You are on page 1of 108

ÖLÜMLER YAĞIYOR

ŞEHRIN ÜSTÜNE
ŞIIR

Hasan Ürkmez
ÖLMEYE HAZIR KALBİM
ŞİİR
Mahfil Yayınları No: 1
Putbusser Str. 46a, 13355 Berlin/Germany
Tel: 0049 (0)30/497 64 79; 0049 (0)177 30 131 40
e-mail: huerkmez@t-online.de
Dizgi: Mahfil
Tashih: Hasan Ürkmez
Kapak: Hasan Ürkmez
Baskı: Concept Druckhaus Berlin GmbH
www.concept-druckhaus.de
030/627 33 75 0
1. Baskı
Kasım 2019, Berlin
© Hasan Ürkmez
ÖLÜMLER YAĞIYOR
ŞEHRIN ÜSTÜNE
ŞIIR

Hasan Ürkmez

mahfil yayınları
Hasan Ürkmez 1960’ta Ordu|Ünye’de doğdu. İlk ve Orta Öğrenimini doğduğu
şehirde tamamladıktan sonra yüksek tahsil için Almanya’ya gitti. Nürnberg|Erlan-
gen Üniversitesinde iktisat tahsiline başladı. Bitirmedi. Münih Ludwig Maximili-
an Üniversitesinde Sosyoloji ve Devlet Bilimleri okudu. Onu da bitirmedi.
Sosyal Psikoloji dersinde ruha inanmadığını söyleyen hoca okulu bırakmasının
sebebi oldu. Reklamcılık ve yayıncılık yaptı.
Edebi çalışmalarına Mavera dergisinde başladı. Almanya’nın Nürnberg şehrin-
de Gurbet Postası dergisini yayınladı ve edebi çalışmalarını orada sürdürdü. Ber-
lin’de yayınlanan Kafdağı dergisinin yedi yıl sanat yönetmenliğini yaptı.
Berlin TFD Televizyonunda 2 yıl moderatör olarak çalıştı. Televizyonun kapan-
ması üzerine serbest meslek hayatına döndü.
2008 yazında 16 bölümlük bir belgeselin Almanya koordinatörlüğünü yapan şa-
ir halen Berlin’de Sosyal Politika Akademisi derneğinin başkanlığını yürütüyor ve
Köprü Dergisi’nin sanat yönetmenliğini yapıyor.
2005 yılından bu yana haftalık özel felsefe/hikmet dersleri veriyor.
Evli ve üç çocuk babasıdır.
Anneme, babama ve her türlü huysuzluğuma rağmen
bana tahammül göstermekte tereddüd etmeyen
eşime ve çocuklarıma...

Bir de dostlarıma...
İÇINDEKILER

AŞKI SERP KEDERİN ÜZERİNE................................... 9


SENİ SEVDAYA BULADIM........................................... 11
AŞKIN HÜZNE DÖNÜK YÜZÜ................................... 12
ANNE................................................................................ 13
KADIN VE ÇOCUK........................................................ 14
BENİ................................................................................... 15
BEN.................................................................................... 16
SENİ SEVMEK................................................................. 17
GECENİN ŞİİRİ............................................................... 19
GÜNDÜZ.......................................................................... 20
KUŞ..................................................................................... 21
EV....................................................................................... 22
DÜĞÜN............................................................................. 23
SARMA SİGARA............................................................. 24
BABAMA AĞIT................................................................ 25
TANRININ GÖLGESİ.................................................... 26
ÖLMEYE HAZIR KALBİM........................................... 29
O ŞEHRİN ORTASINDA............................................... 31
AŞK DÖKÜLÜR PARMAKLARINDAN....................... 33
SARIP YARALARINI İYİLEŞTİR.................................. 34
SÖZ.................................................................................... 35
SONBAHAR..................................................................... 36
CEMİYET......................................................................... 37
GEMİ................................................................................. 38
ŞEHRİN ORTASI............................................................. 39
AYDINLIK......................................................................... 40
MERHABA........................................................................ 41
DELİ KURŞUN................................................................. 42
ÖLÜMLER YAĞIYOR ŞEHRİN ÜSTÜNE.................. 43
ADIM................................................................................. 44
MEÇHUL.......................................................................... 45
SENİ HİÇ SEVMEDİM.................................................. 46
İÇİ KAN DOLU MENDİL.............................................. 48
BİLMECE......................................................................... 49
AHENK............................................................................. 50
DENİZ............................................................................... 51
SORULAR......................................................................... 52
KANAT.............................................................................. 53
FİKİR KUMAŞI................................................................ 54
ECEL................................................................................. 55
HASRET............................................................................ 56
MASAL.............................................................................. 57
ANNE’YE HÜRMET....................................................... 59
VEDA................................................................................. 60
SAYILARIN SIRRI........................................................... 61
YOLCU.............................................................................. 65
AŞK.................................................................................... 67
ÖYLE DİYORLAR........................................................... 68
KARANLIK GÜNLER..................................................... 69
IZDIRAB........................................................................... 72
İHTİYARLIK..................................................................... 73
BERLİN............................................................................. 74
BÖYLEDİR ANNE KALBİ............................................. 76
YAĞMUR YAĞACAK...................................................... 77
ÖLÜME AĞIT.................................................................. 78
SARAYOVA’DAN MOSTAR’A........................................ 79
YAHYA KEMÂL’E ŞİKÂYET.......................................... 81
OLMAZ............................................................................. 82
AŞK-I MUHAYYEL......................................................... 83
KİTAPLARA SIĞMIYOR AKLIMA SIĞAN................ 84
VAKTİ DEĞİL.................................................................. 86
VEDA................................................................................. 87
SAHTEKÂR...................................................................... 88
YAVAŞ YAVAŞ................................................................... 89
HESAP GÜNÜ.................................................................. 90
BAHAR.............................................................................. 91
KADIN............................................................................... 93
ÇİÇEK................................................................................ 94
ELEM VE SEVİNÇ.......................................................... 95
KORKU.............................................................................. 96
ZAMANIN HİKÂYESİ.................................................... 97
YILKI ATLARI................................................................. 98
SEVDA............................................................................... 99
SEFERE ÇIKAR GİBİ................................................... 100
AYAK İZLERİ................................................................. 102
KULENİN IŞILDAKLARI............................................. 103
GECE VAKTİ DENİZ................................................... 104
GELİR.............................................................................. 106
ACELE............................................................................. 107
MANTIK......................................................................... 108
ALIP BAŞIMI GİDEYİM BU ŞEHİRDEN................. 109
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 9

AŞKI SERP KEDERİN ÜZERİNE

Saralara yakalandım tükendi umutlarım


Gece loş ışıklarda
Tutulduğum kadınlar: etleri lif lif çürük
Yitik kentin evlâdı her yanım boşluklarda
Boşluklarda üstüme yarasalar yürümüş

Ne geceye aşinayım ne gündüz kaldı bende


Bir elveda çizgisiyle ayırdım hayatı kendimden
Güvercin kanatların hayâlimi süsler de
Sarılırım o hayâle son umuttur diyerek
Ve kendime seslenerek:
Ey yaban eller gezgini
Haydi artık aşkı serp kederin üzerine

1988
10 | Hasan Ürkmez

Aşk usulca her yeri kuşatmaya hazırlanıyordu.


