Professional Documents
Culture Documents
Lenin
Genelik
• •
...
'l
1
Uzerine
YAYlNLARI
GENÇLİK ÜZERİNE
V. İ. LENİN
BİRİNCİ B A S KI
GENÇLİK ÜZERİNE
V. İ. LENİN
ÇEVİREN
NABİ DİNÇER
V. ı. Lenin'in gençilk lle llgW yazılannın tümünü biraraya getiren Vber
d�e Jugend (Dietz Verlag, Berlin 1973) adlı yapıtını, Almancasından N.ı
bl Dinçer dilimize çevirmiş ve kitap, Gençlik Vzerine adı Ue, Sol Yavın•
lan tarafından, Mayıs 1977 tarlhlnde, Ankara'da, iıkvaz Basımevi'nde
dlzdlrillp bastırılnuştır.
İÇ İ NDE K İ L E R
BİRİNCİ KlSlM
KAPİTA LİZMDE EMEKÇİ GENÇ LİÖİN DURUMU
21
25 Narodniklerln Düşlerinden İnciler
43 Rusya'da Kapitalizmin Gellgmesl
47 Rusya Sosyal-Demokrat İgçi Partisi Programı Taslağı
GO Yoksul KöylWere
GO Markalzm ve Revlzyonlzm
52 İgçi Sınıfı ve Parlamentodaki Temsilcileri
52 Eğitım Bakanlığının Politıkası 'Ozerlne
64 İlçl Sınıfı ve Yeni-Maltusçullik
68 Köylü İşletmelerinde Çocuk Emeği
71 Fuhga Karoı Mücadele Hareketınin Beşinci Uluslararası Kongresi
73 Rus Okulundakl Öğrencilerin Ulusal Bileşimi
76 N. K. Krupskaya'nın "Halk Eğitimi Bakanlığının Politikası" Ma-
kalesine Katkı
77 Karl Marx
İKİNCİ KlSlM
İŞÇİ VEKÖY LÜ GENÇ LİÖİN DEVRİMCİ EÖİTİMİ
VE S INIF MÜCADELESi NE KATILMA LARI
ÜZERİNE
80
64 Ne Yapmalı?
91 Örgütsel Görevlerimiz Konusunda Bir Yoldap Mektup
94 Reformlar Çağı
95 A. A. Bogdanov'a Bir Mektup
97 A. A. Bogdanov ve S. İ. Gussev'e Mektup
99 S. t. Gussev'e
101 Yeni Görevler ve Yeni Güçler
106 s. t. Gussev'e Bir Mektup
107 St. Peteraburg Komitesinin Mücadele Komisyonuna
110 Partlnln Yeniden Örgütlendirilmesi
ı 12 Moskova Ayaklanmasının Öğrettıkleri
112 Mengevlzmln Bunalımı
114 Kautsky'nin Rus Devrimının ltıcı Gilç!eri ve O!asıhlctan Bro,ürü-
nün Rusça Baskıaına Yazılan Önsö;ı:
115 Birlik Çığlıklan Maskesi Altında Birliğin Parçalanması
117 I. F. Armand'a
119 ı. F. Armand'a
123 "Gençlik Enternasyonal!"
127 · 1905Devrimi Uzerine Konuşma
148 Devriınimizde Proletaryanın Görevleri
149 Dışardan Seyreden Bir Kişinin Öğütleri
UÇ'ONCU KlSlM
ÖÖRENCİGENÇ LİK ARAS INDA Kİ
DEVRİ
MCİHAREKET ÜZERİNE
153
157 "Halkın Dostlan" Kimlerdir ve Sosyal-Demokratlara Karşı Na-
sıl Sa vaşırlar?
161 183 Öğrencinin Zorla Askere Alınması
167 İç Politikanın Genel Görünümü
169 İflAs Belirtlleri
ı 76 Ortaöğretim Öğrencilerine
177 RSDİP'nin Komite ve Gruplannın Parti Genel Kongresine Sun-
duklan Raporlar Uzerine
177 Öğrenci Gençlik ile İlişkiler Konusunda Karar Tasansı
178 Devrimci Gençliğin Görevleri
195 Moskova'da Siyasal Grev ve Sokak Savaşı
204 Moskova Olaylannın Öğrettikleri
215 Siyasal Gruplaşmanın İlk Sonuçlan
217 Devrimci Riga'nın tl'ltimatomu
218 Rusya'da Durumun Bunalıma Doğru Yönelmesi
221 Petersburg İşçi Konseyinde Seçimler
221 Marx'ın Dr. Kugelmann'a Mektuplarının Rusça Çevirisine Önsöz
222 Öğrenci Hareketi ve Bugünkü Siyasal Durum
229 Bugünkü Durumun DeğerlendirUmeııl
231 Ant Bir Değişiklik Başlangıcı mı?
234 Gösterilerin Başlaması
238 Devrimci Atılım
239 Demokrat Öğrencilerin Partiler Karşısındaki Durumu
241 Artan Dengesizlik
DÖRD'ONCU KlSlM
ULUS LARARAS I DEVRİMCİGENÇ LİK
HAREKETİ ÜZERİNE
248
252 Stuttgart Kongresinin "Militarizm ve Uluslararası Anlaşmazlı�-
lar'' Karan Uzerine Görüşler
253 Anti-Militarist Propaganda ve Sosyalist İşçi Gençlik Birlikleri
257 Haritonov'a Bir Mektup
258 "Silahsızlanma" Sloganı Uzerine
262 I. F. Armand'a Mektup
263 I. F. Armand'a
265 I. F. Armand'a
266 I. F. Armand'a Mektup
266 İsviçreli Işçilere Veda Mektubu
BEŞİNCI KlSlM
GENÇ LİÖİN VE GENÇ LİK ÖRGÜTLERİNİN
S OSYA LİST KURULUŞTA Kİ GÖREVLERİ
ÜZERİNE
210
EK
343
9
rimçi kavga için kazanmayı temel görevlerinden biri say
mak zorundaydı. Önce burjuva demokratik ve sonra da
sosyalist devrimin başarıya kavuşturulması için buna ge
rek·vardı.
Birinci ve ikinci bölüm, genç işçilerin, çiftçilerin ve
öğrencilerin· devrimci eğitimi, bunun yanısıra devrimci
mücadeleye etkin olarak katılmaları ile ilgili leninist açık
lama ve belgeleri kapsamaktadır. Lenin'i özellikle ilgilen
diren, genç kuşağa marksist dünya görüşünü aktarmak
ve onu, işçi sınıfının devrimci geleneklerine göre eğit
mekti.
Lenin, gençliğin devrimci saldırıdaki rolünü özellikle
sorumluluk taşıyan bir rol olarak görmekteydi. 1905-1907
Birinci Rus Devrimi sırasında şunları yazıyordu: " ... ancak
korkmaksızın, daha geniş ve cesur· bir şekilde, daha cesur
ve geniş bir şekilde, gençlik arasında araştırma yapmak
gerekir. Şimdi, mücadele zamanıdır. Tüm mücadelenin gi
dişini, gençlik, hem öğrenci gençlik, hem -çok daha büyük
bir ölçüde- işçi gençlik belirleyecektir." (s. 98.) • Lenin
1917 Ekimindeki silahlı: ayaklanmanın hazırlanmasında işçi
gençliğe gene büyük bir önem verdi. Bu yapıt, 8 (21) Ekim
1917'de yayınlanmış olan "Dışardan Seyreden Bir Kişinin
Öğütleri" başlıklı ünlü çalışmasını kapsamaktadır. Bu ça
lışmada, Lenin, ayııkianma için somut bir plan geliştiri
yor ve şöyle yazıyordu:
"En kararlı unsurlar ("yıldırım kuvvetlerimiz" ve genç
işçilerimiz olduğu kadar denizcilerin en iyileri) en önem-'
li bütün noktaları işgal edecek ve nerede olursa olsun her
yerde bütün önemli operasyonlarda yer almak üzere kü
çük birlikler oluşturulmalıdır." (s. 151.) Gençlik de, Le
nin'in umutlarını tam olarak haklı çıkardı. Sovyet devle
tinin başarısı için yürütülen mücadelede cesaret ve kah-
• Önsöz ve glrlşlerde, alıntılara lllşkin sayfa numaraları, bu yapıta alt-
tır.
1.0
ramanlık örnekleri verdi.
Bu derlemenin dördüncü bölümündeki metinler, Le
nin'in uluslararası gençlik hareketini nasıl özenle izledi
�ini, uluslararas-ı gençlik örgütünün yenilenmesini nasıl
destekledi�ni ve uluslararası gençlik örgütü sekreterli�
ne, merkeziyetçi yanlışlarını düzeltmede nasıl yardımcı
oldu�nu açıklar. Lenin, dünya devrimci gençlik hareke
tinin proleter enternasyonalizmi bayra� altında ve bol
şevik programıyla barış, savaş ve devrim sorunlarına kat
kıda bulunması için mücadele etti.
Lenin, Büyük Ekim Devriminin zaferinden sonra genç
işçi ve köylü kuşa�ına çok büyük görevler vermişti. Beşin
ci bölümdeki belgeler bunu kanıtlamaktadır. Devrimin za
ferinden önce saptamış bulundu� e�itim ilkeleri, bu bel
gelerde dal!a da geliştirilmekte ve tamamlanmaktadır.
Bu bölümde Lenin, gençli�i örgütleme ilkelerini koy
makta ve komsomolu, partinin güvenilir yardımcı ve yede
�i olarak nitelendirmektedir. III. Komsomol Kongresinde
gençlik birliklerinin görevleri üzerine verdi� söylev, ko
münizmin kurucusu yeni kuşakların oluşturulmasında par
tinin program belgesi oldu.
· Komünizmin ktiruluşunda gençli�in rolü ve görevleri
. üzerinde yapılan leninist çözümleme, bugün bile tam ge
çerlili�e sahiptir.
Burjuva propagandası bugün kuşaklar arasındaki iliş
kilerle ilgili olarak büyük ölçüde spekülasyonlar yapmak
ta ve sosyalist toplumda kuşaklar arasında sürdürülen bir
mücadele hakkında gerçekle ilgili olmayan şeyler yay,..
maktadır.
Karşıt sınıfların bulunmadı�ı ve halkın toplumsal ve
siyasal birli�inin kuruldu� sosyalist toplumda, do�aldır ki,
kuşaklar arasında bir mücadeleden sözedilemez. Sosyalizm
de kuşaklar arasındaki ilişki bir sınıf sorunu de�l, aksi
ne devrimci geleneklerin birbirlerine anlamlı bir şekilde
:ı :ı
ba�lanması ve yeni toplumsal koşullarla ilgili sorunlar
dır; yani sorun, maddi ve ruhi faaliyetin süreklili� ve
yaratıcı bir şekilde zenginleştirilmesi sorunudur. Genç
kuşakları yaşlı kuşaklara ve onların yetiştirildikleri, ye
tiştirilmek zorunda kaldıkları en iyi geleneklerine karşı
çıkarmak anlamsızdır. Öte yandan, genç kuşakların geliş
melerine neden olan koşulları ve çözüme kavuşturdu�u ye
ni görevleri gözlerden uzak tutmak· akıllıca bir davranış
olmaz. Her kuşak kendinden önce gelen kuşaklara ben
zerneyi ve onları sadece kopya etmeyi isteseydi, o zaman
gelişme diye bir şey olmazdı. Toplum tarihi, bir de�işme
ler tarihidir. Sözkonusu tarih, yalnız insanların yaşam ko
şullarının de�il, aksine üretim ve toplumsal mücadele, ye
ni yaşam biçimleri yaratma süreci içindeki insanın tarihi
dir. Her kuşak, yeni koşullar altında yetişir ve gelişir. Bu
nedenle herbirinin yeni belirtiler ve özellikler gösterme
si do�aldır. Lenin, bu özelliklerin, gençlerle çalışmada
gözönünde bulundurulmasını özellikle ö�tlemiştir.
Her yeni kuşak özel koşullar altında oluştu�u için,
ona karşı na'Sıl bir tavır takınmak gerekti�i sorunu da her
defasında yeniden çözülmek zorundadır. Lenin bu �er
çe�i daha Ekim Devriminden önce kabul ediyor ve şöyle
yazıyordu: "Yetişkin ve yaşlı kuşakların temsilcilerinin
gençli�e, ço�u zaman, do�u bir biçimde yaklaşınayı bil
medikleri görülmektedir. Gençlik, sosyalizme, zorunlu
olarak, babalarının yaklaştığı yoldan, onlara benzer biçim
de ve onlar gibi yaklaşmamaktadır, başka bir yoldan yak
laşmaktadır." (s. 124.)
Bu anlayıştan hareket eden Lenin, gençliğin, parti
nin yönetiminde çalışan, ama kendi örgüt yapısına, kendi
örgüt hayatına ve kendi faaliyet alanına sahip olan bağım
sız bir örgüte sahip olması gerekti�ini belirtiyordu.
Lenin,. kuşaklar arasındaki ilişki sorununu, kuşakla
rın de�şmesi, bunun yanısıra görevlerinin süreklili� ve
1.2
bunlar arasındaki farklılık sorununu derinlemesine .ola
rak diyalektik bir biçimde ele alıyordu. III. Komsomol
Kongresinde şöyle diyordu: "Eski kuşakların görevi bur
juvaziyi altetmekti. O zamanlar, esas görev, burjuvaziyi
eleştirmek, yı�nlar arasında burjuvaziye karşı nefret
uyandırmak, sınıf bilincini ve güçlerini birleştirme yete
negi.ni geliştirmekti. Yeni kuşak çok daha karmaşık bir
görevle karşı karşıyadır. Yalnızca kapitalistlerin saldırı
larına karşı, işçilerin ve köylülerin gücünü yükseltmek
üzere tüm güçlerinizi birleştirmek zorunda olmakla kal
. mıyorsunuz. Bunu yapmanız gerekli. Bunu açıkça anla
dınız; komünist olan bunu kesinlikle kav.rıyor. Ama ye-
terli degi.l. •Komünist bir toplum kurmalısınız." (s. 310.)
Bugün bütün dünyaca bilinmektedir ki, o zaman Le,.
nin'in hitap ettigi. kuşak, Ekim Devrimi ve iç savaş
savaşçılarıyla birlikte, etkili bir sanayi ve sosyalist tarımı
kurdu, kültür devrimini gerçekleştirdi, sosyalizmi Sovyet
ler Birliği'nde kurdu ve büyük iç savaş yıllarında sosyalist
kazançları korudu.
Genç kuşak bugün yeniden yeni görevlerle karşı kar
şıya bulunmaktadır. İlk planda gelen görev, komünizmin
maddi teknik temellerini kurmak, komünist toplumun da
ha yüksek aşamasını hazırlamaktır.
Ça�mızda gençlig-in yaratıcı kuruculuk çalışmaların
daki payı güçlü bir şekilde artmıştır. Sovyetler Birliği eko
nomisinde yer alan kimselerin yuvarlak olarak yüzde
kırkının otuz yaşından daha küçük olduğu gerçeğinin gözö
nünde bulundurulması yeter. Bu gençlere, her şeyden
önce, sosyalist ekonomimizi daha da geliştirmek, teknik
ilerlemeyi sürdürmek görevi düşmektedir.
Bilimsel-teknik devrim her bilgi alanında çok sayıda
uzmanın bulunmasını gerektirmekte�ir, bu nedenle oku
yan gençliğin payı da nüfusa oranla artmaktadır.
Lenin'in, komünizmin incelenmeşinden ne kastedildi-
13
gi ile ilgili ünlü sözlerinin içerigi her gün biraz daha açık
lık ve anlam kazanmaktadır. ögrenmek, ögrenmek ve da
ha ögrenmek çagrısı şu anlama da gelmektedir: bilimin
bütün bilgilerini benimsemek, marksist-leninist dünya gö
rüşünü her gün biraz daha temelden kendisine maletmek,
ögretmenimizin manevi mirasını incelemek, sosyalist yur'
dun tüm amaç ve çıkarlarını anl�ak, devrimci kanıları
elde etmek, teoriyi uygulama ile, bilgiyi yaşamla birbir
lerine bağlamak, komünizmi, uygulamada kurmak, devri
min kazançlarını korumak.
Gençligimizin, bugünün dünyasında, iki sistem ara
sındaki çetin kavga durumunda enternasyonalist görevle
ri de büyüktür.
Birbiriyle uzlaşmaz karşıt sınıfların bulunmadıgı top
lumumuzda bir kuşak sorunu olmadıgı halde, kapitalist
ülkelerde durum böyle değildir. Kapitalist ülkelerde bir
kuşak sorunu vardır ve bu, büyük ölçüde canlı bir sınıf
sorunudur.
Fransa'da, İtalya'da, ABD'nde, Batı Almanya'da, Latin
Amerika ve Asya ülkelerinde görülen gençlik hareketle
rini anımsamak yeter. Bu hareketler herkesçe bilinmek
tedir. Bu ülkelerde gençler arasında sosyal hareketlerin
hangi kaynaklardan beslendiği özenle gözlenmelidir. Bu
kaynak özellikle işçi gençligin tekelci devlet kapitalizmi
nin boyundurugu ve militarizmin kırbacı, "militer-sınai
sistem"in egemenliği altında sosyal durumunun kötüleş- ·
mesidir.
Bilimsel-teknik ilerleme kapitalist ülkeleri, uzmanla
rının sayısını artırmaya, bunun sonucu olarak yüksek öğ
renim kurumlarında ve meslek okullarında daha çok sayı
da uzman yetiştirmeye zorlamaktadır. Okumakta olanla
rın oranı çeşitli kapitalist ülkelerde farklıdır, ama her yer
de bir artma gözlenmektedir ve bununla ilişkili olarak
genellikle ögrenen gençliğin, özellikle ögrencilerin etkisi
·de artmaktadır. ·
Okuyan gençlerin nüfus içindeki payı bütün kapitalist
ülkelerde arttı� için ö�enci yı�arı toplumsal bileşim
leri bakımından artan ölçüde demokratiktir, yüzbinlerce
hatta milyonlarca okuyan genç, tümüyle burjuvaziyle
ilişki halinde bulunan tabakalardan gelemez. Ö�enci saf
larına gitgide daha çok sayıda küçük-burjuvazi, köylü, ay
. dın hatta belli ölçüde işçi sınıfının temsilcileri girmekte
dir. Bunun sonucu olarak bugünün ö�encileri gelecekle
rinin ne olaca�, yüksek ö�enimi bitirdikten sonra ne ya
pacakları konusunda endişeler besleyen gençlerden oluş:.
maktadır.. Bunlar için ekonomik bunalımlar, ve işsizlik,
hatta toplum düzeni canlı güncel konulardır. Çeşitli ülke
lerde gözlediRimiz artan gençlik faaliyetleri, gençlerin ha"'
reketlerinin başdöndürücü bir gelişme göstermesinin ne
denleri, bundan ileri gelmektedir.
Ama bu faaliyetleri sınıfsal güçler ilişkisi açısından
gözönünde bulundurmak gerekir. Burjuva toplumunda
gençlik, özellikle okuyan gençlik toplumsal bakımdan çok
· renkli bir bileşim gösterir. Okuyan gençlerin önemli bir
bölümünün ideolojik açıdan istikrarsız oldugu görülmek
tedir.
Dolayısıyla, gençler arasındaki farklılaşmayı, farklı
egilimleri gözönünde bulundurmak zorunludur. Sol akım
ları saptayabiliriz, demokratik bir hareket bulundugunu ·
gözleyebiliriz, bu akımların anti-emperyalist kavgada.
önemli bir etmen olma yolunda her gün biraz daha faal
bir duruma geldigini görebiliriz. Ama aynı zamanda sagcı
gençli� hareketleri de vardır, sagcı güçler de daha faal
bir duruma g�lmektedir. Burjuvazinin, ö�enci yıgınları
nın es�lı bir kısmını kendi gerici amaçları için kullana•
bilecegi gerçegi gözden uzak tutulamaz.
Komsomolun görevleri bugün uluslararası düzeyde de
önemini artırdı. Komünizmi incelemek ve komünist top-
:ıs
lumu kurmak, Sovyet gençlig-i için aynı zamanda ulusla
rarası devrimci gençlik hareketinin öncüleri olarak faali
yet göstermek ve gençlik üzerindeki her türlü oportünist
ve revizyonist etkiye, maceracı, sol radikal, anarko-.sendi·
kalist ve milliyetçi eg-ilimlere karşı kararlı bir kavga sür
dürmek demektir.
Marksist-leninist dünya görüşünü ve proleter enter
nasyonalizmi ilkelerini yaymak ve güçlendirmek, kornsa
molun ve dünya komünist gençlik hareketinin yüksek bir
yükümlülüg-üdür. Komünist ve işçi partilerinin "Vladimir
İlyiç Lenin'in 100. Dog-um Yıldönümü" dolayısıyla yap
tıkları uluslararası toplantı çag-rısında şöyle denilmekte
dir: "Büyük uluslararası ög-reti olan marksizm-leninizme
ba�lılık, komünist hareketin başarılarının sürdürülmesi
nin güvencesidir."•
Lenin komsomolun faaliyetlerini ancak komünist par
tisinin yönetimi altında yapabileceg-ini belirtiyordu, kom
somolun faaliyeti, partinin amaçları ve görevleri ile uyum- .
lu olmalıydı. Komsomol, partinin içinden sürekli olarak
yeni parti üyelerinin çıktı� bir yedek gücüydü.
XI. Parti Kongresinin hazırlıkları sırasında partiyi
güçlendirme ve sag-lamlaştırma konusunda tartışmalar ya
pıldı. Bu arada dog-al olarak komsomol üyelerinin partiye
girmeleri için hangi koşulların öne sürülmesi ve komso
molda nasıl çalışması gerektigi sorusu ortaya çıktı. Lenin
bu konuda şunları yazıyordu: "Kanımca partiye kabul edi
lecek konsomol üyelerinin, ilkin gerçekten ciddi bir şe
kilde okumaları ve bazı bilgiler edinmeleri, ikinci olarak
uzun bir süre ciddi bir şekilde pratik çalışmalar (ekono
mik, kültürel vb. alanlarda) yapmaları gerekmektedir."
(s. 333-334.)
Buna göre Lenin, partiye kabul edilmek isteyen kom-
• lntemattonale Beratung der kommuntstichen und Arbeiterparteien
In Moskatı 1969, Dokumente, Berlin 1969, s. 58.
:ı6
somol gençlerine çok yüksek istemler yöneltti, yeni ko
münist kuşa�ın oluşması için çok yüksek ölçütler saptadı.
O, kuvvetle inanıyordu ki, genç insanlar komünizmin teo
risini inceleyerek ve komsomolda uygulamalı bir komü
nist okulundan geçerek kendilerini yüksek yükümlülük
ler için hazırlayabilirler ve ·partinin degerli üyeleri ola
bilirler.
Böylelikle Lenin yeni komünist kuşagın oluşturulma
sı ve egitilmesi görevini ortaya koyuyordu. Günümüzün
genç kuşaRına düşen görevin yalnızca komünizmi incele
mek degil, onu kurmak ve tamamlamak oldugu konusun
da verdigi iŞaret, çagımızda yaşayan bir mirastan da ileri
bir şeydir.
PROF. DR. P. N. FEDOSSEYEV
Sovyetler Biriiii Billmler
Akademlal 'Oyelli
Marksbrn-Lenlntzm Enstitüaü
Müdürtı
GENÇLİK ÜZERİNE
BİRİNCİ KlSlM
DURUMU
.2:1
büyük üretim için geçerli idi. Gençligin hiç bir hakka sahip
olmaması, egitim ve kültür alanlarındaki her türlü olanaktan
yoksun bırakılmış olması, çarlık mutlakiyetinin ve mülk sahip
lerinin devletinin acımasız bir polis rejimi, politik ve ulusal bir
baskı rejimi uygulaması, üretimde sürdürülen bu sömürüyü kes
kinleştiren bir etki yapıyordu. Lenin Rusya'da Kapitalizmin Ge
lişmesi adlı yapıtında ve başka yazılarında, köylü küçük işlet
melerinde, küçük sanatlarda ve ev sanatlarında süregelen çocuk
ve gençlerin hiç bir şekilde sınırlanmayan, gerçekten insanlık
tan uzak bir sömürüye tabi tutulmasının ataerkil niteliğini açık
ladı. Sözkonusu ugraş alanları kapitalizm tarafından ortadan kal
dırılmışlardı. Bu sistem, tamamen kendi kuralları içinde öyle
bir etki yapıyordu ki,· gençlerin büyük bir bölümü vücut ve ruh
bakımından sakatlanıyor, manevi l;ıakımdan körleniyordu. Lenin,
Marx'a dayanarak, Rusya'da kapitalizmin gelişmesi örneginde
makinelerin kapitalist bir tarzda kullanılmasının toplumsal etki
lerini araştırdı. Bu etkilerden biri çocuk ve gençlerin büyük öl
çüde kapitalist sömürü alanına çekilmeleri ve makinelerin birer
uydusu haline getirilmeleri olmuştur. Kapitalizm, işçiler arasına
bir tür hiyerarşi getirmiştir, bu hiyerarşinin alt kademesinde,
sömürücünün terminolojisinde "yarım-işçi" ya da "düşük güçlü
yarı-işçi" olarak tanımlanan çocuklar, erginlik çağına erişme
miş olanlar, yarı-gelişmişler bulunuyordu. Bu tanımlama, onlara,
yarı-insan olma "hakkı"nı veriyordu. Kapitalist Çarlık Rusya
sı'nda tüm emekçilerin durumu, sanki gençlerin durumuna yan
sımıştır. Lenin şöyle yazmaktaydı: "Çocuk emeği, ne kadar fazla
söm�rülmekte ise, kuşkusuz, emekçinin durumu o kadar kötü
ve hayatı o kadar agırdır." (s. 68. )
Ama işçi gençliğin sömürüsü n e kadar acımasız olursa ol
sun, Lenin de Marx gibi, bu sömürünün kapitalist büyük sanayi
ile ilişkisini tarihsel bakımdan ilerici bir görünüş olarak kabul
ediyordu. Büyük işletmede, sömürünün kapitalist niteliğini bü
tün bir küçük vampirler sürüsü tarafından perdeleyen tüm ata
erkil düşler yokolur gider. Oysa bu vampirler, birbirlerinden
ayrı çalışan, sindirilmiş işçiler arasında herhangi bir dirençle
karşılaşmazlardı. Büyük işletme, toplumsallaştırılmış üretimi ve
yüksek emek verimliligi ile küçük sömürücülerin büyük kitlesi
yerine büyük sermayeyi geçirdi. Bunun karşısına da, işçilerin
kolektif gücü çıktı. İşçi sınıfı, marksist partisinin yönetiminde
sürdürdügü örgütlü kavgasıyla kapitalist sömürünün gücünü
denetimi altına almakla kalmadı, aynı zamanda, sermayeyi or-
22
tadan kaldırmak, ve insanın insan tarafından her türlü sömü
rüsüne son vermek için tarihsel kavgasını geliştirdi. Bu neden
le· Lenin söyle demektedir: "Eme�in köleieştirilmesinin tüm deh
şetine, yüksek ölüme, kadın ve çocuklarm bedenlerinin sakatlan
masına ve kaba muamelelere karşın, büyük sermayeye bağlan
mak ilerici bir harekettir, çünkü işçinin düşüncesini uyandırmak
ta; Çürikü uyuşuk ve . belirsiz hoŞnutsuzlutu bilinçli bir protesto
haline getirmekte, çünkü küçük-çapta anlamsız ve münferit baş
kaldırmayı tüm emekçi halkın kurtuluşu için örgütlü sınıf kav
gasına, gücünü · büyük kapitiılizmin tüm varlık koşullarından
alan ve bu nedenle koşulsuz olarak kesin bir başarıya güvenebi
len bir kavgaya dönüştürmektediı;:."*
Büyük sanayi, gençliği kendi çevresi içine almakla, onun
manevi ufuklarının gelişmesini ve genişlemesini özendirir, top
lumsal üretimdeki rolünü yükseltir, işçiler topluluğu içinde genç
liği eşit hak sahibi kılar, onun sınıfsal içgüdüsünü erkenden
uyandırır ve işçi sınıfının sosyalizm için verdiği savaşın içine
sokar.
Ama Lenin onsekiz yaşından küçük olan çocukların kapita
list üretim içinde rol almalarının tamamen yasaklanmasına ge
rici bir düşün olarak karşı çıktığı zaman, genç proleter kuşa
ğının acımasız bir biçimde sömürülmesine karşı gençliğin korun
ması için harekete geçilmesini o derece ısrarlı bir biçimde iste
di. Rus Sosyal-Demokrat İşçi Partisinin ilk program taslaklarm
da partinin bu alanlardaki istemleri formüle edildi.
Lenin, çocuk ve yarı-er�in emeğinin özellikle yüksek bir
oran gösterdiği köylü işletmelerinde çalışan gençliğin durumu
na yazılarında özel bir özen gösterdi. Lenin'in tahlili, kapitaliz
min köylüyü ve köylü çocuklarını ezdiğini ve onu yokolmaya
mahkum ettiğini yadsınamaz bir biçimde tanıtladı: Köylü için,
"sınıf mücadelesinde işçilere katılmaktan başka bir çıkış yolu
yoktur", (s. 7 1 ) diyordu Lenin.
Böylelikle Lenin, Çarlık Rusyası'ndaki emekçi gençliğin ya
şam koşullarını her yönüyle inceledi, hiç bir yönü gözden uzak
bulundurmadı. Egemen sınıflar, eğitim konusunda da her türlü
olanağı gençlikten barbarca esirgiyorlardı. Çarlık Rusyası'ndaki
çocukların beşte-dördü okula gidemiyordu. Mevcut okullar da
sömürücil sınıfların çıkarlarına hizmet ediyordu. Lenin, bu. oku
lun karşısına, gelece�in okulunu çıkarıyordu. Sözkonusu okulda
23
toplumsal bakımdan yararlı üretken emek, ders ile, eğitim ile
ve beden e�itimi ile uyumlu bir biçimde birleştirilecekti. Bu
okul gençli�in kişili�inin her yönden gelişmesini ve tüm yete:..
neklerinin meydana çık masını güvence altına alacaktı.
Çarlık, halk yı�ınlarını siyasal alanda tüm haklarından yok
sun kılmıştı. İşçi ve köylülerin seçme hakları son kertesine ka
dar kısıtlanmıştı, gençlik bu sınırlı haklardan bile nasibini ala
mamıştı. Lenin "İşçi Sınıfı ve Onun Parlamentodaki Temsil
cileri" başlıklı makalesinde şöyle yazmaktadır: "Genellikle bu
sınırlamalar, en fazla gençleri, proletaryanın daha bilinçli ve
daha kararlı tabakalarını etkiler." (s. 52) .
NARODNİKLERİN DÜŞLERİNDEN İNCİLER1
(PARÇA)
II
2.9
kez daha "sınıf çıkarları ve sınıf okulu" sorununu ortaya
attı�ı için, anlamsız sözlerinin soruınlulu�u taşısın.
Bay Yujakov'un bu konu ile ilgili tümeeleri hiç de
yukarda belirtilenlerle sınırlı de�il. "Topluınbilimde öznel
yöntem"e4 sadık kalan Bay Yujakov, sınıf sorununa de�n
dikten sonra "çok kapsamlı" bir soruna atlıyor (12, karş:
15) . Bu sorun o kadar kapsamlıdır ki, Bay Yujakov yük
sek takdirlerini kullanarak sınıf farklarını gözönünde bu
lundurmayabilir. Bu sorun o kadar kapsamlıdır ki, Bay
Yujakov tek tek sınıflardan de�l (üf! ne kadar da dar ve
sınırlı bir iş) tüm ulustan sözetme olana�ına kavuşmuş
tur. Görüş açısının bu görkemli "kapsamı" küçük-büyük
tüm ahlakçılara (Moralisten) , özellikle Kleinbürger'ler
arasındaki ahlakçılara eskimiş yöntemleri sa�lamıştır. Bay
Yujakov toplumun sınıfiara bölünme durumundan ortaya
çıkan görüntünün "tehlikeleri" üzerinde (9) büyük bir
ifade gücü ve karşılaştırma kabul etmez yükseklikteki ifa.
de biçimiyle ayrıntılı açıklamalarda bulunurken; "ö�eti
min sınıfsal sistemi her tarz ve biçimiyle ve temelde dev
letin, ulusun, hatta yetiştirilecek bireyin çıkarlarıyla çe
lişki halindedir"• (8) derken; okullardaki sınıf program
larını "devlet ve ulus açısından amaca aykırı ve tehli
keli" (9) olarak nitelendirirken; tarihsel örneklerin yu
karda sözünü etti�iıniz "ulusun esenli�i ve devlet için teh
likeli olarak kabul edilen sınıfsal düzenin ve sınıf çıkar
larının ola�anüstü bir anti-ulusal gelişmesini gösterdi�ini
söylerken" (ll) sınıflara, böylesine "tehlikeli" bir biçim
de sınıfiara bölünmüş olmanın "çeşitli halk grupları ara-
JO
sında uzlaşmaz bir karşıtlı:�a" .neden olaca�ını ve giderek
"ulusal dayanışma ve devletin tümünü içine alan yurtse
verliği" (12) bo�ac�ını; "tüm olarak ulusun, devletin ve
tek tek yurttaşların kapsamlı, gerçek anlamda ve geniş
açıdari ele alınan çıkarlarının kesinlikle birbirleriyle çeliş
memesi gerekti�i (hiç olmazsa bugünkü devlette) (15)
vb., vb. söylerken toplumun bu sınıfiara ayrılma durumu
nu (ve bu bölünılıenln eğitime etkisini) bütün şiddetiyle
mahkfun eder. Bütün bunlar, baştan aşa� ikiyüzlülüktür,
bu tümceler, günümüz gerçeğinin tüm varlı�ı bir Klein
bürger'in anlamsız "arzuları"yla örten tümcelerdir -yan
lışlıkla, olmakta olanın da bir karakteristiği haline gelen
arzular-. Bu tür tümeelerden ortaya çıkan böyle bir dün
ya görüşünün bir benzerini bulmak için Batıdaki "ahlakçı"
("ethischen'') okulun5 temsilcilerine başvurmak gerekmek
tedir; Bu okul aralardaki burjuvazinin teorik korkaklı�
nın ve . siyasal düşiiıl,cesizliğinin do�al ve kaçınılmaz ifa
desidir.
Biz yalnızca bu büyük söz ustalı�na, ve edebiyat me
rakına, bu görkemli keskin görüş ve uzaga bakışın karşı
sına aşa�idaki küçük gerçegi çıkarınakla yetinecegiz. Bay
Yujakov, kast okulu ve sınıf okulu sorununa değinmiştir.
Birinci . �Qrun ile ilgili olarak hiç olmazsa erkek ö�enci
lerin gimnazları ve birinci kısım- gimnazları ve ortaokul
lar için kesin veriler bulunmaktadır. İşte maliye bakan
Iıgı · tarafından y�yınlanan Rusya'nın tJretici Güçleri adlı
yayınından aldıguruz (St. Petersburg 1896, Bölüm XIX,
Genel Eğitim, s. 31) veriler:
, "()grencilerin toplumsal kategorilere göre bölünmesi
(tiim ö�Emci sayısı karşısındaki yüzde oranı) aşa�daki
tabiodan görülebilir [Tablo 1] :
Bu kÜçük tablo Bay Yujakov'un, biz derhal ve karar
lı. bir biçimde (??) "kast okulundan vazgeçtik" derken ne
kadar dikkatsiz bir ifade kullandı�ını açıkça göstermekte-
[TABLO 1]
Halk Eğitimi
1
1 Bakanlığına Bağlı
Gimnazlardaki ve Ortaokullardaki
1 ı. Kısım Girİınaz- Erkek ÖğrencUer
i Çocuklar lardaki Erkek
i
ÖğrencUer
1
1880 1884 - 1892 1880 1884 1892
ı
' Kalıtsal ve kişisel soylular
- -- -- -- -- -- --
32
de olanak bulunmayan sınıflar için önemsiz ve ilgi uyan
dırıcı olmadığını söylemek istemiyoruz: tersine bu onla
rı da ilgilendiren bir sorundur. Çünkü kastlar sistemi,
okulda olduğu gibi hayatta da bunların üzerine özel bir
ağırlıkla çökmektedir ve kast okulunun yerini sınıf oku
lunun alması Rusya'nın batılılaştırılması süreci zincirin
deki halkalardan biridir. Yalnızca, Bay Yujakov'un so
runu nasıl tersine çevirmiş olduğunu ve onun sözde "kap
samlı'.' görüş açısının gerçekte bu konudaki burjuva gö
rüş açısından çok ama çok aşağıda bulunduğunu göster
mek istiyoruz. Sırası gelmişken burjuvazi konusunda bir
noktaya değinelim: Bay A. Manuylov, Schulze-Gaevernitz'
in tek yönlülüğünü bu kadar açıklıkla anlatan P. B. Stru·
ve'nin neden gene de "onun . burjuva fikirlerini yaydığım
anlayamamaktadır" (Ruskoye Bogatstvo, no ll, s. 93) . Bay
Manuylov'un anlayışsızlığı, onun yalnız Rus "öğretili
ler"in değil, tüm Batı Avrupalı "öğretililer"in, hatta öğ
retmenin temel fikirlerini anlamamasından ileri gelmek
tedir. Yoksa Bay Manuylov "öğretmen"in temel fikirle
rinde -onun tüm teorik, edebi ve pratik faaliyetlerini bir
esas çevresinde birleştiren fikirler- çağdaş toplumun
sınıflara bölünmüş durumunu tadından yenmeyen tümce·
lerle örtbas etmeye çalışan "kapsamlı bir görüş açısının"
dostlarına karşı koşulsuz bir düşmanlık bulunduğunu yad
·
sımak mı istemektedir? Kapitalizmi engellemek ve dur·
durmak isteyen Kleinbürger'lerin düşünceleri karşısın
da, açık ve tutarlı "burjuva fikirleri"ni kesinlikle ilerici
olarak kabul etmek ve onları Kleinbürger fikirlere üstün
tutmak, onun temel görüşlerinden olduğunu yadsımak mı
istemektedir? Bu, Bay Manuylov için açık değilse, ken
disiyle birlikte aynı dergiye yazı yazan Bay Yujakov'un
yazıları üzerinde düşünsün. Şimdi bizi ilgilendiren sorun
da, Bay Yujakov'un yanında "burjuva fikirler"inin açık
ve tutarlı bir temsilcisini gördüğümüzü tasavvur etsin.
Bu temsilci, bunun, kast okulunu tamamen kaldıracak ve
sınıf okulunun daha geniş çevrelere açılmasını sağlayacak
(bu açılmanın yukarda belirtilen anlamıyla) tasavvur
edilebilen en iyi şey olduğunu tanıtlayarak bugünkü oku- .
lun sınıfsal niteliğini savunsun. Bu tür fikirler, Bay Yu�
jakov'unkilere oranla gerçekten karşılaştırma kabul et
mez bir yüksekliktedirler. Bu arada dikkat, Kleinbürger
yayılmaya ve "kapsamlı görüş"e değil, bugünkü okulun
gerçek gereksinmelerine, yani kast niteliğinin kaldırıl
masına yöneltilebilir. Bugünkü okulun tek yanlı niteliği
nin açık bir şekilde ortaya konulması ve savunulması,
gerçeği olduğu gibi açıklar ve onun tek yanlılığı aracıy
la, öbür yanı hakkındaki bilinci aydınlatırdı.• Buna karşı
lık Bay Yujakov'un "geniş kapsamlı" gevezeliği, toplum
sal bilinci ancak bozmaktadır . . . Son olarak sorunun pra
tik yanı . . . ama Bay Yujakov'da sınıf okulunun sınırları
nın hiç de ötesine gitmiyor ve gerçekten de, ne bu maka
lede, ne de şimdi ele almak istediğimiz "ütopya"sında böy
le bir şey yapmıyor.
III
34
öğretim planı. Daha başlığından görülmektedir ki, Bay
Yujakov'un bu son derece öğretici makalesi, pek çok şey
vaadetmektedir. Ama Bay Yujakov'un "ütopya"sı, ger
çekte, hadde hesaba gelmez şeyler vaadetmektedir. "Ne
az, ne çok, sevgili okur, ne herhangi bir ödün, ne her
hangi bir uzlaşma olmaksızın. . . -okur onun makalesine
böyle başlıyor-. Her iki cinse mensup tüm halk için, her
kes için zorunlu, devlet, yerel idare ve halk için hiç bir
gider yüklemeyen tam gimnaz öğretimi - işte benim bü
yük ütopyam !" (201.) Erdemli Bay Yujakov açıkça şunu
kastediyor: bu sorunun temel noktasını "gider"ler oluş
turmaktadır; aynı sayfada, genel temel öğretimin gider
lere neden olduğunu, oysa ortaöğretimin, kendi planı ge
reğince hiç bir gider yüklemeyeceğini yinelemektedir;
böylece, halka, ortaöğretimden çok fazla şey vaadetmek
tedir. Ruskoye Bogatstvo' yazarının bize neler vaadetti
ğini tam kapsamıyla göstermek için çabuk davranmak
ve yazarın planını açıkladıktan ve onu hayranlıkla sey
reyledikten sonra attığı zafer çığlığına değjnmek zorun
dayız. Bay Yujakov'un planı, gimnaz eğitimini gimnazlı
ların üretken çalışmalarına bağlamaktadır. Bunlar geçim
lerini kendileri sağlayacaklardır: "Belirli bir toprak par
çasının işlenmesi . . . bütün genç kuşağa doğumundan
gimnazı bitirmesine kadar zengin, lezzetli ve sağlam bir
beslenme sağlayacaktır, bunun yanısıra öğretim gider
lerini çalışmasıyla ödeyen gençleri besleyecektir" (Yuja
kov'un Zukunftsstaat'ının• bu düzeninden, aşağıda, ay
rıntılı bir biçimde sözedilecektir) "ayrıca yönetici, öğret
men, işletmed tüm personelin beslenmeleri sağlanacak
tır. Bu arada herkese ayakkabı ve okulda yapılmış giy
siler verilecektir. Bunun ötesinde sözü geçen toprak par
çasından elde edilen gelir yuvarlak olarak 20.000 ruble-
35
ye ulaşacak, gerçekten de süt ve yaz ürünlerinden elde
kalan fazlalardan 15.000 ruble. . . ve deri, domuz kılı, tüy
ve öbür yan ürünlerin satışından 5.000 ruble." (216.) Ta
savvur edin sevgili okur, gimnazı bitirinceye kadar, yani
2l'den 25 yaşına kadar bütün genç kuşagın nafakası (s.
203) !* Yani tüm ülke nüfusunun yarısının beslenip giy
dirilmesi; gerçekten de "emegin örgütlenmesi" işte böyle
olur. Açıkça görülmektedir ki, Bay Yujakov, narodnik
lerin "emegin örgütlendirilmesi" tasarılarına gevezelik
ten başka bir şey olmayan boş türnceler gözüyle bakan
kötü insanlara çok kızmış ve böylelikle "hiç bir gider ol
maksızın" gerçekleştirilebilecek tüm bir "emek örgütle- .
me" planını ilan etmek suretiyle bu kötü insanları mah
vetmeye karar vermiştir . . . Ama iş bununla da bitmiyor:
" . . . sırası gelmişken görevimizi genişlettik; aynı örgüte,
bütün çocukların nafakasının saglanması görevini yükle
dik; genç insanlara gimnazyumdan ayrılırken köy koşul
larında önemli miktarda eşya saglamalarına dikkat et
tik; aynı kaynaklardan her gimnazyuma, yani her hiz
met bölgesine bir doktor, bir veteriner, bir bilimsel ög
renim görmüş tarımcı, bir bilimsel ögrenim görmüş bah
çıvan, bir teknisyen ve altı sanatçı tahsis edilmesini ola
nak içinde bulduk. Bu sayıdan daha azı olmaz (bunlar
kültürü yükseltecekler ve hizmet bölgesinin her zaman
ki gereksinmelerini karşılayacaklardır) . . . . Bütün bu gö
revler parasal ve ekonomik kaynaklarını planımızın
uygulanmasından sağlayacaklardır. . . . " ** Ünlü narodnik
"biz"in "esrarengiz bir yabancı", ikiyüzlü bir adam
oldugunu, vb. söyleyen kötü diller nasıl da gülünç duru
ma düşmüşlerdir! Ne yakışıksız iftira! Şimdiden sonra
• Rusya'nın yaş kompozisyonu şöyledir: Bunyakovski'ye göre 1 .000
yurttaştan 485'1 O ilA 20, 576'sı O ilA 25 yaş arasındadır.
•• s. 237. Bu coşkulu sözler arasındaki düzgün nokta işaretli boş yer
lerin her ikisi de Bay Yujakov'a aittir. Burada tek bir harfi bile atla
ma cüretını gösteremezdik.
6
bu "biz"in sınırsız gücünü ve "_bizim" tasarılarımızın ger
çekieşebilme olasılı�ını tanıılamak için Bay Yujakov'un
planına atıfta bulunmak yetecektir.
Okur "gerçekleşebilme" sözcü�nden kuşku duya
bilir, olaki okur şöyle der: Yapıtını ütopya olarak tanım
layan Bay Yujakov böylelikle gerçekleşebilme sorununu
bir tarafa bırakmamış mıdır? Bu olabilirdi, e�er Bay Yu
jakov "ütopya" sözcü� için çok esaslı ihtiraz kayıtları
koymasaydı ve gene e�er Yujakov tüm açıklamalarında
.tekrar tekrar planının gerçekleşebilirli�ine atıfta bulun
masaydı. . . Makalesinin ta başında şöyle demektedir: "Bu
tür genel ortaö�retimin ancak ilk bakışta bir ütopya gi
bi göründü�üne inanmakla, yeterince cüretkar davran
dım . . . " (201.) Bunun ötesinde gerekli olan neydi? . . . "Bu
ö�retim sisteminin, Almanya, Fransa, İngiltere, Birleşik
Devletler'de gerçekleştirilmiş olan ve Rusya'nın bazı eya
Ietlerinde gerçekleştirilmesine pek az bir şey kalmış bu
lunan genel temel öğretimden çok daha kolay bir biçim
de gerçekleştirilebileceğini öne sürmekle daha da büyük
bir cürete sahip old'\lğumu gösteriyorum." (201.) Bay Yu
jakov, planının bu uygulanabilirli�ine · o kadar çok güve
ni vardır . ki (herhalde yukarda belirtilenlere göre plan
"terimi", ütopya teriminden daha do�u düşecek) bu
planın hazırlanmasında en ayrıntılı "pratik geçerlilik"
leri bile ihmal etmemiştir. Örneğ'in "Avrupa kıtasında
(iki cinsin) birarada öğretimine karşı yaygın olan bir ön
yargı"ya saygı duyarak, biri erkek, ötekisi kız ö�encilere
ait olmak üzere iki gimnaz sisteminde bilerek karar kıl
mıştır. Bu arada şu noktayı kesin olarak belirtmektedir:
kendi planı "varolan erkek ve kız gimnazlarının ö�etim
programlarının korunmasına ve ö�etim kadrosuna daha
büyük istihdam olanakları tanınmasını mümkün kılmak
ta ve bunun sonucu ·olarak daha yüksek ücret sunmakta
dır . . . " "Bir deneyimle yetinilmek istenilmediği, tersine,
37
tüm halkın ögretimden gerçekten pay alması amacına
ulaşılmak istendigi takdirde bütün bunlar önem kazan
maktadır." (205-206.) Dünyada, ütopyalarının insanı bü
yüleyen bir görünüm kazanması ve uyumlu bir düzen
lemeye sahip olması bakımından aralarında yarışan bir
çok ütopyacı yaşamıştır. Ama bunlar arasmda "varolan
ögretim programlarma" ve öğretim kadrosunun ücret
lerine bu kadar özen göstermiş olanma zor raslanır. Biz- ·
IV
39
run böyle. Bay Yujakov, makalesinin başında, tarımsal
gimnazın kişın gereksindigi işgücü sorununu incelemek
tedir. Gimnaza kışın işgücü bulmak için şu usul kendi
sine en "akla-uygun" görünmektedir. Alt sınıflarıli ögren
cileri çalışmamakta ve bunun sonucu olarak gimnaza ne
den oldukları giderleri ödemeksizin parasız bakılmakta
ve okutulmaktadırlar. "Durum böyle olunca ögretimlerini
gördükten sonra bu giderleri ödemek onların borcu ve
yükümlülügü degil midir? Öğretim giderlerini ödemeyen
her çocuk için geçerli olan bu özenle düşünülmüş olan
yükümlülük, gimnaz işletmesine gerekli olan kış işgücü
kontenjanını ve yaz çalışmaları için ek kontenjanı sag
layacaktır. . . . Bu düşünce teorik olarak çok basit, herke
sin .anlayabilecegi bir içerikte ve kesinlikle tartışmaları
önleyici niteliktedir." (205, italikler bizim.) Gerçekte bun
dan daha "basit" bir şey olur mu? Paran var mı öde, pa
ran yok mu öyle ise çalış ! - Her işportacı, bunun en yük
sek derecede "herkesçe anlaşılabilir" bir öneri oldugunu
dogrular. Üstelik de, ne yaman bir uygulama gücüne sa
hip bir öneri! Yalnız . . . evet, yalnız burada "ütopya"nm
yeri nerede? Bay Yujakov ütopyasına temel almak is
tedigi bu tür planlarla ana düşüncesini neden kirletiyor?
Varlıksız ögrenciler tarafından yapılması gereken iş
Bay Yujakov'un tüm planının esasını oluşturmaktadır.
Yazar, kışın işgücü saglamak için kuşkusuz başka bir
yöntemi de uygulanabilir bulmaktadır -örnegin ücretli
işçilerin tutulmasını-,* ama bu öneriyi ikinci plana alı
yor. Görülen ögretimin, askerlik hizmetine girmeyen her-
lir" (2 10) .
Bu tarım işçileri (ya da tarımsal gimnazlılar mı de
sem? do�rusu ne diyeceğimi bilemiyorum) emekleri kar
şılı�ında ne elde edecekler? Nafakalarını sa�lamak için
gerekli her şeyi : "bol ve lezzetli yiyecek". Bay Yujakov
bütün bunları elifi elifine hesaplıyor, bunun için "tarım
işçilerine verilen" besin normlarından hareket ediyor.
Gerçi "gimnazı bu şekilde beslerneye niyetli olmadı�ını"
söylüyor (210) , ama gene de bu normları muhafaza edi
yor, çünkü gimnaz öğrencileri topraklarından patates, be
zelye, mercimek elde edecekler, bitkisel ya� sağlamak
için kenevir ve ayçiçe�i ekeceklerdir. Perhiz günleri dı
şında kendilerine her gün yarım punt et ve iki bardak
süt verilecektir. Okur, Bay Yujakov'un bunu şöylece be-
4 1.
lirtti�ini, yalnızca örnek olarak gösterdiğini sanmasın.
Hayır, o bütün bunları kılıkırk yarareasma hesaplamış
tır; danaların, bir yaşındaki, iki yaşındaki ineklerin sayı
sını hesapladığı gibi, hastaların yiyeceğini, tavukların ye
mini de hesaplamıştır. Ne mutfak artıklarını, ne de pa
tates kabuklarını ihmal etmiştir (212) ; Bay Yujakov hiç
bir şeyi unutmamıştır. Giysiler ve ayakkabı, gimnazyu
mun kendi olanaklarıyla imal edilebilir. "Buna karşılık
giyecek, yatak çarşafı ve masa örtüsü olarak kullanılacak
pamuklu bezler ve yaz elbiseleri . için pamuklu kumaş
lar, kışın elbiselik olarak kullanılabilecek daha kalın yün
kumaşlar ve kürkler -yalnızca koyun kürkü olsa da�
satın alınmalıdır. Doğal olarak öğretim personeli ve me
murlar, aileleriyle birlikte kumaşlarını kendileri sağla
mak zorundadırlar, ama atelyeleri kullanmalarına izin
verilebilir. Öğrenciler ve üç yıllık işçiler için bu giderler
pintilik etmeksizin yılda 50 ruble ve tüm kurum için yu
varlak hesap yılda 60.000 ruble olarak tahmin edilebilir."
(213.)
Narodniğimizin pratik zekası bizi gerçekten heyecan
landırıyor. Bir kez düşünelim: "Biz", "toplum" böyle gör
kemli bir emek örgütü kuruyoruz, halka masrafsız genel
ortaöğretim sunuyoruz ve bütün bunlar kırk para sar
fetmeksizin, hem de nasıl güçlü bir moral kazançla ger
çekleşiyor! Bütün bilisizliklerine, arsızlıklarına ve kaba
lıklarına karşın beslenmeleri • dahil yılda 61 ruhieden da
ha ucuza çalışmayan bugünkü tarım işçilerimiz için
-gimnazyumun okumuş tarım işçilerinin yılda 50 ruhle
ye çalıştıklarını gördükleri zaman- ne görkemli bir
ders verilmiş olacaktır. Şundan emin olun ki Koro-
42
boçka6 bile Bay Yujakov'un planının teorik anahatları
nın son derece "anlaşılabilir" oldu�unda onu haklı bula
caktır.
1897
Werke, Bd. 2, s. 469-485.
[1]
43
eme�i geçirildi�ini do�rulamaktadır: 1890'da Kerson
kenti ve Kakovka kasabasında, kayıtlı toplam işçi sayısı
nın % 12,7'si kadındı; 1894'te, kadınlar, bütün eyaletteki
işçilerin %18,2'sini (56.464 işçiden 10.239'u) ; 1895'te ise
%25,6'sını (48.753 işçiden 13.474'ünü) oluşturuyorlardı.
Çocuklar 1893'te %0,7 oranındaydı (10-14 yaş arası) , 18.95'
te ise bu oran % 1,69 oldu (7-14 yaş arası) . Kerson eya
leti, Elisavetgrad uyezdindeki malikanelerde, yerel işçi
ler arasında, çocuklar % 10,6 oranındaydı (ibid.) .
Makineler, işçilerin emeğinin yoğunluğunu artırır.
Örne�in, en yaygın (buğdayın elle atıldı�ı) biçer tipine,
"lobogreyka" ya da "çubogreyka"• şeklinde özel bir ad
·
[Il]
44
peden bakmaktadır. Geniş-çaplı makineli sanayi, bu dö
nüşümü tamamlar, sanayii tarımdan kesinlikle ayırır ve,
görmüş olduğumuz gibi, eski köylülüğe tümüyle yabancı
olan ve yaşam biçimi, aile ilişkileri ve gerek maddi, ge
rek manevi açıdan daha yüksek gereksinme düzeyi ile
ondan ayrılan, nüfusun özel bir sınıfını yaratır. Küçük
sanayilerde ve manüfaktürde, her zaman ataerkil ilişkile
rin kalıntılarını ve kişisel bağımlılığın çeşitli biçimlerini
görürüz, bunlar, kapitalist iktisadın genel koşullarında,
çalışan halkın durumunu son derece kötüleştirir ve on
ları küçültür, bozar. Çoğu kez ülkenin çeşitli kısımların
dan gelen işçi yığınlarını biraraya toplayan geniş-çaplı
makineli sanayi, ataerkilliğin ve kişisel bağımlılığın ka
lıntılarını hoşgörmeyi kesinlikle reddeder ve "geçmişi"
gerçekten "küçük gören tutumuyla" göze çarpar. Üretimi
düzenleme ve onun üzerinde kamu denetimi kurma zorun
luluğuna yolaçan ve bu olanağı yaratan esas koşullardan
biri de, modası geçmiş geleneklerden bu kopuştur. Özel
likle, fabrikanın, nüfusun yaşam koşullarında yarattığı de�
ğişimden sözederken, kadın ve çocukların üretime çekil
mesinin,• temelde ilerici olduğunu belirtmek gerekir. Ka
pitalist fabrikanın, çalışan nüfusun bu kategorilerini özel
likle zor koşullar içine soktuğu ve işgününün düzenlen
mesi ve kısaltılmasının, sağlığa uygun emek koşulları sağ
lanmasının vb., onlar için özellikle gerekli olduğu tartışıl
maz bir gerçektir; ama sanayide kadın ve çocuk çalış
tırılmasını tümüyle yasaklama ya da bu tip işe yer ver
meyen· ataerkil yaşam biçimini koruma çabaları, gerici ve
ütopik olacaktır. Geniş-çaplı makineli sanayi eskiden dar
ev, aile ilişkileri çerçevesinden hiç çıkmayan nüfusun bu
kategorilerinin ataerkil tecridini yıkmakla, onları toplum-
45
sal üretime dogrudan dogruya katmakla, onların geliş
mesini hızlandırır, bağımsızlıklarını artırır; başka bir de
yişle, kapitalizm-öncesi ilişkilerin ataerkil hareketsizliğiy
le kıyaslanamayacak ölçüde üstün olan yaşam koşulları
yaratır.
[ III]
46
RUSYA SOSYAL-DEMOKRAT işçi PARTİSİ
PROGRAMI TASLA(H*
(PARÇA)
[C ]
47
8. her yurttaşın, idari yoldan şikayet etme zorun
lulu�nda kalmaksızın herhangi bir memuru mahkemeye
verebilme hakkı;
9. düzenli ordu yerine halkın silahlandırılması;
10. kilisenin devletten ve okulun kiliseden ayrılması;
ll. 16 yaşına kadar olan çocuklar için genel, parasız
ve zorunlu öğretim; yoksul çocuklara besin, giysi ve öğre
tim olanaklarının devlet tarafından sağlanması;
[D]
49
tiler vb.) emek ücretinden girişimci tarafından kesinti ya.
pılmasının yasaklanması;
16. ulusal ekonominin bütün dallarında eşit sayıda
işçi ve girişimci temsilcilerinden oluşan iş mahkemelerinin
kurulması.
1902
Werke, Bd. 6, s. 15-17
YOKSUL KÖYLÜLERE*
(PARÇA)
MARKSiZM VE REVİZYONİZM••-a
(PARÇA)
so
na kuşku yoktur diye ünlü bir söz vardır. Do�a bilimle
rinin teorileri ile çatışma halinde olan, tanrıbilimin eski
önyargıları, en azgın karşıkoyuşları harekete geçirmiştir
ve hala da geçirmektedir. Onun için, modern toplumd_aki
gelişkin sınıfı aydınlatmak ve örgütlernek için ona do�u
dan hizmet eden, bu sınıfın görevlerini belirten ve mev
cut sistemin yerini yeni bir düzenin (ekonomik gelişme
nin yardımıyla) kaçınılmaz olarak alaca�ını gösteren
marksist ö�etinin - bu ö�etinin yaşam çizgisinde ileri
attığı her adımda mücadele vermek zorunda kaldı�ına
şaşmamak gerek.
·
S'J.
İŞÇİ SINIF! VE P ARİ..AMENTODAKİ
TEMSiLCiLERİ
(PARCA>
s:ı.
miş verileri bulınaktayız. Bu veriler, devrimi izleyen yıl
lara ait. Mali plan, 1907'de 46 milyon ruhieden 1913'te
137 milyon rubleye çıkmış. Korkunç bir tutar: sadece 6
yıl içinde hemen hemen üç kat yükselmiş.
Rusya'daki polis "düzenine" ya da düzensizliğine bi
zim resmi övgüler düzenleyenlerimiz herhalde gülünç
denecek kadar küçük sayıların artışlarındaki yüzde hesap
larının daima "korkunç" denilebilecek bir hız gösterdi
ğini unutuyorlar. Üç kope�i oldu�unu söyleyen bir dilen.;
ciye beş kopek verilirse "serveti" birden "korkunç" bir
şekilde artar: % 167!
Bakanlık, halkın zihnini karıştırmak ve Rusya'daki
ulusal e�timin acınacak durumunu gizlemek amacını
taşımasaydı başka verileri belirtmek zorunlulu�unda ol
mayacak mıydı? Bugünkü beş kope�mizi dünkü üç ko
pe�imizle karşılaştırmayan, tersine elimizde olan il�
uygar bir devletin koşulsuz olarak sahip olması gereken
arasında bir karşılaştırma yapan verileri belirtmek zorun
da olmayacak mıydı? Kendisini ve halkı aldatmak iste
meyen herkes, bakanlı�ın bu tür verileri belirtmekle yü
kümlü oldu�unu ve bakanlı�ın bu tür bilgileri ortaya koy
madı�ı için, yükümlülüğünü yerine getirmediğini kabul
etmek zorundadır. Halkı ve halk temsilcilerini devletimi
zin güçlükleri konusunda aydınlatacağı yerde, bakanlık,
bürokratlara özgü aptalca bir sayı cambazlı�ı ile, bir şey
ifade etmeyen eski sayılarla bürokratlara özgü bir ge
vişgetirme ile vaktini geçirerek bu güçlükleri gizlemek
tedir.
Bakanlı�ın elinde bulunan, halk e�timindeki du
rumla ilgili bilgi kaynaklarının ve malzemesinin yüzde
birine bile sahip de�lim. Gene de bazı kaynaklar bulma
ya çalıştım. Ve cesaretle iddia edebilirim ki, devletimi
zin, halkı "aptallaştırma" durumunu gerçekten aydınlata
ca1c tartışma kabul etmez resmi verileri sunabilece�m.
53
İçişleri bakanlıgı yayını olan bir belgeyi (St. Peters
burg 1911) , 1910 yılı için hükümet tarafından yayınlanan
resmi Rusya Yıllık Bülteni'ni alıyorum.
211. sayfada şunları okuyorum: Rusya'da okuyanların
sayısı her türden ilk, orta, yüksek öğretim kurumları
birarada alındıkta, 1904 yılında 6.200.172 ve 1908 yılında
7.095.351'dir. Buna göre sayı artmış. 1905 yılı, Rusya'da
halk kitlelerinin büyük uyanma yılı, halkın proletarya
öncülüğünde özgürlük için mücadele ettiği yıl olan 1905
yılı, bu yıl devlet makamlarımızı bile ölü noktadan uzak
laşmaya zorlamış.
Gene de, bürokrasinin korunması, feodal toprakbey
lerinin sınırsız gücü sayesinde, en hızlı "resmi" iledeme
koşulları altında bile ne denli bir yoksulluğa mahkum
edildiğimizi görürüz.
Aynı Rusya Yıllık Bülteni, aynı yerde, 1908 yılında,
Rusya'da 1.000 kişiye 46,7 öğrencinin düştüğünü ( 1904'te
okuyanların sayısı 1.000 kişide 44,3 idi) hesaplamakta
dır.
Halk eğitimi bakanlığının, içişleri bakanlığı yayınla
rından Dumaya bildirmek lütfunda bulunmadığı bu sa
yı, neyi tanıtlamaktadır? Bu oran neyi ifade etmekte
dir: okul çağındaki 1.000 kişiden 50'den daha azının oku
ması ne demektir?
Devlet ulusal aptallaştırma kurtimunun savunucu
su baylar, bu sayı, devletimizdeki feodal toprakbeyleri
nin sınırsız egemenli� sayesinde Rusya'nın inanılmaz
bir gerilik ve barbarlık içinde bulunduğunu tanıtlar. Zo
runlu öğrenim yaşlarında bulunan çocuk ve gençlerin
oranı Rusya'da %20'den yüksektir, yani tüm nüfusun
beşte-birinden fazlasını oluşturmaktadır. Bu sayıyı, Bay
Kasso ve Kokovzov, dairelerine mensup memurlardan
bile kolayca öğrenebilirlerdi.
Böylece okula devam zorunluluğu altında bulunan
54
çocukların sayısı %22'yi, ama okuyanların sayısı %4, 7'yi
bulmaktadır, yani yalnızca beşte-bir! Bu demektir ki,
Rusya'da çocukların ve gençlerin aşağı yukarı beşte-dör
dü eğitimden yoksun bırakılmaktadır! !
Halk yığmlarının eğitimden, ışıktan ve bilgiden bu
derece yoksun bırakıldığı böyle geri bir ülke, Avrupa'da
böyle bir ülke Rusya'nın dışında yoktur. Halk yığınları
nın, özellikle köylülerin bu perişanlığı rasiantı değildir.
Milyonlarca desiyatinlik toprağı kendileri için alıkoyan,
hem Dumada, hem Devlet Konseyitide,9 ve yalnızca bu
ralarda değil, göreli olarak daha alt düzeyde bulunan ku
rumlarda da iktidarı ele geçiren mülk sahiplerinin boyun
duruğu altında böyle bir perişanlık kaçınılmaz bir so
nuçtur.
Genç kuşağın beşte-dördü Rusya'nın feodal sistemi
tarafından bilisizliğe mahkum edilmiştir. Halkın mülk sa
hipleri tarafından, kalınkafalılığa teslim edilmesine ne
den olan bu duruma Rusya'daki bilisizlik de uygun düş
mektedir. Hükümet tarafından yayınlanan Rusya Yıllık
Bülteni'nde (s. 88) Rusya'da halkın yalnızca %21'inin
okuma-yazma bildiği, hazırlık okuluna devam etme yaşın
da olan, yani 9 yaşına kadar olan çocuklar da hesap edi
lirse, bu oranın toplam olarak %27 olduğu hesap edilmek
tedir.
Buna karşılık uygar ülkelerde ya İsveç ve Danimar
ka'da olduğu gibi okuma-yazma bilmeyen hiç yoktur, ya
da İsviçre ve Almanya'da olduğu gibi tümüyle % 1-2'yi
geçmez. Geri kalmış Avusturya-Macaristan bile, halkı
nın Slav topluluğU için kültürel bakımdan feodal Rusya
ile karşılaştırılamayacak kadar yüksek yaşam koşulları
sağlamıştır: Avusturya'da okuma-yazma bilmeyen oranı
%39, Macaristan'da %50'dir. Bu sayılar bizim koyu şove
nistlerimizi, sağcılarımızı, milliyetçilerimizi ve oktobrist
lerimizi düşündürmeli, kendilerini ve halkı düşünmekten
ss
vazgeçirmeyi "devlet"in amacı olarak almamalıdırlar.
Kendileri şimdiden vazgeçmişlerse bile - Rusya'da halk
her gün biraz daha fazla düşünüyor, halk hangi sınıf
ların devlet üzerindeki egemenlikleri aracıyla Rus köylü
sünü maddi ve manevi yoksulluğa mahkum ettiğini dü
şünmeyi öğreniyor.
