Professional Documents
Culture Documents
n p .. 1 • nn -I •
lurkıye i arım
XVII. Asır
lî?.. ;
d:
K İT A P L A R I
i'
\ BMîunmasai-
n.
7.5 LİRA
Levent Şahverdi Arşivi
Başlangıcından Zamanımıza Kadar
TÜRKİYE
TARİHİ
T. YILMAZ ÖZTUNA
8. CİLT
Hayat
KtTAPLARt
TARİ H
SERİSİ I (C ilt 8 )
Kapak Resmi!
tstanbul, Sultanahmed Camti
XVI. ASRIN SO N U
;(1566-.1595)
(Devam)
Donanm a kurm aya çalıştı. Fakat İran 'ı Türkiye gibi bir de
nizci devlet 3'apanıadı. Esasen İran ve H indistan Türk im para
to rlu k ları da Türkiye gibi büyük bir deniz kuvvetine sabip ol
saydı, tarihin akışı değişebilirdi. Çünkü Avrupalılar, Hindis
ta n ’a ve Asya’ya m üdahale edemezlerdi.
değerli b ir kum andan olduğu için, Sinan Paşa tarafm dan se
vilm iyordu. Orduya vardıktan 33 gün sonra, 20 tem m uzda Si
nan Paşa tarafm dan azledildi. Lala M ehmed Ağa gibi Sokollu-
zâdeler’den olan Peçevî: "(S inan P aşa) Yemişçi H aşan Ağa
ki, kendinin hem-cinsi Arnavud âdem îsi idi, (yeniçeri ağalığı
n ı) an a erzânî g ö rd ü ” (II, 145) diyor. S onradan dam at ve
sadrâzam olan bu Yemişçi H aşan Ağa, son derece değersiz
b ir adam dır
Sinan Paşa, 17 tem m uzda Tata, 29'da S enm arton kale
lerini aldı. Arşidük M athias, büyük ordusuyla T ata civarında
olduğu halde, ü stü n T ürk ordusuyla karşılaşm aya cesaret ede
m edi (H am m er, V II, 271-2). Bu Tata, B udapeşte'nin 55 km .
kuzeybatısındadır.
kakılm ıştı. Veliahd in, babasının elini öpm esi üzerine m ehıer
takım ı çalmaya başladı ve artık 56 gün m ehter, ince saz, kö
çekçe takım ı gibi musiki topluluklarının sesi kesilmedi.
Gerçek büyüklükleriyle şekerden 9 fil, 17 aslan, 19 pars,
22 at, 21 deve, 4 zürafe, 9 denizkızı, 8 ördek, 11 leylek, 25 şa
hin, 8 tu rn a yapılm ıştı. Aynca 15 at, şekerlem e taşıyordu.
Hepsi halka dağıtıldı. Sıra, vezirlerin düğün hediyelerini tak
dim e geldi. Sadrâzam Sinan Paşa 4Ü.000 duka (20 milyon TL.)
değerinde atlar ve m urassâ at takım ları, 2. Vezir Siyâvuş Pa
şa 20.000 duka (10 milyon TL.) değerinde at ve kum aş, 3. Ve
zir Mesih Paşa 30.000 duka (15 milyon TL.) değerinde 4 at ve
150 takım elbise, 4. Vezir Cerrah Mehmed Paşa 15.000 duka
(7.5 milyon TL.) değerinde atlar, köleler, cariyeler, kum aşlar
ve güm üş eşya, Kâhyabey (iş içleri bakanı) Osman Ağa 10.000
duka (5 milyon TL.) değerinde güm üş yemek takım ları, Çer
keş ve Gürcü köleleri sundular. Yalnız bu hediyelerin tutarı
115.000 duka (67,5 milyon TL.) tutm aktadır. Diğer devlet
adam ları, hattâ zengin tacirler, arm atö rler de hediye vermi.ş-
lerdir.
Düğün devam ettiği m üddetçe her gece 1.000 ekm ek,
1.000 tepsi pilâv, 20 sığır ve bu m iktarda diğer yiyecek, hal
ka ikram edildi. Sığırlar, boynuzları da dahil, bütün olarak
kızartılıp dağıtılıyordu. T ü rk ler’den sonra yabancılar da he
diyelerini takdim ettiler. Almanya, Fransa, Lehistan, Venedik,
T ürkistan, İran büyükelçilerinin hediyeleri dikkati çekiyordu.
Fakat Fas fevkalâde elçisinin sunduğu hediyeler, hepsini göl
gede bıraktı. Bu hediyelerin başlıcalan, altın tellerle işlenm iş
2 hah, incilerle işlenm iş bir m ücevher kutusu, 4 ipek secca
de, em salsiz bir pırlantayla süslü bir sorguç, baştan başa m ü
cevherler takılm ış at takım ları, top top kum aşlardı. Bu hedi
yelerden başka Fas’ın yıllık vergisi olan 40.000 duka (20 mil-
j'on TL.) da Hazine’ye teslim edildi. Almanya îm p a ra to ru ’nun
gönderdiği hediyelerin değeri 40.000 duka (20 milyon TL.),
Venedik Doçu’nun gönderdikleri 8.000 duka (4 milyon TL.)
tutuyordu.
Geceleri atılan fişekler, şehri gündüze çeviriyordu. T ürk
deniz kuvvetlerinin hazırladığı bu fişekler atıldıktan sonra,
yüzlerce m etre yükseklikte rengârenk dağlar, kaleler, gemi
ler, filler ve buna benzer şeyler vücuda getiriyordu ki, XVI.
asır Türk teknik ve sanatının derecesini gösterm esi bakım ın
dan m ühim dir. Sokollu’dan dul kalan padişahın kızkardeşi
İsm ihan S u ltan ’ın 900 kölesi, çeşitli danslar yapıyor ve m ito
lojik konuları işleyen oyunlar oynuyorlardı. 16-17 haziran ge-
m aye rejim i sona erm iş, sonra birkısım topraklar daha kay
bedilerek sın ırlar az da olsa b ir gerilem e gösterm iştir.
K anunî’nin 1566’da bıraktığı devlet 1.998.003 krn"si Av
ru p a ’da, 4.169.177 km "si Asya’da, 8.725.720 km"si A frika’da
olm ak üzere 14.892.900 km"yi buluyordu. II. Selim zam anında
Kuzey Tunus (60.000 km*), Kıbrıs (9.251 km*), Sum atra ada
sının kuzey doğusu ile M alaya’nın günej'inden bir kısmını içi
ne alan Açe (200.000 km ') devlete katıldı ve takriben 15.162.
151 km"ye erişildi. III. M urad devrinde yapılan fütuhat mu
azzam oldu. Asya kıtasında Doğu G ürcistan, Erm enistan, Şir
van (Kuzey Azerbaycan), Güney Azerbaycan (H azar sahil
leri hariç), Ardelân (K ü rd istan ), K irm ânşâh, Lûristan, Hû
zistan: Avrupa kıtasında Dağıstan ve Kuzey Kafkasya fethe
dildi. 696.937 km ' büyüklüğündeki Lehistan (Polonya) kırallı-
ğı himaj'eye alındı ki, asıl L ehistan’dan başka Litvanya büyük-
dukahğım , yani Litvanya, Beyaz Rusya ve Doğu U krayna’yı
içine alıyordu. Keza 3.051.699 km ' kadar bir büyüklük arze-
den Fas im paratorluğu da himayeye alındı. Kenya, Tangan-
yika, Mozambik kıyılan, Zengibar adaları. Doğu S udan’da ba
zı ülkeler, keza Türk him aye vej'a hâkim iyetine girdi. Bu su
retle devletin büyüklüğü Asya’da 4.815.832 k m '’yi, A vrupa’d a
2.848.940 km '’yi (Lehistan hariç 2.152.003 km '), Afrika’d a
12.237.419 km*’yi (Fas hariç 9.185.720 km*) buldu. 3 kıtadaki
toplam 19.902.191 km ' (Fas im paratorluğu ile Lehistan kıral-
lığı-Litvanya büyük-dukahğı hariç 16.153.555 km ') tu tm a k ta
dır. Bu, Osmanlı devletin âzam î genişliğini, aynı anda eld,e
tu tu la n en geniş sınırı teşkil eder. F akat Osm anlı T ürkleri’nin
şu veya bu devirde ellerinde tu ttu k la rı veya him ayelerini
kabul ettirdikleri ülkelerin hepsi bu sınırların içine girm em ek
tedir. Bu sın ırlar dışında kalıp da O sm anlılar’ın şu veya bu
devirde ellerinde tu ttu k ları veya him aye ettikleri yerler şöy-
ledir;
A frika’da Yavuz devrinde fethedilen Nubya ve K assala
eyaletleri dı.şmda kalan Doğu Sudan (1.245.663 km ') ve Ugan
da (243.382 km*) ki her ikisi de Sultan Aziz devrinde, XIX .