Ben üzerime serpilen sarhoşluğun tesirinden kurtulurken,
sabah yavaş yavaş gösteriyordu yüzünü varlığa.
Aşk olmasaydı hiçbir şey bilinmeyecekti.
Aşk dağıldıkça keder azaldı. Keder azaldıkça aşk sürdürdü
dağılmasını... Sanki her şey yeniden var oluyordu.
Aşkın dağıldığı her yerde varlık gün ışığına çıkıyor, sabah
yalnız orada oluyordu.
Bir köşeden bunu seyrediyordum ve aşk bana doğru
geliyordu. Geldikçe diriliyordum.
Rûyâ gerçekle, hayâl hakîkatle vahdeti raksediyordu.
Bense habire aşk serpiyordum kederin üzerine
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 11

SENİ SEVDAYA BULADIM

Seni sevdaya buladım kanımın rengi bulaştı sana


Senin olsun gündüzler avuçlarıma doldurduğum
taze sabahlarıyla
Saçların kestane rengi
Elâya benzer gözlerinledir teklifin
Teklifin devlet-i âli Osman gibi,
boynumu kıldan ince eder kılıçtan keskin

Seni dünyaya buladım, ahrete tarla bilesin diye dünyayı


Serdim topuklarına, kul ve köle kesilmek için aşklarına
Aşkların bir değil, bin değil, denizler kadar mavi
Maviye kanmış sonsuz kadar derin bakışlarına

Seni kendime buladım konuşurken


tutulan nefesin heyecanıyla
Kıyametler bir bir düştü yüreğime
Seni sevdaya buladım kanımın rengi bulaştı çünkü sana

1994
12 | Hasan Ürkmez

AŞKIN HÜZNE DÖNÜK YÜZÜ

Siz çocuksu bir hevesle tütsülenmiş


Gece yolculuklarına çıkıyordunuz
hıçkırıklarınızla
Besmelenin ürpertisini hissederek kollarınızda
Giydiniz dar eldivenlerinizi; gizlendiniz
Aşkın bir koruması vardır, hüzne dönüktür yüzü
Bunu unuttunuz

06.10.1994
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 13

ANNE

Bu kent yedi bitirdi beni
Kucağına yeniden al beni anne
Hiç şefkati yok bu kentin
Tut ellerimden ölürüm anne

Artık gel demiyorsun bana


Evvel zamanlarda böyle değildin anne
Bu kent seni de değiştirmesin sakın
Kendine dikkat et, ne olur anne

1994
14 | Hasan Ürkmez

KADIN VE ÇOCUK

Ne üstümüzde mavi gökyüzü


ne münzevi aşklar kaldı gönlümüzde
ıssız gül bahçeleridir rüyalarımız
ne uçmaktan konuşabiliyoruz rüyalarımızda artık
çarşı pazar satılıyor duygular
duygular pazarında hercümerc
kadın var kadın var taze kadın var
gözü kara teni beyaz gül dudaklı kadınlar
yalnızca adları var

ne kadınlar kadın artık


ne de çocuk, çocuklar

17.7.1988
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 15

BENİ

Ne arayan bulunur ne de bir soran beni


Hergün inletir durur, onulmaz yaran beni

Bir yalnızlıktır sürer, giyin kuşan donan beni


Büyüyen boşluğundur yine korkutan beni

Göz ucuyla anlatır kime sorarsan beni


Uyan rüyalarından, ağlatma aman beni

27.8.1989
16 | Hasan Ürkmez

BEN

özgürlüğüm sana bağlanışımda saklıdır


senin gözbebeklerinden yansır hayata
hayatta sen varsan, varolanım ben
özgür olanım zamanın hem içinde hem dışında
ve kardeş kavgalarına son veren
yüreğinin kuyusunda kopan fırtınayı
duyanım
sadece aşka inananım

farkındayım hayatın ve ölümün


ben bağrına toprak serpilen adamım

07.09.2008
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 17

SENİ SEVMEK

Seni sevmek
ne büyük bahtiyarlık

Aşkı öğreten sensin


yeryüzü varlığınla var olur
seni görünce sevinir
varlık

Sen olmasan
aşk olmazdı
aşk olmasa hayat olmaz
sabahları tembel tembel gerinir
varlık

tanıtan sensin
varlığı ve yokluğu
sen olmasan
ne manaya gelir
varlık

uzayan gecelerin sonu


sensin sabahları güneşin yerine doğan
yalnız seninle kıymetlenir
varlık

seni sevmek
ne büyük bahtiyarlık

07.09.2008
18 | Hasan Ürkmez

GECENİN ŞİİRİ

parmaklarım uyuşur
hayat dedikleri yorgan altında
gözyaşlarım buruşur
karayel gelir bütün yönlerden
ruhum tutuşur
şimdi bir köpek yanıbaşımda
tüyleri sırmalı tasmasıyla
yolun karşısına geçip sekerek
başka köpeklerle boğuşur
ruhuma akın eden karabasanlar gibi
gece olunca başıma şiir üşüşür
şairliğim gelir aklıma gece olunca
aklım kağıt gibi olur
kelimeler dizilerek yanyana
bir manaya kavuşur
derinlik ve genişlik
uzunluk ve kısalık
mesafeler oluşur
geceyi beklerken ben
parmaklarım uyuşur

10.10.2008
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 19

GÜNDÜZ

Eşya ki iki yüzlü


hem geceli gündüzlü
gecesi yıldız yüklü
gündüzü süslü püslü

Bütün canıyla eşya


Karşımda duruyor ya
Dilim tutulur o an
gündüze sığınırım

gündüz beni anlayan


geceleyin anlamaz
geceye darılırsam
gündüzdür arkadaşım

çok uzun yıllar varki


gecedir dostum benim
gündüzün neşesini
henüz yeni öğrendim

Geceye küstüm artık


yol göstermez karanlık
gündüzün gölgesinde
önümüz hep aydınlık

10.10.2008
20 | Hasan Ürkmez

KUŞ

Küçük kanatlarını
binlerce kez çırpıyor
düşmemek için dile

Gagasına aldığı
bir küçücük taneyi
taşıyor rızık diye

Konup ağaç dalına


bir türkü tutturuyor
ipincecik sesiyle

Adını bülbül koydum


o nazenin yavrunun
aşık olunca güle

19.10.2008
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 21

EV

Dört tarafı çevrili


küçücük adacıktır
ruhum rahatlığına
orda kavuşacaktır

evimin uçan damı


yaraladı dünyamı
yorgun argın uzandım
dinlendirdim yaramı

19.10.2008
22 | Hasan Ürkmez

DÜĞÜN

bir fırıldak gibi dönüyor davuluyla


yüzü buruşmuş adam
hüzün çöreklenmiş besbelli
elleri maharetli
bir tokmak bir çubuk bir tokmak iki çubuk
düğün yeri halay yeri, kız evi erkek evi
yanakları davul gibi şişer zurnacının
bir davul bir zurna bir gelin bir damat
düğündür annemin özlediği tek murat

19.10.2008
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 23

SARMA SİGARA

Elleri pek maharetli neme lâzım


şam işi kağıdına koyunca tütününü
ziyan etmez kullanır bütününü
öldüren bir keyifle ıslatıp kağıdını
hop deyip yapıverir sarma sigarasını

19.10.2008
24 | Hasan Ürkmez

BABAMA AĞIT

yetmişaltı yaşında çıktı dünya kınından


nur dolu bir yüz ile hatırlansın ardından

aşkının tezahürü anamla kavgaları


iğreti bir çubukla kovardı kargaları

batının ortasında yıllarca durakladı


bakınıp etrafına şaşırıp durakaldı

sonra dönüp köyüne mutluluğa bağlandı


ölünce herkes gibi arkasından ağlandı

10.07.2010
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 25

TANRININ GÖLGESİ

Sonra tanrının gölgesine sığındı adam


bir daha doğrultmadı başını gökyüzüne
açmadı ellerini
ve yumdu gözlerini bismillah diyerek
arkasına bakmadan
kahkahalarla gülerek
ilerledi yerin dibine doğru
gözlerini doldurarak toprakla

altın rengi sularda boğulmak üzre


gerilip bıraktı kendini boşluğa
titreyerek korkudan
sarararak
soldurarak rengini hayatın
ayrıldı bu dünyadan
tanrının gölgesine sığınmıştı adam
başı kadar halt ederek
26 | Hasan Ürkmez

uzun bir zaman geçti üzerinden


yaz geldi kış geldi bahar geldi
tamamlandı devran
sonra yine yaz geldi
hicrana durdu kalbi hüzünlendi
gezinirken topuklarında fikrin
hangi yöne baktığını bilmedi
şimdi diyordu zamana karşı direnmek nedir
mümkün mü tutmak ellerini zamanın
çatlayan kalbinin ağırlığını hisseder mi insan,
bir denklem gibi
bir çözülmez bulmaca gibi,
durdu karşısında şehrin
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 27

manzara muazzep, muazzam ve mukadder


tanrıya sığındı adam kurtulmak istedi
haykırarak: Tanrım ne olur kurtar dedi
tanrıya sığındı adam durulmak istedi
gökyüzüne kalkan ellerini de görmedi
tanrıya sığındı adam korunmak istedi
dirildi, duruldu, direndi
tanrıya sığındı adam, dedi kurtulmak gerek
çok şükür becerdi

