Professional Documents
Culture Documents
Hasan Ürkmez
Ekim 2005
Berlin
TARİH NEDİR?
Üzerinde bulunduğumuz andan itibaren geriye doğru varlığın başlangıcına
kadar uzanan zaman içerisinde cereyan eden ve belli sebepleri, biçimleri ve
sonuçları olan, kendine has mekânlarda gerçekleşen vakıaların bütününe tarih
diyoruz.
Bu tarif tarihin ıstılah anlamıdır. Sözlük anlamı «Vakti belirlemek»tir ve ıstılah
anlamını ihtiva etmektedir. Bu ihtiva mantıktaki umum-husus kaidesincedir.
Öyleyse tarihin sözlük anlamı umum belirtirken ıstılah anlamı da husus
belirtmektedir. Her umum kendine ait hususu kapsar.
EXKURS:
Kişi ve olay eleştirisi:
İbni Haldun kişi eleştirisinden çok olay eleştirisinin gerekli olduğuna inanır ve bu
yüzden tarihe sebeblilik ilkesini (Neden-nasılcı tarih anlayışı) getirmiş kişi olarak
kabul edilir. Bu konu hadis rivayetiyle alâkalıdır. Hadis rivayetinde önemli olan
ravinin kişiliğidir ve ravinin kişiliğinde herhangi bir problem yoksa ravinin naklettiği
sözde de herhangi bir problem olmaz. Bu doğrudur. Çünkü râvinin naklettiği söz
üzerinde doğruluğu tartışılmayacak olan sözdür. Peygamber sözüdür. Fakat tarihî
hadiseler doğruluğu veya yanlışlığı tartışılamayacak şeyler değildir. Tarihî
hadiselerin vuku bulmuş olup olmadıklarını, vakıanın kendi iç mantığına bakarak
tespit etmek icabeder ki, buna tarih metodolojisinde iç tenkid denir.
Her ne kadar tarihi vakıaların doğruluğu veya yanlışlığının tartışılması zaruri ise
de, tarihî olayları nakledenlerin hadis râvilerinde aranan özelliklere sahip
olmaması doğru olmaz. Neticede tarih bize ancak tarihçi aracılığıyla ulaşmaktadır.
Bu da tarihçinin keyfiyetinin önemini ortaya koymaktadır. Ibn-i Haldunʼun bahsettiği
olay eleştirisini özellikle sözlü tarih için itibara almak zorundayız. Yazılı tarihte ise
bu konu biraz daha hassasiyet gerektirmektedir. Yazılı tarihte önemli olan evvela
belgedir. Fakat bu, bizim sözkonusu belgeyi yazan veya tanzim eden hakkında bir
fikir yürütmemizi engellemez. Tarihçinin, elindeki belgeyi doğru bir belge olarak
telâkki ettiğini düşünelim. Bu durumda tarihçi ya doğru veya yanlış karar vermiştir.
Doğru karar verdiğini tarihçinin sahip olduğu kriterlere bakarak anlayabiliriz. Yanlış
karar verdiğini o belgenin iç düzeneğindeki mantığa bakarak, o belgede anlatılanın
vaki olup olamayacağı hakkında bir karar vererek anlarız ki, İbn-i Haldunun
yeğlediği budur. Fakat aynı zamanda bu belge bir tarihçi tarafından
değerlendirmeye tabi tutulduğuna göre kişi eleştirisinden vazgeçmek te mümkün
görünmemektedir. Bu konuda en sağlıklı yol kişi ve olay eleştirisini sürekli birbirine
paralel olarak ele almaktır.
Bu araştırmada güttüğümüz gaye, tarihçi olmaktan çok tarihi nasıl öğrenmek
gerektiği olduğundan, bizim için tarihî vakıalar kadar tarihçinin de doğru kriterlerle
hareket edip etmediğini gözetmek önem arzeder. Tarihçiye olan güvenimiz,
mevzubahis olan vakıaları tarihçinin kabul veya reddine uygun olarak kabul veya
reddimizi mümkün kılacaktır.
•••
TARİH İLMİ:
Tarihçinin tarihle ilgilenmek ve ilgilendiği bu işten doğru neticelere ve yeni
bilgilere ulaşmak için ilmin kaidelerine göre geliştirmek zorunda olduğu sistematik
yapının adına Tarih ilmi diyoruz.
TARİH YAZIMI:
Her ilim yazıya dökülmek ve böylece sonraki nesillere intikal ettirilerek kalıcı
kılınmak zorundadır. Bu, tarih ilmi için de sözkonusudur. Tarih ilmi yazılırken
ilgilendiği alanları bir usule bağlamak kolay anlaşılması ve kalıcılığı açısından
önemlidir.
Muhyiddin Ebû Abdillah Muhammed b. Süleyman el-Kâfiyeci (788-879 h./
1386-1474 m.) bu ilmin tedvininde şu üç yöntemin kullanılması gerektiğini söyler:
1. Tahditle takrir: Bir olayı bütün incelikleriyle araştırılıp hakikatinin niçin, nasıl,
nerede ve ne zaman sorularına cevap olarak ortaya çıkarılması ve yazılması.