asır ortaların d a Türkiye him ayesine girm iştir ve K anarya
A dalan’nın en doğudaki adası Lanzarote ile M adeira’nın bir
kısmı (1.000 km '); Asya’da gene S ultan Aziz devrinde T ürkiye'
ye tâbi olan Doğu T ü rk istan ’ın b ir kısm ı (800.000 km '), a y n
ca İra n ’da Hâmse ve H em edân eyaletleri ile Geylân eyaletinin
üçte biri (63,453 km '), Isfahân, Yezd, Kazvîn, Rey (T ah ran )
eyaletlerinden parçalar (50.000 km '); Avrupa’da İtalya’da ve
F ran sa’da O tranto, Korsika adası, Elba adası, Gozo adası.
Türkiye
İran
H indistan
Çın
Ism an va
Almanva
Fransa
İn g iltere
Türkistan
Güne\ Hindistan
Venedik
Rusya
Bu 12 devlet dışında Lehistan (Polonya) ile Fas da bü
yük devlet m ahiyetindedir. Fakat bu iki devlet, 1592’de T ür
kiye im paratorluğuna bağh olup, tam istiklâllerini kaybet
m işlerdi. i
Türkiye ve en büyük H ıristiyan devleti olan Ispanya, bü
yüklüklerinin zirvesindedirler ve önce hafif, sonraki asırlar
da hızlı bir inhitata nam zet bulunm aktadırlar. İran Türk im
paratorluğu, dünya devletleri arasında Türkiye’den sonra 2.
gelm ektedir ve Büyük Şah Abbas devrinde, hafif de olsa yük
selm esine devam etm ektedir. H indistan Türk im paratorluğu
na (T im urogullan) gelince, bu devlet, büyük bir azimle H ind
kıtasının birliğini yapm aya çah.şm aktadır (X V II. asrın sonla
rın a doğru bunu b aşarır) ve yükselm e hızı, tra n ’ınkinden çok
daha fazladır. Netekim XVII. asrın ortalarında İra n ’ı 3. lü
ğe d ü şürüp dünyanın 2. devleti olacaktır. Çin, Uzak-Doğu’nun
rakipsiz büyük devletidir. Almanya, duraklam a devresindedin
Henüz Fransa ve İsveç’ten büyük darbeler yem em iştir. F ran
sa ile İngiltere, yükselm e çağındadırlar. Asrın sonlarında
F ran sa'd a IV. H enri, İngiltere'de 1. Elizabeth, devletlerini
A vrupa’nın gerçekten m ühim siyasî teşekkülleri haline yük
seltm işlerdir. Ispanya’nın bu iki devlete karşı nispetsiz olan
üstünlüğü, gittikçe m uvazene bulm aktadır. İngiltere ve Fran
sa, deniz güçlerini a rttırm a ve söm ürge edinm e yolundadırlar.
Venedik, hafif de olsa inhitatına devam etm ektedir. K ıb n s’ı
kay b ettik ten sonra bütün gücüyle G irit’e sarılm ıştır. XV. as
rın o rtala n n d a en güçlü ve zengin H ıristiyan devleti olan Ve
nedik Cum huriyeti, bu durum unu iyiden iyiye kaybetm iş du
ru m d ad ır, fakat daha 1715’e kadar büyük devletler arasındaki
yerini koruyacaktır. Rusya, hafif bir yükselme devresindedir
ve Kuzey Asya'da, S ibirya’da yayılmaya çalışm aktadır Henüz
B altık Denizi’ne, hele K aradeniz’e çıkm ak üm idi yoktur, fakat
BİBLİYOGRAFYA
IX . K itab'ın sonunda verilecektir.
^ *•
! A \ / T y i '{ I
^ /| , * 7 x ;fc
- ? 'î \
I V / ’ ç ■ ■ ■ •'> •■ >
•■ A ~ -v < J - ... i
k'w.'\'"; '''i'
- f?*-' '
\ ~U, ‘i
W ^ \ SoHu™ \ ‘‘
i Kü.,yl, J
(1 5 9 5 - 1 6 4 0 )
D am ad İb ra h im P aşa’m n 3. S ad âre ti
(6 O cak 1599 - 10 T em m uz 1601)
Eğri Fâtihl III. Sultan, Mehmed Han’ın Ölümü (21 Arabk 1603)
Eğri Fâtihi III. Sultan Mehmed Han, 21 aralık 1603 günü
sabahın erken saatlerinde öldü (N aim â, 1, 365-6; Solak-zâde,
682; M üneccimbaşı, III, 614-5). Tarihçiler, büyük oğlunun ida
m ına pişm an olup vicdan azabına tutulup hastalandığını ya
zıyorlar. Annesi Safîye Vâlide-Sultan’ın ekseriyetle zararlı te
sirinden kurtulam am akla beraber, III. Mehmed, babası III.
M urad ve büyükbabası II. Selim 'in sefere çıkm am ak gelene
ğini bozup Eğri seferine çıkm ış, «Eğri Fâtihi» unvanıyla ta
rih e geçm iştir. Doğu dillerine, edebiyat ve ilim lerine tam
m ânasıyla vâkıf olan f l l . Mehmed, «Adlî» m ahlasıyla kuvvetli
şiirler yazm ıştır.
III. Mehmed devrinde iktidara gelen sadrâzam lar, bu
bahsim izde görüldü. Devrin şeyhulfşlâm ları şunlardır: Bos
tan-zâde M ehmed Efendi’nin 4 yıl, 8 ay, 21 gün süren ve
ölüm üyle biten 2. m eşihatı (11 tem m uz 1593 • 1 nisan 1598),
Câm î’u ’r-Riyâseteyn Hoca Mehmed Sâdeddin Efendi’nin ölü
m üyle biten 1 yıl, 6 ay, 1 günlük m eşihatı (1 nisan 1598 -
2 Ekim 1599), Şeyhülislâm E bussuud E fendi’nin am ca oğlu
dan ard ard a im dat istem işler, fakat cevap dahi alam am ışlardı.
E stergon m üdafileri arasın d a bulunan Peçevî’nin ifadesine
göre «,şiddet-i harâretden m erm erleri yalıyan ve «bir k atra
su> de)FÜp cân verip cân alan elsiz ve ayaksız» yarah ve sa
k at gazilerin yanında eli silâh tutabilen asker de gittikçe aza
lıyordu. 7 ağustosta • Peçevî'nin akrabası olan - Anadolu bey
lerbeyisi Lala Mehmed Paşa, düşm an hatlarını yararak dışa
rıd an kaleye gtrmi.ş, fakat Estergon'a ancak 1.40Q asker soka-
İHimişti. Ehş kale, barut ve su d ep o lan , çoktan A hnanlar'm
etine geçmiş, Estergon sancak beyi K ara Ali Bey şehit o Ihhiş,
y erine Seyyid Bey gelnüştL B u dıırum da bilhassa Y oüçeri
sınıfındaıı olan m üdafUer yılgınlık g ö s te rin c e başladılar. H a^
t â S ir« n alay beyi H ü s c io Bey'i zorla kale kapasın-
d ışa n atarak, teshin m üzakeresine gtrişm esim ş ifle d ile r.
