Professional Documents
Culture Documents
BÖLÜM
1
Mustafa Nihat Özön, Nijat Özön, Evliya Çelebi Seyahatname (Gördüklerim), Kablcı Yayınevi, Birinci Baskı,
İstanbul, 2005,s.15.
2
Mustafa Alpaslan, Evliya Çelebi Sayahatnamesi’nde Kürtlar, Mardin Artuklu Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Tarih Anabilim dalı , Yüksek Lisans Tezi , Mardin ,2014,s.1.
3
Ülkü Çekik Şavk, Sorulara Evliya Çelebi İnsanlık Tarihine Yön Veren 20 Kişiden Biri ,1.baskı ,Hacettepe
Üniversitesi Basımevi , Ankara,2011,s.9.
4
Mustafa Alpaslan,A.G.T. ,s.1.
5
Mustafa Nihat Özön, Nijat Özön, A.G.E. ,s.15.
Evliya Çelebi’nin ifadeleriinden atalarının kütahya’da zereğen mahallesinden
ikamet ettikleri istanbul Fatihinden sonra istanbul gelip yerleştikleri
anlaşılmaktadır Babasının sayhatnamenin bazı yerlerinde adı Derviş Mehmed
Ağa Derviş Mehmed Zılli Efendidir6. Evliya çelebi doğdunda o sırada babası
yetmiş beşini aşmış seksene varmak üzere bulunduna bir " koca’ydı genç
yaşında Kanuni’nin zigetvar seferinde (1579) bulunmuş7.
Ailesinin maddi durumu iyi olduğu için pek geçim sıkıntısı çekmemiş olan
Evliya, Enderun eğitiminden sonra saraya musâhib (sohbetçi, sohbet arkadaşı)
olarak kabul edilmiş ve daha sonra da aylık 40 akçe ‘ile sipahiler’ zümresine
katılmıştır, Seyahatlerinin büyük bir kısmını da resmi görevli sıfatıyla
gerçekleştirmiş veya çeşitli görevler için gittiği ülkeleri seyahatinin bir parçası
olarak değerlendirmiştir8.Annesi Abaza Türklerinden olup I. Ahmed zamanında
saraya getirilmiştir Seyyahımız, Mahmud isminde bir erkek, inal isminde öz bir
kız kardeşi, isimlerini zikretmediği birkaç üvey kardeşi ile üvey annesinin
olduğunu söyler Kız kardeşinin 1637‟de Bergama‟da öldüğünü ifade etmiştir9.
Evliya Çelebi sarayda ve gezginlikte aldığı görevler nedeniyle hiç evlenmemeye
fırsat bulmamıştır10.
-Mustafa I. (1617-1623)
-Ibrahim I. (1640-1648)
Öğretim hayatı
11
Ülkü Çekik Şavk, A.G.E.,s.6.
12
Mustafa Alpaslan,A.G.T. ,s.15.
13
Mehmet AKBAŞ,”Evliya Çelebi’nin Gözüyle Kürtler ve kürdistan”, Dergipark, Cilt8, S1, Mardin, 2017, s.3.
Seyahatnamedeki dağınık bilgilere göre Evliya, eğitiminin ilk aşamasında
daha çok babasının Unkapanı pazar yerindeki dükkânına gelen bilgili ve çok
yönlü tanıdıklardan yararlanmış, daha sonra Hamid Efendi Medresesinde, yedi
yıl eğitim almıştır, Evliya çelebi daha sonra Musahip Derviş Ömer Ağadan
musiki dersleri’ de almıştır, bu arada Sâdizâde Dârülkurrâ‟sına giderek Kur‟ân-ı
Kerîm'i ezberlemiş ve babasından da zamanın güzel sanatlarından olan hat,
nakış, tezhib öğrenmiştir, Saray kuyumcusu ve kuyumcular esnafının önderi
olan babası sayesinde aldığı eğitimle Kur‟an‟ı hıfzeden Evliyâ, sesinin güzelliği
ile IV. Murad‟ın dikkatini çekmiş ve hayatının belirli bir döneminde eğitimini
Enderun’da eğitim almıştır. IV. Murad’ın ölümünden kısa bir süre önce
Enderun’dan mezun olmuştur. Evliyâ, sarayda yetişmiş olmakla birlikte yönetici
sınıfa mensup olmamış ve üst düzey görevlerden uzak durmuştur. Saraydaki
eğitimin kendisine ikbal yollarını açacak olmasına itibar etmeyen Evliya,
seyyahlığı tercih etmiştir14.
