You are on page 1of 123

• • e

BIORITIMLER
• • •

BIORITIMLER
EN YÜKSEK POTANSİYELE ERİŞMENİZ iÇiN GÜNLÜK REHBER

PETEK WEST

AKAŞA YAYINLARI
Kitabın Orijinal _Adı :
Biorhythms

Bu Kitabın Yayın Haklan


Akaşa Yayın ve Dağıtun UdŞti.'ne aittir .

Baskı:
Özal Matbaası
Tel: 520 60 58

Kapak Baskısı:
Durum Matbaası
Tel:51187 68

Teknik Yapım :
, Dizgi-Montaj-Kapak Düzeni
AkaŞa Yayın ve Dağıtım. Ltd.Şti.
İstiklal Caddesi Mis Sok. No: 6/4
Beyoğlu I İSTANBUL
,

İSTANBUL, Nisan 1989


Haziran 1993
İÇİNDEKİLER

Giriş 7
.....................................................................

Bölüm
1. Bioritim Teorisi ve GelfşmesL.......... . ......... 13 . ..

2. Fiziksel IJevre .. .
. .. . . . . ..
....... .... .. .
.. ... ... 29
.... . ..... . ...

3. Duygusal Devre .. . .
...... .
.... . . . . . 45
........ ............ .. .. . ..

4. Zihinsel Devre. . . . . .. .. .... . . . .


...... ...... .. . ... 55 ... ... .. .....

5. Diğer İnsanlarla Uyum.................................. 63


6.Diğer Devreler .
.................... . .-.............. 79
....... .....

7. Hayat RitimlerL .. ... .


.......... .. ... . .. . 87
.. ... ..... ... .. . ... .

8. Hesaplamalar. . . ...... . . . : ..................... 109


.... ...... .. ..

Ek : Ünlülerin Doğum Tarihleri. . . .. .. . ... 12 1


... .. .... ...
• •

GiRiŞ

Doğduğunuz günden ittb.aren, bedeninizin en küçük


hücresinde, organik yapınızda, davranışlarınızda ve çevre­
nizde, sürekli olarak devreler ve rttimler haiınde seyreden bir
faaliyet söz konusudur. Ôyle ki, bu devre ve rtUmler, bir
süreklilik içerisinde, kesinlikle son bulmayan bir tekrarlama
halindedirler.
İnsan bedeni bu değişimler silsilesine öylesine ayar­
lanmıştır ki, biz ekseriya bunları kendiliğinden kabul ederiz
ve süregelen bu değişimlerin devresel bir fenomen olmalarını
dikkate almama eğilimi göstertrtz: Akciğerler ve solunum,
böbrekler ve bilinen işlevleri, kalp ve nabız, gündüz ve gece,
ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış. Bazılarını kabul ederiz,
bazılarıyla mücadele ederiz, bazılarını ise henüz bilemeyiz
bile.
Bedensel rttimlertmiz içerisinde açıkça tanımlanmış üç
devre vardır ki, bunlar, davranış biçimlerimizi bildiğimiz se­
bep-sonuç bağıntısının dışında etkilerler. Bu devreler
süreklidir ve psikolojik değişikl1klere sebep olurlar. İşte. bu

7
Blorlt ı m ıer
kitabın inceleyeceği başlıca konu. sözünü ettiğimiz bu üç devre
olacaktır.

tl'ç BİORİTİM DEVRESİ

Bu devreler. topluca blorltlmler diye tanınırlar. Tek tek


ele alacak olursak. birincisi, fiziksel devredir ve 23 gün
sürelidir. İkincisi, duyarlılık ya da duygusal devredir ki, 28
gürılük bir periyodikliğe sahiptir. Ve üçüncüsü, 33 gürılük zi­
hinsel devredir.
Bu üç devre, üç ayn davranış alanındaki faaliyetleri idare
eder. Bunurıla beraber, bu devrelerin söz konusu faaliyetler
üzerinde doğrudan bir sebep-sonuç etkisi yoktur, fakat faali­
yetler. her durumda o anın baskın çevre şartlarına tabidirler.
Her bir ritim ile davranışımızdaki belirli faktörler arasında
bir bağıntı olduğu bulunmuştur. Dahası, ritim kademesinin ya
da fazının farkına vanlması ha.linde, kişi bu duruma uygun
olarak bu davranışını düzeltmek ya da ayarlamak fırsatına
sahip olur. Açıktır ki, böyle bir tavırlanma ile büyük
başarılar elde edilir.
Böylece bahsettiğimiz bioritmik devrelerin, . iyi ve kötü ·

günlerimizi açıklayan güçlü bir cevap olduğu ortaya çıkmış


olur. Ritim fazının (yanı pozitif veya negatif devrelerden her­
hangi birinin) farkına varılması ve bunun zekice
değerlendirilmesi, yaşama karşı daha olumlu bir yaklaşım
sağlayabilir ve çok kısa bir süre sonra, kendinizi çok daha iyi
hissetmeye başlayabilirsiniz.
·Hiç şüphesiz biorttimler. belirli bir günde kesinlikle bir
kazaya uğrayacağınızı, işinizden atılacağınızı ya da kumarda
kazanacağınızı işaret etmez. Bioritimler, belirli bir günde si- i
zin potansiyel haldeki fiziksel gücünüzü, duygusal hassasiye­
tinizi ya da zihinsel keskirıliğinizi gösterir. Bu malumatla ne
yapacağınız meselesi, hiç şüphesiz, tüm bioritim kavramının
anahtarını oluşturur. Belll bir zamanda üç devrenin her birin­
deki güçlülüğünüz ya da sınırlılığınıza ·ilişkin olarak biori­
tlmlerin sağlanuş olduğu malumatı kullanmakla elde edece­
ğiniz. fayda, tümüyle kişisel bir seçim meselesidir..
Her devre, doğduğunuz. günden itibaren kendine has rit­
mine başlar ve öldüğünüz gune kadar sabit kalır. Muntazam

8
Giri.ş
olmasından dolayı, her bir fazı ya da kademesi -gelecekte,
geçmişte ya da şimdiki anda olsun-herhangi bir gün 'için -ko­
laylıkla hesaplanabilir. İhtiyaç duyulan yegane şey, doğum ta­
rihinizdir.
Bazı kimselere göre, işte bu noktada. bioritimlerle astro­
loji arasında bir karşılaştırma .doğmaktadır. Ancak, şimdiye
kadar, şayet varsa, astrolojiyle bioritimler arasında bir
bağıntı keşfedilmemiştir. Kabul edilmeli ki, her ikisi de in­
sanla il1şkilidir ve her ikisi de insana gitmesi gereken yol ya
da alınması gereken tutum hakkında bilgi verebilfr. Ancak as­
troloji, gök cisimlerinin hareket ve dizilişleriyle ilişkili te­
rimler kullanarak daha özel· ifadelerle tavsiyede bulunur.
Oysa bioriUmler, sadece kişinin güçlülüğü ya da sınırlılığına
ilişkin malumat verebilir ve yöntemi daha çabuk uygulanır.
Bazı kimseler için bioritimler daha hassas gözülanektedir,
ancak bu, astroloji ve astrologları eleştiri ya da onlara hafif
bir karşı oluş tarzında kabul edıimemelidir. Bu iki kavram
arasında büyük fark vardır. Biorttım konusu, okült ya da gizli
bir sihir unsuru taşımaz. Biorttimler, son araştırmaların ışığı
altında, bir psikolojik fonksiyon hesaplaması yapmak ve bu­
nun sonuçlarıyla davranı·ş biçimlerimiz arasında ilişki kur­
mak hususunda, çok basit alıştırmadan başka bir şey değildir.
Bioritmik teorilerin sonuçlarının ortaya çıkmasından sonra,
bu kavramın diğer birçok deneylere konu olması. sadece bir
zaman meselesiydi. Bunlardan en önemlisi ve en çok bilineni
kişiler arasında uygunluk incelemeleri sahasında olmuştur.

DİGER İNSANLARLA UYUM

Var olmak için, yeteneklerimizi en iyi şekilde kullana­


rak, diğer insanlarla iyi geçinmemiz gerekir. Ancak.bu her za­
man kolay olmaz. Bazen ilk tanıştığımız kişiye karşı uygun
olmayacak bir şekilde davrandığımızı görürüz: sanki bir şey
yerine oturmamış gibidir. Sonuç olarak karşılıklı ilişki için
iyi bir başlangıç yapılmamıştır. Bazı durumlarda ise. o kişiyle
hemen birbirimize ısınır ve sanki kırk yıllık arkadaş gibi
anlaşıvertrtz. Hayret verici dostça bir ilişki doğmuştur.
Çok uzl,ln zamandan beri tanıdığımız birinin bile ara sıra
bizi sinirlendirdiğini görürüz ve ilk bakışta kişisel btorttim-

9
BlorltJmler
lerimiz toplumsal Ufşkiler bakımından uygun durumda
değilmiş ·gibi gözlikeb111r. Oysa bioriUm hesabını
yaptığımızda, o gunun. her ikimiz için de iyi geçinmek için
mümkün olan en uygun gün olduğunu buluruz ve hayrete
düşeriz. B azı durumlarda ise. herhangi biriyle
konuşmamamız .gerektiğini bilmemize rağmen, filAn kişiye ·

rastlarız ve her nasılsa. o kimsenin şahsiyetinden yansıyan


bir sihirle lizertrnizdeki o sıkıntılı hava kalkıver1ri
·

Kişilerin btorittm çizelgelerini (btogram) mukayese et­


mek suretiyle. onlarla nasıl geçinebileceğimizi görmek
mlimkündür. Ama, bu biorttim yönteminin hiç bir yönliyle
yanılmaz olduğu anlamına gelmez. Ancak yüzde 90 gibi bir
oranda. o kişiyle neden geçinemediğimizi, fakat diğeri ile geçi­
nebildiğimizi görebiliriz. Biorttimler. cevapların tümünu
içermez. fakat iUşkilerdeki niçinlere. nasıllara aydınlatıcı
bir anlayış getirebilir.
Kişisel biogramlannız gizil güç h4ltndek1 davranış
biçimlerinizi gösterir. Bunun ardından, söz konusu durumun
gerek sizin için, gerek başkaları. için. ne gibi yararlar sağla­
yacağı meselesi gelir. Böylelikle mantıklı aWacak adım, bun­
ları mukayese etmektir. İnsanın davranış biçimleri ve gizil
güç uygunluğu bakımından bu alıştırmanın sağladığı gerçek­
ten sınırsız imkAnlar, çok geniş ve heyecan vericidir.
BioriUmlerin zekice kullanıldığı başkaca yararlı alan,
enıniyet sağlama konusudur. özellikle fabrtkalarda ve her tür
ulaşım sektörlinde bioritiın hesaplamaları ka.r ve haşan sağ­
layacak şekilde kullanılmaktadır. Bu alanlarda kazanılan
haşan, inanılmayacak derecede yliksektir. Elde mevcut yığın­
larca istatistik kanıtlamıştır ki. bioritimlertn kullanılması
kaza sayısını azaltmaktadır.
Spor ise, bioriUmlerin uygulandığı bir başka başarılı
alandır. Yönetici ve eğiticiler, biorttımlert uygulamaya sok­
tuktan sonra oyun sırasında yaptıkları hücum,larda elde ettik­
lert başarılı sonuçlan gördükten sonra, konuya bliylik bir he­
yecanla yaklaşmışlardır.
Aslında küçük bir imajinasyonla görülür ki, bioritlın uy­
gulamalarının başarılı bir şekilde kullanılamayacağı çok az
alan vardır.
Bu girişi yapmaktaki amacım, birazdan okuyacağınız ko-

10
Giriş
nuya ilişkin iştahınızı kabartmaktır. Gelecekte bu konuyu
daha ileriye götürmek ya da biorttımleri kendi yaşamınıza
uygulamak isterseniz (umanın öyle yaparsınız), dilediğiniz
bütün malümatı okuduğunuz bu kitapta bulabileceksiniz.

11
1
BIORITIM TEORiSi VE
• • • •• •

• •

GELiŞMESi

Zamanın dertnliklerinden kopup gelen her tür hayat, do­


ğal devrelerin etkilerine maruz kalarak ilerler. Bu devreler, is­
ter kendi bedentmizden, ister dış kaynaklardan doğsun, hepi­
mize tesir ederler. En temel devre olan gece ve gündüze, insan
da dahil olmak üzere hayvanların çoğu tarafından hiç soıu so­
rulmaksızın tabi olunur; gündüzse! (dlurnal) bir yaratıksa ge­
celeri, gecesel (noctumal) bir yaratıksa gündüzleri bir köşeye
sığınarak uyur.
Mevsimler gibi, gece ve gündüzün blrbırtnı izlemesi gibi
çok doğal olan diğer ritim ve devrelerin giderek farkına var­
maktayız. Hayvanlar ve bitkiler aleminde yeni bir hayatın or­
taya çıktığı dönem: İlkbahar. Hayatın bolluk içerisinde
geliştiği ve büyüdüğü dönem: Yaz. Bazı canlıların ölüm
hazırlık-lanna veya gelmekte olan kış soğuğundan korunmak
için kış uykusuna yatma hazırlıklarına başladıkları dönem:

13
. �

Blorıt ım ıer
Sonbahar.

ôy
Ancak· bütün hayat şekilleri bu temel dönemselliğe
karşılık vermez. le canlılar vardır ki, ancak kış aylarında
gelişirler ve gerçekten, bu döneni boyunca tümüyle farklı bir
hayvan görünümünü alırlar. Buna örnek olarak verebi­
leceğfrntz kakım ve ermin, aslında aynı yaratıktır, fakat mev­
stmlere göre, kendi doğal rittınlerine karşılık olarak farklı
cevaplar tezahür ettirir. Mcvstınlcr değiştikçe, buna bağlı ola-
rak bu hayvanın dış görünüşü değişir. .
Bu değişılclik, gelişigüzel vuku bulmaz ; kesin ve izlenebi­
lir bir görünüm söz konusudur. Ermin'in hayat çevrtınindeki
(devresindeki) bu ayırt edici değişiklikler, gözlem yoluyla has­
sas bir şekilde izlenebilir. Ve bu gözlemler, sırasıyla, çok uzun
bir zaman süresi içerisindeki istatistiksel sonuçlarla kontrol
edile bilir.
Eğer bu devresel malumat bir grafik şeklinde kaydedile­
cek olursa ve her değiştm sürekli olarak grafiğe işlenecek olur­
sa vuku bulan değişiklikler çok daha kolay bir şekilde görüle­
bilir. Böylelikle kakım/ermin adlarını taşıyan hayvanın tam
bir hayat devresinin, nasıl bir seyir izleyeceği önceden biline­
cek tarzda ortaya çıkar ve de bütün bir tablo herhangi biri ta­
rafından gözlenebilir ve iyice anlaşılabilir

İNSANDAKİ DAVRANIŞ BİÇİMLERİ

Kişinin devresel davranış geliştmi, insandaki doğal rt­


ttmlerle karıştırılmamalıdır. Davranış biçimleri yaşadığımız
hayat yoluna bağlı olarak gelişir. Kaydedildiği taktirde, bun­
ların şaşırtıcı istatistiksel sonuçlar meydana getirdiği görü­
lür. Davranış biçimleriyle ilgili bu sonuçlar. iki dünya savaşı
arasındaki' dönem içerisinde toparlanan aşağıdaki suçluluk
malfımatından açıkça görülebilir.
Beş yılı aşkın bir dönem içerisinde, 2000'den fazla Ameri­
kan şehir ve kasabasındaki polis dosyalarından liste�enen bu
malumat, mevstın değişiklikleri ve suçluluk biçimleri ara�
sında ilgi çekici bir bağlantının varlığını işaret etmektedir.
Hatta öylesine ki, bir zamanlar F.B.I'ın yöneticisi olan J. Ed­
gar Hoover'ın meteoroloji uzmanlan patlayacak olan btr fırtı­
nayı önceden belirlcyebillyorsa. hiç şüphesiz b4r dereceye ka-

14
Bioritim Teorisi
dar olmak üzere, ayru şekilde ırza geçme suçlarını da önceden
tahmin edebileceklerini ifade ettiği bildirilmektedir.
Suç biçimleri seneden seneye çok az farklılık gösterir. Ci­
nayetlerin çoğu. djğer aylara göre daha çok Temmuz ve Ağustos
aylarında, özellikle de hafta sonları işlenmektedir. Bu cina­
yetlerin yüzde 60'dan fazlası, saat 18.00 ve 06.00 arası vuku
bulmuştur, Bununla beraber, hırsızlık girişimleri daha farklı­
dır. Bu suç için en ideal zamanın. Aralık, Ocak ve Şubat ayla­
nnda, Cumartesi geceleri, saat 18.00 ve 02.00 arası olduğu sap­
tanmıştır.
Mayıs ayında çok az suç işlen . ir. Sadece diğer aylara göre,
özellikle bu ay içerisinde köpek ıs ırmalarında bir yükselme
görülür. Buna karşılık, Haziran ayında intiharlar, hastaneye
yatışlar ve evlenmeler tepe noktasına ulaşır. Diğer dönemlere
nazaran Şubat ve Kasım aylarında daha fazla araba çalınması
vakaları rapor edilmiştir. Bu listedekiler saymakla bibnez.
Takriben 3000 yıl önce ünlü Yunan hekimi Hipokrat. iyi
ve kötü günlerin tesiri altında bulunduğumuzu belirtmiştir.
Hiç şüphesiz, bunun sebebiyle ilgili herhangi bir ciddi ince­
lemenin yıapılıp yapılmadığını bilmiyoruz, ama kişıntn hasta
olup olmadığına bakılmaksızın böyle bir fikrin kaydedildiği­
ni biliyoruz. Pek muhtemeldir ki, bu teori çok önceleri açık­
lanmış, fakat kaydedilmemişti. Zira iyi ve kötü günleri bil­
mek, zamanımıza göre daha az önem taşıyordu.

BERMANN SWOBODA

Son asırdan kısa bir süre önce, Viyana Üniversitesi'nde


bir profesör olan Hermann Swoboda, belirli insan dav­
ranışlarındaki hafif. düzenliliğin farkına vardı. Dikkat etti,
bekledi ve gözledi. Uzun süre sonra, aynı derecede önemli diğer
keşifleri arasında görünüşte insanı ve onun davranış biçim­
lerini etkileyen kesin ve ritmik bir dönemselliğin (periyodik­
liğin) farkına vardı.

Profesör Swoboda, bu değişken fenomenin herhangi bir


şekilde hesaplal}arak önceden belirlenip belirlenemeyeceğini
saptamak üzere araştırmasını sürdürdü. Aynca, insanın fi­
ziksel bakımdan, davranış bakımından tepkilerini etkileyen

15
Blorltlmler
23 günlük bir devrenin varlığını kanıtlamaya koyuldu. (Son
araŞtırma. şüphesiz. profesörün bu devreye ilişkin buluşlarını
daha belirgin hale getirdi.) Profesör Swoboda, aynca tesa­
düfen. 28 günlük heyecansal tepki ve davranış devresini
keşfetti. Bu ikinci rittm. birtncisi kad.ar kolayca ayırt edile­
miyordu, çünkü bu bazen kadınların aybaşı devresi ile
çakışıyordu. Fakat aynı dönemsellik erkekte de
gözlemlenebilir olduğundan, Swoboda. kadının doğal ritmini
hesaba katmaksızın kesin bir rittm biçtmtntn mevcudiyetini
ortaya koymak üzere çalışmalarına yön verdi. Swoboda'nın
zahmetli araştırması, hayat rtttmlerinin açıkça kanıtlan­
ması ile mükMatını vermiş oldu.
Aslında bir psikolog olan Swoboda, doğal olarak analitik
ve sistematik bir zihin yapısına sahipti. Buluşlarının doğru­
luğuna kanaat getirdikten sonra, ilk kitabı olan İnsan Yata­
mındakl Dönemselllk'in ardından Pslkolojlnln Temelinde
inceleme.ler adlı kitabını yayımladı. Kendisi aynca ki­
taplarını destekleyici mahiyette kaba bir ölçme sistemi ve in­
sanın Krltlk Günleri adlı bir kitapçık tasarladı. Biorittmlertn
tetkiki artık doğmuştu.

wiLBE.ı.M FLİESS

Bioritimlerin bir anlamda iki ana-başı vardı ve bunlar


birbirinin farkında değildi. Garip bir rastlantı ile,· Swobo­
da'nın psikolojik bakış açısından araştırmasını yürüttüğü he­
men hemen aynı dönemde, başka bir doktor mesleki pratikle­
riyle benzer malumat toplamaktaydı.
Berltn'de burun-boğaz mütehassısı olan Wilhelm Fliess.
23 ve 28 günlük dönemsel davranış biçimlerini kendi yönün­
den gözlemlemişti. Bioritimler ve davranış biçimleri arasın­
daki bağlantıyı ilk fark eden ya da yayım yoluyla duyuran
kendisi olmuştu. Onun inançları basit bir teoriye dayanmak­
taydı: Her bir1miz hem erkek, hem de kadın nitellklerini kalı­
tımsal olarak taşırız ve bu nedenle herkes, bir anlamda iki
cinsiyetli olmanın izlerine sahiptir.
'Hayatın Yönü' adlı kitabı zaman içerisinde itibarını kay­
betmekle beraber, Fliess, bulgularına dayanara;ıt hayat ve
tekAmül arasında bir ilişkinin mevcut olduğuna inanıyordu.

16
Bioritim Teorisi
Kitabının çok karmaşık ve matematiksel ifadelerle dolu ol­
ması nedeniyle anlaşılmayıp tutulmaması, onun araştırma­
lanm sürdürmesini engellemedi. Keşiflerinin önemini fark
ediyor ve kendi zamanının bir başka devi olan Sfgmund Freud
ile sık sık bu konulan tartışıyordu. Gerçekten de Freud, Fli­
ess'in çalışmalarının geçerl1liğine o derece kanaat getirmişti
ki, ilk pratik çalışmalannda meslektaşının teorilerinden ya­
rarlanriııştı. Freud'un bir dônemki ünlü psi.koanalitik ideolo­
jilerinin gelişimi sırasında, Fliess'in teorilerine sık sık müra­
caat edilm1ş ve bunlar kullanılnuştı.

tİ..K şOParetı.tg
Nitekim bunlar blorltim konusundaki araştırmaların
ilk günleriydi. Birçok yeni fi.kir ve teoride olduğu gibi, kabul
görmesi için verilen mücadele zordu. Hatta bu gün bile, bazı
girişim sahalarında yayımlanan yeni teorilerle uğraşmakta
ço-ğu kez güÇlük çekeriz. Bu nedenle, biorltlmlerle ilgllf keşfin
o ille günlerindeki safhada, araştırmacıların bulgularının ka­
bulü konusunda başkalarını Uma etmeleri kolay olmasa ge-
·

rektir.
Geçen yüzyıl içerisinde, insanlığın 1lıni sahadaki bilgisi
büyük ölçüde gelJşmJştlr. Kompüter telmolojtsi buna ty1 bir ör­
nektir. Otuz yıl Once bu gün ceb1mizde taşıdığımız hesap maki­
nelerinin yaptığı işin ayrusım yapan bir cihaz, tam on dört
metrekarelik. bir alam kaplamaktaydı. Ve yonga denen o elek­
tronik. devre elemanının yaptığı devrım. bu özel teknoloji sa­
hasını hangi yöne doğru sevk etmektedir, artık sız tasavvur
edin.

Fakat bu yüzyılın başlantıda yeni teoriler, başlangıçta


daima peşin hüküm, küçük görme, ya da şüpheyle karşılan­
mışlardır; kabul görme konusunda başan elde etseler bile ... Bu
duruma karşı, Fliess ve Swoboda büyük mücadele vermişler­
dir. K1ıninin istemeyerek kabullenmesine, k1rninin de düpe­
düz reddetmesine rağmen, her ikisi de kendi yollarında teori­
lerini inşa etmeyi sürdürdüler. Ortaya yığınlarca dôküman ve
istatistik koydular. _Swoboda'nın, 'Yedi Yılı' adlı kitabı, birkaç
nesilden seçilınJş süjelerinin gösterdiği 23 ve 28 günlük ritmik

17
Blorltlm ler
tekrarlamalara ilişkin matematiksel analizleri içermektey­
di. Bu kitap, kavranu çok geniş bir biçtmde ortaya koytiyor ve
modem bioritmın dayandığı temelleri ifade ediyordu.

ALFRED TELTSCBER: 'OÇtlNC'O DEVRENiN TESPİTİ

Üçüncü bioritım devrestnin ortaya çıktığı sıralarda, 1920


sonlannda Fliess Oldü. Bu kez teorisyen, bir doktor değil bir
mühendis ve matematik Oğrencisiydi: Alfred Teltscher. Esasen
gerçekten güçlü bir ispat, bir yetkili olarak Teltscher'ln kendi­
sinden kaynaklarunaınakla beraber: Oyle gOzüküyor ki, Oğren­
cilerin zihinsel kapasitesindeki değişmelerin sebeplerini in­
celedikten sonra 33 günlük dOnem şablonunu tespit etmiştir.
Bir kimsenin zihinsel faaliyetleri bakımından zayıf bir kav­
rayış ve performansa sahip olduğunu ve Onceden belirlenebi­
len pertyotlann (tekrarlı dOnemlerin) mevcut olduğunu buldu.
Ve aynı şekilde, süjenin yeni kavranılan kolayca anlayabil­
diği, yüksek performans gOsterdtği ve genel olarak zihinsel bir
keskinlik sergilediği, gene Onceden belirlenebilen pertyotlann ·

mevcut olduğunu ortaya koydu.


Dahası, her ikisi de Pennsylvanta Ontversıtesi'nde dok­
tor olan Rexford Hersey ve Mtchael John Bennett, benzeri
araştırmayı Teltscher'den bağımsız olarak yürüttüler ve 3 3
günlük devreye ilişkin benzer sonuçlara ulaştılar. Böylece, bt­
ortttm incelenmesi ve keşfinde, bir.kez daha garip bir tesadüf
vuku bulmuş oldu.

önceki tk1 rittm kabul edilmekle beraber, bu heyecan ve­


rici bir sonuç doğurmadı ve blorttlmlerqen yararlanma husu­
su uzun bir süre ihmal edildi ve sadece bunu lzleyen yıllarda
ara sıra müracaat edilmekle kaldı. Bu ihmalin birçok sebeple­
rinden biri, devrelerin hesaplanmasındaki zorluktu. Btori­
ttmleri asıl keşfedenlerin hiç biri, gerek meslekten olmayan­
ların, gerekse benzeri profesyonellerin kabulünü kanıtlaya­
cak tarzda hesaplama metodolojisini basıtıeştirememtşlerdi.
Ama pratikte. hesaplamalar çok basittir.

18
Bioritim Teorisi
Yaptığımız şey sadece süjenin yaşamış olduğu günlerin
sayısını hesaplamaktır. Kış:lnin doğduğu gün, birinci gün ola­
rak kabul edilir ve bundan sonraki iş, doğduğu günden itibaren
geçen günleri, hesaplamanın yapıldığı gün de dahil olmak
üzere saymaktır. Daha sonra bu toplam, istenen dönem gün­
lerinin sayısına bölünür. Yani ftzıksel devre için 23'e ve zihin­
sel devre için 33'e bölünür. Bu bölme işleminden arta kalan
sayı, söz konusu ritmin herhangi bir kademesını belırtır: eğer
bölme tamsa, yanı artan sayı yoksa, bioritlm hesabı yapılan
gün, yeni bir devrenin başlangıç noktası olmuş olur.
Bununla beraber, bioritıin çalışmalarının bu sahası ile
iltşkıli olarak bir engelin ya da esrarın olduğu gözükmektedir.
Kabul etmek gerekir ki, kolay hesaplama metotlan bulma
konusunda fazla, tatminkar olmayan bazı girişimler yapıl­
mıştır: Matematiksel karmaşıklığı azaltmak için bazı kişiler
sürgülü hesap cetvelleri imal etmişlerdir; bioritım teorisi ile
ilgilenen bazıları karmaşık tablo grupları yayımlamışlardır.
Sebep ne olursa olsun, halkın konuya olan ilgisi azaldı. Kendi­
sını bioritım incelemelerine adamış birkaç kişinin dışında,
bütün her şey sümen allı ed1lm1ş, neredeyse unutulmuştu. Fa­
kat 1 939 yılında yeni bir yayımın neticesi olarak ilgi birden­
bire tekrar yükseldi.

HANS SCllWİNG

Zürth'teki İsviçre Federal Teknoloji Enstıtüsü'nden Hans


Schwtng, kazalar ve kaza sonucu ölümlerin istatistiği konu­
sunda karşılaştırmalı bir inceleme yaptı ve bunu 78 sayfalık
bir tez ha.J.inde ortaya koydu. Bu yayımı, biorittmlere olan ilgi­
nin pek fazla canlanmasını sağlamadı, ama halkın potansiyel
olarak saklı olan ilgisini güçlendirdi. Bunu takip eden 20 sene
içerisinde benzeri tezler yağmur gibi yağdı. Bu tıp çalışmalar,
teoriler konusunda birçok ilginç gelişmelere yol açtı ve biorit­
mik değişim safhalarının belirlenmesinde doğum tarihinin
değerli olabileceği kanıtlandı. Bununla beraber, astroloji ile
olan karşılaştırmalar, kaçınılmaz olarak tekrar ortaya çıktı.
Daha önce yaptıklan gibi, sonuçta elde edilen şeyden zi-

19
Blorıt ımıer
yade sistemin geçerlilfği konusuyla daha çok ilgilenen birkaç
aşır,ı bağlı kişiye gOre, bu Ozel pertyot, astroloji konusundaki
kuvvetli ilgilerden biriydi. So_n yıllara kadar, ne astroloji ·

'saygıdeğer' bir billm ya da sanat (ne derseniz, dey1n1z) olarak


kaale alınmıştır; ne de biorttımler gerçekten hakkı olan ge­
rekil araştırmalar konusunda çekici bir hal göstemuştir. Tek­
rar, üzerine basarak 1f'ade etmek gerekir ki, ister astrolojik, is­
ter biorttınlk bakımdan olsun, hepimizi etkileyen periyodik
ya da devresel davraruş blçtınlerintn mevcudiyetiyle alakalı
çok değerli kanıtlan, artık ka�ul ediyor olmamızın dışında:
bu 1k1 çalışma, yanı astroloji ve biorttlmler arasında gerçek .

btr bağıntı hAJa mevcut değildir.

