Professional Documents
Culture Documents
Özgür Taburoğlu - Şizoanaliz İnsan Öncesi Manzaranın Moleküler Anlatısı
Özgür Taburoğlu - Şizoanaliz İnsan Öncesi Manzaranın Moleküler Anlatısı
Özgür Taburo¤lu
çecek ve k›r›lmam›fl bir yans›ya arac› olabilecektir. Lacan'›n iyi niyetli önerisi-
ne karfl›n, psikanaliz bir söz bollu¤u olarak tan›mlanabilir. Psikanalizin kendi
sözlü¤üne kapanan lafbazl›¤› ve belagat›, rahats›z olan›n karfl›s›na üstesinden
gelinemez dolay›mlar ç›kart›r. Lacan için, analizi yap›lan›n s›rr›na erece¤i ve
bilincine yükseltece¤i dolays›z gerçekler yoktur; ancak rahats›z olan› kendi
ruhsal kimyas›yla bafl bafla b›rakmayan bir metafizi¤in varl›¤› da ortadad›r.
Psikanaliz rahats›z ruhlar›, bir üstkurmacaya ve ayr›cal›kl› ruh konumlar›na
uyarlamak isterken, Lacan, psikanalizin eti¤ini, arzunun seyrini serbest b›rak-
mas›yla iliflkilendirir. Böyle bir etik, psikanalizin belli bir ifllevi tafl›mas›na,
farkl› ruhsall›klara çeflitli öyküler yak›flt›rarak pedagojik konumlar almas›na
karfl› koyacakt›r. Analist sessizli¤iyle, kendi biyografisinin ve seçimlerinin öte-
sine geçerek, analiz edilenin kimyas›na, arzu da¤›l›ma dokunmaz.
Psikanaliz tüm ruhsal belirtileri, "anne-baba-ben" üçgeninde kurulu bir
geometriden okur. Buna göre, bedendeki libidinal da¤›l›m veya arzu yat›r›m-
lar› bu sonlu geometrinin içerisinde flekil bulur. Bilinçd›fl›, psikanalizin ebe-
veynleri merkeze alan uzay›nda Oidipus anlat›s› boyunca oluflur. Olas› bir tek
Oidipus anlat›s› vard›r ve anlat›dan sapmalar halinde psikanaliz devreye gire-
rek tamamlanmam›fl olan› telafi eder. Deleuze ve Guattari'nin sözlü¤ü için-
den söylersek, psikanaliz "molar" benliklerin kurulmas›nda arac› olur. Psika-
naliz içinde arzunun belirli yat›r›mlarla uygun bir organizma kurmas› için fle-
malar gelifltirilir ve bu yolla bast›r›lm›fl olan›n sa¤altan bir aç›l›fl›, kontrollü
bir dile getirilifli amaçlan›r. Psikanaliz bilinçd›fl›n›n verileriyle travmatik karfl›-
laflmaya arac› olarak, bilinçd›fl› temay› asimile etmeye, fark› indirgemeye, bas-
t›r›lm›fl olan›n dönüflünü belirli bir benlik çat›s› alt›nda çözmeye u¤rafl›r. Psi-
kanaliz bilinçd›fl›n›, üstesinden gelinmesi gereken bir tekinsizlikler y›¤›na¤›
olarak kavrar. Gündelik olan›n diliyle yeniden seslendirilen bilinçd›fl›na tan›-
d›k bir içerik, biyografik bir nedensellik yak›flt›r›l›r.