14
Mustafa Alpaslan,A.G.T. ,s.2.
15
Mustafa Nihat Özön, Nijat Özön, A.G.E. ,s.15.
16
Ülkü Çekik Şavk, A.G.E.,s.6.
Evliya Çelebi’nin seyahate olan merakının babasının anlattığı son derece
ilginç ve macera dolu öykülere dayandığı, yakın çevrelerinde bulunan çok renkli
ve bilgili tanıdıkların da bunda katkısı olduğu kabul edilmektedir, Evliya Çelebi
Seyahatname’de seyahatlere başlama öyküsünü bir rüyaya dayandırır, Simgesel
motifler barındıran ve babasına seyahat fikrini kabul ettirmeye yönelik
kurgulanmış olan rüya, eserin başlarında kendi ağzından anlatılmaktadır, Evliya
Çelebi 19 Ağustos 1630 gecesi, rüyâsında, Yemiş İskelesindeki Ahi Çelebi
Camiinde kalabalık bir cemaat arasında Peygamber efendimizi (sallallahü
aleyhi ve sellem) görmüş, huzûruna varınca; “Şefaat ya Resûlallah!”
diyecekken, heyacanla; “Seyâhat yâ Resûlallah!” demiştir, Peygamber
efendimiz de tebessüm ederek bu gence hem şefâatini müjdelemiş, hem de
seyâhati ihsân etmiş, orada bulunan Sa’d bin Ebî Vakkas da gezdiği yerleri ve
gördüklerini yazmasını tavsiye etmişti.
Evliya Çelebi’nin başından geçti rüyayı anlatıyor: İstanbul’da hanemde bir gece
uykuya dalmıştım Birden bire kendimi Yemiş iskelesi yanında bulunan Ahi
Çelebi Camiinde gördüm, Camiinin içi nur yüzlü bir cemaatle dolup taşmıştı,
Ben de bu camiinin içine girerek minberin dibine diz çöküp oturdum. Bu nur
yüzlü pirleri hayranlıkla temaşaya daldım. Fakat bunlann kim olduklarını
anlayamamıştım. Nihayet yanımda bulunan bir zata sordum: ‘-Benim sultanım,
ism-i şerifinizi ihsan buyurur musunuz?’ dedim. O zat, Kemankeşlerin Piri
“Sa’d ibni Ebi Vakkas“ olduğunu söyledi. Derhal elini öptüm. Yine:
“Seyyâh-ı âlem ve ferîd-i beni âdem ol! “diye dua ettiler. Ben de Ahi Çelebi
Camiinden dışarı çıktım.
“Sabah olup uyanınca bir abdest alıp bu rüyamı tabir ettirmek üzere
Kasımpaşa’da İbrahim Efendi Hazretlerine gittim. Bu zat bana:
Seyahatname yazılışından iki yüzyıl sonra, ancak 1896 yılında yani 19. yüzyılda
Arap harfleriyle basılabilmiştir, Orhan Şaik Gökyay seyahatnamenin birinci
cildini 1996’da Latin alfabesine çevirmiş ve bu tarihten sonra eser daha çok kişi
tarafından incelenmeye başlanmıştır.
17
Ülkü Çekik Şavk, A.G.E.,s.9-10-18-22.
Evliya Çelebi, 17. yüzyılda yaşamış Türk seyyahtır. Hayatı boyunca pek çok
yer gezen ve gezileri hakkında bilgileri eserlerine yansıtan Evliya Çelebi’nin
özellikle seyahetname eseri tarih için önemli bir kaynak olma özelliğindedir.
Dünyaca bilinen Türk seyyah Evliya Çelebi hakkında kısa bilgive eserlerinden
bazılarını konu devamında aktardık,
Evliya Çelebi’nin tarihi, dini, sosyo kültürel, cografi ve bibliyografik alanda çok
sayıda eserleri mevcuttur. Ayrı kategoriler olarak Evliya Çelebi’nin bilinen
bütün eserler,
2. Türkçe Fezleke
3. Tuhfet’ül-kibâr fi esfâri’l-bihâr
4. Takvîmü’t-tevârih
7. Düstûrü’l-amel fi ıslâhı’l-halel
5. Muhammediyye şerh
7. Tütün Risalesi
1.Mîzânü’l-Hakk fi ihtiyâri’l-ahakk
_Coğrafya AlanındaEserleri
_Bibliyografik Çalışmaları
18
http://yumurtaliekmek.com/evliya-celebi-edebi-kisiligi-ve-eserleri-hakkinda-bilgi/
Öncelikle Evliya Çelebi’nin Seyahatnâme’sinde genel olarak Diyarbakır
baktığımızda şehrin ilk kuruluş nedeniyle karşılaşırız Evliya Çelebi’nin
Diyarbakır’ının ilk kuruluş nedeni, Hz. Yunus Peygamber’in oraya gelişiyle
ilgilidir, eski Musul halkının Müslüman olmamasından dolayı Diyarbakır’a
gelen Hz. Yunus, Diyarbakır halkının mucize istemeden Müslüman olması
üzerine çok sevinmiş ve Diyarbakırlılara güzel dualarda bulunmuştur, o
zamanda Allah’ın hikmetiyle amalak kızlarından olan yıldızı parlak bir kız
melike Yunus Peygamber’e iman ederek Müslüman olmuştu, bu melike Hz.