BiORİTilll.ERE KARŞI YENİ h.Gt

Ara sıra bir-lkl yayım sebebiyle kesintiye ulramakla be­


raber, biorttımlerin incelenmesi yönünde tnsanlann ilgısı bir
kez daha ortaya çıktı. Oysa blorttlm konusunun beğeni kaza­
narak.. aniden patlak veren bu popülerlığtn su yüzüne çJkması
lçln çok az. sebep gözükmektedir. Ştmdilerde ise, dünya üze­
rinde, en azından bir blorltlm derneği veya kuruluşu ohnayan
bir ülke bile yoktur her halde. ômeğin İnglltere'de son birkaç
yıl lçerlslnde bu konu Once yavaş bir şekilde başlayıp, sonra­
dan büyük bir popülerlik kazandı � halkın ilgisi olağanüstü
bir gelişme gösterdi. Amerlka'da makinelere birkaç scnt ata­
rak, bir haftalık biorltlm çlzelgenlzi elde edebil1rslnlz. Biz,
tngiltere'de henüz Amertka'nın ulaştığı seviyede değiliz, ama
bizim de bu konu üzerinde değerli çalışmalar yapan saygın
araştımıacı ve yayımcılanmız var. Gazetelerde ara sıra ya­
yunlanan yazılar da daha fazla ilgi uyandırma hususunda
yarduncı olmakta. Ve hatta bir dergi, okuyucularına çok dü­
şük bir ücret karşılığında, bir biorttım hizmeti s.unmakta ve
fevkalade ilgi görmektedir.
Böylece, ştmdl lçlnde bulunduğumuz devrede akıllıca kul­
landığımız taktirde yaşam yolumuzda kayda değer gelişmeler
sağlayabilecek olan btorttlmler sahasında,. yerleşik ve saygın
bir araştırma ve uygulamaya sahip bulunuyoruz. Peki öyleyse.
bu üç rıtım bizi nasıl etkilemektedir? Nasıl belirleniyor ve

20
esası nedir?

DÖNEMLER

Üç biorttim devresinin (fiziksel, duygusal, zihinsel) biza­


tihi kendilerinin sebep-sonuç etkisine sahip olmadıklarını
bilinek birinci derecede önemlidir. Esas olarak bunlar siirekli,
psikolojik değişmelerdir ve bunların farkında olmak, yaşam
yolunuzu daha vertınli bir şekilde plAnlamanızda yardımcı
olabilir. Bu devrelerin yön değiştiren bir karakterde olması,
içinde bulunulan şartlan kontrol altına almak bakımından, o
andaki konuya ya iyi bir performans g()stenne eğiliminde
olursunuz ya da ortalamadan daha düşük bir yaklaşımda bu­
lunursunuz.
Her bir rttlm doğduğunuz giinden başlar ve hayat boyunca
kendi yönünde devam eder; ancak öliimle son bulur. Herkes bu
ritfmlere sahiptir ve tnsa.nlann çok az bir böliimü tespit edil­
miş olan şekillere her zaman uymamakla beraber, herkes bio­
rttlmlertn tesirine maruzdur.
Her devrenin birtnçi yansı pozitiftir: gelişen, yükselen,
ilerleyen bir dönemdir. Kendinden emin, aWgan, enei3i ve
canlılık dolu, en yüksek derecede bir zihinsel kavrayışa Sahip
olarak, birinci fazın ortalarına doğru ilerleyip güçlerinizin
doruk noktasına erişene kadar, iyi bir performans
gösterirsiniz. Yetenekleriniz yüksek bir düzeyde k.ahr ve sonra
bunlar, rttlrn, devrenin tktnci yarısına dönene kadar yavaş
yavaş diişmeye başlar.
Bu ikinci dönem, sanki bif ameliyattan sonraki nekahat
dönemindeki gibi, yeniden canlanma ve toparlanma
dönemidir. Devrenin bu yansı, gene ortadaki, eıı alt noktaya
kadar iner ve sonra bir defa daha pozitif faza doğru düzgün bir
şekilde yükselmeye başlar. Ve böylelikle devre tamamlanmış
olur. Bu şekil, hayat boyunca siirekli olarak tekrar eder.
ôzet olarak tekrarlayacak olursak: Her iiç rttlm de, bir
sıfır noktasında pozitif sahada tepe noktasına yükselir, o
noktadan sonra tekrar düşmeye başlar: yatay ekseni kesip
negatife inmeye devam eder, en negatif noktadan sonra gene
yükselmeye başlar ve yatay ekseni tktnci kez kestiğinde, bir
başka devrenin başlangıcına varmış olur. Ve aynı şekil daima

21
eıorıtı m ıer
tekrarlanır.

KRh'İK G"Ö'NLER

Devrelerin bir fazdan diğerine geçiş yaptığı günler kritik


'

günler' olarak bilinir. Kritik günler, ya da sadece kritik


sô7.Cüğünün halk tarafından çok yaygın olarak bilinmesi, baş­
ka yönlerinden daha fazla ularak, btorttlmlerin popüler ha.le
gelmesine hizmet etmiştir. Çünkü kazaların çoğunun devrenin
diğer noktalarından ziyade, kritik günlerde olduğu, istatistik­
sel olarak kanıtlanmıştır. İnsanın daha fazla hata yapma
eğiliminde olmasına sebep olan düşük fiziksel canlılık, man­
tıklı olmayan heyecansal davranış ya da zayıf zihni algılama
durumlarına bağlı olarak, bu günlerde kazaların vuku buhna
ihtimali çok yüksektir. .
Her ritimde üç kritik gün vardır: Devrenin başlangıcında,
pozitiften negatife geçtiği orta kısımda ve devrenin sonunda.
Bu son nokta, hiç şüphesiz aynı zamanda bir sonraki pozitif
fazın başlangıcıdır. (Her devrede aynca daha ·başka önemli
noktalar vardır, ama bunlar bireysel ritlmlerle ilgili
bölümlerde açıklanacaktır.) Aslında 'kritik' tabiri yanlış ola­
rak kullanılmaktadır. Zira devreler içerisinde krifik olan
herhangi bir şey cereyan etmez, sadece vuku bulan hakiki
değişmeler söz konusudur. .
Hayatın birçok veçhesinde bir fazdan diğerine geçiş,
dönüm noktası olarak adlandırılır. Bu kişisel şartlara bağlı
olarak. hayırlı ve lehte ya da belki, rahatsız edici, talihsiz,
uğursuz veya uygunsuz bir psikolojik an olabilir. Bioritimleri­
nizdeki kritik günlere uygulanabilen muhtelif manaları an­
layışınız, onları lehinize kullanma imkanını sağlayacaktır
size.
Örneğin bir iş değişimi, genel anlamda lehinize bir olay
olabilir, ama bu, aynı zamanda rahatsız edici bir olaydır da.
Bir çocuğun ilkokulu bitirip ortaokula ba,şlaması onun tahsil
hayatı için bir dönüm noktasıdır, ama bu olay çevre değişik­
liği sebebiyle ters bir durum da yaratabilir. Çalıştığınız yerin
başına yeni bir müdür tayin edilebilir ve bu psikolojik açıdan ..
stzln için uygun ya da uygunsuz olabilir. Hayatın alışılagelmiş
görünümündeki herhangi bir değişiklik, bu nedenle beltrlene-

22
Bioritim Teorisi
bilen. ama bazı durumlarda sadece tahmin edilen bir soruna
sebep olabilir.
Bununla beraber. anı değişmeler. tamamen farklı bir ko­
nudur. Farzedelim ki, çevre şartlan, hava durumu ve mevsim
ne olursa olsun ev1n1ze her gün tümüyle aynı şektlde gidiyor­
sunuz. Bir giin daha önce asla olmayan bir olay vuku buluyor
ve alışılagelmiş olarak btnmtş olduğunuz tren seferi iptal olu­
yor ya da her zaman tercih etmiş olduğunuz vagon, bir grup tu­
rist tarafından tutuluyor. Ani tepkiniz, doğal olarak kendini
savunma tarzında olacaktır, fakat bu, sizin kişisel şahsiye­
tinize göre çeşitli şekillerde tezahür edebilir. Böyle bir durum­
daki tepki tarzına bağlı olarak geçici olarak dengenizi kaybe­
dersiniz.
Birisiyle, belli bir zamanda ve yerde randevu­
laşmışsınızdır: buluşmayla ilgili aynntılann doğruluğundan
·hiç kuşkunuz yoktur. Oraya beş dakika erken gidiyorsunuz ve
yirmi dakika sonra buluşacağınız kişinin gelmeyeceğini
anlıyorsunuz. Böyle birden bire, hiç ummadığınız farklı olay­
larla karşılaştığınız zaman. alışık olmadığınız bir durumu
düzeltmek üzere göstereceğiniz tepki geçici heyecansal diizen­
slzllk ve belki de zihinsel sıkıntı içerecektir.
Belki bir satış programı pla.nladıruz ve iizertnde Utizltlde
çalıştınız. Tüm aynntılar iizertnde sayısız saatler harcadığı­
nız için bu çalışmanın başansızlığının söz konusu olmaya­
cağına inanıyorsunuz. Ama patronunuz, ya kendi fikirlerine
göre eleştirerek ya da bir açıklama bile yapmadan, hazırlamış
olduğunuz projeyi reddedebilir. İç tepkiniz sizi geçici olarak
dengesiz bir konuma getirecektir.
İşte böylesine günlük durumlar ve sizin onlara göster­
diğtniz tepkiler, kritik günlerle ala.kalıdır. 24 ile 48 saat ara-
. sında devam edebilen geçiş dönemleri sırasında geçici bir den­
gesiz hal içertsindes1n1zdir; küçük ölçiide bile olsa, denge dışı
kalınan uzun bir süre ... Farzedin ki. bioritımlertniz geçiş dö­
nemlerinden birinde bulunduğu sırada, yukanda saydığımız
örneklerdeki olaylardan biri sizin başınızdan geçiyor: kritik
bir gün, belki aynı anda iki kritik giin ya da daha kötüsü bir
anda çakışmış olan üç kritik günü yaşamaktasınız. Böyle bir
durum karşısında, heyecansal mantıksızlık, zihinsel körlük
ya da fiziksel öfke tezahürünün ortaya çıktığı bir anda normal

23
Blo rıtımıer
davranış tarzınız bir kenara itilecektir: kısacası al.tüst ola­
caksınız.

CçC BİR ARADA B'OYOK. KRİTİK GCN

Her bireyin hayatında öyle bir nokta vardır ki, burada


her üç bioritım devresi de aynı faz ve kademeye denk gelebi­
lirler. Yani, sanki doğum anındaki gibi üç devre de yeniden
başlıyor gibidir. Bu, 'büyük üçlü kritik gün' doğum tarihinden
itibaren 21252'nci gün ya da 58,2'nci yılda (Fazladan bir artık
yıl söz konusu ise 58 yıl 66 veya 67 gün) vuku bulur. Bu pertyot
süresinde 924 fiziksel devre, 759 heyecansal devre ve 644 zi­
hinsel devre tekrarlanmıştır. (21252 sayısı, her devrenin gün
sayısının beraberce çarpılmasıyla elde edilmiştir: 23x28x33)
Bu ilginç kesişme noktasına gelinceye kadar, her bir ri­
Um birbiri ardına gelen kendi kritik günlerine sahip
olmuştur. Bazen diğer ritimlertn pozitiften negatife giden faz­
lanyla aynı zamanda çakışarak ikili 'ya da üçlü kritik günler
ortaya çılanıştır. Ama doğum gunünde olduğu tarzda bu üç
dönemin üçü hiç bir zaman üst üste çakışmamıştır. Her bire­
yin bioritimlertnde her ay en azından altı, bazen sekiz adet
kritik 3ün vardır. Ortalama otuz günlük bir ay içerisinde altı
gunü kritik kabul edersek, bu her ay hayatınızın yüzde
20'sinde, bioritimlertnizin kritik fazı içerisindesiniz demek- -
Ur.

HEYECANSAL VE FİZİKSEL OLARAK ÇAKIŞAN


iKiı.i KRİTİK GONıER

58,2 yıllık büyük bioritmik devre içerisinde heyecansal


ve fiziksel ritimler bakımından ikili kritik günlerin vuku bul­
duğu birçok çakışmalar olur. İşte, bu özel çakışma dönemi, is­
tatistiksel olarak kanıtlanmıştır ki, kazaya en fazla eğilimin
olduğu dönemdir. Tekli kritik günler, şüphesiz, kendileriyle
ilgili problemleri önceden haber verebilirler, zira bu günlerde
geçici bir dengesizlik içertsinde bulunmaktasınız.
Fakat heyecansal/fiziksel tarzda ikili kritik günler dik­
katle göz önünde tutulmalıdır: bu günlere has problemler kar ­
şısındaki uyanıklık, sıkıntı ya da kazaları önleyebilir. Geriye_

24
Bioritim Teorisi
bakın ve başınızdan geçen rahatsızlık verici olaylan izleyin:
göreceksiniz ki, bunlann yüzde 60'tan fazlası la1tık bir dev­
rede cereyan 'etmiştir. Hatta o dönemlerde daha 'uyanık' ol­
manız malumatına sahip olmanız sayesinde üzücü bir olayın
gerçekleşmediğini de hatırlayabilirsiniz.

DOGUM TARİHİNDEKİ KESİNLİK

_E.�iksel r:ıtf!n_q� _lqit� g'fırı!�r: _J ve_ 12 'n_c:i,. h�y���saJ


__ _

· dönemde 1 ve 15'nci, zihinsel olarak ise 1 yei?'�!g��� rast­


lar.:_· Ktivveffe- inuhtemeldfr kı, ıriceledtğtniz günler kritik
günlerin o ya da bu yanındakine düşebilir, fakat bunun basit
bir açıklaması vardır. Doğum zamanınız sabahın çok erken
saatlerinde olabilir ve birçokları gerçek doğum zamanının bu
'bakımdan önemli olduğu konusunda şüphe ederken, diğerleri
için bu husus hayati önem taşır. Kritik günün zaırianlaması 24
saat kaynuşsa, burada doğum zamanı, dikkate alınması ge­
reken en mühim faktördür. Benzer şekilde, çok geç bir doğum
zamanı da aksi yönde bir sonuç meydana getirecektir.
Bunun dışında, doğum tarihini yanlış biliyor da olabilir­
siniz. Böylesine gelişmiş bir teknolojinin mevcut olduğu bu
modem çağda böyle bir ifade garip gelebilir, ama bioritim a­
naUzcileri bu durumla pek sık karşılaşmaktadırlar. Bu nokta­
da şunu hatırlamak akıllıca olur: Bioritımler her şey demek
değildir, ama isttatistiksel olarak güçlü ihtimaller sunar.

GEI.ECEGİ PIANLAMADA BİORİTİMLERİN


KULLANILMASI

Şimdi, geleceği planlama konusunda bioritimlerden


nasıl yararlaiıabileceğlmizi inceleyelim. Gelecekte önemli
buluşmalar yapmanız ya da önemli olaylar yaşamanız söz ko­
nusu ise ve o sıradaki yeteneklerinizi bilmek isterseniz, söz
konusu güne ait biorttimlertn1zin durumunu kontrol etmek ve
buna bağlı olarak plclıı yapmak basit bir husustur. Eğer hesap­
ladığınız dönem uygunsuz görünüyorsa, davranışlannızda or­
taya çıkacak hata ihtimalini hesaba katın veyahut mümkün-

25
B lorıtımıer

se niyetlenmiş olduğunuz tarihi daha müsait bir zamana erte­


lemeniz mümkünse öyle yapın. Bütün yapacağınız şey, basit
bir ayarlamadan ibarettir. Bir kez daha hatırlatalım ki, bu­
nunla astroloji arasında kaçınılmaz olarak bir mukayese.
yapılabilir, ancak arada herhangi bir bağlantının mevcudiye­
ti henüz kanıtlanmadığı için, bu husus dikkate alınmamalı-
dır.
·

Davranış şekillerinin psikolojik analizi konusunda


yapılan onca gelişmeye rağmen, 'şans' unsuru denkleme daima
gireb111r. Bununla beraber, bioriUmler ve kullanımının sahip
olduğu kıymetli potansiyel hakkında bir fikJr vermek üzere,
Dr. Schwıng·ın l 939'da yayımlanan tezitıe dönelim. Son der­
ece kesin ve hassas bir şekJlde hazırlanmış olan bu rapor,
Zürth şehrinde arşivlerden alınan 300 ölüm vakası ile beraber
700 kaza vakasına dayanır.
Schwtng, bioritmtk teortntn ve bunun hayatın tespit edi­
lebilecek dönemselHği ya da şekU ile olan ilişkisinin
geçerliliğini kanıtlamak üzere yola çıktı. 21.252 (23x28x33)
günlük tam bir bioritmtk dönemi temel kabul eden Schwtng'in
hesaplamalan gösterdi ki, herhangi bir biorittm dönemine ait
4327 gün, la1tik bir noktada ve geri kalan 16925 gün diğer I1-
tpnlerle bir araya gelen noktalarda olmalıdır. Bunun oran o­
larak değeri, yüzde 79,6/20,4 şeklinde ifade ediliyordu.
Schwtng, 322 kazanın tekli kritik günlerde, 74'ünün ikili
kritik günlerde ve 5'1n1n de 3'lü kritik günlerde kaydedildiğini
gösterdi. Geri kalan 299 kaza. rittmlenn herhangi bir şekilde
kesiştiği zamanlarda ya da normal günlerde olmuştu. Yani,
kazalann yaklaşık 60'4 (401 kaza). zam anın yüzde 20'si de­
mek olan kritik günlere düşüyordu: oysa kazaların sadece
yüzde 40'ı (299' kaza) zamanın yüzde 80'1n1 teşkil eden normal,
kritik olmayan günlere isabet ediyordu. Gerçekten düşünül­
mesi gereken bir sorun ...
Başka bir rapor 1954 yılında yayımlandı. Bu çalışma,
tanın makineleriyle ilgili 497 kazanın incelenmesi sonucu or­
taya çıkmıştır. Söz konusu raporun yazan olan Berlin'deki
Humbold Üniversıtesi'nden Rheinhold Bochow, kazalann sa­
dece ve sadece yüzde 2,2's1n1n normal ya da rittmlerın rastgele
dizildiği günlere isabet ettiğini buldu. Halbuki kazaların yüzde
26,6'sı tekli kritik günlere: yüzde 46,5'i ikJli kritik gürılere;

26
Bioritim Teorisi
denk düşüyordu. Bu çalışmaların sonuçlan olarak ortaya
çıkan şaşırtıcı derecede yiiksek oranlar, diğer birçok
araştırmacının bu konuya yönelmesinde tahrik unsuru
olmuştur.

İSTATİSTİKSEL SOiruCUN HAYATA UYGULANMASI

Yukandaki istatistiklerin benzeri, diyelim ki, bir nak­


liye firması tarafından gelecekteki faaliyetlerlnln analizleri
konusunda kullanılsaydı, acaba kazalar azaltılabilir miydi?
Sürücüler. kaza yapmaya en fazla meyilli oldukları günlerde
yola çılanaktan men edilebilir ve başka görevlerde değerlendi­
rilebilirdi: Veya kendi dönemlerindeki felclket potansiyeli
taşıyan özel günlerin farkına varabilmeleri için bioritim teo­
risinin esasları kendilerine öğreUlebilirdi. İşçi işveren
ilişkileri ahenkli olan iyi bir firma, personeli için kritik za­
manlara göre dlnlenme günleri pr9granµ hazırlayıp, ona göre
bir iş düzeni kurabilir ve bu durum, ftnnanın karına olumsuz
etkide bulunmayacağı gibi, personelin kritik dönemdeki geçici
prestij kaybını önlerdi. Bu anlatılanlar, eksiksiz bir şekilde.
dünyanın dört bir tarafında bazı firmalar tarafından yapılan
bir uygulamayı taSVir etmektedir.
Sadece nakliyat değil. her türlü iş sahasında personele
yönelik olarak bioritmik çalışmalardan yararlanılmakta ve
elde edilen başan oranı, bu uygulama hakkında söylenmesi
gerekenleri açıkça ortaya koymaktadır. Kaza sayısı düşer ve
doğaldır ki, sigorta şirketleri mutlu olurlar; sonuç olarak
yönetim hoşnuttur ve ilgili personel kendisini daha iyi hisse­
der. Bütün bunlar, doğal olarak, üretimin artması ve ilave bir
kar demektir.

BİORİTİMLER.İN DİGER KULLANIM ALANLARI

Bioritimler aynca başkalanyla olan uyumunuzu kontrol


altında tutmakta da etkin bir şekilde kullanılabilir. Hepimiz
diğer insanlarla mümkün olduğu kadar iyi geçinmek isteriz,
ancak bunu başarmak her zaman kolay olmaz. Bununla bera­
ber, yapabileceğimizin en iyisini yapabiliriz. O hcllde ilişkileri
daha iyi hclle getirecek bir yol varsa. bu durumda aWacak

27
B lo rltlm ler
adım, açıktır ki, gelişmeyi sağlayacak her ne tdıyse onu kul­
lanmaktır. Sizin kişisel btogramınız, potansiyel olarak dav­
ranış şekillerinizi gösterir. Bunun .anlamı şudur: Eğer bio­
ritlmler sizin için böyle bir şey yapabil1yorsa, bunu başkaları
için de yapar. O halde bundan sonraki mantıklı adım, bu
sonuçlan birbirleriyle karşılaştınnaktır. Bazı temel prensip-
. lertn anlaşılması ve basit kurallara uyulması durumunda, bi­
oritmik uyum çalışmaları sahasında, şaşırtıcı bir başarı elde
-
edilmektedir.
Bioritımlertn kullanınu gene bu noktada bitmez. Bunlar
rejim yapmak, sigarayı bıralmıak, cinsel uyumu geliştirmek,
sportif başarılar. etkili tatil planlama, akademik çalışmalar,
dekorasyon, bahçecilik gibi sonu gelınez bir listeleme teşkil
eden konularda da kullanılabilir. Bir defa btortttm çizelgentzt
hazırladığınız zaman, bunu kullanmanız şartıyla, hayatı her ·

yönüyle çok daha olumlu bir şekilde yaşayabilirsiniz.

28
2
• •

FiZiKSEL DEVRE ı

Bu ritim tümüyle fiziksel peıformans ve yeteneklerle il­


gilidir. Fizik imkanların ve potansiyelin sahası f evkalılde
geniştir ve diğer iki ritme nazaran göz önüne aldığımızda bile
bu saha daha büyüktür. Bunun sebebi şudur: Hangi faaliyet söz
konusu olursa olsun, işlerin yürütülmesi sırasında olumlu
sonuçların elde edilmesi için f iziksel yeteneklerin elverişli
olması şarttır.
Acı verecek şekilde ya da ara sıra .şaşırtıcı ·nitelikte or­
taya çıktığı anların dışında alışılagelmiş günlük hayatımızın
akışı içerisinde bu devrenin etkileri neredeyse fark edilmez
durumdadır. Hangi günü seçmiş olursak olalım fark etmez,
günün ilk saatlerinde alarmı işittiğimiz andan itibaren hare­
kete geçelim. Kolumuz süzülerek yorgandan dışan çıkar ve bir
çatırtıyla aşağı iner: körlemesine ve cansızca etrafı araştırır.
Bundan sonra iki şey olabilir: Ya yataktan zımba gibi sıçrayıp
çıkarsınız ya da sersem sepelek kalkıp, mecalsiz bakınırsınız.
29
B lorltlm ler

POZİTİF DÖNEM

Şayet fiziksel devrenin pozitif döneminde iseniz, kendi­


ri.izi gayet iyi hissederek uyanmaya başlamanız gerek. Ve er­
kekler bu durumu özellikle fark edebilirler. İster jiletle, ister
makineyle traş olunsun, o sabah bu faaliyet çok kQlaydır. Cilt
iyi, yumuşak ve esnektir. En ufak bir çiziğe göre sebep olma­
dan jilet yüzde kayıp gidecek ve traş losyonunun etkisi gün
boyu sürecektir.
Hiç değilse bu devrenin pozitif döneminde, kendintzi ha­
fif bir yemek yemiş gibi hissetme şansınız daha fazladır. Ve
normal kişisel alışkanlıklarınıza bağlı olarak yedlklertnJz
iyi olarak hazırlanacaktır.
· · İstasyona yaptığınız yürüyüşüniizü, sanki yapmamış gibi
hafif hissedersiniz kendintz1. Diğer günlerde yolda sizi geçen­
leri, şimdi geçtiğinizi fark edersiniz. Kalabalık bir trende a­
yakta kaldığınız zaman ya da kendiniz tiryaki iken, sigara
içilmeyen bir vagona binmek ZO":J.nda kaldığınız zaman kızıp
söylenmezstntz. istasyondan büroya, fabrikaya ya da herhan­
gi bir iş yerine uzun adımlarla yürürsünüz. Şayet bir büroda
çalışıyorsanız. yerinde duramama gibi bir hal yaşarsınız ve
masanızın başında uzun süre oturup kalmak istemezsiniz: en
ufak bahane ile yerinizden kalkıp dolaşırsınız.
Adeta kabınıza sığmaz bir durumdasınızdır. ama gene de
içinizde sebebini bilmediğiniz bir tedirğinl1ğe doğru bi meyil
de vardır. Aslında bunun sebebi, basitçe egsersiz eksikliğidir.
Siz bu kısa yürüyüşlerle fizik enerji fazlalığını harcama ih­
tiyacınızı ifade etmektesiniz. Elle yapılan işte çalışan bir
kimse. kendisine düşen bütün görevi emniyetle yapacak ve
şayet bir montaj bandında çalışıyorsa, bazen işini za­
manından önce bitirdiği için sıkılacaktır; işte. tekrar tedir­
ginliğe doğru bir eğilim... Öğlen ye1J1eği tatili, yemek yemekten
ziyade daha fazla fizik egsersiz yapma şansı sağladığı için
hoşa gidecektir. .
Eve dönüş yolculuğunu her zamankinden daha bir hevesle
yapılacaktır. Ve eşikten adım atar atmaz çeşitli faaliyet ba­
haneleri aranacaktır. ômeğın köpeği gezdirmek. çimenleri
biçmek. bahçeye yeni bir şekil vermek ya da biraz arabayla

30
Fiziksel Devre
uğraşmak size iyi gelecektir. Dahası, fiziksel güçlülük duygu­
sunun eşlik ettiği bu fiziksel devrenin pozitif döneminde
olduğunuz zaman sanki doktorun talimatıymış gibi o akşamı
tenis ya da futbol oynayarak. veyahut herhangi bir sporu ya­
parak geçirebilirsiniz.

NEGATİF DÖNEM

Fakat negatif dönemde hikaye. hiç şüphesiz ters yüz �lur.


Yataktan kallmıak bir mücadeleyle olur, hele ayakta durmak
daha da büyük bir mücadeledir. Erk,ekler için sakal traşı ol­
mak çok tehlikeli bir iş olur, zira cilt sert ve pürüzlü olduğun­
dan jilet kesiklere sebep olur. En ufak bir çizik bile müthiş acı
verir. Kahvaltı bile yapamazsınız, bir lokma bile yiyecek
h�lde değilsinizdir, belki zoraki bir bardak çay ya da kahve
içebilirsiniz. Durağa ya da istasyona olan yolunuz size çok
uzun gelir, hakikaten yolu her zamankinden beş dakika fazla
sürede almışsınızdır. Trende ayakta duniıak size ıstırap ver­
mektedir, ama sigara içilmeyen vagonda yer olsa bile ayakta
durmak zorundasınız, zira üzerinizdeki bu miskinliği atmak
için bir sigara içmeniz gerekmekteqtr. Merdiven çıkmak ye­
rine asansörü tercih edersiniz. Trençien indikten sonra geri
kalan yolu yürümek yerine. · şayet varsa, otobüsün gelmesini
beklersiniz.
Büroya ya da herhangi bir yere vanr varmaz, en yakın
sandalyeye şükranla kendinizi bırakıverirsiniz, bundan son­
ra bütün istediğiniz ölü gibi kalmaktır. O günkü iş ne kadar
hafif olursa olsun, size ağır gelir. Bütün sabah sandalyenize
yapışıp kalmanıza rağmen, öyle zamanda da dinlenmek ister­
siniz. Birkaç sandviçle yetinip, kısa bir süre daha kestirmek
için başınızı bir tarafa yaslıyabilirsiniz. Günün geri kalan
kısmını her nasılsa bir mücadele ile tamamlarsınız, ama eve
dönme zamanı geldiğinde, tekrar onca enerj iyi harcamak zo­
runda kalmamak için, geceyi öylece orada geçirmek bile iste­
yebilirsiniz!
Gene de ite kaka eve gelmeyi başanı:._sınız. Eve vanr var­
maz yapmak istediğiniz tek şey televizyonun karşısındaki bir
koltuğa kendinizi b ırakmaktır. Köpe k kendi kendine
dolaşabilir. çimenler büyüyebilir, bahçe dekorasyonu bekli-

31
B lorltlm ler
yebilir, ve arab anın bakımı başka bir zaman yapılabilir. Gece
yatma vakti gelince, . uyumak her zamankinden biraz daha zor
gözükebilir, fakat bir defa uykuya, hem de detin bir uykuya
· dalıp ertesi gün uyandığııuzda. kendinizi yeteri kadar uyumuş
gibi hissetmeyebilirsiniz.
Şimdi, bu ikı karşılaştırnıa biraz dramatik görünebilir,
fakat biraz düşünecek olursanız buna benzer günler
yaşadığınızı hatırlayacaksınız; belki yukarıda anlattığımız
gibi abartılı olmayabilir� ama iyi ve kötü diye nitelendirdi­
ğiniz günleriniz olmuştur. Sistemutlk bir kontrol, bu günleri
devresel bir şekilde yaşadığımızı gösterir ve bunlar aşağı yu­
kan bu satırlarda tasvir ettiğimiz şekilde gelişirler.
Bazen belli günler zihinde daha kuvvetli olarak yer işgal
edebilirler. Örneğin böyle bir günde sebepsiz düşmüş olabilir­
siniz; alış veriş yaparken ayağınıza kramp girmiş olabilir; eve
yeni bir düzen vermeye çalışırken merdiven kaymış olabilir
ya da başınıza sizi fiziksel yönden etkilemiş olan bir kaza gel­
miş olabiltr. Böylesine bir olay kritik bir günümüzde vuku
.

bulmuş olabilir ve kabiliyetiniz farkına varılmadan yanlış


bir şekilde yorumlanır. Çocuklarla beraber uçurtma
uçurmaya gitmek konusunda anlaşnuş ve hep beraber heyecan
dolu bir çabayla adamakıllı yorulmuş olabilirsiniz. Garip,
hatta komik gelebilir ama. bütün bunlar belli bir günde yete­
neklerimizi belirleyen bioritimlerimJzle alakalı sonuçlardır.

BİOGRAM NASIL OKUNUR ?

Şekil ı ' bakacak olursanız, bu örnekte ayın birinci günü


başlayan fiziksel ritim ı:nüddetini göstermek üzere hazırlan­
mış bir aylık (otuz günlük) bir biogram göreceksiniz. Ortadakı
düz çizgi ya da" O" çizgisi standardı gô$termektedtr, ancak dev­
re eğrisi sürekli olduğundan, gerçekte bu standart yoktur; bio -

ritim grafiği, ya bu temel çizgiyi keser, ya üstünde ya da altın­


da kalır. Eğrinin temel çizgiyi kestiği nokta kritik gündür.
. Böylece şekil 1 ' deki grafikten kolayca görmek mümkündür ki,
o ay. ikisi devrenin pozitif dönemine, birt de negatif dönemi­
ne geçerken olmak üzere toplam üç kritik gün olacaktır: Ayın
l ' inde, 24' ünde ve 12' sinde.

32
Fiziksel Devre
Pratikte bu biogram çizelgeleri üç ritının. tümünü bir ara-
da gösterir. ·

Ritimler ya stil ya da renk olarak farklı bir şekilde belir­


Ulir ve böylece her bir ritmin, diğerlerine göre tam olarak
hangi safhada olduğu kolayca karşılaştırılabilir. Ôrneği­
mizdeki fızlksel devre, ayın 30'unda yani pozitif dönemin
7'nci günündedir.

POZİTİI" DÖNEMİN ETKİLERİ

,- , ...

