You are on page 1of 6

Erken İslam sanatının kavramsal olarak

yorumlanışı ve İslam sanatının temel


dinamikleri

Hakan Bulut
20201104097

Creswell, Thomas Arnold, Oleg Grabar metinler bağlamında:


Anahtar kelimeler: islam sanatı, ikonoklazm, anikonizm oryantalizm,
insan, figür, tasvir.

Bir sanat tarihi öğrencisi olarak konuyu objektif değerlendirmek adına, batılı
sanat tarihçilerinin metodolojisinden yola çıkarak araştırmak, batının oryantalist
bakış açısının yanında, müslüman teolojist ve yasakçı tutumları gözardı
etmeden konuya eklemleyip islam sanatını sanat tarihi disiplini ile yotumlamak
istedim.
Budistik sanat terminolojisine ve 2500 yıl önceki tarihsel budanın sözlerine
atıfta bulunmak istiyorum. Buda, heykellerinin yapılmasını men etmiştir, bunun
aydınlanmanın önünde bir engel teşkil edeceğini öne sürmüştür fakat bu öneri
yasakçı bir tutumun ifadesi olamaz felsefi bir doktrinin esrime yolu ile elde
edilecek Nirvana sonucuna dönük bir seküler öneri idi zira budizm klasik
anlamda bir din değildir. Tabii dünden bugüne budist heykel ve ikonografisinde
ve Hinduizmin etkisinde dahada çoğalarak geldi ikonografisi ve heykel statüleri
ile. Sanat tarihi açısından da bahsedilen sürecin yani tam tersinir olarak figürsel
üretimin kurtuluşa engel teşkil etmediğini hatta ideolojiyi ve inancı
derinleştireceğini düşünüyorum. Hristiyan geleneklerine ve sanatına baktığımda
da gotik resim figürlerin şahsiyetsiz olmasına rağmen yinede kutsalların
ikonlaştığını görürüz. İsa, Meryem ve kutsal havariler diğer figürlerden büyük
resmedilmiş gerçeklikten uzak tamamen dinsel dekorlarla içselleştirilmiştir,
uluslararası gotik üslup ve sonrasında rönesansta ise sanatçılar katolik oldukları
halde pagan eğilimde daha gerçekçi tasvirlediler kutsal konuları. Dini Mimari
ise batıda gotik üslupta en yüksek formuna ulaştı rönesans sonrası kilise barok
ve rokoko sanatlarıyla hep bir metodla yoluna devam etti. İslamda ise tasvir
yasağının sonuçlarıyla birlikte bitkisel motiflli son derece girift desenler ve hat
sanatlarının yazı kuşağı ile desteklenen Osmanlı Klasik Mimarisi islam dini
mimarisinin özgün formuna Mimar Sinan ile ulaştı.
Oryantalistler anikonizm ve ikonoklazmı islam sanatının merkezine aldılar ve
islamın imgelerle ilişkisini siyasal bağlamda tartıştılar. İslam sanatında özellikle
figüratif tasvir konusunda oryantalistlerin diğer bir yaklaşımı ise onların klasik
sanat hakkındaki görüşleridir. Onlara göre doğu daha az uygar olarak varlığını

sürdürendir. Hatta barbardırlar. Batılıların zihninde zengin klasik geleneği


canlandıran klasiğin anlamı tasviridir. Klasik sanat figüratif sanatı işaret eder.
Mümkün olduğu kadar naturalist olup insan figürü etrafında merkezileşmiştir.
O. Grabar açıkça bunu söyler. Örneğin Samarra’daki yapılarda insan ve
hayvan figürlerini önemser ve bu eğilimin batılı sanat anlayışına bağlar. Bunlar
belirli kişilerin özel zevkleri durumundaki buluntulardır. Erken islam sanatında
bu figürler önemlidir ama yalnızca bir türün örnekleridir ve islama ait bir
genelleme yapılamaz. İslam öncesi arabistanda sanat ne durumda idi ve sadece
o bölge ilemi sınırlandırılmalıdır?. Müslümanlığı kabul edecek ilk lokal yer
olması dolayısı ile sadece İslam sanatını Arabyarımadası’nda mı başlatmak
gerekir? Oleg Grabar kabe örneğini vererek bu ilk eserlerini önemli sanat
eserleri olmadığını söyler ve bir derceye kadar doğrudur da çünki ilk dönemler
ve erken islamın başladığı ilk onyıllarda sanatçılar neyle uğraşacaklardı, özgün
formu nasıl bulabilirlerdi, henüz yolun başında idiler ve bölgede mimari örnek
teşkil edebilecek tek yapı dikdörtgen bir dört duvar olan kabe idi. Kubbet-üs
Sahra ilk kubbeli İslam eseri deniyor ama bu roma mimarisinden devşirmedir.
Erken İslam sanatçıları daha önce hiç özgün formuna ulaşmadıkları ve
bilmedikleri için sadece ulaşabildikleri formlar üzerinden taklitle ve devşirme
usullerle mimarize ettiler islamı. Kubbet-üs Sahrayı islamlaştırmak için kufi
yazı kuşağıyla süslediler. Bugün yapıya baktığımızda kufi yazı kuşağı hiç
sırıtmamaktadır ama özgün bir yapı olmadığını yapının üst üste onarımlarla her
gelen hanedanlık görüşünün doğrultusunda restore edildiğini görüyoruz. Yani
islam sanatı ilk zamanlarında olduğu gibi taklit ederek inşa etti sanatı zaman
zaman başka taş işçilerinin kendi ülkelerinden getirdikleri süslemeleri ve
figürleri zamanla bir senteze ulaştı. Endülüs Emevileri ispanya’da saraylar
yaparak batıyı bile kıskandıracak girift süslemelerin ve mimarinin zirvesine
çıktılar. İslam sanatıda diğer kardeşleri gibi önce taklitle sonra senteze ulaşarak
ve en sonunda özgün haline evrilerek gelişimi tamamladı ama batının
oryantalist bakış açısı böyle demiyor ne yazık ki!

