You are on page 1of 19

DERS PLANI VE BİLİM TARİHİNE GİRİŞ

Hafta 1 Derse Planı ve Bilim Tarihine Giriş: Temel Kavramlar


Hafta 2 Eski Mısır, Mezopotamya, Hindistan ve Çin’de Bilim
Hafta 3 Antik Yunan Dünyasında Bilim I
Hafta 4 Antik Yunan Dünyasında Bilim II
Hafta 5 Roma'da Bilim ve Orta Çağ’a Geçiş
Hafta 6 Ortaçağ Hristiyan Dünyasında Bilim
Hafta 7 İslam Dünyasında Bilim I
Hafta 8 İslam Dünyasında Bilim II
Hafta 9 Ara Sınav
Hafta 10 Türklerde Bilim
Hafta 11 Avrupa’da Bilimin Yeniden Canlanışı: 12 Yüzyıl Rönesansı Döneminde Bilim
Hafta 12 Modern Bilime Geçiş: Rönesans, Reform ve Aydınlanma
Hafta 13 Sanayi İnkılabı ve Fransız İhtilali’nin Bilimsel Gelişmelere Etkileri
Hafta 14 Modern Dönemin Önde Gelen Bilim Adamları I
Hafta 15 Modern Dönemin Önde Gelen Bilim Adamları II
Hafta 16 Final sınavı
DERSE YÖNELİK BELLİ BAŞLI KİTAPLAR
Hüseyin Gazi Topdemir-Yavuz Unat, Bilim Tarihi.
Colin A. Ronan, Bilim Tarihi. Dünya Literatüründe Bilimin Gelişmesi.
Miri Shefer-Mossensohn, Osmanlı’da Bilim.

1
 Bilim Tarihi dersinde ele alınacak konular, uzun bir tarihi süreci
kapsamaktadır.
 Ders boyunca, Eski/İlk, Orta, Yeni/Modern Zamanlarda gerçekleşen
olaylar, belli başlı kırılma noktaları üzerinden ele alınacaktır.
 Ardında Osmanlı’nın son ve Cumhuriyet’in ilk evresinde, özellikle
Atatürk Dönemi’nde bilimsel alanda atılan adımlar üzerinde
durulacaktır.
 Ele alınacak uzun zaman dilimi için çağlar üzerine bildiklerimizi
gözden geçirmemiz, Doğu, Batı, medeniyet, uygarlık ve bilim hakkında
temel kavramları bilmemiz gerekmektedir.
 İlk olarak Latince “Saeculum” kelimesiyle karşılanan çağ, tarihte bir
kişinin, bir olayın damgasını taşıyan veya belirgin bir olgu, düşünce ve
görüşlerin egemen olduğu uzunca bir zaman dilimidir.
 Çağlara ayırma, pratik bir ihtiyaçtan, tarihî süreci daha kolay bir
şekilde inceleme gereksiniminden doğmuştur.

2
 Genel olarak günümüzde kullanılan çağ bölümlemesi, XVII. yüzyıl
sonlarında Almanya'da Halle Üniversitesi profesörlerinden Ch. Cellarius
(ölm. 1707) tarafından yapılmıştır.
 Cellarius’a göre; Hıristiyanlığı resmî din olarak kabul eden Roma
imparatoru büyük Konstantinus (ölm. 337)'a kadar Eskiçağ, İstanbul'un
Türkler tarafından fethine kadar (1453) Ortaçağ, sonraki devir de Yeniçağ
sayılmıştır.
 Fakat bilinenin aksine çağların başlangıcı ve bitişi hakkında çeşitli görüşler
mevcuttur.
 Mesela Orta Çağ’ın bitişine ilişkin belirtilen tarih ve olaylar şu şekildedir:
 * Bitiş veya Yeni Çağ'ın Başlangıcı
 1445, Johann Guttenberg’in matbaayı icadı.
 1453, İstanbul’un II. Mehmed tarafından fethi.
 1492, Christopf Columb’un Amerika’yı keşfi.
 1517, Martin Luther’in tezlerini ilanı (Almanya’da Reform’un başlaması.)
 1519, V. Karl’ın “Şarlken”in Kutsal Roma Cermen İmparatoru olması.

