Professional Documents
Culture Documents
net/publication/332071963
CITATIONS READS
0 1,083
1 author:
Celal Büyük
Ataturk University
29 PUBLICATIONS 12 CITATIONS
SEE PROFILE
All content following this page was uploaded by Celal Büyük on 10 December 2021.
Ankara-2014
1
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
TANRISIZ AHLÂK
-ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
ISBN
978-975-267-957-3
Grafik-Tasarım
Biçer YILDIRIM
Kapak Tasarım
Mehmet FİDANCI
2
Celal BÜYÜK
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ................................................................................................... 5
GİRİŞ....................................................................................................... 7
DİNSEL AHLÂK................................................................................. 40
3
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
4
Celal BÜYÜK
ÖNSÖZ
5
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
Celal BÜYÜK
6
Celal BÜYÜK
GİRİŞ
1.1. Tanımı
1 Cafer Sadık Yaran, İslam Ahlâk Felsefesine Giriş, DEM Yayınları, İstanbul,
2011, s. 223; İbrahim H. Aydın ve Eyüp Bekiryazıcı, İslam Ahlâk Esasları
ve Felsefesi, Yenda Yayınları, İstanbul, 2011, s. 7.
2 İbn Manzûr, Lisânul-Arab, c. X, Beyrut, 1956, s. 86 (Hulk maddesi); Recep
Kılıç, Ahlâkın Dini Temeli, T.D.V. Yayınları, Ankara, 1996, s. 1;
Hüsameddin Erdem, Ahlâk Felsefesi, Hü-Er Yayınları, Konya, 2003, s. 205;
Hüsameddin Erdem, Son Devir Osmanlı Düşüncesinde Ahlâk, Seba Ofset,
Konya, 1996, s. 53-54.
7
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
söz konusu olan yine ethics’tir. Bir kişiye ya da bir filozofa ait
olan özel bir ahlâk anlayışından söz edildiği zaman da yine
ethics’ten söz edilmektedir. Bütün bu örneklerde söz konusu
edilmiş olan ahlâk kuralları, belli bir fikrin, belli bir dünya
görüşünün ya da belli bir felsefi görüşün uygulanması amacıyla
ortaya konulmuş olan kurallardır.5
Ahlâk kavramının birçok tanımı yapılmaktadır. Birkaç
tanıma göz atmak gerekirse:
“Ahlâk, nefiste yerleşen ve herhangi bir zorlama
olmaksızın, kendiliğinden fiil ve hareketlerin kolaylıkla
yapılabildiği sağlam bir melekedir.”6 Ahmet H. Akseki (1887-
1951)’nin yaptığı tanıma göreyse “Hulk veya ahlâk, ruha
yerleşmiş bir hey’et ve şekilden, bir melekeden ibarettir ki, o
heyet ve meleke sayesinde insandan iyilik ve kötülük kolayca
düşünmeden ve yorulmadan çıkıverir.”7 Bu tanımlardan
anlaşılacağı gibi ahlâk, insanda potansiyel olarak bulunan bir
karakter yapısının varlığını göstermektedir.
İslam ahlâkçılarının yaptığı tanımlarda, genellikle şu iki
nitelik üzerinde durulmuştur:
1- Huyun ruhta yerleşmiş olması, herhangi bir şekilde
tekrar tekrar, aynı şeyi düşünme ve zorlama olmaksızın
kolaylıkla meydana gelen bir davranış olarak ifade edilmesi,
1.2. Mahiyeti
35 Agnes Heller, Bir Ahlâk Kuramı, çev. A. Yılmaz vd., Ayrıntı Yayınları,
İstanbul, 2006, s. 52; Türkgülü, “Ahlâkın Kaynağı Tartışmaları ve Ortaya
Çıkan Ahlâk Telakkileri”, s. 291.
36 Lokman Çilingir, Ahlâk Felsefesine Giriş, Elis Yayınları, Ankara, 2003, s.
18.
