Professional Documents
Culture Documents
KARACAOĞLAN
T Ü R K B Ü Y Ü K L E R İ Dİ Zİ S İ : 100
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI: 963
KARACAOĞLAN
TÜ R K B Ü YÜ K LE R İ D ÎZ lS t : 100
Kapak Düzeni : Dr. Ahmet SINAV
IS B N 975-17-0268-2
© K ü ltü r ve Tu rizm Bakanlığı, 1988
Önsöz ........................................................... V
III
4. En Yâkm İhtimal ................................... 24
a) Konu ve Öz ...................................... 33
b) Şekil ve Teknik ............................... 36
c) Dil ve Söyleyiş ............................... 43
IV
ÖNSÖZ
V
Kütüphanesi’nde bulunan (A. F, 437 n r.) bir el yazması
nın bilinmeyen bazı yönleri gün ışığına çıkmıştır. Çünkü,
daha Önce Caferoğlu (^) tarafından Karacaoğlan'a ait 9
şiirin aktarıldığı hu el yazmasının taşıdığı tarih bilinm i
yordu. Elçin, mahaîlinde yaptığı araştırmalar sonucu,
hem bu tarihin 1588 olduğunu hem de aynı yazmada biri
mahlassız iki varsağının daha Karacaoğlan'a ait olduğu
nu tesbit etmiştir. Öte yandan ^(Rumelili» ve «Güney
Anadolulu» Karucaoğlan ayrımını gündeme getiren E l
çin, birincisinin 16. yüzyıl İkincisinin ise 17. yüzyıl şairi
olduğunu Öne sürmüş ve şimdiye kadar çeşitli kaynaklar
da yer ulan 16 şiiri seçip, Viyana’daki A. F. 434 nr. It el
yazmasmdaki «Ataman Dağların Tü rk isi» adlı b ir varsa-
ğtyı da bunlara ekleyerek toplam 28 şiiri «16. Asır Ozanı
Karacaoğlan» a mal etmiştir.
VI
Denilebilir ki, son belge ve bilgilerin ışığı altında da, Ka-
racaoğlan’ın 16. yüzyıl şairi olması ihtimali, yine ihtimaU
lerin en kuvvetlisi olarak gözükmektedir. Bu itibarla,
elinizdeki kitabın ilk baskısında şairimizin hayatıyla il
gili olarak ele alman belgeler, takip edilen metod ve ya
pılan değerlendirmeler aynen korunmuş; edinilen yeni bil
giler ise Özetlenerek b ir bölüm hâlinde kitaba eklen
miştir.
V II
caoğlan şiirlerine gönül verenlerin konuya bu açıdan da
yaklaşarak sözlük çalışmalarının ağırlık kazanmasıdır.
V I II
I
K A R A C A O Ğ L A N ’ IN HAYATÎ
1. NEREDE DOĞDU ?
Karacaoğlan’m nerede doğduğu kesin olarak bili
nemiyor. Bu konuda çeşitli söylentiler, tahminler ve gö
rüşler var- Şiirlerine bakılırsa onu hem Erzurum'lu, hem
Kırşehir’li hem de Binbcğa’lı kabul etmek gerekir. Hiç
şüphe yok ki, bu durum onun şiirlerinin nasıl değiştiril
diğinin de ilk işaretidir. Yine bu durum, onun ne kadar
yaygın bir şöhrete ulaştığının açık delilidir. Anadolu, in
sanı ve toprağı ile, onu da Yunus Emre gibi öylesine
benimsemiş, öylesine kendinden sajmnştır.
2. N E ZAMANT YAŞADI ?
10
g) Cönkler : Bu gün, Karacaoğlan’a isnat edilen
şiirlerin çoğu, 17. yüzyıla ait mecmua ve cönklerden der
lenmiştir. Buna bakarak, şairin aynı jüzyılda yaşamış
olduğunu söyleyenler çoktur ve kabul etmek gerekir ki,
bu kuvvetli bir ihtimaldir. Ancak, daha önceki yü2yıllarda
yaşamış saz şairlerinin eserleri, cönklerde görülmüyor.
Dalha doğrusu, o çağlarda şiirlerin bir deftere geçirilme
si geleneği henüz yerleşmemiştir. Bu yüzden, 16. yüzyıl
ve öncesi saz şairlerine ait metinler yok denecek kadar
azdır. Hattâ, bu şairlerin adlarını bile tam olarak bilmi
yoruz ( " ) .
Cönklerin gelişmediği zamanlarda saz şairlerine ait
eserlerin değişe değişe yayıldığı ve yalnız hafızalarda ya
şadığı, çok uzun yıllar sonra da o günkü haliyle cönklere
girdiği düşünüldbilir. Bu arada bazılarınm anonim hâle
gelmesi, bazılarmm da sahip değiştirmesi mümkündür.
Denebilir ki, son dörtlüğü çok kuv\'etli olan türküler ise,
daha şanslıdır ve kendisiyle birlikte şairinin adını gelecek
çağlara ulaştırır. Bu ihtimal, Karacaoğlan’ın b ir çok şiiri
için, daha da geçerlidir.
B ir cönkte Gevherî'nin d ört Karacaoğlan'm iki şiiri
ne rastlayan bir araştırmacı, buradaki «A ldı Gevheri» ve
«A ldı Karacaoğlan» deyimlerini, iki şairin karşılaşmala
rına delil sayarak, Karacaoğlan’m da Gevheri gibi 17- yüz
yılda yaşamış olduğu sonucuna varıyor ('*). Fakat, söz
konusu şiirler incelenince, bu görüşe katılmak hayli zor
dur. Çünkü, karşılıklı şiir söyleyen iki âşık, genellikle
aynı konu etrafında, aym ayakla ve birbiri ardınca dört-
liİkler düzerek yarışır. Her biri, eşit sayıda dörtlük söyler
ve sonunda adını açıklar. Dörtlük adedindeki eşitlik, şair-
11
lik gücünün bir ölçüsü ve ustalığın belirtisi olarak kabûl
edilir. Anılan cönkte ise, durura tersinedir. Ayrıca, verilen
şiirler başka kaynaklarla karşılaştırılınca, bir sürü eksik
ve yanlış igöze çarpıyor. Böylece, Karacaoğlan'la Gevheri’-
nin gerçekten karşı karşıya gelmediği, cönk sahibinin
manzum halk hikâyelerindeki anlatım tekniğine uyduğu
anlaşılıyor.
12
Şu hale göre Karacaoğlan’a, 16. yüzyıl şairleri ara
sında yer vermek gerekiyor. Ne var ki, M- Fuad K öp
rülü de dahil olmak üzere, çok kimse onmı 17. yüzyıl
şairi olduğu görüşünde birleşmiş gibidir.
i) Kendi Ş iirleri : Karacaoğlan’ın eserlerindeki dil,
söyleyiş ve anlatım özellikleri yanında, bazı tarilü olay
ları ve efsaneleri yansıtan şiirleri, yaşadığı yüzyılın tes
hilinde birer tutamak olarak ele alınmıştır. îlk bakışta,
anlatılan olayların tarihleri göz önünde tutularak, bu şiir
lerden olumlu sonuçlar çıkarılması beklenebilir. Şu şart
la ki, söz konusu olaylar benzerleri veya başkalanyle
karıştırılmamış; ele alınan şiirler rse, gerçekten şairimi
ze ait ve değiştirilmemiş olsun.
Aşağıya aldığımız beyit, bazı edebiyat tarihçileri (^ )
ve araştırmacılar tarafmdan, Halep valisi Abaza Haşan
Paşa'nm 1658’de devlete başkaldırmasının delili olarak
yorumlanmıştır :
13
duğu, dolayısiyle şairimizin 17. yüzyılda yaşadığı sonu
cuna varılıyor. Destanın birinci ve üçüncü dörtlüklerinin
ilk mısraları şöyle :
14
birbirine çök yakınlığı dikkati çekmektedir. H er iki des
tan da Karacaoğlan’a ait ise, şairimiz kendi kendini tek
rara mı düşmüştür? Yoksa- ıbirisi ona, öteki başka bir
saz şairine mi aittir? Söylendiği gibi Karacaoğlan, 17. yüz
yıl saz şairlerinden Kayıkçı Kul Mustafa'nın :
Vaktinde hazır o l ey Acem şahı
Mağribden üstüne asker geliyor
Yıkacaktır tâcın ile tahtını
Sıdtan Murad H a n d ır kendi geliyor
mısraları ile başlayan destanına nazire yazmış olabilir mi?
Şimdilik, bu sorulara kesin cevaplar bulmak mümkün
görünmüyor. Yalnız, yukarıda açıklandığı üzere, Karaca-
oğlan’ın anlattığı savaşm Sultan I II . Murad^^^zamajurıa
ait olduğu kesinlik kazanırsa, etkilenen şair o değil Ka-
y ık ç ıK u l Mustafa, bu şairin destanındaki olay da, ger-
çSkteiT/ SültâıTrv. Murad zamanında İran'la yapılan sa
vaşlardan b iri olacaktır. Bunun için, saz şairlerinin ya
şadıkları zamanı, şiirlerindeki tarihî olaylardan çıkarma
ya çalışırken, önce bu olayların benzerleri olup olmadığı
ortaya konulmalı ve eğer varsa, yorumlanırken çeşitli
ihtimaller üzerinde ayrı ayrı durulmalıdır-
j ) K ö r oğlu— Ayvaz Efsanesi : 16. yüzyıl sonların
da Köroğlu adlı b ir saz şairi büyük şöhret kazanmış ( “ )
ve bazı klâsik Türk şairleri ile âşıklar, Köroğlu— Ayvaz
efsanesinden ilham alarak şiirler yazıp türküler söylemiş
tir (^ ). Karacaoğlan’ın bir koşmasmda da «K öroğlu » ve
«A yvaz» adları geçer :
Güvercin topuklu hem ince belli
Gerâam b ir karış püskürme benli
Hemen K öroğlu ’nun Ayvaz’t dengi
Bana bir suna ver gönlüm eğleyim
16
şair Karacaoğlan’ı, halen şiirleri eliraizde bulunan Ka-
racaoğlan’dan ayn bir ş a ir (^ ) olarak kabûl ederler.
17
acaba nerededir? Bu soruya cevap aramadan önce şu sa
tırları okuyalım : «Güney illerimizde aşiretler arasında,
Türkmen köylerinde, Toros göçebelerinde türkü söylemek
yerine Karacaoğlan çağırmak derler. Böyle derler ama,
söyledikleri her zaman onun türküleri değildir. Bundan
çıkarılacak anlam, Karacaoğlan admda bir bestenin, bir
makamın bulunduğudur.»(^). Demek oluyor ki, 16. yüz
yıldaki Karacaoğlan türküleri hiç bir zaman halkın dilin
den düşmemiş ve söylene söylene günümüze kadar gel
miştir. Karacaoğlan’ın Türkmen oymaklarından geldiği
ve bunlarm gelenek ve göreneklere sıkı sıkıya bağlılıkları,
yaşama tarzları, saza ve söze düşkünlükleri dikkate alınır
sa, bu sonucun ne kadar tabii olduğu d d ia iyi anlaşılır.
h) Mecmua ve Cönkler : Saz şairlerinin şiirleri,
mecmualardan çok, cönklerde yer alır. Bunlardan, yazı
lış tarihi bilinenler, şairlerinin zamanı hakkında da az çok
hilgi verebilir. Nitekim Karacaoğlan'ın 17. yüzyılda yaşa
mış olduğunu ileri sürenler, şairimizin pek çok şiirine bu
yüzyıla ait cönklerde rastlanmasını, görüşlerinin delili
:sayarlar (^ ).
Ama unutmamak lâzımdır ki. cönkler 16. yüzyıldan
sonra önem kazanarak 3^aygm hale gelmiştir. Daha önce
leri, böyle bir gelenek yok gibidir. Bu yüzden, eldeki
■cönklerin hemen hepsi 37. yüzyıl ve sonrasına ait bulun
maktadır. İşte, önceleri yalnız hafızalarda yaşayan tür
kü, koşma ve destanlar, ancak bundan sonra ve o zamanın
-saz şairlerine ait eserlerle birlikte cönklere girmiş olabi
lir. Karacaoğlan’a ait şiirlerin çoğuna, 17. yüzyıl cönkle
rinde rastlanmasmın sebebi de, bu olsa gerektir.
Ahmet Kutsi Tecer'in tes'bitine göre, Karacaoğlan’-
ın kaynağı bilinen en esl^i şiiri, 16. yüzyıl divan şairleri-
18
nin bazı eserlerini toplayan eski bir mecmuada yer al
mıştır (^^). Bu şiirin, halen elde mevcut Karacaoğlan
şiirlerine yakınlığım da daha önce belirtmiştik. Şu hale
göre, onun eserlerinin önce sözlü kaynaklarda yaşadığı,
17. yüzyıldan itibaren dc cönklere girdiği söylenebilir.
19
Size verdüm elimüzün hasını
Gaziler eylesün anın yasını
Aldınuz Tebriz'i güzel Pasin’i
Neniiz alduk Serdar bizde neııüz var
■20
Saz şairlerinin dil ve söyleyiş özellikleri, yukarıdaki
açıklamaların ışığı altında değerlendirilmek gerekir. Yok
sa, yorumlardan güven verici ve olumlu sonuçlar bekle
nemez- Nitekim, bazı edebiyat tarihçileri ve araştırmacı
lar, Karacaoğlan şiirlerinin yazıya geçirilinceye kadar uğ
radığı değişiklikleri dikkate almadıkları için, ona 17.
yüzyıl şairleri arasında yer vermek zorunda kalmışlar
dır O .
d) Tarihî Olaylar : Saz şairlerinin yaşadığı zama
nın bilinmesinde, tarihi olayları yansıtan şiirleri, önem
li ve güvenilir bir belge olarak ele alınabilir. Ancak, da
ha önce de belirttiğim iz gibi, söz konusu olayların ben
zerleri bulunur veya şiir apokrif olursa durum değişecek
tir. Bu halde, başka belgelere ve yardımcı bilgilere ihti
yaç vardır.
Karacaoğlan'ın gerek Macarlarla gerek îranhlarla
yapılan savaşları anlatan destanları için, aynı endişele
ri duymamak mümkün değildir. Çünkü, İmparatorluk
döneminde bu devletlerle bir değil bir çok savaş ya
pıldığını biliyoruz. Acaba Karacaoğlan bu savaşlardan
hangisini anlatmaktadır? Söz konusu destanları incele
yerek, soruyu cevaplandırmaya imkân yoktur. Biz bura
da, belgeler arasındaki ortak İbir noktaya işaret etmekle
yetineceğiz. Bunun için, önceki paragrafta yer alan des
tanın son dörtlüğündeki Şirvan'ın alınışını (1578 - 1579)
ve 1582 yılında yapılan ünlü sünnet düğününü hatırlaya
lım. Her iki olay da. Sultan III. Murad zamanında (1546 -
1595) geçmektedir. «Sana derim sana ey Acem Şahı» diye
başlayan destanla da. Sultan Murad zamanındaki İran sa
vaşlarından biri anlatıldığına göre, anılan padişahın yine
Sultan III. Murad olması çok kuvvetli bir ihtimaldir. İşte
bu üç belgenin dayandığı üç olay arasındaki zamanca ya-
21
kinlik; Karacaoğlan'm 16. yüzyılın ilk yansında veya 15.
yüzyılın sonlannda doğmuş olmasına, başka b ir deyimle
onım 16. yüzyıl şairi sayılmasına delil teşkil edebilir.
22
mısralarını ayn ayn değil, b ir îbütün olarak ele alırsak,
çıkarılacak sonuç tamamiyle değişir. Denilebilir ki, Âşık
Ömer destanında kendinden önce gelen şairlerden beğen
diklerini ve çağdaşlarından divan sahibi olanları saymak
la destanının eksik kalacağını düşünmüştür. Tamamlan
ması için, Karacaoğlan'dan söz açması şarttır. Peki, Ka-
racaoğlan’ın iıem divanı (her iki anlamda) yoktur, hem de
Âşık Ömer tarafından beğenilmiyor. O halde, destanda
anılmasının sebebi nedir? Öyle sanıyoruz ki, «eski mesel»
deyimi ile, Karacaoğlan’m gerçekten eski devirlerin
«o z a n »! olduğu anlatılmak istenmiş ve halk arasında bü
yük ün sahibi olduğu için destana alınmıştır.
23
soruların güven verici ve eksiksiz olarak karşılanması
na bağlı bulunmaktadır.
4. EN Y A K IN ÎH TİM Â L
24
yıl saz şairlerinin eserlerini toplayan yazılı kaynaklar çok
az olmasına rağmen onlardan günümüze bazı şiirler gele
bilmiştir. Nitekim, Kul Mehmed, Öksüz Dede, Köroğlu,
Hayâli, Ozan, Balısî, Oğuz Ali, Geda Muslu, Çırpanlı, Ar-
ınudlu ve Kul Çulha’nın şiirleri bunlar arasındadır (^ ). O
imlde, aynı j^üzyılda en az bu şairler kadar ün sahibi olan
Karacaoğlan’ın şimdiye kadar tek şiirinin bile ortaya çık
mamış olması nasıl düşünülebilir? Karacaoğlan konusun
da ilk kitabı Jıazırlayan S. Nüz^het Ergim (1901 - 1946) ile
Türk saz şiiri için unutulmaz hizmetlerde bulunan M. Fuat
Köprülü (1890 - 1966), eğer «Sumâme-i Hümâyun» ile
«M evâ’idün Nefâis fi Kavâidi’l Mecâlis» teki Karacaoğ-
lan’la ilgili kayıtları görmüş olsalardı, onun 17. yüzyıl saz
şairi olduğuna dair görüşlerini her halde değiştirirlerdi.
İkinci ihtimale göre, halen elde mevcut Karacaoğ-
ian şiirlerinin hiç olmazsa bir kısmı, 16. yüzyılda yaşa
dığı bilinen saz şairi Karacaoğlan'a aittir. Bu şiirlerin
uzun yıllar sözlü kaynaklarda nasıl yaşadığını, 17. yüz
yıldan itibaren o devrin saz şairlerine ait eserlerle birlik
te cönklere nasıl girdiğini ve bu arada ne gibi değişiklik
lere uğradığını da daha önce belirtmeye çalışmıştık. Ha
tırlatalım ki bu değişmeler, şiirlerin seslendiği halk tara
fından ve kendi değer ölçülerine göre yapıldığı için, Ka-
racaoglan'm yaşama ve eserlerinin yayılma şansı daha da
artmıştır. Şiirlerinin gösterişten uzak ve sade dili ile açık
seçik, yalın, samimi ve sıcak anlatımı ve gerçek (hayatı
yansıtması biraz da bu değişmelerin tabiî bir sonucu sa
yılmalıdır.