3
 Bu kapsamda Bilim Tarihi dersinde ele alınacak konular, şu çağları
kapsamaktadır:
 İlk/Eski Çağ: Başlangıç olarak M.Ö.ye dayanan eski çağın genel olarak
Batı Roma’nın M.S. 476 yılında sona erdiği kabul edilmektedir.
 Orta Çağ: 476 yılında başlatılan Orta Çağ, genel kabul olarak 15. yüzyılın
ortalarına kadar devam etmiştir. 1453 Doğu Roma/Bizans’ın Yıkılışı.
 Yeni Çağ: 15. yüzyılın ortalarından 1789 Fransız İhtilalına kadar devam
eden süreci ifade etmektedir.
 Yakın Çağ: 1789’dan günümüze kadar devam eden zaman dilimini ifade
etmek için kullanılmaktadır.
 Burada dikkat edilmesi gereken temel nokta, çağ bölümlemesinin uzun
tarihî süreci daha kolay incelemeyi sağlamasıyla ilgilidir. Bununla birlikte
Orta Çağ, sadece ilkçağın ve yeniçağın ortası anlamında
kullanılmamaktadır. Avrupa’nın gelişmişlik düzeyini dikkate alan
yaklaşım çerçevesinde daha çok aklın öne çıkarıldığı iki dönemin ortası
olarak bilinmektedir. Eğer bu şekilde ayrımın toplumların gelişmişlik,
ilerilik düzeylerine göre yapıldığı kabulünden hareket edilirse, bu çağların
dünya üzerindeki her toplumu kapsadığı ileri sürülemez.

4
5
6
 Bilim Nedir?
 Gerçekte “bilimin doğası/niteliği”, yüzyıllarca bilim adamları,
filozoflar,tarihçiler ve diğer ilgili gruplar tarafından yönetilen ve
yönlendirilen güçlü bir tartışma konusu olmuştur.
 Bu tartışmalar, birbirinden farklı iki kritere odaklanmıştır.
 1- Kuramsal bilgi kütlesi
 2-Teknoloji
 Hatta kimi zaman sadece kuramsal bilgi, gerçek anlamda bilim olarak
kabul edilmektedir.
 Bazı Bilim Tarihi kitapları, bu iki kriteri birlikte ele almış, bazıları ise,
birine yoğunlaşmıştır.
 Dolayısıyla her çalışmanın içeriği, bir diğerinden farklı olabilmektedir.
 İlk görüşe göre bilimsel kuram, her zaman teknolojik gelişim için bir ön
koşuldur.
 Diğer görüşü Goethe'den bir alıntıyla değerlendirdiğimizde, bilimin
başlangıcı sözcük değil eylem olduğunu söyleyebiliriz. Parlak kuramcıların
açıklamaları değil, sıradan insanların el becerileriydi.

7
 İlk görüş, her kuramsal bilgiyi, bilim olarak kabul etmemektedir.
 Burada nasıl bir ölçüt vardır? En popüler ölçüt: evrensel, kanun türünde
anlatımlar, matematiksel olarak ifade edilmiş olmaktır.
 Fakat bu ölçüt, zaman içerisinde oldukça sınırlayıcı olarak kabul edilmiş
ve onun yerine bilimi yöntemiyle (metodoloji) tanımlamanın daha uygun
olacağı sonucuna varılmıştır.
 Günümüzde özellikle bilimin doğası ve yapısı üzerine yapılan çalışmalar
bu yaklaşıma dayanmaktadır.
 Bilim, insanoğlunun evreni anlama, doğal olayları ve bunlar arasındaki
ilişkileri kavrama yolunda denediği akademik çabalar ve geliştirilen
bilgilerdir. Diğer bir tanıma göre insan yaşantısına kolaylık sağlayan
teknik buluşlardır.
 Türk Dil Kurumu sözlüğünde "Evrenin ya da olayların bir bölümünü
konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar
çıkarmaya çalışan düzenli bilgi. Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri
gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi. Belli bir konuyu bilme isteğinden yola
çıkan, belli bir ereğe yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma
süreci." olarak tanımlanmaktadır.

