You are on page 1of 20

CADI KAZANI

Yazan: Arthur MILLER Çeviren: Sabahattin EYÜBOĞLU, Vedat GÜNYOL


Yöneten: Yiğit SERTDEMİR
Dekor Tasarımı: Metin DENİZ Kostüm Tasarımı: Nihal KAPLANGI Müzik: Emrah Can YAYLI
Hareket Düzeni: Senem OLUZ Işık Tasarımı: Kemal YİĞİTCAN
Efekt Tasarımı: Hanefi TOPRAKTEPE Yönetmen Yardımcısı: Eraslan SAĞLAM
Asistanlar: Özge KIRDI, Salih ŞİMŞEK

RAHİP PARRIS : OZAN GÖZEL JOHN PROCTOR : BURAK DAVUTOĞLU


BETTY PARRIS : CEREN KAÇAR REBECCA NURSE : ROZET HUBEŞ
TITUBA : FATMA İNAN GILES COREY : ZEKİ YILDIRIM
ABIGAILL WILLIAMS : BERFU AYDOĞAN RAHİP JOHN HALE : ONUR DEMİRCAN
SUSANNA WALCOTT : NİLAY YAZICIOĞLU ELIZABETH PROCTOR : BERNA ADIGÜZEL
BAYAN ANN PUTNAM : EZGİM KILINÇ FRANCIS NURSE : ERSİN SANVER
THOMAS PUTNAM : İBRAHİM CAN EZEKIEL CHEEVER : MEHMET BULDUK
MERCY LEWIS : CANAN KÜBRA BİRİNCİ MARSHAL HERRICK : EMRE CAĞRI AKBABA
MARY WARREN : SELEN NUR SARIYAR YARGIÇ HATHORNE : SELÇUK YÜKSEL
VALİ DANFORTH : ERASLAN SAĞLAM