37 M. Gill, Existansialist Felsefenin Beş Klasiği, çev. V. Mutal, Hareket Yay.,
İstanbul, 1984; Şahin Filiz, “Muhasibi’nin Ahlâk Felsefesi”, Teorik ve
Pratik Yönleriyle Ahlâk, ed. R. Kaymakcan, M. Uyanık, Dem Yayınları,
İstanbul, 2007, s. 205-206; Fritz Heinemann, “Etik”, Günümüzde Felsefe
Disiplinleri, der. ve çev. Doğan Özlem, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 1997, s.
361.
19
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
‘iyi bir eylem’, ‘iyi bir insan’ deriz. “Kötü” ise, kötülüğün kendisi,
kötü niyet ve hoşa gitmeyen gibi anlam bağlamları kurar.
Örneğin, “kötü not” ahlâki bir yargı oluşturmazken, yalan
söylemek “kötü”dür ve “kötü” burada ahlâki bir yargıyı ifade
eder. Etik, bu kavramların ağırlıklı olarak ahlâki niteliğiyle
ilgilenir. Ahlâk dışı düzlemde, herhangi birşey araç olarak işe
yararsa araçsallık bakımından “iyi”dir.38 Eğer lezzetli ve kolay
sindirilebiliyorsa, yemek iyi yemektir; araba, kullanımı iyiyse, iyi
bir arabadır; müzik, hoşa giden bir müzikse, yani sanat zevkine
göre iyi ise, iyi müziktir. Araçsal anlamıyla “iyi” olarak
tanımlanan her şey, “iyi” olma ölçütünü kendi içinde barındıran
başka bir şeye uygun ve denk düştüğü için iyidir; dolayısıyla
kendinde “iyi” değildir. Bu, işlevini gereğince yerine
getirebilmesi için bir şeyin nasıl olması gerektiğini belirleyen bir
iyi ölçütü ya da standardına göre, o şey “iyi” ya da “kötü” olarak
değerlendirilir.39
Bir arada yaşayan insanlar, sadece araçsal akla bağlı
eylemlerde, teknik eylemlerde bulunmazlar. Onlar, eylemlerini,
bir de başkalarını gözeten bir ilgi ve kaygıya bağlı olarak, “iyi”,
“kötü”, “doğru”, “yanlış” gibi kavramlar aracılığıyla,
değerlendirme yaparak da yönlendirirler. Bu değerlendirmeler,
her toplumda bulabileceğimiz bir takım duygusal kökenli
eğilimler, yerleşik düşünceler, inançlar, töreler, alışkanlıklar,
geleneklere dayanılarak yapılmaktadır. Bu eğilim, düşünce,
inanç, töre, alışkanlık, gelenekler vb. insanların ne yapmaları
gerektiği, ne yapmaya izinli oldukları veya olmadıkları hakkında
buyurucu nitelikte şeylerdir. Her toplumda, her tarihsel dönem
ve kültürde insanlar, bu gibi buyurucu nitelikte ve bir olması
1995, s. 48.
9 Cevizci, Etiğe Giriş, s. 101; Pyotr Kropotkin, Etik, çev. Sinan Altıparmak,
Öteki Yayınevi, İstanbul, 2007, s. 199.
10 Stephan Priest, The British Empiricists; Hobbes to Ayer, Routledge, London,
1990, s. 44; Cevizci, Etiğe Giriş, s. 101.
11 Immanuel Kant, “Aydınlanma Nedir? Sorusuna Yanıt (1784)”, çev. N.
Bozkurt, Toplumbilim: Aydınlanma Özel Sayısı, Sayı: 11, Temmuz 2000, s.
17.
