You are on page 1of 58

--

— Hazırlayan —
ÖMER FARUK
01
EDEBİN ZİRVESİ

Edeb’in zirvesi, senin iyi bildiğin, kendisinin


ise bilmediği bir konu hakkında sana
anlatan birine kulak vermendir.”

İbn Haldûn

Biri bana bir hadis aktarır, ben de hiç


işitmemişim gibi onu dinlerim. Halbuki ben
bunu daha o doğmadan önce işitmişimdir.”

Atâ b. Ebî Rabâh


02
İRCÂ

Halife Me’mûn Nadr b. Şumeyl’e:


“İrcâ nedir bilir misin?” diye sorunca şöyle
cevap vermiştir:
“Yöneticilere uygun düşen bir dindir.
Bununla dünyalarından kazanırlar,
dinlerinden ise eksilir.”
Me’mûn: “Doğru söyledin.”

İbn Asâkir

Târîhu Dimeşk
03
KALBIN İLACI

Kalbin ilacı beş şeydir:


Kur’ânı tefekkür ederek okumak, karnın boş
olması, gece kıyamı, seher vakti yalvarmak
ve salihlerle oturmak.

İbrahim el-Havvâs
04
HATANI KABUL ET

(Firavun Musa’ya dedi ki:) Ve sen (bizden


birini öldürerek) yapacağın işi de yaptın…
(Musa) dedi ki: “(Evet) bu işi o zaman
(vahyi ve yumruğun onu öldüreceğini)
bilmeyenlerdenken yapmıştım.”

Şuarâ 19-20
05
YARATILIŞ MUCİZESİNDEN

Erkek kendisini toprağın üzerine attığı


zaman büyük bir rahatlık hisseder, çünkü
Âdem (aleyhisselam) topraktan yaratılmıştır.
Kadın başını erkeğin göğsünün üzerine
koyduğu zaman büyük bir rahatlık hisseder,
çünkü Havva annemiz Âdem’in eğe
kemiğinden yaratılmıştır.
06
SEVILMEK İSTIYORSAN

“İman edip salih ameller işleyenler


için Rahman (insanların kalplerinde)
muhakkak bir sevgi var edecektir.” (Meryem, 96)
Eğer insanların seni sevip sana yönelmelerini,
kalplerinin sana karşı ısınmasını istiyorsan o
halde Allah’ın (celle celâluh) sevgisini kazanmaya
çalış. Müslim’de geçen bir hadise göre
O’nun sevgisini kazandığın zaman ilk Cibrîl
(aleyhisselam), sonra sema ehli (melekler), sonra
da insanlar seni sever.
07
SALIHA OLMAK İÇIN

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle


buyurmuştur:
“Bir kadın kocasının hakkını yerine
getirinceye kadar imanın tadını bulamaz.”

Hâkim, Taberânî, Bezzâr, Sahîhu’t-Terğîb

İsnadı sahihtir.
08
GIYBET YER

Hasan Basrî (rahimehullah)’a: “Falanca senin


gıybetini yapıyor!” denilince şöyle demiştir:
“(Bilfiil) yapmadığım, yapmak için
yorulmadığım ve ucubun (kendini
beğenmenin) ve riyanın karışmadığı iyilik
(salih bir amel) hoş gelmiş!”
(Zira kıyamet günü gıybet edenin, daha genel
bir ifadeyle birine zulmedenin iyiliklerinden
alınıp zulmedilen kişiye verilecektir.)
09
KALBIN CILASI

Kalbin paslanması iki şey sebebiyledir:


Gaflet ve Günah.
Bunun parlatılması ise iki şeyle olur:
Zikir ve İstiğfâr.

İbnu’l-Kayyim
10
BIR YANLIŞ (!)

“Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” kelimesi


yardım/kuvvet isteme kelimesidir, (gelmiş
bir musibetin) geri gitmesini isteme kelimesi
değildir. İnsanlardan birçok kimse bunu
geri gitmesini istemek için musibetler
anında söylüyor.” (İbn Teymiyye)
Herhangi bir musibet/sıkıntı geldiğinde
“innâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn” denir.
11
SABRET VE ALLAH’A GÜVEN

Yûsuf (aleyhisselam)’ı ve sonra kardeşi


Bünyamin’i kaybettikten sonra; sıkıntılı
uzun seneler geçmesine rağmen yine de
Ya’kûb (aleyhisselam) şöyle demişti:
“Ey oğullarım! (Mısıra tekrar) gidip
Yûsuf ve kardeşi hakkında dikkat ve
sabırla araştırma yapın ve Allah’ın
rahmetinden ümidinizi kesmeyin.
Şüphesiz ki Allah’ın rahmetinden ancak
kâfirler ümit keser.”

