You are on page 1of 10

KÜLTÜREL BELLEK, GELENEK VE

HALK BİLİMİ MÜZELERİ


Cultural Memory, Tradition and Folklore Museums

Dr. Sema DEMİR*


ÖZ
Bellek, gelenek ve müze ilişkisinin halk bilimi müzeciliği ekseninde değerlendirildiği bu ça-
lışmada öncelikle gelenek ve belleğin sınırları çizilmiş ve karşılıklı ilişkileri gözden geçiril-
miştir. Bellek ve geleneğin kimi zaman birbirinin yerine kullanılıyor olması ve ortaya çıkan anlamsal
bozuklar bu iki kavramın sınırlarını belirlemeyi zorunlu kılmıştır. Bunun yanı sıra kültürel bellek ve
geleneğin müze ile ilişkisi de bu iki kavram hakkında derinlemesine okumayı gerektirmiştir. Modern
ve modern sonrası toplumların en önemli sürdürülebilirlik kurumlarından biri olarak müzelerin ve
bu çalışma bağlamında halk bilimi müzelerinin doğuşuna olanak veren “geleneğin” bu müzelerin ser-
gilerinde ve koleksiyonlarında kendine yer bulamaması bu çalışmanın kalbinde yer almaktadır. Halk
bilimi (folklor) ürünlerinin halk bilimi müze koleksiyonlarını oluşturması kadar doğal bir durum olma-
sa da bu müzeler folklor ürünlerinin tümünü sergilemeyemez. Çalışmada folklor ürünleri “yaşayan” ,
“ara zamanlı” ve “sabitleşmiş” olarak sınıflanmıştır. “Yaşayan” folklor ürünü gelenek ile eş anlamlı bir
kullanıma sahipken, ara zamanlı folklor ürünü şimdiki zamanda geçmişin hayali olarak değerlendiril-
miştir. Sabitleşmiş folklor ürünü ise mütekâmilleşmiş ya da ölü karakteri ile ele alınmıştır. Sözü edilen
folklor ürünlerinin müze sergi nesnesi ve/veya koleksiyonu olarak değerlendirildiğinde “yaşayan” folk-
lor ürünlerinin müze koleksiyonlarının bir parçası olamadığı görülmüştür.
Anah­tar Kelimeler
Bellek-Gelenek-Halk Bilimi Müzesi- Koleksiyon
ABST­RACT
In this paper evaluating the relation between memory and tradition on folklore museums axis,
primarily the boundaries of memory and tradition have been determined and their mutual relation has
been reviewed. Due to the fact that memory and tradition are misused as substitutes for each other
and as this causes incomprehensibility, it has become necessary to determine the boundaries of these
two concepts. In addition to this, the relation of cultural memory and tradition with the museum has
rendered an in-depth understanding of these two concepts necessary. The fact that “tradition”, which
enabled the birth of museums as the most important sustainability institutions of modern and post-
modern societies and also the birth of folklore museums, in the context of this study, is not present in
the exhibitions and collections of these museums constitutes the focus point of this article. No matter
how natural it is for folklore products to constitute the collections of folklore museums, these museums
are unable to exhibit all products of folklore. In this paper products of folklore are classified as “living”,
“inter-timed” and “fixed”. While “Living” products of folklore are synonymous with tradition, inter-ti-
med folklore products are considered as the dream of the past in the present. In addition to these, fixed
folklore products are considered to be matured or dead. When the said products of folklore are conside-
red to be artifacts and/or collections of museums, it has been observed that products of living “folklore”
are not a part of museum collections.
Key Words
Museum- Tradition-Folklore Museum-Collection

Müze kavramının bugün algımız- öykülerden taştığı ve süzüldüğü görü-


da uyandırdıklarının aslında uzun bir lecektir. Bellek ve gelenek kavramları-
zaman boyunca insanlığın bellek (ha- nın halk bilim müzeciliği bağlamında
fıza), hatırlama, hatıra, unutma ve bi- değerlendirileceği bu çalışmada halk
linç kavramları çevresinde şekillenen bilim müzelerinde yeniden sunulacak

* Gazi Üniv. Edebiyat Fak. Türk Halkbilimi Bölümü Öğretim Görevlisi, demirs@gazi.edu.tr

