You are on page 1of 368

Karl Marx.

A Study in Fanaticism
© 1934 E.H. Carr
Bu kilabm yaym haklan Akcah Telif Haklan Ajanst arauhg1yla
Curlis Brown Group Limited'dcn (Londra) ahnm1�t1r

lkti�im Yaymlan 1443 • Bi yografi Dizisi 9


lSBN-13: 978-975-05-0730-4
© 2010 lleti�im Yaymc1hk A. S.
I BASK! 2010, Istanbul

EDITOR Kerem Unuvar


DIZI KAPAK TASAR/Ml Utku Lomlu
KAPAK Suat Aysu
l'\'GUl.AMA Nurgul Sim�ek
Dl!ZELTI Siyami Kuzu
BASK/ Vl' CILT Sena Ofset
LiLros Yolu 2. Matbaactlar SiLesi B Blok fl. KaL No. 4NB 7-9-11
Topkap1 34010 Istanbul Tel: 212.fll3 03 21

lleli�im Yaymlan
llinbirdirek Meydam Sokak lletbim Han No. 7 Cagaloglu 34122 Istanbul
Tel: 212.516 22 60-61-62 •Faks: 212.516 12 58
e-mail: iletisim@iletisim.com.tr •web: www.iletisim.com.tr
E.H. CARR

Karl Marx
Bagnazhk Ozerine
Bir Ara�tirma
Karl Marx
A Study in Fanaticism

CEVIREN Uygur Kocaba�oglu

Cl t
EDWARD HALLETT CARR 28 Haziran 1892'de Londra'da dogdu. 3 Kas1m 1 982'de
Cambndge'de oldu. l916'da Dc;�len Bakanhgi'nda c;alc;maya b�lad1. l919'da lngi­
liz delegasyonuyla Versailles Konferans1'na kauld1. lngiliz Dc;i�len Bakanhg1'nda
kurulan Sovyetler Birligi Dairesi'nde c;alc;malanm stlrdurdu. l 936'da bakanhktan
aynlarak, c;e�itli universitelerde ogretim uyeligi yapu. 1 941-46 yillan arasmda The
Times'da yayin yonetmen yard1mc1S1 olarak c;alc;u. Carr'a gore tanhc;i, olgulan ya
da ki�isel yorumunu one c;1karrnamah, tanhc;i ile olgular arasmdaki kar�1hkh ve
kesintisiz etkile�im surecinde, bugtln ile gec;mi� arasmdaki diyalogu stlrekli k1lma­
hd1r. Bu nedenle tanhc;i, sundugu olgulann dogrulugunu kannlamamn otesinde,
ar�urd1g1 konuyla ilgili bilinen ya da bilinebilecek tum venlen ele almak zorunda­
d1r. B�hca Eserlen: Dostoyevsky, 193 1 !Dostoyevski, c;ev. Ayhan Gerc;ekler, llet�im
Yay., 20001; The Romantic Exiles, 1933 !Romanlik Surglinler, c;ev. �mil �toy, c;:izi­
yaz1lan Yay., 2001]; Karl Marx, 1 934; International Relations Since the Peace Treaties,
1937 ("Ba� Antla$malanndan Sonra Uluslararas1 ll�kiler"); Michael Bakunin, 1927
!Michael Bakunin, c;ev. Pelin Siral, lleti�im Yay., 2008]; The Twenty Years' Crises,
19I 9-1939, 1939 ("Yirrni Y1lhk Bunahm, 1919- 1 939"); Britain: A Study of Foreign
Policy from Versailles to the Outbreak of War, 1939 ("lngiltere'nin Versailles Antl�­
masmdan Sava$m Ba$lamasma Dek lzledigi De; Politika Ozenne Bir Calc;ma"); Con­
ditions of Peace, 1 942 ("Ba� Ko�ullan"); Nationalism and After, 1 945 [Milliyet�ilik ve
So11ras1, c;ev. Osman Akmhay, llet�im Yay., 19991; The Soviet Impact 011 the Western
World, 1946 ("Sovyetler'in Bau Dunyas1 Ozenne Etkisi"); Studies in Revolution, 1950
("Devrim Ozenne c;:alc;malar"); The Bolshevik Revolution, 1917-1923, 3 cilt, 1 950-
1953 [Bolsevik Devrimi, 3 cilt, c;ev. Orhan Suda (l-11), c;ev. Tuncay Birkan (III), Metis
Yay., 1 989-2004]; The New Society, 195 1 ("Yeni Toplum"); German-Soviet Relatiom
Beetwee11 the Two World Wars, 1951 ("lki Dunya Sav�1 Arasmda Sovyet-Alman 11�­
kilen"); The Interregnum I 923-1924, 1954 ("lktidar Bo�lugu Donemi 1923-1924");
Socialism in One Country I 924-I 926, 3 cilt, 1 958- 1 964 ('Tek Olkede Sosyalizm
1 924- 1926"); What is History?, 1 961 [Tarih Nedir7, c;ev. Misket Gizem Ozttlrk, lleti­
�im Yay., 2004 ] ; 1 9 1 7· Before and After, 1969 ( I 9 I 7: Oncesi ve Sonras1, c;ev. Begtlm
Adalet, Binkim Yay., 2007); Foundations of a Planned Economy ( 1 . cilt R.W. Davies
ile), 3 cilt, 1969- 1978 ("Planh Ekonominin Temellen"); The Russian Revolution from
Lenin to Stalin, 1979 [Lrnin'drn Stalin'e Rus Devrimi I 917-1929, c;ev. Levent Cinemre,
Mer Yay., 1992]; Lenin to Stalin, 1979 ("Lenin'den Stalin'e"); From Napoleon to Sta­
lin, l 980 ("Napokon'dan Stalin'e"); The Twilight of the Com intern, 1982.
i � i ND EK i LE R

S UNU� • UYGUR KOCABASOCLU 7

ONSOZ 15

BiRiNCi KISIM

FILMANYA, FRANSA, BEL�iKA

BiRiNCi BOLUM
Gen�lik, A�k ve �iir ...21

iKiNCi BOLUM
Din, Felsefe ve Siyaset .35

U�UNCU BOLUM
Fethedilecek Yeni Dunyalar 45

DORD0NC0 BOLUM
Komunizmin Ba�lang1�lar1 63

BE�iNCi BOLUM
Devrim Viii 81

RLTINCI BOLUM
Marksizm: ilk Evre .95
iKiNCi KISIM

iNGiLTERE

YEDiNCi BOLUM
ingiltere'deki ilk Yrllar 115

SEKiiiNCi BOLUM
Siyaset ve Gazetecilik 133

DOKUIUNCU BOLUM
Dogu Sorunu 153

ONUNCU BOLUM
Londra'daki "Emigre"ler 171

ONBiRiNCi BOLUM
"Yahudi Zenci" 197

U�UNCU KISIM

ENTERNASYONAL

ONiKiNCi BOLUM
Enternasyonal'in Dogu�u . ...227

ONU�UNCU BOLUM
Enternasyonal'deki �atlak:
Fransa-Prusya Sava�r 255

ONDORDUNCU BOLUM
Enternasyonal'in �oku�u: Marx ve Bakunin ..277

ONBE�iNCi BOLUM
Marksizm: Son Evre .315

ONRLTINCI BOLUM
"Koca Nick" . .337

BIBLIYOGRAFIK NOTLAR . . . .365

DIZIN 369
SUNU�

Elimizde ilgin<; bir kitap var. Yazan iinhi tarih<;i Edward Hallett
Carr; konusu Karl Marx; kitabm kendisi "bagnazhk iizerine bir
ara�nrma" olarak hayli bagnaz bir eser. Carr, 20. y0zy1hn, ozel­
likle Tiirkiye okurunun gorece iyi tamd1g1 tarihc;ilerinden biri­
sidir. Bize, "tarihin ne oldugunu" ve Bol�evik lhtilaliyle, Sovyet
Rusya'y1 ogreten ba�hca ogretmenlerden birisi . On dort ciltten
olu�an 191 7 sonras1 Rusya siyasi tarihini ele alan dev eserinin
yam sira, Dostoyevski, Karl Marx, Mikhail Bakunin gibi tarihin
iinliileri iizerine biyografiler yazm1�; Birinci Biiyiik Sava� son­
rasi lngiliz d1� politikasm1, milliyetc;iligi, ban�1, Sovyetler'in Ba­
ll iizerindeki etkisini, iki sava� arasmda Alman-Sovyet ili�kile­
rini incelemi� ve yazm1� _bir yazar E.H. Carr. Uzun ve verimli
gec;en omru boyunca ii<; �apkas1 olmu�: diplomat, gazeteci, ta­
rihc;i. Bu ii<; kapasiteyle yiiriittiigii c;ah�malann o rtak paydas1
ise Marksist olmayan bir "Sovyet uzmam" olmas1ydi.
Biyografisini yazan jonathan Haslam'm sozciikleriyle Carr'm
ad1:

Tarih ogretmenlerine ve ogren cil erine tahrik edici polemi­


gi Tanh Nedir?'le tamd1k gelir. Sovyet tarihi uzmanlan onu,
Lenin'den Stalin'e Rus devrimini kapsayan goz korkutucu on

7
dort ciltten fazla eserin yazan olarak haurlayacaklard1r. llgi­
li s1radan okur kadar 19. yiizyil Rusya'sm1 ilginc;: bulanlar ic;:in
Romantik Surgunler de Herzen'in ve c;:evresinin portresini en­
'

fes bir $ekilde c;:izen birisidir. Siyaset bilimci ic;:in Yirmi Y1ll1h
Bunalim hala bir klasiktir. Y1llarca ulkesine diplomat ve The
Times'm tarn�malar yaratan editor yard1mc1s1 olarak hizmet
etmi$tir. Ailesi ic;:in o her zaman "Profesor"du. Dostlan ve be­
raber c;:ah$t1klan ic;:in ise yal mzca Ted.

Edward (Ted) Hallett Carr 28 Haziran 1 892'de Londra'nm


kuzeyinde h1zla geli�en banliyosu Upper Hailoway'de, kendi
ifadesiyle "orta-orta sm1f' bir ailenin <.;ocugu olarak dogdu. Or­
ta ogrenimini Londra'daki Merchant Taylors adh okulda, yuk­
sek ogrenimini ise bir zamanlar babasmm da matematik ogre­
nimi gordugu Cambridge O niversitesi'nin Trinity Kolej'inde ta­
mamlad1. Eski Yunan ve Roma tarihi ve dillerini okudu . 2 Ha­
ziran 1 9 1 6 tarihinde mezun olduktan 11<.; gun soma lngiliz D1-
�i�leri Bakanhg1'nda meslek memuru olarak hayata auld1. llk
gbrevi bakanhgm Ka<.;ak<.;1hk Dairesi'nin Kuzey ulkeleriyle ilgi­
li bakan �ubesiydi. Rusya'y1 ilk tammas1 herhalde boyle olmu�­
tu. Bu ulkede 1 9 1 7 ihtilali ve bzellikle Bol�eviklerin iktidan ele
ge<.;irmesi, kendi ifadesiyle Carr'a, "bir daha asla kaybetmedigi
kesin bir tarih duygusu" vermi�ti ve bu duygu yine kendi ifade­
siyle "i:;oh yr liar sonra" onu bir tarih<.;i yapacakt1.
Bol�evik devrimi oldugu suada Lenin ve Tro<.;ki'nin kimi
devrimci goru�leri hakkmda be Iii belirsiz bir �eyler duymu� ol­
sa da Marksizm hakkmda hi<.;bir �ey bilmeyen ve Marx'm adm1
muhtemelen hi<.; duymam1� oldugunu itiraf eden Edward Carr
meslekta�larmm ve gene! olarak c;:agda�larmm pek c;:ogundan
farkh bir tutumla bu ulkede olup bitenlere kulak kabart1lmas1
gerektigini kavram1�t1.
Birinci Donya Sava�1'ndan soma lngiliz delegasyonuyla Pa­
ris Ban� Goru�meleri'ne kat1ld1; Miiletler Cemiyeti'nin esas­
lanm haz1rlayan komisyonda gorev yap u . Daha soma da ln­
giliz D1�i�leri Bakanhg1'nda kurulan Kuzey Dairesi'nde c;:ah�­
t1. Riga'daki Britanya delegasyonunda gorevlendirilmesi onun

8
Sovyet Rusya'ya biraz daha yakla$masma neden oldu. 1 925 y1-
lmda Rusc.;a bgrenmeye ba$lad1 ve k1sa sure sonra Rus edebiya­
lim izleyebilir hale geldi. Bakanhktaki gorevi 1 936 yilmda isti­
fa edip aynlmas1yla son bulacakur.
Ancak bu arada Carr edebi aleme de ad1mm1 atmI$ll . Ki­
mi dergilerde yaz1 denemeleri yapliktan sonra ilkin Dosto­
yevski uzerine bir biyografi c.;ahsmasma ba$lad1. 1 929 y1h or­
talarmda ara$lirmasmm c.;ogunu tamamlam1$ll. Bir iki yayme­
vi tarafmdan reddedilmesinin ardmdan son denedigi Allen and
Unwin Yaymevi kitab1 basmay1 kabul etti. Dostoyevski, Carr'm
hayatmda bir doniim noktas1 olacaklir. Bundan sonra Bakunin
ve biraz da yapay bir $ekilde Karl Marx'la ilgilenmeye ba$la­
d1. Dostoyevski heniiz yaymlanmadan Rus anar$izminin babas1
Mikhail Bakunin uzerine c.;ah$maya koyuldu. Arna belki de ya­
ymc1lar fazla ilgi gostermedikleri ic,;in Bakunin'i bir tarafa b1ra­
k1p bir ba$ka Rus devrimcisi Aleksandr Herzen ve c.;evresi uze­
rine c.;ah$ll. Dostoyevski 193 l 'de, Romantik Surgunler (Herzen)
ise l 933'te yaymlanacakt1r.
Yazarhg1 ve diplomathg1 birlikte yuriitmeye c.;ah$an Carr,
Bakunin'i yaymlamakta kararhyd1 ama yaymc1 bulam1yordu. 0
kitabm yerine bir yaymevi Q. M. Dent & Sons Ltd . ) , blumunun
ellinci y1h yakla$makta olan Karl Marx'm biyografisini yazma­
s1m bnerdi. "Marx hakkmda bnemli olan hemen hemen hic.;bir
$eyi bilmeden" diyor Carr, "$eytana uydum" Ve devam ediyor:

Hi.;:bir �ey anlamadan Kapi tal in ilk cildini, Brumaire'i ve Gotha


'

Program1'm, Lassalle'in hayaum ve pek .;:ok yard1mc1 malzeme­


yi okudum ve i�e giri�tim. Bu aptalca bir giri�imdi ve ap ta lca
bir kitap ortaya .;:1ku.

Biyografisini yazan Haslam'a gore de kitap "hem bir hayli bn­


yarg1h hem de yanh$-bilgilerle" doluydu ama Dostoyevski'de ol­
dugu gibi, Karl Marx: Bagnazlik Ozerine Bir Ara�t1rma da, or­
taya c.;1kan nihai Orlin ac.;1smdan degil, ama ara$tirmanm yazar
uzerinde yapug1 etki ac.;1smdan bnemliydi. Karl Marx, 1934 y1-
lmda yaymland1 ve Carr'm historiyografisinde adeta var ile yo k
arasmda bir yer edindi. Bununla birlikte tarih yaz1c1hgmda ya-

9
pilmas1 gerekenleri degil de yapilmamas1 gerekenleri gosterme­
si a<;;1 smdan bir yere sahip oldugu ileri surulebilir.
Edward Carr, lngiliz Hariciyesi'ndeki gorevinden 1936 y1hn­
da aynldi. Aym yil yakla�1k elli aday arasmdan Galler Dniversi­
tesi Uluslararas1 Siyaset Kursusu'ne Woodrow Wilson profeso­
ru olarak atandi. 1930'larda Avrupa'da "uzla�mac1" bir siyaset
izlenmesinden yana olan ve Hitler Almanyas1'na sempatiyle ba­
kan Carr, l 940'h y1llarda Sovyet yanhs1 bir tav1r benimseyecek­
tir. D niversite'deki gorevi devam ederken, 1 94 1 -46 y1llannda
The Times'm editor yard1mc1hg1 ve Uluslararas1 lli�kiler Krali­
yet Enstitiisu Mudurlugu gorevlerini yiiruttu ve Sovyetler'e ya­
km ba�yazilanyla dikkatleri <;;e kti.
Mikhail Bakunin biyografisi 1937 y1hnda yaymlandi. Baku­
nin'in butun projelerini "ilgin<;; " ve butun fikirlerini "olaganus­
tu" buldugu ve Bakunin'i degerlendirecek siyasal bir pozisyona
sahip olmad1g1 i<;;i n ele�tirildi. Bununla birlikte Carr, Lloyd Ge­
orge hayram liberallikten, Buyuk Bunahm'm da etkisiyle, Key­
nes<;;i bir ekonomik ve toplumsal refah <;;izgisine dogru evrimle­
�iyordu. The Times'daki yazilannda bu evrimle�me belirgindir.
Birinci Dunya Sava�1'm n aksine Sovyet Rusya'm n lkinci
Dunya Sava�1'nda ortaya koydugu diren<;; ve sanayile�mede
gosterdigi ba�an Carr'1 etkilemi�ti ve Sovyet ordulan 1 944 y1-
hnda Var�ova yakmlanna ula�ugmda Sovyet Rusya'mn tarihi­
ni yazmak du�uncesi kafasma yerle�ti. Doksan yilhk hayatmm
son gunune kadar yurutecegi ve bir duzineden fazla eser vere­
cegi temel projesi bu olacakt1r. Bunun i<;;i n de rahat bir akade­
mik gorev bulmas1 gerekecektir. Carr bu gorevi, Oxford'un Ba­
liol Kolej'indeki k1sa sureli <;;a h�masmdan sonra, mezun oldu­
gu universitenin, mezun oldugu kolejinde, Cambridge'in Tri­
nity Kolej'inde buldu. Altm1� ii<;; ya�mda atand1g1 bu gorevde
hayatmm sonuna kadar <;;o k verimli bir kariyer ge<;;i rdi ve Sov­
yet Rusya ile ilgili onemli eserlerini burada yazdi.
Ancak Carr'm bir " tarih<;; i " olarak �ohretinin yaygmla�ma­
s 1 , 1 9 6 1 yilmda Cambridge D ni ve rsitesi'nde, geleneksel G .
M . Trevelyan konfe ransl a n dizisiyle oldu. Ocak-Mart ayla­
nnda verilen ve daha sonra Tarih Nedir? ad1yla kitapla�tm-

10
Ian bu konferanslarda Carr, klasik tarihc;i anlay1�m d1�ma c;1-
kan ve bir bak1ma yakla�1k yirmi yil sonrasmm "post-modern
tarihc;iligi"ne de goz knpan bir tarih yakla�1m1 ortaya koyu­
yor; tarihte nedensellik ve degi�im , ozgur irade ve determi­
nizm, birey ve toplumun rolu, oznellik ve nesnellik gibi cana­
ho konularda ilginc; tezler ortaya at1yordu. Carr bu konferans­
lannda, aslmda yakla�1k knk yil once Fransa'da Annales okulu
ile ba�layan ama lkinci Dunya Sava�1'ndan soma h1z kazanan
"toplumsal tarihc;iligin" ya da tarihi diger toplumsal bilimler­
le ban�lirma giri�iminin lngiliz tarihc;iliginde o zaman ic;in ye­
ni sayilabilecek bir omegini sunuyordu. Carr, tarihsel olgula­
rm kuram ve yorumla olu�tugunu soyluyordu. "Olgular c;uva­
la benzer - ic;inc bir �ey koymad1kc;a dik durmaz" diyordu. Ta­
rihi incelemeden once, tarihc;iyi de incelememiz ve bunu onun
tarihi ve toplumsal c;evresini inceleyerek yapmam1z gerektigi­
ni soyluyordu. Ona gore tarih, "gec;mi�le bugun arasmda su­
rup giden bir diyalog" ya da "tarihc;i ile olgulan arasmda de­
vam eden bir etkile�im sureci"ydi. Carr'a gore tarihc,;i, "olgula­
nm yorumu ve yorumunu olgulan ile surekli olarak yogurma
sureci ic;inde" olmahyd1. Ona gore, " tarihin ara�tmlmas1, ne­
dcnlerin ara�tmlmas1yd1 . Carr, bir tarihc;iye "nesnel" denile­
bilmesi ic,;in, (onun) "her�eyden once , toplumdaki ve tarihteki
konumunun smnh bak1�mm uzerine c;1kma kapasitesi"ne sa­
hip olmas1 gerektigini soyluyordu!
Carr'm tarihc,;iligine ili�kin bu hatJrlatmalann nedeni, tarih­
c;inin, yani kendisinin bu onerilerin pek c,;ogunu Karl Marx bi­
yografisinde uygulayamam1� olmas1dn; c;unku henuz bu biriki­
mi kazanmam1�t1 ve kafas1 kan�1kt1. Carr, her�eyden once, D1-
�i�leri mensubu oldugu gunlerde, sipari� uzerine yazd1g1 kita­
bm konusunu, Karl Marx\ tamm1yordu. Malzcmesi smnhyd1.
Marksizmi bilmiyordu. S1mf sava�1 onun ic;in bir tabuydu. Isa­
ac Deutscher'in ifadesiyle,

yalmzca gonlnu�te degil ama kafa yap1s1 itibariyle tipik bir


lngiliz'di .. lngiliz ampirizmine ve rasyonalizmine sonuna ka­
dar batm1�t1.. kafas1 soyut diyalektik spekulasyonlardan c;; o k

11
uzakt1 ve dolay1s1yla kendi du�unce ta rz 1yla Marksizm arasm­
daki engeli a�am1yordu.

Karl Marx'1 yaymlad1ktan yakla�1k iki yil soma The Times'a


yazd1g1 "Liberalizmin Kokenleri" adh makalede ileri siirdiigii
a�ag1daki gorii�ii omrii boyunca terk etmeyecektir:

Modern, uygar dunyada temel bolunmenin insanh g m mulk


sahibi olan ve olmayan sm1llan �e klinde ortaya c;1kug1 varsay1-
m1 tumuyle dogru de gildir ve ozellikle mulk sahibi olanlar ve
ol mayanl ar arasmdaki aynm c;i zgisi nin surekli degi�en bir c;iz­
gi oldugu ya da asla bir c;izgi deg il de c; 1karlan ve bag hh klan
�imdi bu yanda �imdi ote yanda olan geni� bir kuc; uk mulk sa­
hiple ri ku�ag1 oldugu ic;in dogru degildir.

1 936 May1s'mda, "Fa�izm" diye yaz1yordu, "belgileri ya da


sloganlan ne olursa olsun, oziinde Sovyet sistemi kadar dev­
rimcidir." 0 y11larda Carr bir kiic;; iik miilk sahibi gibi yaz1yor­
du. Somaki y1llarda biraz daha radikalle�ecek, anti-komiinizm
yapmayacak, Soguk Sava� c;; 1girtkam olmayacak ama c;;agda�lan
tarafmdan " toplumu degil devleti anlatug1" ya da a�ag1dan yu­
kan degil de yukandan a�ag1 bir tarih yazd1g1 ic;; in ele�tirilecek­
tir. Arna Carr, insanhgm ilerlemesine olan inanc1m hic;; b ir za­
man kaybetmedi, bunun somutla�m1� bir bic;; i mi olarak gordii­
gu Sovyetler Birligi'nin tarihinin bir boliimiinii yazmaya c;;a h�t1.
S1radan bir insanm o ya�a eri�mekten teselli bulacag1 bir ya�ta,
seksen be� ya�mdan soma, bile hala ara�tmyor ve yaz1yordu.
Sovyetler'in 1 9 1 7'den ald1g1 oykusiinii, l 930'lann, Planli Eko­
nominin Temclleri'ne kadar getirdi. Niyeti, "devrimin olaylan­
nm tarihini yazmak degil, fakat onun yaratug1 siyasal, toplum­
sal ve ekonomik diizenin tarihini" yazmakt1. Hayatmm son Jan­
na dogru New Left Review'a verdigi bir miilakatta, "ilgili oldugu
donemin olaylannm tiiketici bir kaydmm pe�inde" olmad1gm1
belirtiyor; "belli ba�h geli�me c;; izgilerini bic;; i mlendiren olayla­
rm c;; o zumlemesini sundugunu" ileri siiriiyordu.
Dilimize en az on kitab1 c;; e vrilmi� olan Edward Hallett Carr,
hie;; ku�kusuz 20. yuzyilm onemli tarihc;; i lerinden birisiydi. Ki-

12
mi yanh�larma ve yanhhgma ragmen Karl Marx biyografisi de
pek <;; o k bilgi aktaran, Marx'm <;;ogu kez hakh oldugu "huysuz
yamm" sergileyen, zevkle oku nan bir <;;a h�madir. Tarih<;; i nin
(Carr) nerede hakh , nerede haks1z olduguna okuyucu karar ve­
recektir. 1960 y1h sonlannda Times Literary Supp lemen t a yaz­ '

d1g1 bir yaz1da Carr �unlan soyluyordu:

. . . kimi zaman soylendigi gibi olgular kendi adlarma konu�­


mazlar, ya da konu�salar bile hangi olgularm konu�acagma ka­
rar veren tarih<,:idir - tarih<,:i meydam tlimiiyle onlara b1raka­
maz. Ve de en bilin<,:li tarih<,:inin karan -ne yapugmm <,:ok iyi
bilincinde olan tarih<,:inin karan- ba�kalarmm yanh olarak go­
rebilecegi bir bak1� a<,:1s1 tarafmdan belirlenir.

Ger<;;e kten de oyle degil midir?

UYGUR KOCABASOGLU

13
Karl Marx.
ONSOZ

Biyografilerin c,;ogu kendi adma konu�abilir. Arna en son or­


nekleri Marx ve Bayan Eddy olan oyle tarihsel figurler vard1r ki
onlann biyografileri i�in ba�mda hangi bak1� ac,;1sma gore yaz1l­
d1klanm tammlamaya mecburdurlar. Aksi halde insanlar, hakh
olarak, kitab1 dogru olmayan bir yonlendirmeyle okumaya zor­
land1klanndan �ikayet edebilirler.
Marx uzerine yazanlar lie,; kategoriye aynlabilir.
Birincisi Marksistlerdir; bunlar ic,;in Marx'm doktrinleri ka­
bulu zorunlu olan esaslard1r ve Marx'm yazilannm metinleri
kutsald1r. Marksistlerin tutumu son derece normal, sayg1deger,
insani bir tav1rd1r. lnsan du�uncesi belirli yanh�lanamaz var­
say1mlar olmadan olanaks1zd1r ve Marksistler diger insanlar­
dan yalmzca yapuklan varsay1mlanyla aynhrlar, o varsay1mla­
n yapuklan ic,;in degil. Ancak Marksistler, Marksizmin ilkeleri­
ni herhangi bir tartI�manm ba�lamas1 ic,;in kabulu zorunlu esas­
lar (postulalar) ; Marksist olmayanlar da bunlan tartI�ma konu­
su olarak ele ald1klan surece Marksistlerle Marksist olmayan­
lar arasmda hic,;bir yararh goru� ah�veri�i mumkun olmaz. Bir
kamptan btekine bir inane,; meselesi olarak gec,;ebilirsiniz ama
akli bir surec,;le gec,;emezsiniz. lki kere ikinin dort ettigini ka­
bul etmeyen bir kitaba aritmetik ogretmeninin ihtiyac1 ne ka-

15
dar olamazsa, Marksizmi itirazsiz kabul etmeyi ba�aramayan
bu kitap gibi bir kitaba da Marksistler art1k ihtiyar,: duymazlar.
lkincisi, esas itibariyle Amerika Birle�ik Devletleri'nin ve Bu­
ylik Britanya'nm iyi tanman universitelerinde toplanm1�, kur,:uk
ama �amatac1 bir smif olan sahte-Marksistlerdir. Sahte-Mark­
sistler, (hakh olarak) kapitalizmin kusurlanndan ve (yine hak­
h olarak) Marksizmin Sovyet Rusya'daki ba�anlanndan etki­
lenirler. Ak11larmm a�m buyumu� olmas1 (hypertrophy) onla­
n Marksist olmaktan ahkoyar; r,:unku onlar, dogru olmad1gm1
bildigi bir �eye inanmaya izin veren basil imam terk etmi�ler­
dir. Her ne kadar Marksist ortodokslugun parlak k1yafetini gi­
yinmeyi ba�aramasalar da, burjuva dunyasmda kendi <,:iplakhk­
lanm kapatabilmek ir,:in bu degerli giysinin kimi kur,:uk parr,:a­
lanm hazin bir �ekilde ellerinde tutarlar. Nitekim, Bay G . D . H.
Cole (Kapital'in Everyman's Library Yaymlan r,:evirisinin Giri�i)
Marksist deger teorisini terk etmeye hazirken, (Marx'm kendi­
si, onermeyi reddederken bu muhakemeyi yapma adiligini asla
yapmayacak olsa da) camm di�ine takarak Marksist artt deger
teorisini kurtarmaya r,:ah�1r. Profesor Sidney Hook (Karl Marx'1
Anlamaya Dogru-Towards the Understanding of Karl Marx)hem
teorilerin savunulamaz oldugunu bilir hem de onla n , 'daha
yuksek bir hayat standard1 ir,:in devamh bir mucedeleye giri�­
mi� olan i�r,:i sm1fmm siyasal faaliyetinin oz-bilinr,:li teorik ifa­
desi olarak' elinde tutmak ister. Bay Raymond Postgate (Karl
Marx) Marksist ekonomiyi ve Marksist diyalektigi ne�e ir,:in­
de terk ederken, diyalektiginden soyutland1g1 zaman ozellikle
hi<,: de Marksist olmayacak tarihsel maddecilige s1ms1k1 sanhr.
Profesor MacMurray (Komunizmin Felsefesi - The Philosophy of
Communism) Marksizmin 'mutlak olarak zorunlu' bir ilkesinin,
'teori ve pratigin birligi ilkesi'nin Marksist oldugu kadar Hiristi­
yan ve Fa�ist de oldugunu du�unur. Bu bilgili profesorlerin tu­
mu bir noktada birle�irler: Marksizmin gozden du�mu� platfor­
mundan bir tek payanda kurtanlabilinirse, her �ey iyi olacakt1r.
Bunlann tutumu r,:eyrek ylizyil oncesinin, Aslanm lnindeki Da­
niel oykusune, inde en az bir aslan oldugu konusundaki inatr,:1
kanaat nedeniyle ku�ku du�uren Yuce Ele�tiri'yi kabul eden so-

16
fu Hiristiyanhk yay1c1sm1 haurlat1yor. Sahte-Marksist acmacak
bir tiptir. Marksizmin bo� lakird1 oldugunu bilir; ama hala onda
izleyecek bir i�1k bulma umudunu da canh tutar.
Dc;uncii.sii., anti-Marksistlerdir. 1 890'larda, Marksizmin eko­
nomik yanh�lannm yetkili bir �ekilde te�hir edilmesi onemliydi.
Boyle mii.kemmel bir te�hir bir Avusturyah profesor tarafmdan
yaztlm1� ve daha sonraki pek c;ok yazar tarafmdan da az ya da
c;ok yanh�siz olarak kopya edilmi�ti. Ancak son onbe� yil, naho�
ve soysuzla�an bir fenomene tamk oldu. Anti-Marksizm, Mark­
sizm gibi, bir din oldu ve akranmm bii.tii.n ho�gorii.sii.zlii.gii.nii. ve
fanatikligini, daha az mazur gorii.lebilmek ko�uluyla, geli�tirdi.
Marksist kor bir heveskardir; sahte-Marksist kalm kafahdir; mo­
dern anti-Marksist ise yalmzca dik kafahdir. Modern anti-Mark­
sistin, Marx'1 anlamak ya da yorumlamak konusunda hic;bir id­
dias1 ya da istegi kalmam1�t1r. 0 Marx diye yaftalad1g1 ktrmlZl bir
pac;avrayi asip ona hii.cum etmeye raz1dir.
Marksist teorinin incelenmesi ic;in bu farkhhklar ne kadar
onemli olsa da, bunlann biyografi sanat ya da bilimi ic;in her­
hangi bir onemi olmad1g1 dii.�ii.nii.lebilir. Arna vardir. lnsan do­
gasmm sii.rekli gozlemlenen bir ozelligi olarak, Eroica senfonisi­
nin ya da David Copperfield'in hayram, aksini gosteren kamtlara
ragmen Beethoven'm ya da Dickens'm soylu ve zarif yii.rekli biri­
si olduguna inanmaya devam edecektir ve ate�li bir Marksistin,
insan yamlg1s1 stoguna Marx'm katk1s1 olan o kuc;uk kiskanc;hk­
lar, garez ve her tii.rlii. ac1mas1zhga gozleri inatla kapah olacakt1r.
Sahte-Marksistin muphem ve ele�tirel olmayan yakla�1m1, Mark­
sizme oldugu kadar Marx'a kar�1 olan tutumunda da belirgindir.
Anti-Marksist, Macaulay'm I. Charles'a bile layik gordugii. iyi bir
koca ve baba olma erdemini Marx ic;in zorlukla kabul edecektir.
BU.tun bu yaftalan kabul etmemi� olmak benim ic;in bir had­
dini bilmezlik olarak gorii.lebilir. Arna bunlarm hic;birini , hat­
ta anti-Marksistinkini bile me�ru olarak iddia edemem. Aslm­
da bir ac;idan kendimi Marksistlerin kendilerinden daha iyi bir
Marksist sayabilirim. Marksistler, Marksizmin t1pk1 Yasa Tablet­
leri gibi gokten indigini, ya da Athena gibi tam silahh bir �ekil­
de atalan tarafmdan ortaya auld1gm1 sanabilirler. Boyle bir var-

17
sayirn esasen Marksist degildir; zira Marksizrni, her dii�iince bi­
<,;irninin i<,;inde dogdugu <,;agm toplurnsal ko�ullarmm bir Orunii
oldugu yolundaki Marksist yasanm i�leyi�inden istisna etrnenin
herhangi bir nedeni yoktur. Ve bu, Marx'm biyografisinin onern­
li oldugunu a<,;1klar <,;iinkii insanlar biiyiiklerin hayatlan hakkm­
daki rneraklanm hakhla�llrrnay1 her zarnan severler. Marksiz­
rni -onun hakh ofkesinin �iddetini, garip i<,;-<,;eli�kilerini, rnodas1
ge<,;rni� ekonornik varsayirnlanm- onun koklerinin auld1g1 top­
rak hakkmda biraz bilgi edinrneden anlarnak son derece zordur.
Marx hakkmda biyografi yazan hi<,; kirnse Marksizrni gorrnez­
likten gelernez ya da gelrnernelidir. Arna benirn birincil arnac1rn,
Marksizrni yorurnlarnak, ele�tirrnek ya da <,;iirutrnek degil; arna
onun nas1l boyle oldugunu gosterrnek olrnu�tur. Kitab1rnm iki
boliirnii, Altmc1 ve Onbe�inci Bolurnler, ozellikle bu arnaca yo­
neliktir. Diger bolurnlerin yonterni tiirnuyle biyografiktir.
Marx'm hayatmm ba�hca bas1h kaynaklan son sayfalardaki
Bibliyografik Notlar'da gosterilrni�tir. Bu kitabm haz1rlanrnas1
s1rasmda bor<,;lu olduklanrn arasmda Birinci Enternasyonal'in
Zabll Defterleri'ne ba�vurrnarn konusunda ve Enstitii'deki 'Ge­
orge Howell Kolleksiyonu'ndaki diger belgeler ve bro�iirlere
ula�rnarnda bana yard1rnc1 olan Bishopsgate Enstitiisii'niin kii­
tiiphanecisine; 1 80. sayfadaki dipnotta kaydedilen ilgin<,; bilgi
i<,;in Sovyetler Birligi'nin halen Londra'daki Biiyiikel<,;isi Mos­
yo Maisky'ye ; �irndiye kadar Marksist ara�urrnac1larm dik­
katinden ka<,;rn1� olan 137 ve 138. sayfalarda aktanlan nadir
Devlet Ar�ivi belgelerine dikkatirni <,;ektigi i<,;in Profesor Ve­
it Valentin'e; Birinci Enternasyonal donerninden kalrna ozel
bro�iir kolleksiyonunu odiin<,; veren Profesor Edward Spencer
Beesly'nin oglu Bay Alfred Beesly'ye; admm sakh kalrnasm1 is­
teyen, benirn sonu<,;lanrndan pek <,;oguna kaulrnarnakla birlik­
te zengin bir Marksist bilgi kulliyaum cornert<,;e istifaderne su­
nan bir dosta ve kanrna burada i<,;ten te�ekkurlerirni sunanrn.

E.H.C.
1934

18
BiRIN CI KISIM

ALMANYA, fRANSA, BEL�iKA


BiRiNCi BOLUM
Gen�lik, A�k ve �iir

1 8 1 5'te Viyana Kongresi Avrupa'nm haritasm1 yenidenduzen­


lediginde, Ren'in ball yakasmdaki Almanca konu�;ulan toprak­
lar Prusya Kralhg1 i<;inde birle�tirildi. Ren-eyaletinin kii<;iik Al­
man devletleri, iki yuz yil boyunca, cografi yakmhk sayesinde,
Frans1z uygarhgmm daha canh zekas1 ve daha 1hmh terbiyesin­
den bir�eyleri ve Devrim ate�inin ve bula�1c1 e�itlik ve aydm­
lanma ruhunun mikrobunu alm1�lard1 ve bu etkiler, Luneville
Anla�mas1 ile Napolyon'un du�u�u arasmda Frans1z egemenli­
gi altmda ge<;en onii<; yil i<;inde peki�mi� ve istikrar kazanm1�­
t1. Viyana Kongresi'nin sonucu olarak, bu topraklar Frans1z ol­
maktan <;1kt1lar ve ilk kez Prusyah oldular.
Hohenzollernlerin mulku ve �imdi ona kaulan topraklar ara­
smda ba�lang1<;tan beri belirli bir uyumsuzluk vard1. Eski Prus­
ya , orta1;ag gelenegini silkip atmam1� ve toplumun orgutlenme­
si ha.la feodal bir yap1da kalm1�t1. Yeni eyaletler ise tum kalp ve
ruhlanyla yeni dunyaya aittiler. Eski Prusya'y1 hem ticaretleri­
nin zenginligi hem de du�uncelerinin liberalligi ile <;oktan ge<;­
mi�lerdi ve 19. yuzyil Almanya'smdaki hemen hemen her ileri
hareketin kaynag1 Ren'in k1yilanndayd1. Dikkate deger bir ba�­
ka farkhhk daha vard1. Alman topraklarmdaki ba�ka yerlerde
Yahudiler, dogu Avrupa'nm getto gelenegini korumu�tu; ya!-

21
mzca Ren-eyaletinde profesyonel statu ve bir olc;uye kadar top­
lumsal itibar kazanm1� Yahudiler vardt.
Hirschel Marx ve kans1 Henriette Ren-eyaletindeki saygm
Yahudi orta sm1fm uyesiydiler. Hirsche], Trier'de (ya da Tre­
ves) avukathk yap1yordu ve orada, 5 May1s 1 8 1 8'de , sabaha
kar�1 saat ikide, Henriette ikinci c;ocugu ve buyuk oglu Karl'1
dogurdu. Karl Marx'm biyografisinin, altt ya�mda iken, bu­
tiin ailenin H1ristiyanhg1 benimsemesi ve vaftiz seremonisin­
den gec;mesiyle ba�lam1� oldugu soylenebilir. Babas1 bu firsat­
tan yararlanarak Hirsche] adm1 Heinrich olarak degi�tirdi. 11-
ginc; bir rastlanll sonucu aym y1l Heine 1 de aym din degi�tirme
surecinden gec;mi�ti.
Heine'mkinde oldugu gibi Marxlann durumunda da astl ne­
den dinsel olmaktan c;ok ekonomik ve toplumsaldt. Dinsel an­
lamda Hirsche] Marx'm (hic;bir zaman ikrar etmedigi) Yahudi­
ligi inkar ettigi ya da Hiristiyanhg1 kucaklad1g1 soylenemezdi.
Koklu bir haham soyundan geliyordu. Arna kendisi 18. yuzy1-
lm c;ocugu idi ve Ak1l (ag1'nm atalarmm dinine yapttg1 son il­
tifat olan terbiyeli ve taahhut istemeyen Yuce Varhk inanc1 ile
yetinmi�ti. Marx ailesinde dinsel konular herhangi bir rol oy­
nam1yordu. Karl Marx'm ki�iligindeki kimi ozellikleri --Ozellik­
le hayali bir hedef uzerinde ac1mas1z ve fanatik bir �ekilde yo­
gunla�ma kapasitesi- onun Yahudi kokenine atfetmek adet ol­
mu�tur. Ancak, eger var idiyse bu tiir etkiler yuzeyin altmday­
dt. Marx, kendisini butunuyle irksal ve dinsel idrakin d1�mda
tutabilen ender Yahudilerden birisiydi. Kokeni onun ic;in bu­
tunuyle tarafs1z kalabildigi bir meseleydi, onunla ne c;ahm sat­
mak ne de onu inkar etmek egilimindeydi. Ya�ammm sonra­
ki donemlerinde, Agustos'taki Ramsgate hakkmda, ne�e ic;in­
de 'bi tier ve Yahudilerle doluydu' �eklindeki Hiristiyan deyimi­
ni uyarlayacak kadar ileri gidebilmi�ti.
Marx ailesi dinse l kaytts1zhga e ri�mi� ti. Koklerinin ko­
�ullan da onlarda ulusal kaytts1zhg1 yerle�tirmi�ti. Hirsche]
Marx, Trier Prensligi'nin son Ba�piskopos-Elektoru'nun uy-

Heinrich Heine: l 797-1856 tarihlerinde ya�am1� unlu Alman �air ve ele�tirme­


ni i;. n.
-

22
rugu olarak diinyaya gelmi�ti. tlahi fe tih hakkmm bir sonu­
cu olarak yeti�kinliginin ilk y1llannda Frans1z, orta ya�lann­
da ise Prusyah olmu�tu. Kans1 Henriette birka<; nesil once or­
ta Avrupa'dan Hollanda'ya go<; etmi� bir Yahudi ailesinin iiye­
siydi. Hollanda'da yeti�mi�ti ve dogru Almanca yazmay1 -bel­
ki de konu�may1- hi<;bir zaman ogrenememi�ti. Boylesi bir or­
tam yeni koruklenen vatanperverlik ate�ine yakn saglam1yor­
du. Her tiirlii ulusal duygu gosterilerinin ortasmda Marx aile­
si 18. yii z yilm tarafs1zhgm1 ve Yahudi !fkmm kayns1zhgm1 ko­
ruyordu. Karl Marx'm anne babasmdan edinmi� oldugu yegane
mirasm uluslararas1 bir anlay1� oldugu kesinlikle soylenebilir.
Gen<; Karl oniki ya�mda Trier'deki gymnasiuma (lise) gir­
di ve orada be� yil okudu. Geriye bakild1gmda biiyiiklerin <;o­
cuklugunu canland1ran pitoresk olaylann Marksist efsanede
biiyiik bir yeri yoktur; ama Marx'm biyografisini yazacak ola­
nm emrinde, kahramanmm on yedi ya�mdayken elde etmi� ol­
dugu egitim ba�ansmm olaganiistii kusursuz kamtlan vard!f.
Rastlanu, 1 835 yilmda Trier Gymnasiumu tarafmdan kendisi­
ne verilen <;1k1� belgesinin yam s1ra, Karl'm final smav1 kagn­
lanm, iizerinde hocalarmm yapuklan yorumlarla birlikte ko­
rumu�tur. C:: 1 k1� belgesindeki gene! rapor, onu , parlak degil­
se de, yetenekli bir ogrenci olarak nitelemektedir. "Hocalarma
ve ogrenci arkada�larma kar�1 davram�1" ba�hgmm kar�1smda
"lyi"dir notu yerahrken "Yetenek ve Uygulamas1" ise biraz da­
ha az veciz bir yorumu davet etmektedir:

lyi yetenekleri vardir ve antik dille rde , Almanca'da ve tarihte


ortaya koymu� oldugu ba�an r; ok tatminkar, matematikte tat­
minkar ve Frans1zca'da vasaltlr.

C:: 1k1� belgesi, "yeteneklerinin hakh kild1g1 olumlu beklenti­


leri yerine getirecegi" umuduyla sona ermektedir.
Gunumuze ula�m1� olan smav kagnlarmda, otoritenin en ke­
sin onaym1 kazanan, Yuanna XV'e Gore Jnananlann lsa'da Bir­
le�mesi: l-l 4'un Kokeni, Ozu ve Kay1ts1z Sarts1z Gerekliligi ve Et­
kilerinin Sergilenmesi adh ilahiyat kompozisyonuydu. Bu kagn
ogretmeni tarafmdan "konunun dii�iiniilmii�, aynnuh ve gii<;lii

23
bir sunurnu" olarak i�aretlenrni�tir. Mesich Se<;imi Ozerine Gen<;
Bir Adamm Dil>ilnceleri, daha az ba�anh gorulrnii�tOr. (iinkii
bu kornpozisyon, "zengin fikirler ve iyi ve duzenli bir plan"
ortaya koyarken, "ogrencininin adet edinrni� oldugu bir yan­
h�, ender, pitoresk ifadelere olan abaruh du�kunlugu" ile zede­
lenrni�tir. Ve Marx'm elyazrnalan iizerinde c;ah�an sonraki do­
nernlerin ara�tmc1lan ogretrnenin �a�kmhk ifade eden hukrnii­
ne kalilabilirler: "Arna ne berbat bir elyaz1s1 ! " Bu arada, bu il­
ginc,: kornpozisyon Mesich Se<;imi Ozerine'yi ozetleyen son soz­
ler almulanrnaya deger:

Tarih , ortak yarar ic;in c;ah�arak kcndilerini yucclten ki�ileri


bu yu k adamlar olarak degerlend irir. En c;ok insam mutlu eden
ki�iyi dcneyim en mutlu ki�i olarak takdir eder. Dinin kendisi
bize, herkesin pe�inden ko�tugu ldeal'in , insanhk ic;in kendisi­
ni feda edenler ve boylesi dusturlan reddetmeye ccsaret eden­
ler oldugunu ogretir.
Hayatta insanhk ic;in en iyi bir �ekilde c;ah�abilecegimiz po­
zisyonu sec,:tigimiz zaman agir sorumluluklar bizi ezemez c,:un­
ku bu fedakarhklar herkes ic;indir. 0 zaman eldc cttigimz haz
zavalh, dar ve bencilce bir haz degildir; bizim mutlulugumuz
milyonlara aittir, eserlerimiz sessizce ama etkili bir �ekilde ya­
�ar ve bizim kullerimiz soylu insanlarm parlayan gozya�lany­
la sulamr .

Eger delikanhhgmm bu safc;a ta�kmhgm1 daha sonra oku­


rnu�sa, bu turnturakh retorik ve lsa'nm Tutkusu'na kendini fe­
da etrne ideali olarak u tangac;c;a gizlenrni� bir �ekilde yapilan
bu irna, olgun Marx'm yanaklarma bir rnahcubiyet olarak yan­
s1rn1� olrnahd1r. Bunlar daha olgunluga eri�rneden onun felse­
fesinden kovuldu. Arna hayatmda, kendisine ragrnen yerlerini
korudu ve inanc,:larmda olrnasa da Marx'm karakterindeki pek
c,:ok �ey, yeti�tirilrni� oldugu kali disiplin, kendinden feragat et­
rne ve karnu yaran gelenegini yans1t1r.
Ekirn 1835'te Marx hukuk okurnak iizere Bonn Oniversitesi'ne
girdi ve bir y1l sonra Berlin Universitesi'ne gec;ti . Universite ha­
yali s1rasmda babas1yla yaplig1 yaz1�rnalar, Marx'm genc;ligi -

24
nin ev onamma 1�1k tutan yegane belgelerdir. Mektuplar, Hirs­
che! Marx'm karakterini Karl'mkinden bile daha canh bir �e­
kilde yansllir. lhtiyar hakkmda sevimli, kimi zaman aokh pek
c;ok �ey vard1r. Sayg1deger avukat �imdi bile hahamm oglunu
unutamam1�n ve din degi�tirmi� olmas1, Yahudi'nin Hiristiyan
yurtta�lar kar�1smdaki geleneksel tutumu olan utangac; tavir
ve bziir dileyici j estlerden onu kurtaramad1. Bonn'daki Tem­
yiz Mahkemesi'nin ad1 be Iii olmayan bir yarg1cma oglunu sahk
vermek uzere �unlan yaz1yor:

A�ag1da imzas1 bulunan gibi c;ok onemsiz bir ki�iyi hanrlaya­


bilmenizin c;ok sorunlu bir �ey oldugunu biliyorum; gorunur­
deki herhangi yeterli bir ncdenin yoklugunda, uyuyan bir han­
ray1 uyand1rmak benim ad1ma pek de uygun olmayabilir.
Arna bir baba c;ocugu ic;in neler yapmaz? Hukuk Fakul­
tcsi'nde bir aday olan benim Karl'1m, be� ikten itibaren adm1
sayg1 ve sevgiyle duydugu kulturlu ve dost bir adamm ogluy­
la tam�may1 sabirs1zhk la arzu etmektedir ve onun babasmdan
almacak bir mektubun kendisine dostc;a bir kabul gosterilme­
sini saglayacagm1 dii'.?iinmektedir.

Karl'da, kariyerini tehlikeye sokabilecek olan yak1�1ks1z bir


gururun ilk heyecanlanm basnrmak ic;in babas1 gayretle c;aba
harcamaktad1r.

Bay J. Ve Bay E. Yalmzca mukemmel adamlar dcgillerdir ama


muhtemelen senin ic,:in onemli ki'.?ilerdir. $imdi seni oylcsine
kibar bir �ekilde kar�ilad1klanna gore onlan gormezden gel­
men son derece aptalca ve gerc;ekten kotu olur. Senin ya�mda
ve senin konumunda onlann seni aramasm1 bekleyemezsin . . .
E n etkili profesorlerden birisinin tam�1khg1m kazanman da
aym derecede yararh olabilir.

Kirk yd sonra , k1zlarmdan birisi, ba�ka �eyler yanmda "en


n e fret ettigi kotii. huyu"nun ne o ldugunu cevaplamas1 ic;in
Marx'a o korkunc; Victoria c;ag1 anketlerinden birisini sundu­
gunda , bu ba�hk altmda ac;1k bir ic;tenlikle tek sbzcuk yazd1:
"Gurursuzluk" Karl'm yap1smda babaya yak1�ir bir alc;akgo-

25
nii.llii.lii.k yoktu . Bilirn;; l i ya da bilinc.;siz ona kar�1 isyan, ki�iligi­
nin olu�umunu etkileyen en guc.;lu etkilerden birisiydi. Bu du­
rum, insanlarla olan ili�kilerinde c.;ok s1k kendini ele veren ve
hatta siyasal gorii.� lerinin ifadesini renklendiren o ho� olmayan
gaddarhkta yans1masm1 buluyordu . Marx, Hiristiyan'm "ita­
at, kendini hor gorme, kendini a�ag1lama, boyun egme ve te­
vazu" gibi ozelliklerini, proletaryanm "cesaret, kendine sayg1,
gurur ve bag1ms1zhk duygusu" gibi ozellikleriyle kar�1la�tlrd1-
gmda, babasm1 tipik bir H1ristiyan ve kendisini de, daha da ha­
zin bir uygunsuzluk ic.;inde, tipik bir proleter olarak dramati­
ze ediyordu.
Hirsche! Marx, kendi engellenmi�, etkisiz hayatmm telafisi­
ni, tutkulanm en b uyuk oglunun ki�iligine aktarmakta bulu­
yordu. "Sevgili Karl"a olan sevgisi smirs1zd1 v e bu sevgi kendi­
sini bu mektuplarda basil, kimi zaman smldayan, Madame de
Sevigne'in k1zma yazd1g1 klasik nameleri hattrlatan bir ic.;tenlik­
le ortaya dokuyordu.

Dogal olarak tembel bir yazar olan benim, sana yazmaya ba�la­
d1g1m zaman bir hayli yorulmaz birisi olmam ne kadar hariku­
lade. Sana olan zaafim1 senden gizleyemem ve gizlemem. Kal­
bim s1k s1k senin ve senin gelecegin hakkmdaki du�uncelerle
�enlik yap1yor. Ve yine de zaman zaman orada bir �im�egin <;a­
k1p du�unceyi bolmesi gibi kendimi karamsar, vesveseli, kor­
kutucu du�uncelerden kurtaram1yorum: Kalbin kafana, yete­
neklerine denk midir? Onun ii;inde, duygu adamma bu duy­
gulu mihnet diyannda <;ok buyuk teselli verecek o hassas, ak­
la yatkm duygulara yer var m1d1r?
I lk ba�anlanmn, adm1 yuksek sayg1 i<;inde gormenin gu­
rur veren umudu, dunyevi refahm gibi benim ii;in <;ok 6nem­
lidir; bunlar benim uzun suredir besledigim ve benligimde de­
rin kok salm1� hayalle rdir Bununla birlikte sonui;ta bunlar za­
.

y1f bir adamm duygulandlf ve gurur, kibir, egoizm vs. vs. gi ­


bi her tUrden kan�1mdan ari degildir. Bu hayallerin gen;:ekle�­
mesinin beni mutlu etmeye yetmeyecegi konusunda sana ga­
ranti verebilirim. Yalmzca kalbin saf kahr ve saf insan sevgisiy-

26
le c,;arparsa ve onu iyi duygulanndan hic,;hir koto.lo.k �eytanmm
dondO.rrneye go.co. yetmezse, yalmzca o zaman, uzun y1llard1r
senin arac1hgmla hayal etmi� oldugum mutlulugu hulahilirim.
Aksi halde, hayaumm en do.rust amacmm parc,;alanm1� oldu­
gunu gorecegim.

Algilayacak kulaga burada c;oktan duyulabilir gelen serzeni$,


ba$ka yerlerde daha 1srarc1 ve daha $a$maz bir hale gelir. Seri­
nin ilk mektubunda bile gene; adam "a$m ihmalciligi" nede­
niyle u yan l maktadi r . Marx, babasmm "yazmadan once etrafi­
na bakmas1" konusundaki tavsiyesine gereginden fazla uymu$
ve $efkat dolu anne babasm1 Bonn'a salimen ula$lig1 haberi ic;in
uc; hafta bekletmi$li. Berlin'e gec;mesinden sonra $ikayetler da­
ha s1k ve daha dokunakh o l du:

Sanki biz altmdan yap1lm1�1z gihi [ diye a�hyordu Hirsche!


Marx'm serzeni�lerinden hirisi] hizim yuce ve guc,;lo. oglumuz,
ho.tun anla�malanm1za, ho.tun adetlere ragmen, en zengin 500
harcamazken bir y1lda yakla�1k 700 thaler'in hakkmdan geli­
yor. Ve neden? Onun savurgan, mO.srif olmad1g1m itiraf ede­
rek hakk1m teslim edecegim. Arna her hafta ya da onhe� gun­
de bir yeni bir sis tern icad eden, o kadar ho.yuk emeklerle daha
once yapt1g1 bir �eyi y1rup atan hirisi, soruyorum, nas1l olur da
degersiz �eylerle rahats1z edilir? Onemsiz kurallara nasil bo­
yun eger? Herkesin elleri onun cebindedir ve herkes onu al­
datmaktad1r.

K1sa sure sonra, bir ba$ka ve daha yaralayic1 tiirden bir ihma­
lin $ikayeti gelir.

Seni (annen haric,;) herkeslen fazla sevsem de, kor degilim ve


kor olmaya da hie,; niyetim yok. Senin ic,;in mo.mko.n olan her
turlo. tahsisau saghyorum, ama senin, insamn varhgm1 so.rdo.r­
mesi ic,;in gerekli olan bencilligin c,;ok fazlasmdan yakam kurta­
ramad1gm do.�o.ncesini bir turlo. kafamdan atam1yorum. Senin
yerinde ben olsam anne ve hahama daha ho.yo.k sayg1 gosterir,
daha feragatkar sevgiyle kar�1hk verirdim do.�o.ncesini de ak­
hmdan hie,; c,;1karam1yorum. Her ne kadar anne-babamdan va-

27
rolu�um, -evet ve ( hakkm1 yememek ic,;in) annemden sevgi­
d1�mda hic,;ir �ey a!mad1ysam da suf onlan e!den geldigince uz­
memek ic,;in nas1! mucadele ettim ve c,;ile c,;e ktim!

Bu istihzalar pek <,:ok ebeveyn serzenisiyle aym kaderi pay­


las1r. Sakinlestirmek isterken tedirgin eder, yaustirmak ister­
ken vurdumduymazlastmr ve daha sonraki hayatmda bunlar
Karl'1 her turlu sefkat duygusunun gereksiz ifadesinden uzak
tutmustur.
Annesiyle olan iliskileri de mizacma herhangi bir yumusauc1
unsur kazand1rmam1sllr. Eldeki ender gostergeler, onun, atalan­
nm dar, hahamvart gelenegini asmada kocasmdan daha az basa­
nh oldugunu dusundurmektedir. Daha sonraki yillarda oglu an­
nesini kau, dar goruslu ve ihtirash olarak tammlamaktad1r. Gii­
niimiize ulasm1s olan imla ve gramer yanhsh birka<,: mektup,
anahk vesvesesinin normal belirtileri d1smda <,:ok az sey ifsa et­
mektedir. Karl'a, tutumlu yasamak, saghgma iyi bakmak, k1sm
ylin yelek giymek ve "hastahg1 nedeniyle bir hayli almgan olan"
babasma s1k s1k mektup yazmak ogutlenmektedir. Oglunun ki­
siligi ve ruhsal gelismesi konusunda Henriette Marx kocasmdan
daha az anlayishyd1 ve de <_:ocuk buylidiik<,:e aralarmdaki duygu
baglan giderek daha zayiflad1. Karl, miza<_: itibariyle biiyliklerinin
zay1fl1klan kars1smda tahammulsuzdii ve <_:ocuklugundan yetis­
kinligine, ebeveylerinin her ikisine kars1 da herhangi derin bir
sayg1 ya da muhabbet duygusunu beraberinde tas1mad1.
Gene! olarak gen<,: Karl'm gelismesi, 1rkmm biitiin dogal ileri
zekahhk ozelligini ortaya koymus gorunmektedir. Ciddi bir egi­
lim h1zla kendini gosterdi. Okuldaki yoldaslan geride kalm1slar­
d1 ve daha sonraki hayatmda, olgun yaslara erismeden once her­
hangi bir arkadashgm baslad1gma iliskin bir beige yoktur. Kese­
nin ipini s1k1ca elinde tutan babas1, <,:agdaslanyla arkadashk el­
me konusunda onu tesvik etmedi ve Berlin'deyken "gen<,: ve her
halukarda denenmemis insanlarla az temas1" oldugu i<,:in ken­
disini kutlad1. Bilebildigimiz kadanyla Karl, ogrenci arkadasla­
rmm isyankar zevklerine kaularak yalmzca bir kere, otoritenin
hosnutsuzluguna neden oldu. Berlin Dniversitesi'nden aynhr-

28
ken verilen sertifikadan, orada ge<;irdigi yil boyunca, "bir gece
sarho�lugu ve huzuru bozrna nedeniyle bir gunluk hapis" cezas1
<;ektigi anla�Ilrnaktad1r. Her ne kadar olay kamtlanrnarn1�sa da,
Koln'de yasak silah ta�1d1g1 i<;in ihbar edilrni�ti. Arna aym bei­
ge, teselli verircesine, "ogrenciler arasmdaki, yasaklanrn1� birli­
ge kaulrnaktan su<;lu bulunrnad1gm1" eklernektedir.
Bu arada, Karl'm kalbi latif duygular i<;in tii.rnuyle eri�il­
rnez degildi. Bonn'daki <;ah�rnalanm tarnarnlay1p Berlin'de de­
varn etrnek ii.zereyken, 1 836 yazmda hayatmda ilk ve tek kez
a�1k oldu. Sevgisinin nesnesi, ablas1 Sophie'nin okul arkada�1y­
d1. Adi Jenny von Westphalen'di ve Yedi Y1l Sava�lan suasm­
da Brunswick Prensi'ne hizrnet ettigi i<;in asalet unvam verilrni�
Trier'deki Prusya yonetirninin bir gorevlisinin k1Z1yd1. Gen<;
Karl yak1�1kh ve rnii.tehakkirndi ve Jenny her ne kadar guzelligi
ve konurnu a<;1smdan daha uygun a�1klara lay1kd1ysa da, a�kma
kar�1hk verdi. Jenny'nin Sophie ile olan arkada�hg1 sayesinde
rahathkla gizlenen gen<;lerin s1rn, k1sa sure sonra Karl'm anne
ve babasma a<;1kland1. Arna Jenny hala kendi ailesine a<;Ilrnak­
ta tereddut ediyordu ve sonbaharda Karl Berlin'e gitrnek ii.zere
aynld1gmda Westphalenlere k1zlarmm gonul rneselesi hakkm­
da hi<;bir bilgi <;1tlat1lrnarn1�t1.
Yoklugunda Karl'm <;1kan iyi ternsil ediliyordu. Mektupla­
nm ula�turna i�ini Sophie ustlenrni�ti ve Hirsche! Marx, oglu­
nun bu.tun i�lerine hasrettigi aym heyecanla rneseleye kendisi­
ni adad1.

Biliyorsun sevgili Karl'1m, [diye ona Berlin'e yaz1yordu ] ki� ili­


gimle pe k de uygun olmayan ve zaman zaman (:ok yorucu bul­
dugum bir i�e girmi� bulunuyorum. Senin j'nin sm1rs1z guve­
nini kazand1m. Sevgili iyi k1z durmadan kendisine i�kence edi­
yor - senin gelecegine zarar vermekten, seni (:Ok fazla (:ah�­
maya zorlamaktan vs. vs. korkuyor. Anne babasmm hi(:bir �ey
bilmemesi ya da daha dogrusu, oyle samyorum ki, hi(:bir �ey
bilmek istememesi onun i(:in son derece yorucu. Kendisini tu­
muyle ak1lc1 biri sayd1g1 idn, kendisine bile nas1I olup da ken­
disini bu kadar kapurd 1gm 1 a(:1klayam1yor.

29
Jenny hem o zaman, hem de daha sonra cesur bir kadm oldu­
gunu gosterdi. Arna, yirmi iki ya�mda, toplumsal statusu duz­
gun ve onurlu Prusyah bir gbrevlininkiyle hi<;; de k1yaslanama­
yacak olan Yahudi bir avukatm onsekiz ya�mdaki ogluna a�1k
oldugunu babasma a<;; 1klamaya cesaret edemiyordu .
Kordugumu kesen Karl oldu. Kendisinin se<;; i m i<;;i n uygun­
lugu konusunda kar�1 konulamaz bir guvene sahip olan Karl,
Berlin'deki ustunluk saglayan uzak durumundan meselesi­
ni mektupla heybetli Baron von Westpahalen'e sunmaya karar
verdi. Jenny gizli bir rahatlama ile i<;; ge<;; i rdi ve rahatlad1; zira
belirsizlik ve gizlilik dayamlmaz olmu�tu. Arna yine de korku­
yordu ve canahc1 mektubun en uygun zamanda verilmesi i<;;in
kendisine gonderilmesi i<;; in yalvanyordu. Olayda hakem ve ki­
mi zaman arac1 olan Hirsche! Marx Qenny'nin Karl'ma <;;o k s1k
yazmasma k1zhk iffeti engel oluyordu) bu bneriye kar�1 <;; 1 k­
ti. Belki de k1zm cesare tini <;; o k fazla denemeye cesaret ede­
miyordu. Mektubun dogrudan gonderilmesine ve buyuk olay
i<;;i n kafasm1 toplayabilmesi i<;;i n Jenny'e sekiz gun once haber
verilmesine karar verildi. Ne Karl'm mektubuna, ne de West­
phalenlerin evinde nasil kar�iland1gma ili�kin herhangi ger­
<;; e k bir oykuye sahibiz. Marx, gelininin, "Cennet'teki Lordu
ve Berlin'deki Lordu aym sayg1yla kar�ilayan, sofuca aristokra­
tik ili�kileriyle" kendi adma vermek zorunda kald1g1 tahammul
edilmez mucadele hakkmda y1llar sonra yazdi. Arna bu andan
itibaren Jenny'nin anne babas1 tarafmdan hevesle degilse bile
ihtiyatla k1zlannm mustakbel kocas1 olarak kabul edildi.
llk a�kmm kendinden ge<;; i riciliginin yam s1ra Marx'm kari­
yerinin bir ba�ka e�siz emaresi ortaya <;; 1 ku. Karl �air oldu. 1837
Kas1m'mda babasma yazd1g1 uzun bir mektupta -kaleminden
<;; 1kan gunumuze ula�m1� ilk mektup- Karl tipik bir kararhhkla
Jenny'e gizli kur yapmasmm ve 1836 guzunde Berlin'den aynl­
masmm uzerinden ge<;; e n bir yildaki ruhsal geli�mesini bzetler.

Senden aynld1g1m zaman [diye ba�lar] benim i<;in yeni bir


dunya dogdu, a�ktn dunyas1 - ba�lang1<;ta hasret ve ho� umit­
lerle sarho� olmu� bir a�k. Bir ba�ka zaman beni buyiileyecek,

30
dogayi incelernerni tahrik edecek ve hayata olan tutkurnu ate�­
leyecek olan Berlin'e seyahat bile beni hissiz biraku. Evet, ruh
halirnle gui;lo. bir �ekilde i;at1�1yordu. Zira gordugO.rn kayalar
benirn duygulanrndan ne daha vah�i ne de daha cO.retliydi; ko­
ca �ehirlerde hayat, benirn kendi kamrndan daha s1cak akrn1-
yordu; hanlann yiyecekleri benirn kendi hayalirnin ii;erigin­
den daha ytiklo. ve daha hazrnedilrnez degildi ve sanat benirn
jenny'rn kadar guzel degildi.
0 zarnanki ruhsal dururnurnda, ilk projern -ya da her ha-
10.karda en ho�, en bariz olam- Jirik �iirdi ve benirn turn tutu­
rnurn ve daha onceki geli�rnernin kai;m1lrnaz sonucu olarak tO.­
rnO.yle O.lkuseldi. Benirn a�k1rn kadar uzak bir Ote (Eri�ilrnez­
lik) benirn cennetirn, benirn sanaurn oldu. Bullin geri;eklik be­
lirsizle�ti ve bu bulamkhk ii;inde kesin olan hii;bir �ey, gO.nO.­
rnO.zle hii;bir ternas noktas1 yoktu, yalmzca geni� ve �ekilsiz
bir duygu, hii;bir �ey dogal degildi, her �ey ay1�1gmdan yap1l­
rn1�t1, olanla olrnas1 gereken arasmda tarn bir z1thk, �iirsel do.­
�O.nceler yerine turnturakh yans1rnalar; bununla birlikte belki
jenny'e gonderdigirn O.i; ciltteki bO.tO.n �iirlerin ozelligi belirli
bir duygu s1Cakhg1 ve ilharn ii;in i;abalarnaku.

1 836-37 k1�mda Jenny'e gonderilen uc; "cilt" , onun tarafm­


dan tum hayat1 boyunca en degerli hazine olarak sakland1 ve
sonraki y1llarda, za ma n za ma n, buyli k do.�o.nur ve iktisatc;mm
o uzak gunlerde kendi a�kmdan �air oldugunu konuklarma gu­
rurla if�a etti. " Ciltler" daha soma kayboldu ve sonraki nesiller
bunlarm kaybma yas tutacak degillerdir. Ama l 837 baharmda
Karl, �iir kalemini bir kez daha eline ald1 ve bu kez kader, "son­
suz sevginin yetersiz bir ni�anesi olarak 1837 ya�gununde sev­
gili Bahama" diye ithaf edilen buylikc;e bir evrak c;antasm1 ko­
rumu�tu. Tek ba�ma en uzun olan, belli belirsiz Faust'u hat1rla­
tan bitmemi� fantastik bir dram olan Oulanem ve Hoffmann ve
jean Paul Richter'in eserlerinden ac;1kc;a ilham alm1� gorunen
nesir parc;alan Scorpion and Felix'tir. Daha olgun c;agda ki uslu­
buna bile yap1�m1� olan y1rlic1hkla matematikc;ileri, fizikc;ileri
ve idealist filozoflan ele a ld1g1 birkac; ka fiyeli hicviye ve evrak

31
c;antasmm geri kalan k1sm1 a�k �iirleri, Jirik �iirler, baladlar ve
"daha c;ok", gene; yazann ic;tenlikle itiraf ettigi iizere "herhangi
ruhsal bir amac1 ya da ilham edilmi� dii�iincesi olmayan" ah�Ii­
m1� tiirden tasviri parc;alarla doluydu.

Ve yine de [ babasma yazd1g1 aym mektupta devam ediyor­


du] bu son �iirler, bir sihir deymi� gibi (ah! darbe ba�langI<;­
ta pan�alay1C1yd1) gen;:ek �iirin dii.nyas1 uzak taki bir pe ri sara­
y1 gibi goz le rimin 6nii.nde parlad1 ve benim bii.tlin ya ra tli kla ­

nm yok oldu.

"Uzaktaki peri saray1 "nm Karl'm hayal diinyasma musal­


lat olmaya son vermesi ic;in birkac; yil gec;mesi gerekti. 1839'da
biitiin iilkelerin halk �arkilanndan seksen tanesini toplad1 ve
" kalbimin lath jenny'sine" ithaf etti ve 1841 ba�mda Berlin
Athenaeum'da imzas1 altmda iki Jirik �iir goriildii. Karl Marx'm
okuyucu kar�1sma ilk kez bir �air k1hgmda c;1km1� olmas1 kade­
rin garip bir cilvesi olarak goriinmektedir.
Arna �iir, gene; �airin babasma hevesinin yali�masm1 ozlii ve
anlamh bir �ekilde ifade ederken belirttigi gibi "yalmzca bir re­
fakatc;i olabilirdi ve olmahyd1" Hukukun c;e�itli bran�larmm,
manligm, cografyanm ve hatta ilahiyatm onerilen konferans­
lanna gayretle devam etti. 1 838 baharmda ya�h Hirsche! Marx
oldu ve heniiz yirmi ya�mda olan oglu gelecegi ciddi olarak dii­
�iinmek zorunda kald1. Akademik bir kariyer hedeflemeye ka­
rar verdi ve izleyen k1�, ona doktora derecesini kazand1racak
olan Epikuros iizerinde bir teze ba�lad1.
Tez k1sa siirede Epikuros'un yam s1ra Demokritos'un felsefesi­
ni de ic;erecek �ekilde kapsamm1 geni�letti; ama tamamlanmasm­
dan c;ok once ko�ullar degi�mi�ti. llk olarak Friedrich Wilhelm
IViin Prusya tahtma c;1k1�1 ve yeni bir gerici Egitim Bakam'mn
atanmas1 Prusya universitelerindeki profesorler ve ogrenciler
arasmdaki ileri gorii�lerin yaygmhgma kar�1 resmi bir kampanya
ba�latt1. lkinci olarak, gene; Marx Berlin'de "Doktorlar Kuliibii"
ad1 verilen bir grubun guc;lii bir �ekilde etkisine girmi�ti. Gru­
bun liderleri, Adolf Tutenberg, Bruno Bauer ve Friedrich Kop­
pen, Marx'tan yakla�1k on ya� biiyiik adamlard1. Bunlarm hepsi,

32
"gene;; Hegelci" okul diye adlandmlan okulun radikal du�unur­
leriydi ve bunlann rehberligi altmda Marx'm dinsel, felsefi ve si­
yasal goru�leri h1zla ve belirgin bir �ekilde sola kayd1. Doktoras1-
m ba�kentin universitesi kadar yeni rejimin kauhgma maruz kal­
mayan bir bilim kurumunda yapmasmm daha basiretli bir i� ola­
cagma karar verdi. 184 1 Nisan'mda, Demokritos ve Epikuros'un
Doga Felsefesi Arasmdaki Farklar Ozenne adh doktora tezini Je­
na Dniversitesi'ne sundu.
Marx'm belgeleri arasmda bir kopyas1 gunumuze ula�m1�
olan bu tez, modern felsefe ac;; 1 smdan antik felsefeyi yorum­
lamada c;; o k bilgili ama yanh� yonlendirilmi� bir c;; a h�ma ve
Demokritos'u ilk idealist, Epikuros'u ise ilk maddeci olarak ta­
mmlama giri�imidir. Bundan gene;; yazann felsefi inanc;; l an ko­
nusunda herhangi ac;; 1k bir hukum c;; 1 karmak mumkun degildir;
c;; u nku Epikuros'un dogmatik maddeciliginin c;; e kiciligine ka­
pilm1�sa da, Epikuros'un sisteminde tesadufe birakilan yer onu
yads1maktadir. Tezin kendisinden daha ilgin<.; olan Marx'm
1841 Mart'mda yazd1g1 onsozdur ama, Bruno Bauer'in tavsiye­
si uzerine Jena'daki otoritelere sunulmam1�tir. Hegel'in Felse­
fe Tarihi'ndeki bir bo�lugu doldurdugunu tevazu ile iddia eden
yazar, "felsefenin amentusu"nu, 19. yuzyil asilerinin koruyucu
azizi olan Aeschylean Prometheus'un sozcukleriyle guzel ve oz
bir �ekile ozetliyordu: "Tek kelimeyle, butun tannlardan nefret
ediyorum" Ba�ka filozoflar bunun hakkmda ne du�unurlerse
du�unsunler c;; agda� burjuva toplumunun ilahlanna kar�1 nef­
ret, filozof Karl Marx'm amentusu oldu.
Jena'da derecesini ald1ktan sonra Marx, 1841 baharmda Rhi­
neland'a (Ren Eyaleti) dondu. Trier'de annesine ve mustakbel
gelinine gorev geregi bir ziyaret yapu ve ardmdan Bonn Dniver­
sitesi'nde ogretim gorevlisi olan arkada�1 Bruno Bauer'e kauld1.
Yirmi ii<.; ya�mdayd1 ve yakla�1k be� yild1r ni�anhyd1. Pozisyonu­
nu bulma ve hayatta yer edinmenin zamam gelmi�ti.

33
i K i N C i B O LUM
Din , Fel sefe ve Siya set

BU.yuk adamlarm �ohretinin kendinden hemen soma gelen­


l e ri golgede b1rak1c1 etkisi b i linen bir o lgudur. G ene; Marx
Bonn'da bir yer edindigi zaman, Hegel oleli yalmzca on y1l ol­
mu�tu . BU.tun ony1l boyunca ustadm golgesi Alman du�unce­
sinin uzerine ag1rhg1yla c;okmu� ve Alman dunyasmda felse­
fe Hegel uzerine �erhler (ac;1klamalar) �eklini alm1�n . Zaman
gec;tikc;e bu �erhler (ac;1klamalar) daha bag1ms1z ve hatta da­
ha ele�tirel bir nitelik kazand1 ve bu mezhebe intisab etmi�
c;omezler yorum gorii.ntii.sii. altmda yeni ve sapkm doktrinle­
rin yolunu ac;nlar. IV Friedrich Wilhelrn'in tahta c;1k1�1m kut­
lad1g1 gerici onlemler, bu sureci h1zland1rdi. Yeni hukumdar,
Prusya okul ve universitelerine en kan Hegelci ortodokslugu
empoze etmeye c;ah�arak niyet ettiginin tersi bir sonuc; elde et­
ti. Hegelci okul iki kampa aynldi. Kursulerine s1ms1k1 yap1�an
sad1k ve ortodoks profesorler kilise ve devletle kat1 uyum yan­
hs1 olan bir Hegelcilik bic;imini ogretmeye devam ettiler. Ge­
nellikle "gene; Hegelciler" ya da "Hegelci sol" olarak amlan ile­
rici hizip, resmi onaydan yoksun kalm1� ve ac;1k muhalefete
itilmi�ti. Hegel, ilkelerinde ve yontemlerinde radikaldi; vard1-
g1 sonuc;larda ise muhafazakar ve hatta gericiydi. Sag onun so­
nuc;lanna tutundu; ilkelerini gormezden geldi. Sol ise onun il-

35
kelerine tutundu ve onun yontemini onun sonuc,;lanm ala�ag1
etmek ic,;in kulland1.
Soyut du�unceye olan Alman tutkusuna bir iltifat olmak uze­
re gene,; Almanya'nm ilk devrimci sava�lan, guncel politikanm
herhangi bir sorunu uzerine degil de dinin dogas1 uzerine ve­
rildi. Canahc1 mesele dinin mi insam, insanm m1 dini yarattI­
g1 idi. lnsanm eger dini yaratm1�sa, c,;ok ba�ka �eyleri de yara­
tabilecegi -ve degi�tirebilecegi- ac,;ikt1. lc,;kin Devlet Du�uncesi
-Ortodoks Hegelciligin tac,;landmn ve tipik urunu- ic,;kin Tan­
nhkla birlikte yok olacakt1. Eger hem devlet hem de din belirli
toplumsal ko�ullann urunleriyse, her ikisini de ortadan kald1r­
mak ic,;in belirli toplumsal ko�ullan degi�tirmek yeterli olacak­
tl. lnananlar gibi asiler de dine buyuk onem atfediyorlard1; bu­
tiin durumun anahtan dindi. Bu s1rada Marx, "dinin ele�tirisi"
diye yazd1, "her turlu ele�tirinin temelidir" Son derece dindar
bir c,;agda dogan Marksizm, k1rklann ba�lannda kurucusunun
alm1� oldugu pozisyondan asla geri ad1m atmad1. Dine kar�1
olan sava�1 her zaman en bnemli gorevlerinden birisi kabul etti.
Saldm, 1 835'te David Strauss admda bir profesor lsa'nm Ha­
yat1'm yaymlaymca ba�lad1. Kitap Avrupa c,;apmda sansasyon ya­
rattI. Strauss, c,:ok y1llar soma ilahiyatc,:1 c,:evrelerde "Yuce Ele$ti­
ri" olarak bilinecek olan �eyin kurucusuydu. 0, tarihsel ele�ti­
rinin normal ilkelerinin Kutsal kitaplann anlausma da uygula­
nabilecegini ileri suruyordu ve bu anlatmm kimi onemli k1s1m­
lannm gerc,:ek anlamda dogru olmad1gm1 kamtlamak ic,;in bunu
yeterli canhhkla uyguluyordu. Strauss'un cureti hemen taklitc,;i­
ler bulmas1 ic,;in c,;ok fazlayd1. Arna be� y1l soma Bruno Bauer ya­
n�1 devrald1 ve lsa'mn Hayati'mn yontemlerini c,;ok daha kahre­
dici bir kusursuzlukla tekrarlad1g1 Synoptic lnciller'in 1 Tarihsel
Ele�tirisi'ni yaymlad1. Bauer, ozgun bir du�unur olarak c,;ok par­
lak ama k1sa suren bir �ohrete sahip oldu ve i�te tam bu noktada
jena'nm akademik onurunu taze kazanm1� olan Marx, eski ar­
kada�1 ve Bonn'daki rehberine kauld1.
llk dii$iince dogal o larak ilahiyatt1. Cesur olan fikir ise bir
Ateizm Dergisi kurmak o larak du�unulmu�tii . Arna bu one-
Matta, Markus ve Luka lncilleri - �.n.

36
ri fazla yo! alamad1; Bauer ile Marx arasmdaki edebi i�birligi­
nin tek urunu, Son Hukmun (Kryametin) Hegel Ozerindeki Ko­
zu adh ilgirn;: risale oldu. Amlan risale, (Saxon sansuru, Prus­
ya sansurunden daha az dikkatli ve daha az kinci oldugu i<;:in)
Leipzig'de isimsiz yaymland1 ve Almanya'nm her yerinde ya­
zarhk butiinuyle Bauer'e atfedildi ama yakm dostlar, gen<; ve
�imdiye kadar bilinmeyen meslekta�mm oynad1g1 rolun farkm­
daydilar. Risale, H1ristiyan ortodokslugunun ate�li bir savunu­
cusunun eseri olmak iddiasmdayd1. Hegel'i Hlristiyanhgm i<;:­
ten pazarhkh bir du�mam olarak itham ediyodu ve onun ogre­
tilerinin manukh sonucunun ateizmden ba�ka hi<;:bir �ey ola­
mayacagm1 gosteriyordu. TartI�ma yan ciddi yan ironikti ve de
<;:1kanlacak hukum okuyamn egilimine b1rak1hyordu. lnanan­
lar, Hegel'i dine kar�t gelenlerin yiiksek papazlan arasmda bir
numarada gormekten tedirgin olmu� olabilirler. Radikaller ise ,
ustadm ger<;:ek <;:omezleri olarak gorunme hakkmm kendilerin­
de oldugunun bu ispall kar�1smda sevinmi�lerdir.
Synoptic lnciller'in Tarihsel Ele�tirisi <;:oktan Bruno Bauer'i oto­
ritelerin gozunde �upheli duruma getirmi�ti. Son Hukmun (Kr­
yametin) Hegel Ozerindeki Kozu, bu gozden du�u�u tamamlad1.
Yaymlanmasmdan birka<;: ay soma risale yasakland1 ve Prus­
ya polisi tarafmdan toplauld1 ve Bauer'in kendisi de profesyo­
nel i�levlerinden "uzakla�tmld1" Marx, Bonn Oniversitesi'nde
bir ogretim gorevi elde edebilmek i<;:in Bauer'in etkisine guven­
mi�ti. Bu heves arnk olmu�tu ve bir sure soma akademik kari­
yer du�uncesi butunuyle terk edildi. Marx hi<;:bir zaman duzen­
li bir gelirin avantajlanna abarnh bir ilgi gostermedi; Berlin'i
ag1r bor<;: altmda terk etmi� ve Trier'de kendisini bekleyen bir
gelin olsa da kazan<;: kaynaklarmm yokluguna pek fazla endi­
�e etmi� gorunmuyordu. Askerlik hizmeti i<;:in uygun olmad1-
gmm bir talih eseri olarak a<;:1klanmasmdan soma gaze tecilige
yoneldi. Havada sava� kokusu vard1. Strauss ve Bauer'in gelene­
gini surduren Ludwig Feuerbach, sava� alamm tarihsel ele�iri­
den felsefenin kendisine <;:eken Hrristiyanlrgrn Ozii 'nu yaymlad1
ve ilk kez don ba�1 mamur maddeciligi savundu . 1841 guzun­
de Rhineland'da bir grup "gen<; Hegelci" iddiah yeni bir gunluk

37
gazete kurrna projesi olu�turdu. Alrnanya'nm herhangi bir ba�­
ka yerinden daha kalabahk ve etkili olan liberal burjuvazi ce ha ­
let yanhs1 ve gerici Kolnische Zeitung'u isterniyordu ve rakip bir
gazeteye rnali destek verrne konusunda kendilerine guvenile­
bilirdi. Yeni gazetenin ad1 Rheinische Zeitung olacak ve Koln'de
yaymlanacaku. Berlin'deki Doktorlar Kulubu'nden Marx'm es­
ki arkada�1 olan Rutenberg gene! yaym yonetrneni oldu ve ba�
yard1rnc1hgma da Marx gibi Rhineland'clan bir Yahudi olan Mo­
ses Hess getirildi.
C:: ogu Marx'tan birkac; ya� buyuk olan bu grup uzerinde yir­
rni uc; ya�mdaki Marx'm yaprn1� oldugu etki, heveskar bir gen­
cin abaruh diliyle, Moses Hess tarafmdan bu s1rada Auerbach
adh bir arkada�ma yazd1g1 rnektupta kaydedilrni�tir:

Simdi arkada�lanm1zdan birisi olan bir adamla tam!?maktan


memnun olacaksm. . . Bu adam, her ne kadar hen de tamamen
aym konuda .;:ah!?1yorsam da, uzerimde olaganustu etki yapan
bir fenomendir. Halen hayatta olan en buyuk, belki de tek ger­
<;ek filozojla tam!?acagma emin olabilirsin. Yakm gelecekte (ba­
smda ya da konferans salonlannda) butOn Almanya'nm gozle­
rini Ozerine .;:ekecektir. .. Felsefe ogretmenim olarak hep boyle
bir adam1 arzu etmi!?imdir. Ger.;:ek felsefede ne kadar cahil ol­
du gu mu !?imdi ilk kez hissediyorum. Arna sab1r! Simdi bir!?ey­
ler ogrenmeye ba!?layacag1m.
Dr. Marx, -mabudumun ad1 budur- (yakla!?1k en .;:ok yirmi
dort) henuz .;:ok gen.; bir adamd1r ve orta.;:ag din ve siyasetine
oldurucu darbesini (coup de grace) vuracaklir. En derin felsefi
ciddiyeti en alayc1 zeka ile birle!?tirmektedir. Rousseau, Volta­
ire, Holbach, Lessing, Heine ve Hegel'in bir adamda birle!?tigi­
ni dO!?On -birle!?tigini diyorum, topland1gm1 degil- ve i!?le sa­
na Dr. Marx.

Marx'm, en guc;lu baghhg1 oldugu kadar en guc;lu iticiligi de


ilharn etrne yetenegine sahip olan ba�at ki�iligi, kariyerinin �a­
�Iiacak kadar erken bir evresinde tarn olarak geli�rni�ti.
Rheinische Zeitung, 1 Ocak 1 842'de yayma ba�lad1; arna an­
nesiyle parasal bir c;eki�rne ve Baron von Westphalen'in uza-

38
yip giden hastahg1 ve olurnu nedeniyle Trier'de bulunan Marx,
ba�langH;; ta katk1da bulunanlar arasmda yoktu. Ancak Mayis
ay1 ba�larmda Koln'e yerle�ti ve yaz1 kadrosunun en duzen­
li ve en uretken uyelerinden birisi oldu. C:ogunlukla zarnanm
Prusya hukurneti uzerine arnans1z saldmlardan olu�an rnakale­
leri bugun ic;;i n konusal onernini yitirrni�tir ve ancak onun go­
ru�lerinin geli�rnesine 1�1k tu tan anzi aydmlauc1 bilgiler ac;;1sm­
dan degerlidir. Arna korkak ve yurnu�ak ba�h gazetecilige ah�­
rn1� olan c;;agda� okuyucu uzerinde olaganustu bir etki yaprn1�­
t1 ve Marx'm �ohrete giden yoldaki kuc;;u k unvanlarmdan biri­
si de onun ilk dikkate deger Alman gazetecisi olrnas1yd1. Bu yol
kolay degildi. Sansur surekli olarak rnudahale ediyordu. "Rhe­
inische gibi bir gazeteyi surdurrnek" diye yazrnI�ll, "en ISTaT­
h dikkafahhg1 gerektiriyor" lsrarh dikkafahhk onun sunrnak­
ta c;;o k yetenekli oldugu bir ozellikti. Rheinische Zeitung birkac;;
ay ic;;i nde Alman devletlerinin herhangi birindeki en guc;;l u rnu­
halefet gazetesi oldu. Ekirn aymda, Marx'm kendisine edinrni�
oldugu olaganustU pozisyon, ba�yazarhga atanrnas1yla kabul
edilrni� oldu.
Boylece Marx'm uzerine du�en yeni gorevler, onun dogal c;;o k
yonlu kavgac1hgma yeterli zernini haz1rlad1. Sansurle kavga et­
ti , Prusya hukurnetiyle sava�u ve eski arkada�lanyla rnucadele
etti. Alu ayhk uygularnah gazetecilik onu felsefeden uzakla�t1T­
rn1� ve siyasete heveslendirrni�ti. Aruk kendisini akadernik ra­
dikalizrnle tatrnin olrnu� hissetrniyordu. Basm yasalan ic;;i n, ev­
lilik yasas1 ic;;i n ya da yoksul koylulerin devlet orrnanlarmdan
yakacak olarak olu agac;;l an toplarnalanm engellerne giri�irni
nedeniyle hukurnete sald1rrnak, ona Donduncu lncil'in gerc;;e k­
ligini taru�rnak ya da dogru yorurnland1gmda Hegel'in bir rnad­
deci ve devrirnci oldugunu ispat etrnekten daha onernli goru­
nuyordu. J ena tezinde bu tun tannlardan nefret ettigini ilan et­
rni�ti. Art1k yalmzca Prusyah gericilere kar�1 degil kendi arka­
da�lanna, bir zarnanlar kendi rnuttefiki ve rehberi olan ve da­
ha sonra kavga heyecanmda onun gerisine du�en o radikallere
kar�1 sava� ac;;rnaya da e�it derecede haz1rd1. Gelecekte olacak­
lan haber verircesine, kendinden once editorluk kursusunu i�-

39
gal eden Rutenberg'i, "Rheinische Zeitung ve kendisinden ba�­
ka hie,; kimse ic,;in tehlikeli olamayan" birisi olarak kibirli bir �e­
kilde ac,;1kc,;a suc,;lad1. Daha sonra, kendilerine gururla "Ozgur­
ler" adm1 takan ve aralannda eski arkada�lan Bruno Bauer ve
Koppen'in parlayan simalar oldugu bir grup Berlinli entelek­
tuele sald1rd1. Onlann kap1sma koydugu ba�hca suc,;lama, ha.la
kendisinin on iki ay once terk ettigi yerde duruyor olmalanyd1.
Hem kamuoyu bnunde hem de bzel olarak bunlarm kanaatla­
nnm duygusal muglakhgm1 insafs1zca cezaland1rd1. Mektupla­
rmda bunlarm "dunya devrimi ve bir c,;imdik ateizm ve (bu bey­
lerin hic,;bir zaman incelememi� olduklan) komunizm ile kan­
�1k anlams1z ve yanm yamalak sac,;mahklanndan" dokunakh
bir �ekilde sbz etti ve alayh bir dille bunlann unvanlanm hakh
k1lacak yegane niteligin butunuyle "her turlu du�unceden oz­
gur kalmalan" oldugunu alayc1 bir dille ileri surdu. Kas1m ay1-
nm sonunda Rheinische Zeitung'da "eylemlerinin skandal ve
�arlatanhgm1" lanetledi ve Bauer'den gelen merhamet ve anla­
y1� ic,;in ki�isel c,;agn da bir i�e yaramad1. Marx, hic,;bir zaman, es­
ki arkada�larmm zay1fl1klanm gozler bnune serdigi zamankin­
den daha buyuk bir ac1hk ve daha buyiik bir hazla yazmad1. Bu
tiir kaynaklardan bir zamanlar ilham alm1� oldugunun gurur
kmc1 haurlam�1 saldmlanna daha buyuk zehir katll. Gelecek
ku�aklara, Bruno Bauer gibi yetenekli bir hic,;ligin c,;bmezi ola­
rak gec,;me riski sbz konusu olmamahyd1 ve eski ustadlanm ne
kadar a�m1� oldugunu dunyaya ilan etmek gururunu ok�uyor­
du. Bu ac1mas1z kavga gunlerinde Marx, kendi du�uncelerinin
kapsamh geli�imi kar�1smda ba�ans1z olanlar ic,;in hic,;bir ac1ma
duymuyordu . Ordu yuruyu�e gec,;mi�ti ve yoldan sapanlar ic,;in
duygusal gorunmenin hic,;bir yaran yoktu .
K1� boyunca yuruttugu gerilla sava�1yla Prusyah otoritelere
kar�1 verdigi rahats1zhga sempati duymak daha kolayd1r. Rhe­
inische Zeitung'u denetlemekle gorevli sansur memuru bir ap­
tald1. (Bu ki�inin bir zamanlar llahi Kom edi'nin c,;evirisini, ad1-
nm kutsal �eylere sayg1s1z oldugu gerekc,;esiyle yasaklad1g1 riva­
yet olunuyordu.) Yalmzca Marx'm her �ey ic,;in bir ac,;1klamas1
oldugundan degil ama sansur kurallanm da sansurcunun ken-

40
disinden iyi bildigi ic;in Marx'la tarll�maya girecek kadar da du­
�iincesizdi. YII sonunda talihsiz adam gorevinden almd1 ve ye­
rine Berlin'den birisi gonderildi. Bu degi�ikligin sonuc;lan k1-
sa siirede goruldu. Ocak aymm ortasmda Rheinische Zeitung'un
Mart'm 3 l 'nden itibaren yaymmm durdurulacag1 ve o zama­
na kadar gec;ecek sure ic;inde de eyaletin valisi tarafmdan ek bir
sansure tabi tutulacag1 ilan edildi.

Gazetemiz [ diye yaz1yordu Marx ] matbaadan c;; 1 kar c;; 1kmaz


koklamas1 ic;; i n polisin burnuna tutulacak ve eger H 1ristiyan
o lmayan ya da P rusyah olmayan bir koku verirse yaym l a n ­
mayacak.

Bu i�in sonuydu. Rheinische Zeitung Mart'm sonuna kadar ya­


ymm1 surdurdu. Arna Marx orada yazmay1 hemen hemen b1-
rakll ve kapauh� tarihinden onbe� gun once, " mevcut sansur
ko�ullan nedeniyle" yaz1 heyetine dahil olmad1gm1 duyuran
bir ilan yaymlad1.

Dr. Ma rx m aynlmasmdan sonra [ diye yaz1yordu sansur go­


'

revlisi uc; gun sonra] burada, Koln'dc, gazetenin eski imrenil­


meyecek $6hretini surdurmeye ya da politikasm1 enerjiyle yu­
riitmeye yetenekli hie;; kimse yo ktur.

Rheinische Zeitung'daki faaliyet doneminde Marx, deneyim,


oz-guven ve rakiplerinin sayg1sm1 kazand1. Parlak entelektuel
yetenekleri, tavizsiz cesareti ve tam ki�isel tarafs1zhg1 konusun­
da dunyay1 ikna etmi�ti. Yilmayan enerjisini ortaya koyabilece­
gi yeni alanlar ic;in sabirs1zhkla etrafa bakmaya ba�lad1.
llk ba�ta durum uygun gorunmuyordu. Rheinische Zeitung'tan
ba�ka Almanya'daki tek radikal dergi, Deutsche ]ahrbucher fur
Wissenchaft und Kunst gibi hantal bir ad altmda Dresden'de ya­
ymlamyor ve radikal kampta az c;ok bir �ohrete sahip bir ya­
zar olan Arnold Ruge tarafmdan yonetiliyordu. Marx'm ara s1-
ra katk1da bulundugu Deutsche ]ahrbucher, Rheinische Zeitung
Prusya sansurune boyun egmeden lie; ay once Saksonya sansii­
rii tarafmdan kapaulm1�t1. Onu lsvic;re topraklannda ba�ka bir
ad altmda canland1rmak ic;in planlar yapild1. Arna giderek yeni

41
ve daha iddiah bir proje ortaya c;iku. Deutsche ]ahrbucher Fran­
sa topraklarma ta�mmahyd1. Strassburg, Paris ya da Briiksel'de
yeniden kurularak, yalmzca Alman topraklarmda aruk ozgiirce
nefes alamayan Alman radikalizm gelenegi siirdiiriilmekle kal­
mayacak ama Almanca ve Frans1zca konu�an devrimci hareket­
ler arasmda yeni bir bag kurulacakt1. Plamn olgunla�mas1 ir;in
biraz zaman ger;mesi gerekti ve Agustos aymda Ruge durumu
gormek ir;in Fransa ve Belr;ika'ya bir gezi yapt1.
Bu arada, 1843'iin bu yaz aylarmda Marx -neredeyse haya­
tmda son kez olarak- herhangi bir siyasal sorumluluk ya da fa­
aliyetin d1�mda kald1. Kendi aile mutlulugunu giivenli ve kah­
c1 bir temele kavu�turmak ir;in siyasal kariyerindeki bu aradan
yararland1. Jenny von Westphalen'e kur yap1p gonliinii kazan­
d1g1 giinden bu yana neredeyse lncil'deki yedi yi l ger;mi�ti ve
her ne kadar o y1llarm r;ah�mas1 kansm1 ger;indirecek bir pozis­
yona onu ula�urmad1ysa da saga sola sapmayan sadakati odii­
liinii hak etmi�ti. Osteli k , tutkularmm pe�inde yeni fikirlere
kendi iilkesinden daha ar;1k yabanc1 iilkelerde ko�mak zorunda
kalacag1 konusunda da art1k zihni ar;1ku ve gelinini Almanya'da
geride b1rakmamaya kararhyd1. Baron von Westphalen'in olii­
miinden beri aile Kreuznach'a go<; etmi�ti. A�1k o uzak yere
ba�vurdu ve 12 Haziran'da, "Felsefe Doktoru, Koln'de mukim
Karl Marx " , "i�siz, Kreuznach'da mukim, Johanna Bertha Julia
Jenny von Westphalen" ile evlendi.

He rhangi bir duygusalhk yapmadan sana garanti edebilirim


ki [diye Ruge'a yazm1�t1 birkai; hafta once] buyuk bir ciddi­
yetle tepeden urnaga a�1g1m. Gelinim ve ben, y1llard 1r , biz­
den 11<; kere daha ya!?li ve surekli "hayat deneyimlerinden" soz
eden insanlardan c;ok daha fazla gereksiz ve y1pratJc1 sava�­
lar verdik.

Marx, faaliyetlerinin diger her dalmda gosterdigi aym karar­


hhg1, aym ozgiiveni, aym ta�km inanc1 a�kta da gosterdi. Ba­
�mdan itibaren ne istedigini biliyordu; bunu tutkulu bir ol­
gunlukla istiyordu ve de ba�ka bir �ey de istemiyordu. Her tiir­
lii tezahiirleriyle Karl Marx'm karakterinden daha yiice istik-

42
rar gosteren bir karakter insanhk sahnesini nadiren �ereflen­
dirmi�tir.
Kas1m'm o rtasma kadar Kreuznach'ta kald1lar. Balaymm aylak
mutlulugu, bu aylarda Marx'm, siyasal, toplumsal ve anayasal
tarih ve teori konusunda -aralannda Montesquieu'nun Kanun­
larm Ruhu, Rousseau'nun Topium Sozle�mesi ve Machiavelli'nin
Devlet Ozerine'si de bulunan- yakla�1k yuz ciltten, be� deftere
yapt1g1 ozetlerle de bozulmad1. Marx'm zihni hie;: daha ac;:1k ve
daha h1zh c;:ah�mam1�u. 1 843'ten 1 846'ya gec;:en uc;: y1l du�unce­
lerinin geli�mesinde canahc1 y1llard1r.
Sonbaharda Ruge'dan heyecan verici haberler geldi. Tef­
ti� sonunda Bruksel, Frans1z ba�kentinden daha ucuz ve res­
mi mudahalelere daha az ah�1k olsa da, Alman entelektuel ha­
yatmm cereyanlanndan c;:ok uzak goruldu; Paris ve Strassburg
arasmda ise Paris, cografi anlamda bile "edebi Almanya"ya da­
ha yakm bulundu. O stelik Paris'te ister kendi sec;:imleriyle is­
terse zorunlu olarak bulunan pek c;:ok Alman radikalinden olu­
�an buyuk bir koloni vard1. "Her sokakta Almanca konu�ulu­
yor" diye yazm1�It1 Ruge kansma; "farkma bile varmadan ken­
dini Almanlar arasmda buluyorsun" Dolay1s1yla oylar Paris'ten
yana kullamld1. Demokrat �air Herwegh'in giri�ime katilmak
uzere lsvic;:re'den gelmesi bekleniyordu ve Ruge c;:oktan, yeni
Deutsch-Franzosische ]ahrbucher'in tum ortaklanm tek bir c;:at1
altmda toplayacak bir eve bakmaya ba�lam1�t1. Derginin ilk sa­
y1s1 mumkun oldugu kadar erken, Yeni Y1lda, 1844'te yaymla­
nacaku ve kaybedecek zaman yoktu. Kas1m'm sonundan once
Marx ve kans1 Paris'teydiler; bundan boyle 1848-49 devrimi­
nin dagdagah birkac;: ay1 d1�mda, dogduklan ulke d1�mda sur­
gun olarak ya�ayacaklard1.

43
ii � U N C U B O L U M
Fet hedilecek Yeni D u nyalar

Rhcinischc Zcitung Marx'1 Alman dunyasmda bir figur haline


getirmi�ti. Almanya d1�mdaki surgunlugu onu uluslararas1 bir
figur haline getirecekti. Ancak bu sum;teki ilk ad1m olumsuz
oldu: Almanya ile olan baglanm koparmas1 ve kendi ayaklan
uzerinde durmas1 gerekiyordu. 1841 yilmda Bruno Bauer'in hi­
mayesi altmda Rhincland'a geri donmu�tu; 1843 yilmda Arnold
Ruge'nin kalkam altmda Paris'te gorundu. Ruge onbe� ya�tan
daha fazla kendisinden buyuktu ve sayg1y1 hak edebilirdi. Arna
Marx'm mizac1 ve tutkulan dikkate almd1gmda son, kac;:mil­
mazd1 ve olay bir sure sonra patlak verdi.
Paris'i zaptetmek uzere Ruge'un yard1mma guvendigi uc;: or­
tag1 Marx, Herwegh ve Maurer'di. Georg Herwegh 1841 yilmda
lsvic;:re'de yaymlanan Ya�ayan Birinin $iirl cri'y le Avrupa c;:apm­
da ba�an kazanm1� parlak gene;; bir �airdi. Stuttgarth bir resto­
ran sahibinin oglu ve bir zamanlar Prusya ordusundan kac;:m1�
biri olarak Herweg yirmi uc;: ya�mda gene;; Almanya'nm kahra­
mam olmu�tu ve k1sa bir sure once Berlinli zengin bir Yahudi
tuccann klZlyla evlenerek maddi refahmm temellerini atm1�t1.
Marx ve Herwegh'den be� ya� daha ya�h ve yeni yolda�lann en
az tanmm1�1 olan Maurer, Paris'te c;:ah�malanna devam etmek
uzere birkac;: yil once Almanya'y1 terk etmi�ti ve burada D top-

45
yac1 sosyalizrnin rnoda olan doktrinlerine kendini kaptunu�u.
Her ne kadar biti�ik dairelerde kahp ev i�lerini payla�rna oneri­
si, basiretli bir �ekilde terk edilrni� goriinuyorsa da , don adarn
ve kanlan birlik ve dostluk yernini ettiler.
Giri�irne destek veren diger dikkate deger Alman Heine'dt.
Heine'm Prusya despotizrninin can s1k1c1hklanndan Frans1z
ba�kentinin ozgurlugune kai;rnasmm uzerinden oniki y1l gei;­
rni�ti ve bir arkada�ma soyledigi gibi burada kendisini "sudaki
bahk gibi" hissediyordu. Aym kai;1�1 yapan bu geni; radikalle­
rin onu selefleri ve dogal harnileri gibi gorrneleri ii;in her turlu
neden vard1. Arna geri;ekte Heine'm herhangi bir siyasal egilirni
ya da inisiyatifi yoktu; o onlan etkilernerni�, Marx ve Ruge onu
etkilerni�ti. C::: o k somalan Marx'm k1zlanndan birisi tarafmdan
anlaulan oykuye gore, Heine o gunlerde yazd1g1 �iirleri onay­
larnas1 ii;in Marx'a gosteriyordu. Bu turden aile efsaneleri kirni
zarnan �uphelidir. Ancak 1844 Ocak'mda yaz1lan Almanya, Bir
Kr� Masah 'nm Marx ve arkada�larmm ilharnma i;ok �ey bori;­
lu olduguna ku�ku yoktur. Heine bunu, tarnarnland1ktan he­
rnen soma Marx'a gonderdigi bir rnektupta, eseri "bu radikal,
devrirnci ve anti-ulusal �iir" �eklinde tamrnhyordu ve birkai; ay
soma Alrnanya'da yaymlad1g1 zarnan onsozunde, "Paris'in oz­
gur havas1 bu �iirin ku'alarma geri;ekte istedigirnden i;ok daha
yogun bir �ekilde nufuz etti" diyerek garip bir rnazeret ileri sur­
du. Geriye bak1ld1gmda �iirde ifade edilen duygular oyle pek de
cesur ya da ozgun gorunrnuyor.

Yeni bir $arh1, daha iyi bir $arh1,


Dostlanm, soyleyecegim sizlere:
Biz burada, dunyada $imdi
Cennetin hrallrgrm hurmah isitiyoruz.

Dunyada mutlu olmah istiyoruz,


Ve dahafazla eziyet i;ehmeh istemiyoruz.
Tembel habaday1 israf edemeyeceh,
Cali$han ellerin $ehillendirdihlerini.
A�ag1da, burada yeterince ehmeh var
lnsanm butan i;ocuhlanna,
Ve guller ve mersinler ve guzellih ve zevh,
Ve huru uzumler bolluh ii;inde.

" Cenneti meleklere ve sen;elere b1rakma" daveti kutsal �eyle­


re kar�1 sayg1s1z gorulebilirdi ve daha sonraki bir ka'a, geni;: k1z
Avrupa'y1, Ozgurlugun kollannda "ilk opucuklerinin sevini;:
ta�kmhgmm tadma vanrken" resmediyordu . Heine'm geni;: ra­
dikal arkada�lanndan kapug1 du�uncelerde anla�1lmas1 gui;: bir
yan yoktu.
Bu arada buyiik Deutsch-Franzosischejahrbucher projesi bek­
lenmedik engellerle kar�1la�1yordu. Etkileyici olmayan bir ki­
�iligi ve smirh bir bak1�1 olan Ruge, boylesine iddiah bir giri�i­
min ba�ans1 ii;:in gerekli niteliklerin hii;:birine sahip degildi. Ra­
dikal du�unceleriyle tamnan birtak1m sei;:kin Frans1z'a ba�vur­
du ve onlarm i�birligini rica e tti; zira yeni derginin uluslarara­
s1 kimligi temel 6zelliklerinden birisi olacaku. Ba�vuru kar�1hk
bulmadi. Kimisi ii;:tenlikle ilgisiz kald1, digerleri sempati gos­
terdi. Arna i� oraya gelince hii;:biri katk1da bulunmadi. Lamen­
nais, olas1 editorlere kendi dinsel kanaatleriyle ilgili bir konfe­
ransm1 okudu; Louis Blanc, Rousseau'yu incelemelerini sahk
verdi ve Lamartine katk1da bulunmaya s6z verdigi yolundaki
bir dedikoduyu kamuoyu 6nunde reddetti. Proudhon ve Pierre
Leroux'nun yamtlan kayda gei;:memi�tir ama daha cesaret veri­
ci degildi. Paris'teki bir grup Alman i�guzann Almanca olarak
yaymlayacag1 bir dergiye, goru�leri ne kadar radikal olursa ol­
sun tanmm1� Frans1zlann ilgisini i;:ekmek olanaks1zdi. Frans1z
du�uncesinin kesinlikle ulusal niteligi daha once hii;: bu kadar
ai;:1ki;:a ortaya konmam1�tl.
Bu beklenmedik geri i;:evirmeler (zira Ruge Frans1z radi­
kallerinin kendilerini onun kollanna atmak ii;:in bekledikle­
rini hayal e tmi�ti) giri�imin uzerine bir ilk karamsarhk sai;:­
ti. Sonu gelmez gecikmelerin ardmdan Ocak-Subat o rtak sa­
y1s1, 1 844 Mart ba�mda yaymlandi. Yazarlannm listesi zorun­
lu olarak tumuyle Almand1 ve k1sa �iirleriyle temsil edilen He-

47
ine ve Herwegh d1�mda hic,;birinin uluslararas1 kamuoyu ic,;in
herhangi bir cazibesi yoktu. Ruge, Marx, Engels, Hess, Jaco­
bi - bu adlarm hic,;biri Almanya d1�mda bir �ey ifade etmiyor­
du. Sonucun alc,;akgonullulugu, yaratilm1� miibalagah umut­
lar nedeniyle daha da goze bauyordu. Soz konusu say1 ba�an­
s1z oldu ve Ruge'un elinin altmdaki fonlar tiikendi. Ba�ka bir
say1 yaymlanmad1.
Deutsch-Franzosische jahrbucher'in biricik say1sma Marx'm
yapug1 temel katk1, Hegel'in Hukuk Felsefesi iizerine bir ma­
kaleydi. Marx burada, hukuki ve anayasal bic,;imlerin, evrensel
bir Hegelci Zaman-Ruhu'nun degil, hayatm maddi ko�ullan­
nm bir sonucu oldugunu taru�1yordu. Maddi ko�ullann yarat­
uklanm maddi ko�ullar degi�tirirdi ve modern bilimin ve mo­
dern sanayinin ilerleyi�inin dogal sonucu siyasal devrimdi. Bu
Marx'm, pratik devrimci bir felsefe formiille�tirme konusunda­
ki ilk giri�imidir. Makale, Fransa'daki devrimci bir patlamanm
Almanya'daki devrim ic,;in i�aret olacag1 iinlii kehanetiyle sona
eriyordu -Marx'm siyasi 6ng6rii konusundaki ilk ve en c,;arp1-
c1 yaz1s1- ve bu pasaj , Marx'm erken donem uslubunun bir 6r­
negi olarak aktanlmaya deger. Marx, ba�tan a�ag1 Hegelci di­
yalektikle i�ba haline gelmi� bir okulda yeti�mi�ti. Tez ve an­
titez donamm1, gene; Hegelcilerin yalmzca dii�iincelerinin de­
gil ama ifade tarzlarmm da ic,;ine sinmi�ti ve okul 6devleri pito­
resk ifadelere olan mubalagah begenisiyle malul olan Marx, bu
ah�kanhgm en beter kurbanlanndan birisiydi. llk yaz1lan, s1k
s1k anlams1z s6zciik oyunlan �eklinde dejenere olan garip c,;e­
li�kili siislii mecazlarla doluydu. Tek ba�ma ustahk bir ah�kan­
hk haline gelmi�ti ve en basit �eyi basitc,;e soyleyemez olmu�tu.
Hegel'in Hukuk Felsefesi iizerine olan makalenin ana fikri 6zet­
leyen son sozlerinde, sonuncu d1�mdaki biitiin cumleler zoraki
ve mukerrer anlams1z bir antitezle c,;arpmlm1�u:

Almanya'da ortac,;aglardan kurtulmak ancak ortac,;ago hk kar�I­


smda kazamlan k1smi zaferlerden kurtulunmas1yla mumkun­
dur. Almanya'da hii;:bir kolelik, her turlu ko le ligi yok etmeden
kaldmlamaz. Mukemmel bir Almanya, mukemmel bir devrim
yapmadan devrim yapamaz. Alman'm kurtulu!?U, insamn kur­
tulu�udur. Bu kurtulu�un ba�1 felsefe, kalbi proletaryadir. Fel­
sefe, proletaryanm ba�kald1rmas1 olmadan kendini gen;:ekli­
ge donii�tiiremez ve proletarya felsefe gen;:eklik olmadan ba�­
kalduamaz.
Butun ko�ullar yerine geldiginde Alman ayaklanmas1 Galya
horozunun btii�uyle ilan edilecektir.

Ancak Marx'm Deutsch-Franzosische ]ahrbucher'in tek say1-


smdaki bir ba!?ka yaz1da da onemli bir pay1 vardir - Avrupa'nm
durum u ve devrim olas1l tg1 uzerine Ruge ile me ktupla!?mas1.
Mektuplann 1 843 y tl mm degi!?ik tarihlerinde yaz1lm1!? oldu­
gu ileri surulmektedir. Besbelli ki yaymdan once elden ge<;iril­
mi!?lerdi ama i<;erikleri itibariyle ger<;ektirler. Yaz1!?may1 Marx,
Almanya'daki ko!?ullardan her iyi Alman'm utan<; duymas1 ge­
rektigini ifade eden bir mektupla ba!?latmaktad1r.

En buyuk Alman'la kar�tla!?t1nld1g1 zaman en kuc;uk Alman


bzgur bir yurtta�ur. Ve de yabanc1lann Prusya hukumeti uze­
rindeki kanaatleri ! Korkunc; bir goru� birligi var: aruk hie;
kimse mevcut sistemin bayag1 niteligi konusunda aldaulam1-
yor. Yeni rejim bu kadar bir iyilik yapmt�Ur. Liberalizmin mas­
kesi du�mii�tiir ve igrenc; bir despotizm butiin c;1plakhg1 ile
dunyamn gozleri bnunde durmaktad1r.

"Onumuzde durmakta olan devrim"den ba!?ka hi<;bir kurtu­


lu� u m udu yoktur. Ruge, bir u mutsuzluk ag1u halinde cevap
vermektedir. Faust'tan "insan ozgur olmak i<;in dogm am1�ur" 1
aktarmaktad1r. Ozellikle Alman , ozgurluge ehil degildir ve dev­
rime de daha az ehildir. Feuerbach ve Rus Bakunin'in Ruge'a
yazd1klan mektuplar da aktanlmakta ve kapam!? mektubunda
Marx, gelecege olan sarstlmaz guvenini tekrarlamaktadu. Her­
hangi hazir bir <;ozum sunmay1 reddetmektedir.

Eger gelecegin in�a edilmesi ve bunun bu tun zamanlar ic;in ta­


mamlanmas1 bizim gorevimiz degilse, �u anki gorevimiz daha
da ac;1kur. Mevcut olan her�eyin amans1z ele�tirisini - bu ele�­
tirinin ne kendi sonuc;larmdan ne de ortaya c;1kabilecek guc;-

49
lerle r;au�maktan r;ekinegi manaslndaki amans1zhg1 kastedi­
yorum.

Aslmda Ruge kronik bir depresyon havasma girmi�ti. 0 gec;:­


mi�e aitti. Gelecek, muzmin iyimser Marx'tan yanaydi . Ruge'un
kendisini hie;: de kahramanca olmayan bir 1�1kta gosteren ve
kendisi ile ba�hca yard1mc1s1 arasmdaki esash farklan ortaya
koyan yaz1�malann yaymlanmasma izin vermi� olmas1 da tu­
haftu.
Ortak giri�imlerinin kuc;:uk du�ii.rii.cii. bir �ekilde ba�ans1z­
hga ugramas1 Ruge ve Marx arasmdaki aynhg1 da h1zlandu­
di. Marx'm hesab1 siyasal oldugu kadar maddi idi. Kendisine
derginin karlarmdan y1lda be� yuz thaler vadedilmi�ti. 0 do­
gal iyimserligi hazin bir �ekilde bo�a c;:1km1�ll ve hiddeti da­
ha da keskinle�mi�ti. Ruge'un Anz lar'ma inanmam1z gerekir­
se, gorunurdeki neden Herwegh uzerine yap1lan bir kavgay­
d1. Grup ic;:ersinde kaympederinin serveti sayesinde durumu az
c;:ok iyi tek ki�i o lan Herwegh, Paris'in ne�eli toplumunda eg­
lenmeyi sosyal devrimin ya da siyasal devrimin keder verici da­
vasma hizmet etmekten daha cazip bulmu�tu. Ruge onun ii.ze­
rinde durmaya degmez bir aptal oldugunu du�unuyor ve hare­
ketten kovmak istiyordu; ama bu s1ralarda Herwegh'le s1k1 fi­
k1 olan ve (eger Ruge'a inanmam1z gerekirse) onun kimi "genc;:­
lik kac;:amaklan"na da kanlan Marx, beklenmedik bir �ekilde
oteki tarafi tutuyordu. Oyku ku�kudan uzak degildir. <;:ok y1l­
lar soma Ruge Anzlar'1m yazd1gmda, Herwegh c;:oktan bir do­
nek o lmu�tu ve Ruge'un oykusii., bu durumda kendi ferase­
tinin Marx'mkini gec;:mi� o ldugunun kamtlanmas1 arzusuyla
ozel olarak canlandmlm1�ti. Herwegh her ne kadar ileri dere­
cede zeki ve oldukc;:a cazibeli birisi olsa da, bir heveskar ve zev­
kine du�kun birisiydi. Onun yetenekleri bir du�ii.nii.rii.n ya da
bir ajitatorun yetenekleri degil, bir �airin, bir zevk du�kii.nii.nii.n
yetenekleriydi ve Marx ona ozel bir ilgi gostermeye uzun sure
devam etmedi. Arna Marx, bir du�mam ezmek ya da bir arka­
da�tan aynlmak istediginde, hangi arac;:lan sec;:ecegi konusunda
hic;:bir zaman mii.�kulpesent degildi. Ruge ile kavga etmeyi c;:ok

50
istiyordu ve ilk uygun casus belli'd en (sava� nedeni) yararlan­
di. Herwegh ile ilgili tarll�ma bahaneden ba�ka bir �ey degildi.
Bir zamanlar Bauer'e yapng1 gibi, Ruge'u bir tarafa firlam ve yo­
luna devam etti. Ruge, Marx'm "tahripkar, ozgun olmayan bir
kafaya sahip olduguna ve onun kapasitesini c;:ok fazla abarm­
gma" karar verdi ve ona "siradan bir adam, u tanmaz bir Yahu­
di" diyerek sozlerine tathhkla son verdi. Marx'm verdigi kar�1-
hk tepeden bakan bir gormezlikten gelmeydi. Daha sonraki ya­
z1�malannda Ruge'dan "�arlatan" ve " koca e�ek" diye soz etti ve
iki adam her ne kadar lngiltere'de otuz y1l birlikte ya�ad1larsa
da bir daha hie;: kar�1la�mad1lar.
Deutsch-Franzosischejahrbucher'in c;:oku�u, gorunurde Marx'1
i�siz b1rakn. Paris'e gelmesine neden olan �ey ortadan kalkm1�­
ll ve o an ic;:in bir yenisi de o rtada gorii.nmuyordu. Paris'teki
ikametinin kayda deger yam, bir gerc;:ekle�tirme doneminden
c;:ok bir haz1rhk donemi olmas1d1r. Her zaman her �eyi okuyan
bir ogrenci olan Marx, tarih, siyaset ve ekonomi kitaplanndan
uzun ahnnlarla defterlerini dolduruyor ve Avrupa'mn en radi­
kal du�unurleriyle ki�isel ili�kiler kuruyordu. Paris, k1rklarda,
Londra'mn bir sonraki ony1lda olacag1 gibi siyasi maceraperest­
lerin ve uluslararas1 entrikac1lann bulu�ma noktas1yd1 ve aynca
Londra'mn hic;:bir zaman olmad1g1 gibi yerli devrimin kayna�an
an kovamydi. Burada, gelecekteki uluslararas1 devrimci bir lide­
ri egitecek yeterli malzeme vardi.
1 830 burjuva devrimini izleyen y1llarda Paris, daha c;:ok Saint
Simon ve Fourier'in hayalperest dii.�ii.ncelerinden ilham1m alan
sosyalizm ilkelerini desteklemek ic;:in kurulmu� say1s1z birlik ve
dernegin yuvas1ydi . Bunlann pek c;:ogu c;:ah�an insanlann yarat­
nklanyd1 ve iki tanesi belirli bir �ohret ve onem kazanm1�n. Bi­
risi, Hakhlar Birligi (League of the just), 1 836 y1lmda Paris'te ya­
�ayan Alman zanaatkarlar tarafmdan kurulmu�tu ve her ne ka­
dar esas itibariyle Almanlar'dan olu�uyorduysa da birkac;: Hol­
landah ve lskandinav'm kanhm1yla belirli bir uluslararas1 hava
kazanm1�tl. Garip bir �ekilde Societes des Saisons diye adland1-
nlanan, tii.muyle Frans1z olan ikincisi, otoriter ve fevri bir ki­
�iligi olan Blanqui'den esinlenmi� ve onun tarafmdan yoneti-

51
liyordu . Ancak 1 839 May1s'mda her iki orgutun uyeleri yer­
siz ve tamamiyle ba�ans1z bir ayaklanma giri�imine kauldilar.
Blanqui'nin onderligindeki birkac,; ofkeli adam bir silahc,;1 duk­
kamm basular, gayrimemnun bir kalabahg1 silahland1rdilar ve
birkac,; saat sureyle Hotel de Ville'i (Belediye Binas1) i�gal etmeyi
ba�ardilar. Ak�am olmadan once her �ey sona ermi� ve isyanc1-
lann belli ba�hlan tutuklanm1�t1. Hakhlar Birligi'nin Alman li­
derleri Fransa'dan kovuldu ve kendi vatanlarma donemedikle­
ri ic,;in de Londra ya da lsvic,;re'ye s1gmdilar. Fransa'daki i�c,;i s1-
mh hareketi polis tarafmdan dag1ulm1�t1.
Ancak Marx'm Paris'e geldigi 1 843 y1h sonunda, ozellikle de
Alman i�c,;iler arasmda belirli bir canlanma olmu�tu. Her Al­
man hareketinde oldugu gibi iki kampa aynlm1�lard1. Danzig­
li bir zanaatkar olan Ewerbeck adh birisi , Hakhlar Birligi'nin
dagilm1� bakiyelerini etrafma toplam1�ll ve Karl Grun adh Al­
man bir ogrenci, kendilerine gururla "Gerc,;ek Sosyalistler" di­
yen oteki grubun lideriydi. "Komunizm" ve "sosyalizm" soz­
cukleri yava� yava� halkm kullammma giriyor ve ikisi arasmda
belirli bir anlam nuans1 fark ediliyordu. Komunizm esas itiba­
riyle i�c,;i sm1fmm bir urunuydu ve teoriden daha c,;ok pratikle
ilgileniyordu. Sosyalizmin daha c,;ok entelektuel bir havas1 var­
d1 ve felsefi, dinsel ve ekonomik teorileri yapanlarla ili�kilen­
diriliyordu . Marx, Ewerbeck ve arkada�lanyla s1k1 temas ha­
lindeydi ( " komunist" admm onlar tarafmdan kullamld1g1 ko­
nusunda ac,;1k bir kamt yoktur) ve Bernay admda bir Yahudi ta­
rafmdan yonetilen Paris'teki Almanca Vorwarts (1/eri) adh ga­
zetede ara s1ra yaz1yordu ve c,;ok buyuk ustas1 oldugu kuc,;um­
seyici hakareti Karl Grun ve onun "Gerc,;ek Sosyalistler"ine - o
"kendilerini kurt sanan koyunlar"a saklam1�t1. Onlar Marx'm
zihninde, donemin Alman du�uncesi ic,;in c,;ok tipik olan, ka­
uks1z lafazanhk merak1 ve siyasal gerc,;eklikleri kavrama yeter­
sizligini temsil ediyordu. "Frans1z ve lngilizler" diye yazm1�­
ll bu s1rada, "gerc,;eklikle hie,; degilse bir olc,;ude ili�kisi olan si­
yasal hayallere kap1hrlarken, Almanlar 'saf ruh'un kralhgm­
da dola�1yorlar ve tarihin itici gucununun sofuca bir hayali­
ni uretiyorlar" O c,; yil sonra "Gerc,;ek Sosyalizm " i , Komunist

52
Manifesto'da, "Alman sosyalistlerinin iki ya da uc; c1hz 'ebedi
gerc;egi' susledikleri bir ortu - pekulatif orumcek aglanndan
dokunmu�, cafcafh belagat c;ic;ekleriyle suslenmi�, sentimental
ince duygularm gozya�lanyla nemlenmi� kisve" olarak ozet­
liyordu. Marx, Paris'teki Alman proletaryasmm politikalany­
la ilgilendigi olc;ude, Grun'un daha iddiah populer sosyalizmi­
ne kar�1, Ewerbeck'in komunizmini te�vik etmek ic;in elinden
geleni yapm1�tir. Ancak, ya temkin ya da c;ah�malarma gomul­
mu� olmas1 nedeniyle, herhangi bir siyasi ya da devrimci orgu­
te kanlmaktan uzak durmu�tur.
Marx'm Paris'teki gec;ici ikametiyle ilgili bilgi kaynaklan, ha­
yatmm herhangi bir ba�ka donemine gore daha kmir. Zaman
zaman, ama pek de gonullu olmadan, kendilerini eglendirmek
uzere Paris'e u�u�en ve memleke tlerinde yasak olan liberal du­
�unceleri yayan c;ok say1daki Rus aristokranyla arkada�hk edi­
yordu. Kazan eyaletinden bir toprak agas1 olan ve topraklanm
satma niyetini ac;1klayan -serflik kurumu kendisine c;ok igrenc;
gorunuyordu- ama bu arada arazisinin gelirleriyle krallar gibi
ya�ayan Kont Grigori Tolstoy'la 1 du�up kalk1yordu. Parlak ve
zengin gene; bir Rus olan ve sirf s1kild1g1 ic;in goc; eden ve bo­
�a harcanm1� bir hayatm son yirmi yilmda amac;s1z bir �ekilde
amatorce uluslararas1 fesat kan�nran Sazanov'la tam�t1.2 Hep­
sinden onemlisi, birbiri ard1 sira Almanya ve lsvic;re'den po­
lis tarafmdan kovulan ve aynm gozetmeyen heyecan ve mis­
yonerce hevesle Hegel'in ve devrimin bayragm1 dalgalandira­
rak 1 844 Temmuz'unda Paris'e ula�an Mikhail Bakunin'le ta­
m�n. Marx'm du�uncelerinde, bu Ruslara yakm gelen mannk­
sal bir ac1mas1zhk vard1 ve kendileri taklit etmeseler de onun
metodik kararhhgm1 takdir ediyorlard1. Otuz y1l soma Marx,
Bu s1rada Paris'te ya�ayan ve asilerle ve radikallerle dikkat �ekcn ili�kisi olan
bir diger Tolstoy.Jakob Tolstoy, daha sonra Rus hiikiimetinin gizli ajam �1ku.
Ger�ek ogrenildiginde Engels, Jacob'la Grigori'yi kan�llrarak, maskesi in­
dirilen adanm Marx'm eski arkada�1 oldugunu sand1. Bu yanh�. bir Rus casu­
suyla Marx'm ili�kisini havah bir �ekilde aktaran daha sonraki pek �ok yazar
tarafmdan da tekrarland1.
2 Sazanov Marx'la mektupla�may1 siirdiirdii ve ii� yd sonra Komunist Mani­
festo"nun yans1m Frans1zcaya �evirdi. Ancak, Sazanov'un ba�lad1g1 pek �ok �ey
gibi �eviri hi�bir zaman tamamlanmad1.