O. Grabara göre belli sosyal sınıflarla olan bağlarından ötürü müslümanların


sanatsal yaratıyı tümüyle yada en azından belli koşullarda toplumsal bir anlamı
olması ve bu toplumsal yönün zaman zaman öne geçip belirleyici olurken
zaman zaman da yok sayılmasıdır. Başka bir açıdan İslamın fethettiği
coğrafyalarda sanatının gelişmişliğinden etkilenmemiş olması imkansızdır.
Önemli istisnalar olsada tasvir karşısındaki bu çekimserlik yada duyarsızlık
resmi sanatı aşmış, özel sanatı da etkiler olmuştur. Arnold’a göre İslam
fütühatının yayıldığı topraklar üzerindeki kültür ve medeniyetlerle temasın
İslam sanat ve mimari geleneklerdeki etkisini vurgulamakla beraber, İslam
resim sanatının gelişmesinde Hristiyan etkisi en fazla olanıdır. İslam sanatı
İslam kültürünün bir yaratması olmaktan çok, eski medeniyetlerin altında
gelişmiş sanat şekillerinin yeni dinin yarattığı şartlara ve özel ihtiyaçlara göre
gelişmesinden başka birşey değildir ve geleneksel müslüman kültürünün kendi
sanatlarına ilişkin belli bir doktirini yoktur. Doktrinlerden ve açık seçik
gereksinimlerden çok tutumlar söz konusu olmuştur.
İslam etkisi ile ortaya çıkan eserlere baktığımızda bitkisel ve geometrik
bezemeler oldukça fazla iken insan figürünün bunlara oranla oldukça az
olduklarına şahit oluruz. İslamiyet’te tasvir yasağı yoktur ve kutsal kitapta net
bir ayette bulamazsınız konuyla ilgili. Hadisle değişen bir silsileler söz
konusudur belkide.
İslam sanatının temel dinamiklerine gelirsek kuran-ı kerim mi temellerini
oluşturuyor? İslam sanatında hadislermi belirleyici yoksa tutumlarmı? Neyi
amaçlıyor? Biçim verici (Musavvir)-kavramı yani tanrının biricik olması ve put
karşıtı olması mı acaba tasviri kırmış durumda; peki dinamik güç ne olabilir
İslam sanatında.
Kuran, sünnet, hadis, Hz. Muhammed’in yaşayış tarzı ve müminlerin
anlatıları topyekun olarak islam medeniyetinin temel dinamikleri ve aynı
zamanda sanatının’da dinamikleri olmuş olabilir ve kuvvetle muhtemeldir.
Örneğin hat ve teship sanatının ilerlemesi buna güzel bir örnektir, Her ne kadar

tasvir ve insan figüründen uzak durulmuş sada soyutlanarak ebruda, kaligrafide,


tasvirin değişik biçimlerini bulan İslam sanatı bunu çeşitlendirerek yaşamın
merkezine soktuğu dini mimaride kufi yazı kuşakları, arabesk ve bitkisel
motifler, çiniler, terrakotalar, alçı stukolarla geliştirmiş. Türklerin İslamiyeti
kabulu ile Selçuklu ve Osmanlı Hanedanları ile İslam sanatını zirveye
taşımışlardır. Pablo Picasso örneklerini gördüğü hat yazısı ile İslam sanatını
övmüş, daha önce yaptıklarının bunun yanında bir hiç olduğu radikal görüşünü
öne sürmüştür. Demek ki İslam sanatının gelişiminde gerek Andalucia, gerek
sonrasında İstanbul’un fethi ve Sultanların Rönesans ressamlarına portrelerini
yaptırmaları büyük bir etkileşim halini anlatır Sanat tarihinde bize. Osmanlı
döneminde çağdaş sanatın da gelişmesi ile birlikte İslam sanatına dahil
edebileceğimiz çok malzeme mevcut hale geldi diyebiliriz çünki Rönesansta
olduğu gibi bunu yapanlar müzlüman yada sempatisini kazanmış devşirme
sanatçılardır ve islam sanatı gerek hamileri olsun gerekse de özgür çağdaş
sanatçıları olsun gelişmeye devam etmektedir.

You might also like