Professional Documents
Culture Documents
DANIŞMAN
Prof. Dr. SERDAR OSMAN YILMAZ
İSTANBUL, 2021
MARMARA UNIVERSITY
INSTITUTE FOR GRADUATE STUDIES
IN PURE AND APPLIED SCIENCES
533317021
MASTER THESIS
Department of Metallurgical and Material Engineering
Thesis Supervisor
Prof. Dr. SERDAR OSMAN YILMAZ
ISTANBUL, 2021
TEŞEKKÜR/ACKNOWLEDGMENT
Lisans öğrenimimden meslek hayatıma, şimdi ise tezime verdiği çok değerli katkılardan
dolayı Prof. Dr. Mustafa Aksoy’a teşekkürlerimi borç bilirim.
Bilgi ve tecrübelerini en iyi şekilde aktaran, Marmara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitü
Başkanı Prof. Dr. Bülent Ekici ve ekibine çok teşekkür ederim.
Test çalışmalarında bana sonsuz destek veren meslektaşım çalışma arkadaşım Yüksek
Mühendis Yusuf Burak Küçüker’e teşekkür ederim.
Tez yazım aşamasında verdiği desteklerden dolayı değerli arkadaşım Yüksek Mühendis
Caner Şahin’e teşekkür ederim.
Bir an bile desteklerini üzerimden çekmeyen ve her zaman bana yol gösteren annem
Meryem Alkılınç ve babam Hüseyin Alkılınç’a sonsuz kere teşekkür ederim.
Tez çalışmalarım Covid-19 sebebi ile hayatın her noktasında olduğu gibi aksamalara
uğradı. Bana oldukça fazla değer katan çalışmamı okuyan ve okuyacak olan herkese
Özge ALKILINÇ
I
İÇİNDEKİLER
TEŞEKKÜR/ACKNOWLEDGMENT .......................................................................... I
İÇİNDEKİLER .............................................................................................................. II
ÖZET ............................................................................................................................. IV
ABSTRACT .................................................................................................................. VI
KISALTMALAR/ABBREVIATIONS ......................................................................... X
1. GİRİŞ ............................................................................................................................1
II
3.4.7.Atış testi ..........................................................................................................66
3.5. Deney Sonuçları ...................................................................................................68
3.5.1. Optik mikroskop sonuçları ............................................................................68
3.5.3 Sertlik sonuçları ..............................................................................................71
3.5.4. Aşınma deneyi sonuçları ...............................................................................73
3.5.5. Korozyon incelemeleri ..................................................................................78
3.5.6. Yüzey pürüzlülükleri sonuçları .....................................................................78
3.5.7. Atış testleri sonuçları .....................................................................................79
4. SONUÇLAR ...............................................................................................................85
III
ÖZET
Gelişen teknoloji ile birlikte kullanıcılar, daha hafif daha uzun ömürlü namluları talep
ederken klasik yöntemler yerine yeni yöntemler ile imalat yöntemleri geliştirilmektedir.
IV
pürüzlülüğü, mermi çıkış hızı ve saçma dağılımı değerleri ile de sert kromdan daha üstün
özellikler gösterdiği tespit edilmiştir.
V
ABSTRACT
The barrel is exposed to strong pressure and heat during shooting. It must show high
mechanical properties against friction, abrasion, corrosion and pressure with the ongoing
shooting. These mechanical properties are determined not only by a good design, but also
by a good material and processes which improve the mechanical properties of this
material.
While the developing technology demands lighter and longer lasting barrels,
manufacturing studies are developed with new methods instead of classical methods.
With the developing technology, the users demand lighter and longer lasting barrels, new
manufacturing methods are developed instead of classical methods.
In this study, the effects of hard chrome and oxidation coating applications on the surface
of barrel steel on metallographic, micro hardness, surface roughness, abrasion, corrosion,
shooting characteristics of barrel steel were researched. Research studies were carried out
in AKKAR Weapon Factory R&D center and Gebze Technical University Materials
Science and Engineering department. Barrel material was taken from SİJ METAL
RAVNE company and used as improved.
Samples were prepared to analyze the abrasion and corrosion behavior of barrel steel
while its surfaces were coated with hard chromium and oxide. Two different tips and
loads were used as abrasive in the abrasion tests. The corrosion behavior of the samples
was observed by conducting salt tests in accordance with TS EN ISO 9227 standard.
Metallographic analzyes were carried out with using an optical microscope. Two barrels
were manufactured to analyze the shooting characteristics of barrel steel. One of the
barrels was coated with oxidation, the other is with hard chrome. The barrels were
mounted on the same superposition rifle, and the pellet distribution, bullet exit velocities
VI
from the barrels, and inner surface quality of the barrels were determined after shooting.
It has been observed that the oxidation-coated barrel has better characteristics than hard
chrome in terms of bullet plastering, surface roughness, bullet exit velocity and pellet
dispersion after shooting tests.