184 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

olanın kültürel belleği mi geleneği mi kadar çağın gereklerine göre başka-


temsil ettiği konusuna üzerinde duru- laşmıştır. Draasima’nın sözünü ettiği
lacaktır. doğal bellek taşıyıcısı olarak algılanan
Walter Grasskamp’ın “En eski beyin ile aynı işi gören “dış bellek”ler
müze hafızadır” deyişinden hareketle mevcuttur. Ancak, dış bellekler kul-
gelenek, bellek ve müze ilişkisini an- lanılırlığı ekseninde doğal bellekle
lamlandırmak üzere öncelikle bu bu kol koladır. Yazı dilinin ilk dış bellek
kavramlar üzerinde düşünmek gere- olarak algılanmasından kaynaklanan
kecektir.. Bellek, kabaca anımsama sözlü kültür döneminde insanlığın sa-
yetisi anlamına gelse de belleğin de- dece doğal belleğini kullanarak ken-
rin anlamları ve bu anlamaların uç disine gerekli olan bilgileri kaydettiği
vermesi ile kazandığı yeni anlamlar varsayımı yaygındır. Bununla birlikte
söz konusur. Örnekse Douwe Draasi- yazı öncesinde de insan dış bellek un-
ma, Bellek Metaforları adlı kitabında surlarına bilgiyi, anıyı kısaca hatırla-
memoria sözcüğünün Latincede iki mak istediklerini bağlamayı bilmiştir.
anlama geldiğinden söz eder. Memo- Örnekse, mitolojik dönem, ki burada
ria, hem bellek hem hatıra anlamına birincil sözlü kültür dönemi yerine
gelmektedir. Yazara göre, İngilizce- kullanılmaktadır, penceresinden ba-
deki “memorial” sözcüğü de eskiden kıldığında, mekânlara, yerlere isim
iki anlamda kullanılmaktadır: Hatıra vermenin perilerin doğal özelliklerden
ve yazılı kayıt (47). Bu ikilik, insanın biri olduğu görülür. Nicole Belmont
hatıraları ile bu hatıralardan bağımsız Musalar’ın da diğer periler gibi bulun-
olarak bilgiyi kaydetmek için keşfedil- dukları mekâna ad verdiklerini anla-
miş araçlar arasındaki bağlantıyı vur- tır (Aktaran Bonnefoy, 2000: 914).
gular. Modern dönemin hatırlamayı so-
Bellek kavramı ile ilgili bir tasni- mutlaştıran sureti müzelerdir. Mü-
fe gidileceği zaman ilk akla gelen tas- zeler de tıpkı sözün egemen olduğu
nif modeli kayıt aracının belirleyiciliği dönem aklının karakteristiği gibi bel-
merkezinde yapılır. Bellek aktarımın- leğin mekâna raptedildiği taşlardan,
da birincil sözlü kültür evresinde kul- mağaralardan farklı değildir. Bir ef-
lanılan araç “söz”dür. Yazının icadı ve saneyi taşıyan taş, mağara, mezar
daha doğru bir söylemle yaygın kulla- taşı gibi müzeler de belleği saklayan
nımı evresinde bellek kaydetme aracı yerler olma hüviyetine kavuşmuştur.
“yazı” haline gelir. Jan Assmann da Mekânın bilgi tutucu, deneyim sak-
kültürel belleği, aktarma araçlarının layıcı yeteneğini fark eden insanoğlu
belirleyiciliğinde sınıflandırır. O, bel- mitolojik devirlerden beri aynı yön-
leği, ritüel bağdaşıklık (sözlü bellek), tem ile unutmaya meydan okumuştur.
metinsel bağdaşıklık (yazılı bellek) Assmann’ın ifade ettiği gibi aslında
olarak adlandırmıştır (Kültürel Bellek hatırlama hiçbir zaman kendiliğinden
89). değildir (Kültürel Bellek 44). Hatırla-
Hatırlanması gerekenleri belir- mayı çağıran, tetikleyen teknolojiler
leyen ortak aklın nasıl çalıştığını be- bulma yeteneğine sahip olan insan
lirleyemesek de kaydedilenler, ezbere unutmayı hastalık haline getirmekten
alınanlar, akılda tutulanlar yazı ön- yani bellek yitiminden kaçınmıştır.
cesinden elektronik kültür evresine Eldeki veriler, insanlık tarihi boyunca

http://www.millifolklor.com 185
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

türlü hatırlama teknolojisi kullanıldı- turmak ekseninde belirginleşir. Yani


ğını göstermektedir. Hatırlama ere- bellek ona dokunulmazsa sadece kay-
ğine yönelik uygulamaların en etkin dedendir. Onunla ilişkiye geçildiğinde
olanlarından birinin ise, mekân-bilgi ise barındırdığı bilgi potansiyelini ak-
ilişkisinin keşfi olduğu söylenebilir. tarma araçlarına devredebilir. Aslında
Bellek kişisel, toplumsal ya da kültürel bellek ve gelenek kavramla-
kültürel de olsa, dış belleğin desteğiy- rının birbirlerine sınır teşkil etmeleri
le varlığını sürdürür. Bilginin mekân “dokunma” çizgisinde silinir. Gelene-
ile kurduğu ilişki özelinde ölümsüz- ğin içinde taşıdığı süreklilik insanın
leşmesi bellek içeriğinin olduğu gibi ona dokunuyor olması, kendiliğinden
korunduğu anlamına gelmez. Bellek, bir ilişki geliştirmesi anlamına gelir.
Assmann’ın da ifade ettiği gibi yeni- Örneğin Assmann, ritüel bağdaşık-
den yeniden kurulur. Paul Connerton lıktan metinsel bağdaşıklığa geçişte
Toplumlar Nasıl Anımsar? adlı eserin- toplumların kaydettikleri metinleri
de, belleğin geçmişte yaşanmış olayla- kullanmadıkları zaman onların anla-
rın zihinde yeniden canlandırılmasın- mı korumak için bir kap olmaktan çok
dan ibaret olmadığını anlatır. Yazara onun için bir mezara dönüştüğünü sa-
göre bellek geçmişten çok içinde bu- vunur (Kültürel Bellek 93). Pierre Nora
lunulan anın dinamikleri tarafından da bellek ve tarih ilişkisini sorguladığı
belirlenen ve değişken bir süreçtir. çalışmasında Assmann’ın kaydedilen
Bellek şimdiki anın ihtiyaçlarına göre metinlerin kullanılması ve kullanıl-
sürekli yeniden şekillenir (25-31). Bel- maması bağlamında yorumladığı bel-
lek içeriği, ilerleyen zamanın değişken lek tartışmasında Assmann ile benzer
ilişkileri çerçevesinde sürekli yeniden bir bakış açısına sahiptir1. Nora, bu
örgütlenir. Yeni olan da sadece yeni- ayrım için hafıza ortamları ve hafıza
den kurulan geçmiş biçiminde ortaya mekanları terimlerini seçer. Ona göre,
çıkar. Toplum, yeni fikirleri alıp geç- hafıza ortamları olmadığı için hafıza
mişin yerine koymaz. Sadece geçmişi mekanları vardır (Hafıza Mekanları
o zamana kadar etkili olmuş başka 17). Nora’nın hafıza ortamları dedi-
gruplardan farklı biçimde devralır. ği şey aslında ritüellere ve inançlara
Müzeler de modern çağın geçmi- dayalı doğal icra bağlamlarıdır. Do-
şi devraldığı kurumlardan biri olarak ğal icra bağlamları ortadan kalkınca
bir bellek mekânıdır ve günümüzde ritüellere ve inançlara yer kalmaz.
çoğu kez kültürel bellek yerine de kul- Nora, bugün hâlâ hafızamızda yaşıyor
lanıldığı hissedilen geleneğin bellek, olsakdık hafıza mekânlarına ihtiyaç
gelenek, müze arasındaki konumu in- duymayacağımızdan söz eder (Hafıza
celenmeye değerdir. Belleğin geçmişi Mekânları 19). Nora’nın hafıza meka-
şimdide yaşatma gücü ve yetisi kültü- nı olarak söz ettiği sürdürülebilirlik
rel bellek ya da sözel bellek tartışma- kurumları içinde müzeler de yer alır.
ları bağlamında ele alındığında gele- Müzelerin bellek mekânları olarak
nek ve sürdürülebilirlik kavramlarını kabul edilmesi, müzenin bellek ve ge-
çağrıştırıcı niteliktedir. lenek ile ilşkisini anlamaya başlamak
Belleğin çift taraflı iş görme gücü, üzere oldukça önemlidir.
bellek içeriklerini korumak ve gelecek Assmann’ın “ritüel bağdaşıklık”-
kuşaklara aktarma potansiyeli oluş- “metinsel bağdaşıklık” ve Nora’nın

