You are on page 1of 32

iBN RÜŞD

(Muhammed b. Muhammed el-Haklml'nin ı ı Belensiyeli (Valencia) Ebu Mervan İbn Cür-


İBN RÜŞD
kitabının özeti). Kitabü l:facbi'l-meva- yul'den (CürrayOI . HuryOI) tıp ve matema-
(~)1)!1)
riş, Mu{ıtaşarü 'l-l,ıacb , Fihrist, Kitabü'r- tik öğrenimi gördü (İbn EbO Usaybia. s.
Red 'ale'l-Muradi adlı eserler de nisbet Ebü'I-Velid Muhammed 530. 531 ). Ayrıca Ebu Mervan b. Meserre,
edilir. öte yandan kaynaklarda veya kü- b. Ahmed b. Muhammed ei-Kurtubi Ebu Bekir b. SemhQn ve Ebu Ca'fer b.
(ö. 595/1 ı 98)
tüphane kataloglarında İbn Rüşd'e deği­ Abdülaziz gibi hocalardan ders okudu,
şik isimler altında birçok eserin izafe Meşşai okulunun son temsilcisi, Ebu Ca'fer ile Mazeralı Ebu Abdullah'tan
edildiği görülmektedir (Mesa'ilü Ebi'I-Ve- filozof, fakih ve hekim. _ı
icazet aldı.
L
lid ibn Rüşd, neşredenin g iri ş i , I, 62-69; İbn Rüşd'ün Kurtuba'dan önce bir sü-
Brockelmann. GAL, I, 479-480; Suppl., ı. Seçkin bir ailenin çocuğu olarakS20 re İşbiliye ' de (Sevilla) kaldığı ve İbn Sac-
662; Muhtar b. Tahir et-Til1'1T, s. 335 -351) ( 1126) yılında Kurtuba'da (Cordoba) doğ­ ce'nin 529 (1135) yılında İşbiliye'de bu-
Bu durum, müellifin İbn Rüşd ei-Hafıd ile du. Kendisi gibi babası ve dedesi de Kur- lunduğu (Resa'ilü ibn Bacce, s. 180) dik-
karıştırılmasından veya ilk üç kitabının tuba'da kadılıkyapmışlardı. Dedesi Ebü'I- kate alınacak olursa İbn Rüşd'ün çocuk-
çeşitli bölümleri olması daha muhtemel Velid Muhammed aynı zamanda Kurtu- luğunda kısa bir süre de olsa İbn Bacce'-
görünen bazı küçük nüshaların müstakil ba Camii'nin imamı idi. Düşün üre. kendi- den ders aldığı söylenebilir. Muhtemelen
eserler şeklinde kaydedilmesinden kay- sine adını veren dedesinden ayırt edilme- Halife Abdülmü'min el- Kumi'nin kurduğu
naklandığı gibi ona aidiyeti kesin olan ba- si için "hafid" (torun) denmiştir. Aristo'- medreselerle ilgili olarak S48'de ( 1153)
zı eserler de torununa nisbet edilmiştir nun felsefi doktrinine sadık kalarak eser- ilk defa Merakeş'e giden filozofun (Re nan,
(Anawati, s. 249 vd.) . lerini şerhettiğinden İslam ~Heminde "şa­ Averroes, s. ı 5) burada astronomi alanın­
BİBLİYOGRAFYA : rih". Latin dünyasında "commentator" da çalışmalar yaptığı Aristo'nun De Cae-
İbn Rüşd. el-Beyan ve't-taf:ışfl (n ş r. Muham- unvanıyla tanınmış, Batı'da İbn Rüşd adı­ lo et mundo adlı eserine yazdığı şerh­
med H accı v.dğr.). Beyrut 1404-1407/1984-87, nın tahrif edilmiş şekliyle Averroes ola- ten anlaşılmaktadır (Abdurrahman Bede-
I, 30-32; ayrıca bk. Muhammed Hacci'n in girişi,
I, 5-23; a.mlf., el-Mu~addimat (nşr. Muhammed
rak anılmıştır. İbn Rüşd ismi Endülüs'te- vi, Histoire, ll, 739). Bundan bir müddet
H accı- Said A'rab). Beyrut 1408/1988 , I, 9-1 O, ki yahudiler tarafındanAben Roşd diye sonra İbn Tufeyl ile tanışan İbn Rüşd'ün
313; lll, 437-486; ay rıca bk. ne ş redenin girişi , ! , telaffuz edilmiş. isim ispanyollar'ca Aven 565 (1169) yılında onun tarafından Sul-
5-8; a.mlf .. Mesa'ilü Ebi 'I-Velid ibn Rüşd (nşr. Roşd şekline dönüştürülmüş, bu da La- tan Ebu Ya'küb Yusuf İbn Abdülmü'-
Muhammed Hablb et-Teckanl). Beyrut-Mağrib
tince'deki bazı telaffuz özelliklerinin te- min'e takdim edildiği bildirilmektedir.
1414/1993, ll, 1070-1077, 1149-ı 163, 1309-
1319, 1339-1350; ayrıca bk. neşredenin girişi, siriyle Averroes veya Latince çekim kural- Buna göre veliahtlığı döneminde hayatı­
I, 5-124; a.mlf .. Fetava ibn Rüşd (nşr. Muhtar larına uydurularak Averroys olarak söy- nın büyük bir kısmını Endülüs'te geçiren
b. Tahiret-Tillll) . Beyrut 1407/1987, neşredenin lenmiştir (Gauthier, lbn Rochd, s. l ). İbn Ebu Ya'küb Yusuf buradaki zengin kül -
girişi, 1, 89; a.mlf.. el- Cami' mine'l-Mu~adde­
Rüşd temel dini ilimleri babasından öğ­ tür muhitinden etkilenmiş . ardından İbn
mat (n ş r. Muhtar b. Tahi r et-Tillll). Arnman 1405/
1985, neşredenin girişi, s. 13-50; Kadi iyaz, el- rendi. Hafız Ebu Muhammed b. Rızk'tan Tufeyl'in sohbetlerine katılarak bilim ve
Gunye(nşr. MahirZüheyrCerrar). Beyrut 1402/ fıkıh dersleri aldı; Endülüs'te adet oldu- felsefeye merak sarmış, bu amaçla felse-
1982, s. 54 -57; İbn Beşküval . eş-Ştla , ıı , 546- ğu üzere imam Malik'in el-Muvatta' ad- fe ve tıpla ilgili eserleri kütüphanesinde
547; İbn İz<irl. el-Beyanü'l-mugrib, IV, 59, 64 , lı eserini ezberledi. Ebü'l-Kasım İbn Beş­ toplamıştı. İl me ve felsefeye olan ilgisi
72-75, 93; Dabbl. Bugyetü'l-mültemis, s . 40;
Zehebl, A'lamü 'n-nübela', XIX, 501-502; Nüba-
küval'den hadis ve usul-i fıkıh okudu . Ka- onu Aristo'nun eserlerini incelemeye sev-
hi, Taril]u ~uçtati'l-Endelüs(nşr. Meryem Kas ım dı Ebu Bekir İbnü'I-Arabi'nin öğrencilerin­ ketmiş, fakat filozofun üsiGbunu anla-
Tavli). Beyrut 1415tı995, s. 130-131; İbn Fer- den Ebu Ca'fer İbn Harun et-Tercali ve makta zorlandığı için İbn Tufeyl'den. açık­
hQn. ed-Dlbacü'l-müz;heb,ll, 248-250; şa·ranl. lamalar yapmasını istemişti. O sırada alt-
et-Taba~at,ı, 15; Makkarl. Ezharü 'r-riyaz (nşr.
mış sekiz yaşlarında olan İbn Tufeyl bu
Said Ahmed A'rab vdğr.). Rabat 1398/1978, lll,
59-61 ; MahiQf. Şeceretü'n-nür, s. 129 ; Brockel- külfetli işi yapamayacağını . ancak bunu
mann, GAL, I, 479-480; Supp l. , J, 662; Hacvl, gerçekleştirecek birinin bulunduğunu
el-Fikrü 's-sami, Il , 219; G. C. Anawati. Mü'elle- söyleyerek İbn Rüşd'ü halifeye takdim
{atü ibn Rüşd, Cezayir 1978, s. 249-258; Ab- ibn Rüsd'ün Santa Maria Novella Kilisesi'ndeki temsili res-
ml - Floransa / lta ıva eder. Felsefenin temel meseleleri üzeri-
dülaziz Binabdullah, Ma'lemetü'l-{ı~hi'l-Maliki,
ne halifenin sorduğu sorulara uygun ce-
. Beyrut ı 403/1983, s. 72- 73; Muhtar b. Tahir
et-TIIili. ibn Rüşd ve kitabühü el-Mu~addemat, vaplar vermesi üzerine büyük takdir gö-
Trablus ı988; M. Abdullah inim . Devletü 'i-islam ren İbn Rüşd çeşitli armağanlarla ödül-
fi'l-Endelüs, Kah ir e ı4 ı 1 / ı 990, 1, tür. yer.; İhsan lendirilir (Abdülvahid e l-Merraküşl , s. 209-
Abbas, "Nevazilü İbn Rüşd", el-Ebf:ıaş, XXII/3-
216)
4, Beyrut 1969, s. 3-63; a.mlf .. "Some Aspects
of Social Life in Andalusia During the Time of Bu olaydan sonra 565 ( 1169) yılında
the Almoravides in the Light of the Na w azil İşbiliye kadılığına tayin edilen İbn Rüşd,
oflbn Rushd ", ZDMG (Suppl.), V ( ı98 3 ) . s. 154-
hükümdarın isteği doğrultusunda Aris-
162; Kemal es-Seyyid EbQ Mustafa, "Şuver mi-
ne·t-müctema<i ' l-Endelüsi fı <aşreyi't- Tava'if to'nun eserlerini şerhetmeye başlar. Ay-
ve'l-Murabitin min \)ilali nevazili İbn Rüşd el- nı yıl Aristo'nun Ecza'ü '1-J:ıayevan adlı
l}urtubi", el-Mecelletü 't-taril]iyyetü '1-Mışriyye, kitabına yazdığı şerhin dördüncü bölü-
sy. 37, Kahire 1990, s. 9-44; J. D. Latham. "ıbn
münde , işlerinin yoğunluğu sebebiyle
Ru§hd", Efl Suppl. (İng.). s. 397-398; Muham-
med Hadi Müezzin-i Cami, "İbn Rüşd", DMBi, yeterince çalışamadığından ve Kurtuba'-
lll , 583-585. dan uzaklaştığı için aradığı kaynak eser-
li] ALi BARDA.KOGLU leri bulamadığından yakınır. Fakat bu gö-

257
iBN RÜŞD

revi uzun sürmez. 567'de (1171) Kurtuba Ebu Usaybia ' nın yine Bad'den aktardığı (el-Mu'cib, s. 224) . İbn Ebu Usaybia tara-
başkadısı olur. Daha sonraki yıllar filozo- diğer bir rivayete göre ise İbn Rüşd ' ün fından kaydedilen, İbn Rüşd ile birlikte
fun telif hayatının en yoğun geçtiği dö- hükümdarta senli benli konuşması ve Ellsane'ye sürülenterin de felsefe ile uğ­
nemlerdir. Nitekim el-Mecisti' nin (AL- hayvanlarla ilgili olarak yazdığı bir kitap- raştıklarından dolayı sürgün edildiklerine
magest) özetin de, bir yandan eserler ka- ta zürafadan bahsederken onu Serberi dair anekdota dayanarak başta Ernest
leme almaya çalışırken bir yandan da gö- hükümdarının yanında gördüğünü yaz- Renan olmak üzere (Averroes, s. 29-36)
revi gereğ i değişikyerlere gitmek zorun- ması muhalifleri tarafından Serberi asıllı pek çok Batılı araştırmacının ısrarla vur-
da kaldığını belirtir. Ancak bu yolculukla- olan halifeye ulaştırılın ca hükümdarıo ca- guladığı gibi bu sürgün olayının felsefeye
rında bile ilmi çalışmalarını aksatmad ı ­ nı sıkılmıştı. Durumun farkına varan filo- karşı Endülüs'te ortaya çıkan bir antipa-
ğı bilinmektedir. Nitekim 574'te (1178) zof, "iki kıtanın (Afrika-Avrupa) kralı" anla- tiden kaynaklandığı iddiası fazla tutarlı
Fas'ta Cevherü '1-felek'i , 575'te ( 1179) mında kullandığı "melikü'l-berreyn" ifa- görünmemektedir. Nitekim Leon Gauthier
İşblliye'de ilahiyata dair bazı kitapları ta- desini müstensihin yanlışlıkla "melikü'I- de halifenin İbn Rüşd'ü cezalandırmak için
mamlam ı ştır. 1182 yılında Ebu Ya'küb Berber" şeklinde yazdığım bildirip özür değil hıristiyanlarla yapılan savaştan do-
Yusuf onu İbn Tufeyl'in yerine özel dokto- dilemişse de hükümdarıo kendisine olan layı söz konusu kararı almış olabileceğini
ru olmak üzere yeniden Merakeş'e davet güveni sarsılmıştır (a .g .e., s. 532) . Ensa- bildirmektedir (lbn Rochd, s. ı 0). Aksi
eder (Abdurrahm an Bedevl, Histoire, ll, rl. ibn Rüşd' ün Kurtuba kadısı iken halk takdirde yukarıda adı geçen fukahanın
740). arasında dehşetli bir fırtınanın kapacağı­ İbn Rüşd ile birlikte sürgün edilmesinin
580 (1184) yılında halife vefat edince na dair haberlerin yayılması üzerine bazı izahı güçleşir.

yerine geçen oğlu Ebu Yusuf Ya'küb ei- kişilerin bu olayı Ad kavmini helak eden İşblliye halkının ısrarlı talepleri üzerine
Mansur da İbn Rüşd'e saygıda kusur et- rüzgara benzettiklerini ve çevrede maz- bu mecburi ikamet kararı çok geçmeden
mez ve sarayında özel hekim olarak çalış­ gallar kazarak içine girdiklerini, buna kar- kal dırıldı . İbn Rüşd'e eski itibarın ı iade
masını rica eder. Fakat 591 'de (1195) Kas- şı çıkan düşün ürün. "Ad kavminin gerçek- eden Halife Ebu Yusuf ei-Mansfır onu Me-
tilya (Castilla) Kralı VIII. Alfansa ile savaş­ ten var olup olmadığı bile belli değildir. rakeş'e davet etti. Filozof bu daveti kabul
mak üzere Ebu Yusuf'un Endülüs'e gelip dolayısıyla onların ne şekilde helak edil- ederek Merakeş'e gitti, ancak kısa bir sü-
Kurtuba'da konakladığı sırada çoğunlu­ diklerini bilmiyoruz" demesini gerekçe re sonra 9 Safer 595'te ( 11 Aralık 1198)
ğunu fukahanın teşkil ettiği bir grup, da- göstererek Kur'an'da yer alan bir hadise- vefat etti. Cenazesi önce Merakeş'te gö-
ha önce Merakeş ' e ulaştı rdıktan anlaşılan yi inkar ettiğini ileri süren muhaliflerinin müldü, üç ay sonra da memleketi olan
İbn Rüşd aleyhindeki şikayetlerini yeni- şikayeti üzerine sürgün edildiğini bildir- Kurtuba'ya taşınarak İbn Abbas Mezarlı­
den hükümdara arzeder ler. Bunun üze- mektedir (Renan , Averroe s. s. 444) . Ayrı­ ğı'ndaki aile kabristanına defnedildi. ibn
rine hükümdar. Kurtuba Camii'nde İbn ca Ensarl sürgün olayını bir başka açıdan Ebu Usaybia. ibn Rüşd'ün Endülüs'ün çe-
Rüşd ile birlikte muhaliflerin ithamlarını da değerlendirmektedir. Ona göre İbn şitli yerlerinde kadılık yapan oğulları bu-
dinler ve savaş ortamında zuhur edebi- Rüşd'ün Ellsane'ye sürülmesinin sebep- lunduğunu. bunlardan EbG Muhammed
lecek olumsuz durumları da göz önünde lerinden biri de onun Halife Mansur'un Abdullah b. Ebü'l-Velld İbn Rüşd'ün de-
bulundurarak İbn Rüşd ile birlikte Ebu kardeşi Ebu Yahya'nın tarafını tutması­ ğerli bir hekim olup Halife Nasır-Lidlnil­
Ca'fer ez-Zehebl, Bicaye (Bougie) Kadısı dır (a.g.e., s. 439). Ebu Ya'küb Yusuftah- lah'ı tedavi ettiğini ve lffletü'l-bür' adlı
Ebu Abdullah Muhammed İbrahim, Ebü'r- ta geçtiğinde gerek kardeşleri gerekse bir tıp kitabı kaleme ald ığını bildirmekte-
Rebl' ei-Kefif. Ebü'I-Abbas ei-Karabl gibi amcası onun aleyhinde bazı koll)plolara dir ('Uyünü'L-enba' , s. 533).
devrin pek çok alimi ni, Kurtuba'ya 73 km. karışmışlardı. Hükümdar, Portekiz Kralı İbn Rüşd'ün öğrencilerine gelince, her
mesafede eski bir yahudi yerleşim yeri Alfansa ile savaşa girdiğinde kardeşi Ebu ne kadar Batı dünyasında ortaya çıkan İbn
olan Ellsane'de (Ellisane. Lucena) mecburi Yahya'yı Kurtuba'ya vali tayin etmişti. Bu Rüşdcüler'e (Averroist) benzer bir toplu-
ikamete tabi tutar. sırada Kurtuba kadısı olan İbn Rüşd ile luk islam dünyasında söz konusu olma-
İbn Rüşd'ün gözden düşmesinin sebe- Ebu Yahya arasında samimi bir dostluk mışsa da Endülüs'te ve Mağrib'de kendi-
biyle ilgili olarak kaynaklarda farklı riva- kurulmuştu . Savaştan sonra Merakeş' e sinden sonra öğrencilerinin uzun yıllar
yetler yer almaktadır. İbn Ebu Usaybia'- dönen halife ağır bir hastalığa tutulmuş kadı ve müderris olarak görev yaptığı
nın Kadı Ebfı Mervan ei-Bad'den naklet- ve hayatından ümit kesilmişti. Bunun bilinmektedir. Nitekim İbn Ebu Usaybia'-
tiğine göre hükümdar, VIII. Alfansa ile üzerine Ebu Yahya, kardeşinin ölmek üze- nın verdiği bilgilerden, İbn Rüşd'ün öğ­
savaşmak üzere geldiği Kurtuba'da ya- re olduğunu bildirerek kendisinin tahta rencilerinden Tilimsan (Cezayir) yakınla­
nında bulunan İbn Rüşd ' e, meclisinde, geçirilmesi için Endülüs'ün önde gelen rındaki Nedrfıme'de (Nedroma) doğmuş
yakın dostu Hafs el- Hintati'nin oğlu ve bazı şahsiyE)tleriyle temas kurmuş. ancak olan Ebu Abdullah Muhammed b. Sah-
hükümdarıo damadı Ebu Muhammed durumdan haberdar. olan Ebu Ya'küb, Se- nGn ile Kurtubalı Ebu Ca'fer Ahmed b.
Abdülvahid'in üstünde bir yer vermişti. la yakınlarında kardeşini yakalatarak öl- Sabık'ın Muvahhidler sarayında tabip ola-
Mecliste hazır olanların hükümdar katın­ dürtmüştü . !;bu Yahya ile İbn Rüşd ara- rak çalıştıkları ve bazı tıbbi eserler ka-
daki bu mevkiinden dolayı İbn Rüşd'ü kut- sındaki d9stluktan hükümdarıo rahat- leme aldıkları anlaşılmaktadır (a.g.e.,
lamaları üzerine düşünür, hükümdardan sızlık duyduğu ve bu yüzden ot'ıu )~urtu­ s. 537) . İbnü'I-Ebbar da onun öğrencileri
beklediğinden daha az iltifat gördüğünü ba'dan uzaktaştırdığı söylentisi y~lmış­ arasında EbG Muhammed b. Havtullah.
bildirerek önemsemez bir tavı r takınır. tır (DMBi, III , 559) . Abdülvahid ei-Merra- Sehl b. Malik, Ebü'r-Rebl' b. Salim. Ebu
Bu durum muhalifleri tarafından Ebfı Yfı­ küşl'ye göi'e_ise filozofun gözden düşme­ Bekir b. Cehver ve Ebü'I-Kasım İbnü't­
sufYa'küb'a ulaştırılınca hükümdar onun sinirr'se~ebi, Aristo'nun .eserlerine yaz- Taylesan gibi şahsiyetleri zikreder (İb­
ve taraftarlarının sürgün edilmesini ka- dığı şertilerden birinde Venüs'ün (Zuhre.) nü'I-Ebbar'dan naklen, Re nan, Averroes,
rarlaştırır ('Uyünü'L-enba', s. 531 ) . İbn bir tanrı 'ofduğunu söylediği iddiasıdır S. 436) .

258
İBN RÜSD

Görüşleri. Mantık ve .Metodoloji. Aris- görüşlerini yorumlar. Bu bakımdan yaz- farklı olmak durumundadır; birinin di-
to'nun mantık külliyatına şerhler yazdığı dığı şerhlerde gerçek bir Aristocu gibi ğerine karıştırılması yanlışlıklara sebep
gibi bu alanda müstakil eserler de kale- davranmaya özen gösterir. Grek filozo- olur. Öyleyse dini meselelerin din çerçe-
me alan İbn Rüşd. klasik Aristo şarihleri­ funa adeta hayran olan İbn Rüşd . felsefe vesinde, felsefi problemierin de kendi
nin ve müslüman filozofların mantıkla il- den m eye layık görüşlerin sadece Aristo'- içinde ele alınıp değerlendirilmesi gere-
gili çalışmalarından da faydalanmak su- nun görüşleri olduğunu düşünür. Ancak kir. Bu demektir ki her ikisinin doğ r usu
retiyle ortaya koyduğu şerhlerinde olduk- bu körü körüne bir bağlılık değildir. Onu kendi bünyesi içinde belirlenecektir. Şu
ça değişik bir metot geliştirmiştir. Fara- Aristo'ya hayran bırakan husus. Mual- halde filozof dini meseleleri tartışmak
bi gibi o da dille düşünce arasındaki iliş­ lim-i Ewel'in felsefesinin başka hiçbir fi- istiyorsa felsefi bağlamda değil dini bağ­
kiden hareketle dilin yöresel, düşüncenin lozofun sisteminde görülmeyecek dere- lamda tartışmalıdır. Bunun için dinin or-
ise evrensel olduğunu belirtir. Arapça ile cede tutarlı bir yapıya sahip bulunma- taya koyduğu gerçekleri anladıktan son-
Grekçe'nin cümle yapısının farklılığı üze- sıdır. Bununla birlikte İbn Rüşd. Aristo ra tartışmasını onlar üzerine bina etme-
rinde de duran filozof. lafız ile onun de- doktrininin samirniyetle inandığı İslam lidir. Aynı şekilde bir din adamı da her-
lalet ettiği mana arasındaki karışıklığı akaidiyle her noktada uzlaştığından emin hangi bir felsefi problemi tartışmak isti-
önlemek için tarifler ve ifadelerden çok değildir. Üstadıyla birlikte gerçeğe ulaş­ yorsa o problem in dayanağı olan sistemin
semboller kullanmanın daha doğru, öğ­ mak için aklın rehberliğinde yol almaya üzerine bina edildiği temel ilkeleri bilip
retim bakımından da daha yararlı ola- çalışan düşünür, ayrı noktalardan ve ayrı öğrenmeli ve tartışmasını o bağlamda
cağını söyler ( Tell]fşü '1-}fıyas, s. 269). Bu kaynaklardan hareket etmeye özen gös- yürütmelidir. İbn Rüşd'e göre filozofların
yaklaşımıyla İbn Rüşd sembolik mantı­ terir. Çünkü her iki filozofun hareket nok- şeriatın ilkeleri konusunda tartışıp ko-
ğın habercisi gibidir. Diğer taraftan sur! tası ve yaklaşım tarzı farklı olduğundan nuşmaları caiz değildir. Çünkü her disip-
(formel) mantığın genel felsefe çerçeve- zaman zaman vardıkları sonuçlar da farklı linin kendine has prensipleri vardır. Bir
sinde ele alınmasının daha uygun olaca- olmaktadır. Dolayısıyla Aristo doktrinine disiplin hakkında fikir yürüten kişinin
ğını savunur. En çok ilgilendiği konu ise bağlılık gösterse de kendi inanç sistemiy- onun ilkelerini kabullenip benimsernesi
kıyastır; çünkü kıyas fukaha. kelamcılar le çeliştiğinde doktrinin özüne dokunma- icap eder ( Tehafütü 't-Tehafüt, s. 527)
ve filozoflar tarafından her zaman baş­ dan İslami ilkeleri rencide etmeyecek te'- İbn Rüşd'ün metodunda te'vil yöntemi
vurulan bir yöntemdir. Ancak delil getir- viller yapar. Bunun imkansız olduğu du- ana unsur olarakyer alır. Filozof, görünen
menin önemli bir aracı olan kıyas, şekil rumlarda filozofun anlayışının kendisini alemle görünmeyen alem arasında ayırım
bakımından bir sonuç verse de akıl yü- . böyle düşünmek zorunda bırakımış oldu- yaptığı ve her iki alemi incelemek için ay-
rütme yöntemi olarak çok güçlü bir ko- ğunu söyleyerek onu mazur görür. Sonuç- rı ayrı usuller vazettiği gibi vahiy ve akıl
numa sahip değildir. Dolayısıyla her bur- ta Aristo'nun bazı görüşlerinin doğru ol- ayırımında da benzer bir yol takip etmek-
han kıyas. fakat her kıyas burhan değil­ madığını kabul etse bile bunların filozo-
tedir. Ona göre vahiy ile akıl uyum halin-
dir (a.g.e., s. ı 37). fun kendi sisteminin bütünlüğü içerisin- dedir. Bu uyum, ya doğrudan nassın za-
"Formu ile maddesi örtüşen kıyas" an- de doğru olarak algılanması gerektiğini hirinden anlaşılan mana ile veya hakika-
lamına gelen burhan tamamen sebeple- savunur. Yani onun varmış olduğu sonuç- tin birliği ilkesine dayalı olarak yapılan
re (illet) ilişkin bilgiler verirken "öncülleri lar kendiliğinden doğru olmayabilir. fa- te'villerle gerçekleşir. Hakikattek olduğu­
meşhur kıyas" demek olancedel daha az kat kullandığı öncüller göz önüne alın ­ na göre dini söylemle felsefi söylem ara-
güvenilen bilgi sağlar ( Tell]fşü '1-Cedel, s. dığında mantık bakımından doğrudur. sındaki farklılık, hakikatin anlatılması ve
509-5 ı 0) . İbn Rüşd'ün Aristo şerhleri dı­ Çünkü bu öncüller tabii olarak bu sonuç- açıklanması noktasında her ikisinin da-
şındaki eserlerinin asıl konusunu meto- ları doğurur. Bu durum, İbn Rüşd'ün ama- yandığı ilkeler ve kullandığı yöntemler-
doloji oluşturur. Aksiyarnlara özel bir iti- cının Aristo'yu her alanda ve her konuda
den kaynaklanmaktadır. Akıl burhan yön-
na gösteren filozof daha ziyade küliller savunmak değil onun sisteminin bütünü- temini kullanır. vahiy ise hem akla hem
üzerinde durmayı tercih eder. Nitekim nü anlamaya çalışmak olduğunu göster- hayale hem de hisse hitap eder; dolayısıy­
tıbbın genel konularını içeren el-Külliy- mektedir. la akıl yürütme (burhan). diyalektik (cedel)
yat'ı kaleme alırken tıbbın müfredatını Din-Felsefe ilişkisi. İbn Rüşd'ün asıl ve retorik(hitabet) yönteminin üçünü bir-
ilgilendiren cüz'lleri yani ilaçlar konusu- amacı, vahiy ile felsefenin birbirinden ba- den kullanır. Nitekim Allah Teala. "Rab-
nu hemşehrisi İbn Zühr'ün Kitabü't-Tey- ğımsız olarak nasıl aniaşılıp değerlendi­ binin yoluna hikımet ve güzel öğütle da-
sir'ine havale etmiştir. Bir fıkıh kitabı rilebileceğini tesbit etmek ve buna bağlı vet et; onlarla en güzel şekilde tartış"
olan Bidayetü'l-müctehid'de de aynı olarak ikisi arasında biri diğerini geçersiz (en-Nahl 16/ 125) buyururken bu konuda
tavrını sürdürerek fukahanın üzerinde it- kılmayacak biçimde sağlam bağlantılar her üç yöntemin (hikmet. öğüt ve cedel)
tifak veya ihtilat ettikleri genel konula- kurmaktır. Bunun için o. öncelikle dinle kullanılmasını istemektedir. İbn Rüşd'e
rı delilleriyle birlikte açıklamaya çalışmış­ felsefenin konumunu kendi bütünlükleri göre kesin bilgi burhana. diyalektik bilgi
tır. Aristo'nun eserlerini şerhederken İbn içinde tesbit etmekte, ardından bu ikisi- zan ve tahmine. retari k ise hayale daya-
Rüşd'ün uyguladığı yöntem metodolo- nin ortak noktalarını belirlem ektedir. Da- nır. Şu halde te'vil demek, diyalektik ve
jisinin en özgün yanını teşkil eder. İbn ha sonra dinle felsefe arasında yapılacak retorik söylemi burhan! söyleme çevir-
Rüşd. Aristo'yu kendi anladığı gibi değil bire bir kıyaslamanın yanlışlığını vurgu- mek demektir. Vahiyde te'vil edilebilecek
Muallim-i Ewel kendisini nasıl anlatmış­ layarak bu iki alandan birinin diğeri adı­ ve edilemeyecek hususlar vardır. Allah'a,
sa o şekilde aniayıp yorumlamaya çalışır. na feda edilmesinin dağuracağı vahim peygamberlere ve ahiret gününe iman-
Öncelikle Aristo'nun görüşlerini ve bu gö- sonuçlara dikkat çekımektedir. Ona göre dan ibaret olan üç temelilkede te'vile as-
rüşlerin dayandığı ilkeleri belirler. ardın­ felsefe ve din in kendilerine özgü prensip- la yer yoktur. Bunların dışında kalan ko-
dan bu ilkeler doğrultusunda filozofun leri ve esasları vardır. bunlar birbirinden nularda usulüne uygun olmak şartıyla

259
iBN RÜSD

te'vil yapılabilir.
Bu hususta Arap dilinin sıyla elde edilen bilgilerden başka bir şey ye uygun veya aykırı olacaktır. Uygun ol-
kurallarına riayet edilmesi. dini söylemin değildir. Şeriatın öngördüğü düşünüp de- ması durumunda yine bir problem yok-
iç bütünlüğünün bozulmaması ve kendi- ğerlendirme mantıkta burhan adı verilen tur, burhana dayanan bilgi alınıp benim-
lerine te'vilin yöneltildiği insanların bil- yöntemdir. Buna göre şeriatın mantıkta senir. Asıl problem, herhangi bir konuda
gi düzeyinin gözetilmesi gerekir. Te'vilin söz konusu edilen burhanı teşvik ettiğini şeriatın verdiği bilgiyle burhanın sağla­
amacı nassın söyleminden farklı bir an- söylemek şeriatın amacının dışına çıkmak dığı bilginin birbirine uygun düşmemesi­
lamın çıkarılm ası değildir. Bu sebeple özü anlamına gelmez. Bu demektir ki şeriat. dir. Bu durumda tek çözüm şeriatın ver-
itibariyle te'vil dini söylemin kendi bütün- insanların Allah'ı ve bütün var olanları diği bilginin te'vil edilmesidir (a.g.e., s.
lüğü içinde öncüllerin sonuçlara, sonuç- burhana dayanarak bilmesini emretmek- 76-77).
ların öncüilere bağlanmasından ibarettir tedir. Dolayısıyla Allah'ı ve bütün var olan- İbn Rüşd'e göre vahyin bir zahiri anla-
ki bu bir nevi ictihaddır. ları bilmek için önce kıyasın bilinmesi, ar- mı vardır ve buna uymak herkes için farz-
İbn Rüşd'ün gerek Ortaçağ islam ve La- dından burhanın türlerinin ve şartlarının dır: bir de te'vile açık yönü bulunmakta-
tin dünyasında gerekse XIX. yüzyıldan öğrenilmesi gerekir (a.g.e., s. 65-66). Böy- dır ki buna uymak yalnızca ilim adamları
beri islam dünyasında en çok tartışılan le bir istidliilin ise şeriata aykırı olduğu için farzdır. Halk topluluklarının, vahyin
fikirlerinden biri, semavl dinlerin temel söylenemez. Çünkü bir fakih, nasıl Kur- ilim adamları tarafından te'vil edilebile-
meselesi olan vahiy-akıl veya onun kendi ' an-ı Kerim'de yer alan "tefakkuh" (et- cek olan kısmının sadece zahiri anlamları­
deyimiyle şeriat-hikmet (din-felsefe) ili ş­ Tevbe 9/122) kelimesinden fıkhl kıyası an- nı uygulamaları gerekir. ilim adamlarının
kisidir. Bu mesele filozof tarafından te- lıyorsa arif kişi de (filozof) "i'tibar" kelime- da kendilerinin anlayabilecekleri bu ına­
mel bir sorun olarak ele alındığından. ilk sinden akli kıyası anlayabilr. Ancak akli naları gen iş halk topluluklarına açıklama­
dönemlerinde ve özellikle Aristo'nun eser- kıyas Hz. Peygamber devrinde ku llanıl­ ları doğru değildir, hatta küfürdür (el-
lerine yazdığı küçük şerhlerde bu konu- madığı için onun bid'at olduğu ileri sürü- Keşf, s. 132). Bütün bunlardan sonra, " İbn
ya sadece telmihlerle yetinirken orta ve lebilir. Halbuki ResGl-i Ekrem dönemin- Rüşd din karşısında bir rasyonalist miy-
büyük hacim li şerhlerde biraz daha fazla de fıkhl kıyas da bulunmadığı halde hiç di?" şeklinde sorulacak bir soru pek an-
temas eder. Fakat asıl son dönemlerine kimse bunun bid'at olduğunu iddia et- lamlı olmaz. Zira İbn Rüşd, dinle felsefe-
doğru kaleme aldığı ve ilahiyyat mesele- memektedir. Aynı durum diğer felsefi di- yi uzlaştırmak için büyük çaba sarfetmiş
sini enine boyuna incelemeye çalıştığı üç siplinler için de söz konusudur (a.g.e., s. samimi bir dindardır: Batı dünyasında
eserinde din- felsefe ilişkisine daha yo- 67-68) . Ayrıca felsefe okuduğu için sapı­ İbn Rüşdcü olarak bilinen Averroistler'in
ğun biçimde yer verir. Öncelikle Gazzall'- tan insanların bulunması felsefenin ya- anladığı yahut anlattığı gibi dine karşı
nin Tehô.fütü'l-felô.sife adlı eserine red- saklanmasına gerekçe teşkil etmez. Nite- aklı esas alan bir rasyonalist değil Sünni
diye olarak yazdığı Tehô.fütü Tehô.füti'l- kim fıkıh okuduğu halde yoldan çıkan pek ilahiyatı savunan bir müslümandır (Pala-
felô.sife ve bundan sonra kaleme aldığı çok insanın var olmasına rağmen kimse cios , s. 271 vd.).
el-Keşf 'an menô.hici'l-edille'de bu ko- insanları fıkıh okumaktan alıkoymaya ça-
Metafizik. Metafizik, varlık olarak var-
nuları değişik bağlamda ve genel anlam- lışmamaktadır (a.g.e. , s. 72-73).
lığı ,
fizik ilminin incelediği varlık türleriy-
da tartışıp değerlendirmeye çalışırken bu Böylece felsefenin İslam dini karşısın­ le bunların ilk sebebe varıncaya kadar bü-
serinin son çalışması olan Faşlü 'l- ma­ daki durumunu sağlam temeller üzerine tün ilkelerini konu alan külll-nazari bir
]fö.l fimô. beyne'l-]J.ikme ve'ş-şeri'a mi- oturtmaya çalışan İbn Rüşd, Aristo man- ilimdir (Te li].fşu Ma ba'de't-tabf'a, s. 2-3).
ne'l-ittişô.l ve buna ek olarak yazdığı ecj.-
tığının genel kavramlarından yola çıkarak Filozof varlık kavramını "hüviyyet", "zat",
.Qamime'de meseleyi farklı açılardan in- zihnl ve kültürel kapasite açısınd an insan- "şey" ve "bir" terimleriyle eş anlamlı say-
celer. ları üç grupta değerlendirir: Bilgi edin- dığı için ( a.g.e., s. ı ı- ı 8; Tefslru Ma ba'-
İbn Rüşd, din-felsefe ilişkisini ele alır­ me sürecinde akli yöntemi kullananlar de'Habf'a, ll, 313-3 14, 557-558) onu
ken öncelikle felsefenin din açısından du- (burhan eh li), diyalektiği kullananlar (ce- "mevcGd" lafzıyla ifade etmiş ve bu teri-
rumunu tesbite çalışır. Ona göre felsefe- delciler), başkalarından duyup işiterek min iki anlamı üzerinde durmuştur. Var-
nin amacı, var olanlar üzerinde düşünmek bilgi edinenler (hitabet ehli) . İslam'ın lık (mevcQd) ilk olarak dış dünyada zatı ve
ve onları Allah'ın varlığına delaletleri ba- amacı bütün insan topluluklarını eğit­ mahiyeti bulunan her şeyi ifade eder:
kımından incelemekten ibarettir (Faşlü'l­ mek ve onlara hitap etmek olduğundan ikinci olarak da birinci anlamda var olan
ma~al, s. 64). Şeriat da var olanları araş­ Kur'an bu üç yöntemi birlikte içeren bir şeyin zihindeki tasawurunu gösterir: fi-
tırıp incelerneyi teşvik ettiğine göre fel- üsiGbu benimsemiştir. Hakikat hakikate lozof buna "sadık manasında varlık" de-
sefenin ele aldığı konuların şeriat bakı­ zıt olamayacağına göre aklila elde edilen mektedir. Ancak sadık manasında varlık­
mından ya mendup veya vacip olması ge- bilgi ve delillerle vahiy yoluyla elde edilen tan SÖZ edebilmek için zat anlamındaki
rekir. Burada İbn Rüşd. Kur'an-ı Kerim'- bilgi ve deliller asla birbirine ters düş­ varlığın mutlaka var olması gerekir. Zi-
de "ibret alma, değerlendirme" anlamı­ mez. Surhana dayalı akıl yürütme belirli hin dışındaki varlık için hüviyyet, zat ve
na gelen "i'tibar" ile (el-Haşr 59/2) "bak- bir varlık hakkında belirli bir bilgi sağla­ bir terimlerini kullanmak mümkün oldu-
ma. görme ve düşünüp akıl yürütme" dığı gibi şeriat da (nas) aynı varlık hakkın­ ğu halde bu terimler sadık manasındaki
anlamlarına gelen "nazar" (el-A'raf7/185; da ya bir bilgi verir veya o konuda bir şey varlık için kullanılmaz. Bu yaklaşım. İbn
el-Gaş i ye 88/17) kelimelerini hareket nok- söylemez. Eğer o konuda şeriatta her- Rüşd'ün mevcGd terimini bilinçli bir şe­
tası olarak alır. Şöyle ki: Şeriat var olanları hangi bir bilgi mevcut değilse ortada bir kilde tercih ettiğini gösterdiği kadar İbn
ya akıl yoluyla veya hem akıl hem şeriat problem yok demektir: burhanın ortaya Sina'nın aksine varlık- mahiyet ayırımını
yoluyla düşünüp değerlendirmeyi (nazar koyduğu bilgi alınıp benimsenir. Fakat ay- kabul etmediğini de ortaya koymaktadır.
ve i'tibar) istemektedir. Bu ise mantıkta nı konuda şeriatta bilgi bulunuyarsa bu Nitekim fılozofa göre varlık bir şeyin du-
söz konusu olan kıyas veya kıyas vasıta- bilginin zahiri ya burhana dayanan bilgi- yulur, mahiyet ise onun akledilir yönünü

