You are on page 1of 7

EMİR cümleleri (Imperatives) Olumsuz emir cümlelerinde ise

Stand up! (Ayağa kalk!) fiilin başına “don’t” kelimesi


Look at the board. (Tahtaya bak.) getirilir.
Be careful! (Dikkatli ol!)
Listen to me! (Beni dinleyin!)
Don’t speak Turkish in class!
Put on your jacket. (Ceketini giy.)Open the book! (Kitabı aç!) (Sınıfta Türkçe konuşmayın!)
Come in! (İçeri gir!) Don’t be late. (Geç kalma.)
Go out! (Dışarı çık!) Don’t forget! (Unutma!)
Turn around! (Arkanı dön!) Don’t walk on the grass. (Çimlerde
Be quiet! (Sessiz ol!) yürümeyiniz.)
Listen to me! (Beni dinle!) Don’t eat junk food. (Abur cubur
Clean the board! (Tahtayı temizle!) yeme.)Emir cümleleriyle
Give me the book! (Kitabı bana ver!) yaptığımız ricaları daha nazik bir
Repeat after me! (Benden sonra tekrar et!) şekilde ifade etmek istiyorsak
Turn on the lights! (Işıkları aç!) Turn off the lights! (Işıkları cümle başında ya da sonunda
söndür!) “please (lütfen)” kelimesini
kullanabiliriz.
Look at me! (Bana bak!)

Be quiet, please.
quiet. Please be May + Özne + Fiil + Nesne ?
(Lütfen sessiz ol.)

Please clean the board May I open the window? (Pencereyi açabilir misin?)
. Clean the
board, please. (Tahtay
ı temizle lütfen.)
May I come in? (İçeriye girebilir misin?)
Please come in.
please. Come in,
(İçeri gir lütfen.) May I sit down? (Oturabilir miyim?)

Plese give me the book


. Give me the Cevap verirken de;
book, please. (Kitabı
ba na ver lütfen.)
Sorry, not right now.
.

Yes, you may. / No, you may not. Of course, please

Can + Özne + Fiil + Nesne ?


*Olumsuzu ise yapamaz – edemez manası
vermekte.Özne + can’t + fiil +
Can you give me your pencil? (Kalemini verir misin?) nesne (yapamadığımız şeyleri anlatırken)

Can you clean the board? (Tahtayı temizler misin?) I can’t drive a car. (Araba süremem.)

Can you I leave the class? (Sınıftan çıkar mısın?) He can’t play basketball. (O basketbol
oynayamaz.)

Yes, I can. / No, you can’t.


My bird can’t fly. (Kuşum uçamaz-
uçamıyor.)
Sure.Of course, please.

Zeynep can’t cook. (Zeynep yemek


Sorry, not right now. yapamaz.)
(Countries and Nationalities)
ÜLKE ULUS
Greece Greek
Where are you from? (Ülke sormak için)
Japan Japanese
What nationality are you? (Milliyet-Ulus sormak için)

China Chinese “What is your nationality?” sorusuda kullanılabilir. İkisininde anlamı


aynıdır.

Russia Russian – What nationality are you? (Senin milliyetin ne?)

India Indian – I am Turkish. (Ben Türk’üm.)

Brazil Brazilian – What nationality is she? (Onun milliyeti ne?)

Mexico Mexican – She is French. (O Fransız.)

-What is her nationality? (Onun milliyeti nedir?)


Turkey Turkish

-Her nationality is Russian. Veya She is Russian (O Rus.) diyebiliriz.


England English

– Where are you from? (Nerelisin, hangi ülkedensin?)


The U.S.A. American

– I am from Turkey. (Ben Türkiye’denim.)


Italy Italian

– Where is she from? (O Nereli, o hangiülkeden?)


France French

– She is from Spain. (O İspanya’dan.)


Germany German

Is she Mexican? (O Meksikalı mı?)


Spain Spanish

– I think so. (Sanırım.)

Look at the girl with red dress. Is she English?

Let’s yapısı öneri yaparken kullanılır


-Maybe. I don’t think so. I think she’s Spanish

Let’s buy a lion. (Hadi bir aslan alalım.)

Let’s go swimming this afternoon. (Bu


öğleden sonra yüzmeye gidelim)

Let’s go for a walk. (Yürüyüşe çıkalım)


Like ve Don’t like Sevdiğimiz ve sevmediğimiz Free time activities – Hobbies (Boş zaman
şeyleri anlatırken kullandığımız bir kalıptır Like aktiviteleri-Hobiler)
“sevmek” anlamına gelmektedir.

Playing football (futbol oynamak)


Cümle formu:
.
Fishing (balık tutmak)
I+ like+ nesne(sevdiğimiz şey)

Playing basketball (basketbol oynamak)


I like playing football. (Futbol oynamayı severim.)

Taking photograps (fotoğraf çekmek)


I like watching TV. (TV izlemeyi severim.)

Playing the guitar (gitar çalmak)


I like hamburger. (Döner severim.)

Playing video games (video oyunları oynamak)


I like parks. (Parkları severim.)