53
bu Rus aristokratlarmm, genc,;lik gunlerinde Paris'te onu nas1l
ag1rlad1klanm garip bir boburlenme havas1yla haurlayacakur.
Marx Frans1z c,;evrelerde, dogal oldugu uzere, daha az ozgur
ve daha az goze c,;arpan bir �ekilde hareket ediyordu. Marx'la
Frans1z radikalleri arasmda dogrudan ili�ki oldugu konusun­
da c,;ok fazla kamt yoktur. Bu, sosyalist kampta c,;ok buyuk ente­
lektuel faaliyetlerin oldugu bir donemdi. Saint-Simon'cu mez­
hep on y1l once resmen yasaklanm1�t1 ama geriye kalanlar hala
Paris'in ileri du�unen ve konu�anlan arasmda bir rol oynuyor­
du. Fourierciler onderleri ve kahinlerinin 1 837'deki olumun­
den sonra Considerand admda heybetli bir politika yazanm
liderleri olarak kabul etmi�lerdi ve Etienne Cabet, 1 9 . yuzy1l
Otopyalarmm en unlusu olan Voyage en Icarie'yi (lkarya'ya Yol­
culuk) k1sa bir sure once yaymlam1�t1. Otuzlar'da Paris'te yaym­
lanan en unlu kitap olan Paroles dun Croyant'1 (lnan(lmm Soz­
leri) yazan Rahip Lamennais, 1hmh H1ristiyan sosyalizminden
en a�m radikal cumhuriyetc,;ilige evrimle�mi�ti. Bir sure once,
k1sa omurlu olsa da bir hayli populer "cumhuriyet ic,;in daya­
m�ma dernegi"ni kurmu�tu. Place d Italie'deki dairesine yerle�­
'

mi� olan George Sand bile, k1rk ya�mda hala Bohem toplanu­
lann her�eyi ve radikalizmin yurekli bir dayanag1 idi. Daha da
garibi, son derece renkli, melodramatik, populer romans1, Les
Mysteres de Paris (Paris'in S1rlan) her nedense "proleter bir ro­
man" olarak selamlanm1� ve ilk yaz1larmdan birisinde Marx ta­
rafmdan ayrmuh bir �ekilde inceden inceye irdelenmi�ti . Bu
kuramc1lardan ve yazarlardan bir �ekilde uzakta duran , Lou­
is Blanc'm onderliginde, sanayide ulusal atolyeler sistemini sa­
vunan bir radikal politikac1lar grubu ve gunun en ba�anh radi­
kal dergisi olan La Refo rm e un editoru Ferdinand Flocon vard1.
'

Ancak Paris'teki ikameti s1rasmda Marx'm tam�ug1 en dik­


kate deger ki�i Proudhon'du . Pierre Joseph Proudhon, kendi
kendini yeti�tirmi� bir i�c,;iydi ve uzun y1llar boyunca, saygm
ve yararh bir �ekilde matbaac1 olarak c,;ah�t1. Onun hayau bur­
juva saygmhgmm bir modelidir ve her ne kadar 1 848 devrimi­
nin c,;1lgmhg1 ic,;inde , Place de la Bou rse'da bir agac1 kokunden
soktugu iddia edilmi�se de, onun sosyalizmi, teessuf edilecek

54
bu olay d1�mda, pratikten c,;ok teoride, varhgm1 korumu�tur.
Marx'm Paris'e geldigi s1ralarda Proudhon, hie; Almanca bilmi­
yordu ve Hegel henuz Frans1zcaya tercume edilmemi� olsa da
ate�li bir Hegelci oldu ve bir gece boyunca Bakunin'in pansi­
yonunda Frans1z sosyalistinin, Rus anar�istinin dudaklarmdan
Alman filozofun doktrinlerini nasil ic,;tigine ili�kin unlu bir oy­
ku vard1r. Proudhon'un Hegelci ilkeleri kavray1�mm biraz du­
zensiz ve belirsiz olu�u belki de �a�1rt1c1 degildir. Ancak Proud­
hon kendi yetersizlikleri duygusuyla kolay kolay gozu korku­
tulacak bir adam degildi. Ekonomiyi Hegel ac,;1smdan yorumla­
ma i�ine giri�ti. Proudhon'un bunu gerc,;ekle�tiri�i buyuk olc,;u­
de yetersiz olsa da plan ozgundu. Arna onun tokezleyerek on­
derlik ettigi yerden Marx devam etti. Marksist sistemdeki bu te­
mel manivelanm mucidi Proudhon'dur.
Proudhon'un teorileri tamma gelmez ve bu ozgun ama bu­
tunuyle sistemsiz du�unure sosyalizm tarihinde somu t bir yer
tahsis e tmek zordur. Proudhon ekonomiyi, siyasetin uzerine
yukseltti. Toplumsal sorunun c,;ozumunun u retim ve dagmm
sorunlarmm c,;ozulmesiyle mumkun olabilecegine inamyordu
ve sermayenin, emegin dogal antitezi oldugunu kavramaya c,;ok
yakla�t1. Arna ac,;1klamalarmm daha ciddi bolumlerini, felsefe­
ye , teolojiye ya da " tanrmm varhgm1 mulkiyetin varhg1 ile gos­
termek" ya da ekonomi politikte c,;ah�manm erkek unsuru, har­
camanm ise di�i unsuru temsil ettigini iddia etmek gibi sac,;ma­
hklara saparak degi�ik bir hale soktu. Marx onun olaganustu
dehasmm farkma vard1 ve ona kar�1 ah�Iimam1� sayg1yla dav­
rand1. Marx, onun, "ekonomi politigin temelini, yani ozel mul­
kiyeti kritik bir smava -belirleyici, ac1mas1z ama aym zamanda
bilimsel bir ilk smava- soktugunu" yazd1. Proudhon'un risalesi
Qu'est-ce que la Propriete? "Say'in (Marx, Sieyes demek istiyor)
modern siyaset ic,;in Qu'est-ce que le tiers Etat? makalesinin ta�1-
d1g1 aym onemi ta�ir."
Arna bu hayranhk, Marx'm pek c,;ok ba�ka hayranhg1 gibi, k1-
sa omurlu oldu ve bunu bir hayal kmkhg1 ve antipati kustahhg1
izledi. 1 846 yilmda, Marx Paris'i terk ettikten sonra, Proudhon
du�uncelerini, Ekonomik (;eli�kiler Sistemi; ya da Sefaletin Fel-

55
sefesi adh tantanah bir tezde toplad1. Bu haliyle, Frans1z'm aca­
yip goru�leri ve tuhafhklan Marx ic,;in c,;ok fazlayd1.

Mosyo Proudhon insanhgm tarihsel geli�mesinden hi<;:bir


�ey anlamad1g1m itiraf ettiginde -ve bunu "Evrensel Aki!" ve
"Tann" gibi yi\ksek ses <;:1karan ibareler kullanarak itiraf etti­
ginde- [diye yazm1�t1 Rus Annekov'a] z1mnen ve zorunlu ola­
rak ekonomik geli�meyi anlama konusunda yetersiz oldugunu
itiraf etmi� olmuyor mu?

Ve mektuba, "bu �ekilsiz ve kustah c,;ah�ma"ya ao bir gon­


dermede bulunarak son veriyordu. Gazab1 ic,;inde ayaga kalkt1
ve Felsefen in Sefaleti ad1yla yorucu ama ezici bir kar�I tez yaz­
d1. Bu fiilen Proudhon'un sonunu getirdi ve Marx'm Hegel ve
Feuerbach'tan sonra en onemli ogretmeniyle olan ili�kisini so­
na erdirdi. Sonraki y1llarda Proudhon, kendi olumunden sonra
sosyalist hareket ic,;inde belirli bir rol oynayacak bir grubu etra­
fma toplad1. Proudhon'un ekonominin siyasetten onemli oldu­
gu konusundaki 1srarmdan hareket eden Proudhoncular, aynt
edici doktrinleri olarak, i�c,;i hareketinin siyasetten kac,;mma ­
s1 ve yalmzca ekonomik silah olan grevi kullanmasm1 savun­
dular. Bunlar Marx'm kariyerinin daha sonraki bir a�amasmda
tekrar ortaya c,;1kacaklardir.
Marx'm Paris'teki faaliyetlerinin bu mutevazi dokumu Fried­
rich Engels'in adm1 takdim etmek ic,;in bir prelud (pe�rev) hiz­
meti gorur. Marx ve Engels arasmdaki omur boyu surecek On­
lu ortakhg1 ba�latan bulu�ma 1 844 Agustos'unda meydana gel­
di. Bu Marx'm hayatmda, Fransa ba�kentinde meydana gelen
en onemli olayd1.
Friedrich Engels 28 Kas1m 1 8 20'de Barmen'de d o g d u .
Almanya'daki i l k mekanik iplik egirme makinas1 kom�u El­
berfeld kasabasmda kurulmu�tu . Yore k1sa surede, geni�le­
yen tekstil endustrisinin merkezi ve Casper Engels ve Ogul­
lan da bu alandaki oncu firmalardan birisi oldu. "Ogullar"m
biri , en buyugu, olan Friedrich, okuyup yazmaya egilimli ze­
ki bir c,;ocuktu. Onun kaleminden c,;1km1� ve gunumuze kalm1�
ilk Orunler arasmda korsanlar hakkmda bir oyku, dinsel bir �i-

56
ir ve bir Yunan epiginden bir pan.;a bulunmaktad!f. Friedrich
on sekiz ya�ma geldiginde babas1 Manchester'de Ermen adh
bir ortakla birlikte yeni bir i� kurdu ve Friedrich, i�i ogrenmek
uzere , firmanm Bremen'deki temsilciligine gonderildi. Onun
Bremen'deki ilgisi pamukla sm1rh kalmad1; zira kaleminden
c.;1km1� �iirler k1sa surede yerel dergide yerlerini aldilar. (:ok
gec.;meden, sali�I daha buyuk olan Telegraph fur Deutsch/and
adh bir gazetede, radikal ve din kar�1li niteligi -eger ogullan­
nm yazarhgmm Friedrich Oswald takma admm arkasma sak­
lanm1� oldugundan �uphelenmi� olsalard1- pamuk egiricisi ve
kansm1 uzecek bir dizi makale yaymland1. Ekim 1 84 l'de gene.;
adam askere c.;agnld1 (iki yil kadar once Marx'm ehliyetsizlik
belgesi ald1g1 hizmet) ve de izleyen on iki ay hayali Berlin'deki
Kupfergraben'deki topc.;u k1�lasmda gec.;ti.
Gene.; Engels, bilinmeyen ko�ullara kendisini kolayca uyarla­
yabilen canh ve c.;ok yonlu bir kafaya sahipti. Berlin'de gec.;irdi­
gi bir yd ozellikle verimli oldu. Bir kur'a askeri ic.;in dikkate de­
ger bir durum olmakla birlikte , askeri i�lere ilgi duydu ve da­
ha sonraki hayatmda kendisine c.;ok yararh olacak saglam bil­
giler edindi ve yalmzca ortodokslugun moda olmu� filozo fu
Schelling'in konferanslanna kaulmak ic.;in degil ama ba�kentin
radikal entelijansiyas1 -Marx'm eski arkada�lan Bauer ve Kop­
pen etrafmda toplanan "Ozgurler" grubu- ile arkada�hk etme­
ye zaman buldu. 1 842'nin ilk yansmda onlarm kanahyla Rei­
nische Zeitung ve Ruge'un Deutsche]ahrbucher'ine birkac.; katk1-
da bulundu ve Schelling'e sald1ran ii<; ayn bro�ur yaymlad1. En­
gels bu tun hayau boyunca �a�1rt1c1 derecede h1zh c.;ah�an ve c.;ok
derin olmasa da c.;ok uretken bir yazard1.
1 842 guzunde askerlik hizme ti sona erince Enge l s , ba­
bas1 tarafmdan Ermen ve Engels firmasma kau lmak uzere
Manchester'e gonderildi. Giderken Reinische Zeitung'un bu­
rosuna ugrad1 ve o rada, 1 842 Kas1m aymm ikinci yansm­
da, ilk kez Karl Marx'la tam�t1. Tam�ma ba�anh olmad1. Marx
"Ozgurler"e kar�1 sopay1 ele alm1�u ve ziyaretc.;isine bu grubun
uyesi ya da dostu olarak ku�kuyla baku ve onu soguk bir �ekil­
de kar�Iiad1. Marx, yanh� olabilecegini du�undugu bir yere gu-

57
venini hi<;:bir zaman bah�etmezdi. Aksi iddia edilemez kamtlar­
la, bir arkada� olarak degerlendirilme hakkm1 ortaya koyama­
yan herkesi bir du�man olarak ele alma konusunda kar�1 koyu­
lamaz bir egilim i<;:indeydi; bu dost<;:a ama etkileyici olmayan
ziyaret<;:iye bir istisna yapmak i<;:in de bir neden gormuyordu.
Engels Manchester'deki fabrikada da, Berlin'deki ki�lada­
ki gibi kendisini rahat hissetti . lngiltere'ye geleli bir aydan az
zaman ge<;:mi�ken, goru�me lerinde Marx'm engelleme <;:aba­
larmdan etkilenmemi� o larak, lngiliz toplumsal ve ekonomik
ko�ullan uzerine Reinische Zeitung i<;:in bir dizi makale yaz­
d1 ve dogal bir sonu<;: olarak Deutsch-Franzosische ]ahrbucher'e
de yazmas1 istendi. lngiliz radikal <;:evreleriyle ili�ki kurmak­
ta da gecikmedi. Geli�inin ilk y1h i<;:inde Robert Owen'm gaze­
tesi New Moral World'e Ktta sosyalizmi uzerine bir dizi maka­
le yazd1 ve birka<;: ay sonra da, Chartist Northern Star'm duzen­
li katk1 verenlerinden birisi oldu. Manchester'de bir bu<;:uk yil­
dan daha fazla bir sure ge<;:irmi�ken, babas1 , 1 844 yazmda ken­
disini Barmen'e geri <;:agirdi. Giderken Paris'e ugrad1 ve burada
Agustos'un sonunda Karl Marx'la ikinci bulu�mas1 ger<;:ekle�­
ti . Kimi biyografi yazarlan tarafmdan Engels'in Marx't gormek
i<;:in Paris'e gittigi ileri surulur. Bu tahmin i<;:in herhangi bir te­
mel oldugu gorulmuyor. lkinci bulu�ma da birincisi gibi once­
den tasarlanmam1� ve rastlannsaldt.
Ancak bunun sonu<;:lan butunuyle farkhydi. Deutsch-Franzo­
sische ]ahrbucher'e katk1lan dolay1m1yla iki adam arasmda goze
gorunmeyen bir bag olu�mu�tu. Marx'm Ruge'a yollad1g1 ate�li
mektuplar Engels'in ne�eli , iyimser dogasmda yans1masm1 bul­
mu�tu ve Marx'm, Hegel'in Hukuk Felsefesi uzerine makalesi
Engels'e felsefenin kullammlan konusunda yeni bir bak1� a<;:1-
s1 verdi. Talihsiz dergiye Engels'in katkilanmn say1s1 da ikidir:
kendisinin "ge<;:en y1l lngiltere'de yaymlanan okumaya deger
tek kitap" olarak tammlad1g1 Carlyle'm Ge<;mi� ve Bugun'ii (Past
and Present) uzerine bir ele�tiri yaz1s1 ve Ekonomi Politigin Ele�­
terisinin Ana Hatlan adh bir makale. Bunlardan ikincisi Marx
uzerinde muazzam bir etki yapn ; buradan defterlerine yapng1
uzun almnlar bunun yeterli kamndir. Onu ilk kez, sermaye ve

58
emegin, maddi hayatm kar$It ama birbirini tamamlayan kate­
gorileri oldugu gen;egi ile yliz yuze getirdi. Ona ekonomi poli­
tigin kalabahk ve $a$kmhk veren depolan ic;in son zamanlarda
aramakta oldugu anahtan verdi ve ona bu bilimin devrimin fel­
sefesinde oynayabilecegi roh.i gosterdi. Engels'le bu bulu$ma­
nm Marx'm d1i$1incesinin geli$mesine olan etkisi daha sonraki
bir bolumde tarll$1lacakt1r. Bu etkinin harikulade niteligi , bu­
tun kariyeri boyunca Marx'm son kez -neredeyse ilk kez- bir
arkada$ edinmi$ oldugu gerc;eginden anla$1labilir. Ya$amboyu
surecek bir birlik muhurlenmi$ti.
Bu olay hakkmda Marx'm duygulan kaydedilmi$ degildir ve
muhtemelen bunlan ifade etmemi$tir. Engels daha ic;ten ve da­
ha gozle gorulur bir $ekilde heyecanlanm1$ll. Barmen'de aile­
nin kucagma dondu ve oradan, Ekim ay1 ba$mda, uzun Marx­
Engels mektupla$malan serisinin ilki olacak bir mektup yazd1.
Mektup, ortak bir gelecek ic;in planlar ve umu tlarla doludur.
Bununla birlikte Engels, Marx'la yeniden bulu$manm olas1h­
g1 hakkmda henuz bir $ey soyleyememesine esef etmekte ve bu
mektupla$malar Slfasmda nadiren tekrarlanacak olan bir notla
yaz1sma sor vermektedir.

Pekala , sevgili dostum, ho�c;:a kal ve hemen yaz. Seninle gec;:ir­


digim o on gunden bu yana boylesine ne�eli ve sohbetli bir ha­
vada olmad1m.

Arna yeniden bulu$malan birkac; ay gecikti. Engels evdeki or­


tama duyars1z degildi ve k1$ aylan hala bir duraksama ve zihin­
sel c;all$ma donemi oldu. "Kaymbiraderinin ogutleri ve anne ve
babasmm endi$eli yuzleri" babasmm ticarethanesindeki mu­
hasebe dairesine yerle$mek ic;in bir c;aba daha gostermeye onu
zorlad1. Ve Marx'a yazd1g1 bir mektupta (kendilerini adad1klan
ortak misyona zarar verecegi d1i$1inulebilecegi ic;in) biraz mah­
c;up bir $ekilde ve k1saca sozunu ettigi bir a$k meselesi de onu
bu yolda te$vik etti. Ancak uzun donemde bu i$ ylirumeyecekti.

Muhasebe dairesi c;:ok korkunc;: [ diye yazd1 Marx'a) , Barmen


c;:ok korkunc;:, zaman israf1 c;:ok korkunc;: ve hepsinden ote, pro-

59
letaryaya kar�1, yalmzca bir burjuva olarak degil ama bir i�ve­
ren olarak aktif bir rol oynamak c;ok korkunc;.

Engels, Elberfeld'de, kendisini i$c;:i sm1fmm c;:ikarlanna ada­


yacak ve "sanayideki, tanmdaki ve diger nufusumuzun durum­
lan hakkmda ac1mas1z if$aatlarda bulunacak" yeni bir derginin
temellerini haz1rlamakta olan Moses Hess'in arkada$hg1 ile te­
selli buluyordu. lngiltere'de Emehc;i Sm1fl ann Durumu adh bu­
yuk eserini 1 844'te tamamlad1. Bu kitab1, Carlyle'm Gec;mi� ve
Bugun'u ile onun Chartist dostlannm c;:ifte etkisi altmda yazd1
ve -Marx'm Kapital'de c;:ok etkili bir $ekilde izledigi- lngiliz c;:a­
h$ma ko$ullarmm ag1r bir $ekilde suc;:lanmas1 ic;:in gerekli mal­
zemeyi resmi Mavi Kitaplar'dan aktararak bir brnek olu$turdu.
"lngiliz burjuvazisini, butun dunyanm gozleri onunde, kitlesel
cinayetler, h1rs1zhk ve diger suc;:larla itham etti" ; bu suc;:lamala­
rm Alman ko$ullanna uygulanmas1 halinde, Alman burjuvasm­
ca bile yeterince ac;:1k olarak gorunecegini umud etti. Shelley ve
bteki devrimci $airlerden $iirlerin okundugu, "butun Elberfeld
ve Barmen'in, milyonerlerden manavlara herkesin temsil edildi­
gi ama proletaryanm edilmedigi" komunist toplanulara kauld1.
Omrunu vermeye kararh oldugu dava, Almanya ta$rasmm en
ruhsuz ve saygm kasabalarmda bile kendini ortaya koyuyordu.
Ancak, 1 845'in Ocak sonundan o n c e , Paris'ten rahats1z
edici haberler geld i . Ma rx' m gazetecilik kaleminden zehir
damhyordu , ne vurmaktan ne de yaralamaktan korkuyordu.
Vorwctrts'taki makalelerinden bazilan ($imdiye kadarki ara$llr­
malar bunlan ortaya koyamamI$llr) , Prusya hukumetini Fran­
s1z hukumetine ba$vurarak, Paris'in konukseverligini kendi
vatanma kar$1 devrimci kampanyalar yurutmek ic;:in istismar
eden bu terbiyesiz Prusyalmm sm1rdI$I edilmesi ic;:in iknaya
yoneltti. Fransa D1$i$leri Bakam Guizot talebe boyun egdi. Po­
lis Marx'a Fransa'y1 terk etmesini emretti. Az say1daki e$yasm1
aceleyle toplayarak, ailesiyle birlikte en yakm multeci cenne­
ti olan Bruksel'e gec;:ti. Orada kalmasma izin verilecegi de ku$­
kuluydu, ama $imdilik her $ey yolundayd1. Her zaman pratik
olan Engels, bu zorunlu yer degi$tirmenin masraOanm kar$Ila-
mak uzere ban Almanya'daki sempatizanlardan yuz thaler k a ­
dar bir para topladi.
Onceki Eylul aymda Marx ve Engels Paris'te birlikteyken,
Engels, Bruno Baer ve ve "Ozgurler"le eski tarn�mamn bir de­
vam1 olan yeni bir bro�iir yazmaya ba�lam1�tl. Engels gidince
tamamlanmam1� elyazmasm1 Marx ele ald1 ve ozgun boyutlan­
nm be� kan geni�letti ve Bruksel'e gor,; ettikten k1sa sure soma,
Kutsal Aile: Bruno Baer ve Ortaklanna Kar�i, Friedrich Engels ve
Karl Marx Tarafrndan, ba�hg1 altmda yaymlandi. Bu e�siz ede­
bi ve siyasal onakhgm ilk urunu ve kamuya ilk ar,;iklanmas1ydi.
<:;:ah�manm ortulu ve felsefi ak1�1, onu Prusya sansurunun k1-
namasmdan korudu. Arna Engels, Marx tarafmdan ser,;ilen ba�­
hgm, sofu ailesini endi�elendirmesinden k o rku yo rdu .
Bu arada, Barmen'de durum degi�memi�ti ve baharda Engels
arnk buna katlanam1yordu:

Ge�en hafta k1z karde;;lerimden ikisi kilise cemaatine kabul


edildi; bu sabah butun klan, suru halinde A;;ai Rabbani Ayini­
ne gitti - Tann'mn Vucudu etkisini gosterdi, bu giinun s1km­
llh suratlan her;;eyin 6tesine ge�ti. Hepsini tadandHmak iize­
re ben dun gece, sabahm ikisine kadar komiinizmi tarll;;mak
uzere Elberfeld'de Hess ile birlikteydim. Ge� dondugum i�in
dogal olarak suratlar uzam1;;ll, belki de tutuklu oldugumu ima
ediyorlard1. Sonunda i�lerinden birisi cesareti ele ald1 ve nere­
de kald1g1m1 sordu. Hess'le birlikte. "Hess'le birlikte mi ! Aman
Tannm ! " Duraklama, Hlfistiyan umutsuzlugunu ifade eden
yuzler. "Kendine nas1l bir arkada;; se�mi�sin! " k �ekmeler vs.
lnsam �1ld1rtmaya yeter. . . .
Tath ve nazik bir kalbi olan, yalmzca babama kar;;1 dura­
mayan, ger�ekten sevdigim annemin hatm olmasa fanatik ve
gaddar ya;;h bir adama en kii�iik bir tavizi bile vermeyecegim.
Arna her dakika hastahkla kendine eziyet eden ve 6zellikle be­
nimle ilgili endi;;elendiginde bir hafta ba;;1 agnyan annem - i�­
te buna dayanam1yorum; uzakla;;mak zorunday1m ama bura­
da kalmak zorunda kalacag1m birka� haftay1 nas1l ge�irecegi­
mi bilemiyorum.

61
Parasal bag1mhhk kadar duygusal nedenler, ailesiyle tam bir
kopu�u olanaks1z hale getiriyordu. Bereket versin ya�h Engels,
her ne kadar doktrin konusunda dar kafah idiyse de, parasal
konularda comert, hatta ho�goruludur. Nisan ya da May1s'ta
Friedrich, ticaretin isterlerinden ge<;ici olarak kurtulmu� ve de
mii.tevazi bir har<;hktan da yoksun kalmam1� olarak Brii.ksel'de
Marx'a kauldi.

62
D O R D U N C ii B O L U M
K o m Uniz m in B a�lang 1�la r 1

Marx'm Paris'te kald1g1 onbe� ay, dii�iincesinin o lgunla�ma­


s1 ve aydmhga kavu�mas1 i<;:in canahc1 bir donem oldu. Subat
1845'ten Subat 1848'e Bruksel'de ge<;:irdigi ii<; y1l, ba�ka bir ne­
denle <;:ok onemliydi. Bu y1llar, Marx'm ya�am-boyu <;:ah�mas1-
nm bir diger evresinin ba�lang1<;:larma - u luslararas1 komiinist
bir orgiitiin kurulmasma tamk oldular.
Briiksel'e geldikten alu ay sonrad1r ki Marx <;:ah�an insanla­
rm derneklerine kar�1 Paris'te takmm1� oldugu ele�tirel umur­
samaz tavn biraku ve bu degi�iklik onun lngiltere'ye yap­
m1� o ldugu bir ziyaretin sonucu olarak ger<;:ekle�mi� goriinii­
yor. 1 839 y1lmda Blanqui'nin Belediye Binas1'na ba�ans1z sal­
d msmdan soma Kanal'm o teki yakasma ka<;:anlar arasmda,
Hakhlar Birligi'nin iiyesi, ii<; Alman i�<;:i vard1 - dizgici Karl
Schapper, ayakkab1 tamircisi Heinrich Bauer ve saat<;:i Joseph
Moll. Londra'da kendi zanaatlanyla me�gul olan bu ii<; adam
1 840 Subat'mda orada , Alman l�<;:i Egitim Dernegi'ni kurdu­
lar. Eger Hakhlar Birligi, ad1yla Saint-Simon'un ahlak<;:1 fanta­
zilerini akla getiriyorduysa, yeni orgiitiin ismi de Victoria (:a­
g1 lngiltere'sinin <;:ok tipik bir ozelligi olan Kar�1hkh Geli�tir­
me Dernekleri'ni hatirlauyor. l�<;:i Egitim Dernegi, Hakhlar
Birligi'nden iki yonden farkhydi. Gizli degil, a<;:1k bir dernek-

63
ti ve amac;:lan tumuyle akademik ve propagandistti. Kurucu­
lan tarafmdan Birligin devam1 olarak gbrulmuyor ama Birligin
lngiltere'deki bir dah ve temsilcisi olarak du�unuluyordu. Bu­
nunla birlikte ana kurulu� varhgm1 yitirmi� oldugu ic;:in birlik
kendi bag1ms1z yolunu izliyordu. Bu durum kirklann ba�mda
lngiltere'deki Alman kolonisinde belirli bir canlanma saglad1
ve Birligi ziyaret eden ve onun amac;:larma sempati duyan ki�i­
lerden birisi de Manchester'den gene;: katip Friedrich Engels'di.
Dolay1s1yla 1 845 yazmda Marx ilk kez Kanal'm bteki k1y1-
sma gec;:ip, Engels'in e�liginde Manchester'de ve Londra'da al­
ll hafta kadar bir sure gec;:irdiginde, Engels dogal olarak onu 1�­
c;:i Egitim Dernegi ve onun kuruculanyla tam�urd1. Marx gbr­
dugu her �eyden olumlu etkilendi. Bu emekc;:ilerin i�lerini yu­
ruttukleri sakin , heyecans1z atmosferi sevdi. Ozellikle bunla­
rm, kendileri her turlu fesat ya da entrikadan uzak dururken,
komunizmi bgrenmek ve anlatmak konusundaki politikalanm
alk1�lad1. Ornek taklit edilmeye degerdi. Belc;:ika'ya donu�unde,
Marx , Bruksel'de aym c;:izgide Alman l�c;:i Dernegi'ni kurdu . Be­
raber c;:ah�ug1 ki�ilerin ba�hcalan -belirtilmelidir ki hic;:biri i�­
c;:i degildi- sosyalist ilkeleri benimsemi� gene;: bir Prusyah eski
subay, joseph Weydemeyer; daha sonra kendisine Kapital'in it­
haf edildigi Silezyah bir ogretmen Wilhelm Wolff ve Marx'm
kaymbiraderi Edgar von Westphalen'di. Marx'm bu dbnem­
deki yaz1lannm pek c;:ogu , ilk �ekillerini, bu dernegin toplan­
ulannda okunan bildiriler ya da Belc;:ika ba�kentinde yaymla­
nan ve Bornstedt admda bir cmigrc tarafmdan ybnetilen, Deuts­
che Brusseler Zeitung adh radikal goru�lere sahip gazeteye yaz1-
lan yaz1lardan ald1.
Marx'm siyasal arenaya ini�i Reinische Zeitung ve Deutsch­
Franzosische ]ahrbucher'dek i gunlerin ki�isel taru�malarmm ve
c;:au�malann yenileneceginin i�aretiydi ve bu Marx'm geli�imi­
nin her a�amasmm zorunlu ve dogal bir sonucuydu. Ruge'un
c;:ekilmesinden sonra yurtd1�mdaki Alman sosyalistleri arasm­
daki en bnemli ve etkili figur Wilhelm Weitling'di. Weitling
deneyimli bir hatip ve c;:ok okunan birkac;: risalenin yazanyd1 ve
bizzat kendisinin i�c;:i olmasmm ah�ilmam1�hg1 sayesinde ha-

64
reketin kabul goren ilk liderlerinden birisi olma avantajmdan
yararlamyordu. Kariyeri goz kama�tmc1 ve sansasyoneldi; k1rk­
larda r,;agda�larmdan gordugu ilgi, genellikle somaki nesillerin
ona gosterecegi ilgiden fazla oldu.
Weitling, kokeninin u luslararas1 oldugunu iddia edebilirdi.
Babas1, Napoleon Prusya'y1 ele ger,;irdigi zaman Magdeburg'da
bulunmu�. garnizon hayatmm can s1kmlism1 yerli bir k1zla gu­
zelle�tirmi� bir Frans1z subay1 idi. Sava�m kaderi onu ba�ka
yerlere gonderince kadm1 ve r,;ocugu terk etti. ve ad1 bile bilin­
miyor. 1808'de dogan gen<,; Wilhelm, erken bir ya�ta terzi yam­
na r,;1rak verildi ve edindigi ba�ka her turlu egitim kendi karar­
hhgmm ve dikkatinin sonucuydu. Dogal bir itaatsizlik ruhuy­
la buyudu ve bunda belki r,;oktan unutulmu� babasmm mesle­
gine kar�1 besledigi nefretin pay1 vard1 ve bu onu her ne olur­
sa olsun askerlik hizmetinden uzak durmaya kararh k1ld1. Za­
mam geldiginde, dunyada kendi yolunu r,;izmek uzere smmda
heybesi evinden aynld1. Yedi y1l kadar dola�liktan soma 1 835
y1lmda Paris'te ortaya r,;1kli ve orada izleyen dort y1l ir,;inde Hak­
hlar Birligi ve Societe des Saisons ir,;inde sosyalizmin akideleri­
ni ve devrimci propagandanm pratigini ogrendi. 1 839 olaym­
dan soma Blanqui'nin bteki sur,; ortaklanyla birlikte Fransa'dan
kovuldu; lsvir,;re'ye s1gmd1. Orada izleyen dort y1lm buyuk k1s­
mm1, kasaba kasaba dola�arak, istikrars1z k1sa bmurlu sosya­
list dergiler yaymlayarak ve Hakhlar Birligi'nin halirasm1 canh
tutacak gizli dernekler kurarak ger,;irdi. Aruk terzilik meslegi­
ni tumuyle terk etmi� ve profesyonel bir propagandac1 olmu�­
tu. Zar zor bir ya�am1 yaymlarmm sali�I ve destekr,;ilerinin kat­
kilanyla surduruyordu .
1 843 y1lmda Weitling'in lsvir,;re'deki kariyeri, kutsal inanr,;la­
ra sayg1s1zhk sur,;lamas1yla zamans1z bir �ekilde sona erdi . Yok­
sul Bir Gunahktinn Kutsal Kitabz adh son r,;ah�masmda, yalmzca
lsa'y1 bir komunist olarak tammlamakla kalmam1�; ondan ar,;1k­
r,;a kendi ger,;mi�ini hallrlatan bir �ekilde "yoksul k1z Meryem'in
gayri me�ru oglu" olarak sbz etmi�ti. lsvir,;reli yarg1r,;lar, muh­
temelen Weitling'in siyasi kanaatlerini dinsel kanaatlerinden
daha r,;ok bnemsiyorlard1 ama kilisenin giri�imini memnuni-

65
yetle desteklediler ve kendisini alu ay hapis cezasma <;arpurd1-
lar. Cezasm1 <;ektikten soma Prusyah otoritelere devredildi ve
onlar da kendisini Prusya'dan smir d1�1 ettiler. Dola�may1 siir­
duren Weitling 1 844 y1lmm ikinci yansmda, Londra'ya vard1
ve Alman l�<;i Egitim Dernegi tarafmdan hararetle kar�1land1.
1845-46 k1�mda Bruksel'e yerle�inceye kadarki faaliyetleri bi­
linmiyor. 0 zamana kadar yolu Marx'mkiyle <;ak1�mam1�t1. An­
cak iki adamm miza<;lan, kanaatleri ve iddialan ve �imdi de ay­
m �ehirde aym anda ikamet etmeleri, onlan sanki onceden be­
lirlenmi� rakipler haline getirdi ve de beklenen <;atI�ma 1 846
Mart'mm son gunlerinde meydana geldi. Onu Marx'm goziin­
de Ruge ve Mauer'e gore sonsuza kadar yiiceltecek <;ok �ey var­
d1 . Peri�an <;ocuklugu ve daha az peri�an olmayan gezginlik y1l­
lan onda, devrimci ate� i<;in en gerekli olan �eyi, mevcut diize­
ne kar�1 yakic1 bir ki�isel �ikayet duygusunu geli�tirmi�ti. Onu­
sosyalizme iten saik, kendisinin ve sm1fmm sefaletinin idrakiy­
di. Ac1 tecriibelerle, toplumun degi�ik sm1flan arasmda mevcut
olan dii�manhga ili�kin canh bir sezgi geli�tirmi�ti ve devrimin
itici giicii olarak sm1f <;at1�mas1 kavramla�urmas1 Marx'tan da
onceydi. Ozel miilkiyete inanm1yordu; <;iinkii mesleginin alet­
leri d1�mda asla mala-miilke sahip olmam1�t1 . 0, eli yolunun
iizerine <;1kan herkesin yakasmda olan bir Ishmael (tsmail) idi;
programmm maddelerinden birisi olarak, "komiinizmin dii�­
manlanm anmadan vuracagm1" soyleyen ilk o olmu�tu.
Ancak bu proleter anmas1zhk, Weitling'de, Marx'm en nefret
ettigi ve kii<;iimsedigi her�eyi temsil eden duygusal bir damarla
kan�1yordu . Weitling ak1lla degil duygu ile hareket ediyordu .
Ozgiin bir dii�iiniir degildi. Sosyalist yazarlar arasmda as1l og­
retmeni Saint-Simon olmu�tu. Devrimci dii�iinceleri, otuzlann
sonlarmda Frans1z topragmda �ekillenmi�ti ve zamanm Fran­
s1z sosyalistlerinin <;ogu gibi bir politikandan <;ok bir ahlak<;1y­
d1. Propaganda kitaplannm ba�hklan -lnsanhk Ne Durumda ve
Naszl Olmas1 Gerekir; Uyum ve Ozgurlugun Guvenceleri ve Yok­
sul Bir Gunahkann Kutsal Kitab1- yakla�1mm1 yeterince goste­
rir. Biitiin kalbi ve ruhuyla sosyalizmin Dtopyac1 okuluna men­
suptu. U<; Ak1lh Adam -bir doktor, bir bilgin ve bir miihendis-

66
tarafmdan yonetilecek ve gizemli bir �ekilde i�c;inin verimlili­
ginde be� kat aru�m olacag1 bir peri masah ulkesi hayal ediyor­
du. Weitling savundugu yontemlerde merhametsiz olabilirdi,
Arna Marx'm ac1mas1z manukh maddeciligi onun du�unce tar­
zma tiimuyle yabanc1yd1.
Marx ve Weitling arasmdaki bozu�ma, Marx'm kariyerin­
de onemli bir ad1m1 - O topyac1 sosyalizmi son kez ve etkili bir
�ekilde reddedi�ini temsil eder ve talih bizim ic;in bu iki adam
arasmdaki kritik goru�menin aynnuh bir dokumunu saklam1�­
ur. Bir gun once, yorulmaz Rus gezgini ve �ohret-avc1s1 Paul
Annekov Bruksel'e gelir. Rusya'dan geli�i s1rasmda aksi yonde
seyahat etmekte olan Grigori Tolstoy'a rastlar ve Tolstoy, ada­
mm1 bildigi ic;in, Annekov'u, "unlii Marx"a takdim eden bir
mektup verir. Annekov Bruksel'e yeni bir devrimci y1ld1z ara­
y1�1yla gelmi�tir ve yirmi be� y1l soma Amlar'mda "demokra­
tik diktator"un kendi uzerinde yapug1 guc;lu etkiyi kaydeder:

Kafasmda kalm, siyah, kan�1k ve taranmam1� bir sa<;, k1lh el­


ler ve <;arp1k dugmelenmi� frak-ceketle, goruntlisii ne olur­
sa olsun ve ne yaparsa yapsm, sayg1 gosterilmeyi hak eden ve
buna giicii olan bir adam izlenimi veriyordu. Hareketleri han­
tal, ama sert ve oz-giivenliydi. Davram�lan toplumsal ili�kile­
rin kabul edilmi� bi<;imlerine meydan okuyordu ama magrur
ve neredeyse kibirliydi. Keskin metalik sesi, insanlar ve �ey­
ler hakkmda verme ah�kanhgmda oldugu radikal hukiimle­
re �a�1lacak derecede uygundu. Daha o zaman bile Marx, is­
tisnas1z, temyizi olmayan hiikiimlerle konu�uyordu ve bun­
larda, soyledigi her �eye egemen olan ho�a gitmeyecek kadar
keskin ve yeknesak bir hava, kaderinin insanlarm zihinlerine
hukmetmek, yasalan koymak ve bu trende onlara onderlik et­
mek oldugunu sanki kesinlikle ifade eder goriinen bir muht1-
ra havasI vard1.

Marx, Annekov'a k1sa sure once Rusya'da geride b!fakug1


her�eyin antitezi gibi gorunuyordu.
Marx, kendisine Paris'te c;ok iyi muamele eden Rus aristok­
ratlarma kar�1 hala anlay1�hyd1. Annekov'u dostc;a kar�1lad1 ve

67
ona ertesi ak�am gelirse , i�c,;i komii.nist, Weitling'le tam�ma
onuruna eri�ecegini sbyledi. Annekov boyle bir daveti redde­
decek adam degildi. Tam zamanmda gbrii.ndii. ve gelecek ku­
�aklara, bir gbrii.�menin aktanc1s1 oldu. Olaydan c,;ok sonra ka­
leme alman anlallsmm tamhk ve dogruluk ac,;1smdan muhte­
melen baz1 eksikleri olabilir. Arna , olaydan birkac,; gun son­
ra Weitling'in kendisi tarafmdan yetersiz de olsa Hess'e anlall­
lanlarla c,;eli�memektedir ve gene! olarak dogrulugundan ku�­
ku duymak ic,;in bir neden yoktur. "Modaya uygun dikilmi� bir
frak-ceket ve modaya uygun bir sakalla" ortaya c,;1kan Weit­
ling, Annekov'a bir i�c,;iden c,;ok gezginci bir tacir gibi gbrii.ndii.
ve onun "biraz abart1h kibarhg1" da aynca kokenini tekzip eder
gbrii.nii.yordu. Hepsi birlikte , Engels de oradayd1, kii.c,;ii.k, ye�il
c,;uha kaph bir masaya oturdular ve sohbet ba�lad1 . Sohbeti, her
zamanki kibarhg1 ve zarafetiyle Engels ba�latt1. Aym <lava ic,;in,
yani emegin kurtulu�u ic,;in c,;ah�anlann, ortak bir program et­
rafmda anla�masmm, kendilerini izleyenlere yapilacak rehber­
lik ac,;1smdan ne kadar bnemli oldugunu ac,;1klad1. <;:ok konU$­
mamI$li ki, bu s1radan girizgah kar�1smda sab1rs1zlanan Marx,
Engels'in sbzunii. keserek, kalk1p anlatmas1 ic,;in Weitling'i sert­
c,;e c,;1k1�li:

Anlal bize, Weitling, Almanya'da komunist vaaazlarmla ortah­


g1 kan�t1ran, pek \:Ok \:ah�an insam pe�inden surukJeycn, on­
lan i�lerinden ve ekmeklerinden eden sen, devrimci ve sosya­
list faaliyetlerini nas1! hak\Jla�unyo rsun ve gelccek i<;in bunla­
n nas1l duzenlemeyi oneriyorsun?

Marx'tan farkh olarak Weitling, c,;ah�ma odasmdan c,;ok ken­


disini platformda rahat hissediyordu; kalabahklan heyecanlan­
d1ran, adalet ve karde�lige ili�kin, sbzler Marx'm soguk �ii.phe­
ciligini yumu�atmaya yetmedi. Weitling, ekonomi teorisi ko­
nusuna hic,;bir ilgi duymad1gm1 itiraf etti. Onun tutkusu , de­
mokratik ve sosyalist komunle r olu�turarak, sefa l e t ic,;inde­
ki durumu hakkmda i�c,;i sm1fmm gozlerini ac,;makt1. Bu iddia­
lar, dinleyen Annekov'a $a$IrllCI geldi ve ikna edici gbrii.nme­
di ve s1kmlih bir �ekilde sbzcii.kler aramaya ba�lad1. En niha-

68
yet Marx, ofkeyle bakarak yeniden soze girdi. Onlara, dayana­
caklan saglam bir inarn; temeli vermeden, insanlann umutla­
nm k1�k1rtmanm, insanlan aldatmaktan ba�ka bir �ey olmad1-
gm1 soyledi. Weitling'in teorisi ilhamla dolu bir peygamber ve
onu dinleyen agz1 ai;1k aptallardan ote bir �ey gerektirmiyordu.
Komunist parti i<;in o anki ihtiya<;, onu duygusal sosyalizmden
temizlemekti.
Son hamle yerini buldu; Marx'm tiradmm Weitling'in ken­
disinin kaydettigi tek bolumu buras1. Ofkeden solmu� bir yiiz­
le , binlerin sayg1s1m adalet, dayam�ma ve karde�lik adma on­
lan bir araya getirerek kazand1g1m ve onun yapug1 i�in, aCI <;e­
ken kitlelerden i;ok uzakta, i;ah�ma odasmm sukunetinde yu­
rutulen teorik ele�tiriden <lava i<;in i;ok daha yararh oldugunu
one surdu. "Cehalet hi<; kimseye yaramad1" diye bag1rd1 Marx,
masaya vurarak ve ayaga kalkarken lambay1 titreterek. Toplanu
karma�a halinde son buldu ve Annekov, "duyup gorduklerin­
den �a�1rm1� olarak" acemice kenara <;ekildi.
Marx'm i�leri orda b1rakmak gibi bir niyeti yoktu. Kendi gu­
cunu smam1� ve rakibini kai;1rd1gm1 hissetmi�ti. Weitling'in
�ahsmda D topyac1 sosyalizmden kopu�, artik onun tama­
miyle yok edilmesine kadar izlenecekti ve bu yalmzca mer­
kezi bir kontrolun disiplini altmda uluslararas1 komunist bir
hareketle ba�anlabilirdi. Bu yonde ilk ad1m1 atma ve aslmda
Weitling'e son bir darbe daha vurma firsau k1sa surede ortaya
i;1kt1. Hermann Kriege admda, Hakhlar Birligi'nin eski bir uye­
si, New Yorklu bir emigre, yeni vatanmda Volkstribun ad1 al­
tmda Birle�ik Devletler'deki Almanlara komunizmi yorumla­
may1 ama<;layan bir gazete yaymlad1 . Onun telkinleri de, bir
yil once Londra'da tam�m1� oldugu Weitling'in soyledikleri­
ne s1k1 benzerlik gosteriyordu ve o da tercihen kutsal kitap ha­
vah, ses getiren ifadeleri se<;me konusunda Weitling'in zevki­
ni payla�1yordu. Kriege i<;in kadmlar "a�km rahibeleri"ydi ve
de erkeklerin gorevi, "birbirlerinin s1kmulanm ve tasalanm
hafifletmek ve yanyana huzur ii;inde ya�amalan i<;in a�k cen­
netinin dunya uzerindeki ilk ikametgahm1 kurmaku " 1 846
May1s'mda Marx, onde gelen komunistleri Bruksel'de, bu "ka-

69
saba vaizi"nin komunizmi saptnmasm1 protesto etmek uze­
re topladl. Tek ba�ma Weitling'in kar�1 c;1kug1, " Hermann
Kriege'nin Volkstribun'da ortaya atug1 doktrin komunistc;e de­
gildir" ve "eger benimserlerse i�c;iler uzerinde son derece mo­
ral bozucu etkiler yapmaya mahkumdur" �eklinde bir karar
metni kabul edildi. Bu karar metni r;ogaluld1 ve (gelecek sa­
y1da yaymlanmas1 talebiyle ! ) bizzat Volkstribun'un kendisine,
"Almanya, Fransa ve lngiltere'deki tUm komunistlere" gonde­
rildi. Marx ilk ve kesinlikle sonuncu olmayan aforoz hukmu­
nu vermi�ti. Olaym kendisi otoriteyi ima ve ona bir orgutUn
r;ekirdegini temin ediyordu.
Marx, 1 846 yaz1 boyunca bu yeni du�uncesi uzerinde sab1rla
r;ah�ti. Bruksel'de Komunist Yaz1�ma Komitesi ad1yla r;e�itli ul­
kelerin komunistleri arasmda i�birligi saglayacak bir mekaniz­
ma kurdu. Garip ad, Frans1z Devrimi s1rasmda Jakoben klup­
lerinin Comite des Correspondances'dan (Yaz1�ma Komiteleri) il­
ham alm1� olabilir; ya da enstitUnun amacmm illegal faaliyetler
yurutmek degil, bilgi ah�veri�inde bulunmak oldugunu goster­
mek ir,;in du�unulmu� olabilir. Engels, benzer bir orgut kurmak
uzere Paris'e gonderildi ve Londra ile daha s1k1 ve daha duzenli
ili�ki kurulmas1 ir,;in planlar yap1ldi. Marx'm enerj isi, yava� ya­
va� Bruksel'i bir uluslararas1 komunist propaganda merkezine
donu�tUruyordu .
Paris'te Engels'e verilen gorev yorucu ve zordu ve Bruksel
Komitesi'ne gonderdigi raporlardan birkar;i gunumuze kalm1�­
sa da somut ba�any1 gosterecek r;ok fazla bir �ey yoktu . Bu do­
nem, Frans1z tarihinin, Lamartine'in unlu nuktesi, "La Fran­
ce s'ennuie"yi (s1kmudaki Fransa'y1) tahrik etmi� olan bir do­
nemdi. Durumu kavram1� olan Engels, bunu ba�ka bir veci­
ze ile ozetledi: "Sayg1deger burjuva yatmaya o kadar erken gi­
diyor ki gece her �eyin kapanmas1 gerekiyor ve la jeune France
(genr; Fransa) sessizce buna tahammul ediyor" Engels'in ko­
munizmin tohumlanm ekmeye r;ah�ug1 Alman i�r,;iler arasmda
bile, "uyu�ukluk ve kur;uk k1skanr;hklar" egemen gorunuyor­
du. Heine Paris'e geri donmu�tU, ama yilz felci ve beyninin yu­
mu�amas1, ara s1ra yapug1 parlamalar d1�mda, koca zekay1 ka-

70
rartrn1�t1. Ewerbeck sad1k arna etkisizdi ve Engels her ne ka­
dar Grun'un destekr,;ilerini kurdugu korniteden uzak tuttuysa
da Grun'un bulamk, duygusal sosyalizrninin Paris'teki r,;agda�­
lan uzerinde hala etkisini surdurdugunden endi�e edilebilirdi.
Bu yoku� yu ka n bir i�ti ve Engels'in r,;abalan k1sa surede po­
lisin dikkatini r,;ekti. Kendini, polis ajam oldugunu du�undugu
"�upheli ki�iler"ce takip edilirken buldu ve bir sure her gun s1-
mrd1�1 edilecegi korkusuyla ya�ad1. Arna kendisini takip eden­
leri, birinci rneylinin Paris'in zevkleri oldugu konusunda ik­
na etrnekte gur,;luk r,;ekrnerni� gorunuyor. Korner adh bir Al­
man ressarnm r,;apkm rnaceralanna ortak oldu. Bavyera Kra­
h Ludwig'in gozdesi olan ve �ohretinin zirvesinde bulunan Lo­
la Montez'i oven satirik bir risale yazd1. Kans1 tarafmdan "ko­
rnunistlerin birincisi" say1lan, aptalca Grun ve onun "Gerr,;ek
Sosyalistler"ine kat1lan ve rne�ru bir hedef olan Mosses Hess'le
alay etti. Engels, Bayan Hess onun ir,;in kar�1hks1z bir ihtiras ta­
savvur ettiginde bile kaydadeger bir utan<,; hissetrnedi. Paris'in
zihin r,;elen diger �eyleri yanmda, ornur boyu tutkusu olan ya­
banc1 dil ogrenrnek ir,;in de zarnan buldu.

Bu kotO. zamanlarda [diye yaz1yordu Marx'a] , k1zlann yam s1-


ra, Danimarka ve kuzeyin geri kalan k1sm1yla ko.c;o.k bir ili�­
kim de oldu. Aman ne igrern;lik! En ko.c;o.k Alman, en ho.yuk
Danimarkah'dan iyidir. Boylesine dart ba�1 mamur bir ahlak
dO.�O.�O., tefecilik, feodalizm, ba�ka hii;:bir yerde yoktu r. Dani­
markah Almanya'yi, ki�inin "metres tutmak ve 6zO.nO. ke$fet­
mek ic;in" gittigi bir yer olarak goruyor (i�te bu, kelimesi ke­
limesine, bir Danimarka okul kitabmdan ! ) . Almam laf ebesi
olarak goruyor ve kendisini Alman hayatmm geri;:ek temsilci­
si say1yor. lsvec;li Danimarkah'y1 "Almanla�m1�" ve dejenere,
geveze ve effemine diye kO.c;O.msO.yor. Norvec;li, Frans1zla�m1�
lsvec;li ve onlarm soylularma yukandan bak1yor ve Norvei;:'te
gO.zelim Kral Canute zamamndaki aptal koylo. O.retimi hala
varhg1m sO.rdO.rdO.gO. ic;in kendisini kutluyor. Buna kar�1hk
kendisi, 900 y1lmm yagh Vikingleriyle hala aym dili konu�an,
bahk yag1 ic;en, c;amurdan kulo.belerde ya�ayan ve bayat ba-

71
hk kokusu yaymayan herhangi bir atmosferde ya�ayamayacak
olan lzlandah tarafmdan ayaktak1m1 olarak g6n1luyor.

Engels ylirekli gene;: bir adamd1 ve misyonunun vasat ba$an­


sma ragmen, Paris'in tiimuyle tadm1 c;:1kardi.
Frans1z sosyalistleri uze rinde herhangi bir etki yaratmak,
iki ya da lie;: yt! kadar once Marx'm da anlamt$ oldugu gibi c;:ok
zordu . Marx'm ad1 Fransa'da hemen hemen hie;: bilinmiyor­
du ve journal des Economistes, 1 846 Agustos'unda okuyucula­
nna onun yazilanndan birkac;: tahrif edilmi$ parc;:a aktard1gm­
da , onu bir "ayakkab1 tamircisi" olarak tammlamt$ ve "felsefi
komunizm tasavvurunu gerc;:ekle$tirmek ic;:in Almanya'da ev­
rensel bir proletarya yaratmak" gibi anla$1lmas1 zor bir tutkuy­
la onurlandirmt$ll. Engels, edebt iitopyalan yaratanlar arasm­
da ender gorulen bir tutarhhkla ayaklanndan dunyanm tozu­
nu atmak ve ve Amerika'da c;:ok ciiretkar (Icarian) bir koloni
kurmak iizere olan Cabet'i ziyaret etti. Fransiz Dev rimi'nin Ta­
rihi kitab1 hakkmda, " dogru sezgilerin ve sm1rs1z sac;:mahkla­
rm garip bir karmas1" $eklinde dii$iindugii Louis Blanc'a zim­
le kur yapmaya c;:ah$tl. Her hafta bir makale kabul etmeye soz
veren Refo rm e' un editorii Flocon ile ili$kileri yeniden ba$latt1.
Arna bunlann hic;:biri, bu iki tanmmam1$ Alman'm yeni ve bi­
limsel bir komiinizm tiirii kurma iddialanm pek ciddiye alma­
d1. Fransa'da , Marx'm kontroliinde uluslararas1 bir orgut olu$­
turabilme olas1hg1 gerc;:ekten zay1ft1.
l ngiltere'de ko$ullar c;:ok daha uygu ndu . Londra'daki Al­
man 1$c;:ileri Egitim De rnegi, canh ve etkin bir kurulu$tU ve
lngiltere Chartistler'in $ahsmda gerc;:ek bir proletarya partisi­
nin c;:ekirdegine sahipti. 1 840'larm ortalannda Chartist hare­
ket, Victoria'nm tahta c;:1k1$mm ilk yilmda ( 1 837) yaratml$ ol­
dugu ilk heyecanm bir k1smm1 kaybetmi$ti. Arna 'Charter' (Fer­
man) hala lngiliz i$c;:i sm1fmm resmt program1 olmay1 surdu­
ruyordu ve Chartistler'in once Leeds'de daha soma Londra'da
yaymlanan gazetesi Northern Star hala buyuk bir tiraja sahip­
ti. Engels Chartist liderlerle ilk kez 1 843'te tant$ffil$ll ve o za­
mandan bu yana Northern Star'a ara s1ra katk1da bulunmu$tU

72
ve Marx, bu suada, onlardan hep buyuk bir sayg1yla soz ederdi.
Engels'in dedigi gibi, "bu adamlarla teorik farkhhklar sbz ko­
nusu olamaz, c;:unku onlarm hic;:bir teorileri yok" sozu dogruy­
du. Teori ac;:ismdan lngilizler rezildiler. Arna lngiltere'de prole­
tarya, Kna'da bilinmeyen bir geli�me ve orgutlenme duzeyine
eri�mi�ti ve dunyada etkin bir �ekilde orgtulenmi� i�c;:i partisi
olarak Chartisler, sermayeye kar�1 sm1f mucadelesinde mukad­
der onderler olarak gorunuyorlard1. Daha soma Marx'm onlar
hakkmda yazacag1 gibi, "sava� naralan monar�iye kar�I cum­
huriyet degil, burjuvazinin yonetimine kar�1 i�c;:i sm1fmm yone­
timi olan, siyasi bir parti"ydiler. Eger herhangi bir yerde varsa,
i�te burada Marksist du�uncelerin gerc;:ekle�mesi ic;:in verimli
bir toprak vard1. lngilizler, en azmdan ogrenmeye hazud1lar ve
Chatistler'le ili�kiler kurmak yeni uluslararas1 i�birligi politika­
smm asli hedeflerinden birisi olmahyd1.
Bu yonde belirli ad1mlar, gerc;:ekten de zaten anlm1�t1. 1845
y1lmda , Marx'm lngiltere'yi ilk ziyareti suasmda, tipik " Kar­
de� Demokratlar" ad1 ve "Butun insanlar karde�tir" �ian altm­
da yeni bir dernek kurulmu�tu. Bunun politikas1 kadar, orgu­
tu de uluslararas1yd1; zira "sekreter"ler en onemli alt1 Avrupa
ulkesinden atamyordu. Arna uyeleri esas itibariyle Alman l�­
c;:i Egitim Dernegi'nden ve Chartistler'den geliyordu. Bunlar za­
man zaman, konferanslar dinlemek ya da Frans1z Devrimi ya
da 1830 Polonya ayaklanmas1 gibi uygun y1ldonumlerini kutla­
mak ic;:in White Hart, Drury Lane'deki l�c;:i Egitim Dernegi'nin
odasmda toplamyorlard1 ve faaliyetleri Northern Star'da yete­
ri kadar duyuruluyordu. Karde� Demokratlar arasmdaki on­
de gelen ornek ki�iler Karl Schapper ile George Julian Harney
adh bir Chartist'ti. Harney denizci olarak yeti�mi�ti ama de­
nizden kac;:arak karada siyasal macera hayanm sec;:mi�ti. Har­
ney, gelgec;: mizac;:h Chartist lider Feargus O'Connor'un sag ko­
lu ve Northern Star'm editor yard1mns1 olmu�tu ve 184 7 Ge­
ne! Sec;:imleri'nde Chartist bir aday olarak Tiverton bolgesinde
Palmerston'a kar�1 aday olmak cesaretini gostererek k1sa suren
bir une kavu�mu�tu.
Ne Marx ne de Engels, o suada, Karde� Demokratlar'la dog-

73
rudan ili�kiye ge<;rni� gorunuyorlar. Arna l 846 Ternrnuz'unda,
Feargus O'Connor, Nottingham ara se<;irnlerinde parlak bir za­
fer kazanmca, Brukselli Alman Dernokrat Kornunistler, Nort­
hern Star'da yaymlanrnak uzere oraya, Marx, Engels ve Gigot
adh Bel<;ikah bir yolda�m irnzas1 altmda uzun bir kutlarna rne­
saj1 gonderdiler.

Miicadeleden top rak aristokrasisinin <;ekilmesiyle [diye de­


vam ediyordu onemli bir pasaj I �imdi meydan bo�ald1; orta s1-
mf ve i�<;i sm1fr �imdi aralannda miicadele olabilecek iki s1-
mf yalmzca bunlardir. Miicadele eden taraflarm sava� naralan
(miicadele sloganlan) onlann <;1karlan ve kar�1hkh pozisyon­
lan tarafmdan onlara emredilmektedir: orta sm1f i<;in "hangi
yolla olursa olsun ticaretin geni�letilmesi ve bunu saglamak
i<;in Lancashire pamuk lordlanndan bir hu kiime t kurulmas1";
i�<;i sm1f1 i<;in "anayasamn, Peoples Cha rte r ma gore demokra­
'

tik bir �ekilde yeniden diizenlenmesi", ki boylelikle i�<;i sm1f1


Ingil tere nin yonetici sm1f1 olacakur.
'

Mesaj , "Kna'da Northern Star'm tiraj1m arurmak ve gazete­


den yapilacak almulann rnurnkun oldugu kadar <;ok ulkede
tercurne edilrnesi i<;in elirnizden gelen her �eyi yapacag1z" so­
zuyle sona eriyordu.
Geli�rnesinin ba�mda da olsa, dernokratik bir karde�lik sis­
terni boylece kurulrnu� oluyordu. Bu i�birligini daha saglarn
ve forrnel bir ternele oturtrnanm zarnam gelrni�ti. 1 847 yazm­
da Londra'da, Paris, Bruksel ve Londra orgutlerinin ternsil­
cilerinin kaulacag1 bir kongrenin duzenlenrnesi kararla�tml­
d1. Bu i�e ay1racak paras1 olrnayan ve hayau boyunca ulusla­
raras1 kongrelere kar�1 belirli bir nefret duyan Marx, sessizce
Bruksel'de kald1. Arna Bruksel kornitesini Wilhelm Wolff tern­
sil etti ve toplanuy1 onurlandirrnak uzere Engels Paris'ten gel­
di. Goru�rneler uluslararas1 bir Korniinist Birligi'nin kurulrna­
sma yo! a<;U ve tiiziik taslag1 ve bir "irnan ikran" rnetni hazir­
lanacak ve gelecek Kas1rn aymda toplanacak bir sonraki kong­
reye sunulacakt1. Bu arada Eylul aymda Londra'da, iki peni fi­
yatla saulacak, Alrnanca Kommunistische Zeitschrift'in tek say1-

74
hk " deneme bask1s1" yapild1. Bunun devam1 gelmedi ve son de­
rece nadir bir bibliyografya haline geldi. Amlmaya deger tek id­
dias1, ba�hgmm altmda, kii.<;;ii. k hurufatla "BU.tun ulkelerin pro­
leterleri birle�in ! " slogamm ta�1yor olmas1d1r. Bu basit ve dun­
yayi sarsan ifadenin goze <;;arpmayan ilk ortaya <;; 1 k1�1 boyle ol­
du. Yazarmm Marx oldugu iddias1 tamamiyle bir tahmindir.
Bu kez ba�an o las1hg1 yuksek gorii.nuyordu. Marx ki�isel
olarak harekete ge<;; ti ve 28 Kas1m Pazar gunii. Engels'le birlik­
te Ostende'den Man�'1 ge<;; ti. Londra'daki delegeler i<;;i n haz1rla­
nan ilk davet, Karde� Demokratlar'm 29 Kas1m ak�am1, 1 830
Polonya ayaklanmasmm y1ldonii.mii.nii. kutlamak i<;;i n dii.zen­
l edikleri toplanuyd1; Northern Star'm haberine gore, White
Hart'daki oda, "asil vatanlan lngiltere, lsko<;;y a, lrlanda, Fransa,
Almanya, Bel<;;i ka ve Polonya olan insanlarla doluydu" Marx
Almanca olarak yaptg1 ve Schapper tarafmdan lngilizceye <;;e v­
rilen konu�masmda, olaym 6zel niteliginin, kendi tercih etti­
gi dii.�ii.ncelerinin ifadesini engellemesine izin vermedi. Karde�
Demokratlar'm �iarma ele�tirel bir imada bulunarak, "karde�­
ligin" kendi i<;;i nde yetersiz oldugunu; zira farkh uluslarm pro­
leterleri arasmda oldugu gibi, burjuvazisi arasmda da karde�­
lik olabilecegini beyan etti. Sonucu belirleyecek mii.cadele bur­
juvazi ve proletarya arasmda yii.rii.yecekti . Eski Polonya'y1 ihya
etmek ne istenilecek ne de mumkun olabilecek bir �eydi. Po­
lonya, ball Avrupa'nm proletaryas1 ozgurlugunu kazand1gmda
ozgii.r olacakt1. Marx, Polonya'nm ozgurlugu i<;;i n mii.cadelenin
lngiltere'de ba�lamas1 gerektigini ileri sii.rdii.. Polonyahlar'm bu
kehanetli sozleri nasil kar�1lad1gm1 kay1tlar gostermiyor ama;
gecenin diger hatipleri gibi aym heyecanh alk1�larla kar�iland1.
Ertesi gun Komunist Birligi'nin ikinci kongresi Schapper'in
ba�kanhg1 altmda usule uygun olarak ba�lad1. Bunun gorii.�­
meleri Karde� Demokratlar'mkinden daha az dramatik ve da­
ha az tumturakhyd1. Y1lhk kongreleri ve Londra'da bir Mer­
kez Yurii.tme Komitesi olu�turulmasm1 ve Birligin organlan­
nm Ana Bolgeler, Bolgeler ve Komii.nler ba�hg1 altmda sm1flan­
dmlmasm1 ongoren bir tii.zii.k kabul edildi. 1 9 . yii.zy1ldaki hi<;;­
bir devrimci dernek, Carbonari ve Mazzini'nin gizli orgii.tleri-

75
nin bula�ICI gizliliginden tiimuyle uzak kalamazd1 ve Komu­
nist Birligi'nin tiizugu de gizlilik, kar�1hkh "�eref sozu" verme
ylikumlulugu ve gorevini savsaklayanlara kar�1 disiplin 6nlem­
lerini i<;eren normal hukumler getiriyordu. Tuzuk 8 Arahk'ta
kongrenin ba�kam olarak Schapper ve sekreteri olarak Engels
tarafmdan imzaland1. Marx bu tiir fesat<;I �art ko�malara nadi­
ren kaulm1�t1r, ama belki de sessiz kalmanm politik olacagm1
du�unmu�tur.
Ancak, hi<;bir zaman etkin bir �ekilde yururluge girmemi�
olan tiizukten <;ok daha 6nemli olan, kongreye kendinden 6n­
ceki orgut tarafmdan sunulan "iman ikran"yd1. Engels, sorulu
cevaph bir taslakla ortaya <;1kt1.

Komiinizm nedir? [ diye ba�hyordu ] . Komiinizm, proletarya­


nm kurtulu�unun ko�u llanmn 6gretilmesidir.
Proletarya nedir? Proletarya, toplumun, ge�imini bii tuniiy ­

le, sermayenin herhangi bir �ekilde kanndan degil de i�giicii­


nii satarak el de eden sm1fid1r. . .

Ancak kongreden once Marx' a yazd1g1 bir mektupta Engels,


bu soru ve cevap hakkmda ku�kulanm dile getirmi� ve kong­
renin bir "komunist manifesto"yu tercih edebilecegini ileri
surmu�tii. Londra'ya kendi alternatif tasans1yla gelip gelme­
digi belli degildir. Arna taru�malar ba�lad1gmda oyle buyuk
bir kararhhk ve otorite ile konu�tu ki kongre, soru ve cevab1
devre d1�1 biraktI ve Marx'tan kongre adma bir manifesto tas­
lag1 haz1rlamasm1 talep etti. Marx, iradesini kongreye egemen
k1ld1 ve ah�ilagelmi� kolayhkla onun baghhgm1 kazand1. An­
cak bu ba�armm takdiri, bulunanlar arasmda yalmzca onun
ve Engels'in geni� konulan kapsayan egitim alm1� kafalara sa­
hip adamlar olma ayncahg1, yolda�lannm ise egitimsiz ya da
kendi kendini egitmi� i�<;iler oldugu ger<;eginin haurlanma­
s1yla belki biraz sulanm1� olabilir. l�<;iler, kendi ba�lanna b1-
rakild1 klannda, Weitling ya da Cabet'in bulamk, duygusal
sosyalizmine <;ok daha yakmdilar. Bilimsel komunizm, burju­
va entelektiieli birisi d1�mda <;ok zor geli�tirilebilirdi ve o ti­
pik burjuva egitiminin urunleri sayesindedir ki Marx ve En-

76
gels, proletaryanm o tam muzaffer doktrinini i�c,;i sm1fma be­
nimsetebilmi�lerdir.
Bu donemde ald1klan bic,;imleriyle, Marx'm doktrinleri, daha
sonraki bir bolumde incelenecektir. Komunist Manifesto, onun
ogretisinin daha az muglak ve c,;ok daha acil pratik k1s1mlannm
populer bir expost' sidir (ac,;1klama) . GU.cu , kendine olan guven­
'

den ve kapsamh genellemelerden kaynaklanan c,;ok parlak, su­


rukleyici bir yaz1d1r. "BU.tun gec,;mi� toplumlann tarihi, diye
ba�lar, "sm1flar arasmdaki mucadelenin tarihidir. " Bu c,;agm ta­
rihi, burjuvazi ile proletarya arasmdaki mucadelenin tarihidir.
Sm1flar, iktisadi uretimin varolan yontemlerinin yaratlig1 ili�­
kilerin toplumsal ifadeleridir. Sm1f mucadeleleri, uretim yon­
temlerindeki ve bunlardan kaynaklanan toplumsal ili�kilerde­
ki evrimsel degi�ikliklerin devrimsel ifadesidir. Burjuvazi, ken­
di antitezi ve dogal du�mam proletaryay1 olu�turmu�tur. Guc,;­
lerini birle�tirmeyi ve orgutlemeyi yava� yava� ogrenen prole­
tarya burjuvaziyi devirecek; bzel mulkiyeti ve ona dayanan s1-
mf yonetimini yok edecektir. "Komunistler" , proletaryanm s1-
mf bilinci olan kesimini temsil ederler. Onlar, her turlu ulusal
temeli reddederek ("<,:ah�an insanm vatam yoktur") ve kendi­
lerini yalmzca dunya proletaryasmm davasma adayarak bteki
sosyalist partilerden aynhrlar. Onlann doktrinleri teorik ide­
aller ic,;ermez; yalmzca ekonomik ili�kilerin bilimsel ifadesidir.
Manifesto komunizmin ilkelerini boylece tammlad1ktan son­
ra, bir dizi acil reformu savunmaya gec,;er. Bunlarm hemen he­
men tumu 1 848 burjuvazisine devrimci c,;Iigmhgm zirvesi ola­
rak gorunmu�tur. Arna onlann pek c,;ogu ozel olarak Marksist
degildir ve bir k1sm1 da o zamandan bu yana en muhafazakar
hukumetler tarafmdan uygulanm1�nr. Liste a�ag1daki gibidir:

1- Toprak mulkiyetinin kamu la�tm l mas1 ve toprak rantmm


devletin masrallannda kullamlmasi.
2- Yuksek ve muterakki gelir vergisi.
3- Miras hakkmm ilgasi.
4- Butun goc;menlerin (ulkeyi terk edenlerin-emigrants) ve
isyanc1larm mulklerine el konulmasl.

77
5- Devlet sermayesi ile ve munhas1ran tekel hakk1yla ku­
rulacak bir ulusal banka arac1hg1yla kredi i�lemlerinin devlet
elinde merkezile�tirilmesi.
6- Ta�1ma i�lerinin devletin elinde merkezile�tirilmesi.
7- Fabrikalar ve uretim ara<;:lan uzerindeki devlet mulkiye­
tinin artmlmas1 ve gene! bir plana gore, tanmsal arazinin yeni­
den dag1um1 ve tanma elveri�li duruma sokulmas1.
8- Gene! <;:ah�ma yukumlulugu ve ozellikle tanm alanmda
i�gucu ordularmm kurulmas1.
9- Tanmla sanayi i�gucunun birle�tirilmesi ve �ehirle kir­
sal alan arasmdaki farkhhklann giderek ortadan kaldmlmas1.
1 0 - But11n <;:ocuklar i<;:in kamusal paras1z egitm. Bugun­
ku �ekliyle <;:ocuklarm fabrikalarda <;:ah�masma son verilmesi.
Egitimin ekonomik uretimle birle�tirilmesi.

(:agda� sosyalist hareketlerin, �irndi yalmzca tarihsel bir il­


gi uyandiracak, ayrmt1h bir ele�tirisinden sonra Manifesto, u n­
lii. son sozleriyle devarn eder ve daha once Kommunistische
Zeitschrift'in kapak safyasmda gorunen sloganla sona erer:
Komunistler gonl�lerini ve niyetlerini gizlemeyi gereksiz go­
rurler. Ama<;:lannm yalmzca, tum toplumsal <;:agda� duzenin
zora ba�vurarak devrilmesiyle elde edilebilecegini a<;:1k<;:a ilan
ederler.
Egemen sm1flar komunist devrim kar�1smda titresinler.
Proletaryanm bunda zincirlerinden ba�ka kaybedecek bir �eyi
yoktur. Kazanacaklan tUm bir dunya vard1r.
Butun ulkelerin proleterleri, birle�in ! 1

Marx ve Engels, uzakta, Londra'da iken, Guizot tarafmdan


Paris'ten kovulan Mikhail Bakunin Bruksel'de onaya c;1kt1.
Marx, Paris'te kendisini agirlayan aristokratik Rus devrirnciler­
le zaman kaybederneyecek kadar rne�guldii.. Arna, kendi entri-

O nlii komiinist sloganm dogru lngilizce ?eklinin ne oldugu konusunda bir be­
lirsizlik vard1r. Birinci Entemasyonal'in kurulmas1 nedeniyle Marx'm yazd1g1
Kurulu� Hi1ab1 'nda "Biitiin iilkelerin proleterleri, birle?i n ! " ?eklinde goriil­
iir; dolay1s1yla bunun onayh ?ekil oldugunun kabul edilmesi gerekir. Digerleri
arasmda en popiileri, "Diinyanm L?�ileri, birle?i n ! " ?eklinde oland1r.

78
kalanndan ba�ka entrika sevmeyen Bakunin, Marx'm eylemle­
rine tepeden bak1yor ve ortak arkada�lan Herwegh'e ironik bir
�ekilde �unlan yaz1yordu :

Bu Alman zanaatkarlar, Bornstedt, Marx ve Engels -6zellik­


le Marx- her zamanki fesathklanm burada da planhyorlar.
Kendini begenmi?lk, garaz, hirgur, teorik uzla�mazlih ve pra­
tik korkakhk, hayat, eylem ve sadelik uzerine sonu gelmeyen
spekulasyonlar ve uygulamada hayat, eylem ve sadelikten bu­
tunuyle yoksun olma . . . Burjuva s6zcugu, onlann ad nausaem
(kusturacak kadar) tekrarlad1klan bir kufur terimi olmu? - oy­
sa kendileri tepeden t1maga koklu burjuvalard1r Tek kelimey­
le, yalanlar ve aptalhk; aptalhk ve yalanlar .

Vatanda�1 Annenkov'dan farkh olarak Bakunin, " proletar­


ya diktator"u tarafmdan etkilenmeye hi�bir egilim gostermi­
yor ve de "bilimsel komunizmin" ba�lang1�lan onun i�in hi�­
bir �ey ifade etmiyordu . Ancak bu sirada iki adam arasmda bir
�all�ma -belki de bir bulu�ma bile- yoktu ve Bakunin k1sa bir
sure sonra kendisini ti� ulkenin zindanlanndan Sibirya'ya, ora­
dan da dunyay1 dola�arak Londra'ya ula�llran o fantastik dev­
rimci macera serisine ba�layacaku. Bunun sonu Marx'm biyog­
rafisinin daha sonraki bir a�amasma aittir.
Komunist Manifesto, Bruksel'e dondukten sonra Marx tara­
fmdan biraz gecikmeyle tamamlanarak Londra'ya gonderil­
di. Bishopsgate'deki bir Alman matbaac1 tarafmdan Subat ay1
sonunda bas1ld1 - tabakas1 sekiz sayfaya katlanm1�, otuz say­
fadan olu�an bir bro�ur. Bro�urun kopyalan matbaadan ta­
ze olarak pkm1� ve henuz sall�a sunulmam1�ken Paris'te dev­
rim ba�lad1 ve Louis-Philippe, Mr. William Henry Smith kisve­
si altmda lngiltere'ye ka�tl. Devrim dalgas1 hall Avrupa'ya ya­
y1ld1 ve 1 848 y1hm, Avrupa tarihinin 1 8 1 5'ten sonraki en aml­
maya deger y1h yapt1. Bununla birlikte Komunist Birligi'nin ya
da onun Manifes to'sunun olaylarda bir rol oynad1g1 ya da onlar
uzerine herhangi bir etki yapug1 zor iddia edilebilir. Yeterince
bir paradoks olmakla birlikte, devrimin patlak vermesinin Bir­
lik i�in ciddi olarak elveri�siz bir durum yaramg1m soylemek

79
daha dogru olacaktlr. Karde� Demokra tlar'm onerisi uzeri­
ne Eylul'de Bruksel'de toplanacak olan Uluslararas1 Demokra­
si Kongresi'nden vazge<;ildi ve Man ifesto'nun kendisi de insan­
lann kafalarmm devrimin ger<;eklikleriyle daha az me�gul ol­
dugu bir ortamda daha yaygm ilgi gorebilecekti. Man ifesto n un '

sozcukleriyle komunistler, "ama<;larmm yalmzca, tum toplum­


sal <;agda� duzenin zora ba�vurarak devrilmesiyle elde edilebi­
lecegine" inamyorlard1; ama onlar aynca bu devirmenin ger­
<;ekle�ebilmesi i<;in y1llarca haz1rhk yapilmas1 gerektigine de
inamyorlard1. Uzun donemde onlar hakhyd1 . Arna o an i<;in
devrim, kendi peygamberlerini engellemi� gorunuyordu.
Yine de Marx ve Engels 1848 devrimine herhangi bir katk1-
da bulunmam1� olsalar da, devrimin onlarm hayatlan uzerin­
de yans1malan oldu. Bel<;ika hukumeti, son ii<; yilda, Marx ve
arkada�larmm, ba�kentlerindeki varhgma sakin bir �ekilde ta­
hammul gostermi�ti. Arna smmn otesindeki devrim ate�i on­
lan kendi iktidarlanmn istikran konusunda endi�eye sevketti.
D rkeklik onceden tedbir almmasm1 gerektirdi. Subat'm 28'inde
ku�kulu bir miting basild1 ve birka<; gosterici tutukland1. Bun­
lann arasmda, birka<; hafta yargilanmaks1zm gozaltmda tutulan
ve Marx'a gore, polis tarafmdan u tan<; verici �ekilde kotu mu­
ameleye tabi tutulan Marx'm arkada�1 Wilhelm Wolff da vard1.
Dort gun sonra Marx ulkeyi terk etmesi i<;in bir <;agn ald1. An­
cak 1848 Man'mm o endi�eli gunlerinde Bruksel'de burokratik
karga�a tavan yapm1�t1. Aym gece ge<; saatlerde polis Marx'! e�­
yalanm toplamaya firsat b1rakmadan tutuklad1. Bayan Marx Bel­
<;ikah arkada�lardan yard1m alabilmek i<;in aceleyle evden <;1k­
m1�t1. Dondugunde o da tutukland1 ve tutuk evine goturuldu;
geceyi o rada ii<; fahi�e ile birlikte ge<;irdi. Ertesi gun saat li<;te
Marx ve kans1 yarg1<; onune <;1kanld1lar ve Bel<;ika topraklarmda
bir gece dahi ge<;irmemeleri konusunda s1k1ca uyanld1ktan son­
ra serbest b1rak1ldilar. Uyan belki de gereksizdi. Birka<; saat i<;in­
de Marxlar ve ii<; ku<;uk <;ocuklan yola koyulmu�lard1.
B E� i N C i B O LiiM
Devr i m Vi i i

Marx ve ailesinden Belc;:ika'nm konukseverligini esirgeyen ne­


den, onlara Fransa'nm sm1rlanm yeniden ac;:t1. Umutlarmm ger­
c;:ekle�mesi ic;:in uzun suredir bekleyen devrimciler sab1rs1zhk­
la Paris'e dolu�tular ve Paris de onlan kabul etmek ic;:in kollan­
m ac;:t1. Reforme'un editoru ve gec;:ici hukumetin bir uyesi olan
March Flocon 1 Mart'ta Guizot'nun sm1r d1�1 etme kararnamesi­
nin iptal edildigini Marx'a yazarak, kendisini Fransa'ya donme­
ye davet etti. Davel, kendisine Bruksel'den aynld1g1 gecenin are­
fesinde ula�an Marx ic;:in, tereddude yer vermeyecek kadar tam
zamanmdayd1 ve Marx birkac;: gun ic;:inde Fransa'nm ba�kentin­
deydi. Beaumarchais Bulvan'nm hemen yakmmdaki Neuve Me­
nilmontant Sokag1'ndaki pansiyonlardan birine yerle�ti ve pra­
tik i�leyi�i ic;:inde devrim surecini incelemeye koyuldu.
Paris'teki ikameti k1sa ama etkin oldu. Dort yil once, Deuts­
ch-F ranzosische ]ahrbucher'de "Galya horozunun otu�unun"
Alman devrimi ic;:in i�areti verecegini onceden haber vermi�­
ti. Galya horozu otmu�tu ve de Paris'teki Alman em igre ler co�­
'

mu� bir haldeydiler. Marx'm geli�inin ertesi gunu, 6 Mart'ta bir


araya geldiler ve bir Alman Demokratlan Komitesi kurdular.
Herwegh komitenin ba�kanhgma sec;:ildi ve Deutsche Briisseler
Zeitung'un eski editoru Bornstedt ba�hca destekleyicilerinden

81
birisiydi. Hotel de Ville (Belediye Binas1) oni.inde devasa bir gos­
teri di.izenlendi. Herwegh heyecanh kalabahga uzun bir konu$­
ma yaptl ve heni.iz dogmam1$ Alman Cumhuriyeti adma gem;
Frans1z Cumhuriyeti'ni kutlayan bir oylama yap1ld1. Bu cesur
ve dramatik bir onseziydi. Arna h1zh bir $ekilde gerc;ekle$meye
yazg1h gori.ini.iyordu; zira Marx'm kehanetine sad1k kalan dev­
rim, Fransa'dan Almanya'ya yay1hyordu. Bau Almanya'nm bel­
li ba$h $ehirlerindeki ilk kan$1khklar Louis-Philippe'in tahttan
feragatinin haftasmda ba$lamI$tl ve bu erken a$amada bunla rm
ne kadar yaygmla$acagm1 hie; kimse bilemezdi.
Alman Demokratlan'nm Paris'teki etkinlikleri Marx tarafm­
dan ah$1lagelmi$ ki.ic;i.imsemeyle kar$1lamyordu. Onlar Marx'm
egilimine gore c;ok teatral ve gosteri$liydi ve onun k1skanc; do­
gas1 , ba$hca rollerin ba$kalarma verildigi bir hareketi onay­
lamasma izin vermiyordu. tlk toplanuya katild1g1 ve ba$kan­
hga Herwegh'in sec;ilmesi i.izerine yemye$il olduguna ili$kin
hikaye kesinlikle sonradan uydurulmu$tur. Arna bu onur ic;in
Herwegh'in sec;ilmi$ olmas1, onun Marx'la olan dostlugunu et­
kili bir $ekilde sona erdirmi$tir. Herwegh'i Ruge'un kmamala­
rma kar$I savundugu gi.inler kolayca unutuluvermi$ti. Marx
Herwegh'i bir daha hie; gormedi ve onun hakkmda, hor gor­
me d1$mda hie; konu$mad1. "Herwegh ve Bornstedt cigeri pe$
para e tmez ki$iler gibi davramyorlar" diye yazmI$tl Engels'e.
"Bize kar$I, siyah-k1rm1z1-san 1 bir dernek kurdular . " Marx,
Bornstedt'i Komi.inist Birligi'nden kovmanm tatminini ya$a­
IDI$ll. Herwegh, ona kat1lmad1g1 ic;in, misillemelerden masun
kald1.
Herwegh'in rakip orgi.iti.ini.in ba$ans1 Birligin yi.iceltilmesi­
ni c;ok daha onemli k1hyordu. Birlik, Fransa'da heni.iz tutuna­
cak bir yer bulamamI$tl ve gec;mi$ iki y1l boyunca Engels'in de­
neyimleri, Paris'in Marksist ogretinin yayilmas1 ic;in k1s1r ve
inatc;1 bir toprak oldugunu gostermi$ti. Aslmda, ki.ic;i.ik mi.ilk

"Siyah-kmnm-san", tum Alman haklannm birligini temsil eden her zaman say­
g1 duyulan semboldii. Milliyet(iligin ve demokrasinin el ele yiiriidugu 19. yuz­
y1lda demokratik (agn�1mlar edindi ve 1 9 1 9 y1hnda Alman Cumhuriyeti'nin
bayrag1 olarak kabul edildi. Oyle oldu ki kokeni itibariyle ozellikle milliyet(i ve
pan-Germen olan bir amblem, l 930'1arda Almanya'da yasakland1.

82
sahipligi Frans1z u lusal ruhunda derinden kok salm1�t1 ve ta­
rafs1z ve sakin bir bak1�la, esas itibariyle Burjuva bir �air olan
Lamartine'in sozde lideri oldugu bir devrimde, komunizmin il­
kelerinin pek <;; o gunu gorebilmek mumkun degildi. Arna bu
ilk heyecanh gunlerde, <;;o k karamsar ve ku�kucu bir tav1r da
du�iiniilmemeliydi. Paris, devrimlerin anas1 olarak hakh pa­
yesini yeniden kazanm1�t1 ve Paris, Komtinist Birligi'nin ge­
nel karargahm1 bannd1rmanm onurunu a<;;1 k<;;a ortaya koymu�­
tu . Mart ortasmda Schapper, Bauer ve Moll, Hamey ve Ernest
Jones adh bir diger Chartist'le birlikte Londra'dan geldiler ve
Paris'te Birligin yeni merkez burosu kuruldu. Marx ba�kan ve
Schapper sekreter se<;;i ldi. Bu Herwegh'e kar�1 bir j est ve cevap­
tl. Arna devam1 gelmedi. Londra ekibi evlerine donmek zorun­
dayd1 ve Birlik hem o zaman hem de soma Frans1z uyeleri ka­
zanma konusunda bariz bir �ekilde ba�ans1z oldu. Yeni biiro­
nun tek ba�ans1, Frans1z karde�lerini izlemeleri yolunda Marx
ve Schapper'in imzas1yla Alman demokratlarma heyecanland1-
nc1 bir <;;agn yaymlamak oldu . Herwegh'de dramatik ve ihtiras­
h kansmm etkisi goriiluyordu . Anavatanm kalem yerine k1h<;;­
la kurtanlacagm1 ilan etti ve bir Alman lejyonu toplama ve do­
natma i�ine koyuldu ve Paris'te hi<;; kimse Marx'm ya da a<;;1 kla­
masmm farkma varmad1.
Ba�lang1<;; ta devrimin ro tas1 Almanya'da Fransa'dan daha
duzgun gider goriiniiyordu. Kan�1khklar genel ama 1hmhyd1;
kan dokulmesinden <;;o k guriiltii soz konusuydu . Sevilmemesi
devrimden <;; o k Lola Montez'in2 biiyiileyiciligine bagh olan Bav­
yerah Ludwig d1�mda hi<;;b ir hukumdar tahtm1 kaybetmedi. ls­
yanc1lar gibi otoritenin de bir gozii Fransa'dayd1 ve daha kotu­
sii gelmeden boyun egme erdemini gosterdiler. Ayaklananlarm
ba�hca istekleri, anayasal yonetim, j uri oniinde yarg1lanmak ve
basm ozgurlugu idi ve bunlar kimi zaman zihinsel <;;e kinceler­
le ve aceleyle verilen sozlerle kar�1land1. 0 an i<;;i n devrim yo­
lunda ba�anyla devam ediyor gorunuyordu ve hi<;;b ir iyi Alman

2 1 8 2 1 - 1 86 1 tarihleri arasmda ya�am1�, as1l ad1 Landsfeld Kontesi Eliza Rosanne


Gilbert olan, lrlanda dogumlu bir dans.;1 ve aktrist. Lola Montez sahne ad1yla,
lspanyol danslan ve Bavyera Krah I. Ludwig'in metresi olarak unlenmi�ti - o;.n.

83
radikali zaferin kazamld1g1 bu anda kendi ulkesinden uzakta
olamazd1. N isan aymda hem Marx hem de Engels Almanya'ya
donduler. Marx Koln'e yerle�ti; Engels ise fon aray1�1 ic;inde ba­
ll Almanya'da bir tur atll. Parasal durum bile umut vericiydi; zi­
ra Rhineland'm zengin liberal burjuvazisi ilk kez olarak IV Fri­
edrich Wilhelm'in babayani despotizmine kar�1 devrimcilerle
birle�mi�ti. Propaganda, her zaman oldugu gibi, Marx'a o anm
en canahc1 ihtiyan olarak gorunuyordu ve Nisan aymm sonun­
dan once, Marx'm editoru olacag1 gunluk bir sureli yaym ic;in
kap1 kap1 dola�Iiarak abone kaydediliyordu. Gazete Koln'de ya­
ymlanacakli ve �anh selefinin amsma Neue Rheinische Zeitung
adm1 alacakt1. A�ag1 yukan aym sualarda Herwegh'in Alman
lejyonu, du�uncesizce smm gec;meye kalk1�mca, kralc1 Baden
askerlerince alc;akc;a dag1uld1.
Neue Rheinische Zeitung'in ilk say1s1, 1 Haziran 1 848'de ya­
ymland1 ve yaym kurulunda Marx'm yam s1ra Engels, Schapper
ve Wilhelm Wolff yer aldilar. Marx'm rotay1 ihtiyath bir �ekil­
de izlemesi gerekiyordu. Hissedarlann c;ogunlugu, devrim on­
cesinin mutlakiyetc;iligine geri donmek istemeyen, ama komu­
nistc;e deneylere daha az ho�gorusu olan iyi burjuva liberalle­
riydi. Hisseler kuc;uk odemeler ve comertc;e vaadler kar�1hgm­
da c;1kanlm1�li ve keseyi elinde tutanlan zamanmdan once k1z­
d1rmamak ic;in inandmc1 bir saik soz konusuydu. Belki de bu
nedenledir ki Neue Rheinische Zeitung, gec;mi� ve mevcut gerici­
lik uzerine saldmlanm esirgemezken, Marx'm programmm da­
ha yap1n ve daha a�m k1s1mlanm geli�tirmek ic;in fazla bir �ey
yapmad1. Bu , ayaklanmanm mujdecisiydi, ima yolu d1�mda,
komunizmin muj decisi degildi. Kendisini ilk sayfasmda "De­
mokrasinin Orgam" olarak tammhyordu.
Gazete zor bir anda yayma ba�lam1�t1. llk heyecan ate�i yava�
yava� sonuyordu. Otokrasi ejderhasm1 oldurmu� olan Frans1z
burjuvazisi, o yeni ve c;ok ba�h canavar, proletaryanm tecavuz­
lerinden korkmaya ba�lam1�li ve "Haziran Gunleri"ndeki o uc;
gunluk sokak sava�larmdan sonra, Cavaignac, bu.yuk alk1�lar
arasmda ve iyi duzenlenmi� bir oldurme ve surgun cumbu�uy­
le durumu ve cumhuriyeti kurtard1. Almanya'da i�ler daha ya-

84
n c l f1 11 t l 1 d> t tm 1\ < h u r I

�onbon .
�rudt in �n. Of�c• bn .l!l l l b u n g o . !,\J 1 ( 1 f l f'* o f t f h t r b 1t 1 1 1 •
oon 7 � J11is�«r•
46 LavsaPOO\. S't'RstlrT. B1stt01>3C•lT.. ·

Komunist Manifesto'nun kapag1.


va�u. Birle�ik Almanya'mn anayasas1m haz1rlamak uzere Ma­
y1s aymda Frankfurt'ta toplanm1� olan Alman Ulusal Meclisi,
k1sa sure soma bu konuda kotu �ohret yapacag1 �eyin, uyu�­
mazhk ve abesle ugra�manm, ilk belirtilerini gostermeye ba�­
lam1�u. Marx, yaz boyunca, Koln'de kendine avartaj saglayan
yerden geli�meleri inceledi ve temsili kurumlann i�leyi�indeki
umut kmci duruma ili�kin ilk kanaatlanm o lu�turdu. "Genel
oy, kar�1-devrimdir" kesin �ianm Marx degil, Proudhon soyle­
mi�ti. Arna ders Marx'm kafasmm derinliklerine i�lemi�ti. Eger
1848'den once demokrasiyle gonul eglendirdiyse, o zamandan
soma demokrasinin, kelimenin beylik anlam1yla, nefret edilen
burjuvazinin sirf proletaryaya kar�1 kuland1g1 bir silah oldugun­
da ku�ku yoktu. Neue Rheinische Zeitung daki sutunlannda o
'

igneleyici belagati, burjuva gericiliginin Fransa'daki "beyaz te­


roru" ile Frankfurt Meclisi'nin "parlamenter ahkhg1" arasmda
neredeyse e�it dagllllm1�u.
Karl Marx yeteneklerinin zirvesine ve etkin kariyerinin en
yuksek noktasma ula�m1�ti. Otuzuncu ya�m1 henuz ge<;; m i�ti.
Taru�1lmaz olaganustii yetenekleri sayesinde onemli bir radikal
Alman gazetesinin yoneticisiydi ve orada temsil ettigi goru�ler,
ol<;;u lebilir bir sure i<;;i nde Almanya'da ve Avrupa'nm her yerin­
de yururlukte olmaya egilimli gorunuyordu. Gericiligin en ka­
ranhk gunlerinde devrim kehanetinde bulunmu�tu ve devrim
gelmi�ti. Olaylann onun tarafmdan ongoriilen <;;izgide geli�me­
ye devam edecegini varsaymak i<;;i n her turlu nedenin varoldu­
gunu goruyordu. Annenkov'un j est yaparak ona takm1� oldugu
"proletarya diktatoru" unvam, <;; o k uzak olmayan bir gelecekte,
pekala ger<;; ege donu�ebilirdi.
Marx kendisinin hakim bir pozisyonda oldugunu hissediyor
ve bu pozisyon onun mizacma r;ok uyuyordu. Aristokratlarla
i�i tamamdi. Kendinden once babasmm yapug1 gibi hi<;;b ir za­
man onlann onunde egilmemi�ti. Onlarla alay etmi� ve onla­
n su<;; l am1�u ve onlar devrimde ha� a�ag1 gitmi�lerdi. Amk de­
mokratlarla hesabm1 gormeye haz1rdi . Bu gorev de e�it derece­
de ho�tu; zira Marx aristokrasiye yaltaklanmam1�u; cahil ka­
labahga da yaltaklanmayacaku. 0, i�aretini vefas1z bir <;;o gun-

86
luktan alacak adam degildi. 0 yalmzca, sad1k ve itaatkar takip­
c;ilerinin - sm1f bilincine sahip proletaryanm baghhgma daya­
nacaku.
Bu sec;ilmi� ve herkesin dahil olamayacag bir taraftard1. Pek
c;ok proleter henuz tamamiyle uyanmam1�u ve burjuva topugu
altmda itaatkar bir sefalet ic;inde ya�1yordu; digerleri, yan uyan­
m1� olanlar, Blanqui gibi macerac1lar ve Weitling gibi hayalciler
tarafmdan yanh� yonlendirilmi�lerdi. Marx'm bu henuz 1�1g1
gormemi� olan proleterler ic;in buldugu bir ad vard1 -lumpenp­
roletarya ya da ayaktak1m1 ve onun hayatmm misyonu bun­
lar arasmda doktrinlerini telkin etmek ve sm1f-bilincini yay­
gmla�urmaku. Halen lumpenproletaryamn muazzam bir c;ogun­
luk olu�turdugu ve de c;ok az say1da sm1f bilincine sahip prole­
taryamn da doktrinlerini, orgutlenmesini ve de bizzat varhg1-
m, bir avuc; burjuva heveskarmm yorulmak bilmeyen c;abalan­
na borc;lu olmas1 onu endi�elendirmiyordu . Teoride koyluluk
ic;in bir yer olmamas1 onu endi�elendirmiyordu . Fizyokratlar
olarak bilinen 1 8 . yiizy1l iktisatc;1lar okulu, zenginligin tek kay­
nagmm toprak oldugunu ogretmi�ti. Rousseau, tanm1 "sanatla­
rm en eskisi ve en sayg1degeri" olarak nitelemi�ti. Sanayi devri­
minin tipik urunleri olan Marx ve Engels, kirsal alanlan hayat­
lan boyunca hie; ziyaret etmemi�lerdi; neredeyse tanmm varh­
gmdan habersizdiler. Engels ic;in koyluler, "insan degil, c;ah�an
makinalar"d1. Marx onlardan ne�eyle, "yerli barbarlar" ve "ma­
gara adamlan" olarak soz ediyor ve bir sm1f olu�turmad1klan
ic;in, sm1f c;1karlanm savunamayacaklanm ilan ediyordu . Onlar
bu c;1karlarmm o kadar bilincinde degillerdi ki, her zaman geri­
ciligin yamnda yer ald1klan goruluyordu. Onlar da bir gun iyi
proleterlere donu�turulebilirdi. Bu arada, " kendilerini temsil
edemezler, temsil edilmeleri gerekir" di. Marx ogretisinin yan­
h� olamayacagmdan ya da eninde sonunda i�c;i sm1f1 tarafmdan
evrensel olarak kabul edileceginden hic;bir zaman ku�ku duy­
mad1. 0 gelecegin, Marksizmin ilkeleri ile dopdolu ve doygun
ve sm1f bilincine sahip muazzam bir proletaryanm ellerinde ol­
duguna inamyordu. 0 buna gorulmemi� �eylere inanan bir fa­
natigin imamyla inamyordu .
Marx'm inancmm fanatikligi, ki�iliginin soguk ana c;:izgile­
riyle uyumluydu . Aslmda, onun mizacmm m1 inancmm fa­
natik ozelligini yaratt1gm1 yoksa, inancmm m1 ki�iliginin tu­
haf geli�mesine yo! ac;:ug1m soyleyebilmek gerc;:ekten zordur.
Marx'm bu donemine ili�kin bag1ms1z anlaulann pek c;:ogu, da­
ha sonraki onyargilardan ac;:1kc;:a etkilenmi�tir. Ancak, Marx'm
memleketlisi, k1sa sure sonra Amerika'ya goc;: eden ve bir daha
onu hie;: gormeyen Karl Schurz'un Amlan (Reminiscences) , ger­
c;:ek ve ilk elden izlenimler gibi gorunen bolumler ic;:ennektedir:

Marx'm sozleri [ diye yaz1yor Schurz ] gen;; e k t e n de manukh ve


ac;; 1 k an!amlarla doludur; ama tavn boylesine k1�k1rt1c1 ve ta­
hammul edilmez bir ba�ka adam asla gormedim. Kendisinin­
kinden farkh hic;; bir goru�e, tenezzulen itibar edilme �erefini
bile bah�etmezdi. Kendisine kar�1 c;; 1kan herkesi kale gibi ku­
c;; u k gorur; ho�una gi tmeyen her iddiaya, ya buna yo! ac;:an dip­
siz cehaletle ac1 bir �ekilde alay ederek ya da bunu ileri siiren
ki�inin niye t l eri konusunda hakare t dolu dokundurmalarla
kar�1hk verirdi. Burjuva sozciigiinii nas1l keskin bir nefre t l e t e ­
laffuz ettigini c;; ok net haurhyo rum : ve kendi goru�lerine kar�1
c;:1kmaya cesaret eden herkesi, hir burjuva, yani en derin akli ve
ahlaki dejencrasyonun tiksindirici ornegi olarak suc;; luyordu.

Marx manug1, manugm delilikle birlikte yurudugu o en uc;:


noktasma ta�Ird1 . Goru�lerinde hakh oldugunu biliyordu ve
dogrudan buradan hareketle kendisinden farkh olan ki�iler ya
aptal ya da duzenbazd1. lnsanlarm <;ogunlugundan nefret eder
ve bu nefretini de entelektuel bir temele dayandmrd1. "Yanh­
�1 delillerle c;:urutmeden birakmak" demi�ti hayatmm son y1lla­
rmdan birinde Haydman'a, "entelektuel ahlaks1zhg1 yureklen­
dirmektir." Marx, kimi zaman gormezden gelinen ya da inkar
edilen gerc;:egin tarihinde , fanatikligin kolayhkla zeka ve duy­
guyla bagda�abildigini gosteren en olaganustu ornektir.
Marx insanlarm en az kaprislisiydi ve eylemlerinin pek c;:o­
gu duzenli ve iyi <;izilmi� bir rota izlerdi. Ancak onun o fana­
tik tahammulsuzlugu, kurbanlanm sec;:i�inde o kadar evrensel­
di ki, bunun olu� yasalanm ke�fedebilmek hie;: de o kadar kolay

88
degildi. En �iddetli kuc,;umsemesi ve du�manhg1, sahte dostlar
olarak niteledigi kategoriye aynlm1�li ve bu kategoriye yalmz­
ca bir zamanlar kendisiyle aym fikirde olup aruk olmayanlar
degil, ama kendilerini sosyalist ve devrimci diye adlandJrd1k­
lan halde devrimci sosyalizmin Marksist doktrinine sad1k kal­
may1 reddedenler giriyordu . I�1ga hic,;bir zaman yakla�mama­
m1� zmd1klan affedebilirdi; ama tekrar gunah yoluna donenle­
re ve sapkmlara hic,;bir merhameti yoktu . Bu nedenledir ki du�­
manhklarmm uzun listesi bir zamanlar onun muttefiki ve arka­
da�1 olmu� ya da olmas1 gereken pek c,;ok ki�iyi ic,;ermektedir ve
onun siyasi c,;au�malarmm tumu ki�isel kavgalar �eklini alm1�­
ur. SJras1yla, Rutenberg, Bruno Bauer, Ruge, Proudhon, Weit­
ling ve Herwegh'i c,;oktan reddetmi�ti; gelecek yirmibe� y1l ic,;in­
de listesine, Lassalle, Kinkel, Vogt, Freiligrath, Schweitzer, ln­
giliz sendikaolar ve Bakunin gibi daha kelli felli figurleri ekle­
mi�ti . Bunlarm hepsi, sabanm sapma yap1�m1� ve daha soma
i�i terk etmi� ya da sahte tannlarm izinden gitmi� adamlard1 ve
sonraki has1mlarmdan hemen hemen hic,;biri burjuva du�mana
kendini satm1� olma suc,;lamasmdan kurtulamam1�ur. Kendi ki­
�isel durustlugu taru�ilamayacak olan bir adamm arkada�lan­
nm fesathgma bu kadar kolay inanabilmesi garip gorunmekte­
dir. Ancak Marx'm entelektuel kendini begenmi�ligi muazzam­
d1 ve herhangi bir adamm ya da her halukarda herhangi bir sos­
yalistin, ondan farkh olabilmesi ic,;in du.rust bir nedeni olabile­
cegine inanmay1 ic,;tenlikle c,;ok zor buluyordu.
Ancak Marx'm o fkesini harekete gec,;iren yalmzca sapkm­
lar ve tekrar gunah yoluna donenler degildi. Zmd1klar da bun­
dan kac,;am1yorlard1. Bismarck "siradan bir duzenbaz" ; Cavour
"Bonaparte'm dogrudan aleti"ydi. Marx'm Palmerston ve Glads­
tone hakkmdaki ithamlan daha sonraki bir bolumde aktanla­
cakur. Kapital'in dipnotlarmdan ikisi bu.yuk un kazanm1�ur. Bi­
risi Burke'u "psikopat" ve "kendini her zaman en iyi pazarda sa­
tan" "siradan bir burjuva" olarak tammlamakLad1r. tkincisi, ev­
lenmedigi ic,;in (Marx maalesef Malthus'un evli ve U.c,; c,;ocuklu
oldugu gerc,;egini gormezlikten geliyordu) Malthus'u kutlama
goruntii.su altmda, ozel dinsel misyonlanyla '"Semereli ol ve c,;o-

89
gal' �ianyla genellikle nUfus aru�ma munasebetsiz derecede kat­
k1da bulunan" Protestan ruhbana yonelik saldmd1r. Ve sonun­
da, Marx'm antipati oykulerinden usamp, onun kmamasmdan
kurtulan ve dostlugundan ve bir derece guveninden yararlanan
az sayida ki�iyi tammlayacak olursak, bunlarm iki sm1fa aynl­
d1gm1 goruruz. Kendi ve Engels'in ailesinden ba�layarak, onun
ahlaki ve entelektuel ustunlugu kar�1smda yeterince korkutula­
rak muhalefetten men edilmi� ve onun her soyledigine sorgu­
suz ve degi�mez sadakat yemini etmi� olanlar ve c;agda� burju­
va toplumunu sen bir �ekilde ele�tiren ve dolay1s1yla Marx'm
burjuvazinin dostlarma ve sosyalizmin sahte dostlarma ay1rd1g1
hor gormeden kendilerini kurtaranlar. Daha sonraki hayatmda,
lngiltere'de bu tur adamlar arasmda Urquhart, Collet ve Spen­
cer Beesly vard1. Neue Rheinische Zeitung'un kavga gunlerin­
de, Marx'm burjuvaziye olan kin dolu nefreti, devrimci arkada­
�1 Karl Schurz'un kafasmda naho� bir am b1rakug1 gunlerde bi­
le, sahte tav1rh olmayan bir dostlukla Birle�ik Devletler'den ke­
sinlikle burjuva iki ziyaretc;i kabul etmi�ti: "agz1 s1k1 mizacmm
arkasmda" yalmzca "kararh bir ki:;;i nin ate� ve tutkusuna" sa­
hip olan Fourierci Albert Brisbane ve Marx'm biyografisinin da­
ha sonraki bir a�amasmda ad1 yeniden ortaya c;1kacak olan, New
York Tribune un editoru Charles Anderson Dana.
'

Neue Rheinische Zeitung rahats1z edilmeden yaymm1 uc; ay­


dan fazla surdurdu. Otorite ile ilk c;au�ma yaz sonunda meyda­
na geldi. Eylul'un 1 Tsinde, Ren'in Koln yakmlarmdaki k1y1sm­
da dev bir ac;1k hava gosterisi duzenlendi ve "demokratik sos­
yalist cumhuriyet" ilan edildi. Neue Rheinische Zeitung resmen
olaym ic;inde degildi ve Marx ya basiret ya da ku�kuculuk ge­
regi, arka planda kald1. Arna beraber c;ah�tg1 ki�ilerden bazila­
n, Engels, Wilhelm Wolff ve Schapper dahil, oradaydilar ve mi­
tingde konu�tular. Eylem akademikti; zira gostericiler sozcuk­
leri eyleme donu�turecek bir ad1m atmad1lar. Ancak otoriteler
onlan, dogal olarak, ileri derecede k1�km1c1 buldu. Ceza olarak
Neue Rheinische Zeitung'un yaym1 durduruldu ve gosteriyi du­
zenleyenler, Alman topraklarmda kalmanm guvenli olmad1g1-
na hukmettiler. Engels, birkac; ay kald1g1 lsvic;re'ye kac;u.

90
Yaym yasag1 ii<; hafta siirdii ve Ekim aymda gazetenin yayi­
na devam etmesi ir.;in izin almd1. Gazeteye katk1da bulunanlar­
dan baz1larmm kayb1, �air Freiligrath'm yaym kuruluna alm­
mas1yla telafi edilmi�ti. Arna �imdi Marx, her zamandan fazla,
gazetenin tek hiikiimdanyd1. Yaym yasag1, korkutmak yerine
onu k1�k1rtm1�t1. Alman devletlerinin pek r.;ogundaki otoriteler
yeniden giivenlerini kazanm1�lar ve Mart ve Nisan'm o gergin
giinlerinde vermi� olduklan tavizleri ve sozleri yava� yava� ge­
ri almaya ba�lam1�lard1. Marx belki de �imdi devrimin kotii ka­
derini sezmi�ti ve pervas1zhgmda yenilginin ac1smm da bir ro­
lii vard1. Ihmhhk erdemine zaten olmayan her tiirlii inancm1
bir tarafa alt!. Kas1m'm 1 8'inde, o, Schapper ve Schneider adh
bir diger parti iiyesi, "Rhineland Bolgesi Demokratik Komitesi"
adma, vatanda�lan vergi odemeyi reddetmeye ve "dii�man"a
kar�1 koymak i<;in bir milis olu�turmaya davet eden bir bildiri
yaymlad1lar. Prusyah otoriteler Neue Rheinische Zeitung'a kar­
�1 degil de bildiriyi imzalayan ii<; ki�iye kar�1 hareket etmeye
karar verdiler ve bu ii<; ki�iyi fitne r.;1karan sozler sur.;lamas1yla
mahkemeye verdiler. Dava 1849 Subat'mm ba�larmda goriildii.
Rhineland eyaletleri, Prusya biinyesine almd1ktan soma ge­
r.;en otuz y1l ir.;inde, k1sa siiren F rans1z egemenligi s1rasmda
kendilerine ihsan edilen Code Napoleon'un avantajlarmdan ya­
rarlanmay1 siirdiiriiyorlard1. Prusya'nm ba�ka yerlerinde yii­
rurliikte olan yasalardan farkh olarak Code Napoleon siyasi sur.;­
larm jiiri oniinde yarg1lanmasm1 saghyordu. Bu ozellik, Prus­
yah otoritelerin umutlan i<;in talihsizlik oldu. Marx, ilk kez be�
y1l once Deutsch-Franzosische ]ahrbucher'de geli�tirmi� oldu­
gu teoriyi, yani hukukun toplumsal ko�ullarm bir ifadesi oldu­
gunu ve bir kez bu toplumsal ko�ullar degi�ti mi, onlara bag­
h olan hukukun da otomatik olarak yaptmm giiciinii kaybe­
decegini ve yokolmaya mahkum oldugunu ileri siirdii . Ken­
dine gore dahiyane bir yorumla, Prusya hiikiimetinin devrim­
den soma uyruklarma soz verdigi anayasal ozgiirliikleri ihlal
ettigini ve hir.;bir hiikiimetin bizzat kendisinin ihlal ettigi ya­
salan dii�manlanna kar�1 uygulayamayacagm1 iddia etti. Prus­
ya rejiminin liberal kafah Rhinelandhlar arasmda yaygmla�t1rd1-

91
gt hosnutsuzluk uzerine oynad1 . Burjuva jii.ri dogru karan vere­
rek, gericilerin halkm ozgurlugune asmlardan daha bu.yuk bir
tehdit olusturduguna hukmetti ve her ii.<; samgt da beraat ettir­
di. Marx'm kisisel zaferi ve Prusyah otoritelerin yenilgisi, Neue
Rheinische Zeitung'un itibanm muazzam arurd1. Bu strada gun­
luk tirajt 6.000 kopyaya ulast1. 3
Arna gericiligin artan gii.cu gaze tenin <;ok daha uzun su­
re varhgmt surdii.rebilmesini onledi. Mart aymm sonu nda
Frankfurt'daki Ulusal Meclis, on ayhk bir hamilelikten soma,
birlesik Alman Reich'mm demokratik anayasasma hayat verdi
ve tacm Prusyah IV Friedrich Wilhelm'e verilmesini oylayarak
gorevini tamamladt. Arna simdi Friedrich Wilhelm bir kez daha
tahttm garantilemisti ve bu halkm temsili komedisi aruk cam­
na tak etmisti. Frankfurt'tan gelen heyete pervastzca bir gun ge­
lip kendi basma alabilecegi bir seyi, onlarm elinden almayt red­
dettigini ve onlarm bunu bagtslamaya ne haklan ne de gu<;leri
oldugunu soyledi. Bu olayda, "demokratlar karstsmda yalmzca
askerler kazamr" seklindeki o ii.nlii. deyisi soyledigi rivayet edi­
lir ve bu ilkeye gore hareket etmeyi surdurmustur. Frankfurt
Meclisi'ne, eger kendiliklerinden dagtlmazlarsa baslarma da­
ha kotii. seylerin gelebilecegi ii.stii. kapah olarak bildirilir. Silez­
ya ve baska yerlerdeki kii.<;ii.k ayaklanmalar dikkat <;ekici bir se­
kilde bastmld1. Prusya'nm anayasasmt kaybetmis ve efendisini
kazanmts oldugu a<;tk<;a gosterildi.
Daha soma stra Neue Rheinische Zeitung'a geldi. Hohenzol­
lenler'in lstismarlan uzerine agzt bozuk bir makale son pro­
vokasyon yerine ge<;ti. Marx'm uzun sure yurt dtsmda kalarak
Prusya tabiyetini kaybetmis oldugu a<;tkland1. " C:ok u tan<; ve­
rici bir sekilde tecavii.z ettigi konukseverlik ayncahklarmdan"
yoksun btraktldt ve yirmi dort saat i<;inde Prusya topragtm terk
etmesi emredildi. Gazeteye katkt yapan diger kisiler surgun ya
da tutuklanma alternatifiyle karst karstya btraktld1. Son sayt 1 9
Mayts 1849'da yaymlandt. Son bir meydan okuma eylemi ola-

3 Mukayese yapabilmek a�1smdan belirtilmelidir ki, bu donemde The Times'm


gunluk tiraj1 30.000'di. lngiltere'<le ba�ka hi�bir gunluk gazete yakla�1k 8.000'i
ge�emiyordu.

92
rak k1rmm murekkeple bas1ld1. tlk sayfada, Freiligarth'm El ve ­

da $ii ri yer ahyordu; ilk k!las1 �oyle idi:

Apk bir kavgada, apk bir darbe yok,


Kai;amakh sozler ve acayipliklerle beni itham ediyorlar,
Gizli hain bir belay1 gizlice sokarak
Batih Kalmuklar beni katlettiler.
Oldiin:icii m1zrak karanlikta ui;tu;
Pusuya yatm1� bir u�ak tarafmdan vuruldum;
Ve burada giiciimiin gururu ii;inde yat1yorum,
Cesur bir asinin cesedi gibi!4

Marx, bir daha hic,;bir zaman geri alamayacag1 bu.yuk bir ki­
taphg1 arkasmda b1rakarak ailesiyle birlikte Paris'e hareket etti.
Neue Rheinische Zeitu ng un sonunun gelmesinden iki gun son­
'

ra, Frankfurt Meclisi'nin uyeleri e n bloc (toptan) istifa ederek


postlanm kurtard1lar.
Devrim sona ermi�ti; o an ic,;in dag1lma tamd1. YI! ic,;inde da­
ha once Koln'e donen Engels, bir kez daha guneye gitti ve Mi­
eroslawski admda Polonyah bir kabadaymm komutas1 altm­
da Baden ve Palatinate'de toplanan isyankar bir orduya kauld1.
Alman devriminin butununde tek ciddi c,;arp1�madan sorumlu
olan bu birbirine benzemez askerlerdi. Ancak onlann yenilgisi
kac,;m1lmaz bir sonuc,;tu ve birkac,; hafta boyunca Paris'te Marx,
Engels'in akibetinden habersiz kald1. Ancak Temmuz'un sonla­
nnda Engels kac,;llg1m ve salimen Vevey'e5 vard1g1m yazd1. K1-
�m ikinci bolumunun bu.yuk k1sm1m lsvic,;re topragmda multe­
ci olarak gec,;irdi.
Bu arada Paris art1k, Marx'm 1848 bahannda sevinc,;ten c,;1lgm
bir �ekilde birkac,; hafta gec,;irdigi Paris degildi. Onun Almanya'da
gec,;irdigi olaylarla dolu on U.c,; ay boyunca Cavaignac'm demir
eli Fransa'nm yuzunu degi�tirmi�ti. Bonaparte hanedanmdan
bir Prens Cumhurba�kam altmda yapmac1k bir b u rj uva cum­
huriyeti, Almanya'da mutlakiyetc,;iligin ac,;1kc,;a itiraf edilen res­
torasyonundan c,;ok daha ao bir alayd1. Bu, "yalmzca 1 8 1 5'ten

4 <;:eviri. Chartist Ernest Jones tarafmdan yaptlmt�ttr.


5 Bau lsvic;re'de Cenevre Gohi'nun kuzey dogusunda, Vaud'da bir komun - c;. n.

93
sonrakiyle kar�1la�tmlabilecek ve Guizot'nunkinden c;ok daha
u tanmaz bir kralc1 irtica" idi. Ciddi bir kolera salgm1, kans1 ve
kuc;uk c;ocuklan olan bir adamm endi�elerine yenilerini ekli­
yordu. Durum butunuyle umutsuz gorunuyordu. Bir arkada�1-
na, Neue Rheinische Zeitung'da yedi bin thaler kaybettigini, kan­
smm miicevherlerinin rehinde oldugunu ve bir kuru�u (sou) ol­
mad1g1m yazm1�t1. Tek siyasi faaliyeti, goniilsiiz olarak gittigi,
Ledru-Rollin ve radikal partinin k1hc; aruklarmm 13 Haziran'da
Paris'i hukumete kar�1 ayakland1rmak ic;in umutsuz son bir c;a­
ba olarak duzenlenen protesto gosterisine kaulmak oldu. Gos­
teri otoritelerce kolayhkla dagmld1 ve eleba�1lar ya hapishane­
ye uk1ld1 ya da surgune gonderildi.
Marx, takma ad altmda ya�ayarak bir sure polisin dikkatin­
den kac;may1 ba�ard1. Arna Temmuz aymda kimliginin fark1-
na vard1lar ve Fransa'da yalmzca ailesiyle birlikte Bretanya'nm
uzak ve 1ss1z bir bolgesi olan Morbihan bolumune goc; etmek
ko�uluyla kalabilecegini kendisine bildirdiler. lnatc;1 taru�ma­
larla, bu kararm uygulamaya sokulmasm1 bir ay kadar gecik­
tirmeyi ba�ard1. Arna sonunda onun ic;in gitmekten ba�ka c;a­
re yoktu. Morbihan'm "Pontus Batakhklan"na gitmeyi kabul
etmek gibi bir niyet ta�1m1yordu . lsvi<;:re'de Engels'e kaulma­
y1 du�undu ama c;evredeki butun ulkeler kendisine sm1rlan­
m kaparlarsa, orada "kapandaki bir fare gibi" kalabileceginden
korktu. Onun ic;in, devrimci teorinin geri, ama ki�isel ozgur­
luklerin garanti altmda oldugu lngiltere'den ba�ka yer yoktu.
Agustos ya da Eylul 1849'da siirekli olarak Londra'ya yerle�ti.
Birkac; hafta sonra ailesi de onu izledi.
Hayatmm geri kalan k1smm1 -tam olarak bir yuzy1lm uc;te bi­
ri- gec;irecegi lngiltere'ye goc;, Marx'm kariyerindeki en onemli
doniim noktas1d1r. Macera defterini kapatm1�, zorluk, c;ah�ma,
propaganda ve o rgutlenme donemini ba�latm1�llr. Londra'ya
geldiginde belli ba�h du�iinceleri zaten �ekillenmi�ti; bunlarm
daha sonraki geli�imi yeni du�unceler �eklinde olmaktan c;ok,
eskilerin inceden inceye i�lenmesi ve uygulanmas1 �eklinde ol­
du. Dolay1s1yla bu noktada durarak, Marksizmi, �imdi ald1g1 bi­
c;im ic;inde gozden gec;irmek uygun olacakur.

94
A LTI N C I B O L U M
M arksiz m : i lk E vre

Marksizm, felsefe, siyaset ve iktisadm bir araya gelmesinden


olu�an iic; parc;adan ibaret bir sistemdir. Tamamlanm1� bir bii­
tiindiir ve her iic; parc;a oylesine kenetlenmi�tir ki ya birlik­
te ayakta kahr ya da birlikte c;okerler. Arna onun kokenlerini
ve Marx'm kafasmdaki geli�mesini c;oziimlemek istersek, onu
meydana getiren ii<; u nsurun yakla�1k olarak dogru bir sm1f­
land1rmasm1 yapabiliriz. Felsefe Almanya'da, siyaset Fransa'da
ve de iktisat lngiltere'de yap1ld1. Marksizmin olu�masma gi­
den felsefi c;ah�malar, esas itibariyle Marx'm 1842 ve 1 843'te ,
Almanya'daki son iki y1lmda ve de ekonomik c;ah�malar 1844
Agustos'unda Paris'te Engels'le bulu�masmdan sonraki donem­
de �ekillendi. Ertesi bahar ya da yaz , Marx Briiksel'e yerle�ti­
ginde, unsurlar yek viicuk oldu ve Marksizm ortaya c;1kt1. Aruk
temel ilkeler tamamiyle saptanm1�t1. Marx'm omriiniin geri ka­
lan k1sm1 bunlan geli�tirmek ve uygulamakla gec;ti.
Marx'm kendisiyle birlikte 1843 sonunda Almanya'dan ge­
tirdigi felsefe bagaj 1 iki kath ve kendi kendisiyle c;eli�en nite­
likteydi. Diger gen<; Hegelciler gibi, o da diyalektik yonteme ,
Hegelci sisteminin merkezi ve zorunlu bir k1sm1 -tarih felse­
fesinin anahtan, muhafazakarhgm reddi ve insan 1rkmm biin­
yesinde olan ilerici egilimin, siirekli bir yaratma, yok etme ve

95
yeniden yaratma sureciyle ileriye dogru yurumenin garantisi­
olarak dort elle sanlmi�ti. Buraya kadar her �ey yolunda. An­
cak o aynca, diger gene;: Hegelciler gibi, Feuerbach'm madde­
ciligini kucaklami�ti ve Feuerbach'm 1 84 l 'de yaymlanan H1-
ristiyanligm Ozii, yeni okulun ders kitabi ve bir araya toplan­
ma c;:ighgi olmu�tu. Marx'm daha soma soyledigi gibi Feuerba­
ch, Hegel'i ayaklan uzerine oturttu . Dunyay1 , Mutlak'a dayana­
rak degil ama lnsan'a dayanarak ve lnsan't da Madde'ye daya­
narak yorumladi. Belki de istemeden ordunun midesi uzerinde
hareket ettigini soyleyen Napolyon doktrinini haurlayan Feu­
erbach, kelime oyunu yaparak, "insan ne yiyorsa odur" (man
ist was man isst) dedi. Patatese dayanan hic;:bir devrimin ba�a­
nh olamayacagmi ve "daha tedrici de olsa, daha tam bir devri­
min tohumlanm ta�iyan, daha iyi bir gelecegin taahhudu olan
bir yiyecegi" , fasulyeyi tavsiye etti. Feuerbach'm takipc;:ilerin­
den birisi, bobreklerin sidik salgilamasi gibi, beynin de du�un­
ce salgiladigmi soyledi. Kisaca, insan, ne Tann'nm sureti ne de
Mutlak'm fi�ktrtugi bir �eydi; fizyolojinin urunuydu ve din di­
ger butun insani du�unce bic;:imleri gibi, maddi ko�ullarm yan­
simasiydi; bu ko�ullan var eden yarauci bir guc;: degildi.
Arna , Marx'm da ancak daha soma farkma varacagi gibi ,
Feuerbach'm basil, ac;:ik sozlu materyalizminin iki sorunu var­
di. "Madde" sozcugunu "Mutlak" sozcugunun yerine koymak
(aslmda Feuerbach'm yapugi buydu) , o terimin altmda tamm­
ladigmiz temel gerc;:ekligin dogasmi c;:ozumlemeye giri�medigi­
niz surece, c;:ok fazla bir i�e yaramiyordu. ldealistlere gore di�
dunya, duyumlarm yeniden uretilmesinden ba�ka bir �ey degil­
di; Feuerbach'a gore ise duyumlar di� dunyanm bir kopyasm­
dan ba�ka bir �ey degildi. Aradaki fark tamamen bilgic;:lik tasla­
yan bir farku. Feuerbach'm "Madde"si, Hegel'in "Mutlak"i ka­
dar mistik bir bo� inanc;:ti. Bu bilimsel bir tumdengelim degil,
metafizik bir varsayimdi. Dunyayi, idealistlerin keyfi hipotezle­
rindcn daha iyi ac;:iklamiyordu. Feuerbach'la ilgili diger guc;:luk,
onun tersine c;:evrilmi� Hegelciliginin, Hegelci diyalektigi hie;:
dikkate almamasiydi. Diyalektigi butun ilerici ve radikal imala­
nyla kabul ettigini ac;:ikc;:a itiraf ettigi dogruydu. Arna onu ken-

96
di materyalizmiyle birle�tirmemi� ve Madde'yi, nihai gm,;ekli­
gi, tamamen duragan ve mekanik bir �ey gibi ele almay1 surdur­
mu�tu. "Feuerbach'm saf materyalizmi uzerine tarih felsefesini,
hele hele devrim felsefesini kuramazd1mz. 'Feuerbach materya­
list ise, tarihi gormezden geliyor" diye yazm1�u Marx birka<,; y1l
sonra; "eger tarihi dikkate ahyorsa, materyalist degildir." Ele�­
tiri hakhdu; ama Almanya'y1 terk ettigi suada bu ele�tirisi Marx
i<,;in de e�it derecede ge<,;erlidir.
Paris'e go<,; Marx'1 yeni bir dunyaya yerle�tirdi. Onu felse­
fenin soyutlugundan ahp siyasetin dagdagasma soktu . Paris'e
vard1g1 zaman Marx, sosyalist ya da "komunist" unvamm ke­
sinlikle reddederdi. Muhafazakar goru�lu rakip bir gazete Rhei­
nische Zeitung'u komunizmle su<,;laymca, "komunizm Fransa ya
da lngiltere'de dogal bir olgu iken, bizim aram1zda ne ayak ba­
sacak saglam yer ne de zemin bulabilir" �eklinde kar�1hk ver­
mi�ti. Bu cevap yalmzca, burjuva aboneleri ya da Prusya sansu­
runu yau�tmnak i<,;in verilmi� bir cevap degildi. Marx, felsefe­
nin sorunlanna kendisini kaptum1� ve gunluk siyasi meseleler
konusunda ifade ozgurlugu i<,;in gun-be-gun sansurculerle ta­
ciz edici mucadeleye giri�mi�ti. Ancak siyaset teorisi, Hegel'in
yaz1lannda gorulen soyut �ekli d1�mda, henuz ke�fedilmemi�
bir alandi. K1sa bir sure sonra Mar:::c , vatanda�lan hakkmda "fel­
sefede zamammmn <,;agda�lany1z ama siyasette oyle degiliz" di­
ye· yaziiii�ii�· 8li56�Iei fif4"3. y1li,so�i��-1�da onun kencfi g�li�­

mesini tammlamak i<,;in��k uygundur.