Okuma-yazma bilenlerin sayısı bakımından Amerika,
ileri ülkeler arasında değildir. Bu ülkede hemen hemen
% l l oranında okuma-yazma bilmeyen vardır. Hatta bu
oran, zenciler arasında %44'tür. Ve gene de zenciler "eği
tim" · bakımından Rus köylülerinden iki kez daha iyi du
rumda bulunmaktadırlar. Amerikan zencileri Amerikan
Cumhuriyetinin yüzkarası olan bir baskıya ne kadar ma
ruz olurlarsa olsunlar, gene de Rus köylülerinden daha
mutludurlar - daha mutludurlar, çünkü halk, yarım yüz
yıl önce Amerikan köle sahiplerine karşı zafer kazandı,
bu yılah cinsini ortadan kaldırdı, köle sahipliğini, köle
sahipleri düzenini ve köle sahiplerinin ayrıcalıklarını
Amerika'dan silip süpürdü.
Rus halkı da, Bay Kasso, Kokovzov ve Maklakov ara
cıyla Amerikan örneğini öykünmeyi öğrenecektir.
Amerika'da 1908 yılında 17 milyon kişi okuyordu, ya
ni 1.000 kişiye 192 öğrenci düşüyordu - Rusya'ya oran
la 4 kattan fazla. 1870 yılında, Amerika, ülkeyi en koyu
·
57
hayvanlarla birarada yaşarlar. Köyde herhangi bir jandar
ma, kara-yüzlerin herhangi bir adamı ve kendini gizli
ajan ya da gizli polis olarak hisseden herhangi bir kim
se ilkokul öğretmenlerini takip edebilir. Üst makamlar
tarafından girişileri tezvirler ve kovuşturmalar da caba
sı. Rusya, namusuyla eğitimde çalışan kimselere ücretleri
ni ödemede çok yoksuldur, bununla birlikte, soylu asa
laklara, savaş maceracılarına, şeker fabrikatörlerine, pet
rol krallarına ve benzerlerine yapılan tahsislerde, milyon
ları ziyan etmede çok zengindir.
Baylar, Rusya toprakbeyleri ve onların hükümeti ta
rafından ezilen halklara, devrimci bir savaşta özgürlüğü
nü elde eden bir halkın nasıl yaşadığını göstermek için
Amerika'nın hayatından son bir sayı daha. 1870'te, Ame
rika'da, eline 37,8 milyon dolar geçen 200.515 öğretmen
vardı. Öğretmen başına yılda 189 dolar ya da 377 ruble
düşmekteydi. Bu kırk yıl önceydi. Şimdi Amerika'da yıl
lık gelirleri 253,9 milyon olan 523.210 öğretmen vardır.
Yani öğretmen başına yılda 483 dolar ya da 966 ruble
düşmektedir. Eğer . . . evet, eğer Rusya'daki tüm devlet
düzeni aşağıdan yukarıya kadar Amerikan düzeni gibi de
mokratik bir düzene dönüştürülmüş olsaydı, Rusya'da, üre
tici güçlerin bugünkü durumunda bile, halka bilgisizlik�
ten, karanlıktan ve sindirilmiş durumundan kurtulma
sında yardımcı olan ilkokul öğretmenleri ordusuna daha
az tatminkar olmayan bir gelir sağlamak kesinlikle müm
kün olurdu.
Ya feodal toprakbeylerinin tartışma götürmez gücü
3 Haziran sisteminin10 düzeni ya da düzensizliği altında
yoksulluk, korumadan yoksunluk ; ya da özgürlük ve uy
garlık, yetenekli ve kararlı insanlar olunduğu zaman öz
gürlüğü dövüşerek ele geçirmek. Bu, halk eğitimi ba
kanlığının Rusya yurttaşlarına verdiği anlaşılması çok
kolay bir derstir.
Şu ana kadar sorunun tamamen maddi, hatta parasal
yönüne değindim. Rusya'da okuyan ve okutanların ma
nevi bakımdan nasıl sindirilmiş, baskı altına alınmış ve
haklarından yoksun bırakılmış olduğu görülünce ortaya
çıkan tablo karşılaştırma kabul etmez derecede hüzün ve
rici, daha doğrusu tiksindiricidir. Bu açıdan bakıldığln
da halk eğitimi bakanlığının tüm faaliyeti, yurttaşların
haklarıyla alay, halk ile alaydır. Genel olarak halkın,
özellikle işçilerin polis tarafından gözaltında bulundurul
ması, polisin keyfi hareketlerine tabi kılınması, polis mü- '
dahalesiyle aydınlatılmasına engel olunması, halkın ken
di aydınlanması uğruna yaptıklarının önlenmesi, bakan
lığın faaliyetlerinin tümünü oluşturmaktadır. Sağcılardan
oktobristlere11 kadar -oktobristler dahil- toprak sahi
bi baylar bu bakanlığın bütçesini onaylayacaklardır.
Duma üyesi baylar, sözlerimin gerçek olduğunu size
tanıtlamak için, siz toprakbeylerinin bile reddedemeyeceği
bir tanığı çağırıyorum. Bu tanık III. ve IV. Duma üyesi,
Samara 2. ve 3. Kızlar Gimnazyumunun yönetim kurulu
üyesi, Samara Devlet Duması Okul Komisyonu üyesi,
Samara ili meclisi Revizyon Komisyonu üyesi ve bir za
manlar ilkokul müfettişi oktobrist Klyujev'dir. Bu oktob
ristin yükseldiği mevkileri ve unvaniarı (lll. Dumanın
resmi elkitabına dayanarak) bizzat hükümetin, toprak
beylerinden oluşan il meclisimizdeki toprakbeylerinin
Bay Klyujev'i bizim halkı aptallaştİrma bakanlığının "işi"
alanındaki (hafiyelerin ve cellatların işi) en fazla sorum
luluk taşıyan makamiarına getirdiğini tanıtlamak için
saydım.
Herhangi diğer bir kimse gibi, kuşkusuz Bay Klyujev
de yasadan ve Allahtan korkan kendine verilen hizmeti
gayretle yerine getiren bütün bir memur kariyerini ar
kada bırakmıştır. Herhangi diğer bir kimse gibi, kuşkusuz
Bay Klyujev de sadakatla yerine getirdiği hizmetleriyle
59
soylu bayların ve toprakbeylerinin güvenini kazanmış
tır.
Burada, bu her bakımdan güvenilen tanığın (feodal
ler açısından) III. Duma halk eğitimi bakanlığının fi
nansman planı hakkındaki konuşmasından bazı parçalar
aldık.
Samara il meclisi -Bay Klyujev III. Dumada anla
tıyor- bazı iki sınıflı köy okullarının dört sınıfa dönüş
türülmesi için Bay Klyujev tarafından yapılan öneriyi
ittifakla kabul etmiş. Bölge müfettişi bu öneriyi reddet
miş - yasadan ve Allahtan korkan Bay Klyujev böyle
söylüyor. Neden? Resmi açıklama şöyledir: "Zorunlu öğ
retim yaşında bulunan çocukların çok az sayıda olmala
rı gözönünde bulundurularak."
Şimdi Bay Klyujev aşağıdaki karşılaştırmayı yap
maktadır: Bizde (.toprakbeyleri tarafından ezilen Rusya'
dan sözediyor) , Samara'ya ait olan köylerin 6.000 sakini
için bir tek dört sınıflı okul yoktur. Serdobol kentinde
ise (Finlandiya) 2.800 kişiye dört ortaokul (ya da yüksek
okul) düşmektedir.
Bu bay oktobristin ve liyakat sahibi Peredonov'un . . . 12
affedersiniz, dilim sürçtü . . . liyakat sahibi Klyujev'in III.
Dumada yaptığı bir karşılaştırmadır. Bu karşılaştırma
üzerinde düşünün temsilci beyler. Halkın temsilcileri ol
masanız bile, hiç olmazsa mülk sahiplerinin temsilcileri
olan beyler! Okulların açılmasını kim istemişti? solcular
mı? müjikler mi? işçiler mi? Allah korusun! istek Samara
zemstvoları tarafından, yani Samara toprakbeyleri tarafın
dan ittifakla öne sürülmüştür; bunlar arasında kara-yüzle
rio en ateşli yandaşları da bulunmaktadır. Ve hükümet mü
fettişinin kişiliğinde, öneriyi zorunlu öğretim çağında bulu
nan çocukların sayısının "çok az" olduğu bahanesiyle geri
çeviriyor ! Hükümetin Rusya'da eğitimi engellediğini, hükü
metin Rusya'da eğitimin en büyük düşmanı olduğunu
6o
söylerken, tam olarak ve her bakımdan haklı değil miy- .
dim yoksa?
Finlandiya'da kültür, uygarlık, özgürlük, genel eğitim,
kültürlü kadınlar varsa, bunun tek nedeni, Finlandiya'
da Rus hükümeti gibi bir "toplumsal kötülük" bulunma
masıdır. Şimdi Finlandiya'ya da bu kötülüğü zorla kabul
ettirmek ve Finlandiya'yı bir köleler ülkesi yapmak isti
yorlar. Bunu başaramayacaksınız efendiler! Finlandiya'ya
siyasal köleliği zorla sokma çabalarınızla, Rusya halkla
rının siyasal kölelikten uyanmasını çabuklaştıracaksınız !
Oktobrist tanık Bay Klyujev'den bir bilgi daha ak
tarmak istiyorum. Bay Klyujev konuşmasında "Öğretmen
ler nasıl işe alınıyor?" diye sormakta ve yanıtını kendisi
aşağıdaki şekilde vermektedir:
"Samara hemşehrilerinden Popov adlı, ölmüş bulunan
bir kız öğretmen, okulunun kurulması için önemli mik
tarda para bırakmıştı. Okulun başına kim getirildi dersi
niz? Ölü Popov'un vasiyetini uygulayan kimse bu ko
nuda şunları yazmaktadır: "Okulun başına, kendi itirafına
göre kız öğretmen okulları olarak adlandırılan eğitim ku
rumlarının varlığından ilk kez haberi olan muhafız kı
taları generallerinden birinin dul eşi getirildi." ! !
Baylar bu olayın Demyan Bedni'nin masal kitabın
dan, Prosvestçeniye'nin13 cezalandırılmasına ve başyaza
rının hapse atılmasına neden olan bir masaldan alındığını
sanmayınız. Bu gerçek, oktobrist Klyujev'in konuşmasin
dan ortaya çıkmaktadır. Ancak kendisi (allahtan ve polis
ten korkan bir insan olarak) bu gerçeğin önemi üzerinde
düşünmekten korkar. Çünkü sözkonusu gerçek, Rusya'
da halkın aydınlanmasının Rus hükümetinden daha kötü
ve daha uzlaşmaz bir düşmanı olmadığını bir kuşkuya
meydan vermeyecek bir biçimde kanıtlamaktadır. Eğitim
için para ihsan eden beyler paralarını sokfiğa attıklarını,
hatta daha kötü bir harekette bulunduklarını anlamalı-
6:ı
dırlar. Halkın eğitilmesi için bir miktar para ayırmak ar
zusundadırlar, ama gerçekte paraları muhafız kıtası ge
nerallerine ve onların dullarına vermektedirler. Bu hayır
severler paralarını sokağa atmak istemiyorlarsa, sosyal-de
mokratlara hibe etmelidirler. Çünkü yalnız onlar bu pa
rayla "muhafız kıtası generalleri"ne, onların korkak ve
yasadan korkan efendileri Klyujev'e tabi olmayan ger
çek bir eğitim verecek durumdadırlar.
Bay Klyujev'in konuşmasından bir parça daha:
"Öğretmen okulları öğrencilerine yüksek öğretim ku
rumlarına girme olanakları verilmesini boşuboşuna is
tedik (III. Duma istedi) . Bakanlık bizim isteğimizi yerine
getirmeyi mümkün görmedi." "Aslında hükümet yalnız
öğretmen okulları mensuplarma yüksek öğretim yolunu
· kapsamakla kalmıyor, genellikle köylü ve küçük-burju
va çocuklarına aynı şekilde davranıyor." Halk eğitimi ba
kanlığının oktobrist memuru, bu, boş bir laf değil "aksi
ne gerçektir" demekte ve şöyle devam etmektedir: "Gim
nazlarda okuyan 119.000 kişiden yalnızca 18.000'i köylü
çocuğudur. Halk eğitimi bakanlığının bütün kurumların
da okuyanların yalnız yüzde 15'ini köylüler oluşturmak
tadır. Papaz okullarındaki 20.500 çocuktan sadece 1.300'ü
köylü çocuğudur. Askeri okullara ve benzeri kurumlara
köylü çocukları hiç alınmamaktadır." (Klyujev'in konuş
masından alınan bu parçalar, bundan başka K. Dobroser
dov'un bir makalesinde belirtilmiştir. Sözkonusu makale
22 Mayıs 1912 tarihinde Nevskaya Zvezda'nın 6. sayısın
da yayınlanmıştır.
İşte böyle söylüyor Bay Klyujev. Bu tanığın ifadele
rini IV. Dumaya egemen olan baylar da yalanlamayacak
lardır. Ama tanık iradesi dışında ve isteğine karşın ge
nellikle Rusya'daki bugünkü durumun, özellikle eğitim
deki durumun tam olarak devrimci bir değerlendirmesi
ni yaptığını doğrulamaktadır. Çünkü seçkin bir memurun
6.2
ve hükümet partisi oktobristlerin önde gelen bir üyesinin
sözlerine göre küçük-burjuvalara ve köylülere eğitim yo
lunu kapayan bir hükümet neyi haketmiştir?
Düşünün bir kez baylar, bu küçük-burjuvaların ve
köylülerin gözüyle bakıldığı zaman böyle bir hükümet
neyi haketmiştir? ·
caktır.
1913
Werke, Bd. 19, s. 122-132
6
tır. Bu haber, bugün uygar diye adlandırılan devletlerde
ana karnındaki cenini yoketme yolundaki uygulamaların
çok büyük ölçüde yaygınlık kazandı�ı konusunda rakam
lar aktaran Lichkus tarafından verilmektedir.
New York'ta yılda 80.000 düşük ve Fransa'da ise her
ay 36.000 düşük yapılmaktadır. St. Petersburg'da beş yıl
içinde düşük yüzdesi iki katına çıkmıştır.
Pirogov Doktorlar Kongresinde, suni düşük yapan bir
ananın herhangi bir cezaya çarptırılmamasını, doktorla
rın ise ancak "kazanç amacıyla" düşük yaptırdıklarında
cezalandırılmalarını öngören bir karar kabul edilmiştir.
Tartişmalarda, ço�nluk, düşü�n cezalandırılmama
sı gerekti�i konusunda görüş birli�ine varmış, ve yeni
maltusçuluk (gebeli�i önleyici hapların vb. kullanılma
sı) denen sorun, sorunun toplumsal yönü olması nede
niyle de, do�al olarak rötuşa u�amıştı. Ruskoye Slavo'
nun15 verdi�i habere göre, örne�in, Bay Vigdorçik "gebe
li�i önleyici önlemlerin iyi karşılanması gerekti�ini" söy
lemiştir ve çok büyük alkışlar arasında Bay Astrahan şöy
le ba�ırmıştır.
"Anaları çocuk do�urmaya inandırmalıyız, öyle ki bu
çocuklar e�itim kurumlarında sakatlanabilsinler, öyle ki
kötü talih bunları bulabilsin, öyle ki, bunlar intihara sü
rüklensinler!"
E�er haber do�uysa, Bay Astrahan'ın bu feryatları
gürültülü alkışlarla karşılanmıştır, beni şaşırtmayan bir
olgu bu. Dinleyiciler, darkafalı psikolojisine sahip burju
vaziden, orta ve küçük-burjuvaziden oluşmuştu. Bunlar
dan en baya�ı liberalizmden başka ne bekleyebilirsiniz
ki?
Ne var ki, işçi sınıfı açısından tümüyle gerici nite
li�i ve "toplumsal yeni-maltusçulu�n" çirkinli�i yönün
den Bay Astrahan'ın yukarda aktarılan sözlerinden daha
ters bir ifade pek zor bulunabilir.
Çocuk dogurun ki sakatlanabilsinler . . . " Sırf bu
nun için mi? Neden bizim kuşağı sakatlayan, çökerten
bugünkü yaşam koşullarına karşı vermekte olduğumuz
savaşırndan daha iyi, daha bir birlik içersinde, daha bi- ·
66
iyi dÖvüşüyoruz. Çocuklarmuz bizden daha iyi dövüşecek
ler ve zafer onların olacaktır.
İşçi sınıfı yokolmuyor, büyüyor, güçleniyor, cesaret
kazanıyor, kendini saglamlaştırıyor, kendini egitiyor ve
kavgada çelikleşiyor. Serflik, kapitalizm ve küçük üretim
açısından kötümseriz, ama işçi sınıfı hareketi ve onun
amaçları yönünden son derece iyimseriz. Yeni yapının te
mellerini daha şimdiden atıyoruz ve çocuklarımız bu ya
pıyı tamamlayacaklardır.
Yalnızca, "Tanrıya şükür, kendi kendimize geçinip gi
diyoruz. Eğer çocuğumuz olmazsa bu kadar yeter." diye
ürkekçe fısıldaşan duygusuz ve bencil küçük-burjuva çift
lere uygun düşen yeni-maltusçuluğun kayıtsız şartsız düş
manı oluşumuzun nedeni -tek nedeni- budur.
Hiç söylemeye gerek yok ki, bu hiç de bizim, düşük
lere ya da gebeligi önleme vb. konusunda tıbbi yayınla
rın dagıtılmasına karşı bütün yasaların kayıtsız şartsız
kaldırılmasını talep etmemizi önleyemez. Böylesine yasa
lar egemen sınıfların yutturmacasından başka bir şey
değildir. Bu yasalar kapitalizmin ülserini iyileştirmez, sa
dece özellikle ezilen sınıflara acı veren ugursuz bir ülsere
dönüştürür. Tıbbi propaganda özgürlüğü ve erkek ve
kadın yurttaşların temel demokratik haklarını koruma bir
başka şeydir, yeni-maltusçuluğun toplumsal teorisi bir
başka şeydir. Sınıf bilincine sahip işçiler, her zaman mo
dern toplumda en ilerici ve en güçlü sınıfa, büyük degiş
melere ve en iyi biçimde hazırlanmış sınıfa gerici vE!
korkakça teoriyi aşılama girişimlerine karşı en amansız
savaşımı verecektir.
1913
Werke, Bd. 19, 8., 225-227
KÖYLÜ İŞLETMELERİNDE ÇOCUK EMEGİ
1t
� hektara kadar 8,8 2,2
Proleter
� - 2 hektar 12,2 3,9
l
2-5 hektar 15,3 4,6
Köylü 5-10 ..
15,6 4,8
10-20 ..
12,8 4,5
{
20-100 .. 11,1 3,4
Kapltallat
100 ve daha çok hektar 4,2 3,6
T o p l a m 13,0 3 ,9
Yukardaki verilerden, her iki ülkede çocuk eme�i sö- ·
70
cuk yiizde oranının en fazla (hemen hemen %4, yani
%3,7) olduğunu göstermektedir. Oysa birarada çalışan
aile mensupları arasında çocukların payı, köylü işletme
sinde en yüksek oranı bulmaktadır ve yuvarlak olarak
%5'tir ( 4,9-5,2) . Geçici olarak çalıştırılan ücretli işçiler
arasında çocukların payı büyük kapitalist işletmelerde
%9'dur, öte yandan geçici olarak birarada çalışan aile
mensupları arasında çocuğun payı köylü işletmelerinde
yüzde 16,5'dan %24,4'e kadar yükselmektedir !
İşin en ivedi oldU:ğu dönemde, köylü, işgücü azlığın
dan sıkıntı çeker; az sayıda işçi çalıştırabilir; bu koşullar
altında kendi çocuklarını işe koşmak zorundadır. Bunun
sonucu olarak Alman tarımında genellikle birarada çalı
şan aile mensupları arasında çocukların yüzde oranı üc- .
retli işçilet arasında bulunan çocukların oranına kıyasla
hemen hemen birbuçuk katıdır. Birarada çalışan aile men-
. supları arasında çocukların payı %4,4 iken, işçiler arasın
daki payı %3'tür.
Köylü, çalışmasında, işçiden daha çok çaba sarfetmek
ı;orundadır� Binlerce ayrı ayrı gözlerole doğrulanan bu
olgu, tüm ülkelerin istatistikleriyle tamamıyla tanıtlan
maktadır. Kapitalizm, köylüleri büyük bir ezilmişliğe ve
mahva sürüklemektedir. Köylü için, sınıf mücadelesin
de işçilere katılmaktan başka bir �ıkış yolu yoktur. Ama
bu sonucu anlaması için, köylünün uzun yıllar burjuva
sloganlarıyla aldatılmış olması gerekmektedir.
1913
Werke, Bd. 19, s. 198-201
7:1.
rarası Kongresi" sona erdi.
Düşesler, kontesler, piskoposlar, rahipler, hahamlar,
polis memurları ve her türden burjuva filantropları savaş
düzeninde yürüdüler! Birçok ziyafetler verildi, birçok gös
terişli kabuller düzenlendi! Fahişeliğin zararı ve lanetli
bir şey olduğu üzerine ateşli söylevler verildi.
Peki ünlü burjuva kongre delegeleri tarafından is
tenilen mücadele araçları ne idi? Bellibaşlı iki araç var
dı: din ve polis. Bunlar fuhşa karşı en güvenli ve en ina
nılır araçlardı. Leipziger Volkszeitung'un18 Londra muhabi
rinin bildirdiğine göre, bir İngiliz delegesi muhabbet tel
lallığı için, parlamentoda, dayak cezasının istenilmesi gibi
bir lütufta bulundu. İşte, size fuhşa karşı mücadelenin mo
dern "uygar" kahramanı.
Kanadalı bir bayan, çalışma ücretlerinin yükseltil
mesiyle ilgili olarak "düşmüş" kadınların üzerinde kadın
polislerin denetiminden sözetti, ama kadın işçilerin yüksek
ücretler alacak değerde olmadıkları gözleminde bulundu.
Bir Alman papazı, halkta gittikçe daha fazla yer eden
ve serbest aşkın yayılmasını özendiren materyalizme şim
şekler yağdırdı.
Avusturya delegesi Giirtner, fuhşun nedenleriyle il
gili olarak, işçi ailelerinin yoksunluk ve yoksullukları, ço
cuk emeğinin sömürülmesi, dayanılmaz· konut koşulları
sorununu ortaya atma girişiminde bulunduğu zaman, iş
te o zaman konuşmacı düşmanca sataşmalada susmaya
zorlandı!
Ama bu konuda delegeler çevresinde yüksek kişiler
hakkında yararlı ve saygı uyandırıcı şeyler anlatıldı. Ör
neğin Alman imparatoriçesi bir doğumevini ziyaret ettiği
zaman -sayın bayanın, evli olmayan anneleri görerek
dehşete düşmesine engel olmak için- "gayri-meşru" ço
cukların annelerinin parmaklarına bir evlilik yüzüğü ta
kılmış. .
Buna bakarak, bu aristokrat-burjuva kongrelerinde ne
tiksindirici bir burjuva ikiyüzlülüğünün hüküm sürdüğü
anlaşılabilir. İyilik cambazları, yoksunluk ve yoksullukla
alay etmenin savunucuları, doğrudan doğruya aristokrasi
ve burjuvazi tarafından özendirilen "fuhuşla mücadele"
de biraraya gelmiş bulunmaktadırlar.
1913
Werke, Bd. 19, s. 250-251
73
landaca - ı (O) ; İngilizce - 8 (7) ; Ermenice - 3 (3) ;
Çingenece - 4 (O) ; Yahudice - ı.ı96 (396) ; Gürcüce - 2
(ı) ; Osetçe - ı (O) ; Fince - ı0.750 (874) ; Karelyaca -
3.998 (2) ; Çutça - 247 (O) ; Estonyaca - 4.723 (536) ; Lopar
ca - 9 (O) ; Süryanice - 6.008 (O) ; Samoyetçe - 5 (O) ;
Tatarca - 63 ( 13) ; Farsça - ı (ı) ; Çince - ı ( ı ) ; dili
belirli olmayan - 138 (7) .
Bunlar göreli olarak doğru verilerdir. Rusya'nın Bü
yük-Rusların oturduğu bölgelerden biriyle en çok ilişkili ol
makla birlikte nüfusun büyük ölçüde çok değişik uluslar
dan oluştuğunu gösterir. Büyük St. Petersburg kentinin
farklı ulusal-topluluklardan oluştuğu hemen göze çarpa;r.
Bu bir rasıantı değil, aksine, kapitalizmin bütün ülkeler
de ve her yerde egemen olan bir yasasıdır. Büyük kentler,
fabrika, madencilik, demiryolu ve genellikle, ticaret sana
yii merkezleri kaçınılmaz bir biçimde halkının özellikle
büyük ölçüde farklı ulusal-toplulu,ldardan oluşmasıyla
kendilerini gösterirler. Bu tür merkezler en hızlı büyüyen
merkezlerdir. Bu süreç içinde, uzakta bulunan köyden
sürekli olarak nüfusun gitgide daha büyük bir kısmını
koparırlar.
Şimdi gerçek hayattan alınmış olan bu verilerde, "ulu
sal-kültürel özerklik" ya da ulusal kültür sorunlarında, ya
ni ilk planda okul sorunlarında, "devlet yetkisinin ortadan
kaldırılması" olarak nitelendirilen bu milliyetçi darkafalı
küçük-burjuva ütopyasını değerlendirmeye çalışalım.
Okul "devletin yetkisinden alınacak" ve 23 "ulusal
birlik"in eline verilecek. Bunlardan herbiri (Petersburg'
da) "kendi" ulusal kültürünü özendirecek! !
Böyle bir "ulusal program"ın ne kadar akılsız ve ge- .
rici olduğunu tanıtlamak için bir tek sözcüğü bile israf
etmek gülünç olur.
Böyle bir planın propagandasını yapmak gerçekte
burjuva nasyonalizmi, şovenizm, klerikalizmin savunul-
74
ması ve onun desteklenmesi anlamına geldiği, gün gibi
açıktır. Genellikle demokrasinin, özellikle işçi sınıfının
çıkarları bunun tam tersini gerektirir: her yöredeki tüm
ulusal-topluluklara ait çocukların birleşik okullarda kay
naşması için çaba gösterilmelidir. Bütün ulusal-topluluk
lara mensup işçiler, Vladimirli işçilerin te111silcisi Samo
yilov'un, Rus devlet dumasında sosyal-demokrat işçi gru
bu adına çok mükemmel bir biçimde ifade ettiği okul ala
nındaki proleter politikasını ortaklaşa olarak okul alanın
da yürütmek zorundadırlar. 18 Ne şekilde biçimlendirilir
se biçimlendirilsin, okulların ulusal-tophüuklara göre ay
rılmasına karşı en kararlı bir şekilde karşı çıkmalıyız.
Ulusal-toplulukların şu ya da bu şekilde okullarda
birbirlerinden ayrılmalarına değil, ulusal-toplulukların hak
eşitliğine dayanan barışçı bir şekilde birarada yaşama
ları için temel demokratik koşulların yaratılmaşma özen
göstermeliyiz. Görevimiz "ulusal kültür"ü göklere çıkar
mak değil, dünya proleter hareketinin uluslararası kül
türü adına bu sloganın klerikal ve burjuva karakterinin
maskesini çıkarmaktır.
Ama bize şöyle sorulabilir: hak eşitliği esası üzerin
den, Petersburg'un 48.076 öğrencisi arasından bir Gürcü
çocuğunun çıkarlarını korumak mümkün müdür? Bunu
şöyle yanıtlayabiliriz: Gürcü "ulusal kültürü" esası üzerin
den Petersburg'da özel bir Gürcü okulu kurmak olanak
dışıdır ve kim böyle bir planı yayıyorsa, halk yığınlarına
zararlı fikirler taşıyor demektir.
Ama bu çocu�a devlet tarafından parasız olarak Gür
cü dilinde öğretim yapan, Gürcü tarihini vb. öğreten bir
merkezin hazır bulundurulmasını, bu çocuk için merkezi
kitaplıktan kitaplar sağlanmasını, devletin Gürcü öğret
menlerinin ücretlerinden bir kısmını sağlamasını İstersek
zararlı hiç bir şey savunmamış, olanaksız hiç bir şeyin ar
dında koşmamış oluruz. Gerçek demokrasi egemen olduğu
'15
ve "peredonovizmm9 okullardan tamamen kovuldu�u za
man, halk buna tam olarak ulaşabilir. Ama gerçek demok
rasiye Rusya içinde bulunan bütün ulusal-toplulukların
işçilerinin elele verdiği koşullar altında ve ancak. bu ko
şullar altında ulaşılabilir.
Her "ulusal kültür" için ayrı ulusal okul düşüncesini
yaymak gerici bir harekettir. Ama gerçek demokraside
okulları ulusal-topluluklara göre ayırmaksızın, anadilde,
ulusal tarih vb. üzerinde ö�retim yapmanın sağladı�ı
yararlar tam olarak korunabilir. Tam yerel özerklik, ör
neğin Kem ilçesinin 713 Karelyalı çocu�na, (sadece 514
Rus çocuğu bulunmaktadır) ya da Peçora ilçesinin 681
Süryani çocu�una (153 Rus çocu�u bulunmaktadır) , ya da
Novgorod ilçesinin 267 Letonyalı çocu�una (7.000'in üs
tünde Rus çocuğu bulunmaktadır) vb. herhangi bir şeyin
zorla kabul ettirilmesinin olanaksız bulundu�u anlamına
gelir.
Uygulanamayacak ulusal-kültürel özerkli�n propa
ganda edilmesi akılsızca bir harekettir. Ancak işçileri
ideolojik bakımdan parçalar. Bütün ulusal-topluluklara
mensup işçilerin birleşmesi fikrinin yayılması, proleter sı
nıf dayanışmasının zaferini kolaylaştırır. Bu sınıf daya
nışması tüm ulusların hak eşitliğini ve geniş ölçüde barış
içinde birarada yaşamasını güvence altına alır.
1913
Werke, Bd. 19, s. 527-529
77
münden bu yana, yarım yüzyıl boyunca, geniş-ölçekli
üretimin büyümesiyle kapitalist karteller, sendikalar ve
tröstlerle olduğu kadar, mali sermayenin boyutları ve
gücündeki çok büyük artışla. da kendini çok çarpıcı bir
biçimde ortaya koyan ve bi11lerce biçime bürünerek gö
rülmemiş bir hızla ilerleyen emeğin toplumsallaşması,
sosyalizmin kaçınılmaz doğuşunun, başlıca maddi temeli
ni hazırlamaktadır. Bu dönüşümün düşünsel ve manevi
itici gücü, bizzat kapitalizin tarafından eğitilmekte olan
proletaryadır. Proletaryanın burjuvaziye karşı her gün
biraz daha içerik yönünden zenginleşerek bir sürü biçim
lerde ifadesini bulan mücadelesi, politik gücün proletar
ya tarafından ele geçirilmesine ("proletaryanın diktatör
lüğü") yönelen, politik bir mücadele halini kaçınılmaz
olarak alır. Üretimin toplumsallaşması, sonunda, üretim
araçlarıi:ıın toplumun malı olmasına, "mülk sahiplerinin
mülksüzleştirilmesi"ne yolaçmak zorundadır. Emeğin üret
kenliğinde görülmemiş bir artış, daha kısa işgünü, küçiik
ölçekli, ilkel ve dağınık üretimin kalıntı ve yıkıntılarının
yerini kolektif ve gelişkin emeğin alması - bu dönüşü
mün dolaysız sonuçları bunlardır. Kapitalizm, her zaman,
tarım ve sanayi arasındaki bağları koparır, ama aynı za·
manda da, çok yüksek gelişimi içersinde, bu bağların yeni
öğelerini, bilimin bilinçli olarak uygulanması ve kolektif
emeğin yoğunlaşması, ve insan nüfusunun yeniden dağı
lımı (böylece, hem kırsal bölgenin geriliğine, tecrit edil- ·
79
İKİNCİ KlSlM
Bo
reketin adım adım ilerlemesinin ve yenilmezli�inin karşı çıkı
lamaz kanıtıdır. Len�n'in ögrettigi gibi bu birliğin temelini,
proletaryanın tüm kuşaklarının sınıf çıkarlarının ortak olma
sı ye bilimsel komünizmin fikirlerinin büyük yaşam gücü oluş
turur.
Dogaı olarak gençlik de, özel, yaşına uygun ilgilere sahip
tir, kendine özgü önemli toplumsal istemlerde bulunur; ama bun
lar, tüm sınıfın amaçlarına varıldıgı ölçüde karşılanır ve yeri
ne getirilir; sözkonusu istemler, işçi sınıfının görevlerinin ay
rılmaz bir bölümünü oluştururlar. Geleceğin sınıfının, gelece�i
ile ilgilenmemesi düşünülemezdi, ama gelecek, Lenin'in de yaz
dıgı gibi gençliğindir. Bli nedenle Lenin'in parti programı ile
ilgili bütün taslakları emekçi gençligin hayati çıkarlarını kar
şılamaktadır.
Lenin'in partisi, fikirlerinin yaşam gücü, politikası, genç
li�e karşı gösterdiği sürekli özen, Lenin tarafından temelleri
atılan ilkelerin ruhuna uygun olarak gençligin eğitiminde yo
rulma bilmeyen etkisi, işçi sınıfının devrimci kuşaklarının bir
birleri içine geçmelerini saglamaktadır. Bu yüzden, gençlik de,
bu partiyi, kendi gerçek dostu, savunucusu ve ögretmeni olarak
görmüş, ona doğru çekildiğini hissetmiş, sürekli olarak safla
rını doldurmuştur. Bunun için, Lenin şöyle bir gözlernde bu
lunabiliyordu: "Biz daima en ilerici sınıfın gençliğinin partisi
olacağız!" (s. ll 4) .
Devrimci kuşakların bu sürekliligini saglamak için, Le
nin, gençliğe, işçi sınıfının ve bolşevik partisinin mücadele ge
leneklerini aktarmaya özel bir önem vermişti. Gençlik bu de
neyimleri teslim almalıdır, çünkü bu, Lenin'in anlayışına gö
re, tüm devrimci sürecin artan bir şekilde sürmesinin, eski
mücadeleci kuşakların daima kendilerine layık izleyiciler bul
masınin en önemli önkoşuludur.
Lenin için gençliğin eğitimine ait olan görevler, sosyalist
devrimin, proletarya diktatörlüğünün ve sosyalizmin zaferi yo
lunda proletaryanın mücadelesinin temel sınıfsal çıkarlarına
tabi idi. Gençliğin tüm eğitiminin sınıf içeriği ile, politika ve
parti ile ilgili içerikle doldurulması istemi de buradan gelmek
tedir. Ancak bu şekilde bütün toplumsal olayları, sınıflar açı
sından degerlendirebilen, burjuvaziye ve her türlü nüanslarıy
la oportünizme uzlaşmaz bir şekilde karşı çıkan ideolojik ba- .
kımdan çelikleşmiş proleter mücadeleciler yetiştirilebilir.
Lenin tekrar tekrar gençliğin tutarlı bir proleter enter-
81.
•
82.
işlerde vesayet durumuna gelen ve gençli�n girişimini engel
leyen sınırın geçilmemesi için uyarıda bulunmuştu.
Lenin'in "Gençlik Enternasyonali" başlıklı makalesinde
geliştirdigi ilkeler dahl;l sonra komsomolun düzenlenmesinde
ve öteki ülkelerde komünist gençlik birliklerinin kurulmasm
da temel oldular.
Gençlik, Lenin'de, kendini harekete geçiren, yakıp tutuş
turan sorulara yanıt bulmaktadır. Ahlak, aşk, evlilik sorunları
konusunda da ( İnes Armand'a yazdıgı mektuplarda) fikirlerini
açıklamıştır.
Bu bölümün sonunu, Lenin'in "Dışardan Seyreden Bir Ki
şinin ögütleri" başlıklı mektubu oluşturmaktadır. Ekim ayak
lanması planındaı işçi gençli�e de sorumluluk taşıyan görevler
vermiştir. Bu gerçek, Lenin'in ve Bolşevik Partisinin gençli�e
ne kadar güven beslediğini tanıtlamaktadır, bu, onların, genç
liğin işçi sınıfının sosyalizm mücadelesindeki katkısma yüksek
bir değer verdikleri anlamına gelmektedir.
NE YAPMALI?*-21
(PARÇA)
[I]
[Il ]
ss
vaşa girdiler� Çok kez hemen hemen hiç donatımları yok
tu ve egitim diye bir şey görmemişlerdi. Sabanını bıra
kıp savaşa katılan köylüler gibi ellerinde sopalarla yürü
düler. Bir ögrenci çevresi, hareketin eski üyeleriyle hiç
bir baglanıısı olmadan, başka yörelerdeki, hatta aynı ken
tin başka kesimlerindeki (ya da başka egitim kurumla
rındaki) inceleme çevreleriyle hiç bir baglantı kurma
dan, devrimci çalışmanın çeşitli bölümlerini örgütlendir
meden, belirli bir zaman süresini kapsayan sistemli bir
eylem planı olmadan, işçilerle ilişki kuruyor ve çalışma
ya koyuluyor. Bu çevre, yavaş yavaş propaganda ve aji
tasyonunu yaygınlaştırıyor; eylemiyle oldukça geniş bir
işçi kesiminin ve egitim görmüş tabakanın belirli bir ke
siminin sempatisini kazanıyor; bu kesimler ona para sag
lıyorlar ve "komite", gençlerden oluşan yeni grupları bun
lar arasindan ediniyor. Komitenin (ya da mücadele bir
liginin) çekici gücü büyüyor, eylem alanı genişliyor, ey
lemini tamamen kendiliginq_en bir biçimde yayıyor; bir
yıl ya da birkaç ay önce, ögrenci çevrelerinin toplantıla
rında konuşan ve "Nereye?" sorusunu tartışan, işçilerle
baglantı kuran ve bu baglantıları sürdüren, bildiri yazıp
yayıniayan bu kimseler, artık öteki devrimci gruplarla
. ilişkiler kuruyorlar, yazın ediniyorlar, yerel bir gazete
nin yayınma girişiyorlar, bir gösteri düzenlemekten söz
etmeye başlıyorlar, ve nihayet açık savaşa geçiyorlar (bu
açık savaş ilanı, duruma göre ilk ajitasyon bildirisi, bir
gazetenin ilk sayısı ya da ilk gösteri yürüyüşü olabilir) .
Çogunlukla bu çıkışlar, daha ilk anında tam bir fiyask9y
la sonuçlanır. İlk anında ve tam bir fiyasko, çünkü, bu
açık savaş daha önce düşünülmüş ve uzun uzad.ıya sap
tanmış sistemli bir plan, inatçı ve uzun süreli bir müca
dele planı sonucu degildi, sadece inceleme çevresinin ge
leneksel çalışmasının kendiliginden büyümesi sonucuy
du; çünkü polis, besbelli ki, hemen her seferinde, yerel
8
hareketin, üniversite sıralarında "adları duyulmuş olan"
başlıca militanlarını tanıyordu, ve bir baskın için kendi
sine en elverişli anı kollarken, kasıtlı olarak, elle tutulur
bir suçüstü sa�layabilmek için, devrimci grubun yayılma
sına gözyummuştur ve her seferinde tanıdıkları bazı kim
selerin "tohumluk olarak" serbest gezmelerine izin ver
miştir (bildi�im kadar "tohumluk" terimi hem bizimki
lerin hem de çar polisinin kullandı�ı bir terimdir) . Böyle
bir savaşı, bir köylü yı�ının, ellerinde sopalarla, modern
askeri biriikiere karşı savaşına benzetmernek insanın elin
den gelmiyor. Ve insan, savaşçıların tam bir e�itim yok
sunlu�na karşın, yayılan, büyüyen ve başarılar sa�la
yan hareketin canlılı�ıria şaşıyor. Tarihsel bakımdan dona
tırnın ilkelli�inin başlangıçta yalnız kaçınılmaz olmakla
kalmadı�ı, savaşçıların geniş ölçüde seferber edilmesinin
koşulu olarak meşru bile oldu� do�udur; ama ciddi ça
tışmalar yer almaya başlayınca (ve bunlar fiilen 1896
yazındaki grevlerle başlamıştır) , savaş örgütümüzün ek
sikliklerini gittikçe daha çok duymaya başladık. İlkten
şaşkınlı�a düşen ve gaf üstüne gaf yapan hükümet (ör
ne�in, sosyalistlerin yaptıklarının kötülüklerini anlata
rak kamuoyuna başvurması, ya da işçilerin başkentlerden
taşradaki sanayi merkezlerine sürülmesi gibi) , kısa za
manda mücadelenin yeni koşullarına ay_ak uydurabildi
ve kusursuz biçimde donatılmış olan ajan provokatör, ca
sus ve polis birliklerini ustaca kullanmaya başladı. Bas
kınlar o kadar sıklaştı, o kadar çok insanı etkiledi ki, ve
bu baskınlar sonucu yerel inceleme çevreleri öylesine si
linip süpürüldü ki, işçi yı�nları hemen hemen bütün li
derlerini kaybettiler, hareket inanılmaz ölçüde da�ınık
bir nitelik aldı ve çalışmalarda süreklilik ve uyum tümüy
le olanaksızlaştı. Yerel liderlerin böyle darmada�n edili
şi, incelerne çevreleri üyelerinin rasgele kişilerden oluş
ması, teorik, siyasal ve örgütsel sorunlarda gerekli e�iti-
min olmaması ve bu sorunlarda dargörüşlülük, bütün bun
lar, yukarda anlatılan koşulların kaçınılmaz sonuçları idi.
.
İşler öyle bir hale geldi ki, birçok yerlerde işçiler, gere
ken saglamlıgı gösteremedigimizden ve gizlilik kuralları
na uyamadıgımızdan ötürü, aydınlara olan inancını yitir
meye ve onlardan uzak durmaya başladılar. İşçiler şöyle
diyordu: aydınlar pek dikkatsiz davranıyorlar ve polis bas
kıniarına yolaçıyorları
[ II I]
88
yandaşı olarak başlamışlardı. Hemen hepsi, gençliklerin
de terörist kahramanlara hayranlık duymuşlardı. O kah
ramanlık geleneklerinin büyüleyici etkisinden kurtulmak
için bir mücadele gerekti, ve bu mücadeleye, Narodnaya
Volya'ya sadık kalmaya kararlı ve genç sosyal-demokrat
ların derin bir saygı duydukları kimselerle olan kişisel
ilişkilerin kesilmesi eşlik etti. Bu mücadele, genç lider
leri, kendi kendilerini eğitmeye, her eğilimdeki gizli yazı
nı okumaya, ve legal narodizmin sorunlarını yakından in
celemeye zorladı. Bu mücadelede eğitilen sosyal-demok
ratlar ne yollarını aydınlatan marksist teoriyi, ne de otok
rasiyi devirme görevini "bir an bile" unutmadan işçi sı
nıfı hareketi içine girdiler. 1898 ilkyazında partinin ku
rulması, bu dönemin sosyal-demokratlarının en çarpıcı ve
aynı zamanda da sonuncu hareketi oldu.
Üçüncü dönem, gördüğümüz gibi, 1897'de hazırlan
mıştı ve 1898'de kesin . olarak İkinci Döneme son verdi
( 1899-?) . Bu, bir bölünme, dağılma ve yalpalama dö
nemiydi. Delikanlılık çağındaki bir gencin sesi çatalla
şır. Ve işte böyle, bu dönemde Rus �osyal-demokrasisi
nin sesi de çatallaştı, falsolu sesler çıkarmaya başladı -
bir yandan, Bay Struve ve Bay Prokopoviç'in, Bulgakov
_
Bg
tipi. Yığınların kendiliğindenliği, liderlerden daha çok si
yasal bilinç istedikçe, bu tip, daha da yetersizleşti. Lider
ler. sadece teori bakımından ("eleştiri özgürlüğü") ve
pratik bakımdan ("ilkellik") geri kalmakla kalmadılar,
·
geri kalmışlıklarını bir sürü görkemli savlar ileri sürerek
haklı göstermeye çalıştılar. Sosyal-demokrasi legal- yazın
da Brentano yandaşları25 tarafından ve illegal yazında da
kuyrukçular tarafından trade-unionculuk26 derekesine dü
şürülüyordu. Özellikle sosyal-demokratların "ilkel yön
temleri" sosyalist olmayan devrimci eğilimlerin yeni-:
den canlanması sonucunu verince, Credo programı uygu
lanmaya başlanıyordu.
Eğer okur, Raboçeye Dyelo gibi bir gazete üz.erinde
gereğinden fazla durduğum için beni kınarsa, kendisine
şunu söyleyeceğim: Raboçeye Dyelo bu üçüncü dönemin
"ruhunu" en belirgin biçimde ifade · ettiği için "tarihsel"
bir önem kazanmıştı. • DağınıklığJ. ve yalpalamayı, "eleş
tiricilik"e, "ekonomizme" ve terörizme ödünlerde bulun
maya hazır oluşu temsil edebilecek olan tutarlı R. M. de
ğil, esen rüzgara göre yön değiştiren Kriçevski'ler ve Mar
tinov'lardı. Bu dönemin karakteristik özelliği, bazı "mut
lak" hayranlarının pratik çalışmaya küçümseme ile bak
maları değildir, tam tersine, küçük çapta pratikçilikle teo
riye karşı tam bir umursamazlığın bileşimidir. Teoriyi
}>ayağılaştırma girişimlerinde bu dönemin kahramanları
nın asıl tasası "büyük lafları" doğrudan doğruya reddet
me değildi. Bilimsel sosyalizm, bütün halinde bir devrim
ci öğreti olmaktan çıktı, her yeni çıkan Alman ders kitabı-
90
nın içeriginin "serbestçe" sulandırdığl bir bulamaç haline
geldi; "sınıf mücadelesi" sloganı daha geniş ve daha ener
jik bir eyl.eme teşvik eden bir etken olmaktan çıktı, "ik
tisadi mücadele siyasal mücadeleye kopmaz bağlarla bağ
lı bulunduğuna" göre, bir çeşit merhem görevini yerine
getirdi ; parti düşüncesi, militan bir örgütün yaratılması
için bir çağrı olmuyor, tersine, bir tür "devrimci bürok
rasiyi" ve "demokratik" biçimlerle. çocukça oynamayı hak
lı göstermek için kullanılıyordu.
Üçüncü dönemin ne zaman sona ereceğini ve "bir
çok belirtinin müjdelediği" dördüncü dönemin ne zaman
başiayacağını bilemeyiz. Geçmişten bugüne ve kısmen de
geleceğe geçiş halindeyiz. Ama bütün gücümüzle inanı
yoruz ki, dördüncü dönem, · militan marksizmin pekişıne
sine yolaçacak, Rus sosyal-demokrasisi bunalımdan tam
ergenlik çağına erişmiş olarak çıkacak ve oportünist art
çının "nöbetini" en devrimci sınıfın gerçek öncüsü "devra
lacaktır".
"Nöbetin devralınması" çağrısında bulunma anlamın
da ve yukarda açıkladıklarımızı özetleyerek, ne yapmalı?
sorusuna şu kısa yanıtı veriyoruz:
Üçüncü Döneme Son Verin.
1901-1902
Werke, Bd. 5, s. 408-409,
450-458, 538-541
91.
�.] örgütlernek hiç de mümkün ve istenilir bir şey de
ğildir. Propaganda tüm komite tarafından bir ve aynı
ruhla sürdürülmelidir ve kesin olarak merkezileştirilme
lidir. Dolayısıyla benim bu konudaki düşüncem şöyledir:
komite, birkaç üyesine bir propagandacılar çevresi [hüc
resi �.] örgütlemeleri talimatı verir (ki bu, komitenin
bir kolu, ya da komitenin kurumlarından bir tanesi ola
caktır) . Bu grup, gizlilik gereği, mahalle gruplarının hiz
metlerinden yararlanarak, bütün kentte ve komitenin
"yetki alanı içindeki" bütün yerlerde propaganda yapma
lıdır. Eğer gerekirse, bu grup, alt gruplar kurabilir ve,
sözgelişi, işlevlerinin bazılarını bunlara bırakabilir, ama
bütün bunlar, ancak, hareketle herhangi bir bağı olan her
gruba, alt gruba, ya da çevreye kendi delegesini atama
hakkına her zaman ve kayıtsız şartsız sahip bulunan ko
mitenin onayı ile yapılabilir.
Aynı örgütlenme biçimi, komitenin aynı tip kolları
ya da kurumları, harekete hizmet eden bütün çeşitli grup
lara uygulanmalıdır - örneğin yüksek okul ve liseler
deki öğrenci gruplarına; devlet memurları arasındaki di
yelim ki, sempatizan gruplarına; ulaştırma, basım ve pa
saport gruplarına; gizli toplantı yerleri ayarlayan grup
lara; işi, casusları izleyip bulmak olan gruplara; ordu için
deki gruplara; silah sağlama gruplaruıa ; "mali bakım
dan karlı girişimler" örgütleme gruplarına vb .. Gizli bir
örgütü yürütme sanatı, mümkün olan her şeyden yarar
lanmaktan, "herkese yapacak bir şeyler vermek"ten; aynı
zamanda tüm hareketin önderliğini, elbette ki o güce sa
hip bulunmak sayesinde değil, otorite, enerji, daha çok
deneyim, daha böyük beceriklilik ve daha büyük ustalık
sayesinde muhafaza etmekten ibaret olmalıdır. Bu hu
sus, merkez çok büyük yetkiye sahip yeteneksiz bir kişi
içerecek olursa, katı merkeziyetçiliğin hareketi batıra
mamasının çok kolay olacağı yollu, olası ve alışılmış itirazı
9.2
karşılamak üzere belirtilmiştir. Bu elbette ki mümkün
dür, ama geniş ölçüde uygulanmasına kesinlikle izin ve
rilemeyecek olan ve hatta bir otokrasi altında yürütülen
devrimci çalışma için tümüyle zararlı bulunan seçim ilke
siyle ve ademi merkeziyeıle önlenemez. Herhahgi bir kural
da, buna karşı çare olamaz; böyle çareler, ancak, tek tek
her alt grubun kararıyla başlayıp, bunların M. O.'na ve
M. K.'ye başvurmalarıyla sürdürülen ve (en kötü durum
da) tamamıyla yeteneksiz olan yetkililerin uzaklaştırıl
malarıyla sonuçlanan "yoldaşça etkileme" önlemleriyle
saglanabilir. Komite, devrimci çalışmanın çeşitli yönleri
nin çeşitli yetenekler gerektirdigini ve bazan bir örgütle
yici olarak tamamıyla işe yaramaz bir kişinin, aj itatör
olarak paha biçilmez olabilecegini, ya da tam anlamıyla
gizli . çalışmada iyi olmayan bir kişinin, mükemmel bir
propagandacı olabilecegini, vb. akılda tutarak, mümkün
olan en . büyük işbölümünü saglamaya gayret etmelidir.
Propagandacılar konusu üzerinde dururken, aklıma
gelmişken, bu meslegin yeteneksiz insanlarla doldurul
masını ve böylece propaganda düzeyinin düşürülmesini,
bu alışılagelmiş uygulamayı eleştirrnek üzere birkaç söz
söylemek isterim. H;er ögrenciyi ayrım gözetmeksizin bir
propagandacı olarak görmeyi bazan alışkanlık haline geti
riyoruz ve her genç de kendisine "bir çevre [hücre �.]
verilmesini" vb. talep ediyor. Buna karşı konulmalıdır,
çünkü bunun büyük zararları oluyor. İlkeleri istisnasız
tutarlı ve kendileri gerçekten yetenekli olan çok az pro
pagandacı vardır (ve böyle olabilmek için kişinin pek çok
çalışması ve deney biriktirmesi gerekir) ; dolayısıyla böyle
insanlar uzmanlaşmalı, tamamıyla bu türden çalışmaya
konulmalı, ve kendilerine en büyük özen gö�terilmelidir.
Böyle kişiler haftada birkaç konferans vermeli ve gerek
tiginde başka kentlere de gönderilmelidirler, ve, genel
olarak, yetenekli propagandacılar çeşitli kasaba ve kent-
93
leri dolaşmalıdırlar. Ama bu işte yeni olan gençlere esas
olarak pratik görevler verilmelidir ki, bu görevler, iyim
serlikle "propaganda" diye adlandırılmakta ve öğrencilerin
yönetimindeki çevrelere kıyasla bir parça savsaklanmak
tadır. Eksiksiz bir eğitim, elbette, ciddi pratik girişimler
_ için de gereklidir; bununla birlikte, "yeni olanlara" da,
bu alanda iş bulabilmek daha kolaydır.
1902
Werke, Bd. 6, s. 233-235
REFORMLAR ÇAGP8
(PARÇA)
94
koruyan yasakoyucu, gorunuşe göre, bir noktayı düşün
memiştir: işçiler bu koşullar altında bu kıdemli "mevki
ye" gönül rızasıyla gelecekler midir? Kıdemli, hemen he
men bir köy aşar memuru gibi polisin keyfine teslim edil
miş olacaktır. Bu takdirde kıdemli, fabrika makamları
nın yönergelerini ve açıklamalarını işçilere aktaran basit
bir haberci durumuna düşecektir. Kıdemliler tarafından
çagrılan ve usule uygun bir şekilde yapılmasını denetle
me durumunda oldukları işçi grupları toplantıları için,
kuşkusuz, kıdemliden, hafiyelik hizmetleri ve raporlar is
tenilecektir.
1903
Werke, Bd. 6, s. 512
10 Ocak [19]05
Sevgili dost! Sonunda Vperyod'u yayınlamaya başla
dık, bu konuda seninle biraz ayrıntılı bir şekilde konuş
mak istiyorum. Öbür gün 2. sayısı yayınlanıyor. Bu dergi�
yi haftalık olarak yayınlamak istiyoruz. Siyasal konular
da yazı yazan kadromuz yeterli. Moralimiz mükemmel ve
yaratıcı güç herkeste yüksek (belki Vas.'ın dışında, bir
parça derdi olan Vas.'ın) işlerin iyi gidece� kanısındayız,
yeter ki iflas etmeyelim. Her sayı için 40.0 fr. (150 ruble)
gerekecek, ama · topu topu 1.200 frankımız var. İlk aylar
da yardıma son derece gereksinme var, çünkü yayını dü
zenli bir biçimde sürdürmezsek biı, ço�nlugun tüm duru
mu için ağır ve pek kolay tamir edilemeyecek · bir darbe
olacaktır. Bunu unutmayın ve hiç olmazsa {ö z e l l i k l e
G o r k i'd e n30) bir parça para bulun.
95
Bir şey daha var. Rusya'da politik yazılar konusunda
kendisiyle birlikte çalışacak olanları bütün gücüyle örgüt
lendirmeye koyulması için Rahmetov'a mektup yazmak
şimdi özellikle ivedilik kazandı. Haftalık gazetenin başarı
sı büyük çapta Rus politika yazarlarının ve sosyal-demok
ratların azimli işbirliğine bağlıdır. Rahmetov'a yalnızca
F i n n'i ve K o l l o n t a y'ı değil (F i n l a n d i y a ü z e
r i n e bir makaleye ivedilikle gereksinme var) , R u m
y a n t s e v ve A n d r e y S o k o l o v'u da, özellikle
Sokolov'u harekete geçirmesini yazınız. Uzun deneyimim
den biliyorum ki, Ruslar, böyle şeylerde müthiş, affedil
mez bir şekilde ve inanılmaz derecede yavaş hareket eden
insanlardır. Bu nedenle ilk yapılacak şey, kendinden ör
nek vermek; ikincisi, vaatlere güvenmemek, kesin olarak
birtakım yazıları hazır olarak elde bulundurmaktır? Ma
kaleleri ve yazışmayı kesinlikle kendisi ısmarlamalı, ken
disi almalı, kendisi göndermeli, elde edinceye kadar işi
gevşetmemelidir. (S u v o r o v ve L u n z'u da yukarda
kilere katıyorum, kuşkusuz, Rahmetov da daha birçokla
rını tanır.) Aşağıdaki makalelere pek büyük gereksinme
miz var: 1. Rus yaşamının sorunları üzerine makale,
6.000 ile 18.000 sözcük; 2. aynı konu ile ilgili notlar 2.000
ile 6.000 sözcük arasında; 3. her şey üzerine ve çok çe
şitli bir kapsamda yazışmalar; 4. Rusya'nın yerel ve mes
leki yayınlarından ilginç yerlerden özetlerneler ve alıntı
lar ; 5. Rus gazete ve dergilerinde çıkan makaleler üzerine
notlar. Son üç nokta işçi ve özellikle öğrenci gençliğin
kesinlikle yapabilecekleri şeyler alanında bulunmaktadır,
bu nedenle bu hususa dikkat etmek, bu çalışmayı yaymak,
insanları harekete geçirmek ve onları sarsarak uyandır
mak gerekmektedir; onlara somut örneklerle neye gerek
sinme bulunduğunu, her küçük şeyden nasıl yararlanma
sını bilmek gerektiğini göstermek, yabancı ülkelerin Rus
ya'dan gelecek hammaddeye çok büyük gereksinme duy-
96
duğunu (biz, bu hammaddeyi kendimiz işleyeceğiz ve ya
yınlarımızda yararlanacağız) , yazı yazma sanatı bakımın
dan eksiklik nedeniyle utanmanın büyük bir aptallık ola
cağını, yabancı ülkede çıkan bu dergiyi kendi dergileri
haline getirmek istiyorlarsa, onunla hiç çekinmeden ko
nuşmaya ve rahatça yazışmaya alışmanın gerektiğini onla
ra açıklamak gerekir. Bu bakımdan her öğrenci toplulu
ğuna, her işçi çevresine Vp eryod'un adresinin verilmesini
çok gerekli, kesinlikle gerekli görüyorum (şimdi birçok
yabancı ülke adresimiz var, daha da çok olacak) . Bana
inanınız, bizim komite mensupları arasında gençliğe cö
mertçe adres verilmesine karşı aptalca bir önyargı var.
Bütün gücünüzle bu önyargıya karşı mücadele edin, ad
resleri verin, ve Vperyod yazıişleri müdürlüğü ile doğ
mdan doğruya temasa geçmelerini isteyin. Aksi durum
da bu yayın organı amaçlarına ulaşamaz. İşçi muhabirie
re çok büyük ölçüde gereksinmekteyiz, ama ancak elimiz
de birkaç tane var. Düzinelerce, yüzlerce işçinin Vperyod'a
doğrudan doğruya yazmaları zorunludur.
Briefe ("Mektuplar") , Bd. Il, s. 5-7.
ll Şubat 1905
97
dıgını söylemeye cesaret edenleri açıkça sıkıştırmayı öne
ririm. Rusya'da sayılamayacak kadar çok insan vardır,
ancak korkmaksızın, daha geniş ve cesur bir şekilde, da
ha cesur ve geniş bir şekilde, gençlik arasında araştırma
yapmak gerekir. Şimdi mücadele zamanıdır. Tüm müca
delenin gidişini, gençlik, hem öğrenci gençlik, hem -çok
daha büyük ölçüde-:- işçi gençlik belirleyecektir. Unvan
düşkünlüğüne, bütün eski yavaş hareket etme alışkanlığı
na son verin. Vperyod okurlarından y ü z l e r c e çevre
[hücre -ç.] kurunuz, ve onları bütün güçleriyle çalışma
ya teşvik ediniz. Gençleri alarak komiteyi üç katı geniş
letin, beş ya da hatta on alt-komite kurun, her namuslu
ve enerjik kimseyi "üye olarak alın". Her alt-komiteye
fazla formaliteye gerek kalmaksızın bildiriler yazması ve
yayınlaması hakkını verin (yanlışlar ··yaparsa zarar yok;
biz bu tür yanlışları Vperyod'da özenle düzelteceğiz) .
Devrimci girişime sahip olan bütün insanları çok büyük
bir hızla biraraya getirmek ve işe koşmak sözkonusudur.
Bunların bilgi sahibi kılınmamış olmalarından korkmayın,
deneyimsiz ve olgunlaşmamış olmaları konusunda kaygı
ya kapılmayın. Bunun ilk nedeni şudur: siz onları örgüt
lendiremezseniz ve harekete getirmezseniz, onlar menşe
vikleri ve Gaponları izleyecekler ve deneyimsizlikleri yü
zünden de beş kez daha zararlı olacaklardır. İkinci ne
deni, onlar için bizzat olaylar, hem de bizim düşüncemize
uygun olarak öğretici olacaklardır. Daha şimdiden olaylar,
herkesi, kesinlikle Vperyod'un düşüncesine uygun olarak
bilgi sahibi kıldı.
Yüzlerce çevreyi örgütlendirmek, örgütlendirmek, bir
kez daha örgütlendirrnek ve bu arada komitenin alışılagel
miş (hiyerarşik) aptallıklarına köklü bir şekilde son ver
mek gerek. Bu, bir savaştır. Ya her yerde, her tür ve bi
çimde her tabakada devrimci sosyal-demokrat çalışma
için y e n i, genç, taze, enerjik mücadele örgütleri - ya
da mevki ve şeref sahibi "komite" üyeleri ünüyle yok ola
caksınız.
Bu konuda Vperyod'da yazacağım• ve parti kongre
sinde konuşacağım. Bir düzine g e rı ç, t a z e (ve öteki)
işçi çevrelerinin, yazıkuruluna doğrudan doğruya bağlan
masını sağlamak için bu konuda fikir alışverişine yolaç
mak amacıyla tekrar tekrar yazacağım. Ama . . . ama ara
mızda kalsın, bu iddialı arzularıının gerçekleşmesi konu
sunda umudum yok. Belki iki ay sonra benden, "plan"da
yapılacak değişimlerle mutabık olup olmadığımı telgraf
la yanıtlamarnı istersiniz. . . Önceden söyleyeyim: her
türlü planla hemfikirim. . . Parti kongresinde görüşmek
üzere.
Lenin
P. S. Vperyod'un Rusya'ya gönderilmesinde bir atılım için
hedefler saptayınız. Olanaklar ölçüsünde Petersburg'dan sipa
rişler için propaganda yapınız. Öğrenciler ve özellikle işçiler,
düzinelerle ve yüzlerle kendi adreslerine ısmarlasınlar. Bugün
bundan korkmak gülünçtür. Polis her şeyi hiç bir zaman top
layamaz. Yarısı ya da üçte-biri yerlerine ulaşacaktır, bu da
oldukça fazladır. Bu fikri, her gençlik çevresinde canlandırınız,
gençlik kendiliğinelen dış ülkeler için yüzlerce yol bulacaktır.
Vperyod'u gönderebilmem için bana mümkün olduğu kadar çok
adres veriniz.
Werke, Bd. 8, 134-135
S. İ. GUSSEV'E
HARİTON'A
15 Şubat 1905
Aziz dostum! Mektuplar için çok teşekkür ederim.
Kesinlikle bu şekilde devam ediniz, yalnız şu noktaları da
99
gözönünde bulundurunuz: 1. Hiç bir zaman size gelen
mektup ve haberlerin içeriklerini kısa bir şekilde özetle
mekle yetinmeyiniz, aksine bunları kesinlikle t a m ola
rak (mektuplarınızın dışında) gönderiniz. 2. Bizi ke
sinlikle yeni güçlerle, gençlikle ve yeni OI'taya çıkan
gruplarla, doğrudan doğruya temasa geçiriniz. Unutmayı
nız ki, devrimci örgütün gücü, ilişkilerinin sayısındadır.
Bize bildirilen Rusya'da gerçekleştirilen yeni ilişkilerin sa
yısıyla dostlarımızın eylem yeteneğini ve çalışma sonuç
larını ölçmek zorundayız. Bugüne kadar bütün Peters
burg'lular birarada (utanılacak bir durum) bir tek yeni
ilişki sağlayamadı (ne Serafima, ne Sussoyika, ne Zem
liyaçka, ne de Nik. iv.) . Bu bir skandal, işin sonu, bir if�
lastır! Tanrı aşkına menşeviklerden öğrenin. lskra nın 85.
'
1.00
YENİ GÖREVLER VE YENİ GÜÇLER33
(PARÇA)
1.01.
Benzetmeler yapmadan konuşursak şöyle diyebiliriz:
halkın yüz kat güçlenen devrimci enerji akımına ancak bir
ölçüde ayak uydurabilmek için bütün parti örgütlerinin ve
partiye yakın olan bütün örgütlerin mevcudunu çok geniş
letmek zorunludur. Bu, kuşkusuz, marksizm bilgilerinde
sürekli eğitim ve sistemli öğretim bakımından geri kalma
anlamına gelmez. Kesinlikle hayır; ama unutmamak ge
rekir ki, eğitilmemiş kimseleri bizim, tamamen bizini dü
şüncemize uygun olarak eğiten mücadele faaliyetleri şim
di eğitim ve öğretim için çok daha büyük bir öneme sa
hiptir. Gene unutmamak gerekir ki, bizim marksizme olan
"doktriner" bağlılığımız, şimdi, her yerde, yığınZara nes
nel dersler veren devrimci olayların gelişmesiyle güçleni
yor ve bütün bu dersler, bizim dogmamızı doğruluyor.
O halde dogmadan vazgeçmekten, kafası karışık aydın
lara, devrimci boşkafalılara karşı güven duymayan ve kuş
kulu tavrımızı bırakmaktan sözetmiyoruz; tam bunun
karşıtı. Bir sosyal-demokratın hiç bir durumda unutma
ması gereken dogmanın öğretimindeki yeni yöntemlerden
sözediyoruz. Artık gruplara değil, kitlelere bizim eski
"dogmatik" öğretimizi aktarmak için, örneğin uygulama
da terörü yığınların başkaldırmasına bağlamanın zorun
lu olduğu bilgisinin, eğitim görmüş Rus toplumunun libe
ralizminin arkasında burjuvazimizin sınıf çıkarlarını gör
meyi bilmenin öğretilerini aktarmak için büyük devrim
olaylarının öğretilerinden yararlanmanın, şimdi ne ka
dar önemli olduğundan sözediyoruz. (bkz: Vp eryod un 3.