12 Fromm, Erdem ve Mutluluk, s. 13.
30
Celal BÜYÜK
Ona göre, son iki bin yıldır ahlâka, güçsüzlerin maruz bırakıldığı
köle ahlâkı egemen olmuştur. Ancak bundan sonra insanlar,
ahlâk anlayışlarını temellendirebilmek için, ne Hıristiyan
Tanrı’sına ne de herhangi bir felsefi ilkeye muhtaçtırlar. Yeterince
güçlü ve özgür ruhlara sahip olanlar, eskimiş değerleri baş aşağı
edip, kendi görece değerlerini kendileri yaratacaklardır.13
Göreceliğin diğer türü ise, kültürel göreceliktir. Buna göre,
ahlâki değerlerin zemini, bireylerin kişisel tercihlerinde değil,
içinde yaşadıkları toplumun bir eylemi tasvip edip etmeyişinde
bulunur. Bu görüş de, Denemeler adlı eserin yazarı Michel de
Montaigne (1533-1592) tarafından savunulmuştur.14 Bu iki türden
hangisini savunursa savunsun, genel olarak göreceliği
savunanlar, ahlâki değerlerin mutlak ve evrensel olduğunu kabul
etmezler; aksine, onlara göre ahlâki değerler çağdan çağa ve
toplumdan topluma değişiklik gösterirler ve sürekli değişirler.
Onlar bu görüşlerini, kültürden kültüre değişiklik arz eden bazı
değer yargılarını örnek göstererek, temellendirmeye çalışırlar.15
Ahlâkın çeşitliliği, bölgeden bölgeye değişen farklı normlar
ve değer imgeleriyle tanımlandığında, ahlâk alanında sonuçta
her şeyin mutlaklıktan uzak, göreceli olduğu izlenimi
doğmaktadır. Birilerinin iyi dediğini, diğerleri reddetmekte,
birilerinin ödev olarak gördüğünü, diğerleri gülünç
32 Francis A. Schaeffer, How Then Should We Live? The Rise and Decline of
Western Thought and Culture, Fleming H. Revell Co., New York, 1976, s.
124; Shermer, İyilik ve Kötülüğün Bilimi, s. 186.
33 Heller, Bir Ahlak Kuramı, s. 169.
34 Erol Güngör, Ahlâk Psikolojisi ve Sosyal Ahlâk, Ötüken Yayınları, İstanbul,
2000, s. 21-22.
38
Celal BÜYÜK
BİRİNCİ BÖLÜM
DİNSEL AHLÂK
23 İsmail Çetin, John Locke’da Tanrı Anlayışı, Vadi Yayınları, Ankara, 1995, s.
188-189; Shermer, İyilik ve Kötülüğün Bilimi, s. 25.
24 Çetin, John Locke’da Tanrı Anlayışı, s. 189; Piers Benn, Ethics, UCL Press
London, 1998, s. 42-43.
48
Celal BÜYÜK
Akıl ve İnanç; Din Felsefesine Giriş, çev. Rahim Acar, Küre Yayınları,
İstanbul, 2009, s. 414; Aydın, Tanrı-Ahlâk İlişkisi, s. 142.
35 Evkuran, Ahlâk, Hakikat ve Kimlik, s. 240-241.
36 Kılıç, Ahlâkın Dini Temeli, s. 107; Peterson vd., Akıl ve İnanç, s. 414; Hare,
“İlahi Buyruk Teorisi”, s. 199-200; Frenkena, Etik, s. 60-61; L. Trinkaus
Zagzebski, Divine Motivation Theory, Cambridge University Press,
Cambridge, 2004, s. 278-279.
37 Bartley III, Morality and Religion, s. 7-12; Topaloğlu, Teizm ya da Ateizm, s.
193; Kılıç, Ahlâkın Dini Temeli, s. 4; Walter Sinnott-Armstrong, Tanrısız
Ahlâk, çev. Attila Tuygan, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2011, s. 9;
Heimsoeth, Ahlâk Denen Bilmece, s. 18.
38 Topaloğlu, Teizm ya da Ateizm, s. 193.
52
Celal BÜYÜK
43 Kai Nielsen, “God and the Basis of Morality”, The Journal of Religious
Ethics, vol. 10, No. 2, Fall 1982, s. 335-337; Peterson vd., Akıl ve İnanç, s.
417-418; Heimsoeth, Ahlâk Denen Bilmece, s. 19.
44 Nielsen, “Din Dışı Etik”, s. 178.
55
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
Philosophy, ed. Ian Ramsey, SCM Press, London, 1966, s. 137 vd.; Davies,
Din Felsefesine Giriş, s. 213.
