Professional Documents
Culture Documents
EGE ÜNİVERSİTESİ
Fen Bilimleri Enstitüsü
İzmir
2022
T.C.
Ege Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü
İzmir
2022
Ece ATMAN ÇAY tarafından yüksek lisans tezi olarak sunulan “Solvent Bazlı
Akrilik Kopolimerlerin Sentezi ve Karakterizasyonu” başlıklı bu çalışma EÜ
Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği ile EÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Eğitim
ve Öğretim Yönergesi’nin ilgili hükümleri uyarınca tarafımızdan değerlendirilerek
savunmaya değer bulunmuş ve ...............tarihinde yapılan tez savunma sınavında
aday oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunmuştur.
İmzası
Şekil 1. Tack,peel,shear
Akrilik polimerler yumuşak (düşük Tg), sert (yüksek Tg), fonksiyonel
monomerlerin kombinasyonundan meydana gelmektedir. Basınç olmaksızın
yapşma özelliği olan tack adezyonu ve basınç uygulandıktan sonra yüzeyden
sıyrılabilme özelliği olan peel adezyonunda n-bütil, 2-etilhekzil, n-oktil akrilat
gibi yumuşak monomerler etkilidir. Metil ve etil akrilat gibi sert monomerler
ise moleküler düzeyde iç yapışma olarak anlatılan kohezyon özelliklerini
etkilemektedir. Akrilik asit ve akrilik amid gibi fonksiyonel monomerler ise
çapraz bağlanma reaksiyonları için reaktif kısım ihtiva etmektedir.
n-bütil akrilat 2-etilhekzil akrilat akrilik asit n-oktil akrilat metil akrilat etil akrilat akril amid
1.Polimerizasyon Metodları
Sentetik polimerlerin oluşumu yüzlerce, binlerce monomerlerin kimyasal
olarak bağlanmasıyla meydana gelen bir prosestir. Sonuç olarak makro moleküler
zincirler oluşur. Genel olarak bu zincirler doğrusaldır ama dallanmış, hiper
dallanmış veya çapraz bağlı olabilirler. Ancak, farklı monomerlerin sayısına ve
nasıl bağlandıklarına bağlı olarak, homo- veya çeşitli kopolimerlerin türleri ortaya
çıkabilir. Zincir oluşumunun kimyasal prosesi, zincir büyümesi ya da kademeli
büyüme reaksiyonları olup olmadığına bağlı olarak iki alt sınıfa ayrılabilir.
2.2.Dispersiyon Polimerizasyonu
(a) (b)
2.3.Çözelti Polimerizasyonu
3.Başlatıcılar
Şekil 3.1.
Burada (1) ile gösterilen tepkime radikal oluşum tepkimesidir. Isı ve ışık
yardımıyla karbon radikali oluşur ve azot gaz çıkışı meydana gelir. (2)
numaralı tepkime polimerizasyonun başlangıç/polimerin büyüme aşamasıdır.
(3) numaralı yeniden birleşme tepkimesi ise radikallerin birleşme
tepkimesidir. (4) numaralı tepkime asimetrik tepkime olarak adlandırılır ve
radikalik merkezler karbon veya hidrojen ile birleşme tepkimesidir.
Bir diğer sık kullanılan başlatıcı türü ise peroksitlerdir (R-O-O-R’).
Sadece organik çözücülerde değil çoğu monomer içinde de çözündüğünden
dolayı çözelti polimerizasyonu, yığın polimerizasyon ve süspansiyon
polimerizasyonu için uygun bir başlatıcıdır. Termal, redoks reaksiyonu veya
ışın saçınımı yoluyla radikalik duruma geçerler. Peroksitlerdeki radikal
olulumu azo bileşiklerin radikal oluşumundan daha karmaşıktır. Örnek olarak
aşağıda şekil 3.2 ve 3.3’de dibenzoil peroksitin termal bozunması yer
almaktadır.
Şekil 3.3. Dibenzoil peroksitin (a) radikaller ve (b) aromatik aminler ile indüklenmiş
ayrışması
LİTERATÜR
Abusafieh vd., (1997), çalışmasında potansiyel kemik implantları
uygulamalarında kullanıma uygun olabilecek çapraz bağlanmış poli(metil
metakrilat-akrilik asit) kopolimeri sentezlenmiştir. Bu kopolimer, tuzlu su
ortamında kaldığında kontrollü şekilde bu suyu absorbe ederek şişebilen yapıda
tasarlanmıştır ve hem hidrofobik hem de hidrofilik bileşen içermektedir. Şişme
derecesini hidrofilik akrilik asit ve hidrofobik metil metakrilatın hacimsel oranı
son derece etkili olmaktadır. Kemik implantlarında kullanılabilme imkanını, vücut
sıvısını emip implantın daha iyi yapışabilme özelliğini sağalaması ile
kazanmaktadır. Polimerizasyon başlatıcısı olarak 2,2’-azobis(2,4-dimetil-
valeronitril), çapraz bağlayıcı olarak ise allil metakrilat ve dietilen glikol
dimetakrilat olmak üzere iki ayrı kimyasal kullanılmıştır. Başlatıcı sabit olarak
toplam karışımın %0,4’ü olacak şekilde eklenmiştir. İlk olarak reaksiyon karışımı
30 ºC’de 5 saat kalır. Daha sonra sıcaklık 5 ºC/saat hızıyla 70 ºC’ye yükseltilir. 10
saatin ardından ön kürleme amacıyla soğumaya bırakılır. 1 günün ardından 1ºC/dk
hızıyla 150ºC’ye ısıtılır ve bu aşama kürleme sonrası olarak adlandırılır.