260
İBN RÜSD

gösterir. Bu açıdan bakıld ı ğında adeta de ile surettir. Madde ve suretten hiçbiri şımıyla onun suduru temelden reddetti-
varlık ilk maddeye, mahiyet ise surete birleşmenin sebebi olamayacağından bir- ği anlaşılmaktadır.
benzemektedir. Nasıl ki ilk madde ile su- leşmeyi sağlayan daima fiil halinde bir İbn Rüşd'e göre alemin ezell veya ha-
ret tek başına gerçek anlamda var olma- birleştirici sebep var olmalıdır ki bu da ilk dis olduğu yolundaki görüşler sanıldığı
yıp daima birlikte bulunuyor ve birbirin- ilke yani Tanrı 'dır. İbn Rüşd . böylece bir kadar birbirine uzak değildir ; tartışma
den yalnızca zihinde ayrılabiliyorsa var- yandan va r lıkilkelerinin neler olduğunu adeta adlandırmadan ve aynı terime fark-
lık - mahiyet ilişkisi de bunun gibidir. Çün- tesbite çalışırken öte yandan zihin dışın­ lı anlamlar yüklemekt en ileri gelmekte-
kü İbn Rüşd'e göre mahiyet, bir şeyin bil- da esas itibariyle biri zorunlu ve sebep- dir. Filozof ikisi birbirine karşıt. üçüncüsü
fiil var olmasını ve belirlenmesini sağla ­ siz olan ilk ilke, diğeri ilk ilkenin madde bunlar arasında yer alan üç türlü varlık­
yan zat! nitelik olup bir bakıma tek tek ile sureti birleştirmesiyle gerçekleşen tan söz eder. Birincisi, başka bir şeyden
zatlarda bulunan ortak niteliklerin sonu- mümkün varlık olmak üzere iki tür varlık ve başkası tarafından var edilmiş olma-
cu, bir bakıma da onların kaynağ ı duru- bulunduğunu ortaya koymuş olmaktadır
dığ ı gibi zamanla da il i şkisi bulunmayan
mundadır(Tehafütü 't-Tehafüt, s. 55 3-556) . (a .g.e., s. 495, 5ı8-5l9. 610, 655 ; Sarı oğ ­ ve her şeyin faili olan Allah'tır. İkincisi su ,
Şu halde denebilir ki İbn Rüşd'e göre bir lu. s. 102-106). hava. toprak. bitki , hayvan gibi zaman
şeyin zat anlamındaki varlığı ile mahiyeti Zorunlu varlık mahiyeti varlığından as- içinde bir başka şeyden ve bir başka şey
aynıdır. Mahiyeti gösteren tarif ve onu la ayrı düşünülemeyen . özü gereği zorun- aracılığı ile var olan şeylerdir. Allah'ın ka-
oluşturan küllller, fertlerde kuwe halin- lu ve yetkin olan, sebebi , faili, cinsi ve fas- dim. ikinci kategorideki varlıkların ise
de bulunan birtakım ortak özelliklerin zi- lı söz konusu edilemediği için tanımlana­ muhdes olduğu hususunda kelamcılarla
hin tarafından terkibi neticesinde ortaya mayan, mutlak anlamda basit. tek, ezell filozoflar görüş birliği içindedir. Üçüncü
çıkan kavramlardır. Bir şeyin mahiyetin- ve ebedldir. Mümkün varlık ise sebepli- varlık türü ise zamanla bir ilişkisi bulun-
den ve tarifinden söz edilmesi onun bil- dir ve yokluk teriminin çağrıştırdığı bir mayan, başka bir şeyden meydana gel-
fiil var olmas ı demektir. Bu durumda o kavram olmanın ötesinde bir özü bulun- meyen. fakat bir tail tarafından var edi-
şeyin varlığı hakkındaki bilgi onun ne ol- mamaktadır. Bundan dolayı onun ilk ba- len bütün halindeki alemdir. Bu durum-
duğu konusundaki bilgiden önce gelir. kışta yok sayılması gerektiği açıktır; çün- da kadim ve muhdes birbirine tamamen
Sebepiii ik açısından bakıldığında ise ma- kü sebep varsa o vardır. sebep yoksa o karşıt iken alem bir failin fiili olması ba-
hiyeti n sadık anlamında varlıktan önce da yoktur; ayrıca sebepten sonra gelme- kımından muhdes varlığa , zamanla iliş­
olduğu açığa çıkar. Çünkü küliller tek tek si mantık! bir zorunluluk olduğundan bu kisi bulunmaması ve bir başka şeyden
nesnelerde kuwe, zihinde ise fiil halin- anlamda mümkün varlığı yaratılmış say- meydana gelmemesi bakımından da ka-
dedir; dolayısıyla kavramların oluşması mak gerekir (a.g.e., s. 88 vd.) . dim varlığa benzemektedir. Alemin ezell
için zihin dışında reel varlığın (zat-mahi-
İbn Rüşd alemi bir canlıya benzetir. Bir mi yoksa hadis mi olduğuna ilişkin tartış­
yet bütünlü ğ ü) bulunması zorunludur.
canlının varlığını sürdürmesi için sahip malar da bu çift yönlü benzerlikten kay-
Buna göre zihnl olan mahiyetin kendisi
olduğu organların aynı amaca yönelik ola- naklanmaktadır. Halbuki alem , birbirine
değil mahiyeti gösteren tarifi oluşturan
rak çalışmasını sağlayan bir nefsi ve aklı karşıt olan kadim ve muhdes varlıktan
küllllerdir. Sonuç olarak İbn Rüşd , Aristo
bulunduğu gibi alemin de varlığını sürdü- herhangi birinin bütün özelliklerini ken-
gibi mahiyeti zihinde ve külll olanda de-
ren. ondaki birlik ve bütünlüğü sağlayan dinde toplamadığı , aksine bunların bir
ğil dış dünyada ve bilfiil var olanda gör-
sonsuz bir kudret ve ilke olmalıdır. Aksi kısım özelliklerine sahip bulunduğundan
mektedir (Sarıo ğ lu . s. 75 vd .).
takdirde alemde ne düzen kalır ne de aleme gerçek anlamda kadim demek
İbn Rüşd'e göre zihin dışında bulunan alem varlığını ve bütünlüğünü sürdüre- mümkün olmadığı gibi hadis demek de
zat anlamındaki varlık en genel cinstir ve bilir. Alemdeki birliği. bütünlüğü. düzeni mümkün değildir ( Faşlü 'l-makal, s. 85-
biri cevher, dokuzu araz olmak üzere on sağlayan , dolayısıyla onu yaratan ve bü- 87) . Meselenininsan aklının sınırlarını
kategoride ifadesini bulur. Cevher, varlı- tün bunları koruyan kudret Allah 'tır. Ni- aşan paradoksal yapısını gören filozof ale-
. ğını sürdürmek için kendi kendine yeter- tekim, "Gerçekten yok olmasın diye gök- min kadim mi yoksa muhdes mi olduğu,
li iken arazlar cevhere bağımlıdır. Bu du- leri ve yeri tutan Allah ' tır " (Fatır 35/41 ); eğer muhdes ise Allah'ın ilk fiili sayılıp sa-
rumda arazların varlık sayılması tam pay- " Onları korumak Allah için güç bir iş de- yılmayacağı şeklindeki görüşlerden biri-
laşım (iştirak) ve tam uygunluk (tevatu') ğildir" (el-Bakara 2/ 255) mealindeki ayet - ni çe li ş kiye düş meksi zin kabul etmenin
açısında n değil, yalnızca bir ismin veya ler de bu ge r çeği dile getirmektedir (Te- insan aklı için i m kansız olduğuna dikkat
cinsin aralarında öncelik- sonralık farkı hafütü 't-Tehafüt, s. 359-360. 376- 380; el- çeker ve son sözün vahye bırakılması ge-
bulunan şeyler hakkında kullanılması an- Keşf, s. 170). Alemdeki bu birlik, bütün- rektiğini vurgular ( Tehafütü 't-Teha{üt, s.
lamında yani bir tür teşklk yoluyla ola- lük ve düzen onun "bir" ve "bilen" bir ya- 183) Nitekim alemin yaratılmasıyla ilgili
bilir (Teli] Iş u Ma ba'de'Habi'a, s. ı ı- ı 2, ratıcının eseri oluşunun açık bir delilidir. olarak Kur'an'da ortaya konulan benzet-
35 -40. ı 24; Tefsiru Ma ba'de'Hab1'a, ll, İbn Rüşd. bu yaklaşımıyla sudurcu filo - me ve örnekler, maddi alemde görülen
564, 7ı8 vd .; Tehafütü't-Tehafüt, s. 480. zofların bir aksiyom olarak kabul ettikle- ve gerçek anlamda hadis olan şeylerden
554. 567-569) . ri, "Birden ancak bir çıkar" önermesini. seçilmiş olmasına rağmen bu anlamı ifa-
Varlıklar arasındaki sebep-sebepli (illet- "Bir ve bütün olan bir şey ancak birden de eden "hudus" kelimesi yerine "halk"
ma'IOI) ilişkisinde sebep olma etkinliği , çıkar" şekline çevirerek teoriye farklı bir ve "futur" terimlerinin kullanılmış olması
sebepli olma ise edilginliği gösterir. Bir- boyut getirir. Ayrıca İbn Rüşd'e göre as- ilgi çekicidir. İbn Rüşd'e göre bunun se-
birinin zıddı olan bu iki nitelik aynı sebep- lında, "Birden ancak bir çıkar " önermesi bebi, zamansız ve mutlak yoktan yarat-
ten kaynaklanamayacağına göre biri edil- kadar, "Birden çok çıkar " önermesi de mayı anlamanın birçok insan için nere-
ginliğin, diğeri etkinliğin kaynağı olan iki doğru ve geçerlidir ( Tehafütü 't-Tehafüt, deyse imkansız oluşu . ayrıca bilgi ve kül-
ayrı sebep bulunmalıdır. bunlar da mad- s. 156. 160. 299. 303-304. 407) . Bu yakla- tür düzeyi yüksek olanların dikkatinin

261
iBN RÜSD

maddi alemdeki oluşla bir bütün olarak ten sonra ona ihtiyaç duymaz. Aksine bu filozofun karmaşık ve yüksek bir ilim ola-
alemin oluşunun farklılığına çekilmek İS­ fail eserinin va rlığını sürdürmesi ve onun rak gördüğü psikolojiyi fizikle metafizik.
tenmesidir. Buna rağmen kelamcılar kı­ korunmas ı konusunda başka sebep ve nefsi de fizik dünya ile metafizik alem
dem ve hud Os terimlerini tercih etmiş ve failiere ihtiyaç duyar. İkinci tür faili n ese- arasında bir konumda değer lendirdiğini
bu yüzden görüş ayrı lıkiarına yol açmış­ riyle olan ilişkisi ise onu var etmekle sınır­ gösterir. Fizik dünyada dört unsurla bun-
lard ı r. Filozofa göre alemin mutlak an- lı kalmayıp sürekliğini sağ l amasıdır. Bu ların karışımı sonucunda oluşan inorga-
lamda ezell olduğu görüşü kadar onun tür fail birincisinden her yönüyle daha üs- nik-homojen cisimlerin (el-ecsamü'l-mü-
mutlak anlamda yoktan ve sonradan ya- tün ve yetkindir. Dolayısıyla alemin faili- teşabihatü'l-ecza') yanı sıra bir de organik
ratılmış olduğu şeklindeki ya kl aşım da nin de ikinci türden olması O'nun şanına varlıklar (el-ecsamü'l-aliyye) bulunmak-
Kur'an ayetlerinin açık ifadesiyle bağdaş­ daha çok yaraşır. Ayrıca alemin faili olan tadır. Bu organik varlıklar yapı, şekil ve
maz. Nitekim. "Gökleri ve yeri alt ı günde Allah'ın varlığı gibi fiilinin de ezell olması fonksiyonları farklı organların bir bütün
yaratan O'dur ve O'nun arşı su üzerinde son derece makul bir durumdur. Sonra- teşkil etmesiyle meydana gelmiştir. Bir-
idi" mealindeki ayet (Hud 11/7) alemin dan ge rçekleşen bir fiili n sınırlı - son lu bir çok organın ahenkli bir bütünlük. koor-
yaratılmasından önce bir ilk varlığın yani failden çıkacağı hesaba katılırsa mutlak dineli bir işleyiş ve parçası oldukları or-
suyun, onun ya ratılmasıyl a da fe l eğin ha- failin en üstün nitelikteki bir fiili bırakıp ganizmanın varlığını sürdürmeyi hedef-
reketi sonucu ortaya çı kan zamandan ön- daha değersiz ve eksik bir fiili tercih et- leyen bir dayanışma içer isinde bulunma-
ce bir zamanın varlığına işaret etmekte- mesi düşünülemez ; bu sebeple O'nun fi- sının kendiliğinden olamayacağına dik-
dir. "Sonra göğe yöneldi ki o duman ha- ili ve eseri olan alem sürekli olmalıdır (Te- kat çeken İbn Rüşd 'e göre bunu sağlayan
lindeydi" (Fussılet 41/11 ); "İnkar edenler hafütü 't-Tehafüt, s. 182-185, 219, 274, 289 , güç nefistir. Öte yandan organik varlıklar
daha önce göklerle yerin yapışık olduğu­ 428-429,431-434, 519-520). mekan. nicelik ve nitelik olmak üzere üç
nu bilmezler m i?" (el-Enbiya 21/30) an- İbn Rüşd'ün bu yaklaşımının alemin kategoriyi ilgilendiren bütün hareketle-
lamındaki ayetler göklerin ve yerin bir ezell o l duğunu savunanlarınkinden farkı re konu oldukları gibi büyüme olayı ger-
başka şeyden yaratıldığın ı. "O gün yer ise şöy l e açıklanabilir: Bu yaklaş ı mda , çekieşirken organizma açısından karışım
başka bi r yer le değ i şti ri lir, gökler de" alemin bizatih i ezen olduğunu iddia eden- ve artma, dışarıdan katılan unsurlar açı ­
(İbrahim 14/48) ayet ide gelecekte mut- lerin aksine onun yetkin bir yaratıcının sından ise dönüşüm yanında bir de bozu-
lak yokluktan söz ed il emeyeceğini, dola- fii li ve eseri o l ması bakımından ezelllik tuş ve onu takip eden oluş hareketi söz
yısıyla varlığın ezen ve ebedl bir süreç ol- arzettiği ileri sürülmüştür. Alemin ka- konusudur. Bu arada canlının kendi bün-
duğun u ortaya koymaktadır (Faşlü 'l-ma­ dim veya hadis olduğu tezlerinden biri- yesine bazı unsurları alması ve onları ken-
~al, s. 87-88; el-Keşf, s. 205-206; Tehafü- nin tercih edilmesi gerektiğinde alemin di cevherine dönüştürmesi etkin , bunun
tü't-Tehafüt, s. 366-367) İ bn Rüşd'e göre hadis olduğu tezini tercihe şayan gören sonucu olarak eski halinden farkl ı bir hali
alemin ezen mi hadis mi old u ğunu anla- İbn Rüşd hudQsü kesintili hudCıs ve sü- kabul etmesi ise edilgin bir hareket sa-
manın tek yolu alemin bir yaratıcı faili- rekli hud Os şeklinde ikiye ayırır. Sürekli yılmaktadır. Birbirine zıt bunca hareke-
nin bulunduğu gerçeğ i ni kabul etmektir. hud Os süreksiz olandan daha yetkin ve tin cisimden kaynaklandığı düşünüleme­
Bu temel kabulden sonra artık pr obleme üstündür; onun yaratma olarak algılan­ yeceği için daha basit ve soyut bir ilkenin
ilişkin görüşlerin terminolojiden kaynak- ması daha isabetlidir. Ne var ki sürekli varlığı kabul edilmelidir ki o da nefistir.
lanan fa rklı yorumlar şekl i nde değerlen­ hudQsün konusu olan bir bütün olarak Aslında İbn Sina tarafından ortaya ko-
dirilmesi gerektiğini söyleyen f ilozof, dil- alemi kesintili huduse tabi varlıklardan nulup İ bn Rüşd'ün de tasvip ettiği gibi.
de mevcut kavram kargaşasına çözüm ayırmak için onun kadim olduğu söylene- herhangi bir organa bağlı olup olmadığı
olmak üzere "sürekli yar atma" (el-hal- bilirse de filozofa göre bunun yerine yan - kesin bir şekilde bilinmese de insan, nef-
ku' l-müstemir, el-ihdasü'd-daim, el-hudO- lış anlarnalara meydan vermemek için sin kendi bedeninde bulunduğunun şuu­
.-sü'd-daim) kavram ve teorisini gündeme "sürekli yaratma"l<avramı tercih edil- rundadır. Tek başına bu şuur bile nefsin
getirir. melidir (a.g.e., s. 275-276, 290-291) in- bedenden bağımsız cevher olduğunu
Alemin faili. bir şeyin tamamlanması ­ san gerçeğini merkeze ve dini metinleri göstermeye yeter. Ayrıca herkesin bilip
nı ve yetkinleşmesin i sağ l aya n sebepler- ciddiye alan İbn Rüşd. bu yaklaşımıyl a kabul ettiği insana has ahlaki erdemlerle
den biri değil onu yokluktan var lı ğa çıka­ yalnızca Aristo'nun pasif ilk muharrik an- onların zıddı olan birtakım niteliklere (re-
ran gerçek bir fa ildir. Öte yandan Allah - layışından ve sudCırcu filozoflardan ayrıl­
zllet) dayanak mahiyetinde manevi bir gü-
alem ilişkisi sadece basit bir illet - ma'lül makla kalmamakta. aynı zamanda Tan- cün bu l unması gerekir ki bu da nefistir
ilişkisi olarak görülemez. Çünkü basit an- rı -alem ilişkisi ve alemin işleyişi konusun- ( Te ll]fşu Kitabi'n-Nefs, s. 138-139; Teha-
lamda sebep- sebepli ilişkisinde sebep da ileri sürülen deist, mekanist, panteist fütü't-Tehafüt, s. 359-360, 379-380, 454-
bulunduğu halde sebeplinin bu l unmad ı ­ ve vahdet-i vücCıdcu görüşlere itibar et- 455, 605-607,620-623, 846; el-Keş{, s. 170).
ğı da olur. Halbuki Allah -alem ilişkisinde mediğini de ortaya koymaktadır. Böylece nefsin basit bir cevher olduğunu
en yet kin varlığı teş kil eden ilk sebebin Psikoloji. Birçok düşünür gibi İbn ontolojik, epistemolojik yahut psikolojik
eseri olan alemin bulunmaması tasawur Rüşd ' ün nefis anlayışı da fizyolojiyle ya- ve etik delillerle ortaya koymaya çalışan
edilem ez; zira O'nun varlığı gibi fiili ve kından ilişkili olan psikolojik güçlerin yo- İbn Rüşd , Aristo ve onu takip eden bir-
eseri de süreklidir. İbn Rüşd bu bağlam­ rumuna dayanmaktadır. Bununla birlik- çok İslam düşünürü gibi nefsin tabii-or-
da iki türlü failden söz eder. Birincisi, ese- te nefis problemini incelemeye doğrudan ganik cismin sOreti ve ilk yetkinliği oldu-
riyle olan ilişki si onu var etmekle sınırlı girm ek yerine tabiat ilimlerinin ortaya ğunu söylüyorsa da bu ifadenin aslında
kalan faildir ki böyle bir f ailin eseri -yapı­ koyduğu verilerin bir özetini verip bunla- bir şeyin mahiyetini gösteren türden ta-
mı tamamlanmış bir binanın ustaya ihti- r ın anlaşılmasından sonra nefsin ne ol- nım değil bir tasvir olduğunu önemle vur-
yacının kalmaması gibi- meydana geldik- duğunun kavranabileceğini belirtmesi. gulamıştır. Bu husus onun, nefsin mahi-

262
iBN RÜ$0

yeti ve bedenle ilişkisi konusunda Aris- ğını devam ettirememesi anlamındadır Filozofun düşünce sisteminin her aşama­
to'nun gözü kapalı bir takipçisi olmadığı­ ( Tell].lşu Kitabi'n-Nefs, s. 8-9; Tehafütü't- sında önem arzeden sebep -sebepli iliş­
nı göstermesi açısından önemlidir. Filo- Tehafüt, s. 359-360, 376-380; e l-Keşf. s. kisinin onun epistemolojisindeki değeri
zofa göre nefis fiilierini organizma aracı­ 170) çok daha büyüktür. Çünkü bir engel bu-
lığı ile yerine getirmekle beraber onun lunmadığı sürece aynı sebeplerin aynı so-
Bu noktada ortaya çıkan problem. be-
var oluşu gibi varlığının devamı da orça- denle birlikte iken ferdiyeti olan nefsin nuçları dağuracağının kabul edilmemesi
nizmaya bağlı değildir: dolayısıyla bede- bedenden ayrıldıktan sonra bu durumu- halinde varlıkların özüne ilişkin hiçbir ni-
nin yok olmas ıyla nefsin de yok olması nu koruyup koruyamayacağı meselesidir. telikten söz edilerneyeceği için varlık ka-
gerekmez ( Tell].fşu Kitab i 'n-Nefs, s. 13; Te- Bu konuda İbn Rüşd'ün görüşünü tesbi- tegorileri anlamsız ve boş şeylerden iba-
hafütü't-Tehafüt, s. 566,833-834, 846) te çalışan araştırmacılar birbirinden çok ret kalacak, böylece hiçbir şeyin gerçek
farklı ve hatta zıt sonuçlara varmışlardır. anlamıyla bilinemeyeceği. bilinse bile bu-
Nefsin güçleri konusunda İbn Rüşd kla-
Onun nefsin bedenden ayrıldıktan sonra nun kanıtı olmayan zanna dayalı bir bilgi
sik Meşşai felsefesindeki görüşleri hemen
ferdiyetini koruyamayacağı, varlığını an- olmaktan öteye giderneyeceği sonucu or-
hemen aynen tekrarlar. Fakat bu nokta-
cak "külli nefis" içinde sürdüreceği gö- taya çıkacaktır: bu ise akli bilginin geçer-
da İbn Sinirnın hayvani nefsin fonksiyon-
rüşünde olduğunu savunanlara gerekçe
siz kılınması demektir ( a.g.e., s. 178. 785,
ları arasında ortak duyu ve hayal gücün-
teşkil eden hususların çoğu, filozofun fel- 795-797, 8ı2).
den baş ka bir devehim gücü bulunduğu
şeklindeki görüşüne İbn Rüşd'ün katılma­ sefe problemlerini kendi inisiyatifi dışın ­ Aristo'da olduğu gibi İbn Rüşd psikolo-
dığı belirtilmelidir (a.g.e., s. 818-819) . da ele aldığı Tehdfütü't-Tehdfüt'te bu- jisinde de duyulur nesnelerin bir cevheri.
lu nmaktadır. Fakat bunların, problemi bir de arazları üzerinde durulur. Nesne-
Şekil, koku, tat. renk vb. birbirinden
tartışırken diyalektik hatta sofistik bir ye ait arazlar beş duyu tarafından idrak
farklınitelikleri bulunmasına rağmen el-
mantık kullanan Gazzall'ye karşı İbn edilir. Bunların bazısı yalnızca bir duyu-
manın bir bütün oluşu gibi farklı işlevler
Rüşd'ün aynı yöntemle mukabele etme- nun konusu iken bazısı iki veya daha faz-
gören birçok gücü olsa da nefis aslında
sinin ürünü olduğu hatırdan çıkarılma­ la duyu tarafından ortaklaşa algılanır. Ay-
bir tek cevherdir. Nefsin güçleri arasında
malıdır. Nitekim gerek Tehdfüt'te gerek- rıca bir de dalaylı algılanabilen özellikler
her birinin bir sonrakinin dayanağı, ön-
se başka eserlerinde İbn Rüşd'ün ölüm vardır. İbn Rüşd'e göre duyular nesnele-
cekinin ise yetkinliği göstermesi anlamın­ sonrasında da nefsin ferdiyetini koruya- rin suretlerinin soyutlanmasında ilk ba-
da bir hiyerarşi söz konusudur. Mesela cağı görüşünde olduğunu ortaya koyan samağı teşkil eder. Ancak nesnenin zi-
beslenme gücü olmaksızın duyunun, du- sözleri de yer almaktadır (Teha{ütü't-Te- hinde tam bir suretinin oluşabilmesi için
yu bulunmaksızın hayal gücünün. hayal hafüt, s. 4 ı 6-4 ı 7. 523-524, 560-561) İbn onun farklı yönlerini gösteren ve farklı
gücü olmadan da aklın varlığından söz Rüşd'ün çeşitli ifade ve değerlendirme­ duyu güçleri tarafından algılanan bütün
edilemez. Nebatl. hayvani ve insani ne- leri yanında bir müslüman filozof olarak niteliklerin ortak duyu tarafından birleş­
fislerden söz edilebilmesi için her mer- ikinci hayata. yeniden dirilişin hem ruha- tirilmesi gerekir. Gerek duyu gücünün ge-
tebedeki nefsin sahip olması gereken bü- ni hem cismani olacağına, insanların ferdi rekse ortak duyunun işlevini yerine geti-
tün güçlerin bir arada bulunması. yani bir sorumluluğuna. ceza ve mükatata inan- rebilmesi, özne ile nesnenin gerekli şart­
bütün teşkil etmesi gerekir ( Te ll].lşu Kita- dığı da dikkate alınınca. onun nefsin be- ları taşıyan uygun bir ortam, uygun ko-
bi'n-Nefs, s. 8, 12-13; Tehafütü't-Tehafüt, denden ayrıldıktan sonra varlığını ancak num ve aynı zaman dilimi içinde bir ara-
S. 807-808) . külll nefse katılmak suretiyle sürdürece- da bulunmasına bağlıdır. Bu da gösteri-
İbn Rüşd'e göre nefsin bedenle olan ği şeklindeki bir görüşü benimsediğini sa- yor ki duyu aşamasında henüz nesneden
ilişkisinin belirlenebilmesi için öncelik- vunmak mümkün değildir. Daha doğru­ bağımsız bir imaj ve kavramdan değil sa-
le ayrık bir suretin maddeyle ilişkisinin su filozofun, gerek insanın mahiyetini be- dece biryans ı madan söz edilebilir. Şu
mümkün olup olmadığı, eğer mümkünse lirleyici bir faktör olan akıl ve bilgi mer- halde duyu güçlerince sağlanan verileri
bunun ne tür bir ilişki olduğu ve bu iliş­ tebesi bakımından. gerek bilginin edinil- birleştirmesi sonucunda ortak duyuda
kinin nasıl anlaşılabileceği gibi hususla- mesi yani öğrenme yeteneği açısından ve beliren iz ve suretin ait olduğu nesneden
rın incelenmesi gerekir. Filozof. bir ayrık gerekse ahlaki faziletiere sahip olup ol- bağımsız ve soyut bir duruma gelebilme-
suretin maddi bir varlıkla olan ilişkisinin maması itibariyle bütün insan fertleri - si bir başka gücün varlığını gerektirir ki
ancak nisbet şeklinde mümkün olacağı­ nin aynı seviyede olamayacağı gibi hu- bu hayal gücüdür. Bu aşamada artık özne
nı, bu nisbetin ise bilinen madde-suret suslara vurgu yapması, nefsin bedenden ile nesne bir arada olmadığı halde onun
ilişkisinden farklı olduğunu belirtir. Çün- ayrıldıktan sonra varlığını sürdürürken bağımsız sureti öznenin hayal gücünde
kü madde -suret ilişkisinde bir terkip söz ferdiyetini de koruya cağı görüşünde ol- bulunmaktadır. Hayal gücünün diğer bir
konusu olduğundan bunların birbirinden duğuna delalet eder. Ancak nefsin fer- özelliği , imajlar (cüz'T- hayaiT sQret) arasın­
ayrılması. biri olmaksızın diğerinin bulun- diyetini koruyaca ğı teolojik, epistemolo- da dış dünyada var olmayan bazı terkip-
ması düşünülemez. Ayrık suretle madde jik ve etik birtakım gerekçelerle ispata ler yapabilmesi ve mesela arslan başlı ve
ilişkisinde terkip değil ittisalden söz edi- çalışılsa da İbn Rüşd'e göre insanın bilme kanatlı bir at (pegasus) tasarlayabilmesi-
lebilir. Dolayısıyla nefis-beden ilişkisinde gücünü aşan bu konuda son söz vahye bı ­ dir. Bu durum, duyuların eksik veya ha-
nefis açısından bir ayrılmazlık, yani be- rakılmalıdır. talı veri aktarmasından başka hayal gü-
denden ayrıldıktan sonra varlığını sürdü- Bilgi Teorisi. Bilgiyi, "varlıkların düzen cünde de bazı yanlış hayall suretierin olu-
remernesi gibi bir durum bahis konusu ve tertibiyle bunların arasındaki sebep- şabileceği anlamına gelmektedir. Bu özel-
değildir. Nefsin suret konumunda görül- sebepli ilişkisinin kavranması" şeklinde liklerine rağmen İbn Rüşd'e göre ortak
mesi ise onun bedenin yetkinliği sayıl ­ tarif eden İbn Rüşd bilginin belli bir sü- duyu ve hayal gücüyle bilginin oluşmasın­
ması ve nefis olmaksızın bedenin varlı- rece bağlı olarak oluştuğu kanaatindedir. da, kısaca aklın soyutlama sürecinde du-

263
iBN RÜSD

yular çok önemli işieve sahiptir. Nitekim diği bilgi birikiminden ibaret olan arneli deki akıl ve müktesep akıl aşamalarını ge-
herhangi bir duyusunu yitiren kimse ona akıl , diğeri de bazı insanların sahip oldu- çip faal akıl düzeyine yükselerek son yet-
ait bilgisini de yitirmiştir ( Tell)lşu Kitiıbi'n­ ğu nazari akıldır. Arneli aklın ürünü olan kinliğine ulaşmasıdır.
Nefs, s. 20-28. 54-58; el-f:las ue'l-maf:ısus, kavramlarla erdemler ve sanatlar daha İnsanın bu yetkinliğe nasıl yükseleceği
s. ı 93-202, 209 ). çok insanın biyolojik, ferdi ve içtimal ha- meselesini incelerken önceki filozofların
Duyu algısı sonucunda oluşan hayall yatının sağlıklı ve rahat bir şekilde deva- konuyla ilgili görüşlerini değerlendirerek
suretierin kavram haline gelmesi sakla- mını sağlamaları bakımından önemlidir. işe başlayan İbn Rüşd, faal aklın insan
ma (hıfz) ve hatıriama (zikr) olmak üzere Nazari akıl ise daha ziyade fikri yetkinlik üstü antik bir akıl olduğuna inanıp onun-
iki işlevi bulunan hafıza gücü tarafından açısından gerekli olup insanın kavram , la ittisal edebilmek için kendini toplum-
gerçekleştirilir. Hatırlama , daha önce al- bilgi ve değer üreten varlık olması açısın­ dan soyutlamayı (inziva) veya yaşlılık dö-
gılanmış fakat unutulmuş olan bir ima- dan ehemmiyet taşır ( Tell]lşu Kitabi 'n- nemini beklemeyi göze alanların yanıl­
jın iradesiz olarak tekrar zihne doğması­ Nefs, s. 69-7 ı). Arneli aklın işlev ve alanı gı içinde oldukları kanaatindedir. Nite-
dır; bu görevi zakire gücü yerine getirir. hakkında Meşşai filozofları arasında her- kim filozofa göre Parabi bu anlayışı tem-
Hatıriama iradeli olarak yapılırsa buna hangi bir ihtilaf mevcut değilken nazari sil edenlerin başında gelmektedir, fa-
"tezekkür", bu işlemi gerçekleştiren gü- akıl konusunda başlangıçtan beri önemli kat Parabi sonunda bunun "bir kocaka-
ce de "müfekkire" adı verilir. Bu sebeple görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır. Bu gö- rı masalı" olduğunu itiraf etmek duru-
düşünme yalnızca insana has bir yete- rüş ayrılıklarının ve yorum farklılıklarının munda kalmıştır. Aynı anlayışı savu-
nek olduğu halde hatıriama hayal gücü- temelinde Aristo'nun ortaya koyduğu, nanlardan biri olan İbn Bacce'nin. "yal-
ne sahip olan hayvanlarda da bulunur. fakat ayrıntılı açıklamada bulunmadığı nız adamın kendini yönetmesi" (tedbTrü'l-
Hatıriamanın gerçeklernesi için imaj (ha- edilgin akıl (el-aklü'l-münfail) . etkin akıl mütevahhid) şeklinde bir sistem geliştir­
yan sQret). imajın kavramı, bu kavramın (el-aklü'l-faal) ayırımı yatmaktadır. İbn mek amacıyla yazdıklarının eksik oluşu
hatırlanması, hatırlanan kavramın daha Rüşd'ün de belirttiği gibi Aristo'dan son- bir yana onun bu amacı bir fantezi sa-
önce duyuınianan bir şeyin kavramı oldu- ra gelen filozof ve yorumcular, özellikle yıldığı gibi antaşılmaktan da uzaktır. Zi-
ğunun bilinmesi gerekir. Bunlardan ima- edilgin olan insan aklının yapısını ve işle­ ra insanın inzivada bile zorunlu ihtiyaç-
jı hayal gücü oluştururken kavramı önce vini açıklamaya çalışırken onun güç ya- larından kurtulması mümkün değildir.
imajdan ayırıp hatıriama esnasında tek- hut fiil halinde olduğu veya hem güç hem Eflatun ve diğer büyük filozofların yaşlı­
rar birleştiren ise tasawur gücüdür. Ha- fiil halinde bulunduğu, ayrıca ezel'i mi. lık döneminde aktif hayattan ve devlet
tırıanan kavramın daha önce alg ılanan bir hadis mi yoksa ezel'i ve hadis unsurların işlerinden çekilip faal akla yönelmek ve
nesneye ait olduğunun bilinmesi, aynı bir birleşimi mi olduğu konusunda deği­ tefekküre dalmak için "mutlular adacı­
zamanda doğruluk veya yanlışlık (Tcab ve şik görüşler ileri sürmüşlerdir (a.g.e., s. ğı"na gittikleri yolundaki anlayışı da ya-
selb) ihtimali taşıyan bir "hüküm" oldu- 66, 7ı-72 , 83). dırgayan İbn Rüşd , benzer bir yaklaşımla
ğuna ve şu ana kadar incelenen güçlerin Allah'ı bilmenin yanı sıra diğer bütün bil-
Kendinden önceki filozofların ve Aristo
hiçbirinin böyle bir işlevi bulunmadığına yorumcularının farklı yaklaşımlarını in- gilerin de nefsin istek ve eğilimlerinden
göre bu işlem nefsin başka bir gücü ta- celeyen İbn Rüşd'e göre bu konudaki gö- kurtulup (tezkiye-i nefs) fikri yoğuntaşma
rafından gerçekleştiriliyar demektir ki yöntemiyle elde edileceğini (mistik sezgi)
rüşler heyulan'i aklı sırf bir istidat. faal
bu da akıldır ( Tell)işu Kitabi'n-Nefs, s. 6ı, aklı ise ayrık ve ilahi bir cevher olarak gö-
savunan sufileri de eleştirmiştir. Ona gö-
7 ı . 79, 87; el-f:las ve ' 1 - maf:ısus, s. 208- ren İskender Afrodis'i ile heyulan'i ve faal re böyle bir yöntemin bazı insanlar için
209). aklı bir ve aynı kabul edip bunun tama-
geçerli olduğunu düşünmek mümkün ol-
İbn Rüşd'e göre insan aklının bilgi üret- men ayrık olduğunu ileri süren Themis- sa bile bu konuda genelierne yapılması
me sürecinde geçirdiği farklı aşamalara tius ve diğer filozoflarınki olmak üzere iki son derece yanlış ve geçersizdir. Ayrıca
"heyulani akıl ", "meleke halindeki akıl" , insanın teorik açıdan yetkinleşme süre-
grupta toplanmaktadır. İbn Rüşd'e göre
"müktesep akıl" ve "faal akıl " adı verilir. faal akıl insanla birlikte vardır ve heyula- cinde nefis tezkiyesi faydalı. hatta gerekli
Bedenle ilişki kuran insan nefsinin başlı­ ni aklila ittisal halindedir; fakat insanın olmakla birlikte bu onun tek başına naza-
ca iki fonksiyonu vardır : Varlığa ait form- ilk yetkinliği sayılan heyulan'i aklı güç ha- ri yetkinliğin yeter şartı olduğu anlamına
ları maddeden soyutlamak, soyutlanan linden fiil alanına çıkardığı için ondan ay- gelmez (Teli) iş u Kitabi'n-Ne{s, s. 9 ı; el-
ve kavram haline gelen bilgileri kabul et- Keşf, s. ı49; The Epistle, s. 69, 85, ı09) .
rı bir şey sanılır. Paal akıl, heyulan'i aklın
mek. Nefsin soyutlama işlevine faal akıl, güç halinden fiil alanına çıkarak yetkin- İbn Rüşd'e göre insanın bilgi edinerek
bunları kabul etme işlevine de heyulan'i leşmesini yalnızca fail yahut muharrik se- nazari yetkinliğe ulaşmasının , mutluluğu
akıl denilmektedir. Heyulan'i aklın idra- bep olarak değil daha çok suret ve gaye- yakalamasının yani ittisalin yolu öğrenim
kiyle oluşan ve istenildiğinde bilgi üreti- sebep olarak sağlar. Çünkü her yeni su- ve nazari araştırmalardır. Bunun için in-
mine hazır durumda bulunan kavram bi- ret, aynı zamanda daha yetkin bir baş­ sanın her şeyden önce tabii yetenek ve
rikimi meleke halindeki akıl, bu birikimin ka sureti kabul edecek bir imkanı ifade kapasiteye sahip olmasının yanı sıra doğ­
tahlil, terkip ve istinbat suretiyle işlene­ eder; fakat bu durum sonsuza kadar sü- ru yöntem, doğru bilgi ve malzeme, yet-
rek küll'i kavram ve bilgilere dönüştürül­ rüp gitmez. maddi olmayan bir surette kin ve yeterli bir öğretici , ayrıca nefsani
mesi ise müktesep akıl adını alır (Teli) iş u son bulur ve işte heyulan'i aklın bu son arzu ve eğilimlerini kontrol edebilme gi-
Kitabi'n-Nefs, s. 84-88; Kitabü'n-Nefs, s. yetkinliğine faal akıl adı verilir (a.g.e., s. bi başka şartların da bulunması gerekir.
ı24-ı25 , ı29-ı 3 0). 66; Kitabü 'n-Nefs, s. ı 35- ı 36; The Epistle, Bütün bunlar, insanın inzivaya çekilip tek
Aristo'da olduğu gibi İbn Rüşd psikolo- s. 23 ,27-28, 40-4ı , 46,52-53, 85-86). Bü- başına kalarak değil t oplum içinde baş­
jisinde de aklın iki önemli mertebesi var- tün bunlardan anlaşılıyor ki İbn Rüşd'e ka insanlarla yardımlaşma ve dayanışma
dır. Biri, her insanın tecrübe yoluyla edin- göre ittisaL heyulan'i aklın meleke halin- halinde yaşayarak elde edebileceği im-