30.07.2010
28 | Hasan Ürkmez

ÖLMEYE HAZIR KALBİM

nedir boynuzunda taşıdığı öküzün


bu öldüren hüzün
balığın sırtında taşıdığı yük
ne kadar
insan kadar bir devi yüklendim
bir ömür omuzlarıma
bu öküz ve bu balık
çekilsin aramızdan artık
boğulsun bütün yalanlar
irinler aksın durmadan
eriyen kanımızdan

tan ağarıyor usul usul


güneş kalbime vurdu, gel durul
taşlı bir tarla gibi dur karşımda ey deniz
masmavi bir çöl gibi ayaklarımın altında
uyanıyorum hayata
aydınlık bir darağacında
ölmeye hazır kalbim

30.07.2010
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 29

O ŞEHRİN ORTASINDA

rüzgardan bir dirençle karşı geldim ölüme


titreyen şahdamarım
dönüp sağa sola yalpalayarak
bir deniz kenarında yalı boyunda
top oynayan koca koca çocukları seyrettim
o şehrin ortasında

rüzgardan bir dirençle karşı geldim ölüme


üç el silah sesi duyuldu ardarda
bir uğultudur koptu
vuruldu kefeli kemal
güneş ha battı ha batacak
o şehrin ortasında

rüzgardan bir dirençle karşı geldim ölüme


hapishane yokuşundan inerken
zincire vurulmuş adamlar vardı
camların arkasına gizlenmiş kadınlar
acıyarak bakarlardı
o şehrin ortasında

köprünün ta ucunda duruyor adam


sonsuz denizi alarak karşısına
ağzında sigara, bir karış sakalı var
göğe kalkmış parmağı
konuşuyor tanrıyla murat
o şehrin ortasında

5.8.2010
30 | Hasan Ürkmez

AŞK DÖKÜLÜR PARMAKLARINDAN

Şimdi ufka dalan gözlerinle seyrediyorsun beni


Gök üstüne gök gezerek dönüyorsun yeryüzüne
Hüzünlü bir türkünün nağmeleri akıyor yapraklarından

Parıldayan sözlerinle doldu yüreğim


Kapkara dehlizlerden geçirdin, süzdün beni
Sırça konaklara koyduğun kelimeler
Damla damla dökülür, parmaklarından

20.5.2013
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 31

SARIP YARALARINI İYİLEŞTİR

Zamana savaş açtın


Ve yenildin kendine...
Şarkılar söylerken gülüyordun
Hafife alır gibi zamanı

Sen kendine savaş açtın


Yenildin zamana
Bir mızrak gibi saplandı
Kalbine yaprakları

Zamana mı öğretiyordun yürümeyi


Gözlerin sarı buğulandığında
Şakaya gelmez
Bir tokat gibi
İndi zaman kalbine

Haydi şimdi barış zamanla


Tükenip giden ömrün uzasın
Sarıp yaralarını iyileştir
Kalbinin zamanında

20.9.2015
32 | Hasan Ürkmez

SÖZ

Mil mi çektin gözüne


sürme çekmek yerine
denize düşer gibi
düştün sözün önüne

Haydi sürüklen şimdi


sana söyleyen kimdi
düş yalanın peşine

Söylemek vakti geldi


senin başın mı keldi
inanmadım sözüne

Artık görünmez göze


mil mi çektin, haydi, de
sürme çekmek yerine

25.9.2015
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 33

SONBAHAR

Sonrbahar dolu dizgin


Sür ışıklar üstüne

Yaprak sarı ve rengîn


Evlerinize gidin
Aşk yağsın derin derin
Mavi yeşil ve engin

Sayha olup geliyor


Ötelerden sesimiz
Berrak saf duru temiz
Durur bir gün kalbimiz

31.11.1994
34 | Hasan Ürkmez

CEMİYET

Eğilir birgün hayat


Çalışmaz olur saat
Gelir durur önümde
Ne sendedir ne bende
Ne ondadır kabahat
Hem bende hem de sende
Biraz onda hakikat
Suçluyuz hep birader
Berlin’de cinayeti
İşlediydik beraber
Bil bakalım ne olur
Ne olur nihayeti
Kovanların içinde
At koşturduk ne haber
Yaşadık hep bîhaber
Bir mutlu ihaneti
Hırsımız ifsad etti
Güzelim cemiyeti

31.11.1994
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 35

GEMİ

Masmavi karanlıklar gizliyor düşlerimi


Yüzüyor ulu orta sakin denizde gemi

31.11.1994
36 | Hasan Ürkmez

ŞEHRİN ORTASI

Nihayet geldik durduk karşısında bu şehrin


Kirlettik sularını ortadan akan nehrin
Bilemedik sırrını ne zamanın ne dehrin
Tuz ektik yaramıza, yaramız ne de derin

30.11.1994
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 37

AYDINLIK

Aydınlık artıyor hem örtüyor üstümüzü


Sürurun gümüş sırrı sarıyor yüzümüzü
Toprağa su verildi çelikten alınarak
İnce ince eledik gururla hüznümüzü

Aydınlık artıyor hem giriyor sesimize


Umutlar yenilenip göğeriyor ufukta
Sayha sayha yankılar dolaşıyor boşlukta
Sürurun gümüş sırrı kaplıyor yeryüzünü

01.12.1994
38 | Hasan Ürkmez

MERHABA

Silah, barut ve ateş


Topların gümbürtüsü
Onbeşinde Temmuz’un
Yağıyor masumların üstüne
Günahtan arınmış kalplerin...
Savaş, barut ve ateş
Bir askerin miğferine sığınan çocuk
Ağlıyor gölgesinde mavzerlerin
Yanağında izler bırakarak
Namluların önünde dikiliyor bir kadın
Geleceğe bakarak...
Bu acı yüzyılların
Elleri kınalı yarin
Kalbine ince nakışlar düşer....
Bir mahşer yeridir yurdum
Yarın olsa da aydınlansa odalar
Razıyız titrek ışığına
Keşkesiz günlere desek: merhaba

21.4.2016
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 39

DELİ KURŞUN

Zaman başına konmuş, ürkütme o kuşu


Tırman yavaş yavaş, hayat denen yokuşu
Büyütme gözünde, zaman da geçip gider
Varsan kaf dağına, elinden kaçıp gider

Bırakma ucunu zaman ile mekânın


Hesabı var, sakın, kaçırdığın her anın
Bir deli kurşunla akar da sıcak kanın
Mahkumu olursun daracık bir odanın

3.5.2017
40 | Hasan Ürkmez

ÖLÜMLER YAĞIYOR ŞEHRİN ÜSTÜNE



İsmail Kıratlı için

Yağan ben miyim üstüne şehrin


Ölüm mü yağıyor yoksa üstüme

Ebabil dostluğuyla gelince


Sarar şehri her yanından
sokaklarda gezer ölüm

Gelir bir İsmail olur da


Durur karşımda iplik gibi, geceleyin

Uzayan ömrümün engelidir


Susup dinlenerek bekler kapımda

Gün olur, ansızın çıkar karşıma ölüm

23.3.2011
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 41

ADIM
Mezartaşı Kitabesi
Ölmek için
bir adım
bir adım daha dayan...
ey kalbim!
bak şunun şurasında
sade bir adım kaldı

yeryüzünde yalnız sen


bir de benim adım kaldı

23.10.2018
42 | Hasan Ürkmez

MEÇHUL

Zamanın behrinde bir sırlı akşam


önüme koymuştu pek zorlu yaşam
elime alıp da onu okşasam
açar mı acaba kendini meçhul

