You are on page 1of 49

Adil Maviş _ Mıknatıs Konuşmacılar

Kitaplar, uygarlığa yol gösteren ışıklardır.

UYARI:

www.kitapsevenler.com

Kitap sevenlerin yeni buluşma noktasından herkese merhabalar...


Cehaletin yenildiği, sevginin, iyiliğin ve bilginin paylaşıldığı yer olarak
gördüğümüz sitemizdeki
tüm e-kitaplar, 5846 Sayılı Kanun'un ilgili maddesine
istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacıyla
ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuşan "Braille Not Speak", kabartma
ekran
vebenzeri yardımcı araçlara, uyumluolacak şekilde, "TXT","DOC" ve "HTML" gibi
formatlarda, tarayıcı ve OCR (optik
karakter tanıma) yazılımı kullanılarak, sadece görmeengelliler için,
hazırlanmaktadır. Tümüyle ücretsiz olan sitemizdeki
e-kitaplar, "Engelli-engelsiz elele"düşüncesiyle, hiçbir ticari amaç
gözetilmeksizin, tamamen gönüllülük
esasına dayalı olarak, engelli-engelsiz Yardımsever arkadaşlarımızın yoğun emeği
sayesinde, görme engelli kitap sevenlerin
istifadesine sunulmaktadır. Bu e-kitaplar hiçbirşekilde ticari amaçla veya
kanuna aykırı olarak kullanılamaz, kullandırılamaz. Aksi kullanımdan doğabilecek
tümyasalsorumluluklar kullanana aittir.
Sitemizin amacı asla eser sahiplerine zarar vermek değildir.
www.kitapsevenler.com
web sitesinin amacı görme engellilerin kitap okuma hak ve özgürlüğünü yüceltmek
ve kitap okuma alışkanlığını pekiştirmektir.
Sevginin olduğu gibi, bilginin de paylaşıldıkça pekişeceğine inanıyoruz.
Tüm kitap dostlarına, görme engellilerin kitap okuyabilmeleri için gösterdikleri
çabalardan ve
yaptıkları katkılardan ötürü teşekkür ediyoruz.
Bilgi paylaşmakla çoğalır.

İLGİLİ KANUN:
5846 Sayılı Kanun'un "altıncı Bölüm-Çeşitli Hükümler" bölümünde yeralan "EK
MADDE 11" :
"ders kitapları dahil, alenileşmiş veya yayımlanmış yazılı ilim ve edebiyat
eserlerinin engelliler için üretilmiş bir nüshası yoksa
hiçbir ticarî amaçgüdülmeksizin bir engellinin kullanımı için kendisi veya
üçüncü bir kişi tek nüsha olarak
ya da engellilere yönelik hizmet veren eğitim kurumu, vakıf veya dernek gibi
kuruluşlar tarafından ihtiyaç kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri
formatlarda çoğaltılması veya ödünç verilmesi
bu Kanunda öngörülen izinler alınmadan gerçekleştirilebilir."
Bu nüshalar hiçbir şekilde satılamaz, ticarete konu edilemez ve amacı dışında
kullanılamaz ve kullandırılamaz.
Ayrıca bu nüshalar üzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin
bulundurulması ve çoğaltım amacının belirtilmesi zorunludur."

bu e-kitap Görme engelliler için düzenlenmiştir.


Kitap taramak gerçekten incelik ve beceri isteyen, zahmet verici bir iştir. Ne
mutlu ki, bir görme
engellinin, düzgün taranmış ve hazırlanmış bir e-kitabı okuyabilmesinden duyduğu
sevinci paylaşabilmek
tüm zahmete değer. Sizler de bu mutluluğu paylaşabilmek için bir kitabınızı
tarayıp,
kitapsevenler@kitapsevenler.com veya kitapsevenler@gmail.com
Adresine göndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katılmayı düşünebilirsiniz.
Bu Kitaplar size gelene kadar verilen emeğe ve kanunlara saygı göstererek lütfen
bu açıklamaları silmeyiniz.
Siz de bir görme engelliye, okuyabileceği formatlarda, bir kitap armağan
ediniz...
Teşekkürler.
Ne Mutlu Bilgi için, Bilgece yaşayanlara.
TÜRKİYE Beyazay Derneği

www.kitapsevenler.org
www.kitapsevenler.com
e-posta: kitapsevenler@kitapsevenler.com kitapsevenler@gmail.com

Adil Maviş _ Mıknatıs Konuşmacılar

MIKNATIS KONUŞMACILAR
Adil Maviş
Tarama ve düzeltme: hekimhan
© AKİS KİTAP Tüm yayın hakları yayınevine aittir. Kaynak gösterilerek tanıtım ve
iktibas yapılabilir. Çoğaltılamaz, basılamaz, senaryolaştırılamaz ve farklı
biçimlerde hazırlanıp satışa sunulamaz. Elektronik ortamlarda yayınlanamaz.
Yayın Yönetmeni Adem Özbay
Editör Özlem Kocukeli
Kapak Tasarım Gökhan Koç
İç tasarım Sema Türk
Koordinatör İbrahim Özbay
Baskı-Cilt Vesta Ofset Matbaacılık Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti.
Mahmutbey mah. Mahmutbey Deve Kaldırım cad. Gelincik sok. No: 6 Kat: 4 Mahmutbey
Bağcılar-İSTANBUL
Tel: 0212 629 01 65 - Fax: 0212 445 73 22
Genel Yapım: Endülüjans İçerik Hizmetleri
10. Baskı : Aralık 2006 istanbul
ISBN ; 9944-411 -37-X
Osmanlı Sokak Alara Han. No: 27-A Kazancı Yokuşu Gümüşsuyu/Taksim-lstanbul
Tel: 0212 243 61 82 Fax: 0212 243 62 36 www.akiskitap.com-
akis@akiskitap.com
-3
adil Maviş:
Avrupa ve Ortadoğu Hipnoz Enstitüsü sertifikalı e-ğitmeni ve Uluslararası NLP
Eğitimcileri Birliğinin uzmanlık sertifikalarına sahip sinir dili programlama
uygulayıcısı ve en yetkin Master eğitmenlerindendir.
Türkiye'nin ilk kişisel gelişim okulu (D.K.D.) Özel Öğretim Kurumunu kurdu.
"Hızlı Okuma", "Öğrenme Motivasyonu", "Sınav Motivasyonu", "Konsantrasyon",
"Bilinçaltı Telkin", "İrade Eğitimi", "Hızlı Soru Çözme Teknikleri" konularında
sıra dışı konularda etkileşimli ve uygulamalı seminerler düzenlemektedir. Sınava
hazırlanan öğrencilerin yararına o-kul ve dershanelerle işbirliği yaparak
hipnotik konferanslar vermektedir.
1. Anlayarak Hızlı Okuma Teknikleri
2. Hipnozla Öğrenme
3. ÖSS Çalışma Kılavuzu
4. Başarı Rehberi
5. Başarı Üniversitesi
6. Söz Söyleme Sanatı
İLETİŞİM: Gelişim Akademisi
Osmanlı Sk. Alara İş Merkezi 27/A Gümüşsuyu/Taksim İSTANBUL
Tel: 0212 243 71 44 - 0505 584 02 38
adilmavis@hotmail.com
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ-Bu Kitaba Niçin İhtiyaç Duymuş
Olabilirsiniz?........................................ 7
1. Dinginliğin Gücünü Öğrendiğinizde Etkilemek İstediğiniz Gücü
Mıknatıs Gibi Kendinize Çekersiniz
....................................................................10
2. Bir İnsanın Zihninden Günde Ortalama 60 Bin Düşünce Geçer.
Peki Siz Bu Gün Aklınızdan Geçenlerden Kaç Tanesini Hatırlıyorsunuz?
............13
3. Bir Kere Alıştıktan Sonra Hiçbir Şey Zor
Değildir...........................................15
4. Her Zaman Şu Soruya Cevap Verin:
"Bu İnsanlar Beni Neden Dinliyor/Dinlemeli?"
..................................................19
5. Dikkati Üzerimize Toplamak İstiyorsak, Biraz Çizgi Dışı Olmamız
Gerekir......22
6. Çok Parlak Fikirleriniz Olabilir, Ama Eğer Onların
Anlaşılmasını Sağlayamazsanız Fikirleriniz Sizi Hiçbir Yere
Ulaştıramaz............25
7. Söylediklerinizi Anlamak İçin Yalnızca Tek Bir Şansları
Vardır........................28
8. Ya Göründüğün Gibi ol ya da Olman Gerektiği Gibi
Görün............................30
9. Usta Aşçı Mutfaktaki Malzemeleri En İyi Şekilde
Değerlendirir......................32
10. Sunuşlarda Kullanacağınız Hiçbir Yardımcı Sizin Yerinizi
Alamaz/Almamalı.... 34
11. Okunu Hedeften Öteye Atan Okçu,
Okunu Hedefe Ulaştıramayan Okçudan Daha Başarılı Sayılmaz
..........................38
12. Konuşma Anında Kelime Aramayın, Sadece Gerçek Ve Düşünce Arayın. Sonra
Kelimeler Gelecektir, Yığın Yığın .........42
13. Hayatın PROVA'sı Yoktur Fakat Provalarınız Konuşmalarınıza Hayat Verir....
46
14. Her "Püf" Noktanın Öğrenilebilir Bir "Püf Noktası"
Vardır..............................49
15. Bir Şeyi Yanlış Yaptığınız Zaman Asıl Yaratıcılık Yönünüz Ortaya
Çıkar........53
16. Sadece Üstünüzü Örtmek İçin Giyinmezsiniz.
Şık görünmek İçin Çaba Harcarsınız Düşüncelerden Ürettiğiniz Kelimeleri de
Giydirebilirsiniz...............................................................
...............57
17. ÇEKİCİ Bir Başlangıç Yapmakla ÇEKİLMEYEN Bir Başlangıç
SONUCU
Değiştirebilir..................................................................
.......................60
18. Gözlerin Mıknatıs Etkisi Vardır NAZAR'a Olan İnancın Temelinde
Olumlu ve Olumsuz Enerjinin BAKARAK İletilebildiği
Varsayılır..........................64
19. Heyecanlı ve Gerilimli Bir Rüyayı Başkasına Anlattığınızda
Onu Heyecanlandırabiliyorsanız Siz Doğal Bir Mıknatıs
Konuşmacısınız..............67
20. Dinamik Konuşmalar İNTERAKTİF'tir Ses, Söz ve Duraklar
Çok Etkili Kullanılır
................................................................................
..............71
21. Mizahın Mutluluk Hormonlarını Harekete Geçiren
Güçlü Bir İyileştirme Özelliği Var
........................................................................75
22. İnsanlar Kıyafetleri İle Ağırlanır Bilgileriyle Uğurlanırlar
..............................78
23. Mıknatıs Konuşmacı Kendini Kürsünün Arkasına Gizlemez
Sadece Dilinizi Değil Bedeninizi de Etkili Kullanabilmelisiniz
..............................82
24. Sözlü İletişim Akıl, Mantık ve Düşünceyi, Sözsüz İletişim Duygulan ve
İlişkileri En Etkili İfade Etme Aracıdır ve
İlk İzlenim İçin İkinci Bir Fırsatınız
Yoktur..........................................................86
25. Verilen Sürede Zamanı Kullanamamak ve Biraz Daha Eklemeler Yapmak
Bir Öncekileri de
Etkisizleştirebilir.............................................................
...........90
26. Konunuzla İlgili Gelebilecek Soruların Hepsini Tahmin Edebildiğiniz
Sürece Konuşmaya İyi Hazırlanmışsınız
Demektir...............................................94
27. Bir Toplantıda Birkaç Yüz Kişiye Hitap Edersiniz TV'da ise
En Az Birkaç Yüz Bin
Kişiye..........................................................................
........98
28. Hiçbir Şey, Bir Şeyler Başarmaya Hazır Bir Grup İnsanı, Toplantıya Gelirken
Hazırlık Yapmayan Bir Lider Kadar Sinirlendirip
Öfkelendirmez..........................103
29. Sesimizi Nasıl
Geliştirebiliriz................................................................
..........106
30. Doğru Nefes
Almak...........................................................................
.............111
31. Gevşemek ve Boğaz Kaslarını
Çalıştırmak......................................................115
32. Kendi Sesinizi Yöneterek
Geliştirin................................................................117
33.
Diksiyon........................................................................
..................................119
SONUÇ-Kaybettiğinizde, Aldığınız Dersi de
Kaybetmeyin.....................................123
GİRİŞ
Bu Kitaba Niçin İhtiyaç Duymuş Olabilirsiniz?
Her gün biriyle konuşuyoruz ancak dikkatlerin üzerimize çekildiği bir topluluğun
karşısına çıktığımızda bize bir şeyler oluyor.
Bir topluluk önünde konuşmak birçoğumuzu, hatta işi veya iş dışındaki
aktiviteleri gereği; bunu düzenli olarak yapan insanları bile endişelendirir.
insanların bu konudaki korkulanın bir kısmı, 'aptal gibi görünmek', 'söyleyecek
söz veya doğru sözü bulamamak', 'ellerini ne yapacağını bilememek' gibi
düşüncelerden oluşur.
Doğrusu bu konuda size ne söylersek söyleyelim öğreneceğiniz bilgiyi kalbinizin
delice çarptığı, kanın beyninize fişkırdığı, sesinizin ve ellerinizin titrediği
bir sırada uygulamanız o kadar da kolay olmayabilir. Bu konuda işinizi
kolaylaştırmak için dikkatinizi sihirli adımlara odaklamanız yeterli. Bu kitap
8 Adil Maviş
9 Mıknatıs Konuşmacılar
yazılırken "hipnotik" bir dil kullanıldı. Öğreneceğiniz bilgilerin çoğu doğrudan
"bilinçaltına" gidecek. Kaygılarınızı dışardan değil (bilinçli bir çaba
harcamadan) içerden (bilinçaltı yazılımı değiştirerek) çözmüş olacağız.
Bu kitaba başlayıp bitirme fırsatı olmayanlar için bir anlamda ÖZETİN ÖZETİNİ
vermek istiyorum.
1. Erken başlayın: Bir konuşma yapmak zorundaysanız, daha sonra değil, hemen
işe başlayın. Hazırlanmak için ne kadar çok zamanınız olursa, kendinizden o
kadar emin olursunuz.
2. Dinleyicilerinizi tanıyın: KİME konuşacağınız hakkında bulabildiğiniz kadar
bilgi edinin. Dinleyicilerinizin ortak özellikleri nelerdir/ Eğitim düzeyleri
nasıldır? Bu tür sorulara ne kadar çok yanıt bulabilirseniz, konuşmanızı onların
duymak isteyeceklerine o kadar çok odaklayabilirsiniz.
3. Orijinal olmak konusunda endişelenmeyin: Heyecanlı ve kalpten gelen bir
konuşma yapar ve söylediklerinize inanırsanız, seçtiğiniz konu hakkında konuşan
ilk ya da 15. kişi olmanız fark etmez. Tüm orijinalliğiniz SESİNİZ'dir.
4. Basit olun: Kısa ve öz bilgi parçacıkları, dinleyicilerin söylenenleri daha
kolay algılamalarını sağlar.
5. Onlara bir fırsat sunun: Dinleyicilerinizin sorunlarına çözüm bulun;
onların düşünce ve eylem biçimlerini zorlayacak bir iddia öne sürün ya da onlara
yeni bir şey öğrenme fırsatı sunun. Konuşmanızı, sunduğunuz fırsatın çevresinde
şekillendirin. ("Bugün size işlerinizi sürekli erteleme eğilimini yaşamınızdan
sonsuza dek silmeniz için 3 araç sunacağım.")
6. Bir diyalog yaratın: Yaptığınız işi "bir konuşma yazmak" şeklinde
düşünmeyin. Bunu, sizinle dinleyiciniz arasında bir diyalog yaratmak o-larak
değerlendirin.
7. Dinleyiciyi konuşmanın içine alın: Diyalog hissini yaratmak için
dinleyicinizle etkileşimde bulunun. Onlara soru sorun ("Kaçınız bu konuda
hemfikir?"); yapacak iş verin ("Bir sonraki gerçeği yazmanızı istiyorum...").
8. Kendinizi dinleyin: Konuşmanızın kulağa nasıl geldiği, nasıl okunduğundan
daha önemlidir. Konuşmanızı göze değil, kulağa hitap edecek biçimde oluşturun.
9. Prova, prova, prova!: Konuşmanızı mümkün olduğunca sık prova edin; sürekli
tekrarlayın. Böylece, mükemmel bir sunum yapabilirsiniz.
10. Eğlenin: Konuşmanızı oluşturma sürecinin kolay ve zahmetsiz geçmesine özen
gösterin. Süreci eğlenceli kılarsanız, bu durum konuşmanıza da yansır ve süper
bir sunum yapmış olursunuz.
1.
Dinginliğin Gücünü Öğrendiğinizde
Etkilemek İstediğiniz Gücü Mıknatıs Gibi Kendinize Çekersiniz