8
 Doğa Bilimi ve Sosyal Bilim ayrımı
 1. Normatif (Sosyal) Bilimler: Hukuk, mantık, siyaset bilimi, tarih gibi
sonucunda yönlendirici kurallara ulaşılmaktadır.
 2. Pozitif Bilimler: Deney yöntemine dayanan fizik, kimya, biyoloji gibi
bilim dallarıdır.
 3. Rasyonel Bilimler: Matematik, mantık gibi akla ve mantığa dayalı olan
bilimlerdir.
 Sosyal Bilimler: İnsanlık tarihi kadar eski olan sosyal bilimler, insanı ve
toplumu ele alarak insanın insan ile insanın cemiyet ile ve insanın diğer
varlıklar ile ilişkilerini tetkik etmeyi, sorgulamayı gaye edinen ve bu
bağlamda ilmi metotlara uygun elde edilmiş “genel geçer bilgiler”dir.
 Astronomide güneş tutulmasının tarihini önceden belirleyebiliriz.
 Tarihte devrimlerin tarihi verilebilir mi? İmkansız ama büyük ölçekli
tahminler yapılabilir.
 Fizikte bir sorun var, malzemeler seçilir, deney yapılır, sonuca ulaşılır
 Tarihte bir sorun var, malzemeler bulunur (üretilmez, keşfedilir),
hipotezlerle sınanır, sonuç

9
 Bilim, insan yaşamını kolaylaştıran buluşlar yönüyle ilişkilendirilirse burada
insanın ortaya çıkışıyla ilgili süreci de değerlendirmek gerekir. Burada ise
bunların ortaya çıkışında düzenliliği vurgulayan kavramlar üzerine de
düşünmek gerekir.
 Civilisation/ Medeniyet/Uygarlık Nedir?
 Tarihte bilimin ne zaman ortaya çıktığı sorusu, aynı zamanda “uygarlığın
doğuşu” olgusunu da içermekte, hatta birbiriyle özdeşleştirilmektedir.
 1772’de Samuel Johnson İngiliz dilinin ilk sözlüğünü oluştururken, kendisine
uygarlık (civilization) kelimesini de dahil etmesi istenmiş, ancak bunun yerine
daha eski “civility” kelimesi eklenmiştir. Etimolojik açıdan Latince kent sakini
anlamına gelen “civitas” kelimesinden türetilen “civility”, aktif uygar olma
sürecini ifade etmektedir.
 Her iki kelime arasındaki ilişki, sadece Batı kültürüne özgü değildir. Arap
kültüründe yine uygarlık anlamına gelen “medeniyet” kavramının kökeni de
Medine kentine dayanmaktadır. Arapça’da kentin karşılığı “medine”, kentli
sözcüğünün karşılığı, “medeni” ve uygarlığın karşılığı medeniyettir.
 Aynı kelimelerin Türkçe'deki karşılığıysa uygar ve uygarlıktır.

10
BİLİMİN KÖKENLERİ
 İnsan başlangıçta doğa karşısında güçsüz haldeyken, doğayı tanıyarak
güçlü hale gelmiştir. Bu tanımada insana yol gösteren en önemli etmen
doğada var olan düzenliliklerdir.
 Homo Sapiens türünün ortaya çıkmasından beri insanoğlu hayatta
kalabilmek için bu düzenliliklerden yararlanmıştır.
 Güneş ve Ay periyodik olarak hareketlerini tekrar ederler.
 Gece ve gündüz insanın temel ritmini oluşturmaktadır.
 Mevsimlerde hayvanların göçlerini belirleyen bir düzenlilik vardır.
 İşte bilim, doğada var olan bu düzenliliğin uzun yıllar boyunca
gözlemlenmesi ve kayıt altına alınmasıyla ortaya çıkmıştır.
 Çünkü her şeyden önce bu düzenlilikler olgu bilgisinin birikmesini
sağlamıştır.
 Bu nedenle bilimin basit anlamda doğa dünyasının bilgisi olarak
tanımlanması uzun zaman yaygın bir kanaat olmuştur.