Dünya erenlerin gül bahçesidir


varlığın tamamı onun sesidir
insanlar acaba bilmem nesidir
söyler mi bana da derdini meçhul

Gerilmiş yay gibi duruyor zaman


ok onun ucunda şu sonsuz mekân
acıyan yüreğim bulur mu derman
aşar mı yine de bendini meçhul

24.10.2018
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 43

SENİ HİÇ SEVMEDİM

Seni hiç görmeden sevdim ben


hiç dokunmadım tenine
bakmadım gözlerine hiç

Saçların hangi renk nerden bileyim


hiç dokunmadım ki
sokulmadım yanına hiç
boynuna sarılmadım ki
seni hiç görmeden sevdim ben

Seni hiç bilmeden sevdim ben


bilmedim geçenleri aklından hiç
hangi oyunları oynardık çocukken

okuduğun romanları sormadım sana


sarılmadım kollarına düşerken
toprağına bulanmadım hiç
seni hiç bilmeden sevdim ben
44 | Hasan Ürkmez

sesini hiç duymadan sevdim ben


geceleri aklıma düşmedin
yüreğim sızlamadı hiç
üstüme üşüşünce gece
hiç tutmadım da ellerini
sen benim hayalimdin
meçhulüm kaldın sen

belki bir kaçamak bakışınla


peşine takıldığım hakikatimdin
seni hakikat diye sevdim ben
hakikat diye sevdim
hakikat diye diye...
seni hiç bilmeden sevdim ben
sesini hiç duymadan

30.10. 2018
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 45

İÇİ KAN DOLU MENDİL

Daha dün geldi dünyaya belki


Elleri titriyordu ince ince
Rüyada mı koyboldu bilmem ki
Kendini aynada seyredince

Ölümün hesabı var ey zaman


Kendincedir; yere düşünce zar
geceydi. Aşkta vuruldu ceylan
Gün geldi, âleme değdi nazar

Örülmüş file üstümde kader


Söz uzanır neler söylemez dîl
Fikre paha biç, kaç para eder
Buyrunuz içi kan dolu mendil

13.7.1988
46 | Hasan Ürkmez

BİLMECE

Ne gördüysen uyanık hakikatte hep rüya


Uyanık sanılanlar dalmış derin uykuya

Ölmeden önce ölmek bilene yoldur ancak


Ölmekle tamam olur bu uykudan uyanmak

Bir yol ki sırla dolu, incelerin incesi


Kimler geçti habersiz, yandı yüzbinlercesi

Ne isimsiz veliler, zirvelerden bir hece


Dediler ve gittiler, bize kalan bilmece

4.7.1988
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 47

AHENK

Uyku ne, uyanmak ne, nerde o eski ahenk?


Hangi fikir, buldun mu, kendi kendine mihenk?

7.7.1988
48 | Hasan Ürkmez

DENİZ

Hakikat öyle zor ki, uçsuz bucaksız deniz


Hakikati bildiniz Allah bir dediyseniz

4.71988
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 49

SORULAR

Kıyamet diyoruz ya
Günlerden bir gün müdür?
Gençliğim ah bir bilsem
Hayata ödün müdür?
Aşk ki yakar tüketir
Beklenen düğün müdür?
Yaşamaya ilk adım
Gözü kör düğüm müdür?
Görmediğim hakikat
Gördüğüm ölüm müdür?
Vaz geç heveslerinden
Gönül. Tebessüm müdür?
Aman yoksa bu hayat!..

Aman! yoksa bu hayat


Gökten izdüşüm müdür?
Gidip gelen zikzaklar
Sade dönüşüm müdür?

6.6.1988
50 | Hasan Ürkmez

KANAT

Tırnağın göm başına, kanat beynini kanat


Dol fikir gıdasıyla tartamaz olsun kanat

23.4.1988
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 51

FİKİR KUMAŞI

Bırak hayatı bir güne sığdırma uğraşını


İnce ince eleyip, doku fikir kumaşını

23.4.1988
52 | Hasan Ürkmez

ECEL

Gelir ardından ecel yorulmuş bir gecenin


Kalmaz sonunda mecal çözülmez bilmecenin

23.4.1988
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 53

HASRET

Gün olur başlar hasret


Bir bebek umut olur

Gün olur büyür hasret


Bir kadın sevgi olur

Gün olur yeter hasret


Bir erkek baba olur

Gün olur biter hasret


Bir insan insan olur
Bu hasret geçer elbet

24.4.1988
54 | Hasan Ürkmez

MASAL
Cemil Meriç’in ruhuna
Koca dolunay
üstümde uzay
birazcık sağa
biraz sola kay
dünya ne olmuş
vay anam vay vay
ağlıyor çocuk
derdi çok büyük
kanı akıyor
bak oluk oluk
şimdi bir soluk
alsın mı çocuk
minik elleri
tutar telleri
teklikte çokluk
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 55

varlık ve yokluk
nefes nefese
kulak ver sese
tam bir desise
girip kafese
bir yay gerilse
şu beyaz örtü
yere serilse
yorgun bir adam
şöyle gerilse
gözleri körse
dese ki örtün
üstümü örtün
kim kulak verir
en mukaddese
işte bir kese
ipekten kâse
masal söylese
sakallı köse

6.11.2018
56 | Hasan Ürkmez

ANNE’YE HÜRMET

Annelerin ölümüne ağlayın ölmeden önce


bir mübarek nur çeşmesi gibidir bakışları
annelere gelin gelmeden ölüm
yüzleri kıbleye dönük dururlar

Bilsen neler gizleniyor


annelerin göğüslerinde
ne sevdalar emzirirler
anneler göğüslerinde
ninniler ocak başında sesi
dudağında fısıldanan dualar vardır
kimse bilmez ki nedir
gözleri nemlenir sabaha karşı
kalkıp duaya duran ellerini hatırla
sana dua edişini bildin mi
namaza durduğunda

Annelerin ölümüne ağlayın ölmeden önce


bir rüyadan uyanmadan önce
ağlayın annelerin ölümüne
ağlayın ölmeden önce

9.11.2018
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 57

VEDA
Sevgili kızıma
ey sevda
sana olsun elveda
bir sonbahar günü
çaldığında kapımı
dayanmaya güç kalır mı
bir bebeği aldığında kollarına
bir daha gelir mi diyerek
sıcağı kesilmiş güneş altında
oturduğun demirin soğuğu yakar
bir sigara çevirip bakarken uzaklara
gözlerin buğulanır aldırmazsın da
gizli gizli ağlarsın
ey sevda
elveda

11.2018
58 | Hasan Ürkmez

SAYILARIN SIRRI

Bir
Dedi, sayı mıdır?
Bilmem, nedir?
Sayı dediğin sayılır
Bir bir.

İki
Varlığı gördük
İyi ki.

Üç
Varlığı saymak
Oldu pek güç

Dört
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 59
Aman ortalık nur doldu
Sırlar saçıldı her yana
Tut ucunu
Üstünü ört.

Beş
Deyinice iyi bak
Hiçbir şey değil
Birbirine eş.

Altı
Zıtlar aleminde
Gidiyor
Dolu dizgin bir atlı
Birbirine benziyor
Toprağın hem üstü
Hem de altı
60 | Hasan Ürkmez

Yedi
Sayıların levendi
Sakladı kendinde
Yığınla derdi
Tohum patladı
Kemâle erdi

Sekiz
Bu ne hikmetli iştir
Her şey büyür toprakta
Sor kendine
Biz kimiz

Dokuz
Yaklaşıyor sayılı günler
Bir adım sonra
Hiçbirimiz yokuz.
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 61

Sıra geldi on’a


Mukadder sona
Sonra yine başlarız
Yepyeni bir oyuna

Sayıların bittiği
O sonsuz olanlara
Olsun bizden merhaba
Sonsuz senalar O’na.

