You are on page 1of 3

ÜÇÜNCÜ.

Zizek’in Hegel Yorumunun Kritiği

“Hegel‟i yinelemenin zamanı geldi.”Zizek

Mustafa Cemal, 23.09.2016


Zizek, üç diyalektik anlayışına karşı mücadele veriyor:
i. Diyalektiği, iki kutupta taraflaşmak yoluyla sürekli savaş hali olarak anlamak.
ii. Karşıt iki yakayı uzlaştıran sürekli barış hali olarak anlamak.
iii. Karşıtların birliğini, bunlardan bağımsız ve onları yukarıdan belirleyen bir üçüncüye
bağlamak. Verdiği bir çok örnekten biri aşk ilişkisi: Aşk, iki taraflıdır ve yalnızca kendinde
temellenmiştir, yani üçüncüsüzdür. Üçüncü, “kamu düzeni olarak büyük Öteki,” evlilikle
birlikte girer (s. 181).
Gerçekten üçü de çok yaygın ve kuvvetli asılsız inanışlar. İlk ikisi çok açık. Zizek‟in
özgün bir yorumu yüzünden üçüncüsü son derece tartışmalı. Ona göre Hegel diyalektiği,
sanıldığının tersine üçlü değil ikilidir1 . “Hegel ve Diyalektik Materyalizmin Gölgesi” adlı
kitabında şunlar yazılı;
“ … Hegel‟in diyalektiği kökten temelsizdir, yarıklıdır, İki‟nin, herhangi Üçüncü
olmaksın kendine bağlandığı bir süreçtir ―örneğin, yasa ve suç karşıtlığının içinde
„sentezlendiği‟ dışsal Üçüncü, Temel, paylaştıkları ortam yoktur: Bunların diyalektik
“doğruluğu” şudur; kendi başına suç kendisi ve karşıtının birliğidir. … Hegel‟in
amacı, iki karşıt ilkenin dengesini veya simetrisini (yeniden) oluşturmak değildir,
tersine bir kutbun başarısızlığının semptomunu öteki kutupta tanımaktır (ve tersi):
Fundamentalizm, liberalizmin semptomudur ...” 2 (s. 303)
Bunu az daha açık hale getirelim:
― İlkin bir kıyaslama var, suç ve ceza karşıtlığı nasıl üçüncüsüz ise, fundamentalizm ve
liberalizm karşıtlığı da öyledir.
― İkincisi, iki kutup varsa bunlardan biri ötekinin semptomudur. Örnek veriyor; liberal
bireycilik ve fundamentalizm karşıtlığında, iki kutup arasında uyumlu bir denge kurmayı
bekleyemeyiz, çünkü ikincisi ilkine karşı bir reaksiyondur, ona karşı çıkayım derken
ortaya çıkan türev hastalıktır.

1 “the proper number of dialectics is 2”(s. 474)


2 Alıntıların hepsi şu kitaptan: Zizek, Slavoj. 2012. Less than Nothing. Hegel and the shadow of
dialectical materialism. Verso. Türkçesi: Diyalektik Materyalizmin Gölgesi. Çev. Erkan Ünal. İmge
Yayınevi.
„This is why Hegel‟s dialectics is radically groundless, abyssal, a process of the self-relating of
the Two which lacks any Third—for example, there is no external Third, no Ground, no shared
medium in which the opposition between law and crime is “synthesized.”: the dialectical “truth”
of their opposition is that crime is its own species, the encompassing unity of itself and its
opposite. … For Hegel, the goal is thus not to (re)establish the symmetry and balance of the tw o
opposing principles, but to recognize in one pole the symptom of the failure of the other (and not
vice versa): fundamentalism is a symptom of liberalism, Antigone is a symptom of Creon, etc.” s.
303.
― Üçüncüsü, Hegel‟in diyalektiği karşıtlar harmonisi değildir, yani kutuplar arası nda
bir asimetri vardır, bunlardan yalnızca biri ötekinin temelidir.

Bu yaklaşımda çok problem var!