VII
SEMBOLLER/SYMBOLS
VIII
: Coriolis kuvveti
u0 : Mermi ilk hızı
η : Kalibre cinsinden yiv-set açısı
D : Namlı iç çapı
d1 : Namlu ağzı iç çapı
Gpa : Gigapascal
L : Litre
IX
KISALTMALAR/ABBREVIATIONS
X
ŞEKİLLER LİSTESİ/ LIST OF FIGURES
Şekil 2. 1 Yivli namluya sahip MPT-76 piyade tüfeği görseli [7]. ................................ 4
Şekil 2. 2 Yivli Namlu Görseli [13]. .............................................................................. 4
Şekil 2. 3 Namludan çıktıktan sonraki mermi hareketi, a) yivli namlu, b) yivsiz namlu
[11].......................................................................................................................... 5
Şekil 2. 4 Yivsiz tüfek ve parçaları [17] ......................................................................... 8
Şekil 2. 5 Yivsiz namlu ve bölgeleri [14] ....................................................................... 9
Şekil 2. 6 Fe3C içerisindeki elementlerin sertliğe etkisi [26]....................................... 12
Şekil 2. 7 Farklı alaşım elementlerinin ötektoid dönüşüm sıcaklığına etkileri [1] ....... 12
Şekil 2. 8 TS 870 standardı dahilinde farklı yivsiz tüfek tasarımları, a) çifte tüfek, b)
süperpoze tüfek, c) 3 namlulu tüfek ..................................................................... 16
Şekil 2. 9 Yivsiz namlu üretim akış diyagramı ............................................................ 17
Şekil 2. 10 Namlu yiv ve setleri [10] ............................................................................ 18
Şekil 2. 11 Konvansiyonel ve poligonal namlu karşılaştırması, a) Tasarım, b) Barut
kalıntısı görüntüsü [10]......................................................................................... 18
Şekil 2. 12 Düğme yönteminde kullanılan mandrel örneği [10] .................................. 19
Şekil 2. 13 Namluda istenen yiv-set yönünün negatifi yönde hazırlanmış mandrel [10]20
Şekil 2. 14 Flow Forming malzeme akışı, namlu ve tezgâh görseli [10] ..................... 20
Şekil 2. 15 ECM makinesi tool ve işlemi tamamlanmış namlu görseli [33] ................ 21
Şekil 2. 16 Elektrokimyasal işlemede sistemin basit şematik gösterimi [32] .............. 21
Şekil 2. 17 Nem Testi Çevrimi [12]. ............................................................................ 24
Şekil 2. 18 Yüzey pürüzlülüğü ölçüm grafiği tanımlamaları [37] ................................ 30
Şekil 2. 19 Bir tribolojik sistemin şematik gösterimi [6] ............................................. 31
Şekil 2. 20 Namlu iç yüzey aşınma mekanizması [39]................................................. 32
Şekil 2. 21 Adhesiv aşınmanın oluşması, a) Bölgesel kaynak bağları, b) Malzeme
kaybının oluşması [4] ........................................................................................... 33
Şekil 2. 22 Aşınma yüzey görüntüleri, a) Aşınma başlamadan hemen önceki yüzey
görüntüsü, b) Aşınmadan sonra yüzey görüntüsü [6] ........................................... 33
Şekil 2. 23 Abrasif aşınma modelleri, a, c) İki cisimli aşınma, b, d) Üç cisimli aşınma
[6, 41].................................................................................................................... 34
Şekil 2. 24 Demir esaslı malzemede korozyon oluşum reaksiyonları [5] .................... 36
Şekil 2. 25 48 saatlik tuz testi sonucunda GX-8 Martenzitik paslanmaz çeliktan yapılmış
namlu için yüzey morfolojisi ve maksimum oyuk derinliği, a) Mikroyapı
görüntüsü, b) 3 boyutlu topografi görüntüsü [44] ................................................ 38
Şekil 2. 26 37,8 HCl çözeltisinde çelik malzeme ile gerçekleştirilen korozyon testi
sonrası SEM görüntüleri,a) Test öncesi malzeme yüzeyi (500x), b) 1 saat sonrası
yüzey (1000x), c) 8 saat sonrası yüzey çelik (1000x), d) 16 saat sonrası yüzey
(1000x), e) 24 saat sonrası yüzey (200x),f) 41 saat sonrası yüzey (500x) [45].... 39
Şekil 2. 27 Korozyona uğramış namlu ......................................................................... 41
Şekil 2. 28 Çeliğin kazımalı korozyon görüntüsü [4] ................................................... 43
Şekil 2. 29 Çeliğin yorulma korozyon görüntüsü [4] ................................................... 43
Şekil 2. 30 Çeşitli nitrokarbürizasyon işlemleri sonrası AISI 1015 malzemesi aşınma
testi sonuçları, (1-İşlemsiz, 2-Siyanür bazlı tuz ortamında kükürt ile
nitrokarbürizasyon, 3-Oksinitrokarbürizasyon, 4-Gaz nitrokarbürizasyon, 5-
Siyanür bazlı tuz banyosu ortamında nitrokarbürizasyon) [53]. .......................... 48
Şekil 2. 31 Nikel kaplamadaki fosfor miktarının sertlik değişimine etkisi [60]........... 51
Şekil 2. 32 Endotermik bir gaz ortamında çelikteki alaşım elementlerinin oksidasyon
XI
potansiyeli tablosu [62] ........................................................................................ 53
Şekil 2. 33 Su buharı ve hidrojen içeren atmosferlerde belirtilen sıcaklıklarda metallerin
oksidasyon gereklilikleri [62] ............................................................................... 53
Şekil 2. 34 Ni-Cr çeliğine karbürizasyon sonrası uygulanan oksidasyon ile meydana
gelen tane sınırı oksitleri ve tanelerde meydana gelen oksit çökeltileri mikroyapı
görüntüsü (550x) [62] ........................................................................................... 54
Şekil 2. 35 Oksidasyon sonrası 500x mikroyapı görüntüleri a) Dağlanmamış, b) %2
Nital ile az dağlanmış, c) %2 Nital ile orta dağlanmış [62] ................................. 55
XII
Şekil 3. 29 Oksidasyonlu malzemeye uygulanan tuz testinin 120. saat sonraki görüntüsü.
