçirirken artık kendi ayakları üzerinde durabilen
çocuğun anne babaya ihtiyaç duymamasıyla birlikte bu görevleri de bitmiş olur. Fakat
bazıları bu durumun kişinin özgürlüğünün artması, gezme, ev işlerinden kurtulma gibi de
değerlendirebilir.
Orta yaş döneminin önemli işlevlerinden birisi de yaşlanan anne ve babaya bakma
ihtiyacıdır. Eskiye göre insanlar tıbbın gelişmesiyle birlikte daha fazla yaşadıklarına göre
yaşam süreleri uzamaktadır. Bunun sonucunda bireylere anne ve babalarına bakmaları
görevi düşmektedir.111 Her ne kadar sağlık imkânları sebebiyle yaşlılar çoğu işlerini yerine
getirebilse bile yine de bazı şeyleri yapamazlar. Bu noktada çocuklarına ihtiyaç duyarlar.
Bu ihtiyaçlar karşısında ise orta yetişkinler devreye girer.112
Yaşlılık dönemi hakkında farklı söylemler olmasına karşın genel olarak yaşlılığın
60-65 yaşıyla birlikte başladığı kabul edilir. Yaşlılığın zorunlu olarak doğurduğu bireyin
110
Onur, a.g.e., s.149.
111
Köylü, a.g.e., s.127.
112
Köylü, a.g.e., s.130.
24
tecrübe ve bilgilerindeki çokluk kişilerin muhakeme ve düşünsel kabiliyetlerini
güçlendirmektedir.113
113
Onur, a.g.e., s.101.
114
Hablemitoğlu, Özmete, a.g.e., s.46.
115
Hayati Hökelekli, Ölüm ve Ölüm Ötesi Psikolojisi ve Din, Dem Yayınları, İstanbul, 2008, s.30-31.
116
Hökelekli, a.g.m., s.92
25
Yaşlılık döneminin bir diğer önemli özelliği kişinin meşguliyetlerinin azalmasıyla
birlikte ibadet hayatında artışların olmasıdır.117 Bunun ölüm korkusuyla
ilişkilendirilebilmesi de mümkündür. İbadet hayatının artmasıyla bireyler toplumsal
faaliyetlere daha az katılmaya başlarlar ve toplumsal gösterilere gitmezler.
1.Genel Eğitim
Eğitim sözlükte yetiştirme ve terbiye etme anlamına gelmektedir. 120 Istılahta ise
“Bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik yönde değişme
meydan getirme sürecidir.” diye tanımlanmaktadır.121 Eğitim bir süreçtir bu yüzden eğitim
çocukluktan itibaren başlar. Çocuklukta eğitim okul yoluyla örgün eğitim şeklinde
gerçekleştirilir. Bu anlamda öğrenciler okula gitmek zorundadırlar. Gençlikte de eğitim
örgün eğitim içerisinde değerlendirilir. Örgün eğitim ilk yetişkinliğe doğru bitmektedir. Bu
yüzden yetişkinlere yönelik eğitim örgün değil yaygın eğitim içerisinde değerlendirilir. Bu
anlamda yetişkinlere yönelik eğitim zorunlu değil gönüllüdür. Ayrıca yetişkinlik dönemi
birçok açıdan problemlerin de olduğunun düşünüldüğü bir dönemdir. Yaşın ilerlemesiyle
birlikte kişilerde yaşlanma hissi ortaya çıkar. Öğrenmeye karşı istek azalır. Fakat yapılan
117
Peker, a.g.e., s.177.
118
Sefa Saygılı, Yaşlılık Psikolojisi, Elit Kültür Yayınları, İstanbul, 2011, s.140; Hökelekli, a.g.m., s.96.
119
Ali Ulvi Mehmedoğlu, Kişilik ve Din, Dem Yayınları, İstanbul, 2004, s.98; Onur, a.g.e., s.234.
120
Ayverdi, a.g.e., s.812.