Arna Paris'teki siyasi heyecan k1sa surede etkisini gosterme­
ye ba�ladi. Frans1zlar, siyaset konusunda, Almanlann hi<,; sa­
hip olmad1g1 Tann vergisi bir yetenegin <,;ok fazlasma sahipti­
ler. Fransa'd;i, ol�ydan elli y1l sonra bile Frans1z Devrimi, bu­
ylik bir gelenek olarak varhg1m korumu�tu ve Paris Avrupa ra­
dikalizminin Mekke'siydi. "S�syalizm" ve "komunizm" gibi iyi
bilinmeyen sozcukler ag1zdan ag1za dola�1yor ve de bu sozcuk­
le'tin temsil dtigi hareke.tler siyaset<,;ilere ve eylem adamlanna
kencfilerini zorla kabul ettirmeye ba�hyordu.paha sonraki bil­
gil'erin 1�1gmda, bunlann vaaz ettikleri doktrinler yeterince saf
ve tecrubesiz gorunuyordu. Saint-Simon ve Fourier'in sistem-
97
leri ve siras1yla bunlarm <;omezleri, nitelik olarak Dtopyaciyd1
ve bilimde ya da felsefede saglam koklere sahip degildi. Bunlar­
da Rousseau'nun romantik paternalizmi a<;tk<;a gozlenebilirdi.
Bunlar, saf, �airane duygular <;agmm uriinleriydi. Az ya da <;ok
apk bir �ekilde, ki�ilik ve davram�m <;evrenin uriinu oldugu ve
de insan dogasmm, <;evrenin islah edilmesi yoluyla kendi ger­
<;ek kaderi olan sonsuz mukemmellige ula�abilecegi varsay1m1-
na dayamyordu. lngiltere'de Robert Owen'm teorileri de aym
du�unce kategorisine dahildi.
Marx'm ki�iliginde, onu Saint-Simonculuk ve Fourierciligin
duygusal yanma pe�inen taraftar k1lacak ya da insan dogasmm
mukemmelligine inandiracak hi<;bir �ey yoktu. Ancak yeni sos­
yalist hareketin iki onemli erdemi bulunuyordu. Ozgurle�ti­
rilmeyi bekleyen ezilen bir i�<;i sm1h kavramma s1k1ca dayam­
yordu ve toplumun �imdiye kadar kabul edilenlerden tumuy­
le farkh bir <;izgide yeniden orgutlenmesini dort gozle bekliyor­
du. Dstelik, ya�ayan ve mucadele eden bir organizmayd1 ve bu­
nun bir gun Frans1z siyasetinde etkin bir rol oynayacagm1 var­
saymak da donki�otvari gorunmuyordu. Bunlar, ne olursa ol­
sun, kurtulu�un zorunlu onko�ulu olarak mevcut duzenin dev­
rilmesini telkin eden du�unce sistemleriydi ve bunlarm yard1-
m1yladir ki Marx, ilk kez, bilin<;li ve kararh bir sosyalist ve dev­
rimci oldu. Marx, bu kendi halinde hayalcilerin toy teorilerini
k1sa surede a�tl. Ancak Marksizm, sonuna kadar, i<;inden dog­
dugu Dtopyac1 sosyalizmin �a�maz izlerini i<;inde korudu.
Frans1z etkisi, Marx'm du�unce bi<;iminin bir ba�ka yamnm
temelini de am. Hegel'in zihni, butunuyle devlet kavram1yla
me�guldu ve bireyi yalmzca ve basit<;e onun vatanda� kapasitesi
i<;inde ele aldi. Marx, bir siyasi du�unce kategorisi olarak, dev­
letin yerine toplumu koymayi ve insam esas itibariyle toplum­
sal bir hayvan olarak gormeyi Paris'te ogrendi. Devlet ve toplu­
mun birbirine ztt nosyonlan, yliz y1ldan fazla bir suredir, Alman
ve Frans1z siyasal du�unceleri arasmdaki farkhhgm anahtanm
veriyordu. Almanya'da devlet, Fransa'da toplum, orgutlu haya­
tm vazge<;ilmez birimi ve gelenegin kaynag1 olmu�tu ve bu me­
selede Marx, olgunluk <;agmda, butunuyle Frans1zdi. Toplum,
98
Marx'm bu tun sisteminin dayanak noktas1 oldu. Maksizmin ko­
nusu insan degil, ama toplum i<;;indeki insand1 ve ilk kez Paris'te
kelimelerle tasvir ettigi bu fark onu Feuerbach'm materyalizmi­
ne yeni bir incelik katmaya yoneltti. Feuerbach, bilincin varhg1
degil, varhgm bilinci belirledigini soyleyerek idealistlerin pozis­
yonunu tersine <;;evirmekle yetinmi�ti. Marx, materyalizmin en
temel ilkesinin, daha farkh ve daha zekice bir formiilasyonunu
tercih etti. "lnsanm varhgm1 belirleyen onun bilinci degil,- ama
bilincini belirleye� oni:in t�plumsal varhg1dir."
t'rans1z siyaseti :Alman ielse£esinin uzerine yerle�tirilmi�­
ti. Yap1y1 tamamlamak i<;; i n u<;; iincii kat1 eklemek gerekiyor­
du ve bu an Engels'in 1 844 y1hnda Paris'e ula�mas1yla geldi.
Zemin hepten de haz1rlanmam1� degildi. Marx'm serbest ti­
caret ve korumac1hk, Mosel yoresindeki koylulerin isnrapla­
n ve de buyuk tanmsal mulklerin par<;;alanmalan uzerine Rhe­
inische Zeitung'dak i makaleleri ekonomik sorunlarla ilgilenme­
nin ba�lang1<;; l arma i�aret eder ve Paris'e geldigi andan itiba­
ren o hacimli. defterlerini, bnde gelen lngiliz iktisat<;;i lan Adam
Smith, Ricardo, James Mill ve McCulloch'tan geni� ahnnlarla
doldurmaya ba�lam1�ti. Deutsch-Franzosische ]ahrbii.c her'deki
Engels'in makalesini inceledi. Engels burada, sermavenin yal­
mzca birikmi� emek oldu unu ve bu nedenle sermaye ve emek
arasm a i aynmm ve de bunun uzerine kurulu olan bzel mul­
kiyet sisteminin dogal olmayan bir ucube oldugunu kamtla­
m1�n. Marx, servetin kaynagmm emek oldugu teorisini, Al­
man filozoflannm a�ina olmad1g1 ve Alman siyasal hayatm­
da bilinmeyen bu kaynaklardan <;;1kard1. �imdi, k1sa sure soma
lngiltere'de Emek<;i Sznflarzn Durumu ad1yla yaymlanacak olan
lngiltere'deki <;;a h�ma ko�ullannm canh tasvirlerini ve Char­
tism ad1 altmda toplanan toplumsal huzursuzlugu ve arahk­
s1z kalabahk �iddetini bizzat Engels'in kendi agzmdan dinliyor­
du. Tam zamamydi. Prusya'da bile Silezyah dokumaolar i<;;i n­
de bulunduklan katlamlmaz <;;ah�ma ko�ullanna kar�1 ayaklan­
m1�lard1 ve Marx k1sa sure once, Paris'te <;;1kan Almanca gazete
Vorwarts'da bunun uzerine ofkeli bir makale yazm1�ti. llk kez
olarak "burjuva toplumunun anatomisinin ekonomi politikte
99
aranmas1 gerektigini" kavram1�t1. Sanayi proletaryas1 ve insan­
hk tarihinin bir evresi olarak emek ile sermaye arasmda sm1f
mucadelesi gibi yeni kavramlar kafasmda �ekillenmi�ti. I�1k go­
runuyordu. Bir ilham anmda tum felsefe, tarih, siyaset ve eko­
nomi onunde aydmlanm1�t1. Marksizm dogmu�tu.
Marksist sistem misli gorulmemi� bir huner ve ihti�amm us­
tiin ba�ans1yd1. Birbirinden kopuk pan.;alann, Marx'm huner­
li beyninin duzenlemesiyle iyi yap1lm1� bir bulmacadaki par­
r.;alar gibi yerlerini almasm1 gormek buyii.leyiciydi. Her �ey bir
yere oturuyordu ve hir.;bir �ey gereksiz degildi. Paradoksal go­
runse bile, toplumsal sm1f mucadelesi, Hegelci diyalektik ile
Feuerbach'm materyalizmi arasmdaki z1thg1 r.;ozmeye hizmet
ediyordu. "Bugune kadarki butun toplumlann tarihi ," diye
ozetliyordu Komunist Manifesto, "sm1f mucadelelerinin tarihi­
dir." lnsana ozgu i�lerdeki her hareket zorunlu olarak toplum­
sald1r. Birbirini izleyen her toplum bir.;imi, zaman sureci ir.;inde
kendi inkanm doguruyor; bu inkar sm1f sava�1 silah1 araohg1y­
la muspet olam yok ediyor ve bu r.;au�madan, Hegelci tez, an­
titez ve sentez ard1�1khg1m izlemeye mahkum yeni bir musbet
doguyordu. Boylelikle feodalizm kendi antitezini uretiyor, or­
taya r.;1kan ve onu yok eden burjuvazi, sentez sureci ir.;inde yeni
bir burjuva toplumu yarauyordu. Burjuva toplumu, kendi anti­
tezi proletaryay1 yarauyordu ve proletarya burjuva toplumunu
ortadan kald1rak kendi kaderine hakim olmak zorundayd1 ve
bu mucadeleden, sm1fs1z bir toplum olan nihai sentez r.;1kacaku.
Bu �ekilde tammlanan surer.; yalmzca nitelik itibariyle di­
yalektik degil, iktisadi ve dolay1s1yla materyalistti. Zira sm1f
mucadelesi varolu�un arar.;lan ir.;in yap1lan bir mucadeleydi -
ya da, daha kesin olarak, iktisadi uretim arar.;lannm sahipli­
gi ir.;in yapilan bir mucadeleydi ve dolay1s1yla en dar anlamda
Feuerbach'r.;1 ilkeye (man ist was man isst) gore uygulamah ma­
teryalizmin bir ornegi idi. Marx, toplumsal sm1flarm ya da on­
lar arasmdaki mucadelenin varhgm1 ke�fettigini ileri surmedi.
Saint-Simon r.;eyrek yuzy1l kadar once sm1flar arasmdaki r.;au�­
madan soz etmi�ti. On y1l kadar once, Chartist/er arasmdaki en
keskin zeka, lrlandah Bronterre O'Brien, "siyasal eylemlerin ve
1 00
yonetim sistemlerinin", bireylerin degil ama "tumuyle sm1fla­
rm" i�i oldugunu ve de i;ah�an insanm geri;ek du�manmm "te­
feci orta sm1f' oldugunu soylemi�ti. Bu i;an�may1 Hegelci an­
lamda yorumlayarak Marx'm yapng1 ke�if, bunu her turlu ge­
li�menin anahtan yapmas1yd1. Sermaye ile emek arasmdaki zll­
hg1 o icat etmedi; ama bu zHhg1 ilk kez olmak uzere diyalektik
bir surece donu�turdu. Engels'in soylemi� oldugu gibi, Marx'm
felsefeye katk1s1, "doganm ve tarihin maddeci yorumlanmasma
diyalektigi uygulam1�" olmas1dir. Onun sistemi Diyalektik ya
da lktisadi Materyalizm olarak tanmm1�tir.
Buraya kadar taru�madaki tek kusur, Marx'm kendisinin tu­
muyle gormezden geldigi bir �eydi. Idealist Hegel, musbet ile
menfinin i;an�masmm, bir du�unce kategorisi olarak yeni mus­
beti yaramgm1 du�unmu�tu; materyalist Marx, bunu maddi bir
sure<; yapn. Diyalektik sureci idealizm duzleminden, materya­
lizm duzlemine aktarmanm me�ruiyetini savunmaya kalk1�­
mad1; bunu yalmzca varsayd1. Saf filozoflar bu varsay1ma bel­
ki de itirazda bulunabilirler ve yadirganan melez Diyalektik
Materyalizm'in delillerini hepten inkar edebilirler. Arna Marx,
Almanya'dan bir kez aynld1ktan sonra, h1zla, saf felsefeyi be­
lirli bir ku�ku nuans1yla ele alma ah�kanhgma kap1ld1. Her�e­
ye ragmen, onlarm felsefelerinin yuceligi, Almanlan hayalci bir
irk yapmaktan ote bir i�e yaramam1�t1. Defterleri arasmda bu­
lunan Feuerbach Ozenne Tezler de, "l_:,ilo,zofiar yalm�c;:i qQ.ny�;
'

y1 farkh �ekilde yorumlarm�lard1(, diye yazd1, "_!> izim goreyj­


miz onu degi�tirmektir" Ve bir ba�ka yerde, diger bir yaymlan­
mami� i;afi�mada, "ke,� di kendini tatmin cinsel a�ka gore ney­
se, geri;ek dunyanm ara�tmlmas1 kar�1smda felsefe odur" de­
mi�ti. Bu aforizmalan kaleme alan adam eylemde ya da siyaset­
te bir dahi olabilirdi; ama saf filozofiar hakkmda iyi �eyler du­
�unuyor olmayabilir. Marksizmin felsefi temelinin saglamhg1,
insanhk tarihinin belirli evrelerinin ve siyasetin ampirik olarak
incelenmesinde, onun degerini etkilemez. Arna Marx onun ev­
rensel dogru olarak gei;erliligini talep etmi�tir ve bu talep onun
ba�taki felsefi varsay1mmm savunulabilirligi ile dogrulanmah
ya da yanh�lanmahdir.
101
Bu arada, Hegelci diyalektigin ahnmas1, kendi sisteminin in­
�asmda Marx'a muazzam bir avantaj saglad1. Pek i;:ok 19. yuz­
y1l du�unuru ii;:inde, materyalizmde geli�me inanc1 ii;:in bir te­
mel arayan ve bulan, ilk kez Marx oldu. Dtopyac1 sosyalistler
de geli�meye inand1lar. Onlar geli�meye inamyorlard1, i;:unku
Rousseau gibi insanm esas itibariyle erdemli olduguna ve bir
kez mevcut duzenin zincirlerinden kurtanld1klarmda evrensel
bir iyi niyet ii;:inde 6nceden belirlenmi� bir mukemmeliyet ha­
line ilerleyeceklerine inamyorlard1. Arna bu kaba bir idealizm­
dir. Kriege ve Weitling'le ili�kilerinde gormu� oldugumuz gi­
bi, evrensel sevgi yoluyla kurtulu� doktrini, Marx'm antipati­
sini �iddetle k1�k1rnyordu ve bu Dtopyac1 idealistlerin her der­
de deva doktrinine kar�1 Marx, sm1f nefretine dayanan kendi
materyalist doktrinini geli�tirdi. l�te burada diyalektik yard1-
mma geldi. Hegel geli�menin yolunun -ii;:inden yeni bir haya­
tm dogdugu, olumune sava�- i;:all�ma yolu oldugunu goster­
mi�ti. Bu anlamdad1r ki Rus Herzen, Hegelciligi "devrimin ce­
biri (algebra) " diye nitelemi�ti ve Marx onu boyle kulland1.
Yalmzca devrim yoluyla insanhk kendini tamamlayabilirdi.
Marx, (belki biraz zamans1z olarak) "devrimleri birkai;: ajitat6-
run kotU niyetine baglayan hurafeyi ebedi olarak ortadan kal­
d1rmakla" kendini onurlandmyordu. Geli�me yalmzca devrim
yoluyla saglanabilirdi. Devrim, normal ve gerekli bir surei;:ti ve
ona e�lik eden �iddetli 1sllraplar yaratmanm dogum sanc1la­
nyd1. Birbirini izleyen her toplum bii;:imi kendi ii;:inde Hegelci
antitezini -kendisini yok etmeye yazg1h olan zll toplumsal bi­
i;:imi- geli�tiriyordu. Bu zllhk kendisini, "yogun ve bilini;:li bir
sm1f nefreti" �eklinde ifade ediyordu. Yeni bii;:im yava� yava�
olgunla�1yor, devrimci bir durum yaranhyor ve uygun bir k1�­
k1rtmayla devrim patlak veriyor. Kapital'deki unutulmayan bir
cumle, "zor" diye ba�lar, "yeni bir topluma gebe olan her eski
toplumun ebesidir"
S1mf nefreti doktrini daha sonraki y1llarda Marksizmin iti­
ci gucune o kadar i;:ok hizmet etmi�tir ki, onun gei;:mi�ini biraz
daha yakmdan incelemekte yarar vard1r. Romantik nefretin, ro­
mantik sevginin ilaCI ve tamamlay1c1s1 oldugunu ilk kez Byron
1 02
dile getirrni�ti ve Byron'u bo�una incelememi� olan Herwegh,
romantik nefreti, ilk kez siyasal bir c;erc;eveye oturttu.
Sevgi bizi islah edemez, kurtaramaz [ diye devam ediyordu
Herwegh'in tiranhga yonelik en k1�k1ruc1 sm;:lamalanndan bi­
risi] . Ah Nefret, Son HO.kmum1 a1;:1kla;k1r zincirleri, Ah Nef­
ret... Yeterince sevmedik mi; �imdi nihayet nefret etmeye ni­
yet ediyoruz.

Pek c;ok ac;1lardan, Marx'm romantik olan her �eyin yeminli


du�mam oldugu hakk1yla soylenebilir. Arna otuzlann ve k1rk­
larm havasmda Romantizm vard1 ve o gunlerde gene; olan hie;
kimse bundan kac;mamazd1. Marx Romantiklerden nefretin ya­
rauc1 ozelliklerini ve "cahil" (philistine) ve burjuvaya ili�kin
keskin alayc1hg1 ald1 ve bu romantik unsurlar, Hegelci tez ve
antitez kavram1 ile aykm bir �ekilde birle�erek, ii.nlii. sm1f-nef­
reti doktrinini ii.retti. Bu, daha ilk ba�tan anmda ba�anya yaz­
g1h ke�iflerden birisiydi. BU.tun avantajlan birle�tiriyordu. Ro­
mantik olarak tutkuluydu ve muglak bir �ekilde felsefi idi. Re­
formcunun ahlaki protestosunu ve de haks1zhga maruz kalan­
larm k1skanc; gucenikligini dile getiriyordu. Muazzam basitli­
gi evrensel kabul gormesini saghyordu. Arna Marx tarafmdan,
insanhg1 mukemmel komii.nist topluma gotii.rmeye tahsis edil­
mi� bir alet olarak, sm1f nefretinin ele almm1� olmas1 -ve hem
Dtopyac1 hem de "bilimsel" sosyalizmin psikolojiyi gormezden
gelmesinin tipikligi- gariptir.
Boylelikle sm1f mii.cadelesi Marx ic;in tek ba�ma nihai ger­
c;eklik oldu. lnsan davram�mm diger genel olarak kabul go­
ren alanlan, duygu ve du�unce -siyaset, aile hayau, din, vatan­
severlik, ahlak- tii.muyle sm1f formii.lii.nii.n ic;inde c;ozii.lebilir­
di. "Gerc;ek anlamda siyasi iktidar" diye ilan ediyordu Ko mu­
nist Manifesto, "bir sm1fm diger bir sm1h ezmek ic;in kulland1-
g1 orgutlu guc;tur. " Devletin kendisi sm1f egemenliginin orgut­
lenmi� ifadesidir ve sm1flar ortadan kaldmlmca devletin kendi­
si de yok olacakur. Yukan sm1flarda kadmm ekonomik bag1m­
hhgm1, a�ag1 sm1flarda ise fahi�eligini ic;eren c;agda� burjuva ai­
lesi sm1flara bolunmii.� toplumun mulkiyet ili�kilerini yansll-
1 03
rnaktad1r.1 Din, "halkm afyonudur"; egernen sm1f tarafmdan
proletaryanm boyun egrnesini garanti etrnek ve sO.rdO.rrnek i<;:in
kullamlan ara<;:lardan birisidir. Vatanseverlik, altta yatan iktisa­
di rekabeti rnaskelerneye hizrnet eden bir papagan <;:1ghg1d1r ve
ho.ko.rnetler proletaryaya kar�1 do.nya <;:apmda yuruttukleri sm1f
rnO.cadelesinin <;:1karlan adma ulusal farkhhklanm azaltrnaya
her zarnan haz1rd1rlar. Eger i�<;:ilerin kendileri (Lancashire'deki
lngiliz ve lrlandah usta i�<;:iler gibi) ulusal kar�1 duygulara za­
rnan zarnan kap1hyor gorO.nseler de bunun nedeni, aralarmdaki
farkhhklarm i�veren sm1f tarafmdan kendi bencil arna<;:lan i<;:in
bilerek ve azirnle bO.yO.tii.lmesidir. Son olarak, ara�tmld1gmda,
ahlakm bile bir sm1f terneli vard1r:
Egernen sm1fm dii�iinceleri her c;:agda ba�a t dii�iincelerdir, ya­
ni toplurndaki ba�a t maddi giicii ternsil eden s1m f, aym zarnan­
da ba�a t mancvi giic;: tiir. Ba�a t dii�iinceler, ba�a t rnaddi ko­
�ullann ideal ifadesinden ba�ka bir �ey degildir. Aris tokra­
sinin egernen oldugu donemde, onur, cesare t vs. ; burjuvazinin
zarnanmda ozgii r lii k e�i t l ik vs. hakirndi.
,

Marksizrnin en aziz tutulan teorilerinden birisi i<;:in turno­


sol kag1d1 gorevi yapabilecek olan Marx'm rnilliyet<;:ilik kar�1-
smdaki tavnm, bir an durup daha ayrmuh olarak incelernek
yararh olabilir. Marx do.�o.nrneye ba�lad1g1 zarnan, Metternich
Avrupa'da hala en etkili devlet adarn1yd1 ve her ne kadar rnah­
kurn olrnu�sa da Kutsal lttifak heno.z olrnerni�ti. Genelde rnil­
liyet<;:ilik kitleler O.zerinde kii.<;:O.k bir etkiye sahipti; Bo.yuk Bri­
tanya ve Fransa d1�mda ise hi<; etkisi yoktu. Bir yandan, Avru­
pa proletaryasmm rnilliyet<;:i virO.sO.n a�1lanrnasma kar�1 ciddi

Evlilik ve iizel mulkiyet kurumlan arasmdaki ili�kiyi ilk kuranlar Saint-Si­


mon ve izleyicileri olarak gorunmektedir. Bu o andan itibaren benimsenmi�tir.
Robert Owen, "din, iizel mulkiyet ve aynlma olmayan evlilikleri" "Seytan'm
Teslis"i olarak tammlam1�l!. Marx en sevdigi Hegelci deyimle, "ozel mulkiye­
tin fokanhg1 ima etmesi gibi, evlilik de fahi�eligi ima cdcr" diyc yazm1�l1. Ko­
mllnisl Manifesto, "burjuva a i lesi nin onadan kaldmlmas1 gerektigini ilan eder
"

ve komunizmin kadmlann onakhgm1 (onakla�ahg1m) savundugu su�lama­


s1 kar�1smda ise, "ashnda burjuva evliligi kadmlann onakhg1dir (onakla�ah­
g1d1r)" yani fahi�eliktir diye a�1klamada bulunur. Bu �ok onulu a�1klamalar
Marksist doktrini kadm-erkek ili�kileri konusunda tuketmi�tir.

1 04
olc;:ekte bir teminat oldugunu; ote yandan butiin ulkelerin ege­
men sm1flannm, i�c;:i sm1fm1 birbirine kar�1 sava�manm c;:tlgm
maceras1 ic;:in seferber etmek yerine proletaryanm ortak tehdi­
di kar�1smda direnmek ic;:in birle�eceklerini varsaymak manttk­
h gorunuyordu . Marx -ve bunu gozlemleyenin ilk o oldugu an­
la�1hyor- 1 9 . yuzytlda sanayinin yaygmla�masmm, farkh ulus­
lar arasmda eskiden hie;: olmad1g1 kadar c;:ok daha buyuk bir c;:1-
kar uyumu ve ko�ul birligi yaratt1gm1 gozlemlemi�ti.

U lusal 6zgulluk ve u l us l a r arasmdaki r;:1kar kars1thg1 [ di­


ye yaz1yordu Komiinist Manifesto'da ] , burjuvazi, serbest tica­
ret, diinya pazarlan ve iiretim yon tem le rinde ve ona tekabiil
eden hayat kosullanndaki ge lismele r sayesinde, giderek orta­
dan kalkmaktad1r. Burjuvazi, dunya pazanm s6miirerek bii­
tiin ulkelerdeki iiretim ve tiiketime kozmopolit bir nitelik ka­
zandirm1st1r. Ulusal tek yanhhk ve k1s 1tlamalar gide re k da­
ha fazla o lanaks1zl asmaktad1r.

1 9 . yuzytlm butiin ekonomik geli�mesi Marx tarafmdan dog­


ru olarak, esas itibariyle milliyetc;:ilik kar�lll (anti-nasyonalist)
olarak te�his edilmi�ti. Yeni iiretim sistemi, yalmzca ulusal s1-
mrlar kaldmhrsa geli�ebilir ve en yuksek geli�me derecesine
ula�abilirdi. Marx, gelecegin iistunluk ic;:in yaptlan miicadelele­
rinde, dunyadaki bolunme c;:izgisinin, dikey olarak uluslar ara­
smda olmak yerine, yatay olarak sm1flar arasmda olacagma ve
milliyetc;:iligin h1zla iskartaya c;:1km1� hurafelerin zindanmda so­
l up gidecegine inamyordu. Marksistlerin hala inand1klan bu
kehanetin, eninde sonunda gerc;:ekle�meyecegi ku�kusuz kamt­
lanamaz. Burada �u kadanm belirtmek yeterli olacakttr ki, tari­
hin daha sonraki yoneli�i, �imdiye kadar Marx'm, hakh olarak,
kapitalist uretim sisteminin tam geli�mesiyle bagda�maz ola­
rak du�iindugu ulusal engellerin guc;:lenmesi yonunde olmu�­
tur. Gec;:en son yiiz ytlda, uretim ili�kilerinin tarihin ak1�m1 be­
lirledigini iddia etmek mumkun degildir. Marksist hipotezde,
bir guc;: olarak milliyetc;:iligin gerilemesi gerekiyordu. Gerc;:ekte
yiikselmeye devam etmi� ve her zaman oldugundan daha fazla
bizzat i�c;:ileri tuzagma dii�iirmii�tiir.

1 05
Marx'm teorilerinin bazilarmm ya da onun kehanetlerinin
bir k1srnmm rnakullugu konusunda �irndi hangi ku�kular du­
yulursa duyulsun Marx'm kendisi asla bir ku�ku olas1hg1m ka­
bul etrnerni�tir. Kendi akidesine, c;agda�1 lngilizlerin o zarnan­
dan beri aym ku�kularla kar�Iia�rn1� belirli dinsel ya da ahla­
ki dogrulara inand1klan aym sorgulanarnaz �evkle inamyor­
du. Marx, kendisine ve kendi c;ah�rnalarma inanan ve asil il­
harn kaynag1m gelecegin bugune gore daha iyi olrnasmm rnu­
kadder bulunduguna <lair guc;lu bir inanc;tan alan bir neslin ti­
pik urunuydu. Marx'a 0 kar�I konulrnaz ozguven duygusunu
veren �ey kac;milrnaz ba�an duygusuydu - sonradan gelenlerin
alay etrneye c;ok hevesli olduklan Victoria c;agmm o unlu ozgu­
veni. Ancak bu eksiksiz ozguvenin dogal sonucu tarn bir ozde­
netirndi. Marx, surekli olarak takipc;ilerini sogukkanhhga davet
eden tarihteki ilk devrirnciydi. Aceleci ve zarnans1z rnaceralarm
buyuk bir aptalhk oldugunu surekli savunrnu�tur. Marx'm po­
litikas1, k1�k1rtrnak degil, aydmlatrnakt1. lnsanlan devrirn yap­
rnaya zorlarnad1. Onlan, sm1f bilincine sahip bir proletarya ya­
ratarak devrirni kac;milrnaz kilrna konusunda zorlad1 ve onla­
n, ne yaparlarsa yapsmlar devrirnin gelrnekte oldugu konu­
sunda ikna etrneye c;ah�tl. Bu politika, bilinc;li ve tedbirli oldu­
gu kadar, rnuazzarn bir psikolojik kavray1�m urunuydu. <;:un­
ku , ba�armm kesinligine inane; kadar insam k1�kman herhan­
gi bir �ey yoktur.
<;:au�rna ve devrirn yoluyla insanhgm du�uncelerini ve ey­
lernlerini onceden belli bir sonuca baglayan Marksist toplurnsal
geli�rne kavrarn1, baz1 ele�tirrnenleri Marksist rnateryalizrni, de­
terrninist bir sistern olarak tamrnlarnaya itrni�tir. Bu gec;erli bir
ele�tiri degildir; zira bireysel kaprisin rasgele urunu olrna d1�m­
da, her tarih yorurnu aym saldmya ac;1knr. Marx, insanm c;ev­
resine tepki gosterrne gucunu ozellikle kabul eder ve bireysel
iradenin ozgurlugum1 sm1rlarnaz. Bireyin eylernleri, c;agm top­
lurnsal geli�rnesiyle uyurn ic;inde ise ba�anh, ona kar�1 yonlen­
dirilrni� ise ba�ans1z olacaknr. "lnsanlar kendi tarihlerini ken­
dileri yaparlar, arna kendi keyiflerine gore degil. " Marx, ozgur
irade ve deterrninizrn sorununun, bu bilinen ve sagduyulu for-

1 06
mulasyonunun d1�ma c.;1kmay1 asla istememi�tir. S1mf bilincine
ve devrimci kafaya sahip bir proletaryanm varhgmm, bir dev­
rim ic.;in, devrimi haz1rlayan maddi ko�ullar kadar gerekli oldu­
gunun farkma varm1�t1. "lngiltere, toplumsal devrim ic.;in ge­
rekli butiin ko�ulara sahiptir", diye yazm1�t1 1 8 70'te bir mek­
tupta, "onun sahip olmad1g1 �ey evrensel bir bak1� ve devrim­
ci bir tutkudur." Ancak bunun, inatla ve muzafferane bir �ekil­
de on kap1dan kovulan idealist bir tarih anlay1�m1 arka kap1dan
kabul eder gorunmemesi ic.;in, Marx bir ba�ka mektupta ihtiyat­
h bir yorum geli�tirir:

Ege r rastlanular hit;bir rol oynamam1� olsayd1 tarihin t;ok mis­


tik bir karakteri olurdu. Boylesi rastlanular olaylann ak1�1-
na kat;m1lmaz olarak kat1hr ve ba�ka rastlanular tarafmdan
dengelenir. Ancak h1zhhk ya da yava�hk buyuk olt;ude bu
"rastlannlar"a -ki bunlar arasmda hukumetin ba�mda olan
adamlann karakteri de sayilmahd1r- baghdu.

Bu, "rastlant1larm dengelenmesi" doktrini, sorunun populer


bir c.;ozumudur ama filozofu tatmin edecek bir c.;ozum degildir
ve �u anda Sovyet Rusya'daki ortodoks felsefe, Marksist pozis­
yonun, saf mekanik materyalizmi inkar eden ama idealizmin
belli belirsiz rengini sert bir �ekilde reddeden keskin b1c.;ak ag­
zmda kendine yer bulmak ic.;in biraz guc.;luk c.;ekmektedir. An­
cak ekonomik materyalizmi , insanm ozgur iradesi ile bagda�­
urma sorunu, Marksist sistemin felsefi mahcubiyetini sona er­
dirmemektedir. Marksizm yalmzca bir tarih felsefesi degildir;
ya�ayan bir akidedir ve er ya da gee; hassas bir soru sorulmak
zorundad1r. Marksizm, bir bilgi teorisi midir, yoksa bir eylem
teorisi mi? Eger Marksizm bir bilgi teorisiyse, Marksist devrim
teorisini iyice ogrenen birisi, devrimci dava ugrunda parmag1-
m bile oynatmasa, Marksisttir. Eger Marksizm bir eylem teorisi
ise, proleter devrimi ic.;in c.;ah�an adam, Marksizmin felsefi alt­
ba�hklanm anlay1p kabul etsin ya da etmesin Marksisttir. Bu
sorun, Marx'm olumunden birkac.; y1l sonra Almanya'da, "saf'
Marksist okulun, bir ki�inin, istemese bile, Marksist doktrine
ve onun kac.;m1lmazhgma inamyorsa, sirf devrim ic.;in c.;ah�ma-

1 07
dan da, Marksist olabilecegini savunmas1 uzerine keskin bir so­
run haline geldi. Bu bir zamanlar, iman ve c;ah�ma arasmdaki
c;eki�me �eklinde Hiristiyan Kilise'nin de kar�1sma c;1kan aym
sorundu ve Marx bunu aynen ortodoks Hiristiyanhgm c;ozdu­
gu gibi c;ozdii. Hem imanm hem c;ah�manm, hem bilginin hem
eylemin gerekli oldugunu ve bunlarm birbirini tamamlad1gm1
cesaretle ilan etti. "Du�unce ve eylem birligi" sonraki zamanla­
rm Marksistleri arasmda c;ok sevilen bir slogan oldu. Pratik ola­
rak soylemek gerekirse, bu takdire �ayan bir c;ozumdu. Felsefi
olarak soylemek gerekirse, -ve Marx bir filozof oldugunu iddia
ediyordu- ba�tan a�ag1 anlams1z ve kan�1k bir sozdur. Eger bu
bir anlama geliyorsa, uygulamada smamadan teorinizden emin
olamazsm1z demek anlamma geliyordu ve "dii�iince ve eylem
birligi" yaftas1 altmda Marksizm, felsefi temeli pragmatizmden
ba�ka bir �ey olmayan bir oportunizm turune dogru dejenere
olma egilimi gostermi�tir.
Geriye, Marksist sistemin biitiiniindeki en karars1z ve en �a­
�Irt1c1 unsur kalmaktadir - bu �a�1rt1c1dir c;unku, yalmzca mo­
dern dii�iinceye degil, Marksizmin aymc1 ozelligi olan ku�ku­
cu, bilimsel ruha da aykm du�mektedir. Diyalektik sure.; Hegel
tarafmdan sonsuz bir siirec; olarak tasavvu r edilmi�ti. Arna son­
suzluk nosyonu, matematikc;i ya da felsefeci d1�mda herhangi
birisi ic;in entelektiiel olarak kabul edilebilir degildir ve Marx,
felsefede ve matematikte temayiiz etmi� bir heveskardan ba�ka
bir �ey degildir. Sonsuz geli�meyi, sisteminin summum bonum'u
(eri�ilebilecek en yuksek iyilik - c;.n.) olarak kabul etme konu­
sunda zamanmm oteki dii�iiniirlerinden daha hazirhkh degil­
di. Sonu olan bir geli�me istiyordu. Bir kez daha Marx'm ma­
haretli beyni i�inin ehliydi. Aynen idealizm lekesinden arm­
m1� bir diyalektik elde ettigi gibi, �imdi de teolojik olmayan
bir eskatologya (olumden sonraki hayata ait konular) ve du­
�ii�un sekuler bir doktrinini ke�fetti. Bunu uzaklarda aramas1
gerekmiyordu. "Alman bilimsel sosyalizmi" diye yazm1�t1 En­
gels y1llarca soma, "ogretilerinin biitiin fantezi ve D topyac1hg1-
na ragmen, tum zamanlarm olaganiistii beyinleri arasmda bu­
lunan Saint-Simon, Fourier ve Owen'm omuzlan uzerinde dur-

1 08
dugunu hir,;bir zaman unutmayacaknr." Marx hi<,; tereddut et­
meden onceki nesil sosyalistlerin, ilksel insamn i<,;inden r,;1kn­
g1 ge<,;mi�teki o gorkemli -ve sosyalist adamm eninde sonun­
da geri donecegi- altm r,;ag vizyonunu odun<,; aldi. Marksist mi­
tolojide hem Kaybedilen Cennet ve hem de Yeniden Kazamlan
Cennet'e yer vardi.
Marksizmin Dtopyac1 sosyalistlere bor<,;lu oldu klan konu­
sunda �imdiye kadar yap1landan daha tam bir <,;bzumleme ya­
p1lmasma ihtiya<,; vard1r. Marx onlarla oylesine �iddetli kavga
etmi�ti ve yanh�lanm oylesine hor goren bir havada delillerle
r,;urutmu�tu ki, zaman zaman r,;ok az �ey bor<,;lu oldugu ya da
hi<,;bir �ey borr,;lu olmad1g1 varsay1lm1�nr ve Engels'den aktan­
lan bu s1cak itiraf, �a�1rnc1 gorulebilir. Arna bu itiraf <,;ok yerin­
dedir. 0 kavgalar ger<,;ekti ve zorunluydu; ama ne olursa olsun
minnettarhk da hi<,; az degildi. Dtopyac1 sosyalistler Marx'1 hem
cazibe hem de nefret yoluyla etkilemi�lerdir. Marx, esas itiba­
riyle ve gonulde�likle D topyac1 insan dogas1 kavram1 ve komu­
nist toplum hedefine nas1l ula�1labileceginin yontemleri konu­
sunda aym fikirde degildi ve onun Dtopyac1lara kar�1 pek <,;ok
alayh, hicivli ele�tirileri munhas1ran bu noktaya yoneliktir.
Arna onlardan, insanm yola r,;1kng1 ilkel durum ve eninde so­
nunda u la�1lacak gelecekteki durum kavramla�nrmalanm ald1
ve bunlan payla�n. Bu hayati noktalarda Marx'm kendisi oriji­
nal herhangi bir katk1da bulunmad1 ve Dtopyac1 sosyalistlerin
imanh bir <,;bmezi olmakla yetindi. Bu olgular o kadar �a�m1c1-
d1r ve sonraki nesil Marksistler tarafmdan o kadar s1khkla yan­
h� yorumlanm1�nr ki bunlan tam olarak belirtmek zorunludur.
llk olarak Marx, ozel mulkiyet kurumunun zorunlu refakat­
<,;isi olan ozel mulkiyet ve sm1f farkhhklarmdan onceki prehis­
torik ilkel komunizm r,;agma inamyordu. Bu Marx'm ya�ad1-
g1 gunlerde ve yalmzca radikallerce de degil, genellikle benim­
senen bir inanr,;ti. Engels'in Deutsch-Franzosische ]ahrbucher'de
heyecanla tammg1 Carlyle'm Ge(mi� ve Bugun u , bu altm <,;ag1
'

orta<,;aglara kadar uzatm1�n ve tam da Marx'm teorilerini geli�­


tirdigi s1rada, Baron Haxthausen adh biri, bir Alman alimi, r,;ag­
da� Rus kirsalmda ilkel komunizmin izlerini ke�fetme i�ine gi-

1 09
ri�rni�ti. Antropoloj inin arai,;lan heniiz geli�rnerni�ti ve Marx,
i,;agda�lanmn pek i,;ogu gibi, ilkel kururnlan ha.la sarrnalayan
duygusal belirsizlikte yolunu kaybetrni�ti. Marx, rnizac1 geregi
ne hayalci ne de duygusald1 ve bu hayali gei,;rni�e yap1lan bu k1-
sa yolculuklar onun dii�iincesinde ve yaz1larmda buyiik bir yer
tutrnaz. Arna bunlar Marksist sisternin aynlrnaz bir par1,;as1d1r.
Komii.n ist Manifesto'nun a1,;1h� curnlesinde, "biitiin gei,;rni� top­
lurnlarm tarihi" sm1flar aras1 rniicadelenin tarihi olarak a1,;1kla­
mrken, Engels bu pasajm yaz1h tarih donerniyle ilgili oldugu­
nu a1,;1klarna konusunda oli,;uludur ve ilkel korniinizrnin tari­
hin yaz1lrnaya ba�lanrnad1g1 sm1f-oncesi donernini sakh tutar.
lkinci o larak Marx, insanm kornunisti,;e rnasurniyet donernin­
den 1,;1krn1� olrnas1 gibi bir gun kornunist toplurnun ilkel idea­
line donecegine inamyordu . Burjuvazi ile onun antitezi prole­
tarya arasmdaki olrnas1 yakm rniicadeleyi, rnevcut dunya salta­
natmdaki son a�arna olarak degerlendiriyordu. Proletarya, bur­
juva duzenini y1kmca ve gei,;ici bir "proletarya diktatorlugu"2
donerninden ve yeni sm1fs1z-toplurn sentezi o lu�tuktan son­
ra, Hegelci seri sona erecekti. S1mflar olrnaymca, sm1f sava�1 da
olanaks1z olacakti. Yalmzca bir sm1fm digerini ezrne arac1 olan
devlet yok olup gidecekti. Yeni sm1fs1z toplurn, aruk Diyalek­
tik Materyalizrnin tahriplerine rnaruz kalrnayacakti. Eninde so­
nunda kendisini yok edecek olan antitezi, kendi bagrmda ge­
li�tirrneye yazg1h olrnayacakti. Marksist ya da Hegelci anlarnda
tarih sona erecekti. Proletarya kuzusundan, burjuvazi aslamy­
la birlikte yatrnas1 istenrneyecekti; zira aruk aslanlar olrnaya­
cakti. Arna 1,;1karlan aslanlarm yok edilrnesini gorrnelerini sag­
layacak olan kuzular, sonsuza kadar rnukernrnel ve olays1z bir
ahenk ii,;inde yan yana yatacaklardi. Daha soma, kusursuz ko-

2 Bu "proletarya d iktatorlugu" nosyonu Hegelci bir nosyon degildir ve dogru­


sunu soylemek gerekirse Marksizmin ilk evresine de ail degildir. Komunist
Manifesto'da yer almaz. 1 848-49 devriminin ba�ans1zhg1, Marx'1, proletaryamn
eger proletarya diktatorlugu arac1yla burjuvaziyi yok edemezse hii;:bir zaman
sm1fs1z bir toplum yaratmada ba�anh olamayacag1 konusunda ikna etmi�tir.
Rastlanuya bagh, herhangi teorik bir temelden yoksun olan bu sonradan akla
gelen �ey Marksist inam�m diger herhangi bir akidesinden daha populer ve da­
ha etkili olmayi ba�arm1�tu.

110
rnunist toplurnda, "ortak zenginligin butun pmarlan daha da
bolluk ic;:inde akacaku . " 0 zarnan ve ancak o zarnan, o buylik
kornunist ideal anla�Iiacaku: "Herkesten yetenegine gore, her­
kese ihtiyacma gore. "
Marksist sisternin ana c;:izgileri boylece tarnarnlanrn1� oldu.
Kapsarnh ve tutarh bir butun olu�turdu. Bir rnetafizik, bir ta­
rih felsefesi, bir iktisat teorisi, bir siyasal program ve bir seku­
ler eskatalogya saglad1. Bununla birlikte Marx, bilinc;:li ya da bi­
linc;:sizce, bunu du�undugunde, bir eksikligin farkmdayd1. Ah­
laki bir ternelden yoksundu. Proletaryanm zaferi, arzu edilir bir
�ey olabilirdi. Kac;:milrnaz olabilirdi. Arna onun hakh oldugunu
gosterecek herhangi bir �ey yoktu . Marx, teoride adalet ve ah­
lakilik gibi boyle soyut kavrarnlan begenrniyordu. Pratikte ise,
ic;:gudusel olarak, her tiirlu ayaklanrna prograrnmm, ba�anh
olabilrnek ic;:in, hakh bir ofke duygusuna dayanrnasl gerektigini
biliyordu . Ornrunun geriye kalan k1srnmm buyuk bir bolurnu­
nu bu cazibeyi yaratrnak ic;:in harcad1. Komiinist Manifesto'dan
yirrni yil sonra yaymlanan Kapital'de Marx, ilk kez olarak, bur­
juvazi ile proletarya arasmdaki rnucadelenin yalmzca azmhkla
c;:ogunluk arasmdaki bir rnucadele degil, arna kotu ile erdern­
li arasmdaki bir rnucadele oldugunu ve proletaryanm zaferinin
yalmzca kaba gucun degil arna soyut adaletin zaferi olacagm1
gosterdi. Marksizrnin birinci evresi, sisterni olu�turdu; sonun­
cu evresi ise bunun ahlaki hakh nedenlerini gosterdi.

111
i: Ki: N C i: KISIM

iNGiLTERE
YE D i N C i B O LU M
ingil tere ' d eki i lk Vi l l a r

1 849 sonbaharmda Londra'ya yeni ta�mm1� olan Marx ailesi


revac,;taki Camberwell banliyosunde mobilyah bir eve yerle�ti .
Arnk lie,; c,;ocuk vard1 - annesinin ad1 verilen be� ya�mdaki Jen­
ny, dort ya�mdaki Laura ve iki ya�mdaki Edgar; Londra'ya ge­
li�lerinden bir ay sonra bir oglan daha, Guido, dogdu. Ailenin
dad1s1, Helene Demuth ya da k1sa ad1yla Lenchen'le birlikte aile
tamamlamyordu. Lenchen, Westphalen ailesine gene,; k1zhgm­
da kaulm1�u; Marx'lara c,;ogu kez ucret almadan sadakatla hiz­
met etti; Highgate Mezarhg1'ndaki Marx aile kabristanmda go­
muludur. Onun varhgmdan bu sayfalarda nadir olarak soz edil­
mesi gerekir ya da edilecektir ama Marx ailesinin bundan son­
raki macerasmda hep var oldugu bilinmelidir.
Marx'm lngiltere'de siyasi tamd1klan vard1 ama ki�isel dost­
lan yoktu. Parasal konulardaki du�unceleri ilkeldi. Tavsiye­
ye kulak asan ya da kabul eden bir adam degildi ve diger siya­
si multecilerin c,;ogu gibi Londra'daki ko�ullarm ya da hayat pa­
hahhgmm farkmda degildi . Babasmm Trier'deki emlakmm son
kalmulanm da elden c,;1karrnay1 ba�arm1�u ve birkac,; aydir Bay
Micawber1 havasmdaki gelirle idare ediyordu. Proletarya dev­
rimine inand1g1 gibi, kendi y1ldmna da guveniyordu. Sabirs1z

Mr. Micawber, Charles Dickens'm David Copperfield romanmdaki, bor�lanm


odeyemedigi i�in kodesi boylayan tip - �.n.

115
degildi; r.;unku devrimin mutlaka gelecegini biliyordu. Bu arada
kansmm ve r.;ocuklannm varolmay1 nas1l surdureceklerini du­
�unmek pek aklma gelmiyordu.
Yilm sonunda Engels'in lsvir.;re'den geli�i onu, h em ir.;inde
ya�ad1g1 toplum hakkmda ne kadar cahil oldugunu , hem de
kendine olan guveninin buyuklugunu gosteren, bir cazibeye
kapurd1. Neue Rheinische Zeitung gelenegi bu yabanc1 k1yilar­
da bile surdurulmeliydi ve Revue der Neuen Rheinischen Zeitung
ad1yla Almanca ayhk bir yaym ba�lam. Dergi, Hamburg'da ya­
ymlamyor ve yaz1lar hemen hemen tumuyle Engels ve kendisi
tarafmdan yaz1hyordu. Engels tarih, Marx ise devrim felsefesi
uzerine yogunla�u ve derginin butunu, hemen hemen yegane
potansiyel okuyucu olabilecek Londra'daki Alman multecilere
yonelik acllic1 saldmlarla doluydu . 1 850 y1lmm ilk don aymda
ayhk say1lar r.;1kanld1 ve daha sonraki ay, May1s-Arahk ortak sa­
y1s1 yaymland1. Bu sonuncusu oldu. Kaynaklar tukendi ve bas­
k1 say1s1 hi<.; ku�kusuz pek sm1rh kald1.
Eger Marx Londra'yi fethedecegini ummu� idiyse, h1zla hayal
kmkhgma ugruyordu. Kendisini lngiliz siyasi hayatmda Kossuth
ya da Mazzini gibi ger.;ici bir sansasyon yapacak o populer albeni
ya da siyasi cazibe onda yoktu; �ohretli tek iddias1 ekonomi poli­
tik alanmda kimi r.;apra�1k y1k1c1 teoriler geli�tirmek olan bir Al­
man surgun ir.;in kazanr.;h bir istihdam olanag1 da yoktu. Baht­
s1z Revue der Neuen Rheinischen Zeitung'un masranan yuksek­
ti ve Marx'm sermayesinin son kuru�u da k1sa surede eriyip git­
ti. CambeIWell'deki evsahibi ku�kulanmaya ve huzursuzlanma­
ya ba�lad1. 1 850'nin Nisan ya da May1s'mda, yoksulluk ve zih­
ni endi�e ile y1pranm1� olan jenny Marx'm hasta bir bebegi em­
zirmek ir.;in mucadele ettigi bir s1rada odenmemi� kira ir.;in haciz
geldi. lcra memuru duruma el koydu. Esnafm faturalan h1zla or­
taya dukuldu. Marx'm, bebegin be�igi ve yatag1 da dahil birkar.;
oteberisine el kondu ve sauld1; aile aomas1zca sokaga b1rak1ld1.
Bir hafta kadar bir sure ir.;in Leicester Square'de bir Alman
oteline s1gmdilar. Daha soma butun ev halk1 Soho'da, Dean
Street 28 numaranm list katmdaki iki kur.;uk odaya s1k1�ular ve
bu iki oda alu y1ldan fazla bir sure onlarm evi oldu. Bu y1llarda

116
Marx ve ailesinin ic;inde ya�ad1g1 ezici mali ko�ullar mektupla­
rmm surekli �ikayet konusuydu . Pek c;ok durumda, "evde keli­
menin gerc;ek anlam1yla bir tek c;eyrek peni yok"tu ve aile bil­
digimiz ac;hkla kar�1 kar�1ya idi. <;:ocuklar bile ev sahibinin, es­
nafm ve s1k1�uran alacakhlarm b1ktmc1 1srarlarma ah�m1�lar ve
merakh ara�tmcilara "Bay Marx evde degil" diye cevap vermeyi
ogrenmi�lerdi. Marx'm birincil zaman harcad1g1 i� ve temel ge­
c;im kaynag1 faizcilerden ve arkada�lardan odunc; almak ve re­
hinciye ziyaretler yapmaku. "Son onbe� gunde" diye yazm1�u
bir keresinde , "biraz yiyecek ic;in alu peni bulabilmek amac1yla
gunde yakla�1k alu saat ko�turmam gerekiyordu" t�lerin gec;i­
ci olarak o denli kotii. olmad1g1 zamanlarda bile, yaz1 kag1d1 al­
mak ic;in paltosunu rehine b1rakmas1 gerekmi�ti.
Sonraki y1llarda Bayan Marx, rehinciye yapilan bu ziyaret­
lerden birinin, kocasmm polis karakolunun hucresinde nasil
bir hafta sonu gec;irmesine neden oldugunu anlaurd1. Bir Cu­
martesi ak�am1 gee; bir saatte Marx, Pazar gunii.nii.n ihtiyac;lan­
m alabilmek ic;in, Westphalen aile gumii.�ii.nii.n bir k1smm1, el­
lerinde kalanlarm en saglamm1, c;aresizlik ic;inde rehine b1rak­
maya c;abahyordu. Bir rastlanu sonucu, ya da Jenny Marx'm
du�unmeyi tercih ettigi �ekliyle, gumii.�ii.n uzerindeki tac;, Ar­
gyll Duku'nii. armasm1 andmyordu. Her ne ise, benzerlik olsun
ya da olmasm, h1rpani gorii.numlu bir yabancmm eski aile gu­
mii.�ii.nii. rehine b1rakmaya c;ah�mas1 ve bunun kendisine ait ol­
dugunu iddia etmesi Britanyah bir rehinci i�in yeterli bir ku�­
ku nedeniydi. Polis c;agnld1. Marx'm anlamklarma inamlmad1,
Polis karakoluna goturuldu ve ara�urma yapilmak uzere gozal­
tma almd1 ve kimliginin gerc;ek bir �ekilde saptanabilmesi Pa­
zartesi sabahmdan once mumkun olmad1.
Bu ac1kh ko�ullarda, Marx ailesine iki k1z daha - Frances­
ca ve Eleanor dogdu. Marx, tutkulu, vefah ve bilgili bir babay­
d1. Siyasi hayatm dogmatik ve buyurgan otokrau, c;ocuklany­
la olan ili�kilerinde, 19. yuzy1l Almanya'smda oldugu gibi, 19.
yii.zyil lngiltere'sinde bile ender gorii.len e�itlikc;i yontemleri be­
nimsemi�ti. "<;:ocuklar ane-babalanm yeti�tirmelidirler" onun
ozdeyi�lerinden birisidir. Birbirlerini �akac1 takma adlarla c;ag1-

117
nyorlard1 . Edgar (yaz1h�mdaki farkhhga ragmen Frans1zca'daki
mousch [sinek] ) "Musch"; Guido, dogdugu ulkenin ulasal kah­
ramamnm amsma <;;a resiz "Fawkes " , Almanca'da "Foxchen" ya
da "Foxie" (tilki) olarak yozla�m1�n ve Eleanor izah1 daha zor
bir �ekilde 'Tussy" idi. Marx'm kendisi, <;;o cuklan (<;; ogu kez ka­
ns1 ve Engels) i<;;i n - komur karas1 gozleri ve sa<;; l anm ima et­
mek i<;;i n "Magribi" idi; ama yedi ya�mdaki Musch ona "Benim
Sevgili 5eytamm" diye yazmaktad1r ve y11lar sonra sa<;; l an beyaz­
lanmaya ba�laymca, "Magnbi" yava� yava� yerini "Koca Nick"e
terk etmeye ba�lad1. Korkun<;; ko�ullann varhgma ragmen, 28
Dean Street'deki evlerine egemen olan huzur, Marx'm ba�anla­
nmn en takdire deger olanlarmdan birisidir.
Wilhelm Liebknecht'in amlan bu donemde Marx'm haya­
tmm eglenceli yanlanna ili�kin kimi izleri barmd1rmaktad1r.
1850 y1lmda Londra'ya gelen Alman multeci Liebnecht , haf­
tada U.<;; �ilin aln peni kar�1hgmda meteliksiz bekar beyefendi­
lere barmma olanag1 saglayan bir kuru m olan Old Compton
Road'daki Model Pansiyon'da ya�1yordu. Marx'm evinin nere­
deyse her gunku ziyaret<;;i siydi ve bir donem de aym <;;a ll altm­
da kald1 . Marxlar'la ilk tam�masmm Greenwich ya da Hamp­
ton Court'da Alman l�<;;i Egitim Birligi'nin yaz pikniginde ol­
dugunu hanrhyor. Birka<;; se<;;i lmi� dostla birlikte bu.tun aile­
nin kanld1g1 Hampstead Heath'a yap1lan Pazar gezintilerini, <;;i ­
menlerin U.zerinde yap1lan piknigi ve daha sonra i<;;e cek bir �ey­
ler i<;;i n jack Straw's Castle'da mo la verildigini amms1yor. Re­
gent Street'deki bir dukkanda, treni <;; e ken bir elektrikli loko­
motif modeli kar�1smda Marx'm duydugu heyecam ve ekono­
mik ve toplumsal devrimin de uygulamah bilimin bu muzaffer
ba�ansm1 izlemesi gerektigine ili�kin kendine guvenli ongon1-
sunu aktanyor. Kendisi, Marx ve Edgar Bauer'in (Marx'm eski
arkada�1 Bruno'nun karde�i) birlikte Hampstead Road'daki bu.­
tun publan ziyaret edi�lerini anlanyor.
Tottenham Court Road'dan yukan dogru sistemli bir �ekilde
yollarma devam eden U.<;; l u, bir grup Oddfellow2 dernegi uyesi-

2 Oddfellow: lngiltere'de 18. yuzy1lda kurulmu� Independent Order of Old Fellows


adh yard1mla�ma derneginin uyesi - �.n.

118
nin ziyafet <;;e ktikleri bir tavernaya rasthyorlar. Parti <;;o k ne�e­
lidir ve yeni gelenlerde kanlrnalan i<;;i n davet edilir. Konuklar,
aslmda ev sahiplerinden daha az ay1ktular. Marx Alman bili­
rni ve Alman rnuzisyenleri uzerine bir ovgu duzer. Buna guce­
nen olrnaz. Arna Liebknecht lngiliz siyasetinin de aym Alman
siyaseti gibi <;;iirurnu� oldugunu, aradaki tek farkm, Alrnanlarm
kendilerinin i�e yararnaz olduklanm bildiklerini arna lngiliz­
lerin bunu bilrnediklerini soyleyince vatansever Oddfellow'lar
biraz ileri gidildigini du�unurler ve Bauer "lngiliz riyakarhg1"
uzerine dururnu daha da geli�tirince tehditkar yurnruklar kal­
dmhr ve "bu kahrolas1 yabancilar"a hadlerini bildirrne niyeti
ortaya konur. O<;;l u, oradan acele bir �ekilde SlVl�rnak i<;;i n yete­
neklerini elden geldigince kullamrlar. Saat geceyansmdan son­
ra 2'dir. Ka<;;1 �lanm kutlarnak i<;;i n <;;e vredeki turn gaz larnbalan­
m patlatular ve evlerine gitrnek i<;;i n tarn yol tabanlan yaglarlar.
Belki bu tur rnaceralar nedeniyledir ki, Edgar Bauer'e, Marx ta­
rafmdan "Soytan" ad1 takilrn1�t1.
Marx'm bu s 1 radaki daha normal ah�kan hklan hakkm­
da birka<;; ayrmn daha eklenebilir. 1851 y1lmm yazmda ken­
disini "dokuzdan yediye kadar ekonorni politigin 'kahrolas1
ayrmnlan'nm i<;;i ne gornulrnu� olarak British Museurn'da otu­
ran" birisi o larak tamrnhyor. Kendisi, her ne kadar purodan
<;;o k fazla anlayan biri degildiyse de tiryaki idi ve daha sonralan,
Kapital'den kazand1klarmm turnunun, onu yazarken i<;; tigi pu­
rolan kar�1larnaya yetrneyecegini soylernekten ho�lamrdi . Ara
sua, Dean Street'ten bir ta� anrn1 uzakhkta Rathbone Place'deki
bir eskrirn kulubune ugrar ve kih<;; oyununu bizzat denerdi.
Arna kulup (aralannda bir vatanda�m1 oldurrnek su<;;u yla da­
ha soma as1lan Barthelerny'nin de bulundugu) bir grup Fran­
s1z rnulteci tarafmdan i�letiliyordu ve siyasi bir kavga bu ili�ki­
ye noktay1 koydu. (:ok yorgun oldugu ya da herhangi ba�ka bir
entelektuel yogunla�rna i<;;i n sinirlerinin <;;o k gergin oldugu za­
rnanlarda kendisini saf rnaternatige verirdi ve evraklan arasm­
da, eger rivayet dogru ise, kans1 olurn do�egindeyken zihnini
dagltrnak arnac1yla yazd1g1 kalkulus uzerine bir tez yer ahyor­
du. Devrirncilerin geleneksel eglencesi olan satranc1 oynardi.

119
Oyunda ba�anh degildi ve bir aptal olduguna inand1g1 Liebk­
necht her defasmda kendisini yenince oylesine c;:ileden pkard1
ki Bayan Marx bu kar�1la�malara veto uygulamak zorunda kal­
m1�t1 ve daha sonraki yillarda Marx yalmzca sakin ve hatas1z ol­
mayan Lenchen'le oynard1. Ellilerin ba�larmda Dean Street'de
egemen olan hayatm karanhk renklerine kar�1 burada ortaya
konabilecek pek da ba�ka bir resim yoktur.
Soho yerle�im alam saghga zararh olu�uyla O.nlo.ydu (bir
ytl mO.thi� bir kolera salgm1 patlak vermi�ti) ve bu y1llar bo­
yunca yalmzca bir ya da iki kere daha az zo.go.rt olan bir ba�­
ka goc;:menin Marx ailesine sundugu nadir ho�luklardan bi­
risi, birkac;: go.nl o.go.ne Edmonton'da kir havas1 almak ya da
Camberwell'deki bir kulo.benin banliyoye ozgo. olanaklarmdan
yararlanmakt1. <,;:ocuklarm s1k s1k hasta olmas1 ve birbirini izle­
yen olumlerin say1lanm yanya indirmesi sO.rpriz degildi. Zaval­
h "Fawkes" ve Francesca bebeklik donemini a�amad1lar. 1852
y1lmda Francesca oldugo.nde, cenaze masrafian ic;:in gerekli pa­
ra yoktu ve cenazenin yoksullar mezarhgma gomo.lmesi, Fran­
s1z bir kom�unun beklenmedik comertligi sayesinde umutla­
rm kesildigi son anda onlenmi�iti. Aynca, O.c;: y1l sonra, 1855'in
Paskalya Yortusu'ndan onceki Cuma go.no. sekiz ya�maki Mus­
ch, uzun sure devam eden bir ate� sonucu oldo.. Bu felaketler
aCI c;:eken anneyi neredeyse aptalla�ttrd1 ve yirmi y1ldan daha
fazla bir so.re sonra o s1rada c;:ekmi� olduklan hakkmda ac1 ac1
�unlan yazm1�t1:

Bu to r kay1plardan soma insanm dengesini bulmasmm ne ka­


dar zor ve ne kadar uzun so.rdugunu c;:ok iyi bilirim. Kuc;:uk se­
vinderi ve biiyiik endi!?eleriyle hayat yard1m1m1za gelir ve ku­
c;:uk gunluk i!?leri ve gunluk can s1kmttlanyla buyiik ac1 o amn
1st1raplanyla korle!?ir ve biz farkma varmadan agn hafifler. Ya­
ra, ozellikle de annenin kalbindeki yara hic;:bir zaman iyile!?­
mez. Arna ufak ufak, taze ac1lar ve taze ne!?eler ic;:in insanm ru­
hunda yeni bir munislik uyamr ve dolay1s1yla insan yarah ama
her zaman umut eden bir kalple, en sonunda her!?eyin sustu­
gu ve sonsuza kadar huzurun geldigi ana kadar ya!?ar gider.

1 20
Marx ir;:in hayatta olan tek oglunun olumu unutu lmayacak
bir darbe idi. Musch'un olumu, hayatmm orta ya�larmda, d1�
dunyaya kar�1 gosterdigi oz-savunma ve kay1ts1zhk duvarmm
y1kild1g1 yegane olayd1.

Bacon, gen;:ek degeri olan adamlarm [diye yazm1�t1 Or;: ay soma


Lassalle'e] dogayla ve dunyayla pek r;:ok ili�kisinin oldugunu,
pek r;:ok ilgilendigi �ey bulundugunu ve her turlu kaybm uste­
sinden kolayhkla geldiklerini soyler. Ben bu degerde bir adam
degilim. Evlad1mm olumii kalbimi ve beynimi derinden par­
r;:alad1 ve bu kayb1 ilk gunkii gibi taze hissediyorum. Kanm da
aynca bir hayli r;:o ktii .

D1� dunyada, yoksullugun ogutucu snadanhg1 d1�mda ke­


derini azaltacak herhangi bir �ey yoktu . lhtiyar;: Marx'1 surekli
ama nadiren ba�anh bir asalaga donu�turmu�tu. Alman ya, Hol­
landa ve Fransa'ya dagilm1� olan kendi ve jenny'nin akrabalan­
na surekli r;:agnda bulunuluyordu. Arna para kill! ve ona sahip
olanlar 1 848 ve 1 849 devrimlerinde Marx'm oynam1� oldugu
rolu ilgiyle kar�Iiayanlar degildi. Zaman zaman Hollandah bir
amca yard1mc1 oluyordu. Arna sevgi emaresi beslemedigi anne­
si, kendisini "para d1�mda nazik ifadelerle" eglendiriyordu ve
daha sonraki y11larda ag1r ama hikmetli bir sozle, "hakkmda ya­
zacak yerde Karl biraz kapital yapsa r;:ok daha iyi olurdu" dedi­
gi soyleniyordu. Bu r;:agnlarmm tek sonucu Marx'm dogal hid­
detini arurmak oluyordu.

Soz vermi� olmasma ragmen [ Engels'e Subat 1852'de yazm1�


oldugu bir mektupta] benim koca kandan �u ana kadar her­
hangi bir haber alm1� degilim. Ne de Almanya'daki dostla­
ra yazml� oldugum mektuplanma bir cevap ald1m. Ger;:tigi­
miz bir hafta, rehincide kalan paltom olmad1g1 ir;:in d1�an­
ya r;:ikamama ya da kasap veresiyeyi kestigi ir;:in et yiyeme­
me gibi ho� bir durumday1m . . . Ald1g1m1z tek iyi haber, ka­
nmm amcasmm sonunda hasta oldugunu bildiren papazm
kans1 baldmmdan geldi. Alr;:ak herif �imdi olurse, rezi il i k­

ten ku rtu lu rum .

121
Dort y1l soma, jenny'nin annesinden kalan kuc;:uk bir miras
sonunda Marx ailesini Soho'nun sefilane mengenesinden kur­
tardi.40 Sterlin degerinde ikinci el mobilya satm aldilar ve Ha­
verstock Hill'de Grafton Terrace'da yuksek bir Victoria evine
ta�md1lar. Bu tur devlet ku�lan surekli beklenemezdi ve bu y1l­
larda Marx'm iki duzenli gelir kaynag1 vardi. Birincisi, ko�ul­
lan a�ag1da anlaulacak olan duzenli ama az ucre t kar�1hgm­
da katk1da bulundugu New York Tribune; ikincisi ise Friedrich
Engels'in �a�mayan comertligi idi.
Engels, 1 849-50 k1�mda lsvic;:re'den lngiltere'ye geldiginde,
tekstil endustrisindeki i�ine geri donmek gibi bir niyeti yoktu.
Ancak Revue der Neuen Rheinischen Zeitung'un fiyaskosu, arkada­
�mm umarsiz kotu durumu ve kendisinin para getirecek herhan­
gi ba�ka bir i� bulamayi�1 bu uygunsuz ama makul c;:ozume onu
yoneltmi�ti. Hahl ho�gorulu babasiyla ban�iku ve bir kez daha
Manchester'de kendini katip olarak c;:ah�irken buldu. Engels'te
kendisine verilen her turlu gorevi ba�arma konusun da olaga­
nustu bir sebat ve c;:ok yonlu bir yetenek vardi. Matematik ve uc;:
ya da dort bilimle amator olarak me�gul oluyordu. Eski lngiliz­
ce, eski Norvec;: dili ve Got dili de dahil neredeyse Avrupa'mn her
diliyle uzaktan a�inahg1 vard1 ve bir keresinde Marx'a, "Farsc;:a
ic;:in kendisine en c;:ok uc;: hafta tamd1gm1" yazm1�ti. Askerlik ko­
nusunda mahirdi; gazeteci olarak becerikliydi ve i�adam1 olarak
da becerikliydi. Babasim idare etme konusunda daha az becerik­
li degildi. Alu ay gec;:meden Manchester firmasma babasmm ki�i­
sel temsilcisi olarak atanm1�ll ve muzafferane bir �ekilde Marx'a
"bunun, somaki arti�lar bir yana, ayda 5 Sterlinlik bir arti�" an­
lamma geldigini yaziyordu. Bu tarihten itibaren Marx ve Engels
arasmdaki yazi�malar Manchester'den Londra'ya duzenli bir pa­
ra havalesi ak1�1m kaydeder. Bu paralar c;:ogunlukla, ikiye kesil­
mi� ve atalanmizm tedbirliligine uygun olarak, ayn mektuplarda
postalanan banknotlar halinde gonderiliyordu. Miktarlar ba�lan­
gic;:ta kuc;:uktu; c;:unku Engels'in kendi pozisyonu hem mutevazi
hem de riskliydi. Arna bu ilk yillarda bile, gonderilen toplamlar
onemliydi ve daha soma, Engels daha mureffeh bir hale gelince
daha buyli.k tutarlar gonderildi.

1 22
1 849 k1�mda Marx ve Engels lngil tere'de yeniden bir a ra­
ya geldiklerinde aralanndaki dostluk h1zla en olgun �eklini al­
di. Sonraki y1llar bu dostlugu gui;lendirdi arna niteligini degi�­
tirrnedi ve daha soma sarnirniyetlerinde asla bir durgunluk ve
gev�erne olrnadi . 1 850 sonbahannda Engels'in Manchester'e
yerle�rnesi, yalmzca iki arkada�m aym �ehirde yan yana ya�a­
d1klan Marx'm ya�arnmm son on ytlmda sona e ren, uzun ve
kesintisiz rnektupla�rnalar i<;in bir i�aretti. Bu rnektupla�rna­
lar yalmzca Marx ve Engels arasmdaki ili�kiler i<;in degil fakat
Marx'm bu donerndeki turn hayau i<;in elirnizdeki ternel kay­
naku r. Marx'm rnektuplarmm savunrnas1z i<;tenligi onun bi­
yografisini yazacak ki�i ii;in son derece degerlidir. Ancak bun­
lann pek i;ogu, herhangi birisinin itidalini zorlayacak ko�ullar
i<;inde yaztlrn1�llr ve onun ofke ve hm<; dolu her ifadesinin de­
gi�rneyecek bir �ekilde korunrnu� olrnas1, belki de Marx'a ya­
ptlrn1� bir haks1zhkt1r.
Belirtrneye gerek bile yoktur ki , bu dostlugun bilani;osunda
rnaddi �eylerde zirnrnet tii.rnuyle Marx'm hanesindedir. Engels,
kapasitesinin sm1rlannda ve hatta onun bile btesinde verrni�tir;
zira kritik anlarda birkai; kez gelecekte faturalarm ona i;1kan­
lacagm1 sezrni�tir. Engels, sirf verrne arzusuyla, kar�1hk urnu­
du olrnadan ve rninnettarhk beklerneden verrni�tir. Hizrnetleri­
ni, gunluk s1radan i�lerrni� gibi ele alarak ve kendini geri plan­
da tu tan bir niyetle yaprnt�llr bunu. Cbrnertligini kaba bir �aka
ile gizlernek isterken, "tai;hlarm silahh rnudahalesinin gerekli­
ligini eger bana yazmazsan, gucenirirn" diye yazrn1�ti. Bir ba�­
ka olayda ise , babasmm kendisine Noel hediyesi olarak verdi­
gi bir au kabul ettigi i<;in pi�irnanhgm1 dile getirrnektedir. Ata
bakrnak i<;in gerekli rnasrafm Marx ailesine gonderdigi sub­
vansiyonlan azaltacagmdan korkrnaktadir ve "kendisi orada at
beslerken , Marx'm ve ailesinin Londra'da paras1zhk i;ekrnesi­
ni" son derece ii.zii.cii. bulrnaktad1r. Edebi katktlan da daha az
ve daha iddias1z degildir. Marx'm gazeteci olarak rnii.cadele ver­
digi gunlerde, surekli olarak Marx'm irnzas1yla yaymlanan ve
kar�1hgmda para ald1g1 rnakaleleri yazrn1�llr ve Kapita l in bu.­
'

tun sayfalan, Lancashire parnuk endustrisinin teknik ve ticari

1 23
yonleriyle ilgili bilgileri Marx ic;:in usanmadan haz1rlay1�ma ta­
mkt1r. Engels'in erdemlerinin katalogunda, yeterliligi kadar co­
mertligi ve tevazuu ac;ikc;:a i�aretlenmi�tir.
Bu garip dostulugu tek bir ciimle ile ozetleyip, Marx'm En­
gels'i istismar etmi� oldugunu ilan etmek, Marx'm hayali bur­
juvasmm ideal proleterini somiirmesi gibi bir �eydir. Arna ne
olursa olsun haks1zhktn. Onlann arasmdaki ili�kinin doga­
s1, Marx'm ki�iliginden c;:ok Engels'in ki�iligine dayamyordu.
Engels'in kendi liyakatini oldugu kadar kendi roliinii deonem­
semeyen bir duygusu vard1. Kendisini, ic;:tenlikle, " teorik yon­
den tembel" olarak niteliyordu. Marx'm oliimiinden uc;: ay son­
ra , Komunist Manifesto'nun yeni Almanca bask1sma bir onsoz
yazd1gmda, tarihte ve siyasette sm1f-mucadelesi " temel fikri­
nin" "yalmzca ve emsalsiz bir �ekilde Marx'a ait" oldugunu
vurgulama konusunda dikkatliydi ve birkac;: ay soma Kapital in '

iic;:iincii bask1sma onsozde, Marx hakkmda "dostlann en gerc;:e­


gi ve en iyisi - kelimelerin ifade edebileceginden c;:ok fazlasm1
borc;:lu oldugum bir dost" diye soz etmi�ti. Kendisini ic;:tenlik­
le ve abartmadan, Marx'm yegane ve mukayese kabul etmez bir
general oldugu orduda yalmzca bir astsubay olarak gormii�tii.
Marx'ta "ya�ayan dii�iiniirlerin en buyugu"nii goruyor ve ne
kadar miitevazi olursa olsun, onun yapabilecegi her turlu ma­
h ve edebi yard1mm, ustanm dehasma yara�n ve goniillii bir
minnettarhk oldugunu soyluyordu. Gelecek ku�aklar da, her
iki adamm gorece buyukluklerini degerlendirirken, esas itiba­
riyle Engels'in kendisinin gorii�iinden farkh bir gorii� benim­
sememi�lerdir. Herhangi maddi bir anlam d1�mda Marx kendi­
ne yeterli ve Engels'ten bag1ms1zd1. Herhangi maddi bir anlam
d1�mda, Marx olmadan Engels yoktu.
Ancak, her �ey bir yana, Marx'm bir dahi oldugu ve Engels'in
yalmzca azimli ve c;:ok yonlii bir yetenek oldugu, Marx'm arka­
da�ma kar�1 tutumundaki bir yetersizlik izlenimini ortadan kal­
dnmamaktadn. Yard1mlanm sanki zorunluymu� gibi yapm1�
olmas1 Engels ac;:1smdan iyiydi; ama Marx bunlan aym �ekilde
kabul etme konusunda biraz daha az hevesli olabilirdi. Engels'in
comertligi ic;:in, ba�ka turlu kendi payma du�meyecek bir olum-

1 24
siizlukle yeterince odullendirildigi iddia edilebilir; arna bu,
Marx'm degil gelecek ku�aklarm iddias1 olabilir. Marx'm 1rk1-
na popiiler olarak atfedilen bzellige kar�m, paraya hic;:bir bnern
verrnedigi ve eger sahip olsa, Engels'ten ald1g1 kolayhkla onu bir
arkada�ma verebilecegi ileri siiriilebilir. Arna dogas1 Marx'tan
daha s1cak olan birisi bu hediyelerde duygusal bir yan bulabilir
ve Marx'm paray1 ald1gma ili�kin rnektuplarda s1k s1k goriildii­
gii gibi, bunlara bir ticari rnuarnelenin aldauc1 bzelligini s1k1�ur­
rnaktan geri durabilirdi. (:ok ender dururnlarda, onun kalernin­
den, ba�tan savrna bir te�ekkiir ifadesinin btesinde bir �ey gorii­
lebilir. Bu ender dururnlardan birisi, Kapital'in birinci cildinin
bask1ya haz1r oldugu s1rada ortaya c;:1krn1�ur.

Sen olmasaydm [diye yazm1�t1) bu i;; ah�mayi asla tamamlaya­


mazd1m ve seni temin ederim ki, esas itibariyle benim ii;;i n,
kendi unlii yeteneklerini paslanmaya terk etmen ve ticaret­
te yipranm1� olmanm ve benim butiin kui;; u k sefaletlerimi be­
nimle birlikte ya�amanm ag1rhg1 vicdammm iizerine dag gi­
bi i;; okmii�tiir.

Birkac;: hafta sonra, bir Agustos sabah1 saat 2'de rniisveddele­


rin son satmm diizeltti ve aym ternaya daha s1cak bir tonla ge­
ri dondu:

Boylece bu cilt haz1r. Bunun mumkun olmas1 konusunda te­


�ekkiir etmem ge reken tek ki�i sensin. Senin fedaka rhgm ol­
madan bu iii;; ciltteki muazzam i�i miimkiin degil tamamlaya­
mazd1m. Seni te�e kkiirlerl e dolu olarak kucakhyorum!

Son be� sbzciik o rij inalinde de l ngilizce yazi lrn1� u ; z i ra


Marx'm ilginc;: bir bzelligidir ki, nazik bir duyguyu ifade etrnek
istedigi zarnan u tangac;: bir �ekilde kendi dilinin d1�mda bir di­
le ba�vurur. Hepsi buydu. Marx kendi iislubuna gore rninnet­
tarhgm1 ifade etrni�ti. Arna te�ekkiir sbzciigii onun dudaklan­
na her zarnan goniilsuzce ve acernice geliyordu
Bununla birlikte Engels'in yapug1 hizrnetlerin rnuhatab1 ta­
rafmdan yeterli te�ekkurle kar�Iianrnarnasm1 bir kusur olarak
gordugu de samlrnarnahd1r. Bir kez ve yalmzca bir kez onun

125
o sab1rh ve al1;akgonO.llO. dogas1, Marx'm soguklugu kar�1sm­
da gO.ceniklikle isyan etrni�ti ve bu da para rneselesiyle ilgili de­
gildi. Uzun y1llar boyu, oyle anla�Ii1yor ki, lngiltere'de ilk ya�a­
rnaya ba�lad1gmdan itibaren Engels Manchester'de Mary Bur­
ns adh lrlandah bir i�1;i k1zla birlikte ya�arn1�t1. 1863 Ocak'mda
Mary aniden kalp krizinden oldO. ve Engels trajik haberi arkada­
�ma yazd1. Marx'm cevab1, onun karakterinin ve gO.nlO.k haya­
tmm ko�ullannm oylesine tipik ornegidir ki aktanlrnaya deger:

Mary'nin oliirnii [ diye devarn eder] beni hem �a�Irtli hem de


<;ok etkiledi. lyi huylu, ne�eli birisiydi ve sana baghyd1.
Bulundugurnuz yerde kotii talihten ba�ka bir �ey olrnad1-
gm1 �eytan biliyor. Nereye yonelecegirni aruk bilerniyorurn.
Fransa ve Alrnanya'dan para bulrna giri�irnlerirn sonw,;suz kal­
d1 ve dogal olarak 15 Sterlin'le a<;1g1 birka<; haftadan fazla dur­
durarnayacag1rn dogal olarak 6ng6riilebilirdi. Kasap ve fmn­
c1 d1�mda, hi<; kirnseden veresiye bir �ey alarnarnarn1z bir yana
-o da bu hafta sonunda bitecek- okul faturas1, kira ve bir su­
re �ey i<;in alacakhlarca s1k1�tmhyorurn. Birka<; pound alacag1
olan bir iki ki�i paray1 keyiOe ceplerine indirdiler ve �irndi ba­
na yeni bir hevesle saldmyorlar. Dstelik <;ocuklarm d1�an <;1ka­
cak ayakkab1lan ya da giysileri yok. . .
Tarn d a bu anda sana bu korkun<; �eylerden soz etrnern, be­
nirn a<;1rndan igren<; bir bencillik. Arna tedavi e�-sagalurnsal
( homeopatic) . Bir bela digerini tedavi ediyor. Ve her�eye rag­
rnen hen ne yapabilirirn? Biitiin Londra'da kalbini serbest�e
a<;abilecegirn bir tek adarn yok ve kendi evirnde, kar�1 taraf­
tan gelecek feveranlan kar�Iiarnak iizere sessiz Stoac1'y1 oynu­
yorurn. Bu ko�ullar altmda <;ah�rnak bir hayli olanaks1z. Ke�ke
Mary'nin yerine, zaten bir siirii fiziki rahats1zhg1 olan ve epey­
ce uzun bir hayat ya�arn1� annern Belirli ko�ullann bas­
k1s1 altmda "uygar" insanlarm aklma ne garip fikirlerin geldi­
gini goriiyorsun.

Mary henO.z rnezarma girrneden alman bu "buz gibi" rnektup


Engels'i dort gun dilsiz b1rakt1.
Friedrich Engels, 1 860'/ar.
BO.tun arkada�lanrn [ diye yazd1 sonunda ] , burjuva tamd1k­
lar da dahil, bu olay kar�1smda bana, urndugurndan daha faz­
la dostluk ve sernpati gosterdiler ve bu beni derinden etkile­
di. Sen ise bu am, o soguk felsefenin O.sto.nlugunO.n reklarn1m
yaprnak ic;in uygun buldun. Oyle olsun!

Marx on gun sonra cevap yazd1.

Sana o rnektubu gonderrnek [ diye yazd1] benirn ic;in buyuk


hatayd1 ve postaya verildikten soma pi�rnan oldurn. Arna bu
kalpsizlikten olrnad1. Kanrn ve c;ocuklar tamkurlar ki (sabah
ilk i� olarak) rnektubun geldiginde, en yakm1rnda olan birisi­
nin olO.rnO. kadar peri�an oldurn. Arna ak�arn sana yazd1g1rn­
da son derece urnars1z ko�ullann etkisi altmdayd1rn. Ev sahi­
binin kornisyoncusu evdeydi, kasabm faturas1 protesto olrnu�­
tu, kornur ve yiyecek yoktu ve kuc;O.kjenny yataktayd1. Bu ko­
�ullar altmda genellikle kendirni yalmzca alaynhk yoluyla ko­
ruyabiliyorurn.

Engels bu biraz zoraki ve rahats1z ozunin "ic;tenligi"ni kabul


etti ve "Mary ile aym zarnanda en eski ve en iyi arkada�m1 kay­
betmerni�" olmasma sevindi ve nakit olmad1g1 ic;in kendi ad1-
na yaz1lm1� 1 00 poundluk bir c;ek gondererek her zarnanki kur­
tarrna gorevine ba�lad1. lki arkada�, o ana kadar aralannda her­
hangi bir �eyin gec;rni� oldugunu z1rnnen reddederek ah�1lrn1�
rollerine donduler ve Mary Burns'O.n ad1 bir daha duyulrnad1.
Birkac; ay sonra Engels Mary'nin k1z karde�i Lizzie ile ya�arna­
ya ba�lad1 ve daha sonra da onunla evlendi.
Ancak Marx'm karakteri karars1zhgm1 korurnaktad1r. Arka­
da�hk konusunda yetenegi o lrnayan, ba�kalannm duygulan­
m bu duygular ancak kendisine dokunursa anlayabilen, arka­
da�lanm ve kendisine yard1rn edenleri ah�kanhk geregi ku�ku­
cu ve titiz bir k1skanc;hkla izleyen bir adarnm kendine ozgu bir
dosta ve ya�am boyu surecek bir sadakatla bagh bir e�e sahip
olmas1 yalmzca �ans olamaz. Bu paradoks belki de ilk bak1�ta
gorundo.go. kadar c;arp1c1 degildir. Marx, hayatmm diger kesim­
lerinden insafs1zca esirgedigi -o kadar insafs1zca ki pek c;ok ki�i

1 28
onun dogasmm bundan hepten mahrum oldugunu sanm1�tir­
insanca arkada�hk ve insanca iyilik ihtiyacmm tumunu bu iki
ili�kiye dokmu�tur. Jenny ve Engels'den once ve yalmzca on­
lardan once, Marx, gururunu alc,;altabilirdi. Onlardan ve yalmz­
ca onlardan hediyeyi bir hakaretmi� gibi algilamayabilirdi. Or­
tak bir insani tepkiyle , bu bag1mhhk onlan ona daha da fazla
baglad1. Dunyanm geri kalamm reddedi�i, kendi ic,;inde, onla­
rm ona baghhgmm bir ylikumlulugu idi.
B u n unla birlikte , Ma rx'm Jenny ile ya da Engels ile olan
ili�kisini e�itsiz bir ili�ki olarak tammlamak haks1zhk olur.
Marx'ta, bir koca ve arkada� olarak, her zaman alan, hic,;bir za­
man vermeyen birini gormek yapay bir te�his olacakur. Onun
Jenny'ye olan baghhg1, Jenny'nin Marx'a olan baghhg1 kadar
mutlak ve e�sizdi ve Jenny herhangi bir ironi ya da samimiyet­
sizlik izi gorulmeksizin, her zaman ondan mukemmel bir koca
ve mukemmel bir baba olarak soz etmi�tir.

Bu ku�uk 1su raplann [ diye yazm1�u bir arkada�mal85 l'de]


belimi biiktugiinii du�iinme. Bizim miicadelemizin tecrit edil­
mi� bir miicadele olmad1gm1 �ok iyi biliyorum ve her�eye rag­
men, kendimin o se�ilmi�, mutlu, iistiin tutulanlara ait oldu­
gumu, �unku, haya umm destegi , sevgili kocamm her zaman
benim yammda old ugu n u biliyo ru m . En i�erideki varhg1m1
ezen ve yll regimin kanamasma yo! a�an tek �ey kocamm bu
kadar �ok ku�u k sefaletle ugra!?mas1d1r. 0 hi�bir zaman, en
korkun� anlarda bile, gelecege olan guvenini ya da ne!?eli ve iyi
mizacm1 kaybetmemi� ve beni ne�eli gordiigii ve �ocuklanm1-
zm annelerinin etrafmda oynamasm1 seyrettiginde �ok mut­
lu o lm u!?tur.

A�ag1daki -Marx'tan kansma yaz1hp da gunumuze kalm1�


ender mektuplardan birisi- bir sonraki yila aittir:

Camm,
Mektubun beni �ok sevindirdi. Bana her �eyi anlatmak­
tan asla utanmamahsm. Eger sen, zavalh sevgilim, aci ger�e­
gi ya�amak zorundaysan, benim de o ac1yi en azmdan ruhum-

1 29
<la payla�mam son derece mannkhd1r. Senin nas1l sonsuza dek
esnek oldugunu ve en kur;u k bir olumlu haberin seni nasil ha­
yata dondurdugunu ku�kusuz biliyorum. Bu hafta ya da en
ger; Pazartesi'ye kadar bir diger 5 pound alacagm1 u muyorum .

Dean Sokag1'ndaki bu iki odamn romantik havasmda, J enny


ve Marx arasmda e�it olarak payla�tmlabilecek destans1 bir ni­
telik vardu.
Soho'nun sefaletine direnen cesaret, Haverstock Hill'in da­
ha geni� ve daha iddiah yoksullugunda ciddi olarak smanmaya
yazg1hydi. Kocasmdan dort ya� buyu.k olan Jenny Marx, kukla­
nnm ortasmdaydi. Neredeyse benzeri olmayan zorluklar altm­
da alu c,;ocuk dogurmu�, uc,;unu buyD.tmu�tu; hem saghg1 hem
de sinirleri aym derecede bozulmu�tu. Onda, kocasmm sahip
oldugu soyut spekulasyon ic,;inde surekli kendini unutma �ans1
yoktu ve c,;ocuklann h1zla buyu.mesi hem maddi sorunlan hem
de yoksullugun manevi u tancm1 artmyordu. <:;:ocuklar c,;ok par­
lak ogrencilerdi ve hemen her zaman sm1flannm birincisiydiler.
Onlann okul masraflan ailenin geliri Ozerindeki onemli bir yD.k­
tu ve k1zlar her ne pahasma olursa olsun aile kar�1smda mahc,;up
olmaktan kurtanlmahydi. Arna okulda arkada�lannm onunde
durumu idare etmek yeterince zordu. Ba�kalan tarafmdan ayip­
lanma, �efkat dolu ve mutsuz anne uzerinde surekli bask1 yap1-
yordu. 1858'de doktor, hava degi�imi ve dinlenmek ic,;in deniz
kenanna gitmezse, "beyin-hummas1 ya da benzer bir �eyle" on­
lan korkuttu. lki yil sonra, c,;ic,;ek hastahg1 salgmma yenik du�tii
ve o takatsiz halinden yava� yava� kurtuldu. Altm1�lann ba�mda
Marx'm Engels'e yazd1g1 bir mektupta, onun sinirsel durumuna
ili�kin birden fazla i�aret vardu:

Kanm bana her gun kendisinin ve r;ocu klann mezara girme­


lerini diledigini soylo.yor ve ben de ashnda onu ay1playam1yo­
rum; zira bizim durumumuzda maruz kald1g1m1z a�agilanma­
lar, i�kenceler ve igrenr;likler kolayhkla tammlanamaz.

J enny'nin durumu zaten kotu olmah ki -zira Marx bu tur me­


seleleri Engels'e bile yazmazd1- birkac,; ay sonra Mary Burns'un

1 30
olumu ve Engels'in serzeni�leri Gra fton Terrace'da, Marx'm
kendisinin de ozellikle olumlu bir havada olmad1gm1 gosteren
bir krize neden oldu:

Simdi sana !aft uzatmadan soyleyebilirim ki [diye yaz1yordu


Engels'e olaydan O.c; hafta soma] , bu son haftalarda ya�am1�
oldugum bO.to.n s1kmt1lann arasmda beni hic;bir �ey dostlu­
gumuzda bir c;atlak olabilecegi korkusu kadar rahats1z etme­
di. Kanma sO.rekli, bO.tii.n bu rezillik ii;:inde hii;:bir �eyin beni,
eve ili�kin bu endi�elerin ve onun endi�eli durumunun, se­
ni teselli etmek yerine, kendi ozel ihtiyai;:lanmla seni rahat­
s1z etmi� olmak kadar O.zmedigini soylo.yordum. Dolay1s1y­
la evin huzuru pek i;:ok bozuldu ve zavalh kadm aslmda hii;:
sui;:unun bulunmad1g1 bir �ey ii;:in ac1 i;:ekmek zorunda kal ­
d1; zira olanaks1z1 istemek kadmlann dogasmda vard1r. Do­
gal olarak benim ne yazd1g1m hakkmda bir fikri yok, ama ko.­
i;:o.k bir derin do.�o.nme ile ne olacagm1 gorebilirdi. Kadmlar
komik yarauklar.

Kansmm zaten yiiklu omuzlarma arkada�ma kar�1 soguklu­


gunun kabahatini yiiklemeye kalk1�mak, hasisc;:e, daha dogrusu
gayrisamimi bir giri�imdi ve bu okuycunun Marx'a olan sem­
patisini aruracak bir �ey degildir. Ancak olgular, her ne kadar
kendini hakh c;:ikarmak amac1yla belki abart1lm1� olsa da, icat
edilmi� de degildi. Kendisi, teorik spekiilasyonun toz pembe
yolunu bencil bir �ekilde izlerken, ailesinin en ilkel ihtiyar,;la­
nm kar�1layamama suc;:lamas1, bu ko�ullar altmda her kadmm
her kocaya kar�1 yapacag1 bir suc;:lamaydi. Meydan okumanm
haks1zhg1 ya da hakhhgmm birbirine kan�m1� olmas1 her tiir­
lu cevab1 onluyordu. Yara ic;:e dogru iltihaplamyordu ve onun
urettigi zehiri onleyecek herhangi bir panzehir yoktu.
K1zlar buyudukc;:e , ya�lanan ve hirc;:mla�an bir anne ile uc;:
gene;: k1z arasmdaki neredeyse kac;:m1lmaz siirtii�me ve k1skanc;:­
hklarm besledigi ac1lar artu. Dogal oldugu uzere, baba, onla­
ra daha da s1k1 sanld1 ve k1zlar onda mii�kulpesent bir anne­
nin kuc;:uk zulumlerine ve serzeni�lerine kar�1 s1gmacak bir ba­
rmak buldular.

1 31
Son aylarda [diye yaz1yordu Engels'e 1 868'de] evde ko�ulla­
rm ne kadar naho� oldugunu, Jennychen'in bana haber verme­
den bir lngil iz ailesinin yanma murebbiye olarak girmeye ka­
rar vermi� olmasmdan anlayabilirsin. Sonunda bu i�e, ve­
rilen sozun yalmzca bir ay ic;in gec;erli olmas1 ko�uluyla raz1 ol­
dum. Bu i� bana ne kadar uygunsuz gelse de, (bunu sana soy­
lememe gerek yok) k1z butUn gun kuc;uk c;ocuklara ogretmen­
lik yaparak gec;irecek - bu ko�ulu kabul ettim c;unku her �ey­
dcn once jenychen'in butUn zamamm bu dort duvann ic;in­
de gec;irmeyecek ve kafasm1 dagitacak bir tilr i�e sahip olmas1-
nm iyi bir �ey olacagm1 du�undum. Kanm son birkac; y1ld1r -
bu ko�ullarda bunu anlamak mumkundur ama yine de ho� ol­
mayan- o iyi mizacm1 epeyce kaybetti ve �ikayetleri, huzur­
suzluklan ve huysuzluklanyla k1zlara c;ok eziyet ediyor; her ne
kadar hic;bir c;ocuk bunlara daha ne�eli bir �ekilde katlanamaz­
sa da her�eyin bir smm var. Bunlan yazmak zorunda kalmam
dogal olarak hie; ho� degil.

Sonraki y1llarda, rnaddi ko�ullar biraz iyile�tiginde ve k1z­


lar bag1rns1z olduklarmda, jenny'nin sinirleri az c;;o k o eski is­
tikrarma kavu�tu ve ev ic;; i ndeki uyurn , k1srnen evliligin ilk y1l­
larmdaki halini ald1. Arna altrn1�larm kritik y1llarmda, Marx'm
kendisinin gii.cii.nii.n ve etkinliginin zirvesinde oldugu y1llarda,
Marx yalmzca Dean Sokag1'nda ba�ma rnusallat olanlardan bes­
belli daha agir olrnayan rnaddi s1kmulardan degil fakat sinirle­
ri harap olrnu� ve ofkeli kansmm �ikayetlerinden ve serzeni�le­
rinden c;;ok c;;e kti . Bunlara tii.rnii.yle sab1r ve anlay1�la katlanrn1�
olrnas1 Marx'n lehine bir noktad1r ve bu zor y1llar aile rnutlu­
lugunu kazaya ugratrnarn1�lir. Ancak bu duygusal saldmlardan
s1gmd1g1 suskun gurur ve sogukkanh alayc1hk karakterinin gi­
derek daha fazla alarnet-i farikas1 oldu.
Marx'm para ic;; in gazetecilik yapug1, siyasetle rne�gul oldu­
gu, emigre vatanda�lanyla kavgalar ettigi, Kapital'in ilk cildini
yazd1g1 ve Birinci Enternasyonal'i kurdugu ko�ullar i�te bun­
lard1.

1 32
S E K i Z i N C i B O L0 M
Siya set ve Ga zetecilik

1 849 yilmm sonunda Marx Londra'ya yerle�tiginde onunde


ac;1k duran iki siyasal etkinlik alam vard1. Devrim yilmm heye­
canlan ic;inde duzeni bozulan ama hic;bir zaman fesh edilme­
yen Komunist Birligi; ili�kilerinin kesintiye ugrad1g1 ama tama­
men kopmad1g1 lngiliz Chartistleri. Marx, hakkmda pek c;ok te­
oriye ama c;ok az bilgiye sahip oldugu yabann bir ulkede ya�a­
d1g1 ic;in ciddi engellerle kar�1 kar�1ya idi. Arna o onundeki zor­
luklarm buyuklugunden etkilenecek bir adam degildi ve umut­
la i�e koyuldu.
Gec;mi� aylarm deneyimlerinden umudu kmlmam1� olarak
Marx hala Avrupa devriminin yakmda olacagma inamyordu.
1848-49 burjuva devriminin 1�1gmda c;agda� tarihi c;ozumleye­
rek, bir sonraki devrimin ozellikle kui;uk burjuva niteligi ta�1-
yacag1 sonucuna ula�m1�t1. Bu devrimin iktidara getirecegi in­
sanlar, ileri derecede sanayile�mi� lngiltere'ye gore Fransa ve
Almanya'da daha geni� bir etki ve onem kazanan zanaatkarlar,
kuc;uk tacirler, kuc;uk esnaf olacakt1. Bunlann ustunlugu prole­
taryaya hemen bir rahatlama getirmeyecekti; c;unku kui;uk bur­
juvazi zafer anmda, aynen buyuk burjuvazinin yapug1 gibi, dev­
rimi yapmalarma yard1m eden prole taryaya anmas1zca ihanet
edecekti. Ancak bu, bir sonraki ve sonuncu proletarya devri-

1 33
minin yolunu a<;acaku. K1saca Marx �imdi unlu "surekli dev­
rim" teorisinden soma ilk defa bu meseleyi ayrmuh bir �ekil­
de ele ahyordu. 1 850 bahannda bu kehanetleri Revue der Neu­
en Rheinischen Zeitung'un az say1da okuyucusuna sunarken,
Fransa'da kii.(ii.k burjuva devriminin <;ok yakm olduguna ina­
myordu. Siyasal meselelerde kendisini her turlu ki�isel duygu­
lardan bag1�1k tu tan Marx, Louis Bonaparte'm ad1 nedeniyle sa­
hip oldugu etkiyi, Frans1z halk1m ve ozellikle de kii.(ii.k burju­
vaziyi bir bu tun hayal ederek umutsuzca dogru tahmin edeme­
mi� ve hayatmda son kez olmak uzere yersiz bir iyimserlige ye­
nik du�mu�tu.
1 849 olaylan Komunist Birligi'ni Almanya ve Fransa'da ya­
saklanm1� bir orgut haline getirmi�ti. Yalmzca lngiltere'de or­
gutun canlandmlmas1 i<;in ciddi herhangi bir limit olabilirdi.
Eski onderlerden Moll, Engels'in de neredeyse hayatmdan ola­
cag1 Baden seferinde olmu�tu. Arna dizgici Schapper ve kundu­
rac1 Heinrich Bauer 1 849-50 k1�mda Londra'ya donmeyi ba�ar­
m1�lard1. Birlik'in yonetimi ii<; yeni multeci, Prusyah eski bir
subay ve Baden'de Engels'le birlikte sava�m1� olan August Wil­
lich, devrimci heyecanlan ulkeyi onlar i<;in bannamayacak ka­
dar sicak hale getiren iki gen<; Prusyah, Wilhelm Liebknecht ve
Konrad Schramm'm kat1hm1yla taze kana kavu�mu�tu. Birlik'in
uyelerine ili�kin herhangi bir kayll bulunmuyor ama bu say1
guliin<; derecede az olmahd1r.
�imdilik her �ey iyi gidiyordu. 1 850 Mart'mda yeni Yonetim,
Almanya'daki sempatizanlara yapug1 ve Fransa'da yeni bi dev­
rimin patlak verecegine ili�kin Marx'm kehanetine de deginilen
bir beyannameyle i�e ba�ladi. Arna k1sa sure soma ilerde bu yuk
bir <;atlaga yol a<;acak aynhk ba�gosterdi. Marx'm sahte bir pey­
gamber oldugu anla�1lm1�t1. Fransa, Bonaparte'm himayesi al­
tmda rahat bir �ekilde bir istikrar ve irtica donemine giriyordu
ve Komunist Birligi'nin daha aceleci uyeleri Marx'm bu konu­
da ne onerecegini ogrenmek istiyorlardi. Marx'm sabir ve pro­
paganda d1�mda onerecegi herhangi bir �ey yoktu. Taraftarla­
nm enerjik bir �ekilde zamans1z ve bilimsel olmayan bir entri­
ka ve gizli plandan ve her�eyden once de kendisinin ba�latma-

1 34
yacag1 bir eylem planmdan caydud1. Gayrimemnunlan sustur­
mak o kadar kolay degildi. Atak bir siyasetin her zaman \eki­
ciligi oluyordu. "Eylem adamlan" ile "laf ebeleri" arasmdaki o
eski ve ge\erli \eli�kiyle oynamak kolayd1. Marx'm zor anlarda
cesaretini kaybettigi, zamanm gerisinde kald1g1 ve umutsuzluk
ve teslimiyet nasihatlarmdan ba�ka onerebilecegi bir �ey olma­
d1g1 hs1ldamyordu .
Eger Willich olmasayd1 isyan bu kadar ciddi olmayabilirdi.
Marx bir grup emek\iyi idare edebilidi. Zekas1, egitimi ve top­
lumsal statusu sayesinde onlara \Ok kolay egemen oluyordu ve
onun otoritesini kabul etmek dogal say1hyor ve gucenmeye yol
a\m1yordu. Arna e�itleri arasmda nadiren ba�anh olabiliyordu;
\ilnku siyasal meseleler sbz konusu oldugunda, inancmm fana­
tikligi, ba�kalanm e�it olarak gormesine izin vermiyordu. Tak­
tikleri hep tahakkum etmek uzerineydi \unku ba�ka bir �ey­
den anlam1yordu ve siyasetle ilgilenen kendi konumu ve egiti­
mindeki insanlar, yalmzca Engels gibi onun ustunlugunu ka­
bul eden ve otoritesine ba� egen \Ok ender ki�iler, uzun sure
onun dostu ve arkada�1 olarak kalabiliyorlard1. Buyuk bir du­
�unur olmasa da durust ve i\ten bir adam olan Willich, Marx'm
otokratik tavrma isyan etti. Olay1 bir sorun olarak Yonetim'e
getirmeye karar verdi ve Marx'm eski destek\isi ve muttefiki
Schapper'i de kendi tarafma kazand1.
Olay 1 5 Eylul 1850'de Yonetim'de kesin taru�maya a\1ld1. Ve
tart1�ma, herkesin kafasmda olan o ki�isel sorunlar uzerinde
odaklanmad1, aksine ileri surulen siyaset farkhhklan uzerinde
odakla�t1. Willich ve Schapper, her ne kadar hi\ kimse mum­
kun olan eylemin ne oldgunu a\1klayamasa da, eylem siyase­
ti izlenmesini istiyorlard1. Marx beklenen ustahkla ortaya pku
ve taru�manm dogasm1 a\1k ve kategorik terimlerle tammlad1:

Ele�tiriye dayanan bir kanaat yerine, azmhk dogmaya dayanan


bir kanaat geli�tiriyor. (:ogunlugun gorii� ai;:1s1 madded, azm­
hgm ki idealisttir. Azmhk devrimin itici guc0.m1 geri;:ek ko�ul­
larda degil, saf iradede anyor. Biz i�i;:ilere diyoruz ki: "Yalmzca
ko�ullanmz1 degi�tinnek ii;:in degil fakat kendinizi siyasi ikti-

1 35
dara yerle�tirme k ic;in 6nunuzde onbe�, yirmi ya da elii y1l var"
diyoruz. Ote taraftan siz "Hemen iktidara el koymahy1z ya da
yat1p uyumahyiz" diyorsunuz.

Oylama yapild1gmda Marx'a aln, Willich'e ise don oy c;:1k­


t1. Marx sozde bir zafer kazanm1�t1. Arna devam edemeyece­
gini biliyordu. Yonetim'de ucu ucuna bir c;:ogunluga sahipti
ama s1radan iiyeler Willich'ten yanayd1 . Marx taktige ba�vur­
du. Yonetim'in, Birligin ha.la bir grup gizli taraftannm bulun­
dugu ve ko�ullarm Willich'in macera siyasetine kar�1 yeterli ga­
rantileri saglayacak Koln'e ta�mmasma yonelik bir onerge ver­
di. 15 Eyliil'deki toplantmm devam1 olan bir ba�ka toplanll ol­
du. Yeni kanlanlardan, daha sonra Marx'm "bizim partinin Per­
cy Hotspuru" diye ad takacag1 gene;: Schramm, Willich'i diiello­
ya davet etti. Duellocular Ostend'e gittiler ve burada, (Willich
usta ni�ann oldugu ic;:in) Schramm kafasmda hafif bir yara ile
beklenmedik bir �ekilde kurtulma �ansma sahip oldu.
Yonetim'in Koln'e ta�mmas1 Komiinist Birligi'nin fiilen sonu
oldu. Marx rakibin eline gec;:mesindense onu oldiirmii�tii. Wil­
lich ve arkada�lan aynldilar ve rakip bir orgiit kurdular. Aynl­
ma eski Birligin giiciinii, yenisine herhangi bir giic;: katma ola­
nag1 da vermeden tiimiiyle bitirdi. Willich, esas itibariyle ko­
miinist nitelikte olmayan ba�ka orgiitlerle flort ederek Mark­
sist komiinizme ozgii ilkelerden aynld1. Louis Blanc ve diger
miiltecilere kanlarak, k1sa bir sure ic;:in Mazzini'nin Avrupa De­
mokratik Komitesi'ne rakip olan demokrat miilteciler Ulusla­
raras1 Komitesi'ni kurdular. Marx'm Engels'e bu donemde yaz­
d1g1 mektuplar, Willich'in programmm donki�otvari niteligi­
ni gostermek ic;:in degil de yeni komitenin topland1g1 Biiyiik
Yeldegirmeni Sokag1'ndaki Km! Aslan'a gondermede bulunan
"Biiyii.k Yeldegirmenciler"le edilen alaylarla doludur.
Bu arada Prusya hiikiimeti de Londra'daki Alman emigre­
ler konusunda busbiitiin kor degildi ve ilginc;: bir tesadiif, onlar
hakkmda ne dii�iindiigiiniin belgesini bizim ic;:in saklam1�llr.
1850 May1s'mda Berlin'de Friedrich Wilhelm'e bir suikast giri­
�imi olmu�tu. Kral onemsiz bir yara ile kurtuldu . Arna pek hak-

136
s1z da olmayarak kafasm1 bu iirkiitiicii , monarklarm oldiiriil­
mesi meselesine taku ve lc,;i�leri Bakam Baron Manteuffel\ "c,;e­
�itli gizli orgiitlerce Londra'da siirdiiriilen suikast planlan" ko­
nusunda ajanlarmdan elde ettigi bilgileri gizlice Britanya elc,;ili­
gine aktarma konusunda gorevlendirdi. Tii mii de 1 850 May1s1
tarihlerini ta�1yan iic,; rapor boylelikle Londra'ya gonderildi ve
de Foreign Office'in ar�ivinde usule uygun olarak sakland1. Bu
raporlar o s1rada Londra'da, "Kan K1rmms1 lngiliz gizli Char­
tist derneginin yam s1ra, ikisi Alman, biri Polonyah ve biri de
Frans1z, dort Sosyalist Cumhuriyetc,;i Dernegin" varhgm1 kay­
dediyor. Bunlar arasmda en tehlikeli olan Komiinist Birligi'dir.

Bu Birlik [ diye ac,;1khyor rapor] 6megin Hollanda, Prusya, Po­


lonya vs. gibi Avrupa'mn buyuk bir k1smma yay1 lm1� t1 r ve
degi�ik ulkeler ii;; i n merkezi �dleri vard1r. Londra'da bulu­
nan Marx, Wolff ve Engels Almanya'nm �efieridir. Bu Birlik
Almanya'da, herbirinin ii;; inde onda bir kadar Birlik uyesi bu­
lunan iii;; yiiz ila iii;; yiiz elli i�i;; i demegini yone tme ktedir. Bu­
llin demeklerin uyelerinin say1s1 elli bin, demekleri gozii ka­
pah yonetmek iizerc sei;; ilmi� uyelerin say1s1 ise yiiz kadar tah­
min edilmektedir.

Ancak bu raporlar, her ne kadar dogrulanmam1� olsa da,


muhtemelen gen;ekten pek de o kadar uzak olmayan bu alela­
de ve s1radan aynnulan aktarmakla smirh kalm1yordu. Ajan­
lar Berlin'deki i�verenlerinin ne istediklerini biliyorlar ve bunu
sunmaya dikkat ediyorlard1. Bir tanesi "prenslerin katledilme­
si burada resmen dii�iiniildii ve tarll�Iid1" , bir digeri, "prensle­
rin oldiiriilmesi tiiziigiin bir parc,;as1 olarak resmen kabul edil­
di" diye giivenle iddia ediyordu. 30 Nisan 1850'de yapild1g1 id­
dia edilen bir toplant1da bu biiyiileyici konunun aynnuh ola­
rak gorii�iildiigiine ili�kin tiiyler ii rpertici bir hikaye vard1 .
Oyle goriiniiyor ki, Kralic,;e Victoria'dan bu durumlarda "lngi­
liz budala" olarak soz ediliyor ve Wolff un "lngiliz budalanm
ve onun Haylaz Prenslerinin, biitiin tac,;h kafalan gonderecegi­
miz yola gitmeleri gerektigi"ni ifade ettigi rapor ediliyordu. Bir
ba�ka iiyenin, "lngiliz c,;elik e�ya en iyisidir ve ozellikle de bu-

1 37
rada baltalar keskindir" gibi urpertici bir ifade kulland1g1; bu
arada Marx'm bizzat kendisinin de dinleyicilere, "onemli so­
nui; doguracak olaym yakla�ug1 ve Avrupa'mn tai;h cellatlan­
nm hii;birisinin kurtulamamas1 ii;in �a�maz onlemlerin almd1-
g1 yolunda garanti verdigi" bildiriliyordu. Gorevini yapugmm
bilincindeki ajan, "Boylelikle" diye sonlandmyordu raporunu,
"lngiltere Kralii;esi'nin oldurulmesi Buckingham Saray1'ndan
yalmzca birkai; yuz metre uzakhkta Almanlar tarafmdan ilan
edilmektedir . "
B ritanya hukumeti b u bir hayli renkli raporlardan gere­
ginden fazla etkilenmese ve her ne kadar Marx , mektuplan ­
n m kurcaland1g1 konusunda surekli olarak �ikayet etmektey­
se de, Komunist Birligi'nin lngiliz polisinden korkacak bir �e­
yi yoktu. Arna Yonetim'in Koln'e transferi vahim bir ad1m ol­
du. l�guzar Prusyah otoriteler dosyalanm henuz dolduruyor­
lardi. Etkili bir polis kontrolu, geri;ek bir posta sansuru olan
bir ulkede surekli tehlike vard1 ve k1sa surede felaket geldi i;at­
u. 185 1 May1s'mda Yonetim'in bir uyesi, Nothjung admda bir
terzi i;1rag1, Leipzig'de tutuklandi. Zati e�yas1 arasmda Komu­
nist Manifesto'nun Komiinist Birligi'nin Tuzugu'nun kopyala­
n, Yonetim'in Londra'dan ta�mmasmdan once Marx'm yap­
m1� oldugu iki ai;1klama ve guvenilir adreslerin listesi bulun­
du. Polisin, onemli ve tehdit edici bir komplonun kokusu­
nu ald1g1m du�unmesi ii;in her turlu neden vardi. Birligin on­
bir en onemli uyesi Koln'de tutukland1 ve de Prusya hukume­
ti birinci sm1f bir siyasi yarg1lama sahneleme konusunda ka­
ranm verdi.
Bununla birilikte hukumet daha ba�lang1i;tan beri ciddi bir
sorunla kar�1 kar�1ya idi. Prusya hukuku kanaatleri yasaklam1-
yor ya da cezaland1rm1yordu ve ele gei;irilen belgelerin hii;biri­
nin �iddeti ve Prusya devletini y1kmay1 tahrik ettigi kamtlana­
m1yordu. Rhineland'daki yarg1 makamlan devrimden sonra bi­
le belirli bir bag1ms1zhk gelenegini korumu�lard1 ve yargilama­
nm ba�layabilmesi ii;in iddianamenin sunulmas1 gereken yer
olan Yuksek Mahkeme'nin savc1hk dairesi , iddia makammm
bir sui;lamay1 hakh k1labilecek somut delilleri ortaya koyama-

1 38
d1gm1 a<;1klad1. Arna yine de bu karann sonucu su<;lananlann
sahverilrnesi �eklinde olrnad1; kovu�turrna yeniden ba�lauldi.
Prusya polisi gerekli kamtlann bulunrnas1 konusunda karar­
hyd1 ve Stieber admda bir ajam bunlann bulunrnas1 i<;in gorev­
lendirdi. Stieber Londra'da bir y1la yakm sure derin ara�tirrna­
lar yapti. Bir y1lhk <;ah�rna yalmzca kalitesine zaten i�aret edil­
rni� olan turden kulaktan dolrna bir dizi rapor ortaya koymak­
la kalrnad1 arna zengin bir sahte beige hasad1 derledi. Bunlann
arasmda en unlusu Marx'1 Prusya hukurnetine kar�1 her tur­
lu tahrik ve fesatm yarallc1s1 olarak gosteren, Londra'daki Ko­
rnunist Birlik Yonetirni'nin tutanak defteriydi. Bu sahte beige,
Stieber'in �irketteki ajanlanndan, Birligin eski uyesi Hirsch ad­
h gen<; bir adarn tarafmdan uydurulrnu�tu.
Bu kamtlara dayamlarak onbir ki�i, onsekiz ayhk bir tutuk­
luluk donerninden sonra, 1852 Ekirn'inin sonlarmda, en azm­
dan rnahkerneye <;1kanld1 . Bu be lgelerin ure tilrnesi Marx'm
evinde korku ve panige neden oldu. Sahte belgeler yeterince
a<;1kll. Sozde tutanaklar Liebknecht ve Rings adh diger sekre­
ter tarafmdan irnzalanrn1�ll . lki adarnm elyazilanm taklit etrne­
ye bile kalk1�1lrnarn1�ll ve irnzalan da yanh�ll. Ancak, belgele­
rin sahte oldugunun kamtlanm Londra'da toplarnak ve bunlan
Prusya sansurunden ge<;irip Koln'de su<;lanananlara ula�nrrnak
da o kadar kolay bir i� degildi.

Butun mesele [diye yaz1yordu jenny Marx bir arkada�ma] bir


yanda polis ile bir yanda kocam arasmda ge<;:en bir mucadele . . .
Evimizde duzenli bir buro kuruldu. lki ya da u<;: ki�i yaz1yor,
digerleri ko�u�turuyor u<;:uncu bir grup, kohne resmi dunya­
nm planlannm bozulmas1 i<;:in, bu duyulmam1� skandalm ka­
mtl anm bir araya getirenler ortadan kaybolmasmlar diye pa­
ra topluyorlar. Bunlann tam ortasmda benim u<;: vefakar <;:ocu­
gum �ark1 soyleyip duduk otturuyor ve s1k s1k babalarmdan
azan i�itiyorlar. Bu bir i�.

jenny one <;1karrnada aslan paym1 kocasma verdigi i<;in ba­


g1�lanabilir. Arna Willich de dikkate �ayan bir hizrnet yerine
getirrni�tir. Zavalh Hirsch'i deligine kadar kovalarn1� ve ken-

1 39
disinden sahte belgelerdeki pay1m itiraf eden yeminli bir yaz1-
h ifade alm1�t1. Engels, bu degerli belgeleri Rhineland'daki dost
bir tuccann adresine gonderilen paketler i<;inde gizlice ulkeye
sokmu�tur.
Bu fedakar <;ah�malann ilk sonucu almdi. Belgelerin sahte­
liginin gosterilmesi o kadar barizdi ki mahkeme sahte belgele­
ri tumuyle bir yana b1rakn. Arna savunma adma bu k1smi zafer
bir i�e yaramadi. lddia makam1, burjuva jurinin kafasmda su<;
olan ama ispatlanamayan ve su<; olmayan ama zanhlara kar�1
yeterince kamtlanabilecek olan su<;lamalar hakkmda bir kan­
�1khk yaratmay1 ba�ardi. Onbir samktan yedisi i<;in su<;lu kara­
n <;1kn ve Ct<; ila aln y1l arasmda degi�en hapis cezalanna <;arpn­
nld1lar. Dava, otoritelerin istedigi �ekilde, Komunist Birlik i<;in
oldurucu bir darbe oldu. Arnk Prusya topraklannda faaliyet
gosteremezdi ve birka<; hafta i<;inde hem Marksist Birlik hem de
Willich'in rakip orgutu kendilerin feshettiler. Marx'm bir ba�­
ka uluslararas1 devrimci orgut i<;inde faaliyet gostermesi i<;in on
y1ldan fazla zaman gerekecekti.
Koln komunistleriyle ilgili olay devam ederken, gerici­
lik Fransa'da i�ini tamamladi . 2 Arahk 1 8 5 l'de yap1lan hu­
kumet darbesi , hala Prens Cumhurba�kam unvamm ta�1yan
(lkinci lmparatorluk bir y1l kadar sonra ilan edilecekti) Lou­
is Bonapane'1 devletin tarn�mas1z efendisi yapti. Marx bu olay1,
New York'ta Almanca olarak <;1kan bir dergide yaymlanan Louis
Bonaparte'm Onsekiz Brumaire'i adh bir bro�Ctrle kutladi. Ve bu
bro�Ctr siyasi 6neminden daha <;ok edebi meziyetleri a<;1smdan
aktanlmaya deger. Marx'm eski donemlerinin tezatlarla egilip
bukulen uslCtbu geride kalm1�n. Onsekiz Brumaire, Marx'm en
basil ve en canh yaz1lanndan baz1lanm i<;erir ve de hakaretlerin
sertligi (Marx sovup sayma konusunda <;ok parlaknr) ona siya­
si yaz1lar arasmda yuksek bir yer kazandmr. Marx'i s1k1c1 bir
yazar olarak du�Ctnenlere i<;tenlikle tavsiye edilebilir.
" Hegel bir yerlerde" diye ba�lar bro�Ctr, " tarihin butun bu­
yuk olgu ve ki�ilerinin iki kez onaya <;1kngm soyler. Birinci­
sinde trajedi, ikincisinde fars olarak ortaya <;1knklanm ekleme­
yi unutmu�tur." Bu girizgahtan sonra birbiri ardmca esip gur-

140
ler; ne Louis Napoleon ne de Frans1z ulusunun gbziiniin ya�1-
na bak1hr.

Kimi Frans1zlarm soyledigi gibi, ulusun gafil avland1gm1 soy­


lemek bir mazeret degildir. Ne bir ulus ne de bir kadm, bir fir­
sat dii�kiiniine korunmas1z bir anda Jrza ge<,:me f!fsatm1 verdi­
gi i<,:in bag1�lanabilir.

Ya da �u:

Ger<,:ek cumhuriyet bi<,:imini miikemmelle�tirmek i<,:in yalmz­


ca bir �eyin eksik oldugu a<,:1k<,:a goriilmii�tl1r. Gerekli olan tek
�ey, Meclis'in si.\rekli tatile i;; 1kmas1 ve cumhuriye tin �ian, "Oz­
gu rlu k, E�i tli k , Karde�lik"in �iipheye yer b1rakmayan sozciik­
l cr " Piyad e , Siivari, Top<,:u" ile yer degi�tirmesidir.

Ya da hatta kahrarnamn dogurnunun ku�kulu rne�ruiyetine


yonelik �u kurnaz irna:

Ve i�te ! Kendini Mesih gibi ortaya koyan biri <,:1ku. Napoleon


adm1 ta�1yor ve bizzat Code Napoleon'un hiikmiinc gore la re­
cherche de la patemitt' est interdite (paternite aray1�1 yasakur).
Bu belki gaze tecilikten ba�ka bir �ey degildir. Arna sanat
rnertebesine yO.kseltilrni� bir gazeteciliktir.
Fransa'daki coup d'etat yalmzca rnevcut bir dururnu dogru­
larn1� ve usu.lune uydurrnu�tur; zira bu ulkedeki korniinist ha­
reket aslmda iki yildu zaten olu idi. Arna Koln yargilarnalany­
la da birle�ince bunun sonucu , Marx'm kafasmda ya�atrn1� ola­
bilecegi Kna'da korniinist faaliyetlere yeniden ba�larna urnu­
dunu fiilen oldurdii. Amk Marx'm i�birligi yapabilecegi yega­
ne brgiitlii devrirnci grup lngiliz Chartistleri'ydi. Avrupa'daki
tek proleter parti olarak Marx'm bzel sernpatisine sahip olrnu�­
lardi. 1 848'deki dev diizrnece dilekr,;e yurtta�larmm gbziinde­
ki itibarlanm azaltrn1�u ve parti Feargus O'Connor'un, hayau­
nm son gunlerini ya�ayacag1 urnarhane yolunda �irndi r,;ok rne­
safe ald1g1, kbtii �bhretli eksantrikligi nedeniyle daha da rno­
ralsiz kalrn1�u. Arna Marx hala vefahydi. Revue der Neuen Rhe­
inischen Zeitung'da O'Connor'!, "antik Munster krallarmm so-
141
yundan gelrnekle oviinen lrlandah bir kuc;uk toprak sahibi"
ve "devrirnci harekete buyuk bir engel" olarak ac;1kc;a suc;lu ­
yor ve lngiliz proletaryasmm ve Chartism'in yukselen y1ld1z­
lan olarak dostlan Harney ve Ernest Jones'u gosteriyordu . Bir
sure Harney ile yakm ili�ki ic;indeydi ve ondan c;ok urnitliydi.
Karde� Dernokratlar orgiitii c;oktan dag1lrn1�ll arna ad1, ara s1-
ra yapilan dernokratik gosterilere renk ve uluslararas1 bir hava
katrnak ic;in hala varhgm1 surduruyordu. Harney, entelektiiel
yeteneklere kafasm1 takrnayan, arna ogut dinlerneye haz1r, ca­
na yakm, diiriist bir adarnd1. Marx'm e tkisiyle O'Connor'dan
ve Northern Star'dan (Kuzey Yild1z1) aynlrn1�ll ve 1850 y1lmda
kendi gazetesini c;1karrnaya karar verdi. Bu gazete biraz safc;a
da olsa , k1�k1rt1c1 The Red Republican (K1zil Cumhuriyet<;i) ad1-
m ta�1yordu ve k1sa siiren ya�arnmm en dikkate deger eylerni
Komunist Manifesto'nun lngilizce c;evirisini yaymlarnak oldu.
Boylesine rnilitan bir gorunurn altmda dikkat c;ekrneyi ba�ara­
rnaymca -Mara'nm Ami du Peuple'iinii haurlatan, daha sevirn­
li bir ad1 benirnsedi: The Friend of the People (Halkm Dostu) .
185 l 'in ilk yansmda, Engels burada, lngiltere'ye s1gmrn1� olan
Mazzini, Ledru-Rollin, Ruge ve diger "Kna Dernokratlan"na
sald1ran rnakaleler yaymlad1. Arna herhangi popiiler ba�an ol­
c;iisiinii yakalayarnad1 ve c;ok gec;rneden Marx ve Engels'in hem
gazete hem de yaymc1sma ihtiyac;lan kalrnad1.
Harney ve Marx arasmdaki gedik her iki adarn ac;1smdan da
tipikti. Kornunist Birlik'teki bolunrne ortaya c;1kmca, her iki hi­
zip -Marx'm ve Willich'in hizipleri- Hamey'in yard1rnseverligi­
nin devarnma be! baghyorlard1 ve Hamey, Karde� Dernokratla­
rm "biitiin insanlar karde�tir" �ianm haurlayarak her ikisine de
yard1rn etrnernek ic;in bir neden gormuyordu. Marx ve Willich'in
uzerinde kavga ettikleri rnuglak ilke farkhhklarma uziiluyor arna
iyice kavrayarnad1g1 ic;in ve her ikisinin de iyi dernokratlar oldu­
guna dostc;a inand1gmdan iyilikleri tarafs1z bir �ekilde aralann­
da payla�llrmaya haz1rd1. Dolay1s1yla, 1851 Subat'mda Willich ve
Schapper, yeni Uluslararas1 Kornite adma, rnaceraperest Polon­
yah bir general olan ve Orta Avrupa'da devrirnci dava adma ola­
ganiistii yigitlikler gosteren Bern'in oliirniinii anrnak iizere bir

142
toplant1 duzenleyince, Hamey yalmzca kans1yla birlikte ilk s1-
rada yerini almakla kalmad1 ama yeni komitenin kuklas1 Lou­
is Blanc'1 "sosyalist Mesih" olarak ilan eden bir konu�ma yapu.
Daha kotusu geldi. Onbe� gun soma Londra'da Subat dev­
riminin uc,;uncu y1ldonumu onuru na, birisi Mazzini'nin Av­
rupa Demo kratik Komitesi, digeri Willich'in U l uslara ras1
Komitesi'nce duzenlenen iki ziyafet verildi (bu y1llar ziyafet­
lerle Kna siyasetinin dogal o larak elele gittigi bir donemdi) .
Bu i ki kurulu�un Marx'm nezdinde sahip olduklan hor go­
rulme ve nefret d1�mda herhangi ortak bir yonleri yoktu. Har­
ney, Kna demokrasisinin dostu olarak gorevlerini yerine getir­
menin bilinci ic,;inde her iki ziyafete de kaulmay1 planlad1 ve
ikinci etkinlige casus s1fauyla gonderilen Marx'm iki arkada�1-
nm farkma vanhp sen bir �ekilde kovulmalan kar�1smda Har­
ney kovulanlara hic,;bir sempati gostermedi. Bu i�in sonu oldu.
Marx ve Engels, bu " kolayca etkilenen plebin" " nafileligi ve
anlayi�s1zhg1" na kar�I c,;ok ofkelendiler. Harney'le tum ili�kileri
kestiler ve o andan itibaren yaz1�malarmda Harney'den 'Sevgi­
li' ya da "Yurtta� Hiphiphurra" olarak -birincisi kansmm a�m
duygusalhgmdan; ikincisi ise her turden demokratik tavn fark
gozetemeden alk1�lamak egiliminden kaynaklamyordu- soz
edildi. Zavalh Hamey, sonuna kadar bu yanh� anla�1lma kar�1-
smda tamamiyle �a�mp kald1. Kendisi iyi niyetliydi ve Marx'm
ho�gorusuz, kaprisli ve karde�c,;e olmad1gm1 du�unuyordu . K1-
sa sure soma, gazetecilik ah�kanhgmm guc,;lu oldugu , Chan­
nel Adalan'na yerle�ti ve jersey Independent'in (Bag1ms1z]ersey)
editorlugunu yapt1. Daha da soma Birle�ik Devletler'e goc,; etti.
Harney'in bu sadakats1zhg1, Marx'1 Ernest Jones'un kollan­
na atll. Jones, Cumberland Duku'nun ahir hizmetlisi olarak c,;a­
h�m1� bir suvari binba�1smm ogluydu. Marx'tan bir yil soma
Berlin'de dogmu�tu ve butun c,;ocuklugunu Almanya'da gec,;ir­
digi ic,;in mukemmel Almanca konu�uyordu. Ondokuz ya�m­
da lngiltere'ye dondukten soma Baro'ya kaydoldu , gazetecilik­
le me�gul oldu ve roman ve �iir yazd1. Chartism'e suruklendi ve
1848 kan�1khklarmdaki pay1 nedeniyle iki y1h hapishanede ge­
c,;irdi. Almanya'da yeti�mi� olmas1, onun Marx'la anla�masm1,

1 43
Harney gibi tipik bir lngiliz'e gore daha kolay hale getiriyordu .
DU.rust, enerjik v e s1cak kanh olu�u Jones'u, gerileyi� v e c;oku�
gunlerinde Chartist hareket ic;indeki tek olaganii.stii. figur yap1-
yordu ve her ne kadar bir kez onu "bencil sersem" olarak nite­
lemi� olsa da Marx ona kar�1 herhangi bir ba�ka lngiliz politi­
kac1s1 ya da aj itatbrunden daha fazla sayg1 duyuyordu.
1 8 5 2 Subat'mda Jones, The People's Paper (Halkm Gazete­
si) ad1yla yeni, uc; penilik bir yaym ba�latt1. Gazetenin ad1,
Harney'in Friend of the People'mm apac;ik kopyas1yd1 ve kirkla­
rm gelenegine sad1k olan Marx ve Engels bir sure ic;in Chartist
hareketin bir kez daha ya�ayan bir devrimci guc; ve iyi Marksist
doktrinin arac1 haline getirilebilecegine inandilar.

Simdi O'Connor akhm kesinlikle yitirdigine gore [ diye ya­


z1yordu bu s1rada Engels ] , Jones olduki;:a hakh. Talih simdi
onun tarafmda ve eger yurttas Hiphiphurra da duserse pozis­
yonu garanti. Benim gorebildigim kadanyla Chartistler oy l esi­
ne dag1lm1slar ve karmakans1k hale gelmisler ve aym zamanda
ise yarar adamlardan o kadar mahrumlar ki, ya tumuyle ken­
dilerini fesh edecekler, ya kliklere aynlarak yalmzca sermaya­
dar!ann i;:anak yalay1os1 haline gelecekler ya da yeni bir temel
uzerinde yetenekli birileri tarafmdan yeniden orgutlenecekler.
Jones kesinlikle dogru yolda ve onun bizim teorimiz olmadan
dogru yolu asla bulmus olamayacag1m kesinlikle soyleyebili­
riz. 0 bir yandan, yalmzca Chartist partinin yeniden insasmm
olas1 temelini, isc;:ilerin sanayi burjuvazisine kars1 ii;:gudusel s1-
mf nefretini ve bu temeli yaygmlastmp genisletmek i<;:in pro­
paganda ve aydmlanmay1 bulamam1s olmakla kalmazd1, ote
yandan ilerici olup, isi;:ilerin gerici onyarg1 ve tutkulanm etki­
siz hale getirmenin yolunu da bulamazd1.