H üseyin Bey, yanm a m urahhas' sıfatıyla Peçevi'yi dn-istem iş.
hüyük tarih çi d e Arşidok M atthias ile m üzakereye m em u r ol-
n n ^ tu r. M üzakere sonnnda A rşklük, T ürkler'in üzerlerinde
taşıyabilecekleri h er türkü eşya ile kaleden çıkıp gitmekeriıû
k abul ettL Zira Alman o r ^ s u , dehşetli zayiat verm iş, ilk
başkum andanım bile kaybetm işti. Çoğu yarah ve sak a t olan
gaziler. Tuna üzerintkeo gem iye binip E stergon'u kanlı yaş
lar d ö kerek terk e ttilcr. Budapeşte>-Viyana yohmıla bulunan
ve her taşı Türk kanı, teri ve göz yaşıyla sulanan T ü rk a k ın a
beylerinin başlıca m erkezi olan bu m âruf kale, b undan tam
52 yıl, 13 gün önce. K anunî S u lta n -S û lc tn a o tarafından E s
terg o n sefer-i hüm âyûnunda fethedilm iştL Alman işgali 10 yü,
1 ay. l gün sürm üş, Estergtm , 3 ekim 1605’te, Peçevî’nin ya
k ın akrab ası olan S adrâzam Lala M ehmed P aşa tarafındiuı
geri atınm ışiır. Lala Paşa, E stergon'u turakarak ayrılan ga
ziler arasuıdaydı ve beylerbeyi = paşa rütbesinde bulunan tek
generaldL E&ıergou'un bir cbem m iyeti de, bütün M acaristan
katoliklerinm başı olan başpiskoposun bu şehirde oturm asıy-
d ı Türk hâkim iyeti devrinde de başpiskopos, m ükellef şato
sunda o tu ru r, biitün K atolik M acarlar’ın dini, hattâ m edeni
işlerini görürdü.
AvusturyalI büyük taribçf H arnm er şöyle cRyor (V II, 308):
«Türkler, E stergon’u aldıkları zaman, şehrin bütün eski eser-
lerine saygı gösterm işler, şatolannı. h attâ şatolardaki tablo
ları, bütün hâkim iyetleri m üddetince aynen m uhafaza etm iş
lerd i. Fakat Alm anlar, T ürkler'den aldıklan şehre girer gir
m ez vağtnaya başlayıp bütün tarihi eserleri tah rip ettiler.»
6 gün sonra, Vişgrad kalesi de Alm anlar'a teslim oldu.
K ale kum andam O sm an Ağa, B udin yeniçerilerinin eski ku-
rak [I. Gazi Giray Han, tarih çi ve devlet adam ı olarak Şey
hülislâm Hoca Sâdeddin Efendi, şair ve devlet adam ı
olarak m üstakbel şeyhülislâm Yahyâ Efendi, asker olarak
Sadrâzam Sokoliu-zâde Lala M ehmed Paşa ile Tiryâki H aşan
Paşa ve onun kethudâsı olan İskender Paşa, denizci olarak
M urad Reis, m im ar olarak M ehmed Ağa, b estek âr olarak Zâ
k irî H aşan Efendi, şair olarak Nev’î, Bâkî, R ûhî ve N ef’î, tarilv-
çi olarak Alî, Selânikî ve genç Peçevî’dir. Bu şahsiyetlerin bir
kısm ı III. M ehmed devrinin tam am ını, b ir kısm ı ilk yıllarım
yaşam ış, b ir kısım da ilk şöhretlerini bu çağda yapm ışlardır.
Gene bu devirde Türkiye dışı T ürk âlem inde T ü rk istan ’da
1. Abdullah Han, İra n ’da I. Şah Abbas, H in distan’d a A bdür
rah im H an K arakoyunlu, büyük şahsiyetlerdir.
da T ü r k iy e ile Is p a n y a a r a s ı n d a h iç b ir z a m a n su lh y a p ıla
m a m ı ş t ı r ( A lm a n y a ile I s p a n y a ’nın b a şın d a , biri ChaıTes-
O u in t'in k a r d e ş in d e n , d iğ eri o ğ lu n d a n g e le n a y n ı H a b s b u r g
h anedanı b u lu n m a k ta d ır).
İ ş te S in a n P aşa'n ın d e v le t in b a ş ı n a s a r d ığ ı 13 yıl, 4 ay,
8 g ü n lü k b ü yü k T ü r k iy e -A lm a n y a s a v a ş ı, bu S it v a t o r o k M u a
h e d e s i ile 11 k a sım 1606’da so n b u lm u ş t u r . M u a h e d e . 12 n is a n
1663'te T ü r k iy e y e n id e n A lm a n y a 'y a h a rb ilân e d in c e y e k a d a r
56 yıl, 5 ay, 1 g ü n y ü r ü r l ü k l e k a lm ıştır .
Sitvatorok Sulhu ile Türkiye. Avrupa’da nispeten uzunca
b ir sükûn devresine girer Almanya ile 57 yıl savaş olmıya-
caktır Venedik’le savaş ancak 39 yıl sonra çıkacaktır. Rusya
ile yapılan savaşlar, ikinci derecede olaylar hâlindedir. An
cak Lehistan ile VI. bahsimizin m evzuunu teşkil edecek bir
savaş vardır. Bu m üddet içinde Türkiye, 1639’a kadar İran'la
devamlı savaş halindedir ve büyük askerî ve siyasî olaylar
BatTda değil, Doğu’da, İran cephesinde geçer. Avrupa’da Otuz-
yıl Savaşı'nın çıkm asının da, Türk-Avrupa m ünasebetlerinin
durgunluk safhasına girm esinde büyük payı m evcuttur. Sitva-
to ro k 'tan itibaren başhyan bu durgunluk safhasının eşiğinde
A vrupa'nın siyasî durum unun k arak teristik ve tipik buldu
ğumuz noktalarına dokunm akta, Türkiye tarihini cihan ta
rihi çerçevesi içinde anlam ak bakım ından büyük fayda var
dır. Önce T ürkiye’nin m u h tar eyaletlerinden biri olan ve
hüküm darına T ürkler'in kıral payesini verdikleri Erdel
(Transilvanya) prensliğinin durum unu gözden geçirip, sonra
Avrupa devletlerinin vaziyetine tem as edeceğiz.
Almanya’da Durum
Almanya için pek uğursuz olan, buna karşılık İsveç’i bü
yük devletler arasına sokan ve Fransa'nın gerçek büyüklü
ğünü yapan Otuzyıl S av aşlan ’nıo eşiğinde Alman İm para
torluğu, m ezhep kavgaları içindeydi, im p ara to r II. Rudolf,
Charles O uint’in tek erkek kardeşi ve halefi I. F erdinând’ın
toru n u idi. Ataları gibi m utaassıp K atolik’ti. Ancak m etbûu
olduğu Alman devletlerin ehemm iyetli bir kısmı Katolik de
ğil, P ro testan ’dı. P rostestan m ezhepleri arasında da dehşetli
b ir kavga vardı. Bilhassa R eform ist P ro testan ’la Evanjelist
P ro testanlar, biribirlerinden nefret ediyorlardı (Sebiller,
Otuzyıl Savaşı Tarihi, Türkçe trc., I, 71). S ebiller şöyle di
y or (I, 77): ‘‘Avusturya kudretini doğuda ve batıda aşağı
tu tan iki hayırlı baskı, T ü rk ler’le P rotestanlar idi. Fakat bu
iki baskının zorundan kurtulm asına im kân verilince Avus-
luı-ya, bütün korkunçluğuyla yeniden ayağa kalkıyordu."