Suflör: Özer KÖSE


Dekor Uygulama: : Murat GÖKTEN, Duygu ATEŞ
Kostüm Uygulama: Sibel USANMAZ
Işık Uygulama: : Uğur YILDIZ, Mustafa YILDIZ
Efekt Uygulama: Hanefi TOPRAKTEPE
Sahne Terzileri: Adem GEZMEK, Nuray ÇELEN
Saç Uygulama ve Sahne Kuaförleri: Erhan KOÇAK, Hüseyin BORA
Aksesuar Sorumluları: Sabri ŞAHİN , Nuri TEKİNER, Doğukan ULUTÜRK
Sahne Teknisyenleri: Ramazan AKTÜRK, Sefa DEMİR, Eyüp TINKIR,
Sercan KAYA, Furkan KURT
Grafi̇k Tasarım: Alper YILMAZ
Fotoğraflar: Nesrin KADIOĞLU
Broşür Uygulama: Koray GÜN
İlk Oyun: 12 Ekim 2022, Müze Gazhane Prof. Dr. Sevda Şener Sahnesi
Süre: 165 Dk. / 2 Perde
Katkıları için, Sabahattin Ozan ASLAN’ a teşekkür ederiz.
OYUN
KONUSU
Yıl 1692… ABD’de Salem kasabası…Cadılıkla suçlanan
insanlar… Büyük tartışmalara, ardından işkencelere,
nihayetinde de idamlara varan mahkemeler… Çıkarları
için ‘liste’lerce insanları ölüme sürükleyen ‘insan’lar… İnancı
kullanarak; önce toplumsal yaşamı, sonra hukuku, nihayetinde
onuru yok etmeye çalışan ‘baştakiler’ ve buna sebep olmayı
yahut seyirci kalmayı seçen halk… Tiyatro yazınının en önemli
isimlerinden Arthur Miller’ın, 1952’de gerçek olaylardan yola
çıkarak yazdığı bu ölümsüz eser; ilk kez Şehir Tiyatrosu’ndan
seyircilerini selamlıyor.
ARTHUR
MILLER
(17 Ekim 1915 - 10 Şubat 2005) ABD’li yazar.
Miller, yüzyılımızın en önemli Amerikalı dram
yazarlarından biri kabul edilmektedir. Miller’in
kahramanları, haşin bir toplum içerisinde, kendi
vicdanlarıyla yaşayabilmek için bireysel suç ve
sorumluluklarıyla uzlaşmaya çalışırlar. İlk bakışta
oyunları, genellikle aile hikayelerini anlatan bireysel
dramlar gibi gözükse de, çağının önemli toplumsal,
siyasi ve ahlaki sorunlarına eğilirler.
Miller New York’un Harlem mahallesinde dünyaya
geldi. Avusturya-Macaristan’dan ABD’ye gelmiş
Yahudi bir göçmen olan babası, bir kumaş mağazasının
sahibiyken dünya ekonomik buhranından sonra 1929’da
iflas etti. Ekonomik durumun güvensizliği spora meraklı
genci derinden etkiledi. 1934-38 yılları arasında Ann
Arbor/Michigan’da edebiyat ve İngiliz dili yüksek
eğitimini sürdürebilmek için Michigan Daily gazetesinde
redaktörlük yaptı. Miller’in bu dönemde yazdığı ilk
dramlar üniversitede takdirle karşılandı. Haziran 1956
tarihinde eşi Mary Slattery’den boşanan Miller, yine
haziran ayının 29’unda Amerikalı ünlü oyuncu ve model
Marilyn Monroe ile evlendi. Monroe ve Miller Nisan
1951’den beri görüşmekteydi. Bu birliktelikleri 5 Ağustos
1962’de Monroe’nun ölümüyle sona erdi.
YİĞİT
SERTDEMİR
Yiğit 1979 doğumlu, İTÜ Makine Mühendisliği girişli; Yeditepe
Üniversitesi Tiyatro Bölümü mezunudur. 1999 yılında Altıdan Sonra
Tiyatro’nun kurucuları arasında yer aldı. Sadri Alışık Tiyatrosu’nda
ilk kez profesyonel sahneye çıktı. 2002 yılında İstanbul Şehir
Tiyatroları’na katıldı. Oyuncu ve yönetmen olarak çalışmalarını
sürdürmektedir.
İstanbul Şehir Tiyatroları’nda rol aldığı oyunlardan bazıları; Can
Ateşinde Kanatlar, Cyrano De Bergerac, Deri Ceket, Mefisto,
Bir Gece Masalı, Bağdat Hatun, Çılgın Dünya, Üç Kız Kardeş,
Hakimiyet-i Milliye Aşevi, Surname 2010 ve Oyun… Yönettiği
oyunlardan bazıları; Surname 2010, Leonce ile Lena, Hayal-i
Temsil…
2009 yılında Kumbaracı50’nin kurucuları arasında yer aldı. Halen
sanat yönetmenliğini yürütmektedir. Aynı zamanda, 6’dan önce
yazarlık, oyunculuk ve yönetmenlik yapmakta, türlü üniversitelerde
ders vermekte, ‘Yazamama’, ‘İleri Geri Oyunculuk’ atölyeleri
düzenlemekte, Kumbaracı50’de, İBBŞT’de ve çeşitli yerlerde tiyatro
ile uğraşmakta, geceleri yazmakta, boş kalan zamanlarında da
uyumaktadır. Umutludur. 2017 Eylül’ünde açılan ve ismini Tomris
İncer’den alan, TOMİ Eğitim Merkezi’nin kurucularından ve eğitim
sorumlularından biridir. Yazdığı, yönettiği, oynadığı, sahne yahut
efekt tasarımını yaptığı elliye yakın oyunla, farklı dallarda ödüller
almıştır.
Oyunlarının bir kısmı, Mitos Boyut Yayınevi tarafından, Y. Sertdemir
- Toplu Oyunları I ve II adı ile kitap olarak basılmıştır.
1692,1952, 2022
YÖNETMEN YAZISI