1852 ve 1854 y1llan arasmda Marx, Ernest Jones'un degi�­


mez omuzda�1yd1 ve The Peoples Paper'a s1k s1k katk1da bulu­
nuyordu ve Jones Marksizmin prensiplerini oylesine ic;ine sin­
dirmi�ti ki k1sa bir sure ic;inde donek Hamey tarafmdan "fark­
h sm1flar arasmda dostc;a olmayan duygular" yaratt1g1 ic;in sal­
dmya ugram1�t1.

144
Ancak Komunist Birligi'nin dagilmas1 ve Chartism'in hasta­
hklan, sonunda Marx'1 siyasal eylem i<;; i n zamamn ge<;;m i� ol­
dugu konusunda ikna etti. Siyaset arenasmdan <;; a h�ma alam­
na ge<;;m eyi tercih edecekti ama yoksullugun bask1s1 onu ticari
gazetecilige yoneltti. 185 l 'den bu yana duzenli i�i ve temel ge­
lir kaynag1 New York Tribune i<;; i n yazd1g1 makaleler olmu�tu.
New York Tribune'un oykusu Amerikan gazetecilik tarihin­
de benzersiz bir olay te�kil eder. Gazete 1 84 1 yilmda idealist­
<;; e egilimleri olan ve politikaya atilan Horace G reeley adm­
da bir matbaac1 tarafmdan kurulmu�tu ve bu gazete k1sa su­
rede Fourier'in Amerika'daki <;;o mezlerinin orgam haline gel­
di. C:ah�malan Atlantik'in otesine ge<;; e n ilk sosyalist olan Fou­
rier, bu donemde, N ew York ve Boston'un edebi <;;e vrelerinde
olaganustu gu<;;l uydu. 1842 yilmda Boston yakmlarmdaki Bro­
ok C:iftligi'nde George Ripley admda O niteryen bir papaz tara­
fmdan O topyac1 bir topluluk kurulmu�tu ve <;;o k ge<;;m eden bu
topluluk Fouriercilige dondu . Fourier'in temel ilkeleri <;; e r<;;e ­
vesinde kendisini "phalanx"lar halinde orgutelemeye ve mer­
kezi bir " phalanstery" ( toplum evi) in�a etmeye ba�lad1. Ro­
manc1 Nathaniel Hawthorne, Brook C:iftligi'ne ilk yerle�enler­
den birisiydi ve burasm1 buyuk bir sempati ve begeni ile ziya­
ret edenler arasmda Emerson, Margaret Fuller, James Russel
Lowell ve ] . G. Whittier bulunuyordu. Kolonistlerin pek <;; ogu
Tribune'e katk1da bulunmaya ba�ladilar ve koloni 1 846 yilm­
da vaktinden once son bulunca, gazete Fourierci okuldan geri­
ye ne kald1ysa onun merkezi haline geldi. Gazete bu sirada yal­
mzca onde gelen ilerici bir yaym orgam degil ama Amerika k1-
tasmdaki ya da belki de tum lngilizce konu�an dunyadaki en
iyi, dikkat ve itina ile yazilan bir gazeteydi. 1853 yilmda Avam
Kamaras1'nda gazete vergisine kar�1 konu�an john Bright, New
York Tribune'den, herhangi bir lngiliz gazetesinden daha fazla
i<;; e rige sahip ve daha ucuza saulan, Amerikan gunluklerinin iyi
bir ornegi olarak soz ediyordu.
Tribune'un sahipleri, onu kuran Horace Greeley, i�letme mu­
duru oldugu anla�ilan Thomas MacElwarth ve onlarm altmda,
editor olarak, Brook C:iftligi'nin onculerinden birisi olan Char-

1 45
les Anderson Dana idi. 1 848 devrimleri Amerikah ilericilerin
dikkatini bir kez daha Avrupa sahnesine c;ekmi�ti ve Dana'nm
Avrupa'da bir inceleme gezisine c;ikmasma karar verildi. Dana
Paris'te iic; ay gec;irdi ve buradan Ekim aymda Berlin'e gec;ti. Bir
sonraki ay -Kas1m 1848-- Frankfurt'a giderken Koln'den gec;ti
ve burada Neue Rheinische Zeitung'un editorii olarak faaliyetle­
rinin zirvesindeki Karl Marx'la tam�tl.
Gorii�me hakkmda, daha sonra Dana'nm Amerikan kibarhg1
ile Marx'a yazd1g1, onun e�liginde gec;irilen "c;ok ho� bir a�am"
d1�mda hic;bir �ey bilinmiyor. Ancak, kariyerinin bu a�amasmda
Marx'la tam�m1� olan bir grup insan onun boyun egmeyen ener­
j isini, ansiklopedik bilgisini ve kanaatlerinin hararetli dogma­
tizmini unutuyorlar. 185 1 yazmda, Avrupah siyasi miiltecilerin
Birle�ik Devletler'e biiyiik goc;iinden etkilenmedigi soyleneme­
yecek olan Tribune, Avrupa haber servisini iyile�tirmeye karar
verince Dana, Marx'1 haftada iki kez Avrupa meseleleriyle ilgili
katk1da bulunmaya davet etti. Marx, umars1z mali durumu ne­
deniyle teklifin iizerine atladi. Miiphem bir �ekilde Tribune'iin
Avrupa'da radikal say1labilecek bir gazete oldugunu biliyordu.
Tam olarak siyasi tutumunun ne oldugu hakkmda bir ara�ur­
ma yapmad1 ve bir y1ldan biraz fazla bir sure sonra gazetenin
himayecilik destekc;isi oldugunu ogrenince �a�kma dondii. Se­
vinci oylesine biiyiik olmu�tu ki, mali konulardaki her zamanki
savruklugu ile odeme ko�ullanm sormay1 bile unuttu ve birkac;
ay sonra ilk odeme eline gec;tiginde, Tribune'iin makale ba�ma
yalmzca be� dolar odedigini ve bunun iki kau odemeyi yalmzca
ozel ilgi uyanduacak belirli bir olay vesilesiyle yap1lacak katk1-
lara ayud1g1m ogrendiginde pek �a�udi.
Bu kn gelir kaynag1 bile Engels'in aktif destegi olmasa miim­
kiin olmayacakn. Marx bu suada anla�1hr bir lngilizceyle yaza­
m1yordu; her haliikarda gazeteciligin rutin i�leri onun sabus1z
dogasma asla uygun degildi. Teklifi ahr almaz derhal yard1m
ic;in Engels'e ba�vurdu.

New York Tribune meselesinde [diye yazd1] , �u sirada hen ta­


mamiyle ekonomi politige kendimi kapurm1�ken, yard1m1ma
gelmelisin . 1848'den sonraki A!manya hakkmda bir dizi maka­
le yaz. Cesaretli ve a<;1k sozlo. Bu beyefendiler, d1� olaylara ge­
lince <;ok geni� du�Onceliler.

llk rnakaleler dizisi , her ne kadar Marx'm ad1yla Tribune'e


gonderilrni� ve seneler soma yeniden yaymlanrn1� olsa da ta­
rnarniyle Engels'in i�iydi; oyle goriinuyor ki i�birliginin ilk y1-
lmda Marx'm kendisi Tribune ic;in tek bir rnakale bile yazrnad1.
Engels bu i�ten kendisini etkili bir �ekilde ve i�verenlerine ge­
reken sayg1yi esirgerneden kurtard1.

Bu pa<;avra i<;in [diye yaz1yordu Marx'a) insamn camm s1kma­


sma ger<;ekten gerek yok. Onun sOtunlannda Barnum buyiik
caka sauyor ve lngilizcesi berbat - bununla birlikte, ba�ka iyi
nitelikleri var.

1852 yazmda Marx yeni bir c;1k1� yapt1. lngiltere siyasetiy­


le ilgili olarak Tribune ic;in bir seri rnakale yazrna i�ine giri�­
ti. Bunlarm ilkleri onun tarafmdan Alrnanca yaz1lrn1�, c;evril­
rnek uzere Engels'e gonderilrni�ti. Ancak 1 853 Ocak'mda, bel­
ki de Engels'in Tribune'ii.n "berbat lngilizcesi" yarg1smdan ce­
saret alarak "Dana ic;in ilk kez lngilizce bir rnakale yazrna ris­
kini goze ald1" ve bu tarihten soma bu konuda ba�ka bir s1km­
us1 olrnad1. Makalelerinin rnusveddeleri gunurnuze kalrnad1 ve
bunlarm lngilizce ac;1smdan ne olc;ude redaksiyon gerektirdigi­
ni soyleyebilecek dururnda degiliz. Arna, hayatmm sonuna ka­
dar bile, Engels'e yazd1g1 rnektuplann ic;ine s1k1�urd1g1 lngilizce
ifadelerde zarnan zarnan yanh�lar gorulur. Ku�kusuz Marx'm
c;ocuklan ic;in lngilizce ikinci bir ana di! oldu.
Marx'm lngiliz siyasetinin surekli degi�en rnanzarasma il­
gi duyrnas1 Ternrnuz 1852'deki gene! sec;irnlerle ba�lad1. Lord
Derby'nin Ba�bakan , Disraeli'nin Maliye Bakam oldugu huku­
rnetin Muhafazakar destekc;ileri, Avarn Karnaras1'nda en bu­
yiik parti olrna konurnunu korudular; arna yine Whig'lerin ve
Peel'cilerin birle�ik gucunden daha fazla bir c;ogunluk saglarna­
yi ba�ararnad1lar. Marx Arnerikah okuyuculanna buyii k lngiliz
siyasi partilerinin c;ok parlak ve keskin bir c;ozurnlernesini sun-

1 47
du. Muhafazakarlar tanmsal degerlerin savunuculanydilar ve
modem sanayiden ve zorunlu olarak onu izlemesi gereken top­
lumsal devrimden <;;o k korkuyorlard1. Whiglerin kendileri de
toprak sahipleriydi ve de Whig aileler <;;ogu kez Tory ailelerden
daha zengin ve daha eskiydi. Ancak yuz elli yilhk bir gelenek
onlardan bir yonetici oligar�i <;;1 karm1�t1. Zamana uymak ve hu­
kumetin dizginlerini ellerinde bulundurmak i<;;i n, sanayi ve tica­
ret orta sm1flanyla dogal olmayan bir ittifaka girmi�lerdi ve bu
ittifakm meyvesi, burjuva sanayicilerin temsilcilerinden olu�an,
partinin radikal kanad1yd1. Her ne kadar burjuvazi hala o "ah­
laks1zhgm buyuk ustalan, dinci riyakarlar ve siyasi Tartuffe" lar,
Whigler, tarafmdan yonetiliyor olsa da asil mucadele aristokrasi
ve burjuvazi arasmdayd1. Marx, Whiglerin siyasal bir parti ola­
rak yok olmaya mahkum oldugunu kavrayacak sezgiye sahipti.
Tory aristokratlar etkili bir �ekilde gu<;;l enince, muzaffer burju­
vazi nin aruk aristokratik Whig liderlere ihtiyac1 kalmayacak ve
onlara daha fazla musamaha etmeyecekti. 1
Ancak Radikallerin kendisi, buyuk i�verenlerin partisi, par
excellence burjuva partisiydi asil Marx'm ofkesinin en sivri ok­
lanm uzerine <;; e ken. Sanayi sistemi ile birlikte buyuyen ve onu
korumak ve geli�tirmekten ba�ka bir �ey du�unmeyen asil on­
lard1. Onlar, siyaset ve ekonomiyle olan tek ilgileri, toprak sa­
hiplerinin ya da proletaryanm zaranna olarak gelirlerini artir­
maktan ba�ka bir �ey du�unmeyen "pound, �ilin ve peniler"in
partisiydi. Bir Bright'm ya da bir Cobden'in insancil ya da pasi­
fist iddialan, Marx i<;;i n, onlann ikiyuzlulugunun kamtlanndan
ba�ka bir �ey degildi:

Manchester okulunun "ban� lncili'nin", [ diye yaz1yordu New


York Tribune'de l herhangi derin felsefi bir 6nemi oldugunu
sanmak buyuk yanh� olur. Bir biitiin olarak bu �u anlama ge­
lir ki, feodal sava� yontemi ticari yontemle yer degi�tiriyor, ya­
ni top yerine sermaye kullamhyo r.

On yil sonra (N isan 186 5 ) Quarterly Revicw'a yazd1g1 bir makalede Salisbury,
ellilerin siyasal iilkiisiiniin, "Whiglerin kay1rma memurluklan, Radikallerin
oylan ve de Muhafazakarlar'm politikay1 saglamalan" oldugunu belirtiyordu.

1 48
Marx'm bu donemdeki makalelerinde Bright ve Cobden ba�­
hca caniler rohJ.ne uygun gbrii.lii.r. 185 1 y1h sonunda D1�i�le­
ri'nden uzakla�tmlm1� ve emekli olarak 'Johnnie Russell'la ya­
pacag1 k1sasa k1sas1" sessizce bekleyen Palmerston'u henii.z ke�­
fetmemi�ti.
Ancak Peelciler o an i<;in Avam Kamaras1'nda kuvvet den­
gesini ellerinde bulundurmaktad1rlar ve de lngiliz siyasetinin
degi�ik evreleri Marx'm igneli kalemi i<;in malzeme saglama­
y1 sii.rdii.rmektedir. Arahk 1 8 5 2'de , Lord Derby'nin hii.kii.me­
ti dii.�er ve Disraeli'nin ii.nlii. "lngiltere koalisyonlan sevmiyor"
bzdeyi�ini soylemesinden bir ay sonra, en k1demli Peelci Lord
Aberdeen, all! Whig ve all! Pee lei' den olu�an ve aruk hangi par­
tiye sad1k oldugu tammlanamayan Lord Palmerston'un l<;i�le­
ri Bakanhg1'na getirilmesiyle destekli bir kabine kurar. The Ti­
mes, iyimser bir �ekilde bundan "siyasal binyil" diye sbz eder­
ken Marx, New York Tribun e'de bakanlan degerlendirir:

Aberdeen seksen; Landsowne'un bir ayag1 mezarda; Palmers­


ton ve Russell h1zla aym yonde ilerliyorlar; tipi k bir makam sa­
hibi olan Graham, son ylizy1hn kapam�mdan bu yana hemen
hemen her hukumette gorev yapm1�; diger bazI Kabine uycle­
ri ya�hhk zaafmdan ve a�m yorgunluktan <;oktan iki kere 61-
mu�ler ve �imdi yapay olarak canlandmlm1�lar. Tek kelime ile,
eger The Times'm muhabiri bu bir duzine yuzy1lhga, basil top­
lama yo ntimin i uygulad1ysa, bu yolla yeni bir "binyil"a kolay­
hkla ula�m1� olmasma �a�mamak gerekir.

Yeni Kabine'nin biny1h asude bir hareketsizlik i<;inde ge<;ir­


me gibi dogal bir egilimi vard1. Marx'm hi<; ilgilenmedigi, Yahu­
dilerin bnii.ndeki engelleri kald1ran bir yasa tasans1 vard1 (ma­
alesef Lordlar Kamaras1 tarafmdan reddedildi); Dogu Hindis­
tan Sirketi'nin beratm1 yenileyen ve fazladan Hindistan dev­
let memurlugunu ve yan�ma smav1 sistemini getiren bir ya­
sa tasans1 vard1 ki bu Marx'1 Britanya'nm Hindistan'daki yo­
netimi konusunda ii.stii.nkbrii. bir saldmya yonlendirdi ve Bay
Gladstone'un, Disraeli'nin gelir vergisinin sii.resini ihtiyath bir
�ekilde uzatan bii.t<;esi vard1 ve bu bii.t<;e Marx tarafmdan "sm1f

149
biit�esi" olarak �iddetle reddedildi. Marx'm, hem Tribune'de,
hem de People's Paper'da yaymlanan, �ok sevdigi makalesi de -

Kapital'de aktanlan tek makalesidir- bu y1l yaymland1. Bayan


Harriet Beecher Stowe'un bu ulkeye yapt1g1 gezi vesilesiyle Sut­
herland Dii�esi Harriet'in himayeleri altmda Stafford House'de
"Amerikah k1zkarde�lerine" Birle�ik Devletler'de zenci kolele­
ligin ilgas1 konusunda destek mesaj 1 vermek i�in bir toplan­
u duzenlendi. Marx k1sa bir sure once, 19. yiizyilm ilk y1llann­
da, koylerin otlak ve avlaga donii�tiiriilebilmesi i�in ii� bin ai­
lenin yerinden edildigi Sutherland topraklarmm iinlii tahliye­
si hakkmda bir kitap bulmu�tu. The Duchess of Sutherland and
Slavery'de (Sutherland Du�esi ve Kolelik) cephaneligindeki en
etkili ironi ve hiciv silahlanm, burada kendi �1karlan i�in beyaz
koleligi tesis ederken, yabanc1 iilkede ba�kalannm sirtmdan si­
yah koleleri 6zgiirJe�tirenlere kar�I kullandl.

Sutherland Du�esi'nin koyunlan ya da Atholl Duk'unun av


hayvanlan tarafmdan kovulan insanlar [ diye sona eriyordu
makale ] nerede bir bannak ve c;:au buldular?
Genellikle Kuzey Ameriha B i rle�i h Devletleri'nde.
lngiliz ucret sisteminin du�manlan nm zenci koleligi lanet­
lemeye haklan vard1r. Bir Sutherland Du�esi'nin, bir Atholl
Duku'nun, Manchester'den bir pamuk lordunun - asla!

New York Tribune ho�goriilii ve ozendiriciydi ve Marx onun


siitunlannda giderek daha ozgiir bir �ekilde lngiliz i��i sm1fmm
durumu hakkmda yazabiliyordu. lngiliz toplumunun ozel ya­
p1sm1 a�1khyordu. Ba�ka hi�bir yerde sermaye ve emek boylesi­
ne kesinlikle birbirinden aynlmam1�t1; �iinkii ba�ka hi�bir yer­
de sanayi boylesine geli�memi�ti. Kirsal bolgede bile aruk koy­
luler yoktu yalmzca biiyiik toprak sahipleri ve kirahk emek�i­
ler vard1. Buna bagh olarak lngiliz proletaryas1 �imdiden "ken­
di sm1f durumu hakkmda a�1k bir bilin� kazanm1�t1" Marx,
lngiltere'de genel oyun " Kua'daki sozde onlemlerden �ok da­
ha fazla sosyalist bir ruha" sahip olacagm1 kabul ediyordu. Bu­
nun sonucu, onun �ok nadir ba�vurdugu italik harflerle, "i�<;:i
sm1fmm siyasal hegemonyas1" olacaku. Ancak �u an i�in, belki
1 50
de bir talih eseri olarak, lngiltere'de hii; kirnse genel oyun ruya­
s1m bile gorrnuyordu. Avarn Karnaras1'nda bir tek erneki;i yok­
tu ve asla da o lacaga benzerniyordu. Lord john Russell kirni za­
rnan yeni bir Reform Tasans1'dan soz ediyordu; bu onun ilgini;
bir hobisiydi. Arna Kabine esneyip duruyordu. Ve de proletar­
ya kendi adma hareket etrneye terk edilrni�ti.
1 849'dan 1853'e kadarki yillar rnisli gorulrnerni� bir refah do­
nerni olrnu�tu. Sanayinin her dab, esash, kirni zarnan neredey­
se hayret verici boyutlarda yilhk aru�lar gosterrni�ti. Hirnayenin
resrnen gornulrnesi Derby yonetirninin son eylerniydi. Avarn Ka­
rnaras1, dokuza bir i;ogunlukla ticari refah1, yeni kazamlan tica­
ret serbestligine baghyordu ve ticaret serbestliginin devarn1 ii;in
oy verilrnesiyle ticari refahm artrnas1 yolunda gerekli olan her �e­
yin yap1ld1g1 varsay1hyordu. 1853 yazmda can s1kICI bir grevler
salg1m olrnu�tu ve Morning Post, grevlerin liderlerinin karn1.;1y­
la dovulrnesi gerektigini du�unuyordu; arna bu olaganustu bir
i�gucu talebinin belirtilerinden biriydi yalmzca. Adi bilinrne­
yen lngiliz ta�ra gazetelerinden, ai;hktan olenlerin sayism1 ya da
fabrika rnllfetti�lerinin raporlarmdan kui;uk i;ocuklarm gunde
onalu saat havas1z i�liklerde nas1l 1.;ah�tmld1g1m e�eleyip bularak
bunlan New York Tribune un okuyuculanna pazarlarnaktan yal­
'

mzca Marx, habis bir zevk ahyordu. Kapital de lngiliz sanayi sis­
'

terni hakkmda ortaya koydugu ezici itharnlarm ternelini olu�tu­


ran olgulann i;ogu, bu donernde bizzat Marx tarafmdan gazete­
lerin sutunlarmdan ya da resrni Mavi Kitaplar'dan derlenrni�tir.
Bu arada, Ernest j ones'un etkin liderligi , 1 848'den bu ya­
na Chartist harekete egernen olrnu� bulunan oldurucu i;uru­
rneyi her ne kadar butunuyle gizlernese de, hala hafifletiyordu.
1 853-54 k1�mda Jones, lngiliz i�i;i sm1fmm ternsilcilerini bir­
le�tirrne konusundaki ilk giri�irn olarak Manchester'de bir l�i;i
Parlarnentosu duzenledi. Marx da onursal delege olarak davet
edilrni�ti. Son zarnanlarda karnusal vesilelere giderek daha faz­
la guvenrnez olrnu�tu ve Manchester'e gitrnek niyetinde degil­
di ve zaten benzer bir davetiyenin Louis Blanc ve Nadaud adm­
da bir diger Frans1z curnhuriyeti;i rnulteciye gonderilrnesiyle
i�in onuru bir hayli azalrn1�u. Ancak, 9 Mart 1 854 tarihinde ,

151
Parlamento'nun ac;:1h�mda Jones tarahndan okunan bir kutla­
ma mektubu gtmderdi.

Buyuk Britanya'da [diye yaziyordu Marx] mulkiyet ile emek


arasmda tam bir bo�anma ya�anmi�nr. Bu nedenle modern
toplumu olu�turan iki smif arasmdaki sava�m boylesine deva­
sa boyutlara ula�ng1 ve boylesine bariz ve elle tutulabilir hale
geld igi ba�ka bir ulke yoktur. Bu nedenle Buyuk Britanya'nm
i�c;:i sm1h ba�ka herkesten once, son tahlilde emegin tam 6z­
gurle�mesine ula�mas1 gereken buyuk hareketin 6nunde bu­
lunmaktadir.
l�c;:i sm1h doganm guc;:lerini fethetmi�tir; �imdi insanlan fet­
hetmelidir. Bu g6revi h1zla yerine getirmek ic;:in yeterli guce sa­
hiptir. Onun birle�ik gucunun 6rgutlenmesi, i�c;:i sm1fmm ulu­
sal planda 6rgutlenmesi - l�c;:ilerin Parlamentosu'nun kendisi­
ne hedef almas1 gereken buyuk gorevin bu olmas1 gerektigini
du�unuyorum.
Ege r l�c;:ilerin Parlamentosu bu du�unceye sad1k kahrsa, ge­
lecegin tarihc;:isi 1 854 y1lmda lngiltere'de iki parlamento oldu­
gunu yazacaknr: Londra'daki parlamento ve Manchester'deki
parlamento; zenginlerin parlamentosu ve yoksu llarm parla­
mentosu. Arna gerc;:ek adamlar, e fendilerin parlamentosunda
degil fakat yalmzca i�c;:ilerin parlamentosunda toplamyorlard1.

t�c;:ilerin Parlamentosu'na yazd1g1 bu mektup, Marx'm on yli


siireyle lngiliz proletarya siyaseti alamndaki son c;:1k1�1 oldu.
Gec;:en birkac;: ay ic;:inde ba�ka olaylar onun yalmzca lngiliz me­
selelerine ilgisini golgelemekle kalmad1, gazetecilik c;:ah�mala­
rmda onemli bir yer tuttu. 1853 May1s'mda lstanbul'daki Rus
Buyukelc;:isi'nin pasaportunun talep edilmesiyle toplanmaya
ba�layan bulutlar aruk dogunun ufkunu tiimuyle kaplam1�t1.
Yazm Rus birlikleri Tuna eyaletlerini i�gal ettiler ve lie;: ay son­
ra Rusya ile Tiirkiye arasmda sava� ba�ladt. Avrupa diplomasi­
sinin en nazik sorunu, yeni ve diplomatik olmayan bir evreye
girmi�ti ve l�c;:ilerin Parlamentosu Manchester'de topland1g1 za­
man , lngiltere ve Fransa tarafmdan Rusya'ya sava� ilan edilme­
si yalmzca ii<;; hafta kadar uzaktaydt.

1 52
D O K U Z U N C U S O LUM

D o g u S o runu

Marx yeniligin v e degi�ikligin erdemini fark edecek kadar iyi


bir gazeteciydi. New York Trib u ne deki c;:ah�masmm zorunlu bir
'

ko�ulu makalelerinin gunun herhangi acil bir sorununu gor­


mezlikten gelmemesiydi. Ostelik ac;:1k bir ima da alm1�t1. 1 853
baharmda Tribune, Dogu sorunu konusunda Londra'daki ad1
bilinmeyen bir muhabirin bir makalesini yaymlam1�t1. Marx
bunun bir Amerikah oldugunu du�undu ama aslmda bu ki­
�i Pulszky admdaki Macar multeciydi. Eger bir rakip tarafm­
dan kesilmek istemiyorsa, Marx ic;:in harekete gec;:menin zama­
myd1. Bunda da, hayatmm ba�ka her c;:1kmazmda oldugu gibi,
Engels'in �a�maz yard1mma yuzunu c;:evirdi ve Manchester'e
derhal bir mektup gonderildi:

Dana'y1 memnun etmek ic;in �imdi ku�kusuz haute politique


(yuksek siyaset) uzerine uzunca bir yaz1 yazmahy1m. Bu , be­
nimle Tribune'de rekabet etmeye c;ah�an sefil bir Yankee'nin
ele ald1g1 tiksindirici Dogu sorunudur. Ve bu sorun esas itiba­
riyle askeri ve cografidir ve benim alamma girmez. Dolay1s1yla
sana bir kere daha ba�vuruyorum. Turk lmparatorlugu'na ne­
ler olacag1 bana tumuyle yabanc1.

1 53
Bununla birlikte, cehaletini itiraf etrnesine ragrnen, Engels'in
rehberligi ic;:in iki rnutalaada bulundu. Birincisi, "butun bu do­
laplara ve gazete skandallanna ragrnen, Dogu sorunu asla bir
Avrupa sava�mm ba�langu; noktas1 olrnayacaku" ; ikincisi,
Turk lrnparatorlugu parc;:alanacak ve "Avrupa uygarhgmm eli­
ne du�ecekti" Birinci rnutalaa, gelecek c;:eyrek yiizyd ic;:inde iki
olayda goze c;:irpacak hir �ekilde tekzip edildi; iktn�i�inin i'�e
kisrneri v� _Ql�uI\� rnugfak blr �ekilde..yeri"ne·��iinesi i�ir. y1 i�
!area beklenrnesi gerekece k ti.
Hie;: d� gayri tabit oi�ayan bir rastlant1yla Engels'in du�unce­
leri de Dogu sorununa yonelrni�ti ve Marx'm rnektubu, a�ag1-
daki pasajda yer alan Engels'inkiyle kesi�rni�ti:
Simdi yammda, Palmerston'un Rusya'ya sanld1gm1 iddia eden
deli Parlamento Oyesi Urquhart var. 1 Ac;1klamas1 basit: adam
A�ag1 egitime sahip, dogas1 geregi Romantik, egitimi itiba­
riyle Serbest Ticaret yanhs1 bir Kuzey lskoc;yah. Bu adam bir
phil-Hellene (Yunan-sever) olarak Yunanistan'a gitti ve Turk­
lerle lie; yil sava�nktan sonra Tur-kiye'ye gitti ve aym Turk­
lerin hayram oldu. lslamiyete delicesine hayran olmu�, �ian
�oyle: Eger bir Kalvinist olmasayd1m yalmzca Musluman ola­
bilirdim. Turkler, ozellikle de Osmanh l mparatorlugu done­
minin Turkleri, is1isnas1z dunyadaki en mukemmel millettir.
Turk dili dunyadaki en mukemmel ve en melodili dildir. Bu­
llin bu barbarhk, zulum ve sac;masapan kibir laflan basil ola­
rak Avrupahlann Turkiye hakkmdaki cehaletinden ya da Rum
dragomanlarm bilinc;li kara c;almalanndan kaynaklamyor.
Tek kelimeyle, yalmzca Turk beyefendidir ve ozgurluk yalmz­
ca Turkiye'de vard1r.

Marx'm rnektubunu ahnca Engels itaatkar bir �ekilde c;:ah�­


rnaya ba�lad1 ve sorunun gec;:rni�ini gozden gec;:iren , Rusya'y1
destekledigi ic;:in The Times'! ve Turkiye'yi destekledigi ve hie;:
kirnseyi hic;:bir �eye baglayarnad1g1 ic;:in de Daily New s' u kuc;:urn-

Turkey and Russia (Turkiye ve Rusya) ; yazan David Urquhart. Engels yazanm
degil de kitab1 elde etmi�ti. Yukandaki Urquhart betimlemesi bir ay kadar son­
ra, bir iki sozciik degi�ikligiyle New York Tribune'de yaymland1.

1 54
seyen be� makalelik bir dizi hazulad1. Marx bunlan kusursuz
buldu ve "Yankee rakibi" nin bir hayli amine gec;tiginin mutlu
beklentisiyle yaz1lan New York'a gonderdi. Bu arada, Engels'in
i�aretini dikkate alarak Bay David Urquhart'm hacimli yaz1la­
nm incelemeye ba�lad1 ve k1sa surede bu " tiksindirici Dogu
sorunu "ndan, daha once hie; du�unmedigi kadar yararlamlabi­
lecegini kavrad1.
David Urquh<ir.t, onemini canh ve guc;lu ki�iliginden ziyade
tarihin kenarmdaki yerine borc;ludur ve onun Marx'm biyog­
rafisindeki yerinin de boyle oldugu soylenebilir. 0, kanaatleri ,
butun dunyay1 �uphe goturmez durustlugune inanduacak ka­
dar eksantrik ve bagda�maz olan ki�ilerden birisiydi. Dogu'ya,
ortac;aglara ve de (tipik bir �ekilde manug1 hic;e sayarak Protes­
tan kald1g1 halde) Katolik Kilisesi'ne tapar; Sanayicilikten, Or­
ta S1mflardan ve Genel Oy Hakkmdan nefret ederdi. Gene; bir
adam olarak Yunan Bag1ms1zhk Sava�1'nda yer alm1� ve ban�­
tan soma Turkiye'de Edirne'ye gitmi� ve burada kariyerinin
yonlendirici gudusu olacak, Turklerle ilgili her �eye fark go­
zetmeyen bir hayranhk edinmi�ti. llk olarak 1 833'te yaymlan­
m1� olan Turkey and her Resources (Turkiye ve Kaynaklan) ad­
h kitab1 birkac; bask1 yapm1� ve kendi konusunda uzun sure bir
klasik olarak kalm1�t1. Turk hamamlanm lngiltere'ye sokan ilk
adam olmakla ovunurdu. Bunlan arkada�larma ve c;ocuklanna
benimsetmek isterdi ve c;ocuklarmdan birisi bu uygulama al­
tmda beyin kanamas1 gec;irince, adam oldurme kovu�turmasm­
dan yakas1m zor kurtard1g1 soylenirdi.
Urquhan'm Turkiye'ye olan sevgisi, Turklerin ba� du�ma­
m olan ve onun Avrupa'daki Deccal olarak gordugu Rusya'ya
kar�1 �iddetli nefretinden kaynaklamyordu ve Palmerston'u ln­
giliz siyasetinde Deccal'm ba� ajam olarak goruyordu . Staffrod
bag1ms1z milletvekili olarak, 1 84 ?'den 1 8 5 2'ye kadar devam
eden parlamentodaki kariyeri hemen hemen tumuyle bu ka­
naatin uretilmesine ve yay1lmasma hasredilmi�ti. 1 848'de Bay
Anstey'in "Saym Henry john Temple, Palmerston Vikontu'nun
suc;lanmas1ya ilgili onergeleri" ni �iddetle destekledi ve bu du­
rumla ilgili olarak Bay Anstey'in ve kendisinin konu�malan ri-

1 55
saleler halinde basilm1�t1. Urquhart, miizmin bir risale yazany­
d1. 185 l 'deki The Mystery of the Danube'u (Tuna'nm Esran) , The
Progress of Russia in the West, North and South'u (Rusya'mn Ba­
t1da, Kuzeyde ve Guneydeki tlerleyi�i) izledi ve Kmm Sava�1'nm
c;ik1�1, The War of Ignorance and Collusion (Cehalet ve Dam�1k­
h Dovu�un Sava�1) ile selamland1. le; politika sorunlan bile ih­
mal edilmedi. Constitutional Remedies (Anayasal (areler) , Ka­
bine sisteminin lagvedilmesini ve yonetim orgam olarak Privy
Council'm yeniden tesisini savunur.
lngiltere'de David Urquhart ve Marx gibi iki adamm, herhan­
gi ortak bir temas noktas1 ya da herhangi ortak dii�iince ve ey­
lem zemini bulmas1 ilk bak1�ta c;ok dii�iik bir olas1hk gibi gorii­
nebilir. Marx'm, smirh bir alanda ve gec;ici de olsa, Urquhart'da
ilham ve yard1m kaynag1 bulmas1, Marx'm kariyerinin para­
dokslanndan birisidir. Uzun donemde, aslmda , antipati ege­
men olmak zorundayd1. Urquhart'm fanatikligi ile Marx'm fa­
natikliginin ortaya koydugu z1thklar, anla�ma noktalarmdan
c;ok daha fazla idi. Urquhart'm fanatikligi hadsiz hesaps1z ve
akil d1�1yd1; Marx'm fanatikligi ise diizenli ve ak1lc1yd1. Urqu­
hart ta�ra beyefendisinin zengin tatlarma sahipti ve kendi on­
yargilanm bu koklu ic;giidii ile uzla�tmyordu. Marx, felsefe­
si ruhunun ac1hgm1 yans1tan kuskun bir yurtsuzdu. Arna her
ikisi de bagnazd1; her ikisi de Rusya'dan ve lngiliz burjuvazi­
sinden nefret ediyordu ve Marx bir lngiliz'in bir lngiliz dev­
let adamm1 rii�vetc;ilik ve ihanetle suc;lamas1 kar�1smda muzaf­
fer bir tatmin 1�ilus1 hissediyordu . 1853 Haziran'mdan itiba­
ren, sava� kesin gorundugunde , Marx Tribune ic;in makalele­
rini kendisi yazmaya ba�lad1 . Urquhart'm adm1 birden c;ok kez
sayg1 ile and1 ve Urquhart'm yazilarmm etkisi giderek daha be­
lirgin olmaya ba�lad1. Rus emperyalizminin suc;lanmasmm ta­
md1k bir c;mlamas1 var ve c;ok kullamlm1� bir gelenegi izliyor.
Ancak Marx'm, Britanya hukumetinin yakm Dogu'da statuko­
yu korumadaki ya da Ruslann Tuna eyaletlerine ilerleyi�ini bir
sava� nedeni (casus belli) saymadaki ba�ans1zhg1 kar�1smdaki
ofkesinin izlenmesinde yeni ve uygunsuz bir �ey var. Yakla�1k
yirmi yil soma, iki adam arasmdaki ili�ki c;oktan sona erdigin-

1 56
de, lngiltere'nin Rusya kar�1smdaki politikasmm uyu�uklugu­
nu Marx'm ha.la, Urquhart'tan bgrendigi a�m milliyetc;i bir tu­
tumla lanetledigini goruyoruz.
Sonbaharda , yeni hobi a t m a her zamankinden daha bf­
keli bir �ekilde binen Marx, Palmerston'un kariyeri hakkm­
da bir dizi makale yaymlad1 . Bunlar hem Tribune'de hem de
People's Pape r'da yer ald1 ve malzemeleri hemen hemen tumuy­
le Urquhart'm risalelerinden almm1�t1. Urquhart'm ilham veren
bnderligi altmda Marx, c;ok sevdigi eglencesi olan rakiplerine
en a�ag1 guduleri atfetme oyununa serbestc;e kendini kapnrd1.

Sana r;:ok garip gelebilir ama [ diye yaz1yo rdu Kas1m'da En­
gels'e] , son yirmi yilda soylu Vikont'un ayak izlerini yakmdan
takip ederek, saplant1h Urquhart ile aym sonuca ula�m1� bu­
lunuyorum ki , Palmerston birkar;: onyild1r Ruslara salilm1�nr .

"Rus dilinde 'onur' kelimesinin yer almad1gm1 ke�feder" ve


bu aforizma ile ba�layan aym makalede yeni kilavuzunu uygun
bir te�ekkurle anar:

Palmerston ya tath vaatlerle ya ba�tan pkararak butun ote­


ki du�manlanm dost yapmay1 ba�anrken, yirmi y1ld1r Lord
Palmerston'un korkutularak susturulamayan, ru�vetle goz
yummas1 saglanamayan, davac1hgm cazibesine kap1lm1�, yo­
rulmak bilmez hasm1 Bay David Urquhart'a hakkm1 vermek
ir;:in bu uygun bir vesiledir.

Marx'm tum yazilannm ic;inde -hic;biri bir lngiliz'in adresine


ula�mayan- bundan daha �1k c;ok az bvgu yer ahr.
1 853-54 k1�1 boyunca lngiltere, kirk yilhk ban�tan ve dort
y1lhk sarho� e dici ticari refahtan soma , yava� yava� Kmm
Sava�1'na giriyordu. Kamuoyunun durumu butunuyle isterikti.
Kralic;enin kocas1, ba� hain rolu ic;in en populer adayd1 ve Kra­
liyet Ailesi'nin kabusu olarak bilinen Palmerston halkm kahra­
mam olma yolunda epeyce yo! alm1�t1. Arna sesi c;1ksa da say1s1
az olan bir azmhk, parc;alann yerini degi�tirmeyi tercih ediyor­
du ve bu azmhk ic;inde Karl Marx'tan daha ate�li ve bagnaz bir
propagandac1 yoktu . Makalelerinde Palmerston'un Rusya'nm

1 57
maa�h adam1 oldugu sw;lamasm1 a�1k olarak onaylamaktan ka­
�macak kadar basiretliydi. Palmerston'un son yirmi y1lda C:ar I .
N ikola'nm gonullu aleti oldugunu iddia etmekle yetiniyordu.
Bu Marx'm kariyerinde lngiliz i� politikasm1 ilgilendiren te­
mel bir taru�mada yer ald1g1 tek olayd1 ve bu makaleler, bu do­
nemde yazd1klan i�inde �agda� lngiltere'de okunan yegane ya­
z1lanyd1. Bunlardan en az ikisi, Tucker adh mute�ebbis bir ln­
giliz yaymc1s1 tarafmdan Political Flysheets (Siyasi Elkitapla­
n) dizisi i�inde basilm1�u. Palmerston and Russia (Palmerston
ve Rusya) adm1 ta�1yan birincisi "Seni Kendi Agzmdan C:1kan­
larla Yarg1layacag1m " ; Palmerston, What has he done? (Palmers­
ton, 0 ne yapt1 ?) adh ikincisi ise "Seni Kotu Hizmet�i" rumu­
zunu ta�1yordu. Tucker bu elkitaplannm ba�ansmdan o kadar
memnun olmu�tu ki Dr. Charles Marx tarafmdan yaz1lan "Po­
litical Biography of Lord Palmerston"un (Lord Palmerston'un Si­
yasal Biyografisi) reklamm1 yapmaya ba�lad1. Ancak cilt ba�1-
na be� yiiz abone garanti edilmesini �art ko�tu. Lord Palmers­
ton hakkmda "ger�egi, tum ger�egi ve yalmzca ger�egi" ogren­
mek isteyen gerekli say1da durust insan bulunmasmm olanak­
s1z oldugu ortaya �1ku ve Marx gazetecilik zaferleriyle yetin­
mek zorunda kald1.
Buyuk Urquhart'm kendisi de , izleyicilerinin seyrek saflanm
gozden ge�irince, bu yeni ve umut verici adaym meziyetlerine
ve ba�anlarma ilgisiz kalmad1. Ocak 1 854'te Marx'a, takdir ma­
kammda, kendi konu�malarmdan birisinin kopyasm1 gonder­
di. Marx temize �ekmesi i�in bunu Jenny'ye verdi; bir giri� ve
sonu� ekleyerek bir makale olarak derhal Tribune'e yollad1. Su­
bat aymda bir toplanu ayarland1. Urquhart etkileyecegini du­
�unmu�tu. Arna adamm1 tamm1yordu. l�in bilinen hilelerinin
dik kafah ve ele�tirel Marx'ta hi�bir etkisi olmuyordu.

Urquhart ile bir randevum vard1 [diye rapor ediyordu Engels' e l .


Beni �a�utan komplimam, makalelerimin, sanki bunlan bir
Turk yazm1� kadar iyi olmas1yd1 - bu kanaat benim bir "dev­
rimci'' oldugumu ifade etmemle hi�bir �ekilde teyit edilmi�
olmuyordu. Kendisi tiimuyle saplan uh. Bir gun lngiltere'nin

1 58
Ba�bakam olacagma ciddiyetle inamyor. BO.tun digerleri do.�­
to.go.nde, lngiltere diyecek ki: Urquhart, bizi kurtar! Ve o
da lngiltere'yi kurtaracak. Konu�urken ve ozellikle kendisi­
ne kar�1 c;; 1k1ld1gmda sinir nobeti gec;; iriyor ve bu bende daha
da komik bir izlenim b1rak1yor c;; unko. onun ho.tun ifadeleri­
ni ve onun ho.tun almulanm ezbere biliyorum. Bu durum "si­
nir nobetlerinin" daha da ku�kulu, sanki bir parc;;a rol yap1h­
yormw;; gibi gorunmesine yol ac;;1yor. Adamm temel do.�o.nce­
si Rusya'mn, beyin go.co.nun fazlahg1 sayesinde, ho.tun do.n­
yaya ho.kmettigidir. Rusya ile ba�a c;; 1 kabilmek ic;; i n insanm
Urquhart'm beynine sahip olmas1 gerekir ve eger birisi Urqu­
hart olamama talihsizligine do.c;; a r ise, en azmdan bir Urqu­
hartc;; 1 olmahdir, yani Urquhart'm inand1gma, onun "metafi­
zigine " , onun "ekonomi politigine" vs. vs. inanmahd1r. Ki�i
"Dogu"ya gitmi� olmahdir, ya da en azmdan Turk "ruhu"nu
kazanm1� olmahdir.

Urquhart'm gorunumu aslmda Marx'i hayranhgmdan cay­


dird1 ve onu ah�ilagelmi� ku�kuculuguna ve dikkatliligine ge­
ri dondurdu. Tribune'deki makalelerinin birinde, Urquhart'm
konu�malanmn ne kadar mukemmel olurlarsa olsunlar, "san­
ki gokteki aya hitap ediyormu� gibi bir etkiye" sahip oldugunu
itiraf etti ve bu s1rada Lassalle'e, Urquhart'm "romantik bir geri­
ci" oldugunu yazd1. Arna k1sa suren r,;omezliginin ho� olmayan
kimi sonur,;larma da katlanmak zorunda kald1. Nisan'da Globe,
Urquhart'a kar�1 �iddetli bir saldm ba�latu ve din degi�tirttikle­
rinin k1sa suren sadakati nedeniyle onunla alay etti.

Mr. Anstey nerede ? 2 [diye hedef alarak soruyordu ] . Mr. Mon­


teith vs. neredeler ve yeni devrimin Golyat'1 Mr. Marx nerede?
BO.to.n bu beyefendiler, yollarmm yanh� oldugunu gormo.�­
ler ve iyi toplumun ah�kanhklanna geri donmo.�lerdir.

Saldm Morning Advertiser'da, "Bay Marx"m, "Bay Urquhart'm


enerjik ve degerli bir destekr,;isi" oldugunu soylemekten "mut-

2 Palmerston'un sw;land1g1 iinergeyi veren ki�i olan Mr. Anstey, Palmerston ta­
rafmdan Hong-Kong'a Gene! Vali atanmca, k1sa sure once "yolunun yanh� ol­
dugunu gormO�tO."

1 59
luluk duyan bir Urquhartc,;1" tarafmdan derhal c,;urutuldu. Marx
kendisinin boyle enerjik ve degerli bir U rquhartc,;1 olarak ni­
te lenmesini hayli uz la�1c1 buldu. Tek goru�meleri s 1 rasmda
U rquhart'a, "Palmerston d1�mda hic,;bir konuda aym goru�te
olmad1klanm- bu konuda da goru�lerini Urquhart'a bon;lu ol­
mad1gm1" soylemi�ti. Arna kamu onunde tekzipin baz1 zorluk­
lan vard1. Urquhart'm Francis Marx admda karanhk bir c,;ome­
zi vard1 ve eger bir tekzip gonderilirse Advertiser'de sozu edi­
lenin bu adam oldugu ileri surulebilirdi. Marx, Engels'e boyle
ac,;1khyordu. Gizliden gizliye suskunlugu tercih etmek ic,;in bel­
ki de daha elle tutulur bir nedeni vard1. Bu 1slirap c,;ekilen gun­
lerde , ba�ka �ekilde olmasa da hala parasal yonden yararh ola­
bilecek Urquhart'la ili�kiyi kestiginin kamu onunde ac,;1klanma­
s1 uygun olmayabilirdi.
Bununla birlikte Urquhart'm maddi yonden de yaran sm1r­
hyd1 . N isan 1854'te , Kmm Sava�1'nm patlak vermesi uzerine
bu yorulmak bilmez ajitator, gizli diplomasiye kar�1 bir kam­
panya ba�latt1. Bu sava� s1rasmda her zaman populer bir c,;1k1�­
li ve gizli diplomasi dogal olarak Palmerston'un ad1yla ili�kiliy­
di. Urquhart, Majestelerinin Hukumeti'nin d1� politikasm1 in­
celemek ve ele�tirmek uzere lngiltere'nin belli ba�h �ehir ve ka­
sabalarmda D1�i�leri Komiteleri orgutledi. Bu kampanyada pek
c,;ok yorede, onemli Chartistler'in destegini saglad1 ki bu durum
Marx'! giri�imi desteklemeye daha da yonlendirdi. Sheffield'de
komitelerin resmi orgam olarak yeni bir gazete, Free Press (Oz­
gur Basin) kuruldu ve Marx da buna katk1da bulunanlardan bi­
risi oldu. Ancak odemeler ag1r ve duzensizdi ve bu hep zor bir
ittifak olmu�tu . K1sa sure sonra Free Press'in Londra edi toru
Mr. Ironside, "Dr. Marx'm makalelerinin gazeteyi mezara sok­
tugunu" ve de kamunun "iki doz daha fazlasma" katlanama­
yacagm1 ifade etmek uzere Sheffield editoru Mr. Cyples'a yaz­
d1. Mr. Cyples, hinlikten ya da safl1ktan mektubu Marx'a ak­
tard1. Marx'm alayh bir �ekilde gozlemledigi uzere, Mr. I ronsi­
de '"gizli diplomasi'"ye kar�1 o kadar c,;ok ugultu dinlemi�ti ki,
dogal olarak Free Press'in burosunda da 'gizli diplomasi'nin ge­
c,;erli oldugunu varsaym1�u" Marx'm yazarhk gururu hakh ola-

1 60
rak kmlm1�ll ve makalelerine son vermek d1�mda bir sei;:ene­
gi kalmam1�t1.

Bay Isaac Ironside'a bir "doz" daha verip [diye yaz1yordu kork­
mu� o!an Cyples'a] kendimi adam oldurmek sw;undan ve onu
kendi gazetesinin kagulan arasma "gommekten" kesin olarak
vazgec;:iyorum.

Bununla birlikte k1sa surede daha ak1lhca ogutler goze <;:ap­


t1. Free Press'in odemeleri du�uk olabilirdi ama; Marx dikkate
almmayacak miktarlan bile reddedecek durumda degildi. Ne
de Urquhart Avrupa i�lerini bilen az say1daki yanda�larmdan
birini kaybetmek istiyordu. C:ok ge<;:meden Marx, "Urquhart'm
buldogu " , Mr. Collet3 admda birisinden bir davetiye ald1. Mr.
Collet, Mr. I ronside'm kabahgm1 ve Mr. Cyples'm patavats1zh­
gm1 izah etti ve bu yanh� anlamanm i�birliklerini sona erdir­
memesi i<;:in yalvard1. Hatta, Londra'da Urquhart<;:1 bir gazete­
nin kurulma olas1hgmdan ve burada Marx'm degerli hizmetle­
rinden yararlamlacagmdan soz etti. Marx o kadar da emin de­
gildi. Sheffield'de yaymlanan ve i�e yarayan hi<; kimsenin oku­
mad1g1 belirsiz bir gazeteye yazmaktan i;:ekindigi yoktu. Arna
Urquhart hizbi tarafmdan yaymlanan bir Londra gazetesinde
admm kullamlmasma izin verirse, kendisini "Urquhart'm kar­
�1 devrimci sai;:mahg1" ile uzla�m1� bir konumda bulabilirdi.
0 an i<;:in Marx "edebi onuru "nun tatmin oldugunu du�une­
rek Free Press'e makale yazmay1 surdurmeye karar verdi. Hatta
bir sozle�me bile saglad1; zira Engels'e ifade ettigi �ekliyle, "'bu
Caliban'larla4 olan ili�kimde benim i<;:in yegane ilgin<;: nokta pa­
rad1r" Arna bu derme i;:atma bir ban�t1. Kmm Sava�1 sona erdi
ve hayale yer vermeyen burjuva devrimcisiyle duygusal roman-

3 Collet lngiliz kamusal hayanmn o takdire lay1k tiplerinden birisiydi - dava


adam1yd1. Bilgi Uzerindeki Vergilerin Kaldmlmas1 Dernegi'nin sekreterligi­
ni yapm1�n. Gazetelere uygulanan vergiler 1855'te kaldmld1 ve tam bu strada
Urquhart'm degerli bir hizmetc;isi oldu. Yirmi y1l sonra Urquhart oldugunde
Collet, Yolculuk Vergisinin llgas1 Komitesi'nin sekreteri olarak yararh bir ya�­
hhk gec;:irdi. Marx'm olumune kadar onunla iyi dostluk ili�kileri ic;:inde oldu.
4 Caliban: W. Shakespeare'in The Tempest (Firtma) oyunundaki canavar k1hkh,
c;:irkin ve hayvana benzeyen ki�i - c;:.n.

161
tik aristokrat arasmdaki yegane baglayic1 halka gorevini yapan
Rusya ve Palmerston'un suc;lanmas1 tazeligini yitirdi. 1857 ba­
han geldiginde daha fazla i�birligi yap1lmas1 olanag1 tii.ketil­
mi�ti ve Free Press'te Marx'm imzas1 bir daha gorulmedi. Arna
Urquhart'la ili�kilerini arahkh olarak surdurdu. lki y1l sonra,
Urquhartc;1 bir toplanuda kursuye c;1kmas1, kariyerindeki yeni
bir donemin ba�lang1c; noktas1 oldu ve sonraki y1llanmn daha
ciddi ac;1klamalannda degilse de, rastgele sozlerinde (obiter di­
cta) , Urquhart'm dizinin dibinde, yedeklerle birlikte oturdugu
gunleri hatulayan sozler vardu.
Bu arada, Marx'm Chartistler'le ve People's Paper' la olan
ili�kisi, Urquhart ve Free Press'le olan ili�kisinden daha k1sa
bmurlu oldu. Ernest Jones'un gucii. ve etkisi 1854 Mart'mdaki
l�c;ilerin Parlamentosu ile z irveye u la�m1�u ve birkac; haf­
ta sonra Kmm Sava�1'nm patlak vermesi bu c;okii.�ii. ba�latu.
People's Paper her zaman III. Napoleon'un despotizmini �id­
detle k1myord u . lngiltere'nin mu ttefiki oldugu halde silahla­
nm elden buakmam1�t1. Sava� �ovenizminin dalgalan ic;inde
rahathkla vatansever olmayan bir gazete olarak lanetlenm i�­
ti. Gazetenin ic;erik tasanmlan, belki de Marx'm sand1g1 gibi
polis tarafmdan degil, ama parc;alanm1�u ve onun yerine, tu­
zu kuru bir eski Chartist'in giri�imi olan ve radikalizmi vatan­
severlikle ve geni� kabul goren a�m du�uncelerle birle�tirme­
ye c;ah�an Reynold's Newspaper tarafmdan zorla el konulmu�­
tu. People's Paper'm tiraj 1 h1zla du�tu. Son hayatiyet gosterisi,
dorduncu y1hm kutlamak ii.zere 1 856'da halka ac;1k bir ziyafet
vermek oldu ve Marx burada, "Avrupa'mn Proleterleri" �erefi­
ne kadeh kaldudi.
Aym zamanda gazeteci de olan bir politikac1 iki kez bask1-
ya maruzdur. Halkm du�uncesi olarak alg1lad1g1 �eye boyun
egen Jones a�m soldan, John Bright'm orta sm1f radikal takip­
c;ilerine yoneldi. Sec;im refonnu bir kez daha gundemdeydi ve
solun pek c;ok destekc;isinin kafasmda s6zii. edilmeyen bir pa­
zarhk soz konusuydu: radikaller i�c;iler ic;in oy hakk1m kaza­
nacaklar ve i�c;iler de destekleri ve sonunda da oylanm onla­
ra vereceklerdi. Marx eski c;omezinin evrimini as1k suratla iz-

1 62
liyordu. Onun "orta sm1fm bir ma�as1 mi yoksa bir donek mi"
oldugu konusunda karar veremiyordu. john'un durustlugun­
den ciddi olarak ku�ku duymuyordu. Arna o sertlik ah�kanhg1
c;ok guc;luydu ve her zaman oldugu gibi, en az merhametli al­
ternatifi sec;ti.

Arkada�1m1zjones, [diye yaz1yordu Engels'e] kendisini kesin­


likle -ama miimkiin olan en dii�iik fiyata- Brigh t kligine satt1.
E�ek, kendisini ticari olarak kurtarmadan siyasal olarak mah­
vetti.

Marx'm buruk kehaneti gerc;ekle�ti. People's Paper, 1858'de


kendisini radikal Morning Star'a satt1 ve k1sa sure soma da ba­
g1ms1z varhgma son verdi. Sonraki y11larda jones, eski arkada�­
lanndan daha da uzakla�u. "Bright ve Gladstone'un bendesi"
oldu ve halkm bniinde yap1lan bir konu�mada Gladstone'dan
"c;ah�an sm1flann buyuk onderi" olarak sbz ederek Marx'1 c;1l­
gma c;evirdi. Bununla birlikte aralanndaki ili�ki hic;bir zaman
biitiinuyle sona e rmedi. 1 869'un ba�mda, Engels, j ones'un
Manchester'de oliimiinii haber verdiginde Marx, "az say1da es­
ki dostlar"dan birisi olduguna degindi ve Engels buna, " poli­
tikacilar arasmda Jones, kalbiyle gerc;ekten bizim yamm1zda
olan, tek egitimli adamd1" yorumunu ekledi.
Marx'm gazetecilik etkinliklerinden bir digerinin de aktanl­
mas1 gerekir. 1855'in ba�mda, Kmm Sava�1'mn heyecam biitiin
Avrupa'da zirvede iken Marx, Lassalle'in arac1hg1yla, Breslau'da
yaymlanan radikal bir gazete olan Nrue Oder-Zeitung'un Londra
muhabirligi gorevini iistlendi. Ayhk otuz thaler olan iicret, gor­
mezden gelinecek tiirden degildi ve Marx yeniden Alman bir
kitleye hitap edebilme olanag1 bulacag1 ic;in c;ok mutluydu. Ko­
nusu lngiliz siyasetiyle sm1rhyd1 ama bu ona yeteneklerini gos­
termesi ic;in geni� bir alan tamyan bir konuydu. 1855 Subat'mda
Avam Kamaras1'nda yapm1� oldugu konu�ma vesilesiyle Glads­
tone hakkmda c;izmi� oldugu bir portre iyi bir bmek olabilir:

Piiriizsiiz ve cilah bir suret, ic;i bo� bir derinlik , zehirli unsur­
lardan yoksun olmayan tath dil, penc;elerle donat1lm1� kadife

1 63
bir el, skolastik payeler ve alt-payeler, quaestiones ve quaestiun­
culae, (meseleler ve meselecikler <;.n.) ahlak kurallanm ken­
-

dine gore yorumlayan bir vicdanla butiin bir olas1c1hk cepha­


neligi ve onun vicdans1z yedekleri, onun itiraf edilmeyen ni­
yetleri ve iyi giidulenmi$ endi$eleri, iistiinluk konusunda mii­
tevazi iddialar, masum entrikalar, karma$1k bir basitlik, Bizans
ve Liverpool arasmda bir yo! ge<;idi. 5 Gladstone'un konU$mas1-
nm i<;erigi, k1sa bir sure once sava$ hukumetinin bir ?yesi olan
Gladstone'un $imdi her ne pahasma olursa olsun ban$ partisi­
nin Gladstone'u oldugu ger<;eginin de apklad1g1 gibi, lngiltere
ve Rusya arasmdaki sava$ meselesi degildi. 0 kendi vicdanmm
her yondeki sm1rlanm analiz ve ke$fediyor ve tipik bir tevazu
ile, Britanya lmparatorlugu'nun kendisini, Gladstone'un vic­
danmm sm1rlan i<;inde uyarlamasm1 istiyordu. Sonu<; olarak
konu$masmm diplomatik-psikolojik bir r;e$nisi vard1 ki diplo­
masiyi vicdanla uzla$tirabiliyorsa da, vicdam diplomasi ile uz­
la$Urmakta daha da ba$anhydu.

Bu zeka ve anlam inceliginden yoksun olmayan bir re­


simdir ve Palmerston'un hale fi o lma yolunda mesafe alm1�
G ladstone'u , lngiliz siyasetinde Marx'm bete noi re'1 (umac1)
olarak resmetmektedir. Ancak Neue Oder-Zeitung k1sa omur­
lii bir giri�im oldu ve Marx'm onun ir;in r;ah�ug1 ilk ve son yil
olan 1855 sonunda yaym1m durdurdu. Marx'm People's Paper
ve Free P ress'ten elde ettigi gelir kur;uk ve duzensizdi ve onun
gazetecilikteki tek saglam kaynag1 hala New York Tribune'un
iyi niyetiydi. Bununla birlikte burada bile sonu gelmeyen gu<;; ­
lukler vard1. Marx hir;bir zaman i�birligi yapilacak uysal biri­
si degildi ve her ne kadar Dana onu makale ba�ma on dolarhk
en yuksek ucrete yukseltmi�se de, Tribune'deki i�verenleriy­
le aralannda ba�ka surtii�me nedenleri ortaya r;1ku. Sikayet ze­
mini elle tutulurdu ve Marx ekonomik bask1 nedeniyle kendi-

5 Morlcy"in, Life of Gladstone'unda ( Gladstone'un Hayall-l, 192). "eski bir Whig"


Gladstone'un hitabetini "yuzeyde Oxford ama altta Liverpool" diye tammhyor­
du. Marx'm bu "eski Whig"in vecizesini duymu� vc ustahkla "Oxford"u Av­
rupah okur i<;in "Bizans"la degi�tirmi� oldugunu varsaymaya bilmem cesaret
edebilir miyiz?

1 64
sine uygun olmayan ve kur;uk du�urO.cu rutin bir i�in ezici ao­
hg1m hissediyordu . 1 853'0.n ortalarma dogru Marx-Engels kat­
k1lan, haber ya da ozel makaleler olarak, Marx'm imzas1yla go­
runmeye ba�lad1. Bu tarihten itibaren Tribune, makalelerin be­
lirli bolumlerini ahp, degi�iklik yaparak ya da yapmayarak,
imzas1z ba�makaleler olarak yaymlama uygulamasm1 ba�latt1.
Marx gazetenin makalelerin kremasma el koyup sanki kendisi­
ninmi� gibi basmasma ve artanlan da onun imzas1 altmda ya­
ymlama uygulamasma �iddetle kar�1 r;1kt1. Dana kibarca, ma­
kalelerin parasm1 odedigine gore, onlan istedigi gibi kullanabi­
lecegi goru�unu savundu ve mali zorluk Marx'a c;:ok fazla dire­
necek bir pozisyon birakm1yordu. En sonunda elde edebildigi
tek tatmin, bundan sonra butun katk1larmm isimsiz olarak ve
editoren sorumlulugu altmda yaymlanmasm1 saglamak oldu ve
1855 Nisan'mdan sonra Marx'm ad1 New York Tribune'un su­
tunlarmda bir daha hir; gorii.nmedi.

Boyle bir par;avranm [ diye yaz1yordu Marx bu s1ralarda En­


gels'e] seni bunyesine kabul etmesinin bir lutuf gibi kabul
edilmesine mahkum olmak gerr;ekten tiksindirici. Boyle bir
toplumda siyasal bir i!?e insanm boylesine comem;:e mahkum
edilmesi, yoksul halkm ya pt1g1 gi bi kuru kemikleri dovup,
ogutup, bundan r;orba yapmak gibi bir !?ey. Ben her ne kadar
yalmzca bir e!?ek olsam da, ya lmzca son zamanlarda degil, ama
onceki yiliarda da bu rezillere verdikleri paradan r;ok daha faz­
lasm1 vermi!? oldugumun farkmdayim.

Bu arada bir ba$ka gur;luk daha ortaya r;1kt1. Bir suredir Marx,
Tribune'de , Rusya'ya kar�1 duygusal bir egilim sezinlemi�ti.
Avrupa'da, Slavlarm ozunde demokrat karakterlerine tutkuy­
la inananlarla ugra�mas1 gerekmi�ti; ama Atlantik'in oteki tara­
fmda bu garip sapma ile kar�1la�may1 beklemiyordu. Ba�lang1r;­
ta bu endi�e verici belirtiyi �akac1 bir kuc;:umsemeyle kar�1lad1.

Hem Ttibune'de hem de Londra'da Advertiser'da bu sefil Rus­


lar [ diye yaz1yordu Engels'e, 1853 Eylul'unde ] ii.stone bine­
cekleri yeni bir oyuncak at bulmu!?lar. Rus halk1, oyle gorunu-

1 65
yor ki son derece demokrat; Resmi Rusya (Car ve biirokrasi)
Alman ve de soylular Alman. Dolayis1yla bizim sava�acag1m1z
Rusya'daki Almanya, Almanya'daki Rusya degil.

Arna ertesi y1l Kmrn Sava�1'mn c;:1k1�1, i�leri daha ciddi bir
noktaya getirdi . Tribune, butun favori 6nyarg1lanna, lngilte­
re'ye guvensizligine, serbest ticarete kar�1 olan nefretine ve da­
ha da yeni Rusofil egilirnlerine bir anda ve aym anda kendini
kapnrd1. Gazete, serbest ticaret lngiltere'si tarafmdan rnahvedi­
len Turkiye'nin, yalmzca korurnac1 Rusya'mn hirnayesine veril­
rnesiyle iyile�rne urnudu oldugunu ke�fetti ve 1855 bahannda
II. Alexander, I. Nikola'nm yerine gec;:ince ve bir dizi liberal re­
form yaprna niyetini ac;:1klaymca, Tribune'un Rus aydmlanrna­
sma olan rnerak1 smu tamrnaz boyutlara ula�t1. Sava� ilerledik­
c;:e Tribune'un tuturnu daha da kararh bir hal ald1. 1855 yazmda
Greeley Fransa'y1 ziyaret ettiginde sicilli bir Rusofil oldugu ge­
rekc;:esiyle tutukland1 ve smu d1�1 edildi. Bu geli�rneler Marx'1
�a�unyor ve endi�elendiriyordu.
Sey tan alsm bu Tribune'ii [ diye yazm1�t1 Engels'e Mart aym­
da ) . Pan-Slavizme kar�I bir ai;1klamada bulunmas1 zorunlu.
Aksi halde gazeteden aynlmak zorunda kalabiliriz ki, bu da
feci olur.

Engels i�areti anlad1 ve pan-Slavizrne kar�1 bir dizi rnakale


uretti ve Marx bunlan derhal Dana'ya aktard1. Bunlardan ilki
yaymland1 arna anlarn1m radikal olarak degi�tirecek �ekilde oy­
lesine tahrif edilrni� ve yazmm ortasma pan-Slavizrnin heves­
li savunuculanndan birisi olan Gurowski admda birinin eser­
lerinden ovucu bir gonderrne rnonte edilrni�ti. Sonraki rnakale­
ler hie;: yaymlanrnad1.
l�in s1rr1 ortaya c;:1kt1. Kont Adam Gurowski bir Polonya
donrnesiydi. 1830 Polonya ayaklanrnasmda yer alrn1� ve da­
ha sonra Paris'te bir Fourierci olrnu�tu ve daha sonra da Rus­
ya safma gec;:erek butun gec;:rni�ini inkar etrni�ti. Bilinen yon­
ternle, La Verite sur la Russie (Rusya Hakkmdaki Ger(ek) ad1y­
la bir kitap yazarak kendisini Rusya uzrnam olarak kabul et-

1 66
tirdi. Avrupa'nm i;e�itli yerlerinde Rus propagandasmm yarar­
h bir aja m oldu ve Le Panslavisme: son histoire et ses veritab­
les elements (Panislavizm: Tarihi ve Gen;ek Unsurlan) ad1 altm­
da standart bir kitap yaymlad1. Yakla�1k 1850'de New York'a
goi; etti ve orada cana yakm tavulan ve Fourierci ili�kileri sa­
yesinde Tribune tarafmdan s1cak bir kabul gordu. 1852 ydm­
da gazeteye duzenli yazanlardan birisi oldu ve iki sene soma
da yaym kurulunda bir sandalye elde etti ve bu andan itiba­
ren de gazetenin Avrupa politikasm1 Rusya lehine o yonetti.
1 856'nm sonbahannda Marx, Dana'dan bir kume reddedilmi�
makaleyi ahp, sayfalann kenannda hakh olarak Gurowski'nin
el yaz1s1 o ldugunu du�undugu n o tlarla kar�1la�mca de liye
dondu. Bu durumda hakh olabilecegi her zamanki acele i;1-
karsamasm1 yapt1. Gurowski'nin , "Washington'daki Rusya
Buyukeli;iligi'nden duzenli olarak elde ettigi para yard1mlan­
m" guvenle ai;1klad1.
K1saca, Tribune'le Marx'm ili�kileri bir krize girrni�ti ve tam
bir kopu� da tehlikeli bir �ekilde i;ok yakm gorunuyordu. Arna
Marx inani;lan ugruna bir kavga luksunu goze alam1yordu ve
Dana'nm herkesi tatmin etmeyi isteyen 1hmh bir mizac1 vard1.
Gazetenin i;1karlanna zarar verrneden ya da kendi ustlerini k1z­
dumadan Marx'a elinden geldigi kadar yard1m etmeyi ii;ten­
likle istiyordu. Daha �imdiden ad1 belirtilmeyen bir Amerikan
dergisine, Kant'tan gunumuze kadar Alman felsefesi uzerine
bir dizi makale yazma onerisini Marx'm onune koymu�tu. Di­
ger taraftan dergi makalelerin "alayc1 ve eglenceli" olmas1m ve
"ulkenin dinsel duygulanna kar�1" herhangi bir �ey ii;ermeme­
sini talep ediyordu ve Marx Amerikah okuyuculara, hem alayc1
ve egelendirici hem de sofuca makaleler halinde Alman felsefe­
sini sunma i�ini kendine uygun bulmad1. 1855 y1lmda Marx'm
Tribune'e olan katk1lan ac1mas1zca aniden haftada ikiye indiri­
lince Dana, bunu telafi etmek uzere Putnam's Review ii;in Avru­
pa ordulan hakkmda bir dizi makale yazmas1m onerdi ki bun­
lar Engels tarafmdan kolayhkla kaleme ahnabilirdi ve 1857'de
Marx'm Tribune'e olan katk1s1 haftada bir gune indirilince Da­
na bunu fusat bilerek Peder George Ripley'le birlikte American

1 67
Cyclopaedia'y1 yaymlamaya ba�lad1 ve ve Marx'tan Avrupa ko­
nularmda birka<;: makale ald1.
Ancak bu delik ukamalar Marx'm gazeteci olarak kariyeri­
nin sona yakla�ug1m uzun sure gizlemeye yetmedi. Ellilerin
ba�mm ticari refah1 i<;:inde gazetecilik geli�mi� ve ucretler ko­
lay kazamhr ve odenir olmu�tu. Arna Kmm Sava�1'ndan soma,
Marx'm onceden haber vermekten buyuk zevk ald1g1 krizler­
den birisi ba�lam1�t1 ("bu Janet olas1 krizlerden" diye yazm1�u
Engels'e, "benim de ki�isel olarak etkilenmem kaderin bir iro­
nisidir") ve gazete sahipleri aruk eski ya da yeni katk1 yapan­
lan keselerini a<;:1p kar�1lam1yorlard1. Neue Oder-Zeitung 1855
y1hm c;:1karamad1 ve izleyen iki y1l, Marx'm People's Paper ve
Free Press i<;:in son makalelerine tamk oldu. Marx bir kez daha
Engels'in comertligine, hemen hemen tek ya�ama kaynag1 ola­
rak, geri donmek zorunda kald1.
El lilerin sonlarmda dogru refah yeniden canlanmaya ve
onunla birlikte Marx'm New York Tribune'deki makaleleri de
artmaya ba�lad1. Ancak bu iyile�me k1sa omurluydu; yeni ve
ongorulmeyen bir felaket, Amerikan k Sava�1 ile kesintiye ug­
rad1. Aruk Amerikahlar evlerinde me�gulduler ve de Amerikan
gazetelerinin Avrupa'daki siyasal durum hakkmdaki uzun ma­
kalelere ne ayuacak yeri ne de verecek paras1 vard1. Dana 1 86 1
y1hmn Ocak'mda Marx'a, kendisi d1�mdaki tum Avrupa muha­
birlerinin i�lerine son verildigini; elde birikenlerin kullamla­
bilmesi i<;:in katk1lanm alu hafta i<;:in tamamen durdurmas1 ve
ondan soma da kesinlikle haftada bir makale ile yetinmesi ge­
rektigini ve American Cyclopaedia'smdaki c;:ah�manm da sure­
siz olarak ertelendigini yazd1. l�ler bir y1ldan fazla bir sure bu
minval uzere devam etti ve Marx da geriye kalan kuc;:uk geli­
rinin uc;:te bir oranmda azald1gmdan �ikayet etti . Daha soma ,
1 862'nin bahannda Dana'dan gelen bir ba�ka mektup, on y1lhk
i�birliklerinin sonunu bildiriyordu .
Marx'm Rheinische Zeitung'un sutunlannda i l k makalesinin
gorunmesinin uzerinden neredeyse tam tamma yirmi y1l ge<;:­
mi�ti. 0 andan itibaren, Alman, lngiliz ve Amerikan gazeteleri
i<;:in editor, duzenli katk1da bulunan ve de serbest muhabir ola-

1 68
rak c,;ah�m1�t1. Ya�atacak bir ucreti kazanmay1 hic,;bir zaman ba­
�aramad1 ya da uzun sure ba�aramad1 ve pek c,;ok kuc,;uk du�u­
rucu durumla kar�I kar�1ya kald1. Arna bag1ms1zhgm1 korudu
ve kaleminin ucunun korle�mesine izin vermedi. En son maka­
leleri de ilk makaleleri kadar keskin ve uzla�mazd1. Her ne ka­
dar New York Tribune tarafmdan i�ine son verilmesi uzerine ga­
zetecilige ebedi olarak s1rum donduyse de, siyasi gazeteciligin
sava�c,;1 ruhu daha sonraki c,;ah�malarmda da etkisini surdur­
du. Kapi tal in en canh sayfalarmm pek c,;ogunun sorumlulugu,
'

gunluk olaylar ve onemli ki�iler uzerine tart1�ma konusundaki


kokle�mi� ah�kanhgma aittir.
O N U N C U B OLLIM
Lond ra ' d a ki " E m ig re" l er1

Londra'da, Frans1z, Alman, ltalyan, Polonyah , Macar ve Rus


siyasi surgunlerin kum gibi kaynamas1, 1 848- 1 849 devrimi­
nin dogal bir sonucuydu . lngiltere, konu�manm, yazmanm
ve entrika c;evirmenin Avrupa'da hala sm1rs1z oldugu tek ul­
ke idi ve lngiltere k1y1lanna s1gmmak isteyen her yabanc1y1,
ne kadar �upheli birisi olursa olsun, hevesle olmasa da ho�go­
rulu bir umursamazhkla kabul ediyordu. Bu multeci topluluk­
lann tarihi hala yaz1lmay1 bekliyor. Bu topluluklarm mensup­
lanmn pek c;ogu yoksuldu ve s1gmd1klan ulkede en muteva­
zi i�leri bile bulam1yorlard1 . <;::agda� lngiltere'nin tarihinde az
say1da iz b1rakm1�lard1r. Gene! olarak soylemek gerekirse, bu
ulusal gruplar ayn dunyada ya�1yorlard1; kurduklan kulup­
ler, komiteler ve dernekler buyuyor, kavga ediyor, parc;alam­
yor ve toprakta saglam kokleri olmayan o rganizmalann gec;ici­
ligiyle solup gidiyorlardi . Bu gec;ici birliklerin goze c;arpar bir
�ekilde ortaya koyduklan insan dogasmm c;e�itli yonleri nadi­
ren c;ok c;ekiciydi.

Bu biihimde siizli edilen em ig re lerin kimisi -iiz ellikle Herzen, Haug ve Kin­
'

kel- hakkmda daha aynnuh portreler, yazann Romantic Exiles: A Nineteenth


Century Portrait Gallery [Romantih Surgunler, �ev. Samii Be�toy, Chiviyaz1lan
Yay., 200 1 . ] (Gollancz, 1933) adh kitabmda gorulebilir.

1 71
Multeciligin [diye yaz1yordu Marx, Londra'da bir y1ldan fazla
bir sure kald1ktan sonra Engels'e ] , herkesin, eger kendisini ta­
mamiyle bundan uzak tutmazsa ve s6zde devrimci parti adma
�eytana ihtimam g6steren bag1ms1z bir yazarm pozisyonuyla
yetinmezse kac;m1lmaz olarak bir salak, bir e�ek ve siradan bir
duzenbaz haline gelecegi bir kurum oldugunu daha da iyi a lg1-
hyorsun. Bu en buyuk e�egin ulkesinin kurtanc1s1 pozunu at­
t1g1 bir adilik ve skandailar okuludur.

Bir keresinde The Times bile o geleneksel asaletinden uzak­


la�m1� ve emigrelerden "bu tiin uluslann her tiirlu suc;a ha­
Zir y1rt1c1 tipleri" olarak soz etmi�ti. Marx bu pasaj1, New York
Tribune'deki makalelerinin birisinde aktard1 ve Dante'nin
de bir zamanlar siyasal miilteci oldugunu haurlatarak, The
Times'm ba�makalelerinden yakasm1 kurtard1g1 ic;in Dante'yi
ve Cehennem'de bir yerden yakasm1 s1y1rd1g1 ic;in de Thi; Times'1
ne�eyle kutlad1.
1850 Eylul'unde Willich'le olan kavga, Marx'1 memleketli­
si miiltecilerle birlikte olmaya kar�1 belirli bir ilgisizlige itmi�­
ti. Devrimin sarsmulanna dayanan ama Komunist Birligi'ndeki
boliinmeden soma Willich sapkmhg1 ile lekenen Alman l�c;i­
leri Egitim Dernegi'nden bile aynld1. On yildan fazla bir su­
re Marx herhangi bir orgiitiin uyesi olmad1. Hayat kazanma­
nm gunliik miicadelesi, gazeteciligin siradan i�leri ve ekono­
mi politigin daha c;etrefil ara�llrmalanna dalarak, memleketli­
lerinin i�lerini, hem k1skanc;hk hem de hor gormenin bir kan�1-
mmdan olu�an tarafs1z bir duyguyla gozledi. lc;lerinden bazila­
rmm sahip oldugu, miitevazi ama kendi durumundan c;ok da­
ha iyi olan maddi durumlanm k1skand1; tiirlii tiirlii programla­
rmm kan�1khgm1 ve bo�lugunu kuc;umsedi ve er ya da gee; he­
men hemen hepsini itibars1z hale getiren boliinmelere ve tarll�­
malara sevindi. Engels'e ellilerde yazd1g1 mektuplar, hemen he­
men istisnas1z olarak, c;evresindeki ama onun yuz yuze ya hie;
gormedigi ya da c;ok nadir kar�Iia�llg1 Avrupah miilteciler hak­
kmda hakaret dolu gondermelerle doludur.
185 1 yilmda, Willich'in Uluslararas1 Komitesi'nin kurulma-

1 72
smdan hemen soma bir sure i�in sahnenin merkezini yeni bir
orgu t i�gal etti. Mazzini'nin Avrupa Demokratik Komitesi'nde
Almanya Marx'm eski du�mam Arnold Ruge tarafmdan temsil
ediliyordu ; Ruge ve baz1 arkada�lan Alman multeciler i�in, ana
orgutle muglak bir �ekilde ili�kili olacak ozel bir komite olu�­
turulmas1 du�uncesini ortaya atular. Bu i� Mazzini'nin mali ba­
�ansm1 taklit ederek ba�lad1. Mazzini, lngiliz arkada�lan saye­
sinde ve bir "�ilin fonu" arac1hg1yla Avrupa demokrasinin ya­
rarma buyuk paralar toplam1�u ve ycni Alman komitesinin ilk
�agns1, "Kita'yi ozgurle�tirebilmek" i�in on milyon frank talep
etmek oldu. Bu �agn, Ruge'un kendisi, Baden ayaklanmasmda
sava�m1� Alman profesbr Gustav Struve, eskiden Garibaldi'nin
emrinde sava�m1� eski bir Avusturyah subay olan Ems Haug,
sosyalist egilimleri olan Alman rahip Johannes Ronge ve Gottf­
ried Kinkel tarafmdan imzaland1.
Marx'tan u� ya� buyuk olan Kinkel, babas1 tarafmdan kilise­
nin faaliyetine tahsis edilmi� ve Bonn Dniversitesi'nde, Marx'm
ogrenci olarak aynlmasmdan hemen soma ilahiyat hocas1 ola­
rak bir yil ge�irmi�ti. Bununla birlikte inan�lan h1zla degi�mi�
ve ilahiyatm yerine sanatla ilgilenmeye ba�lam1�ll. K1rklarda
ba�anh bir H1ristiyanhk Doneminde Sanat Tarihi ve de bir hay­
li populer olan ciltlerle duygusal �iir yazm1�t1. 1848'de devrim
patlaymca onun demokratik davay1 kucaklamas1 �a�1ruc1 degil­
di. Ertesi yil Baden ayaklanmasmda aktif bir rol oynamas1, ka­
fasmdan yaralanmas1 ve esir almmas1 �ok daha �a�1ruc1yd1. On­
ce olume daha soma muebbet kurek cezasma mahkum oldu
ve Spandau'da askeri: bir k1�laya kapauld1. Siirlerinin populer­
ligi ve kaderin zalimligi birle�erek onu bir kahraman ve maz­
lum yap1yordu. Umursamaz Friedrich Wilhelm'e onun i�in her
taraftan dilek�eler yag1yordu. Birka� ay sureyle Kinkel Alman
devriminin merkezi: figuru gibi gorundu.
Marx ba�mdan beri Kinkel'den nefret e tmek i�in her tur­
lu te�vige a�1ku. lki adam tamamen birbirinin zllllyd1. Kin­
kel yak1�1khyd1, populerdi, duygusald1 , etkileyiciydi; kanaatle­
rinde istikrars1zd1 ve �ocuk�a bir gurura sahipti. Boyle bir ada­
mm ciddi bir devrimci olarak du�unulmesi daha ba�tan sa�-

1 73
rnayd1 ; devrirnci bir kahrarnan olarak selarnlanrnas1 ise ina­
mlrnaz bir �eydi. Marx ac1 bir alaya s1gmd1. 1 850'nin bahann­
da, Kinkel henuz hapisteyken bile, Revue der Neuen Rheinisc­
hen Zeitung'da 'Kinkel Kultu'nu resrnen sw;; l arn1�u. Arna sonra­
kilerin affedilrnesi daha da zordu. 1 850 Kas1rn'mda Alman ar­
kada�lan Kinkel'in Spandau'dan kac;; 1�m1 akilhca ve cesurca be­
cerdiler ve Kinkel �irndi neredeyse rnucizevi kac;;1 s1 ile on kat ar­
tan prestijini Ruge'un yeni kornitesinin hizrnetine sunrnak i<;;i n
en uygun zarnanda Londra'da drarnatik ve rnuzaffer bir gorun­
tu yaratu. Her�eye ragrnen, "bu e�egin ne oldugunu Struve ve
Ruge gibi deneyirnli �arlatanlarm eline du�rnesinden daha iyi
gosterebilecek bir yo! yoktu" diye yansitrnak zay1f bir tatrnindi.
Her zarnan oldugu gibi Marx, ironik takrna adlarda teselli bu­
luyordu. Engels'le rnektupla�rnalannda kahrarnandan "Buyuk
Kinkel" "Tath Kinkel" ve "Isa Mesih-Kinkel" diye soz edilir.
Mazlurn profesorun Londra'da ge<;;i rnini saglarnas1 hic;;b ir �e­
kilde kolay degildi . Onun populerligini paraya <;;e virecek bir­
�eyler yapilrnahyd1 ve her ne kadar kendisi rnutevazi olsa da
kans1 vefah ve guzel konu�an birisiydi. Ba�anlan ve c;;e ktikle­
ri acilar anlatrnakla bitrniyordu ve kans1, Kinkel'in unlu kap1�­
rnada ustlenrni� oldugu rolu "ba�tan sona anlatu" Arna Lond­
ra kolay etkilenrniyordu . Alman edebiyatmdan bir duzinesi bir
guinea'ya okurnalarm ku�kulu bir kaynak oldugu ve hernen
sonra daha esash bir proj e ortaya <;; 1 kt1. Alman rnultecileri ko­
rnitesi olu dogrnu�tu. Arna en gorkernli ihtiras1 varhgm1 sur­
duruyordu ve Kinkel, 185 1 Agustos'unun sonunda gelecekteki
Alman curnhuriyeti adma kredi bulrnak uzere N ew York'a git­
ti. Baltirnore'daki toplant1da, Birle�ik Devletler'deki zengin Al­
rnanlarm garantisi altmda ve "Alrnanya'nm devrirnci hukurne­
ti" tarafmdan geri odenrnek uzere iki rnilyon dolar degerinde
hisse senedi ihracm1 ongoren harikulade bir plan ortaya aul­
d1. Arna bu heyecan k1sa surdu ve hevesler paraya donu�turu­
lernedi. Yaraulan yii k sek beklentilere gore sonu<;; bir fiyaskoy­
du. Geriye bakild1gmda, bu iyirnserlerin iki rnilyon dolar de­
gil, herhangi bir para bile toplayarnarn1� olrnas1 daha az �a�1ruc1
gorunuyor. Kinkel sungusu du�rnu� olarak lngiltere'ye dondu.

1 74
Kendisi ic;in yap1lan masraflar da dahil tum masraflar c;1kanlm­
ca geriye kalan 1 . 500 Sterlin para, gelecekti "devrimci Alman
cumuhuriyeti"nin yaranna Londra'da bir bankaya yatmldi.
Amerikan paras1 hayirh bir hediye olmadt. K1sa surede para­
nm nas1l harcanacag1 konusunda multecilerin degi�ik kesim­
leri arasmda kavgalar c;1ku ve degersiz ki�ilerin kar�1hkh ku�­
kulan ozgurce ifade edildi. Kimileri, Alman devrimi olana ka­
dar paranm yerinde b1ra ktlmas1 gerektigini; kimileri ne o l ­
dugu bellirsiz yollarla devrimin olu�mas1 ic;in harcanmas1 ge­
rektigini du�unuyor; digerleri ise, daha mutevazi bir �ekilde,
Londra'da devrimci bir Alman haftahk sureli yaymmm ba�laul­
masm1 istiyordu. Kinkel bu yak1�1ks1z taru�malardan sorumlu
degildi; ama bunlar Amerika gezisinin hayal kmkhg1 ile birle­
�ince onun �ohretini kesin bir �ekilde karartti. Tam bu s1ralar­
dayd1 ki - 1 852'nin yazmda- Marx, uzun suredir beklenen kav­
ga ftrsatm1 ele gec;irdi. Marx'm muhbirlerinden birisi, Kinkel'in
Cincinnati'de, "Marx ve Engels'in devrimci degil, Londra'da i�­
c;iler tarafmdan pub'lardan d1�an aulm1� bir c;ift cigeri be� para
etmez" oldugunu soyledigini haber verdi. Marx bu haberi og­
rendigini bildirmek ic;in Kinkel'e yazd1 ve ultimatom veren biri­
nin edas1yla �unlan e kledi: "Cevabm1 hemen bekliyorum. Sus­
kunluk itiraf olarak degerlendirilecektir. "
Kinkel tehdide boyun egmedi. Kendisi Spandau'da iken Re­
vue der Neuen Rheinischen Zeitung'da yaymlanan makaleyi ha­
urlad1 ve onurlu bir �ekilde, o makaleden sonra Marx'la bir i�i
olmasm 1 istemedigini du�undugu �eklinde cevap verdi. Eger
Marx ya da Engels, onur kmc1 bir �ey soyledigini du�unuyor­
larsa, herkese ac;1k olan onur kmct yaym yasasmm adalet sagla­
d1gm1 belirtti. Marx, son sozu rakibe b1rakmamakta kararhydi.
Kinkel'in, kendi elyaz1s1yla yaz1lm1� ya da Soho damgasm1 ta�1-
yan bir mektubu ac;may1 kabul etmeyeceginden korktu. "Uze­
rinde renkli bir demet gul ve unut-ma-beni c;ic;egi bas1h olan'
bir kagn bulmaya u�enmedi, bunu billet- doux (a�k mektubu)
�eklinde katlad1 ve Windsor'dan postalanmak uzere bir arkada­
�ma verdi. Mektuba uc;uncu �ah1s agzmdan, Cincinnati olay1-
nm tamklannm adlan yaz1lm1� ve "son mektubunun . . . ad1 ge-

1 75
c,;en Kinkel'in s1radan ve korkak bir papaz oldugunun yeni ve
c,;arp1c1 bir kamtm1 olu�turdugu" eklenrni�ti. Marx'm hakaret
konusunda patalojik bir tutkusu vard1.
Kinkel'in c,;oku�unun oldugu s1rada, farkh tOrden bir rna­
cera, Marx'm bteki eski du�rnam Willich'i sahneden sildi .
Londra'daki Alman rnulteciler arasmda Baron ve Barones von
Bruning'in tuhaf bir yeri vard1. Baron, kanaatlan ve davram�la­
n kansmmkileri yans1tan degersiz birisi olarak gorunuyordu.
Dogu�tan bir Rus aristokrat1 olan Barones, dernokrasi ve dev­
rirni bir kult haline getirecek kadar eksantrik birisiydi. Aslm­
da sm1f farkhhklarma kar�1 olu�unu proletaryaya uygularn1yor­
du arna St. John Woods'daki evi, ne kadar zugurt olursa olsun,
en azmdan kirni toplurnsal iddialan olan Alman rnultecilerinin
toplanrna yeri olrnu�tu. Willich ve Kinkel, Barones'in rnasasm­
da s1k s1k gorunen konuklard1. Arna 1852 yazmda Londra'daki
Alman kolonisi ic,;inde sansasyonel bir haber dola�t1. Willich,
Bayan von Bruning'e uygunsuz giri�irnlerde bulunrnu�tu ve ku­
c,;uk du�urucu bir �ekilde evden uzakla�tmlrn1�t1. Oyku, ozel­
likle de Barones'in daha gene,; ve daha yak1�1kh emigrelerin c,;e­
kirnine turnuyle duyars1z kalrnad1g1 ic,;in , biraz �a�kmhkla kar­
�Iiand1. <;::e �itli ac,;1klarnalar ortaya dokuldu. Kocasmm olurnun­
den yedi yil sonra ilk rornam yaymlanan Bayan Kinkel, Baro­
nes von Bruning'i Kontes Blafowska, Willich'i Wildeman ve ko­
casm1 da kahrarnan Hans lbeles olarak karikaturize ediyor ve
Barones'in Willich'in giri�irnlerini reddetrnesinin tek nedeninin
Kinkel'e olan a�k1 oldugunu iddia ediyordu. Willich, Barones'in
kendisinin siyasi ahlakm1 bozrnaya c,;ah�an bir Rus casusu oldu­
gunu, rnevcut suc,;larnanm ise onun rnaskesini du�urdugu ic,;in
ortaya atilrn1� adi bir iftira oldugunu ileri suruyordu . Arna onun
ac,;1klarnalan biraz sakatll ve en azmdan Barones'in konuklan ve
yanmda kalanlar bunlarla ikna olabilecek gibi gorunrnuyorlar­
d1. 1852 y1h sona errneden once "Hohenzollern Willich" "lsa
Mesih-Kinkel"den daha belirgin bir �ekilde ve Marx'1 yogun
bir �ekilde ho�nut ederek, kaidesinden devrilrni�ti . St. John's
Wood'dan surgun edilerek Birle�ik Devletler'e goc,; etti.
Bu arada, aym yaz ic,;inde Marx'm kendisi de ho� olrnayan bir

1 76
olaym kahramam oldu. Bu, er ya da ge<;; devrimcilerin pek <;; o ­
gunun ba�ma gelen ve dogasmdan gelen ku�kuculugunun bile
Marx'1 kurtannaya yetmedigi bir deneyimdi. 1852 Subat'mda,
Kossu th'un en tanmm1� destek<;; i lerinden Albay Bangya ad­
h Macar multeciyi ziyaret<;;i olarak kabul etli. Bangya, ustu ka­
pah bir �ekilde, gorunenin aksine, Kossuth'un Mazzini'ye bo­
yun egmesini onaylamad1g1m ima etti ve bu kanaati nedeniyle
Marx'm gozune girdi. Marx ona , sozde Mazzini'ye kar�1 Szeme­
re adh bir Macar'm aydmlaulmas1 ic,;in , "besbelli ki Marx'm en
dokunakh halindeyken" yazd1g1 "Londra'daki buyuk Almanla­
rm portrelerini" verdi. Birka<;; hafta soma Bangya, bu ta�lama­
lann, yazanm ad1 belirtilmeden Berlin'deki Eisenman admda­
ki kitap<;; 1ya gosterildigi haberiyle geri geldi. Kitap<;.:1 �imdi, Al­
manca yaymlanmak uzere Alman multecilerini tamtan yazilar
istiyordu ve hi<;; ku�kusuz yazarm admm belirtilmesi de gerek­
sizdi . Marx fikri kafasmda evirip <;;e virdi . Belki de memleketlisi
multecileri, ad belirtmeden de olsa, ulkedeki sad1k Prusya bur­
juvazisinin alaylanna maruz b1rakmak biraz naho� gorundu.
Arna Marx oyle ince du�uncelere kendini kapllracak bir pozis­
yonda degildi. Odemesi, musveddeler teslim edildiginde, na­
kit olarak yapilacak 25 Sterlinlik saglam bir teklif i�i baglad1 .
Engels'in dedigi gibi "L 25 valent bien un p e u de scandale"d1
( 25 Sterlin deger bi<;; i lmesi bir skandald1 ) . l�in buyuk k1sm1
Manchester'de Engels'e yap1lan bir ziyaret sirasmda ger<;; e kle�­
tirildi ve Haziran'm son gunu , " tamllci yazilar" esrarh Macar
Albay'a teslim edildi ve paras1 da almd1.
Bro�urun basilmas1 i<;; i n ge<;; en surede Berlin'den hayat be­
lirtisi herhangi bir i�areti gelmedi. Marx sab1rs1zland1. Yaym­
cilannm kar�1smda her zaman sab1rs1zd1 ve bunda ozel bir �ey
yoktu . Bangya mazeret bulmakta hunerliydi. Ekim'in ba�mda
bro�urun gecikmesini, bu i�i ustlenen kitap<;; mm ani olumu­
ne baglad1. llk ku�kulanan Engels oldu. Kitap<;; mm olum ha­
berini duyunca �a�1rmam1�ll <;;u nku bir ticaret kataloguna bak­
m1� ve Berlin'de Eisenman admda bir ki tap<;; m m olmad1g1m
ke�fetmi�ti. Marx'm geriye saran kafas1, h1zla <;;a h�maya ba�­
lad1. Bangya'nm Orleancilann gizli ajam oldugunu itiraf etti-

1 77
gini haurlad1. Bu masum gorO.nuyordu c;unku, ortak du�man
Bonaparte'a kar�1 caususluk ediyordu . Arna bu adamm profes­
yonel bir casus oldugu aruk ac;1ku. "Tamuc1 yaz1lar" Prusya hu­
kumetine, "gizli bir demegin ar�ivinden" geliyor diye saulm1�­
u. Marx degi�ik ulkelerde c;ah�an muhbirlerden bilgiler top­
lam1�u ve hayal gucu k1sa surede Bangya'y1 Prusya, Fransa ve
Avusturya hukumetlerinin emrinde c;ah�an super-casus merte­
besine yiikseltti. Yap1lacak bir �ey yoktu . New York'ta Alman­
ca yaymlanan ve sutunlanm ona ac;an tek yaym orgam olan bir
gazetede haini lanetleyerek, kendisini tatmin etti. Matbaa pro­
valan yok; Marx'm el yaz1s1 musveddesi de hic;bir zaman o rta­
ya c;1km1� degil. Ancak Marx'm bunun gittigi yer konusundaki
tahmini muhtemelen en olas1 ihtimaldir. Albay Bangya bir daha
Londra'da gorti.lmedi, sesi son kez, esrarh bir adam olarak �oh­
retinin mukemmelen devam ettigi Turkiye'den duyuldu.
Bangya olay1, Marx'm daha once gostermi� oldugu diger mul­
tecilerle her turlu gereksiz ili�kiye girilmesi konusundaki c;ekin­
genligini peki�tirdi. Oteki milletlerinkinden sayica daha fazla ve
daha kavgac1 olan Alman emigreler digerlerinden uzak duruyor­
du ve Marx da s1k1 fik1 olma kounusunda diger Almanlar'dan
daha az hevesliydi. Bu s1rada Londra'da olu�mu� olan yabanc1lar
kolonisindeki en unlu ki�iler - Mazzini, Orsini, Kossuth, Lou­
is Blanc , Rus Herzen ve Leh Worcell'in bile c;oguyla tam�ma­
m1�t1. Onlarla kar�1 kar�1ya gelmekten gerc;ekten k1l pay1 kur­
tuldugu bir olay vard1. 1855'in Subat'mda yorulmak bilmeyen
Jones, Karde� Demokratlar'm zamanmdaki yabanc1 radikallerle
Chartistler arasmdaki i�birligini du�unerek St. Martin's Hall'da,
1848 devriminin y1ldonumunu kutlamak uzere bir soiree (gece)
duzenledi ve diger "Avrupah Demokratlar" yanmda arkada�1
Marx'1 da davet etti. Davet can s1k1c1yd1. Bu tur ne idugu belirsiz
gosterilerden ho�lanmad1g1 kadar, degerli ve iyi niyetli Jones'u
reddetmek de zordu. Arna Herzen'in de davet edilmi� olmasmm
ogrenilmesi karanm kesinle�tirdi. "Eski Avrupa'nm Rus kamyla
genc;le�tirilecegine inanmad1g1m ic;in" diye yaz1yordu Engels'e,
"hic;bir zaman ve hic;bir yerde Herzen'le aym platformda gorO.n­
mem." Soiree'de Almanya Marx'm eski hasm1 Ruge ve yeni du�-

1 78
mam Kinkel tarafmdan temsil edildi ve diger uluslararas1 de­
mokratlar Marx hakkmdaki kanaatlerini Ruge ve Kinkel'den
edinmi� olduklan ic;in hemen hie; suc;lanamazlar. Herzen, Marx
ve c;omezlerini, sert bir �ekilde, "sahnede kendilerinden daha
buyuk ba�anyla gorunmu� olan herkese kar�1 bir skandal ve
ku�ku okulu" �eklinde tammlar.
Marx'm dunyanm kanaau kar�1smdaki yuce umursamazh­
gmda gerc;ekten de kahramanca, bununla birlikte itici -bir an­
da hem insanustu hem de ac1mas1z- bir �ey vard1r.

Biz i m gore vim iz [diye yazm1�ll Revue der Neuen Rheinischen


Zeitung'da, lngiltere'ye gel i r gelmez ] , ac;1k du�manlanm1z­
dan daha c;ok kendinden menkul dostlanm1za yoneli k insafs1z
ele�tiri olmahdir. Bu bizim tavnm1z olduguna gore, ucuz de­
mokratik bir popOlerlikt en yararlanmay1 ac;1kc;a reddedecegiz.

Yalmzca populerlik iddialanna degil, fakat toplumsal ili�ki­


lerin s1radan kibarhklanna bile en kuc;uk bir taviz vermeyi inat­
la reddetmi�tir. Onun bagnazhgmm gucu o kadar buytiktu ki,
kendi ev halk1 ve Engels d1�mdaki tek bir muridi bile olmasa,
yolunun dogrulugu konusunda son derece emin ve son dere­
ce ho�nut olabilirdi. Kendisini izleyenlerin say1smm bu mute­
vazi boyutlara indigi anlar olmu�tur. Bruksel ve Koln'deki eski
arkada�1 Wilhelm Wolff, Manchester'e yerle�mi� ve her zaman
ona sad1k kalm1�t1. Kutuphanesini ve az bir miktar dunya var­
hgm1 Marx'a b1rakarak 1864 y1lmda oldu ve uc; y1l sonra Marx
Kap ital'in birinci cildini onun haurasma adad1. Londra'da, her
ikisi de Komunist Birligi'nin Marksist hizbine sad1k kalm1�
olan Marx'm iki gene; destekc;isi -Ernst Dronke ve Wilhelm Pi­
eper- Engels'e yazd1g1 mektuplannm sayfalannda hayal meyal
yer ahrlar. Sonra, en yeni uyeler Schramm ve Liebknecht var­
d1. Arna Schramm, unlu duellodaki rakibiyle a�ag1 yukan ay­
m zamanda Amerika'ya goc; etti ve Liebknecht'e gelince Marx
onun sadakatinc zekasmdan daha c;ok guvenirdi. Liebknecht,
Marx aynld1gmda Alman l�c;i Egitim Dernegi'nde2 varhgm1 sur-

2 Daha sonra adma Komiinist sozcugunii de katacak olan Alman l�i;ileri Egi tim
Dernegi, s1k1 bir orgiittii. 1885 yilmda Londra'y1 ziyaret eden bir Alman, sos-

1 79
durmii.�tii. ve Marx istemeye istemeye bu hizmetin degerini ka­
bul etmi�tir. Ancak bu tun bunlar yalmzca goc;;m enlerin s1radan
kesimiydi. Haber getirip gotii.rmeye ko�turulabilir, makalele­
ri duzeltebilir ve ihtiyac;; halinde ba�kalarmm toplanulanna ca­
sus olarak gonderilebilirlerdi. Arna bunlar onemli figurler de­
gildi. Daha saygm mii.lteciler arasmda yalmzca �air Freiligrath,
Marx'la dostc;;a ili�kiler surdurdii. ve oykunii.n ak1�1 ic;; i nde orta­
ya c;; 1 kacak olan ikna edici maddi saikler olmasa, bu ili�kinin de
ne kadar surecegi ku�kuludur.
Ferdinand Freiligrath, Herwegh gibi, k1rklarm ba�lannda
ortaya c;; 1 kan "Gene;; Almanya" hareketinin �airlerinden biri­
siydi. Hayallerinin demokratik egilimi Prusya'y1 lsvic;; r e ic;; i n
ve lsvic;; re'yi de Belc;ika ic;; in terk etmesini gerekli k i l m1�t1.
Marx'la ilk kez 1 845 yilmm ba�larmda Brii.ksel'de tam�li ve
ba�ka gozlemcilerden farkh olarak onu, "alc;; a k gonullu dav­
ram�lara sahip, ho� ve ilginc;; bir adam" olarak gordu. Ertesi
yil Freiligrath Londra'ya goc;; etti. Orada, bir Alman firmas1-
nm muhasebe evinde , 1 848 devrimi onu tekrar dogdugu ul­
keye geri getirene kadar iki yil c;;a h�t1. Bir sonraki k1�, Koln'de,
Neue Rheinische Zeitung un kurmaylannm aktif uyelerinden
'

birisiydi ve 1 8 5 1 y1hna kadar rahats1z edilmeden Prusya'da


kald1. Daha soma, hali tahammii.l edilmez, gelecegi ise tehli­
kelerle dolu buldugu ic;; i n Londra'ya geri dondii. ve huzur ic;; i n­
de Hackney'e yerle�ti.
Marx bu eski meslekta�mm geli�ini, ah�Iimam1� bir sICakhk­
la kar�Iiad1.

Freiligrath tutuklanmadan kurtulmak i�in i.;:gudusel olarak


tam zamanmda aynlm1� [diye yaz1yordu Engels'e ] . Buraya ge­
lir gelmez, onu cbterie'lerine (hizip) almak i�in, butlin emigre

yalist egilimlerine esef etmekle birliktc, halcn "Ingiltere'dcki (Alman) orgOtle­


rinin en gu<;lOsO" oldugunu itiraf cdiyordu (H. Gechl, Deutsch/ands Pioneere in
London) . 1 9 1 8 y1hnda polis, Charlotte Sokag1 1 09 numaradaki KomOnist Ku­
lobo kapatu. 0 s1rada esas itibariyle Ruslann devam cttig bir yerdi ama dogm­
dan Alman l�<;i Egitim Dcrnegi'nin devam1 oldugunu iddia cdiyordu. Bu bilgi
i<;in, 1 9 1 2- 1 9 1 7 arasmda bu kulobon Oyesi olan vc 1 930'1arda Londra'da bulu­
nan Rusya Boyokel.;isi'nc mOte�ckkirim.

1 80
klikleri, hayirsever Kinkelciler, estetikle!?tirici Howitt'ler3 vs.
tuzaklar kurdular. 0 biitiin bu giri!?imlere, i;ok ozlii bir !?ekiJ­
de Rheinische Zeitung'a ait oldugu ve kozmopolit tiirlii ile hii;­
bir ili!?kisi olmad1g1 ve yalmzca "Dr. Marx ve en yakm dostla­
nyla" arkada!?lik edecegi !?eklinde cevap verdi.

Engels ticari baglanulan arac1hgyla Freiligrath'a lngiltere'de


bir i� bulmak i<;:in seferber oldu . Koln'deki komiinist yargilama
devam ederken, Freiligrath, Marx, Engels ve Wilhelm Wolffla
birlikte, baz1 lngiliz gazetelerinde yaymlanan bir protesto mek­
tubuna imza att1 ve mahkeme kararlan ac,:1klanmca, aym imza sa­
hipleri, Freiligrath'm veznedarhgm1 yapacag1, kuranlann kanla­
nna ve ailelerine yard1m amac,:h bir fon ic,:in Amerika'ya c,:agn ya­
ymladilar. Marxlar'la Dean Sokag1'ndaki hayatlannm en kotii do­
neminde yakm oldu ve Musch'un 1 855 Paskalya Pazartesi'ndeki
cenazesine kaulan az sayidaki dostlanndan birisiydi.
Arkada�hklannm bozulmas1, Marx'm o kendine ozgu psiko­
loj isinin yap1s1 nedeniyle aslmda normal ko�ullar altmda ili�ki­
yi peki�tirebilecek olan bir olayla ba�lad1 . 1 856'da, bir tD.ccann
burosunda tatminsiz bir �ekilde istihdam edilen Freiligrath, ls­
vic,:re Bankas1'mn Londra mudurlugune atand1. Bu gorevde, ilk
kez olarak Marx'a onemli hizmetler sunabilecek bi r konuma
gelmi� oldu. Marx bir kredi kurulu�undan bore,: almak isteyince
hakem olarak gorev yaptl ve Tribune'deki makalelerinin kar�1-
hg1 olarak Marx'm New York'a ke�ide ettigi faturalarda duzenli
olarak indirimler saglad1 .

Arkada!?, konuyla ilgili olarak bir siirii zahmete girdi [ diye ya­
z1yordu Marx bu durumlardan birinde Engels'e] ve kendisi de
"i!?" pozisyonuyla pek de bagda!?If olmayan baz1 ad1mlar attl.
Eger ona yazacak olursan, biraz s1rum s1vazla - boyle bir etki­
ye duyars1z degil.

3 Quaker olan William ve Mary Howitt, Almanya'ya yapt1klan bir ziyaret s1rasm­
da Freiligrath ile tam�m1�lar ve Londra'ya gelince onu arkada� olarak kabul et­
mi�lerdi. Mary Howitt, Ballads and Other Poems (Baladlar ve Diger $iirler) ad1y­
la belirli bir populerlik kazanan bir kitap yaymlad1 ve olabilir ki metindeki la­
kab1 hak ediyordu.
Engels d1�mda dunyada tek bir ki�i yoktu ki Marx guru­
ru nedeniyle bir yiikiimluluk altma girebilsin. Bag1mhhk hissi
Marx'n girdigi her tiirlii ili�kiyi zehirliyordu. Miite�ekkir olma
duygusu, ya borcu yerine getirememek ya da gelecekte o hiz­
metler olmadan idare edebilmek du�uncesi bir tiir ironi ve gad­
darhk kan�1m1 yaranyordu. Son aktanlan pan;adaki hor gorii­
cii not, bu andan itibaren Freiligrath'la ilgili deginmelerinin he­
men tiimunde yer ahr.

Freiligrath <;ok rahat bir �ekilde 300 Sterlin ka za myor ve s6-


zu edilecek bir i� de yapm1yorsa da [ diye yaz1yordu Engels'e
1 857 de ] , bir kez daha i�inden memnun degil. Onu s1kan �ey
'

k1smen huysuzluklanm ondan pkaran pay sahiplerinin ho­


mu rda m p mmldanmalan ve k1smen de uze ri ne pe k <;ok so­
rumluluk yii kle rken , karar verme konusunda bir golgeden far­
k1 olmayan muglak pozisyonu. En azmdan kendisi duygulan­
m boyle a<;1khyor. Arna bana oyle gorunuyor ki, bunlann geri­
sindeki �ey, gene! olarak sorumluluga olan itirazi.

Bu bir �ey demek degildi. Marx'm Freiligrath'a kar�I herhan­


gi bir ho�nutsuzlugu yoktu . Bu onun bir velinimete kar�I nor­
mal tepkisiydi.
Freiligrath'm Marx'tan yava� yava� uzakla�mas1 -neden ve
sonucu ayn�tumak kolay degildir- onun Kinkel'le dostc;a ili�­
ki kurmas1yla aym zamanda oldu. Ban�malanmn ilk belirtisi,
Kinkel'in kansmm oliimii olaymda, uyamk ve ku�kucu Marx
tarafmdan sezilmi�ti. Yak1�1kh kocasmm ba�ka kadmlarm cazi­
besinden etkilenebilecegi korkusundan muzdarip, co�kulu bir
kadm olan Bayan Kinkel , 1 858 Kas1m'mda bir k1skarn;hk kri­
zi s1rasmda, yiiksek bir pencereden kendini atarak intihar etti.
Onun cenazesi Alman kolonisinde biiyiik bir kamusal olay ol­
du ve y11lar siiren suskunluktan soma sesine yeniden kavu�an
Freiligrath, bu melankolik olay iizerine bir �iir yazdi. Marx di�­
lerini g1c1rdatt1.

Freiligrath, [diye yazd1 Engels'e] kan Kinkel boynunu k1rd1 di­


ye koca Kinkel'in buyiik ya da en azmdan soylu bir adam ol-

1 82
duguna inanm1�a benziyor. Kinkel cenazeyi -" ti treyen eller",
"defne i;elengi" vs. ile oyle melodramalik bir �ekilde duzenle­
di ki, ister kendi panisinde, isler gene! olarak dunyadaki ger­
i;ekten "lrajik" olaylar ii;in lirinde bir keder notas1 bulamayan
Freiligralh, aniden yalandan s1zlanmasm1 terenniime ba�lad1.

Freiligrath'm eger �iiri "siyasi degilse" iiziildugu, ama kendi­


sinin bir �air oldugu �eklindeki daha sonraki ac;1klamas1 da pek
fazla bir i�e yaramad1 .
1 858-59 k1�1 Marx'm , s o n birkac; yild1r i�gal e tmi� oldu­
gu sessizlik ve ko�eye c;ekilmi�lik pozisyonundan c;1k1�ma i�a­
ret eder. Ehonomi Politigin Ele�tirisi'ni heniiz tamamlam1�tI ve
bir kez daha parti hiziplerinin gerilla sava�m1 azd1rmaya haz1r­
d1. K1sa sure sonra malzeme eline gec;ti. Marx'm sozcukleriy­
le, "Kinkel'in canlam�mm bir i�e yaraulmadan gec;mesini is­
temeyen" Kinkel, kansmm trajik olumii kar�1smda kendisini
teselli etmek ic;in, Hennann ad1 altmda yeni bir Almanca haf­
tahk yaym ba�lattI ve Marx'1 c;ok rahats1z eden kendi c;1kanm
kollamadaki becerisiyle giri�ime , biri Alman digeri Portekizli
iki Yahudi'nin �ahsmda zengin destekleyiciler buldu. 1 859'un
ba�mda yayma ba�layan gazete, belirli olc;ude ba�an kazand1 .
"Kinkel'in gazetesi iyi i� yap1yor" (diye yazm1�t1 Engels'e Mart
aymda), "bir onlem olmak uzere kendisi gazetede yazmaya son
verdi" Ve k1sa siiresonra gazetenin bin yedi yuz abonesi bu­
lundugunu ke�fetti. Nisan aymda i�ler o kadar umut vericiydi
ki Kinkel, Londra'daki her iki rakip Alman gazetesini, �oven,
pan-Germen k1hkh Gennania ile Marx'm eski arkada�1 "Soyta­
n" Edgar Bauer tarafmdan yonetilen henuz alt1 ayhk firari ra­
dikal gazete Neue Zeit'1 satm ald1. Bauer, Hennann'm kurmayla­
n arasma dahil oldu.
Kinkel'in bu muzafferane ilerleyi�i Marx ic;in busbiitiin faz­
layd1. Neue Zeit'm c;ah�anlan arasmda Biscamp adh Alman bir
ogretmen vard1. Biscamp, "Soytan"nm gazeteyi ve kendisini or­
tadan kaldm� bic;imine duydugu ofkeyle , gazetesinin Das Volk
ad1yla diriltilmesini onerdi ve arkada�1 Liebknecht arac1hg1yla
yard1m ic;in Marx'a c;agnda bulundu. Burada "Kinkel'i oliimiine

1 83
rahats1z etmek" ii;in bir f1rsat vard1. Marx Biscamp'a, kendi yo­
netmedigi ve Das Volk gibi ba�an �ans1 i;ok sm1rh olan bir gaze­
te ile resmen ili�ki ii;inde olmasmm prensiplerine aykm oldu­
gunu bildirdi. Ancak, Tribune'deki kimi makalelerinin yeniden
yaymlanmasma izin verecekti; Engels ve diger arkada�lannm
yard1mm1 saglayacak ve son olarak da kendisi zaman zaman
editore malumat ve "ipui;lan" lutfedecekti. Yalmzca bir ko�ulu
vard1: Kinkel esash bir �ekilde cezalandmlmahyd1. "Soytarmm
nesnel yukseli�i dii.�ii.rii.lmeli ve de gazele her ai;1dan sald1rgan
ve polemik<;i bir tarzda ve mumkii.n oldugunca canh bir �ekilde
yonetilmeliydi." Biscamp bu ko�ulu sevini;le kabul etti ve ken­
dini elinden gelen tum heyecamyla i�e verdi.
Ancak polemikleri ne kadar canh ve saldngan da olsa ve
Marx'm kendisi de s1k s1k katk1da bulunsa, Das Volh'un abone­
si ve ya�ama �ans1 yoktu. Ba�ka yeri olmad1g1 i<;in baz1 gecele­
rini Londra parklarmda gei;iren talihsiz Biscamp, Edmonton'da
daha i;ok kazani; saglayan ogretmenlige geri dondu ve Agus­
tos aymda, don ayhk mucadeleden soma, gazetenin varhg1 so­
na erdi. Marx, Engels'in cebinden i;1kan 5 Sterlin ii;in alacak­
hlarla anla�t1. Kinkel'i rahats1z etme amacmda ne kadar ba�a­
nh oldugu belli degil ama en dolays1z sonucu Marx'm Freilig­
rath ile ili�kisinin daha da kotii.le�mesi oldu. Freiligrath dip­
lomatik olarak tarafs1z kalmay1 amai;lam1�t1. Bununla birlik­
te, Das Volh'a bir aboneligi saglamada ba�ans1z olmakla kalma­
d1 aynca, rakip kligin uyelerinin onunde, gazetenin "vekars1z
tarz1"ndan soz ettigi de duyuldu.
Schiller'in 10 Kas1m 1859'a rastlayan yuzuncii. dogum yil do­
numunde de yeni ho�nutsuzluklar yarauld1. Marx daha i�in ba­
�mda bunun, yalmzca Schiller'in burjuva bir �air olmas1 (en
sevdigi yazarlar Dante , Shakespeare ve Schiller olan Marksiz­
min kurucusunun gozune Marksizmin edebi i;1kanmlan go­
runmuyordu) nedeniyle degil fakat Kinkel'in duzenleme ko­
mitesinin goze i;arpan bir uyesi olmas1 nedeniyle "berbat bir
i�" olduguna karar vermi�ti. Haftalar once , Freiligrath'a yaza­
rak, "Kinkel'in gosterisinden uzak durmas1" ii;in onu uyarm1�­
t1. Freiligrath buna, ku tlamalarm "bir ba�ka onemi oldugu"

184
!?eklinde biraz ii.stii. brtii.lii. bir cevap vermi!?ti. Aruk bu bnemin
ne oldugu anla!?1hyordu. Esas tbren Cyrstal Palace'da Schiller'in
bir bustii.nii.n a\:1lmas1yd1 ve Kinkel burada harikulade bir ko­
nu!?ma yapmI!?li ve tbren esnasmda Freiligrath tarafmdan bu
durum i\:in yazilmI!? bir !?iir koro tarafmdan kantat olarak ses­
lendirilmi!?ti. Olaym iki kahram1 Kinkel ve Freiligrath'u. l!?le­
ri daha da kotule!?tiren (eger bu mumkun idiyse) !?ey Kinkel'in
Bettziech adh bir hizmetkannm, bir Leipzig gazetesinde, !?iire
geri dondugu i\:in Freiligrath'1 kutlamas1 oldu. Eger Freiligrath
lngiltere'deki ilk y1llarmda \:Ok az yazmI!? ya da hi\: yazmamI!?Sa
ilham perisinin suskunlugu, Bettziech'e gore, bankac1hgm ya
da gunluk i!?lerin kaygilanna degil fakat "zehirli nefretin o vi r­
taozu, Karl Marx'a" baglanabilirdi.
Ve yine de [diye devam ediyordu Marx altm1 r,:izerek, Engels'e ]
adamla apki;a ili�kiyi kesmeyi gaze almam ve alamam. Tribune
ir,:in yazd1klanm1 takip ediyor ve bunu her zaman bir lutuf ola­
rak gormek zorunday1m. Aksi halde Tribune'den para alma­
nm o eski gur,:lugune geri donmu� olurum.

Bir yii.kumluluk altmda olmak Marx'a her zaman duygulan­


m ifade etme ozgurlugunun sm1rlandmlmas1 olarak gorunur­
du ve kendisine yard1m edenlere kar!?I olan duygulan bu sm1r­
land1rmanm bilinciyle zehirlenirdi.
Arna Marx'm Kinkel ya da Freiligrath'a ay1racak zamam yok­
tu ; \:U.nku bii.tii.n kariyerinin en karma!?Ik ve melodramatik tar­
li!?masma henuz kan!?IDI!?tI. D\: yilhk bir aradan sonra Avru­
pa siyaseti bir kez daha Marx'm ufkunda heyula gibi belirmi!?­
ti. 1 856 bahannda Paris Ban!?I'nm Kmm Sava!?I'm sonu\:land1r­
masmdan sonra bir sessizlik olmu�tu. 1 8 5 7 Hindistan lsyam
\:Ok uzakta ve Londra'da toplanmI!? olan yabanc1 topluluklara
konu dI!?I gorunuyordu. lzleyen oniki aym olaylan onlara daha
fazla dokundu. Orsini, Paris'te Opera'mn onunde Napoleon'a
ate!? etmi!?ti. Bernard admda bir Frans1z, SU\:a i�tirakten lngi­
liz mahkemelerinde yargilanmI!? ve adam oldurme giri!?imi­
ne i!?tirakin lngiliz hukukunda SU\: olmamas1 nedeniyle aklan­
IDI!?tl. Frans1z Hukumeti'nden gelen bask1 kar!?Ismda Palmers-

1 85
ton, lngiliz hukukundaki bu bo$lugu gidermek amac1yla Avam
Kamaras1'na Fesat Tertibi Yasa Tasans1'm sundu ve Avam Ka­
maras1 hem tasanyi hem de Palmerston'u reddetti. Ekonomi Po­
litigin Ele�tirisi'ne dalmt$ olan Marx, $a$tlacak bir $ekilde bu
olaya fazla ilgi gostermedi. Ne zaman ki 1 859'da Ele�tiri yaym­
land1 ve sava$ ke$meke$i yeniden Avrupa'ya yayilmaya ba$lad1,
dt$ ili$kiler bir kez daha onun tutkulu ilgisini c;ekmeye ba$lad1.
<;:ok az sava$, Avrupa devlet adamla n m , Ill. N apoleon'un
1 859 N isan'1 sonunda Avusturyah Franz Joseph'e kar$l ac;­
ug1 sava$ kadar $a$Hlml$llr. Fransa'da ozgurlugu bask1 alu ­
n a alan N apoleon $imdi, gozle gorulebilir herhangi bir oz-c;1-
kar ic;in degil fakat Kuzey l talya'mn ezilen insanlanm ozgurlu­
ge kavu$turabilmek ic;in zor ve tehlikeli bir seferi goze ahyor­
du. Bu alicenaphkla yanh$ hesabm kan$1m1 ve uluslararas1 si­
yasetin bilinen kurallanna kafa tutan $a$Hllc1 hamlelerden bi­
risiydi. Prusya'da ikilem ozellikle keskindi. Ortodoks Prusya­
h siyasetc;iler arasmda hie; kimse l talya'nm kaderi ile ilgili de­
gildi ; ama uzla$ma buraya kadardt. Kimileri , "Buyuk Alman­
ya" partisi , karde$ bir Alman devletinin yard1mma ko$manm
ve Almanlann hukmettigi dunyamn guney sm1rlanm Po neh­
rine kadar uzatmamn Prusya'mn gorevi oldugunu dii$iinuyor­
du. Digerleri, "Kuc;uk Almanya" partisi, Avusturya'mn yenilgi­
sinde, Prusya'mn daha kuc;uk ama birle$mi$ bir Almanya ola­
bilecegini goruyordu. Boylesine arzu edilir bir sonucu engelle­
menin bir nedeni olmad1g1m ve Napoleon'un tiimuyle farkm­
da olmadan Prusya'mn c;1karlanna hizmet ettigine inamyordu.
Prusyah vatanperverleri bolen konu, aym $ekilde Prusyah radi­
kaleleri de bolmii$tii . Fransa'nm mustebitinden nefret e tmeye
devam ederlerse, ltalya'y1 ozgurle$tirecek olana kar$l c;1km1$ ve
Franz joseph'in muazzam tiranhgm1 desteklemi$ oluyorlardt.
l talya'mn, nefret edilen Avusturya boyundurugundan kurtul­
mas1 ic;in c;ah$Hlarsa, coup d'etat'yi yapan ve lkinci lmparator­
lugu kuran adam1 u lu lamt$ olacaklardt. 1$in zorlugu, Herzen'in
k1sa ve ozlu bir $ekilde soyledigi gibi, "bu sava$l, Bonapartist
o lmadan Avusturya'nm y1k1lmas1 ic;in kullanabilmekteydi .
Demokratik kamuoyunun kar$l kar$1ya bulundugu can s1k1c1

1 86
tercih boyle bir �eydi ve Karl Marx ile Karl Vogt arasmdaki un­
lu kavga bu arkaplan uzerinde geli�ti.
Vogt'un Marx'la gorulecek eski h esaplan vard 1 . 1 848'de,
Frankfurt'taki Alman Ulusal Meclisi'nin sol kanat liderlerin­
den ve o blu dogmu� organ tarafmdan sec;ilmi�, var olmayan
"Reich"m "Ybnetici"lerinden birisiydi . Arna izleyen birkac; ay
boyunca, Vogt'un kanaatleri yava� yava� daha 1hmh bir renk
alm1�u. K1sa sure sonra kendini, sbzcuklerin ve ac;1klamalarm
gbrevini tamamlad1gm1 ve �imdi dik kafah devletlere kar�1 si­
lah1 ele alma zamanmm geldigini savunan yeni bir a�m klikle
c;au�ma ic;inde buldu . A�mlann lideri, Marx'm guvenilir arka­
da�1 ve Neue Rheinische Zeitung'a s1k s1k katk1da bulunan Wil­
helm Wollftu. Meclis'in son gunleri Vogt ve Wolff arasmda ki­
�isel hakaretlerin ate�li bir �ekilde teatisiyle canland1 ve Wol­
ff, Vogt'u duelleyoya davet etti ve Vogt da bu daveti "kuc;umse­
yerek" reddetti ve butun bunlar da Neue Rheinische Zeitung'un
sutunlarmda Vogt'un ihanetinin zehirli ac;1klamalan �eklinde
yansllild1. Meclis dagilmca Vogt lsvic;re'ye kac;t1. Vogt devrim
onu siyasete suruklemeden once bir bilim adam1yd1. Az c;ok bir
degeri olan bir doga bilimciydi ve Bern O niversitesi'nde doga
bilimci olarak kendine bir yer edinmi�ti. Bu ban�c;il ve zarars1z
meslek onu, lsvic;re makamlarmm daha az talihli devrimci ar­
kada�lanna ybneltmi� oldugu bask1dan muaf tuttu ve bu mua­
fiyet de onu tbvbe etmeyen militanlarm k1skanc;c;a kuc;uk gor­
meleriyle kar�1 kar�1ya b1rakt1. Vogt'un yeniden siyaset arenas1-
na inmesi ic;in yakla�1k on yil gerekecekti.
Fransa-Avusturya sava�mm patlamasmm arefesinde, Karl
Vogt, lsvic;re'deki kuc;uk Biel kasabasmda kimseyi incitmeyen
ad1yla Der Schweizer Handelskurier diye bir gazete kurdu. 11-
ginc;tir ki gazetenin birincil ilgisinin uluslararas1 ili�kiler ala­
nmda oldugu gbruldu ve gazetenin politikas1 veciz ve alayc1 bir
�ekilde Marx'm Engels'e yazd1g1 bir mektupta bzetlendi:

Almanya Alman olmayan topraklarmdan vazgec;iyor. Avus­


,

turya'y1 desteklemiyor. Frans1z despotizmi gec;ici, Avus­


turya'nmki kahc1dir. Bu iki despotun birbirinin kamm dok-

1 87
mesine izin verilmelidir. (Hatta Bonaparte ii;:in belirli bir egi­
lim goru l uyo r. ) Almanya - silahh tarafs1zhk. Vogt'un "en iyi
kaynaktan bilecegi gibi" , bizim 6mrumuz ii;:inde Almanya'da
devrimci bir hareket dii!?iinii lmeme lidi r. Dolay1s1yla Avustur­
ya Bonaparte tarafmdan y1k1hr y1k1lmaz, Babavatan'da (Father­
land) 1hmh liberal bir geli!?me ha!?layacak ve de Vogt belki de
bir kez daha Prusya'nm saray-delisi olacakur.

Birka<;: hafta soma Vogt bu du�unceleri, Avrupa'nm Mevcut


Dummu Ozerine Du�unceler adh bir bro�urde daha da geli�tirdi.
Avusturya'nm, "Almanya'nm en tehlikeli du�mam" oldugunu
ileri surdu ve bu k1ssanm hissesi her iyi Alman'm Napoleon'un
yanmda yer almas1yd1.
Bu arada, 29 Nisan'da sava� gecikmeden ba�lad1 ve on gun
soma David Urquhart bir protesto toplant1s1 duzenledi. Ne ya­
z1k ki Palmerston artik gorevde degildi. Arna her �eye ragmen,
Rusya'nm gizli eli, Napoleon'un i�lerinde ac;:ik<;:a kendini gos­
teriyordu. Hem Rusya hem de Napoleon'dan sadakatle nefret
eden Marx, Napoleon i<;:in, bir sure once '\irkin bir askeri ye­
nilgi" kehanetinde bulunmu�tu ve toplanuda kursuye <;:1km1�­
t1. Aym �ekilde, her ne kadar guvenilen olmasa da eski arkada�1
Karl Blind da oradayd1. Blind'm tarihteki ilk gorunu�u 1849'da
Baden ve Palatinate hukumetinin devrimci diplomatik aja m
olarak Paris'te ortaya <;:1kmas1yla olmu�tu . O stlendigi misyo­
nun biraz fuzull ve hatta birazc1k da abes oldugu, Baden ayak­
lanmasmm <;:oku�uyle ortaya <;:1kmca Paris'te kald1. Arna 185 1
Buyuk Dunya Sergisi suasmda Londra'y1 ziyaret etti ve gor­
duklerinden o kadar etkilendi ki, k1sa sure soma, Cohen adm­
da hali vakti yerinde bir Yahudi olan kansm1 ve onceki evlili­
ginden olan oglunu da beraberinde getirerek oraya yerle�me­
ye karar verdi. 4 Marx, Blind ile ilk kez Paris'te tam�m1�t1. Ta­
m�1khk Londra'da da devam etti. Blind'm oglu bir sure talihsiz
Musch'un oyun arkada�1yd1 ve Blind'in Marx'la ili�kileri bu s1-
rada o kadar yakmd1 ki, Herzen ona "Marx'm u�ag1" adm1 tak-

4 1866 y1hnda yirmi ya�mdayken Bismarck'a suikast diizenleyen ve hedefi 1ska­


lad1g1m goriince kendini vuran �ocuk buydu .