Bilindiği gibi, saz şairlerinin çıraklık döneminde,
eski ustalara ait şiirleri, özellikle türkü ve destanları ça
lıp söylemeleri değişmez bir gelenektir. Öyle sanıyo
ruz ki, halkın gönülden sevip benimsediği Karacaoğlan
25
şiirleri, bu konuda genç saz şairlerine daha çok yardım
cı olmuş ve daha çok yayılmıştır. Hattâ hu âşıkların ken
dilerine veya başkalarına ait olan şiirleri bile, tıpkı Nas-
reddin Hoca ve Bektaşî fıkralarında görüldüğü gibi, Ka-
racaoğlan’a isnat edilmiş olabilir. Bu gün, çok sayıda Ka-
racaoğlan şiirine rastlanmasının ve bazılannın dil, tek
nik ve söyleyiş bakımından kusurlu olmasımn, bir sebe
bi de bu olsa gerektir.
17. yüzyıl saz şairlerinin aksine Karacaoğîan, tasav
vuf felsefesi ile divan şiiri geleneğinin etkilerinden (^’ )
uzak kalmış, gerçek hayatı ve dünya nimetlerini, her şe
yin üstünde tutmuştur. Bu konuda, Türkmen oymakla
rından çıkmış olmasının rolünü de unutmamak gerekir.
Bütün bu açıklamalar, tarilıi belgelerin ışığı altın
da değerlendirildiği takdirde, Karacoğlan’m Sultan III.
Murad zamanında (1546- 1595), ünü Saray'a kadar ula
şan büyük b ir saz şairi olduğu söyleneîbilir. Şu hale göre,
onun 16. yüzyıl başlarında veya 15. yüzyıl sonlarında
doğmuş olması, şimdilik ihtimallerin en kuvvetli'si olarak
gözükmektedir.
Karacaoğlan’m yaşadığı zaman üzerinde, bu kadar
ısrarla ve uzun uzun duruşumuz sebepsiz değildir. Çün
kü, kesin ve ortak bir görüş etrafında birleşilmesi, ede
biyat tarihi bakımından önemli sonuçlar doğuracaktır.
Söz gelişi, 17. yüzyılın ilk yarısında ün kazanan Katibî,
Kuloğlu, Öksüz Dede, Kayıkçı Kul Mustafa gibi saz şair
lerinden etkilendiği (^ ) ve başta P îr Sultan Abdal olmak
üzere, bazı şairlere nazire yazdığı (^ ) ileri sürülen Kara-
caoğlan’ın, anılan şairlere öncülük ettiği ortaya çıkacak
tır.
26
5. Y E N Î GELİŞM ELER
27
6. NEREDE OLDÜ ?
Karacaoğlan'ın nerede doğup, ne zaman yaşadığı
belli olmadığı gibi, ölüm tarihi ve mezarının bulunduğu
yer de kesinlikle belli değildir. Buna rağmen, şairimizin
oldukça uzun bir ömür sürdüğü ve çok yaşlandığı tahmin
ediliyor. Akşehirli Ahmet Hamdi Efendi'nin hatıra defte
rine bakılırsa, doksan altı yaşında Ölmüş. Şiirlerinde de
bazı ipuçları var :
28
lan, en sonunda Karacoğlan’ın b ir tepeye Karakız'ın da*
onun karşısındaki b ir tepeye gömüldükleri anlatılır. Bu
tepeler Çukurova’da imiş.» ( “O-
Cahit Özelli’nin yaptığı araştırmanın sonucu da, yu
karıdaki söylentiye pek yakındır : «Karacaoğlan'm me
zarı, İçel’in Mut ilçesinin Çukur köyünde bir tepe üzerin
dedir. Bu tepeye halk Karacaoğlan Tepesi demektedir.
Üzerinde b ir kaç eski ev temeli, b ir su sarnıcı ile harap
bir mezar vardır. Bu tepenin karşısında başka bir tepe
ye de Karacakız Tepesi denilmektedir. Karacakız ile şairi
miz arasında bir aşk serüveni varmış. Karacaoğlan'm
mezarının bulunduğu tepede, şairin içinde oturduğu ve
ölümünde orada bir cönkü kaldığı söylenen b ir de mağa
ra vardır...» ('*^)
Akşehirli A. Hamdi Efendi ise, hatıra defterinde Ka-
racaoğlan^ın «Maraş civarında Cezel Yaylası'nda doksan
altı yaşında iken vefat eyleyüp vasiyeti üzerine tenha b ir
pınar başına defn olunup sazı çürüyünceye kadar baş
ucunda ağaçta asılı durduğu tevatüren m ervidir» diyor.
Bu üç söylentiye bakılarak, Karacaoğlan’m doğum
yeri gibi ölüm yerinin de, güney Anadolu bölgesi olduğu
sonucuna varılabilir, ilk iki söylentideki «Çukurova» ve
«Çukur K öy » adları arasındaki yakınlık da ilgi çekicidir.
Buna karşılık A. Adnan Saygun, şairimizin Erzurum'un
Oltu ilçesinin Penek köyünde öldüğünü ve mezannın Zem
zem Dağı'ndaki Yasamal Yaylası’nda bulunduğunu ileri
sürer.
Şu hale göre Karacaoğlan’m mezarı Mersin'de, Ada-
na’da, Maraş’ta ve Erzurum'dadır. Bu konuda başka söy
lentiler, görüşler de var. Ama, hepsi de kesinlikten uzak
tır.
30
İha önce sözünü ettiğimiz, İranlılarla yapılan b ir savaşı
da hatırlayalım Karacaoğlan şiirleri incelenirken, bu
durumun göz önünde tutulması şarttır. Aynca, saz şairle
rinin yaşantılarındaki 'benzerlik ve bu yaşantının getirdi
ği aşk, ayrılık ve özlem ile gelenek ve göreneklere bağlı
lık, sahibi bilinmeyen şiirlerin tesbitinde karşılaşılan öte
ki engellerdir. Sazla çalınıp söylenen bu şiirlerde, bölgesel
özellikler dışında, beste yönünden büyük farklar da gö
rülmez. H iç şüphe yok ki, Karacaoğlan’a ait şiirlerin or
taya çıkarılabilmesi için, bütün îbu engelleri aşmak ge
rekiyor. Bunda sağlanacak başarı ise, yapılacak tesbitle-
rin isabet derecesini gösterecektir.
İşte, Karacaoğlan tn sanatı ve edebî kişiliği hakkın
da bir hükme varabilmek için, her şeyden önce ona cdt
şiirlerin, hiç olmazsa bir kısmının, kesinlikle bilinmesine
ihtiyaç vardır. N e var 'ki, hu konuda objektif kıstaslar
bulma imkânı, hemen hemen yok gibidir. Yalnız, ona is
nat edilen bütün şiirler, büyük bir titizlik ve sabırla oku
nup incelendikten sonra, bunlardaki dil, söyleyiş ve anla
tım yönünden ortak özellikler tesbit^ olunabilir. Ortak
özellikleri bulunan şiirlerin değerlendirilmesi sonucu da
Karacaoğlan'm sanatı ve kişiliği hakkında fik ir sahibi
olmak, imkân dâhilinde girer. «Gerçi, onun kuvvetli tesiri
altında yazılıp da sonradan şairimize isnat olunan par
çaları ayırabilmek mes'elesi, imkânsız denecek derecede
müşküldür. Fakat, bunu yapmak kabil olmasa bile, Ka-
racaoğlan’m edebî şahsiyetini ve sanatının hususiyetleri
ni anlamak hususunda bunun büyük b ir zararı olamaz.
Çünkü, başkaları tarafından yazılmış olsa bile, o parça
larda da hâkim olan ruh, doğrudan doğruya Karacaoğ-
lan’ın ruhu, onun şahsiyetidir.»
31
Ama hemen işaret edelim ki, başka çıkar yol bulu
namadığı için, şiirlerinin «ortak özellikleri»nden sana
tını ve edebî kişiliğini tesbite çalıştığımız Karacaoğlan
şu veya bu yüzyılın saz şairi Karacaoğlan’dan çok, sadece
eserleriyle yaşayan, mevhum b ir Karacaoğîan’dır.
1. Ş İİR İN İN Ö ZE LLİK LE R İ
32
Karacaoğlan'm şiirlerini daha yakından tanımak
için, 'bu şiirin iç ve dış yapısına ilişkin unsurları, ana çiz
gileriyle de olsa, ayrı ayrı ele almak ve incelemek yerinde
olacaktır.
a) Konu ve Ö z : Karacaoğlan'm şiirindeki temel
konu aşktır. Denilebilir ki, tabiat bu aşkın dekoru, özlem
ler ve ayrılıklar da onun tuzu-biberi gibidir. O, kendi aş
kını söylerken, aslında gerçek ve katıksız olan insan sev
gisini dile getirir. Dahası, onun gönlünde plâtonik aşka
hemen hemen yer yoktur. Gördüğü her güzele karşı
istek dolu, karşılaştığı her dilbere gönülden tutkun
ve hepsiyle senli benlidir :
(46) Bu kitap, 6, 41, 60, 69, 74, 106, 109 n u m ara lı şiirlere bkz.
(47) Bu kitap, 67, 73, 84, 89, 108, 117, 142 n u m aralı şiirlere bkz.
(48) Bu kitap, 44, 88, 105, 114, 131, 149, 150, 152 n u m aralı ş iirle
r e bkz.
<49) Bu kitap, 33, 38, 92, 93, ı94, 99, 141 num aralı şiirlere bkz.
Geçme mescit yaktmndan
Çok namazlar böldürürsün
(Ş iir nr. 145)
Zemheride g ir koynuna
Ktzın koynu yaz veriyor
(Ş iir ur. 152)
34
dolaşır. Sıla özlemini (®'^) sevdiğinden uzak düştüğü için
kuvvetle duyar ve duyurur; bedduaları da ( “ ) bu yüz
dendir. Yine bunun içindir ki, mistik şairlerin aksine,
ölümü ( “ ) 'bir kurtuluş yolu olarak görmez. B ir şiirinde
ölümü «im datçı» gibi göstermesi, çaresizliğine ve tutku
larının vaz geçilmezliğine bağlanmalıdır. Çünkü, onun
açıkça söylediği gibi bellibaşlı üç derdi v a rd ır: Ayn h k ,
yoksulluk ve ölüm, ' —
3=5
ğitliği (^®), güzelleri ve güzelliği (*°) öğmüş, insanlara
öğütlerde bulunmuş, dağlara (^ ) seslenmiş, ama her
şeyin üstünde b ir gönül adamı olarak kıyasıya yaşamış
tır.
36
heceli veznin (6.5) ve (4 .4.3) îü duraklan
................... ....... .................................................... , f, , < ,.r.-----ı i^ ı „ ,ın
bir arada kul-
____ , n hbm— ^ru ------— ^
lanılmıştır :
B enim dostumy^elişinden/(}elîidir
Ak elleri desteMeste §,üllüdm
'üüzeî seven yiğitler de belHdir
Metil mahzun gezer iller içindj^
• . * (Ş iir nr. 12)
Benim ^ â rim gelişinden ^ellidir
^ elleri deste ^st^e güllüdjjf
Eşinden ayrılan neden bellidir
Gezer melil melil iller içinde
(Ş iir nr. 13)
37
sındaki farktan ileri geldiği ortaya çıkacaktır. Buna kar
şılık bazı şiirlerin mevcut metinlerindeki kafiyeleri, ses
benzerliğinden öteye geçmiyor. Kitaba alman 39 numa
ralı şiir bu bakımdan iyi b ir örnektir. Aynı destanın b ir de
varyantı var. İhtimal ki, her yerde ve her toplulukta
okunma şansı olan ilk metin değişe değişe, zamanla iki
ayn destan haline gelmiş, bu arada kafiyeler de bozul
muştur.
Halk şiirleri, bilindiği gibi en az üç dörtlükten mey
dana gelir ve ilk dörtlüğün ikinci ve dördüncü mısraları
ile öteki dörtlüklerin son mısraları kafiyeli olur. Bazı
şiirlerde ise, ilk dörtlük de kafiye düzeni bakımından öte
kilerden farklı değildir. Karacaoğlan'ın b ir kaç şiirinde
durum değişmektedir :
38
duğu göze çarpmaktadır. N e var ki, bu kusurların çoğunu
Karacaoğlan'a yüklemek mümkün değildir. Bu tür şiir
lerin dikkatle okunup incelenmesi bize bazı ipuçları ve
rebilir. Şöyle ki :
39
şeklinde söylenmiş kabul etmek, her halde yanlış olma
yacaktır.
Karacaoğlan'a isnat edilen şiirlerin bazıları, gerçek
ten bir yığm teknik kusurlarla yüklü, söyleyiş itibariyle
yetersiz ve ötekilerle karşılaştınlamayacak kadar zayıf
tır. Bu tür şiirlerde, onun kendine has olan sesi ve usta
lığı da görülmez. Acemiliklerle dolu ve başka şairlere ait
gibidir. Yalnız 121 numaralı şiirin incelenmesi bile, söy
lenenlerin haklı olduğunu göstermeye yetecektir. Nite
kim, bu şiirin ikinci ve dördüncü bölümünde kafiye için
«geldim, gördüm, oturdum» ve «neylesek, kalsak mı, göç
sek m i» kelimeleri dörtlüklerin sonuncu mısralannda da
«bozuldu» redifinden önce «evim, kökten, yapıları» keli
meleri kulanılmıştır. Kısacası, anılan dörtlük ve mısra
lar kafiyesizdir. Ayrıca, (6,5) ve (4,4,3) lü duraklar birlik
te kullanılmış, bazı mısralar da duraksızdır. Sezebildiği
miz kadarıyla gerek söz konusu şiir gerek benzerleri, ya
Karacaoğlan'a ait değildir yahut sözlü kaynaklardan ya
zılı kaynaklara geçinceye kadar acemi dillerde bozulmuş
ve tanınmayacak hale gelmiştir.
40
® H er sahah her sabah satman dilber
• Hey ağalar b îr od düştü bağrıma
• Ilg ıt ılgıt esen seher yelleri
® Kadir Mevlâm bir dileğim var sana
• Kalk dilber gidelim bağ arasına
• Kısmet olu r ben hu ilden gidersem
• Sabahtan uğradım ben b ir geline
• Şu yalan dünyaya geldim geleli
• Şurda bir dilbere meyil eyledim
• Yaz gelip de beş’ ayları doğunca
41
Çağır Karuc’oğîan çağır
Taş düştüğü yerde ağır
K işi sevdiğinden soğur
K urtar canım al Allahım
42
c) D il ve Söyleyiş: Türk halk şiirinin hayatı ve
insanları divan şiirinden daha iyi yansıttığı, dil ve anla
tım bakımından da daha tabiî ve canlı olduğu b ir ger-
vektir. Ne var ki, halk şairleri de zaman zaman divan şii
rinin etkisine kapılmaktan ve gerçeklere sırt çevirmek
ten kurtulamazlar. Överken de, severken de, yererken de
ölçüyü kaçırdıkları ve özün söze feda edildiği görülür.
Denileıbilir ki, onlar da divan şairleri gibi belirli b ir dün
yanın dışına çıkamazlar, hattâ bu dünya daha da smırlı-
dır. Ama, bu dünya ne kadar küçülürse küçülsün, yine de
onlann dünyasıdır, gerçeklerin dünyasıdır, halkın dün
yasıdır. Burada halk duyar, halk sever ve halk konuşur.
Klişeleşmiş mecazlann dışında dil ve söyleyiş, günlük ko
nuşmalara daha yakın, yapmacıksız ve tabiîdir. Bu özel
likler, başka saz şairlerine bakarak, Karacaoğlan'da daha
açık seçik görülür.
43
(a ) Arapça ve Farsça kelimelerin ağır bastığı şiir-
ier.
(b ) Sade ve yaşayan Türkçe ile yazılmış şiirler,
(c ) Bu iki grubun arasında yer alan şiirler.
Arap ve Fars diline ait kelime ve deyimlerin olduk
ça ağır bastığı şiirler sanıldığı kadar az değildir. Örnek
olarak : 20, 25, 37, 45, 50, 78, 81, 96, 98, 120 ve 127 numa
ralı şiirleri gösterebiliriz. Bunlann bazılarında yer aılan
yabancı kelimeler ise şöyledir :
44
ıİA
■olarak: 4, 21, 22, 23, 24, 26, 27, 30, 35, 36, 39, 60, 69 ve
147 numaralı şiirleri gösterebiliriz. Bazılarındaki yabancı
Jcelimeler şunlardır :
45
ayrılık, firkat, firak, hicr, hicran, cüda
göz, dide, çeşm, ayn
Düşman, adû, rakip, engel, yad, gayrt
ay, mah, bedir
söyler, eydür, eder, eder ki
diye, deyu, deyi
46
«Âlem sele g itti gözüm yaşından»
(Ş iir nr. 80)
«Dünya sele g itti gözüm yaşından»
47
düşmüyor ve yeni yeni bestelere konu oluyorsa, bunun
sebeplerinden biri dili; İkincisi de, hiç şüphe yok ki, söy
leyiş tekniğindeki üstünlüktür. O, «hayâlden ziyade his
şairidir. Duyduğunu, duyduğu gibi söyleyebilmek maha
retini göstermiştir tasannu nedir katiyen bilmez.» (^ )
48
çirilmesi için geçen zamanın uzunluğu yer alır. İkincisi,
şiirlerin yazıya geçirildiği bölgeye has dil ve şive özellik
leri, üçüncüsü de cönk saJıiplerinin katkısıdır:
• oluptur, doluptur
49
başı ibrişim 'bürümcüklü sevgililerini iıiç b ir şeye fedâ
eciemez. Boyları selvi dalma, güljBdanma,benzeyen, baş-
larına ğüllef* ve nergisler takınan, ellerinde 'gül demet
leri taşıyan bu elâ gözlü güzeller, kar gibi vücutlan ile
sunalara, yeşil başlı ördeklere, ak kuğulara beyaz kazla-
ra, çöllerin Vc^şi ceylânlarına, benzerier;^, dudakları
balı yâEm f r e n k ^ e ^ r i ’^ib i tatlı, kiraz gibi Jsınnızıdır;
yanaklarının rengi kızıl igüller.gibi-alevlidir; sevgililerine
güITef yollarlar.» (™)
50
Bizim ’çin ayrılık yoktur
Ya sen ya ben ölmeyince
2. E T K İS İN D E K ALAN ŞAİRLER
Karacaoğlan'm yaşadığı zaman hakkında görüş bir
liğine vanimadan, onun şu veya bu şairlerin etkisinde
kalmış olduğunu söylemek, her halde doğru olmaz. Buna
karşılık 17. yüzyıldan sonra yaşamadığı kesinlikle bilin
diğine göre, igerek bu yüzyılda gerek daha sonra gelen
şairler üzerindeki etkisinden söz açmak mümkündür.
Karacaoğlan'm zamanı ve şiirleri için farklı düşünceler
51
taşıyan edebiyat tarihçileri ve araştırmacıları, onun etki
lediği şairler konusunda aynı görüş etrafında birleşirler.