Doing puzzles (yapboz yapmak)


Don’t like “sevmemek” anlamına gelmektedir.

Watching cartoons (çizgi film izlemek)


Cümle formu:

riding a bike (bisiklet sürmek)


I+ don’t like + nesne (sevmediğimiz şey)

diving (dalış yapmak)


I don’t like cola. (Kolayı sevmem.)

playing chess (satranç oynamak)


I don’t like you. (Seni sevmiyorum

climbing (tırmanmak)
I don’t like studying math. (Matemik çalışmayı
sevmiyorum.)
collecting coins (bozuk para koleksiyonu yapmak)

I don’t like swimming. (Yüzmeyi sevmiyorum.)


drawing a picture (resim çizmek)

Soru formu:
reading a book (kitap okumak)

Do + you + like + nesne? Zamir İyelik Sıfatı


dancing (dans etmek)
This is her cat. (Bu onun
Do you like swimming? (Yüzmeyi sever misin?) I my (benim) kedisi.)

Do you like cola? (Kola sever misin?) He his (onun) Their house is beautiful.
(Onların evi güzel.)

Do you like watching TV? (TV izlemeyi sever She her (onun)
misin?) Your name is Mehmet.
(Senin ismin Mehmet.)
It its (onun)
Do you like hamburger? (Hamurger sever misin?)
His car is blue. (Onun
We our (bizim) arabası mavi.)
Cevap verirken de
It is my camera. (O benim kameram.) You your (senin, These are their pencils.
Yes, I do. Ya da No, I don’t. Deriz. sizin) (Bunlar onların kalemi.)

They their (onların)


Simple Present Tense (Geniş Zaman)

Daily Activities
Geniş zaman düzenli olarak yaptığımız ya da yapmadığımız
şeyleri anlatırken kullanıdığımız zaman çeşididir.
wake up (uyanmak)

Cümle formu:
get up (kalkmak)

I(ben) + fiil + nesne + zaman zarfı (nesne veya zaman zarfı


wash your face (yüzünü yıkamak) her zaman olmasına gerek yok.)

brush your teeth (dişlerini I brush my teeth everyday. (Her gün dişlerimi fırçalarım.)
fırçalamak)

I take a shower in the morning. (Sabahleyin duş alırım.)


take a shower (duş almak)

I sleep at 10 o’clock. (Saat 10’da uyurum.)


get dressed (giyinmek)

I go to shopping with my friend. (Arkadaşımla alışverişe


eat breakfast (kahvaltı yapmak) giderim.)

have a cup of coffee (kahve Olumsuz:


içmek)

I(ben) + don’t + fiil + nesne + zaman zarfı (nesne veya


go to school (okula gitmek) zaman zarfı her zaman olmasına gerek yok.)

study a lesson (ders çalışmak) I don’t eat junk food every day. /I don’t go to school on
Saturday.

watch (TV) (TV izlemek)


I don’t play basketball. /I don’t work on Sunday.

read a book (kitap okumak)


Soru:

listen to the radio (radyo dinlemek)


Do + you + fiil + nesne + zaman zarfı (nesne veya zaman zarfı
her zaman olmasına gerek yok.) ?
go to shopping (alışverişe gitmek)

Do you visit your grandfather? /Do you cook meal?


take a bath (banyo yapmak)

Do you ride a bike? /Do you listen pop music?


brush your hair (saçını fırçalamak)

Yes, I do. No, I don’t. Diye cevap veririz.


go to bed (yatağa gitmek)

What do you do in your free time? : I play computer games in


sleep (uyumak) my free time.

What time do you go to the school? What do you do after


school? /What time do you get up?
Preposition of Place (Yer edatları)
“What time is it? What is the time?”

In
Tam saatlerde

Near
04:00 :It is four o’clock.
05:00 :It’s five o’clock.
Behind

Yarımlarda half past kullanılır


In front of

05:30 : It is half past five.


09:30 : It is half past nine. On

Çeyreklerde quarter kullanılır In (İçinde)

08:45 : It is a quarter to nine. The books are in the box. (Kitaplar kutunun
02:15 :It’s a quarter past two. içindedir.)

-e var demek için : “to” kullanılmalıdır. There is some water in the glass. (Bardağın
içinde biraz bardak var.)

03:40 : It is twenty to four.


06:55 : It is five to seven. Near (Yanında, yakında)

– … geçiyor demek için This building is near a subway station. (Bu


: “past” kullanılmalıdır. bina metro istasyonunun yakınında.)

10:10 : It is ten past ten. Our house is near a supermarket. (Bizim


11:20 : It’s twenty past eleven.am ve pm evimiz süpermarketin yanında.)
arasındaki fark nedir?
Behind (Arkasında)
am : Gece 12.00’den öğlen 12.00’ye kadar
olan vakit aralığı
pm : Öğlen 12.00’dan gece yarısı 12.00’a The car is behind the building. (Araba
kadar olan vakit binanın arkasında.)

Örnekler: Your sister is behind the sofa. (Kızkardeşin


koltuğun arkasında.)