50 Peterson vd., Akıl ve İnanç, s. 415-416; Nielsen, “God and the Basis of
Morality”, s. 341.
51 Engin Erdem, “Ateizm ve Kanıtları”, Din Felsefesi, ed. R. Kılıç, M. S.
Reçber, Grafiker Yayınları, Ankara, 2014, s. 185.
58
Celal BÜYÜK
bir düşünce çizgisini savunmak önemli ölçüde ‘iyi’ olan bir şeyin
Tanrı tarafından nasıl ‘kötü’, aynı şekilde, ‘kötü’ bir şeyin nasıl
‘iyi’ yapılabileceğine ilişkin makul bir tasavvurun sağlanıp
sağlanamayacağına bağlı kalacaktır.58
Swinburne, bir teistin olumsal ahlâki doğruları Tanrı’nın
iradesine dayandırarak; zorunlu ahlâki doğruların da, Tanrı’nın
iradesinden bağımsız bir şekilde doğru olduğunu düşünerek söz
konusu ikilemin bir şekilde aşılabileceği kanaatindedir. Buna
göre, olumsal bir ahlâki doğrunun doğruluğu, dünyanın diğer
bir takım olumsal yönlerine bağlı iken, zorunlu bir ahlâki doğru,
dünyanın diğer bir takım olumsal yönleri ne olursa olsun,
doğruluğu değişmeyen bir doğrudur. Örneğin, Ahmet’in
bakkala borcunu ödemekle yükümlü olması, temelde olumsal bir
takım koşullara bağlı olan bir alışverişe dayandığından olumsal
bir ahlâki doğrudur. Bu demektir ki Ahmet bakkaldan bir şey
almamış olabilirdi, bu durumda bu tür bir ahlâki sorumluluk
altına girmiş olmazdı. Ancak, Swinburne’e göre, bir şeyin böyle
olumsal koşullarda ahlâki doğru oluşu bizatihi zorunlu bir
ahlâki doğruya dayanmaktadır. Yani, Ahmet bakkaldan bir
şeyler aldığında, karşılığını ödemesi zorunlu bir ahlâki doğru
olacaktır. Olumsal ahlâki bir doğrunun olduğu yerde, zorunlu
bir ahlâki doğru da olacaktır. Olumsal ahlâki doğrulara karşılık,
‘bir kimsenin yalan söylememesi’, ‘masum insanlara
zulmetmemesi’ gibi genel davranış ilkelerini ifade eden
doğrular, olumsal koşullara bağlı olmayıp, her hâlükârda
zorunludur. Dolayısıyla, herhangi bir ahlâki yaptırımın olduğu
yerde Tanrı’nın iradesinden bağımsız zorunlu bir ahlâki
yaptırım söz konusudur. Zorunlu ahlâki doğruların ortaya
çıkardığı ahlâki sorumluluk, Tanrı’nın (özgür) iradesinin bir
sonucu değildir, fakat bu durum, Tanrı’nın kudretine herhangi
70 Bartley III, Morality and Religion, s. 7-8; Aydın, Tanrı-Ahlâk İlişkisi, s. 142-
143.
67
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
84 Çevik, “Bir Ateizm Ahlâkının İmkânı Üzerine”, s. 99; Peterson vd., Din
Felsefesi, s. 807.
85 Güler, Allah’ın Ahlâkiliği Sorunu, s. 59; Aydın, Tanrı-Ahlâk İlişkisi, s. 147-
148; Copan, “God, Naturalism and the Foundations of Morality”, s. 158-
159.
73
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
88 Wainwright, Religion and Morality, s. 57; Peterson vd., Akıl ve İnanç, s. 415;
MacIntyre, “Hangi Tanrı’ya İtaat Etmeliyiz?”, s. 815.
89 Quinn, Divine Commands and Moral Requirements, s. 37.
75
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
125 Kadı Abdu’l-Cabbâr, el- Muğni, c. IV/1, 191, 48, 50; Kılıç, “İslam Kelam
Düşüncesinde Ahlâk Anlayışı”, s. 168-169.