52
yüzyılda aynı adı kullan arak şiirler söyleyen iki halk
şairi yetişm iş olm ası; onun büyüklüğünü, şöhretinin hak
lılığım ve etkilerinin sürekli olduğunu gösteren işaretler
sayılm alıdır. C um huriyet devrinde yetişerek serbest şiire
3'önelen bazı şairlerin eserlerinde de, K aracaoğlan şiirin
den izler bulm ak m üm kündür.
Zam an b ile onun şiirlerini eskitem em iş, kitap lard a
ve kitaplıklarda kalan b ir çok ün lü şairin aksine o, yüz
yılları aşmış, bu gün de halkın dilinde ve gönlünde yaşa
m aktadır.
53
III
KARACAOĞLAN^IN ŞİİRLERİ
54
K aracaoğlan’a ait yeni yeni şiirler ortaya çıkarm a mera*
kını da eklemeliyiz. Bu durum , özellikle v aryantlar için
söz konusudur. H attâ, bazı şiirlerin, ufak tefek değişik
liklerle başka şiirlerden alm an dörtlüklerden kurulm uş
olduğu g ö rü lm ek ted ir:
K eklik gibi taştan taşa sekersin
B ayku ş gibi azgın azgın bakarsın
Beni görsen kaşın gözün yıkarsın
Şol kara zülfüne kullar olduğum
Y ü rü sevdiceğim hem en hiram ol
Hübtara karşı dur sen de tam am ol
Ben ölürsem cenazeme im am ol
K ıl kara zülfüne kullar olduğum
Karac'oğlan der ki böyle ne im iş
Gönül kim i sever güzel o im iş
Alm anın iyisin ayı yer im iş
B il kara zülfüne kullar olduğum
55
la n çoğaltan fak tö rler arasında aram ak daha uygun ola
caktır. Başka b ir deyimle, b irbirine benzer şiirlerin çoğal-
m asm da, Işairinden çok dış etkilerin rolü büyük olm uş
tu r. Üç a y n şiirden alm an aşağıdaki dörtlükler, bu b ak ım
dan incelenmeye d e ğ e r:
D üğmeler d ö ktü rem göğsün ağ ise
Çevre yanı m or sünbüUü bağ ise
Ç ünkü güzel bende m eylin yoğ ise
B enim işim m in n et ile zor değil
• (Ş iir nr. 53)
G ümüş düğm e diktireyim ağ ise
E trafı da m or sünbüllü bağ ise
Söyle dostum hana gönlün yoğ ise
B enim işim m in n et ile zor değil
• (Ş iir ur. 54)
Bir düğm e d iktirem göğsün ağ ise
E trafı da lâle sü nbül bağ ise
Eğer güzel bende gönlün yoğ ise
B enim işim m in n et ile zor değil
(Ş iir nr. 55)
Öyle sanıyoruz ki, b u dörtlüklerden ilki asıl m etindir;
ötekiler b u n a göre uydurulm uş veya k u laktan kulağa
geçerken değişmiş bulunm aktadır. M etinler araşm a 53, 54
ve 55 num ara ile giren yukardaki dörtlü k lerin alındığı koş
m aları birleştirerek iki şiir haline getirm ek de m üm kün
dür. Btm un için, 54 num aralı şiirin dördüncü bölüm ünü
çıkarm ak ve 55 num aralı şiirin üçüncü ve dördüncü d ö rt
lükleri yerine 53 num aralı şiirin b irin ci ve üçüncü d ört
lüklerini koym ak yetecektir. B ir ihtim al de, yazılan nazi
relerin aslına bakılarak K aracaoğlan'a m al edilm iş olm a
sıdır.
56
K aracaoğlan'a isn at edilen şiirler, şimdiye k a d a r hiç
bir süzgeçten geçirilm eden ve 'hiç b ir k arşılaştırm a yapıl
m adan, olduğu gibi, yayınlanm ıştır. Aslında, bu n ları kar^
şılaştırm ah olarak ele alıp, orijinale en yakın m etinleri
bulm ak ve b ir ayıklam a yapm ak sanıldığı k ad ar kolay da
değildir. Ama m etinler arası ufak tefek aktarm alarla, hiç
olm azsa varyantlar azaltılabilir.
N itekim , 1973’de yayınladığım k ita p ta varyant
lar azaltılm aya çahşılm ış ve m etinler arası ilk aktarm a de
nem eîeri yapılm ıştır. M etinler arasına alm m ayan şiirler
den bazan birkaç kelim.e ('^). bazan m ısralar alınarak
benzerlerinde yerine konm uştur. B ir veya b irkaç şiirde
rastlan an dörtlükler (J'^) ise, asıl m etinde b ırak ılarak yan
lışlıkla girdiği sanılan şiird en çıkarılm ıştır. Aynca, bazı
dörtlükler a it olduğu şiire eklenm iş , bazıları da yer
değiştirm iştir (^). Sonuçta, b ir çok şiir m etin dışı bırak ıl
m ış ve b aşk a kitap lard a tu tu lan yolun âksine, şiir sayısı
azaltılarak 462’ye indirilm iştir. Yine de yapılanların ye
terli olduğu söylenemez. Bu k itab a alın an lan n sayısı ise
sadece 152’dir.
57
değiştirilm iş olabilir? B unu k estirm ek kolay değildir.
Çünkü, görülenin tam tersine, saz şairleri bazan çeşitli
şiirleri aynı veya benzer d ö rtlü k lerle bağlarlar. Bu yüz
den, b ir şairin aynı şiiri b aşk a başka yerlerde çalıp söy
lerken sadece son dörtlüğü değiştirm iş olm asını, çok uzak
b ir ihtim al olarak görüyoruz. K aracaoğlan'a ait böyle b ir
şiirin iki a y n kaynaktan alınan son dörtlükleri şöyledii':
58
sonraki çalışm aların ağırlık m erkezinde b u konu yer
alsm.
59
KOŞMALAR
TÜRKÜLER
DESTANLAR
1.
2.
63
Sevdiğim oturm uş h alılar dokur
V iran bahçelerde bülbüller şakır
Ne İstanbul koydum ne D iyarbakır
Acep sevdiğimin eşi v ar m 'ola
3.
4.
65
D okunur h atıra kendisin bilmez
Asılzâdelerden hiç kem lik gelmez
Sen iy ’lîk et de o zâyi olmaz
Darılıp da başa kakıcı olm a
İl âriftir yoklar senin bendini
D ağıtırlar duzağm ı fendini
A lçaklarda o tu r gözet kendini
K atı yükseklerden uçucu olm a
M urâdım nasihat b unda söylemek
Size lâyık olan onu dinlem ek
Sev seni seveni zây’etm e emek
Sevenin sözünden geçici olma
6.
66
I
K arac'oğlan der ki çağlar çağında
Arzumanım kaldı göğsü ağında
Akşam sularında yatsı sonunda
Gel de m urâdını al dedi bana
7.
S a n çedik giymiş koncu ‘k ısarak
G idiyor da b irim birim basarak
Anası m ayadır kızı beserek
E m irler’den b ir kız indi pınara
Sarı çedik giymiş koncu dizinde
Arzumanım kaldı ala gözünde
Böyle güzel m ’o lur köylü kızında
E m irler’den b ir kız indi pınara
Meles gömlek giymiş vücudu nazik
'Kollarını sıkmış altu n bilezik
Aşnası k ö tü d ü r ceylana yazık
E m irler’den b ir kız indi pınara
K arac’oğlan der ki n ’olup n'olm alı
K eten gömlek giymiş kolu sırm alı
Anasın öldürüp kızın almalı
E m irler’den b ir kız indi pınara
E
8.
9.
Yaz gelip de beş' ay la n doğunca
Çiçekler açılır gülden ziyade
B en eski yârim den a y n düşünce
Şim di b irin sevdim o ndan ziyade
B ir kuşak kuşanm ış saçağı dizde
Arzumanım kaldı böyle b ir kızda
Y an sı gerdanda y a n s ı yüzde
Sayılmaz benleri binden ziyade
Selâm versen selâm ını alın m
El b ağ lan m divanına d ururum
Akıbeti y âr yoluna ölürüm
Armağanm ı y o k tu r candan ziyade
K arac’oğlan d er ki ne salınırsın
Cevahir pas tu ta r m ı silinirsin
Ey kız gözüme h u ri görünürsün
Atan sevmez seni benden ziyade
10.
D ört k itap d an başlayalım elife
B ir isim yazılmış kuldan ziyade
İbrişim saçm da eğmeli zülüf
S ırm alar k an şm ış telden ziyade
68
Eğdirm e 'kaşını bakm am yüzüne
Ben gibi ateşler düşsün özüne
Yemesem içmesem baksam yüzüne
Şekerden kaym aktan bald an ziyade
K aşların göz ile eyliyor cengi
Söyleşir y avrular koç yiğit dengi
Çiçekte m eyvada y o k tu r m enendi
Lâleden kırm ızı gülden ziyade
K arac’oğlan d er ki yu rd u n tazele
Gönül b ir çift şahin konm uş gazele
Çiı^kin b an a k u rb an ben d e güzele
Can sever güzeli m aldan ziyade
11.
69
K arac’oğlan eder b u sözüm çöktür
Âlemi seyrettim em salin yok tu r
Sinem e vurduğun tem renle o k tu r
Dahi cürüm v ar m ı b u n d an ziyade
12.
Ala gözlerini sevdiğim dilber
Kokuya benzettim güller içinde
İncecikir belin h ilâld ir kaşın
Selviye benzettim dallar içinde
Benim dostum gelişinden bellidir
Ak elleri deste deste güllüdür
Güzel seven yiğitler de bellidir
MeJil m ahzun gezer iller içinde
■Karşmıızdan gelen aceb y âr m 'ola
Benim gibi yaralanm ış zâr m/ola
Benim sevdiceğim güzel v ar m ’ola
H akkın yarattığı kullar içinde
K arac'oğlan söyler biz de varalım
K elpler rakip olmuş biz de görelim
H alin hatırını anın soralım
G ötürüp giderler sallar içinde
13.
Şunda b ir güzelin salınışını
Selviye benzettim dallar içinde
Irm ak Icenannda d eıy a yüzünde
Kuğuya benzettim göller içinde
Yürü güzel y ü rü yolun basm azlar
Söyledip te şirin dilin kesmezler
Güzel sevmiş deyi çekip asm azlar
Koy b en de söylemem diller içinde
70
Benim y ârim gelişinden bellidir
Ak elleri deste deste güllüdür
Eşinden ayrılan neden bellidir
Gezer m elil melil iller içinde
Alına d a deli gönül alına
Ciğerciğim aşk o d ’una deline
İller atlas giye çıkıp salına
Ko ben de yatayım şallar içinde
14.
71
15.
iKaİktı deli gönül sü rd ü yürüdü
Gel oldu gidelim bizİTn illere
Göz yaşlarım yer yüzünü bürü d ü
Sel oldu gidelim bizim illere
Göz yaşlarım yer yüzüne saçıldı
B ahar oldu yaylâ yolu açıldı
Yel esti de k arın bendi seçildi
Yol o3du gidelim bizim illere
Kavim kardeş b ir araya derildi
Güzel dilber oldum diye yerindi
K itaba bak tım ki yollar göründü
Gel oldu gidelim bizim illere
Şahı sensin dilberlerin emesi
Gözüme görünm ez dünya v an sı
Şim di bizim ilin k a ra çalısı
Gül oldu gidelim bizim illere
K arac'oğlan eder gelir yazlan
Kuzum kim e eden sen b u nazları
Ananın atanın kö tü sözleri
Bal oldu gidelim bizim illere
16.
Ala gözlüm yıktın benim evimi
Eğlen şu diyarda kal dij'e diye
V iran ettin bahçem ile bağımı
Tom urcuk güllerim al diye diye
İnsanoğlu k urtulm uyor kazadan
Y aralılar nasıi d u ru r sızıdan
Akça ceran k u rtulm uş da tazıdan
K aldırm ış başım çol diye diye
72
Seher zam anında uğradım sana
G örünce gül yüzlüm kaldım ben ta n a
Gafilken b ir dolu sundun sen bana
İçirdin ağuyu b al diye diye
K arac’oğlan der ki n'eyleyip n'etm ek
B ir fikrim v ar şu sılayı terketm ek
Yıkıl git diyorsun kolay m ı gitmek
Sen getirdin beni gel diye diye
17.
B itti m ’ola Şam ilinin hurm ası
Gitti m ’o la ala gözün sürm esi
H am a nm H um us'un telli turnası
T urna y ârin selâm saldı gel diye
B itti m 'ola Şam ilinin gülleri
Aştı m ’oîa siyecinden dalları
Şu sefil Y akub'un şirin dilleri
T urna j'ârin selâm saldı gel diye
B ir ağaçta b ite r k ırk yanal alma
B irinden gayriye elini salm a
Ira k yakın diye eğlenip kalm a
T urna y ârin selâm saldı gel diye
Âşinâ da K arac’oğlan âşinâ
Yeni girm iş on üç on d ö rt yaşm a
Ira k değil ak p ın a n n başına
T urna y ârin selâm saldı gel diye
18.
Dağlar geçit verin konup geçeyim
B ir daha b u ile gelmeyesiye
Bağrım a hançerin salan illeri
B ir daha dönüp de görmej^esijte*^
73
ille r göçüp geçti bense göçmedim
Y âr elinden dolu bâde içmedim
Kız b an a gücenmiş kus\ır işledim
H esâbm us yetip vermeyesiye
Kavlim 'doğra benim dem edim yalan
Garip candan geri nem v ar ki kalan
B ir avuç to p rak tır gözüme dolan
M urada yeltenip ermeyesiye
Dönem dolaşam ben gurbet illeri
Saçım a doladım ben ak telleri
D ostun bahçesinde açan gülleri
B ir sabah y â r gelip dermeyesiye
K arac’oğlan eder sen de ben gibi
İkim iz de b ir tepede gün gibi
Y âr eline k ın a yakm ış kan gibi
Boyasın yârem e sürm eyesiye
19.
lîg ıt ılgıt esen söher yelleri
Sevdiğim dağların 'salında kaldı
B ir yanı lâle 'de b ir yanı sünbül
Gönül m ürüvvetsiz gelinde kaldı
Gelip oturalım edepli u tlu
îkim iz arası pek m uhabbetli
Sırm alı tellerden altu n savatlı
K em er kuşak kızın belinde kaldı
Gel sevdiğim sığm alm ı S ubhan'a
Yavru şahan derler avın kapana
Meze olsun al yanaktan öpene
M ı ü z â n m ta tlı dilinde kaldı
74
Gelindi h er K arac oğlan gelindi
K ara bağrım delik delik delindi
Ciğer p aralan d ı ik i bölündü
B ir bölüğü kızın elinde kaldı
20.
Behey kırlangıç nereden gelirsin
H ani şim di n 'ittin H ind ü Yemen’i
Ötme garip bülbül ben de garibim
Sen de b ilir m isin âhir zam anı
Altı aylık yoldan b eri gelmişsin
Aramış yavruyu b u rd a 'bulmuşsun
D ünyanın fâni olduğun’ bilm işsin
Ev yaparsın* çam urlayıp sam anı
B eytullah'ı yapan İl)rahim Halil
K adir M evlâm beni eyleme melil
H akk’ın birliğine o d a b ir delil
Sen de b ilir m isin v ak t ü zam anı
K araca'oğlan der ki n ic’o lur hâlim
Gün geçtikçe artm ak ta d ır vefeâlim
Az yaşa uz yaşa âhırı ölüm
A hirete karşı g ö tü r im ânı
21 .
A fşar beğlerinde gördüm b ir güzel
Kozan O vası'ndan çeker göçünü
K adir Mevlâm öğmüş kendin yaratm ış
S ırm a ile k an ştırm ış saçını
Görem edim altu n u n d an tuncundan
Öpemedim dudağının ucundan
Gözlerin sevdiğim senin suçundan
Üç beş sene bekleyeyim H açm 'ı
75
r'
22.
76
Kız da d er k i sarı yıldız doğm a m ı
Doğup doğup o rta yere gelmemi
B ir gecem de ibin geceyi değme m i
Y orm a gelin yorm a oğlan benim dir
23.
77
24.
Salım salını giden b ir güzel
S ana arz edeyim hallarım ızı
E ğer güzel benim sözüm tu tarsan
Geri döndürelim yollarım ızı
Oğlan sen kendini ileri atm a
Gizli sırlarını yad lara satm a
Bilip bilm ediğin h er yere gitm e
Yabancı derercez güllerim izi
Salını salım geri gelirsin
Aklımı başım dan alıp dururstm
K ahram an yiğide h ay ran olursun
B ir kere göreydin illerim izi
Oğlan sen de m 'oldu yüze gülücü
Senin sözün ciğerim i delici
Ben gök ördek olam sen b ir alıcı
D okunsan alam an tellerim izi
K arac'oğlan der ki kendim iz nerde
Âh ü zarım kaldı şöyle b ir kızda
 şıklar söylüyor söz ağzımızda
Y aradan söyletir dillerimizi
25.
Bâd-ı saba selâm eyle o yâre
Pek göresim geldi illerim izi
Gönül arzu çeker am a ne çâre
N ’ideyim tutan, v ar yollarım ızı
Acem şâhı bize nâm e gönderdi
Gam leşkerin üstüm üze dönderdi
Zalim felek bizi yaktı yandırdı
Savurdu havaya küllerim izi
78
Y üküm gam dır gam alırım satarım
Pervaneler giibl y an ar tüterim
K ıyam ette yakasım tu tarım
Verm esin h o y rata güllerimizi
K arac'oğlan deı- 'ki güm anım yok tu r
Gayri rakiblere am am m yok tu r
Sılaya varm aya derm anım yoktur
Nazlım beklem esin yollarım ızı
26.
79
27.
28.
80
Yanıl alm am eğip d u ru r dalım
H ak nasib eylesin dersem güliiaü
Siyah zülfün nıâ!h yüzüne telini
Döken dilber beni m ecnun eyledi
29.
81
30.
Deniz kenarında m ecnun gezerken
Elim e b ir cu ra saz ıra s t geldi
N ice şükretm eyim B âri H üdâ’ya
Şaihin ara r iken baz ırast geldi
Ayağma giymiş altundan nalm
Gel dudu dillijn gel karşm ıda salm
M evlâ'dan istedim b ir taze gelin
îk b al geri döndü kız ırast geldi
Yârimin giydiği atlasm hası
Silindi gönlüm ün kalm adı pası
K oynunda besiem iş G ürün alması
Memesin em erken ağz’ırast geldi
K arac'oğlan eler ki hazer eyledim
Dostun bahçesine nazar eyledim
Seksen şeftaliye p azar eyledim
Sayısın y itirdjm yüz ıra st geldi
31.