264
iBN RÜSD

kanlardır. Çünkü bazı geçici ve istisnai mü'I-Haremeyn ei-Cüveynl'nin savundu- tanrıfikrine imkan sağlayan dini ve ahla-
durumlar dışında toplum ve toplum sa- ğu ve İbn Sina' nın da farklı bir yaklaşımla ki boyutlu bir delildir.
yesinde elde edilen kazanımlar insanın ele aldığı imkan ve cevaz delili, filozofa Din felsefesi açısından en az Allah'ın
yetkinleşmesine ve mutluluğuna hizmet göre akli bir delilde bulunması gereken varlığının ispatı kadar önemli olan ve onu
eder. Bununla birlikte İbn Rüşd hiçbir za- kesinlik ve aniaşılmayı sağlayacak basit- tamamlayan bir konu da vahdaniyet me-
man işin ahlaki boyutunu görmezlikten lik şartlarından yoksundur. Bununla bir- selesi dir. İbn Rüşd, Allah 'ın varlığını gös-
gelmez, aksine her fırsatta nazar-amel likte bu deliliere başvurmanın tamamen teren inayet ve ihtira delilleri gibi vah-
bütünlüğünün insanın mutluluğu ve yet- yararsız olduğu da söylenemez (a.g.e., s. daniyet inancını da alemin bir ve bütün
kinliği açısından vazgeçilmezliğini vurgu- 135-149, 193). oluşundan hareketle temellendirir. Filo-
lar. Ayrıca dini ibadet ve uygulamaların İbn Rüşd'e göre her seviyeden insanın zofun bu konuda söyledikleri, "Allah bir
bu konuda önemli katkı sağladığı gerçe- Allah ' ın varlığını kolaylıkla kabul etmesi- değil de iki olsaydı alemin de iki olması
ğini de açıkça belirtir ( Faşlü '1-makal, s. ni sağlayacak iki delil vardır ; bunlar aynı gerekirdi; alem bir olduğuna göre onun
72-73; TheEpistle, s. 103-105, 109) Bü- zamanda dini naslarda yer alan "inayet" faili de bir dir, çünkü bir tek fiil ancak bir
tün bunların ışığında değerlendirildiğin­ ve "ihtira" delilleridir. İbn Rüşd inayet de- failden çıkar " şeklinde özetlenebilir. Filo-
de Munk, Renan, O'Leary ve Hudari gibi lilini. biri. alemdeki bütün varlıkların in- zofa göre bu delil burhan! olduğu kadar
araştırmacıların (Zeynatl, Illi 1 ı 988 ı. s. sanın varlığına ve var oluş gayesine hiz- şer'! dayanaklara da sahiptir (a.g.e., s.
6 I 8; Re nan, ibn Rüşd ve'r-Rüşdiyye, s. met edecek şekilde düzenlenmiş olduğu, 155-159)
I 63- 168; Zeyn eb Mahmud HudarT, s. 336- diğer i . bunun kör bir tesadüf sonucu de- İbn Rüşd'ün ilahiyyat konusunda en
34 I ; O'Leary, s. ı 54- ı 56) iddia ettikleri- ğil ancak kasıt ve irade sahibi bir failin dikkat çekici görüşlerinden biri de sıfat­
nin aksine, sudGr teorisi bağlamında on- eseri olarak gerçekleşebileceği şeklinde­ lar meselesidir. Kur' an-ı Keri m 'de alemi
tolojik işieve sahip faal akıl öğretisine ki iki esasa dayandırır. İnsan duyu ve akıl var eden Allah'ın ilim, hayat. kudret, ira-
karşı çıkarak Farabi ve İbn Sina'dan ayrı­ gücünü kullanarak çevresinde meydana de, işitme. görme ve konuşma sıfatları­
lan İbn Rüşd'ün aynı şekilde önceki Meş­ gelen fiziki, kimyevi, biyolojik ve kozmik na sahip olduğu bildirilmiştir. Bu sıfatlar
şai filozoflarınca faal akla epistemolojik, olaylarla organik ve inorganik varlıkları varlığın kendisine ait (nefs!) özellikler mi.
etik, hatta teolojik işlevler yüklenmesi- incelediğinde bütün bunların kendi varlı­ yoksa onun sahip bulunduğu bir anlamı
ni reddetmesi tabiidir (S a rıoğ lu , s. 230- ğına ne kadar uygun ve yararlı olduğunu gösteren (manevi). kendisine sonradan
236) . aç ı kça görebilir. Filozofa göre fizik dün- isnat edilmiş özellikler m idir? Eş'ariler'e
Din Felsefesi. a) Uluhiyyet. Tanrı me- yayı bu yönüyle değerlendiren her insan göre sıfatlar zata katılmış niteliklerdir.
selesi. tarih boyunca din felsefesi ve ke - alemin mutlaka bilgi. irade, kudret ve Mu'tezile ise sıfatın zat ile aynı olduğunu
lamın olduğu kadar genel felsefenin de hikmet sahibi bir yaratıcı tarafından var iddia eder. İbn Rüşd'e göre şeriat sıfatia­
en temel problemi olmuş ve her seviyede- edilmiş olması gerektiği sonucuna ulaşır rın mahiyeti hakkında ayrıntılı bilgi ver-
ki insanı yakından ilgilendirdiği için çok ki inayet delili de bundan ibarettir. İhtira mem i ş. sadece onların kabulüyle yetinil-
farklı anlayışiara yol açmıştır. Bu gerçe- delili ise yine organik ve inorganik bütün mesini öngörmüştür. Dolayısıyla bu konu-
ğin farkında olan İbn Rüşd'e göre konu- varlıkların yaratılmış olduklarının kendi- daki tartışma daha sonra ortaya çıkmış
nun incelenmesinde takip edilen yönte- liğinden bilinecek derecede aşikar oldu- bid'attan başka bir şey değildir. Öyleyse
min ve ortaya konan görüşün çeşitli se- ğu ve her yaratılanın bir yaratıcısının bu- Allah ' ın sıfatları ile yaratıklara ait sıfatlar
viyelerdeki insana hitap edecek bir üsllı ­ lunması gerektiği şeklinde iki önermeye birbirinin aynı m ı dır? Allah'ı noksanlık­
ba ve onları tatmin edecek bir içeriğe sa- dayanır. Birinci esası açıklamak üzere lardan t enzih ettiği için sıfatlar mesele-
hip olması gerekir. Bu açıdan bakıldığın ­ filozof, özü itibariyle cansız olan cismin sini önemli gören filozof, tenzihin temel
da, İslam dünyasında Allah'ın varlığını is- sonradan biyolojik ve psikolojik fonksiyon- dayanağının yaratanla yaratılan arasında
pat hususunda güvenilir olduğu iddia lar kazanarak bir organizmaya dönüşme­ bir benzerlik bulunmadığının kabulü ol-
edilen üç ayrı yaklaşımdan Haşviyye ' nin siyle göklerin hiç aksamayan kesintisiz duğunu söyler. Bu ise önce yaratıklarda
savunduğu ." Allah'ın varlığı ancak nakil hareketi ve varlığın sürekliliğindeki rolü- bulunan sıfatiarın çoğunun yaratanda bu-
yoluyla bilinebilir ve bu konuda aklın hiç- ne dikkat çeker. Bütün bunlar. kendili - lu nm a dığının tesbit edilmesi, sonra da
bir yetkisi ve ka tkı sı olam az" ş e kl i n de ki ği n den meydana gelemeyecek kadar mü- ya rat ı kl a r d a bulunan baz ı s ıfati a rın en
anlayışın akıl ve zekaca zayıf olanları tat- kemmel olaylar olduğuna göre bir yara- kamil manasıyla ya r atıc ı da bu l unduğu­
min etse de bütün insanlar için geçerli tıcının eseri olmaları gerekir. Allah hak- nun belirlenmesi gibi bir çelişkiyi içerir.
olduğu söylenemez (el·Keşf, s. ı 35- ı 36) . kında tutarlı ve gerçek bilgiye ulaşabil­ Meseleye bu açıdan bakıldığında, insanın
SGfıyye' nin savunduğu , "AIIah ' ın ve diğer mek için gerçek yaratmanın ne olduğu­ da sahip olduğu yukarıda sayılan sıfat­
metafizik va rlıkların bilinmesi, ancak nef- nun kavranması gerektiğ i ni söyleyen İbn Iara yüce Allah en mükemmel biçimde
sin şehvani arzulardan arındırılması so- Rüşd. bunun da ancakyaratılanların ma- sahip bulunmaktadır. Ancak Kur'an-ı Ke-
nucunda gerçekleşecek olan ilham saye- hiyetinin bilinmesiyle mümkün olacağını rim'de yer alan ve Allah'a yön , mekan ve
sinde mümkün olur" tarzındaki yöntem- söyler (a.g.e. , s. 150- ı 54) . Aslında birbiri- organ isnat eden ayetlerin izahı nasıl ola-
le bazı gerçeklerin bilinebileceğini söyle- ni tamamlar nitelikteki bu iki delil. koz- caktır? Başta Hanbeliler olmak üzere Mü-
yen filozof bunun bütün insanlar için ge- malajik delille gaye ve nizarn delillerinin şebbihe ve Mücessime diye anı l an bazı
çerli bir yol olmadığı kanaatindedir (a.g .e., başarılı bir sentezinden ibaret olup bu müslüman gruplar, bu ayetleri zahirine
s. 149). Allah ' ın aklila bilineceği görüşünü delillerle ulaşılan ve sadece bilgisi. hikme- hamlederek Allah'a bir nevi cismaniyet
savunan Eş' ariyye ve Mu'tezile'nin takip ti ve kudretiyle alemi yaratıp yöneten bir isnat etmeye çalışınışiarsa da şeriat bu
ettiği yönteme gelince. özellikle Eş ' ari- tanrı anlayışını aşarak semavi dinlerin sa- konuda kesin bir bilgi vermemektedir.
ler'in ortaya koyduğu hud Gs delili ile İma- vunduğu adil, merhametli, lutufkar bir İbn Rüşd'e göre varlığı kabul edilen bir

265
iBN RÜSD

zatın mahiyetinin olmadığını söylemek rnek gerekir. Vahyin ışığında öldükten maktır. Bunun için devlet biri ikna (eği­
mümkün değildir. Bu durumda Allah'ın sonra dirilmeyi kabul ettikten sonra ko- tim). diğeri de zorlama olmak üzere iki yol
mahiyeti vardır, ancak bunun nasıl oldu- nuyla ilgili ayrıntılarda farklı görüşler öne takip edebilir. ikna yolları Aristo gibi İbn
ğu bilinemez. O'nun mahiyetinin ne oldu- sürmek din bakımından ciddi bir sakınca Rüşd'e göre de halkın büyük çoğunluğu
ğu sorusuna verilecek en doğru cevap, teşkil etmez (a.g.e., s. 244-246). için retorik ve şiirsel söylem. seçkinler ve
Kur'an - ı Kerim'in bildirdiği gibi Allah ' ın Ahlak ve Siyaset. Ahlak ve siyaset ko- bilgeler içinse akli istidlal yöntemleridir.
göklerin ve yerin n uru olduğudur (a.g.e., nularında müstakil bir eser kaleme alma- Gerçekçi ve akılcı o l mayı sürekli ön plan-
S. 174). yan İbn Rüşd'ün Eflatun'un Cumhuri- da tutan filozofa göre ikna yöntemiyle
b) Nübüvvet. ibn Rüşd nübüwet me- başarı sağlanamazsa zorlama yoluna baş­
yet (Devlet), Aristo'nun Retorika ve Ni-
selesini Allah ' ın bir fiili olarak ele alır ve komakhos Ahlô.kı adlı eserlerine yazdı­ vurula bilir. Aslında bu olumlu bir metot
bunun aklen mümkün olduğunu söyler. değildir; çünkü zorlama ancak bir fikri
ğı şerhlerdeki değerlendirmelerinden ve
Peygamberliğin ispatı sadedinde özellik- kendi zamanına ait göndermelerden bu kendi isteğiyle kabul etmeyenler için baş­
le mucizeleri ele alan filozof hiçbir düşü­ konudaki görüşleriyle ilgili bazı ip uçları vurulan bir yöntem dir, dolayısıyla erdemli
nürün mucizeleri inkar etmediğini, esa- elde etmek mümkündür. Aristo'nun Po- bir devlette buna ihtiyaç duyulmaz.
sen filozofların bu gibi inanç alanına gi- litika'sı yerine Eflfıtun'un Cumhuriyet'i- Savaş kaçınılmaz olduğundan devlet.
ren konularda kendi yöntemlerine göre ne şerh yazmayı tercih etmesinin sebe- vatandaşları arasında savaşın gereği olan
hüküm vermemeleri gerektiğini belirtir bi Politika'nın Arapça'ya tercüme edil- kahramanlıkları teşvik etmelidir. Kahra-
( Teha.fütü 't-Tehafüt, s. 5 ı 4 vd ). Ona göre memiş olmasıdı r. Cumhuriyet' e yazdığı manlık erdemiyle ilgili olarak bölgeden
bu meseleyi mucizelerin kabulü veya in- şerhin Arapça aslı kaybolmuş ve sadece bölgeye , toplumdan topluma farklılıklar
karı bağlamında ele almaktan çok, pey- Samuel ben Yehuda tarafından yapılan görülür. Bir erdem olarak kahramanlı­
gamberlik iddiasında bulunan her şahsın İbranice çevirisi günümüze ulaşmıştır. ğın elde edilmesi konusunda Eflatun'un
gösterdiği bazı fevkalade olayların muci- Diğer taraftan Aristo'nun Nikomakhos Cumhuriyet'indeki görüşlerini tekrarla-
ze sayılıp sayılmayacağının araştırılması Ahlô.kı adlı eserine yazmış olduğu şer hi n yan İbn Rüşd, akli yöntemlerin insanlar
gerekir. Eş' ariler tarafından savunulan , Arapça orüinali de kaybolmuş. İbranice tarafından daha iyi anlaşılması için onla-
peygamberlerin varlığının akılla kavram- tercümesinden bazı bölümler zamanımı­ rın duyuları aracılığıyla doğru l ayabilecek­
labileceği ve bunun aklen mümkün ol- za intikal etmiş ve Lawrence V. Serman leri örneklerden yararlanmak gerekir. Ay-
duğu iddiası tabiat olaylarındaki imkan tarafından yayımlanmıştır. nı şekilde kaza ve kader, ahiretteki mü-
anlamına gelmez; zira tabiattaki imkan kfıfat ve ceza gibi konularda da bu yön-
İbn Rüşd;e göre insani yetkinlikler (ke-
gözlem sonucunda bir şeyin olabilirliği­ temi kullanmak uygun olur, aksi takdir-
malat) nazari erdemler, sanatlar. ahlaki
nin kabulü esasına dayanır. Vacip terimi de toplumda yanlış inanışlar yaygınlaşa­
erdemler ve iradi fiili er olmak üzere dör-
ise bunun aksine daima olması zorunlu bilir.
de ayrılır. Aslında insanlığın en son hede-
olan şeyler için kullanılır ( a.g.e:, s. 209- Bir devlette doktorların ve hukukçula-
fi nazari erdemleri kazanmak olduğun­
2 ı o) . İbn Rüşd'e göre bu fevkalade olay- rın bulunması zorunludur. Ancak hukuk-
dan öteki erdemierin hepsi sadece naza-
ların zuhuru peygamberliğin ispatı için çulara ve daktariara fazla gerek duyul-
ri erdemierin gerçekleştirilmesi için var-
yeterli bir kanıt oluşturmaz. Nitekim Hz. ması sistemin bozukluğunun göstergesi-
dır. Tabiatı gereği medeni bir varlık olan
Muhammed, karşıtiarına meydan oku- dir. Buradan devletin organlarına geçen
insan hemcinslerinin yardımı olmadan bu
yarak peygamber olduğunu ispat etmek filozof, Eflatun'un Cumhuriyet'indeki
amacıyla kendiliğinden olan şeylerin dı­
erdemleri elde edemez. Bunun için insan
görüşlerini açıklayarak devlet başkanı­
hayatı başkalarıyla paylaşmak zorunda-
şında, herhangi bir nesneyi başka bir nes- nın doğuştan ne gibi meziyetlere sahip
dır. Ahlak ilminin amacı erdemierin ma-
neye çevirme şeklinde harikulade göste- bulunması gerektiğini, sonradan hangi
rilere tevessül etmemiştir ve mucize ola- hiyeti nin bilinmesi değil yaşanmasıdır.
özellikleri kazanması icap ettiğini ve han- ·
rak sadece ilahikelam olan Kur'an-ı Ke- Aristo'dan beri klasikleşmiş olan "altın
gi usullerle seçilmesinin daha uygun ola-
rlm'i getirmiştir. Kur'an'ın Allah kelamı orta" teorisine göre hikmet, iffet. şecaat
cağını tartışır (a.g.e. , s. ı 27, ı 29, 146, 168).
olduğu, ancak onun muhtevasına bakı­ ve adaletten oluşan erdemierin orta nok-
Ona göre insan olarak kadınlarla erkek-
larak ve diğer ilahi kitaplarla mukayese tasını eksiği ve fazlası bulunmayan nor-
ler eşit olmakla beraber cinsiyet bakımın­
edilerek anlaşılabilir. Bu çerçevede Kur- mal davranışlar teşkil eder.
dan kabiliyet ve yetenekleri farklıdır. An-
'an'ın mahluk olup olmadığı tartışmaia­ Toplumda yönetenlerin ve yönetilenle- cak bu farklılıklar kadın ların devlette gö-
rına yer veren filozof Kur'an ' ın lafzının da rin bulunması tabii bir kural olduğundan rev almalarına, felsefe ile uğraşmaları­
manasının da kesin olarak Allah kelamı bu farklılık ayrı sınıfların oluşmasına yol na engel teşkil etmez (a.g.e., s. 164). Er-
olduğunu söyler. açmış ve böylece devlet ortaya çıkmıştır demli devletin bozularak sapık devlet ha-
Ölümden sonraki hayata gelince bu bü- (Rosenthal, s. 65). Diğer müslüman dü- line nasıl dönüştüğünü araştıran filozof
tün dinlerde var olan bir inançtı r. Dolayı­ şünürler gibi İbn Rüşd de devletle insan yine Eflatun'un görüşleri doğrultusunda
sıyla ahiret inancından ziyade bunun ne ruhu arasında paralellikler kurarak kişi­ monarşi, timokrasi, oligarşi. demokrasi
şekilde olacağı konusu tartışılmıştır. Ba- nin erdemli olabilmesi için nefsin diğer ve tiranlık şeklinde beş farklı devlet mo-
zıları öldükten sonra yalnızca ruhun diri- bölümlerinin nazari hikmetin hakimiyeti deli nden söz eder ve bunlarla erdemli
leceğine inanırken bazıları hem beden altına girmesi gerektiği gibi devletin de devlet arasında karşılaştırmalar yapar.
hem de ruhun birlikte dirileceğini savun- ideal bir devlet olabilmesi için yönetimin .Hikmet, iyi anlayış. hayal gücü ve savaş­
muştur. Bu konuda vahiyden başka hiç- hikmete dayalı olması gerektiğini belir- ma yeteneği gibi karakteristik özellikle-
bir kaynak güvenilir bilgi aktaramadığın­ tir. Devletin asıl görevi vatandaşları ara- re sahip yöneticinin başkanı olduğu dev-
dan vahyin açıkladığı bilgileri kabul et- sında erdemierin yaygınlaşmasını sağla- letin erdemli devlet sayılacağını belirtir.

266
iBN RÜSD

Hz. Peygamber ve dört halife devrinde şan el-Külliyyfıt'ın tıp sanatı


için bir giriş. da doktorların konsültasyon yapmaları­
müslümanların erdemi esas alan bir hu- bu sanatı uygulayanlar için bir el kitabı nın faydalı olacağını bildirmektedir ki bu
kuk devleti kurduklarını ve bu devletin olarak yazıldığı bildirilmektedir. Ona gö- yöntemin modern tıbbın gelişmesinde
örnek alınması gerektiğini söyleyen İbn re tıbbın amacı hastalıkları iyileştirmek önemli bir merhale oluşturduğu kabul
Rüşd'e göre Muaviye b. Ebu Süfyan döne- değil yapılması gerekeni vaktinde yap- edilir. İbn Rüşd , hem kadı hem de bir he-
minde bu devlet şan ve şerefi ön plana maktır. Dolayısıyla tıp. doğru ilkelerden kim olduğu için daima fıkıhla tıp arasında
çıkaran timokrasiye dönüşmüştür. İslam hareketle insan bedeninin korunması ve bağıntı kurmaya çalışır. Ona göre eğer
dünyasında bu geleneğin Murabıtlar dev- hastalıkların ortadan kaldırılmasını amaç- bazı haram şeylerin tıpta kullanılmasına
rine kadar böyle devam edegeldiğini söy- layan bir sanattır. lüzum görülürse hekimle fakihin istişare
leyen düşün ür, bu devlet şeklinin kendi- Francisco Rodrigez Molero, el-Külliy- etmesi gerekir. Hekim, alkol ve domuz
sinin yaşadığı dönemde hazcı bir tiranlık yfıt'ın Rönesans döneminde yazılmış tıp eti gibi dinen haram olan şeylerin tedavi
biçimini aldığını belirtir (Daiber, ll , 857- kitaplarının özelliğini taşıdığını, bu bakım­ için kullanılması durumunda ne kadarı­
858 ). Erdemli devletin karşısında yer alan dan Callnus'un eserlerinden çok Andreas nın helal sayılabileceğini fakihe danış­
bozuk devlet şekillerinin en iyisi seçkin- Vesalius'un eserlerine benzediğini söyle- malı, fakih de zaruret miktarının tayinini
terin yönetime hakim olduğu oligarşiler­ mektedir. Ona göre İbn Rüşd. el-Külliy- tabibe bır akmalıdır. Dinle tıbbın birbiriy-
dir. M onarşiterde ise yönetim bir aileden yfıt'ta eskiden beri tıp otoritelerinin koy- le çelişir yanının bulunmadığını savunan
gelen fertterin elinde bulunur. Devletin duğu kuralları tekrarlamaktan ziyade İbn Rüşd tıbbi konularda bilim dışı yolla-
mali ve iktisadi imkanları daha çok bu yeni bir yöntem geliştirmeyi denemiştir ra başvurulmasına, gök cisimlerinin dün-
aileye mensup veya yakın kişilerce kulla- (Vernet, s. 266-267). İbn Rüşd'e göre her ya ve insan bedeni üzerinde etkili olduğu ­
nıldığından askerler bunların ödedikleri tabip kendi zamanındaki bilgileri uygu- nu öne süren ve buna göre tedavi usulle-
vergilerle beslenir. Savaş durumu ortaya lar: halbuki eskilerin birtakım görüşleri ri öneren astrolojiye, fala. büyüye ve her
çıkınca krallar asker temin etmek için za- bugün değişmiş ve geçerliliğini yitirmiş türden olağan üstü şifa arama yöntem-
man zaman zenginlerin maliarına el ko- olabilir. Öyleyse. "Biz ancak bugün için lerine karşı çıkar. Aristo'yu daha az olmak
yar ve böylece m anarşiler istibdat şeklini bildiklerimizi söyleyebiliriz. kesin olarak üzere onun Helenistik dönem yorumcu-
alır. Demokrasilerde ise hürriyet sevgisi bilemediğimiz birçok şeyi ise gelecekte larını, eserlerini şerhettiği Callnus'u, Fa-
hakimdir ve halkın farklı kesimlerinin gö- bilmemiz mümkündür" ( el-Külliyyat, neş­ rab! ve İbn Sina gibi İslam filozoflarını
rüşleri ön plana çıkar. İbn Rüşd . kendi za- redenin girişi, s. 6). eleştirir: özellikle bir hekim olarak çok iti-
manın daki yönetimlerin nisbeten buna İbn Rüşd. gerekeJ-Külliyydt'ta gerek- bar ettiği Callnus'un anatemiyle ilgili gö-
benzediğini düşünmektedir (Butterworth, se öteki eserlerinde insanın tabii, biyolo- rüşlerin in daha sonra gelen tabipierin
1112 ı ı 997 1. s. ı 99). Eserin sonunda Efla- jik ve psikolojik güçleri üzerinde durur. çoğunluğu tarafından benimsenmiş ol-
tun'un görüşlerini eleştirici bir gözle de- Kan dolaşımı konusunda kalbin fonksi- duğunu . kendisinin ise bu konuda birta-
ğerlendiren düşünür. onun adaletle ilgili yonlarıyla ilgili olarak verdiği bilgiler do- kım kuşkuları bulunduğunu belirtir (Ver-
fikirlerinin kesinlikten uzak diyalektik bir layısıyla onu Harvey ve Servetius'un ön- net, s. 239).
söylem. öteki dünya ile ilgili görüşlerinin cüsü gibi görenler olmuştur (Muhammed İbn Rüşd. astronomi alanındaki görüş­
ise edebi. retari k söylem olduğunu belir- Ara bl el-Hattabl, s. 346). Filozofun. organ- leriyle de kendinden sonra gelen bilgin-
terek bu görüşlerin yetersiz ve geçersiz ların görevlerini yerine getirmesi ve iradi ler üzerinde etkili olmuştu r. Bu konuda-
olduğunu belirtir. hareketleri sağlaması konusunda el-Kül- ki dört eserinden sadece birinin İbrani
Tıp ve Astronomi. Ebu Mervan b. Cür- liyyfıt'ta yaptığı açıklamalar, Allah 'ın var- harfleriyle yazılmış Arapça aslı günümü-
yQI ve Ebu Ca'fer et-Tercall gibi bilginler- lığını ispat amacıyla kullandığı in ayet de- ze intikal etmiş, diğerinin de Latince ter-
den tıp öğrenimi gören. İbn Tufeyl gibi li lindeki açıklamalarıyla örtüşmekte ve cümesi gelmiştir. Özellikle Aristo'nun De
devri n önde gelen hekimleriyle birlikte ça- bu durum onun tıbbı ile teolojisi arasın­ Caelo et m un do (gök ve yeryüzü) adlı
lışan ve Murabıtlar sarayında özel hekim daki paralelliğin güzel bir örneğini teşkil eserine yazdığı şerhiyle kendisinin ka-
olarak görev yapan İbn Rüşd aynı zaman- etmektedir. leme aldığı De Substentia orbis (fele-
da döneminin önde gelen hekimlerinden- XX. yüzyılın başında İspanyol araştır­ ğ in cevher oluşu) isimli eserinde Batlam-
di. İbnü'I-Ebbar'ın bildirdiğine göre Endü- macı Vincenz Fukala , İbn Rüşd'ün Felix yus'un yer merkezli (geocentrique) siste-
lüs'te onun dini fetvaları kadar tıbbi re- Platter ve Johannes Kepler'den çok ön- mine karşı geliştirdiği fikirleri Rönesans
çetelerine de değer verilirdi (et- Tekmile'- ce, Callnus'tan beri kabul edilen gözün döneminde çok itibar görmüştür. Nite-
den naklen Renan.Auerroes, s. 436). Tıp ışığa duyarlı bölümünün göz bebeği ol- kim İspanyol bilim tarihçisi Juan Vernet.
alanında telif ve tercüme olarak yirmi üç duğu fikrini reddederek bunun ağ taba- İbn Rüşd'ün Aristo'nun gök ve yeryüzü-
kitap kaleme alan filozofun bu eserlerin- kası (retina) olduğunu tesbit ettiğini bil- ne dair eserine yazmış olduğu şerhin La-
den on sekizi günümüze ulaşmıştır. Bun- dirmiş ve bu tesbitin modern oftalmolo- tince'ye çevrilmesiyle birlikte Batı dünya-
ların en önemlisi el-Külliyyfıt fi't-tıb'dır. jinin oluşumunda önemli bir yer tuttuğu­ sında yeni bir ilmi reformu n gerçekleşti­
İbn Rüşd, burada tıbbın genel konularını nu belirtmiştir ( Lindberg, XLIX ı ı 975 ı. s. ğini ileri sürer (Ce que La culture, s. ı 99).
incelemiş. özel konular hakkında ayrı bir 273). Tıpta tecrübenin önemine temas Bu çeviriterin özellikle, XV. yüzyılda İbn
eser yazmayı planlamışsa da vakit bula- eden İbn Rüşd daha çok tıbbın teorikyö- Rüşdcüler'in hakim olduğu İtalya üniver-
madığı için bu hususu Ebu Mervan İbn nüyle ilgilendiğini . ancak zaman zaman sitelerinde eğitim görmüş ve hayatı bo-
Zühr'ün Kitfıbü't-Teysir'ine havale et- kendisinin ve yakın akrabalarının tedavi- yunca İbn Rüşdcü bilgin ve filozoftarla
miştir. Anatomi, fizyoloji, pataloji, semi- siyle uğraştığını, bu konuda gözlemler ve yakın ilişki içerisinde bulunmuş olan
yoloji, terapati, hüyen ve tedavi konula- deneyler yaptığını kaydetmektedir (el- Copernicus'in Batlamyus teorisini red-
rının ele alındığı yedi ana bölümden olu- Külliyyat, n eşredeni n gir i ş i , s. 6) . Bu ara- dedip güneş merkezli (heliocentrique) sis-

267
iBN RÜSD

temi kurmasında önemli tesirlericra et- sefeyle uğraşması aleyhinde kızgınlıkla­ Yanyalı Esad Efendi'nin Aristo'nun Fi-
tiği sanılmaktadır (a.g.e., s. 200). ra yol açmıştır" (Makkarl, X, 25 ı) şeklinde zika'sını Arapça'ya tercüme ederken İbn
Etkileri. 1. Endülüs ve Mağrib. Ölümün- isabetli bir tesbit yapar. Fıkıh alimi Şatıbi Rüşd'ün şerhlerinden faydalandığı. Mest-

den kısa bir müddet sonra Endülüs'te is- ise şeriatın gerçek amacının ancak fel- çizade Abdullah Efendi'nin ketarn konula-
lam hakimiyetinin son bulması ve Mağ­ sefe aracılığıyla bilinebileceğini söylediği rını içeren eserinde Gazzall ile İbn Rüşd'ün
rib'de karışıklıkların ortaya çıkması se- için İbn Rüşd'e karşı çıkar (el-Muvafa~at, Tehatüt tartışmaianna yer verdiği görül-
bebiyle İbn Rüşd'ün fikirleri bu bölgeler- ll, ı 99). mektedir. Ancak tartışmalar artık Gazza-
de yeterli yankıyı bulamadı. Nitekim filo- 2. Doğu İslam Dünyası. islam dünyası­ 11 ve İbn Rüşd çevresinde değil ketarn ve
zofun öğrencileri onun düşüncelerini ya- nın doğu kesiminde de İbn Rüşd'ün fikir- felsefeciler etrafında cereyan etmekte-
şatmak şöyle dursun bu fikirterin açık­ lerine fazla itibar gösterildiği söylene- dir.
tan savunuculuğunu bile yapamadılar. mez. Daha çok eleştirrnek üzere ondan XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren
İbn Rüşd'ün fikirlerinden etkilendiği sa- söz eden kaynaklar yine de Mağrib 'deki ibn Rüşd felsefesi islam dünyasında be-
nılan İbn Tumüllüs'ün (ibn Tumlüs) tavrı kadar tenkitle aşırı gitmemiştir. XIV. yüz- lirli bir aydın kesim için ilgi odağı olmuş.
bunun tipik bir örneğidir. Filozofun vefa- yılda felsefeye, özellikle de Meşşalliğe , bir kısmı onun görüşlerini benimseyerek
tından sonra Muvahhidler sarayında he- onun etkisinde kalan Eş'ari ketamma ve islam düşüncesinde yeni bir ihya hareke-
kim olan İbn Tumüllüs, mantığa dair yaz- Şii düşüncesine karşı ağır tenkitleriyle ta- ti başiatmayı tasarlarken bir kısmı da fi-
dığı tek eserinde adını vermeden hocası­ nınan İbn Teymiyye, İbn Rüşd'ün dini ve lozofun akılcı yaklaşımını, Latin İbn Rüşd­
nın görüşlerine karşı çıkar ve dotaylı bir felsefi fikirlerini eleştirir. Ancak Aristo'- cüler'i ve Renan tarzında pozitivist bir
şekilde metodolojisini eleştirir (Abdülme- nun görüşlerini en güzel biçimde onun yorumla değerlendirerek kendi laik, de-
dd es-Sagir, s. 336). Öte yandan hemşeh­ açıkladığını , görüşlerinin sahih nakille sa- mokratik ve özgürlükçü anlayışları için
risi ve muhtemelen kendisiyle görüşmüş rih aklın uzlaştırılması noktasında İbn Si- temel yapmaya çalışmışlardır. Bu çerçe-
olan Muhyiddin İbnü'l -Arabi, onunla il- na'nınkinden daha doğru ve tutarlı oldu- vede ilk defa Lübnan lı Arap asıllı bir hıris ­
gili olarak alegorik ve trajik iki karşılaş­ ğunu belirtir (Der'ü te'aruzi'L-'a~L ve'n- tiyan olan Farah AntOn, el-Cami'a der-
ma sahnesinden başka kayda değer bir na~L. VI, 248). Fahreddin er-Razi'nin yo- gisinde daha çok Renalı'ınAverroes et
şey nakletmez. Aslında İbnü'l-Arabi, İbn rumları çerçevesinde Eş' ari ketarnını eleş­ l'Averroisme adlı eserini özetteyerek İbn
Rüşd'ün akılcı ve gerçekçi yaklaşımını kü- tiren İbn Teymiyye. kendisi gibi Eş' ari ke- Rüşd'ün hayatını. eserlerini ve düşünce
çümseyerek fikirlerine değer vermedi- lamına karşı ağır tenkitler yöneltmiş olan sistemini konu alan makaleler yayımla­
ğini göstermeye çalışır. Nitekim benzer İbn Rüşd'ün dini görüşlerinin yer aldığı mıştır. Oldukça sübjektif, rasyonalist ve
görüşleri savunan bir diğer hemşehrisi Faşlü'l-ma]fa.J, el-Keşt 'an menahici'l- pozitivist yaklaşımlar içeren bu yazılar
İbn Seb'in de İbn Rüşd'ü koyu bir Aristocu edille ve Tehatütü't-Tehatüt adlı eserle- Muhammed Abd uh ve M. Reşld Rıza ta-
olmakla suçlar. Fakat kendinden önceki rini birer birer ele alıp incelemekte, an- rafından el-Menar dergisinde eleştiril­
islam filozoflarını eleştirmeyi itiyat hali- cak filozofun fikirlerinin büyük bir kısmı­ miştir. O dönemde ilgiyle takip edilen din-
ne getirmiş olan ibn Seb'in'in İbn Rüşd'ü nı tenkit etmektedir. devlet. din -siyaset ilişkisi gibi konulara
eleştirmesinin, hatta küçümsemesinin İbn Teymiyye'den sonra gerek eleştir­ dair tartışmalar müslüman aydınların
asıl sebebi filozofun Hermetik, gnostik me gerekse benimseme anlamında yay- dikkatini yeniden İbn Rüşd üzerine çek-
ve batıni yorumlara hiç değer vermeme- gın bir ibn Rüşd literatürO ortaya çıkmış­ miş. onun fikirleri çağdaş İslam düşün ­
sidir. tır. Mesela akıl- nakil tartışmasını tekrar cesinde önemli gelişmelerin odak nokta-
ibn Rüşd'ün Organon'a yazdığı özette- gündeme getirerek islam düşüncesin­ sı haline gelmiştir. Anke von Kügelgen.

rin kendi döneminde okutulduğunu kay- de yeni bir akım başlatmak isteyen Fatih İbn Rüşd'ün günümüz Arap dünyasına
deden ibn HaldOn da İbn Rüşd'ün bir Sultan Mehmed'in. ulemayı Gazzall ile etkilerini inceleyen Averroes und die
mantık kitabını özetiediği halde genel ibn Rüşd'ün fikirlerini değerlendirmeye arabische moderneAnsdtze zu einer
olarak felsefeye pek sıcak bakmadığı için teşvik etmesi üzerine Hocazade Mustafa Neubegründung des Rationalismus im
kendisinden söz etmez. ibnü'l-Mühenna Muslihuddin Efendi ile Alaeddin Ali et- Islam (Leiden 1994) adlı bir doktora tezi
ise ibn Rüşd tarafından İbn Sina'nın el- TGs! Tehôtüt'lerini kaleme almışlardır hazırlamıştır. Hayatının büyük bir kısmı­

Urcuze fi't-tıbb'ına yazılan şerhin En- (Keşfü'?-?Unun, ı. 513) . Bu eserler incelen-


nı İbn Rüşd araştırmalarına tahsis eden
dülüs ve Mağrib ' de okutulmasının gele- diğinde Osmanlı ulemasının İbn Rüşd'­ Mahmud Kasım'ı da İbn Rüşdcü düşünce­
nek halini aldığını, kendisinin de bu kita- den çok Gazzall'den yana tavır koyduğu nin İslam dünyasındaki çağdaş temsilci-
bı okuduğunu bildirmesine rağmen onun görülür. XVI. yüzyıl boyunca da tartışılan lerinden biri saymak gerekir.
hakkında bilgi vermekten kaçınır. XIX. bu konu üzerine Kemalpaşazade. Hakim Batı'ya Etkileri. İbn Rüşd'ün İslam top-
yüzyıl Mağrib sOfilerinden İbn Acibe, İbn Şah el-Kazvlnl ve Muhyiddin el- Karabaği lumuna etkileri oldukça sınırlı kalırken
Rüşd'ün büyük bir fakih olduğunu, fet- de birer eser yazmışlardır. Şair NevTnin Batı'ya etkileri hem çokyönlü olmuş hem
valarının Endülüs'te geniş alaka gördü- bu hususta yazdıkları önemli bir felsefi de uzun asırlar devam etmiştir. Hatta gü-
ğü, fakat felsefeyle ilgilendiği için küfrü- değer taşımaz. iran ve Maveraünnehir nümüzde bir kısım bilim ve düşünce ada-
ne fetva verenlerin bulunduğunu kaydet- bölgesinde ise İbn Rüşd'ün eserlerinin mı İbn Rüşd'ün fikirlerinin modern bilim
tikten sonra bunun yanlış bir anlayıştan tanındığına ve okunduğuna dair herhan- ve düşüncenin oluşumunda önemli roller
kaynaklandığına dikkat çeker. Diğer bir gi bir bilgi yoktur. Hatta Safeviler devrin- üsttendiğini belirtmektedir. Nitekim Av-
Endülüslü alim Lisanüddin ibnü'l-Hatib de özellikle Mlr Damad ve Molla Sadra ile rupa Birliği onu Avrupa'nın fikri mimar-
İbn Rüşd hakkında, "Ülkenin başkadısı başlayan Şii düşüncesindeki felsefi atılım­ larından biri olarak kabul etmiştir. İbn
ve müftüsü, doğru yolun (rüşd) arayıcısı, larda ibn Rüşd'ün izine rastlanmaz. XV!ll. Rüşd'ün Batı'ya etkileri Latin İbn Rüşd­
yönlendiricisi ve şeriatta imam iken fet- yüzyıla gelindiğinde Osmanlı Devleti'nde cüler, skolastikler ve yahudi İbn Rüşdcü-

268
iBN RÜSD

ler olmak üzere üç bölüm halinde incele- çekici felsefi akımı haline geldi. Ancak ki- sin bir gücü olduğunu öne sürmektey-
nebilir. Buna bir de filozofun görüşleri­ min İbn Rüşdcü olduğu. kimin olmadığı di. Albertus Magnus'un da bu görüşe ka-
nin modern düşüneeye yansımalarını ek- sürekli tartışma konusudur. Eğer Aris- tıldığı bilindiğine göre bu dönemde İbn
lemek gerekir. to'nun eserlerinin anlaşılmasında İbn Rüşd'ün fikirlerinin geniş bir aydın kitle-