Şel:I 1
Devre, ayın birinci günü başlar ve pozitif döneme doğru
tedricen yükselerek yedJnci gün ulaşacağı en yüksek seviyeye
vanr: Burası 'm1n1 kritik' gündür. Bu yedinci günde fiziksel ye­
tenekleriniz en fazla potansiyele sahtptlr. Şayet o sıralar her­
hangi bir f1Ziksel faaliyetle meşgulseniz, çok iyi bir perfor•
mans gösterebilmeniz gerekir. Bununla beraber, fiziksel ola­
rak fevkalade bir icraat göstermeniz icap eden pozitif dönemin
bu aşamasında, faaliyetlerde aşırılığa kaçabileceğintzden, bu
eğilim fiziksel olarak zarar görmenize ya da bir şekilde ra- ·

hatsızlığa uğramıruza sebep olabilir. .


Fiziksel devrenin pozitif döneminin geçerliliği konusun­
da bir çok örnek vardır, ama belki bunların en etkileyici olanı
Mark Spitz'inkidir. Bu sporcu 1972 Ollmptyatlanııda çok kısa
bir zaman· aralığında, yüzme dalında yediden az madalya ka-

33
eıorıtım ıer
zanmadı. Bf.r1 27 Ağustos, diğeri 7 Eylül'deki 1k1 kritik güne
isabet eden ve 2 Eylül'e gelen m1ni-kı1tlk gün ihtiva eden dev­
rede, Spitz, bu eşi benzer görülmemiş dünya rekorunu kırdı.
(Bu· bölüm sadece fiziksel rttim konusuna aynlmış olmakla
beraber. o sıralar Spitz'in duygusal devresi de 1 Eylül'de mini
kı1Uk gün olan en yüksek değere ulaşmış pozitlf dönemde bu­
lunduğunu belirtmekte yarar var.•)

NEGATİF DÖNEMİN ETKİLERİ

Negatif dönem içerisinde, devrenin en alçak noktasına on


sekizinci günde ulaşılır. Bu kadem�de rttım bir kez djiha pozi­
tif döneme yönelir ve 24'üncü gün bu döneme girer. Bu dönem
devrenin en negatif kısmıdır. Hele en aşağıdaki mtnı-kritik
gün, uyuşukluğun en fazla olduğu gündür; ne enerji vardır ne de
herhangi bir şey yapına hevesi . . .
Sporculara b u günlerde antrenman yaptınlması tavsiye
edilmez. İnsanlar bu ·n egatif rn1n1-krttlk günde genell1kle , yap­
maya muktedir olduklarından çok daha fazlasını yapmaya
gayret etmek suretiyle kendi potansiyellerinin ötesine
taşarlar. Bazı işlerin örneği, bir dekorasyon ya da bahçe tşln1n
ya da çok mühim bir vazifenin her nasılsa bir türlü za•
manında bitmediği görülür, fakat bu durumun muhtelif sebep­
leri olmalıdır. İşte bunlar fizik devrenin negatif fazında
başarısız bir şekilde gf.r1şilmlş cinsten işlerdi. Bu durumlard,a
fiziksel yetersizlikten dolayı bir olay çıkmış ya da bir kaza
olmuşsa. çok büyük bir ihtimalle bu, biorttım devresindeki
negatif döneme denk gelişindendir.

BİORİTiMil'J SINIRLARI

Tekrar vurgulamak gerekir ki, bioritimler bizatihi sebep


sonuç etkisine sahip değildirler bunlar sadece en iyi sonuçlan
elde etmek için olayları zamanlama konusunda tespit edilmiş
ku ral ve prensıplerdir. Yani pozitif dönemlerde hep iyi, negatif
ya da kritik dönemlerde hep kötü şeyler olur şeklinde bir
sonuç kesinlikle çıkarılmamalıdır. Bu negatif kademede, kı1-
Uk ya da mini-kritik günlerde fiziksel olarak gayret ve enerji
isteyen her türlü faaliyeti yapamamak için hiç bir sebep yok-

34
Fiziksel Devre
tur: yeter ki, o özel dönemde bulunduğunuzu hesaba katın. .
Sporcular özel11kle profesyonel olanlar sürekli olarak
müsabakalara katılmak zorundadırlar: bu onların geçim
vasıtasıdır. �u sporcuların çoğu geçmişteki yeteneklertnt bi­
lirler ve yapılarındaki devresel d avranış şekillerinin
farkındadırlar. Geçici zayıflıklarını hesaba katarlar ve form­
·
da olduklarında bundan yararlanmaya bakarlar.
ômeği futbolda, belli bir takımın santraforunun "formda
olmadığı" sık sık söylenir; zira alışılagelen ustalığına uygun
olarak bilinen tarzda h areket etmediği ve o anı
değerlendirmediği zamanlar, kolay golleri ya da· diğer
fırsatları kaçırmıştır. ôyle zamanlar olur ki, bir basketbolcu
daha önce hiç olmadık şekilde kolay sayılan kaçırır. Bir
masa tenisi oyuncusu daha önce benzer şekilde yüzlerce kez
tndJği kütü o gün inemez. İşte bütün bunlar, fiziksel devrenin
negatif dönemi içertstnde ortalamanın altında flzıksel perfor­
mans gösterme ömeklertdir.
Tabii, bu durum tersine de çalışır. Şampiyon fonnsuzdur,
bırt gelir, onu yeniverır. İkisi de profesyoneldir, ikisi de tytdir,
ama başka özel hünerlert olduğu için şampiyon genellikle
avantaj lıdır. Gene de, rakibin rttlmlert uygun dönemde olup
da, şampiyonun ki ters bir dönemdeyse, avantaj rakibe geçer;
işte, yeni şampiyonların ortaya çıkışı. . . Bu, en azından bir
kimsenin, ters bir durumda yakaladığı kendini kanıtlamış bi­
rtnın yıldızını söndürmek · suretiyle aradığı şöhrete kısa bir
süre için dahi olsa kavuşması , ancak bu yeni konumunu koru­
"llaya muktedir olmaması konusunda bir açıklama getirir.

BİOGRAMIN UYGtiı.ANMAsl

Basitçe kişisel rttiml ertniztn çizelgesini hazırlama ve bu­


radaki dönemlere dikkat etmek suretiyle, tutum değişikliklert
yaparak çok daha iyi sonuçlar elde edebilirsiniz ve bu da size ·

hiç şüphesiz daha iyi bir yaşam yolu sağlamış olur. Biorttim
teortsı ve pratiği, hayatın her yönüne uygulanabilir. ômeği
bahar ·geldiğinde bahçenin düzelttlmesi ve toprağın kazılması
gerekir; aynı zamanlarda kıştan çıkmış olan evtntzinde
bakıma ihtiyacı vardır. Şekil · l 'e tekrar bakacak olursak. bu
ağır fiziksel işin yapılabilmesi en uygun zamanın, ayın 2 's1 ile

35
Blorltlm ler
1 1 'i ya da 25'i ile 30'u arasında oldulunu açıkca gorunu.. du­
nunla beraber, diğer tarihlerde yani 13'ii ile 23'ü arasında da
bu işlere girişmemeniz için hiç bir sebep yoktur; yeter ki, bu
dönemde, daha önce belirttlğfmlz iki dönemdeki güçlülüğe sa­
hip olmayacağınızın farkına varsın. Bu durumu hesaba katın,
aşırıya kaçmayın: o zaman işler daha kolay olur ve uygun
şekilde biter.

FizİKSEL RtrMiN PSİKOLOJİK TEMELİ

Her türlü lhtlmal içerisinde, fıztksel ritlm temel kas 11f­


lerfm1zle alakalıdır. Bedenfnılzdeki her şey bir ritme ya da ke­
sin devresellfğe sahip olduğundan, bir şekilde fiziksel yetenek­
lerle ilgili her şey. fiziksel ritmııi bu tezahürüne bağlı olarak
faaltyet gösterebilir. HepfmJz biyolojik saatlere sahibiz ve on­
lara uyanz.
Bazı kimseler normdan ayrılırlar. Bu, gündüz insanı ve
'gece insanı' ya da 'sabah' insanı ve 'akşam insanı fenome­
ninde gözlemlenebilir. Onlann kişisel saatleri başkalann­
kiyle ayndır, ancak onlar, günün farklı zamanlannda daha
canlı ya da fiziksel olarak daha aktif gözükürler. Her birey
kendi kişisel 'iç 'saatine' tamamen ayni şekilde uyar, fakat za­
manlama farklı olabilir.
Birçok durumda bunun sebebi doğum zamanına bağlı
olabilir. Genellikle öğleden sonra doğan kimseler, 'gece' in­
sanlarıdır: akşam saat 10 ya da 11 civarında daha canlı olur­
lar ve günün ilk saatlerine kadar gayet hareketli olurlar. Er­
ken saatlerde doğanlar, pratikte erken saatleri nadiren sever­
ler.. Bu şaşmaz bir kural değildir ve kurala uymayan birçok is­
tisnalar vardır, fakat birçok şahsi zaafta hesaba kaWmalıdır.
Şayet kendtnJzi yorgun hissederek başlıyor ve de tüken­
miş ve sinirlt olarak bitirlyorsanız. golf oynamanızda bir ya­
rar yoktur. Bu durumda yapılacak en makul iş, oyun arka­
daşınıza, dokuz deliğin daha 1y1 olacağım, zira topun deliğe
girmesi için gerekli vuruş sayısını pek yapacak durumda ol­
madığınızı belirtmektir. Bu durumda o, sebebini bilmese bile ,
oynamak için çaba sarfettiğinizi görecek ve daha anlayışlı
davranacaktır. İyi iltşktleri temini bakımından yolun yansı
. böylece alınmış ve çevrenizdeki kimselerle uyum gelişmiş

36
Fiziksel Devre
olur. Makul bir şekilde olmak üzere bazı şeylerden fedakarlık.
bir şeylere söylenmek bu günlerde etkili olacaktır. Oyunda her
iki taraf da eğlenmek tstemektedır. bu balamdan uygun za­
manda, uygun atmosfer içerisinde mümkUn olabilecek en faz­
la zevki almak için gereken ayarlamayı yapmaya çalışın. -Her
şeyi berbat etmektense, davraruşları biraz kontrol etmek çok
daha iyidir.

SAGLIK FAK.TÖR'O

Fiziksel devrenin negatif döneminde, sağlık faktörü güçlü


bir şekilde devreye gırer. O sıralar soğuk algınlığına, yetersb
ya da düzensiz yemekler yüzünden hazımsızlığa ve sonuç ola·
rak beden fonksiyonlarınızın alt üst olmasına daha meyilli
olursunuz. Bu dönem boyunca ağrılara karşı daha hassas olur·
sunuz, bir yer1nlz kesildiğinde kan daha fazla akar ve has­
talıklardan kurtulmak diğer zamanlara göre daha yavaş olur.
Hakikaten bazı doktorlar, hastarun daha çabuk iyileşmesi
için ameliyatı,. onun fiziksel devresinin pozitlf döneminde ya­
parlar. Bu durumda ağrıyla daha kolay öaşa çıkılır ve bedeni­
niz zindeliğe daha çabuk kavuşur. Ameliyat sonrası şok beden
için çok ciddi bir olaydır ve ölüme bile sebep olabilir; fakat
sözü edilen zaman faktörleri hesaba katıldığı taktirde bu ihti­
mali büyük ölçude azaltabilir.
Denetim altında ila.ç aldıkları dönemde, bazı hastalar, bu
günlerde aldık.lan dozaj la ve dozaj zamanlarında kendilerini
tamamen zinde hissedebilirler. Eskiden dendiği gibi "her gün
yemeklerden sonra üç defa" fikı1n1n bazı şartlardan çok teh­
likeli olabileceği anlaşılmıştır. Doktorlar artık biliyorlar ki,
sabah saat S'de oldukça makbul olan, öğleden sonra saat 4'de
kesinlikle öldürücü olabilmektedir.

ANİ GÜÇ YÖKSELMELERİ


.

Öğleden sonra tala1ben saat dört ya da beş sularında,


akşamın geç saatlerine kadar sürecek olan bir sosyal
yükümlülüğü yerine getirme fikrinden dolayı endişe d'uy­
duğumuz ve nasıl başa çıkacağllllılZ düşünüp endişelendiğimiz
durumları hepimiz hatırlarız. Daha sonra akşam üzeri

37
Blorıtımıer
·
farkına varırız k i , üç dört saat önce neredeyse yan olan biz,
şimdi bulutların üstündeyizdir; sanki o kişi gitmiş de, yerine
bir başkası gelmiş gibidir. Bunun mümkün olabilen birkaç se­
bebi vardır. 24 saatlik periyot sırasında normal bioritim
eğrisinin değişimi bu durumdan sorumlu olabilir. Eğer ortala­
ma değişim değeri, dakikada 72 ise, akşam üzeri bu on bırtm
kadar yüksek ya da alçak olabilir ve böylece meydana gelen
kayda değer fark fiziksel davranışlarımızı olumlu ya da olum­
suz yönde etkiler. 'Gece kuşu ' olsak bile, çoğumuz erken saat­
lerde en düşük ha.Iimizde bulunuruz. Gerçekten zıt zirvede bu­
lunduğumuz on iki saat kadar sonrasının dinamik insanına
pek az benzeriz.
Fiziksel davranışlarımızdaki etkileyici bir değişimin
başka bir sebebi, gerçek on iki saat ya da kritik gün değişim
periyodunu yaşadığımız zaman olabilir. Bazı kişiler, fiziksel
bir kritik gün negatiften pozitife hareket ederken ya da aksi
yönde bir geçiş olurken yani kısa bir aşın yorgunluk, atalet ve
geçici hoşgörüsüzlük h lli yaşadıkları zaman içerisindeki bir
noktada, kısa süreli olmakla beraber bir güç artması hisset­
tiklerini rapor etmişlerdir. Bazıları ise, genellikle bioriUmler
hiç bir şey bilmeden, doyurucu olmayan ya da zamansız yenen
yemeklerin sebep olduğu berbat bir hazımsızlıktan dolayı
· sıkıntı çektikleri günü, her gün tuttukları günlük not defterine
kritik bir gün . şeklinde belirtmişlerdir. Muhtemelen bu
kişiler, bedenleri dört başı mamur bir yemek için feryat eder­
ken. alel usül bir şeyler atıştırmak suretiyle yanlış şeyler ye­
mişlerdir.
Bu, yemek için mola vermek yerine işini yapmayı ya da
yol almayı tercih ederek direksiyon başından ayrılıp gerekli
dinlenmeyi kulak arkası etmeye meyilli uzun yol şoförlerinin
başlıca hatasıdır. Bioritim bilgisi olmadan bile, beden gücünü
ayakta tutabilmek için muntazam aralıklarla beslenmek ge­
rektiği zaten herkesçe bilinir. Özellikle uzun yol sürücülerinin
bu kurala uymamaları, •
muhtemel kazalara sebep hazırlamak
anlamına gelir.

NEGATİF DÖNEMDE KENDİNİZE DİKKAT EDİN

· Normal gü,çlülüğün düşük olduğu fiziksel olarak kritik

38
Fiziksel Devre
olan bir günde, bir öğün unutulursa ya da ayaküstü geçişti­
rilirse, zihinsel faaliyetler de donuklaşır. Ani tepkilerin ge­
rekli olduğu durumlarda, yan değerde bir karşılık verecek
olursanız, bu sonuç, ölümle hayat arasındaki fark gibidir.
Muntazam olarak beslenmeyip aşın sigara içmek, genellikle
baş ağnlanna sebep olur ve bu negatif dönemde vuku bulacak
olursa, bedende güvenilecek yedekler de kalmaz. Bu tıpkı yere
düşmü ş adamı dövmeye benzer ve böyle bir ilgisizlik kişiyi
ölüme götürebilir. _

Böyle günl�rqe içme alışkanlığına da (sadece alkol değil)


aynı derecede dikkat etmek gerekir. Bedenin, kişisel ihtiyaca
göre değişmek üzere istediği su miktan bellidir. Bunu dikkate
almayan rejim yöntemleri uyku alışkanlıkları doğurur. Ve
şayet fiziksel ritmin negatif döneminde bu konuya yeteri ka­
dar dikkat etmezseniz, bedeninizi cezalandınnaktan da beter
edersiniz.
Hiç birimiz mükemmel değiliz ve de dinlenmek ve r-ejim
yapmak her zaman mümkün olmaz. Bazılan için gereksiz so­
runlar yaratabilirse de ara sıra yapılan yanlışlar pek de zarar
verici olmaz. Mümkün olduğu kadar, özellikle krtik zaman­
larda uygun bir tutum içerisinde bulunabilirseniz, bedeninizin
gerektiği şekilde işlemesine yardım etmiş olursunuz. Munta­
zam yemek, biraz j imnastik ve bioritim şekillerinize uygun
bir çalışma programı yeteneklerinizi ve başarılarınızı
·

arttırır.
Romatizma, artrit ya da astım hastalığı onlann, özellikle
ters ya da değişken olacağı rapor edilen havalarda, fiziksel ri­
timlerine dikkatlice bir göz atarak rahatsızlık verici işlerden
kaçmmalan kolay olur. Yüksek tansiyonlu ya da kalp ra­
hatsızlığı olanlar bioritimlert ter� dönemdeyken araba kul­
lanmaktan kaçınmalıdırlar. Bu özel şartlarda mideniz
boşken asla araba kullanmayın, zira kan şekerinin düşmesi
sonucu kaza yapma eğiliminiz artar.

İŞARETLERİN OKUNMASI

Potansiyelinizin düşük olduğunu bilmeniz, aksi durumda


karşılaşacağınız gerilimi bir miktar zayıflatacak ve ortaya
çıkacak sorunları azaltacaktır. Bioritimlerinizdeki tehlike

39
Blorıt ı m ıer
işaretlertnt okuyabilmeniz ve gerekli ayarlamaları yapabil­
meniz sayesinde, doğabilecek sorunları çözmek çoğu zaman
kolaylaşır. Kazanın sebebi siz olmasanız bile kritik günlerde
bilhassa araba kullanmak tehlikeli olabilir. Negatiften pozi­
tife geçen günler, aynen pozitiften negatife geçen günler gibidir
ve o günlerde tepkileriniz hatalı olabilir. Negatiften pozitife
geçiş günlerindeki o hafif güç artışını algılayanlar, kendileri­
ni fiziksel olarak fevkala.de iyi hissettiklerint söylerler.
Aslında yanlış algılamaları sonucu kendilerini oyalamış
olurlar ve sonuçta vardıklan hükfım hatalı çıkar.
Benzer şekilde , aksı istikametteki kritik günlerdeki
abartılı konuşma da işe yaramaz, ztra bedeninJzden ne kadar
eneıjinin akıp gittiğini fark etmemektesiniz. Bu günlerde em­
niyet kemeri takmak 'harp yorgunluğuna' bir noktaya kadar
yar:dımcı olabilir. Uzak mesafe seyahatlerinde emnıyet keme­
ri takmadan oturduğunuzda bedenin sarsılarak ne kadar çok
hareket ettiğini görmek şaşırtıcıdır. Emntyet kemeri takıp
beden hareketinin nispeten sınırlandırılmasıyla, aksi ha.ide
verimsiz bir şekilde israf edilecek olan enerji korunur.
Beden yetenekleri konusunda zihnin eğtUlmesı ve birçok
insan için oldukça kolaydır. Ara sıra tembel zamanlarımız. ol­
masına rağmen, mutad dışı işler yapılması gerektiğinde he­
men hemen heptmJz bazen aşın şeyler yaparız.
İşte bu durumlar, kazaların uyuşumuna uygun zemin
hazırlar . . Kendimizi elimizdeki işe öyle kaptırırız ki, ufak
şeyleri atlarız. Küçük ağrılar ve acılara aldırmamayı tercih
ederiz ya da görmezlikten gelme eğilimi taşırız, bunları
alışmadığımız fiziksel faaliyete yorup geçiştiririz. Haklıyız,
ama bunların bedenin doğal erken uyan sıstemının lo.sımlan
olduğunu unutmaktayız. Yüzmek bu konuda iyi bir örnektir;
hakikaten çok eğlenceli bir spordur. Fakat kritik günlerde
gerçekten dikkatli olmamız gerekir: sadece kramp gtrıp geçici
olarak sakatlar diye değil, fakat genellikle boğulmalara sebep
· olan körlemesine bir panik hususunda dikkatli olmalıyız. Bu
ikisi ayrılmaz şekilde birbirine bağlıdır: birinde aşırıya
kaçmamışsak, diğer aşın ucu yaşayamayız. Boğulma olay­
larının çoğu ikili kritik günde vuku bulmuştur, yanı diğer
günlerden ziyade fiziksel / duygusal, ya da fiziksel/ zihinsel
olarak ikili günlerde. Biraz . düşünce sayesinde çoğumuz bu
·

günhayattayızdır.
40
SINIRIN ÖTESİNİ ZORLAMAK

Çoğumuz, kolayca görmezlikten gelebileceğimizi düşün­


düğümüz fiziksel sınırlan kaale almayarak sinirli yaşa­
rız.Ancak ergeç hesaplaşma günü gelir. Fiziksel devrenin dik­
katle gözlenmesi, onsuz daha iyi iş görebileceğimiz birçok ge­
reksiz stresi hafifletebilir. Stres dolu bir zamanda yaşıyoruz,
oysa stres bir katildir. Kısaca ifade etmek gerekirse, aşina ol­
m&dığımız sınırın öte tarafına kendimizi ne ölçüde sürükle­
diğimizi fark etmemize stres sebep olabilir.
Bu sorunla başa çıkmak her zaman kolay değildir.
özellikle şehirlerde olmak üzere şimdiki yaşam tarzımız
doğal olarak belli bir stresi içerir. Otobüs iptal . edilmiştir ya da
geç geJmiştir ve gelse bile binilmeyecek kadar doludur. Patron
size bol bol ricada bulunur, ama hayır demez ya da diyemezsi­
n1z. Halin1z hiç müsait değilken, arkadaşlarınız yardımınızı
isterler, ama gene de koşarsınız. Yardımını rica ett1ğiniz biri,
sizi reddeder; hiç beklemediğiniz için bu durum sizde biraz
stres yaratır. işte bunlar, fiziksel selametinizin dikkatlice
gözlenmesi gereken olay türleridir. Negatif dönemlerde yapa­
bildiğiniz kadar işleri kolaylaştırmaya gayret edin: pozitif
dönemlerde ise aşırıya kaçmayın.

BİORİTİMLER VE BEDENİN FORMDA TUrULMASI

Açıklamak istediğim husus ·için form meselesi iyi bir


örnektir. Çoğumuz günün yanlış zamanında ya da senenin
yanlış zamanında baskülde tartılınz ve sonra bütün bu fazla
kiloların nereden geldiğini merak ederiz. Ve hemen dehşetli
rej im kararları alırız: Ekmek yok, patates yok, börek yok,
içki yok; bunların yerine bol bol egsersiz vardır artık. Birçok
durumlarda sonuçlar ani ve acıklıdır: Beden bir dakika
hırpalanır, bir dakika hiç ilgi görmez. Fiziksel ritmin ters
kademesi sırasında böylesine aptalca bir davranış, kelimenin
tam anlamıyla hasara sebep olur. Bereket versin ki, ilgili kim­
se tarafından gösterilen irade gücüne rağmen bu tutum gene de

41
Blorıtımıer
başarısızlığa mahkümdur. Başaramamak endişesi taşıdığınız
işlere girişmek yerine, bioritimlerinizden yararlanın ki bir
rejim, yüzde elliden fazla başan şansı olduğu zaman başlasın.
İradenin ana unsur olınası gerektiğini, ancak bunun uygun za­
manda başladığında destekleneceğin.1 unutmayın.
Makul ve iyi planlanmış bir rejime, fiziksel ritim negatif
· dönemdeyken ve tercihan yükselmekte olan zihinsel kritik
günün hemen ardından başlayın. İrade gücünüzü kontrol et­
meye ihtiyacınız vardır ve bu kontrol, zihinsel rttim pozitif
döneminde ise daha kolay olacaktır. Aynca fiziksel ritmin
negatif döneminde olduğunuzdan beden daha az yiyeceğe ih­
tiyaç gösterecek ve bu da irade kontrolunuzu kolaylaş­
tıracaktır. Bunu takip eden kritik günde bedeniniz biraz daha
fazla gıda isteyecektir, ancak aldığınız fazladan yiyecekleri
biraz na.ve j imnastikle dengeleme konusunda dikkatli dav­
ranırsanız, böyle adil dengeleme sonucu menfi bir duyguya
kapılmazsınız, moraliniz bozulmaz. Eğer kontrollü giderse­
niz. fazladan aldığınız düşük kalorili yiyecekler zarar vermez.
Eğer duygusal devreniz pozitif döneminde olursa. kendi­
nizi 'iyi ' hissedersiniz ve rej im planınıza uygun bir duygusal
yaklaşıma · sahip olursunuz. Fakat duygusal dönemde iseniz,
kendinizi zayıf hisseder ve hatta kendinize acırsınız. Bununla
beraber rej ime fiziksel şartın uygun olduğu bir zamanda
başlamışsanız, bu durum pek güçlük yaratmaz. Rejiminize, fi­
ziksel ritimdeki kritik güne kadar yakın bir noktadan
başlamışsanız. rejim programı o kadar uzun ( on gün kadar ) .
uygun bölgede kalır. İradeye sıkı sıkıya bağlı olan ve bu kade­
mede başlayan uygun bir girişim, rasgele başlangıçlardan çok
daha etkili sonuçlar verir. .
Kilo fazlalığına bağlı olmakla beraber, ortalama bir kim­
se hiç hastalanmadan yirmi sekiz günde kolayca üç kilo vere­
bilir.
Tek başına fiziksel ritmin kendi yararınıza ku llanabi­
leceğiniz sayısız yollan vardır. Sadece fiziksel ritminiz takri­
ben on gün boyunca negatif döneminde olacağı için ya da kri­
tik bir noktada olduğunuz için bir şeyler yapmayı durdurmak
zorunda olmadığınızı unutmayın. Yapmanız gereken şey ener­
ji azlığı veya fazlalığı durumunu dengelemek için bedeni zor·
lamamaktır. Bioritimlertn salınan alemine bir defa girip on

42
Fiziksel Devre
dan hoşlandınız mı; hemen bunun ardından biorttımlerden
akıllıca yararlanmak gelir. Negatif dönemlerde hazırlıklı
olun ve sürüp giden hayatı daha dengeli adımlarla yaşayın.
Kritik ve mini-kritik günlerde fazladan özel çabalar gösterin.
Pozitif periyotlar boyunca yeteneklerinizin tümünü ortaya
koyun ve ondan makul bir şekilde yararlanın .
istediğiniz ha.ide basit ayarlamalar yapamadığınız du ­
rumlar olur. Fakat en azından incinmeye maruz kalmadan
emniyetle ne kadar gidebileceğin1z1 bilirsiniz. Bu bile bir ödül
sayılmalıdır.

43
3

DUYGUSAL DEVRE

Bazen hassasiyet devresi de denen 8 günlük duygusal dev­


re, esas olarak ruh hAli, hassasiyet ve toplumsal yeteneklerle
ilgilidir. Bu , çizelgesi en kolay şekilde yapılabilen ritimdir,
ancak üç ritım içinde başa ç�ası muhtemelen en zor ve
çeşitli sebeplerden dolayı aynca en yanlış anlaşılan rttimdir.
D evam etme süresinin, astroloj ideki ay dönemleriyle
çakışması yüzünden, sık sık biorttımlerle astroloji arasında
yapılan mukayaselertn anahtarı durumundadr. Oysa karşı- ·

lıklı 111şki konusu çok şüphelidir. Bu rit�lerle kadınların


adet dönemleri arasında herhangi bir bağlantı yoktur. Bu iki
ritlm kısa bir süre çakışsa bile böyle bir ilişki yoktur, çünkü
bu özel devre asla değişmez, oysa kadınlardaki bu ritim
değişir.

DUYGUSAL KRtriK GÖNLER

Aynen fiziksel devrede olduğu gibi, kritik bir günle


başlayan duygusal rtttm, on dört gün sonra pozitiften negattfe
geçer ve bundan on dört gün sonra üçüncü kritik günde sona

45
Blorltlm ler
erer. Bunda da, pozitif dönemdeki sekizinci günde ve negatif
kademeli yirmi ikinci günde mini-kritik günler vardır. Bu
gidişin özelllğinden dolayı bir pazartesi günü doğanlar, duygu­
sal devreleri içinde daima bir pazartesi aşağıda olmak üzere il­
ginç bir zamanlamaya tabi olacak ve iki pazartesi de kritik bir
gün 'yaşayacaklardır. Bu, 'favort gün' teorisini açıklayabilir.
Herkes bu teoriyi şaşmaz bulmayabilir, ama bir günlük tutu­
lup hangi günler iyi, hangileri kötü diye inceledJğtntzde, bu te­
orinin kanıtlandığını görmek şaşırtıcıdır.
Duygusal kritik bir günde, o sırada ritminizin yönü ne
olursa olsun, duygusal tepkilerin değişimtne en hassas durum­
da olursu:q.uz. Sinirlilik, duygusuzluk veya mantıksızlık, he­
men hemen her duruma karşı gösterilen davranış olabilir. Bu
zamanlarda çevresel durumların farklılaşması, davranışları
pek etkilemez, oysa normal durumlarda çevre ve b askın
şartlar, davranışta, bulunulmadan önce hesaba ·katılır. Kritik
psikoloj ik zamanda, en sakin bildiğiniz bir insan bile barut
fıçısına dönebilir. Tam tersine çabuk alevlenen biri bu periyot
boyunca olaylar karşışında kılım kıpırdatmayabilir.
Bu ritım her seviyede duygusal tavırl anma ile ilgili her
şeyi kontrol ettiğinden, ilişkiler bakımından, kaza potansiye­
li taşıyan durumlar bakınundan ya da şevk ve atılım gerekti­
ren haller bakımından, bu, fazladan bir önem yüklenmtştlr.
Hele hele duygu$al devremiz yirmi ikincı günü ile bir fiziksel
negatif kademe ve bir zihinsel krttlk gün üst üste çakışmışsa,
bu durumda en kötümser yorumlar yapılmalıdtt. Bununla be­
raber, şayet böylesine ters bir durumun farkına varılırsa ve
sınırl anma bilinirse, kişi dengede kalmak için ciddi bir gayret
içerisinde olursa olay gene de uygun şekilde cereyan edebilir.

DUYGUSAL POZİTİF DÖNEM

Büyük ölçüde sinir sistemi tarafından yönetilen bu devre,


Fliess tarafından yapımızdaki dişil kalıtımı etkileyen
hücrelerin tezahürü olarak tanımlanmaktadır. Daha neşeli,
uyumlu ve iyimser olduğumuz duygusal ritmin birinci yansı
artı ya da pozitif dönem olarak bilinir. Bu periyot tüm yaratıcı
girişimler, gönül ilişkileri, arkadaşlık ve genel olarak het
türlü işbirliği için çok uygundur. Bu dönemde koordinasyon ya

46
Duygusal Devre
da düzenleme de çok etkin bir rol oynar. Zira sinJr sistemi, bu
tezahürle be:çaber her şeyin düzgün olduğunu 'hissetmelidir'.
Aslında koordinasyon negatif dönemde büyük ölçüde yoktur.
Pozitif dönemin sekizinci günü civannda kişinin kendi­
sini iyi hissedişi ve toplumsallığı iyice belirginleşir. Bu nokta
duygusal hassasiyet bakımından en üst performansın
gösterildiği noktadır. Bununla beraber, bu mini-kritik nokta-

Ay .
1 ;ı ;J • •ı• 1 • . ,_ ,., .,

+ ,
1
-

-
,.....
,....- �....
� J �
....�
.