Biz de düştük b ir güzeün ardına
Güzel göçmüş biz konalım y urduna
Yıkılsa karlı dağın ardına
Çekip gider bir gözleri sürm eli
Deniz kenarında yerler hurm ayı
Kılavuz gönderdim telli turnayı
Ak göğsün ü stü n d e sedei düğmeyi
Çözüp gider b ir gözleri sürm eli
Havayi hey deli gönül havayı
Ay doğm adan şavkı vurdu ovayı
Türkm en kızı katarlam ış mayayı
Geçip gider b ir gözleri sürm eli
S2
B aşına alm ış b ir ince yemeni
A ram ızdan kaldıralım gümeni
Ak to p u k üstünde sandal tum anı
Boğup gider b ir gözleri sürm eli
K arac'oğlan d e r de lebin bal gibi
Giydiğin elbise sırm a tel gibi
Reyıhana karışm ış gonca gül gibi
Kokup gider b ir gözleri sürm eli
32.
Koyverdim kuşu da g itti dım ıana
Ötesin, sorarsan âhır zam ana
Bilmem akıllı m ı bilm em divane
Boğum boğum kınalanm ış sürm eli
Ayağma giymiş telli yem eni
A ram ızdan kaldıralım gümeni
Aç göğsünü kız göreyim m em eni
Boğum boğum kınalanm ış sürm eli
K oltuğuna alm ış b ir topça cüzü
Ciğerime b a ttı nazlım ın sözü
Cennetten m i çık tın kahpenin kızı
Boğum boğum kınalanm ış sürm eli
K arac’oğlan der de ne kadar öğdün
Olanca emeğim havaya verdin
Soyundun b ir gece koynum a girdin
Boğum boğum kınalanm ış sürm eli
33.
Annacığımdan gelen küçücük gelin
B ir saat karşım da durabilin mi
Şu dertli gönlüm ün Lokm an’ı sensin
K ırıldı kanadım saratbilin mi
83
E vlerinin önü y a a d ır yazı
Beyler bırakıyor ceyranı tazı
Sallanm a karşım da kahpenin kızı
Ö lürsem kam nıı verebilin m i
34.
36.
K adir Mevlâm senden ziynet um arım
Yeğindir dalgam ı çûş eyle beni
Çok m al verm esen de m u rad alırım
B ir gök k ır atm an baş eyle beni
Su akm ayan \e rd e n suyun yürüsün
Başına b in yiğit b irden derilsin
H erkesliye sevdiceği verilsin
B ir kaşı karaya eş eyle beni
K apım ızda bo?: sü rü ler sağılsa
T atarlarım kol kol olsa dağılsa
Yedi yerden davulbazım döğülse
Y ürük yum uşluylan baş eyle beni
85
K arac'oğlan der ki darda kaİmayım
Azdırıp yolum u k ard a kalmayırn
Y etirip nam usu ard a kalm ayım
Sazınan sözüuen hoş eyle beni
37.
Ala gözlü yârım yakıp j^andırma
Say edip âlem e bild irm e beni
Açıp ak .gerdanın du rm a karşım da
Ecelim den evvel öldürm e beni
Ko dolanup d u rsu n kolun ıboynumda
Hiç ölüm korkusu y o k tu r aynım da
B ir gececik m ihm an olsam koynunda
Uyan sabah deyi k ald ırm a beni
Dolandım dağ lan b u yere düştüm
Yâr senin derdinden o d la ra düştüm
Çaresi bulunm az dertlere düştüm
Y eter alev alev yandırm a beni
K arac'oğlan çok ağladım gülm edim
Aradım derdim e derm an bulm adım
Bunca g ü n d ü r b ir m innete gelmedim
K erem eyle m ahzun gönderm e beni
38 .
Beyaz giymiş aîta ü ste de mavi
Yavru kanatlanm ış uçm anın çağı
Ancak şahan alır böyle b ir avı
Sürm eli gelinin d erd ’ aldı beni
K utnu zubun giyme dedim giydin m i
El sözüne uyma dedim uydun m u
Seni b an a verm ediler duydun m u
Sürm eli gelinin d erd ’ aldı beni
86
Almayı dalındc.n almalı değil
Çirkini güzele verm eli değil
Y avıu küçük diye döğmeli değil
Sürm eli gelinin d erd ’ aldı beni
39.
40.
42.
Neyleyeyim şu dünyanın ziynetin
Akıbeti ölüm olduktan geri
İstem em bahçede bülbüller ötsün
Benim gonca gülüm solduktan geri
Çöze idim düğm elerin döşünden
Öpe idim gözlerinden kaşından
Güzelliğin soyha kalm ış başından
Ben inli boranlı olduktan geri
Yalanm ış dünyanın ötesi yalan
F elektir m u rad ım elim den alan
Mıs’ra su ltan olsam istem em kalan
Dost ağlayıp düşm an güldükten geri
89
K arac'oğlan der ki îbu ne h al 'bilmem
Gelmişim dünyaya ıbir daha gelmem
Âlem b ir y an ’ olsa o yâri verm em
Y ârin gönlü bende olduktan geri
43.
90
Kız senin elinden düştüm ben yasa
Çekıidı büi'büiler kalm adı tasa
Dönüp koyam adım altun katese
Benim yârim öğrenm eden toy gitti
K ırıklıan’dan yüklediler göçünü
M or sünbülle d o n attılar saçını
Ala gözlüm a> n çekmiş göçünü
Bizim elden b ir tom urcuk gül g itti
K arac'oğlan d er ki yiğidin kârı
Peteği bal edei u stad ır a n
Sana derim sana Beyler Çınarı
Ne ta ra fta n ince belli yâr g itti
45.
A rzularım kaldı b ir Arap atta
Koyma K adir Mevlâ’m gam da, firk atta
Uuğünde bayram da ağır zimmette
A nar m ’ola em m i dayı il bizi
G etir oğlan ben giyeyim postum u
Kimse bilmez garezim i kastım ı
G urbet elde koydum gsldim dostum u
Geri dönsem k ın ar m ’ola el bizi
Dost elinden içtim içtim m at oldum
K abbe felek güldü ben de şad oldum
Em m iden dayıdan d o sttan yad oldum
Ne yam an uzağa attı yol bizi
Karacoğlan devranım v ar demim var
Y âr yitirdim düşüncem var gamım var
Yedi derya içinde b ir gemim var
A tar m ’ola b ir kenara seî bizi
91
K
46.
D ostum un elinde b ir tu tam çiçek
Ne k ad ar m edhetsem o k ad ar göğçek
G etir ham aylm ı yem inler içek
Y âr sevm edim senden b aşk a güçücek
Boğum boğum boğm uş ince belini
Bal zannettim ağzm daki dilini
E ri geci ben dererim gülünü
Gül derene n e d er an an güçücek
Oğlan âşık m ısm ağzım ararsın
Söylemeğe m lcuzum a yorarsın
Benim h aram gülüm niçin derersin
Deyip gelem an am ' eğlen azıcık
K arac'oğlan der de n e idi göçün
Cennet sandım b e n ki 2 koynunun için
Akşamki yalanın sabahki suçun
A hbaplardan h ab er aldım güçücek
47.
S abahtan uğradım tu rn ay a kaza
Güle bülbül konm uş eder âvaze
Aman Mevlâ’m am an kasdetm e bize
Ayırma bülbülü gülünden felek
Ezelden de ondurm adın kendim i
B en yaparım sen yıkarsın bendim i
B ana m ı sınadın olan harbini
K im e şekvâ edem elinden felek
Ben de şu dünyada konup göçmedim
Dost elinden dolu bade içm edim
K usurum bilm edim h atâ işledim
K usur benim değil dilim den felek
92
l
K arac’oğlan der ki H ak ’ta n b u nazar
Biçildi kefenin kazıldı m ezar
İller yârin alm ış şad olup gezer
H em en k a ra yazın b an a m ı felek
48.
Seyyah oldum gezdim g u rb et illeri
K âr etti bağrım a yeter ayrılık
Söyleyeyim b aşa gelen halleri
Ölümden çok çektim b eter ayrılık
Şu aşkın ateşi sönm üyor serde
Ah çeker ağlarım gezdiğim yerde
Ben b u rd a ^kalmışım dost gu rb et ilde
Beni ilden il'e a ta r ayrılık
Ben terk eylesem de diyar-ı gurbet
 şıklar sâdıklar kavuşm* elbet
Dost ile b ir saat yapsam m uhabbet
Sevdiğim gözüme tü te r ayrılık
K arac’oğlan d er k i terk in vericek
Ö tüşür bülbüller gonca gülicek
Ben b u rd a y âr o rd a böyle kalıcak
İs te r ölüm olsun ister ayrılık
49.
Ölüm ard ım a düşüp de yorulm a
V ar git ölüm b ir zam an da gene gel
Âkıbet alırsın kom azsın beni
V ar git ölüm b ir zam an da gene gel
Şöyle b ir vakitler yiyip içerken
Yiyip içip yaylalarda gezerken
Gene m i geldin ben senden kaçarken
V ar git ölüm b ir zam an da genel gel
93
Çıkıp boz kurtlayın uluşam adım
Y alan dünya sena çıkışam adım
E şim le dostum la buluşam adım
Var git ölüm b ir zam an da gene gel
K arac’oğlan eder derdim pek beter
Ba;hçede bülbüller şakıyıp öter
Anayı atayı dün ald ın yeter
V ar git ölüm b ir zam an da gene gel
50.
Ala gözlerim sevdiğim dilber
Dünya başım a da d a r oldu tez gel
G arib bülbül gibi artıy o r âhım
Göğsünde din im an var ise tez gel
H as bahçeden dersem gonca gülünü
Neyleyem h a r alm ış sağ u solunu
H ayli dem dir bekliyorum yolunu
K alm adı takatim am anın tez gel
Cemâlin karşım dan gitm ez h er zam an
Düşünüp derdim i edeyim beyan
G önüller eğleyen b ir kaşı kem an
K aşları kem anım am anın tez gel
K arac’oğlan der ki p erişan halim
Nice b ir çekeyim b u aşkın yayın
Gayri insafa gel lebleri balım
Şu benim derdim e derm ana tez gel
51.
O turm uş pınara kız ile gelin
O nlar biribirine arz eder halin
Boğum boğum kınalanm ış ak elin
Gelin hiç söylemez kız nazlı güzel
94
Tereviyi yuyup koduiar iaşa
Daha ne gelecek sağ olan başa
Tülbent yağlık vurm uş şu hilâl kaşa
Gelin hiç söylemez kız nazlı güzel
Altun düğm e dikm iş kırm ızı yüze
Sürm eler çekmiş de m esi ala göze
Âşığız biz yalan yakışm az bize
Gelin hiç söylemez kız nazlı güzel
52.
95
K arac’oğlan d er ki konup göçmedim
Ak göğsünün düğm elerin açm adım
F ırsat elde iken alıp kaçm adım
Ö ldürm eli ben:? döğmeli değil
53.
Düğmeler diktireyim lâ'J ü m ercan
Yârsiz kalan dünya başım a zindan
Ben seni severim sıtk ile candan
Sen beni sevmezsen söyle â r değil
D üğm eler döktürem göğsün ağ ise
Çevre yanı m or süribüHü bağ ise
Ç ünkü güzel bende m eylin yoğ ise
Benim işim m innet ile zor değil
K arac'oğlan der ki alm az m ı bacı
Ayrılık şerbeti zeihirden acı
Döküvermiş kolunca erîDİn’ ucu
Topla dilber salm acak yer değil
54.
D ün gece rüyam da b ir dergâh gördüm
Gül açılm ış dikenleri h â r değil
Şikâyet olm asın gül yüzlü yâre
Geldim geçtim eğlenecek yer değil
K arşıdan k arşıya b an a karırsın
K asavet gönlüm ün gam ın alırsın
Beni görüp perde ard ın d u ru rsu n
K açm a dilber kaçm a v aran k ö r değil
Elim ile dikticeğim söğüdü
Öğüdü başım a versem ne idi
K ınam azlar güzel seven yiğidi
Güzel sevmek koç yiğide â r değil
96
f.Gümüş düğm e diktireyim ağ ise
E trafı da m o r süribüllü bağ ise
Söyle dostum ban a gönlün yoğ ise
Benim işim m innet ile zor değil
K arac’oğlan der gez ili y u rtla n
K onuşalım b aşa gelen dertleri
-rSevmeseydim senin gibi sertleri
.Ah n ’eyleyim akıl b aşa yâr değil
55.
‘Ö tm e tu raç ölm e işin var senin
• Şahan salıp avlanacak yer değil
V ardım gördüm ağyar göçmüş yurdundan
'V a tan tu tu p eğlenecek yer değil
Güzel senin ak saraylı yurdun v ar
Divitin v ar kalem in v ar ördün var
f Güzel senin tü rlü tü rlü derdin var
H oşça salın k arşındaki to r değil
B ir düğme diktirem göğsün ağ ise
E trafı da lâle sünbül bağ ise
E ğer güzel bende gönlün yoğ ise
Benim işim m innet ile zor değil
K arac'oğlan der gezelim y u rtla n
Söyleyelim başa gelen dertleri
Sevmeseydim senin gibi sertleri
n'eyleyim aklım b aşa y âr değil
56.
Ala gözlüm ben bu ilden gidersem
'Z ü lfü perişanım kal melil melil
Kerem et aklından çıkarm a beni
/Ağla göz yaşını sil melil melil
97
K arac’oğlan d er ki konup göçmedim
Ak göğsünün düğm elerin açm adım
F ırsat elde iken alıp kaçm adım
Öldürm eli ben^ döğmeli değil
53.
Düğmeler diktireyim lâ'l ü m ercan
Yârsiz kalan dünya başım a zindan
Ben seni severim sıtk ile candan
Sen beni sevmezsen söyle â r değil
Düğmeler döktürem göğsün ağ ise
Çevre yanı m or sünlbüllü bağ ise
Çünkü güzel bende m eylin yoğ ise
Benim işim m innet ile zor değil
K arac'oğlan d er ki alm az m ı bacı
Ayrılık şerbeti zehirden acı
Döküvermiş kolunca eıİDİn' ucu
Topla dilber salınacak yer değil
54.
Dün gece rüyam da b ir dergâh gördüm
Gül açılmış dikenleri h a r değil
Şikâyet olm asm gül yüzlü yâre
Geldim geçtim eğlenecek yer değil
K arşıdan karşıya ban a karırsın
K asavet gönlüm ün gam ın alırsın
Beni görüp perde ard ın d u ru rsu n
K açm a dilber kaçm a v aran k ö r değil
Elim ile dikticeğim söğüdü
Öğüdü başım a versem ne idi
K ınam azlar güzel seven yiğidi
Güzel sevmek koç yiğide â r değil
t
I , 96
^Xjümüş düğm e diktireyim ağ ise
E trafı da m o r sünbüllü bağ ise
Söyle dostum bana gönlün yoğ ise
Benim işim m innet ile zor değil
K arac'oğlan der gez ili y u rtla n
K onuşalım b aşa gelen dertleri
“Sevmeseydim senin gibi sertleri
.Ah neyleyim akıl b aşa yâr değil
55.
^Ötme turaç ötm e işin var senin
■Şahan sahp avlanacak yer değil
V ardım gördüm ağyar göçmüş yurdundan
■V atan tu tu p eğlenecek yer değil
Güzel senin ak saraylı yurdun var
Divitin v ar kalem in v a r ördün var
*Güzel senin tü rlü tü rlü derdin var
H oşça salın karşm daki to r değil
B ir düğme diki İrem göğsün ağ ise
E trafı da lâ le sünbül bağ ise
'E ğ er güzel bende gönlün yoğ ise
Benim işim m innet ile zor değil
K arac'oğlan d er gezelim y u rtla n
Söyleyelim b aşa gelen dertleri
Sevmeseydim senin gibi sertleri
^Ah n'eyleyim aklım b aşa y âr değil
56.
Ala gözlüm ben b u ilden gidersem
■^Zülfü perişanım kal m elil melil
K erem et akim dan çıkarm a beni
/Ağla göz yaşını sü melil melil
97
Yeğin ey sevdiğim sen seni gözet
K arayı bağla d a beyazı çöz a t
D oldur ver bâdeyi b ir daha uzat
Ayrılık şerbetin ver m eîil m elil
57.
98
38.
Evvel sen de yücelerden uçardın
Şim di enginlere indin m i gönül
Derya deniz dağ taş demez geçerdin
K arad an m enzilin aldm m ı gönül
Yiğitliğim elden g itti yel gibi
D am ağım da tad ı kaldı bal gibi
H oyrat eli değmiş gonca gül gibi
Bozulm uş bağlara döndün m ü gönül
H asta oldun yastığım istersin
K adir Mevlâm sağlığmı göstersin
Cennet-i âlâdan b ir köşk dilersin
Boynunım fafrzrnı kıldın m ı gönül
K arac'oğlan der ki söyle sözünü
H ak k 'a teslim eyle kendi özünü
Nâs işine karalam a jâizünü
Yolun doğrusunu buldm ı m u gönül
59.
Deli gönül gezer gezer gelirsin
A n gibi h e r çiçekten alırsın
N erde güzel görsen ord a kalırsm
Ben senin derdini çekemem gönül
S an tu r m u istersin saz mı istersin
ö rd e k m i istersin kaz mı istersin
Tom urcuk m em eli kız m ı istersin
Ben senin kahrını çekemem gönül
Çıkıp yücelere bakm ak istersin
Coşkun su lar gibi akm ak istersin
H er güzelle yatıp kalkm ak istersin
Ben senin kahrını çekemem gönül
99
K arac'oğlan eder okuyam yazam
Keleş değilim ki k erv an lar bozam
Giyinem kuşanam b ir hoşça gezem
Ben senin kahrm ı çekemem gönül
60 .
61 .
100
B ıktım usandım da acı dillerden
G am lar ile dolu uzun yıllardan
İm d at u m ar il^en akan sellerden
Kendim gibi akan sel bulam adım
Yandım yakıldım ben b u ateşlere
V ardım takıldım da ben b ir neştere
Delindi ciğerim serildim yere
Beni kaldıracak el bulam adım
Benim b u dünyaya geçm iyor nazım
Felekten kalm adı gayri niyazım
H alim i sen anla hey iki gözüm
Derdim i diyecek dil bulam adım ,
62.
101
K arac’oğlan der ki b u bize n'oldu
Koynumuz köpüklü kan ile doldu
S aatim ay oldu günüm yıl oldu
Gelip geçmez k ara günden usandım
63.
H er sabah seherden çıkar salınır
M ı n ’eyleyim gönülcüğüm aldırdım
Ah edicök yüreciğim delinir
Ah neyleyim gönülcüğüm aldırdım
Ben ölürsem söylenirim dillerde
B ülbül figan eder gonca güllerde
H aram iye saldırdığım yerlerde
Ah n ’eyleyim gönülcüğüm aldırdım
K arac’oğlan eder sıdk ile sÖyle
Ya nice çekerim b en b u n u böyle
K adir Mevlâm derdim e derm an eyle
Ah n'eyleyim gönülcüğüm aldırdım
64.