121
[Ed. Recai Doğan, Remziye Ege], Din Eğitimi El Kitabı, 2. Baskı, Grafiker Yayınları, Ankara, 2013, s.42.
26
araştırmalara göre yetişkinlerde davranış değişikliği mümkündür.122 Ayrıca bu dönem
incelendiğinde kişilerdeki zekâ seviyesinde bir değişme gözlenmemiştir.123 Bu yüzden
yetişkinlik döneminde eğitim mümkündür. Yetişkin eğitimini çeşitli şekillerde sınıflamak
mümkündür. Biz bunları aşağıda kısaca açıklamaya çalışacağız.
122
Ahmet Yıldız, Meral Uysal, Yetişkin Eğitimi, Kalkedon Yayıncılık, İstanbul, 2009, s.86.
123
Tanır, a.g.e., s.37; Onur, a.g.e., s.96.
124
Köylü, a.g.e., s.142-143; Kurt, a.g.e., s.236.
125
John Lowe, Dünyada Yetişkin Eğitimine Toplu Bir Bakış, (çev. Turhan Oğuzkan), 2. Baskı, Unesco
Türkiye Milli Komisyonu, Ankara, 1985, s.44; Tanır, a.g.e., s.34; İsmet Barutçugil, Eğitim Becerilerinin
Geliştirilmesi Eğiticinin Eğitimi, 2. Baskı, Kariyer Yayıncılık, İstanbul 2002, s.24.
126
Köylü, a.g.e., s.144-145; Tanır, a.g.e., s.34.
27
devam edegeldikleri eğitim kurumlarında kendi tecrübeleri önemsenmezse reddedilenin
tecrübeleri değil kendileri olduğunu düşünürler.127
2.Din Eğitimi
Din eğitimi çocukluktan itibaren başlamaktadır. Daha ilk yaşlarda Allah hakkında
sorular sormaya başlayan çocuk bunun bir göstergesidir. Bunun yanında ileriki yıllarda
dinî ayinleri sorgulama da bunun bir göstergesidir. Din eğitimi ailede başlar. Ailede
verilmeyen güzel bir din eğitimi ileriki yaşlarda büyük problemlere yol açar. Okula
başlamayla birlikte din eğitimi okullar aracılığıyla verilmektedir. Son çocukluk ve ergenlik
döneminde din eğitimini okul yoluyla karşılayan birey yetişkinlik döneminde din eğitimini
kendisi karşılamak zorundadır. Ülkemize baktığımızda yetişkinlerin dinî bilgilerinde ciddi
yetersizliklerin olduğu görülmektedir. Bunun nedeni de çocukluktaki örgün eğitimde dinî
eğitime yeterince yer verilmemesidir. İleriki yaşlarda bu eksikliği gören birey kendini
boşlukta hissetmektedir. Bu da yetişkinlere yönelik din eğitimini gerekli kılmaktadır.
Yetişkinliğe yönelik din eğitiminin en temel gerekliliği yetişkin bireylere din eğitimi
konusunda okuma, araştırma, sorgulama alışkanlığının kazandırılmasıdır.128
Yetişkin din eğitiminde kullanılacak yöntem ise eğitimin problem çözme odaklı
olması ve günlük hayattaki dinî ihtiyaçların karşılanıp karşılanmadığına bakılmasıdır.129
Çünkü gerek Kuran-ı Kerim’de gerekse Hz. Peygamber’in ashabını yetiştiriş tarzında bu
yöntem gözlemlenmektedir.130 Bu konuda din eğitimcilerine büyük bir görev düşmektedir.
Yetişkinlerin ilgisi çekilmeli onların dinî, psikolojik, sosyal sorunlarına cevap teşkil edecek
konular işlenmelidir. Aksi durumda eğitim faaliyetinin bir anlamı kalmayacaktır.131
Yetişkin din eğitiminde zamanın verimli kullanılması da büyük önem taşır. Çünkü
yetişkinler bir taraftan dinî ibadetlerini yerine getirirler, bir taraftan bunlar hakkında eğitim
127
Köylü, a.g.e., s.146-147; Tanır, a.g.e., s.36.