İlkin Hegel‟de “kutuplaşma,” yani karşı yakaların pozitif ve negatif olarak ayrışması
mantık yoluyla çıkarsanır. Bu alıntıda ve başka yerlerde verdiği, suç/ceza, layik
bireycilik/dinsel fundamentalizm, piyasa liberalizmi/devlet müdahalesi, eril/dişil,
karanlık/aydınlık, iyi/kötü, özgürlük/tutsaklık, ahlak/hedonism … sayısız karşıtlıktan
bir kaçı. Alıntının verdiği izlenimin tersine, diyalektik mantıkta karşıtlıklar, mantıksal bir
gelişme, evrim içerisinde ele alınır ve zorunlulukları gösterilir. Hastalık ve semptomu, bu
düşünme süreci içerisinde ortaya konur. “Suç ve ceza gibidir” türünden kıyaslamalarla
yetinmez.
İkinci olarak, Hegel‟de karşı yakalar hep iki yakanın birliğidir. Örneğin varlık, varlık ve
yokluğun birliğidir; süreklilik, süreklilik ve kesikliliğin; nicelik, nicelik ve niteliğin;
özdeşlik, özdeşlik ve ayrılığın … Topluca, her bir yaka kendisi ve ötekisinin birliğidir; yani
bunlar düz kutuplar değil, karşı-savlardır (Gegensatz). Buraya uygulayabilseydik, bireycilik,
bireycilik ve fundamentalizmin birliğidir derdik. İlk bakışta saçma bulan olursa,
diyeceğim şu olur; fundamentalizm sözünden, Zizek‟in yaptığı gibi aklımıza
communitarianism gibi çok uzak akraba terimleri getirmek yerine, olguları doğru
adlandırabilir ve iyi tanımlayabilirsek beklenmedik bir aydınlanma olur.
Sonuncusu ve buradaki amacım bakımından asıl önemlisi, “Hegel‟in diyalektiği kökten
temelsizdir” savı ki, bunu Zizek‟in kendi sözleri çürütüyor. Birine türevdir dediği iki
hastalık var, bunları anlamaya, sağaltmaya nereden başlamalıyız, sorusuna verdiği yanıt
şu: “ kapitalist bireyciliğin içkin çelişkisinden (antagonizmasından) başlamalıyız.” 3 Demek
ki, temel bireycilik de değilmiş, tersine ikisinin de temeli kapitalist üretim ilişkileriymiş ;
Karl Marx‟ın “Politik Ekonominin Eleştirisi” metninin iyi bilinen önsözünde ki, Türkçeye
altyapı, İngilizceye substructure diye geçmiş temel (Grundlage). Hegel‟in temel (Grund)
anlayışı tam budur.

Zizek‟in düşüncesi çok açık: “Hegel‟e göre ikiyi bir araya getiren üçüncü gereksizdir,”
“karşıtlıklar çifti” için bir temel aranacaksa, bu yalnızca “ikisinden biridir”(s.144). Bir
temel varsa, yani ikinin Tek‟i varsa, bu başlangıçta bulunmalıdır, ama “kabaca söylersek,
Hegel‟e göre, Başlangıçta Tek olamaz, çünkü Tek, hep ikiden kendine geri döner. Geri
dönme yoluyla oluşturulan Tek, dolayısıyla ikiye bölünen Tek değildir.” (s. 474) Sonuçta,
Hegel felsefesi üçüncüsüz olduğundan “Saltık idealizm” diye yaftalanamaz.
Zizek, kendi görüşlerini Hegel‟e malediyor, söze sıkça “Hegel‟e göre” diyerek giriyor,
ne ki verdiği tek alıntı var, gerisi yorum,4 o alıntı şu: “… Tek‟ten başlayıp ikiliğe
geçilmez.”5 Yani başlangıç tek olamaz diyor, ama oynanmış bir çeviri bu, Birlik (Einheit)
sözü Tek (Oneness) yazılmış. Birlik tektir, ama Birlik çokluğu içerirken, Tek böyle bir bilgi
vermez. Birlik onu tekleştiren bir süreç içerir. Buna rağmen hem soyut sonsuz, saltık töz
olarak tek geçişsizdir, hem de birlik olarak tek geçişsizdir, ama ikincisi çelişkili

3 “We should start, on the contrary, with the immanent “contradiction” (antagonism) of
capitalist individualism …”
4 Tezini Hegel‟inki ile en yakından ilişkilendirebildiği yerlerden biri, “Öznel Tin Felsefesi”nden

Hegel yorumları (s. 185-186).