İnsan, göründüğünden daha karmaşık bir varlıktır. Başkalarını anlama çabası yanı
sıra hayat mücadelesinin çoğu, kendisini anlama gayretini kapsar.
Aysbergin üstü, bilinç ve devasa derinlikte altı da bilinçaltıdır. Bilgisayar
teknolojileri ile kıyaslayacak olursak bir insanda, bilgisayar klavyesi beş
duyumuzla eşdeğerdir, işittiğimiz, gördüğümüz, tattığımız, dokunduğumuz,
kokladığımız-veya kendimize söylediğimiz- her şey klavyemiz, yani beş duyumuz
vasıtasıyla beynimize programlanır.
Kişisel bir bilgisayar, klavye ile ona yüklenen programı ve bilgiyi kaydetmek
için bir "floppy disk" kullanır. İnsan bilgisayarda, floppy disk bilinçaltı-
mızdır. Tecrübelerimizin hepsi bilinçaltımıza kaydedilir, programlanır.
1 1 Mıknatıs Konuşmacılar
Tabi ki bu programlama, kendiliğinden olmaz; bir yerlerden gelen emirlerle ve
yanıtlarla gerçekleşir. Ancak bu o kadar otomatikleşmiştir ki bunu takip etmek,
neredeyse imkansızdır. Beyindeki anahtarları açıp kapayan, benzersiz bir şekilde
karşı konulmaz bir elektriksel dürtüyle süreç yaşam boyu devam eder. Bu
elektriksel dürtülere, bizi yöneten ve denetleyen özel zihinsel emirlere DÜŞÜNCE
denir.
Düşündüğümüz her şey, bilinçli ya da bilinçsiz kendimize söylediğimiz her
düşünce, elektriksel dürtülüre çevrilir. Bu da sonuçta, günün her anında
yaptığımız her eylemi, her hareketi, her duyguyu elektriksel ve kimyasal olarak
etkilemesi ve kontrol etmesi için beynimizdeki denetim merkezlerini yönetir.
içinizde, her bir insanın içinde olduğu gibi, düşünceden çok daha derin bir
bilinç boyutu vardır. O, sizin ta özünüzdür. Biz ona mevcudiyet, farkmda-lık,
koşullanmamış bilinç, diyebiliriz; bu mekanizmanın işlediği programa da
"bilinçaltı" deriz.
Pencerenin kenarında otururken, rüzgarın yapraklarla yaptığı senfoniyi, yarınki
iş görüşmesi için gelecek misafirinizi nasıl etkileyeceğinizi düşünerek
dinleyemezsiniz.
Dünyanın gözünde, başarılı ya da başarısız olmanız önemlidir; sağlıklı ya da
sağlıksız olmanız, eğitim görmeniz ya da görmemeniz önemlidir; zengin ya da
yoksul olmanız önemlidir. Bu, yaşamınızda kesinlikle kalite farkını yaratacak
önemli bir durumdur. Söylemek istediğim, bundan daha farklı bir durum. Yeterince
istemesini bilirseniz sahip olmak için daha fazla düşünmek zorunda kalmazsınız.
Düşünceler akıcıdır, yaramaz bir çocuk gibi, şimdiden uzaklaştırıp geçmiş veya
geleceğe sürükler. Sağlıksız düşüce kalıpları ile birlikte zihinsel bir gezinti,
şimdiki zamanda mutsuzluk ve gerilim yaratır. Yaşamın geçmiş şimdi ve gelecek
diye bölünmesi zihin ürünüdür ve sonuçta illüzyoni-dir. Geçmiş ve gelecek,
düşünce formlarıdır; zihinsel soyutlamalardır. Geçmiş, ancak "şimdi"
hatırlanabilir. Sizin hatırladığınız, şimdi'de gerçekleşmiş olan bir olaydır,
onu yine şimdi hatırlarsınız. Gelecek de, geldiğinde, şim-di'dir. Böylece gerçek
olan tek şey, daima var olan tek şey şimdi'dir.
Dikkatinizi şimdiye odaklamayı öğrendiğinizde, olması gerekenlerin olması
gerektiği gibi gittiğini, DİNGİNLİĞİN GÜCÜ'nü öğrenmiş olursunuz.
____________________________1 2 Adil Maviş____________________________
Dikkatinizi şimdiki ana yoğunlaştırmak, olan bitenleri kendi haline bırakmak
değildir. Neyin önemli, neyin ikinci derecede önemli (veya önemsiz) olduğunun
farkına varmaktır. Zihninizi meşgul eden fuzuli manipulasyonlar-dan, böylece
kendinizi koruma şansı elde edersiniz.
Bunu anlayabilmek için kendinize sık sık şu soruyu sorabilirsiniz.
Mıknatıs etkisinden yararlanan konuşmacılar kendilerine her zaman şu soruyu
sorarlar: "Şu anda yaptığım şey gerçekten yapmam gereken şey mi?" Bu sorunun
cevabından emin olmadığınız durumlarda kendinize ikinci bir soru sorun "Eğer
bunu şimdi yaparsam/yapmazsam ne olur?"
"Bir topluluk önünde konuşmam mümkün değil", "Bu sunum sonunda, ikna
olacaklarını düşünmüyorum"Bu veya buna benzer yargılar, kendinizi geliştirme
fırsatlarını kısıtlayan inançlardır. İstemediğiniz şeylerin olacağını düşünmekle
olmasını arzu ettiğiniz şeyleri düşünmeyi seçme şansına sahipsiniz. Bu iki
farklı düşünce, farklı sonuçlar doğuracaktır. Arzu, daha tam olarak kendiniz
olabilmek için kendinize bir şeyler katma ihtiyacıdır. Tüm korku, bir şeyleri
kaybetme ve böylece küçülme ve daha az olma korkusudur. "Her nereye giderseniz,
oradasımzdır" diye bir söz var. Siz nereye gitmek isterdiniz?
Mıknatıs insanların başarılı konuşmalarım izlediğinizde, onlardan çok şey
öğrenebileceğinizi bilirsiniz. Onlar tesadüfen ve birden bire bu sonucu elde
etmemişlerdir. Siz de arzu ettiğiniz hedefe giderken, mevcut durumunuzu analiz
edebilirseniz, neye ihtiyacınız olduğunu fark edip bu ihtiyaçlarınızı hangi
kaynaklardan sağlayabileceğini belirleyebilirseniz. Adım adım ne yapmanız
gerektiğini belirleyip doğru zamanda yapmanız gerekenleri yaptığınızda,
arzuladığınız sonuçları alacağınızı göreceksiniz. Bunu ve yaptığınız şeyi büyük
tablonun parçalarından biri olduğunu görerek "Her seferinde tek bir şey
yapmak"... Böylece, yapmanız gereken şeye en kaliteli şekilde dikkatinizi
vermeniz anlamına gelir.
İnsan zihninden daha büyük bir zeka iş başındadır. Mıknatıs insanlar bu zekaya
güvenerek, ihtiyaçtan doğrultusunda kaynaklarını optimum kullanabilecekleri
bilincindedir. Siz, o zekaya en çok kendi içsel enerji alanınızın farkında
olarak, bedeninizdeki canlılığı, canlandırıcı mevcudiyeti hissederek
yaklaşabilirsiniz.
2.
Bir İnsanın Zihninden Günde Ortalama
60 Bin Düşünce Geçer,-
Peki Siz Bugün Aklınızdan Geçenlerden
Kaç Tanesini Hatırlıyorsunuz?
Kendi kendine konuşan deliler!
Başka birisine ya da kendinize, kendi hakkınızda (ya da başka herhangi bir şey
hakkında) söylediğiniz her hangi bir şey içe dönük konuşmanızın bir parçasıdır.
Konuşurken söyledikleriniz, bilinçakmıza yüklediğiniz emirlerin ve resimlerin
önemli bir parçasını oluşturur.
Kendi kendine konuşma içinizde yüz binlercesini yaptığımız düşünce trafiğinin
küçük bir dışa yansımasıdır. Hepimiz kendimizle sürekli konuşuruz. Kendimizle
yaptığımız konuşmalar çoğunlukla bilinçsizdir: onun farkında bile olamayız.
Kendimizle konuşmalar söze dökülmüş kelimeler ya da söze dökülmemiş düşünce
hatta duygular şeklinde olabilir.
Eğer kendiniz hakkında söylediğiniz her şey bilinçaltına bir direktif oluyorsa,
o zaman, kendinizle ilintili olumsuz bir ifade kullandığınız her sefer,
1 4 Adil Maviş
bilinçaltmızı sizi tam olarak tanımladığınız gibi olumsuz davranışlara yönlen-
diriyorsunuzdur demektir. İşte bunlardan bazıları;
1. Ben bu kadar insanın karşısında nasıl konuşacağım? Bilinçaltmıza
gönderdiğiniz mesaj -insanların karşısına çıktığın zaman konuşmanı zorlaştıracak
bir sürü sorun çıkar- olacaktır.
2. Çok çekingenim niye kendimi rahat bırakamıyorum? Bilinçaltına
gönderdiğiniz mesaj -madem çekingenim bunu konuşma sırasında herkese göster-
olacaktır.
3. En iyi bildiğim konular ama ya karıştırırsam? Bilinçaltına gönderdiğiniz
mesaj; "Bu konuda her şeyi biliyorum ama yinede bazı yanlışlar yapmaya hazır ol"
şeklindedir.
4. Bu imkansız neden bu işler bana ihale edildi? Bilinçaltına gönderdiğiniz
mesaj "Benden başka enayi bulamadınız mı, ben konuşmak istemiyorum ve bunu
herkese zamanı geldiğinde anlamalıdır" olacaktır.
5. Beynime kan hücum ediyor ölecekmişim gibi hissediyorum! "Bir şeylerin ters
gideceği muhakkak en azından konuşma sırasında kendimi kötü hissetmeliyim"
olacaktır.
Ne Ekersen Onu Biçersin
Bilinçaltımız bir süngerdir yeterince sık ve yeterince kesin olarak söylerseniz
ona söylediğiniz her şeye inanacaktır-bir yalana bile-. Beyin, ahlaki yargılarda
bulunmaz, o sadece ona ne söylerseniz onu kabul eder.
Her gün bilinçli bilinçsiz binlerce düşünce beyninizde belli dosyaların arasına
girmek üzere yol alır. Bu düşüncelerin desteklenmesiyle inançlarınız oluşur,
inançlar davranışlarınızın alt basamağı olan tutumlarınızı genel kanaat ve
referanslı düşüncelerinizde. Çok defa duygularınızın veri tabanını oluşturur.
Örneğin, bir konuşma öncesi nedenini düşünmeden heyecanın etkisini psikolojik ve
fizyolojik yaşamaya başlarsınız, böylece eylemleriniz ve davranışlarınız ortaya
çıkar. Bu durumda istenen veya istenmeyen sonuçlar bu program dahilinde
gerçekleşir. Yani sonuçlan biçmeye başlarsınız. Mıknatıs konuşmacılar
bilinçaltlarına "biçmek" istedikleri sonuçları ekerler. Beynin böyle bir
sistemle çalıştığını bilirler. Bu sistemin yasasıdır "Ne ekersen onu biçersin."
3.
Bir Kere Alıştıktan Sonra Hiçbir Şey Zor Değildir
Kendime Engel Olmayacağım
Bu kitabın içinde yılların süzgecinden geçmiş bir sürü işe yarar bilgiler
bulacaksınız. Bunları ezberlemiş olsanız bile sırası geldiğinde hiçbir şey hatır
-layamayabilirsiniz. Bunu ani kilitlenme veya unutkanlık olarak
değerlendirebilirsiniz. Ben buna yılların birikimi ile kendinizi
destekleyen/yıkan konuşmaların sonucu oluşan ÖZGÜVEN, ÖZDEĞER ve CESARET
ünitelerin zarar görmesine bağlıyorum. Başarılı bir konuşmacı olmak istiyorsanız
bazı hatalar yapabileceğinizi şimdiden bilmelisiniz. Bunları ÖĞRENME ZAİYATI
olarak görmeli ve özgüveninize toz kondurmamalısmız. "Olmuyor işte yapamıyorum,
bir daha denememe gerek yok." derseniz bir süre sonra bir işe daha girişmeden:
"Ne de olsa başarısızlıkla sonuçlanacak, hiç denemem daha
_______________________ I 6 Adil Maviş_________________________
iyi" diye düşünmeye başlarsınız. Oyuna tekrar girmezseniz başarılı olma
fırsatına da veda etmiş olursunuz. Başarısızlığa uğramamak için zaman ve güç
harcamayı bir kenara bırakın, bunu bir öğrenme fırsatı olarak görüp dikkatinizi
onunla başarılı şekilde uğraşabilmek üzerinde toplayın.
Egoistlerin İyi Yanı, Başkaları Hakkında Konuşmamaları!
Artık başkalarıyla konuştuğunuz kadar kendiniz ile de bir iletişiminiz olduğunun
bilincindesiniz. İç iletişim kalitesini yükseltmek dıştaki iletişimci
kimliğinizi güçlendirecektir.
Kendinizle olan iletişimde en vasat'tan mükemmele kadar gelişebilen 5 farklı
seviye...
1. Yapamam: En zararlı iç iletişimdir. Kendiniz hakkında kötü yada olumsuz bir
şey söyleyip bunu kabullendiğiniz seviyedir, (iletişimdir) bu seviyeyi tanımak
kolaydır. Bu seviyeyi şu kelimelerden tanıyabilirsiniz; "yapamam", "keşke
yapabilseydim", "yapabilmeyi çok isterdim", "üniversiteyi kazanabileceğimi
sanmıyorum", "sınavdan iyi bir not alamam" gibi kelimelerle yapmış olduğumuz
iletişim bizim korku, endişe ve tereddüde neden olur. Beynimiz bizim
söylediğimizle ilgilenmez onu yapar.
2. Yapmaya İhtiyacım Var,........Yapmalıyım: Bu kelimeler aldatır. Bizim
yararımıza çalışıyormuş gibi görünür ama bize karşı çalışır. Bu kelimeler;
"yapmam gerek", "........ama değilim". Bu kelimelerle yapılan iletişim
zararımızadır. Çünkü bu iletişimle sorunu kabullenmiş oluruz. "Daha ikna edici
konuşmayı öğrenmeye ihtiyacım var." dediğinizde aslında siz beyninize şu
programı yollamış olursunuz; "daha ikna edici konuşmaya ihtiyacım var........ama
konuşamam ki.."
3. Ben Asla....., Ben Artık........: Yararınıza çalışan en alt seviyedeki
kelimelerdir. Bu seviyede değişmeyi kabul edersiniz. Aynı zamanda değişiklik
olmuş gibi bu bir şeyler yapma kararı da alınır ve kararı şimdiki zamanda ifade
edersiniz. Şu cümlelerle ifade edilir. "Daha ikna edici konuşabiliyorum",
"İstersem bu ay.... kadar satış yapabilirim", "Elimden geleni yapıyor ve bunu
gerçekleştiriyorum"... v.b.
4. Ben......im: Bu kullanabileceğimiz en etkili iletişimdir, en az
kullandığımız ama en fazla kullanmamız gereken kelimelerdir. Bu seviyeyle
1 7 Mıknatıs Konuşmacılar
gerçek olmasını istediğiniz yöne doğru ilerlersiniz. Olmak istediğiniz şekli,
resmi bilinç altına gönderirsiniz ve şunu iletmiş olursunuz; "ben bu olmak
istiyorum ve beni bu yap." Programını yollamış olursunuz. Başlıca cümle yapıları
şöyledir; "ben iyi satıcıyım", "ben iyi konuşmacıyım", "ben çok iyiyim be
kendimi yürekten kutluyorum"... v.b. 5. 0.... dur: Bu dünyasal istekleri aşmış,
asıl yerini arayan bir çok insanın aklının alamayacağı, erişemeyeceği bir şeyde
aramayı seçen insanların dilidir. "Benden daha iyisi yok.." "Bundan daha iyisi
olamaz" gibi düşünceler üretir.
İç iletişimi mükemmel olarak kullanan herkes başarıya ulaşamamış olabilir ama
başarıya ulaşmış olan herkes iç iletişimi mutlaka en iyi şekilde
kullanmışlardır. Başanya ulaşmak istiyorsanız olumlu bir iç iletişim kurmaya
çalışın. I ve II. Seviye olarak belirlediğimiz içe dönük konuşmanın neden iyi
sonuç vermediğini kavradığınız an, onu kullanmayı bırakın. Bunun yerine III. Ve
IV. Seviye içe dönük konuşmaları kullanmaya başladığınızda yürüyüşünüz bile
değiştiğini göreceksiniz.
İç konuşmalarını NEGATİF'ten POZİTİF'e değiştirmek için 5 adımlık bir uygulama.
Ne kadar iyi olursa olsun hiçbir fikir eğer kullanılmazsa iyi sonuç vermez.. Bu
yüzyılın kendini geliştirme literatürünün ortaya çıkardığı en iyi düşüncelerden
biri olumlu düşünme kavramıdır. Bu kavramı hayat görüşünüzü ve kişisel
gelişiminizi sağlayacak etkide kullanmayı öğrenmekle işe başlamalısınız. İşte
size olumlu düşünme alışkanlığına götürecek
Mıknatıs konuşmacı olmaya giden 5 adımlık uygulama:
1. Adım: Kendiniz ve daha iyi konuşma yapabilmenizi engelleyeceğini düşündüğünüz
olumsuz düşüncelerinizi yazın.
2. Adım: Konuşmasını beğendiğiniz en az 3 konuşmacıyı dikkatle ve defalarca
izleyin. Televizyon kanalları, seminerler size bu fırsatı verecektir.
3. Adım: Konuşma öncesinde, konuşma sırasında yaşadığınız düşünce zaaflarınızı
(olumsuz düşüncelerinizi) bir çizgi ile ayrılmış kağıdın sol tarafına yazın.
Beğendiğiniz konuşmacıların konuşurken tavır, davranış sessiz mesaj
1 8 Adil Mavi;
ve etkileşimlerini yorumlayarak beğendiğiniz yönleri maddeler halinde belir-
ginleştirin ve onları sağ sütuna yazın; Örneğin konuşurken insanların gözünün
içine bakıyor, gülümsüyor ve duraklayarak sesini alçalnp yükselterek sohbet eder
gibi konuşuyor... v.b. gibi.
4. Adım: Yazdıklarınızı maddeleştirerek olumsuz düşüncelerinizi, dinleyene ve
siz rahatsızlık veren tavırlarınızı maddeler halinde belirginleşürin. Her gün
kendinizi konuşma yapmanız gereken topluluk karşısında konuşurken hayalinizde
canlandırın. Kendinizi beğendiğiniz konuşmacının yerinde hayal ederek ondan
öğrendiklerinizi özümsemiş olarak kullanırken hayal kurun.
5. Adım: Bu hayalleri canlandırırken bir oyun gibi düşünün, her gün birkaç defa
birkaç dakikalık sürelerle konsantre olmak için gözünüz kapalı ve kendinizi
filimde izliyormuşçasına sürdürün.
Mıknatıs konuşmacılar en iyi senaryoları hayallerinde yazar, sonra da bu filmin
akışına kendini bırakır. Senaryoyu kendinizin yazacağı bir filimde kendinize
hangi rolü verirdiniz?
Bu rolü zihninizde defalarca tekrar ederek "telkin" etkisi yaratabilirsiniz.
4.
Her Zaman Şu Soruya Cevap Verin: "Bu İnsanlar Beni Neden Dinliyor/Dinlemeli?"
Dinleyicilerinizden en çok almak istediğiniz tepki nedir?
Her amaçlı yolculuk bir son ile noktalanır, eğer nereye gideceğinizi bilmezseniz
oraya nasıl ulaşacağınızı da bilmezsiniz, ideal sonucu görmek için gözlerinizi
kapatın ve bu konuşma sonucunda amacınıza ulaştığınızı dinleyenlerin
beklediğiniz tepki verdiğini düşünün. Zihninizi olmasını istemediğiniz şeylere
değil olmasını arzu ettiğiniz senaryoya programlayın.
Ne olursa olsun ifade edilmeyen amaç dinleyicilerin dünyalarında bir değişiklik
yaratmaktır.
Düşündüklerinizi yazın ama yazdıklarınızı okumayın
Zihninizi organize etmenin en güzel yolu yazmaktır. Konuşma zamanı yapacağınız
en akıllı şeylerden biri bu yazdıklarınızı önünüzden kaldırmak
20 Adil Mavi;
olmalıdır. Kağıt üzerinde tasarlanan pek çok şey pratikte düşünülen sonucu
vermez. Tatbikte ısrar edildiğinde de elde edilen sonuçlar parlak olmaz.
Bir konuşmada amaç
Bilgilendirmek/öğretmek
Harekete geçirmek/güdülemek/teşvik etmek
Ikna/inandırma/satma
Keşfetme/tartışma/pazarlık
Eğlendirmek/motive etmek
Olabileceği gibi bunlardan birkaçını bir arada hedefleyebilirsiniz. ¦ Kendi
amaçlarınızla dinleyicilerinizin beklentilerini birbirine kanştırma-mayı öğrenin
çünkü bunlar aynı şeyler değildir.
. Konuşmaya davet edildiğimde kabul etmeden önce şunları bilmek isterim:
Olayı hangi organizasyon gerçekleştiriyor?
Organizasyonun amaçları neler?
Programın bir formatı var mı? Resmi mi?
Beni neden davet ettiler? Benden beklentileri nelerdir?
Ne kadar zamanım var?
Benden önce veya sonra konuşmacılar var mı?
Soru sorulacak mı? Tartışma mı; Panel mi?
Her sunuşu başarıya götüren anahtar, dinleyicilerinizi memnun etmektir. Olayın
merkezi biz değiliz onlar. Eğer kimlere, nasıl bir topluluğa hitap edeceğinizi
bilirseniz, yapacağınız hazırlıkta onlara hitap eden veriler, örnekler ve
uygulamalar geliştirebilirsiniz. Organizasyonu araştırmak kadar dinleyici
topluluğunu da anlamak için bilgiye ihtiyacınız var.
Kaç kişi gelecek?
Niçin gelecekler?
Konu hakkında ne derece bilgi sahibidirler?
Kendileri için mi geliyorlar? Gönüllü mü yoksa zorunlu mu orada bulunacaklar?
21 Mıknatıs Konuşmacılar
Muhtemel sorunlar ne olabilir?
Muhtemel dinleyiciler hakkında da bilgi edindiyseniz artık programın nerede
gerçekleşeceği ile ilgili bilgi toplayabilirsiniz.
Büyük bir salonda birkaç kişinin gelmesi büyük bir şansızlık, ya da bozuk
mikrofonla kalabalık bir kitleye hitap etmek. Profesyonel bir organizasyon
şirketi ile çalışmıyorsanız sizi davet edenlerin profesyonelliğine güvenmek
gafletine düşebilirsiniz. Bir yere davet edildiğinizde yardımcınız veya siz
mekanla ilgili kontrollerinizi yapmanız gerekir. ¦ - Konuşma yerine ulaşımım
nasıl olacak? Mikrofon düzeni var mı? Akustik nasıl? Oturma düzeni nasıl? Masalı
mı, Masasız mı? Bir platformda mı konuşacağım. Podyum, kürsü veya masa var mı?
Kablosuz (yaka, stund-up) mikrofonu var mı? İhtiyaç duyacağım projeksiyon,
perde, cd çalar vb. var mı? Teknik sorumlusu var mı? (Mümkünse önceden irtibata
geçin) Uygulamalarda ihtiyaç duyduğunuz başka ekipmanlar varsa bunların mevcut
olup olmadığı sorun veya temin edilmesini sağlayın. Mıknatıs konuşmacılar
"Niçin" konuşacaklarını "Ne" konuşacaklarından önce bilirler. Konuşma öncesi
hazırlığın konuşma'nın kendisi kadar önemli olduğunun farkındadır.
5.
Dikkati Üzerimize Çekmek İstiyorsak, Biraz Çizgi Dışı Olmamız Gerekir
İlgi çekici bir başlangıç yapmak dinleyicilerin merakını çekecek ve ilgilerini
işlediğiniz konuya çekecektir. Bunu gerçekleştirebilmek için uygun gördüğünüz 6
yöntemden birini kullanabilirsiniz.
1. Soru Sorarak Başlayın: Aranızda paranın getireceği saadete inanmayan var mı?
Her gün trafikte geçen süreyi gelire dönüştürmüş olsaydınız gelirinizin her ay
ne kadar artacağını biliyor musunuz.7 Sorular dinleyicilerin otomatik dikkatini
çeker. Soruyu sorduktan hemen sonraki sessizlik hem dikkat çekici hem de
maksadınız için kullanabileceğiniz etkili anlardır. -
Alıntılar yapabilirsiniz.
"Samimi olmayı vaad edebilirim; tarafsız olmayı asla."
23 Mıknatıs Konuşmacılar
"Kader bize limon verdiğinde limonata yapmaya çalışalım." Bazı alıntılarda
yazarın adını verebilirsiniz. Bazılarında ise konunuzla ilişkilendirdiğiniz bir
söz olarak kullanabilirsiniz. Günümüzde kaynak sorunu yaşayacağınızı
düşünmüyorum.
2. Anektodlar: insanlar hikayelere bayılırlar. Konuyla ilişkili maksatlı
hikayelere anektod deriz. Verdiğiniz mesajı bir hikaye içinde anlatmak çoğu defa
doğrudan söylemekten iyidir.
Bir şekerleme dükkanında şekerlemeler kiloyla satılıyormuş. Özellikle bir
tezgahtar varmış ki müşteriler onunla alışveriş yapabilmek için sıraya
dizilirken diğerleri bir şey yapamadan öyle dikilirlermiş. Dükkan sahibi bu
durumu fark edince tezgahtara becerisinin sırrını sormuş, "Çok kolay," demiş
tezgahtar. "Diğer kızlar her zaman beş yüz gramdan fazla koyup fazlasını sonra
alıyorlar. Be beş yüz gram daha az koyup üstünü sonra tamamlıyorum. Müşteriler
de çıkarlarını koruduğumu ve paralarının karşılığını verdiğimi düşünüyorlar."
Müşteri memnuniyeti üzerine verdiğiniz bir seminerde kullanılabilecek güzel bir
anektod.
Eğer ikinci el malzeme kullanıyorsanız, onu sanki kendi tecrübeniz-miş gibi
görünecek şekilde kişiselleştirmeyi deneyin. Hiçbir şey bir dinleyicinin
anlamasına kişisel hikayeler kadar yardımcı olmaz. Stund-up'çıların yaptığı şey
budur.
3. Şok Başlangıçlar: "içinizde bazı kişilerin buraya sırf gösteriş için
geldiğini biliyorum, sorun şu ki onlar kendilerini bilmiyorlar."
Bu ve buna benzer başlangıçları yapmak eğlenceli olabilir. Özgüveninizin yüksek
ve kelimelerinizin özenle seçilmiş olması önemli. Daha sonra yanlış
anlaşıldığınızı iddia etmeniz bir çuval inciri kurtarmayabilir.
4. Tarihsel Bir Başlangıç: "Çok değil 20 yıl önce cep telefonu daha icat
edilmemiş ve eve telefon bağlatmak için sıraya giriyorduk" Varmak istediğiniz
yere varmadan önce tarihsel süreci dile getirmek insanların hoşuna gider.
Nereden geldik, nereye gidiyoruz durumun anlaşılması için bize yardımcı olur.
24 Adil Mavi;
5. Gündelik Meseleler: O gün gazeteden okuduğunuz bir haber, sokakta
karşılaştığınız bir olay, konuşmaya başlamadan önce öğrendiğiniz bir bilgiden
yola çıkarak konuşmaya başlamak genellikle konuşmacının samimiyetini gösterir.
Yine de böyle bir başlangıç seçecekseniz. Negatif ifadelerle başlamamaksınız.
"Beni uçaktan indikten sonra kimse karşılamaya gelmedi", "Bu yörenin yemekleri
genellikle bana dokunur çünkü çok yağlı yapıyorsunuz", "Satışlarımız böyle devam
e-derse birkaç aya kadar iflas etmemiz kaçınılmaz" Buna benzer olumsuz
yorumlarla giriş yapmaktan kaçının.
6. Konuşmanın Çerçevesini ve Hedefinizi Gösterin: Durumun ne olduğunu, bu
duruma nasıl gelindiğini, istenen durumun ne olduğunu, istenen duruma gelmek
için neleri yapmamak gerektiğini, istenen duruma gelmek için neleri yapmaları
gerektiğini örneklerle anlatacağınızı söylediğinizde konuşmanıza çerçeve
oluşturmuş olursunuz. Böyle sizin nereden nereye varmak isteyeceğiniz bilen
dinleyici çizeceğiniz tabloya kendini yerleştirme şansı bulur.
Mıknatıs konuşmacılar dikkatlerinin üzerine çekmekte ve algılan yönetmekte
ustadır.
6.
Çok Parlak Fikirleriniz Olabilir, Ama
Eğer Onların Anlaşılmasını Sağlayamazsanız
Fikirleriniz Sizi Hiçbir Yere Ulaştıramaz
Sunuşları Sıkıcı Yapan En Önemli 2 Neden
Eğer nedenlerini bilirseniz çözümlerine daha kolay ulaşırsınız. Kötü sunuşların
çoğunda yapılan en yaygın iki hata: Dinleyiciyi kendi halinde bırakmak Sadece
kulaklarına hitap etmek
1. Dinleyicileri kendi halinde bırakmak: Sunuş iki yönlü bir iletişimdir. Her ne
kadar katılımcı dinleyen pozisyonda kalsa da ilgi, istek, konsantrasyon ve sizi
onaylayıp onaylamadıklan ile ilgili geri bildirimleri ba-kışlan, vücut dilleri
ve tavırlan ile sürekli tepkilerini gösterirler. Mo-notonlaşan katılımcıyı
sadece bir alıcı gözüyle bakan ve katılımcıdan
26 Adil Maviş
çok kendisine odaklanan bir konuşmacı ancak dinlermiş gibi görünen bir topluluğa
hitap eder.
2. Sadece kulaklarına hitap etmek: Beynimiz sağ ve sol yarımküreden oluşmakta ve
farklı işlevleri yönetmektedir. Bu işlevleri öğrenim hayatımız boyunca
geliştirilmeye çalışılmış ancak başarı da sol yarımkürenin işlevlerini
geliştirmeye öncelik verilmiştir; Beynimizin sol küresi; Ezberimiz, okuma-
yazmamız, matematik ve analiz yeteneklerimiz, neden-sonuç ilişkilerini
kurgulayabilme becerimiz ölçüldü ve ödüllendirildi. Sağ yarımküresi;
Duygularımızı sezgilerimizi tanıma, yönetme, hayal kurma, aykırı düşünebilme,
vücut dilini okuyabilme gibi özelliklerimiz ihmal edildi.
Bir de unutmak olmasa!
Öğrenirken nadiren beş duyu organımızı birlikte kullanırız. Her birinin ayrı
ayrı değeri ve birbirinden üstün yanı olsa da bir arada kullanılması öğrenmede
güçlü bir etki bırakır. Ne var ki konuşmacıların çoğu dinleyicilerin kulağına
hitap etmekle yetinir.
Genel olarak diyebiliriz ki öğrendiklerimizin kaynağı;
%10 Okuduklarımız,
%20 Duyduklarımız,
%30 Gördüklerimiz,
%50 Hem görüp hem yaptıklarımız,
%70 Konuşurken düşünüp yaptıklarımız,
%90 Konuşurken düşünüp yapıp söylediklerimiz oluşturur.
Sesini Duymak veya Kendini Dinlemek, İşte Bütün Mesele Bu!
Diyelim ki siz konuşurken oradakilerin hepsi duyuyor bu sizi dinledikleri
anlamına gelmez. Dikkatini size vererek dinliyor bu da anladıktan anlamına
gelmez. Hadi deyelim ki anladılar bu da söylenenleri hatırlayacaklan anlamına
gelmiyor.
Anlatılanlar üç gün sonra sorgulandığında sadece %10, gösterildiğinde %20,
anlatma gösterme ve uygulatmanın birlikte gerçekleştiği bir sunum olduğunda
%65'i hatırlanmaktadır.
27 Mıknatıs Konuşmacılar
Beynin Sağ Yarımküresini Geliştireceğiniz Pratik Egzersizler;
Fıkra kitabı okuyun. Güldüğünüz fıkralarda durup bu durumu hayalinizde
kurgulayın.
Bir çocukla oynayın. Onun oyun arkadaşı olmayı kabul edin ve istediği gibi
davranın.
Hoşlandığınız bir müziği dinlerken gözlerinizi kapatın. Hayal gücünüzü izleyin.
Bir yemek tarifini dinlerken onu hazırlarken zihninizde canlandırın.
Televizyonun sesini kısıp izlediğiniz bir dizide tanıdığınız karakterler
arasında geçen diyalogları tahmin edin.
Akşam olduğunda bugünkü yaptığınız şeyleri belli bir sırayla hayalinizden
geçirin. Bazı şeylerin görüntülerini detaylandırarak zihninizde tekrar yaşayın.
iş ortamında gözünüzü birkaç dakikalığına kapatıp çevreden gelen seslerin
kimlere ait olduğunu ve ruh haletlerini deşifre etmeye çalın. Sesini ilk kez
telefonda duyduğunuz ve tanışacağınız kişilerle ilgili tahminlerde bulunun.
Tanıştıktan sonra tahmin ettiğiniz gibi çıktı mı? Kendi kendinize sonuçlarını
yorumlayın. Bu tahmininizin dayanaklarım anlamaya çalışın.
Okuduğunuz bir cümleyi başınızı kaldırıp kendi sözcüklerinizle yazın veya
anlatın.
Her gün bir şiir okuyun veya dinleyin. Bunu huzurlu sessiz bir ortamda yapın.
Beden dili ilgili bir kitap okuyun ve çevrenizdeki kişilerin beden dillerini
yorumlayın.
Roman veya hikaye kitabı okuyun betimlemeleri zihninizde canlandırmaya çalışın.
Mıknatıs konuşmacı, sol beynin işlevine giren; Bilgi verici, iyi düzenlenmiş
malzemeye başvurduğu gibi, Sağ beynin işlevine giren; Beden dilini'de etkin
olarak kullanır. Konuşmasına renk ve canlılık katar, hayal gücünü harekete
geçirir. Yaratıcılık ve mizahın dayanılmaz etkisinden yararlanır.
29 Mıknatıs Konuşmacılar
7.
Söylediklerinizi Anlamak İçin Yalnızca Tek Bir Şansları Vardır
Duyma problemi olan 85 yaşındaki bir kadının öyküsünü dinlemiştim. Kadın
doktoruna gider. Doktor onu muayene ettikten sonra, "Duyma sorununuzu düzeltecek
olanaklanmız var artık. Ameliyat için sizce hangi gün uygun?" der.
"Ameliyat olacağımı nereden çıkardın, ameliyat olmak istemiyorum, 85 yaşındayım
ve bu güne kadar duyduklarım bana yeter yeterince duydum."
Eğer konuşmanız sırasında söylediklerinize yoğunlaşamazlarsa, yeniden dinlemek
için başka bir şansları yoktur. Söylediğinizi anlamak için yalnızca tek bir
şansları vardır. Peki şansı siz nasıl kullanıyorsunuz?
Dinlemek konuşmaktan daha zordur, konuşmaya göre dinlemenin daha erdemli olması
da belki bu yüzdendir.
En iyimser haliyle iyi bir dinleyici topluluğu:
Yeni şeyler öğrenmek için istekli,
Bir sorunu olan ve bunu çözmek isteyen,
Kendi kalıplarının dışına çıkma fırsatı arayan,
Hayatında yeni seçenekler üretmek isteyenlerden oluşur. Katılımcıların hepsi bu
süreçte ne istediklerini bilmeyebilirler, ancak siz konuşmaya başladıktan sonra
onların ne istemediklerini bileceklerinden e-min olabilirsiniz.
Kopma Noktası
"Biz zaten bunları biliyoruz!" dediklerinde, Konuyla ilgilenmediklerinde,
Sizi sıkıcı bulmaları veya üslubunuzu beğenmemeleri durumunda, Anlattıklarınız
anlaşılmadığında, Ortam sükunetini sağlayamadığınızda,
Artık bir sonraki sunum için daha iyi bir plan yapmanız gerektiğin öğrenmiş
olacaksınız.
Konuşarak Düşüncelerinizi Giydiriyorsunuz
Bir insanın sadece kıyafetine bakarak onun sosyoekonomik durumu, sosyal konumu,
entelektüel düzeyi, kültürü v.b. konularda fikir sahibi olursunuz. Konuşmaya
başladıktan sonra da bilgi, derinlik inandırıcılık, güvenirlilik v.b. konularda
önemli ölçüde fikir sahibi olur ve karar verirsiniz.
Konuşma sesin söze dönüşmesinden oluşsa da insan kelimelerle değil resimlerle
düşünür. Bir bakıma giyilen elbiselerin içini dolduran resimler, hayaller,
duygulardır. Dinleyicilerinize anlatmak istediğinizi gösterebilirseniz (veya
hayal kurdurabilirseniz) hedeflediğiniz tepkiyi hızla alırsınız. Bunun için;
Duyu organlarına (renk, koku, tat alma) hitap edin Mecaz ve benzetmeler kullanın
Güncel örnekler, hikaye veya anektodlar kullanın.
Mıknatıs konuşmacılar şanslıdır. Tek şanslan olduğunu bilirler ve bu şanslarını
tesadüflere bırakmayacak kadar akıllı davranırlar.
31 Mıknatıs Konuşmacılar
8.
Ya Göründüğün Gibi 01
ya da Olman Gerektiği Gibi Görün!
Galata köprüsünde, bir bahar günü, kör bir adam dilencilik yapıyormuş.
Dizlerinin dibine bir tabela koymuş. Üzerinde "DOĞUŞTAN KÖR" yazılı imiş.
Herkes dilencinin önünden geçip gidiyormuş. Bir REKLAMCI bunu görmüş. Tabelayı
almış, arkasına bir şeyler yazmış, olduğu yere tekrar bırakmış.
Ne olduysa olmuş... Gelip geçen ve bu tabeladaki yeni yazıyı okuyan herkes,
başlamış dilencinin önündeki şapkaya, habire para atmaya...
Bir cümle yetmiş, onca kişiyi etkilemeye ve dilencinin şapkasının kısa sürede
ağzına kadar parayla dolup taşmasına... Ne mi yazıyormuş?
"GÜZEL BİR BAHAR GÜNÜ...
AMA BEN BAHARI GÖRMÜYORUM"
Biz daima şu iki prensibi kabule hazır olmalıyız,-Duygularımızdan başka hiçbir
şey iyi veya kötü değildir ve olayları biz etkileyemeyiz. Biz yalnızca onların
arkasından gideriz.
BPIKTETUS
Ne söylenirse söylensin, sunuşta dinleyicileri en çok etkileyecek şey
doğallıktır. Dinleyiciler sizi kendine yakın buldukları oranda söylediklerinizi
dinlemeyi sürdürecek veya dışlayacaklardır. Onların sempatisini kazanmak i-Çin
vaaz eder veya ders verir gibi değil, arkadaşlarınıza hitap eder gibi hitap
etmeli. Konuşmacı ayrıcalığında olmanız nedeniyle üstlendiğiniz rolü
gerçekleştirirken doğallıktan uzaklaşmamaksınız. Sesiniz elbette karşılıklı ko-
luşmada olduğu gibi normal tonda olmayacaktır. Konuşma sırasında izleyeceğiniz
yöntem hakkında önce bilgi vermeniz ve onların da katkılanm almaya hazır
olduğunuzu hissettirerek pozitif elektrik oluşturmalısınız.
Mesela işadamları derneğinde bir konuşmanız var. Topluluğa hitap eder-Iken
birdenbire resmi bir üslup takınmayın. Oradaki katılımcılarla bire bir gö-
jrüşmelerinizde nasıl konuşuyorsanız toplantıda da öyle konuşmalısınız.
Hiçbir suni ortam, mıknatıs konuşmacıların doğallığını bozmaz. Olması gerektiği
gibi görünürken bile o doğallığını korur.
33 Mıknatıs Konuşmacılar
9.
Usta Aşçı Mutfaktaki Malzemeleri En İyi Şekilde Değerlendirir
Bir konuda konuşuyorsanız bir teziniz var demektir, bu tezini savunacak ne kadar
ikna edici malzemeniz varsa toplamak sonra bunları amacınız doğrultusunda
seçerek sunuşunuza bir yapı kazandırabilirsiniz. Uzman olduğunuz konularda böyle
bir sıkıntı çekmezsiniz, uzman olmadığınız konuda da konuşmanız gerekebilir bu
durumda kitap, makale, rapor ve istatistik verilerinden yararlanabilirsiniz.
Özetlemek gerekirse:
- Kendi deneyimlerimiz: Kendi deneyimlerimiz ve kişiliğimiz malzeme
kaynaklarının en zenginidir. Sizin bakış açınızla yaşadıklarınızı paylaşmanı
dinleyicilerin hoşuna gidecek hiçbir kayıtlı bilgiye veya gerçeklere olmadığı
kadar kolay ısınacaklar.
- İş arkadaşları, aile fertleri ve dostlar: İhtiyaç duyduğunuzda bilgi en
kay-naklannız en yakın iş ve aile çevrenizden sağlanabilir. İstemekten çekin-
mezseniz onların da ne kadar mutlu olacağını görürsünüz. Yazılan kitapların
girişlerinde gördüğünüz isim listesi yazann bu kaynaklardan ne kadar i-yi
yararlandığını gösteriyor. Bu konuşma için de sağlanabilir ve uygun görürseniz
konuşmada bu yardımlan için teşekkür edebilirsiniz.
Kitaplar: Konuyla ilgili olabildiği gibi konuyla ilgisiz görünen, komik
hikayeler, fıkralar, nükteler, alıntılar konuşmanızı renklendirecek
kaynaklardır.
Dergiler, gazeteler: Okuduğunuz gazetelerden ilginizi çeken resim ve yazılan
kesme alışkanlığınız varsa, zaten böyle bir arşiv size önemli bir kaynak
sağlayacaktır. Bunun yanında elektronik yayın veren gazetelerin arşivlerinden
konu taraması yaparak yazı ve resimleri çıkartabilirsiniz.
Elektronik veri tabanları: İşte size ucu bucağı belli olmayan sınırsız bir
kaynak. Tabi bunu kullanmak için belli ver tabanına ulaşma konusunda
aboneliklerimizin olması gerekecektir.
Orijinal araştırma: Akademisyen ya da profesyonel konuşmacı değilseniz bu
araştırmalara ayıracak zamanı lüks bulabilirsiniz
Topladığım Malzemeleri Nasıl Düzenlemeliyim?
Er ya da geç, malzeme toplamaya bir son verip, aralanndan seçim yapmamız
gerekir. Malzemeyi düzenlemek için iyi bir yöntem, ana bölümlerimizin
başlıklannı birer kağıda yazıp, onlara mannk sırasına göre numaralar vermektir.
Daha sonra, ya diğer malzemelerimiz hakkındaki notla-n bu kağıtlann üzerine
yazabilir, ya da eğer malzememiz çok ise, daha önceden yazılmış notlan bölüm
numaralanna göre dosyalara ayırabiliriz.
Tüm bunlan yaparken malzemenin yığılması, yetersiz kalması, bazılannı
çıkartmanız veya yenilerini eklemeniz söz konusu olabilir. Bazı deneyimsiz
konuşmacılar, söyleyecek söz bulamama endişesiyle malzemeye yüklenirler. Hiçbir
malzeme konuşmacının kendisinden daha etkili olamaz.
Profesyonel Konuşmacılar Esnek Malzeme Üretir
Eğitim veren profesyonel konuşmacılar genellikle malzemelerini üç sınıfa
ayırarak kendilerine esnek olabilme şansı yaratırlar:
Sunuşa esas olacak çekirdek malzeme, vakit kısaysa, mesajı zedelemeden
atlanabilecek vazgeçilebilir malzeme, vakit kalırsa veya soruları ce-
vaplandınrken kullanılabilecek destekleyici malzeme, mıknatıs konuşmacılar
ellerinde limon varsa ondan en iyi limonatayı yapan kişidir.
35 Mıknatıs Konuşmacılar
10.
Sunuşlarda Kullanacağınız
Hiçbir Yardımcı Sizin Yerinizi Alamaz/Almamalı
Ne olursa olsun, sunuş yardımcılarınızın amacı konunun anlaşılmasına yardımcı
olacak görsel veriler sunmaktır. Slaytlara doldurulmuş yazıların yerine, resim
ve karikatürlerle sesinizi ve sözlerinizi desteklemeniz çok daha etkili
olacaktır.
Yaygın Kullanılan Sunuş Yardımcıları:
* Beyaz Tahta ve Kalemi
* Boş flipchartlar
* Hazır Flipchartlar veya Posterler
* Tepegöz
* Slayt Projektörleri
* Sinevizyon
Modeller Örnekler Katılımcılara Dağıtılan Yazılı Materyal
Beyaz Tahta: Üniversitelerde yaygın kullanılır. Sık kullanmanız gerekiyor ve
silmeniz gerekiyorsa idealdir. Ancak bu kadar tahta ile iç içe olmanız
sunuşunuzu muhtemel olumsuz etkileyecektir.
Boş Flipcartlar: 100x70 cm ebatlarında koparılabilir kağıtlardan oluşur. En
esnek kullanımı olan ve genelde en işe yarayan yardımcıdırlar. Yazdıklarınızı
kopartıp asabilirsiniz. Notlarınızın, sürekli göz önünde durmasını
sağlayabilirsiniz. Bu sunumda 30'dan fazla katılımcı varsa ya da resmi bir sunum
varsa buna pek uygun değildir.
Hazırlanmış Flipchartlar veya Posterler: Önceden hazırlanmış flipchartlar veya
posterler yüksek ve profesyonel bir standartta yapılabilir ve karmaşık
meteryalleri göstermek için kullanılabilir. Buna rağmen, ancak kırk veya elli
kişilik dinleyici sayısına uygundurlar taşınmaları zordur ve kenarları kolayca
kıvrılır.
Tepegöz: Çok klasik ve her yerde bulunabilen çok yönlü ve faydalı bir alettir.
Önceden hazırlanabilir ve sunum sırasında çizim yapılabilir. Hazırlanmış
asetatların taşınması, ileride tekrar kullanmak üzere saklanması kolaydır.
Birkaç yüz kişilik dinleyici toplulukları için bile uygundur. Dezavantajlarına
gelirsek, gürültülü fanları vardır, ampulleri yanabilir.
Slayt Projektörleri: 35 mm'lik slayt projektörü yaygın olarak kullanılır.
Değişik boyutlardaki resimleri yansıtabilir ve uygun ekipmanla çok kalabalık-
binlerce kişilik- dinleyici toplulukları için kullanılabilir. Muhafaza edilmesi
titizlik gerektirir. Dijital kayıtların bilgisayarlarda saklanmasından sonra bu
araçlarda eski yaygınlığını yitirmektedir.
Sinevizyon: Eskiden çok pahalı olması nedeniyle her yerde bulamayacağınız ama
şimdilerde hem ucuz hem de yüksek aydınlatma gücüne sahip üstelik taşıması kolay
ebatlardaki seçeneklerle çok tercih edilen bir araç. Bilgisayarınızdaki
çalışmaları ve sunulan bir lap top veya bilgisayar aracılığı ile rahatlıkla
kullanabilirsiniz. Film ve animasyonları
36 Adil Maviş
da yine aynı cihazla gösterebilirsiniz. Elinizdeki seyyar kumanda sayesinde,
yerinizden sayfa değişiklikleri yapabilir ve dinleyiciler ile kontağınızı daha
rahat sağlayabilirsiniz. Bu cihazların olduğu yerde bilgisayar da olacağı için
yanınızda getireceğiniz flaş bellek ile ilgili dokümanlarınızı kolayca
yükleyebilirsiniz.
Dezavantajı, bazen teknolojik aletlere göre yaptığınız hazırlıkta alet
çalışmayabilir. Sunumunuz iptal edemeyeceğinize göre bu durumda bir B planınız
olmalı.