128
Köylü, a.g.e., s.149.
129
Bayraktar Bayraklı, İslam’da Eğitim, 8. Baskı, Bayraklı Yayınları, İstanbul, 2009, s.271.
130
[Ed. Mustafa Köylü, Nurullah Altaş], Din Eğitimi, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara, 2012, s.22.
131
Köylü, a.g.e., s.151-152.
28
alırlar, bir taraftan da yaşama devam ederler. Bu noktada yetişkin din eğitimcisine düşen
en kısa sürede en verimli şekilde anlatmak istediklerini yetişkinlere vermektir.132
Yetişkin din eğitiminde bir diğer önemli husus yetişkinlere öğretmenlik yapacak
kişilerin örgün eğitimden farklı bir tutum izlemeleridir. Bu bağlamda yetişkinlere her şeyi
bilen, katı disiplin kuralları olan bir öğretmenden ziyade bir arkadaş gibi davranan, esnek
uzman rehber öğretmen tarzında yaklaşılmalıdır.133
Yetişkin din eğitiminde önemli olan diğer bir husus ise öğretilen şeylerin gerçek
hayatla iç içe olmasıdır. Yetişkinler salt teorik bilgilerden ziyade gerçek hayatta
faydalanacakları bilgiler istemektedirler. Bu da ancak din eğitiminin faydacı ve hayatın
içinden olduğu takdirde mümkündür.134
a-)(Temel) Güven-güvensizlik: 0-1 yaş arasını kapsar. Ümit korku arası duygular görülür.
Anne, baba, ya da bakıcıların beslenme korunma, rahatlık ve sevgi görme ihtiyacını
zamanında karşıladıklarında bebek, çevresine karşı güven duygusu geliştirir. Aksi olursa
çevreye karşı güvensizlik gelişecektir.135
132
Köylü, a.g.e., s.153; Tanır, a.g.e., s.33.
133
Köylü, a.g.e., s.155; İhsan Kurt, Yetişkin Psikolojisi, 2. Baskı, Akçağ Yayınevi, Ankara, 2014, s.70-71.
134
Arife Gümüş, Yetişkinlerin Din Eğitimine Bakışları ve Din Eğitimi İhtiyaçları, Yekder Yaygın Eğitim ve
Kültür Derneği, İstanbul, 2013, s.69.
135
İnanç, Bilgin, Atıcı, a.g.e., s.43.
29
c-)Girişim-suçluluk: 4-5 yaşları arasını kapsar. Motor ve dil gelişimi çocuğun fiziksel ve
sosyal çevresini daha fazla araştırmasına, daha atılgan olmasına olanak sağlar. Fakat
yaptıklarının yanlış olduğu söylendiğinde de bir suçluluk duygusuna kapılabilir.136
f-)Yakınlık kurma-tek başınalık: 21-24 yaşları arasını kapsar. Sevgi, karışıklık, ilgisizlik bu
dönemin belirgin özelliklerindendir.
136
Nuran Senemoğlu, Gelişim, Öğrenme ve Öğretim Kurumdan Uygulamaya, 23. Baskı, Yargı Yayınevi,
Ankara 2013, s.82.
137
[Ed. Ayten Ulusoy], Gelişim ve Öğrenme, 4. Baskı, Anı Yayıncılık, Ankara, 2005, s.100; İnanç, Bilgin,
Atıcı, a.g.e., s.42.
138
Ali Köse, Ali Ayten, Din Psikolojisi, Timaş Yayınları, İstanbul, 2012, s.48-50
139
Faruk Karaca, Dini Gelişim Teorileri, Dem Yayınları, İstanbul, 2007, s.112.