Deleuze ve Guattari, flizoanalizi yeni bir uzay (Euclid ve Descartes uzay›-
na karfl›, Riemann uzay› gibi) ve yeni bir fizik düzlem (Newton fizi¤ine karfl›,
Leibniz ve Spinoza'n›n fizi¤i gibi) üzerinde kurmaya giriflirler. fiizoanaliz, psi-
kanaliz metinlerini çözen, söken bir anlat› olarak kurulur. Bunun için Dele-
uze ve Guattari, Anti-Oedipus ve A Thousand Plateaus boyunca gelifltirdikleri,
psikanalizin etkinli¤ini yabanc›laflt›ran, oldukça al›fl›lmad›k bir kavram tak›-
m› önerirler. fiizoanaliz bir bak›ma psikanalizin aç›k verdi¤i, dilinin sürçtü¤ü
yerdir. Di¤er disiplinlerde oldu¤u gibi Bat› tarz› düflüncenin uzay›nda ortaya
ç›kan ve Bat› metafizi¤inin bulaflt›¤› psikanalize karfl›t bir anlat› olan flizoana-
liz, Deleuze'ün izini sürdü¤ü, yeniden ve kimi yerde bozarak okudu¤u düflü-
nürlerin (Lucretius, Stoikler, Spinoza, Leibniz, Kant, Nietzsche, Bergson, vs.)
katk›s›yla çerçevesini çizdi¤i bir uzayda flekillenir. Deleuze'ün yeniden oku-
‹nsan Öncesi Manzaran›n Moleküler Anlat›s›: fiizoanaliz 91
nifying) bir düzlemde a盤a ç›karlar. Duygulan›m fleylerin yan yana gelifllerine
ve birbirlerine eklenmelerine yönelik, ince ayarlanm›fl bir optikle ortaya ç›ka-
bilir. fieylerin biraradal›¤›nda ve bitiflmelerindeki yaban›ll›k daha henüz kay-
bolmam›flken ortaya ç›kar duygulan›m. Varl›k'›n katmanlaflmam›fl düzeyle-
rinde iflleyen bu anlama flemas›, flekil bulmam›fl bir düzlükte iflaretli olan an-
lam olas›l›klar›n› ve gösterge p›r›lt›lar›n› yakalar. Kurulu bir anlam/gösterge
rejimi yerine, çoklu bir semiosis'e, yerinde durmayan içeriklere rastlanabile-
cektir böylece. ‹çerik burada, jeolojik düzeyde kaynaflan moleküllerin ve frak-
tallar›n anl›k iç içe geçifllerinin sonucu gibi ortaya ç›kacakt›r. Anlaml› olan,
moleküler birimlerin titreflerek molar bir bileflkede yer bulmalar›yla görünür
olabilir. Anlam belirli bir uzayda bir araya gelmifl moleküllerin hareketlerinin
sonucu olan bir ›fl›ma, bir alg›lanabilirliktir.
Deleuze'ün, Leibniz ve Spinoza dolay›m›yla tasarlad›¤› fizi¤in düzlemine,
insana ait her fley, ancak bedene ask›nt› olan organizmay› sökerek, ben diye-
bilmenin rahatl›¤›n› sa¤layan bir öznelikten ve göstergelerine olan güvenin-
den s›yr›ld›¤› konumuyla yerleflebilir. Varl›k'›n s›radüzeni bu yolla bozularak,
molar özneliklerin yerine, arzu mekani¤inin birimleri, elemanter makinalar
ortaya ç›kar. Fiziksel ve jeolojik olan›n sa¤lad›¤› içkinlik düzlemi, ayn› za-
manda bir metafizik olarak ifller ve gerçek olan, kayna¤›n› hep bu düzlü¤ü ka-
teden makinalar›n arzu yükünden al›r. Bu, kendini bilerek eyleyen öznenin
yerini arzulayan makinalar›n (desiring machines) almas›d›r. Deleuze ve Guat-
tari için, "özne, makinalar›n yan›nda bir art›k olarak üretilir ... makinalara
eklenti olarak kurulur veya makinalara bitiflik ayr› bir parçad›r. Öznenin ken-
disi merkezde de¤ildir, bu konum makinaca iflgal edilir, özne içerisinden geç-
ti¤i konumlarla, kararl› bir kimlikten yoksun, sonsuza kadar merkezsizleflmifl
olarak tan›mlan›r".5
Özneli¤in tan›mlanan bu yeni düzleminde fizi¤in varsay›mlar› metafizik
bir konum al›r. Deleuze ve Guattari burada kendi metafiziklerinin uzay›n›
kurmufl gibidirler. Bu uzayda mikroskopik bak›flla teleskopik olan ayn› fleyi
ele verir olmaya bafllam›flt›r. Bütün di¤er metafiziklerde oldu¤u gibi burada
da elemanter olanla, ona yörüngesini veren bir bütünlü¤ün tan›mlan›fl›na