Yûsuf, 87
12
AŞIRI HÜSNÜ ZANDAN

Ahmak, siyaseti anladığını iddia ediyor,


başkalarını bunu bilmemekle suçluyor.
Tâğutları savunanlarla aynı safta durmuş,
tâğutların (dileyen dindar olsun dileyen
olmasın/ılımlı İslam anlamındaki veya
İslam düşmanlığı anlamındaki) laikliğe
mecbur edildiklerini iddia ediyor. Halbuki
onlar laikliği demir ve ateşle zorunlu kılıyor,
bağımsızlıklarını kutluyor, özgürlükleriyle
övünüyor ve kendilerinin laiklikle hükmetmeye
zorunlu tutuldukları iddiasını kabul
etmiyorlar. Şimdi kimi tasdik edelim!

Ebu Muhammed el-Makdisî


13
ÜZÜLME

Eğer dün geçip gitmişse elinde bugün var!


Eğer bugün yapraklarını dürüp gidecekse
önünde yarın var! Düne üzülme, zira dün
dönmeyecek. Bugüne üzülme, çünkü bugün
gidecek. Güzel yarındaki aydınlatıcı güneşle
umutlu ol.

“Lâ Tahzen/Üzülme Mutlu Ol” kitabından


14
MÜNKERÂTI BEYAN

(Buhari ve Müslim’de geçen bir hadise göre)


yoldan eziyet veren bir şeyi izale etmek bir
sadakaysa, manevi yoldan eziyet veren bir
şeyi izale etmek evleviyetle böyledir. Bu da,
bid’atları ve münkerleri beyan etmek ile olur.

İbn Useymîn
15
EHL-I CIHADIN DIKKATINE

Bil ki cihad, -ister farz ister müstehab


(farz-ı kifâye) olsun- faydası müteaddî
(başkalarına da geçici) olan bir ibadettir.
Faydası müteaddî olan her bir şey ne zaman
ki şeriata muhalif olarak vuku bulursa
zararı da müteaddî olur. Buna Nevevî, İbn
Teymiyye ve Suyûtî (rahimehumullah) dikkat
çekmişlerdir.

Ebu’l-Velîd el-Ensârî
16
DIK DURUŞ ÖRNEKLERI1

Amca! Vallahi bu işi (daveti) terk etmem


için Allah bunu galip kılıncaya veya ben
bu uğurda ölünceye kadar güneşi sağıma,
ayı da soluma koysalardı yine de terk
etmezdim.

Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)


17
DIK DURUŞ ÖRNEKLERI2

(İdam kararından sonra tanınan son bir


fırsata karşılık):
“Allah’ın birliğine şahitlik eden işaret
parmağı tâğuttan özür dilemek için eğilip
yazmayı kabul etmeyecektir.”

Seyyid Kutup
18
DIK DURUŞ ÖRNEKLERI3

(Mal karşılığında Ürdün hükümetiyle


çalışma teklifine karşılık): “Sizle ancak
bana tek bir karşılık verebilirseniz
yardımlaşırım ve bundan daha azına
razı olmam.”
(‘Nedir o?’ dediklerinde): “Genişliği gökler
ve yer kadar olan cennet.”

Ebu Muhammed el-Makdisî


19
DIK DURUŞ ÖRNEKLERI4

(Senelerce Suud hapishanelerinde kaldıktan


sonra televizyona çıkıp Usâme bin Ladin’i
kötülemesi şartıyla hapisten çıkarılacağı
vadedildiğinde):
“Hayatım boyunca hapiste kalacak
olsaydım hakkı söylemek için dahi
televizyona çıkmazdım. Batılı söylemek
için nasıl çıkayım!?”