Ispanya'da Durum
Otuzyıl Savaşı'nın eşiğinde. Almanya’nın aynlm az m üt
tefiki Ispanya’nın durum u da parlak değildi. Müfrit vc mu
taassıp Katolik siyaset, henüz A vrupa'nın en kudretli H ıris
rif ediyor; "Istan y a’yı kem iren bu k urtların ilmi, bizim var
lığımızı çalarak zenginleşm ektirl" (Aym Eser, 652). 1609
eylülünden 1610 tem m uzuna kadar süren 10 ay içinde Va
lencia, Endülüs, Murcia, Kastilya, Aragon ve Katalonya eya
letlerindeki bütün Araplar, Ispanya’dan atıldı. Henüz Ispan
ya'yı terketm em iş, yok edilm em iş veya Katolik yapılm am ış
olan bu son M üslüman kitlesi, hayvan sürülerine uygulanan
şartlard an daha kötü şa rtla r altında, dehşetli zulüm lerle de
nize doğru sürüldü. Yüz binlercesi, denize erişem eden Is
p an y a’nın kara toprakları üzerinde can verdi. Valencia dağ
larına çıkan 40.000 Arap çetecisi, dehşetli şekilde boğazlandı.
Az b ir kısmı esir olarak satıldı. Nihayet bir kısmı Cebelitâ-
rık ’a kadar getirilerek Kuzey Afrika’ya, T ürkler’in şefkatli
ve vefalı him ayesine bırakıldı. Bu suretle İspanya, en iyi
çiftçi, san atk âr ve sanayici olan 600.000 tab'asını kaybetti.
Kendi kendini fakirliğe ve geriliğe sürükledi. A raplar’dan bo
şalan tezgâhlar işletilem edi. T opraklardan bir kısmı, XIX.
asra kadar boş ve işlenm em iş şekilde kaldı. Bu olayın İspan
ya için pek felâketli olan tarih î neticelerini kestirem iyen Is-
panyollar, bu zulmü, III. Felipe devrinin en büyük başarısı
olarak alkışladılar. Cervantfes gibi bir dâhi bile şöyle diyor
du; "kahram anca b ir hal çaresil Tam bir T an n ilhâm ı!”. An
cak olaya dışarıdan bakan tarafsız m üşahitler böyle düşün
m üyorlardı. Ispanya ve Almanya’yı yenerek Avrupa’nın birin
ci devleti olm ıya hazırlanan F ransa’nın büyük başbakanı
K ardinal Richelieu bu çılgınca sürgünü öğrenince şöyle de
di: "T arihin yüzyıllardan beri kaydettiği en barbarca plânı
İspanya yürürlüğe koydu." III. Felipe, 31 m art 1621’de ölüp
tah tın ı 16 yaşındaki oğlu IV. Felipe’ye bıraktığı zaman, Ispan-
y a’m n tarih î m ukadderatı çizilmiş oluyor, devlet, 1,5 asır
dan beri m uhafaza ettiği en kudretli H ıristiyan devleti olm ak
vasfını kaybetm ek üzere bulunuyordu. XVII. a s n n başların
da Ispanya tarihinin ana h a tla n , A raplar’ın sürgünü ve im
hası, T ü rk ler’e, F ransızlar’a ve tngilirier'e karşı kin d ar ve
lüzum suz b ir düşm anlık, bu devletlere k arşı yapılan devamlı
sav aşlan n verdiği İktisadî sarsm tı, Enkizisyon’un vicdan ve
fik ir hürriyetini yok etm esi, rüşvet ve hırsızlıktan ib aretti.
T ürkiye dahil, dünyam n en geniş arazisine sahip olan bu dev
let, üzerinde güneş batm ıyan bu muazzam im paratorluk, bü
yük darbeler yem enin eşigindeydi.
Ispanya, iç politikasm da olduğu kadar, dış politikasında
da akılsızdı. III. Felipe, babası II. Felipe’nin Batı Avrupa’yı
ele geçirm ek projesinden vazgeçmiş değildi. F ransa kıralı-
İBgUterc’de Durum
III. M ehm ed’den birkaç ay önce, İngiltere’nin büyük hü-
k ü m tla n 1. Elizabetb, 3 nisan I603'te öldü. Devletine büyük
Fransa’da Durum
IV, H enri (1589-1610), Capet hanedanının B ourbon dalın
dan ilk hüküm dar olarak F ransa tah tın a oturdu. 27 şubat
1594’te P ro testan mezhebini bırakarak Katolik oldu. 17 ey
lül 1595’te Papa ile de anlaştı ve F ran sa’daki son P rotestan
üm itleri söndü (Lavisse-Ram baud, V, 277). B una rağm en Pro-
yaşına rağm en iyi Arapça ve Farsça öğrenm işti. "B ah tı” m ah
lasiyle yazdığı şiirlerini tophyan bir dîvânı vardır. Şiirleri ta
savvufa, aşka, kahram anlığa, h attâ siyasete ve m illî hislere
aittir.
1. Ahmed'in 14. padişah olarak 14 yaşında tah ta geçip
14 yıl saltanat sürdüğü ve iki defa 14 yani 28 yaşında öldüğü
eskiden beri tekrarlanm ıştır. III. M ehmed’in öldüğü duyul
m adığı için, bunu Sultan Ahmed, sadâret kaym akam ı Vezir
Kasım P aşa’ya: "Sen ki Kasım P aşa’sın, babam Allah em
riyle vefât eyledi ve ben taht-ı saltan ata cülûs eyledim. Şehri
m uhkem zabt eyliyesin, b ir fesâd olursa senin başın kese
rim !" hatt-ı hüm âyûnunu göndererek bildirm iştir. Biat m e
rasim inden hemen sonra, III. M ehmed’in cenaze töreni yapıl
m ış ve Ayasofya Camii avlusunda babası 111. M urad ve bü
yükbabası II. Selim 'in türbelerinin yanına inşa olunan türbeye
göm ülm üştür. Sadrâzam M alkoço^u Yavuz Ali Paşa, 1. Ah-
m ed ’in cülûsundan ancak 8 gün sonra İstan b u l’a varm ıştır.
K aym akam Kasım Paşa, 2. vezir olm uştur.
T ahta geçtikten 19 gün sonra Sultan Ahm ed Han, büyük-
aoası Safîye Vâüde-SultanT, Eski S aray’a nakletti. Böylece
zevci 111. M urad’ın daha şehzadeliğinde nüfuz kazandıktan
sonra oğlu III. M ehm ed’in bütün saltanat devri boyunca gö
rülm em iş derecede büyük ve çok defa zararb b ir siyasî nü
fuz edinm iş olan Safîye Vâlide-Sultan'm siyasetle ilgisi ke
sildi. Şim di Üniversite Merkez BinasTmn yerinde, Beyazıt’ta
olan Eski Saray, eski padişah zevcelerinin yaşadıkları b ir
yerdi. L. Ahmed’in büyükanasm ı Topkapı S arayı’nda m uhafaza
etm eyip siyasetle ilgisini kesm esi, genç hüküm darın ilk ha
yırlı kararları arasındadır. Aslen İtalyan olan ve Venedik’in
K orfu valisi büyük asillerden B affa’nın kızı bulunan Safiye
Vâlide-Sultan, çocuk yaşm da Türk korsanları tarafm dan Ad
riy atik ’te ele geçirilm iş ve M anisa'ya Veliaht-Şehzade Mu-
ra d ’m saraym a hediye edilm işti. Safiye Vâlide-Sultan, İstan
bul'un bir sarayına sürüldüğü zaman, 54 yaşlarındaydı.