Modeller: Ankara Sanayi ve Ticaret Odası başkanı Sinan Aygün'ü basından


izliyorum. Her basın açıklamasında istatistikler ve maksadını anlatan modeller
kullanmakta. Örneğin "Eskiden bir fileyi 30 YTL i-le doldururken şimdi aynı
fileye 30 YTL harcadığımızda, şu kadar dol-durabiliyoruz" gibi mankenler
üzerinde durumu görselleştirmektedir. Bu nedenle, basın açıklamaları hep ilgi
çekmekte ve basında geniş yer bulmaktadır.
Örnekler: Dinleyicilerin arasında gezdirilebilecek örnekler, görme ve dokunma
duyularını harekete geçirecektir. Eğer kullanımları da gös-terilebilirse, anında
anlaşılacak ve hafızada kalıcı olacaklardır. Bir şarküteri reyonunda almak
istediğiniz peynirleri tatmanız yarım kilo tarttıracağınız peyniri bir kiloya
çıkarabilir.
Asetat, slayt, tepegöz ve sinevizyondan göstereceğiniz sayfalar için, üç altın
kural vardır:
* Çok fazla kullanmayın: 10-12 adet yeterlidir; daha fazlası yalnızca a-kıl
karıştır.
* Mümkün olduğunca kelime yerine resim, karikatür, çizim, grafik ve şekiller vb
kullanın.
* Kelimelerle doldurmaym, her bir kareye 25-30 adet kelime fazlasıyla
yeterlidir.
Seminer veya Konferanslarda Katılımcılara Notlar Nasıl Verilmeli?
Sunumunuz ve özetleri, konuşma öncesinde katılımcıların elinde olması avantajı
olduğu kadar dezavantajı da vardır. Sunuma odaklanmak yerine,

37 Mıknatıs Konuşmacılar
ellerinin altında olan dokümanlara odaklanır ve sunum boyunca bunları
karıştırmaya devam edebilir. Özgeçmiş ve ana hatlarıyla konunuz hakkında bilgi
veren bir doküman faydalı olsa da seminer notlarını program sonrası çıkışta
dağıtmak daha doğru olacaktır.
Mıknatıs konuşmacılar tezini savunmaya yararlı olacak her türlü araç ve bilgiden
yararlanırken sunumun assolistliğini hiçbir zaman bu araçlara bırakmaz.
39 Mıknatıs Konuşmacılar
44.
Okunu Hedeften Öteye Atan Okçu,
Okunu Hedefe Ulaştıramayan Okçudan
Daha Başarılı Sayılmaz
Mimari bir proje olmadan nasıl bina inşaatına başlanmazsa. Konuşmanızı
projelendirip belli bir sıralamayla anlatmanızda yarar var. Bu konuda yaygın
kullanılan yapıları inceleyerek kendi stilinizi oluşturabilirsiniz.
Bilinen En Eski Klasik Yapı
Ne anlatmak istediğimiz, ne anlattığımız ve dinleyicilerin ne anladığı
arasındaki farkı en aza indirgemek, iyi bir yapı ile gerçekleşeceğini biliyoruz.
Bunun bir formülü olmasa bile bilinen en eski ve halen geçerli yapı üç bölümden
oluşur:
Ne anlatacağını anlat (Giriş, sunuş zamanının ortalama %15'ini): Konuşmacının
size ve konuya ısınma dönemini oluşturur ve başlangıçta olumlu bir etki
oluşturmanız bütün sunuşunuzu etkileyecektir. Buna "mıknatıs etkisi"denir
Anlat (Açıklama, toplam sunuşunuzun %?5'ini): Monoton bir ses, konuşmacının ders
anlatır gibi konuşmayı sürdürmesi, başta oluşturduğunuz mıknatıs etkiyi öldürür.
Katılımcıyı da içine alan soru, diyalog, örnek, görsel malzemelerin kullanımı,
mizah, sesinizi yükseltip alçalt-manız ve vurgu öncesi duraklamalar yanı sıra,
beden dilinizi konuşturarak gerçekleştireceğiniz interaktif sunum, harikalar
yaratır.
Ne anlattığını anlat (Sonuç bölümü, toplam sunuşunuzun %10'unu oluşturmalıdır):
Akılda kalan bir final ile bitirmeye "demlenme etkisi" diyoruz. Nereden nereye
geldiğinizi, ana fikrinizden yola çıkıp konu başlıklarını tekrar ederek
duygulara ve akla seslenen bir kapanışla bitirilmelidir.
Bu yapının ustaca kullanılması, sizi profesyonel bir konuşmacı yapacaktır. Ne
anlatacağınızı ve sonuç olarak ne anlattığınızı anlat bölümlerini en son
hazırlamalısınız. Tabi bundan sonra da bu sunuşa bir isim koyabilirsiniz.
Napolyon "Savaş sanatı, önceden ölçülüp düşünülmemiş hiçbir şeyin başarılı
olmadığı bir bilimdir." demiştir. Bu, ateş etmek kadar zor olduğu kadar konuşma
için de doğrudur. Konuşma, bir yolculuktur; planlanması gerekir. Aklı başında
olan hiç kimse, plansız bir ev yapmaya kalkışmaz; öyleyse elinde bulanık bile
olsa bir plan program olmadan, neden konuşma yapmaya kalkışsın?
Bununla birlikte, dizilerde görürsünüz (24 saat, sağır oda, kod adı vb) bir
yerde bir şeyler olurken, birden onu orada bırakıp başka bir sahneye geçerler.
Biz buna, döngü açma diyoruz. Sunum sırasında, 2-3 döngü açabilirsiniz ve
programın sonuna doğru yine ustalıkla bu döngüleri kapatabilirsiniz. Bilinçaltı,
açılan döngülere takılır, bu sayede antenlerin açık kalması sağlanır. Mesela,
bir hikayenin üçte ikisini anlatıp başka bir konuya geçtiğinizde, zihinde döngü
açmış olursunuz. Konuşmanın sonlarına doğru bu döngüyü kapattığınızda,
verdiğiniz mesajları en az kayıpla almış olurlar.
Doğrudan giriş yapabilirsiniz:
- Yanlış bir şey gösterin.
- Bunu nasıl düzelteceğini gösterin.
- işbirliği isteyin.
.
40 Adil Maviş
İşte size mükemmel bir konuşma planı:
- Dikkat çekin.
- Konu hakkında bilgilendirin.
- Sorun ve çözüm yollarına dikkat çekin.
- Örneklendirin.
- Özetleyip sonuçlandırın. Bir diğer yapı:
- Dikkat çekin.
- Kimsenin söylemediği gerçekleri söyleyerek ilgilerini uyandırın.
- Duygularına hitap edin.
- Harekete geçirin dürtüler oluşturun.
Yaptığınız konuşmalar, bir sonraki konuşmalarınızı mükemmelleştirmek için güzel
bir veri tabanı oluşturacaktır. Onlan görsel/işitsel kayda alırsanız, daha sonra
dinleyebilir ve özeleştirilerinizi yapabilirsiniz. Aldığınız notlara sık sık
bakmanız, konuşmanıza olan ilginin yüzde ellisini dağıtabilir. Konuşma anında,
not kullanmaktan kaçının. Hepsinden öte, konuşmanızı okumayın. Bir dinleyici
topluluğunun, okunan bir konuşmayı dinlemeye katlanması çok güçtür.
Etkili Bir Yapı "KİBAR'la Desteklenmelidir
Normal koşullarda, bir insanın dikkatini 20 dakika canlı tutabilirken,
sunumlarımız için 45-50 dakika zaman aynlır. Hazırlık aşamasında size rehberlik
edecek en önemli plan, KİBAR çerçevesine oturtulmalıdır.
1. KISA tut.
2. İLGİ uyandır.
3. BASİTLEŞTİR.
4. AKSİYONU koru.
5. REKLAM yapma.
Şimdi bunları ele alalım:
1. Kısa tut: İnsanlar, ancak kısa konuşmalara konsantre olabilir ve bu dikkati
uzun süre koruyamazlar. Bu nedenle hikaye gibi, dinleyicileri
41 Mıknatıs Konuşmacılar
konunun içine çeker ve anıları ve imajları kullanarak, onları olayın i-çinde
tutar. Kısa ve basit bir mesajın, bu yöntemle çok büyük bir etkisi olabilir.
2. İlgi uyandır: Dinleyiciler, çok sabırlı olmazlar. Kendilerini oraya ait
hissedip hissetmediklerine veya dinleyip dinlemeyeceklerine hemen karar
verirler. Eğer başta dikkatlerini çekemezseniz bunu sonra gerçekleştirmeniz çok
zor olacaktır.
3. Basitleştir: Konunuzu sizin kadar bilen bir dinleyici grubuna hitap
etseniz bile basit cümleler kurmalısınız. Burada, ne kadar bildiğinizi göstermek
yerine, gelenlerin ihtiyaç duyduğu bilgileri anlayabilecekleri şekilde
aktarmanız esastır.
4. Aksiyonu Koru: Konuşmanızın detayları, tarafınızdan çok iyi bilinse de
süreç dinleyici için sürpriz kalmalı. Başta, dinleyicinin ilgisini uyandırmış
olmanız yetmez sesinizi, vücut dilinizi kullanarak çarpıcı görsel malzemelerden
yararlanıp soru sorarak dinleyiciyi canlı tutmalısınız. Nitekim bunu oyun
yazarları çok iyi beceriyor. Seyircinin ilgisini canlı tutmak için, gerilim
dozajını nerelerde arttırmaları gerektiğini çok iyi biliyor. Siz de hazırlık
aşamasında yazdığınız sunumu oynuyorsunuz.
5. Reklam Yapmadan Eyleme Geçir: Bir sunumdaki amaç, sadece bilgi transferi
değil önceden belirlenen amaçlar doğrultusunda katılımcıyı eyleme geçirmektir.
Bunu, sözlü yapıyor olmanızdan kimse hoşlanmayacaktır. "Artık, bundan sonra
benim gibi düşüneceğinizden eminim!" gibi bir bitiriş kötü bir satış tekniğidir.
Kimse kendisine bir şey satılmasından hoşlanmaz, sunumunuza katılanların
memnuniyeti zaten bu sonucu sağlayacaktır.
Mıknatıs insanlar vermek istediklerini değil kişilerin almak istediklerini
apılandmr. Bu yaparken de "ne istemeleri" gerektiği konusunda dinleyicile-
bilinçlendirir.
43 Mıknatıs Konuşmacılar
42.
Konuşma Anında Kelime Aramayın,
Sadece Gerçek ve Düşünce Arayın,-
Sonra Kelimeler Gelecektir, Yığın, Yığın
Bir konuşmacının en büyük desteklerinden biri, iyi hazırlanmış notlardır.
Konuşmacıya güven verip gerginliğini en aza indirgemekte önemli bir rol
oynarlar. Notların formatı, her konuşmacının kişisel tercihine bağlıdır,
birisine uygun olan diğeri için öyle olmayabilir. Buna rağmen, dört temel
yaklaşım mevcuttur ve bunlardan her birinin güçlü ve zayıf noktalarının
incelemekte fayda vardır:
Hiç not hazırlamamak Görsel yardımcıları not olarak kullanmak Bire bir
kullanılacak bir yazı hazırlamak Özet kardan veya sayfaları kullanmak
Hiç not hazırlamamak
Bazı konuşmacıları görmüşsünüzdür, hiç nota başvurmaksızın yarım saat veya daha
fazla konuşup dinleyicileri büyülerler. Bunu yapmak, her zaman müthiş bir
yeterlilik ve bilgi etkisi yaratır. Genelde söylenenleri unuttuktan sonra bile,
insanlar bunu uzun süre hatırlarlar.
Yine de bunu konuşma kariyerinizin başında yapmanızı tavsiye etmiyo-
tuz. Üşenmeden, utanmadan konuşacağınız konu ile ilgili notlar hazırlamak,
unuşunuzu doğru biçimlendirdiğimizden emin olmanın en iyi yoludur.
Not kullanmak, aşırı gerginlikten korunmanın en iyi yöntemidir. Konuş-,na
konusunda deneyim kazandıkça, notlara başvurmaksızın konuşma yeteneğimiz
olduğunu keşfedersek bunu geliştirebiliriz, fakat bu konuda şimdilik acele
etmemize gerek yok.
Görsel yardımcıları not olarak kullanmak
Konunun anlaşılması için kullandığınız görsel malzemeler ile konunun kendisi
aynı şey değildir. Notlarınız haliyle daha fazla kelimelerden oluşacağı için
görsel yardımcı olabilme konusunda maksadını aşacak ve dinleyicinin sıkılmasına
neden olacaktır. Üzerinde çok fazla kelime bulunan yardımcılar iyi sonuç vermez
ve üzeri yazı dolu slaytların ardı ardına gösteriminden oluşan bir sunuş hızla
sıkıcı hale gelir.
Bire bir kullanılacak bir yazı hazırlamak
Bir sunuşta konuşacaklarınızı okumak kadar, konuşmanızı katleden başka bir şey
yoktur. Eğer konuşma diliyle yazılmış ve kulağa doğal gelecek şekilde okuma
becerisine sahip değilseniz bu yola hiç tevessül etmemenizi dileriz. Buna
rağmen, yazdıklarınız okumak gibi resmi bir konuşma yapacaksanız.
Yeterince prova yaptıktan sonra, yazdıklarınızı önünüze koyun; ancak bi-I re bir
kelimelere bağlı kalmayın.
Elektronik suflör cihazı (teleprompter) kullanın. Bu cihazları kullanmak için
bile çok sayıda prova yapmanız gerekir.
Bu araçlara daha çok, konuşmasını kendisi hazırlamayanlar ihtiyaç duymaktadır.
Birçok tanınmış kişinin konuşmalarının etkisiz olmasının bir nedeni, başkası
tarafından hazırlanmış yazılar olmasıdır.
44 Adil Mavi
i.
45 Mıknatıs Konuşmacılar
Özet kardan veya sayfaları kullanmak
Konuşma notlarının en yaygın ve en iyi şekli, özet kartları veya sayfalan
setidir. Konuşmanızı siz veya bir başkası hazırlasın, sonunda bunları özet
kartlara aktarmanız yerinde olacaktır.
Bu kartlarda:
Büyük ve çok açık bir ana başlık
Beş veya altıdan fazla olmayan, okunaklı yazılmış alt başlık
Zamanı ayarlamaya yönelik notlar (Kişisel tercihinize kalmış) olabilir.
Bir Başka Teknik: Zihin Haritaları
Bu yöntemin mucidi ünlü hafıza uzmanı Tony Buzan. Gerekli konuşma hazırlığını
yaptıktan sonra, konuşmaya bir yapı kazandırmak amacıyla beynin serbest
çağrışımlarından yararlanılarak yapılır.
Bunun için bir fotokopi kağıdı, renkli kalemler, yeterli zamanınız olmalıdır.
Uygulamak için;
Kağıdın ortasına konuşmanıza temel konu teşkil eden ana temayı sembolize eden
bir kelime veya şekil çizerek başlayın
Ana kavramın anlaşılabilir olmasını sağlayacak tüm anahtar kelimeleri aklınıza
geldiği şekliyle hatırlayın ve bir kelimeyle ifade edecek şekilde yazın
Şimdi de anahtar kelimelerinize yoğunlaşarak aklınıza gelebilecek ilintili
maddeleri, örnekleri, anlatmak isteyebileceğiniz ayrıntıları vb ayrı ayrı
düşünün.
Anahtar sözcük olarak yazdıklarınız size bu aşamadaki düşündüklerinizi
çağrıştıracaktır.
Şu ana kadar yaptıklarınızı temize geçirin ve ana tema, anahtar sözcükler ve
ilişkili çağrışımlarınızı birbiri ile ilişkilendirilmiş şekillerle bağlayarak
beyin haritanızı şekillendirin. Bunun için renkli kalem, semboller
kullanabilirsiniz.
Bu işlemi yaparak aynı zamanda zihinsel hazırlığınızı da yapmış bulunuyorsunuz.
Hiçbir cümle yazmadığınız halde zihin haritanız size konuşmada
kullanabileceğiniz bir yapı ve sistem sunmuş olacaktır.
Fili Parçalayın Büyük Lokmaları Bölün ve Bunu Çocuklara yedirir Gibi Yedirin
Mıknatıs konuşmacıların anlattıkları konu ne kadar karmaşık, dinleyicileri ne
kadar farklı zeka ve bilgi düzeyinde olursa olsun basit, kısa, yalın,
anlaşılabilir cümleler kullanmaya özen gösterirler.
Eğer konuşmanızı birçok iyi şeyle doldurursanız, dinleyicileriniz hepsini
unutacaktır. Size önerim, birkaç gün sora söylediklerinizin ancak dörtte birinin
hatırlanacağını aklınızdan çıkarmayın. Eğer sadece bir ya da iki noktayı seçer
ve onları geliştirirseniz çok daha etkili olursunuz, konuyla ilgili temsilleri
destekleyici kanıtları seçin ve sık sık özetleyin.
47 Mıknatıs Konuşmacılar
m
13.
Hayatın PROVA'sı Yoktur
Fakat Provalarınız Konuşmalarınıza Hayat Verir
Elinde, kutusu hemen hemen boyu kadar olan bir keman taşıyan dokuz yaşlarında
bir çocuk Ankara'nın Sıhhiye semtinde yürürken, yoldan geçen bir adamı
durdurarak sordu: "Affedersiniz amca! Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası
binasına nasıl gidebilirim? Adam, hevesli çocuğa cevap verdi: "Pratik yaparak
evladım, pratik yaparak...
Ama sunumlannız olabilir. Ödevinizi yapmadığınız veya konuşma liyakatinde biri
olmadığınız konusunda bir izlenim yaratmak yerine, bir süre zaman ayınp prova
yapmanın birçok faydası vardır, özellikle takım halinde yapılan sunuşlarda, çok
önemli bulduğunuz sunumlarda, yabancısı olduğumuz yardımcılar kullanacaksak,
aşın derecede gerginsek prova yapmamız yararlı olacaktır. Üstelik prova yapmak
zamanı ayarlamamıza ve içeriği düzenlememize de yardımcı olacaktır.
Prova yapmak, heyecanı en aza indirgemenin en etkili yollarından biridir.
Nasıl Prova Yapılır?
Ciddiye Alın: Adı üzerine prova. İnsan küçümsüyor. Bir terzinin provası, bir
tiyatro oyuncusunun provası ne kadar önemliyse, sizin de konuşmanız daha az
önemsiz değildir. İşe yaraması için, provayı ciddiye almak gerekir.
Zamanlama: Provalar, gerçek sunumlardan daha az zaman alır. Kesin bir kuralı
olmasa bile yaklaşık %30-40 daha az zaman alacaktır. Özet kartlarımıza geçen
süreyi belirleyerek bütün içindeki parçaların u-yumlu zamanda
değerlendirilmesini sağlayabiliriz. Provasız konuşmalarda kartların yarısına
geldiğinizde zamanın bitmesi ve sözünüzü sonuç hamlenizi yapamadan bitirmek
zorunda kalmanız gerekebilir.
Mekan: Provaları konuşmayı yapacağınız mekanda yapma şansınız varsa bunu yapmak
çok yerinde olur. Düzeni ve mekanı kontrol etmek açısından da bu iyi fikir.
Böyle bir şansınız olmasa bile konuşma günü dinleyiciler salona girmeden bir
düzenleme yapmanızı şiddetle önermekteyiz.
Bir bölümünü prova etmek: Fazla zamanınız yoksa, sunuşun sadece bir bölümü
(girişi, sonucu, anahtar bir bölümü veya zor bir kısmı) prova etmek mantıklı
olabilir. Çok vaktimiz varsa, zor bölümlerin fazladan tekrarı her zaman
faydalıdır.
Provanızı, canlı bir dinleyici topluluğu karşısında yapmak (iş arkadaşı, aile
vb). Bu konuda eleştirisine güveneceğiniz birine sunmak yerinde olur, bunun
dışında video kaydı, ses kaydı veya bir ayna da işinizi görür.
Yanlış yapmayan insan yoktur.
. Kişinin insanlıktaki derecesi yanlışını kabul ve
düzeltmek için gösterdiği gayret ve
titizlikle ölçülmelidir.
EINSTEIN
Konuşmanızı düşünüp düzenledikten sonra, sokakta giderken sessizce tekrarlayın.
Ayrıca, kendi başınıza bir yere gidip, hareketlerinizi de devreye sokarak
konuşmanızı baştan sona yineleyin. Gerçek bir topluluğa hitap
48 Adil Maviş
ettiğinizi düşünün. Bunu ne kadar çok yaparsanız, konuşmanızı yapma zamanı
geldiğinde kendinizi o kadar rahat hissedersiniz.
Mıknatıs konuşmacılar odaklandıkları şeylerin provalarını bilinçaltına
yaptırırlar. Bazen rüyalarında, bazen duş alırken, bazen yürürken en iyi
provalarını yaparlar. İlk defa konuşma yapacakları mekanda salon boşken
geçirdikleri sürede daha başlamadan sonucu görecek kadar kendilerinden e-min
olurlar.
14.
Her "Püf" Noktanın
Öğrenilebilir Bir "Püf Noktası" Vardır
Büyük Rus ressamı. Brullof, bir defa, öğrencilerinden birinin eserinde
düzeltmeler yapmıştı. Öğrenci, bu düzeltmeyle büsbütün değişen levhaya hayretle
bakmış ve:
- "Siz bir tek noktaya dokundunuz, fakat eser ne kadar değişti!" demiş, Brullof
da şu cevabı vermişti:
- "Sanat, o küçük noktanın başladığı yerde başlar!"
Konuşmak da bir sanattır. Herhangi bir sanatı icra edenin ustalaşması, devamlı
olarak yapılan tekrarlarla mümkündür. Konuşurken karşılaşılabilecek sorunlar, bu
yolla aşılır ve sürekli olarak gelişirsiniz. Bu doğal kuralı sanatta olduğu gibi
spor alanında da görebiliriz: En iyi sporcular, hem sadece belli bir alanda
uzmanlaşırlar, hem de sadece sürekli antrenmanlar, yani
50 Adil Maviş
tekrarlar ile başarılarını arttırabilirler. "Her alanda bir şey, bir alanda her
şey" kuralı uygulayarak uzmanlık alanınızda iyi bir konuşmacı olabilirsiniz.
Örnek Bir Yapı Geliştirmek
Sunum iskeleti oluşturulurken, ilk yapılması gereken, aktarmak istediğiniz
anahtar konuları aktarmaktır. Mesela zaman yönetimi konusunda bir konuşma
yapacaksınız. Burada anlatmak istediğinizle dinleyicilerin ihtiyaçlarını
ilişkilendirmekle işe başlamalısınız.
Sorunlar
Küçük bir araştırma yaptığınızda zaman sorunlarıyla ilgili bir sürü problemler
öğreneceksiniz. Bunlardan ancak 4 tanesini dikkate alın ve sunuşu-. nuzun
iskeletini bu sorunların çözümü için düzenleyin.
Zamanımız su gibi akıp gidiyor.
Zaman kullanımı iyileştiremiyorum.
Gün içinde işleri bitiremiyorum.
:
Daha kısa sürede iş bitirememek.
Anlatacaklarınız
Dinleyicilerin ihtiyaçları, sunumunuzun esasını oluşturuyor. Sürenin kısalığını
ve soruların yanıtlarını içeren bir düzenleme yapmanız gerekiyor. Önce hangi
başlıkları anlatacağınızı belirleyin.
Zaman kazanma
Zaman sömürücüler
Zaman denetimi
Zaman yokluğu
Düzenleme
Her başlığın, sebep-sonuç ilişkilerini kuracak alt başlıklarını şemsiyenin
altına yerleştirin. Bunların anlaşılmasını ve kabul görmesini sağlayın.
Örneklerinizi verirken, katılımcıların destekleyici görüşlerine yer verin.
Zaman Sömürücüler
* Bölünmeler
51 Mıknatıs Konuşmacılar
* Tembellik
* Plansız Yaşam
* Zaman Kazanma
* Sorumluluk dağılımı
* Telefonu etkili kullanma
* Zaman sınırlamaları koymama
Zamanı Denetleme
* Öncelikleri belirleme
* Programlı yaşama geçiş
* İç disiplin Zaman Yokluğu
* Sürüncemede kalan işler
* Düşünmeye zaman olmaması
* Fazla mesai
Mıknatıs konuşmacılar, hiçbir şeyin zor olmadığını işi zorlaştıran zama-|nmda
gerekip de yapmadığı kolay şeylerin birikmesiyle oluştuğunu bilir.
Sonuç
Ticari, teknik ve bilimsel dünyada yaygın olan ortak bir yapı vardır; so-jrunun
tanımlanmasının ardından çözüm gösterilir.
SORUN ÇOZUM
Zaman Yokluğu Zaman Kazanma
Zaman Sömürücüleri Zamanı Kontrol Etme
Sıralama
Sıralamanın doğru yapılması konunun anlaşılmasını ve benimsenmesini
kolaylaştırır. Bilginin sistematikleştirilmesinde belirleyeceğiniz yöntem size
kalmış. Doğal bir sıralama varsa onu kullanınız. Sıralamayı belirleyince,
düşüncelerinizi sergilemeye başlayabilirsiniz.
52 Adil Maviş