'
102
dan doğruya savaş harekatı içinde eğitilmek zorundadır
lar. Bu nedenle, yoldaşlar, yeni öğretim yöntemlerine da
ha cesaretle yaklaşın! Cesaretle daima yeni mücadele çev
releri kurun, onları mücadeleye sürün, daha çok işçi genç
devşirin, parti örgütlerinin alışılmış çerçevesini, komi
telerden, işletme gruplarına, meslek birliklerine ve öğren- ·
ci çevrelerine genişletin! Unutmayınız! bu konuda bi
zim neden olacağımız her gecikme, sosyal-demokrasinin
düşmaniarına yarayacaktır, çünkü yeni dereler sabırsız
lıkla bir yol ararlar ve sosyal-demokratik bir nehir yata
ğı bulamazlarsa, sosyal-demokrat olmayan bir nehir yata
ğına dökülürler. Unutmayınız! her yeni pratik adam, genç
acemilere kaçınılmaz ve zorunlu bir şekilde sosyal-demok
rat bilimi öğretecektir, çünkü bu bilim, çeşitli sınıfların
güç ve eğilimlerinin gerçek nesnel bir değerlendirilmesine
dayanır, ama devrim, kendi tarzlarınca yeni bir üstyapı
kurmayı amaçlayan çeşitli sinıfların eski üstyapıyı par
çalamalarından ve bağımsız olarak meydana çıkmaların
dan başka bir şey değildir. Sakın, bizim devrimci bilimi
mizi yalnızca laflardan oluşan bir dogma derecesine indir
meyin, onu süreç olarak taktik ile, süreç olarak örgüt ile
ilgili acınası sözlerle ; şaşkınlığı, kararsızlığı, girişim nok
sanlığını haklı çıkarmak için kullanılan boş laflarla baya
ğılaştırmayın. En çeşitli grup ve toplulukların en çeşitli
girişimlerine daha fazla hareket olanağı verin ve bunların,
bizim tavsiyelerimizin tüm olarak dışında, bu tavsiyeler
den bağımsız olarak devrimci olayların akışının sert is
temleriyle güvenle doğru yola yöneltildiğinden emin olu�
nuz. Politikada düşmandan ders alınması gerekliliği eski
bir gerçektir. Devrim içinde, düşman, bizi, özellikle etkili
ve hızlı bir biçimde doğru sonuçlar çıkarmaya zorlar.
O halde şu sonuçları çıkaralım: yüz kez daha güçle
nen hareket, yeni çalışma temposunu, daha özgür atmos
feri ve daha geniş faaliyet alanını gözönünde bulundur-
1.03
mak zorundadır. Tüm çalışmada bambaşka bir atılım ge
reklidir. Eğitim yöntemleri barışçıl talimatlardan askeri
operasyonlara kaydırılmalıdır. Cesaretle ve hızla ve daha
kapsamlı bir biçimde bütün ve her_ türden örgütlerimiz
için genç savaşçılar devşirmek gereklidir. Bu amaçla, bir
dakika kaybetmeksizin yüzlerce yeni örgüt kurmak gerek
lidir. Evet, yüzlerce, bu bir abartma -değildir. Bana, böyle
kapsamlı bir örgüt kurma işiyle uğraşamayacak kadar
"geç" olduğunu söyleyerek yanıt vermeyiniz. Hayır, ör
gütlenmek için hiç bir zaman geç değildir. Yasal olarak
elde ettiğimiz özgürlüğü ve yasal olmayarak elde ettiği
miz özgürlüğü, çeşitli parti örgütlerini artırmada ve · en
sonuncusuna kadar hepsini güçlendirmede kullanmalı
yız. Devrim nasıl bir yol izlerse izlesin, nasıl sonuçlanırsa
sonuçlansın, şu ya da bu durum yüzünden ne kadar er
ken duraklarsa duraklasın - bütün kazançları proletar
yanın örgütlendiği ölçüde sürekli ve güvenli olabilir.
Çoğunluğun yandaşlarının ikinci parti kongresinde
açık bir şekilde saptamak istedikleri, örgütlenin parolası,
şimdi derhal gerçekleştirilmelidir. Cesaretle ve girişim
sahibi bir davranışla yeni örgütler kurmasını beceremez
sek, öncü olma rolünün içeriksiz iddialarından vazgeçmeli
yiz. Daha önce erişmiş olduğumuz komite, grup ve top
luluk sınır, şekil ve çerçeveleri içine, çaresizlikle saklanıp
kalırsak, bununla güçsüzlüğümüzü göstermiş oluruz. Bi
zim faaliyetimiz olmaksızın belli bir program ya da he
def sonucu olarak meydana gelmeksizin, yalnızca olayla
rın etkisiyle şimdi binlerce topluluk ortaya çıkmış bulu
nuyor. Sosyal-demokratlar bu türden toplulukların müm
kün olduğu kadar çoğu ile dolaysız ilişkiler kurmayı gö
rev bilmeli, onları güçlendirmeli, onları bilgi ve deneyim
lerinde aydınlatmalı ve devrimci girişimleri ile canlandır
malıdır. Bilinçli bir şekilde sosyal-demokrat olmayanlar
dışında, bütün bu çevreler, ya doğrudan doğruya partiye
1.04
girsinler ya da partiye bağlansınlar. İkinci durumda, ne
bizim programımızı kabul etmeleri, ne de bizimle bağla
yıcı örgütsel ilişkilere girmeleri beklenilebilir; sadece ulus
lararası devrimci sosyal-demokrasinin davası için giriştik
leri protesto ve sempati yeterlidir, yeter ki, sosyal-demok
ratlar bunlar arasında etkin biçimde çalışıyor olsunlar;
çünkü bu sempatizan çevreler, olayların etkisi altında, il
kin demokratik yardımcılar, sonra da sosyal-demokrat işçi
partisinin inançlı üyeleri haline geleceklerdir.
İnsanlar yığınlarla şurda duruyor ve biz insan sıkın
tısı çekiyoruz - ötedenberi sosyal-demokrasinin örgüt
hayatının ve örgütlenme istemlerinin çelişkileri bu çeliş
kili formüle indirgenebilir. Bu çelişki, bugün özel bir
önemle ortaya çıkmaktadır: her yandan yeni güçler için
heyecanlı çağrılar ve örgütlerde insan kıtlığından şika
yetler duyuluyor, öte yandan her yerde sayısız insanlar
yardımlarını sunuyorlar, sürekli olarak ve özellikle işçi
sınıfı içinde genç güçler yetişiyor. Bu koşullar altında insan
kıtlığından şikayet eden örgütlendirme uzmanı, 1793 yı
lında Büyük Fransız Devrimi gelişmesinin doruk nokta
sına eriştiği zaman şu satırları yazan Madam Roland gi
bi aldanmaktadır: Fransa'da insan yok, yalnız pigmeler
var. Böyle konuşan biri, ağaçlardan, ormanı görmeyen bir
kimsedir. Olayların, kendisini körleştirdiğini, bilinç ale
minde devrimci olmadığını, faaliyetlerinin olaylara ege
men olmadığını, tersine, olayların, kendisini sürüklediği
ni kabul eden kimsedir. Böyle bir örgütlendirici, en iyisi
kenara çekilmeli, eskiden beri alışılmış, öğrenilmiş ruti
nin yerini enerjileriyle dolduran genç güçlere meydanı
bırakmalıdır.
İnsan vardır, devrimci Rusya hiç bir zaman bugün
olduğu kadar bol sayıda insana sahip olmamıştır. Devrim
ci bir sınıf için günümüzdeki Rus proletaryası kadar hiç
bir zaman böylesine -geçici müttefikler, bilinçli dostlar,
1. 05
gönülsüz yardımcılar bakımından- olaganüstü uygun ko
şullar var olmamıştır. Yıgınla insan var, yalnızca artçı
ideolojisinden ortaya çıkan fikir ve ögretileri atmak, yal
nızca inisiyatife, "planlar"a ve "girişimler"e hareket ala
nı bırakmak gerekir; böylelikle büyük devrimci sınıfa
layık temsilciler oldugumuzu tanıtlayabiliriz, böylelikle
Rusya proletaryası büyük Rus devriminin tümünü baş
ladığı gibi kahramanca gerçekleştirecektir.
1905
Werke, Bd. 8, s. 206-211
4 Nisan 1905
Aziz dostum!
Sizi izlemeye başladıklarını siz de bizzat yazmıştınız.
Bundan başka, az zaman önce Petersburg'dan gelmiş olan
Petersburglulardan bu olayı tamamen doğrulayan bilgiler
edindim. Bu konuda herhangi bir kuşku olamaz. Kendi
deneyimlerimden ve birçok yoldaşın deneyiminden bili
rim, bir devrimci için en zor şey tam zamanında tehlikeli
bir yeri bırakmaktır. Koşulsuz olarak bırakmak gerektiği
her seferinde, iş, özellikle ilgi çekici, özellikle gerekli bir
duruma gelir: daima, gerçekten daima, orda çalışana öyle
gelir. Bu nedenle sizden kesin olarak, Petersburg'u bir
müddet için bırakınanızı isterneyi görev sayıyorum. Bu,
kesinlikle zorunlu. Bu girişimi hiç bir kaçamak, hiç bir
düşünce ertelememeli. Kaçınılmaz tutuklama olayından
doğacak zarar çok büyük olacaktır, seyahatinizin neden
olacağı zarar ise önemsiz ve görünürde olacaktır: geçici
olarak, bir ya da iki ay için bırakınız yardımcılarıniz da-
1 06
ha yüksek işleri yürütsünler. Bu işin çok kısa bir zaman
için zarar gördüğü, ama tüm olarak büyük şeyler kazanıl
dığı kanısına varacaksınız. Gençler sorumlu çalışmalarda
yetişir; onların olası yanlışlarını düzeltebiliriz. Bir tutuk
lama, çalışmaları merkezden örgütlendirme şansımızı kı
racaktır. Bir kez daha söyleyeyim: Size önemle, gecik
meksizin bir ay için taşraya gitmenizi salık veririm. Her
yerde yapacak yığınla iş var ve her yerde genel rehberlik
işleri aksamakta. Istenildiği takdirde (bunu isternek zorun
luluğu var) seyahat daima gerçekleştirilebilir.
Briefe, Bd. II, a. 26-27
16 Ekim 1905
Aziz yoldaşlar!
1. Mücadele Komisyonunun raporunu, 2. başkaldır
ınanın örgütsel hazırlığı ile ilgili notları ve 3. örgüt şe
masını gönderdiğiniz için size çok teşekkür ederim. Bu
belgeleri okuduktan sonra, yoldaşça fikir alışverişi ama
cıyla, hemen Mücadele Komisyonu ile temasa geçmeyi bir
görev sayıyorum. Sorunun uygulama yönü üzerinde her
hangi bir yargıya varmak iddiasında değilim. Bütün bun
lar zor Rusya koşulları altında göreli olarak yapılabilen
lerdir. Bundan bir kuşkum yok. Ama belgelere bakarak,
tüm çalışmanın bürokratik bir faaliyete dönüştüğü sonu
cunu çıkarabiliriz. Bütun bu şemalar, Mücadele Komisyo
nunun bütün örgüt planları, bende, kağıt üzerine dökül
müş bir formalite düşkünlüğü izlenimi bıraktı -açıklı
ğımı hoşgörün-; ama umarım ki, benim zorluklar çıkarı
cı bir insan olduğum kuşkusuna kapılmıyorsunuz. Böyle
bir durumda, Mücadele Komisyonunun işlevleri ve hak
ları üzerinde şemalar ve fazla ayrıntılara inen tartışma
lar, en sonra akla gelecek şeylerdir. Burada, gerekli olan
şey, şaha kalkan enerji ve bir kez daha enerjidir. Kor
kuyla, gerçekten korkuyla görüyorum ki, altı aydan faz
la bir süreden beri bombalardan sözediliyor ve henüz
bir tane yapılmadı! Ve bundan sözeden kimseler yüksek
bilgili kişiler . . . . Efendiler, gençliğe dönün! Biricik şifa
aracı budur. Yoksa, emin olun geç kalacaksınız (bütün
olup bitenlerden bunu çıkarıyorum) ve bütün "bilgili"
taslaklarınız, planlarınız, resimleriniz, şemalarınız ve bü
yük reçetelerinizle, ama örgütsüz ve canlı eylemden yok
sun olarak yerinizde sayacaksınız. Gençliğe dönün . Vakit
.
1. 08
onlara bir irtibat bürosu olarak hizmet etmek vb. olma
lıdır. Her bölüm hizmetlerinizi seve seve kabul edecek
tir; ama siz böyle bir konuda şemalarla ve Mücadele Ko
misyonunun "hakları" hakkında söylevlerle gelirseniz, her
şeyi mahvedersiniz, inanın bana, düzeltilemez bir şekil
de mahvedersiniz·!
Burada geniş bir propaganda faaliyeti ile çalışmak
gerekir. 5-10 kişi bir hafta içinde yüzlerce işçiyi ziyaret
etmeli, mümkün olan her yere girmeli ve her yerde açık,
kısa, dolaysız bir plan önermelidir; vakit geçirmeden bir
mücadele birliği kurun, elinizden geldiğince silahlanın,
bütün gücünüzle çalışın, biz size olanaklar oranında yar
dım edeceğiz, ama bizden bir şey beklemeyin, kendiniz
çalışın.
Böyle bir durumda ağırlık noktası, küçük gruplar yı
ğınının girişkenliğinde bulunur. Her şeyi onlar yaratır.
Onlar olmaksızın sizin Mücadele Komisyonunuz hiçtir.
Bu nedenle Mücadele Komisyonunun iş verimliliğini, te
masta bulunduğu bu türden birliklerin sayısıyla ölçme
eğilimindeyim. Mücadele Komisyonu iki aya kadar Pe
tersburg'da en az 200-300 birliğe sahip olmazsa ölü bir
komisyondur. Onu gömmek gerekir. Bugünkü kaynama
hararetinde yüzlerce mücadele birliğini harekete geçire
mezse hayatın dışında kalır.
Propagandacılar her birliğe kısa ve basit, çabuk etki
yapan reçeteler ve tüm çalışma biçimi konusunda temel
bilgiyi verecekler, ama bütün faaliyeti onlara bırakacak
lardır. Birlikler hemen ve gecikmeksizin ' askeri eğitimle
rine pratik mücadele operasyonlarıyla başlayacaklardır.
Bazıları bir hafiyeyi öldürecekler ya da bir polis merke
zini havaya uçuracaklardır, ötekiler ayaklanma için para
müsadere etmek amacıyla bir bankayı basacaklardır, ge
ne başkaları bir manevra yapacaklar ya da harita taslak
ları çıkaracaklardır. Her durumda daha başlangıçtan iti-
1.09
baren uygulama içinde ögrenmelidir, deneyim niteliğin
de olan bu baskınlardan korkmamalıdır. Kuşkusuz, bunlar
gereğinden fazla uygulanarak kötü kullanmalara yolaça
bilirler, ama bu, yarının tehlikesidir, bugünün tehlikesi
bizim tembelliğimiz, şekilciliğimiz, bilim adamlarına
özgü yavaşlığımız, girişkenlik karşısında duyduğumuz ih
tiyarca bir korkudan ileri gelmektedir. Her birlik, polis
lerden dayak yemek suretiyle dahi olsa, bağımsız bir bi
çimde öğrenmelidir; düzinelerle kurbanı, yarın yüzbin
leri savaşa sokacak olan yüzlerce deneyim sahibi savaşçı
bol bol karşılayacaktır.
Yoldaşlar, ellerinizi sağlarnca sıkıyor ve başarılar di
liyorum. Kendi görüşümü kesinlikle size zorla kabul et
tirmek istemiyorum, ama tavsiye niteliğindeki oyumu ver
meyi bir görev sayıyorum.
Dostunuz Lenin
Werke. Bd. 9, s. 342-344
:ı:ıo
den sosyal-demokrattır ve sosyal-demokrasinin on yıldan
fazla süren çalışması onun bu kendiliğinden davranışını
bilinçli bir davranışa dönüştürmek için çok, pek çok kat
kıda bulunmuştur. Yoldaşlar, kötü kehanetlerde bulun
mayıni Unutmayın ki, her canlı ve gelişen partide, karar
sız ve yalpalayan unsurlar olacaktır. Ama bu unsurlar de
nenmiş ve birbirleriyle sağlam bir şekilde kaynaşmış sos
yal-demokrat çekirdeğin etkisinde kalmışlardır, ileride de
kalacaklardır.
Partimiz uzun bir süre illegalitede kalmıştır. Bir de
legenin, III. Parti Kongresinde belirttiği gibi, son yıllarda
az kalsın boğuluyordu. İliegalite sona erdi. Bu nedenle ce
saretle ileriye atılın, yeni silahları ele alın, onları yeni
insanlara dağıtın, dayanak noktalarınızı inşa edin, bütün
sosyal-demokrat işçileri çağırın, onları yüzlerle, binlerle
parti örgütlerine alın. Delegeleriniz merkez organlarımı
zın saflarını yeniden canlandırsınlar, onların aracıyla dev
rimci genç Rusya'nın taze ruhu akın etsin. Bugüne kadar
devrim, marksizmin tüm ilkelerini, sosyal-demokrasinin
tüm temel sloganlarını, bizim sosyal-demokrat çabaları
mızı, daima ve sürekli olarak haklı çıkardı, proletarya
nın gerçekten devrimci ruhuna bağladığımız umudu, ona
inancımızı haklı çıkardı. Öyleyse partide zorunlu bir re
forma karşı olan küçük kuşkularımızı bir kenara atalım,
hemen yeni yola girelim! Bizim eski yasadışı mekanizma
mız bundan etkilenmeyecektir (bu mekanizmanın sosyal
demokrat işçiler tarafından kabul edilmesi ve onaylan
ml:tsı kuşku dışında kalmaktadır; bu durum, hayat ve dev
rimin gidişiyle yüzlerce kez çok etkili bir biçimde tanıt
lanmıştır; alınan kararlar da bunu kanıtlamaktadırlar) .
Bu, bize, Rusya için şimdiden özgürlüğün yarısını müca
dele ederek kazanmış olan ve bu özgürlük yoluyla sosya
lizme yolaçacak olan tüm özgürlüğü ele geçirecek biri
cik gerçekten devrimci sınıfın ve sonuna kadar devrimci
111
kalacak sınıfın kucağından, yeni ve genç güçler de getire
cektir.
1905
Werke. Bd. 10, s. 16-17
MENŞEVİZMİN BUNALIMP6
(PARÇA)
:1:12
rnek, derin anlamlı ve tamamen "arı proleter" düşünceyle
yapılmış görünüyor. Gerçekte, 1899-1901 yıllarında Rabo
çaya Mysıl31 ve Akimov yandaşlarının yaptığı buna benzer
bir karşılaştırmayla tıpatıp aynı olan bir oportünizm
dir.
Bir yandan -yığınların dolaysız devrimci saldırısı
nın nesnel önkoşulları ortaya çıktıgı zaman- "kendili
ginden hareketin hizmetinde" yapılan faaliyet, partinin
en yüksek politik görevidir. Böyle bir devrimci hareketi
"politika"yla karşı karşıya getirmek, politikayı kahveha
ne dedikodusu düzeyine indirmek demektir. Duma kav
gası politikasını övmek ve onu yıgınların ekim ve aralık
politikası üstünde görmek, yani proleter-devrimci görüş
ten aydın-oportünist görüşe geçmektir.
Her mücadele biçimi, kendisine uygun bir tekniği ve
uygun bir mekanizmayı gerektirir. Nesnel koşullara gö
re parlamenter mücadele başlıca mücadele şekli haline
geldigi zaman partide kaçınılmaz olarak parlamenter mü
cadele mekanizmasının karakteristik çizgileri daha güç
lü bir biçimde ortaya çıkar. Buna karşılık nesnel koşullar,
yıgınların mücadelesini siyasal grevler ve başkaldırmalar
şeklinde gündeme getirirse, proletaryarıın partisi, bu mü
cadele biçimlerine "hizmet edecek" bir "mekanizmaya"
sahip olmalıdır. Söylemeye gerek yoktur ki, bu, parla
menter mekanizmalardan farklı olarak biçimlendirilmiş
özel bir "mekanizma" olacaktır. Halk ayaklanması koşul
larının oluştuğunu kabul eden, ama buna uygun bir
mekanizma yaratılmasına özen göstermeyen örgütlü bir
proletarya partisi; geveze aydınların partisi olur. İşçiler
böyle bir · partiden anarşizme, burjuva devrimciligine vb.
geçerler.
Öte yandan, proletarya dahil her sınıfın politik bakım
dan yönetici öncülerinin bileşimi, hem bu sınıfın duru
muna, hem de mücadelesinin temel biçimine baglıdır.
:11. 3
Örnegin, Larin, bizim partimizde işçi gençliğin ağırlık
teşkil ettiğinden, bizim az sayıda evli işçilere sahip oldu
ğumuzdan, bunların partiden çekindiğinden yakınmakta
dır. Bir Rus oportünistinin bu yakınması, bana, Engels'
ten bir pasajı amınsattı (yanılmıyorsam Konut Soru
nu'nda) . Engels, basit bir burjuva profesörüne, bir Al
man kadetine yanıt veriyor ve şunları yazıyordu: bizde,
devrimin partisinde, gençlerin ağırlıkta olması doğal de
gil midir? Biz geleceğin partisiyiz, gelecek ise gençliğin
dir. Biz, toplumu yenileştirenleriz, gençlik, yenileştirici
leri seve seve izler. Biz, eski kokuşmuşluğa karşı özveri
ile yürütülen bir mücadelenin partisiyiz, özveri isteyen
bir mücadeleye ilk olarak her zaman gençlik hazırdır.
Otuz yaşının "yorgun" ihtiyarlarını, "daha düşüneeli
olan" devrimcileri ve sosyal-demokrasinin hainlerini bı
rakıyoruz kadetler toplasın. Biz dafma en ilerici sını
fın gençliginin partisi olacağız !
1906
Werke, Bd. ll, s. 351.-352
1.1.6
1908 yılından beri tasfiyecilikle ilgili ilişkileri tanım
lamış ve saptamış bulunan parti kararlarını ya da sözü
edilen kararların tam olarak kabul edilmesi konusunda
çoğunluğun birliğini eylemde gerçekleştirmiş olan modern
Rus işçi hareketinin deneyimlerini en küçük ölçüde he
saba katmak istemeyen insanlar, inanılmaz istemlerle orta
ya çıktıkları zaman, genç işçi kuşağının kimlerle karşılaş
tıklarını iyice bilmesi zorunludur.
1914
Werke, Bd. 20, s. 347-348
I. F. ARMAND'A
Dear friend!*
Size, broşürün planını mümkün olduğu kadar ayrıntılı
bir biçimde yazınanızı önemle salık veriyorum,41 aksi hal
de çok belirsiz kalacak.
Bir konu üzerindeki düşüncemi şimdiden söylemeli
yim:
§3 " (kadının) aşk serbestisi istemi"ni tamamen
-
• Aziz dostum! ç.
1. 17
burjuva) dar ilişkilerinden özgürlük mü?
7. Yasanın, mahkemenin ve polisin zincirlerinden
özgürlük mü?
8. Aşkı ciddiye almaktan özgürlük mü?
9. Çocuk yapmaktan özgürlük mü?
10. Boşanma özgürlüğü mü? vb..
Birçok nüansları (doğal olarak hepsini değil) say
dım. Kuşkusuz n° 8-10'u değil, ı-7'yi, ya da buna benzer
bir şeyi düşünüyorsunuzdur.
Ama 1-7 numaralı noktalar için başka bir tanımlama
seçmek gerekmektedir, çünkü aşkta özgürlük, bu düşün
celeri kesin bir şekilde ifade etmemektedir.
Ama halk, broşürü okuyanlar "aşkta özgürlük" deyi
minden ister istemez genellikle 8-ıO'uncu noktalara ben
zer bir şeyi anlayacaklardır. Böyle anlamak istemeseler
bile.
Bugünkü toplum_da en geveze, en yüksek perdeden
konuşan ve "yüksekte görünen" sınıflar "aşkta özgürlük"
deyiminden 8-ıO'uncu noktaları anladıkları için ve dogru
dan dogruya bunun için, bu istem, bir proleter istemi
değil, aksine bir burjuva istemidir.
Proletarya için özellikle ı ve 2'nci noktalar ve bun
dan sonra ı ve 7'nci noktalar önemlidir, ama bu da ger
çek anlamıyla "aşkta özgürlük" değildir.
Bu deyimden öznel olarak "anlamak istediğiniz"in
önemi yoktur. Önemli olan aşk işlerinde sınif ilişkilerinin
nesnel mantığıdır.
Friendly shake hands.*
V. 1.
17 Ocak 1915
Briefe, Bd. IV, s. 49·50
1.1.8
I. F. ARMAND'A
Aziz dostum!
Yanıtımı geciktirdi�im için özür dilerim: dün-yazmak
istiyordum, ama engeller çıktı ve mektup için zaman bu
lamadım.
Broşür planımza gelince "aşkta özgürlük istemi"ni
belirsiz ve -sizin istek ve arzularımıdan ba�ımsız (sizin
öznel arzularınız de�il nesnel ·ilişkiler, sınıfsal ilişkiler
sözkonusudur diyerek, bu ifademin altını çiziyorum)
bugünkü toplumsal koşullar altında proletaryanın istemi
de�il, bir burjuva istemi olarak gördüm.
Siz buna katılmıyorsunuz.
Pekala. Sorunu bir kez daha gözden geçirelim.
Açık olmayan noktayı açıklı�a kavuşturmak için size
aşa�ı yukarı olasılıklı on (ve varolan sınıf farkları kar
şısında kaçınılmaz) farklı nokta saydım ve bu arada ba
na göre ı ve 7'nci noktaların proletarya kadınları, 8 ve
ıo'uncu noktaların burjuva kadınları için tipik ya da ka
rakteristik olduğunu belirttim.
Bu görüşe karşı çıkılmak istenilirse, önce bu nokta
ların doğru olmadı�ı kanıtlanmalıdır (o zaman buiı:ların
yerine yenilerinin konulması ya da bunların gerçek-dışı
olduklarının belirtilmesi gerekir) , ya da ikinci olarak,
bunliirın tamam olmadıkları (o zaman eksik olanların ek
lenmesi gerekir) , ya da üçüncü olarak, bunların bu şekil
de proleterya ve burjuvazi arasında bölünemeyecekle-
·
: ug
lamıyla, 1 ve 7'nci noktalarla ilgilidir. Burada aramızda
herhangi bir görüş ayrılıgı saptanamaz.)
Bunun proleter bir yorum olduğ'una da karşı çıkmı
yorsunuz.
Kalıyor 8 ve lO'uncu noktalar.
Bunları "tam olarak anlamıyorsunuz" ve "karşı çıkı
yorsunuz": lO'uncu noktanın "aşkta özgürlük ile" "nasıl
özdeşleştirilebileğini" ( ! ! ??) "anlamıyorum". diyorsunuz
(oysa bu çok açık ! ) .
Burdan öyle bir sonuç çıkıyor ki, sanki ben bunları
"özdeşleştiriyorum" ve siz benim işimi görmeye, öldürü
cü darbeyi indirmeye hazırlanıyorsunuz.
Bu ne demek oluyor?
Burjuva kadınlar, aşkta özgürlükten, 8 ve lO'uncu
noktaları anlamaktadır. Bu benim tezim.
Bu teze karşı çıkıyor musunuz? Burjuva kadınların
aşkta özgürlükten ne anladıklarını söyleyiniz?
Bunu söylemiyorsunuz. Pekala, edebiyat ve hayat, bur
juva kadınlarının aşkta özgürlükten bunu anladıklarını
tanıtlamıyor mu? Onlar bunu tam olarak ve bütünüyle
tanıtlıyorlar! Bunu susarak kabulleniyorsunuz.
Bu böyle olduğ'u için de, burada onların sınıfsal du
rumu sözkonusudur ve onlara "karşı çıkmak" mümkün
değ'ildir ve safdilce bir şey olur.
Proleter görüş açısını bunlardan ayırmak ve bunların
karşısına proleter görüş açısını çıkarmak zorunludur. Nes
nel gerçeğ'i gözönünde bulundurmak gereklidir, aksi hal
de bunu broşürünüzde bulundukları yerlerinden çekip
çıkaracaklarını, onu kendi tarzlarında yorumlayacakları
nı, broşürünüzden değ'irmenlerine su akıtacaklarını, fikir
lerinizi işçilerin gözünde çarpıtacaklarını (işçiler arasın
da, sizin, onlara yabancı fikirler getirdiğ'iniz korkusunu
yayarak) , onları "şaşırtacaklarını" hesaba katmak gere
kir. Ellerinin altında sayısız gazeteler vb. vardır.
120
Ama siz, nesnel görüş açısını, sınıfsal goruş açısını
tümüyle unutuyorsunuz ve ben sanki · aşkta özgürlük ile
8 ve lO'uncu noktaları "özdeşleştirmişim" gibi bana kar
şı "hücum"a geçiyorsun uz. . . Gülünç, gerçekten gülünç . . .
"Kaçamak bir arzu ve bağlılık bile, (küçük-burjuva
ya da küçük-burjuvalaştırılmış) evli kimseler arasındaki
"sevgisiz öpücüklerden" daha şairane ve saftır diye yazı
yorsunuz. Broşürde de böyle yazmak istiyorsunuz. Mü
kemmel.
Bu karşılaştırma mantıklı mı? Küçük-burjuva dav
ranışlı eşler arasında sevgisiz öpücükler tiksinti vericidir.
Kabul. Pekala, buna ne ile karşı çıkmak gerekir? Sevgi
dolu öpücükler ile demeliydi. Ama siz, buna kaçamak
(neden kaçamak) "arzu"yu (neden aşk değil) karşı çı
karıyorsunuz. Bundan mantıklı olarak sevgisiz (kaçamak)
öpücüklerin, sevgisiz karı-koca öpücüklerine karşı çıka
rılması sonucu doğuyor . . . Acayip . . . Popüler bir broşür
için, darkafalı-aydın-köylü'vari (bende herhalde 6 ya da
5'inci nokta) darkafalı ve tiksindirici sevgisiz evliliği, sev
giye dayanan uygar proleter evliliği ile karşı karşıya ge
tirmek daha iyi olmaz mıydı (eğer kesinlikle ısrar eder
seniz, kaçamak bir arzu ilişkisinin de tiksinti verici, ama
aynı zamanda temiz olabileceğini ekleyebiliriz) . Vardığı
nız nokta, sınıf tiplerinin karşılaştırılması değildir, aksine,
doğal olarak olanak içinde bulunan bireysel bir "durum"
gibi bir şeydir. Ama bireysel durumlar sözkonusu mudur?
Konu böyle seçilince, şöyle bir şeyle karşılaşabiliriz: ev
lilikte tiksinti verici öpücüklerin, kaçamak bir ilişkide te
miz öpücüklerin bulunduğu tek bir durum, bireysel bir
durum - böyle bir konu, bir romanda ele alınmalıydı.
(Çünkü, burada, odak noktasını, bireysel durumlar, ka
rakterlerin çözümlenmesi ve sözkonusu tipierin ruhsal du
rumu oluşturur.) Ama bir broşürde? "aşk profesörleri
rolünde" ortaya çıkmanın "saçma" olduğunu söylerken
1.21.
Key'den 42 yapılan yerinde olmayan alıntı hakkındaki dü
şüncelerimi çok iyi anlamış bulunuyordunuz. Evet çok iyi.
Pekala, ya kaçamak vb. profesörler rolünde ortaya çık
mak?
Gerçekte, kesinlikle bir polemik açmak istemiyorum.
Bu mektubumu bir kenara atar ve sorunu bir sohbete
kadar ertelerdim. Ama broşürün iyi oln:i.asını, .kimsenin
hoş olmayan tümeeleri çıkaramamasını (bazan her şeyi
bozmak için tek bir türnce yeter) , kimsenin sizi yanlış
yorumlamamasını istiyorum. Bu konuda da "isteksiz" yaz
dığınız kanısındayım ve size bu mektubu yalnız şu dü
şünce ile gönderiyorum: belki mektuplar sayesinde pla
nınız hakkında sohbetlere oranla çok daha esaslı bir şe
ki lde açıklığa kavuşursunuz; plan çok önemli bir şeydir.
Tanıdıklarıniz arasında bir Fransız sosyalist hanım
yok mu? Ona (İngilizceden imiş gibi) benim l'den lO'a
kadar sıraladığım noktaları ve "kaçamak ilişkiler" vb.
hakkındaki gözlemlerinizi çevirin, ve ona özenle bakın ve
dinleyin: sorun ile ilgisi olmayan kimselerin ne söyledik
leri, ne gibi izlenimlere sahip oldukları ve broşürden ne
bekledikleri konusunda küçük bir deneme.
Ellerinizi sıkar, başağrılarınızın azalmasını ve yakın
da sağlığınıza kavuşmanızı dilerim.
V. İ.
• Dostum. -ç.
1.22
"GENÇLİK ENTERNASYONALİ"
(NOT)
1.23
bir çabayla doludur.
Kuşkusuz bir gençlik organı olan dergide teorik ba
kımdan açıklık ve sağlamlık henüz yoktur ve belki de hiç
bir zaman olmayacaktır, çünkü bu dergi daima heyecanlı,
köpürüp taşan, arama içinde olan gençliğin organıdır. Ama
bu tür kimselerde teorik açıklık bulunmayışı karşısında,
kendi okistlerinin,47 bütün Avrupa'daki tolstoycuların,
anarşistlerin, kautskicilerin ("merkez"in) 48 vb. kgfaların
daki teorik karışıklık ve devrimci tutarlılıktan yoksunluk
karşısında takındığımız tavırdan çok başka bir tavır ta
kınmak zorundayız. Bunlar proJetaryayı şaşırtan, başka
larına yol göstermek ve onlara bir şeyler öğretmek iddia
sında bulunan yetişkin insanlardır; bunlara karşı aman
sız bir mücadele vermek gerekir. Ötekiler, henüz öğren
me durumunda bulunduklarını, temel görevlerinin, sosya
list partilerinin yöneticilerini yetiştirmek o1duğunu açık
ça ifade eden gençlik örgütleridir. Bu kimselere her ba
kımdan yardım edilmeli, yaniışiarına mümkün olduğu ka
dar sabır gösterilmeli, bu yanlışları, giderek ve ilke olarak
mücadele ile değil ikna etme yoluyla düzeltmeye çaba
sarfetmelidir. Yetişkin ve yaşlı kuşakların temsilcilerinin
çoğu zaman, gençliğe, doğru bir biçimde yaklaşınayı bil
medikleri görülmektedir. Gençlik sosyalizme, zorunlu ola
rak, babalarının yaklaştığı yoldan, onlara benzer biçim
de ve onlar gibi yaklaşmamaktadır, başka bir yoldan yak
laşmaktadır. Gençlik kuruluşlarinın kesinlikle örgütsel ba
ğımsızlığından yana çıkmamızın nedenlerinden biri de
budur, yalnızca oportünistler bu bağımsızlıktan korktuk
ları için değil, ama aynı zamanda, eşyanın doğasına uy
gun olduğu için, gençlik örgütlerinin bağımsızlığından ya
nayız. Çünkü tam bir bağımsızlık olmaksızın gençler, iyi
sosyalistler olarak gelişemezler ve sosyalizmi ileri götü
remezler.
Gençlik kuruluşlarının bağımsızlığından yanayız, ama
124
yaptıkları yanlışları da arkadaşça eleştirrnek hususunda
tam bir özgürlükten yanayız! Çünkü, gençliğ� yaltaklana
mayız.
Yukarda sözünü ettiğimiz bu mükemmel organın aşa
ğıda açıklayacağımız üç bellibaşlı yaniışı bulunmaktadır:
1. Silahtan tecrit (ya da silahsızlanma) sorununda
yanlış bir görüş kabul edilmiştir. Bunu yukarda özel bir
makalede eleştirmiş bulunuyoruz.• Bu yanlışın, "milita
rizmin tam olarak yokedilmesi" çabasının zorunluluğunu
belirtmek (bu tamamen doğrudur) gibi iyi niyetten ileri
geldiğini kabul �tmemiz için nedenlerimiz var. Bu arada
sosyalist devrimde iç savaşın rolü unutulmaktadır.
2. Devlet karşısındaki durumları bakımından sosya
list ve anarşistlerin49 arasındaki fark sorununda, Nota-Be
ne50 yoldaş bir makalesinde (no 6) çok büyük bir yanlış
yapmıştır (aynı zamanda birkaç başka konuda, örneğin
"yurt savunması" sloganına karşı yürüttüğümüz mücade
lenin nedenlerinde) . Yazar "devlet hakkında açık bir
kavram" getirmek (emperyalist yağmacı devlet kavramı
nın yanında) istemektedir. Marx ve Engels'ten birkaç alın
tı sunmakta ve öteki sonuçlar arasında şu iki sonuca var
maktadır:
a) ". . . Sosyalistler ile anarşistler arasındaki farkı,
birinin devletin dostu, ikincilerin devletin düşmanı ol
duğu konusunda aramamalıdır. Fark, devrimci sosyal-de
mokrasinin ·yeni toplumsal üretimi merkezileştirilmiş bir
üretim, yani teknik bakımdan en ilerici bir şekilde oluş
turmasından, oysa desantralize anarşist üretimin ancak es
ki tekniğe ve işletme biçimine bir dönüş olmasından ileri
gelmektedir." Bu, yanlıştır. Yazar, sosyalist ve anarşistie
rin devlete karşı durumlarındaki fark sorusunu ortaya atı
yor, arria buna yanıt vermiyor, aksine başka bir soruya,
:1. 25
geleceğin toplumunun ekonomik temelleri ile ilgili tutum
larında birbirlerinden nasıl ayrıldıkları sorusuna yanıt
veriyor. Kuşkusuz bu çok önemli ve yanıtlanması gerek
li bir soru. Ama bu, sosyalist ve anarşistleriri devlet kar
şısındaki tutumları arasındaki farkta temel noktanın unu
tulabileceği gibi bir sonuç vermez. Sosyalistler, modern
devletten ve onun kurumlarından, işçi sınıfının kurtuluşu
mücadelesinde yararlanmak için ve devletten, kapitalizm
den sosyalizme geçişin özel bir biçimi olarak yararlanmak
zorunluluğu nedeniyle devlete taraftardırlar. Kendisi de
devlet olan bu geçiş biçimi, proletarya diktatörlüğüdür.
Anarşistler, Nota-Bene yoldaşın, ifade ettiği gibi dev
leti "ilga etmek" onu "havaya uçurmak" istemektedirler.
O, bu görüşü yanlış olarak sosyalistlere atfetmektedir. Sos
yalistler, burjuvazinin elinden üretim araçlarının alınma
sından sonra devletin "güçten düşeceğini", giderek "sönüp
gideceğini" kabul ederler. Yazık ki, yazar, Engels'in bu
konudaki sözlerini çok eksik bir biçimde makalesine al
mıştır.
b) "Ama yığınları eğiten ya da hiç olmazsa eğitme
si gereken sosyal-demokrasinin şimdi her zamandan daha
çok, devlete, ilke olarak karşıt olduğunu ifade etmesi ge
reklidir . . . . Bugünkü sa\?'aş, devlet fikrinin, işçilerin ru
hunda ne kadar derin kökler · saldığını göstermiştir." No
ta-Bene yoldaş böyle yazmaktadır. Devlete karşı "ilke ola
rak karşıt olduğunu ifade etmesi"ni "açık" bir biçimde an
lamak zorunluluğu vardır. Ama yazar bu açıklığa sahip
değildir. "Devlet fikrinin köklerinin" sözkonusu edildiği
türnce karışıktır, marksist ve sosyalist değildir. "Devlet
fikri", devlet fikrinin yadsınmasıyla karşılanmaz, tersine
oportünist politika (yani devlet karşısında oportünist, re
formist ve burj uva tutumları) , devrimci sosyal-demokrat
politikayla karşılanır (yani burjuva devlet karşısında dev
rimci sosyal-demokrat tutumla ve burjuvaziyi yıkmak
:1.26
ıçın devletin burjuvaziye karşı kullanılması tutumu ile) .
Bunlar tamamen farklı iki şeydir. Bu çok önemli sorunu
özel bir makalede ele alacağımızı umuyoruz.51
3. 6. sayıda sekreterliğin tasarısı olarak yayınlanan
"Sosyalist Gençlik Örgütünün Uluslararası . Birliğinin İl
kelerinin Açıklanması"nda oldukça fazla sayıda belirsiz
noktalar vardır. Temel sorun tümüyle sunulamamıştır:
bugün tüm dünya sosyalist hareketinde birbirleriyle mü
cadele halinde bulunan üç temel eğilimin (sosyal-şove
nizm; "merkez" ; sol) açıkça karşılaştırılması yapılmamış•
tır.
Bir kez daha yineleyelim: Bu hatalara karşı çıkılına
lı ve bunlar açıklanmalıdır, bu arada da bütün gücümüzie
gençlik örgütleriyle temas ve bağlar kurma olanakları ara
malı ve onlara her şekilde yardım etmeliyiz; bununla bir
likte gençlere doğru bir şekilde yaklaşınayı bilmeliyiz.
1916
Wetke, Bd. 23, s. 163-167
1.27
balığa kılıçlarla saldırdılar. Diz çökerek Kazaklardan ken
dilerini çara bırakmalarını yalvaran silahsız .işçilere ateş
açıldı. Polisin bildirdiğine göre, binden fazla ölü, iki bin
den fazla yaralı vardı. İşçilerin öfkesi tarif edilemeyecek
bir kertedeydi.
22 Ocak 1905'in, "Kanlı Pazar"ın genel tablosu bu
dur.
Bu olayın tarihsel önemini gözlerinizin önüne daha
açıklıkla serrnek için işçilerin dilekçesinden size birkaç
parça okuyacağım. Dilekçe şöyle başlıyordu:
"Biz Petersburg'da yaşayan işçiler sana geldik. Biz
ler sefalet içinde olan, hakaret gören köleleriz,' zorbalık
ve keyfi muameleden bunaldık. Sabrımız tükendi, işimizi
bıraktık ve efendil�rimizden, yokluğu, yaşamı bir iş
kence haline getiren şeyleri bize vermelerini rica ettik.
Ama bütün isteklerimiz geri çevrildi, fabrikatörlerin dü
şüncesine göre bütün bunlar yasadışıydı. Tüm Rus halkı
gibi buradaki binlercemiz, insan haklarından yoksunuz.
Memurlarının elinde köle olduk."
Dilekçede istekler sayılıyordu: genel af, kamusal öz
gürlükler, normal iş ücreti, toprağın giderek halka devre
dilmesi, eşit genel seçimlere dayalı olarak bir kurucu
meclisin toplanması, dilekçe şu sözlerle sona eriyordu:
"İmparator ! Halkına yardım et! Halk ile aranda bulunan
duvarı kaldır! isteklerimizin yerine getirilmesini buyur,
Rusya'yı mutlu kılacaksın; yoksa biz burada öleceğiz. Bi
zim için ancak iki yol var: özgürlük ve mutluluk ya da
ölüm."
Eğitim görmemiş, okuma-yazma bilmeyen, patriyar
kal bir papazın önderliğinde hareket eden işçilerin dilek
çesi bugün okunduğu zaman insan garip bir izienim edi
niyor.
İster istemez bu safdil dilekçe ile sosyal-pasifistlerin,53
yani sosyalist olduklarını ileri süren ve gerçekte burju-
:1.28
va lafazanlarının bugünkü barış kararı arasında bir pa
ralellik . kendini göstermektedir. Devrim-öncesi Rusya'sı
nın eğitim görmemiş işçileri, çarın, bir egemen sınıfın,
yani binlerce bağ ile büyük burjuvazi ile birleşmiş bulu
nan ve onların tekellerini, ayrıcalıklarını ve karlarını bü
tün şiddet araçlarıyla korumaya kararlı bulunan büyük
toprak sahiplerinin başı olduğunu bilmiyorlardı. "Yüksek
derecede eğitilmişler" olarak kendilerini kabul ettirmek
isteyen kimseler olan -şaka bir yana- bugünkü sosyal
pasifistler, emperyalist yağma savaşını sürdüren burjuva
hükümetlerinden "demokratik" bir barış beklemenin, ba
rışçı dilekçelerle kanlı çarların demokratik reformlara yö
neltilebileceğini düşünmek kadar aptalca bir şey olduğu
nu bilmiyorlar.
Bununla birlikte, aradaki büyük fark, bugünkü sos
yal-pasifistlerin büyük bir bölümünün, Rus halkını güzel
likle ikna ederek devrim yolundan çevirmek isteyen iki
yüzlü kimseler olduğunu, oysa devrim-öncesi Rusya'sının
bilgisiz işçilerinin politik bilinçlerinin ilk kez uyanmaya
başladığı içten kimseler olduğunu tanıtlamıştır.
22 Ocak 1905'in tarihsel önemi, büyük halk kitlele
rinin politik bilinç sahibi olmaya ve devrimci kavgaya
yönelmelerindedir.
O zaman yurtdışında yasadışı serbest bir yayın or
ganına sahip olan Rus liberallerinin lideri Bay Peter Stru
ve "Kanlı Pazar"dan iki gün önce "Rusya'da henüz dev
rimci bir halk yoktur" diye yazıyordu. Burjuva reformcu
larının bu "yüksek kültürlü", kibirli, ahmak önderine oku
ma-yazma bilmeyen bir köylü ülkesinin devrimci bir halk
doğurabileceği bu kadar anlamsız görünüyordu! O za
manki -günümüzdekiler de- reformistler, gerçek bir
devrimin olanaksız bulunduğu kanısındaydılar.
22 Ocak 1905'ten önce (eski takvime göre 9 Ocak) Rus
ya'daki devrimci partiler bir avuç insandan -bir "mez-
'1.29
hep"- olU§maktaydı ve o günkü reformisıler (tamamen
bugünküler gibi) bizi tahkir ediyorlardı. Birkaç yüz dev
rimci örgütleyici, birkaç bin yerel örgüt, en çok aylık
olarak yayınlanan devrimci gazete - bunlar bellibaşlı
olarak yabancı ülkelerde yayınlanır ve binbir güçlük ve
özveriyle Rusya'ya sokulurdu. 22 Ocak 1905'ten önce Rus- .
ya'nın devrimci sosyal-demokrasisi ve devrimci partileri,
varmış oldukları doruk noktalarında böyle bir durumday
dılar. Bu durum kibirli oldu�u kadar darkafalı olan re
formistlerin Rusya'da henüz devrimci bir halk bulun
madığı iddialarını ileri sürmeleri için kendilerine biçim
sel bir hak veriyordu.
Birkaç ay içinde olaylar tamamen de�şik bir görün
tü kazandı. Yüzlerce devrimci sosyal-demokrat birdenbi
re binlere dönüştü, bu binler iki-üç milyon proleterin
önderleri oldular. Proletaryanın kavgası 50 ile 100 milyon
luk bir köylü yı�ını içinde büyük bir kaynaşmaya, kıs
men devrimci bir harekete neden oldu, köylü hareketi
orduda sempati uyandırdı, askerlerin başkaldırmasına,
ordunun bir bölümünün öteki bölümüyle silahlı müca
delelere girmesine yolaçtı. Böylelikle 130 milyon nüfuslu
büyük bir ülke devrime sürüklendi, böylelikle uyuyan
Rusya'dan devrimci proletaryanın, devrimci halkın Rus
ya'sı ortaya çıktı.
Bu geçişi incelemek, olanaklarını, deyim yerindeyse,
yöntemlerini anlamak önemlidir.
Bu geçişin en önemli aracı yığın grevi idi. Rus devri
minin özelliğ'i, sosyal içeri�i bakımından burjuva demok
ratik, ama mücadele araçları bakıttıından proleter olma
sında bulunmaktaydı. Bu devrim burjuva demokratik idi,
çünkü do�udan do�uya erişmek istedi� ve do�udan
doğruya kendi güçleriyle erişebildi� -Fransa'da burju
va devrimin 1792 ve 1793 yıllarında büyük bir bölümüy
le gerçekleştirdi�i- demokratik cumhuriyet, sekiz saatlik
qo
.
131
Ama bu, proletaryanın uyuyan enerJısının ne kadar
güçlü olabileceğini tanıtlamaktadır. Bu, devrimci bir dö
nemde proletaryanın -abartmasız, Rus tarihinin en ke
sin verilerine dayanarak söylüyorum- alışılmış, sakin dö
nemlere kıyasla yüz kez daha büyük bir mücadele gücü
geliştirebileceğini tanıtlamaktadır. Bu, insanlığın 1905 yı
lına kadar, gerçekten büyük amaçlar için, gerçekten dev
rimci bir mücadele yürütmek sözkonusu olduğu zaman,
proletaryanın gücünün ne kadar büyük ölçüde, ne kadar
görkemli bir şekilde artabileceğini bilmediğini tanıtla
mıştır!
Rus Devrimi tarihi, mücadeleyi çok büyük bir direnç
ve özveriyle yürütenlerin, ücretli işçilerin öncüleri, seç
kinleri olduğunu göstermektedir. Fabrikalar ne kadar bü
yükse, grevler o kadar sürekli olmaktaydı, bir yıl içinde
yinelenen grevierin sayısı o kadar çok olmaktaydı. Kent
ne kadar büyükse proletaryanın mücadele içindeki rolü
o kadar büyüktü. En zeki ve en çok sayıda işçiye sahip
olan üç en büyük kent, Petersburg, Riga ve Varşova tüm
öteki kentlerin işçilerinin tümünden şaşırtacak kadar da
ha çok sayıda greveiye sahip olmuştur.
Maden [sanayii -ç.] işçileri Rusya'da -öteki kapita
list ülkelerde olduğu gibi- proletaryanın öncüsüdür. Bu
alanda biz aşağıdaki çok öğretici sayılarla karşılaşmak
tayız: Genel olarak Rusya'daki her 100 fabrika işçisine
1905 yılında, 160 grevci düşmekteydi. Buna karşılık, her
100 maden [sanayii -ç.] işçisine aynı yıl içinde 320 grev
ci düşüyordu ! Her Rus işçisinin 1905 yılında grevler so
nucu olarak 10 ruble -savaştan sonraki kura göre aşağı
yukarı 26 frank- kaybetmiş, diyelim ki, mücadele için fe
da etmiştir. Ama yalnızca maden işçilerini alırsak, üç kat
daha fazla bir para kaybıyla karşılaşırız! İşçi sınıfının
en iyi unsurları, duraksama içinde olanları peşlerinden
sürükleyerek, uyuyanları uyandırarak, zayıflara cesaret
vererek ilerlediler.
Devrim sırasında ekonomik ve siyasal grev çok özel
bir şekilde içiçe girmiş bulunuyordu. İki grev biçiminin
çok yakın bir ilişki içine girmelerinin, . harekete büyük
bir güç kazandırdığından hiç bir kuşku yoktur. Sömürü
len büyük yığınları, çeşitli dallara mensup ücretli işçile
rin durumlarında meydana gelen düzelmelerin kapitalist
ler tarafından yokedilmesinin örneklerini her gün gözle
riyle görmezlerse, bu yığınlar devrimci bir harekete hiç
bir zaman çekilemezler. Bu mücadele, Rus halkına, yeni
bir ruh getirdi Ancak o zaman serflerin, tembel adamla
rın, patriyarkal, dindar, itaatli insanların yaşadığı Rusya'
nın ihtiyar adamı gerçekten [eski niteliklerinden -ç.]
soyundu; ancak o zaman Rus halkı gerçekten demokra
tik, gerçekten devrimci bir eğitim aldı. Burjuva efendiler
ve onların kişilikten yoksun itirazsız taklitçileri, sosya
list reformcular, yığınların "eğitimi"nden kibirle sözeder
lerken, adet olduğu üzere, ukalaca, skolastik, yığınların
moralini çökerten, onlara burjuva önyargılarını aşılayan
bir şeyi kastederler.
Yığınların gerçek eğitimi, hiç bir zaman yığınların
bağımsız politik ve özellikle devrimci mücadelesinin dışın
da ve ondan ayrı yapılamaz. Sömürülen sınıfı ancak mü
cadele eğitir, ancak mücadele ona gücünün ölçüsünü tanı
tır, ufuklarını genişletir, yeteneğini artırır, onu aydınla
tır, iradesini çelikleştirir. Bu nedenle de gericiler bile,
1905 mücadele yılının patriyarkal Rusya'yı kesin olarak
mezara sürükleyen "çılgın yıl" olduğunu kabul etmek zo
runda kalmışlardır.
Şimdi maden ve dokuma işçilerinin 1905 grev müca
deleleri sırasındaki ilişkilerini daha yakından inceleyelim.
Maden [sanayii -ç.] işçileri en iyi ücret alan, en zeki,
kültür bakımından en yüksek düzeyde bulunan proleter
lerdir. 1905 yılında, sayıları, maden işçilerine oranla iki-
1.33
buçuk katından daha fazla olan dokuma işçileri en geri
kalmış, en düşük ücret alan, kırda yaşayan köylü ailele
riyle olan henüz çok yanlı ilişkilerini kesinlikle kesme
miş bir işçi yıgınıdır. Burada aşagıda belirtilen çok önem
li bir gerçegi saptamaktayız:
Maden [sanayii -ç.] işçilerinin grevleri, bize, 1905
yılı sırasında, özellikle sonunda siyasal grevin ekonomik
grev üzerindeki agırlıgını göstermektedir. Buna karşılık
dokuma işçilerinde 1905 yılının başında ekonomik grevin
çok büyük bir agırlık taşıdıgını, ancak yıl sonunda si
yasal grevin agır bastıgını görmekteyiz. Buna göre şu nok
ta açıklık kazanmaktadır: ancak ekonomik mücadele, an
cak hemen etkisini gösteren, durumu düzeltmek için dog
rudan yapılan mücadele, sömürülen yıgınların en geri kat
manlarını sarsabilir, onlara gerçek egitimi verebilir ve
-bir devrim döneminde- birkaç ay içinde onlardan bir
siyasal savaşçılar kıtası oluşturabilir.
Ama dogal olarak bunun için işçi sınıfının öncüleri
nin sınıf mücadelesini çok küçük bir üst katmanın çıkar
ları için yapılan bir mücadele olarak anlamamaları -re
formistlerin pek çok zaman işçileri aldattıkları gibi-,
aksine, proleterlerin gerçekten sömürülenlerin öncüsü ola
rak ortaya çıkmaları, 1905 Rusya'sında oldugu gibi, ve kuş
kusuz, Avrupa'da gelece�n devriminde olaca� ve olması
gerektigi gibi bu çogunlu� mücadele içine çekmeleri ge
rekmektedir.
1905 yılının başlangıcıyla birlikte, tüm ülkede bü
yük bir grev dalgası meydana geldi. Bu yılın daha ilkya
zında Rusya'da sadece ekonomik olmayan, aynı zamanda
siyasal olan ilk köylü hareketinin uyanışını görmekteyiz.
Bu ani de�işikligin ça� yaratan önemine gelince, bunu,
ancak köylülü�n ilk kez 1861'de çok kötü serflik koşulla
rından kurtuldugunu, köylülerin çogu zaman okuma-yaz
ma bilmediklerini, büyük toprak sahipleri tarafından bas-
1 J4
kı altında tutularak, papazlar tarafından aptallaştırıla
rak, çok büyük mesafelere yayılmış bir şekilde, yalnız
lık içinde ve hemen hemen yoldan yoksun olarak kor
kunç bir yoksul yaşam sürdürdüklerini tasavvur edebi
len bir kimse anlayabilir.
Rusya ilk kez 1825 yılında çarlı�a karşı devrimci bir
harekete sahne .olmuştu ve bu hareket hemen tamamen
soylular tarafından temsil ediliyordu. Aleksandır Il'nin
tedhişçiler tarafından öldürülmesinden 1881 yılına kadar
orta sınıfa mensup aydınlar, hareketin başına geçtiler. Ay
dınlar büyük bir özveri gösterdiler ve kahramanlara ya
kışır terörcü mücadele yöntemleriyle bütün dünyayı hay
rete düşürdüler. Kuşkusuz bu kurbanlar hayatlarını bo
şu boşuna kaybetmediler, kuşkusuz bunlar -gerek dolay
lı, gerek dolaysız bir biçimde- Rus halkının daha sonra
ki devrimci e�timine katkıda bulundular. Ama dolaysız
amaçları olan bir halk devrimini etkileme amacına vara
madılar.
Bunu ancak proletaryanın devrimci mücadelesi başar
dı. Emperyalist Rus-Japon Savaşının korkunç dersleriy
le birlikte bütün yurda yayılan yı�n grevleri dalgası ge
niş köylü yı�nlarını uyuşukluktan çekip çıkardı. "Grev
·
1..3 5
lamını açıkladı, onları büyük toprak sahibi soylulara, pa
pazlara ve memurlara karşı mücadeleye kışkırttı.
Köylüler gruplar halinde toplandılar, durumlarını
görüştüler ve giderek mücadeleye atıldılar: Kalabalıklar
halinde büyük toprak sahiplerine karşı harekete geçtiler,
saraylarını, şatolarını ateşe verdiler, depolarını yagma et
tiler, tahıl ve di�er yiyecek maddelerini aldılar, soylula
rın topraklarının, mülklerinin, çok büyük latifundiaları
nın halka verilmesini istediler.
1905 ilkyazında köylü hareketi henüz başlangıcında
idi, illerin ancak azınlı�ını, yani aşa�ı yukarı yedide-bi
rini kapsıyordu.
Ama kentlerdeki proleter yı�ın grevlerinin kırdaki
köylü hareketiyle birleşmesi, çarlı�ın "en sa�lam" ve en
son dayana�ını da sarsmaya yetti. Orduyu kastediyorum.
Gerek donanmada, gerek orduda askeri ayaklanma
lar başladı. Devrim süresinde grev hareketinin ve köylü
hareketinin büyük dalgalar halinde her yükselişinde,
Rusya'nın her yanında askeri ayaklanmalar oluyordu. Bu
isyanların en ünlüsü Karadeniz filosundaki "Prens Potem
kin" savaş gemisindeki isyandır. Savaş gemisi isyancıla
rın eline düştü, Odessa'da devrime katıldı ve devrimin boz
guna u�amasından sonra ve öteki limanları (örne�in
Kırım'da Feodosya) za,ptetme girişimlerinden sonra Kös
tence'de Romanya makamıarına teslim oldu.
Hareketin doruk noktasında olayların somut bir tab
losunu gözleriniz önüne getirebilmeniz için Karadeniz fi
losunun bu isyanından küçük bir salıneyi aniatmama izin
veriniz:
1.36
dı. ilerici kumpanyalarda delegeler seçildi.
Şimdi askeri makamlar harekete geçme zamanının geldi
gini düşündüler. Birkaç subayın toplantılarda "vatanperver
ce" nutuklar çekmeleri girişimleri acınacak sonuçlar verdi. Tar
tışmalara alışkın bahriye erleri, üstlerini utanç verici bir kaçı
şa zorladılar. Bu çarenin başarısızlıgından sonra toplantıların
yasaklanmasına karar verildi. 24 Kasım 1905 sabahında de
nizcilerin kışialarının kapıları önüne tam teçhizatlı bir savaş
bölüğü yerleştirildi. Tuğamiral Pissarevski herkese şu" açık emri
verdi. "Kimseyi kışialardan bırakmayacaksınız! itaat etmeyi
reddedenler olursa ateş edin! " Kendisine bu emrin verildigi bö
lükten bahriye eri Petrov ileriye doğru çıktı, herkesin gözü
önünde tüfeğini doldurdu ve Biyelostok alayından Üsteğmen
Stein'ı bir kurşunla öldürdü ve ikinci bir kurşunla Tuğami
ral Pissarevski'yi yaraladı. Subayın kumandası çınladı: "Tu
tuklayın onu ! " Kimse yerinden kımıldamadı. Petrov tüfegini
· yere attı ve haykırdı: "Neden duruyorsunuz, yakalayın beni!"
Tutuklandı. Her yandan koşup gelen bahriye erieri şiddetle ser
best bırakılmasını istediler ve onun için kefil olacaklarını bil
dirdiler. Heyecan doruğuna çıkmıştı.
Bir çıkış yolu arayan bir subay:
- Petrov, bir kaza sonucu mu ateş ettin diye sordu.
- Ne kazası! ileri çıkılır, tüfek doldurulur ve ateş edilir-
se, bu kaza mı olur?
- Mürettebat senin serbest bırakılmanı istiyor . . .
Petrov serbest bırakıldı. Bu arada bahriye erieri durmak
istemiyorlardı. Bütün nöbetçi subayları tutukladılar, silahtan
tecrit ettiler ve büroya götürdüler. Aşağı yukarı 40 kişi olan
bahriye eri delegeleri bütün gece toplantı yaptılar. Subayların
tutukluluğunun kaldırılmasına, ama artık kışlalara alınmama
larına karar verdiler.
1.37
safdil, çok barışçı, çok yumuşak huylu ve çok hıristiyan
davranışlı idi. Oldukça kolaylıkla alevleniyordu, her hak·
sızlık olayı, subaylarm kaba davranışları, kötü besin vb.
kızgınlıga neden oluyordu. Ama devamlılık yoktu, açık
bir görev bilinci eksikligi vardı. Ancak silahlı mücadele.
nin enerjik bir şekilde sürdürülmesi, ancak tüm askeri
ve sivil makamlara karşı bir zafer kazanmanın, hüküme·
tin devrilmesi ve tüm devlet düzeyinde iktidara elkoyma
nın, devrimin başarısı için biricik güvence olabilece�ni
anlamıyorlardı.
Bahriye ve kara askerlerinin büyük kitlesi kolayca
hiddetleniyordu, ama aynı şekilde kolaylıkla tutuklanmış
olan subayları salıvermek gibi safdilce bir aptallık ediyor·
lardı, bu kitle, otoritelerin vaatleri ve kandırıcı sözleriy·
le sükunet buluyordu; böylece otoriteler kıymetli zamanı
kazanıyorlar, takviyeler getirtiyorlar, ayaklananlarm güç·
lerini bölüyorlar ve sonunda daima önderler acımasızca
eziliyor ve öldürülüyordu.
Rusya'da 1905'teki askeri ayaklanmalar ile dekabristle·
rin 1825 yılındaki askeri ayaklanmasını karşılaştırmak
özellikle ilgi çekici olacaktır. 1825'te ayaklananlar tama
men subaylar, özellikle soylu subaylardı. Bunlar, Napo·
leon savaşları süresinde Avrupa'daki demokratik fikirler
le temasa gelerek etkilenmişlerdi. O zaman serf köylüler
durumunda bulunan asker kitlesi pasif bir davranış gös·
teriyordu.
1905 yılı tarihi, bunun tam tersini göstermektedir.
Subaylar, birkaç istisna dışında, ya burjuva·liberal, re
formcu, ya da dogrudan dogruya karşı-devrimci zihniyet
teydiler. İşçiler ve asker giysisi içindekiler köylüler, ayak
lanmanın ruhuydular: hareket, halk tarafından tutuldu,
Rusya'nın tarihinde ilk kez sömürülenlerin ço�nlugtınu
kapsadı. Eksik olan şey, bir yandan fazla güvenin neden
oldugu uyuşukluktan çok çekmiş olan kitlelerde sehat
1.J8
ve kararlılık, öte yandan yönetimi ele almayı, devrimci
ordunun başına geçmeyi ve hükümetin gücüne karşı sal
dırıcı bir tavır takınınayı pek az bilen, asker giysileri için
deki devrimci sosyal-demokrat işçilerdeki örgütlenme idi.
Sırası gelmişken şu noktaya işaret edelim: bu iki ek
siklik sadece kapitalizmin gelişmesiyle de�il, aynı zaman
da içinde bulundu�umuz savaş yoluyla -belki düşündü
�müzden biraz yavaş, ama güvenle- ortadan kaldırıldı . . .
Sonuç olar�k. Rus devriminin ve 1871 Paris Komü
nünün tarihi bize şu reddolunamaz dersi vermektedir:
militarizm, halk ordusunun bir bölümünün öteki bölümü
ne karşı başarılı bir savaşı olmaksızın, militarizm hiç
bir zaman ve hiç bir şekilde yenilgiye u�atılamaz. Milita
rizmi lanetlemek, ondan nefret etmek, onu "reddetmek",
zararlarını kanıtlarla eleştirerek tanıtlamak yetmez, asker
lik hizmetini yumuşakbaşlılıkla reddetmek ahmaklıktır
- proletaryanın devrimci bilincini uyanık tutmak de�il,
en iyi elemanlarını, yalnızca genel anlamda de�il, halk
içinde mayalanmanın en yüksek derecesine ulaştı�ı za
man devrimci ordunun başına geçirmek için somut ola
rak hazırlamak gerekir.
Herhangi bir kapitalist devletin günlük her deneyi
mi, bize aynı şeyi ö�etmektedir. Böyle bir devlette ya
şanılan her "küçük" bunalım, bize büyük bir bunalımda
kaçınılmaz bir şekilde tekrar edilmesi zorunlu olan müca
delelerin ö�elerini ve tohumlarını küçük çapta göstermek
tedir. örne�n her grev, kapitalist . toplumun küçük bir
bunalımından başka bir şey midir? Prusya İçişleri Baka
nı Bay von Puttkamer şu "Her grevde devrim canavarı
pusu kurmuştur" ünlü sözünü söylerken haklı de�l miy
di? Her kapitalist -izninizle söyleyelim: en barışçı ve en
"demokratik" kapitalist ülkelerde bile- ülkede gerçekten
büyük bunalım dönemlerinde oldu� gibi, grev süresinde,
askerlerin silah altına alınması bunu tanıtlamıyor mu?
:139
Rus devriminin tarihine dönelim.
Proletarya grevlerinin tüm ülkeyi ve sömürülenlerin
en · geniş ve en geri tabakalarını nasıl sarstığını, köylü
hareketinin nasıl başladığını, askeri ayaklanmaların bu
hareketlere nasıl eşlik ettiğini açıklamaya çalıştım.
1905 ilkyazında tüm hareket doruk noktasına vardı.
19 (6) Ağustosta, çar, bir temsilciler meclisi kurulduğunu
bildirdi. Buligin Duması adı verilen bu temsilciler mec
lisi, gülünç denecek kadar küçük sayıda seçme hakkına
sahip seçmenler grubu yaratan seçim yasasına dayalı ola
rak kurulmuştu ve bu kendine özgü "parlamento"ya her
hangi bir yasama erki verilmemişti, sadece danışma or
ganı yetkisine sahipti !