186 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

“hafıza ortamları” - “hafıza mekânları” sanlar unutmaya bu kadar meyilli


olarak değerlendirdiği kavramların olduğu halde unutmuyor?” sorusuna
temelinde halk bilimsel bakış açısıyla yanı arar (Kültürel Bellek 69). Bu soru-
bellek ve gelenek kavramları yatmak- nun yanıtını ise Lévi Strauss’un sıcak
tadır. Birincil sözlü kültür ortamında ve soğuk toplumlar ayrımında bulur.
bellek ve geleneğin birbirinden ayırt Lévi Strauss’a göre soğuk toplumlar,
edilmesi zordur. Sözü edilen bu dö- toplumsal dengelerini etkileyebilecek
nemde bellek ve gelenek ikiz kardeşler etkenleri otomatik olarak etkisizleş-
gibidir. Yani, birincil sözlü kültür or- tirirler (Aktaran Assmann, 2001: 71).
tamında bellek ve geleneğin ilişkisi yo- Lévi Strauss’un soğuk toplumlarında
ğundur. Doğal bellek sözlü kültür dö- bellek ve gelenek arasında bir ayrım
neminde insanlara bilgiyi sunar. Bilgi, görmek zordur. Çünkü bu ikili arasına
yani bellek sürekli ve hiçbir zorlamaya giren zaman, bir şekilde bertaraf edi-
uğramadan kullanılır. Kendiliğinden, lir. Üstesinden gelinen zaman, bellek
doğal akan bilgi ve onun kullanımı ge- ve gelenek kardeşliğini etkileyemez.
leneği doğurur. Var olan bilginin yay- Bellek aslında sözlük2 anlamın-
gın olarak kullanımı, bilginin iş gör- dan da anlaşılacağı gibi müzesel olsa
mesine paralel olarak gelenekselleşir. da olmasa da gelenekten kopma ile il-
Gelenek ve bellek arasındaki en gilidir. Kültürel bellek ancak o zaman
belirgin fark kendiliğindenlik bağla- kendini var eder. Düzenli ve sürekli
mında belirir. Zira bellek bir dizi çaba olma ise gelenekle ilgilidir. Gelenekler
gerektirir. Bellek, ortaya çıkarılması, geçmişten gelse de şimdiye ait olsa da
canlı tutulması ve geleceğe aktarılma- bir devinimin parçasıdır. Bellek daha
sı bir plan dahilinde gerçekleşen bir ol- çok geçmiş ile ilişkilidir ve bu anlam-
gudur. Gelenek dünden bugüne kalan da kültürel bellek unutulmuş ve kul-
doğal bir haldir ve bu nedenle, Edward lanımı tedavülden kalkmış gelenekler
Shils, geleneğin ancak onu yaşamayı bütünüdür.
tercih eden bir halkla mümkün oldu- Assmann, bellek sanatı ile hatır-
ğunu savlar (Gelenek 113). Ne var ki, lama kültürünü birbirinden ayırırken,
belleği dönemsel farklarla halk değil, belleğin öğrenmeye zemin hazırladı-
halkın üzerinde yaptırım ve yönlen- ğını, hatırlamanınsa insanı geçmişe
dirme gücü olan otorite kurumları, ay- ilgi duymaya ve onunla ilişki halinde
dın kesim, bilimsel çevre ve sermaye olmaya davet ettiğine dikkat çeker.
grubu korur ve kullanır. Ve yine aynı Çünkü geçmiş, ancak kendisi ile iliş-
nedenle bellek, sürdürülebilirlik ku- ki kurulduğunda ortaya çıkmaktadır.
rumlarının ilgi nesnesidir. Assmann’a Yani geçmiş hatırlanarak yeniden
göre, bellek geçmiş ile gelecek arasın- kurulur. Geçmişin hatırlanması için
da kopukluğu olan sıcak toplumların gerekli koşullar yerine gelmiş olma-
yarattığı ya da sıcak toplumlar için lıdır. Bunlardan biri, geçmişin tama-
geçerli bir mefhumdur. Soğuk toplum- men yok olmaması koşuludur. Diğer
larda geçmiş, şimdi ve gelecek arasın- taraftan geçmiş ile bugün arasında
da bir ayrışma ve uzaklaşma söz ko- karakteristik farklılıklar olması da
nusu değildir. Onlar tek bir zamanda gerekmektedir (Kültürel Bellek 2001).
yaşarlar. Geçmiş her an tekerrür eder. İşte gelenekle bellek ilişkisinin gele-
Assmann, kendi kendine “Neden in- nek ve hatırlama ilişkisine dönüştüğü