-
1 ......... _,,,.�
. �

1! 1'
1 2 :1 • lı • 7 • • 1G 11 12l�1tı11 i11 • la ita ,.
-- DUNUlı\L. .....

da kendinizi hissediş halinden dolayı kendine fazla güvenme


ve aşın şeyler yapma riski de söz konusudur. Bu kademeden
sonra duygusal ritım eğrinlz devrenin tam ortasındaki kritik
• güne doğru bükülüp ilerler ve performansınız ha.I� iyi olmakla
beraber keskinliğini kaybetmeye başlar.

KRiriK GCN

Duygusal alanda herhangi bir stres yaratıldığı taktirde,


kritik günde hemen hemen her şey olabilir. Üç bioritim devre­
si içerisinde, duygusal devre, hataya ve kazaya en meyilli
olanıdır. Etrafınızda olup biten olaylar hakkında düşünceniz
duygusal tepkilerl e boyanmıştır. G üne .gayet iyi başlaya­
bilirsiniz, ama en ufak şey sizi altüst eder: Üçüncü Dünya

47
Blorıt ım ıer
Savaşı her an çıkabilir. Olup biteni iyice anlamadan, aşırı
derecede hassas ve ahngan olursunuz.
Araba sürerken başka bir araç sizi. geçerse, bu sefer de siz
onu geçmek için peşine \akılabilirsiniz. Ahmakça ve drama­
tik görünüyor ama, duygusal olarak krttlk günlerde gösterilen
buna benzer binlerce kayıt mevcuttur. Akşamı dışarıda
geçtnneyi plAnlamış ve gün boyunca o saatin gelmesini dört
gözle beklemiş olabilirsiniz, fakat eğer sizinle beraber gelecek
kişi gecildr ya da herhangi bir konuda sizi eleşttrtrse, eleştiri
ne kadar iyi niyetli olursa olsun, hemen aşın tepki
gösterirsiniz. Surat asabilirsiniz, gitmekten vazgeçebilirsiniz
ya da gayet gönülsüz yola çıkarsınız. İşteyken normal büro
çalışmalarında herhangi bir aksaklık. karşısında kolayca
aşırı bir öfkeye kapılırsınız: atıp tutmanız yüzünden kapı
önüne korunanız da mümkündür. Ya da belki otoritenizi kul­
lanarak mahiyetin17.deki btrtn1 çok önemsiz bir sebepten do­
layı işten atarsınız, zira o ruh hAltnizle, o önemsiz davranış
size çok berbat gelmiştir.

NEGATiF DÖNEM

Bu dönem negatif kademeye geçerken genel olarak


işbirliğine daha az meyilli olursunuz. Sizi mutad olarak ge­
reksiz yere rahatsız etmeyen durumlar karşısında, karamsar
ve depresif, hassas ve alıngan bir hAle gelirsiniz. Dünyanın
size bir yaşam borcu olduğunu ve herkesin Size karşı olduğunu
hissedersiniz. Bu hAltniz daha ziyade beraber çalıştığınız kim­
seler ve sevdikleriniz tarafından fark edilir.
Bununla beraber, duygusal devrenin bir negatif
döneminde başka bir tezahür daha vardır. Satın almak iste­
diğiniz her şeyde bir kusur bularak. zavallı tezgahtardan
mağazanın doktoruna kadar herkesi ve herşeyt eleştirerek. if­
rit bir alıcı olursunuz. Paranın üstünü öyle bir dikkatle sayar -
sınız ki, en ufak eksiklikte kasiyerin zekasını hor görebilir­
siniz. Daha ileri durumlarda ise, bu aşın davranışlarınızın
sonucu olarak bazı mağazalarda alış verişiniz yasaklanabilir.
Şans eseri olarak, aşın davranışlarınızdan h�bersiz ola­
bilirsiniz. Yirmi ikinci günde, yani negatif , dönemin tam
göbeğine geldiğinizde, her şey ve herkes sizin düşmanınızdır.

48
Duygusal Devre
Genel manzaranız bütünüyle negatiftir ve karamsarlığınız son
haddine varmıştır. Fakat ritminiz bir sonraki kritik güne
doğru yükseldikçe, hayata daha iyi bir perspektiften bakmaya
başlarsınız . Tam değişim gününde, yani kritik günde katı ol­
mamakla beraber keyifli bir görünüm sergilersiniz. Aşırı bir
güven de ortaya çıkabilir ve aslında istemediğiniz sorumlu­
' luklan da yüklenebillrsiniz.
Genel olarak ifade etmek gerekirse, fiziksel devre için
normal değişim (pozitiften negatife ya da negatiften pozitife)
periyodu yirmi dört saat civarında olmasına rağmen . duygusal
devre için buna en azından kırk sekiz saat ayınnalıdır. Bu ise
mümkün olabilecek herhangi bir usul dışı davranış sapma­
lanqa sebep olan müsait bir zaman aralığıdır demektir. Bu du­
rumlarda ne olursa olsun, araba kullanmaktan kaçınmalıdır,
zira kötümserlik hakim olduğu zaman, ufukta heyula gibi
kaza tehlikesi belirir. Kendinizi stres dolu bir hale sok­
manız ın da zaten yaran yoktur.
Hiç şüphesiz, çoğumuz, meşguliyetlerimiz ve çevresel
şartlar yüzünden belli faaliyet ve davranış istikametinde bu�
lunuruz. Normal olarak böylesine uzun bir zaman dükkanı
kapatmamız beklenemez. Gene de bazı ülkelerde bu, aşağı yu­
karı tam olarak böyle olur. Şoförlerden kritik günler
süresince yolda acıkmamalan istenir ya da şayet izin veri­
lirse. başkalarına bioriUm durumunu belli eden küçük bir
bayrak kullanması talep .edilir. Bioritimlerin yaşam tarz­
larına girdiği bazı Japon şehirlerinde, taksi şoförleri konuya
neredeyse fanatik bir ilgi gösterirler ve çeşitli araçlarda
uçuşan küçük bioritim bayraklarını görmek artık sıradan bir
manzara halini almıştır.

SERBEST İRADE SORUNU


Böylece devre, bir kez daha pozitif kademeye doğru hassa­
siyet unsuru taşıyarak Herler. Açıktır ki, duygusal rttmimizin
çizelgesini hazırlama zahmetine katlanmak akıllıca bir dav­
ranış olacaktır. Hiç bir şey olmasa bile (ki, bu yıllarca
sürmeyebilir) duygusal çatışma ihtimallerinden kaçınmak
için bu iyi bir rehber olur. Bununla beraber kritik bir gün
geçtreceğinizden dolayı şunu yapmanız ya da bunu yapmanız

49
Blorıtımıer
-gerekir diye bir kabul içerisinde bulunmamanız gerekir. Bu
konuda yapılan tartışmalar göstermiştir ki, biltmsel bir tarz­
da d avranışların önceden kestirilmesi mümkün d eğildir.
Öncelikle serbest iradeye bağlı olan bir şeyi nasıl olur da
açıklamaya ya da önceden kestirmeye kalkabiliriz?
İnsan h e r zaman olmamakla beraber genellikle
çevresiyle uyum sağlayaca� şekilde kendi yaşam tarzını seçer.
Uyumsuzluk en azından protestocuların, göziı kara iş adam­
larının, yaratıcı sanatkarların, kadın ve erkek kahraman­
ların durumunu açıklar. Hepimiz faaliyetlerimizi seçmek hu­
susunda özgür iradeye sahibiz. Çoğumuz toplumumuzda en
uygun yeri bulup, orada kalarak uyum sağlanz. Ancak mecbur
kaldığımızda ya da bir davetle o yoldan aynlınz.
Bununla beraber. bu mevkinın korunması konusunda,
gözlemcilerin normal, normal altı ya da normal üstü kabul et­
tikleri davranış biç1mlertnden bl.rini, en incitici, en düşük se­
viyelisini sergileriz. Bu sosyal uygulıluğu , davranış şekilleri
konusundaki araştırmanın sonuçlanyla birleştirin; hepimiz
bir tarafa uymuş oluruz. Bazılan dışarıda soğukta diğerlerine
göre daha u�un süre kalabilir.ama er geç onlar da 'sayılmak
üzere sürüye katılacaklardır.
Her tür re�bet olayında ·en doğal şey kazanmak istemek­
tir ve kazanmanın mahiyeti bireyin davranışını yansıtır. Bir
yanda kazanmaya azmeden ve bunun için elde mevcut tüm
hünerleri kullanan rakip vardır. Diğer yanda ise kazanına
şansı olmayan biri. Ne var ki, pozitif dönemdeki duygusal ri­
tim her iki yarışmacıya da yardım edecektir. Ritmin başlama
noktasında her ikisi de eşit şansa sahiptir.sadece performans
· göz önüne alınır. Eğlence dünyasındakiler ritimlerintn pozitif
kademesinde daha başarılı icrada bulunurlar. Küçük şahsi
nüanslar çok daha etkili bir şekilde ifade edilebilir ve bu , çok
ror bir sanatı icra eden komedyenler için özellikle önem taşır.

POZİTİF KADEMENİN KULLANILMASI


Ne tür olursa olsun bir grup çalışmasına bağl anmak, belli
bir miktar rol yapma yeteneğine ihtiyaç gösterir. Özellikle, el­
deki konulara yoğunlaşmak için şahsi tercihlerin bir kenara
bırakılması gerektiğinde. Sportif faaliyetler, suç tespit
Duygusal Devre
çalışmaları, satış, rekla.m, pazarlama ya da basitçe bir grup
çalışmasına dahil olunduğunda, başarılı sonuçlar elde etmek
için doğal arzu ve tercihlerin bir miktar yüceltilmesi tatbik
edilmelidir. Bu en iyi şekilde, duygusal ritlm pozitif kademe­
sinde olduğu zaman yapılır. Hatt� bir televizyon spiker1 ya da
program sunucusu bile böyle bir zamanda satırları şaşır­
madan okur ve her şey yolunda gider.
Eğer evlenme teklifinde bulunmayı düşünüyorsanız. çok
şaşırarak, karşınızdaki kişinin, en iyi sonucu elde etmek için
karşılıklı bioritini durumunuzu tespit etmek istediğini
görebilirsiniz. Evli çiftlerin, birbirlerine tekabül eden ritim­
lerintn uyuşmazlık durumunda olduğu sık sık görülür, fakat
bu konu, uygunluk bölümünde ayrıntılı olarak incelenecektir.
Ricada bulunan kişi sizseniz en azından pozitif dönemde
olduğunuzdan emin olabilirsiniz. Bu durumda teklifinizin
sonuçlarıyla daha iyi başa çıkabileceksiniz .
Geniş hacimli iş konularını, duygusal ritmin pozitif
döneminde yapın. Bu , şevkinizi diğeı: kişilere aktarmanızı,
uyanık kalm anızı ve de soru ve cevap oturumlarında başarılı
olmanızı sağlayacaktır. Biorttmik ifadeyle, fiziksel olarak
düşük seviyede olsanız bile, eğer duygusal ritlm balamından
pozitif dönemde iseniz, spor faaliyetlerine katılabilir ve bun­
dan zevk alabilirsiniz. Bütün yapmanız gereken, söz konusu
gündeki fiziksel yetenek durumunuzu hatırlamak ve o sının
z o r lamamaktır.

NEGATİF DÖNEMİN DİKKATE ALINMASI

Duygusal olarak ortalamanın altında, yani negatif kade­


mede olduğunuz zaman, herhangi bir olaya katılmamanız için
hiç bir sebep yoktur; yeter ki. şahsi çizelgenizin göstermiş
olduğu sınırlamaları dikkate alın. Bununla beraber takı1ben
48 saatlik kritik gün boyunca tehlikeli ya da çok hassas za­
manlama gerektiren sportif faaliyetlere katılmanız tavsiye
edilmez . Hata yapmaya meyilli olacağınızdan araba yarışı, de­
niz motoru , motosiklet ya da at yarışı ve benzen etkinlikler­
den mümkün mertebe kaçınmalısınız. Fakat kendinizi
öldürmek istiyorsanız, bu sizin bileceğini.Z bir iştir. Tek sorun
ortaya çıkabilecek durumlarla başa çıkmadaki yeteneksiz-

51
Blorlt l m ler
liğinizin yüzünden, rakipli sporlarda kendinizle beraber
başkasını da yanınızda götürürsünüz ya da başkalannın
ölümünden sorumlu olursunuz.

BAŞKALARININ BİORİTMİK DURUMUNUN BİLİNMESİ

Hiç şüphesiz, bioritimler herhangi bir olayın sonucu


hakkında kehanette bulunmaz. fakat belli bir gün için tasar­
rufunuzda bulunan pot�nstyeli işaret eder. Bu bilgiyi faaliyet­
lerinize nasıl uygulayacağınız. sizin karar vermeniz gereken
husustur. Biorttmik bilginin önceden bilinmesinin avantajı.
sadece bellt bir gün için sizin özel halinizi belirtmek değil,
aynı zamanda başkaları için de aynı malumatı vermesidir.
Bu gerçek, satış işleriyle meşgul uyanıklar için eşsiz bir
hizmet sağlar. tanıdığım bir satış müdürü, bütün satış eleman­
larına ve büyük müşterilere ait biorittm çizelgeleri hazırlat­
mıştır. Biraz hukuki manipülasyon, biraz dikkatli zamanla­
ma sonucu, satış grafiği yükseldikçe yükselmiştir. Karşınız­
daki kişinin zayıflığının farkında olmak sizin için bir avan­
taj dır. Vicdanlı davranmak suretiyle bu durumu lehinize
değerlendirebilirsiniz. Bu adaletsiz bir. avantaj değildir: bu ,
hayatın güçlüklerinden biraz olsun sıyrılabilmek için biori­
timlertn akıllıca kullanılmasıdır ve herkese . açık bir sahadır.
Yüksek tansiyondan şikayetiniz varsa, duygusal olarak
kritik bir günde riske girmekten kasıtlı olarak kaçınmak is­
tersiniz. Önemli politik konulard aki bir sürçme iş
ilişkilerinizi kolaylıkla etkileyebileceks e , tabiri caizse
ağzınıza gem vurulmuş gibi olursunuz. Daha ciddi konulara
sağlam bir konsantrasyonda · bulunmanın o kadar kolay ol­
madığını bildiğiniz zamanlarda havadan sudan şeylere
yönelir ve durumu idare edersiniz.

İYİ ZAMANLAMA VE İYİ HİSSEDİŞ

Şayet iyi zamanlan algılama konusunda eksikliğiniz ·


varsa , size hemen hemen daha iyi sonuçlar veren ilişkileri za­
manlamayı öğrendiğiniz t aktirde , p erformansınızı yüzde
50'nin üstünde geliştirebilirsiniz. Bulunulacak mümkün olan
en kötü yerlerden biri �oel partisinin yapıldığı bürolardır. Bu

52
Duygusal Devre
olay pek sık olarak insanlann. en kötü durumlarını tasvir
eder. Kolayca sıkılıyorsanız ve toplumsal bir faaliyet için iyi
bir gün olmayacaksa, bu durumda iki seçeneğiniz vardır. Akla
yakın bir özür öne sürüp gitmezsiniz; ama b u , işi arka­
daşlanruz ve patronunuz tarafından iyi yorumlanmaz. Veya
partiye katılabilirsiıiiz , fakat kendinizi pek göstermeden, ilk
fırsatta sıvışırsınız.
Alkole kanşmadan önce böyle durumlarda ortaya çıkan
anı özgürlükler, sık sık insanlann hemen hemen mükemmel
denecek derecede doğal bioritmik tepkiler1ri.1n sergilenmesine
yol açar. Bu gibi durumlarda, katılanlann hepsinin olaydan
yararlanmalarını sağlamak için, kişilerin bioritimlerinde
yapılacak basit bir kontrol yararlı olurdu. Doğal olarak, her
kesin biorttmi ideal bir şekilde aynı dönemde olmayacaktır.
ama dikkatli ve anlayışlı bir muamele, kimsenin eğlenceden
kalmamasını sağlayacaktır. Biorittmlerimiz başkalarıyla
birlikte bulunmamamızı işaret etmesine rağmen, sık sık bazı
kimselerle iyi geçindiğimizi görürüz. Başkalanyla duygusal
uyum çok daha ayrıntılı olarak uygunluk bölümünde incele­
necek, ama mutad zamanlardan daha fazla di.Jckat gerektiren
zamanlarla ilgili olarak bu noktada bahsetmek yerinde olur.
Ortalama ve insanlara karşı olan hassasiyetin dikkatle
kullanılması gerekir. Uygunsuz bir zamanda dikkat edilme­
den söylenmiş bir söz ya da yapılan bir hareket, sık sık sadece
can sıkıcı b ir sonuç vermekle kalmaz , h afızalarda
düşündüğünüzden daha uzun süre kalabilir. Duygusal ritmin
negatif kademesinde olan kişi, böylesi biçimsiz durumlara
özellikle mey1lli olur. En basit tavsiye, neler olabileceğini
hatırlamak ve ona göre davranmaktır. Ancak o zaman
. başkalarıyla olan ilişkilerimizde otomatik olarak uygun dav­
ranışlarda bulunma yolunda oluruz: İyi davranış şekilleri, o
kimseler tarafından fark edilecektir. Bu dersi öğrenmiş kimse
diğerleri arasında fark edilir, beklenenden daha önce ıttbar
görür ya da mutad olarak kendisinin yapamayacağını
düşündükleri özel bir iş yapmak üzere teklif alır.
İş bulma bürosuna mülakata gelen kişilerin tutumu beni
sık sık çok etkiler. Bazen işe çok uygun göründükleri halde.
diğer zamanlarda tü'müyle işe yaramaz görünürler. Vazife
başındaki en iyi zamanlar basit bir bioritmik kontrolle ko-

53
BlorJt lmler
layca tayın edilebilir v e uğursuz günlerde geçici olarak başka
·

işlerin yapılması basitçe sağlanabilir.


Bir öğretmen bioritımleri sözlü olarak ders vermeye
müsait olmadığı zaman o süreyi sınıfa yazılı ödevler yaptı­
rarak geçiştirebilir ve böylelikle itibarını koruyabilir. Sonuç
olarak okul disiplini daha sağlamlaşır, zira bu durum
öğretmem öğrenciyle gergin ya da laubali bir ilişkiye girmeye
zorlamaktan daha az kötüdür.
Sadece duygusal bir devreye dikkatlice bir göz atmakla
öğrenilecek birkaç ders vardır. Daha sonraki bölümlerde
açıklayacağım gibi, üç ritmin beraberce kullanılması, genel
performansınızı her yönüyle geliştirir. Bu uygulamayı yapan­
lara dikkat ederseniz göreceksınız ki, herhangi bir konuda ye­
teneklerini kullanma konusunda başkalarına nazaran fark
gösterirler ve seçilirler . .Ve hiç birimiz başkaları olmadan
yaşayamayız.

54
4
• •

ZiHiNSEL DEVRE

Bioritim devrelertmizin üçüncüsü; mantık, idrak etmek,


hüküm vermek, zeka ve sağduyu güçleri gibi tüm zihinsel tep­
kilerimizi kontrol eçler. Kritik b ir günle b aşlayan pozitif
dönem, bu güçleri olumlu yönde canlandırır; mantal olarak
ışıldarsınız. · Gözlemleriniz tepe noktaya varmıştır, basit zi­
hinsel problemlerle farkına varılmadan kolaylıkla baş edilir.
Mantal olarak kendinizi zinde hissedersiniz ve yeter de­
recede çalıştırılmadığını düşündüğünüz zihninize egzersiz
yaptırmak istersiniz: Gözlemlediğiniz şeylere dayanarak
neşeli hesaplamalar yapmaya ya da esnek bir zihnin tadını
çıkarmak için mantal oyunlarla hafızanızı deneye meyilli
olabilirsiniz.
Devrenizin bu kademesinde, bilmece kitapları gerçekten
büyük ölçüde tavsiye edilir, zira bu dönemde en az meşgul edi­
len zihin sıkılır. Yüksek derecede aktif bir zihin herhangi bir
nedenle durağan halde tutulursa, bu durum toplumsal sorunlar
yaratabilir. Herhangi b ir kasıt olmadan söylenen, ama ·
söylenmese gerçekten daha iyi olan incitici, kıncı alaycı laf­
lar ya da haklı eleştiriler, iyi ilişkileri çabuk bozabilir.

55
B l orlt i m ler

POZİTİF ZİHİNSEL DÖNEM

Beynimizi tam kapasiteyle kullanıp kullanmadığımız


konusu şüphelidir ve bu otuz üç günlük uzun süreli ritim gerek­
tiği gibi anlaşılıp değerlendirilmezse, bu, kıymetli bir cihazın
yeteri kadar çalıştırılmaması anlamına gelir. Zihin çok garip
bir şeydir! Ne kadar çok kullanılırsa, o kadar iyi gelişir. Zihin
tıpkı bir araba motoruna benzer: ne kader iyi kullanılırsa . o
kadar verimli hizmet eder. Süre�i kısa yolculuklar, sonunda
motoru tıkar: aynı şartlar altında da zihin için de benzeri
sonuç elde edilir. O halde bu devrenin p ozitif döneminde
yapılacak en iyi şey. zihne mümkün olduğu kadar tümüyle
uyan halinde tutmaktır.
Öğrenciler, bu dönem sırasında yanın saat içerisinde
öğrendiklerinin, negatif kademe sırasında bütün bir gü·n
içerisinde öğrendiklerinden muhtemelen daha fazla olduğunu
görürler. Yaratıcı fa�liyetler çok daha kolaylıkla ilerler. fi­
kirler akıp durur ve algılama, en yüksek noktasındadır. Duyu­
lar daha keskin ve tepkiler daha yüksek seviyelidir. Tartışma
ve münazaralar iyi gider, karşılıklı konuşma kolay ve
canlıdır. Zihin fevkalade iyi bir durumda olduğu için yemek­
ten sonra bir kahve veya sigara içerken geçen bir saatlik za­
man içerisine sığdırdığınız konular sizi şaşırtacaktır.

AY

- 11,l,21'131lMil15 ·· ., -

2 5
_ _ _ _ _ _ . - -

1 3 4 8 7 a 1 10 11 17 18 191� 2'I ..111 . M

FIZIKsn DUYGUSAL zMGa. · • · · - ·

Şekil 3
56
Zihinsel Devre
Zihinsel devrenin bu kademesinde, istekler destek ·

görebilir, özellikle insanları etkilemeye çalışıyorsanız. Top- .


lantı ve mülakatlarda üstün durumda olursunuz ve tüm. potan­
siyelinizi başarılı bir şekilde sergilersiniz. Konsontrasyon
gücünüz en yüksek seviyede olduğundan sınavlar için iyi bir
zamandır olaylan planlamak daha kolay gözükür, farklı
şartlarda mutad olarak gözden kaçan küçük ayrıntılar
. hatırlanır ve gereği yerine getirilir. .
Para sorunları hepimizi kuşatmıştır, fakat bu meseleyi
çözmek gerekiyorsa, şimdi tam zamanıdır. Bütçenizi toparla­
mak daha kolay gözükür; daha önce düşündüğünüz mümkün
olan miktardan daha 'fazlasını tasarruf için ayırabileceğinizi
görürsünüz. Bu, yeni bir işe başlamak için en iyi zamandır da.
Muhatap olduğunuz yeni işler ve yeni simalarla, sahip
olduğunuzu· ummadığınız bir ustalıkla başa çıkarsınız. Devre­
nin- bu kademesinde potansiyel olarak güç toplamak bir hayli
kolaylaşır, zira zihinsel işlemler o kadar iyi çalışmaktadır ki,
ayrıntıları hatırlamak ve onlara değinmek için yeterli zaman
vardır.

ZİHİNSEL KRİTİK GÖNLER

Kritik bir günde zihin bulanır. Kafanızın içini durgun


hissederek uyanabilirsiniz, gün ilerlerken, kendinizi uygun
şekilde ifade etmekte güçlük çekersiniz. Kritik bir gün, önemli
kararlar alınacak bir gün değildir: Karar ve sağduyu gücü
zayıflar; hafıza oyun etmeye başlar. Seyahat , özellikle ya­
bancı bir bölgedeyseniz bir sorun olur. zira yollan şaşırdıkça
�aşırırsınız.
Ziliinsel ritim içerisindeki kritik günler, fiziksel devre­
dekilere naza'ran biraz daha uzun süren etkiye meyillidir.
Duygusal ritimde olduğu gibi, bunda da kendinize o günün et­
kilerinden gerçekten kurtulduğunuzu kabul edene kadar en
azından kırk sekiz saat müsaade etmek en akıllıca iş olur.
Daha önce programlanmış bir toplantıfuz varsa ya da önemli
kararlar vermeniz gerekiyorsa ve bu zamanlar bir kritik güne
veya yakınına denk geliyorsa, mümkün olduğu ölçüde o işi te­
hir etmenin çok daha iyi olacağını u nutmayın. Eğer konu
geçiktirilemeyecek gibiyse, o günlerde hayata çok meyilli ola-

57
. B l o rlt l m ler
cağınızı hatınnızdan ç ıkarmayın. Hiç şüphesiz, yanlış gtden
h erhangi bir şeyin olınadığını düşünebilirsiniz. Bir sınava
girer ve erkenden bitfrtp çıkarsanız, ama hata ve ihmalleriniz
· var mı diye yaptıklarınızı kontrol ettiğinizde unuttuğunuz ya
da gözden kaçırdığınız önemli hususların söz konusu
olduğunu görürsünüz. Belki de sınavda başkalarına 'yavaş'
görünmek istemiyorsunuz, ama olsun, varsın zamanınızı
alsın. çünkü hata yaptığınız taktirde iş iŞten geçmeden fark et-
mek daha iyi değil midtr? .
Örneğin veznedar olarak çalışıyorsanız, ve birisine fazla
ödeme yaptıysanız, o parayı geri alma şansınız çok zayıf­
tır.Daha sonra amirleriniz hesaptaki açıktan dolayı sizi so­
rumlu tutacak ve kaybınız fazla ödediğiniz paranın çok üze­
rinde olacaktır. Bütün samimiyetiniz, iyi niyetiniz dürüst­
lüğünüz ve yetenekleriniz tahkikat konusu olacaktır, oysa
yaptığınız şey, benzer şartlarda herkesin düşebileceği bir ha­
tadır.

NEGATİF DÖNEM

Bu ritmin negatif kademe sinde mantal süreçler


yavaşlamıştır. algılama bulanıktır, konsantrasyon eksikliği
söz konusudur ve en basit zihinsel işler bile muazzam çaba ge­
rektirir. Bazen mantal yeteneklerinizdeki bu iniş ve çıkışlar,
bir yıldan diğerine fark edilmez durumda bulunurlar, zira bu
değişimler çok hafif olabilir. Örneği bir üniversite hocası zi­
hin kaslarını sürekli olarak işlettiğinden zihinsel yetenekleri
bakımından çok az farklılık gösterebilir. Hafızadaki aksama
sonucu sözleri unutmak ya da duraklamak derken, birden bire
her şey bütün aksakliğı ile ortaya çıkıverir. Kritik bir günde,
birisini yanlış ad ve ünvan vererek istemeyerek yanlış yöne
gönderebilir ya da bir sôylediğtnt birkaç defa tekrar edebilir.
Bununla beraber, daha ziyade fiziksel bir hayat yaşayan
ve profesyonel bir öğretmen gibi zihnini kullanması beklen-
- meyen bir sporcu. konsantrasyonunun tamamen dumura
uğradığını fark edebilir. Enteresandır, zihinsel devrenin ne- -
gatif döneminin araba sürmeye pek etkisinin olmadığı
gözükmektedir. Öyle anlaşılıyor ki , birçok insan 'otomatik'
olarak araba sürmektedir ve bu yetenek üzerinde duygusal tep-

58
Zihinsel Devre
kiler, zihinsel keskinlikten çok daha fazla etkin görünmek­
tedir. Açıktır ki, tepkiler biraz durgunlaşacaktır, ama kişi
araba kullanmasını gerçekten öğrendikten sonra, fiziksel ve
duygusal olarak araba kullanma teknJklerini bünyesine ab­
sorbe etmeye meyillidir. Böylelikle görülüyor ki. doğal olarak
sanıldığı gibi araba sürerken mantal süreçler o kadar kul­
lanılmaz. Bununla beraber. motosiklet sürücüleri, yolda .
sürekli olarak zihinsel yetenekleiini kullarurlar. Bu yüzden
bu kişilerin zihinsel ritlmlerini daima göz önünde bulundur­
maları tavsiye edilir.
Bioritim devreleriyle alakalı olarak dikkate alınan
yaygın kanaate göre zihinsel ritimlerin ikinci yansı olan ne­
gatif dönem, mümkün olduğu kadar işlerin yeniden gözden
geçirilmesi için kullaruımalıdır. Oysa yeni işlerle bu devrenin
pozitif kademesinde uğraşmak daha iyidir. Örneğin aktör ve
aktrisler yeni kontratları bu p eriyotta daha iyi gözden
geçirdiklerini görürler. Negatif faz sırasında. zihnin anlama
kabiliyeti zayıftır ve bu nedenle yeni şeylerle uğraşmak iste­
mez: yan gelip yatİnayı sever. Yani daha önce toplanmış olan
mallımatın ya da malzemenin değerlendirilmesi, gözden
geçirilmesi için, bu ideal bir zamandır.
Suç tespiti bu fazda tepe noktasına ulaşır. Bir detektifin
büt(ın delilleri bir araya getirmesine yarayan kılı kırk yaran
dikkatleri iyi bilinir. Detektif. pozitif dönemde ilhamli olabi­
lir, ama negatif kademede, bulmuş oldukları üzerinde derin
derin düşünmenin daha iyi olduğunu görür. Bununla beraber,
eğer tahkikatı sona ermişse, zihinsel olarak kritik bir günde
baş zanlıyı tevkif etmeyi tehir etse çok iyi olur. Şayet bu
mümkün değilse , harekete geçmeden önce vakadan mutlak
surette emin olması en akıllıca davranıştır. ·
Kanuni ayrıntılar yüzünden suçlunun lehine olarak elden
kaçmış birçok vaka duyuyoruz: bu noktada herhangi bir
araştırmanın yapılıp yapılmadığını bilmek ilginç olurd u .
Şimdiki halde eldeki yegane malumat. zihinsel olarak negatif
günlerde, pozitiflere nazaran yüzde 4, 7 orarunda daha sık suç
işlenmekte olduğudur.
Cinayet. ırza tecavüz, silahlı soygun ve çocuk kaçırma
gibi ciddi suçlar, genellikle süj e fiziksel devrenin pozitif ka­
demesinde ve diğer iki devrenin negatif kadamelertnde iken

59
Blorıt ı m ıer
vuku bulmaktadır: b u kademe kişinin büyük ölçüde şiddete
müsait olduğu bir durumdur. Açıktır ki, ancak olup bitmiş suç
vakalannı gözden geçirebiliriz, fakat elde bütün şüpheleri
kökünden silecek derecede yeterli data olmamasına rağmen,
kayıtlar incelendiğinde bu teoriyi destekleme eğiliminin mev­
cut olduğu görüfür.
Özellikle politikacıların fiziksel riUmdeki dalgalanma­
lara karşı liassas oldukları görülmüştür. Devamlı halkın gözü
önünde olduklarından . kendilerinin halkın bir yansıması ol­
duklarını düşünerek ona göre davranırlar. Fakat hata yap�­
cak olurlarsa. bu diğer zamanlardan ziyade zihinsel ritmin
kritik günlerinde olur. Politika mantal olarak şekillenmiş bir
hayat tarzıdır.