I. Ahmed, tah ta o tu rd u k tan 33 gün sonra, 23 ocak I604’te
de sünnet oldu. Bu m ünasebetle im paratorlukla şenlik ya
pıldı.
Sokoliu-zâde L ala M ehm ed P a şa ’nın S ad râzam ve Serdâr-ı
E krem ligi (26 T em m uz 1604 - 21 H aziran 1606)
Siyasî Münasebetler
Bu çağın dış ticaret ve Akdeniz siyasetinde hususiyetle
rinden biri, H olanda’nın da Akdeniz'de birinci derecede ticari
işlere girişm esidir. O zam ana kad ar Akdenizde bayrak gez
diren ticaret gem ileri, Türk, İspanyol, Fransız, XVI. a s n n
sonlarından itiŞaren İngiliz ve tabiî Venedik’ti. Türk gemi
lerinden sonra Akdeniz’de en büyük ticarî faaliyet V enedik’e
ailü . X V II. asırda Türkiye’nin de, Venedik’in de ticaret hac
â l e m i n d e İ r a n ’d a Ş a h Büy ü l v A b u a s S a l o v î , H i n d i s t a n ’d a H ân -ı
H ânân A bd ii r ra h iı n H an, büyük şa hs iy et l er di ı
1. Ahmed devrinde Güney ve Kuzey Azerbaycan, Revân
(şim diki E rm enistan), Batı İran eyaletleri (Ardelân, L ûrislan,
H ûzistan ve K in nanşah), cem ’an 400.000 km* toprak, İran'a bı
rakıldı. Kuzey S um atra (Açe) ve Malaya yanraadasm ın bazı
kıyılarındaki nazarî Türk tâbiiyeti de son buldu (200.000 kın*
k ad a r). F as’taki Türk tâbiiyeti geniş ölçüde sarsıldı. Fakat
B atı Afrika’nın büyük kısm ını elinde tutan bu im paratorluk
henüz padişaha tabi sayılıyordu. Buna karşılık Doğu Afrika
kıyılarındaki Türk m etbuluğu iyice zayıfladı yahut ortadan
kalktı. Gene de Osmanlı devletinin tâbi ülkelerle beraber ge
nişliği 18 milyon km*’yi buluyordu.
leşinin başı olan K antem ir Mirza ile beraber gelip S erd â r’a
katıldı.
T ürk ordusunda Serdâr, m erkezdeydi. Öncüye K ırım Ha
nı, sağ kanada Yusuf Paşa, sol kanada Mehmed Paşa, artçı
ya H ızır Paşa kum anda ediyordu. Hızır P aşa’nın artçısıyla
asıl ordu arasında K ör Hüseyin P aşa’nın birlikleri vardı.
Meydan m uharebesi, İskender P aşa’nın taarruzuyla başladı
(20 eylül). 10.000 ölü veren düşm an, m uharebe m eydanını
terk etti. F akat kaçm adı; biraz geride te k ra r toplandı. Leh
B aşkum andanı, eski m uahedelerin T ü rk ler’in lehinde bütün
şartların ı kabul edeceğini ileri sürerek sulh istedi. Bu su re t
le ord u su n u k u rtarm ak ve Lehistan’ın istilâsına engel olm ak
istiyordu. Derhal 100.000 duka (60 milyon TL.) savaş tazm i
n atın ı S erd âr'a göndereceğine, K ıral’ın da padişaha yıllık bir
vergi vererek III. M urad devrinde olduğu gibi Türkiye’ye
tâb i olacağına söz veriyordu. İskender Paşa, bu teklifleri ka
bul etm ek istedi Fakat K antem ir Mirza, bu tekliflerin m ü
ce rre t lâf olduğunu, Türk ordusu çekilir çekilmez Lehliler’in
gene bildiklerini okuyacaklarını söyliyerek Paşa’yı caydırdı.
Bunun üzerine İskender Paşa, düşm an ordusunu takibe
başladı. Büyük zayiat veren düşm an, 8 gün T ü rk ler’in önün
den kaçarak 7 ekim 1620'de D niestr kıyılarına erişti. Nihaî
vuruşm a b u rad a oldu.
d iğ i 4 fil d e, ü z c r lc ıin e M e h tc r h â n c i H ü n ıâ y û n ’u n k ö s le r i
y ü k le n e r e k o r d u y la b e r a b e r g ö tü r ü lü y o r d u . 10 g ü n d e H dir-
n c 'j e v a r ıld ı v e b u r a d a 16 g ü n k a lın d ı (31 m a y ıs-1 6 h a z ir a n ).
26 g ü n d e E d ir n e -İ sa k ç ı y o lu a lın d ı. 100.000 k iş ilik Or-
d u y-ı H ü m â y û n , 12 te m m u z d a İsa k r ı'v a v a r d ı. D e v a m lı y a ğ a n
y a ğ m u r la r b a ta k lık la r m e y d a n a g c ;ir d iğ i iç in , b ilh a ssa B a l
k a n la r a ş ılır k e n z a h m e t ç e k ild i v e liL'. van z a y ia tı o ld u . îs a k -
ç ı ’d a T u n a ü z e r in d e k ö p r ü k u r u la c a k ı D o b r u c a ’d an B e sa -
ra b y a 'y a g e ç ile c e k ti. 10 g ü n iç in d e 22 te m m u z d a , b izz a t I I .
O s m a n ’ın n e z a r e t e tt iğ i k ö p r ü in ş a a tı b itti. P a d işa h , o r d u y u
ö n ü n d e n g e ç ir te r e k b ir y o k la m a d a h a y a p tır d ı. B ir p a d iş a h ın
ilk s e fe r in d e h er a s k e r e 1.000 a k ç a (5.000 T L .) d a ğ ıtm a k g e
le n e k ti. t s a k ç ı’d a b u g e le n e k y e r in e g e tir ild i. G e n e t s a k ç ı’d a ,
O rd u 'd a b u lu n a n R u m e li k a z a sk e r i b ü y ü k b ilg in T a şk ö p r ü -
lü -zâ d e K e m â le d d in E fe n d i ö ld ü . Ş e y h ü lis lâ m o lm a k iç in -
b u n d a n so n r a k i b a h s im iz d e g ö r ü le c e ğ i g ib i - V e lia h t • Ş e h z a d e
M e h m e d ’in id a m ın a fe tv â v e r e n K e m â le d d in E fe n d i, X V I I .
y ü z y ıl T ü rk y a z a r la r ın ın e n ü n lü le r in d e n b ir id ir . E s k i G a la ta
k a d ıs ı M olla AH E fe n d i, R u m e li k a z a sk e r i o ld u . B u z a t, b ir
H a b e ş ’ti ve O sm a n h u le m â sı iç in d e n a d ir g a y r i T ü r k le r ’d e n
b ir id ir . D ü r ü st, fa k ir le r e ç o k m e r h a m e tli, y a b a n c ıla r a ç o k
s e r t o lm a k la ta n ın m ış , G a la ta k a d ılığ ın d a A v r u p a h la r ’a k a n
k u s tu r m u ş , A n a d o lu k a z a sk e r i o lm u ş tu . Ş e y h ü lis lâ m E s'a d
E fe n d i, b ir H a b e ş ’in k a z a sk e r o lm a .sın a m u h a lifti. F a k a t I I .