126 Kılıç, Ahlâkın Dini Temeli, s. 90.
127 Ebu Mansur el-Maturîdî, Kitabu’t-Tevhid, nşr. F. Huleyf, İstanbul, 1978, s.
178; Hanifi Özcan, Mâtürîdî’de Bilgi Problemi, Marmara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Vakfı Yay., İstanbul, 1993, s. 158-159.
128 el-Maturîdî, Kitabu’t-Tevhid, s. 136-137; Kılıç, “İslam Kelam Düşüncesinde
Ahlâk Anlayışı”, s. 182; Haklı, “İslam Ahlâk Teorileri”, s. 129; Mehmet
Türkeri, “Din Felsefesi Tarihinde Etik Sorunu”, Dokuz Eylül Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: XXX/2009, s. 42-43.
89
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
de, insanın gerek ruhi gerekse fiziki şartları, aklın doğru karar
vermesine engel olabilmektedir. Bu gibi durumlar göz önüne
alındığında, Allah'ın peygamberler gönderip, vahiyle buyruk ve
yasaklarını bildirmesi akıl için bir kolaylaştırma ve hafifletme
kabilinden yardım ve irşat olmaktadır.129
Görüldüğü üzere doğru ve yanlışa ilişkin olarak İlahi
buyruk teorisini, hem inananları hem de inanmayanları tatmin
edecek bir şekilde tartışmak kolay değildir. Çünkü inanmayanlar
için teoriyi ciddiye almak zordur. İnananlara göre, eğer Tanrı bir
şeyi buyuruyorsa, onun yanlış olması mümkün değildir. Dindar
bir kişi, ahlâk yasasının, Tanrı’nın bize yapmamızı söylediği
şeyle kesişeceğini savunacaktır; ama buyurulan şeyin, sadece
Tanrı’nın buyruğu olduğu için doğru olduğunu ileri sürmez;
buyurulan şey, mahiyeti bakımından şöyle veya böyle doğru
olabilir diye de düşünebilir.130 Sonuç olarak "Tanrı", sadece tasvir
edici bir kavram değil, aynı zamanda bir değer terimidir. Böyle
olunca, inanan bir insanın, "Tanrı X'i buyurur, o halde X iyidir"
demesi son derece normal karşılanmalıdır.
Tanrı’ya dayalı olmayan bir ahlâkı savunanlar, “Euthyphro
İkilemi”nin, Tanrı’nın, nesnel etik değerlerin zemini olmasına
yönelik tehdit oluşturduğu konusunda yanılmaktadırlar.
Tanrı’dan bağımsız bir takım etik ölçütler olsaydı bile, insanlığın,
söz konusu yönlendirilmemiş, maddiyatçı nesillerin, ahlâki
bakımdan değerli, sorumluluk sahibi vatandaşlar haline nasıl
geldiğini açıklamada yine de başarısız olurdu.
Ayrıca şunu da belirtmeliyiz ki, Tanrı’nın buyurduğu,
iyidir; ama bu demek değildir ki “iyi” dediğimiz her şey
hakkında mutlaka İlahi bir buyruk vardır. Her şey hakkında bir
TANRISIZ AHLÂK
58 Yaran, Ahlâk ve Etik, s. 24; Heimsoeth, Ahlâk Denen Bilmece, s. 24-25, 62.
59 Nietzsche, Tan Kızıllığı, s. 79-80; Yaran, Ahlâk ve Etik, s. 24.
60 Friedrich Nietzsche, Güç İstenci, çev. Sedat Umran, Birey Yayıncılık,
İstanbul, 2002, s. 348.
61 Nietzsche, Güç İstenci, s. 210.
114
Celal BÜYÜK
66 Friedrich Nietzsche, Ecce Homo; Kişi Nasıl Kendisi Olur?, çev. Can Alkor,
Say Yayınları, İstanbul, 1996, s. 99; Celal Büyük, “Nietzsche’nin ‘Tanrı
Öldü’ Sözü ve Değerler Sorunu”, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, c. 17, Sayı: 3, Erzurum, 2013, s. 13.