1. İbn Rüşd Felsefesinin Batı'ya Girişi. Rüşd'ün şerhlerine başvuran herkesi İbn si tarafından benimsendiği anlaşılmak­
İbn Rüşd'ün adına ilk defa Raoul de Long- Rüşdcü saymak gerekirse onun görüşle­ tadır. Fakat Albertus Magnus kilisenin
rini benimseyenler kadar karşı çıkanla­ baskısıyla 1250 yılından sonra bu görü-
champ'a izafe edilen bir eserde rastlan-
rı da bu akım içerisinde değerlendirmek şünden vazgeçecektir.
maktadır. Bundan kısa bir süre sonra
1232 yılına doğru İbn Rüşd'ün Oxford'da gerekir. Nitekim Etienne Gitson'un da be- İbn Rüşdcülük akımının kurucusu ola-
tanınmaya başlandığı görülür. Nitekim lirttiği gibi her vesile ile İbn Rüşd'ün fikir- rak tanınan, papalığın verdiği karar uya-
Robert Grosseteste bu tarihlerde filozof- lerini çürütmeye çalışan en büyük mua- rınca üniversitedeki görevinden uzaklaş­
rızı Saint Thomas bile Aristo'nun anlaşıl­ tıntıp hapse atılan ve bu sırada hizmet-
tan bahsetmekte ve eserlerinden bazı­
larının adını vermekteydi. Yine aynı yıl­
mayan metinlerini çözmek, kolay anlaşı­ çisi tarafından öldürülen (ı 284) Belçika-
larda Hugues de Saint-Cher, Guillaume lanları doğru yorumlayabilmek için İbn lı Siger de Brabant. İbn Rüşd gibi Aristo
d'Avergne, 1240 yılı civarında Guillaume Rüşd'ün şerhlerine başvurma gereğini felsefesinin insan aklının eriştiği mutlak
d'Auxerre ve Chancelier Philippe onun duymuştur. Buna karşılık XIII. yüzyıldan hakikatin en iyi yorumu olduğunu düşü­
adından ve fikirlerinden söz etmektedir.
XVIII. yüzyıla kadar Batı dünyasında bir nüyordu. Saint Thomas'nın ve Albertus
Ancak İbn Rüşd'ün Batı'da ilk tanınması, kısım aydınlar. açıklamaktan çekindikleri Magnus'un gayretleriyle XIII. yüzyılın son
eserlerinden bir kısmının Arapça'dan La- bazı aşırı fikirlerini İbn Rüşd'e mal etme- çeyreğinde sindirilmeye çalışılan. Siger
tince'ye çevrilmesiyle olmuştur. Bu çevi- ye çalışmışlar ve çok defa hiç ilgisi olma- de Brabant'ın ölümüyle de Paris'te sön-
rileri gerçekleştirenlerin başında efsane- yan görüşleri ona isnat etmişlerdir. Bu meye yüz tutan İbn Rüşdcü düşünce kısa
vi bir kişiliğe sahip olan Michel Scot yer sebeple aşırı görüşlere karşı çıkan ilahi- bir süre sonra yeniden canlanmaya baş­
alır. Daha sonra bu tercüme faaliyetle- yatçılar genellikle bu görüşlerin sahiple- lar. 131 O-1327 yılları arasında Paris Sa-
rine Hermanus Allemanus, Wilhelme de rini İbn Rüşdcü olarak nitelemişlerdir. Bu natlar Fakültesi'nde ders veren Jean de
Luna ve Pierre Calego'nun katıldığı görü- iki anlayış çerçevesinde İbn Rüşdcü sayı­ Jandun. Siger de Brabant'ın akıbetine
lür. Ernest Renan'a göre Michel Seat'un lan Latin düşünürlerinden Fransisken ta- rağmen derslerinde İbn Rüşd'den geldi-
Batı düşünce tarihine yaptığı en büyük rikatı mensubu, aynı zamanda Paris Sa- ği ileri sürülen çift hakikat fikrini savun-
hizmet İbn Rüşd'ü ilk defa tanıtmış olma- natlar Fakültesi öğretim üyesi olan Jean maktan çekinmez. Ayrıca İbn Rüşd'ün
sıdır (Averroes, s. 205). Michel Scot, İbn de la Rochelle'in (ö . ı 246) kaleme aldığı. Albert le Grand tarafından da çok beğe­
Rüşd'ün Aristo'nun çeşitli eserlerine yaz- Batı'da ilk defa İbn Rüşd'ün nefis teorisi- nilen. entelektüel mutluluğun en üst dü-
dığı küçük şerhleri ve düşünürün Ma]fa- nin isim verilerek incelendiği Summa De zeyde mutluluk olduğu ve bunun da an-
le fi cevheri'l-felek adlı kendi eserini Anima adlı kitap, 1225 yıllarında yazılan cak faal akılla ittisal sonunda elde edile-
Arapça'dan Latince'ye çevirerek Latin- ve İbn Rüşd'ün nefis hakkındaki görüşle­ ceği tarzındaki görüşünü de tekrarlar.
ler'in ilk defa İbn Rüşd'ü ve Aristo'yu daha rini anlatan De Anima et de Potencils Pierre Duhem, papalığın bir kararı üzeri-
yakından tanımalarını sağlamıştır. Onun adlı anonim bir esere dayanmaktaydı. ne kiliseye karşı mücadele bayrağı açan
hemen ardından Hermanus Alemanus Jean de la Rochelle. bu eserinde Yeni Ef- Jean de Jandun'un da İbn Rüşd'ün fana-
(Teutonicus veya Germanicus) İbn Rüşd'ün latuncu- Augustind- İbn Sinacı bir ruh an- tik bir taraftarı olduğunu. hatta kendi-
Aristo'nun Rhetorika, Poetika ve Ethi- layışını İbn Rüşd'e mal etmekteydi. Bu sini Aristo ve İbn Rüşd'ün mukallidi diye
ca Nicomachea adlı eserlerini, Wilhelm karışıklık. ancak 1250 yıllarına doğru İbn tanıttığım. onun nazarında İbn Rüşd'ün
de Luna ise Organon'a yazdığı şerhleri Rüşd'ün Aristo'nun De Anima adlı ese- "muhteşem ve mükemmel bir tabiat bil-
Latince'ye tercüme etti. Böylece XIII. yüz- rine yazdığı büyük şerh in tercümesinin gini" olduğunu bildirmektedir (Le systeme
yılın ilk çeyreğine doğru Batı dünyası İbn Batı'da tanınmasıyla ortadan kalktı. Di- du monde, IV, 97, ı 00). Jean de Jandun ile
Rüşd'ün Aristo'nun mantık ve fizik külli- ğer bir İbn Rüşdcü olan Boece de Dacie birlikte Paris'te Gilles d'Orleans, Jacques
yatma yazdığı şerhlere sahip olmuş bu- de İbn Sina ile İbn Rüşd'ün psikolojiyle il- de Do uai ve Jean de Dacie gibi kişiler de
lunuyordu. gili görüşlerini Yeni Eflatuncu bir anla- bu yüzyılda İbn Rüşdcü olarak biliniyor-
2. Latin İbn Rüşdcülüğü. İbn Rüşdcü­ yışla yorumlamaya çalışmaktadır. du.
lük (Averro"isme). XIII. yüzyılın ilk çeyreğin­ İbn Rüşd'den çok İbn Sina'nın fikirlerini Paris'te başlayıp bütün Avrupa'ya ya-
de Batı'da tanınmaya başlanan filozofun paylaşmakta olan İngiliz düşünürü Ro- yılan İbn Rüşdcülük hareketi, Rönesans'a
görüşleri ve açıklamaları doğrultusunda, ger Bacon. İbn Rüşd'ün Farabi ve İbn Sl- kadar en etkili felsefi görüş olarak Latin
aynı yüzyılın yarısından itibaren başta Si- na'nın görüşlerine dayanarak faal aklın dünyasının gündemini işgal etmeyi sür-
ger de Brabant olmak üzere bazı kişiler insan nefsinin bir gücü olduğunu iddia dürdü. Ancak bu hareketin en canlı oldu-
tarafından farklı şekillerde geliştirilen bir ettiğini söyleyerek onu eleştiriyordu. An- ğu bölge XIV. yüzyıl İtalya'sıdır. İlô.hi Ko-
fikir hareketinin ismi olarak kullanılır. Bu cak Roger Bacon'un 1266 yılında kale- medya' nın yazarı Dante'nin. ilk dönem
hareketin temsilcileri, teolojik dogmaları me aldığı Opus majus adlı eserini İbn yazılarında Eflatun'un Devlet'i doğrul­
hesaba katmaksızın Meşşal felsefesine Rüşd'ün Faşlü'l-maMJ'ini model alarak tusunda bir siyaset felsefesi geliştirme­
dayalı bir düşünce ve anlayışı yaymaya ça- yazdığı belirtilmektedir (Wilson. ll. ı Oı 6- ye çalıştığı ve bu konuda İbn Rüşd'ün
lışmışlardır. Bu hareket kısa zamanda Pa- 1o ı 8). XIII. yüzyılın ortalarında Aristo'nun özellikle entelektüel mutluluk kavramı­
ris. Londra ve Oxford gibi o günün kültür De Anima'sı üzerine iki açıklama yazmış na ayrı bir önem verdiği görülmektedir.
merkezlerinde kümelenen entelektüel- olan Adam de Buckfield de İbn Rüşd'ün Nitekim Monarşi başlıklı eserinde insan-
ler arasında yayılarak dönemin en dikkat görüşünü benimseyerek faal aklın nef- lığın düşünce mekanizmasının ne bir fert

269
iBN RÜŞD

ne de bir grupla aynı dönemde tamamen Thiene, Nicoletto Vernia. Augustino liği fikrini İbn Rüşd'ün benimsediği söy-
güncelleştiğini. dolayısıyla insan türün- Nifus ve Alessandro Achillini gibi birçok lenemez (yk. b k.) . Çokça eleştirilen çift
de bu entelektüel faaliyetin gerçekleşti­ düşünür İbn Rüşdcü görüşler doğrultu­ hakikat fikrine gelince İbn Rüşd bunu te-
ği çokluğun bulunması gerektiğini savu- sunda fikir geliştirdi. Bu dönemde İbn melden reddetmekteydi. Nitekim özellik-
nur ve. "İbn Rüşd 'ü n De Anima şerhin­ Rüşdcülüğün klasikleri arasında yer alan le din -felsefe ilişkisini ele aldığı Faşlü'l­
de söylemek istediği de budur" der. Akıl­ De divisio philosophiae adlı eserinde ma]:ral'de dinle felsefenin aynı kaynak-
ların birliği fikrini kainatta aramak yeri- Nicoletto Vernia bir ve bozulmaz mufa- tan beslenen "iki sütkardeş" olduğunu
ne devlette aramak gerektiğini düşünen rık cevherlerden, faal akılla ittis2ılden söz vurgulamaktaydı. Ancak gerek bu eseri
Dante. İbn Rüşd'ün psikolojik, kozmalo- ediyor. entelektüel bilginin sağladığı eri- gerekse aynı konuların kısaca yer aldığı
jik ve entelektüel görüşlerinden çok poli- şilmez mutlulukla ilgili görüşünü Albertus Tehô.fütü 't-Tehô.füt ve el-Keşf <an me-
tik görüşlerini benimser. Başkalarının İbn Magnus aracılığıyla İbn Rüşd'e dayandı­ nô.hici'l-edille adlı kitapları, İbn Rüşd­
Rüşdcü olduğu için kınadığı Siger de Bra- rıyordu . cülüğün çok etkili olduğu yıllarda Latin-
bant'ı da "evrensel bir ışık saçı cı" olarak Latin İbn Rüşdcüleri'nin temel tezlerin- ce'ye veya İbranice'ye çevrilmediği için
tanıtır (Hayoun de Li be ra, s. ll 0-1 12). den bir bölümünün İbn Rüşd'ün tezleriyle Latin İbn Rüşdcüler filozofun bu görüş­
1313 yılında Paris Üniversitesi rektörlü- örtüştüğü görülmekteyse de son araş­ lerinden haberdar olmaksızın ona çift
ğü yapan ve Jean de Jandun'un yakın ar- tırmalarda bunların büyük bir kısmının hakikat fikrini izafe etmişlerdir. Hatta
kadaşı olan Marsilio Mainardini, Defen- İbn Rüşd ile bir ilişkisi bulunmadığı anla- Grabmann'a bakılırsa çift hakikat görü-
seur de la paix adlı eserinde İbn Rüşd'ün şılmıştır. Ayrıca uzun tarihi boyunca (Xlll- şü. Latin İbn Rüşdcüler tarafından değil
Eflatun'un Devlet'ine yazdığı şerhi esas xvııı. yüzyıllar) Latin İbn Rüşdcülüğü ha- XVI. yüzyılda Pomponazzi tarafından or-
alan bir monarşiden söz eder. Mainardi- reketinin homojen bir yapı arzetmediği taya atılmıştır.
ni bu eserindeki görüşleriyle , daha sonra görülmektedir. Bunlardaki fizik, metafi- Latin İbn Rüşdcülüğü'ne Karşı Tepki-
Batı'da tartışılacak olan çok seslilik ve çe- zik, psikoloji. ahlak ve politika konuların­ ler. Xlll. yüzyılın başında Aristo'nun ve
şitlilik ilkeleriyle laik ve demokratik anla- da yoğunlaşan temel tezlerin ana hatla- İbn Rüşd'ün eserlerinin Batı'ya girmesiy-
yışın gelişmesine de imkan hazırlayarak rıyla İbn Rüşd felsefesinden beslendiği, le birlikte karşıt tavırların da ortaya çık­
radikal bir siyasi düşünceyi başlatmış olu- fakat vardıkları sonuçların ondan çok fark- tığı görülür. Başlangıçta filozofun fikirle-
yordu. lı olduğu anlaşılmaktadır. Bu tezlerin baş­ rine ılımlı bakan skolastik düşünürler da-
XIV. yüzyılda Bologna Üniversitesi çev- lıcaları şöyledir: Allah doğrudan bir tek ha sonra ona karşı tavır almış, öte yan-
resinde toplanan İbn Rüşdcüler, her ne varlık yaratmıştır, öteki varlıkların hepsi dan Katalik kilisesi bu fikirleri yasaklayıp
kadar daha sonra Padoa şehrinde birle- bu tek varlık aracılığıyla var edilmiştir. İlk mensuplarını aforoz ederken siyasi otori-
şen İbn Rüşdcüler kadar meşhur olma- sebep de denilen yaratıcı bir tektir ve teler de çok defa bu yasaklama kararla-
mışiarsa da en az onlar kadar etkili ol- gayri maddidir. Tanrı , varlıkları kendi hür rına iştirak etmişlerdir. Skolastikler, İbn
muşlardır. Bologna İbn Rüşdcülüğü'nün iradesiyle değil zorunlu olarak yaratmış­ Rüşd'ün şerhleriyle birlikte Aristo felse-
önde gelen temsilcileri arasında Toddeo tır. Tanrı ile diğervarlıklar zamandaştır, fesinin zengin birikiminin kilise büyükle-
de Parma (Angelo d'Arezzo, Anselme de Co- yani onlar da Tanrı gibi eze!Idir. Canlı olan rinin eserlerini gölgede bırakacak kadar
me) gibi isimler bulunmaktaydı. Bunlar- gök cisimleriyle yeryüzündeki varlıklar ilgi topladığını görünce. biraz da Latin İbn
dan özellikleAngelo d'Arezzo kelimenin arasında zorunlu bir ilişki vardır ve yer- Rüşdcüler'in tavırlarından rahatsız olarak
tam anlamıyla bir İbn Rüşdcü'dür. yüzünde olacak şeyleri doğrudan bu iliş­ filozofun görüşlerini reddetmeye başla­
XV-XVI. yüzyıllarda Padoa Üniversitesi ki belirler, dolayısıyla bu konularda ferdin dılar. Özellikle İspanyalı Pierre. XXI. Jean
çevresinde İbn Rüşdcülüğün en yaygın hürriyeti söz konusu değildir. insan türü- adıyla papa olunca İbn Rüşd'e ve İbn
fikir akımı olduğu görülür. XIII. yüzyılda nün ortak olduğu bir tek akıl. bir tek ne- Rüşdcülüğe karşı çıkan tavırları destek-
Paris Üniversitesi'nde Aristo okutulduğu fis mevcuttur. ölümsüz olan bu nefistir. liyor. bir yandan çeşitli aforoz kararlarıy~
gibi bu dönemde de Padoa Üniversitesi'n- Bu sebeple tek tek fertlerin nefisleri be- la bu hareketi sindirmeye çalışırken öte
de İbn Rüşd ve onun takipçisi sayılan Si- denle birlikte yok olacak. tür olarak insan- yandan konuyu kilise dogmaları ışığında
ger de Brabant ile Jean de Jandun'un lığın aklı ebedi kalacaktır. Biri dinin, diğe­ yeniden değerlendirip yorumlama çaba-
fikirleri okutulmaktaydı. Her ne kadar ri felsefenin kabul ettiği iki gerçek var- larına destek veriyordu. Bunun için ken-
dır. Bunlar ayrı ayrı ve kendi bütünlükleri dilerine bizzat papalık tarafından görev
Etienne Gilson başta olmak üzere bazı
Ortaçağ felsefesi uzmanları bu akımın içinde kabul edilmelidir. Bu iki gerçek verildiği anlaşılan Albertus Magnus ve
pek yeni görüşler getirmediğini öne sü- birbiriyle çelişirse aklın ürünü olması se- Saint Thomas, doğrudan İbn Rüşd karşı­
rerse de Bruno Nardi'nin çalışmalarından bebiyle felsefeninki hakikat olarak kabul tı eserler yazarak bu hareketin fikri te-
sonra Padoalı İbn Rüşdcüler'in düşünce edilmelidir. Hakikat en doğru olarak Aris- mellerini çürütmeye çalıştıkları gibi İbn
tarihinde önemli bir yer tuttuğu ortaya to tarafından açıklanmış ve yine en doğ­ Rüşd'ün dayandığı Aristo düşüncesini de
çıkmıştır. İbn Rüşd'ün kitabının ilk defa ru şekilde İbn Rüşd tarafından yorumlan- hıristiyan inançları doğrultusunda yeni-
Padoa'da basılmasından dört yıl sonra mış olup bu iki filozofun görüşleri tartış­ den yorumladılar. Ancak İbn Rüşd ile Aris-
( 1476) Venedik'te XV. yüzyılın en önem- masız benimsenmelidir. to'nun eserlerini bu amaçla inceleseler de
li İbn Rüşdcüler'inden biri sayılan Paolo Şüphesiz pek çok problemi de berabe- pek çok konuda onun fikirlerinin etkisin-
Nicoletti, İbn Rüşdcü teliflerin en etkilisi rinde getiren bu görüşlerin bir kısmı İbn de kaldıkları ve bunları yer yer benimse-
olan Summa na turali um adlı eserini ya- Rüşd tarafından savunulmaktaysa da bü- dikleri görülur. özellikle başlangıçta bir
yımladı. Ondan sonra Padoa Üniversite- yük bir bölümü İbn Rüşdcüler'in ona izafe İbn Rüşd hayranı olan Albertus Magnus,
si'nde mantık ve tabiat bilimleri bölü- ettiği görüşlerdir. Mesela Ortaçağ Latin İbn Rüşdcülük aleyhtarı gelişmelerin ar-
münün başına geçen selefi Gaetano de dünyasında çokça eleştirilen akılların bir- dından kaleme aldığı akılların birliği konu-

270
İBN RÜŞD

sundaki De unitat e i ntellectus adlı ese- aynıyl abenimser. Arap asıllı bir hıristiyan yüzyılın ortalarında İtalya'daki yahudi ce-
rinde bu konudaki tavr ın ı değişti rd i. olduğu ileri sürülen Fransisken papazı maati arasında olduğu kadar hıristiyan
Albertus Magnus'tan sonra İbn Rüşd'e Raimond Lulle , müslümanlara karşı mü- toplulukları arasında da büyük bir itibara
ve İbn Rüşdcülüğe karşı en sert eleştiriyi cadelesinde en büyük hücumları İbn sahip olan Eliya Delmedigo da İbn Rüşd' ün
Saint Thomas yapm ıştır. Saint Thomas . Rüşd ' e ve onun izinden giden Latin din- görüşlerini savunan diğer bir yahudi asıl­

Paris'te bazı akademisyenlerin İbn Rüşd' ü ctaşiarına karş ı yöneltmiştir. Lulle'e göre lı filozoftur. Bu filozof İbn Rüşd'ün, Aris-
ve İbn Rüşdcü fikirleri benimseyip savun- bütün dinsizler gibi İbn Rüşdcüler de zo- to'nun M eteorologika ve M e tafizika' -
duklarını görünce papalığın da teşvikiyle ra başvur u larak bu sapıklıktan döndürül- sına yazdığı şerhlerle Eflatun 'un Cum-

bunlara ka rşı mücadeleye karar verm i ş melidir. huriyet'ine yazdığı şerh başta olmak üze-
ve İbn Rüşdcülük karşıtı eser kaleme al- İbn Rüşdcüler üzerindeki baskılar za- re beş ayrı kitabını Latince'ye çevirmiştir.
mıştır. Summa canira gentiles adlı ese- manla daha da arttı. Nihayet Paris Pisko- Jacob ben Abba Mari, Samuel İbn Tibbon
rini hıristiyan olmayanlara (Grek ve islam posu Etienne Tempier. Albertus Magnus ve oğlu Moses İbn Tibbon ile Calonymos
fil ozo fl a rı ı karş ı bu dini temellendirmek ve Saint Thomas ' nın görüşleri doğrultu ­ ben Calonymos ben Meir, İbn Rüşd ' ün
ve savunmak amacıyla yazmıştır. Asıl ça- sunda hareket ederek 1O Aralık 1270 ta- Bat ı' da tanınmasına katkıda bulunan

basını . İbn Rüşd ' ün görüşlerini çürütme- r ihinde felsefe ve bilhassa İbn Rüşdcü­ öteki yahudi mütercimlerinden bazıları ­
ye ve XII I. yü zyılın ikinci yarısından itiba- lük'le ilgili on üç maddelik yasaklama ka- dır.

ren Latin dünyasını kuşatmaya başlayan rarını yayımladı. Sonraki dönemlerde de 4. İbn Rü şd ve Modern Batı Düşünce­
İbn Rüşdcülük akımını engellemeye har- bu tür kararların alındığı ve uygulandığı si. XII \-XIV. yüzyıllarda Fransa'da (Paris) .
cayan Saint Thomas, bunun yapılmama­ görülmektedir. XIV-XVI. yüzyıllarda İtalya' da (Bologna -Pa-
sı halinde bu putperest (müslüman) fikir- 3. Yahudi İbn Rüşdcülüğü. ispanya baş­ daa) yaygın olan İbn Rüşdcülüğün. yeni
lerinin hıristiyan dünyasının tamamını ku- ta olmak üzere İtalya , Güney Fransa. Ka- bulunan metinlere bakılırsaXIV-XV. yüz-
şatabileceğini söylüyordu. Buna rağmen yıllarda Kuzeydoğu Avrupa'da da yaygın
talonya ve Kuzey Afrika'da yaşayan yahu-
akılla iman ilişkisi konusunda genellikle diler. Latinler'le birlikte İbn Rüşd'ün eser- olduğu görülmektedir. Nitekim Erfurt
İbn Rüşd ile paralel düşünen Saint Tho- lerinin ve fikirlerinin Batı ' da tanınmasın­ şehrinde De A nima'ya bir şerh yazan
mas. Tanrı'nın va r lığıyla ilgili delillerinin da önemli roller üstlenmişlerdir. Çok sa- Magister Thedoricus'un yazılarından
pek çoğunda ve özellikle inayet delilinde yıda yahudi müterciminin yanında doğ­ onun İbn Rüşdcü olduğu anlaşılmaktadır.
de bütünüyle İbn Rüşd'ün görüşlerini tek- rudan İbn Rüşd ' den etkilenmiş yahudi Göttingen Kütüphanesi'nde yeni bulunan
rarlar; alemin yaratılışı konusunda ise düşünürleride vardır. XIII. yüzyılın ikinci el yazması bi r mecmuada. aynı yıllarda
onu tenkit 'ederek bu konunun bir iman yarısında muhtemelen Katalanya'da ya- İbn Rüşdcü olduğu anlaşılan bir grup ilim
meselesi olduğunu söyler. "Allah illemin şamı ş ve Gazzall'nin M a]saşıdü'l-felfısi­ adamının yine Erfurt'ta yazdığı De Ani-
ilk maddesini (heyOi a) yoktan ve bir de- fe'sini Kawwanot ha-Plosofim adıyla ib- ma ile ilgili bazı metinler yer almaktadır.
fada yaratmıştır" diyerek İbn R üşd gibi ranice'ye tercüme ederek esere bazı ila- Her iki metnin karşılaştırılmasından. bu
kendisi de suduru reddeder; bilgi nazari- veler yapmış olan lsaac Albalag bunlar- yazmalarda Jean de Jandun'un açıklama­
yesinin büyük bir bölümünü İbn Rüşd ' ­ dan biridir (Georges Va jda, s. 7) . lsaac Al- ları doğrultusunda akıllar teorisinin tar-
den alır (Mahm ud Kas ım, La theorie de la balag, İbn Rüşd ' ün sürekli yaratma tezi- tışıldığı görülmektedir. Yine XV. yüzyılda
connaissance, s. 8 5) . İbn Rüşd'e ve İbn ni aynen tekrarlar. Gazzall'nin Ma]faşı­ Krakov Üniversitesi'nde bulunduğu an-
Rüşdcülüğe karşı en ağır eleştirilerini ha- dü 'l-telfısite, İbn Tufeyl'in ljay b. Ya]f- laşılan bir grup İbn Rüşdcü'den Andre
yatının son döneminde yazdığı De uni- ? fın ve İbn Meymün'un Delfıle tü 'l-J:ıfı'i­ Koscian adlı bir profesör Erfurtlu İbn
tate i nt ellectus contra Averroistas rin adlı eserlerine birer şerh yazmış olan Rüşdcüler tarzında bir D e Anima şerhi
(ibn R ü ş d c üler' e ka rş ı aklın birli ğ i) adlı Moise de Narbonne da İbn Rüşd'e büyük yazar. Henüz yeterince incelenmemiş olan
eserinde yöneiten Saint Thomas'nın. İbn bir hayranlık duymuştur. Aristo'nun man- bu metinler. XV. yüzyılda Kuzeydoğu Av-
Rüşd ' ün görüşlerini eleştireceği zaman
tık külliyatı için yazdığı küçük şerh ile Fi- rupa'da etkili bir İbn Rüşdcü akımın mev-
sık sık adını andığı halde fikirlerini be- zika 'sına yazdığı orta şerh üzerine hElşi­ cut olduğunu göstermektedir (Zdsislaw
nimserken adında n hiç sö z et m emesi ye kaleme almış olan Moise de Narbon- Kuksewicz, s. 275-279).
dikkat çekicidir. Miguel Asi n Palacios'a ne, İbn R üşd' ü n Risfıle fi cevheri yye - Juan Vernet. Aristo'nun D e Caelo et
göre Saint Thomas din- f elsef e ili şki si ko- ti 'l-fel ek (De substantia orbis), İttişfılü'l­ M undo adlı eserine İbn Rüşd tarafından
nusundaki görüşlerini. İbn Meymün'a ait 'a]fli'l-müffıri]f bi'l-insfın ve Risfıle fi'l- yazılan şerhin Latince'ye çevrilmesiyle Ba-
Delfıle tü'l-J:ıfı'irin' in İbranice nüshası 'a]fli'l-h eyulfıni li'l-İskender el-Afro- tı ' da yeni bir bilimsel reformun gerçek-
vasıtasıyla
veya Arapça 'yı iyi bilen yakın disi adlı eserlerine bir haşiye yazmıştır. leşmiş olduğunu söyler (Ce que La culture,
dostu Raimond Martini'nin yardımıyla Latin İbn Rüşdcüler gibi onun nazarında s. I 99) ve özellikle bu çevirilerin Coperni-
İbn Rüşd'den almıştır. da islam felsefesinin en büyük temsilcisi cus'in Batlamyus teorisini reddedip gü-
Saint Thomas'dan sonra İbn Rüşd'e ve olan İbn Rüşd ' ün eserleri. hem Aristo'nun neş merkezli sistemi kurmasında etkili
İbn Rüşdcülüğe karşı en ağır eleştirileri , en iyi yorumu hem de genel felsefen in olduğunu bildirir (a.g.e., s. 200) . Coperni-
Latin kaynaklarında Aegidi us Roman us en mükemmel açıklamasıdır. Levi ben cus'in. hayatı boyunca hep İbn Rüşdcü
diye anılan Gilles de Rame (ö . ı 3 ı 6) yönel- Gersham da İbn Rüşdcü olduğunu ön pla- bilgin ve filozoflar la yakın ilişki içerisinde
tir. Gilles de Rame Erroribus Philoso- na çıkarınamakla birlikte sürekli onun bulunduğu bilinmektedir. öte yandan
phorum adlı eserinde. Gazzall'nin Teh fı ­ görüşlerinden yararianmış ve eserlerin- Giordano Bruno ve Galile'nin, İbn Rüşdcü­
fütü '1-fe lfısife'de Meşşai filozof! arına yö- den on dördüne şerh yazmış . zaman za- ler'le temas halinde oldukları ve bazı ko-
nelttiği eleştirileri hemen hemen bütü- man İbn Rüşd'ün görüşlerini kendisi için nularda İbn Rüşd'ün etkisi altında kal-
nüyle tekrarladığı gibi onun üslübunu da dayanak alıp Aristo'yu eleştirmiştir. XV. dıkları bildirilmektedir. Ünlü kaşif Cristof

271
İBN RÜSD

Colomb da Aristo ile İbn Rüşd'ün görüş­ bir i kabul edilmiştir (Kurtz, s. 29) . Buna Lefatü ibn Rüşd, s. 36-40) tarafından neş­
lerine dayanarak dünyanın yuvarlak oldu- rağmen onun düşüncelerinin islam top- redilmiştir. "Bernamecü'l-fakih İbn Rüşd "­
ğunu ve İspanya'dan Batı'ya doğru gidi- lumunda ilgi görmemiş olması, Paul Kurtz deki eserlerin hemen hemen tamamı , ba-
lince Hindistan'a u l aşılabileceğini bildir- tarafından yalnız islam felsefesinin değil zı küçük değişikliklerle İbn Abdülmelik'in
mekteydi. genel felsefenin en büyük entelektüel eg;-Zeyl ve't-tekmile (n ş r. ihsan Abbas,
Catherin Wilson , İ bn Rüşd'ün Faşlü'l­ t rajedisi olarak değerlendirilmiştir (a.g.e., Beyrut 197 3, VI , 27-3 1) adlı kitabında
maMl'de incelediğ i din-felsefe, akıl-va­ S . 3 ] ). mevcuttur. İbn Ebu Usaybia'nın listesin-
hiy ilişkisi konusundaki fikirlerinin XVII. Eserleri. İbn Rüşd din ilimleri, mantık, de ise kırk yedi kitap vardır. Bu liste, baş­
yüzyıl fil ozofları arasında bile etkili oldu- tabiat bHimleri (fizik) , metafizik, psikolo- ta Zehebi ve Safedi olmak üzere daha
ğunu . özellikle Bayle'in ve Leibnitz'in ya- ji, zooloji, astronomi, tıp , politika ve ah- sonraki müellifler için esas teşkil etm iş­
zılarında akis bulduğunu. bu as r ın baş­ lak gibi pek çok dal da eser kaleme aldığı tir.
larında Vanini 'nin hala kendisin i İbn gibi bilhassa Aristo'nun kitaplarına yaz- İbn Rüşd'ün eserleri üzerine yapılan
Rüşd'ün öğrencisi olarak takdim ettiğ i n i mış olduğu kısa (compendium), orta (me- modern çalışmalar Renan 'dan bu yana
bildirmektedir (History oflslamic Philos- dium) ve büyük (magnum) ölçüde şerhle­ devam etmektedir. Bunlardan önemli
ophy, ll, ı Oı 6- ı OI 8). Leibnitz, "ünlü Arap riyle Ortaçağ'ın en büyükyorumcusu un- olanlar şunlardır : a) XX. yüzyıl başların­
fılozofu" diye tanıttığı İbn Rüşd' ün akılla­ vanını kazanmıştır. İbn Rüşd'ün hayatın­ da Maurice Bouyges tarafından hazı rla­
rın birliği fikrini bir tür zihni ateizm ola- dan bahseden klasik kaynaklarda eser- nan listede İbn Rüşd'e ait seksen dört
rak niteler. Ayrıca onun verdiği bilgilerden lerinin listesi mevcutsa da en geniş ve eser adı zikredilmektedir ("Notes sur les
anlaş ı ldığına göre XVII. yüzyılın ortala- tam liste sadece üç eserde yer almakta, philosophes arabes connus des latins au
rında gizli gizli de olsa İbn Rüşdcü görüş­ sonraki kaynaklar genellikle bu listeleri mo yen age" , Melange de l'Universite
ler savunulmaktaydı. Bazı araştı rmac ı ­ tekrarlamaktadır. Bunlardan Farabl. İbn . Saint-Joseph, VIIll l IBeyrouth 19221. s.
lar, Spinoza ' nın eserlerinde özellikle din- Sina ve İbn Rüşd'ün eserlerinin listeleriy- ı 3-96). b) P . Manuel Alonso. İbn Rüşd'ün
felsefe ilişkisi konusunda İbn Rüşd'ün te- le birlikte İbn Rüşd ' ün bazı tıbbi eserle- eserlerinin listesini La Cronologia en
sirinin açık olarak görüldüğünü bildir- . rinin yaz m alarının da yer aldığ ı bir mec- las obras de A verroes, miscellenea co-
mektedir (Rosenthal, Revue de synthese, mua içerisinde günümüze ulaşan "Ber- millas adlı eserinde yayımlamış (San-
sy. 89-9 ı 1ı 978 ı. s. I 59 vd .). Aydınlanma namecü'l-fakih İbn Rüşd" başlıklı listede tander I 94 3, s. 44 I -460). ardından bu ça-
. döneminin iki büyük filozofu Kant ile yetmiş sekiz eserin adı kaydepilmektedir. lışmayı , İbn Rüşd 'ün Faşlü 'l-ma]sal ve
Lessing de tartışmalarında birbirlerini Escur ial Library'de Derenbourg katalo- el-Keşf 'an m enahici'l-edille adlı eser-
İbn Rüşdcü olarak eleştirmişlerdir. gunda kayıtlı bulunan bu mecmuada (nr. lerinin ispanyolca çevirisinden ibaret olan
Rönesans dönemi resim sanatında da 888 , vr. 83v ·832 ) yer alan metin Renan Teologia d e Avenoes, estudios et doc-
İ bn R ü şd'ün ve İbn Rüşdcülüğ ü n yansı­ (Averroes, s. 462- 465 ) ve Anawati (Mü'el- umentos'un baş tarafında yeniden neş­
malarına rastlanır. Nitekim Rafael'in "Ati- retmiştir (Madrid -Granada ı 947, s. 5 ı -
na felsefe okulu" adlı tablosunda İbn Rüşd 98). c) Georges C. Anawati, ölümünün
de yer almaktadır. Ayrıca İtalyan ressa- 800. yılı münasebet iyle İbn Rüşd'ün ha-
mı Gozzoli'nin yaptığı bir tablodaSaint yatı ve eserlerine dair klasik kaynakları ve
Thomas bir yanına Aristo'yu , bir yanına modern çalışmaları derleyerek Mü'elle-
lbn Rüsd' ün Aristo serhlerini iht iva eden ve Junetas tara-
Eflatun'u alarak İbn Rüşd ' ü ayaklarının fı n dan d i ğe r sarih lerin eserleriyle birlikt e bası la n Lati nce
fa tü İbn Rü şd başlı ğı altında yayım la­
altında ezer durumda gösterilmektedir. külliyatın kapağı !Venedik 15621 mıştır (Cezayir ı 978). d) Salvador Gomez
Yine bu dönemdeki d i ğer bir tabloda Nogales de İbn Rüşd' ün ölümünün 800.
Saint Thomas ' nın eleştirileri karş ı sınd a yılı münasebetiyle bir bibliyogr afi çalış­
ne yapacağını şaşırmış olan İ bn R üşd' ün ması yapmıştı r. Bibliogr afia sobre las
elini şakaklarına dayayıp düş ü ndüğ ü gö- ARI S T O T ELIS obras de Aveiioes (Pari s I 978) başlıklı
omnia q uıe exeant Opera-.
rülmektedir (daha gen i ş bilgi için bk. Re- Sc lelliı~ıı nsbıio nihu1 , col bı i19; cu mgrzdı cmen<b ıi lli miı , ıueıU·
bu incelemede düşünürün Arapça. Latin-
nan, Auerroes, s. 301 -3 19). Plıilo (ophofW'II indu R ri::ıdiligcmitfıınc n:«ıgniu.. ce ve İbranice tercümeleriyle birlikte alt-
J lillimiı esc m pb nbus,i llu flra ı .ı.prçfiau tiffi ııı orıı miJ; zıı tlı oofuç

İbn Rüşd bir yandan ilim ve felsefenin AVERR OI S C O RDV BE N SIS mış altı eserinin ismi kaydedilmektedir.
in ca opc r :ıomn es, q ui adh:l:cvf~; tempor~
temel konularında , öte yandan çeşitli is- p c nı e n c rc, com m c n tarıJ. e) Cemaleddin el-Alevi, doğrudan filozo-
lami disiplinlerle Arap dili ve edebiyatı NMn~//i ·~~"';_:~:: ~.~:g::J:,~~:~:~?.:i:•, :,~~~:·~~!.'!i~t~::.;:t CtifÖI!iJiı fun Arapça eserlerine başvurarakyeni bir
I AC OD M ANT J :-10 1 iut .. ı i"~"'nn
... rji.

alanında yazdığı eserleri ve farklı yakla- C:r.:<onım,A ubum & lldnorum lıır~bı. ıiOI>Cf'}ll>:ı\.om~ hııc o p or
pn•inon•or• kronolojik bibliyografya denemesi yap-
N A ll. C 1 A NT O N ~~
l l Z 1 A AE 1' H 1 LO O PH(,
1\. S

şım tarzıyla klasik İslam düşüncesinin ;,. Arijim/H, (;..•


s.ı
/ı Nm•iı M.rin ı•lıil•fopbi.ıc.,.,r~4ıflı.,~on
,uprijrlfriı.rt"""'"·
..,;,.....
mış ve bu çalışmasını el-M e tnü'r-Rüşdi

son ve en büyük temsilcisi , Aristo'dan II U .. NAII.O I NI TO J.II T A N I LOCICI, ATCLV t 1' \H LO SOI'lU
rı{A..ı Rı!ı'li m~ln
Aril'l& Auct. rl1<l• in~ıi molibro ~ollor.
kdoluL
adıyla yayımiarnıştır ( Mağ rib I 986) . 108
Co.mı!ıltionum

sonra gelen Helenistik dönemin ve Orta-


çağ bilim ve düşüncesinin de en büyük
~~·;~:~::1?~~it~i~f:f:~t~;~f:{~i~t:~E:~::~~~ eserin yer aldığı bu çalışmada düşünürün
sadece elli altı eseri gözden geçirilerek
T"'"l""ı-.oro M. A.Zmı.rulu;ir aJi~ıı.:illlllloptri ,-,,/uuluriJijlinı om ,
M<tllditiJiim""'~..,~ ~iflimm;m -,ir~r-m i11JHi' "f!"h•t..vn.
şahsiyetlerinden biri olmuştur. Ayrıca İbn incelenebilmiştir. Alevi'ye göre diğer elli
Rüşd geliştirdiği te'vil anlayış ıyla modern iki eser Arapça aslıyla günümüze ulaş­
hermenöti ğin öncüsü , akılcı yaklaşımıy­ mamıştır. Bunlardan bir kısmının yalnız
la rasyonalizmin haz ı rlayıcısı ve objektif Latince ve İbranice çevirileri , bir kısmı­
araştırma yöntemiyle metodolojinin ku- nın da sadece İbrani harfleriyle Arapça
rucusu olduğu gibi XVII-XVlll. yüzyıl Ay- metni gelebilmiş , bir kısmı ise kaybolmuş­
V .E N.ETII S AP V D I VNCTAS
dınlanma hareketinin ve modern bilim- M. D. LX 1 1. tur. f) Harry A. Wolfson. 1931 yılında İbn
sel düşüncenin de öncü şahsiyetlerinden Rüşd'ün Aristo şerhlerinin Latince ve İb-