Süleyman el-Ulvân
20
FARKIMIZ

Cahiliyye ehli soydan, Yahudiler maldan,


Hristiyanlar güzellikten, bu ümmet ise
dinden ötürü evlendirirlerdi.

Abdullah b. Mübarek’in babası


21
UYARI ÜSLUBUNDAN

Abdullah b. Mübarek (rahimehullah) bulunduğu


bir mecliste birinin gıybetini yapanlara şöyle
demiştir:
“Eğer gıybet etmek istiyorsanız ana-
babanızın gıybetini yapın da amellerinizin
sevabı bir yabancıya değil de ana-babanıza
gitsin!”
(Zira kıyamet günü gıybet edenin, daha genel
bir ifadeyle birine zulmedenin iyiliklerinden
alınıp zulmedilen kişiye verilecektir.)
22
CIHAD MI? FESAT MI?

Cihadın farziyetini ve faziletini öğrenip


cihad eden, fakat örneğin; öldürülmesi
caiz olmayan kimseler, tekfir kuralları,
şer’î siyasetin ve maslahatın gözetilmesi
gibi bilinmesi gerekli olan hükümlerinden
bazılarını bilmeyenlerin misali, namazın
dinin bir rüknü, şirk ile İslam arasını
ayırıcı olduğunu ve faziletini bilen, fakat
bazı hükümlerini bilmediği için namazını
doğru kılmayan kimse gibidir. Bu kimselere,
namazını kötü kılan kişiye Nebi (sallallahu
aleyhi ve sellem)’in: “Dön ve namaz kıl, sen
namaz kılmadın” dediği gibi denilir.

Ebu’l-Velîd el-Ensârî -tasarrufla-


23
SAKALLI KADINLAR

Savaşmak, İslam’da olduğu gibi cahiliyyede


de erkeklerin, bunu terk etmek ise kadınların
özelliklerinden idi. Sâbûnî şöyle demiştir:
“Cahiliyye ehli kadın ve çocuklara miras
vermiyor, şöyle diyorlardı: Ata binmeyen,
silah taşımayan ve düşmanla savaşmayan
birine nasıl mal verelim!?” Birinci akabe
bey’atında Ensar’dan 12 erkeğin Nebi
(sallallahu aleyhi ve sellem)’e bey’atları, içeriğinde
savaş geçmediği için “kadınların bey’atı”
diye isimlendirilmiştir. Gözü haramdan
koruma konusunda Allah’tan korkun! Gözü
kadınlardan korumak vaciptir!

Ebu Humâm el-Eserî -tasarrufla-


24
SAVAŞ PEYGAMBERI

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle


buyurmuştur: “Ben… rahmet nebisiyim ve
savaş nebisiyim.” (Taberânî, İbn Hibbân, Ebu
Ya’lâ, Ahmed) “Kıyametin öncesinde hiçbir
ortağı olmayan Allah’a ibadet edilinceye
kadar kılıçla gönderildim. Rızkım
mızrağımın gölgesi altında (ganimetlerde)
kılınmıştır.” (Ahmed, Taberânî, İbn Ebî Şeybe) (Tavaf
ederken Kureyşin ileri gelenleri kendisini
kötülediklerinde): “Beni işitiyor musunuz ey
Kureyş topluluğu! Muhammedin nefsi elinde
olana yemin olsun ki size boğazlamakla
(öldürmekle) geldim.” (Ahmed, İbn Hibbân, Bezzâr)
Bizatihi katıldığı savaş sayısı meşhur olan
görüşe göre 25’tir. Muhammed suresi “kıtâl
(savaş) suresi” diye de isimlendirilmiştir.
25
HAYIRDA ACELE ETMEK

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle


buyurmuştur:
“Rahmân’ın halîli İbrahim (aleyhisselam) 80
yaşındayken sünnet olmakla emrolundu.
Bunun üzerine acele edip balta ile sünnet
oldu (ki ilk sünnet olan O’dur.) Bu sebeple
de acısı çok şiddetli oldu ve Rabbine dua etti.
Allah da (celle celâluh) O’na; ‘sünnet aletini
emretmemizden önce acele davrandın’ diye
vahyetti. O da şöyle dedi: “Ya Rabbi! Emrini
geciktirmeyi kerih gördüm.”