67 Martin Heidegger, “Nietzsche ve Batı Metafiziği: Nietzsche’nin Sözü:
Tanrı Öldü”, Nietzsche ve Din, çev. Ahmet Demirhan, Gelenek Yayınları,
İstanbul, 2002, s. 89.
68 Nietzsche, Tan Kızıllığı, s. 79-80; D. Robinson, Nietzsche ve Postmodernizm,
çev. K. H. Öktem, Everest Yayınları, İstanbul, 2000, s. 31; Özlem, Etik;
Ahlâk Felsefesi, s. 183-184.
69 M. Horkheimer, T. Adorno, H. G. Gadamer, Söyleşi: “Nietzsche ve Biz”,
Cogito, Nietzsche: Kayıp Bir Kıta, Sayı: 25, Kış 2001, s. 208; Kuçuradi,
Nietzsche ve İnsan, s. 53-69.
116
Celal BÜYÜK
107 Sartre, Varoluşçuluk, s. 46, 57; Peterson vd., Din Felsefesi, s. 810.
108 Peterson vd., Din Felsefesi, s. 810.
109 Sartre, “Egzistansiyalizm Bir Hümanizmdir”, s. 103-104.
131
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
112 Jean Paul Sartre, Basic Writings, ed. Stephen Priest, Routledge, London,
2001, s. 32.
113 Sartre, “Egzistansiyalizm Bir Hümanizmdir”, s. 110.
133
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
114 David Ray Griffin, God and Religion in the Postmodern World: Essays in
Postmodern Theology, Suny Press, Albany, 1989, s. 17.
115 Gregoire, Büyük Ahlâk Doktrinleri, s. 158-159.
134
Celal BÜYÜK
116 Victor E. Frankl, İnsanın Anlam Arayışı, çev. Selçuk Budak, Öteki Yay.,
Ankara, 1998, s. 112; Yaran, İslam’da Ahlâkın Şartı Kaç?, s. 28.
117 Davies, Din Felsefesine Giriş, s. 223; Erik J. Wielenberg, Value and Virtue in
a Godless Universe, Cambridge University Press, Cambridge, 2005, s. 15-
18.
118 Metin Yasa, “Tanrı Kavramının Ateolojik Yorumu ve Ateistik Görerek
İnan Savı: Bir Paradoksun Aldatıcı Yönünün Çözümüne Doğru”, EKEV
Akademi Dergisi, Yıl: 6, Sayı: 13, Güz 2002, s. 79.
135
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
müşfik ve adil bir Tanrı inancı ahlâka teşvik edici, itici bir güç
olarak girer.119
Bu perspektiften bakıldığında, dini değerlerden koptuktan
sonra, ahlâki bir otoriteye dayanmayan pek çok insan, bir anda
kendini kötü alışkanlıkların içerisinde bulmuş, içerisinden
çıkamadığı ve bir türlü terk edemediği sapkınlıkların ve
tutkuların esiri olmuştur. Bunun sonucunda da ortaya pek çok
facia ve dramatik manzara çıkmıştır.120
122 C. Stephan Layman, “A Moral Argument for the Existence of God”, The
Kurtz-Craig Debate: Is Goodness without God Good Enough?, eds. R. K.
Garcia, N. L. King, Rowman and Littlefield Pub., Lanham, 2009, s. 51-52;
Evans, Manis, Din Felsefesi, s. 93; Peterson vd., Din Felsefesi, s. 811.
123 Sartre, Varoluşçuluk, s. 46, 57; Fromm, Erdem ve Mutluluk, s. 282.
124 Norman, On Humanism, s. 86; Evans, Manis, Din Felsefesi, s. 95.
137
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
129 Tom Sorell, Scientism: Philosophy and the Infatuation with Science,
Routledge, London, 2003, s. 153; Kemal Batak, Naturalizm Çıkmazı, İz
Yayıncılık, İstanbul, 2008, s. 127; Wainwright, Religion and Morality, s. 51.