O s m a n ’a sö z g e ç ir e m e d i. 24 te m m u z d a e sk i sa d r â z a m K ap -
d ân -ı D ery â H a lil P a şa , b ir filo y la îs a k ç ı’ya g e ld i v e b ir ç o k
L eh e sir i g e tir d i. 27 te m m u z d a II. O sm a n , îs a k ç ı'd a b ir k a le
y a p ılm a s ın ı is te d i; h e m e n in ş a a ta ba.şlandı, 17 g ü n îs a k ç ı ’d a
k a lın d ık ta n so n r a 29 te m m u z d a T u n a g e ç ilip B e s a r a b y a ’y'a
a y a k b a sıld ı. B e sa r a b y a , Ö zü b e y le r b e y iliğ in e b a ğ lı b ir ü lk e y
d i. 8 a ğ u s to s ta E flâ k v o y v o d a sı R a d u l Ş e r b a n , 6.000 R o m e n ’le
g e lip O rduy-ı H ü m â y û n ’a k a tıld ı. 12 te m m u z d a a k ın c ıla r , L eh
o r d u s u n u n IJ o tin ’d e to p la n m a k ta o ld u ğ u n u b ild ir d ile r . B u
n u n ü z e r in e B e sa r a b y a ü lk e s i k u z e y b a tıy a d o ğ r u b a ş ta n b a ş a
g e ç ile r e k H o t in ’e d o ğ ru y ü rü d ü (P r ııt ile D n ie s tr = T u rla
a r a sın d a ü lk e, B e s a r a b y a ’d ır, şim d i R u s y a ’ya a it t ir ) . 20 a ğ u s
t o s la K ırım h a m C â n îb ey G iray, O r d u ’d an b ir k a ç g ü n ile r id e
L eh to p r a k la r ın a g ird i. 24 a ğ u s t o s ta II. O sm a n , a sk e r i te k e r
le k e r ö n ü n d e n g e ç ir te r e k 3 a y iç in d e 3, d e fa a s k e r y o k la m a s ı
y a p tır d ı ve b ö y le bir itim a ts ız lığ a a lış m a m ış o la n O cak a ğ a
la n , p a d iş a h a d iş b ile m e y e b a şla d ı.
II. O sm a n , B o ğ d a n v o y v o d a sı A le k s a n d r ’ı a z le tti v e y e r i
n e e s k i voyvG ila Ş te fa n T h o m z a ’y ı g e tir d i. B o ğ d a n V o y v o d a sı,
nın ilimleriyle çok iyi öğrenm işti. "F â ris” ve "Fârisî,, mahla-
siyle yazdığı şiirlerini toplıyan Dîvân’ı elim izdedir. Bu eser,
büyük bir k ü ltürün ve iyi bir sanat kabiliyetinin m ahsulüdür.
Şu gazel, çocuk yaştaki bir genç adam için, m ükem m el bir
şiirdir:
N evruz olıcak diller şâd ohnıya yaklaşdt
Dilde gam-u gussâ berbâd oimtya yaklaşdt
Vtrâne gönül varsâ cevr-û gam-ı dilberder
M üjde sana ol m ülk âbâd oimtya yaklaşdt
Üstâda çtktp dilber, öğrendi vejâ resm in
 ’ştklara lutfâ m û ’tâd olmıya yaklaşdt
Seyr-î güle çtkdtkdâ ol ruhleri gülrengim
Kârt dil-i zârm feryâd olmıya yaklaşdt
Çok â’şık-u m eftû n û var sen gibi Ş îrîn ’in
Fâris kulun am m â Ferhâd olmıya yaklaşdt
II. Osman, yapm ak istediği reform larda ilk m uhalefet
hareketleriyle karşılaşınca şaşalam ış ve şu beyti söylem iştir:
N iyyetim hıdm et idî saltanat-û devletim e
Çalışır hâsid-ü bedhâh, aceb nekbetim e
II. O sm an’ın Batı kü ltü rü olduğu da ileri sürülm üştür.
II. Osman devrinde İstan b u l’da bulunan 3 Fransız elçisinin
rap o rların a dayanarak II. O sm an’dan bir asır sonra bu pa
dişah hakkında 2 ciltlik Fransızca bir eser (H istoire d ’Os-
m an) yazan M adame de Gomez, genç hüküm darın m ükem
mel Latince, Yunanca ve İtalyanca bildiğini, bu dillerde ya
zılmış klâsik eserleri okuduğunu yazm aktadır. Bu rivayeti
teyid edecek bir Türk vesikası, henüz elimize geçm em iştir.
E ğer bu rivayet gerçekse, II. O sm an’ın geniş ufkunu izah
edebilm ek biraz daha kolaylaşır.
II. Osman, tah ta geçtikten 4 ay, 12 gün sonra, 9 tem m uz
1618’de, başhocası Hâce i Sultânı Ö m er E fendi’ye m eşihat
payesi verdi. Bu pâye, ilmiye sınıfında yalnız şeyhülislâm a
m ahsus olup, vezire karşılık olan kazasker pâyesinden. ü stü n
ve sadâret pâyesiyle eşitti. Bu suretle im p arato rlu k ta sadrâ
zam ve şeyhulislâm ’dan başka, eşit pâye taşıyan üçüncü bir
şahsiyet ortaya çıktı.
Bu olay, Osm anh tarihinde ancak 2 defa daha görülm üş
tü r. Diğer iki olay da XVII. yüzyıldadır. Biri, IV. M ehmed
devrinde K azasker Karaçelebî-zâde Abdülaziz E fendi’nin he
nüz şeyhülislâm olm adan (sonradan şeyhülislâm o lm u ştu r)
b u pâyeyi alm asıdır. Diğeri de II. M ustafa devrinde. Şey-
d e s t e k le d i. B ilh a s s a c id d î b ir t'- p ç u su o lm ıy a n P r e n s ’e to p ç u
b ir lik le r i g ö n d e r d i. O sm a n h ta r ih in d e e m s a li o lm a m a k ü ze
re , b ir b e y le r b e y i ( o r g e n e r a l) g ib i ço k y ü k se k r ü tb e li b ir T ü rk
k u m a n d a n ın ın id a r e s in e v e r ile n T ü rk k u v v e tle r i, P r e n s'in
e m r in e g ir d i. O za m a n a k a d a r E rd e) p r e n sle r i, b e y le r b e y ile -
r in e m r in d e sa v a ş ır la r d ı. B c th ie n G a b o r, G a ra m çaj'i k e n a r ın
d a İm p a r a to r lu k o r d u su n u y e n d i A lm an o r d u s u n a , W a llen s-
te in k u m a n d a e d iy o r d u . B u n u n ü z e r in e b ü tü n S lo v a k y a , m e r
k e z i B r a tis la v a (P r e s s b u r g ) o lm a k ü z e r e T ü rk -M acar o r d u s u
ta r a fın d a n işg a l e d ild i. V iy a n a ’nın 40 k m . y a k ın la r ın a k a d a r
ile r liy e n T ü rk -M a ca r o r d u su k a r ş ıs ın d a , e s a s e n B o h e m y a â s i
le r iy le b a şa ç ık a m ıy a n İm p a r a to r , h a y a tın ın en m ü ş k ü l a n la
r ın ı y a şa d ı (N a îm â , II , 194; P e ç e v î, II, 351; D e c e i, İ s l âm Ans.,
IV , 302a; M a k k a i, Hi s t. de Tr a ns v l v ame , 225; L a v isse-R a m -
b a u d , V , 5 2 1 ).
B o h e m y a k ır a lh k tâ c m ı H a h sb u r g la r 'd a n k o p a r m a k ba
h is m e v z u u o lu r k e n , İm p a r a to r , k e n d in i to p la d ı. M a c a r la r ’ı
v e T ü r k le r ’i V iy a n a ö n le r in d e n ve A v u stu r y a to p r a k la r ın d a n
a tt ı. B o h e m y a â s ile r in i y e n d i. O la y la r şö y le g e liş ti: B e th le n
G a b o r, P r o te sta n m e z h e p le r in in k u r ta r ıc ıs ı r o lü n ü iy ic e b e
n im s e m iş , îm p a r a t o r ’a k a r şı k a z a n d ığ ı z a fe r le r le s a r h o ş o l
m u ş tu . 25 A ğ u sto s 1620'den b e r i D îv â n 'm k e n d is in i " M a ca r
K ır a lı” p a y e s iy le a n m a s ı, p r e n si b ü sb ü tü n g u r u r a sü r ü k le d i.