K alk gidelim atım h arap haneden
Kısmetimiz vei'sin Mevlâm yaradan
E ğrikol'da yem yedirem atım a
Gece Eğrikoî’da yatalım atım
Atıma bineyim edeyim sökün
Sağm a soluna ham ayil tak ın
Ağyar ırak derler K efendiz yakın
Gece Kefendiz’de yatalım atım
At ile K ırım ’ı e ştık tan geri
Dizgini boynuna düştü k ten geri
Ak suyun k ö p rü sü n ' geçtikten geri
B u gece M araş’ta yatalım atım
102
M araş’tan ötesi uzak b ir yoldur
T atar deresinde dizginin kaldır
Öğle nam azını göğsünde kıldır
Bu gece G öksun’da yatalım atım
65.
103
H em an ol da K arac'oğlan hem an ol
Gel sen dahi güzellere tam am ol
Ben ölürsem cenazeme im am ol
K ü k ara zülfüne kullar olayım
66.
67.
104
Ak ellere al kın alar yakınır
Ala göze siyah sürm e çekinir
D ostu olan dost yoluna bakınır
Dosta giden yolda izim v ar benim
105
69.
Ben b u güzellerden görm edim kem lik
H er ne çektim ise felekten çektim
H ublar ile y o k tu r gayri pazarım
Değil hû b d an elem m elekten çektim
N 'oldu nazlı yâre ben de bilem em
Y âr b en i ağlattı h e r dem gülem em
H er o lu r olm azdan dilek dilemem
Çok şü k ü r dilim i dilekten çdktim
Y âr b an a gönderm iş b ir gizli selâm
B ahri gibi gayri um m ana dalam
V erseler cihanı istem em kalam
Şim di ben elimi felekten çektim
K arac’oğlan dei' ki gönlüm avuttum
Şim di güzel sözlerini ım u ttu m
Aşk ateşin değirm ende öğüttüm
Eledim kalb u rd an elekten çektim
71.
Evvel ben de yücelerden gezerdim
Şim di enginlerde aban ben oldum
Süren sürd ü o yavrunun sefasm
K ahrını cefasm çeken ben oldum
Yüce dağ başında b ir top k ar idim
Rüzgâr değdi yağm ur yağdı eridim
Evvel ben de m ulıabbetli y âr idim
Şim di uzaklardan b akan ben oldum
D olaştırdın ban a U rum ’u Şam 'ı
Bilmez o câhiller te rk eder seni
Evvel gül daliDa belerdin beni
Şim di hard al gibi kokan ben oldum
K arac'oğian böyle oldu b u' işler
O turm uş sevdiğim hasb'hale başlar
B ir konak y aptırdım kavim k ard aşlar
Çekip ilk direğin yikan b en oldum
72.
Eşe imiş şu karşım dan savuşan
Gelin im iş şu kızlara k arışan
Bir kusuru var da zülfü perişan
Tel k ara zülfüne kullar olduğum
Aman ol sevdiğim sen de am an ol
Güzeller içinde gel de tam am ol
Ben ölürsem cenazeme im am ol
Kıl k ara zülfüne kullar olduğum
107
K arac’oğlan der ki b u da neyimiş
Gönül berelendi karlı dağ imiş
M eyvanın iy'sm i ayılar yerm iş
Gel k ara zülfüne kullar olduğum
73.
Ala gözlerini sevdiğim dilber
Sana b ir sözüm var diyem iyorum
Bilmem deli m iyim m ecnun gezerim
S ırrım ı yâdlara verem iyorum
Ak m em eden em diceğim azıktır
T aram a zülfütiü gönlüm bozuktur
Öksüzüm garibim bana yazıktır
D estursuz koynuna girem iyorum
H elâl olsun ai yanaktan emdiğim
Eİ uzatıp gonca gülün derdiğim
ince belin u sul boyun sardığım
Alışmış kollarım duram ıyorum
K arac’oğlan der ki H asanpaşalı
Aşk sevdası gönlüm üzden taşalı
Sen gibi güzele gönlüm düşeli
Uyuyup uykuya kanam ıyorum
74.
Nâgehan geçerken uğ rad ı yolum
Tecnis'te b ir Arap güzeli gördüm
Ben b ir su istedim o so fra kurdu
Tecnis'te b ir Arap güzeli gördüm
Altıma attıla r alaca kilim
Ağzımda kuru d u dam ağım dilim
Sunayı görünce b ü k ü ld ü belim
Tecnis’te b ir Arap güzeli gördüm
108
'Y am m a serdiler b ir ipek halı
Uğruma koydular kaym ağı balı
A nasm öldürüp kızın' alm alı
Tecnis'te b ir Arap güzeli gördüm
Öğer K arac'oğlan güzeli öğer
Zülüf p âre p âre gerdam döğer
Bin altın verm işler bin daha değer
Tecnis’te b ir Arap güzeli gördüm
75.
V ara vara vardım ol k ara taşa
H asret ettin beni kavim kardaşa
.Sebep ne gözden akan kanlı yaşa
B ir ayrılık b ir yoksullulc b ir ölüm
Nice sultan ları ta h tta n indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
B ir ayrılık b ir yoksulluk b ir ölüm
K arac’oğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim v ar bilinirinden seçilmez
'Bir ayrılık b ir yoksulluk b ir ölüm
76.
K ısm et olup ben b u ilden gidersem
,Sen de bu illerde kal k ara gözlüm
G urbet ilde kem haiberirn duyarsan
B aşının çaresin bul kara gözlüm
.Âşık b ilir âşıkların hevesin
K öm ür sandım y âr kaşm ın karasın
Sevdiğim kapına kul m u ararsın
îş te ben kapm a kul k ara gözlüm
109
Âşık bilir âşikîarın suçurıu
Cennet sandım yâr koyunun içini
Tarayıp zülfünü dökm üş saçını
H ilâl kaş üstü n e tel kara gözlüm
K arac’oğlan talihsiz b aşın varm ış
Y ârdan ayrılm ası ne çetin kârm ış
Ala göz ü stünü saçlar bürüm üş
D ilber dudaklarm bal k ara gözlüm
77.
Sabah seherinde çıkıp sahnına
Yavru şahin gibi bas k a ra gözlüm
K aşın kalem olm uş lebin m ürekkdb
Ak beyaz üstüne yaz k a ra gözlüm
O kiraz dudaklar n a r gibi yüzler
Kız beni anhyor sendöki gözler
Çok o lur güzelde noktalı sözler
Bu zülfün gerdana az k ara gözlüm
Havâyı da deli gönül hâvayı
Yükseğinden şahin döner yuvayı
Tom urcuk mem eli b ırak edayı
Göğsünün düğm esin çöz kana gözlüm
K arac’oğlan d er ki kandıram adım
Göz koydum kalbine yandıram adım
Yolunu yolum a döndürem edim
Getirm e ü stü n e söz k ara gözlüm
78.
N için böyle m elil m elil gezersin
Şad ü h u rrem olup gül köm ür gözlüm
Arzu eder gönlüm gurbet illeri
îş te gidiyorum kal köm ü r gözlüm
110
B en seni severim cân ü gönülden
K alktı kısm etim iz ne gelir elden
Y anağm çevresi tom urcuk gülden
Bezenmiş gerdanın hâl köm ür gözlüm
Vazgelmezsen sen aihdında d u ru rsan
Yüz verm e engeli m alifi görürsen
V arıp b ir kötüye meyil verirden
D ilerim Mevlâ’dan b u l köm ü r gözlüm
K arac'oğlan söyle sözü unutm a
V anp yâd illerin n ârın a yanm a
G itti gu rb et il'e y âr gelir sanm a
Ahd ü am an edip gel köm ü r gözlüm
79.
lil
80.
Yüce dağlar ne k a ra rır pusarsın
Aştı m ola köm ür gözlüm başmdan-^^
Azıcık derdim e d ert m i k atarsın
Âlem sele g itti gözüm yaşından
Ey K aradağ m elil m elil kalasm ’
Ateş düşe cayır cayır yanasın
D ilerim A llah'tan ban a dönesin
A3^nlsm gül mem eli eşinden
Zalim taşçılar da taşım kessin
B aşm da d a kızgın sam yeli essin
Evvel benim idi d ert senin olsun
İnlesin b u rç la n n b o ra n kışm dan
K arac'oğlan d er k i h an i m aralım
D ağlar san a söyle v a r m ı z a ra n m
Yârim i yitirdim y an ar ararım
Güm anım v ar koyağında taşından*
81 .
Zevkim a r ta r gelir gönlüm ün şanr
Sevdiğim benim le olduğu zam an
Def ed er giderir gönlüm ün gam ın
Y âr gelip yam m da güldüğü zamana
Söyledikçe lezzet v erir sözünde
Rûz u şeb hayali iki gözümde
H ûda em ri ile o m âh yüzünde
Ak güller açılır güldüğü zaman^
Aşkın ateşi b u sinem i deler
Divane gönlüm ü gâhi şâd eyler
S an ın m vücudım ı Cermet'te gezer'
Y ârim i koynum a aldığım zaman-
112
K arac’oğlan der k i vücudum yandı
Asilzade aslı h u rid ir kendi
Sandım ki gökten de b ir m elek indi
K olların boynum a sardığı zam an
82 .
IIS’-
83.
H ani senin sıdkı b ü tü n sözlerin
D ost koynunda m uhabbetll izlerin
D ostum to m u r to m u r akça yüzlerin
Şu benim dişim in yarelerinden
Gizli sırrın yâd illere denilmez
Dîvaneler d ost yerine konulm az
Ellemeye hiç b ir yerin kıyılmaz
Sen ^ s t e r sevdiğim nerelerinden
Gizli sırrın yâd illerde diyeyim
Bal olayım al yanağa konayım
Kerem eyle ak g erdandan emeyim
Top k ara zülfünün araların d an
K arac'oğlan d er h e r sözle kesilmem
B ir kötüye v a n p böyle yasılm am
Is ın rs ın dersin vallah ısırm am
O kşalanm nazlım şu ralan n d a n
84.
Ala gözlerini sevdiğim dilber
Y âr senin ahdm a durm az m ı sandın
H â tın n hoş olsun b irin b in olsun
Senden âlâsım bulm az m ı sandın
D oğru gelenlere doğru varayım
H alden bilenlere k u rb an olayım
Sen b irin ' bulm uşsun ben de bulayım
Güzeller güzelin bulm az m ı sandın
Y avrunun yaylası sulaklı otlu
Söyle köm ü r gözlüm dilleri ta tlı
B ir yanı ekinli b ir yanı otlu
Şu dünyadan ED.urat alm az m ı sandm
114
Y avrum un gözleri benzer şahana
îsm i cism i gelm em iştir cihana
Uykusım gözüne etm iş b ^ a n a
Tek yatan a salbalı olmaz m ı sandm
K arac'oğlan d er k i böyle olm asın
A rada engeller m u rad alm asın
S ana senden olm uş benden olm asın
H erkes ettiğini bulm az m ı sandm
85.
Yaz gelip de beş’ a y la n doğunca
A kar bozibulanık selinden sakın
G uıbet ilde- kim se bilm ez ahvâlin
Sen d u r vatam nda ilinden sakın
în san m kö tü sü iy'likten bilmez
K ursaksıza öğür versen de almaz
in sa n çiğ sü t em miş itim a t olmaz
K apında hizm etkâr kulundan sakın
K ötü insan doğru girmez yoluna
îyi insan hoş geçinir diline
Elini sunm a ki yârin gülüne
Dikeni var b a ta r elinden sakm
K arac'oğlan der ki eğle gönlünü
Elinden bırakm a nazlı yârini
Kimse bilm ez ahvâlini hâlini
Y akınında olan kom şundan sakm
86 .
îm an a gel kanlı gurbet im ana
Biz de başım ızı saldık güm ana
Yağıp yağm ur gün doğunca çimene
K okar b u rcu b u rcu gülü sılanın
115
B itm edik işlere Mevlâ ulaşa
Daha neler gelir sağ olan, başa
Geçerse bu yaz da kalırık kışa
K orkarım k ap an ır yolu sılanın
K arac’oğlan der ki şu bana n oldu
S arard ı gül benzim gazele döndü
Sılada sevdiğim yâd iller aldı
Bilmem nasıl oldu hâli sılanın
87.
B ir yiğit sıladan gitm eli olsa
Acısı yüreğ’nden gitmez sılanın
Eğlenip guıfljette m ekân bağlasa
Hayali gözünden gitm ez sılanın
Ovalar ovalar engin ovalar
Gözüm yaşı b iri birin kovalar
G ülistan içindo bü lb ü l yuvalar
Çalısı çırpısı g ü l'd ü r sılanın
Gidi rak ip b an a kasd ile b ak ar
Bu garip halim i ateşe y ak ar
H er sabah h e r sabah m isk gibi kokar
Kayası toprağı taşı sılanın
K arac’oğlan eydür gelenler gider
Vâ'desi yetenler borcunu öder
K uşlar yılda b îr kez sılaya gider
Anlar d a terk im kom az sılanın
88 .
S abahtan seherde suya giderken
Üşüyor parm ağı eli kızların
înce bel üstünde cevahir kem er
Zıhgirden geçiyor beli kızların
116
Ira k ta yitirsem yakında bulsam
Mevlâ izin verse koynuna girsem
Al yan ak lan n d an b al deyi emsem
D udağm dan ak an balı kızların
89.
117
90.
Ç ünkü güzel m eylin yoğ idi bende
Ezelden de ik ra r vermeye idin
M uhabbettir güzelliğin nişanı
U ğrun uğrun bakıp gülmeye idin
SiyaJı zülüflerin eyleme perde
B eni de u ğ rattm b in tü rlü derde
Ben kendi halim de gezdiğim yerde
Çağırıp bergüzâr verm eye idin
Kani senin ile yiyip içtiğim
Ulu s a r a la r d a konup göçtüğüm
Şim di k â r eylemez benden kaçtığın
Soyunup koynum a girm eye idin
K arac'oğlan der k i ey mâh-ı m estim
K aşın gözün eğme cana m ı kastın
Severler güzeli incinm e dostum
H arcın ise güzel olm aya idin
91.
Ala gözlerini sevdiğim dilber
Ş âd edip illen gülm eseneydin
M uihabbettir güzelliğin nişanı
Bakıp uğrun uğrun gülm eseneydin
D ilber senin ile yiyip içtiğim
El atıp ta düğm elerin çözdüğüm
Fayda etm ez şim den sonra kaçtığın
Soyunup koynum a girm eseneydin
Kırm ızı güllerin d a lla n yerde
Sen u ğ rattın beni onulm az derde
Ben kendi halim de gezdiğim yerde
G etirip bergüzâr verm eseneydin
K arac’oğlan der ki cana m ı kastın
Salınm a sevdiğim bağrım a bastm
Güzel olanları severler dostum
H arcın değil güzel olm asanaydın
92.
S abahtan uğradım ben b ir geline
Dedim aslın fasim nereli gelin
Dedim şu Leylâ’nm ism in bileyim
Dediler b u köylü b u ralı gelin
B ire kız karşım da sallandın durdun
Gören yiğitlere şan şöhret verdin
A ttın gamze okun sinem e urdun
Gamz' okun sinem e vuralı gelin
B brûsun çekemez gören âşıklar
S ırm a çepken ak k o lla n ilikler
İbrim ibrim olm uş sırm a bölükler
İbrişim bölüğün tu ralı gelin
K arac’oğlan der ki haydan hay olur
Seni görenlerim aklı zây’ olur
S anm a yine b u y aralar sağ olur
Gamz' okun sinem e vuralı gelin
93.
Çeşit çeşit bağlam ışsın başını
U ydurm uşsun zülfe hilâl kaşım
K orkarım ki bulm am ışsın eşini
Zülfü gerdanına b urm alı gelin
Ben seni severim ne heves ile
G eçirttin öm rüm ü k ara yas ile
B ir çift çorap ile y ırtık m e s(t) ile
Bastığım yerlere sorm alı gelin
119
Sıdk ile baktım da güzelin genci
Ağzının içinde dişleri inci
Al Y usuf alm ası Aydın turuncu
Göğsü koşar gelir düğmeli gelin
94.
Yücesine çıktım seyran eyledim
Güzeller içinde gördüm b ir gelin
N esin m eth edeyim böyle dilberin
Başı ibrim iibrim telli b ir gelin
120
95.
Dinle im di b ir nasih at edeyim
K ullar m uhanete m ıihtaç olm asın
Doğru yolu koyup sarp a gideyim
Sevdiğim gönlüne gam lar gelmesin
N’iderler de insan oğlu n ’iderler
Doğru yolu koyup sarp a giderler
Z üğürt isen seni deli ederler
İsterim bildiğin iller bilm esin
Coşkun sular gibi a k a r su isen
A rarlar b u lu rlar asıl soy isen
Gayetle severler m alı çoğ isen
iste rim akl ile hergiz olm asın
Ben değilim b u n u kitap söyleyen
İnip aşkın deryasm ı boylayan
Dilini dinleyip gıybet eyleyen
O ruç tu tu p beş vaktini kılm asın
K arac’oğian eydür m ala tapıldı
D ert kalm adı içerim e tepildi
İn san a ahrette ik' ev yapıldı
B iri dolup da biri boş kalm asm
96.
K alk dilber gidelim bağ arasına
Şakısın bülbüller gül incinmesin
E ser b âd 'i saba zülfün dağıtır
G erdana dökülm üş tel incinm esin
Gözlerin şem islir gün yüzün kam er
Seni seven yiğit zekâtm um ar
İnce bel üstü n e cevahir kem er
Şöyle b ir sahn ki bel incinm esin
12 !
B ir iyili'k et ki çıkasın başa
Ak gerdanda benler ola tem aşa
Âşık m aşukla sarılıp sarm aşa
Y organ zahm et çeksin kol incinm esin
97.
122
H azret-i M evlâ'dan dileğim b u d u r
Bülbül gibi işin atı ü zâr olsun
Beddua eylemem sana sitem kâr
Gül gibi m eskenin diken h â r olsun
S ıracalar çıksm nazik teninde
Dilerim ölesin ta tlı dem inde
Yüzün k ara olsun H ak divanm da
Kıyam et gününde başm d ar olsun
Dilerim Sülbhan’dan olm a b erm u rat
Cisminde kalm asın b ir akçelik zat
Ceımet yüzünü görm e ilelebet
Cehennem mes'kenin yerin n â r olsun
Bu K arac'oğlan 1 sen ağlatırsın
K adir Mevlâm h e r m u rad a kadirsin
H er dem zebaniler belini kırsm
H er u rd u k ça iki eli v ar olsun
99.
Başı al valalı küçücek gelin
Seherde açılau güle dönm üşsün
Başına takm ışsın altu n çelengi
T urnadan alınan tele dönm üşsün
Yüce dağ başnıda sığınlar gezer
D erindir göllerin b ahriler yüzer
Dilin şeker olm uş şerbetler ezer
Altun tas içinde bala dönm üşsün
Sarı çiçek sarvan kurm uş o tu ru r
T ürlü çiçeklere h ab er yetirir
Cennet’âlâdan da koku getirir
Ilgıt ılgıt esen yele dönm üşsün
123
K arac’oğian der ki içtim bulandım
İçip içip aşkın m eyinden kandım
D ünyalar başım a yıkıldı sandım
Derdini söylemez kula dönm üşsün
R
100 .