Beyhakî, Ebu Ya’lâ


26
ALLAH’A KARŞI EDEP

Allah’a (celle celâluh) karşı edepli olmak üç


şeyle gerçekleşir:
1) Akla-mantığa ters olsa bile bildirdiklerini
şüpheye ve tereddüde kapılmadan gönül
rahatlığıyla tasdik etmek.
2) Sıkılmadan, gönül rahatlığıyla
hükümlerini yerine getirmek.
3) Kaderine rıza göstermek, teslim olmak.

İbn Useymîn -özetle-


27
İNSANLARA KARŞI GÜZEL AHLAK

İnsanlara karşı güzel ahlak üç’tür:


1) (Vurmak, aldatmak, sövmek, alay
etmek, insanların önünde kusurlarını
zikretmek, küçük düşürmek, gıybet etmek
gibi kendileri, malları veya onurları/
itibarları hakkında) Eziyet/zulüm etmekten
kaçınmak.
2) (Bedenle ve malla) Fedakârlık etmek.
3) Güler yüzlü olmak.

Hasan Basrî
28
HATIRLAYALIM

Allah (celle celâluh) Hucurât 12. ayette gıybeti,


bütün şeriatlarda haram kılınmış olan ve insanın
saygınlığına aykırı olup bu yüzden de bazı âlimlere
göre zaruret halinde dahi haram olan ‘insan eti
yemek’ ile bir tutmuş, gıybet ederek müslümanın
onurunu/itibarını ısırıp parçalamaktan hoşlanmayı
ölü kardeşinin etini yemeyi sevmeye benzetmiş
ve bunun iğrenç sayıldığı gibi gıybetin de böyle
görülmesi gerektiğini ifade etmiştir. Çok çirkin
bir şey olduğunu belirtmek için “ölü…” denmiştir.
Ve işaret edilmiştir ki, bedenden bir et parçası
koparıldığında beden acı duyduğu gibi, müslümanın
da onuru koparıldığında kalbi acı duyar.” (Ebu’l-Velîd
el-Ensârî -özetle-) Gıybet edenler, bakırdan tırnaklarla
yüzlerini ve göğüslerini tırmalayarak derilerini ve
etlerini parçalayacaklardır!

Ebu Dâvud, Ahmed


29
NE BÜYÜK BIR RAHMET

Uzun bir çukur kazıp içini odunlarla doldurup


ateşe vermiş ve içine iman edip imanından
dönmeyen birçok mümini atıp sonra da çukurun
başında oturarak keyifle cayır cayır yanmalarını
izlemiş vahşi ashâb-ı uhdûd hakkında Allah (celle
celâluh) buyuruyor ki: “Mümin erkek ve mümin
kadınları yakıp sonra da tövbe etmeyenler için
cehennem azabı ve (daha yakıcı başka) alevli
bir azab (veya harîk cehennemi) vardır.” (Burûc
10) Demek ki eğer bu yaptıklarından tevbe etselerdi
onlar için cehennem azabı olmayacaktı! Hasan
Basrî (rahimehullah) şöyle demiştir: “Şu ihsana ve
cömertliğe bakın! Veli kullarını öldürdüler, ama
yine de O onları tevbeye ve af dilemeye çağırıyor!”
30
TERKEDILMIŞ İLK SÜNNET

Müslümanların terk ettiği ilk sünnet


cumaya erkenden gitme sünnetidir.

Zerkeşî
31
YATARKEN ZIKRIN ÖNEMI

İbn Hacer ve Heysemî’nin hasen, Hâkim,


Zehebî ve Munzirî’nin sahih olduğuna
hükmettikleri rivayete göre; bir kimse
yatağına girdiği zaman acelece yanına bir
melek ve bir şeytan (başka lafızda: meleği ve
şeytanı) gelir ve melek: “(Gününü) hayırla
(yani zikirle) bitir” der, şeytan ise: “şer
(günah) ile bitir” der. Eğer Allah’ı (celle
celâluh) zikreder sonra uyursa melek şeytanı
kovar ve meleğin koruması altında geceler.
32
HARAM VE KÜFÜR