140
Karaca, a.g.e., s.111; Ziya Selçuk, Gelişim ve Öğrenme, 9.Baskı, Nobel Yayıncılık, s.65.
30
anlamına gelmemektedir. Ona göre üretkenlik “gelecek kuşağı kurma ve yönlendirmeye
olan ilgiyi” ifade eder. Üretkenliğin en çok olduğu orta yaş döneminde birey bilgi birikimi
ve tecrübelerinden yararlanarak yeni şeyler üretmeye çalışır. Gelecek nesillere güzel şeyler
bırakmak, toplumun yararına işler yapmak ister. Bunun sonucunda bu güdüsünü tatmin
eder.141
Erikson’a göre bu yedi evrenin meyvesi belli şeyleri aşmış ve belli şeyleri zihnine
oturtmuş bireydir. Ona göre bu kavramı en iyi şekilde ifade eden “benlik bütünlüğü” dür.
Kişinin kendisini sevmesinin ötesinde olan bu düşünce, benliğin düzene ve anlamlılığa
eğilim konusunda gelişen bir teminattır. Bu dünya düzeni ve anlam içeren bir sevgidir. Her
türlü ekonomik sıkıntıya karşın bireyde oluşan iç huzurdur.142
İnsanın ölümü algılaması çok az bir zamanının kaldığını anlaması onu umutsuzluğa
düşürmektedir. Birey bu umutsuzluğu yenmek ve bütünlüğü yakalamak için din, siyaset,
aristokrat hayat gibi yollar denemektedir. Böylece kendi benliğini ve bütünlüğünü koruma
gerçekleşmiş olur.143
Jung insan hayatını iki evreye ayırmıştır. Bunlardan birincisi 35-40 yaşına kadar
olan dönemdir ki bunun temsili güneşin doğup tepe noktasına ulaşıncaya kadarki geçen
zaman gibidir. Bunlardan ikincisi ise güneşin tepe noktasından batışına kadarki dönemdir.
İlk evrede hayatta kalabilmek için dışarıya açılan birey kendi ihtiyaçlarını temin edebilmek
için çevresiyle olan ilişkilerini düzenlemiştir.144
Çocukluktan cinsellik algısının oluştuğu döneme kadar olan bölüm hakkında çok
fazla araştırması bulunmayan Jung, bu yılların kişiliğin oluşmasında belirleyici bir rolünün
olmadığını savunmaktadır. Jung’a göre birey zaten çocukluğunda dışa bağımlı olduğu için
daha kendini keşfedememiştir. Onun bilgileri ebeveynlerinden aktarılan ve gelenekten
ibaret olan bilgilerdir.145
141
Ulusoy, a.g.e., s.101.
142
Karaca, a.g.e., s.112; Ulusoy, a.g.e., s.102.
143
Karaca, a.g.e., s.113.
144
Onur, a.g.e., s.67.
145
Karaca, a.g.e., s.149.
31
Ergenlik döneminde ise birey kendi iç problemleriyle iyi bir mücadele verebilmek
için bu dönemi sağlıklı atlatmak zorundadır. Fakat gerçeklerden kaçan ergenler için büyük
problemlerin olacağı kaçınılmazdır.
Jung’un ikinci dönem olarak adlandırdığı 35-40 yaş ise kişilik gelişiminin en
önemli aşamasıdır. Daha önce hedef olarak belirlenen şeylere bu yaşlarda ulaşılmış
olmasıyla birlikte derin bir boşluk yaşanmaktadır.147 Gençlik yıllarında toplumun kendini
takdir etmesi için bütün çabaları sarf eden birey bu yaşa geldiğinde psikolojik kişiliğini
geri bıraktığının farkına varır. Gençlik duygularının artık kişiyi tatmin etmediği, daha önce
çok önemliymiş gibi gözüken şeylerin aslında o kadar da önemli olmadığı duygusu uyanan
bireyde depresyon ve sinir hastalıkları görülmeye başlayabilir.