102,
125
103,
Dinleyin ağalar size söyieyim
Arş u k ü rsü gider yolun v a r dağlar
K ar ardıçlı kam alakîı yüceler
Selvili söğütlü yerin v a r dağlar
Ahır Dağı’n d an gör M araş bağını
Engizek’te derler ilin çoğunu
B ayra'dan B ertiz'den K onur Dağı'nı
G öksün -güzel derler ilin v ar dağlar
Gün doğanda Gündüzlü nün başına
Akdağ derler dum an çöker b aşın a
Göğdeli’de sünbüllünün peşine
K abaktepe d erler şarın v ar dağlar
K arac oğlan der de b itird im çağı
O yüce Binboğa B olkar'm dengi
Soğanlı yücesi koca Beydağı
Erciyes ulum uz p îrin v a r dağlar
104.
Ç ukurova bayram lığın giyerken
Çıplaklığın üzerinden soyarken
Şubat ayı kış yelini kovarken
Cennet dense sana yakışır dağlar
Ağacınız yapraklarla donanır
Taşlarınız b ir birliğe in an ır
Hep çiçekler bağrınızda gönenir
Pınarınız çağlar ak ışır dağlar
Rüzgâr eser dallarınız atışır
K uşlarınız birbiriyle ö tü şü r
Ören yerler b u bayram dan p ek ü şü r
Sünbül niçin yaslı bak ışır dağlar
126
K arac’oğlan size ’b ak ar sevinir
Sevinirken kalbi y an ar gövünür
K ım ıldanır hep dertlerim devinir
Yas ile sevincim yıkrşır dağlar
105.
Kızlar güzel am m a nakış iş ile
B oynun d o n atırlar tel kum aş ile
Püsküllü boncuklu yüce baş ile
Al yeşil gerdeğe giresi kızlar
K ızlar güzel güzel aslı huriden
Yeryüzünü lâle yeşil b ü rü d en
K asvetli gönlüm ün gam ın eriden
K aranlık kalbim in çırası kızlar
K arac'oğlan gam yükünü g ö tü rü r
H er kötüyü yâd illere getirir
Kulağı küpeli oğlan yetirir
Babası evine giresi kızlar
106.
N asıl m edhedeyim şöyle güzeli
Elinde bergüzar gül ile oynar
Alma yanak kiraz dudak diş sedef
İsp ir ala gözler m il ile oynar
Cennete m isaldir göğsünün ağı
Sinem e b astın d a ateşten dağı
K orkarım ki yâd il bekler b u bağı
Bülbül eğlencesi gül ile oynar
inciden m ercandan beyaz yanağı
Meleş gömlek koç yiğidin konağı
Seher vakti ıssız koym a sulağı
Telli yeşil tu rn am göl ile oynar
127'
S alavat getirsin cem alin gören
Bakışın tu rn a da sekişin ceran
Uğradığın yeri edersin viran
B ülbül has bahçede gül ile oynar
K arac'oğlan der ki kılayım nazar
Bilezik takm ağa kolların çözer
Giyinmiş kuşanm ış salınır gezer
Güm üş kem er ince bel ile oynar
107.
Ü ryan geldim gene üryan giderim
ölm em eğe elde ferm anım m ı var
Azrail gelmiş de can talep eyler
Benim can vermeğe derm anım m ı var
D irilirler dirilirler gelirler
Huzur-ı m ahşerde divan d u ru rla r
H aram i v ar diye k o rk u v erirler
Benim ipek yüklü kervanım m ı var
E r isen erliğin m eydana getir
K adir Mevlâm noksanım ı sen yetir
B ana derler gam yükünü sen götür
Benim yük gö tü rü r derm anım m ı var
K arac'oğlan der ki ism im öğerler
Ağu oldu bildiğim iz şekerler
Güzel sever diye isn at ederler
Benim H ak 'tan özge sevdiğim m i var
108.
Ala gözlerini sevdiğim dilber
Senin b akışların ban a yan gider
On beşinde b ir güzeli sevmeyen
Bu dünyaya hayvan gelir bön gider
128
'D üğün o lur Arap atla r y arışır
B ayram gelir kanlı kinli b arışır
Durmaz gözüm gözlerine ilişir
On parm ağım m em en ile san gider
K arac’oğlan der ki böyle oluptur
Ala gözün kan yaş ile doluptur
01 asırdan beri âdet olu p tu r
E rgen kızlar yiğitlerle yan gider
110 .
•Akdağ'ın eteği b ir yeşil koru
K o rud u r h a benli dilber k o ru d u r
Sevdan yüreğim de yağı erid ir
/E rid ir h a benli dilber erid ir
129
Yüksek o lur Arap atın kaltağı
Issız kalm az koç yiğidin yatağı
V arır b ir kötüye değer eteği
Geri d u r ha benli dilber geri dur
K arac'oğlan der ki gelip geçm edim
Y âr elinden zehir bâde içm edim
F ırast elde iken alıp kaçm adım
B eri d u r h a benli d ilber beri d u r
111 .
Seherden uğradım b ü lb ü l sesine
Ö tüşün bü lb ü lü (güle g etirir
Yiğit olan kim se sak lar s ım n ı
K ötü kalbindekin dile getirir
Yoldaş olm a yolun bilm ez yolsuza
K omşu olm a sözün bilm ez densize
Meyil verm e edepsize arsıza
Akıbet ırzına hile getirir
K arac'oğlan d er ki m üşkülüm h ald e
Garip bülbül konar ö te r m i dalda
Çokça keram et v ar şu ta tlı dilde
Del’olup gideni yola getirir
112.
H azır ol vaktine Nemse kralı
Yer götürm ez ask er ile geliyor
P atriklerin inm iş ta h tta n diyorlar
B ir halife kalm ış o d a geliyor
Yetmiş bin v ar isyah p ostal giyecek
Seksen bin v ar Allah Allah diyecek
Doksan bin v a r tatlı cana kıyacak
Yüz bini de T atar H an'dan geliyor
130
Cielen Ahmet Paşam kendidir kendi
Altmış bin dal kılıç küsu ru cündi
Kaçma k âfir kaçm a ölüm ün şimdi
Hacı Bektaş Velî kalkm ış geliyor
K arac’oğlan d er ki b u rd a durulm az
Güleç yüze ta th söze doyulmaz
G ökteki yıldızdan ço k tu r sayılmaz
Yedi iklim d ö rt köşeden geliyor
113.
131
K arac oğlan der ki cenge doyulmaz
Can ta tlıd ır tatlı cana kıyılmaz
O rdusu yıldızdan ço k tu r sayılmaz
S ultan M urad kalkm ış kendi geliyor-
114.
Sevda sevda derler behey yârenler
Görmeyince 'bir acayip h âl olur
V arıp b ir kız on yaşına girince
Açılmadık b ir tom urcuk gül olur
On birinde m âh yüzüne b ak ü ır
On ikide kızın kahrı çekilir
On üçünde ak gül olur açılır
On dördünde h e r b ir yeri bal o lur
On beşinde sevda düşer başına
On altıda y adlar g irer düşüne
On yedide gezer kendi başına
Çok sallanm a zülüflerin tel o lur
On sekizde gayet yüksekten u çar
On dokuzda gözlerinden kan saçar-
Y irm isinde sevdiğinden vazgeçer
Son dem inde b ir kötüye kul olur
K arac’oğlan der ki kaşları k ara
Yüreğime u rd u n hançersiz yara
Çok varıp gelirsen olmaz h er yere
Ya m uhabbet k alkar ya b ir h al o lur
115.
Arap a t üstünde kaldı postum uz
İk rard an döndü m ü ola dostum uz
Yarın b ir gün k ara to p rak üstüm üz
Ç ürüdür hey Benli Suna'm çü rü d ü r
132
Y ağm ur yağdı yollarına sapayım
Dinin h a k tır dost dinine tapayım
Çeviriver al yan ak tan öpeyim
Beri d u r hey Benii S una’m beri dur
Şeşine de K arac’oğlan şeşine
K urban olara yârin ablak döşüne
Gök k ır atm an da çakır kuşuna
Geri d u r hey Benli Suna'm geri dur
116 .
Gönül arzuluyor Antep ilini
Sol K em nun Gediği belli görünür
Evvel baıhar yaz ayları doğunca
Coşar Balık Suyu selli görünür
133
Ş
117.
118.
134
Serim i koym uşum gelen kadana
Uyma dilber uym a kö tü adam a
Çoluk çocuk doldurm uşsun odana
V arıp oturacak yerin kalm am ış
K arac’oğlan d er ki hele n ’ideyim
Başım alıp diyar diyar gideyim
V anp b ir şitile hizm et edeyim
Dökülmüş yaprağın perin kalm am ış
119.
135
u
120.
121 .
Şu yalan dünyaya geldim geleli
Deli gönlüm ün düzeni bozuldu
Felek tabancasın belden çekince
Avlağım sulağım evim bozuldu
136
Şu dünyanın iki im iş kapısı
Geldi geçti ak günüm ün ihepisi
M erm er sandım kerpiç im iş yapısı
Yağmur yağdı yapıları bozuldu
122.
137
123.
Yenile b ir h a b e r geldi sıladan
Eğer gerçek ise b ü k tü belim i
D ediler ki nazlı yâri el aldı
K adir Mevlâ'm nasip eyle ölüm ü
H iç b ir daha yükseklerden uçm ayın
U çarsam da kanadım ı açm ayın
M uhannetin k ö prüsünü geçmeyin
Coşkun sele uğratm ayın yolum u
K arac'oğlan b u yerlerde gezmeyim
H ançer olup dertli sinem ezm eyim
Senden gayrısm a kuşak çezmeyim
Şim di neden bağlıyayım dilim i
124.
Başı al valah sürm eli gelin
Elinden b ir bâde doldur d a yürü
Beni sen düşürdün m ihnete derde
Çok ağlattın beni güldür de yürü
Beyaz göğsün görünm üyor düğmeden
Siyah zülfün m âh g erdana eğm eden
Gonca -güle h o y rat eli değmeden
Topla yanağında soldur da yürü
Ak göğsünde düğm elerin çitinsin
Güzeller içinde ahdi bü tü n sü n
Bilmem nâm ahrem sin bilm em hatu n su n
Puşuyu yüzünden kaldır da yürü
K arac'oğlan hile yok tu r sözünde
H ak nazarım kaldı ala gözünde
K udret nurlarım gördüm yüzünde
Güzelliğin ban a b ild ir de yürü
138
125.
Atım kalk gidelim dağdan y u k an
Böyle dağlar koç yiğide dağ olmaz
Yedi yerden yaralarım sızılar
Bu yarayı çeken yiğit sağ olmaz
Meyva vermez selvi ile söğüdü
Ben de ban a verse idim öğüdü
Elleri koynunda gezen yiğidi
Yiğit m ağrur gezmeyinen beğ olmaz
Öğüt versem öğütcüğüm k â r etm ez
O yârin hayali gözüm den gitmez
Bazubend vurs’eğer kolum bağ tutm az
Dostun zülüfünden sağlam bağ olmaz
K arac’oğlan b en korkarım haram dan
Ayrı düştüm y u rtta n h arap hanem den
B ir yiğidi ayırsalar anadan
Anasından ayrı düşen sağ olmaz
126.
Gam kasavet çekm e divane gönlüm
H er zam an da dünya başa d ar olmaz
Yıkılıp düşene gülme sakın sen
Yiğit düşüp kalkm ayınca beli' olmaz
Avluda bağlıdır yiğidin atı
H er nere varırsan söylenir m edhi
Altuna b atırsan iy'olmaz kötü
Aslı ham dem irden cevherdar olmaz
Yiğit olan yiğit b in e r atlan ır
K ötüler de h e r cefaya katlan ır
Yiğit gölgesinde yiğit saklanır
N âm ertlerde gölge olm az â r olmaz
139
K arac’oğlan m elü m ahzun o tu ru r
Ağlamaktan kendi yaşın b itirir
H erkes ateşini b u rd an gö tü rü r
O dünyada ateş olmaz n â r olmaz
127.
Sevdiğim üstü n e d ört libas giymiş
B ir k ara b ir yeşil b ir al b ir beyaz
Güzellere d ört şey âdet olunm uş
Bir şive b ir cilve b ir eda b ir naz
E hildir hüsnünü m uhalif etme
Mektdb-i irfandan b ir kadem gitm e
Sana d ört sözüm v ar sakm un u tm a
B ir öğren b ir öğret b ir oku b ir yaz
K arac'oğlan der ki bahçene girdim
Tom urcuk güllerin goncasm derdim
Sevdiğim göğsünde d ö rt nişan gördüm
B ir alm a b ir ayva b ir n a r b ir kiraz
128.
în d im seyran ettim F rengistan'ı
İlleri v a r bizim il’e benzemez
Levin tutm uş goncaları açılmış
G ülleri var bizim güle benzemez
Göllerinde kuğuları yüzüşür
Meşesinde sığınları böğrüşür
Güzelleri tü rk ü söyler çığrışır
Dilleri var bizim dile benzemez
Seyr edüben gelir K aradeniz’i
K anları yok sarı sarı benizi
Övün etm iş k ara dom uz etini
Dinleri v ar bizim dine benzem ez
Î40
A kıllan y o k tu r küfre uyarlar
îm an ları y o k tu r cana kıyarlar
B aşlarına siyah şapka giyerler
Beğleri v ar bizim beğe benzemez
129.
141
s e m a il e r
VE
VARSAĞILAR
A
İ30.
145
131.
K öm ür gözlÜTT*. h asta olmuş
B ir m uskacık \a z ver bana
Siyah zülfü ak gerdana
Tel tel e t de diz ver ban a
K aşların neden eğmişsin
Kız sana nazar değmesin
Ak göğsün çapraz düğmesin
İznin ile çöz v er b an a
Elinde d u ru r bohçası
Alnında siyah peçesi
D ostum koynun gül bahçesi
Ziyan etm em gezdir ban a
K arac'oğlan der ki sözler
Ak gerdanda benli yüzler
Dost ettiğin türlü nazlar
Bu gün için azdır ban a
E
132.
Ben güzele güzel demem
Güzel benim olm ayınca
M uhannetin k ah rın çekmem
Gel deyip de gelmeyince
Gelirim am m a döverler
Bizi b u elden kovarlar
Güzel olanı severler
Ben ölürüm görmeyince
V ar ol yü rü v ar ol y ü rü
K ara bağrın yere sürü
Döğün döğün ağla b ari
Benim gönlüm olm ayınca
146
Senin çağın geçer olur
Bu dünyalar kim e k alır
Tom urcuk gül gazel olur
V aktinde derilmeyince
K arac'oğlan sözün h ak tır
D üşm anın dostundan çoktur
Bizim 'çin ayrılık yok tu r
Ya sen ya ben ölmeyince
133.
Hey ağalar kış m 'olacak
D ağlar dum anlı dum anlı
İkicikli yâr. sevenin
Başı güm anlı gümanlı
Ben seni severim çoktan
Kaşın yay kirpiğin oktan
Y âr kervanı gelir şarktan
Aslı Y em enli Yemen'li
Bölük bölük giden kızlar ,
Sizi gördüm y aram sızlar
Sünbüllü m enekşe gözler
D urur yem inli yeminli
K arac'oğlan der erenler
Sohbetin görsün yârenler
Gencecikten y âr sevenler
Ö lür im anlı im anlı
134.
Ala gözlü Türkm en kızı
Çeker gid er göçlerini
T aram ış g erdana dökm üş
Tel ebrüşem saçlarını
147
K atarın d a telli m aya
Camalın 'benzettim aya
Ak göğsünü sıkmış saya
Ç alar gider peşlerini
K arac’oğlan b ir kız sevmiş
Ak göğüs göğsüne değmiş
U sta kuyum cular eğmiş
Y ârin hilâl kaşlarını
135.
B re âfet sü rd ü r atın
Geçer çağın dem edim m i
H aram i olmuş gözlerin
Y ollar k eser dem edim mi
Yıkılıp bağ ile bostan
Ne u m arsın b u nefisten
H üm a gibi şol kafesten
B ir gün u çar dem edim mi
Yürü ey kaşları kalem
Sağ olursam seni bulam
G öğerciliktir bu âlem
K onar göçer dem edim mi
K arac’oğlan der cananım
K urban olsun sana canım
ÇarİM felek benim kanım
B ir gün içer dem edim mi
136.
Güzel ne güzel olm uşsun
GÖrülmejd görülm eyi
Siyaıh zülfün halkalanm ış
Örülmeyi örülmeyi
148
Bahçende gülün güllenmiş
Şeyda bül'bülün dillenmiş
K oynunda m em en kirlenm iş
Em ilm eyi emilmeyi
M endilim yudum a n ttım
Gülün dahnda k u ru ttu m
İsm im ne idi unuttum
Sorulm ayı sorulmayı
Çağır K arac’oğlan çağır
Taş düştüğü yerde ağır
Yiğit sevdiğinden soğur
Sarılm ayı sarılm ayı
137.
îş te geldim k ara gözlüm
Bu yer bizim yerler değil
B ir gün bile eğlenemem
Bu çöl bizim çöller değiî
Beğlerimiz Arap atlı
D ilberlerin dili tatlı
Ünlü şanlı şatafatlı
Bu dil bizim diler değil
Aşka düşen bâd e içer
Y âr yoluna candan geçer
B u dünyada konan göçer
B u il bizim iller değil
K arac'oğlan yayın asar
Düşm anını yere b asar
Bizim dağda poyraz eser
B u yel bizim yeller değil
149
M
138.
S ular a k a r ağ ırm ak tan
îlik a k a r on p arm ak tan
Öldüm yâre yalvarm aktan
K u rta r canım ai Allah’ım
K eskin idim bıçak gibi
Salınırdım koçak gibi
V akti geçmiş çiçek gibi
Sarardım soldum Allah'ım
K apılarda o lur satır
Ara yerden kalkm ış h a tır
Y ârim i b u ray a getir
Ya ben'orya sal Allah'ım
Çağır K arac’oğlan çağır
Taş düştüğü yerde ağır
Kişi sevdiğinden soğur
K u rta r canım al Allah’ım
139.
Çıktım yükseğine baktım
O dağlann salın gördüm
İndim pazarını kurdum
O dağların h u rin gördüm
Yandı Çukurova yandı
Eli bazlı beğler indi
T utu uçtu k u m ra kondu
Akça deniz gölün gördüm
Sevdiğimin adı Ayşa
Zülfün dizmiş ak gerdana
Yolum uğradı M araş’a
Bedestenin şalın gördüm
150
Göğsünde yaylanın hası
Silindi gönlüm ün pası
M or sünbüllü m ağarası
Dedebel’in k a r’nı gördüm
Erciyes’te yağan k arlar
Seher ile göçen il’ler
Zamanede Elif derler
B ir küçücük gelin gördüm
Çağır K arac'oğlan çağır
Taş düştüğü yerde ağır
Güzel sevmek günah değil
Ben k itapta yerin gördüm
' N
140.