.............................................................................................................................. 78
Şekil 3. 30 Sert krom ve oksidasyon kaplı namlulardan mermi çıkış hızları. .............. 80
Şekil 3. 31 İç yüzeyi Sert Krom Kaplanmış Namlunun 20 Mermi atışı sonrasında oluşan
kurşun sıvanması, kırmızı ile işaretlenen koyu renkli bölgeler yüzeye sıvanan
kurşunu göstermektedir. ....................................................................................... 81
Şekil 3. 32 Sert krom kaplanmış namlunun atış sonrasında oluşan sıvanma formunun
DinoLite Digital Microscope cihazında görüntüsü (50x). .................................... 81
Şekil 3. 33İç yüzeyi oksidasyon uygulanmış namlunun 20 Mermi atışı sonrasındaki
yüzey görüntüsü. ................................................................................................... 82
Şekil 3. 34 Oksidasyon uygulanmış namlunun atış sonrasında oluşan sıvanma DinoLite
Digital Microscope cihazında görüntüsü (50x). ................................................... 82
Şekil 3. 35 Oksidasyon uygulanmış namlu ile yapılan atış testi sonucunda hedef
kağıdındaki saçma dağılımı .................................................................................. 83
Şekil 3. 36 Sert krom kaplama uygulanmış namlu ile yapılan atış testi sonucunda hedef
kağıdındaki saçma dağılımı .................................................................................. 84
XIII
TABLOLAR LİSTESİ/LIST OF TABLES
XIV
1. GİRİŞ
Silahlarda üretilen namlular, silah çeşitlerine göre değişiklik gösterir. Uzun namlu, kısa
namlu, yivli ve yivsiz olmak üzere birçok çeşidi bulunmaktadır. Namlular silahlara göre
farklılık gösterirken tüm çeşitlerinde aynı özelliklere sahip olması beklenir. Namludan
beklenen özellikler hedefe isabet, mekanik mukavemet ve uzun ömürlü kullanımdır [1-6
].
Söz konusu beklentileri sağlamak için mekanik özellikleri ısıl işlemlerle ıslah edilebilir
ve korozyona karşı direnci sağlanabilir çelikler namlu yapılmasında kullanılmaktadır.
Namlularda hedefe isabet ettirme namlunun balistik özellikleri, mekanik özellikleri
çeliğin temizliği, imalat yöntemi ve kimyasal analizi ile ilişkilidir [1- 6].
Çeliklere uygulanan ısıl işlem, katı haldeki metal veya alaşımlara belirli özellikler
kazandırmak amacıyla bir veya daha çok sayıda, yerine göre birbiri peşine zamanlanarak
uygulanan ısıtma ve soğutma işlemleri olarak tanımlanmaktadır. Isıl işlem adı altında
yapılan işlemler sertleştirme, tavlama, menevişleme, normalizasyon, sementasyon,
1
gerilim giderme gibidir [1-3].
Namlu çeliklerine uygulanan ısıl işlem kullanım alanına göre değişiklik göstermektedir.
Hafif silahlarda kullanılan yivsiz namlular ile ağır silahlarda kullanılan yivli namlulardan
beklenen özellikler farklılık gösterir bu kapsam da üretim yöntemleri de göz önüne
alınarak yapılacak işlemler belirlenir [4-7].
Çelik malzemelerde kaplama, korozyon, yüzey sertliği, aşınma ve sürtünme direnci gibi
birçok mekanik özelliklerin iyileşmek amacı ile uygulanır [1-3].
Uzun namlulu silahlar namlu, gövde, dipçik olmak üzere üç bölmeden oluşmaktadır.
Mermi namluda yer alan fişek yatağına yerleştirilir ve ateşleme sırasında büyük bir basınç
ile patlar namlu içinden hedefe doğru ilerler. Bu çalışma sistematiği göz önüne
alındığında namlu yüksek basınç, sürtünme ve aşınmaya maruz kalmaktadır [6].
Özellikle makineli silahlar baz alınıp etkili menzilleri dikkate alındığında dakikada
yüzlerce atış yapılması gerekmektedir. Buradan anlaşılmaktadır ki silahların etkili menzil
ve namlu kullanım ömürleri ile mekanik özelliklerinin doğru orantılıdır [6, 7].
2
2. MATERYAL VE YÖNTEM
2.1. Namlu
Silahın en önemli parçası olarak tanımlanan namlu, bir silahın tüm etkinliğini ortaya
koymaktadır. Namlu, silah mermisinin, istenen hedefe belirli kullanım hızında
yönlendirdiği basınca dayanıklı bir tüp olarak tanımlanmaktadır. Tüm silahların çalışma
sistematiği namluda yer alan merminin ateşlemesine dayanır [8-11].