Soğutulduğunda çaprazbağlanmış polimer elde edilmiş olur. 60/40, 70/30, 80/20
ve 90/10 oranlarında MMA/AA kullanılarak polimerizasyon gerçekleştirildiğinde
artan akrilik asitle birlikte tuzlu su ortamında şişmenin de arttığı görülmüşütür.
70/30 oranınnda MMA/AA kullanılarak sentezlenen polimerin 25 ºC, 40 ºC ve 60
ºC’de şişme miktarları karşılaştırıldığında sıcaklık yükseldikçe şişme miktarının
arttığı görülmüşütür. Bunun sebebi polimerin hidrofilik tarafı ile su arasında
hidrojen bağının oluşması ve ayrılması ile açıklanmaktadır.
Kotiyan ve Vavia (2002), çalışmasında radikalik çözelti
polimerizasyonu yöntemi ile 2-etilhekzil akrilat ve akrilik asit monomerleri
kullanılarak deri içine ilaç taşınımı amaçlı basınca duyarlı tutkal sentezlenmiştir.
Başlatıcı olarak 2,2’azobisizobütironitril kullanılmıştır. Kopolimerin
karakterizasyonu için H-NMR, GPC, DSC ve XRD’nin yanı sıra insan cildini
tahriş etme durumu kontrolü içinse sentezlenen tutkalın yapışkanlık gücü ve tutkal
kalıntısı bırakıp bırakmamasına dikkat edilmiştir. 95:5 oranında 2-EHA:AA
kullanılarak Etil Asetat, Aseton ve Matanol solventleri denenmiştir ve % verim en
yüksek Metanol solventi ile elde edilmiştir. Yine bu monomer oranlarında 8-10 ve
12 saat polimerizasyon süresi denenmiştir ve süre uzadıkça tepkime veriminin
arttığı görülmüştür. % 0,5, 1, 1,5 ve 2 oranlarında başlatıcı oranı denendiğinde ise
başlatıcı miktarı arttıkça veriminin düştüğü görülmüştür. 70 ºC, 80 ºC ve 90 ºC’de
reaksiyon gerçekleştirildiğinde ise optimum sıcaklığın 80 ºC olduğu görülmüştür.
Release astar kaplı filme olan yapışkanlığı 45 gm/4cm2 ike insan derisine olan
yapışkanlığı ise 90 gm/4cm2 olarak tespit edilmişti ve her iki yüzeye de tatkal
kalıntısı bırakmadığı görülmüştür. Cilde olan uyumu dolayısı ile deri içine ilaç
taşınımı amacı ile kullanıma uygun olduğu kanıtlanmıştır.
Liu vd. (2019), metakrilat (MMA), butil akrilat (BA), alil polietilen
glikol (APEG) ve hidroksietil metakrilat (HEMA) kullanarak emülsiyon
kopolimerizasyonu yöntemiyle yüksek mürekkep absorpsiyon ve hızlı kuruma
özelliklerine (MBAH) sahip bir dizi akrilat bazlı kaplama maddesi eldesi üzerüne
çalışmışlardır. MBAH’taki hidrofilik APEG dozunun etkisini tartışmış ve
analizlemişlerdir. Daha sonra bitirici ajan olarak MBAH polyester kumaşa
kaplanmışlardır. MBAH'ın polyester kumaşlar üzerindeki mürekkep absorpsiyon
performansları, mürekkep kuruma süresi, K/S değeri ve mürekkep absorpsiyon
oranı ile kapsamlı bir şekilde karakterize edilmiş; bu, APEG dozu toplam
monomerlerin ağırlıkça %7'si olduğunda, MBAH'ın mükemmel mürekkep
absorpsiyon özelliği sergilediğini göstermiştir. Bu çalışmada, yüksek mürekkep
absorpsiyon ve hızlı kuruma özelliklerine (MBAH) sahip bir dizi akrilat
kopolimeri başarıyla sentezlenmiştir ve MBAH'ın yapısını FT-IR ve H 1NMR ile
incelemişlerdir. SEM görüntüleri doğrulamaktadır ki, MBAH’ın polyester kumaşa
başarıyla kaplanması gerçekleştirilmiştir. Kumaşlardaki üç farklı mürekkebe
(kırmızı, mavi ve siyah) ait mürekkep kuruma süreleri ve K/S değerleri sırasıyla
53s, 55s, 65s ve 6.1, 7.3, 12.5’ten 6s, 7s, 9s ve 8.5, 10.9, 19.8’e önemli ölçüde
geliştirilmiştir ve siyah mürekkebin MBAH kaplanmış polyester kumaştaki
mürekkep absorpsiyon oranı 24 saatte %53,2’dir ve bu sonuç geleneksel
mürekkep absorpsiyon ajanlarına (24 saatte %41,1) göre çok daha iyidir. Sonuç
olarak, yapılan bu çalışmada mükemmel mürekkep absorpsiyon özelliğine sahip
yeni bir akrilat kopolimer elde etme olasılığını ve MBAH'ın mürekkep
püskürtmeli baskı için pratik sonlandırma maddesi olarak potansiyel uygulamasını
göstermiştir.