Ağam düJ'bendin ak m ıdır
Cihanda m islin yok m ud u r
B ir dilber sevmek çok m udur
R akiplerin n' ister benden
V ardım huzuruna vardım
El kavşurup divan durdum
Gözlerine m ail oldum-
K irpiklerin n ’ ister benden
Gönlümce b ir dilber olsa
Soyunsa koynum a girse
B ir b ak ışta aklım alsa
E brûlarm n ’ ister benden
Ağam gam zelerin çifte
Gözlerin ediyor fitne
Ağara b u cefayı etm e
Adûîarm n ' iste r benden
15t
Ağam kaşların k arad ır
H üm a gözlerin aladır
Güzellik başa belâdır
Ala gözler n 'iste r benden
Çağır K arac'oğlan çağır
H er taş diğerinden ağır
Güzel sevmek ayıp değil
Anan baban n ’ ister benden
141.
Arap atım k o şar koşar
Seni seven 'binler yaşar
Gün vurdukça şavkın düşer
Açıldıkça döşün gelin
Kaşm k ara gözün kara
B enlerin v ar sıra sıra
H er bakışm yüz bin lira
Gel vereyim peşin gelin
Uçup koluna konduğum
îçip bâdesin, kandığım
Tam üç günlük ay sandığım
V ardır k ara kaşın gelin
K arac’oğlan d er zâtiye
Ağzın benzettim kutuya
Güzeller düşm üş kötüye
Uygun değil eşin gelin
142.
Ala gözlü benli dilber
Cemâlinde n u ru n olsun
Eğer beni unutm azsan
Cennet'âlâ yerin olsun
152
Ahdin am anın v a r ise
Gidelim yerin d a r ise
K albinde hile var ise
Cehennemde yerin olsun
K arac'oğlan d er vallahi
Candan severim billahi
Dilimden koym am Allah’ı
H ak em rile benim olsun
143.
153
Karac'oğİan eydür eller
Açıldı lâleler güller
Leblerinden akan ballar
Em dikçe güzel olursun
144.
154
K arac’oğlan der nâşım a
Çok işler geldi başım a
M ezarımın b aş taşına
Baykuş konar ö ter b ir gün
145.
146.
155
T urnalar k a ta r y ü rü rler
Yayla um m am b ü rü rler
H er dalımı so ld u ru rlar
İlkyazımı güz ederler
147.
156
148.
S abahtan uğradım kıza
Boyu selvi daîa benzer
Y anında b ir gelin vardı
Al yanağı bala benzer
Gelin h u rilerden hu ri
Kızsa m eleklerden b iri
Gelin al çim enli koru
Kız tom urcuk güle benzer
149.
On birinde b ir y âr sevdim
Yeni açmış güle benzer
On ikide şeker şerbet
Oğul verm iş b ala benzer
157
On üçünde gözün süzer
Zülfünü gerdana düzer
K argı kam ış gibi uzar
Boyu selvi dala benzer
On dördünde b ed ir bedir
D ostun ikrarını güder
N ere çeksen ora gider
Boynu toklu kula benzer
On altıda k u rt bilekli
Yüreği H akk'a dilekli
Sağrısı yeşil örekli
Esen poyraz yele benzer
150.
Sabahtan bizim p ınara
G ördüm b ir kız suya gelir
Sim ası m elek sim ası
Kız kaşların yaya gelir
Çıkmış gelir evden berd
Billâh güzeller serdarı
Cellat olm uş gamzeleri
Dost canım a kıya gelir
Güzel cem aline b a k tır
Dünyada m enendin yok tu r
H uri kızm dan gökçek)tir
B u güzellik ısoya gelir
B uyur K arac'oğlan b u y u r '
Dilim söyler kalbdm uyur
N erde doğmuş nerde büyür
Şim di bizim eve gelir
151.
Evvel Allaih â h ir iAllaiı
Andan ulu gelm'amâ'ştır
H ak M uham m ed’den sevgili
H a k k ın kulu gelm em iştir
Şah-ı M erdân idi adı
Cömert ısofrasm ktan ikodu
Ali'ye aslan'ım dedi
Ayruk Ali gelm em iştir
159-
P îr oknayaıii aşika gelmez
Koç olm ıyan ikurfcan olmaz
Ecel gelse derm an olmaz
Halk'tan n z a gelm em iştir
Od düştüğü yeri yakar
Değmıe dalda gül m ü b ite r
Ko dört dilin ^ 'k kuşı Öter
B üîbül ü n ü 'gelmemiştir
K arac oğlan H ak’ka yalvar
V erdiğine penah ol d â r
Şol âlem de eksiksiz yâr
K im se buhıp gelm em iştir
152.
Î60
SÖZLÜK
161
A R K : SU yolu BAĞLAMA: b ir nevi saz
A R Ş : gök BAHANA: bahane
ARZ: a rz u BA H RÎ: b ir çeşit deniz ördeği
ARZUMAN: arzu, şiddetli ve BALA, VALA, VELE: b ir çeşit
vazgeçilm ez istek baş ö rtü sü
ASR IK : yük BALABAN: jbir cins doğan kuşu
 ŞIK A N : âşık lar BARHANA, BARHANE; ev eş
A Ş : yemok, taam yası, öteberi, yük
AŞKAR; benekli at, B attal Ga- BASMAK: y e re yatırm ak, yen
zi’n in a tı m ek
BATI ESM EK : b atı yeli esmek
A ŞN A ; âşinâ, dost, tanıdık, bil
dik B A Y : zengin
ATA: baıba B A Z : doğan kuşu
A T A Ş: ateş BEDİR: dolun ay
BEDÎRLENMİŞ: ay m on dördü
ATMA : kilim ve h av lu d a ren k
le yap ılan kuşak, çizgi gibi p arlak
BELEMEK: tk u n dakl^nak
A V A R A : âvâre, boş. işsiz güç
süz BELEN : bel, geçit
AVAZE; ses, ü n BELÎK: saç örgüsü, saç bölüğü
AV A ZLI: güzel sesli BELLEMEK: toprağı bel (kü
AVLADMAK; avlatm ak rek) ile gevşetm ek
AVLAK, AVLIK: av yeri, y u rt BEND: bent, set, bag
tu tu la c a k y er BEND ETM EK ; bağlam ak
AYIKMAK: ayılm ak, kendine BENEFŞE: m enekşe
gelm ek B E N G : afyon
AYN, A Y IN : göz BERAT: im tiyaz belgesi
AYRU K : a y n , başka BERGÜZAR: h a tıra
A2IMAK; yoldan çıkm ak BERt BENZER: şöyle böyle
BERK; k atı, pek, sağlam , sıkı
B
K E S: y e te r
BABAL: vebal, günah, suç BESEREK, BESÎLEK: besiU,
B A Ç ; vergi, h araç, soygun beslenm iş
B A Ç Ç I: baç lalan, vergi m e BESERMEK, ESERMEK: besle
m u ru m ek, bakıp yetiştim ıek
BAÇE: bagçe, bahçe BEŞ' BEŞE AYLARI: T ürkm en
BÂ D E: içki, şarap takvim inde b a h a r a y la n
162
BİLE: birlikte, b erab er CERAN, CEREN. CEYRAN:
BİLECE: birlikte ceylan
BİRİM BÎRÎM, ÖlREM BÎREM : CERRAH: hekim.
b ire r birer, tek tek CEVAHİR : değerh ta şla ra ve
BÎRKE : b ü y ü k 'havuz, göl rile n ad.
BÎTEK; m ünbit, verim li y er CEZE: ceza
BİTİŞİN : bitince C IĞ : tu rn a n ın ötüşü
CILBAH ÇILBAK: çıplak
B O R : çorak yer, ekilmemiş
ta rla CIRNAK, ÇIRNAK: tırn ak , pençe
BORAN: k a r fırtın ası CURA : k ü çü k telli saz
BOYMUL; boynu k a ra koyun C Ü D A : ayrı, ayrı düşm üş
BÖLÜCEK: bölünce C Ü N D Î: atlı asker, süvari
BÖLÜK: p arça, kısım Ç
BÖRÜMCEK, BÜRÜNCEK' baş Ç A Ğ : mevsim, vakit
örtüsü ÇAKIR DİKENİ : yuvarlalc mey-
BUMBAR : b ir nevi dolm a v a h b ir çeşit diken
B U N : çıkıntı ÇALINMAK: v urulm ak
BU NDA : b u rd a ÇALMAK: sürm ek, v u rm ak
BURCA BURCA: b u rc u burcu, Ç A PU T: bez parçası
güzel güz&l Ç A R : çihar, d ö rt
BURM A: b ir nevi geniş bilezik ÇA R H : çark, bileği taşı
ÇARHA VURM AK: ç a rk ta bi
BURMALANMAK; h a lk a h a lk a
lem ek
olm ak
ÇARKLI: dönüşlü
BÜHTAN: iftira
ÇATILI: bağh, kurulu
BÜKE : çevresi ağaçlık olan
ÇATILMAK: m eydana çıkar
çıplak tepe
m alı
BÜRÜDEN: b ü rü ten (bürüm ek)
ÇATLAN: çatlarsın (çatlam ak)
ÇEDİK: edik, eskiden m est üze
CAHİL, CAHAL: câhil, genç, rin e giyilen sa rı papuç
tecrübesiz ÇEKÎBEN: çekerek (çekmek)
C A M : kadeh, b a rd a k ÇENBER : yazma, yemeni, baş
CAMAL, CEMAL: cemâl, yüz, ö rtü sü
yüz güzelliği Ç E ŞM : göz
CANSIZ A T ; ta b u t ÇEZİLMEK: çözülmek
163
ÇEZM’E K : çözmek DEVRE : yanlış, ters
ÇIĞALANMAK; cilalanm ak, D İD Â R: yüz, yüz güzelKği
p arlam ak DÎVAN DURMAK : -ayakta bek
ÇIĞRIŞMAK: b ağ rışm ak . lem ek (saygı anlam ında)
ÇIRNAK, CIRNAK: tım ak , D İV İT: yazı takım ı
pençe D OĞANDA: doğduğu zam an
ÇÎTÎNMEK: b irb irin e sürünm ek DOKANMAK: dokunm ak
ÇİZMEK: çözmek D O LU : kadeh
Ç O Ğ : çok DOLUKMAK: gözü yakarm ak
ÇÜ N K Ü : m adem ki DOMUR DOMUR ; boncuk gibi
ÇÜRÜDÜK: ç ü rü tü r (çürütmek'ı tan e tane
DOM URM AK: tom urcuklanm ak
D
D O N : elbise, giysi
D A Ğ ; kızgm dem irle yapılan
DOST; sevgili, y a r
nişan, işaret
DÖNDERMEK: döndürm ek, çe
DAĞLI: dağlanm ış
virm ek
DAL: d [A rapça’da)
D Ö N G Ü N ; dargm
D A L: boy
DÖŞ : göğüs, böğür
DANIŞLAMAK: sorm ak, danış
DUDU DİLLİ: sevgili, tatlı dilli
m ak
DULDA, DALDA : rü zg âr, yağ
D Â R ; d arağacı
m u r ve güneşten korunm uş
DAR OLMAK; d a rd a kalm ak, yer
çaj'esiz kalm ak
DUZAK; tu zak
DAVI, D Â V Î: dava DÜLBENT: tülbent
DAVULBAZ, DAVLUMBAZ: DÜNYA v a r i s i : dünya varlı
bü y ü k davul, d av u l çaJan ğı, zenginlik.
D E M : zam an, vakit, çağ D Ü R : inci
DERDİMENT: dertU DÜRLÜ: tü rlü
DERİLMEK: toplanm ak DÜRÜLMEK: bükülm ek, to p lan
DEST: el m ak
DESTE KATAR: develeri diz
E
m ek sıralam ak
DEŞiRM EK: devşirm ek, topla EBRÜŞEM: ibrişim
m ak ECİR: sevap
DEVİNMEK: kım ıldam ak, dep EDİCEK: edince
reşm ek EDİK : koncu k ısa çizme
164
EFİL E FÎL : yavaş yavaş E ŞK İN : a tla rd a m akbul b ir yü
EFKÂR: tasa, sıkıntı rüyüş
E Ğ İN : omuz, sırt EŞŞE : ayşe
EĞLEMEK: alıkoym ak, d u rd u r ETBA: uşak lar, hizm etçiler
m ak EVMEK. İVMEK: acele etm ek
EĞLENMEK: durm ak, k alm ak EYDÜR: söyler, der
EĞLEŞMEK: duralam 'ak, b ir EYİTMEK: söylemek, demek
yerde kalm ak EZG İN : ezik, ezilmiş
EĞLÎM EĞLÎM : kıvrım k ıv n m
F
EĞ M E: kıvrık
EGMEL, EKMEL; m ukavves, F A K ; tu zak
kavisli FA K I: fakih, İslâm h u kuku bil
E K E : üç yaşm da keçi, b ir nevi gini
çöm lek kebabı F Â N İ: gelip geçici, sonu olan
ELLEMEK: dokunm ak FA R İ: fârig, vaz geçen
ELVANE : b ir çeşit baş ö rtü sü FARIM AK; vaz geçmek, ihti
y arlam ak, eskim ek
E M : ilâç, m erhem
FA R Z: dinde yapılm ası gerekli
E M E : h a la
şey
EMLEK: em en (emmek)
FELEK: gökyüzü, talih
EM M İ: am ca
FENT, FEND : hile, düzen
ENGEL; düşm an, rak ip
FİR A K : ayrılık
E N G İN : alçak yer
FİG A N : inleme, fery at
E N İK ; yav ru (kurt, köpek)
FİKİRLİ: üzgün, düşünceli
ER B İ: püsküllü saç bağı
FİREN K : yabancı
ERDEMLİ: m arifetli, becerikli
FİRKAT: ayrılık
ERGEÇ, ERKEÇ: dört yaşında
FÜLFÜL: k arab ib er
keçi
ERG EN : bekâr, delikanlı
ERİDİR; e ritir (eritm ek) GÂFİL: habersiz, dikkatsiz
E S K iN : sü ratli GAFLET BASMAK: uyum ak,
ESPİR : sihirli, şahin cinsinden üzerine ağırhk çökmek
b ir kuş GAMZE: y an ak çukuru
ESRÜMEK: sarhoş olm ak G A N İ; Tanrı
ESSAH : sahih, doğru, gerçek GARBİ: b atıd an esen rü z g âr
EŞİN EN : eş ile GAREZ: düşm anlık
165
GAZEL: sa ra rıp dökülm üş yap- H
HABAR: h a b e r
GEÇEK; köprü, geçit HACİL DÜŞÜRM E; utandırm a,
GELÎK; gelm iş küçü k düşürm e
GELÎŞİN: g e to c e HADİNİ : h a d i imdi, acele ha-
G ER Î: so n ra reket© geç
GEŞiRM EK: geviş getirm ek HAKIK : akik, değerli b ir ta^
GEZE: gezm e HA L: hâl
GILMAN: gençler, delikanlılar h A L A Y K : cariye, hizm etkâr
GIYBET: dedikodu, çekiştirm e h a LDAŞ : h ald en anlayan
GtDE G ÎD E : y avaş yavaş, so- h ALHAL : ay ak bileğine takı-
nunda bilezik
GÖBELEK ; m a n ta r HALK ETM EK; y a ratm ak
GÖĞÇEK, GÖKÇEK : güzel HAMAYLI, HAMAYLÎ, HAMA-
GÖĞNEK; göm lek asılan m uska
GÖKERÇİNLÎK : güvercinlik h AMPA yoldaş, dost
GÖLEK: küçük su birikintisi, H Â R : diken
gölum su su H A RA M Î: yol kesen, eşkiya
GÖNENMEK : g ü n görmek, ra^ H A R I: a tm s ü r’atle koşması,
h a ta kavuşmak. şah a kalkm ası
GÖRE : gör b a k HASBAL; hasb-i bal, konuşma,
GÖRÜBEN: g ö rerek dertleşm e
GÖVEL: gök mavisi, menevişli HÂSÎR •. h a s re t çeken
GÖVÜNMEK, GÖĞÜNMEK : HATIR : keyif, gönül
y a n a r gibi olm ak HA V A Y Î: havai, u çan , hoppa
GÖZ DEĞMEK: n a z a r değm ek HAYF, HAYIF : k orku
GUMANLI, GÜM ANLI: k an şık , HAZER : sakm m a, korunm a
şüpheli HELEK: lıeJâk, yok olm a
GÜÇÜCEK. KÜÇÜCEK : küçü- HELİSE : b ir yem ek adı
cük HEMAN, HEM ENE: hem en,
GÜLŞAN; gülşen, gül bahçesi çabucak
GÜMEN, GÜMAN şüphe, işkil HEMMİ : bütün, hepsi
G Ü N : güneş HERGİZ: asla, hiç b ir vakit
G Ü N D E: h e r g ü n H E S İR l: z a ra ra uğram ış
166
HEZAR: bülbül
HEZARAN: b ir çiçek cinsi İRRİM ÎBRİM : d a lg a dalga,
HEZEL: şaka, lâtife lüle lüle
HIRIZMA: b u m a ta k ıla n h al İCAZET: m üsaade, izin
ka, azgın hayvanların, a ğ tÇ E K : içelim (içmek)
zına geçirilen dem ir ÎFLÂH OLM AK: k u rtu lm ak
H ÎC A P: utan m a ÎKBÂL: talih
HİCÎN, H E C İN : b ir cins deve Tl , E L : yabancı, başkası; yer,
HOYRAT, HORYAT : takip, y u rt
düşm an İLEN, İN E N : ile
HOZAN : bakım sız b ağ veya İLİNMEK: ilintisi olmıak, ta al
ta rla luk etm ek
HÖŞM ERİM : peynirle yapılan İLK Y A Z : T ürkm en takvim ine
b ir tatlı göre b a h a r m evsim inin ilk
HUMARLANMIŞ: süzülmüş, bölüm ü
sersem lem iş iM D l: şimdi
HUP, H ÛP: güzel, sevgili İM HAL: zam an verm ek
HURREM: sevinçli ÎNAM ; İnanılmış, güvenilmiş,
HÜMA K U ŞU : cen n et kuşu, em in
devlet kuşu İNİL İNİL, İNİM ÎN İM : sürekH
inlem e
I İNTİZAR: l?eddua
IĞRANMAK, IRGANM AK: sal İN G İN : alçak y er
lanm ak İR : erken
ILGIT ILG IT: h a fif hafif, serin, ÎRA, IRA : r (A rapça’da)
ılıkça İRAHAT: ra h a t
ILKIM : u z a k ta n gelen ses, ışık, İRENG, İREN K : ren k
e riy en k a r İREYHAN; reyhan
İRA, İR A : r (A rapça’da) ÎŞİN, IŞ IN : ş (A rapça’da)
IRA M A K : uzam ak İZ İK : ten
IRAST GELMEK: ra s t gelm ek K
IRLAM AK: tü rk ü söylemek KADA: k aza belâ
IŞILAŞMAK : ışılam ak, ışılda KADASINl ALMAK: kazasım
m ak, parlam ak alm ak, yerine ölmek
IŞIN, İŞ İN : ş (A rapça’da) KADEM : ayak, adım
167
K ADİR: güçlü KELLÎ; artık, b u n d an sonra
KAKIM AK: kızm ak, öfkelen K ELP: köpek
mek KEM AL: olgunluk
KALAKLAMAK: dalgalanm ak K EM AN: yay
KALAN, GALAN •. a rtık bun d an K EM HA: b ir kum aş çeşidi
sonraki, gayri
KEMLİK: K ötülük
KALIRIK ■. k alırız (kalm ak)
KENDOZÜ : Kendisi
KALLEMİŞ: b ir çeşit güzel
koku KEREM EYLEMEK; m erham et
etm ek
KALTAK: kuskunsuz eğ er
KICÎ, K IR C I: u fa k tan eli dolu
KAMALAK: çam cinsinden b ir
ağaç, d ağ selvisi KINAM AK: ayıplam ak
KAMER: ay KIL KÖPRÜ ; sıra t köprüsü
KAM ET; boy KIL ÖRDEK : D ah a biçimli, gü
K A M U : hep, bütü n zel ördek.