Yunus’un öğretimiyle Diyarbakır’ı sert kara taştan Fis Kayası’nda inşa etmişti,
işte bu kızın adıyla ilintili olarak orası Diyar-ı Bikr, yani Kız Şehri olmuştur,
rum tarihçileri ise bütün duvar ve kapıları sert kara taştan olduğu için Kara
Âmid derler, kısaca Seyyahımıza göre Diyarbakır’ın yönetimi devletten devlete
geçer ve Enuşirvan’dan sonra da Ermenilerin elinde çok bayındır olduğu için
tarihçiler onu Ermeni ilinden sayarlar, Hz. Muhammed’in Medine’ye
Hicret’inden on yıl sonra ise Hz. Ebu Bekir’in hilafeti sırasında Diyarbakır,
Halid tarafından Ermeni kayserlerinin elinden alınır.
19
Ejder Okumuş, “EVLİYA ÇELEBİ’NİN SEYAHATNAME’SİNDE DİYARBAKIR”,e -Şarkiyat İlmi Araştırmalar
Dergisi ,1308-9633 Sayı: VII,s.18,20,21.
Sultan Süleyman Diyarbakır vilayetini tahrir ettirip vezirlik rütbesinde bir
eyalet haline getirmiştir. Diyarbakır veziri kanuna göre üç tuğlu vezirdir,
padişah tarafından yazılan emirlerde ‘Destûr-ı mükerrem ve müşîr-i müfehham’
unvanının kullanılması, Diyarbakır’ın vezirlik rütbesinde bir eyalet olduğunu
göstermektedir.
özetle Diyarbakır eyaletinin tamamında üç yüz boy beyiyle birlikte dört yüz
yöneticiden (hâkim) söz edilebilir, bunların hepsi yasal olarak (şer’ile) öldürme
yetkisi bulunan yerel yöneticilerdir (hâkim-i örf), Seyahatnâme’de Diyarbakır
eyaletinin askerî yapısı hakkında verilen bilgiler de oldukça aydınlatıcı nitelik
taşımaktadır. hiyerarşik olarak Diyarbakır vezîri, kethüdası, Cizre hâkimi, Egil
hâkimi, Genç hâkimi, Palu hâkimi, Hazzo hâkimi ... şeklinde belirtilmektedir, bu
ana birimlerin alt birimleri de ayrıca belirtilmektedir, Eyâlet-i Amid'de
hükümetler bunlardır kim zikr olunur Evvelâ Hükûmet-i Cezîre ve Hükûmet-i
Eğîl Hazzo, bu beş aded hükümet serbest mîr-i mîrânlık pâyesiyle hâkimlerdir,
amma yine vezîrleriyle sefer ekmeğe me'mûrlardır. bu beş hükûmetile cümle-i
cümele yigirmi beş aded Diyârbekir sancakları olmuş olur.
Amma Akçakal'a ve mîr-i şehr ve mîr-i Pesyân ve mîr-i Pozân ve mîr-i Hânçük
ve mîr-i , ümerâlar gibi üç yüz boy beğleri vardır, Amma Diyârbekr'in bir
hâkimi dahi timâr defterdarıdır ve bir hâkimi dahi defter kethudâsıdır ve biri
dahi mâl defterdarıdır, bunlarun hâsları 40.399 akçedir, Amma ancak paşa tahtı
olan livâ-yı Âmid'de ze'âmet 9 adeddir, ve timâr 168 adeddir, ancak sancağ-ı
Diyârbekir'de kânun üzre cebelüleriyle iki bin pür-silâh asker olur, amma
cebelüsüz yedi yüz asker olur, Amma cümle eyâlet-i Diyârbekir'de cemî'i
sancakları askeriyle hîn-i seferde cebelüleri ile otuz bin asker-i pür-silâh olur.