Orta yaş dönemi kişinin eksik kaldığı yönlerini tamamlama dönemidir. Bu noktada
kişinin maddesellikten çok ruhsal nitelikte bir bilince ihtiyaç duyması onu bireyselleşme
sürecine hızlı bir şekilde sokmaktadır. Bu dönemde kişinin hayatının ilk döneminde
topluma hoş görünmek için ortaya koyduğu maskeli kişilik onun gerçek kişiliğinin önünde
bir engel olmaktadır. Kişi bu maskeden sıyrılıp gerçek kişiliğini ortaya koymalıdır.
Orta yaş döneminde daha çok içsel gerçekliğe ve bütünleşmeye yönelim görülür.
Bu dönemde yaşamın anlamı ve varoluşun amacıyla ilgili felsefi sorular sorulur. Böylece
kendi içine yönelen birey daha önceden bastırmış olduğu yönlerini tekrar keşfetmeye
başlar.148
146
Karaca, a.g.e., s.150.
147
Onur, a.g.e., s.60.
148
Karaca, a.g.e., s.151.
32
gelir. Çünkü bilinir ki eninde sonunda sona varılacaktır. Bu düşüncelerle hareket eden
birey dış dünya isteklerini bırakıp iç hayatına yönelmeye başlar. Bunun kaçınılmaz bir
sonucu olarak da bireyleşme kaçınılmaz hale gelir. Bununla birlikte ego da artık
yeterliliğini yitirmiştir. Onun geçici istekleri artık etkili olmamaktadır. Böylece bireyleşme
başlangıcı ile sonu arasındaki uyumu sayesinde kişiyi bunaklığa değil bilgeliğe götürür.
Bireyleşme insanlığa dair bilgi edinimi sağladığı için yeni bir bilinç sunmaktadır.
Bireyleşmeyi gerçekleştiren kişi kendi zatında bütün insanlıkla karşılaşmaktadır. Çünkü
bireyin içine yönelmesi adeta dışarıdan bir müdahalenin ona yol gösterdiği hissine
kapılmasına yol açmaktadır. Fakat bu bilinç egonun geçici amaç ve heveslerini terk ederek,
var oluşun daha temel ve derin formuna katılmasıyla ortaya çıkmaktadır.150
Fowler bir gelişim psikoloğudur. Din eğitimi, teoloji, din psikolojisi, ve gelişim
psikolojisi alanlarında onun inanç gelişimi modeli pek çok araştırmacı tarafından
kullanılmıştır.
“Fowler’e göre inanç evrensel bir olgudur. Her insanın inancı biricik olmakla
birlikte bir şeye inanma herkes için söz konusudur.”151 Fowler’ın inanç gelişimi evrelerini
kısaca verip bizi ilgilendiren yetişkinlik dönemiyle ilgili olarak daha detaylı bilgi vermeye
çalışacağız.
a-)Temel inanç: Anne karnında ve dünyaya gelişin ilk aylarında gözlenir. Bu dönemde
bebeğin güven duygusu önemlidir.
149
Karaca, a.g.e., s.152.
150
Karaca, a.g.e., s.153.
151
Köse, Ayten, a.g.e., s.70.
33
b-)Sezgisel inanç: İlk çocukluk döneminde görülür. Hayal gücü, algısal iman önemlidir.
Çocuklar egosantriktir. Yani çocuklar olaylara kendi sahip oldukları bakış açısının dışında
farklı bir bakış açısıyla bakamazlar.152
d-)Geleneksel inanç (İlk Ergenlik): Ergenliğin ilk dönemlerinde görülen bu evre benliğin
kavranmasıyla birlikte Tanrıyla pragmatist bir ilişki içerisine girerek bir dostluk kurmanın
görüldüğü evredir. Yine bu evrede geçmiş hakkında düşünme, bir dünya görüşü edinmeye
çalışma gibi davranışlar da gözlenir. Bu devrede birey bir davranışta bulunurken “başkaları
ne der” diye düşünür.
