You are on page 1of 8

İŞ KAZALARINI ÖNLEMEDE GÜVENLİK KÜLTÜRÜNÜN ÖNEMİ1

Prof. Dr. Serpil AYTAÇ

Uludağ Üniversitesi İİBF Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü

19. Dünya İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi 11-15 Eylül tarihlerinde İstanbul’da


gerçekleştirildi. Haliç Kongre Merkezinde gerçekleştirilen kongrede, “Sağlıklı ve Güvenli Bir
Gelecek için Küresel Güvenlik Kültürünü Oluşturalım” parolası ile yola çıkan ve amacını
“...Tüm dünyada önleme kültürünün yaygınlaşmasını sağlamak ve iş sağlığı ve
güvenliği ile bağlantılı yeni bilgi ve tecrübelerin alışverişine olanak tanımak” biçiminde
açıklayan kongrede değişik ülkelerden gelen konuşmacılar, güvenlik kültürünü tartışma
imkânını buldular. Bu makale, iş sağlığı ve iş güvenliğini bir kültür meselesi olarak ele alarak
iş kazalarını önlemede güvenlik kültürünün oluşturulmasının önemine dikkat çekmektedir.

1.GİRİŞ

Türkiye, iş kazaları ve meslek hastalıklarının en yüksek olduğu ülkelerinden birisi.


Resmi kayıtlara göre 2000-2009 döneminde Türkiye’de 784 binden fazla iş kazası olmuş ve
bu kazalarda 10 binin üzerinde çalışan yaşamını yitirmiş. Resmi kayıtlara girmeyen iş
kazaları ya da meslek hastalıkları nedeniyle ölen ve sakat kalan çalışanların sayısını tahmin
edebilmek ise neredeyse imkânsız.

İş kazaları, çalışma hayatında karşılaşılan en önemli sorun alanlarından biridir. Dünya


genelinde her yıl ortalama 1,2 milyon insan iş kazaları nedeniyle yaşamını kaybetmektedir. İş
kazaları, Türkiye’de de önemli bir sorun olarak varlığını devam ettirmekte ve farklı
sektörlerde çalışan binlerce kişi her yıl hayatını kaybetmektedir.

İş kazalarının önlenmesi için, geçmişten günümüze pek çok yasal ve kurumsal


düzenleme yapılmıştır. Ancak yapılan bu düzenlemelerin çok fazla başarıya ulaşamadığı
meydana gelen iş kazası istatistiklerinden anlaşılmaktadır. Bu durum, sorunun yalnızca
teknik bir mesele olarak ele alınmasının yeterli olmadığını göstermektedir. Çalışma
hayatında “insan” faktörünün en az teknik boyut kadar dikkate alınması kaçınılmazdır.
Meydana gelen iş kazalarının %80-95’i çalışanların güvensiz davranışlarından kaynaklandığı
ifade edilmektedir. Bu yüzden, iş kazalarının önlenmesi konusunda, bir davranış
düzenleyicisi olarak kabul edilen “kültür”ün önemi yadsınamaz..

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE.

2.1. Kültür, Güvenlik ve Örgüt Kültürü

Kültür, günlük hayatta sıklıkla kullandığımız ancak bazen anlamını etraflıca


düşünmediğimiz bir kavram olarak gözükmektedir. Birçok tanımı olmasına rağmen en sık
kullanılan tanımı Kroeber ve Kluckhohn (1952) tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre Kültür
’İnsan gruplarının özgün yapılarını ortaya koyan, yaratılan ve aktarılan sembollerle ifade
edilen düşünce, duygu ve davranış biçimleridir. Kültürün temelini geleneksel görüşler ve
özellikle onlara atfedilen değerler oluşturmaktadır. Kültürel sistemler bir yandan davranışın
ürünü, diğer yandan ise gelecekteki davranışın koşullayıcısıdır.(Bozkurt, 2005)

Güvenlik ise yine herkesin günlük dilde de oldukça sık kullandığı bir kavram olarak
karşımıza çıkmaktadır. Maslow’un insan ihtiyaçlarını belirleyen piramidine göre güvenlik
ihtiyacı, yaşama ihtiyacından hemen sonra gelir. Kişi yaşamak için temel ihtiyaçlarını yerine

1
Bu makale, Türkmetal Sendikasının aylık yayın organı Türkmetal Dergisinin Ekim 2011 ve Kasım 2011
sayılarında yayınlanmıştır.