272
iBN RÜSD

ranice tercümelerinin neşri konusunda nüyle İbn Rüşd'ün kendisine aittir. İbn Rüşd ' ün vahiy ile aklın , dinle felsefenin
bir plan hazırlayarak "Averrois in Aristo- Rüşd , açıklamalar yaparken Aristo'nun uzlaştırılması ve te'vil konularında ka-
telem" serisinin yayımı projesini başlat­ eserlerinden alıntılar yapmakla beraber leme aldığı bu eserin daha önce, Arap-
mış (Specu lum, II [Cambridge I 93 I[. s. tamamen kendi fikirlerini ortaya koyar. ça orüinalinden tam veya bölümler halin-
4 I 2-427), bundan yaklaşık otuz yıl sonra İbn Rüşd'ün yazdığı toplam otuz sekiz de dört yazmasının günümüze ulaştığı
söz konusu planını gözden geçirerek İbn şerhten sadece yirmi sekizinin Arapça ori- ve bunlardan ikisinin Leiden'de, birinin
Rüşd'ün Aristo şerhlerinin yeni bir dökü- jinali günümüze ulaşmıştır. Bunlardan on Oxford'da , birinin de Paris Bibliotheque
münü hazırlamıştır ("Revised Plan from beşi Arapça ve Arap harfleriyle, dördü Nationale'de bulunduğu bilinmekteydi.
the Publication of a Corpus commentari- Arapça olarak ancak Arap ve İbrani harf- Yapılan araştırmalarda ise ikisi ispanya'da
orum Averrois in Aristotelem", Speculum, leriyle, dokuzu da Arapça fakat yalnız İb­ (Escurial Library, nr. 632: Madrid Biblot-
XXXVIII [Cambridge 1963 [. s. 88-104 ı An- rani harfleriyledir. On eserin Arapça asıl­ heca Nacional. nr. 501 3ı. ikisi de İstan­
cak bu çalışmalarda düşünürün eserleri- ları kaybolmuş, sadece Latince ve İb­ bul'da (Köprülü Ktp., nr. ı 60 ı; Süleyma-
nin tam listesini ve bunların günümüze ranice tercümeleri günümüze gelebil- niye Ktp ., Laleli , nr. 2490ı olmak üzere
ulaşıp ulaşmadığını, ulaştıysa hangi kü- miştir. İbn Rüşd'ün şerhlerini ihtiva eden dört nüshasının daha bulunduğu tesbit
tüphanelerde bulunduğunu tesbit pek Latince külliyat Junctas tarafından Aris- edilmiştir. XIII. yüzyılın sonlarında veya
mümkün değildir. to'nun Grek, Latin ve Yunan şarihlerinin XIV. yüzyılın başlarında adı bilinmeyen
Renan'ın Averroes et J'Averroi:Sme'in- eserleriyle birlikte büyük boy on bir cilt bir mütercim tarafından İbranice'ye çev-
den bu yana İbn Rüşd'ün Aristo'nun eser- halinde basılmıştır (Venedik ı 552 , ı 562, rilen eserin İbranice metnini Narman Gol b
lerine yazdığı şerhleri n büyük şerhler(tef­ 1575: Aristate/is omnia quae extantopera, yayımiarnıştır ("The Hebrew Translation

slre 1 grand commentaire 1commentarii Auerrois Cordubensis inea opera omnesı . of Av erroe 's Faşl al-Maqal" , Proceedings
magniı, orta şerhler (telhlse 1 commen- Ayrıca düşünürün eserlerinden bir kısmı o{ the American Academy for Jewish Re-
ta i re moyen 1 commenteri i m ediuı. küçük Philippus Venetus (ı 48 ı), Andreas Tor- search, XXV [New York 1956[. s. 91-1 13:
şe r hler (cevami · ı veya özetler (muhtasar 1 resanus de As ula (ı 483) ve Cominum de XXVI [ı 957[. s. 4l-64ı . Eser pek çok dile
abrege 1 res u me 1 paraphrase 1epitomes/ Tridino ( 156oı tarafından Venedik'te neş­ tercüme edilmiştir. 3. eçl-l)amime. İbn
compendiumı olmak üzere dört bölüm redilmiştir. Rüşd ' ün Allah'ın bilgisi konusunda Faş­

halinde incelenmesi adet olmuşsa da (Re- İbn Rüşd'ün eserleri daha başlangıçta Iü'I-ma~iil'e ek olarak kaleme aldığ ı bu

nan. Averroes. s. 59ı gerçekte İbn Rüşd yahudi müelliflerinin ilgisini çekmiş ve eser de yukarıdaki kütüphanelerde gü-
Aristo'nun bütün eserlerine üç tür şerh büyük bir kısmı İbranice'ye çevrilmiştir. nümüze ulaştığı gibi Oorniniken rahibi
yazm ı ş değildir. Bazılarına her üçünü, ba- Muhtemelen bunda düşünürün yahudi Raimond Martini tarafından Latince'ye
zı larına sadece ikisini, bazılarına da yal- kökenli olduğu söylentisinin tesiri olmuş­ çevrilerek Pugio Fidei adlı eserin içine
nız birini yazdığ ı anlaşılmaktadır. Büyük tur. Ancakyahudi din alimi ve düşünürü dercedilmiştir. 4. e/-Keşf* 'an menahi-
şerhlerde filozof önce Aristo'nun metni- Musa b. Meymün'un İbn Rüşd 'e atıflar­ ci'I-edille. Üç nüshası günümüze ulaşan
ni verir, ardından kendi görüşlerini anla- da bulunmasının da bunda etkili olduğu eser (Darü'l-kütübi'I- M ısriyye, nr. 129, ı 33:
tır. Bu açıklama tarzı Aristo'nun yorum- düşünülebilir. Yahudi mütercimleri bu Escurial Library, nr. 632ı 1859'da Marcus
cularından İskender Afrodlsl, Themistius, eserlerden bir kısmını İbranice'ye tercü- Joseph Müller ta r afından Münih'te ya-
Simplicius gibi Helenistik filozoflarla Fa- me ederken bir kısmını da Arapça fakat yımlanmış ve daha sonra birçok defa ba-

rab! ve ibn sına gibi müslüman filozofla- İbrani harfleriyle yazmışlardır. Nitekim sılmıştır. Kitap Almanca, ispanyolca. in-
rın şerhlerinden çok farklıdır. Bu yorum- Paris Bibliotheque Nationale'in İbranice gilizce, Fransızca ve Türkçe'ye çevrilmiş­
cular Aristo'nun bir konuyla ilgili fikirle- bölümünde filozofun yaklaşık elli adet tir. s. Tehiifütü Tehfifüti'l-felasife * .
rini alıyor ve bunu açıklamaya çalışıyor- eserinin yazma nüshası mevcuttur. Viya- Gazzall'nin Tehafütü 'I-felilsife'sine red-
. !ardı. İskender ve Farabi'nin akıl üzerine na'da da kırk civarında nüsha bulunmak- diye olarak kaleme alınan eserin bazı nüs-
yazdıkları risaleler bu türün örneklerin- tadır. Papaz de Rossi'nin mecmuası içe- haları Süleymaniye Kütüphanesi'nde bu-

dendiL İbn Rüşd ise doğrudan doğruya risinde İbn Rüşd'ün İbranice tercümele- lunmaktadı r (Yenicami, nr. 734; Ş e h id Ali

müellifin metnini paragraflar halinde alıp ri nden yirmi sekizi yer a lma kta d ır (Ah - Paşa, nr. 1582; Uil eli, nr. 2 490ı . Eser ilk

sonra onu yorumlar. Bunu yaparken ·de med Şahl an , s. !6 8 ı. defa Calonyme ben David ben Todros t a-
Aristo'nun eserleriyle öteki şarihlerinkin­ A) Din İlimleri . a ) Telif. 1. Bidayetü'/- rafından İ branice'ye çevrilm iş , bu çeviri-
den örnekler verir (a.g .e. , s. 59; Faşlü '1- müctehid * ve nihayetü'I-mu~teşıd. İbn den bazı nüshalar Oxford (Bodleiana Uni-
ma~al, neşredenin girişi, s. ı 3- 14ı. Ancak Rüşd'ün Maliki fıkhına dair günümüze versity Library, Michael, nr. 293ı ve Pari s
bu yöntemin her eser için geçerli olduğu ulaşan tek eseri olup Karaviyyln Kütüp- (Bibliotheque Nationale. Hebrew, nr. 956ı
söylenemez. Ayrıca "makale" adını taşı­ hanesi'ndeki nüshaya (nr. ı ı 59ı dayanı ­ kütüphanelerinde günümüze ulaşmıştır.
yan beşinci bir yazım tarzından da söz larak ilkin 1909'da Fas'ta yayımlanmış , Isaac adlı bir kişi tarafından yapılan di-
etmek gerekir (Cemaleddin el-Alevi, s. daha sonra Kahire ve istanbul'da birçok ğer bir çeviri de Leiden·Üniversitesi Kü-
ı 39 vd . ı . Orta şerhlerde Aristo'ya ait bir defa basılmıştır. Eserin bazı bölümleri tüphanesi'nde kayıtlıdır (HebrewWarn, nr.
eserin her paragrafının ilk kelimesi alınır Fransızca , ingilizce ve Almanca'ya tercü- 15ı . Bu İbranice tercümeden Calo Calon-
ve o paragrafın açıklaması yapılır. Bura- me edilmiş, kitap ayrıca Ahmet Meylanl ymos'un yaptığı Latince çeviri ise birçok
da hangi fikirlerin Aristo'ya, hangilerinin tarafından Türkçe'ye çevrilmişti r (l-ll, is- defa basılmıştır (Venedik ı 497, 1527, 1529,
İbn Rüşd'e ait olduğunu tesbit etmek tanbul 1973-1976ı . 2. Faş/ü'/-ma~al* ii- ı 542, 1555, 1560, ı 573ı. Ayrıca Augustino
güçtür. Özetlerde ise artı k metin açıkla­ ma beyne'ş - şeri'a ve'I-J:ıikme mine 'I- Nifus tarafından 1495 'te yapılan şe rhiy­
maları yerine doğrudan Aristo'nun gö- ittişili (Faşlü '1-ma~al u e ta~riru ma bey- le birlikte 1497-1576 yılları arasında on
rüşle r ine yer ver ilir: bu yorumlar bütü - ne 'ş-şeri'a ue 'l-f:ıikme mine'l-ittişal) . İbn ikiden fazla baskısı gerçekleştirilm i ştir.

273
iBN RÜSD

İbranice çevirisi ise basılmamıştır (diğer


yirmi eserin isim listesi için bk. Nogales,
S. 352- 387).

b) Şerh. İbn Rüşd, isagüci ile birlikte


Organon içinde yer alan sekiz kitaba hem
kısa hem orta ölçüde, el-Burhan'a ise bü-
yük hacimde şerh yazmıştır. 1. isagüci.
İbn Rüşd bu eser için iki şerh kaleme al-
mış, bunlardan ez-Zaruri fi'l-mantı]f. ad-
lı özetin İbrani harfleriyle Arapça metni-
nin iki nüshası günümüze ulaşmış (Bib-
li otheque Nationale, Hebrew, nr. 1008;
Müni h Staatsbibliothek, nr. 964), ancak
İbranice ve Latince tercümeleri kaybol-
muştur. Tell].işu med{ıali Furfuryus adı ­
nı taşıyan orta hacimdeki şerh de halen
mevcuttur (Leiden Üniversitesi Ktp., nr.
2073, 2820; Floransa Biblioteca Medicea
Laurentino, nr. 54, ı 80; Oxford Bodleian
Library, nr. 209, 499) William de Lune ta-
rafından Averrois, Commentariuro
medium. Super libri introductionuro
ibn Rüşd'ün Tehafütü't-Teha{üt adlı eserinin ilk iki sayfası (Süleymaniye Ktp., Yenicami, nr. 734) Porphyrii adıyla Latince'ye çevrilen bu
şerhin bir de İbranice tercümesi bulun-
maktadır. Her iki tercüme Jacob Mantino
tarafından yayımlanmıştır (Venedik ı 560).
Herbert A. Davidson. Latince ve İbranice
çevirilere dayanarak eseri İngilizce'ye ter-
Arapça aslı defalarca basılan Tehafütü't- dan başta mantık olmak üzere fıkıh usu- cüme edip "Corpus Commentariorum
Tehdtüt'ün ilmi neşri ilk defa P. Maurice lü ile doğrudan ilgisi bulunmayan pek Averrois in Aristotelem" serisi içerisinde
Bouyges tarafından yapılmıştır ( Taha{ot çok meseleyi bu ilmin konuları arasında neşretmiştir ( Middle Commentary on
at-Taha{ot, Beyrouth 1930) . Eser İngiliz­ zikrettiği için onu eleştirmektedir. z. Porphyry 's lsagoge, Cambridge ı 969). Z.
ce, ispanyolca, Türkçe ve Farsça'ya tam Şerf:ıu 'A]f.ideti'l-İmam el-Mehdi (Şer­ Kitdbü'l-Ma]f.ülat. Filozof bu esere iki
olarak, Almanca ve Fransızca'ya ise kıs­ f:ıu'l-hamraniyye). Mehdi b. Tümert'in el- şerh yazmış, Arapça özetinin orijinali
men çevrilmiştir. 6. Kitô.b ii uşuli'l-fı]f.h . 'A]f.ide adlı risalesinin şerhi olduğu sanı­ ise kaybolmuştur. Palmesli Abraham'ın
Klasik kaynaklarda yer almayan bu eser- lan kitap hakkında gerek müellifin eser- Epistola de primiiate praedicatorum
den müellif Bidayetü'l-müctehid'de söz lerinde gerekse diğer kaynaklarda her- adıyla yaptığı Latince tercümesi basıl­
etmektedir (1, 102). 7. Ma]f.ale fi'l-cem' hangi bir bilgiye rastlanmamıştır. Ceza- mış olup (Venedik ı 560), İbranice çevirisi
beyne i'ti]f.adi'l-Meşşa'in ve '1-müte - yir'de el-Mektebetü'l-vataniyye'de bunun kayıptır. Eserin Tel{ıişu Kitabi'l-Ma]f.ü-
kellimin min 'ulema'i'l-İslam ii key- şerhi kabul edilen. biri Abdurrahman Ta- ldt (Teli]fşu Kitabi Kattguryas) adını taşı­
fiyyeti vücudi'l-'alem fi'l-]f.ıdem ve'l- bakan (nr. 642/ı 2, el-Urcuze /:ıav/e Js:.ava'i- yan orta şerhinin Arapça orUinalinin nüs-
f:ıuduş. Kaynaklarda bazı farklılıktarla adı di'l-İslam e/-i)amse li'bn Rüşd), diğeri Ali haları da günümüze ulaşmıştır (Floran-
geçen ve iki cilt olduğu bildirilen eser gü- el-Abbas Ahmed b. Muhammed el-Hase- sa, Laurentino, nr. 54, 180; Leiden Üni -
nümüze ulaşmamıştır. 8. Kitab fi'l-faf:ış ni (nr. 599, İstikmalü'l-/s:.aşd{f şer/:ıi Urcu- versitesi Ktp ., nr. 1691 ; Darü 'l-kütübi 'l -
'an mesa'ile va]f.a'at fi'l- 'ilmi'l-ilahi ii zeti İbn Rüşd) tarafından yazılan iki eser Mısriyye, nr. 246; Meşhed Asitane-i Kuds-i
Kitabi'ş-Şita' li'bn Sina. İbn Ebu Usay- bulunmaktadır. Rezevi Ktp., nr. 3980). İbrani harfleriyle
bia tarafından bu şekilde zikredilen eseri B) Mantık . a) Telif. Kaynaklarda İbn yazılmış olan Arapça orüinalinden sade-
Zehebl ve Safedi biraz daha farklı biçim- Rüşd'ün, Aristo'nun mantık külliyatıyla ce bir nüsha mevcuttur (Bibliotheque
de kaydetmişlerdir. ilgili şerhlerinin dışında mantığa dair yir- Nationale, Hebrew, nr. 1008). Orta şerhin
b) Şerh. 1 . Mu{ıtaşarü'l-Müstaşfa (ez- mi bir eserinin adı kaydedilmekteyse de Arapça metnini Maurice Bouyges neşret­
Zararı {f uşuli'l-M:h). Gazzall'ye ait ese- "cAl§. keyfıyyeti'l-~aç!aya" adlı makale- miş (Beyrut 1932). Gerard Jehami daha
rin özeti olup düşünürün gençlik döne- si hariç hiçbiri günümüze ulaşmamıştır. sonra Floransa, Leiden ve Meşhed nüsha-
minin ürünüdür. Yakın zamanda Escurial İbn Rüşd'ün, Birinci Analitikler'le ilgili larını esas alarak bunu Tell].işu Mantı]f.ı
Library'de (nr. 1235) bulunan eseri Ce- olarak yazdığı bu makalenin Arapça as- Aristo içinde (Beyrut 1982, s. 1-77) yeni-
maleddin el-Alevi yayımiarnıştır (Beyrut lı İngilizce tercümesiyle birlikte Douglas den yayımlamıştır. Bu orta şerh üç defa
1994). Kitap, İbn Rüşd'ün Gazzall ile ilk Morton Dunlop tarafından yayımlanmış­ Latince'ye çevrilmiştir. Jacob Mantino ta-
tanışmasının ve onunla ilk hesaplaşma­ tır (ed-Dirasatü '1-İs/amiyye, Kara ch i ı 955, rafından Commentum Averrois cordu-
sının mahsulü sayılır. Zira müellif, bir yan- I, 43-55). Abraham Balmes'in Latince'ye bensis expositione media adıyla yapı­
dan Gazzall'nin eserini inceleyerek onun tercüme ettiği eser 1497'de basılmış. Pic lan çeviri basılmış (Venedik 1552, 1562,
görüşlerini tanımaya çalışmakta, öte yan- de la Mirandole için yapıldığı aniaşıian 1573), anonim olduğu anlaşılan ikinci çe-

274
iBN RÜSD

viri Liber praedicamentorum Aristote- do bensis expositione media adıyla La- complectens libros cu m Averrois Cor-
lis cum commeentariis Averrois (Lyon tince'ye çevirmiştir (Venedik 1560) Wil- dubensis media expositione başlığı
1542). yine anonim olan bir başka çeviri liam de Lune'un ibranlce'den yaptığı La- altında Cominum de Tridino külliyatı
de Padoalı Nicolet tarafından Commen- tince tercüme. Andreas Torresanus de içinde yayımianmış (Venedik 1575). ay-
tum Au erois super librum predica- Asula ve Bartholomaeus de Blavis ta- rıca Jacob Mantino'nun gerçekleştirdiği
mentorum Aristotelis (Venedik 148 3) rafından 1483'te basılmıştır. Jacop ben kısmi tercüme de (I-IV. bölüm ler) aynı
adıyla yayımlanmıştır. Ayrıca Zacharias Schem-Tob'un ibranlce tercümesi ise külliyat içerisinde basılmıştır (Venedik
Zenari'nin 1S60'ta Venedik'te eserin ye- henüz bulunamamıştır. S. Kitabü'l-Bur- ı 575). Calonyme ben Calonyme'in yaptı ­
ni ve farklı bir edisyanun u yaptığı görül- han. ibn Rüşd bu esere üç şerh yazmış. ğı ibranlce çeviri ise kayıptır. Eserin bü-
mektedir. Eserin Jacob ben Abba- M ari Arapça özetinin or[jinali kaybolmuştur. yük şerhinin Arapça or[jinali de kaybol-
Anatali o tarafından Napali'de yapılan i b- Balmesli Abraham tarafından yapılan muş. ancak ibrani harfleriyle yazılmış
ran lee çevirisinden de günümüze iki nüs- Latince tercüme Epithome in librum Arapça aslının bulunduğu Wolfson tara-
ha ulaşmıştır (Bibliotheque Nationale, posteriorum analyticorum başlığı al- fından tesbit edilmiştir. 7. Kitabü 's-Saf-
Hebrew, nr. 925; Floransa, Laurentin o, tında basılmıştır (Venedik 15 60). Tel{ıişu sata. ibn Rüşd bu esere iki şerh yazmış­
Heb reu Plut, nr. LXXXVIII) Herbert A. Kitabi AnaJUti~a'ş-şaniye (Tell].işu Ki- tır. Arapça özetinin orijinali kaybolmuş,
Davidson bu eseri Arapça . ibranlce ve La- tabi'l-Burhan) adını taşıyan orta şerh gü- ancak ibrani harfleriyle yazılmış Arapça
tince tercümelerine dayanarak Middle nümüze ulaşmış ve Gerard Jehami bu metni günümüze ulaşmıştır. Abraham
Commentary onAristotle's Categoriae şerhi yukarıda belirtilen koleksiyon için- de Balmes tarafından ibranlce'den ya-
adıyla ingilizce'ye çevirmiş ve "Corpus de (s. 369-495) yayımlamıştır. Eser Fran- pılan Latince tercümesi Epithome in
Commentari um Averrois in Aristotelem" sisco Surana tarafından ibranlce'den La- libros Elenchorum adıyla Cominum de
serisi içerisinde yayımlamış (Cambridge tince'ye tercüme edilmiş ve büyük şer­ Tridino külliyatı içinde basılmıştır (Ve-
ı 969). Levi ben Gerson bu i b ranlee çeviri hi n tercümesiyle birlikte Aristotelis nedik 1575) . Calonyme ben Calonyme ve
üzerine bir şerh yazmıştır. 3. Kitabü '1- posteriorum analiticorum cum dupli- Todros Todrosi'nin yaptığı ibranlce çevi-
'İbCıre. ibn Rüşd bu eser için iki şerh ka- ci itidem Averrois Cordubensis expo- rileri ise zamanımıza intikal etmemiştir.
leme almıştır. Arapça özetinin orijinali sitione media et magna lib er seeun- Tel{ıişu Kitabi Sofisti~a (Tell].işu Kita-
kayb olmuş. Balmesli Abraham tarafın­ dos adıyla neşredilmiştir (Venedik 1560; bi'l-Mugalata) adını taşıyan orta şerh
dan yapılan Latince tercümesi ve şerhi Nogales, s. 356). William de Lune bunu günümüze ulaşmış olup önce Muham-
ise Epithome in libros perihermenias Arapça aslından Latince'ye çevirmiştir med Selim Salim ( Tell].işü 's-Safsata, Ka-
başlığı altında yayımlanmıştır (Venedik (Venedik 1560). Calonyme ben Calonyme hire 1976), daha sonra Gerard Jehami ta-
1560) Eserin Tel{ıişu Kitabi']- 'İbCıre tarafından yapılan ibranlce tercümesi rafından yukarıda zikredilen koleksiyon
(Te ll].işu Kitabi Bari Erminas) adını taşı­ ise kayıptır. Eserin Tefsiru Kitabi'I-Bur- içinde (s. 669-732) yayımlanmıştır. Bal-
yan orta şerhinin Arapça orjinali günü- han adlı büyük şerhinin Arapça orijinali mesli Abraham'ın ibranlce'den yaptığı
müze ulaşmış ve Gerard Jehami tarafın­ günümüze ulaşmamıştır. ibranlce tercü- Latince çeviri. Aristotelis elenchorum
dan neşredilmiştir (Teli]. iş u Mantık ı Aris- mesinden Fransisco Surana'nın gerçek- libri dua commentum Averrois Cordo-
to içinde, Beyrut 1982. s. 79-134) Bu şer­ leştirdiği Latince tercümesi orta şerh in bensis media expositione adıyla Comi-
hin Jacob Mantino ' nun yaptığı. halen çevirisiyle birlikte yayımlanmış. ayrıca num de Tridino tarafından külliyat içinde
Venedik'te bulunan Latince tercümesi Balmesli Abraham ' ın yaptığı tercüme neşredilmiş (Venedik 1575). ancak ibra-
(Biblioteca Saneti Marci, nr. 3264, f. 20) özetiyle birlikte 1S7S'te basılmıştır. Ese- nke tercümesi günümüze uiaşmamıştır.
Cominum de Tridino tarafından Aris- rin Jacob Mantino tarafından yapılan kıs­ s. Kitabü '1-ljatabe. ibn Rüşd bu esere
totelis, perihermenias commentum mi bir Latince tercümesi daha bulun- de iki şerh yazmıştır. Arapça metnin öze-
Averrois Cordobensis expositione me- maktadır. Fransisco Surana'nın kaynağı­ ti Şına'atü'l-{ıatab e min kelami Ebi'ı­
dia adıyla basılmıştır (Venedik 1560) Ese- nı teşkil eden ve kimin tarafından yapıl­ Velid İbn Rüşd adıyla basılmıştır (Kahi-
rin ayrıca William de Lune'nun yaptığı bir dığı bilinmeyen ibranlce tercüme ise gü- re 191 ı ). Abraham de Balmes'in Latince
başka çevirisi daha vardır. 4. Kitabü '1- nümüze ulaşmamıştır. 6. Kitabü'l-Ce- çevirisi Epithome in libros rhetorices
~ıyas. ibn Rüşd bu esere de iki şerh yaz- del. Bu eserin özetinin Arapça aslı ib- Averrois Cordobensis adıyla Cominum
mış. Arapça özetinin or[jinali ise kaybol- ranlce çevirisiyle birlikte 1873. 1913 ve de Tridino külliyatı içerisinde yayım­
muştur. Fransisco Surana'nın ibranlce'- 1974 yıllarında yayımlanmış. Abraham lanmıştır (Vened ik 1575). Tel{ıişu Kita -
den yaptığı Latince tercüme Epitnome de Balmes'in ibranlce'den yaptığı Latin- bi'l-ljatabe adını taşıyan orta şerhin bir
in libros priorum analyticorum adıyla ce tercüme Epithome in libros topico- bölümü ilk defa Fa usta Lasinio tarafın­
yayımianmış (Venedik 1560), Abraham rum adıyla Cominum de Tridino tarafın­ dan Il Commen to medio di Averroe
de Balmes tarafından yapılan bir şerhi dan basılmıştır (Venedik 1560) . Tel{ıişu alla re tarice di Arista tele adı altında
de aynı nüsha içerisinde basılmıştır. Tel- Kitabi'I-Cedel adını taşıyan orta şerhi­ neşredilmiş (Firenze 1878). eseri daha
{ıişu Kitabi AnalUti~a'l-U.JCı (Teli]. iş u Ki- nin Arapça orijinali günümüze ulaşmış sonra Abdurrahman Bedevi (Kah i re 1960)
tabi'l-~ıyas) adını taşıyan orta şerh gü- ve Gerard Jehami bunu yukarıda belirti- ve Muhammed Selim Salim (Kah i re 1967)
nümüze ulaşmış olup Gerard Jehami bu- len koleksiyon içinde (s. 499-666) neşret­ Tel{ıişü'l-ljatabe adıyla yayımlamış­
nu adı geçen koleksiyon içinde (s. 135- miştir. Bu eserin Abraham de Balmes ta- tır.Eserin. Herman us Aileman us tarafın­
366) neşretmiştir. Fransisco Surana rafından ibranlce'den yapılan Latince ter- dan Rhetorica Aristotelis ... excerptis
eseri ibranlce tercümesinden Aristote- cümesi Aristotelis logica e pars tertia commentarii medii Averrois adıyla
lis priorum duos analyticorum libros quae localis atqu e inventiva dicitur Arapça'dan yapılan Latince çevirisini Phi-
continens commentum Averrois Cor- topicorum ac elenchorum universos lippus Venetius 1481'de neşretmiştir.

275
İBN RÜSD

Balmesli Abraham'ın İbran!ce'den ger- C) Tabiat Bilimleri. a) Telif. Maliille no'nun İbranice'den yaptığı Latince ter-
çekleştirdiği bir diğer Latince tercüme fi'l-büz;ur ve'z-zer'. Escurial Library'de cüme birinci çeviriyle birlikte Juntas ko-
Cominum de Tridino külliyatı içerisinde nüshası bulunan eser Cretense tarafın­ leksiyonu içerisinde basılmıştır (Venedik
basılm ıştır (Venedik ı 575), Todros Tod- dan Latince'ye çevrilmiştir (Venedik ı 560). I 575). Eserin Moise İbn Tibbon, Samuel
rosi'nin yaptığı İbranice çeviri Goldenthal Klasik kaynaklarda İbn Rüşd'ün çoğun­ ben Maimon, Barselonalı Zarachia ben
tarafından Averrois, commentarius in l uğu nefis konusuyla ilgili olmak üzere lsaac, Calonyme ben Calonyme, Scham-
Aristotelis de arte rhetorica libros baş­ gökyüzü ve yeryüzü, biyoloji konularında Tab ben lsaac ve Juda ben Tachin Mai-
lığı
ile yayımlanmıştır (Leipz ig ı 842). 9. kaleme alm ı ş olduğu bazı eserlerinin adı mon tarafından yapıldığı bilinen İbrani­
Kitabü'ş- Şi'r. İbn Rüşd'ün iki şerh yaz- zikredilmektedir (geniş bilgi için bk. Ce- ce çevirileri hakkında bilgi elde edile-
dığı bu eserin Arapça özetini Fausto La- maleddin el-Alevi, s. 14-45). memiştir. z. Ta'lili 'ale '1-maliiileti's-sa-
sinio neşretmiş (Pisa ı 873), eserin İbrani b) Şerh. İbn Rüşd, Aristo'nun Arapça'- bi'a ve'ş - şamine mine's-Sema'i't-ta-
harfleriyle yazılmış Arapça orijinali gü- ya çevrilen tabiat bilimleri alanındaki üç bi'i. Kaynaklarda bu isimle kaydedilen ve
nümüze ulaşmıştır. İbran!ce tercümesi eserine (es-Sema'u 't-tabi'i, es-Sema' ue'L- Aristo'nun Fizikdsının 7-8. bölümleri
hakkında bilgi bulunmayan eserin, Abra- 'alem, en-Nefs) kısa, orta ve uzun şerh: üzerine yazılmış açıklamalardan ibaret
ham de Balmes'in Epithome in librum iki eserine ( el-Keun ue'L-fesad, el-Aşarü '1- olduğu belirtilen eser günümüze ulaşma­

poeticae Averrois Cordobensis adıyla 'uluiyye) kısa, orta şerh: iki eserine de mıştır. 3. Kitdbü's-Sema' ve'l-'alem.

İbranice'den yaptığı Latince çevirisi Co- (Kitabü'L-Hayeuan, el-Hissü ue'L-maf:ısüs) İbn Rüşd'ün, Aristo'nun Arapça'ya Kita-
min um de Tridino külliyatı içerisinde kısa şerh yazmıştır.
1. Kitdbü's-Sema'i't- bü's-Sema' ve'l-'alem adıyla çevrilen
basılmıştır (Venedik ı 575). Tell].işu Ki- tabi'i. İbn Rüşd'ün üç şerh yazdığı bu De Caelo et Mundo adlı eseriyle ilgili
tabi'ş-Şi'r adını taşıyan orta şe rh i ilkin eserin Kitdbü 's-Sema'i't-tabi'i adıyla bi- olarak dört ayrı kitap kaleme aldığı an-
linen Arapça metni Resa'ilü İbn Rüşd laşılmaktadır. Bunlardan ilki, el-Ceva-
Fausto Lasinio Il commento medio di
Averroe allapoeticadi Aristatele baş­ serisi içerisinde neş redilmiştir (Haydara- mi'u't-tabi'iyye mecmuası içerisinde
bad ı 94 7, s. ı- ı 26) Eserin Latince ve İ b­ yer alan 11 S8'de yazdığı özet . ikincisi
lığıyla (An nalidelle Üniversita Toschane,
ranice tercümesine rastlanmamıştır. Tel- bundan sonra kaleme aldığı Tell].işü's­
c. XIV, Pisa ı 872), daha sonra Abdurrah-
l].işu Kitabi's-Semd'i 't-tabi'i adını taşı­ Sema' ve '1-'alem başlığını taşıyan orta
man Bedevi Aristo'nun Poetika'sının
yan orta şerhin Arapça orijinaliyle İbrani şerh, üçüncüsü 1188 yılında yazdığı Şer­
Arapça metni (KWibü'ş-Şi'r) içerisinde
harfleriyle yazılmış Arapça aslı günümü- J:ıu's-Sema' ve'l-'alem adlı büyük şerh.
(Kahire 1953, s. 201-250), Muhammed
ze ulaşmıştır (British Museum, nr. I 705 I). dördüncüsü de hayatının son yıllarına
Selim Salim de Tell].işu Kitabi Aristatu-
British Museum'da bulunan (nr 9061) doğru yazdığı sanılan Mes'ele fi's-Se-
lis fi'ş-şi'r adıyla (Kahire I 97 I) yayım la-
ve orta şerh e ait olduğu kabul edilen bir ma' ve'l-'alem adlı kısa bir yazıdır. Bu
mıştır. Balmesli Abraham' ın İbranice'den
bölüm ün Arapça metnini Cemaleddin el- eser Resa'ilü İbn Rüşd içerisinde neşre­
Latince'ye Paraphrases Averrois in li-
Alevi. "Min Tell}lşi's-Sema'i't-tab'n li'bn dilmiştir(Haydarabad 1947, s. 1-79). Tel-
brum poeticae Aristoteles adıyla çevir- l].işü's-Sema' ve 'l-'alem başlığını taşı­
Rüşd" başlığ ı altında Mecelletü Külli-
diği eser basılmıştır (Venedik ı 560). Pa-
yeti'l-addb ve'l-1ı1Umi'l-insaniyye der- yan orta şerhin İbrani harfleriyle yazıl­
ris Bibliotheque Nationale'de m evcut
gisinde yayı miarnıştır (VII [Fas ı 984 J, s. mış Arapça metninden iki nüsha halen
nüsha ile (Latin, nr. 16673, f. I 5 I) bu nüs- mevcut olup Cemaleddin el-Alevi bunları
205-255) Jacob Mantino tarafından De
hadan yapılmış bir seçme ol duğu anlaşı ­ Tell].işü's - Sema' ve'l-'ô.lem li-Ebi'l- Ve-
physica auscultatione super tres libros
lan Paris Üniversitesi Kütüphanesi'ndeki lid İbn Rüşd başlığı altında neşretmiş­
primos expositio media adıyla İbranice'­
nüsha (nr. 1032, f. 167), orta şerhin Arap- tir (Fas 1984). ŞerJ:ıu's-Sema've'l-'ô.lem
den Latince'ye çevrilen kısım (Venedik
ça aslından Herman us Allemanus'un yap- adını taşıyan büyük şerhin Arap ve İbra­
ı 5 75) eserin sadece 1-4. bölümlerini ih-
tığ ı Latince çeviridir. Bu çeviri 148 1'de
tiva etmektedir. Vitalis Dactylomelos'un ni harfleriyle olan asıl metni kaybolmuş,
Philippus Venetus tarafından Averroes sadece birinci ve ikinci makalelerinden
yaptığı belirtilen, Renan ve Stainschneider
commentarium medium in poeticaem tarafından tesbit edilmiş olan Latince çe- birer bölümü günümüze ulaşmıştır (Tu-
Aristotelis adıyla neşredilmiştir. Bu ne- viri ise henüz basılmamıştır. Şer[J.u Ki- nus Darü'l-kütübü'l-vataniyye, nr. 181 18).
şir 1968'de Brüksel'de De arte poetica ... Michel Seat tarafından yapılan Latince
tabi's-Sema'i't-tabi'i ad ı nı taşıyan bü-
expositio media Averrois başlığıyla yük şerhin Arapça aslından üç nüsha gü- çevirisi Incipit liber primus de Caelo
"Corpus philosophorum medii Aevi" se- nümüze ulaşmıştır (Darü'l-kütübi'l-Mıs­ et mundo commen to Averroys adıyla
risi içerisinde yeniden yayım la nmıştır. riyye, nr. 41 96; Madrid Biblioteca Nacio- Com in um de Tridino külliyatı içerisinde
Eserin Jacob Mantino tarafından İbrani­ nal, nr. 73; Londra British Museum, nr. basılmıştır (Venedik ı 575). Bu çevirinin
ce'den yapılan üçüncü bir Latince çeviri- 9061 ). Eser iki defa Arapça aslından, bir Aristo külliyatı içinde ayrı bir baskısı da-
si de basılm ı ş (Venedik ı 575), Todros Tod- defa İbranice çevirisinden Latince'ye, altı ha vardır (Venedik ı 550). Eserin, Paulus
rosi'nin gerçekleştirdiği İbranice çeviri defa da İbranice'ye tercüme edilmiştir. lsraelita tarafından İbranice'den yapılan
ise Goldenthal tarafındanAverrois, com- Theodoro Antiocheno tarafından Arapça Latince çevirisi de adı geçen mecmua içe-
mentarius in Aristotelis de art e poeti- aslından yapılmış olan Latince çeviriden risinde yayımlanmıştır (Venedik ı 575).
ca libros başlığı ile neşredilmiştir (Pisa üç nüsha zamanımıza intikal etmiştir (İs­ Vatikan'da bulunan (Vatikan Ktp., Latin,
1873) Klasik kaynaklarda İbn Rüşd'ün panya, Salamanca Biblioteca Universita- nr. 2089, f. 6) ve mütercimi bilinmeyen
bunlardan başka Aristo ve Farabi mantı­ tis, nr. 267 I, f. 75; İngiltere, Wigorniensis, diğer bir Latince tercüme 1SSO , 1574 ve
ğı üzerine bazı şerhle rini n adı verilmek- Bibl. Capituli, nr. O. 81, f. I 12; Paris Bibli- 1619'da değişik yerlerde basılmıştır. Sa-
teyse de bunların büyük bir bölümü gü- otheque Mazarine, nr. 3473, f. ı 5). Michel lamon ben Josef, Barselonalı Zarachia
nümüze ulaşmamıştır. Seat'un Arapça aslından ve Jacob Manti- ben lsaac, Calonyme ben Calonyme. Juda

276
iBN RÜŞD

ben Tachin Maimon. Moise ben-Tabora basılmıştır (Haydarabad ı 94 7. s. ı-ı02). haları günümüze ulaşmış ve eseri Emily
ben Samuel ben Schudai'nin eseri İbra­ Elias eretensis (E ıüah deı-Medigo) tarafın­ L. Shields ile Harry Blumberg, Compen-
nice'ye tercüme ettiği kaydedilmekteyse dan İbranice'den yapılan Latince çeviriyi dia librorum Aristotelis qui Parva Nat-
de bu çevirilerin hangi şerhlere ait oldu- ise Juntas yayımiarnıştır (Venedik ı 575). uralia vocantur başlığı altında Cam-
ğu henüz açıklık kazanmamıştır. 4. Ki- Tel{ıişü'l-Aşô.ri'l-'ulviyye adlı orta şer­ bridge- Massachusettes'de yayımlamış­
tô.bü'l-Kevn ve'l-fesô.d. İbn Rüşd ese- hin Arapça aslı kaybolmuş. İbrani harfle- lardır (ı 949) . Ayrıca Harry Blumberg aynı
re iki şerh yazmış . bu başlığı taşıyan riyle olan Arapça metnin ilmi neşrini Ce- eseri, Latince ve İbranice çevirilerinden
Arapça özeti Resô.'ilü İbn Rüşd içerisin- maleddin el-Alevi gerçekleştirmiştir (Fas ve şerhlerinden de faydalanarakAver-
de neşredilmiştir (Haydarabad 1947, s. ı 994) Üç defa Latince'ye çevrildiği anla- roes, Epitome of Parva Naturalia adıy­
ı- 34). Eser, ilk defa Balmesli Abraham şılan bu eserin. Elias Cretensis'in İbrani­ la Arapça aslından İngilizce'ye çevirip
tarafından İbranice'den Latince'ye çevri- ce'den yaptığı Latince tercümesinin yal- Cambridge- Massachusettes'de neşret­
lerek Averroys compendium n ecesa- nızca 1-3. kitapları Aristotelis meteo- miş (I 96 ı), Moses İbn Tibbon tarafından
rium ex libris Aristotelis de Generati- rologicorum libri commentum Aver- 1254 yılında Montpellier'de gerçekleştiri­
one et Corruptione adıyla 1560'ta Vene- rois Cordubensis başlığı altında, Michel len ve sekiz nüshası günümüze ulaşan bu
dik'te Cominum de Tridino mecmuası Seat'un Arapça aslından gerçekleştir­ İbranice tercümenin ilmi neşrini de Com-
içerisinde, daha sonra Vitalis Nisus tara- diği Latince çevirisinin de sadece dör- pendia librorum Aristotelis qui Parva
fından yine İbranice ' den Latince'ye ter- düncü bölümü basılmıştır (Venedik ı 575). naturalia, Averrois in Aristatelem ver-
cüme edilip 1575'te Venedik'te Juntas Eserin adı bilinmeyen bir mütercim tara- sionu m Hebraicorum başlığı altında
külliyatı içinde basılmıştır. İbranice ter- fından yapılan Commentum Averrois
Cambridge- Massachusettes'de yayımla­
mıştır (ı 954 ). Eser, Moses de Narbone ve
cümesi günümüze ulaşmayan eserin bi- super librum Me theurorum başlıklı
ri Levi ben Gerson'a (Paris Bibliotheque tercümesinin bir nüshası Venedik'tedir Levi ben Gerson başta olmak üzere bir-
Nationale, Hebrew, nr. 963; Münih Staats- (Sancti Marci , nr. 3264, f. 44) Kitabın Ca- çokyahudi alimi tarafından İbranice ola-
bibli othek, nr. 246), diğeri muhtemelen lonyme ben Calonyme tarafından İbrani­ rak şerhedilmiştir. Bu serinin diğer eser-
Solamon ben Moses Melgueri'ye ait olan ce'ye yapılan çevirisinin hangi bölüme ait leri de (Fi'?·Zakire ve't-te?:ekkür, Fi'n-Nevm
ve'L-yak~a. Fi TCıli 'L-'ömr ve kaşrih) yu-
(Paris Bibliotheque Nationale, Hebrew, nr. olduğu tesbit edilememiştir. 6. et-Ta-
karıda adı geçen el-His ve'l-maJ:ısıls'un
964) İbranice iki şerh i zamanımıza inti- bi'iyyô.tü'ş-şugrô.. Aristo'ya ait olup bu
yer aldığı mecmua içerisinde günümüze
kal etmiştir. Tel{ıişu Kitô.bi'l-Kevn ve'l- isimle anılan Parva naturalia adlı do-
ulaşmıştır (Süleymaniye Ktp., Yenicami,
fesô.d başlığını taşıyan orta şerh günü- kuz kitapçıktan oluşan kü lliyattan dör-
nr. ı ı 79) 7. Kitdbü'n-Nefs. İbn Rüşd bu
müze ulaşmış ve Cemaleddin el-Alevi dü Arapça'ya çevrilmiştir. Bunlar el-His
esere üç şerh yazmıştır. Arapça özetinin
tarafından ilmi neşri gerçekleştirilmiştir ve'l-maJ:ısıls, Fi'?:-Zikr (Fi'?·Zakire) ve't-
üç nüshası zamanımıza intikal etmiş
(Fas 1995). Eserin , 1243yılında Michel te?,ekkür, Fi'n-Nevm ve'l-ya]fa;r:a, Fi
olup ilkin Resô.'ilü İbn Rüşd içerisinde
Seat tarafından Arapça orijinalinden Tılli'l- 'ömr ve ]faşrih adını taşımakta­
yayımlanmış(Haydarabad I 947,s. I-93).
yapılan Latince tercümesinden birçok dır (Anawat i, f\1ü'ellefatü İbn Rüşd, s. ı66)
ardından Ahmed Fuad el-Ehvanl tarafın­
nüsha günümüze kadar gelmiş ve 1956 İbn Rüşd , bu külliyatın Arapça'ya tercü-
dan ilmi neşri yapılmıştır (Kah i re ı 950).
yılında Cambridge- Massachusettes'de me edilen dört bölümünü sadece telhis
Her ne kadar naşir bu metnin orta şerh
Howard Fobes tarafındanAverrois Cor- etmiştir. Her ne kadar Wolfson'un lis-
olduğun u ispatlamaya çalışırsa da özet
dubensis, Commentari um medi um in tesinde el-His ve'l-maJ:ısıls'un Arapça olması ihtimali daha güçlüdür; nitekim
Aristoteles De generatione et corrup- metninin günümüze ulaşmadığı bildiril- Madrid nüshasında adı el-Cevô.mi' ola-
tione libros başlığı altında tenkitli met- mekteyse de biri Arap (Süleymaniye Ktp., rak geçmektedir (Teli]. iş u Kitabi'n-Ne{s,
ni neşredilmiştir. Ayrıca Samuel Kurland, Yenicam i, nr. ı ı 79). ikisi İbrani (Modena n eşrede nin girişi, s. ı 5). Eserin orta şer­
Latince ve İbranice tercümelerine daya- Bibliotheca Estense . Arap, nr. I. D. ı O; Pa- hinin Arapça aslı kaybolmuş, İbrani harf-
narak eseri Arapça orijinalinden İngiliz­ ri s Bibliotheque Nationale. Hebrew, nr. leriyle yazılmış Arapça metninden iki
ce'ye çevirmiş ve Averroes, On Aristo- ı 009) harfleriyle olmak üzere üç nüsha- nüsha günümüze ulaşmış ve Alfred L.
tele's De Generatione et Corruptione sının halen mevcut olduğu bilinmektedir. lvry tarafından yayımlanmıştır (Kahire
middle commentary and epitome adıy­ Arapça aslı, Otto Harrasowitz tarafından ı 994 ). Balmesli Abraham'ın Averroys,
la yayımiarnıştır (Cambridge -Massachu- Die Epitome der Parva naturalia des Compendium necessarium ex libro
settes 1958). Calonyme ben Calonyme ta- Averroes başlığı altında yayımlanmıştır Aristotelis DeAnima başlığı ile İb ra ni­
rafından gerçekleştirilen İbranice çevi- (Wiesbaden ı 96ı ). Harry Blumberg. Pa- ce'den yapmış olduğu Latince çeviri Ve-
rinin nüshaları da günümüze ulaşmıştır ris ve Modena'daki İbrani harfleriyle ya- nedik'te ( 1552), Luneli Wilhelmus'un ger-
(Paris Bibliotheque Nationale, Hebrew, nr. zılmış Arapça iki nüshaya dayanarak 1972 çekleştirdiği diğer bir Latince çeviri de
945, 94 7, 95 ı) . 5. Kitô.bü'l-Aşô.ri'l- 'ulviy- yılında eseri Averroes Cordubensis, Napali'de (ı 3 ı O) basılmıştır. Büyük şer­
ye. İbn Rüşd esere iki şerh yazmıştır. Bu Compendia librorum Aristotelis qui hin Arapça ortlinali kaybolmuştur. Michel
başlığı taşıyan Arapça özetinden pek çok Parva Naturalia başlığı altında Cam- Seat tarafından gerçekleştirilen ve dört
nüsha ile (Süleymaniye Ktp., Yenicami, nr. bridge-Massachusettes'de yeniden neş­ nüshası günümüze ulaşan Arapça'dan ya-
1179, ı 199; Esad Efendi, nr. 3620, 3637) retmiştir. Eser, XIII. yüzyılda adı bilinme- pılmış Latince tercümeyi F. Stuart Craw-
İbrani harfleriyle yazılmış Arapça met- yen bir mütercim tarafından (muhteme- ford Averrois Cordubensis, commenta-
ninin iki nüshası (Paris Bibliotheque Na- len Michel Scott) Averroys Compendi- riuro magnum in Aristoteles De Ani-
tionale. nr. 1009; Oxford Bodleian Library, um necessarium ex libro Aristotelis ma libros başlığı altında neşretmiştir
nr. ı 31 ) zamanımıza intikal etmiş ve Arap- de Shensu et sensato adıyla Latince'ye (Cambridge ı 95 3). Bu çevirinin üçüncü ki-
ça metin Resô.'ilü İbn Rüşd içerisinde çevrilmiştir (Venedik ı 575). Bunun nüs- tabı Alainde Libera tarafından L'Intelli-