01.10 pm : Öğlen saat 01.10


04.20 am : Sabaha karşı saat 4.20 In front of (Önünde)

İkinci olarak, pratik saat söyleme yolu olarak The cat is in front of the car. (Kedi arabanın
ise Türkçe’de olduğu gibi aynen sayılar önünde.)
okunabilir:
I am in front of my friend. (Ben
02.20 : two twenty arkadaşımın önündeyim.)
04.30 : two thirty
09.45 : nine forty five
On (Üstünde)

There is a Picture on the wall. (Duvarın


üstünde saat var.)

Don’t walk on the grass. (Çimen üstünde


yürüme.)
Jobs and Working Places

What is your job ? İşin (mesleğin) nedir ?


(My Clothes)
What is your profession ? Mesleğin (uğraşın) nedir ? Put on / Wear : Giymek

What is your occupation ? Mesleğin (meşguliyetin) nedir ? I am Matt. I wear red socks and a blue shirt.

What do you do for living ? Yaşamak için ne işle She has a red dress. She puts on her red dress.
uğraşıyorsun ?

Seasons (Mevsimler)
İngilizce Meslekler sorusuna cevap vermek için ;

Spring (Bahar)
I am a teacher / I’m an accountant / I am an engineer.

Summer (Yaz)
My job (proffession,occupation) is teaching. / I work as a
teacher.
Autumn / Fall (Sonbahar)
Farm (Çiftlik)
Winter (Kış)
Factory (Fabrika)
Which season is it? (Bu/O hangi sezon/mevsimdir?)
Office (Ofis)
It is summer.
Hospital (Hastane)
-What’s the weather like?
Police Station (Polis Karakolu)
-How is the weather?
Theatre (Tiyatro)
Weather Conditions (Hava durumları)
School (Okul)
Hot : Sıcak
What do you do? Where do you work?
Warm : Ilık
I am a farmer. I work in a farm.
Cool : Serin
I am a teacher. I work at a school.
Cold : Soğuk
I am an actor. I work in a theatre.
Rainy : Yağmurlu
Başkasının mesleğini sorarken;
Snowy : Karlı
What does he do?
Windy : Rüzgarlı
What is his/her job? /His job is teaching. He is a teacher.
He is a policeman. He drives a police car. He is a farmer. Cloudy : Bulutlu
He drives a tractor. He is a pilot. He flies a plane. He is a
postman. He is a bus driver. He drives a bus.
Foggy : Sisli

Sunny : Güneşli
A, An

Bir anlamına gelmektedir. Sayılabilen tekil


(My friends) isimlerin önüne gelmektedir.

“What does / do ………………. Look like?” What does she


look like? (O nasıl gözüküyor?) “a” sessiz harfle başlayan veya okunan
isimlerin önüne gelmekte

She is beautiful. (O güzeldir.)


A dog -It is a dog. – I have a dog.

What do you look like? (Nasıl gözüküyorsun?)


A chair -It is a chair. -I sit on a chair.

I am handsome and tall. (Ben yakışıklı ve uzun biriyim.)


Okunuşu önemli !!!!

Clark has short legs. (Clark’ın kısa bacakları var.)


A university — sesli harfle harfle başlamasına
rağmen “yuniversiti” diye okunduğu için “a”
Martin has a mustache. (Martin’in bıyığı var.) getiriyoruz.

Kişilerin karakter özelliklerini sorgulamak için ise “What am “an” sesli harfle başlayan veya okunan isimlerin
/ is / are ……………….like?” kalıp sorusunu sorarız: önüne gelmekte

Örnek: An apple I eat an apple once a


day. (Günde bir kez elma yerim.)

What is she like? (O nasıl birisidir?)


An elephant
AnyHiç anlamına gelenThere
“any”is hem
an elephant in
sayılabilen
the zoo.
hem de sayılamayan isimlerin önüne
She is energetic and funny. (O enerjik ve komik birisidir.) gelebilmektedir. Buna ek olarak olumsuz ve soru
cümlelerinde kullanılmaktadır.
Okunuşu önemli !!!!
What is your brother like? (Senin kardeşin nasıl birisidir?)
I don’t have any hamburger.
An hour — sessiz harfle harfle başlamasına
He is shy and friendly. (O utangaç ve arkadaş canlısıdır. rağmen “auır” diye okunduğu için “an”
getiriyoruz.
Would you like any water?
What is Semih like?
There is/ are
He is 3 years old. He can play the piano. He is very
talented. There is a pencil on the table.

Some Some hem sayılabilen hem de sayılamayan isimlerde There isn’t a pencil on the table.
kullanılabilir. Sayılabilen isimlerde birkaç manası verirken
sayılamayan isimlerde ise biraz anlamı katmaktadır.
There are books in the bag.
Some pencils (birkaç tane kalem) some milk (biraz
süt)Some books (birkaç tane kitap) some water (biraz su) There aren’t books in the bag.

I want some water. There isn’t any water in the fridge.

Give me some apples. There is some water in the fridge

You might also like