Burjuvalar, liberaller, oportünistler korkuya düşmüş
çarların "hediyesine" dörtelle sarılmaya hazırdılar. Bü
tün reformİstler gibi, bizim reformistlerimiz de, 1905 yı
lında, halktaki mayalanmayı durdurmak, devrimci sınıfı,
mücadelesini kesmeye ya da hiç olmazsa zayıflatmaya
teşvik etmek amacını, yalnızca bu amacı izleyen reform
ların ve özellikle reform vaatlerinin ortaya çıktığı tarih�
sel durumların varolduğunu anlayamıyorlardı.
Devrimci Rus . sosyal-demokratları 1905 Ağustosunun
bu sahte anayasa hediyesinin gerçek karakterini çok iyi
anlamışlardı. Bu nedenle bir an bile duraksamadan şu slo
ganı ortaya attılar : Danışma organı Dumayı istemiyoruz!
Dumaya boykot! Kahrolsun çar hükümeti ! Hükümeti de
virmek için mücadeleye devam ! Çar değil, ama geçici bir
hükümet Rusya'da gerçek halk meclisini toplantıya çağır
sm!
Tarih, sosyal-demokratlara hak verdi, çünkü Buligin
Duması hiç bir zaman toplantıya çağrılmadı. Devrim
ci kasırga onu, daha gerçekleşme olanağını bulamadan sü
pürdü gitti. Devrim, çarları, seçme hakkına sahip olanla
rın sayısını büyük ölçüde artıran, Dumaya yasama erki
tanıyan bir seçim yasası çıkartmaya zorladı.
1905 yılının kasım ve aralık ayları, Rus devriminin
yükselen çizgisinin doruk noktasını gösterir. Halkın dev�
rimci gücünün bütün kaynakları eskisine kıyasla çok bü
yük bir genişlik kazandılar. Size daha önce söylediğ'im
gibi 1905 Ocağ'ında 440.000 olan grevcilerin sayısı, 1905
Ekiminde yarım milyona çıktı, dikkat ediniz bir ayda!
Sadece fabrika işçilerini içeren bu sayıya, yüzbinlerce
demiryolu memuru, PTT vb. hizmetliler eklenmelidir.
Demiryolu memurlarının tüm Rusya'yı kapsayan gre
vi, demiryolu trafiğ'ini durdurdu ve hükümetin gücünü
çok şiddetli bir biçimde kötürümleştirdi. Üniversitelerin
kapıları açıldı. Durgun dönemlerde tamamen genç kafa
ları profesörlere özgü teorisyenlik ile aldatmaya, çarlığ'ın
ve burjuvazinin evcilleştirilmiş hizmetkarları yapmaya
yarayan konferans salonları, açık ve serbestçe, siyasal so�
runlardan sözeden binlerce işçi, zanaatçı ve hizmetlinin
toplanma lokali oldu.
Basın özgürlüğ'ü elde edildi. Sansür bir kenara atıl�
dı. Hiç bir yayınevi, resmi makamlara zorunlu olarak pa�
rasız kitap nüshaları vermeye zorlanamadı ve resmi ma
kamlar da buna karşı harekete geçmeye cesaret edeme�
diler. Rus taribinde ilk kez Petersburg ve öteki kentler
de serbestçe devrimci gazeteler yayınlanmaya başladı.
Yalnızca Petersburg'da 50.000 ile 100.000 basan, günlük, üç
sosyal-demokrat gazete vardır.
Proletarya, hareketin başında gidiyordu. Sekiz saatlik
işgününü devrimci yoldan elde etmeyi kendisine bir gö
rev olarak kabul etmişti. Petersburg proletaryasının sa
vaş çığ'lığ'ı, o zaman, "sekiz saatlik işgünü ve silahlar !"
idi. Gitgide daha çok sayıda işçi ancak silahlı bir müca
delenin devrimin yazgısını belirleme olanağ'ına sahip .. ol
duğ'unu ve belirleyeceğ'ini açıkça görmeye başlamıştı.
Mücadele ateşi içinde kendine özgü bir mücadele ör-
gütü meydana getirildi: bu örgüt, ünlü işçi delegeleri sov
yetlerinden, bütün fabrikaların delegeleri toplulu�dan
oluşuyordu. Sözkonusu işçi delegeleri sovyetleri Rusya'
nın her yanında gittikçe daha büyük bir ölçüde geçici dev
rimci hükümet rolünü oynamaya başlamışlardı. Bunlar
ayaklanmanın organları ve yöneticileri idiler. Asker ve
bahriye delegeleri sovyetlerinin oluşturulmasına ve bun
ların işçi delegeleri sovyetleriyle birleştirilmesine çalı
ıııldı.
O günlerde Rusya'nın bazı kentleri, çeşitli yerel ve
çok küçük "cumhuriyetler" dönemini yaşıyordu; çünkü
hükümet gücüne son verilmiş ve işçi delegeleri sovyetleri
gerçekten yeni devlet gücü olarak görev görmeye başla
mıştı. Ama bunlar, üzülerek ifade edeyim ki, çok kısa
süreli ve pek zayıf ve irtibatsız "zaferler"di.
Köylü hareketi, 1905 güzünde büyük boyutlara ulaş
tı. Tüm ülkenin üçte-birinden fazlası, o zamanlar "köylü
karışıklıldarı" denilen hareketler ya da do�udan do�u
ya köylü ayaklanmaları içindeydi. Köylüler 2.000 kadar
çiftliği yaktılar ve soylu haydutlar tarafından halktan
çalınmış besin maddelerini aralarında paylaştılar.
Ne yazık ki bu esaslı çalışma çok yetersizdi. Ne yazık
ki, köylüler o zaman soylu çiftiikietinin yalnızca onbeşte
birini, feodal büyük toprak sahiplerinin kirini, Rusya'nın
yüzünden · temizlemek için, tahrip etmeleri gerekenin sa
dece onbeşte-birini tahrip etmişlerdi. Ne yazık ki, köylü
ler de çok dağınık, çok örgütsüz ve çok az saldırıcı idiler,
bu da devrimiri bozguna uğramasının nedenlerinden biri
oldu.
Rusya'nın baskı altında bulunan halkları arasında ulu
sal kurtuluş hareketi alevleniyordu. Rusya'da halkın ya
rısından çoğu, hemen hemen beşte-üçü (tam olarak
%57'si) ulusal baskı altındaydı, bunlar, anadillerini
bile serbestçe kullanamıyorlardı, kuvvetle "ruslaştırılı-
142
yorlardı". örne� Rusya'da onlarca milyon insanı olut·
turan müslümanlar o zamanlar şaşılacak bir hızlılıkla bir
müslüman birli�i örgütlendiriyorlardı - bu dönem çok
çeşitli örgütlerin büyük ölçüde gelişti�i bir dönemdi.
Konferansa katılanlara, özellikle gençlere, ulusal kur
tuluş hareketinin işçi hareketiyle birlikte o zamanki Rus
ya'da nasıl topraktan fışkırdı�ını göstermek için, sizlere
küçük bir örnek verece�im.
1905 Aralı�mda, Polonyalı ö�enciler, okullarmda
tüm Rusça kitapları, resimleri ve çar portrelerini yakınış
lar ve Rus ö�etmenlerini ve arkadaşlarını "Rusya'ya de
folun" . diye ba�ırarak dövmüşler ve okullardan kovmuş
lardı. Ortaö�etimde okuyan Polonyalı ö�enciler öteki
istemler arasmda aşa�daki istemleri ileri sürmekteydi
ler: "1) bütün ortaö�etim kurumları, işçi delegeleri sov
yeti emrine verilmelidir ; 2) okul içinde karmaşık ö�enci
ve işçi toplantıları yapılmalıdır; 3) gelecek proleter cum
huriyetini belirtmek için gimnazyuında kırmızı bluzlar
giyilmelidir" vb..
Devrim dalgalarının yükseldi� oranda, irtica, devri
me karşı o derece büyük enerji ve çekinmezlikle müca
dele için silahlanıyordu. Karl Kautsky'nin 1902 yılmda
Sosyal Devrim üzerine yazdı�ı kitapta söyledikleri, 1905
Rus devrimi için de�erini korumaktadır (o zamanlar he
nüz -sırası gelmişken söyleyelim- devrimci bir marksist
idi, bugünkü gibi sosyal-yurtseverlerin ve oportünistle
rin savunucusu de�di) . Kautsky şöyle yazıyordu:
" . . . Önümüzdeki devrim . . . hükümete karşı duyulan
ani bir kızgınlıktan çok, uzun süren bir iç savaşa benze
yecektir. . . . "
Böyle oldu. Gelecek Avrupa devriminde kesinlikle
böyle olacaktır!
Çarlı�ın kini özellikle Yahudilere karşı yönelmişti.
Bir yandan Yahudiler (Yahudi halkının tüm sayısına
1 43
oranla) devrimci hareketin liderleri arasında özellikle yük
sek bir yüzde meydana getiriyorlardı. Sözarasında şunu
'
da ekleyelim ki, Yahudiler, bugün bile, öteki uluslara oran
la enternasyonalist akım içinde belirgin bir biçimde yük
sek bir temsilci yüzdesi gösterme onuruna sahiptirler.
Ama öte yandan çarlık, halkın egitimsiz tabakalarının Ya
hudilere karşı en kötü önyargılarından yararlanmayı çok
iyi biliyordu. Böylelikle çoğunlugu, polis tarafından dog
rudan dogruya yönetilmese bile, onun tarafından destek
lenen pogromlar -100 kentte bu süre içinde 4.000'den
fazla ölü, 10.000'den fazla sakat-, barış içinde yaşayan
Yahudilerin, kadınların, çocukların korkunç katHarnlara
ugratılması bütün uygar dünyada kanlı çarlıga karşı bir
nefret uyandırdı. Dogal olarak uygar dünyanın gerçekten
demokratik unsurları tarafından nefretle karşılandıgını
söylemek istiyorum, bunlar da tamamen sosyalist, işçiler,
proleterlerdir.
· Batı Avrupa'nın en serbest, cumhuriyetçi ülkelerinde
bile burjuvazi, "Rus vahşeti"ne karşı ikiyüzlü sözlerini
utanmaz para işleriyle birleştirmeyi, özellikle çarlıgın fi
nansman bakımından desteklenmesi ve Rusya'nın serma
ye ihracı aracıyla emperyalist bir sömürüye tabi kılın
sını çok iyi biliyordu.
1905 Devriminin dorugunu Moskova'daki aralık ayak
lanması teşkil etmektedir. Küçük sayıda ayaklanmacı, ya
ni örgütlenmiş ve silahlanmış işçiler -sekiz binden fazla
degillerdi- dokuz gün, çarlık hükümetine karşı direnmiş
lerdi. Çar hükümeti Moskova garnizonuna güvenemiyor
du, bu kıtaları kilit altında tutmak zorunda kalmıştı. An
cak Petersburg'dan getirttigi Semenovski alayı sayesinde
ayaklanmayı bastırma olanagına kavuştu.
Burjuvazi, Moskova aralık · ayaklanmasını yapay bir
hareket olarak nitelendirmeyi ve alay etmeyi sevmektedir.
Örnegin "bilimsel" Alman yazınında Bay Profesör Max
144
Weber, Rusya'nın siyasal gelişmesiyle ilgili büyük bir ya
pıtında Moskova ayaklanmasını bir "darbe" olarak nite
lendirmişti. Bu "yüksek bilgi" sahibi profesör "Lenin'in
grubu", diye yazıyordu ve sosyalist-devrimcilerin bir kıs
mı bu çılgınca isyanı uzun zamandan beri hazırlamaktay
dılar."
Korkak burjuvazinin bu bilgeligini de�erlendirebil
mek için grev istatistiklerinin kuru sayılarını anımsamak
yeter. 1905 Oca�ında Rusya'da salt siyasal amaçla grev
yapan 123.000, ekimde 330.000 işçi vardı, aralıkta en yük
sek noktaya ula§ılmı§tı, yani bir ay içinde salt siyasal grev
yapan 370.000 işçi vardı. Devrimin ilerlemesi, köylü ve as
ker ayaklanmaları gözönüne getirilsin, o zaman hemen Şu
kanıya varılacaktır: burjuva "bilimi"nin aralık ayaklan
ması hakkındaki yargısı yalnız gülünç olarak kalmamak
tadır. Bu yargı, proletaryanın kişili�inde, en · tehlikeli sı
nıf düşmanını gören korkak burjuvazinin temsilcilerinin
bir şaşkınlık sözüdür de.
Gerçekte Rus devriminin tüm gelişmesi, do�al kuv
vetler geregi olarak çar hükümeti ile sınıf bilincine' sahip
proletaryanın öncüsü arasında silahlı bir kesin savaşa yo
laçtı.
Rus devrimini geçici olarak yenilgiye u�atan zayıf
yaniara daha önceki tartışmamda de�ndim.
Aralık ayaklanmasının bo�ulmasından bu yana dev
rim, düşen bir çizgi göstermeye başladı. Bu dönemde de
çok ilginç anlar vardır, özellikle işçi sınıfının mücadele
den hoşlanan unsurlarının, devriıı)in genel gerileme e�i
limini kırmak ve bu gerilerneyi yeni bir genel saldırıya
çevirmek için iki kez girişimde bulunmaları bu arada be
lirtilebilir.
Ama zamanım hemen hemen doldu. Dinleyicilerimin
sabrını çok uz� süre tüketmek istemiyorum. Rus devri
minin -onun sınıfsal niteli�nin ve sürükleyici güçlerinin
mücadele yöntemlerinin- anlaşılması için en önemli nok
talarını, böyle kapsamlı bir konunun kısa bir konferansta
geliştirilebileceği bir ölçüde, göstermiş olduğumu umu
yorum.
Rus devriminin dünya tarihi bakımından önemi konu
sunda birkaç kısa gözlem daha sunmak istiyorum.
Rusya, gerek coğrafi, gerek ekonomik ve tarihsel
bakımdan yalnızca Avrupa ile değil Asya ile de ilgilidir.
Bu nedenie de Rus devriminin, Avrupa'nın en büyük ve
en geri ülkesini tamamen uykusundan uyandırmayı ve dev
riinci proletarya tarafından yönetilen devrimci halkı ya
ratmayı başardığını görmekteyiz.
. Sorun bununla da kalmıyor. Rus devrimi, tüm Asya'
yı harekete getirmiştir. Türkiye, İran, Çin'deki devrim
ler, 1905 yılındaki güçlü hareketin derin izler bıraktığını
yüzlerce ve yüzlerce milyonluk insanın ilerlemesi üzerin
deki etkilerin kökünden sökülüp çıkarılacak türden ol
madığını tanıtlamıştır.
Rus devrimi, etkisini, dolaylı bir şekilde, daha batıda
bulunan ülkeler üzerinde de göstermiştir. Şu olay unu
tulamaz: 30 Ekim 1905 tarihinde çarın anayasa bildirisi
Viyana'ya geldiği zaman, bu haber orada, Avusturya'da54
genel oy verme hakkının kesin olarak kabul edilmesine
katkıda bulunmuştu. Ellenbogen yoldaş -o zaman henüz
sosyal-yurtsever değildi, bir yoldaştı- Avusturya Sos
yal-Demokrat Partisinin kongresi toplantısında siyasal
grev hakkında açıklamasını yaparken, yanına, masa üzeri
ne bir telgraf konulmuştu. Tartışmalara hemen ara veril
di. Bizim yerimiz sokaktır! Bu ünlem, Avusturya Sosyal
Demokrat Parti delegelerinin toplantısında çınladı. İzle
yen günlerde Viyana'da büyük gösteriler, Prag'da barikat
lar görüldü. Avusturya'da genel oy verme hakkının başa
rısı kesindi.
Rus devrimi hakkında, sanki bu devrimle ilgili olayla-
rm, mücadele araçlarının, bu çok geri kalmış ülkede Ba
tı Avrupa koşullarıyla çok az karşılaştırılabilir bir nite
likte olduğu ve dolayısıyla pek fazla pratik bir önemi bu
lunmadığı yargısına varan Batı Avrupalılara sık sık ras
lanmaktadır.
Bundan daha yanlış bir düşünce olamaz.
Kuşkusuz, gelecekteki Avrupa devriminde gelecek mü
cadelelerin biçim ve nedenleri Rus devrimininkilerden bazı
bakımlardan farklı olacaktır.
Ama bütün bunlara karşın, Rus devrimi -daha önce
sözüni.i ettiğim, sözcüğün özel anlamıyla, proleter niteliği
nedeniyle- gelecek Avrupa devriminin bir ön sahnesi
olacaktır. Bu, o kadar tartışma götürmez bir gerçektir
ki, gelecek devrim, ancak bir proleter devrimi -ve söz
cüğün çok daha derin anlamı bakımından da- ancak
proleter, sosyalist devrimi olabilir! Bu gelecek devrim,
çok daha büyük bir kapsamda, bir yandan sert mücadele
lerin ve özellikle iç savaşın, insanlığı, sermayenin boyun
duruğundan kurtarabileceğini, öte yandan ancak sınıf bi
lincine sahip proletaryanın, sömürülenlerin büyük çoğun
luğunun önderi olarak ortaya çıkabileceğini ve çıkacağını
gösterecektir.
Avrupa'daki bugünkü mezar sessizliği bizi aldatmama
lıdır. Avrupa devrime gebedir. Emperyalist savaşın dehşe
ti, hayat pahalılığının şiddeti her tarafta devrimci bir ruh
sal durum yaratmaktadır ve egemen sınıflar, burjuvazi ve
onun güvendiği insanlar, hükümetler, bütün bunlar, için
den büyük sarsıntılara uğramadan çıkamayacakları bir
çıkınaza gittikçe daha çok girmektedirler.
Rusya'daki 1905 halk hareketi, proletarya öncülüğün
de çar hükümetine karşı bir demokratik cumhuriyeti ger
çekleştirme amacıyla nasıl meydana gelmişse, önümüzde
ki yıllarda aynı şekilde bu yağma savaşıyla ilgili olarak
Avrupa'da proletaryanın öncülüğünde, finans-kapitalin
1.47
gücüne karşı, büyük bankalara, kapitalistlere karşı halk
hareketleri meydana gelecek ve bu sarsıntılar ancak bur
j uvazinin üretim araçları mülkiyetinden yoksun bırakıl
ması, sosyalizmin zaferi ile son bulacaktır.
Biz yaşlılar, belki de bu gelecek devrimin kesin mü
cadelelerini yaşamayacağız. Ama büyük bir güvenle şu
umudumu ifade edebileeeğime inanıyorum: İsviçre ve
dünya sosyalist hareketinde, bu derece üstün bir çalışma
yapan gençler, yalnızca mücadele etmek değil, aynı za
manda gelecek proleter devriminde başanya ulaşmak
mutluluğuna da kavuşacaklardır.
1917
Werke, Bd. 23, s. 244-262
:149
şardan Seyreden Bir Kişinin Ö�tlerini" ver�eye çalışa
cağım.
Çok açıktır ki, bütün iktidar sovyetlere geçmelidir.
Her bolşevik için aynı ölçüde sugötürmemesi gerekir ki,
proletaryanın devrimci gücü (ya da bolşevik güç - ki,
şimdi ikisi de aynı şeydir) genel olarak bütün dünyanın,
özel olarak da savaşan ülkelerin çalışan ve sömürülen halk
larının, özellikle de Rus köylülerinin görülmemiş sempa
tisini ve kayıtsız desteğini sağlamıştır. Bu pek iyi bilinen
ve uzun zamandır konmuş olan gerçeklerin üzerinde dur
manın gereği yok.
Şimdi ele alınması gereken şey bütün yoldaşlarca bel
ki de pek açık olmayan bir şeydir, yani pratikte iktidarın
sovyetlere aktarılmasının, şimdi silahlı ayaklanma anla
mına gelmesidir. Bunun besbelli · olması gerekirdi, ama
herkes bu nokta üzerinde düşünmedi y� da düşünmüyor.
Şimdi silahlı ayaklanmayı kabul etmemek, bolşevikliğin ve
genel olarak devrimci proleter enternasyonalizminin te
mel sloganını (Bütün İktidar Sovyetlere) , kabul etmemek
anlamına gelecektir.
Ama silahlı ayaklanma siyasal mücadelenin özel bir
biçimidir, üzerinde dikkatle düşünülmesi -gereken özel
yasalara bağlıdır. Karl Marx bu gerçeği "ayaklanma, sa
vaş kadar bir sanattır" diye yazdığında dikkat çekici bir
açıklıkla ifade etmişti.
Bu sanatın bellibaşlı kurallarını Marx şöyle kaydet
miştir:
1. Ayaklanma hiç şakaya gelmez, ama buna başla
yınca sonuna dek gitmenin gerektiğini iyice kavramalı
sınız.
2. Kuvvetlerin büyük üstünlüğünü kesin noktalarda
ve kesin anlarda yoğunlaştırın, yoksa daha iyi hazırlan
ma ve örgütlenme üstünlü�ne sahip olan düşman, isyan
cıları ortadan kaldırır.
'l50
3. Ayaklanma bir kez başlayınca en büyük kararlı
lıkla hareket etmelisiniz, her durumda, tavsatmadan sal
dırıyı ele geçirmelisiniz. "Savunma her silahlı başkaldır
mariın ölümüdür."
4. Düşmana, baskın yapmaya ve kuvvetlerinin da
ğınık olduğu anda yakalamaya çalışmalısıiıız.
5. Ne denli küçük de olsa günlük (eğer bir kasaba
sözkonusu ise her saat da denebilir) başarılar için, çaba
göstermeli, ve n:e pahasına olursa olsun "moral üstünlü
ğü" korumalısınız.
Marx, silahlı ayaklanmayla ilgili bütün devrimierin
derslerini "devrimci siyasetin bugüne dek bilinen en bü
yük ustasının, . Danton'un" şu sözleriyle özetlemiştir: "de
l'audace, de z'audace, encore de l'audace."•-55
Bunu Rusya'ya ve Ekim 191 7'ye uygularsak şu demek
tir: hem içerden, hem dışardan, işçi sınıfı mahallelerin
den ve Finlandiya'dan, Revel'den ve Kronştad'dan, Pe
tersburg'a başarısızlığa uğratılmadan yürütülmesi gereken
aynı andaki bir saldırı, bütün donanmanın bir saldırısı,
15.000 ya da 20.000 kişilik (belki de daha fazla) "burjuva
muhafızları�ız"dan (subay okullarından) , "Vendee bir
liklerimiz"den (Kazakların bir bölümü) , vb. çok daha
büyük üstünlükte kuvvetlerin yoğunlaştırılması.
Vç ana kuvvetimiz -:-donanma, işçiler, ve ordu bir
likleri- şuraları başarısızlığa uğramadan işgal etmek ve
ne pahasına olursa olsun .tutmak üzere biraraya getiril
melidir: a) telefon santralı; b) telgrafhane; c) demiryolu
istasyonları; d) ve her şeyden önce de köprüler.
En kararlı unsurlar ("yıldırım kuvvetlerimiz" ve
genç işçilerimiz olduğu kadar denizcilerin en iyileri) en
önemli bütün noktaları işgal edecek ve nerede olursa ol
sun her yerde bütÜn önemli operasyonlarda yer almak
1 52
ÜÇÜNCÜ KISIM
1.53
cadelesine işçi sınıfının öncülüğünde, toplumun devrimci bir
yoldan yeniden düzenlenmesi amacıyla katıldıkları zaman, tüm .
halkın mücadelesinde gerçek yerini almış oldu.
Lenin, öğrenci gençlerin , devrimci faaliyetlerinin nasıl
oluştuğunu ve geliştiğini özenle ve ilgiyle izledi. Bu gençlerin
siyasal eğitimi, onların örgütlendirilmesi, demokratik devrimin
zaferi için halkın mücadelesine katılmaları ile ilgili sorunlarla
yoğun bir biçimde uğraştı. Onun işaretiyle hareket eden bol
şevik örgütleri, öğrenciler ve yüksek öğretim öğrencileri ara
sında etkili bir faaliyet sürdürdüler.
Lenin'in çalışmaları, öğrenci gençlik arasında gelişen ha
reketin l,{arakter ve özünün işçi sınıfı açısından doğru bir bi
çimde nasıl özümlenebileceğini göstermektedir. Onun çözüm
lemeleri, partinin bu hareketi doğru bir biçimde yönetebilmesi
için önemli bir önkoşuldu. Öğrenci hareketinin açık olarak be
lirlenmiş bir sınıfsal temeli yoktu ve bu nedenle halkın mü
cadelesinde bağımsız bir rol oynayamazdı. "Devrimci Gençliğin
Görevleri" başlıklı makalesinde ve öteki çalışmalarında Lenin,
öğrenci yığınlarının toplumsal bakımdan çok farklı gruplarQ.an
oluştuğunu ve tutuculardan sosyal-demokratlara kadar uza
nan çeşitli grupları kapsaclığını saptadı. Kapitalizmin gelişme
si, öğrencilerin toplumsal bileşiminde belli bir demokratlaşma
sağlamıştı. Toplumun yüksek ayrıcalıklara sahip sınıf ve taba
kalarının temsilcileri -bu,nlar, demokrasi ve sosyalizmin uz�
laşmaz düşmanları idi- yanında, küçük-burjuvazi ve orta bur
juvazi saflarından, memurlar ve kısmen köylülerden oluşan ve
gün geçtikçe güçlenen bir tabaka vardı. Lenin, öğrencileri, ay
dınların en duyarlı bir biçimde tepkide bulunan kesimi olarak
belirliyordu. Bu kesim, "tüm toplumda sınıf çıkarlarının ve si
yasal gruplaşmaların gelişmesini, en bilinçli, en kararlı ve en
doğru bir biçimde yansıtan ve ifade eden bir kesimdir" (s. 180) .
Rus toplumunun geniş burjuva-demokrat tabakalarının mutla
kiyetçi çarlığın yarı-feodal rejimine karşı duydukları hoşnut�
suzluk bu şekilde yansıyordu. Kendilerini, ileri hareketin
bayraktarı, toplumun biricik gerçek devrimci gücü, demokrasi
ve sosyalizm mücadelesinin öncüsü olan proletaryaya yönelmiş
hisseden radikal ve devrimci öğrenciler, bu toplumsal tabaka
lardan geliyordu. Bu öğrenciler, Lenin'in, onlara, protestoları
nın siyasal ve devrimci niteliğini güçlendirme yolunda yaptığı
çağrının ne kadar doğru olduğunu her gün biraz daha açıklık
la anlıyorlardı, çünkü onların, yüksek okulların gerçekten de-
1 54
mokratlaştırılması yönündeki istemleri, toplum, devrimci bil'
biçimde toptan değişmezse gerçekleşemezdi.
Lenin, okuyan ilerici gençliğe, devrimci mücadelede gere
ken önemi verdi. Ama bu güçler, toplumsal nitelikleri gereği
işçi sınıfı tarafından desteklenmedikçe ve yönetilmedikçe ça
resiz bir durumda idi. Bunun için Lenin, Rus proletaryasını ö�
renci gençliği desteklemeye çağırdı. Uygulama, öz deneyimler,
ilerici öğrencileri, işçi sınıfına ve onun partisine katılma yol�
larını aramaya yöneltti. Lenin şöyle yazıyordu: "Öğrenciler,
kendilerini meşrutiyetçi-demokratlardan özenle ayırdıkiarı ve
bu meşrutiyetçi-demokratları halkın gözünden düşürdükleri
zaman, proletarya ile ilişkileri sonucu keskinleşen sağlam bir
devrimci içgüdüyle hareket etmektedirler." (s. 220. ) Devrimci
demokratik öğrencilerin ilerici bir rol oynamaları, her şeyden
önce devrimci proletarya ile birarada yürümelerine, burjuva
.
demokratik devrimde bolşeviklerin sloganiarına sarılmalarına,
işçi sınıfının öncülüğü altında mutlakiyete karşı açık mücade
leye katılmalarına bağlıydı. Lenin 1905 yılında bu noktalar}
saptayabiliyordu: " . . . devrimci işçiler ve radikal öğrenciler
halk gösterilerinde birbirlerini artık, uzakta duran kimseler
olarak görmüyorlardı." ( s. 197.)
Lenin, gençlik çevresinde sürdürülen mücadelenin, işçi
sınıfının sömürücü sınıfıara karşı yaptığı uzlaşmaz mücadele
biçimlerinden biri olduğuna tekrar tekrar işaret etti.
Birçok çalışmalarında Lenin, liberal burjuvazinin ve onun
partisi olan kadetlerin ( meşrutiyetçi-demokratlar) politikası
nın bir ihanet politikası olduğunu ortaya koydu. Liberaller,
devrimci hareketin öncü gÜcünü işçi sınıfından ayırmak ve
çarlıkla barışmak için, bu öncülüğe talip oldular. Lenin, aynı
zamanda, sosyalist-devrimcilerin ve anarşistlerin sahte sosya
list partilerinin "devrimci" maceracılığına, menşeviklerin opor
tünizmine karşı sert ve esaslı bir eleştiri yöneltti.
Lenin, burjuva ve küçük-burjuva "gençlik dostları"nın
"parti-dışı" kalmak, hiç bir partiye bağlanmamak çağrıların
daki ikiyüzlülüğün maskesini indirdi. Partisizlik bayrağının
gerçekte bir bahane olduğunu öğretti. Böylelikle gençlik, bur
juva ideolojisine bağımlı kılınacak ve proletaryanın aktif kav
gasından uzak tutulacaktı. "Partisizlik bir burjuva fikridir"
"partiye mensup olmak bir sosyalist fikridir"* diye yazıyordu.
'1.55
Lenin, devrimci gençligi açıkça işçi sınıfının ve onun marksist
leninist partisinin görüş açısını kabul etmeye çagırdı.
ögrenci hareketine ilişkin çelişkileri, ögrencilerin top
lumsal kökenieri nedeniyle eğilim gösterdikleri yalpalanmala
rı gözden uzak bulundurmak kuşkusuz olanak-dışıydı. Ama Le
nin, aynı zamanda, aydın tabakaya mensup olanların, proleter
oıl:nayan tabakaların temsilcilerinin, egemen sınıfların ideolo
jisiyle ilişkilerini kesemeyeceklerini, proletaryanın yanına ge
çemeyeceklerini, proletaryanın bilimsel ideolojisi olan marksiz
mi benimseyemeyeceklerini ileri süren, marksizmle çelişen bu
düşünceye, kesinlikle karşı çıktı. Gençliğin bu kesiminin ör
gütlenmesi, özellikle marksizmi benimsemesi, marksist dünya
görüşünü çaba göstererek kazanması, inanmış, kararlı ve tu
tarlı sosyal-demokratlar olmaları için, bu kesime yardım et
mek gerekirdi. Lenin, parti üyelerini, bu yardıma çağırıyordu
( "Ortaöğretim Öğrencilerine" s. 1 7 6 ) . Devrimci teorinin ince
lenmesi, parti örgütlerinin öncülüğünde devrimci pratiğe, dev
rimci mücadeleye katılma ile birleştirilmeliydi. Bu girişimde
görevler, gençlerin olanaklarına uymalıydı.
"HALKlN DOSTLARI" KİMLERDİR VE
SOSYAL-DEMOKRATLARA KARŞI
NASIL SAVAŞIRLAR ?•-Do
(PARÇA)
257
onur konuğu muamelesi yapıyor, aynı kaptan yiyor, re
çel ve bisküviler ·sunuyorlardı; mujiğe, ötekilerin ödediğin
den daha yüksek fiyat ödüyor - borç olarak, bahşiş ola
rak, ya da hiç bir neden olmaksızın para veriyorlar, ona,
Avrupa'daki kuruluşlardan ve işçi birliklerinden vb. söz
ediyorlardı. Aynı yerde, bir malikanenin kahyası, ya da
daha doğrusu, yalnızca bir bahçıvan olan Schmidt adın
da genç bir Alman, hiç bir insancı fikre sahip olmayan
gerçek, dar, biçimci bir Alman [sic?? ! ! ] yaşıyordu" vb..
Üç-dört yıl geçti, ve bu insanlar ayrıldılar, farklı yollara
gittiler. Bir yirmi yıl daha geçti ve yazar, bu yeri yeni
den ziyaret ettiğinde, "Bay Schmidt'in" (yararlı faaliyet..
lerinin ödülü olarak, bahçıvan Schmidt, Bay Schmidt'�
liğe terfi etmişti) köylülere üzüm yetiştirmeyi öğrettiğini,
köylülerin bundan şimdi yılda 75-100 ruhielik "bir gelir"
elde ettiğini ve bu nedenle Bay Schmidt hakkında "iyi
anılara" sahip olduklarını, oysa "yalnızca mujiğe karşı
iyi duygular besleyen, ama onun için elle tutulur [!] bir
şey yapmamış olan beylerin anısının bile hissedilmediğini"
öğrendi.
Bir hesaplama, anlatılan olayların 1869-1870 dolayla
rında, yani kabaca, Rus narodnik sosyalistlerin, Rusya'
ya "Avrupa kuruluşları"nın en Herisi ve en önemlisi
-Enternasyonali- getirmeye çalıştıkları bir zanianda57
cereyan ettiğini gösterecektir.
Açıkçası, Bay Krivenko'nun anlattıklarının yarattığı
izienim biraz fazlaca serttir. Onun için Bay Krivenko
hemen bir koşul koymaktadır:
"Elbette Schmidt'in bu beylerden daha iyi olduğunu
ileri sürmüyorum. Yalnızca bütün kusurlarına karşın,
orada ve halk üzerinde daha kalıcı bir izienim -bıraktığım
belirtiyorum." (Onun daha iyi olduğunu ileri sürmüyo
rum, yalnızca daha kalıcı bir izienim bıraktığını belirtiyo
rum - ne saçmalık? ! ) "Önemli bir şey yaptığını da söy-
lemiyorum; tersine, onun yaptığı şeyi, kendisine hiç bir
şeye malolmayan ama herkes için kuşkusuz dirimsel olan
çok ufak, raslansal bir hareketin örneği olarak veriyo
rum."
Koyulan koşul, görüyorsunuz ki, çok belirsizdir ama
sorun, onun belirsizliği değil, yazarın, bir faaliyetin verim
sizliğini ötekinin başarısıyla karşılaştırırken, bu iki tip
faaliyet arasında temel bir eğilim farkı olduğundan, an
laşılan, hiç kuşkulanmaması olgusudur. Çağdaş demokra
tın fizyonomisinin tanımlanmasında, öyküyü böyle tipik
leştiren tüm sorun budur.
Mujiğe "Avrupa'daki kuruluşlardan ve işçi birliklerin
den" sözeden genç insanlar, herhalde, mujikte toplum
sal hayat biçimlerini değiştirmek için bir istek uyandır
mak istiyorlardı (çıkardığım sonuç, bu durumda yanlış
olabilir, ama, sanırım herkes bunun meşru bir sonuç ol
duğunu kabul edecektir, çünkü Bay Krivenko'nun öykü
sünden ister istemez bu çıkmaktadır) , her tür liberql iler
leme karşısında genel bir sevinç gösterisiyle birlikte böy
lesine utanç verici bir sömürüyü ve çalışan halkın ezilme
sini doğuran çağdaş topluma karşı bir toplumsal devrime
girişınesi için onu harekete geçirmek istiyorlardı. Öte
yandan, gerçek bir çiftçi olan "Bay Schmidt", yalnızca,
işlerini düzenlemelerinde başkalarına yardım etmek iste
mişti - bundan öte bir şey değil. İyi ama, taban tabana
karşıt amaçlara sahip olan bu iki faaliyet tipi nasıl yan
yana konabilir, karşılaştırılabilir? Bu, belli bir yapıyı yık
maya çalışmış olan insanın başarısızlığını, onu kuvvetlen
dirmeye çalışmış olan birinin başarısıyla karşılaştırmaya
girişrnek gibidir! Herhangi bir anlam taşıyan bir ·karşı
laştırma yapmak için, köylüleri devrime teşvik etmek
üzere halkın arasına giren genç erkek ve kadınların ça
balarının, neden böylesine başarısız olduğunu -içinde bir
proleter ve bir burjuva sınıf oluşturmakta olduğu için
köylülük tek bir sınıf teşkil etmediği halde (belki de, köy
lülüğün gerçekten de bir sınıf olarak, ama feodal toplu
mun bir sınıfı olarak öne çıktığı serfliğin yıkılına dönemin
den yansıyan etkiyle açıklanabilecek bir hayaldir bu) ,
yanılgıya · düşerek, "köylülüğün" çalışan halkı ve sömürü
len sınıfı gerçekten temsil ettiğine inanmalarının bunun
nedeni olup olmadığını araştırması gerekirdi- tek sözcük
le eski sosyalist teorileri ve bu teorilere ilişkin sosyal-de
mokrat teorileri incelemesi gerekirdi. Bay Krivenko, bu
nun yerine, "Bay Schmidt'in" çalışmasının "kuşkusuz di
rimsel" olduğunu kanıtlamak için yeri-göğü birbirine ka
tıyor. Ama, affedersiniz çok değerli "halkın dostu", açık
bir kapıyı çalmaya ne gerek var? Kimin kuşkusu var bun
dan? Bir üzüm bağı hazırlamak ve bundan 75-100 ruble
arasında bir yıllık gelir elde etmek - bundan daha dirim
sel ne olabilir?*
Ve yazar, eğer yalnızca bir tek köylü bağ hazırla
yacak olursa bunun yalıtılmış bir faaliyet olduğunu, ama
birkaçı bunu yaparsa, bunun, örneğin, tıpkı A. N. Engel
hardt'ın58 yalnızca kendi malikanesinde fosfatlı gübre kul
lanınakla kalmayıp, başkalarının da bunları kullanmasını
sağlaması gibi, küçük bir işi gerçek ve yerinde bir çalış
maya çeviren ortak ve yaygın bir faaliyet olduğunu açık
layarak devam ediyor.
1894
Werke, Bd. ı, s. 279·282
:ı6o
,
183 ÖGRENCİNİN ZORLA ASKERE ALINMASI
:ı6:ı
ta, gençliği "yürüyüşlere ve gösterilere" sürüklemekte
ve . . . ve gerilemektedir. Öğrenciler bir genç kızın kibar
ailelere mensup iki genç tarafından zorla ırzına geçilme
si (böyle söylenilmekte) gibi alçakça hareketlerin nasıl
mümkün olduğunu tartışmak için bir toplantı düzenli
yorlar. Üst makam, başkanı, okulda, oda hapsi "cezası"na
mahkfun ediyor. Öğrenciler buna uymayı reddediyorlar.
Okuldan çıkarılıyorlar. Bir kalabalık, okuldan çıkarılan
ları tren istasyonuna kadar uğurtayarak gösteride bulu
nuyor. Yeni bir toplantı yapılıyor, öğrenciler akşama ka
dar kalıyorlar ve rektör görünmedikçe gitmeyi reddedi
yorlar. Vali yardımcısı ve jandarma kumandanı, bir as
keri kıtaya görünüyorlar, askerler üniversiteyi çeviri
yorlar ve konferans salonuna giriyorlar ve rektör çağrı
lıyor. Öğrenciler -belki bir uzlaşma isteyecekleri sanı
lır- hayır, oda hapsinin uygulanmamasını ve okuldan
çıkarılanların yeniden okula alınmasını istiyorlar. Toplan
tıya katılanların adları alınıyor ve evlerine salıveriliyor
lar.
Bir kez düşünülsün, öğrencilerin istemlerinin tevazuu
ve zararsızlığı ile, egemenliğinin temellerine bomba konul
muş gibi hareket eden hükümetin içine düştüğü dehşet
arasında ne şaşırtıcı bir oransızlık var. Bizini "çok güçlü"
hükümetimizi hiç bir şey, bu büyük korku kadar ele ver
memektedir. Hükümet bu hareketiyle her türlü "suçlu
luk taşıyan bildiri"den daha anlamlı bir şekilde kendisin
den hiç emin olmadığını, halka karşı korunmak için ancak
süngünün ve kamçının gücüne inandığını gösteriyor -
görmek için gözü olan, duymak için kulağı olan herkese
gösteriyor. Uzun yılların deneyimiyle akıllanan hükümet
ateşlenıneye hazır maddelerle çevrili olduğuna göre, en
küçük bir kıvılcımın, oda hapsine karşı yapılan bir pro
testonun, yangın çıkarmaya yeterli olduğuna kesinlikle
inanmaktadır. Durum böyle olunca da, bir örnek verme
:16.2
zorunluluğu açıkça ortaya çıkmaktadır: Yüzlerce öğ'renci
yi zorla askere alma! "Voltaire yerine çavuş ! "60 Bu formül
hiç eskimez. Aksine bunun gerçekleşmesini görmek 20.
yüzyıla kısmet olacaktır.
Çoktan beri kaybolmuş bir geçmişi yeniden canlan
dırma çabasıyla yenilik kazanan bu cezalandırma önlemi,
insanın aklına birçok düşünce ve karşılaştırmaları geti
riyor. Aşağı yukarı iki kuşak önce, Çar Nikola I zamanın
da, zorla askere alma, serfliğe dayanan Rusya'nın tüm
yapısına tıpatıp uyan doğal bir ceza idi. Soyluları asker
lik hizmetine gönderiyorlar, onları, subay rütbesini kaza
nıncaya kadar ayrıcalıklarından yoksun gibi, er olarak
hizmete zorluyorlardı. Köylüyü, askere, uzun yıllar sü
ren bir çalışma yükümlülüğüne gönderir gibi gönderiyor
lardı. Burada insanlık-dışı "Yeşil Sokak"61 işkencesi ve
buna benzer şeyler onu beklemekteydi. Ama şimdi yirmi
beş yıldan fazla bir süreden beri kabul edilen "genel"
askerlik hizmeti vardır ve bu hizmet, kabulü zamanında
büyük bir demokratik reform olarak övülmüştü. Yalnız
ca kağıt üzerinde kalmayan, gerçekten uygulanan bir ge
nel askerlik hizmeti kuşkusuz demokratik bir reformdur:
kastlar ilkesini ortadan kaldırır ve yurttaşlar arasında
hak eşitliğine yolaçar. Bu gerçekten böyle ise, askere al�
ma nasıl ceza olabiliyor? Ve hükümet, askerlik hizmetini
cezaya dönüştürdüğü zaman, bunun sonucu olarak, genel
askerlik hizmetinden çok, acemi erieri baskı altına alma.
ya yaklaştığımızı tanıtlamıyor mu? 1899 yılına ait geçici
hükümler, Avrupa kurumlarına en yakın kurumlarımı�
zın ikiyüzlü maskesini düşürmüş ve onların Asyalı özle,
rini ortaya koymuştur. İşin aslına bakılırsa bizde genel as
kerlik hizmeti hiç bir zaman varolmamıştır. Şimdi de
yoktur. Çünkü kibar soydan gelenlerin ve zenginlerin ay
rıcalıkları bir sürü istisna oluşturur. İşin aslına bakılırıta1
bizde, yurttaşların askerlik hizmetinde hak eşitliğine ben.
zer bir şey görülmemiştir ve şimdi de yoktur. Ter
sine, kışla, isyan ettirici bir haksızlık ruhuyla dopdoludur.
Köylülere ve işçilere mensup olan asker, tam anlamıyla
korumasızdır, insanlık vakarları ayaklar altına alınmıştır,
baskılar gündemdedir. Dayak, dayak, bir kez daha dayak,
dolu gibi yağmaktadır. Etkili ilişkileri ve parası olanlar
için ayrıcalıklar ve istisnalar vardır. Keyfi hareketlerin
ve zor kullanmanın egemen olduğu bu okula teslim edil
menin bir ceza olabilmesine, hatta yurttaşlık haklarından
yoksun edilmeye yakın çok büyük bir ceza olabilmesine
şaşmamak gerekir. Hükümet bu okulda "isyancılar"ı di
siplin altına alabileceğini hesaplamaktadır. Bu hesabın
da yanılmamış mıdır? Rus askeri hizmet okulu, devrim
için bir mücadele okulu olmayacak mıdır? Doğaldır ki,
tüm öğrenciler böyle bir okulu sonuna kadar götürme ce
saretini gösteremez. Talj.min ağır boyunduruğu bazılarını
hırpalayacaktır, üstleriyle çatışma onları mahvedecektir,
bir başka kısmını -zayıfları ve gevşekleri- kışla korku
tacaktır, ama geri kalanları çelikleştirecek, ufuklarını ge
nişletecek, özgürlük çabalarına kafa ve gönülleriyle sa
rılmaya yöneltecektir. Tüm insan onurunun hiç de seyrek
olmayan bir şekilde düşünüp taşınarak "okumuş"lardan
hıncını alan bir çavuşun keyfine bağlı olduğu bu insanlar,
keyfi hareketleri ve köleleştirme girişimlerini bütün gü
cüyle varlıklarında duymaya başlarlar. Basit halkın ger
çek durumunun nasıl olduğunu görürler, her gün tanık
oldukları tüm küfürler ve şiddet hareketleri kalplerinde
yer eder ve öğrencilere ıstırap veren haksızlıklar ve ezi
yetler, halkın karşı karşıya bulunduğu baskı denizinden
ancak bir damladır. Bunu anlayan, askerlik hizmetini, hal
kın en ilerici sınıfıyla birlikte, halkın despotizmden kur
tulması için mücadele etmek üzere verilmiş bir Anibal
yemini62 ile askerliği bırakır.
Ama yeni cezanın zalimliği, alçaltıcı niteliğinden da-
ha az isyan ettirici değildir. Hükümet, keyfi hareketlere
karşı protestoda bulunan öğrencileri şamatacı kimseler
olarak -sürgüne · gönderdiği grevci işçileri lekeli bir ya
şama sahip olan insanlar olarak ilan ettiği gibi- ilan et
tiği zaman, kendisine karşı bir saygı duygusu bulunan
herkese karşı meydan okumaya cesaret etmektedir. Hü
kümet bildirisine bir gözatınız: bildiri, huzur bozuculuk,
ayaklanma, haddini aşma, başıboşluk gibi sözcüklerle dolu
dur. Bir yandan canicesine, siyasal amaçlar ve siyasal pro
testo girişimleri gözlenirken, öte yandan öğrenciler disip
lin altına alınması gereken şamatacı kimseler olarak iş
lem görmektedir. Bu, öğrencilere karşı sempatisi hükümet
tarafından çok iyi · bilinen Rus kamuoyuna atılmış bir to
kattır. Öğrencilerin harekete layık olacak biricik yanıtı,
Kievlilerin tehdidini gerçekleştirmektedir: yani 29 Tem
muz 1899 tarihli geçici hükümlerin kaldırılması istemiyle
bütün yüksek okul kurumlarındaki öğrenciler arasında
kararlı ve tutarlı bir grevi örgütlendirmektir.
Ama hükümete bir yanıt vermekle yalnızca öğrenciler
yükümlü değildir. Bizzat hükümet, sözkonusu olayın salt
bir öğrenci sorunundan çok, daha kapsamlı bir şey olma
sı için gerekeni yapmıştır. Hükümet, kamuoyuna sanki
sorunu enerjik bir şekilde ele almasıyla övünmek ister
gibi, her türlü özgürlük çabasıyla alay eder gibi yöneli
yor. Halkın her tabakasına mensup tüm bilinçli insanlar,
eğer her türlü hakareti susarak kabullenen dilsiz köle
ler durumuna düşmek istemiyorlarsa, bu meydan okumaya
bir yanıt verme yükümlülüğündedirler. Bu bilinçli insan
ların başında, ileri işçiler ve onlarla ayrılmaz bir şekilde
birleşmiş sosyal-demokrat örgütler bulunmaktadır. İşçi
sınıfı, şimdi öğrencilerin çok sert bir şekilde çatıştığı key
fi polis egemenliği altında ölçülemeyecek kadar daha bü
yük haskılara ve hakaretlere sürekli olarak uğramaktadır.
İşçi sınıfı kurtuluş mücadelesine başlamıştır bile. Ve şu-
nu düşünmek zorundadır ki, bu güçlü savaş, ona büyük
görevler yüklemiştir; tüm halkı despotluktan kurtarmak
sızın kendisini de kurtaramaz; ilk planda ve özellikle her
türlü politik protestoya karşı tepkide bulunmak ve bunu
her bakımdan desteklemekle yükümlüdür. Okumuş sınıf
larımızın en iyi temsilcileri, burjuva toplumunun kirini
ellerinden temizlerneye ve sosyalistlerin saflarına girmeye
hazır yetenekte olduklarını tanıtlamışlar ve belgelemişler
ve bu belgeyi hükümet tarafından işkence edilerek öldü
rülen binlerce devrimcinin kanıyla damgalamışlardır. Hü
kümetin, askeri kıtaları öğrenciler üzerine göndermesini
ilgisizlikle seyredebilen işçiler, sosyalist olarak adlandırıl
maya layık olmayacaklardır. Öğrenci, işçinin yardımına
gelmiştir, işçi de öğrenciye yardım etmelidir. Hükümet,
siyasal protesto baskısını, basit bir karşı gelme şeklinde
sunarsa, halkı aptal yerine koymuş olacaktır. İşçiler bu
nun bir yalan olduğunu, şiddetin, sınırı aşmaların ve sı
nır tanımamanın gerçek kaynağının, otokratik Rus hükü
meti, polisin ve memurların keyfi idareye dayalı egemen
likleri olduğunu açıkça ortaya koymalı ve geniş yığınlara
açıklamalıdır.
Protestoyu kimin örgütlendireceğini, yerel sosyal-de
mokrat örgütler ve işçi grupları kararlaştırmalıdır. Bil
diri dağıtımı ve yapıştırılması, toplantılar düzenlenmesi,
bunlara mümkünse bütün toplum sınıflarının davet edil
mesi, en mümkün görülen protesto şekilleridir. Güçlü ve
birbirlerine sağlam bir şekilde kenetlenmiş örgütlerin bu
lunduğu yerlerde genel bir gösteri aracıyla daha geniş ve
açık bir protesto olanakları aramak arzu edilir. Geçen
•
1.66
te müdürlü� önünde bir kalabalık toplandı, Yujni Kray'�
ın nüshalarını merasimle yırttı, atların kuyruğuna bağla�
dı, köpekleri bu nüshalara sardı, pencerelerden içeri taş�
lar ve kükürtlü hidrojenle doldurulmuş şişeler attı, bu
arada şöyle bağırıyorlardı: "Satılık basın kahrolsun!" Bu
tür saygı gösterilerini yalnızca satılık gazetelerin müdü
riyeıleri değil, aynı zamanda, tüm hükümet kuruluşları
mız da haketmiş bulunuyorlar. Bunlar, hükümetin tevec
cühünü belirten bir jübileyi ancak pek seyrek kutlamak
tadırlar - halk ceza mahkemesinin jübilesini ise her za
man haketmiş bulunuyorlar. Hükümetin her keyfi hare
keti ve şiddete başvurması böyle bir gösteri için haklı bir
nedendir. Öğrencilere karşı ceza hükmünü ilan etmiş olan
hükümetin bu bildirisi, halk tarafından yanıtsız bırakıl
mamalıdır.
1901
Werke, Bd. 4, s. 416-421
1. 67
olarak) bu toplum gruplarında, kendi gücüne ve mücade
leye hazır olma inancını kuvvetlendirdi�ni gördüğümüz
zaman, sürdürdüğümüz işçi hareketinin büyük kudreti,
bizi, yeni bir güvençle doldurmalıdır.
Rusya'da tüm halkta, halkın tüm sınıflarında heyecan
artmakta ve bizim yükümlülüğümüz, devrimci sosyal-de
mokratların yükümlülüğü, bu heyecandan gere�i gibi ya
rarlanmak, ileri işçi aydınlar tabakasına, köylüler, ö�en
ciler ve aydınlar arasında hangi müttefiklere sahip oldu
ğunu açıklamak ve ona, bazan orada, bazan burada parla
yan protestolardan yararlanmayı öğretmek için her türlü
çabada bulunmaktır. Savaş yetene�ine sahip olan devrimci
bir parti tarafından yönetilen işçi sınıfı, modern toplum
daki yerini ve insanlığın ekonomik esaretten kurtarılma
sında tarihsel görevini bir an bile unutmaksızın tüm hal
kın özgürlük mücadelesi bayra�ını yükseltti�i ve bu bay
ra�ın altına tüm toplum tabakalarından gelen kimseleri
topladı�ı zaman, biz özgürlük öncüleri rolümüzü oyna
mış oluruz. Sözkonusu toplum tabakaları, şimdi Bay Sip
yagin Kondoydi ve bütün bu takım tarafından canlabaşla
memnun olmayanların saflarına çekilmektedir.
Ancak bunun için, hareketimizin, Avrupa'nın manevi
gelişmesi içinde yaratılmış bulunan tutarlı devrimci teo
riyi benimsemekle kalmayarak, aynı zamanda, Batı Av
rupalı ve Rus öncülerimizin miras olarak bize bırakmış
oldukları devrimci enerji ve deneyimleri de benimseme
miz, zaferimizi geciktiren ve oportünizmin mümkün olan
her türlü şeklini kölecesine kabul etmemiz zorunludur.
Sözkonusu oportünist akımlardan göreli olarak daha az
zarar görmüş olan Batıdaki yoldaşlarımız, artık bunlardan
kurtulmaya başlamışlardır.
Rus proletaryasının önünde çok güç, ama bunun için
de çok soylu bir devrimci görev bulunmaktadır: Ağır ka
yıplara uğrayan Rus aydınlarının yenilgiye u�atamadığı
1.68
düşmanı yoketmek ve sosyalizmin uluslararası ordusunun
saflarına katılmak.
1901
Werke, Bd. 5, s. 290-291
İFLAS BELiRTİLERİ
1.69
bir dizi yeni kaba kuvvete başvurma olaylarından sonra,
bütün bunlardan sonra hükümet, "düzenin kurulması"
amacıyla, öğrenci örgütleri ile ilgili olarak düşünülen "ge
çici hükümleri", "sevgi dolu bir ihtimam"la yayınladı . . .
v e "düzenin kurulması" yerine, bütün öğretim kurumla
rını yeniden saran "huzursuzluk"ların neden olduğu ge
nel bir yangın tablosuyla karşılaştı.
Biz devrimciler, Vannovski tarafından vaadedilen re
formların ciddiyetine bir an bile inanmadık. "Sevgi do
lu" generalin bildirilerinin, ve Nikola Obmanov'un66 fer
manlarının; mutlakiyet idaresinin "iç düşmana", yani
Rusya'nın tüm ilerici unsurlarına karşı sürdürdüğü kırk
yıllık mücadele zarfında kendisine böyle bir ustalık sağ
layan liberal politikanın yeni bir baskısı olduğunu, libe
rallere amınsatmaktan bir dakika bile vazgeçmedik. Hü
kümetin "yeni politika"nın ruhuna uygun olarak attığı
ilk adımlardan sonra hemen kendilerini teslim ettikleri
"anlamsız düşler"e karşı liberalleri uyardık, hükümetin
vaatleri arkasında yatan bilinçli ikiyüzlülüğün tümünün
maskesini indirdik ve topluma şöyle seslendik: eğer muarı
zın ilk ciddi hücum karşısında sersemlemişse, ona yeni
darbeler vurmaktan geri kalma, darbelerin ağırlığını ve
sayısını iki katına çıkar.
Şimdi öğrencilere "geçici hükümler" biçiminde su
nulan örgütlenme hukuku ile ilgili bu karİkatürün ne
biçim şey olduğu, hükümetin bu yeni hediyesinden daha
sözedilmeye başlandığı zaman devrimciler tarafından tah
min edilmişti. Mutlakiyetten ve onun reformcu hevesle
rinden ne . beklenebileceğini biliyorduk. Vannovski'nin
kimseyi ve hiç bir şeyi "barışa" kavuşturamayacağını, ile
rici umutları kesinlikle haklı çıkarmayacağını ve "huzur
suzluklar"ın şu ya da bu şekilde yeniden oluşacağını bi
liyorduk.
Bir yıl geçti ve toplum ha.la aynı ölü noktada. İyi dü-
zenlenmiş bir devlete yakışır yüksek öğretim kurumları
gene işlerlik kazanmadı. Gene onbinlerce genç adam alış
tıkları yoldan çekilip çıkarıldılar ve gene toplum aynı soru
ile karşı karşıya: "Şimdi ne olacak?"
Öğrencilerin büyük bir çoğunluğu "geçici hükümleri"
ve bunlar tarafından izin verilen örgütleri kabul etmeyi
reddetmektedir. Profesörler alışık olduklarından daha bü
yük bir kesinlikle hükümetin bu hediyesi karşısındaki
hoşnutsuzluklarını ifade etmektedirler. Affımza sığı
narak söyleyelim, böyle bir "reform"un öğrencilere öz
gürlüğü andırır bir şey vermeyeceğini, üstelik de üni
versite hayatını bir nebze olsun sakinleştirmeye kesinlik
le uygun olmadığını görmek için devrimci ya da radikal
olmaya gerek yoktur. Bu "geçici hükümler"e ilk bakışta,
daha ilk maddelerden itibaren öğrencilerle resmi makam
lar arasında bir dizi çatışma bahanesinin yaratıldığı açık
olarak görülmüyor mu? Bu hükümlerin yürürlüğe girme
siyle, en barışçı bir nedenle yasal olarak düzenlenen her
toplantının yeni "huzursuzluklar" için bir hareket nokta
sı durumuna gelmesi tehdidini taşıdığı açıkça görülmü
yor mu? Örneğin, kolluk görevlerini yapan bir denetçi
nin toplantılarda başkanlık mevkiini işgal etmesiyle ba
zılarını sürekli olarak kışkırtmayacak, başkalarını pro
testoya yöneltmeyecek, gene bazılarını korkutup ağızla
rını kapamalarına neden olmayacak mıdır? Ve Rus genç
liğinin, tartışma konusu olan şeylerin bu toplantılarda
kabaca hükümetin "iyi niyeti"ne tabi kılınınasma taham
mül etmeyeceği açıkça görülmüyor mu?
Bu arada hükümet tarafından hediye edilen toplantı
ve örgütlenme "hakkı", anlamsız bir şekil göstermektedir.
Bu şekil içinde sağladığı "geçici hükümler", mutlakiyet,
mutlakiyet olarak kaldığı sürece, öğrencilere verebile
ceğinin en yükseğini oluşturmaktadır. Bu yönde yeniden
atılacak her adım, hükümetin "uyruklarıyla" olan iliş-
kilerinin dayandığı dengenin intihar anlamına gelen bir
bozulması anlamına gelecektir. Ya bu hükümetin vere
bileceği en yüksek dereceyle yetinmek ya da protestonun
siyasal devrimci �arakterini güçlendirmek: ö�encilerin
çözmek zorunda oldukları ikilem budur. Ve ö�enci ço
ğunluğu, ikinci çözüme karar vermiştir. Ö�enci çağrı
ve kararlarında, her zamankinden daha sert bir devrim
ci nota çınlamaktadır. Barbarca zor kullanma hareketleri
nin ve Yuda öpücüklerinin birbirini izlemesi sonuçlarını
vermekte ve öğrenci yığınını heyecana getirmektedir.
. Evet, öğrenciler önlerine getirilen soruyu şu ya da
bu şekilde yanıtladılar ve (kendilerini uyutan lider
lerin etkisi altında) bir yana koydukları silahları yeniden
ele almaya hazır olduklarını açıkladılar. Pekala bu hi
leci liderlerin etkisinde uykuya dalmış görünen toplum,
ne yapmaya niyetlidir? Neden sessizliğini sürdürüyor ve
"gizli gizli sempati gösteriyor?" Neden, ondan, protestolar,
yeniden patlak veren huzursuzluklarda faal bir destek gel
miyor? Bu güne kadar her ö�enci olayına eşlik eden ka
çınılmaz trajik olaylar çıkıncaya kadar gerçekten "sessiz
bir şekilde" bekleyecek midir? Mücadelede yenik düşe
nin sicilini tutan bir katibin ve bu mücadelenin heyecan
verici sahnelerinin tembel bir seyircisinin acınacak ro
lüyle mi yetinecektir? "Oğullar" büyük bir açık yürek
lilikle Rus özgürlük sunağına yeni kurbanlar sunmaya
hazır · olduklarını bildirirken, "babalar"ın sesi neden işi
tilmiyor? Toplumumuz, öğrencileri, hiç olmazsa işçilerin
desteklediği gibi desteklemiyor. Yüksek öğretim kurum
larında okuyanlar, proleterlerin çocukları ve kardeşleri
değildir, ama Kiev, Harkov ve Ekaterinoslav'ın işçileri,
polis makamlarının bir dizi "önleyici önlemler"ine, gösteri
cilere karşı silah kullanacakları tehdidinde bulunmala
·
1.74
feltlketleri getiriyordu. Böyle durumlarda haydutlar dev
leti bizzat kendisinin aç bıraktığı halk karşısında şefkatli
bir yardımcının parlak rolüyle gösteri yapmaya çalışıyor
du. 1891'den bu yana kıtlıklar, kurbanlarının sayısı ba
kımdan dev ölçülere ulaştı, 1897 yılından bu yana ise ara
lıksız bir biçimde bir kıtlık, ötekini izlemektedir. 1892 yı
lında Tolstoy acı bir alaycılıkla, "bitkileri beslemek iste
yen asalağın, onların sularından beslendiğinden"67 sözedi
yordu. Bu, gerçekten anlamsız bir düşünceydi. Şimdi za
man değişti, kıtlık ülkede normal duruma dönüştüğün
den bu yana, artık asalağımız, soyulan köylüyü beslemek
gibi ütopik bir düşünce taşımamakta, sadece bu düşünce
leri bir devlet suçu olarak ilan etmektedir. Amaca ulaşıl
mıştır, içinde bulunduğumuz kıtlık alışık olmadığımız bir
mezar sessizliğine bürünmüştür. Aç köylülerin iniltisi
işitilmiyor, kıtlıkla mücadele etmek için, kamusal girişim
için bir düzenleme yapılmıyor, gazeteler, ülkede olup bi
tenler hakkında susuyorlar. Kıskanılacak bir sessizlik, ama
Bay Sipyagin· bu sessizliğin fırtınadan önceki bir sessiz
liğe çok benzediğini farketmiyor mu?
Eskiden beri milyonlarca köylünün pasif desteğine da
yanan devlet düzeni, köylüleri öyle bir duruma düşürdü
ki, bütün bir yıl kendisini besieyecek durumda değiller.
Bay Obmanov'lar monarşisinin bu toplumsal iflası, siyasal
iflasından daha az aydınlatıcı bir nitelikte değildir.
Bizim hileli müflisimiz işlerini ne zaman tasfiye et
mek zorunda kalacaktır? Siyasal ve mali bütçesindeki de
likleri halkın vücudundan kopardığı deriyle diktiği güne
kadar daha uzun bir süre yaşayacak mıdır? Tarihin bi
zim müflisimize uzun ya da kısa bir süre uzatması sağ
laması birçok koşullara bağlıdır, ama en önemli koşul
lardan biri, bugünkü rejimin tam olarak iflas ettiğini an
lamış olan insanların gösterdiği devrimci faaliyet olacak
tır. Rejim çok ileri derecede çözülmüştür, bu çözülme,
rejimin mezar kazıcıları olması gereken toplumsal unsur
ları siyasal olarak büyük ölçüde seferber etmiştir. Bu si
yasal seferberlik en güvenilir bir biçimde devrimci sosyal
demokrasi tarafından gerçekleştirilecektir, çünkü yalnız o,
mutlakiyet yönetimine öldürücü darbeyi vuracak durum
dadır. Öğrenciler ile hükümet arasındaki yeni çatışma,
bizim hepimize mutlakiyete düşman bütün toplumsal güç
lerin seferber edilmesini hızlandırmak olanağını vermek
te ve görevini yüklemektedir. Siyasal hayatta savaş za
manı ayları, tarih tarafından yıllar olarak sayılır. Yaşa
dığımız zaman da gerçekten bir savaş zamanıdır.
1902
Werke, Bd. 6, s. 66-72
ORTAÖGRETİM ÖGRENCİLERİNE66
1.79
negin Student'in 1. sayısındaki öğrencilerin gruplara ayrıl
ması ile ilgili yazıyı alalım. Bu birinci sayıda, gazete
başyazarı tarafından belirli ve tekdüze bir dünya görü
şü istemi henüz ortaya konmamıştı, bu nedenle kendisin
den sosyal-demokrat "dargörüşlülüğü"ne özgü olan önyar
gılı olma bakımından pek kuşkulanılamazdı. Student'in 1.
sayısındaki başyazı, bugünkü öğrencileri dört temel gru
ba ayırmaktadır: 1. "ilgisiz kalabalık" - öğrenci hareke
tine bütünüyle ilgisiz kalan kimseler ; 2. "akademistler"
- öğrenci hareketlerinin tamamen akademik taban üze
rinde kalmasına taraftar olanlar; 3. "öğrenci hareketle
rinin karşıtları" - milliyetçiler, Yahudi düşmanları vb. ;
4 . "politikacılar" - çar despotizminin yıkılınası için mü
cadeleye taraftar olanlar. "Bu grup da birbirine karşıt iki
tür unsurdan oluşmaktadır - devrimci düşüneeye sahip
salt burjuva siyasal muhalefetinden ve son günlerde oluş
turulan [son günlerde mi? -
N Lenin] , yani sosyalist dü
.
:ı B:ı
formcusu olarak hissetmekten vazgeçmez, böylece isteme
den, bir uşağa yaraşır, ya da şöyle diyelim, yasal, sadakat
sahibi, uyruğa yaraşır bir tona düşmesi sık sık olan bir
şeydir: Osvobojdenye'ye bakınız.
Kültür reformcuları ile liberaller arasında belirli ve
herkes tarafından görülebilen bir sınırın bulunmayışı, Rus
toplumunun tüm siyasal gruplaşmasını belirler. Belki bize
şöyle denecektir: yukarda belirtilen altılı tasnif, gerçeğe
uymamaktadır, çünkü Rus toplumunun sınıfsal ayrımını
karşılamamaktadır. Böyle bir itiraz geçerli olmaz. Sınıf
Iara bölünme kuşkusuz siyasal gruplaşmanın en derin te
melini gösterir; kuşkusuz son tahlilde bu gruplaşmayı be
lirler. Ama bu derin temel, tarihsel gelişim içinde ve bu
tarihsel gelişime katılanların ve onu yaratanların bilinç
durumlarının gelişmesi oranında kendini meydana koyar.