Ve paşasının hâssına göre üç bin güzîde asker olur.
20
Ejder Okumuş , A.G.E ,s.22,23,24 .
Ekonomik Yapı
Demografik Yapı
22
Ejder Okumuş,A.G.E,s.26,27.
23
Mustafa Alpaslan,A.G.T. ,s.41.
24
http://www.bitlisname.com/2018/03/25/evliya-celebinin-seyehatnamesinde-kurtler/
eğlence yeridir bu dinlenme ve eğlenme yerinde Diyarbakırlılar, Diyarbakır’da
düzgün ve sanatlı bir şekilde konuşan kimseler vardır Diyarbakır’da yoksul ve
garipleri doyuran birçok aşevi vardır Evliya Çelebi Diyarbakır’ın birçok
hamamından tarz ve sanatını, süslerini, överek bahseder, öncelikle ayanın,
seçkinlerin özel hamamlarını anlatır ve Diyarbakır’da 146 saray ve hanedan
hamamı olduğunu söyler 14 Hamamların şehrin çöpleriyle ısıtıldığını, bunun,
hem odundan daha iyi ısıtmaya sebep olduğu, hem de şehri çöplüklerden
temizlediği için avantajlı olduğunu vurgular, Evliya Çelebi gelen giden
yolculara ücretsiz hizmet veren konukevlerinin varlığından haber verir,
içlerinden çok iyi, bakımlı olan hanları överek anlatır, Hasan Paşa Hanı,
Bezirgan Hanı gibi çok bakımlı ve benzersiz olduğunu söylediği tüccar
hanlarından haber verir.
Her ne kadar Diyarbakır’ın havası hoş olduğu için pek doktora muhtaç değilse
de yine de “İlim ikidir, birincisi bedenler ilmi, ikincisi ise dinler ilmidir” hadis-i
şerifi üzere doktorları maharetlidir,Diyarbakır’ın usta cerrahları da meşhurdur.
Diyarbakır’da cerrahlık oldukça gelişmiştir. Burada cerrahlığın gelişmesi,
Evliya’ya göre bölgenin Kürdistan ve Türkistan olmasıyla ilgilidir,Anlaşıldığı
kadarıyla Evliya Çelebi, Diyarbakır halkını, delikanlı, genç, yaşlı, doktor, dinî
şahsiyet, şair, kadın, erkek, tüccar, sanatçı, zanaatçı, havas, avam, zengin, fakir
gibi sosyal kategorilere de ayırmakta ve her birinin çeşitli özelliklerini
zikretmektedir,Ayrıca Çelebi, Diyarbakır’da erkeklerin, kadınların, köle ve
cariyelerin isimlerinden örnekler zikrederek kendi açısından güzel isimlerden
bahsetmektedir.
Çelebi’ye göre Diyarbakır’ın önemli bir özelliği de, şiddetin yoğun olduğu bir
mekân olmasıdır. Ona göre Diyarbakır “Kürt ve Türkmen bölgesi olduğundan
dağ, bağ, tepe, uzak ve yakın yerlerinde halkı savaşmaktan ve kavga etmekten
eksik kalmaz. Bu nedenle yetkin, usta cerrahları eksik kalmaz Burada
cerrahlığın gelişmesini kavga ve savaşın çokluğuna bağlaması, dikkati çeken bir
yaklaşım olarak gözükmektedir. Büyük Seyyah, Diyarbakır’ın hemen her
alandan seçkinleri üzerinde de durmaktadır. İleri gelen büyüklerin isimlerinden,
usta hekimlerden, usta cerrahlardan, şeyhlerden, âlimlerden, eşraf ve ayandan,
şairlerden, ermişlerden, dervişlerden vs. bahsetmekte, onların bazı özellikleri
üzerinde durmaktadır, Evliya Çelebi'nin eseri dil bakımından da önemlidir.
Yazar, gezdiği yerlerde geçen olayları, onlarla ilgili gözlemlerini aktarırken
orada kullanılan kelimelerden de örnekler verir. Bu örnekler, dil
araştırmalarında, diğer yararlarının yanı sıra kelimelerin kullanım ve yayılma
alanını belirleme bakımından da yararlıdır.
25
Ejder Okumuş , A.G.E , s.27,28,29,30,31,32,33,34,35,36,37,38,39,40,41,43,44,45,46,47,48.