http://www.millifolklor.com 187
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

bu noktada gelenek ile belleğin yol- hiç görülmedik bir biçimde devraldı-
ları ayrılır. Aralarından su sızmayan ğına tanık oluruz. Geçmişten devra-
durum ortadan kalkar. Bellek bir üst lınan sözel yaratıları, edimleri içeren
kavram olarak düşünüldüğünde unut- belleğe ait olan tüm veriler modernizm
ma ve hatırlama gelgitlerindeki me- kurumlarından biri olduğuna şüphe
safenin açılması geleneğin değişime duyulmayan müzeye aktarılır. Müze
ve dönüşüme uğradığının, başka bir aracılığıyla devralınan bellek içeriği
kültür dairesine girildiğinin habercisi- bu kez müze mekânında bir kez daha
dir. Tercih edilen yeni kültür değerleri üretilecek ve tüketilecektir.
benimsenirken eskilerin kullanımı ile Assmann, kültürel bellek ile ge-
ilgili bir seyrekleşme görülür. Kültür lenek kavramlarının aslında birbirle-
geçmiş, şimdi ve geleceğin birleşimi- rinin yerine kullanılabilecek nitelikte
dir. Bellek bu minvalde unutulana ve olduklarına değinir. Ancak gelenek
hatırlanması gerekene yakın durur. kavramının geçmişten kopuşu giz-
Gelenek ise kabuk değiştirmiş, başka- lemesi ve sürekliliği öne çıkarıyor
laşmıştır. Geçmişin gelenekleri şimdi olması, Assmann’a göre geleneği kül-
belleğimizde yaşayabilir, yaşatılabilir türel bellekten farklı kılar. Kültürel
ya da tamamen unutulabilir. Gele- belleğin aklımızda tutmamız gereken
nek zamanenin kontrolündedir. İpler önemli özelliklerinden biri geçmişten
zamanın elinde gerilir, gevşetilir. Za- kopuşu ayan beyan göstermesidir.
mane insanları kontrollü ya da kont- Gelenek doğallığı, sürekliliği, akı-
rolsüz bir biçimde geçmişten beslenen şı çağrıştırdığı için bir ırmak gibidir.
gelenekleri sürdürmeyi seçebileceği Kültürel bellek ise, bu anlamda yapay
gibi geçmişle ilişkilendirilen ama as- göllere benzetilebilir. Draasima, bel-
lında tarihin hiç yazmadığı gelenek- gelerin, ilk zamanlardan beri yani bal-
leri sürdürdüklerini de iddia edebilir- mumu tabletlerden bu yana insanın
ler. Yaşanılan anın gerektirdiği yeni hatırlayışı ve unutuşunun yapaylığına
gelenekler için adım atabilirler. Yani (prostetik) değinir (Bellek Metaforları
geleceğin geleneklerini yaratabilir. Bu Zihin ...47). Kültürel bellek kurumla-
bağlamda geleneğin geçmişle kurduğu rından biri olarak müzeler geçmişten
sıkı bağ kadar şimdi ve gelecekle de kopuşu gözler önüne seren iyi bir ör-
sıkı ilişkisi söz konusudur. Örneğin, nektir. Dilimize yerleşmiş “müzelik”
19. yüzyılda modern manada oluşan deyimi de artık kullanılmayan anla-
müze kurumu, etrafında kocaman bir mına yaptığı gönderme ile kültürel
geleneğin oluşmasına vesile olmuştur. belleğin mevcut ama gündelik yaşam
Müze folkloru olarak adlandırdığımız içinde işlevselliğini ve geçerliliğini
bu gelenek, bellek üzerinden iş görür. kaybetmiş oluşuna yaptığı çağrışım
Ama müze ile ziyaretçi arasında yeni önemlidir. Tüm verilen örneklerin bize
yeni biçimlenen ilişkiler müze folk- gösterdiği, geleneğin günlük yaşam
lorunu doğurur. Bu modern çağın bir içinde uğradığı işlev kaybı ile kültürel
geleneğidir. Müzeye giriş, müzede bu- belleğe dönüştüğüdür. Bir zamanlar
lunuş ritüelistik bir hava içinde ger- toplumsal katmanları ne olursa olsun
çekleşmektedir. hayatın içinde olan bir kültür unsu-
20. yüzyıl toplumunun içeriği söze ru buradaki anlamı ile gelenek gün
dayalı olan belleğin bilgisini geçmişte gelmiş işlerliğini, işlevselliğini yitir-