POTANSİYELİN FARKINA VARMAK .

Mini-kritik günler, yani pozitif dönemdeki dokuzuncu


gün ve negatif dönemdeki yirmi altıncı gün, süj enin zihinsel
atılganhğının en uç noktalarının tezahürüne meylettiği gün­
lerdir. Pozitif kademede kişinin hatalar yapması ya da ken�
dine aşırı güvenmesi sık sık vuku bulur ve bu. ilgi kişinin ev
ödevini yapmayı ihmal etmesi gibidir. Fakat bu devrede çok
parlak zeka izleri de gösterebilir. Bunun tersi ise negatif
dönem için doğrudur: Zihin herhangi bir sorunla hemen he­
men başa çıkamayacalanış gibi gözükür. Hiç şüphesiz bunlar
en uç örneklerdir, ama bioritimleri yaşamda kılavuz olarak
kullanma yolunu tasvir etmekte yardımcıdır.
Bu , hayatın bir biograma müracaat etmeden yaşan­
mayacağı anlamına gelmez. hataların daima kritik günlerde
vuku bulduğu anlamına da gelmez: kazalar diğer zamanlarda
da Vilku bulur ve bulmaktadır da. Ancak herhangi bir tehlikeli
ya da tehlike potansiyeli taşıyan işe girişmeden önce kendi po­
tansiyelinizin tamamen farkında olmak ve bu işleri ritimle­
rimizin uygun olduğu günlerde yürütmek akıllıca bir tutum o­
lacaktır. Örneği, fiziksel ve zihinsel devreler pozitif ve duygu­
sal ritim negatifken bir sorunun altından kallanak diğer za­
manlara göre daha kolaydır.
Zihinsel devre, üç bioritim içerisinde en az incelenenidir.
Bunun sebebi .kısmen şudur: Bioritimlerin fiziksel tezahürleri
Zihinsel Devre
konusundaki birçok araştımıalann çoğunun fiziksel ve duy­
, gusal devrelerle bağlantılı olduğu gözükmektedir. Bununla be­
raber, zihinsel ritme de diğer ikisine verilen önemin aynısı ve­
rilmelidir, zira hayat mantıklı adımlar serisinden ibarettir.

BİORİTİMLER: BİR BAŞARI ANAHTARI

Şöyle durup ciddi bir şekilde düşünecek olursanız, hemen


hemen yaptığınız her şey toplumsal yükümlülüklerle yönetilir
ve gelenekler üzerine yapılanmıştır. Çevrenize bakarsanız,
herkes sizin yaptığınız şeyleri yapmaktadır: Aynı dürtülere
itaat ederler, aynı davranış şekillerini gösterirler. Kabul et­
mek gerekirki, her birimiz kendi kişisel stilimize göre kayıt
şeklimizi yorumlarız. Ama bazıları mutlaka diğerlerinden
daha iyi olmakla beraber, onlara göre daha fazla göze
çarparlar. Derbederliğe, iniş çıkışlara, tümüyle teslim olan­
lar, hayatın darbelerinden acı çekip mücadeleyi bırakanlar
vardır.
Gerçekten öne çıkan kimseler, karşılarına çıkan her
fırsatı yakalayanlardır. Gıpta ettiğiniz pozisyona ulaşmak
için beynini kullanmadığını kim söyleyebilir? Birçokları,
başarıya ulaşmış olan kimseleri değerlendirirken şu husus­
ları öne sürmeyi tercih ederler: Çünkü simaları o pozisyona
uygundu; her zamanda uygun temaslarda bulundular; başarı­
larında yeteneklerinin payı pek küçüktür. Evet, bunlar bir
dereceye kadar olabilir, ama onlar öyle bir kabiliyete sahip­
tirler ki, hemen fark edilmişlerdir. Düşünme, muhakeme ve
karar verme yeteneği önceden belirlenmiş bir yönde yapılan­
mıştır ya da doğal istekleri takiben ortaya çıknuştır.
Doğaldır ki, hırslı olan, elde etmek istediği şeylere
ulaşmak için mantal güçlerini kullanarak hemen hemen dai­
ma başarılı olur. Bioritim\erin akıllıca kullanılması, eşit
şartlarda aynı şeyler için rekabet ederek sizi oraya, onların
seviyesine çıkarabilir. Açıktır ki, bioritimler ·size sofradaki
her şeyi sunamaz, bu imkansızdır. Ama sahip olduğunuz yete­
nekler. fırsatları sizin yaranhıza zamanlamak suretiyle güç-
lendirebilir. _

Başarmak istersiniz, hepimiz bunu isteriz. Zekice kul­


lanıldığı taktirde bioritimleriniz, başarıya giden yolda ilerle­
minize yardım edecektir.

61
5
. .... .

DIGER iNSANLARLA
UYUM

HepimJz etrafımızdaki kişilerle elimizden geldiği kadar


iyi geçinmek isteriz. ancak bu bazen mümkün olmaz. İlk defa
tanıştığımız birine pek mantıklı olmayacak bir tarzda dav­
randığımız olmuştur ve sanki yerine oturmayan bir şey
vardır. Sonuç olarak, ilişkimiz iyi bir başlangıçtan ma)'ırum
kalmıştır. Aradan belli bir zaman geçer, ama ne kadar
uğraşırsanız uğraşın, arkadaşlığın kurulmasını engelleyen bir
şey vardır sanki. Kimi zaman ise hemen dostluk kuruluverir.
Aynı şekilde düşündüğümüzü , aynı şekilde davrandığımızı
görürüz: karşılıklı dostluk içerisinde hoş saatler geçiririz.
İlişkilerdeki bu aşikar çelişkinin çözümünü , biogram­
larımızı incelediğimiz zaman bulabiliriz. Bundan sonraki
mantıklı adım, b ioritimlerin b izim için yaptıkların ı ,
başkaları için de yapması gerektiğini fark etmek olacaktır.
Şahsi bioritimlere olan tepkiler, hiç şüphesiz kişiden kişiye

63
Blorltlmler
değişir. Gene d e bir bilgi. başkalarıyla e n başarılı ilişkiyi ku­
rabilmemiz konusunda bir kılavuz olabileceği gibi, kolayca
karşılaştırma yapmayı sağlayan bir sistem verebilir.
Şekil 4 ve 5'e bakarsanız, aradaki benzerliği hemen fark
edeceksiniz. Her iki btogramda da zihinsel kritik günler ayın
4'üne ve 20'sine rastlamaktadır.

Ay
ı ıwınrzı1;ı,_, 1_
J -�
1 :' • :i •

-� l �
.. , • • __ ' " , _ · ·- _, .. ·- , ...

+
�-
1 - ,... . .
...
....�,... .- -,....
""""
.,. , .--..... ...
- ...""" - f"'- . ......
--l
1 _ı,...,,,
.
- ... . ' L.-,,,,..,,,. -
- - -� -
-

' 2 l!I , . 5 l• 1 I• • l1C1 " 12 01111 _,_ lo9


..... DUY04llM. ..... . . . . . .

Şekil 4A

A'
il ı• ., . ı• , ... , ...
1
I "' .. .. ··- - , ... , _ , .,
\

I+ - .....
- - � ' -
.--"""" �
-
.... ....._ .... .... ....ı---� . ,....
ı..."""
-
-
",....
- 1""11..., ı..-...,v ....
� ...
.... ' - ... ....
-

'' 2 l31• •l• 7 • • 1111 n ın' ""' 1ıl I•• •'"'


.... DUwaUIAl ..... . . - . . .

Şekil 5B '

64
Di{ler insanlarla Uyum
A dediğimiz birtnci süjenin fiziksel kritik günleri ayın
8'inde ve 20'sinde iken, B dediğimiz ikinci süjeninkıler ayın
7'sinde ve 1 9'undadır. Duygusal kritik günlerinde biraz daha
fazla fark vardır. A süj esinin duygusal kritik günleri ayın
3'üne ve l 7'sine rastlarken, B'ninki ayın 1 2 'sine ve 26'sına
denk gelmektedir. Böylece görülüyor ki. bu iki süjenin zihinsel
ritfmleri tamı tamına aynı fazda; fiziksel ritimleri bir gün
farklı, fakat duygusal rttımleri ise dokuz gün farklıdır.
Bu durumda bu iki kişinin benzer şekilde düşünmesini,
benzer şekilde davranmasını beklemek çok makuldur. Ancak
bu iki kişinin hayata duygusal yaklaşımlarında biraz fark­
lılık olabilecektir. Ve bu kişiler _çok iyi dostturlar. Tanıştık­
ları günden bert iyi anlaşmaktadırlar ve o zam andan beri ara­
larındaki ilişki giderek güçlenmektedir.
6'ıncı ve 7'nci şekillerdeki süjelerin durumu ise tamamen
farklıdır. Onlara C ve D diyelim. Her ikisinin de duygusal kri­
tik günleri aynıdır. ama devreleri birbirine zıt kademededir. C
süj esinin duygusal ritmine ait p ozitif faz, ayın 6'sından
20'sine kadar sürer, fakat D'ninki ise ayın 6'sında negatif ka­
demeye geçer ve ayın 20'sinde pozitife döner. C, ayın 1 O'unda
negatif faza geçen bir fiziksel kritik güne sahiptir; pozitif kri­
tik günü ise, ayın 22 'sindedir. D 'nin devresi bunun tamamen
tersidir: onun ritmi ayın 1 O'unda yükselir ve ayın 2 ! 'inde ne­
gatif faza alçalır. Zihinsel olarak bioritimleri bir günlük
farklılık gösterir. C, ilk kritik gününü ayın 8'inde yaşar ve
ayın 24'ünde negatife geçer. D ise ayın 7'sinde negatife ilerler
ve ayın 24'üncü gününün ilk saatlerinde pozitif faza geri
döner.

UYGUNLUK

Bioritfm terimleriyle ifade edecek olursak, A ve B'nin bir­


biriyle uyuşma değeri yüzde 85'dir ve bu kolay kolay rastlan­
mayacak derecede yüksek bir rakamdır . . Bu rakam, yüzde 9 1
fiziksel uygunluk, yüzde 64 duygusal uygunluk ve yüzde 1 00 zi­
hinsel uygunluğun ortalamasının oluşturduğu bir rakamdır.
Diğer yandan C ve D'nln uyum değeri ancak yüzde 2'dir. Bu da
alışılmadık derecede düşük bir değer olup. yüzde 4 fizilcsel
uyum, sıfır duygusal uyum ve yüzde 3 zihinsel uyumun ortala-
B l orıtımıer
masının oluşturduğu rakamdır. Bu çizelgeler h ayattan
alınmıştır ve birbirleriyle uyuşmak zorunda olan dört kişiye
aittir. A ve B iyi arkadaş olmalarına rağmen, C ve D ister iste­
mez beraber çalışmak zorunda olan ve geçinemeyen kJmseler­
dir.
C ve D aralarındaki uyum değerini bilmeden önce ara­
larında belirgin bir antipati duygusu vardı. Fakat şimdi her
ikisi de bu duygunun muhtemel sebebini bilmekteler ve temel ,
kişilik farklılıkları h41A belirgin olmakla beraber, önceye

Ay
1 ':ı [:ıtı• . , . T i• .,_ , ...,_,_,_ - -

I+ - - � ı- - -
' -
-c:- -... �,
ı-- """'""'� ""'""' :;-,,,,--
-
--.....
.
-�.... :.-....,...� ' -
....'!:" ..._ �

1 21 2 . :. ıa 7 • I• ı ... ,, ,.
..... DUYCUIAL .... . . - . . .

Şekil 6C
göre çok daha iyi geçınme meylindeler. Aralarında
doğabtlecek sorunları da kabul edip, kendi şahsi özel11klert
üzerinde basit ayarlamalar birbirleriyle iyi geçinmeyi
·

öğrenmiş durumdalar. ,
Uygunluk durumunun kontrol edilmesi için en kolay
yöntem, o kişilerin biorttim devreleri arasındaki gün farkım
hesaplamaktır; her bir gün, devrelerdeki orantısal farkı ifade
eder. Bu hesaplamalar her bir ritim için ayn ayn yapılır ve
sonra bunlar toplanır. Bu toplam devrelerin sayısı olan üçe
bölündüğü zaman, çıkan rakam ortalama uygunluk değerini
verir. Burada hatırlanması gereken önemli nokta. hangi gün
okuma yapılırsa yapılsın, bu uygunluk faktörü sabit kalır.
Şekil 8 ve 9'da ayın birinci gününde E, fiziksel ritmin po­
zitif kademesinin dördüncü ve F ise sekizinci gündedir. Arada-

66
. Diğer lnsanlarta Uyum

Ay
' 1 ;ır ;ıı 4 ,, . ., . . .. n,_ , ._ __ ,_ 117 -ı••ıouIZ1

+
...-= - ı.- ..... - .;;,.
-...:: .... ....-�
. . ,.-
--........ . ....
..

-
.... ....i*o
. ..... ,.... ....�
.. ,.
............ '--,,,.,.- . - -

' .
- -

A • 7 • • 1C n 12lt:'.I 1'I tıır. ,..117


--
1 2 3 ı .a
FlıllSEL DUYOUIAL a..&. - - - · · -

Şekil 7D

ki fark 4 gündür. Uyum yüzdeleri çizelgesindeki 4 gün fark için


fizik uyum hanesine bakarsak, sonucun yüzde altmış beş oldu­
ğunu buluruz. İkinci günde E'ntn ritmi beşinci, F'ninki ise do­
kuzuncu günde olacaktır. Görüleceği gibi aradaki fark 4 gün o­
larak sabit kalmaktadır.
Duygusal ritim bakımından E. ayın birinde birtnci günde
ve F ise sekizinci gündedir. Aradaki fark 7 gün ya da uyum
yüzdesi 50'dır. Ertesi gün bunlar birer gün artacak, ama uyum,
yüzde 50 olarak kalacaktır. Ayın birtnde E, zihinsel ritminin
ikinci, F on beşinci gününde olacaktır. Aradaki fark 1 3 'tür. Bu
ise yüzde � l 'lik bir uyum faktörüne karşılık düşer.
Bu üç faktörü yani f1Z1ksel için yüzde 65. duygusal için 50
ve zihinsel için yüzde 2 1 'i toplarscik. 1 36 rakamını buluruz. Bu
rakamı üçe (ritımlerin toplamı) böldüğümüzde sonuç olarak
elde edeceğimiz ortalama uyum değeri yüzde 45 olacaktır. Bu
rakam da hep sabit kalacaktır.

ANAHTAR FAKTÖRLER

Bu noktada bioritım uzmanları arasında fikir ayrılığı


vardır. Bazılarına göre bu ortalama uyum rakamı, ancak bir
kılavuz olarak kullanılmalıdır; diğerleri ise bunun şahsiyet­
leri karşılaştırmaya yarayan güvenilir bir gösterge olduğunu
düşürunektedir. Her iki durumda da toplam içerisinde hangi
devre yüksek oranı gösterirse, bu ortalama rakam ilişkideki

ôl
Blorlt l m ler
en güçlü niteliği yansıtacaktır.
A ve B arasındaki rakamlar, yüzde 9 1 , yüzde 64 ve yüzde
lOO'dü. Burada en yüksek rakam zihinsel devrededir. Bu iki
kişi arasındaki ilişki, birbirlerinin zihinlerini okumak gibi
bir yetenekle ilginç bir nitelik kazanır. İkisinin de hayata
temel yaklaşımları aynıdır ve tamamen benzer iç güdüsel

algılamalarda bulunurlar. Duygusal olarak, birçok konuda


benzer hisleri paylaşma eğilimindedirler ve aynı duygu sal
ideallere inanırlar.

Ay
, z '3 14 ' . 71• -.,.. .. . , . 1 .. - ·-
_, _ , _.

.. -- ..... .. .. .

.::.,....
. - ....
-�....
:...... -t--...... ....-
.
-� �ı.,... ı_..
...... --"'""
-
....""""
_ı,...ı.-�
.. ..._
-
. - - - - - ı- ı-
-

: . z l• ı .. ; � ı . 1 1' . ı . '.ı " ..., _ ı..ı.. ,_


...... DUYCIUIAL ..... . . . . . .

AY
"HJf3 • 15 r.- l'ı•" ,... .. ,._ , _ ı .. , ... .-

..
- - _ ._ ,_
'·ı..-
.......ı...L -........ .ı..- ı- ı�..... �ı......
..
, .... L-ı.,........ ı..- r-.,.._
.....I"'-.._� l"o......
L.
ı.,_L.oı..-
.... , _ - - L.
-
- L. ._ ..... -

' z l• • ' • ı. 1 ı • • ı ... n 12 O M ,, ,. 17 W t9ı. 2'I


ı:tzlaEı. DUYGUSAL ZINPea . . . . . -

Şekil 9F
68
�ki P'lzlbcl � ZlhlnHI
Glln fAr1u Dnft Dnre Deft'8
l'M>I "' (�

f) 1 00 1 00 1 00
1 91 9) 94
2 u 116 98
) 74 79 112
4 65 71 76
5 57 64 70
6 411 57 64
7 39 � 51
il )0 4) 52
1) 22 )6 46
l fJ il 29 )9
il 4 21 ))
12 4 14 27
1) n 7 21
14 22 o u
1s }O 7 9
"' )9 14 )
11 •il 21 )
I� H 29 9
f 'l 65 }6 15
21! 74 4) 21
ıı "' �o 27
22 91 57 . ))
H ım 64 )?
24 71 46
25 I 79 52
2'S 116 511
Z7 '>J ...
211 ınıı 70
2? 76
)0 82
}I Bil
}2 94
)) 1 00

Ş. ldl 1 0 : Uywa -r.tııı.a. BO tan nakanmr m J'llrm 1Mn _,.,.


Y'J"Mbınmııtt•.

C ve D'nJn ilişkileri tse tümüyle farklı btr durum arz eder.


Blorıttmler
Değerler fiziksel devre için yüzde 4, duygusal için sıfır ve zi­
hinsel ritim için yüzde 3'tü. Burada, tltşkideki ortalama anah­
tar faktörü bulmaya çalışmanın gereği yoktur, zira rakamlar
çok küçük ve birbirine çok yalandır. Aslında bu örnekte anah­
tar faktör de yoktur; lasaca bu iki kişi arasında müşterek hiç
bir nokta yoktur.

ORTAKLIK

Fiziksel ritimlerdeki uyum faktörü ne kadar yüksekse,


fziksel efor gerektiren işlerin üstesinden beraberce seve seve
gelirsiniz. Spor ve eğlence türü faaliyetler, ona dahil olan iki
kişinin katılanların hepsinin sonuna kadar zevk alabilmele­
ri için, o süre boyunca uyumlu davranmalarına ihtiyaç
gösterir. İki kişiyi bir kanonun içerisine koyun ve bir nehire
salın ya da o iki insanı alıp bir dağın yamacına bırakın
tırmansınlar. Her iki durumda da ortaklardan birisi gerekli
gayreti göstermezse bu durum diğeri için hiç de hoş olmaya-
caktır.
·

BioriUmlerde ayrılık ne kadar fazla ise, o kadar fazla


telafi edici yaklaşıma ihtiyaç vardır: zira iyt bir gün olması is­
teniyorsa, belli bir uyumun sağlanması gerekir. İşin başında
alınan uzlaştırıcı tutum, gün boyu sürecek ve elde edilen
müspet sonuçlara değecektir. Ortaklardan biri fiziksel devre­
nin pozitif dönemi içerisindeyken, diğeri o dönemin sonuna
yakın, kritik bir günde, negatif dönemde ya da fiziksel devre­
nin hemen başında olabilir. Böyle bir durumda, birinci
kişinin inisiyatifi ele almasına izin vermeli ve diğeri ise ha­
kim olan şartlarda yapabileceğinin en iyisini yapması için
geri planda kalmalıdır. Her biri, fazlar arasındaki bu farkı he­
saba katar ve bu farkın kişisel performanslarını nasıl etkile­
diğini anlarsa. günün iyi geçmemesi için hiç bir sebep kalmaz.

GRUP UYUMU
Uygunluk, sadece iki kişi arasında geçerli olan bir husus
değildir. Üç, dört ya da daha fazla sayıdaki ikiler arasında da
bir uygunluk değeri bulunabilir ve bu , daha başarılı ilişkiler
için kullanılabilir. Yapılan bu değerlendirme, o gruba dahil

70
DtOer insanlarla Uyum
kimselerin mevcut potansiyellertnin en fazla şekilde ortaya
çıkarılmasını sağlayacaktır. Böylelikle bu kişilerin düşün­
celeri de aynca çok daha olumlu olacak ve bu da çok yönlü ola­
1
rak yararlı sonuçlar verecektir.
ômeğln, bir futbol takımı menaj erinin, bir maç için o ­
yuncularını seçerken karşılaştığı sorunları düşünelim. Me­
naj er, btoritimleri akıllıca kullanarak, oyuncuların en fazla
potansiyele sahip zamanlan bilecek ve böylece bioritimler,
onun en iyi durumdaki oyuncuları değerlendirmesine yardım
ederek çok mühim bir iş görecektir. tık iş, btoritimlerinin el­
verdiği ölçüde performanslarının zirvesinde olan on bir oyun­
cuyu seçmektir. fakat bu mutlaka en iyi neticelerin elde edil­
mesi anlamına da gelmez.
Bel11 sayıdaki kişiden oluşmuş bir grup içerisinde çeşitli
nedenlerden dolayı makul bir uyumsuzluk olmalıdır.
Kulüplerin çoğu genellikle bilinenden çok daha fazla sayıda
oyuncuya sahiptir. Çünkü yerine geçecek oyuncuları, yedek
takınılan ve eğitim görenleri elde tutmak ve bel11 standartları
muhafaza etmek durumundadırlar. Böylece birinci adım. her
birinin diğerleriyle nasıl geçindiğini saptamaktır. Oyuncular­
la menaj er arasındaki uygunluk da kontrol edilmelidir.
Uygulamanın hu bölümü bittikten sonra , bir sonraki
adım, mümkün olduğu kadar kulübün yıldız oyuncularını
seçmektir. Pek mümkün olmamakla beraber, hepsi birbiriyle
mükemmelen geçinebilen oyuncular arasında . en uyumlu
takımın seçimi, bioritmlk bakımdan hiç şüphesiz kolay ola­
caktır. Bununla beraber tümü biorttrnik pozitif kademelerinde
olan oyuncuları seçmek gene de pek tavsiye edilmez, çünkü o
taktirde grup halinde iyi bir performans gösterme ihtimali
daha az olur.Bunun sebebi ise, her oyuncunun sadece kendi
çabalarıyla takımı kazandırmaya muktedir olduklarını his­
setmeleri olacaktır. Böylece en iyi seçim, yedek oyuncuları he­
saba katmayı unutmaksızın, her bir oyuncunun yüksek pozitif
fiziksel dönemde olması. birbirleri arasında en iyi uyumun
bulunması esasına göre yapılmalıdır. Aralarında belirgin bir
duygusal uyumsuzluk olmadıkça, takımın duygusal faz duru­
munun mutlaka yüksek, hatta pozitif kademede olmasına ih­
tiyaç yoktur, zira diğer kademelerde oyunu p aylaşma konu­
�unda büyük bir eğilim zaten vardır. Zihinsel olarak ihtiyaç

71
B lorlt l m ler
duyulan tek şey, devrenin faz durumu hesaba katılmaksızın
konsantrasyondur. Böylece görülüyor ki, takımdaki oyuncu ­
lann h e r biri kendi devrelerinin mutlak olarak tepe nok­
tasındaki bir btoritmik performansta iseler. bu hemen hemen
maçı kaybedecekler anlamına geltr. Bunun sebebi bir takım
ruhu içerisinde başarılı performans gösterme konusundaki
kab1ltyetsizllkleri olacaktır . .
· Bununla beraber kriket oyunu farklı hünerler gerektirir
ve başanlı bir grup teşkil etmek için farklı bir yaklaşıma ih­
tiyaç vardır. Vurucu takımın gözünü dört açması şarttır ve bu
bakımdan zihinsel olarak pozitif fazda bulunmayı gerektirir.
Aynca sayı kazandıracak vuruşları yapmak için fiziksel yete­
nek lazımdır. Bu bakımdan o oyuncuların fiziksel ritımleri
olumlu konumda olmalıdır. Topu atan kimse mükemmel bir
uyum içerisinde olmalıdır, yanı duygusal ritminin iyi ol­
masına ihtiyaç vardır. Ve hiç şüphesiz toplan kuvvetli ve has­
sas bir şekilde çıkarabilmesi için fiziksel ritminin de göz
önünde bulundurulması gerekir.
Tenis, dayanıklılık, enerj i ve · konsantrasyon gerektir­
diğinden, en başarılı olmak için her üç rtUm de pozitif fazda
olmalıdır. Fakat d a h a b a skın olan h u s u s d akiklik
olduğundan fiziksel ve duygusal rtUmler özell1kle önemltdtr.
Bütün prnfesyonel• sporlard a , gerekli teknikler bir defa
öğretildikten sonra, gerçek oyun neredeyse ikinci plana düşer.
Bu bakımdan başarılı bir katkı için, duygusal ve fizikselin po­
zlttf fazda olmalan önem kazanır.
Büyük bir alış veriş mağazasında, birçok insan oldukça
kısıtlı şartlar altında birbirleriyle ve müşterilerle geçinmek
zorundadırlar. Açıktır ki, bunca insanın bioritmik uygunluk­
larını sağlamak pratik olmaz. Bununla beraber görevlilerin
kendi şahsi ritimlerini ve uygunluk potansiyellerini bilmeleri
oldukça yararlıdır. Böylece satış tekniklerini bilse de, belli
ilişkilerde sürtüşmeleri olan satış elemanı. bunun sonunda
aksamış olan satış yapma kabiliyetini fark etmiş olur.

iş İLİŞKİLERİ
Zayıf iş il1şkile rinin s eb e b i genell1kle yetersiz
yönetimlerdir. Ezici karakterde bir kıdemlinin karşısında bir

72
DiOer lnsanlar1a Uyum
araya gelmiş kıdemsiz personelin durumunu bir kenara
bırakırsa, bir çalışma abnosferinin ne durumda olduğunu her
birinin çizelgelerini basitçe karşılaştırarak tespit etmek
mümkündür.

Şekil 1 1 'de A, bölüm müdürüdür ve gördüğünüz gibi iki


personeliyle hemen hemen hiç geçinememektedir. (B ve G) :
aslında diğerleriyle de arası pek iyi değildir. Üst yönetim özel
sorun A'yı daha uyumlu olduğu farklı bir grubu yönetmek
üzere başka bir bölüme transfer ederek ve onun yerine de yeni
bir müdürü de getirerek çözebilir. Bu reorganizasyon hiç
şüph esiz satışların artmasını sağlayacaktır. Başka bir
gelişme ise, hemen hemen kimseyle geçinemeyen G'yi her iki
tarafın yararına olmak üzere başka bir bölüme aktarmakla
sağlanabilir.
·

A
'

ıs 8

64 ' 91 c

47 85 79 D

70 86 89 92 E

30 1 00 94 86 80 F ·

10 18 24 12 ıs 33 G

A- aoıam MOdOrO
B • Geçbnalz Adam
Şekil 1 1
eıorlt l m ler

Bu tür sorunların fabrika ortamında yaygınlaştıı:mak,


tehlikelerin ortaya çıkmasına sebep olur, Konveör-kayış
üretim teknikleri monotondur: çalışanlarda sıkıntı ve sin1rli­
lik yaratabilir: bu 'ise kazalara sebep olur. Böyle bir ortamda
işçiler maklnayı nöbetleşe kullanabilirler. Tekrar ifade ede­
lim ki, uyumsuzluk ve aşın konsantrasyon gerektiren işler bir
araya gelince, bu duru m kazalara sebep olabtlir. Ve kaza
oranının artması, sigorta masraflarını: bu ise yönetimin huy­
suzluğunu arttırır. Tekrar şekil 1 1 'e dönecek olursak, eğer G
böyle bir ortamda formen olsaydı, oradaki işçiler allak bullak
olurdu.
Kütüphane personeli arasında hemen hemen herkesin zi­
hinsel faz gidişatı bakımından u yuştukları halde, duygusal ve
fiziksel değerlerin mutad olmayacak derecede zayıf olabileceği
tespit edilmiştir. Bu , belirli bir işi yapmaya yetenekli; fakat
insanlarla geçinmekte yeteneksiz olan kimseleri cezbeden
çalışma şartlan için iyi bir örnektir.
Geçimsizlik oranı, genç sekreter hanımların oluŞturduğu
· ekiplerde had safhadadır. Bu yöneticinin anlayışlı bir disiplin
uygulaması gerekir. Fiziksel uyumun burada pek önemi yok-
tur, ayırdetme gücünü kullanabilmek için zihinsel ve duygusal
u ygunluğa ihtiyaç vardır. Bu ancak belli işleri yapmaya isti­
datlı kişilere o tür işleri vermekle başarılabilir. Hiç şüphesiz
bu, başka sorunlar yaratabilir, ama çalışanlara bioritmik
uyum değerlendirmesine göre davrandığınızı açıklarsınız, bu ,
durumu epeyce kurtaracaktır.

İLİŞKİLERİN İYİLEŞTİRİLMESİ
G erekli açıklama ve kılavuz sunulduğu taktirde genellik­
le herkes başkalarıyla olan ilişkilerini iyileştirmeye gayret
eder. Birisiyle gayet iyi geçindiğiniz halde, diğeriyle neden hiç
geçinemediğintzi pek anlamayabilirsiniz, ama muhtemelen
başarı garantisi olmasa bile zayıf bir ilişkiyi geliştirmek için

74
Diğer insanlarla Uyum
gayret göstermeye istekli olabilirstntz. Biortttrnler bu soruna
bir ç,özüm sunma potansiyeline sahiptir, ancak unutulma­
malıdır ki, uygunluk, kişisel davranış şekillerine ve o anın
baslan şartalanna bağlı bir husustur.
Yüzde' rakamları sabittir ve müşterek faaliyetlerin
düzenlenmesinde karşılıklı olarak en avantaj lı zamanın sap­
tanabilmesi için kişisel biorttim çizelgeleri hesaplanmalıdır.
Ortalama rakamlar, sadece bir kılavuz olarak kaale
alınmalıdır, buna karşılık kişisel rakamlar çok daha önem­
lidir.