22. 01.2019
62 | Hasan Ürkmez

YOLCU
Bekir Sıtkı Erdoğan’a yahut
Hancı’ya nazire
Gurbete çıktığın belli ey yolcu
Nerde yatacaksın sen bana bırak
Yoldan geldin zordur hemen uyumak
Perdeleri kaparım ben yavaş yavaş

Bilirim burnunda tüter ocağın


Hasret çeker sana çoluk çocuğun
Olurum ben senin dertte ortağın
Sil gözün yaşını sen yavaş yavaş

Hangi istasyondan aldınsa bileti


Yolculuk nihayet burada bitti
Başlatalım haydi biz de işreti
Yudum yudum içip çek yavaş yavaş

Bu gece hem ağlar hem de içersin


Bilmem nerelere uçup gidersin
Memleket Ordu mu, Samsun mu dersin
Ünye’dir görünen bak yavaş yavaş
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 63

Garipsin, her taraf sana yabancı


Dertlisin; buluruz sana ilacı
Önce bir neş’elen, sonrası acı
Hâlini hayra yor çök yavaş yavaş

Al sana bir resim tamamı yırtık


Benim de evimin bacası yıkık
Söyle yolcu, sarhoş oldun mu artık
Buyur sırlarını dök yavaş yavaş

İşte yolcu ben de bil ki, böyleyim


Ne sen sor halimi ne ben söyleyim
Hele ver kadehi yenileyeyim
Sen de şu hesabı gör yavaş yavaş.

28.01.2019
64 | Hasan Ürkmez

AŞK

Aşkla başlar aşkla biter şiirler


Şairler yalnızca böyle sözler bilirler

Sabaha çok var daha


Söylenecek sözüm var
Benim de bu sabaha

Bir küçük kasabanın


Güneşe bakan yüzü
Nokta nakta nakışlar
Kaplar kalbin üstünü

28.01.2019


Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 65

ÖYLE DİYORLAR

Zamanın tutsağı, gözleri kör bir adam


Uğultular içinde büyümüştü bu çağda
Karanlığa doğuyordu her sabah
Gözleri kar tanesi; eşyaya doydu
Öyle diyorlar, hikâye bu ya...

Kumsalda oynayan masummuş gûya


İçinde kendini bulduğu rûya
Kamaştıran ışıklarla dopdolu dünya
Kara bir taşa ruhunu oydu
Öyle diyorlar, hikâye bu ya...

Neye dokunduysa kaldı elinde


Nağmesiz bir türkü şimdi dilinde
Rahip zünnarıyla gezdi belinde
Aynada gözleri; yerine koydu
Öyle diyorlar, hikâye bu ya...

27.8.2019 3.55
66 | Hasan Ürkmez

KARANLIK GÜNLER

Duvarın arkasından gelince çığlık


-Eyvah... eyvah! diye bağırdık
Nedir bu!.. bu hengâm neyin nesi
Peşinden duyuldu bir kuşun sesi
Kuş değil bu, galiba kurşun sesi
Neler oluyor diye seslendi bir ihtiyar
Bahçede top oynayan mini mini çocuklar
Kaçıştılar sağa sola, sanırsın çil yavrusu
Deprem değil, yok, hayır... tankların uğultusu
Çiçekler soldu, uçuverdi renkleri
Bakkal hızlıca indirdi kepenkleri
Kasap usulca bıraktı elinden bıçağını
Mübaşir düzeltti boyun bağını
Ağaçlarda kuşlar ne kadar ürkek
Kanat çırptı her biri, dağıldılar pır diyerek
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 67

Paletlerin sesi habire yaklaşıyor


Yer sarsılıyor; gök yarılıyor
Devrim oluyor deyip kuaförden çıkarak
Bir süslü kadın gidiyor az öteye
Üstü başı yağ içinde şu tamirci çırağı
Görmek için yakıyor duvardaki çerağı
Elinde onsekizlik iki uçlu anahtar,
Bakıyor boş gözlerle ileriye, geriye
Soruyor ustasına neler oluyor diye
Kahveci koştu doğruca radyosuna
Kulak verdi askerin anonsuna
Bir kalın ses konuşma yapıyor:
­ - Dikkat dikkat! Ordu devleti kapıyor

Ben bilmem öyle diyorlar


Babamdan duydum hikâye bu ya
68 | Hasan Ürkmez

Haydi gelin, ilerleyin bu tarafa


Toplanın, karşıdaki büyük kapıya
Herkes hizaya... girin çabucak safa
Ben böyle duydum, hikâye bu ya

Gece soldu sabah oldu gündoğdu


Aylar geçti, yıllar doldu, yol oldu
Zindanda inleyenler sıra sıra askıda
Hercaî menekşeler açamıyor saksıda

Hikâye diyorlar var mıdır aslı


Beynimize çakılan çiviler paslı
Rotatifler çalışıyor, gazeteler baskıda
Anneler babalar çocuklar yaslı

Bilmem ne kadar zaman geçti


Baskı üstümüzden pek yaman geçti
Göklerden kapkara bir duman geçti
Kim dedi bilmem öyle diyorlar
Komşudan duydum hikâye bu ya

30.8.2018 19.50


Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 69

IZDIRAB

Bir inkâr çukurunda kalıverdik yıllarca


Bilen yok, anlamak zor, çekilen ızdırabı
Neden susar bilemem mahallede şu amca
Usul usul vuruyor tamburuna mızrabı

Yumuşacık nağmeler, ta köylere varıyor


Çeşme başında kızlar, ellerinde su kabı
Tarlasında ihtiyar kara toprak karıyor
Delik deşik, eskimiş, giydiği ayakkabı.

Ben böyle bir hayata açmışım gözlerimi


Büyüdük yavaş yavaş kör olası dünyada
Bir köşede gizlendim, söylerken sözlerimi
Yürüdük yavaş yavaş bu anlamsız rüyada

Ne varlık ızdırabı, ne de oluş acısı


Bu çektiğim ah bilsen, bir varoluş sancısı
Bir var’ın ızdırabı, bir de bakış açısı
Uçtu gitti üstümden şu göklerin çatısı

30.8.2018 19.50
70 | Hasan Ürkmez

İHTİYARLIK

Zaman saat tik takı


Ne sonu var ne başı
Gözünün üstünde kaşı
Zaman saat tik takı

Altmışa vardı yaşı


Başkalaştı bakışı
Kazanamaz yarışı
Gözünden akar yaşı

İhtiyar oldu artık


Ömrü de geçti, yazık
Elde yok, avuçta yok
Pek zordur ihtiyarlık

11.9.2019 17.10
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 71

BERLİN

seninle mi tüketiyorduk geceleyin berlin’i


nehirlerin keskin akan sularına karşı
yükselen burçlarımıza mı bakıyorduk
boğa burcundan mıydın sen
ansızın kayboldum berlin’de
yıldızlar geçiyordu seni beklerken

seninle mi tüketiyorduk kan ter içinde berlin’i


hemen başımızın ucundan, çok yakınımızdan
kayan yıldızlara mı bakıyorduk, hatırlamıyorum
yalnız seni görüyordum karanlıkta ilerlerken
efraim sarayının önünden geçip giderken
çok tuhaf, bu şehrin korna sesleri bile yok

seninle mi tüketiyorduk düşünürken, berlin’i


geceleri hep soğuktur bilirsin
donduruyor insanın ellerini
çok bekledim bir sabah, belki döner gelirsin
mutlu olmak geçiyordu aklımızdan sürekli
ah bir tarif etseydim, mutluluk yedi renk mi

seninle mi tüketiyorduk durmaksızın berlin’i


yazın yağmur yağar; kışta kar, baharda hüzün
görmedim hayli zaman gülerken bir gelini
gecenin bir yarısı önüme çıkan kızları düşün
geçmiyor aklımın ucundan hiçbiri inan ki...