1
getirdikten sonra geleceğini, kendini güvence altına almak ister. İş kazalarından korunmak,
yaşamını güvence altına almak arzusu duyar. Güvenlik kavramı genel olarak ‘emniyet içinde
olma duygusu’ olarak tanımlanabilir. Başka bir tanıma göre ise Güvenlik, “ mevcut ortamda
kabul edilebilir düzey ve bu düzeyi korumak için zamansız ölüm, yaralanma veya endişe
verici koşulların var olma olasılığını azaltma” anlamındadır. Güvenlik, işletmelerde sadece
tanım ile sınırlı kalmamalı bunu stratejik olarak uygulayabilmek için mutlaka bir kültür
oluşturulmalıdır. Güvenlik bilgiye dayanır. İçe sindirilmiş ve yaşam biçimi haline getirilmiş
bilgiye ise kültür denilir.

Her işletme kendi içinde küçük bir toplum olarak düşünülürse, bu toplumun da bir
kültürü olacaktır. İlk kez Peters ve Waterman (Peters/Waterman: 1982) tarafından literatürde
firma kültürü, kurumsal kültür, işletme kültürü olarak da dile getirilen örgüt kültürüne ilişkin
tanımlar şöyle sıralanabilir:

Örgüt kültürü “bir örgütün içindeki insanların davranışlarını yönlendiren normlar,


davranışlar, değerler, inançlar ve alışkanlıklar sistemidir”. (Dinçer,1992:271) Kültür, insanlara
yapmak zorunda oldukları şeylerin neler olduğu ve nasıl davranmaları gerektiği konusunda
duygu ve sezgi kazandırır. Başka bir ifade ile örgüt kültürü, örgüt üyelerinin düşünce ve
davranışlarını şekillendiren hâkim değer ve inançlardır.
(Güçlü,www.manas.kg/pdf/sbdpdf6/Guclu.pdf)

Schein’e göre; örgütsel kültür; “belli bir grup tarafından kendisinin gerek çevreye
uyumu gerekse içi bütünleşmesi sırasında öğrendiği geçerliliği kanıtlanacak düzeyde olumlu
sonuç vermiş olan ve bu nedenle yeni üyelere programları algılamanın, düşünmenin ve
hissetmenin doğru yolu olarak öğretilen, bir takım varsayımlardır” (Schein, 2004, 3).

Örgüt kültürü, işletme kültürü, toplum kültürü ya da firma kültürü şeklinde adlandırılan
bu değerler toplamı, çeşitli yönetim ve organizasyon kavram ve tekniklerinin uygulanma ve
başarılı olma olanaklarını etkileyebilmektedir. Bu nedenle, tüm yönetim, kavram ve
tekniklerin uygulanması, bunun içinde güvenlik de dahil, örgüt kültürü ile birlikte
değerlendirilmelidir. (Koçel, 2001:26)

2.2. Güvenlik Kültürü

1986 yılında Çernobil’de meydana gelen nükleer kazadan sonra hazırlanan


raporlarda ilk kez bahsedilen güvenlik kültürü, iş kazalarının önlenmesinde üzerinde önemle
durulan bir kavram olarak yer edinmiştir. Bu konuda son 20–30 yıllık süreçte gerek teorik
gerekse de uygulama düzeyinde birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalardan elde edilen
ortak sonuç, iş kazalarının önlenerek güvenli bir çalışma ortamının yaratılmasında güvenlik
kültürü, diğer bir ifadeyle -pozitif bir güvenlik kültürü-nün anahtar bir kavram olduğudur

Güvenlik kültürünün kazaları önlemedeki önemi kabul edilmeye başlandıktan sonra


bu kavramla ilgili birçok tanımlama yapılmıştır. Bu kavramın önemi çeşitli şekillerde
vurgulanmasına rağmen detaylı bir şekilde tanımlanmamış ve ölçülebilirliği üzerine
araştırmalar yapılmamıştır. Güvenlik kültürü terimi ilk olarak 1986 Çernobil’de yaşanan
nükleer kazadan sonra 1987 yılında OECD Nükleer Ajansı tarafından hazırlanan bir raporda
kullanılmıştır (Cox ve Flin, 1998:190). IAEA 1991 yılında bu kavramı “ kurumun sağlık ve
güvenlik programlarının yeterliliğine, tarzına ve uygulamadaki ısrarına karar veren birey ve
grupların değer, tutum, yetkinlik ve davranış örüntülerinin bir ürünüdür” diye tanımlamıştır
(Özkan ve Lajunen, 2003).