Başlık Seçme
içeriği hazırlarken bu konunun en etkili hangi başlıkla sunulması gerektiği ile
ilgili yeterli bilgi birikiminiz olacaktır. Bu nedenle başlığı en so-na
bıraktık.
Başlık, merak uyandıracak yapıda olmalıdır. Örneğin zaman yönetimini seminerine
seçeceğiniz başlık "Boşa geçen zamanı çöpe atma sanatı" diyebilirsiniz.
Genel olarak etkileyici bir başlık;
Reklam mantığı içerisinde hazırlanmalı
En az dört en fazla 6 kelime ile sınırlandırılmalı
İlgi uyandırmak içeriği yansıtmalı
15.
Bir Şeyi Yanlış Yaptığınız Zaman
Asıl Yaratıcılık Yönünüz
Ortaya Çıkar
Korkularınızla yüz yüze gelmeye çalışın. Onları inceleyin, tıpkı gün ışığının
korkulan yok ettiği gibi, korkulan tanımak da onları yok eder.
Heyecan tecrübesiz konuşmacılar için en önemli sorundur. Bu heyecan sadece
sinirleri bozmakla kalmayıp tüm vücut fonksiyonlanmızı alarm durumuna geçirir.
Birebir eğitim ve danışmanlık yaptığım birçok işadamı ve siyasetçide
gözlemledim.
Titreyen dizler, kalp çarpıntısı, mide kasılması Ağız kuruluğu veya tükürük
bezlerinde aşın salgılanma Yüz kızarması, aşırı terleme, ellerin kayganlaşması
Bayılacakmış gibi hissetme, dikkati yoğunlaştıramam - Kekeleme, nefes
daralması, titrek ses ve mimikleri kontrol edememe
_________________________54 Adil Maviş_________________________
Muhtemelen bunlardan bazıları size de yabancı gelmiyordur. Eğer korkunuzla
yüzleşmeyi kabul ederseniz, ilk adımı atmış olursunuz. Bundan sonra neler
yapmanız gerektiğini öğrenecek ve motive eden sağlıklı bir heyecana dönüştürme
şansına sahip olacaksınız.
Bunun için elinize bir kurşun kalem alın ve heyecanınızı tetikleyen hangi
düşünce ve inançlara sahip olduğunuz aşağıdaki boşluklara yazın. Muhtemel ilk
korkunuzu ben yazayım, belki işinizi kolaylaştırır.
1. Söylemek istediğinizi unutmak
2...............................................................................
.........
3...............................................................................
.........
4...............................................................................
.........
5...............................................................................
.........
6...............................................................................
.........
7...............................................................................
.........
K...............................................................................
.........
9...............................................................................
.........
10..............................................................................
..........
Biliyorum, düşünmek ve yazmak istemiyorsunuz fakat bunların etkisini a-zaltmak
istiyorsanız ilk yapmanız gereken şeyi yapmaktan kaçınmayın YAZIN!
İyi konuşmacıların çoğunda heyecan vardır. Bu heyecan, başlarda yukarıdaki gibi
yıkıcı bir düşünce ve duyguyla gelir ve çok kısa bir süre içinde mo-tivasyonel
heyecana dönüşür. Kısacası sizin heyecanınızın tek farkı onları kontrol etmeyi
öğrenmemiş olmanız.
Korkulanınla Yüzleşmeye Hazırım, Peki Şimdi Ne/Neler Yapabilirim?
Sorunların hepsi geçicidir, onları kalıcı hale getiren ve birçoğunu bilinçli
sürdürmediğimiz inanç ve tutumlarımızdır. Bu tutumlardan biri, kendinizi
değiştiremeyeceğiniz ile ilgili olan inançtır. Şimdi sırayla gidelim.
Hazırlık yapmayı kabul edin (Yapmazsanız yetersiz kalabilirisiniz)
55 Mıknatıs Konuşmacılar
Hazırlığınızı provaya dökün (Bir şeyin düşündüğünüzden ters gitme ihtimalini en
aza indirgemiş olursunuz)
Cesur davranın ("Ama ben cesur değilim" demek yerine 'öyleymiş' gibi davranın.
Ne olmuş, bir süre cesurmuş gibi davranmaktan kim zarar görmüş?)
Daha iyisini yapabilecekken daha vasatına razı olmak sizin harcınız değil (Yoksa
buraya kadar gelmezdiniz değil mi.?)
Hazırlık yapmadan konuşma yapmaya kalkan biri, bana hep şu Afrika özdeyişini
hatırlatır: Yalnızca bir deli, suyun ne kadar derin olup olmadığını i-ki
ayağıyla anlamaya kalkar!
Kaygılarınızdan Korkmak Yerine Onlardan Faydalanın
"Korkunun ecele faydası yok." derler ama konuşmaya faydası var! Hem, "korku"
kelimesinden hoşlanmadım. Şuna gerilim diyelim. Bir kere gerilimin sağlıklı bir
duygu olabileceğini bilirseniz ona, yaratıcı, coşkulu ve olumlu davranmaya
teşvik eden güçlü bir motivasyon işlevi gördürebilirsiniz. Bunun için aynı şeyi
tekrar vurgulayacağım:
Zihinsel düzeyde korkunuzu kabul edin, kaygılarınızı havlayan bir köpeğe
benzetebiliriz. Siz kaygılandıkça köpek sesini yükseltip üzerinize yürür Durup
köpeğe bakarsanız köpek daha cılız havlar ve geri çekilir.
Heyecanla tetiklenen bedenimiz adrenalin salgılar. Bunun bedeninize yaptığı
etkiyi izleyin. Genellikle gerilim konuşmaya başlamadan ö-ne gittikçe artan bir
dozda hissedilir konuşmaya başladıktan 1-2 dakika sonra kontrol altına alınır.
Özellikle başlama aşamasındaki hazırlığınızı iyi yaparsanız bu heyecanı kontrol
etmeniz oldukça,kolaylaşacaktır. Yapacağınız hazırlık, sunumunuzun mükemmel
geçmesini sağlayacak en önemli etkendir. Bu hazırlığın içerisinde katılımcıların
hangi soru/sorunlara yanıt bulacakları, sunum araçlarını ne şekilde
kullanacağınızı, sunum içeriğini nasıl böldüğünüzü ve zamanlamayı yaparak
bunları en az bir kez prova ederek heyecanınızın size zarar verebilecek şiddette
olmasını önleyebilirsiniz.
Nefes egzersizleri en kolay heyecan sağaltıcı araçlarınızdır. Beynimiz vücut
ağırlığımızın %3'üünü oluşturduğu halde aldığımız oksijenin %20'sini
L
56 Adil Maviş
tüketir. Gerilim anında istemsiz kasılmalarımız nefesimizi tutmaya veya kesik
kesik almaya sebep olur, bu da yeterli oksijenin beyne gitmesini
engellemektedir. Gerilim sırasında yapabileceğiniz basit nefes egzersizleri;
Ayaktaysanız oturun, oturuyorsanız uzanın.
Gözlerinizi kapatarak bir süre dikkatinizi nefes alışverişinizi izlemeye verin
ve gittikçe daha derin ve sessiz nefes alın. Burnunuzda bir sorun yoksa bu
işlemi ağzınız kapalı sürdürün.
Bu arada çevreden gelen sesleri, vücudunuzu, kalp atışınızı, duygularınızı,
aklınızdan geçenleri fark etmeye çalışın (yorumlamadan ve müdahale etmeden)
Nefesi aldığınız sürenin iki katı süresi içinde verin (mesela 5 saniyede
aldıysanız 10 saniye içinde kademeli bir şekilde vücudunuzdan çıkartın)
Sunumunuza zihinsel tekrarla hazırlanın. Hazırlığınıza ve sunuşun niteliğine
göre birkaç gün önce, sunuştan bir gün önce ve sunuş öncesi rahat bir koltuğa
oturup tercihen klasik bir müzik eşliğinde sunuşunuzu hayal gücünüzle
gerçekleştirin. Bu sandığınızdan daha kısa sürecek ve olumlu hayallerinizin
etkisi sunuşunuzda da etkili olacaktır.