rastlanabilecektir. Burada kurulan metafizi¤in fark›ysa, tikel parçac›¤› bir bü-
tünlü¤e tabi görerek de¤erlendirmek yerine, aradaki yar›-nedensel iliflkinin
formülünün ç›kar›lmas›d›r. Deleuze ve Guattari'nin Anti-Oedipus ve A Tho-
usand Plateaus'da makinalarla donatt›klar› metafizikte, bu elemanter arzu ma-
kinalar›, daha bütünsel organs›z bedenlere (body without organs) hep bir yar›-
tabiyetle iliflirler. Böyle bir metafizik ayn› uzay içerisinde olumsal olanla, zo-
runlu olan› bir arada bar›nd›racakt›r. Arzulayan makinalar, atomlardan çok
birer hareketli-monad gibi seyrederler ve sürekli yörüngelerinden taflarlar. Ar-
94 Defter
bilir olan yaln›zca türevlerdir; çokseslilik ise, tek bir iflaret sistemindeki meta-
forlarla ço¤alman›n karfl›l›¤›d›r. Psikanaliz çok biçimli olan›, Oidipus'un düz-
lemine yans›tarak, fark›, ayn› olan›n göz boyay›c› çeflitlemelerine dönüfltürür.
Psikanaliz, merkezkaç bir güçle onun varsayd›¤› uygun varolufl yörüngesinin
d›fl›na taflan parçalar› anlafl›lmazl›¤›n, olmay›fl›n alan›nda b›rak›r. Psikanalizin
art›¤› olan ise flizoanalize malzeme olur.
fiizoanaliz, metonimik bir ço¤alma düzeyinde anlaman›n yoludur. Bu
düzeyde, yükseltisiz bir jeolojide eklenerek da¤›lan anlam yo¤unluklar› sürek-
li hal de¤ifltirir. Ortaya ç›kan özetlenemez, indirgenemez, paranteze al›namaz
ve temsil edilemez bir kendiliktir. Görünen, kendisinden baflka bir fleyi ele
veremeyecek kadar elemanterdir. Ortaya hatlar› belirgin bir bütünlük ç›kmaz
ve görünenin ard›nda aç›klanmay› bekleyen bir ana fikir de saklanmamakta-
d›r. Yeryüzüne yak›n yerde beliren manzarada kendisini açan her fley, eflsizli¤i
ile varolan birer haecceity'dir. Haecceity yaln›zca kendisini betimleyip, kendi
varl›¤›na gönderme yapar. Bütün olandan kopmufl de¤ildir. Haecceity bütün
olan›n aç›l›m› de¤il, kendisine eflit, kendine yeten bir monad't›r.
fiizoanaliz, insan öncesi bir peyzaj›n içerisinden seslenir. Benli¤in olufl-
mad›¤›, "ben" diyebilmenin olanaklar›yla d›flar›s› ve içerisinin ay›rt edileme-
di¤i bir uzayda ortaya ç›kar. Grozs, çocu¤un, Lacan taraf›ndan tan›mlanan
ayna evresinde buna benzer, henüz ayr›flmam›fl ve oluflmam›fl öznelik öncesi
konumunu dile getirir: "Bedenin oluflumu, çocu¤un kendisini k›r›nt›lardan
ve parçalardan kurulu olarak deneyimlemesinin temelidir. Çocuk annesiyle
ayr›flt›r›lamaz bir birlik kurar ve kendisini çevresinden ay›rt edemez. Kendi
bedensel s›n›rlar›n›n fark›ndal›¤› yoktur. Birlik oldu¤u ve bir bütünlük kur-
du¤u fleylerden ayr›flmayan bir heryerdeliktir."15 fiizoanaliz, bak›fl›n› böyle bir
ayr›flmam›fll›¤›n, oluflmam›fll›¤›n içkinli¤ine yöneltir. Henüz molar birikinti-
lerin kurulmad›¤›, organizman›n oluflmad›¤› ve flekilsiz bir bedenin tonlama-
s›n›n yap›lmad›¤› bir düzeyde flizoanaliz, moleküler bir kaynaflman›n içerisin-
de el çabuklu¤uyla, farkl› beden ve ruh kiplerini anlamaya koyulur. Deleuze
ve Guattari, bu yaban›l uzamdaki kavray›fl› bir yetkinlik olarak görürler ve bu
tür bir bak›fl olana¤›na eriflebilmek için gerekli gördükleri "duygulan›msal at-
letizm"den (affective athleticism) söz ederler. Katmanlaflm›fl ve üst üste binmifl
metinleri, yo¤unluklar› tersine katedebilmek için gösterilen istençtir bu. Bu-
rada Kartezyen vizyonda oldu¤u gibi sadece zihinsel duygulan›mlar de¤il,
tüm bedenin olanaklar› göz önünde tutulur. Yaln›zca molar bir birikinti olan
ak›l de¤il, bedenin tüm geri kalan "k›r›nt›lar›" da bir oluflun içerisinde iflbirli-
¤ine girerler.