11
BİLİMSEL İLERLEMENİN TEMEL DÖNEMLERİ
 Bilim tarihi çalışmaları bilimsel gelişmenin Doğu ve Batı arasında
zikzak çizen bir etkinlik olarak varlığını sürdürdüğünü göstermektedir.
 Önce Doğu uygarlıklarında, Mısır, Mezopotamya, Babil, Hint ve
Çin’de oluşturulmuş, daha sonra Grek Dünyası’na geçmiş, gelişme
hızını kaybetmeye başladığında tekrar doğuya İslâm Dünyası’na,
oradan da tekrar Batı’ya geçerek varlığını sürdürmüştür.
 Bu gelişim çizgisini dört aşamada ele almak mümkündür:
 1. Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarına rastlayan deneysel bilgi
toplama aşaması.
 2. Antik Grek’te evreni açıklamaya yönelik akılcı sistemlerin
kurulduğu aşama.
 3. Ortaçağ’da bir yandan Grek felsefesi ile dinin dogmalarını
bağdaştırmaya çalışan Batı, diğer yandan bilimsel etkinliği parlak
başarılara doğru yöneten İslâm Dünyası.
 4. Rönesans ve sonrası gelişmelerin yer aldığı modern bilim dönemi.
12
BİLİMSEL BİLGİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
 Bilimsel bilgi insanlığın üzerinde birleştiği bir bilgidir.
 Bu nedenle din, dil, milliyet ve ırk ayrımı söz konusu olmaksızın geçerlidir.
 Bu özelliği taşıyabilmesi için de bir tür tartışmazlık statüsünü kazanmış
 olması gerekir.
 Bu nedenle bilimsel bilgi doğmakta olan bilgiden çok, belirli ölçülerde
klasikleşmiş bir bilgidir.
 Bilimsel bilginin tarihsel gelişimi, bu durumu açıkça göstermektedir.
 Örneğin Eski Yunanlılar, bu türden nitelik kazanmış Mısır ve Mezopotamya
biliminden yeterince yararlanmışlardır.
 Benzer durum İslâm Dünyası için de geçerlidir.
 Onlar da Eski Yunanın klasikleşmiş bütün bilgilerini almaktan
çekinmemişlerdir.
 Daha sonraki dönemler için de bu durum örneklenebilir.
 Öte yandan bu yüksek düzeyli kültürel ilişkiler bilimin uluslararası niteliğini
kanıtlayan örnekler olması bakımında da dikkat çekicidir.

13
 Bilimsel bilgi aynı zamanda genel geçer bir bilgidir. Ancak bu genel
geçerliği mutlak anlamda anlamamak gerekir.
 Çünkü ne denli sağlam olursa olsun, bir bilgi belirli koşullar içerisinde
incelenmiş, sınanmış ve geçerliliği saptanmıştır.
 Böyle olunca da bu bilginin o koşullar değiştiğinde, yeniden gözden
geçirilmesinin, bir anlamda yeni duruma, eğer uyarlanabiliyorsa, uygun
hale getirilmesinin gerekliliği de açıktır.
 Bilimin genellik niteliğini elde etmesi de aslında bu yoldan olur.
 Çünkü her düzenleme veya iyileştirme sonucunda bilgiyle doğa
arasında daha akılcı ve daha gerçekçi bir yakınlaşma olmaktadır.
 Doğa biraz daha ayrıntılı kavranabilmektedir.
 Bilimsel bilgi ilerleyen ve yığılan bir bilgidir.
 Ancak bu, kesintisiz, aralıksız bilgi yığılması değil, bir süre yığılan
bilginin zaman zaman yeniden elden geçirilerek temelden değişme ve
dönüşmelere yerini bırakabilmesi biçiminde bir süreli yığılmadır.

14
 Bilimsel bilgi aynı zamanda ele aldığı konuları bir bütünlük içinde ve
geniş kapsamlı bir yaklaşımla ele alınmasını zorunlu kılmaktadır.
 Bundan dolayı da sistemli ve tutarlı bir bilgidir ve bu nedenle doğru
çıkarımlara ve akıl yürütmelere olanak tanır.
 Bilimsel bilginin bu yönü onun kuramsal boyutuna dikkat çekmektedir.
 Newton biliminin yaklaşık iki yüz yıllık bir dönem boyunca kendine
üstünlük sağlamasının temel nedeni de onun sağlam ve tutarlı bir
kuramsal yapıya oturtulmuş olmasındandır.
 Bilimsel bilginin diğer bir özelliği de belli bir alanı ve uygun bir
araştırma ve doğrulama yönteminin bulunmasıdır.
 Bilimsel yöntem adı verilen bu yöntem, hem bilginin elde edilmesinde,
hem de elde edilen bilginin doğrulanmasında kullanılan bir araçtır.