- Sunuş için, bir metin hazırladıysanız provalarda bunları sesli


okuyabilirsiniz, ancak bu metni sunuş sırasında yanınızda bulundurmayacağınızın
bilincinde olun, isterseniz özet kartlarla çalışabilirsiniz.
- Katılımcılar içinde, bu sunuşu sizden daha iyi yapabilecek kimsenin
olmadığınız düşünün. Yaptığınız hazırlığı bire bir uygulamak yerine katılımcının
ihtiyaç ve beklentileri ile uyum içine gireceğinizi görün.
- Vermek isteyeceğiniz bilgilerin yoğunluğu ve eksik kalabileceği endişesi
beslemeyin. Katılımcılar ne anlatacağınızı bilmiyor.
Kendi ifadelerinizle, özlü sözlerle, eğlendirerek, merak uyandırarak, doğru
bilgilerle akıcı bir üslupla yaptığınız konuşma beğeni topluyor, zamanın nasıl
geçtiğinin farkına bile varmadılar ve son sözünüzü söylediğinizde sizi
ALKIŞLIYORLAR.
Mıknatıs konuşmacı, mutluluğa giden tek yola inanır, o da: "İrademizin dışındaki
şeyler yüzünden kaygılanmayı bırakmak"
16.
Sadece Üstünüzü Örtmek İçin Giyinmezsiniz
Şık Görünmek İçin Çaba Harcarsınız
Düşüncelerden Ürettiğiniz Kelimeleri de
Giydirebilirsiniz
Konuşmada başvurulacak bir kısım tutumlar düşüncelerin daha güçlü hale gelmesine
yol açar. Dinleyici fikrin doğruluğunu sorgularken kendi zihninde var olan diğer
düşüncelerle karşılaştırır. Fikrinizin inandırıcı olması i-çin dinleyenin
düşünce kaynaklarından "daha güçlü" ve "daha çok sayıda kaynağa" dayanması
gerekir. Bir diğer deyişle insanlar düşünceleri değerlendirirken:
- Otoritelere dayanmakta mı dırlar?
- Bilimsel mi?
- Bunlara güvenilebilir mi?
- Konuşan kişi konusuna hakim mi?
58 Adil Maviş
gibi sorulan sorular ve bu sorulardan alınacak cevaplara göre kararlarını
verirler. Dinleyicinin aklına girmek ona kullanacağı yeni malzemeler vermekle
mümkündür.:
Önemli olan bir fikri sizin üretmiş olmanız mı, yoksa onun daha çok kişi
tarafından sahiplenilmesi mi? eğer ikincisiyle doğrudan yargıları vermekten-
özellikle konuşma başlarında- çekinin. Bunun yerine sizi belli bir fikre götüren
nedenleri sıralayın ve dinleyenlerin aynı fikre gelmesini beklemek üzere onları
serbest bırakın. Şu iki örneğe bakalım;
a. "Kobra yılanları çok tehlikeli ve zehirlidir. İnsanlara çok büyük zarar
verebilirler. Bu yüzden kobra yılanından kaçmalıyız."
b. "Kobra yılanlarının dişlerindeki zehir 100 kişiyi öldürmeye yeter. Bu
yılanların ağızları o kadar büyüyebiliyor ki bir kuzuyu bile yutabilirler. Bu
yüzden kobra yılanından kaçmalıyız."
Bu iki ifade biçiminin ikincisinin daha etkili olduğunu görüyorsunuz. Burada
altı çizili son cümleleri siz söylemeseniz bile dinleyici o düşünceyi
üretecektir. Bir başka örnek;
a. "Değerli dinleyenler! bildiğiniz atom korkunç bir kuvvete sahiptir. E-ğer
bu kuvveti açığa çıkarabilsek bu güç büyük işler yapabilir. Dolayısıyla atom
gücünü kullanırken çok dikkatli olmalıyız."
b. "Değerli dinleyenler Atom'un ne kadar büyük bir kuvvet taşıdığını
düşündünüz mü? Kalemle bir kağıda 'atom' kelimesini yazın. Eğer o yazının
mürekkebini oluşturan atomlan parçalayabilseydik ortaya büyük bir enerji
çıkardı. Bu enerjiyle 10 tonluk bir kamyonu 1 km. havaya fırlatabilirdik.
Dolayısıyla atom gücünü kullanırken çok dikkatli olmalıyız.
İstatistiklerin gücünden yararlanın
Farklı kaynaklarda elde edilen ve resmi kanıtlara dayanan bilgilerin en etkili
anlatım yöntemiyle sunulması, sunuşun başarısını sağlar, istatistiklerin akılda
kalmaları zordur
Örneğin her gün İstanbul da 800. 000 bin Türkiye de 2 milyon ekmek çöpe
atılıyor. Bu Afrika da her yıl açlıktan ölen 10 binden fazla insanın ihtiyacını
karşılayacak miktarda
59 Mıknatıs Konuşmacılar
Mıknatıs konuşmacılar düşüncelerini giydirme konusunda ustadır.
Düşüncelerinizi etkili bir mesaja dönüştürmek için giydirmeniz gerekir. Konuşma
süresince yararlanacağınız gardıroplarınızdan ne giydireceğinizi önceden seçmiş
olmalısınız. Bunlan ne kadar yerinde ve sık kullanırsanız konuşmanızı o kadar
güçlendirmiş olursunuz.
- Abartma
- Açıklama
- Alıntılar
- Anektod
- Benzetme
- Betimleme
- Duygulandırma
- Fıkra
- Heyecan uyandırma
- İstatistikler
- Resimler
- Merak
- Metafor
- Mizah
- Örnek verme
- Sorular
- Tasvir
17.
ÇEKİCİ Bir Başlangıç Yapmakla
ÇEKİLMEYEN Bir Başlangıç
SONUCU Değiştirebilir
Çekici bir başlangıç, derhal dikkati üzerinize çeker. Belki bu biraz korkutucu
gelebilir ancak istediğiniz etkiyi oluşturmanız dinleyicilerin gözünde yüksek
bir kredi ile başlamanızı da sağlar. Bu da ancak SIRADIŞI, ÖZGÜN bir yaklaşımla
olur.
"Televole Kültürünün Prim Yapmasının En Önemli Nedeni Merak!
Merak öyle bir şeydir ki ona karşı ilgisiz kalacak kimse yok? Dinleyicilerin
dikkatini çekip istediğiniz noktaya kilitleyebilirsiniz. Tabi bu nokta konunuz
olmalı
Soru Sormanın Şaşırtıcı Etkisi
Söze soru ile başlamak dinleyicilerin söz söyleyen kimse ile beraber
düşünmelerini ve onunla işbirliği yapmalarını sağlar. Topluluğa sorduğunuz
61 Mıknatıs Konuşmacılar
soruyu birkaç saniye sessiz kalıp tekrar ettiğinizde dinleyiciler sorunun
cevabını düşünmekle istediğiniz şeye dikkat çekme fırsatı bulacaksınız.
Neden Siz?
Konunuza vakıf olmayan bir kitle muhtemel sizi de tanımıyor demektir. İşte bir
taşta iki kuş vurma fırsatı. Konunuzun ilginç gelebilecek bir yönünü kendinizle
buluşturduğunuz bir hikaye ile giriş yaptığınızda dinleyiciler hem sizi hem de
anlatacağınız konu hakkında temel bilgilere vakıf olacaklardır.
Beşikten gelen alışkanlık "Öykü veya Anektodlar"
Öykülerden hoşlanmayan çocuk var mıdır? (Varsa istisna olmalı) Öykü,
anektodlardan yetişkinlerde hoşlanır. Gerçekçi, yaşanmış, sizin başınızdan
geçmiş, onlarında tanıdığı kişiler arasında geçmiş olması ve sonunda hayret
edecekleri veya güleceklerinden eminseniz öykü veya anektodunuzu drama-
tikleştirerek anlatın. Bunu en başta yaparak konunuzla ilişkilendirmeniz güçlü
bir "Başlangıç Etkisi" yapacaktır.
Gösterecekleriniz anlatacaklarınıza güç katar
"Bunun ne olduğunu biliyor musunuz?" "Elimdeki harita deprem olması halinde
sokak sokak binaların muhtemel hasarlarını gösteriyor" "Bu yapma bir
beyindir..... ve sizinki ile hemen hemen örtüşen gerçek büyüklüğe sahiptir" v.b.
Binlerce güzel söz arasında işinize gelen mutlaka çıkacaktır
Güzel bir söz, hele tanınmış bir insana aitse. Anlatacağınız konuların a-na
mesajlarım içeriyorsa kısa, öz ve etkili bir sözle giriş yapma fırsatı
bulursunuz. Aynı sözü konuşmanızı bitirirken kullandığınızda birçok bilginin
üzerine daha iyi oturacağı için sonuç da "Demleme etkisi" de yapabilecektir.
Dinleyicilerle yaşadığınız ilginç bir diyaloga atıfta bulunarak başlayın
Bunun ilginç olması ve dinleyenleri eğlendirecek nitelikte olması halinde
dinleyicilerle aranızda sıcak bir ilişkinin başlamasını sağlayacaktır.
Dinleyicileri çok ilgilendireceğini düşündüğünüz bir bilgi ile konuya bağlayın
Mesela istatistik bilgilerin gelecekteki kararlarını nasıl verecekleri ile
ilgili örnek vermek için "Hayat sigortalan hesaplanna göre, kaçar yıl
yaşayacağınızı
62 Adil Maviş
biliyor musunuz? Onlar milyonlarca tecrübeye dayanarak bugünkü yaş ile seksen
sayısı arasında çıkan rakamın üçte birinin bugünkü yaşınıza eklenmesiyle
muhtemel ölümünüz hesaplanır. Sağlık muayenesinden geçerek bu rakam ( + ),(-)% 8
artabilir veya azalabilir." dediğinizde birçoğunun ilgilenip bu hesabı
yaptıklarım görebilirsiniz!
Ve Bunları YAPMASANIZ Çok İyi Olur
Akıllı insan düşündüğü her şeyi söylemez,
fakat söylediği her şeyi düşünür.
ARISTOTALES
- Özür dileyerek başlamayın: Heyecanlı olabilir, o gün havanızda
olmayabilirsiniz, nedeni ne olursa olsun özür dileyerek başlamanız konuşmanızın
çekiciliğini kaybettirir. Belki özre neden olan şeyi bir espri konusu
yapabilirsiniz. Amerikanın Kuzey Irak da görev yapan Türk askerlerine esir
muamelesi yapmaları hadisesinde günlerce kamuoyunu meşgul etmesine rağmen özür
dilemediler ama üzüntülerini dile getirdiler!
Hazırlıksız olduğunuzu itiraf ederek başlamayın: Hazırlıksız olabilirsiniz. Bunu
dramatikleştirip dinleyicilerin tenkit gözlüklerini takarak ne kadar hazırlıksız
olduklarınızı görmelerini kolaylaştıracak kozu kendi elinizle veriyor.
"Söyleyeceğim laflarla aslında sizi oyalayacağım" demeye getiriyorsunuz
demektir. Hazırlıklı olmadığınızı siz biliyorsunuz ve akıllı bir sunuşla bunu
pek az kişi öğrenebilir. Olumsuz bir izlenim veya tenkitlerle başlamayın: Bir
şeyler ters gitmiş o-labilir. Canınızı sıkan bir durumun hemen sonrasında
konuşmaya çıkabilirsiniz. Sebebi ne olursa olsun ruh haletinizi davranışlarınıza
yansıtmanız bütün dinleyicileri kasvetli hale sokacaktır. Haklı olabilirsiniz
ama bu haklılığınız müşteriyi üzmemelidir. Mikrofonu denemeden başlamayın:
Sizden önce konuşan birinin mikrofondaki sesini dinleyemediyseniz ve salona
gelen dinleyicilerden önce de mikrofonu test etmediyseniz. Sesinizin arka
tarafta oturanların duyamaması ihtimali var demektir. Bu durumun dakikalar sonra
63 Mıknatıs Konuşmacılar
anlaşılmasına neden olmamak için "sesimi en arkada oturan arkadaşlarımız rahat
duyuyor mu"? diye sormanız gerektiğinde ses ayarının yapılmasını sağlayarak
konuşmanıza başlamanızda yarar var. Konuşmaya hemen başlamayın: Çok defa
gözlerini açmış ne söyleyeceklerinizi sabırsızlıkla bekleyen bir dinleyici ile
karşılaşmayacaksınız. Mikrofonunu elinize alır almaz hemen konuya girmeniz ve
konuşmanızı sürdürmeniz hazırlıksız dikkatlerin sizin üzerinize yoğunlaşıncaya
kadar ipin ucunu kaçırmalarına neden olur. Bundan sonra da kötü bir izlenimin
sürecine sürüklenirsiniz.
Mıknatıs konuşmacı'nın giriş ve kapanışı özeldir. Akılda ve yürekte iz bırakan
konuşmaların en çok başı ve sonunun hatırlandığını bilirler.
18.
Gözlerin Mıknatıs Etkisi Vardır NAZAR'a Olan İnancın Temelinde
Olumlu ve Olumsuz Enerjinin BAKARAK İletilebildiği Varsayılır
"Yok, hayır. Ben ağzın yalan söylediğine inanırım,
ama gözler ı-ıh! Doğrudan bir erkeğin gözüne bakarım,
o istediği kadar gizlemeye çalışsın, hatta kendisi bile farkında olmasın,
derecesini bile anlarım!"
CEMİL İPEKÇİ (Ayşe Armanın Röportajında
"Siz küt diye anlar mısınız! Gay olduğunu düşündüğünüz ama yanıldığınız insanlar
olur mu"? sorusuna verdiği yanıt)
Gözler
Hitap ettiğiniz insanlara değer verdiğinizi göstermenin en iyi yolu göz
temasıdır bunun dışında en hızlı geri bildirimi verir. Size inanıp
inanmadıkları, ilgilenip ilgilenmedikleri doğru söyleyip söylemedikleri v.b...
65 Mıknatıs Konuşmacılar
Gözlerimiz sözlere dökülmeyen mesajlarımızın aktarımında en iyi kanal-
larımızdır.
Ya göz temasından kaçınanlar!
Göz temasından kaçınan veya ihmal eden birinin iyi bir konuşmacı olarak
yetişmesi mümkün değil. Konuşan ve dinleyen arasında bir çok sözsüz mesajı
taşımada köprü görevi görür. Bunun dışında kendimize güvenimizi, o-toritemizi,
gücümüzü, ilgimizi, memnuniyetimizi, sıkıntımızı, duygularımız birinden hoşlanıp
hoşlanmadığımızı kuracağımız göz teması ile öğrenebilir karşımızdakine de bunu
öğrenme fırsatı veririz.
Bakışlarınız çok şey söyler bu nedenle de cesaret ister. Buna cesaret
edemeyenler tavana, notlarına, yere veya duvarın bir köşesine odaklanarak
anlatmaya devam ederler. Sözlüye kalkan bir öğrencinin öğretmenine dönük
anlatması gibi bazdan da gözünü bir kişiye dikerek anlatır ki cesaret toplamak
için başlarda uygun bir davranış olsa da bazıları konuşma süresince kilitlenmiş
gibi bu davranışını sürdürür.
Dinleyen fark edilmek ve görülmek ister
Yakın tarihte 50 kişilik bir gruba bir sunum yapılırken konuşmacı bilinçli
olarak salonun sol tarafında oturanlarla göz iletişimine girdi ve sağında
oturanlarla göz iletişiminden kaçındı. 60 dakikalık sunum sonunda konuşmacıyı
değerlendiren anket uygulandı. Anketler sağ ve sol grupta oturanlar olarak ayrı
ayrı olarak toplandı. Bir grup konuşmacıyı ilginç ve sürükleyici bulurken diğer
grup sıkıcı ve etkisiz buldu. Konuşmayı sıkıcı ve etkisiz bulan grup hangisi
dersiniz? Tabii ki sağ grup! Eğer dinleyicilerinizle göz temasını keserseniz
onlarla ilgilenmediğinizi göstermiş olursunuz, onlarda sizinle ilgilenmezler.
Dinleyicilere bakmak neden zordur?
Çünkü bilmesini istemediğiniz şeyler hakkında da gözünüz konuşur.
Susturamazsınız. Mesela ne kadar gergin.olduğunuzu bilmelerini ister misiniz?
Katılımcıların bütün dikkatlerini üzerinize verdiğini bilmek de ayn bir gerilim
yaratır. Sanki kendinizi bir yere kıstırılmış gibi hissedersiniz. Bu durumdan
kurtulmak isteyen konuşmacı gözünü kaçırdığında dinleyicileri görmediği için
sanki o da artık onu görmeyecekmiş gibi geliyor! Bu nedenden dolayı da bakmıyor.
66 Adil Maviş
Konuşmacını göz temasını güçleştiren durum budur. Ayrıca spot altındaki size
yüzlerce bakışın üzerinde olduğunu düşünmek de sinir bozucudur.
Peki çok kalabalık bir kitleye hitap ediyorsanız bunu nasıl başaracaksınız?
Bu durumda bedeninizi ve yüzünüzü topluluğa çevirip herkesi görüyor görünmeniz
yeterli gözünüzü göremeyecek uzaklıkta olanlar kendilerine baktığınız izlenimi
edineceklerdir. Salonun en arkasında ve kenarlarında kalanlara üvey evlat
muamelesi yapmayın.
Çok sayıda katılımcının bulunduğu salonlarda "Dalga etkisi"nden
yararlanabilirsiniz.
Göz teması kurmayı nasıl geliştirebiliriz?
Birinin yüzüne bakarsanız sanki konuşmanız olumsuz etkilenecekmiş önyargısından
veda edin. En önemli mıknatıs özelliklerinden birini harcamak istemezsiniz değil
mi/ Özellikle ilk tanıştığınız grupla kısa aralıklarla sıkça göz temasını
sürdün. Göz renkleri, burun yapıları, gözlükleri, yaşlarını analiz edercesine
bakın. Bu alıştırma göz göze gelmeyi kolaylaştıracaktır. Yine de bilmenizde
yarar var ara ara, kısa bakışlar iyi değildir. Göz göze geldiklerinize iki-üç
saniye bakabilmelisiniz. İlkini yapabildikten sonra bu aşamaya geçin.
Konuşma provaları yaparken duvarlarınızın muhtelif noktalarına üzerine bir çift
göz çizdiğiniz post-it'ler yapıştırın. Konuşma sırasında 3-4 saniyelik
bakışlarla dinleyicileri temsil eden bu gözlerle iletişim kurun.
Salonda size borçlu bir grup dinleyiciye konuştuğunuzu hayal edin.
Mıknatıs konuşmacı, dinleyicileri dikkatle izler, konuşurken doğrudan
dinleyicilere bakar, topluluk üzerinde en küçük bir hareketi veya donukluğu fark
eder zira dinleyenlerle ilgili olduğu ve onları takip ettiği ölçüde onlar da
mıknatıs gibi sizi takip ederler. Onlara donuk bakarsanız size öyle bakarlar,
somurtursanız somurturlar, gökyüzüne bakarsanız gökyüzüne bakarlar.
19.
Heyecanlı ve Gerilimli Bir Rüyayı
Başkasına Anlattığınızda
Onu Heyecanlandırabiliyorsanız
Siz Doğal Bir Mıknatıs Konuşmacısınız
Düşünceleri Canlandırın
Kelimelerle değil kelimelerin çağrışımlarıyla düşünürüz. "Pis kokuyor" demekle
"Hiç buzdolabında bozulmuş bir peyniri kokladımz mı?" "İşte aynen böyle kokuyor"
demek çok daha farklı etki yaratır. 5 duyu organına giden i-letiler hızla bir
çırpıda zihinlerde yerleşecektir.
Biz dış dünyayı algı organlarımız vasıtasıyla algılıyoruz. Beş duyu organımızdan
aldığımız her mesaj hafızamızda var olan benzerleriyle karşılaştırılması
sonucunda benzerlik bulunduğunda kavrama gerçekleşmiş olur. Bu süreç yoğun bir
zihin aktivitesi gerektirir. Dolaysıyla dinleyici bu yoğunluğun altına girmek
istemeyebilir veya istese de sonuca çabucak ulaşamayabilir. Şu
68 Adil Maviş
halde biz fikirleri ve bilgileri ne kadar somutlaştırabilir ve canlı hale
getirebilirsek o kadar kapsamlı anlaşılır hale gelebileceğiz. Amerika Birleşik
Devletlerinde Richard Bandler tarafından geliştirilen Sinir Dili Programlama
Tekniği (NLP) bu duyuların özellikle üçü üzerinde odaklaşmaktadır. Düşünce ve
kavrama sürecimizde en fazla kullanılan bu üç duyu görme, işitme ve dokunma
duyularıdır. Ancak biz bunlann yanı sıra koku ve tat duyusuna da değineceğiz.
Görsel Canlandırma En Etkili izi Bırakır:
Görsel canlandırma bilgiyi resme hatta filme çevirebilme ve bu resim veya filmi
tanımlayabilirle yeteneğidir. Bu tanımlama yapılırken resmin büyüklüğü,
içindekilerin renkleri, resmin hareket yönü gibi unsurlara değinilebilir. Görsel
canlandırmaya ilişkin teorik anlatımı kısa tutarak konuyu örnekler yoluyla
anlamayı tercih edelim ve aşağıdaki örneklere bakalım:
a. "İnsan vücudunda binlerce kilometre uzunluğunda bir damar şebekesi
vardır."—(daha görsel yapalım) "İnsan vücudundaki damar ağları örümcek
ağlarından çok daha karmaşıktır."—(daha görsel yapalım) "Vücudumuz o kadar çok
damarlarla kuşatılmıştır ki bu damarları uç uca getirip ip yapsaydık Dünyanın
etrafım üç defa sarabilirdi."
b. "Atomun çekirdeği merkezinde bulunur. Bu çekirdeğin etrafında e-lektronlar
süratle dönerler. Aradaki mesafe ve boşluk ise 10-15'tir." (daha görsel yapalım)
"Atomların merkezinde bulunan çekirdek ile çevresinde dolaşan elektronlar neye
benzer biliyor musunuz? Dünya ve diğer gezegenleri bir atomun elektronları
olarak düşünse idik Güneş bu atomun çekirdeği olurdu. Bu atomun elektronları ile
çekirdeği arasında mesafe ise Güneş ile en uzak gezegen olan Plüton arasındaki
mesafe olurdu."
Görsel canlandırmada renkleri ve boyutları da kullanabiliriz. Renk— "Çocuğun
yüzü kararmıştı" — "Çocuğun yüzü kazan karı gibi simsiyah olmuştu."
Renk— "İnanılmaz derecede güzel gülüyordu" — "Tüm çiçeklere baksam, bembeyaz,
sapsan, kıpkırmızı çiçeklere... Onun gülüşündeki-ne benzer bir güzelliği
göremezdim."
69 Mıknatıs Konuşmacılar
Boyut— "Elleri çok büyüktü."— "Elleri bir fil kulağı gibi büyüktü." Boyut—
"Adamın boyu çok uzundu."— "Adam o kadar uzun boyluydu ki insanlara bakarken
sanki karıncalara bakardı."
Herkesin beyninde milyonlarca ses kaydı var:
İşitsel canlandırmada ses unsuru kullanılır. Sesin şiddeti, geliş yönü, yapısı
gibi unsurlar sesin canlandırılmasına yardımcı olan faktörlerdir. Bu arada
sesleri bilinen seslerle ilişkilendirebildiğimiz ölçüde onları
kavrayabilmekteyiz. İnsanlar, kalın, ince, titrek, düz, dalgalı, şiddetli,
zayıf, kesintili, fısıltılı ses türlerini bilirler. Bu arada uzaktan, yakından
gelen, kulağının arkasından, burnunun ucundan gelen, yansıyan şeklinde de
sınıflandırmalar yapılabilir. Ayrıca sesler daha önce duyulmuş bilinen seslerle
ilişkilendirildiğinde gök gürültüsü, aslan kükremesi, bomba patlaması gibi
somutlaştırmalar da oluşturulabilir. Aşağıdaki örneklere bakalım:
a. "Adamın sesi çok yavaş çıkıyordu—Adam sinek vızıltısı gibi konuşuyordu."
b. "Öyle bağırdı ki hepimiz irkildik—Aslan gibi kükreyince hepimiz ir-kildik"
c. "Öyle gürültü yapıyorlardı ki uyuyamadım—sanki kulağımın arkasında davul
çalıyorlardı. Uyuyamadım."
Domatese dokunmadan/karpuza vurmadan almayız:
Dokunsal canlandırmada dinleyicinin dokunma duyusuna hitap edilir. Bildiğimiz
dokunma duyulan arasında, kesici, delici, batıcı, yakıcı, ısıtıcı, soğutucu,
dondurucu, titreşimli, yapışkan, emici, sert yumuşak, ağır, hafif, okşa-
J yıcı, üfleyici gibi özellikler yer alabilir. Bu dokunsallık algılarına dayalı
olarak insanlann zihinlerinde yerleşik somut duyular vardır. Aşağıdaki
örneklerde
I dokunsallık kullanımlanmn kavrayışımızı nasıl desteklediğine dikkat edelim:
a. "Elleri çok yumuşaktı. — Elleri pamuk gibi yumuşaktı."
b. "Burnum az kalsın soğuktan donacaktı.----Burnum soğuktan donup
buz gibi dağılacak sandım."
c. "Adam işkence altında inliyordu. —Adam öylesine işkence çekiyordu ki sanki
etleri bıçakla lime lime doğranıyordu."
70 Adil Mc
Koku alma ve tat alma örneklerinin de mantığı da aynı konuyla ilgili bir örnek
Kur'an dan verip mıknatıs konuşmacıların bir sırrını daha öğrenmiş o-luyorsunuz.
"Ölmüş olan kardeşinizin etini yemeyi nasıl seversiniz?" Gıybet etmenin ne kadar
kötü bir davranış olduğunu anlatırken görme ve tat alma duygularına hitap ederek
gıybet (başkaları hakkında dedikodu yapma) nefret ettirir.
Mıknatıs konuşmacı verilmek istenen mesajların tasvirlerle bilinen ve kı-
yaslanabilen örneklerle ilişkilendirir. Böylece hem anlaşılmasını kolaylaştırır
hem de unutulma riskini azaltır. İstediği nefret, coşku, heyecan, umut, cesaret
vb duyguları böyle oluşturarak dinleyicileri harekete geçirebilir.
20.
Dinamik Konuşmalar İNTERAKTİF'tir Ses, Söz ve Duraklar Çok Etkili Kullanılır
Kısa sürede daha fazla sözcük, daha fazla bilgi transferi sağlamaz
Dinleyicilerinizin sunduğunuz düşünceleri kavramaları için öncelikle sizi
dinleyebilmelerini sağlamalısınız. Araştırmalar 150 kelime/dakika hızla söz
söyleyen bir konuşmacının sözlerinin yaklaşık yarısının dinleyiciler tarafından
"dinlenmediğini" göstermektedir.
Bu durum dinleyicinin dikkatinin konuşma boyunca uyanık tutulmasının çok önemli
olduğunu göstermektedir. Çünkü ancak dikkat korunursa söylenen sözlerin fikir
değeri ve anlamı dinleyici kitle tarafından algılanabilecektir. Dikkatin
korunmasının temel yolu monotonluğun-tekdüzeliğin kırılmasından geçer. Aşağıda
kullanabileceğimiz örnek taktikler verilecektir.
72 Adil Maviş
Sorular dinleyiciye uyarıcı elektrik verir
Dinleyicileri belli bir davranışa yöneltmeye hemen orada devam ettiğinizde,
ortama aktif olarak katılmalarım sağlarsınız. Bu durumda, herkes herkesin aktif
katıldığı bir ortamda ne söylediğinize özellikle dikkat etmek zorunda kalırlar.
Örneğin topluluğunuza hitaben: "Acaba aramızda kaç kişi başanlı bir geleceği
hayal ediyor? Bu saygıdeğer insanların ellerini görebilir miyim?... Aramızda
kimler .30 yaşın üzerindedir?.... Bugün ne konuşacağımı kaç kişi merak
ediyor?...." Bu tür sorulara herkes el kaldırarak cevap vermeyebilir ama herkes
dikkat kesilerek cevap verir.
Şu elimdeki kalemi kimin kullandığım biliyor musun?
Dinleyicilere elinizde tuttuğunuz bir nesneyi gösterebilirsiniz. Salona dikkat
etmelerini veya kendilerini incelemelerini isteyebilirsiniz. Bakışları ve
dikkatleri sizin istediğiniz noktaya yönelecektir.
Örneğin konuşma esnasında "Şu elimdeki saati görüyor musunuz?... Bu saat her bir
saniyesi önemli olan zamanımızı sayıyor?... Şu elimdeki kağıtlara bakın!
Bunlarda size anlatacağım "başarının sırrı" yazıyor... Sevgiden ve gönül
birliğinden söz ediyorduk. Şurada bir araya gelen muhteşem topluluğa bakın!"
Sorular sorun
Konuşma esnasında soracağınız sorular dalgınlıkları yok eder. Sorular iki tip
olabilir: Bir yandan cevabını zaten hemen ardından vereceğiniz konuyu soru
halinde ifade edebilir ve dinleyicilerinize yöneltebilirsiniz. Diğeri ise a-gırı
ısrar etmemek şartıyla dinleyicilerden "bilgi" gerektiren herhangi bir sorunun
cevabını isteyebilirsiniz.
Örneğin Türkiye'de erozyon tehlikesi hakkında bilgi vereceksiniz "Değerli
dostlar" Türkiye'nin her yıl ne kadar toprağını kaybettiğini biliyor musunuz?
Her yıl erozyon nedeniyle Kıbrıs kadar toprağımız denize akıyor? Kıbrıs için az
mı şehit vermiştik?... Dünya nüfusu hızla artıyor. Dünyanın en kalabalık ülkesi
hangisi biliyor musunuz arkadaşlar?..."
73 Mıknatıs Konuşmacılar
Konunuzu ne kadar önemserseniz o kadar önemsenirsiniz
Mıknatıs konuşmacı konusuyla aşkla şevkle ilgilidir. Çok değerli bir bilgi
veriyorsunuz. Siz verdiğiniz bilgiyi ne kadar önemsiyorsanız o kadar önemseme
etkisi yayarsınız. Konuya ilgisizseniz yüz hatlarınız donuktur. Duygularınız
parlak yansımaz, ilgili olan yüzde hatlar belirgin değişimlere uğrar. Bunun bir
diğer anlamı da heyecandır. Konunuza heyecanla ilgi duyduğunuzu göstermelisiniz.
Ses Monotonluğu uyutur
Konuşma bir müziktir: Hep aynı notaya dokunursanız bir süre sonra bıktırırsınız.
Notalar ve notaların zamanları sürekli değişmeli ve bu değişim kişiye özel bir
besteye dönüşmelidir.
Sesini yükseltip alçaltarak bu monotonluğu kırabilirsiniz. Duyulabilir olmak
şartıyla fısıltıya kadar inilebilir ve bağırmayacak kadar yükseltebilirsiniz.
Sürekli yüksek veya sürekli alçak ton hem monotondur, hem de rahatsız e-der.
Tonlamadaki değişiklik her seferinde dikkatleri üzerinize çeker. Örneğin:
"(normal) Bu kadar üstün insanlarız. Bunu biliyoruz, (alçalıyor) Ama şu halimize
bakınız. Ya şu yardıma muhtaç insanlar. Ya şu sokaklara mahkum bıraktığımız
insanlar, (yüksek) İşte bizi utandırması gereken bu. Kendi varlığımıza ve
onurumuza sahip çıkmayışımız..."
Vurgular beyinde dalgalanma etkisi yaratır
Özellikle fark edilmesini istediğiniz kelimeleri yavaşlayarak, hece hece
vurgulayarak veya vurguyu yayarak seslendiriniz. Örneğin: "Eminim, Tekrar
ediyorum, ba—şa—ra—bi—li—riz!... Zaaalim! Bu adam zaalim!... Oluuur hem de öyle
olur ki!.."
Duraklardaki sessizlik çok dikkat çekicidir
Çok önemli bir kelimeyi söylemeden önce ve sonra 3-7 saniye arasında (süre
duruma göre değişebilir) kısa duraklar oluşturabilirsiniz. Sözden önce sözü
sabırsızlıkla beklercesine bilinçli ve kontrollü susmanız dikkatlerin gelecek
kelimeyi beklemek üzere toparlanmasına, sözden sonra durmanız da söylediğinizin
zihinlerde tekrarlanmasına yol açar. Dinleyiciye bu suretle "şu mesaj çok
önemli" demiş olursunuz. Örneğin: "Düşünmemekte ısrar ediyoruz....
74 Adil Maviş
(dur).... Ölüm var., (dur).. Öyleyse neden bu kısa hayat sermayesini tembelce ve
faydasız işlerle yok ediyoruz... Başarının sırrını merak ediyor musunuz?.....
(dur)... alın teri... (dur) Sadece çalışan insanlar başarıyor ve daha
çok çalışan daha çok başarıyor.
Cümle Yapısını Değiştiriniz:
Aynı zaman kipinde, benzer yapıda veya eşit uzunlukta cümleler monotondur, can
sıkıcıdır ve dikkati dağıtırlar. Çok iyi bir konuşmacı düz-devrik cümleleri
uygun bir sırada çok iyi kullanır. Zaman kipleri arasında sıçramaları, dili
geçmiş zamandan misli geçmiş zamana, şimdiki veya gelecek zamana sıçrayarak çok
iyi gerçekleştirir. Yine devamlı uzun cümleleri veya çok kısa cümleleri art arda
sıralamaz. Bunun yerine orta uzunlukta ve kısa cümleleri birbirleriyle yoğurarak
kullanır. Şu örneklere bakalım: "Hedefe ulaşmak istiyor musunuz? Zirveye çıkmak,
mükemmel olmak... Yüzlerce insan başarmıştır. Siz de başarabilirsiniz. Kendinize
gelin sadece. Hedefinizi kalbinize yazın. Emin olun ki her şeye hedefinizden
bakmaya devam ettiğiniz sürece başarı merdivenine tırmanmaya devam eden siz
olacaksınız.
Konuşma Hızınızı Değiştiriniz:
Sabit hız da bir monotonluk nedenidir. Ancak çok yavaş ve çok hızlı konuşmalar
stres oluştururlar, takip edilemezler. Zaman zaman normal konuşma hızınızın
altına inmeniz ve üstüne çıkmanız monotonluğu kırar. Ortalama konuşma hızı
dakikada 150 kelime civarındadır. Konuşma esnasında hızınızı 120-170
kelime/dakika arasında değişime uğratabilirsiniz.
Mıknatıs konuşmacı kelimeleri sihre dönüştüren ayarlarıyla oynar. Yeri
geldiğinde fısıldar, yeri geldiğinde susar. An gelir meraklı bir ses tonuyla
soru sorar
21.
Mizahın Mutluluk Hormonlarım
Harekete Geçiren Güçlü Bir İyileştirme Özelliği Var
Bazıları bu yeteneğe doğal olarak sahipken, bazıları onlan gözlemlemek ve mizah
reperatuvarını geliştirmek için biraz çaba harcaması gerekir. Bir süre sizi
dinleyen insanları hiç güldürmüyorsamz mıknatıs konuşmacı olmaktan uzaksınız
demektir.
Mizah konuşmaya sürpriz olarak girmelidir.
Konuşmanın doğal akışı içine monte edilmiş biraz mizah ciddi meselelerin daha
iyi anlaşılmasını sağlar. Bu nedenle bunun da bir üslubu var:
"Şimdi çok komik bir hikaye anlatacağım", "Birazdan dinleyeceğiniz hikayeye
gülmekten kırılacaksınız", gibi girişler, beklediğiniz etki oluşmaması halinde
hem topluluğa hem de size karşı soğuk duş etkisi yaratabilir. Hem
76 Adil Maviş
önceden bildirilmemiş espriler, seyircilerinizin sizin mizahi yanlarınızı kendi
başlarına keşfettikleri duygusunu onlara verir.
Bu espri'nin konuyla ne alakası var?
Konuyla yaptığınız esprinin ilintisini izah etme durumunda kalmamalısınız. Tabi
konuyla ilgi kuramayacakları bir mizah da komik olsa da anlatılma-mahdır. Konuyu
gölgede bırakacak veya ilinti kurulamayan espriler hatırlanır ancak konu
unutulma riski vardır.
Burada gülünecekti!
Espri yeteneği yüksek kişileri izleme fırsatınız yoksa Cem Yılmaz'm VCD'lerini
alın onları defalarca izleyin. İşi komedyen olanların mizahı kullanış biçimi ve
zamanlamaları size ilham kaynağı olacaktır. İlk izlenimin anlattığınız bir fıkra
olmamasında da yarar var.
Kullandığınız örnekler birilerini gocundurmamak
Irk, cins, milliyet, din, cemaat, siyaset ve bel altı konularını ele alan mizah
çok komik olsa da daha sonra telafi edemeyeceğiniz pot kırmanıza neden olabilir.
Yıllar önce Güner Ümit'in canlı show programında Alevileri gücendiren ve
mesleğinin zirvesinde 3 yıl programa ara vermesine neden olan talihsiz sözlerini
hatırlayın.
Kendinizle eğlenebiliyorsânız, bu işi çözdünüz demektir
Mizahın en güvenli hedefi sizsiniz. Zayıf noktalarınız onlara gösterin ve
hatalarınız anlatın. İnsanlar küçük düşmekten korkarken siz kendinizle dalga
geçmek için hikayeler anlatın. Kendinizle alay edebildiğinizi sizin de onlardan
biri olduğunuzu, onların anladığınızı ve bakış açılarının paylaştığınız
göstermelidir. Bu dinleyicilerin takdirini kazanacak, dinleyenlerle aranızda
pozitif elektrik tesis edecektir.
"ikinci el" mizahtan yararlanın
Sayısız anekdot, hikaye ve fıkralar var bunları kolayca edinebilirsiniz. Konuşma
yaptığınız konuya uygun olabilecekleri fosforlu kalemle işaretleyip zaman zaman
bunlardan yararlanmak üzere tarama yapın "ikinci el" mizah dediğim şeyi
kullanmanın yolu, onun sizin kendi tecrübenizmiş gibi görünecek
77 Mıknatıs Konuşmacılar
şekilde kişiselleştirmektir. Bunun birdenbire olmayacağını göz önünde
bulundurarak esprinin sizin üzerine oturuncaya kadar yeterli pratik yapmanız
gerekecektir.
Bir mizah dosyanız olsun
Espriler konfeksiyon usulü işinize yaramaz. Kitaplardan aldığınız esprileri
doğal konuşmanın içine yerleştirmek zordur. Değişik zamanlarda karşılaştığınız
bir karikatür, resim, haber vb kaynakları konuşmalarınızda kullanabileceğinizi
düşünüyorsanız kesip bir dosyada saklayın. Önemli olan sizin bakış açınızı
yansıtması. Konuşmalarınız arasına serpiştirdiğiniz bu materyaller görüşlerinize
güç katacak, konuşmanızda kullandığınız bu materyallerle özgün ve orijinal
sunuşlar ortaya çıkarabileceksiniz. İnternet bunun için çok derin bir kaynak.
Mıknatıs konuşmacı eğlendiriyorsa dinleyicilerin öğrenme hazzını yaşadığını
bilir. Artık onlarla dost gibi olmuştur ve katılımcıları dostlar meclisinde gibi
hissettirir.
22.
İnsanlar Kıyafetleri ile Ağırlanır Bilgileriyle Uğurlanırlar
Giyim ve dış görünüş
Daha önce sizi hiç görmemiş ve tanımayan kişilerin bulunduğu bir odaya
girdiğinizde, bu kişiler sizin hakkınızda sadece kıyafetinize bakarak 9
çıkarımda bulunabilirler.
Ekonomik durumunuz
Eğitim durumunuz
Güvenirliliğiniz
Sosyal konumunuz
Entelektüel düzeyiniz
Sosyal geçmişiniz
Kültürel temeliniz
79 Mıknatıs Konuşmacılar
Başarınız
Değer yargılarınız
ilk izlenim açısından büyük rol oynayan fiziksel çekicilik, giyim tarzı yanı
sıra saç modeli, kullanılan parfüm ve aksesuarlar la desteklendiğinde, yarattığı
etkiyi olumlu yönde artırmaktadır.
Genel kanaat o dur ki, sahip olunan kariyere uygun kıyafetlerin seçimi çoğu
zaman hem kadınlar, hem de erkekler açısından yapılmak zorunda olunan, zor
seçimlerdir. Çünkü bu konudaki kurallar yazılı değildir. Giyinme ve kendine özen
gösterme işi, kıyafetlere ilişkin bilinçaltı beklentilerine ve önyargılara
dayanmaktadır. Mesela lacivert veya siyah takım elbise beyaz gömlek orta ve üst
düzey yöneticilerin tercih ettiği iş kıyafetleridir.
Sunuş günü sahnenin yıldızı sizsizin. Ortama ve kişiliğinize uygun giyinmenin
objektif kriterleri ortaya koymak zor olsa da. İşte kesin olmayan kurallardan
bazıları;
Kariyere uygun giyinmek için yapılan harcamalar, geleceğe yapılan yatırımlar
olarak görülmelidir. Az sayıda da olsa gardıropta kaliteli kıyafetlerin yer
almasına özen gösterin.
Mavi; uyumluluğu, sakinliği, muhafazakarlığı ve gençliği çağnştıran bir renk
olması nedeniyle özellikle erkekler tarafından, giyilen koyu renkli takımlann
canlandırılması için, gömlek rengi olarak tercih edilmektedir. Açık mavi, genç
ve sportmen, lacivert profesyonel görüntüsü ile iş kıyafetlerinin aranan
renkleridir.
Grinin her tonu tercih edilebilir, ilgi çekiciliği sağlamak için de tamamlayıcı
renkler kullanılabilir örneğin bayan giyiminde koyu bir griyi canlandıran en
uygun renklerden biri "şeker pembesi"dir.
Beyaz; gömlek ve bluzlar için uygundur koyu bir ceketin altına erkeklerde
kırmızı kravat kadınlarda fular tercih edilebilir.
Koyu renk pantolonun altına koyu renk ayakkabı, Açık renk pantolonun altına açık
renk ayakkabı giyilmelidir.
Yapacağınız konuşmada yüz hatlarınızm oluşturacağı görüntüye büyük ö-nem veriyor
ve dikkatlerin o noktada oluşmasını istiyorsanız, nötr renkler giymeye özen
gösterin. Çünkü bu durum, yüzünüzün daha çok ilgi çekmesine imkan sağlayacaktır.
80 Adil Maviş
Kadınların makyajlarını yaparken sadeliği esas alması maksimum üç yüksük ince
zarif takılar takması, erkeklerin saat, gözlük, dolma kalem, kravat iğnesi,
pantolon askısı, kol düğmesi, kemer, çorap ve ayakkabı seçiminde kaliteyi
yansıtan ürünler kullanması önerilmektedir.
Konuşma yapmanız gerekebilecek olan toplantılara giderken elbise olarak parlak
ve iri desenli kıyafetlerden kaçının. Çünkü bu tür giysiler çoğu defa uzaktan
bile görenleri rahatsız edebilir.
Giyiminiz içinizin Dışa Yansımasıdır
Koyu tek renk, bedene sımsıkı oturtulmuş klasik kesimler ciddiyeti bir ölçüde
resmiyeti veya kapalılığı yansıtır. Geniş tutulmuş, bol, sıcak renkler, farklı
kesimler hayata dönüklüğü ifade eder. Gençler, genelde hayata dönük tarzları
tercih ederler, yaş ilerledikçe giyimde klasik tarzlar ağır basar. Bunu göz
önünde bulundurarak gençlere ve işadamlarına yapacağım konuşmalarda mutlaka
farklı giyinirim.
Giyim tarzı kişiliği de yansıtır. Siz hangi tarza giriyorsunuz?
Moda odaklı giyinenler: Giyinmekten zevk alırlar. Giyeceklerini seçmek keyifli
bir uğraştır ve bunu çok önemserler.
Olumsuz giyinenler: Giysi üzerinde kafa yormaktan hoşlanmazlar. Ö-zensiz,
uyumsuz ve harcıalem giyinirler. Utü, temizlik de çok önemli değildir.
Politik giyinenler: İsteklerine göre değil görünmek istedikleri şekilde
profesyonelce giyinirler.
Ekonomik giyinenler: Satın alırken öncelik ucuzluktadır. Farkında olmasalar da
üzerilerindeki bu kalitesizlik anlaşılır.
Rahatlık için giyinenler: Seçimlerini yaparken öncelikle içinde rahat e-
decekleri elbiseleri tercih ederler.
Yeni bir elbise alırken üç şeye özen gösterin:
1. Aldığınız elbisenin daha önce aldığınız en az üç şeye uyup uymayacağı,
2. Uç mevsimde de kullanılıp kullanılmayacağı
3. En az üç farklı yerde giyilip giyilmeyeceğidir.
81 Mıknatıs Konuşmacılar
Bu tür bir alışveriş gardırobunuzun daha da zenginleşmesine ve giyim konusunda
daha hızlı karar vermenize yardımcı olacaktır.
Elbiselerinizin temininde daha önce elinizde bulunanları dikkate alarak bir
seçim yapmazsanız ayakkabınıza uygun takım elbise veya takım elbisenize uygun
gömlek seçmek zorunda kalırsınız. Bu tür seçimlerde ağırlık, küçük parçanın
büyük parçaya uyumunun sağlanması yönünde olmalıdır.
Kıyafet oluşturmak istediğiniz imajın önemli bir parçasıdır. Bunu geleceğe
yatırım olarak da görebilirsiniz. Az sayıda da olsa gardıropta kaliteli
kıyafetlere yer verin. İndirim sezonlan bu yenilemeleri yapmak için bir fırsat