Namlular, yivli ve yivsiz namlular olmak üzere iki temel gruba ayrılırken yivli namlular
etkili hedef ve menzilin artırılması temel ilkesini benimsemiştir. Yivli namlular,
merminin namludan daha hızlı çıkması ve hedefe isabetin artırılması amacıyla mermiye
dönüş veren yiv-setleri içermektedir[8-11]. Yivli namlularda yiv-set sayısı ve dönme
oranı kullanım amacına göre farklılık gösterebilmektedir. Bu kapsamda balistik
çalışmalar ortaya çıkmaktadır. Balistik, namlu içindeki mermi hareketinin
karakteristiğini ifade eder ve bir silahtaki namlu iç balistiği birkaç milisaniye içinde
tamamlanan bir çevrim olarak nitelendirilmektedir. Balistik çalışmalar tasarım
aşamasında olan yivli namlu için önem taşımaktadır. Balistik çalışmalar kapsamında yiv
adımı ve namlu tasarımı ortaya çıkmaktadır. Yivsiz namlular delinen namlu malzemesi
silahın tasarımı doğrultusunda son formuna getirilir. Yivsiz namlularda hedef ve menzil
namlunun doğrusallığı ve tasarımına bağlıdır. Yiv set olmayan namluların iç yüzey
sürtünme katsayısı oldukça düşük olmalıdır ki merminin namlu içerisinde ilerlerken
hızını kaybetmesini engelleyebilmelidir [8-13].
Namlu ucundan çıktığı andaki fişeğin ya da merminin hızına namlu çıkış hızı
denilmektedir. Namlu çıkış hızı, namlu boyu, yiv-set, kullanılan mermi/fişek ve namlu iç
yüzey kalitesi ile doğru orantılıdır [8-11].
Namluda yapılabilen maksimum atış sayısı namlu ömrünü belirler. Yivli silahlı
kuvvetlerin kullandığı silahlarda kullanılan namlularının TOP (Test Operations
Procedure) 3-2-045 standardı, NATO şartı olan 25.000 atışa dayanmasını şart
koşmaktadır [12]. Yivsiz namlularda bu durum TSE 870 standardının gerekliliği olan 100
atışa dayanması yeterli olmaktadır. Bu kapsamda namlular kullanım alanı ve şartlarına
göre dayanıklılıkları da değişiklik göstermektedir [14]
Uluslararası silah endüstrisinde çalışmalar genel itibariyle İtici gazlar, tasarım, kontrol
3
sistemleri ve malzeme üzerinde olmakla beraber namlu üzerine güncel çalışmalar namlu
ömrünün uzatılıp aynı zamanda namlu çıkış hızını ve atış hızını artırmak yönünde devam
etmektedir[8-11].
Ateşli silahlarda, barutun yanması sonucu meydana gelen gaz basıncı mermi çekirdeğinin
ilerlemesi için itici kuvvet oluşturmaktadır. Merminin silah içerisinde ilerlediği yol namlu
olarak tanımlanmakta ve itici güçten kazandığı kinetik enerji ile hareket
gerçekleşmektedir. Namlular, iç yüzey yapıları dikkate alındığında yivli ve yivsiz olarak
2 gruba ayrılmaktadır [8-11].
4
Şekil 2. 3 Namludan çıktıktan sonraki mermi hareketi, a) yivli namlu, b) yivsiz namlu
[11].
Yiv, namlu iç yüzeyinde bulunan spiral şekilli çıkıntı ve oyuntulardan oluşan, mermiye
namlu içinde dönüş hızı veren yapı olarak tanımlanmaktadır. Yiv, sağladığı dönme
hareketi ile merminin yüksek hızla çıkmasını ve namludan çıktıktan sonra türbülanstan
(hava akımı, sürtünme vb.) daha az etkilenerek takla atmadan ilerlemesini sağlamaktadır.
Bu sayede yiv, silahın menzili ve hasar etkisini artırmaktadır. Namludan çıkan mermi
türbülanstan etkilenirse hedeften sapmalar yaşayacak, etkili menzili azalacak ve hasar
potansiyeli düşecektir [8-11].
Hatve, yivli namluda merminin bir tam devrini tamamlaması olarak tanımlanmakta olup
silahın karakteristik özelliklerini belirlemektedir. Hatve oranı (twist rate) genel bir tabirle,
yivin eksenel mesafesinin namlu kalibresine bölünmesi ile elde edilmektedir. Silahlardan
en iyi performans alınabilmesi için yapıdaki hatve oranının stabilize edilmesi
gerekmektedir. Büyük çaplı mermiler daha fazla atalet sağlayıp stabilite meydana
getirirken uzun mermilerin stabilize edilmesi daha zordur. Bir merminin dönme hızını
hesaplanmasında hatve oranı ve namlu ucundaki çıkış hızı kullanılmaktadır [8-11, 13-18]
𝐶𝐶𝐶𝐶 2 𝑆𝑆𝑆𝑆
Hatve: 𝑥𝑥�10,9
𝐿𝐿
Bu formülasyonda;
SG: Merminin özgül ağırlığı (Kurşun çekirdek: 10,9) [13, 15, 18]
5
alınmaktadır. İç, dış yüzey sıcaklıkları, gaz basıncı, mesafe gibi parametreler balistik
karakteristik hesaplamalarında belirleyici olurken, balistik bilimi iç ve dış olmak üzere
ikiye ayrılmaktadır. Ateşleme esnasından başlayarak merminin namludan çıkarak silahı
terk edene kadar meydana gelen olaylar bütününe iç balistik, silahı terk eden merminin
hedefe ulaşana kadar gösterdiği karakteristik bütününe dış balistik ismi verilmektedir. İç
balistik hesaplamaları, barutun yanması, mermi hareketi, akışkanlar mekaniği,
termodinamik ve ısı transferi ile ilişkilendirilmektedir. İç balistik hesaplamalarında
hareket, yanma ve enerji formülizasyonları üzerinde durularak anlık hesaplamalar
gerçekleştirilmektedir. İlgili formülizasyonlar Tablo 2.1’de verilmiştir [15, 16]
İç Balistik Hesaplamaları
Unsur Formül Birimler
x : merminin namlu içinde aldığı yol,
Hareket m : mermi kütlesi,
mB x : barut kütlesi,
A : namlu kesit alanı,
V : mermi ardındaki namlu iç hacmi,
n
P
= Baϕ (z )
dz
Yanma dt Po P : namlu içindeki basınç,
Po : atmosfer basıncını,
Enerji
Ba : barutun yarılanma ömrünü,
QB : barutun birim kütlesinin enerjisini,
ϕ ( z ) : barut şekil faktörünü,
γ : özgül ısılar oranını,
WD : merminin dönmesi ve silahın geri tepmesi
için harcanan enerjiyi,
Qx : ısı transferi ile kayıp olan enerjiyi,
W (x) : birim namlu boyunda sürtünme ile oluşan
enerji kaybı
6
Tablo 2. 2 Dış balistik hesaplamaları [16]
Tablo 2. 3 TOP-3-2-045 standardına göre, bir yivli silahın onaylanabilmesi için gerekli
test adımları [12]
7
Namluların üretim yöntemleri teknolojik gelişmelerle birlikte ilerlemiş olup günümüzde
üretim geliştirme ve optimizasyon çalışmaları güncel olarak sürmektedir. Bu kapsamda
yivli namlu üretim yöntemleri kesme, düğme, dövme, sıvama, elektrokimyasal talaş
kaldırma ve elektro erozyon metodu olarak gruplandırılabilmektedir [9-11].