188 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

miştir. Bir zamanlar dokunan halı ve sı yorumların çerçevesi bir dogma ile
çevresinde oluşan kültürel ögeler ma- çizilmeli ve güvence altına alınmalı-
kineleşme ile ortadan kalkmıştır. Halı dır. Bu dogma aynı zamanda anıları
dokuyan insanlar işlerini değiştirmiş, hâkim ideolojiye dönüştürür. Aynen,
dokuma tezgâhları boşta kalmıştır. yaşayanların toplumsal belleği zayıf-
Halı dokuma çevresinde gelişmiş olan ladığı zaman tarihçinin ortaya çıkması
gelenek ise tedricen yaşamdan elini gibi, dini metinlerin yorumlayıcısı da,
eteğini çekmiştir. İşlevsel anlamda metnin canlı anlamı ortadan kalktığı
değer kaybetse de kültürel üretim ve zaman sahneye çıkar. Halbwash, bu
yaratım olarak taşıdığı bilgi kültürel gelişmeyi, “dini metinlerdeki biçimler
bellekte saklanmaya devam edebilir. ve formüllerin anlamı kısmen unutul-
Kendisini yaratan ve kendisine sahip duğu için açıklanmaları gerekir biçi-
olan toplum, bu bilgiyi doğal bellekte minde yorumlar. Franz Overbeck’in
insan ömrü kadar muhafaza yolunu yorumu ise, çok daha keskindir “ar-
seçebileceği gibi dış ya da yapay bellek dıllar onları anlatmaktan vazgeçtiler
araçlarını kullanarak kaydetmeyi de ve onların tefsir hakkını kendilerine
seçebilir. Bununla birlikte geleneğin tanıdılar.” (Assmann, 2001: 68).
işlevselliğini yitirip kültürel belleğe Gelenek ve kültürel belleğin far-
dönüşmesi aslında onun yeni bir işlev kını vurgulayan bu alıntı, müzelerin
kazanmasına mâni değildir. Tarihin kültürel belleğe yakınlığını pekiştirir.
her döneminde kültürel bellek, atala- Bir zamanlar gelenek çerçevesinde
rın varlıklarını, düşüncelerini, yara- yer alan yaşam biçimlerini koruyan
tılarını toplayan bir çekim alanı, bir kurumlar olarak müzelerin bellek
merkez olageldiği için aslında ülküsel mekânı, bellek merkezi, anı tutucu
bir arzunun da somut bir göstergesi olarak adlandırmaları bu bağlamda
olmuştur. yerindedir. Müzelerin dış dünyanın
Maurice Halbwash da Assmann’ın gerçekliğinden yalıtılmış hâli ile mü-
iletişimsel bellek olarak adlandırdığı zenin içindeki gelenekselin gerçek
gelenek ile kültürel belleği bilginin dünya ve gündelik yaşam doğallığın-
dondurulması özelinde birbirinden ta- dan kopukluğu ile örtüşür.
mamen ayırır. Kendisi kültürel belle- Geleneğin bir süre sonra kültürel
ğin donmuş gelenekler olduğunu imâ belleğe dönüşmesi, geleneğin yaşam-
eder. Bu donma ile önceden iyi bili- dan kopması anlamına gelse de olması
nen hikâyeler, olaylar, törenler doğal gereken ölçüde bu sürecin çok doğal
anlaşılırlıklarını kaybederler. Artık olduğuna şüphe yoktur. Çünkü gele-
gelenekler açıklanmaya muhtaç hâle neğin yaşamdan kopması özünde bir
gelmiştir, çünkü doğallıklarını yitir- unutmayı ve değişimi barındırır. Nasıl
mişlerdir. Assmann, iletişimsel hatır- ki insan hafızası için dozunda unutma
lamanın bu minvalde organize edilmiş bir sağlık belirtisi iken unutma aşırı
hatırlama çabasına dönüştüğünü şöy- derecelere ulaştığında bellek yitimi
le anlatır: (amnezi) hastalığından söz ediliyorsa,
Güncel olmayan, yaşanan zama- aşırı anımsama (hipermnezi) da bir
na hitap etmeyen, aksine onunla bir hastalık belirtisidir. Bu yüzden unut-
gerilim içinde olan metinlerin açık- manın toplumsal düzeyde önemi yad-
lamasını ruhban sınıfı üstlenir. Ola- sınamaz. Unutulacak olan ve/veya ha-

http://www.millifolklor.com 189
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