o-luşturacaktır.
Mıknatıs konuşmacılar ortalamanın üzerinde giyinir.
23.
Mıknatıs Konuşmacı
Kendini Kürsünün Arkasına Gizlemez
Sadece Dilinizi Değil Bedeninizi de
Etkili Kullanabilmelisiniz
Bazı büyük konferans ve toplantı salonlarında sahnede bir kürsü bulunur. Bu
kürsüyü süs olarak kenara kaldırın. Mikrofon veya notlarınızla sizi kendisine
hapsetmesine müsaade etmeyin. Kürsü arkasında birkaç dakikadan fazla süren
konuşma bütün konuşmayı silip süpürür. Tabi sizi de!
1. DuruşAıareket
Hasta bir adam gibi davranırsanız hastalanırsınız. His ve hareket birbirini
tetikler. Hareketler iradenin kontrolü altında olsa da hisler değildir. Ancak
hareketlerinizi kendine güvenen, bir koşuya katılacak güçlü ve önemli bir adam
gibi davranmaya eğitirseniz duygularınızı da kontrol edebilir kaygıyı coşkuya
çevirebilirsiniz.
Gergin, sinirli ve güvensiz konuşmacı hemen kendini belli eder.
83 Mıknatıs Konuşmacılar
Siz ne söyleyeceğinizi düşüne durun. Dinleyiciler sizin hakkınızda ilk
izleniminizi görüntü ve duruşunuzdan edinir. Üstelik ilk izlenimi uyandırmak
için hiçbir zaman ikinci bir fırsatınız olmaz. Konuşmada söz den daha etkili
olan söylemek istediklerinizi ne kadar istekli, canlı ve samimi
söylediklerinizdir.
Bunun için bedeninizin tümünü göstermeli, mümkün olduğu kadar kürsü, masa gibi
araçlarla perdelememeli. Konuşmaya davet edildiğinizde hareketleriniz canlı ve
pozitif heyecanınızı yansıtacak bir sesle başlamalısınız.
Hazır duruş: Ayakta sunum yapma imkanınız varken mutlaka ayakta sunum yapmayı
tercih edin. Kollarınızı rahat bırakın ve ellerinizle sinirli sinirli hareket
ettirmeyin. Baş ve bedenin üst tarafı dik omuzlar rahat bırakılmalıdır. Oturmak
zorunda kaldığınız zamanlarda koltuğunuza kaykılmaym elleriniz varsa masa yoksa
koltuk üzerinde biraz öne doğrulmuş ayaklarınız birbirine paralel yere basın.
Hareket: izleyenleri uyutmak istemiyorsanız kendinizi kürsü arkasına asla
hapsetmeyin ya da sahnenin bir köşesine kilitlemeyin. Hareketlerinizi çok sık
olamayacak şekilde platformun bütününü kullanın, zaman zaman da dinleyicilerin
arasına girerek arka ve orta kesimde kalmış kişilerle göz teması kurun. Bunu
gerçekleştirebilmeniz için o-turma düzeninin ve geçiş aralıklarının önceden
ayarlanmış ve mikrofonunuzun kablosuz olması gerekecektir.
2. Jestler
Hiç elleriniz bağlıyken konuşmak zorunda kaldınız mı? Telefonda olduğu gibi
karşınızdaki insan sizi görmese bile el ve kollarımızı kullanarak kendimizi daha
iyi ifade ettiğimizi düşünürüz. Jestler konuşmacının düşüncelerini vurgulamasına
yarar ve vurgulama görülmeden hissedilemez. Heyecan istek ve canlılığınızı
jestlerden yararlanmadan yansıtamazız. Dinleyiciler konuşmadan yeterli ölçüde
yararlanmak için dinleyiciye kilitlenir. Konuşmacının jestlerini görmek ister.
Halbuki topluluk önüne çıkan amatör konuşmacılar en doğal jestlerini bile
kısıtlar, nefesini tutar, kaskatı kesilir sonrada ellerini kollarını ne
yapacağını şaşırır parmaklarıyla oynar veya ellerini cebine gizler.. Jestler de
amacına ve yapısına göre üç'e ayrılır:
Vurgulayıcı jestler: Atatürk'ün "Ordular hedefiniz Akdeniz.. İleri" sözünü
söylerken çekilmiş bir fotoğraf var. Kolunu ve elini hedef
84 Adil Maviş
istikametine uzatarak yaptığı 'vurgulayıcı' jesttir. Yine trafik polislerin
ellerini omuz hizasında dik kaldırıp avuçlarını karşısındaki kişiye göstererek
DUR demesi yine 'vurgulayıcı'jest kapsamındadır.
Görüntüleyici Jestler: Sevinç ve mutluluğunuz ellerinizi birbirine kavuşturarak
göğüs hizasına yaklaştırmanız. Bir konu ile ilgili üç kural açıklıyorsanız yeri
geldikçe parmaklarınızla göstermeniz. Ya da bir şeyin ne kadar büyük olduğunu
göstermek için kollan açmanız. Görüntüleyici jest sınıfına girer. Karşınızdaki
kişiye iletmek istediğiniz mesajı destekleyen bir görüntü verdiğiniz için de bu
jest önemlidir.
Kişiye özgü jestler: Yerinde yapılan jestlerin önemi kadar, gereksiz veya
abartılı yapılan jestler de dinleyenleri olumsuz etkiler. Burun karıştırmak,
saçı düzeltmek, eli sıkça yüze götürmek ya da çok sert hareketler yapmamak
gerekir. Birçok kişi bu hareketleri bilinçsizce yaptığı için bunları kontrol
edebilmek için önce farkına varmanız gerekir.
3. Yüz ifadesi
Konuk olduğum televizyon programlarında sunucuların reklam aralann- . da lakayt
ve asık suratlı, yayın başladığında da birden bire canlı sevecen içten ve
gülümseyen bir yüz ifadesine bir saniye içinde geçebilmesi beni en çok şaşırtan
şeylerden biriydi. Yüz ifadesi bir çok detay yansıtır. Donuk ve değişmeyen bir
yüz ifadesi dinleyicileri konuşmacıdan soğutur. Televizyonlarda ö-zellikle yakın
çekimde ve izleyicilerin az olduğu toplantılarda yüz hatlarınız detaylarıyla
görülür, üzüntü verici bir olaydan bahsederken tepkisiz bir yüzle ne kadar
inandırıcı olabilirsiniz ki/
Yüz ifadeleriniz konuşmalarınızı destekleyen bir hale getirmek içi birkaç
öneri;
Haberleri farklı bir gözle izleyin: TV Ana haber bültenlerinde spikerlerin
okudukları haber metnin içeriğine göre takındıkları yüz ifadesini dikkatlice
izlemeye alın. Zaman zaman televizyonun sesini kısarak konuşmacının yüz
ifadesinden birazdan görüntülerinin verileceği haber metnin içeriğini tahmin
etmeye çalışın.
Gülümseyin: Eski bir Çin atasözü 'gülümsemesini bilmeyen dükkanını açmasın'der.
Sunuşlarda yaşanılan gerginlik yüz ifadenize mutlaka
85 Mıknatıs Konuşmacılar
yansıyacaktır. Bu nedenle gülümseme daha da önem kazanır. Her gün ayna
karşısında kendi kendinize gülümseyerek bir şeyler anlatın. Çalışma masanızda
açık bir ayna bulundurun. Ev ve işyerinizin değişik bölümlerine gülümseyen bir
sembol asın. Asık bir suratın bir çok kişiyi rahatsız ettiğini biliyorum ama
gülümseyen bir yüzden rahatsız o-lan sağlıklı insanlara rastlamadım.
4. Uyumlu Beden Dili
Bir insan doğruyu söylediği halde sizi ikna edememişse bunun muhtemel nedeni
beden dili ile sözünün senkronize olmamasmdandır. Mevlana'mn "Ya olduğun gibi
görün, ya da göründüğün gibi ol" sözü. Beden dilinin insanı e-le veren mesajlar
ilettiğini ve bu mesajların söz sahibini yalanlayabileceğini vurguluyor. "Yine
ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz" sözü davranışların içerdiği güçlü mesajların
sözlerden daha etkili olduğu vurgulanıyor.
Zaman zaman konuşma aralarında bilinçli sessizlik oluşturmak o arada söylenecek
sözlerden daha etkili olabilmektedir.
Mıknatıs konuşmacılar konuşmacıyla dinleyen arasına bir kağıdın girmesine
müsaade etmedikleri gibi bedenlerini de bir kürsü arkasında gizlemezler.
Sahnenin bütün platformunu abartısız hareketlerle kullandığı gibi platformdan
inip dinleyicilerin arasında da gezerek bir sinerji oluştur.
24.
Sözlü İletişim Akıl, Mantık ve Düşünceyi, Sözsüz İletişim Duyguları ve
İlişkileri
En Etkili İfade Etme Aracıdır ve İlk İzlenim İçin İkinci Bir Fırsatınız Yoktur
Dinleyicinizin bilincinde olumlu/olumsuz, belirgin/belirsiz mutlak bir iz
bırakırsınız çünkü kişiler daha hiç konuşmadan duruşları, kıyafetleri,
aksesuarları vb. dış özellikleri ile kendileri hakkında birçok mesajı
karşılarmdakile-re iletirler. (Gözden kaçmaz!)
Vücut dilinin gönderdiği sinyallere, ses tonu güven veren/vermeyen bir yaklaşımı
da dahil edersek ilk izlenim yaklaşık 4 saniyede ile 4 dakika arasında oluşur.
İlk İzlenim Sonuna Kadar Sürer
Konu üzerinde yapılan araştırmalar ilk anda kişiler, olaylar ya da şirketler
hakkında edinilen olumlu/olumsuz izlenimlerin gerçekten de uzun süre kolay kolay
değiştirilemediğini göstermektedir. ("Adı çıka dokuza inmez sekize")
87 Mıknatıs Konuşmacılar
İşte Benim Adamım!
Yeni tanıştığınız her kese aynı muameleyi yapar mısınız? Hepsi sizin için
yabancı ancak Onları kişisel güvenlik denetiminizden geçirirken her nedense
bazılarına torpil yaparsınız!.
Genel olarak karşımızdaki insanları Irk, cinsiyet, yaş, cüsse, yüz ifadesi,
gözler ve saç, giysiler, hareket ve duruş özelliklerine göre fark ederiz. (İlk
tutumumuz etkiler)
Sonra kişisel kriterlerimizle;
1. Çekici/itici
2. Karakterli/Karaktersiz
3. Eğitim derecesi
4. Kibarlık düzeyi
5. Terbiyesi
6. Mali durumu
7. İtibarı
8. Sosyal ve ahlaki değer yargıları
Konularında ön fikirlerimizi oluşturarak yakınlaşırız. (Düşünce ve
önyargılarımızı etkiler)
En son olarak şunlar konusunda karar veririz; "Bu adama güvenebili-
rim/güvenemem", "Hoş biri/gıcık biri", "Onu dinlemeliyim"- "Üff, şimdi bunu
dinlemek zorunda mıyım?" (Davranışlarımızı ve kararlarımızı etkiler)
Bu kararlara varırken sağ duyumuzun, gözlemin, tümdengelimin, tahmin ve
beklentinin bir bileşkesini kullanırız.
İlk İzlenimde Dış Görünüş ve Kıyafetiniz
Genel kanaat o dur ki, sahip olunan kariyere uygun kıyafetlerin seçimi çoğu
zaman hem kadınlar, hem de erkekler açısından yapılmak zorunda olunan, zor
seçimlerdir. Çünkü bu konudaki kurallar yazılı değildir. Giyinme ve kendine özen
gösterme işi, kıyafetlere ilişkin bilinçaltı beklentilerine ve önyargılara
dayanmaktadır. Mesela lacivert veya siyah takım elbise beyaz gömlek orta ve üst
düzey yöneticilerin tercih ettiği iş kıyafetleridir.
k?*
88 Adil Maviş
İlk izlenim açısından büyük rol oynayan fiziksel çekicilik, giyim tarzı yanı
sıra; Doğru saç modeli, kullanılan parfüm ve aksesuarlar la desteklendiğinde,
olumlu izlenimi pekiştirebilmektedir. Bütün bunların hepsi yardımcı
malzemelerdir. Bu yardımcı malzemeler sizin yerinizi almamalı bunları önce
KENDİNİZE uydurmalısınız.
Giyiminiz, içinizin Dışa Yansımasıdır
Koyu tek renk, bedene sımsıkı oturtulmuş klasik kesimler ciddiyeti bir ölçüde
resmiyeti veya kapalılığı yansıtır. Geniş tutulmuş, bol, sıcak renkler, farklı
kesimler hayata dönüklüğü ifade eder. Gençler, genelde hayata dönük tarzları
tercih ederler, yaş ilerledikçe giyimde klasik tarzlar ağır basar. Bunu göz
önünde bulundurarak gençlere ve işadamlarına yapacağım konuşmalarda mutlaka
farklı giyinirim.
Tercih edilen giysiler kişilerin kendileri hakkında bilgi veren önemli ipuçları
içerir;
Moda odaklı giyinenler: Giyinmekten zevk alırlar. Giyeceklerini seçmek keyifli
bir uğraştır ve bunu çok önemserler.
Olumsuz giyinenler: Giysi üzerinde kafa yormaktan hoşlanmazlar. Ö-zensiz,
uyumsuz ve harcıalem giyinirler. Ütü, temizlik de çok önemli değildir.
Politik giyinenler: İsteklerine göre değil görünmek istedikleri şekilde
profesyonelce giyinirler.
Ekonomik giyinenler: Satın alırken öncelik ucuzluktadır. Farkında olmasalar da
üzerilerindeki bu kalitesizlik anlaşılır.
Rahatlık için giyinenler: Seçimlerini yaparken öncelikle içinde rahat e-
decekleri elbiseleri tercih ederler.
Sunuş günü sahnenin yıldızı sizsizin. Ortama ve kişiliğinize uygun giyinmenin
objektif kriterleri ortaya koymak zor olsa da. İşte kesin olmayan kurallardan
bazıları;
Yapacağınız konuşmada yüz hatlarmızm oluşturacağı görüntüye büyük önem veriyor
ve dikkatlerin o noktada oluşmasını istiyorsanız, nötr renkler giymeye özen
gösterin. Çünkü bu durum, yüzünüzün daha çok ilgi çekmesine imkan sağlayacaktır.
89 Mıknatıs Konuşmacılar
Kariyere uygun giyinmek için yapılan harcamalar, geleceğe yapılan yatırımlar
olarak görülmelidir. Az sayıda da olsa gardıropta kaliteli kıyafetlerin yer
almasına özen gösterin.
Mavi; uyumluluğu, sakinliği, muhafazakarlığı ve gençliği çağrıştıran bir renk
olması nedeniyle özellikle erkekler tarafından, giyilen koyu renkli takımların
canlandırılması için, gömlek rengi olarak tercih e-dilmektedir. Açık mavi, genç
ve sportmen, lacivert profesyonel görüntüsü ile iş kıyafetlerinin aranan
renkleridir. Grinin her tonu tercih edilebilir, ilgi çekiciliği sağlamak için de
tamamlayıcı renkler kullanılabilir örneğin bayan giyiminde koyu bir griyi
canlandıran en uygun renklerden biri "şeker pembesi"dir. Beyaz; gömlek ve
bluzlar için uygundur koyu bir ceketin altına erkeklerde kırmızı kravat
kadınlarda fular tercih edilebilir. Koyu renk pantolonun akma koyu renk
ayakkabı, Açık renk pantolonun altına açık renk ayakkabı giyilmelidir.
Kadınların makyajlarım yaparken sadeliği esas alması maksimum üç yüksük ince
zarif takılar takması, erkeklerin saat, gözlük, dolma kalem, kravat iğnesi,
pantolon askısı, kol düğmesi, kemer, çorap ve ayakkabı seçiminde kaliteyi
yansıtan ürünler kullanması önerilmektedir. Konuşma yapmanız gerekebilecek olan
toplantılara giderken elbise o-larak parlak ve iri desenli kıyafetlerden
kaçının. Çünkü bu tür giysiler çoğu defa uzaktan bile görenleri rahatsız
edebilir.
25.
Verilen Sürede Zamanı Kullanamamak ve
Eklemeler Yapmak Öncekileri de Etkisizleştirebilir
Konuk konuşmacının sözü uzadıkça uzamıştır. Buna dayanamayan bir dinleyici
salondan çıkar. Dışarı da daha önce çıkmış biri beklemektedir. Salondan çıkana
sorar "Söyleyecekleri daha bitmedi mi?".
Beriki cevap verir: "Bitmesine bitti, ama kendisi durmuyor ki!"
Konuşmayı bitirken yapmamanız gereken
Yeterince hazırlık yapmadan bir sunuma başlayacaksamz bunu sadece siz
bilirsiniz. Tabi yapmamanız gereken şeyleri yaptıkça, bunu katılımcılar da
anlamaya başlar. Bu risklerden bilinçli bir şekilde korunmaya çalışmalısınız.
Süresinde bitirmemek
Süresinde başlayamamanızın mazereti olsa da bu süresinde bitirmemeni-zin
mazereti olmamalı. Eğer demlenme etkisine gelmeden bitirmek zorunda
kalacaksanız -ki bu aleyhinize de dönebilir- önce organizasyon yöneticilerin
sonra dinleyicilerden onayını alarak kaç dakika uzatacağınızı bildirin.
Dinleyicilerden bazıları konuşmanızın bitiş süresine göre program yapmış
olabilir bu durumda birkaç kişinin çıkmak zorunda kalması hem dinleyicilerin hem
de sizin dikkatinizi dağıtacaktır.
Sözü uzatmak
Cümleleri uzatmak kadar sözü de uzata uzata bitirmek istediğiniz olumlu etkiyi
oluşturamamamza neden olur. O ana kadar her şeyin iyi gittiğine güvenerek tüm
konuşmanızın olumlu havasını tehlikeye atabilir.
Sözü zamanından önce bitirmek
Konuşmacılar genellikle zamanın azlığından şikayet ederler. Zamanı iyi
kullanamayanlar olduğu gibi bazı acemiler aşın heyecan ve katılımcı ile diyalog
eksikliğinden zamanından önce bitirebilirler. Bu durumda kalan zamanda sorulara
daha uzun zaman kaldığına sevinseler de hiç soru sorulmama gibi tehlike de
mevcuttur.
Mesajı boşlukta bırakmak
Bütün sunuşun sonunda katılımcıyı etkilemeye çalıştınız ama bir hedef, ana
fikir, sonuç söylemediniz. Katılımcı şimdi ne olacak der gibi sanki taşlar
yerine oturmamış, boşlukta bırakılmış, zamanları alınmış veya konuşma eksik
kalmış duygusuna kapılırlar. "Arif olan anlar" misali kasıtlı boş bırakmalar
anlamayanların çoğunlukta olması tehlikesi doğurur.
İyi ki bitirdim izlenimi vermeyin
Hızlı konuşmak, cümleleri yutmak, dinleyicilerle iletişime girmemek, "Uma-nm
başka sorunuz yoktur!" veya "önemli bir toplantıya yetişeceğim için aynlmak
zorundayım hoşça kalın" deyip aynlmak da dinleyicilerde soğuk bir etki
oluşturur.
Mutlu Son
Bitişin katılımcılar üzerinde güçlü bir etki oluşturabileceğini bir kez daha
hatırlatıyoruz. Futbolcunun topu kaleye kadar sürüp ceza sahasında kale dışına
atması ne kadar üzüntü verici ise bir konuşmacının saadete gelmeden sadece iyi
konuşması düşünülemez.
92 Adil Maviş
Özetleyerek bitirin.
Bir şarkıda akılda kalan nakarat bölümüdür. Bunun nedeni şarkının hem ana
temasını verir hem kulağa hoş gelir hem de tekrarlar içerir. Sunuşun i-çerik
bölümünde 50 dakikalık sunuşunuzda 5 mesajdan daha fazla mesaja yer vermemenizi
önermiştik son on dakikayı mesajları özetleyerek bitirmeniz dinleyicilerin
anladıklarını özümsemelerini sağlayacaktır. Ayrıca soru sormalarını
bekliyorsanız bu sorulan belirginleştirmelerine yardımcı olacaktır.
Duygulara hitap edin
Sunuş boyunca dinleyicilerin hep akıllarına hitap ettiniz, insanlar duygusal bir
varlıktır. Onları duygulandırın bunu bir şarkı sözü veya şiir okuyarak
yapabilir, sözleri mesajınızla örtüşen kaliteli bir müzik dinletebilir. Bir
karar almaya teşvik ederek bu kararı uygulayacaklarına dair kendilerine söz
vermelerini isteyebilirsiniz. Bunun üzerine söyleyeceğiniz son söz birkaç
kelimeyi geçmemeli alkışlara karşı sevginizi beden dilinizle göstermelisiniz.
Eyleme geçirmeye davet edin
Sözlerinizin işe yaramasını ve daha sağlıklı şekilde dinleyicileri etkilemesini
istiyorsanız sonucunuz aynı zamanda bir eylem davetini içermelidir.
Anlattıklarınızın gerektirdiği bir eylemi onlarla birlikte yapmaya davet
ediyorsunuz.
Kendinizle ilişkilendirerek bitirin
Orada bulunma nedeniniz sadece katılımcıların bir ihtiyacını gidermek değildir.
Bunu herhangi biri yapabilecekken siz yaptınız bunu bir fırsat olarak görüp
kendi reklamınızı da yapmalısınız. Duygusal bir ilişki kurun.
Bitişi söylemeyin
Dinleyicilere sözünüzün bittiğini söylemeyin. Uygun bir veda ile
ayrılabilirsiniz ama sözünüzün kalmadığını söyleyemezsiniz.
Doruk noktasında durun
Sözünüzün bittiği nokta tam bir doruk noktası olmalıdır. Heyecanları zirveye
taşıdığınız noktada son sözünüzü söylemelisiniz. Doruk noktası bir şiir o-
kunarak, güldürücü veya duruma göre ağlatıcı bir söz söylenerek, kompliman
yapılarak, taltif veya övgü ile, büyük bir insanın sözüyle tamamlanabilir.
93 Mıknatıs Konuşmacılar
Genellikle konuşmaya başlamak için kişiler zorlanır sonra anlatacağı şeyleri
verilen süre içinde tamamlamakta güçlük çeker. Her ikisi de değiştirilebilir.
Konuşmanızı bir senaryo gibi düşünün, merak uyandıran bir başlık, sürükleyen
içerik, muhteşem bir final.
Bütün konuşmanız banda alındığını varsayalım. Şimdi hayal gücünüzü kullanarak bu
konuşmalardan 2 dakikalık görüntü montajlayarak haber yapacaksınız. Hangi
sahneleri alırdınız.? Zihninizde canlandırın.
Konuşmayı bitirirken nasıl bir yöntem izliyorsunuz?
Katılımcılar konuşmanızı bitirirken "Niye bitti yaa?" şeklinde bakıyor mu?
Konuşmalarınızı hatırda kalır bir finalle bitirmek için kafa yoruyor musunuz?
Mıknatıs Konuşmacı anlattığı şeyleri toparlar, "sonuç olarak," "toparlamak
gerekirse," konuşmasını toparlar. Bu konuşmadan katılımcıların kendileri için
neler çıkardıklarını sorabilir. Eğer seminer grubuna hitap ediyorsa 2-3 kişilik
grup oluşturup kendi aralarında öğrendiklerinden şu ana kadar yaptıklarından
daha farklı neler yapacaklarını ifade etmelerini sağlar. Böylece dinleyicinin
karar ifadeleri ile ilk eylemi tetikleme şansları olacaktır. Bununla beraber
aşağıdaki yöntemlerden biriyle de bitirebilir.
- Sunuşun sonunda başladığı noktaya dönmek. Harekete geçmeleri konusunda
güdüler. Üzerinde düşünecekleri bir soru sorar
- Konuyla ilgili zekice bir nükte veya iyi bir fıkra.
26.
Konunuzla İlgili Gelebilecek Soruların
Hepsini Tahmin Edebildiğiniz Sürece
Konuşmaya İyi Hazırlanmışsınız Demektir
Bildiklerinizin pek azını anlatıyor olacaksınız. Bu durumda ne bilmeleri
gerektiği ve muhtemel sorulara vakıf olmalısınız. Aynı konuda birden konuşma
yaptığınızda bu konudaki deneyiminiz gelişecektir.
Sorularla ilgili 8 yaklaşım
Sorunun cevabını bilmiyorsanız: Bunu itiraf edin eğer isterlerse iletişim
bilgilerini bırakmaları halinde cevabını araştırıp döneceğinizi söyleyin.
- Soru sormak isteyen kimse çıkmazsa: Sorusu olan var mı dedikten sonraki
sessizliğe konuşmacıların pek tahammülü yoktur. Hiç soru sorulmaması "Bir an
önce bitirsen iyi olur" mesajı da veriyor olabilir. Soru teklifine hemen tepki
gelmemesi sizi sabırsızlandırmasın bazen 10-15
95 Mıknatıs Konuşmacılar
saniye beklemek gerekebilir. İlk soruyu kendi kendinize sormanız veya... "Bir
bayan sunum öncesi bana şunu sordu"... diye açılış yapın veya... "Bir bayan
sunum öncesi bana şunu sordu"... diye açılış yapın. Gerisi kendiliğinden
gelecektir.
Soru sorulmaya talep fazlaysa: Toplam konuşma sürenizin %10'u sorulara
ayrılabilir. Bu süre içinde kaç soruya cevap vereceğinizi önceden tahmin edip;
"Şu andan itibaren ancak 6 sorunuza yanıt vereceğim" diye başlayın ve
cevapladıkça sondan başa doğru sayarak soruları almaya devam edin.
Soru sormak isteyen bir türlü saadete gelmek istemiyorsa: Lâfı uzatanlara ne
yapmak lâzım diye Farabî'ye sormuşlar, şöyle demiş:
Uzun konuşanı kısa dinlemeli.
Lafı uzatan dinleyicinin nefes almasını bekleyin ve sözün arasına girerek "Acaba
doğru anladım mı? Diye söze başlayıp sorunu kendi ifadelerinizle tekrarlayın. Ya
da "Bir cümle ile sorunuzu sorar mısınız" diye nazikçe uyarın.
Sorunun anlaşılmaması: Konuşmacının ayağa kalkması, yüksek sesle sorması veya
mikrofonu beklemesi konusunda uyarın. Gerekirse yanma yaklaşarak dinleyin ve
soruyu bir de siz tekrar edin. Soru sorulurken vereceğiniz cevabınıza konsantre
olmayın. Sorunu cevaplandırdığınız kişiyle göz teması kurun: Bunu yapmamış olmak
bir saygısızlık olarak kabul edilir. Sorusuna cevap verdikten sonra katılımcıya
"Bu söylediklerim sorunuzu cevaplandırıyor mu.7 Diye sorun. Olumlu yanıt
almamanız halinde sunuş sonrası görüşebileceğinizi söyleyin.
Provakatörlere hazırlıklı olun: Konuşmaya müdahil olan, iğneleyici sorular soran
veya muhalif görüş bildirerek sizin sinirlerinizi kontrol e-denlere karşı
nezaketinizi bozmadan "Düşüncenizi belirttiğiniz için teşekkür ederim, farklı
görüşlerin de olması gayet tabi"., gibi sözlerle soğukkanlılığınızı koruyun.
Dikkat etmeniz gereken en önemli şey onlan görmemezlikten gelmek veya küçük
düşürücü cevap vermemek olmalıdır.
96 Adil Maviş
97 Mıknatıs Konuşmacılar
Konuyla ilgisiz veya cevap vermek istemediğiniz sorular geldiğinde; Konuyla
ilgisi olmadığını belirtin ve kısıtlı zaman nedeniyle sunuş sonrası
konuşabileceğinizi söyleyin. Cevap vermek istemediğiniz soruların nedenini
açıklayın.
Kısa ve öz konuşun: "Mutsuzluğun ilk koşulu herkesi memnun etmeye çalışmaktır"
Sorular bir fırsattır
Geri bildirim alır katılımcı ile ilişkilerinizi güçlendirir. İsmini öğrenebilir
ve ismiyle hitap etme'nin etkisini kullanabilir. Anlattığınız bir şey sorulmuş
olsa bile tekrar etme fırsatı bulabilir. Konuya olan hakimiyetinizi göstererek
güven uyandırabilirsiniz.
Bunları Yapmayın
Soruları yanıtlamada isteksiz görünmeyin. (Onlar da sormakta ilgisiz
görünebilirler)
"iyi bir soru" demeyin (Bunu bazı dinleyiciler "aferin" gibi algılayabiliyor)
Soru soranla münakaşaya girmeyin. Onu müstehzi (alay eden) bir tavır i-çerisine
girmeyin
Soru sorandan gözünüzü kaçırmayın.
Soruyu anlamadan yanıt vermeyin bilmiyorsanız itiraf edin.
Kısa ve öz konuşun.
Soru cevap ile hemen bitirmeyin, bundan sonra kapanış yapın.
Sorular sizi tedirgin eder mi? (Cevabınız "Evet"se nedenleri) Sorular
sorulduğunda hazırlanırken tahmin ettiğiniz sorulara benziyor mu? (Öyleyse
konunuza iyi hazırlanmışsınız demektir)
Soru sorulma eğilimi olmadığı zamanlar ne yapıyorsunuz?
Soru soranın ismini öğrenip ona ismen hitap ediyor musunuz? Cevabınızdan sonra
tatmin edici olup olmadığını soruyor musunuz?
Soruyu anlamadığınızda ne yapıyorsunuz?
Sorunun cevabını bilmediğinizde nasıl davranıyorsunuz?
Sorular için ne kadar zaman tanıyorsunuz? Bunu nasıl kontrol edebiliyorsunuz?
Katılımcının nerede soru sorabileceği konusunda başta bilgilendiriyor musunuz?
Mıknatıs konuşmacı soru sormaya teşvik eder. Soruların konunun anlaşılması için
mükemmel araçlar olduğunu bilir. Soru sorulmadığında ise soğuk havayı yumuşatır.
"Merak ediyorum acaba bunu hiç düşündünüz mü?..." diye soruyu kendisi sorarak
buzlan eritir.
27.
Bir Toplantıda Birkaç Yüz Kişiye Hitap Edersiniz,-
TV'de ise En Az Birkaç Yüz Bin Kişiye...
Televizyon ve Radyo Konuşmaları;
Bir eğitim toplantısında 15-20, Seminerde 30-50, konferansta 150-300 kişiden
oluşan dinleyicileriniz radyo veya televizyonda yüz binleri bulabilmektedir. Bir
yazarın kitabı yılda birkaç bin adet basması başarılı kabul edilirken
Televizyonun ne kadar hızlı ve etkili ulaşım kanalı olduğuna varın siz karar
verin. Mıknatıs konuşmacılar eninde sonunda kendilerini radyo ya da TV
stüdyolarında bulacaktır.
Televizyon
Bir TV'de en çok hatırlanacak olan şey bizzat görünüşünüz olacaktır. Kameralar
mahrem (Dokunabilecek kadar yakın mesafeye "mahrem mesafe" denir.) alanınıza
girerek, kelinizi, yüz hatlarmızı, alın çizgilerinizi olduğu gibi
99 Mıknatıs Konuşmacılar
ekrana taşır ve yüz binlerce kişiye gözünüzün içine bakma fırsatı verir. Davet
edildiğiniz ortam asla TV'de göründüğü gibi olmadığına emin olabilirsiniz.
Özellikle canlı yayın öncesi zamana karşı yarışan bir hareketlilik vardır. Önce
makyaj odasına alınır ve yüzünüzün ışıkta parlamasını önleyen fondöten sürülür.
Program öncesi kahveler içilirken yapımcı veya sunucuyla kısa bir ön görüşme
yapılır. Stüdyoya girdiğinizde nereye oturacağınız, hangi kameraya bakacağınız,
yayın sırasında yapmanız ve yapmamanız gereken kurallar anlatılırken bir yandan
gömleğiniz arasından yaka mikrofonunuz takılır. Üç kameraman, ışıkçı, sesçi,
dekorcu, reji asistanı yapımcı, stüdyo sorumlusu koordinatörlüğünde "Yayma 10
saniye.., 5... 3, 2, 1" derken kendinizi bir anda yüz binlerin odağında
bulursunuz.
Bütün bunlara dikkat çekmemizin nedeni toplum önünde yapacağınız sunum için
yapılması gereken hazırlık burada da söz konusudur. Bu hazırlığın yabancısı
olmanız en etkili kitle iletişim aracından doğru yararlanma o-lanaklannı
kısıtlayacaktır.
Mıknatıs konuşmacılar TV/Radyo'dan davet aldıklarında 7 konuda kendini hazırlar.
1. Program formatını öğrendim mi?
2. Nelerin üzerinde durulacağını biliyor muyum?
3. Benden başka konuk çağrıldı mı? Çağnldıysa kimler?
4. O gün ne giyebilirim.
5. Program öncesi sunucuya kendim ve konum hakkında yeterli malzeme verdim mi?
6. Kendimi rahat ve doğal bırakıyor muyum?
7. Benimle ilişkilendirilebilecek gündemdeki olaylar ve haberlere vakıf mıyım?
Program formatını öğrenin: Daha evvel izleme fırsatı bulamadığınız bir programa
davet edildiğinizde, televizyonda takibe alıp izleyin buna vaktiniz olmayacaksa
yayınlanmış bir bölümün kasetini edinmeye çalışın. Böylece program sunucusunun
stilini, diğer katılımcıların pozisyonunu v.b. konularda bilgi sahibi olursunuz
1 00 Adil Maviş
Nelerin üzerinde durulacağını (gündemi) öğrenin: Sizi davet etmelerinin bir
amacı var. Niye sizi davet ettikleri ve gündeme getirecekleri konuyu nasıl
seçtikleri hakkında bilgi sahibi olursanız sınırlı sürede neler anlatılması
gerektiğini planlayabilir "Vakit olsaydı şunları da gündeme getirmek isterdim
gibi hayıflanmalarınızı daha baştan önlemiş o-lursunuz. Her konuda uzman olmanız
gerekmiyor, ama o gün ne konuşuluyorsa gündemde hangi konular varsa bilginiz
olsun.
Olacaksa diğer konukların kimliklerini öğrenin: Program yapımcıların formadan
genellikle birden fazla konuk çağırma üzerinedir. Siz yalnız olduğunuzu
düşünürken birden karşınıza görmekten hoşlanmadığınız bir başka meslektaşınızı
çıkarabilirler. Bunu genellikle kasıtlı yaparlar, tezat görüşlerin ekranda
reyting oluşturduğunu herkes bilir ve gündem malzemeleri buna göre seçilir.
Davet edilen diğer konukların seviyesiz konuşmaları, tahrikleri canınızı
sıkabilir ve sinirli halinizle izleyicilere zayıf mesaj verebilirsiniz. Doğrusu
bu bir risktir. Halk arasında ekran cambazı adı verilen kişilerle yayına
katılmaktan uzak durmayı becere-bilirseniz bu riskinizi asgari düzeye indirgemiş
olursunuz.
Ne giyeceğinizi öğrenin: Giyeceğiniz elbiseyi seçmeniz açısından stüdyo
dekorundan, oturduğunuz sandalyeye kadar kullanılacak renkleri bilmek önemli.
Mesela sarı dekorlu bir stüdyoda giydiğiniz sarı gömlek sizi silik gösterir.
Televizyon kostümü olarak genelde nötr renkler tercih edilmektedir. Lacivert,
gri, açık gri, bej, fazla koyu olmayan maviler, yeşiller, portakal ve leylak
sade renkler ekranda hoş duran renklerdir. Kırmızı, Siyah, beyaz gibi güçlü
kontrastlardan da kaçınmanız önerilir.
Aynı şekilde dar çizgili, büyük desenli, damalı herhangi bir şey giymekten
kaçının. Parlak mücevherler, altın sarısı saat gibi parlak aksesuarlar da
dikkati konuşmacıdan çok kendisine çeker. Bayanların da sadelik ve muhafazakar
giyinmeleri gösterişli takılar yerine orijinal sade olanları tercih etmeleri
doğru seçim olacaktır.
Program öncesi, sunucusuna kendiniz ve konunuz hakkında yeterli malzeme verin:
"Sizi tanıyor ve gündemdeki konuyla ilgili bilgilere vakıf" olduğu görüşü bir
program sunucusu için çok iyimser olur. Böyle bir
I 01 Mıknatıs Konuşmacılar
eksiklik söz konusu ise bu sorunu giderme sorumluğunu mutlaka siz almalısınız.
Bu nedenle özgeçmişinizi içeren bir CV ile birlikte gündeme alınacak konunun
özet anahtar bilgileri yanı sıra sorulmasında yarar gördüğünüz konulan yazarak
program sunucusuna mutlaka (faks veya mail yoluyla) ulaştırın. Yazdıklarınız
hakkında sorusu olup olmadığını bizzat arayarak sorun. Böylece hem ön
diyalogunuz kurulmuş olacak hem de bunu ciddiye alıp hazırlık yaptığınızı ve
onunda hazırlanması gerektiğine dikkat çekmiş olacaksınız.
Rahat ettiğiniz şeyleri yapın: Rahatsız olan bir duruşunuz, görüntünüz,
sesisiniz ekranda sizi çirkin gösterir. Deplasmanda değil de ev sahibi gibi
davranırsanız bu rahatlığınız izleyici ile aranızda pozitif elektrik oluşturur.
Kameranın açısı, ekrandaki görünümünüz, stüdyoda diğerlerinin birbirleriyle
iletişimi.... Bunları bir kenara bırakın. Karşınızda sizi dinleyen, anlamaya
çalışan ve bunun için diyalog içinde konuşan soru soran bir sunucu var tüm
canlılığınızla dikkatinizi ona verin. Bizi izleyen sayın seyirciler... Ekrandaki
vatandaşların bilmesini istiyorum ki... gibi bayat sözlere yer vermeyin.
Gündemi yakalayın: insanlar pek ender hayat hikayenizi merak eder. Daha çok
hayatın içindeki sizi tanımak ister. Örneklerinizi popüler dizilerden,
gündemdeki ünlülerden, okunan yazarlardan ve o günlerde konuşulan bilinen
olaylardan örnek vererek kendi konunuzla birleştirmeyi başarabilirseniz, dikkat
çekmiş olursun. Bir kez daha hatırlatalım ki insanlar ne bildiğinizle, ne kadar
bildiğinizle ilgilenmezlerle kendi ilgilendikleri konularla ne kadar bilgili
olduğunuzu görmediği sürece..!
Radyo
Genel olarak TV için izlenmesi gereken öneriler- görselliği çıkartarak-radyo
için de geçerlidir. Radyo programlarında dinleyicinin aklında kalacak önemli
yardımcınız sesiniz olacaktır ve tabi sesinizi kullanma yeteneğiniz. Bütün
mesajlarınızı sözlerini ve sesinizle aktarmak zorundasınız.
Radyoda başarılı olup TV'de aynı performansı gösteremeyecek konuşmacı çoktur.
Bunun nedeni radyoda başarınızı sesinizi ve kelimeleri kullanabilme
1 02 Adil Maviş
becerinizle sınırlıyken, Televizyonda yüz hatlarmıza kadar birçok şey iletişimin
içine girer.
Radyoya avantaj sağlayan en önemli özellik dinleyicinin hayal gücüne de hitap
etmesidir. Bu telefonda da böyledir. Etkilendiğiniz bir sesin sahibi ile
tanıştıktan sonra fikrinizin değiştiği çok kez olmuştur.
28.
Hiçbir Şey, Bir Şeyler Başarmaya Hazır
Bir Grup İnsanı, Toplantıya Gelirken
Hazırlık Yapmayan Bir Lider Kadar
Sinirlendirip Öfkelendirmez
Bir toplantıya hazırlanırken, şu yedi adımı takip edin:
1. Program hazırlayın (Başlıklar, içerik, süre, katılımcıların katkıları vb.)
2. Toplantı öncesi grubun kilit üyeleri ile tek tek görüşün (toplantının
havasını istediğiniz şekle daha kolay sokarsınız)
3. Bir önceki toplantı kararlarının sonuçları ve değerlendirmelerini öğrenin.
(Üzerinde konuşulmuş ancak sonuçlandırılmamış meseleler toplantılarda gereksiz
zamanınızı alır)
4. Görsel araçları önemseyin (Görmenin öğrenmedeki payı yaklaşık %75'dir)
5. Muhtemel soruları tahmin edin ve cevaplanna hazırlanmış olun (Sadece bunu
yapıyor olmanız sizi toplantıya hazırlar).
1 04 Adil Maviş
6. En önemli görevinizi kaynaştırmak güven ve samimi hava oluşmasını
sağlamaktır.
(Olumsuz bir tavır sergilemeniz herkesi gerer)
7. Toplantının zarar görmesine neden olabilecek nedenleri tanıyın ve
tedbirinizi alın.
- Kendinize sorun gerçekten bu toplantıya ihtiyaç var mı?
- Katılımcıların her biri bu toplantıya uygun mu?
- Toplantı yönetimi ile ilgili bir tekniğiniz var mı?
- Toplantı süresini iyi yönetmek için gerekli tedbirleri aldınız mı?
Toplantı yönetimi ve sunuşlar
Her şirkette toplantılar yapılır. Ayda bir, haftada bir hatta her gün.
Toplantıların amacı genellikle bilgi paylaşımı ve motivasyon oluşturmak, alman
kararları değerlendirmek ve yeni kararlar alınmasında bireylerin görüşlerini
almaktır.
Onları yöneten bir liderseniz hepsinin birbirinden farklı kişiliklerde olduğunu
ve aynı şekilde davranamayacağınızın farkında olmalısınız. Toplantı
verimliliğinizi kesintiye uğratan 10 sorunlu kişilik ve bunlarla ilişki kurmanın
anahtar bilgileri;
Çekirgeler: İyi niyetli çıkışlarıyla her fırsatta katkıda bulunmaya çalışır.
Sözü uzatır diğerlerinin katkıda bulunmasını engeller. Onu susturmak kolay
olmayacaktır ancak ince bir manevra ile başkasına soru yöneltin. Konuşmayı kendi
tekeline almasını engelleyin. Söylenenlerin özetleme zamanı geldiğinde ondan
yararlanabileceğinizi göreceksiniz.
Ağır toplar: Tüm fikir ve tavsiyelere dirençlidir. Yeni önerileri çürütür ve bu
davranışıyla da diğerlerinin tepkisini çeker. Siz dışlamayın grubun diğer
üyelerinin tavırları zaten bunu yapıyor olacak. Onu yumuşatmanın yolu toplantı
sonrası onunla ayrıca görüşeceğinizi söylemek olabilir.
Olumsuzlar: Yeni bir çözüm üretmeseler de mevcut çözümlerin neden yanlış
olduğunu anlatmaya çalışırlar. Bu durumda karşı çıktığı her
1 05 Mıknatıs Konuşmacılar
görüşe yeni alternatif getirmesini söyleyin bunu yapabiliyorsa grubun diğer
üyelerinin görüşüne sunun.
"neden olmasm"cılar: Fikirlere iyi ve kötü ayrımı yapmaksızın deneme taraftarı
olan uysallar. Makul bulduğunuzu söylediğiniz bu fikirleri grubun diğer daha
ayırt edici üyelerinin fikirlerini sorun.
Hizipçiler: Her grupta birbirini destekleyen veya karşı çıkan bireyler o-luşur.
Bir tarafın görüşüne diğerleri sadece karşı çıkar ve bunu sempatizanlar
destekler. Konuşmanın alevlenmesi halinde anlaştıkları konulan özetleyerek
dikkat çekin ve gerekirse grupta bunların dışında birinin görüşüne müracaat
edin.
Suskunlar: Düşünen ancak konuşmayı sevmeyen ya da düşüncelerini ifade etme
zorluğu çeken bu kişiler iyi fikirleri olsa da konuşmak istemezler. Onları
konuşmaya teşvik edin ve ifadelerini gerekirse özetleyerek onaylatın.
İlgisizler: Orada bulunmaktan memnun olmayan ve artık dikkatini toplantıya
veremeyen kişilerdir. Böyle durumda tehlike onun yanındakileri de meşgul
etmesiyle başkalarına da sıçrar. Onu konuşmaya katmak için bir başkasının
görüşünü yorumlamasını isteyin. Konuyu saptıranlar: Tartışılan konunun bir
uzantısından dikkat çekmek istedikleri bambaşka bir yere çeker. Burada
yapabileceğiniz nefes almak için durakladığında yeniden konuya dikkat çekecek
bir soru sormaktır.
Dalgınlar: Daha önce de söylemiştik dinlemek zordur diye. Katılım i-çin
yeterince çaba harcamayan bir süre sonra dalmaya başlar. Onu grubun odağına
çekecek basit sorularla katabilirsiniz. Mıknatıs konuşmacılar toplantıları ya
yönetir ya da danışılan kişi konumundadır. Çok toplantı yapmak yerine toplantıda
olması gereken kişileri bir araya getirir ve gerekirse bire bir toplantı yaparak
geri bildirimleri alır.
1 07 Mıknatıs Konuşmacılar
29.
Sesimizi Nasıl Geliştirebiliriz?