1 88
m1�t1. Arna 1854'te Blind hiziple�mi� emigreleri, kendi liderligi
ve muglakhg1 birle�meyi kolayla�lirabilecek bir program altm­
da yeniden bir araya getirme gibi safc;a bir ihtirasa kendini kap­
urd1 . Marx bu basit plam alay ederek ve tadm1 c;1kararak hara­
beye c;cvirdi ve o andan itibaren, Blind hakkmda o zamana ka­
dar duydugu dostc;a bir kuc;umsemenin yerini belirli bir guven­
sizlik ald1.
Urquhartc,;1 bir toplantmm kursusunde Blind'1 bulmak sur­
priz degildi. Zira o da Rusya'dan nefret edenlerdendi ve Urqu­
hart'm fan tazilerinin buyuk bir k1smma yer veren Morning
Advertiser'a duzenli katk1 yapanlardan birisiydi. Ancak top­
lanli ba�lamadan once, Blind, Marx'la konu�maya geldi ve
Marx, mezan ba�mda Hamlet-vari bir tav1rla ona, Danimar­
ka devletinde bir�eylerin c;urumu� oldugunu soyledi. Blind,
Karl Vogt'un I I I . Napol eon'dan yard1m ald1gm1 ve Guney
Almanya'daki bir arac1 kanahyla otuz bir gulden lik bir teklifte
'

bulundugunu; aynca bir onceki yil Cenevre'de gizli bir toplan­


li yapild1gm1 ve bu toplanlida Napoleon'un birle�ik Avustur­
ya lmparatorlugu'na son verir vermez Macaristan tacmm Rus
C::: a r'mm karde�i Grand-Duk Konstantine'e onerilmesine ka­
rar verildigini ciddi ciddi Marx'm kulagma fisildad1. Boylesine
bir skandalm tadm1 �Ip diye yakalayan Marx, Vogt'a para oden­
mesine dair Blind'in hikayesini Biscamp'a soyledi. Bir gazeteci­
ye verilen bu tur bir bilgi muhtemelen kullamlmak ic;indir ve
1 4 May1s'ta Das Volk'un sutunlarmda, lmparatorluga Yak1�1r Bir
Hain, lmparatorlugun Yoneticisi man�eti altmda gorunce Marx,
iddia ettigi gibi, c;ok �a�1rm1� olamaz. Marx, Engels'e, "impara­
torluga yak1�1r hain, eski-Yonetici Vogt"un "Paris'ten nakit pa­
ra ald1gm1" s1r olarak verdi; k1sa bir sure soma da muzaffer bir
�ekilde Berlin'deki Lassalle'a, Vogt'un ahlaks1zhg1 konusunda
"elimizde kamt var" diye yazd1.
Komplimanlarm teatisi �imdi h1zlanm1� ve ofkeli bir ha! al­
m1�t1. Das Volk'daki paragrafta Marx'm elinin oldugunu an­
layan Vogt, 25 May1s'ta Handelskurier'e bir ek yaymlayarak
Marx'm kariyerine ve ki�iligine �iddetli bir saldm yonelt­
ti. lki gun soma, U rquhartc,;1 Free Press, " kartm1 da sunmu�

1 89
olan bir muhabir"den gelen bir notu yaymlad1 ve Grand-Duk
Konstantine'in Macaristan tahtma <;; 1 kanlacagma ili�kin an­
la�manm oykusii.nii. ayrmulanyla verdi ve "surgundeki kimi
Alman Demokratlan"na, Franko-Rus <;; 1 karlan i<;; i n <;; a h�mak
ii.zere "bii.yii.k parasal tekliller" yapild1gm1 bu bnerilerin nef­
retle reddedildigini e kledi. Bunu , bzellikle Vogt'u kendisini
Napoleon'a satmakla su<;; layan Bir Uyan adh imzas1z bir bro�ii.r
izledi. Bro�ii.r Das Volk'un Fidelio Hollinger adh yaymc1s1 tara­
fmdan basilm1� ve 1 1 Haziran tarihli Das Volk'da aym hurufatla
yeniden basilm1�u. Top keyille yuvarlamyordu. Bu s1rada, de­
mokratik inan<;; larma ragmen, muhafazakar Ausburger Allgeme­
ine Zeitung'un Londra muhabiri olan Liebknceht, bu sansasyo­
nel ilgin<;; haberi derhal yeniden basan gazetenin bir kopyasm1
yollad1. Vogt isimsiz bro�ii.rlerdeki ya da Das Volk gibi ne idugu
belirsiz kagn par<;;a larmdaki "a<;; 1 klamalan" gormezden gelebi­
lirdi. Arna onde gelen Alman gazetelerinden birinin yaym1 kar­
�1smda suskun kalamazd1. Ausburger Allgemeine Zeitung'u iftira
su<;; lamas1yla mahkemeye verdi. Ausburger Allgemeine Zeitung,
iddiasm1 delillendirmesi i<;; i n Liebknecht'e ba�vurdu ve Liebk­
necht de Marx'a dondii..
Marx heyecanla kendisini bu sevimli ke�meke�in i<;; i ne at-
u. Vogt'a yonelik saldm hakkmdaki tek kaynag1 Blind'm sbz­
lii. ifadesiydi ve dolay1s1yla sorumlulugu Blind'a yuklemek ka<;; 1-
mlmazd1. Tehlikenin kokusunu alan Blind, basiretli bir �ekilde
yard1mc1 olmay1 reddetti ve Marx ara�t1rmay1 ba�ka kanallar­
dan yurii.tmek zorunda kald1. Hollinger'in matbaasmdaki Vo­
gele adh bir dizgiciden, Bir Uyan'nm mii.sveddesinin Blind'm
elyaz1s1yla yazilm1� oldugu ve Hollinger'in bro�ii.rii.n yazan ola­
rak Blind'm admdan sbz euigi yolunda bir ifade almd1. Aruk
Free Press'in editbrii. olan Collet, "bu karu sunan muhabir"in
notunun Blind'dan kaynakland1gm1 itiraf etti. Marx bu olgu­
lan Blind'm bnii.ne koydu. Blind, Free Press'teki notun yazar­
hg1m inkar etmedi; kimligini a<;;1 klama mii.nii.sebetsizligi yapt1-
g1 i<;; i n Collet'i kmad1. Ancak, Bir Uyan'da herhangi bir payi ol­
dugunu kesinlikle reddetti ve onun tarafmdan Marx'a soylen­
mi� olabilecek herhangi bir sbzii.n " tarnam1yle yanh� yorum-

1 90
land1gm1" ekledi. Dolay1s1yla Liebknecht'in Augsburg'a gonde­
recek, Vogele'nin ifadesi ve Marx'm tipik bir ic;tenlikle Vogt ve
Blind hakkmdaki kanaatlanm ifade eden rnektubundan ba�ka
bir �ey yoktu .
Marx'm aruk bir yerine iki du�rnam olrnu�tu ve bu sonuc;tan
rnernnundu. Vogt'un Ausburger Allgemeine Zeitung'a ac;ug1 da­
va, Ekirn aymda Augsburg rnahkernesinin 6nune geldi. Her iki
taraf ic;in de hayal kmc1 bir �ekilde sonuc;landi. Vogt'un davas1-
na takipsizlik karan verildi ve rnahkerne rnasrafalanrn oderneye
rnahkurn edildi. l�in ozu ortada kaldi. Arna Marx-Liebknecht
kligi bir pratik avantaj saglarn1�tl. Hern Vogele'nin ifadesi hem
de Marx'm rnektubu rnahkernede okunrnu� ve hem de Ausbur­
ger Allgemeine Zeitung'da uzun uzun yaymlanrn1�u; dolay1s1yla
Blind alenen cevap verrnek zorunda kaldi. Tedbirli birisi olan
Blind, ilk ciddi yanh�m1 yapti. Bir Uyan adh bro�urun kendi
rnatbaasmda bas1lrnad1g1 ve Blind'm da bunu yazan ki�i olrna­
d1g1 yolunda Hollinger'in yerninli ve yaz1h bir ifade verrnesini
istedi. Wiehe admda bir ba�ka dizgici, onbir aydir Hollinger'in
yanmda c;ah�ugm1 ve Hollinger'in yerninli yaz1h ifadesini dog­
rulayabilecek bir konurnda oldugu yolunda yerninli ifade ver­
di. Bu yerninli ve yaz1h ifadeler Kas1rn ay1 ba�lannda Allgemei­
ne Zeitung'da yaymlandi.
Sirndi top Marx'm ellerindeydi ve o da bundan tarn olarak
yararlandi. Hollinger'in yerninli yaz1h ifadesinin, prima facie
(apa�ikar) sac;rna olduguna, c;unku bro�urun onun rnatbaasm­
da bas1lrnad1gma ve Hollinger'in bunun yazannm Blind olrna­
d1gm1 bilerneyecegine dikkat c;ekti. Dstelik bu kamtlanabilir
bir �ekilde sahteydi; c;unku Hollinger Das Vo lk 'un bas1rnc1s1y­
d1 ve o gazetede , orijinalindeki aym hurufatla yeniden bas1ld1g1
teknik olarak kamtlanabilirdi. Marx, kendisine kar�1 Londra'da
bir dava ac;rnas1 ve boylelikle Blind'm da rnahkerneye celp edi­
lerek, "turn Blind-Vogt esrannm c;ozulrnesi" ic;in Vogt'a c;agnda
bulundu. Marx, Wiehe'den, Hollinger ve Blind'm istegi uzeri­
ne ic;erigini bilrneden 6nceki yaz1h ve yerninli ifadesini verdigi
yolunda bir kar�1 yaz1h-yerninli ifade aldi. Hollinger tarafmdan
onbir aydir istihdarn edildigi ifadesi dogru degildi. Tarn da Bir

191
Uyan'mn ortaya c,;1kug1 sJTada ba�ka bir gorevle yerinde degildi
ve dondugu zaman Das Volk da yapilacak baskmm hurufatm1
'

dizili olarak buldu. Marx, Blind'1 "bile bile yayan soyleyen" bi­
risi olarak tammlayan ve bir lngiliz mahkemesinde dava ac,;ma­
ya c,;ag1ran bir sirkuler yaymlayarak meseleyi saglama baglad1.
Gerc,;ekten de butun olay boyunca lngiliz adalet sisteminin er­
demine ve etkinligine dokunakh bir sadakat sergiledi.
Ancak Marx k1�1 bu nazik i�lerle gec,;irirken, Vogt da bo� dur­
mad1. Hukuki prosedurlerin bu dar ve sonuc,; vermeyen yolunu
terk edip, edebI hakaretin daha geni� peyzaj larmda dola�maya
karar verdi. Ocak 1 860'ta, Karl Marx'm ki�ilik ve kariyerini ay­
rmt1h bir �ekilde ve ac1mas1zca irdeledigi 'A llgemeine Zeitung'la
Olan Davam ad1yla uzun bir bro�uru ortaya atll. Marx'i, merke­
zi Londra'da olan ve ba�hca Avrupa �ehirlerinde �ubeleri bulu­
nan, son on bir y1lm, az1h katiller c,;etesinin bir uyesi olarak ta­
mmhyordu. Bu orgutlenmenin amac1 mevcut duzeni y1kmakt1
ve yontemleri arasmda geni� c,;apta sahte para basmak, ba�lan­
m belaya sokmak ic,;in agma ald1g1 masum insanlara kar�1 �antaj
yer ahyordu. Her ne kadar gorunurde proletarya diktatorlugu­
nu savunuyorsa, bu tun bu sure ic,;inde Marx, zavalh proleterler­
den zorla alman katkilar sayesinde luks ic,;inde ya�1yordu. Bel­
ki de en insafs1z parc,;a, Willich'le olan kavga s1rasmda Komu­
nist Birligi'nin bir uyesi ve daha soma Avustralya'ya goc,; eden
eski Prusyah subay, Techow adh birinin y1llar once yazm1� ol­
dugu bir mektubun aktanlmas1yd1. Techow, rakibinin olduru­
lecegi umuduyla Schramm'1 Willich'le unlu duelloya Marx'm
k1�k1rtugm1 iddia ediyordu. Marx, "kendisiyle birlikte proleter
soru-cevaplanm tekrarlayan aptallar"a guluyor ve yalmzca saf­
kan aristokratlara sayg1 duyuyordu; "butun bu sisteminin ama­
c1 ve gayesi ki�isel egemenlikti" Bu sac,;mahklarm yams1raakil­
hca baz1 ifadeler de vard1.

Engels VC tlim oteki ortaklan [diye yaz1yordu Techow] pek


c;ok kiic,;ii k yetenek ac,;1smdan onun c;ok gerisinde ve alundad1r
ve bir an ic;in bunu unutmaya ccsaret edecek olurlarsa, bir Na­
poleon edas1yla onlan yerlerine oturtur.

1 92
"Eger Marx'm, zekas1 kadar bir kalbi olsayd1" diye bitiriyor­
du Techow, farkmda olmadan y1llar once Hirsche! Marx'm og­
lu hakkmda yazd1klanm yankiland1rarak, "eger nefreti kadar
buyii k sevgisi olsayd1, onun ic.;in kendimi ate�e atard1m." Vogt
yalmzca, suc.;lanan ki�inin eski bir arkada�mm bu kanaatlerini
teyit etmek zorundayd1 ve Marx'm ikiyuzlulugunun tac.;land1-
nc1 bir kamu olarak, 1 85 1 ve 1 858 y1llan arasmda Prusya'nm
gerici ic.;i�leri bakam Ferd inand von Wes tphalen'in, Jenny
Marx'm uvey karde�i oldugunu dunyaya haurlatt1.
Bu saldm hakkmdaki ilk bilgi Marx'a Berlin'deki National­
Zeitung'un, geni� bir oze t ve c.;ok uzun almulara yer veren iki
makalesiyle ula�u. Marx'm tepesi att1 ve bro�urun ilk uc.; bin
kopyasmm derhal ahc1 buldugunu ve bir ikinci baskmm bek­
lendigini ogrendiginde de ofkesi azalmad1. Taktiksel ahmakh­
gmda bile Vogt'u taklit ederek, Nationa!-Zeitung'u dava etmeye
karar verdi. Bu nafile bir umuttu; Berlin mahkemelerinin yan­
hhgm1 iyi bilen Marx'm onlardan herhangi bir anlay1� bekle­
mi� olmas1 da ilginc.;tir. Dava normal seyrini takip etti ve sonun­
da Ekim aymda temyiz mahkemesi tarafmdan reddedildi. Yar­
g1c.;lar, National-Zeitung'daki makaleleri siyasal taru�manm s1-
radan ornekleri olarak kar�Iiadilar ve ironik olarak davacmm
onuruna herhangi bir !eke surmedigine karar verdiler. Marx'm
kendisinde hakaret ah�kanhg1 o kadar guc.;luydu ki, ic.;ine du�­
mu� oldugu bu hem davac1 hem de kurban rolunde ona c.;ok
fazla sempati duymak zordur.
Ancak bu son a�amaya gelinmeden c.;ok once, Marx -ken­
dinden once Vogt'un yapm1� oldugu gibi- bu turden bir kav­
gada mahkemelerin yetersiz kald1gma ikna oldu. Rakibini ede­
bi yoldan delillerle c.;urutmek ic.;in hummah bir �ekilde malze­
me toplamaya ba�lad1 ve 1860 Kas1m'mda Herr Vogt Londra'da
yaymland1. S1k dizilmi� hurufatla iki yiiz sayfa ag1z kavgas1 ve
hakaret ic.;eriyordu. Marx tamamiyle kendine uygun zemindey­
di. Eger Herr Vogt zor okunan bir �eyse, hala da oyledir, bunun
nedeni s1radan okuyucunun insani zay1fhgma hie; odun verme­
mesidir. Yazar dogrudan konusunun kalbine girer ve birbiriyle
yakmdan ilgili taru�malan izleyebilmek ic.;in hem on bilgi hem

1 93
de titiz bir dikkat gerekir. Toplumun ne istedigi konusunda da­
ha keskin sezgisi olan Engels, eksik olan �eyin her bohimun so­
nunda, " Cahillerin kafalarmda gene! izlenimi peki�tirebilmek
ic;in" bir ozetin yer almamas1 oldugunu gormu�tii. Arna Marx'm
acelesi vard1 ve matbacmm faturasmm pe�ini b1rakmayacagma
ili�kin hie; aklmdan c;1kmayan du�unce ile degerli sayfalan faz­
lahklarla doldurmak durumunda degildi. Tekrar ya da suf ede­
bI etkiler ic;in tek bir saur bile israf edilemezdi.
Bununla birlikte, Herr Vogt, yalmzca ag1z kavgasmdan iba­
ret degildi. Marx, kendisine hakaret edildigini du�unuyordu
ve bu alanda ustune usta tamm1yordu . Vogt'a, " Pion-pion's
Falstaff' adm1 takar (zira Vogt biraz tombulcadu ve Marx ise
Shakespeare'in ogrencisidir) ve almular:

Arna, herif, senin bu sinende ne iman, ne gen;ek ne de durust­


luk var; tamamen bagirsak ve kann zanyla dolu.

Onunla "shunk ad1 verilen kuc;uk bir hayvam" (yaz1h�1. ya


Marx'tan ya da matbaac1dan kaynaklanarak uc; kez tekrar ede­
lir) kar�1la�tmr ve Dante'den bir almu yapar:

Ed egli avea fatto de! cul trompetta. (Ve k1<;mdan trampet


yapn.)

Cildi susleyen pek c;oklan arasmdaki bu ho�luklar kitabm


satmasm1 saglamad1. Londra'da seksen adet kadar ve Alman­
ya ve lsvic;re'de de pek az sauld1. Sava� sona ermi�ti. Lombar­
diya ozgurle�tirilmi�ti ve Napoleon hizmetlerinin kar�1hg1 ola­
rak N ice ve Savoy'u cebine atm1�u. Vogt'a yapug1 hizmetler ko­
nusunda para odenmi� olmas1 kimsenin umurunda degildi ve
Marx'm tirad1 esnemeyle kar�1land1. Vogt, saygm ve sayg1deger
lsvic;reli profesor, kariyerini surdurdu. Davram�1 herhangi bir
ku�kuya yer vermeyecek �ekilde hem korkak hem de sahtekiir
olarak kamtlanm1� Blind bile ciddi olarak gozden du�medi.
Marx'm polemik yontemleri c;ogu kez kurbanlanna sempati ka­
zandmyordu. Suc;lamaya o kadar hazud1 ki, en dayanakh suc;­
lamalan bile onceden ihtiyatla kar�I!amyordu. Oyle gorunu­
yor ki, Herr Vogt, yazanndan ba�ka kimseye zarar vermemi�ti.

1 94
Herr Vogt'un yaymlam�mdan, gunu gunune nerdeyse on yil
ge<;mi�ti ki, ele ald1g1 konuya yeni bir 1�1k sa<;ild1. III. Napole­
on, Sedan'dan sonra tahttan <;ekildi ve cumhuriyet<;i Frans1z
hukumeti, diger ba�ka i�leri arasmda, eski rejimin gozden du�­
mesini saglayacak Tuileries'in pek <;ok smm1 dunyaya a<;1klad1.
Bunlar arasmda lmparator'un ozel fonundan odemeler yapilan
ki�ilerin listesi vard1. Alfabetik s1raya gore duzenlenen listenin
sonunda, " 1 859 Agustos'unda kendisine kirk bin frank oden­
di" notuyla Vogt'un ad1 yer ahyordu. <;:: ok muphem bir ku�ku
unsuru kabul edilmelidir. Listeyi duzenleyenler sanki sozcu­
gun yorumlanmasmm sorguya a<;1k oldugunu gostermek ister­
cesine bir soru notu koymu�lard1; admm ilk harfi de yoktu. An­
cak adm ve tarihin <;ak1�mas1 saglamd1 ve Marx'm hakh oldu­
gunu neredeyse kesinlikle saptamaya yanyordu. Vogt'un Fran­
sa-Avusturya Sava�1 sirasmdaki Frankofil goru�leri i<;in nakit
odeme yapilm1�t1. Marx bu s1rrm a<;1klanmasm1 ozel mektup­
larmdan birinde zafer <;1ghg1 ile selamlad1 ve bu Alman Sosyal
Demokrat gazetesi Volkstaat'da yaymland1. Arna Fransa-Prus­
ya sava�mm heyecam i<;inde <;ok fazla ilgi <;ekmedi ve k1sa su­
re sonra da unutuldu. Vogt'tan da herhangi bir cevap gelmedi.
Eger soz konusu yaymm onun dikkatine getirildigi kamtlana­
bilirse, suskunlugu ikna edici gorunecektir.
Vogt ve Blind ile olan a<;1k kavga, Marx'm radikal Alman <;ag­
da�larmdan uzakla�masm1 artird1. Bu sure<; iki yildan daha az
bir sure i<;inde, Almanya'daki tek siyasi dostu Lassalle'la arala­
rmm a<;ilmas1yla tamamland1 . Lassalle, lngiltere'de Marx'm ga­
zabm1 harekete ge<;iren ve bunun cezasm1 <;eken pigmelere go­
re kule gibi yiiksekti. Marx ve Lasalle'in oykusu ayn bir bolu­
mu hak eder ve bu oyku, Marx'm hayatmm lngiltere'ye geli�iy­
le Enternasyonal'in kurulu�u arasmda ge<;en o kan�1k donemi­
nin anlaumm1 tamamlayacakur.

1 95
O N B i R i N C i B O LUM
" Ya h u di Zenci "

l.E:rdin�nd !::_�8� 25'te Breslau'da dogdu, dolay1s1yla Marx'­


tan sekiz ya� kuc;:uktu. Babas1 Polonya smmndaki kuc;:uk bir ka­
sabadan hayatm1 kazanmak uzere eyalet ba�kentine gelip yer­
le�mi� Yahudi bir tacirdi. Ferdinand'm mutevazi kokeni onun
c;:ok parlak bir ogrenim kariyerine sahip olmasm1 engelleme­
di. Marx gibi, Berlin O niversitesi'nde Hegel c;:ah�u ve yine Marx
gibi, edebi tutkulannm ilk temas1 olarak antik felsefeden bir
konu sec;:ti. Marx, Democritus ve Epicurus'u sec;:mi�ti; Lassal­
le Heraclitus'u tercih etti. Ancak yirmi bir ya�ma geldiginde ve
Heraclitus uzerindeki c;:ah�mas1 tamamlanmadan Berlin'deki
rastlanusal bir olay tum kariyerini degi�tirdi. Kirk ya�mdaki
ama hala c;:ok guzel olan Kontes Hatzfeldt ile tam�ll ve sonra da
insanhktan uzak ve ihanet eden bir koca ile uzun suren bir hu­
kuki kavgaya giri�ti. Kontes'in sad1k ve enerjik bir i�adamma
ihtiyac1 vard1. Gene;: Lassalle'in enerj isi sm1rs1zd1 ve baglanacak
birisini anyordu. Kar�1hkh ihtiyac;:lar kar�1hkh bir c;:ekim yarat­
t1 . Kontes ona her anlamda, Madam de Warens'in Rousseau'ya
yapug1 gibi, ikinci bir anne oldu. Ona ihitiyac1 olan sevgiyi ve
biraz daha az ihtiyac1 olan oz-guveni verdi ve antik filozofla­
n unutarak kendisini can-1 gonulden Kontes'in kocasma kar�1
olan davasm1 savunmaya adad1. Bu surec;: ic;:inde iyi bir devrim-

1 97
ci oldu. Zira ho�nutsuzluk duygusu kadar devrimci heyecam
fazlas1yla besleyen bir �ey yoktur ve aynca kendi kendini yeti�­
tirmi� Yahudi'nin H1ristiyan'm geleneksel haklarma kar�1 olan
kronik protestosunu yam s1ra Lassalle hakk1 yenen Kontes'ten
e�it haklan esirgeyen sisteme kar�1 da ozel bir ho�nutsuzluk
duyuyordu. Kontes'in davasm1 yurutmekten arta kalan ender
ho� zamanlarda Lassalle kendisini politikaya adad1.
Zamam geldiginde Kontes'in c;1karlan, Kont'un metreslerin­
dan birinin elinde oldugu bilinen baz1 evrakm ele gec;irilmesini
onemli kild1 ve Lassalle, arkada�larmdan ikisini, Mendelsshon
ve Oppenheim'1, kadmm kald1g1 Koln'deki bir oteldeki sand1k­
tan bunlan c;alma konusunda ikna etti. Darbe ba�anh ama so­
nuc; hayal kmc1 oldu. Belgeler sand1kta degildi ve Mendelsshon
yargiland1 ve h1rs1zhk suc;undan hukum giydi. Akabinde -olay
1 848 devriminin patlak vermesi ile e� zamanhyd1- Lassalle'in
kendisi de suc;a te�vikten tutukland1. Mahkeme Agustos'un
ba�lang1cma rastlad1. Durum karanhku. Arna Lassalle, k1sa su­
re soma Marx'm da kendi avantaj ma ke�fedecegi gibi, Koln ju­
rilerinin bag1ms1zhklanyla ovunduklerini ve siyasal konular
sbz konusu oldugu zaman hukumete kar�1 kararlar alabilecek­
lerine genellikle guvenilebilecegini biliyordu. Sand1k olayma
siyasal bir hava yak1�urmaya c;ah�u. juriyi alu saat suren uzun
ve tumturakh siyasal bir soyleve maruz b1raku ve muzaffer bir
�ekilde akland1. 1 1 Agustos 1 848 gunu hapishaneden c;1ku.
Bu tarihle, devrimci kan�1khklan k1�k1rtug1 ic;in bir kez da­
ha hapse du�tiigu aym yilm 22 Kas1m'1 a rasmda gec;en su­
re, onun Marx'la ilk tam�mas1 ve arkada�hgmm ilk bolumu­
nu te�kil eder. Bu s1rada Marx, Neue Rheinische Zeitung'un edi­
toru olarak faaliyetlerinin ve ba�ansmm zirvesindeydi. Lassal­
le onu yalmzca devrimci bir lider olarak degil ama etkisi Hatz­
feldt davasma son derece yararh olabilecek bir gazeteci olarak
goruyordu . Marx ise daha gene; olan adamm parlak yetenekle­
rini ve devrimci heyecamm gormemi� olamazd1. Arna onun go­
zu, gerek romantik duygular gerekse aristokratik unvanlar ve
zenginlik ac;1smdan Lassalle'e gore, daha az kama�1yordu . Bu­
llin bu Hatzfeldt olaym1 birazc1k haysiyetsiz buluyordu ve bu

1 98
tiir ki�isel i;1karlarm kutsal devrim davasma kan�m1� olmas1-
na i<;erliyordu. Bu ii<; ay boyunca Koln'deki Marx ve jenny ile
Diisseldorftaki Kontes arasmda belirli bir yakmhk olu�mu�tu;
ama Marx giivenini ihsan etmek konusunda ah�1lagelmi� ihti­
yatmdan daha fazlasm1 ortaya koyuyordu. Lassalle'den Marx'a
yaz1lm1� ve giiniimiize ula�m1� mektuplarm ilk ii<;ii, 1 849'un
ilk aylarmda Kontes'in davasmm say1s1z a�amalarmm birinde
Neue Rheinische Zeitung'un Kontes adma miidahale etmesi i<;in
yalvaran mektuplard1.
1 849 Temmuz'unda Lassalle'in hapisten bir kez daha i;1kma­
smdan once Marx Koln'den Paris'e ge<;mi�ti ve iki arkada� on
y1ldan fazla bir sure i<;inde bir daha kar�1la�mad1lar. Bu uzun
ara pek i;ok anla�mazhg1 beslemi�ti ve bunlann, Marx'm ma­
li s1kmlllarmdan kaynaklanan ilklerinden birisi, ili�kilerinin is­
tikrars1z niteligi ai;1smdan bnemliydi. Marx Paris'e be� paras1z
gelmi�ti ve bor<; i<;in Lassalle'in de aralarmda bulundugu dost­
lanna ba�vurdu. Oyle gbriiniiyor ki bu talebini diger arkada�­
lara aktarmas1 ii;in Lasssalle'i te�vik etti ama bunu i;ok gizli tut­
mas1m da tavsiye etti. Lassalle iyi niyetliydi. Gerek kendisinin
gerekse Kontes Hatzfeldt'in hazuda ba�ka paras1 olmad1g1 i<;in
derhal yiiz thaler gonderdi ve her zamanki gbsteri�<;i enerj isiy­
le devam etti.

Akhmda U!; hedef vard1 [diye ayn nn h bir �ekilde a!;1kh yor­
du Marx'a) :
Her �eyden once paraya sahip olmahsm - bu benim bak1-
m1mdan ka!;Imlmaz ve pra tik a!;1dan 6nemli noktayd1.
Ve bu paraya !;abuk sahip olmahsm: bis dat qui cito dat.
Ve bu i� olaganustU gizlilik ve incelikle yap1lmalad1r.
A�ag1daki sure!;le her U!; amac1 birle�tirdigime eminim: Bir
ya da iki duzine insana gittim ve bunun bir avans old ugunu ;
onlann hi!;birinin sana bir hediye vermeyecek kadar kendini
begenmi� olamayacag1m; hi!; kimsenin gerekli avans1 tek ba�I­
na yapacak kadar hali vakti yerinde olmad1g1m; se!;kin ki�iler­
den topluca bir avans toplamak istegimi; hi!; kimseden on tha­
lerden daha az bir miktar kabul etmeyecegimi, zira aslmda du-

1 99
rumu on thaler vermeye mo.sail olmayan hie;; kimseye ba�vur­
mad1g1m1 soyledim.
Bu �ekilde adam ba�1 on thaler toplad1m. Aralanndan baz1-
lan, zengin adamlar olduklan halde bana be� thaler vermek is­
tediklerinde paray1 suratlarma firlatt1m ve bunlan bo.yo.k bir
edepsizlikle terk ettim ki ba�ka bir zaman sana ilginc;; aynnli­
lar aktaracag1m.

Bu gayretli i�lemler Marx'm minnettarhgm1 uyand1rmaya


yetmedi. Toplanan toplam para altm1� thalerden fazla degildi
ve Marx Lassalle'in iyi niyetli i�guzarhgma kar�1 ofkeyle do­
luydu. Toplanan paranm kuc;:uklugunun mu, yoksa kendisi­
nin parasal i h ti yac;: lannm " taverna-dedikodusu" olmasmm m1
Marx'1 daha fazla utand1rd1gm1 soylemek zordur. Maddi kar­
�1hk, sozkonusu gurur kayb1 kar�1smda ac;:1kc;:a yetersiz kal­
m1�u.
Marx'1 sinirlendiren yalmzca Lassalle'in para meselelerindeki
"bir ha yl i olaganustu ihtiyathhg1 ve ince ligi' degildi. Lassalle'in
'

cakah, belagat gosteri�i de Marx'm en ac1 sinikligini k1�knt1-


yordu. Bir insanm ailesinin ihtiyac;:lan ic;:in boyle bir bag1�c;:1dan
kuc;:uk para armaganlan almak zorunda kalmas1 dayamlmazd1
ve bunlann a�ag1daki tiirden bir retorikle birlikte gelmesi da­
ha da dayamlmazd1:

Sana ili�ikte O.c;; sterlinlik kuc;; O. k bir �cy yolluyorum. Bu O.c;;


sterlinler, bir yoksulluktan bir ba�ka yoksulluga seyahat ede­
rek, en azmdan otuz sterlinlik lanetli s1radan bir paranm �iir­
sel degerine, bir sevgi-degerine sahip oluyor!

jenny Marx'a yazd1klan daha da beterdi:

Mektubun, ruhumu derinden O.zdo.. Senin ruhunun ne�eli te­


bessO.mO.nO.n ardmda c;; ogu kez yan bastmlm1� bir gozya�1 sez­
mi�imdir! ACI bak1mmdan c;:ok zengin olan c;; ocuguna binler­
ce opO.cO.k. 0 �imdi gozya�lan ve 1snrap ic;; inde anasmm elde
edilmesi guc; sO.tO.nO. emiyorsa, sonraki y1llarda kendinden on­
ce gelenlerin kan ve terle, �imdi neredeyse en iyileri bile ho­
gan o yoksullugun daha fazla bertaraf edilmi� oldugunu gore-

200
cektir. Zulum ve gozya!?I gunlerini c;ocuklugunun bilinc;sizligi
ic;inde ya!?ayan ona ne mutlu!

Marx ve Engels mektupla�malarmda sozunu ettikleri ki�ile­


re kar�1 nadiren �efkatli olmu�lardir; ama Lassalle ic;; in rakipsiz
hakaretamiz takma adlar kullanm1�lard1r. 0 "Zeki Efraim " , ya
da "Baron Itzig" , 1 ya da "Sansar Canavan" ya da dupeduz "ku­
c;; u k zenci Braun"dur. Mizac;; benze�mezligi , yan-bilinc;; l i 1rk­
c;; 1 bir onyarg1 ile guc;; l endirilmektedir. Ne sayg1deger Alman ta­
cirlerin soyundan gelen Engels, ne de eskiden beri tanman orta
sm1f Rhinelandh Yahudi bir ailenin c;; o cugu olan Marx, c;; o k k1-
sa bir sure once dogu Avrupa gettosundan c;;1 km1� ve ha.la tuys1z
bir sonradan gormenin davram�lanm sergileyen bu gosteri�c;; i ,
zaptolunmaz gene;; Yahudi'ye katlanabilirdi. Bu yeni yetme ta­
rafmdan hor gorulmek onur kmc1yd1; cesareti ve inatc;; 1hg1 ile
Prusya'da, sosyalizm adma yalmz ve umutsuz bir kavgay1 sur­
durdugunu kabul etmek daha da onur kmc1yd1.
Zira Lassalle'in pozisyonu buydu; Prusya topraklarmda kal­
ma olanag1m belki de iradesini her ne kadar Kontes'e borc;; t lu
olsa da, dayamkhhg1 sayg1 gerektiriyordu.

Almanya'da ya!?ayan her k1Z1l demokrat [diye yaz1yordu Marx'a


1849 Ekim'inde] k1sa surede bir KIZll ol manm maliyetini ke!?­
feder. Kovulur, ya <la hapsedilir, ya da ac; hga mahkum edilir
ya da mahvedilir. Bizier, kelimenin gerc;ek an lammda sakat­
lanml!?IZ. Bugun bir burun kesilir, yann bir kulak, ertesi gun
bir kol vs. ve bunlann hepsinin Ozerine cellatlanm1z, ku!?alll­
m1!? bir kasaba gibi, bizi her turlu ya!?ama kaynagmdan mah­
rum ederler.

Ve jenny Marx'a yazd1g1 bir mektupta kendisinden -bu tabir


henuz bir kli�e haline gelmeden once- Rhineland'daki "Mohi­
kanlar'm sonuncusu" olarak soz eder. Marx bunun dogru oldu­
gunu ve Komunist Birligi'nin dagilmasmdan sonra Almanya'da
Lasssalle d1�mda tek bir guvenilir destekc;; i sinin ve muttefiki-

I tzig, Freytag·m bir zamanlar popiiler olan romam Soll und Habcn'deki kotii
�ohretli tefeci ve dolandmc1 Silezyah bir Yahudi'dir.

201
nin olmad1gm1 biliyordu. Bir olc,;ude gayri ihtiyari bir hayranh­
g1 gizleyemiyordu . ltiraf etmek zorundayd1 ki Lassalle, her za­
man, "ba�kalanyla kar�1la�tmld1gmda bir beygir-gucunde"ydi.
Marx'm ekonomi politik uzerine yazmayi du�undugu b� eseri­
ninin Almanya'da abone bulunarak yaymlanmasm1 ayarlamay1
oneren Lassalle'di. Marx'm Koln Komunist Yarg1lamalan hak­
kmdaki bro�urunun dort yiiz adedini, Almanya'ya kac,;ak olarak
sokabilirlerse dagitmay1 ustelenen Lassalle'di . Para durumu­
nun umutsuz oldugu donemde, "onun ic,;in Almanya'da ede­
bi ya da ba�ka turlu bir i� kurcalamas1 ic,;in" Lassalle'e yalvaran
Marx'u ve bu c,;agnya kar�1hk olarak Marx'a 185 5 ba�mda Neue
Oder-Zeitung'un Londra muhabirligini temin eden Lassalle'di.
Arna bu tur iyilikler, nazik bir te�ekkuru harekete getirmek ye­
rine, Marx ac,;1smdan, bunlan istemek ve kabul etmek kaderi­
ne mahkum olmu�lugun yarattig1 bir tur sab1rs1z ofkeyi k1�­
kirtu; 1rkmm ve yeti�mesinin her turlu keskin duyarhhgma sa­
hip olan Lassalle ise, k1sa sure sonra, Marx'm yalmzca bir �ey
istedigi zaman ona yazd1gm1 ve mektuplarma her zaman cevap
vermek zahmetine bile katlanmad1gm1 anlad1.
Lassalle kotu niyet ta�1m1yordu. Mektupla�malan, 1856 ba�­
larma kadar iyi kotu dostc,;a devam etti; bir olaym ortaya c,;1k­
mas1 uzerine bir y1ldan fazla bir sure kesintiye ugrad1. Kendisi­
ni Dusseldorf daki emekc,;ilerin temsilcisi olarak gosteren Levy
admda birisi Marx'm Dean Sokag1'ndaki pansiyonunda belir­
di ve Lassalle'i kotuleyen uzun ve ayrmuh bir kampanyaya gi­
ri�ti. Onceki y1l Kontes Hatzfeldt'in kocasma kar�1 davay1 ka­
zamp uc,; yuz bin thalerlik bir servete konmasmdan sonra, Las­
salle havalara girmi� ve Dusseldorfiu i�c,;ileri mu�kulpesent bir
�ekilde kendisinden uzak tutmaya ba�lam1�t1 . Kendi ozel i�le­
rinde i�c,;i sm1f1 hareketini s1rf bir arac,; olarak kullanm1� ve aruk
<lava bittigi ic,;in onlara bir ihtiyac1 kalmam1�t1. Onun tek tutku­
su Berlin'e gitmek ve Kontes ic,;in edebi bir salon ac,;maku ve her
gec,;en gun burjuva liberallerinin kampma dogru surukleniyor­
du. l�c,;ilerin c,;1karlarma ihanet ettigine ve parasal ahlaks1zhkla­
ra ili�kin ba�ka suc,;lamalar da vard1. Levy'nin anlatt1klarma go­
re Dusseldorf i�c,;ileri arasmda Lassalle'e kar�1 olan nefret o ka-

202
dar biiyiiktii ki eger orada yiiziim:i gosterirse suikasti goze ala­
bilirdi. Kamtlar , Levy'nin i<;:tenligi hakkmda herhangi bir ho­
kum vermeye olanak tamm1yor. Daha sonra Lassalle, Levy'nin
su<;:lamalannm Kontes Hatzfeldt'ten istedigi borcun reddedil­
mesinden kaynakland1g1m iddia etti. lddialann <;:ok<;:a abarul ­
m1� oldugu kesindir. Arna Lassalle'in aleyhine herhangi b i r �e­
yi ogrenme konusundaki Marx'm gizli sevinci onu bunlan din­
lemeye zorunlu k1hyordu.

Lassalle lehine ve emekc;:ilerin dedikodulan aleyhine bir on­


yarg1m oldugu halde, biitiin bunlar benim ve Freiligrath'm
iizerinde [ diye yaz1yordu Engels'e ] kesin bir izlenim b1rak­
u. Levy'ye bir tarafm soyledikleriyle herhangi bir karara var­
manm miimkiin olmad1gm1 soyledim ama birazc1k ku�ku
her zaman yararhd1r, adam1 izlemeye devam etmeleri ve �im­
dilik ac;:1k bir skandaldan kac;:mmalan gerekir ve bizde belki
Lassalle'i kesin bir pozisyon almaya zorlayacak bir olanak bu­
luruz, vs.

Engels ' in normal olarak alicenap olan dogas1, Lassalle ilgi­


li her �eyde onyarg1ya firsat verecek �ekilde ozel olarak ku�ku­
cuydu ve onun ifadeleri haks1zhk ve hm<;: bak1mmdan Marx'­
mkileri geride b!fak1yordu.

BiiyD.k yetenegi nedeniyle adam1 ozlemeliyiz [diye cevap veri­


yordu] kindar bir �ekilde, ama biitiin bunlar gerc;:ekten c;:ok na­
ho�. 0 her zaman insanm oliimiine dikkatli olmas1 gereken bi­
risi oldu; Slavonya sm!flannm gerc;:ek bir Yahudisi ve ozel amac;:­
lan ic;:in parti goruntiisii altmda birilerini istismar etmeyi gozle­
yen birisi oldu. Kibar topluma kendini sokma konusundaki bu
susuzlugu, de parvenir, goruntii adma kirli Breslaulu Yahudi'nin
Ozerine yag ve boya surmesi her zaman tiksindiriciydi.

Levy'den ya da Dusseldorfun emek<;:ilerinden bir daha bir


�ey duyulmad1. Arna Lassalle bu Slfalarda lstanbul ve M 1s!f'a
bir seyahate ba�lad1 ve ertesi y1la kadar mektupla�maya yeni­
den ba�lama konusunda bir giri�imde bulunmad1. 1lk mektup,
Marx'm adresinin degi�mi� olmas1 nedeniyle kayboldu, ikincisi

203
bilerek gormezden gelindi ve ancak Arahk 1 857'de Marx uc;un­
cu bir me ktubu cevaplamaya tenezzul etti. Cevap, Engels'e
dogru olarak belirttigi gibi, "k1sa ve soguk"tu ve varltk nedeni
<;ok a�ikard1. Lassalle bir kez daha Marx'a Wiener Presse'de mu­
habir olarak bir i� bulma konusunda aranhk hizmeti oneriyor
ve uzun suredir gecikmi� olan Ekonomi Politigin Ele�tirisi'sini
tamamlam1� olan Marx, "adamm bize bir yaymn bulmakta ya­
rarh olabilecegini" du�unuyordu. Alu aydan fazla bir sure, ya­
z1�malar neredeyse samimi bir �ekilde bu iki proje etrafmda
dondu durdu . Nihayet Heraclitus'unu bitirmi� olan Lassalle,
mutevazi bir �ekilde Marx'a, "okuyabilirsin diye degil, ama be­
nim kahn sevgim ve sayg1mm bir gostergesi olarak" bir kop­
yasm1 sundu ve Marx daha once Engels'e onun hakkmda ozel
olarak ifade etmi� oldugu du�unceyle c;eli�ir bir �ekilde ba�an­
h yazara uygun komplimanlarda bulundu. Fabricius admda bir
gorevliyle kavga eden ve onun tarafmdan sokakta bir kamc;1y­
la saldmya ugrayan Lassalle, saldirgam duelloya davet etmenin
uygun olup olmayacag1 konusunda Marx'a akil dam�ll ve onun
tarafmdan "duello uygarhgm eskimi� bir a�amasmm kalmus1-
d1r" tavsiyesinde bulunuldu. Daha da onemlisi Lassalle kendi
yaymns1 Duncker'le Marx'm kitabmm sayfas1 uc; altm friedri­
ch kar�1hgmda basilmas1 ic;in bir anla�ma yapll. Birkac; ay son­
ra Engels'in Avrupa'daki askeri durum uzerine, Po ve Rhine ad­
h bro�urunun basilmas1 ic;in benzer bir anla�ma yapild1. Bu go­
ru�meler belki de yaymcmm kansmm Lassalle'in metresi olma­
s1 gerc;egi ile kolayla�m1�ll ve Fabricius'la olan kavganm asil ne­
deniydi, ama Marx bu yan-ailevi s1rdan haberdar olmad1.
Bununla birlikte c;ok gec;meden uluslararas1 siyasetin ge­
lip gec;ici hevesleri -Vogt olaymm ba�lang1c; noktas1yla aym
olan �eyler- birbiri ic;ine girerek, Marx-Lassalle ili�kisinin sa­
kin ak1�m1 bozdu. Fransa ve Avusturya arasmdaki sava� ila­
m 1 859 Nisan'mm sonundayd1. Birkac; gun once Duncker fir­
sattan yararlanarak Engels'in Po ve Rhine adh bro�urunu yaym­
lam1�t1. Belki de Marx'm kotu niyetle ileri surdugu gibi, Las­
salle bunu k1skanm1�t1. Her ne ha! ise , Prusya'daki onde gelen
demokrat olarak bu kriz kar�1smda sessiz kalamayacagm1 du-

204
Ferdinand Lassalle, 1 864.

�undu. May1s'm ortasmda, Duncker arac1hg1yla, ltalya Sava­


�1 ve Prusya'nm Gorevi: Demohrasinin Sesi adh bro�urunu isim­
siz olarak yaymlad1. Her zamanki yarauc1hg1yla ozgun bir no­
ta <;almaya <;ah�1yordu. Vogt ve Engels gibi, kuzey ltalya'da Al­
man-Avusturya egemenligini surdurmenin ve Rhine'1 Po uze­
rinde savunmamn Prusya'nm <;1kanna oldugunu savunan "bu­
yuk-Almanya" partisinden �iddetle uzak durmaya <;ah�u. Oz-

205
gur ve demokratik Prusya'nm gelecekteki muttefikleri olarak
gordugu l talya'nm ozgur insanlanna demokratik bir el uzat­
ti. Ancak, III. Napoleon'a kar�1 tutumunda, Vogt'tan farkh ola­
rak Bonapartizme kafa ustii dalmad1 ya da, Engels gibi " ltalyan
bag1ms1zhgmm kahramam" rolundeki lmparator'la alay etme­
di. Prusya'nm Napoleon'la sava�masm1 istemedi, zira Fransa'ya
kar�1 populer ve belki de muzaffer bir sava�m Prusya'daki dev­
rim davasm1 iflas ettirecegini gordu. Arna Napoleon'un gui; ve
prestij indeki arll�l temkinli bir �ekilde ongoremedi. Eger Na­
poleon Avusturya'y1 yenerek ve ltalya'y1 kurtararak guneyde
pozisyonunu gui;lendirirse, Prusya ancak ba�ka bir yerde telafi
olanag1 bularak cevap verebilirdi.

Eger Napoleon guneyde Avrupa'nm haritasml, milliyet pren­


sibine gore degi�tirirse , iyi, biz de aym �eyi kuzeyde yapa­
nz. Eger Napoleon 1talya'y1 kurtanrsa, iyi, biz de Schleswig­
Holstein'1 ahnz.

Kendi zeka parlakhgm1 takdir etmekten geri kalmayan Lassal­


le, bunun olaganustu zekice bir taktik oldugunu du�unuyordu.

Hukumete [ diye yaz1yordu Marx'a] , teoride mukemmelen iz­


lenebilecek ama pratikte izlenmesi mumkun olmayacak, ba�­
tan a�ag1 ulusalc1 ve populer bir yo! tavsiye ettim. Ve hukumet
bu yolu benimsemeyecegi ii;in, onu radikal bir �ekilde gozden
du�unnenin bir yolunu bulmu� oldugumu umit ediyorum.

Marx, Lassalle'e kar�1 olan olagan bnyarg1s1 d1�mda, onun


milliyeti;i bir hukumeti milliyeti;ilik yolunda daha da te�vik
ederek demokrasiye hizmet edecek bu kayg1s1z onerisi hakkm­
da me�ru tereddutler duydu. Lassalle'in bro�urunu hem "mu­
azzam bir gaf' hem de kendisine sadakatsizlik olarak degerlen­
dirdi.

Eger Lassalle [diye yaztyordu Engels'e] parti adma konu�ma­


yi ustleniyorsa, o zaman gelecekte bizler tarafmdan ya alenen
inkar edilmek (i;unku meseleler ki�isel olarak ele almamaya­
cak kadar 6nemlidir) ya da ate� ve mant1gm karma ilham1-
m izlemek yerine kendisinin d1�mdaki insanlann goru�leriy­
le uyumlu hale gelmek konusunda akhm ba�ma toplamahdir.
Parti disiplini konusunda 1srar etmeliyiz, yoksa her �ey <;:6ker.

Lassalle'e, bro�iiriin "benim ya da lngiltere'deki parti arka­


da�lanmmm goru�iinii" hic;bir �ekilde temsil etmedigi �eklinde
k1sa ve ters bir cevap yazd1.
Marx bir kez daha a l mganh g m m dizginlerini koyuverdi .
Miisveddeleri Berlin'e Ocak aymda gonderilmi� olan Ele�tiri'nin
yaymlanmas1 hesapta olmayan �ekilde gecikmi�ti ve Marx bu­
nun yaymlanmasmm Duncker tarafmdan Lassalle'in kendi bro­
�urune yer ac;ilmas1 ic;in yapug1 k1�k1rtmaya bagh oldugunu du­
�undu. Gecikme siyasal olarak c;1ldiruc1, mali olarak felaketti;
zira Marx ah�1lm1� parasal s1kmt1dayd1. Bu i�in nedeni konu­
sundaki yeni ku�kusu onu k1skanc; bir ofkeye siiriikledi.

Simdi a<;:1k olarak goruniiyor ki [ diye yaz1yordu Engels'e ] Herr


Lassalle'e alam bo� birakmak i<;:in benim kitab1m iizerine on­
be� gunliik bir ambargo konmu�tur. Benim i�im i<;:in yap1lma­
s1 gereken �ey en <;:ok ii<;: saat alabilirdi. Arna bu �a�km kendi­
ni begenmi� aptal, kamunun dikkati bolunmesin diye ertelen­
mesi i<;:in 1srar etmi�tir. Duncker'in, o kopegin, benim telifimin
odenmesinin gecikmesine yeni bir bahane buldugu i<;:in �imdi
ba�1 goklerdedir. Bu oyunu o ku<;:iik Yahudinin yanma birak­
mayacag1m. Bu sa<;:mahgm bas1lmasmda gosterilen acelecilik,
bizim �eylerimizin bas1lmamasmda onun parmag1 oldugunu
gosteriyor. Ve de inek kendi buyuk emek sarf edilmi� eserine
o kadar a�1kur ki benim de onun o "isimsiz bro�iirunii" gor­
mek i<;:in yamp tutu�tugumu ve benim kitab1mm oldurulmesi­
ni sessizce uygun gorecek kadar " tarafs1z" oldugumu samyor.

Haziran'da Marx'm kitab1 sonunda c;ikt1 . Arna k1skanc; yazar


hala sakinle�memi�ti; yaym tarihi konusunda herhangi bir iti­
raz1 kalmaymca, eserinin tum Alman basm1 tarafmdan besbel­
li ki Lassalle'in kurcalamalan sonucu gormezden gelindigi yo­
lunda yeni bir �ikayet zemini ke�fetti. Lassalle'in kendisinin
ekonomi politik uzerine yakm gelecekte bir kitap yaymlamak

207
niyetini ac;:iklam1� olmas1 ku�kusunun dogrulugu konusunda
yeterli bir kamttI.
tzleyen yilm ba�1 Marx'1 daha da tehlikeli bir mizac;: ic;:in­
de buldu. Vogt'un bro�urunu okumu� olan Lassalle, Vogt'un
ahlaks1zhgma "Blind gibi oylesine sefil bir adamm basil iddi­
alanna" dayanarak inanm1� olmasmm yanh�hgm1 kamtlama­
ya kalkacak kadar aceleciydi ve ona davasm1 geri almasm1 tav­
siye ediyor ve soma da Marx'a en iyi arkada�lanndan kolayca
ku�ku duydugu ve onlara guvenmedigi konusunda (ozur diler­
cesine ac;:1klad1g1 gibi adeta Wakefield Pishopos Vehili edas1yla)
bir vaaz veriyordu. Marx bu mektuplan almca ofkeden kopur­
du. Mektuplan yanma alarak Subat'm ortalannda Engels'in ya­
nmda kalmak uzere Manchester'e gitti ve iki arkada� namertc;:e
intikamm sorumlulugunu payla�mah dular. Evraklan arasm­
dan, Lassalle'in Amerika'dan sadu olan c;:oktan unutulmu� ve
her ikisinin de hic;:bir zaman ciddiye almay1 du�unmedikleri bir
ac;:iklamasm1 gun 1�1gma c;:ikardilar ve Marx'm o zamana kadar
Lassalle'e soylemeye cesaret edemedigi Levy ve Dusseldorflu i�­
c;:iler oykusunu yeniden canland1rdilar.

Benim guvenmemem meselesinde [ diye yaz1yordu M arx


Lassalle'in kmamalanna kar�1 cevap olarak] her halukarda se­
nin bu konuda benden �ikayet etmek i<;:in bir nedenin yok. Ben
sana bir ornek olmak uzere Baltimore'dan (Birle�ik Devletler)
gelmi� ili�ik notu gonderdim. Ben bu notu mahrem olarak el­
de ettim. Sana yonelik resmi �ikayetler (bunlar arasmda Dus­
seldorflu i�<;:i delegesinin �ikayetleri de var) benim tasarrufum­
da olmayan ve benim imha etme olanag1m bulunmayan Birli­
gin ar�ivindedir. 2

"lli�ik not" Baltimore'dan yazilm1� (ahcmm ve gondericinin


adlan dikkatli bir �ekilde silinmi�) yedi yd bnceki bir mektup­
tu . Bu mektupta Lassalle, " damagm1 tatlandumak ve Iii.ks ic;:in­
de ya�amak ve kendine paye vermek ic;:in arkada�lanna ihanet

2 Birligin resmen ilam ve dolay1s1yla bir ar�ivi sozkonusu degildi. Marx'm yaz1l­
d1gma <lair hi�bir kamt olmayan "Levy'nin �ikayetini, imha edemeyecegi" ba­
hanesi diipediiz palavrad1r.

208
etmek de dahil her yola ba�vurabilecek, p ara sa l pervas1zhg1 ve
sefih bir Kontesin eteklerinin pe�inde ko�mas1 bir ceza mahke­
mesinde savc1 ile yuz yuze gelmesine yol ac;m1�, ye t ene k l i bir
ahlak du�kunu" olara k ta mmlamyo rdu .
Lasssalle dolayh ve gizli amac; guden bu saldmyi ah�1lmam1�
bir vakarla kar�1lad1. Marx'tan adlan belli olmayan suc;layic1la­
nmn adlanm sordu . Arna her ikisini de tahmin ettigi gerc;egi­
ni gizlemedi. Baltimore mektubu Wiss admda eski bir hasmm
i�iydi. "Dusseldorftan i�c;i d e l e ge s i " ku�kusuz Levy idi. Kendi­
sini kuc;uk du�urenleri boylece saptayan Lassalle Marx'a dondu:

Arna sen! Bana bunlan boylesine muzaffer bir eda ve boylesi­


ne magrur bir <;ahmla neden gonderiyorsun? En nihayet bana
ne kadar az guvensizlik duyma egiliminde oldugunu kamtla­
mak i<;in!
Aman yarabbi ! Bir adamm arkasmdan haz1rlanm1� boyle
bir iftiraya inanmamak i<;in - ama bu bir insana kar�1 olan go­
revlerin en temelidir. Boylesi iftiralara ve benimle ilgili boyle­
si dangalakhklara inanmak, beni tamyan herhangi kavray1�h
bir ki�i i<;in psikolojik bir olanaks1zhkt1r! ! ! Ve sen samyorsun
ki, buna inanmayarak bana bir iyilik yap1yorsun? Bunu bir er­
demmi� gibi kendine hamlediyorsun?
Benim bundan <;1kard1g1m sonu<;, senin, her adamm olas1
her turlii kotiilugune inanma egiliminin saglam bir kamu ol­
dugudur, eger bunu bir erdem olarak gon:iyorsan ve bunun bir
�ey ispat ettigini dii�iiniiyorsan, i�te bu sefer yamldm.

Saglam bir ic;gudu Marx'a bu kez c;o k ileri gittigini soyluyor­


du. Geri c;ekilme hatum temin ic;in acele etti. Baltimore mektu­
bunu yazanm Wiss oldugunu kabul etti.

Wiss'in mektubunun gonderildigi ki�inin [diye izah etti ] par­


timizdeki en iyi adamlardan birisi ve benimle Engels'in ya­
km dostumuz oldugundan sana soz etmi�tim. Benim bu mek­
tubumun, ya da en azmdan onun i<;eriginin, mektubun ahc1-
s1 (kendisini sormadan adm1 veremem) tarafmdan Wiss'e gon­
derilmi� oldugu anla�1hyor. Hine illae lacrimea Wiss. Benim

209
Wiss'le ararn iyi degildi ve hii;bir zarnan olrnad1. Bir zarnanlar
Neue Rheinische Zeitung'a hizrnet sunrnak istedi ve bir rnaka­
le gonderdi; hen bu rnakaleyi okurnadan i;op sepetine att1rn . . .
"Resrni" �ikayetler s6zcugum1 yalmzca Wiss'in "rnahrern"
rnektubuna kar�I kulland1rn. Aceleyle yaz1yordurn, �irndi bu
bana hayli kornik bir sozcuk olarak goriiniiyor.

Lassalle'in dogru olarak tahmin ettigi gibi, Dusseldorf i�i;ile­


rinin �ikayetlerinin yarauc1smm Levy oldugunu inkar etti. Bu
inkar dogru degildi. BU.tun bu zayif mazeretlerde belirli bir ger­
i;ek payi da vard1. Marx'm Lassalle hakkmda Amerika'daki her­
hangi bir ki�iye bir methiye yazm1� olmas1 da bir hayli ihtimal
d1�1du. Arna Lassalle'le -en azmdan Vogt ile olan buyti.k taru�­
masmm orta yerinde- bozu�may1 goze alam1yordu ve onu bir
�ekilde ho� tutmahyd1. Bu ofke patlamasmm ardmdan Marx'm
izleyen oniki ayda, telafi amac1yla Lassalle'e yazd1g1 mektuplar
ili�kilerinin daha 6nceki a�amasmdaki herhangi bir donemde
oldugundan daha s1k ve daha nazikti.
Bu dos ti;a sakinlik suasmda, ilk ve tek kez olmak uzere,
Marx, multeci hayaum terk edip Prusya'ya donerek ulkesinin
siyasal mucadelelerine kaulma du�uncesini bir an ii;in kafasm­
dan gei;irdi. 2 Ocak 1 86 l 'de Prusya Krah IV Friedrich Wil­
helm oldu (iki y1ldan fazla bir suredir resmen akli dengesi ye­
rinde degildi) ve karde�i I. Wilhelm tahta i;1ku. Yeni hukum­
dann tahta i;1k1�1 yurtd1�ma s1gmm1� olan Prusyah devrimciler
ii;in sozde bir afla tai;landmld1. Liberal basm tarafmdan buyti.k
memnuniyetle kar�1lanm1� olsa da bu af, yakmdan bak1ld1gm­
da oyle pek istenecek bir �ey degildi. Ya hesaph ya da rastlanu­
sal olarak af yalmzca Prusya mahkemeleri tarafmdan mahkum
edilmi� olanlan kaps1yor ve hii;bir zaman mahkeme onune i;1-
kanlmam1� olan multecilerin buyti.k i;ogunlugu nu , eski sui;la­
nm affettirmek ii;in "bag1�lanma talebi"nde bulunma yukum­
lulugu altmda buak1yordu. Dstelik Prusya yasalan, resmen izin
almadan yurtd1�mda on y1ldan fazla kalanlan Prusya uyrugun­
dan i;1kanyordu ve dolay1s1yla Marx'mda aralannda bulundu­
gu, 1 848-49'un ilk multecilerinin yeniden uyrukluk hakk1 ii;in

210
ba�vurmalan gerekiyordu. Marx, Engels'e yazd1g1 mektupta bu
afh " (Avusturya da dahil) 1 849'dan sonra herhangi bir ulke­
de <;;1 kanlm1� aflarm en berbau" olarak tammhyordu ve The Ti­
mes ile Standard'a bu affa kar�1 su<;;l aym bir yaz1 gtmderdi ve
her iki gazetede bunu basmay1 reddetti. Ancak her turlu bi<;;i m­
sel eksikligine kar�m, af kararnamesi, Prusya hukumeti apsm­
dan, gelecek i<;; in herhangi bir soz vermese de, en azmdan ge<;;­
mi�e slinger <;;e kmek konusunda bir hazu olu�u ifade ediyordu.
Marx'a, eger Berlin'i bir "yabanc1" olarak (ya da daha dogrusu
Prusya uyruklugunu kaybedip ba�ka bir uyrukluga girmemi�se
milliyeti olmayan biri ki�i olarak) ziyaret ederse rahats1z edil­
meyecegi konusunuda garanti verildi ve Lassalle Marx'm yeni­
den uyrukluga ge<;;i rilmesi i<;;i n yetkililere ba�vurmakla ugra�1-
yordu .
O stelik bu suada Marx'm gozlerini Berlin'e <;; e virmesi i<;; i n
ba�ka durumlar da soz konusuydu. NewYork Tribune den ya­ '

p1lan odemelerin durduruldugunu Dana'dan henuz ogrenmi�­


ti. Marx'm evinde ah�1lagelmi� iflas belirtileri ha� gostermi�ti ve
darbeyi atlatmak i<;; in bir�eyler yapilmas1 zorunluydu. Bir sure­
den beri Lassalle, Berlin'de radikal bir gunluk gazete yaymlan­
mas1 i<;; in hazuhklar yap1yordu . Neue Rheinische Zeitung'un mu­
zaffer ams1m tazelemeyi umuyor ve Marx ile kendisinin ortak
editbr olmalanm oneriyordu . Marx zaman kazanmaya <;; a h�1-
yordu. Onun ge<;; m i�teki en buyiik zaferleri gazetecilik alanm­
da kazamlm1�ll ve de maddi ko�ullar <;;e kici olabilirdi zira Kon­
tes Hatzfeldt bu i�e ii<;; yiiz bin thaler yaurmaktan soz ediyordu .
Ancak Marx boyle bir gazetenin ba�anh olacagma guvenemi­
yordu. "Almanya'daki dalgalar" diye yaz1yordu Engels'e, "he­
nuz bizim gemimizi yuzdurecek kadar yii ksek degil. Daha i�in
ba�mda bir fiyasko olacak. " Engels gunluk gazete hakkmda ay­
m fikirdeydi ama Marx'm, eger "iyi para, yani lngiliz paras1"
oderse bir haftahk yaymlanmas1 i<;; in Lassalle'i te�vik edebile­
cegini ve katk1da bulunarak gelirinde yeni olu�an a<;;1g1 kapata­
bilecegini du�unuyordu . Marx yurtd1�ma bir seyahat yapmaya
karar verdi. Yegeninin ozgunlugunden bir <;;e �it gurur duyan ve
kendisi i<;; in ho� bir �ey yapabilecek Hollanda'daki zengin am-

21 1
cas1 Philips'e gidecekti. Daha sonra Berlin'e kadar uzanacak ve
i�leri Lassalle'le goru�ecek ve donu�te de daha uzun sure ya�a­
mas1 beklenmeyecek olan Trier'deki annesine sofuca bir ziya­
ret yapacakt1. Yakla�1k on iki yil once Paris'e kac,;ugmdan bu ya­
na annesini, amcasm1 ya da arkada�m1 gormemi� ve vatan top­
ragma ayak basmam1�t1.
Marx , 1 86 1 Subat'mm son gunu Londra'dan aynld1 ve yal­
mzca iki ay kadar lngiltere d1�mda kald1. Trier'e yapug1 ziyare­
tin ele gelir hic,;bir sonucu olmad1. Marx, ya�h hammdan ya�a­
d1g1 surece hic,;bir para gelmeyecegini biliyordu; ama yoksullu­
gunun daha onceki bir doneminden kalma baz1 bore,; senetleri­
ni y1rtma bonkorlugunu gosterdi. Philip amca, Marx'm mevcut
borc,;lanm kapatmaya yetecek bir miktar olan 160 Sterlinlik bir
hay1r yapt1. Bu mevcut durumu kurtanyordu ama gelecek ic,;in
endi�eleri ortadan kald1rm1yordu. Marx Berlin'de Lassalle'den
30 Sterlin ve kendisinden ek�i bir �ekilde Camilla Essig3 olarak
soz ettigi ve iki yil sonra bile para ic,;in kendisini s1k1�liran Lud­
milla Assing adh edebiyatc,;1 bir hammdan kuc,;uk bir miktar, on
thaler, odunc,; ald1. lkinci Meclis'in bir oturumuna kauld1 ve ya­
sakoyucularm nafile dalkavukluklan kar�1smda ofkeden kup­
lere bindi. Engels'e bunun Belc,;ika meclisiyle kar�Iia�tmlmas1-
nm etkileyici olacagm1 soyledi. Arna ziyaretinin ilk gunlerin­
den birinin ak�ammda Kontes Hatzfeldt kendisini operaya da­
vet edip kraliyet locasmm biti�igindeki bir locada ag1rlad1gm­
da tatmin edici erkekc,;e bir meydana okuma gogsunu kabart­
t1. Berlin'in her yerinde, ozellikle de tiyatrolardaki uniformala­
rm populerligi kar�1smda �a�kma dondu. Lassalle konuksever­
ligin bizzat kendisiydi; kans1 ve iki buyuk km ic,;in ona moda
olan �allar hediye etti.

Size ne zaman yazsam [diye yaz1yordu jenny, Lassalle'e bu he­


diyeleri ald1g1 zaman] bu hep bir �eye te�e kkur etmek ic;in olu­
yor. Son defa bu soyut, yani dostluk, sevgi ve sempati ic;indi.
Bu kere, o etkileyici uc; �al ic;in. Sterlinlerin, �ilinlerin ve peni­
lerin ulkesindeki on iki y1lhk ikametim s1rasmda kendimi so-

3 Essig, sirkenin A!mancasl.

212
mut olana (her ne kadar �imdiye kadar maalesef yalmzca so­
yut bir �ekilde) o kadar uyarlam1�1m ki, sanki Herr Gerson ta­
rafmdan bizler ic;in ozel olarak yap1lm1� bu zarif, modaya uy­
gun �allara ne kadar sevindigimi siz anlarsm1z. K1zlarm bunla­
rm ic;inde ne kadar sevimli ve onlann ic;inde ytlzlerinin ne ka­
dar s1hhatli, taze ve mutebessim gorunduklerini bilmek kalbi­
nizi hazla dolduracakur. Ben bile benimkinin ic;inde bir hayli
vakur gorunuyorum ve gururla odanm ic;inde a�ag1 yukan do­
la�ug1mda kuc;uk Eleanor arkamdan 'T1pk1 bir sulun gibi ! ' di­
ye seslendi. Eger bugun o kadar ao bir soguk olmasayd1, �ah­
m1 c;oktan bir gezintiye c;1karacakum. Onun gibi bir �ey c;evre­
deki cahiller uzerinde etkili olur ve bize sayg1 ve guven saglar.

Kocasmdan farkh olarak jenny iyilikleri zerafetle kar�1lama


sanauna sahipti. Kibar Lassaelle jenny'nin mektubunu , "o ka­
dar sevimli ki her sozcugunde insan kendini elinizi opmek zo­
runda hissediyor" buldu.
Arna daha ciddi i� de aksaulmad1. Lassalle , Marx ve kendi­
sinin onak editorlugunde Berlin'de bir gunluk gazete onerisini
yineledi. Marx, Lassalle'in i�birliginin bir �ekilde bertaraf edil­
mesi halinde proj enin .;;o k daha cazip olacagm1 du�undii ama
soyleyemedi.

Lassalle [diye ac;1klad1 Engels'e] Heraclitus'u sayesinde kimi bi­


limsel c;evrelerde ve ba�ka c;evrelerde de guzel �araplan ve a�­
c;1hg1 ile kazanm1� oldugu �ohretle kor oldugundan, dogal ola­
rak daha geni� kamuoyunun gozunde itibars1z oldugunu bil­
miyor. Soma onun o iddiaohg1 (adam karesi almm1� yeni bir
Hegelci felsefe yazmay1 bile hayal ediyor) , "soyut kavram"lara
olan a�k1, 1srarc1hg1, hoyrathg1 var. Edit6rlerden birisi olarak
s1k1 bir disiplin altmda gerc;ek bir hizmet verebilir. Aksi takdir­
de zarar vermekten ba�ka i�e yaramaz. Arna gordugun gibi, ba­
na gosterdigi bu kadar dostluktan soma ona gerc;egi nas1l soy­
leyecegim konusunda buyuk bir s1kmu duyuyorum. Adam
oylesine korkunc; derecede duygusal ve onu dengelemek ic;in
kesintisiz ironiden ba�ka yapacak bir �ey yok ama bu da onu,
kendisini evrensel bir deha olarak empoze ettigi Kontes'in

213
Buda'smdan kurtulmak istegi ir,;in geli�tirdigi ku�kulu i�aretler
kadar O.zebilir. l�in garibi �u ki, Hatzfeldt belirli anlarda m1z­
m1z Yahudisi'ni ele ger,;irmi� ve benimsemi� gorunuyor.

Lassalle k1sa sure sonra Marx'm " kesintisiz ironisi"nden ve


(hep Engels'e dam�mak gerek<;:esiyle) herhangi kesin bir cevap
vermek istemeyi�inden, yapug1 O.verturlerin kar�1 tarafta ay­
m hava i<;:inde kar�Iianmad1gm1 anlad1. Nafile yaz1klanmalarla
zaman ge<;:irmedi. Gazete du�uncesi terk edildi. Marx eve dbn­
dukten sonra Lassalle Berlin'de yeterince zaman ge<;:irerek Edi­
nilmi� Haklar Sistemi adh bir risalenin derlenmesine nezaret et­
ti ve (her zaman oldugu gibi) �aheserin Marx tarafmdan s1ra­
dan bir �ey gibi kar�Iianmasmdan incinerek Kontes'le birlikte
Caprera'da Garibaldi'yi ziyaret etmek ve gene; ltalyan demok­
rasisine destek olmak amac1yla buyuk bir ltalya gezisine c;1kt1.
Lassalle'in becerikliligi, onunla ilgili ba�ka her �eyde oldu­
gu gibi bir kez daha Marx'm yankuc;umseyen, yan k1skanan
nefretini davet etti. Lassalle'in Garibaldi ile cilvele�mesi gerc;e­
gi , Marx'm Garibaldi'nin gerc;ek demokrasi ve devrimle ilgili
her turlu anlay1�tan yoksun bir "e�ek" olduguna inanmas1 ic;in
yeterli oldu. Eger kamt gerekiyorsa, Edinilmi� Haklar Sistemi,
Lassalle'in felsefede eski moda Hegelci bir idealistten ba�ka bir
�ey olmad1gmm kamuyd1. Adam, Mutlak Bir Hak Du�uncesi'ne
inanacak kadar hurafeciydi. Hegel'in ybntemi bile yanh� uy­
gulamyordu. Lassalle, diyalektigin bir dizi tekil olay1 gene! bir
ilke altmda toplamak olduguna inanm1�a benziyordu. Marx
Engelys'e �ikayetlerini surdurdu ve Lassalle'e yazmay1 kesti.
Lassalle'in goz kama�tmc1 kariyerinde -ve Marx'la olan so­
runlu ili�ikilerinde- son a�ama yakla�1yordu. Bu Prusya'nm ta­
rihinde yeni bir evreye i�aret eder. 1 862 Mart'mda Landtag, ay­
n ayn maddelerini goru�meden asker! butc;eyi reddetme kara­
n alma yonunde beklenmeyen bir ad1m att1. Boylesine bir kus­
tah<;:a gurur, yalmzca meclisin feshedilmesiyle kar�Iianabilirdi
ve yeni se<;:imlerin May1s'ta yapilmas1 kararla�tmld1. ltalya'dan
henuz donmu� olan Lassalle kendini mucadeleye verdi. Onun
kesin ve ac;1k-se<;:ik bir politikas1 vard1 - anayasal bir yonetimi

214
saglamak i<;;i n proletarya ile liberal burjuvazi arasmda i�birligi­
yap1lmas1 ve ilk kez i�<;;i sm1fmm kabul edilen bir lideri olarak
ortaya <;;1 kll. Onun enerjisi ve belagati radikallerin kesin zaferi
i<;;i n onemli bir katk1 oldu. Marx, Londra'daki inziva ko�esinde,
bu <;;a rp1c1 olaylan izlememi� olamaz ve y1llar once Lassalle'in
bir "beygir-gi.i.ci.i." oldugu yoni.i.ndeki isteksiz kanaall onaylan­
m1� oluyordu. N isan'm sonunda , yedi ayhk bir aradan sonra,
Berlin'le mektupla�maya yeniden ba�lad1 ve Temmuz aymda
Lassalle Londra'da i.i.<;; hafta ge<;;i rdi. Bu Uluslararas1 Sergi'nin
yap1ld1g1 y1ld1 ve konuk, zamamm bu olay ve Marx'm Havers­
tock Hill, Grafton Terrace'daki evi arasmda ge<;;i rdi.
Lassalle gibi canh ve karars1z bir ki�iligin herhangi bir hane­
deki varhg1 rahats1z edici bir etki yaratm1� olabilir ve Londra'ya
yap1lan ziyaret Marx'm Lassalle'le ili�kilerindeki en koti.i. olan
�eylerin zirveye ula�mas1 oldu. Yoksullugun verdigi utan<;; , da­
ha ya�h olan adamm ruhunda her zamankinden daha derinlere
indi. Ozel olarak s1kmnh bir donemdi. Okul faturas1, "<;;o cukla­
n dogrudan bir utan<;; tan korumak i<;;i n" odenmi�ti; ama esnaf
ve vergi tahsildan doymak bilmiyordu. Evdeki, bir yere <;;i vili
olmayan her �ey, diye yaz1yordu Marx ac1yla, misafirin oni.i.nde
gori.i.nti.i.yi.i. kurtarabilmek i<;;i n rehinciye ta�mmak zorunday­
d1. Lassalle'in, "gunde araba ve purolara 1 sterlin 2 �ilin harca­
mas1" ya da bir speki.i.lasyonda nas1l be� bin thaler kaybettigi­
ni anlatmas1 sorunlara yard1mc1 olmad1.4 "Adam bir arkada�1-
na vermek yerine paray1 bir <;;u kura f1rlanyor" diye yansmyordu
Marx. Tariz hakh degildi; zira Lassalle mi.i.srif oldugu kadar co­
mertti de ve Marx ona hala bor<;;l uydu. Ancak, gozleri oni.i.nde
paranm savruldugunu goren yoksul adamm kindarhg1 en kolay
anla�1labilecek insani tutkulardan biridir. Boyle anlarda Marx,
proletaryamn temel hissiyatm1 anlayabilmek ve payla�abilmek
konusunda <;; o k ehildi.
Marx arnk kendisinin siyasal i.i.sti.i.nli.i.gi.i. ve liderliginden de

4 Lassalle'deki hissc senedi spekulasyonu merak1, garip bir �ekilde onun prole­
taryanm zaferine olan tutkulu inanc1yla ili�kiliydi. 1862 tarihli bir mektupta
babasma, devrim ka�1mlmaz olduguna gore, degerlerdeki dii�ii�ten lath karlar
elde edilebilecegi i�in, mali giiciiniin son smmna kadar demiryolu hisselerin­
den almas1m tavsiye ediyordu.

21 5
teselli bulam1yordu . Lassalle ilk kez olarak siyasal anlamda
kendi ayaklan uzerinde duruyordu. Son birka<; hafta boyunca
tam bir bag1ms1zhkla hareket etmi�ti. Kritik haftalarda Marx'la
mektupla�mam1�t1 bile ve Prusya'da kendisine , Marx'm her­
hangi bir katk1da bulunmad1g1 bir pozisyon edinmi�ti. Marx
degil Lassalle, P rusya proletaryasm m kabul edilen lideriy­
di. Lassalle kendi ba�ansmdan me�ru olarak gurur duyuyor­
du ve bilinen <;o�kunluguyla gururunu arkada�lanndan gizle­
mek i<;in bir neden de gormuyordu . Garribaldi ve Mazzini'ye
kendisini "devrimci Alman i�<;i sm1fmm temsilcisi" olarak na­
sil tamtt1gm1 anlauyor; 1859 yilmda Prusya'nm Avusturya lehi­
ne mudahale etmesini kendi bro�urunun engelledigi ile ovunu­
yor; Marx ve J enny'ye "son ii<; yilm tarihini sanki o kontrol et­
mi�" gibi konu�uyordu. Adam yerine koymad1g1 rakibini boy­
lesine inkar edilemeyecek kadar ba�anh ve kendi ba�ans1yla
boylesine bariz bir �ekilde mutlu gormek Marx i<;in i�kencele­
rin en buyugu idi.
Hem ev sahibi hem de bor<;lu olarak yukumlulukleri, nefre­
tini dogrudan hedefine ifade etme olanag1 vermedigi i<;in, Marx
her zamanki yolla, Engels'e yazd1g1 mektuplarla, ocunu ahyor­
du. Lassalle i<;in yeni ve son derece hakaret dolu bir lakap icat
etmi�ti -"Yahudi zenci"- ve bunu hakh gostermek i<;in zekice
yollar buluyordu.

Simdi ar t1k ac;1khkla goriiyorum ki, kafasmm �e kl i ve sac;1-


nm buyumesinin gosterdigi gibi, (eger babas1 tarafmdan an­
nesi ya da biiyiikannesi bir zenci ile kan�mam1�sa) Musa'nm
M1sir'dan kac;1�ma kat1lan zencilerin soyundan gelmedir. Bu
zenci temeli iizerinde Yahudi ve Alman kan�1m 1 olaganiistii
bir melez yaratmak zorundayd1. Adamm bezdiriciligi de zen­
ci gibidir.

Lassa lle etnografyaya daha az ki�isel bir ilgi duyuyordu.


Maccabeeler'in Kitab1'ndaki bir pasaja dayanak yapug1 ke�fini
Marx'a "<;ok gizli" kayd1yla aktanyor ve Pelasgi kabilesinin Se­
mitik kokenli oldugunu ve de esrarh Etruks yazitlannm tbrani
harfleriyle yazilm1� oldugunu one suruyordu.

216
Bu yorucu ziyaret nihayet son buldu; ama son gun -4 Agus­
tos Pazartesi- Marx'm ev halinde bir kriz meydana geldi. Vergi
tahsildanndan son uyan gelmi�ti; bakkaldan mahkemeye ver­
me ve malzeme teminine son verilecegi tehdidi gelmi�ti ve ev­
sahibi bundan boyle kiralar zamanmda odenmezse komisyon­
culan araya sokma niyetinde oldugunu duyurmu�tu. En bu.­
yuk k1z Jenny, rahats1zd1 ve deniz k1y1sma gonderilmesi gere­
kiyordu. Marx aruk dayanacak durumda degildi. Lassalle'den
yard1m istemek bir i�kenceydi. Lassalle, k1zlanndan birisinin
Kontes Hatzfeldt'in yanma refakat<;;i olarak verilmesini onerin­
ce Marx kopurmii.�tii.. Arna �imdi zor durumunu itiraf etmi�ti.
Lassalle'in paras1 yeterli degildi ama anlay1�hyd1. Teminat ol­
maks1zm 1 5 sterlin odii.n<;; verecekti (daha onceki deneyimlerin
1�1gmda Lassalle'in bunu bir armagan olarak dii.�ii.nmesi haks1z
degildi) ve Marx, Engels ya da bor<;; l anm odeyebilir durumdaki
herhangi bir ba�ka ki�inin kefil olmas1 ko�uluyla Lassalle'e fa­
tura <;; 1 karabilecekti.
Marx di�lerini s1kt1 ve bastmlm1� bir guceniklikle bu veda sa­
dakasm1 kabul etti. Bu iki adam arasmdaki son bulu�ma ve son
ah�veri�ti ve Lassalle'in aynh�mdan bir hafta soma gecikme­
den <;;e kilen 60 sterlinlik bir fatura kesin kopu�un, altmda yatan
neden degilse de, bahanesiydi. Tatil i<;;in lsvi<;;re'ye gitmi� olan
Lassalle, Engels'in ger<;; e kten garanti vermi� oldugunu bildi­
ren bir mektup yazd1. Marx bu nu bir hakaret olarak ald1 ve iro­
nik bir �ekilde, Lassalle'i rahats1z etmektense eger fatura henii.z
Berlin'e intikal etmemi�se tum i�lemi iptal edebilecegini yazd1.
(Simdi fatura orada ve para garanti olduguna gore kabahk et­
mek tehlikesizdi.) Buna kar�1hk Lassalle de saldmya ge<;; ti ve
iki ay sonra vadesi dolacak olan faturanm odeme tarihini haur­
latan k1sa bir hat1rlatma yaz1s1 gonderdi. Aynca Marx'm bir yil
kadar once odii.n<;; alm1� oldugu bir kitabm, biraz sert<;;e iadesini
istedi. Fatura kar�iland1 ve on yil devam etmi� olan mektupla�­
ma sahte bir kibarhk ve i� hayatma uygun te�ekkur notlanyla
tedricen tukenerek sona erdi. Lassalle sonunda Marx'm siyasal
vesayetinden kendini kurtarm1�t1. Marx, Lassalle'm kesesinin
a�m ve a�agilay1n himayesine daha fazla tahammul edemedi.

217
Londra'dan aynld1gmda Lassalle'in ya�ayacak yalmzca iki yih
kalm1�li; ama bu yillar onun en yorulmak bilmez ve verimli c,;a­
h�ma y1llanyd1. 1 862 Agustos'unda Landtag askeri kredileri bir
kez daha reddetti ve Bismarck meclisi sindirmek ve gerekirse
meclissiz yonetmek ic,;in Ba�bakan olarak atand1. K1� aylannda
Lassalle, yava� yava� Bismarck'm en cesur ve zeki hasm1 olarak
pozisyonunu guc,;lendirdi. May1s'm 1 2'sinde Bismarck'la o unlu
mulakatm1 yapli ve daha sonra bunun hakkmda "Bismarck'la
kiraz yedigini ama Bismarck'm yalmzca ta�lan anlad1gm1" ya­
zacakt1. Onbir gun sonra, Leipzig'de bir kongre, Alman l�c,;ile­
ri Gene! Birligi olu�turuldu. Bu Alman proletaryasmm ilk etkili
temsili o rgamyd1 ve yaralic1s1 Marx degil Lassalle'di.
Bu donem boyunca Lassalle'in faal iyetlerinin haberleri
Londra'da Marx tarafmdan birbirini izleyen istihza ve haka­
retlerle kar�Iiand1. Lassalle'in 1 863 y1h ba�mda yaymlad1g1 1�­
c;ilerin Program1 , Komunist Manifesto'nun yal mzca "kotu bir
vulgarizasyonu"ydu. "Adam besbelli ki kendisini, bizim mah­
mmn varisi olarak goruyor" diye yaz1yordu Marx. Lassalle'in
i�c,;i topluluklanna "Benim Proleterlerim" diye hitap etmesi ve
"yeni hareket'in amsma Freiligrath'tan bir �iir yazmasm1 iste­
mesi Homeros'a tema olabilecek gulunc,;luklerdi ve Bismarck'la
olan ili�kileri Marx"1, "adam �imdi dupeduz Bismarck'm hiz­
metinde c,;ah�1yor" du�uncesine ikna etmi�ti. Yalmzca, hedefi­
ni bulmayan hakaretleri istiflemekten daha az tatmin bu Ian En­
gels, Lassalle'in faaliyetlerini "naho�" buluyor; burjuvaziyi goz­
den du�uren her �eyin iyi kar�Iianmas1 gerektigini ic,;tenlikle
kabul ederken, "bu l tzig'in bu yolla kendisine bir pozisyon edi­
niyor olmasm1 vahim" goruyordu.
Marx'm kendisi bile, Lassalle'in faaliyetleri kar�1smda, ac,;1k­
c,;a soyledigi kadar tam bir umursamazhk gostermiyordu. Bu
konuda kendisine, Lassalle'i yerinde izleyecek bir ajan bulacak
kadar dikkatliydi . Wilhelm Liebknecht 1 862'de Almanya'ya
donmu�tu ve orada da Londra'daki gibi kalemiyle aym istikrar­
s1z varolu�u surduruyordu. Marx onu duzenli olarak bir istih­
barat kaynag1, zaman zaman da Lassalle'e kar�1 bir entrika ara­
c1 olarak kullamyordu. Kendisinden c,;ok ender olarak aktif bir

218
rol beklenrnesi bir talih eseriydi zira Marx'm Liebknecht'in ag­
z1 s1k1hgma guveni yoktu.

Her ne kadar �u an ic;;i n politika geregi onu rahat b1ra kma­


y1 dii�iiniiyorsak da [ diye yazd1 1 864 Haziran'mda Engels'e)
kendimizi hic;; bir �ekilde onunla ozde�le�tiremeyecegimizi ona
ac;; 1klad1 m Ona (Liebknecht'e) hafta ic;;inde biraz para yollaya­
.

cag1m. Zavalh afacan can s1k1c1 bir �ekilde kotii durumda go­
riiniiyor. Terbiyeli davramyor ve onun Berlin'de kalmas1 bi­
zim ic;;in c;; ok onemli.

Tarn bu sirada Liebknecht'in Alman l�c;; i leri Gene! Birligi'nin


isyankar uyesi Vahlteich a d h bi risiyle ternasta ve o n u n ­
l a Lassalle'i devirrneyi goru�uyor olu�u ve Birlik'le Marx'm
" parti"si arasmda bir yakmla�rna aray1�1 Marx'm bilgisi d1�m­
da olrnu� olarnazdi.
Arna talih k1sa sure soma -eger arnac;; lan ve ki�ilikleri bu ka­
dar farkh iki adarn rakip olabilirse- Marx'm yolundan bu rakibi
uzakla�tlrd1. Bu ah�ilrnarn1� kariyer, yolunu c;;izrni� olan ah�ilrna­
rn1� olaylann en ah�1lrnarn1�1 ile sona erdi. 1 864 yazmda Lassal­
le tanmrn1� bir Alman aliminin on yedi ya�mdaki km Helene von
Dbnniges'e a�1k oldu. Kontes Hatzfeldt en surckli arna hic;;bir �e­
kilde Lassalle'in c;;alkanllh hayatmm tek ili�kisi olrnarn1�t1 ve gu­
zel Helene'e olan tutkusu daha bncekiler gibi tehlikeli sonuc;; ­
lar dogurrnadan sbnebilirdi. Arna kirk ya�ma yakla�1yor olrna­
s1 Lassalle'e evlilik konusunda bir istek vermi�ti. Ternrnuz aymm
sonunda, rnuhternelen tesadlif eseri olarak Rigi'ye yap1lan bir ge­
zi s1rasmda Helene'le tam�tl. Ona evlenrne teklif etti ve teklifi er­
tesi gun kabul edildi. Durum, yalmzca k1zm anne babasmm sert
arna anla�ilabilir rnuhalefeti ile degil fakat kendisini k1zm ni�an­
hs1 kabul eden Ulah kokenli bir Kont'un varhg1yla karma�1k bir
hale geldi. Helene'in de baz1 dogal tereddutleri vard1 ve Lassalle
bile bir an ic;; in kendisinden her zarnankinden daha az ernin go­
runuyordu. Tutkularm izleyen ke�rneke�inde bir ducllo daveti
yap1ldi. Ve 28 Agustos'ta Cenevre'nin kenar rnahallelerinde ya­
pilan duelloda Lassalle Kont tarafmdan ag1r bir �ekilde yaraland1
ve uc;; gun soma yatrnlrn1� oldugu bir otelde oldu.

219
Haber Londra ve Manchester'de �a�irl!CI bir izlenim yaratt1.
llk yoru m Engels'den geldi.

Boyle bir �ey, hafifme�rep l igin ve duygusalhgm, Yahudilik ve


ki�iligine 6zgii �6valye macerac1hgmm olaganustii kan�1m1y­
la, yalmzca Lassalle'in ba�ma gelebilirdi. Lassalle gibi ciddi bir
politikac1, nas1l Eflakh bir maceraperestle dovii�ebilir!

Engels her zamanki sogu k tarafs1zhgm1 koruyabiliyord u ;


Lassalle'in onun hissiyatmda hic;bir zaman agirhg1 olmam1�tl.
Arna Marx'm cevabmda bir memnun olma ve olagan d1�1 bir ne­
damet ve merhamet vard1.

Lassalle'in felaketi �u son gunlerde kahredici bir �ekilde ka­


famda doniip duruyor. Her �eye ragmen eski nesilden biri­
siydi ve du�manlanm1zm du�mamyd1. Ve olay o kadar ani ol­
du ki, boylesine gurultucii, heyecanh, girgin bir adamm �imdi
bir fare kadar olu olduguna ve tiimuyle dilini tuttuguna inan­
mak guc;. Olum nedeni hakkmda c;ok hakhsm. Hayatmda or­
taya koymu� oldugu pek c;ok patavats1zhktan birisi bu. Yine de
son y11iarda ili�kimizin, ku�kusuz onun hatas1yla, sorunlu ol­
masma uzuluyorum . . .
Seytan biliyor, kalabahk giderek kuc;uluyor ve taze kan gel­
miyor.

Bu olum havadisine ha�in bir sonsoz yazmak Engels'e kal­


m1�t1. Lassalle'i olduren k u r�unun cinsel organlarmdan gec;­
tigi duyuldu . Engels, tercume edilemez bir kelime oyunuy­
la, Lass a l l e ' i n h a s m m m bir U l a h (Wal l a c h ) o l d u g u n u ve
Almanca'da Wal lach'm igdi� etmek anlamma geldigi gerc;egi­
ni ifade ederek durumu geli�tirdi. Lassalle'in siyasal hitabet d1-
�mdaki bir yetenegini haurlauyord u . "Agzmm kapanm1� olma­
s1 sana komik geldi" diye yazd1 Marx'a, "ama �imdi oras1 da ka­
pand 1 . "
Kederli Kontes'i teselli etmek Marx'a du�tu.

Lassalle'in son derece beklenmedik oliimiiniin [diye yazdi] be­


ni ne kadar �a�irtt1gm1, sarst1gm1 ve harap ettigini siz anlars1-

220
mz. Biiyuk muhabbet besledigim ki�ilerden birisiydi. . . . Ara­
m1zdan c;ekilip ahm�ma kimsenin benim kadar elem duymu�
olamayacagma inammz. Ve her �eyden c;ok sizin ic;in duygula­
myorum. Miiteveffanm ve kaybmm sizin ic;in ne o!dugunu bi­
liyorum. Bir �eye sevininiz. Akhilleus (A�il) gibi zafer kazan­
d1g1 anda gene; oldu.

Bir ay sonra tekrar yazd1:

Lassalle'de buyiik ve onemli olan �eyi benden daha iyi deger­


lendirecek kimse olmad1gm1 dii�iinmekte hakhsm1z. Bana
yazd1g1 me ktupl ann gos terdigi gibi, bunu en iyi o biliyordu .
. . . Arna onun ba�an ic;in o!an yeteneginin d1�mda, kendisini hi­
�isel olarah da sevdim. Sorun �urda ki, sanki sonsuza kadar ya­
�ayacakm1�1z gibi, duygulanmlZ! birbirimizden saklad1k.

Bir taziye rnektubu , rnutlak gerc,;egin hazine dairesi degildir.


Kontes i.izerindeki etki kahc1 olrnad1; zira, bir yil sonra Marx'a,
Lassalle'in "siyasi kar�1li" ve "ba�-di.i�rnarn" olarak yazd1. Arna
burada Marx'm pek c,;ok beyanlarmdan daha fazla ic,;tenlik var­
d1r. Lassalle'a k1zrn1�t1. Ona kar�1 entrika c,;evirrni�ti. Onu ki.i­
c,;i.ik gorrneye c,;ah�rn1�t1. Baz1 anlar ondan �iddetle nefret etrni�­
ti. Arna Lassalle'de, her zarnan, ya�ayan bir tutku gerc,;ekligi, ki­
�ilik gi.ici.i, fedakar bir baghhk, taru�rna goti.irrnez bir deha izi
vard1 ki Marx'tan gayri ihtiyan bir sayg1, neredeyse bir rnuhab­
bet bvgi.isi.ini.i zorla soki.ip c,;1karrn1�t1. Engels'in sakin ve so­
guk ele�tirisinden etkilenrni� arna hic,;bir zarnan tarnarniyle ik­
na olrnarn1�t1. Belki de -Marx'm gettolu Yahudiye kar�1 turn o
ki.ic,;i.irnsernesi nedeniyle- dipte yatan, bilinc,;siz Jrksal bir ya­
kmhk sbz konusuydu. Marx, kanaat ve ki�ilik farkhhklan ne
olursa olsun, Lassalle'e kar�1 hic,;bir zarnan ilgisiz kalrnarn1�t1.
Lassalle'in oli.irni.i , hem Marx'm hayatmda, hem de Avrupa sos­
yalizrninin tarihinde bir doni.irn noktas1yd1.
Proletarya hareketinin bu iki onderinin siyasal teorilerindeki
ternel zilhg1 ayrmlih olarak izlernek gerekli degildir. Bununla
birlikte gene; olan adarn, Lassalle, felsefi cihazlanrnas1 bak1rnm­
dan Marx'tan kesin bir �ekilde daha az gunceldi. Marx'm i.ize-

221
rinde <;ok derin bir etki birakm1� olan maddeci "gen<; Hegelci­
ler" okulunda hi<; okumam1�t1. Ortodoks Hegelciligin idealist
rengi i<;inde kalm1�, Hegelci ve tipik olarak Alman kadir-i mut­
lak devlet felsefesini kabul etmi�ti. Dolay1s1yla Marksist sm1f­
sava�ma inamr gibi yapm1�sa da bu sava�m temel karakteri ve
ekonomik ka<;m1lmazhg1 onun felsefesinde bir yer bulmam1�­
ll. Onun felsefesi, her ne kadar proletaryanm pkarlan esasma
dayamyorduysa da, Marx'm sald1rmakta gecikmeyecegi belir­
li bir oportunizm unsurunu barmdmyordu . Lassalle, i�<;i sm1f1
ile liberal burjuvazi arasmda, gerektiginde bir ittifak1 serbest<;e
savunuyor ve hatta Bismarck'la i�birligine oynuyordu. Yalmz­
ca siyasal orgu tlenmenin en list bi<;imi olarak demokratik dev­
lete inanm1yor, fakat devleti soyut Hakkm en yuce ifadesi ola­
rak goruyor ve bu devleti yaratmak i<;in proletaryanm gucune
inamyordu. Marx devleti, ekonomik ili�kilerin ge<;ici bir uru ­
nu ve s1mf-sava�mm bir arac1 olarak goruyordu ve siyasal soru­
nun kesin <;bzumu i<;in devletin "solup gitmesini" bekliyordu.
N ihai sonu<;lan bak1 mmdan daha da bnemli olan z l l h k
Lassalle'in ulusal sosyalizmi ile Marx'm uluslararas1 sosyalizmi
arasmdaki zithku. Yalmzca bir ku�ak once getto'dan kurtulmu�
olan Lassalle, yine de sad1k bir Alman, hatta sad1k bir Prusya­
h olarak kahyordu. 1848-49 devrimcileri i<;inde yalmzca onun
rastlanusal olarak hi<;bir zaman multeci olmamas1 ve yabanc1
bir ulkede ya�amamas1, hi<; ku�kusuz sahip oldugu vatansever­
ce duygularm olu�masmda ba�hca etkendi. Kontes Hatzfeldt'le
uzun tam�1khg1 ve onun sayesinde surekli olarak <;evresinde
dola�ug1 aristokratik toplum, iyi �araba, iyi yemeklere ve iyi
purolara olan merak1, butun bunlar onun kendi vatanma olan
baghhgm1 gu<;lendiriyordu ve bu Karl Marx gibi yurtsuz v e
meteliksiz b i r go<;ebe tarafmdan payla�1lamazd1. Lassalle i<;in,
Hegel i<;in de oldugu gibi, "devlet" her zaman uzun donem­
de "Prusya devleti" demekti; zira ba�kasm1 hayal edemiyordu.
Bu nedenledir ki 1859'da Schleswig-Holstein'de yalmzca Prus­
ya degil fakat �ovenist bir Prusya politikasm1; 1 863'te Polon­
ya ayaklanmasm1 basurmak i<;in Prusya'mn (:ar'a yard1mm1 sa­
vundu; her turlu yabanc1 unsurun titizlikle ay1kland1g1 bir Al-

222
man l�c;ileri (Gene!) Birligi'ni kurdu ve kendisi ile Prusya'nm
ba� vatanseveri Bismarck arasmda ortak bir zemin ke�fetti.
Marx'm kariyeri ise tamamen aksi yonde bir geli�me c;izgisi
izledi. Yirmi be� ya�mdan itibaren, k1sa bir ara d1�mda, surekli
olarak Almanya d1�mda ya�ad1. Fransa'y1 ilerlemenin ve aydm­
lanmanm (bu "kirklar"da da ha.la ortak bir hayaldi) , Prusya'y1
ise cehaletin ve gericiligin ulkesi sayarak yeti�mi�ti ve her ne
kadar Ill. Napoleon, Fransa hakkmdaki kanaatlerini degi�tir­
meye onu zorlam1�sa da Prusya hakkmdaki geleneksel goru­
�unu degi�tirmek ic;in herhangi bir neden gormedi. Prusya uy­
ruklugunu kaybetmekten pi�manhk duymad1. C:ocuklan lngi­
lizceyi ana dillerinden daha iyi konu�uyorlard1; bir ara (soyle­
meye gerek yok ki, tamamen birtak1m kolayhklar ic;in) lngiliz
uyruguna gec;meyi du�undu. Baz1 Alman onyargilanm, ozellik­
le Slavlan kuc;umseyi�ini korudu ; ama kirk ya�ma geldigi za­
man kendisini art1k Alman olarak gormuyordu. 0 bir dunya
vatanda�1yd1 ve olu�turdugu hareket, ulke, Irk ya da dilden ba­
g1ms1z bir dunya hareketiydi. Lassalle sahneden kayboldugun­
da , Avrupa'da kalm1� olan en unlu sosyalist aynca en nadim ol­
mayan enternasyonalistti.
Uluslararas1 Emekc;iler Dernegi'nin Londra'da Lassa lle'in
olumunden tam tamma dort hafta soma kurulmu� olmas1, bir
rastlant1 ama yerinde bir rastlant1yd1.

223
0 � 0 N C 0 KISI M

E NTERNASYO NAL
ONiKiNCi BOLUM
E nterna syona l ' i n D o g u�u

Tarihte Birinci Entemasyonal olarak bilinen, Uluslararas1 Ernek­


c;:iler Dernegi, tesadufe c;:ok �ey borc;:luydu ve onun rastlanusal
kokenini geriye dogru izlernekten belirli ironik bir haz duyula­
bilir. Sanayi bilirninin geli�rnesini sergilernek ve kutlarnak uze­
re 1862'de Londra'da ac;:1lan Uluslararas1 Sergi, Londra'ya gorul­
rnerni� bollukta yabanc1 toplarn1�t1. Sergiyi gezenler arasmda, III.
Napoleon'un hay1rsever ve aydm despotizrni tarafmdan orgutle­
nen ve rnasraflan kar�1lanan Frans1z i�c;:ilerinin iki ytiz ki�ilik de­
legasyonu da vard1. Ve Sergi'nin harikalarma hayranhk duyduk­
tan sonra, bu Frans1z i�c;:ilerinin, lngiliz i�c;:i sm1fmm sec;:kin tern­
silcilerince ag1rlanrnasmdan daha dogal ve daha uygun ne ola­
bilirdi? 5 Agustos ak�arn1, The Times'm iki gun sonra bildirdi­
gi gibi, "yetrni� kadar yabanc1 delege lngiliz karde�lerinin dave­
tini kabul etti" ve "c;:ok harikulade ve esash bir yernekten" son­
ra, Great Queen Street'deki Mason Locas1'nda karnuya ac;:1k bir
toplanu yapild1. Olay, c;:ok dalkavukc;:a bir destekle duzenlenrni�­
ti. Lord Palrnerston'un bizzat kendisinden, Lordlar Karnaras1'mn
iki, Avarn Karnaras1'mn birkac;: uyesinden kaularnad1klan ic;:in
uzunttilerini belirten rnektuplar ahnrn1�t1. Alk1�lar e�liginde, ak­
redite olrnu� Frans1z ve lngiliz ernekc;:ilerinin ternsilcileri arasm­
da kibar nutuklar teati edilrni�; yalmzca farkh ulkelerin halkla-

227
n arasmda degil ama "i�verenlerimizle bizler arasmda" karde�lik
prensibi muzafferane bir �ekilde ilan edilmi� ve gee; saatte top­
lantI, "Frans1z ve lngiliz i�c;ilerinin birligi ic;in uc; defa bagnlarak"
sona ermi�ti. Di! guc;lugu dikkate almd1gmda, delegasyonlar ara­
smda, ortak c;1karlan ilgilendiren konularda herhangi ciddi bir
goru�me oldugunu sanmak belki biraz fazla olabilir.
Bu masum gosteri, c;ok onemli olaylar dizisini ba�latt1. Ulus­
lararas1 Sergi'nin yapild1g1 yilda , lngiliz i�c;i hare keti , uzun
su ren bir uyu�ukluk doneminden yava� yava� s1ynhyord u .
Chartism'in c;oku�u, lngiliz i�c;i sm1fm1 orgutsuz v e lidersiz b1-
rakm1�t1. 186 1 yilmda Richard Cobden, i�c;i sm1fmm, "kole s1-
m fmm siyasi i�kencecilerine kar�1 isyanmda ba�1 c;ekecek bir
Spartakus bulamamasma" �a�1rm1� ve " mevcut ku�ag1 boylesi­
ne sakin tutan �eyin Chartism'in yanh�larma kar�1 tepki" oldu­
gu goru�unu savunmu�tu. Emektar radikal, eski Chartistler'den
daha geni� ve daha c;arp1c1 ba�anlara yazg1h olan yeni hareketin
belli belirsiz k1mildam�lanm gormeyi ba�aramam1�t1. 1lk onem­
li sendika, Birle�mi� Muhendisler Dernegi , 1 85 l 'de kurulmu�­
tu. 1 860'ta, in�aat mesleginde devam edegelen mucadeleyi sur­
duren ve �imdiye kadar dagm1k ve etkisiz kalm1� sendikal hare­
keti orgutleyecek iki yeni kurulu� yarat1lm1�tI: ulke c;apmda in­
�aat sektorunde c;ah�an i�c;ilerin c;1karlanm savunmay1 hedefle­
yen Birle�mi� Marangozlar Dernegi ve dam�ma ve ortak hare­
ket ic;in buyuk�ehrin butun sendikalanm birle�tirme giri�imi
olan Londra Sendikalar Konseyi. 1lk orgutun sekreteri olan Ro­
bert Applegarth ve ikincisinin ba�kam olan bayan ayakkab1c1s1
George Odger, o s1rada sendika hareketindeki en guc;lu ki�iler­
di. 1 86 1 yilmda, Londra Sendika Konseyi'nin bir uyesi ve in�a­
atc;Iiarm grevinde onemli bir rol oynam1� olan marangoz George
Potter, People's Paper'm (Halkm Gazetesi) kapanmasmdan son­
raki ilk i�c;i gazetesinin kurulmasmda etkili olmu�tu. Bu gazete­
ye Beehive (Ankovam) ad1 verilmi� ve sendika orgam olarak on
yedi yil yaymlanm1�ll ve her ne kadar ulusal sendikalara kar�I
bolgesel sendikalar ilkesini savunan Potter, diger sendikacilarla
sabit bir �ekilde iyi ili�kiler ic;inde degildiyse de, Beehive'm ba�a­
ns1, hareketin artan gucunun c;arp1c1 bir kamuyd1.

228
Dolay1s1yla, Mason Locas1'ndaki Anglo-Frans1z yemek ziya­
feti lngiliz ve Frans1z i�c;i sm1flan arasmda ili�ki kurma arzusu­
nu te�vik etti ve bunu gerc;ekle�tirmek ic;in ba�vurulacak arac;­
lar da hazud1. l�c;i sm1fi hareketi, az ya da c;ok bir dizi rastlan­
tisal ko�ula bagh olarak uluslararas1 bir renk kazamyordu. 1
Ocak 1 863 gunu (Abraham) Lincoln, Kuzey Amerika kllasm­
daki zencilerin azathgm1 ilan etti. lngiltere'de bu olay yalmz­
ca sendikac1lar ve john Bright liderliginde radikaller tarafmdan
heyecanla selamland1 ve bu iki grup biraraya gelerek olay1 al­
k1�lamak uzere halk gbsterileri duzenlediler. Londra Sendika­
lar Konseyi'nin ba�kam olarak Odger, bu amac;la kurulan ko­
mitenin bnemli bir uyesiydi ve onun ve diger emekc;ilerin ko­
nu�tuklan halk toplanulan Subat ve Mart aylarmda Exeter ve
St. James's salonlarmda yapild1. Sendikalar ilk kamusal c;ik1�la­
nm d1� politika alanmda yapm1�lard1.
Bu arada 1 863'te buyuk Polonya ayaklanmas1 pa tlak ver­
di. Bu olay, son onbe� y1lda Avrupah demokratlann sbnmek­
te olan umutlanm canlanduacak tek olayd1. "Su kadan kesin
ki" diye yaz1yordu Marx, Engels'e, haberler Londra'ya ula�ll­
gmda, " devrim c;ag1 �imdi bir kez daha hakk1yla ac;1lm1�tu. "
Polonya'nm davas1 daha once d e demokratik gbsterilerin le­
itmotifi gbrevi yapm1�t1 . 28 N isan'da aralannda Odger'in de
bulu ndugu bir grup sendikac1 bir kez daha harekete getiri­
ci ruh oldu ve St. James's Salonu'nda, Britanya hukumetinin
Polonya'y1 kurtarmak ic;in mudahale etmesi yonunde bir top­
lant1 duzenlediler ve bu karan Palmerston'a iletmek ic;in bir
delege tayin ettiler. Ancak Fransa'nm yard1m1 olmadan Polon­
ya ic;in ac;1kc;a hic;bir �ey elde edilemiyordu ve dolay1s1yla aula­
cak ilk ad1m Frans1z i�c;i sm1fmm i�birliginin saglanmas1yd1. 22
Temmuz'da St. James's Salonu'nda, be� Frans1z i�c;isinin de ka­
uld1g1 ve belagatlerini lngiliz yolda�lannmkiyle Polonya davas1
ugrunda birle�tirdikleri bir ba�ka toplantI daha yapild1. Bu sua­
da lngiliz kamuoyunu Polonya'nm yanma c;ekmekle ilgilenen
III. Napoleon'un bir kez daha bu be� ki�ilik Frans1z delegasyo­
nunun gonderilmesinin arkasmdaki itici guc; olmas1 ihtimal d1-
�1 degildir. Polonya adma ortaya konan c;aba biraz gee; kalm1�-

229
u. Arna toplantmm onemli bir sonucu oldu. Ertesi ak�am be�
Frans1z, Old Bailey'deki Bell Inn'de bir grup lngiliz liderle bir
araya geldi. "Uluslararas1 bir emekc;; i ler birligi" nin kurulmas1
olas1hg1 goru�uldu ve Odgen ve diger uc;; lngiliz i�c;;i sinden olu­
�an bir komite projeyi izlemek uzere gorevlendirildi. Enternas­
yonal kavramla�urmas1 hakh olarak Bell Inn'deki bu toplanu­
ya ma! edilebilir.
Polonya ayaklanmas1, Avrupa'nm sempatisine ragmen, Rus­
ya'nm c;; o k ustun askeri gucu tarafmdan k1sa sure ic;;i nde ezildi.
Arna sendikal i�birligi tohumu oyle kolay kolay olmedi. Aym
yilm Kas1m aymda, Odger komitesi, Frans1z i�c;;i lerine, Polon­
ya davasmdaki ortak c;;a balarma, adet yerini bulsun diye, gon­
dermede bulunduktan sonra daha acil pratik bir soruna gec;;e n
uzun bir soylev haz1rlad1. Bir grevle ya da daha iyi ko�ullar ta­
lebiyle kar�Iia�uklan zaman lngiliz i�verenlerin yaygm olarak
kulland1klan bir arac;; , yurtd1�mdan yedek i�gucu ithal e tme
tehdidiydi ve bu tehdit kimi zaman yururluge de konulmu�tu.
Simdi burada mesele , farkh ulkelerin i�c;;i leri arasmdaki ne tur
bir i�birliginin lngiliz grubu tarafmdan daha c;;o k benimsene­
cegi idi. Frans1z i�c;;i leri bu du�unceden etkilendiler; -en azm­
dan bu s1rada resmi bir destek umudu yoktu- 28 Eylul 1864'te
St. Martin's Salonu'nda yapilacak toplanuya delege gondermek
ic;;i n fon olu�turmaya giri�tiler.
Birinci Enternasyonal'in kurulmasma yo! ac;;a n olaylann ak1-
�1 boyle oldu. Marx'm kendisinin bu geli�melerde herhangi bir
pay1 olmad1 . 28 Eylul'deki toplantmm lngiltere tarafmdaki on­
de gelen duzenleyicileri Odger ve Masonlar Birligi'nin sekrete­
ri William Randall Cremer adh bir diger sendika lideriydi; To­
lain Frans1z delegasyonunun ba�1yd1 ve toplanuya Londra Dni­
versitesi tarih profesoru Edward Spencer Beesly ba�kanhk et­
mi�ti. Beesly, St. J ames's Hall toplanulanndan birisine de ba�­
kanhk etmi� c;;o k tanman bir radikaldi. Komitenin goru�mele­
rini, Frans1z meslekta�lan ic;;i n Frans1zcaya c;; e virme gibi mu­
tevazi ama gerekli bir gorevi ye rine getirmi�ti. <;:ok one m ­
l i sonuc;; l ar dogurabilecek olan Marx'm davet edilmesi karan -
Enternasyonal'in, kurulu�undan olumune kadar butun ak1�1-

230
m belirlemi� olan bir karar- garip bir karanhga biirunmii�tiir.
Boylesine oldukc;a dolambac;s1z bir olayda, tarihin dayand1g1
kamtlarm dogas1 iizerine ic; karart1c1 bir yorum soz konusudur;
tarihc;i faaliyetlere kaulan ya da kauld1gm1 iddia eden ki�ilerin
kar�1hkh olarak birbiriyle c;eli�en iki anlans1 ile kar�1 kar�1ya­
d1r. Bu anlaularm her ikisi de ispatlanabilir ya da hemen hemen
ispatlanabilir bir �ekilde yanh�ur ve her ikisi de anlatanm ken­
di roliiniin onemini abartma arzusuyla c;arp1nlm1�llr.
Enternasyonal kuruldugunda Engels lngiltere'de degildi ve
geli�melerin oykiisiinii Marx ona ancak be� hafta sonra yazabil­
di. Bu anlanya gore, Marx, miizik ogretmeni olarak Londra'da
ya�ayan , toplanuda lngiliz ve Frans1z delegasyonlan arasm­
da terciiman olarak gorev yapan j e rsey'den Le Lubez admda
bir Frans1z tarafmdan ziyaret edilmi�ti. Le Lubez Marx'1 "Al­
man i�c;ileri"nin temsilcisi olarak toplannya kanlmaya davet et­
mi� ve "ozellikle" toplannya konu�ma yapacak bir Alman i�c;i­
sini "gondermesini" istemi�ti. Bu kez Kanal'm her iki yakasm­
da "gerc;ek giic;ler"in harekete gec;tigi konusunda kendisini ik­
na eden Marx, halka ac;1k yerlerde goriinme davetlerini reddet­
me kuralmdan aynlmaya karar verdi . Daveti kendi adma ka­
bul etti ve Le Lubez'in ikinci istegi kar�1smda da Alman l�c;i­
leri Egitim Dernegi'nin onde gelen iiyelerinden birisi olan ve
Marx'tan daha uzun bir siiredir Londra'da ya�ayan Alman ter­
zi Eccarius'u gonderdi. Alman tarafmdaki tek harekete gec;iri­
ci ruh olarak Eccarius'un goriindugu Marx'm oykiisii boyle­
dir. Maalesef bu oykiiniin son k1sm1, toplanudan iki gun on­
ce Eccarius'un Marx'a yazd1g1 bir mektubun giiniimiize ula�­
m1� olmas1 nedeniyle ac;1kc;a aksini ispatlamaktad1r. Bu mek­
tupta Eccarius, niteligi Odger tarafmdan kendisine muglak bir
�ekilde aktanlm1� olan "bir" toplanuda konu�maya soz verdi­
gini ac;1klamakta ve Marx'm bu program hakkmda bir �ey bilip
bilmedigini sormaktad1r. Mektubun ic;eriginden Eccarius'un,
Marx'm da aynca bir davet ahp almad1g1m bildigi de ac;1k degil­
dir. Marx'm degil de Eccarius'un ba� Alman delegesi olarak go­
riildugu, konu�ma yapmak iizere yalmzca onun davet edilmi�
olmas1yla dogrulanmaktad1r.

231
Meselenin diger anlaus1, olaydan pek c;; o k y1llar soma yaz1l­
m1�, Lessner adh bir ba�ka Alman terzinin amlannda bulun­
maktad1r. Lessner "elliler"in ba�mdan beri Londra'da ya�am1�­
llve Eccarius gibi Alman l�c;; i leri Egitim Dernegi'nde onemli bir
rol oynam1�t1.

lngiliz i�c;; ileri [diye anlatiyor Lessner] aynca Komunist l�c;; iler
Egitim Dernegi'nin i\yelerini de toplanuya davet ettiler ve aym
zamanda da c;; ah�an insanlann bu uluslararas1 toplanusma ka­
t1lmak uzere Marx'a teklif yap1lmasm1 istediler. Komunist l�c;;i­
ler Egitim Dernegi beni Marx'a gonderdi. Ona lngiliz i�c;; ileri­
nin arzusunu soyledim ve toplantmm amac1 ve duzenleyicileri
hakkmda birkac;; sorudan sonra Marx kabul e tti.

Toplant1 ic;; in uygun bir Alman temsilci arayan lngiliz sen­


dikac1lann, ilk ba� ta, Marx'tan once Alman l�c;; i leri Egitim
Dernegi'ne ba�vurmu� olmalan c;; o k daha olas1d1r ve bu nok­
tada Lessner'in anlat1s1 Marx'mkinden c;; o k daha dogrudur.
Marx'i dave t etme meselesinin aralannda goru�ulmu� olma­
s1 da tumuyle ihtimal d1�1 degildir. Ashnda, toplanuya Der­
negin Marx'1 "gonderdigini" one surmek, Marx'm Eccarius'u
"gonderdigini" one surmekten daha saghkhd1r. Ancak, Marx'm
Le Lubez'i n z iyareti hakkmdaki dolayh anlaummm 1�1gm­
da, Lessner'in Marx'1 ziyaret ettigi oykusunu kabul etmek pek
mumkun degildir. Lessner'in ad1 Enternasyonal'in kurulu�uy­
la ilgili ba�ka hic;; b ir anlauda gec;; m emektedir ve yalmzca birkac;;
hafta somad1r ki Lessner Genel Konsey'e uye olarak atanm1�ur.
Toplantmm ba�ans1 parlak oldu. Alu ulusun -lngiliz, Fran­
s1z, Alman, ltalyan, lsvic;; re ve Polonya- temsilcileri kauld1. Be­
esley ac;; 1 h� konu�masmda Britanya'nm Cebelitank'1 i�galini
ve C:in, Japonya ve Hindistan'daki Britanya politikas1m kma­
d1 ve dinleyicilerine, "c;; ogu kez vatanseverlik ad1 altma gizle­
nen o bencil duygulan reddetme" c;; a gnsmda bulundu. Daha
soma Odger ve Tolain, lngiliz ve Frans1z delegasyonlan adma,
sermaye ve emek sorunlanm biraz daha s1k1ca kavrayan ama
Beesly'in ac;; 1 h� konu�masmdaki gibi sosyalizm ya da komu­
nizmden herhangi hafif bir renk ta�1mayacak kadar masum bil-

232
diriler okudular. Eccarius'un irticalen konu!?tugu anla!?1hyor ve
sbylediklerinin bir kayd1 yok; ama Marx'm sbzcukleriyle "me­
ram1m <;:ok ba!?anh bir !?ekilde anlatli" Eccarius, taranmamI!?
ba!?I, gozlerinin uzerine dii!?en uzun dalgas1z sa<;:lan, iri, kemik­
li elleri ve surekli enfiye <;:ekme ah!?kanhg1yla pitoresk bir figur­
du ve konu!?mas1, "lngilizlere bzellikle uyan tuhaf kuru bir mi­
zah" i<;:eriyordu . Diger yabancilar arasmda en tanmmI!? olan,
asker! rutbesini Garibaldi yanmdaki hizmetiyle kazanmI!?, ama
aruk Mazzini'nin guvenilir adam1, l talyanlarm sbzcusu Binba­
!?I Luigi Wolfftu. Konu!?malarm ana fikri i!?<;:iler arasmda i!?bir­
ligi idi ve toplantmm sonunda bir Uluslararas1 Emek<;:iler Der­
negi kurulmas1 alk1!?larla kabul edildi. Dernegin ad1, besbelli
ki, 1 837'de People's Charter'1 (Halkm Fermam) ilan eden Lond­
ra Emek<;:iler Dernegi'nin adm1 hat1rlauyordu ve brgutlenme­
si de o eski Karde!? Demokratlar brgutunun yap1sm1 temel al­
mI!?lL Her ulke i<;:in bir sekretere sahip olan ve Londra'da bu­
lunan bir daimi konseyi olacak ve mumkun oldugu kadar her
yil farkh bir yerde bir yilhk kongre toplanacakt1. Elli be� dele­
ge -yirmi yedi lngiliz, dokuz Frans1z, dokuz Alman, alll ltal­
yan, iki lsvi<;:reli ve iki Polonyah- ba!?kanhgma Odger, sekreter­
ligine Cremer'in getirildigi ilk Gene! Konsey i<;:in aday gosteril­
di ve de bu arada bir llkeler Deklarasyonu ve Dernegin Ge<;:ici
Tuzugu'nu belirlemek i<;:in de ge<;:ici bir komite atand1. 1 Bunlar
ilk yilhk kongrede onaylanacakt1. Marx ve Eccarius hem Gene!
Konsey'in hem de taslak komitesinin uyesiydiler.
Belki de nu tuklann umut vaadetmeyen kalitesi kar!?Ismda
�a!?IrmI!? olan Marx, o zaman bile, yaraulm1� olan aygnm tum
potansiyelini kavramamI!? gorunuyor. Taslak komitesi toplan­
d1 ve llkeler Deklarasyonu ile Ge<;:ici Tuzugu belirlemek uzere,
Marx'm da uyesi bulundugu ku<;:iik bir alt komite se<;:ti. Bu faa­
liyetlere olagandI!?I herhangi bir bnem atfetmeyen ve <;:ok kotii

I l k y1llarda tcrminolojide belirli bir istikrars1zhk kendini gosterir. Ge�ici


Tuzuk'te dernegin ad1 Emek�ilerin Uluslararas1 Dernegi (Working Men's In­
ternational Association) idi; ama daha sonraki edisyonlarda sozcuklerin s1ras1
Uluslararas1 Emek�iler Dernegi olarak degi�tirildi. Ayn �ekilde Gene! Konsey
ilk iki y1l Merkez Konseyi olarak biliniyordu. Her iki durumda da, bu anlauda,
nihai olarak benimsenen �ekil kullamlm1�t1r.

233
bir karapban tarafmdan rahats1z edilen Marx alt komiteye kall­
lamad1. Eccarius'un acil olarak <;;agns1 ii.zerine, tum komitenin
Luigi Wolff tarafmdan haz1rlanan ve Mazzini i<;;i n onem ta�1yan
cumhuriyet<;;i milliyet<;;i lik ve demokratik gizemcilik i<;;e ren bir
dizi kuralm ve Owenci duygusal emektar Weston admda biri­
sinin taslagma dayanan "�a�IrtlCl ol<;;ii. de gereksiz SOZcii.klerle
dolu ve kotii. yaz1lm1� ve ba�tan a�ag1 olgunla�mam1�" tlkeler
Deklarasyonu'nun tam benimsenecegi s1rada yeniden gorundu.
Sevinilecek bir nokta Wolffun ltalya'ya donmii.� olmas1 ve Tu­
zii.k taslagm1 savunmak i<;;i n hazir bulunmamas1yd1.
Her zaman oldugu gibi , digerlerinin kalm kafahhgm1 izle­
mek Marx'm bu.tun heyecamm ve enerj isini tahrik etti . K1-
sa sii.rede kendisini durumun hakimi haline getirdi. Komi te­
nin kafasm1 busbii.tii.n buland1ran 1hmh binbir tii.rlii. engelle­
me ve ele�tiri denedi . Pek <;; ogu zeki olan ama yeni ve denen­
memi� bir dunyada yollanm bulmaya <;;abalayan bu emek<;;i ler
becerikli bir taktik<;;i nin elinde yalmzca hirer oyuncakt1. Kan­
�1khgm i<;;i nden pk1lmaz bir hale geldigi en dogru anda, Ecca­
rius, tasarmm yeniden alt komiteye geri gonderilmesini oner­
di ve o an i<;;i n Deklerasyon'un "temennileri" d1�mda hi<;;b ir �ey
onaylanmad1.
Cremer, Le Lubez, Marx ve Fontana adh bir ltalyan'dan olu­
�an alt komite bu kez Marx'm evinde bulu�arak iki ya da ii.<;;
toplanll yaplllar. Marx bir kez daha o y1k1c1 yetenegini orta­
ya koydu ve alt komitenin oteki uyeleri, ger<;;e klere uygun her­
hangi bir metni ortaya koyma konusundaki yetersizliklerinin
ac1 bir �ekilde farkma vard1klarmda Marx kendi metnini , "i�­
<;;i sm1fm m 1 845'ten bu yana olan mii.cadelesinin bir tii.r de­
gerlendirmesi" �eklinde bir kurulu� Hitap'i olarak haz1rlam1�­
t1. Zor begenen Marx'1 bile tatmin eden bir metni onunde bul­
maktan memnun olan alt komite, mii.te�ekkir bir alk1�la met­
ni kabul etti; bu arada Marx, yeni Hitap'm, ongorulen llkeler
Deklarasyonu'yla Tii.zii.k'un bir k1sm1m kar�Ilad1gm1, dolay1s1y­
la Deklarasyon'dan tii.muyle vazge<;;i lmesini ve Tii.zii.k'un mad­
delerinin say1smm da kirktan ona indirilmesini onerdi. Alt ko­
mite art1k, yorulmak bilmez usta otokratm ortaya koyacag1 her

234
�eyi kabul edecek bir havadayd1. Marx'm onerileri hernen he­
rnen hie; degi�tirilrneden kabul edildi. Meslekta�larma verdi­
gi tek taviz, Tuzuk'un onsozune "gorev" ve "hak" konusunda
iki ifadenin konulrnas1 ve "gerc;ek, adalet ve ahlak"tan Derne­
gin yo! gosterici ilkeleri olarak soz edilrnesiydi; zira Engels'e te­
selli edercesine, "yine de, boyle koyuldugunda bunlarm bir za­
rar verrneyecegini" bildiriyordu . Marx kendi yolunu bulrnu�­
tu . " C:unku ugra�ugm yalmzca 'i�c;iler' olunca" , diye yaz1yor­
du s1rda�ma, "tahrnin edebilecegin gibi bu i� o kadar guc; olrna­
d1. " Eger Marx'a inanrnarn1z gerekirse, Mazzini'nin, "bunu irn­
zalad1klan ic;in kendi adarnlarma c;ok cam s1kilrn1�t1 arna kotii
bir �eyden en iyi �ekilde yararlanrnak zorundayd1 . " Bunun d1-
�mda onay geneldi.
Uzun bir onsozun d1�mda Dernek'in resrni tiiziigiinii ic;e­
ren Tiiziik ilginc; baz1 unsurlar ortaya koyuyor ve bunlarm ure­
tilrnesinde Marx'm paymm, yukardaki oykunun du�undurdu­
gu �ekilde, esas itibariyle budarna b1c;agmm serbest kullamlrna­
s1 oldugunu gosteriyordu . Bu ibarelerden birisinin kesinlikle
Marx'm kalerninden c.;1kt1g1 ke�fedilebilir. Dernegin arnac1, "e�it
haklar ve odevler ve her ttirlu sm1f yonetiminin ilgas1" ic;in rnu­
cadele olarak tamrnlamyordu . Bu rnetin Fransa'ya u la�ugmda,
Fransa �ubesi, sm1flarm ilgasm1 gosteri�li bir �ekilde ilan eden
bir dernegin resrni kovu�turrnaya tabi olacag1 sonucuna vard1.
Frans1zca c;evirisini yaparken, lngilizce rnetnin son yedi kelirne­
sini sessizce kald1rdilar. Bu ortbas etrne i�inden haberdar edi­
len Gene! Konsey, raz1 olrnu� gorunrnektedir ve Gec;ici Tuzuk
1866 yilmda Cenevre Kongresi'nde resrnen kabul edildiginde,
hie; kirnse, lngilizce ve Frans1zca rnetinler arasmdaki degi�ikligi
fark etrnedi. Nihayet rnesele gun 1�1gma c.;1kanldgmda, soz ko­
nusu ibareyi ic;eren lngilizce rnetnin ozgiin ve gerc;ek rnetin ol­
dugunu savunan Gene! Konsey ile, Cenevre Kongresi'nce aynen
benirnsenen Frans1zca rnetnin e�it ag1rhkta oldugunu savunan
Fransa �ubesi arasmdaki akadernik taru�rna birkac; yil siirdii.
Kurulu� Hitab1, Tiizuk'ten c;ok daha fazla ilgi c;ekecek bir
belgedir; zira yalpalayan rneslekta�larmm oniine Marx'm koy­
rnaya cesaret edebildigi arnentiisiinii ic;eriyordu . Gec;en yir-

235
mi y1lda , ticaretin olaganustu geli�rnesine ragrnen (bu donern­
de Buyuk Britanya'nm d1� ticareti ii<;e katlanrn1�n) ernek<;i s1-
m flarm refahmm herhangi esash bir geli�rne kaydetrnedigi­
ni gostererek i�e ba�lad1. Maliye Bakam'nm ulkesinde "zen­
ginlik ve gucun sarho� edici am�ma" i�aret eden arna bunu,
" tarnarnen varhkh sm1flan ilgilendiren bir am�" olarak a<;1k­
layan Gladstone'un bir onceki y1l yapng1 but<;e konu�rnasm­
dan almn yapn . 2 Durum yalmzca i�<;ilerin kapitalist sornuru­
ye kar�1 birle�rne kararlanyla duzelebilirdi. "Sahip olduklan
bir unsur - say1lardir; arna say1lar yalmzca duzen i<;inde bir­
le�irlerse ve bilgi ile yonlendirilirlerse terazide bir agirhk ifa­
de ederler. " Bununla birlikte , i�<;i sm1fmm i�birligi ulusal de­
gil , fakat uluslararas1 olrnahdir ve bu Marx't <;ok sevdigi terna­
lannm bir ba�kasma goturrnektedir - "ba�1 St. Petersburg'da
elleri Avrupa'daki her Kabine'de olan o barbar Gucun" lanet­
lenrnesi. "Avrupa'mn yuksek sm1flanmn, Kafkaslar'm dag ka­
lelerinin kurban edili�ini ve kahrarnan Polonya'mn Rusya ta­
rafmdan katledili�ini, u tanrnaz bir onay, yalanc1 bir sernpa­
ti ya da aptalca bir kayttstzhkla seyredi�ine" son bir kinaye­
de bulunduktan sonra Marx hitab1, -on aln y1l once Komunist
Manifesto'nun sonuna eklenen par<;a-, ButUn ulkelerin proleter­
leri, birle�in! curnlesiyle bitirdi.
Enternasyonal'in tarihi tuhaf bir �ekilde Karl Marx'm biyog­
rafisini ilgilendirir. Marx'tan, Enternasyonal'deki perde arka­
smdaki gu<; olarak soz etrnek, onu Enternasyonal'in tiirn ka­
rarlanmn gizli arna yo! gosteren eli olarak gorrnek geleneksel­
le�rni�tir ve Gene! Konsey'in karnuya yapng1 ar,:1klarnalann pek
<;ogunun esas itibariyle onun eseri oldugu dogrudur. Arna bu
anlay1�m duzeltilrnesi gerekrnektedir. Enternasyonal'in politi-

2 Marx bu almuy1 Kap itc1l'dc de tckrarlad1 ve bu oliimiinden sonra da devam


eden uzun bir taru�maya yol ac;u. Son ibare Avam Kamaras1 Zab1tlan '11da yer
almaz vc Marx, Gladston�·un sozlerini "kiistahc;a i;arpnug1" ic;in suc;lann11�ur.
Marx buna cevap olarak, aktard1g1 ifadenin, konu�manm yapild1g1 giiniin ertc­
sinde hem The Times hem de diger gazetelerde yer ald1gm1 gostermeyi ba�ard1
ve bir kar�1 suc;lama olarak da Gladstone'u "Britanya Maliye Bakam'mn agzm­
da miinascbetsiz bir �ekildc uzla�1r goriinecek bir pasaj 1" bilerek Zab1t/ar'dan
silmekle suc;lad1.