15
BİLİM TARİHİNİN TANIMI VE ÖNEMİ
 Bilim tarihi, bilimsel bilginin gelişim sürecini inceleyen bir araştırma
etkinliğidir.
 Bilim tarihi bu süreçte özellikle şu noktalara dikkatini yoğunlaştırmaktadır:
 • Bilginin hangi aşamalardan geçerek bugünkü haline ulaştığını belirlemek,
 • Bir toplumun bilime ne zaman ve hangi durumda katkı yapabildiğini
örneklerle ortaya koymak,
 • Bu katkılar yapılırken bilim adamlarının nasıl bir uğraş verdiklerini,
kullandıkları yöntemleri, araç ve gereçleri göz önüne sermek,
 • Bilimsel kuramların doğuşunu ve gelişimini olgusal ve deneysel verilere
dayanarak betimlemek,
 • Elde edilen bilimsel sonuçların uygulamaya nasıl geçirildiklerini,
bunların insan yaşamında ne gibi değişikliklere neden olduğunu incelemek,
 • Bir toplumun bilime katkı yapacak düzeye getirilebilmesi için neler
yapılması gerektiğini somut örneklere dayanarak göstermek.
 • Bilimin değerini ve önemini sorgulayarak, bilimsel etkinliği bütün
yönleriyle tanımaya ve tanıtmaya çalışmak,
16
 Bilim Tarihi, insanlığın maddi ve manevi ürünlerinin doğru biçimde
değerlendirilmesinin ve evrensel boyutta bir toplumun entelektüel
kültür açısından yerini ve değerini nesnel olarak ortaya koymanın
da en iyi yoludur.
 Örneğin neden Antik Helen döneminde parlak bir uygarlık ortaya
çıkmıştır?
 Bu bir mucize midir yoksa doğal gelişmenin sadece sıradan bir evresi
midir?
 Eğer bilim tarihi çalışmaları yapılmamış olsaydı, bu dönemi mucize
olarak değerlendirmekten başka bir seçenek olmayacaktı.
 Oysa bugün sahip olduğumuz veriler bu dönemin gerçekten parlak bir
bilimsel etkinlik evresini oluşturduğunu ve bunu sağlayan temel
bilgilerin büyük ölçüde bir önceki uygarlıktan (Mısır ve Mezopotamya)
alındığını ortaya çıkarmıştır.
 Böylece bilim tarihi Sezar’ın hakkını Sezar’a veren bir uğraş olarak
karşımıza çıkmaktadır.

17
 Tarihin çeşitli dönemlerinde, bazı bölgelerde, gerçekten bir altın çağ
yaşanmış, bazen de karanlık dönemlere girilmiş, aynı toplumlar adeta
çökmüştür.
 Bilim tarihçilerinin yaptıkları incelemeler, bilgi birikiminin artışı ve
azalışı ile toplumun ilerleyişi ve gerileyişi arasında tam bir paralelliğin
olduğunu göstermiştir.
 Farklı dönemlerin siyasi ve ekonomik durumlarını, felsefelerini, dünya
görüşlerini inceleyerek bilimin gelişme veya gerilemesine neden olan
düşünce ve davranışları saptamak ve bu yolla geleceğe ışık tutmak
mümkündür.
 Yapılan araştırmalar şunu açıkça ortaya koymuştur.
 Toplum tutucu, bağnaz bir ortama itilmiş ise gelişmeye kapalı, durağan
bir duruma gelir; böyle bir ortamda bilimde gelişme söz konusu
olmamaktadır.
 Eğer ortam tartışmaya açık ve özgür ise, böyle dönemlerde bilimde
büyük atılımlar gerçekleşmiştir.

18
 Bilim tarihi çok geniş bir bilgi alanını kapsar.
 İlgi alanı geçmiştedir ve bu nedenle yönelimi de tarihsel olmak
durumundadır.
 Diğer taraftan bir bütün olarak geçmişin bilinmesinin hem bugün ve
hem de geleceğin anlaşılmasında önemli rolü olduğundan, insanlar çok
sık olarak geçmişe, yani tarihe yönelirler.
 Ancak tarih denildikçe daima ve ilk önce akla siyasi tarih gelmektedir
ve konu genellikle krallar, padişahlar ve kahramanlarla sınırlanmıştır.
 Bu nedenle de insanın diğer önemli ya da önemsiz etkinlikleri gözardı
edilmektedir.
 Bilim tarihi bu yanlış bakışı düzeltecek önemli bir etkinliktir.

19

You might also like