tırlanması gerekenlerin neler olduğu dur. Örneğin sözel belleğin bir parçası
ve bunların seçkisinin nasıl yapıldığı olan bilmecelerin doğal bağlamları ev,
ya da yapılacağı ise bugün müze kuru- sokak, okul gibi özel ya da kamusal
munun, küratörlerin ve koleksiyonun mekânlardır. Doğal ortamında kendini
kontrolündedir. yabancı hissettiği için kültürel belleğe
Buraya kadar bellek ve gelenek dönüşen geleneği bağlam kaygısıyla
arasındaki ayrıma değinilse ve müze- doğal ortamlarda yaşatmaya çalışmak
lerin bellek mekânı olduğuna vurgu bir cenazenin gömülmesine karşı çık-
yapılsa da hak bilimi müzelerinin kül- mak kadar abestir. Toplumun içinde
türel bellek ya da gelenek ile ilişkisi bulunduğu sosyo-kültürel değişim sü-
üzerinde durulmamıştır. Bu tür mü- recinde çoğunluk tarafından anlamlı
zelerde koleksiyon, geçmişte donmuş bulunmadığı için unutulan geleneğin
bir sürecin soyutlamasına ev sahipliği ölmediği varsayılıp doğal ortam ve
yaptığı gibi söz konusu o sürecin bir bağlamda canlandırılması, diriltilmesi
parçası olan nesnenin bağlamdan yalı- pek mümkün görünmemektedir. Kısa-
tılmış temsili için de kullanılabilir. Bu cası gelenek, kültürel belleğe dönüştü-
ise sergilemede bağlamsal kaygılara ğünde kendine gündelik yaşamın do-
dikkat edilip edilmeyeceği anlamına ğallığının dışında bağlamlar bulabilir.
gelir. Bu anlamda müze ve toplumsal yaşa-
Gelenek için bağlam, doğal bir or- mın sürekliliğinden kopmuş gelenek-
tamdır. Örneğin bir zamanlar, kahve ler arasında kurulmuş olan bağı an-
âşıksız, meddahsız, Ramazan geceleri lamlı kılmak mümkündür. Toplumsal
Karagözsüz, şenlik yerleri Pişekârsız; yaşam içinde kendisi için bir yer bu-
tekkeler ozansız, şiirsiz, deyişsiz; evle- lamayan geleneklerin bazıları hatıra
rin odaları masalsız, sokaklar bilmece- gelenekler olarak kendilerine uygun
siz, manisiz olmazdı. Bununla birlikte başka bir bağlamda yaşatılmaya değil
gelenek, kültürel belleğe dönüştüğün- ama korunmaya çalışılmaktadır.
de söz, zorlama sonucu ortamın bir Folklor hem geleneği hem de kül-
parçası haline dönüşür. Kurgulanmış- türel belleği kapsayıcı özel durumu ile
lık ve yapaylık onun karakteri haline kendisine modern dünya surları içinde
gelir. yeni bir icra mekânı ve dolayısıyla yeni
Kültürel bilginin bağlamından ko- bir bağlam bulmuştur. Can özü alın-
partılarak derlenmesi elbette eksik bı- mış geleneksel yaşamın yeni adresi bu
rakılmış bir araştırma olacaktır. Araş- tarihten itibaren sadece Avrupa’da de-
tırmacı geçmiş kültürü anlayabilmek ğil bütün dünyada müzelerdir. Zaman
için kendi kişisel becerisi nispetinde mefhumunu zihinlerde biraz daha net-
ve kaynak kişinin hatırlayabildiği öl- leştirmek için iktidarını kaybetmiş,
çüde folklor ürününü kurgulamaya toplumun büyük bir kısmı tarafından
çalışmalıdır3. Geçmiş zamana ait bir unutulanlar sandığında, müzede ye-
gelenekten bahsederken artık iktida- rini almış folklor ürünleri UNESCO
rını kaybeden bir gelenekten söz et- tarafından “sabitleşmiş folklor” olarak
miş oluruz. İster bağlamı gözetilerek adlandırmaktadır (Geleneksel Kültür
ister metne odaklanarak yapılmış bir ve Folklorun Korunması Tavsiye Ka-
derleme ile kaydedilen kültürel bel- rarı 15 Kasım 1989).
lek için yeni bağlamlar söz konusu- Kültürel bellek kadar geleneği

190 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

de kapsayıcı olan folklorun yaşanan çeker. Geleneğin son halkası olduğu


günün içinde olan yapısı onun vücu- düşünülen bu Yörük köylüsü aslında
dunun atar damarıdır. Ama folklo- ne bugünde ne de geçmişte yaşadığı-
run nefes alması için geçmişi de iç- nı kendi ağzından anlatır “Gençler bu
selleştirmesi gerekir. Folklorcuların bölgede orga çok düşkün. Küçümsü-
dünü ve bugünü incelemenin yanı yorlar bu sazı. Gıy gıy diyorlar. Orga
sıra ilgilerini yönelttiği ve onları bir yeniliyor üç telli sazımız.”5
pervane gibi çeken başka bir zaman Bu anlamda halk biliminin
dilimi daha vardır. Bu ne geçmiş ne ve halk bilimi müzelerinin “yaşa-
şimdi ne de gelecek zaman olarak ni- yan”, “ara zamanlı” ve “sabitleşmiş”
telendirilemeyecek bir zamandır. Bu (mütekâmilleşmiş - ölü) folklore ürün-
zaman tam bir arada kalmışlığın gö- leri ile ilişkisi söz konusudur. Ancak
rüntülerini verir. Görüntüler aslında burada asıl vurgulanmak istenen halk
bugündense de geçmişe daha yakındır. bilimi müzelerinin müzenin bir sür-
Şimdiki zamanda geçmişin bir hayali dürülebilirlik kurumu ve dolayısıyla
gibidir. Bu zaman “ara zaman” olarak da kültürel bellek mekânı olması ne-
adlandırılabilir.4 Zamanın değişim deniyle asıl ilgisinin “ara zamanlı” ve
rüzgârlarından nasibini alan gelenek- “sabitleşmiş” folklor ürünlerine yöne-
ler, yeni gelenlerin baskınlığı ile başa lik olduğudur.
çıkamadığında yerelleşir ve yaygın Bir tesadüf olmanın ötesinde
olarak kullanılandan ayrışır. Bunlar folklora bilimsel ilginin gelişmesiyle
toplumun bir kısmı tarafından benim- folklor ürünlerinin müze mekânına
senmeye devam eden ve daima baskın giriş tarihi eşzamanlıdır. Gelenek
kültür tarafından tehdit edilen folk- eski çağlardan beri kültürel belleğe
lor ürünleridir. Arada kalmışlıkları, dönüşse de 19. yüzyıldaki gibi kökten
yeninin onların yakasını bırakmayan dönüşüm geçirdiği görülmüş değildir.
tavrından kaynaklanır. Söz konusu Bu dönüşüm sürecinin müzecilik ça-
zaman, folklor disiplinin gözünü lışmaları için önemi 1830’lu yıllardan
bir an bile üstünden ayırmak isteme- beri Avrupa’da görülmeye başlanan
diği gelenekleri içerir. Hatta geldiği- etnografya müzeleri ve yüzyıl sonun-
miz son noktada folklor tüm sürdürü- da açılan açık hava müzeleri ile halk
lebilirlik kurumları ile bu geleneklere bilimi müzeciliğinin doğuşu olmuştur.
ilgi duyar. “Ara zaman gelenekleri” Söz konusu halk bilimi müzele-
folklorcular tarafından derlenir, ar- rinin koleksiyonlarına bakıldığında
şivlenir. Yaşayan geleneğin son tem- bu müze koleksiyonlarının “ara za-
silcileri koruma altına alınır. Onlara manlı” ve “sabitleşmiş” folklore ürün-
nesli tükenen canlılara duyduğumuz lerine odaklandığı görülür. Daha çok
hüsran dolu gözlerle bakmamız da on- Avrupa’nın sömürgelerinin kültü-
ların aslında “ara zaman”da yaşayan rel belleğine odaklanan etnograf-
kişiliklerinden kaynaklanmaktadır. ya müzeleri gibi açık hava müze-
Örneğin UNESCO’nun Yaşayan İnsan leri de kendi kültürel bellleğini
Hazinesi listesine aldığı Hayri Dev ara koruduğu müzelerdir. Kültürel
zamanı soluyan bir köy çalgıcısıdır. bellek bu bağlamda hem “sabitleş-
Çaldığı üç telli sazı ve çam düdüğüyle miş” hem de “ara zamanlı” folklo-
tüm dünyadan meraklıları kendisine re ürünlerini kapsamaktadır.