Yıl 1692… ABD’de Salem kasabası… Çalışmanın ibadet


sayıldığı, eğlenmenin günah olduğu, kadınların ikinci
sınıf görüldüğü bir kasaba. Bu baskının patlaması olarak
gece ormanda gizlice şarkılar söyleyip eğlenen, dans
eden kasabanın kızları; bu erilme törenlerinde sınırları
zorlamış, işin içine ruh çağırmayı, büyüyü katmışlardır.
Gecenin devamında, kızlardan birinin babası diğerinin
amcası olan kasabanın rahibi ormanda onları basınca,
olaylar çocuksuluktan öteye taşacak bir ivmeye
girer. Cadılık hikayeleri ortalığı kavururken, henüz bu
kasabaya uğramamıştır. Kendilerini kurtarmak için
şeytanın içlerine girdiğini, yanlarındaki kölenin onları
zorladığını, kasabadaki pek çok kadını şeytanın yanında
gördüklerini söyleyen ve bu sayede kurban olacakken
kurban etme gücünü elde eden kızlar, kasabanın tüm
‘sözde’ dengesini sarsar. İlk kurban edilenler ‘ötekiler’
olmuştur. Tanrının tüm isimlerini coğrafyalarından
bağımsız olarak ağzına alabilen toplum tarafından
itilen ve çoğunluğun uzlaşacağı kurbanlar. Ve fakat,
çoğunluğun tahakkümü beraberinde yıkımı da getirir.
Çünkü ‘insanlar kurban istiyor’dur. Yargının, inancın,
ekonominin çıkarlar doğrultusunda ortak çalışması,
çalıştırılması ile bu ‘cadı avı’, ‘bizden olmayanı yok
etme’ güdüsü ile listeler yapmaya döner. Artık herkes
her an cadı olarak görülebilir ve eğer başkasını o listeye
eklemezse kendini bir listede bulabilir.
Dolayısıyla iyilerle kötülerin savaşı başlar. İyilerin
kötüye, kötülerin iyiye dönme yolculuğu da bir nevi
‘insanlık testi’dir. Oyununun sonuna değin insanlık
gözlerimizin önünde türlü sınavlardan geçer ve
nihayetinde en büyük sınava varır. Toplum gözünde
sarsılmaz olarak ‘iyi’ görünen iki kişi o sabah asılacaktır.
Fakat gidişat ‘iyi’ değildir. Zira asılan onca insan
toplumda huzursuzluk yaratmış, bu da yetmezmiş gibi
ormanın öte yanındaki Andover kasabasından isyan ve
ayaklanma bilgileri gelmiş, onları cadılıkla suçlayanları
kasabadan kovdukları ve huzurla direnmeyi seçtikleri
kulaktan kulağa yayılmıştır. Karar vericilerin yani
yargıcın, valinin ve rahiplerin önünde çetrefilli bir karar
vardır. Oyunun başında ilk kıvılcımı yakan kızların başını
çeken Abigail ile yasak aşk yaşayan ve sonrasında
pişman olup karısı ile dengeli yaşamını sürdürmeye
çalışan, kasabanın en çekinilen ve güvenilir isimlerinden
olan ‘vahşi’ John; Abigail’in çocuk olmadığını sert bir
şekilde anlayacak ve ipe gitmekteyken son sınavını
verecektir. Vali’nin teklifi: “Ya itiraf et ve bağışlayalım,
yahut asılacaksın.” John, imzalarsa yalan söylemiş
ama yaşamı seçmiş olacaktır. İmzalamazsa asılacak
ama onuruyla ölecektir. Dördüncü çocuklarına hamile
olan ve doğurduktan sonra asılacak karısı Elizabeth ile
o sabah asılmaya beraber götürüleceği kasabanın en
iyi insanı bilge Rebecca’nın da gözleri önünde kararını
bildirecektir.
Kararı nedir?

Önemi var mıdır?

Bir çocuktan katil, bir vahşiden kahraman yaratan aynı eril


zihin değil midir?

Oyun boyunca bir şeyler düzelecek mi diye merakla


seyrederken, bir türlü düzelemediğini görürüz.

Salem’de işler bir türlü düzelemez.

Salem’de işler, yapması gerekenleri yapmayan Salem’liler


yüzünden bir türlü düzelemez.

Kendi yetiştirdiği ağaçlara asılan ve birbirini asan Salem’liler…

Ormanın öte yanında birlik olup bunlara müsaade etmeyen


Andover’lılar.

Biz çocuklarımıza hep geçmiş acılarımızı dindirecek ninniler


söyleriz. Ne ki bu ninniler yeni acıların önüne geçmeye yetmez.

Belki de gereken…

Oyun 1692 yılında, Salem’de geçmektedir.

Bir ağacın ortalama ömrü 400-500 senedir.

Demek ki Salem’deki ağaçlar hala ayaktadır.

“Yaşam… Tanrı’nın en büyük lütfudur bize…”

İyi seyirler.

Yiğit SERTDEMİR
GİŞE SAATLERİ
Oyun Günleri : 11.00 - 20.30 Diğer Günler : 11.00 - 18.00

İNDİRİMLİ BİLET
Gazilerin eş ve çocuklarına, engellilere, öğrencilere, 65 yaşını doldurmuş Türk vatandaşlarına, 40 adet ve
üzerindeki toplu satışlarda ve halk günü olan perşembeleri
bütün seyircilerimize indirim uygulanmaktadır.

ÜCRETSİZ BİLET
Şehitlerimizin 1. derece akrabaları ve gazilerimiz için geçerlidir.

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ


ŞEHİR TİYATROLARI
sehirtiyatrolari.ibb.istanbul

You might also like