Günah ya küfürdür ya da fısktır. Küfre sokmayan


günahlar ya büyük ya da küçüktür. Bozulmadan önce
ümmet, Allah’ın küfür diye isimlendirdiği günahların
başka şartlar koşmadan olduğu gibi küfür diye
isimlendirilmesi gerektiğinde ve imanı bozan şeyin
küfür olan söz veya fiilin bizzat kendisi olup -denildiği
gibi- o söz veya fiilin delalet ettiği bozuk itikad
olmadığında icma etmişlerdir. İçki gibi küfür olmayan
günahta ise kişi bunda ölene kadar ısrar etse de veya
başkasını buna davet/teşvik etse de bu günah sebebiyle
kâfir diye isimlendirilmesi caiz olmayıp imamlar
bundan sakındırmışlardır. Bu kimse ancak bunun helal
olduğuna inanması sebebiyle; buna inandığını “açık bir
söz” ile belirttiğinde kâfir olur. Israr etmek gibi sözlü
beyanın dışında bir delaletin helal diye inandığına delil
olduğunu söylemek hiçbir imamın demediği, bilakis
fasit olduğunu belirttikleri bir iddiadır.

Ebu Katâde el-Filistînî -özetle-


33
MÜCAHIDIN ORUCU

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle


buyurmuştur: “Allah yolunda bir gün oruç tutan
hiçbir kul yoktur ki, muhakkak ki Allah bu gün
sebebiyle onun yüzünü cehennem ateşinden 70
senelik mesafe kadar uzaklaştırır.” (Buhari, Müslim,
Tirmizî, Nesâî) Nesâî’de geçen başka bir rivayette
mesafenin 100 sene olduğu geçmektedir. Tirmizî’de
geçen başka bir rivayette: “…Allah onunla
cehennem ateşi arasına gökle yer arası kadar bir
hendek kılar.”
Hadisteki “Allah yolunda” ifadesi kimi âlimlere
göre ‘sadece Allah’ın rızasını kazanmak için’
anlamındadır. Ancak Buhari, Tirmizî, Dârimî,
İbnu’l-Cevzî, İbn Dakîk el-Îd, Nevevî, Kastalânî,
San’ânî, -sözlerinin zahirinden anlaşıldığına göre-
Müslim ve İbn Hacer el-Askalânî (rahimehumullah)
gibi birçok âlime göre ise kastedilen “cihad” tır.
34
RAMAZANIN İLK GECESI

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle


buyurmuştur:
Ramazan ayının ilk gecesi olduğu
zaman… bir münadi şöyle nida eder: “Ey
hayrı isteyen! (Gel ve ibadete) Yönel! Ey
şerri isteyen! (Günahlarını) Kes/durdur
(ve Allah’a tövbe et!) (Bu ayda) Allah’ın
cehennemden azatlı kulları vardır
(umulur ki sen de onlardan olursun.)

Tirmizi
35
ÇOK YEME

Şeytanın kapılarından biri de karnın dolu


olmasıdır. Zira bu şehveti güçlendirir ve
taatten alıkoyar.

İbn Kudâme
36
KUR’ÂN’I TEFEKKÜRLE OKUMAK

Eğer insanlar Kur’ânı tefekkür ederek


okumadaki şeyi (lezzeti) bilselerdi bununla
meşgul olur, bunun dışındaki her şeyi
bırakırlardı. Kişi Kur’ânı tefekkür ederek
okuduğunda kalbinin şifası için ihtiyaç
duyduğu bir ayete gelirse onu 100 defa da
olsa, gece boyunca da olsa tekrar eder (bu
ayeti geçemez.) Bir ayeti tefekkür ve fehm
ederek okumak, tefekkür ve fehimsiz bir hatim
okuyuşundan daha hayırlı, kalbe daha faydalı
ve imanın oluşmasına ve Kur’ânın tadını
tatmaya daha sevk edicidir… Kur’ân’ı tefekkür
ederek okumak kalbin düzelmesinin aslıdır.

İbnu’l-Kayyim
37
HAZIRLIKLI OL

Takva azığı edin! Çünkü bilmiyorsun gece


çöktüğü zaman fecre kadar yaşar mısın!
Nice sıhhatli kimseler vardı ki hastalıkları
olmadığı halde öldüler. Nice hastalar da
vardı ki bir süre daha yaşadılar.
Nice gençler vardı ki güle-eğlene akşama ve
sabaha girdiler, hâlbuki kefenleri örülmüştü
de farkında değillerdi.
Nice daha ömürlerinin olduğu sanılan
çocuklar vardı ki cesetleri kabrin
karanlığına sokuldu.
Nice kocası için süsledikleri gelinler vardı ki
düğün gecesi ruhları kabz edildi.