Güvenlik kültürü ile ilgili en fazla alıntı yapılan tanımlardan biri olan HSE (Health &
Safety Executive) (1993) tarafından yapılmıştır. HSE (1993) güvenlik kültürünü, bir
organizasyonun sağlık ve güvenlik yeterliliği ve tarzı ile birey ve grup değerlerinin, tutumların,
algıların, yetkinliklerin ve bağlılığı belirleyen davranış örüntülerinin bir ürünü olarak
tanımlamaktadır (Fleming, 2005: 3; Wiegmann ve diğerleri, 2002: 7–8). Cox ve diğerlerine
(1998: 191) göre bu tanım sosyo-psikolojik bir bakış açısını yansıtmaktadır.

2
Turner ve diğerleri (1989) güvenlik kültürünü daha geniş bir açıdan ele alarak,
“çalışanların, yöneticilerin, müşterilerin ve kamu üyelerinin maruz kaldıkları tehlike veya
zararların minimize edilmesiyle ilgili inançlar, normlar, tutumlar, roller ve sosyal ve teknik
uygulamalar kümesi” olarak tanımlanmaktadır (Cox ve Flin, 1998: 191, Guldenmund, 2010:
2;). İngiliz Endüstri Konfederasyonu (1991) ise güvenlik kültürünü, risk, kaza ve hastalıklar
hakkında bir organizasyonun bütün üyeleri tarafından paylaşılan inançlar ve fikirler olarak
tanımlamaktadır (Cooper, 2000: 114, Choudhry, Fang ve Mohamed, 2007: 999;).

Bununla birlikte, bu farklı tanımlamalar, sektörel bazdaki farklılıkları göz ardı edersek
şu ortak özellikleri göstermektedir:

1-Güvenlik kültürü, grup veya daha üst seviyelerde, örgütün bütün üyeleri ve
gruplarının hepsi tarafından paylaşılan değerleri ifade eden bir kavramdır.
2-Güvenlik kültürü, bir örgütteki formel güvenlik sorunlarıyla da ilgilidir.
3-Güvenlik kültürü, bir organizasyondaki her seviyedeki herkesin katılımı üzerinde
durmaktadır.
4-Güvenlik kültürü, örgüt üyelerinin işteki davranışını etkiler.
5-Güvenlik kültürü, ödül sistemleri ve güvenlik performansı arasındaki ilişkiyi de
yansıtır.
6-Güvenlik kültürü, bir organizasyonda kazalardan ve hatalardan öğrenme ve
gelişmeyle ilgili gönüllülüğü yansıtır.
7-Güvenlik kültürü, değişime karşı oldukça dayanıklı, sabit ve dirençlidir (Wiegmann
ve diğerleri, 2002).
Reiman ve Oedewald (2002) literatürde çalışmalardan elde edilen ‘pozitif güvenlik
kültürünün’ kriterlerini;
 İyi bir güvenlik kültürünün varlığı, güvenlik politikaları,
 Yönetimin güvenlik için görünür kararlılığı,
 Demokratik uygulamalar ve yetkinliği,
 Güvenlik yönelimli değerler, tutumlar ve bağlılık,
 Zorunluluk ve sorumlulukların açık tanımı,
 Güvenlik ve üretim arasındaki denge,
 Yetkin çalışanlar ve eğitim,
 Yüksek motivasyon ve iş tatmini,
 Yönetim ve çalışanlar arasında karşılıklı güven ve adil yaklaşım,
 Kalite, kural ve düzenlemelerin güncellenmesi,
 Düzenli ekipman bakımı,
 Gerekli olay (örneğin, atlatılan kaza) ve küçük bile olsa kazaların rapor edilmesi ve
etkin yorumu,
 Farklı kurumsal seviyelerden ve görevlilerden sağlıklı bilgi akışı,
 Uygun tasarım,
 Yeterli kaynak ve sürekli iyileştirme,
 Gerektiğinde otorite ile olan iş ilişkileri ana başlıkları altında toplamıştır.