277
iBN RÜSD

gence et la pensee adıyla Fransızca'ya b) Şerh. 1. Md ba'de't-tabi'a şerhleri. siru Ma ba'de't-tabi'a'yı Barselonalı
tercüme edilmiştir. Jacob Mantino'nun İbn Rüşd' ün Aristo'nun Metafiziko'sına Zacharie ben lsaac ve Calonyme ben
İbranice'den Latince'ye yaptığı kısmi ter- üç şerh yazdığı sanılmaktadır. Eserin Tel- Calonyme İbranice'ye çevirmiştir. Ayrıca
cüme iseAristotelis .. . DeAnima libri l].işu Md ba'de't-tabi'a başlıklı Arapça eserin "Kitabü'I-Lam" bölümünü Aubert
commentario Averrois Cordubensis özeti günümüze ulaşmış ve ilk defa Mus- Martin Arapça'dan Fransızca'ya tercüme
commentariis magnis adıyla basılmış­ tafa el-Kabbanl tarafından neşredilmiş edipAverroes, grand commentaire de
tır (Venedik ı 560). Arapça aslından ger- (Kah i re ı 303). bu ticari neşrin basımı bir- la metaphysique başlığıyla neşretmiş­
çekleştirilen İbranice çeviri ise kaybol - çok defa tekrarlanmıştır. Max Ho rten. bu tir (Pari s ı 984 ). z. Şer]]. u Risdleti ittişd­
muş, ancak Latince çeviriden yapılan İb­ metni Almanca'ya çevirerek Die Meta- li'l- 'alfl bi'l-insan li'bni 'ş-Ş<l'ig. Cema-
ranice tercüme günümüze ulaşmıştır. 8. physik des Averroes başlığı altında Ieddin el-Alevl'nin belirttiği gibi İbn Rüşd,
Ki tabü 'l-Ijayevan. Aristo'nun Historia yayımlamış (Halle 1912), Carlos Quiros Tell].işu Kitabi'n-Nefs'te heyCilani akılla
animalium, De partibus animalium, Rodriguez de Madrid nüshasını (Biblio- ilgili olarak İbn Bacce'nin İttişdlü'l-'alfl
De g eneratione animaliuro adlı eser- teca National, nr. 37) bununla karşılaştı­ bi'l-insan adlı eserinden özet halinde gö-
lerinin yer aldığı bir çalışma olup Arapça rıp Comp endio de metaphysica adıyla rüşler naklettikten sonra, "Ebu Bekir İb­
orüinali günümüze ulaşmamışsa da İbn Arapça aslını ve ispanyolca tercümesini nü's-Saiğ'in daha başka görüşleri de var-
Rüşd'ün anılan eseriere yazdığ ı şerhleri n neşretmiştir (Madrid ı 9 ı 9). Ardından Si- dır ki biz onları başka bir yerde özetle-
Latince ve İbranice çevirileri zamanımıza mon von den Bergh, eseri bu yeni metin- dik" demektedir (s . 90-9 ı) . Bu ifade filo-
kadar gelebilmiştir. den ikinci defa Almanca'ya çevirerek Die zofun aynı konuda bir eserinin bulundu-
D) Metafizik. a) Telif. 1. Kitô.b fi'l-fa]].ş Epitome der Metaphysik des Avveroes ğunu gösterir. Ayrıca Berndmecü'l-fa-
hel yümkinü '1-' alflü 'lle~i fina -ve hü- başlığı ile yayımlam ış (Le iden ı 924 ). ese- lfih ile İbn Abdülmelik'in ez-Zeyl ve't-
ve'l-müsemma brl-heyulani- en ya'lfı­ rin Arapça orüinali ise Resa'ilü İbn Rüşd tekmile'sinde (VI, 2 ı -3 ı) İbn Rüşd'e ait
l e 'ş-şuvere '1-müfarilfa. Arapça aslı gü- içinde neşredilmiştir (Haydarabad ı 947, s. bu isimde bir eserin mevcut olduğu be-
nümüze ulaşan bu eser, adı bilinmeyen ı-ı 72) . Osman Emin. bütün nüshaları ve lirtilmektedir. 3. Şer]].u Malfiileti'l-İs­
bir mütercim tarafından De possiblita- yayımları gözden geçirerek Tell].işu Md kender fi'l-'alfl. Arapça aslı kaybolan bu
te conjunctionis se u de intellectu ma- ba'de't-tabi'a adıyla eserin yeni bir neş­ eserin mütercimi bilinmeyen İbranice bir
teriali başlığı ile Latince'ye çevrilmiştir rini gerçekleştirmişti r (Kahire ı 958). Bu tercümesi. Moses Narbeni ve Joseph ben
(Bibliotheque Nationale. Latin , nr. 65 10; metin bazan "cevami'". bazan da "telhls" Sc hem- To b tarafından yapılan İbrani­
Ve nedik Bibl ioteca Sa neti Marci, nr. VI. şeklinde kaydedilmekteyse de özet oldu- ce şerhler içerisinde günümüze ulaşmış ,
52). Z. Ma]fale fi'ttişali'l-'alfli'l-müfarilf ğu hususunda şüphe yoktur. Jacob Man- Herbert A. Davidson bunu Commen-
bi'l-insan (Risfiletü '1-ittişal, Risale fi'l- tino tarafından İbranice'den Latince'- tary on the Intellect Attributed to
'akl ve'l -ma'kul). Bazı bölümleri Paris ye çevrilen Tell].işu Md ba'de't-tabi'a, Alexander adıyla İngilizce'ye çevirmiş­
(Bibliotheque Nationale, Latin, nr. 16602. Cominum de Tridino külliyatı içerisinde tir ( Scholmo Pines Jubilee Volume, leru-
f. I I 7) ve Venedik (Biblioteca Saneti Mar- Averrois Cordubensis epithome in li- salem I 988, 1, 205-21 7). 4. Tell].işü'l-İld­
ci, nr. 3264. f. 58) kütüphanelerinde bulu- brum m etaphysica e Aristotelis adıy­ hiyyat li-NilfolQvus. Klasik kaynaklar-
nan eserin adı bilinmeyen bir kişi tara- la basılmıştır (Venedik ı 575). Orta şerhin da. Helenistik dönem düşünürlerinden
fından gerçekleştirilen Latince çevirisi Arapça orijinali günümüze ulaşmamış. Nicolaus'un metafizikle ilgili eserine İbn
Cominum de Tridino külliyatı içerisinde ancak Elias eretensis tarafından İbra­ Rüşd'ün bir özet yazdığı belirtilmektey-

Libellus se u e pistola Averrois de con- nice'den yapıldığı sanılan bir Latince çe- se de eser günümüze ulaşmamıştır.
nexione intellectus abstracti cum ho- viriden bazı bölümler Aristotelis Meta- E) Astronomi. a) Telif. 1. Malfiile ii
mine adıyla basılmıştır (Vened ik ı 575) . phys.icorumliber primus, cumAverrois cevheri'l-felek. Eserin Latince tercüme-
Moses de Narbone'nin İbra nice şerhin­ Cordubensis expositione media baş­ sinin pek çok nüshası mevcuttur. Muh-
den birçok nüsha günümüze ulaşmış . lığı altında Cominum de Tridino külliyatı temelen Michel Seat tarafından beş bö-
Kalman P. Bland bunları karşılaştırarak içerisinde basılmıştır (Venedik ı 575). Tef- lüm halinde Arapça'dan yapılan bu çevi-
The Epistle on th e Possiblity of Con- siru Md ba'de't-tabi'a adını taşıyan bü- riden başka Balmesli Abraham'ın gerçek-
junction with the Active Intellect by yük şerhin Arapça orüinalinin tek nüsha- leştirdiği iki bölümlük bir tercümesi daha
Ibn Rushd with the Commentary of sı zamanımıza ulaşmış. Maurice Bouyges bulunmaktadır (Art hur Hyman. Averroes
Moses Narboni adıyla ingilizce'ye çe- bu nüshayı , müellifin vefatından yakla- De Substentia Orbis, Cambridge- Massa-
virmiştir (N ew York I 982). Bu şerhte yer şık elli yıl sonra Latince'ye çevrilen ve chusettes I 986, s. 7-8). Bu çeviri ilk defa
alan metnin. Moses de Narbone tarafın­ 1473'te Padoa'da basılan tercüme ile sa- 1560 yılında Venedik'te Cominum de Tri-
dan mı yoksa bir başkası tarafından mı yısı on beş civarındaki İbranice nüsha!arı dino tarafından basılmış, 1573'te baskısı
İbranice'ye tercüme edildiği hususunda karşılaştırarak neşretmiştir ( Te{siru Ma tekrarlanmıştır. Latince tercümedeki ka-
kesin bilgi yoktur. öte yandan klasik kay- ba'de't-tabi'a, 1-111 . Beyrut 19 38 -1948) . yıttan eserin 574 (1178-79) yılında Me-
naklarda İbn Rüşd'ün metafizikle ilgili Eser, Ortaçağ'da Michel Min us tarafın­ rakeş'te yazıldığı anlaşılmaktadır (Cema-
sekiz eserinin daha adı verilmekteyse de dan Latince'ye çevrilip Aristotelis Meta- Jeddin el-Alevi. s. 35 ). Eser ayrıca Augus-
bun l arın Arapça orüinali günümüze ulaş­ physicorum, cumAverroes Corduben- tinus Nifus tarafından 1508'de şerhedil­
mamışt ır. Ancak Arapça aslı kaybolan sis commentario magno adıyla yayım­ miştir. Moses Narbeni'nin Ma'mer be-
Malfiile fi'r-red 'alô. İbn Sina'nın İbra­ lanmıştır (Padoa ı 473). Daha sonra Pau- Eşem ha-Galgal adıyla İbranice 'ye çe-
nice tercümesinin tek nüshası bugüne l us lsraelita ve Jacob Mantin o ' nunyaptı­ virdiği Fi Cevheri'l-felek'in Salomon
kadar gelmiştir (Bibliothequ e Nationale, ğı tercüme Cominum de Tridino külliyatı İbn EyyCıb'un yaptığı bir başka tercüme-
Latin . Hebrew, nr. 356, f. 28) . içerisinde basılmıştır (Venedik ı 575) . Tel- si daha bulunmaktadır. Judah Romano

278
iBN RÜSD

da eseri XV. yüzyılda Michel Seat tercü- M', s. 533) risaledir. 5. Ma)fö.le ti't-tir- (Venedik 1560). 3. Tel}].işu üstul:{ussdti
mesinden yeniden İbranice'ye çevirmiş. yal:{. Bir nüshası Escurial Library'de ka- Cdlinıls. Escurial Library'de bulunan
bu tercümelerden yararlanarak Arthur yıtlı olan eser (nr. 884 , vr. 65-76) Com- metin (nr. 881, vr. 2-2 1) Commentaria
Hyman tarafındanAverroes De Subs- mentaria Averrois in Galenum için- Averrois in Galenum içinde neşredil­
tentia Orbis adıyla İngilizce'ye tercüme de yayımlanmıştır (Madrid 1984, s. 249- miştir (Madrid 1984, s. 9-34) . De Elemen-
edilmiştir (Cambridge- Massach u settes 270). XVI. yüzyılda Andreas Alpagus ta- Us adıyla bilinen Latince çevirisi hakkın­
1986) . Klasik kaynaklarda İbn Rüşd'ün rafından Tractatus de Theriaca adıyla da bilgi yoktur. 4. Tel]].işu Kitdbi'l-Mi-
astronomiyle ilgili Md yuJ:ıtdcü ileyhi Latince'ye çevrilen eserin ayrıca kimin zdc li-Cdlinus. Yukarıda sözü edilen
min Kitabi Öklidis fi'l-Mecisti, Ma]fii- tarafından gerçekleştirildiği bilinmeyen Escurial'deki mecmuada (nr. 88 1. vr. 22-
le fi'l-cirmi's-semdvi ve Ma]fö.le fi J:ıa­ İbranice tercümesinden bazı nüshalar 69) günümüze ulaşmış ve Commentaria
reketi'l-cirmi's-semdvi adlı eserleri de günümüze ulaşmıştır. 6. el-Kavl fi dld- Averrois in Galenum içinde yayımlan­
zikredilmektedir. ti't-teneffüs. Cristoph Bürgel tarafın­ mıştır (Madrid 1984,s. 35-94). De Tem-

b) Şerh . Mu]].taşarü'l-Mecisti. Bat- dan yanlışlıkla el-Kü lliyydt 'ın bir bölü- peramentis adıyla bilinen Latince ter-
lamyus'un ünlü eserine yazılmış bir özet mü sanılarak Aver.roes contra Gale- cümesi Augustinus Nifus tarafından
olan ve bir nüshası günümüze ulaşan num başlığı altında 1968'de Göttingen'- 1505'te şerhedilerek basılmıştır. 5. Tel-
eser hakkında (Bibliotheque Nationa le. de neşredilmiştir. 7. Ma)fö.le fi ]J.umme- l].işu Kitdbi'I-Kuva't-tabi'iyye li-Cdli-
nr. 2458) ilk defa S. Munk bilgi vermiştir ydti'l-'utan (Escurial Library, nr. 884). nus. Aynı mecmuanın 70-131. varakla-
(Melange de philosophiejuive et arabe, Kaynaklarda İbn Rüşd'ün tıpla ilgili ola- rı arasında günümüze ulaşan ve Com-

S. 423). rak beş eserinin daha adı zikredilmek- mentaria Averrois in Gal enum içinde
tedir. yayımlanan eser (Madrid 1984, s. 95-122)
F) Tıp. a) Telif. 1. el-Külliyyfit fi't-tıb*.
b) Şerh. 1. Şer]J.u Urcuzeti İbn Sina. adı bilinmeyen bir mütercim tarafından
Batı dünyasında "külliyyat" kelimesinden
Filozofun 1326 beyitten meydana gelen De facultatibus naturalibus adıyla La-
muharref olarak Colliget adıyla tanınan
el-Urcuze fi't-tıbb'ının şerhi olan eserin tince'ye çevrilmiştir. 6. Tell].işu Kitdbi'l-
eser. General Franco Enstitüsü Oranada
pek çok nüshası mevcuttur. Camiatü'I- I-jumeyydt (Teli].Tş fi.'l-f:ıumma li-Calinlls).
nüshasından faksimile şeklinde basılmış.
ardından Tebarek Kerim et-Tekmill ese- Karaviyyln'de bulunan (nr. 340) nüshanın Arapça aslı Escurial Library'deki (nr. 884)
sonunda yer alan kayıtla, Muvah hidler mecmuanın arasında günümüze ulaşmış
ri Hindistan'da yeniden yayımiarnıştır
Devleti'nin veliahtlarından Ebü'r-Rebl'in olup Commentaria Averrois in Gal e-
( Leknev 1984 ). Telifinden yaklaşık altmış
yıl sonra Padoalı Bonacusa tarafından La- isteği üzerine kaleme alındığı ve 575 num içinde neşredilmiştir (Madrid 1984,
( 1180) yılında tamamlandığı belirtilmek- s. 187-199 ) Eser, adı bilinmeyen bir kişi
tince'ye çevrilmiş, bu çeviri 1482'de Ve-
tedir (Cemaleddin el-Alevi, s. 98). İlk de- tarafından De differantiis febrium adıy­
nedik'te. 1552'de Strasbourg'da neşre­
dilmiştir. Jacob Mantino. bunun bir bö- fa Gerard de Cremone tarafından Arap- la Latince'ye çevrilmiştir. 7. Cümle mi-
ne'l-Edviyeti'l-müfrede . Callnus'un el-
lümünü İbranice çevirisinden Latince'ye ça'dan Latince'ye çevrildiği sanılan eser.
tercüme etmiş. Juan Reigno tarafından Canticum principis Abi Alis Ibn Sinae, Edviyetü'I-müfrede adıyla Arapça'ya ter-
tercüme edilen bazı bölümler de 1552'- vulgati dieti Avicennae, de medicina cüme edilen kitabının özeti olup (Bodle-
de Venedik'te basılmıştır. el-Külliyydt seu breve perspicuum et conciennem ian Library, nr. 2117) İbrani harfleriyle ya-
zılmış Arapça bir nüshası Vatikan Kütüp-
üç defa İbranice'ye çevrilmişse de henüz digestum Instutionum medicarum
neşredilmediğinden Arapça'dan mı yoksa compendim başlığı altında basılmıştır hanesi'nde mevcuttur (Hebrew, nr. 357).
Latince'den mi çevrildiği bilinmemekte- (Basel 1556) 1484'te Venedik'te yayım­ İbn Ebu Usaybia başta olmak üzere kay-
dir. Z. Ma]fö.le fi eşndfi 'l-mizdcdt. Ese- lanan Commentarius in Canticum Ibn naklar İbn Rüşd'ün tıp la ilgili dört eserini
rin aslı günümüze ulaşmış ( Escurial Li- Sina e başlıklı tercümenin mütercimi ise daha zikretmektedir.
brary, nr. 884) . bu nüshariın 59-63. va- belirlenememiştir. Armengaud de Blaise G) Siyaset. Cevdm i'u siyaseti Efld-
rakları arasında yer alan kısmı Co ncep- tarafından İbranice'den yapılan Latin- tun. İbn Rüşd'ün, Eflatun ' un Devlet
cian Vazquez de Benito tarafından Com- ce çeviri, Avicenna Canticum cum (Cumhuriyet) diyaloguna yazd ığı özetin
mentaria Averrois in Galenum için- Commentario Averrois adıyla 1520- orüinali kaybolmuş. Samuel ben Yehuda
de yayımlanmıştır (Madrid 1984, s. 237- 1522 yılları arasında Venedik'te Octave tarafından yapılan İbranice çevirisi gü-
245). 3. Kitdb fi I-jıf?i'ş-şıJ:ıJ:ıa . Escurial Seat'un varisieri tarafından İbn Sina'nın nümüze ulaşmıştır. Jacob Mantino'nun
Library'deki mecmuada (nr. 884) bir va- el-Kanun fi'Hıbb'ı ile birlikte basılmış. bu İbranice çeviriden Latince'ye yaptı­
rak ( 77-78) tutan kısım Benito Commen- eser ayrıca Andreas Alpagus'un yaptığı ğı tercüme 1539'da Papa lll. Paul' e tak-
taria Averrois in Galenum içinde neşre­ açıklamalarla birlikte Cominum de Tri- dim edilmiş. daha sonra Averrois Cor-
dilmiştir(Madrid 1984, s. 271-275). Eser. dino tarafından 1562'de Venedik'te ya- dubensis paraphrasis in libros de Re-
adı bilinmeyen bir mütercim tarafından yımlanmıştır. Eserin İbranice çevirisi gü- publica Platonis adıyla Cominum de
Desantiate conservandia adıyla Latin- nümüze ulaşmamıştır. z. Keli'ım fi'}].- Tridino külliyatı içerisinde neşredilmiştir
ce'ye çevrilmiştir. 4. Mal:{ale fi zamdni'n- tişdri'l- 'il el ve'l a'rdz li-Cdlinus. Escu- (Venedik 1560) . Aynı tercümeyi Juntas
nevbe . Arapça aslı Escurial Library'de rial nüshasının ( nr 884) 42-58. varakları 1562'de tekrar yayımlamış ve eser. Girit-
bulunan (nr. 884, vr. 64-65) ve bir varak tu- arasında yer alan altıncı bölümü Com - li Elias tarafından İbra nice çevirisinden
tan eser Commentaria Averrois in Ga- menta.r ia Averrois in Galenum için- ikinci defa Latince'ye tercüme edilmiş­
lenum içinde basılmıştır (Madrid 1984, de neşredilmiş (Madrid 1984, s. 20 1-235). tir. Joseph Caspi'nin yaptığı bazı seçme-
s. 24 7-248). Muhtemelen bu varak, İbn ayrıca adı bilinmeyen bir mütercim tara- lerin İbranice tercümesi de Oxford'da bu-
Ebu Usaybia'nın Ma)fö.l e fi nevd'ibi'l- fından Latince'ye çevrilerek De Cau sis lunmaktadır (Bodleian Library, Poc., nr.
J:ıummd adıyla zikrettiği ('Uyll nü 'l-en- libellus başlığı altında yayımlanmıştır 17). Erwin Jakub Rosenthal bu nüshaları

279
İBN RÜŞD

karşılaştırarak eseri ingilizce'ye çevirmiş sa bilgiler mevcuttur. Kitabın İbn Rüşd ile de (Berlin 1821) yazdığı makaledir. özel-
ve Averroes Commentary on P1ato's ilgili kısmı Ernest Renantarafından ya- likle XIX. yüzyılın ikinci yarısından itiba-
Repub1ic başlığı altında neşretmiştir yımlanmış (Averroes, s. 435-437), Anawati ren Ernest Renan ve Salomon Munk'un
(Cambridge ı 956). Bu tercümeyi Hasan de bu metni aynen neşretmiştir (Mü'el- çabalarıyla artarak gelişen İbn Rüşd ilgi-
Mecld ei-Abldlve Fatıma Kazım ez-Zehe- lefatü İbn Rüşd, s. 4-5). Ensarl'nin yazdı­ si günümüzde de devam etmektedir. Bu
bl Arapça'ya çevirerek Te1{ıişü 's-siyase ğı e~-Zey1 ve't-tekmile 1i-kitabeyi'1- sebeple İbn Rüşd'ün Batı'da en çok araş­
adıyla yayımlamışlardır (Beyrut 1998). MevşıJ.1 ve'ş-Şı1a'da ise nisbeten geniş tırmaya konu olan İslam düşünürü oldu-
H) Ahlak. İbn Rüşd'ün ahlaka dair bir bilgi vardır. Bu eserde yer alan İbn Rüşd ğu söylenebilir. Batı dillerinde bu konuda

eser yazıp yazmadığı bilinmemektedir. ile ilgili kısım, BibliothE!que Nationale'de- ilk ciddi çalışma, Salomon Mu nk' un Dic-
Ancak Te1{ıisü '1-{ıatabe başta olmak ki nüshadan (nr. 2165) alınarak Renan ta- tionnaire des sciences philosophiques
rafından yayımianmış (Averroes, s. 437- adlı eserinde (Paris 184 7.111. 157-172)
üzere bazı eserlerinde ahlaki konulara
yer verdiği gibi Aristo'nun Nikomakhos 44 7) ve Anawati tarafından da aynen ik- Arapça, İbranice ve Latince kaynaklara
Ah1akı adlı kitabını da telhis etmiştir.
tibas edilmiştir (Mü'ellefatü İbn Rüşd, s. dayanarak yer verdiği yazıdır. Daha son-
Te1{ıişu Kitabi'l-A{ı1a~ li-Aristotalis
6-13) . İbn Rüşd'den kısa bir müddet son- ra yayımladığı Me1ange de philosophie
başlığını taşıyan bu şerh, Hermarrus Al-
ra yaşamış olan İbn Ebu Usaybia, genel- juive et arabe isimli eserinde (Paris 1859.
lemanus tarafından Aristotelis morali- likle kendi dönemineyakın düşünürler s. 418-458) . klasik islam kaynaklarında
um Nichomachiorum libri commen- hakkında ayrıntılı bilgi verdiği halde filo- mevcut İbn Rüşd ile ilgili bilgiler ve mü-
tarium Averrois Cordubensis exposi- zoftan çok az bahsetmektedir ('Uyünü'l- ellifin Aristo'nun kitaplarına yazdığı şerh­
enba', s. 531-533 ). Zehebl'nin aktardığı ler, Tehô.fütü 't-Tehô.füt ve Menahicü'l-
tione media adıyla Latince'ye çevrilmiş
(Venedik 1560). eserden kalan bazı pasaj- malumat ise İbn Ebu Usaybia'nın tekra- edille gibi eserleri ve özellikle İbranice
rından ibarettir. Ernest Renan, Tari{ıu'1- kaynaklar ışığında düşünürün felsefi sis-
ları Lawrence V. Serman "Excepts from
İs1am'ın BibliothE!que Nationale'deki nüs- temini tanıtmıştır. Bu araştırma, çoğu
the Lost Arabic Original of Ibn Rushd's
hasında (nr. 1582) yer alan bu kısmı ya- günümüzde bile neşredilmemiş olan zen-
Middle Comrnentary on the Nicomachean
yımlamış (Auerroes, s. 456-460) . Anawa- gin bir literatüre dayandığı için hala kul-
Ethics" başlığı altında yayımiarnıştır
tide bunu iktibas etmiştir (Mü'ellefatü lanılmaktadır. Munk'un ilk yazısından kı­
(Oriens, XX 119691. s. 31-59) .
İbn Rüşd, s. 18-21 ). İbn Ferhun'un ed-Di- sa bir süre sonra Ernest RenanAverroes
Tarihte birçok ünlü kişiye yapıldığı gibi bacü '1-mü~heb ii ma' rifeti a'yani'1- et l'Averroi'sme adlı doktora çalışması­
İbn Rüşd'e de bazı eserler isnat edilmiş­ me~heb adlı eserinde İbn Rüşd'e ayırdı­ nı yayımiarnıştır (Parisl852). İki bölüm-
tir. Çeşitli kütüphanelerde mevcut olan ğı bölüm (Kahire 1351. s. 284-285) önce- den oluşan eserin ilk bölümünde (s. l-
ve sayıları dokuzu bulan bu kitapların fi- kilerin kısa bir tekrarıdır. Abdülvahid ei- 172) İbn Rüşd'ün hayatı, eserleri ve fel-
lozofa ait olmadığı tesbit edilmiştir. P. Merraküşl'nin e1-Mu'cib ii te1{ıişi a{ıba­ sefesi incelenmekte, ikinci bölümde (s .
Manuel Alonso, İbn Rüşd'ün eserlerinin ri'1-Magrib'indeki bilgiler (n ş r. M. Said 173-433 ) yahudi İbn Rüşdcülüğü, Latin
kron olojisi ne dair bir araştırma yapmış­ el- iryan - Muhammed el-Arabl el-Alemi, İbn Rüşdcülüğü ve İtalyan (özellikle Pa-
tır (Teologia de Averroes, s. 51-98). Bu Kah i re 1949, s. 209-216) kısa olmakla be- dava) İbn Rüşdcülüğü konularında bilgi
araştırmaya göre ez-ZarıJ.ri fi'1-mantı~ raber düşünürün hayatına ışık tutması verilmektedir. Kitabın sonunda (s. 435-
başta olmak üzere e1-Cevami' adını ta- bakımından önemlidir. Ayrıca bunlara. 480). filozofun hayatı ve eserleriyle ilgili
şıyan özetler 1159, e1-Külliyyat 1163, İbn Kuzman'ın İbn Rüşd hakkındaki kısa o günlerde henüz neşredilmemiş bulu-
Te1{ıişü'1-mantı~ 1168-1175, Te1ljişü'1- bir şiiriyle (Anawati . Mü'ellefatü İbn Rüşd, nan ve yukarıda adları anılan klasik kay-
ljayevan 1169; Te1{ıişü'1-ljis ve'1-maJ:ı­ s. 24) Muhyiddin İbnü'I-Arabl'nin iki kü- naklardaki metinlerio Arapça orüinalle-
sıJ.s 1170, Te1{ıişüs-Sema'i't-tabi'i 1170, çük notunu da ( el-Fütüf:ıtitü '1-Mekkiyye, riyle bazı Latince fragınantiara yer veril-
Te1{ıişü's-Sema' ve '1- 'a1em 1171, Te1- Bu lak 1292. ı. 199-200) eklemek gerekir. miştir. Renan'ın bu çalışması, XIII. yüz-
{ıişü'1-Kevn ve'1-fesad 1172, Te1{ıişü'1 - İbn Rüşd kendi hayatı hakkında bilgi ver- yıldan itibaren Batı'da pek çok tartışma­
Aşari'1- 'u1viyye 1172, Te1{ıişu Kitabi'n- mez, ancak yeri geldikçe gözlemlerini ve ya konu olan, İbn Rüşd'ün bazı görüşleri­
Nefs 1173, Te1{ıişu Ma ba'de't-tabi'a tecrübelerini belirtmek üzere bazı anek- ni kendilerine göre yorumlayarak farklı
1174, Te1{ıişu Kitabi'l-A{ı1a~ 1177, Faş- dotlar nakleder, bazan da eserlerinin ya- bir grup oluşturan ve bu sebeple kendi-
1ü'1-m~ö11179, e1-Keşf 'an menahici'1- zılış tarihiyle ilgili kayıtlar düşer. Daha lerine İbn Rüşdcüler denilen çok güçlü
edille 1180, Tehô.fütü Tehô.füti'1-fe1asi- sonraki müslüman alimierin İbn Rüşd'ün entelektüel bir hareketin bulunduğunu
fe 1180, Tefsiru Kitabi'1-Burhô.n 1180, felsefesini değerlendirmeye yönelik ça- gösteriyordu. Ayrıca bu akımın Röne-
Tefsirüs-Sema'i't-tabi'i 1186, Tefsirüs- lışmaları ise çok azdır. Bu hususta İbn sans'ın hazırlanmasında önemli katkıları
Sema' ve'1-'a1em 1188, Tefsiru Kitabi'n- Seb'ln, İbn Teymiyye ve İbn Adbe gibi olduğunu ve XVIII. yüzyıla kadar etkin-
Nefs 1190, Tefsiru Ma ba'de't-tabi'a bazı düşünürlerin küçük tesbitlerinin dı­ liğini sürdürdüğünü ortaya koyuyordu.
1190, Cevami'u Siyaseti EflatıJ.n 1194 şında fazla m alumat yoktur. Ortaçağ La- Ancak bu eser müellifin Arapça'yı bilme-
yıllarında kaleme alınmıştır. Cemaleddin tin ve yahudi kaynakları ise daha çok İbn mesinden, kendi düşünce yapısından ve
ei-Aievl'nin kronoloji denemesi ise tarih- Rüşd'ün Aristo şerhleri ve hıristiyan aka- Ortaçağ 'la ilgili değerlendirmelerden kay-
lerde bazı değişiklikler göstermektedir. idiyle ters düştüğü kabul edilen fikirle- naklanan birçok tartışmayı da berabe-
Literatür. Hayatı ve Eserleri. Klasik İs­ riyle ilgilenmişlerdir. rinde getiriyordu.
lam kaynaklarında İbn Rüşd hakkında Modern dönemde İbn Rüşd ile ilgili ola- Marcus Joseph Müller ilk defa İbn
pek fazla malumat yoktur. Ona yer veren rak Batı dillerinde yayımlanan ilk araştır­ Rüşd'ün Menahicü'l-edille, Faşlü'1-ma­
kaynakların ilki olan İbnü'I-Ebbar'ın et- ma, Tennemann'ınAllgemeine Eneyelo- ~al ve ec:}.-l)amirne adlı eserlerinin Arap-
Tekmile li-Kitabi'ş-Şı1a adlı eserinde kı- padie der Wissenschaften und Künste'- ça orüinalini Philosophie und Theo1ogie