236
kas1 her zarnan ve hatta ah�Iirn1� bir �ekilde yalmzca Marx ta­
rafmdan belirlenrniyordu; fakat hernen her zarnan, Marx ve ki­
rni ba�ka unsurlarm a<;; 1 k ya da gizli gu<;;l erinin etkisiyle belirle­
niyordu. Marx ger<;; e kte bir sava�<;; 1 yd1 ve Enternasyonal'in se­
kiz yilhk etkin varolu�u suresince (kO<;;O k <;;a ll�rnalar sayilrnaz­
sa) O<;; cephede rneydan rnuharebeleri verdi: Proudhonculara
ya da ozel rnulkiyeti kald1rrnak yerine <;;e �itli kar�1hkh yard1rn
bi<;; i rnleriyle ku<;;O k rnulk sahipligi ideali pe�inde olan Frans1z
ya da Bel<;; i kah Yard1rnla�rnacilara; Ocretlerin ve <;;ah�rna ko�ul­
larmm iyile�tirilrnesi ve oy hakkmm geni�letilrnesi i<;;in sendi­
kal birliklerle ilgilenen ve dogrusunu soylernek gerekirse hi<;;b ir
toplurnsal felsefesi olrnayan lngiliz sendikacilarma ve son ola­
rak Bakunin ve anar�istlere kar�1 sava�t1. Son zikredilen, tuy­
ler Orpertici ve drarnatik olay Entemasyonal'in gerileyi� ve <;;6-
ku�Onu bir ol<;; u de aydmlaur ve tarihte unludur. Arna Marx'm
Frans1z ve lngiliz ortaklanyla rnucadelesi, her ne kadar Ozerine
daha az dikkat c;ekrni�se de Enternasyonal'in ilk y1llannm su­
rekli bir ozelligi idi ve Marx'a, Frans1zlan lngilizlere, lngilizle­
ri Frans1zlara kar�1 oynarna becerisini sahneye koyrnada yeter­
li firsat verrni�tir.
Marx tarafmdan "Proudhoncular" olarak yaftalanan Fran­
s1z grubu , aslmda "kui;uk burjuva sosyalizrni"nin kurucusu­
nun rnuglak ve kirni zarnan kendi kendisiyle <;; eli�en doktrinle­
rine bir�eyler bor<;;l udur. Arna butun grup, her ne kadar belir­
li bir butunluk gosterrni�se de ve gene! olarak Bel<;; i kahlan ken­
di eksenine <;;ekrneyi ba�arrn1�sa da kanaatlerinde belirsiz ve ka­
rars1zd1. Onlarm tuturnunda ikiyOzlu bir �ey vard1 ve her iki yO­
zu de Marx i<;;in e�it ol<;; u de sevirnsizdi. Bir yandan, geriye, Fran­
s1z uygarhgmm terneli olarak ku<;;O k rnulkiyeti getiren Frans1z
Devrirni'ne bak1yordu. Entemasyonal'deki Frans1z grubu hi<;;b ir
zarnan duri.ist ve tarafs1z bir �ekilde ozel rnulkiyetin ilgas1 i<;;in
ikna edilerniyordu ve hep, eskinin Weitling'i gibi, Ozgurluk ve
Adalet gibi gozden du�rnu� idoller kar�1smda secdeye kapam­
yordu. Ote yandan, Blanqui ve izleyicilerinin her teorik forrnu
ku<;;u k goren ve propaganday1 gereksiz bulan gurultolo palav­
rasma <;;ekirn duyuyor ve rnevcut toplurnun bir tek kararh dar-

237
be ile devrilebilecegine inamyordu. Boyle bir teorinin dogal so­
nucu terorizrne olan inarn;; u ve de Enternasyonal'in Londra'daki
Frans1z �ubesi, bir keresinde, lll. Napoleon'un olduri.i.lrnesi le­
hinde bir karar tasans1 sunarak Marx'1 u tandirrn1� ve ofkelendir­
rni�ti. Her iki yonii.yle de Frans1z grubu yalmzca bizatihi siyasal
faaliyeti reddetrnekle kalrn1yor ve yakla�an devrirn ii;; in her tii.r­
lii. bilirnsel hazirhg1 da reddetrne egilirni gosteriyordu. lngiliz­
ler politikaya ve parlarnentarizrne, Alrnanlar soyut felsefeye ve
ekonorniye i;;o k fazla egilirnliydiler. Frans1zlar i�i;; i sm1fmm yak­
la�rnakta olan rnii.cadeleye bu inceliklere girrneden kendisini
iyi uyarlayabilecegini dii.�ii.nii.yor ve Enternasyonal'deki burjuva
entelektii.ellerin hakirn etkisinden ho�lanrn1yorlard1.
Arna Marx'm Frans1z Proudhonculara kar�1 yurii.ttii.gu rnii.­
cadele, uzun donernde, lngiliz sendikac1larla olan rnii.cadelesi­
ne gore, Enternasyonal'in tarihi ai;;1 smdan daha az onernliydi.
Dernegin ii;; i�lerinde Frans1zlar hii;;b ir zarnan lngilizler kadar
bir agirhga sahip olrnad1lar. Say1lan daha azd1 ve genel rnerke­
zi lngiliz topragmda olan orgii.tte, dururnun gerektirdigi �ekil­
de dogrudan ve kahc1 bir etki yaratrnakta daha az ba�anhyd1lar.
Ostelik, Frans1zlar Enternasyonal'e gerek rnanen, gerekse para­
sal olarak, orgii.tii.n onlara bori;; lu oldugundan daha fazla bori;; ­
luydular. Onlarm aynlrnalan Dernegin prestiji ii;; i n zararh ola­
bilirdi; arna h ii;;b ir zarnan olii.rncii.l olrnazd1. lngilizlerin duru­
rnu i;; o k farkhyd1. Dernegin dogurnunda as1l itici gui;; onlar ol­
rnu�tu ve onun en etkin destekleyicileri olarak kald1lar. Orgii.­
tii.n genel rnerkezi dairni olarak Londra'dayd1. Genel Konsey'in
uyelerinin hernen hernen yans1 lngilizlerdi ve rnii.tevazi fonla­
nmn bu.yuk k1srn1 lngiliz kaynaklanndan geliyordu . lngiliz li­
derlerden herhangi birisi, orgii.tii. kontrol etrne arzusunu besle­
rni� ve yolda�lannm destegini elde etrneyi ba�arabilrni� olsay­
d1, dururnu olaganii.stii. gui;;lu olabilirdi. Ancak, yalmzca arka­
da�lanyla i� gorrneye ah�rn1� olan bu lngilizler, bilrnedikleri bir
zerninde dikkatle yii.rii.yorlard1 ve aralarmdaki tek burjuva olan
Marx onlann kendi kendini tayin etrni� liderleri oldu. lngilizle­
rin ba�hca rolu, Marx'm soyutlarnalanna sornut bir unsur kat­
rnak ve onun daha a�m tutkulanm frenlernekti.

238
lngiliz tarafmda Entemasyonal, en tanmm1�1 Profesor Beesly
olan belirli orta-s1mf radikalleri ile sendikac1lann ortak <;;a bala­
nyla harekete ge<;; i rilmi�ti ve de hareket, bu iki unsurun da or­
tak yam olan ezilen uluslar ve sm1flara duyulan sempati temeli
uzerinde ba�laulm1�tl. Bu yola sad1k kald1g1 surece, onunde ka­
yalar yoktu. Arna zorluk, haritas1 iyi <;; 1 kanlm1� bu sularda geli�­
me goruntusunu surdurebilmekteydi. Ku�kusuz 1 830 devrimi­
nin y1ldonumunde, 29 Kas1m'da Polonya i<;; in yap1lacak konu�­
mamn oylanmas1 meselesi vardi. Ancak bu konuda soylenecek
yeni bir �ey yoktu ve kader yeni kanatlanan demegin ilk u<;;u�­
lan i<;; in aym anda yeni bir alan saglamak a<;; 1 smdan comertti.
O <;; y1ldan beri devam etmekte o lan Amerikan 1<;; Sava�1, lngi­
liz toplumunu, iyi belirlenmi� yatay <;;i zgilerle bblmu�tu. lngi­
liz aristokrall, Amerika'nm guneyli aristokratma yakmhk du­
yuyordu. lngiliz kapitalisti ise (bu s1rada pamuk kodamanlan)
lngiliz ekonomisinin refahmm biiyuk ol<;;u de bagh o ldugu bu
degerli urunun ureticisine sempati gosteriyordu . Hem aristok­
rat hem de kapitalist, bir kurum olarak kolelik ne denli sorgu­
lanabilir olsa da, Kuzey'in mulkiyet haklanna yapug1 bu tehdit
edici mudahalede tehlikeli �ekilde devrimci bir �eyler oldugu­
nu hissediyordu. Bu duygular kar�1 kampta dogal bir tepki ya­
ratu. Radikaller ve sendikac1lar s1ras1yla aristokratlar ve kapi­
talistlerde kendi dogal du�manlanm gorduler; Kuzey'i destek­
lediler ve ahlaki ofkenin bu tun heyecamyla kole sahiplerini la­
netlediler. Burada, Entemasyonal'de temsil edilen butun farkh
unsurlarm heyecanla biraraya gelebilecekleri bir tema soz ko­
nusuydu ve Marx, koleligi kapitalizmin bunyesinde var olan
temel kotuluklerden birisi olarak ele alarak, "en sonunda ken­
disini kaba demokratik lafazanhktan ay1ran" Lincoln'e yonelik
mukemmel bir hitabe haz1rladi. Ancak ku<;;u k bir gu<;; l uk vardi.
lngilizlerden baz1lan, Britanya i�<;; i sini aytrt eden o gelenek me­
rak1yla, Amerikan Buyiikel<;; isi Adams'a hitabeyi sunacak heye­
tin, teamule uygun olarak bir parlamento uyesi tarafmdan tak­
dim edilmesini arzu ettiler. Bereket versin ki Marx, meslekta�­
lannm <;;o gunlugunu, "boylesine eski lngiliz adetlerinin terk
edilmesi gerektigi" konusunda ikna etmeyi ba�ard1 ve hitabe,

239
Bir Gene! Konsey heyeti tarafmdan, burjuva parlamenter des­
tegi olmadan dogrudan Mr. Adams'a sunuldu. Lincoln s1cak
bir cevap gonderdi ve bu cevabm The Times ve diger onde ge­
len gazetelerde yaymlanmas1 Enternasyonal'e ilk kez daha ge­
ni� c,;evrelerde duyulma hazzm1 taturd1.
lngiltere'de erkeklere oy hakkmm geli�tirilmesi ic,;in kuru­
lan Reform Birligi, Enternasyonal'in artan prestiji ic,;in bir ba�­
ka smav oldu. Birligin kurucusu ve ba�kam, bir yarg1c,; ve popu­
ler bir radikal olan Mr. Edmund Beales' di. Birligin sekreteri, ta�
ustas1 ve Londra Sendikalar Konseyi'nin eski sekreteri George
Howell, Enternasyonal Gene! Konseyi'nin bir uyesiydi. Yurut­
me komitesi orta sm1f ve i�c,;i sm1fmm e�it say1da temsilcisin­
den olu�uyordu ve komitenin i�c,;i sm1fi uyeleri aym zamanda
Enternasyonal'in Gene! Konseyi'nin uyesiydiler. "Biz olmasay­
d1k" diye gururla yaz1yordu Marx Engels'e, "bu Reform Birligi
hic,;bir zaman kurulamazd1 ya da orta sm1fm eline gec,;erdi . " Da­
ha sonra dogal olarak bir mu tekabiliyet talebi oldu. Birisi, say­
g1deger Mr. Beales'i Enternasyonal'in Gene! Konseyi'ne sec,;il­
mek uzere bnerdi. Arna Marx bundan memnun olmad1. Ugra­
�Iiacak olanlar yalmzca lngiliz i�c,;ileri oldugu surece i�lere ha­
kim olmak nispeten daha kolayd1. Arna ihtirash burjuva poli­
tikacilan meseleye el atmaya ba�laymca sorunlara haz1r olun­
mahyd1. Marx, ne pahasma olusa olsun, boyle tehlikeli bir da­
vetsiz misafiri d1�anda tutmaya kararhyd1. Eger gerekirse, Mr.
Beales'i "Kitahlar"m oylanyla d1�arda tutatacaku; ama sonunda
adayhgmm geri almmasm1 biraz entipuften bir gerekc,;eyle, Mr.
Beales'in bir sonraki sec,;imde parlamentoya sec,;ilmeye niyetlen­
digi ve Enternasyonal'in kendisini lngiliz parti politikalanna
bula�uramayacag1 gerekc,;esiyle ba�ard1.
Bu masum faaliyetler Frans1z grubu ic,;indeki kar�1hkh bir
kan davas1 ile c,;e�i tleniyor ve bu durum " lngilizler uzerinde
Frans1zlar'm gerc,;ekten bir Bonaparte'a ihtiyac,;lan oldugu izle­
nimini" yarauyordu. Aynca, Owenci Weston ile Marx arasm­
da, ucretlerdeki arli�m otomatik olarak fiyatlarda bir artI�a yo!
ac,;1p ac,;mayacag1 konusunda az c,;ok akademik bir sorun tarli­
�Iim1�t1. Gene! olarak, Enternasyonal'in ya�ammm ilk y1h, her-

240
hangi bir guvensizlik olrnadan gei;ti; arna 6rgut0n geri;ek etki­
sini oli;ebilrnek fevkalade zordur. Tuzuk, Enternasyonal'e ge­
rek tek tek bireylerin gerekse derneklerin (sendikalar vs. ) kit­
le halinde uye olabilrnesine olanak veriyordu; birinciler ii;in y1l­
hk aidat bir �ilin, ikinciler ii;in ise be� �ilindi. Kay1tlar 1 870 y1-
h sonuna kadar iki yOz doksan dort ki�inin (bunlann yuz yet­
rni� ikisi lngiliz'di) bireysel olarak uye olduklanm gosterrnek­
tedir. Oyelik ii;in ba�vuran lngiliz ya da yabanc1 derneklerin
herhangi bir kayd1 yoktur. <:;:ok say1da kui;uki;e lngiliz sendi­
kasmm kaydoldugundan sozedilrnektedir. Arna bunlann uye­
liklerini ne kadar surdurduklerini bilebilrnek her zarnan kolay
degildir ve daha buyuk ve daha gui;lu sendikalar uzak durrnu�­
lard1r. Londra Sendikalar Konseyi'ne 1 866'da yap1lan bir i;ag­
n, uygun olrnad1g1 gereki;esiyle reddedilrni�tir. Dernegin rnali
kaynaklan ha.la i;ok rnutevazidir. 3 Hern High Holborn'daki bu­
rosunun kiras1 hem de sekreterine odenen haftada on �ilinlik
ucret s1k s1k odenernerni�tir. Herhangi bir d1�sal faaliyet ozel ai­
datlar olrnasa kar�1lanarn1yordu . Bu say1lan ak1lda tutrnak, Bi­
rinci Enternasyonal'in tarih sayfalarmda i�gal ettigi yer ve daha
sonraki y1llarda du�rnanlanmn dernegin gucu hakkmda yay­
rn1� olduklan fantastik tahrninler ai;1smdan yararhd1r.
Enternasyonal basmdaki herhangi bir 6nernli yaym o rgam­
m da kontrol edebilrni�tir. Kurulu�unda, Dernegin resrni orga­
m olarak Beehive'1 kullanrnak kararla�tmlrn1� ve uyeler (Beehive
bir �irketin elinde oldugu ii;in) hisse alrnaya zorlanrn1�llr. Ancak
Potter'm sendika liderleriyle kotO ili�kileri kisa sure sonra Bee­
hive ile Enternasyonal arasmda bir gedik ai;u ve Beehive'm yeri­
ni , kurulu� Hitab1'm ayrmuh olarak yaymlayarak Marx'm dik­
katini i;ekrni� olan Miners' and Workmen's Advocate (Madenci­
lerin ve l�i;ilerin Avukati) aldi. Avukat, tarnarnen �ekil degi�tir-

3 Enternasyonal'in ya�ammm ilk aln y1hnda ki�isel iiyelerden saglanan aidat �oy­
ledir: 1865, 23 Sterlin; 1866, 9 Sterlin 1 3 �ilin; 1867, 5 Sterlin 1 7 �ilin; 1868, 1 4
Sterlin 4 �ilin; 1869, 30 Sterlin 1 2 �ilin; 1 870, 28 Sterlin I �ilin. 1 8 7 0 y1hna ka­
dar ki�isel aidatlarm odenmemi� k1sm1 32 Sterlin I �ilin'e ula�m1�nr. Bu kayit
1 8 7 1 y1hnda o zaman Demegin veznedan olan Cowell Stepney tarafmdan ya­
p1lm1� ve Bishopgate Enstitiisii'nde saklanm1�t1r. "Demekler"den saglanan ai­
datlarla ilgili herhangi bir kaydm giiniimiize ul�mad1g1 anla�1lmaktad1r.

241
di ve 1 866 ba�lannda kulaga daha ho� gelen Commonwealth'e
donu�tu. Marx ve G e n e l Konsey'in birka<; ba�ka uyesi de
Commonwealth'in yaz1 kuruluna yerle�tirildi; Eccarius ve da­
ha sonra da Odger editorlugu ustlendiler. Arna ger<;ek mal sahi­
bi Edward Miall admda eski radikal parlamento uyesi ve Cong­
regational mezhebinden bir papazd1 ve aym zamanda mali des­
tek<;isi Bradford'dan Kell admda nonconformist* bir imalatp olan
Nonconformist dergisinin editoruydu. 1866'nm sonundan once
Commonwealth de son nefesini veriyordu ve Marx, "Bradford'lu
bir imalat<;mm Londra'da 'i�<;ilerin bir orgamm kontrol etmesin­
deki abeslige bir son verilmi� olmasm1" gormekten ho�nutsuz
degildi. Yalmzca Beehive varhgm1 surdurdu. Birle�ik Kralhk'taki
tek i�<;i gazetesi oydu ve her ne kadar Enternasyonal'in faaliyet­
lerini haber veriyorduysa da elveri�li durumlarda dernege mer­
hametsizce sald1rmaktan da geri durmuyordu. Enternasyonal'in
lngiliz basmmda bir sozcu bulmak i<;in ortaya koydugu <;abala­
nn etkileyici olmayan oykusu boyledir.
Enternasyonal ilk olu�turuldugunda, ilk y1lhk kongresinin,
1865 y1lmda Bruksel'de yap1lmas1 kararla�tmlm1�t1. Arna za­
man yakla�llk<;a, Marx, boylesine ciddi ve kamusal bir olay
i<;in yeterli hazirhklarm yap1lmam1� o l dugu nu a<;1k<;a gor­
du. Konsey'in lngiliz uyelerinin yard1m1yla buyuk kongre­
nin bir y1l ertelenmesini, bunun yerine se<;ilmi� az say1da de­
lege ile Londra'da ozel bir konferans duzenlenmesini oylatt1.
Konferans Eylul'un sonlarma dogru Reform Birligi'nin Adelphi
Terrace'daki binasmda usulen topland1. Bu toplantmm Marx'm
kaleminden pkm1� herhangi bir kayd1 gunumuze u la�mam1�­
ur . Arna y1llarca sonra, Enternasyonal'in oykusunu safiyane
ama ger<;ekten i<;ten sozcuklerle anlatan George Howell, ken­
disinin ve lngiliz meslekta�larmm izlenimlerini ebediyete hedi­
ye etmi�tir. 1 865 Londra konferansmda,

Karl Marx adh Alman bir "doktor"un, "dinsel du�unce"yi or­


taya atmas1yla fikir aynhklarmm ve bozulmanm tohumlan

( * ) Nonconformist: lbadetlerini resmi lngiliz Kilisesi dt�mda siirdiiren, ba�hca


Presbyterian, Independent ve Baptist mezhepler i�in kullantlan jenerik bir terim.
- �.n.

242
anlmI$tl . 0 andan itibaren tartI$malar ortaya .;:ikmaya ba$lad1
ve bu dinsel, siyasal ve sosyalist her tiirlii soyut teori ve nosyo­
nun sonu gelmez miinaka$asma yo! ai;n. Onun havarisi ol­
dugu varsayiian ki$ilerin zihninde "dinsel dii$iince"nin ne an­
lama geldigi anla$Ilm1yor; ama ne anlama gelirse gelsin, kural
olarak onlara igreni; gelen, Enternasyonal'in lngiliz O.yelerini
e tki altma alamadi.

Muzaffer pro l e tarya tarafmdan burjuvazinin o nadan kal­


dmlrnasma ve ekonornik rnateryalizrne ili$kin Marksist dok­
trinlerin " dinsel dii$iince" olarak tamrnland1gm1 gorrnek ga­
riptir. Arna ai;1klarnas1, hii; ku$kusuz, Young Men's Christian
Association'm ( Y . M . C . A . Geni; Erkekler Hiristiyan Dernegi)
kurucularmdan birisi olan Howell'in dinin i$levi d1$mda soyut
spekiilasyonlan kavrarnay1 becerernernesidir.
K1saca, Londra Konferans1, Marx ile onun lngiliz rneslekta$­
lan arasmda Gene! Konsey'deki ciddi siirtii$rnelerin ilk i$aret­
l erini ortaya i;1kard1. lngilizlere i;ok onernli goriinen "evrensel
ozgiirliik, tarn oy hakk1 ve e$it ve adil yasalar", Howell'm i$aret
ettigi gibi '"Knahlar' ii;in yeterince heybetli goriinrniiyordu . "
Enternasyonal'in kok salrnas1 ii;in bir y1l sab1rla bekledikten
soma Marx, onu Marksist sm1f sava$I teorisiyle ciddi olarak a$I­
larnanm zarnammn gelrni$ olduguna inanrnI$lI. Pratik l ngiliz­
ler, sagir bir kavrayI$Sizhgm vurdurnduyrnazhg1 ile rnukavernet
ediyorlard1. Onlarm goziinde, felsefe ve ekonorni politigin siya­
setle ya da i$i;i sm1fmm giinliik i;1karlanyla herhangi bir ili$kisi
yoktu ve onlar Marx'm soyutlarnalarma en ciddi ku$kularla ve
endi$eyle bak1yorlard1 . 1 866 baharmda bir karai;1ban hastahg1
Marx'1 iii; ay kadar i;ah$arnaz hale getirdi ve sahneye geri don­
diigiinde Engels'e ac1 $ikayetlerde bulunuyordu:

Geri;ek $Udur ki Londra'daki lngi liz liderler, $imdi biz onla­


ra bir pozisyon kazand1rd1k ya (ve lngilizlerin iki $eyi aym an­
da yapma konusundaki yetersizliklerini dikkate almahsm) bi­
zim kendi hareketimiz konusunda son derece ilgisizler. Yak­
la$Ik iii; ay boyunca benim yoklugum olaganiistii zararh ol­
du. Ne yapilmahdir? Fransa'da, Beli;ika'da, lsvii;re'de (hatta

243
Almanya'mn �urasmda burasmda ve tek tiik Amerika'da) der­
nek buyuk ve devamh ilerlcmeler kaydetmi�tir. lngiltere'de,
bizim hayata i;:ag1rd1g1m1z reform hareketi, neredeyse bizi ol­
durecekti.

lngiliz sendika lide rlerinin d u rumlanm En ternasyonal'e


bon,;lu olduklan ya da Reform Birligi tarafmdan temsil edilen
reform hareketinden Enternasyonal'in sorumlu oldugu hic,;­
bir anlamda dogru degildi. Arna Marx'm, huysuz oldugu anlar­
da gerc,;ege c,;ok az sayg1s1 ve aksile�mesi ic,;in de pek c,;ok neden
vard1. Enternasyonal kanahyla sendikalan ve Reform Birligi'ni
bilimsel komunizmin davasma ko�abilecegini ummu�tu. Oysa,
Reform Birligi ve sendikalar Enternasyonal'i bir burjuva kuru­
muna donu�turuyorlard1. Gene! Konsey'de tam�ma goturme­
yecek bir burjuvanm, proleter yolda�lanm burjuva onyargila­
nndan vazgec,;irmek ic,;in boylesine guc,;lu bir mucadele vermek
zorunda kalmas1 sm1f farkhhklannm belirsiz karakteri uzerine
ho� bir yorumdur.
Ancak o an ic,;in Marx'm karamsarhg1 biraz abamlm1�t1. En­
ternasyonal, ayagmm altmda saglam bir zemin bulmaya ba�la­
m1�t1. Orgut, 1 866'da Edinburgh'da Hollandah ve Danimarka­
h emekc,;ilerin ithal edilmemesi ic,;in terzilerin grevine muda­
hale etti. Ertesi yil, Paris'te bronz i�c,;ilerini desteklemek uzere
kendi uyeleri arasmda bir koleksiyon organize etti ve 1 868 y1-
lmda Cenevreli in�aatc,;Iiar onbir saatlik i�gunu ve daha yiiksek
ucret ic,;in greve gittiklerinde, Gene! Konsey'in yard1m ve tavsi­
yelerini almak uzere Londra'ya bir heyet gonderdiler. 1 869 y1-
hnda Belc,;ika demir sanayiinde bir grev, askeri birliklerce kan­
h bir �ekilde bastmlmca Belc;ika Katliam1 uzerine bir manifes­
to yaymland1 ve "Avrupa ve Amerika'nm i�c,;ilerine" kurbanla­
rm ailelerine yard1m edilmek uzere bag1� c,;agnsmda bulundu .
Daha soma, Newcastleh ustalar dokuz saatlik i�gunu ic,;in greve
gittiklerinde, Gene! Konsey'in uyelerinden birisi, bir Danimar­
kah, grev kmc1 i�c,;ilerin ithalaum onlemek ic,;in c,;ah�mak uze­
re Kna'ya gonderildi. Bu mutevaz1 faaliyetler, Enternasyonal'in
ustlenmesi gereken i�levlerin ne oldugu konusunda lngilizlerin

244
kafalanndaki kavramla uyu�uyordu . Marx bunlan onayhyor­
du; ama bunlann yalmzca i�verenleri rahats1z ettigi ve proleter
devrimin yolunda i�c,;ilerin u luslararas1 dayam�masm1 guc,;len­
dirdigi olc,;ude 6nemli oldugunu du�unuyordu.
Ente rnasyonal'in 1865 yilmda ertelenmi� olan i l k y i l h k
kongresi 1 866 Eylul'unde Cenevre'de yapild1. Marx'm umdu­
gundan daha iyi gec,;ti. Marx bizzat kaulmad1 ama ba�kanh­
g1 ustlenen lsvic,;reli Jung, Odger, Cremer, Eccarius ve Dupont
admda bir Frans1zla Gene! Konsey'i birlikte temsil ettiler. Ce­
nevre'de toplanan bir kongrenin uyelerinin be�te dordunun
Frans1z ya da lsvic,;reli olmas1 dogald1 ve toplanularda lngilizle­
rin mevcutlann c,;ogunlugunu te�kil ettigi Londra'dan c,;ok fark­
h olan bu durum mu�kulpesent Howell uzerinde olumsuz bir
izlenim yapm1�t1.

Cencvre kongresinde [diye bildiriyordu ] "yabanc1 unsur" c,;o­


gun l u ktayd1 ve bu kuc,;uk guzel lsvic,;re kasabasmda pe k c,;ok
adamm, pek c,;ok diIde kimi zaman birkac,;1 birlikte, ideal evren­
sel bir cumhuriyet ic,;in haykm�lan duyuluyordu ama herkes
amac,;lar ve aradar konusunda farkh goru�teydi. Az say1daki
lngiliz agir, pra tik adamlard1; soyut du�uncelerden hayran hk­
la soz etmiyorlard1; onlar i�, eylem istiyorlard1.

Kendisini bir suru yabanc m m o rtasmda bulan Howell'in


dogal �a�kmhgm1 payla�mayanlar ic,;in, i�ler o kadar da ko­
tu gitmiyordu. Se ndikalann te�vik edilmesi , c,;ah�ma saatle­
ri , kadm ve c,;ocuklann c,;ah�mas1, duzenli ordularm kotulugu,
Polonya'mn yeniden kurulmas1 ve Avrupa'da Rus etkisinin 6n­
lenmesi gibi uygun konularda, karar tasanlan (bunlann c,;ogu,
guvenlik ac,;1smdan, Londra'da bizzat Marx tarafmdan haz1rlan­
m1�u) kabul edilmi�ti. Gene! Konsey, birkac,; 6nemsiz degi�ik­
likle yeniden sec,;ildi;4 ve Gec,;ici Tuzuk nihai olarak kabul edil­
di. Resmi bir tuzugu ve lehine yazilabilecek iki yilhk deneyi-

4 0 zaman ya da hemen sonra Gene! Konsey'e bir lspanyol, bir Danimarkah ve


bir Hollandahmn kanlmas1yla temsil edilen ulkelerin say1s1 dokuza �1km1�!1.
Ote yandan, M arx'm hitabesinin okunmas1ndan ve Tuzuk'un kabul edildigi
andan itibaren ltalyanlann etkili kanhm1 sona erdi.

245
miyle Uluslararas1 Emekc,;iler Dernegi, dunya sahnesinde sela­
m1m veriyordu.
Tuzugun kabuluyle i lgili o larak ortaya c,;1kan yalmzca bir
olay goru�melerin mukemmel ahengini gec,;ici olarak bozdu.
Bu Marx ve Proudhoncular arasmdaki duzensiz sava�m ilk sal­
vosuydu. Frans1z delegasyonu ic,;inde c,;ogunlugu te�kil eden
Proudhoncular, proletaryamn egemen sm1fla mucadelesinde
grevin tek ve yeterli silah olduguna inamyor ve siyasi eylemi
reddediyorlard1 ve bu tutumun mannkh sonucu olarak ken­
disi i�c,;i ve dolayas1yla potansiyel bir grevci olmayan hie,; kim­
senin proleter hareket ic,;inde bir yeri ya da degeri olmad1gma
inamyorlard1. Ve buna uygun olarak, Tuzuk'un Enternasyonali
Emekc,;ilerin Dernegi olarak tammlay1p, Genel Konsey'in "fark­
h u luslara mensup emekc,;ilerden o lu�tugu" kurahm getirdi­
ginden hareketle bu sozcuklerin gerc,;ek anlamlarmda yorum­
lanmasm1 ve kol i�c,;isi olmayan herkesin d1�arda b1rak1lmas1-
m onerdiler.
Bu Marx'a kurnazca bir darbeydi. Arna hic,;bir ba�an �ans1
yoktu. tflah o lmaz orta sm1f egilimleriyle lngilizler, harekete
kanlm1� olan az say1daki orta-s1mf radikal entelektuelin d1�lan­
mas1 ic,;in herhangi bir neden gormuyorlard1 ve baz1lan Marx'a
guvenmemeye ba�lam1� olsalar da ondan bu dolambac,;h yol­
la kurtulmay1 ak1l edememi�lerdi. lsvic,;re'nin Frans1z kesimin­
de Enternasyonal'in ilk sava�c,;1s1 Coullery admda bir doktor­
du ve onun da en etkin propagandac1s1 bir ogretmen olan Gu­
illaume idi. SayICa en buyuk kesimi olu�turan Frans1z lsvic,;reli­
ler, Alman lsvic,;reliler, uc,; Alman ve de lngilizlerle oneriyi red­
detmek uzere birle�tiler. Sonuc,; e le�tiriyi yapanlar ac,;1smdan o
kadar umut kmnyd1 ki bu ozel saldm bir daha asla tekrarlan­
mad1. Marx " farkh ulkelere mensup emekc,;iler"den birisi ola­
rak Genel Konsey'de kar�1 konulmaz bir �ekilde c,;ah�maya de­
vam etti ve Cenevre Kongresi'nden birkac,; hafta soma ba�kan­
hk kendisine teklif edildi ama o bu teklifi ihtiyath bir �ekilde
Odger lehine geri c,;evirdi.5

5 Marx yaz1�malannda Odger'i siirekli olarak "Odgers" olarak �agmr bu yan­


h� besbelli ki Odger'in imz�smm sonuna koydugu bir siisten kaynaklanm1�t1r.

246
Bir sonraki kongre, 1 867 Eyhi.l'unde Lozan'da yapild1. Bu top­
lanll, bir hafta soma sayg1deger Katolik Garibaldi, Victor Hu­
go, Louis Blanc ve Bakunin'in himayesi altmda Cenevre'de top­
lanacak olan Ban� ve Ozgurhi.k Birligi'nin ilk kongresinin gol­
gesi altmda oldu. Birlik, kongresinde hazH bulunmak U.zere
Entemasyonal'i davet etmi�ti ve gonderdigi bir sirkulerde onun
adm1 sempatizan olarak gostermek suretiyle Marx'm ofkesini
uyandHm1�t1. Marx'm kendisinin bu gosteri�li rakip orgut tara­
fmdan hor gorulmeye ya da yutulmaya izin vermek gibi bir niye­
ti yoktu . Genel Konsey uyelerinin Lozan'1 terk etmesinden on­
ce Marx konseye (teamul d1�1 olarak) yanm saat kadar bir su­
re, Cenevre'deki "ban� laf ebesi" ile herhangi bir ortakhk konu­
sunda uzun ve heyecanh bir nutuk c;:ekti. Ba�ka �eyler yanmda,
Rusya'ya kar�1 a�ikar bir �ekilde ordulara ihtiyac; varken evren­
sel ban�tan soz etmenin nafileligine i�aret etti. Arna Kongre top­
land1gmda bu konu gec;:i�tirilemedi. Ve Kongre, Birligin yap1la­
cak kongresine 'tam ve tekmil baghhk'lanm oylad1. Arna durum,
Marksist bak1� ac;:1smdan, bu baghhgm "fukanhgm ve ekonomik
dengesizligin sava�m ba�hca nedeni oldugu ve sava�1 kesin ola­
rak onlemek ic;:in toplumsal orgutlenmede bir degi�ikligin gerek­
li oldugu" yolunda bir deklarasyonla ac;:1khga kavu�turuldu.
Marx Lozan kongresinin sonuc;:larmdan butunuyle mem­
nun degildi. Gelecek y1l , arnk Kapital yay1m a�amasma geldigi­
ne ve aradan c;:1kacagma gore, kongreye bizzat kat1lacag1 ve "bu
Proudhoncu e�eklerin i�ini bitirecegi" tehdidini savurdu . Bun­
lar kesin bir zarar vermemi�lerdi; ama sm1f sava�mm bayragm1
cesurca ve ikirciksiz yukseltmek yerine, kar�1hkh yard1m, imla
reformu ve evrensel bir dilin olu�turulmas1 gibi konularda an­
lams1z karar tasanlan gec;:irmekle yetinmi�lerdi . Ancak Marx
kendisini, onemli olan �eyin, topland1g1 zaman ne yapt1g1 degil,
konferansm toplanabilmi� olmas1yla teselli ediyordu. Ve aidat­
lanm odemeyen �ubelerin gelecekte delege gondermeye yetki-

1864 sonunda Beehive'm matbaasmda bas1lan Hitab'm ve Ge�ici Tuzuk'un so­


nunda yer alan Gene! Konsey listesinde Odger'in yine "Odgers" olarak yer al­
m1� oldugunu ke�fetmek ilgin�tir ve bu listen in bas1m i�in Marx tarafmdan ha­
zuland1gmm kesin bir i�aretidir zira yanh�. hi�bir lngiliz'in yapmayacag1 tur­
den bir yanh�nr.

247
li kilmmayacag1m kararla�urarak yararh bir i� de yapm1�u; zira
bu gelecek yil Frans1zlann say1sm1 azaltacakt1. O stelik, bu y1l­
ki kongre, Londra gazetelerinde geni� olc;; u de haber olmu�tu .
Hatta The Times gazetesi Eccarius'u bu olay ic;; in muhabir ola­
rak gorevlendirmi� ve haberlerinin siitununa iki buc;; u k guinea
odemi�ti. Enternasyonal haber olmaya ba�lam1�t1.
1 867 y1h lngiliz siyasetinde onemli bir yild1. Reform Bir­
ligi'nin aj itasyonu gorevini yapm1� ve yaz aylannda Disraeli,
kariyerini farkh kilan vizyon ve oportiinizmle, yeni bir Reform
Yasa's1 gec;; i rerek "Whig'leri hezimete ugratm1�u" Erkeklere oy
hakk1 prensibini getirmiyordu - hic;; b ir Muhafazakar hukumet
bunu savunamazd1. Arna emlak vergisi odeyenlere ve kiracilara
oy hakk1 saglayan karma�1k sistemiyle sanayide c;; ah�an emek­
<;i sm1flann neredeyse tiimiinii oy kullanabilir hale getirmi�­
ti. Reform Birligi oteden beri istedigini, hatta istediginden faz­
lasm1 alm1�t1 ve kendisini feshetmekten ba�ka yapacak bir �e­
yi kalmam1�t1. Bunun Enternasyonal iizerindeki etkisi talihsiz
bir etki oldu. Gene! Konsey'in onde gelen lngiliz uyeleri -Od­
ger, Cremer ve Howell- Enternasyonal'i proletaryanm oy hak­
kmm elde edilmesinde Reform Birligi'nin bir miittefiki olarak
goruyorlard1 ve bu amac;; gerc;; e kle�tirilince, ona yonelik ilgile­
ri bir anda zay1flad1. Odger Gene! Konsey ba�kanhgma yeniden
sec;; i lmedi ve arka arkaya iic;; yild1r onun i�gal ettigi ba�kanhk il­
ga edildi. Konsey'in bir uyesi olarak kald1 ama c;; ah�malara ka­
tilmas1 kay1ts1z ve arahkh bir ha! ald1. Disraeli, Muhafazakarla­
n hezimete ugratt1gmda, belki de hie;; duymad1g1 bir orgiit olan
Enternasyonal'i de hezimete ugratma konusunda uzun bir me­
safe alm1�t1.
Bununla birlikte, Enternasyonal'in lngiltere'deki guc;; l erini
toparlama anlammda talih, Lozan Kongresi'nden sonraki son­
baharda Marx'a guldii. Bu lngiliz siyasetinde Fenian6 saldmla­
nnm kan�1khk ve kamuoyunda da tedirginlik yaratt1g1 bir an-

6 Fenian Society: Bag1ms1z bir lrlanda i<;in 1858 yilmda New York'ta kurulan,
1867 y1hnda ba�ans1z kalan bir ayaklanma ba�latan ve 1 9 1 6 y1lmda Irish Re­
publican Army 'ye (IRA) yerini b1rakan ihtilalci bir orgiit. Fenianlar giivenlik
gii<;lerinin arasma s1zarak 1867'de ba�ans1zhkla sonu<;lanan bir saldm ba�lat­
m1�lard1. Carr'm "Fenian saldmlan" dedigi olay bu olsa gerektir - <;.n.

248
d1. Enternasyonal her zaman lrlandahlarm ezilen bir ulus ola­
rak gorulme taleplerini kabul etmi�ti ve saldmlarm ba�hca or­
gutleyicisi ve ba�launsmm kans1 Bayan O'Donovan Rossa, ko­
casma kaulmak uzere Amerika'ya hareket etmeden once, Gene!
Konsey'e gostermi� oldugu sempati ic,;in " c,;ok ovucu ve nazik
bir" te�ekkur mektubu yollam1�t1. Kas1m aymda Gene! Konsey
Fenianlan desteklemek ve o zamanm lc,;i�leri Bakam Gathor­
ne-Hardy'ye sunulmak U.zere bir muhlira haz1rlad1 ve sorunu
tartl�mak uzere basmm da davetli oldugu iki ac,;1k toplantl du­
zenledi. Marx'm kendisi konu�mad1 ama Gene! Konsey'in ye­
ni sekreteri Fox, "s1rf bir lngiliz tarafmdan yapild1g1 ic,;in guzel"
bir konu�ma yapt1. Dublin gazetelerinin kat1hm1 bu.yuk olmu�­
tu ve The Times'da bile bununla ilgili bir haber vard1.
Bu iki toplantmm arasmda, 23 Kas1m'da , U.c,; "Manches­
ter �ehidi"nin infazlan yer ald1 . Kelly ve Deasy adh iki Feni­
an, Manchester'de bir hapishane arabasmdan silahh be� lrlan­
dah tarafmdan kurtanlm1�lar -kendi beyanlarma gore kasit ol­
madan- gorevli polislerden birini vurmu�lard1. Be� sald1rgan,
adam oldurmekten olume mahkum edildi ve bag1�lanmalan
yolundaki c,;ok guc,;lu destege ragmen, uc,;u asild1. Bu lngiltere'de
halk onunde yap1lan hemen hemen son idamd1.

Boyl e likle Muhafazakarlar dun sabah [diye yaz1yordu Engels


ertesi gun Marx'a ] , Mr. Colcraft'm (cellat) eliyle lngiltere ve
lrlanda arasmdaki kesin aynhk eylemini gen;; ekten onaylam1�­
lard1r. Fenianlann sahip olmad1klan tek �ey �ehitlerdi ve bu
Derby ve G. Hardy onlara bunu vermi�ledir. Bu uc;: ki�inin ida­
m1yla Kelly ve Deasy'nin kurtanlmas1 bir kahramanhk olay1
haline ge lmi� ti r ve l rl anda , lngiltere ve Amerika'daki her lrlan­
dah bebegin be�igi ba�mda kahramanhk turkusu olarak soyle­
necektir. Lehli kadmlann yapt1g1 gibi, lrlandah kadmlar da bu­
nu kesinlikle yapacakl ard1r.

Gene,; J enny Marx, "yirmiler"in duygusal heyecam ic,;inde


"Manchester infazlarmdan sonra siyahlar giydi ve Polonya ha­
c,;m1 ye�il bir kurdela ile takt1" ve Marx, Gene! Konsey'de yol­
da�lanna lrlanda'nm ihtiyac1 olan �eyin, bag1ms1zhk, bir ta-

249
nm devrimi ve lngiltere'ye kar�I koruyucu tarifeler uygula­
mak oldugu nu ac;1klad1. Arna k1� yakla�Jrken halkm ofke­
si yali�li ve unutu ldu ve sessiz bir hareketsizlik bir kez daha
Enternasyonal'in lngiltere'de guttugu davay1 tehdit etti.
1868 ve 1 869 yilhk kongreleri, s1ras1yla, Bruksel ve Basel'de
yap1ld1 ve bu iki kongre Enternasyonal'in Kna'daki en yii.ksek
duzeyini temsil eder. Birincisine doksan yedi (her ne kadar ya­
ndan fazlas1 Belc;ikah olsa da) , ikincisine yakla�1k seksen de­
lege kal!lm1�t1. Marx bu kongrelerin her ikisine de bizzat ka­
l!lmad1. One sii.rmek istedigi doktrinlerin hic;birinin c;ogunluk
saglayamayacagmdan endi�e ediyordu ve kendi �ahsm1 yenil­
gi riski altma sokmak istemiyordu. Arna Brii.ksel Kongresi, her
�eye ragmen, kendisinin de �1k bir �ekilde itiraf ettigi gibi, " ke­
disini �oyle boyle kabul ettirdi" Ba�lang1c;ta beklenmedik ku­
c;uk bir engel vard1. Kongrenin evsahipleri olarak bir salon bul­
mas1 gereken Belc;ikahlar, salon kiralayamayacak kadar yoksul
olduklanm ac;1kladilar. Toplantmm yapilacag1 yerin kiras1 do­
lay1s1yla aceleyle delegelerden toplanan paralarla kar�Iiand1 ve
Marx, "yigit Belc;ikalrlar" hakkmda alayc1yd1.
Arna goru�melerin kendisi o kadar kotu degildi. Ozel mulki­
yet konusunda, (Marx'm korkulanna ragmen c;ogunlukta olan)
ilgacilarla, gelecegin ekonomik yap1smm kuc;uk mulkiye t ve
kar�1hkh bir kredi sistemine dayanacagma inanan Proudhon­
cular arasmda garip ve manl!ks1z bir uzla�manm sagland1g1
dogrudur. Kongre bu.yuk bir c;ogunlukla toprakta ozel mulki­
yetin kaldmlmas1 yolunda oy kulland1 ama makinalar ve ii. re­
tim arac;larmm i�c;inin mah olmasm1 karara baglad1. Gelecekte
sava�lann (Marx, Rusya'ya kar�1 yapilacak bir sava� ic;in istisna
yapilabilecegini du�unuyordu) ic; sava�a e�deger sayilmas1 ge­
rektigini ac;1klad1 ve i�c;ilere sava�1 onlemek ic;in (Marx'm sac;­
mahk olarak gordugu) grev tavsiye etti. Oteki kararlar ele�tiri­
ye daha az ac;1kt1. Kongre, bu yuk bir curetle, Ban� ve Ozgurluk
Birligi'nin bag1ms1z bir varhgmm hakh bir nedeni olmad1gm1
ifade eden ve Enternasyonal'e kal!lma c;agnsmda bulunan da­
veti oylad1. Ve son ve onemli bir nokta olarak, Alman delegele­
rinin onerisiyle, "Karl Marx'm eseri Kapital'in bu.tun ulkelerin

250
emeki;ilerine tavsiye edilmesi ve bu onemli eserin henuz i;evril­
memi� oldugu dillere i;evrilmesi ii;in i;aba gosterilmesinin arzu
edildigi" konusunda bir karar ald1.
1 869 Basel Kongresi Enternasyonal'in tarihinde onemli bir
don-Um noktas1 o ldu. Di; y1l sureyle ba�ka bir kongre toplan­
mad1 ve yeni bir kongre toplanmadan once kopma noktasma
neredeyse ula�1lm1�t1. Arna o zaman i�in onemi gorulemiyordu
ve bu kongreye kaulanlar kadar sab1rs1z bir �ekilde Londra'da
bekleyen Marx ii;in de kongrenin eylemleri yeterince sITadan
gorunuyordu . Bu kongre ayrmuh bir �ekilde, Alman delegele­
rin hobisi olan (�imdi art1k " insiyatif' ya da "referandum" ola­
rak bilinen) "dogrudan yasama" meselesini tart1�t1. Bu mese­
leyi ele almaya gundem maddeleri belirlendikten soma ka­
rar verdi; ama o kadar i;ok zaman harcand1 ki o gundem mad­
delerini bile tamamlamak mumkun olmad1. Kongre muazzam
bir i;ogunlukla (yalmzca birkai; Frans1z kar�1 i;1kmay1 goze ala­
bilmi�ti) kendinden onceki kongrenin toprakta ozel mulkiye­
tin kaldmlmas1 karanm oylad1 ve itaatsiz uye ve �ubeleri "ge­
i;ici olarak haklarmdan mahrum etme" yetkisi vererek Genel
Konsey'in yetkilerini arurd1. Arna bu kongrenin onemi ba�ka
bir yerde yatmaktad1r. Sahneye yeni bir ki�i i;1km1�t1. Mikhail
Bakunin, Cenevre k1s1mlarmm birinden yetki alarak, bir Enter­
nasyonal kongresinde ilk ve son kez haz1r bulundu ve ilk kez
olarak kongre, Genel Konsey adma resmen sunulmu� olan bir
karar tasansm1 reddetti.
Olaym kendisi onemsizdi. Kongre'nin gundemi miras soru­
nunu da ii;eriyordu . Miras hakk1 son zamanlarda i;ok taru�1l­
m1�ll ve bu hakkm ilga edilmesi Bakunin'in i;ok sevdigi fante­
zilerinden birisiydi. Marx farkh bir goru�u benimsedi. Mirasm,
mevcut toplumsal sistemin bir nedeni degil, bir sonucu oldu­
gunu ileri surdu. Marx her zaman ozel mulkiyetin kaldmlma­
s1 yonunde Enternasyonal'in ikirciksiz bir karar ahp ai;1klama­
sma i;ah�1yordu. Miras yoluyla edinilmi� ozel mulkiyetin ilga­
sm1 saglayan bir karar tasans1, ozel mulkiyetin kendisinin de­
vam edebilecegi anlamma gelebilirdi. Bakunin ve arkada�lan,
aym derecede mant1kh olmasa da, e�it derecede kararh bir �e-

251
kilde, mirasm kaldmlmasm1, mi.i.lkiyetin toptan ilgas1 yolunda
ve ustelik mulkiyetin toptan ilgasma kar$1 c;1kanlarm bile kabul
edebilecegi onemli bir ad1m olarak goruyorlard1 ve bu karar ta­
sansmm resmen ve oy birligi ile Enternasyonal'in programmda
bir madde olarak benimsenmesinde 1srar ettiler.
Son c;are olarak bu bir ilke meselesinden c;ok Bakuninciler­
le Gene! Konsey'i bolen bir taktik meselesi haline geldi. Marx
bizzat Basel'e gelmi$ olsayd1 karars1zlan Gene! Konsey yanmda
toplayabilir ve bu olanakh degilse, boyle bir konuda yenilgiye
ugramaktansa onlan daha elveri$li bir zemine c;ekebilirdi. Arna
Eccarius Marx'tan talimatlan almI$lI ve onlan Alman dakikligi
ile etkiledi. Bakunin de daha az inatc;1 degildi ve firtmah belaga­
ti pek c;ok oy degerindeydi. Uzun ve ale$li bir tarlI$madan son­
ra Kongre'ye Bakunin ve arkada$lan ile Gene! Konsey adma Ec­
carius tarafmdan alternatif karar tasanlan sunuldu. Birinciler,
temiz ve basil bir $ekilde mirasm ilgasm1 onerdiler; ikinciler ise
mirasm ilgasmm gene! olarak ozel mulkiyetin ilgasmm bir par­
c;as1 oldugunu ve ayn bir hedef olarak ele almamayacagm1 be­
yan ettiler. Bu ince bir noktayd1 ve pek c;ok delegenin kafasmda
kan$1khk egemen oldu. Kimileri heyecanla her iki tasanya da
oy verdiler. Digerleri tamamiyle c;ekimser kaldilar. Oylar sayil­
d1gmda, Bakuninci oneriye otuz iki "evet" ve yirmi lie; "hayn"
c;1kt1. Ancak usu! geregi on lie; c;ekimser oy red oyu olarak sa­
y1ld1 ve karar tasans1 kabul edilmedi. Gene! Konsey'in karar ta­
sans1 daha soma oya kondu ve bu.yuk bir c;ogunluk tarafmdan
reddedildi. De; lngiliz delegeden yurekli sendikan Applegarth
ve kendisini i$c;i sm1fi hareketine adamI$, eksantrik bir insan­
sever olan Cowell Stepney, Bakunin'e kar$I ve Eccarius'tan ya­
na oy kullandilar. Dc;uncu lngiliz, Lucraft oylamada hazn bu­
lunmad1. Sonuc; gulunc;tii. Kongre miras konusunda hic;bir ka­
rar almay1 ba$aramad1. Arna moral zafer Bakunin'den yanayd1.
Efendisinin paylamalanm ongoren ve bu.yuk ellerini ogu$tura­
rak ve dinleyenlere "Marx son derece sinirlenecek, Marx son
derece sinirlenecek ! " diye tekrarlayan Eccarius'tan ba$ka hie;
kimse pek fazla uzulmii.$ gorunmuyordu.
Marx, eger bu onemsiz meselenin, Bakunin'le yapacag1 ve

252
yalmzca Enternasyonal'in c;:okii�iiyle sonuc;:lanacak meydan sa­
va�mdaki ilk c;:au�ma oldugunu bilseydi , iiziintiisii daha bii­
yiik olurdu. Arna o an ic;:in durum yeterince saghkh goriinii­
yordu. lngiltere'de i�ler bulamku, o kadar bulamku ki Marx bir
ara Gene! Konsey'in Cenevre'ye ta�mmasm1 bile dii�iinmii�tii . 7
Oysa Ktta'da Enternasyonal hie;: bu kadar geli�me gostermemi�­
ti ve hala biiyiik ad1mlar auyordu. Onceki kongrelerde temsil
durumlan az c;:ok muglak birkac;: rastgele delege vardi. Basel'de
ilk kez, Liebknecht'in kendisi de dahil, Alman i�c;:ilerinin bili­
nen ve tanmm1� derneklerini temsil eden diizenli bir delegas­
yon yer aldi . Avrupa'nm ufkunu karartan herhangi onemli bir
bulut yoktu. 1868 guziinde Marx, en aktlhlara bile anz olan o
bariz acemilikle, bir sure once Kralic;:e Isabella'y1 tahtmdan in­
diren lspanyol devriminin, "olumciil ve aksi halde kac;:mtlmaz
bir Franko-Prusya sava�1m onlemek iizere bir h1zzr gibi ortaya
c;:ikugm1" iddia etti. Heniiz hie;: kimse tam da bu lspanya tahtm­
daki bo�lugun Avrupa'da Fransa-Prusya sava�mm ba�lamasma
yo! ac;:acagm1 , ya da o sava�m " oliimciil" etki yapacag1 kurum­
lann ba�mda Enternasyonal'in gelecegini ongoremezdi. Bun­
dan sonraki boliim, Fransa-Prusya sava�mm Enternasyonal ve
Marx'm kariyeri iizerindeki etkilerine aynlacakur. Ancak on­
ce, bir giri� olmak iizere, Marx'm, Lassalle'in olumiinden son­
ra Alman demokratik hareketiyle olan ili�kilerinin yolunu izle­
mek gereklidir.

7 Soz konusu ta�mmamn gerek�esi k1smen ki�iseldi. Marx arkada�1 Kugelman"a


Cenevre'de yilda 200 sterline ya�ayabilecegini oysa Londra'da 500 ila 600 ster­
lin harcad1g1m soylemi�ti. Arna Cenevre"de kutuphanelerin bulunmamas1 bu
du�unceyi olanaks1z k1ld1.

253
O N U � U N C U BOLUM
Enterna syona l ' d eki � a t l ak:
Frans a - Pru sya S a va�1

Alman i�<;i hareketinin tepesinde Lassalle'in huzursuz ruhu, o


oldukten soma da y1llarca dola�1p durdu. Melodram onu olu­
munde bile izledi. Ailesiyle Kontes Hatzfeldt arasmda onun na­
a�ma sahip olmak i<;in yak1�1ks1z bir didi�me oldu. Sonunda
cesede polis el koydu ve yerel Yahudi mezarhgmda gomulmek
ii.zere Breslau'ya, annesine gonderildi. Siyasi vasiyeti de aym
�ekilde tart1�mahyd1. Vasiyetnamesinde (Marx'm tats1z yoru­
muyla "saltanat suren bir prens gibi") Alman l�<;ileri Birligi'nin
ba�kanhgm1 ii.stlenmek ii.zere bir halef tayin etti. Se<;imi, du.­
rust ama zay1f bir adam olan ve mer hum kahramanm her sozii.­
nii. yalmzca yamlmaz gormeyen ama kurtulu� i<;in kendi ba�ma
yeterli goren Bernhard Becker'den yana oldu. Bu kamda olan
bir ba�ka sad1k destek<;i daha vard1 - Kontes Hatzfeldt ve onun
Becker uzerindeki varsay1lan nufuzu, Becker'e "eteklik ba�kan"
takma adm1 kazandud1. Ba�kalan , Alman l�<;ileri Birligi'nin ku­
rucusuna sayg1 borcu olan ya�ayan bir organizma oldugunu
ama kendi yolunda geli�mesine izin verilmesi gerektigini du­
�unuyorlard1. Bu kesimin onderi, ad1 Schweitzer olan, aristok­
ratik bir aileden donme ve proleter bir romanm, Lucinda ya da
Sennaye ve Emek'in yazan, k1sa surede kendisini Bernhard Bec­
ker ve Kontes'le amans1z bir sava� halinde buldu ve be� y1l sii.-

255
reyle iki rakip hizip Lassalle'in siyasi miras1 ic;in mucadele etti.
Bu ko�ullar altmda, Schweitzer'm �imdiye kadar Birligin d1-
�mda kalm1� iki unlu Alman sosyalisti Marx ve Engels'i potan­
siyel muttefik olarak gormesi dogald1. Lassalle'in olumunden
hemen sonra Liebknecht, Schweitzer adma Marx'a yazm1� ve
onu Almanya'ya gelerek Birlik'in ba�kanhgm1 almaya davet et­
mi�ti. Marx, Liebknecht'in boyle bir daveti yapma yetkisinden
pekala ku�ku duymu� olabilir. Arna bir ay sonra Schweitzer
dogrudan ve daha mutevazi bir yakla�1mda bulundu . Marx ve
Engels'i, Birligin yeni gazetesi Social-Democrat'a katk1da bulun­
maya davet etti. Gazetenin ilk say1s1 1 Ocak'ta c;1kacak ve da­
ha soma haftada uc; kez yaymlanacaku. Marx, "emegin yalmz­
ca platonik bir dostu" olarak niteledigi Herwegh ve eski maska­
ras1 Moses Hess'in katk1da bulunacaklar listesinde bulundugu­
nu ogrenmekten memnun olmad1. Ancak yeni kurulmu� olan
Enternasyonal'in c;1karlan ve o zaman bir y1l sonra yaymlana­
cagm1 umdugu Kapital'in sat1�1 ac;1smdan bir Berlin gazetesin­
de bir yerinin olmas1 gerektigini du�unerek ve Engels de Social­
Democrat'm " pis bir ad" oldugunu, yeni giri�ime Proleter ad1-
nm verilmesini tercih edecegini du�unmekle birlikte, her ikisi
de kabul ettiler. Schweitzer, Social-Democrat'm ilk say1lanndan
birinde Marx'm Enternasyonal'in kurulu� Hitabesi'ni tumuyle
yaymlayarak minnettarhgm1 ifade etti.
Ancak bu i�birligi, ba�kalannm kontrol ve yonetimindeki
her i�birliginde oldugu gibi daha ba�mdan itibaren kolay de­
gildi. llk sorun, Paris'teki Moses Hess'in mektubunda, Tola­
in ve Enternasyonal'deki Frans1z grubunun oteki liderlerinin
Prens " Plon-plon"un gizli dostlan oldugunu iddia etmesiyle
ortaya c;1kt1. Marx guc;lu bir �ekilde protesto etti ve alenen So­
cial-Democrat'1 b1rakma tehdidinde bulundu. Arna birtak1m ha­
raretli kar�1 suc;lamalardan sonra mesele, gazetede Paris muha­
birinin iddialanmn as1ls1z oldugunu ifade eden ve bundan boy­
le Liebknecht'in ac;1kc;a onay1 olmayan hic;bir �eyin gazeteye
konulmayacag1 sozu veren bir editor notunun yaymlanmas1yla
c;ozume bagland1. Liebknecht'in boylelikle Marx'm Berlin'deki
tam yetkili elc;isi i�levini yuruttugu dogrulanm1� oldu.

256
Bu onemsiz bir olay gibi gorunuyordu ve Schweitzer yete­
rince tarziye vermi�ti. Ancak bir ka�1k sudaki bu fmma daha
derindeki bir rahats1zhgm belinisiydi. Ashnda Marx, kokeni­
ni Lassalle'e bon;;l u olan ve onun amsma ha.la sahte baghhgm
otesinde itibar gosteren bir orgutun sad1k bir muttefiki olamaz­
d1. Social-Demokrat'Ia i�birligi yapmaya i;;1 karsal nedenlerle sbz
vermi�ti. Ancak ilk dakikadan itibaren durumun yanh�hg1 onu
irkiltti ve her zaman oldugu gibi ofkesini Engels'e yazd1g1 mek­
tuplarda ifade ediyordu.

Baron ltzig'in miras b1rakug1 �ekliyle [ diye yaz1yordu Subat


ba�mda] l�c;ilerin Birligi'nden hic;bir �ey c;1kmaz. Ne kadar er­
ken tasfiye edilirse o kadar iyi olur . . . Her haliikarda havanm
temizlenmeye i h tiyac 1 var ve bu bozuk �eyden temizlenen par­
ti hala Lassalle kokuyor.

S c hweitzer arnk hii;; b ir �eyi dogru yapam1yordu. Social­


Democrat'm B i rl igin k u rucusuna kibar gondermelerde bu­
lunmasma izin verdi ve Marx tarafmdan " kolece yaltaklan­
ma" ile sui;;l ad1. Daha da kotusu Schweitzer o zamana kadar
Bismarck'm "Prusya" siyasetini savunan Lassalle gelenegini iz­
ledi . Bu Marx'a arad1g1 firsan verdi. Hess meselesi dolay1s1y­
la aynlmay1 du�unmu�tu ama bir ilke meselesi, kendi ii;;l erin­
deki bin meseleden daha onemliydi. 23 Subat'ta Liebknecht'e,
Schweitzer'a iletilmek ve Social-Democrat'ta yaymlanmak uzere
Marx ve Engels imzah bir ai;;1 klama gonderildi. Bu beige, onla­
rm gazetenin "hukumete ve de feodal-aristokratik paniye kar­
�1" ko�ullann elverdigi en cesur politikay1 izlemek ko�uluyla i�­
birligi sozu verdiklerini kaydediyordu. Fiilen benimsenen (ve
Marx tarafmdan "kralc1 Prusya hukumet sosyalizmi" olarak ni­
telenen) taktikler, Social-Democrat'Ia onlar arasmda ba�ka her
turlu i�birligini olanaks1z hale getiriyordu. Bu bildirimin kisa
bii;;i mi her turlu taru�ma olanag1m onadan kaldmyordu. Ai;;1 k­
lama 4 Man'ta yaymland1. "O suruden aynlmamn tamamlan­
m1� olmas1" diye yaz1yordu Engels, "kalbimin uzerinden bir ta�1
kald1rd1. " Beklenmedik ve Marx'1 da tam tatmin etmeyecek bir
�ekilde Herwegh ve (oldugu duelloda Lassalle'in �ahidi) Rus-

257
tow da ai;:1klamadan yana i;:1kular. Di; hafta soma, Liebknecht,
muhafazakar bir gazete olan Rheinische Zeitung'da, Alman l�i;:i­
leri Birligi'nin ba�kanhgmm Schweitzer tarafmdan , Lassalle'in
doktrinlerinin i;:ok y1llar once Marx ve arkada�larmm savun­
mu� oldugu ilkelerin "soluk ve i;:arp1ulm1� bir kopyas1" ndan
ba�ka bir �ey olmad1gm1 belirterek Marx'a bnerildigi iddiasm1
aktararak durumu geli�tirdi. Schweitzer, beklenebilecegi gibi,
Marx ve Engels'in "particle birinci kemanlan i;:alamayacaklanm
ke�feder etmez" i;:ekildikleri gorii�iinii benimsedi.
Schweitzer'le olan aynhk, Marx'm Lassalle tak1m1yla bir it­
tifak anla�mas1 yapma konusundaki son giri�imi oldu. Enter­
nasyonal giii;:leniyordu ve Kita'daki ulusal orgiitler onun yam­
na gelmeliydiler, o onlann degil. Enternasyonal'in Almanya'da
zeka ve nezaketi, diiriistliik ve sadakatla birle�tirmi� bir temsilci
bulamam1� olmas1 yalmzca iiziintii vericidir. Bir tek Liebknecht
vard1 ve Liebknecht her zamanki Liebknecht'ti.

Bizim uslu liebknecht [ diye yaz1yordu Engels 1 865'te] ne­


zakets iz li gi ni ve icini yabani bir �ekilde dokmeyi bir tur­
lu engelleyemiyor. Tek ba�ma ve kendi ba�Ina hareket et­
mek zorunda kald 1gmda insan oniki aym onunda ondan te­
di rgi n oluyor. Arna q ue veux-tu (ne istiyorsun ) 7 Bu tam da
onun, liebknecht'in dogas1 ve ne kadar mmldamlsa ya da
homurdamlsa bir i�e yaramaz. Ve her �eye ragmen �u anda
Almanya'daki tek guven ilir irtibaum1z odur.

Yan kiii;:iimseyen yan �efkatli "Wilhelmchen" lakab1 Marx­


Engels yaz1�malannda en i;:ok kullamlan takma add1 ve her iki­
sinin ona kar�I olan ortak tavnm olduki;;a iyi ifade eder.
1865 sonbaharmda Liebknec ht Prusya'dan kovuldu. Le­
ipzig'e yerle�ti ve ertesi yil orada, radikal harekette yeni yeni
bnem kazanmaya ba�layan geni;: bir adam olan August Bebel'le
birlikte Saxon Halk Partisi'ni kurdu. Partinin program1 Alman
l�i;:ileri Gene! Birligi'nin programmdan , 1 866 Almanya'smda
ba�ka her �eyi zorunlu olarak golgede b1rakan bir konuda fark­
hyd1. Alman l�i;:ileri Birligi " kiii;:iik Almanya"dan ya da Prus­
ya partisinden yanayd1 ve Bismarck' m , Avustu rya'y1 d1�ar-

258
Karl Marx.
da b1rakan bir Kuzey Alman Federasyonu yaratma politikas1-
m destekliyordu. Saxon Halk Partisi "buyuk Almanya"dan ya­
nayd1 ve Prusya'ya kar�1yd1 . Ate�li bir �ekilde Bismarck<;; ! <;;6 -
zumu protesto ediyor ve Avusturya'nm da uyesi olacag1 bir
pan-Cermen federasyonunu savunuyordu . Dolay1s1yla Saxon
Halk Partisi'nin bir i�<;;i partisi olma konusunda Alman l�<;;i leri
Birligi'nden daha az iddias1 oldugu i<;;i n Bismarck'a daha dogru­
dan muhalefet ediyor ve Marx'm alk1� ve destegi ile a�m solun
partisi olarak az <;;o k bir ba�an ortaya koyuyordu. 1 867 yilmda
Kuzey Alman Meclisi'ne hem Liebknecht hem de Bebe! se<;;i l­
meyi ba�ardilar ve 1868'in ba�mda Demokratisches Wochenblatt
ad1yla, Schweitzer'in Social- Democrat'ma muhalefet eden yeni
bir haftahk sureli yaym ba�lattilar.
Bebel'in, Marx'm bile (her ne kadar " Herr Wilhelm'in og­
rencisi olma talihsizligine ugram1� olsa da" ) "yararh ve ener­
jik" olarak gordugu yetenek ve heyecam Demokratisches Woc­
henblatt'1, Alman l�<;;i leri Birligi'nden uzak duran bag1ms1z sen­
dikalann bulu�ma noktas1 haline getirdi ve Liebknecht ve Be­
be! k1sa sure i<;;i nde Schweitzer'le e�it ko�ullarda hareket ede­
bilir hale geldiler. Bu rekabetirt etkileri k1sa surede hissedildi.
Schweitzer Almanya'da en buyuk yetkiye sahip oldugu surece
Marx'm tutumunu dikkate almamay1 goze alabilir ve Marx'm
yeni yetme Liebknecht'e zaman zaman verdigi destegi ku<;; u m­
semeyle kar�Iiayabilirdi. Arna �imdi i<;; e rde ciddi rakiplerle kar­
�Iia�mca Marx ve Enternasyonal'i kendi yanma almanm degeri­
ni bir kez daha kavrad1. Alman l�<;;i leri Birligi'nin yilhk kongre­
si 1 868 Agustos'unda Hamburg'da topland1. Marx, onur konu­
gu olarak toplanuya davet edildi.
Marx zeytin dahm tumuyle reddetmedi. Her �eye ragmen o
bir Alman'd1 ve Almanlar'm " harekete lngilizlerden daha ile­
ri bir duzeyde ba�lad1klanm ve Alman olduklan i<;;i n, omuzla­
nnm uzerinde kafalan oldugunu ve genellemeler yapmay1 be­
cerebileceklerini" gormemezlik edemiyordu. Enternasyonal'de
Frans1z ve lngilizlerin say1sal ustunlugu surekli bir s1kmt1 kay­
nag1 idi ve bir kez ona kar�1 birle�irlerse, tum orgut onun kon­
trolunden <;; 1 kabilirdi. Ba�ka bir neden yoksa bile bu neden-

260
le ciddi bir Alman kauhmm1 bu.yuk bir istekle arzuluyordu
ve Liebknecht'in kusurlanm bii.tii.n yumurtalan o sepete koy­
mak istemeyecek kadar biliyordu. Enternasyonal'in Brii.ksel
Kongresi ic;in Gene! Konsey'deki c;ah�malanm bahane ederek
Hamburg'a gelmekten kendini mazur gosterdi. Arna uygar bir
�ekilde Alman l�c;ileri Birligi'ni, i�c;i sm1fmm uluslararas1 i�bir­
ligi ve siyasal ozgii.rlii.k mii.cadelesini dile getiren son progra­
mmdaki kararhhk nedeniyle kutlad1. Sozcii.kler belirli bir iro­
nik niyetle sec;ilmi�ti; zira uluslara ras1 i�birligi hic;bir zaman
Lassalle'in ulkusii. olmam1�tI ve Schweitzer efendisinin ulusal
onyarg1lanm c;ok sad1k bir �ekilde taklit etmi�ti.
Enternasyonal'in Brii.ksel Kongresi'ni, Eccarius'un Enter­
nasyonal delegesi olarak haz1r bulundugu bag1ms1z sendikala­
rm Nii.rnberg'deki kongresi izledi. Kongrenin c;ogunlugu Lieb­
knecht ve Bebel'in arkasmda saf tuttu. Arna uzla�ma havas1 de­
vam etti; Demohratisches Wochenblatt'taki bir makalede Liebk­
necht Hamburg, Brii.ksel ve Nii.rnberg'in, "aym hedeOere dogru ,
aym c;abalann" ortaya konduguna tamk oldugunu yazd1. Nurn­
berg kongresinin bir sonucu olarak, guney Alman sendikalan­
nm bazilan ilk kez Enternasyonal'e kauld1lar. Schweitzer, rakip­
lerinin ba�ans1yla bir kez daha tela�land1. 10 Ekim'de Alman 1�­
c;ileri Birligi ve Nii.rnberg sendikalan arasmda arabulucuk yap­
mas1 ic;in Marx'a yalvaran bir yaz1 yazd1 ve uc; gun soma Marx,
kavgay1 k1�k1rtanm Schweitzer oldugunu ima ederek, rakip or­
gutler arasmda ban�1 yeniden kurmak ve sii.rdii.rmek ic;in elin­
den gelen her �eyi yapmaya haz1r oldugunu ac;1klad1. Marx'm
cevab1 henii.z gelmeden, Schweitzer, nas1l Uri kantonunun her
uyesi lsvic,;re Konfederasyonu'nun bir parc;as1 ise, aym anlamda
Alman l�c;ileri Birligi'nin her uyesinin Enternasyonal'in bir uye­
si oldugunu yazm1�t1. Marx, titiz bir izleme politikas1yla, Alman
i�c;ilerinin hareketini Enternasyonal'e kazandmna yolunda me­
safe alm1� gorii.nii.yordu.
Arna Marx'm hesaplan Alman siyasetinin gelip gec;ici heves­
leri ve Alman siyasal hayatmm 1slah olmaz hizipc;i karakteri
nedeniyle bozuldu. Sadowa ve Sedan arasmda gec;en sii.rede -
Bismarck'm Avusturya kolunu keserek Almanya'yi sakat b1rak-

261
ug1 ve Fransa kar�1smda ses getiren bir zafer kazanarak bu pek
etkili ameliyali henii.z hakhla�urmad1g1 bir s1rada- o anm temel
meseleleri ii.zerindeki gorii.� aynhklanm gidermek olanaks1zd1.
C:: o k ge<;:meden rakipler yine birbirlerinin bogazma sanldilar ve
her ne kadar 1 868-69 k1�mda Schweitzer Prusya basm kanu­
nuna kar�1 bir su<;:tan hapiste ii.<;: ay ge<;:irdiyse de, Liebknecht,
Bismarck'm gizli ajam diye ona sald1rmay1 surdurdu. 1869'un
ba�mda Liebknecht ve Behel Alman l�<;:ileri Birligi'nin gelecek
ilk toplanusmda ortaya <;:1k1p Schweitzer'in 1 864'ten beri karar­
h bir �ekilde Bismarck'm oyununu oynad1gm1 herkese kamt­
layacaklanm belirterek meydan okudular. Bu meydan okuma
kabul edildi ve tarn�ma Mart sonunda Berlin'de yapild1. Tarn�­
mamn sonunda Schweitzer'in guven oylamasma gitmesi oneril­
di. Oylama her delegenin temsil ettigi se<;:men say1s1 esasma go­
re yapild1 ve buna gore onerinin, 4. 500 "hay1r" oyuna kar�1hk
7. 500 "evet" oyuyla kabul edildigi a<,;:1kland1.
Schweitzer'in kendi orgutunde boyle bir sonu<;: ciddi bir
moral yenilgiydi. Marx, her ne kadar "Liebknecht ve Bebel'in
Schwei tzer'in ihan e ti su<;:l amala n m destekleyecek tek b i r
o lguyu b i l e anlatamad1kla n m " homurdand1ysa d a , kesin­
likle memnun o l d u . Engels, b u n u n Schweizer'in " ki�isel
dikta torlii.gii. "nii.n sonu anlamma geldigi gorii.�ii.nii. savundu
ve Liebknecht'in sahip oldugu "aptal �ans1" uzerine yorum­
da bulundu . Schweitzer sevgili Kontes Hatzfeldt ile reklam1
iyi yapilm1� bir uzla�ma yoluyla, "ortodoks" Lassalle'cilerin
pek az say1daki kalmulanm yeniden Alman l�<;:ileri Birligi'ne
katarak pozisyonunu gii.<;:lendirmeye <;:ah�tl. Ancak bu ham­
le Liebknecht'le olan aynhg1 geni�letmekten ba�ka bir i�e ya­
ramad1 ve Agustos'un ba�mda Eisenach'ta toplanan bir sendi­
ka kongresi yeni bir Sosyal Demokrat l�<;:i Partisi kurulmas1-
na karar verdi. Bu <;:ok onemli bir karard1 zira bu kongre Al­
man i�<;:i hareketinin gelecekte Lassall'ci ya da u lusal bir <;:iz­
giyi degil, Marx<,;:1 ve u luslararas1 bir <;:izgiyi izlemesi gerekti­
gine karar veriyordu. Bunun ivedi sonucu yeni partinin uye­
lerine Enternasyonal'e kaulmalanm tavsiye etmek oldu ve
Liebknecht ba�kanhgmdaki onemli bir Alman delegasyonu

262
Enternasyonal'in Basel kongresine katild1. Ekim aymda eski
Demokratisches Wochenblatt'm yerini yeni partinin resmi orga­
m Volkstaat adh gunluk bir gazete ald1.
1 870 yazmda Fransa-Prusya sava�mm uzerine geldigi -ye­
ni Sosyal De mokrat l�<;i Partisi ve Enternasyonal'in Alman­
ya'daki etkisi i<;in buyii.k umitler vaadeden durum- boyle idi.
Almanya'da sava� i�<;i hareketini ge<;ici olarak hareketsiz buak­
ll ve yeni ulusal heyecanlann dalgalan arasma gark etti. Ancak
sava�, proleter orgutlerin geli�mesini uzun sure engelleyemez­
di; yalmzca Sosyal Demokrat l�<;i Partisi'nin Lassalle'ci rakip­
leri kar�1smdaki kesin zaferini bir be� y1l kadar geciktirdi. Sa­
va�m Enternasyonal uzerindeki etkisi daha ciddi ve daha kah­
c1yd1. Bakunin'le yakmda patlak vermesi beklenen mucadele­
de Genel Konsey'e iki yilhk tart1�ma goturii.r bir avantaj sagla­
d1. Arna tum yapmm temeldeki zay1fhgm1 -bir yanda Marx ve
onun yakm takip<;ileri ve bir yanda da lngiliz sendikacilar ara­
smdaki ama<; ve politika bak1mmdan var olan yap1sal bagda�­
mazhg1- a<;1ga <;1kard1. Sava� bu i�i sallannda buakt1 ve iki y1l
sonra Bakunin'inkinden daha zayif bir bilek onu harabe haline
getinneye yetecekti.
Sava�m patlak vermesiyle kendini ortaya koyan sorunlar,
kendine guvenen Marx'1 bile yava�latt1. 0 zamana kadar Bis­
marck'1 demokrasinin du�mam, Rusya'nm muttefiki ve belki
de ajam olarak degerlendiriyordu; ama onun gu<;lu ve birle�mi�
bir Alman u lusunun yaratlCISI olarak gucunu yeterince ol<;eme­
mi�ti. Marx'm <;abalarmda belli belirsiz bir Alman patriyotizmi
fark edilir hale geldi ve Fransa'da Bismarck tarafmdan 250.000
franc'a satm ahnd1g1 yolunda ciddi dedikodular yapild1. Diger
taraftan onun saikleri farkh turdendi.

Frans1zlar'm saklanacek yere ih t iyai;lan var [diye yaz1yordu


Engeis'e sava� ilan edildiginde ] . Eger Prusyahlar kazamrsa,
devlet guciiniin merkezile�mesi, Alman i�<;i sm1fmm da mer­
kezile�mesini saglayacaknr. Almanya'nm ag1 rhg1 , ban Avrupa
i�<;i hareketinin siklet merkezini Fransa'dan Almanya'ya kay­
d1racakur ve Alman i�<;i sm1fmm hem teoride hem de pratik-

263
te Frans1z i�<;i s1n1f1na ustun oldugunu gonne k i<;in, 1 866'dan
bu yana her iki ulkedeki hareketi kar�Ila�llrmak ye te rl id ir.
Almanya'nm dunya sahnesindc Fransa'ya olan hakimiyeti,
derhal bizim teorimizin Proudhon'un teorisinden ustlin olaca­
g1 anlamma gelecektir.

Daha az derin ve <;ok daha i<;ten bir �ekilde sevin<;li olan Ba­
yan Marx, butun Frans1z ulusunun "guzel bi Prusya dayagm1"
hakettigini du�unuyordu; zira, "<;ok az say1daki daha iyi olan­
lann bile kalplerinin uzak bir ko�esinde �ovenizm gizliydi." Ve
Engels, "Alman Michael'in bu kez (Napoleon Fransas1'nm) do­
landmc1hgma bir son vermeye bariz bir �ekilde kararh olmasm­
dan" ferahlam1� gorunuyordu. Engels her zamanki pratik yete­
negi ile asker! bilgisini i�e ko�uyor ve Pall Mall Gazette i<;in, Se­
dan seferi hakkmda birka<; <;ok parlak makale yaz1yordu.
Resmen, daha fazla dikkat gerekliydi. Ordular harekete ge<;­
tikten on gun sonra, 23 Temmuz'da, Enternasyonal'in Gene!
Konseyi sava� uzerine, her zaman oldugu gibi Marx'm elinden
<;1kan bir manifesto yaymlad1. Frans1zlan halletmek kolayd1.
Sava� ilam, buyuk bir samimiyetle, Louis Bonaparte'm "sava�
fesau" ve "Arahk 1 8 5 1 hukumet darbesi'nin geli�tirilmi� bask1-
s1" olarak alenen su<;lanabilirdi. Marx daha sonra, biraz daha
buyuk mahcubiyetle Prusyahlara dondu:

Almanya apsmdan sava�. bir savunma sava�1d1r, ama Al­


manya'y1 kendini savunma zorunluluguna kim soktu? Lou­
is Bonaparte'm ona sava� a<;mas1n1 kim olanakh k1ld1? Pm s­
ya! . . . ( 1 866) Zaferinden sonra bir an i<;in bile olsa, ozgur
Almanya'y1 esir edilmi� bir Fransa kar�1s1nda hayal etti mi?
Tam aksi. Eski sisteminin butlin dogal guzelliklerini korur­
ken, lkinci lmpara to rlugu n butlin oyunlanm bunlara ekledi.
. . . 0 zamana kadar yalmzca Rhine'm bir tarafmda serpilen Bo­
napartist rejim 6teki tarafta �imdi sahtesini buldu. Bu durum­
da olan i�lerden, sava�tan ba�ka ne sonu<; <;1kabilirdi?
Manuk <;izgisinin anla�Iimasmm gu<; oldugu du�unulebilir.
Arna en azmdan k1ssadan <;1kanlacak hisse a<;; 1 kt1 ve kusursuz-
du: yalmzca Enternasyonal hakhyd1 ve Napoleon ve Bismarck
e�it derecede kotuydu. Bu durum o kadar onemliydi ki Gene!
Konsey, bu manifestoyu bin kopya basmaya karar verdi ve de
Ban� Birligi, metnin c,;evrilip Fransa ve Almanya'da dag1ulmas1
i<.;in 20 sterlin katk1da bulundu.
Marx'm Prusya'nm davasma duyabilecegi ak1lda kalm1� her
turlu sempati k1sa sure sonra lngiltere'de var olan goru� ay­
n hg1 ile ortadan kalkt1. Marx, lngiltere'deki Prusya tarafi­
nm, bu ulkenin yamnda sava�a girmek isteyecek esas itibariy­
le kraliye t ailesi ve "oligar�i"den olu�tugunu ke�fetti. Emek­
<.;i dostlan 'o bizim Janet olas1 Alman hanedam ailevi nedenler­
le bizi Kua sava�ma kan�urmak istiyo r ! ' diye homurdamyor­
du. "III. George'un k1z torununun ve Fritz'in kaym validesi­
nin" Prusya'dan yana "anayasal olmayan mudahalesi"nin iltica
etmi� oldugu ulkede bir cumhuriyet<.;i devrimi k1�k1rtabilecegi
parlak du�uncesi bile Marx'm aklmdan ge<.;ti. Marx her zaman
umuda kar�1 umutluydu -ve daha iyisini bildigi halde- Ingiliz­
lerin bir gun ku�ku duyulmayacak olan enerjilerini ger<.;ekten
onemli meselelere hasredecegini umuyordu.
Bu arada sava�m kaderi dramatik bir <.;abuklukla gozler onu­
ne seriliyordu. Marx daha i�in ba�mda III . Napoleon'u i<.;i ho�
bir duzenbaz olarak reddettigi i<.;in kendisini kutlayabilir ve
"Bonaparte'a yirmi y1ld1r oyle guzelce yaltaklanan The Times,
Te l eg raph ve Daily News'un" hezimetine sevinebilirdi. Ancak
Prusya silahlarmm �a�Irtlc1 ba�ans1, Napoleon'un teslim olu­
�u ve du�u�u ve Dc,;uncu Frans1z Cumhuriyeti'nin ilam , birbiri­
ni gorulmemi� bir h1zla izleyerek, onceden edinilmi� her turlu
nosyonu, hatta bizzat Marx'mkileri bile tersine c,;evirdi.

Cahil Alman guvendigi tannsma ve Tann Wilhelm'e ne ka­


dar c,;ok yaltaklamrsa [diye yaz1yordu Engels'e Temmuz'un so­
nunda] Fransa kar�1smda o kadar zorba oluyor. Eski Alsace ve
Lorraine memnuniyetsizligi sevinc,;le yola c,;1km1� bulunuyor -
Augsburger (Allgemeine Zeitung) da ke�if kolu. Arna Lorraine
koyluleri yakmda Prusyahlara bunun o kadar basil olmad1g1-
m go ste rece kl er.
Onbe� gun soma, daha da endi�eli o larak , Alsace-Lorra­
ine'in Prusya tarafmdan ilhakmm "Avrupa'nm ve ozellikle
Almanya'nm ba�ma gelebilecek en buyuk talihsizlik" oldugunu
yazd1 ve bir ba�ka uzun erimli ongoru panlus1yla, Sedan'm are­
fesinde Amerika'daki bir arkada�ma, "mevcut sava�m. aynen
1 866 sava�mm Prusya ile Fransa arasmdaki sava�a yo! a<;m1�
olmas1 gibi , kesinlikle Almanya ile Rusya arasmda bir sava�a
yo! a<;acagm1" yazd1. Sedan'dan on gun soma, durumu Engels'e
ele�tirel ve veciz bir �ekilde ozetledi:

Sava:;; buttinuyle naho:;; bir hal ahyor. Frans1zlar henuz yeterin­


ce temiz bir dayak yemediler ve de Prusyah e:;;ekler :;;imdiden
gereginden fazla zafer kazanm1:;; bulunuyorlar.

Yeni ko�ullar Enternasyonal a<;1smdan yeni bir a<;1klama­


y1 zorunlu kild1. 9 Eylul'de yaymlanan sava� hakkmdaki ikin­
ci manifesto, birincisinden <;ok farkh bir gorunum arzeder.
Marx'm flfsat du�tuk<;e yazd1g1 en parlak metinlerden birisi­
dir. llk manifestoda ifade edilen, sava�m Almanya a<;1smdan
" kesinlikle savunmac1 niteligini kaybetmesi ve Frans1z halk1-
na kar�1 bir sava� olarak dejenere olmas1" endi�esini haurlata­
rak ba�hyordu. Bu endi�e ger<;ek olmu�tur. "Frans1z saldugan­
hgma kar�1 'maddi bir garanti' olarak" Alsace-Lorraine'in ilhak
edilme tehdidini protesto etmektedir. Bu gibi durumlarda sava�
kazanan tarafm iddialannm, du�man topraklanm i�gal etmeyi
ve arazisini ilhak etmeyi hakh kilmaya yetmeyecegini ironik bir
�ekilde ozetlemektedir:

Arna, diyor T6tonik vatanperverligin s6zculeri, biz Almanla­


n Frans1zlarla kan:;;t1rmamahsm1z. Bizim istedigimiz :;;a n, :;;e­
ref degil, guvenliktir. Almanlar esas itibariyle ban:;;i; 1 bir halk­
tlr. Onlann akh ba:;;mda gozetiminde fethin bizzat kendisi, ge­
lecek bir sava:;; m ko:;; ulu olmaktansa, kahc1 bir ban:;; sozu ol­
maya donu:;;u r.

Ge<;en seksen yilda, 1 792 yilmda Devrimci Fransa'y1 ilk i�gal


edi�lerinden ba�layarak Almanlann yapug1 kotiilukleri haurlaur
ve guvenligin temeli olarak askert sm1rlann nafileligini gosterir.

266
Eger sm1rlar askeri c;:1karlarca belirlenecekse, iddialarm sonu
gelmez, c;:unku her askeri s1mr zonmlu olarak hatahd1r ve an­
cak daha fazla arazi zaptederek diizeltilebilir ve iistelik hic;:bir
zaman da adil bir �ekilde duzeltilemez c;:unku her zaman fethe­
denin, fethedilene zorla kabul ettirilmesini gerektirir ve bu ne­
denle de kendi ic;:inde yeni sava�lann tohumlanm ta�1r.

"Alman ernek<;ileri" adma (adma konu�tuklan a<;1smdan bi­


raz curetkar bir �ekilde ) , " rnuazzarn fedakarhklannm bo�u­
na o lrnad1gm1 gosteren, ernperyalist ordular uzerindeki zafe­
rin, 1 8 1 5'te oldugu gibi, Alman halkmm yenilgisine donii�rne­
rnesi i<;in" garantiler ister ve bu garantilerin ilki olarak da
Fransa ii;:in onurlu bir ban� ve Frans1z Cumhwiyeti'nin tanmma­
s1m" talep eder.
Arna bir kez daha olaylar, rnanifestolardan daha etkili oldukla­
nm kamtlad1lar. K1� pkrnadan, Frans1z ordusunun se<;kin kesirni
teslirn olrnu� ya da tarafs1z bolgede enterne edilrni�ti. Paris, alu
ayhk bir ku�atrnaya, direnrnekten <;ok katlanrn1�tl. Versailles'da
Alman lrnparatorlugu ilan edilrni� ve Alsace-Lorraine'in ilha­
km1 da i<;eren dikte edilrni� bir ban� Bourdeaux'daki Ulusal
Meclis tarafmdan kabul edilrni�ti. Marx lngiliz karnuoyunun,
"Prusya'nm sava� yaprna yonterni, talep etrne bi<;irnleri, rnulk­
lerin yak1lrnas1, ba�1bozuklann vurulrnas1, rehineler almrnas1 ve
Otuz Y1l Sava�lan'nm tekran ba�ka �eylerle" Prusya'ya nas1l da­
ha da kar�1 hale geldigine i�aret etrncktedir. 1 87 l'in ba�mda,
Gladstone'un devrilecegi ve Prusya'ya kar�1 sava� a<;ma yetkisiy­
le yeni bir hukurnetin kuru lacagm1 "<;ok olas1" goruyordu. Ds­
telik teselli edici bir durum da sozkonusuydu . "Sava� nas1l sona
ererse ersin" diye yaz1yordu dostu Kugelrnann'a, "Frans1z prole­
taryasma ate�li silahlan kullanrnay1 ogretti ve bu gelecek i<;in en
esash garantidir . " Bu zekice bir gozlerndi. 0 kadar <;ok ate� edil­
rni�ti ki, birka<; eksik ya da fazlasmm bnerni kalrnarn1�tl. Paris'in
sabn sonuna gelrni�ti ve 18 Mart 187 l 'de bir halk ayaklanrnas1,
devrirnci Kornun yonetirnini i� ba�ma getirdi.
Yirrni y1l once, 1848-49'un urnut kmc1 deneyirni taze iken,
Marx, devrirnci rnacera politikasm1 �iddetle kmarn1�tl. Tarihin

267
1�1gmda, Paris Komunu'nden daha aceleci ya da daha umutsuz
bir devrimci maceranm goze almmam1� oldugu gorulebilir. Bu
sm1f bilincine sahip bir proletercilikten c;; o k, c;; a resiz bir milli­
yetc;; i lik patlamas1yd1. Marx'm kendisi, sava� hakkmdaki ikin­
ci manifestoda Frans1z i�c;; i lerini, " mevcut krizde, du�man ne­
redeyse Paris'in kapilanm c;; a larken, yeni hukumeti devirme­
ye yonelik herhangi bir hareketin, vahim bir hata" olacag1 ve
" l 792'nin ulusal anz lanndan a�m etkilenmemeleri" gerektigi
konusunda uyarm1�t1. Marx'm, yoneticilerinin beceriksizligi ve
ihaneti kar�1smda c;; ok k1zm1� bir halkm bu kendiliginden ayak­
lanmasm1 te�vik eden tek sozu yoktur. Arna bir kez olay ger­
c;; e kle�ince heyecana kapild1. Yildmlm1� ve yenilmi� bir ulusta,
d1�ta Prusyahlara, ic;; te hainlere kafa tutma cesaretini gosteren
tek yigit ve becerikli unsur olarak Komunculer ortaya c;; 1km1�­
u. Komunculerin ate�li devrimci heyecamm, takdirkar bir �e­
kilde , muzaffer Almanya'nm uzerine c;; o ken salak tepkiyle kar­
�ila�tmyordu.

Cenneti topa tutan bu Parislileri [ diye yaz1yordu Kugel­


mann'a] , Alman-Prusya'nm Kutsal Roma lmparatorlugu'nun
ve onun sonradan ortaya <;Ikan sahteliklerinin, k1�lalann, ki­
lisenin, Junkerciligin ve hepsinden daha <;ok cehaletin kolesi
olmu�larla k1yasla.

Bu, "i�c;; i sm1fmm toplumsal inisiyatife sahip tek sm1f oldu­


gunun dogrulugunun ac;; 1 kc;; a kabul edildigi ilk devrimdi" -
"proletarya diktatorlugu" kurma yolunda tarihteki ilk ciddi gi­
ri�imdi. Yirmi yil kadar once yazilm1� ve k1sa sure once yeniden
basilm1� olan Louis Bonaparte'm Onsekiz Brumaire'inde Marx,
bir sonraki Frans1z devrimine devlet mekanizmasm1 ele gec;; i r­
mesini degil onu y1kmasm1 sahk vermi�ti. Komun bu tavsiye­
ye uydugu ic;; in kendisini kutlayabilirdi. Yalmzca Komuncule­
ri -"sivil sava� ba�latma" suc;;lamasma maruz kalmaktan kork­
tuklan ic;; in- kac;; a k Ulusal Muhahzlan izleme ve imha etmekten
ahkoyan "gonul yii.celigi"ne esef ediyordu. Daha Nisan aymda,
bu eksikligin vahim bir hata olacag1 yolunda zekice bir tahmin­
de bulunmu�tu.

268
Butun ko�mllar Enternasyonal'i gonulde�likle ve kesinlikle
Komun'un yanmda yer almaya zorluyordu. Ayaklanmadan bir
hafta soma halkm oyuyla se<;ilen doksan iki uyesinden onye­
disi, Enternasyonal'in Frans1z �ubesinin uyesiydi. Marx'm te�­
vikiyle, Gene! Konsey'in Frans1z uyelerinden birisi, Seraillier,
Komun liderleriyle goru�mek ve bir raporla geri gelmek uze­
re Paris'e gonderildi. Bu arada, Almanya'daki i�<;i hareketinin
her iki kolu, Sosyal Demokratlar ve Lassalleciler, Komunu te­
reddutsuz bir takdirle kar�Iiadilar. "Butun Avrupa proletarya­
s1" , diye konu�tu Bebe! Reichstag'da, "ve kalbinde ozgurluk ve
bag1ms1zhk duygusu olan herkes, Paris'i izliyor." lngilizlerin,
herhangi ah�Iimam1� ve her �eyden once yabanc1 her turlu si­
yasal faaliyet tezahurune kar�1 duygusuz, anlay1�s1z kayits1zh­
gmm orgutun diger bu tun k1s1mlarmm heyecamm sonsuza ka­
dar bogmasma izin verilemezdi.
Komun Paris'i hemen hemen tam iki ay yonetti. K1sa bmru­
nun daha buyuk k1sm1 versailles'da Thiers ba�kanhgmdaki ge­
<;ici hukumetle amans1z bir i<; sava� halinde ge<;ti ve May1s'm
ikinci yansmda Versailles birlikleri 1 9 . yuzyil Avrupa tarihinde
gorulmemi� <;apta bir katliamla Komun'e son verdiler. Komun
dayand1g1 surece Enternasyonal'in resmi suskunlugu bozul­
mam1�t1. Arna, hezimet'ten bir hafta soma, 30 May1s'ta, Gene!
Konsey adma dunyaya Fransa'da 1( Sava� ad1yla ate� puskuren
bir manifesto yaymland1. Yazan hakkmda herhangi bir gizlilik
yoktu . 1 Bu SU kaulmam1� Marx't1 ve Gene! Konsey uyesi olarak
adlan eklenmi� olan kimi lngilizler, daha soma manifestonun
i<;erigini yaymlanana kadar gormediklerini a<;1klam1�lard1r.
Fransa'da 1( Sava�'da Marx'm oldurucu ve zehirli belagati zir­
veye u la�1r. Thiers'i, fiziki kusurlan uzerinde 1srarla durarak,
"dev yeralu cucesi" "parlamenter Tom Thumb" ve "bir sure
kaplanca i<;gudulerine tam yo! h1z vermesine izin verilen may­
mun" gibi nitelemelerle �iddetle ele�tirir. Hakh olarak, huku­
met birliklerinin neden oldugu barbarhklara saldmr ve misil­
leme olarak Komun'un Paris Ba�piskoposu ile bteki 63 rehine-

Bay Alfred Beesly'in elinde, manifestonun, babasma Marx tarafmdan takdim


edilmi�. iizerinde el yaz1s1yla "Yazanndan" diye yazan bir kopyas1 mevcuttur.

269
yi oldurmesini savunur. Frans1z esirlerinin sahverilmesi yoluy­
la Komun'un ezilmesi ic,;in Bismarck'm yapm1� oldugu yard1ma
sevinir. Zira bu, o zamana kadar pek az pratik uygulamas1 bu­
lunan ve Marx'm uzun suredir ac,;1klam1� oldugu bir teoriyi, ya­
ni " ulusal hukumetlerin pro letaryaya kar�1 birlik olduklanm"
dogruluyordu. Manifesto, Komun ve Enternasyonal'in kendisi
hakkmda bir ovgu ile sona eriyordu:

Nerede, ne �ekilde ve hangi ko�ullar altmda sm1f mucadelesi


bir istikrar kazanm1�sa, bizim dernegimizin uyelerinin on saf­
ta durmalan i;:ok dogald1r. Bunun yeti�tigi toprak modern top­
lumun kendisidir. Bu herhangi bir miktar katliamla bastmla­
maz. Onu basurmak ic;; in devlet, sermayenin emek D.zerinde­
ki despotizmini, kendi asalak varolu�lannm ko�ulunu basnr­
mak zorundad1r.
Emekc;; i lerin Paris'i, Komi\nu'yle yeni bir toplumun �an­
h habercisi olarak sonsuza kadar kutlanacakur. Onun �ehitle­
ri i�c;; i sm1fmm bi::1yuk kalbinde saklanm1�ur. Onu yok edenleri
tarih c,;oktan ebedi te�hir diregine c,;ivilemi�tir ve papazlannm
bu.tun dualan onlan kurtarmaya yetmeyecektir.

Enternasyonal'in, Komun'un zaferlerinde ya da yanh�lann­


da en kuc,;uk bir so rumluluk ta�1d1g1 ya da o fe laketli aylarda
Paris'in tarihinin, eger boyle bir orgut hie,; olmam1� olsayd1 kd
pay1 kadar farkh olacag1 manuken iddia edilemez. Ancak �u­
ras1 da bir gerc,;ektir ki , Komun'un etkin ve goze c,;arpan uyelc­
rinin yakla�1k be�te biri Enternasyonal'in de uyesiydi ve Der­
negin Gene! Konsey'i Marx'm kalemiyle Komun'un en deger
verdikleri ilkeleri hayata gec,;irenler oldugunu iddia etti. 1� ­
c,;i sm1h tarafmdan iktidarm devrimci bir �ekilde ele gec,;iri l ­
mesinin deh�ete du�urdugu ve onun ezilmesi ic,;in uygulanan
korkunc,;luklardan �a�kma donen muhafazakar dunya, bun­
dan gerekli sonuc,;lan c,;1kard1. 5 Haziran tarihli The Times'da,
"Paris'teki muhabirimiz" , talihsizliklerinin ortasmda Frans1z­
larm "Enternasyonal'in maskesinin indirilmesine arao olduk­
lan gerc,;eginden bir teselli bu lmu� gorunduklerini" tuhaf bir
�ekilde gozlemledi ve bu maske indirme i�inde kendi katkda-

270
nm da ortaya koydu. Ba�ka �eyler arasmda Enternasyonal'in
"butun ulkelerdeki toplumun en buyuk ve en az itibarh sm1f1-
nm" duygularma hitap ettigini, " 2 . 500.000 kadar uyeye sahip
oldugunu" ve onun ba�mdaki ruhun, "Babeuf, Diebneck, Jaco­
bi, Proudhon ve btekilerin teorilerini kesin ve gozle gorulebi­
lir bir �ekilde Berlin'de brgutlemeyi du�unen bir Alman" oldu­
gunu ke�fetti ve Enternasyonal'in sadakatsiz Fenianlarla olan
ili�kilerinden hisse pkanlmas1 gerektigine i�aret etti. Standart,
bir dizi daha dogru bilgilere sahip ama olduk<;; a sansasyonel
makaleler yaymlad1 ki bunlar daha soma Enternasyonal'in Giz­
li Tarihi ad1yla kitapla�tmld1. Observer, Marx'1 su<;; kovu�tur­
mas1yla tehdit etti. 1 8 7 1 yilma ait Annual Register gibi akh ba­
�mda ve duygusal olmayan bir yaym bile, Paris Komunu'nden
sbz ederken, "Enternasyonal'in mudahalesi ve onun pratikte
sosyalizme ve teori ya da felsefede komunizme saglad1g1 bu­
tiinluk ve orgutlulugun, Km! Cumhuriyet hareketini boylesi­
ne urkutucu kild1gm1" a<;; 1 klad1.
Kna'da aym varsay1mlar evrensel olarak yap1hyordu. Tum
Frans1z basm1, Enternasyonal'i Komun'le birlikte uygarhgm
ikiz du�manlan olarak e�le�tiriyor ve Komun'un oldugu gibi
Enternasyonal'in uyelerini de , eger Frans1z topragmda yaka­
lamrlarsa, hayatlan bitecek su<;; l ular olarak gosteriyordu. Ga­
ulois, Komun'un, Enternasyonal'in Subat aymda Londra'da ya­
p1lan ve Marx'm, Dernegin "yuce �efi" olarak, ba�kanhk etti­
gi ve Blanqui'nin de kauld1g1 gizli bir toplanusmda nasil " br­
gutlendigini" aktanyordu ve sayfalanm ilk ve son kez olarak
Marx'a a<;;a n The Times, bu haberleri yalanlamasm1 yaymhyor­
du. Berlin' de National-Zeitung, zarif bir �ekilde Enternasyonal'i
"puskurttugu �eyin Paris Komunu'nden daha iyi bir �ey olama­
yacag1 bir pislik yanardag1" ile kar�Iia�tmyor ve Marx hakkm­
da, " bu yeni Mesih emegi kar�1hgmda kapitalist tarafm­
dan ona odenen paray1 ustadan ahyor ve kar�1hgmda ona cb­
mert<;; e , bu gunden muhtemelen bin y1l soma var olacak bir
devletin faturasm1 veriyor," diye yaz1yordu. Enternasyonal'in
var olu�unun ilk gunlerinde ili�kilerini kesen Mazzini, gaze­
tesi La Roma del Popolo'da bu zararh ve tehlikeli kuruma kar-

271
�1 "ltalyan i�<;ilerine" uzun bir uyan yaymhyordu. "Dernegin.
Paris'teki son hareket uzerinde bariz bir etki yapugm1" curet­
kar bir �ekilde a1;1khyor ve Marx'!;

tahakkum edici yarad1h�a sahip; ba�ka!armm etkisini k1ska­


nan; herhangi ir;ten, felsefi ya da dinsel bir inancm etkisi altm­
da olmayan; korkanm (hakl! bile o!sa) dogasmda sevgi unsu­
rundan daha fazla ofke unsuru ta�1yan ve -keskin ama r;ozu�­
tlirlicu- zekasmm niteligi Proudhon'unkini and1ran bir adam

olarak �iddetle ele�tiriyordu. Marx yeni �ohretinin tadm1 <;1-


kard1. Daha once hi<; boyle bir ba�an tatmam1�t1. Fransa'da Ii;
Sava�, iki ayda ii<; bask1 yapt1.
Bu �eytani bir duygu yarauyor [diye yazd1 Kugelmann'a] ve
ben �u anda daha buyu k iftiralann ve Londra'daki herkesten
daha bu yu k tehditlerin hedefi olmak onuruna sahibim. Bu,
i�in dogrusu, yirmi y1lhk s1k1c1 bir durgunluktan sonra fev­
kalade.

Butun yil onu ate�li bir hareke tlilik halinde gordu. Bu bel­
ki de 1 849'dan beri hayatmm en dolu y1hyd1. Her gun sabah
ikiye kadar oturuyordu. Komun'u vc Entcrnasyonal'i bu ifti­
racilara kar�1 aym zamanda ve birlikte savunmak onun misyo­
nu oldu ve <;e�itli ulkelerdeki bireyler ve gazetelerle tart1�mala­
ra girdi. Kendisini (<;ok y1llar soma yaymland1gmda kendisini
hor gorenlcrin alaylanm harckcte gc<;ircn) talihsiz bir ibareyle,
"Komun'un onurunun kurtanc1s1" olarak tammlad1. Bu arada,
zor durumdaki multeciler i<;in pratik yard1mlar orgutledi, on­
lar i<;in para bulmak uzere yeni komiteler kurdu ve onlan ken­
di evinde misafir etti. Enternasyonal'in, hemen hemen tumuyle
multecilerden olu�an yeni bir Frans1z �ubesi Londra'da kurul­
du ve Komun'un ii<; uyesi Gene! Konsey uyesi oldu.
Hatta Enternasyona l , diplomasinin yuce sorumluluk ala­
nma bile girdi. 1 Temmuz'da, St. james's Saray1'ndaki Alman
Buyukel<;isi Kont Bernstorff, D1�i�leri Bakam Lord Granville'e
hukumetinin uzun bir memorandumunu sundu . Memoran­
dum, Marx'm 1 850 yilmda Komunist Lig i<;in yazm1� oldugu

272
bildirlerden uzun almularla ba�hyordu . Kamtlar biraz eskiydi
ama oldukc;:a yeterliydi; Fransa'da 1( Sav�, muhtemelen henii.z
Berlin'deki resmi ar�ivlere girecek zamam bulamam1�t1.

Yalmzca bu prensiplerinin ileri surulmesi [diye devam edi­


yordu Kant Bemstorfrun memorandumu ] ve birkac;: hafta on­
ce Paris'te bunlarm oyl esine korkurn;: bir �ekilde k1smen haya­
ta gec;:irilmesi, bunlann gene! olarah reddinin butUn uygar huhu­
metler ve millet/er i(in bir gorev olmasm1 gerektiriyor.

Sonuc;:, tum "uygar hii.kii.metler" Enternasyonal'i yok etrnek


ic;:in i�birligi yapmah ve "hayat ve mulkiyete yonelik bu sosya­
list tehditler" siyasal degil fakat adi sue;: olarak degerlendiril­
meliydi.
lc;:i�leri Bakanhg1'nm da gorii�ii.nii. ald1ktan sonra Lord Gran­
ville, Kont Bernstorffa, "Mr. Gladstone ve Kralic;:e tarafmdan
gorii.lmii.�" bir cevap gonderdi. Lord Granville ne olursa olsun
Enternasyonal'in lngiliz ii.yelerinin masum olduklan konusun­
da protestoda bulunuyordu.

A�m sosyalist du�uncelerin [ diye yaz1yordu ] bu ulkenin


emekc;:ilerini etkisi altma almad1gma ina mhyor ve en azmdan
burada Demegin faaliyetlerinden korkulacak herhangi bir teh­
likeyi kar�1lamanm en iyi yolunun onlarm reklam1 olacag1 du­
�unuluyor.
Yabann ulkelerle ilgili olarak Dernegin lngiliz �ubesince
anlm1�, Belc;:ika ve Fransa'daki grevleri desteklemek uzere ku­
c;:uk miktarda para destegi d1�mda herhangi pratik bir ad1m
anlm1� oldugu bilinmiyor. Paris'teki Komun'e he rhangi bir pa­
ra gonderilmedigi kesin olarak ifade edilmi�tir.

Yabanc1 ii.yeler ac;:1smdan ise onlar da lngiliz ii.yeler kadar ya­


salann korumas1 altmdad1rlar ve onlarm herhangi bir kanun­
suz eylerni �imdiye kadar ispatlanm1� degildi. Bu cevap, Alman
hii.kii.metini bir kar�1 saldmya gec;:mekten caydirmak ic;:in yete­
rince umut kmc1yd1. Yedi ay sonra, 1872 Subat'mda lspanyol
hii.kii.meti tipik bir yava�hkla, benzer bir oneride bulundu ve
aym cevab1 ald1.

273
Maj esteleri'nin Hukumeti . . . [ diye sonw;lan1yordu Lord
Grandville'in mesaj 1 ] mevcut durumda Ingiltere'de ikamet
eden yabanc1larla ilgili olarak Yasa Koyucu'dan herhangi bir
olaganustu ya da daha fazla Yetki istemeyi hakh gosterecek
hic;:bir gerekc;:e bulunmad1gm1 du�unuyor ve bu du�uncenin
hem bu ulkenin Parlamentosu hem de Halk1 tarafmdan payla­
�1l d1gmdan ku�ku duymak ic;:in hic;:bir neden de bulunmuyor.

Eger Majesteleri'nin Hukumeti'nin amao lngiltere'de Enter­


nasyonal'i yok etmek idiyse, i�e kan�mama politikasmm izlen­
mesine onayak olmak saghkh bir insiyakt1. 187 1 yaz1 boyun­
ca, Komun'un a�mhklarmm yol ac;; llg1 deh�et (buna karma�1k
bir du�unce bic;; imiyle Komun'un bastmlmas1 ic;;i n giri�ilen da­
ha feci a�mhklar da dahildi) , kamuoyuna egemen olmay1 sur­
durdu ve bu ofke dalgas1 ic;:inde Enternasyonal tokezlemekten
ba�ka bir �ey yapmad1. Meseleyi uzun bir suredir gec;;i �tiren ln­
giliz uyeler sonunda dramatik bir �ekilde kendi du�unceleri ile
Marx'mkiler, sendikac1hkla, kml devrim arasmdaki temel fark­
hhkla yuz yuze geldiler. Gene! Konsey'deki lngiliz delegeleri,
adlarmm, ic;; sava� isteyen ve rehinelerin vurulmas1 gibi onlem­
leri hakh gosteren arnk kotu �ohret edinmi� bir belgeye eklen­
mi� oldugunu gorduler ve bu nedenle hem burjuva basmmm
hem de kendi biraz daha 1hmh yolda�lannm �iddetli saldms1-
na maruz kald1lar. Bunlardan bir tanesi, terzi Lucraft, Londra
Okul Kurulu'nun uyesiydi ve "genc;;ligin egitimi ile gorevli iyi
bir insan olarak" kendisine suc;;la yan parmaklar uzallhyordu.
Yuhalamalar ve bagn�malar, gormezlikten gelinemeyecek ka­
dar guc;; lu ve devamhyd1. Haziran aymda Odger ve Lucraft, ma­
nifesto ile ilgileri olmad1gm1 duyurdular ve adlarmm onun alt1-
na nzalan olmadan koyuldugunu ac;; 1 klad1lar ve Dernek'ten is­
tifa ettiler. Onlarm aynlmas1, sendikac1hk ile Marksizm arasm­
da altl y1l suren huzursuz ittifakm fiilen sonu oldu.
Bo�anmanm tam da bu s1rada olmasm1 gerektiren bir ba�ka
neden daha vard1. Y1llar suren ajitasyondan sonra Parlamento
1 8 7 1 yazmda "Bruce Yasas1" ad1 verilen ve ilk kez olarak sendi­
kalarm statusunu yasalla�llran ve duzenleyen bir yasa c;:1kard1.

274
Zaferlerini kazanm1� ve devletin tammasma nail olmu� lngiliz
sendikac1lannm, Enternasyonal'den art1k kazanabilecekleri hi<;­
bir �ey yoktu ve uzak ve farazi bir devrimdense, maddi hedefle­
rin yasal olarak pe�inden ko�maya <;ok daha fazla ilgi duyuyor­
lard1. Baz1lan eski gunler adma Enternasyonal'de kalmay1 sur­
durdu. Genel Konsey'in yeni sekreteri Hales, Odger ve Lucraft'a,
unlu manifestonun oybirligi ile onayland1g1 toplanu i<;in daveti­
ye gonderildigi ve hazJrhgma fiilen kaulsm ya da kat1lmasm, ya­
ymlarma buttin uyelerinin imzalanm koymanm Konsey'in bir
gelenegi oldugu yolunda basma imzah bir a<;1klama gonderdi.
Bununla birlikte <;atlak geni�liyordu. lngilizlerin Genel Konsey
ve Marx'tan kopu�lan, 1 8 7 1 Eylul'unde Enternasyonal i<;inde
ayn bir lngiliz Federal Konseyi olu�turulmas1yla gti<;lenmi� ol­
du. Ancak o gune gelindiginde Bakunin'le olan olum-kahm mu­
cadelesi zirveye ula�m1�u. lngiliz Federal Konseyi'nin kurulu�u
bir sonraki bolume ait bir konudur.

275
O N D O R D ii N C ii B O Lii M

Enterna sy onal ' in � okU�U :


M a rx ve B a kunin

Bakunin, Marx'm yoluna c,;1km1� olan en guc,;IO ki�ilikti. Rus


aristokrall ve orta s1mf Alman Yahudisi; cbmert ve kontrol edi­
lemeyen dunulerin adam1 ve duygulanm, yuzeysel gozlemci­
lerin adeta onlarm varhgma inanmad1g �ekilde zekasma tabi
k1labilen bir adam ; tutars1z ve iyi duzenlenmemi� du�Oncele­
rin pervas1z dogurucusu ve disiplinli, titiz bir du�Onur; manye­
tik ki�isel cazibeye sahip bir adam ve soguklugu ile itici ve goz
korkutucu bir adam - bu birbiriyle uyumsuz c,;iftin kar�ila�tml­
masmda her turlo znhk unsuru mevcuttu. Seyrek goru�tuler ve
gorO�meleri belirli bir olc,;ude kar�1hkh ho�gorO, neredeyse say­
g1 ortaya koydu. Arna ki�iliklerinin gucO, tutkulan ve mizac,;la­
rmm c,;au�masm1 yansnan c,;all�an du�Onceleri onlan almlan­
na yazilm1� rakipler yapll. Avrupa devrimci hareketinin lider­
ligi ic,;in birbirleriyle sava�llrlar ve biri digerini sahadan silince­
ye kadar sava�lllar. Aralanndaki kavganm zirveye ula�mas1 her
ikisinin hayatlarmdaki son bnemli olay oldu.
llk kez 1 844'te Paris'te tam�ular ve 1 848 devriminin arefe­
sinde Bruksel'de bir kez daha kar�ila�tilar; her ne kadar ikinci
kar�ila�mada, bnceki bir bolumde aktanlan mektubun ortaya
koydugu gibi, Bakunin dogalannm mukadder bagda�mazhg1-
m c;oktan alg1lam1� olsa da aralannda bir gedik ac,;1lmadi. Ay-

277
m dava i<;in hala yan yana sava�1yorlard1. Devrim patlak ve­
rince Bakunin derhal Paris'e gitti. On gun sonra daha acele­
siz ve daha yuz k1zart1c1 bir kovu lma yontemiyle Marx ken­
disini izledi.
Her ikisi de devrimci Paris'te uzun sure kalmad1lar; eger ora­
da kar�1la�m1� bile olsalar kavga edemeyecek kadar me�gul­
duler. Nisan aymda, Marx'm karargahm1 Koln'e ta�1d1g1 sua­
da, Bakunin Orta Avrupa'nm kopuren, adam yutan batakhk­
lanna dalm1� ve degi�en Alman, Leh, C:: e k ve Guney Slavlan­
nm arasmda vaaz vermeye, ajitasyon yapmaya, komplo hazu­
lamaya ba�lam1�t1. Arna Paris'e arkasm1 cloner donmez <;irkin
bir dedikodu yayilmaya ba�ladi . Deniyordu ki, Jacob Tolstoy
gibi, Bakunin de Rus hukumetinin gizli bir ajamyd1 ve kendi­
ne guvenmi� olan <;ok say1da Polonyah devrimciye ihanet et­
mi�ti. Dedikodu ag1zdan ag1za yay1ld1ktan sonra Neue Rheinis­
che Zeitung gibi bir gazetenin sutunlannda yaymlanma onu­
runa eri�ti. Bu Paris'teki bir muhabirden, George Sand'in elin­
de, "k1sa sure once Paris'ten smud1�1 edilen bir Rus'un, Mikha­
il Bakunin'in, Rusya'mn ajam ya da aleti oldugu"nu gosteren
belgeler bulundugu yolunda bir haberdi. Bu dedikodunun do­
gu�unda Marx'm parmagmm olmad1g1 a<;1ktu. Arna hemence­
cik bu ku�kuyu benimsedi ve bu durumda da ku�ku, ilk bak1�­
ta abes gorunmuyordu. Marx Bakunin'i yakmdan tamm1yor­
du ve Ruslar her zaman kestirilemez insanlardi. Bu haberi ya­
ymlad1g1 i<;in onu ele�tirmek donki�otvari olur. Marx, o sua­
da Breslau'da olan Bakunin'in derhal yaymlad1g1 yalanlamay1
v e George Sand'in Bakunin'le iligili herlangi bir beige ya d a ka­
mta sahip olmad1g1m ya da bu mesele hakkmda herhangi bir
�ey bilmedigini belirten notunu da aym <;abuklukla yaymladi.
Marx, bir editor notu olarak, George Sand'in mektubunun "bu­
tun meseleyi mukemmelen a<;1klad1gm1" ve olaym kapand1g1-
m yazdi . Ertesi ay Marx'la Bakunin arasmda Berlin'de rastlann­
sal bir kar�1la�ma oldu. Konu�malanna ili�kin herhangi bir bei­
ge mevcut degil, ama haber konusunun ele ahnmam1� olmas1
olas1 gorunmuyor. Dost olarak aynld1lar. Bakunin Marx'a kar­
�1 kin beslemedi ve Marx da bir par<;a riyakarhkla, yaygm bir if-

278
tiray1 bas1h olarak kesinlikle ortadan kald1rmak ic;:in Bakunin'e
bir hizmet yapt1g1 ic;:in kendini kutluyordu.
Ancak bu o lay, Neue Rheinische Zeitung'un Bakunin'le ilgi­
lenmesinin sonu olmad1. 1 848 yazmda, Bakunin Prag'da, ama­
c1 bu.tun dagm1k Slav haklannm yabanc1 boyundurugundan
kurtanlmasm1 duyurrnak olan pan-lslav bir kongreye kanlm1�­
tl. Kongrenin sonucu Bakunin ic;:in bir hayal kmkhg1yd1. Kong­
r e , Avusturya l mparatorlugu'ndaki S lav 1rklannm, ozellik­
le de <;::e klerin, burjuva liderlerinin egemenligi altmda gec;:mi�­
ti ve devrim lehine ya da gericilige kar�1 herhangi net bir bildi­
ri yaymlayamam1�t1. Aym y1lm Arahk aymda Bakunin Slavlar'a
(agn'y1 yaymlad1. Burada Slav halklanmn Alman, Avusturya­
h ve Macar devrimcileriyle elele vermeleri isteniyordu. Dun­
ya devrimci ve gerici o larak iki kampa aynlm1�tl ve Slav halk­
lan, eger ozgurluklerini kazanmak istiyorlarsa, devrimcile­
rin yanmda yer almahyd1lar. Acil ve temel hedef Avusturya
lmparatorlugu'nun tamamen y1kilmas1yd1. Nihai hedef ozgur
Avrupa cumhuriyetleri genel federasyonuydu.
Frans1zca yazilm1� o lan bu ate�li risale, ilk kez olarak me­
seleyi Avrupa kamuoyunun onune ac;:ikhkla koyuyordu ve ol­
dukc;:a buyii.k bir sansasyon yaram. Neue Rheinische Zeitung bu­
nu gormezden gelemezdi ama konuyu can s1k1c1 buluyordu.
Bir yanda, herhangi gerc;:ek devrimci bir olu�umun cesaretini
kmyordu; ama bu s1rada birkac;: ulkenin polisi tarafmdan ara­
nan Bakunin, dogal olarak sempati odag1 idi. Ote yandan, dev­
rimi milliyetc;:ilikle ili�kilendiren (onun gerici bir olgu olarak
degerlendirdigi) her turlu giri�im Marx ic;:in igrenc;: bir �eydi
ve ne Marx ne de Engels orta Avrupa'mn Slavlanmn Alman ya
da Ma car efendilerinden kurtulmasma herhangi bir ilgi goste­
riyorlard1. Bakunin gibi dakikas1 dakikasma uymayan bir ada­
ma kar�1 saglam Totonik bir ku�ku duyan Engels bu gorev ic;:in
uygun birisiydi ve meseleyi e le ald1 ve onun kaleminden 1 c;,:1-

Bu imzas1z makalelerin yazannm Engels oldugu, Bakunin'in planlannm bozul­


mas1 i<;in bir 6nerinin gundemde oldugu 1 868 Kas1m'mda Marx ve Engel ara­
smdaki bir mektupla�mayla kamtlanm1�t1r. Sozkonusu 6neriden herhangi bir
sonu<; <;1kmad1.

279
kan Demohratih Pan-lslavizm adh iki makale 14 ve 1 5 Subat
1849'da Neue Rheinische Zeitung'da yaymland1.
"Bakunin" diye yaz1yordu Engels, "bizim dostumuzdur. Arna
bu onun risalesini elestirmemizi engellemez" Elestiri noksan­
s1zd1. Bakunin'in umutlan saf hayal iizerine oturuyordu. En­
gels yazd1g1 tarihten yetmis yil sonraki bir c,;oziimii, onceden
sezgi yoluyla lanetliyordu . "Bes buc,;uk milyon (:ek, Morav­
yah ve Slovak'1 bir devlet ic,;inde ve bes buc,;uk milyon Slav'1,
Tiirkiye'nin Slavlanyla birlikte bir baska devlet ic,;inde" topla­
maktan daha abes ne olabilir diye soruyordu. Bu Slav halkla­
rmm hic,;biri derli toplu arazi parc,;alanm isgal etmemistir ve
sehirlerdeki Macar ya da Alman c,;ogunluklar ne yapilacakur?
Eger Polonya Balt1k'ta kendisine bir k1y1 bolgesi isterse, Avus­
turya ve Macaristan'm Adriyatik'te kendi k1y1 bolgelerine sahip
olmalan nasil engellenecektir?

Polonyahlar d1�mda, Ruslar ve nihayct Tur kiy e ' nin Slavla­


n, en basitindcn bag1ms1zhgm vc varolabilme yetcneginin bi­
rincil tarihsel, cografi, siyasal ve ekonomik on ko�u llarma sa­
hip olmad1klan ic,:in hii;bir Slav halkmm herhangi bir gekce­
gi yoktur.

Dstelik, bu Slavlar hie,; de devrimci degillerdir ve esas itiba­


riyle burjuva ve gericidirler. Devrimi basuran Avusturya birlik­
leri arasmda en giivenilir ve en ac1mas1z miifrezelerin H1rvatlar
oldugunu herkes bilir. Orta Avrupa'nm Slavlannm sozde oz­
lemleri l. Nikola ve Rus aristokrasisi arasmdaki oyunda yalmz­
ca bir piyondu.
Neue Rheinische Zeitung'daki bu makaleler, bu kitabm say­
falan arasmda birden c,;ok ifadesine gondermede bulunulan
ve hayatlannm sonuna kadar Marx ve Engels'e egemen olma­
ya devam edecek o anti-Slav kompleksin, en tam ve en belir­
gin somut ornekleridir. Bunun bashca iki temel kaynag1 oldu­
gu soylenebilir. tlk olarak, Slav'a kars1 olan nefret her Alman'm
kanmda vard1r ve hem Marx hem de Engels, bu ulusal kibirden
tam olarak paylanm alm1slard1. lkinci olarak Rusya, 19. yiizy1l
boyunca aristokrasinin semboliiydii ve tum radikallerin dogal

280
Michael Bakunin, 7869.

du�mamyd1 ve 1849 krizinde orta Avrupa'nm tehdit altmdaki


hukumetlerini korumak i\;in mudahalesiyle butun devrimcile­
rin ozel nefretini kazanm1�t1. Marx, cam gonulden ve i\;tenlik­
le bu gudulere tepki gosteriyordu. Ellilerin sonlannda Herzen
gibi romantik egilimli Ruslar II. Aleksandr'm liberal reformla­
nm Avrupa'ya ornek olarak ve yeni bir dunyamn habercisi ola­
rak selamlad1gmda ve Rus karakterinin ve kurumlanmn ozun­
deki demokrat nitelikten sbz ettiginde Marx'm ofkesi Sinir ta-

281
mm1yordu. Yalmzca hayatmm son iki ya da ii<;; y1lmda, �a�uuc1
ve <;; e li�kili bir �ekilde, en sad1k muritlerini en <;;o k nefret ettigi
ve ku<;;iimsedigi ulkede bulunca, uzla�maz du�manca tutumu­
nu degi�tirdi ve Rus koy komununun, uygun bir �ekilde yon­
lendirilirse i<;;i nde gelecekteki sosyalist duzenin <;;e kirdegini 1a­
�1yabilecegini kabul etmeye hazu hale geldi. Ancak butun bun­
lar daha <;;o k uzaktayd1 ve tum aktif hayau boyunca Rus sozcu­
gu, Engels'de de oldugu gibi, Marx'ta i<;;g udusel bir tiksinme ve
guvensizlik tepkisini harekete ge<;;i rmeye yetiyordu.
Bakunin'in, Engels'in Neue Rheinische Zeitung'daki Pan-lsla­
vizm makalelerini gormu� ya da duymu� oldugu konusunda
bir kamt yok. Ancak, Marx'm gene! olarak Slavlara ve ozel ola­
rak da Ruslara kar�1 olan muzmin onyarg1s1, onun Bakunin'le
olan ili�kilerinde onemli bir etkendi. 1 853 Agustos'unda, Ba­
kunin Peter ve Paul Kalesi'nde son ii<;; y1ldu guvenli bir �ekil­
de barmdmhrken, Londra'daki Morning Advertiser'm bir "d1�
muhabiri " , Bakunin' den, " C::a r'm kurbanlanndan birisi" ola­
rak soz elli. Birka<;; gun soma bu soz, aym gazeteye gonderi­
len ve Bakunin'in bir Rus hapishanesinde solup gitmek bir ya­
na, Kafkaslar'daki Rus ordusunda gorev yap11g1m, zira "hapis­
hanede tutulmayacak kadar degerli bir ara<;; " oldugunu iddia
eden bir yaz1y1 tahrik etti. Mektup, "F.M." tarafmdan imzalan­
m1�u ve imzamn sahibi, isim benzerligi ile Marx'1 bir kere da­
ha uzmu� olan sad1k Urquhart<;;1 Francis Marx'tan ba�kas1 de­
gildi. "F.M. "in mektubu, bir diger Rus multeci ve Londra'daki
Polonyah emigrelerin lideri Herzen'in imzas1yla, bu karalamay1
uygun bir ofkeyle <;;u ruten bir cevaba yo! a<;; l l.