3
3. İŞ KAZALARINI ÖNLEMEDE GÜVENLİK KÜLTÜRÜ

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) iş kazasını “önceden planlanmamış, çoğu zaman


yaralanmalara, makine ve teçhizatın zarara uğramasına veya üretimin bir süre durmasına yol
açan olay” olarak tanımlamaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ise, iş kazasını "belirli
bir zarar veya yaralanmaya yol açan, önceden planlanmamış beklenmedik bir olay" şeklinde
tanımlamaktadır (Özkılıç, 2005: 8). Her iki tanımda da iş kazası, beklenmeyen veya
planlanmayan, sonucunda insana ve üretim sürecine zarar veren bir olay olarak belirtilmiştir.

İş kazalarının en önemli sonucu, iş kazasına uğrayan kişinin yaşamını yitirmesi veya


geçici veya sürekli iş göremez duruma gelmesidir. Diğer taraftan, iş kazaları çalışanların
sağlık ve güvenliğini olumsuz etkilemesinin yanı sıra örgütler içinde önemli maliyetlere neden
olmaktadır. Bu maliyetlerin bir kısmı görünürdür ve kolayca tespit edilebilir. Ancak, iş
kazaları önemli bir oranda görünmez maliyetlere de neden olmaktadır (Dursun, 2011:16).

İş kazaları, işçinin sağlığı ve güvenliği ile işletmenin üretim sürecini doğrudan veya
dolaylı olarak etkilediği gibi, sonuçları bakımından toplumu da etkilemektedir. Bunun nedeni,
iş kazalarının işçi, işveren, ülke ekonomisi ve toplum açısından önemli sosyal ve ekonomik
maliyetler yaratmasıdır (Demirbilek ve Pazarlıoğlu, 2006: 82).

Türkiye’de iş kazaları farklı açılardan ele alınıp incelenmiştir. Bu çalışmalardan


birinde, Demirbilek ve Pazarlıoğlu (2006) Türkiye’de 1980–2005 yılları arasında yaşanan iş
kazalarını farklı değişkenlere göre analiz etmişlerdir. Çalışmadan elde edilen bulgulara göre,
iş kazasının yoğun olduğu yaş grupları 25–29 ve 30-34’tür. Çalışma saatlerine göre iş
kazaları 1.nci iş saatinde yoğunlaşmaktadır. İşyerinde çalışan sigortalı sayısı açısından ise,
501–1000 ile 1001 ve daha fazla çalışanın olduğu işletmelerde iş kazası en az düzeydedir.
Araştırmacılara göre, bu bulgu gerek yasal yükümlülüklerden gerekse iş güvenliği kültürünün
büyük ölçekli işyerlerinde daha iyi yerleşmesinden hareketle, iş güvenliği yönetim
sistemlerinin uygulanmasının iş kazalarını azalttığını göstermektedir. Yapılan araştırmalar iş
kazalarının % 97 sinin önlenebilir nitelikte olduğunu, önlenemez kazaların % 3 oranında
olduğunu göstermektedir (http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss295.pdf, Erişim:
12.02.2011).

İş kazalarının önlenmesi için, iş kazaları henüz ortaya çıkmadan önce tehlikenin


kaynağında kontrol altına alınması, riskleri asgari düzeye indirecek şekilde çalışma
sistemlerinin ergonomik tasarımı, kişisel koruyucu ekipman kullanımının sağlanması ve
yaygınlaştırılması ve en önemlisi de örgüt yönetimi ve çalışanlar tarafından konunun
sahiplenilmesi önem taşımaktadır(Dursun,2011:23) Bu noktada, önlemenin ödemekten daha
kolay olduğu gerçeğini dikkate almak, güvenlik kültürünü oluşturmak ve geliştirmek, iş
güvenliği ile ilgili çalışmaları maddi bir külfet veya zaman ve faaliyet kaybı olarak gören
düşünceyi yıkmak gerekmektedir (Kılkış, 2011: 203).