1621 te m m u z u n d a U y v a r'd a y e n i b ir A lm a n o r d u su n u b a ş
k u m a n d a n la r ı G en e r a l B o u q u o y ile b e r a b e r y o k e tm e s i
v e S lo v a k y a ve A v u stu r y a ’d a n so n r a M o ra v y a to p r a k la r ın a
d a g ir m e s i, b ir a n için A v r u p a ’da n a z a r la r ın E r d el P r e n s i’n e
ç e v r ilm e s in e se b e p o ld u . A n ca k T ü rk -M a ca r o r d u su n u n Mo-
rava ır m a ğ ın ı g e ç tiğ i bu g ü n le r d e İm p a r a to r , B o h e m y a â s ile
rin i e z m iş v e B e th le n G a b o r ’un k u z e v b a tıd a k i B o h e m y a P ro
te s ta n la r ı ile b ir le ş m e s in e v e s ile v e r m e m iş ti. İm p a r a to r b ira z
d a h a g e c ik s e v e y a B o h e m y a lı Ç ek le r d a y a n a b ils c y d i, T ü r k
h â k im iy e ti b u g ü n k ü b ü tü n Ç e k o slo v a k y a 'y ı iç in e a lm ış o la
c a k tı.
İ m p a r a to r , 8 k a sım 1620 A k d a g ıh e y d a n m u h a r e b e s in d e ,
250 ö lü gib i e h e m m iy e ts iz b ir za y ia t v e r e r e k . P r o te sta n o r d u
su n u im h a e tt i. B u s u r e t le O rta A v ru p a ta r ih in in m u k a d d e
ra tı d e ğ iş ti Ç e k le r ’iıı v e S lo v a k la r ’ın d a h a tam 300 vıl A lm a n
h â k im iy e tin d e y a şa m a la r ı te m in e d ilm iş o ld u Pra.e’a s ir e n
A lm a n la r, g ö r ü lm e m iş zuH i.m lerle M oravya, S ile z v a v e B o lıem -
y a ’yı ta h rip e ttile r ( L a v ısse -R a m b a u d , V , 5 2 2 ). Bu ü lk e le r d e
P r o te sta n la r ın b ü tü n m a lla r ın a cl k o n d u . B a zı ta r ih ç ile r e l
k o n a n m e n k u l v e g a y r im e n k u lle r in d e ğ e r in i ş ü p h e s iz m ü b a -
Dış M ünasebetler
lıc(li\eier g ö n d e r m i ş , k e n di s in i d e s t e k l e m e s i şa rt ıy la B o h e m y a
k ı r a l h ğ m ı n p a d i ş a h a tâbi vergi v eri r bir devlet ulaea gın ı bil
d i r m i ş t i ( H a r n m e r , V l l l , 268-9).
N utku yer 3^cr kesiliyor, her kafadan bir ses çıkıyordu. Ses
ler arasında artık kendisini istem ediklerini haykıranlar, "se
ni hilâfete kabûl etmeyiz, am m â katline dahi rızâmız yok
d u r” diyenler, lehinde İıulunanlar vardı. Osman Han, şu an
da Sultan M ustafa’yı alt edemiyeceğini anladı.
Nihayet, Yedikule’ye götürülm em esini, Sultan M ustafa’
nın Topkapı Sarayı’ndaki dairesinde hapsedilm esini istedi.
Dâvud Paşa'nın işaretiyle Cebeeibaşı, üçüncü kem endi de
attı. Fakat Haseki Mehmed Ağa, kem endi havada yakalıyarak
padişaha değdirm edi. Bu sırada vakit, öğle ile ikindi arasıy
dı. Günlerden cum a olduğu için hutbe. Sultan M ustafa’nın
adına okunm uştu. Dâvud Paşa, Sultan M ustafa ile Vâlide-
S u ltan ’ı alıp Topkapı Sarayı’na götürdü. Sultan O sm an’ı, en
ja k ın adam larının m uhafazasında cam ide bıraktı.
tutulm ası, İstanbul Boğazı’mn donm ası, çok şiddetli bir kış
olup Anadolu ve R um eli’nde pek kötü m ahsul alınması, za
hire liatlarm m görülm em iş derecede yükselmesi, bedestenin
iki deta yanm ası, üç gün süren bir sağnakta İstanbul’u n bir
çok m ahallelerini sular basm ası, halkın genç hüküm darın
uğursuzluğuna hükm etm esine sebep olmuş, babası gibi mil
letçe sevilm em iştir M uktedir m üşavirleri, iyi vezirleri olm a
dığı doğrudur Zira Türkiye’nin İdarî kadrosunda bulunan şa
hıslar, çoktan beri, böyle bir im paratorluk için sayıca ve key
fiyetçe yetersizdi.
Osm anh tarihinde görülm em iş bir olay olarak bir padi
şahın öldürülm esinde sorum luluk oğlunun yerine nâibe-i saE
tan at olarak hüküm süren Vâlide-Sultan’la dam adı olan S ad
râzam Dâvud Paşa’dadır Bunlar, işi olup bitliye getirm ek için
en kısa zam anda harekete geçm işlerdir Çünkü âsilerin en
m ü lritleri bile, padişahın hayatına dokunulm asına ta ra fta r
değildi.
pek genç yaşında büyük bir istidat ve zekâ gösterm iştir. "Mu-
râ d î” mahlasiyle güzel şiirler yazmış ve "Şah M urad" mahla-
sijle güzel parçalar bestelem iştir. İlk yılları, Türkiye tarih i
nin en m uhteris ve zeki kadınlarından biri olan annesi Kö
sem M âhpeyker Vâlide-SultanTn nâibeliği ve gerçekte Ocak
Ağalan nın diktatörlüğü altında geçm iştir.
1. M ustafa’nın 2 saltanatıyla II. O sm an’ın hüküm darlığı
m üddeti olan 5 vıl, 9 ay, 18 gün içinde Türkiye’nin, sahaların
da şöhret yapmış en mühim şahsiyetleri olarak şu şah ıslan
gösterm ek m üm kündür: Devlet adam ı olarak II. Sultan Os
m an Han, asker olarak Vezir İskender Paşa, devlet adam ı
ve şair olarak Şeyhülislâm Yahyâ Efendi, şair olarak Nef'î,
şair ve bilgin olarak Atâyî, tarihçi olarak Peçevî İbrahim
Efendi, bestekâr olarak H atîb Zâkirî Haşan Efendi, m im ar
olarak Mehmed Ağa. Türkiye dışı Türk âlem inde en bâriz
şahsiyetler de İran'da Büyük Şah Abbas ve H indistan’da
Hân-ı H ânan A bdürrahim T ürkm en'dir.