Bu iftira, Madam George Sand'i bunu onaylamaya davet et­


mekten <;:ekinmeyen bir Alman gazetesinde daha once kendini
gostermi�ti. Pekala! Madam George Sand, kamuya a<;:1klanan
bir mektupla bu meseleye, elinde aksini ispatlayacak kamtlar
oldugunu belirterek, resmen bir tekzip gondermi�ti.

Olay daha da buyiidu . "F.M." daha a<;;1 k ve daha kesin bir �e­
kilde Bakunin'in bir Rus ajam oldugunu tekrarladi . Urquhart
hi<;;b ir Rus'un ve hi<;;b ir devrimcinin onurlu bir adam olamaya-

282
cag1m ilan etti. Marx'm kendisi, Bakunin'i temize c;1kannaktan
ziyade, Neue Rheinische Zeitung'da bu iftiray1 ilk kez yaymla­
m1� olmaktan kendisini mazur gostermeye c;ah�an uzun bir ya­
z1 yaymlad1. Butun i�i ba�latan "d1� muhabir" yeniden devreye
girdi. Bakunin'e kar�1 olan iftiradan, " 1 848'de dostlarmdan bi­
risi tarafmdan desteklenmi�" olarak soz etti ve bundan "ak1lh
bir du�man, aptal bir dosttan iyidir" �eklinde k1ssadan hisse c;1-
kard1. Aptal dost olarak adlandmlmam1� olsa da Marx, ustune
almd1 ve ac1Uc1 bir cevap yazd1 ama bu yaymlanmad1 . Kavga,
bu i�lere onem veren az say1daki ki�inin zihninde, Bakunin'in
tehlikeli bir adam oldugu ve de Marx'm ona kar�1 olan suc;la­
malara inanm1� olsun ya da o lmasm , bunlan yaymaktan bu­
yuk olc;ude sorumlu oldugu yolunda kan�1k bir izlenim b1ra­
karak sondu gitti.
Sekiz sene sonra, 186l'in sonunda, Bakunin Sibirya'dan kac;u
ve bir y1ldan biraz fazla bir sure Londra'da kald1. Arna Marx ve
o �ehrin farkh semtlerinde ya�ad1lar - Marx Haverstock Hill'de;
Bakunin Paddington civarmda ve de yollan hie; kesi�medi. An­
cak sonunda 1 864'te rastlanusal bir goru�me oldu. Bakunin ,
lsvec;'ten ltalya'ya giderken Londra'dan gec;iyordu ve gardrobu­
nun eksiklerini tamamlamak ic;in bir terziyi ziyaret etti. Terzi,
daha onc e , A lman l�c;ileri Egitim Birligi'nin ve Enternasyonal
Genel Konseyi'nin uyesi olan Lessner'den ba�kas1 degildi. Yeni
mu�terisinden Marx'a soz etti. Bu isim pek c;ok eski amy1 hare­
kete gec;irdi. Marx, Bakunin'i onalu y1ldan bu yana, kendisinin
lngiltere'ye gelmesinden ve Bakunin'in (:ar'm penc;esine du�­
mesinden sonra gormemi�ti. lki ay kadar once Lassalle oldu­
gunde soyledigi gibi "eski kalabahk" giderek daha da kuc;ulu­
yordu ve Bakunin kesinlikle "eski kalabahk"tan birisiydi. Marx
ona yazd1, te�vik edici bir cevap ald1 ve 3 Kas1m'da Bakunin'i
kald1g1 pansiyonda ziyaret etti.
lki rakibinin son kez yliz yuze kar�1la�ug1 bu goru�me, c;ok
y1llar sonra bu iki �ef ve onlan izleyenler arasmda c;ok �iddet­
li taru�malarm konusu oldu. Bu goru�me hakkmda pek c;ok sa­
y1daki anlau ic;inde, herhangi ciddi bir dogruluk iddias1 ta�1ya­
bilecek olan, ertesi gun Marx'm Engels'e yazm1� oldugu mek-

283
tuptur. Marx, 1 848 yilmda Berlin'de birakt1g1 otuz be�lik, iki
dirhem bir c.:ekirdek, yak1�1kh adamm yerini, bak1ms1z, di�siz
et dagmm alm1� bulundugu; ya da hala donukla�mam1� aydm­
hk, parlayan gozlerin Bakunin'in manyetik cazibesinin ba�h­
ca gbstergesi oldugu yolundaki d1�sal izlenimleri ayrmuh ola­
rak anlatmadan duram1yordu (bunu yapmamak onun tarz1 de­
gildi) . Arna bu yavan anlau bile, hala Bakunin'in, anormal de­
recede etki altma almmayan Marx iizerinde bile, neredeyse bu­
nu yapabilen tek ki�i olarak, tuhaf, mant1k d1�1 bir efsun etki­
si yapugma tamkhk ediyordu. "Onu c.:ok sevdigimi - eskiden
daha c.:ok" (diye yaz1yordu Marx) "soylemeliyim." 0, "onalu
yildan sonra, geriye degil de ileriye dogru yuriimii� az say1da
adamdan birisidir." Bir bnceki yilm Polonya ayaklanmas1 hak­
kmda konu�tular. Bakunin bunun ba�ans1zhgmm, Pololonyah
aristokratlarm bir "koylu sosyalizmi" ilan etmeyi reddetmele­
rine bagh oldugunu ac.:1klad1. "Simdi, Polonya ayaklanmasmm
ba�ans1zhgmdan sonra, yalmzca sosyalist hareket ic,:inde yer
alacagm1" soyledi. Marx, "Urquhartc;1 suc.:lamalar"dan duygulu
bir �ekilde sbz etti; zira Bakunin hakkmdaki sac.:ma suc;lamanm
ilk kez Neue Rheinische Zeitung'da gbriilmii� olmasmm, �imdi,
'' F . M . " i n Morning Advertiser'daki icraatmm 1�1gmda ahlaks1z
Urquhartc;Iiara maledilebilecegini sbyledi. Gbrii�me her ikisi­
ni de tamamiyle memnun edecek bir �ekilde gec.:ti. Birkac.: ki�i­
sel kompliman ve esenlik dilekleri, bu iki biiyiik devrimci ara­
smdaki son gbrii�meyi noktalad1. Bu anlatmm en ilginc.: bzelli­
gi, konu�manm yer almasmdan be� hafta once kurulmu� olan
Enternasyonal'den herhangi bir �ekilde hie; sbz edilmeyi�idir.
Daha sonra Marx tarafmdan kaleme alman (her ne kadar ken­
disinden iic;iincii tekil �ah1s olarak sbz edilmekteyse de, 1872
yilmda Marx tarafmdan yazilan bir belgede) bir ba�ka anlauda
bu atlama yeterince telafi edilmektedir.

Rus Bakunin [diyc dcvam cdcr] Entcrnasyonal'in kuru lu!?un­


dan hcmcn soma Londra'da Marx'la bulu!?lU. Marx onu, yctc­
ncginin sonuna kadar c;:ali!?maya soz vcrdigi Dcrncgc kabul ct­
ti. Bakunin daha soma Italya'ya gitmc k uzcrc aynld1. Oraday-

284
ken Marx'tan Demegin Tuzl1gl1m1 ve kurulu� Hitabi'm ald1 ve
b11y11k bir heyecanla cevap verdi; ama hir;:bir �ey yapmad1.

Bu ifadede, Bakunin'in Enternasyonal'e daha soma yapacag1


saldmnm kotulugunu, onun orgute kar�1 olan yu.kumlulugunu
buyD.terek gostermek arzusu vard1r ve Engels'e gonderilen mek­
tuptaki suskunlugun 1�1gmda, Enternasyonal'in i;ah�malarmda
Bakunin'in i�birliginin, 3 Kas1m 1 864'teki goru�mede herhangi
onemli bir rol oynad1gma inanmak zordur. Arna Marx'm ifade­
lerinden, en azmdan bir tanesinde , bu tamamen dogrulanm1�­
ur. Bakunin'in 1 865 �ubat'mda Floransa'dan yazd1g1 "heyecan­
h cevap" gunumuze ula�m1�t1r. Bu bir hayli �efkatli sozcukler­
le kaleme almm1�, Marx'a carissimo amico diye hitap edilen, ai­
le fotografiarmm teati edilmesini oneren ve her turlu devrim­
ci faaliyette " frene basan" ltalyanlarm siyasal geriliginden nef­
ret ifade eden bir mektuptu. Bu mektup , Bakunin'in yalmzca
ai;1h� Hitab1'm ald1gm1 degil, onun ltalyancaya i;evrilmesi ii;in
duzenleme yapmaya soz verdigini ve Marx'm istegi uzerine bir
kopyasm1 Garibaldi'ye gonderdigini gostermektedir. Mektup,
Bakunin'in kendisini Enternasyonal'in bir uyesi olarak m1 yok­
sa bag1ms1z bir i�birliki;i olarak m1 gordugunu ai;1klam1yor.
Aradaki fark bir miza<; meselesiydi. Disiplini seven Marx'm ,
sorgusuz sualsiz sadakat ve tam itaat gostermeyen birinin i�bir­
ligine ihtiyac1 yoktu. Esas itibariyle disiplinsiz biri olan Baku­
nin yo! gosterebilirdi ama asla takip edemezdi. Orgutlenmesi
hakkmda hii;bir �ey bilmedigi halde Enternasyonal'e s1cak ba­
k1yordu. Arna eger ona yard1m edecekse, bunu kendi bildigi gi­
bi ve kendi keyfine gore yapacaku.
lzleyen U.<; y1h Bakunin ltalya'da gei;irdi. Burada, amai;lan be­
lirsiz, uyeleri daha da belirsiz bir Uluslararas1 Karde�lik orgutu
kurdu ve izleyen alu ya da yedi yilda baskm hobisi haline gele­
cek devrimci gizli dernekler kurmak gibi i;ocuki;a bir tutku ge­
li�tirdi. 1 867 yilmda ltalya'dan lsvii;reye go<; etti ve y1llardan
soma ilk kez , aym yilm Eylul'unde Cenevre'de toplanan Ban�
ve Ozgurluk Birligi'nin kongresinde halk onune i;1kt1. Kendisi­
ni kongrenin sol kanadmda goruyor ve Enternasyonal'inkinden

285
c;ok guc; ay1rdedilebilecek bir program oneriyordu . Birligin yii­
rutme komitesine sec;ildi ve bu kapasite ile yil boyunca Birli­
gin politikas1m Entrnasyonal'inkiyle koordine etmek ic;in c;a­
h�tl. Onun maharetli rehberligi altmda iki orgut pek yakm­
da b irle�ecekti. Yolu ac;mak ic;in kendisi, 1 868 Haziran'mda
Enternasyonal'in Cenevre koluna kauld1.
Bu zamana kadar, Enternasyonal'e kar�1 herhangi fesatc;1
planlar beslemek bir tarafa, onu samimiyetle guc;lendirmek ve
geni�letmek istedigi ac;ikc;a goruluyor. Aym zamanda, hie; ku�­
ku yok ki, ki�isel ihtiraslan da vard1 ve Ban� ve Ozgurluk Birligi
ile Enternasyonal'i birle�tirmeyi ba�arabilseydi, Marx'm yam s1-
ra buyuk i�c;i orgutunun ikinci kurucusu mertebesine eri�ecek­
ti. Bununla birilikte, eger onun hesab1 bu idiyse, uzucu bir �e­
kilde bo�a c;iku. Birligin yiiriitme komitesini, Enternasyonal'in
Bruksel kongresine bir mektup gondermek ve her iki dernegin
amac;lannm benzer oldugunu ifade ederek Enternasyonal'in
uyelerini kitle halinde Birligin Bern'de yapilacak gelecek kong­
resine kaulmaya davet konusunda ikna etti ve kendi adma da
programlanmn ozde�ligini daha da ac;1klayan bir mektup yaza­
rak bu i�i takip etti. Arna rolunu fazlas1yla abartm1�t1. Bruksel
kongresi yalmzca bu c;agnlara kulak asmamakla kalmad1 ama
daha onceki bir bolumde zikredilmi� olan, k1saca Birligin ken­
disini feshetmesi ve Enternasyonal'e kaulmas1 c;agns1m kara­
ra baglad1. Bakunin'in sabus1zhgmm yol ac;ug1 kamu onunde­
ki bu terslenme, onun Birlik ic;indeki pozisyonunu ciddi olarak
zay1flatu. Yurutme komitesini yonetimi altma alm1�u; kongre
1 868 Eylul'unun sonlarmda, Bern'de topland1gmda Birlik ic;in­
deki burjuva ve muhafazakar unsurlar yeniden duruma egemen
oldular. Bakunin, "s1mflarm ve bireylerin ekonomik ve sosyal
bak1mdan e�itlenmesi" yonundeki bir karar tasansm1 gec;irme­
yi ba�aramad1 ve kongrenin son gunu, ondort sad1k destekc;i­
siyle birlikte Birlik'ten dramatik bir �ekilde aynld1.
Boyle torensiz bir �ekilde sahnenin ortasmdan uzakla�tmlan
Bakunin'in, aruk, Enternasyonal'in Cenevre kolunun suadan
bir uyesi olma d1�mda devrimci harekette herhangi bir statu­
su yoktu. Arna o suadan bir adam degildi ve hic;bir suadan po-

286
zisyon onu tatmin edemezdi. Kafas1 inatc;1 bir �ekilde aym c;iz­
gide i�liyordu. Eger Ban� ve Ozgurhik Birligi'ni, Enternasyonal
ic;inde yetkili bir pozisyon ic;in kendi atlama ta�1 olarak kulla­
namayacaksa, bu amac; ic;in ba�ka bir brgut yaratacakti. Kendi­
siyle birlikte Birlik'ten aynlan ondbrt izleyicisini c;ekirdek ola­
rak ahp, Sosyal Demokratik lttifak adm1 verdigi yeni bir der­
nek kurdu. Dernegin tiizuk, u lusal ve yerel kongreler gibi ta­
k1m taklavall ve de Cenevre'de bir merkezi burosu bulunuyor­
du. l�in dogrusu, Bakunin'in az say1daki yakm1yla sm1rhyd1 ve
Cenevre d1�mda Napoli, Lyon ve Barcelona'da olmak uzere yal­
mzca dort �ubesi vardi. Ancak lttifak, bag1ms1z bir varhk ola­
rak ya�amay1 ummuyordu ve ya�ayamazdi. Tek amac1 ve varhk
nedeni Bakunin'in onurunu kurtarmak ic;in Enternasyonal'e ka­
ulmaku ve neredeyse edepsiz bir acelecilik ic;inde bu i�e giri�­
ti. 1 869 Arahk'mda Sosyal Domakratik lttifak, Enternasyonal'e
kabul edilmek uzere Genel Konsey'e ba�vurdu . lttifak'm �ube­
leri de, eger oralarda Entemasyonal'in k1s1mlan varsa ona kat1-
lacaklard1 ama lttifak, buyuk orgutun bir birimi olarak tuzel ki­
�iligini koruyacakti. Resmi ba�vuruyu, Bakunin'den "eski dos­
tum" Marx'a hitaben dalkavukc;a bir mektup izledi ki bu mek­
tup muhatabmm ofkesini ve en kotii ku�kulanm k1�k1rtmak­
ta gecikmedi.
Deveku�uvari bir du�unceye saplanm1� olarak Bakunin, boy­
lesine tuhaf bir ba�vurunun kesin red cevab1yla kar�1la�acagm1
hic;bir zaman tahmin etmemi� gorunuyor. Enternasyonal'in o
duzenli ve disiplinli yap1s1 ic;inde bir tiir devlet i(inde devlet (im­
periumn in imperio) yaratma bnerisi hie; de akh ba�mda gorun­
medi. Engels, "Sibirya, �i�man bir gobek ve gene; bir Polonya­
h hamm, Bakunin'i bir okuz kadar aptal yapm1�" ac;1klamasmm
gonullusu oldu. Marx adamm1 daha iyi tamyordu ve duruma
daha hakimdi. "Herr Bakunin" diye yaz1yordu Engels'e, "i�c;ile­
rin hareketini, Rus himayesi altma almay1 teklif edecek kadar
alc;ak gonullu" Arna Bakunin bir kez daha gururunu k1rdi. llk
ba�vurusu reddedilince, tam bir teslim olma anlamma gelecek
ikinci bir ba�vuru yapti. Yerel �ubelerinin, Enternasyonal'in
normal k1s1mlan olarak kabul edilecegi anlay1�ma bagh ola-

287
rak lttifak'1 feshetmeyi onerdi. Genel Konsey, meseleyi gorii�­
tii. ve ko�ullanm belirledi. l ttifak'm programmda yer alan "s1-
mflarm e�itlenmesi" sozcuklerinin, "sm1flarm ortadan kaldml­
mas1' �eklinde degi�tirilmesi talep edildi ve bu talep kabul edil­
di. Aruk reddetmek i�in ba�ka bir bahane kalmam1�t1. 1 869 ya­
zmda, lttifak'm yerel �ubeleri kesin olarak Enternasyonal'in k1-
s1mlarma donu�turuldu ve Eylul aymda Bakunin ve belli ba�h
yard1mc1lan, Enternasyonal'in Basel'deki kongresine kat1ld1lar.
Simdi bile Bakunin'i Enternasyonal'e ya da bireysel olarak
Marx'a kar�1 du�manca bir hesap nedeniyle su�lamak haks1z­
hk olur. Rakibinden �ok daha saf�a ihtirash olan Bakunin, da­
ha az kurnaz ve son derecede daha az uzak goru�luydu . Ba­
sel kongresinde Bakuninciler, "dogrudan yasama" ve toprak­
ta ozel mulkiyet konulannda Genel Konsey delegeleriyle bir­
likte oy kulland1lar. Dik kafah �ubelerle ba�a �1kmak i�in Ge­
nel Konsey'in yetkisini aruran - �ok ge�meden ac1 bir �ekilde
pi�man olduklan, Tii.zii.k degi�ikligini desteklediler. Bakunin­
cileri Genel Konsey'le kar�1 kar�1ya getiren miras konusu bile,
ilke meselesi olmaktan �ok ki�isel miza� meselesiydi. Yine de,
Basel kongresinin Enternasyonal'in tarihinde kritik bir an ol­
dugundan kimse ku�ku duyamaz. Bakunin'in sahnede goriin­
mesi bile kendi ba�ma bir olayd1. Yakla�makta olan duellonun
i�aretini veriyordu. Arna a�1k du�manhklar hala erteleniyordu
ve �ogu kez iki bu.yuk gu� arasmdaki belirleyici mucadelenin
arefesinde oldugu gibi, ilk olay, ba� oyunculann her ikisinin
de yoklugunda, ii.era, uzak bir yorede patlak verdi. tlk �at1�ma,
Enternasyonal'in Frans1z lsvi�re gruplannm yerel bir kongre
toplad1g1 lsvi�re jura'smm ku�uk bir kasabasmda ya�and1.
Enternasyonal'in Frans1z lsvi�re k1s1mlan, Bakunin ve Ja­
mes Guillaume'un ortak �abalan sonucu , kendisini Federas­
yon Romande olarak adland1ran bir yerel grup olu�turmu�­
tu . 1 869 bahannda Guillaume'un yol gosterdigi Bakunin, ls­
vi�re jura'smm ku�ii.k sanayi kasabalarmda muzaffer bir ilerle­
me kaydetti ve o zamandan itibaren bu yoredeki Enternasyonal
k1s1mlan Bakuninciligin kalesi haline geldi. Doktrin muglaku
ve kimi bocalamalardan masun degildi. Arna imanm ilk mad-

288
desi Bakunin'i Tann, Guillaume'u da onun peygamberi olarak
kabul etmekti. Birincisinin ilham veren nitelikleri ve ikincisi­
nin yorulmak bilmeyen i;;a balan sayesinde inananlann sadaka­
ti mucadele boyunca sarsilmad1. Ancak, her ne kadar �ubeleri
Frans1zca konu�an lsvii;; re topraklanna yayilm1�sa da, Federas­
yon Romande'nin gene! merkezi zorunlu olarak Cenevre'deydi.
Federasyon'un yurutme komitesinin yeri Cenevre idi ve esas
itibariyle Cenevrelilerden olu�uyordu. lnan<;; itibariyle devrim­
ci degil de radikal olan bu uyeler, Bakunin'in goru�lerine gu­
ven duymuyorlar ve mizai;;l an geregi ihitiyath ve titiz oldukla­
rmdan bu degi�ken ve �amatac1 ki�ilige guvenemiyorlard1. Bel­
ki de her �eyden daha fazla, i�lerinin duzenli i�leyi�ine boylesi­
ne kestirilemez bir etkenin mudahale etmesinden i;; ekiniyorlar­
d1. lttifak'm Cenevre kolundan, Bakunin'in orgutunden, ozel­
likle ku�ku duyuluyordu. Bu orgut, 1 869 yazmda Gene! Kon­
sey karanyla Enternasyonal'e kabul edildi ve hemen sonrasmda
Federasyon Romande'ye kabul edilmek uzere ba�vuruda bulu­
nunca gu<;; bir durum ortaya <;;1 kt1. Federasyon, Enternasyonal'e
bagh her iki lsvii;;re kolundan birisine sahipti ve Bakunin'in or­
gutunu reddetmek i<;;i n saglam bir zemin bulmak kolay degil­
di. Ancak yurutme komitesi, Cenevreli inat<;;1 hg1yla Fabian tak­
tiklere ba�vurdu. Ba�vuruyu ne reddetti ne de onaylad1. "Daha
uygun bir zamana" erteledi. lttifak bu karan, gu<;; bela gizlen­
mi� bir red olarak ald1 ve Federasyon'un bir sonraki kongresine
ba�vurmaya karar verdi.
Kendi ba�ma onemsiz ama sonui;; l an bak1mmdan i;;o k onem­
li olan kongre , 1 8 70 ba�m da, La Chaux-de-Fonds'un ku­
i;;u k bir dag kasabasmda topland1. Jura'nm k1s1mlan, Guilla­
ume tarafmdan lttifak adma kap1 kap1 dola�1lm1�u ve gunde­
min ilk maddesi olarak Federasyon'a, lttifak'm Cenevre kolu­
nun kabul edilmesini talep ettiler. Durumlanm samimi bir �e­
kilde ai;; 1 klamaya zorlanan yorutme komitesi, itirazmm nede­
nini saklamad1. Bu Bakunin'e kar�1 ki�isel bir kan davas1yd1 ve
bir Rus'u bir ba�ka Rus'a yakalatma mukemmel ilkesi uyarm­
ca, saldmy1 yonetmek uzere Utin adh bir Rus'u ortaya i;; 1 kard1-
lar. Utin, Rusya'daki devrimci gizli bir orgutun eski uyesiydi.

289
llk ba�ta lsvii;re'ye saghk nedenleriyle gelen Utin, kendi ulke­
sine donmemenin daha basiretli bir i� olacagma karar verdi ve
k1sa bir sure once, diger birkai; mii.lteci ile birlikte Cenevre'de
Entemasyonal'in Rusya k1smm1 kurdu.
Tercih ak1lhcayd1. Son oniki ayda Bakunin, her zamanki ace­
leciligi ile, Rusya'dan henii.z gelmi�, cinai egilimleri olan geni;
bir Rus terbristin, Nei;ayev'in i�leriyle ilgileniyordu. (:ok ya­
kmdan kontrol etmedigi yollarla para bulmasma yard1m et­
mi�ti; lsvii;re polisinin dikkatinden uzak tutmak ii;in kendisine
yard1m etmi�ti ve onunla birlikte Rusya'da bir dunya devrimi
ba�latma}'l amai;layan ate�li beyannameler kaleme alm1�t1. Ev­
rensel y1k1m doktrini bir Rus devrimcisine yakm gelebilir; ama
bu terbiyeli lsvii;reli radikalleri �a�kma i;evireceginden de emin
olunabilir. Bir ba�ka konu�mac1 Bakunin'i ateizmi ve ailenin il­
ga edilmesini savunmakla sui;lad1 ve Utin Cizvitlerin kendisi­
ni feda etme prensibinin Bakunin tarafmdan iyi devrimcilerin
taklit etmesi gereken bir model oldugunu belirten ve Cizvitle­
re takdir ifade etmi� oldugu bir pasaj1 aktard1. Cenevre'nin bu.­
tun kurumlarma nufuz etmi� olan Kalvinist bir ortamda bunlar
belli ki ciddi sui;lamalard1.
Geri;ek bir taru�ma olmad1. Bakunin'i savunmak ii;in ortaya
1;1kan Guillaume'un Utin'in sbzii.nii. ettigi Nei;ayev belgeleriyle
ilgili bir bilgisi yoktu ve yalmzca bunlarm konu harici oldukla­
nm ileri sii.rebilirdi. Arna tart1�manm yoklugu her iki taraftaki
duygu ta�kmhg1 ile telafi ediliyordu ve lttifak'm Federasyon'a
kabul edilmesi onsekize kar�1 yirmi bir oyla kabul edilince ,
azmhg1 olu�turan Cenevreliler karan kabul etmeyi reddetti­
ler ve kongreden i;ekildiler. Bununla birlikte i;ogunlugun bn­
gormedigi bir aksilik oldu. Kongrenin toplanmakta oldugu sa­
lonun sahibi azmhgm s1k1 bir taraftanyd1. (:ogunluk goru�me­
lerine devam edebilmek ii;in yeni bir yer bulmak zorunda kal­
m1�ken, Cenevreliler aym salonda oturmay1 sii.rdurduler ve ba­
�ans1z sayilamayacak bir �ekilde rakiplerinin kongreyi terk
edenler oldugunu, me�ru kongrenin ise kendileri oldugunu ile­
ri sii.rdii.ler. Her iki kongre de Federasyon Romande adma ka­
rarlar alma}'l surdurdii.. (:ogunluk kendini destekleyenler ii;in-

290
den yeni bir yurutme komitesi se<;:ti; azmhk eski Cenevre ko­
mitesini yeniden se<;:ti. Dolay1s1yla, her biri Federasyon'un me�­
ru ve yasal olarak se<;:ilmi� orgam oldugunu iddia eden iki bir­
birine rakip komite sbz konusuydu ve de Gene! Konsey, Ba­
sel kongresinde kendisine verilmi� olan geni�letilmi� yetkiler­
le bunlar arasmda bir karar vermeye yetkiliydi. Her iki taraf da
Konsey'e ba�vurdu.
Azm h k , aslmda, hazirhklanm <;:ok tan yapm1�t1. Bu geli�­
meler boyunca Bakunin hakkmdaki k1skan<;: nefre ti belirgin
olan Utin, Mart aymda Marx'a yazarak ondan Gene! Konsey'de
"Rusya sekreteri" ve Rusya kolunun muhabiri olmasm1 iste­
mi�ti. Davel Marx'1 ziyadesiyle keyiflendirdi. Bir kere, kendisi
i<;:in daha once hi<;:bir zaman kullamlmam1� olan "sayg1deger"
Dr. Marx sifau kullamlm1�u. 2 lkinci olarak, Rus olan her �e­
ye kar�1 iyi bilinen nefreti kar�ismda, Gene! Konsey'de "gen<;
Rusya'nm temsilcisi" olmanm kendisini tuhaf bir durumda b1-
rakacagm1 haurladi. Arna cevap konusunda hi<;:bir ku�kusu
yoktu. Daveti kabul ettigini hem ozel olarak hem de resmen
yazdi. Arna verdigi cevapta soyledigi, soylemediginden daha
az onemliydi. "Bakunin, hakkmda" d iye yazd1 Engels'e, "ge­
rek ozel gerekse resmi mektupta tek bir kelime etmemenin da­
ha tehlikesiz olacagm1 du�undum. Arna aptal birisi olmayan
Utin, bu suskunlugu anlad1 ve her ikisi i<;:in de farkh nedenler­
le tehlikeli bir rakip olan adama kar�1 bir anla�manm yap1lm1�
oldugunu gordu.
Marx ve Utin'le kar�1la�tmld1gmda Bakunin ferahlatacak ka­
dar safti. Le Chaux-de-Fonds'daki �iddetli muharebeden sonra
bile, Marx'm onu bir du�man olarak kabul etmesi i<;:in herhan­
gi bir neden gormedi. Marx'a, gene! olarak Rusya'nm ve bzel
olarak kendisinin potansiyel devrimci kapasitesini yucelten bir
mektu p yazd1 ve enerj ilerini davrimci davaya akllmaya hazir
kirk bin Rus ogrencinin haz1r bekledigini ileri surdu. Marx bu
mektubu Engels'e aktardi.

2 Bununla birlikte bu s1fa1 iki y1l sonra Hague (Lahey) kongresindeki The Times
muhabiri tarafmdan bir kez daha kullamlm1�u. Marx'm aniden kirla�an sac;la­
n, ona yamluc1 bir :l.licenaphk ozelligi kazandirm1�u.

291
Eger korkurn;; bir yalan degilse [diye yorumluyordu meklup] ,
Rusya'da prolelarya ya da hatta devrimci bir koyluluk olma­
dan, onlerinde Sibirya ya da Bal1'ya go<; elme ikileminden ba�­
ka bir kariyer bulunmayan k1rk bin devrimci ogrencinin bu­
lunmas1 dunya i<;;in ne buyuk bir lalihsizlik olurdu. Eger Ba­
li Avrupa'daki harekeli mahvedecek herhangi bir �ey varsa bu,
k1rk bin ki�ilik az ya da <;;ok egilim gormu�, ihlirash, a<; Rus ni­
hilislini, bizim onlara lemin elmemiz gereken, ordusu olma­
yan olgunla�mam1� subaylan ilhal elmek olurdu. Avrupa pro­
lelaryas1m birle�lirmek i<;;in bu i�in Rusya'nm komulasmda ol­
mas1 paha bi<;;ilmez bir varsay1md1r! Bununla birlikle, Baku­
nin ne kadar mubalaga ederse elsin, gun gibi a<;;1klir ki lehli­
ke oradadir. Kulsal Rusya her y1l bu "i�siz " Ruslardan bir k1s­
m1m kusacakl1r. Uluslararas1 ilke goruntlisu allmda bunlar
her yerde i�<;; i lerin arasmda sinsi sinsi ilerleyecekler, kendi­
lerini belli ba�h pozisyonlara kurnazca yerle�lirecekler ve k1-
s1mlara Ruslar arasmda ka<;;milmaz olan kendi ozel kavgalan­
m ve enlrikalanm gelirecekler ve soma da Gene! Konsey'in el­
leri dolu olacak.

Marx, Bakunin'in meklubuna c evap vermedi. Bakunin bir


hafla sonra , Ne<;ayev'in edilorliigiinii yapl1g1 gazelenin be� sa­
y1s1m gondererek olay1 geli�lirdi .
Bu arada , Gene! Konsey, Federasyon Romande'deki <;allak
konusunda bir karar vermek zorundayd1. Durum s1kml1 veri­
ciydi. La Chaux-de-Fo nds'daki onsekiz anli-Bakuninci delege­
nin iki bin ki�iyi lemsil e lligini, yirmi bir Bakunincinin ise al­
l1 yiizden fazla ki�i lemsil elmedigini ya da <;ogunlugun "sah­
le yelkiler"le sagland1gm1 Engels'e lemin elmesi Marx i<;in pek
uygundu. Arna Enlernasyonal'de oylaman m , iiye say1smdan
bag1ms1z olarak k1s1mlar ilibariyle yapild1gm1 herkes bi!iyor­
du ve "sahle yelki" su<;lamasmm Entemasyonal'in kavgalarm­
da ciddiye almamayacak kadar <;ok s1k dedikodusu yapI!m1�l1 .
Engels cevabmda i<;lenlikle alayc1yd1.

Cenevreliler [ diye yazd1 cevabmda] herhalde biraz uykulu ol­


mu� olmahlar zira aksi halde Bakunincilerin resmen kendi

292
yan!annda yer a!mas1 talihsizligine izin vermezlerdi. Arna bu
dogal olarak Cenevrelilerden yana bir karar verilmesi ge r�egi­
ni degi�tirmez.

Her ne kadar Bakunin La Chaux-de-Fonds'daki kongreye


bizzat kaulmam1�sa da, c;ogunlugun ilhamm1 ve sadakatini ona
ve yalmzca ona borc;lu oldugunu herkes biliyordu. Bir c;ogun­
luga kar�1 bir azmhk adma ytmetmenin teknik zorluklan ne
olursa olsun, Gene! Konsey'in vefas1z Bakunincileri, vefah Utin
ve de (her ne kadar, eger gerc;egi soylemek gerekirse, kesinlik­
le burjuva) e�it derecede vefah Cenevrelilere kar�1 destekleme­
si du�unulemezdi.
Kararm ac;1klanmas1 ic;in neredeyse tic; ayhk bir sure gec;mi�
olmas1 Konsey'in s1kmusma tamkhk eder. Arna Marx duruma
hakimdi. 28 Haziran 1870'te Konsey, ( 1 ) La Chaux-de-Fonds
kongresindeki c;ogunlugun " tamamiyle sanal"; (2) Cenevre'­
deki Federasyon Romande komitesinin her zaman i�levlerini
dogru bir �ekilde yerine getirdigi ve de Konsey'in "onu bu un­
vanmdan yoksun b1rakmaya hakkmm olmad1g1" ve (3) La Cha­
ux-de-Fonds komitesinin varhgm1 surdurebilecegi ancak Fe­
derasyon Romande'den ba�ka bir ad sec;mesi gerektigini karara
baglad1. Bakuninciler ucuz kurtuldular. Afaroz edilmemi�lerdi.
Lutufkar bir �ekilde Enternasyonal'e uyeliklerini surdurmeleri­
ne ve eger taru�mah ad olan Federasyon Romande'den azmhk­
taki yolda�lan ic;in vazgec;erlerse yerel orgutlerini korumalan­
na izin verilmi�ti.
Bu gayrisamimi ve yanh karann, Bakunin ve Marx arasm­
daki mucadelenin ilk ve hazirhk raundunu sona erdirmi� ol­
dugu soylenebilir ve bu karar yaymland1ktan onbe� gun son­
ra patlak veren Fransa-Prusya Sava�1, bir sonraki raundu epey­
ce bir sure erteledi. Basel kongresi, Enternasyonal'in 1870'de­
ki yilhk kongresinin Paris'te yapilmasma karar vermi�ti. An­
cak daha bu yilm ilkbahannda, Ill. N ap oleon hukumetinin
Enternasyonal'in Frans1z uyelerine bask1 yapmaya ba�lama­
s1 Paris'in bulu�ma noktas1 olarak olanaks1zhgm1 gostermi�­
ti ve Gene! Konsey kongrenin Mainz'da yapilmasma karar ver-

293
di. Mainz'm se<;; i mi, Bakunin i<;; i n ileri derecede uygunsuzdu ve
Marx'm zekice bir taktiksel manevras1yd1. lira 1 849'un lanet­
lenmesi nedeniyle Bakunin'in kendisi Alman topragmda goru­
nemezdi ve Almanya, Buyuk Britanya'nm yam s1ra Bakunin'in
taraftarmm hi<;; bulunmad1g1 bir ulkeydi. Ancak ko�ullar bir
kez daha devreye girdi ve Fransa-Prusya Sava�;i'nm ba�lama­
s1 kongre toplanmasm1 tumuyle ger<;;e kle�tirilemez hale getir­
di. 1 8 7 1 Eylul'une kadar, Konsey, Londra'da kamuya a<;; 1 k bir
kongre degilse de <;;e �itli k1s1mlarm temsilcilerinin kauld1g1 giz­
li bir konferans toplama olanag1 bulamad1.
La Chaux-de-Fonds'daki kap1�ma ile Londra konferans1 ara­
smda ba�ka yonlerden olayh ge<;; e n surede Marksistlerin ve Ba­
kunincilerin gorece pozisyonlanm degi�tirecek pek fazla bir
�ey olmad1 . Ancak, konferans 17 Eylul'de , Tottenham Court
Road'da , The Blue Posts'un ozel bir odasmda topland1gmda
zarlarm Bakunin aleyhine iyice ve ger<;;e kten ag1rla�tmlm1� ol­
dugu a<;; 1 ku. Sava� bitti; ama Avrupa'da durum normal olmak­
tan hala <;; ok uzaku. Yalmzca Bel<;; i kahlar, alu delege gondere­
rek tam kadro kauldilar. Cenevre'den iki, Utin ve Bakunin'in
bir ba�ka du�mam Perron ve Fransa ve lspanya'dan hirer delege
vard1. Gene! Konsey'in adm1 degi�tirmesi yolundaki karanna
boyun egmeyen Federasyon Romande'nin eski komitesi davet
edilmedi. Gene! Konsey'in Londra'da ya�ayan on ii<;; uyesi dele­
ge say1s1m yirmi ii<;;e pkard1. lngilizlerden yalmzca ikisi, sekre­
ter john Hales ve Gene! Konsey'in yeni ve �u ana kadar mute­
vazi uyesi Thomas Mottershead. Gizlilige kesinlikle riayet edil­
di. Toplantmm yeri ve zamam alenen duyurulmad1 ve delege­
lere toplanudan birka<;; saat once bildirildi. Entemasyonal'i ku­
�atm1� olan halkm ku�ku ve guvensizligi nedeniyle Marx ger­
<;;e kten polisin mudahalesinden korkmu� olmahd1r. Arna Ba­
kuninciler daha sonra butun bu onlemlerin nedeninin Mark­
sist hligin mahbul hi�ileri d1�mdaki delegeleri d1�lamak oldugu­
nu iddia ettiler. Bakunincilerin i�aret etmek olanag1 buldugu
bir diger usulsuzluk, "gizli" konferansm kapam� oturumunda
Marx'm iki buyiik kmnm hazir bulunmas1yd1. Konferansm ka­
rar tasanlanm haz1rlamak O.zere gorevlendirilen komisyonlar-

294
dan birisi Marx'm evinde topland1 ve Londra'ya yeni yerle�mi�
olan Engels'in de ba�tan sona haz1r bulunmas1yla, konferans
bir tOr aile ic;i ozelligi kazand1.
Konferansm i�i, buyuk olc;Ode Bakunin'le ilgiliydi. Devrim
davasma hizmet etmesi olas1 gorunen her tOrlO siyasal faali­
yet ic;inde bulunma politikas1 teyit edildi. Konferans, "kol ya da
�ubelerin sekter adlar kullanmalanm ya da propaganda sek­
siyonu vs. adlar altmda, Dernegin ortak amac;lan d1�mda fark­
h ozel misyonlar yerine getirmek iddias1yla aynhk yanhs1 or­
ganlar olu�turmalanm" yasaklad1. Gene! Konsey'in La Chaux­
de-Fonds azmhgm1 ve onun Cenevre komitesini me�ru Fede­
rasyon Romande olarak tamma karanm teyit etti ve c;ogunluk
komitesine, eger Gene! Konsey tarafmdan tanmmak istiyorsa,
"Federasyon Jurassienne" ad1m almasm1 tavsiye etti. Son ola­
rak , Gene! Konsey'e, Nec;ayev'in faaliyetlerini kamu onunde
tekzip etme ve bOtOn mesele hakkmda bir rapor haz1rlama tali­
mall verdi . Bu son kararm ikinci k1smmm yerine getirilmesi is­
tekli ve becerikli Utin'e havale edildi. Bakunin'i gozden du�Or­
me niyeti barizdi; zira Nec;ayev'in kendisine Enternasyonal hic;­
bir zaman en kuc;Ok bir ilgi gostennemi�ti.
Londra'daki konferansta bir ba�ka onemli karar daha alm­
m1�n. Enternasyonal'in kok sald1g1 ba�ka her ulkede yerel k1-
s1mlann faaliyetlerini e�gudumlendirmek uzere bir u lusal or­
gut vard1. lngiltere'de bu i�lev o zamana kadar butun Dernegin
yurutme orgam s1fanyla Gene! Konsey tarafmdan Ostlenilmi�­
ti. Konsey'in bu ikili niteligine gec;mi�te yap1lan itirazlar yer­
siz ve a�m derecede u kalaca diyerek reddedilmi�ti. Ancak, Od­
ger ve Lucraft'm istifasmdan soma, Marx'a kar�1 olan ba�kald1-
n, lngiliz grubunda guc;lenmi�ti ve onlar da diger ulusal grup­
lar gibi, Gene! Konsey'in gucune ta.bi kendi orgutlerine sahip
ve kendi i�lerinin efendisi olmak istiyorlard1. Marx niyetini an­
lad1g1 ve sonuc;lanm c;ok iyi ongordugu bu oneriye kar�1 c;1k­
t1. Arna Gene! Konsey'in lngiliz uyeleri ona kar�1 birle�tiler ve
neredeyse ilk kez gerilemek zorunda kald1. Yenilgisini, Londra
Konferans1'na, diger Olkelerdeki benzer orgutler gibi, bir yan­
dan Gene! Konsey'le bir yandan da yerel �ubelerle aym ili�ki

295
i<;inde olan, lngiliz Federal Konseyi kurulmas1 onerisini bizzat
kendisi getirerek gizlemeye <;ah�t1. Karar tasans1 tartJ�Iimadan
kabul edildi ve Entemasyonal'in tarihindeki en kritik donemde
Marx'm otoritesine bir darbe daha vurulmu� oldu .
Bakuninciler, Londra Konferans1'nm kendilerine kar�1 ma­
nevralanna cevap vermekte gecikmedi. Arahk aymda Jura'da,
Sonvillier'de yeni bir kongre duzenlediler. Bu kongreye, bir on­
ceki y1lm baharmda, yeni Frans1z mii.ltecileriyle gii.<;lenmi� ola­
rak La Chaux-de-Fonds'da <;ogunlugu olu�turan aym k1s1mlar­
kauld1. Etkili ki�iler Guillaume ve Bakunin'in Zukovski adm­
daki Rus destek<;isiydi. Kongrenin ilk i�i, Entemasyonal'in ge­
lecekteki toplanulannda uyelerinin d1�lanmasm1 onlemek ii.ze­
re Konsey'i herhangi ba�ka bir bahaneden yoksun birakmak
i<;in G ene! Konsey'in karanyla aym gorii.�te olduklanm res­
men a<.;1klamak oldu. Pek <;ok k1skan<;hga neden olan Federas­
yon Romande adm1 terk ettiler ve Federasyon Jurasienne ad1-
m aldilar. Arna Londra konferansm1 Entemasyonal'in uygun
bir �ekilde olu�turulmu� orgam olarak kabul etmediler ve Ge­
ne! Konsey'in kullanm1� oldugu otokratik yetkiyi yolsuz bula­
rak reddettiler. Kongre bir federal komite se<;ti; ama bu komi­
te, biraz once a<.;1klanm1� olan ilkelerle uyumlu olarak, yaz1�ma
amaoyla bir merkez bii.rosu i�levi d1�mda ba�ka bir i�lev ii.st­
lenmeyecekti.
Bununla birlikte kongrenin yapug1 en onemli �ey, Enter­
nasyonal'in tarihinde Sonvillier Tamimi ad1yla me�hur olacak
bir beige haz1rlamak oldu. Be� yuz kopya basilan ve Entemas­
yonal'in Fransa, Bel<;ika, lspanya ve ltalya'daki tum k1s1mlan­
na dag1ulan bu tamimde Bakuninciler, Enternasyonal'in der­
hal bii.tii.n uyelerin katild1g1 bir kongresinin toplanmasm1 ta­
lep ettiler ve Gene! Konsey'in istibdadma kar�1 saldmlanm res­
men ba�latular.

Deneyimle bin kere kamtlanm1� inkar edilemeyecek bir ger­


i;:ek varsa [ diyordu Tami m ] o da otoritenin teslim edildigi el­
lerde hatah yollara sapmas1dir. Gene! Konsey'in uyelerinin
i�levleri, birkai;: bireyin ozel mulku gibi gorulmeye ba�lanm1�-

296
ur. Bunlar kendi gozlerinde bir tur devlet olmu�lard1r ve
kendi ozel du�uncelerinin onlara Dernegin resmi ve tek yet­
kili doktrini gibi ve diger gruplar tarafmdan ifade edilen fark­
h du�uncelerin, kendilerininkine e�it degerde me�ru du�unce­
ler olarak degil fakat gen;:ek bir sapkmhk gibi gorunmeye ba�­
lamas1 dogaldu.

Tamim, c;ozumun Gene! Konsey'i diktatorce yetkilerinden


armd1rmak ve onu, Federasyon Jurassienne'in federal komi­
tesi gibi, "yaz1�ma ve istatistik ic;in basit bir buro" haline ge­
tirmek oldugunu belirterek devam eder. lsvic;re'deki Bakunin­
ci basm, bu onerilerin verdigi derse, Gene! Konsey'in ve ozel­
likle de Marx'm "pan-Cermenizm"ine hareretli saldmlarda bu­
lunarak i�aret ediyordu. Madam Andre Leo takma ad1yla yazan
bir bayan, " I . Wilhem'in kendisini imparator yapug1 bir s1rada
Karl Marx kendisini Enternasyonal'in Papas1 olarak takdis et­
mektedir" iddiasmda bulunuyordu. Bu deyim tutuldu ve c;ok
gec;meden Standard, "Anti-Papa" ba�hkh neredeyse alayn bir
ba�makale ile Marx\ "bir yamlmazhk beyannamesi elde etme­
ye c;ah�mak"la suc;lad1.
Meseleye kaulanlann say1s1 artt1. Aruk olay yalmzca ki�isel
bir rekabet meselesi degildi. Bakunin, bu s1ralarda anar�ist og­
retisini ozenle haz1rlamay1 tamamlam1�t1. Dunyanm, ozgur ve
gev�ek bir �ekilde irtibatlandmlm1� siyasal varhklarm, ozgur­
ce ve gev�ek bir �ekilde irtibatlandmlm1� bir federasyon ic;inde
(eger bu gereginden fazla kesin bir sozcuk degilse) orgutlen­
mesi gerektigine inamyordu ve bu ilkeleri Enternasyonal'in or­
gutlenmesine uygulamaya c;ah�1yordu. Bakunin kendi ruyalan­
na credo quia impossibile (inamyorum c;unku imkans1zd1r) din­
sel co�kusuyla inamyordu ve onun bu inancmm ic;tenliginden
kimse ku�ku duymuyor. Arna Marx'm dunyevi ve pratik kafas1-
na boyle nosyonlar hic;bir yeti�kin insan tarafmdan ciddiye ah­
namayacak kadar c;ok c;ocukc;a geliyordu ve bunlarm du�mam­
nm sinsi planlan ic;in aldauc1 bir d1� gorunu� (fa�ade) oldugu­
nu du�unuyordu. Bakunin'de c;ok tipik olan romantik hayalpe­
rest ve siyasal entrikan kan�1m1, insan dogasma ili�kin bilgile-

297
ri Marx'mkinden daha geni� ve daha derin olan insanlan �a�­
kma donduriiy ordu. Marx, Bakunin'in, Enternasyonal'in man­
t1kh ve duzenli yap1sm1 bilirn;:li olarak y1kmay1 ama<;:layan usta
bir entrikac1 oldugu �eklindeki basil ve haks1z anlay1�m otesine
ge<;:emedi. Bakunin'in vicdans1z olduguna inamyordu ve raki­
binden daha vicdanh olmak i<;:in hi<;:bir zorunluluk da duymu­
yordu. Her zaman ortaya koymu� oldugu ba� egmez inatphkla,
ama eskiden oldugundan daha az guvenle, gelmekte olan sald1-
ny1 kar�t!amak uzere kendisini haz1rladi.
Gelecek, ger<;:ekten, endi�e vericiydi. 1871 -72 k1�mda, Baku­
nin'le olan gedik Enternasyonal'in gerileyi�inin ve <;:6ku�unun
tek belirtisi degildi. lngiliz Federal Konseyi'nin olu�turulma­
s1 beklenen sonucu yaratti. Kendi ba�lanna b1rakt!an lngilizle­
ri, Marx'm egemenliginden kurtarma konusuda cesaretlendirdi.
Gene! Konsey'in sekreteri olarak yerini koruyan John Hales, ay­
m zamanda lngiliz Federal Konseyi'nde de lider ki�iydi ve onun
�ahsmda Enternasyonal her ne kadar bir kuramc1 ya da taktik­
<;:i olarak Marx'la boy ol<;:u�emese de ilk kez bir sava�<;:mm ruhu­
na sahip ve kendisini ezdirmeyecek bir lngiliz'e sahip oluyordu.
(:ok ge<;:meden Konsey'de Marx'm destegine guvenebilecegi tek
bir lngiliz kalmadi. Belki de, her zaman kii<;:iik gordugu lngiliz­
lerin <;:ekip gitmesini pek fazla onemsemiyordu ve onlan "ken­
dilerini Gladstone'a sattt!ar" diye su<;:lamak kolaydi. Arna <;:ok
ge<;:meden Gene! Konsey'in ilk lsvi<;:reli uyesi ve o zamana ka­
dar Marx'm uysal bir destek<;:isi olan Jung, rahats1zhk belirtileri
gosterm eye ba�ladi. ltaatsizligin sinsi etkisi yay1hyordu ve Jung
otoriteye kar�1 direnmelerinde lngilizlerden yana <;:tkmaya ba�­
ladi. Gene! Konsey'in Almanlarm tekelinde oldugu yolundaki
eski �ikayet bir kez daha duyulmaya ba�landi.

Konsey'deki Alman unsur [diye yaz1yordu Marx bu s1rada bir


arkada�ma] say1sal olarak lngilizlerden uc;:te iki daha zay1ftir
ve aynca Frans1zlardan da zay1ft1r. Ve de dolay1s1yla sue;:, ln­
gil iz ve Frans1z unsurlann, teori konusunda, Alman unsur ta­
rafmdan tahakkum altma ( ! ) almmasmda ve bu tahakkumun
yani Alman biliminin c;:ok ya rarh ve kac;:1 mlmaz olmasmdad1r.
Taru�ma yeterince ikna ediciydi. Arna taru�ma 6nyarg1lan
<;; ok ender olarak giderebir.
Daha kotusu ilerdeydi. Enternasyonal son birka<;; y1lda Birle­
�ik Devletler'de kok salm1�u. Hareket en son Alman ve Frans1z
g6<;;m enler arasmda ba�lam1� ama soma daha eski Amerikahlara
da yayilm1�tL Giri�imci iki hamm tarafmdan evrensel dil, 6zgur
a�k ve kadmlara oy hakk1 program1 ba�latmak uzere 6rgutlen­
mi� bir kol bile vard1 ki, bu o zamana kadar Avrupa'da kar�1la�1l­
mam1� Atlantik 6tesi bir fenomendi. Bu kol kapsam ve sayica bu­
ytidu ve Enternasyonal'in Amerika'daki saflannda ciddi bir b6-
lunmenin odak noktas1 haline geldi. 1 8 7 1 guzune gelindiginde
Entemasyonal'in say1lan yirminin uzerinde olan Amerika'daki
k1s1mlan, lsvi<;;re'deki k1s1mlar gibi, sadakatlanm iki muhalif Fe­
deral Konsey arasmda bolu�turduler ve bir kez daha Genel Kon­
sey, hukm-u Suleyman'1 vermesi i<;;i n goreve <;;a gnldi.
Bu sa<;; m a ve konu d1�1 Yankee kavgasm1 yau�urmak ya da
hatta gormezlikten gelmek mumkundu . Arna maalesef kav­
gac1lar ras tlanusal o larak ya da bilere k , gorunur bir �ekil­
de Avrupa'daki buyuk <;;a ll�maya benzer konularda kavga et­
meyi se<;; m i�lerdi. Esas itibariyle Sorge adh bir Alman tarafm­
dan kontrol edilen New York'taki 6zgun Federal Konsey, s1-
k 1 Marksist o torite ve disiplin ilkelerini sav u nuyord u . Ye­
ni olu�an konsey, " federalist" ad1 verilen ilkeler a<;; 1 klayarak,
Avrupa'da Bakunin'in ad1yla 6zde�le�en gev�ek bir 6rgutlenme
bi<;;i mini savunuyordu. Dolay1s1yla tereddude yer yoktu. Marx
ac1mas1zd1 ve Genel Konsey " federalistler"in aforoz edilmesi­
ne karar verdi. Ancak bu s1rada Genel Konsey'de Amerika'nm
sekreteri olarak bulunan Eccarius'un kendine gore goru�le­
ri vardi. Yalmzca karan uygulamaya koymakla kalmad1 ama
sessizce N ew York'taki muhalif Federal Konsey'le yaz1�ma­
y1 da surdurdu. Boylesine bir itaatsizlige katlamlamazdt. Ecca­
rius gorevinden almd1 ve "federalistler" usulune uygun olarak
Enternasyonal'den kovuldular. Arna ne olursa olsun bu darbe
kabul edilemezdi. Eccarius hareketin emektarlanndan birisiy­
di. lngiltere'de Marx kadar uzun sure kalm1�u ve Marx'm bir
par<;;a ki�isel muhabbet besledigi az say1daki emek<;;i den biriydi.

299
"Eccarius" diye yaz1yordu Marx ii.zii.ntuyle Sorge'ye, "bir aptal
ve aym zamanda bir duzenbaz olmu�." Eski topraklar aynhyor
ve Enternasyonal'i yakla�makta olan krizde destekleyecek yeni
adaylar onaya 1;1km1yordu.
Enternasyonal'in 1869'dan beri gene! kongresi yapilmam1�ll
ve amk bu yil erteleme i<;in herhangi bir bahane yoktu. Gene!
Konsey, toplantmm yeri olarak Lahey'i (Hague) ve tarihi ola­
rak da 2 Eylul 1 872'yi belirledi. Orada mesele sonu1;landmlma­
hyd1; Marksistler ve Bakuninciler bahar ve yaz aylanm k1h1;la­
nm bileyerek ge<;irdiler. May1s aymda, Sonvillier Tamimi ne bir
'

kar�1 giri�im olmak uzere, Gene! Konsey, Les Pretendues Scis­


sions dans l'Intemationale adh bir bro�ii.r yaymlad1. Bu Marx'm
mizacma tam uygundu ve Bakunin'in kariyerini ve �ohreti­
ni parampar<;a ediyordu. Arna bunun ba�kalanm kii.<;ii.mseyen
havas1, Marx'm artan sinirliligini zor gizliyordu. Bakunin, "bi­
zi tehdit eden Demokles'in k1hcmm" demi�ti, "bir k1h<; degil,
Marx'm ah�Iim1� silah1 olan bir obek pislik" oldugu kamtlan­
m1�ur ve bunda yalmzca "Marx'm Gene! Konseyi y1k1c1 bir �e­
kilde egemenligi altma ah�mm" kamtlanm goruyordu. Vicdan
sahibi Guillaume cevap olarak amtsal Memoire de la Federation
]urassienne'i yazmaya giri�ti ki bunun yalmzca birinci bolumii.
kongre ba�lad1g1 zaman haz1rd1.
Ancak bu agir top<;u sava�mdan daha bnemli olan ki�isel
oy toplamaya yonelik makineli tufek all�1yd1. jura'nm kii.<;ii.k
ama etkin topluluklan d1�mda Bakuninciligin kaleleri ltal­
ya ve lspanya'dayd1 ve Bakunin ltalyan ve lspanyol taraftarla­
nyla surekli yaz1�may1 surduruyordu. Bu iki guney yanmada,
Avrupa'nm siyasal bir doktrin olarak anar�izmin ayak basacak
saglam bir yer buldugu yegane yerlerdi ve anar�izmin felsefi i;e­
kiciligine, itaatsizligin kau�1ks1z �evki de eklenmi�ti. Bu guney
topraklarda Enternasyonal'i kontrolu altmda tutan "Yahudi-Al­
man tarikau" sevilmiyordu. Marx'm ileri derecede orgutlu ve
merkeziyet<;i gene! kurmay anlay1�1 Akdeniz ruhuna uygun de­
gildi. Arna Marx lspanyol kalesine nufuz edebilmek i<;in elinden
geleni yapt1. Ocak 1872'de damadm1 Madrid'e gonderdi. lkinci
km Laura 1868'de Paul Lafargue admda gen<; bir Frans1z dok-

300
torla evlenmi�ti. Kuba'da �eker plantasyoncusu olan damadm
babas1 damarlarmda zenci kam bulunan bir Frans1z'd1; anne­
si ise lspanyol-Kmlderili soyundan geliyordu. Gene;: adam 1rk­
sal kokenleri ac;:ismdan her millete ait olma hakkm1 talep edebi­
lirdi. 0 s1radaki amac;:lan ac;:1smdan Pablo Farga adm1 benimse­
di. <;;:e �itli gayretlerin zorlamas1yla Enternasyonal'in Madrid'de
Marksist bir �ubesini ac;:may1 ba�ard1 ve bu ona gelecek kong­
rede temsil yetkisi veriyordu. Ancak bu yahtlanm1� entrika tii­
muyle yapayd1 ve kahc1 bir etkisi olmad1. lspanyol sosyalist ha­
reket, once de, soma da, saglam bir �ekilde anti-Marksist kald1.
Bu arada Marx, bereket versin ki etkisinin daha guc;:lu bir �e­
kilde yerle�mi� oldugu ulkelerde pozisyonunu peki�tirmek ic;:in
ugra�1yordu.

Bu kongrede Enternasyonal'in olum kahm1 s6z konusudur


[ diye yaz1yordu New York'taki Sorge'ye ] . Sen kendin ve en
azmdan bi rkac;: ba�kas1 da mutlaka gelmelisiniz. Dogrudan de­
lege gondermeyen k1s1mla r temsil yetkisi gonderebilirler.
,

Ve de mektup sad1k ama ziigurt Amerikan k1s1mlan adma


temsil yetkisi verilebilecek Alman ve Frans1z guvenilir Mark­
sistlerin listesini ic;:eriyordu. Marksist saflan �i�irmek ic;in mas­
rafm1 kendi cebinden kar�ilayarak gelebilecek olan herkes iki
kere makbul kar�ilanacakt1.

Lahey'deki Enternasyonal Kongresi [ diye yaz1yordu Marx


Kugelmann'a Temmuz'da ] Enternasyonal ic;:in bir hayat me­
mat meselesidir ve ben oray1 terk etmeden once 6rgt1tt1 her
ne pahasma olursa olsun bolt1ct1 unsurlardan korumak istiyo­
rum. Bu nedenle Almanya'nm mumkun oldugunca c;:ok dele­
gesi olmahd1r. Senin gelmen durumunda sana bir delege tem­
sil yetkisi temin etmesi ic;:in Hauser'e3 ya lva rd1g1 m1 ona yaz.

Sadik destekc;:iler saglamak ic;:in boyle hayali yetki belgeleri


toplamaya c;:ah�makta oldukc;:a esef edilecek bir yan vard1. Arna
Marx s1rtm1 duvara dayam1�li ve c;:aresiz kalan insanlar kendi
yontemlerini sec;:emezler.
3 Volhstaat'm edit6n1.

301
Son anda haks1z yere r.;1kar saglayan r.;ok daha sbz gbtiiriir bir
r.;are Marx'a cazip goriindii. Bu garip bir oykiidiir. 1 869-70 k1-
�mda, Locarno'da deh�etli bir yoksulluk ir.;inde ya�ayan Baku­
nin, Kapital'in Rusr.;aya r.;evrilmesi ir.;in bir Rus yaymc1yla bir
sozle�me yapm1�u ve -o an ir.;in r.;ok daha bnemli o lan- i�in
avans1 o larak da iir.; yiiz ruble alm1�u. l�e heniiz ba�lam1�u ki,
N er.;ayev sahneye r.;1kmca , o i�ten hemen b1ku. Ner.;ayev onu,
terciime i�inin mekanik zahmetinin, devrimci davamn geli�ti­
rilmesine kendisini daha dogrudan bir �ekilde hasretmesi gere­
ken bir dahiye yak1�mad1g1 konusunda kolayca ikna etti. (:ok­
tan almm1� ve harcanm1� olan para, ilk bak1�ta i�in terk edilme­
si ir.;in bir engel gibi goriiniiyordu; ama Ner.;ayev i�in bu yamm
halledecek olanaklan bulundugu konusunda onu ikna etti. Bu
yollara Bakunin'in bizzat ne kadar kan�ug1 hir.;bir zaman ar.;1k­
hga kavu�mam1� taru�mah bir noktad1r. Arna yaymcmm tem­
silcisi Lubavin admda birisine mektup yaz1larak, sozle�menin
ko�ullarmm yerine getirilmesi konusunda Bakunin'in rahat b1-
rakilmas1 uyans1 yap1lm1�llr. Ne mektubun kendisi ne de bir
kopyas1 giiniimiize kalm1�nr. Ancak mektubu alamn uyanya
uymazsa pi�man olacag1 tiirden bir tehdit ald1g1 kabul edilmek­
tedir. Zira N er.;ayev'in kendi hesabma zaten ozellikle ciiretkar
ve sogukkanh bir cinayeti vard1r ve tehdit hir.; de bo� bir tehdit
olarak goriilmemi� olabilir.
N er.;ayev me ktubunun oykusii lsvir.;re'deki Rus ko lonisi­
ne u la�u ve muhtemelen Utin kanahyla Marx'm kulagma gel­
di. Arna bunu ilk ne zaman duydugu belirsizdir. Ancak 1872
Agustos'unda, eger onu bir �ekilde ele ger.;irebilirse bu mektu­
bun Lahey kongresinde, gerek goriilurse, Bakunin'e kar�1 mah­
kum edici ve etkili bir silah o labilecegi aklma geldi. Zaman dar­
di. Rusya'da mektupla�ug1 yalmzca bir ki�i vardi. Danielson ad­
h bir Rus ekonomi ogrencisi, Kapital'e olan hayranhgm1 belirt­
mek iizere ona yazm1�u ve o andan itibaren ara s1ra yaz1�m1�­
lardi. Kimligini Rus sansiiriinden saklamak ir.;in biraz safr.;a bir
giri�imle Marx , mektuplarm biiyiik k1sm1m lngilizce yaz1yor
ve bunlarm ir.;ine ara s1ra ticaretle ilgili referanslar yerle�tiriyor

302
Marx'm Danielson 'a yazd1g1 mektup, 7 5 Agustos 1872.

ve bunlan "A. Williams"4 diye imzahyordu. Marx, Danielson'u


hat1rlad1. Birkac; ay once, Baku nin'in "Rusya'daki etkisi" nin
kapsam1 konusunda Danielson'a nazikc;e bilgi sormu�tu. 1 5
Agustos'ta "A. Williams"dan Petersburg'a yeni bir mektup gon-

4 Marx'm dolamba.;:h yontemlerinden birisi .;:ok ciddi bir yanh� anlamaya yol
a.;:m1�ur. Danielson'a yazd1g1 mek tuplardan birinde, Bakuninci lerden "i.;:­
ki dii�mam" ve Bakunin'den de "o sahte tarikatm �efi" olarak soz etmekte­
dir. lmay1 gozden ka.;:iran bilmi� Alman yorumcular, Bakunincilere, "siya­
si eylemden tiimiiyle uzak durduklan" i.;:in "i.;:ki dii�mam" dendigini san­
m1�lard1. Oysa bunun a.;:1klamas1 olduk.;:a farkhdir. Bakunin'in orgii tiiniin,
"lnifak"m, ad1 Victoria .;:ag1 lngiltere'sinde yalmzca bir tek �ey anlamma ge­
lebilirdi - ad1 "Birle�ik Kralhk l ttifak1" olan iinlii i.;:ki aleyhtan dernek. Marx
a�ikar bir kelime oyunuyla Bakunin'in " lttifak"ma, "i.;:ki dii�mam" adm1 tak­
maktadu.

303
derildi. Mektup, sakh bir dille, Nec,;ayev mektubunun oykusu­
nu aktanyor ve ekliyordu:

Eger bu melitup bana derhal gondenlebilirse, bunun bana c;ok


buyuk yaran olacak. Bu yalmzca ticari bir mesele oldugu ve
mektubun kullamlmasmda hic;bir isim zikredilmeyecegi ic;in,
umanm bana bu mektubu temin edersin. Arna kaybedecek za­
man yok. Eger gonderilecekse hemen gonderilmesi gerekiyo r
c;unku bu aym sonunda Lahey Kongresi ic;in Londra'dan ayn­
lacag1m.

Bu curetli bir giri�imdi ama i�e yarad1. Lubavin'in kendisi


derhal uzerinde uzla�ilan mektubu Marx'a gonderdi. Dikkatli
bir �ekilde, her ne kadar o zaman Bakunin'in mektuptan bilgisi
oldugunu du�unduyse de, "olaya serinkanh bakmca" onun bu
i�te parmagmm oldugu konusunda kamt olmad1g1 uyansmda
bulundu. Arna Marx, dikkatli olrnanm zarnans1z ve kamtm ge­
reksiz gorundugu bir ruh hah ic,;indeydi ve cebinde degerli bei­
ge ile rnuzaffer bir �ekilde Lahey'e hareket etti .
Olaylar oyle geli�ti ki, Bakunin'in davas1, Markistlerin rna­
nevra ve bnlernlerinden daha c,;ok kendi karnpmda rneydana ge­
len berbat bir hata yuzunden zarar gordu. Enternasyonal'in, sa­
yilan yirrni kadar olan, ltalyan k1s1rnlan arasmdaki propaganda,
Bakunin'in Cafiero adh heyecanh gene,; c,;brnezi tarafmdan ener­
ji ve beceriyle yurutiiluyordu . Bu k1s1rnlar, Enternasyonal'in
diger ulkelerdeki k1s1rnlan gibi, bir ltalyan Federal Konseyi
olu�turarak kendilerini guc,;lendirrne konusunda kararhydilar
ve 1872 Agustos'unun ba�mda bu arnac,;la Rirnini'de bir kong­
re topland1. Delegeler uzerinde iyi c,;ah�ilrn1�t1 ve kongre sa­
lonu Marx ve Gene! Konsey'e kar�1 itharnlarla c,;mhyordu. 0
ana kadar her �ey iyi gorunuyordu. Arna Bakunin ic,;in bir ta­
lihsizlik olarak, bu s1cak kanh ltalyanlar kendi belagatlerinin
rnant1g1 ile kendilerini kaybettiler. Gene! Konsey'i saltc,;1 guc,;­
lerinden armdnrna giri�irni olarak Lahey kongresindeki Ba­
kunincileri desteklernek yerine derhal onunla ili�kiyi kestiler,
Lahey'e delege gonderrneyi turnuyle reddettiler ve lsvic,;re'de
Federation Jurassienne ile i�birligi ic,;inde yeni bir anti-Mark-

304
sist Enternasyonal'in derhal temellerinin aulmas1 yoni.inde oy
kullandilar. Bu yeterince olgunla�mam1� karar Bakunincile­
ri ciddi bir �ekilde s1kmuya soktu. Bu durum onlan, yalmzca
gelecek kongrede saglam bir oy blogundan yoksun b1rakmakla
kalmad1 ama Marksistlerin, Bakunin'in reform yapmak degil,
Enternasyonal'i y1kmaya i;ah�ug1 yolundaki favori sui;lamalan­
na gi.i<;li.i bir mazeret saglad1.
Kongre, Eyli.il'i.in 2'sinde Lahey'de, beklenen bir ironi dar­
besiyle Concordia Hall (Bagda�ma Salonu) diye bilinen bir bi­
nada topland1. Altm1� alu delege isbat-1 vi.icu t etti. Bu kongre
�imdiye kadar olanlarm en uluslararas1 olamyd1. ltalya ve Rus­
ya d1�mda bi.iti.in onemli Avrupa ulkeleri , en azmdan ismen,
temsil edildi. Sorge'nin kendisi de dahil be� otantik Amerika­
h vard1 ki bunlardan dordi.i Marksist ve biri "Federalist" ti ve
Enternasyonal'in Melbourne'daki daha once ad1 duyulmam1�
kolundan yetki belgesi alm1� Harcourt adh altm madencisi bir
Avustralyah da vard1. Marx ve Engels bir Enternasyonal kong­
resinde ilk kez �ahsen haz1r bulundular. Kongreye ii<; degi�ik
kapasiteyle kauhyorlard1. Gene! Konsey'in i.iyesiydiler; Sorge
tarafmdan temin edilen iki Amerikan yetki belgesine sahiptiler
ve aynca iki Alman kolunun yetki belgesi onlardayd1. Onlarm
mevcudiyeti ve kendilerini geni� yetkilerle donatma konusun­
da gostermi� olduklan dikkat, durumun kritik niteliginin ke­
sin bir gostergesiydi.
Kongrenin ilk i�i yetki belgelerinin onaylanmas1 oldu. Bu i�
bir komisyona havale edildi ve sen tarll�malara neden olan pek
i;ok durum ortaya i;1ku ve bu taru�malar ii<; tam gun devam et­
ti. Kongrelerdeki temsil konusunda Enternasyonal'in yap1s1 is­
ter istemez belirsizdi. (:i.inki.i durumlar her i.ilkede farkh fark­
hyd1 ve kimilerinde -Ozellikle Almanya ve Fransa'da- yasalarm
durumu, Enternasyonal'in usule uygun ve kamuya ai;1k k1s1m­
larmm olu�turulmasm1 etkili bir �ekilde yasakhyordu. Genelde
Marksistlerin yetki belgeleri, muhalefetinkine gore daha az ku­
sursuzdu ve dolay1s1yla geni� bir gori.i� benimsenmesini gerek­
tiriyordu. Sonunda altm1� alu delege adaymdan yalmzca ikisi
bu yetkiye sahip olamad1.

305
Simdi kongrenin ba�ans1 garanti edilmi�ti. Bir irdeleme, ka­
bul edilen altm1� dort delegeden k1rkmm Marx'm sad1k destek­
c;ileri oldugunu ortaya koymu�tur. Her ne kadar temsil ettikle­
ri k1s1mlarm varhgm1 tek tek dogrulamak mumkun degilse de,
tumu sozunden donmez Marksist o lan dokuz Alman, delege
olarak kabul edilmi�ti. Yine Marksist o lan alu Frans1z daha da
buyuk bir ho�gorO.ye sahiptiler; zira polis yuzunden onlarm ya
da geldikleri kasabalarm adlanm alenen ac;1klamak tehlikeliy­
di ve bunlar kongreye takma adlarla takdim edildiler. Marksist
delegeler Macaristan, Bohemya ve Danimarka'nm pek bilinme­
yen k1s1mlarmdan gelmi� gorunuyordu. Marx ve Engels'in ve
de dort Amerikah'nm d1�mda iki delege daha Amerikan yet­
ki belgesine sahipti: Hepner adh Alman bir gazeteci ve Ball­
man Barry adh bir lngiliz. Daha sonra, meslek olarak kundu­
ra tamircisi olan Barry'nin, masraflan da gazete tarafmdan kar­
�1lanan Muhafazakar Standard'a kongre haberleri yapt1g1 anla­
�1ld1. Bu bir suru efendiye hizmet etmekte guc;luk c;ekmeyen
bir adamd1 ve bu durumda da saglam bir �ekilde Marx'tan ya­
na oy kullanarak kendisinden bekleneni yerine getirdi. Barry,
Enternasyonal'in kaderini muhurleyen unlu karar tasansI le­
hinde oy kullanan tek lngiliz'di. (:ogunlugun geriye kalan k1s­
m1 Genel Konsey'in Londra'dan zorla gelmi� lngiliz olmayan
uyelerinden ve Paul Lafargue'dan olu�uyordu.
Azmhk, bile�im itibariyle daha az heterojendi ama Marksist
c;ogunlugun sahip oldugu disiplinli birlikten yoksundu. Dog­
rusunu soylemek gerekirse, yalmzca Jura'dan gelen iki delege,
Guillaume ve Schwitzguebel ve de dort lspanyol Bakuninci'ydi.
Muhalefetin diger uyeleri -Belc;ika ve Hollanda heyetleri, lngi­
liz Federal Konseyi'nin (Hales ve Mottershead de dahil) dort
uyesi, Melbournelu altm madencisi ve Eccarius- hic;bir zaman
Bakunin'in manyetik etkisi altma girmemi�lerdi ve onun siya­
sal doktrinlerine ilgi duymuyorlard1. Bakunincilerle , Marx'm
saltc;1hgma kar�1 olan isyam payla�1yorlard1.
Kongrenin dorduncu gunu , 5 Eylul'de , Marx'm Almanca,
diger delegelerin de Frans1zca ve lngilizce o larak uc; y1l once­
ki kongreden bu yana Genel Konsey'in faaliyet raporunu oku-

306
malanyla kongrenin aleni goru�meleri nihayet ba�lad1. Gene!
Konsey'in yetkileri konusundaki taru�ma bundan soma a<,;1ld1.
Guillaume , bir Bel<,;ikah ve bir lspanyol saldmya onderlik etti­
ler ve Konsey'in i�levinin "bir istatistik ve yaz1�ma burosu" ola­
rak sm1rlandmlmas1m teklif ettiler. Art1k <,;ogunlugundan emin
olan Marx konu�mad1 ve savunma Lafargue ve Sorge'nin elle­
rine emanet edildi. Ertesi sabah kongre, buyuk bir <,;ogunluk­
la Gene! Konsey'in, Enternasyonal'in kurallanmn ve ilkeleri­
nin "kesinlikle yerine getirilmesini gozetmek" olan haklanm
ve gorevini onaylad1 ve ona itaatsiz k1s1mlar ya da federasyon­
larla ba�etmek i<,;in o zamana kadar sahip oldugundan daha ge­
ni� disiplin saglaym yetkiler bah�etti.
Buraya kadar olanlar beklenen �eylerdi. Kongrenin surpri­
zi aym ogleden soma ortaya <,;1kt1. Bakuninciler birden <,;ok kez
Gene! Konsey'in, ku�kusuz en pratik altematif olarak lsvi<,;re'de
bir �ehrin se<,;ilecegi umuduyla, Londra'dan ta�mmasm1 talep
etmi�lerdi. Marx, dogal olarak, direnmi�ti ve hi<,; kimse onun
bu tutumunda bir degi�iklik olmasm1 beklemiyordu. Engels'in
Londra'ya ta�mmasmdan soma ikisi arasmdaki mektuplann
kesilmi� olmas1, Marx'm gizli niyetleri konusunda herhangi bir
kay1ttan bizi mahrum b1rak1yor ve bunlar bir faraziyeden ote­
ye ge<,;mez. Marx, Kugelmann'a, Enternasyonal'in i�leri yiizun­
den kesintiye ugrayan bilimsel <,;ah�malarma geri donme ko­
nusundaki endi�esini yazm1�u ve her ne kadar aym �eyi sene­
lerdir soyluyorduysa da ya�mm ilerlemesi ve mecalsizlik onun
ko�eye <,;ekilme arzusuna anlam kauyordu. Ancak Gene! Kon­
seyi Londra'dan gonderme konusundaki kararmda temel etken
Enternasyonal'in lngiliz uyelerinin son oniki ay i<,;inde orgutten
toptan aynlmalanyd1. Lahey'de onu bir teki bile desteklemedi
ve Gene! Konsey eger Londra'da kalmaya devam ederse lngiliz
ve Knab hizipler arasmda giderek daha fazla bir sava� alam ol­
mak zorundayd1. Enternasyonal Londra'da a<,;1k<,;a olum do�e­
gindeydi. Ba�ka bir yerde canlanabilirdi; ya da en kotusu gelir­
se, cesetten utan<,; duymu� olmayacakt1.
Aym adamm, yirmi y1lhk bir aradan soma, aym ko�ullara ta­
mamiyle aym �ekilde tepki gostermesi insan karakterindeki is-

307
tikrara bir iltifattlir. 1 850 y1lmda Marx, Komunist Birligi'nin
Yonetiminde i taa tsiz bir muhalefetle kar�Ila�mca Yonetimi
cesur bir �ekilde du�manlarmm u la�amayacag1 bir yere ta�1-
m1�li , ama orada etkin ve basiretli yonetimden mahrum ka­
lmca Yonetim can c;; e ki�erek olme kaderine mahkum olmu�­
tu. 1 872 yilmda Enternasyonal'de itaatsiz bir muhalefetle kar­
�1la�mca aym akraba oldurme (parricide) eylemine ba�vurdu.
Londra'da lngiliz tehlikesi vard1 ve hi<;;b ir ulke (yalmzca lsvi<;;­
re ya da Hollanda ciddi olarak du�unulebilirdi) Bakunin teh­
likesinden uzak olmad1g1 i<;;i n, Gene! Konsey'i Atlantik'in ote­
sine nakletmeye karar verdi. 6 Eylul ogleden soma kongre iki
oneriyi oya koydu: birincisi Gene! Konsey'i Londra'dan ta�1-
mak, (Marx ve kendisi adma Engels tarafmdan onerilen) ikin­
cisi Gene! Konsey'i N ew York'a yerle�tirmek. Marx'm tutumu
kendi izleyicilerinin saflarma korku sald1 ve bunlardan pek <;;o ­
gu bu karar tasanlarmm aleyhinde oy kulland1lar. Bakuninin­
ciler -yani lsvi<;; r eli ve lspanyollar- c;; e kimser kalmanm arkas1-
na s1gmd1lar. Aslmda onlann bu karardan kazanacaklan hic;;b ir
�eyleri yoktu. Marx Enternasyonal'i oldurmu�tu ama hi<;; degil­
se onlardan korumu�tu.
Kongrenin gundeminde bir madde daha vard1. Gene! Kon­
sey birinci tarli�madan muzaffer c;;1 km1�t1. Otokratik yetkileri,
Bakunin'in onerdigi �ekilde k1s1lacak yerde onaylanm1� ve arli­
nlm1�t1. Genel Konsey'in yakmda gerc;;e kle�mesi beklenen N ew
York'a ta�mmas1, Bakunincilerin onun i<;;i nde bir gun duruma
hakim olma tehlikesini bertaraf ediyordu. Ancak Marx, kendi­
siyle Bakunin arasmdaki ki�isel meseleye deginmeyen bir zafer­
den ho�nut degildi. Miza<;; larmdaki her turlu farkhhga ragmen,
Bakunin'in 1srarc1hgmm kendisininki kadar ba� egmez oldugu­
nu biliyordu. Bu �amatac1 asi ile - Enternasyonal'de kendi cus­
sesiyle k1yaslanabilecek tek adam olan Bakunin'le, hesabm1 ke­
sin olarak kapatmak, onun i<;;i n ki�isel bir gurur meselesi ol­
mu�tu ve Lahey'e bunun aralanndaki son raund olmas1 konu­
sunda kararh gelmi�ti. Marx, bu zaferin kamtlam1� oldugu -ka­
mtlamaya ko�ullu oldugu- gibi, bu zafer Enternasyonal'in sal­
lanan binasma oldurucu son darbe o lacaksa da kazanacakt1.

308
Kongre ilk toplanllsmda, Marx'm onerisi uzerine Bakunin'e yo­
nelik iddialan ara�llrmak uzere be� -bir Alman, ii<; Frans1z ve
bir Bel<;ikah- delegeden olu�an bir komisyon tayin etti; kong­
renin son gunu olan 7 Eylul, ba�tan sona bu meselenin ara�ll­
nlmas1 ile ge<;ti.
Bakunin'e yonelik a<;1k su<;lama, Enternasyonal'in uyesi oldu­
gu halde lttifak ad1 altmda, tiizugu Enternasyonal'e " tamamen
kar�1" olan bir gizli dernek kurmu� olmas1 ve Enternasyonal'in
uyelerini (ozellikle Guillaum e , Schwi tzgu ebel ve de lspan­
yollar) Enternasyonal'e uye kaydetmesiydi. Durum neredey­
se anlatilamayacak kadar karma�1kll. 1 869 yilmda, Sosyal De­
mokratik lttifak'm k1s1mlan Enternasyonal'e kabul edildigin­
de, lttifak'm kendisi resmen feshedilmi�ti . Aleni lttifak'm ya­
m s1ra, Bakunin'in aym adla tiizugu kendisince belirlenmi� giz­
li bir dernek kurdugu ve bu gizli lttifak'm aleni lttifak feshedil­
dikten sonra varhgm1 surdurdugu iddia ediliyordu. Bu iddia­
y1 desteklemek uzere, Marx, her ii<;ii de Bakunin'den kaynak­
lanan aleni lttifak'm yam s1ra gizli lttifak'm varhgm1 surdurdu­
gunu iddia eden Utin'den saglanm1� olan ii<; belgeyi komisyo­
na aktardi. Bu gizli lttifak hi<; varoldu mu? Ve aleni lttifak'm
feshedilmesinden sonra varhgm1 surdurdu mu? Marx her iki
soruya da olumlu yamt verdi ve gizli lttifak'm, Marksistlerin
Enternasyonal'deki konumunu her noktada tiiketmek ve bal­
talamak i<;in Bakunin tarafmdan kullamlan bir ara<; oldugu­
na inandi.
Eldeki bu smirh kamtlarla sorun <;bzulemezdi ve -Bel<;ika­
h uyenin kat1lmad1g1- komisyonun kongreye sundugu rapor,
safhk ve munasebetsizlik kan�1m1 bir �eydi. Vard1g1 ilk iki so­
nu<;, kamtlanamam1�t1r hukmune u la�1yordu. llk olarak, lii­
zugu Enternasyonal'e tamamen kar�1 olan gizli bir lttifak'm
var oldugunu a<;1khyordu; ama bunun hala varhgm1 surdu­
rup surdurmedigi konusunda yeterli kam t o lmad1gm1 be­
lirtiyordu ve ikinci olarak Bakunin'in, lttifak ad1yla tiizugu
Enternasyonal'inkinden farkh gizli bir dernek kurmaya giri�tigi
ve belki de bunda ba�anh oldugunu ileri suruyordu. Bu sonu<;­
lar yalmzca sakat ve yetersiz degil, fakat kendi i<;inde <;eli�ki-

309
liydi. Gec;:mi�te bir lttifak'm varhg1 gosterilebilirse, Bakunin'in
bunu kurmakta ba�anh oldugu konusunda ku�kuya yer yok­
tu zira hie;: kimse bunun ba�ka bir kurucusu oldugunu iddia
etmiyordu. Vanlan ii.c;:ii.ncii. sonuc;: farkh bir nitelikteydi . Ko­
misyonun referans c;:erc;:evesinin tii.mii.yle o tesine gec;:mi� ol­
dugu gorii.lmektedir; c;:unkii. bunun l ttifak'a yonelik suc;:lama­
larla bir ilgisi yoktu . Arna en azmdan ac;:1k ve dikkat c;:ekiciydi.
"Bakunin'in, ba�ka bir adamm varhgmm bir k1smma ya da ta­
mamma el koymak ic;:in -sahtekarhg1 olu�turan- hileli yontem­
lere ba�vurdugu ve daha soma yukumlii.lugunii. yerine getirme­
mek ic;:in kendisi ya da adamlan vasttas1yla tehditlere ba�vur­
dugunu" iddia ediyordu. Daha ba�ka aynnu verilmemi�ti ama,
Nec;:ayev'in mektubunun ima edildigi ac;:1ku. Bu sonuc;:lara daya­
narak komisyon Bakunin'in Enternasyonal'den ihracma ve ay­
nca Guillaume ve Schwitzguebel'in -halen mevcut oldugu ko­
nusunda "yeterli kamt bulunmad1g1"m henii.z ac;:iklam1� olan­
" lttifak ad1 verilen dernege hala ii.ye olduklan" gerekc;:esiyle ko­
vulmalanna karar verdi. lspanyol delegelerin ise, "arttk lttifak'a
dahil olmad1klan" konusunda komisyona yapt1klan bir ac;:1kla­
maya dayamlarak, cezalannm ertelenmesi onerildi.
lyi bir rastlant1 sonucu bu �a�1rt1c1 belgenin karmakan�1k
yumag1m c;:ozmek guc;: degildir. Hem Guillaume hem de Marx
kendi ic;:lerinde akla yakm ve birbirini destekleyen ifadeler b1-
rakm1�lard1r. (:ar�amba ak�am1 atanm1� olan komisyon raporu­
nu kongreye Cumartesi ak�am1 sundu. Cumartesi ogleden son­
ra, komisyon bu.tun suc;:lananlan ve aralannda Engels'in de bu­
lundugu Gene! Konsey'in baz1 uyelerini dinledikten soma, Gu­
illaume, sonunda raporu imzalayan (birisi kaulmad1, birisi de
kar�1 c;:ikn) uc;: komisyon uyesi ile goru�tii.. Ona, "ciddi herhan­
gi bir sonuca" u la�mad1klanm soylediler. 0 an ile raporun su­
nuldugu aym ak�am arasmda komisyon son tamg1 Marx'1 din­
ledi. De;: ay soma Marx, Danielson'a, " komisyona gizlilik mii.h­
rii. altmda ve ahcmm adm1 soylemeden" N ec;:ayev'in Lubavin'e
mektubunu gosterdigini ve 'mektubun gorevini yapt1g1m' yaz­
di. Bu itiraf onemlidir. Marx, kozunu, bu konuyla ilgili olma­
yan ama kahredici mektubu, son ana kadar el altmda bulun-

310
durdu. Bakunin'in siyasal nedenlerle mahkum edilmesini ter­
cih ederdi . Bilinen taktiklerle uyumlu olarak, geri planda kal­
mayi ve komisyonun oniine bizzat c;1kmamay1 tercih ederdi .
Ancak bu c;ok onemli Cumartesi ak�am iizeri, Guillaume gibi,
komisyonun "ciddi herhangi bir sonuca" u la�mad1g1m ogrendi
ve Bakunin'i kac;1rmamak ic;in kozunu oynamaya karar verdi ve
kavgaya ki�isel agirhgm1 koydu.
Goz oniinde bulundurulmas1 gereken bu noktalar iinlii rapo­
ru te�rih etmeyi kolayla�nrmaktad1r. llk iki karar muhtemelen
komisyonun Marx'1 dinlemesinden once haz1rlanm1�nr; iiyele­
rin Cumartesi ogleden soma Guillaume'a soziinii ettikleri cid­
di bir sonucun olmay1�1m ifade etmektedir. Hilekarhk ve tehdit
suc;lamalanm ic;eren iic;iincii karar, itiraf edildigi iizere Marx ta­
rafmdan ilham edilmi�tir. O c;iincii karan izleyen Bakunin'in ve
Guillaume ve Schwitzguebel'in ilk kararla c;eli�en bir �ekilde ih­
rac; edilmesi onerisi, yine Marx'la yap1lan gorii�menin bir sonu­
cu olmahd1r. Belgenin kan�1k niteligi boylelikle kolayca ac;iga
c;1kmaktadir. llk iki karar, komisyonun yard1m gormeden yap­
ng1 i�tir; raporun geri kalan k1sm1 oziinde Marx'm i�idir. Ve de
komisyon acelesinden her iki parc;ay1 birbirine uydurmak ic;in
gerekli zaman ve ak1ldan yoksun kalm1�nr. Bu c;ok fazla onemli
olmam1�nr. Kongre, raporu elde ettikten soma, biiyiik c;ogun­
lukla Bakunin ve Guilleaume'u Entemasyonal'den uzakla�llr­
ma konusunda acele etmi�tir. Bu infazlar onun kan dokme i�ta­
h1m tatmin etmi�; Schwitzguebel'in ihrac1 onerisi az bir oy far­
k1yla geri c;evrilmi�tir. Kongrenin, Birinci Entemasyonal'in ha­
yatmdaki son onemli olaym, sona erdigi ilan edilmi�tir.
Lahey kongresinin olaylan, Marksistlerle Bakuninciler ara­
smda elli y1l devam eden ve yans1malan �imdi bile tam olarak
sona ermemi�, bo� yere uzanlm1�, ba�hca sava� alamm olu�tur­
mu�tur. Gerc;ekten de bu olaylan anlatan her tarihc;i taraflar­
dan birinin yeminli taraftan olmu� ve komisyonun karanmn
tarafs1z bir c;oziimlemesi hic;bir zaman yap1lamam1�nr. Komis­
yon oniine gelen belgelerden gizli lttifak'm var oldugunu var­
saym1�nr. Kendisini tatmin etmek ac;1smdan karar venneyi be­
ceremedigi nokta, gizli lttifak'm, aleni l ttifa k feshedildikten

311
soma var olmaya devam edip etmedigi hususudur. Bu sorun
kendisini daha sonraki bir nesle farkh bir bi<;imde sunmu�tur.
Aleni lttifak feshedildiginde gizli lttifak'm feshedilmedigi �im­
di yeterince a<;1kur. Arna biz, komisyonun kapanm1� kabul etti­
gi bir noktay1 yeniden a<;mak zorunday1z. Gizli lttifak herhan­
gi bir zamanda, geregi gibi var oldu mu? Bakunin'in gizli orgii.t­
lere olan o garip tutkusuyla onun i<;in tii.zii.k ve kurallar yaz­
d1gm1 biliyoruz. Onun hakkmda konu�tugunu, dostlanm ona
kaydettigini ve onlarla yaz1�mak i<;in �ifreler yaramgm1 biliyo­
ruz. Bu kadan yeterli gorii.lebilir. Arna o aym �eyi, once, son­
ra ve hatta aym zamanda, Uluslararas1 Karde�lik, Dunya Dev­
rimci lttifak1 ve de varhg1 gizli lttifak'm varhg1 kadar belirsiz
olan diger sozde orgii.tler i<;in de yapm1�t1. Bunun tii.zel ki�iligi­
nin, bir burosunun, bir ba�kanmm ve bir komitesinin ve hatta
uyelerinin bir listesinin bile oldugu ya da adma uygun bir ba­
�armm ya da ba�an giri�iminin bulundugu konusunda en kii.­
<;ii.k bir kamt par<;as1 yoktu. Bu orgii.t Bakunin'in hayalperest ve
duzensiz beyninde mevcuttu. Arna nesnel varhg1 olduk<;a so­
runludur ve <;ok muhtemeldir ki Bakunin'in yakm <;evresinde
olanlar ve onun tum entrikalanna kaulanlar ve onun sii.rekli
lttifak'tan sbz ettigini duyanlar, kelimenin kabul edilebilir her­
hangi bir anlam1yla gizli bir dernege mensup olduklarmm hi<;
de farkmda degillerdi. Ancak bu �ekildedir ki, iyi niyeti sorgu­
lanamayacak olan Guillaume'un hem o zaman hem de sonraki
y1llarda gizli bir dernek olarak lttifak'm varhgm1 �iddetle red­
detmesini a<;1klayabiliriz.
Ancak bu varsay1m, eger ona herhangi bir s1radan davram�
ol<;ii.sii. uygulanabilirse, Bakunin'i payma du�en sorumluluktan
kurtarmaz. Marx'a ve Genel Konsey'in ii.stii.nlii.gii.ne sald1rma­
s1 ve Enternasyonal'in diger uyelerini bu kampanyaya kaulma­
ya <;ag1rmas1 yeterince me�ru idi. Ancak Bakunin'in �a�1las1 ki­
�iliginde siyasal inan<;lar ve ki�isel tutkular onun pervas1z ve
ate� pii.skii.ren kendini begenme tutkusu i<;inde yek vii.cut ol­
mu�tu. Onun siyasal faaliyetlerine e�lik eden entrika ve �arla­
tanhk donamm1, onun amacmm samimiyetini ya da yontemle­
rinin duzgunlugii.nii. telkin edemezdi ve onun Enternasyonal'e

312
giri� tarz1 onun kariyerindeki her �ey gibi tipikti. Marx' m ,
Enternasyonal'deki kendi otoritesine kar�1 her turlu ba�kaldm­
nm ihanetle e�anlamh oldugu yolundaki iddias1 sagduyuya ve
adab1 mua�erete aykmyd1. Arna Bakunin'in, eger kendi yolun­
da giderse, Enternasyonal'i, yalmzca mevcut �ekliyle degil ama
ona verilebilecek ba�ka her �ekil i<;; i nde de, enkaz haline getire­
cegini du�unmesi hakhyd1. Bakunin'in inan<;; l armm anar�izmi,
tam bir miza<;; anar�izmiyle elele gidiyordu. Marx'm yonettigi
yerde en ince ayrmnlanna kadar duzen vard1; Bakunin'in oldu­
gu yerde ilkel bir kaos.
Bununla birlikte, Marx'm taktikleri de, ele�tiriye Bakunin'in­
kilerden daha az a<;;1 k degildir. Her zaman kesinlikle ne istedi­
gini biliyordu; ancak onun o olaganustu sogukkanhhg1 ve ama­
cmm degi�mezligi, e�it derecede kararh ama <;;o k daha degi�­
ken miza<;; h du�mam kar�1smda zafer kazanmasm1 saghyordu .
Arna silindir, zarif b i r silah degildir v e rakibini ezebildigi sure­
ce Marx itici gucunu hangi kaynaktan ald1gma bnem vermiyor­
du. La Chaux-de-Fonds kongresindeki oylamay1 ge<;; ersiz k1lma
karan, a<;;1 k ve edepsiz bir samimiyetsizlikti ve Marx Lahey'de
meseleyi, acil �ahsi <;;I karlann dar zemini d1�mda e�it derece­
de savunulamayacak yollarla saglama baglad1. Ne<;;ayev olaym­
da Bakunin'in rolu ger<;;e kten ku�kulu olmaktan da bteydi; zi­
ra her ne kadar Lubavin'in mektubunu gormemi� olsa da, bun­
dan <;;1 kar saglad1 ve paray1 iade etme giri�iminde bulunmad1.
Ancak ne Marx'm ne de komitenin, bu i� ustlerine vazife olmu�
olsa bile, olay hakkmda, su<;; l anamn g1yabmda hukum verme­
ye yetecek kadar bilgisi yoktu. Su<;; l amanm arzu edilen bir mah­
kumiyeti elde etmek i<;; in son anda ileri suruldugunu ve siyasal
bahanelerle hakh gosterilemeyecegini herkes biliyordu ve yal­
mz aptalca degil ama esas itibariyle durust olmayan bir raporun
sorumlulugunun buyiik k1sm1m Marx ustlenmek zorundad1r.
Marx'm du�manlanm mahvetmek i<;; i n kulland1g1 yontemler,
dostlanm yabanc1la�nrmakta da e�it derecede etkiliydi. Lahey
kongresi gunlerinde, Enternasyonal'in ilk gunlerinin en bnem­
li ki�isi Marx'tan uzakla�mI�ll. Onun ge<;; i ci tuzugu ve kurulu�
Hitabesi'ni haz1rlay1�1m izleyenlerden bir teki bile aruk mev-
313
cut degildi. lngilizler istifa etrni�ler ya da ortadan kaybolrnu�­
lard1 ve Genel Konsey'in o s1radaki lngiliz uyelerinin hepsi ona
kar�1yd1. Jung ve Eccarius'la kavga etrni�ti. Bir sonraki nesilde­
ki ogrencileri -Marx'a tarihteki yerini veren insanlar- .;;o gun­
lukla onu hi.;;b ir zarnan ki�isel olarak tamrnarn1� insanlard1. La­
hey kongresinde rakiplerini yok etrni�ti; arna aym vuru�la siya­
si olarak intihar etrni�ti.

314
ONBE�iNCi BOLUM
M a rksiz m : Son E vre

Londra'daki ilk on y1lmm buyuk�e bir bolurnunde Marx, esas


itibariyle kendisini ailevi uzuntuler ve s1kmnlar, gazeteci ola­
rak kar�1hg1 almrnarn1� ernegi ve Londra'daki Alman rnulteci­
lerinin �e�itli tarikatlan arasmdaki rnahvedici kan davalan ile
ku�at1lrn1� buldu. Ancak bu i�ler o doyrnak bilrneyen beyni­
nin daha soyut i�leyi�ini kesintiye ugratrnad1 . Marx, kazamlrn1�
�ohretiyle yetinecek bir adarn degildi. 1 849 y1lmda lngiltere'ye
tarnarnlanrn1� bir sistern getirrni�ti. Arna bunu hala smarnaya,
geli�tirrneye ve hepsinden �ok hakhla�tumaya ihtiyac1 vard1
ve bu hakhla�turna aray1�1 i�inde sm1f rnucadelesinin rnanevi
ve ekonornik rnant1ksal sonu�lanm irdelerneye daha derinden
dalrn1�t1 . 1 850'lerin Londras1'nda her �ey onu goreve �agm­
yordu. "Ekonorni politigin tarihi hakkmda British Museurn'da
saklanan geni� rnalezerne, burjuva toplurnunun gozlernlenrnesi
i�in Londra'mn sundugu ustunluk ve son olarak, Kaliforniya ve
Avustralya'da altmm ke�fedilrnesiyle bu toplurnun girrni� go­
rundugu yeni geli�rne a�arnas1" - butun bu etkenler onu, inan­
cmm ekonornik ternelleri uzerine daha yogun bir �ekilde odak­
la�rnaya yonlendiriyordu. Felsefe arkada buak1lrn1�t1. Siyaset
bir aksesuar olrnu�tu. Ekonorni ve British Museum , Marx'm
hayatmm her rnusait amm doldurrnaya ba�lad1.

31 5
Onun faaliyetlerini onemli bir noktaya getiren belirleyici
olay 1857 yilmdaki ticari krizdi. Bu iki yonde etkili oldu. Onu
gazetecilik ugra�mm onemli bir k1smmdan uzakla�urarak, pek
<;ok yild1r ilk kez elinde bo� zaman b1raku ve kapitalist sistemi
bu donemsel ekonomik durgunluk saldmlanna maruz b1rakan
kapitalist sistemin bozukluklan konusundaki te�hisini �a�iru­
c1 bir �ekilde dogruladi. Ekonomi moda olmu�tu ve bu krizden
tutarh bir �ey <;tkanlmahydi. Yi! sonuna gelindiginden i�ler tam
yo! ilerliyordu.

Muazzam c;ah�1yorum [ diye yaz1yordu Enge!s'e Arahk aymda] ,


genellikle sabah dorde kadar. l�imin iki ozelligi var:
1 . Ekonominin temel prensiplerini ortaya koyuyor. (Ka­
mu ic;in, bu meselenin dibine inmek ve bireysei olarak da be­
nim ic;in bu kabustan kurtulmak ac;ismdan bu kesinlikle zo­
runludur.)
2. Mevcut kriz. Bu konuda -Tribune ic;in olan makalelerin
d1�mda- c;ok zaman a!an duzenli bir defter tutuyorum. Oy­
le samyorum ki gelecek bahara bu sorun llzerine, birlikte, Al­
man kamuoyuna kendimizi yeniden takdim edecek ve nere­
de o!dugumuzu ve hep aym oldugumuzu gosterecek bir risa­
le haz1r!amaby1z. De; buyuk deftere ba�lad1m - lngiltere, Al­
manya, Fransa.

1 858 baharmda plan kafasmda olu�mu�tu ve Berlin'deki


Duncker'in "gene! olarak sermaye" uzerine buyuk bir eseri bas­
mas1 i<;in Lassalle aracihg1yla goru�melerde bulunuyordu. Ser­
mayenin bir <;bzumlemesini, deger kuramm1 ve para kuramm1
i<;erecek olan birinci cilt May1s aymda bas1m i<;in hazir olacaku.
Marx'm iyimserligi her zaman oldugu gibi abaruhyti. 1859 ya­
zma kadar, Ekonomi Politigin Ele�tirisi mutevazi ba�hg1 altmda
ku<;Ok bir ciltten ba�ka bir �ey yaymlanmadi. l<;indekiler sayfa­
s1, "llk Bolum- Gene! Olarak Sermaye" ba�hg1m i<;eriyordu ve
ele alman konular degerin dogas1 ve paramn dogas1ydi. K1saca,
kapitalizm uzerine du�unulen buylik eser i<;in okuyucunun i�­
tahm1 a<;ma amacm1 ta�1yan bir giri�ti.
Arna eserin kendisi agir ilerliyordu. Sistemli bir du�unur

316
olan Marx, belki de gec;mi� on yilm zorunlu c;ah�masma bag­
h bir kusur olarak garip bir �ekilde sistemsiz bir i�c;iydi. E le�­
tiri tamamlamr tamamlanmaz kendisini, hayatmm tam bir y1-
h m bo�a harcatan verimsiz ki�isel tartl�malara suruklenme­
ye b1rakll ve Herr Vogt'u Oretti. Ve Herr Vogt aradan c;tkllktan
soma da esas c;ah�mas1 uzerine egilmesi kolay olmadi. 1 862
Nisan'mda Lassalle'e, ac;hgm zorlamas1yla "en rezil piyasa-i�­
leri" nedeniyle aylard1r " kitab"a bir satlr yazamad1gm1 bildi­
riyordu ve " kendi ozelligim yuzunden yazmay1 tamamlad1-
g1m bir �eye dort hafta soma bakarsam onu yetersiz bulur ve
yeni ba�tan yazanm" diye yakm1yordu. Aym yilm sonunda,
Kugelmann'a, yeni c;ah�manm "hazir" , yani son duzeltmeler­
le bask1ya hazir olarak temize c;ekildigini ve admm Kapital ola­
cagm1 yaz1yordu. Arna kitabm geli�mesine ili�kin bu haber yal­
mzca, dogrusunu bilmeyenler kar�1smda zaman zaman Marx'm
kendini kaptlrd1g1 kauks1z ve amac;s1z boburlenme nobetlerin­
den birisiydi. Kapital'in ilk cildi tamamlanmaktan hala dort y1l­
dan fazla uzakti.
1 864 yilmda Enternasyonal'in kurulmas1 Marx'm hayatma
yeni bir zaman ahc1 oyalama getirdi ve hemen hemen aym s1-
ralarda ilk kez karac;1ban musibetine yenik du�tO. Ertesi y1lm
May1s'mda, "surekli kesintilere ragmen, kitab1 1 Eylul'de 'bitir­
mi�' olmay1" umuyordu. 1 865'in sonunda, "lanet kitabm " , ta­
mamland1gm1 Engels'e ac;1khyordu. Ancak bu yalmzca "onu te­
mize c;ekmek ve iyi bir usluba kavu�turmaya" ba�lanabilece­
gi anlamma geliyordu ve Marx oldugunde arkasmda b1raktl­
g1 musveddeleri; (bu doneme ait pek c;oklan da dahil) onun ilk
musveddeleri- i�lemek, samld1gmdan c;ok daha zor ve karma­
�1k bir i�ti. Temmuz ayma gelindiginde birinci cildi tek ba�1-
na yaymlama konusunda c;ok onemli karar ald1 ve bunu Agus­
tos sonuna yeti�tirmeyi umuyordu. Arna "otu rma (ve dolay1-
s1yla yazma) pozisyonunu yalmzca muthi� bir agnyla mumkun
k1lan arkadaki karac;1ban" daha somaki gecikmelerin sorumlu­
suydu ve ancak Nisan 1 867'de Marx musveddeyi basilmasma
nezaret etmek uzere muzaffer bir �ekilde Hamburg'a gotOrdu.
Ekim aymda, "karac;1banlann ve surekli s1k1�tlran alacakhla-

317
rm arasmda yazilan" buyuk eser, en sonunda matbaadan �1kti.
Marx hayatta iken ba�ka bir �ey yaymlanmad1 ve oylesine bu­
yuk bir etki yaratan ve Engels tarafmdan biraz uygunsuz bir �e­
kilde "emek�i sm1flarm lncil'i'' olarak adlandird1g1 Kapital, as­
lmda �ah�manm butunu degil fakat onun 1 867'de yaymlanan
birinci cildiydi. Temel tezin pek �ok aynnt1sm1 ve uygulamas1-
m i�eren ikinci ve u�uncu ciltler, Marx'm elyazmalanndan ha­
reketle Engels tarafmdan gu�luklerle yayma haz1rland1 ve s1ra­
s1yla 1 885 ve 1 894 y1llarmda basildi.
Kapital'in amac1, p roletaryanm burjuvaziye kar�1 olan s1-
mf nefretinin, birincinin ikinci tarafmdan "sbmurulmesi"nin
a�1klanmas1 yoluyla bu nefretin hakh oldugunun gosterilme­
siydi. Uzun ve karma�1k olan tarll�ma, ba�lang1� noktas1 ola­
rak emek-deger teorisi olarak bilinen noktay1 ahr. Marx tar­
fmdan ilk kez Ekonomi Politigin Ele�tirisi'nde ortaya attlan ve
Kapital'in ilk u� bolumunde bzetlenen bu teoriye gore, herhan­
gi bir �eyin degeri, onun uretimi i�in harcanan emek miktan ya
da �ah�ma saatleriyle bl�ulur. Marx'm sbzcukleriyle, �eyler, de­
ger a�1smdan " dondurulmu� bzel emek-zamam kitlelerinden
ba�ka bir �ey degildir"
Simdi, modern iktisat�1ya (eger ate�li bir Marksist degilse)
paradokslarm en inat�1s1 olarak gorulen emek-deger teorisi,
Marx'm zamanmda herkes�e bilinen ve aksi kamtlanamaz eko­
nomik bir ger�ek (truizm-bedahet) olarak goruldu. Marx bunu
ortaya atarak yalmzca ortodoks iktisat�il1ga saygilanm sunuyor­
du. Bunun ke�finde kendi payma bir �ey talep etmenin �ok d1-
�mda, bunu l 740'ta yaymlanan The Interest of Money (Paranm
Faizi) adh risalenin ad1 bilinmeyen yazanna kadar izleme ve bu­
na destek olarak Adam Smith ve Ricardo'nun saygm otoritele­
rinden almttlar yapma konusunda dikkatliydi. Marx'm emek­
deger teorisine her hangi bir zamanda pe�in hukumden uzak
bakttgm1 sanmak i�in bir neden yoktur. Onu, bnde gelen ikti­
sat�1larca evrensel olarak benimsenen ve hi�bir akh ba�mda in­
sanm ondan dogrulanmasm1 beklemeyecegi bir postula olarak
kabul etmi�ti. Eger bunu orada b1rakm1� olsa, bu hem teori hem
de kendi �bhreti i�in daha iyi olurdu. Arna sistemli bir adam ol-

318
dugu ic;in ve bunun, sisteminin ba�lang1c; noktas1 oldugunun
farkma vard1g1 ic;in, buylik eserinin birinci k1smmm bunun su­
nulmasma aynlmasmm kendi ustune du�en bir gorev oldugunu
du�undu. Marx, genel olarak, guc;luklerden kaytarrnayan duriist
bir du�unurdu ve bu sunumun sonucu aslmda kendi gozunde
degil ama tarafs1z okuyucunun gozunde, sisteminin ustune bina
edildigi teorinin gec;erligini ciddi olarak tekzip edecekti.
Taru�manm giri� pasaj lannda Marx kimi degerlendirmeler
sunar. llkin, zorunlu ve me�ru olarak, emek-deger teorisinin
uyguland1g1 " deger"in, " kullamm- degeri" degil " degi�im-de­
geri" oldugunu ac;iklar. K1stas, �eyin (metanm) tuketiciye olan
yaran degil fakat ahc1 ya da sat1c1 ic;in olan degeridir. Pek c;ok
�ey, degi�im degeri anlammda herhangi bir "deger"e sahip ol­
madan yarar saglar. lkinci olarak, Marx, "metalan" z1mnen ve
biraz keyfi bir �ekilde "emegin urunu olan" nesneler olarak ta­
mmlar. Bu ikinci degerlendirme, birinciden daha az me�ru go­
runmektedir; ama teorinin gec;erliligi ic;in aym derecede gerek­
lidir. (:unku, emek-deger teorisi, eger onu bakir bir ormana ya
da i�lenmeyen maden haklanna ya da bir nehir uzerindeki ba­
hk avlama haklanna uygulama giri�iminde bulunulursa kesin
olarak c;okecektir. Kapitalist sistem (Marx'm sunu�unun butu­
nunun varsayd1g1 sistem) altmda, bu �eyler, ic;lerinde herhangi
bir emek cisimle�memi� oldugu halde, emek urunu �eyler gibi
kesinlikle aym turden bir degi�im degerini ku�ku goturmez bir
�ekilde ic;ermektedir. Emek-deger teorisi, en c;ok, degi�im de­
geri ic;eren butun nesneler ic;in degil ama yalmzca emek urunu
olan �eyler ic;in gec;erlidir.
Ancak, "deger"in ve "metalar"m bu tammlanm kabul edince,
guc;luklerimizin yalmzca ba�ma ula�m1� oluyoruz. Emek-deger
teorisini i�ler bir hale koyabilmek ic;in "emek" tamm1m1za nite­
lik kazandumak zorundayiz. Zira, eger her metamn degeri, onu
uretmek ic;in gerekli emek zamam tarafmdan belirlenir 6ner­
mesini kelimesi kelimesine ahrsak, agu bir i�c;i tarafmdan ya da
niteligi daha du�uk aletlerle uretilen bir �eyin daha h1zh bir i�­
c;i tarafmdan ya da daha nitelikli aletlerle uretilen aym �eye go­
re daha buylik degere sahip olmas1 gerekecektir ve de aym sure-

319
de nitelikli emegin urunii, aym suredeki niteliksiz emegin iirii­
niinden daha buyiik bir degere sahip olamayacakur. Marx dogal
olarak bu sonucu "kuc;:umseyerek" reddetmektedir. Vakit gec,;ir­
meden teorinin kelimesi kelimesine yorumunu terk etmekte­
dir. Miktan zamanla olc;:ulen emegin metanm degerini belirle­
mesi herhangi bir �eyin uretiminde harcanan gerc;:ek emek de­
gildir -diye �imdi ac,;1khyordu - ama bu emek �imdi "genelle�ti­
rilmi� insan emegi" ya da "basil olarak ortalama emek"tir. Ba�­
ka bir deyi�le, bir tanm i�c,;isinin bir gunluk c;:ah�masmm urtmii
ile nitelikli muhendisin aym zamandaki iiriiniiniin degeri nic,;in
e�it degere sahip degildir ya da bir Japon i�c,;isi tarafmdan alt1 sa­
atte yapilan bir c;:ift c,;izmenin degeri , Northampton'daki bir us­
tanm uc;: saatte yapt1g1 bir c,;ift c,;izmeden niye iki kat daha fazla
degil diye sordugumuzda, bize, dogru bir sonuca ula�mak ic,;in
tum bu degi�ik tiir emekleri bir �ekilde 'basil ortalama emek'e
donii�tiirmemiz gerektigi soylenmektedir.

Nilelikli emek [diye belirtmekledir Marx biraz cakah bir �e­


kilde] , yalmzca yogunla�m1� ya da c;:ogalnlm1� basil emek ola­
rak anlam ifade eder ki nilelikli emegin daha az bir miklan ba­
sil emegin daha buyuk bir miklanna e�il olur. Deneyim gos­
lermi�lir ki nilelikli emek her zaman bu yolla basil emegin ko­
�ullanna indirgenebilir. Bir meta ne denli en ileri derecede ni­
lelikli emegin urunu olursa olsun, onun degeri, boylelikle yal­
mzca belirli bir miklar basil emegi lemsil etmesi ic,;in basil
emegin degeri ile e�illeneceklir.

Simdi bu, her ne kadar �a�1rt1oysa da, eger bize, fiili bireysel
insan emeginin bu "basit ortalama emege" nasil donii�tiirulece­
ginin katsay1sm1 nas1l belirleyecegimiz soylenmi� olsa olduru­
cu olmayacakt1. Marx bize, bunun yap1labilecegini "deneyimin
gostermi� oldugunu" soylemektedir; ama ne bunun nasil yap1-
lacagm1 ac,;1klamakta ne de aklmdan gec,;irdigi deneyimin ne ol­
dugunu. 0 bize, aslmda, bir olumsuz i�aret vermektedir: ucret
oranlannm bu mesele ile hic,;bir ilgisi yoktur. Arna bize lutfet­
tigi bir olumlu i�aret, yukarda aktanlan pasajdan hemen sonra
gelen sozlerde yer almaktadir:

320
Farkh turden emegin, kendi standartlan olarak, basil emege
indirgenmesi ii;:in gerekli degi�ik ka tsay1la r, ureticilerin g1ya­
bmda suregiden toplumsal surei;: tarafmdan belirlenir ve do­
lay1s1yla onlara gelenek tarafmdan belirlenmi� gibi gorunur.

Ancak Marx'm daha fazla ac;:1klamad1g1 bu " toplumsal su­


rec;:" yalmzca pazann durumuna bagh olabilir. Son merci ola­
rak, "ureticilerin g1yabmda suregiden bir toplumsal surec;:" ile
nitelikli bir muhendisin bir gunluk i�inin urununun, bir tanm
i�c;:isinin bir gunluk i�inin be� ya da on kau degerinde oldugu­
na karar verecek olan, o urunu satm aland1r. Ancak bu �ekilde
indirgeme katsay1mm belirledikten soma nitelikli bir muhen­
disin emek-zamamm, onu tanmsal emegin ko�ullanna donu�­
tUrmek ic;:in be� ya da onla c;:arpabiliriz ki, bu da "basit ortalama
emek" gibi tamm1 guc;: bir buyukluge e�it olabilir ya da olma­
yabilir. Ve bu "basit ortalama emek" urunun degerini belirle­
yecek olan �eydir. Bir an durup du�unulmesi yalmzca bir daire
ic;:inde taru�ug1mm ortaya koyacakur. Bir metanm degeri onda
cisimle�en "basit ortalama emek" tarafmdan belirlenir. Ancak
bu miktan, tamamen ampirik bir yolla, maim fiilen degi�ildigi
degeri kesinle�tirmeden olc;:emezsiniz. Hesaplama sureci ic;:in­
de, cevab1 varsaymadan miktanmz1 bilemezsiniz
Arna s1rada daha beteri var. "Bir metanm degeri onun uretimi
ic;:in gerekli emek-zaman tarafmdan belirlenir. " "Meta" sozcu­
gunu onu yalmzca emegin urunuyle sm1rlandmnca ve de eme­
gi , "istihdam edilen fiili emege" degil de "basit ortalama eme­
ge" uyarlamak suretiyle telafi edici onleler almca, Marx daha
soma kendisini "deger" sozcugu uzerinde de telafi edici onlem­
ler almak zorunda hisseder. Deger, (yani degi�im-degeri , c;:un­
ku bu , ex hypothesi -varsay1m geregi sbz konusu olan tek de­
gerdir) , ilk ba�ta zannedebileceginiz gibi, fiyatla e� anlamh de­
gildir. Bir yarda uzunlugundaki kuma�m degeri , o �eyi u ret­
mek ic;:in gerekli olan basit ortalama emek-zamamm ilgilendi­
ren uretim surecinde bir degi�iklik olmad1g1 surece, sabit kahr;
ama onun fiyall (ister altm ister ba�ka metalar cinsinden belir­
lensin) bir y1ldan otekine ya da bir haftadan digerine degi�iklik

321
gosterebilir. Marx bir noktada bu guc;lukten, degeri, bir dizi y1l
ic;inde herhalde rastgele fiyat dalgalanmalanyla belirlenen or­
talama fiyatla ozde�le�tirerek kurtulmak ister gibi gorii.nmek­
tedir. Dretimin yasalan diye uyanr, "yalmzca birbirini denge­
leyen, gorii.nii.�e gore kanunsuz duzensizliklerin ortalama so­
nuc;lan olarak ifadesini bulabilir. " Arna en sonunda, bir dip­
notunda, bu varsayim1 da ac;1klar. Simdi bize, ortalama fiyatla­
rm, "son kertede" metalann degerleri tarafmdan duzenlendigi­
ni soyler ve ekler:

"Son kertede" diyorum c;:unku ortalama fiyatlar (Adam Smith,


Ricardo ve digerlerinin inand1g1 gibi) metalann degerleri ile
dogrudan c;:ak1:;;m az.

lzleyen bolii.mlerde hesaplamalanm, "yalmzca ac;1klay1c1 kar­


�1la�tumalar" olarak, fiyatlarm degerlere e�it oldugu varsay1m1-
na gore yapar. Ancak bir kez daha okuyuculanm, "ortalama fi­
yat durumunda bile, boyle basil varsay1mlann yap1lamayacag1"
konusunda uyanr.
Orada Marx, bir an ic;in, emek-deger teorisini buak1r; dump
bunun ne hale geldigini gormek yararh olabilir. "Bir metanm
degeri onu ii.retmek ic;in gerekli emek-zamam tarafmdan be­
lirlenir" �eklindeki somu t onermenin yerine, �imdi , deger ad1
verilen ve emek tarafmdan ii.retilen her metanm sahip oldugu
ve her ne kadar onun degi�im degeri anlamma gelse de aslmda
onun fiyauyla ya da hatta en azmdan dolays1z olarak ortalama
fiyauyla c;ak1�mayan belirli bir soyut ozelligin, ad1 gec;en meta
ic;inde cisimle�mi� "basil ortalama emek" denilen bir ba�ka so­
yut ozellik tarafmdan belirlendigine inanmam1z istenir. Bu �e­
kilde ifade edildiginde, emek-deger teorisi saf bir soyutlama ha­
lini ahr. Buna bir inane; meselesi olarak inamlabilir; ama man­
uken ne kamtlanabilir ne de aksi kamtlanabilir. Ahlaki ya da
felsefi bir anlama sahip olabilir; ama ister yanh� ister dogru ol­
sun, ekonomi dunyasmda herhangi bir gec;erliligi kalmam1�ur.
Ancak bu, ne emek-deger teorisinin Marksist sistem ic;in­
de c;ok bii.yii.k bir oneme sahip olmad1g1 ya da Marx'm bii.yii.k
bir dii.�ii.nii.r olarak degerlendirilemeyecegi anlamma gelir. Ka-

322
tolik Kilisesi sistemini, deneyim tarafmdan yanh�lanan ama
inarn; olarak kabul edilen belirli postulalar uzerine kurmu�­
tur. Bu postulalar hakkmda, (credo quia impossibile!olanaks1-
za inanryorum'un ozgun muellifi) Tertullian'dan St. Thomas
Aquinas'a bir dizi buyuk du�unur mukemmel manuksal tutar­
hhg1 olan bir sistem kurmu�lardir. llk ad1m, imanm gozlerini
ba�ka tarafa i;evirdigi sakathklarla doludur; ama geri kalan k1s­
m1 manuksal olarak kusursuzdur. Psikolojik olarak inani; ve
manugm bu uyu�maz yan yana geli�i insanhgm buyuk bir k1s­
mmm ihtiyai;larma uygun oldugunu kamtlam1�llr. Takdire de­
ger pratik bir psikolog olan Marx, bilini;siz bir �ekilde aym tek­
nigi benimsemi�tir. Onun ilk ad1m1 -emek-deger teorisi- ina­
nanlar tarafmdan bir dogma ve bir postula olarak kabul edilme­
yi gerektiriyor. Bu ad1m auld1ktan sonra, Marx, usta bir beyin
tarafmdan yii riitulen bir dizi usa vurma ile, bundan, milyonlar­
ca muridin sadakatini kazanm1� (Katolik Kilisesi'ni dunyanm
en gui;lu orgutlu toplulugu yapan, inani; ve manugm yan yana
getirili�ine benzer �ekilde) bir sistem i;1kanyor.
Simdi Marksist sistemi ozgun olmayan , dogmatik zemini,
emek-deger teorisinden, 6zgun ve manukh sonucuna, arlik-de­
ger teorisine izlemenin zamamd1r. Bu tezin geli�tirilmesi, serrna­
yenin ve karm dogasmm i;ozumlenmesini gerektirir. Sermaye,
kar elde etmek ii;in tedaviile sokulan paradir. Kapitalistin ama­
CI tuketim ii;in metalar elde etmek degil fakat surekli ahm saum
sureci yoluyla serrnayesini arurrnakur. Onun tek hedefi parad1r.
Boylelikle kapitalist, ortai;aglann tefecisinin modem kar�1hg1dir
ve Marx, Martin Luther'in, "idam sehpalannda as1lmas1 ve i;ald1-
g1 altmlar kadar i;ok sayida -i;unku uzerinde o kadar i;ok et var­
dir ki pek i;ok kuzgun gagasm1 uzallp payim alabilir- kuzgun ta­
rafmdan yenmesi, gerekirken iskemlesinde guven ii;inde otu­
ran" tefeciyi lanetlemesini heyecanla haurlatarak durumu geli�­
tirrnektedir. Marx'm i;ozumlemesi yeterince dogrudur ve kapita­
liste yonelik kasuh tahrik, yalmzca Kapital'i ekonomi uzerine bir
tezmi� gibi kabul edenler ii;in yersiz gorunebilir.
Arna kapitalist sermayesini nas1l artmr? Ve onun kan ne za­
man artar? Eger bu muamelenin her a�amas1 mukemmelen du-

323
rust olsa ve bir degerin e�it bir ba�ka degerle degi�tirilmesin­
den ibaret bu lunsa, sonunda kapitalistin elinde kalan topla­
mm ba�lad1g1 miktan a�amayacag1 ac;:1kur. Bir yerlerde bir sah­
tekarhk unsuru olmahd1r. Bu muamelenin bir yerinde birile­
ri elde ettiklerinden daha buyuk bir degeri iade etmektedir ve
bu degi�tirilen degerlerdeki e�itsizlik, karm kaynag1 olmahd1r.
Marx, bu �ekilde soyulan ki�inin i�c;:i oldugunu ileri surmekte­
dir ve onun soyuldugu yontem kapitalizmin belirgin ve tipik
bir ozelligidir.
Kapitalist c;:agm ba�lang1c1, i�c;:ilerin c;:ogunlugunun c;:ah�uk­
lan aletlerin ve malzemenin sahibi olmaktan c;:1kuklan ve yal­
mzca emeklerini bir i�verene kiralad1klan zamandan ba�laul­
mahd1r. Bu a�ag1 yukan, ureticinin belli ba�h uretim arac;:lan­
na sahip olmasm1 olanaks1z kilan makina c;:agmm ba�lang1c1-
na denk gelir. (Klasik donemlerin kole c;:ah�tmlan endustrileri,
modern kapitalizmin kimi zorunlu, ama tiimunu degil, nitelik­
lerini ortaya koymu�tu . ) Kapitalist sistemde i�c;:inin i�gucu, i�­
c;:inin samg1 ve i�verenin satm ald1g1 bir metad1r ve Ricardo'nun
Marx'tan once gostermi� oldu gibi, gene! olarak metalarm ta­
bi oldugu yasalara tabidir. "Her metanm fiyau ve dolay1s1y­
la emegin fiyau" diye yazm1�u Marx Komiinist Manifesto'da,
"onun uretiminin maliyetine e�ittir" ; ya da aym �eyi daha so­
mut olarak ifade etmek gerekirse, ucret oranlan bir i�c;:iyi uret­
mek ve ya�atmak ic;:in gerekli asgari maliyet tarafmdan belirle­
nir. Eger bir i�c;:i gunde uc;: �iline ya�ayabilir ve tiirunu devam
ettirebilirse , o zaman gunde uc;: �ilin suadan bir vas1 fs1z i�c;:i­
nin ucret oram olacakur. (Marx tarafmdan ornek olarak alman
rakamlar a�ag1 yukan gec;:en yuzyilm kuklarmda ve ellilerin­
de lngiltere'de egemen olan rakamlardu. ) Dcretler bu oranm
uzerine c;:1kamaz; c;:unku bu yonde bir egilim ortaya koyarlarsa,
Malthusc;:u nufus yasas1 i�lemeye ba�lar ve kullamlabilir i�gucu
arzm1, rekabet ucretleri bu standarda du�urunceye kadar artl­
nr. Ote yandan, ucretler bu standardm altma da du�emez; zi­
ra eger du�erse, i�c;:i ac;: kalacak ve satacak daha fazla i�gucune
sahip olmayacakur. Bu, ozellikleRicardo'nun ad1yla ozde�le�en
"ucret kanunu"dur. Marx onu Ricardo'dan alm1� ve z1mnen ka-

324
bu! etmi�tir. Marx'm tezinde, ucret oranlan sabit ve d1� ko�ul­
lar tarafmdan onceden belirlenmi� bir �ey gibi ele almmakta­
dir. Her halukarda metalann degerini asla etkileyemez. Bu de­
geri belirleyecek etken, emegin kar�1hgm1 odeme oram degil fa­
kat onu elde etmek i<;in i�<;inin ka<; saat <;ah�acag1dir.
Simdi, kapitalist sistemde i<;sel olan i�<;inin nas1I somurul­
dugunu incelemeye hazmz. Marx orneklerini -dunyadaki en
geli�mi� endustri olan ve Engels'in <;ok mahrem ki�isel bilgi­
lere sahip bulundugu Lancashire pamuk- ipligi endustrisin­
den almaktadir. Kapitalist, yani i�veren, pamuk ipligini ve ig­
Ieri (bu ikinciler her turlu makineyi ve tesisi i<;erecek anlamda
kullamlmaktadir) temin etmekte ve ipligi kuma�a donu�tur­
mek uzere i�<;inin emegini kiralamaktad1r. Boylelikle tamam­
lanm1� urunun degeri iki unsur i<;ermektedir (a) ipligin maliye­
ti ve kullammdan dogan y1pranma ve (b) ipligi kuma�a donu�­
tiirmek i<;in kullamlan i�gucunun degeri. S1mflandmna a<;1sm­
dan Marx (a)'y1 (ba�lang1<;taki harcamay1 temsil ettigi ve her­
hangi bir deger degi�ikligine ugramad1g1 i<;in) "sabit" sermaye
ve (b)'yi "degi�ken" sermaye olarak adlandirmaktadir. Kapita­
listimize (a)'dan hi<;bir kar hasil olmaz <;iinku ipligin ve maki­
nalann tum degerini odemi�tir ve biten urunde bu unsuru ona
odediginden fazlaya satamaz. Dolay1s1yla kar, yalmzca (b)'den,
yani i�<;ilerin i�gucunun somurulmesinden has1I olmak zorun­
dadir ve Marx, koyrnu� oldugu kanunlara uygun olarak bunun
boyle olmak zorunda olu�unu gostermeye devam etmektedir.
l�veren i�<;iye gunde ii<; �ilinlik ucretini oder. Varsayahm ki
ii<; �ilinin emek-degeri alu saatte kuma�a donu�turulebilir. Do­
lay1s1yla eger i�<;i alu saat <;ah�irsa, tamamlanm1� urunun dege­
ri, ipligin ba�lang1<;taki maliyeti arll alet ve edevatm y1pranma
payi, am ii<; �ilinlik emek degerinden olu�acakur ve bunlann
tam degerleri odendigine gore hi<;bir kar dogmayacakur. 0 za­
man kapitalist ne yapar? l�<;iyi ii<; saat <;ah�tmp, odenen ucre­
te e�it emek-degeri uretmesine izin vermek yerine, alu �ilinlik
emek-degeri uretmesi i<;in onu oniki saat ya da ucretinin iki ka­
ll <;ah�tmr. Ek alu saatlik <;ah�mada uretilen ek ii<; �ilin, Marx
tarafmdan "art1k emek-degeri" olarak adlandmhr ve onun <;o-

325
zurnlernesine gore bu i�lernde kann tek kaynag1 budur. Ne i�­
i;inin ne de i�verenin, bu olup bitenlerin dogasm1 anlarnasmm
gerekli oldugu varsay1labilir; zira ilk all! saatte yaraulan deger­
le, son all! saatte yaraulan deger arasmda pratik ya da gorulebi­
lir herhangi bir fark yoktur. "Art1k degeri yaratrna sureci, belir­
li bir noktadan soma devarn ettirilen deger yaratrna surecidir . "
Aktanlan bu olayda "arlik-deger oram" yOzde yOzdur. Di; �ilin
ernek degerini uretrnek ii;in all! yerine sekiz saatin gerekli ol­
dugunu, ya da alternatif olarak toplarn i� gununun oniki saat­
ten dokuz saate indirildigini varsayarsak, art1k deger oram yOz­
de elli olacakm.
Bu noktada �u gozlern yap1lrnahd1r ki , Marksist teoriye gore,
ernegin sornurulrnesi birey olarak kotu i�verenlerin bir kotulu­
gu degildir. Bu, zorunlu ve kai;m1lrnaz olarak kapitalist siste­
rnin kendisinin dogasmda vard1r. Zira, Marx'm ozenle i�aret et­
tigi uzere, aksi halde hii;bir kapitalistin kar etrnek ii;in art1k de­
ger yaratarak herhangi bir �eyi uretrnek ii;in hii;bir nedeni kal­
rnayacaklir. Yalmzca kapitalizrn ve kar turnuyle ortadan kal­
kmca i�i;i, kar�1hgmda ald1g1 degerden daha fazla i;ah�rnak zo­
runda kalrnayacaklir ve de art1k deger yaralllrnas1 anlarns1z ve
gereksiz olacakm.
Marx'm art1k deger teorisi boyledir. Bu, ernek-deger teorisi­
nin rnanuksal bir urunudur ve Adam Srnith'in kendisi de, "i�i;i­
nin rnalzernesine katlig1 deger iki k1srna aynhr, bir k1srn1 onun
ucretini kar�1larken, diger k1srn1 i�vereninin kanm olu�turur"
derken ozunde bunu ongorrnu�tu. Marx'm yaplig1 �ey, bu iki
k1s1rndan ikincisini "art1k deger" o larak adland1rrnak ve bu ze­
kice terrninoloji rnanipulasyonu ile rne�ru olrnayan ve sahte bir
�ey izlenirni yaratrnak olrnu�tur. Arna �irndi, ernek-deger teo­
risi turn yetkili iktisati;1larca i;oktan terk edilrni� olduguna go­
re , art1k deger teorisi (deger ile fiyat arasmda tarn bir kopu�u
kabul eden soyut halinde bile) e�it derecede savunularnaz ol­
rnu�tur. Son zarnanlarda bir ele�tirrnenin ernek-deger teorisi ­
nin i;oku�unun zorunlu olarak art1k deger teorisini kapsarna­
yacagm1 ileri surrnesi dogrudur. Bu tezini , yanh� olan bir once­
ki teorinin Marx tarafmdan icat edilrnedigini ve rnanuksal bir

326
usavurma olarak dogru olan ikinci teorinin ekonomi bilimi­
ne Marx'm ozgun ve ozel atk1s1 oldugunu gostererek destekle­
mektedir. Boyle bir tez ku�kusuz temel bir du�unce kan�1khg1-
na dayanmaktadir. Marx'm, onculunden (emek-deger teorisi)
dogru olarak bu sonuca (art1k deger teorisine) varmas1 ve bu­
nu yapan ilk iktisat<;;1 olmas1 olgusu, ozgun bir du�unur olarak
onun lehine bir noktadir; ama eger onculu yanh�sa, vard1g1 so­
nucun saghkh olmasma yard1mc1 olmaz. Aruk deger teorisini,
emek-deger teorisi gibi, ekonomik gariplikler muzesine havale
etmenin zamam gelmi�tir.
Marx'm pozisyonunun asil gucu ba�ka bir yerde yatar. N e
Marx n e d e onun muritleri i�<;;i nin, art1k deger teorisinden <;;1-
karsad1klan ger<;;e k neden yuzunden somuruldugune ger<;; e k­
ten inamyorlardi. Ba�ka nedenlerle buna inamyorlard1 ve onla­
rm art1k deger teorisinde bulduklan yalmzca mevcut bir inan­
c1 desteklemek i<;;i n ekonomik bir muhakeme tarz1ydi. Muha­
keme tarz1 yerlere serilse de inan<;; savunulmaya devam edecek­
tir. Pek <;;o k insanda irrasyonel ama hi<;;b ir �ekilde su<;;l anabilir
olmayan, fabrikada fiilen <;;ah�an insanm, bitmi� urun uzerinde
onu yapmak i<;;i n makina ve malzemeyi kendisine saglayan ada­
ma kar�1 oncelikli bir ahlaki talep hakk1 oldugu duygusu var­
dir. l�<;;i nin, emeginin urununden "adil" bir pay almad1gma ina­
mlmas1 son derece me�ru bir �eydir. Marx, ikna edici ve etkili
pek <;;o k bolumu, 19. yrtzyilda lngiltere'de bunun boyle oldugu­
nu kamtlamak i<;;i n ayirm1�tir ve her ne kadar lehindeki kamt­
lar daha az kar�1 konulamaz ise de, aym kanaate bugun de hak­
h olarak sahip olunabilir. Ancak bunlar ahlaki kanaatlerdir ve
ekonomik bir yasa olarak Marx tarafmdan geli�tirilen art1k de­
ger teorisiyle bir ilgisi yoktur.
Art1k deger teorisi Marx'm ya�ad1g1 donemde de dikkatli ele�­
tiriden uzak kalmad1 ve o oldukten hemen sonra bir yonu uze­
rinde ofkeyle ate�li bir taru�ma ba�ladi. Kapital'in ilk cildinde,
kar yalmzca art1k emek-zamandan kaynakland1gma gore, bu­
nun yalmzca " degi�ken" sermayeden yani, emegin istihdam1
i<;;in yatmlan sermayeden saglanabilecegini gostermi�ti. "Sabit"
sermaye, yani malzeme ve tesise yatmlan sermaye art1k degerin

327
kaynag1 olamazd1. Bu ko�;ullar altmda, insan kiic,;iik bir tesis ve
c,;ok sayida i�c,;iye sahip olan bir i�letmenin aksi durumdaki olan
i�letmelerden daha buyuk karlar elde edecegini ve kapitalist­
te de daha az makina ve daha c,;ok i�giicii istihdam etme konu­
sunda genel bir egilim olmasm1 bekler. Bununla birlikte uygula­
mada, ah�1lm1� �ekilde toplam sermaye iizeriden hesaplanan kar
oram, toplam1 olu�turan "sabit" ve "degi�ken" sermayenin bir­
birine oranlan ac,;1smdan degi�iklik gostermemektedir ve kapi­
talizmin geli�mesi aruk deger yasasmm i�leyi�inden beklenen­
den tamamen ters yonde olmu�tur. Dolay1s1yla pratik uygula­
ma, Marksist aruk emek-zaman teorisini, karm tek kaynag1 ola­
rak yalmzca desteklemekte ba�ans1z kalm1yor ama fiilen onu ya­
lanlar goriiniiyor. Marx bu ikilemin miikemmelen farkmdayd1.
Agustos 1 862 gibi erken bir tarihte bunu bir mektupta Engels'e
yazm1�t1. Arna 1 867 y1lmda Kapital'in birinci cildini yaymlad1-
gmda, daha soma ele almak iizere bunu bir yana b1rakmaya ra­
z1 goriindii ve sistemindeki bu canahc1 hata, kamuyu ilgilendir­
mesi ac,;1smdan, Marx 1883 y1lmda oldugunde devam ediyordu.
Simdi sahneye Engels c,;1ku. Marx, eserin ikinci ve iic,; iin­
cii ciltleri ic,;in ayrmuh notlanm arkada�ma miras b1rakm1�­
ll ve sermayenin kar oranlan ac,;1smdan teori ile gerc,;ek arasm­
daki bu gozle goriiliir c,;eli�kinin c,;oziimii, Marx'm planma go­
re iic,;iincii cilde b1rak1lm1�t1. Ya�ammm sonuna dogru ve daha
c,;ok da oliimiinden soma Marx, k1rklarm Rodbertus adh, aruk
degerin ke�finde Marx'tan once geldigi iddia edilen bir Alman
iktisatc,;1smdan intihal etmekle suc,;lanm1�ll. Dolay1s1yla 1 885
y1lmda Engels elindeki notlardan Kapital'in ikinci cildini ya­
ymlad1gmda bu saldmlan kar�1lama konusunda yeni ve etkili
bir yol buldugunu dii�iindii . Efendilerinin Marx'm "gizli kay­
nag1" oldugunu iddia eden Rodbertus'un takipc,;ilerine, iic,;iin­
cii cilt yaymlanmadan once , kar oranlan sorununun dogru c,;o­
ziimiinii dunyaya ac,;1klamalan ic,;in meydan okudu. Bu meydan
okumaya cevap olarak, Rodbertus'un miiritleri, Marksistler ve
diger baz1 iktisatc,;1lar tarafmdan muammay1 c,;ozmek ic,;in baz1
giri�imler yap1ld1; ama Engels bunlarm tiimiiniin gerc,;ek Mar­
kist anahtan bulmada ba�ans1z olduklanm ilan etti.