Ancak flizoanaliz tutarl› bir yöntemsel bak›fl kurman›n pefline de düflme-
yecektir. ‹fllevi daha ziyade, psikanalizin söylemine asalak bir biçimde psika-
‹nsan Öncesi Manzaran›n Moleküler Anlat›s›: fiizoanaliz 101
g›ç ve ç›k›fl›n ayn› bedende bulufltu¤u, varl›k ve varolufl aras›ndaki aç›n›n yo-
koldu¤u eskatolojik buluflma yeridir. Burada düflünce (nous) ve do¤a (physis)
ayn› düzeyde, s›radüzeninden koparak bir araya gelir. Niyetlerin, ilgilerin,
dolay›mlar›n, temsillerin ve tüm molar birikintilerin yerini farkl› olana aç›-
l›mlar sa¤layabilecek yo¤unluklar al›r.
—
Notlar:
1. Deleuze, G. (1990), Expressionism in Philosophy: Spinoza, Zone Books; (1993)
The Fold: Leibniz and Baroque, Minnesota Pr., Minneapolis.
2. Deleuze, G. (1990), Expressionism in Philosophy: Spinoza, s. 227.
3. Bumin, T. (1996), Tart›fl›lan Modernlik: Descartes ve Spinoza, YKY, ‹stanbul, s. 9.
4. Deleuze, G. (1990), s. 233.
5. Deleuze, G. ve Guattari, F. (1990), Anti-Oedipus, University of Minnesota Press,
Minneapolis, s. 20.
6. Deleuze, G. (14 Kas›m 1997), Desire and Pleasure (www.arts.monash.edu.au/vis-
arts/globe/issue5/delfou.html).
7. Guattari, F. (17 A¤ustos 1995), Pragmatic/Machinic (www.peach-
net.edu/~mnunes).
8. Deleuze ve Guattari (1988), A Thousand Plateaus, University of Minnesota Press, s.
151.
9. Deleuze ve Guattari (1991), Anti-Oedipus, s. 22.
10. A.g.e., s. 20.
11. A.g.e., s. 21.
12. A.g.e., s. 15.
13. A.g.e., s. 21.
14. A.g.e., s. 26.
15. Grozs, E. (1990), Jacques Lacan: A Feminist Reading, s. 34.
16. Guattari, Pragmatic/Machinic, s. 15.
17. Deleuze ve Guattari (1988), A Thousand Plateaus, s. 151.
18. A.g.e., s. 162.
19. A.g.e., s. 479.
20. A.g.e., s. 485.
21. A.g.e., s. 491.
22. A.g.e., s. 500.
23. A.g.e., s. 162.
24. A.g.e., s. 160.
25. A.g.e., s. 165.
26. A.g.e., s. 163.
27. A.g.e., s. 155.
28. Deleuze, G., Desire and Pleasure, s. 7.
29. A.g.e., s. 7.
30. A.g.e., s. 7.
31. A.g.e., s. 4.