Diakoumakos vd, (2000), bu çalışmayla , düşük polidispersiteye (D =
Mw/Mn) ve nispeten düşük viskoziteye sahip oligomerik akrilik poliol
reçinelerinin, katı içerikli kaplamalarda reçine olarak kullanılmak üzere ekonomik
bir yol olan serbest radikal polimerizasyon yöntemi kullanılarak
sentezlenebileceği koşulları bulmayı amaçlamışlardır. Düşük polidispersite tercih
edilir, çünkü yüksek katılı kaplamaların formülasyonunu kolaylaştırır ve belirli bir
Mn'de polidispersite ne kadar düşükse, katılar o kadar yüksek, diğer faktörler
eşittir. Yüksek katı içerikli kaplamalar için kullanılan akrilik oligomerler
genellikle ortalama olarak 1000-3000 molekül ağırlığına (Mn) sahiptir (bir zincir
başına yaklaşık 7-27 monomer) ve polidispertileri 1,7’den 2,1’e kadardır (Wright,
1996). Bu çalışmada monomer-starved (Wicks vd., 1999) koşullarındaki çözelti
polimerizasyonu ve modifiye edilmiş proses çalışılmıştır. Modifiye proses ayırma
polimerizasyonu olarak adlandırılır, çünkü polimer yada oligomer oluşurken
ayrılır. Polimerin bir çökelti olarak değil, viskoz bir sıvı olarak ayrılması dışında
çökelme polimerizasyonuna benzer. Ürün genellikle oda sıcaklığına soğutulunca
katılaşır. Çeşitli proses koşulları, başlatıcılar, zincir transfer ajanları ve solventler
çalışılmıştır ve metil metakrilat, stiren, etil akrilat ve 2-hidroksietil metakrilatın
15/15/40/30 oranlarındaki molekül ağırlıklarındaki monomer dizilişlerine
odaklanılmıştır. Laboratuar başarısı elde eden işlemler arasında anyonik
polimerizasyon (Haggard ve Lewis, (1984)), grup transfer polimerizasyonu
(Webster, (1999)), serbest radikal polimerizasyonu (Georges, (1999)), atom
transfer radikal polimerizasyonu (Wang vd., (1997)) ve bu yöntemlerin birçok
varyasyonu yer almıştır. Bu yöntemler, geleneksel radikal başlatmalı
polimerizasyondan farklı kinetik özelliklere sahip oldukları için düşük
polidispersite sağlarlar. Yayılma hızı başlama hızından daha yavaşken, radikal
polimerizasyonda yayılma hızı başlama hızından çok daha hızlıdır. Bu çalışma,
hem geleneksel çözelti polimerizasyonunun hem de ayırma polimerizasyonunun,
B Serisinde kullanılan monomer dizilimi ile polidispersiteleri (D) yaklaşık 1.7
olan oligomerik akrilik poliol reçineleri üretebildiğini göstermiştir. M n 1600
civarlarında oldğunda sadece ayırma polimerizasayonuyla düşük polidispersiteli
ürünler elde edilir. Ayırma polimerizasyonu ile yapılan reçineler, Mn 1230 ve D
2,03'e sahip ticari referans akrilik reçineden önemli ölçüde daha düşük çözelti
viskozitelerine sahiptir. Ön testlerde, B Serisi reçinelerin en iyisi, kıyaslama
reçinesi ile elde edilenlerden daha üstün olan kaplama filmi özellikleri vermiştir.
Lu vd., (2014), poli(bütil akrilat-vinil asetat-akrilik asit) bazlı akrilik
basınca duyarlı yapıştırıcılar (PSA'lar),yüksek performas basınca duyarlı yapışkan
bantların üretimi için çözelti polimerizasyonu ile sentezlemişlerdir. Sentezlenen
PSA'lar yüksek kesme mukavemetine sahiptir ve 150 °C'ye kadar sıcaklıklarda alt
tabaka üzerinde kalıntı bırakmadan alt tabakadan soyulabilir. Akrilik polimerler,
düşük maliyeti, toksik olmaması, şeffaflığı ve hava koşullarına karşı iyi direnci
nedeniyle bantlar, etiketler ve koruyucu filmler gibi ticari ürünlerde PSA olarak en
yaygın şekilde kullanılmaktadır (Czech, (2006)). Birçok geleneksel PSA’lar oda
sıcaklığındaki uygulamalarda kullanılmak üzere çoklu bileşenlerle tasarlanmıştır.
Ancak, yüksek sıcaklıklarda uygulanabilen, yüksek yapışma özelliklerine sahip
tek bileşenli akrilik PSA'lara olan talep son yıllarda hızla artmaktadır.
Chen vd., (1999) hidrofilik yüzey kaplamaları olarak kullanımları için çeşitli
hidrofilik akrilik kopolimerler sentezlenmişlerdir. Malzemenin yüzeyi ile su
arasındaki etkileşimleri kontrol etme yeteneği, çeşitli uygulamalarda önemlidir.