130 Paul M. Churchland, The Engine of Reason, the Seat of the Soul, MIT Press,
1996, s. 150; Batak, Naturalizm Çıkmazı, s. 128.
140
Celal BÜYÜK
131 Lewis, Ahlâk, s. 11; Copan, “God, Naturalism and the Foundations of
Morality”, s. 157.
132 Mehmet S. Reçber, “Tanrı’nın Varlığının Delilleri”, Din Felsefesi, ed. R.
Kılıç, M. S. Reçber, Grafiker Yayınları, Ankara, 2014, s. 144.
133 Stephen J. Gould, Darwin ve Sonrası, çev. Ceyhan Temürcü, Tübitak
Popüler Bilim Kitapları, Ankara, 2000, s. 20.
134 Caner Taslaman, Evrim Teorisi, Tanrı ve Felsefe, İstanbul Yayınevi,
İstanbul, 2007, s. 404.
141
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
142 Pieper, Etiğe Giriş, s. 206; Copan, “God, Naturalism and the Foundations
of Morality”, s. 155-156.
143 Moore, Principia Ethica, s. 10, 58; Hasan Y. Başdemir, Liberalizm: Ahlâkî
Temeller, Liberte Yay., Ankara, 2009, s. 94-95; A. C. Ewing, The Definition
of Good, Routledge&Kegan Paul Ltd., London, 1966, s. 41; Recep Kılıç, “G.
Edward Moore’un Ahlâk Felsefesi”, Felsefe Dünyası, Sayı: 1, Temmuz
1991, s. 366.
144 Başdemir, Liberalizm, s. 95.
144
Celal BÜYÜK
156 Thomas H. Huxley, Evolution and Ethics, D. Appleton and Co., New York,
1894, s. 238.
157 Heimsoeth, Ahlâk Denen Bilmece, s. 67.
158 Le Poidevin, Ateizm, s. 135.
159 Heimsoeth, Ahlâk Denen Bilmece, s. 71.
150
Celal BÜYÜK
163 Mackie, The Miracle of Theism, s. 255; Wainwright, Religion and Morality, s.
50.
164 Erich Fromm, Erdem ve Mutluluk, çev. Ayda Yörükan, Türkiye İş Bankası
Yayınları, İstanbul, 1997, s. 30.
165 Erich Fromm, The Sane Society, Roudledge Classics, London and New
York, 2008, s. 172-173.
153
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
olmak işe yarar. Bu, bir Tanrı olduğunu düşünmek için bir neden
oluşturmaz. Fakat bazılarının, bir Tanrı olmadığında, ahlâklılığın
anlamsız olduğunu düşünebilmelerinin nedenini oluşturur. Ya
da Rus yazar Fyodor Dostoyevski'nin ortaya koyduğu gibi,
"Tanrı olmasaydı, her şey mübah olurdu."191 Bu açıdan Davies’e
göre, bizleri ödüllendirecek bir Tanrı'nın var olmaması demek,
ahlâklı eylemlerde bulunmamızı gerektiren nedenlerin de var
olmaması demektir.192
Burada, dinî özellik taşıyan tedbir motivleriyle, dinî
olmayan motivler arasında bir ayrım da yapılmalıdır. Tedbirli bir
teistle, tedbirli bir ateist arasında fark vardır. Tedbirli ateist, eğer
sırf kanundan veya toplumun kınamasından korktuğu için
kötülük yapmaktan kaçınıyorsa, kanun ve toplumun elinin
yetişemediği yerde istediğini yapmakta bir sakınca
görmeyecektir. Oysa teist, içinden geçirdiği en gizli niyetleri bile
bilen bir Tanrı’nın varlığına inanmaktadır. Eğer o, inancıyla
tutarlı bir hayat sürdürecekse, hiçbir zaman "şimdi istediğimi
yapabilirim" diyemeyecektir. Aydın’a göre, tedbirli tutumla
ahlâki tutumu karşı karşıya koyanlar, teistin içinde bulunduğu
inanç boyutunun ve psikolojik şartların değerlendirilmesini
yeterince yapamamakta ve Tanrı’dan korkmayla kanundan ya da
toplumdan korkmayı bir ve aynı saymaktadırlar.193
Ayrıca cezalandırılma korkusu veya ödüllendirilme ümidi
ile bir takım fiilleri yapmak, zamanla yerini bu duyguları bir yana
iten ahlâki davranışları yapabilme yatkınlığına bırakabilir. Eğer
bazı dinler, Cehennem korkusunu ve Cennet ümidini daha
ahlâklı bir kişi veya toplum yaratmak için kullanıyorlarsa, bunu
"ahlâki değil" şeklinde yorumlamamak gerekir. İnsan, Tanrı’nın
kendisini cezalandıracağını düşünerek başkalarına kötülük
194 Bernard Williams, An Introduction to Ethics, Harper and Raw, New York,
1972, s. 70 vd.