5 Aslı, “―nicht von der Einheit anfangen und zur Zweiheit übergehen.” Zizek‟in çevirisi: “—one

should not begin with oneness and then pass to duality.” G. W. F. Hegel, Vorlesungen über die Geschichte
der Philosophie (Werke, Vol. 18), Frankfurt: Suhrkamp 1979, p. 450.
olduğundan yeni bir başlangıca açılır. Dolayısıyla Zizek‟in en baştaki alıntıdaki “ temelsiz”
sözünü, “dışsal bir temeli yoktur” sözüyle; yarık’ı (abyss) çelişki ile; Tek’i Birlik ile;
Üçüncüsüz’ü “dışsal bir üçüncü yoktur” ile değiştirmesi gerekir.
Şu da var: Tek sentez de değildir. Hegel “sentez” terimini, “dışsal bağlantılama
(Verknüpfung) anlamına geldiği” gerekçesiyle terk etmiş. Jacobi‟nin, Zizek gibi, “tekten
çok nasıl gelebilir ki” sorusuna, sentez yerine oluş kavramını getirerek karşılık vermiş.6
Zizek‟in verdiği izlemin tersine, başlangıç tam da bu Birliktir (veya Tek) ve bu birlik
oluştur. Hegel‟in söz ettiği temel, momentlerine dışsal değildir, tersine bir çember
deviniminin sonucudur ve bu sonuç oluştur; oluşla birlikte süreç üçlenir, ve üçüncüsü,
başlangıcını yeniden üreterek, onların temeli olur veya doğru başlangıç olur; yani, “ileri
gitme hep temele geri getmedir.” Örnek:
“En güzel yaşam, ortaklaşma ve bireyselliğin tek bedende tamlıkla birleştiği
yaşamdır.”
Bu Hegelyen yargıda, “tek beden (Gestalt),” üçüncüdür ve momentlerine dışsal değildir,
çünkü hem onların iç deviniminin sonucudur hem de onların bekasını sağlayan üçüncü
olarak başlangıçtır. Hem kendisini oluşturan momentlerin, yani bireyselliğin ve
ortaklaşmacılığın ürünüdür hem de onları yeniden üreten temeldir veya oluştur. Hegel
şöyle yazmış:
“Momentleri, varlık ve yokluk olup bunların koparılmaz olduğu birlik, onlardan
değişiktir de ve böylelikle onlara karşı üçüncüdür; oluşun en karakteristik biçimi
budur.”7
Zizek bu alıntıyı yaptığım oluş bölümünü diyalektikten saymıyor; “mantığın ilk üçlüsü
diyalektik bir üçlü değildir“ yazmış (s. 229). Öyleyse, oluş kavramının mantığın her
bölümünde kullanılmasını nasıl anlayacağız! Zaten oluş bölümüyle ilgili Zizekte bir
kargaşa gözleniyor; “hatayla” başlarız … doğru sonra gelir”(s. 380) demesine rağmen,
varlıktan başladı diye Hegel‟i eleştirmiş; Budacı yokluk görüşünü irdeledikten sonra
vargısı şu:
“Hegel‟in diyalektiği bile yeterince radikal görünmüyor: Hegel‟e göre varlık hala
yokluktan önceliklidir.” (s. 304)
Peki son neresidir?
Zizek‟in bunu yanıtlamayı denemediği bile söylenebilir, güdü veya ölüm güdüsü yle
kurduğu ilginç bağlantıları bir yana bırakırsak.
Yanıt: başlangıç varlıktır ve son yokluktur! Sıralama bakımından varlık önceliklidir (ve
bu mantıksal bir zorunluluktur), ama Hegel‟de yokluk itibarlıdır, yokluğun en yetkin
biçimi özgürlüktür (An, §87-2)
Hegel Budacı değil, çember üzerindeyiz: Yokluk varlığa, varlık yokluğa
bağlandığından, doğru başlangıç, varlık veya yokluk değil, bu ikisinin birliğidir, ama bu
birlik, iki birliğin birliğidir, üçüncü birliktir. Altta linkteki verdiğim makalede bunu
açıkladım ve gösterdim,

Saltık Olumsuzlama. Hegel‟in Oluş Kuramı.

6 Büyük Mantık, ilk bölümün üçüncü eki, Anmerkung 3.


7 „Die Einheit, deren Momente, Sein und Nichts, als untrennbare sind, ist von ihnen selbst
zugleich verschieden, so ein Drittes gegen sie, welches in seiner eigentümlichsten Form das
Werden ist.” (Anmerkung 3)

You might also like