Bu m üddet içinde sadrâzam olanlar, bu bahsim izde gö
rüldü. Şeyhülislâm larsa Hoca Sâdeddin-zâde Hacı M ehmed
E s’ad Efendi ile Ankaralı Bayram-zâde Hacı Zekerîyâ-zâde
Yahyâ E fendi’dir. H er ikisi de şeyhülislâm oğlu olan bu
şeyhülislâm lar, XVII. a sır Türkiye tarihinin büyük devlet
adam larıdır. E s’ad Etendi, 1. Ahmed devrinde şeyhülislâm
olm uş, l. M ustafa’nın ilk saltanatıyla II. O sm an’ın hüküm
darlığı m üddetince bu m akam da kalm ış ve l. M ustafa’nın 2.
saltan atın d a istifa etm iştir. Meşihat m üddeti 6 yıl, 10 ay ve
20 gündür. IV. M urad devrinde, halefi Yahyâ E fendi’d en
hem en sonra bir defa daha şeyhülislâm olm uştur. Büyük
şair Yahyâ Efendi ise, 1. M ustafa’nın son ve IV. M urad’ın
ilk şeyhülislâmı olmuş, bu ilk m eşihati 1 yıl, 4 ay, 14 gün
sürm üş, yerini tek rar E s’ad E fendi’ye bırakm ıştır. Yahvâ
Elendi, IV M urad’ın hocalarındandır. Şeyhülislâm olduğu
zaman, 71 yaşındaydı Es’ad E lendi’den 17 yaş büyüktür.
E s’ad Efendi şeyhülislâm olduğu zaman yaşı 45’di.
Bu m üddet içinde m üstakbel sadrâzam Istanköylü Ah
med Paşa-zâde Çelebi Güzelce Ali Paşa, m üstakbel sadrâ
zam Dâmad Kara Dâvud Paşa, tekrar Çelebi Ali Paşa, eski
sadrâzam Dâmad Halil Paşa (3. defa). Softa M ustafa Paşa,
4. defa Halil Paşa, m üstakbel sadrâzam Dâmad Receb Paşa,
kapdân-ı deryâ olm uşlardır.
Devrin b aşdefterdârlan (m aliye b ak a n la n ) Rizeli Ab
dullah Paşa-zâde Haşan Paşa, Vezir Yahnikapan Abdülkerim
Paşa, Abaza Mehmed Paşa tarafından öldür lülen Vezir Kala-
V III. 1592'de D Ü N YA D E V L E T L E R İN İN U M U M Î S İY A S İ M A N Z A R A S I (5 9 -6 9 ).
1. Türkiye İ m p a r a t o r l u ğ u (6 1 ) — 2. I r a n - T ü r k S a f e v î İ m p a r a t o r l u ğ u (6 2 ) —
3. Hindistan Türk imparatorluğu (T im u ro ğu lla rı ) ( 6 2 ) — 4. Çin İm paratorluğu
S E K İZ İN C İ K İTA P ; X V II. A SR IN B A ŞL A R I (1 5 9 5 -1 6 4 0 ) (7 9 -2 8 4 )
Başlangi{; V lll. K ita b'ın Plân: ( 8 1 ).
I. III. M EH M ED DEVRİNE T Ü R K İY E 'n in İÇ MESELELERİ (1 5 9 5 -1 6 0 3 ) (8 2 -1 0 8 ).
III . M e h m e d 'in T ahta O tu -m a s ] (82) — F e rh â d P a ş a 'n ın 2. S ad â re ti ( 3 4 ) — K o ca
S i n a n P a ş a ’n ı n 4 . S a d â r e t ; (84) — Lala M e h m e d P a ş a 'n ı n S a d â re ti (35) — Ko
ca Sinan P a ş a 'm n 5. ve S o n u n c u S adâreti ( 8 5 ) — tiâm ad İbrahim P a ş a 'n ın İlk
S adâreti ( 8 7 ) — C ağ elo ğ iu S in an P a ş a 'n .n Sadâreti (88) — Dâm ad İbrahim Pa-
ş a 'n ın 2. S a d â re ti ( 8 9 ) — H a ş a n P a ş a 'n ın S a d â re ti ( 9 1 ) — D âm ad C errah M eh
m ed P a ş a 'n ın Sadâreti (92) — Dâın..-d Ib ratıirn P a ş a 'n ın 3. S adâreti (93) —
C elâli ihtilâlinin başlam ası (93) — Şeyhülislâm Hoca S ârleddin E fe n d i'n in ö l ü
mü (96) — K arth ii K ;rah I. S w i m o n ' j n T evkifi (98) — E sther K iıa'n ın İdam
E d ilm esi (99) — R um eli K a z a s k e ri-A b d ü lb â k î E fen d in in Ö lü m ü (99) — A nado
l u 'd a C elâli İh tilâ lin in İkinci Safhası; A b d ü ll.alim B e y 'in Tekrar A y-sklanm ası v a
Ö ld ü rü lm esi (100) — Dış M ü naseL 'eıleı (100) — Y cm işyi H assn P a ş a 'n ı n Sa
dâreti (101) — S ok o liu -zâd e H a ş a n P a ş a 'n ın Ö ld ü rü lm e siy le Celâli Ih tilâ li'n in
İsta n b u l'a d a Sıçram ası (102) — V ehalu-Ş ehzade M a h m u d 'u n İdam ı (105) —
M a l k o ç o ğ l u Y a v u z Ali P a ş a ' n ı n S a d â r e t i (106) — E ğ - i F a t i h i I II . S u l t a n M e h m e d
H a n 'ın Ö lü m ü (106) — III . M e h m e d ' i n Ö l ü m ü n d e D e v l e t i n S ı n ı r l a r ı ( 1 0 7 ) .
IV . T Ü R K İY E -İR A N S A V A Ş I (1 6 0 3 -1 6 1 8 ) (1 7 7 -1 8 8 )
Yeni T ürkiye-iran S a v a şı'n ın İlk S a f h a s ı (177) — R ev â n 'ın D üşm esi (180) —
C ağ alo g lu S in an P a ş a 'n ın Doğu S eferi (180) — U rm iy e B ozg u nu ( 1 8 1 ) — Vezir
Deli Ferhâd P a ş a 'n ın Serdâr O lm ası (181) — Sadrâzam Kuyucu M urad Paşa'
nın S erd âr'ı E k rem liğ i (182) — 9 Y ıllık T ü rk iy e -İra n S a v a şı'n a Son V eren İs
tanbul M uahedesi (184) — Sadrâzam Dâm ad K ara M ehmed P a ş a 'n ın Serdâr-ı
E k rem liğ i ( 1 8 5 ) — Sadrâzam D â m a d H alil P a ş a 'n ı n S e r d â r - ı E k r e m l iğ i ( 1 8 6 ) —
P ü l -i Ş i k e s t e B o z g u n u (187) — E rd eb il M uahedesi (188).
V . I. A H M E D D EV R İN D E T Ü R K İY E 'n in İÇ M E SE L E L E R İ (1 6 0 3 -1 6 1 7 ) (1 8 9 -2 1 8 ).
I. S u l t a n A h m e d ' i n T a h t a G e ç m e s i ( 1 8 9 ) — S o k o llu -z â d e Lala M e h m e d P a ş a 'n ı n
Sadrâzam ve Serdâr-ı E krem liği (190) — D erviş M ehmed P a ş a 'n ın S adâreti
(192) — Kuyucu M urad P a ş a 'n ın S adrazam lığı ve Celâlî İhtilâlini Söndürm esi
(193) — D â m a d N a sû h P a ş a 'n ın Sadâreti (200) — D âm ad Ö küz K ara M ehmed
P a ş a 'n ın Sadâreti (204) — Dâm ad H alil P a ş a 'n ın Sadâreti (206) — I. S u l t a n
Ahm ed Ç ağında K uzey A frik a ve A k d e n iz (207) — K apdân-ı Deryâ, p â m a d Ha
lil P a ş a ' n ı n A kdeniz Seferi (209) — M alta Seferi (211) — Siyasi M ünasebet
ler (211) — I. S u l t a n M e h m e d H a n ' ı n Ö l ü m ü (215).
İÇ İN D E K İL E R (2 8 5 -8 )
RESİM LER ( I — X V I )
E
E
Ü
:3
•5
ıs
E
«3
£
«3n
II
s «
£s
I 5
E
5
İl
s ü
i i
■§ J
'^
0
Levent Şahverdi Arşivi
^-'■5
v 4
/
0