12.9.2019 5.15
72 | Hasan Ürkmez

BÖYLEDİR ANNE KALBİ

Diyarbakır annelerine
bir annenin yüreğini açıp bakmalı
duyarsın sesini diyarbakır’dan şam’dan
ten kokusu kalır üstünde akşamdan
bir annenin yüreğini nasıl yakmalı

bir annenin yüreğini nasıl yakmalı


çökünce üzerine evlat acısı
bilinmez sayıyla, bilinmez kaçıncısı
sanırsın kalbi durmuş, çektiği doğum sancısı

18.9.2019
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 73

YAĞMUR YAĞACAK

Vakit çok ilerledi, kalk artık gidelim biz


Üstüne yağmur yağar, niçin, bilmediğimiz

Gözlerin ıslanmasın... kaç kez söyledim sana


Kıvrılan sokaklarda yürürken tek başına

Ağırlık var üstümde, anlatması hayli zor


Aklına hiç gelmeyen soruları bana sor

Yolların çatalında seni gördüğüm zaman


Mevsimler geçse de hep, beni düşün beni an

Gökten haber gelecek, gözle görmediğimiz


Parçalanmış bütünün tanesini ipe diz

Sorular çok karışık, şimdi mevsim aralık


Sokaklarda ağırlık, ruhlar da pek karanlık

Bir lanet anaforu... sürüklenir gideriz


Vakit çok ilerledi, kalk artık gidelim biz

22.9.2019 Düzeltme: 7.11.2019


74 | Hasan Ürkmez

ÖLÜME AĞIT

Vakit daraldı yine, dayan ha dayan usta


Rivayet var o güne, nicedir, bu hususta

Hâl bilmeyen anlamaz, derindir acıların


Derdin ne soran olmaz, depreşir sancıların

Ağlarız bir ölünün ardından içten içe


Durmaksızın gideriz beraberce bir hiçe

Hepten hiçe yol vardır, yol vardır hiçten hepe


Kâh yokuştur, kâh düzlük, bazan da dere tepe

Karcığar semâînin göğe çıktı nağmesi


Giydiğin ak gömleğin koptu en son düğmesi

26.10.2019 06:56
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 75

SARAYOVA’DAN MOSTAR’A

Seni ben gözlerinde tüten nurdan tanırım


Denizde yakamozdur hilâl mavi ve yarım

Ne söylesen haklısın itirazsız uyarım


Bilemezsin bu şehri yıllar yılı ararım

Sarayova sokağı dolu dolu insan var


İhtiyarlar kahvede neler neler fısıldar

Gazi Husrev imamı bir âbide şahsiyet


Üzerinden akıyor musaffâ bir asâlet

Top sesleri geliyor ötesinden çağların


Ali İzzet Begoviç efendisi dağların

Maziden kalan sesler, gördüğün bu saraylar


Şu köşeden kıvrılıp Mostar’a gider raylar

Mostar’da bir köprü var, adı Sloti Mostar


Geleceğe göz kırpar üstünde gezen kızlar
76 | Hasan Ürkmez

Bu geçen saatlerde ne güneş var, ne rüzgâr


Kızların saçlarında büyür aheste bahar

Blagay başka âlem, arşa çıkan sükûnet


İki rekat namaz kıl, hakka yalvar dua et

Ruh bize bir emanet, allahtan gelen bağış


Silik ve soluk hayat, buyur gel, sen de alış

Beyhude geçen günü düşündürür bir bakış


Bu çok acı, çok derin, hüzünlü bir yalvarış

Sokaklarda ölümler yapışır üstümüze


Baharı beklemeden yüzümüz döner güze

Asırlara uzanmış sensiz geçen fasıllar


Geleceğe el sallar... niçinler ve nasıllar

29.10.2019 06:46 Düzeltme: 7.11./3.12.2019


Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 77

YAHYA KEMÂL’E ŞİKÂYET

Geçti geçti o günler ne çocuk var, ne şenlik


Senden sonra bir görsen biz ne hâllere geldik

Kimseler haykırmıyor, “Haydi millet ilerle!”


Batıya göç eyledik karadan, kafileyle

Süklüm püklüm yürüdük Berlin’e Edirne’den


Akıncı göremedik, Niş’ten geçip giderken

Bekledik uzun uzun gümrükte kapılarda


Çalıştık hayli zaman kocaman yapılarda

Ne gül gördük ne cennet, cehennem önümüzde


Hiçbir hâtıra artık tütmüyor gözümüzde

Geçti geçti o günler ne çocuk var, ne şenlik


Senden sonra bir görsen biz ne hallere geldik

1. Kasım 2019 05:20


78 | Hasan Ürkmez

OLMAZ

Gönlümü bir elem kapladı yine


Hüzünle başlarım her yeni güne

Bu hüzündür beni yiyip bitiren


Silkeleyip beni bana getiren

Yıllarca gurbette bekleyip durdum


Gelip geçenleri durdurup sordum

Ne var söyle bana ne var yoklukta


Gidiyoruz sonsuz uzun boşlukta

Varlığın anlamı olmazsa olmaz


Ağaçlar çiçekler solmazsa olmaz

15.11.2019 05:40/6.12.2019 2:18


Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 79

AŞK-I MUHAYYEL

Bir muhayyel aşka eyvah tutuldum


Kimseler yok sokaklar boş yoruldum

Dilim tutuk ben bir Leylâ ararım


Yarım kalmış verilmemiş kararım

Âhı gitmiş vâhı kalmış âlemim


Hüküm vermiş hâkim kırmış kalemim

Müjdesiyim baharların bilmişim


Bir muhayyel aşka şükür gelmişim

15-16.11.2019 06:26
80 | Hasan Ürkmez

KİTAPLARA SIĞMIYOR AKLIMA SIĞAN

Sana söyleyeceklerim mi var, bilmiyorum


Uzun geceler ardından gelen
Sesini duymak bile sakıncalıdır
Bir hayâl görüyorum seni ısıtır
Yüreğine kazıdığım o bir kaç satır
Kitaplara sığmıyor aklıma sığan
Yağmur değil yıldızdır
Donar birdenbire zaman

Akşamın kızıllığında binlerce cin


Gece böyle çökermiş için için
Ayaklarımın altından kaysa da engin
Âfakta karartılar gezinir, niçin
Cinlerin şenliği var belki kutlamak için
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 81

Sana söyleyeceklerim mi var, bilmiyorum


Düşünsek iki satır hasbihâl olur
Zaman gelir, dolunay hilâl olur
Gönlümde yâr olur, helâl olur
Değişir, vakit dolar, zevâl olur
Uzaklardan gelen ses melâl olur
Sana söyleyeceklerim hep hayâl olur

Kitaplara sığmıyor aklıma sığan


Camdan boncuklar asıyorum boynuna inan
Cinlerin pazarında âfakta sallanan
Hüzünlü çocuklar takıyorum
Büyülü bir muska gibi
Yağmur değil, bir yıldız kayar o an
Donar birdenbire zaman

17.11.2019 01:41
82 | Hasan Ürkmez

VAKTİ DEĞİL

Sana ölüm mü yakışır


Bugün gitmek vakti değil
Yüzümüze hiç bakmıyor
Gülü dermek vakti değil

Bize firak mı yakışır


Bahtımıza düşen vardır
Fikri fikre takıştırır
Demek bilmek vakti değil

Sana gülmek pek yakışır


Melek bize aşkı taşır
Varlık nurdur hep akışır
Sus ağlamak vakti değil

03.12.2019 05:10
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 83

VEDA

İstasyon önündeyim işte bu sabah


Herkeste tedirginlik herkeste telâş
İçimden bir ses diyor artık vedalaş
İstasyon önündeyim işte bu sabah

Kan mı akar ten mi kokar dört bir taraf


Yeryüzü değil sanki meydân-ı âraf
Elinde terazisi dolaşır sarraf
Herkeste tedirginlik herkeste telâş

Gözlerim ufuklarda aradı seni


Ne olur tutsaydım son kez elini
Bu mu gurbete giden sevda tireni
İçimden bir ses diyor artık vedalaş

Boğazıma bir düğüm oturuverdi


Sanki bahçende açan çiçeğin derdi
Gönlüme ayrılığı düşürüverdi
İstasyon önündeyim işte bu sabah