f-)Bütünleşmiş inanç: Orta yaş ve sonrasında görülür. Daha önceden yapılamamış şeylerin
ütopyasının kurulduğu bir dönemdir. Yine bu evrede diyaloga dayalı bilgi çıkar. Diyaloglar
sonucunda farklı bilgilerin doğruluğunu gören birey bireysel imanın ötesinde bilgilere
ulaşmaya başlar. Bu da gerçeklerle örtüşür.154
Dış otoriteyle kişinin kendi düşüncelerinin çatıştığı bir dönemde ortaya çıkan bu
inanç kişi üzerinde belirli bir seviyede baskı ve gerginlik oluşturmaktadır. Bunun
sonucunda birey kendi dini düşüncesini inşa etmeye başlamaktadır. Bu problemin
atlatılması kişinin bunu başkalarıyla paylaşması ve çevresinden destek alarak çözmeye
152
Köse, Ayten, a.g.e., s.71.
153
Köse, Ayten, a.g.e., s.72.
154
M. Doğan Karacoşkun, “Dini İnanç – Dini Davranış İlişkisine Sosyo-Psikolojik Yaklaşımlar”,
Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, IV, Sayı: 2, 2004, s.217.
155
Doğan Karacoşkun, “Dini Gelişim Kuramları”, s.218.
34
çalışmasıdır. Örneğin birey bu dönemde bir topluluğa katılma veya tek başına kalma
arasında sıkışabilir. Toplumun dayattığı olgun insan modeline uyması gerektiğini
düşünebilir. Kişi kendi görüşlerini oluşturarak toplumdan sıyrılabilir. Bunun yanı sıra
sembollerin kavramsal manalar içermeye başlaması kişinin mitolojik şeylere karşı ilgisinin
azalmasına daha somut şeylere bağlanmasına yol açar. Bu dönem daha çok ergenliğin sonu
ve 30-40 yaşları arasında görülür.156
SONUÇ
156
Karaca, a.g.e., s.194.
157
Karaca, a.g.e., s.195.
35
Yetişkinlik dönemi fiziksel olarak gerilemenin de başladığı bir dönemdir. Bu
gerilemeyi kişilerin psikolojileri de takip eder. Öğrenememe hissi, kendini yetersiz görme,
zekânın gerilediğini düşünme bu dönemin temel özelliklerindendir. Sosyal ilişkilerde ise
bunun aksine aktif olma eğilimi görülür. Sivil toplum kuruluşlarına katılma bu dönemde
görülen belirgin özelliklerdendir. Yetişkinler için hayatı anlamlandırma da büyük önem
taşır. Bunu tatmin etmek için dine yönelişler görülür. Ayrıca çocuklarını iyi yetiştirme
isteği de kişinin dini hayatında değişiklikler yapmasına neden olabilir.
Sonuç olarak yetişkinlik her açıdan sıkıştırılmış bir dönemdir. Bu dönemdeki bireyler
hem anne babalarına bakmak zorunda hem de çocuklarını iyi bir şekilde yetiştirmek
zorundadırlar. Bu noktada ciddi sorumlulukları bulunmaktadır. Bu da onların yoğun bir
dönem yaşamalarına neden olur. Ayrıca bu dönemin iyi geçirilmesi ileride de benlik
bütünlüğünün sağlanması için önemlidir.
Kaynakça
Adler, A. (1994). Genç Kız Psikolojisi ve Cinselliği. İstanbul: Düşünen Adam Yayınları.
Ahmet Yıldız, M. U. (2009). Yetişkin Eğitimi. İstanbul: Kalkedon Yayıncılık.
Ali Köse, A. A. (2012). Din Psikolojisi. İstanbul: Timaş Yayınları.
Altınköprü, T. (2008). Genç Erkek Psikolojisi ve Cinselliği. İstanbul: Hayat Yayınları.
