Çekip gitmeliyim hiç düşünmeden Bulmalıyım aradığım o yeri Şiirmiş, bilgelikmiş her neyse Ne varsa benden kalsın geride Kalsın o yalanlar, o yalan ilişkiler de Ve ölümler ki sevdanın ikiz doğurduğu Yetsin, taşımak istemiyorum hiçbirini yedeğimde Nerdesin ey benim hergün yeniden doğan oğlum Sevginin çoğul oğlu Senin ülkende yalnız bütün özlemler Bilirim yalnız orda, içtenlik, erinç, coşku Bayrağındaki bir tek çiçekli dalla Orda uçsuz bucaksız Olanca görkemiyle bir erguvan imparatorluğu.
Öğrendim öğrenmesine, mutsuzluk da bir gelişmedir
Tanımadığım kentler, yüzler, hiç mi hiç tanımadığım Oteller, genelevler, nar ağaçları Dar sokaklar, eğri büğrü kaldırımlar Satın alamadığım bir örtüye çeviren yalnızlığı Ve bir yağmur öncesinde belli belirsiz Üç beş çocuğun birbirini çağırdığı Sopasını düşürdüğü bir dilencinin Unutup gittiği sonra ses çıkarmadan Anlaşılmaz mırıltılarla yokuş aşağı İner gibi ben de Örgüsünden başını kaldıran bir kadının Gözlerinde Nasıl binlerce rengin içinden sıyrılırsa dünya Bulacağım elbette aradığım o yeri Yıllar yılı tuttuğum aklımda Hani salkımlar içinde bir ev vardı Eski bir gemici feneri asılıydı kapısında Duvarlarında uçan balıkların kurutulduğu Yıkılmışsa ne yaparım bilmem ki Eksilmiş gibi ağzımda bir dişim Yerini dilimle oynaya oynaya Dalar çıkarım elbet bambaşka sokaklara.
Geçerim kuduğum hayallerin altından
Bir gökkuşağının altından geçermiş gibi Budakları kalın ellerimi andıran Asmaların yanıbaşından Yüzümde bir garajın tutulmaz akşamıyla O geçimsiz akşamla Ve mutlaka kayalardan doğmuş olan Göğün mavi yapamadığı bir şahin Başımın üstünde tek başına.
Kırmızı dallar, göğe uzanır çitler
Yıldızları birbirinden ayıran Bilmez olur muyum hiç, mutluluk da bir gelişmedir Yaşarken olsun, ölümle olsun, sonu ayrılığa varan Ey gün batımı! benden duymuş olma bu yakınmayı Bir gül bana kendini kopardı verdi Daha dün akşam, daha dün akşam.
Yürek bir kez görür, sonra hep gözler görür
Ben onu yüreğimle görmüşüm anlaşılan Çözüldü artık o büyü, yanımda Sıcaklığı parmaklarımı acıtan bir haziran Üstelik çoktan buldum aradığım o yeri Tam yedi kez doğan güneşlerin altında Bir yitip bir yükselen sıradağların ardından.
Yıkansam, yıkansam, hep o güneşlerle yıkansam
Dişleri tenime geçse yaz rüzgarlarının İzine pek rastlamasam Ama kalbini sert ve serin tutan bir denizciye Bunu bir daha sorsam Ne çıkar bir daha sorsam Sonra hiç konuşmasam, sonra hiç konuşmasam Ve bu yorgun, bu üzünçlü yüreği Benim değilmiş gibi, benim değilmiş gibi Kimse görmeden şöyle bir yol kenarına bıraksam.