Bu "son tahlil"e, ancak siyasal mücadele ile, bazan fır
tınalı bir şekilde kendisini çeşitli siyasal bunalımlarda his
settiren, bazan geri çekilen, ve bir süre görünüşte son bu
lan uzun, inatçı yıllar, bazan on yıllar süren bir mücade
lenin sonucu olarak erişilir. Örneğin siyasal mücadelenin
özellikle keskin biçimlere büründüğü ve en ileri sınıfın
-proletaryanın- özellikle sınıf bilincine sahip bir sınıf
olarak ortaya çıktığı Almanya'da merkez partileri gibi
kendi türdeşi olmayan (ve genellikle koşulsuz olarak proJe
taryaya karşı) sınıf içeriklerini dinsel belirtilerle örten
partiler (ve güçlü partiler) olması rasiantı değildir. Rus
ya'da bulunan bugünkü siyasal grupların, tüm halkın si
yasal haklarından yoksun bulunuşu, mükemmel bir şekil
de örgütlenmiş, ideolojik bakımdan bütünlük gösteren,
ve geleneksel olarak dışa karşı kapalı olan bürokrasi ara
cıyla sınıfsal asıllarının çok kararmış bir duruma düşme
sine de hiç şaşmamalıdır. Daha çok, Asyalı devlet düze
nine, toplumun siyasal gruplaşmasına karşın, Rusya'nın
Avrupalı-kapitalist gelişmenin toplumun siyasal gruplaş-
1.82
masına şimdiden damgasını güçle basabilmesine şaşmak
gerekir.
Her kapitalist ülkenin en ilerici sınıfı, sanayi prole
taryası, bizde de sosyal-demokrasinin öncülü�nde, prog
ramın bayrağı altında örgütlü yığın hareketleri yoluna gir
miştir. Bu, uzun süreden beri sınıf bilincine sahip uluslara
rası proletaryanın programıdır. Politikaya karşı ilgisiz olan
insanların kategorisi, Rusya'da kuşkusuz herhangi başka
bir Avrupa ülkesine kıyasla, karşılaştırma kabul etmez de
recede daha fazladır. Ama bizde de kategorinin siyasal ba
kımdan ilkel �asılda varolan el değmemişliği artık söz
konusu olamaz: � bilince sahip olmayan işçilerin
-kısmen de köylülerin- ilgisizliği, siyasal kaynaşmaların
ve faal protesto hareketlerinin gitgide daha sık bir biçim
de patlak vermesiyle . ortadan kalkmaktadır, bu da açık
ça göstermektedir ki, bu ilgisizliğin, bıkkın burjuva ve
küçük-burjuvanın ilgisizliğiyle hiç bir ortak yanı yoktur.
Rusya'nın göreli olarak zayıf bir gelişme gösteren kapi
talizmi nedeniyle, özellikle büyük sayıları bulan küçük
burjuva sınıf, kuşkusuz bir yandan bilinçli ve tutarlı ge
riciler yetiştirmekte, öte yandan daha sık olarak uyuşuk
ve baskı altında tutulan "emekçi halk" yığınından henüz
pek az uzaklaşmakta, ideologlarını raznoşintsi'4 aydınları
nın geniş tabakaları arasında bulmaktadır. Bu aydınlar
tam anlamıyla pekiştirilmemiş bir dünya görüşüne sahip
tir ve bilinçsiz olarak demokratik, ilkel sosyalist fikirlere
bulaşmış bir halde bulunurlar. Bu ideoloji de, eski Rus
aydınlarının: karakteristik niteliğini, hem onun liberal
halkçı kısmının sağ kanadını, hem de en radikal kısmını,
-"sosyalist devrimciler"i- oluşturur.
"Eski" Rus aydınları dedim. Bizde, liberallikleri ilkel
halkçı fikirlerden ve açıklıktan yoksun, sosyalist fikirler
den temizlenmiş (doğal olarak Rus marksistlerinin yardı
mıyla) yeni bir aydın grubu meydana çıkmaktadır. Biz-
1. 83
de gerçek bir burjuva-liberal aydınlar tabakası, özellikle
bu sürece Bay Struve, Berdiyayev, Bulgakov ve ortak�
ları gibi çok becerikli, oportünizmin moda akımları için
çok yetenekli kişilerin katılması sayesinde yedi milli_k çiz
melerle ilerlemektedir. Son olarak aydınlar tabakasına ait
olmayan liberallere ve Rus toplumunun gerici tabakaia
rına gelince, bunların, burjuvaziınİzin şu ya da bu gru
buyla ve toprak sahiplerimizle ilgisi, örne�n zemstvola
rımızı, Dumalarımızı, borsa ve fuar komitelerimizi vb. bir
dereceye kadar tanıyan biri için yeteri kadar açıktır.
��
keti daha bilinçli ve kararlı duruma getirmek demektir.
Bu basit e açık sorunun yönünün saptınlması ve
bir tartışma ko usu haline getirilmesi çok öğretici ve çok
anlamlı bir öykü · c:ırtışma Revolutsionnaya Rossiya'5
( 13 ve 17. sayılar) ile 1skra arasında birleşik eski öğrenci
örgütlerinin ve öğrenci örgütlerinin Kiev ortak kurulu-·
nuri "açık mektubu" nedeniyle (Revolutsionnaya Rossi
ya'nın 13. sayısında ve Student'in 1. sayısında yayınlanan)
ortaya çıktı. Kiev federal kurulu 1902'de'6 yapılan Tüm
Rusya Öğrencileri Kongresinin kararını "dargörüşlü" bul
du, buna göre öğrenci örgütleri Rus Sosyal-Demokrat İşçi
Partisinin komiteleriyle temas ediyor olmalıydılar, bu ara
da çeşitli bölgelere mensup öğrencilerin belirli bir kısmı
nın "Sosyalist-Devrimciler Partisi"ne sempati gösterdiği
gibi çok belirli olan bir olayı, ihtiyatlı bir şekilde tam
anlamıyla "önyargısız" ve tam anlamıyla savunulamaya
cak düşüncelerle "öğrencilerin bu nitelikleriyle ne sos
yalist-devrimciler, ne de sosyal-demokratlar partisine bü
tü nüyle katılamayacaklarını" kapalı olarak ileri sürüyor
du. 1skra bu iddianın savunulamayacak bir iddia olduğu
na dikkati çekti, oysa Revolutsionnaya Rossiya, iddiayı
doğal olarak canlabaşla savunuyor ve 1skra'nın "İkiye par
çalanma ve bölünme taraftarı olan bağnazlarını" "neza
ketsizlik" ve siyasal olgunluktan yoksun olmayla suçlu
yordu.
Yukarda yapılan bütün bu açıklamalardan sonra bu
i ddianın anlamsızlığı gün gibi ortaya çıkmaktadır. Söz
konusu olan, öğrencilerin hangi siyasal rolü oynayacak-
:ı. Bs
larıdır. Bunun için de her şeyden önce, öğrencilerin, top
lumun geri kalan kısmından ayrı olmadığı ve bu ne
denle toplumun tüm siyasal gruplaşmalarını kaçınılmaz
bir biçimde yansıttığı olayına gözlerini kapamak gerekir.
Ve sonra bu kapalı gözlerle, bu konuda öğrenciler hakkın
da ya da genel olarak öğrenciler hakkında nutuklar ata-
. caksınız. Sonuç olarak . . . şu ya da bu partiye bağlanma
nın neden olduğu ikiye bölünmelerin ve parçalanmala
rın zararı ortaya çıkacak. Bu garip fikir zincirini sonuç
landırmak için siyasal alandan meslek alanına ya da öğre
nim alanına sıçramanın zorunlu olduğu açıktır. Revolutsi
onnaya Rossiya da "Öğrenciler ve Devrim" başlıklı maka
lesinde (no 1 7) böyle bir salto mortale* yapıyor ; gazete,
ilk olarak öğrencilerin ortak çıkarlarına, ortak mücadele
sine, ikinci olarak öğrencilerin öğretim amaçlarına, önle
rinde bulunan toplumsal faaliyetler için hazırlanma gö
revlerine, bilinçli siyasal mücadeleciler olarak yetişmesi
görevine değinmektedir. Bu iki gözlem, bütünüyle haklı
dır; sadece konuyla hiç bir ilgisi yoktur ve sorunu karış
tırmaktadır. Burada, temel özüne uygun olarak partile
rin mücadelesinden ayrılmaz bir siyasal faaliyet olan ve
kaçınılmaz bir biçimde, belirli bir partinin seçilmesini ge
rektiren bir siyasal faaliyet sözkonusudur. Bu seçim kar
şısında, her siyasal faaliyet için çok ciddi bir bilimsel
hazırlanma, sağlam görüşlerin "oluşması"nın zorunlu ol
duğu, ya da belli bir akıma bağlı politikacıların ortamın
da yapılacak siyasal çalışma ile yetinilemeyeceği, tersine,
herkesin gittikçe daha geniş halk tabakaları içine gir
mek, her tabakanın mesleki ilgilerini karşılamak, mesle
ki faaliyeti siyasal faaliyetle birleştirmek, birincisini ikin
cisinin düzeyine çıkarmak zorunda olması, kaçamak söz
lerle nasıl ifade edilebilir? İnsanların, durumlarını savun-
• Ölüm perendesl. - ç.
1.86
mak için bu tür boş sözlere sığınmak zorunda olmaları
gerçeği, yalnız bu gerçek, bu kimselerin çok açık bir şe
kilde açık bilimsel kanılar ve sağlam bir siyasal çizgiden
ne derecede yoksun olduklarını göstermektedir! Konuya
hangi açıdan bakılırsa bakılsın, gerek bilimsel-teorik ge
rek pratik-siyasal bakımdan sosyalist-devrimcilerin -bir
yandan marksl.zm, öteki yandan Batı Avrupa "eleştirici"
oportünizmi, daha öte yandan Rus küçük-burjuva akımı
arasında yaptıkları- yumurta dansıyla mücadele eden*
sosyal-demokratlar tarafından eskiden beri ortaya konu
lan bir gerçek tekrar tekrar doğrulanmaktadır.
Şimdi bir dereceye kadar gelişmiş siyasal ilişkiler ta
savvur edelim ve bizim "tartışma konumuz"un pratikte
nasıl bir durum alacağını görelim. Önümüzde bir dindar- .
lar partisi, bir liberaller partisi ve bir sosyal-demokrat
lar partisi bulunsun. Diyelim ki bu partiler, belirli bölge
lerde, belirli öğrenci tabakaları ve benim hatırım için de
işçi sınıfı içinde çalışıyor olsunlar. Bu partiler, her iki
tabakadan da mümkün olduğu kadar çok sayıda temsilci
lerini kendileri için kazanmaya çaba göstereceklerdir.
Şimdi sorulabilir? Acaba sözkonusu partilerin bu temsil
ciler tarafından herhangi bir partinin seçilmesine, tüm
öğrencilerin ve tüm işçi sınıfının bazı ortak öğrenim ve
meslek çıkaı i arı olduğu gerekçesiyle karşı çıkmaları dü
şünülebilir mi? Bu tıpkı, bütün partiler için istisnasız bü
yük yararı olan basın sanatının yardımıyla mücadelele
rini sürdürme zorunluluğuna karşı çıkmak gibi bir şey olur.
Uygar ülkelerde mümkün olduğu kadar kapsamlı ve iyi
örgütlenmiş öğrenci birliklerinin ne büyük yararı olduğu
nu anlamayacak tek bir parti bulunmaz, her parti, etki-
:ı 87
sinin bu birlikler üzerinde ağırlık. kazanması için çaba har
car. Şu ya da bu kurumun, hiç bir partiye bağlı olmama
sından sözedildiği zaman, mevcut kurumların, yüz durum
dan doksandokuzunda çok belirli bir siyasal davranışı
benimsedikleri gerçeğini örtbas etmek isteyen egemen sı
nıfların ağzında ikiyüzlü bir konuşma . tarzından başka
bir şey olmadığını kim bilmez? Bizim sosyalist-devrimci
beylerimiz ise, işin esasına bakılırsa "tarafsızlığa" övgü
ler dizmektedirler. Örneğin Revolutsionnaya Rossiya'nın
(no 17) şaha kalkan duygularını aşağıda ele alalım: "Dev
rimci bir örgütün, kendine bağlı olmayan her örgütün
kişiliğinde, yok edilmesi gereken, saflarına koşulsuz ola
rak ikilik, anlaşmazlık, örgütsüzlük aşılanması gereken
bir rakip görmesi, ne biçim kısa görüşlü bir taktiktir?"
Bu satırlar, Moskova sosyal-demokrat örgütünün, öğrenci
leri son yıllarda üniversite çıkarlarının dar çevresi içi
ne hapsettiğini ve bu konuda Revolutsionnaya Rossiya'dan
ders aldığını, öğrenci örgütünün "devrimci açıdan kendi
yerini saptamış olan" bir kimsenin, güçlerini işçi davasına
adamaya hiç bir zaman engel olmadığını söyleyerek öğren
cileri kınayan çağrısıyla ilgilidir.
Burada nasıl bir karışıklığın egemen olduğunu bir gö
relim. Bir rekabet ancak bir siyasal örgütle, gene bir si
yasal örgüt arasında, bir siyasal çaba ile gene bir siyasal
çaba arasında mümkün ve kaçınılmaz olur. Bir yardımlaş
ma derneği ile devrimci bir grup arasında bir rekabet
olanak-dışıdır. Revolutsionnaya Rossiya, bu ikincisine bi
rincisini koşulsuz olarak feda etmek isteğini atfederse dü
pedüz saçmalamış olur. Bu karşılıklı yardım örgütünde
belli bir siyasal çaba ortaya çıkarsa, -örneğin devrimci
lere yardım etmemek, ya da yasadışı kitapları kitaplık
tan atmak gibi- rekabet ve dolaysız mücadele her namus
lu "politikacı" için zorunlu bir görev olur. Çevreyi üni
versite çıkarlarının dar çerçevesiyle sınırlamak isteyen
188
(kuşkusuz böyle insanlar vardır ve 1896'da bunlardan çok
daha fazla sayıda vardı) kimseler varsa, bunlarla ilgile
rin daraltılması değil, genişletilmesi fikrini yayanlar ara
sında mücadele tam anlamıyla bir zorunluluk ve bir görev
dir. Revolutsionnaya Rossiya'nın lskra 'ya karşı polemik
açmasına neden olan Kiev Kurulunun açık mektubunda
öğrenci örgütleri ve devrimci örgütler arasında bir se
çim yapma sözkonusu değildi, tersine seçim, çeşitli yön
lere sahip devrimci örgütler arasındaydı. Bunun sonucu
olarak, "devrimci açıdan yerini saptamış olan kimseler" bir
seçim yapmaya başladılar, ama bizim "sosyalist-devrimci
ler"imiz devrimci bir örgüt ile bir öğrenci örgütü arasın
da rekabetin kısa görüşlülük olduğu bahanesiyle onları
geri çekmektedir . . . Baylar, bu, gerçekten çok mantıksız.
Gençliğin devrimci bölümü iki devrimci parti arasın
da seçim yapmaya başladı, ve bunun üzerine kendisine
şu bilgi veriliyor: "Belli bir parti etiketinin [birisi için
etiket, bir başkası için bir bayrak] zorla kabul ettirilmeme
siyle [belirsizlik doğal olarak tercih edilmelidir] öğrenci
lerin vicdanları üzerinde zor kullanmadan [tüm ülkelerin
tüm burjuva basını, sosyal-demokrasinin gelişmesini ba
rışçı kimselerin vicdanlarının önderler ve kışkırtıcılar ta
rafından baskı altına alınmasıyla açıklarlar] bu etki sağ
lanmıştır", yani öğrencilerin sosyalist bölümünün geri
kalan gençlik üzerindeki etkisi kastedilmektedir. İnanı
yorum ki, her namuslu öğrenci, sosyalistlere karşı yapı
lan, bu, bir etiketin "zorla kabul ettirilmesi" ve "vicda
nın baskı altına alınması" suçlamasını gereği gibi değer
lendirecektir. Ve bu niteliksiz, cılız ve ilkesiz söylevler,
parti örgütü, partiye bağlılık, parti onuru ve parti bayra
ğı kavramlarının zayıf bulunduğu Rusya'da verilmektedir !
Bizim "so'syalist-devrimcilerimiz" devrimcr gençliğe
"genel siyasal harekete bağlılıklarını" belirten ve "dev
r imci kampta fraksiyon kavgalarından bütünüyle uzak
bulunan" daha önceki öğrenci kongrelerini örnek olarak
göstermektedirler. "Genel siyasal hareket" nedir? Sosya
list artı liberal hareket. Bu farkı bir kenara atmak: yani
en yakında bulunanın, örneğin liberal hareketin yanına
geçmek. Ve bunu yapmaya zorlayanlar, "sosyalist-devrim�
ciler"dir? Kendilerini ayrı bir parti olarak nitelendiren
kimseler, parti mücadelesinden uzak . durulmasını teşvik
ediyorlar! Bu durum, böyle bir partinin, kendi siyasal ma
lını kendi bayrağı altında taşıyacak durumda olmadığını,
kaçakçılığa sığınmak zorunda olduğunu göstermiyor mu?
Bundan da bu partinin kendine özgü belirli bir program
temelinden bütünüyle yoksun olduğu sonucu çıkmıyor
mu? Bunu şimdi göreceğiz.
1.93
ön çalışmanın son amacı, -devrimci harekete eylemli
olarak katılmak isteyen ögrenciler için-, bugün devrim
ci kampta oluşmuş bulunan iki akımdan birinin bilinçli
ve vazgeçilemez bir seçimi olabilir. Kim öğrencilerin ideo
lojik birligi adına, onları genellikle devrimci harekete
geçirme adına vb., · böyle bir seçime karşı protestoda bu
lunursa, o kimse, sosyalist bilinci karartmış, gerçekte an
cak ideolojisizlik öğütlemiş olur. Öğrencilerin siyasal grup
laşması zorunlu olarak toplumun siyasal gruplaşmasını
yansıtır ve siyasal bakımdan farklı grupların mümkün ol
duğu kadar bilinçli ve mantıklı bir sınırlamasını yapmak
için çaba göstermek her sosyalistin görevidir. Sosyalist
devrimciler partisinin gençlige yönelttiği "genel-siyasal
harekete baglılıklarını ilfm etmek ve devrimci kampta
fraksiyon kavgasından bütünüyle yüzçevirmek" yolunda
yaptıgı çagrı, özünde, sosyalist görüş açısından burjuva de
mokratik görüş açısına gerilernek çagrısından başka bir
şey değildir. Buna da şaşmamak gerekir, çünkü "sosya
list-devrimciler partisi" Rusya'da burjuva demokrasisi
nin bir fraksiyonundan ibarettir. Sosyal-demokrat öğren
cilerin, sosyalist-devrimciler ve öteki bütün akımlara
mensup politikacılarla ilişkiyi kesmeleri, hiç bir zaman,
genel öğrenci ve eğitim örgütleriyle ilişkiyi kesme anla
mına gelmez, tersine, ancak çok belirli bir programın gö
rüş açısında bulunuldugu zaman, en geni-ş ögrenci çevrele
rinde akademik görüş açısının genişlemesi için çalışıla
bilir, çalışılmalıdır ve bilimsel sosyalizmi, yani marksiz
mi yayabilir, yaymalıdir.
P. S. Gelecek mektuplarımda Student'in okurlarıyla tu
tarlı bir dünya görüşünün geliştirilmesinde marksizmin önemi,
sosyal-demokrat parti ile sosyalist-devrimciler partisi arasın
daki ilke ve taktik farkları, öğrenci örgütü sorunu ve öğrenci
lerle işçi sınıfının ilişkisi üzerinde konuşmak istiyorum.
1903
Werkıı. Bd. 7, s. 30-44
'-94
MOSKOVA'DA SİYASAL GREV VE
SOKAK SAVAŞ!
:ı gs
lında siyasal grev, hareketin tam gelişmiş bir biçimi ola
rak görünüyor ve gözlerimizin önünde başkaldırmaya dö
nüşüyordu. Rusya'daki tüm işçi hareketinin bugünkü ka
demesine (dogal olarak henüz hiç de son kademe değil)
varması için on yıl · gerekti, böylece hareket, ülkenin tek
tek bölgelerinde birkaç gün içinde basit bir grevden dev
leşmiş bir devrimci patlamaya yükselmektedir.
Moskova'da mürettiplerin grevini, bize bildirildiğine
göre, aydınlanmamış işçiler başlatmıştır. Bununla birlikte,
hareket hemen ellerinden kaymış ve tüm meslek dalının
hareketi haline gelmiştir. Öteki mesleklerden işçiler hare
kete katılmışlardır. İşçilerin kaçınılmaz olarak sokağa dö
külmeleri, grev hakkında henüz bilgi sahibi olmayan arka
daşları yalnız haberdar etmek için bile olsa devrimci şar
kıların ve sözlerin söylendiği siyasal bir gösteriye dönüş
mektedir. Devlet Duması için yapılan alçakça "genel" se
çimler komedisine karşı uzun süredir ortaya dökülmeyen
kızgınlık patlayıverdi. Yığın grevi, mücadelecilerin ger
çek özgürlük için seferber olmalarına yolaçtı. Moskova'
da da kısa bir süre önce Petersburglu78 öğrencilerinkine
tam olarak benzeyen bir karar alan radikal öğrenciler
meydana çıkıyor. Bu karar, özgür yurttaşları, uşak ru
hu taşımayan memurların dilinde bütün açıklıgıyla, Dev
let Dumasını, halkla küstahça bir istihza olarak damgalı
yor, cumhuriyet için, geçici devrimci bir hükümet tara
fından tüm halkın seçtiği ve gerçekten kurucu meclis ni
teliğine sahip bir meclisin toplantıya çağrılması için mü
cadeleye çağırıyor. Proletaryanın ve devrimci demokrasi
nin ilerici unsurları için, çarın kaba asker güruhuna ve
polisine karşı sokak savaşı başlıyor.
Moskova'daki hareket başka şekilde değil, bu şekilde
gelişti. 24 Eylül (7 Ekim) cumartesi günü mü:rettiplerden
başka bütün fabrikalar ve elektrikli tramvaylar grevde idi
ler. Fırıncılar greve başladılar. Akşam üzeri işçilerin ve
1. 96
öğrencilerin yanında, "uzak duranlardan" büyük yığın
ların katıldığı (devrimci işçiler ve radikal öğrenciler halk
gösterilerinde birbirlerini artık uzakta duran kimseler ola
rak görmüyorlardı) büyük gösteriler oldu. Kazaklar ve
jandarmalar, göstericileri devamlı olarak birbirlerinden
ayırıyorlardı, ama göstericiler her keresinde yeniden bi
raraya geliyorlardı. Kalabalık, polise ve kazaklara karşı
direniyordu, tabancalar patladı ve birçok polis yara
landı.
25 Eylül (8 Ekim) pazar günii olaylar birdenbire teh
dit edici bir yöne döndü. Saat ll'den itibaren işçiler cad
delerde toplanmaya başladılar. Kalabalık, Marseillaise'i
söylüyordu. Devrimci gösteriler yapıldı. Greve katılmak
tan çekinen matbaalar tahrip edildi. Halk fırınlara ve si
lahçı dükkaniarına hücum etti: İşçiler yaşamak için ek
rneğe ve özgürlük uğruna mücadele etmek için silaha ge
reksinmekteydiler (tıpkı Fransız devriminde söylenildiği
gibi) . inatçı bir direnmeden sonra göstericiler Kaza�lar
tarafından dağıtılahildL Tverskaya'da, genel valinin evi
nin dolaylarında gerçek bir savaş oldu. Filippov ekmek
fabrikası önünde bir grup fırın işçisi toplanmıştı. Bu ek
mek fabrikasının yöneticilerinin daha sonra bildirdikl�ri
gibi, işçiler, öteki grevcilerle dayanışma halinde . işlerini
bıraktıktan sonra sessizce caddeye çıkmışlardı. Bir Kazak
birliği kalabalığa hücum etti. İşçiler bir eve girdiler ve
çatıya çıktılar, askerlere taş atmaya başladılar. Ev, kural
l a ra uygun olarak sarıldı. Askerler işçilerin üzerine ateş
etti. Bütün irtibatlar kesildi. İki bomhacı bölüğü bir
çevirme hareketine giriştiler, eve arkadan girdiler ve has
ı n ı n mevziini ele geçirdiler. 192 işçi tutuklandı, bunların
:ı. gB
evi önünde bile dövüşüldü. Göstericiler kızıl bayrak çek
tiler. Birçok ölü ve yaralı var.
Öteki gazetelerin haberleri çelişkilidir. Bir şey kesin
dir: grev yaygınlaşmıştır. Büyük işletmelerdeki hatta kü
çük fabrikalardaki işçilerin çoğunlugu greve katıldı. De
miryolcular grev yaptılar. Grev genel nitelik aldı (10
Ekim (27 Eylül) salı ve çarşamba) .
Durum son derece ciddi. Hareket Petersburg'a sıçra
dı: San-Galli işçiler işi bıraktılar.
Şimdilik aldıgımız bilgiler bununla bitiyor. Bu bilgi
ler kuşkusuz Moskova olayları üzerinde dörtbaşı marnur
bir yargıya varmayı düşünmeye bile yeterli değildir. Bun
ların mutlakiyete karşı kesin proleter hücumunun bir pro
vası oldugunu, ya da bu hücumun başlangıcını oluşturdu
ğunu, tarafımızdan yukarda taslağı çizilen "her zaman
kullanılan" mücadele yöntemlerinin Orta Rusya'nın yeni
bir bölgesine yaygınlaştırılmasını gösterdigini, ya da daha
yüksek bir mücadele şeklinin ve kararlı bir başkaldırma
nın başlangıcını oluşturduğunu söylemek olanagı yok
tur.
Her türlü görünüşe göre, bu soruları yakın gelecek
yanıtlayacaktır. Bunlardan biri kesinlikle şöyle olacak
tır: ayaklanmanın büyümesi, mücadelenin genişlemesi, şe
killerinin keskinleşmesi, aralıksız, gözlerimizin önünde
gerçekleşmektedir. Rusya proJetaryası kahramanca çaba
l arla, silahlı başkaldırmanın hangi yönde gelişmekte ol
duğunu ve kuşkusuz ilerde gelişecegini, bazan bir yerde,
bazan bir başka yerde göstererek yolunda ilerlemektedir.
İ:şçi yığınlarının oluşturduğu hareket daha bu günden çar
l ı ğa en ciddi darbelerini vurmaktadır. İç savaş şiddetle
i n ntçı ve her yerde gelişen partizanlar savaşı biçimini
nlmıştır. İşçi sınıfı düşmana rahat vermemektedir, sınai
hayatı birdenbire durdurmakta, yerel yönetim mekaniz
masını sürekli olarak hareketsiz bırakmakta, tüm ülkede
:1.99
.
200
gereksinme duyuldugu her gün biraz daha açıkça ortaya
çıkıyordu. Bu koşullar altında biz devrimciler, seferber
liği selamlamaya katıanmasak bile, ona karşı en ufak bir
itirazımız yoktu. Hükümet mücadeleye sürekli olarak ye
ni kıtalar sokmak pahasına kararı ertelemekle, her gün
biraz daha büyük sayıda kıtayı iç savaşa ayırmakla tüm
bunalımların nedenini ortadan kaldırmamakta, tersine, bu
nalımların temelini genişletmektedir. Hükümet, erteleme
yi, mücadele alanının kaçınılmaz bir şekilde genişletilmesi
ve mücadelenin sertleşmesi pahasına saglamaktadır. En
geri, en biJisiz ve en cesareti kırılmış ve siyasal bakım
dan en ilgisiz olanları, mücadele için harekete geçirmekte
dir. Savaş ise, bunları aydınlatacak, sarsacak ve canlan
dıracaktır. İç savaş bu durumda ne kadar uzun sürerse,
karşı-devrimci ordudan bir tarafsız elemanlar yığınını ve
bir savaşçılar çekirdeğini devrim için koparıp ayıracak
tır.
Rus devriminin tüm gidişi, son aylar içinde, bugün
erişilen kademenin en yüksek kademe olmadıgını ve ola
mayacağını göstermektedir. Hareket 9 Ocaktan bu yana
yükseldiği gibi, daha yüksek bir düzeye çıkacaktır. O za
m a n ilk kez, siyasal istemler için harekete geçen güçlü
i�çi yığınlarının dayanışması ve kararlılıgıyla dünyayı hay
l'etl ere sokan bir hareket gördük. Ama bu hareket dev
rimci bakımdan henüz son derece bilinçsizdi ve silahlan
ma, askeri hazırlık yönünde tümüyle çaresiz bir durum
daydı. Polonya ve Kafkasya yüksek düzeyde bir savaşın
örneğini vermiştir, çünkü proletarya, kısmen silaha sarıl
mıştı ve savaş uzun süren bir savaş niteligini aldı. Odes
sa başkaldırması, burda başarı için yeni ve önemli bir
lcn�ulun eklenmesiyle ötekilerden ayrılmıştır: askerlerin
hi r bölümünün halkın tarafına geçmesi. Gerçi henüz he
ın en bir başarıya ulaşılmamıştır ; "deniz ve kara birlik
l er i n i n işbirliği" ile ilgili zor görev (düzenli birlikler için
20:1
de en güç görevlerden biri) sorunu henüz çözüme kavuş
turulmamıştır . .Ama bu sorun ortaya atılmıştır ve bütün
işaretler Odessa olaylarının tek bir olay olmayacağını gös
termektedir. Moskova grevi, bize, mücadelenin, kararlılı
ğı ile gericileri uzun zaman sevindirmiş olan "gerçekten
Rus" olan bir bölgeye yayıldığını göstermektedir. Bu ne
denle bu bölgedeki devrimci eylem çok büyük bir öneme
sahiptir, çünkü orda Rusya'nın hiç bir yerinde olmadığı
kadar hareketsiz ve göreli olara:k küçük bir aland� bü
yük sayıda yoğunlaşmış olan proleter yığınları ilk kez sa
vaşa girdiler. Hareket, Petersburg'da başladı ve tüm Rus
ya'nın bütün kenar bölgelerini kapladı, Riga'yı, Polonya'
yı, Odessa ve Kafkasları harekete geçirdi, şimdi de yan
gın Rusya'nın "kalp"ine sıçradı.
Yüzkarası Devlet Duması komedisi, mücadeleye ka
rarlı ve gerçekten ilerici sınıfın gerçekten devrimci ey
lemi karşısında daha da aşağılık bir durumda görülüyor
du. Proletaryanın, kendisinden sık sık sözettiğimiz dev
rimci demokrasi ile birleşmesi gerçek haline geldi. Peter.s
burg ve Moskova'da devrimci sosyal-demokrasi sloganıa
rını benimsemiş olan radikal öğrenciler, Devlet Dumasına
giren "meşrutiyetçi-demokratik" reformcular rezaletini
nefretle reddeden ve mutlakiyetle çekişıneli bir pazarlığa
oturmaya değil, Rus halkının Umetlenmiş düşmanına karşı
gerçekten kesin mücadeleye doğru çekildiklerini hisseden
tüm demokratik güçlerin öncüsüdür.
Bütün bu liberal profesörlere, rektörlere, prorektör
lere ve bütün bu Trubetzkoylar, Manuylovlar ve diğerle
rinin topluluğuna bakalım . . . Bunlar, liberalizmin, meşru
tiyetçi-demokratik partinin en iyi insanları, en idealist,
en kültürlü, kişisel çıkarlarından en uzak, çıkarların do
laysız etkisine ve paranın nüfuzuna en az bağlı olan in
sanlar. Peki bu en iyi insanlar nasıl hareket ediyorlar?
Kendilerine seçimle verilen ilk gücü, üniversite yöneti-
202
mi gücünü nasıl kullanıyorlar? Devrimden ödleri kopu
y-or,
i
hareketin keskinleşmesi ve yaygınlaşmasından kor-
kuyorlar, yangını söndürüyorlar, vicdanları uyuşturmaya
çalışıyorlar, bunun için de hakettikleri tokata, yani Prens
Mesçerskilerin övgüsüne kavuşuyorlar.
Bu insanlar, burjuva biliminin darkafalı temsilcileri,
geregi gibi cezalandırıldılar. Moskova Üniversitesini ka
pattılar, çünkü üniversitede de bir kırımdan korkuyorlar
dı. Böylelikle sokakta çok daha büyük bir kırıma, çok ··
203
istemlerini gerçekleştirebilir; o, halka gerçek özgürlügü
sağlayabilir.
Moskova olayları toplumsal güçlerin gerçek gruplaş
masını göstermiştir: liberaller, radikalleri devrimci mü
cadeleden vazgeçirmek için, hükümetten radikallere . koş
tu. Radikaller proletarya saflarında mücadele etti. Bu der
si unutmayalım: bu aynı zamanda doğrudan doğruya Dev
let Duması ile ilgilidir.
Petrunkeviçler ve öteki kadetler, mutlakiyet Rusya'
sında, parlamentoculuk oynayadursunlar, işçiler, halkın
gerçek özgürlüğü için devrimci mücadeleyi sürdürecek
lerdir.
Moskova ayaklanması nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın,
devrimci hareket şimdi herhalde daha güçlü olarak orta
ya çıkacak, daha geniş bir bölgeyi kapsayacak, ve yeni
güçler toplayacaktır. Çar birliklerinin şimdi Moskova'da
tam bir zafer kutladıkları kabul edilse bile, bu türden da
ha birkaç zafer ve çarlığın tam bir yıkılışı gerçek ola
caktır. Bu, serfliğin, mutlakiyetin, ve kara gericiliğin bı
rakmış olduğu tüm mirasın gerçek bir yıkılışı olacaktır.
Yoksa, liberal burjuvaların ve ötekilerinin kendilerini kan
dırdıkları kokuşmuş hırdavatın zayıf, korkak, ikiyüzlü
yama bohçası olmayacaktır. Yarınki postanın, ayaklanma
nın bir kez daha bastırıldığ'l haberini getirdiği kabul edil
se bile, gene şöyle bağıracağız: Bir kez daha, yaşasın
ayaklanma !
1905
Werke, Bd. 9. s. 345-353
204
devrimci atılımı henüz gevşemedi.83 Grev devam ediyor.
Moskovalı meslektaşlarına karşı sempatilerini göstermek
için Petersburglu mürettipler kısmen greve gitti. Bugün�
kü hareketin gelecek met dalgasına kadar çe�ileceği mi,
yoksa uzun süren şekiller alacağı mı henüz kestirilemez.
Fakat Moskova olayları şimdiden bazı sonuçlar -bunlar
arasında son derece öğretici niteliğe sahip olanlar var
dır- vermişlerdir ve bu sonuçlar üzerinde durmak ge
rekir.
Moskova'daki hareket, genel olarak, devrimci işçilerin
çarlığın silahlı güçleriyle kesin bir savaşına kadar var
mamıştır. Bunlar iç savaşta belki kısmen bir askeri gös
teri . niteliğinde öncü kıtaları tarafından yapılan küçük
çarpışmalardı. Savaşın sonucunu belirleyecek savaşlardan
biri değildi. Bir hafta önce ileri sürdüğümüz iki olasılık
tan• birincisi, yani kesin saldırının başlangıcıyla değil, bir
provasıyla karşı karşıya olduğumuz tahmini doğru çıkar
gibi gözükmektedir. Ama bu prova gene de tarihsel dra
mın tüm aktörlerini tam boyutları içinde gösterdi ve
böylece bu dramın olası, hatta kısmen kaçınılmaz gelişme
sini apaçık ortaya çıkardı.
Moskova olayları, ilk bakışta salt akademik nitelik
taşıyan olaylarla başladı. Hükümet üniversiteye kısmi
bir "özerklik", daha çok görünüşte özerklik hediye etti.
Bay profesörler, özyönetim hakkını elde ettiler. Öğrenci
ler toplantı hakkına sahip oldular. Böylelikle genel mut
lakiyetçi-feodal baskı sisteminde küçük bir delik açıldı.
Bu delikten, hemen beklenmeyen bir güçle devrimci bir
nehir akınaya başladı. Siyasal çelişkileri köreltmek ve so
yulanları soygunculada "barıştırmak" için bağışlanan acı
nacak bir ödün, küçük bir reform, gerçekte mücadelenin
güçlü bir şekilde doruklaşmasına ve katılanların artması-
.ao6
bürokrasinin ve Rus halkının, kara-yüzlere karşı, çar mut
lakiyetine karşı yönelen bir fırtına oldu. Şimdi bile, ilk
tehlike uzaklaştıktan ve fırtına açık bir şekilde yatıştıktan
sonra mutlakiyetİn uşakları kanlı Moskova günlerinde
açılmış olan uçurumu düşünürken korkudan titremekte
dirler. Bay Menşikov (30 Eylül tarihli) uşak ruhlu Novo
ye Vremya84 adlı gazetesinde: "şimdilik yangın yok, ama
kuşkusuz şimdiden yangın kundakçılığı yapanlar var" di
ye mırıldanmaktadır. "Şimdilik devrim yok, ama şimdi
den bir devrim başlangıcı var. Nisanda tanıtladığım gibi
[yani Bay Menşikov'un tanıtladığı gibi] 'devrim yolda',
o zamandan beri ne büyük bir ilerleme yaptı ! Halk unsu
ru, temele kadar altüst edildi ... "
Evet, Trepov ve Romanov hain liberal burjuvatarla
birlikte tam bir açmaza düştüler. Üniversite açılırsa, dev
rimci mitingler için bir tribün sağlanmış olur ve sosyal
demokrasiye değeri ölçülemeyecek bir hizmet görülmüş
olur. Üniversite kapatılırsa, sokak kavgası açılmış olur.
Bizim kamçılı şövalyelerimiz dişlerini gıcırdatarak dönüp
duruyorlar: Moskova Üniversitesini yeniden açıyorlar,
sokak gösterilerinde düzeni sürdürmeyi öğrencilere bırak
mak istermiş gibi davranıyorlar. Şimdi partilere göre
sosyal-demokratlara, sosyalist-devrimcilere vb. bölünmüş
olan ve öğrenciler "parlamento"sunda gerçek siyasal tem
silcilikler yaratan (şundan eminiz ki, bu arada devrimci
özyönetim ile yetinmeyecekler, derhal ve ciddi olarak dev
rimci ordunun birliklerini oluşturmaya ve silahıandırma
ya gideceklerdir) öğrencilerin özyönetimini gözaltında bu
lundurmaktadırlar. Trepov ile birlikte liberal profesörler
de, bugün öğrencileri daha mütevazı olmak için kandırma
çabası içinde dönüp durmakta, yarın kamçılı şövalyeler
den daha yumuşak olmalarını yalvararak isternek çabası
içinde dönüp duracaklardır. Buiılardan birinin ve ötekinin
nasıl dönüp durduğunu görmek bize çok büyük bir zevk
207
vermektedir, çünkü siyaset ordusunun kumandanları ve
siyaset kaçakları, ordan oraya sıçramaya başladıkları za
man, taze bir devrimci rüzgar esiyor demektir.
Ama bu haklı gururun ve haklı sevincin dışında ger
çek devrimciler Moskova olaylarından daha fazla bir şey
çıkarmalıdırlar: Rus devriminde hangi toplumsal güçlerin
etkili olduğu ve nasıl bir etkide bulundukları -etkilerinin
biçimleri h,akkında daha kesin bir kavrayış- konusunda
açıklık. Tüm devrimin sınıfsal bakımdan olağanüstü tipik
ve karakteristik bir tablosunu elde etmek için, Moskova
olaylarının siyasal bakımdan birbirlerini izleyişlerini gözö
nünde canlandırmak yeter. Olaylar şöyle bir seyir izledi:
eski düzende bir delik açıldı; hükümet, deliği küçük ödün-
· lerin aldatıcı "reformların" vb. yamalarıyla kapatmaya
çalışıyor. Yatışma yerine, mücadelede yeni bir keskinleş
me ve g�nişleme görülüyor. Liberal burjuvazi yalpalıyor,
devrimcileri devrimden, polisleri gericilikten vazgeçirmek
için dönüp duruyor; başında proletarya olduğu halde dev
rimci halk sahneye giriyor ve yeni bir siyasal durum ya
ratıyor; zaptedilen daha yüksek düzeyli ve daha geniş
savaş alanında düşmanın tahkimli mevzilerinde yeni bir
delik açılıyor ve hareket aynı yol üzerinde sürekli olarak
yükseliyor. Kısa bir süre önce Moskovskiye Vedomosti'
nin85 haklı olarak belirttiği gibi hükümetin gözlerimizin
önünde bütün bir hat boyunca çekildiğini görmekteyiz.
Bir liberal gazete86 de incelikten yoksun olmayan bir şekil
de şu sözleri ekliyordu: Artçı savaşları vererek bir çe
kilme hareketi. Liberal Berlin gazetesi Vossische Zeitung'
un87 Petersburg muhabiri 3 (16) Ekimde Trepov'un özel ka
lem müdürüyle yaptığı bir görüşme hakkında bir telgraf
çekti. Polis faresi muhabire şöyle diyordu: "Hükümetten
tutarlı bir biçimde uygulanan bir plan beklenmemelidir,
çünkü her gün, önceden kestirilmeyen olayları getirmek
tedir. Bugünkü hareket zorla bastırılamaz, hükümet, güç-
208
lükleri ustalıkla yenmek zorundadır, buna iki ay, hatta
iki y!l devam edebilir."
Evet, hükümetin taktigi tümüyle açıklıga kavu§_tu.
Bu taktik kuşkusuz ustalıkla hareket etmek ve ardçı sa
vaşları vererek geri çekilmektir. Bu, mutlakiyetİn çıkar
ları bakımından çok dogru bir taktiktir. Devrimciler hü
kümetin esas olan şeylerden vazgeçmeksizin hükümetin
çekilebileceğini daha uzun zaman, çok uzun zaman unu
turlarsa, bu, büyük bir hata, felaket getirici bir düş
olur. Almanya'da 1848 yılındaki tamamlanmamış, melez
devrim örnegi -ProZetari'nin gelecek sayısında bir daha
ele alacagımız ve amınsatmaktan hiç bir zaman yorulma
yacagımız bir örnek- hükümetin bir kurucu meclis (söz
cügü sözcügüne) çagtrmaya gidecek kadar gerilediği za-
--man bile, son ve sonucu belirleyecek bir savaşta devrime
karşı bir zafer kazanmak için yeterli güçleri eli altında
bulunduracagını göstermektedir. İşte bu nedenle Moskova
olaylarının, iç savaşımızın çarpışmalarının uzun dizisi için
deki bu son çarpışmanın incelenmesinde, olayların gidi
şini ılımlı bir şekilde degerlendirmek, en büyük enerji ve
kararlılıkla uzun ve şiddetli bir mücadeleye hazır olmak,
daha başlangıçta geride kalmış olan müttefiklerden kaçın
mak zorundayız. Kesin bir mücadeleye girilmedigi, düşma
nın daha başka yararlı, ve tehlikesiz geri çekilmeler için
çok büyük bir alana sahip olduğu, her gün biraz daha
ciddi mücadelelerin sürdürüldüğü bir dönemde, böyle bir
dönemde bu tür müttefiklere karşı yakınlık, onlarla bir
anlaşmaya varma girişimleri, ya da sadece onları belirli
koşullar altında desteklemek, sadece ahmaklık degil, aynı
zamanda proletaryaya ihanet de olabilir.
Gerçekte liberal profesörlerin Moskova olayları önce
sinde ve olaylar sırasındaki tutumları bir rasıantı mıdır?
Meşrutiyetçi-Demokratik Partinin88 tümü bakımından bir
istisna ya da bir kural mıdır? Bu davranışta liberal bur-
.209
juvazının bu grubunun özel çizgileri mi ifade edilmekte
dir, yoksa burada bu sınıfın bir bütün olarak temel çıkar
ları mı sözkonusudur? Bu konuda sosyalistler arasında
iki ayrı fikir olamaz ama sosyalistlerin tümü gerçekten
sosyalist, tutarlı bir taktik uygulamayı bilmemektedir
ler.
Sorunun özünü daha açık bir şekilde ortaya koymak
için liberallerin taktiklerini kendi a�ızlarından aktarıyo
ruz. Rus basınının sütunlarında do�rudan do�ruya sosyal
demokratlara karşı, hatta dolaysız olarak sosyal-demokrat
lar hakkında fikir ifade etmekten çekinmektedirler. Ama
Berlin'de yayınlanan Vassische Zeitung'un, kuşkusuz, li
berallerin görüşlerini açık olarak ifade eden ilginç bir
makalesini aşa�ya alıyoruz:
"Verilen özerkliğe -kuşkusuz çok geç- karşın, Peters
burg ve Moskova üniversite ve yüksek okullarında daha sö�
mestri başında başlayan _ve Moskova'qa b�nun yanında geniş
bir işçi hareketinin eşlik ettiği şiddetli öğrenci huzursuzlukla
rı, Rus devrimci hareketinin yeni bir aşamasının başladığına
işaret etmektedir. Öğrenci toplantılarının oluş tarzı ve alınan
kararlar, öğrencilerin, sosyal-demokrat önderlerin, üniversiteleri
miting alanı haline getirmek ve böylece devrimi geniş halk ta
bakalarına taşımak ile ilgili sözlerini izlediklerini göstermekte
dir. Bunun nasıl gerçekleştirileceğini Moskovalı öğrenciler or
taya koymuşlardır. Üniversite binasına işçileri ve üniversite ile
hiç bir ilgisi olmayan kimseleri öyle bir kalabalik halinde da
vet etmişlerdir ki, öğrencilerin kendileri azınlığa <lüşmüşlerdir.
Kuşkusuz }?u yöntem varolan koşullar altında uzun zaman uy
gulanamaz. Hükümet bu tür toplantılara tahammül etmekten
se üniversiteleri kapatmayı yeğ tutacaktır. Bu o kadar açıktı!.'
ki, ilk bakışta sosyal-demokrat önderlerin böyle bir sloganı or
taya atacakları anlaşılmaz görünmektedir. Bunun nereye vara�
cağını biliyorlardı, ama üniversitenin hükümet tarafından ka�
patılmasına çaba gösterdiler. Peki niçin? Çünkü bu önder
ler, liberal harekete her türlü olanaklarla engeller çıkarmayı
amaçlamaktadırlar. Kendi güçleriyle büyük bir siyasal eylem
uygulayacak durumda olmadıklarını kabul etmektedirler, bu
nedenle liberaller ve radikaller de bir şey yapmasınlar, çünkü
. .2:1 0
bu, sözde sosyalistlere zarar verir. Proletarya, haklarını kendi
çabasıyla elde etmelidir. Rus sosyal-demokrasisi bu bükülmez
(unbeugsame) taktiğinden çok gurur duymalıdır, ama yan tut
mayan her gözlemcide çok kısa görüşlü olduğu izlenimini bı
raksa gerektir; bu taktiğin Rus sosyal-demokrasisini zafere gö
türmesi güçtür. Böyle bir taktiği sürdürmesi halinde, üniversi
telerin kaçınılmaz duruma gelen kapatılması olayı ile ne kaza
nacağını kestirrnek olanaksızdır. Ama üniversite ve yüksek
okulların devamı ise bütün ilerici partiler için çok önemlidir.
Uzun süren öğrenci ve profesör boykotları zaten Rus kültürün
de ağır yaralar açtı. Akademik öğrenim faaliyetlerinin yeniden
başlaması ivedi bir zorunluluktur. Özerklik, profesörlerin öğre
tim mesleğini serbestçe yürütmelerini olanak içine sokmuştur.
Bu nedenle tüm üniversite ve yüksek okulların profesörleri,
öğretim faaliyetlerinin enerjik olarak yeniden başlaması zorun
luluğu üzerinde birleşmişlerdir. Profesörler, öğrencileri sosyal
demokrat sloganlar uygulamaktan vazgeçirmek için bütün nü
fuzlarını kullanmaktadırlar ."
Yukardaki açıklamayla burjuva liberalizmi ile (meş
rutiyetçi-demokratlar) sosyal-demokratlar arasındaki mü
cadelenin anahatları yeter bir açıklıkla çizilmiş oldu. Li
beral hareketi rahatsız etmeyin! Yukarıya alınan makale
de mükemmel bir şekilde ifade edilen slogan budur. O
halde, bu liberal hareket neden ibarettir? Bir geriye dönüş
hareketinden - çünkü profesörler akademik özgürlükten
yararlanıyorlar ve çok bilinçli olarak devrimci değil karşı
devrimci propaganda için yararlanıyorlar; bu özerklikten,
yangını canlandırmak için değil söndürmek için, mücade
le alanını genişletmek için değil, Trepov ile barışçı bir iş
birliği yönünde kesin mücadeleden alıkoymak için yarar
lanıyorlar. "Liberal hareket" mücadelenin keskinleşmesi
karşısında devrimcilikten gericiliğe (bunu uygulamada
gördük) yön değiştirdi. Kuşkusuz, liberaller, Trepovların
ve Romanovların, öteki hizmetkarlarının saflarına güven
s i zlik taşıdıkları ölçüde bize belirli bir yarar sağlamışlar
dır. Bu yarar, bizim saflarımıza getirdikleri yalpalamalar
l a neden oldukları zararın gerisinde a,ncak şu koşullar
.2:11.
altında kalmaz: kendimizi meşrutiyetçi-demokratlardan
geri dönülmez bir biçimde ayırırız ve bu kimselerin her
tutarsız adımını çekinmeden teşhir ederiz. Bugünkü eko
nomik düzendeki egemen durumları:tıı bilen, bilmekten zi
yade çoğu zamah hisseden liberaller, devrime de egemen
olma çabası içindedirler ve devrimin en kaba bir yamalı
bohça durumundan çıkarılarak devam ettirilmesi, geniş
letilmesi ve keskinleştirilmesi yönündeki her hareketi, li
beral hareketin "engellenmesi" olarak nitelendirmektedir�
ler. Trepov tarafından izin verildiği nitelikteki akademik
özgürlüğün geleceğinden korkarak, bugün devrimci özgür
lüğe karşı mücadele etmektedirler. Hükümetin yarın polis
tarafından kuşa çevrilmiş bir şekilde vereceği yasal "top
lantı özgürlüğü" korkusundan, bizi bunlardan, bu toplan
tıları gerçekten proletaryarün amaçları için kullanmaktan
uzak tutacaklardır. Devlet Dumasının geleceğinden kor
kup eylül toplantısında boykot fikrine karşı çıkarak akıl
lıca bir ılımlılık gösterdiler. Bununla, Devlet Dumasında
işimizi görmemize engel olmayın dernek istiyorlar.89
Sosyal-demokrasi için bir utanç konusu olarak itiraf
etmek gerekir ki, marksizmin doktriner, hayata yabancı
bir deformasyonu sonucu olarak, saflarından tuzağa dü
şen oportünistler çıktı. Bu bir burjuva devrimidir yargı
sında bulunuyorlardı, bu nedenle . . . bu nedenle, burjuvazi
çarlıktan ödünler koparınayı başardığı ölçüde geri çekil
meliyiz. Yeni hıristiyanlar, Devlet Dumasının gerçek an
lamını bugüne kadar görmemişlerse, bunun nedeni kendi
leri de çekildikleri için meşrutiyetçi-demokratların geri
ye doğru hareketlerini doğal olarak görmemiş olmaları�
dır. İskracıların Devlet Duması ile ilgili yasanın yayınlan
masından bu yana geri çekilmeleri tartışılamayacak bir
gerçek. Devlet Dumasından önce meşrutiyetçi-demokrat
lada bir anlaşmayı gündeme koymayı düşünmüyorlardı.
Devlet Dumasından sonra, sorunu, yalnızca teorik olarak
2:1.3
de�il, aynı zamanda dogrudan dogruya pratik olarak or
taya koyuyorlar (Parvus, Çerevanin ve Martov) . Devlet
Dumasından önce demokratlara oldukça sert koşullar ile
ri sürüyorlardı (halkın silahlanmamasında vb. işbirli�ine
kadar) . Devlet Dumasından sonra koşulları derhal yumu
şattılar ve kara-yüzlerin ya da liberallerin dumasını dev
rimci bir dumaya dönüştürme vaadi ile yetiıidiler. Devlet
Dumasından önce resmi kararlarında, kimin halk tarafın
dan seçilmiş kurucu meclisi toplantıya ça�ıraca�nı ortaya
atıyorlar, şöyle yanıt veriyorlardı: ya geçici devrimci hü·
kümet ya da temsil, yetkisine sahip organlardan biri. Dev
let Dumasından sonra geçici devrimci hükümeti sildiler,
şimdi şöyle söylüyorlar: "halkın demokratik (meşrutiyet
çi-demokratlar türünden mi?) örgütleri, ya da . . . ya da Dev
let Duması. Böylece iskracıların büyük ilkelerine nasıl
uyduklarını uygulamada görmüş bulunuyoruz; bu, bir bur
juva devrimidir, dikkat edin yoldaşlar, burjuvazi bu dev
rimden yüzçevirmesin!
İlk kez Devlet Duması Yasasından sonra, meşrutiyet
çi-demokratlarm ciddi politik anlarda taktiklerinin gerçek
te nasıl göründü�nü ortaya koyan Moskova olayları, ay
nı zamanda sosyal-demokrasinin tarafımizdan nitelendi
rilen oportünist takımının kaçınılmaz bir şekilde burjuva
zinin uydusu haline geldi�ini göstermiştir. Biz şöyle di
yorduk: kara-yüzlerin ve liberallerin Devlet Duması. Bir
Yeni Hıristiyana bu sözler dehşet verici görünüyor, çünkü
o kara-yüzlerin Devlet Duması ile liberallerin Devlet Du
ması arasındaki farkı çok önemli görüyor. Ama Moskova
olayları, bu parlamento-öncesi dönemde hiç bir ilgisi ol
madan ön plana ilerleyen bu "parlamento" fikrinin ne
kadar yanlış oldu�unu açı�a çıkardı. Gene Moskova olay
l arı liberal kaçakların eylemli bir şekilde Trepov'un ro
l l i nü oynadıklarını gösterdi. Dün Trepov'un tasarrufuy
l a kapatılan üniversite, bugün Manuylov ve Trubetskoy
2 :1. 3
tarafından kapatılmaktadır. "Duma" liberallerinin de bir
yanda Trepov ve Romanov, öte yanda devrimci halk ara
sında gidip gelecekleri açık değil midir? Liberal kaçakla
rın en küçük ölçüde desteklenmesinin bile ancak politika
nın safdillerine emanet edilebileceği açık değil midir?
Parlamento sisteminde dahı;ı liberal partiyi birkaç
liberale karşı desteklemek sık sık zorunlu olur. Parlamen
ter bir düzen için yapılan devrimci mücadelede, Trepov'u
devrimle "uzlaştırmak" isteyen liberal kaçakları destek
lemek ise bir hıyanettir.
Moskova olayları, Proletari'nin sık sık sözettiği top
lumsal güçlerin uygulamada gruplaştığını göstermekte
dir. Sosyalist proletarya ve devrimci burjuva demokrasisi
nin öncüsü mücadele etmişlerdir. Liberal monarşist bur
juvazi müzakere etmiştir. İşçi yoldaşlar, Moskova olayla
rının öğrettiklerini inceleyin, daha dikkatle inceleyin. Tüm
Rus devriminde de işler işte böyle gidecektir, başka türlü
değil. Biz, bilinçli bir biçLinde işçi sınıfının çıkarlarını ifa
de eden ve kendiliğinden yığınların arkasından yürüme
yen gerçek bir sosyalist partiye daha sıkı bir şekilde sarıl
malıyız. Mücadelede devrimci demokrasiye güvenebilir, sa
dece onunla anlaşmaya izin verebilir ve bu anlaşmayı an
cak mücadele alanında Trepov ve Romanov'a karşı gerçek
leştirebiliriz. Bütün gücümüzle devrimci demokrasinin ön
cüleri, öğrenciler dışında, hareketleri sadece genel bir de
mokratik nitelikte olmayan (şimdi her kaçak kendisine
demokrat adını veriyor) ama gerçekten devrimci bir ni- -
telik taşıyan geniş halk yığınlarını, yani köylü yığınlarını
seferber etmeliyiz. Mutlakiyet yandaşlarının saflarına gü
vensizlik taşıyan liberallerin ve meşrutiyetçi-demokratla
rın aynı zamanda attıkları her adımda kaçınılmaz olarak
bizim de saflarımızda yalpalanmalar meydana getirmek
için çaba harcayacaklarını daima düşünmeliyiz. Tüm ta
vuk kümeslerini, tüm liberal dumaları hırdavat odasına
fırlatıp atacak olan açık bir mücadele, ancak böyle bir mü
cadele ciddi bir öneme, kesin bir öneme sahiptir. Bu ne
denle bir an bile kaybetmeyerek yeni mücadelelere, daima
yeni mücadelelere hazırlanını Herkes bulabildi�i ile silah
lansın, derhal, lanetlenmiş mutlakiyete karşı ö2veri dolu
bir enerji ile mücadele e tnıeye hazır olan savaşçılardan bir
likler kurun. OlayJ:ı.rın her halde ve kaçınılmaz olarak ya
rın ya da öbür gün isyana teşvik edece�ini düşünün! Bu
radaki sorını o zaman silahlı ve birleşik mi hareket edece
ğiniz, yoksa şaşırmış ve parçalanmış bir durumda mı bu
lun aca�ınızdır. �
Moskova olayları, bir kez daha, bununla yüzüncü kez
ikircikli ol:mlara kaqı çıkmıştır. Olaylar, yı�ınların dev
rimci faaliyetlerİnı daima kücümoQrne e�iliminde oldu
ğumuzu göstermiştir. Sözkonusu devrimci faaliyetler, yel
palamaya başlayan, barış antiaşmasından ve Duma ar
ma�anından sonra ayaklanma inançlarını kaybetmeye baş
lamış olan birçoklarından bir başka şey ö�retmiş olacak
tır. Hayır, ayaklanma şimdi ino.nılmaz bir hızla büyüyor
ve güçleniyor. Yanında 9 Oca�ın ve anılarda yaşamaya
layık olan Odessa günlerinin çocuk oyunca�ı kalacak olan
önümüzdeki patlama, hepimizi görev başında bulsun ! 90
190S
Werke, Bd. 9, s. 375-384
21.6
DEVRİMCİ RİGA'NIN ÜLTİMATOMU
2 1.'1
ması istenilmiştir. Karar açık bir ültimatom ile sonuçlan
maktadır: tutuklular üç gün içinde belirtilen saatte ser
best bırakılmazlarsa, öğrenciler Rigalı işçilerin yardımıy
la her türlü araca başvurarak serbest bırakılınalarmı sağ
layacaklardır.
O sırada vali Riga'da bulunmamaktadır, genel valilik
yetkilerini sağlamak amacıyla Petersburg'a gitmiştir. Vali
vekili korkuya kapılmış ve diplomatik bir biçimde "güç
durum"dan kurtulmuştur. Rektörü ve iki tutukluyu ge
tirtmiş (20 Ekim tarihli Vossische Zeitung böyle yazıyor)
ve bunlara hareketlerinin yasadışı olduğunu bilip bilme
dtklerini �or muştuı' . Ö ğron,.iler doğal olarak hareketlerin
de yasal olmayan bir şey görmediklerı .r u�.-\ ., , vPrmis
..
21.8
giııleri elinde tutmadığını açıkça görse gerektir. Ansızın . ölen
Prens Trubetskoy, Rus yüksek okullarındaki öğretmenler, öğ
rencileri, üniversiteleri siyasal miting meydanlarına dönüştür
mek kararının kendilerini götürdüğü tehlikeli yoldan çevirmek
için boşuna girişimlerde bulundu. Öğrenciler Prens Trubets
koy'un anısını heyecanla yadediyorlar, yığınlar halinde onun
cenaze alayına katılıyorlar, cenaze merasimini büyük bir si
yasal gösteriye döndürüyorlar. Ama yabancı unsurları üniver
siteden uzak tutma öğüdünü dinlemiyorlar. Petersburg Üniver
sitesinde, Yüksek Maden Okulunda, öğrencilerin çoğu zaman
azınlıkta kaldığı ve sabahın erken saatlerinden akşam geç saa
te kadar devam eden dev mitingler yapılıyor. Bu arada coş
turucu, heyecanlı söylevler verilmekte ve devrimci şarkılar
söylenmektedir. Bundan başka, arasırıı, Rus liberallerine bir
rasiantı olarak değil, bükülmez tarihsel yasalar nedeniyle ya
pışıp kalan "kararsızlık"larından dolayı iyice hakaret edil
mektedir.
"Tarihe dayanan gerekçelerine karşın tamamen tarih-dışı
olan bu kınamalarda bir trajedi vardır; çünkü liberaller, Rus
ya'da bütün partiler için çok önemli olan kurtuluş çabalarını
tehlikeye sokabilecek kararsızlıklar gösterme fırsatına henüz
sahip olmamışlardır. Onların yaşamlarını engelleyen yaptıkla
n değil çektikleridir. Hükümet, işçi huzursuzluklarında ve ge
219
daha kötü ve daha tehlikeli olmuştur, durum her tarafta bir
bunalıma yönelmiştir."
Durum hakkında yapılan bu değerlendirme birçok
gerçekleri, ama aynı zamanda birçok liberal ahmaklığı
içermektedir. "Liberaller, Rusya'da bütün partiler için
çok önemli olan kurtuluş çabalarını tehlikeye sokabilecek
kararsızlıklar gösterme fırsatına henüz sahip olmamış
lardır." Gerçek mi bu? Bu zavallı liberaller öteki partiler
den neden daha sik ve serbest olarak kendilerini ifade et
mek olanağını bulabildiler? . Hayır! Öğrenciler kendilerini
meşrutiyetçi-demokratlardan özenle ayırdıkiarı ve bu
meşrutiyetçi-demokratları halkın gözünden düşürdükleri
zaman, proletarya ile ilişkileri sonucu keskinleşen sağlam
bir devrimci içgüdüyle hareket etmektedirler. Yarın, bize,
büyük, dünya tarihinde yeri olacak özgürlük mücadele
leri getirmektedir. Özgürlük mücadelelerinin bir kez daha
yenilgiye uğraması olasıdır. Ama bu yenilgiler işçi ve köy
lüleri daha derinden sarsacak, bunalımı daha da doruklaş
tıracak, özgürlük davasının kaçınılmaz son zaferini daha
da güçlü kılacaktır. Monarşist ve mülk sahipleri liberaliz
minin burjuva sülüklerinin bu zafere asılıp kalmamaları,
. Avrupa'da sık sık olduğu gibi bu zaferin özellikle büyük
burjuva bayların yararına olmaması için tüm gücümüzü
kullanacağız. İşçi ve köylülerin bu zaferinin, sonuna ka
dar, mutlakiyetin, monarşinin, bürokrasinin, militarizmin
ve serfliğin bütün kurumlarının tümüyle yokedilmesine
kadar götürülmesi için tüm gücümüzü kullanacağız. An
cak böyle bir zafer proletaryaya gerçek silahlarını vere
cektir ve bunun üzerine Rus demokratik devrimini, Av
rupa'nın toplumsal dönüşümüne bir başlangıç yapmak için,
Avrupa'yı ateşe vereceğiz.
1 905
Werke, Bd. 9, s. 412-414
220
PETERSBURG İŞÇ i KONSEYİNDE
SEÇİMLER92
(PARÇA)
.2.2:1
görüşlerden ayrı olarak prudoncular (s. 17) 94 üzerine yapı
lan yorumlar, okurun özel dikkatini gerektirir. Toplumsal
karışıklık dönemlerinde "proletarya kalabalığı içine" atı
lan ve işçi sınıfının görüş açısını kavramak ya da proletar
ya örgütlerinin "sıradan üyeleri" arasında direngen ve
ciddi çalışmayı sürdürme yeteneğinde olmayan "parlak"
genç burjuva entelektüelleri, birkaç kalem darbesinde dik
kate değ·er bir canlılıkla gözler önüne serilmektedir.95
1907
Werke, Bd. 12, s. 96
.2.2.2
\
liğe karşı bir sefer biçimini aldı.
Daha önce liberal basının yakındığı ve şikayet etti
ği gibi -bu kez birkaç oktobrist ile birlikte- profesör
baylar. şikayet etmekte ve sı:zlanmakta, hükümete irti
caın yolundan yürümemesini, "sarsıntılardan takatsız düş
müş ülkeye" "reformlar yoluyla barış ve düzen sağlama
sı" için olağanüstü fırsattan yararlanmasını yalvarıp ya
karıyorlar; öte yandan öğrencilere, ancak irticaa yardım
etmek demek olan yasaya aykırı hareketlere başvurma
maları vb., vb. için yalvarmaktadırlar. Bütün bunlar, ne
adi eski yöntemler, ve 20 yıl önce, geçen yüzyılın seksen
lerinde başımızdan geçmiş olanları ne kadar canlılıkla göz
lerimizin önüne getiriyorlar! Bugünkü durum, tek başı
na, geçmiş olan üç devrim yılıyla olan ilişkisinin dışında
gözönünde bulundurulursa o dönemle olan benzeyiş özel
likle çarpıcıdır. Çünkü Duma pek az değişmiş bir şekilde
devrimden önceki güçler ilişkisini (ilk bakışta böyle gö
rünmekte) tamamen aynen ifade etmektedir: saraydaki
ilişkilerini, yakın dostu olan devlet memuru üzerindeki et
kisini, her türlü temsil organlarına yeğleyen vahşi mülk
sahibinin egemenliği; koruyucularına karşı sadakatsizlik
göstermeye cesaret edemeyen tüccarlar (oktobristler) ara
cıyla bu devlet memurunun desteklenmesi; çoğu zaman
bağlılıklarını tanıtlamaya çaba gösteren ve iktidar sahip
lerine yaptıkları yumuşak uyarıları, liberalizmin siyasal
faaliyeti olarak adlandıran burjuva aydınlarının "muha
lefeti". Dumadaki işçi temsilcileri proletaryainn kısa süre
önce açık yığın mücadelesiyle nasıl bir rol oynadığını çok
yetersiz bir biçimde anımsamaktadırlar.
Bu koşullar altında öğrencilerin ilksel-akademik mü
cudelelerine önem verebilir miyiz sorusu ortaya çıkmak
tad ı r. Liberaller seksen yıllarının "politikası"na (burada
pol itikadan sadece mizalı anlamında sözedilebilir) batmış
l u rsa, bu, sosyal-demokratların akademik mücadeleyi şu
223
ya da bu biçimde desteklerneyi gerekli saydıkları zaman
görevlerinin değerini düşürdükleri anlamına gelmez mi?