4. POZİTİF GÜVENLİK KÜLTÜRÜ” VE ÖRGÜTLERDE GÜVENLİK KÜLTÜRÜNÜN


YERLEŞTİRİLMESİ

Pozitif güvenlik kültürü örgütlerde güvenliğin sağlanmasında önemli bir araçtır. Pozitif
güvenlik kültürünün amacı, çalışanların işyerlerindeki risklerin farkında olduğu, sürekli olarak
bu tehlikelere karşı dikkatli olduğu ve güvenli olmayan davranışlardan sakındığı bir çalışma
ortamı yaratmaktır ( Muniz ve diğerleri, 2007). Bundan dolayı güvenlik kültürü işyerinde
güvenliğe karşı davranışları, tutumları ve inançları kontrol etmeye yarayan önemli bir yönetim
aracıdır ( Beck ve Woolfson, 1999).

Hale (2000)’ye göre iyi bir güvenlik kültürü; bütün çalışanların ilgisi, güvenlik
personelinin rolü, iletişimde açıklık, güvenlik düzenlemelerine inanç, örgüt içinde güvenlik
entegrasyonunu içermektedir. Yine; Choundhry ve diğerlerine göre (2007) ise; pozitif
güvenlik kültürü şu unsurlardan oluşmaktadır:

4
1-Tutum ve davranışlardaki değişim: İşyerinde güvenli davranışlar geliştirmek için,
sözlü talimatlar, eğitim ve uyarı işaretleri gibi araç ve aktiviteler kullanılabilir.

2-Yönetimin Taahhüdü: Yönetim pozitif güvenlik kültürünün sağlanmasında anahtar


bir rol oynamaktadır. Burada yönetime düşen; güvenlik için kaynak ve zaman tahsisi, risk
sorumluluğuna katılım, güvenlikle ilgili danışma kurulu toplantılarına katılım ve çeşitli
tamamlayıcı tedbirler gibi sorumluluklardır.

3-Çalışanın ilgisi: Pozitif güvenlik kültürü için gerekli olan bir diğer unsur ise,
güvenlikle ilgili uygulamalara çalışanların sahiplenmesi, ilgi göstermesi ve bu konuda
sorumluluk almasıdır. Bunun sağlanması için ise, çalışanların eğitimi, makine izolasyonu, iş
rotasyonları, işyerinde aşırı gürültü durumunda bunu bildirme, ses bariyerleri ve kulaklık
takma gibi koruyucu aletleri kullanmasının sağlanmasına yönelik uygulamalar yapılabilir.

4-Promosyon stratejileri: Çalışanlar arasında güvenlik farkındalığı yaratmak için bazı


promosyon stratejileri uygulanabilir.

-Güvenlik misyonu, sloganlar, logolar

-Çeşitli materyal yayını (kütüphane, istatistikler, bültenler)

-Medya araçları (posterler, e-mail, internet, sergiler)

5-Eğitim ve seminerler: Güvenlikle ilgili kısa bilgilendirici konuşmalar, grup toplantıları,


personel sağlığı, hijyen, iş stresi, güvenliğe karşı sorumluluklar (kural ve talimatlara uyma,
tehlike tespiti, risk değerlendirmesi, kaza incelemeleri ve iş güvenliği analizi) konularında
çalışanların eğitilmesi bu kapsamda değerlendirilebilir.

6-Özel kampanyalar: Sağlık ve güvenlik haftası, acil sorumluluk, kaza raporlama ve


inceleme, güvenlik ve çevre yönetim sistemleri gibi uygulamaları içerir.

Turner’a göre (1991) etkin bir güvenlik kültürünü teşvik etmek için gerekli olan bazı
özellikler vardır. Bunlar sırasıyla:

1- Üst yönetimin samimi ve görünür bağlılık ve liderliği gerekmektedir.