280
iBN RÜŞD

von Averroes başlığı altında yayımlamış Türkçe'ye çevrildiğinde maddeyi yeter- duğu bir proje ile, İbn Rüşd'ün Aristo
(Münich ı 859) ve 1875 yılında Almanca'- siz bulan Hilmi Ziya Ülken. İbn Rüşd ile şerhlerinin Latince ve İbranice tercüme-
ya tercüme ederek düşünürün Aristo ilgili yeni bir madde yazmıştır. Eneyelo- leriyle bunların modern dillere çevirileri-
şerhleri kadar doğrudan din- felsefe iliş­ pedİa Italiana'da (Roma 1930, V, 624- ni yayımlamayı amaçlayan "Corpus com-
kisini ele alan eserlerinin de önemini vur- 627) İbn Rüşd maddesini İtalyan şarki­ mentarium Averrois in Aristotelem "
gulamıştır. Moritz Steinschneider, 1893'- yatçısı C. Alfonso Nallino. Encyclopedia serisini başlatmış . projeyle ilgili olarak
te yayımladığı Die Hebraeischen über- Filosof ica'da ise (Fl orence 1967, ı . 646- yazdığı makalede (Speculum, Cambridge-
setzungen des Mittelalters und die 660 [2 . bs.J) Jacob Leib Teicher kaleme Massach u settes I 93 I, s. 4 I 2-427) İbn
Jud en als Dolmiitscher adlı eserinde, almıştır. Miguel Cruz Hernandez. 1957 Rüşd'ün Aristo şerhlerinin İbranice ve
Ortaçağ'da İbranice 'ye tercüme edilen yılında yazdığı Historia d e la fil osotia Latince tercümelerinin listesini çıkarmış­
kitaplarla ilgili olarak yaptığı araştırma­ Es panola adlı eserde (Madrid 1957 , ll , 5- tır. Bundan yaklaşık otuz yıl sonra planını
da İbn Rüşd'ün eserlerinin İbranice çevi- 245) İbn Rüşd'e geniş yer ayırmış, daha gözden geçirerek hazırladığı yeni projesi-
rileri ve mütercimleri hakkında geniş bil- sonra "La filosofia Arabe" adıyla kaleme ni ilim alemine tanıtmıştır (a.g.e., XXXVlll
giler vermişti. Leon Gauthier. 1905'te dü- aldığı uzun makalesinde İbn Rüşd'e ge- [Cambridge-Massachusettes 1963i, s. 88-
zenlenen XIV. Müsteşrikler Kongresi mü- niş bir bölüm tahsis etmişti ( Rev isa de 104). Oliver Leaman . "lbn Rushd on Hap-
nasebetiyle İbn Rüşd'ün Faşlü 'l-ma~al'i­ Occidente, Madrid I 963 , s. 25 l-355).Aynı piness and Philosophy" başlıklı makale-
ni ve eki mahiyetinde olan ec;i-I)amime'- yazar, Abu'l-Walid Ibn Rusd (Av erroes) den sonra (SU, Lll 1 ı 9801, s. I 67- I 8 I) İbn
yi "Traite decisif sur !'accord de la reli- vida, obra, pensimento, influencia ad- Rüşd felsefesinin genel konularını ele
gion et de la philosophie purs " başlığı al- lı eserinde (Cordoba ı 986 ) İbn Rüşd ' ün alan Averroes and his Philosophy adlı
tında Fransızca'ya çevirerek bu toplantı hayatını . eserlerini. düşüncesini ve etki- eserini yayımiarnıştır (Oxford ı 988) . Ro-
metinlerinin yer aldığı Recu eil d e me- lerini ayrıntılı biçimde değerlendirmiştir. ger Arnaldez. 1957-1959 yıllarında Stu-
moire et de t extes publies en I'hon- Godfredo Quadri'nin İtalyanca kaleme dia Islamica'da neşrettiği dört maka-
neur du XIverne cangres des oriental- aldığı, Larand Huret tarafından La phi- lede düşünürün doğrudan kendi eser-
istes dAlger içerisinde neşretmiştir (AI- losophie arabe dans l'Europe m edi e- lerine başvurarak felsefesini incelemiş,
gier ı 905. s. 269-3 ı 8). 1909 yılında hazır­ vale d es origines O. Averroes (Paris Encyclopedie de l 'Islam'ın ikinci bas-
ladığı La theorie d'Ibn Rochd (Averroes) ı 947) adıyla Fransızca 'ya tercüme edil- kısı için yazdığı İbn Rüşd maddesinde
sur les rapports de la religion et de la miş olan eserinin ikinci bölümü (s. ı 98- bu araştırmasını özetlemiştir. Daha son-
philosophie adlı doktora tezinde, Faş­ 340) İbn Rüşd 'e ayrılmıştır. P. Manuel ra da bu araştırmaları genişleterek Ibn
lü'l-ma~iil ve öteki eserleri ışığında İbn Alonso tarafından yazılan "La Cronologia Rushd adlı monografisini neşretmiştir
Rüşd'de din -felsefe ilişkisini incelemiş­ en las obras de Averroes" başlıklı makale (Paris ı 998). Ruben Maurice Hayoun ile
tir. Bu alanda çalışmalarını devam etti- (Miscelenea de l 'Univ ersitade Ponti{icia Alain de Libera ' nın birlikte kaleme aldık­
ren Gauthier, daha sonra kaleme aldığı ları Averroes et l'Averroism e adlı kitap
de Comillas, Santander I 943, 1, 44 1-460 ),
Ibn Rochd (Av erroes) adlı eserinde (Pa- İbn Rüşd'ün eserlerinin kronolojisi üzeri- (Paris 199 1) , hemen hemen tamamıyla
ri s I 948) onun felsefi ve ilmi sistemiyle ne yapılmış ilk ayrıntılı çalışma niteliğin­ İbranice ve Latince kaynaklara dayanıla­
din ve felsefe ilişkisine dair fikirlerini. ta- dedir. Daha sonra aynı yazar, İbn Rüşd'ün rak hazırlanmıştır. Eserde İbn Rüşd ile il-
biat felsefesi , kozmoloji, psikoloji, akıllar üç eserini (Faşlü '1-ma~al, ec;t-Pamfme ve gili bölüm oldukça kısa ve yetersiz olup
teorisi ve Tanrı anlayışını doğrudan asıl el-Keşf'an menahici 'l-edille) ispanyolca'- yahudi İbn Rüşdcülüğü'ne ve Latin İ bn
metinlere başvurarak araştırmış. Mau- Rüşdcülüğü'ne ayrılan bölümler daha ge-
ya tercüme ederek Teologia de Aver-
rice Bouyges da Beyrut Saint Joseph Üni- niştir.
roes, estudios e t documentos adıyla
versitesi dergisinde 1922-1923 yılların­ neşretmiştir (Madrid -Granada ı 947). Bu Dominique Urvoy, Ibn Rushd adlı (Pa-
da iki ayrı makale yayımiayarak düşünü­ çalışmasının baş tarafında (s. ı- ı 45) İbn ris ı 986) oldukça tartışmalı çalışmasın ­
rün eserlerinin yazmalarını ilim alemine Rüşd ' ün eserlerinin kronolojisi ve felse- dan sonra yazdığı Averroes, le s ambi-
tanıtmıştır ("Note s sur !es philosophes fesiyle ilgili bir araştırma yer alır. Son tions d'un intellectuel musulman adlı
arabes connus des latins au moyen age", kısmında ise Raimond Martin tarafından eserinde (Paris !998 ) düşünürün hayatı­
Melange de l 'Universite Saint-Joseph, Latince'ye çevrilen ec;i-I)amime'n in La- nı anlatm ış ve eserlerinin kronolojisini çı ­
VIIlll 1Beyrouth I 922 ı. s. 3-54; IX/2 [192 3ı. tince metni bulunmaktadır. Nemesius karmı ştır. Onun fikir sisteminin oluşma­
s. 43-48). Bouyges'un hazırladığı listede Morata, ispanya'da Escurial Library'deki sında payı bulunan Mehdi b. Tümert ve
İbn Rüşd 'e ait olduğu bildirilen seksen İbn Rüşd ' ün eserlerinin nüshalarını tes- düşüncesi hakkındaki değerlendirmeleri
dört eserin ismi yer almaktaydı. Daha bit ederek bir makalesinde tanıtmıştır ise oldukça sübjektif yorumları içermek-
sonra Cari Brockelmann ( GAL, ll , 604- (La Ciudad deDios 135 [!9231. s. 81-85 ). tedir. Seyyid Hüseyin Nasr' ın başkanlığın­
606; Suppl., ı. 833-836). Sarton (lntroduc- Bir süre sonra Jochaim Vennebusch, İbn da hazırlanan History ot lslamic Philo-
tion, 11/ 1, s. 355 -36 1). D. Cempbell (Ara- Rüşd'ün De Anima şerhleri üzerine ya- sophy başlıklı eserde İbn Rüşd maddesi-
bian Medecine and its ln{luence on the pılan bibliyografi çalışmalarındaki eksik- ni de Dominique Urvoy kaleme almıştır
Middle Ages, Londo n 1926, I, 92-96) filo- likleri ve tutarsızlıkları tesbit ederek bu (London-New York 1996, I, 330-345 ).
zofun eserlerinin yazmaları ve tercüme- konuda yeni bir araştırma yayımiarnıştır Arap ve İslam dünyasında İbn Rüşd'ün
leri hakkında bilgi vermişlerdir. (Bulletin de la philosophie medieva le, VII düşünce sistemini konu alan ilk yayın
Encyclopa edia ot Islam 'ın ilk baskı ­ [Louva in 19641. s. 92-100). Harvard Üni- Farah AntOn tarafından gerçekleştiril­
sında (ll, 410-413) İbn Rüşd maddesini versitesi profesörlerinden Harry Austry miş, müellif. daha çok Renan ' ın eserin-
yazan Carra de Vaux filozofun fikir siste- Wolfson , 1931 yılında üyesi bulunduğu den özetiediği bölümleri makale haline
mi üzerinde kısaca durmuştu. Bu eser Mediaeval Academy of America'ya sun- getirerek el - Cfımi'a adlı dergide yayım-

281
İBN RÜSD

lamıştır. Oldukça sübjektif yaklaşımlar Salvador'un "Bibliografia sobre tas obras münde kozmoloji ve bilgi teorisi. ikinci
içeren bu makaleler. Muhammed Abduh de Averros" adlı çalışması (Multiple Aver- bölümünde ilahi bilgi. üçüncü bölümün-
ve M. Reşld Rıza tarafından el-Menar roes, Paris 1978) daha derli toplu bir araş­ de beşeri bilgi konusunda filozofun dü-
dergisinde eleştirilmiştir. Farah Antun, tırma niteliğindedir. Yazar bu çalışmasın­ şüncelerinin onu eleştiren Saint Thomas
bu makaleleri ve eleştirileri derteyerek da İbn Rüşd'ün Arapça. Latince ve İbra­ üzerindeki etkilerini ve Thomas'ın bunla-
İbn Rüşd ve felsefetüh adıyla kitap ha- nice tercümeleriyle birlikte altmış altı ra dayanarak kendi düşünce sistemini na-
line getirmiştir (iskenderiye ı 904; Beyrut eserini tanıtmıştır. Cemaleddin el-Alevi sıl kurduğunu incelemektedir. Müellif,
1988). Muhammed Yusuf Musa'nın İbn ise doğrudan doğruya filozofun Arapça önce eserin ilk iki bölümünü Arapça'ya
Rüşd el-feylesuf (Kahire ı 945) isimli ça- eserlerine başvurarak yeni bir bibliyog- tercüme ederek Na:(.ariyyetü'l-ma'rife
lışmasıyla Paris'te hazırladığı doktora te- rafya ve kronoloj i denemesi yaptığı el- 'inde İbn Rüşd ve te'vilüha ledey To-
zinin Arapça çevirisinden ibaret olan Bey- Metnü'r-Rüşdiadlı araştırmasında (Mağ­ mas el-A~u'ini adıyla neşretmiş ( Kahi-
ne'd-din ve'l-felsefe fire'yi İbn Rüşd rib 1986) İbn Rüşd'ün 108 eserinin ismi- re 1964) , daha sonra Fransızca aslını, İ bn
ve telasite tü '1- 'aşri'l-vaşit adlı eseri (Ka- ni kaydetmişse de bunlardan elli alt ısı Rüşd'ün ölümünün 800. yılı münasebe-
hire 1959). Ortaçağ 'da ve özellikle skolas- hakkında ayrıntılı bilgi vermiştir. Bu çalış­ tiyle 1978 yılında Cezayir'de düzenlenen
tik düşünürlerdedin -felsefe ilişkisini ele ma, son derece sistematik olması ve ilk toplantıdan önce yayımlamıştır. Mahmud
almaktadır. kaynaklara dayanması bakımından önem- Kasım'ın, özellikle Latin İbn Rüşdcüleri'­
Macid Fahrl, filozofun Eş'arlliğe karşı lidir. nin filozofu yanlış tanıttıklarını vurgula-
tavrını konu edinen Islamic Occasion- İbn Rüşd'ün eserlerinin modern edis- dığı el-Feylesufe'l-müftera 'aleyh İbn
nalism and its Critique by Averroes yanlarını
ve düşün ür hakkında yazılan ki- Rüşd adlı eseriyle (Kahire, ts.) İbn Rüşd
and Aquinas (London ı 958) adlı dokto- tap ve makaleleri ihtiva eden kapsamlı ve felsefetühü'd-diniyye adlı çalışma­
ra tezinde onun fikir sistemini ve Saint bir araştırma Philipp W. Rosemann tara- sının da (Kahire 1969) kaydedilmesi ge-
Thomas'nın karşı görüşlerini incelemek- fından gerçekleştirilmiştir ( Bulletin de rekir. Muhammed Atıf el-lraki. daha ön-
tedir. Aynı yazar. daha sonra yayımladığı philosophie mediı~vale, XXX ILouvain- La- ce hazırladığı yüksek lisans çalışmasını
İbn Rüşd feylesufü Kurtuba'da (Bey- Neuve 19881. s. 153-221 ). Bu çalışmada genişleterek en-Nez'atü'l-'a~liyye ii
rut 1960) İbn Rüşd'ün hayatını. eserlerini yazar, 1820'den 1988'e kadar İbn Rüşd telseteti İbn Rüşd adıyla kitap haline ge-
ve fikir sistemini derli toplu olarak ver- hakkında yazılmış bütün eserlerin liste- tirmiş (Kahire 1967), bu ese.rinde akıl ve
meye çalışmıştır. Abdurrahman Bedevl. sini verdiği gibi filozofun metinlerinin bilgi. akıl ve varlık, akıl ve insan. akıl ve
Histoire de la philosophie en Islam baskılarını ve tercümelerini de vermek- Tanrı. akıl ve din gibi konularda filozofun
(Paris 1972) adlı eserinin ll. cildinde (s. tedir. Ancak araştırmacı özellikle Arap- görüşlerini incelemiştir. İşkaliyyetü'l­
737-870) İbn Rüşd'ün hayatı. eserleri ve ça. Türkçe. Farsça ve Urduca gibi diller- 'a~l 'inde İbn Rüşd adıyla bir eser ya-
felsefesi konusuna oldukça geniŞ bir bö- de yapılmış çalışmalara ulaşamamıştır. yımlayan Muhammed ei-Misbahl de
lüm ayırmıştır. Filozofun Faşlü'l-ma­ İbn Rüşd'ün hayatı ve eserleriyle ilgili ola- (Beyrut 1988) filozofun akıllar teorisinin
~al'inin Arapça metnini neşre hazırla­ rak ayrıca şu çalışmalar yapılmıştır: Ab- çeşitli yönlerini ele almaktadır. Bu konu-
yan Muhammed Amare. el-Maddiyye dülvahid Han. lbn Rushd (Lahore 1956); da ayrıca şu araştırmalar zikredilebilir:
ve'l-mişaliyye ii telseteti İbn Rüşd isim- George Fadlo Hourani. "lbn Rushd's De- O. Hamelin. La theorie de l'intellect
li kitabında (Kah i re 1971) özellikle Roger fence of Philosophy" (The World of Islam, d'apres d'Aristote et ses commenta -
Garaudy'nin Marksist yorumlarından ha- Studies in Honour of Philip K. Hitti, Lon- teurs(Paris 1953 , s. 58-72): Beatrice H.
reketle İbn Rüşd felsefesinin sorunlarını don - New York 1959, s. 145-158); Michel Zedler, "Averroes on the Possible lntel-
incelemiştir. Allard, "Le rationalisme d'Averroes d' ap- lect" (Proceedings o{ the American Cath-
Doğrudan İbn Rüşd'ün eserlerinin ta- re s une etude sur la creation" (Bulletin olic Philosophical Association, XXV 119511 ,
nıtımıyla ilgili çalışmalara gelince 1976 d'etudes orientale de 1'/nstitut français, s. 164-178) ve "Averroes and lmmortality"
yılında Arap Birliği. İbn Rüşd'ün ölümü- XV ll Da mas 1963 J. s. 7-59); Alfred L. lvry, (The New Scholasticism, XXVIll il954J, s.
nün hicrl tarihle 800. yılı münasebetiyle "Towards a Unified View of Averroes' 436-453); Salvador Gomez Nogales, "La
milletler arası bir anma toplantısı düzen- Philosophy" (The Philosophical Forum, Categoria de la rela cion en la Antropo-
lemeyi kararlaştırdığında. 1949'da İbn lV 11 972 ı. s. 87 -113); Miguel Cruz Hernan- logia de Averroes" ( Images o{ Man in An-
Sina bibliyografyasını hazırlamakla gö- dez, Los limites del Aristotelismo d'Ibn ci e nt and Medieval Thought 1Leuven
revlendirdiği George Şehate Kanavatl'ye Rusd Multiple Averroes (Paris 1978, s. 1976). s. 287-311); Arthur Hyman, "Aris-
(Georges C. Anawati) bu defa İbn Rüşd'ün 129- 155); Hüseyin Sarıoğlu, İbn Rüşd ve totle's Theory of the lntellect and his
bibliyografyasını düzenleme görevini ver- . Felsefesi(doktora tezi, 1993, iü Sosya l lnterpretation by Averroes" (Studies in
miş, Kanavatl çalışmasını tamamlaya- Bilimler Enstitüsü). Aristotle !Wash in gton 1981 J. s. 161-191 );
rakMü'ellefdtü İbn Rüşd (Bibliographie Felsefesi. İbn Rüşd felsefesinin temel Sherman Kogan Barry. "Averroes and the
d'Auerroes, Cezayir 1978) adıyla yayımla­ konuları üzerinde yapılan inceleme ve Theory of Emanation" (Medieval Studies,
mıştır. Her ne kadar bu araştırma yeterli araştırmalarla ilgili literatür büyük bir xu ıı 11 981 ı. s. 384-404) Gerard Jehami.
değilse de düşünürün hayatı ve eserle- yekün tutmaktadır. a) Bilgi Teorisi. Arap İbn Rüşd'ün bilgi teorisinde önemli bir
riyle ilgili Arapça hazırlanmış ilk çalışma dünyasında ilk İbn Rüşd uzmanı olarak unsur olan sebeplilik konusunda kaleme
olması bakımından önemlidir. Yine İbn bilinen Mahmud Kasım. Sorbonne Üni- aldığı Mefhumü's-sebebiyye beyne'l-
Rüşd'ün ölümünün 800. yılı münasebe- versitesi'nde hazırlamış olduğu Theorie mütekellimin ve'l-feldsife adlı eserin-
tiyle Paris'te yapılan milletlerarası toplan- de la connai sance d'apres Averroes de (Beyrut 1985) insan, Tanrı ve alem iliş­
tı için düşünürün eserlerinin bibliyograf- et son interpretation chez Thomas kisinde sebeplilik problemlerini araştır­
yasını hazırlayan Salvador Gomez Nogales . d'Aquin adlı çalışmasının birinci bölü- makta ve bunun İbn Rüşd'ün bilgi teori-

282
iBN RÜSD

sindeki yerini belirlemeye çalışmaktadır. that Nourishes Averroes's Decisive De- ler'e yöneltilen eleştirilerin başında yer
Daha sonra Sherman Kogan Barry, Aver- term ination " (Arabic Sciences and Phi- alan ruhun öldükten sonra dirilmesi ko-
roes and the Ketaphysics of Causation losophy, V 1I 995]. s. 93- I I 9). nusunu incelemiş . "Problemas alrededor
(New York 1985), Herbert A. Davidson Mantık ve Metodoloji. Aristo'nun man- del 'Compendio sobra el alma' de Aver-
"Averroes on the Active lntellect" ( Via- tık külliyatı üzerine İbn Rüşd'ün yazdığı roes" başlıklı makalesinde ise (AL-Anda-
tor,XVIII [Berkeley 1987[, s. 191-225) adlı şerhlerden bir kısmının tenkitli neşrini /us, XXXII, 1ı 967[. s. l-32) filozofun Tel-
makalelerinde konuyu farklı açılardan ele }]işu Kitabi'n-Nefs adlı eserini ele al-
yapmış olan Charles E. Butterworth,
alıp değerlendirmişlerdir. mıştır. Jacob Leib Teicher "I commenti di
Kategoriler ve Topikler ile ilgili olarak
Metafizik. İbn Rüşd'ün metafiziği üze- "Averroes's Middle Commentary on Aris- Averroes sul 'De Anima"' ( Giornale della
rine yapılmış müstakil çalışmalardan totle's Categories and its lmportance" societa Asiatica italiana, lll 1I 935 [,s . 233-
biri N. Muhammed üvey'in Averroes' (Sprache und Erkenntnis in Mittelalter. 256); Alfred L. Ivry "Averroes' Middle and
Doctrine of Immortality (London ı 984), Akten des VI. lnternationalen Kongresses Long Commentaries on the De Anima"
diğeri de Muhammed ei-Misbahi'nin var- {ür Mittelalteriche Philosophie, Berlin (ArabicSciencesandPhilosophy, V [Cam-
lık ve akıl konusundaki makalelerinden ı 98 ı , ı. 368-3 75) ve "The Art of Dialectic bridge ı 995 [.s . 75-92) ve Herbert A. Da-
oluşan Tô.ri}]u '1-vücud ve '1-'akl ( Beyrut According to Averroes" (Mü'temeru ibn vidson "The Relation Between Averroes'
1995) adlı eseridir. Konuyla ilgili belli baş­ Rüşd, ?ik ra ' 1-mi'euiyye'ş-şamine li-ue{a- Middle and Long Commentaries on the
lı makaleler ise şunlardır : George Fadlo tih, Cezayir I 983, ı, 34 I- 360) başlıklı iki De Anima" (Arabic Sciences and Philoso-
Hourani, "Averroes on Good and Evil" makale yayımlamıştır. Muhammed Atıf phy, VII [19971, s. ı 39- ı 5 ı) başlıklı maka-
(St.!, XVI 11 962[, s. 13-40); Salvador Go- el-lrakl, el-Menhecü'n-nakdi ii tel- lelerinde bu konuyu incelemişlerdir.
mez Nogales, "Problemes metaphysiques seteti İbn Rüşd adlı kitabında (Kahire Siyaset ve Ahla.k. Araştırmalarını İbn
au tour du Tehafut al-tehafut d'Averroes" ı 984) İbn Rüşd'ü modern metodolojinin Rüşd'ün siyasetle ilgili görüşleri üze-
(Ak ten des XIV.Internationalen Kongress- müjdecisi olarak görmekte ve onun Aris- rinde yoğunlaştıran Charles E. Butter-
es{ürPhilosophie, lll [Wien 1969[, s. 311- to'nun eserlerine yazdığı şerhlerle din- worth, "Averroes: Politics and Opinion"
324); Muhammed Atıf el-lraki, "Tefsiru felsefe ilişkisi, kozmoloji ve psikoloji ko- başlıklı makalesinde (The American Poli-
Ma ba'de't-tabl"a li' bn Rüşd" ( Ti, VIII nularında takip ettiğ i yöntemleri de- tical Sciences Review, LXVI 1Washington
1ı 97 ı[. s. 35 4-381 ); Cari os Bazan Bernar- ğerlendirmektedir. Bu konuda Henri ı 972 ı. s. 894-90 ı) filozofun politik görüş­
do, "La Noetica d'Averoes" (Philosophia, Hug onnard-Roche da "L'epitome du lerini özetlemiş, "New Light on the Poli-
XXXVI!lf1972[. s. 19-49); George E. Gayer. Caelo d'Aristote par Averroes : Questions tical Philosophy of Averroes" (Essays on
"Some Notes on Averroes and the Great de methode et de doctrine" (Archiues lslamic Philosophy and Science 1New
Commentary on the Metaphysics of Ar- d'histoire doctrinale et litterature du mo- York I 975[. s. I I 8- I 27) ve "The Political
istotle" (Listening, IX [1974[. s. 38-53); yen age, LifParis ı 984]. s. 7- 39) ve "Met- Tea ch ing of Averroes" (Arabic Sciences
Alfred L. lvry, "The Will of God and Prac- hode d'argumantation et philosophie and Philosophy, ll 1I 992]. s. I 87-202) adlı
ticallntellect of Man in Averroes" (lsrael naturelle ch ez Averr oes" ( Orientalische yazılarında ise konuya ilişkin yeni tesbit-

Oriental Studies, IX 1Le iden 1979]. s. 377- Kultur und Europaisehes Mittelalter 1Ber- lerini ortaya koymuştur. Bu konudaki di-
391) lin- New York 1985[, s. 240-253) başlığı ile ğer araştırmaların başlıcal arı şunlardır:

İbn Rüşd'ün din -felsefe ilişkisine dair iki makale yayımlamıştır. Öte yandan Franz Rosenthal, "Averroes' Paraphrase
görüşleri, onun felsefesinin bütünlüğü Abdurrahman Bedevi, "Averroes face au on Plato's Politeia" (JRAS [1934 ı. s. 736-
içinde araştırmacıların
büyük çoğunluğu texte qu 'il commente" adlı makalesin- 744); Sholmo Pines. "Recherches sur la
tarafından incelendiği gibi konuyla ilgi- de (Multiple Auerroes, Paris 1978) İbn doctrine politique d'Averroes" (lyyun,
Rüşd'ün Aristo'nun kavramlarını nasıl VIII [Jerusalem I 957[, s. 65-84 ); Irwing L.
li müstakil araştırmalar da yapılmıştır.
anladığını. daha önceki şarihleri ne şekil­ Horowitz, "Averroism and the Politics of
Bunlar arasında şu makaleler zikredilebi-
lir: Adalbert Merks, "Die Reiligionsphilos- de eleştirdiğini ve kendisinin hangi şerh­ Philosophy" (The Journal of Politics, XXII
ophie des Averroes" ( Philosophische Mo- leri kullandığım araştırmaktadır. Charles [Austin 1960]. s. 698-722): Muhsin Mehdi.
natshe{te, XII 18751. s. 145-165); Leon E. Butterworth ise "La valeur philosop- "Aifarabi et Averroes: Remarques sur le
Gaut hier. La theorie d'Ibn Rochd (Av er- hique des commentaires d'Averroes sur commentaire d'Averroes sur la Repub-
roes) sur les rapports de la religion et Aristote" (Multiple Auerroes 1Paris I 978]. lique de Platon" (Multiple Auerroes 1Pa-
de la philosophie (Paris 1909); ei-Jami s. ı ı 7- ı 26) ve "Translations and Philo- ris 1978[. s. 91-1 03); Louis Lazar. "L:educa-
Muhammed Eman, "ei-'Akl ve'n-nakl 'in- sophy : The Case of Averroes' Commen- tion politique selon İ bn Rochd", (St.!, Lll
de İbn Rüşd" (Mü'temeru ibn Rüşd, ?ik- taries" (Middle East Studies Assodation [1980 [. s. 13 5-166 ); Arnmar Tali bl. "en -
ra'l-mi'euiyye 'ş-şamine li-ue{atih, Cezayir
Bul/etin , XXVI [Tucson 19941. s. 19-35) Na:?ariyyetü's-siyasiyye 'inde İbn Rüşd"
1983, ıı. 139-180); Muhsin Mahdl, "Aver- adıyla iki makale yazmıştır. (Mü'temeru ibn Rüşd, ?ikra'L-mi'euiyye 'ş­
roes on Divine Law and Human Wisdom" Psikoloji. İbn Rüşd ' ün , Aristo'nun De şamine Li-uefatih , Cezayir 1983,1,215-
(Ancients and Moderns. Essays in the Anima adlı eserine yazdığı şerhler ve 250)
Tradition o{Political Philosophy in Honor psikoloji alanında kendi eserlerindeki öz- İbn Rüşd ' ün ahiakla ilgili eserlerinin
o{Leo Strauss, New York- London I 964, gün görüşler i önemlidir. Salvador Gomez kaybolduğu, sadece Arapça bazı kaynak-
s. 114- ı 31 ); "Aifarabi's Remarks on Aver- Nogales "La lmmortalidad del alma a la larda küçük birkaç pasajla Nikomakhos
ros' Decisive Traitise" (lslamic Theology luz de la noeatica de Averroes" adlı ma- Ahlô.kı ' nın bir bölümünün İbranice ter-
and Philosophy: Studies in Honor George kalesinde (Pensamiento,XV [Madrid I 959[. cümesinin günümüze ulaştığı bilinmek-
· F. Ho uran i, New York I 984, s. I 88-202); s. 155- 175), Ortaçağ hıristiyan düşünür­ tedir. Bu kon uda ilk geniş araştırmayı
Charles E. Butterworth, "The Sou rce leri tarafından İbn Rüşd ve İbn Rüşdcü- yapmış olan Rene-Antcine Gauthier,

283
iBN RÜ$0

"Trois commentaires averrolstes sur JBerkeley 19791. s. 161-209) başlıklı ma- ları hakkında da bilgi vermiş (1, 97-109),
l'Ethique a Nicomaque" başlıklı makale- kaleleri bu konuya ışık tutmaktadır. daha sonra Yineenz Fukala, "Historischer
sinde (Archives d'histoire doctrinale et Batlamyus Astronomisine Eleştirileri. Beitrag zur Augenheilkunde" başlıklı
Litterature du moyen age, XVI 1Paris 19481, Batlamyus tarafından geliştirilen ve Aris- makalesini yayımiarnıştır (Archiv für
s. ı 8 7-2 36 ) İbn Rüşdcü görüşlerin ağır to gök bilimiyle de bağıntısı bulunan yer Augenheilkunde, XLII 1ı 901 J, s. 203-206)
bastığı üç şerhle ilgili bilgiler vermekte- merkezli kainat telakkisi ne İbn Bacce ve Ardından da Karl Sudhoff bu konuda bir
dir. Daha sonra Miguel Cruz Hernandez, tanıtma yazısı neşretmiştir (Mitteilungen
onun ardından İbn Rüşd karşı çıkmışlar­
"Ethica e politica na filosofia de Averrois" dır. "Une reforme du systeme astrono-
zur Geschichte der Medizin und der Natur-
adlı makalesinde (Revista Portuguesa de mique de Ptolemee tente par !es philos- wissenschaften, XIII 119141, s. 45 I vd.).
filosofia,XVII JBraga 19611. s. 127-150) ophes arabes du xııeme siecle" başlıklı bir Donald Campbell, Arabian Medicine
konuyu yeniden ele almıştır. Macid Fah- makale kaleme almış olan Leon Gauthier and i ts Influence on the Middle Ages
rl. Cezayir'de yapılan milletlerarası İbn ( JA, X seri e, XIV 11909 J, s. 483-5 I 0), bu isimli eserinde (London 1926, I, 92-96)
Rüşd sempozyumunda "Felsefetü İbn yaklaşımın astronomi alanında bir reform İbn Rüşd tıbbının Ortaçağ tıbbına etki-
Rüşd el-abla15Jyye" başlıklı bir tebliğ sun- ve aynı zamanda Copernic sisteminin ha- leri konusunu incelemiştir. Francisco
muş (Mü'temeru ibn Rüşd, ?ik ra '1-mi'e- zırlanmasında etkin bir unsur olduğunu Rodriguez Molero ise konuyla ilgili bir
viyye'ş-şamine Li-vefatih, Cezayir 1983, 1, göstermiştir. Fas'ta yapılan milletlerara- makalesinde (Al-Anda/us, XV 119501. s.
I 99-233), daha sonra da "Platon and Ar- sı İbn Rüşd toplantısında "en-Niz;amü'l- 47-63) İbn Rüşd'ün anatomiyle ilgili ola-
istotelian Elements in the Ethics of Aver- felekiyyü'r-Rüşdl ve'l-bl'eti'l-fikriyye fi rak verdiği bilgileri değerlendirmiş, da-
roes" adlı makalesini yayımiarnıştır (el- devleti'I-MuvaJ:ıJ:ıidln" adıyla bir bildiri su- ha sonra yazdığı makalesinde ise (Mis-
EbJ:ıaş, XXXVI JBeyrut 1988!. s. 1 1-26). nan Nebll eş-Şihabl (A'malü nedveti ibn celanea de estudio Arabes y Hebraicos,
Charles E. Butterworth'un "Ethics and Rüşd, Beyrut 1981, s. 287-313), Batlam- Xl JGranada 19621. s. 55-73) İspanya'da
Classical lslamic Philosophy. A Study of yus teorisinin gelişimini anlatarak İslam yetişmiş bir bilgin olarak İbn Rüşd'ün
Averroes' Commentary on Platos' Re- dünyasına aktarılışını, İbn Rüşd'ün ko- tıbba katkılarını araştırmıştır. Bruce
public" başlıklı makalesiyle (Ethics in nuyu değerlendiriş biçimini açıklamakta S. Eastwood, "Averroes' views of the
Islam 1Mali bu -Californie I 985 J, s. 17-45) ve buradan Muvahhidler döneminin en- retina-a reappraisal" adlı makalesinde
Lawrence V. Serman'ın "Excerpts from telektüel arka planını incelemektedir. (Journal of the History of Medicine and
the Lost Arabic Original of lbn Rushd's Abdülhamld Sabra ise aynı toplantıda Allied Sciences, XXIV 1New Have n I 969 J,
Middle Commentary on the Nicomachean sunduğu bir tebliğde (Mü'temeru ibn s. 77-82) görme olayının göz bebeği ye-
Ethics" (Oriens, XX 119691, s. 3 I -59) ve Rüşd, ?ik ra 'L-mi'eviyy e'ş-şamine Li-vefa- rine ağ tabakasıyla ilgili olduğunu be-
"Sophrosyne and Enkrateeia in Arabic, tih, Cezayir 1983, I, 327-340) İbn Rüşd'ün lirten İbn Rüşd'ün görüşünü ele almış,
Latin and Hebrew: the Case of the Nico- Batlamyus teorisine karşı tavrının sebep- Huldrych M. Koelbing "Averroes' Can-
machean Ethics of Aristotle and its Mid- lerini araştırmakta, daha sonra yayımla­ cepts of Ocular Function-Another View"
dle Commentary by Averroes" ( Orienta- dığı bir makalesinde de ( Transformatian (a.g.e., XXVlll I 972]. s. 207-213) ve David
Lische Kultur und Europaisehes Mittelalter and Tradition in the Sciences. Essays in C. Lindberg "Did Averroes Discover Reti-
1Berlin- New York 1985 J, s. 274-287) adlı Honor of 1. Bernard Cohen, Cambridge nal Sensitivity" (Bulletin the History of
makaleleri de konuyu aydınlatıcı nitelik- 1984, s. 133-153), İbn Rüşd ve Bitrüd'nin Medecin, XLIX 1Baltimare I 975 J, s. 273-
tedir. görüşleri doğrultusunda Endülüs'te Bat- 278) başlıklı makalelerinde filzofun gözle
Sanat. Aristo'nun hitabet ve şiir sana- lamyus astronomisine karşı oluşan tep- ilgili verdiği bilgileri incelemiştir. Helmut
tıyla ilgili eserlerine İbn Rüşd'ün yazdığı kiyi anlatmaktadır. Ayrıca Francis J. Car- Gatje ve Schoeler Gregor bir ortak ma-
şerhlerden başka Arap dili ve edebiyatı­
mody "The Planetary Th eorie of lbn kalede (ZDMG, MXXX 1I 9801. s. 278-303)
na dair ·eserlerinde sanat, edebiyat ve Rushd" (Osiris , X JBruges 19521. s. 556- İbn Rüşd'ün el-Külliyydt'ını tedkik et-
586), Henri Hugonnard-Roche "Remar- mişler , daha sonra Helmut Gatje "Der
estetik hakkındaki değerlendirmeleri,
özellikle Yunanlılar'da çok yaygın olduğu ques sur revolution doctrinale d'Aver- Vorwort zum Colliget de·s Averroes"
halde İslam dünyasında pek bilinmeyen roes dans !es commentaires au De Ca e- (a.g.e., MXXXVI 119861, s. 402-427) ve
trajedi sanatı üzerine açıklamaları olduk- lo: Le probleme du mouvement de la "Zur Lehre von den Temperamenten bei
ça ilginçtir. Francesco Gabrieli'nin "Es- terre" (Melanges de La Casa de Velas- Averroes" (a.g.e., MXXXII 1ı 9821. s. 243-
tetica e poesia Araba nell' interpretazi- quez 119771. s. ı 03-117) ve Andre Goddu, 268) başlıklı makalelerinde İbn Rüşd tıb­

one della poetica Aristotelica presso Avi- "Avicenne, Avempage and Averroes-Ara- bının temel problemleri üzerinde dur-

cenna e Averroe" (RSO, XII 1Rom e 1929- bic Sources of Mutual Attraction and muştu r.

301, s. 29 ı -33 ı), Francis C. Lehner'in "An their lnfluence on Medieval and Modern Etkileri. a) Genel Olarak İslam ve Or-
Evaluation of Averroes' Paraphrese on Conceptions of Attraction and Gravita- taçağ Felsefesine Etkileri. İbn Rüşd'ün
Aristotle's Poetics" (The Thomist, XXX tion" (Orientalische Kultur und Europa- islam dünyasındaki etkileri konusunda
!Washington 19661. s. 38 -65), O. B. Har- isehes Mittelalter 1Berlin- New York 19851 . fazla bir çalışma göze çarpmaz. Abdül-
dison'un "The Place of Averroes' Com- s. 218-239) başlıklı makalelerinde konu- medd es-Saglr, Fas'ta yapılan milletlera-
mentary on the Poetics in the History of yu değişik açılardan ele almışlardır. rası İbn Rüşd sempozyumuna sunduğu
Medieval Criticism" (Medieval and Re- Tıp . Lucien Leclerc, klasik İslam kay- tebliğde (A'malü Nedveti ibn Rüşd, Bey-
naissance Studies 11 970 1. s. 57-81) ve H. naklarındaki bilgiler ışığında genel ola- rut 1981, s. 3 I 4- 349) onu n yönteminin
A. Kelly'nin "Aristotle- Averroes -Aleman- rak İslam tıp tarihini incelediği Histoire Mağrib'deki yankılarını ele almakta ve
nus on Tragedy: The lnfluence of the Po- de la medecine arabe adlı eserinde bunun çok canlı olmadığını vurgulayarak
etics on the Latin Middle Ages" ( Viator, ~ (l-ll, Paris 1876) İbn Rüşd'ün tıp çalışma- sebeplerini araştırmaktadır. Salvador

284
iBN RÜŞD

Gomez Nogales ise Milletlerarası V. Dominique Salman ' ın yayımladığı iki ma- et l'Averroi'sm e adlı kitapta (Pari s ı 99 ı ,
Felsefe Kongresi'nde sunduğu tebliğ­ kaleden birincisinde (Rev ue neo -scholas- s. 43 - 74 ı yahudi İbn Rüşdcülüğü konusu-
de (A ctas V. congreso internacional d e tique d e philosophie, LX 1193 71, s. 203- na oldukça gen iş yer ayrılmıştır. Bu hu-
filosofia m edieval, Ma drid I 979, I. 165- 21 2 ı Paris Üniversitesi öğretim üyelerin- susta ayrı ca James Brodrick "Averroes
2 0 6 ı İbn Rüşd'ün kültürler arası karşılaş­ den Jean de Rochelle'in İbn Rüşd'ün eser- and Maimonides" (Thought, XXIII [Bronx
madaki önemini vurgulamıştır. Zeyneb leriyle tanışmasını ve Latin İbn Rüşdcü­ ı 948 1, s. 62 ı -64 oı , Helen Tlın i k Goldestein
Mahmud el-Hudayrl, Eşeru İbn Rüşd ii lüğü'nün başlangıcını araştırmakta , ikin- "Dator Formarum : lbn Rushd, Levi ben
felsei eti 'l- 'uşCıri'l-vüsta adlı doktora te- cisinde de (Revu e d e n eo-scholastique, Gerson and Moses ben Joshua of Narbon-
zinde (ı 983, Kah i re ı İbn Rüşd . Albert le LX 1ı 93 7), s. 203-2 ı 2 ı İbn Rüşd'ün Roger ne" (lslamic Thought and Cu/tur e 11982 1,
Grand, Saint Thomas, Siger de Brabant, Bacon , A!bert le Grand ve Adam de s. I 07- ı 2 ı ı ve Herbert A. Davidson , "Aver-
İbn Meymun ve lsaac Albalag gibi XIII. Buckfield üzerindeki tesirlerini incele- roes and Narboni on the Material lntel-
yüzyıl düşünü r lerinin din-felsefe ilişki­ mektedir. Aynı k onuyu Bruno Nardi lect" ( Viator, XVII [Berkeley 1986), s. 91-
si, kozmoloji ve akıllar teorisi hakkındaki "Note per una storia deli'Averroismo 13 7ı başlıklı araştırmaları yayımlamışlar­
görüşlerini karşılaştırmalı olarak incele- Latino" (Rivista di storia della fllos ofia, dır.
mektedir. Albert Nasrl Nadir ise bir ma- ll [1 94 7), S . 134 -1 40; lll [ 1948), S. 8-29 , d) İtalyan İbn Rüşdcülüğü . Rönesans'a
kalesinde (Mü'tem eru ibn Rüşd, zikra 'l- 120- 122: IV [19 49 J, s. 1-1 2); Charles B. kadar olan dönemde İtalya'da yaygın bir
mi'eviyye 'ş-şamine li-ve{atih, Cezayir ı 983, Schmitt. "Renaissance Averroism studied İbn Rüşdcülük akımı bulunmaktaydı.
ll, l-9ı , Ortaçağ'da çokça tartışılan ve İbn throught the Venetien editions of Aris- Renan , çalışmasında özellikle Padova
Rüşdcüler'in İbn Rüşd'e mal ettikleri çif- totle-Averroes" (Convegne internazion- şehrindeki İbn Rüşdcülük hareketine ge-
te gerçeklik konusunu ele almakta, Core ale: L 'Averroismo in ltalia [Roma 1979), nişçe bir bölüm ayırmış. bu akımın tem-
Zeynatl de "İbn Rüşd beyne'I-'Arab ve'l- s. 1 2 1 - 142ı: Mahmud Kasım . "La philos- silcilerini tanıtmıştı. Francesco Lucchet-
Öarb" adlı makalesinde (el-Ba/:ıiş, ı 1Pari s ophie d'Averroes et ses rapports avec la ta , Roma'da yapılan milletlerarası İbn
19781, s. 3 7-54ı İbn Rüşd'ün Arap dünya- scolastique latine" (Actas d V. cong reso Rüşd Sempozyumu'na sunduğu bildiride
sında ve Batı 'daki alg ılanışını araştırma k­ internacional de filosofi a m edieva l, 1 (Convegne internazionale: L'Averroismo
tadır. [Madrid 1979J, s. 2 07-217ı: Muhammed in ltalia, Roma ı 979, s. 9 ı- ı 2oı Padova
b) İbn Rüşdcülük . İbn Rüşd ' ün Orta- Züneybir. " İbn Rüşd ve'r-Rüşdiyye fi ita- Üniversitesi'ndeki İbn Rüşdcü hareketle
çağ 'da bazı hıristiyan ve yahudi filozof- rll]ima't -tarll]l" (A'malü ned veti ibn Rüşd, ilgili olarak tesbit ettiği yeni verileri açık­
larına etkileri ve İbn Rüşdcülük diye bir Beyrut ı 981. s. 7-6 1ı başlıklı makalelerin- lamış ve Cezayir'de yapılan milletlerarası
akımın doğuşu konusundaki tartışmalar de ele alıp değerlendirmişlerdir. İbn Rüşd­ İbn Rüşd Sempozyumu'na sunduğu bil-
hala devam etmektedir. Nitekim Ernest cülüğün Batı dünyasına girişini yeniden diride de (Mü'temeru ibn Rüşd, ?ikra 'l-
Renan ' ın çalışmasından sonra bu husus- inceleyen Rene-Antoine Gauthier. "Notes mi'ev iyy e'ş-şamine li-vefatih, Cezayir 1983,
ta pek çok eser ve makale yayımlanmış­ sur Ies debuts (ı 22 5 - 124 oı du premiere I, 1-2 ı ı aynı konuyu tartışmıştır. Öte yan-
tır. P. Doncoeur'ün "La religion et les Averrolsme" başlıklı araştırmasında (Re- dan Dante'nin İbn Rüşd' ün düşüncesiyle
maltres de I'Averrolsme" başlıklı makale- vue des sciences philosophiques et th eo- yakından ilgilendiği ve hatta bazı yazar-
siyle (Revue des sciences philosophiques logiques, LXVII Paris 1982 ), s. 32 1- 374ı P. lar tarafından İbn Rüşdcü olarak takdim
et theolog iques, V [Paris 191 1J, s. 267-299 , Roland Guerin de Vaux'nun yukarıda zik- edildiği görülmektedir. Bruno Nardi, İId-
486-50 6 ı M. Grabmann ' ın, D er Latein- redilen makalesini eleştirmektedir. Albert hi Kom e dya ' nın ışığında Siger de Bra-
ische Averroismus des X III Jahrhun- Zimmermann da İspanya' nın Bic şehrin­ bant ' ı inceleyen ve buradan Dante'nin

derts und seine Stellung zur christli- de düzenlenen ( ı 993 ı milletlerarası Or- felsefi görüşlerini tesbit etmeyi amaç-
chen We ltans chaung (M ün ehen 1931ı taçağ Felsefesi Sempozyumu'na sundu- layan makalesinden sonra (Rivi s te di
adlı çalışmasında ele aldıkları Latin İbn ğu "A propos sur l'Averrolsme latin" baş­ filoso{ia neo- scolastica, lll 1 191 1J, s. 526-
Rüşdcülüğü 'yle ilgili olarak P. Roland Gu- lıklı tebliğinde İbn Rüşdcülük üzerinde 545ı "L:Averroismo di Sigeri e Dante" baş­

erin de Vaux, "La premiere entree d'Aver- Batı dünyasındaki çağdaş değerlendir­ lıklı yazısını yayımiarnıştır(Studi Dantes-
r oes chez !es Iatins" isimli makalesinde meleri tartışmaktadır. chi, XXII 1Florence 1938), s. 88- 113ı . Rafa-
(Revu e des scien ces philosop hiques et c) Yahudi İbn Rüşdcülüğü. Ortaçağ' da ella Morghen, Roma'da yapılan İbn Rüşd­
theologiques, XX II [Pari s 1933 ), s. 193 - Latin d ü nyasında olduğu kadar İbraniler cülük konulu topla ntı d a Dante'nin İ bn
243ı İbn Rüşd'ün eserlerinin ilk defa La- arasında da İbn Rüşdcülük akımının et- Rüşd ile ilgili değerlendirmelerini incele-

tin dünyasına girişi, kimler tarafından ne kili olduğu bilinmektedir. Ernest Renan , yerek İbn Rüşdcülük hakkındaki görüş­
zaman tercüme edild i ği , Paris'te ortaya A verroes et l'A v erroi'sme'in ikinci bölü- lerini belirlemeye çalışmaktadır ("Dante
çıkış ı ve skolastik düşünürler tarafından münü ayırdığı İbn Rüşdcülük konusunda e Av erro e", Convegn e internazionale:
kullanılışı gibi konuları araştırmaktadır. önce yahudi İbn Rüşdcülüğü akımını in- L 'Averroismo in ltalia, Roma 1979, s. 49-
G. Bruni de iki makalesinde (Rivista di celemiş ve başlıca temsilcileri hakkın­ 62 ı .