Şekil 2.4’ de yivsiz bir tüfeğin parçaları, Şekil 2.5’ de ise TS 870’e göre yivsiz bir
namlunun kısımları gösterilmiştir.
8
D: Namlu Dış Çapı 1: Namlu Ağzı
d: Namlı İç Çapı 2: Şok kısmı
d1: Namlu ağzı iç çapı 3: Silindirik kısım
t: Namlu et kalınlığı 4: Birleştirme Konisi
t1: Namlu ağzı et kalınlığı 5: Fişek yatağı
L: Namlu et kalınlığı 6: Fişek yatağı tabanı
Şekil 2. 5 Yivsiz namlu ve bölgeleri [14]
TS 870’e göre yivsiz tüfeklerin kullanıma uygun olması için gerekli test kriterlerine
uyması beklenmektedir. Darbe deneyleri, atış deneyleri ve güvenlik deneyleri test
kriterlerini oluşturmakla beraber, deneyler sonucunda silahta kırılma, çatlama, belirgin
deformasyonlar ve can güvenliğini tehlikeye atacak hasar kontrolleri yapılmaktadır. Bu
kapsamda yapılan atış testlerinde maksimum basınçlı fişekler ile 100 atış yapılır ve silahın
kullanıcı için güvenli olup olmadığı belirlenir. Av tüfeği namlu ömrü için tanımlanan bir
standart tespit edilememekle beraber kullanıcıların yaklaşık olarak 100.000 atış barajını
gördükleri, bu zaman zarfında artan atış sayısı ile iğne gibi parçalar değiştirilip namlunun
kullanıma devam edildiği görülmektedir. Yivsiz namlular, yivli namlulara göre kompleks
ve geliştirilmiş üretim yöntemlerine sahip değilken namlular, dolu malzemelerden derin
delme ve ardından yüzey honlama yöntemi ya da boru olarak üretilen malzemenin yüzey
işlemleri ile istenen ölçülere getirilmesiyle üretilmektedir [9-11, 19, 20].
9
amacıyla namlu iç ve dış yüzeylerine çeşitli kaplamalar uygulanmaktadır. Aynı zamanda
bu malzemelerin martenzitik mikroyapıya sahip olması, işlenebilirlik özellikleri, tok
olması, sünek olması ve kaynak/lehim kabiliyetinin yüksek olması da tercih sebepleri
arasında yer almaktadır [21, 22].
Düşük karbonlu ve yüksek alaşımlı bir çelik türü olan 32CrMoV12-10 çeliği yivli namlu
kullanımında özellikle ağır silah sanayi kullanım alanlarında karşılaşılmaktadır.
Bileşiminde ağırlıkça %3 Cr, %2 Mo ve %1 V vanadyum ihtiva eden bu çeliğin kullanım
alanlarının çoğunu savunma sanayi oluşturmaktadır. Borlama ve karbürizasyon
(karbürleme) gibi yüzey işlemleri ile aşınma ve korozyon özellikleri geliştirilen
32CrMoV12-10 çeliği uzun ömürlü bir namlu malzemesi olarak MP5 gibi silahlarda
tercih edilmektedir. Silah endüstrisinde Cr, Mo ve V alaşım elementlerinin
karakteristikleri sayesinde farklı oranlarda kullanılması ile geliştirilen çelik alaşımları ile
sıkça karşılaşılmaktadır. Silahların kullanım alanı ve üretim yöntemine göre namlu
malzemesi değişiklik göstermektedir. Bu değişiklik malzemeye ilave edilen alaşım
elementleri ile ortaya çıkmaktadır. Örneğin ağır silah sanayinde kullanılan 32CrMoV12-
10 çeliğinde V ilavesi görülmektedir, burada kullanılan V, namlunun dövülerek
üretilmesini sağlarken aynı zamanda da yüksek tokluk ve mukavemet sağlamaktadır.
Ayrıca litaratürde takım çelikleri ile namlu üretim denemeleri de mevcuttur [6, 23, 24].