FİZİKSEL YÜZDELER

Fiziksel değeri tayin ederken, yüzde ı 00 rakamı, ortak


katılım gerektiren tüm faaliyetler için çok iyidir. Yüzde 75 ci­
varında bir rakam geçici olarak daha güçlü olan ortağın, aktif
olarak, daha zayıf olan ortağın yetersizliğini hesaba kat­
masını gerekUiir. Yüzde 50 ya da daha az uyum durumunda a­
radaki fark daha iyi bir anlayış ve daha verimli bir iliŞki
sağlayan karşılıklı tatmin için, özellikle zamana bağlı faali­
yetlerde beraber olacak kişilerin çok daha dikkatli seçil­
mesini gerektirir.
Daha kalabalık gruplarda daha fazla tolerans gösterile­
bilir. Dört ya da daha fazla kişiden oluşan gruplarda, faaliye­
tin selameti açısından hiç olmazsa bir kişinin iyi durumdu ol­
ması gerektiğini unutmayın. Örneğin golfte üç kişi ölçüsüz ve
bir kişi uygun durumdaysa. oyundan elde edilecek haz olumlu
yönde etkilenir.

DUYGUSAL YÜZDELER

Çok benzer ritimlertn gerilim yarattığı evlilik ya da aile


içi ilişkiler gibi uzun süreli ya da yakın beraberlik dışında,
duygusal devrede % l OO'lük uyum değeri bir çok ilişkiler
bakımından çok iyidir. Çok yakın ilişkilerde aynı düşüş ve
yükselişlerin o!ması, aynı kritik günlerin yaşanması sıkıcı
olabilir. Dahası, tümüyle uyumsuz duygusal rittrnlerde ortaya
çıkan sorunlann aynısına sebep olabilir. Çok zayıf uyarım ve
ilişki, durgunluğa sebep olur. Hele o iki kişi negatif bir kritik

75
BlorJtlmler
günde kötü bir ruh hali içerisindeyseler, durumu kimse kur­
taram�. Yüzde 45 ile 65 arasındaki bir uyum evli çiftler için
en iyi değerdir, zira ritım fazlan arasında hafifçe fark olması
sabit bir uyanın sağlayacaktır.
Bununla beraber yüzde 40'ın altındaki bir uyum zayıftır.
Her ikisi de duygusal ahenk gerektiren durumlarda nazik ve
anlayışlı olmak ve iyi zamanlama yapmalıdır. Her birinin bi­
oriUm çizelgelerinde dikkatli bir inceleme, bu gibi faaliyetleri
iyi yürütecekleri en iyi zamanı belli edecektir.

ZİHİNSEL YÜZDELER

Kişilerin 'aynı şekilde' düşünmeleri yüzünden uyanın ek­


sikliği yaşanmasına rağmen, zihinsel ritimle ala.kalı her işte
yüzde l OO'lük bir değer en iyi sonuçlar verir. Yüzde 75, iyi .bir
rakamdır, zira devreler farklılık gösterdiğinde, biri diğerini
tamamlayacaktır. Birinin yüksek seviyeli idraki, diğerinin
düşünme ve muhakeme eksikliğini gtden�cektir. Yüzde 50 ve
daha düşük bir uyum, zihinsel yaklaşımlarda zıtlıklara
delalettir. Böyle zamanlan geçiştirmek için nezaket ve diplo­
masi gerekir. Fakat o iki kişi algılama seviyelerindeki
farklılığını hesaba katarlarsa ve tekrar ifade . edeltm ki,
müştereken verilecek önemli kararlarda en uygun anlar
seçmek için kendi bioritım çizelgelerini kullanırlarsa, birçok
sorundan kaçınılmış olur.
Ortalama uygunluk değeri ne kadar yüksekse, ilişki de o
ölçüde iyi olur. Bununla beraber söz konusu beraberlik, hangi
ritım en yüksek değerde uyum gösteriyorsa, o ritirn ilişkilerde
daha baskındır. Örneğin, fiziksel değer en yüksekse, bu muhte­
melen. o iki 'kişinin birbirlerinin fiziksel mevcudiyetlerirıden
hoşlanması esasına dayandığı anlamına gelir. En yüksek
değer duygusal düzeyde ise. bu o kişilerin huylannın ve hisle­
rinin birbirine uyması demektir. Şayet zihinsel değer en
yüksekse, o kişiler mantal olarak ahenk içerisindedirler.

İYİYİ VE KôTOYO BİLMEK

Bir arkadaşla bir iş ilişkisine başlarken. uyum değerinizi


hesaplamanız akıllıca bir davranış olur. Şayet zihinsel ola-

76
DiOer insanlarla Uyum
rak yüksek, fakat diğer iki rittm bakımından düşük bir durum
söz konusu ise, üzülmenize · pek gerek yoktur, İlişkilerdeki
zayıf noktalar üzerinde çalışırsanız, iş projeleriniz başan ka­
zanır. Belirlenen rakamlar her yönden düşük olsa bile, bu
başaramayacağınız anlamına gelmez. Fakat aradaki farklı­
lığın en fazla olduğu noktalarda du rumu normalde tutabilmek
için biraz daha fazla çalışmak zorunda kalacaksınız.
Evleruneyi dtışünen genç çiftlerin zayıf duygusal pozis­
yonlar yüzünden cesaretleri kırılabilir, fakat daha önce işaret
edildiği gibi, b_unun, uzun süreli evliliklerde ve diğer başarılı
yakın dostluklarda ortaya çıkan neredeyse standartlaşmış bir
sonucı olduğu kanıtlanmıştır.
Oğretmen/ öğrenci ilişkisi, şoför/ kondüktör, doktor/
hemşire, hemşire ve hasta ilişkileri, örneği uzman bir hemşire
tarafından bakılan hastanın ki gibi uzun süreli bir ilişki ise,
hepsi de karşılıklı olarak daha iyi bir anlaşma sağlamak için
kendi tavırlarına kontrol olabilirler. Müspet gelişmeler ken­
disini gösterdikçe, bioritmik bilgiye dayanan uzun vadeli
planlama sayesinde ortaya çıkabilecek fiziksel duygusal ya da
zihinsel sorunlar h afifletilebilir.
İyi ve kötü günlerinizi fark edişiniz, her türlü ilişkile­
rinizde size yardım edecektir.

77
6
• v

DIGER DEVRELER
1972 yılında 'New Seekers' adlı popüler bir müzik grubu
'Çemberler' adlı bir plak doldurmuştu. Bu plağı çok beğen­
miştim. zira güftesini duyunca adeta çarpılmıştım: Yaşamın
her yönüyle ritimlerle dolu olduğundan söz ediyordu. Ne kadar
doğru!
Devreler baskın bir şekilde sadece insanın -biyolojik ince­
lenmesi ve onun davranış şekillerinde ve hatta tarihinde de­
ğil, dikkate aldığımız her şeyde ortaya çıkar. Yirmi dört saat­
ten daha düşük ritimli ' ultradian' devreler; bir gün uzun­
luğunda 'circadian' riUmler; ve bazı durumlarda yıllar süre­
bilen, daha uzun periy�tlu 'ınfradian' ritimler vardır.
Devrelerin incelenmesi çok büyüleyici olabilir ve burada
sözünü etmeye değer, zira bazı şaşırtıcı ritimler mevcuttur. Va­
sat bir insan muhtemelen bu devrelerin çoğunu asla kaale al­
maz, oysa bu devreler, gerek uyku, gerekse uyanıklık sırasında
hayatının hemen hemen her gününde onu etkiler. G erek
kanıtlanmış laboratuar şartlan altında, gerekse mümkün

79
BlorltJm ler
olduğu ölçüde doğal hAlde gözlenmiş şekilde olsun, her vaka·

için belgelenmiş çalışmalara b aşvurmaktayım.


Bu kitap insan ve insan aavranış biçimleriyle ilgilidir.
Bu bakımdan onunla başlayalım.

'GECE' ve 'SABAH' İNSANI

Normal şartlar altında günde bir defa ve umumiyetle


bütün 'dlumal' (gündüzsel) mahh1klapn doğal olarak dinlen­
diği gece vakti vuku bulan uykunun dışında, insan, hayatının
her cephesinde kesln bir ritmlk düzen gösterir.
İnsan bedeninin ısısı. uyaruk olduğu saatlerde en yüksek
değere erişir ve uyuduğunuz zaman bu ısı en düşük noktadadır.
Bedeninizin ısısı yükseldikçe, verimliliğinizde yükselir; tam
tersine ısınız düştükçe veriminiz de düşer. Bununla beraber
kimse birbirinin tamı tamına aynısı değildir. Beden ritimleri­
mize topluluk olarak değil, birey olarak cevap veririz . . İşte bu
nedenle kimimiz 'gece' kimimiz 'sabah ' insan tipine sahibiz.
Bu iki kategoriden hangisine dahil olduğunuzu anla­
manın bir yolu, yatana kadar saat başı beden ısınızı ölçme­
nizdir. Sağlıklı bir sonuç için bu iş birkaç haftalık bir döneme
yayılmalıdır. Okuduğunuz bu ısı değerlerini bir grafik hallnde
belirtirseniz, en verimli periyotlannızı tespit etmek çok kolay
olacak ve böylece yaşam tarzında basit ayarlamalar yapabile­
ceksiz. Örneği bu periyottaki en yüksek ısı değerlne göre aşın
çabalarınızı zamanlayabilirslniz. Uzun vadeli böyle bir uygu­
lama, kişisel veriminizi çok daha fazla arttıracaktır;
Kendi sosyal ya da iş şartlarındaki engeller yüzünden
birçok kişi aldırmaz bir eğitimde olsa da. herkes doğal bir ye­
mek yeme ritmine de sahiptir. Örneğin, bazı kimselerin dok­
san dakikada bir gıda almaları daha iyidir; kiıpilertne günde
üç öğün iyi gelir. Bir yemeği teşkil eden n:ıalzemeler, verimini­
zi çeşitli şekillerde etkiler. Kimimiz sabahlan sıkı bir kah­
valtı yapıp diğer öğünleri hafif geçiştiririz. Oysa aslında erken
saatlerde hafif atıştırıp, öğleye doğru 1 1 'de iyi bir yemekten
daha fazla yararlanabiliriz. Öğünlerin zaman ve o zamanda
yenenler kişisel ihtiyaçlara göre ayarlanmalıdır. Sizde bu
tecrübeleri yapıp yararını görmüşseniz devam edin.
Kalbiniz günde 1 03.680 kez atar ve hiç şüphesiz bu organ,
Di{ler Devreler
damar sistem denen başka bir devrenin bir parçasıdır. Kalp,
bedenin her tarafına hiç durmayan bir devre, bir ritmik hare­
ket hAlinde kan pompalar. Bu rttlm uyklı devrelerindekine
beslenme ya da diğer beden işlevlertndekine çok benzer
şekilde, saptanması mümkün değtşmelere sahiptir. .
Kalbiniz atmaya devam ettiği müddetçe, bir gün içerisinde
ortalama olarak 24.000 kez nefes alırsınız, 1 ,5 kg yiyecek ve
1 , 5 litre sivı tüketirseniz ve 750 kası kullanarak yaklaşık 3
kilometre yürürsünüz.

HOCRESEL I>EÖİŞİM DEVRESİ

Bu ve diğer olayların tümü, günde yaklaşık olarak


7.000.000 beyin hücresinin kullanılmasını gerektirir. Normal
bir günde 4800 kelime konuşabilirsiniz. Tırnaklarınız da
büyümektedir. Ayak tırnaklarınız 0.00003 1 inç büyürken el
tırnaklarınız · 0.000046 inç büyüyeçektir. S açınız 0.0 1 7 inç
uzamak.tadır. Zihinsel performans 1 4 . 00 ve 1 6.00 arası nor­
mal olarak tepe noktasındadır. Buna rağmen baskın şartlara,
kişiliğe ve ferdin duygusal hAline göre saat 1 1 . 00 ve 20.00
arasında da yüksek bir seviye beklenebilir.
· Sabahlan kendimizi gece olduğumuzdan farklı hissetme­
miz bir yana, fiziksel bakimdan da gerçekten de farklıyızdır.
Zira hücre değtşfm devresi sürekli faaliyet halindedir.
Bilim adamları hafıza devrelertmizi (çevrtınlerimizi) bile
ölçmüşlerdi. Diğer süptil ve genellikle göze çarpmayan psiko­
loj ik devrelerden başka, kesin unutkanlık ve h afıza faz­
laruıın olduğunu keşfetmişlerdir. Açıktır ki, bu ktşiden kişiye
değişir ve duygusal uyarıiiıla ala.kalı gözükmektedir. Bununla
beraber, bunlar tespiti önceden mümkün bir rtttmle seyret­
mektedir.

İngiliz standartlarına göre l . 75m. boyundaki bir erkek


ortalama 68 yaşına kadar yaşıyabilir: oysa 1 . 60 m. boyundaki
bir kadın, ortalama 70'ine kadar yaşamaktadır. İstatistikler,
hiç şüphesiz sadece boy ortalamaya uyarlar, ama gene de bazı
ilginç gerçekleri de ortaya koyabilirler.

81
B lorltlm ler

YAŞAM İSTATİSTİKLERİ

Evliyseniz muhtemelen eştnJze 3000 kez yaklaşırsınız ve


toplam olarak on dört yıllık çalışmaya denk zaman harcar­
sınız. Yirm1 ile yirmi dört seneyi normal olarak yatakta
geçtrırsınız. Seyahate beş yıl gider; gıyµunek, yıkanma k, traş
olmak ya da makyaj için bir dört yıl daha ayırın. Ve sadece
ayna karşısında muhtemelen yetmiş gün harcarsınız. Tiryaki
iseniz, çeyrek ton tütün tüketebiltrstn1z ve normal bir hayat
süresi içerisinde ortalama olarak yediğtniz yiyecekler hayret
vericidir.
Ortalama altı yıllık bir zamanı yemekle geçirirsiniz ve bu
sırada şunları tüketirsiniz: 6000 somun elanek, 1 0.000 yumur­
ta, 2000 kg yağ ve 10.000 kg. ineyve ve sebze, bunları yutmayı
kolaylaştırmak için 5.000 litre sıvı kullanırsınız. Tatlı
düşkünlüğünüz 4.000 kg şeker tüketmenizi gerektirir. 50 baş
sığır ve 300 tavuk yersiniz. Bu yiyecekleri satın almak için üç
yılınızı kuynıkta beklemekle harcarsınız.
Çalışmalar, sadece tüm fiziksel niteliklerimiz ve duyu­
larımızla sınırlı değildir; biltın adamları devreler ve ritımler
konusundaki araştırmalarıyla bambaşka keşifler yapmış­
lardır.

Kabaca doğum tarihlerinin ölçüt olarak kullanılmasıyla,


mesleklerin, devresel performans hususunda büyük bir yer
işgal ettiği keşfedilmiştir. ômeğin müzisyenlerin diğer za­
manlardan çok Kasım, Ocak ve Şubat aylarında doğmakla
daha iyi şansa sahip oldukları anlaşılmıştır. Bu alçak peri­
yotta. örneğin Ektın ayında doğanların bu sahada başarılı ol­
mak ıçtn şanslarının az olduğu anlamına gelmez. Mtınar ol­
mak isttyorsanı.Z, . Eylül ya d.a Ekim'den ziyade Aralık, Mayıs
ve Haziran aylarında doğmuşsanız iyi bir şansa sahip olursu­
nuz. Bankerler ağustos ayında doğmayı tercih eder görünü­
yorlar: onların en düşük noktası ise Mart ayıdır. Diğer aylar­
dan .cok Ektın ayı gazeteci ve editörler için uygundur. Aralık
ayı bu meslek için en elverişsiz ay gözüküyor.
·

Devresel perlormans •uzun bir zaman periyodu içerisinde


kaydedilip takip edilir. Bir süre sonra sonra bu mesleğin rttım

82
Di�er Devreler
içinde ritme tabi olduğu bile gözlenir. Belli fenomeni ortala­
. madan daha yiıksek bir şansla önceden görmenin hemen he- .
men mümkün olmasıyla bu, bir dereceye kadar doğrudur. Sa­
dece bu değil fakat diğer devresel olaylar da sıkı sıkıya
' bağlantılı gözülanektedir; zaman içerisinde saptanabilen veya
belirlenebilen başka ilişkileri p aylaşmasalar bile

ÇARK İÇİNDE ÇARK


Totaliter rej im altındaki bir devlet ile ısı değişimleri
arasındaki bağlantının sanat dünyasındaki üslubu etkile­
diğini kim düşünebilirdi? Olup biten bazı olaylar arasında ir­
tibat kurup bunlar bir araya getirilince açıkca savaş, hasat
b olluğu ya da saray entrikaları gibi b azı sonuçlar verdiği
görülmektedir. Bütün bu olayların dünya çapında 1 00 yıllık
bir devre içerisinde döndüğü anlaşılmıştır.
AB.D.'de 1 920 ile 1 955 yıllan arasında konut inşaatında
açıkça belirli bir şekil ortaya çıkmıştır: Bu devre 33 . aylık pe­
riyodlara ayrılmıştır. Böylesine devresel olayların gerçekten
en etkileyici tarafı, bunlann ilk defa niçin vuku bulduk­
iandır. Bu olayların asıl sebebi nedir?
Şimdilik bu sahadaki keşiflerimiz hakkında çok az şey
biliyoruz. Örneğin, Kanada'daki kar tavşanlarının bolluğunu
yöneten kesin bir periyodik devrenin (yaklaşık 9,6 yıl uzun­
luğunda) mevcut olduğunu biliyoruz. Vaşak, zerdeva ve şahin
nüfusu da ayn periyodikliği göstermektedir, ancak bu devre­
lere sebep olan şeyin ne olduğunu bilmiyoruz.
Son 300 yıl içerisinde bilim adamları ve araştırmacılar
birçok ritım ve d evreleri ortaya çıkarmışlardır. Bunların
bazıları tesadüfen, bir kısmı ise çalışmalar sonucu keşfedil­
miştir. Kayıp bir sanatı ya da bilimi yeniden keşfediyor ola­
biliriz, ama bunu bilmiyoruz. Bazı tarihi modeller hem aynı
ülkede, hem de dünyanın diğer kısımlarında kendilerini tek­
rarlıyorlar. Olaylar, daha önce nasıl gitmişse, gene çok benzer
yollar izlemekteler.

KOZMİK DEVRELER

Dünyasal bağlantı sınırlarının ötesinde, evreni sabit dev-

83
B lorıtım ıer
resel performansa zorlayan gızemll kuvvetler vardır. Bu dev­
resel hakikatleri şaşırtıcı bir hassasiyetle önceden saptamaya
muktediriz, fakat bütün bunlann sebepleri hakkında ancak
tahminde bulunabiliriz. Arasında böylesine çok karşılıklı
dayanışma olan bu ritlm ve devrelerin, birinde aksama olursa
buna karşılık ortaya çıkacak bilinmeyen güçlerin pek fazla
olduğu gerçeğini kabul noktasına gelmiş bulunuyoruz.
Örneğin eğer ay doğmasaydı, gel git olayı da durur muydu?
Gün uzunluğu fark edilecek derecede birdenbire değişseydi ne
olurdu? Aslında son devtrlerde günün uzunluğu hemen hemen
algılanacak derecede değişmiştir. Fakat şayet varsa gerçek et­
kiler, 100 milyon yıl sonra daha fark ed1leb111r hale gelecek­
.ur. Gülümseyebilir ve bunun için şimdilik üzülecek bir şey yok
diye düşünebiliriz, ama bunun, etkisi şimdi olacak olan
şimdiye kadar keşfedilmemiş bir devrenin bir parçası
olduğunu ·farz edersek ne olur dersiniz.
Cevaplan bilmiyoruz. Fakat gerek çevremizde, gerekse
kendimizde neler olup bittiğini anlamak için şimdi daha sa­
mimi çaba sarf ediyoruz. Bir gün birisi anahtarı bulacak; bu
yarın olabilir; bu on ya da yüz yıl sonra olabilir.
Şimdilik, açıklanamaz bir şekilde, dört yılda bir vebanın
ortaya çıktığını ve eşya fiyatlarında· periyodik dalgalanma
olduğunu keşfetmekteyiz. Buzullar devreler halinde eriyor her
gün doğan çocukların sayısında devresellik vardır; peynir
miktarında da.

Benzer devresel performansların gün ışığına çıkan bir


temel esası, hayret verici eş zamanlılıktır. Bunlar btrb1rtni et­
kiler. Aynı süreli bütün devreler, aynı zamanda yükselir ve
alçalırlar. Bunun artık rastgele bir hareket olarak sıruflan-
·

dınlamayacağını takdir etmemize rağmen.


1 780 ortalarından 1 960 ortalarına kadar uzun bir
dönemde incelenen otuzdan fazla çok farklı konu , sekiz yıllık
bir devresellik göstermiştir. Bu periyot içerisinde her biri, en
yüksek ve en alçak noktalarına aynı zamanda erişmişlerdir.
Başlama tarihleri farklıdır. Sigara imalatı 1880'de , kurşun
imalatı 1 82 l 'de, kızıl sincap bolluğu 1926'da, pik demiri fiyat-

84
Di{ler Devreler
lan 1 784'de, şeker fiyatları 1 780'den önce ve çam yetiştlr11 -
mesi 1 867'de. Bu kadar farklı konular, nasıl oluyor da aynı
yükselme ve alçalma eğilimleri göstererek bir ortaklık
içerisinde bulunuyorlar? Bunu da bflmiyoruz. Bu model, sekiz
yıl değil, bazıları 5,9 1 yıl, bazıları 9,6 yıl ve bazıları da 1 1 , 2
yıllık devreler halinde tekrarlanır.
Faaliyet göstermekte olan esrarengiz kuvvetler var. Dev­
reler ve rittmler konusunda nispeten yeni olan bu çalışma,
belli bir gün bizi gelecekteki potansiyelemiztn ne olduğunu,
· daha önceki zamanlardan çok daha hassas bir şekilde,
önceden görmemizi sağlayabilir. Şimdilik ancak oyun OY.Jla­
yabildiğimtz çok geniş, yeni düşünce sabalan açabilir. Bulmuş
ol.duğumuz yeni oyuncağı ister istemez anlamıyorsunuz. Hatta
bir oyuncağı ya da bütün oyuncaklara sahip olduğunuzdan da
emin değiliz. Bulduğumuz sadece bir parça da olabilir; tıpkı o­
yuncak tren legosunun bir ray parçası gibi.
Geçen asrın başlarına göre, şimdi keşifler çağındayız. Ve
sahip olduğumuz hıza bakılırsa , cevap hemen yakındaki
dönemeçte ya da bir sonrakinde, yahut daha sonrakinde . . .
7
• • •

HAYAT RITIMLERI

1 960 yılı Kasım ayı başlarında Clark Gable kalp krizi


geçirdi. Birkaç gün sonra, radyo yayınında bioritimlerle ilgili
bir münazarada, uzmanlardan birt, Gable'ın 1 6 Kasım'da çok
dikkatli olması gerektiğini, zira başka gelişmeler de olacaksa,
onların 1 6 Kasım'da vuku bulacağını düşündüğünü ifade etti.
Biorttim grafiğindeki 5 Kasım tarihine bakacak olursak,
Gable'ın o gün fiziksel olarak kritik bir günde olduğunu ve bir
önce de duygusal kritik günü yaşadığını görürüz. Ayın 1 6'sında
ise yeni bir fizikSel kritik gün söz konusudur. Pozitiften nega- .

Uf faza geçilen bu zaman, gene duygusal kritik günden, bir gün


önceydi. O gün Gable'ın zihinsel ritmi de negatif dönemde idi.
Açıktır ki, Gable'in ölümüne kendi bioritimleri sebep ol­
madı, ama bioritim şartlan ona pek yardımcı durumda da
değildir. "Bu ve bundan sonraki örnekler, biorttmik durumlar­
la kalp krizleri ya da genel anlamıyla sağlık arasındaki bariz
ilişkiyi ortaya koyacaktır. Aynca belli zamanlarda verilen
bazı kararların yerinde ya da isabetsiz olup olmadığını veya-
Blorıt ı m ıer
hut zayıf bioritmik devrede girişilen bazı faaliyetlerin rast­
lantı olarak sınıflandırılıp sınıflandırılmayacağını göste­
recektir.

Ay
1 '2 13 7il ı ru 11 1�11;ıı. -
ı··ı-
4 5 'I ,, , _ 1"1

+ 1
�J
- - '
- ........-.
-
'
�....-
.
----
...,.,,,. '



L...o
-....,_. -....!'-. . iJll��
'
-.....
.......
'
....-. ' _
' ' '

- - ...

1 2 13 14 5 1 1 1 t 110 11 12 13 ,. ıs • ,, ı.. ...


-- DUYGUSAL .... . - - - - -

Şekil 12 : CJark Gable .

Tekrar üzerine basarak ifade edelim ki, bizzat bioriUmler


sebep ve sonuca sahip değildirler. Bioritimler ancak ortaya
çıkabilecek durumlarla ilgili bir ikaz olarak göz önüne.
alınabilir ve kılavuz olarak kullanılabilir.

KRİTİK G'ONLER VE SAÖLIK

Çok ilginçtir ki, kritik günler. özellikle fiziksel devrede­


kiler sık sık sağlığın kötü olduğu zamanlara ve hatta ölüm· za­
manına denk gelmektedir. Bu geçiş günlerinin, kritik olma-
yan günlere göre kazaya daha çok meyilli olduğu istatis­
tiksel olarak kaydedilmiştir. O halde paralo, 'tedbir' ol­
malıdır. Hiç şüphesiz ki, kritik günler ölüme sebep olmazlar,
ama sık sık çakışırlar.
Bir ampul iyi bir benzetme vasıtası olacaktır. Eğer bu am­
pulun flamanı zayıfsa, lambanın bozulması için en muhtemel
an, elektrik düğmesinin açılma zamanlarıdır. Anahtarın
açılması. na.mandan aniden bir elektrik gücü akmasına sebep

88
Hayat Ritimleri
olur. Tersine olarak, elektrik düğmesinin kapatılması da
lambanın yanmasına sebep olabilir; bir an yanar, ondan son­
ra her şey tedricen biter. Yanlışlıkla düğmeyi hızlı hızlı açıp
kapamak da sık sık aynı etkiyi yaratır. Benzer durum biori­
timlerde de görülür.

JANİS JOPLİN

Ay
, 2 3 4 s . , • • 10111 ,_ ·- ,.., ... ,_ 111 .,,.ı-ı,_

+ - - - - - - -
....
,, - - ,_
':"'"
--
ı-"""� ....._ ,, ı..o....-- ---
o
-ı-- r""o,......._
, -,..........
._ '--....
... ..
·--
' ı-.
- - .... ı- _ ...
-

l1 2 13 14 lı l• 7l• it11C ,, ,
--� ,.. . ....,,.
FlzlKsB. DUYGUSAL zlt&lm. • • . . .. .

şekil 13 : Janis Jopltn

Popüler bir rock müzik yıldızı olan Janis Joplin 4 Ekim


l 970'de aşın dozda aldığı uyuşturucu yüzünden öldü. O sırada
fiziksel ritmi kritik kademede ve zihinsel ritmi zayıf durumda
idi. Ôl�m tarihiyle ilgili Şekil 1 3'deki diyagram, süj enin po­
tansiyel olarak kazaya meyilli olduğu sırada kötü bir kararın
uygulandığını belirtmektedir. O noktada bedeni, kötü kullan­
mayı kaldıramazdı ve işte genç yaşta, hayatın en verimli ça­
ğında öldü .
B lorltlmler

Ay
1 ı;ıı I � • . , . ,. . . .. ·- - -

+
- - - .. .- - .
-i"'o"""
'·�
.... , ,
- ı..-.... l,;;1""'
11 """ ,,,,,
- �... .....-
, �"' ��..... -�....r""I
. ....
...�- _,,,,.""""
-- -· -
,,,. ...
-

, 2 3 I • I • it 71 • t1111 ,, 12ı .... ... ı- --

FIZlltm. DU'IQUUL --. . . . . . .

Şekil . 14 : Başkan Nasır

BAŞKAN NASIR
Başkan Nasır 28 Eylül 1970'de Pazartesi günü birden bire
kalp krizinden "öldü". 1 5 Ocak 1 9 1 8'de doğdu . Ölüm anında
duygusal ve fiziksel devrelerde ikili btr kritik gün yaşamasına
iki gün vardı. Eğer o sıralar kendisini fazla yoracak şeyler
yaptıysa. bu kesinlikle hatalı bir zamanlama olurdu. Biorttfm
kullanımı ona. ölümünden iki gün önce mini krtik bir kade­
mede bulunduğunu �e bu nedenle birçok şeyin altından kalka­
cağına inandığı bir tesir altında olduğunu ve gereğinden fazla
işi üzerine aldığını bildirecekti. 48 saatlik ikili kritik günle
beraber tam olarak belki kadere meydan okunmaz. ama ken­
disine temkinli olması iyice tavsiye edilebilirdi.

BAŞKAN SEDAT

2 5 Aralık 1 9 1 8'de doğan başkan Enver Sedat. israil'e


karşı savaş karan alındığı zaman fiziksel olarak kritik kade­
mede. duygusal olarak ortafam anın altında. fakat zihinsel o ­
larak iyi durumda idi. B u kararın telafisi uzun zaman aldı.

00
Hayat Ritimleri

Ay
1 1 1 -ı �I· 1 , • . ..111 1. ff -

+
- -- -
....- -.... -
.. ..._ --- - -... ........ ':°"...: �
"""�- ....
....... ':...ı.ı.-ı.- ...._
... "-ı..-""

- - - - - - ... .. _

1 2 ı� ı .. " ı. 1 • • ita 11 12 .,ı.. ı•• • �1 ı .. 19 -


ftzlDa. DUYGUSAL ..... . . . . . .

Şekil 15 : Başkan Sedat

BAŞKAN KENNEDY
Bir ülkenin kaderini. değiştirecek kararlar almak daima
polittkacılann elinde değildir. Lee H arvey Oswald, başkan
Kenndey'i 2 Kasım 1 963'de vurduğu zaman, bazı ·şeyler kontro­
lu dışında diyerek kimse başkam suçlayamazdı. Ölümüne se­
bep olan şey, başkanın kendisinin doğrudan bir faaliyeti

Ay
1 13•5• , . . .,, ' ... ... ,.., - - " -

+
- -
- - ---
"'"'�
�-
-..._ -
'

..... - -....... ı--- - i"'oı �.....


�._ - ...... --- - - -
- - - �-ı-
......
-

1 2 3 .. 5 • 1 • • 10 11 12 Q 1ıl ... . ,, ı.. t. �21


ftzllSB. DUYGUSAL ..... . . . . . .

Şekil 16 : Başkan Kcnnedy


91
B lo rltlm ler
değildi. Bununla beraber, o güne ait şekil 16'dak1 btorttımlere
bakacak olursak, ilginç sonuçlara varabiliriz.
. Daha sonra yapılan tahkikatler sonucu elde edilen tomar
tomar malümata göre. Kennedey'e, suikast ihtlmali konusun­
da bilgi verilmiş, fakat kendisi bu uyarıya kulak asmamıştı. O
meşum cuma günü için btortUmlert, fiziksel ve duygusal ola­
rak yüksek, fakat zihinsel devre bakımından kritik kademede
idi. Çok sevildiğinden dolayı acaba kendisine fazla mı
güveniyordu? Örneğin kurşun geç1nnez arabayla seyahat et­
mek gibi bir önlemi almama karannın sebebi bu olabilir miy­
di?

EDWARD KENNEDY

Kennedy'nin kardeşi Edvard'ın skandal yaratan olayının


olduğu 1 8/ 1 9 Tenunuz 1 969 gecesi, zihinsel ve fiziksel olarak
kritik bir noktadaydı. 22 Şubat 1 932'de doğan Edward Kenne­
dy'nin vuku bulduğu herkesçe alenen bilinen olay karşısında
b u kadar garip reaksiyon göstermesinin belki de yegane sebe­
bi, kendisinin o tarihteki biçimsiz biorttmik durumudur.