Kendi sesinizi hiç teyp'e kayıt edip dinlediniz mi? Muhtemelen bundan pek
hoşlanmamışsımzdır. Çok az insan kendi sesini beğenir. Peki gerçekte sesimiz
nasıl duyuluyor? Herkes sesinizi doğrudan ağzınızdan duymasına rağmen kendi
sesinizi hayatınız boyunca çene kemiğiniz yoluyla duymaktasınız.
izleyici, ancak telaffuzu net olan bir konuşmacıyı tercih eder, hece ve sesleri
yutan birini takip edemez. Takip edemeyince de olaydan tamamen kopar, iyi bir
telaffuz için sesinizin çeşitliliğini artırmanız gerekir. Özenle seçtiğiniz
kelimeleri heyecan ve canlılığın olmadığı bir üslupta söylüyorsanız
dinleyicileri etkilemeyi beklemeyin.
Sesinizi canlandırmak için;
1. Ses gücü
2. Hızı
3. Yüksekliği değiş tirebilmelisiniz.
Ses gücü
Kendine güven, inandırıcılık, anlaşılabilirlik sesin gücünde gizli. Bire bir
konuşmalarınızdaki gibi topluluğa hitap edemezsiniz. Züğürt ağa karakterini
oynayan Şener Şen işportacılığa başladığı İstanbul da sokak aralarından
"domates.... biber... patlıcan..." deyişini hatırlayın.
Hızı
Hızlı konuşan kişiler, genellikle hızlı düşünen kişilerdir. Hızlı düşünme bir
avantaj gibi görünse de konuşmada nokta virgül demeden dümdüz geçen ve nefes
almak için keskin duruşlar yapan bir konuşmacı bize zaman kazandırmaz. Böyle bir
konuşmayı dinlemek zevk almak şöyle dursun eziyet vericidir de. Konuşma hızınızı
artırıp, azaltmak sözün gücünü pekiştirir. Doğru duraklarda durmak dinleyicilere
gösterdiğiniz saygının göstergesidir. Ezbere konuşmadığınızı, konuştuğunuz her
sözü düşündüğünüzü ve onlara değer verdiğinizi göstermiş olursunuz. Hızlı
konuşmanın yaratabileceği sıkıntıyı ağır konuşmalar da yapar bu kez de konuşma
ritmi, algılama ritminin altına düştüğünden, dinleyenin üzerine ağırlık, bir
sıkıntı çökmesine neden olur.
Yükseklik
Yüksek sesle konuşmakla bağırmak arasındaki dengeyi sağlayabiliyorsanız ses
yüksekliğini kontrol edebiliyorsunuz demektir. Gerginlik, sinirlilik genellikle
sesi kontrolsüzce yükseltebilmektedir. Saatlerce yüksek sesle konuşan bir
insanın sesi kısılmazken maçlarda 20 dakikalık bir tezahüratta ses kısıklığı
sorunu yaşanabilmektedir. Bunun yanında sesini yükselterek saatlerce bağıran bir
bebeğin doğal solunumu içgüdüsel kullandığı için sesi hiç kısıldığı
görülmemiştir.
Sesi kullanabilmekle ses kalitesini iyileştirmek aynı şeyler değildir. Sesi
geliştirme Fonetik bilimin konusu iken Sesi kullanabilmek diksiyon' un
konusudur.
Bana sesini duyur sana kim olduğunu söyleyeyim!
Ses ve kişilik arasında, yapılan incelemeler sonunda meydana çıkarılmış.
Konuşma sesine bakarak bir insanın dik başlı mı, yumuşak başlı mı olduğunu
kestirmek zor değildir. İnsanlar, ses ile kişilik arasındaki ilişkilere birtakım
£?. --
1 08 Adil Maviş
"belirli özellikler" yakıştırma eğilimindedir. Dinleyici açısından, din adamı,
öğretmen, polis, politikacının sıradan insanın sesi ile ayrı özellikler
göstermektedir. Sadece sesini dinleyerek bir kişinin sosyokültürel düzeyi
hakkında doğruya yakın fikirler edebilirsiniz.
Konuş, kim olduğunu söyleyeyim. SOKRATES
Sesin Nitelikleri;
Ses tonu: Duygu ve düşüncelerin ses ile belirtilmesine TON diyoruz. Bir insanın,
sinirli, şefkatli, sert, yumuşak ya da sabırsız bir insan oluşunu ses tonundan
anlayabiliriz. Örneği "Sahi mi?" Cümlesini söylerken ses vurgumuzla 4 farklı
anlam çıkartabiliriz (a-Küçümseme, b-Hayret, c-Inanmama, d-Kızgınlık) Bir başka
deyişle "Sahi mi?" Sözünü ses değişimi yoluyla ona dilediğimiz duyguyu katmak
elimizde. Ses tonları dar veya geniş iniş-çıkışlı olabilir. Sesin tonu zayıf,
gergin veya gırtlaktan olabilir. Gergin ses boğaz daraltılarak çıkartılır ve
dinlenmesi zor bir sestir. Erkekte gergin gırtlak yaşlılık, inat, kadında ise
gençlik ve duygusallık belirtisidir. Yüksek ton erkekte sinirlilik, kadında
duygusallık gösterir. Derin bir tonda konuşma, erkeklere olgun ve güçlü bir
görünüm verirken, kadında duygusuzluk olarak kabul e-dilir. Ses tonunu konuşma
süresince değiştirmeden korumak monotonluğa yol açar.
Ses şiddeti: Sesin şiddeti, ses kirişlerinin titreşimindeki enerjiye bağlıdır.
Bu enerji alman havanın basıncıyla oluşur. Sesin şiddetini değiştirerek, dikkat
cümlenin farklı bölümlerine odaklandırılabilir. Alçak bir ses tonu erkekte
kararsızlık ve tereddüt ifade ederken, kadına kanısı ve duygusal özellik katar.
Yüksek bir ton ise erkekler için hırçınlık, öfke, kadınlar için güçlü ve erkeksi
bir izlenim bırakır. Sesin şiddetini bağırmadan yükseltme ve sese pozitif
enerjiyi yansıtma diyaframı kullanma becerisi (bkz..) ile gerçekleşir.
Ses rezonansı: Bir mağarada hiç konuştunuz mu? Düşük perdede konuşsanız bile
sesiniz kulağa mükemmel gelir. Sesi taşıyan hava duvara
1 09 Mıknatıs Konuşmacılar
vurup titreşerek güzelleşir. Keman, davul, ud, piyano gibi müzik aletlerinin
çıkardığı ses de aynı mekanizma ile alet içinde titreşerek güçlenerek çıkar.
İnsan sesinin güzelliği de ses tellerinden çıkan vızıltı gibi sesler göğüs,
ağız, boğaz, burunda titreşerek güzelleşerek çıkar. Daha iyi anlayabilmek için
burun deliklerinizi kapatıp "Bugün çok mutluyum" deyin. !
Burundan sorunu olan konuşmacıların (üşütme, iltihaplanma, et büyümesi v. s)
sesleri genizden gelir. Bu da boğuk veya olduğundan daha kaim çıkmasına neden
olur. Söz söylediğiniz zaman, kelimeyi ağızdan telaffuz etmekle birlikte
tonların burundan serbestçe geçmesi gerekir.. Dolgun bir rezonansla konuşmak
enerji gurur, canlılık ve sempati göstergesidir. Göğüs rezonansı otomatik
gerçekleşse de ağız, boğaz ve burun rezonansı disiplinlerle geliştirilebilir.
Sesin Temposu: Sesin hızı, yavaş, akıcı, aksak veya çok hızlı olabilir. Yavaş
bir tempo dikkat, tembellik, soğukluğu gösterir. Hızlı tempo sinirlilik,
sabırsızlık, sempati gösterebilir. Kesintisiz konuşma atılganlık ve
isteklilikten kaynaklanırken, kesik veya titrek duraklamak konuşmalar tereddüt
göstergesidir. Ağır ve yumuşak konuşmalar erkekte önceden bir saygın imaj tesis
edilmediyse yaptınm ve etkileme güçlerini kaybederler. Konuşma temposunun
değişkenlikle monotonluğu kırmalıdır. Ses niteliklerinin bileşimleri farklı
durum ve özellikleri yansıtır. Örneğin yükselen bir ton, yüksek ses, yavaş bir
konuşma güvenilirlik ve güven ifadesidir. Düşük bir ton, alçak bir ses, yavaş
bir konuşma ise şefkat ve hoşnutluk belirtisidir.
Sesimiz duyulmuyor, cılız veya patlak çıkıyor olabilir. Bazı kişiler utangaç
oldukları için seslerini çıkaramazlar. Sanki seslerini yükselttiklerinde
birileri rahatsız olacakmış gibi düşünür. Ya da kibarlık olsun diye böyle
davranır. Bazıları da bunun tersi sokaktaki işportacı gibi konuşur. Bağırır gibi
konuşur ağzında tükürük fışkırır. Kendi çıkarttığı gürültü içinde sözü
anlaşılmaya çalışılır.
Beğenilen Bir Konuşma Sesi;
Herkes tarafından işitilebilmesi ve kulakta patlamaması, katılımcıların algılama
hızında, sürükleyici, tınısı yerinde (sert, tırmalayıcı, tiz, burunsal,
1 1 O Adil Maviş
hışırtılı, buğulu veya çok yumuşak olmayan) hoşa giden, güven uyandıran,
coşkusunu doğallığı ile yansıtabilmelidir.
Ses kalitesini iyileştirmekse üç alandaki kontrolü öğrenmiş olmasına bağlıdır.
1. Doğru nefes almak.
2. Beden kaslarım iyi kullanmak.
3. Boğaz kaslarını rahat ve zorlamadan çalıştırmak.
30.
Doğru Nefes Almak
Sesinizi duyurmanın sırrı karnınızdan konuşurken sesinizi desteklemek i-çin
nefesinizi kullanmaktır. Sesin cephaneliği nefestir ve buradan kaynaklanan sorun
doğrudan seslendirmeyi etkiler.
Daha kuvvetli konuşmak için boğaz kaslarınıza baskı uygularsanız sensiniz gergin
bir şekilde çıkar ve en sonunda ağrıyan bir boğazınız olur.
Nefes alıp vermek için düşünmenize gerek yok. Sizi hayata bağlayan nefesinizi
düşünseniz de düşünmeseniz de günde ortalama 20 bin kez alıp verirsiniz buna
DURAĞAN NEFES diyoruz. Bir de konuşurken, hareket halindeyken ya da kendimizi
zorladığımızda aldığımız nefes vardır ki buna da DİNAMİK NEFES diyoruz.
Toplum önünde bir saat konuşan bir kişi durağan nefes alan kişiye kıyasla 3 kat
daha fazla efor sarf eder. Ses tonunun yoğunluğunu ve sürekliliğini sağlayan güç
nefestir. Vücut kondisyonumuz geliştirilebildiği gibi sesimiz de nefes
kondisyonumuz çalışmalarla geliştirilebilir.
1 1 2 Adil Maviş
Genellikle kapasitemizin altında göğüsten nefes alırız (1/3). Ciğerlerimiz üstü
dar altı geniş bir koniye benzer. Nefesi göğüsten aldığımız zaman akciğerlerin
üst kısmına (dar olan bölgeye) alırız.
Uzakdoğu'da insanı tanımak için nefesini dinle" derler. Sakin ve oğlun insanlar
ağır ve dengeli; sinirli insanlar sık ve yüzeysel; huzursuz ve endişeli insanlar
sık ve yüzeysel ve kesik kesik; hırslı insanlar dengesiz ve düzensiz nefes
alırlar.
Yanlış (eksik) nefes almamızın en önemli nedeni ciğerlerimizin alt bölgesinde
bulunan bel ve mide kaslarımızın görevlerini yapmamalarındandır. Bu kasların
çalıştırılarak atıl bölgenin de nefes fonksiyonlarına katılmasına DİYAFRAM
NEFESİ diyoruz.
Yararlan;
Doğru nefes alarak cümle vurgulan ve tonlamaları yerinde yapabilir
Konuşurken derin soluk alarak konuşma akışını kesmek zorunda kalmaz
Sesinizin gücünü arttırarak duyulabilirliğini sağlar
Yorulmadan daha uzun süre konuşur ve ses kısılma sorunu yaşamazsınız.
Gerilim altında bedenimiz adrenalin, noradrenalin salgılar bu da oksijenin
dokulara yeterli seviyede ulaşmasını engeller doğru ve derin nefes bu sorunu
çözer.
İyi Nefes'in Özellikleri;
Nefes egzersizlerle geliştirilir, bundaki amaç akciğerin bütünün kullanmaktır.
iyi nefes ağır, derin ve sessiz olmalıdır. Bunun için de denge, ölçü ve uyum
gerekir.
İyi bir nefes almak iyi nefes vermekle aşlar. İyi bir nefes, yavaş olarak
burundan alınır, sessiz olur ve akciğerin bütünü doldurarak diyaframı aşağı
iter.
İyi nefes alındığının iki kan sürede verilir.
113 Mıknatıs Konuşmacılar
Solunum Alıştırmaları;
Belirli alıştırmalar yaparak diyafram solunumu kazanılabileceğini söylemiştik
işte bunlardan bazdan;
Sol elinizi, meme hizasına sağ elinizi karın deliğinizin hemen altına koyun.
Nefesinizi tamamen boşalttıktan sonra sayarak derin nefes almaya başlayın önce
göğsünüze hava dolacak sol eliniz itilecek sonra alt ciğerleriniz hava ile
dolacak sağ eliniz itilecektir. Nefes alırken saydığınız rakamın iki katı
süresinde nefesinizi yavaş yavaş verin.
Bu işlemi iki kez tekrar edin yeni bir nefese başlamadan üç saniye bekleyin.
Daha sonra birkaç kez normal nefes alıp aynı uygulamayı iki kez tekrar edin.
Nefesinizi alırken havayı ittirmeden bırakın ve hayalinizde içinizdeki bütün
negatif enerjinin temizlendiğini canlandırın.
Derin bir nefes alıp sağ elinizi karın altına koyarak "S" seslisini
Kesintisiz Ssııııuııumııınıııuıuummııııuuuuuuııuınumıuııımuıuuuıııuu.....
hava
boşalmcaya kadar devam ettirin.
Kesintili olarak Suıuıııı-Sıuım-Summ-Suıumı-Suuuıuı-Suumıuı-Suıuuıı... devam
edin. (elinizin sertçe itildiğini göreceksiniz)
Suı Sıu-Sıu Sııı-Sm Sıu-Suı Suı-Sıu Suı- Sıu Suı-Sıu Sıu-Sııı Su......
SuııiıuuuSSımmuSSuuumuııSSmuımıSSuıuımuSSsuımumSSumuııSS....
(Karnınız sert hareketlerle içeri çekilip tekrar itilecektir bu hareke diyafram
kasları yapar)
Diyafram kaslannızm çalışması ilk günlerde yorabilir. Her gün bir süre dengeli
çalışıp 2 hafta kadar sürdürün. İhtiyaç duyduğunuzda normal nefes alarak
dinlenebilirsiniz.
Aşağıdaki alıştırmaları kesintiye uğratmadan nefes alabilirsiniz. Usta
konuşmacılar konuşurken nerede nefes aldıklarını hissettirmezler siz de fark
ettirmeden yapabilirsiniz.
"P" "Ç" "T" "K" Seslerini
Pııh-Çuh-Tuh-Knh- Puh-Çuh-Tııh-Knh- Puh-Çuh-Tuh-Kıih- Puh-Çuh-Tuh-Kı-ıh- Puh-
Çııh-
1 1 4 Adil Maviş
Sürekli aralarda fark ettirmeden nefes alarak iki dakika devam edip dinlenin ve
bu alıştırmayı birkaç defa tekrar edin. Aynı şekilde aşağıdaki sesleri de
uygulayın.
Ip-Iç-It-Kıh- Ip-Iç-It-Kıh-'lp-Iç-It-Kıh Ip-Iç-It-Kıh- Ip-Iç-It-Kıh- Ip-Iç-It-
Kıh Bir solukta ve bütün gücünüzü kullanarak "Hop" hecesini, söyleyebildiğiniz
kadar çok sayıda, bağırarak söyleyin. Bu işlemi, aynı biçimde "Hop" sayısını
kolaylıkla arttırabildiğinizi fark edinceye kadar yineleyin.
Kolaylıkla okunabilen kısa cümlelerden oluşan bir paragraf hazırlayın, o-lağan
duruşlarla okumada, soluk alıp verme tekniğinde ustalaşıp ustalaşma-dığımızı
saptayıncaya kadar deneyinizi sürdürün.
31.
Gevşemek ve Boğaz Kaslarını Çalıştırmak
Gevşeme Egzersizleri
Gevşeme bedeninizdeki gerilimden sistematik bir şekilde, kurtulmaktır.
Derinlemesine gevşediğinizde, motivasyonunuzu ve dikkatinizi yoğunlaştırmayı
yitirmeyeceksiniz. Tam tersine bedeninizin neresinde en çok gerilim
taşıdığınızın farkına varıp, bu kasları nasıl gevşetebileceğinizi
öğreneceksiniz. Hatta, derinlemesine gevşeme için yapılan düzenli alıştırmalar
enerjinizi ve üretkenliğinizi artıracaktır.
Uygulama
Zihinsel Gevşeme; Gevşemek zihinde başlar. Bedeninize söz geçirmek istiyorsanız
önce zihninize söz geçirmeyi bilmelisiniz. Bunu başarabilmek için bir
1 1 6 Adil Maviş
yere oturup sırtınızı, omzunuzu ve başınızı dik tutarak gözlerinizi kapatın u-
zay yolunda bir renk girdabına girdiğinizi hayal ederek ve gülümseyerek bir süre
dikkatinizi nefesinize verin. Nefesinizi burundan sessiz ve derin almayı
sürdürerek birazdan yapacağınız konuşmaya dikkatinizi verebilirsiniz.
Not: Bu uygulamayı yaparken mümkünse hoşlandığınız klasik veya enstrümantal bir
müzik çalın.. Birkaç dakika içinde kendinizi gevşemiş hissedeceksiniz. Zihinsel
gevşeme bedensel gevşemeyi beraberinde getirir.
Meditasyon ve yoga öğretileri bu konuda size zengin bilgiler verebilir.
Boğaz Kaslarını Zorlamadan Çalıştırmak; Ses sanatçıları ve opera gibi sesini
kesintisiz ve uzun süre kullanan kişiler gösteri öncesi boğaz kaslarını
çalıştırarak ısınırlar. Bu aynı bir sporcunun maç öncesi ısınma hareketleri
yapması gibidir.
Boğaz kaslarının çalışması motor gibi gürültülü ve kulağa hoş gelmeyen bir ses
çıkartır. Sese tını kazandıran bölgeyi oluşturur.
Dudaklar kapalıyken uummtnm.... Sesini inceltip kalınlaştırarak söyleyin.
Dudaklarınızı biraz açarak a sesini ses düz ve orta yükseklikteki bir sesle
kesintisiz söyleyin. Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa.............
Yine a sesiniz inceden kalma ses perdesini yükseltip alçaltarak söyleyin
aaaaaaaaAAAAAAAAAAAaaaaaaaaaaaaaa..........................
Aşağıdaki seslerin son ünlülerini birkaç saniye uzatarak söyleyin (tek nefeste)
Mammm-Mommm-Mummm-Mimmm-Memmmm-Mömmm-Mümmtn-Mımm
Mımmm-Mümmm-Mömmm-Memmm-Mimmm-Mummm-Mommm-Mamrnm
Nammm-Nommm-Nummm-Nimmm-Nemmmm-Nömrnm-Nümmnı-Nımtnm
Nımmm-Nümmm-Nömmm-Nemmm-Nimmm-Nummm-Nommm-Nammm
Aşağıdaki sesleri sesten sese kayarak (aralarda durmaksızın) bir nefeste
bitirin. Sesleri uzatırken başlarda sesinizde titreme, incelme ya da kalınlaşma
olabilir. Bunları kaldırıp tekdüze ve ağzınıza oturan bir ses bulmaya çalışın
sesinizi kullanmaktan çekinmeyin.
OOOOOOOUUUUUUUAAAAAAAAEEEEEEEEEEİİİİİİİİİİİİİ
32.
Kendi Sesinizi Yöneterek Geliştirin
Sesinizi bir müzik aletiymiş gibi düşünün. Her fırsat bulduğunuzda şarkı
söyleyerek sesinizi kullanın (Bir şarkıyı söyleyemeseniz bile hiç önemli değil)
Araba kullanırken, duşta ya da evde çalışırken şarkı söyleyin yada mırıldanın.
Bunun yanında;
Kafanızı yukarı kaldırın (bu boğazın açılmasına yardım eder) ve sesinizde
bulabildiğiniz en alçak notaları söylemeye başlayın. DO-RE-Mİ-FA-Sİ-LA-LA-Sİ-FA-
Mİ-RE-DO (Her bir notayı 5 saniye kadar telaffuz edin)
Sırayla a-e-i-o-ö-u-ü-i seslilerini ayrı ayrı derin bir nefes alarak kesintisiz
seslendirin ve içinizden saymaya başlayın aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa (çıkabildiğiniz
rakamın üstüne çıkmaya kendinizi zorlayın)
11 8 Adil Mavi
1_
Vücudun diğer kısımları gibi, ses de kaslar tarafından kontrol edilir. Kasların
kendileri gibi, konuşma sesi doğru egzersiz yapılmasıyla geliştirilebilir.
Gerçekten müthiş bir sesiniz olsun istiyorsanız, her gün bir saat yüksek sesle
(sanki konuşuyormuş gibi vurgularını yaparak) kitap okuyun.
Okuma saatlerinizde sesinizi kaydederek bunları arabada dinleyin. Takıldığınız
sözcükleri tespit edip çalışma yapın.
Ses Rezonansı Geliştirme Alıştırması;
Dönüşümlü olarak her gün 30 dakika çalışınız
1. Mümkün olduğu kadar -m-leri uzatarak bir defada kesintisiz okuyunuz
Mammmmmmmm-MemnıiTUTimmmmmm-Mımmmmmrmnm-MimmmmmiTimmm-MommmmrmTimmm-
Mömmnımmmmmmm-Mummmrnmnamm-Mümmmmmrnmm
2. Derin bir nefes alarak 'm' den 'n' ye geçişleri sürdürebildiğiniz kadar
sürdürün
ImmmmmmmmmNuuıuıuuıuıııııImmmmmmmmmmNuıuııuııuıuıImmnımmmm
3. Benzer bir uygulama burada tek solukta 'a' dan 'i' ye ve sonra tekrar 'a'
ya sürekli geçişler yapılacak.
Aaaaaaaaaaaaaaiiiiüiiiiüüiüiüiiiüiaaaaaaaaaaaaaaaaiiüiüüiüiiüiiaaaaaaaaaaaaaaaa
4. Dudaklarınız kapalı olarak inceden
33.
Diksiyon
Diksiyon sesin güzel çıkmasını ve sözlerin doğru seslendirilmesini amaçlayan
sanatın adıdır. Diksiyon bu yönüyle ses ve söz üzerinde odaklanmıştır. Sözün
içeriğinin kodlanması yani etkili iletişim diksiyon sanatının dışında kalan bir
konudur.
Güzel söz söylenmesinin organik alt yapısı FONETİK ve DİKSİYON bilgisinde yatar.
Aşağıdaki alıştırmaları yavaştan hızlıya, önce iki nefeste daha sonra tek
nefeste seslendirecek şekilde 15 gün boyunca her gün 15-20 dakika uygulayın.
Sonraki bir hafta ayna karşısına geçip anlamlı ifadeler söylüyormuşçasma jest,
mimiklerinizi ve beden dilinizi de kullanarak topluluğa hitap ediyormuş-çasma
ezbere söyleyin.
Günlük uygulamaların ilk birkaç dakikasını dişinizin arasına kurşun kalem
sıkıştırarak seslendirin, sonrasını kalemi ağzınızdan çıkarak devam edin.
1 20 Adil Maviş
121 Mıknatıs Konuşmacılar
(Bu alıştırmada amaç dudakları çalıştırmak, bunun uzun sürmesi çenenizi
gerecektir!)
Abartarak yüksek sesle, çok hızlı söylemeye başlayıncaya kadar hızı artırmaya
devam edin.
Bu tekerlemeleri hatasız ve çok rahat okuyabilecek şekilde tekrar etmelisiniz.
Alıştırmalar;
Pireli peyniri perhizli pireler tepelerse pireli peynirler de pır pır pervaz
ederler.
Ocak kıvılcımlandırıcılardan mısın, kapı gıcırdatıcılardan mısın? Ne ocak
kıvılcımlandırıcılardanım, ne kapı gıcırdatıcılardanım.
Çatalca'da topal çoban çatal yapıp çatal satar, nesi için çatalca da topal çoban
çatal yapıp çatal satar? Kârı için çatalca da topal çoban çatal yapıp çatal
satar. Uç tunç tas kayısı hoşafı.
Dört deryanın deresini dört dergahın derbendine devrederlerse, dört deryadan
dört dert, dört dergahtan dört dev çıkar.
Paşa tası ile beş has tas kayısı hoşafı.
Al bu takatukaları takatukacıya takatukalatmaya götür. Takatukacı takatukaları
takatukalamam derse takatukacıdan takatukaları taka-tukalatmadan al da gel.
Nankör nalbant nalları nallamak mı, nallamamak mı? Az kaz, uz kaz, boyunca kaz.
- ilgana ılgar, ılgıngillerin ılgancırı ılgalayarak, ılgıt ılgıt ılgılardı.
Kırk kırık küp, kırkının da kulpu kırık kara küp. A be kuru dayı ne kuru san dan
bu darı, a be kuru dayı.
Şu odayı badanalamak mı, yoksa badanalamamak mı?
Sen seni bil, sen seni, bil sen seni, bil sen seni, sen seni bilmezsen
patlatırlar enseni.
- Şu karşıda bir dal, dal sarkar kartal kalkar, kartal kalkar dal sarkar,
dal kalkar kantar tartar.
•,»¦
Elalem aladana aldı aladanalandı da biz bir aladana alıp da aladana-lanamadık.
Bu yoğurdu sarımsaklasak da mı saklasak, sarımsaklamasak da mı saklasak? Bu
yoğurdu mayalamak da mı saklamak, mayalamamak da mı saklamak?
Getirince el getirir, yel getirir, sel getirir; götürünce el götürür, yel
götürür, sel götürür.
Al bu takatukaları, takatukacıya takatulatmaya götür. Takatukacı takatukaları
takatukalatmam derse takatukacıdan takatukaları takatu-kalatmadan geri getir.
Şu karşıdaki kara kuru kavak, karardın mı ey kara kuru kavak, sarardın mı ey
kara kura kavak?.
İbişle memiş mahkemeye gitmiş mahkemeleşmiş mi, mahkemeleşme-miş mi?
Kırk kınk küp kırkının da kulpu kırık kara küp. A be kuru dayı ne kuru sarı dan
bu darı a be kuru dayı.
Şu karşıda bir dal, dal sarkar kartal kalkar. Kartal kalkar dal sarkar. Dal
kalkar kantar tartar.
Değirmene girdi köpek. Değirmenci vurdu kötek. Geldi yedi köpek. Hem kötek. Hem
yedi köpek
Üstü üç taç saplı üç tunç tası çaldıran mı çabuk çıldırır, yoksa iç içe yüz ton
saç kaplı çanı kaldıran mı çabuk çıldınr?
Şavşatk Şakir, Şeminkarahisarh Şükriye ile birlikte şişkebap yeyip, Şimendiferle
Şişliden Şipşakçı Osmanlara gitmişler.
Dört deryanın deresini dört dergahın derbendine devrederlerse dört deryadan dört
dert, dört dergahtan dört dev çıkar.
Sizin damda var beş boz başlı beş boz ördek, bizim damda var beş boz başlı beş
boz ördek. Sizin damdaki beş boz başlı beş boz ördek, bizim damdaki beş boz
başlı beş boz ördeğe: siz de bizim gibi beş boz başlı beş boz ördek misiniz
demiş. Kırk kırık küp, kırkının da kulpu kırık kara küp.
1 22 Adil Maviş
Ocak kıvılcımlandırıcılardan mısınız kapı gıcırdamalardan mısınız? Ne ocak
kıvılcımlandırıcılardamz ne de kapı gıcırtıcılardan. Vırvırcı Vedia ile vıdı
vıdıcı Veli velinimeti vatman Vahit e vilâyette veda edip Vefa ya doğru
vaveylâsız, velevasız velespitle volta vururlarken voleybolcu Vattan virtüöz
Vicdanî ve Viranşehirli vatansever viyolonselist Vecibe ile karşılaştılar.
SONUÇ
Kaybettiğinizde, Aldığınız Dersi de Kaybetmeyin
Yapıcı Eleştiri Üzerine Güzel Bir Hikaye
Hindistan'da çok ünlü bir ressam varmış...
Herkes bu ressamın yaptıklarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş... Ve onu
"Renklerin Ustası" anlamına gelen Ranga Çeleri olarak tamsa da; kısaca Ranga
Guru derlermiş...
Onun yetiştirdiği bir ressam olan Raciçi ise artık eğitimini tamamlamış ve son
resmini yaparak Ranga Guru'ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini
istemiş...
Ranga Guru ise;
- Sen artık ressam sayılırsın Racaçi.. Artık senin resmini halk değerlendirecek,
diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve en
ku. I
124 Adil Mav
görünen yerine koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan
beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş.
Raciçi denileni yapmış Ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki,
tüm resim çarpılar içinde ve neredeyse görünmüyor...
Çok üzülmüş tabii. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir
duvar sanki.. Alıp resmi götürmüş Ranga Guru'ya ve ne kadar üzgün olduğunu
belirtmiş. Ranga Guru üzülnıemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş.
Raciçi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru'ya götürmüş. Tekrar şehrin en
kalabalık meydanına bırakmasını istemiş Ranga Guru...
Ama bu defa yanma bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça
ile birlikte... Ve yanma insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica
eden bir yazı ile birlikte bırakmasını istemiş.
Raciçi denileni yapmış... Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine
hiç dokunulmamış, fırçalar da, boyalar da kullanılmamış..
Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru'ya gitmiş ve resme dokunulmadı-ğını
anlatmış..
Ranga Guru ise;
Sevgili Raciçi, sen birinci konumda insanlara fırsat verildiğinde ne kadar
acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün...
Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.. Oysa
ikinci konumda onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını
istedin...
Yapıcı olmak eğitim gerektirir...
Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye kalkmadı, cesaret edemedi...
Sevgili Raciçi mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın...
Emeğinin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın...
Onlara göre senin emeğinin hiç bir değeri yoktur...
Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma... demiş..
Mu*!Miuğun
Akis Kitap - www.akiskitap.com
Arka kapak yazısı:
Her gün biriyle konuşuyoruz ancak dikkatlerin üzerimize çekildiği bir topluluğun
karşısına çıktığımızda bize bir şeyler oluyor.
Bir topluluk önünde konuşmak birçoğumuzu, hatta işi veya iş dışındaki
aktiviteleri gereği; bunu düzenli olarak yapan insanları bile endişelendirir.
İnsanların bu konudaki korkulanın bir kısmı, 'aptal gibi görünmek', 'söyleyecek
söz veya doğru sözü bulamamak', 'ellerini ne yapacağını bilememek' gibi
düşüncelerden oluşur.
Doğrusu bu konuda size ne söylersek söyleyelim öğreneceğiniz bilgiyi kalbinizin
delice çarptığı, kanın beyninize fışkırdığı, sesinizin ve^ ellerinizin titrediği
bir sırada uygulamanız o kadar da kolayjrimayabijir^ Bu konuda işinizi
kolaylaştırmak için dikkatinizi sihirli adımlara odaklamanız yeterli. Bu kitap
yazılırken "hipnotik" bir dil kullanıldı. Öğreneceğiniz bilgilerin çoğu doğrudan
"bilinçaltına" gidecek. Kaygılarınızı dışardan değil (bilinçli bir çaba
harcamadan) içerden (bilinçaltı yazılımı değiştirerek) çözmüş olacağız
FİYATI 5.95 YTL ,
Adil Maviş _ Mıknatıs Konuşmacılar