Özellikle, bir yüzeyin hidrofilikliğini artırmak isteyebilmesinin iki temel nedeni
vardır. Buradaki amaç, kaplamanın yüzeye kolayca uygulanabilmesi için
ilgilenilen yüzey üzerindeki suyun temas açısını azaltmaktır. Hidrofilik yüzey
modifikasyonu, proteinlerin, canlı hücrelerin ve diğer biyolojik varlıkların
absorpsiyonuna ve yapışmasına dirençli olan kirlenme önleyici kaplayıcıların
geliştirilmesi için de yaygın bir stratejidir. Bu çalışmadaki yaklaşım, poli(metil
metakrilat)’a kovalent olarak bağlı hidrofilik akrilatlardan oluşan blok
kopolimerleri kullanmaktır. Bu kapsamda geliştirdiğimiz malzemeler, bazı
açılardan poli(etilen oksit)’e benzer polimerlere dayanmaktadır. Sentezlenen
polimerlerin iki önemli avantajı vardır. Bunlardan ilki, suda çözünür bloğu
yüzeye sabitleyen PMMA bloğu camsıdır, böylece polimerler yüzeyden kolayca
ayrılamaz. Ayrıca, kirlenme önleyici özelliklerden sorumlu suda çözünür bloğun
yüzey enerjisi, PMMA sabitleme bloğunun yüzey enerjisine benzerdir (veya bazı
durumlarda bundan daha azdır). Sonuç olarak, bir blok kopolimer katmanının
yapısının, katman sudan çıkarıldığında değişmesi için itici güç azdır veya yoktur.
Princi vd., (2005), yaptıkları bu araştırmada, 1H-NMR spektroskopisi,
boyut dışlama kromatografisi, diferansiyel taramalı kalorimetri ve dinamik
mekanik analiz gibi çeşitli tekniklerle değerlendirilen özelliklerine göre selüloz
bazlı malzeme restorasyonu için en uygun kopolimeri oluşturmayı
amaçlamışlardır. Mekanik özellik değerlendirmesine ek olarak, mantar
bozulmasına ilişkin bir araştırma yapılmıştır. Literatürde etil akrilat/metil
metakrilat ve butil akrilat/metil metakrilat kopolimerlerinin karakterizasyonuna
ilişkin tam bir çalışma bulunmadığından, selüloz üzerine aşılama
polimerizasyonu için en iyi kopolimer seçilmeden önce bu polimerlerin ayrıntılı
ve tam bir araştırması gereklidir. Akrilikler yüksek filmlenebilirlik, iyi yapışma
özellikleri ve orta düzeyde suyu uzaklaştırma gösterirler ve bu nedenle
kullanımları, restorasyon işleminin iyileştirilmesine yol açan konsolidasyon ve
koruma olmak üzere iki amaca aynı anda ulaşmayı mümkün kılar. Başlangıç
noktası olarak, etil metakrilat (EMA) ve metil akrilattan (MA) kütlece 70/30
oranında akrilik kopolimer sentezlenmiştir. EMA ve MA oranı, şu anda
restorasyonda yaygın olarak kullanılan ticari olarak mevcut bir ürününkine
(Chiantore vd., (1996)) benzer şekilde olacak şekilde belirlenmiştir.
Kopolimerizasyonlar, çözelti içinde 50°C'de gerçekleştirildi ve ardından
geleneksel serbest radikal polimerizasyon mekanizması uygulanmıştır. Monomer,
başlatıcı ve solvent karıştırılarak fırına yerleştirilir. Önceki araştırmalar
göstermektedir ki kütlece %2’lik başlatıcı ve hacimce %20’lik solvent iyi sonuçlar
vermektedir (Vicini vd., (2002); Vicini vd., (1999)). 50 ºC’de reaksiyon 48 saat
boyunca gerçekleşir. Polimerizasyonun sonunda, her bir polimer aseton içinde
çözündürülür ve bir cam tabaka üzerine çözelti dökülerek ince bir film elde edilir.
Selüloz bazlı malzemelerin korunması için akrilik kopolimerler çok faydalı
ürünler olarak görünmektedir ve bu nedenle optimum bir restorasyon
gerçekleştirmek için en uygun kopolimerin seçimi tercih edilir. Şu anda
restorasyonda yaygın olarak kullanılan ticari ürün Paraloid B72'ye içerik olarak
benzer herhangi bir EMA/MA kopolimerinin en iyi sonuçları vermesi olası
değildir çünkü ticari ürünün Tg'si normal hizmet sıcaklığından daha yüksektir. Bu
tür kopolimerler kırılgan ve katıdır ve genellikle selüloz gibi esnek bir malzemeyi
sağlamlaştırmak için uygun değildirler. Buradaki sonuçlar, MMA/EA ve
MMA/BA kopolimerlerinin, aşılama polimerizasyonuyla selüloz üzerinde
başarıyla kullanılabileceğini göstermektedir. Elde edilen ürünler biyolojik
saldırılara karşı dirençlidirler ve uygun bileşenlerin seçimi ile servis sıcaklığına
uygun cam geçişlere sahip olacaktır. Bu özellik, selüloz bazlı malzemelerde
mekanik streslere karşı direnç kazandırır ve ürünün özelliklerinde herhangi bir
değişikliğe gerek kalmadan az miktarda florlu bir termonomer ilave edilerek suyu
uzaklaştırması arttırılmalıdır. Buradaki verilere ve tipik tekstil ve kağıt dönüşüm
koşullarına göre en iyi oran 25/75 MMA/EA'dır.