fllosofla neo-scolastica, XXV [Mi lan 1933 ), da bilgi vermiştir. Konunun uzmanı olan e) İbn Rüşd, Albert le Grand ve Saint
s. 50-74; Sophia, 1[1933 J, s. 208-2 I 9ı İbn Georges Vajda "A propos de I'Averro- Thomas d'Aquina. İbn Rüşd ve İbn Rüşd­
Rüşd karşıtı polemikleri ve özellikle Egidio lsmejuif" başlıklı makalesinde (Safarad, cüler ile Albert le Gr and ve onun öğren­
Romano'nun reddiyesini incelemektedir. XII 1ı 950), s. 4-29 ı İbn Rüşd'ün İspanya, cisi Saint Thomas arasındaki fikri bağ­
Müellif daha sonra Latin İbn Rüşdcüler' in İtalya , Fransa ve Fas'ta mevcut yahudi- lantı ve etki, adı geçen düşünürlerden
merkezini konu alan makalesini neşret­ ler arasındaki etkisini incelemektedir. Ru- bahseden bütün kitaplarda uzun uzadı­
miştir(Bollettino fllosoflco del pontiflcio ben Maurice Hayoun ve AlainDe Libera'- ya anlatılmaktadır. Ernest Renan. çalış­
aleneo La teran ense, lll [1937], s. 22 1- 25 0ı . nın ortaklaş a kaleme aldıkları Averroes masında bu konuya kısaca temas eder-

285
iBN RÜSD

ken A. Masnovo, 1924 ve 1932 yıllarında of the Eternity of the World in Averroes. yüzyılda İbn Rüşdcülük adı verilen bir
yazdığı üç makalede konuyu ilk defa et- Maimonides and Aquinas" (Le Museon, akımın bulunmadığını. bazı küçük grup-
raflıca araştırmıştır (Riuista di filosofica LXVI ILeuven 19531. s 139-155);S. F. Rug- ların kendilerine bu adı verdiklerini iddia
neo-scolastica, XVI JI 924J, s. 367-375; giero. " lntorno all'influsso di Averroe eden tezi birçok Ortaçağ uzmanı tarafın­
XXIV 11932 1. s. 162-173, 317-326) M.-M. su S. Alberto Magno" (Laurentianum, IV dan eleştirilmiştir. Nitekim Dominique
Gorce "La lutte contra gentiles a Paris IRome 19631. s. 27-58); James C. Doig, Salman. " Les oeuvres et la doctrine de
au XIII erne siecle" başlıklı makalesinde (Me- "Towards Understanding Aquinas' Com- Siger de Brabant" başlıklı makalesinde
langes Mandonnet /, XII 1Paris 1930 J, s. mentarie in De Anima. A Comparative (Bul/etin Thomiste, V [Washington 1937-
233-243). daha çok İbn Rüşd'ün Aristo Study of Aquinas and Averroes on the 19391. s. 654-672) Stenberghen'in tezi-
şerhlerinin yayılmasıyla XIII. yüzyılın ilk Definition on the Soul" (Riuista di filoso- nin geçersiz ve tutarsız olduğunu gös-
çeyreğinde Latin dünyasında ortaya çı­ fia neo-sco/astica, LXVI 1Le iden 197 4 ı. s. termeye çalışmıştır. Daha sonra da Orta-
kan " kfıfirler"in (genti les) ve cahillerin gö- 436-474): J. G. Flynn. "St. Thomas and çağ felsefesi uzmanlarından Etienne Gil-
rüşlerine karşı tepki hareketini ve bu- Averroes on the Nature and Attributes son Stenberghen'in görüşlerini eleştiren
nunla ilgili papalık yasaklamalarını ince- of God" (Abr-Nahra in, XV 1Leiden 1974- bir yazı (a.g.e., VIJI940- 19421. s. 5-22) ve
lemektedir. Etienne Gilson, daha önce 1975 ı. s. 39-49); "St. Thomas and Aver- İbn Rüşdcüler'in ana temalarından biri
kaleme aldığı Saint Thomas ile ilgili çalış­ roes on the Knowledge of God" (a.g.e., olan çift gerçeklik konusuyla ilgili bir ma-
malarında düşünürün İbn Rüşd hakkın­ XVI IIJI 978- 1979J. s. 19-32); Edouard H. We- kale yayımiarnı ş (Archiues d 'histoire doc-
daki değerlendirmelerine kısaca temas ber. "Les apports positifs de la noetique trinale et litterature du moyen age, XXX
ederken Ortaçağ felsefesine dair eserin- d'lbn Rushd a celle de Thomas d'Aquin" 11955 ı. s. 82-89). ardından Quantin P. Mic-
de Albertus Magnus ve Saint Thomas'- (Multiple Auerroes 1Paris 19781, s. 211- haud, Boece de Dacie'nin yeni bir met-
nın yanı sıra İbn Rüşd ve İbn Rüşdcülük 248); "L:identite de J'intellect et de l'in- nine dayanarak "La double -veri te des
konusuna özel bir bölüm ayırmıştır (La telligible selon la version latine d'Aver- AverroYstes. Un texte nouveau de Boece
phi/osophie au moyen age, Paris 194 7, s. roes et son interpretation par Thomas de Dacie" başlıklı makalesini neşretmiş­
503-570). d'Aquin" (Arabic Sciences and Philoso- tir(Theoria,XXIIJLund 1956J.s. 167-184).
Çalışmalarını daha çok XIII. yüzyıl dü- phy, VIJJJ Cambridge 1998 1, S. 233-257) . Rene-Antoine Gauthier de yazdığı iki ma-
şüncesi üzerine yoğunlaştırmış olan Or- Diğer taraftan Albert le Grand ve Sa- kalede (Reuue des sciences philosophiques
taçağ felsefesi uzmanı Fernand van Sten- int Thomas'nın görüşlerini benimseyen et theiJ/ogiques, LXVlll Paris 1983 J. s. 201-
berghen. La philosophie au XJIJeme Dominiken ler, İbn Rüşd ile ilgili araştır­ 232; LXVIIIJI9841. s. 3-49). 1265 Paris Üni-
siecle adlı eserinde (Paris 1966) Batı dü- malar yaptıkları gibi Fransiskenler de versitesi krizinde Si ger de Brabant'ın ro-
şüncesinde bir dönüm noktası mesabe- bazı çalışmalarda bulunmuşlardır. Fran- lünü inceleyerek onun İbn Rüşdcü görüş­
sindeki XIII. yüzyılı hazırlayan fikir hare- siskenler'in çalışmalarını inceleyen C. Kır­ lerini araştırmış ve düşünürün 1272'den
ketlerinden , İbn Rüşd'ün şerhleriyle bir- zanic, " La Scuola Francescana e J'Aver- sonraki hayatı ve düşüncesi hakkında bil-
likte Aristo felsefesinin Latin dünyasına roismo" başlıklı makalesinde (Riuista di gi vermiştir.
intikalinden sonra ortaya çıkan fikir akım­ filosofica neo-scolastica, XXI 11929 1. s. İbn Rüşd'ün günümüz İslam dünya-
larından ve Albertus Magrius ile öğrencisi 449-494 ı bu tarikat mensuplarının İbn sındaki algılanışını doktora tezi olarak
Saint Thomas'nın bunlara karşı mücade- Rüşdcüler'le olan ilişkisini araştırmıştır. ele alan Anke von Kügelgen. Averroes
lesinden söz etmektedir. Bu konuda ya- Antonnino Poppi ise "L:Averroismo nella und die arabische moderne Ansdtze
pılan pek çok araştırmadan bazıları şun­ filosofia Francescana" adlı makalesinde zu einer Neubegründung des Ratio-
lardır: Augustin Mansion, "La theorie ( Conuegne internazionale: L'Auerroismo nalismus im Islam (Leiden 1994) baş­
aristotelicienne du temps chez !es pe- in ftalia 119791. s. 175-220) Saint Bona- lıklı çalışmasının birinci bölümünde İbn
ripateticiens medieveaux: Averroes- AI- venture. Duns Scott. William d'Occam Rüşd ile ilgili bilgi vermekte. ikinci bö-

bert le Grand- Thomas d'Aquin" (Reuue başta olmak üzere belli başlı Fransisken lümde günümüz Arap entelektüellerin-
neo- sco lastique de philosophie, XXX IV düşünürlerinin İbn Rüşd ile ilgili görüşle­ den Muhammed Amare. Hasan Hanefi,
II934 J, s. 275-307); Dominique Salman , rini değerlendirmiştir. Tayyib Tizini, Muhammed Abid ei-Cabi-
"Aibert le Grand et J'AverroYsme latin" f) Siger de Brabant. İbn Rüşd'ün fikir- ri, Zeki Necib Mahmud ve Muhammed
(Reuue des sciences philosophiques et lerinin Ortaçağ'daki en ünlü savunucu- Atıf el-lraki'nin görüşlerini incelemek-
theologiques, XXIV !Paris 19351. s. 38-64); su Belçikalı filozof Siger de Brabant'tır. te. üçüncü bölümde de genel olarak İbn
Ernest Renan'ın izinden giderek Latin Rüşd felsefesini ele almaktadır. J. Vhaix-
Bruno Nardi. S. Tommasa d'Aquino,
Trattato sull'unita dell'Intelletto con- İbn Rüşdcülüğü ile ilgili çalışmalarını yü- Ruy ise "L:Averroes d'Ernest Renan" baş­
tro gli Averroisti. Tradzione, commen- rüten Pierre Mandonnet Siger de Bra- lıklı makalesinde (Anna/es d'etudes ori-

e
to introduczion storica (Fiorence 1938); bant et l'Averroi'sme latin au XIIJ"m• enta les, VIII iAlger J, s. 5-60) Reinhart Dozy.
U. S. Pucci, Tommasa d'Aquino, tratta- siecle adlı eserini yayımiarnıştır (1-11, Lo- Papaz Valantinelli. Emilio Tera ve A. Fa-
to dell'unita del'intellecto contro gli uvain 1908-1911 ). Konunun uzmanı olan varo'ya yazdığı yayımlanmamış mektup-
Averroisti, tradzione, introduzione e Fernand van Stenberghen. Siger Bra- larından hareketle Renan'ın Averroes

note (Turin 1939); Miguel Asin Palacios, bant d'apres ses oeuvres inedite isim- et l'Averroi'sme adlı eseri üzerine bazı
değerlendirmelerde bulunmaktadır.
"El Averroismo Teologico de Santo To- li önemli araştırmasında (I-11, Louvain
mas de Aquino" (Homenaje aD. Fran- 19 31-1 942) Renan ve Mandannet'nun İbn Rüşd ile İlgili Milletlerararası Bi-
cisco Codera en sujubilaciôn del profe- görüşlerine karşı çıkarak Siger'in bir İbn limsel Toplantı Metinleri. 1. Fransa Kül-
sorado) (Zaragoza 1940, s. 271-331); Ma- Rüşdcü olarak takdim edilmesinin doğru tür Bakanlığı tarafından 20-23 Eylül
cid Fahri (Majid Fakhry), "The Antinomy' olmadığını ileri sürmüştür. Onun XIII. 1976'da Paris'te. İbn Rüşd'ün doğumu-

286
İ BN RÜŞD

nun 850. yılı münasebetiyle Daniel Girna- Nefs (n şr. Alfred L. ı vry ) , Kahire 1994, s. 124- Honour of Philip K. H itti (ed. J. Kritzeck- R. B.
ret ve Jean Jolivet'nin başkanlığında dü- 125, 129 -130 , 135-136; a.mlf .. el-Kü lliyy at Winder). NewYork 1959 , s. 145 -158; a.mlf.,
(n şr. Am ma r Ta li b! ). Kahire 1989, n eş red e nin Averroes, Lond on 1976; Georges Vajda, lsaac
zenlenen milletlerarası toplantının tu-
girişi , s. 6; a.mlf., Faş lü'l -maki'ıl (n ş r. Albe rt Albalag, Averroi's tejuif, traducteur et anno-
tanakları:
Multiple Averroes, actes de Nasr! Nadir). Beyrut 1961, s. 64 -68, 72-73 , 76- taleur d 'Al·Ghaza li, Paris 1960, s. 7; Muhsin
colloque international organise d 77, 85-88; ayrıca b k . neşredenin girişi, s. 13- Mahdi, "Averroes on Divine Law and Human
l'occasion du asoerne anniversaire de 14; a.mlf .. Bidayetü'l-müctehid, Kahire 1960, Wisdom", Ancients and Modern Essays in
ı , ı 02; a.mlf., Telf:ıfşu Ma Ba'de'!-!abf'a ( nşr. the Tradition of Political Philosophy in Ho-
lanaissance d'Averroes (Pari s 1978).
Osman Emin). Kah ire 1958 , s. 2-3, 11-18, 35- nour of Leo Strauss, London 1964, s. 114-131;
z. Enrico Cerulli'nin başkanlığında Aca-
40, 124; a.mlf ., Telf:ıfşü '1-Kıyas ( Tell]fşu Man- a.mlf., "A1farabi et Averroes: Remarques sur
demia Nacionale dei Lincei tarafından Iıkı Aristo içinde, nşr. C!rar CihamT). Beyrut le commentaire d'Averroes sur la Republique
18-20 Nisan 1977'de Roma'da düzenle- 1982, s. 137, 269 ;a.mlf .. Telf:ıfşü'l-Cedel(a.e . de Platon ", Multiple Averroes: Actes du col-
nen toplantının tutanakları : Convegne içinde). s. 509-510; a.mlf. , The Epistle on the loque internalia nal e (ed. Jean Jol ivet}, Paris
PassibiUty of Conjunction w ith th e Active ln- 1978, s. 91-103; a.mlf. , " Remarks on Averroes'
Intemazionale : L'Averroismo in Italia
tellect( t rc. ve nşr. Ka lm an P. Bland). New York Decisive Treatise", lslam ic Theology and Phi-
(Roma 1979) . 3. Hi eri tarihe göre İbn 1982, s. 23, 27-28,40-41 , 46, 52-53, 69 , 85- losophy: Studies in Honor of George F Houra·
Rüşd'ün ölümünün 800. yılı münasebe- 86, 103-105, 109; İbn Bacce. Resa'ilü İbn Biic- ni (ed. Michael E. Marmu ra). New York 1984, s.
tiyle 21-23 Nisan 1978'de Fas V. Muham- ce el-ilahiyye (nşr. Macid Fahr!). Beyrut 1991, 188-202; a.mlf., "Approaches to the History
med Üniversitesi Edebiyat ve Beşeri Bi- s. 180; İbn Ebu Usayb ia, 'Uyünü '1-enba' , s. of Ara b i c Science" , Encyclopedia of the His-
530-537; İbn Abdü lmelik. e?-ley l ve't·tekmile tory of Arabic Science (ed. Roshdi Rashed).
limler Fakültesi tarafından düzenlenen
/i- kitabeyi'l-Mevşül ve'ş ·$ıla (n ş r. İh sa n Abbas). London 1996, lll, 1026·1 044; Jacques Berque,
milletlerarası toplantının tutanakları :
Beyrut 1973, VI, 21-31; İbn Teymiyye. Derü te'a- "Averroes et les contraires", l'Ambivelence
İbn Rüşd ve medresetühu fi'l-garbi'l- ruzi'l-'akl ve'n-nai!;l, Riyad 1979, VI, 248; Şatı­ dans la cultureara be, Paris 1967, s. 133-141;
İslami: A'malü nedve bi-münasebeti b!. el-Muvafakat, ll, 199; MakkarL Nef/:ıu 'Hib, Abdurrahman Badawi. Histoire de la philo-
müruri şernCıniyete ~urunin 'ala vefa- X, 251; Keşfü';r.-;r.unün, 1, 513; Abdülvahid ei- sophie en Islam, Paris 1972, ll, 737 -870; a.mlf .,
Merraküş!. el-Mu'cib {i telf:ıfşi af:ıba ri 'l-Magrib "Averroes face au texte qu'il commente" , Mul-
ti İbn Rüşd (Beyrut 1981) . 4. Arap Birliği
(n ş r. R. Dozy }, Le iden 1881, s. 209-216, 224; S. tiple Averroes: Actes du colloq ue internalian-
Eğitim. Kültür ve Bilim Dairesi ' nin 4-9
Mun k. "Ib n Rus h d", Dictionnaire des sciences ale (ed. Jea n Joli vet). Pari s 1978, s. 59-89; De
Kasım 1978'de Cezayir' de İbn Rüşd'ün philosophiques, Paris 1847, lll, 157-175;a.mif.. Lacy O'Ieary, İs lam Düş ün ces i ve Tarihteki Yeri
ölümünün 800 . yılı münasebetiyle dü- Melange de philosophiejuiv e et arabe, Paris (tre. Hüseyin Yurdayd ı n -Yaşar Ku t luay }, Anka -
zenlediği toplantının tutanakları: Mü'- 1859, s. 418-458; Ernest Renan . Av erroes et ra 1971 , s. 154-156; Muhammed Abdurrah-
temeru İbn Rüşd, ?,ikra'l-mi'eviyye'ş­ l'Av erroi'sme, Paris 1852, s. 15,29-36, 59, man Bişar, el-Vücüd v e 'l·f:ıulüd {i felsefeti İbn
205,301-319,436 , 439 ,444 ,456-460,462- Rüşd, Beyrut 1974; C. Kırzan i c, L'Averroismo
şamine li-vetdtih (l-ll. Cezayir 1983). S.
465; a.mlf., İbn Rüşd ve'r-Rüşdiyye (t re. Ad il in ltalia (Convegno lnterna zionale), Roma
Asya-Afrika Felsefe Birliği tarafından S- Zuaytır), Kahire 1957, tür.yer.; Pierre Duhem, 1977; G. C. Anawati, Mü'ellefatü İbn Rüşd, Ce-
9 Aralık 1994'te Kah ire'de düzenlenen Le systeme du monde, Paris 1915, IV, 97, 100; zayir 1978; a.mlf., "Bibliographie de la philos-
toplantının tutanakları:The First Spe- Miguel Asin Palacios. "el Averroismo teologico ophie medievale en terre d'Islam pour les an-
cia! International Philosophy Canter- de San to Tomas d'Aquino", Homenaje aD. nees 1982-1987" , Bulletindephilosophieme-
Francisco Codera , Saragossa 1940, s. 271- dievale, X-XII , Louvain -la- Neuve 1968-70,
ance on Ibn Rushd Averroes and En- 331; Muhammed Yusuf Musa. İbn Rüşd el-fey- s. 316-369 ; a.mlf., "Bibliographie de la phi-
light enm ent (New York 1996 ). Bunun lesüf, Kahire 1945; a.mlf .. Beyne 'd-din ve 'l- losophie mediev ale en terre d'1slam pour !es
dışında A lmanya'da Saint Thomas Ensti- felsefe fire' yi İbn Rüşd ve felasifeti 'l-'aş ri ' l· annees 1959- 1969", a.e., XXIX (1987). s. 24-
tüsü tarafından 7-1 O Eylül 1996 tarihin- vaşft, Beyrut 1988; P. Manuel Alonso. Teologia 47; Hasan Hanefi. " İbn Rüşd şariJ:ıan Aristo " ,
de Averroes, Madrid - Granada 194 7, s. 51-98; Mihricanü İbn Rü şd, Cezayir 1978, s. 1-61;
de " İbn Rüşd'ün Aristo şerh i ve Grek ge-
Leon Gauthier, lbn Rochd (Averroes), Paris Abdülmec!d ei-Gannuşı, " La problematique de
leneği" konusunda Köln'de IV. İbn Rüşd
1948; a.mlf., La theorie d'lbn Rochd (Aver- la haecce ite et de l 'alterite chez Avicenne et
Sempozyumu ve miladi tarihe göre İbn roes) sur les rapports de la religion et de la Averroes", Multiple Averroes: Actes du col-
Rüşd'ün ölümünün 800. yılı münasebe- philosophie, Parisl983; Mahmud Kasım, Fi'n· loque intern alian ale (ed. Jea n Jolivet). Paris
tiyle Aralık .1 998'de dünyanın çeşitli ülke- Nefs ve'l-'akl , Kahire 1949; a.mlf.. La theari e 1978, s. 175-188; Edouard H. Weber, "Les ap-
lerinde toplantılar düzenlenmiştir. Bun - de la corina issa nce d'apres Av erroes et son ports positifs de la no etique d'Ibn Rushd a
interpretation ch ez Thoma s d 'Aquin, Alger celle de Thomas d'Aquin", a.e., s. 211-248;
lardan ilki. 11-13 Aralık 1998 tarihinde
1978, s. 85; a.mlf., "La philosophie d' Averroes Salvador Gom ez Nogales. "Bibliografie sobre
istanbul'da Marmara Üniversitesi ilahi- et ses rap ports av ec la sco lastique latine", las ob ras de Ave rros", a.e., s. 352-387; Zdsis-
yat Fakültesi, Türkiye Diyanet Vakfı is- Actas del V. congreso in ternaclanal de filoso- law Kuksewicz. " 1nfluence d'Averroes sur des
lam Araştırmaları Merkezi. Alman Kül- {ia medieval, Madrid 1979, I, 207-217; a.mlf., universites en Euro pe ce ntrale" , a.e. , s. 275-
"İbn Rüşd" , Mu'cemü a' lam i 'l-fikri'l-in sanf, 279; Sholmo Pines. "La philosophie dans l 'ec-
tür Merkezi. Alman Goethe Enstitüsü ve
Kahire 1984, 1, 139-147; a.m lf., el-Feylesüfü'l- onomie du genre h u main se1on Averroes", a.e.,
Fransız Kültür Merkezi'nin iştirakiyle dü-
müftera 'aleyh İbn Rüşd, Kahire, ts.; O. Ha- s. 189-207; a.mlf., "Recherches sur la doctrine
zenlenmiş. aynı tarihlerde Merakeş. Ka- melin , La theorie de l'intellect d'apres d'Aris- politique d'Averroes" , lyyun, VIII, Jerusalem
hire, Thnus ve ispanya'da da benzer top- tote et ses commentateurs, Paris 1953, s. 58 - 1957, s. 65-84; Miguel Cruz Hernandez, "Los
lantılar tertip edilmiş, ancak bunların tu- 72; E. J. Rosenthal, Averroes' Commentary on limites del Aristotelismo d'lbn Rusd", Multiple
tanakları henüz yayımlanmamıştır. Plato's Republic, Cambridge 1956, s. 65, 127, Averroes: Actes du colloque internationale
129 , 146, 164, 168; Macid Fahrl. lslam ic Oc- (ed. Jean Jolivet}, Paris 1978, s. 129-155; a.mlf.,
BİBLİYOGRAFYA : casionalisme and /ts Critique by Averroes and Abu'l-Walid Ibn Rukd (Av erro es) vida, obra,
İbn Rüşd. Telf:ıfşu Kitabi 'n-Nefs (nşr. Ahmed Aquinas, London 1958; a.mlf., İbn Rü ş d fey- pensaminto, in{luencia, Cordoba 1986; a.mlf.,
Fuad ei-EhvanT). Kahire 1950, neşred en in giri- lesüfü l)ur(uba, Beyrut 1982; a.mlf., "Felse- "Etica e politica na filoso fia de Averrois" , Re-
şi, s. 15; a.mlf.. Tefsfru Ma Ba'de'!-!abf'a ( n ş r. fetü İbn Rüşd e1-atı1a[5ıy ye" , Mü'temeru İbn vista Por tuguesa d e filoso{ia, XVII, Braga 1961 ,
Mau ri ce Bouyges ). Beyrut 1973; a.mlf., Teha- Rüşd, ?ik ra ' 1-mi'eviyy e'ş-şa min e li-vefatih, s. 127-150; Ahmed Şahlan, "Teltıişu Kitabi'n-
fütü't-Tehafüt (nşr. Süleyman Dün ya). Kahire Cezayir 1983, 1, 199-233; a.mlf. , "Platonic and Ne fs li-Aristo, li'bn Rü ş d matıtfı\un bi-J:ıurfıf
1972; a.mlf .. el-Keşf'a n menah ici'l-edille(n şr. A ristotelian Elements in the Ethics of Ave r- 'İberiyye", A'malü nedveti İbn Rüşd, Beyrut
Mahmud Kasım). Kahire 1964; a.mlf .. el-H as roes", e l-Ebf:ıiiş, XXXVI, Beyrut 1988, s. 11-26; 1981 , s. 166-181; Muhammed Miftahl. "İbn
ve'l-maf:ısüs (nşr. Helmut Ga t je). Wiesbaden George F. Hourani, " Ibn Rushd's Defence of Rüşd ve medresetühCı fı'1 -garbi'l-İs1am1", a.e.,
1961 , s. 193-202, 208-209; a.mlf .. Kitabü 'n- Philosophy", The World of Islam St udies in s. 87-101 ; Ahmed Fuad Kamil, "Ma Ba'de 'Ha-

287
iBN RÜŞD

bi'a ' inde İbn Rüşd", a.e., s. 209-240; Ne bil coeur, "No tes sur !es averrolstes latins: Boece nin, bilgilerinin çoğunun eski ilimiere da-
eş-Şihiibi, "en-N~amü'l - felekiyyü'r-Rüşdi
ve'l- le Dace" , Revue des sciences philosophiques yandığı yönünde bir şayia çıkıncaya ka-
bf'etü ' l-fıkriyye fı devleti'l-Muvai:ıJ:ıidin", a.e. , et theologiques, iV, Paris 191 O, s. 500-511;
s. 287-313; Muhammed Züneybir, "İbn Rüşd a.mlf .. "La religion et !es maitres de l'Aver- dar İbn Rüşd'ün güvenilir ve bilgisine baş­
ve'r-Rüşdiyye fı itarihime't-tarlbi", a.e., s. 7- roisme" , a.e. , V ( ı9ıı ). s. 267-299, 486-506; vurulur bir kişi olduğunu nakletmesi (Ta-
61; Abdülmecid es-Sagir. "el-Menhecü'r-Rüşdl Franz Rosenthal, "Averroes paraphrase on Pla- rf!; u 1)-LJ.çiati'l-Endelüs, s. ı 44) bu kanaati
ve eşerühı1 fı'l-J:ıükm ' ala İbn Rü ş d 'inde Me- to's Politeia" , JRAS(ı934). s. 736-744;a.mlf.. teyit eder mahiyettedir.
garibeti 'l-]5arneyni ·s-sadis ve ' ş-şalişe 'aşer "Spinoza et la pensee arabe" , Revue de syn-
li'l-hicre", a.e., s. 336; Zeyneb Mahmud el-Hu- these, sy. 89-91, Paris 1978, s. 151-17 4; David İbn Rüşd'ün fıkıh alanındaki en meşhur
dari, Eşeru İbn Rüşd fi felsefeti 'l-'uşüri'l-vüs­ C. Lindberg, "Did Averroes Discover Retirral eseri, üzerinde yirmi yılı aşkın bir süre
ta, Kahire 1983; Muhammed Amare. el-Mad- Sensitivity", Bul/etin of the History of Medi- çalıştığını belirttiği, tamamlanması ölü-
diyye ve 'l-mişaliyye {1 felsefeti İbn Rüşd, Ka- cine, XLIX, Baltimare 1975, s. 273-278; Core münden yaklaşık on yıl öneeye (584/1 I 88)
hire 1983; Abdülkerim Halife. "Edebü İbn Rüşd", Zeynati. "İbn Rüşd beyne'I-'Arab ve'l-Garb" ,
Mü' temeru İbn Rüşd, ?ikra'l-mi'eviyye'ş-şa­
tesadüf eden Bidô.yetü '1-müctehid 'dir.
el-Ba/:ıiş, I, Paris 1978, s. 37 -54; a.mlf .. "er-
mine li-ve{atih , Cezayir 1983, I, 121-164; Zeki Rüşdiyyetü ' l-Latiniyye", el-Mevsü'atü '1-Felse- Bu kitapta el-Kelô.mü'l-fı]fhi diye nite-
Necib Mahmud. "İbn Rüşd fı teyyari ' l-fıkri'l­ fiyyetü'l-'Arabiyye, Beyrut 1988, 11/1, s. 618; lediği (1, 56, 80) fıkıh usulü alanındaki ese-
'Arabi", a.e., I, 177 -197; Arnmar et-Talibi, "en- Muhammed Kamil Ayad, "Te'şlru İbn Rüşd 'ala ri ise Gazzal'i'nin el-M üstaşta 'sına yaz-
Na:(:ariyyetü's-siyasiyye 'inde İbn Rüşd" , a.e., merri'l - 'uşür" , MMLA, LIV (I 979). s. 24-44; dığı bir özettir. SSZ (1157) yılında kale-
I, 215-250; Louis Gardet, "L'originalite d'!bn Daniel J. Lasker. "Averroistic Trends in Jewish-
Rushd", a.e., I, 361-370; Albert Nasri Nadir. me alınan bu özet ez-Zaruri ii uşuli'l­
Christian Polemics in the Late Middle Ages",
" Mezhebü ' l-J:ıa]5i]5ateyn 'inde İbn Rüşd ve'r- Speculum, LV/2, Cambridge 1980, s. 294-304; fı]fh adıyla yayımlanmıştır (nşr. Cemaled-
Rüşdiyyetü'l-Uttiniyye " , a.e., ll, 1-9; Muham- İbrahim Madkour. "Les oeuvres d'Avenoes et la din el-Alevi, Beyrut 1994). Bidô.yetü'l-
med Eman el-Cami, "el-'Al51 ve'n-na]51 'inde comission arabe du Caire", 1'1/DEO, XVI ( ı983). müctehid'de isim vermeksizin atıfta bu-
İbn Rüşd", a.e. , ll, 139-ı80;Abdülhamid Sab- s. 237-246; Camila Alvarez De Morales. "El Ki- lunduğu eser de (1. 80) muhtemelen bu
ra. "İbn Rüşd ve mev]5ıfüh min feleki Batlam- tab al-Kulliyyat de ıbn RuSd problematica de
yüs", a.e., I, 327 -340; a.mlf.. "The Andalusian su edicion", Quaderni di S tu di Arabi, sy. 5- kitaptır. İbn Rüşd, bu iki eserin girişinde
Revalt Against Ptolemaic Astronomy Averroes 6, Venezia ı 987-88, s. 11-19; Philipp W. Rose- gayet mütevazi bir üslüp kullanarak bun-
and al-Bitrüji". Transformatian and Tradition mann. "Averroes: A Catalogue of editions and ları kendisi için bir hatırlatma olması ka-
in the Sciences. Essays in H ono ur of/. Bemard scholarly writings from 1821 onwards", Bul- bilinden yazdığım ifade eder. Her ne ka-
Cohen, Cambridge ı984, s. ı33-153; Atıf el-Ira- /etin de philosophie medievale, XXX, Lou-
dar kendi şahsi görüşlerini içerse de baş­
ki. en-Nez'atü '1-'akliyye fi felsefeti İbn Rüşd, vain-la-Neuve 1988, s. 153-221; Charles E.
Kahire 1984; a.mlf .. el-Menhecü 'n-nakdi fi fel- Butterworth, "The Political Teaching of Aver- ka bir eserin özeti olan, genç sayılabile­
sefeti İbn Rüşd, Kahire 1984; N. Mohammed roes", Arabic Sciences and Philosophy, 11/2, cek bi r yaşta yazdığı ez-Zaruri'deki fi-
üvey. Averroes ' Doctrine of lmmortality, Lon- Cambridge 1992, s. 187-202; Josep Puig Mon- kirlerinde bazı değişmeler gözlenmekte-
don 1984; B. Sherman Kogan , Averroes and tada. "lbn Rushd Versus al-Ghazali, Reconsi- dir. Bu eserler dışında İbn Rüşd , özellikle
the Metaphysics of Ca usa tion, New York 1985; deration of a Polemic", MW. LXXXII/1-2 ( ı992).
Mali !<i fıkhına dair ve okuyucuyu bu mez-
Juan Vernet, Ce que la culture doit aux arabes s. 113-131; a.mlf. , "Les stades de la philosophie
d 'Espagne (tre. Gabrie\ Martinez Gros). Paris na turelle d' Averroes", Arabic Sciences and Phi- hep hususunda müctehid mertebesine
1985, s. 199, 200. 239, 266-267; Cirar Ciha- losophy, Vll/1 , Cambridge 1997, s. 115-137; yükseltecek nitelikte birkaç eser daha
mi, Mefhümü's-sebebiyye beyne'l-mütekelli- Mustafa Çağrıcı. "İbn Teymiyye'nin Bakışıyla yazmayı düşündüğünü haber vermektey-
m1n ve'l-felasife beyne'l-Gazza/1 ve İbn Rüşd, Gazza.li-İbn Rüşd Tartışması", İTED, IX ( ı995). se de (Bidayetü'l-müctehid, Il, 324, 370)
Beyrut 1985; Cemaleddin el-Alevi, el-Metnü 'r- s. 77 -126; Steel Cari os- Guy Guldentops. "An
bunları yazıp yazmadığı kesin olarak bi-
Rüşd1, Mağrib 1986 , tür.yer.; D. Urvoy, lbn Unknown Treatise of Averroes Against the
Rus h d , Paris ı 986; a.mlf., "Ib n Rushd ", His- Avicennians on the First Cause, Edition and linmemektedir.
tory oflslamic Philosophy(ed . Seyyed Hossein Translations" , Recherches de theologie et Mezheplerin fıkıh mantığı ve teknikle-
Nasr- Oliver Leaman). London 1996 , 1/1, s. philosophie medievales (ı997). s. 86-135; Ja-
rini ana hatlarıyla ortaya koyması bakı­
330-345; a.mlf., Averroes, tes ambitions d'un cob Leib Teicher. "Averroe". Encyclopedia [ilo-
mından dikkati çeken Bidô.yetü'l-müc-
intellectuel musulman, Paris 1998; Muham- so[ica, Florence 1967, I, 646-660; Hilmi Ziya
med Abid el-Cabiri, Naf:ınü ve't-türaş, Mağrib Ülken. "İbn Rüşd", İA, V/2, s. 781-798; Refikel- tehid, fıkıh sistematiğine göre yazılmış
1986, s. 211-260; Muhammed el-Misbahi. İş­ Acem. "er-Rüşdiyye", el-Mevsü'atü '1-felse[iyye- olmakla birlikte İbn Rüşd bunun bir fürQ
kaliyyetü'l-'akl 'inde İbn Rüşd, Beyrut 1988; tü'l-'Arabiyye, Beyrut 1988, 11/1, s. 594-613; kitabı değil usul kitabı olduğunu, fıkhın
Muhammed Arabi el-Hattabi, eı-Tıb ve'l-e(ıb­ Şerefeddin Horasani. "İbn Rüşd", DMBİ, lll, 556-
ayrıntılarını değil fürüun usulle ilişkisini
ba' fi'l-Endelüsi 'l-İslamiyye, Beyrut 1988, s. 583. Q
346; Oliver Leaman. Averroes and his Philo- ııı!lliJ H. BEKiR KARLIGA ve fıkh'i ihtilafların usul'i temellerini gös-
sophy, Oxford 1988; Ahmed Fuad el-Ehvani, terıneyi amaçladığını vurgular (a.g.e., ı.
"İbn Rüşd" (tre. İlhan Kutluer) . İslam Düşünce­ 147; ll, I I 7, 162, 168, 323, 370) . Ayrıca
si Tarihi(ed. M. M. Şerif). İstanbul 1990, ll, 163- Fıkhl Görüşleri_ ibn Rüşd fıkıhla da il- eserinde, fakihin zihninde fürQ ile usulü
186; Maurice Ruben Hayoun - Alalin de Libera.
gilenmiş, işbiliye ve Kurtuba gibi döne- irtibatlandırabilmesi için öncelikle hük-
Averroes et Averrofsme, Paris 1991 , s. ll 0-
112; Hüseyin Sanoğlu, İbn Rüşd ve Felsefesi min ilim ve kültür merkezlerinde kadılık mü doğrudan bildirilmiş konulara ve bun-
(doktora tezi, ı993), İÜ Sosyal Bilimler Enstitü- yapmış, fıkıh alanında oldukça seviyeli iki lara ilişkin görüşlere, ardından böyle ol-
sü; Paul Kurtz. "lntellectual Freedom , Ratio- eseri günümüze ulaşmıştır. Ancak çağ­ madığı halde hakkında yaygın tartışma
nality and Enlightnement the Contributions daşları ve sonrakiler tarafından bir fakih bulunan meselelere yer vermeye özen
of Averroes", Averroes and Enlightnement,
olarak hak ettiği ilgiyi görememiştir. Bu gösterdiğini hatırlatır (a.g.e. , ı. 69, 94,
New York 1996, s. 29, 31; Catherine Wilson,
"Modern Western Philosophy" , History ofls- durum onun felsefeci kimliğinin fıkıhçı ı 14; ll, 123, 129, 145). Hatta eserinin ba-
lamic Philosophy (nşr. Seyyed Hossein Nasr- yönünü gölgelediğ i , felsefeyle içlidışlı ol- şında kısa da olsa temel usul kurallarını ,
Oliver Leaman). London 1996, 1/2, s. 1013-1 029; masının ve fıkh'i konuları da felsefenin tanım ve ayırımlarını vermesi (a.g .e., ı.
Han s Daiber. "Political Philosophy", a.e. , ll, kazandırdığ ı bir rahatlıkla ele almasının , 2-5). bir bakıma eserin geri kalan kısmı­
857-858; R. Arnaldez. lbn Rushd, Paris 1998;
görüş ve fetvaianna güven konusunda nın bu usulün açılımı ve örneklendirmesi
a.mlf.. "La pensee religieuse d'Averroes", St.!,
VII ( ı957) . s. 99-114;Vlll ( ı957). s. 15-28; a.mlf.. açıkça telaffuz edilmeyen bir tereddüde amacıyla kaleme alındığı izlenimini ver-
"lbn Rushd" , EF(ing .). lll, 909-920; P. Don- yol açtığı şeklinde açıklanabilir. Nübah'i'- mektedir. Bundan dolayı eserin, fakihle-

288

You might also like