2- Bir güvenlik kültürünün değiştirilmesi sürekli çaba ve ilgi gerektiren uzun dönemli bir
stratejidir.
3- Mümkün olduğunca iyimserlik duygusu taşıma ve yüksek beklentili bir politika beyanı
istemektedir.
4- İşyerinde bütün seviyelerde sağlık ve güvenliği “sahiplik” duygusunun yaygınlaşması
(nüfuz etmesi) gerekmektedir. Bu da, çalışanların katılımını, uygun eğitim ve iletişimi
gerektirir.
5- Örgütlerin, gerçekçi ve ulaşılabilir amaçlar belirlemesi ve buna karşılık gelen bir
güvenlik performansı ölçümüne sahip olması gereklidir.
6- Kabul görmüş standartlara yönelik davranış tutarlılığı, çalışanları dinleme yeteneğiyle
başarılabilir. Ayrıca, iyi güvenlik davranışı (olumlu davranışlar) bir istihdam koşulu
olmalıdır ve performans değerlendirmelerde göz önüne alınmalıdır.
7- Bütün kazalar ve ramak kala olaylar detaylı bir şekilde araştırılmalıdır.
8- Yönetim, sağlık ve güvenlik sistemlerinin gözden geçirilmesi ve performans
değerlendirme için uygun güncel bilgileri sağlamalıdır (Turner, 1991’den aktaran Fung
ve diğerleri, 2005: 505).
Güvenlikle ilgili çalışanların katılımının ve yönetimin sorumluluğunun arttırılması
örgütün güvenlik kültürünü geliştirecektir. Çalışanlar kaza ve yaralanmaların önlenmesi için

5
üzerine düşen sorumlulukların farkında olduğu zaman, işyerinde güvenlik ve sağlığın
sağlanmasına daha çok ilgi göstereceklerdir.

Alınan önlemlerin geçici kalmaması, bunun iş hayatının bir parçası olarak tüm
çalışanlar tarafından benimsenmesi ise ilgili işyerinde güvenlik kültürünün gelişmesi ile
sağlanabilmektedir.

Her işyerinin kendi içinde oluşturduğu kültürü vardır ki çalışanların kendi aralarında
kabullendikleri resmi veya sessiz kuralları içermektedir.

Güvenlik kültürü görünür ve görünmez bileşenlerden oluşur. İSG Kültürünün yalnızca


%10’unu oluşturan kurallar, prosedürler, istatistikler ve davranışlardır. % 90’lık kısmı ise
görünmez bileşenlerdir. Bunlar dile getirilmeyen kurallar ya da inançlar.

İş Güvenliğini etkileyen inançlar işletme kültürü içinde saklı bir şekilde yer alır. Hiçbir
zaman dile getirilmez ama geçmişteki tecrübe ve gelenekler nedeniyle varlıklarını korurlar.

Güvenlik Kültürü oluşumunda yöneticiler: Motivasyonu, Özendirmeyi, Tutarlılığı esas


alarak öncülük etmelidir. Ancak güvenlik kültürünün oluşumu ve gelişiminden işletmedeki tüm
çalışanlar sorumludur.

İş Güvenliğinin yalnızca bir veya birkaç kişinin üzerinde kalması yeterli olmamaktadır.
Olumsuz olaylar yaşanmadan önlemlerin alınması sağlanmalıdır. Bu nedenle de nerede
olursa olsun güvenlik kültürü algısını etkileyen psiko-sosyal faktörlerin neler olduğu,
araştırılmalıdır.

SONUÇ

Küreselleşme süreci işletmelerinin insan kaynaklarının iş sağlığı ve güvenliği


hedeflerine erişirken ergonomik yaklaşım, verimlilik ve yaşam kalitesini derinden
etkilenmektedir.

İş kazalarının önlenmesi ve azaltılması, bugüne kadar birçok disiplin tarafından


incelenen bir konudur. Bir işletmedeki insan kaynağı, işletmenin performansı üzerinde
tartışılmayacak bir etkiye sahiptir. Bu insan kaynağının daha güvenli çalışma koşullarında ve
sürekli olarak daha güvenli biçimde çalışmaları için motivasyonlarını sağlayacak etkin bir
araç da etkin güvenlik kültürü oluşturmaktır.

Güvenlik yönetimi bakımından güvenliği işletmeye bir değer olarak kazandırmak, hem
yönetimin ve hem de işçilerin bağlılığına dayanmaktadır. Bir işletmede iş güvenliği yaratmada
anahtar rol oynayan “iş güvenliğini destekleyen ve öncelik veren bir yönetim bağlılığı
oluşturmak ve “işçi katılımını ve güvenli davranışı desteklemek” gerekmektedir. Ne olursa
olsun tüm işletmelerde yönetim, güvenliği örgüt kültürünün bir parçası olarak görmeli ve
bağlılık göstermelidir.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda devlet, işletmeler ve sendikalar kendi üzerlerine