Heatly vd., (2001), başlangıç monomer konsantrasyonunun, [M] o , ve
dönüşüm yüzdesinin, n-bütil akrilatın serbest radikal çözelti polimerizasyonunda
polimere zincir transferinin kapsamı üzerindeki etkileri incelemişlerdir.
Polimerizasyonlar, başlatıcı olarak kütlece %0.1’lik 2,2’-azobis(2-siyanopropan)
kullanılarak 70 °C'de sikloheksan içinde gerçekleştirilmiştir ve poli(n bütil akrilat)
içindeki dallanmış tekrar eden birimlerin mol yüzdeleri, 13C NMR’da karbonun
dallanma noktasının benzersiz rezonanslarından belirlenmiştir. Monomer
konsantrasyonu > %10 olduğunda, dallanmaların mol yüzdeleri konsantrasyondan
bağımsızdır ve %0,8’den %2,2’ye çıktığında dönüşüm %35’ten %95’e kadar
artmıştır. Ancak,< [M]o %10 olan daha seyreltik çözeltiler için, [M] o azaldıkça
dallanmaların mol yüzdesi artar. Bu gözlemler, polimerin tekrar eden birimlerinin
konsantrasyon oranları ile açıklanır. Konsantrasyonu yüksek olan çözeltilerde,
polimere molekül içi zincir transferi daha baskındır, çünkü en düşük yüzdeli
dönüşümler hariç, polimerin tekrar eden birimlerinin ortalama konsantrasyonu
polimer sarmallarının üst üste gelmesi için yeterlidir. Bu nedenle, seyreltik
çözeltiler için [M]o azaldıkça, polimere zincir transfer olasılığı artar. Çözelti
polimerizasyonu 70 °C'de gerçekleştirilir. NMR spektroskopisi analizin için
yeterli polimer sentezlemek için, < %10'luk başlangıç n-bütil akrilat
konsantrasyonlarındaki reaksiyonlar 1 kg'lık ölçekte gerçekleştirilirken, >%10'luk
konsantrasyonlar için 500 g ölçekli reaksiyonlar yeterlidir. N-bütil akrilatın
tamamı ve 40 g sikloheksan hariç solventin tamamı, mekanik karıştırıcılı, nitrojen
girişli ve içinden soğutulmuş suyun geçtiği yoğunlaştırıcısı olan reaksiyon kabına
ilave edilir. Nitrojen atmosferi oluşturulduktan sonra reaksiyon sıcaklığına
ulaşılır ve sikloheksan (20 g) içinde çözülmüş AZBN reaksiyon kabına ilave
edildir ve kalan sikloheksan (20 g) yıkanarak eklenir. Tüm polimerizasyonlarda
başlatıcı konsantrasyonu %0,1’dir. Azot ile tekrar yıkamadan sonra
yoğunlaştırıcının açık olan ucuna balon takılarak sistem kapalı hale getirilir. Bazı
polimerizasyonlar için, alikuatlar belli aralıklarla pipet ile çıkarılır ve buzlu su
banyosunda soğutulur. Reaksiyon süresi sonunda polimerizasyon karışımı benzer
şekilde soğutulur. [M]o'nun yüksek olduğu değerlerde gerçekleştirilen
polimerizasyonların ilk aşamalarında, polimere zincir transferinde molekül içi
reaksiyon hakimdir ve seyreltik çözelti polimerizasyonlarında olduğu gibi yüksek
mol yüzdeli dallara sahip polimer molekülleri oluşturulabilir. Ancak dönüşüm
arttıkça, toplam polimer tekrar birim konsantrasyonu kısa sürede C*'yi aşar.
Böylece, bu tür polimerizasyonların orta veya yüksek derece dönüşümleri ele
alındığında, polimerizasyonda erken oluşan polimer, oluşan toplam polimerin
sadece küçük bir bölümünü oluşturur ve moleküller arası reaksiyon, son üründeki
polimerin dalarının mol yüzdeleri dağılımında baskın hale gelir. Bu koşullar
altında, yukarıda tartışılan nedenlerden dolayı, polimere zincir transferi yaklaşık
olarak [M]o'dan bağımsız olmalı ve yüzde dönüşüm tarafından kontrol edilmelidir.
Daha konsantre çözelti polimerizasyonlarında, [M]o > %10, dallanma yüzdesi
dönüşüm yüzdesiyle beraber artar ancak [M]o'dan bağımsızdır, çünkü, en düşük
yüzde dönüşümler i hariç toplam polimer tekrar birimi konsantrasyonu, polimer
sarmallarının üst üste gelmesi ve polimere moleküler için zincir transferi için
yeterlidir. Bununla birlikte, daha seyreltik çözeltiler için, [M] o<%10, [M]o
azaldıkça dalların mol yüzdesi artar. Bu farklılıklar, toplam polimer tekrar birim
konsantrasyonunun, seyreltik çözeltilerdeki polimer sarmallarının üst üste binmesi
için çok düşük olması ve polimere molekül içi zincir aktarımının baskın olması
nedeniyle ortaya çıkar. Bu koşullar altında, izole edilmiş çoğalma zincirleri
içindeki polimer tekrar birimi konsantrasyonu dikkate alınmalıdır. Bu, zincir
istatistikleri ile tanımlanır ve yaklaşık olarak sabittir, halbuki monomer çözelti
boyunca homojen olarak dağıtılır. Bu nedenle, seyreltik çözeltiler için [M] o
azaldıkça, [P]/[M] değeri artar ve polimere zincir transfer olasılığı artar. Bu
nedenle sonuçlar, polimere molekül içi zincir transferinin önemini ve yayılan
zincirin çevresindeki lokal konsantrasyonları dikkate alma ihtiyacını vurgular.