İmam Şafiî
38
YA RAHÎM1

Hammâd b. Seleme (rahimehullah) ölüm


döşeğinde olan Süfyân es-Sevrî (rahimehullah)’ı
ziyaret etmişti. Süfyân Hammâd’a: “Ey
Hammâd! Acaba Allah (celle celâluh)
benim gibi birisini affeder mi?” demiş,
Hammâd da şöyle söylemiştir: “Vallahi
beni Allah’ın hesaba çekmesiyle ana-
babamın hesaba çekmesi arasında
muhayyer bırakılsaydım Allah’ın hesaba
çekmesini seçerdim. Çünkü Allah bana
ana-babamdan daha merhametli.”
39
YA RAHÎM2

Buhari ve Müslim (rahimehumallah)’ın rivayet


ettiklerine göre Ömer (radiyallahu anh) şöyle
anlatmıştır: “Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve
sellem)’e esirler gelmişti. Esirler arasında
bir kadın hızlıca yürüyerek (tedirgin bir
şekilde) çocuğunu arıyordu. Ve sonunda
çocuğunu buldu, onu aldı, bağrına bastı
ve emzirdi. Bunun üzerine Rasûlullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) bize dedi ki: “Bu
kadının çocuğunu ateşe atabileceğini
düşünebilir misiniz?” Biz de: “Atmamaya
güç yetirebildiği halde hayır” dedik. O da
şöyle dedi: “Muhakkak ki Allah kullarına
çocuğuna karşı bu kadından daha
merhametlidir.”
40
YA ĞAFÛR

Fudayl b. İyâd (rahimehullah) Arafat’ta


insanların tesbih etmelerine, ellerini
kaldırıp ağlayarak yalvarmalarına bakmış
ve yanındakilere: “Şayet bu insanlar
zengin bir adama gitseler ve ondan dânig
(dirhemin altıda birini -yani basit,
kıymetsiz bir şey!-) vermesini isteselerdi
sizce onları geri çevirir miydi?” diye
sormuş, onlar da “hayır” demişler. Bunun
üzerine O da şöyle söylemiştir: “Allaha
yemin olsun ki Allah’ın (celle celâluh)
yanında mağfiret adamın bu kimselere
dânik vererek icabet etmesinden daha
basittir.”
41
FETIH AYI

Müminlerin izzetinin başlangıcı olan Bedir


savaşı zaferi hicretin 2. senesinde Ramazan
ayının 17. gününde gerçekleşmiştir. Allah’ın
(celle celaluh) kendisiyle beytini put ve
putperestlerden temizlediği, kendisi sebebiyle
insanların Allah’ın dinine fevc fevc girdiği
büyük fetih Mekke fethi hicretin 8. senesinde
Ramazanın 20’sinde meydana gelmiştir.
Seyfuddin Kutz (rahimehullah) kumandasında
Tatarlarla (Moğollarla) yapılan, Tatarların
aldıkları ilk büyük mağlubiyet olup sonlarının
başlangıcı olan Ayn Câlût savaşı zaferi hicri
658 senesinde Ramazanın 25. gününde vuku
bulmuştur. Ve bunlardan başka daha birçok
zafer bu ayda elde edilmiştir.
42
DUAYA İCABET AYI

Ramazan orucu ayetlerinden (Bakara 183, 184 ve


185. ayetlerden) hemen sonraki ayette Allah (celle
celâluh) şöyle buyurmuştur: “Kullarım sana
benden soracak olurlarsa muhakkak ki
ben yakınım, bana dua ettiği zaman dua
edenin duasına icabet ederim…” Yine bu
ayetten sonraki 187. ayet de ramazan orucuyla
ilgilidir. Bu da, bu ayın dualara icabet edilme
mevsimi olduğuna işaret etmekte, genelde bu
ay içerisinde özelde ise bu ayda oruç tutarken
(imsaktan iftar vaktine kadar) çokça dua
etmeye irşad etmektedir. Nitekim bir hadisinde
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) üç kişinin
duasının geri çevrilmeyeceğini, bunlardan
birisinin de -farz veya nafile- “orucunu açana
kadar oruçlu” olduğunu bildirmiştir.
43
HATIM SEVABI