10
kompozisyon ile birinci dereceden ilişkilidir. İlave edilen her bir alaşım elementinin
olumlu veya olumsuz bir katkısı olduğu dikkate alındığında her bir alaşım elementi belirli
oranlarda kullanılmaktadır. Çelikler içerdikleri karbon ve alaşım elementi miktarlarına
göre isimlendirilmektedir [1, 25].
Alaşım elementlerinin ağırlıkça toplamı %5’ten fazla olması halinde çelikler alaşımlı
çelik olarak ifade edilmektedir. Alaşım elementleri sağladığı olumlu özellikler ile belirli
oranlarda çelik yapısına katılmaktadır. Temel olarak alaşım elementleri aşağıda verilen
özelliklerden dolayı yapıya katılmaktadır;
• Mukavemetin artırılması,
• Süneklik,
Alaşımsız çeliklere demir ve karbon dışında üçüncü bir alaşım element katıldığında, ikili
Fe − Fe3C faz diyagramındaki kritik sıcaklıklar, ötektik dönüşüm noktasının yeri ve faz
bölgelerinin (α ve γ) sınırlarının değiştiği görülmektedir. Şekil 2.7’ de alaşım
elementlerinin ötektoid dönüşüm sıcaklığına etkileri verilmiştir [1, 26].
11
Şekil 2. 6 Fe3C içerisindeki elementlerin sertliğe etkisi [26]
Karbon;
Çelik alaşımlarının temel alaşım elementi olarak karşımıza çıkan karbon, yapıdaki
miktarının artmasıyla sertlik ve mukavemet önemli ölçüde artmaktadır. Ağırlıkça %0,8
karbona kadar çekme ve akma mukavemeti artarken bu değerden sonra kırılganlık
meydana gelmektedir. Bu nedenle karbon miktarının artması ile dövülebilirlik ve
kaynaklanabilirlik gibi özelliklerde kayıp meydana gelmektedir [1, 25].
Mangan;
Çelik yapısında hem cevherden hem de ayrıca ilave edilen mangan mekanik özellikleri
iyileştirme kabiliyetine sahiptir. Ağırlıkça %3 değerine kadar çelik yapısında etkin bir
mukavemet artırıcı olarak kullanılmaktadır. Sertleştirilebilirliği ve dövülebilirliği artıran
12
mangan, ana alaşım elementi olarak ta çelik yapısına katılabilmektedir [1, 25].
Krom;
Nikel;
Molibden;
Molibden, nikel ve krom ile birlikte kullanıldığında darbe tokluğunu, akma ve çekme
mukavametlerini önemli miktarda artırmaktadır [1, 25].
Silisyum;
Fosfor;
Kükürt;
Genel itibariyle istenmeyen bir alaşım elementi olarak karşılaşılan kükürt, özellikle
otomat çeliklerinde talaşlı imalat kabiliyetinin artırılması amacıyla kullanılmaktadır.
Kükürt miktarının artması ile darbe dayanımı ve süneklik düşmekte, sertleştirilebiliği
kötü yönde etkilemektedir [1, 25].
Titanyum;
Tane inceletici, sertlik artırıcı, kuvvetli karbür yapıcı özellikleri ile çelik alaşımlarında
13
kullanılmaktadır [1, 25].
Bakır;
Korozyon dayanımı ve sertliği artırması için kullanılan bakır sünekliği büyük oranda
düşürmekte ve kırılganlık meydana getirmektedir [1, 25].
Kobalt;
Hız çelikleri, yüksek sıcaklık dayanımlı çelikler için kullanılan kobalt, yüksek
sıcaklıklarda tane irileşmesini azaltmaktadır [1, 25].
Alüminyum;
Tane inceltici ve güçlü bir deoksidan olması olması ile çelik alaşımlarına katkı
sağlamaktadır [1, 25].
Bor;
Wolfram;
Niobyum;
Tane inceletici, akma mukavemetini artırma, kuvvetli karbür yapıcı özellikleri ile çelik
alaşımlarında kullanılmaktadır [1, 25].
Vanadyum;
Önemli bir tane inceltici olarak karşımıza çıkan vanadyum mukavemet artırıcı, yüksek
sıcaklık dayanımı ve sertleşebilirlik derinliğini artıran bir elementtir [1, 25].
Azot;
Ağırlıklı olarak sertliği artırmak amacıyla kullanılan azot, nitrür ve nitrürlü bileşikleri ile
aynı zamanda mekanik dayanımın ve korozyona karşı direncin artırılmasına da katlı
sağlamaktadır [1, 25].
14
Tablo 2. 5 Çeliklerin alaşımlı sayılabilmeleri için içerebilecekleri elementlerin alt
sınırları [1, 25].
Namlu, belirli bir hedefe mermi ya da fişeğin kararlı bir şekilde ulaşmasını sağlayan silah
donanımı olarak tanımlanmaktadır. Çelik malzemelerden üretilen namlular yivli ve yivsiz
namlu olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Yivli namlular, iç yüzeylerinde bulunan yiv ve
setlerden ismini alırken, yivsiz namlularda bu kısımlar bulunmamaktadır. Yiv-set sayısı
ve dönme oranı; kullanılan silaha, talep edilen özelliklere göre farklılık gösterirken, bu
namluların üretimi için birçok farklı metot kullanılmaktadır. Namluların üretim
yöntemleri teknolojik gelişmelerle birlikte ilerlemiş olup günümüzde üretim geliştirme
ve optimizasyon çalışmaları güncel olarak sürmektedir. Mevcut yivli ve yivsiz namlu
üretim yöntemleri aşağıda detaylandırılmıştır [8-10].