Kowaski vd., (2013), paslanmaz çelik, cam, polietilen, polipropilen,
politetrafloroetilen, polikarbonat ve poli(metil metakrilat) dahil olmak üzere
çeşitli substratlar üzerinde alüminyum asetilasetonat kullanılarak çapraz
bağlanmış bir model akrilik basınca duyarlı yapıştırıcının (PSA) yapışkanlık
özelliklerinin karşılaştırmalı olarak incelemişlerdir. Basınca duyarlı yapıştırıcılar
(PSA), kısa temas sürelerinde ve hafif basınç altında güçlü bir bağ oluşturmaları
bakımından benzersizdir. PSA'lar, aktivasyon ajanlarına (ısı, su, solvent, vb.)
ihtiyaç duymadan hemen bir substrata (PSA'nın uygulandığı malzeme) tutunur.
Çeşitli yapıştırıcı sınıfları arasında, PSA'lar tüketici ürünlerinde bulunan en
yaygın yapıştırıcıdır. Kendinden yapışkanlı bantlar ve her türden etiketler günlük
yaşamda her yerde bulunur. Akrilik, silikon, poliüretan veya kauçuk bazlı sentetik
polimerler, mükemmel performans gösterdikleri için ticari PSA sistemlerinde
kullanım için tercih edilen yapışkan malzemelerdir. Akrilikler, belirli hazırlama
parametreleri değiştirilerek bir PSA ürününün formülasyonu için optimize
edilebilir. Akrilikler tipik olarak, kısa yan zincirli ve düşük camsı geçiş sıcaklığına
(Tg) sahip 2-etilheksil akrilat (2-EHA)] veya uzun yan zincirli bir akrilik olan [n-
bütil akrilat (BA)’ın rastgele kopolimerleridir, Tg'yi ayarlayan metil akrilat ve
polar substratlara yapışmayı iyileştiren ve malzemenin uzama özelliklerini
optimize eden bir akrilik asit (AA) gibi. PSA'lar solvent bazlı, su bazlı
(dispersiyonlar) veya solventsiz sistemler olarak uygulanabilir (Creton, (2003))
Yüzey enerjisi ayrıca basınca duyarlı yapışmanın gücünü de etkiler. Yüzey
enerjisi, bir yapıştırıcının bir yüzeyi ıslatma ve yapıştırma yeteneğinin bir
ölçüsüdür (Li vd., (2001)). Daha iyi ıslatma, mekanik bağın gücünü artıran
yapışkan kilitler üretmek için mikroskobik yüzey düzensizliklerinin
doldurulabileceği yüzey penetrasyonunu da destekler (Anonymous (2000)). Bir alt
katmanın serbest yüzey enerji (SYE)’sinden daha düşük bir SYE'ye sahip olan
yapıştırıcılar, alt katman yüzeyini kolaylıkla ıslatacak ve güçlü yapışkan bağlar
oluşturacaktır (Zosel (1985)). Alt katman ve yapıştırıcı arasında yeterli temas
sağlanırsa, iki yüzeyin atomları arasında oluşan fiziksel etkileşimler veya bağlar,
yüzeyin ıslanmasına neden olur. Bu tür fiziksel etkileşimler, oldukça sınırlı
moleküller arası kuvvetlerden kaynaklanır. Islanma, (a) asit-baz etkileşimleri, (b)
zayıf hidrojen bağlarının oluşumu veya (c) van der Waals kuvvetleri (dipol-dipol
ve dağılım kuvvetleri) nedeniyle olabilir. Islanmanın derecesi, alt katmanın
SYE'leri ve yapışkan malzemeler arasındaki farka bağlıdır. Islanma, bu koşullar
altında kendiliğinden gerçekleşir. Model akrilik PSA’lar %0,1 AIBN varlığında,
kütlece %50 BA, %45,5 2-EHA ve %4,5 AA etil asetat içerisinde 78 ºC’ye
kaynatılarak hazırlanmıştır. Polimerizasyon prosesi,; AIBN içeren monomer
karışımı, 1 saatlik bir süre boyunca etil asetata eklenmiştir. Reaksiyon 6 saatte
gerçekleşmiştir. Yapılan deneyler sonucu, substrat SFE (ɣsubstrat) ile bir model
akrilik PSA'nın yapışkanlığı arasında açık bir ilişki olduğunu ortaya çıkmıştır.
Polimerik substratlar için, ɣsubstrat’ın 20.5'ten 42,9 mJ/m2'ye (sabit yapışkan
SYE'de) artışı, model akrilik PSA'nın çapraz bağlanma yoğunluğuna bağlı olarak
yapışkanlığı yaklaşık %300-700 oranında arttırmıştır. Alt katmanın SYE değerleri
ile PSA (ΔSYE) arasındaki farkın yapışma ölçümleri için çok önemli olduğu
anlaşılmıştır. %0,3 AlACA içeren akrilik PSA modeli, 7,0 ve 13,1 mJ/m 2
arasındaki ΔSYE değerleri için optimum bir yapışma performansı vermiştir.