Kur’ân’da 320.000’den fazla harf olduğu


tespit edilmiştir. Meşhur hadisinde
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in
bildirdiğine göre okunan her bir harfe
karşılık (mesela “elif lâm mîm” dendiğinde
3 harf okunmuş oluyor) 10 sevap
verilmektedir. Yani Kur’ân hatmedildiğinde
elde edilen sevap 3 milyon’dan fazla!
Not: Malum olduğu üzere bir hasene’nin
(iyiliğin) karşılığı en az 10 katıdır ve Allah
(celle celâluh) kişinin ihlasına göre bunu daha
da artırır. Dolayısıyla her harfe 10 sevap
verilmesi en az olan karşılıktır!
44
EN BÜYÜK BULUŞMA

İnsanların en üstün iki şahsiyeti oldukları için tarihin


en büyük buluşması, miraç gecesinde yedinci semada
gerçekleşen Muhammed ve İbrahim (aleyhimesselam)’ın
buluşmasıdır. Bu buluşma kısaydı, bu sebeple
konuşulacak konunun çok önemli bir konu olması
gerekiyordu. Tirmizî (rahimehullah)’ın rivayet edip
“hasen” dediği bir hadisinde Rasûlullah (sallallahu aleyhi
ve sellem) şöyle buyurmuştur: “İbrahim (aleyhisselam)
ile yürütüldüğüm gece (miraç gecesi) karşılaştım.
Dedi ki: “Ey Muhammed! Ümmetine benden selam
söyle ve onlara şunu bildir ki; cennet, toprağı hoş/
güzel (misk ve zaferan), suyu tatlı, ağacı olmayan
düz bir yer, tohumu ise: ‘Subhânallâhi ve’l-hamdu
lillâhi ve lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber’ olandır.”
Toprağı hoş/güzel, suyu tatlı, tohumu bu dört güzel
kelime olan bir ağaç ne güzel bir ağaçtır!
45
UZUN BIR YOLCULUK

Ebu Hureyre (radiyallahu anh) vefat etmek


üzereyken ağlamış, denilmiş ki: “Seni
ağlatan nedir Ey Ebu Hureyre?” O
da şöyle demiş: “Ben şu dünyanıza
ağlamıyorum. Lakin ben seferin
uzunluğu ve azığın az oluşundan ötürü
ağlıyorum. Ya cennete ya da cehenneme
varacağım. Fakat bu ikisinden
hangisinde olacağım bilmiyorum.”
46
İLK DURAK

Tirmizî ve İbn Mâce (rahimehumallah)’ın


rivayet ettiklerine göre Osman (radiyallahu anh)
bir kabrin başında durduğu zaman ağlar,
ta ki sakalları ıslanırdı. Bir gün O’na:
“Cennet ve cehennemden bahsediyorsun
fakat ağlamıyorsun. Ama kabirden ötürü
ise ağlıyorsun!” denilince şöyle söylemiştir:
“Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle
dedi: “Kabir ahiret duraklarının ilkidir.
Eğer kişi bundan kurtulursa sonrası daha
kolaydır. Şayet kurtulamazsa (yani azap
görür ve bu azap da günahlarına kefaret
olmazsa) sonrası daha şiddetlidir.”
47
MÂLIKI YEVMI’D-DÎN

Ömer b. Abdulaziz (rahimehullah) vali olduğu


günlerin birinde halife Süleyman b. Abdulmelik
(rahimehullah) ile bir yolculuğa çıkmış. Yolculuk
esnasında (bir rivayette: arafatta iken) yağmur
yağmaya, şiddetli bir şekilde gök gürlemeye,
şimşekler çakmaya ve rüzgâr esmeye başlamış
ve bundan ötürü korkmuşlar. Süleyman Ömer’e:
“Hiç önceden bu gece gibisini gördün mü?”
demiş. Ömer gülmeye başlamış. Süleyman: “Niçin
gülüyorsun ey Ömer? Şu içinde bulunduğumuz
durumu görmüyor musun?” deyince Ömer
şöyle demiş: “Ey müminlerin emiri! Bunlar
Allah’ın rahmetinin sesi/eserleri (Allah’ın
rahmeti vaktinde olan olaylardır), fakat içinde
zorluklar var. Ya gazabının eserleri nasıldır
acaba!? En gazaplı olduğu zamanda (kıyamet
gününde) halimiz ne olacak!?”
48
ZAYIF BIR HADIS

“Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret,


sonu cehennemden azat olmaktır”
hadisi ileri derecede zayıf, batıl bir hadistir.
49
KUR’ÂN’IN İNIŞI

Kur’ân’ın iki inişi vardır:


1) -İbn Abbas (radiyallahu anhuma)’dan
gelen rivayetlere göre- Kadir gecesinde
levh-i mahfûzdan dünya semasındaki
“izzet evi”ne topluca/tamamının inmesi.
Kurtubî (rahimehullah) bunda icma edildiğini
nakletmiştir.
2) Ramazan ayının 17. gününde dünya
semasından yeryüzüne, Rasûlullah (sallallahu
aleyhi ve sellem)’e parça parça inmeye başlaması
ve inişini 23 senede tamamlaması.
50
KADIR GECESI MELEKLER

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle


buyurmuştur:
“Muhakkak ki melekler bu gecede (Kadir
gecesinde) yeryüzünde, (karada ve
denizdeki) çakıl taşlarının sayısından
daha fazladır.”

Ahmed
51
DIKKAT!

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle


buyurmuştur:
“Muhakkak ki bu ay size gelmiştir (fırsatı
değerlendirin.) Bu ayda öyle bir gece
vardır ki 1.000 aydan daha hayırlıdır.
Kim bundan mahrum edilirse (bu gecede
ibadet etmeye muvaffak kılınmazsa)
muhakkak ki hayrın hepsinden mahrum
edilmiştir. Bunun hayrından ancak
mahrum kimse mahrum edilir.”

İbn Mâce

İsnadı hasendir.
52
RIBATIN FAZILETI

Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle


buyurmuştur:
“Allah yolunda bir saat ribat (sınırda nöbet
tutmak) haceru’l-esved’in yanında kadir gecesini
kıyamla ihya etmekten daha hayırlıdır.” (İbn Hibbân,
Beyhakî. İsnadı sahihtir.)
Not: Kadir gecesi ki 83 küsür seneden daha hayırlıdır.
Ve Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’den sabittir ki
Mescid-i Haram’da kılınan bir namaz başka yerlerde
kılınan 100.000 namazdan daha faziletlidir!
Bir başka hadisinde Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve
sellem) şöyle buyurmuştur: “Size kadir gecesinden
daha faziletli bir geceyi bildireyim mi? (Şehid olup)
ailesinin yanına dönemeyebileceği tehlike yerinde ribat
tutan kişi.”

Nesâî/es-Sünenü’l-Kubrâ, Hâkim,
Beyhakî, İbn Ebî Şeybe
İsnadı sahihtir.
53
RAFIZILERIN BID’ATLARINDAN

Rafizilerin bid’atlarından biri teravih


namazını inkar etmektir. Hanefi
ulemasından Serahsî (rahimehullah) “el-
Mebsût” isimli eserinde şöyle demiştir:
“Ümmet, teravih namazının meşruluğunda
ve caiz oluşunda icma etmiştir. İlim
ehlinden hiç kimse bunu inkar etmemiştir,
ancak Rafiziler müstesna. Allah onları
mübarek kılmasın.”
Nevevî (rahimehullah)’ın “el-Mecmû”da
naklettiğine göre yine Rafiziler kadir
gecesinin kıyamet gününe kadar
kaldırıldığını iddia etmişlerdir.
54
YA MAKBUL YA DA MERDUD

Selef-i salihînden Adiyy b. Artae (rahimehullah)


Ramazan ayı sona erdikten sonra verdiği
bir hutbede şöyle demiştir:
“Acaba bizden (amelleri) kabul edilmiş
olan kim ki onu tebrik etsek! Ve bizden
(ameli) reddedilmiş olan kim ki ona
taziyede bulunsak! Sen ey kabul edilmiş
kişi! Kutlu olsun, kutlu olsun! Sen
ey reddedilmiş kişi! Allah musibetini
kapatsın!

You might also like