Bu soı:u, öyle görünüyor ki bazı yerlerde sosyal-de
mokrat öğrenciler tarafından ortaya atılmıştır. Hiç ol
mazsa gazetemizin müdürlüğüne bir grup sosyal-demok
rat öğrencinin mektubu gelmiştir. Bu mektupta öteki nok
talar arasında aşağıdaki görüşler ileri sürülmektedir:
"13 Eylülde bir öğrenci toplantısında, öğrencilere, tüm
Rusya'da genel öğrenci grevi için- çağrıda bulunmaya ka
rar verildi ve bu çağrı Schwarz'ın saldırgan taktiği dürtü
sü altında yapıldı. Grevin platformu akademik nitelikte
dir, toplantı Moskova ve Petersburg profesörler kurulla
rının özerklik için mücadelede attıkları "ilk adımları" bile
selamlamaktadır. Petersburg toplantısı tarafından hazır
lanan akademik platformu anlayamıyoruz ve bugünkü ko
şullar altında öğrencileri, ileriye etkisi olan, faal bir mü
cadeleye yöneltıneyi kabul edilmez ve yersiz sayıyoruz.
Öğrenciler için ancak genel siyasal eylemle koordine edil
miş, ama kesinlikle tek başına girişilmeyen bir eylem dü
şünüyoruz. Öğrencileri birleştirebilecek unsurlar eksik.
Bunun sonucu olarak akademik bir ·eylem karşısında yer
alıyoruz."
Bu mektubu kaleme alanların yaptıkları yanlış, ilk ba
kışta düşünülebilenden çok daha büyük siyasal anlama
sahiptir, çünkü ileriye sürdüğü deliller, aslında, bu greve
katılmadan çok daha kapsamlı ve önemli bir konuya de-
-
ğinmektedir.
"Öğrenciler için ancak genel siyasal eylemle koordine
edilmiş, . kesinlikle tek başına girişilmeyen bir eylem dü
şü�üyoruz . . . Bunun sonucu olarak akademik bir eylem
karşısında yer alıyoruz."
Bu tür bir tartışma temelden yanlıştır. Devrimci slo
gan -öğrencilerin proletarya ile koordine edilmiş siyasal
eylemi için çaba harcamak vb.- burada, daima biraz da-
224
ha kapsamlı bir biçimde yürütülen, tüm yönleri içeren
bir mücadele ajitasyonuna dogTu canlı bir yol gösterme
hareketinden, çeşitli hareket biçimlerinin çeşitli aşamaları
na mekanik bir şekilde uydurulmuş olan cansız bir dog
maya dönüşmektedir. Koordine siyasal eylemi yalnızca
ilan etmek ve devrimin ögTetisinin "son sözünü" tekrar
tekrar ileriye sürmek yeterli değildir. Bir siyasal eylem
için ajitasyonda bulunmayı, ve bunun için tüm olanak
lardan, tüm koşullardan ve özellikle şu ya da bu ilerici
unsurların mutlakiyetle olan ve yığınların ilgisini uyan
dıran her anlaşmazlıktan yararlanmayı bilmek gerekir.
Doğal olarak her öğrenci hareketini önceden zorunlu "aşa
malar"a bölmek ve politikaya vb. "zamansız" geçişlerden
korkarak bu aşamalardan noksansız bir biçimde geçilme
sine dikkat etmek sözkonusu değildir. Böyle bir anlayış,
tam anlamıyla zararlı bir ukalalık olur, ve oportünist bir
politikaya yolaçar. Bununla birlikte bunun karşıtı olan ve
rilmiş bir yığın hareketinin fiili durumunu ve gerçek ko
şullarını, bir sloganın yanlış ve esneklikten yoksun bir
zihniyet içinde anlaşılmış olduğu için, hesaba katmamak
da aynı şekilde zararlıdır: bir sloganın böyle bir kullanı
mı kaçınılmaz bir biçimde devrimci safsataya dönüşür.
Bir akademik hareketin siyasal hareketi itibardan dü
şürdüğü, ya da onu parçaladığı, kendisinden uzaklaştır
dığı durumların bulunması mümkündür. Böyle bir durum
da sosyal-demokrat ögTenci grupları doğal olarak ajitas
yonlarını böyle bir harekete karşı yoğunlaştırmak yüküm
l ülüğündedirler. Ama herkes görüyor ki, nesnel siyasal ko
şullar bugün başkadır:97 Akademik hareket, yetersiz bir
özerkliğe azçok alışmış bulunan yeni bir okuyan gençlik
"kuşak"ının hareketinin başlangıcı anlamını taşımaktadır.
Bu arada hareket, öteki yığın mücadelesi biçimlerinin bu
l unmadığı bir durumda, geniş yığınların sessiz, ltendi içi
ne kapanmış ve yavaş yavaş üç devrim yılının deneyimle-
:ı.:ı.s
rini değerlendirdikleri bir durgunluk döneminde başla
mış bulunuyor.
Sosyal-demokratlar bu koşullar altında "akademik bir
eylem"in karşısına çıkmak istedikleri takdirde ağır bir
hata işlemiş olurlar. Hayır, bizim partimize bağlı olan öğ
renci grupları tüm çabalarını bu hareketin desteklenme
sine, bu hareketten yararlanılmasına ve genişletilmesine
yöneltmek zorundadır. Hareketin ilkel biçimlerine sosya'I
demokratlar tarafından sağlanan her başka destek gibi, bu
destekleme hareketi de her şeyden önce ve bellibaşlı bir
şekilde, bu çatışma şekli içinde ilk siyasal çatışmalarını ya
şayan, çatışma yoluyla heyecanlanmış olan geniş yığınlar
üzerinde ideolojik ve örgütlendirİCİ bir etkiden ibaret ol
malıdır. Çünkü son iki yıl içinde yüksek öğretim kurumla
rına gelmiş bulunan okuyan gençliğin hayatı, politikadan
hemen hemen tümüyle ayrılmış bulunuyordu: bu gençlik,
sadece devlete sadık profesörler ve hükümet yanlısı basın
tarafından değil, aynı zamanda liberal profesörler ve tüm
kadet partisi tarafından da dargörüşlü akademik özerk
lik ruhu içinde yetiştirildi. Böyle bir gençlik için kapsam
lı bir grev (bu gençler ne zaman büyük bir grevi örgüt
lendirrnek durumunda olacaklar? Onlara yardım için eli
mizden geleni yapmak zorundayız, ama kuşkusuz biz sos
yalistler bir burjuva hareketinin başarısını güvence altı
na alamayız) mücadele edenler aniasalar da anlamasalar
da politik bir çatışmanın başlangıcıdır. Bizim görevimiz
"akademik" protestocular yığmma bu çatışmanın nesnel
olarak önemini açıklamaktır. Bu çatışmayı, bilinçli bir si
yasal çatışmaya dönüştürmeye, sosyal-demokrat öğrenci
gruplarının ajitasyon eylemlerini on katma çıkarmaya,
bütün bu eylemi, üç yılın tarihinden devrimci öğretinin
alınmasını, yeni bir devrimci mücadelenin kaçınılınazlığı
nın kavranılmasmı, ve bizim mutlakiyetİn yıkılması, bir
kurucu meclisin toplantıya çağrılması ile ilgili eski -bu-
.226
nunla birlikte . tümüyle zamana uygun- sloganlarımızm
demokrasi kuşaklarımız tarafından yeniden tartışma konu
su ve siyasal yoğunlaşmanın çekim noktası durumuna geti
rilmesini sağlayacak bir yöne çevrilmesi için çaba göster
meliyiz.
Sosyal-demokrat öğrenciler böyle bir çalışmayı hiç bir
şekilde reddedemezler ve bu çalışma bugün ne kadar güç
olursa olsun, şu ya da bu ajitatör şu ya da bu üniversite
de, öğrenci birliğinde, toplantıda ne gibi başarısızlıklara
uğrarsa uğrasm, onlara şunu deriz: kapıyı çalmız, açacak
lardır! Siy�sal ajitasyon çalışması hiç bir zaman boşa git
mez. Onun başarısı, derhal ve bir darbede çoğunluğu ya
da koordine politik bir eyleme razı etmeyi sağlayıp sağla
mamamızla ölçülmez. Bir sıçrayışta buna ulaşmamız müm
kün olmayabilir; geçici yenilgilerle- cesaretini k.ırmamak,
tersine çalışmasını en güç koşullar altmda sağlam, kararlı
ve tutarlı bir şekilde sürdürmek için örgütlenmiş bir pro
letarya partisiyiz.
Tarafımızdan aşağıda yayınlanan Petersburg Öğrenci
leri Birliği Kurulunun çağrısı, öğrencilerin eylemci un
surlarının bile salt akademizme sıkı sıkı sarıldıklarını ve
hala kadet-oktobrist marşını söylediklerini, bunu kadet
oktobrist basının greve karşı en alçakça bir tavır takın
dığı bir zamanda, mücadelenin tam ateşli bir zamanında
grevi tehlikeli, suçlulara yaraşır bir hareket vb. olarak
ilfm ettiği bir zamanda yapmaktalar. Bizim Petersburg
parti komitemizin Ortak Kurula indirmeyi gerekli gör
düğü darbeyi, doğru bulmaktan başka yapacak şeyimiz yok.
(Bkz: "Partiden Haberler".)118
Bakan Schwarz'ın kırbaçları, öğrencileri, "akademik"
lerden "politikacılar" durumuna getirmeye yetmiyor, yeni
kadronun devrimci öğretimini tamamlamak için daha çok
sayıda kara-yüz çavuşun akrepierine de gerek var. Baştan
aşağı Stolipin'in politikasıyla, karşı-devrimin attığı her
adımda yetiştirilen bu kadronun egitilmesi için biz sosyal
demokratlar da yorulmaksızın çalışmalıyız; çünkü biz,
açıkça biliyoruz ki, kara-yüzlerin ve oktobristlerin Duına
sıyla çok içten baglar kurmuş mutlakiyetle, ulusal ölçek
te, yeni burjuva demokratik çatışmalar, nesnel olarak ka
çınılmaz olmuştur.
Evet, ulusal ölçekte, Rusya'yı geriye dogru sürükle
meye çalışan kara-yüzlerin karşı-devrimi, yalnızca dev
rimci proletaryanın saflarındaki yeni savaşçıları güçlen
dirmekle kalmıyor, aynı zamanda proleter olmayanların,
yani burjuva demokratların saflarında yeni bir hareket
doğuruyor (biz, kuşkusuz bununla bütün muhalefetin mü
cadeleye katılmasını degil, burjuvazinin ve küçük-burju
vazinin gerçekten demokratik, yani mücadele yetenegi
olan unsurlarının katılmasını anlıyoruz) . 1908 Rusya'sında
başlayan ögrenci mücadelesi, siyasal bir belirtidir, karşı
devrim tarafından yaratılan bugünkü tüm durum i çin bir
belirtidir. Binlerce, milyonlarca bag, ögrenci gençligi orta
burjuvazi, küçük-burjuvazi, küçük memur, köylünün belir
li grupları, din adamları vb. ile baglamaktadır. Piyotr
Struve tarafından temsil edilen eski kadet, yarı toprak sa
hiplerinin birliginden daha radikal olan "Kurtuluş Bir
lik"ini yeniden canlandırmak için 1908 ilkyazında girişim
ler yapıldıgı zaman, güzün Rusya'da demokratik burjuva
ziye en yakın bulunan gençlik yıgını arasında kaynaşmalar
başladığı zaman; satılık yazar müsveddeleri on kez artmış
bir çılgınlıkla okulda devrime yeniden hücum ederlerken;
rezil liberal profesörler ve kadet önderler, sevgili oktob
ristlerin canını sıkan ve oktobristleri, egemen oktobrist
leri "uzaklaştırabilecek" olan zamansız, tehlikeli, zararlı
grev yüzünden inleyip sızlad*ları zaman bunun bir tek
anlamı vardır: cephane ambarında yeni patlayıcı madde
birikınektedir! Yalnızca ögrenciler arasında irticaa karşı
bir tepki dogmakla kalmamııtır.
Bu başlangıç ne kadar zayıf, ne kadar tohum halinde
ve gelişmemiş bir biçimde olursa olsun, işçi sınıfı parti
si ondan yararlanmak zorundadır ve yararlanacaktır. Dev
rimden önce yıllarca devrimci sloganlarımızı, önce grup
lara, sonra işçi yıgınlarına, sokaga, daha sonra barikatla
ra taşımayı bildik. Bugün de, günlük görev olan şeyi, koor
dine siyasal eylem hakkındaki lafları laf halinde kalmak
sızın işlerlige kavuşturmayı bilmek zorundayız, yani dev
rimci sloganlarıyla her yerde ve her yanda kitlelerde siya
sal ajitasyonu yürüten sıkı sıkıya birleşmiş bir proletar
ya örgütünü harekete geçirmeliyiz. Bizim yüksek ögre
nim gruplarımız bu örgütün ögrenciler arasında bu aji
tasyonu belirli hareket platformunda yapmak için hücu
ma geçmek zorundadırlar.
Proletarya kendisini bekletmez. Ziyafetlerde, yasal
derneklerde, üniversitelerde, temsil organlarının hitabet
kürsülerinde çogu zaman önceligi burjuvaziye bırakır.
Ama yıgınların büyük, ciddi devrimci mücadelesinde ön
celigini bırakmaz. Bir mücadeleyi ortaya çıkaracak önko
şullar, içimizden birinin ya da ötekinin istedigi hız ve ko
laylıkta olgunlaşmazlar; ama önüne geçilmez bir biçimde
olgunlaşırlar. Küçük akademik çatışmaların küçük baş
langıcı da, büyük bir hareket noktasıdır, çünkü onu, bu
gün degilse bile yarın, yarın degilse bile öbür gün büyük
gelişmeler izleyecektir.
1908
Werke, Bd. ıs, s. 209-215
.2.29
ça terkeden Çerevanin ve Golos Sotsiyal-Demokrata'nın99
başyazarı gibi kimseler bunu yadsıyabilmektedirler. Ama
herhangi biri, burjuva liberallerin bu karşı-devrimci dü
şüncelerinden, gerici toprak sahiplerine karşı hoşnutsuz
luklarının, gerici toprak sahipleriyle çalışmalarının ya da
yeni bir atılımın olgunlaşma süreci sırasında burjuvazinin
çeşitli fraksiyonlarının birbirleriyle rekabet ve mücadele
sinin önemsiz oldu� sonucunu çıkarırsa, bu agır bir hata,
ters belirtili kusursuz bir menşevizm olur. Rus devriminin
ve öteki ülkeler devrimlerinin deneyimleri çürütülemez
bir biçimde şu noktayı tanıtlarlar: derin bir siyasal bunalı
mın önkoşulları çıktıgı zaman, o zaman en küçük, devrimin
gerçek merkezinden görünüşte çok uzak bulunan çatışma
lar bile -neden olarak, bardagt taşıran damla, ruhsal du
rumda beklenmedik bir degişiklik olarak- büyük bir öne
me sahip olabilirler. Zemstvo kampanyasının ve liberallerin
1904 yılındaki'00 dilekçelerinin 9 Ocak "dilekçesi" gibi
kendine özgü ve salt proleter nitelikte bir dilekçenin ön
cüleri oldugunu anımsatalım. O zaman bolşevikler,
zemstvo kampanyası dolayısıyla, bu kampanyanın proleter
gösterileri için kullanılması gerektigine karşı çıkmadılar,
tersine, bu gösterilerin, zemstvoların toplantı salonlarıyla
sınırlandırılmasını isteyenlere (yani bizim menşeviklerimi
ze) , zemstvo mensupları önünde yapılacak olan bu göste
rileri en yüksek tipten gösteriler olş.rak sunmak ve gös
teri planlarını, liberalleri korkutmayacak bir anlayışla ha
zırlamak isteyenlere karşı çıktılar. Bir başka örnek: ög
renci hareketleri. Artan miktarda ateş alabilen maddenin
yığıldığı burjuva demokratik devrim döneminden geçmek
te olan bir ülkede, bu hareketler, devlet yönetiminin her
hangi bir dalında durum yüzünden ikinci dereceden bir
çatışmadan farklı olarak daha geniş alanlara yayılan olay
lar için kolaylıkla bir başlangıç noktası oluşturabilir. Ba
gımsız bir proleter sınıf politikası uygulayan sosyal-de-
230
mokrasi, kuşkusuz, ne öwencilerin mücadelesine, ne de
yeni zemstvo kongrelerine, çekişen burjuva fraksiyonla
rı sorununa ba�lanamaz, bu aile kavgalarına hiç bir za
man ba�ımsız bir anlam vermez vb.. Bununla birlikte sos
yal-demokrasi tüm kurtuluş mücadelesinde önder rolü oy
nayan sınıfın partisidir ve bu nedenle her türlü çatışma
lardan yararlanmak, onları alevlendirmek ve genişletmek,
devrimci sloganlar için yürüttü� ajitasyon faaliyetlerini
onlarla birleştirmek, bu çatışmalardan edindi�i bilgileri
geniş yı�ınlara taşımak; bu ba�ımsız ve açık eylemleri ken
di istemleriyle canlandırmak hususlarında kesin yüküm
lülük ve sorumlulu�u vardır. 1793 yılından sonra Fransa'
da, karşı-devrimci liberal burjuvazi meydana geldi ve ö
zamandan beri durmaksızın gelişti, ama gene de burju
vazinin çeşitli fraksiyonlarının içindeki çatışmalar ve mü·
cadele, bu olaylardan sonra .daha ikiyüz yıl boyunca, ba
zan bir, bazan başka biçimde yeni devrimiere neden oldu.
Bu devrimlerde proletarya, daima temel-itici gücü oluştur·
du ve bu devrimi, cumhuriyetin kurulmasıyla tamamladı.
1906
Werke, Bd. 15, s. 273-274
233
nun 13 üyesinin bir işçi gösterisini örgütleme girişimi ne
deniyle tutuklandığını bildirmektedir.
1910
Werke, Bd. 16, s. 324-326
GÖSTERİLERİN BAŞLAMASI
2 34
ğiştirmeler yalnızca olanak içinde degildir, 20. yüzyılda her
ülkede zorunludur, bunlar tüm Avrupa ülkelerinde az ya
da çok uzun ve inatçı mücadele pahasına az ya da çok ta
mamlanmış bir şekilde gerçekleştirilmiştir.
Ama en mükemmelleri de dahil irticaın hiç bir zafe
ri, karşı-devrimin hiç bir zaferi çar mutlakiyetinin düş-
. manlarını, toprak sahibi ve kapitalist boyunduru�un
düşmanlarını yok edemez, çünkü bu düşmanlar, kentlerde
büyük fabrika, kombina ve demiryollarında her gün biraz
daha fazla toplanan milyonlarca işçidir. Bu düşmanlar,
valiler ve zengin köylülerin, toprak sahipleri Dumasının,
tüm toprak sahiplerinin ve askeri makamların koruması
altında köylüleri topraklarından uzaklaştırmak için yasal
haydutluk hareketlerinde birleşmelerinden sonra, hayat
ları birkaç kez güçleşen, yoksulluga düşen köylülerdir.
İşçi sınıfı, yoksul köylüler gibi düşmanlar, hiç bir zaman
yokedilemezler.
Ve şimdi, her türlü olası kovuşturmalarla elden gel
diğince boyunduruk altına alınan, ezilen, şaşkına döndürü
len ve korkutulan halk yığınlarının karşı-devrimin üç yıl
lık sürekli azgınlığından sonra nasıl yeniden başını kal�
dırmaya başladığını, uyandığını ve mücadeleye başlama..ı
ya hazırlandığını görüyoruz. Üç yılın idamlar, kovuştur
malar, şiddet hareketleri mutlakiyetİn onbinlerce "düş
manını" hayatlarından etti, diğer yüzbinlercesini hapis
Iere sürükledi ya da sürgünlere gönderdi ve bunlardan
daha çok sayıda kimseyi şaşkına çevirdi. Ama bugün mil
yonlarca insan, devrimden önceki kimseler değildir. Bu
milyonlar Rusya tarihinde bugüne kadar hiç bir zaman
bu kadar ikna edici, bu kad�r açık-seçik dersler almamış
lar, bu kadar yalın bir sınıf mücadelesi yaşamamışlardır.
Bu milyonlarda yeniden derinden gelen ve köklü bir kay
naşmanın başladığı, bu yılın yaz grevinden ve bir süre ön
ce yapılan gösterilerden anlaşılmaktadır.
235
Rusya'daki işçi grevi, gerek devrimin hazırlık aşa
masında, gerek devrim sırasında proletaryanın, çagdaş
toplumda biricik tutarlı devrimci sınıf olan bu ilerici sı
nıfın en yaygın mücadele aracı olmuştur. Bazan birbirle
rini izleyen, bazan birarada çözülmeyen bir bütün ha
linde birleşen siyasal ve iktisadi grevler işçi yıgınlarını
kapitalistler sınıfı ve otokratik hükümet karşısında te.k
vücut haline getirmiştir. Bu yıgınlar kaynaşmayı tüm top
luma aktarmışlar, köylüleri mücadele için uyandırmışlar
dır.
1895 yılında ardı arası kesilmeyen grevler başladıgı
zaman halk devriminin hazırladıgı dönemin başlangıcıydı.
1905 yılında bir tek ay içinde grevcilerin sayısı 400.000'i
aştıgı zaman, bu olay devrimin başlangıci olmuştur. Ya
vaş yavaş düşmekle birlikte, üç devrim yılında grevei
lerin sayısı ( 1905 yılında yaklaşık 3 milyon, 1906 yılında 1
milyon, 1907 yılında % milyon) dünyanın herhangi bir
ülkesinde daha önce hiç bir zaman bu kadar yüksek olma
mıştı.
1908 yılında grevcilerin sayısı birdenbire sert bir ge
rileme (176.000) gösterdigi ve bu gerileme 1909 yılında
daha da keskinleştigi (64.000) zaman, bu, birinci devrimin
sonu, daha dogrusu devrimin birinci aşamasının sonu an
lamını taşıyordu.
Ama şimdi, bu yılın yazından beri yeniden bir atılım
başlamaktadır. İktisadi greviere katılanların sayısı art
makta ve çok güçlü bir biçimde artmaktadır. Kara-yüz
ler irticaının tümüyle egemen oldugu dönem sona ermiş
tir. Yeni bir atılım dönemi başlamaktadır. 1905'ten 1909'a
kadar çekilmekte olan (büyük ar.alıklar da olsa) proletar
ya tekrar güçlenmekte ve hücuma geçmeye başlamaktadır.
Bazı sanayi dallarında canlanma derhal proletarya müca
delesi'nin canlanmasına yolaçmaktadır.
Proletarya başlamıştır. Ötekiler, burjuva, demokra-
23 6
tik sınıflar ve halk tabakaları faaliyetlerini sürdürmekte
dirler. Ilımlı bir liberal olan I. Dumanın demokrasiye ya
bancı başkanı Muromzev'in ölümü, gösterilerin ilk çekingen
başlangıcına yolaçmıştır. Lev Tolstoy'un ölümü -uzun bir
aradan sonra ilk kez� sokak gösterilerine neden olmuş,
bunlara büyük ölçüde ögTenciler, ama onların yanında iş
çiler katılmışlardır. Tolstoy'un toprağa verilmesi günün
de bir dizi fabrika ve atelyede işin bırakılması, gösteri
grevlerinin başlangıcını -çok mütevazı bir başlangıç da
olsa- göstermektedir.
Son zamanlarda, Vologda ve Serentuyi'de devrim sı•
rasındaki kahramanca mücadeleleri yüzünden kavuştur
maya ugTayan, zorunlu çalışmaya malıkılın edilen yoldaş
larımıza işkence eden çarın zindancıbaşılarının hayvan
lıkları ögTenciler arasındaki kaynaşmayı daha da artırdı.
Rusya'nın her yanında toplantılar ve gösteriler yapıldı,
polis zor kullanarak üniversiteye girdi, öğrencilere kötü
muamelede bulundu, ögTencileri tutukladı, huzursuzluk
larla ilgili gerçeğe saygı gösteren en küçük sözcüklerinden
dolayı gazeteler aleyhine kovuşturma açtı, bununla birlik
te huzursuzlukları artırmaktan başka bir şey yapamadı.
Proletarya başladı. Demokratik gençlik, faaliyetleri
sürdürüyor. Rus halkı yeni mücadele için uyanıyor. Yeni
bir devrime doğru yürüyor.
Mücadelenin başlangıcında hemen görüldü ki, 1905
yılında, çarların iktidarını sarsan ve bu yaklaşan devrim
de yokedecek olan güçler ortadan kalkmamıştır. Gene mü
cadelenin başlangıcında hemen yığın hareketinin önemi
kendisini gösterdi. Yığınlar ayağa kalkar kalkmaz, bir kez
milyonlar harekete geçer geçm:ez hiç bir cinayet, hiç bir
kovuşturma, hareketi durduramıyor, bunlar mücadeleye
d aima yeni savaşçı · saflarını çekmektedirler. Hiç bir ted
h işçi komplosu, ezilmiş kitlelere kar etmemektedir. Yığın
l a r bir kez ayağa kalktı mı, yeryüzünün hiç bir gücü on-
ları durduramamaktadır.
Şimdi aya�a kalkmaya başladılar. Bu atılım belki
hızlı, belki yavaş ve aralıklarla ilerleyecek, ama her halde
devrime yolaçacaktır. Rus proletaryası, l905 yılında her
kesin önünde yürümüştü. Bu şanlı geçmişini akıldan çı
karmayarak şimdi her gücünü, örgütünü, partisini, Rus
Sosyal-Demokrat İşçi Partisini yeniden kurmak, güçlen
dirmek ve daha da geliştirmek zorundadır. Partimiz şim
di güç günler geçiriyor, ama o yenilmez proletarya gibi
yenilmez.
O halde yoldaşlar iş başına ! Her yerde örgütler kur
mak, işçiler arasında sosyal-demokrat parti hücreleri oluş
turmak, siyasal ve iktisadi ajitasyonu geliştirmek için ha
rekete geçiniz. İlk Rus devriminde proletarya halk yı�ın
larına özgürlük için nasıl savaşılaca�ını ö�retmişti, ikinci
devrimde onları zafere götürmelidir!
1910
Werke, Bd. 16, ıı. 361-364
DEVRİMCİ ATILIM
(PARÇA)
:ZJ 9
müyle haklıdır. Avrupa için bu isabetli olmayabilir; 1905
güzü Rusya'sı için de dogt'u olmazdı; ama bugünkü Rus
ya için o kadar dogt'udur ki, hatta paradoks gibi görünen
şu gözlemi yapmaya cesaret edilebilir: Bir örgütün yığın
üzerindeki etkisinin büyük ve sürekli olabilmesi için, üye
sayısının belirli bir minimumun üzerine çıkmasına izin ve
rilmemelidir!
Pekala, bu "sol" örgütlerin parti niteliği nedir? Öğ
renci M. şöyle yazıyor:
"Özellikle şu husus kaydedilmelidir ki; tek tek sol ör
gütler arasında hiç bir anlaşmazlık hissedilmemektedir.
Böyle bir anlaşmazlık, faaliyetin bulunmadığı, durgunluk
döneminde aşağı yukarı üç yıl önce özellikle kuvvetliydi.
Üniversite kantin komisyonlarının ve benzeri örgütlerin
seçimleri, parti listelerine göre yapılıyordu. Şimdi bu an
laşmazlıklar hemen hemen kayboldu - kısmen, herkes,
güçleri, ortak ugt'aş için birleştirme zorunluluğunu anla
dığı için, kısmen eski partiler sarsıldığı ve yenileri henüz
pekişınediği için."
Öğrencilerin bu bakımdan da tüm Rusya'ya özgü bo
yutların bir görüntüsünü yansıttıkları kuşkusuzdur. Her
yerde, tüm demokratlarda, işçilerin de arasında "eski par
ti mevzileri sarsılıyor ve yeniler henüz pekiştirilmedi".
Bu tasfiyecilik nedir? Bu, ya dönemin zihniyetine, eski
parti mevzilerinin "sarsılmış durumlarına" verilen cesa
retsiz bir ödün, ya da bu sarsılmış durumdan liberallerin
kötü niyete dayanan yararlanmasıdır.
Olanca gücüyle bu "sarsılmış duruma" karşı mücadele
etmek ve "yeni mevzilerin" noksansız, açık, kesin, iyice
düşünülüp taşınılan bir biçimde "pekiştirilmesi" için ça
balar sarfetmek bütün demokratların görevidir. Parti
platformları (ve parti içi platformlar) üzerindeki çekiş
meler ve tartışmaları "anlaşmazlıklar"la karıştırmak çok
ağır bir hata olur.
"Güçleri ortak çaba için birleştirmek", bu arada ör
negin marksistlerle narodniklerin güçlerini birleştirmek
kesinlikle zorunludur. Ama bu, parti görüş açısının be
lirginligini gereksiz kılmaz, tersine bunu gerektirir. Ça
bada birleşmek, ancak bu çabanın zorunlu oldugu konu
sunda gerçekten birleşik bir kanı oldugu zaman olanak
içinde bulunur. Bu açıktır, gün gibi açıktır� Rus demok
rasisi, bu arada, demokratik çaba için, "güçleri", demokrat
olmayanlarla, liberallerle "birleştirmeyi" denemekten za
rar görmüştür!
Biz, siyasal grev yandaşlarının "güçlerini" bunun
karşıtlarının "güçleri" ile "birleştirmeye" çabalayın der
sek bu arada "çaba"nın zarar görecegi açıktır. Hayır, önce
noksansız, açık, kesin, iyice düşünülüp taşınılmış bir bi
çimde "mevzilerinizi", platformlarınızı ve programlarınızı
sınırlayınız, sonra kanılarına, toplumsal niteliklerine gö
re birarada yürüyebilecek olanları birleştirin; onla-
. rı, birlik olmanın beklenildigi çabada, sadece bu çabada
birleştirin. O zaman, ancak o zaman böyle bir girişim ya
rarlı olabilir.
V. t.
:1912
Wef'ke, Bd. 36, ıı. 183-184
ARTAN DENGESİZLİK111
(BİR POLİTİKA YAZARININ NOTLARI)
2.47
DÖRDÜNC Ü KlSlM
24 9
_l
ve savaşa karşı mücadele kararlarını r dettiler ve "kendi"
emperyalist hükümetlerinin yanında � t savunması" adına
açıkça bu haydutça ilhak savaşı yolu üzerinde yürüdüler. Opor
tünizm, kurallara uygun bir şekilde sosyal-şovenizme dönüştü.
Merkezciler (Kautsky'nin önderliğinde) sosyal-şovenistlerin
müttefiki oldu. Bunlar işçi hareketi için özellikle tehlikeliydi;
çünkü şovenist ihanet politikalarını uluslararası marksist te
rimlerle örtüyorlardı. Bolşevikler, Lenin'in önderliğinde, sos
yal-şovenizme ve merkezciliğe karşı kararlı ve tutarlı bir mü
cadele verdi ve tüm içten enternasyonalist güçlerin, Lenin'in
geliştirdiği savaş, barış ve devrim teori ve programının bay
rağı altında uluslararası işçi hareketinde birleşmesi için çaba
gösterdiler. Bolşevikler sol güçleri biraraya getirdiler, onlara
Kautsky tarafından temsil edilen merkezci kavramlardan kur
tulmaları ve tutarlı devrimci marksist yoldan gitmeleri için
yardım ettiler.
Lenin, savaş sırasında İsviçre'de oturdu ve orada dev
rimci gençlik arasında enerjik bir biçimde çalıştı. Bu dönem
de birçok sosyalist gençlik birlikleri, uluslararası gençlik sek
reterliği gibi enternasyonalist görüş açısını savunuyorlar ve
savaşa karşı mücadele ediyorlardı. Bu tutumlarında içtendiler,
ama teorik berraklıktan yoksundular, kısmen merkezci etkile
rin altında bulunuyorlardı. Lenin'in bu kısımda yayınlanan
mektup ve makaleleri, Lenin'in ve mücadele arkadaşlarının
nasıl bir ısrar ve sabırla bu gençlere do!ru yolu göstermek
için, onlarla ilgilendiklerini, hatalarını dostça, ama ilkelere
dayanarak eleştirdiklerini göstermektedir; çünkü Lenin "genç
lere dalkavukluk edemeyiz" diyordu.
Lenin, Uluslararası Gençlik Sekreterli�i ve İsviçre sosyal
demokrat gençliği ile dolaysız temas halinde bulunuyordu. İs
veç, Norveç ve Fransız gençlijti arasında da bolşevikler faali
yet gösteriyorlardı. Gerçek bir bolşevik ve Lenin'in aile dostu
olan Ines Arınand özellikle faaldi. Lenin, ona, "Gençlikle yo
ğun bir şekilde ilgileniniz" (s. 265) diye yazıyor ve "Sık sık
gençliğin önünde konuşmanız, beni çok sevindiriyor. Yararlı
bir iş!" (s. 266) diyordu.
muslararası Gençlik Sekreterliği ve bir dizi gençlik bir
liği, Lenin'in 1915 yllında muslararası Sosyalist Konferansın
da oluşturduğu Zimmerwald Soluna katlldı. Bu katuma <la,
kuşkusuz, çeşitli ülkelerin devrimci gençliği arasında faaliyet
te bulunan Lenin'in ve mücadele arkadaşlarının etkisi ile açık-
2.SO
lanabilir. Uluslararası Gençlik Sekreterliğinin organı olan
Gençlik Ente.rnasyonali gazetesinde, Lenin'in "Proletarya Dev
riminin Askeri Programı" (bkz: Marx-Engels-Marksizm, s.
375-379) adlı çalışması yayınlanmıştır.
Gençlik Enternasyonali'ndeki makalesinde, (s. 123-127)
Lenin, bu gazete hakkında çok övücü bir ifade kullanıyordu,
ama eksikleri üzerinde susmuyor, hatalarını eleştiriyordu. Böy
lelikle dünya sosyalist . yazınında proleter gençlik hareketinin
politik-ideolojik ve örgütsel temelleri üzerinde çalışan ilk dü
şünür oldu.
Lenin'in faaliyeti, uluslararası sosyalist gençlik hareketi
ne, tutarlı enternasyonalist bir tavır takınınada yardımcı oldu
ve ortamı komünist gençlik enternasyonalinin ortaya çıkma
sı için hazırladı. Lenin'in, bu örgütün 1919 yılında kurulmasın
da, çalışma program ve ilkelerinin hazırlanmasında da büyük
payı olmuştur.
STUTTGART KONGRESİNİN "MİLİTARİZM VE
ULUSLARARASI ANLAŞMAZLlKLAR"
KARARI ÜZERİNE GÖRÜŞLER114
ANTİ-MiLiTARİST PROPAGANDA VE
SOSYALİST İŞÇi GENÇLİK
BİRLİKLERİ
254
Bu amaçla genç askerlerle sıkı ilişkiler kurmaya çaba
gösterirler. Bu, şöyle olur: genç işçi lfenüz asker olmadı�ı
sürece, birli�in üyesidir ve üye aidatı öder. Asker oldu�u
zaman birlik onunla sürekli ilişkiler sürdürür, ona düzen
li bir şekilde küçük bir para yardıniı yapar. (Buna Fransa'
da asker-meteli�i derler.) Bu para ne kadar az olursa ol
sun onun için büyük önem taşır. Buna karşılık genç as
ker, kışlada başından neler geçti�ini birli�e sürekli ola
rak bildirmek, izleniinlerini yazılı olarak göndermek yü
kümlülü�ü üzerine alır. Böylelikle asker, askerlik hiz
metine girdikten sonra da ba�lı oldu� ör�tle temasını
yitirmez.
Askerin, daima do�um yerinden mümkün oldu� ka
dar uzak bir yerde askerlik hizmeti yapması için çaba
gösterilir. Bu, askerin yerel halkla hiç bir ba� ile ba�lı
olmaması, kendisini, . çevresindekilere yabancı hisset
mesi için yapılır. Böyle bir durumda, onu buyruklara uy
maya ve kalabalı�a ateş açmaya zorlamak kolaylaşır. İş
çi gençlik birlikleri, askerin yerel halktan bu ayrı kalmış
durumuna, karşı yönde bir etkide bulunmaya çalışır.
Gençlik birlikleri arasında ilişkiler vardır. Kendi yöresin
deki gençlik birli�inin üyesi olan asker, yeni bir kente
geldi�i zaman, yerel birlik tarafından iyi karşıtanan bir
misafir olarak kabul edilir, ona hemen yerel koşullar hak
kında bilgi verilir, elden geldi�nce ona yardım edilir.
Asker bir yabancı, bir turist olmaktan çıkar. Başına bir
şanssızlık gelince kendisine yardım edilece�ini, yanında
bulunulaca�ını bilir. Bu bilinç ona güç verir, kışlaya da
ha cesurca girer, haklarını ve insanlık onurunu daha ce
surca savunur.
Genç askerlerle sürdürdü� sıkı ilişkiler, gençlik bir
liklerine, askerler arasında geniş bir anti-militarist pro
paganda sürdürme olana� sa�lar. Bu amaç, gençlik bir
l iklerinin özellikle Fransa, Belçika, aynı zamanda İsviçre
:zss
ve İsveç'te yaptıkları ve büyük sayıda da�ıttıkları yayın
larla gerçekleştirilir. Bu yayınların çok çeşitli türleri var
dır: anti-militarist içerikte resimlerle süslü posta kart
ları, anti-militarist asker şarkı kitapları (bu şarkılardan
birço�u askerler arasında çok yaygındır, "Bir Askerin
Amentüsü" Fransa'da 100.000 nüshadan fazla da�ıtılmış
tır) , her türden broşürler, ça�ılar; bildiriler; askerler için
haftalık, 14 günlük ve aylık, içlerinden bazıları resimli
olan gazete ve dergiler. Kışla, Acemi Er, Genç Asker,
Hemücüklü (acemi asker için kullanılan içten bir sözcük)
ileri, çok geniş bir da�ıtım olana�ı bulmuştur. Örne�in
Belçika'da Acemi Er ve Kışla gazeteleri, 60.000 basmak
tadır. Acemi erierin silah altına ça�ılması sırasında özel
likle çok dergi yayınlanmaktadır. Asker gazetelerinin özel
sayıları, silah altına ça�ılan bütün askerlerin adresine
gönderilmektedir. Anti-militarisı yazın, askerlere kışlala
rında, sokakta verilmekte, askerler, bu yayınları, kahve
lerde, işletmelerde, bulundukları her yerde ele geçirmek
tedirler.
Silah altına alınanlara özellikle büyük dikkat sarfe
dilmektedir. Tantanalı veda partileri düzenlenmektedir.
Silah altına alınma sırasında kentte geçit alayları yapıl
maktadır. Örne�in Avusturya'da silah altına alınanlar
matem elbisesiyle ve bir matem marşının na�eleri ara
sında tüm kenti dolaşmaktadır. Önlerinde kırmızı bir bez
le süslü bir araba gitmektedir. Duvarlarında üzerinde bü
yük harflerle şu sözlerin yazıldı� kırmızı duvar ilanları
bulunmaktadır: "Halka ateş etmeyeceksiniz!" Silah al
tına alınan erierin onuruna akşam partileri düzenlenmek
tedir. Bu partilerde heyecanlı anti-militarist konuşma
lar yapılmaktadır. Bir tek sözcükle silah altına alınan
erin bilincini uyandırmak, kendisine kışlada her araca baş
vurularak içine akıtılmaya çaba gösterilecek olan fikir ve
duyguların zararlı etkilerini engellemek için her şey ya-
pılmaktadır.
Sosyalist gençligin çalışmaları boşuna degildir. Belçi
ka'da askerler arasında çogunlukları bakımından sosyal
demokrat işçi partisine yakın olan ve birbirlerine sıkı sı
kıya baglı aşagı yukarı 15 asker birligi vardır. İçlerinde
ki erierin üçte-ikisinin örgütlenmiş bulundugu alaylar
vardır. Fransa'da anti-militarisı egilim, yıgınları �armış·
tır. Dünkerk, Creusot, Longwy, Montceaux-les-Mines grev
leri sırasında, grevci işçilere karşı çagrılan askerler, işçi
lerle dayanışma halinde olduklarını belirtmişlerdir . . .
Ordu saflarında sosyal-demokratların sayısı günden
güne artıyor, askerler her gün biraz daha az güvenilir olu�
yorlar. Burjuvazi, örgütlü işçi sınıfına dogrudan dogruya
karşı koyacaksa, askerler kimin yanında bulunacak? Sos
yalist gençlik birligi, ordunun halkın yanında bulunması
için, tüm enerjisiyle ve gençlere özgü bir gayretle çalış
maktadır.
1907
Werke, Ekcllt
1896-1897, B. 196·199
Pazar Akşamı
Aziz yoldaş ! Pazar günü Zürih'te Gençlik Örgütü Bü
rosunun uluslararası düzeyde bir konferansı oldugunu ye
ni ögrendim. Norveçliler ve İsveçliler, bu konferansa ke
sinlikle (oralardaki gençlik örgütleri Zimmerwald Solu
na katıldılar) .
Sizden, 1. Konferansın tarih, yer, süre ve bileşimini
( incelikle: yani her şeyi gizlice) ve mümkün oldugu ka
dar somut bir biçimde ögrenmenizi; 2. partimizin de bir
temsilcisinin katılıp · katılamayacaginı saptamanızı; katıl-
257
mamızı sağlamak için girişimde bulunmanızı ve bizzat ka
tılmanızı; 3. özellikle İskandinavya'dan kesin olarak ki
min geleceğini mümkün olduğu kadar çabuk öğrenmenizi,
onlarla temas kurmanızı, konuşmanızı ve mümkün olan
hızla bizimle temasa geçirmenizi çok rica ediyorum.
Bu mektubu aldığınızı ve neler yapabileceğinizi um
duğunuzu kısaca yazın.
Selamlar !
30 Ocak 1916 Dostunuz Lenin
Briefe, Bd. IV, s. 175-176
.260
proleterleri nasıl öldürdü�nü hareketsiz seyretmeyecek
tir. 187l'de oldu� gibi yeniden silaha sarılacaklardır, bu
gunun ş8§kına çevrilmiş uluslarından -daha do�usu
bugün, hükümetlerinden çok oportünistler tarafından ör
gütleri bozulan proleter hareketinden- er ya da geç,
ama mutlaka devrimci proletaryanın oluşturdu� "kor
kunç uluslar"ın uluslararası ittifakı do�acaktır.
Askerleştirme şimdi tüm kamu yaşamına sızmış bu
lunmaktadır. Emperyalizm büyük devletlerin dünyayı bö
lüşmek ve yeniden bölüşmek için sürdürdükleri şiddetli
l:)ir mücadeledir, bu nedenle, kaçınılmaz bir şekilde, ta
rafsız ülkelerde, küçük ülkeler dahil bütün ülkelerde mi
litarizmin devamına yolaçmak zorundadır. Proleter ka
dınları buna karşı ne yapacaklardır? Yalnızca her savaşı
ve militarizmle ilgili her şeyi lanetleyecekler ve silahsız
lanmayı mı isteyeceklerdir? Gerçekten devrimci olan bir
sınıfın kadınları, hiç bir zaman böyle utandırıcı bir rolle
yetinmeyeceklerdir. Bunun yerine o�arına şunları söy
leyeceklerdir: "Yakında büyüyeceksin. Sana bir tüfek ve
recekler. Onu al ve bu sava§ aracını iyi ö�en. Bugün bu
savaşta yapıldı�ı gibi ve sana sosyalizme ihanet edenler
tarafından ö�tlendi� gibi kendi kardeşlerine, öteki ül
kelerin proleterlerine ateş etmek için de�il, ama kendi
ülkenin burjuvazisine karşı mücadele etmek, sömürüye,
sefalete çocuksu arzular yoluyla de�il, burjuvaziye karşı .
kazanılacak bir zafer yoluyla ve burjuvazinin silahsızlan
dırılmasıyla bir son vermek için bu bilgi sana gereklidir."
Böyle bir prop;:tgandaya ve bugünkü savaşla ilgili ola
rak böyle bir propagandanın yürütülmesine karşı çıkılır
sa, o zaman lütfen, uluslararası devrimci sosyal-demok
rasi, sosyalist devrim, savaşa karşı sava§ gibi büyük laf
lar edilmesinden vazgeçilsin.
1916
Werke, Bd. 23, s. 93-96
I. F. ARMAND'A MEKTUP
(PARÇA)
I. F. ARMAND'A
Aziz dostum!
Uzun zamandan beri sizden bir tek satırlık mektup
almıyorum, nedenini de bilmiyorum. "Yarın" yazmayı
vaadetmiştiniz -bu hemen hemen bir hafta önceydi- oy
sa bir hece bile yok. Herhangi özel bir neden mi sizi en
gelledi? Mektup yazmak hoşunuza gitmiyorsa, hiç olmaz
sa birkaç sözcük yazın, yoksa huzurum kaçacak.
I ve II konusunda sanıyorum size kısaca yazdım.116
3. Il'de Grimm ve arkadaşları + Nobs ve Platten
ile bir toplantı (çok özel) yapıldı. (Münzenberg ve Brons
ki davet edilmişlerdi, ama bu [Merkezcilerle] görüşme
yi reddettiler, reddetmek do�al olarak do�uydu.) Nobs
ve Platten çok karaktersiz insanlar ( e�er bundan da kö
tüsü değillerse) ve Griının'den "ateşten" korkar gibi kor
kuyorlar.
Karar üzerinde herhangi bir de�işikli�i kabul etme
diler (do�al olarak Grimm, Nobs ve Platten'i "doldurmuş
tu") . Ben bu de�işiklikleri henüz görmedim. Yarın (per
şembe günü) yayınlanacaklar.117 Gerçe�i söylemek gere
kirse, buradaki Sollar pek fazla şey bilmiyorlar.
Dün genel kurul toplantısı yapıldı (toplantılar beni
yoruyor; sinirlerim dayanmıyor; baş a�ılarından ıstırap
çekiyorum; toplantı bitmeden ayrıldım) : Tüm Zürih ör
gütünün başkanlık· divanı yeniden seçildi. Bronski de
seçildi. Tasavvur ediniz: bu sosyal-yurtsever rezilieri
(başlarında Baumann olmak üzere) aya�a kalktılar ve
toplantıyı terkettiler. Bronski ile işbirli�i yapmak istemi
yorlar! !
Nobs + Platten bu tokatı kabullendiler ve toplantı
nın ertelenmesini sa�lamayı başardılar! ! Ayıp, ayıp! Bun
lar da sol olacaklar! ! Gençlik de Nobs ve Fiatten'den
"korkuyor"! !
Humbert-Droz'un Cenevre'de bir konferans verdi�i
ve gençli�i budalaca pasifizmi ile kuşatmak istedi� söy
leniyor. Ona karşı, birkaç açık savaş verebiiseniz iyi olur;
nazik bir şekilde, ama, açıkça, pasifizmin bütün i�enç-
liğini, tüm saçmalığını gözler ön9ne serin ve devrimci
bir program çizin.
Selamlar!
Dostunuz Lenin
7 �ubat 1917
Brtefe, Bd. IV, s. 381-382
I. F. ARMAND'A
Aziz dostum!
Lütfen mümkün olan hızla bildiri işinde acele ediniz.
Çevirisi gecikecekse, o zaman lütfen bana d e r h a l Rus
ça metinden bir kopya gönderiniz. Onu Almanya'ya gön
dermek hususunda uygun bir fırsat çıktı. Bu öyle seyrek
çıkan bir fırsat ki, bundan yararlanmak zorundayız, ama
bu fırsata yakında sahip olacağız.
Harkov'da J. F.'yi aramışlar ve "evrak" bir komisyon
tarafından incelenmiş.
Grigori, Bern'den yazıyor. Dün Grimm ve arkadaşla
rına karşı büyük bir zafer kazanmışları Yaşasın!
Gençlikle yoğun bir şekilde ilgileniniz! Droz'a karşı
yapılan mücadele ne alemde? Referandumda durum ne
dir?
Bildirinin Fransızca ve İngilizce çevirisini iki nüsha
halinde yazmıyor musunuz?
Selamlar.
Dostunuz Lenin
25 Şubat 1917
Brtefe, Bd. IV, s. 391
I. F. ARMAND'A MEKTUP
(PARÇA)
266
çok yararlar elde ettiğimizi belirtmeliyiz.
İsviçre hareketinin, anlaşılması burada yıllar süren
bir faaliyeti gerektiren sorunları karşısında, daima özel
bir dikkatle tavır takındık. Ama İsviçre Sosyalist Parti
sinin üyeleri olan bazılarımız -bunların sayısı on ile on
beşten fazla değildi- uluslararası sosyalist hareketinin
genel ve temel sorunlarında bizim görüş açımızı, "Zim
merwald Solları"nın119 görüş açısını tutarlı bir şekilde
temsil etmeyi ve sosyal-yl;lrtseverlikle kararlı bir şekilde
mücadele etmekle kalmayarak, aynı zamanda "Merkez"
denilen, İ sviçre'de R. Grimm, F. Schneider, Jacques Sch
mid, Almanya'da Kautsky, Haase ve "Emek Grubuııı2o
Fransa'da, diğerleri arasında Longuet, Pressemane, İngil
tere'de diğerleri arasında Snowden, Ramsay MacDonald,
İtalya'da Turati, Treves ve arkadaşları, Rusya'da "Örgüt
Komitesi"nin yukarda kimliği belirtilen partisinin (Aksel
rod, Martov, Çheydze, Skobelev ve diğerleri) bağlı oldu
ğu akıma karşı mücadele etmeyi görev saydılar.
Biz, bir bölümü Freie Jugend121 dergisi çevresinde top
lanmış olan devrimci sosyal-demokratlarla dayanışma için
de işbirliğ� yaptık. Bunlar, savaş sorununa karşı tavır
alacak parti kongresinin, 1917 Nisanında toplantıya çağ
rılmasını isteyen referandum gerekçesini kaleme aldılar
ve yaydılar; Töss'teki Zürih Kantonu parti kongresine
askeri sorun üzerine, gençlerin ve "Sollar"ın kararını
sundular;122 bunlar, 1917 Martında ''Bizim Barış Koşulları
mız" bildirisini, 1917 Martında Almanca ve Fransızca ola
rak yayınladılar ve bu bildiriyi İsviçre'nin Fransızca ko
nuşulan bazı bölgelerinde yaydılar.
Kendileriyle aynı düşünceleri paylaşan kimseler ola
rak, omuz omuza çalıştığımız bu yoldaşlara kardeş se·
Iamlarımızı gönderiyoruz.
İngiltere'nin emperyalist hükümetinin, Rus enternas·
yonalistlerine, emperyalist Guçkov-Milyukov emperyalist
hükümetinin uzlaşmaz karşıtlarına, emperyalist savaşın
Rusya tarafından sürdürülmesinin uzlaşmaz karşıtıarına
ne pahasına olursa olsun Rusya'ya seyahat iznini verece
ginden en küçük bir kuşkumuz yoktu ve şimdi de yoktur.
Bu nedenle, Rus devriminin görevlerini nasıl anla
dığımızı ince ayrıntılara girmeden kısaca açıklamalıyız.
Biz, bunu, şunun için çok zorunlu buluyoruz: İsviçreli
işçiler aracılıgı ile, İsviçre halkının konuştuğu dilleri ko
nuşan Alman, Fransız ve İtalyan işçilere hitap edebiliriz
ve etmek zorundayız. İsviçre halkı, bugüne kadar barı
şın nimetlerinden ve göreli olarak en büyük siyasal öz-
. gürlükten yararlanmaktadır.
Partimizin, Cenevre'de yayınlanan merkez organı
Sosyal-Demokrat'ın 47'inci sayısındaki (13 Ekim 1915)
"Bildiri"mize koşulsuz baglı bulunmaktayız. Biz orda
şöyle demiştik: Rusya'da devrim başarıya ulaşır ve İngil
tere ve Fransa'nın emperyalist burjuvaziyle ittifak halin
de, İstanbul'un, Ermenistan'ın, Galiçya'nın vb. zaptı için
sürdürülen bir savaşa devam etmek isteyen bir cumhuri
yetçi hükümet iktidara gelirse, o zaman böyle bir hükü
metin kesin karşıtları oluruz, o zaman böyle bir savaşta
"yurt savunması"na karşı oluruz .• ..
Aşagı yukarı böyle bir durum meydana geldi. Nikola
II'nin kardeşi ile monarşiyi yeniden kurmak için pazar
lıga girişen ve saflarında Lvov ve Guçkov gibi monarşist
lerin en önemli, en bellibaşlı mevkileri işgal ettigi yeni
hükümet, Rus işçilerini, şu slogan ile aldatmaya çalışmak
tadır: "Almanlar, Wilhelm'i düşürmeli." (Çok dogru! Peki,
buna, İngilizlerin, İtalyanların vb. krallarını ve Rusla
rın Lvov, . Guçkov gibi monarşistlerini devirmeleri ge
rektiği neden eklenmiyor??) Bu hükümet böyle bir slogan
la ve çarlıgın Fransa, İngiltere vb. ile imzaladıgı ve Guçkov-
268
----
Milyukov-Kerenski'nin onayladığı emperyalist yagma
antlaşmalarını yayınlamamak suretiyle Almanya'ya karşı
sürdürdüğü emperyalist yağma savaşını bir "savunma
savaşı" olarak tanıtmaya (yani proletaryanın görüş açı
sı bakımından haklı bir meşru savaş olarak) ve Rus, İn
giliz vb. sermayesinin yagmacı, emperyalist, ilhakçı amaç
larının savunulmasını, Rus cumhuriyetinin "savunulması"
olarak sunmaya (bu cumhuriyet Rusya'da henüz yoktur
ve kurulmasını, Lvov ve Guçkov vaadetmemişlerdir bile! ) .
Rus sosyal-yurtseverleriyle (Plehanov, Zasuliç, Pot
ressov vb. türünden) ve "Merkezciler" partisi, "Örgüt ·
2.70
Tümüyle gençliğin eğitilmesi ve yetiştirilmesinde tam bir kav
ram getirirler ve gençliğin sosyalist devlet içindeki yerini be
lirlerler.
Lenin'in Ekim Devriminden önce ve sonra belirttiği genç
lik sorunlarıyla ilgili birçok düşünler genelleştirilmiş ve daha
da genişletilmiş biçimde III. Komsomol Kongresindeki söyle
vinde özetlenmiştir. Bu söylev, marksizm-leninizmin, gençli
ğin ve onun öncü kıtası olan komsomolun, sosyalizm ve ko
münizmin kuruluşundaki rolüyle ilgili en önemli belgelerin
den biridir. Bu söylev, büyüyen kuşağın komünist eğitimi ve
komsomolun tüm çalışmaları için program niteliğindedir. Ulus
lararası komünist gençlik hareketi için paha biçilmez derecede
büyük öneme sahiptir.
Lenin ve leninist parti, Büyük Ekim Devriminden son
ra ortaya çıkan komsomolun, bu bütünüyle yeni olan gençlik
örgütünün kurulması yolunu açtı. Lenin ve leninist parti,
komsomola ideolojik ve örgütsel temellerini verdi. Lenin, ko
münist gençlik örgütünün görevlerini saptadı, 'en önemli gö
revini proletarya diktatörlüğü sisteminin bir bölümü ola
rak nitelendirdi ve onun bu sistem içindeki yerini belirledi.
Lenin'in sözleriyle her komsomol üyesinin temel görevi
"partinin komünizmi kurmasına yardımcı olmak ve tüm genç
kuşağın komünist bir toplum yaratmasına yardımcı olmak"tır
(s. 309-310 ) . Lenin, komsomolu, partiye en yakın olan ve ona
dolaysız olarak · bağlı biriCik toplumsal-siyasal örgüt, komü
nizmin kuruluşunda yedek güç ve en yakın yardımcı olarak
görmekteydi. Komsomolun en önemli, her şeye yön veren
görevi, partiye, gençliğin komünizm için eğitilmesinde yardım
etmekti.
Lenin, genç kuşağa öğrenme, komünizmi inceleme görevi
verdi ve bu konuda şu açıklamayı yaptı: "Komünist olarak ken
dinizi eğitmelisiniz. Gençlik Birliğinin görevi, pratik faaliyet
lerini öyle bir biçimde örgütlernektir ki, üyeleri, öğrenerek,
öğreterek, örgütlenerek, birleşerek ve savaşarak kendilerini
ve ona önder gözü ile bakan herkesi eğitebilsinler, komünist
leri eğitebilsinler." (s. 3 1 1 . ) Komünizmi kurmak için her şey
den önce bugünkü bilgiyi tümüyle kavramak, sürekli olarak
ve enerjik bir şekilde öğrenmek zorunludur.
Lenin, gençliğin, öğrenimini daima burjuva ideolojisi ve
ahlakına karşı uzlaşmaz bir mücadele ile birleştirerek mark
sizmi inceleyebileceğini ve işçi sınıfının bilimsel dünya gö-
rüşünü benimseyebileceğini belirtiyordu. Lenin, ideolojik cep
hede sürdürülen bu mücadelenin, hangi şekil içinde ortaya
çıkariarsa çıksınlar, ister sağ, ister yalancı sol ya da "aşırı
devrimciler" şeklinde ortaya çıksıhlar, burjuvaziye ve onun,
oportünist suç ortaklarına karşı yapılan sınıf mücadelesinin
önemli bir bölümü olduğunu belirtmektedir.
Lenin, komsomola, geıiç kuşağı sosyalist yurda ve komü
nist partiye sarsılmaz bir bağlılık ruhu ile yetiştirmeyi öğ
retti. Parti öncülüğünü, komsomolun tüm eyleminin başarısı
için bir güvence olarak gördü. Sosyalist yurtseverliğin prole
ter enternasyonalizminden ayrılamayacağını vurguladı ve genç
liği daima SSCB halkları arasında kardeşlik ve dostluk ru
hu içinde, komünizmin yüksek ideali için mücadelede tüm
ülkeler emekçilerini birlik ruhu içinde düşünmeye ve bu yön
de hareket etmeye çağırdı.
Lenin, komünist eğitim sürecinin, ne kadar çok aşamalı
ve karmaşık oldutuna dikkati çekti. Leninist eğitim ilkeleri,
bilgilerin edinilmesi, marksist teorinin incelenmesi faaliyetle
rının, partinin ve halkın komünizmi kurma mücadelesinde
pratik çalışma ve aktif katılma faaliyetlerine çözülmez bir bi
çimde bağlanmasını gerektirmeleriyle .özellik kazanırlar. "An
cak insan, işçiler ve köylülerle yanyana çalışarak gerçek bir
komünist olabilir." (s. 320.) diyordu Lenin. Komsomolun çok
yönlü çalışmasının tümünün nihai amacı, gençliği, sağlam bir
sınıfsal görüş açısı ve marksizm-leninizmin siyasal dünya gö
rüşü için eğitmek olan temel göreve hizmet eder. Böylelikle
komünizm, pratikte ve genellikl e hayatta, bu temel görev için
izlenecek yol olmaktadır.
Birçok çalışmalarında Lenin, yeni sosyalist toplumda,
gençliğin durumunun ve rolünün nasıl temelli bir biçimde de ...
ğiştiğini inceledi. Gençliğin temel sorunları, devrim ve parti
aracıyla tarihte ilk kez çözüme kavuşturulmuştu. Devrim ve
parti, gençliğe hayata , giden doğru yolu açmış, ona yaratıcı
çalışma, yetişme, dinlenme vb. hakkını vermişti. Sosyalist de
mokrasi ilk kez gençliğe ve onun örgütüne, toplum faaliyetle
rinin yönetimine, gençliğin çıkarlarını doğrudan doğruya ilgi
lendiren tüm sorunların çözülmesine faal olarak katılma ola
nak ve güvencesini vermişti. Bu devrimin, gençlikte faal si
yasal, manevi ve kültürel yaratma yönünde bir tutku uyan
dırdığı gibi, devrim için yeni yedek güçler yetiştirme zorun
luluğuna da uygundu.
Lenin, komsomolu, partinin önd�rliği altında, proletarya
diktatörlüğünün tüm görevlerinin, eltonomik-örgütsel; kültü
rel-eğitsel, savunma ve dış politikayla ilgili görevlerinin yü
rütülmesine faal olarak katılan yapıcı bir toplum gücü ola
rak görüyordu. Ama bütün bunlar, ilk planda, gençliğin ko
münist eğitimine hizmet etmeliydi; bu, gençlik örgütüne, ken
di niteliğine uymayan yönetici, sevk ve idare edici görevler
verilmesi gerektiğini ifade etmezdi. Lenin, gençliğin gücüne
inanıyordu, duraksamasız yeni güçlerin partiye alınması, ken
dilerine sosyalist devletin sevk ve idaresinde, ekonomik kuru
culuk faaliyetlerinde görev verilmesi için teşviklerde bulunu
yordu. Ama Lenin, gençliğe devrimin kendileri için ne bü
yük olanaklar yarattığını açıklamakla kalmıyor, aynı zaman
da, parti ve devletin onlara yüklediği büyük sorumluluğu, sos
yalist yurdun yazgısı üzerindeki sorumluluklarını, bu yurdu
savunma yükümlülüklerini her zaman anımsatıyordu. Komü
nizmin ortak amacı için ortak çalışma görevlerini, her gün,
her kent ve köyde yerine getirmeleri, dürüst, bilinçli ve di
siplinli bir çalışma yapmaları ve yeni olanı, komünist olanı
güçlendirmek, komünizme düşman ya da yabancı olan her
şeyle uzlaşmaz bir biçimde mücadele etmek için, "en küçüğü,
en basiti olsa bile" (s. 321 ) , onu çözüme kavuşturmaları için
gençliğe çağrıda bulunuyordu.
Bu bölüm, Lenin'in, okul sorunu ile ne kadar temelden
ilgilendiğini açıkça gösteren çalışmaları da içermektedir. Okul,
onun için toplumun yeniden düzenlenmesinde güçlü bir araç
tı, çünkü burada, yurdun yarınki sahipleri, komünizmin her
bakımdan gelişmiş mimarları yetiştirilmek durumunda idiler.
Yeni okul, yaşamla, toplumsal-üretici emekle, halkın ko
münizm için verdiği mücadele ile ayrılmaz bir şekilde bağlı
olmalıydı. Lenin, özellikle bilim öğretimi ile ilgileniyordu. Ge
nel bilgi veren okulun çocuklarının ve gençlerinin, nitelikli
emek için de hazırlanmasını istiyor, geleceğin uzman işçileri
nin "politeknik bir görüşe ve politeknik eğitimin temel bil
gilerine" (s. 328) sahip olmak zorunluluğunu belirtiyordu.
Bu nedenle Lenin, öğretmenliği de yüksek bir yetenek
olarak görüyor ve halk için yeni öğretmenierin kapsamlı bir
şekilde yetiştirilmesine özen gösteriyordu. Halkın eğitilmesiy,
le ilgili görevler konusundaki fikir ve işaretleri, parti progra.
mına yansımıştır ve SBKP'nin okul politikasında temeli oluş
tururlar.
273
Yeni okulun kuruluşu, komsomolun en önemli görevle
rinden biri olmuştur. Lenin, genç komünistleri, yeni okulu
kurmayı öğrenmeye, kültürel gerilikle, okuma-yazma bilme
mekle mücadele etmeye, komünizmi, sözle ve örneklik görevi
yaparak gençlik yığınlarına götürmeye çağırdı.
Lenin'in vasiyeti, gençliğe, sosyalizmin ve komünizmin
kurulması mücadelesinde sağlam yolu göstermektedir, bu va
siyet gençliğin yaşamı için açık bir direktiftir.
2.74
RSSFC'NDE YÜKSEK ÖGRETİM KURUMLARINA
ÖGRENCt KABULÜ KONUSUNDA123
HALK KOMİSERLERİ KURULU KARAR TASLAGI
275
SEMPATİZAN GRUPLARlN
ÖRGÜTLENDiRiLMESiYLE İLGİLİ OLARAK
MOSKOVA PARTİ KOMİTESİ TOPLANTISINDA
VERiLEN SÖYLEVLER 124
16 AGUSTOS 1918
2'J1
edebilecegini iddia ettigi zaman, o kadar ince yalanlar söy
lemiştir.
Gerçekte, okul, burjuvazinin sınıf egemenliğinin tü
müyle bir aleti olmuştur. Okul, baştanaşagı burjuva kast
ruhu ile dolmuştu; böyle bir kurum, kapitalisılere yumu
şakbaşlı köleler ve yetenekli işçiler yetiştirmeliydi. Sa
vaş, modern teknigin mucizesinin, milyonlarca işçinin
yokedilmesine ve savaştan karlı çıkan kapitalistlerin sınır
sız bir biçimde zenginleşmesine nasıl hizmet ettigini gös
termiştir. Savaş, içinden çürütüldü, çünkü biz, kapitalist
lerin yalanını ortaya koyduk ve bu yalanın karşısına ger
çegi çıkardık. Biz şöyle diyoruz: öğretim alanındaki göre
vimiz de burjuvazinin yıkılınası için mücadele etmektir.
Okulun, yaşamın dışında, siyaset dışında bulundugunu
ileri sürmenin yalan ve ikiyüzlülük oldugunu açıkça söylü
yoruz. Eski burjuva kültürünün çok yüksek egitim gör
müş temsilcileri tarafından resmen ilan edilen sabotaj,
neyi göstermiştir? Herhangi bir ajitatörden, tüm söylev
lerimiz ve binlerce broşürderi daha açık bir şekilde, bu
kimselerin, bilimi kendi tekeli olarak gördüklerini ve onu
"aşagı tabakalar" diye adlandırdıkları sınıflar üzerindeki
egemenliklerinin bir araci yaptıklarını göstermiştir. Bu
kimseler aldıkları egitimden sosyalist kuruluşun kuyusu
nu kazmak üzere yararianmışlar ve emekçi yıgınlara kar�
şı çıkmışlardır.
Devrimci savaşta, Rus işçi ve köylüleri, kesin egitimle
rini almışlardır. Kendilerine, yalnız ve yalnız bizim top
lum düzenimizin gerçek egemenlig-i sagladıgını görmüş
ler, devlet gücünün, işçilere ve yoksul köylülere, kulak
ların, mülk sahiplerinin ve kapitalistlerin direncini kesin
bir biçimde kırabilmeleri için her türlü yardımı yaptıgı
kanısına varmışlardır.