328
Bu ah�1lmam1� i�ler ekonomi dunyasmda geni� ilgi uyand1r­
d1 ve dikkatleri Marksist doktrinin bu zay1f ve soz goturiir hal­
kas1 uzerine odaklama konusunda talihsiz bir etkisi oldu. Ar­
uk ya�h bir adam olan Engels, uc;uncu cilt ic;in Marx'm b1raku­
g1 notlan bir �ekle sokmanm ne kadar zamamm alacagm1 cid­
di olarak az1msam1�t1. 1 885'teki kendinden onceki ciltten bir­
kac; ay soma ortaya c;1kmak yerine son cilt ancak 1894 yilmda,
Engels'in olumunden bir yil once yaymlanabildi. 0 gune kadar
hem merak hem de ku�ku bu uzun gecikme nedeniyle daha da
bilenmi�ti; goriinu�e gore c;ozulemez bir sorunun en sonunda
uzun suredir beklenen c;ozumunu ke�fetmek ic;in bir grup ele�­
tirel okuyucu yeni cildin uzerine kapandilar.
Kapital'in uc;uncu cildinde dunyaya sunulan c;ozum �uydu.
Sermayenin kar oram, toplam1 olu�turan "sabit" sermayenin
"degi�ken" sermayeye oranma gore degi�mez; �u basitnedenle
ki, uygulamada rekabet e�itleyici bir guc; rolu oynar. Yuzde sek­
seni sabit ve yuzde yirmisi degi�ken olan toplam sermayenin,
yiizde doksam sabit ve yiizde onu degi�ken olan toplam serma­
yeye gore iki kat daha fazla kar oram saglayacag1 teoride dogru­
dur. Arna uygulamada, pazann ko�ullan fiyatlan oylesine e�itle­
yecektir ki uzun donemde kar her iki durumda da ayn1 oranda
gerc;ekle�ecektir. Boylece kar oram, (dunyanm butun sermaye­
sini dikkate ahrsak) her ne kadar yalmzca degi�ken sermayeden
kaynaklanan aruk deger tarafmdan belirleniyorsa da, ortalamalar
yasasma tabidir ve tekil durumda butunu etkileyen gene! ilkeye
mutlaka uymak zorunda degildir. E�itlenme sureci, "arz ve tale­
bin oyle bir ili�kisiyle olu�ur ki uretimin farkh alanlarmdaki or­
talama kar ayn1 hale gelir ve boylelikle degerler uretim fiyatlan­
na donu�ur" Bu tez, deger ve fiyatlar arasmdaki ili�ki konusun­
da birinci ciltte zaten yap1lm1� olan bir kabule ko�uttur ya da on­
dan kaynaklanmaktad1r. Her iki durumda da ortalamalar yasas1
devreye girer. Her ne kadar metalann degeri onlan uretmek ic;in
gerekli emek-zaman tarafmdan belirlenirse de, gerc;ekte o de­
ger uzerinden degi�im gormezler; zira piyasadaki rekabet, istih­
dam edilen i�gucu ister buyiik ister kuc;uk olsun, yakla�1k bir kar
oranlan e�itligi saglad1g1 gibi, yakla�1k bir fiyat e�itligi de saglar.

329
Degerin gen;ekle�en fiyatlardan aynld1gmm kabuhinu boy­
lece artlk degerin gen;ekle�en kardan aynlmasmm kabulu iz­
ler. Kapital'in birinci cildinde, yazan hayatta iken, yapt!an bi­
rinci kabulun, Marksist sistemin butunune, yazann olumun­
den yalmzca oniki ytl sonra ortaya r;1kan ikinci kabulden aslm­
da daha az zarar verdiginden �uphe edilebilir. Ancak, bekleyi�
ir;inde olan bir topluluga en sonunda dramatik ko�ullar ir;in­
de sunulan ikincisinin r;ok daha r;arp1c1 bir etkisi oldu: ve ele�­
tirmenlerin r;ogunlugu ilk kez, Marx'm kendi teorisini her tur­
lu somut anlamdan o zamana kadar ahkoymu� oldugunu al­
gtladtlar. O zellikle, "degerler uretim fiyatlanna donu�urler"in
kabulu, degerin emek-zamanla olr;uldugune ili�kin buyuk il­
kenin tamamen terk edilmesi gibi gorunuyordu. (:unku "ure­
tim fiyatlan", "sabit" sermayeyi ve ucret oranlanm ar;1kr;a he­
saba katmak zorundad1r ki bunlann her ikisi de karlarm belir­
lenmesi konusundaki paylan apsmdan birinci ciltte munhas1-
ran d1�arda b1raktlm1�llr. Markist sistemin butunu, bir kez da­
ha, "deger"in ve "art1k deger"in, yalmzca, normal olarak eko­
nomik ara�llrmanm konusu olan herhangi bir degerle ili�kisi
olmayan du�uncedeki saf soyutlamalar �eklindeki bir varsay1m
olarak savunulabilir olmaktad1r.
Kapital'in kalabahk sayfalan arasmda, Marx'm teorisine kat­
ug1 say1s1z geli�meyi ve uygulamay1 izlemek bizim ir;in gerek­
li degildir. Ancak, Marksist sistemin butiinu ir;indeki bnemi
ar;1smdan, �imdi gene! olarak "artan sefalet yasas1" olarak bi­
linen ve Marx'm " kapitalist birikim yasas1" ad1m verdigi, ure­
tim arar;lanmn ve kapitalizmin geli�mesiyle, i�r;i sm1fmm refa­
hmm giderek ve kar;mtlmaz bir �ekilde azalacag1m ifade eden
"yasa"dan sbz edilmelidir. Onun zamamnda hemen hemen bir
bedahat olan ama daha sonraki deneyimle onun ekonomik og­
retisinin herhangi ba�ka bir yerinden daha belirgin bir �ekil­
de r;urutiilen bu doktrini Marx'm nastl geli�tirdigine bakma­
ya deger.
Bu doktrin hir;bir �ekilde Marx'a ait degildi. Daha 1 8 2 l 'de
Ricardo, "ulkenin net gelirini art1ran aym neden, aym zaman­
da nufusun i�siz kalmasma ve emekr;inin ko�ullanmn kotule�-

330
mesine yo! a<;;a bilir" demi�ti. Marx'm alay etmekten b1kmad1g1
Destutt de Tracy adh "adi bir iktisat<;; 1 " , "yoksul uluslarda, s1ra­
dan insanlarm rahat, zengin uluslarda genellikle yoksul" oldu­
gunu a<;; 1 k<;;a belirtmi�ti. Carlyle'm Past and Present'mm (Gei;:mi�
ve Bugun) temas1, pre-kapitalist <;;agdaki zanaat<;; mm mutlulugu
ile yeni proletaryanm sefaleti arasmdaki zilhkur. Marx'm ken­
disi, Proudhon'un 1 847'de yaymlanan Ekonomik <;eli�ki ler'ini
delillerle <;;ii ruttugu Felsefenin Sefaleti (Ekonomik Celi�kiler Sis­
temi ya da Sefaletin Felsefesi) adh eserinde aym goru�u benim­
semi�ti. 0 snalarda etkisi altmda kald1g1 Hegelci <;; e li�ki deyi­
miyle meseleyi �oyle ifade etmi�ti:

Her gec;:en gun daha ac;:1kc;:a gorulmektedir ki burjuvazinin


,

ic;:inde hareket ettigi uretim ili?kilerinin ne tek (unique) ne de


basil bir niteligi vard1r, aksine iki kath bir ozelligi vardu; zen­
ginligin uretildigi oranda, aym ?ekilde yo ksul lu k da uretil­
mektedir ve uretim guc;:lerinde bir geli?me oldugu olc;:ude ure­
tici bir bask1 gucu geli?mektedir; bu ili?kiler burjuva zenginli­
gini yaratmamakta; yani, o sm1fm bireylerinin zenginligini su­
rekli olarak yo k ederek ve say1lan surekli artan bir proletar­
ya ureterek, bir sm1f olarak burjuvazinin zenginhgini yaratma­
maktadir.

Bu sure<;; , knklarda, sanayi kapitalizminin dokuna<;; l an gi­


derek daha fazla yay1hrken, butun ball Avrupa'da ba�hyordu.
Arna hi<;;b ir yerde lngiltere'deki kadar ileri gitmemi�ti. "lngilte­
re" diye yaz1yordu Marx Neue Rheinische Zeitung'da, "en kala­
bahk, en yogun ve en klasik proletaryanm vatamd1r. "
Marx Kapital'in birinci cildini 1 867'de tamamlad1gmda yirmi
y1l once ifade ettigi kanaatini degi�tirmek i<;;i n bir neden gor­
medi. Yirmi y1lm deneyimi onun ongorusunu muzaffer bir �e­
kilde teyit etmi�ti. Kapital'deki, "Kapitalist Birikim" alt-ba�hg1
ile, " 1846'dan 1866'ya lngiltere" o donemdeki lngiliz sanayi i�­
<;;i sinin hayat ko�ullan hakkmda <;;a rpICI ve inkar edilemez bir
su<;; l ama getirmektedir. Yuzyilm ortasmdaki lngiltere'de zen­
ginlik ve yoksullugun a�mhklan arasmdaki zilhk, <;;agda� ya­
zarlar arasmda snadan bir �eydi ve hatta Greville gibi budala

331
bir yazar bile, "bu ulkede her ulkeden daha fazla kotuluk, da­
ha fazla sefalet ve daha fazla a�m yoksulluk ama aym zamanda
daha fazla zenginlik var" diye yazabiliyordu. Marx malzemesi­
ni hemen tumuyle Kamu Saghg1 Raporlan'ndan ve diger Ma­
vi Kitap'lardan elde etti, <;unku o suada ya da her hangi ba�ka
bir zaman, ne Kna'daki ne de lngiltere'deki i�<;i sm1fmm haya­
li hakkmda herhangi bir pratik tam�1khg1 yoktu. Kap ital'in bu
bolumleri toplumsal tarih �aheseridir. Marx'm bir yanh�1, oto­
ritelerce bu kahredici malzemenin toplanmas1 ve yaymlanma­
smm, toplumsal bilincin yava�<;a geli�mesinin bir par<;as1 oldu­
gu ve bu bilincin, izleyen <;eyrek ylizyil i<;inde, anlaulan ko�ul­
lann ongoruldugu gibi daha da kotule�mesi yerine <;arp1n bir
iyile�meye yo! a<;acagm1 gorememesiydi. Ancak, bu yeni ve ta­
mamen manuk d1�1 geli�meyi ongormekteki ba�ans1zhg1 ne­
deniyle Marx'! kmamak haks1zhk olur. 0 yazd1g1 zaman, ka­
pitalistin artan refahmm i�<;inin artan sefaleti anlamma geldigi
"yasa"smm dogrulugunu deneyim kesin bir �ekilde teyid eder
gorunuyordu.
Gozlemi teoriyle desteklemek ve de gorunenin, aslmda,
olu�makta olanm, ekonomik prensiplerin i�leyi�iyle olmak zo­
runda oldugunu kamtlamak da zordu. Kapitalist birikimin ge­
li�mesindeki en gu<;lu etken, emegin artan uretkenligi idi; eme­
gi daha uretken yapmak, Adam Smith'in sozcukleriyle, "daha
az bir miktar i�gucu ile daha buyuk miktarda i� uretmek" an­
lamma geliyordu. Kapitalist sistem kendini mukemmelle�ti­
rirken, "sabit" sermaye oranmm, "degi�ken" sermaye aleyhi­
ne artmas1 yonunde i<;sel bir egilim vard1; yani, daha fazla ser­
mayenin malzeme ve tesise, daha az sermayenin insan emegine
harcanmas1. Dstelik kapitalist birikim, sermayenin giderek da­
ha az elde yogunla�mas1 ve toplanmas1 egilimi gosteriyor ve bu
yogunla�manm sonucu ise i�<;i sm1fmm, tam yetkili kapitalistin
insafma giderek daha fazla terk edilmesi oluyordu. Buna, fab­
rikalardaki i�<;ilerin, pre-kapitalist dunyadaki <;ah�ma ko�ulla­
nyla kar�Iia�tmld1gmda, daha saghks1z, monoton ve moral bo­
zucu ko�ullanm da ekleyince, proletaryanm "artan sefaleti" ko­
nusundaki, sonunda i�<;i sm1fmm <;aresizlik altmda ezilmi� ola-

332
rak ayaklamp, bii.tii.n kapitalist sistemi y1kmcaya kadar devam
edecek olan sefaletinin Marksist resmini, cafcafh ana hatlany­
la tamamlam1� olursunuz. Zira, mukadder sonuc; budur. Kapi­
talizm kendi mezanm kazmaktadu. Sistem daha mukemmel,
daha eksiksiz ve daha etkin oldukc;a, sonuca daha h1zh ula�tla­
cakttr ve Marx muzaffer bir �ekilde eserinin bu k1smm1, ender
tumturakh bir parc;a ile, Kapita l in bii.tii.nii.ndeki en ii.nlii. pasaj­
'

la toparlamaktadu:

Boylelikle (bu gec;i� surecinin tD.m avantajlanm zorla ele ge­


c;iren ve tekelle�tiren) kapi ta l is t patronlann saytsmda artan
oranda bir azalma olu rken , kitlese l yoksu llu k , baski, kolele�­
tirme, dejenerasyon ve somurude buna uygun du�en bir art1�
olur; ama aym zamanda i�c;i smtfmm - kapitalist uretim yon­
teminin mekanizmas1 sayesinde giderek say1s1 artan, disiplinli,
butunle�mi� ve orgutlu bir s1mfm, gazabmm surekli yogunla�­
mas1 soz konusudur. Kapitalist tekel, onunla birlikte ve onun
altmda geli�en uretim yontemine ayak bag1 olur. Oretim arac;­
larmm merkezile�mesi ve emegin toplumsalla�mas1, kapi ta lis t
kabugu ile bagda�maz oldugunu kamtlayan bir noktaya ula­
�1r. Kabuk kmhp parc;alamr. Kapita lis t 6zel mu lkiye tin matem
c;anlan duyulur. Musadere edenler, musadere edilmektedir.

Bu sonuc; bnceden belirlenmi�tir ve kac;m1lmazd1r. Marx bu.­


tun hayatt boyunca ekonomik evrimin siyasal devrimle sona
erecegine inanm1�tl. Kapitalizmin zora ba�vurularak y1ktlma­
s1 Hegelci diyalektik uzerine kuru lmu�tu ve onun tum felse­
fesinin zaruri bir parc;as1ydi. Arna, devrim olas1hgmm c;ok za­
y1f ve c;ok uzak bulundugu lngiltere'de o kadar uzun sure ya�a­
m1�tt ki, butii.n guvenine ragmen, ku�kuya du�tii.gu anlar oldu.
Enternasyonal'in kurulu�u ii.zerine 1864 ytlmda kaleme ald1-
g1 kurulu� Hitab1"nda on-saat yasasmm "zaferi"ni selamlam1�tl .
"Burjuva ekonomi politigi" diye yazm1�tt, "burada i l k kez i�c;i
sm1fmm ekonomi politigi tarafmdan bozguna ugrattldi. Eger
bu zafer ban�c;1 yollarla kazamlm1�sa, proletaryanm nihai zafe­
ri de aym �ekilde kazamlamaz m1yd1? Lahey kongresinin kapa­
m�mda Amsterdam'da i�c;ilerin mitinginde yapttg1 konu�mada,

333
Marx, "Birle�ik Devletler, lngiltere ve eger kurumlanmz1 dog­
ru degerlendiriyorsam Hollanda gibi ulkelerde i�<;:iler ama<;:lan­
m ban�<;:• yollarla elde edebilirler. " ( 1 8) 70'lerin Amerikan kri­
zi onu bu kabule yonlendirmi�ti. Olumunden iki y1l once, ln­
giliz sosyalisti Hyndman'a "lngiltere'nin ban�<;; l bir devrimin
mumkun oldugu bir ulke" oldugunu soylemi�; ama bir durak­
samadan soma, " tarih bize boyle oldugunu soylemiyor" demi�­
ti. Teorileriyle gozlemleri arasma s1k1�m1� olan bu ku�ku no­
tuyla Marx sahneden silindi ve bu tereddiit anlanm, Kapital'in
kendinden emin kehanetlerinin yanma koymak onun amsma
hak�inashkur.
Bir a1,;1dan Marx, her ne kadar Carlyle ve Kinsley gibi adam­
lar daha once gelmi� olsalar da, kendisini 1,;agmm bir hayli
onunde gosterdi. O nlu laissez-faire doktrinini yalmzca bir sap­
kmhk olarak degil fakat bir yalan olarak gordu. 0 zaman ge<;:er­
li olan serbest ticaret ve korumachk tart1�malanna ilgisiz kal­
d1 ve devletin i�verenle, i�<;:i kar�ismdaki "miidahale-etmeme"
maskarahgm1 kii<;:iimseme ve nefretle reddetti. Devlet yoneti­
ci smifm arac1 olduguna gore, "mudahale-etmeme", i�<;:iye kar­
�· i�verenin desteklenmesi anlamma gelmek zorundayd1 ve as­
lmda o anlama da geldi. Burjuva devletinin i�<;:iye verdigi oz­
gurluk, Carlyle'm Past and Present'ta koydugu �ekliyle, "a<;:hk­
tan olme ozgurlugu" idi. Bu Marx'm surekli yeniden haurlad1-
g1 bir tema idi ve onun en parlak ironik yaz1lanndan birisine il­
ham kaynag1 olmu�tur:

Terk ettigimiz alan, metalann dola�1m1 ya da degi�imi, i�gii­


ciiniin ahmp sanh�mm i<;;inde ger<;;ekle�tigi alan, aslmda, insa­
nm haklarmm bir cennetidir. Burada, ozgiirliik, e�itlik, miil­
kiyet ve Jeremy Bentham yiicedir. Ozgiirliik, <;; iinkii i�giicii gi­
bi bir metanm ahc1s1 ve sanc1s1 kendi lath goniillerine gore
ahp satarlar. . . E�itlik <;; iinkii yalmzca metalann sa hipleri ola­
rak ili�ki i<;; ine girerler, e�it olanla e�it olam degi�tiri rle r. Yok­
sulluk, r;iinkii bunlann her biri miinhas1ran kendisininkini el­
den r;1kanr. Jeremy Bentham, r;iinkii taraflardan her biri yal­
mzca kendi 1;1kanyla ilgilenir. Onlan bir araya getiren, birbir-

334
leriyle ili�kiye girmelerini saglayan gti<; oz-<;1kardtr ve ba�ka
hi<;bir �ey degildir. Herkes yalmzca kendi ba�ma; hi<; kimse­
nin bir ba�kas1 i<;in herhangi bir endi�esi yok. Bunun sayesin­
de, i�lerin 6nceden ayarlanm1� ahengi sayesinde, ya da her �e­
ye akh eren kudret ve inayet sahibinin himayesi altmda, kar�1-
hkh avantajlan, kamu yaran i<;in, tumunun ortak <;1karlan ad1-
na birlikte <;ah�1rlar.

"Boburlenen, kendi halinden memnun, i� konusunda kes­


kin gorii�lii" i�veren ile, "urkek, <;ekingen, kendi derisini paza­
ra getirmi� ve yuziilmekten ba�ka bir �eyi beklemeyen" i�<;i ara­
smda hi<;bir e�itlik ya da uzla�ma olamaz. Mevcut kader altm­
da, burjuvazi proletaryay1 eziyor. Yeni kader altmda, proletarya
burjuvaziyi imha edecek.
Kapital, insanhk tarihinde , onu okuyan insanlarm say1s1y­
la k1yasland1gmda, muhtemelen evvel eski yazilm1� herhangi
bir ba�ka kitaptan <;ok daha buyiik etki yapm1�ur. Adi her yer­
de rastlanan bir sozciiktiir. Her halk kiitiiphanesinde yeri var­
d1r. Her ciddi ara�urmac1 ya da dii�iiniir sayfalanm kan�llrm1�­
ur. Bir avu<; dolusu uzman ve merakh d1�mda hi<; kimse onu
ba�tan sona okumam1�ur. Giicii i<;eriginde degil, fakat var ol­
dugu ger<;eginde yatar. Marx, bir dahinin sezgisi ile, on kat ar­
tan ve makinelerin gudiimiindeki yeni sanayi sayesinde orgut­
lu kitleler olarak bir araya gelen i�<;i sm1fmm gelecek yuzy1lm
tarihinde baskm bir rol oynamaya ko�ullu oldugunu kavram1�­
ll. Komunist Manifesto'da proletaryanm isyanmm ve mulku elin­
den almm1� burjuvazi uzerindeki zaferinin programm1 <;izmi�­
ti. Daha sonra Kapital'de bu zaferin sadece "musadere edenle­
rin musadere edilmesi" - ony1llard1r burjuva kapitalist tarafm­
dan emek<;ilerin aleyhine uygulanan sahtekarhgm hakh bir ca­
zalandmlmas1 oldugunu kamtlad1. S1radan bir emek<;i Kapital'i
okumad1, okuduysa bile, kendi davasmm hakhhg1m kamtla­
yan karma�1k tezi anlam1� olamazd1; ama onun orada oldugu­
nu biliyordu. Onu okuyan onderleri, ona kamtm mevcut oldu­
gunu soylediler ve 0 boylesine ho�a giden bir teminat konusun­
da ku�ku duyma egilimi ta�1mad1. 0 andan itibaren kendisi i<;in

335
degil adalet ir;in 5ava!?ug1m hi55ediyordu ve biri5i ona bunu ne­
reden bildigini 5orar5a, emekr;ilerin a5la okumad1klan "r;ah!?an
5m1flarm tncili"ini go5terebilirdi. EngeJ5'in bir ba!?ka ifade5iy­
le , o, "Sibirya'dan Kaliforniya'ya kadar milyonlarca emekr;inin
dogrulugunu kabul ettigi ortak bir platform"du. Kapital aruk
bir tez degildi. 0 bir uJ51md1.
Gelecek ne5illerin hukmii., muhtemelen, kendi zamanmm
kapitali5tine kar!?l Marx' m getirdigi "mii.5adere" talimatmm
hakh oldugu yolunda olacakur. Ancak bu ekonomik dcgil ah­
laki etkenler ii.zerine oturan bir talimatur ve bunu de5teklemek
ir;in Marx'm giri!?tigi ekonomik tez, hem konuyla ilgi5iz hem
de 5aglam degildir. Kapital, ekonomi politik ii.zerine bir tez ol­
dugunun apkr;a 5oylenme5ine kar!?m bu nitelige 5ii.rekli ayk1-
n dii.!?tii.gu ve hakh bir ofkenin kehanetli notu, 15rarla ekono­
mik tarli!?manm k151r yoluna pkug1 ir;in bu.yuk bir kitapur. Hir;
kim5e Kapital'i, aruk deger teori5i ve emek-deger teori5i go­
rii.ntii.5ii. altmda Marx'm 5undugu ekonomik yamltmaca doku-
5unun hatm ir;in okumayacakur ve ilk bolumleri e5a5 itibariy­
le bu teorilerin ayrmuh bir !?ekilde apklanma5ma ayrilm1!? ol­
dugundan, yani e5erin ekonomik niteligi bu.yuk bir 5adakatle
korundugu ir;in, Kapital'in 5ozde okuyucu5u erken bir a!?ama­
da bu gorevi b1rakacakur. Boyle5ine kolayca caydmlacak olma-
51 e5ef edilecek bir !?eydir. Kapital'in degerini koruyan bolii.mii.,
ger;en yuzyilm ortlannda erkek, kadm ve r;ocuk, tngiliz i!?<;i 51-
mfmm, bogaz toklugunun altmda bir !?ey kar!?1hgmda i!?veren­
leri ir;in kar 5aglad1klan korkunr; ya!?am ko!?ullarmm muthi!? bir
!?ekilde 5ergilenme5indedir. Olgulann bir araya geli!?i tarli!?ma­
nm yerini ald1gmda ve ahlaki ofke ekonomik r;ozii.mlemeyi d1-
!?arda b1rakugmda, Marx proletaryanm peygamberi olarak tam
cii.55e5ine ula!?makta ve Kapital bir kla5ik olarak gorulme iddia-
5m1 yeniden te5i5 etmektedir.

336
O N A LT I N C I B O L U M
" K o c a N ick"

Marx, Lahey'deki Pyrrhic zaferden (Pirus Zaferi - buy11k kay1p­


larla kazamlan zafer) soma on ytldan biraz fazla ya�adi . Arna
onun hayatmm son ony1h i<;:in gosterilebilecek <;:ok az �ey var­
d1r. Bu bir gii<;:ten du�me, artan saghk sorunlan ve dermans1z­
hk donemidir. Resmi gene! merkezinin N ew York'a ta�mmas1y­
la Enternasyonal'in <;:oku�u, Marx'm kariyerinin sonu oldu; ne
tarihin ak1�1 ne de onun ba�anlarmm sicili, o s1rada sahneden
go<;:mii� olsayd1 algtlanabilir bir farkhhk gosterecekti.
Enternasyonal'in olum sancilan devam etti; ama Marx bun­
lan pek fazla aci <;:ekmeden izledi. Bir zamanlann unlu unvam­
na sahip olmak i<;:in mucadele eden iki orgut vardi. Hattrlana­
cag1 gibi, Lahey kongresinden once bile ltalyan Federal Kon­
seyi, yeni bir enternasyonal kurulmas1 amaciyla lsvi<;:re'de bir
konferans duzenlenmesini talep etmi�ti. Lahey'de azmhg1 olu�­
turan taraflar bu fikrin pe�ine dii�tiiler ve jura'da, St. lmier'de,
Eylul ortasmda bir konferans duzenlendi . Buna Bakunin'in
kendisinin yam s1ra lsvi<;:re, l talya ve Fransa delegeleri kaul­
di. Lahey'deki kararlan reddeden bir karar tasans1 kabul etti
ve kendisinin Enternasyonal'in ger<;:ek kongresi oldugunu id­
dia etti. (:ok ge<;:meden lngiliz Federal Konseyi bunlan izledi
ve Hales, Mottershead, Jung ve Eccarius'un (son ikisi aruk ta-

337
mamen lngilizlerden yana olmu�lard1) da dahil oldugu bir <;;o ­
gunluk Lahey kongresinin i�lemlerini tammadt. K1sa bir su­
re i<;; in Londra'da rakip iki konsey olu�tu. Ancak, esas itibariy­
le bir avu<;; gucenmi� lrlandahdan olu�an Marksist Konsey, asla
golgeden ba�ka bir �ey olmad1 ve muhalif Konsey, protestosu­
nu yapuktan soma yava� yava� durgunluga ve kaytts1zhga yu­
varlandt.
Atlantik'in o teki yakasmda da i�ler daha iyi degildi. New
York'daki yeni Gene! Konsey, her tiirlu onlenebilir ve onlenemez
olumsuzluk altmda zor gorevlerine ba�ladt. Entemasyonal'in
Avrupah uyelerinin yans1 ona kar�1 ayaklanma halindeydi ve
Entemasyonal'in ne fonlan ne de belgeleri vardt. Burosunu a<;;­
t1g1 zamanki tek kaynag1, ad1 bilinmeyen bir sempatizanm ba­
g1�lad1g1 bir guinea ile Amerikan k1s1mlanndan odiin<;; alman
elli dolardt. Dyelerinden hi<;;b iri eski Konsey'in bir toplanus1-
m kaulmam1�u. 0 ana kadar onceki kararlara ili�kin herhangi
bir tutatanak ya da beige asla gonderilmemi�ti; kendi ulkeleri
hakkmda raporlar sunmak durumunda olan eski ulusal sekre­
terlerden, "lspanya sekreteri" olarak gorev yapan Engels d1�m­
da kimse bu gorevi yerine getirmemi�ti. Bu ko�ullar altmda ye­
tenekli Engels'in yeni Gene! Konsey'in kararlanm ba�tan sav­
ma, anla�tlmas1 gii<;; ve hatta gramer kurallarma aykm bulma­
s1 �a�iruc1 degildi.

Aram1zda bir Marx ya da Engels olmaymca [diye yaz1yordu


bu serzeni$ler kar$ISmda Sorge, hazin bir $ekilde] biz, ku$­
kusuz, Gene! Konsey'in New York'a ta$mmas1 konusunda ol­
duk<;a tela$land1k. .. Avrupah yolda$lanm1z, eski ve yeni Gene!
Konsey'in yaymlan arasmda bir fark goreceklerdir, ama yeni
Gene! Konsey'in tamamen emek<;ilerden olu$tUgunu da hat1r­
lamahd1rlar ve ha tirlayaca klard!f.

1 873 Eylul'unde Bakuninci ve Marksis t En ternasyonal­


ler birbirini izleyen haftalar i<;; i nde Cenevre'de rakip kongre­
ler duzenlediler. Arna her ikisi de, onanm kabul etmez bir �e­
kilde kmlan bir aygttm par<;;a lanm1� kalmulanndan ote bir �e­
yi temsil e ttiklerini iddia edemediler. Bakuninci kongre yi-

338
ne de yedi ulkeden -Biiyuk Britanya, Belc;ika, Fransa, lsvic;re,
Hollanda , ltalya ve lsyanya'dan- o tuz kadar delegeyi bir ara­
ya getirmeye ba�ard1. Marksist kongreye ise , lsvic;re, Alman­
ya ve Avusturya'dan yalmzca on ii<; delege kat1ld1. Marx bu ba­
�ans1zhg1 onceden gormii� ve son anda Gene! Konsey'i delege
gondermekten cayd1rm1�u . Bakuninci kongreye lngiliz Fede­
ral Konsey'inde kaulan iki delege Hales ve Eccarius ve bunla­
rm atanmalannm George Howell tarafmdan anlaulan oykusii,
hareketin lngiltere'de ic;ine du�mii� oldugu kotii dunimu yete­
rince gostermektedir.

Cenevre'ye gonderilecek delegeleri sec,;mek ic,;in bir sure once


Londra'da bir toplanu duzenlendi. Cenevre'ye uc,; delege gon­
derilmesine karar verildi. Mevcut olanlar usulune uygun ola­
rak sec,;ildi. Daha sonra nereden para bulunacag1 meselesi gel­
di. Bu da k1sa surede halledildi. Odemeleri gazetelerin yapmas1
saglanacaku. Buna gore The Times'a ba�vuruldu, duzenlemeler
yap1ld1 ve boylelikle bir delege garantilendi. Bir ba�ka delege
Daily News 'la anla�ma yaptl ve onun masrallan da garanti edil­
di. Bir uc,;uncusu Daily Telegraph'1 denedi, ama i�e bak! Oneri­
len toplam, masrallan kar�1lamaya yetmiyordu ve dolay1s1yla
lngiltere uc,;uncu delegeden mahrum kald1.

Cenevre'deki fiyasko Marksistleri bir ba�ka kongrenin utan­


cma maruz kalmaktan ahkoyd u . Bir y1l sonra Sorge Gene!
Konsey'den istifa etti ve Engels onun aynlmasmm sonucun­
da, "k1sa sure sonra uykuya dalacak olan bu gosteriden aruk
sorumlu degiliz" diye feraha erdi. Gene! Konsey goriiniirde­
ki varhg1m Enternasyonal'in resmen feshedildigi 1 877 ba�lan­
na kadar New York'ta siirdurdii. 0 gune gelindiginde Bakunin
olmii�tii ve rakip Enternasyonal de ac1s1z bir �ekilde solup git­
mi�ti.
Arna Marx, zaman zaman Sorge'a yazd1ysa da, bu olaylar­
la ki�isel olarak c;ok az ilgilendi. Bu son y1llarda ev hayat1 bi­
le sakin ve olays1z ge<;ti. Yine de altm1�lar bir f1rtma ve stres
donemiydi. Mali durum her ne kadar Londra'daki ilk y1llar­
dan daha tahammiil edilirdiyse de hala karars1zd1 ve zaval-

339
h J enny Marx'm harap olan sinirleri ailenin huzur ve ahengi­
ni yerle bir ediyordu. Ancak daha 1 864 yilmda Marxlar, aym
tarz ve doneme ait ve aym mahallede, Maitland Park Road'da
daha geni� bir eve ta�mm1�lad1 ve yetmi�l erde her zaman­
ki Hlzn sayesinde hissedilir bir iyile�me soz konusuydu . Ba­
basmm oliimiinden sonra Ermen ve Engels firmasmm ortag1
olan Engels, hissesini ortagma satm1� ve bu da ona Marx'a yil­
da 350 sterlinlik bir geliri garanti etme olanag1 vermi�ti. Mary
Burns'iin olumunden sonra Mary'nin k1zkarde�i Lizzie ile bir­
likte ya�1yordu ve sonunda onunla evlendi. Sosyal durumu­
nu boylece bir duzene soktuktan ve Kapital'in yaz1labilmesi­
ni olanakh kilan burjuva kazanc; gailesini nihaye t terk ettik­
ten sonra Manchester'den Londra'ya ta�md1 ve bir rantiye ola­
rak Regent's Park Road'da �1k bir eve yerle�ti. Bu degi�iklik
ona iyi geldi - her �ey, her zaman Engels'e iyi gelirdi. "Engels,
her zaman saghkh, canh , ne�eli ve iyi huyludur" diye yaz1yor­
du Jenny Marx Sorge'ye, "ve birasm1, ozellikle Viyana'dan gel­
mi�se , ic;tenlikle bagrma basar." Bu degi�iklik Marx ic;in daha
da yararhyd1. Diizenli bir gelir ve olabilecek herhangi bir hata­
y1 duzeltmeye her zaman haz1r bir arkada�m yakmhg1, Marx'a
genc;liginde elde edemedigi ve belki de arzu etmedigi guven­
li bir huzuru sonraki y1llannda saglam1�t1 . Hala onlarm tiimii
ic;in "Magnbi" ya da kimi zaman, arlik sac;lan siyah olmad1-
g1 ic;in "Koca Nick"ti. Engels "General"di. Marx ve k1zlar tara­
fmdan tak1lan ve Almancaya gore degil de lngilizceye gore te­
laffuz edilen bu ad, hie; ku�kusuz Engels'in tecrubesiz bir stra­
tejist olma kapasitesiyle ilgiliydi. Ancak Marx'm olumunden
sonra, sayg1h miiritleri tarafmdan sosyalist hareketteki riitbe­
sini gostermek ic;in kullamld1.
Aile arnk daha kuc;iiktii. lkinci km Laura daha 1 868'de Paul
Lafargue ile evlenmi�ti ve de c;ift arlik surekli olarak Fransa'ya
yerle�mi�ti . Daha kuc;uk olan km, Enternasyonal'de de -Proud­
honcu say1ld1g1 ic;in kimi zaman Marx'a kar�1- rol oynam1� bir
Frans1z sosyalisti Charles Longuet ile 1 875'te evlenerek ablas1-
nm ornegini izledi. Evlendikleri s1rada Longuet bir miilteci idi
ve Londra'da, University College'da ders veriyordu. Arna yet-

340
mi�lerin sonlarmda o da Fransa'ya dondu ve Clemenceau ile
birlikte radikal gazete justice in (Adalet) ortak editorii oldu .
'

Bu son y1llarda Marx'm k1zlannm en kii\:iigii Tussy ile so­


runlar oldu. Tussy, ii\: k1zm en canhs1 ve dikba�hs1yd1 ve ba­
basmm gozdesiydi. Bebe! onu, "siyah sa\:h, kara gozlii , babas1-
nm benzeri" olarak tammlamaktad1r. Laura ise "daha \:Ok an­
nesi gibi koyu gozlii ve san�mdr" 1 873'te onyedinci ya� giinii­
nehenuz ula�madan, o da k1z karde�leri gibi, Lissagaray admda
Komun'den sonra lngiltere'ye iltica etmi� Frans1z bir talip bul­
du. Adam ondan onyedi ya� buyiiktii ve Marx onu guvenilmez
ve lafazan buluyordu.

C:ocuk, benden ald1g1 mektupta [ diye yaz1yordu her konuda ol­


dugu gibi bu konuda da s1rda!?I Engels'e] ona son mektubunun
bana guven verdigini; benim Lissagaray'a haks1zhk ettigim yo­
lundaki serzeni!?inin hakh olmad1g1m soyledim. Lissagaray'dan
yalmzca laf degil kamt sunmas1 gerektigini, ona gllvenebilme
hakkm1 bize vermesi i<;in kendisinin, !?bhretinden daha iyi ol­
dugunu gostermesini istemi!?tim. Mektuptan adamm etkisinin
ne kada r guc,; lu oldugunu goruyorsun. Rezillik !?Urda ki c,;ocu­
gun hatm ic,;in c,;ok nazik ve dikkatli olmam ge rekiyo r .

Bu bildik bir durumdu. jenny Marx Lissagaray'dan yana \:Ikll


ve kocasmm kendisi yerine Engels'le sir payla�masm1 k1skand1.
Olay kesintilerle birka\: yil siiriip gitti. Arna sonunda Tussy he­
vesini zaptetti ya da babasmm ogiidiiniin hikmetini anlad1 ve
oliimiine kadar onun se\:ilmi� refakat\:isi olarak kald1. Ozellik­
le Lissagaray'1 reddettikten sonra en kii\:iik k1zma ozel bir �ef­
kat gosterdi ve son y1llannda o yamba�mda olmad1g1 zaman na­
diren mutlu oldu.
Arna haya tmm son on yilmda ve 1 8 7 l 'de kazanm1� oldu­
gu �ohretten sonra bile lngiliz \:agda�lannm buyiik \:Ogunlu­
gu i\:in bilinmeyen bir ki�i olarak kald1. Onlar onu aramadilar,
o da onlan aramad1. Onlar da deger verilecek \:Ok az �ey bu­
luyordu . Lyell'in Antiquity of Man'i (lnsanm Antikitesi) ile 1�1-
gm dogas1 konusundaki Tyndall'm deneylerini takdir ediyor­
du; ama j eoloj i ve fizik Marksizmin burnunu sokmad1g1 alan-

341
lard1. Eger Huxley felsefi arkaplanmm s1ghg1m ele veren duy­
gusal turden bir ateizmi vaaz etmeseydi Huxley'e bile sayg1 du­
yabilirdi. Ve hepsinden ote, Turlcrin Kokcni mutlu bir rastlan­
u sonucu Marx'm Ekonomi Politigin Elc�tirisi'yle aym yil yaym­
lanan, Darwin vard1. Ve Darwinizm ve Marksizm arasmda be­
lirli i;ak1�rna noktalan vard1. Her ikisi de geli�rne kavrarn1 i<;in
rnaddeci bir ternel saghyordu ; her ikisi de insan dogasm1 ve in­
san rnutlulugunu bilirnsel du�D.ncenin ilerlernesine tabi k1h­
yordu ve Marx <;ok gei,:rneden dogada guc;lunun ayakta kalrna­
s1 ile toplurnda sm1f rnucadelesi arasmda bir paralellik ke�fet­
ti. Darwin'in hayvanlar ve bitkiler arasmda, "kendisinin, i�bo­
lurnu, rekabet , yeni pazarlann a<;ilrnas1, icatlar ve Malth us<;u
'varolu� rnucadelesi' ile lngiliz toplurnunu" Darwin'in yeniden
ke�fetrni� oldugunu gorrnek ilgin<;ti.

Darwin'in kitab1 c;:ok onemli [ diye yazm1�1 Lasssalle'e] ve do­


ga biliminde tarihsel sm1f mii.cadelesinin temeli olarak benim­
le uyu mlu. Kaba lngiliz ac;:1klama yontemi bir tarafa b!fak1lma­
hd1r. Her turlu kusuruna ragmen, doga bilimlerindeki "tele­
oloji" burada oldurucu darbeyi yemi� olmakla kalm1yor ama
onun rasyonel anlam1 ampirik olarak gosterilmi� oluyor.

1 873 yilmda ikinci Alrnanca bask1s1 <;1kt1gmda Marx Kapi­


tal'in bir kopyasm1 Darwin'e gonderdi. Arna Darwin'in Marx
ar�ivinde korunrnu� olan cevabi te�ekkur rnektubu, soyledik­
lerinden <;ok soylernedikleri a<;1smdan daha dikkat <;ekicidir.

Sermaye hakkmdaki buyii k eserinizi gondererek bana vermi�


oldugunuz onur nedeniyle size te�e kkur ederim [ diye yaz1yor­
du Darwin] ; ekonomi politigin derin ve onemli konusunu da­
ha iyi anlamak suretiyle onu elde etmi� olmaya daha buyuk
hak kazanm1� olmayi gonii.lden isterdim. C:ah�malanm1z o ka­
dar ayn olsa da, her ikimizin de bilimin geli�mesini ic;:tenlikle
arzu ettigimize inamyorum ve de bu kesinlikle insanhgm mut­
luluguna katk1da bulunacaknr.

Marx ogrencilerinin Darwin'le kendisi arasmda paralellik


gorrnesini te�vik ediyordu . Arna, olurnunden k1sa sure sonra

342
ltalyan bir Marksist'in, Marx, Darwin ve Herbert Spencer'i, "bi­
limsel devrimin uc;h.i.sii." olarak ilan edi�indeki heyecana mii.te­
�ekkir olup olmayacag1 ku�kuludur.
Ki�isel tam�1khklar ac;1smdan Marx altm1�lara gore daha yok­
sundu ; c;unko. eski emekc;i omuzda�lanndan tamamen kop­
mu�tu. Aruk yanmda yalmzca, esash farkhhklara ragmen, sah­
te sofu sendikac1lar ve laf ebesi sosyalistlere gore ortak bir ze­
min bulmamn daha kolay oldugu birkac; radikal entelekto.el
kalm1�u. Enternasyonal'den daha ilk haftalarda kopmu� olan
Beesly, samimi olmasa da sad1k bir dost olarak kaldi. Bir kere­
sinde Royal Society of Arts'm Guney Kensington MO.zesi'ndeki
conversazione'sine (bilimsel sohbet toplanus1 ) , muhtemelen
Beesly kanahyla , bir davet alm1� ve gene; Jenny'e, "Saray'dan
ba�layarak bu.tun Londra aristokrasis i " ni gosterme o lanag1
bulmu�tu. Beesly onu bir ba�ka radikal Pozitivist'le , 1 867'den
1 869'a Sendikalar Kraliyet Komisyonu'nda Beesly ile birlikte
bulunmu� Frederick Harrison'la tam�urdi. Harrison bu suada
avukathk yap1yordu ve onun Otobiyografik Amlar'1 (Autobiog­
raphic Memoirs) Marx'm kariyerinde kesinlikle benzersiz olan
bir olay1 kaydetmektedir.
Komii.n'den gelip Londra'da toplanan Frans1z mii.ltecile­
ri arasmda Le Moussu admda gene; bir adam vardi. "Beyaz ve
pembe teni"ne ve "zarif Grek hatlan"na ragmen, melek gibi
d1� goruno.�o.no. maskeleyen bir yuuc1hkla, Paris Bawiskopo­
su ve Komii.n'O.n elindeki diger rehineleri kur�una dizen gru­
ba komuta ettigini iddia ederek ovii.nii.rdu. Enternasyonal'in
Londra'daki Frans1z �ubesinin etkin bir uyesi oldu ve bu s1fat­
la Lahey kongresine kauld1 ve orada surekli Marx'tan yana oy
kullandi. Ertesi y1l, uzman bir teknik ressam ve oymac1 olan Le
Moussu, yeni bir kopyalama makinas1 icat etti ve patentten ya­
rarlanabilmek ic;in Lafargue ve daha soma Kapital'i lngilizceye
c;evirecek olan Engels'in arkada�1 Sam Moore ile ortakhk kur­
du. Bir sure soma kavga c;iku ve Lafargue ortakhktan c;ekildi;
onun yerini Marx'm almas1 onerildi. Onun adma gerekli kat­
kmm yap1lmas1 ko�uluyla Marx istekliydi. Engels bunu sagla­
d1 ve Marx hayatmda bir kerecik olsun kendisini kapitalist bir

343
i�letrnenin ortag1 olarak buldu. Bu talihsiz bir deneyirn oldu.
Marx, bir kapitalist s1fauyla dogal olarak olu�an haklan abart­
ll ve paten tin ki�i olarak uzerine gec;:irilrnesini talep etti. Le
Moussu kabul etrnedi ve her ikisi de inatla�mca bir <lava kac;:1-
mlrnaz gorundu. Ancak, proletaryanm boylesine sec;:kin ternsil­
cilerinin ihtilaflarmm giderilrnesi ic;:in bir burjuva rnahkernesi­
ne bu�vurarnayacaklan her ikisinin de aklma geldi. Bir hakerne
ba�vurrnaya karar verdiler ve bu arnac;:la davaya sernpati duyan
Frederic Harrison sec;:ildi. Avukat burosundaki bu sahne onun
kendi sozcukleriyle aktanlrnahdir:

Kamtlanm sunmadan once, yasal tamkhk ii;in yasanm 6ng6r­


dugu �ekilde lncil uzerine usulune uygun �ekilde yemin etme­
lerini onlardan talep ettim. Bu her ikisini de deh:;;e te du:;;u rdu.
Marx kendisini asla bu �ekilde kui;ultmeyecegini ilan etti. Le
Moussu hii; kimsenin kendisini boyle bir adilikle sui;layama­
yacagm1 soyledi. Yanm saat kadar her ikisi de 6tekinin 6nunde
yemin etmeyi protesto ettiler ve tarll:;; l!lar. Sonunda hen bir ara
i;ozum buldum; tamkla r tek bir kelime soylemeden aym anda
"kitaba dokunacaklar"d1. Her ikisi de bana kutsal cilde dokun­
mamn kirliliginden aynen operada Mephistopheles'in Hai;'tan
,

urktligu �ekilde urkuyorlar gibi geldi. Meseleyi taru:;;maya gi­


ri�ince, marifetli Le Moussu kazand1 i;unku Karl Marx tam bir
kan�1khk ii;inde bocahyordu.

Bi rkac;: yil sonra, Alman Reichstag'ma sec;:ilen Sosyal De­


rnokratlarm uygun �ekilde yernin edip ederneyecegi canahc1
bir sorun haline gelince, Engels Bebel'e, "Marx ve ben rnesele­
yi kendi ba�ma o kadar tehlikeli bulrnuyoruz ve ilgili ki�iler tv
Henry'nin soyledigi gibi 'Paris vaut bien une rnesse' olup olrna­
d1gma (Paris'in bir ayini hak edip etrnedigine) karar verrneye
b1rakilrnahd1rlar" diye yaz1yordu. Muhternelen aym ilke Fre­
deric Harrison'un avukathk burosunda lncil'e dokundugunda
Marx'a da hakirn olrnu� olrnahyd1. Ancak, Le Moussu'nun �ah­
smda Paris fethedilernedi.
Marx'm Kua'da, lngiltere'de sahip oldugundan daha az bag­
lanulan vard1. Petersburg'daki Danielson ve Berlin'deki her za-

344
man sad1k Liebknecht'in d1�mda rnektupla�ilan iki Alrnan'dan,
Ludwig Kugelrnann ve Joseph Dietzgen'den gec;:erken soz edil­
rneye deger. Marx'm ona yazd1g1 rnektu plardan bazilarmdan
almular yapilrn1� olan Kugelrnann, Hanover'de rneslegini icra
eden bir hayli sec;:kin bir jinekologdu. Avrupa'da 1 848 devrirni
patlak verdiginde kolayca etkilenilen o onsekiz ya�ma ula�rn1�­
t1 ve devrirnden proletaryanm davas1 ic;:in guc;:lu bir egilirn edin­
rni�ti. 1 862'de Freiligrath kanahyla Marx'a bir rnektup gondere­
rek yeni okudugu Ekonomi Politigin Ele�tirisi'ne hayranhgm1 ifa­
de eden bir rnektup gonderdi. Tamrnad1g1 bir ogrencisinin pek
de ah�ilrn1� olrnayan iltifau kar�1smda duygulanan Marx s1cak
bir cevap verdi ve c;:ok gec;:rneden Kugelrnann, Marx'm Engels'e
yazd1g1 gibi, "ikirnizin ve doktrinirnizin fanatik bir hayram" ol­
du. llk y1llardan c;:ok fazla rnektup gunii.rnii.ze kalrnarn1�ur arna
1864 yilma ait Enternasyonal'in kurulu� Hitab1'ndan alu kopya­
s1m Kugelrnann'a gonderdigi bir rnektup vard1r. 1866'da Marx,
Kugelrnann'dan, "yii.zde be� ya da alt1 faizle kendisine iki yil ic;:in
bin thaler odunc;: verebilecek" birisini tamy1p tamrnad1gm1 sor­
rnaktadir ve aym rnektup, Kapital'in tarnarnlanrn1� rnusveddesi
ile ertesi y1l Harnburg'a geldiginde, Hanover'a kadar uzamp ta­
mrnad1g1 dostunu ziyaret etrne niyetini dile getirmektedir.
Bu ziyaret 1 867 bahannda yap1ld1 ve bir haftadan fazla sur­
du . Degerli doktorun "kuc;:uk guzel bir kans1 ve sekiz ya�mda
bir km" vard1. Zaman zarnan, " ubbi konulardaki serinkanh fi­
kirleriyle c;:eli�en" ta�km rnerak1 ile Marx'1 s1krn1�t1. Arna c;:ok
rnerakh bir ogrenci olrnas1 hic;:bir ogrenci olrnarnasmdan iyiy­
di ve Engels'e yazd1g1 gibi, Kugelrnann'm, "bizirn eserlerirnizin
bizirn elirnizdekinden daha iyi bir koleksiyonuna sahip olrnas1"
Marx'1 duyguland1rrn1�u . Kugelrnann'm kutuphanesinde, ede­
bi i�birliklerinin ilk ii.runii. olan Kutsal Aile'nin bir kopyasm1
buldu. 1849 yilmda Koln'den kac;:arken geride b1rakug1 kendi
kopyasmdan soma kitab1 gorrnerni�ti ve bu eski eser nedeniy­
le "yuzlerinin k1zarrnarnas1 gerektigini" gorrnekten �a�1rt1c1 bir
zevk alrn1�t1. Alt1 ay soma, koleksiyonun tarnarnlanrnas1 ic;:in
Kapital'in bir kopyasm1 gonderrne olanag1 buldu ve "kuc;:uk gu­
zel kans1" ic;:in kolay bolurnlerden ba�larnasma i�aret edecek

345
kadar dii$1inceliydi. Kugelmann da kendi payma, ziyaretc;:isinin
Enternasyonal'in geli$mesi konusunda kendisine anlatuklann­
dan o kadar etkilenmi$ti ki, dort ay sonraki Lozan Kongresi'ne
bilgili bir gozlemci s1fauyla kauld1 ve en sonunda da kendisini
uye olarak Enternasyonal'e kaydettirdi. Lahey'de delege olarak
gbrundu ve inanmt$ bir Marksist olarak her kararda yer ald1 ve
yetmi$lerin ba$lannda Marx'm en duzenli olarak mektupla$ll­
g1 ki$ilerden birisiydi.
Joseph Dietzgen farkh kalibrede bir ogrenciydi. Marx'a ilk
kez 1 867 guzunde yazd1g1 zaman St. Petersburg'da (Rus sanayi­
inin geli$mesine katk1da bulunmak ic;:in 19. yuzytlda serbestc;:e
ithal edilen o vas1fh Alman zanaatkarlarmdan birisi olarak) bir
deri i$c;:isiydi. Uzun suredir Feuerbach'm ogrencisiydi; Marx'm
Ehonomi Politigin Ele$tirisi'ne hayranhkla c;:arpt!m1$ll ve y1llar­
dir bu sonuc;: ic;:in sab1rla beklemi$li. Onun sabn Kapital'in c;:ik­
mas1yla odullendirilmi$li ve art1k yazanna te$ekkurlerini sun­
mak ic;:in kendisini daha fazla tutamayacaku. Ekonomik mad­
deciligin felsefi yam Dietzgen'i bzellikle kendisine c;:ekmi$ti .
Onun gbzunde Marx'm "blumsuz erdemi" , "bizim uretim sis­
temimizin, her turlu bilinc;:li bir ybnetici guc;:ten yoksun oldu­
gunu" gbstermesindeydi. Kendisi de insan dii$1incesini saglam
maddeci bir temele oturtan, lnsanda Zihinsel Faaliyetin Dogasi
ad1yla bir eser yaymlamt$ll. Soyut dii$1inceye olan egilimini Di­
etzgen belki de Marx'm her zaman nefret etigi ama $imdi onun
doktrinini beklenmedik ve olaganustu bir $ekilde kabul ettigi­
ni kamtlayan Rusya'da edinmi$li. Marx'a Kapital hakkmda bir
makale gonderdi ve Marx bunu o kadar begendi ki Demohratis­
ches Wochenblatt'ta yaymlanmas1 ic;:in Liebknecht'e aktardi. Er­
tesi y1l Dietzgen Almanya'ya dondu ve 1 869 y1lmda Marx onu
memleketi olan Siegburg kasabasmda ziyaret etti. Lahey kong­
resinin Marksist delegelerinden ve Sosyal Demokratik Parti'nin
aktif uyelerinden birisiydi; ama Volhstaat'a olan katkt!an partili
yolda$lannm pek c;:ogunun boylannm uzerinde gbrunuyordu.
Dietzgen Marx'n biyografisinde, onun ya$ad1g1 donemde Mark­
sizmin ciddi ve anlay1$h bir ogrencisi olan gerc;:ek bir emekc;:i
olarak bir yere sahiptir. Arna en sonunda o bile guc;: begenen us-

346
tay1 tatmin etmekte ba�ans1z olmu�tur. Marx'm mektupla�ma­
lan i<;:inde onunla ilgili son referans, "bahts1z adam geriye dog­
ru 'ilerledi' ve (Hegel'in) Fenomenoloji'sine 'ula�ll'. Bu durumu
tedavisi olanaks1z olarak goruyorum" �eklindeydi.
Ancak bunlar akademik anla�mazhklardi. Marx hayatmm
son ony1lmda proletarya siyasetine yalmzca bir kez aktif olarak
girdi ve bu da kendi ulkesindeydi. F ransa-Prusya Sava�1'nm
nihai sonucu, Marx'm ongurdugu gibi, Almanya'daki i�<;:i ha­
reketini birle�tirmek ve gu<;:lendirmek yonunde oldu . Ancak
sava�1 izleyen ilk olay neredeyse onu yok ediyordu . Hem Lie­
bknecht hem de Bebe! 1 870-7 1 k1�mm ilk haftalannda tutuk­
luydular. Alman Reischstag'1 i<;:in 1 8 7 1 Mart'mda yaptlan se­
<;:imlerde, Sosyal Demokratlar'm tek ba�anh aday1 Bebel'di ve
Alman l�<;:ileri Gene! Birligi, her ne kadar Sosyal Demokratla­
rm yans1 kadar oy alm1� olsalar da tek bir temsilci <;:tkarama­
dtlar. Schweitzer, Birligin ba�kanhgmdan istifa etti ve son ye­
di ytlda bu tun tarll�malar ve k1skan<;:hklarda <;:ok yakmdan yer
alm1� olan bir ki�iligin <;:ekilmesi ban�a yo! a<;:tt. Rakip orgutler
kendi hakaret ve iftiralannm gereksiz sozcuklerle dolu sava�1-
na bir sure daha devam ettiler. Arna arllk onlan bolen hi<;:bir
onemli sorun yoktu . Sosyal demokratlar aruk Avusturya olma­
dan Almanya'nm birle�mesine kar�1 protestoda bulunmuyor­
lard1 ve Alman l�<;:ileri Birligi, Bismarck'a kar�1 duygusal egi­
limlerinden kurtulmu�tu . Almanya Bakunin'in kendisine mu­
rit bulmad1g1 tek Avrupa ulkesiydi ve onun rahats1z edici ki�i­
ligi i�leri kan�tmr gibi gorunmuyordu. Lassalle'in ams1 gide­
rek zaytfhyordu ve Marx, aruk Enternasyonal <;:bktugu i<;:in ar­
uk ufukta o kadar gu<;:lu ve korkun<;: bir heyilla olarak gorun­
muyordu. lki tarafm birbirinin kollanna aulmas1 i<;:in yalmzca
zamana - zamana ve Bismarck'm bask1c1 elinin biraz hissedil­
mesine ihtiya<;: vardt.
Pek <;:ok bunalt1c1 gecikmeden sonra o an, 1875 ba�mda geldi
ve uzla�manm sahnesi olarak se<;:ilen yer Gotha'nm ku<;:uk Thu­
ringian kasabas1ydi. Orada yedi Sosyal Demokrat ve yedi Las­
salleci �ubat aymda bulu�tular ve her iki tarafm beklentilerine
aym anda umut verecek ortak bir program haz1rladtlar. Prog-

347
ramm kabul edilecegi ve birle�menin gerc;:ekle�tirilecegi ortak
kongre ic;:in May1s'm 22'si kararla�tmldi.
Her ne kadar Alman l�c;:ileri Birligi yine ha.la Sosyal Demok­
ratik Parti'nin yans1 kadar uyelige sahipse de ve bu nedenle sa­
y1sal ac;:1dan oldugu kadar kidemlilik ac;:1smdan da birle�me­
nin iistiin ortag1 olma hakkm1 talep edebilirlerdiyse de, aslmda
Gotha program1 onlann eseri degildi. Program hemen hemen
tiimiiyle Sosyal Demokratlann programma uyuyordu; zira Las­
salleciler onun belirli onyarg1lanm - onun muzmin milliyetc;:i­
ligini ve onun sendikalara olan giivensizligini uzun siiredir terk
etmi�lerdi. Bu hem Liebknecht ve Bebe! hem de Marx'm ilke­
leri adma bir zaferdi. Ancak kiskanc;: bir �ekilde Londra'da otu­
ran Marx'm kendisi ic;:in bunun farkh ve netameli bir yam var­
di. Eski siyasi tutkular ve siyasi du�manhklar -son kez olmak
iizere- butiin o eski �iddetiyle bir kez daha parladi. Marx ye­
nilen bir rakibe hic;:bir zaman kucak ac;:mad1 ; bu onun yolu de­
gildi. Uzla�mak yenilgiyi kabul etmekti ki Liebknecht'in pozis­
yonunda o bunu asla yapmazdi. Gotha uzla�mas1, her ne kadar
yalmzca isim iizerinde bir uzla�ma idiyse de Lassalle'in nefret
edilen amsma teslim olmak demekti. llerde Lassalle, Marx'm
kendisiyle e�it derecede, birle�ik Alman Sosyal Demokratik
Partisi'nin kuruculanndan birisi olarak onurlandmlacakn. On
y1lhk bir c;eki�meden soma bu kabul edilemeyecek ters bir et­
kiydi. Marx kalemini eline ald1 ve program taslagm1 merhamet­
sizce te�rih etti. Yorumlanm "marjinal notlar" olarak nitelen­
dirdi ve 5 May1s'ta bunlan Parti'nin sekreteri Bracke'ye gon­
derdi. "Lassalci itikadm ciddi olarak kutsalla�tmlmasmdan ay­
n olarak" diye yaz1yordu sunu� mektubunda, "program kesin­
likle degersizdir. "
Aslmda bir noktada gerc;:ek bir hayalkmkhg1 ic;:in belki yer
vardi . Marx her zaman Alman i�c;i hareketi ic;:indeki kan da­
valanm Lassallecilerle Marksistler arasmdaki miicadele ola­
rak dramatize etmi�ti. Marx ve Engels'in eski ve yeni maka­
leleri, zaman zaman Volkstaat'ta yaymlanm1�t1 . Eger Marx,
Liebknecht'in izleyicilerinin Marksist doktrinin bziinii gerc;:ek­
ten benimsediklerini varsay1yorsa bu tam bir kendini kandu-

348
mayd1. Bu hemen hemen tumuyle emekc;ilerden olu$an bir par­
tiydi. Teoride zay1fn ve Marksizmin pek c;ok felsefi ve ekono­
mik alt-ba$hg1 eksik anla$1lm1$ll, Gotha program1, "emek her
turlu zenginligin kaynag1du" diye ba$hyordu. Marx bu kadar
sac;ma bir $eyi asla soylemedigi $eklinde ters bir cevap veriyor­
du. 0, her turlu "kullamm-degeri"nin kaynag1 emektir demi$­
ti. ltirazmda biraz kac;amakh bir yan vard1. 0 "deger"in kaynag1
emektir demi$ti ve temel tezi ac;1smdan "deger"in "degi$im-de­
geri" anlamma geldigini izah etmeye giri$IDi$ti. Arna program­
da ortaya c;1kt1g1 $ekliyle ifade ac;1k ve goz kama$tmc1 bir safsa­
tayd1. Program, "emegin urunu adil bir $ekilde dagllllmahdu"
diye devam ediyordu. "Emegin urunu" neydi? Ve her$eyden
once "adil" bir dag1hm neydi? Marx her zaman herhangi bir $ey
ya da hic;bir $ey demek olan "adalet" ve "ahlak" gibi bu O topya­
c1 kavramlan kuc;uk gormli$lli. Enternasyonal kuruldugunda,
bunlan hepten d1$arda buakamad1g1 ic;in Tuzuk'un giri$ k1sm1-
nm kolayca fark edilemeyen bir ko$esine gizlice sokmu$tU. Ve
$imdi, "adil" bir dag1t1m yeni programm en ba$mda gorunu­
yordu. Program, Komunist Manifesto dan almu yapugmda bile,
'

onu dogru bir $ekilde aktaram1yordu. "Emekc;i sm1flann kur­


tulu$u" diyordu Manifesto, "i$c;ilerin kendi eylemlerinin sonu­
cu olmahdu." "Emegin kurtulu$U i$c;i sm1f1 tarafmdan gerc;ek­
le$tirilmelidir" diyordu program . Ne sac;mahk ! Sanki "emek"
ve "i$c;i sm1f1" farkh varhklard1 ve biri otekini kurtarabilirdi !
Marx, usandmc1 ama b1kmayan bir $ekilde aym kusur bul­
maya c;ah$an tarzla sayfalarca devam eder. Ele$tirici burnu, bir
zaman kendisinin Lassalle'in "bayatlamI$ kokusu" dedigi $eyi
hissedince daha da kotu olur. "1$c;i sm1f1 kendi kurtulu$U ic;in,
her$eyden once , ulusal devlet ic;inde c;ah$H." Saf Lassalleci mil­
liyetc;ilik ! Boyle bir makale Herr Bismarck'a "hie; de tats1z gel­
meyecektir. " Daha sonra, "ucretlerin o demir kanunuyla ucret­
sisteminin y1kilmas1" na c;1ldut1c1 bir gonderme vardu. Sanki
ucret-sisteminin y1k1lmas1, bu degerli "ucretlerin demir yasa­
s1" y1k1lmadan y1kilabilirmi$ gibi! Bu sac;ma ibare herhangi bir
anlam1 oldugu ic;in degil fakat Lassalle'in c;ok sevdigi bir deyim
oldugu ic;in kulagmdan tutulup oraya suruklenmi$ti. Ne dalka-

349
vukluk! Ozellikle de buradaki Lassalle'e ozgii olan tek �ey "de­
mir" sbzcuguydu ( " iicretlerin kanunu"nu Ricardo keyfetmi�­
ti) ve bu sbzciik, "ebedi demir kanunlar"1 yazan Goethe' den c;:a­
lmm1�t1. Programm sonuc;: k1sm1 geri kalanmdan da daha za­
yift1. Yeni partinin amacmm, "ozgur bir devlet" - saf bir burju­
va ideali, oldugu ac;:1klanm1�t1. "Proletarya diktatorlugu"nden
ya da "komunist toplumun gelecekteki devlet sistemi"nden tek
bir sbz edilmemi�ti. "Vicdan hurriyeti" ic;:in bir talep vard1; ama
" Zihni, dinin umacilarmdan ozgurle�tirme"nin zorunlulugu
hakkmda hic;:bir �ey soylenmemi�ti. Marx en sonunda kalemi­
ni, bir tiksinme ic;: c;:eki�iyle ve Latince bir yafta ile b1rak1yordu:
"Dixi et salvavi animam meam" (kabaca "soyledim ve ruhumu
kurtard1m" ancak burada daha ziyade "ancak bu konuda daha
fazla bir �ey soylemeyecegim ve kimse de soylemez" anlam1-
na geliyor - c;: . n . ) . Vefakar Engels Bebel'e uzun bir mektup yaz­
d1 ve burada "bizim insamm1z teoride Lassallecilerden yiiz ke­
re daha iistiindur ama siyasi zeka bak1mmdan da aym derece­
de geridir" diye yaz1yor ve "bu temel iizerine bir birligin bir yil
dayanmayacag1" konusundaki guc;:lu inancm1 ifade ediyordu.
Marx'm protestosu Liebknecht ve diger parti liderleri tarafm­
dan, ustanm ac;:1klamalarma olan sayg1 ve ho�gbrii adma, ama
bunun kendilerini herhangi bir �ekilde yollarmdan sapllrma ni­
yeti ta�1madan okundu. Baz1 ifadeler, onun daha uygun bulu­
nan ele�tirilerini kar�Iiamak iizere degi�tirildi. "Ulusal devlet
ic;:inde" c;:ah�ma cumlesi, taslaktaki ilk halinden daha ac;:1k bir
hale getirilerek boyle bir c;:ah�manm uluslararasl i�birligi ulku­
siiniin bir ilk a�amas1 oldugu �eklinde ifade edildi. Gozden gec;:i­
rilen program 22 May1s'ta Gotha kongresine sunuldu. Program
kabul edildi ve birle�mi� bir partinin orgutlenmesi ic;:in gerekli
kararlar ciddi bir guc;:lukle kar�1la�Iimadan almd1. Marx, Alman
i�c;:i hareketinin, kendi tavsiyesine kar�I ve, her ne kadar gorii­
nii�te Marksistse de, onun tarafmdan "degersiz" olarak redde­
dilmi� bir program etrafmda birle�tigini gorme zilletine ugrad1.
Arna bu darbe bile Marx'1 eskiden oldugu kadar etkileme­
di. Aktif kariyeri sona ermi�ti. Her zaman, buyuk c;:ah�masma
donebilmek ve Kapital'in geriye kalan ciltlerini tamamlamak

350
ic,;in yalmzca Enternasyonal'in onun uzerine yukledigi gun­
luk siyasi i�ler ve entrikalardan kurtulrnay1 bekledigini ac,;1k­
larn1�ti. Arna bu ozgurluk gelince -her ne kadar kendisi bu­
nun farkma varrnad1ysa da- art1k c,;ok gee,; ti. Ilk cildin Roy ad­
h gene,; bir Frans1z sosyalisti tarafmdan yapilan Frans1zca c,;e­
virisinin dii.zeltrneleri ic,;in haftalar harcad1 ve hatta rnetinde
baz1 degi�iklikler yapt1 ve dolay1s1yla Frans1zca c,;eviri aslmda
ustanm kendi elinden c,;1kan Kapital'in en son ve en guveni­
l ir �eklidir. British Museurn'daki bilgi depolanm o kuyup, c,;a­
h�1p tuketrneye devarn etti; hernen hernen o ku narnaz da olsa ,
yonternli bi �ekilde tuttugu defterleri bir y1ldan digerine art­
u. Malzernesini yaymlanabilir bir �ekle sokrna i�ine saldud1
ve hatta iki ve u c,;uncii. ciltlerin tekrnil bolurnlerini yazdi. Arna
her nedense i� yurii.rnedi. Gunde onalt1 saat c,;ah�rna kapasite­
sini yitirrni�ti ve art1k bilgisinin hantal kutlesinin efendisi de­
gildi. Bir konu�rnaci olarak hala en iyi gunlerinde oldugu ka­
dar e�sizdi ve bir dii.�ii.nii.r olarak kavray1�h ve dogrna tikti;
arna fiz iki olarak yazrna i�ini becererniyodu. Olii.rnii.nden son­
ra Engels'in Kapital'in ikinci ve u c,;uncii. ciltlerini ii.retebilrnesi
ic,;in gec,;en uzun sure , rnusveddelerine egernen olan kan�1kh­
gm yeterli bir delilidir.
Ellilerde ve altrn1�larda Marx lngiltere'de egernen olan ko�ul­
lan gozlernleyerek teorilerini smarn1� ve ortaya koyrnu�tu. Yet­
rni�lerde, lngiliz i�c,;i sm1f1 hareketi onu boylesine ii.zii.cii. bir �e­
kilde hayal kmkhgma ugratmca, ilgisi Arnerika'ya yoneldi. Bir­
le�ik Devletler'de 1 8 73'te ba�layan rnali ve ekonornik krizle­
rin birbirini izlernesi iki yonden onun ilgisini c,;ekti. Her ne ka­
dar uzun gecikrne bunu hic,;bir zarnan zay1flatrnarn1� olsa da,
kapitalizrnin yakla�an y1k1h�ma ili�kin inancm1 peki�tirdi ve
Enternasyonal'in c,;okii.�ii.ne ragrnen, Birle�ik Devletler'deki i�­
c,;i hareketinin geli�rnesi bunu tahrik etti. Ba�lang1c,;ta i�ler daha
yava� hareket eder gorii.nuyordu.

Birle!;iik Devletler'deki hareketin biiylik engeli [diye yaz1yordu


Kugelmann'a 1 874'te] her yeni hareketi derhal kirleten ve on­
dan bir "i!;i" yaratan profesyonel polit ikac1lardu .

351
Arna birka<;; yil sonra tumuyle Amerikahlar lehine kar�Iia�t1r-
malar i<;in yer vard1.

Amerikan grev olay1 bana buylik mutluluk verdi [ !?eklinde ya­


z1yordu Engels Marx'a 1 877'de ] . Onlar kendilerini, hareketin
i<;;ine suyun bu tarafmdakinden olduk<;;a farkh bir ruhla at1yor­
lar. Koleligin kaldmmasmdan yalmzca oniki y1 l sonra ve de
hareket bu denli keskin.

Ve bir y1l sonra Amerikan ko�ullan uzerine Marx'm Daniel-


son'a lngilizce yazd1g1 bir mektupta uzun bir soylev var:

lktisat<;;I i<;;in en ilgin<;; alan !?imdi kesinlikle Birle!?ik Devletler'de


bulunabilir. lngiltere'de ylizyillar alan ve inceden inceye ele
almmas1 gereken donO.!?O.mler burada birka<;; yilda ger<;;ekle!?ti.
Ancak gozlemci, Atlantik'teki eski eyaletlere degil de yenileri­
ne (Ohio <;;arp1c1 bir 6rnektir) ve en yeni ornege (Kaliforniya
vs.) bakmahdn. Benim ve ba!?kalan gibi teorisyenlcrin kotulu­
gun temelinde yatugm1 d0.!?0.nen Avrupa'daki budalalar, resmi
Yankee raporlanm okuyarak yararh bir ders alabilirler.

Marx ozel olarak Kaliforniya'daki geli�melerle ilgileniyor­


du ve Sorge'ye bu konuda kendisine malzeme gondermesi i<;; in
yalvanyordu. "Ba�ka hi<;;b ir yerde" diye yaz1yordu, "kapitalist
merkezile�me" "boylesine utanmaz ve boylesine h1zh bir �ekil­
de" ger<;;e kle�memi�tir. Marx son y1llannda, ongorusunun dog­
ruluguna hak verdirecek bir ac,;1khkla, gelecek birka<; ony1l i<;; er­
sinde kapitalizmin en buyuk ad1mlanm Amerika'da atacagm1
gormu�tu. Ancak, kapitalizmin en yuksek geli�mesinin zorun­
lu olarak en buyuk proleter sm1f bilincini beraberinde getirece­
gini soyleyen teorinin yamltmas1yla, Amerika'mn aynca prole­
tarya devriminin ilk zaferlerlerinin sahnesi olacag1 yolunda c,;ar­
p1c1 yanh� c,;1karsamay1 da yapm1�t1.
Saghg1 art1k surekli bir zihin me�guliyeti idi. Bu durum yil­
lard1r ona endi�e veriyordu ve kimi zaman onu bir tur hastahk
hastas1 yapm1�t1. Babas1 akciger kanserinden olmu�tu ve Marx
daha Londra'ya golmeden once bile karaciger sorunu belirtile­
ri geli�tirmi�ti. lngiltere'de kald1g1 tum donem boyunca rahat-

352
s1zhg1 tekrarlam1�u ve en azmdan iki kez Engels'e "nailan di­
kimekten kil pay1 kurtuldugunu" bildirmi�ti. Oturarak �ah�­
mas1, diizensiz saatler ve yetersiz beslenme ile birle�ince saghk
i�in yard1mc1 olamazd1. Soho'daki ilk y1llarda hemoroitten s1-
kmu �ekmi�ti ve daha sonra, Kapital'i bitirmeye �ah�ug1 s1rada
siirekli tekrarlayan �1ban ve kara�1bandan �ekmi�ti. Arna Marx,
gu�siiz degildi - zaytf bir viicutta canh bir beyne sahipti. Fizi­
gi olaganiistii gu�luydu; olduk�a k1sa bacaklan dayamkh ve ye­
terince aktifti. Kirk be� ya�mda iken, nekahet donemlerinden
birisini kutlamak i�in Margate'ten, "bir yanda buyiik, modern
lngiliz k1�lalan, deger yanda �irkin s1radan bir demiryolu is­
tasyonuyla geli�memi� �irkin bir orta�ag kasabas1 Cantebury'e
on yedi millik mesafeyi" don saatten az bir siirede yiiriimii�tii.
Arna 1 873'te buyiimii� karaciger kesin tams1 vard1 ve Har­
roga te'te i�melere gonderi lmi�ti . lzleyen 11� y1l i�inde, ar­
uk aynlmaz refakat�isi olan Tussy ile birlikte diizenli olarak
Karlsbad'a gitti. Kugelmann, ona yalmzca bir doktor tavsiye et­
mek ve otelde yer aymmakla kalmam1�. ilk ftrsatta sayg1deger
dostuyla birlikte kur almak i�in kendisi de gelmi�ti. Arna Marx
belki de Karlsbad sularmm bir sonucu olarak "�ok almgan" bir
ruh hali i�indeydi ve Kugelmann'a dayanacak hali yoktu.

Tamamiyle cana yakmhktan [ diye yaz1yordu Engels'e] , benim


ir;in, yalmzca onunla birlikte oldugumuz zamanlar degil fakat
yanhz ba�1ma iken de arkada:?hgmdan yararlanabileyim diye
kendi odas1 ile Tussy'nin odasmm arasmda bir oda ayarlam1�­
t1. Boguk bir sesle surekli devam eden ciddi gevezeliklerine sa­
b1rla katland1m . . . ; ama evindeki dala:?malarla ilgili olarak beni
r;ok fazla s1kmaya ba:?laymca sonunda sabnm ta:?tl. Bu ba�-ma­
lumatforu�, bu k1 h kirk yaran burjuva cahili, samyor ki -ina­
mr m1sm?- kans1 onun faust-benzeri dogasm1 anlam1yor ya
da alg1layam1yor ve her ar,;1dan bundan daha ileride olan zaval­
h kadma en isyan ettirecek �ekilde i�kence ediyor. l� aramtzda
ar,;1k kavgaya donu�tu. Ben daha yu ka rdaki bir kata ta�md1m
ve boyle likl e onu tamamiyle terk ettim (benim ir;in kuru ciddi
olarak berbat etmi�ti) . Ancak onun aynlmasmdan once ban:?-

353
nk ve bu da gec;;e n Pazar oldu. Arna Hanover'i ziyaret etmeye­
cegimi kesin olarak bildirdim.

Marx Karlsbad'da siyasetle ilgilemedi. Arna Engels'e, " insan


Avusturya ile ilgili daha fazla ayrmu duydukc;a, bu devletin so­
nuna yakla�ug1 konusunda daha fazla ikna oluyor" diye yaza­
cak f1rsau buldu.
Marx'm Karlsbad'1 son ziyareti 1876'da oldu. Ertesi yil kans1
ve Tussy ile birlikte Rhineland'daki Neuenahr'da degi�ik bir kur
denedi. Bundan sonra bir daha Almanya'ya gitmedi. Yazd1gma
gore Karlsbad "onun ic;in Bismarck tarafmdan ula�Iimaz kilm­
m1�u"; c;unku 1878 yazmda, on yildan daha eski bir olayin ga­
rip bir yans1mas1 oldu. 1 865'te henuz Enternasyonal ilk done­
minde iken, Bebel'in sozcukleriyle "herhangi bir yarar gorurse
�eytanla ya da onun anas1yla ittifak yapacak olan" Bismarck, gii ­
venilir adam1 Lothar Bucher kanahyla Marx'a bir davet yaparak,
Prusya hukumetinin resmi gazetesine Londra'dan mali ve eko­
nomik makaleler yazmas1 ic;in yakla�m1�t1. Bucher'in ona yazd1-
g1 mektupta i�i kabul ederse, "yalmzca bilimsel inanc;lanm iz­
lemekte" serbest olacag1 ve ifade edecegi kanaatlere hic;bir sm1r
konmayacag1 mahrem olarak bildirilmi�ti. lki yil sonra, Marx
Hanover'de Kugelmann'la birlikte kahrken, bir ba�ka arac1 ka­
nahyla Bismarck yeni bir yakla�1mda bulunmu�tu. Marx bu tek­
liflerin ikisini de reddetti ve on y1ldan fazla bir sure bu olaydan
alenen soz etmedi. Arna Bismarck'm sosyalistlere yonelik 1878
yasas1 ofkesini alevlendirdi. Bismarck'm, aym yilm yaz aylarm­
da toplanan Berlin Kongresi'ne, Rus-Turk Sava�1'm bertaraf et­
me, sosyalizme kar�1 uluslararas1 onlemler onerme niyetinde ol­
dugu yolunda dedikodular yayild1 ve Kongre toplant1 halinde
iken Marx, Daily News'da Bismarck'm kendisine Prusya'nm res­
mi gazetesinin sutunlanm komunist propagandas! ic;in ikram
ettigi anlamma gelecek bir ifadeye yer verdi. Bu meydan oku­
may1 Bucher kar�Iiad1. Daveti inkar etmedi ama Marx'm ku�ku­
suz bunun Prusya hukumetinin kabul edebilecegi �eyler yazma­
sma izin verilecegi anlamma geldigini ac;1klad1. Marx, Bucher'in
ozgun mektubunun metnini yayinlayarak buna kar�1hk verdi ve

354
genel olarak bu <;:atl�madan galip <;:1kug1 dii�iinuldii. Bismarck'm
bu a<;:1klamanm u tancm1 kolay kolay affetmeyecegi ve bundan
sorumlu olan adamm varhgm1 Alman topragmda iyi kar�1lama­
yacag1 Marx'a soylendi ya da o bu sonucu <;:tkardt. Kendi vatam
son kez olarak ona kesinlikle kapanm1�tl.
A lmanya'dan d1�lanmca Marx siras1yla guney k1y1smda­
ki Malvern ve Channel Adalan'ndaki kaphcalan denedi. Arna
enerjisi gozle goriiniir bir �ekilde azahyordu. Daha <;:ok ba� ag­
nsmdan ve uykusuzluktan �ikayet ediyordu ; bir keresinde,
Sorge'ye ciddi bir fel<; tehlikesi ge<;:irdigini yazm1�tl. Arttk hayat
boyu siiren gece ge<;: vakitlere kadar <;:ah�ma ah�kanhgm1 terk
etmek zorundayd1 ve ak�am yemeginden soma kitaplara ve ka­
gttlara dokunmas1 yasaklanm1�tl. 1 880 yazmda, '"hi<;:bir �ey
yapmamak' ve 'tatlz tembellik' yoluyla sinir sistemimi diizelt­
mek i<;:in" doktorlar tarafmdan Ramsgate'e gonderilmi�ti. Ha­
yatmda ilk kez kendine ay1rabilecegi bo� zamam vardt. Her za­
man yan gizledigi, yan direndigi aile sevgisi giderek daha fazla
kalbine hukmediyordu . Hem Laura hem dejenny'nin <;:ocuklan
vard1 ve de " kii<;:iik insanlar"m ziyaretleri ozen gosterdigi �ey­
lerin ba�mda geliyordu. Marx <;:ocuklarla her zaman ba�anh ol­
mu�tu ve insanlann geri kalamyla ili�kilerinde <;:ok belirgin bir
�ekilde yeri olmayan �efkati <;:ocuklara sakhyordu .
Bu son y1llann k1sa siirmii� bir dostlugunun da anlaulma­
s1 gerekir. 1 880 guzunde, k1sa sure once Amerika'ya giderken
yolda Kapital'i okuyan lngiliz sosyalisti Hyndman, bir arkada�1
tarafmdan Maitland Park Road'da Marx'1 ziyarete gotiirulmu�­
tii. Hyndman ate�li bir hayran ve zeki bir ogrenci olarak ora­
ya geldi. Bu ozellikleri ona steak bir kar�1lama sagladt. Hynd­
man, ak�amlan s1k s1k Marxlarm evini ziyaret eden birisi oldu
ve iki aile arasmdaki ziyaretler daha samimi bir dostlugu ba�­
lattl. Marx ve Hyndman gune�in altmdaki her �eyi tartl�1yor­
lard1 - liberal politikanlann ba�ans1zhg1, Marksizmin kokenle­
ri, Biiyiik Britanya'da evrim kar�1smda devrimin ba�an olas1h­
g1 ve Henry George'un, Marx'm hor gorererek, "hepten zama­
nm gerisinde" ve " kapitalistlerin son mevzisi" olarak niteledigi
kitab1 Progress and Poverty (llerleme ve Yoksulluk) . Her �ey bir

355
sonraki yaza, Hyndman'm buyilk bir cesaretle " 1881 yilma ka­
dar lngilizce'de yaymlanm1� ilk sosyalist eser" dedigi England
for All (Herhes li;in lngiltere) ad1yla ku\:uk bir kitap yaymlama­
sma kadar iyi gitti. Kitabm iki bolumu Kapital'deki onde gelen
fikirlerin guvenilir bir ozetini i\:eriyordu ve de yazar "oyle ina­
myorum ki k1sa sure i\:inde yurtta�lanmm \:Ogunluguna ula�a­
cak olan, buyuk bir du�un ve ozgun bir yazarm eseri"ne min­
nettarhgm1 ifade ediyordu.
Bu �1k bir iltifa tt1. Arna belki de New York Tribune'un, onun
en guzel makalelerine ba� yaz1 olarak el koydugu gunleri ha­
urlayan Marx anonimligin tathhgm1 takdir etmedi. A\:1k bir
dille ustasmm adm1 zikretmeyen bir ogrenciye ihtiyan yok­
tu ve Hyndman garip bir �eki lde " lngilizlerin yabancilar­
dan bir�eyler ogrenmeyi sevmediklerini" ve de Marx'm ad1-
nm herhangi bir �ekilde belirtilmesinin, lngiltere'de yalmz­
ca Enternasyonal'in ba�-kumpas\:ISI ve Paris Komunu'nun
k1�k1rt1c1s1 olarak bilinen bu adm, kitabm kabulu konusun­
da onyarg1 dogurabilecegini a\:1klamas1 kar�1smda Marx muh­
temelen ozrun kabahatten buyuk oldugunu du�u nmu� tu.
Hyndman'm " kustahhg1" kar�1smda itidalini kaybetti -bu
gunlerde onu kaybetmek ona sahip olmaktan kolayd1- ve ki­
nini Hyndman'm kurmu� oldugu lngiliz Sosyal Demokra­
tik Federasyonu'na yoneltti. 0 ve Engels uzun suredir lngiliz
sendika hareketinden her turlu umudu kesmi�lerdi. "Britanya
emek\:ileri" diye yaz1yordu Engels 1 88 l 'de, "daha ileri gitme­
yecektir. Onun olaylarm geli�mesi tarafmdan silkelenmesi ve
mesleki tekelini kaybetmesi gerekecektir. " Hyndman'la Marx
arasmda, ikincisinin olumunden k1sa sure once i\:i bo� bir ba­
n�ma sagland1. Arna Engels y11larca Federasyonu, lngiliz siyasi
hayatmdaki sahte ve burjuva olan her �eyin cisimle�mesi ola­
rak alenen su\:lamay1 surdurdu.
Marx hep korktugu ve tahmin ettigi gibi karacigeri yuzun­
den olmedi. Sahneden ilk aynlan Jenny Marx oldu. Gunumu­
ze kalan belgeler bu \:Ok me�akkat \:ekmi� kadmdan gelece­
ge bulamk ve belirsiz bir portre b1rakm1�lir. Sadakati ve zeka­
s1 herkes tarafmdan onaylanmaktadIT; ha tta onun kalemin-

356
den 1;1km1� ve gunumuze ula�m1� ender -Engels'e, Lassalle'e
ve Sorge'ye- mektuplarda cazibesinden bir�eyler solumaktad1r.
(:ok <;ekti ve digerkamhkla <;ah�u; aile baghhg1, son yirmi y1lda
(bu hi<;bir �ekilde ona kar�1 bir serzeni� olarak ileri surulemez)
birlikte ya�amas1 gu<; birisi oldugu ger<;egini gizlemekte nere­
deyse ba�anh olmu�tur. Hi<; ku�kusuz k1zlarm, tum hurmet­
karhklanna ragmen annelerine degil de babalarma bagh olu�­
lan ayn bir ac1hk unsuruydu ve Engels Londra'ya yerle�tikten
sonra Marx'm hanesinin evrensel s1rda�1 ve kahini olarak po­
zisyonu k1sa sure sonra k1skan1;hk ve guceniklik yaratm1�ur.
Hyndmanlar, 1 880-8 1 k1�mda Maitland Park Road'da aileyle
samimi olunca , Bayan Hyndman'a, Engels'in "mu�kulpesent"
ki�iligi hakkmda �a�1rt1c1 bir �ikayette bulunmu� ve kocasm1
onun "muz1r dehas1"na maddi yonden bag1mh olmaktan kur­
taramad1g1 i<;in aCI aCI s1zlanm1�t1.
Mutsuz kadmm ya�ayacak bir y1h kalm1�ll ve zaten zay1fla­
m1� sinir sistemi uzerinde kanserin yapug1 tahribat bu zehirli
ani parlamalardan sorumlu tutulmahd1r. 188 1 yazmda Marx'la
birlikte , aruk her ikisi de Paris'e yerle�mi� olan k1zlanna son
bir ziyarette bulundu. Marx, 1849'da sm1rd1�1 edildikten son­
ra Paris'e gitmemi�ti ve Komun'un unlo. savunucusunun baz1
endi�eleri vard1. Ancak Longuet'ye, aruk hukumetlerin y1k1c1-
s1 olarak bilinen ve korkulan Clemenceau tarafmdan ya�h ada­
mm korkacak hi<;bir �eyi olmad1g1 konusunda guvence veril­
mi�ti. Londra'ya dondukten sonra Marx gogus zan iltihabm­
dan ciddi olarak rahats1zland1 ve bir an i<;in Marx ve jenny bir­
likte oleceklermi� gibi gorundu. Ancak Marx toparland1 ve 2
Arahk'ta Jenny'nin olum do�eginin ba�mdayd1. Jenny, ya�am1-
nm son saatlerinde, ModemThought (Modem Du�unce) adh ay­
hk bir dergide kocas1 hakkmda Belfort Bax tarafmdan yaz1lm1�
- lngiliz basmmdaki ilk ve muhtemelen uzun sure i<;in yaz1lm1�
son- methiyeyi okuma mutluluguna eri�ti.
Marx'm kendisi yava� iyile�iyordu.

Son hastahg1mdan [ diye yaz1yordu onbe� gun soma Sorge'ye]


manen kanmm olumu ve bedenen gogus zanmn kalmla�mas1

357
ve nefes borusunun a�m hassashg1 ile iki kez sakatlanm1� ola­
rak .;:1kum.

1 882 y1hm saghgmm pe�inde dola�arak ger;:irdi. Ocak aym­


da "bir soluma cihaz1 ve gergedan derisi gibi bir paltoyla"
Ventno'dayd1 . Ertesi ay Cezayir'e gitti. BU.yuk bir fedakarhk
gostererek Tussy'i geride b irakt1. Has tahkh ya�h bir adam­
la durmaks1zm seyahat etmek, yirmi be� ya�mdaki hayli ger­
gin bir k1z ir;:in uygun bir i� degildi. Dstelik k1zm tiyatro ders­
leri vard1. Tussy'nin tutkusu sahneye r;:1kmakt1 ve onun oyun­
culugunu gormii.� olan babas1, onun " tutkulu sahnelerde c;ok
iyi oldugunu ancak insanlann onun Ellen Terry'i model ald1-
gmm farkma vard1klanm" dii.�ii.nii.yordu. Arna Tussy'nin yok­
lugunda Cezayir seyahati ba�anh gec;medi. Hava once f1rtma­
h ve yagmurlu daha sonra r;:ok s1Cakt1. Marx yalmzd1 ve yeni
sahne dikkatini dag1tmakta ba�anh olmad1. Yalmzhk duygu­
sunun sevkiyle dogasmda derinlerde yatan ama r;:ok ender ola­
rak gosterdigi o duygu damanyla, Engels'e ozii.r dilercesine -
bu tipik bir ozellikti- ana dilinde degil, ama hir;:bir zaman ye­
terince mukemmellige eri�meyen lngilizcesiyle kendisini ifa­
de ediyordu.

Akhma gelmi�ken [ diye yaz1yordu Cezayir'den gonderdigi bir


mektupta] , i;:ok az insan gosteri�li merhametten nefret eder;
yine de du�uncelerimin buylik oli;:ude hayanmm en iyi k1sm1-
nm bir pari;:as1 olan kanmm amsma dalm1� oldugunu itiraf et­
memek yalan olur! Londrah k1zlanma, once onun yazmasm1
beklemeden Koca Nick'e yazmalanm soyle.

Afrika gune�i "perugunu" ve "peygamber sakahm" kesmeye


onu mecbur b1rakt1gmda, bu fedakarhktan once bir fotografi­
m r;:ektirdi, "Koca Nick" olarak imzalad1 ve k1zlannm her biri­
ne gonderdi. Bu onun bilinen en son portresidir.
Haziran'da donii.� yolunda, Avrupa'nm belli ba�h butii.n ga­
zetelerini bulabilecegi ve cigerlerinin guven vermedigini bildi­
recek olan ba�ka doktorlara gorunebilecegi Monte Carlo'ya ug­
rad1. Daha sonra Paris yakmlanndaki Argenteuil'de Longuet-

358
lerle birlikteydi ve Enghien ii;:melerine gitti. Kendisine yeterli
ihtimamla muamele etmeyen ve u�utme riskine ragmen bah<;:e­
de yanm saat konu�turan damadmdan rahats1z oldu; Laura ge­
lip de onu Cenevre Golu'ndeki Vevey'e goturdugunde rahatla­
di. Vevey'de "tum kasabada oksuren tek adam"d1 ve sonunda,
dola�maktan yorulmu� olarak k1�1 bir kez daha Ventnor'da ge­
<;:irmek uzere lngiltere'ye dondu.
Bu son aylarda onu hii;:bir �ey fazla canlandumadi. lngiliz si-
yasetinin hafif yanlanndan latif bir kahkaha i;:1karabiliyordu.

Liberal Dernegin , bir y1ldonumu ya da ba�ka bir �ey i<;:in [ di­


ye devam eder Engels'e yazd1g1 me ktu p l ardan birisi] -Bir­
mingham'da m1 yoksa ba�ka bir yerde mi unuttum- yalmz­
ca koca Bright ve 1;ah�kan kilise yonetim kurulu uyesi ve par­
ti yonetim kurulu uyesi Chamberlain'in degil fakat aynca
Obadiah'm oglu Bay Jacob Bright Jr. ve birka<;: "Bayan" Cob­
den'in gosteriye kaulacaklan reklam1yla pe k eglendim. Gen<;:
Obadiah'a Bright-Cobden neslini devam ettirmek i<;:in en uy­
gun ve en emin yol olarak "bayan" Cobdenlerden bir tanesi mi
yoksa tumu mu ikram edilecek belirtilm iyor 1 .

Arna zamanm <;:ivisi i;:1km1�t1. Bu goru�un savunuculan bile


ne yaz1k ki soysuzla�m1�t1. Engels'in i;:ok ate�li bir �ekilde yaz­
d1g1 lngilizlerin Misu'daki zorba davram�lan kar�1smda bile
fazla bir ofke duyam1yordu ve bunu Avam Kamaras1'nda savu­
nan Sir Charles Dilke hakkmda yalmzca "ne Gladstone'un din­
dar duzenbazhg1 ne de sab1k Palmerston'un ne�eli kui;:umseme­
sine" sahip olmad1g1 soylenebilir diye bir yorumda bulunuyor­
du. Damatlannm konu�malanm ve makalelerini ho�nutsuz­
lukla okuyordu. "Son Proudhoncu olarak Longuet ve son Ba­
kuninci olarak Lafargue ! Yuzlerini �eytan gorsun ! " diye bag1-
nyordu kui;:umseyerek. Bu eski taru�malar i;:ok geride kalm1�­
ll . Bunlan i;:ok fazla dert edinmeye degmezdi; zira "herhangi si­
nirsel bir heyecanm dogrudan bogazma yap1�ugmm" farkma
varm1�t1. Aym evdeki kendisiyle herhangi bir sorunu olmayan
ve doktoru haftada ii<;: kez gormekten ho�lanan eksantrik ya�1
Bu pasajm hemen hemen tiimii orijinalinde lngilizcedir.

359
ger,:kin k1zla ya da Ventnor'da tifo salg1m olduguna dair Lond­
ra gazetelerinde r,:1kan haber uzerine yerel basmm ofkesiyle da­
ha fazla ilgileniyordu. Ya da bu y1l oksurugu ir,:in ozellikle can
s1k1c1 olan hava durumu vard1 ilgilenecek.
Onu etkileyebilecek bir darbeye daha ihtiya<,: vard1 ve o dar­
be geldi. Ocak aymda, yazm Marx'm Longuetlerle birlikte oldu­
gu s1rada rahats1z olan genr,: jenny, en buyuk klZI, aniden olu­
verdi. Buyuk k1zmm kayb1, annesinin olumunun b1rakug1 ya­
ray1 yeniden ar,:u ve derinle�tirdi. Londra'ya geri dondu. Akci­
ger sorunu kronikle�mi�ti ve aruk hayattan umut edecek ya da
korkacak hir,:bir �eyinin kalmad1g1 ar,:1ku. Musveddeleriyle oya­
lanarak ve en sonunda oturup Kapital'in ikinci ve ur,:uncu cilt­
lerini bitirecegini soyleyerek birkar,: ay daha ya�ach ve 14 Mart
1 883'te- ve en sonunda biraz beklemedik bir �ekilde, sessizce
oldu. Altml� be�inci ya�ml henuz doldurmamI�ll.
O r,: gun sonra, Highgate Mezarhg1'nm kutsal olmayan k1s­
mmda, kansmm yawg1 mezara gomuldugunde bir duzineyi­
ger,:meyen ki�i mevcuttu ve de yap1lan tek seremoni, en eski ar­
kada�mm mezan ba�mda yapug1 konu�mayd1 . "Ya�ayan du�u­
nurlerin en buyugunun" olumu diyordu Engels, "Avrupa ve
Amerika'nm sava�an proletaryasm1" olr,:ulemez bir kayba ugrat­
m1�t1. Kendisini dinleyenlere, Marx'm iki buyuk ke�fini haur­
latti: Darwin'in ya�ayan dogadaki evrim yasasma paralel "insan
tarihindeki evrimin yasas1" ve kapitalist uretimin ve burjuva
toplumunun kokenlerini ar,:1klayan aruk deger yasas1. Marx'm
r,:ok parlak gazetecilik r,:ah�masma ilham veren sava�<;;I heyecan­
dan ve son olarak da Uluslararas1 Emekr,:iler Dernegi'nin kuru­
cusu olarak hizmetlerinden soz etti. Marx her�eyden once ve
her�eyden r,:ok bir devrimciydi ve devrim davasm1 bilimsel bir
temele oturtmu�tu. "Adi ve eserleri" diye sozlerine son verdi
Engels, "yiizy1llar boyunca ya�ayacakur."
Apk mezarm ba�mda duran kur,:uk yash grubun ir,:inde bile
buna inananlarm say1s1 belki de azd1; ama bu dogruydu. Olum­
den sonraki �ohrette beklenmedik bir yan vard1r; ama onu ta�1-
yanm olumunden elli y1l sonra, tutkulu baghhklan ve tutkulu
nefreti co�turabilecek bir ad, insanhgm vakayinamesinden k1sa

360
Marx'm Highgate 'teki mezan. Mezar, ayaktakilerin bulundugu yerdedir.

surede silinmeyecektir. Marx, kelimenin tam anlam1yla buyuk


bir filozof degildi. Kelimenin herhangi anlammda buyuk bir
iktisati;; 1 hii;; degildi. Bir devlet adam1, bir hatip ya da insanla­
rm onderi de degildi. 1lham1m insanhk ii;;i n herhangi derin bir
sevgiden alm1yordu ve hemcinslerinin pek i;;ogu ile ili!?kilerin­
de ozellikle hurmete lay1k ya da sevgi uyand1ran birisi olmadi.
Arna e!?siz ve egemen bir dii!?iincenin kat1!?1ks1z gucuyle kendi­
ni i;;agda!?lanna ve tarihe kabul ettirdi.

Kendi �ahsmda ve dogasmda [ diye yaz1yor Hyndman onun


hakkmda] etkili aim ve bu.yuk sark1k ka�lan, parlayan ate�­
li gozleri, geni� duyarh burnu ve hareketli agzm1 i;; evreleyen
kup1larak duzeltilmemi� sai;; ve sakahyla irkmm bo.yo.k bilgi
ve fazilet sahibi ki�ilerinin hakh ofkesini, Spinoza'nm ve Ya­
hudi alimlerin nesnel analitik gucuyle birle�tirmi�ti. Bu ben­
zerini hii;;bir ba�ka insanda gormedigim niteliklerin olaganus­
tu bir birle�imiydi.

Marx bir peygamberdi. Diger peygamberler gibi ogretisi­


ne, gelecek ku!?aklann belki de ona bah!?etmeyecegi evren-

361
sel bir gec;:erlilik talep ediyordu. Ancak bu tiir bir c;:ekince bu­
nun, Marx'm mensup oldugu ku�ak ya da hemen ardmdan ge­
len ku�aklar ic;:in onemini azaltamaz. Marx, hayat1 insan dii­
�iincesinde bir doniim noktas1 olan c;:ok az say1daki -belki de
Luther'den sonraki ilk- ki�ilerden birisiydi. Marx, sanayi dev­
riminin �iddetli sancilarmdan dogan ve ic;:inde bulundugumuz
c;:aga egemen olan yeni yara ulm1�, kendisini iyi ifade edeme­
yen, c;:ok ba�h proletaryanm peygamberiydi. Marx, bu yeni zu­
hur edi�in, her ne kadar uygun olmasa da elveri�li bir yafta ile
"burjuva uygarhg1" dedigi tarihin iic;: yiiz yilhk doneminin so­
nunu muj delediginin farkma varm1�t1. Yalmzca Marx'm kafas1
gibi guc;:lii bir �ekilde ozgiin olan bir beyin, evrensel olarak ka­
bul edilmi� ama c;:oktan hiikmii gec;:mi� dii�iincelerden kendisi­
ni onun yapug1 gibi tiimiiyle ozgiirle�tirebilirdi . Yalmzca Met­
ternich ve Bismarck'm degil fakat Bright ve Gladstone'un da es­
kimi� bir c;:aga ait olduklanm -donemindeki hie;: kimsenin ya­
pamad1g1 kadar- gorebiliyordu. Bu tiir adamlar heniiz sahne­
nin merkezini i�gal ederken, proletaryanm ilerleyi�i onlan ya­
va�c;:a ve goriilmez bir �ekilde bir kenara itiyordu. Marx bu ye­
ni c;:agm geli�ini ilan etti. Bu c;:agm onderlerinin ve kahramanla­
rmm ba�ka bir kahptan, ba�ka geleneklerden ve ba�ka yontem­
lerden olacagm1 biliyordu.
Bu yeni c;:ag ic;:in yeni bir kurulu� yasas1, yeni bir felsefe ve
yeni siyasal bic;:imler bulmaya c;:ah�1yordu. Ancak bunda da­
ha az ba�anh oldu. Marx y1kmanm dehas1yd1, yapmanm de ­
gil . Neyin temizlenmesi gerektigine dair bilgisinde fevkalade
derin gorii�liiydii. Onun yerini neyin alacagma ili�kin gorii�ii
bulamk ve belirsizdi. Diizenli Alman kafas1 her �ekliyle anar­
�izmden irkiliyordu. Arna her �eye ragmen onun c;:ah�masmm
en iyi savunusu Bakunin'in iinlii ozdeyi�inde bulunabilr: "Y1k­
maya olan tutku, yap1c1 bir tutkudur. " Marx, Engels'in mezan
ba�mda soyledigi gibi, " her�eyden once ve her�eyden c;:ok bir
devrimciydi" Devrimin zorunlulugunu kavrad1 ve onun yon­
temlerini usta bir �ekilde c;:oziimledi . Arna devrimden dogacak
olan yeni dunyay1 algilay1�1 gelenekc;:i ve hatta c;:ocukc;:ayd1. 1�­
te burada biitiin sisteminin �a�Iias1 oz-c;:eli�kisi kendini orta-

362
ya koyuyordu. llk hedefi sm1f nefretiydi; nihai hedefi evren­
sel sevgi. Bir sm1fm diktatorlugii -yap1c1 siyasete saglam ve ba­
�anh bir katk1s1- sm1f-nefretinin ger�ekle�tirilmesi ve siirdii­
riilmesiydi. Bunun, Marx'm nihai hedef olarak ortaya koydu­
gu evrensel sevgi rejimine yo! a�ma kapasitesi henuz kamtlan­
mayi bekliyor.
Ancak Marx'm onemi onun siyasal fikirlerinin dar �er�eve­
sinin d1�ma ta�ar. Bir anlamda Marx, tum 20. yuzyil dii�iince
devriminin sozciisii ve oncusuydu. 1 9 . yuzyil, Ronesansla ba�­
layan hiimanizma doneminin, bireyin yeteneklerinin ve oz­
gurluklerinin en ileri derecede geli�mesini kendine ulku edi­
nen donemin sonunu gordu. 1 8. ve 1 9. yiizyilm, Rousseau'nun
Toplumsal Sozle�mesi nden Mill'in Ozgurlah Ozerine'sine kadar
'

siyaset biliminin tipik eserleri devletle birey arasmdaki ili�kiyle


ilgileniyorlard1. Marx, yeni diizende bireyin ikinci derecede bir
rol oynayacagm1 anlad1. Bireycilik farkhla�may1 ima ediyordu;
farkhla�mam1� hi�bir �eyin onemi yoktu . Sanayi devrimi, fark­
hla�mam1� kitleyi iktidara getirecekti. lnsan degil ama kitle-in­
sam, birey degil ama sm1f, siyasal hayvan olan insan degil fa­
kat toplumsal hayvan olan insan gelmekte olan yonetimin biri­
mi olacaku. Yalmzca sanayi degil, fakat uygarhgm biitiinii , kit­
lesel iiretimin malzemesi olacakt1.
Dii�iincesinde amans1zca manukh olan Marx inancmm ima
ettiklerinden de uzakla�mad1. Hiimanizm �agmda - kapah ala­
nm d1�mda kalan, hor goriilen ve onemsiz kitlelerin d1�mda,
bireysel ozgiirliik vard1. Kitle-yonetimi �agmda bireysel ozgur­
luk -kitle iradesinin otomatik olarak kabuluyle- ya anlams1z
olacakli ya da -ona ba� kald1rarak- zararh. Hatta binyil i�inde
bile ozgiirliik olmayacaku; �iinkii herkes mukemmelligin tek
normuna uyacakt1. o� yuzyil i�inde, bireysel ozgurluk feti�ine,
halir i�in bile olsa tenezziil etmeyen ilk onemli du�uniirdu. Ve
bu nedenledir ki, eger Marksist doktrin tek bir sozcukle ozetle­
necekse, bu sozciik "bagnazhk" olacakl!r. Zira bagnazhgm ozii,
ba�kalarma farkh �ekilde dii�unme hakkm1 tammamakur. Ha­
len* Avrupa'da varolan "populer" diktatorliiklerin hepsi, kit­
le-iradesinin tiirde�ligini bireysel kaprisin �e�itliliginin yerine

363
koyarak Marksist kitle yonetimi kavram1 temeline dayanmak­
tad1r ve de sozde "proletarya diktatbrlugu" ile ba�ka bayraklan
dalgaland1ran diktatbrlukler arasmdaki tek fark, bir tanesinin
Marksist kaynagm1 kabul ederken btekilerin bunu inkar etme­
sidir. Marx Kap ital de laissez-faire kapitalizmi rejiminden, " bz­
'

gurluk, e�itlik, mulkiyet vejeremy Bentham'm dunyas1" olarak


sbz ediyordu. 20. yuzyil dunyasmdan, kitle uretimi, kitle dik­
tatbrlugu ve Marx'm dunyas1 olarak sbz etmek uygun bir kina­
ye olur.
Kuc;uk istisnalarla, c;ok az insan , kehanetlerinde Marx ka­
dar uzak goru�lu olabilmi�tir. Ancak, binyilm Marksist hipote­
zini ya da Marksist olmayan uygarhgm sonunun geldigi hipo­
tezini kabul edemeyen herhangi bir ki�i, her ne kadar eh kula­
gmda degilse de, insan du�uncesinde yeni bir devrime zorunlu
olarak intizar edecektir. Yakm gelecek, kitle-ybnetiminin yay­
gmla�masm1 ve yogunla�masm1 uretecek bile olsa insamn ken­
disini bireyselle�tirme konusundaki muzmin egilimi eninde so­
nunda yeniden ortaya c;1kacakur ve butun tarihsel benzetmeler
yanh� degilse, kitlenin yeni bir farkhla�mas1 humanizmin ye­
ni bir rbnesansma yo! ac;acakllr. Hie; kimse bu devrimin ne za­
man ve nasil olacag1 konusunda kehanette bulunmay1 umursa­
mayacakur. Arna bu oldugu zaman, tarihin Marksist c;ag1 sona
ermi� olacaklir.
B1BL1YOGRAF1K NOTLAR

Marx ve Engels'in yazd1g1 ya da onlar hakkmda yaz1lm1� her �eyi, ori­


jinal ya da fotografik kopyalan halinde toplamayi kendisine i� edin­
mi� olan Moskova'daki Marx-Engels Enstitiisii , onlann yazilannm
tam bir edisyonunu yirmi-sekiz cilt halinde yayinhyor. Bu edisyonun
iki �ekli var. Gesamtausgabe diye adlandmlan birincisinde, yaz1lar ya­
ymland1klan dillerde bas1hyor ve 1933 Mart'ma kadar Berlin'de ya­
ymlanma siirecindeydi. lkinci �ekil Moskova'da bas1lan Rusi;aya i;ev­
rilmi� olanlard1r. Mart l 933'teki olaylar Gesamtausgabe'nin yaymlan­
masm1 durdurdu; ne zaman ve nerede tamamlanacag1 heniiz duyurul­
mu� degil. Rusi;aya i;evrilenler �imdi Gesamtausgabe'nin 6niine gei;­
mi� bulunuyor ama hala on ya da on iki cilt kadar eksik. Aym neden­
ler biyografinin yazanm, 1933 bahannda Almanya'da ve aym yil daha
soma Rusya'da yaymlanmas1 beklenen ama maalesef heniiz yaymlan­
mam1� bulunan Marx'm i;ok degerli Biochronik'inden -Marx'm haya­
tmdaki biitiin olaylann kaynaklan ve tarihleriyle duzenlendigi iske­
letten- de mahrum b1raku.
"Tam edisyon"da hala eksik ve ba�ka bir yerde yayinlanmam1� olan
Marx'm yaz1lan ii;inde en 6nemlileri kIZlanna yazd1g1 mektuplard1r. En
biiyiik mutlulugu i;ocuklanyla olan ili�kilerinde buldugu ii;in bu mek­
tuplarm yayinlanmasmm, onun karakterinin daha cana yakm yanma
daha fazla aydmhk getirmesi beklenebilir. lngiliz dostlan ve tamd1k­
lanyla olan bir hayli i;ok sayidaki mektup da heniiz yayinlanmam1�ur.

365
"Tam edisyon"un yakm zamanda yaymlanmas1 ihtimali, ara�urma­
cmm, <;:ogu kez gaze <;:arpmayan ve kimi zaman ula�1lmas1 olanaks1z
sureli yaymlar ii;:inde Marx'm mektuplanm ve daha az bilinen yaz1la­
nm burada listelemesini gereksiz k1lmaktad1r. Soz konusu edisyonun
yaymlanmasm1 beklerken, biyografi yazannm gui;:lukleri hala bir hay­
li buyo.ktO.r. Bir ornek vermek bak1mmdan, Marx ve Bradlaugh'un Pa­
ris Komo.no. O.zerine 187l'te heyecanh taru�malannm yer ald1g1 bu 0.1-
kede k1sa sure yaymlanm1� Eastern Post dergisinin izini bulmakta ta­
mamen ba�ans1z kald1m.
Marx'in yaz1lanmn lngiliz basktlan ya da i;:evirilerine ili�kin a�ag1-
daki liste tuketici olmak iddiasmda degildir ve hem gene! ilgi uyand1-
rabilecek hem de kolayhkla bulunabilecek olanlarla smirhdir:
Kapital: <;:eviren E. ve C. Paul, Everyman's Library, 2 cilt (Dent &
Sons, 1928); Bu edisyon Kapital'in birinci cildiyle sm1rhd1r.
Kapital: i;:eviren E. Untermann (C.H. Kerr, Chicago 1907). Bu tum
eserin en yaygm i;:evirisidir ve olumunden soma yaymlanan ikinci ve
O.<;:O.ncO. ciltleri de i<;:ermektedir. llk cilt i<;:in E. ve C. Paul'un i;:evirisi
tercih edilmi�tir.
Louis Bonaparte'm Onsehiz Brumaire'i: i;:eviren E. ve C. Paul (Allen
& Unwin, 1926) .
Almanya'da Devrim ve Kar�1-Devrim: editor E. M. Aveling [Eleanor
Marx] , (Allen & Unwin, 1897). Bunlar New Yorh Tribune'de yaymla­
nan aslmda Engels'in yazd1g1 makalelerdir.
Dogu Sorun u : editor E . M. Aveling [ Eleanor Marx ] , (Allen &
Unwin, 1897). 1853 ve 1 856 y1llan arasmda yaz1lm1� New Yorh Tribu­
ne makalelerinden yap1lan bir sei;:ki.
Fransa'da Ii; Sava�: Giri�, R. W. Postgate tarafmdan (Grant Ric­
hards, 192 1 ) . Bu kitap yalmzca Paris Komo.no. O.zerine 1871 manifes­
tosunu degil fakat Fransa-Prusya Sava�1 O.zerine iki manifestoyu da
i<;:ermektedir.
Felsefenin Sefaleti: (:eviren H. Quelch (C. H. Kerr: Chicago, 1908) .
Proudhon'a kar�1 bu alayh ele�tiri ilk kez 1 847'de yaz1lm1�u.
1
Marx'm Kugelmann'a Mehtuplan: (Martin Lawrence).
Kapital'in birinci cildinden ve Onsehiz B ru maire den yap1lan aktar­
'

malarda E. ve C. Paul'O.n i;:evirisinden yararland1m. Marx'm diger yaz1-


lanndan yap1lan aktarmalarda i;:eviriyi kendim yapum. Orijinali lngi-

Bu cilt duyuruldu ama (Nisan 1934) henuz yaymlanmad1.

366
lizce olan birka.; pasaj1, lngilizce orijinallerine ula�amad1g1m i.;in Al­
manca ya da Rus.;a .;evirilerinden yeniden .;evirmek zorunda kald1m.
Marx hakkmda yaz1lan kitaplar bir tek ciltte sayilamayacak ya da bir
6miir i.;inde okunamayacak kadar .;oktur. Bununla birlikte biyografiler
azdir ve biiyiik bir deger ta�1mazlar. Yine de bunlann en iyisi, ilk kez
l 9 1 8'de yayinlanan Mehring'in "resmi" biyografisidir. lngilizce'deki tek
biyografi Amerikah Marksistjohn Spargo'nun 1910'da yaymlanan kita­
b1d1r. Bu hala okunabilir ve iyi bilinen kaynaklardan bolca aktanna ya­
par ama kesinlikle ele�tirel degildir. Bu biyografilerin her ikisi de, onlar
yaymland1ktan sonra malzemenin h1zla artI�1yla art1k kullamlmaz ol­
mu�lard1r. Diger birka.; modem biyografi ise 6nemsizdir ve hesaba ka­
ulmayabilir. Son on ya da yinni y1lda birka.; Alman yazar, Marx'1 "psi­
ko-analiz"e tabi tutmu�lardir, bu alanda .;1g1r a.;an Artur Prinz'dir. An­
cak bir par.;a Freud ve bir siirii yarauohk hemen hemen hi.;bir �eyi ka­
mtlamaz ve bu c;abalar 6zellikle yararh olmam1�llr.
Daha gene! kaynaklar i.;inde Enternasyonal'in Jaeckh ve Guillau­
me tarafmdan yaz1lan tarihleri ka.;milmazdir. Marx hakkmda bilgi,
bu sayfalarda zikredilen .;ok say1da ki�inin ve 6zellikle Ruge , Anne­
kov, Schurz, Lafargue, Liebknecht, Lessner, Bebe!, Frederic Harrison
vc Hyndman'm amlarmda bulunabilir. Degi�ik kaynaklardan derle­
nen 6nemli malzeme, Marx-Engels Enstitiisii'nun yaymlan, 6zellikle
Arhhiv Marhsa i Engelsa ( 1924) ve Letopisi Marhsizma ( 1 929-30) i.;in­
de yer almaktadir.
Marksist felsefe Ozerine standart eser Plekhanov'un Marhsizmin
Temel Sorunlan'dir (lngilizce c;evirisi, E. Ve C. Paul tarafmdan; Mar­
tin Lawrence, 1929) . Marksizm hakkmdaki .;ok say1daki modern yo­
rumlar ic;inde lngilizcedeki en iyisi belki de Profesor Sidney Hook'un
Towards the Understanding of Karl Marx'1d1r (Gollancz, 1933) . Bu, ko­
nu Ozerine pek .;ok lngilizce eserden, sahte-Marksizmin kan�1khklan
ac;1smdan daha az bozucudur.
Marksist iktisadm klasik sergileni�i. Bohm-Bawerk'in Karl Marx
and the Close of his System'dir (lngilizce c;evirisi A. Macdonald; T. Fis­
her Unwin, 1898) . Marksizme yonelik bir hayli renkli modern su.;la­
malar arasmda en iyisi, Werner Sombart'm, .;evrilmemi� olan Der Pro­
letarische Sozialismus'dur (gozden gec;irilmi� bask1s1 1924).

367
E d w a r d H a l l et t C a r r

KA R L M A RX
E. H. Carr, k e n d i s i nden sonra M a rx ' m hayat m 1 yazacak meslekta
n n a gore bir ac;1dan �anss1z b a � ka a c; 1 l a rd a n �anshyd1. �anss1zd1 �

kO M a r x ' m eserl e r i n i n tamamma, donemin onemli port releri n i n bu

eserlerine, yaz 1 l a n n a u l a�ma i m k a n m d a n yoksundu. S a n s h yd1 � u

i l a n , hic iv, gazete y a z 1 l a n n a y a da m e kt u p l a n na u l a

lant1lara k a t 1 l m 1 � i n s a n l a r l a ta m�ma f 1 rsat1 vard1.

Karl Marx, ikinci D O nya Sava�1 onces i nde, Avrupa'


k u ru l d u g u b i r donemde, m u h a fa z a k a r b i r bak1� ac;

� 1 m 1zda b a t o n b u m u h afaza k a r a u raya r a g m e n , el

hakktn1 veren, ele ald1g1 konulan en ince ayrmt 1 l a r m

o l a y l a r a ra s m d a k i b a g l a n t 1 l a n h a s s a s b i r gozle a k

meyen ve g Q z e l yaz1lm 1�. zevk le o k u n a n b i r biyogr

... k i m i zaman soylendigi gibi olgular kendi adl


ya da konu�salar bile hangi olgularm konu�a
tarihc;i d i r; tarihc;i meydam t o m Oyle onlara b1
b i l i n c; l i tarihc;inin karan -ne yapt1gmm c;ok iyi
r i h c; i n i n karan- ba�kalarmm yanh o l a rak gor
ac;1s1 tarafmdan belirlenir.

I E T �I ( 1"43

BIYOG�AFI 9

You might also like