http://www.millifolklor.com 191
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

Tarihte sosyo-kültürel deği- da halkın yaptığı tercihin istikametini


şim sırasında ara zamanı kollayan de gösterir niteliktedir. Bu noktada
kültürü yaşatma gayretlerinin her gelenek artık kültürel belleğe dönüş-
dönemde varlığından söz edilebilir. me yolundadır.
Kültürlerin değişime ayak direme Halk bilimi müzeleri ile geleneğin
ya da onu kabul anlamında da farklı yani “yaşayan” folklor ürününün do-
tutum sergiledikleri bilinen bir ger- kuları birbirine uyuşmaz. Bu çok yay-
çektir6. Ancak, burada asıl üzerinde gın bir biçimde müzenin mezar ya da
durulmak istenen konu ara zamanda mozele ile kurduğu bağın da bir gös-
yaşayan folklor ürünlerinin süreklili- tergesidir. Halk bilimi müzeleri daha
ğini sağlama mücadelesidir. Bu sürek- çok sabitleşmiş folklor ürünlerini ya
liliği sağlamada yeni olanın baskısını da ara zamanlı gelenekleri sergileme-
üzerinde hisseden gelenek ona sahip nin yadsınmadığı kurumlardır. Yaşa-
çıkan, onu tercih eden bir halk olma- yan ve hayatın kendiliğindenliğinin
dığında kültürel belleğe doğru giden bir parçası olan gelenekleri müzelerde
yolda ilerler. Geleneğin bir kuşaktan görmek ziyaretçi açısından da heyecan
diğerine aktarılma niteliği ile ilgi- verici değildir. Örnekse folklor ürünle-
li birçok sosyal bilimci hemfikirdir.7 rinden biri olan masalın değişen sosyal
Örneğin Shils’e göre, geleneğin kesin koşullara bağlı olarak ev, köy meydanı,
kıstası insan eylemlerinin düşünce ve tarla, kahvehane gibi gerek kamusal
muhayyile aracılığıyla yaratılmış ol- gerekse özel alanları terk ederek ken-
ması ve bir kuşaktan diğerine intikal dine yaşayacağı bir başka mekân bul-
etmesidir (Gelenek 110). Gele- ması yadırganmamalıdır. Değişen ve
neğin yaşamasının onu benimseyecek, sürekli dönüşüm geçiren bir dünyada
tercih edecek olan insan topluluğuna hatta zamanın geçmiştekine nazaran
bağlı oluşu “folklorun bağlamından çok daha hızlı aktığı bu çağda masal
koparılması” tartışmalarına da ışık anlatma geleneği hem kendiliğinden-
tutucu niteliktedir. Folklor ürün- lik özelliklerini kaybetmiş hem de do-
lerinin bağlamından kopartılma- ğal koşullarda ve gündelik yaşamda
ları genellikle derlemenin ve ilmî icra edilmek yerine sürdürülebilirlik
değerlendirmelerin metin mer- kurumlarının hamiliğinde kendisine
kezli yapılışına bir tepki olarak yaşatılacak yeni alanlar bulunmuştur.
doğmuştur. Ancak sonraları kav- Sonuç olarak, bellek, gelenek ve
ram bir folklor ürününün doğal müze ilişkisinin halk bilimi müzeci-
bağlamından koparılıp başka sos- ği ekseninde değerlendirildiği bu ça-
yal bağlamda sergilenmesi, sunul- lışmada gelenek ve belleğin sınırları
ması anlamında bir genişlemeye çizilmiş, karşılıklı ilişkileri gözden
gitmiştir. Kültürel belleğe dönüşmesi geçirilmiştir. Buna göre, günümüz-
an meselesi olan ara zaman gelenek- de çoğu kez kültürel bellek yerine de
lerinin kendi özgün bağlamından ko- kullanılan gelenek kavramı ile bellek
partılıp doğalarına aykırı ortamlara kavramının unutma-hatırlama, ken-
taşındığı vakidir. Ara zaman gelenek- diliğindenlik-yapaylık, koruma-işlev-
lerinin bağlamlarından koparılarak sellik bağlamında kendi sınırlılıkları
müzelerde ya da başka yapay ortam- görülmüştür.
larda kendilerine yer bulmaları aslın- Belleğin aslında sözlük anlamın-