Emekçiler bilgi e dinme çabasındadırlar, çünkü bilgi
yi zaferleri için gereksinirler. Emekçilerin onda-dokuzu,
bilginin, kurtuluş kavgalarında bir silah oldu�unu, başa
rısızlıklarının e�itim eksikli�inden ileri geldi�ini ve e�i
timi fii)i olarak herkese ulaştırmanın kendi ellerinde ol
du�unu anlamışlardır. Davamız, yı�ınların, yeni sosya
list Rusya'nın kuruluşunu kendilerinin ele almalarıyla gü
ven altına girmiştir. Onlar başarısızlık ve hatalarını öğ
renmekte, mücadelelerini başarıyla sonuçlandırmak için,
e�itimi ne kadar gereksindiklerini görmektedirler. Birçok
kurumların görünüşte yıkılmasına ve sabotajcı aydınla
rın . kıvançtan kendilerinden geçmelerine karşın, mücade
lede kazanılan deneyimlerin onlara yazgılarını ellerine
almalarını öğretti�ini görüyoruz. Sözde de�il, eylemde
halka sempati gösteren bütün öğretmenierin en iyi kesi
mi, yardıma gelecektir ve biz, burada, sosyalizm davası
nın zaferinin güvencesini görmekteyiz.
Werke, Bd. 23, s. 74-76
279
leceğini, ancak o zaman kurulabileceğini daha önce söy
ledim. Beslenme sorunlarıyla ilgili yoldaşlarımız, şimdi,
kendi ifadelerin� göre, ilçe beslenme komitelerinde üye
lerin üçte-birinden az olmamak üzere işçilerin bulunma
sı sonucuna vardılar. Bu işçiler, esas olarak -proleter or
dumuzun çiçekleri- Petersburg, Moskova, İvanovo-Voz
nessenk, işçileridir. Bu, iyi bir şey, ama yetersiz. İşçi ora
nı üçte-iki olmalıydı. Buna göre yor:ı.ılmaksızın çalışma
yı sürdürmek önem kazanmaktadır. İşçilerin ileri taba
kalarının devlet yönetimine, yeni yaşamın kurulması ça
lışmalarına girdiklerini biliyorsunuz. Her zaman daha
aşağıyı, daha derinleri taramak, daima daha yeni tabaka
ları cesaretle tarafımıza çekmek zorunda olduğumuzu bili
yoruz. Bu konuda henüz eğitilmediniz, hata yapmanız ka
çınılmaz bir şey, ama bundan korkmuyoruz. Genç kadro
ların böylelikle yaratılacağını, bunun sonucu olarak za
rarlarımızı yüz kez çıkaracağımızı biliyoruz. Çünkü, düzi
nelerce genç taze güçler elde edeceğiz. Aksi halde hiç bir
yerden kuvvet toplayamayız. Daima ilerlemek, yaşamın
kalabalıkları arasından genç işçileri çekip çıkarmak, pro
letaryanın temsilcilerini her zaman daha sorumlu mevki
lere getirmek zorundayız.
Werke, Bd. 28, s. 413-414
280
eski durumlardan bir şeyler kurtarabileceğini düşleyen
'
öğretmeniere karşı mücadelede, kuşkusuz, emekçilerin ve
sömürülenlerin devletinin içtenlikle yanında olduklarına
ve olacaklarına inanıyorum.
Okulun siyaset dışında kalabileceği iddiası da bu bur
juva ikiyüzlülükleri arasındadır. Bu iddianın ne kadar ya
lan olduğunu iyice biliyoruz. Bu tezi savunan burjuvazi,
kendi burjuva politikasını, okuldaki tüm faaliyetlerinin
köşe taşı haline getirmiş, hatta genel öğretimi, aşağıdan
yukarıya kadar, burjuvazi için, uysal ve becerikli hizmet
karlar, kendi iradesinin uygulayıcıları olarak yetiştirmek
için ayarlamaya çalışmıştır. Hiç bir zaman okulu, insan
kişiliğinin eğitilmesinde bir araç durumuna getirmeye
önem vermemiştir. Bugün herkes iyice anlamıştır ki, bu
nu, ancak tüm emekçiler ve sömürülenlerle ayrılmaz bir
bağla bağlı olan, içten bir kanaat ile sovyet platformunda
bulunan sosyalist okul yapabilir.
Kuşkusuz, öğretim faaliyetlerinin yeniden düzenlen
mesi güç bir iştir, kuşku yok ki, bu alanda hatalar yapıl
mıştır ve bugün de okul ile siyaset arasındaki ilişki ilkesini
yanlış yorumlamak, ona, kaba, bozuk bir anlam vermek, bu
siyaseti, henüz hazırlık çağında bulunan, gelişen genç
kuşağın kafasına beceriksizce sokmaya çalışmak hata ve
eğilimi vardır. Biz, kuşkusuz, temel ilkenin bu kaba uygu
lamasına karşı daima mücadele etmek zorundayız. Ama
enternasyonal platforma, Sovyet devleti platformuna yer
leşmiş olan öğretmenierin bugün temel görevi, geniş ve
olanaklar ölçüsünde her şeyi kapsayan bir öğretmenler
birliğinin kurulması için çaba harcamaktır.
Werke, Bd. 28, s. 418-419
281
SOVYET DEVLETİNİN BAŞARI VE
GÜÇLÜKLERİ128
(PARÇA)
Program maddesi:
Halk eğitimi alanında
RKP, halk eğitimi alanında, 1917 Devrimi ile başlanmış
olan işi sona erdirmeyi, yani burjuvazinin sınıfsal egemen
liğinin bir aracı olan okulu, bu egemenliğin yokedilmesi
ve toplumdaki sınıfsal bölünmenin ortadan kaldırılması
için bir araç haline getirme çabalarını bir sonuca ulaştır.:
mayı görev olarak kabul etmiştir. Okul, proletarya dikta
törlüğünün aracı olmak zorundadır, yani komünizm ilke
lerini genel bir şekilde aktarmakla yetinmeyecek, aynı za-
manda proletaryanın, emekçi yığınların yarı-proleter ve
proleter olmayan tabakaları iizerine ideolojik, örgütsel ve
eğitsel etkisine geçerlilik kazandırmak zorundadır. Bu ha
reketin amacı, sömürücülerin tüm olarak ezilmesini, ko
münist düzenin gerçekleştirilmesini olanak içine sokmak
tır. Bu yönde günümüzde aşağıdaki görevler yer almakta
dır:
1. İşçi ve köylüleriri Sovyet devletinin geniş yardı
mıyla eğitim alanında kendi girişimlerine dayanarak sür
dürdükleri faaliyetlerin daha da geliştirilmesi;
2. Öğretmenierin bir kısmının ya da bugün olduğu
gibi çoğunluğunun değil, ama ıslah olmaz karşı-devrimci
elemanların uzaklaştırılması ve komünist ilkelerin (siya
setin) inançlı bir şekilde uygulanmasının sağlanması an
lamında tüm öğretmenierin kesin bir şekilde kazanılması;
3. 16 yaşına kadar olan her iki cinsten tüm gençler
için parasız ve zorunlu genel ve teknik (teorik ve pratik
olarak üretimin tüm temel dalların esaslarını öğreten)
öğretim;
4. Çocukların eğitimiyle, toplumsal · açıdan üretici
emek arasında sıkı bir ilişkinin kurulması;
5. Tüm öğrencilere besin, giysi, okuma araçlarının
sağlanması;
6. Emekçi halkın, halk eğitimi faaliyetlerine faal bir
şekilde katılmaya (halk eğitimi kurullarının geliştirilmesi,
tüm okuma ve yazma bilenlerin harekete geçirilmesi vb.)
yönlendirilmesi;
ya da 2) 'ye ek, 7. öğretmenierin RKP'nin ajitasyon ve
propaganda örgütü ile sıkı ilişkisi.
ı
TAMAMLAMALARlN TASLA GI
(PARÇA)
2.86
açık olan böyle bir yardım bürosundan ya da destekleme
komitesinden bilgi edinebileceğini, talimat alacağını, bu
örgütlerin askeri makamlarla irtibatı kolaylaştıracağını
vb. bilmelidir.
Bu tür bürolar özellikle Kızıl Ordunun ikmal faali
yetlerinde işbirliğinde bulunmayı kendilerine görev yap
malıdır. Ordumuzu silah, giysi vb. bakımından iyileştirir
sek onu çok büyütebiliriz. Halkta, gizlenmiş ya da ordu
için kullanılmayan yeter sayıda silah vardır. Fabrikalarda,
ordunun gereksindiği çeşitli mal stokları az degildir. Bun
lar süratle bulunmalı ve ordunun emrine verilmelidir.
Orduyu donatmakla görevli askeri makamlara halk tara
fından derhal geniş çapta ve enerjik bir yardım yapılma
lıdır. Bütün gücümüzle bu göreve sarılmamız gerekmek
tedir.
6. Sendikalar, köylüler, özellikle tarımsal olmayan
eyaletlerin köylü gençleri arasından, bunları Kızıl Ordu
için, besin maddeleri sağlama birlikleri, Don'da ve Ukray
na'da bir besin maddeleri sağlama ordusunu kurmak için
geniş bir toplama hareketini örgütlendirmelidir.
Bu faaliyet birçok kez genişletilebilir, genişletilmeli
dir de. Kızıl Ordunun güçlenmesine olduğu kadar, baş
kentlerin, tarımsal üretimde bulunmayan eyaletlerin aç
kalmış halkına da yardım eder.
7. Menşevikler ve sosyalist-devrimciler karşısında
partinin bugünkü durumda izleyeceği çizgi şudur: Bilinç
li ya da bilinçsiz olarak Kolçak'a yardım etmiş olanlar ha
pisaneye. Emekçiler cumhuriyetimizde Kolçak'a karşı
verdiğimiz savaşta hareketleriyle bize yardım etmeyen
kimselere tahammülümüz yoktur. Bununla birlikte, men
şevikler ve sosyalist-devrimciler arasında böyle bir yar
dımda bulunmak isteyen kimseler vardır. Bunlara büyük
ölçüde cephe gerisinde Kızıl Orduya teknik yardım ala
nında iş vermek ve bu işi sıkı bir şekilde denetim altında
bulundurmak suretiyle bu kimseleri gayrete getirmek ge
rekmektedir.
Merkez Komitesi, bütün parti örgütleri ve tüm sendika
birliklerinden devrimci bir biçimde çalışmalarını ve eski
kalıplarla yetinmemelerini rica etmektedir.
Kolçak'ı yenebiliriz. Onu süratle ve kesin bir şekilde
yenebiliriz, çünkü Güneydeki zaferlerimiz ve her gün iyi
leşen, lehimize dönen uluslararası durum kesin zaferi gü
vence altına almaktadır.
Tüm gücümüzü toplamak, devrimci enerjimizi geliş
tirmek önemlidir ve Kolçak kısa zamanda yenilecektir.
Volga, Ural ve Sibirya savunulabilir, geri alınabi.lir; sa
vunulmalı ve geri alınmalıdır.
RKP (B) MK
1919
Werke, Bd. 29, s. 264-267
288
temel taşlarını koyuyoruz, büyüdüğünüz zaman onu siz
kuracaksınız. Ama şimdi gücünüz oranında çalışın; gücü
nüzü aşan işlere girişmeyin, büyüklerinizin öncülüğünde
çalışın. Bir kez daha kongrenizi selamlar ve size çalışma
nızda başarılar dilerim.
Werke, Bd. 29, ıı. 313
289
rıp atan ve eski komünist kuşaktan daha kararlı komünist
ler olmaya çalışan bir işçi ve köylü gençliği şeklinde hız
la gelişmekte.
Ama bu yeni tabaka ne kadar hızlı büyürse büyüsün,
ne kadar çabuk öğrenirse, ve iç savaşın ateşinde ve bur
juvazinin şiddetli direnci karşısında ne kadar olgunlaşırsa
olgunlaşsın, bize, gelecek aylar süresinde devlet yönetimin
de yetişmiş memurları haz ı� edemez. Ama burada sözko
nusu olan gelecek aylardır, 1919 yazı ve güzüdür, çünkü
Denikin'e karşı savaş kararını derhal vermek gerekmek
tedir ve karar hemen önümüzde bulunmaktadır.
1919
Werke, Bd. 29, s. 433-434
Yoldaşları
Son zamanlarda çalışmamızın nasıl bir başarı ile so
nuçlandığını özellikle parlak bir örnekte gördük. Sınıf bi
lincine sahip işçileriniz arasında subotniklerin* ne kadar
geniş bir alana yayıldığını biliyoruz. Bu kimseleri, komü
nizmin bu temsilcilerini tanıyoruz. Bunlar açlık ve so
ğuktan çoğu zaman bitkin bir duruma geldikleri halde
cephe gerisinde sağladıkları yarar Kızıl Ordunun cephede
sağladığı yarardan hiç de daha az olmamıştır. Düşmanın
Petersburg'a doğru ilerledigi, ve Denikin'in Orel'i işgal et
tiği, başarıdan cesaretlenen burjuvazinin tercihan kullan
dığı son silahına, yani panik yaratma silalıma sarıldığı
bunalımlı anda, parti haftası için nasıl çağrı yaptığımızı
biliyoruz. Böyle bir durumda, komünist işçiler, işçilere ve
293
NÖBETi DEVRALACAKLARN34
294
EGİTİM İLE İLGİLİ EYALET ÖRGÜTÜNDEKi
OKUL-DIŞI EGİTİM ALT BÖLÜM
ŞEFLERİNİN III. TÜM R.USYA
TOPLANTISINDA VERiLEN SÖYLEV
(PARÇA)
25 ŞUBAT 1920
2 95
cumhuriyetlerde bile, bu durum, her canlı ve sağlıklı olan
şeyin etkisini yitirmesi sonucunu vermektedir. Canlı bir
çalışma yapmak güçtü, çünkü devlet mekanizması olmak
sızın, maddi ve parasal yardım olmaksızın büyük çapta bir
eğitim sistemi kurulamazdı. Biz tüm sovyet yaşamımızda
askeri eğitim ve askeri savunma rayından barışçı kuru
luş faaliyetlerine geçişi hazırlamak olanağına sahip ol
duğumuz ve bunu yapmakla zorunlu bulunduğumuz için,
okul-dışı eğitimin uygulayıcıları için, bu değişmeyi gö
zönünde bulundurmamız ve propaganda çalışmalarımızı,
bunun amaç ve programlarını sözkonusu değişikliğe uyar
lamamız gerekli ve zorunludur.
Sovyet Cumhuriyetinin değişen amaçlarına uygun ola
rak öğretim, eğitim, geliştirme, yetkinleştirmenin amaç
ları ve genel niteliklerinden ne anladığımı göstermek için,
Tüm Rusya Merkez Yürütme Komitesinin son toplantı
sında kabul ettiği elektrikleştirme kararını · amınsatmak
isterim. Belki de bu kararı hepiniz biliyorsunuz. Bu gün
lerde basında bir haber yayınlandı: buna göre, ülkenin
elektriklendirilmesi planı, 2-3 yıllık bir asgari program
olarak ve 10 yıllık bir azami program olarak iki ay içinde
hazırlanacaktır. (Resmi bildiride iki hafta içinde deni·
yor, bu yanlıştır.) Gerek salt parti propagandasının, gerek
okul öğretim ve eğitiminin ve okul-dışı öğretimin niteliği
değişmelidir. Bu değişme, yalnızca öğretimin temeli ve
yönü bakımından değil, tersine öğretim faaliyetinin nite
liğinde, ülkenin kapsamlı bir sınai ve ekonomik planla
masıyla, barışçı kuruculuk faaliyetine uygun olmak zo
rundadır; çünkü genel ekonomik güçlükler ve genel amaç,
ülkenin ekonomik güçlerini yeniden kurmaktan ibaret
tir. Böylece, proleter devrimi, küçük köylü ekonomisi ya
nında ekonomik yaşam için yeni temeller kurabilir. Bu
güne kadar köylü, işçi devletine tahıl ödünç vermek zo
rundaydı: alacalı-bulacalı kağıt paralar, köylünün tahıl
_
zararını karşılayamaz. Bu kağıt paraların tatmin edeme
diği köylü, yasal hakkını istemektedir: tahılına karşılık
sınai ürünler istemektedir. Ekonomiyi yeniden kurmadı
ğımız sürece bunları köylüye veremeyiz. Ekonomiyi yeni
den kurmak temel amaçtır, ama ekonomiyi eski ekonomik
ve teknik temel üzerine kuramayız. Bu, teknik bakım
dan olanaksızdır, ayrıca da akılsızca bir harekettir. Yeni
bir temel bulmalıyız. Bu yeni temel elektriklendirme pla
nıdır.1M
Köylünün karşısına, en az gelişmiş halk yığını karşı
şısına çıkıyoruz ve ona daha yüksek bir kültür ve teknik
bilgi düzeyine geçişin sovyet kuruluş hareketinin tü
müyle başarı kazanması için zorunlu olduğunu gösteriyo
ruz. O halde ekonomiyi yeniden kurmak gereklidir. Bilgi
siz köylü, ekonominin savaş nedeniyle yıkıldığını, ekonomi
yeniden kurulmadığı sürece yoksulluktan kurtulamaya
cağını, tahılına karşılık olarak gerekli ürünleri elde ede
meyeceğini anlamaktadır. Günlük yaşamın çok öneml i so
runlarından kopmamak, tersine bunların gelişmesinden
hareket etmek ve bu gelişmenin köylü tarafından anla
şılması gerektiği için tüm propaganda, yetiştirme ve açık
lama ve okul-dışı eğitimi, köylülüğün bu çok dolaysız ve
ivedi gereksinmesine bağlamak ve buraya tutturmak ge
rekmektedir. Bu arada şu nokta belirtilmelidir: bu du
rumdan kurtuluş yolu, ancak sanayii yeniden kurmakla
mümkündür. Ama sanayi eski temel üzerine kurulamaz:
kuruluş işi modern tekniğin temeli· üzerinde yürütülme
lidir. Yani sanayiin elektirikleştirilmesi ve kültürün yük
seltilmesi yoluyla gerçekleştirilmelidir. Elektrik tesisle
ri için on yıllık bir emeğe, ama yüksek bir kültürel düzey
deki ve daha büyük bilinçli bir emeğe gereksinmemiz var
dır.
Geniş köylü kitlelerinin düşüncesinde, açık ve pra
tik bir biçimde ortaya konulan bir amaca bağlanan kap·
297
samlı bir çalışma planı ile ortaya çıkacağız. Asgari prog
ram hiç olmazsa üç yıl için hazırlanmalıdır. Ama kendi
mizi ütopyalar içinde kaybet�eden, on yıl içinde tüm
Rusya'yı bir elektrik santralleri ağı ile kaplayacak ve elek
trik sanayiini, tekniğin çağdaş istemlerine uyacak ve top
rağın eski köylü yöntemleriyle işlenilmesine son verecek
bir düzeye getirecek durumda olduğumuzu söyleyebiliriz.
Bu ise daha yüksek kültür ve eğitim ister.
Dolaysız pratik görevimizin şimdi ulaşım düzenini
yeniden kurmak ve yiyecek maddelerini sağlamak oldu
ğunu, bugünkü verimlilik düzeyi ile büyük görevlerle
uğraşamayacağımızı saklamaksızın, propaganda ve öğ
retim alanında, kültürel ve teknik istemiere uyan bir
temel üzerinde bu tümden değişme görevini gözönünde
bulundurmak ve onu gerçekleştirmek zorundasınız. Bu
güne kadar sınıf mücadelesi ile ilgili genel tümcelerle köy
lülere yanaşmakta kullanılan ve temeli üzerinde bir pro
leter ki.iltürü136 vb. ilgili her türlü akılsızca işler yapılan,
tekrar tekrar kullanılan eski yöntemlerden, yaşamın ilk
yıllarındaki çocuk hastalıklarını çok anımsatan bu ıvırzı
vırdan hızla kurtulacağız. Propaganda ve ajitasyonda, eği
tim ve öğretim çalışmalarında, sorunları, iki yıl içinde bir
şeyler öğrenmiş bulunan, köyli.iye tüm sanayiin yeniden
düzenlenmesini öngören pratik, nesnel ve açık bir planla
gelen ve ona köylü ve işçinin bugünkü eğitim düzeyinde bu
görevi yerine getiremeyeceğini, pislik, yokluk, tifüs ve has
talıklardan kurtulamayacağını açıklayan sovyet insania
rına yaraşan bir biçimde ortaya koymaya girişeceğiz.
Kültür ve eğitimin ileri atılımıyla açık bir ilişki halinde
bulunan bu pratik görev, parti propagandamızın, parti
çalışmalarımızın, öğretimin tüm niteliğini belirleyen bir
düğüm noktası olmalıdır. Bu, köylülerin yaşamsal öneme
sahip çıkarlarına o kadar derinden değinecek, kültür ve
bilginin genel atılımını çok önemli ekonomik gereksinme-
lere o kadar bağlayacaktır ki, işçilerin eğitime karşı duy
dukları büyük isteği yüz kat daha artıracaktır. İki yıl için
de son derece güç askeri görevi çözüme kavuşturduktan
sonra, 5-10 yıl içinde, kültür, eğitim ve bilim alanındaki
çok daha güç görevin altından kalkacağımıza kesinlikle
güvenimiz vardır.
Bu, benim burada ifade etmek istediğim istektir.
Werke, Bd. 30, s. 367-371
299
bu komisyonların üyelerinin yükümlülüklerini nasıl yeri
ne getirdiklerini denetlemekle görevlendirilmelidir.
1920
Werke, Ekcllt
1917-1923, s. 171-172
JOO
. rundadır. Düşman unsurların her türlü mücadele yöntem
leriyle, aldatma ve kışkırtma ile bizde yuvalanmaya ve
hükümet partisinin bazı üstünlükler sunması durumun
dan yararlanmaya çaba gösterdikleri bir dönemde parti
sizlerle çalışmak gerekmektedir. İşçi ve köylülerin teftişi
ile ilgili yasalar, partisiz işçi ve köylülerin temsilcilerini
ve onların konferanslarını devlet yönetimine katma hak
kını bize vermektedir. Bu mekanizma birkaç yıl içinde iç
cephede zafere erişebilmemiz için işçi ve köylülerin sa
yısını artırma olanağını sağlayan bir araçtır. Bu zaferin
askeri cephede olduğu oranda basit, kesin ve açık bir şe
kilde kendini göstermesi için daha uzun zaman ister. Bu
zafer, uyanıklık ve enerji ister ve siz onu Moskova ve çev
resinin size yüklediği geliştirme çalışmaları görevini çö
züme ulaştırdığınız, ulaşım ağının yeniden kurulmasında
ve fırsatçıların dolaysız ve dolaylı etkilerinden kurtulma
da ve kapitalizmin eski. geleneklerini yenilgiye uğratma
da destek olacak tüm ekonomik yapının yeniden kurul
masında yardımcı olduğunuz zaman güvence altına alabi
lirsiniz. Bu uğurda birkaç yıl harcamaya değer. Bu ko
şullar altında bile bu tür toplumsal reformların eşi bu
lunmayacaktır ve bu alanda kısa süreli amaçlar sapta
mak büyük bir hata olur.
Sözlerimi tamamlarken, yeni Moskova sovyetinin ken- ·
3 01.
A. V. LUNAÇARSKİ'YE13»
J O:ı.
da Genç Komünist Birliklerinin ve tüm öteki örgütlerin
görevleri bir tek sözcükle özetlenebilir: öğrenin.
Kuşkusuz bu yalnızca "bir sözcük"tür. Başta gelen
ve en önemli soruları yanıtlamaz: ne öğrenmeli, nasıl öğ
renmeli? Ve bütün sorun şudur ki, eski kapitalist toplu
mun değişmesiyle, komünist toplumu yaratacak yeni ku
şakların, eğitimi, öğretimi ve öğrenimi, eski çizgiler üze
rinde yürütülemez. Gençliğin eğitimi, öğretimi ve öğre
nimi, eski toplumun bize bıraktığı malzemeden başlama
lıdır. Komünizn'li, ancak tüm bilgilere, örgütlere ve ku
ruluşlara dayanarak, ancak eski toplumun bize bıraktığı
insan gücü ve araç stokunu kullanarak kurabiliriz. An
cak geçliğin öğretimini, örgütlenmesini ve eğitilmesini kök
lü bir biçimde yeniden yağurarak genç kuşağın çabaları
nın eski topluma benzemeyen bir toplumun yaratılması,
yani komünist bir toplumun yaratılması sonucunu verme
sini güvence altına alabiliriz. İşte bunun için, gençliğe ne
ler öğreteceğimiz ve gerçekten komünist gençlik adına
layık olmak istiyorsa gençliğin nasıl öğreneceği ve bizim
başladığımızı tamamiayabilmesi ve ,bitirebilmesi için na
sıl eğitileceği sorunu üzerinde ayrıntılarıyla durmalıyız.
Belirtınem gerekir ki, ilk ve en doğal yanıt, Gençlik
Birliğinin ve komünizme doğru ilerlemek isteyen ge
nel olarak gençliğin komünizmi öğrenmesi olacaktır.
Ama bu -komünizmi öğrenin- yanıtı çok gerieldir.
Komünizmi öğrenmeye niçin gereksinmemiz vardır? Ko
münizm bilgisi edinebilmek için genel bilgi toplamından
neler seçilmelidir? İşte, burada, komünizmi öğrenmek gö
revi doğru bir biçimde konmayınca ya da tek yanlı bir
biçimde yorumlanınca, başgösteren bazı tehlikeler doğ
maktadır.
Doğal olarak, akla ilk gelen düşünce, komünizmi öğ
renmenin:, komünist elkitaplarında, . broşürlerde ve kitap�
1 arda yazılı olan bilgi toplamını, iyice öğrenmek demek
olduğudur. Ama komünizmi incelemenin böyle bir tanı
mı, çok kaba ve yetersiz olacaktır. Eğer komünizmin ince
lenmesi, yalnızca komünist kitap ve broşürlerde yazılı olan
ların iyice öğrenilmesinden ibaret olsaydı, kolaycacık, ko
münist metin hokkabazlarına ya da palavralarına sahip
olurduk ve bu da çoğu kez bize zarar ve ziyan getirirdi,
çünkü komünist kitap ve broşürlerdeki şeyleri makine gi
bi ezberleyen bu kişiler, bütün bilgi dallarını birleştirmeyi
başaramayacaklar ve komünizmin gerçekte gerektirdiği bi
çimde hareket edemeyeceklerdi.
Eski, kapitalist toplumun bize bıraktığı en büyük kö
tülük ve talihsizliklerden biri, kitapların pratik yaşamdan
tam kopukluğudur : çünkü içinde her şeyin mümkün olan
en iyi biçimde tanımlandığı kitaplara sahiptik, ama çoğu
durumda, bunlar, kapitalist toplumu yanlış bir biçimde
tanımlayan en iğrenç ve en ikiyüzlü yalanları içeren ki
taplardı.
İşte bunun için, komünizm hakkında kitaplarda yazılı
olanları sadece yutmak son derece yanlış olacaktır. Konuş
malarımızda ve makalelerimizde şimdi, yalnızca eskiden
komünizm hakkında söylenmiş olanları yinelemiyoruz,
çünkü konuşmalarımız ve makalelerimiz, her daldaki gün
lük çalışmaınızia bağıntılıdır. Çalışma olmaksızın, müca
dele olmaksızın, komünist broşür ve kitaplardan elde edi
len: soyut bir komünizm bilgisi, kesinlikle değersiz olacak
tır, çünkü eski teori ve pratik ayrılığını, eski burjuva top
lumunun en iğrenç niteliğini oluşturan o eski ayrılığı sür
dürecektir.
Yalnızca komünist sloganları iyice öğrenmek daha da
tehlikeli olacaktır. Bu tehlikeyi zamanında farketmemiş
olsaydık, ve tüm çabalarımızı bu tehlikeyi uzaklaştırmaya
yöneltmiş olmasaydık, komünizmi bu biçimde inceledik
ten sonra kendilerine komünist diyecek olan yarım ya da
bir milyon genç erkek ve kadın, yalnızca komünizm da-
vasına büyük zarar getirmiş olacaktı.
Burada şu soru do�yor: bütün bunları komünizmin in
celenmesi için nasıl birleştirecejtiz? Eski okuldan, eski bi
limden ne almalıyız? Eski okul, amacının, genel olarak bi
limleri öjtretmek üzere, her yönden ejtitim görmüş insan
lar ortaya çıkarmak oldujtunu ilan etmişti. Biz bunun tü
müyle asılsız olduıtunu biliyoruz, çünkü topfumun tümü,
insanların sınıflara, sömürücüler ve ezilenlere bölünmesi
üzerine dayanıyor ve toplum bu temel üzerinde sürdürü
lüyordu. Dojtal olarak, sınıf ruhuyla iyice dolu olan eski
okulun tümü, yalnızca burjuvazinin çocUklarına bilgi ve
riyordu. Her sözcük, burjuvazinin çıkarlarına uygun ola
rak tahrif ediliyordu. Bu okullarda genç işçi ve köylü ku
şaltı, ejtitilmekten çok, burjuvazinin çıkarlarına uygun ola
rak ejtitim görüyordu. Burjuvazinin yararlı hizmetçileri
olacak, barışını ve keyfini bozmadan ona kar yaratabile
cek bir biçimde eititiliyordu. İşte bunun için, eski okulu
reddederken, ondan ·yalnızca gerçek komünist eğitim için
gereksindiitimizi almayı görev edindik.
Bu, bizi, sürekli olarak eski okula yöneltilen ve ço�
kez tümüyle yanlış sonuçlara yolaçan yergi ve suçlamala
ra getiriyor. Eski okulun, sabahlama, hafızlama, makine
gibi ezberleme okulu oldujtu söylenmektedir. Bu doğru
dur, ama eski okulda kötü olanla, bizim için yararlı olanı
ayırdetmeyi öjtrenmeliyiz ve ondan komünizm için gerek
li olanı seçebilmeliyiz.
Eski okul bir sabahlama okuluydu; öoencileri, bey
ni tıkayan ve genç kuşaltı bir tek modele göre biçimien
miş bürokratlar haline dönüştüren bir yıltın yararsız, yü
zeysel, boş bilgiyi yutmaya zorluyordu. Ama, bundan, in
san bilgisinin biriktirdiklerini edinmeden, komünist olu
nabileceiti sonucunu çıkarmaya kalkışırsanız büyük bir
hata işlemiş olursunuz. Komünizmin kendisinin bir so
nucu olduitu bilgi toplamını edinmeden, komünist _slogan-
JOS
ları, komünist bilimin sonuçlarını öğrenmenin yeterli ola
cağını düşünmek yanlış olur. Marksizm, komünizmin in
san bilgisi toplamından nasıl doğdÔ.ğunun bir örneğidir.
Komünist teorinin, esas olarak Marx tarafından ya
ratılmış olan komünizm biliminin, bu marksizm öğretisi
nin, Marx bir deha idiyse de, 1 9. yüzyılın birtek sosyalis
tinin ürünü olmaktan çıktığını ve dünyanın her yerinde,
bu öğretiyi kapitalizme karşı mücadelelerinde uygulayan
milyonlarca ve on milyonlarca proJeterin öğretisi haline
geldiğini okumuş ve işitmişsinizdir. Ve eğer Marx'ın öğre
tilerinin en devrimci sınıfa mensup milyonlarca ve on
milyonlarca kişinin kalplerini neden fethedebildiğini sora
cak olursanız, yalnızca şu bir tek yanıtı alırsınız: Marx,
çalışmasını, kapit.alizm altında edinilen insan bilgisinin
sağlam temeline dayandırdığı için. Marx, insan toplumu
nun gelişme yasalarını incelemiş ve kapitalizmin komü
nizme doğru gelişmesinin kaçınılmazlığını görmüştür. Ve
esas olan şey şudur ki, bunu, tam da, bu kapitalist top
lumun en tam, en ayrıntılı ve en derin incelemesine da
yandırarak, daha önceki bilimin yarattıklarının tümünü
iyice özümteyerek tanıtlamıştır. Bir tek noktayı bile ih
mal etmeksizin, insan toplumunun yarattığı her şeyi eleş
tirel bir tarzda, yeniden biçimlendirmiştir. İnsan düşün
cesinin yarattığı her şeyi, yeniden biçimlendirmiş, eleştir
miş, işçi sınıfı hareketiyle sınamış ve burjuva sınırlarla
kısıtlanmış ya da burjuva önyargılarla bağlanmış kişilerin
çıkaramayacağı sonuçlar çıkarmıştır.
Örneğin proleter kültürden sözettiğimiz zaman, bunu,
akılda tutmalıyız: Yalnızca, insanlığın tüm gelişmesiyle
yaratılan kültüre ilişkin tam bir bilgi ile ve yalnızca bu
kültürü yeniden biçimlendirmekle, proleter kültürü kura
bileceğimizi açıkça anlarnaclıkça -punu anlamadıkça- bu
sorunu çözemeyeceğiz. Proleter kültür, nerden çıktığı bi
linmeyen bir şey değildir, kendilerine proleter kültürü
)06
uzmanı diyenierin bir icadı degildir. Bunların hepsi saç
madır. Proleter kültür, insanlığın, kapitalist toplumun, top
rak sahipleri toplumunun, bürokratik toplumun boyundu
ruğu altmda biriktirdiği bilgi hazinesinin doğal gelişme
sinin bir sonucu olmalıdır. Marx'ın yeniden biçimlendirdi
ği ekonomi politiğin, bize, insan toplumunun nereye var
ması gerektiğini göstermesi gibi, sınıf mücadelesine, prole
ter devrimin başlangıcına geçişi göstermesi gibi, bütün bu
yollar ve izler de, proleter kültüre götürmüştür, götür
mektedir ve götürmeye devam edecektir.
Gençlik temsilcilerinin ve yeni bir eğitim sisteminin
bazı savunucularmm, eski okula saldırdıklarını ve onun
bir sabahlama okulu olduğunu söylediklerini sık sık işit
tiğimiz zaman, onlara, esld okuldan iyi olanı almamız ge
rektigini söylüyoruz. Eski okuldan, genç insanlarm kafa
larını onda-dokuzu yararsız, onda-biri de çarpıtılmış ge
niş bir bilgi yığmıyla doldurma sistemini almamız gerek
mez. Ama bu, komünist sonuçlarla yetinebileceğimiz ve
yalnızca komünist sloganları öğreneceğimiz anlamına da
gelmez. Komünizmi bu yolla yaratmayacaksınız. Ancak in
sanlığın yarattığı tüm hazinelerin bilgisiyle kafanızı zen
ginleştirdiğiniz zaman, komünist olabilirsiniz.
Sabahlamaya gereksinmemiz yok; ama her öğrenci
nin kafasını temel gerçeklerle geliştirmeye ve yetkinleş
tirmeye gereksinmemiz var. Çünkü eğer edindiği tüm bil
giler kafasında özümlenmemişse, komünizm, hükümsüz bir
şey, salt bir tabela, komünist de salt bir palavracı haline
gelir. Bu bilgiyi özümlemekle kalmamalı, ayrıca da eleş
tirel bir biçimde özümlemelisiniz, öyle ki, kafanızı, yarar
sız fazlalıklarla doldurmak yerine, modern eğitim insanı
için vazgeçilmez olan bütün gerçeklerle zenginleştirebilir
siniz. Eğer bir komünist, ciddi ve sıkı birçok çalışma yap
madan, eleştirel olarak incelenmesi gereken olguları anla
madan, edindiği hazır sonuçlar yüzünden komünizmi ile
övünmeyi tasarlamışsa, çok acınacak durumda bir komü
nist olacaktır. Böyle bir yüzeysellik, kesinlikle çok tehli
kelidir. Eğer, az bildiğimi biliyorsam, daha fazla öğrenme
ye çalışırım, ama bir insan komünist olduğunu ve hiç
bir şeyi iyice ögrenmeye gereksinmesi olmadığını söylü
yorsa, hiç bir zaman komüniste benzer biri olamayacaktır.
Eski okul, kapitalistlerin gereksinme duyduğu hizmet
çiler yetiştiriyordu. Eski okul, bilim adamlarını, kapitalist
leri hoşnut edecek şeyleri yazmak ve söylemek zorunda
olan insanlar haline getiriyordu. Bu yüzden bu okulu kal
dırmalıyız. Ama onu kaldırmamız, yıkmamız gerektiği
gerçeği, ondan, insanlığın biriktirdiği ve insan için önem
li olan her şeyi almamamız gerektiği anlamına gelir mi?
Kapitalizm için gerekli olan ile komünizm için gerekli olan
arasında 'bir ayrım yapmamız gerekınediği anlamına ge
lir mi?
Burjuva toplumunda çoğunluğun iradesine karşı ola
rak kullanılan eski talim-çavuşu yöntemlerinin yerine, bir
leşmemiş, büyük bir ülkenin topraklarına yayılmış ve da
ğılmış milyonlarca ve yüzmilyonlarca insanın' iradesini
birtek irade haline dönüştürmek üzere, eski topluma kar
şı duydukları kini, bu savaş için güçlerini birleştirmek ve
örgütlendirmekteki kararlılıkları, yetenekleri ve hazır
oluşlarıyla birleştiren, işçilerin ve köylülerin sınıf bilin
cine sahip disiplinini koyuyoruz; çünkü bu tek irade ol
maksızın yenilgi kaçınılmazdır. Bu dayanışma olmaksızın,
işçilerin ve köylülerin bu bilinçli disiplini olmaksızın, da
vamız umutsuz olacaktır. Bu olmaksızın. dünyadaki kapita
listleri ve toprak sahiplerini yenemeyeceğiz. Bırakın bu
temel üzerinde yeni bir toplum kurmayı, · temeli sağlam
laştırmayı bile başaramayacağız. Bunun gibi, eski okulu
reddederken, eski okula karşı kesinlikle meşru ve esaslı
bir kin beslerken, eski okulu yıkma heveslerine değer ve
rirken, eski ögretim sisteminin, eski sabahlamanın, eski eği-
308
tirnin yerine, insan bilgisinin bütününü edinme yetene�i
ni, bu bilgiyi komünizmin makine gibi ezberlenmiş bir
§ey de�il, kendinizin üzerinde dü§ündü� bir şey olaca�,
modern e�itim açısından kaçınılmaz olan sonuçları kap
sayaca� bir biçimde edinme yetene�ini koymamız gerek
ti�ini anlamalıyız.
İşte, komünizmi ö�enmek amacından sözederken ana
görevlerimizi böyle koymalıyız.
Bunu size açıklamak için ve nasıl ö�enmeli sorusuna
bir yaklaşım olarak, pratik bir örne�i ele alaca�ım. Hepi
niz biliyorsunuz ki, askeri görevlerin, cumhuriyeti koru
ma görevlerinin hemen ardından, şimdi ekonomik görev
lerle karşı karşıya bulunuyoruz. Biliyoruz ki, sanayi ve ta
rım yeniden yaratılmadıkça komünist toplum kurulamaz
ve bunların yeniden yaratılması da eski yoldan olmamalı
dır. Modern bir temel üzerinde, bilimin son sözüne uygun
olarak yeniden do�malıdırlar. Biliyorsunuz ki, bu temel,
elektriktir ve ancak tüm ülke, sanayi ve tarımın bütün
dalları elektri�e kavuştu�u zarpan, ancak bu amaca ulaş
tı�ınız zaman, kendiniz, eski kuşa�ıtı kuramadı� komü
nist toplumu, kurabileceksiniz. Karşınızda, tüm ülkeyi eko
nomik açıdan yeniden canlandırmak, gerek tarımı, gerek
se sanayii modern bilime ve teknolojiye, elektri�e dayanan,
modern teknik çizgiler üzerinde yeniden örgütlernek ve
onarmak görevi durmaktadır. Çok iyi anlıyorsunuz ki, oku
ması-yazması olmayan kişiler elektrikle u�aşmazlar ve
salt okumuş-yazmış olmak da bu iş için yeterli de�ildir.
Elektri�in ne oldu�u anlamak yetmez, onun teknik ba
kımdan sanayie ve tarıma, sanayiin ve tarımın çeşitli dal
ıarına nasıl uygulanaca�ını bilmek gerekir. Bunu biz ken
dimiz ö�enmeliyiz ve çalışan halkın tüm yetişen kuşa�
na da ö�etmeliyiz. Sınıf bilincine sahip her komünistin,
kendine komünist gözü ile bakan ve Genç Komünist Bir
li�ine katılmakla, partinin komünizmi kurmasına yardım-
cı olmaya ve tüm genç kU§agın komünist bir toplum ya
ratm&sma yardımcı olmaya andiçtigini açıkça anlayan her
gencin karşısına çıkan görevdir bu. Komünist bir toplu
-
mu, ancak modern_ eğitim temeli üzerinde yaratabilecegi
ni ve bu egitim olmazsa komünizmin yalnızca dindarca
bir temenni olarak kalacagını anlaması gerekir.
Eski kuşakların görevi burjuvaziyi altetmekti. O za
manlar, esas görev, burjuvaziyi eleştirmek, yıgınlar ara
sında burjuvaziye karşı nefret uyandırmak, sınıf bilincini
ve güçlerini birleştirme yetenegini geliştirmekti. Yeni ku
şak çok daha karmaşık bir görevle karşı karşıyadır. Yal
nızca kapitalistlerin saldırılarına karşı, işçilerin ve köylü
lerin gücünü yükseltmek üzere tüm güçlerinizi birleştir
mek zorunda olmakla kalmıyorsunuz. Bunu yapmanız ge
rekli. Bunu açıkça anladınız; komünist olan bunu kesinlik
le kavrıyor. Ama bu yeterli degil. Komünist bir toplum
kurmalısınız. Birçok bakımlardan işin yarısı yapılmıştır.
Eski düzen, hakettigi gibi, yıkılmış, ve gene hakettigi gibi
bir harabe yıgınına dönüştürülmüştür. Zemin temizlen
miştir ve bu zemin üzerinde genç komünist kuşak, komü
nist bir toplum kurmalıdır. Kuruluş görevi ile karşı karşı
yasınız ve ancak, tüm modern bilgiyi iyice ögrenerek, an
cak komünizmi, hazır, ezberlenmiş formüller, ögütler, ta
rifler, reçeteler ve programlar olmaktan çıkarıp, acil ça
lışmalarınızı birleştiren, canlı bir şey haline getirebilirse
niz, ancak komünizmi pratik çalışmanızda bir kılavuz ha
line dönüştürebilirseniz bu görevin üsteşinden gelebilir
siniz. Tüm genç kuşağın ögretiminde, egitiminde ve hare
kete geçirılmesinde, size kılavuzluk edecek görev budur.
Her genç erkek ve her genç kadının içinde olması gere
ken, komünizmin milyonlarca kurucusu arasında en önde
giden siz almalısınız. Tüm genç işçi ve köylü yıgınlarını
komünizmi kurma işine çekmedikçe komünist toplumu ku
ramazsınız.
J 1.0
Bu, do�al olarak, beni, komünizmin nasıl ö�etilece�
ve yöntemlerimizin belirli özelliklerinin neler olacağı so
rusuna getiriyor.
Burada, her şeyden önce komünist ahlak sorusuna de
�inece�im.
Komünist olarak kendinizi e�itmelisiniz. Gençlik Bir
li�inin görevi, pratik faliyetlerini öyle bir biçimde örgüt..:
!emektir ki, üyeleri, öğrenerek, öğreterek,. örgütlenerek,
birleşerek ve savaşaralt kendilerini ve ona önder gözü ile
bakan herkesi e�itebilsinler; komünistleri e�itebilsinler.
Bugünün gençli�ni yetiştirmenin, e�tmenin ve onlara
öğretim vermenin tüm amacı onları komünist ahiakla dol
durmak olmalıdır.
Ama komünist ahlak diye bir şey var mıdır? Ko
münist maneviyat diye bir şey var mıdır? Elbette var
dır. Ço�u kez, bizim kendimize ait bir ahlakımız yokmU§
gibi gösterilir ve ço�u kez, burjuvazi, biz komünistleri tüm
ahlakı reddetmekle suçlar. Bu, bir �avramları karıştırma,
işçileri ve köylüleri aldatma yöntemidir.
Ahlak ve maneviyatı hangi anlamda reddediyoruz?
Ahlakı tanrının buyruklarından çıkaran burjuvazinin
onu vaazetti�i anlamda. Biz, tanrıya inanmadı�ımızı ve
rahiplerin, toprak sahiplerinin ve burjuvazinin, sömürü
cüler olarak kendi çıkarlarının ardından koşarken tanrı
adına konuştuklarını pekala bildi�imizi kuşkusuz söyle
mekteyiz. Ya da ahlakı maneviyat buyruklarından, tanrı
buyruklarından çıkarmak yerine, her zaman, tanrının
buyruklarına çok benzer bir şeye varan, idealist ya da
yarı-idealist sözlerden çıkarmaktadırlar.
İnsan toplumunun ve sınıfların dışında çıkarılan tüm
maneviyatı reddediyoruz. Biz, bunun bir aldatmaca, bir
sahtekarlık, toprak sahipleri ve kapitalistlerin çıkarı için
işçilerin ve köylülerin kafalarının bulandırılması oldu�u
nu söylüyoruz.
J11
Biz, bizim maneviyatımızın proletaryanın sınıf müca
delesinin çıkarlarına tümüyle ba�lı oldu�nu söylüyoruz.
Bizim maneviyatımız, proletaryanın sınıf mücadelesinin
çıkarlarından kaynaklanır.
Eski toplum tüm i§çi ve köylülerin, toprak sahipleri ve
kapitalistler tarafından ezilmesine dayanıyordu. Biz bunu
yıkmak zorunda kaldık, onları altetmek zorunda kaldık;
ama bunun için de, birlik yaratmamız gerekti. Tanrı bu
birli�i yaratamazdı.
Birli�, ancak fabrikalar, e�itilen ve uzun uykusundan
uyanan proletarya sa�layabilirdi. Ancak bu sınıf olU§tu�
zamandır ki, §imdi gördügümüz §eye -üç yıldan beri,
tüm dünya burjuvazisinin hücumunu püskürtmekte olan,
en zayıf ülkelerden birinde, proletarya devriminin zafe
rine- yolaçan yı�n hareketi ba§ladı. Ve proletarya dev
riminin dünyanın her yerinde nasıl büyüdü�nü görüyo
ruz. Şimdi, deneyime dayanarak, birle§memi§ ve da�ınık
köylülerin ardından gitti�ini ve sömürücülerin tüm sal
dırılarına dayanan o sa�lam gücü, ancak proletaryanın
yaratabildi�ini söylüyoruz. Ancak bu sınıf, çalı§an yı�ın
ların birle§mesine, saflarını toplamasına ve komünist top
lumu sonuna dek savunmasına, sa�lamla§tırmasına ve kur
masına yardımcı olabilir.
ݧte bu yüzden, bizim için insan toplumunun dı§ında
maneviyat diye bir §ey yoktur, bu sahtekarlıktır. Bizim
için maneviyat, proletaryanın sınıf mücadelesine ba�lıdır.
Bu sınıf mücadelesi, ne anla:İna gelir? Bu, çarı altet
mek, kapitalistleri altetmek, kapitalist sınıfı kaldırmak de
mektir.
Ve genel olarak sınıflar nedir? Sınıflar, toplumun bir
kesiminin, öteki kesiminin eme�ini maledinmesine izin ve
ren §eylerdir. E�er toplumun bir kesimi, tüm toprakları
maledinirse, bir toprak sahibi sınıfına, bir de köylü sınıfı
na sahip oluruz. E�er toplumun bir kesimi, fabrikalara,
hisselere ve sermayeye sahipken, öteki kesim bu fabrika
larda çalışırsa, bir kapitalist sınıf ve bir proleter sınıf or
taya çıkmış olur.
Çarı kovmak zor olmadı - bu, yalnızca birkaç gün
aldı. Toprak sahiplerini kovmak pek zor olmadı - bu, bir
kaç ay içinde yapıldı. Kapitalistleri kovmak da çok zor de
ğildi. Ama sınıfları kaldırmak kıyas kabul etmek ölçüde
daha zordur; hala köylüler ve işçiler biçiminde bölünme
mevcuttur. Eğer köylü, kendi ayrı toprak parçasına yerle
şir ve fazladan tahıl, yani kendisi ya da sığırı için gerek
sinınediği tahıl elde ederken, geri kalan insanlar ekmek
siz kalmak durumundalarsa, köylü bir sömürücü haline
gelir. Ne kadar daha çok tahıla sarılırsa, bu işi o kadar
karlı bulur; geri kalanlara gelince, bırakın aç kalsınlar:
"Ne kadar çok aç kalırlarsa, tahılımı o kadar pahalıya sa
tabilirim." Herkes, bir tek ortak plana göre, ortak toprak
larda, ortak fabrikalarda, ortak bir sisteme uygun olarak
çalışmalıdır. Bunu sağlamak kolay - mıdır? Bunun, çarı,
toprak sahiplerini ve kapitalistleri kovmak kadar kolay ol
madığını görüyorsunuz. Gereken şey, proletaryanın, köy
lülüğün bir kesimini yeniden eğitmesi, yeniden yetiştir
mesidir, proletarya, zengin ohtn ve geri kalanların yoksul
luğu ve gereksinmesinden yararlanıp vurgun vuran köy
lülerin direnişini kırmak için, çalışan köylüleri kendi ta
rafına kazanmalıdır. O halde, proletarya mücadelesinin
görevi, çarı devirmiş ve toprak sahiplerini ve kapitalistle
ri kovmuş olmamızla tamamlanmış değildir ve bunu ta
mamlamak, proletarya diktatörlüğü dediğimiz bir siste
min görevidir.
Sınıf mücadelesi hala devam etmektedir; yalnızca
biçimlerini değiştirmiştir. Eski sömürücülerin dönüşünü
engellemek, aydınlanmamış dağınık köylü yığınlarını bir
birlik halinde birleştirmek, proletaryanın sınıf mücadele
sidir. Sı�ıf mücadelesi devam ediyor, ve bizim görevimiz,
31.3
tüm çıkarları bu mücadeleye bağlı kılmaktır. Ve komü
nist maneviyatımızı da bu göreve bağlı kılmaktayız. Biz
şöyle diyoruz: maneviyat, eski sömürü toplumunu yıkma
· ya ve tüm çalışan halkı, yeni, komünist bir toplum kur
makta olan proletaryanın çevresinde birleştirmeye hiz
met eden şeydir.
Komünist maneviyat, bu mücadeleye hizmet eden, ça
lışan halkı tüm sömürüye karşı, tüm küçük mülkiyete
karşı birleştiren İ)laneviyattır; çünkü küçük mülkiyet,
tüm toplumun emeği ile yaratılan şeyi bir kişinin ellerine
bırakır. Bizim ülkemizde toprak ortak mülktür.
Ama bu ortak mülkün bir parçasını aldığımı ve onun
üzerinde gereksindiğimin iki katı tahıl yetiştirdiğiınİ ve
artı-tahıldan vurgun vurduğumu varsayalım. Ne kadar
çok aç insan varsa, o kadar çok ödeyeceklerini varsaya
lım. O zaman bir komünist gibi davranmış olur muyum?
Hayır, bir sömürücü, bir mülk sahibi gibi davranmış olu
rum. Bununla savaşmak gerekir. Eğer bunun devam et
m�sine izin verilirse, önceki devrimlerde birkaç kez ol
duğu gibi, işler, kapitalistlerin yönetimine, burjuvazinin
yönetimine geri kayacaktır. Ve kapitalistlerin ve burju
vazinin yönetiminin yeniden kurulmasını engellemek için,
vurgunculuğa izin vermemeliyiz, bireylerin, geri kalan
ların zararına kendilerini zenginleştirmelerine izin ver
ınemeliyiz ve çalışan halk da proletarya ile birleşmeli ve
komünist bir toplum oluşturmalıdır. Birliğin temel göre
vinin ve komünist gençliğin örgütlenmesinin baş özelliği
budur.
Eski toplum şu ilkeye dayanıyordu: soy ya da soyul,
başkaları için çalış ya da başkalarını kendin için çalış
tır, köle sahibi ol ya da köle ol. Doğal olarak, böyle bir
toplumda yetişen insanlar, deyim yerindeyse, analarının
sütüyle birlikte şu ruh halini, alışkanlığı, anlayışı da alır
lar: ya bir köle sahibisin ya da köle, ya da bir küçük mülk
31-4
sahibi, bir küçük görevli, bir küçük memur, bir aydın -
kısacası yalnızca kendini düşünen ve başkasını umursa
mayan bir insan.
Eger bu toprak parçasını işlersem, başkası bana vız
gelir; eger başkaları aç iseler, daha da iyi, tahılım için
daha fazla şey alacagım. Eğer bir doktor, mühendis, ög
retmen ya da katip olarak bir işim varsa, başkaları bana
vız gelir. Belki de, eğer başta olanlara dalkavukluk eder,
onları hoşnut edersem, işimi elde tutar ve hatta hayatta
Herler ve bir burjuva olurum. Bir komünist, böyle bir
ruh haline de, böyle duygulara da sahip olamaz. İşçiler ve
köylüler, kendi çabalarıyla kendilerini koruyabilecekle
rini ve yeni bir toplum yaratabileceklerini tanıtladıkları
zaman - bu yeni, komünist egitimiri, sömlirücülere karşı
mücadele içinde egitimin, çıkarcilara ve küçük mülk sa
hiplerine karşı, ben kendi karıma bakarım ve başka hiç
bir şeyi umursamam diyen ruh haline ve alışkanlığa
karşı, proletarya ile ittifak içinde �ğitimin başlangıcıydı.
Genç ve yetişen kuşak komünizmi nasıl ögrenmelidir,
sorusunun yanıtı işte budur.
Bu kuşak, komünizmi, ancak, çalışmalarındaki, egi
tim ve öğrenirnindeki her adımı, proleterlerin ve çalışan
halkın eski sömürücü topluma karşı verdigi sürekli müca
dele ile birleştirerek ögrenebilir. Bize maneviyattan sö
zedildiğinde şöyle diyoruz: komünist için, tüm maneviyat,
bu sağlam, birleşmiş disiplinde ve sömürücülere karşı bi
linçli mücadelede yatar. Biz, önsüz ve sonsuz bir manevi
yata inanmıyoruz ve maneviyata ilişkin tüm masalların
hilekarlıgını te§hir ediyoruz. Maneviyat, insan toplumu
nun daha yüksek bir düzeye çıkmasına ve emek sömü
rüsünden kurtulmasına yardımcı olma . amacına hizmet
eder.
Bunu başarmak için, burjuvaziye karşı disiplinli ve
müthiş mücadelenin ortasında bilinçli yaşama uyanma-
J15
ya başlayan bu genç kuşa�a gereksinmemiz var. Bu mü
cadelede, bu kuşak, gerçek komünistler e�itmektedir, bu
mücadeleye ba�lı olmalı ve çalışmalarında, e�timinde,
ö�eniminde . her adımı bu mücadeleye ba�lamalıdır. Ko
münist gençli�n e�timi, onlara duygusal konuşmalar ve
ahlaki kuralları vermek degildir. E�tim bu de�ldir. İn
sanlar, analarının, babalarının, toprak sahipleri ve kapi
talistlerin boyunduru� altında nasıl yaşadıklarını gör
dükleri zaman, sömürücülere karşı mücadeleyi başlatan
ların başına gelen acıları bizzat yaşadıkları zaman, kaza
nılanın savunulması için, bu mücadelenin devamının ne
fedakarlıklar gerektirdi�ni gördükleri zaman ve toprak
sahiplerinin ve kapitalistlerin nasıl da çılgın hasımlar ol
du�unu gördükleri zaman - bu çevre içinde komünist ol
mak üzere e�itilmişlerdir. Komünist maneviyatın temeli,
komünizmin sa�lamlaştırılması ve tamamlanması için mü
cadeledir. Bu, komünist egitim, ö�enim ve ö�etimin de
temelidir. Komünizmin nasıl ö�enilece�i sorusunun ya
nıtı budur.
Ö�tim, e�tim ve ö�enim, yalnızca okulla sınırlan
mış ve yaşatn fırtınasından kopmuş olsaydı, bunlara inan
mazdık. İşçiler ve köylüler, toprak sahipleri ve kapitalist
ler tarafından ezildi�i sürece ve okullar, toprak sahipleri
nin ve kapitalistlerin ellerinde kaldı� sürece, yetişen ku
şak kör ve cahil kalacaktır. Ama bizim okulumuz gençli�e. ·
3 :16
burjuva sistem, dünyanın geri kalan kısımlarında mevcut
ken, Rusya tek işçi cumhuriyeti olarak kaldıkça, biz on
lardan daha zayıf olacagJ.z, yeni bir saldırının sürekli teh
didi altında olacagız; ve ancak saglam ve birlik içinde
olmayı ögrenirsek, daha ilerdeki mücadelede zafer kaza
nacağız ve -güçlenmiş olarak- gerçekten yenilmez hale
gelecegiz. O halde, komünist olmak, tüm yetişen kuşa#l
örgütlemeniz ve birleştirmeniz ve bu mücadelede bir eği
tim ve disiplin örneği vermeniz gerektiği anlamına gelır.
İşte o zaman, komünist toplumun yapısını kurmaya baş
layabilecek ve onu tamamlayabileceksiniz.-
Bunu daha da açıklıga kavuşturmak için size bir ör
nek aktaracagım. Biz kendimize komünist diyoruz. Komü
nist nedir? Komünist, Latince bir sözcüktür. Communis,
· "ortak" sözcüğünün Latincesidir. Komünist toplum her şe
ye -toprak, fabrikalar- ortaklaşa sahip olunan ve insanla
rın ortaklaşa çalıştıg"ı bir toplumdur. Komünizm budur.
Eger herkes kendi toprak parçası üzerinde ayrı ola
_
rak çalışırsa, ortaklaşa çalışmak mümkün müdür? Ortak
laşa çalışmak hemen getirilemez. Bu olanaksızdır. Gök
ten düşmez. Zahmet ve acılarla gelir, mücadelenin seyri
içinde yaratılır. Eski kitaplar burada hiç bir işe yara
maz; onlara kimse inanmayacaktır. Kişinin kendi yaşam
deneyimi gerekir. Kolçak ve Denikin, Sibirya'dan ve Gü
neyden ilerledikleri zaman köylüler onlardan yanaydı.
Bolşevizmden hoşlanmıyorlardı, çünkü bolşevikler onların
tahılını sabit bir fiyattan alıyordu. Ama Sibirya'daki ve
Ukrayna'daki köylüler, Kolçak ve Denikin'in yönetimini
yaşadıkları zaman yalnızca bir seçenekleri olduğunu an
ladılar: ya kapitaliste gitmek - o da, hemen, köylüleri
toprak sahibinin köleliğine devredecektir; ya da süt ve
bal akan refah içinde bir toprak vaadetmiş olan zahmetli
bir mücadelede demir disiplin ve metanet isteyen, ama
onları kapitalisılere ve toprakbeylerine kölelikten kurta-
3:17
racak olan işçiyi izlemek. Cahil köylüler bile kendi öz
deneyimleriyle bunu anladıgı ve gördügü zaman, sert bir
okuldan geçmiş, komünizmin bilinçli yandaşları haline
geldiler. Genç Komünist Birligin tüm faaliyetlerinin te
melini işte böyle bir deneyim oluşturmalıdır.
Ne öğrenmemiz, eski okuldan ve eski bilimden ne
almamız gerektigi sorularını yanıtlamış bulunuyorum.
Şimdi bunun nasıl ögi-enilmesi gerektiği sorusunu yanıt
lamaya çalışacağım. Yanıt şudur: yalnızca, okul faaliyet
lerindeki her adımı, egitim, öğrenim ve ögi'etimdeki her
adımı, çalışan halkın sömürücülere karşı mücadelesiyle
ayrılmaz bir biçimde birleştirmek.
Bu komünizm egitiminin nasıl ilerlemesi gerektigi
konusunu örneklendiqnek için bazı gençlik örgütlerinin
çalışma deneyimlerinden birkaç örnek aktaracagım. Her
kes okumamışlıgı ortadan kaldırmaktan sözediyor. Bili
yorsunuz ki, komünist bir toplum, okumamış bir ülkede
kurulamaz. Sovyet hükümetinin bir emir vermesi, ya da
partinin belli bir slogan atması ya da en iyi işçilerin be
lirli bir kısmını bu göreve ataması yeterli degildir. Genç
kuşağın kendisi bu çalışmayı üstlenmelidir. Komünizm,
gençligin, Gençlik Birligine mensup olan genç erkek ve
kadınların şunu soylernesi demektir: bu bizim işimiz; bir
leşecegiz ve okumamışlıgı kaldırmak için kırsal bölgelere
gidecegiz, öyle ki yetişen kuşagımız arasında okuma-yaz
ma bilmeyen kalmayacak. Yetişen kuşagın, faaliyetlerini
bu çalışmaya adamasına çabalıyoruz. Biliyorsunuz ki,
cahil, okumamış Rusya'yı, çabucak okur-yazar bir ülke
haline dönüştüremeyiz. Ama Gençlik Birligi bu işte çalış
maya girişirse, eger tüm genç insanlar herkesin yararı
için çalışırlarsa, 400.000 genç erkek ve kadını birleştiren
birlik, kendine Genç Komünist Birligi adını vermeye hak
kazanacaktır. Yalnızca kendisinin bilgi edinmesi degil, ay
rıca, kendi çabalarıyla cehaletin karanlıgından kendileri-
)1.8
ni kurtaramayan o genç insanlara yardımcı olmak da bir
liğ'in bir görevidir. Gençlik Birliğ'inin bir üyesi olmak, ki
şinin emeğ'ini ve çabalarını ortak amaca adaması demek
tir. İşte komünist eğ'itim, bu anlama gelir. Ancak böyle
çalışmanın seyri içindedir ki, genç bir erkek ya da kadın
gerçek bir komünist haline gelir. Ancak bu çalışmada pra
tik sonuçlar alırlarsa, komünist olacaklardır.
Örneğ'in, yörekent sebze bahçelerindeki çalışmayı ele
alalım. Bu bir görev değil midir? Bu, Genç Komünist
Birliğ'inin görevlerinden biridir. İnsanlar açlıktan kırılı
yor, fabrikalarda açlık var. Açlıktan kurtulmamız için seb
ze bahçeleri geliştirilmelidir. Ama tarım eski yoldan yü
rütülüyor. Bu yüzden daha fazla sayıda sınıf bilincine
sahip unsurun, bu çalışmayı üstlenmesi gerekir, o zaman,
sebze bahçelerinin sayısının arttığ'ını, alanlarının büyü
düğ'ünü ve sonuçların iyileştiğ'ini göreceksiniz. Genç Ko
münist Birliğ'i, bu çalışmada etkin bir rol oynamalıdır.
Her birlik ve her birlikkolu, buna kendi- işi gözü ile bak-
malıdır.
Genç Komünist Birliğ'i, her işe yardım eden ve ini
siyatif ve girişimcilik gösteren bir hücum grubu olmalı
dır. Birlik öyle. olmalıdır ki, herhangi bir işçi, onun öğ'
retilerini anlamayabileceğ'i, belki de öğ'retilerine hemen
inanmayabileceğ'i, ama pratik çalışmaları ve faaliyetlerin
'
den, gerçekte, ona doğ'ru yolu gösteren insanlar oldukla
rını anlayabileceğ'i kişilerden oluştuğ'unu görebilsin.
'
Eğer Genç Komünist Birliğ'i, çalışmasını, tüm alan
larda bu biçimde örgütlendirmeyi başaramazsa, bu, onun,
eski, burjuva yola kaydığ'ını gösterir. Çalışan halka ko
münizmin öğ'retilerinden çıkan görevleri yerine getirme
sinde yardımcı olmak için, eğ'itimimizi, çalışan halkın sö
mürücülere karşı mücadelesi ile birleştirmemiz gerekir.
Birlik üyeleri, sebze bahçelerini geliştirmek, ya da
herhangi bir fabrikada genç insanların öğ'renimini örgüt-
- lemek vb. için boş olan her saatlerini kullanmalıdırlar.
Rusya'yı, çok yoksul ve perişan bir ülke olmaktan çıkarıp,
zengin bir ülke haline getirmek istiyoruz. Ve Genç Ko
münist Birligi, ögrenimini, ögretimini ve egitimini, işçi
lerin ve köylülerin emegi ile birleştirmelidir, öyle ki, okul
larında kendini hapsedip kalmasın ve komünist kitap ve
broşürleri okumakla yetinmesin. Ancak insan, işçiler ve
köylülerle yanyana çalışarak gerçek bir komünist olabi
lir. Ve herkese kavratılmalıdır ki, Gençlik Birligine men
sup olan herkes okur-yazardır ve aynı zamanda da çalış
masını bilir. Eski egitim yöntemlerini, eski okuldan attı
gımızı ve onların yerine bilinçli disiplini koydugumuzu,
tüm genç kadın ve erkeklerin subotniklere katıldıgını,
halka yardım etmek için her yörekent çiftliginden yarar•
landıklarını herkes gördügü zaman - insanlar, emege,
eskiden baktıkları gözle bakmayı bırakacaklardır.
Köyde ya da kentte -küçük bir örnek veriyorum
temizlik ya da yiyecek tüketimi gibi bir konuda, yardım
örgütlemek, Genç Komünist Birliginin görevidir. Eski,
kapitalist toplumda bu nasıl yapılıyordu? Herkes yalnız
ca kendisi için. çalışıyor ve yaşlıların ya da hastaların olup
olmadıgına, ya da tüm ev işinin, bunun bir sonucu olarak
bir ezilme ve kölelik durumunda olan kadının omuzla
larına binip binmedigine kimse aldırış etmiyordu. Bunun
la savaşmak kimin görevidir? Bu, şöyle demesi gereken
Gençlik Birliklerinin görevidir: bütün bunları de�ştire
cegiz; genç insanlardan temizligin ya da yiyecek dagıtı
mının ya da temizligin saglanmasına yardım edecek, ev
den eve sistemli soruşturmalar yapacak, güçlerini gere
ken biçimde dagıtarak ve emegin örgütlü emek olması
gerektigini göstererek, tüm toplumun çıkarı için örgütlü
bir biçimde çalışacak müfrezeler örgütleyecegiz.