195 Aydın, Din Felsefesi, s. 324; Aydın, Tanrı-Ahlâk İlişkisi, s. 210-211.
196 Türkgülü, “Ahlâkın Kaynağı Tartışmaları ve Ortaya Çıkan Ahlâk
Telakkileri”, s. 309.
165
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
199 Geach, God and the Soul, s. 121-122; Aydın, Tanrı-Ahlâk İlişkisi, s. 205; .
200 Geach, God and the Soul, s. 119; Mackie, Ethics, s. 52.
201 Geach, God and the Soul, s. 121 ve 128; Alasdair MacIntyre, Paul Ricouor,
The Religious Significance of Atheism, Columbia University Press, New
York, 1969, s. 36-37; Aydın, Tanrı-Ahlâk İlişkisi, s. 206; James Rachels, Can
168
Celal BÜYÜK
207 Griffin, “Postmodern Dünyada Tanrı”, s. 237; Peterson vd., Akıl ve İnanç,
s. 430.
208 Keith Ward, “Anlam Meselesi ve Din”, Dünya Dinlerinde Hayatın Anlamı,
ed. J. Runzo, N. M. Martin, Say Yayınları, İstanbul, 2002, s. 35.
209 Aydın, Din Felsefesi, s. 315-316; Aydın, Tanrı-Ahlâk İlişkisi, s. 202;
Türkgülü, “Ahlâkın Kaynağı Tartışmaları ve Ortaya Çıkan Ahlâk
Telakkileri”, s. 309-310.
172
Celal BÜYÜK
bir talep doğurursa, olay yeni bir boyut kazanır ki, bunun adına
da ahlâk boyutu diyelim. Bu boyutun varlığına rağmen kendi
maddi imkânlarımızı ön planda tutarak bizden yardım isteyen
kişiye elimizi uzatmayabiliriz, yani ahlâki sorumluluğumuzdan
kaçabiliriz.
221 Ali İzzetbegoviç, Doğu ve Batı Arasında İslam, çev. Salih Şaban, Nehir
Yayınları, İstanbul, 2013, s. 167-168.
222 H. P. Owen, Moral Argument for Christian Theism, Allen and Unwin,
London, 1965, s. 49, 65; Aydın, Tanrı-Ahlâk İlişkisi, s. 192; Davies, Din
Felsefesine Giriş, s. 208; Kılıç, “Din ve Ahlâk İlişkisi”, s. 351; Tillich, Ahlâk
ve Ötesi, s. 75.
223 Russell, Neden Hıristiyan Değilim?, s. 156.
178
Celal BÜYÜK
4 Ali İzzetbegoviç, Doğu ve Batı Arasında İslam, çev. Salih Şaban, Nehir
Yayınları, İstanbul, 1992, s. 173.
185
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
187
KAYNAKÇA
189
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
193
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
194
Celal BÜYÜK
195
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
196
Celal BÜYÜK
200
Celal BÜYÜK
203
TANRISIZ AHLÂK -ELEŞTİREL BİR BAKIŞ-
204
Celal BÜYÜK
205