Kitaplar, uygarlığa yol gösteren ışıklardır.

UYARI:

www.kitapsevenler.com

Kitap sevenlerin yeni buluşma noktasından herkese merhabalar...


Cehaletin yenildiği, sevginin, iyiliğin ve bilginin paylaşıldığı yer olarak
gördüğümüz sitemizdeki
tüm e-kitaplar, 5846 Sayılı Kanun'un ilgili maddesine
istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacıyla
ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuşan "Braille Not Speak", kabartma
ekran
vebenzeri yardımcı araçlara, uyumluolacak şekilde, "TXT","DOC" ve "HTML" gibi
formatlarda, tarayıcı ve OCR (optik
karakter tanıma) yazılımı kullanılarak, sadece görmeengelliler için,
hazırlanmaktadır. Tümüyle ücretsiz olan sitemizdeki
e-kitaplar, "Engelli-engelsiz elele"düşüncesiyle, hiçbir ticari amaç
gözetilmeksizin, tamamen gönüllülük
esasına dayalı olarak, engelli-engelsiz Yardımsever arkadaşlarımızın yoğun emeği
sayesinde, görme engelli kitap sevenlerin
istifadesine sunulmaktadır. Bu e-kitaplar hiçbirşekilde ticari amaçla veya
kanuna aykırı olarak kullanılamaz, kullandırılamaz. Aksi kullanımdan doğabilecek
tümyasalsorumluluklar kullanana aittir.
Sitemizin amacı asla eser sahiplerine zarar vermek değildir.
www.kitapsevenler.com
web sitesinin amacı görme engellilerin kitap okuma hak ve özgürlüğünü yüceltmek
ve kitap okuma alışkanlığını pekiştirmektir.
Sevginin olduğu gibi, bilginin de paylaşıldıkça pekişeceğine inanıyoruz.
Tüm kitap dostlarına, görme engellilerin kitap okuyabilmeleri için gösterdikleri
çabalardan ve
yaptıkları katkılardan ötürü teşekkür ediyoruz.
Bilgi paylaşmakla çoğalır.

İLGİLİ KANUN:
5846 Sayılı Kanun'un "altıncı Bölüm-Çeşitli Hükümler" bölümünde yeralan "EK
MADDE 11" :
"ders kitapları dahil, alenileşmiş veya yayımlanmış yazılı ilim ve edebiyat
eserlerinin engelliler için üretilmiş bir nüshası yoksa
hiçbir ticarî amaçgüdülmeksizin bir engellinin kullanımı için kendisi veya
üçüncü bir kişi tek nüsha olarak
ya da engellilere yönelik hizmet veren eğitim kurumu, vakıf veya dernek gibi
kuruluşlar tarafından ihtiyaç kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri
formatlarda çoğaltılması veya ödünç verilmesi
bu Kanunda öngörülen izinler alınmadan gerçekleştirilebilir."
Bu nüshalar hiçbir şekilde satılamaz, ticarete konu edilemez ve amacı dışında
kullanılamaz ve kullandırılamaz.
Ayrıca bu nüshalar üzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin
bulundurulması ve çoğaltım amacının belirtilmesi zorunludur."

bu e-kitap Görme engelliler için düzenlenmiştir.


Kitap taramak gerçekten incelik ve beceri isteyen, zahmet verici bir iştir. Ne
mutlu ki, bir görme
engellinin, düzgün taranmış ve hazırlanmış bir e-kitabı okuyabilmesinden duyduğu
sevinci paylaşabilmek
tüm zahmete değer. Sizler de bu mutluluğu paylaşabilmek için bir kitabınızı
tarayıp,
kitapsevenler@kitapsevenler.com veya kitapsevenler@gmail.com
Adresine göndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katılmayı düşünebilirsiniz.
Bu Kitaplar size gelene kadar verilen emeğe ve kanunlara saygı göstererek lütfen
bu açıklamaları silmeyiniz.
Siz de bir görme engelliye, okuyabileceği formatlarda, bir kitap armağan
ediniz...
Teşekkürler.
Ne Mutlu Bilgi için, Bilgece yaşayanlara.
TÜRKİYE Beyazay Derneği

www.kitapsevenler.org
www.kitapsevenler.com
e-posta: kitapsevenler@kitapsevenler.com kitapsevenler@gmail.com

Adil Maviş _ Mıknatıs Konuşmacılar

You might also like