(Belirleme)
2. Tayinle takrir: Bir olayı benzeri veye diğer olaylardan ayıran özelliklerin
belirlenmesi ve ne anlama geldiğinin söz (ve yazı) ile ifade edilmesi. (Yorumlama)
3. Tevkit: Vakitlerin tayin ve tespit edilip kayda geçirilmesi. Yani kronolojik bir
sıralamanın yapılması. (Zamanlama)
Bu üç kural kullanılarak dört çeşit tarih yazımı mümkün olur:
1.Naklî veya rivayetçi tarih
2.Şeʼni veya öğretici tarih
3.Tekevvüni-genetik tarih
4.İçtimai tarih
İzah edelim:
1. Nakli veya Riveyetçi Tarih:
Hadiseleri hiçbir yoruma tabi tutmaksızın olduğu gibi aktarmaktır. Rivayetçi tarih
yazımında tarihçi vakıaları sistemleştirmek onları kronolojik bir tasnife tabi tutmak
sıkıntısı çekmez. Hadiseyi nasıl duydu, gördü veya okuduysa o şekilde sözlü veya
yazılı olarak aktarır.
Rivayetçi tarih yazımı hadiselerin bir nevi çetelesini tutmaktır ve diğer tarih
yazım kurallarına malzeme oluşturması bakımından önemlidir. Taberi ve İbn-ül
Aşirʼin tarihleri, Heredot tarihi bu tür tarih yazımına örnek teşkil ederler.
2. Şeʼni veya öğretici tarih:
Tarihçinin tarihi hadiselerden faydalı sonuçlar çıkarma gayesine uygun olarak
yazılır. Hal tercümeleri, siyer kitapları, manakıp kitapları bu gayeye matuf olarak
yazılmış tarih kitapları olarak telâkki edilebir.
3.Tekevvünî-genetik tarih:
Hadiselerin doğuş sebeplerini araştırmak, nasıl olduğunu belirlemek gayesini
güden tarih yazım şeklidir. Tekevvünî tarih bir bakıma bizim tarihî vakıalara
yönelttiğimiz «nasıl» sorusuna cevap aramaktır.
Neden/nasılcı tarih olarak da isimlendirilmektedir.
4. İçtimaî tarih:
Tarihî vakıaları kanunlaştırmak gayesini güden bu tarih yazım şekli, öğretici tarih
yazımının hissî taraflarını ve şahsi kanaatleri bir tarafa bırakır, vakıaları bu gözle
inceler. Burada da «niçin» sorusuna aranan cevap sözkonusudur. Oswald
Spenglerʼin Batının Çöküşü isimli eseri bu türden bir tarih yazımıdır.
2. Sözlü Kaynaklar:
a) Sözlü olarak aktarılan tarihi şiirler
b) Destanlar
c) Hikâyeler
d) Masallar
e) Esatirî anlatılar
f) Efsaneler
g) Menkabeler
h) Anekdotlar
i) Fıkralar vs...
Sözlü kaynaklar yazıya döküldüklerinde yazılı kaynak niteliği de kazanırlar.
3. Bakiyeler:
Bakiyeler geçmişteki insan topluluklarından geri kalan her türlü
malzemelerdir.
Bunlar:
a) Mimari eserleri (Evler, saraylar, çeşmeler, ibadethaneler vs..)
c) Tablolar. Tasvir ettikleri şeylerden dolayı birinci kategoride de
değerlendirelbilecek olan tablolar, insanların resim sanatıyla ilgilendiklerin
göstermeleri açısından birer bakiye olarak da kıymet arzederler.
d) Kâğıt, kalem, kazma, kürek, kaldıraç, çatal, bıçak gibi malzemeler, tarımda
kullanılan aletler vs...
e) İnsan ve hayvan kalıntıları,
f) İnsan ve mekân isimleri,
g) Yazı/Kitap sanatı ile ilgili bilgiler için yazma eserler (Aynı zamanda yazılı
kaynak oluştururlar. Kitaplar geçmiş devirlerde ciltçilik ve kağıtçılık sanatı hakkında
bilgi verirler.)
h) Kanunî vesikalar
i) Dînî ve lâ-dînî bütün kitaplar
j) Heykeller, mumyalar vs...
k) Eski paralar (Nümismatik)
l) Savaş aletleri
Kaynakça:
1. TDV İslam Ansiklopedisi C I; İst. 1988)
2. Geschichte; Egon Boshof, Kurt Düwell, Hans Kloft; Böhlau Verlag, Köln Waimar Wien, 4. Auflage; 1994
3. Tarihte Usul; A.. Zeki Velidî Togan; 4. Baskı; Enderun Kitabevi; İstanbul, 1985
4. Cevdet Paşa’nın Cemiyet ve Devlet Görüşü; Dr. Ümid Meriç; Ötüken Yayınevei; İstanbul 1975
5. Tarih İdraki Oluşumunda Metodolojinin Rolü; Ahmet Davudoğlu, Divan - İlmi Araştırmalar Dergisi 1999/2
Yıl: 4, Sayıayı: 7
6. Kafiyeci’de Tarih Usulü; Kasım Şulul, İnsan Yayınları, Birinci Baskı, İstanbul, Ocak 2003
7. Milletlerin Düzeninde İlmi Usuller; İbrahim Müteferrika; Sadeleştiren: Ömer Okutan; MEB, İstanbul 1990
8. İbn-i Haldun; Prof. Dr. Ahmet Arslan; Vadi Yayınları, Ankara 2002, 3. Basım
9. Mukaddime; İbn Haldun, çev. Zakir Kadiri Ugan, MEB Yayınları; Cilt I-III; İstanbul 1988, 1. Baskı
10. İhsan Fazlıoğlu; Nizam-ı Alem “insan” demektir.; Anlayış Dergisi, Ekim 2003; Sh. 90-91
11. Necip Fazıl Kısakürek; Ulu Hakan 2. Abdülhamit Han; Büyük Doğu Yayınları, 10. Baskı; Ağustos
1999; Sh 7-9