Şimdi elli yaşında kadar olan kuşak, komünist top
lumu görmeyi umamaz. Bu kuşak, o günler gelmeden
J20
ölüp gidecektir. Ama şimdi onbeş yaşında olan kuşak, ko
münist toplumu görecek ve bu toplumu kendisi kuracak
tır. Ve bu kuşak, yaşamının tüm amacının komünist top
lumu kurmak olduğunu bilmelidir. Eski toplumda, çalış
ma, ayrı aileler tarafından yürütülürdü ve emek, halk
yıgınlarını ezen toprak sahipleri ve kapitalistler dışında
kimse tarafından birleştirilmezdi. Ne kadar kirli ve zah
metli olursa olsun, tüm emegi öyle bir biçimde örgütle
meliyiz ki, her işçi ve köylü, şunu diyebilsin: ben büyük
özgür emek ordusunun parçasıyım ve yaşamımı toprak
sahipleri ve kapitalistler olmaksızın kurabilecegim. Ko
münist sistemi yerleştirebilecegim. Genç Komünist Bir
liği, küçük yaştan, herkesi bilinçli ve disiplinli emek için
egitmelidir. Bu yolla, şimdi karşımızda duran sorunların
çözülebileceginden emin olabiliriz. Ülkemizin elektrige
kavuşması için en az on yıl gerekecegini varsaymalıyız,
öyle ki, teknolojinin son başarıları yoksul topragımıza
hizmet edebilsin. Ve böylece, şimdi onbeş yaşında olan
ve on ya da yirmi yıl sonra komünist toplumda yaşaya
cak olan kuşak, ögrenimle ilgili tüm görevlerine öyle
bir yoldan yaklaşınalıdır ki, her gün, her köyde ve her
kentte, genç insanlar, en küçügü, en basiti bile olsa, ortak
emeğin bir sorununun pratik çözümü ile ugraşsınlar. Bu,
her köyde yapıldıgı ölçüde, komünist yarışma geliştigi öl
çüde, gençlik, emegini birleştirebilecegini ta'nıtladıgı öl�
çüde, bu ölçüde, komünist kuruluşun başarısı, güvence
altına alınacaktır. Ancak her adıma bu kuruluşun başa
rısı açısından bakmakla, ancak birleşmiş, siyasal bakımdan
bilinçle çalışan insanlar olmak için yapabilecegimiz her
şeyi yapıp yapmadıgtmızı kendimize sormakla, Genç Ko
münist Birligi, yarım milyon üyesini, bir tek emek ordusu
halinde birleştirmeyi başaracak ve evrensel saygı kaza
nacaktır.
Werke, Bd. 31, 1. 272-298
32:1.
A. V. LUNAÇARSKİ'YE
KOPYALARI Lİ TKENS, SOLOVYOV, KRESTİNSK İ YOLDAŞLARA
29. XI.
Yoldaş Lunaçarski!
Dün yoldaş Litkens ile etraflı bir konuşma yaptım.
Benim görüşüme göre, onun ve yoldaş Solovyov'un tas
laklarında yapmacık bir taraf var.14° Kuşkusuz, · Merkez
Komitesi karar verecek. Şimdilik aşağıda belirttiğim dü
şüncelerim var: ·
1. Kendisine tüm yönetim işinin verileceği bir halk
ko miseri yardımcılığı kurulmaktadır.
2. "Örgüt sektörü" bir "örgüt merkezi" şeklinde ye
niden · kurulacaktır (yönetici olarak bir kurul üyesi) . Bu
merkez, tüm sektörlerin yönetimi, örgütlendirilmesi ve
donatılmasından sorumlu olacaktır.
3. Mesleki teknik eğitim temel komisyonu kaldırı
lacak ve ikinci kademe okulu ile birleştirilecek, §U yolla
ki: (cx) İkinci kademe okullarında genel kültür veren
siyasal konular güçlendirilecektir, ve (�) olanaklara gö
re tek meslek eğitiminden birçok sanat ve bilimleri öğre
ten eğitime geçilmesi güvence altına alınacaktır.
4. Devlet Bilim Konseyi canlandırılacak ve tüm bi
limsel-pedagojik sorunların tartışılması gÖrevine sahip .
olan bir organ olarak rayına oturtulacaktır.
Bileşimi = tüm kurul üyeleri + burjuvalar da dahil
en iyi u z m a n l a r.
5. Aşağıdaki sektörler oluşturulacaklardır: 1. bir
okul-öncesi sektör; 2. bir birinci kademe okul sektörü; 3.
bir ikinci kademe okul sektörü (mesleki teknik öğretim
temel komitesi) ; 4. bir okul-dışı sektör (siyasal-kültürel
aydınlanma temel komisyonu) ; 5. yüksek okul; 6. sanat
sektörü.
6. Sanat sektörü birleşik bir sektör olarak bırakıla-
322
caktır, bu sektörün bütün merkezi ve yönetici kurumları
na komünistler "siyasal komiser" olarak yerleştirilecekler
dir.
29. XI, Lenin
1920
Brlefe, Bd. VII, s. 21-22
M. N. POKROVSKİ'YE
�24
HALK KOMİSERLİKLERİ KURULUNUN
FAALiYETLERİ KONUSUNDA
VIII. TÜM RUSYA SOVYET KONGRESiNE
SUNULAN RAPOR143
(PARÇA)
22 ARALIK 1920
3 26
Komünizm
Genel tarih
(Eğer böyle programlar Devrimler tarihi
henüz yoksa Lunaçarski asıl 1 9 1 7 Devrimi tarihi
malı) Coğrafya
Edebiyat
vb ..
3. p o l i t e k n i k eğitimine d e r h a l g e ç m e k,
daha doğrusu p o l i t e k n i k e ğ i t i m i n e d o ğ r u
a t ı l m a s ı bugün olanak içinde bulunan bir dizi adı
mın derhal atılması koşulsuz bir görevdir, şöyle ki:
a) En yakında bulunan bir elektrik san
tralini ziyaret ve bu santralde dene
yimleri de içeren bir dizi konferans;
b i r d i z i p r a t i k ç a l ı ş
m a, mümkünse hepsi elektrik ile;
( 1 ziyaret için;
5-10 konferanslık, 1 -2 aylık vb. bir
kurs için) derhal ayrıntılı program-
lar hazırlanilmalıdır,
GOELRO b) aynı programlar bir dereceye kadar
ile örgütlenmiş her devlet çiftliği için
birlikte uygulanmalıdır,
c) aynı programlar bir dereceye kadar
örgütlenmiş her fabrikada uygulan
malıdır,
d) tüm mühendis ve tarımcıların, üni
versite matematik-doğa bilimleri fa
kültesi tüm mezunlarının harekete
geçirilmesi (elektrik ve politeknik
öğretimi ile ilgili konferanslar için,
pratik çalışmaların yönetimi, geziler
vb. için ) ,
e ) politeknik öğretim ile ilgili olarak
küçük müzelerin kurulması, trenler,
vapurlarda gezici sergiler, vb . . .
B u program son derece önemlidir. Biz çok yoksuluz.
Derhal koşulsuz olarak, marangozlara, tesviyecilere ge-
327
reksinme duymaktayız. Herkes marangoz, tesviyeci vb.
olmalıdır, ama buna ek olarak asgari bir . genel egitime ve
politeknik egitime sahip olmalıdır.
Ortaokulların (daha dogrusu: ortaokulun üst sınıf·
larının) ( 12-17) görevi: konusunu çok iyi bilen, nitelikli
bir işçi olmaya tam anlamıyla yetenekli ve bunun için
hazırlanmış
marangozlar
dağramacılar
t e s v i y e c i l e r vb.
yetiştirmektir, ama bu "sanatçı"
kapsamlı bir genel eğitime sahip olmalıdır (en azından
şu ve şu bilimlerde temel bilgilere sahip olmalıdır; bu bi
limler açıkça gösterilecektir) ;
komünist olacaktır (neleri bilmesi gerekti�ini kesin
olarak söyleyin) ; '
politeknik bir g örüşü v e politeknik
e ğ i t i m i n temel (başlangıç) bilgilerini almalıdır.
(Grinko, politeknik Bu bilgiler şunlardır:
öğretimini redde (aa) Elektrik üzerinde temel bilgiler
derken açikça ap (hangileri olduğunu kesin bir şe
tallığa varan bir kilde belirtin) ,
noktaya kadar gel (bb) elektriğin makine sanayiinde kul
di, (belki kısmen lanılışı,
O. J. Schmidt de) (cc) elektriğin kimya sanayiinde kul
b u n u d ü z e l t lanılışı,
m e k g e r e k- . (dd) RSSFC'nde elektriklendirme planı
m e k t e d i r.) (ee) 1 -3 kezden daha aşağı olmamak
üzere bir elektrik santrali, bir fab
rika, bir devlet çiftliği gezilmeli
dir.
(ff) Tarım alanında belirli bir temel
bilgi edinilmelidir. Elde edilmesi
gerekli bilgiler ayrıntılı bir şekil
de işlenilmelidir.
1920
Werke, Bd. 36, s. 522-524
3 28
M. N. POKROVSKİ, Y. A. LiTKENS VE
O. J. SCHMİDT'E
28.I.1921
1. M. N. Pokrovsk yoldaşa
2. Y. A. Litkens yoldaşa
3. O. J. Schmidt yoldaşa
Lütfen bana bu akşam saat 8'de aşagıdaki belgeleri
gönderiniz:
1. İlk ve ortaokullar hakkındaki
2. teknik okullar hakkındaki
3. meslek okulları hakkındaki
4. bazı ilk, orta ve yüksek okullar hakkındaki çeşit
li kademe ve türdeki faaliyette bulunan ve kapalı olan,
yani faaliyette bulunmayan okullar ve öğretim kurum�
ları hakkındaki
5. yürürlükte bulunan yasa metinleriyle (kararlar,
talimat) birlikte mevcut basılı malzeme (raporlar, maka
leler, broşürler vb) ;
6. elinizde basılı malzeme bulunmuyorsa ve bu mal
zemenin yayınladıgı gazete ya da dergilerin sayılarını
bildiremiyorsanız, sözünü ettiğim konularda elde mev
cut yayınlanmamış bilgileri göndermenizi rica ediyorum.145
Halk Komiserleri Kurulu Başkanı
V. Ulyanov (Lenin)
Brlefe, Bd. VII, e. 59
3 29
koşulsuz bir şekilde katılan parti, genel ve politeknik eği
timin yaş sınırının 17'den 15'e indirilmesini, bize, İtilaf
Devletleri tarafından zorla kabul ettirilen savaşların bas
kısı altında meydana gelen yoksulluk ve yıkımın neden
olduğu tamamen geçici pratik bir zorunluluk olarak gör
mek zorundadır.
Onbeş ve daha yukarı yaşlardaki kişiler için "genel
politeknik eğitimle birlikte verilen" mesleki eğitim (yu
karda belirtilen 8. paragraf) en küçük uygulama olana
ğının bulunduğu durumlarda koşulsuz olarak ve her yer
de zorunludur.
2. Eğitim halk komiserliğinin en büyük eksiği nesnel
ve pratik çalışma eksiği, pratik deneyimlerin yeterincE'
gözönünde bulundurulmaması ve denetim altına alınma
ması, bu deneyimlerden elde edilen derslerin sistemli bir
değerlendirmeye tabi tutulmaması, genel gözlemlerin ve
soyut sloganların egemen olmasıdır. Halk komiseri. ve
Bakanlık Yürütme Kurulu, en büyük dikkatini, bu ek
sikliklerle mücadele etmeye yöneltmelidirler.
3. Uzmanların, yani teorik bilgilere ve uzun yılla
rın deneyimlerine sahip eğitimcilerin ve mesleki teknik
eğitim (tarım eğitimi dahil) alanında bu tür bilgilere sa
hip kimselerin, merkezde çalışmaya alınması genellikle
eğitim halk komiserliğinde, özellikle mesleki eğitim dai
resinde hatalı bir şekilde örgütlendirilmiştir.
Bu tür uzmanları derhal kaydetmek, hizmetteki eski
liklerini saptamak, çalışmalarının sonuçlarını gözden ge
çirmek ve bu kimseleri ülkenin çeşitli yerlerinde ve özel
likle merkezde sorumlu mevkilere getirmek gereklidir. Bu
tür uzmanların görüşünü almadan ve onlarla sürekli iş
birliği sağlanmadan hiç bir ciddi önlem alınamaz.
Uzmanların görevlendirilmesinde doğal olarak iki vaz
geçilmez koşula uymak gerekmektedir: Birincisi, komü- .
nist olmayan uzmanlar, komünistlerin denetiminde çalış-
330
mak zorundadırlar. İkincisi, programın içeriği, genel kül
tür dersleri, özellikle felsefe, toplum bilimler ve komü
nist eğitimi sözkonusu olduğu ölçüde, yalnızca komünist
ler tarafından belirleneb]ir.
4. Temel öğretim kurumlarının programları, bun
dan başka kurs, konferans, kollokviyum ve pratik çalış
ma programları, yürütme kurulu ve Halk Komiseri ta
rafından hazırlanacak ve onaylanacaktır.
5. Birleşik İş Okulu Dairesi ve özellikle Mesleki Öğ
retim Başkanlığı, tüm uygun teknik ve tanıncı emek-gü
cünün daha güçlü ve daha sistemli bir biçimde mesleki
teknik ve politeknik öğretime doğru çekilmelerine daha
büyük bir dikkat göstermelidir. Bu arada aşağı yukarı
iyi işleyen. her sanayi ve tarım işletmesinden (devlet çift
likleri, tarımsal deneme merkezleri, iyi yönetilen çiftlik
ler ve benzerleri, büyük enerji santralleri vb.) yararlanıl
malıdır.
İktisadi işletme ve kurumların politeknik öğretim
için kullanılma biçim ve düzeninin yetkili ekonomi or
ganlarıyla işbirliği halinde üretimin normal gidişini ak
satmayacak bir şekilde saptanması gereklidir.
6. Çalışmanın kapsam ve sonuçlarının saptanması
ve gözden geçirilmesi için çok kısa, bununla birlikte açık
ve kesin bir rapor verme sistemi kurulmalıdır. Eğitim
halk komiserliğinin çalışmaları, bu bakımdan son derece
yetersizdir.
7. Bundan başka, gazetelerin, broşürlerin, dergilerin
ve kitapların okul içindeki ve dışındaki kitaplık ve oku
ma salonlarına dağılımı son derecede yetersizdir. Bu ne
denle gazete ve kitaplar, sovyet büro memurlarının kü
çük bir bölümünün, işçi ve köylülerin son derece küçük
bir azınlığının eline geçmektedir. Bütün bu sorunun ye
niden temelli bir biçimde örgütlendirilmesine gerek vardır.
1921
Werke, Bd. 32, s. 114-116
3 3 1.
EGİTİM HALK KOMİSERLİGİNİN
ÇALIŞMASI ÜZERİNE148
- (PARÇA)
A. G. GOYHBARG'A
333
rosvkoye-Razumovskoye'deki Tarım Akademisinin ve
Moskova Yüksek Teknik Okulu İşçi Fakültesi komünist
hücreleri başkanlık kurullarının ortak toplantılarında ka
leme aldıkları 23. I tarihli protokolun bir özeti;
4. Sendikaların Tüm Rusya Merkez Kurulunun kül
tür bölümü öğretmeninin 28.I tarihli raporunun bir kop
yası.
Halk Komiserleri Küçük Kurulunun işçi fakülteleri
sorunuyla özel olarak meşgul olmasını, bi.ı sorunu etraf
lıca incelemesini ve işçi fakültelerindeki durumun en
iyi şekilde düzeltilmesine özen göstermesini rica ·ede
rim.1�8
Halk Komiserleri Kurulu · Başkanı
V. Ulyanov (Lenin)
15 Şubat 1921
Briefe, Bd. VII, s. 73-74
334
olarak uzun zaman ciddi bir şekilde pratik çalışmalar
(ekonomik, kültürel vb. alanlarda) yapmaları gerekmek
tedir.
Lenin
1921
Werke, Ekcilt
1917- 1923. s. 386
335
Halk e�itimi konusunda yoksun bulundu�muz ger
çek (ve bürokratik anlamda yararsız olmayan) çalışma
lar, bu elimizdeki kitap türünden "Okullar İçin Elkitap
ları"dır (koşulsuz olarak bütün okullar için) . Bütün
marksist yazarlarımız, güçlerini, gazete ve dergilerde her
kesi bıktıran gürültülü sözleri yazmaya harcayacakları
yerde, toplum hayatının istisnasız bütün sorunları üze
rinde elkitapları, daha do�usu ders kitapları yazmaya gi
rişselerdi, siyasal gücün proletarya tarafından elde edil
·
18.IU.l922
N. Lenin
Werke, Bd. 33, s. 230-232
Aziz dostlarım!
Sizi şahsen selamlayamadığ"ım için çok üzgünüm. Be
şinci Kongrenize başarılar dilerim. O kanıdayım ki, genç
lik başarılı olmayı bilecek ve dünya devriminin gelecek
aşaması yaklaştığ"ı zaman görevlerini tam anlamıyla ye
rine getirecektir.
İçten komünist selamlarıy la.
V. Ulyanov (Lenin)
ll.X.l922
Werke, Bd. 33, s. 360
337
çirdikten sonra devlet mekanizmasının bizi sabote etme
siydi. O zaman çok korkmuştuk ve onlara "lütfen geri
dönün" diye rica ettik. Hepsi de geri geldi. Bu bizim
şanssızlığımız oldu. Şimdi çok büyük bir memur kala
balığımız var, ama onlara emir verecek yeterli derecede
gelişmiş bir kadroya henüz sahip değiliz. Gerçekte çoğu
zaman mekanizma, devlet gücünü elinde bulundurduğu�
muz üst düzeyde, bir dereceye kadar işlemektedir, oysa
alt düzeyde, keyfince hareket etmekte, çoğu zaman ön
lemlerimize karşı çalışmaktadır. Üst düzeyde, sayıları
nın ne kadar olduğunu bilmiyorum, ama kesinlikle inanı
yorum ki, birkaç bin kişimiz var. Bizimkilerden en çok
yirmi-otuz bin kişi, buna karşılık alt düzeyde, çardan
ve burjuva toplumundan devraldığımız kısmen bilinçli,
kısmen bilinçsiz bize karşı çalışan yüzbinlerce eski me�
Iriurumuz var. Kısa sürede bu konuda bir şey yapılamaz,
bu kesin. Devlet mekanizmasını değiştirmek, yetkinleştir
rnek ve yeni güçler toplamak için birçok yıllar çalışmak
zorundayız. Bunu oldukça hızlı bir tempo içinde, belki
çok hızlı bir tempo ile yapmaktayız. Sovyet okulları var,
işçi fakülteleri kurulmuştur, yüzbinlerce genç okuyor, bel
ki çok hızla okuyor, ama ne olursa olsun çalışma başlamış
tır, bu çalışmanın sonuÇ vereceğine inanıyorum. Çok hum
malı bir şekilde çalışırsak, birkaç yıl içinde devlet me
kanizmasını kökünden değiştirebilecek bir genç irisan yı
ğınına sahip olacağız.
1922
We1'ke, Bd. Ş3, s. 414-415
338
EGİTİM İŞÇiLERİ KONGRESİNE154
4.XII.1922
Aziz yoldaşları
Sizi şahsen selamlayamadığım için üzgünüm. Size en
içten başarı dileklerimi gönderiyor ve yüksek unvanımza
karşın esas sorununuzu, genç insanlarm eğitim ve öğreti
mini pra:tik bir şekilde geliştirmenin zo.runlu olduğunu
unutmayacağmızı umuyorum.
En içten komünist selamlarıyla.
V. Ulyanov (Lenin)
Werke, Bd. 33, s. 432
339
tahminierin üzerinde tam olarak karşılanmalıdır; yol
daş Kamenev, yoldaş Curupa ve yoldaş Yakavieva bu
amaç için ne kadar buğday ayrılması gerektiğini hesap
lamakla görevlendirilmelidir ve buna ek olarak özellikle
denetlenmiş en az bir miktar, büro memurları için· ayrıl
malıdır.
Okullar için yeniden ek olarak 1 milyon altın ruble
ayrılmalıdır.156
1922
Werke, Ekc!lt
3 o
li işçiyi, tarım proletaryası arasında komünist fikirlerin
gerçek aracısı olarak kullanabiliriz ve kullanmalıyız.
"Komünist" dedim, şimdi burada çekinme kaydı koy
mak için acele etmem gerekiyor, çünkü yanlış anlama
ya neden olmaktan ya da tam anlamıyla biçimsel bir şe
kilde aniaşılmaktan korkuyorum. Bu, hiç bir zaman salt
komünist fikirleri, sözcü�n dar anlamıyla, derhal köye
aktarmamız gerektiği şeklinde ele alınmamalıdır. Bizim
kırsal alanımızda komünizm için maddi bir temel varol
madığı sürece, bunun komünizm için zararlı olabileceği,
gerçekte, çok tehlikeli olacağı, söylenebilir.
· Hayır. Kent ile köy arasında ilişki kurmak suretiy
le işe başlamalıyız ve hiç bir zaman komünizmi köye aşı
lamayı başlangıçta amaç olarak almamalıyız. Bugün böy
le bir amaca varılamaz. Bu amaç zamana uygun değil
dir. Kendimize böyle bir amaç koymak, davaya, yarar
yerine zarar getirmek demektir.
Ama kentli işçiler ile kır emekçileri arasında iliş
ki kurmak, kolay sağlanabilecek yoldaşlık şekilleri kur
mak bizim görevimizdir, iktidarda bulunan işçi sınıfının
temel görevlerinden biridir. Bu amaçla köye kültürel ge
lişmesinde sistemli bir şekilde yardım etmek için fabri
ka işçileri arasında bir dizi birlikler (parti, sendikalar ya
da özel türden örgütler) kurmak gereklidir.
Her işçi çevresinin "bağlı" olduğu köy çevresinin şu
ya da bu kültürel gereksinmesine hizmet etmek için her
fırsattan yararlanarak tüm kentsel çevreleri tüm kırsal
çevrelere "bağlamak" olanağı var mıdır? Ya da yeni ilişki
biçimleri bulunabilir mi? Ben burada yoldaşların dikka
tini bu konuya çekmek, Batı Sibirya deneyimine atıfta
bulunmak (bu deneyime Hodorovski yoldaş dikkatimi
çekti) ve dünya tarihi bakımından önemli olan bu dev
boyutlu kültürel görevi tüm kapsamı içinde sunmak için
sorunu yalnızca ortaya atmakla yetiniyorum.
341.
Resmi devlet bütçemizin ya da resmi ilişkllerimizin
dışında köy içip hemen hiç bir şey yapmıyoruz. Gerçek
te kent ile köy arasındaki kültürel ilişkiler ·kaçınılmaz
bir biçimde başka bir nitelik kazanıyor. Kapitalizm koşul
ları altında, kent, köye, köyü siyasal, ekonomik, fizik vb.
bakımdan bozan şeyleri veriyord�. Bizim zamanımızda
kent, köye, otomatik bir biçimde tam bunların karşıtını
vermeye başladı. Ama bütün bunlar otomatik ve kendili
ginden olmaktadır ve bu ça�ışmaya bilinç, planlı davra
nış ve sistem getirilirse güçlenebilir (ve sonra yüz kez ·
güçlenebilir) .
Bu sorunu ele almak, tartışmak ve çözüme kavuştur
mak için inceledigimiz ve her türlü mümkün işçi birlik
lerini kurdugumuz -bu arada araçlarla bunların bürok
ratlaşmasına engel olduğumuz- zaman, ancak o zaman ·
34 2
E K
RUSYA KOMÜNiST PARTİSİ - (BOLŞEViK)
PROGRAMINDAN
343
olarak kurmayı başarabilecek bir kuşagı egitmek için
proletaryanın, proleter olmayan ve yarı-proleter emekçi
kitleler üzerindeki ideolojik, örgütsel ve egitsel etkisine
geçerlilik kazandıracaktır. Bu yol üzerinde bundan sonraki
görev, bugün için ögretim ve eğitimin Sovyet devleti ta
rafından saptanan ve aşağıda belirtilen temellerinin geliş
tirilmesinin sürdürülmesidir:
1) Her iki cinsten çocukların, 17 yaşına kadar, pa
rasız ve zorunlu genel ve politeknik (üretimin tüm ana
dalları üzerinde teorik ve pratik temel bilgiler veren)
eğitiminin sağlanması.
2) Kadının toplumsal egitimi ve kurtuluşu için
çocuk kreşlerinden, kindergartenlardan, çocuk yuvala
rından vb. oluşan okul-öncesi kurumlardan bir ağ kurul
ması.
3) Anadil üzerinde egitim yapılan, iki cinse men
sup çocukların birarada ders gördüğü, sıkı bir şekilde
layik, yani her türlü dinsel etkilerden serbest, birleşik bir
iş okulu ilkelerinin tutarlı bir biçimde gerçekleştirilme
si. Bu okul, öğretimi, toplumsal üretici ernekle sıkı sıkı
ya birbirine bağlayacak ve komünist toplumun her yön
den gelişmiş üyelerini yetiştirecektir.
4) Tüm öğrencilerin besin, giysi, ayakkabı ve öğre
nim araçlarının devlet tarafından sağlanması.
5) Halk eğitimi alanında, komünizm fikirlerini be
nimsemiş yeni faal bir- kadronun yetiştirilmesi.
6) Emekçi halkın egitim sorunlarına faal bir şe
kilde katılmaya yöneltilmesi ("ulusal egitim kurulları",
okuma-yazma bilenlerin seferber edilmesi vb.) .
7) İşçi ve köylülerin öğrenimlerini ve bağımsız ola
rak eğitimlerini sürdürmeleri için kapsamlı devlet yar
dımı (okul-dışı egitim için bir kurumlar agı oluşturmak:
kitaplıklar, yetişkinler için okullar, halk yüksek okul
ları, kurslar, konferanslar, sinemalar, stüdyolar vb.) .
344
8) . ı 7 yaşından yukarı olan kişiler için genel pali
teknik bilgiyle birlikte mesleki egitimin kapsamlı bir şe
kilde geliştirilmesi.
9) Okumak isteyen herkese ve ilk planda işçilere
büyük ölçüde yüksek okula devam olanagının sağlanması;
uygun bütün güçlerin yüksek okullarda öğretim faaliye
tine çekilmesi; yeni bilimsel kadrolarla kürsü arasındaki
yapay engellerin · kaldırılması; proleterlerin ve köylüle
rin, yüksek okula devam etme olanagını fiili olarak elde
etmeleri için okuyanların maddi bakımdan güvence altı
na alınması.
ıo) Emekçilerin emeklerinin sömürülmesi sonucu
yaratılan ve şimdiye kadar tümüyle sömürücülerin buy
ruğunda olan tüm sanat hazineleri emekçilere açık olma
lı ve onların yararlanmasına sunulmalıdır.
l l) Komünist fikirlerin propagandasının en kap
samlı bir şekilde geliştirilmesi ve devlet mekanizması
ve araçlarından bu amaçla yararlanma . . .
345
18 yaşından küçük erkekler için gece mesaisinin ve. özel
likle sağlığa zararlı dallarda istihdamın yasaklanması;
kadınların doğumdan önce 8, doğumdan sonra 8 hafta
süreyle, ücretlerinin tümünün ödenmesi, ücretsiz doktor
yardımı ve ilaçların sağlanması, çalışan kadınlar için ço
cuğ·a süt verınede en az yarım saatlik bir dinlenme sü
resinin ve ek yardımların sağlanması; sendikalar tarafın
dan seçilen iş ve sağlık müfettişleri,.
Sovyet devleti, işçi istihdam ·etmeyen tüm emekçiler .
için çalışma gücünün kaybıyla sonuçlanan her türlü du
rumlar ve -dünyacia ilk kez- işsizlik durumunda, gider
leri işveren ve devlete ait olan, yönetimi tümüyle sigor
tal ıların elinde bulunan, sendikaların büyük ölçüde katıl
dığı tam bir sosyal güvenlik uygulamıştır.
Bunun da ötesinde Sovyet 'devleti bazı bakımlardan
asgari programın üstüne çıkmış ve aynı yasada şu nokta
ları saptamıştır: işe alma ve işten çıkarmalarda verile
cek kararlara işçi örgütlerinin katılması; en azından ara�
lıksız bir yıl çalışmış olan tüm emekçiler için ücretli izin;
işçi ücretlerinin sendikalar tarafından hazırlanan tarifelere
dayalı olarak devlet tarafından düzenlenmesi; emek-güç
lerinin, işçilere iş göstermekle yükümlü olan sovyetler
ve sendikalara dağılımını ve bunlar ' tarafından kapsan
masını sağlayacak belirli organ ve dairelerin kurulması.
Savaşın neden olduğu büyük tahribat ve dünya em
peryalizminin hücuma geçmesi, Sovyet devletini, yasalar
dan aşağıda belirtilen sapmalar yapmaya zorladı: istis
nai durumlarda yılda elli günle sınıriandırılan fazla
mesaie izin vermek; 14 ile 16 yaşları arasında bulunan
gençlerin, işgünlerinin 4 saatle sınırlanarak istih
dam edilmeleri; geçici olarak bir aylık izin yerine iki haf
talık izin vermek; gece mesaisinin süresini 7 saate çıkar
mak.
RKP, emekçilerin, emeği koruma alanında alınan tüm
·
önlemlerin enerjik bir biçimde uygulanmasına katılm<\
ları için geniş bir propaganda hareketine girişmelidir.
Bunun için aşağıda belirtilen hususlar gereklidir:
1) Faal kişilerin işçiler arasından seçilmesi ve bu
-
amaçla eğitilmeieri, küçük elzanaatlarını ve ev sanayiini
de teftiş kapsamına alma yoluyla iş teftişini örgütlendir
rnek ve genişletmek;
2) Emeği koruma önlemlerini tüm iş koliarına (yapı
işçileri, kar,a v.e su taşımacılığı, ev işçileri, ve tarım işçi
leri) yaygırilaştırmak;
3) Son olarak çocuk istihdamını ortadan kaldırmak
ve gençlerin işgününü daha da kısaltmak.
Bunun dışında RKP, qşağıdaki liususlari kendisi için
bir görev olarak kabul etmelidir:
1) Emek verimlÜiğinin genel artışı durumunda
emek için ödenen karşılığı azaltmaksızın altı saatlik iş
gününü en uzun çalışma süresi olarak kabul etmek, bu
na ek olarak, emekçiler, özel bir ödeme yapılmaksızın
sanat ve üretim teorisinin incelenmesine, devlet yönetimi
tekniğine ve savaş sanatına iki saat ayırmak yükümlülü
ğündedirler.
2) Emek verimliliğinin artması karşılığı olarak özen- ·
347
AÇlKLAYlCI NOTLAR
349
temellerine hücum ettiler ve bilimsel sosyalizm teorisini çürüt
meye kalkıştılar. Marksizmin "düzelticileri" her türlü "yapıt
lar" yayınladılar. Bu "yapıtlar"da bilimsel marksist felsefe yeri
ne -diyalektik ve tarihsel materyalizm felsefesi- öznel idealizm
(Bogdanov ve ötekilerinin ampiryokritisizmi ve ampiryomoniz
mi) konuldu. Burjuva kaynaklanna dayanarak, marksist ar
tı-değer teorisine, sınıf mücadelesi teorisine savaş ilan ettiler.
Bu nedenle, Bolşevik Partisi için marksist teorinin saflığı ve
felsefi temellerini savunmaya yönelik mücadele ilk plana çık
tı: Lenin, bu mücadeleyi, "Marksizm ve Revizyonizm" adlı ya
pıtıyla başlattı. Aynı sırada Materyalizm ve Ampiryokritisizm
kitabı üzerinde çalışınaya başladı. Bu kitapta, burjuva felse
fesine ezici bir darbe indirdi, diyalektik ve ..tarihsel materya
lizıni geliştirdi.
Lenin, "Marksizm ve Revizyonizm" adlı yapıtında, reviz
yonizmin ideolojik ve toplumsal kökenierini açıkladı ve bu
nun, işçi sınıfına, bilime uzlaşmaz bir düşman olduğunu ta·
nıtladı. Bu görüş, siyasal işlevine, sınıfsal anlamına göre, bur�
juvazinin işçi hareketi içinde temel desteğini oluşturmaktay
dı; görevi, işçi sınıfı hareketini burjuvazinin buyruğu altına
sokmak ve işçi sınıfını temel ideolojik silahı olan marksizm
den, t�plumun devrimci dönüşümü uğruna sürdürülen müca
delenin teorik temelinden yoksun bırakmaktı. - 50.
9 Du � a (Devlet Duması) . - Çar hükümetinin 1906 yı
lında yığınların devrimci baskisı · altında kurmak zorunda kal
dığı ve 1917 yılına kadar devam eden sınırlı haklara sahip
yasacı "temsil organı". Dumada, gerici seçim yasalarının yar
dımıyla, çarlık, başlangıçtan beri, toprak sahipleri, kapitalist
ler ve yüksek memurlardan oluşan bir çoğunlukla temsil edi
liyor, işçi ve köylüler son derece sınırlı bir şekilde temsil edi
liyordu.
Devlet Konseyi. - Sayısının yarısı seçimle gelen, öteki
yarısı çar tarafından atanan soylular, din adamları, büyük
toprak sahipleri ve büyük kapitalistlerden oluşan en yüksek
danışma, 1906'dan itibaren yasama organı. Bununla bi�likte
çar, önemli yasaları değiştirme hakkını elinde bulundurmak
taydı. - 55.
'0 Çar hükümetinin 3 Haziran 1907 tarihinde gerici Sto
lipin'in yönetiminde yaptığı darbeden sözedilmektedir. Böy
lelikle hükümet, devrimci yığınların baskısı altında, 17 Ekim
1905 tarihli bildiride ilan edilmiş olan özgürlükleri kaldırı-
350
yor, Duma seçimleri ile il gili yasayı keyfine göre, top.rak sa
hipleri ve büyük burjuvazi lehine daha da değiştiriyor ve
1905 Devrimine bir misilleme olmak üzere işçi sınıfına ve köy
lülere karşı en acımasız önlemler alıyordu. Böylece Stolipin
· rejiminin en karanlık gerici dönemi başlamış· bulunuyordu.
Ama, bolşeviklerin daha önce tahmin ettikleri gibi 1 9 1 0 yı
lında işçi .hareketindeki düşüş ve durgunluk son buldu ve ye
ni bir devrimci atılım başladı. - 58.
11 Oktobristler, Oktobristler Partisi (aynı zamanda "1 7
Ekim Birliği" olarak da anılmaktadır) . - 17 (30) Ekim tarih�
li çar bildirisinin yayınlanmasından sonra meydana çıkan kar
şı-devrimci parti. Bu parti, büyük burjuvaziyi ve kapitalist
·
tekliyorlardı. - 59.
1 2 Peredonov.- F. Sologub'un Küçuk Şeytan romanında
öğretmen casus tipi ve aptal şeytan. - 6.0 .
13 P·rosvesçeniye ("Eğitim" ) . - Bolşeviklerin teorik orga
nı, Aralık 1 9 1 1 'den Haziran 1 9 14'e kadar aylık olarak Peters
burg'da yayınlanan yasal dergi. Lenin, dergiyi, önce Paris'ten,
sonra Krakov ve Poronin'den yönetti. Birinci Dünya Sava
şından kısa bir süre önce, çar hükümeti tarafından yasaklan
dı. 1 9 1 7 güzünde yeniden yayınlanmaya başladı. Sadece iki
sayı çıktı. - 6 1 .
1 4 Yeni-Maltusçuluk. - İngiliz burjuva ekonomisti ( 1 766-
1834 ) Malthus'un gerici öğretisi olan maltusçuluğun bir çeşi
di. Malthus, toplum düzenin özelliklerinden bağımsız olan ve.
"sonsuza giden" bir nüfus yasası olduğunu iddia ediyordu.
Buna göre, nüfus, besin maddelerine oranla daha hızlı bir şe�
kilde artmaktadır. İşçileri de.;,rimci mücadeleden alıkoymak
için maltusçular, toplumsal · kötülüklerin, nüfus artışının yapay
bir şekilde sınırlandırılmasıyla ortadan kaldırılabileceği gibi
sahte bir düşünceyi yayıyorlardı.
Marksizm-leninizm klasikleri, maltusçuluğun bilime ay
kırılığını ve gerici niteliğini ortaya koydu, mutlak bir nüfus
yasası olmadığını, kapitalizmde yoksulluğun emekçi yığınla�
rm sömürülmesinden ileri . geldiğini tanitladıla't. Bugün bur
juva "bilimi", maltusçuluğu, işçi sınıfına karşı yürüttüğü mü
cadelede, kapitalist . düzene ve emperyalist savaşlara gerekçe
niteliğinde ideolojik bir silah olarak kullanmak için yeniden
canlandırmak istemektedir. - 64.
351.
•
352
11 �hin, bolşevik milletvekili F. N. Samoyilov'un Rusya
sosyal-demokrat işçi kanadı adına Devlet Dumasının 26 Ka
sım (9 Aralık) 1913 oturumunda alt düzeydeki tarım okulla
rmdaki din öğretmenlerinin maaşlarının
artırılması için ha
zırlanan yasa tasarısı ile ilgili olarak yaptığı açıklamayı kas
tetmektedir. - 75.
18
12. nota bakınız. 76. -
353
"Ekonomistler"in organİarı Raboçeye Mysıl ("� Dü
şüncesi") ve Raboçeye Dyelo ( "İşçi Davası") dergileri idi.
- 84.
23 Narodnaya Volya ("Halkın iradesi" ) Zemlya i Volya ("Ül
yan bir "sınıf kavgası kabul eden burj uva liberal öğretinin"
temsilcileri (Werke, Bd. 28, s. 227 ) . Lujo Brentano bir Al
man burjuva ekonomisti, "kürsü sosyalizmi" denilen akımın
temsilcisi idi. İşçi sorunUnu kapitalizmin çerçevesi içinde fab
rika yasalari ve sendika örgütleri yoluyla çözümlemenin ola
nak içinde olduğunu tanıtlamaya çalışıyordu.- 90.
20 Trade-Unionculuk. - 19. yüzyılın ilk yarısında ortaya
çıkmış bulunan İngiltere ve sömürgelerindeki sendikalardan,
trade-unionlardan gelmektedir. Trade-unionların ideologları
proletaryanın devrimci bir partisini kurma zorunluluğunu
yadsıyorlar ve İşçi Partisinin rolünü trade-unionların parla
mentodaki temsilciliğine indirgiyorlardı. Trade-unionculuk iş
·
354
rütttlen mücadelenin doruk noktasına çıktığı bir döneme ras
lamış ve sosyal-demokrat örgütlerde geniş bir yayılma ala
nı bulmuştur. ....:.... 9 1 .
28 "Reformlar Çağı" makalesi, kazaya uğrayan işçilere taz
minat verilmesi ile, fabrika kıdemlileri sisteminin getirilme- .
siyle ilgili çarlık yasalarının anti-demokratik ve işçi düşma
nı niteliğini ortaya koymaktadır. Çarlığın bu reformları, ge
lişen işçi hareketini zayıflatma, hareketi parçalama ve fabri
ka kıdemlilerini polis ajanı durumuna getirme amacııia yö
nelmişti. - 94.
29 Lenin'in A. A. Bogdanov'a mektubu Vperyod'un yayın
355
likle proleter gençliğin devrimci faaliyetinin §iddetli bir tem
poyla gelişmesini dikkatle izliyordu. Silahlı ayaklanma hazır
lığını kentlllerin oluşturduğu, sayısı milyonlara varan ordula
rın ve köylü yığınlarının harekete geçirilmesini ele aldığı ma
kalesinde gençler arasında yapılacak çalışmaya, onların par
ti çevresinde birleştirilmesine ve parti çalışmaları ile ilgilen
dirilmesine çok özen gösterdi. - 1 0 1 .
" "Partinin )'"eniden Örgütlendirilmesi". - Lenin'in No
vat�a Jizn gazetesindeki ilk makalesi. Lenin, bu makaleyi, dı
şardan Rusya'ya döndüğü zaman yazmıştı. Makale, konu ola
rak 1905 Aralığında Tammerfors Konferansında verilen "Par
tinin Yeniden Örgütlendirilmesi" kararını ele alıyordu. Lenin
bu makalesinde, işçi sınıfının 1905 Devrimi sırasında çarlıktan
kopardığı bazı ödünlerle ilişki halinde partiyi örgütlendirme ça
lışmalarının yeniden düzenlenmesi için bir plan sunuyordu.
Nova11a Jizn ("Yeni Yaşam") . - 27 Ekim ( 9 Kasım)
ile 3 ( 16) Aralık 1905 arasında Petersburg'da yayınlanan ilk
legal günlük bolşevik gazetesi. Lenin, 1905 Kasımının başın
. da dış ilikelerden Petersburg'a döndüğü zaman gazete dogru
dan doğruya onun yönetiminde yayınlandı. Sözkonusu gazete
fiili olarak RSDİP'nin organı idi.
- ı ıo.
35 Lenin "Moskova Ayaklanmasının Öğrettikleri" başlıklı
makalesinde bu ayaklanmanın işçi sınıfının devrimci eğitimi,
tüm kurtuluş hareketi bakımından tarihsel kanuniyetini ve
büyük tarihsel önemini kanıtladı. Ayaklanmada gerçek bir
kahramanlık ve mücadele arzusu gösteren Moskova işçilerinin
bozguna uğramalarının nedenlerini ayrıntılı olarak çözüm
Iedi ve Plehanov'un "silaha sarılmamak gerektiği" şeklindeki
haince sözlerini sergiledi. "Tersine daha kararlı, daha enerjik
ve atılgan bir şekilde silaha sarılmak gerekirdi" diye yazıyor
du Lenin. (Werke, Bd. l l, s. 1 59.) - l 1 2.
31 "Menşevizmin Bunalımı" adlı makalesinde Lenin, önde
gelen menşevik, daha sonraları likidatör J. Larin'in "Geniş
Bir İşçi Partisi ve İşçi Kongresi" başlıklı broşürünü (Moskova
1 906) tahlil etti ve eleştirdi. Larin'in yalpalamalarını ortaya
koydu ve onun 1905 Devriminin niteliğini ve itici güçlerfni
anlamadığım ve taktik ile ilgili sorunlarda oportünist olduğu
nu tanıtladı. Larin'in illegal devrimci bir parti yerine çarlık
rejimine uyan "geniş işçi partisi" kurma görüşünü şiddetle
eleştirdi.
Bir işçi kongresini ilk kez önde gelen menşeviklerden
Akselrod önerdi ve öteki menşevikler bu fikri desteklediler.
Fikir, esas olarak, çeşitli işçi kuruluşlarının temsilcilerinden
oluşan bir kongre davet etmek ve bu konferansa dayalı ola
rak sosyal-demokratların, sosyalist-devrimcilerin ve anarşisı
lerin katılacağı, legal "geniş bir işçi partisi" kurma noktasın
dan hareket ediyordu. Bu öneri, marksist partinin program
la ilgili, taktik ve örgütsel ilkelerinin tam bir yadsınması ve
bununla birlikte bu partinin tasfiye edilmesi anlamına geli
yordu. V. Parti Kongresi bu menşevik fikirleri keııin olarak
mahkum etti. - 1 12.
:rı Raboçaya Mysıl ("İşçi Düşüncesi" ) . - "Ekonomistler"in
gazetesi (Not 22'ye bakınız) . 1897 ile 1 902 arasında yayınlandı.
V. P. Akimov (Mathovets) . - "Ekonomizmin" temsilci:.
lerinden biri.- 1 13.
311 "Birlik Çığlıkları Maskesi Altında Birlifin Parçalanma
sı" makalesi, Trotski'nin, tasfiyeci, bölücü çizgisini, dergisinin
"fraksiyoncu karakter taşımayan" tümcelerle ve ikiyüzlü "bir
lik" çağrılarıyla örtme girişimlerini ortaya koymuştur. Ger
çekte tasfiyeci ve merkezci Trotski, bolşevik partisini yoket
mek için, devrimci, marksist bolşevikler ile marksizmin düş
manları olan menşevikler arasında bir ''birlik" istiyordu. Bu
arada, Trotski, partiye ve işçi sınıfına doğrudan do{truya if
tira etmekten ve tarihi tahrif etmekten çekinmedi. Bolşevik
ler Lenin'in öncülü{tünde, trotskizmin, menşevizmin ve tasfi
yeciliğin tehlikeli bir çeşidi olduğunu ortaya koydular. - 1 15.
" "Sürekli Devrim" teorisini Trotski 1905 yılında ortaya
koyd11 ve leninizme karşı mücadelesinde bu teoriden yarar
landı. Dış görünüşü bakımından aşın solcu olan bu teori baş
tanaşağı oportünist idi. Lenin'in burjuva demokratik devrim
de proletaryanın hegemonyası ve köylülllkle ittifakı ve daha
sonra sosyalist devrimde proletaryanın yoksul köylülerle itti
fak halinde hareket etmesi yerine, Trotski şu slogani ortaya
atmiştı: "Kahrolsun çar! Yaşasın işçi hükümeti!" Böylelikle
Trotski, köylülü�n devrimci potansiyelini yadsıyor, proletar
ya ile köylüler arasındaki ittifakı reddediyordu. Devrimin ta
rihsel bakımdan zorunlu olan burjuva-demokratik aşaması
nın üzerinden atlamak planı, menşevizm (köylülüitfin, devri
min itici güçlerinden biri oldu{tunun reddi) ve maceracı, sah
te-devrimci sözlerin bir karışımı idi.
Parti, Trotski'nin "Sürekli Devrim" teorisinin marksizm
leninizm ile uzlaşmayan nitelikte düşman bir teori oldu{tunu
3 51
ortaya koydu. Leninist devrim teorisinin haklılı�ını yaşamın
kendisi do�ruladı. - 1 16 .
40 Tasfiyecilerin, 1 9 1 2 yılında, Ağustos ayında Viyana'da
topladıkları A�ustos Konferansı denilen konferans kastedil
mektedir. Burada partiye karşıt olan ve Trotski tarafından
örgütlenen blok kurulmuştu. Konferans sosyal-demokratik
takti�in tüm sorunlarında parti düşmanı tasfiyeci kararlar al
mış ve illegal bir partinin varlı�ı karşısında tavır takınmıştır.
Farklı unsurlardan oluşan Ağustos Bloku, daha konferans sı
rasında birbirinden kopmaya başladı. Tasfiyeciler bir Merkez
Komitesi seçmek istemiyorlardı ve bir örgüt komitesinin oluş
turulmasıyla yetiniyorlardı. Parti düşmanı A�ustos Bloku bol
şevikierin darbeleri altında kısa bir süre sonra kesin bir şe
kilde yıkıldı.- 1 16.
·� I. F. Armand'ın kadın işçiler hakkında yazmaya niyet
lendi�i bir broşürün planı sözkonusudur. Broşür yayınlanma
dı. - 1 17.
42 Key, Ellen. - Kadın hareketi ve çocuk eğitimi sorun
359
rasında merkezciler sosyal-şovenizmi desteklediler, bu arada
kendilerini enternasyonalist bir edebiyatın arkasında gizlediler
ve Lenin'in savaş, barış ve devrim konularıyla ilgili progra
mıyla mücadele ettiler. Bunlar fiilen "kendi" ülkelerinin em
peryalist hükümetlerini desteklemek için müdahalede bulun
dular.- 1 24.
• • Anarşizm. - idealist Alman filozofu Stirner, Fransız
sosyolog ve ekonomisti Proudhon ve Rus ütopist sosyalisti Ba
kunin tarafından kurulan gerici küçük-burjuva sosyal politi
ka akımı. Anarşizrnin ideologları ileri büyük üretime karşı
küçük meta üretimini savunuyorlardı ve sömürünün kaynak
larını, sömürü düzenini yıkmada, proletaryanın tarihsel görevi
ni, sınıf mücadelesinin kesin rolünü, proletaryanın, diktatörlü
ğü ele geçirmesini ve sosyaÜzmin kuruluş çabalarını anlamı
yorlardı. Devletin reddi, gerici anarşist görüşlerin odak nok
tasını oluşturuyordu. Anarşizm, burjuva devletten, demokra
si için, proletaryanın birleşmesi içln ve bu sınıfın sosyalist
devrim için mücadelesinde yararlanmasını reddetmekle kal
mıyor, aynı zamanda proletarya diktatörlüğünün, sömürücü
sınıflardan gelen direncin ezilmesinde ve sosyalizmin kurul
masında bir araç olarak gerekli bulunduğu ile ilgili bilimsel
sosyalizmin önemli tezini yadsıyordu. Bugün Batıda anarşist
fikirler bazı "aşırı sol" anti-komünist elemanlar tarafından
komünist partilerle mücadele etmek için, gençli�, özellikle
öğrencileri işçi sınıfına karşı çıkarmak için kullanılmakta
dır.
- 125.
eo Nota-Bene. - Buharin'in takma adı. Buharin bu ad al
3 60
rak 9 (22) Ocak 1 9 1 7 d e Zürih Halkevinde, İsviçre işçi genç
'
68
19.) - 222.
ıış Bkz: Karl Marx-Friedrich Engels, Werke, Bd. 31, s. 529-
530. - 222.
116 1908 güzünde Petersburg'da ba§layan öğrenci hareketi
sözkonusu edilmektedir. Bu hareketin nedeni, üniversite özerk
liğinin kalıntılarına saldıran Halk Eğitimi Bakanı A. Şvarz'ın
'
gerici politikasıydı.
- 222.
»7 Lenin, birinci Rus devriminin bozguna uğramasındaiı.
sonra meydana gelen 1908-1910 yılları arasındaki irtica döne
mini kastetmektedir. Bu dönem Stolipin'in 3 Haziran hükü
met, darbesiyle ba§lamı§tı. ݧçi hareketi büyük kayıplara uğ
radı, devrimci aydınlar arasında döneklik, mistisizm ve mil
liyetçilik yaygınla§tı. Rusya'nın tüm partilerinden yalnızca
bol§evikler devrime sadık kaldılar. Oportünizme kar§ı sür
dürdükleri uzla§maz bir mücadele ile illegal partiyi pekiştir
diler ve saflarını kapadılar. Gericilik koşulları altında parti,
legal ve illegal mücadele örgüt biçimleri arasındaki bağlılık
taktiğini geli§tirdi.
- 225.
18 Proletari'nin 3 (16) Ekim 1908 tarihli sayısında "Parti
den Haberler" sütununda yayınlanmış olan RSDİP Peters
burg Komitesinin kararı kastedilmektedir. Petersburg Koıhi
tesi, sosyal-demokrat oğrenci gruplarına, Öğrenci Birlik Ku
rulunun çağrısından uzak durmalarını ve öğrenci hareketini
tüm halkın çarlığa kar§ı mücadelesi amaçlarına bağlı kılınayı
öğütlüyordu. - 228.
»» Golos Sotsiyal-Demokrata ("Sosyal-Demokratın Sesi").
- Men§eviklerin dı§ ülkelerdeki organı; 1908 Şubatından 1911
Aralığına kadar önce Cenevre'de, sonra Paris'te yayınlandı.
Tasfiyecileri savunuyordu ve onların ideolojik merkezi halin�
geldi.
- 230.
100
1904 yılının ikinci yarısında Prens Svyatopolk-Mirski'
nin, içişleri bakanı olarak atanmasından sonra zemstvo men
suplarının (zemstvolar: liberal toprak sahipleri ve burjuvazi
nin temsilcilerinden oluşan yerel özyönetim örgütleri) "muha
lefet"i gözle görülür bir biçimde canlandı. Kendisini çara ve
onuri hükümetine gönderilen darkafalı insanlara yaraşır di
lekçelerin onaylanmasında ifade eden bu korkak muhalefet,
mutlakiyetin temellerine dokunmayan ılımh ödünler rica et
'mekle yetiniyordu. Yeni bakan, liberal muhal�fete verdiği
ödünlerle, devrimci hareketi zayıflatmaya uğraşıyordu. Bu
nunla birlikte, zen'ıstvo hareketinin güçsüzlüğü nedeniyle çar-
lığın bu manevrası-1904 Aralığında son -buldu. - 230.
101 RSDİP'nin merkez organı, Şubat 1908'den Ocak 1917'ye
kadar yayınlanan illegal Sotsiyal-Demokrat gazetesi kastediı
mektedir. Gazetenin ı. sayısı Rusya'da, daha sonraki sayıları ·
önce Paris'te sonra Cenevre'de yayınlanmıştır. - 231.
102
Ruskiye Vedemosti ( "Rus Haberleri" ) . - 1 863'ten iti
baren Moskova'da yayınlanan gazete. Ilımlı liberal aydınların
görüşlerini temsil ediyordu. 1905 yılı başlangıcında kadetlerin
sağ kanadının organı oldu. 1917 Ekim Devriminden kısa bir
süre sonra yasaklandı. - 232.
103
"Trudovikler", "Trudoviki Grubu". - 1906 Nisanında or
taya çıkan ve I. Devlet Dumasının köylü milletvekilleri tara
fından oluşturulan küçük-burjuva demokratlar grubu. Tru
dovikler, anayasaya ilişkin sınırlamaların ve ulusal sınırla
maların kaldırılmasını, kırsal ve kentsel özyönetimlerin de
mokratlaştırılmasını ve Devlet Dumasına yapılan seçimlerde
genel seçme hakkının gerçekleştirilmesini istiyorlardı. Trudo
viklerin tarımsal programları, narodniklerin topraktan denge
li yararlanma ilkelerine dayanıyordu : bu ilkeler, sahip olunan
toprağın büyüklüğü, saptanan normu aştığı zaman, devlet, fi
yefler, kilise ve özel topraklardan bir genel halk fonu oluş
turulmasından ibaretti; istimlak edilecek özel topraklar için
tazminat ödenecekti. Toprak reformunun uygulanması, yerel
köylü komitelerine bırakılacaktı. - 232.
104
Golos Moskvi ("Moskova'nın Sesi") . . - Günlük gazete,
büyük sanayi burjuvazisinin ve büyük toprak sahiplerinin
karşı-devrimci partisi olan oktobristleriri organı; 1906 Aralı
ğından 1915 Haziranına kadar Moskova'da yayınlanmıştır. -
232.
105 Devlet Duması Tavris Sarayında toplanıyordu. - 232.
106
Reç ( "Söylev") . - Günlük gazete, kadetler partisinin
merkez organı. 1906 Şubatından itibaren Petersburg'da yayın
lanıyordu. 26 Ekimde (8 Kasım) , Petrograd Sovyeti Devrimci
Askeri Komitesi tarafından yasaklandı. - 233.
10
7 Tolstoy'un toprağa verilme gününde yapılan öğrenci -g ös
370
Petersburg'da yayınlanan günlük gazetesi. 1906'dan itibaren
.içişleri bakanlığının resmi organı olmuştur. Lenin, bu gazete
ye, "kokuşmuş polis paçavrası" demekteydi. - 233.
109
Hangi makaleye ait olduğu saptanamadı. - 239.
ııo .Zaprossi Jizni ( "Yaşamın istemleri" ) . - 1909'dan 1912'ye
kadar Petersburg'da yayınlanan haftalık dergi. Bu dergide ka
detler, narodnik sosyalistler ve menşevik tasfiyeciler, işbirliği
yapmaktaydılar. - 239.
1 11
"Artan Dengesizlik" makalesinde Lenin, çeşitli partile
rin politikasının niteliklerini belirlemek için çarın halk eği
timi bakanlığının politikası ile ilgili Duma gazetesinden ya
rarlandı. Bakan Kasso'nun makalede belirtilen IV. Devlet Du-
. masındaki açıklamaları 44 milletvekilinin 14 (27) Aralık ta
rihinde verdikleri ve özel · Vitmer gimnazında yapılan bir top
lantıda 34 Petersburglu öğrencinin tutuklanmasıyla ilgili soru
önergesi dolayısıyla yapılmıştır. Öğrencilerin illegal bir gru
ba: mensup olmalarından kuşkulanılmıştı. Soru önergesi, Du
manın 12, 1 7, 18, 19 ve 20'nci oturumlarında tartışılmıştı. 6
( 13) Şubat 1 913'te bakanın açıklamaları oy çokluğu ile tatmin
edici görülmemiş ve gündeme geçilmişti. - 24 1 .
m İlericiler. - Rus liberal monarşist burj uvazisinin siyasal
373
portörü olarak konuştu. Grup adına Lenin tarafından sunu
lan beslenme politikasının temel direktifleri taslağı, ortak top
lantıda ittifakla kabı.ıl edildi. - 279.
127 Enternasyonalizme Yandaş Öğretmenler II. Tüm Rusya
Kongresi 1 2 ile 19 Ocak 1 919'da Moskova'da yapıldı. Kongre
birleşik bir iş okulunun örgütlendirilmesi ve eğitim alanında
çalışan tüm personelin birleşmesi konularıyla ilgili birçok ra
porları kabul etti. Bir kongre kararında eğitim ve sosyalist
kültür alanında çalışan kimselerin bir birlik kurmaları gerek
li görüldü. Lenin, Halk Komiserleri Kurulu adına, 18 Ocak
1 9 19'da, kongrede bir açış konuşması yaptı. - 280.
128
"Sovyet Devletinin Başarı ve Güçlükleri" çalışması, 1 9 1 9'
da bir broşür halinde yayınlandt. Bu broşürde Lenin'in 1919
Martında Petrograd'da yaptığı iki konuşma birleştirilmişti. Le
nin, buraçla, sosyalist devrimin dünya tarihi düzeyindeki de
neyimlerini Sovyet Devletinin birbuçuk yılında genelleştiri
yor ve sosyalizmin kuruluşunda partinin görevlerini açıklıyor
du. Özellikle işçi sınıfı ile köylüler arasındaki ittifakın pekiş
tirilmesini, dünya kültürünün en büyük kazançlarından ya
rarlanma ve burjuva uzmanlarının görevlendirilmesi konula
rını ele aldı. İşçi sınıfından yeni güçlerin sovyet kuruluş faa
liyetlerinin her bölümünde yönetici olarak görevlendirilmesini
önemli bir görev olarak nitelendirdi. - 282.
129
"RKP (B) Program Taslağı" başlığı altında aşağıdaki hu
suslar biraraya getirilmiştir: "RKP program taslağının ilk pro
vası" ve bu program taslağının, Lenin'in yaptığı değişiklikleri
içeren bazı bölüm ve maddeleri. Lenin tarafından RKP (B)
program taslağı için sunulan malzeme, RKP (B) 'nin VIII. Kong
resi tarafından kabul edilen komünist partisi programının te�
melini oluşturdu. - 282.
130 Lenin, "RKP (B) Merkez Komitesinin Doğu Cephesindeki
374
san 1919'da Moskova'da yapıldı. Kongreye, Komünist Öğren
ciler Birliğinin 8.000 üyesini temsil eden 200 delege katıldı.
Kongre, Komünist Öğrenciler Birliğinin, Komünist Gençlik
Birliğine katılması ka,arını aldı. RKP (B) 'nin l l Mayıs 1 9 1 9
tarihinde onaylanan kararına göre, işçi-köylü gençlik v e öğ
renci gençlik arasında yapılan tüm çalışmalar, Rusya Komü
nist Gençlik Birliğine aktarıldı. - 288.
132
Notu, Lenin, Tula Eyaleti Yürütme Komitesi Başkanı G.
N. Kaminski'nin telgrafına ve Eyalet Sosyal Yardım Dairesi
Yöneticisi Goşanski'iıin 17 Kasım 1919 tarihli mektubuna ya
nıt olarak yazmıştı. Telgrafta V. Eyalet Sovyeti Kongresinin
"Eyalet Yürütme Komitesinin Halk Komiserleri Kurulunun
TuZa kenti ve eyaletinde parasız çocuk yemekleri uygulama
sını başlatması"nı rica ettiği bildiriliyordu. Telgrafta bundan
başka eyalet sosyal yardım dairesinin 8,QOO çocuğa yemek ver
diği, oysa 'l'ula'da toplam olarak 45.000 çocuk bulunduğu bil
diriliyordu.
Lenin'in istemi, Beslenme İşleri Halk Komiseri A. I. Svi�
derski'ye gönderildi. Sviderski "Beslenme İşleri Halk Korni
serliğinin çocuklara yemek verdiğini" ve çocuklar için parasız
olarak besin maddeleri tahsis edildiğini, çocuklara parasız ye
mek verme usulünün Tula'da daha önceden uygulandığını bil
diriyordu. Lenin, Sviderski'nin yanıtını aldığı zaman, notu
çizdi ve belgenin üzerine "Arşive" kaydını düştü. Belge- ,
nin arka yüzüne Beslenme İşleri Halk Komiserliği için veri-
•
375
lU gençligi, toplumsal faaliyetl�rle ilgilendirilecek ve bu genç..
ligin en iyi bölümü komsomola alınacaktı. - 294.
'" GOELRO Planı adı altında tanınan RSSFC'ni elektrik
lendirme planı, Rusya'yı Elektriklend�rme Devlet Komisyonu
tarafından 1920 yılında hazırlanmış ve 1 920 Aralığında VIII.
Sovyet Kongresi tarafından onaylanmıştır. Bu plan, RSSFC'
nin bilime dayanan ilk uzun vadeli planıydı. Bu planın teme
lini modern büyük sanayi ve elektriklendirme hareketinin
sosyalizmin biricik maddi-teknik temeli olabileceği düşüncesi
oluşturuyordu. GOELRO Planı, Lenin tarafından "İkinci Par
ti Programı" olarak nitelendirilmiştir. - 297.
118
Lenin, "proleter kültürü" örtüsü altında felsefede geri
ci burjuva görüşlerini (maşinizm) sanatta bozulmaya yüztut
muş zevkleri (fütürizm) yayan A. Bogdanov ve ötekilerin an
ti-marksist görüşlerini kastediyor. Bogdanov ve yandaşları, ko
münist partisi ve Sovyet devletinin kültürel kuruluştaki ro
lünü yadsıyorlar ve sosyalist kültürün gelişmesini, sosyalist
kuruluş çabalarının genel görevlerinden ayırıyorlardı; prole
taryanın, geçmişin kültür mirasının en 'büyük kazançlarından
yararlanması gerektiğini kabul etmiyorlardı. Lenin, Bogdanov'
un anti-marksist burjuva teorilerinin "Proletkult" örgütleri
ne aktarma girişimlerine kararlı bir şekilde karşı çıktı; RKP
(B) 'nin Merkez Komitesi "Proletkult Örgütleri Hakkında"
başlıklı mektubuyla bu zararlı teorileri mahkilm etti. 1922'den
itibaren "Proletkult" örgütleri çözülmeye başladı. - 298.
131 Eğitim Halk Komiserliği tarafından "Küçüklere Uygula
377
tinlerini çok acele olarak göndermelerini rica etti. (Bkz: Briefe,
Bd. VII, s. 59.) Lenin'in önerisi üzerine MK'nin politbürost.ı
2 Şubat tarihinde komisyona, Eğitim Halk Komiserlijli Yü�
rütme Kuruluna, Parti MK adına direktifler verme hakkını
tanıdı. 5 Şubatta Lenin'in kaleme aldığı "Merkez Komitesi
nin Eğitim Halk Komiserliğinde Çalışan Komünistlere Direk
. tifleri", Pravda'nın 25. sayısında yayınlandı.
Halk Komiserleri Kurulu, ll Şubatta, komisyon üyeleri
tarafından hazırlanan ve Lenin tarafından kaleme alınan '-'Eği
tim Halk Komiserliği ile İlgili Kararlar"ı onayladı. Bu karar
lar 15 Şubat tarihinde İzvestiya VZIK'ın 33. sayısında yayın
landı. 1921 yılı içinde bu kararlara dayalı olarak Eğitim Halk
Komiserliği yeniden düzenlendi. - 324.
"3 VIII. Tüm Rusya Sovyetleri Kongresi, 22-29 Aralık 1920'
378
148 "Eğitim Halk Komiserliğinin Çalışmaları Üzerine" adlı
makalede, Lenin'in önerisi üzerine, RKP (B) Merkez Komitesi
tarafından onaylanan "Merkez Komitesinin Eğitim Halk Ko
miserliğinde Çalışan Komünistlere Direktifleri" önergesi açık
lanmaktadır. Bu makalede, Lenin, özellikle, Sovyet okuluna po-
. liteknik öğretimin sokulması, uzmanların halk eğitimiyle il
gilenmelerinin sağlanması, kitaplık faaliyetlerinin iyileştiril
mesi ve basılı maddelerin dağıtılması üzerinde durmaktadır. -
332.
147 Bakınız bu kitap s. 345. - 333.
148
18 Nisan 1921'de Halk Komiserleri Kurulu, Küçük Kuru
lun önerisi üzerine, işçi fakültelerine pansiyonlar yapılması
ile ilgili kararı onayladı. Bu karar, 29 Nisan 192l'de İzvestiya
VZIK'ın 93. sayısında yayınlandı. - 334. .
149 Lenin'in, "Partide Temizlik ile İlgili Olarak RKP (B) 'nin
379
içinden öyle büyük bir yığını siyasal hayata yöneltmiştir ki,
saflarımızda büyük bir devrimci güç ve enerj i birikmiştir. Bi
zim görevimiz bu enerjiyi doğru yola çekmek ve onu berrak
bir sınıf bilinciyle donatmaktır. . . . Komsomol, çağrı üzeri
ne herşeyi yapmaya hazırdır." - 337.
153 Komünist Enternasyonalin IV. Kongresi, 5 Kasım-5 Ara
,380
dır. Bu çalışmada Lenin, Rusya'da sosyalizmin kurulması hak
kındaki dalıice planını geliştiriyordıi. Lenin, ağır hastalığı
sırasında, 1922 Aralığı ile 1923 Martı arasında şu çalışmalarını
dikte ettirdi: "Parti Kongresine Mektup", "Devlet Plan Ko
misyonunu Yasama Fonksiyonları ile Donatma", "Milliyetler ya
da Özerkleştirme", "Anı Defterinden Sayfalar", "Sendikalar
Üzerine", "Devrimimiz Üzerine", "İşçi ve Köylülerin Teftişini
Yeniden Nasıl Düzenlemeliyiz?", "Az Olsun, Ama Temiz Ol
sun".- 340.
SOL YAYlNLARI. Sorumlu Yönetmen: Muzaffer Erdost. Yönetım Yert: Zafer
Çarşı1ı, 26, Yenlşehlr, Ankara.
30 lira
,.