Arpacı, F. (2005). Farklı Boyutlarıyla Yaşlılık. Ankara: Eğitim ve Kültür Yayınları.
Ayverdi, İ. (2011). Misalli Büyük Türkçe Sözlük. İstanbul: Kubbealtı Yayınları.
Banu Yazgan İnanç, M. B. (2007). Gelişim Psikolojisi. Ankara: Pagem A Yayıncılık.
Barutçugil, İ. (2002). Eğitim Becerilerinin Geliştirilmesi Eğiticinin Eğitimi. İstanbul:
Kariyer Yayıncılık.
36
Bayraklı, B. (2009). İslam'da Eğitim. İstanbul: Bayraklı Yayınları.
Binbaşıoğlu, C. (1982). Eğitim Psikolojisi. Ankara: Binbaşıoğlu Yayınevi.
Canatan, A. (2008). Sosyal Yönleriyle Yaşlılık. Ankara: Palme Yayıncılık.
Cüceloğlu, D. (1996). İnsan ve Davranışı. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Çağbayır, Y. (2007). Ötüken Türkçe Sözlük. İstanbul: Ötüken Neşriyat.
Daryal, A. M. (2013). Dini Hayatın Psiko-Sosyal Temelleri. İstanbul: İfav Yayınları.
Doğan, M. (1990). Büyük Türkçe Sözlük. Ankara: Rehber Yayınları.
Erikson, E. H. (1984). İnsanın Sekiz Çağı. Ankara: Birey ve Toplum Yayınları.
Freyer, H. (2013). Din Sosyolojisi. Ankara: Doğu Batı Yayınları.
Fulya Temel, A. B. (1995). Ergenlik Psikolojisi. Ankara : Bizim Büro Basımevi.
Türkiye'de Dini Hayat Araştırması (2014), Ankara : Diyanet İşleri Başkanlığı.
Gümüş, A. (2013). Yetişkinlerin Din Eğitimine Bakışları ve Din Eğitimi İhtiyaçları.
İstanbul: Yekder Yaygın Eğitim ve Kültür Derneği.
Günay, Ü. (2006). Dindarlığın Sosyo-Psikolojisi. Adana : Karahan Kitabevi.
Güneş, F. (1996). Yetişkin Eğitimi. Ankara: Ocak Yayınları.
Günümüz Gençliğinin Kimlik ve Anlam Sorunu. (2010). Diyanet Aylık Dergisi.
Hasan Bacanlı, Ş. I. (2012). Yetişkinlik ve Yaşlılık Gelişimi ve Psikolojisi. İstanbul: Açılım
Kitabevi.
Hökelekli, H. (1992). Ölümle İlgili Tutumların Dini Davranışla İlişkisi Üzerine Bir
Araştırma(2) - Yorumlar. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, C.4, Sayı 4, ss.87-
98
Hökelekli, H. (1993). Din Psikolojisi. Ankara: Diyanet Vakfı Yayınları.
Hökelekli, H. (2006). Gençlik Din ve Değerler Psikolojisi. İstanbul: Dem Yayınları.
Hökelekli, H. (2008). Ölüm ve Ölüm Ötesi Psikolojisi ve Din. İstanbul: Dem Yayınları.
Karaca, F. (2007). Dini Gelişim Teorileri. İstanbul: Dem Yayınları.
Karacoşkun, D. (tarih yok). Dini Gelişim Kuramları.
Karacoşkun, M. D. (2004). "Dini İnanç - Dini Davranış İlişkisine Sosyo-Psikolojik
Yaklaşımlar" Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi IV, Sayı 2, ss.23-37.
Kayıklık, H. (2011). Din Psikolojisi. Adana: Karahan Kitabevi.
Kemal Demiray, R. A. (2004). Ansiklopedik Türkçe Sözlük. İstanbul: İnkılâp Yayınevi.
Kımter, N. (2012). Benlik Saygısı ve Din. İstanbul: Kriter Yayınları.