Ay • •
11 1
1 � :ıı .. :ı ı• 7 •
TI "" , ,_. .. - - - -�-ı ••

..
-
11
+ - - .... - - -

- �
.--....... i ! l ....- � -�
-
' 1
1
t:;:';;.�
. ,......
lr'-
' ı '

rt
_:.-

-;
- �
-
1
1 : - -
- _j -

1

-

i l
1 z 13 .. l.!1 • 7 1 ei10İ11 1Zi13 \ıl 1511A 171• ,.
FIZllSa. DUYCUIAL --. . . . . . .

Şekd 1 7 : Edward Ken


nedy
Hayat Ritimleri
SARAR BERNHARDT

1ıı,
• • ı• " ,_
'12
:J ' il> • 1 __ , _, ._ , _ H

+
,, � �.:::::
..-;:'....
-
,,,,.-
"""'....
..... ....-- �� .....-
-
r-..,_ _."' ....: ....""' .......
""'- '--..;ı.-
.. .... ..ı-r·
- ..
"""' - � � - ı- ... ...

' 2 3 l.a � la 7 • a ım 11 12lttı.... ı..


.... DUY8UIAL --- - - - - - -

Şddl 18 : Sarah Bernhardt

Büyük artist Sarah Bemhardt. kendisinin sonu olduğunu


bildiği uzun bir hastalığın ardından komaya girerek öldü. 26
Mart 1 923'de son uykusuna dalmadan önce kendinden emin ve
cesur bir tavırla, elinden geldiği kadar faaliyette bulunmayı
sürdürdü. Bioritirnlerinin göstergesine göre, kendisi duygusal
olarak kritik bir gündeydi; fiziksel kritik bir güne girmek
üzereydi.

WİNSTON CHURCHİLL
Winston Churchill Ocak 1 965'de öldü . Bioritimlerine
şöyle bir göz atıldığında görülüyor ki, ilk kalp krizini geçirdiği
2 1 Ocak'ta. daha henüz bir fiziksel kritik gün yaşamıştı, duy­
gusal ritmin negatif fazındaydı ve zihinsel olarak kritik 48
saatlik periyot içerisinde idi. Öldüğü sırada fiziksel devrenin
24 saatlik kritik devresinde ve diğer iki devre negatif dönemde
bul unrnaktaydı.
Blorltlmler

AY
4 l il ı• T•
r
1 .. , ;ıı 11111 11 ,_ - , .. -, -

+
'" J
�r---;...,�'>� ...�
_

� --
-,._ .,,,.,,,. ....

._.......
' i""'-....... .
............ ' -- ........
_ . .
. ... ,..
-
.. --
- - . -- -

, 2 :ı I• !ı ı• 7 • • 1111 " 12 13 "' it• ,. lt1' .. ,. ı..ı..


FIZiltsa DUYGUSAL Daıaı - - - - - -

Şekil 19 : Wlnston Chun:hlll

VİViEN LEİGH

Ay
it • 1 • 111
_
, ı 3 ı• ,
- .. , _

·ı�
·-
,_, _ _ ı ••

+
! -
>- - - -

-....
-
'-
.,,,...... �..... � �"""' ......
.. �
...
-
-- .,..,
�-- ..........-� -

-� - ... i -

'!'
-
_ ,.. 1 r-.... - ... -
-
i

' 2 :ı I• !ı
i ! 1
• 1 • 111 i10tn h2 Q M ,.,_ı.7 .. ,. ·
-

FIZlaa. DW8Ulıı\&. ...., _ _ _ _ _ _

Şekil 20 : VMen Lelgh

5 Kasım 1 9 1 3'de doğan Vivien Leigh'tn, 8 Temmuz 1 967'de


ôldiiğünde fiziksel devrenin mini-kritik noktasında ve 48
saatlik zihinsel kritik periyotta bulunduğunu görmekteyiz.

94
ALAN LADD

"''
-.12 13 4 1 • 7 .91'1Q 11 1. "w •w • i V
-

'
+ - -
- -
L.- '
-
�· - ·ı. ...-
-..._ ,....�
. L-... -....
ı..o �-
'111;�
..
""'ı-.."""''- ....��
-.. - ,
- - - -
-

1 ı '.I • l !I ı . 1 • A l tıll 11 12 ı�
.. ,.ı•• ..� ı. ,.
fUllSEL DUYGUIM ...., _ _ _ _ _ _

Şekil 21 : Alan Ladd

Ünlü aktör 29 Ocak 1964'de öldüğü zaman fiziksel ve duy­


gusal ritımler bakımından ikili kritik bir dönemde bulun­
maktaydı.

MİC�L ·WİLDİNG

Kısa bir hastalıktan sonra, 9 Temmuz 1 979'da öldüğünde


duygusal kritik bir dönemdeydi ve fiziksel olarak kritik
gününe iki gün vardı. Kendisi 23 Temmuz 1 9 1 2'de doğmuştur.

95
B lo rıtımıe r

AY
1 1;ı ı:a 14 ıt ı• T • W ıu .. 1.. ı ·- - ·-ı• ..

+ - - --
.
...

....-
. . �"""�� ' ---
- -
--
-
i""o""",...- ..�
r-......
. ....
._
.
- -
- _._
-

1 12 12 ı .. !I I• 7 • • 1Cl 11 12 13 M 1sı•117 ıw ,..,., 21


-- DUYGUIA1 ..... _ _
- - - -

Şekil 22 : Mıchaıel WUdlng

ERROL ILYNN

Ay
1 ;ı :a 4 ıt • T • • 110 11 1. ·-ı-ı·- - .. _,._r
1
J � ......
+ - - - -
- -
..... --

""""....
,,.,.� -
�-
� 1 !
�- 1
r--.
... �
-

...... ...
�1 .....
llloll""'
- -!--",...,. . ı- r-....�
... �
-
- _....
- - - - -
-

1
, 2 1 2 14 5 il 1 1 • 10 11 12113 " 1!1 ı .. 17 .. ,.
.tzllCSB. DUMUIM. ..... . . . . . .
Şekil 23 : Em>l F1ynn

Aktör Errol Flynn 20 Haziran 1 909'da doğdu ve fiziksel


lrrittk bir döneme rastlayan 14 Ekim 1 959'da öldü.

96
..._
Hayat Ritimleri
NAT 'KİNG' COLE
Ay
1'"1 T�-s--. T 1 1110 11 12 131M115 • 17111 1•ilU

--
�::;:er ;
+
--
,r
, r�
-....
, .
......_
1 �-
...� -
�""""'!"1
_._.'."

,,
- .. _ ....._ '
- _
- -

1 i
-

1 2 ı .. ı ... & la 7 a 1 110 ,, 12 13 ,.. 1sl• 17'- 19 .ıJ_I


..... DUY8UIM ..... . . . . . -

Şekil 24 : Nat 'K1ng' Cole


Nat 'King' Cole'un ölümü , bu müzik dünyasının acı kaybı,
uzun bir hastalık döneminden sonra 1 5 Şubat 1 965'de oldu.
Mart 1 9 1 9'da doğmuştu . Öldüğü zaman duygusal olarak kritik
dönemde, fiziksel ve zihinsel devreler bakımından ise mini­
kritik noktada bulunmaktaydı.

MARİO LANZA

AY
1 ıı I� r.rI111 ''Jı• ilı• .....

, .. '-
L.ııo�ı.,...�
-
...- '""""'"""' -
-

'""ı... ""' L-<- ı�-


.. �!o..
� ı..
-... ....� , ı..-.......
·�
. ı.-L,ı.L.ııo
- -
- ı... - - -
-

Lılı ı .. ı ... ı a la I , l a l a iti! n '-·- .·'--


..... DW8UIA&. ..... . - . - . .
B lo rltımıer
Mario Lanza, zihinsel krıtık ve iki mini-kritik gün
arasına düşen 7 Ekim 1 9 59'da öldü .

JOAN CRAWFORD

Ay
1 ı J • 'S 1 9 T 9 . , .. .. ,_ ·-ı- - - '11'
.

+ - - -
-
� �
l!!ı...
ıı L...>'-;;-
' -� -ı-..
ı-..
-
�� ' -...... ıı....
ı.,,.ı....�
"""� ...._
.. .... .. .
--
- - --
-

, 2 3 4 s • 1 1 • 10 11 12 13 1ıl 15 , .. •1 ·• 11 vı ., ,_
fU!Ksn DUYGUSAL zlttlm. - · - - - ·

Şek.JI 26 : Joan Crawford

Bir başka b üyük yıldız Joan Crawford, 23 Mart 1 908'de


doğdu. Fiziksel ve duygusal devrelerdeki iki mini-kritik günün
hemen ardından 10 Mayıs 1 977'de öldü.

FATS WALLER

Ay
1 ı J • ıs • , . 9 llU 11 1.. , ._ - ·- ·- .. . _, __r-

+ - - - - ...
ı-
-
r-"""' .....
....�.
. .,. . .. t ,
�.. ı-.." '--

�ı
o
.. __.... ,..... -..
,
r---..... ... ...--
........

1 .. 1!,.
_..- ,

t'
.
- - � - ..

1 z ::1

ftılaa
4 5 .I, • il tO 11 12tuı,. ıu. 181f7
DUYGUSAL
1211'.l'I
a.. - - . . . .

Şekil 27 : 'Fat.s' Waller


Hayat Ritimleri
Fats Waller öldüğü gün, fiziksel ve zihinsel devrelerin 48
saatlik ikili . kritik döneminde ve daha duygusal mini-kritik
günde bulunuyordu. Fats, 2 1 Mayıs 1 904'de doğdu ve Aralık
l 943'de öldü.

MARİLYN MONROE

A'/
1 1ı ıı c rı1•111• • � n cib�� · aı••--,-

+
- - -
-
,_........
.
-
ı..-�-- ı.-1--...."""
... ı-........::
o
r"-.1.f' ' '-ı.-..... i"'-k ......
,._.....
- ' - -
�� ""=
- - - - -
-

1 :ı ı-. ... ı .. . .. 17 a l a
FlzlKSEL
IO il ı:ı 13

DUY�
lw 1! hıl ,J.I.. ıHNla • .
. - - -

Şekil 28 : Martlyn Monroe

Marilyn Monroe, 5 Ağustos l 962'de aşın dozda uyuştu­


rucudan öldü. Biogramından, fiziksel kritik dönemde bulun­
duğu açıkça görülmektedir. Aynca diğer iki devreyle ilgili ikili
kritik noktaya , iki gün vardı. 1 Haziran 1 926'da doğmuştur.

JUDY GARLAND

Aşırı dozda uyuşturucudan ölen bir başka yıldız da Judy


Garland'dır. 10 Haziran 1 922'de doğdu ve 2 1 Haziran 1 969'da
öld ü . O sırada hem zihinsel , hem de duygusal devreleri kritik
kademede idi. -

99
B lo rıtım ıer

AJ
, J IJ I• 1 • 7 ı• . , ... 11 1• , . .. , .. , . �ı• u , .. ı ••

+ - -
...
-
-
-
- -....
�ıo...
-

....- - L..ı-
ı �.... _...-�
-
�........
.......
ı-......._ ' .........
- -
' - - -
--
-

, 2 3 .. ' "' • 1 • • 10 11 12 ,.. .. ,, ı- ,.,_,_


IJ "

FlllKSn DUYGUSAL nfNsa • • . • •

Şekil : 29 : Judy Garlaiıd


BİNG CROSBY

Ay
, J 'J • ıı ı• 1 • • 1111 1 , , , ,..ıvı •,,._
, _ . . .. . .. 1 ..

+ - -
-
c-- - """ ..
c-ı..- -
"""ı-.. L.-·
��"""�
....-
. �......
o
l::'"'�
..- """ - ....,__
...
...� -
- ..__ --
- - - - -
-

1 2 [3 I• ı la 1 : . a lt<> 11 12 U M ,.. ... t1 ,__


--'--'-·

ı:tıllSEL DUYGUSAL .... � - . . . .

Şekil 30 : Blng Crosby

2 Mayıs 1 904'de doğan Btng Crosby, 1 4 Ekim 1 977'de çok


sevdiği golf oyunundan sonra bir kalp krizi sonucu öldü . Fi­
ziksel ve zihinsel devrelerde ikili bir kritik gün yaşamak
üzereydi.

100
Hayat Ritimleri
ELVİS PRESLEY

Ay
1 "' .. 4 s , 9 T 9 • l'IU .. - -
jw
·- · -

1
_j """'��
+ - - -
-

"""� --
·- ,,...
...... �"""
I'
....�
, """�-1-".....
,_
--.-
, ,

1!
- - - .... � ı- -
-

' 2 l ı .. ıı. I A 7 1 • • 11'11 n 121-� ·


- - �

FiZiKSEL DUYGUSAL llHNsa. • • • • • •

Şekil 3 1 : Elvta Presley

Belki de devrinin en büyük şarkıcısı olan Elvis Presley,


zihinsel ve fiziksel devrelerdeki iki kritik güm1n hemen
ardından, duygusal rittmdeki mini-kriUk bir günde öldü.
Doğum tatihi 8 OCak 1935 ve ölüm tarihi 16 Ağustos 1977'dir.
Bunlar, sözünü ettiğimiz ünlü kişilerin davranış ya da
ölüm sebeplerine mümkün bir açıklama getiren sadece yirmi
biorittm örneğidir. Örneğin M ario Lanza, şayet bioritımleri
farklı olsaydı kurtulur muydu? Bioritim fazlan daha iyi bir
pozisyonda olsaydı, kalp krizi Bing Crosby'yi öldi,irür müydü?
Ve devreleri farklı fazda olsaydı, M arilyn Monreo, yoğun dep­
resif halini yenip, aşın şeyler yapmayabilir miydi?

TEHLİKELİ PERİYODLARI ÖNCEDEN FARK EndEK

Bioritimler hayattaki tezahür etmemiş tehlikeleri içeren


dönemleri önceden fark etmekte kullanılabilir ve kişi o sıra­
lar gayet sağlıklı görünebilir. Kalp krizi geçirmişseniz ya da
ölümcül bir hastalığınız varsa, bir sonraki kritik gün mutlaka
felaket günü olacak diye bir kaide yoktur. Ne münasibet! İ deal
olarak, hastanın bioritimleri , hastanedeki ayak ucundaki
çizelgelerin yanı başında gösterilmelidir. Kritik biortttm za­
manlarında hastaya daha fazla dikkat edilmelidir. Sadece bir
tedbir!

101
Blorltlmler
Spor konusunda bioritlmleri kullanmak adeta zorunlu­
dur; özellikle motosiklet yanşı, boks v.s gibi fiziksel olduğu
kadar zihinsel ve duygusal dengenin fevkalade önem taşıdığı
sporlarda. Benny Paret. 24 Mart 1 962 tarihinde Emile Grif­
fith'e nakavtla yenilmişti. Ne yazık ki, Benny Paret şuurunu
kaybetti ve bir daha da uyanmadı. Paret, boks gibi bir spor için
çok tehlikeli bir durum olan üçlü kritik bir gün yaşamaktaydı.
Komaya girdi ve ondan sonraki kritik günde de öldü. O zayıf
hali içerisinde bedeni böylesine şiddetli bir saldırıyı kaldıra­
mamış ve sonunda kendini bırakmıştı. Muhammed Ali'nin
çenesi 3 1 Mart l 973'de Ken Norton'la dövüşünden sonra ka­
pandı. Ali, o gün ikili kritik bir bioritmik fazdaydı. Gene mi
tesadüf?
Bu örneklerde hakemi de unutmayalım: Onun da işini en
uygun şekilde yapabilmesi için zihnen iyi bir durumda olması
lazımdır. Ringde ya da oyun sahasında beklenmeyen bazı ka­
rarlar veriliyorsa. bu zayıf bir b ioritmik durumdan olabilir.
Saatte 1 00 milin üzerinde hız yapan bir motosiklet
yanşçısının motordan düşmesi halinde kurtulma şansı çok az
olur. Öncelikle bu onun hatası olmayabilir. B asit bir biorit­
mik kontrol her yıl birçok canı alan bu gibi spor kazalannı
önleye bilir.
Motosiklet yanşlanndaki faciaların ne kadar sık görül­
düğü gayet iyi bilinir. Yoğun konsantrasyon ve fizik dinamizm
gerektiren bu spor için sürücülere yanş öncesi bioritmik kon­
troller yapmak. ilginç bir egsersiz olurdu . Fakat vuku bulan
traj ik bir olayın mümkün açıklamasının yapılması iyi ol­
makla beraber. ekseriya halktan kişilerin de dahil olduğu bu
faciaları önlemek için elden gelen her türlü tedbir alın­
malıdır.
Dağa tırmanırken, golf oynarken ya da sadece caddede
karşıdan karşıya geçerken çok basit hatalardan doğan kaza­
ların bir organa ya da bir hayata mal olduğunu sık sık duyuyor
ya da okuyoruz. Tabii ki, gerekli bilgi"kaydedilmedikçe ve elde
edilmesi mümkün değilse , bu gibi durumlarda bioritimlerin
kullanılmasının herhangi bir fark meY.dana getirip getirme­
yeceğini söylemek mümkün değildir. Unlü kişilerin kayıtlan
gözler önündedir ve ne yapsalar hemen; gazet•�den okuyabili­
·
riz; tabii ki onların hayatlarını kolayca izkyebiliriz. Fakat

100
Hayat Ritimleri

komşunuz bir kaza geçirse, bu sadece o mahalledeki kişileri il­


gilendiren dar bir saha içerisinde kalır.
Konveyör- kayış b ölümünde ç alışan kişi kadar.
bürosunda oturan gergin bir iş adamı da biorıtmik olarak
zayıf bir dönemdeyse, kötü kararlar verirler. Ve hata yaptık­
ları taktirde, her ikisi de çenesindekiler için sorunlara sebep
olurlar. Artık birçok firma. işçi ve işverenin d evre devre
değişen periyodik perfom1ans konusunun teorik ve pratik
yönünden aktif bir şekilde yararlanmaktadır. H er seferinde de
gelişen bir performans kaydedilmiş ve doğal olarak da üretim­
de yükselme sağlanmıştır.

BİORİTİMLER ve HAVA SEYAHA1'1

Amerika'daki havayolu firmalarının kaza istatistikleri­


nin açık seçikliği başka hiç bir yerde bulunmaz. Kayıtların
gösterdiğine göre kazaların yüzde 80'i iç hat seferi yapan pilot
ya da yardımcı pilotların biorttmik olarak kritik kademede
bulunduğu sırada vuku bulmuştur. Bununla beraber, hava tra­
fik kontrolörlerinin de bioritımleri analiz edilmiş ve sonuç­
lar hava . yollan sorumlularını o derece etkilemiştir ki, artık,
bioritımleri az da olsa hata şansı gösteriyorsa. birkaç görevli
bir tek kumanda ya da uçuş almaktadır. Bunun sonucu olarak.
kaza sayısında önemli derecede düşüş olmuştur.
Kazanın meydana gelmesinin yegane mümkün sebebinin
pilot hatası olarak gözüktüğü durumlarda, bioritmik analizler
de bu tahmini doğrulamışlardır. Muhtemel sebebin mekanik
olduğu vakalarda, araştırmacılar, acaba hata yapma eğilimi
olan bir dönemin söz konusu olup olmadığı konusunda uçak
hangarındaki mühendislerin bioritimlerini incelemektedir­
ler. Hava yollannın çoğu rakamlarını açıklamasalar da, bio­
ritimleri kullandıklarını beyan etmeseler de , ortalama kaza
rakamlarında önemli derecede düşüş kaydedilmiştir. Bioritim
kullanımının evrensel ölçüde kabulü henüz çok uzaklarda ise,
d e , havayoluyla seyahat edenlerin bunu b ilmeleri güven
sağlayan bir husustur. Ve seyahat konusuyla ilgili olarak:
kamu taşımacılığında biorıtmik durumu uygun olmayan
otobüs ya da tren sürücülerinin o sıralar aktif görev yapma­
maları esasına uygun bir vardiya düzeninin sunulması dik-

103
Blorlt l m ler
kate değer bir teklif olacaktır.
Ö rneğin, otobüs şoförlerini göz önüne alın. Şoför kol­
tuğunda oturan bu kişiler sanıldığından çok fazla şey görmek
durumundadırlar. Hiç şüphesiz, otobüs kazaları olur ve kimi
zaman hata şofördedir. Fakat. 7..aman ayırıp biı' süre gözleme
sıkıntısına katlanırsınız, otobü s şoförlerinin vakitlerinin
çoğunu ka7..alardan kaçınmak için harcadıklarını fark edersi­
niz .
Bununla beraber, çoğumuz n e pilotuz, n e de otobüs şoförü .
Bu bakımdan halkın emniyeti konusunda direkt olarak
endişe duymak mecburiyetinde değiliz. Ama hepimiz kendi
üzerimizde basit ayarlamalar yapmalıyız. Zira duygusal den­
gesizlik, fiziksel yetersizlik ya da enerji ve canlılık eksikliği
şahsi yapunıza bağlı olaqık fiziği değişik derecelerde etkile­
mektedir.
H iç birimiz Süpermenle rekabete kalkışacak değiliz.
Eyüp kadar sabırlı, Süleyman kadar da bilge olacak değiliz.
Ama bir işe girişmeden önce hepimiz küçük bir düşünce itili­
miyle bioritim çizelgemize şöyle bir göz atabilir ve yaşam yo­
lumuzu iyileştirebiliriz. Bazıları bunu hayata karşı peşin fi­
kirli olmak şeklinde düşünebilir. Dai" anlamda böyle olabilir.
Ama potansiyelin farklnda olmak başka, bunu kullanmak ise
daha başka şeydir. Nitekim bu husus, çeşitli alanlar.da üstün
kişilerin kazandıkları başarı örneklerinde gösterilecektir.

BİORİTİMLER İŞ BAŞINDA: MARK SPİTZ

1 0 Şubat 1 950'de doğan Mark Spitz 1 972 Qlimpiyat­


larında yedi altın madalya kazanıp rekorların rekorunu kı­
rarak ölümsüzleşti.
Görüleceği gibi, aslında o sıralar bioritimlerin de. iki eğri
tı;pe noktasında bulunuyordu . Ve bu da onun büyük başarısına
önemli katkıda bulunmuş olmalıydı. 2 7 Ağustos ve 8 Eylül
arasında, hemen hemen bir hafta içerisinde madalya üstüne
madalya kazandı. 27 Ağustos'ta fiziks�l ve zihinsel devrele-

104
Hayat Ritimleri
rinde olmak üzere ikili bir kriUk gün vardı. 8 Ağustos'ta da
gene ikili bir kritik gün söz konusu idi, ama bu fiziksel ve duy­
gusal ritimlerde. işte. Spttz'in bu muaazzam başarısının
mümkün bir açıklaması. . .

Ay
1 ı:ı � 4 ı• ı• , . . .. , .. - _,_, _· -. N ,_

1
+ - - - -
- ... - --
'
_

, .....
......
,��
,,. -
_..... �- -... .---
-
.... , ,.....
--�_..... .
....
-
.. ..
.. .. -
- ........
. ....
. _ ........._
..
- - - -

1 i � I• 15 la 17 1 ı• 110 11 14 -
2
-- - - ,_

FUIKsa DUY&USAL zlHNm. . . . - - .

Ay •

l ı ;ı � 4 :ıı ı • 1 • 10 11 1. ,_,_ . .. ,.. " .. ,. . -

ı+ - - -

�....
- - -
-....
-.... ı..-....
- . ""',..... .-
...
.. ...... ,;
-
;--.� '--........
.. .... .
........ -
- ...
- -
- ,_ - -

1 2 3 l• s • 1 • • 10111 12 uiwııa ı..117 .. ,. 121ı,,


FUIKSa DUY'9UIAL ..... . . ·- - - -

Şekil 32 : Mark SpUz

105
B lorlt l m le r
ROGER BANNİSTER

AY
1 ı. • ., . . , .. ,,,,, . .. . ....... , . " -ı·--
�,�ı· 1
'- : : 1 1
! ! : !

r, - r � t -�
11
+
-
, , -""' -r--,"""'
- ' ' ,_,......_
! 1
....�
... � ...
o
r"lo - - _..,,.;. 1 ! ' 1 ""r-.�-
-

1 1
1 _,...... --
-,
i ' �
-

1 1' 1 !

1
1 ; j
!
-

1 ! ! !
• il lıaJ 11lıziu1Mıt5i11lu I• - -
1
1 2 3 ' 5 • 7 ·-

RzllCSEI. l)U'f� a.ea - - - - - -

Şekil 33 :.._ Roger Bannister


Atletizmdeki bir büyük başarı ise. 6 Mayıs 1954'de Ox ·
fon:l'da (İngiltere) , samimi arkadaşlarının yardımıyla genç ve
sevilen bir atletin bir mili dört dakikada koşmaya soyu n­
masıyla elde edildi. 23 Mart I 929'da doğan Roger Bannister. bu
başarı için eğitilmiş ve programlanmıştı, fakat bioritimleri
bu olay için pek uygun görünmüyordu .
O gün Bannister'in fiziksel v e duygusal ritimleri negatif
fazdaydı, yani bu eneiji ve canlılık eksikliğine işaretti. Aynca
zih insel b i r kritik -devreyi henüz tamamlamıştı. Yarış
sırasında kendisini tüketircesine zorladı ve harikulade bir
sonuç olan 3 dakika 59 .4 saniyede ipi göğüslediğinde neredeyse
dizlerinin üzerine çökmek üzereydi. Fiziksel devresi yüksek
olmuş olsaydı, kıracağı rekor daha yüksek olur ve böylesine
tehlikelt derecede düşük bir konuma sürüklenmezdi.

NEİL �'\ISTRONG
Asrımızın belki de en önemli olayı Dünya'da vuku b u l ­
madı. oysa 20 Temmuz 1 969'da Ay'a ayak basan ilk kişi, b i r
dünya insanı idi. 5 Ağustos 1 930'da doğan Neil Arrnstrong ş u
ölümsüz sözlerle Ay'a ayak b astı: Bu insan için küçük, fakat
insanlık için büyük bir adımdır!

100
Hayat Ritimleri

Ay
';rı

DV'rGW.A&. ---- ...., _ _ _ _ _ _

Şekil 34 : Neli Armstrong

Amıstrong 1 6 Temmuz'da fiziksel olarak kritik bir


günde. böylesine fiziksel stres gerektiren bir olay için belki de
uygun o lmayan bir zamanda fırlatıldı. Akabinde de. ayın
22 'sinde üçlü mini-kritik dönem yaşadı v e 24'ünde tekrar
girişin muazzam fizik stresine katlanmak zorunda kaldı. Fi­
ziksel ritimleri böyle bir dönemde olmasına rağmen, diğer iki
ritmi dengeli kararlar vermeye uygun olarak t e pe nokta­
larındaydı. Kontrolu eline alan ve gerçekte Ay modülünün
inişini yaptıran Armstrong'un ritimleri böyle bir görev için
mükemmel durumdaydı .
Yerçekiminin olmaması nedeniyle. yolculuğunun baş ve
son kısmı dışında pek fazla fiziksel güce. ihtiyacı yoktu. Bu­
nunla beraber, başarılı bir misyon için j ilet gibi keskin bir zi­
hin ve duygusal denge hayati önem taşıyordu . Bu. daha önce
kimsenin yapmadığı bir işti. Ay'a ilk defa ayak bastığında ne­
ler olacağını kimse bilmiyordu . Ve işte bu olay, insanın ta­
rafından girişilen en yıldırıcı bir iş için mükemmel bir biorit­
mik uygunluk örneği sergilemektedir.
Şimdi, ayaklarımızı yere değdirecek olursak, bioritmik
devrelerinizden aynı şekilde günlük yaşamınızda da yararla­
nabilirsiniz. Perfomıansınızdaki gelişmeleri görecek, daha
büyük başan elde edeceksiniz. Çabalarınızı size en fazla yarar
sağlayacak şekilde zamanlarsanız ve özel.likle sizin için önem

107
B lo rıt ımler
taşıyan başka kimselerin biorttım devı;eleriyle uyum sağla­
makta zorluk çektiğinJz durumlarda, kendinizi kontrol eder­
seniz hayatın size sunduğu ödüllerle karşılaşırsınız.
Önceleri muhtemele:µ her hareketinizde aşın dikkatli o­
lacaksınız, fakat zamanla hayattaki devresel salınıma dahil
olduğunuzda, bior1Umlertn makul bir biçimde kullanılması
yapınızın bir parçası olacaktır. Uyuşmazlık halinde kalmak­
tansa, biorttimlerinizle uyum içerisinde yaşamak daha ko­
laydır.

100
8

HESAPLAMALAR

Biorıtmik kademelerin · saptanmasında b irkaç farklı


yöntem vardır. Belli bir andaki bioritim durumunuzu hesap­
layan hesap makineleri olduğu gibi birkaç kuruluş tarafından
h azırlanan, herkes için kullanılabilir bioritim çizelgeleri
mevcuttur. Bunlardan başka. önceden belirtilmiş kodları lis­
teleyen üç ya da dört kitap vardır ve basitçe, verilen bu tablola­
ra bakabilirsiniz. Bununla beraber, maalesef bu kitapları
ülkemizde bulmak mümkün değildir. Birkaç firmanın ürettiği
cep hesap makineleri ise hem biorttim durumunuzu, hem de
başkalarıyla uyum yüzdenizi anında hesaplayabilir.
Aynca ücret mukabili bioritim eğrilertnizi kompüterde
hesaplayıp sonuçlan size veren firmalarda vardır. İsteğinize
bağlı olarak üç aydan bir yıla kadar bioritim eğrilerinizi
gösteren print-out'lan böylece elde edebilirsiniz.
Görsel olarak en kolay usül, genellikle ejtrileri tespit edil­
miş öelirli renk kodlarıyla belirlemektir. Ö rneğin, fiziksel
devre kırmızı, duygusal devre mavi ve zihinsel devre yeşil
renkle gösterilir. Her tabloda bir takvim ayına ait eğrller bulu-

100
B lorıtım ıe r
nur v e bütün biorttimler kolayca ve bir kerede görülüp değer­
lendirtlir. Böylece istediğiniz süreyle , istediğiniz yere seyahat
edebilir ve biogramınızı yerel şartlara göre emniyetle yenile­
yebil1rsiniz .
Bunun dışında. sadece fiziksel ve duygusal de\i"relert
içeren önceden belirlenmiş anahtar kod sisteminden tutun,
bir kez kişisel ritminizi ayarladıktan sonra hep ayarlı kalan
kol saatlertne kadar çeşitli yöntemler mevcuttur.
Bütün cep hesap makineleri ve kompüter sistemleri 1
Ocak 1 90 l ' ile 3 1 Aralık 1 999 tarihleri arasında program­
lanmışlardır. Bu durum, ünlü tarihi şahsiyetlerin yaşam­
larını inceleyen öğrencilere biraz zorluk çıkarmaktadır.