düşen görevleri yerine getirmede ne kadar istekli ve gayretli olsalar da bu çabalar işçiler
tarafından benimsenmez ve desteklenmezse istenen sonuçlara ulaşılamaz. Bu nedenle
işçiler de kurallara uymalı, alet ve makineler hakkında yeterli bilgiye sahip olmalı, eğitim
faaliyetlerinden olabildiğince yararlanmaya çalışmalı, yapılan eğitim çalışmalarının önce
kendi yararına olduğunu düşünerek eğitim çalışmalarından olabildiğince yararlanmaya
çalışmalıdırlar. Kısaca bilinçli davranmalıdır.

Firmalarda güdülen İSG politikalarında güvenlik kültürü oluşturmak birçok açıdan


önem arz etmektedir. Önce ülke düzeyinde sonra her işletme düzeyinde etkin bir iş sağlığı ve
güvenliği yönetim sistemi oluşturulması için çalışmalar yapılmalıdır. İş güvenliği yönetim
kültürü vizyonlarına ait gruplarına ilişkin yeni projelerin geliştirilmesi, uluslararası işbirliği ve

6
ortak çalışmalarla giderilmelidir. Gelişen teknoloji ve sanayileşme ile birlikte işçilerin çalıştığı
kötü çalışma koşulları iş güvenliğini ve işçi sağlığını tehdit ettiği gibi toplum sağlığını da
etkilemektedir. Bunun önüne geçilebilmek için, işyerleri yoğun denetimlere tabi tutulmalı,
eğitime önem verilmeli, tıbbi kontroller yapılmalı, iş kazaları ve meslek hastalıklarının
azaltılabilmesi için gerekli yan bilim dallarından faydalanılmalı, iş yerlerinde ergonomik
çalışma ortamları yaratılmalıdır.

İş güvenliği sayesinde sağlık ve sosyal yönden hırpalanan çalışanların iş bırakma,


devamsızlık, devir hızı artışı gibi nedenlerle ekonomik açıdan maliyet artışına neden olması
ve daha verimsiz çalışması ortadan kaldırılabilir. Çalışan memnuniyeti sağlandığı için üretim
kalitesi artırılmış olur. Verimlilik ve karlılık artar, rekabet artar, kalifiye eleman sayısı artar,
çalışanların ve toplumun yaşam kalitesi artar.

KAYNAKLAR.

Bozkurt, Veysel (2005), Değişen Dünyada Sosyoloji, 3. b., Aktüel Yayınları, İstanbul
Choudhry, R.M.; Fang, D. ve Mohamed, S. (2007), “The nature of safety culture: A survey of
the state-of-the-art”, Safety Science, 45, 993–1012.
Cooper M. D, (1998) Improving Safety Culture: A practical guide (Improving), John Wiley&
Sons, Chichester
Cooper, Dominic M. (2000), “Towards A Model of Safety Culture”, Safety Science, 36, 111–
136.
Cooper, M.; Phillips, R.A.; Sutherland, V.J. ve Makin, P.J. (1994), “Reducing Accidents with
Goal-Setting & Feedback: A Field Study”, Journal of Occupational and Organisational
Psychology, 67, 219–240.
Cooper, M.D. ve Phillips, R.A. (2004), “Exploratory Analysis of The Safety Climate And
Safety Behavior Relationship”, Journal of Safety Research, 35, 497– 512.
Cox Sue ve Flin, Rhona (1998), “Safety Culture: Philosopher's Stone or Man of Straw?”,
Work and Stress, 12(3), 189–201.
Cox, S. ve Cox, T. (1991), “The Structure of Employee Attitudes to Safety - A European
Example”, Work and Stress, 5, 93 – 106.
Cox, Sue; Tomas, J.M.; Cheyne, A. ve Oliver, A. (1998), “Safety Culture: The Prediction of
Commitment to Safety in the Manufacturing Industry”, British Journal of Management,
9, 3-11.
Demirbilek, Sevda ve Pazarlıoğlu, M.V. (2006), “Türkiye’de İş kazalarının Oluşumunda Etkili
Olan Faktörler: Ampirik Bir Uygulama”, Finans Politik&Ekonomik Yorumlar, 44(509),
81–91.
Demirbilek, T.,(2005), iş Güvenliği Kültürü, Dokuz Eylül Üniversitesi iktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi yayın no:09.1600.0000.000/BY.04.054.354, İzmir
Demirbilek, Tunç (2008), “İşletmelerde İş Güvenliği Kültürünün Geliştirilmesi”, Çalışma
Ortamı, 96, 5–7.
Demirbilek, Tunç ve Çakır, Özlem (2008), “Kişisel Koruyucu Donanım Kullanımını Etkileyen
Bireysel Ve Örgütsel Değişkenler”, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler
Fakültesi Dergisi, 23(2), 173–191.
Dursun, Salih (2011) Güvenlik Kültürünün Güvenlik Performansı Üzerine Etkisine Yönelik Bir
Uygulama, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Çalışma Ekonomisi Ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı Yönetim Ve Çalışma Psikolojisi
Bilim Dalı, Bursa