Şekil 2.5’de TS 870 üzerinden verilen yivsiz namlunun üretimi için birtakım sıralı
işlemler gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda iç yüzeyinde yiv ve setlerin bulunmadığı
namlu genel bir tabirle bir boruyu temsil etmektedir. Tek bir namlu ile yivsiz tüfek
oluşturulabileceği gibi TS 870 standardı kapsamında Şekil 2.8’de de verildiği gibi 2 ve 3
namlulu yivsiz tüfek tasarımlar mevcuttur [14].
Yivli namlulara göre daha klasik bir yöntem olan derin delme yöntemiyle üretilen
namlular ilave talaşlı imalat ve yüzey işlemleri neticesinde kullanıma hazır hale
getirilmektedir. Yivsiz bir namlu üretimi için baştan sona üretim şeması Şekil 2.9’da
verilmiştir [8-10, 14]
15
doğruluk verilmekte ve istenen yüzey kalitesi oluşturulmaktadır. Bu kapsamda TS 870
standardı yüzey pürüzlülüğünün maksimum Ra =0,4 µm olmasını talep etmektedir.
Yüzey pürüzlülüğüne ilave olarak işlenen yüzeylerde çatlak ve çizik gibi hataların
olmaması da talep edilmektedir. Honlama işleminden sonra fişek yatağı ve şok bölgeleri
oluşturulmaktadır [8-10, 14, 27, 28]
Şekil 2. 8 TS 870 standardı dahilinde farklı yivsiz tüfek tasarımları, a) çifte tüfek, b)
süperpoze tüfek, c) 3 namlulu tüfek
Şekil 2.5’de verilen 5 nolu bölge fişek yatağı olarak isimlendirilmektedir. Fişek yatağı,
patlama anında fişeğe yuva görevi yapan ve fişeğin ateşlenmesinin gerçekleştirildiği
bölümdür. Yüzey pürüzlülüğü fişek yatağı sıkışmalarını engelleyecek şekilde en fazla Ra
=0,4 µm olması gerekmektedir [14].
Şekil 2.5’de verilen 2 nolu bölge şok bölgesi olarak isimlendirilmektedir. Şok, yivsiz av
tüfeklerinde saçmaların daha yüksek namlu çıkış hızıyla çıkmasını sağlayarak uzak
mesafelere etkili vuruş yapabilmesi için oluşturulan namlu daraltma sistemidir. Şok iç
işleme yüzeyi en fazla Ra =0,4 µm yüzey pürüzlülüğüne sahip olmalıdır [14].
16
Hammadde
Namlu Dış
Kesme
Kaplama
Namlu İç
Delme
Kaplama
Namlu
Honlama
Birleştirme
Yivler ve setler namlu boyunca helisel bir geometri ile ifade edilen girintili ve çıkıntılı
yapılar olarak tanımlanmaktadır. Şekil 2.10’ da görüleceği gibi yivler namlunun iç
bölümünde 0,075mm ile 0,01mm boylarında helezon şekilde derinlikler olup, setler de
yivlere göre namlunun iç tarafında olan yivlerden dolayı meydana gelen çıkıntılardır. Yiv
ve setler sürtünmenin azaltıldığı, etkili menzilin ve isabetin oranının artırıldığı
uygulamalar için tercih edilmektedir [10].
17
Şekil 2. 10 Namlu yiv ve setleri [10]
a) b)
18
amacıyla çakının çoklu kesi atabilmesi amacıyla tasarım çalışmaları gerçekleştirilmiştir
[10, 29].
İşlem süresinin azalması ve işlemin nispeten düşük maliyetli olmasına karşın, broşlama
ekipmanlarının birçok yivi oluşturacağı dikkate alındığında tasarım ve maliyet gibi risk
etkenlerinin olacağı aşikârdır. Yivlendirme işleminde kullanılabilecek çakılar tasarım
açısından farklılık göstermekle beraber bu hususta belirleyici olan istenen yüzey
kalitesidir. Tek seferde bitmiş yüzey kalitesine ulaştırabilecek geometride çakılar da
bulunmaktadır [10, 29].
Bir soğuk şekillendirme yöntemi olarak ta lanse edilebilecek düğme metodu için örnek
mandrel Şekil 2.12 ’de verilmiştir.
19
kullanılan namluda istenen yiv ve set yönünün tersi yönde hazırlanılmış bir mandrel
parçası gösterilmiştir [8, 10].
Şekil 2. 13 Namluda istenen yiv-set yönünün negatifi yönde hazırlanmış mandrel [10]
Silindirik ya da konik yapıdaki simetrik parçalarda uygulanan flow forming temelde bir
soğuk plastik şekillendirme tekniğidir. Yüksek hassasiyete sahip bu yöntemde parçalar
boyları yönlerinde uzatılmaktadır. Mandrelde bulunan yüzey formu, silindirik
malzemenin iç yüzeyinde zıt yapısını meydana getirecek olup talaşlı imalat ihtiyacını
ortadan kaldırabilmektedir. Yöntemle ilgili olarak yivli namlu oluşum aşaması Şekil 2.