37
Kımter, N. (2012). "Ergenlerde Benlik Saygısı ve Öznel Dindarlık Algısının Bazı
Değişkenler Açısından İncelenmesi" Mustfa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, C.9, Sayı 17, ss.439-468. (makaleleri kaynakçada bu şekilde
gösteriyoruz.)
Koç, M. (2005). "Dua ve İbadetin Ergenlerin Ruh Sağlıklarına Etkileri Üzerine Teorik Bir
Yaklaşım", Diyanet İlmi Dergi, C.41, Sayı 4,ss.63-90.
Köylü, M. (2011). Gelişimsel Basamaklara Göre Din Eğitimi. Ankara : Nobel Yayıncılık.
Kulaksızoğlu, A. (1995). Ergenlik Psikolojisi. Ankara : Bizim Büro Basımevi.
Kulaksızoğlu, A. (1998). Ergenlik Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Kurt, İ. (2000). Yetişkin Eğitimi. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
Kurt, İ. (2014). Yetişkin Psikolojisi. Ankara: Akçağ Yayınevi.
Kurtman Ersanlı, M. K. (2008). Psikolojik, Sosyal ve Bedensel Açıdan Yaşlılık. Ankara:
Pegem Akademi.
Lowe, J. (1985). Dünyada Yetişkin Eğitimine Toplu Bir Bakış. Ankara: Unesco Türkiye
Milli Komisyonu.
Mehmedoğlu, A. U. (2004). Kişilik ve Din. İstanbul : Dem Yayınları.
Mehmedoğlu, Y. (2013). Ahlaki ve Dini Gelişim Eğitimi. İstanbul: Morpa Kültür Yayınları.
Mevdudî. (tarih yok). Kur'an'a Göre Dört Terim. İstanbul: Beyan Yayınları.
Mine Mangır, G. B. (1990). Psikolojide Üç Büyükler. Ankara : Ankara Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Yayınları.
Mustafa Köylü, N. A. (2012). Din Eğitimi. Ankara: Gündüz Eğitim ve Yayıncılık.
Kalevi Tamminen, K. and Nurmi, K.E., (2012/1) "Developmental Theories and Religious
Experience, " (çev. Nurten Kımter), Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,
Sayı 1, ss.63-87.
Onur, B. (1995). Gelişim Psikolojisi. Ankara : İmge Kitabevi.
Osmanoğlu, C. (2014/2)." Din Eğitiminin Gelişmsel Temeli Olarak İnanç" Bilimname
Dergisi XXVII, ss.177-206.
Öcal, M. (2001). Din Eğitimi. Ankara : Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları.
Pazarlı, O. (1993). Din Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Peker, H. (2003). Din Psikolojisi. İstanbul : Çamlıca Yayınları.
Saygılı, S. (2011). Yaşlılık Psikolojisi. İstanbul: Elit Kültür Yayınları.
Selçuk, Z. (tarih yok). Gelişim ve Öğrenme. Nobel Yayıncılık.
Senemoğlu, N. (2014). Gelişim, Öğrenme ve Öğretim Kurumdan Uygulamaya. Ankara:
Yargı Yayınevi.
38
Şengül Hablemitoğlu, E. Ö. (2010). Yaşlı Refahı. Ankara: Kilit Yayınları.
Tanır, M. (2008). Halk Eğitimi ve Yönetimi. Ankara: Barek Basım Reklamcılık.
Tezcan, M. (tarih yok). Gençlik ve Yabancılaşma.
Ulusoy, A. (2005). Gelişim ve Öğrenme. Ankara: Anı Yayıncılık.
Yağcı, H. Y. (2006). Saplantılı Dini Davranışlar (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Bursa: Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Yavuzer, H. (1987). Çocuk ve Suç. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Yavuzer, H. (1993). Çocuk Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Zuhal Cafoğlu, M. A. (2008). Eğitim Psikolojisi El Kitabı. Ankara: Grafiker Yayıncılık.
39