03.12.2019 06:48
84 | Hasan Ürkmez

SAHTEKÂR

Ar damarı çatlamış utanmazlık ruhunda var


Sanırsın ipten kopmuş başı bozuk bir canavar

Cehalet tavan yapmış ne din bilir ne diyanet


Yerinde hiç duramaz işi gücü hep hıyanet

Desen ona sahtekârsın cevap verir doğrusu bu


Sen bismillah demeden o kurmuştur pususunu

Sirkatin saklayamaz gün yüzüne vurur böyle


Yüzü dahi kızarmaz sen ne söylersen söyle

21.12.2019 23:03
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 85

YAVAŞ YAVAŞ

Ruhumda fırtınalar dolaşır yavaş yavaş


Dolaşır yavaş yavaş ruhumda fırtınalar
Yavaş yavaş dolaşır ruhumda fırtınalar
Fırtınalar ruhumda dolaşır yavaş yavaş

Ruhum fırtınalarla savaşır yavaş yavaş


Savaşır yavaş yavaş ruhum fırtınalarla
Yavaş yavaş savaşır ruhum fırtınalarla
Fırtınalarla ruhum savaşır yavaş yavaş

Dünyanın hengamesi azalır yavaş yavaş


Azalır yavaş yavaş dünyanın hengamesi
Yavaş yavaş azalır dünyanın hengamesi
Hengamesi dünyanın azalır yavaş yavaş

Ne ses kalır ne nefes kesilir yavaş yavaş


Kesilir yavaş yavaş ne ses kalır ne nefes
Yavaş yavaş kesilir ne ses kalır ne nefes
Ne nefes ne ses kalır kesilir yavaş yavaş

22 Ocak 2020 05:57


86 | Hasan Ürkmez

HESAP GÜNÜ

Bu günün hesabını
Günü gelir veririz
Neler bilirim neler
Sevda yakar, eririz

Bir kâlp fırtınasına


Takıldı gözlerimiz
Yarının hatırına
Göndoğmadan ne’deriz

İçimizde dalgalar
Ruhumuzu gagalar
Endişe çukurunda
Dolaşıyor kargalar

17 Eylül 2020 11:50


Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 87

BAHAR

Ömrümüze bahar ne zaman gelir


Bir satırlık cümleler var dilimin ucunda
Meydanlarda zil zurna sarhoş olmuşluğum var
Defterime düştüğüm notlarda
Söylediğim şiirler, tadı kulağımda
Gecenin uzun gölgesine sığındım
Geçmiş ve gelecek zamanlarda
İçimde mırıltılar
Bir de martılar
Beyaz, denizin kuşları
Mutluluk ışıklar gibi süzülsün
Limanda mavnalarda

Ömrümüze bahar ne zaman gelir


Bu bir yokluk
Başıbozuk
Asker taburları gibi sıra sıra çiçekler
Yol kenarlarında boynu bükük
Tüfeklerin gölgesinde sabahlayan
Yetim çoçuk
88 | Hasan Ürkmez

Ömrümüze bahar ne zaman gelir


Saldırır biteviye kudurmuş aç köpekler
Aklımıza göz dikenler
İşimize ortak, eşimize musallat
İt oğlu itler

Bir hayâlin ışığı saçılmaz mı


Bu mu kader kaçılmaz mı
Tanrının buyruğu aşılmaz mı
Aklım ermez ince işlere
Bilmem ömrümüze bahar
Ne zaman gelir

17 Eylül 2020 12:12


Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 89

KADIN

Alınteri, çiçek ve kadın...


Sisli sokaklarında şehrin
Peşinden koştuğumuz umut
Bir lokma ekmek ve hayal gibi
Yarına hazırlık gibi
Güvenli ve çekingen
Ardısıra geleceği sürüklerken

27.08.2020 18.00 Ankara/İlker


90 | Hasan Ürkmez

ÇİÇEK

Şehrin en seçkin meydanında bekler


Çiçekler
Kimbilir kimi çekecekler

Can verildi can verildi


Sana bana can verildi
Bir çiçek durdu yanımda
Canımdan can verildi

Bana sorular sordu


Boynunu büktü durdu
Tanrı böyle buyurdu
Çiçek benimle konuşuyordu

30.08.2020 02:20
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 91

ELEM VE SEVİNÇ

Zaman durur ve durulur sular


Kalbimin ortasına akar

Hızırın kanatlarına bindim


Okyanusta gezintiye çıkmışım hey!
Gemilerle taşıdım bu kentin ekmeğini

Musa’yım, konuştum konuşulacakla


Bir tutam çiçek gibi
Beni kucakla

Elem ve sevinç iki zıt kıble

06.10.2020 16:15
92 | Hasan Ürkmez

KORKU

Ha gözlerinin buğusu
Yahut gülün yanağında
Bir damla su
Denizler boğamaz beni
Gözlerin su kuyusu

Sandım gözlerinin buğusu


Yahut rüzgârın uğultusu
Geçen zaman kâşâneleri
Gözlerinin kuytusu

Bir de gözlerinin buğusu


Eleğimsağmaların koyusu
Dört yanımdan kuşatır
Ayrılığın korkusu

28.10.2020 06:10
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 93

ZAMANIN HİKÂYESİ

Bir varmış bir de yokmuş, zamanın hikâyesi


Evvel zaman içinde, yaşamanın gâyesi

Tıkır tıkır işliyor, zamanın göstergesi


Ne varmış ne de yokmuş, zamanın hikâyesi

20 Mayıs 1988
94 | Hasan Ürkmez

YILKI ATLARI

Benim atlarımı vurdular yılkıya salacaktım


Sattım rüyalarımı yeni rüyalar alacaktım
Bir yıl, belki beş, belki bin yıl ağlayacaktım
Sesini bir kez daha duymak için kimbilir
Hangi darağacında sallanacaktım
Benim atlarımı vurdular yılkıya salacaktım

Bir gülümsemeydi gelip geçti yanımdan


Peşimi bırakmayan kör kuyularda sesim
Bir yıl, belki beş, belki bin yıl çağlayacaktım
Yüzünü bir kez daha görmek için kimbilir
Hangi rüzgârlara bağlanacaktım
Benim atlarımı vurdular yılkıya salacaktım

14 Aralık 2020
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 95

SEVDA

Sevda bir çöl şarkısıdır


Parlak ve sarı
Gamlı gözlerin sarar uzakları

Varlık bir rumuz kadar silik


Eşyanın üzerinde eğreti ilişik
Mühürlenmiş gibi duruyor zaman
Bir köy pınarıdır
Sessiz
Sedasız
Yalnız akan
Damla damla
Sabırla

Çölde susuz canavar bile uysal


Bir kediye benzer, sarı sıcak muattal
Diyordum ki sevda bir çöl şarkısı
Karşılıksız, umutsuz, koynundan hüzün taşar
Balkonda terkedilmiş o yalnız saksı
Sarı sıcak çiçekler açar

Okşar yeryüzünü bu çöl şarkısı

10 Nisan 2021 04:03


96 | Hasan Ürkmez

SEFERE ÇIKAR GİBİ

Ömrün yükünü azaltıp duruyoruz


Burnumuzun dibine kadar sokulmuş yokluk
İhtiyar dağlar gibi

Bitmeyecek sanarak koşturuyoruz


Geriye ne kaldı, bilemedin bir kaç soluk
Yeni doğmuş taylar gibi

Rüyaları bir sefere yoruyoruz


Bazan aydınlık çoğu zaman soluk
Hüznümüz çok, ağlar gibi

Bir hayata bağlar gibi karmaşık


Duvara tırmanan kertenkeleler geçiyor önümden
Sefere çıkıyoruz... gel ey içimdeki çocuk
Yazın yağmur yağar gibi
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 97

Bir mevsimlik şarkı gibi geçiyor zaman


Aklıma binbir türlü günah geliyor
Soyunup sıyrılmak taş duvarlar arasından
Eskimiş yaylar gibi

Kurt gibi kemirmiş bizi yokluk


Ömrün yükünü azaltıp durduk
Bir sefere çıkar gibi
Yeni doğmuş aylar gibi

10 Haziran 2021 Berlin


98 | Hasan Ürkmez

AYAK İZLERİ

Seninle çarşı pazar gezmelere çıkalım


Ayak izlerimizden belki bulurlar bizi
Şehrin iliklerimize kadar işleyen soğuk
Ve donuk lâmbalarında...