Yapışkan bir bandın alt katmandan ayrılmasıyla bağlantılı termodinamik olarak
yapışma ve yapışkanlık arasındaki ilişkinin zayıf olduğunu açıkça gösterilmiştir.
Yapışmanın, enerji kaybıyla ilişkili faktörlere güçlü bir şekilde bağlı olduğu
bulunmuştur ve yapışkan sistem, yüksek yüzey enerjili bir alt katman üzerinde
maksimum yapışkanlık göstermiştir.
Vangani ve Rakshit (1996), yaptıkları bu çalışmada serbest radikal çözelti
polimerizasyonu yöntemiyle 2-etilhekzil akrilat (EHA) homopolimerini
sentemişlerdir. Aynı yöntem kullanılarak EHA ve akrilonitril (AN), akrilamid
(AA) ve metil metakrilatın çeşitli oranlarında copolimerlerde sentezlenebilir.
Sentezlenen bu ürünlerin karekterizasyonu PNMR, C13-NMR, FTIR, GPC ve
viskozite ölçümleriyle yapılmıştır. Çeşitli monomerlerin reaktivite oranları tespit
edilmiştir. Viskozite ölçümleri, etil asetat(EA), metil etil keton(MEK), toluen
(TL) ve tetrahidrofuran (THF) gibi solventler içerisinde gerçekleştirilmiştir. Bu
çalışma 30, 35 ve 40 ºC’de yapılmıştır. Farklı sistemler için viskoz akışın
aktivasyon parametreleri hesaplanmıştır. Kopolimerlerin MEK ve EA içerisindeki
gerçek viskoziteleri sıcaklıkla artmıştır. Polimerik matrisler ve membranlar
üzerine yapılan çalışmalar, transdermal ilaç dağıtım sistemlerinde büyük ilgi
görmektedir. Selüloz, polietilenglikol (PEG) ve polivinilpirolidon (PVP) üzerine
kapsamlı bir şekilde çalışmalar yapılmıştır (Hassan vd., (1993)). Transdermal
uygulama sistemleri (TDS) ve ilgili teknolojilerdeki gelişmeler,polimerik katkı
malzemelerinin TDS’ne dahil edilmesine olanak sağlayan polimer biliminin çok
yönlüğü sayesinde hız kazanmıştır.TDS'de kullanılan basınca duyarlı yapışkan
bantlar, genellikle akrilik polimerleri içerir (Sugibayashi ve Morimoto (1994)).
EHA ve AA içeren kopolimer çözelti polimerizasyonu tekniğiyle şu şekilde
gerçekleştirlmiştir: 9,3g EHA, 0,7g AA, 30mg benzoil peroksit, ve 20mL EA
azot atmosferinde üç boyunlu balonda (soğutuculu ve termometreli) karıştırılır.
Oluşan karışım 79-80 ºC’de 6 saat boyunca karıştırılır. Benzer koşullar EHA ve
AN, EHA ve MMA kopolimerizasyonu ve poli (2-etilhekzil akrilat) (PEHA)
homopolimeri sentezi için de uygulanmıştır. EHA:AN ve EHA:MMA
kopolimerizasyonlarında hammadde oranları sırasıyla; kütlece 93:7, 80:20 ve
60:40 olarak belirlenmiştir. Belirlenen koşullarda EHA:AA kopolimerinin
sentezinde AA içeriği %7’den fazla olduğu koşullarda sentez gerçekleşmemiştir.
EHA:AA, EHA:AN ve EHA:MMA kopolimerlerinin kimyasal yapıları FTIR,
PMR ve C13-NMR ile açıklanmıştır. FTIR sonuçlarına göre; ester grubundan gelen
karakteristik absorpsiyon piki 1732cm-1, 3440cm-1’de N-H gerilme piki, ve
2440cm-1’de -C≡N piki görülmüştür. PMR ve C13-NMR ve analizleriyle de yapı
analizi desteklenmiştir. PMR analizi reaktivite oranlarını tespit etmek için
kullanılır. Sırasıyla AN ve EHA monomerlerinin reaktivite oranları 0,83 ve 1,23
olarak bulunmuştur. EA ve MEK içerisindeki tüm kopolimerlerin gerçek
viskozitesi sıcaklıkla artarken toluen ve THF içerisinde düşmüştür. Kopolimerler
için şekil faktörü, tüm solventlerde ve tüm sıcaklıklarda 2,5 civarında
bulunmuştur ve bu sonuç da küresel konformasyonu işaret etmektedir. Tüm
sistemlerde etalpi-entropi dengesi gözlenmiştir.
4.Materyal ve Metot
4.1.Materyal
4.1.2Hammaddeler
4.2.Metot
4.2.1.Çözelti Polimerizasyonu
4.3.Analizler
4.3.1.Fourier Dönüşümlü Kızılötesi Spektroskopisi
Sentezlenen kopolimerler, karakterizasyonundaki FT-IR spektrumları
Perkin-Elmer 1600 spektrometresinde KBr tabletleri halinde veya kloroform
çözücüsü yardımıyla 400-4000 cm-1 bölgesinde alındı.