KANDE: nerde, nerede KIRILMAK: ölmek, k ıran gir
KAN LI: kâtil mek
K ANY A : u fa k kadeh KISARAK ; kısacık, k ısa boylu
KARIMAK, KARAMAK: kız k i v i : hücum , saldırm a
mak, kötülem ek KIYM AT: kıym et, değer
KÂR ETM EK; yetm ek KIZ BA Şl-I; kız başlıklı
KASAVET: üzüntü, sıkıntı KİRM EN: iplik eğirm e iği
KASTAL: çağlayan, ırm ak KİSB Ü KÂR : iş güç, ahş veriş.
KATAR: sürü, dizi, sıra KOCALIK: ihtiyarlık, yaşhhk
K A T I: pek, çok KOCULMAK: k ucaldanm ak
K A V İL s ö z K O Ç ; yiğit, güçlü kuvvetli,
KAViL Y E R Î: buluşm a yeri yaJcışıklı
KAVŞURMAK: kavuşturm ak, KOÇM AK: sarılm ak, kucakla
bağlam ak m ak
KAYIL, KAİL OLACAK: in an KOĞLAŞMAK; dedikodu yap
m ak m ak
KELEŞ: güzel, yakışıklı, yiğit, KOKM AK; koklam ak
cesur KOLUNCA: kolu k a d ar
KELLE: baş, k afa KOLUNÇ: kulunç, omuz
168
KONULGA, KONALGA: Konaic MANCA ; b ir çeşit e t yemeği
yeri MARAL, MERAL: geyik
KOR : taş veya kerpiç duvarın MARHAMA, M AHRAMA: baş
h e r b ir sırası örtüsü, m endil
KOVM AK: koşturm ak M A SN IT: m esnet, denge, daya
KOYAK: vadinin küçüğü nak
K ÖŞEK : deve y av ru su MAŞALA: m eş’ale
KÖYÜNMEK: yanm ak M A ŞRIK : doğu, doğu illeri
KÖZ : kor, alevi k alm ayan ateş (burada)
KUDRET; T a n n MAT OLMAK: yendlmek
KULACIĞIM: kulakçığım M A Y A : dişi deve
K U SU R : eksik MAZAMAZ: m azi mazi, geçea
K U TN U : ipek karışım ı b ir k u geçti olan oldu
m aş cinsi MECBUR : âşık, tu tkun, sevdalı
KÜFFAR: kâfirler, m üslüm an MEHlL, M EHAL: lâyık, uygun
olm ayanlar MIKTEB-İ İR FA N : h a y a t anla-
KÜHEYLÂN; cins binek atı m ına
KÜLLİYETLİ: çok, bol M ELES: İpek ve keten karışığı
gömlek
L M ELHEM: m erhem
LÂHURÎ : L âhur’u n ü n lü v© be MELÎL: melûl. üzgün, bezgin
ğenilen şa h MENEND :• benzer
LÂL: dilsiz M ENEVŞE: m enekşe
LEB: dudak MERDAN OLMAZ; adam olmaz,
LEFÎR: b ir çeşit şal M ESTANE: sarhoş gibi
LEV İN : ren k ler m e y il ALDIRMAK: gönül ver
LİBAS: elbis-3,giysi mek, âşık olm ak
MEYİL DÜŞÜRMEK: gönül
M verm ek, âşık olmak
M A G R tP: batı, A nadolu (bu MEYİL VERMEK: gönül ver
rada) mek, âşık olm ak
M A H : ay MEZER: m ezar
MAHANA, BAHANA: bahane M İGUZ: miz’aç, huy
M A H Fİ: gizli M ÎHM AN: m isafir
MAİL OLMAK : Gönül verm ek. M İR Î: beyhk, devlete ait
MAL M ENAL: m al m ülk m i z a n : terazi
169
MUHABBET: s&vgi, aşk. ONARM AK: ta m ir etm ek, dü
MUHANNES. MUHANAT, MU- zeltm ek
HA N N ET; korkak, alçak, nâ* ONDURM AK: b erekete ve re
m ert fa h a k av u ştu rm ak
M USHAF: K u r’a n ’ı K erim O N M A K : (berekete ve refah a
MÜRDE-. ölmüş kavuşm ak
N ONULMAZ: tedavi edilmez
NÂ ÇA R: çaresiz ORA: o raya
NÂGEHAN: ansızm , 'birdettbirö TA K ; çadır, o tu rulacak yer
O
NÂMAHREM: yaban cı kişi Ö
N Â M E: m ektup Ö Ğ Ç E : Ökçe, tab an
N Â R : ateş Ö Ğ Ü N : b ir o tu ru şta yenilen
N Â S ; insan lar, h alk yem ek
N A Şİ: k ö tü kişi; dolayı, ö tü rü
Ö N D Ü N : peşin
NAZAR EYLEMEK; bakm ak ÖNE. ÖNCE GÖRMEK: bekle
NEN : neyin m ek
N E N N i: ninni
ÖRD, Ö RD EM : fazilet
NEN Ü Z: neyiniz Ö REK : b ir çeşit kum aş
NESTE: nesne, şey
Ö R E N : v iran e
NEŞTER: c errah bıçağı
Ö ŞE K ; p o stu değerli b îr av
NEVCÎVAN: genç, güzel hayvanı
N ÎŞ A N : h atıra, iz Ö T E : ileri, gelecek
N İK A P: yüz örtüsü, peçe
Ö Z : kendi
NÎYAZ; y alvarm a Ö ZG E; başk a
N Ü S H A : m uska
O
OD •. ateş PAMBUK: pam uk
OFLAZ: leylâk ren g in i an d ıran PEÇE, BACA; pencere
renk; olgun, çok iyi PEÇE : y üzü k a p a ta n tü l ö rtü
OĞUL BALI: genç a n m n bab, PE N A H : sığm acak yer, sığınm a
en iyi bıal PEYKE: b ir nevi ta h ta sedir
OKŞALAMAK: okşam ak PERVANE: kelebek
O LA : acaba PERVAZ: uçm a
O LM A N ; olmazsm PO H U R : kızgm deve, deli deve
170
POSUNMAIC; saldanm ak, sin SALAK: toplantı yeri, düzlük
m ek S A N : zan
P U L : küçük, değersiz p a ra SAN’ : sanki
PUS : h a fif sis, dum an SANDAL: sarı
PUSARMAK: puslanm ak, sis S A N IN : sanırsın
lenm ek S A R I: altm
PUŞU, POŞU : yüz örtüsü, peçe; SARVAN, SAYVAN, SAVRAN ;
ipekli baş örtüsü gölgelik, çadır; kervan başı
P Ü R : incecik yejı kök SAVAT: güm üş işleme, k a p la
PÜ R EN ; kok u lu b ir ot m a, k ak m a
SAVAY, SEV A Y : b ir d n s ipek
R
li H ind kum aşı
RAHM ET: y ağm ur SAVSALA: safsata
RA SA F: taş döşenm iş yol SAYA: üç etekli en tari
r a y i h a , R A Y İH A : koku
S A Z : sazlık yer
REŞME : h ay v an başlığında b u SEĞİRTMEK: koşm ak
ru n üstüne gelen zincir
SENK: seng, taş
REVANE: akm ak, gitm ek
S E R : baş
REYHAN; güzel kokulu b ir çi
çek SERDAR; kum andan
RÜSVAY : küçük düşme, rezil SERPUŞ: başlık
olm a SERVER 1 reis, baş
SEYÎL: sahil, kıyı, alçak yer
SEYRANGAH : gezinti yeri
SA B Â : sab ah rü zg ârı SID K : doğruluk, yürek temizr
SABAK: ders liği
SAĞMAL; sü t veren h ay v an SIFAT, SUFAT: surat, yüz
SA Ğ R I: sırt, arka, k an ad m üstü S IĞ IN : çatal boynuzlu ve be
SAHA T: sa a t nekli geyik
SAHN, SA H A N : yem ek kabı, SIKTIRMA: bel kem eri
b a k ır tab ak SILA: doğum yeri, m em leket
SA K ; uyanık, gözü açık SINAM AK: denem ek
SA K IN I: sakm h a SIRA CA : b ir h astalık adı
SAKLA Y U : saklay arak SIYF : sırf
S A L : tabut; düzlük, yayla S iF l: güzel gözlü b ir kuş
SA LA : salâ, b ir nevi d u a S ÎN : yaş, m ezar
171
SÎYEÇ: çalı çırpıdan yapılan T
çit. b a ğ çiti TA A M : yemek, aş
SOKUNM AK: takınm ak
T A H T : balkon
SOM A K : ekşi kırm ızı b ir m ey
T AT.AN : yağm a,baht, tali
ve
SOYHA. SOYKA : ölü veya, esir- TALANA VERMEK : aklı başm -
d en çık arılan elbise d a n gitm ek
SULAK: k u şla r için su kabı; TA M U : cehennem
sulu arazi TANA KALM AK: şaşm ak
SU N A : sevgili; kadın adi; b ir TATAR : postacı, h a b e r götüren
ördek cinsi TAVAF ; etrafını dolaşm a
SUNM AK; verm ek, u zatm ak
TAVLA: at a lım
SÜBE, SÖ B Ü : sobe, oval, beyzi
TA V K : gerdanlık
SÜLLEM: m erdiven
TAY : denk, çift şeylerin teki,
Ş y ü k ü n b ir ta ra fı
ŞAFAKIN BE N D i: sabah olması, TAYLAK: deve yavrusu
ta n atm ası TEBDÎL: te d b ir karşılığı
ŞA H A N : şahin TEFERRÜÇ: gezinti
ŞAHBAZ : yiğit, güçlü, güzel TEH N E: tenha, ıssız
ŞAKİRD : öğrenci, çırak T E K ; gibi
ŞA R : şehir TEM REN: m ızrak ucundaki
ŞA V K : ışık sivri dem ir
ŞAY ETM EK: herkese duyurm ak-j^j^j. y İ : terav ih nam azı
ŞE H R Î: şehirli TEYÎN. TEĞÎN sincap cinsin
ŞEKVA: şikâyet den bir hayvan
ŞEM’ : şem ’a, m um TEZELE : yenile .daha yeni, tez
ŞEM S; güneş den
ŞEYDA; çılgın, deli. TEZERMEK: kaçm ak
ŞIVGA. ŞIĞVA : ince dal. sü r TÎĞLAŞMAK: ucu sivrilm ek,
gün uç verm ek
ŞÎLEK, ŞELEK: insan sırtında TIM A R: bakım ; tedavi; süsleme
taşın an yük TİLEK; telek
ŞİTİL. SİTÎL: dikilecek fidan TOKLU: b ir yaşını doldurm uş
ŞO L: şu kuzu
ŞOR : lâkırdı, söz TOMUR TOMUR : dom ur dom ur
ŞU N D A : şu rd a TOMURMAK; tom urcuklanm ak
172
TO PA K : y u v arlak h â le veya UT, U D : u tan m a
dem et şekline getirilen şey; U TLU : utangaç
u zun U Z : usta; uzun; uygun; iyi
T O R : acemi, toy, tecrübesiz
TOR BALABAN iri b ir kuş, Ü
acem i kuş Ü N ; ses
TOY ; k azd an büyük yabani bir ÜN ETMEK, ÜNLEMEK; ses
kuş lenm ek, çağırm ak
TU M A N : elbise, giysi ÜRYAN. ÜRYAN: çıplak
TU RA ; tu ğ ra Ü SK Ü F: b ir çeşit başlık
TURAÇ: b ir cins sülün Ü Ş E K : postu kıym etli b ir hay
TURALANMAK: avlanm ak van
ÜZÜLMEK: incelmek, kopm ağa
TÜLEK : hileci; tü y ü n ü değiş yakın olm ak
tirm ekte olan
V
TÜLÜ M A Y A ; güzel tü y lü dişi
deve VALA, VELE: gelinin İbaşma
TÜ T Ü N : dum an örtülen b ir nevi örtü, duvak
V A R : varlık, m al m ülk
U
VEBAL: günah, suç
UCUNDAN; sebebinden, sebe
VUSLAT: kavuşm»a
biyle
UÇM A K : cennet
UFALANMAK. UFAKLANMAK: Y A D : yabancı, başkası
k ü çük p a rç a la ra bölünm ek YAĞLIK; m endil
UĞRUN UĞRUN =g iz i gizli YALAZ: p arlak
U Ğ U R ; ön YALI: yele, atın boynım daki
ULU K : Ulu, 'büyük, güzel p>erçem
ULUŞMAK: u lu m ak YALIF: alev
URD : k u ru ot veya çalü arm YANIL ALM A: 'kırmızı parlak
yanması elma
URM AK: v urm ak YANIP ALIŞM AK: tutuşm ak
U R U M : R um YARADAN: T a n n
ÜRYAN. Ü R Y A N : çıplak YAREN, Y A RA N : dostlar, ah
U S: akıl b a p la r
U SU L: ölçülü, m evzun, uzun, YASILMAK: yaslanm ak
uslu YAŞIN Y A ŞIN : gizli gizli
173
YAT, YAD OLMAK: ay rı düş YÖĞRÜK, YÜ RÜ K: seri koşan,
mek, yab an cı olm ak çabuk yürüyen
YAVIKLAMAK: kaybetm ek Y Ö R E : dik, bayır, ta ra f
YAZI: düzlük, ova; talih, alm YUHA, YUKA, YUFKA; ince,
yazısı incecik
YAZM A: ince baş örtüsü
YUM UŞLU: hizm etli
Y E Ğ : iyi
Y UM AK; yıkam ak
Y EĞ İN ; güçlü, üstün; hızb,
çabıok YUNM AK: yıiianm ak
YEKTE: siyah eteklik, yelek YUSUF ALM ASI; b ir cins k ır
YELGİN, YELKÎN: yol gibi, sü m ızı elm a
ratli, çabuk YUVALAMAK; yuva yapm ak
YELıMEK: koşm ak, tela^ ve
aceleyle yürüm ek
YEM ENt; b aş örtüsü; ayakkabı ZAĞLI: iyi bilenm iş (bıçak)
YENİ YETM E: genç, delikanh ZAHMAN : sıla, doğup büyünü-
YENİLE, YENLE: yeniden, len y er
şimdi ZALİM : zalim
YERİNMEK: üzülm ek ZAMANEDE; b u zam anda
YERMEK: kötülem ek ZÂR; inlem e, ağ lam a
Y ESİR : esir, tutsak
ZATÎYE : kişilik
YETİRMEK: yetiştirm ek, ol ZEBAN : dil
gunlaştırm ak
YETM EK: yetişmek, olgunlaş ZEHMERÎ: kışın en şiddetli za
m ak m anı
YETKİN; yetişkin, olgun ZEMZEM: k u tsal su
YIKM AK: yenm ek ZERBAP: zerbaf, sırm a ile do
YIKIŞMAK: güreşm ek kunm uş (kum aş)
YIRAM AK: uzaklaşm ak, ırak ZIBIN, ZÜBUN : iç gömleği; üç
laşm ak etekli entari
YiĞİRMİ: yirm i ZIHGİR, ZEH G İR: b ir çeşit yü
YİTM EK: kaybolm ak zük
Y O L: usul, düzen ZİBİLLİK: gübrelilî
YOLAK: p atika, dağ yolu ZULÂL: tatlı, soğuk su
Y O Z : sü t verm eyen hayvan, ZÜLÜF; yüzün, iki y a n m a s a r
kısır k a n saç
174
K la s ik T ü rk ş iirin d e o ld u ğ u g ib i T ü rk H a lk ş iirin d e de
y ü z y ılla rı a ş ıp g e le n n ic e ünlü ş a irle rim iz var. A n ca k , b u n
lardan ü çü nü n e d e b iya t ta rih in d e ki y e ri ö te kile rd e n ç o k fa rk
lıd ır. G e rç e k te n , A lla h y o lu n d a Y u n u s E m re , a ş k y o lu n d a
K ara cao ğ lan v e k a h ra m a n lık y o lu n d a da K ö ro ğ lu h a lk şiiri-
miz'j y ü c e lte n ûç a y rı do ru k .
Ş im d iy e kad ar b u 'ş a ir le r h a k k ın d a v e ö z e llik le de Ka-
raca o ğ la n ’ ia ilg ili ç e ş itli a ra ştırm a ve in c e le m e le r y a p ılıp ço k
sa y ıd a e s e r y a y ın la n d ı. Ne v a r ki, ö n y a rg ıla rd a n u z a k v e titiz
bir in cele m e ürünü otan e lin iz d e k i kitapla, K ara cao ğ lan ’ ın ha
yatı y e n i b o y u tla r kazanm akta; s a n a tın a ve ş iirle rin e d e ilk
defa b ir ş a ir g ö z ü y le y a k la şılm a k ta d ır.
K a ra c a o ğ la n ’ ı o k u y a n la r, y a ln ız h a lk ş iirim iz in tadın a
varm akla katm ayacak; hayata v e insantâra, se v g i ve d o s tlu k
p e n c e re s in d e n h o şg ö rü İle b a k m a sın ı da ö ğ re n e ce k le rd ir.
İn a n ıyo ru z ki, y a şa y a n T ü rk ç e n in g ü z e lliğ i ile ta b iî ve
sam im i s ö y le y iş in u staca b irle ştiğ i K ara cao ğ lan ş iirle ri, T ü rk
h a lk e d e b iya tm a e ğ ile c e k le r iç in y a rın da en v e rim li ve en
ta ze kayn a kla rd a n b iri o lm a ya devam e d e c e k tir.
ISB N 975^17-0268-2
107.*^ — T l