192 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2012, Yıl 24, Sayı 95

dan da anlaşılacağı gibi gelenekten lumsal zamansallık yapıları anımsanabilir. Sı-


cak ve soğuk toplumları tarihsellik etmeninde
kopma ile ilgisi onu halk bilimi mü-
değerlendirir. Soğuk toplumlarda tarihin etkisi
zelerinin bir parçası kılmıştır. Bu an- silinmektedir. Tarih bu toplumların hayatında
lamda halk bilimi müzelerinin modern belirleyici değildir. Sıcak toplumlar ise, tarihi
çağın geçmişi devraldığı kurumlardan içselleştirmiştir. Soğuk toplumlar geleneklerin
değişmesi bağlamında çetin cevizdirler. Geçmiş
biri olarak geleneklerle, yaşayan folk-
zamandan kopuk değillerdir.
lor ürünleri ile ilgilenmediği açıktır. 7 Bu tanımlamalardaki ortak noktala-
Kısacası gelenek, kültürel belleğe dö- rın belirlenmesi için Ziya Gökalp, Dursun Yıldı-
nüştüğünde kendine gündelik yaşa- rım, Jan Assmann, Hans Georg Gadamer, Ed-
ward Shils’in kaynakçada belirtilen eserlerinden
mın doğallığının dışında bağlamlar yararlanılmıştır.
bulabilir. Halk bilimi müzeleri ekse-
ninde düşünüldüğünde ise bu tür mü- KAYNAKÇA
zelerin “ara zamanlı” ve “sabitleşmiş” Assmann, Jan. Kültürel Bellek, İstanbul:,
Ayrıntı Yayınları, 2001.
folklore ürünlerini sergiledikleri görü- Bonnefoy, Yves. Mitolojiler Sözlüğü, Anka-
lür. Müzenin “yaşayan” folklor ürünle- ra: Dost Yayınevi, 2003.
ri ve/veya geleneği kapsayıcı nitelikte Cevizci, Ahmet. Pradigma Felsefe Sözlüğü,
olmaması bu bağlamda dikkate değer- İkinci Basım, İstanbul: Paradigma Yayınları,
2002.
dir. Connerton, Paul. Toplumlar Nasıl Anım-
sar? Çev, A. Şenel, İstanbul: Ayrıntı Yayınları,
NOTLAR Birinci Basım, 1999.
1 Richard Dorson da folklorun tanımını Dorson, Richard. “Folklor ve Fake Lore”
yaparken folklorun her şeyden önce sözlü olarak Folkorun Sahtesi: Fakelore, çev. Selcan Gürça-
yaşadığına değinir. Yayımlanma ise onların, ya- yır, Ankara: Geleneksel Yayınları, 2007, s.11.
yılmasına yardım edebilir ama bir masal sadece Draaisma, Douwe. Bellek Metaforları Zi-
yayında yaşarsa edebiyat olduğuna ve artık halk hinle İlgili Fikirler Tarihi, İstanbul: Metis, 2007.
ürünü kabul edilemeyeceğini ifade eder (Folklo- Gadamer, Hans Georg. Hakikat ve Yöntem,
run Sahtesi Fakelore 11). İstanbul: Paradigma Yayıncılık, 2008.
2 Belleğin, Felsefe Sözlüğünde yer alan Güven, Özkan. “UNESCO’nun Yaşayan
tanımları arasında özgün olaylar, olgular ve nes- Hazinesi: Hayri Dev”, 22 Haziran 2008 tarihli
neler, imge ve fikirler ortada olmadığı zaman Star Gazetesi.
onlarla ilgili bilişi ya da malumatı zihinde koru- Nora, Pierre. Hafıza Mekânları (Çev. M.
maktan meydana gelen fonksiyon, tanımına yer Emin Özcan), Ankara: Dost Yayınevi, 2006.
verilir(142). Shils, Edward. “Gelenek” Doğu Batı, Yıl 7
3 Kurgulamak burada özellikle seçilmiş Sayı:25 Kasım Aralık Ocak 2003-04, s. 101-131.
bir sözcüktür. Çünkü kendi deneyimlediğimiz Yıldırım, Dursun. Türk Bitiği, Ankara: Ak-
olaylarda bile işin içinde eğer bir kamera yoksa çağ Yayınları, 1998.
duygusal davranıp olayları, kişileri, durumları Ziya Gökalp. Makaleler VII, haz. A. Çay,
olduğundan başka değerlendirebiliriz. Ankara, 1982.
4 Çalışmada “ara zamanlı” olarak ad- http://www.unesco.org.tr/dokumanlar/so-
landırılan gelenek ile UNESCO’nun 2003 Somut mut_olmayan_km/folklor.pdf
Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleş-
mesinde belirttiği somut olmayan kültür ya da
kimi zaman “yaşayan miras”(living heritage) ola-
rak da ifade edilen kavramlar anlam olarak bir-
birine oldukça yakındır. Ancak ara zamanlı ge-
lenek bütüncül, somutu da soyutu da kapsayıcı
özelliği ile söz konusu terimden farklı bir anlam
taşımaktadır.
5 Güven, Özkan. “UNESCO’nun Yaşa-
yan Hazinesi: Hayri Dev”, 22 Haziran 2008 ta-
rihli Star Gazetesi.
6 Burada belki Lévi Strauss’un top-

http://www.millifolklor.com 193

You might also like