7
Fung, Ivan W.H.; Tam, C.M.; Tung, C.F.K ve Man, A.S.K. (2005), “Safety Cultural
Divergences Among Management, Supervisory And Worker Groups in Hong Kong
Construction İndustry”, International Journal of Project Management, 23, 504–512.
Guldenmund, F.W. (2000). The nature of safety culture: a review of theory and research.
Safety Science, 34, 215-257.
Guldenmund, Frank W. (2010), “(Mis)understanding Safety Culture and Its Relationship to
Safety Management”, Risk Analysis, 30(10), 1466–1480.
Güçlü,www.manas.kg/pdf/sbdpdf6/Guclu.pdf (erişim tarihi: 27.04.2010)
IAEA (1986), Summary Report on the Post-Accident Review Meeting on the Chernobyl
Accident. International Safety Advisory Group. Safety Series 75-INSAG-1 (Vienna:
IAEA)
IAEA (1991), Safety Culture, International safety Advisory Group. Safety Series 75-INSAG-4
(Vienna: IAEA).
Kılkış, İlknur (2011), “İş Sağlığı ve İş Güvenliği”, Sosyal Politika, (Ed: Aysel Tokol ve Yusuf
Alper), 1. b., Dora Yayınları, Bursa, 194-218.
Koçel T.(2001), İşletme Yöneticiliği. 8. Bası, beta Basım yyın dağıtım, İstanbul
Milli Prodüktivite Merkezi, Verimliliği Arttırıcı Yaklaşım ve Teknikler Dizisi (1999) “Ergonomi”,
MPM Yayınları. Ankara
Muniz, Beatriz F.; Peon, J.M.M. ve Ordas, C.J.V. (2007), “Safety Culture: Analysis of The
Causal Relationships Between İts Key Dimensions”, Journal of Safety Research, 38,
627–641.
Özkalp, E., Kırel, Ç., (2001), Örgütsel Davranış, Anadolu Üniversitesi Eğitim, Sağlık ve
Bilimsel Araştırma Vakfı Yayın No. 149, Eskişehir
Özkan, T. ve Lajunen, T. (2003). Güvenlik kültürü ve iklimi. PiVOLKA, 2(10), 3-4
Özkılıç, Özlem (2005), “İş Sağlığı ve İş Güvenliği, Yönetim Sistemleri ve Risk Değerlendirme
Metodolojileri”,
http://www.tisk.org.tr/download/yayinlar/is_sagligi_veguvenligi_metodolojileri.pdf,
(30.01.2011).
Peters, T.,J. / Waterman, Jr. Robert H.,(1982), In Search of Excellence: Lessons from
America’s Best-Run Companies, Harper and Row, New York,
Rundmo, Torbjørn ve Hale, A.R. (2003), “Managers’ attitudes towards safety and accident
prevention”, Safety Science, 41, 557–574
Schein, H. Edgar (2004), Organizational Culture and Leadership, 3. b., Jossey-Bass
Publishers.
Wiegmann, Douglas A.; Zhang, H.; von Thaden, T., Sharma, G. ve Mitchell, A. (2002) “A
Synthesis of Safety Culture and Safety Climate Research”, Technical Report ARL-02-
3/FAA-02-2, Aviation Research Lab Institute of Aviation,
http://www.humanfactors.illinois.edu/Reports&PapersPDFs/TechReport/02-03.pdf,
(02.03.2011).

You might also like