Şu metruk ev, şu çıkmaz sokak


Ve bir topal kadın ruhumuza çıngırak
Geçer önümüzden bağırarak
Bir seyyar satıcı...

Bu kaçıncı çayımız şu demli sokaklarda


Kaç kere sarılmıştık korkutan sancılara

Bir masal anlatırım sana, kendi masalım


Islak mendillere rüyalarımızı saralım
Kırmızı şapkasıyla önümüzde yürüsün zaman
Tak tak vursun asasını donup kalalım

Seninle çarşı pazar gezmelere çıkalım


Ayak izlerimizden birgün bulurlar bizi

8 Eylül 2021 03.15h


Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 99

KULENİN IŞILDAKLARI

Kulenin ışıkları akıyor şehrin sokaklarına


Tepesinde yalnız bir adam gibi ışıldakları
Pırıltılar yansıyor aşk düşmüş şakaklarına
Gençliğim geliyor aklıma yâni hayâllerim
Erişilmez mâlihülyâlarım deyin siz
Bir kapıdan girer öbüründen gideriz

Berlin bir şehir Ankara başka şehir


Birinde milyonlar diğerinden akar nehir
Bir parmağa mı takılır mutluluk nedir
Ne çok soru var aklımı tırmıklayan
Meselâ elleri bir kadının ve parmakları
Neden uzun ve incedir ve yanakları
Neden pempeleşir utanınca, îzâhını kim bilir

Kulenin ışıkları yakıyor şehrin sokaklarını


Sorular soruyorum kuşlara, balıklara
Binip gidiyorum mor oyalı kayıklara
Yalnız bir adam gibi ışıldakları

7.10.2021 01:53
100 | Hasan Ürkmez

GECE VAKTİ DENİZ

Gece deniz uslu bir kediye benzer


Her zaman mavi olmaz, uslu bir kediyim der
Yüzümüzü denize döndük, oturduk bir kenarda
Ve masallar anlattık rüzgârlara karşılıksız
Kimsesiz çocukların masalı, annesiz arkadaşsız

Vaktin kenarından geçtik sarsıldık


Zelzeleler içinde çürük evlerde kaldık
Gecenin ortasında denizde yapayalnız
Ay ışığı altında parlak hülyaya daldık

Ben ikindi yağmurlarını bilmem


Sağanakları severim sırılsıklam eder insanı
Yürür ruhun iliklerine kadar su
Gece vakti deniz bir kediye benzer, uslu mu uslu
Sokaklarda kol geziyor karanlık, aklımız puslu
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 101

Yüzümüzü rüzgâra döndük gece vakti


Ve işte oturduk kenarda bir masaya
Garson iki çay getir. Şimdi çay vakti
Gökten haber bekleme vakti
Daha erken gelecektik lâkin kaçırdık vakti
Aya baktık, yürüdük, denizde gece vakti

Vaktin kenarından geçtik azaldık


Zelzeleler içinde çürük evlerde kaldık
Gecenin ortasında denizle yapayalnız
Ay ışığı altında biz rüyâlara daldık

23.10.2021 01:58
102 | Hasan Ürkmez

GELİR

Her rüzgâr estiğinde mâziden bir ses gelir


Eski sevgililerden sadece nefes gelir

Dalıp dünya işine âvâre, derbedersin


Günü gelip arkana hiç bakmadan gidersin

Yolda bir çiçek görsen basıp ezer geçersin


Kimsin sen düşünmezsin boşa gezer gidersin

İnan ki ağlayarak geldiğin bu dünyadan


Sana merhem olacak yâr bulmadan gidersin

Alemde yaşayanlar kâm alırız sandılar


Görünen gölgelere hak deyip aldandılar

Ne sen varsın ne de ben her şey bir gümân dersin


Alem yaratılmadan amâda duman dersin

Yağmurlar yağdığında yarından bir ses gelir


Yeni sevgililerden belki bir nefes gelir

21.12.2021 Berlin 06:00


Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 103

ACELE

Allah azze ve celle... gidiyoruz ecele


Bırakın beni dostlar benim işim acele

Kopar kızıl kıyamet sanki sonsuz velvele


İnanmıyorsan eğer mezar taşı hecele

21-22 Ocak 2022 Berlin 00:30


104 | Hasan Ürkmez

MANTIK

Bir dem gelir güleriz, bir dem gelir ağlarız


İki söz arasını bir «dur» ile bağlarız

21 Nisan 2022 02:55 Berlin


Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 105

ALIP BAŞIMI GİDEYİM BU ŞEHİRDEN

Bu şehre mersiyeler dizmek geliyor içimden


Kuşların lügatinden kelimeler seçerek
Alıp başımı gideyim bu şehirden

Kelimeler kolkola sokaklarda geziyor


Esmer kızların salınıp sereserpe gülüştükleri
Ufukta deniz mavisini kesen elbiseleriyle
Alıp başımı gideyim bu şehirden

Akşam gezintilerinde çekirdek çıtlatarak eskiyen


Ilık bir rüzgar gibi eser sokaklar içimde
İçimde dirilen anka kuşları
Alıp götürmüyor bu hüznü benden
Alıp başımı gideyim bu şehirden

Şehirde yalnız kalmak acı verir insana, sana, bana


Kandan lekeler var sokak tabelâlarında
Bir küçük meyhaneden sazların sesi taşıyor
Kaldırım taşlarına çarparak caddelerin
Alıp başımı gideyim bu şehirden

Şu çingene kızının kara gözleri, kara saçları


Esmer yanaklarını örtüyor mahcubiyet
Şehrin kaldırımlarında kuşların yuvaları
Neye niyet neye kısmet diyerek
Alıp başımı gideyim bu şehirden
Alıp başımı gideyim, gideyim bu şehirden

12.05.2022 01:07 Berlin


106 | Hasan Ürkmez

GEÇEN GÜNLER

Şehirde güneş, ovada buğday sarı


Fındık dalda nar gibi kızarmış

Şehirde güneş, annneler çocuklarına


Kızar gibi yaparmış

Şehirde yağmur, denizde sular gümüş


Sahilde kızlar gül ararmış

Şehirde şenlik, ruhta tembellik


Başını alıp meçhule varmış

02.07.2022 Ankara
Ölümler yağıyor şehrin üstüne | 107

DÖNÜŞ

Ben bu şehre artık dönmeyeceğim


Şarkılarını dinlemeyeceğim meyhanelerde
Yağmurlar altında sırılsıklam aşık olmak varmış

Dar sokaklar geniş caddeler ve güzel kızlar


Merhaba demeyeceğim durup köşelerde
Güneşler altında mecnun olmak lâzımmış

Ben bu şehre artık dönmeyeceğim


Yitirilmiş aşklar yaşayacağım peymanelerde

02.07.2022 Ankara
108 | Hasan Ürkmez

TILSIM

Bir tılsımın peşinden gidiyorum


Tutuşmuş dalların arasından
Üstüme kirli gökler dökülüyor
Göğü kim kirletti?

İnsan hevesler tutkunu


Ve kontrolsüz coşkular yumağı
Zaman üç ayaklı sacayağı
Birşeyler fısıldıyor hayat
Ölüm birşeyler fısıldıyor kulağıma
Anlamsız çizgilerle örülü
Bir tılsımın peşinden gidiyorum

Bir bardak çay


Ekmeğin arasına sıkıştırılmış peynir
Bir tutam maydanoz
Elimdeki bütün koz
Tanrıyla arama giremeyen toz
Aklıma takılan takoz

Bir tılsımın peşinden gidiyorum

4 Eylül 2022 Ankara

You might also like