4.3.2.Termogravimetrik Analiz
Sentezlenen blok kopolimerlerin termik analiz (TG/DTA) çalışmalarında
bölümüzde bulunan Seiko II Exstar 6000 TG/DTA termik analiz cihazı
kullanılmıştır. Ölçümler azot atmosferinde, 20 ºC/dk ısıtma hızında, referans
olarak Al2O3 ve her bir polimer numunesinden 3-5 mg arasında kullanılarak, 30-
600 ºC aralığı taranarak, platin kapsül içerisinde yapılmıştır.
5. Sonuçlar ve Tartışma
5.1. Fourier Dönüşümlü Kızılötesi Spektroskopisi
121
110
100
90
80
%T
70
60
50
39
4000 3500 3000 2500 2000 1500 1000 650
cm-1
Name Description
ECE2 Sample 354 By FTIRLab Date Monday, September 20 2021
Şekil 5.1.
ECE1 Sample 355 By FTIRLab Date Monday, September 20 2021
ECE3 Sample 356 By FTIRLab Date Monday, September 20 2021
ECE4 Sample 357 By FTIRLab Date Monday, September 20 2021
ECE5 Sample 358 By FTIRLab Date Monday, September 20 2021
ECE6 Sample 359 By FTIRLab Date Monday, September 20 2021
2959 cm-1, 2951 cm-1 ve 2873 cm-1 pikleri C-H bağına ait gerilme pikidir.
ECE7
ECE8
Sample 360 By FTIRLab Date Monday, September 20 2021
Sample 361 By FTIRLab Date Monday, September 20 2021
5.2.Termogravimetrik Analiz
11 - 5 95
12 5 5 90 40,4
8 10 5 85 52,4
14 15 5 80
15 20 5 75
10 5 - 95 8,9
2 5 5 90 22,8
7 5 10 85 40,4
6 5 15 80 59,1
9 5 20 75 74
Şekil 5.6. Numune 1,13,3,5,4
- 5 95 29950 3,976
5 5 90 29081 3,207
10 5 85 24405 3,5
15 5 80 21625 3,753
20 5 75 23634 3,908
5 - 95 22028 3,767
5 5 90 29081 3,207
5 10 85 12830 3,48
5 15 80 13835 3,445
5 20 75 71961 3,322
Referanslar
Liu, R., Sun, Y., Gu, H., & Zhou, X. (2019). Synthesis and application
of acrylate copolymer as high ink-absorption and fast drying coating agent
for polyester fabric. Progress in Organic Coatings, 136(August), 105298.
https://doi.org/10.1016/j.porgcoat.2019.105298
Diakournakos, C. D., Xu, Q., Jones, F. N., Baghdachi, J., & Wu, L.
(2000). Synthesis of acrylic resins for high-solids coatings by solution and
separation polymerization. Journal of Coatings Technology, 72(908), 61–70.
https://doi.org/10.1007/bf02697999
Lu, X., Cao, G., Niu, Z., & Pan, Q. (2014). Viscoelastic and adhesive
properties of single-component thermo-resistant acrylic pressure sensitive
adhesives. Journal of Applied Polymer Science, 131(7), 1–10.
https://doi.org/10.1002/app.40086
Princi, E., Vicini, S., Pedemonte, E., Arrighi, V., & McEwen, I. (2005).
New polymeric materials for paper and textile conservation. I. Synthesis and
characterization of acrylic copolymers. Journal of Applied Polymer Science,
98(3), 1157–1164. https://doi.org/10.1002/app.22120
O. Chiantore, M. Guaita and M. Lazzari, Int. J. Polym. Anal.
Characterization 2, 395 (1996).
Vicini, S., Margutti, S., Princi, E., Moggi, G., & Pedemonte, E. (2002).
In situ copolymerization for the consolidation of stone artefacts.
Macromolecular Chemistry and Physics, 203(10–11), 1413–1419.
https://doi.org/10.1002/1521-3935(200207)203:10/11<1413::AID-
MACP1413>3.0.CO;2-G
Kowalski, A., Czech, Z. & Byczyński, Ł. How does the surface free
energy influence the tack of acrylic pressure-sensitive adhesives (PSAs)?. J
Coat Technol Res 10, 879–885 (2013). https://doi.org/10.1007/s11998-013-
9522-2
Li, L., Tirrell, M., Korba, G. A., & Pocius, A. V. (2001). Surface
energy and adhesion studies on acrylic pressure sensitive adhesives. Journal
of Adhesion, 76(4), 307–334. https://doi.org/10.1080/00218460108030724
Braun, D., Cherdron, H., Rehahn, M., Ritter, H., & Voit, B. (2005).
Polymer synthesis: Theory and practice: Fundamentals, methods,
experiments. In Polymer Synthesis: Theory and Practice: Fundamentals,
Methods, Experiments. https://doi.org/10.1007/b138247
Czech, Z., Czech, Z., & Milker, R. (2005). Development trends in pressure-
sensitive adhesive systems Polymer analysis View project Development
trends in pressure-sensitive adhesive systems. In Materials Science-Poland
(Vol. 23, Issue 4). https://www.researchgate.net/publication/237452462