DoGUM TARİHİNİN TESPİTİ

Bununla beraber, hesap makinesi kullanılsa da kul­


lanılmasa da. doğum tarthi bilinen herhangi bit kişinin biort­
Umlerini birkaç dakikada kontrol etmek mümkündür. Bu sis­
tem İngiltere'nin 2 Eylül 1 752'de Gregoryen Takvimi� kabul
ettiği noktadan itibaren herhangi bir tarih için emniyetle kul­
lanılabilir. O zamanlar İngiltere, değişikliği yapan diğer
ülkelere göre on bir gün kadar gerideydi. Bu nedenle 2 Eylül'ün
hemen ertesinden 1 4 Eylül gelmişti. O halde, bundan önceki
h erhangi bir tarih kuşkulu olabilir ve o dönemle ilgili
malümatı tahkik edip . bazı hesaplar yapmanız gerekebilir.
İngiliz yasalarına tabi iken Amerikan kolonilert de bu
tarthte değişiklik yaptı. ama diğer ülkeler. bundan önce ya da
sonra. değişikliği farklı tarthlerde yaptılar. Genel olarak ifade
etmek gerekirse, bu kitapta verilen birçok tarthler zaten yeni
sisteme çevrilmiş durumdadırlar. Birkaç tanesi söz konusu za­
manda geçerli takvim esas alınarak verilmiştir. Ancak bir
kütüphaneye gitmek suretiyle gerekli aynntılan elde etmeniz
mümkündür.
Tarih öğrencileri bazı ünlü kahramanların hayatını
şevkle incelerler ve bu kişilerin bioritimleriyle zaman
içerisindeki hareket ve düşünceleri arasında bir bağlantı bu­
labilirler. İyi bir biografide o kimsenin h ayatındaki önemli
olayların listesi bulunur. İşte bu ve doğum tarihi bilgisini bir
araya getirerek, o kişiyle ilgili yapılan bir biorttfm çalışması.

1 10
Hesaplamalar

hoş ve yararlı bir zaman geçirmenizi sağlar. Kişilerin iyi


tanıdığı gruplar için yapılan uyum faktörü hesaplaması, size
bu ilişkil erle ilgili ilginç ışıklar tutabilir.
Birkaç dakikalık çalışma, zamanımızın ünlü sanatçı ya
da sporcularıyla ilgili benzer sonuçları verecektir. H aber
bülteninde o kişiye hiç uymayan bazı olaylar duyabilirsiniz.
Bir sporcu kendinden hiç bekleıuneyecek bir oyunla hayal
kırıklığı yaratabilir. İ şte takdir ettiğiniz ünlülerin da:v­
ranışlarını, bioritımlerini inceleyerek yorumlayabilirsiniz.

İLK ADIMLAR

Biorıtmik hesa plamanın esası, doğum tarihinizden iti­


baren ilgilendiğiniz belli bir tarihe kadar geçen günlerin top-
. lam sayısını tespit etmeye dayanır. (Doğum gününüzü ve söz
konusu günü toplama ilave etmeyi unutmayın) . Daha sonra bu
toplam her devrenin süresi olan gün sayısına bölünür. Örneğin
fiziksel ritim için 23'e, duygusal ritim için 28'e ve zihinsel ri­
ttnı için 33'e. Her durumda, artan sayı, inceleıunekte olan belli
bir bioritmin kademesini gösterecektir. Eğer bölme işlemi
tamsa , yani artan sayı yoksa, onu takip eden gün, bu belli dev­
renin tekrardan başladığı (yani başlangıç noktasına geldiği)
yeni bir pozitif devrenin birinci günü ya da bir kritik gündür.
Fiziksel rittnıde, pozitif dönem birinci gün başlar ve bir
kritik gün olan on ikinci güne kadar sürer. İkinci ve on birinci
günler arası pozitif kademeyi oluşturur ve bu i.ktsi arasında
yedinci günde zirveye ulaşılan mini-kritik nokta vardır. On
üçüncü ve yirmi üçüncü günler arası negatif kademedir. Ve on
sekizinci günde mini-kritik nokta vardır.
. Duygusal devrede, birinci gün pozitif dönemin başlangı- .
cıdır ve dönem, kritik olan on beşinci güne kadar sürer. Seki­
zinci gün mini-kritik noktadır. İ kinci ve on dör-düncü günler
arası pozitif dönemi teşkil eder. Negatif kademe ise on altıncı
günden yirmi sekizinci güne kadar sürer. Yinn i ikinci günde
mini-kritik nokta söz konusudur.

ııı
B lo rltlm ler

Zihinsel ritim birinci gün başlar v e pozitif dönem kritik


bir gün olan on yedinci güne kadar sürer. D okuzuncu gün,
mini-kritik gündür. Negatif dönem on sekizinci günden otuz
üçüncü güne kadar sürer ve yirmi altıncı günde mini-kritik
gün vardır.

BİORİTİMLERİN HESAPLANMASI

Bu bölümdeki tablolar, bioritimleri hesap makinesi kul­


lanmadan hesaplamanız için hazırlanmıştır.
Örnek 1: 24 Mayıs 1 950'de doğan birtn1 ele alalım ve 27
Ekim 1 979 tarihi itibariyle bu kişinin bioriUmlerini hesap­
l ayalım.
Şekil 35, toplam gün sayısını bulmanızda kolaylık sağ­
layacaktır. Tüm yıllar listelenmediğinden, istenen toplamı
elde etmek için gerekli sayılan Ha.ve etmeniz gerekir.

l 1
2
)(
)(
365 = 365
365 = 7 30
10 )(
20 )(
365 = 3650
365 = 7300
3 )( 36"5 = 1 09 5 3 0 )( 365 = 1 0950
4 )( 365 = 1 460 40 )( 365 = 1 4600
5 )( 365 = 1 825 50 )( 365 = 1 8250
6 )( 365 2 1 90
::::ıı: 60 )( 365 = 2 1 900
7 )( 365 =- 2 5 5 5 7 0 )( 365 = 2 5 5 50
8 )( 365 ... 2920 80 )( 365 = 29200
9 )( 365 = 3285 90 )( 365 = 32850

Şekil 35

1 12
Hesaplamalar
Şekil 37 (aşağıdaki) , belli bir günün, yılın kaçıncı günü
olduğunu göstermektedir.

1 1 32 60 91 121 1 S2 1 82 213 244 274 lOS HS


2 2 33 61 92 1 22 ı sı lll 214 20 27S 106 )}ô
J l ı4 62 9l 12) I S4 1 84 215 246 276 )07 })7
f 4 ıs 6l 94, 1 24 ı 5s llS 216 247 277 lOI 1 18
, s }ô 64 9S 1 2S 1 56 1 116 217 241 278 )()9 H9
6 6 17 6S 96 1 26 I S7 117 211 249 279 3 10 }40
7 7 ı11 66 97 1 27 1 58 1 81 219 2 50 2llO )i l 14 1
• 142
:l:
1 ı9 67 98 U9 1 89 220 ısı 211 1 112
t 9 40 61 99 160 1 90 221 252 282 111 }43
10 ıo 41 69 1 00 l lO 161 191 222 253 283 114 344
ti il 42 10 ıoı 1 11 1 62 1 92 221 2S4 214 115 }45
12 12 o 71 102 l l2 161 19l 224 2S5 285 316 ı46
IS 1) 44 72 10) l ll 1 64 1 94 225 256 286 117 }4 7
lf 14 4S 7} 104 1 14 165 19S 226 257 217 318 348
u ıs 46 74 ıos l lS 1 66 1 96 227 258 211 }19 ı4 ?
16 16 47 75 106 1 16 1 67 1 97 228 259 289 320 } )0
17 17 48 76 107 1 }7 1 61 1 98 229 260 290 l21 ı;ı
il il 49 77 ıoıı 1 18 1 69 1 99 230 26 1 291 122 352
19 19 so 78 1 09 1 19 1 70 200 211 262 292 ın })}
20 20 Si 79 1 10 1 40 171 20 1 232 263 29l 124 154
21 21 52 llO 111 141 1 72 202 233 264 294 ı1s lSS
22 22 5ı 81 1 12 1 42 ın 201 234 265 295 326 156
2J 2l 54 82 1 il 14ı 1 74 204 21 5 266 296 327 157
H 24 ss 8l 1 14 1 44 IH 205 216 267 297 328 })il
2' 2S 56 84 1 15 IH 1 76 206 2l7 268 291 329 }) 9
26 2() 57 85 1 16 1 46 1 77 207 2111 269 299 :no lbO
27 27 S il 86 117 1 47 1 711 208 219 270 JOO .BI }(ı l
21 28 S9 87 i li 1 48 1 79 209 240 27 1 30 1 H2 162
29 29 18 1 19 1 49 1 80 210 24 1 272 ' l02 3H )(J}
)O lO 89 1 20 ı so 181 211 2 .. 2 27 3 lOl 1l4 }(ı4
" }I 90 ısı 212 20 l04 }b)

1 13
Blorltlmler

1
. .

1 7 56 1 804 1 8 52 1 904 1 952


1 760 1 808 1 856 1 908 1 956
1 764 1812 1 860 1912 1 960
1 768 1816 1 864 1916 1 964
1 772 1 820 1 868 1 920 1 968
1 776 1 824 1 872 1 924 1 972
1 780 1 828 1 876 1 928 1 976
1 784 1 832 1 880 1 932 1 980
1 788 1 836 1 884 1 936 1 984
1 792 1 840 1 888 1 940 1 988
1 7 96 1 844 1 892 1 944 1 992
1 848 1 896 , 1 948 1 996

Şekil 36 : 1752'den bert artık yıllar

1 - Süj emiz Ekimde 29 yaşını doldunnuş ve otuzundan gün


almıştır.

20 x 365 = 7300
9 x 365 = 3285
+ ___

10585 ( gün )

2 - Süj emiztn doğum yılı 1950 ve hesabını yaptığımız sene


1 979'dur. Şekil 36'ya bakacak olursak, 1 950 ile 1 9 79 yılı
arasında 7 adet artık yıl ( 365 gün değil. 366 gün süren yıllar)
olduğunu görürüz. O halde ! 'deki toplama 7 gün ilave etmeli-
yiz .

1 14
7
+

(ğürı)
10585
1059'2

3- Şimdi, doğuın günü olan 24 Mayıs 1 950'den 27 Ekim


1 9 79'a kadar kaç gün geçtiğini hesaplamamız gerekir. Şekil
37'ye bakarsak 27 Ekim 300'üncü ve 24 Mayıs'ın 1 44'üncü gün
·

olduğunu görürüz. O halde fark:

300
1 44
1 56

4- O ha.lde 29 yılın ötesinde yaşanan bu gün sayısını top-


·

lam gün sayısına ilave etmeliyiz.

10592
+ 1 56
10748

5- Söz konusu günü hesaba katmak için buna 1 ilave et·


·

meliyiz. Böylece nihai toplam gün sayısı:

.1
+ 1 0748

10749

6- Görülüyor ki, biorttim hesabını yaptığımız günü de


kapsamak üzere süjemiz toplam 1 0749 gün yaşamıştır. Şimdi
fiziksel rttim belirlememiz için bunu 23'e · bölmemiz gerekir.
Bölümde elde edilen tam sayı, o zamana kadar yaşanan top­
lam devre sayısını verecektir. Artan rakam ise, süj enin o
sırada bulunduğu rttim kademesini gösterecektir. Böylece;

1 15
e ıorıtım ıer
·- Fiziksel Rltbn:
10749 23
467 ve artan sayı: 8

O hc1lde 27 Ekim, fiziksel rit:mJn pozitif dOnemt tçertstnde


8'nci gündür.

b- Duygusal Rltlm: Benzer şekilde.

10749 28

383 ve artan sayı: 25

Yani süj emtz 2 7 Ekim'de duygusal devresinin 2 5 'tnci


gününde olup, negatif donem içerisindedir.

c- Zihinsel rltlm: Aynı hesaplamayla.

10749 33
325 ve artan sayı: 24

27 Ekim'de süje, zihinsel ritmin 24'üncü gününde ve ne�


gatif dönemdedir:
Sonuç: Yaptığımız örnekte söz konusu gün için süjemtz
fiziksel devrenin 8'nci, duygusal devrenin 2 5'tnci ve zihinsel
devrenin 24'üncü gününü yaşamaktadır.
Süjenin içinde bulunduğu bioritmik kademeye göre duru­
munu şöyle yorumlayabiliriz: Fiziksel güç gerektiren bir işe
kalkışacaksa ideal bir gündedir, ama bu işi fazla konsantras­
yon gerektirmemelidir. Bahar temizliği yaparken ya da köpeği
dolaştırırken ufat tefek sorunlar üzerinde düşünmek yeterli­
dir.
örnek 2:
Şimdi kısaca başka bir örnek daha, görelim. Süj emiz 1
Ekim 1 938'de doğmuş olsun ve bu kişinin 24 Haziran
1 979'dak1 bioritirn durumunu hesaplayalım.

1 16
Hesaplamalar
1 - Süj enin yaşadığı yıl sayısı 40'dır. Burada birinci
örnekten farklı bir durum vardır. İlkinde hesabını yaptığımız
ay, doğum tarihinden sonra idi; burada ise öncedir. Bu hususa
dikkat edilmelidir.

40 x 365= 1 4600 gün

2 - Süje artık yıl yaşamıştır.

1 4600
+ 10
14610 gün

3- Süj enin yaşadığı 40 yıla ilave günlerin hesaplamasın­


da dikkatli olunmalıdır. 24 Haziran l 75'inct; 1 Ekim 274'üncü
gündür. Aradaki fark, 365'den çıkarılmalıdır.

274 365
- 175 99
cm gün
266

4- Bu. günler 40 yıla ilave edilmelidir.

1 46 10
+ 266
14876 gün

5- Söz konusu günün ilavesiyle,

14876
+ ____.!
1 4877 Toplam gün sayısı.

6- Şimdi biorttimlert hesaplayalım.


B lo rıtım ıer


a- Ftzlksel Rlttnı: B

1 646
14877
ve artan sayı: 8

b- Duygusal Rlttnı: 9
14877 28

53 1 ve artan sayı: 9

c- Zlhlnse1 Rlttnı: 27


1
14877

450 ve artan sayı: 27

ômek 3:

2 Aralık 1 947'de doğan birfn1n 1 Ocak 1 979'daki bioritim­


leri :
Fiziksel: 1 5 , Duygusal: 1 4, Zihinsel 2
UYUM YÖ'ZDESI HESABI:
İ ki kişi arasında biorttrnik .uyum oranı da kolayca hesap­
lanabilir. Yapılacak iş herhangi bir gün için, her iki kişinin
de .itıın değerlerini bulmak ve bu değerler arasındaki farkları
bulmaktır. Daha sonra bu farklara karşılık düşen çeşitli
uyum yüzdeleri şekil lO'daki tablodan kolayca bulunabilir.
Dikkat: Uyum yüzdesinin tespiti için herhangi bir gün
seçebilirsiniz, çünkü uyum yüzdeleri sabittir.
ömek ı:
.
A şahsı 6 Ocak 1 926'da, B şahsı da 1 7 TP.mmuz 1 929'da

1 18
Hesaplamalar
doğmuş olsun. Bu iki kişi arasındaki bioritmik uyum
yüzdelertnı bulalun.
1 - 6 Ocak 1 926'da doğan şahsın; rasgele bir tarih .olan 2 6
E kim l 940'daki biorttim durumu:
·

Fiziksel: 2, Duygusal: 3, Zihinsel: 28


2- 1 7 Temmuz 1 929'da doğan şahsın, gene aynı tarih olan
26 Ekim l 940'daki bioritim durumu
Fiziksel: 2, Duygusal: 3. Zihinsel: 27
3- Ritimler arasındaki fark:

Fızıksel DuygUsal ZlhJnsel


2 3 28

- 2 27
3

O O l gü,n farkı

4- Şekil l O'a bakarak yüzdeleri bulalım.

a- O günlük fark için fiziksel uyum: % 1 00


b - O günlük fark için duygusal uyum : % 1 00
c - l günlük fark için zihinsel uyum : % 94

5- Ortalama uyum, bu değerlerin toplanıp 3'e bölünme­


siyle bµlunur.

+
100
100
294 � uyum yüzdesi
94
294

O halde bu iki arasındaki ortalama uyum : % 98'dir

Örnek 2: 4 , Mayıs l 959'da doğan A şahsı ile 25 Mart


1 96 1 'de doğan B şahsı arasındaki bioritmik uyum:
Fiziksel ritlm günü farkı: 1 , uyum yüzdesi: % 9 1
Duygusal Titim gün farla: 1 9, uyum yüzdesi: % 36
Zihinsel rttim gün farkı 2, uyum yüzdesi: % .88

1 19
B lorltlm ler
Ortalama uyum yüzdesi: % 72
B irkaç pratikten sonra benzer hesaplan kendiniz, arka­
daşlarınız ve akrabalarınız ya da o an ilginizi, çeken herhangi
biri için yapabileceksiniz.
Bu kitabın ek bölümünde sahne, tarih , spor, politika gibi
yaşamın ç e şitli kesimlerinde fiHleriyle, sözleriyle ve
düşünceleriyle kendilerine tarih sayfalarında yer edinerek ün
kazanmış 300'den fazla kiştnin doğum tarihlerini bulacak­
sınız .
Hatırlayacağınız gibi bizZat biorttimlertn kendisi sebep
ve sonuç etkisine sahip değildirler. Sadece belli bir biorttmik
fazda bulunan kişinin olaylar karşısındaki tutumuna etkide
bulunurlar.
Bu kitabın amacı size biorttimler konusunda bilgi ver­
mekti ve şimdi, kelimenin tam anlamıyla hayatı çok daha
doyumlu bir şekilde yürütmek için biorttimlerle yaşamayı
öğrenebilirsiniz.

120
FX
ÜNLÜLERİN DOGUM
• •

TARiHLERi

Dawn Addams 2 1 Eylül 1930


Louisa M. Alcott 29 Kasmı 1 832
Prenses Alexandra .25 Aralık 1 93 6
Muhammed Ali 1 8 Ocak 1942
Woody Ailen 1 Aralık 1 935
Ursula Andress 19 Mart 1938
Prens Andrew 19 Şubat 1960
Eamonn Andrews 19 Aralık 1 922
Julle Andrews 1 Ekim 1 935
Paul Anka 30 Temmuz 1 94 1
Prenses · Anne 1 5 Ağustos 1 950
Anthony Annstrong 7 Mart 1930
Arthur Askey 6 Haziran 1 900
Fred Astaire 10 Mayıs 1 899
Clement Attlee 30 0cak 1883
Lauren Bacan 1 6 Eylül 1 924
Burt Bacharach 1 2 Mayıs 1929

12 1
Lord Baden-Powell 22 Şubat 1857
Douglas Bader 2 1 Şubat 1910
Joan Baez 1 9 NiSan 1 94 1
Anne Bancroft 1 7 Eylül 1931
Gene Barry 4 Haziran 1 922
Str Thomas Beecham 29 NiSan 1 87 9
Alexander Graham Bell 3 Mart 1847
Tony Bennett 3 Ağustos 1926
Ingred Bergman 29 Ağustos 1 9 1 7
Bill Btxby 2 2 Ocak 1934
Vtctor Borge 3 0cak 1909
Pattı Boulaye 3 Mart 1954
David Bowie . 8 0cak 1947
Charles Bronson 3 Kasım 1 922
Richard Burton 10 Kasım 1925

James Caan 26 Mart 1939


Michael Catne · 14 Mart 1 933
James Callaghan 27 Mart 1 9 1 2
Jimmy Carter 1 Ekim 1924
Pablo Casals 29 Aralık 1 876
Barbara Castle 6 Ekim 1 9 1 1
Fidel Castro 13 Ağustos 1926
Neville Chamberlain 18 Mart 1869
Carol Channing 3 1 Ocak 1 923
Charles Chapltn . 16 Nisan 1 889
Prens Charles 14 Kasım 1 948
Lorratne Chase 16 temmuz 1 95 1
Sean Connery 25 Ağustos 1 930
Jimmy Connors 2 Eylül 1952
Henry Cooper 3 Mayıs 1 934
Rol:ınie Corbett 4 Aralık 1 930
Marie Curie 7 Kasım 1 867
Salvador D alt 1 1 Mayıs 1 905
Bette DaviS 5 Nisan 1908
Sammy Davis Junto 8 Aralık 1 925
Dorts Day 3 Nisan 1924
Sandra Dee 23 NiSan 1 942
John Denver 3 1 Aralık 1 943

122
Charles Dickens 7 Şubat 1812
Angie Dickinson 30 Eylül 1 93 1
Walt Disney 5 Aralık 1901
Kırk Douglas 9 Aralık 1 9 1 6
Sır .Arthur Conan D oyle 22 Mayıs 1 859
Faye Dunaway 1 4 0cak 1941
Bob Oylan 24 Mayıs 1 94 1

Clint Eastwood 3 1 Mayıs 1 93 1


Maıy Baker Eddy 1 6 Temmuz 182 1
Sır Anthony Eden 1 2 Haziran 1897
Vincent Edwards 7 Temmuz 1928
Samantha Eggar 3 Mayıs 1939
Albert Einstein 14 Mart 1 879
Dwtght Eisenhower 14 Ekim 1 890
Antta Ekberg 29 Eylül 193 1
Kraliçe Eltzabeth 11 2 1 Nisan 1 926
Davtd Essex 23 Temmuz 1 948
Kenny Everett 25 Aralık 1 944
Chris Evert 2 1 Aralık 1 954

Peter Faik 16 Eylül 1927


Jose Felictano 10 Eylül 1 945
Roberta Flack 10 Şubat 1940
Henıy Fonda 1 6 Mayıs 1905
Jane Fonda 2 1 Aralık 1 937
Joan Fontaine 22 Ekim 1917
Dame Margo Fonteyn 1 8 Mayıs 19 19
Gerald Ford 1 4 Temmuz 1 9 13 .
Glen Ford 1 Mayıs 19 16
General Franco 4 Aralık 1 892
Aretha Franklın 25 Mart 1 942
Lady Antonia Fraser 27 Ağustos 1 932
Clement Freud 24 Nisan 1 924
Sigmund Freud 6 Mayıs 1856
Davtd Frost 7 Nisan 1 939
Sir Vtvian Fuchs 1 1 Şubat 1 9 13
Yurt Gagarin 9 Mart 1 934
Greta Garbo 1 8 Eylül 1905

123
Art Garfunkel 1 9 Ekim 1 942
Judy Garland 1 0 Haztran 1 922
James Gamer 7 Nisan 1928
General de Gaulle 22 Kasım 1890
Paul Getty 15 Aralık 1 892
John Glenn 1 8 Temmuz 192 1
Hennan Goertng 12 Ocak 1893
Billy Graham . 7 Kasını 1 9 1 8
Gary Grant 18 Ocak 1904
Laıy Grayson 3 1 Ağustos 1923
Gennatne Greer 29 Ocak 1939
Jo Grimmond 29 Temmuz 1 92 1
Sir Alec Gutness 2 Nisan 1 9 1 4

Gene Haclmıan 30 Oc ak 193 1


Antony Hancock 3 Mayıs 1 924
Valerte Harper 22 Ağustos 1 940
George Harrtson 25 Şubat 1 943
Rex: Harrtson 5 Mart 1 908
Goldie HaWti 2 I Kasım 1945
Edward Heath 9 Temmuz 1 9 1 6
Audrey Hepbum 4 Mayıs 1 929
Sır Edmund Hillary 20 Temmuz 1 9 1 9
Alfred Httchcock 13 Ağustos 1 899
Adolf Hitler 20 Nisan 1 889
Lew Hoad 23 Kasım 1934
Dusttn Hoffman 8 .Ağustos 1 937
Bob Hope 29 Mayıs 1 903
Harry Houdtnt 6 Nisan 1874
Sir Geoffrey Howe 20 Aralık 1 926
Engelbert Humperdink 2 Mayıs 1 936
Sır Len Hutton 23 Temmuz 1 9 1 6
Jaques Ibert 1 5 Ağustos 1 890
Henrtk Ibsen 20 Mart 1828
Vtncent D 'Indy 27 Mart 1 85 1
Samuel Ingersoll 3 Mart 1 8 1 8
Mtck Jagger 2 6 Temmuz 1 943
Glenda Jackson 9 Mayıs 1 936
David Janssen 27 Mart 1930

124
Ingemar Johansson 22 Eylül 1 932
· Elton John 25 Mart 1 947
Al Jolson 26 Mayıs 1886
Tom Jones 7 Haziran 1 940
Sir Keith Joseph 1 7 Ocak 1 9 18
Carl Jung 26 Temmuz 1 875

Danny Kaye 18 Ocak 1 9 13


Stacey Keach 2 Haziran 1 94 1
Helen Keller · 2 7 Haziran 1 8 1 8
Gene Kelly 23 Ağustos 1 9 1 2
Grace Kelly 1 2 kasım 1 929
Edward Kennedy 22 Şubat 1932
Deborah Kerr 30 Eylül 192 1
BilUe J ean King 22 Kasım 1 943
Heruy Kissınger 27 Mayıs 1923
Lord Kitchener 24 Haziran 1 850
Evel Knievel 1 7 Ekim 1 938
Gladys Knight 28 Mayıs 1944
Krts Krtstofferson 22 Haziran 1936

Jim Laker 9 Şubat 1922


Dorothy Lamour 10 Ekim 1 9 14
Burt Lancaster 2 Kasım 1 9 1 3
Lillie Langtry 13 Ekim 1 854
Angela Lansbury 16 Ekim 1 925
T.E. Lawrance 1 5 Ağustos 1888
Chnstopher Lee 2 7 Mayıs 1922
John Lennon 9 Ekim 1 940
Liberace 1 6 Mayıs 1 9 1 9
Abraham Lincoln 12 Şubat 1809
Charles Lindbergh 4 Şubat 1902
Franz Liszt 22 Ekim 1 8 1 1
Jack Lord 30 Aralık 1 934
Sophia Loren 20 Eylül 1934
Joe Louis 13 Mayıs 1 9 1 4
Ali MacGraw 1 Nisan 1 939
Shirley MacLaine 24 Nisan 1 934
Harold MacMillan 10 Şubat 1894

125
Paul McCartney 1 8 Haziran 1 942
Kari Maiden 22 Mart 1914
Prenses Margaret 2 1 Ağustos 1 930
Golda Meir 3 Mayıs 1 898
Bob Monkhouse 1 Haziran 1 928
Anne Moore 20 Ağustos 1950
Patrick Moore 4 Mart 1923
Roger Moore 14 Ekim 1927
Erte Morecambe 14 mayıs 1926
Oswald Mosley 16 Kasım 1896
Mareşal Montgomery 17 Kasım 1887
Earl Mountbatten 2 5 Haziran 1 900
Audle Murphy 20 Haziran 1 924
Pete Murray 19 Eylül 1 925

İlie Nastase 1 9 Temmuz 1946


Dame Anna Neagle 20 Ekim 1 904
Patricla Neal 20 0cak 1926
Anthony Newley 24 EylUI 1 93 1
Paul Newman 26 Ocak 1925
Jack Nicklaus 2 1 Ocak 1940
Vaslaw N lj insky 28 Şubat 1890
Leonard Nimoy 26 Mart 193 1
Richard Nixon 9 Ocak 1913
Dennis Norden 6 Şubat 1 922
Barry N orman 2 1 Ağustos 1 933
Kim Novak 13 Şubat 1 933
Rudolf Nuruyev 1 7 Mart 1 938
Metle Oberan 19 Şubat 1 9 1 1
Hugh O'Brtan 1 9 Nisan 1930
Maureen O'Hara 17 Ağustos 192 1
Sir Laurence OIMer 22 Mayıs 1 907
Jackie Onassis 28 Temmuz 1929
Ryan O'Neal 20 Nisan 1949
George Orwell 25 Haziran 1 903
John Osbome 1 2 Aralık 1 929
Tessie O'Shea 13 Mart 19 14
Donny Osmond 9 Aralık 1957
Peter OToole . 2 Ağustos 1933

126
Al Pactno 25 Nisan 1 940
Arnold Palıner 10 Eylül 1929
Dolly Parton 1 9 Ocak 1946
Robert Peaıy 6 Mayıs 1 856
George Peppard l Ekim 1 933
Prens Philip 10 Temmuz 192 1
Pablo Picasso 25 Ekim 1 88 1
Harold Pinter 1 0 Ekim 1 930
Edgar Allen Poe 19 Ocak 1809
Sidney Poitier 20 Şubat 1927
Roman Polanski 18 Ağustos 1 933
Enoch Powell 1 6 Haziran 1 9 l ı
Otto Preminger 5 Aralık 1 906
Adrea Previn 6 Nisan 1 929
Vincent Price 27 Mayıs 1 9 1 1
James Prior 1 1 Ekim 1 927

Mary ,Quant 1 1 Şubat 1934


Anthony Quinn 2 1 Nisan 1 9 16
Anthony Quayle 7 Eylül 1 9 13
Roger Quilter l Kasım 1 877

Terence Rattigan 10 Haziran 1 9 11


Ronald Reagaiı 6 Şubat ·19 1 1
Helen Reddy 2 5 Ekim 1 94 1
Robert Redford 1 8 Ağustos 1937
Vanessa Redgrave 30 0cak 1937
Lee Remick 14 Aralık 1 935
Olana Rigg 20Temmuz 1 938
Robespierre 6 Mayıs 1 758
Ginger Rogers 1 6 Temmuz 1 9 1 1
Erwin Rommel 15 �sım .189 1
Mickey Rooney 23 Eylül 1 920
Theodore Roosevelt 27 Ekim 1 858
Diana Ross 26 Mart 1 944
Sir Malcolm Sargent 29 Nisan 1 895
Telly Savalas 2 1 Ocak 1924
Peter Sellers 8 Eylül 1 925
Ernest Shackleton 15 Şubat 1874

127
Dtnah Shore l Mart 1 9 2 1
· Carly Stınon 25 H aziran 1 �5
Frank Sinatra 1 2 aralık 1 9 1 5
Cyrl Smıth 2 8 Haziran 1 928
lan Smıth 8 Nisan 1 9 1 9
Pat Smythe �2 Kasım 1 928
Boris Spassky 30 0cak 1937
Dr. Benj amtn Spock 3 Mayıs 1 903
Barbara Stariwyck 16 Teriımuz 1907
Ringo Starr 7 Tenunuz 1 940
To�my Steele l 7 Aralık 1 936
Barbara Strelsand 24 Nisan 1942
Gloria Swanson 27 Mart 1899

Margaret Thatcher 13 Ekim 1 925


Terry Thomas 14 Tenunuz 1 9 1 1
Jeremy Thorpe 29 Nisan 1 929
Gene Tlemey 20 Kasım 1920
Mareşal Tlto 25 Mayıs 1 892
Mel Torme 13 Eylül 1925
Paul · Tortelier 2 1 mart 1 9 1 4
Toınmy Trlnder 24 Mart 1909
Sophie Tucker 13 Ocak 1884
Gene Tunney 25 Mayıs 1 898
Lana Tumer 8 Şubat 1920
Rita Tushıngham ·14 Mart 1942
Twiggy 19 Eylül ı 949

Leslie Uggams 25 Mayıs 1 943


Ula nova lO Ocak 1910
Liv Ullman 16 Aralık 1 939
Stanley Unwın 7 Haziran 1 9 1 1
Mary Ure 18 Şubat 1933
Peter Ustınov 16 Nisan 192 ı
Maurice Utr1llo 26 Aralık 1 883
Dick Van Dyke 13 Aralık 1925
Rudolph Valenttno 6 Mayıs 1 895
Frankie Vaughan 3 Şubat 1 928
Robert Vaughan 22 Kasım 1 932

128

You might also like