12’ de verilmiştir [10, 31]
20
istenen parçaların üretilmesinde tercih edilmektedir. Metot, malzemelerin metalurjik
özelliklerini değiştirmemesi, minimum takım aşınması, hızlı olması gibi sağladığı
avantajları ile başta savunma, havacılık, silah ve otomotiv endüstrisinde bilinirliği ve
kullanımı artan metot uygun ortam ve koşullarda tüm sertlikteki malzemelere
uygulanabilmektedir. İşlem görecek malzeme için herhangi bir mekanik zorlanmanın
olmadığı metot temelde anot-katot ilişkisi ve elektroliti içermektedir. Anot işlenecek
parça, katot ise takım, tool ya da fikstür olarak adlandırılan aparattır. NaCl, NaOH,
NaNO3 gibi elektrolitler kullanılarak gerçekleştirilen metotta katot parçanın anot
malzemeye tasarımı dahilinde hareketlendirilerek, elektrolit akışı vasıtası ile anot
malzeme yüzeyinden parça koparılıp uzaklaştırılması esasına dayanan sistemde ark
oluşmaması için koparılan parçaların malzeme yüzeyinden uzaklaştırılması
gerekmektedir [32, 33].
21
Elektro erozyon metodu ile Yiv-Set açılması
Elektroerozyon yöntemi, genel itibariyle talaşı imalatın, tolerans, üretim maliyeti, işleme
zamanı gibi uygun olmadığı durumlarda tercih edilen bir yöntem olarak karşımıza
çıkmaktadır. Tüm elektrolitik sistemlerdeki gibi anot-katot ilişkine bağlanan yöntemde,
dielektrik özellik içeren deiyonize su vb. gibi sıvı içerisinde, yüksek frekans-gerilim
ilişkisi sonucu anot malzemeden parça koparmasıyla işlem gerçekleştirilmektedir.
Sistemdeki sıvı ile anot malzemeden koparılan parçalar uzaklaştırılmaktadır. Bu yöntem
ile namlu üretimi gerçekleştirilebilir olup yöntemin dezavantajı meydana gelen ark ile
takım aşınması ve ısıl gerilmelerdir [34,-36].
Silahlara uygulanan testler namlunun yivli ve yivsiz olması ve kullanım alanına göre
değişiklik göstermektedir. Örneğin yivli bir av tüfeği ile yivli bir askeri tüfeğe uygulanan
testler aynı değildir. Bu ayrım ağır silah sanayi ve hafif silah sanayi olmak üzere ayrılır.
22
Namlu içinde, barutun yanması ve merminin hareketi, termodinamik, akışkanlar
mekaniği ve ısı transferi ile ilgilidir. Cook-off testinden başarı ile geçebilecek silah
tasarımı için gerekliliklerin belirlenmesinde iç balistik hesaplamaları devreye girecektir.
Böylelikle namlunun tasarımı için gerekli olan kütle (namlu et kalınlığı, uzunluğu vb.),
malzeme özellikleri, kaplama özellikleri tespitinde yol gösterecektir. Test kapsamında
uygulanacak iç ve dış balistik hesaplamalar Tablo 2.1. ve 2.2’de verilmiştir [12, 16].
Olumsuz koşullar
Kullanımlarının doğası gereği silahlar, zorlu çevre şartlarında çalışmak zorundadır. TOP-
3-2-045 standardı kapsamında silahlar olumsuz koşul testlerine tabi tutulmaktadır.
Bu testler; aşırı sıcaklık testi, nem testi, su püskürtme (yağmur) testi, kum ve toz testi,
çamur testi, tuzlu suya daldırma testi, tuz sisi testi, buzlanma testi, güneş radyasyonu testi
olarak sınıflandırılmaktadır [12].
23
Silahlar pek çok farklı şart ve ortamda aşırı yüksek veya düşük sıcaklıklara maruz
kalabilir. Bu sebepten ötürü silahlara aşırı sıcaklık testi kapsamında; yüksek sıcaklık ve
düşük sıcaklık testi uygulanmaktadır. Yapılacak testlerde kullanılması önerilen minimum
mühimmat gereksinimleri aşağıda belirtilmiştir [12].
Kum ve toz testinde, silahların çalışması gereken doğal ortamların bir parçası olan kum
24
ve toz ortamlarında silahların test edilmesi olarak tanımlanmaktadır. Doğal olarak oluşan
kum ve toz, partikül boyutu ve kimyasal bileşim açısından büyük değişkenlik
göstermektedir. Toz karışımının bulunduğu haznede belirli zaman aralıklarında toplam
200 atış yapılarak gerçekleştirilecek kum ve toz dağılım hızları ve silahlarda meydana
gelecek mekanik arızlar ile test sonuçları yorumlanmaktadır [12].
Çamur testinde, çamurun silah performansı üzerindeki etkileri belirlenmektedir. Test iki
aşamalıdır. Birinci aşamada, silahın sıvı çamura daldırılması ve hemen ardından silah
ateşlemesidir. İkinci aşama ise silahı ateşlemeden önce çamurun kurumasına izin
verilmesi ile gerçekleştirilmektedir. Oda sıcaklığında yapılacak testin her bir aşaması için
50’şer atış gerçekleştirilecek atışlar sonrası sonuçlar değerlendirilmektedir [12].
Tuzlu suya daldırma testi ile ortamın silah performansı üzerindeki etkileri
incelenmektedir. Silahlar hem operasyonlar sırasında hem de deniz taşıtında nakliye gibi
tesadüfi durumlar için tuzlu suya maruz kalmaktadır. Test, tek bir daldırma ve ardından
10 günlük bir süre boyunca yapılan ateşlemelerden oluşur; daldırma sayısı ve test süresi
isterlerse göre şekillendirilmektedir [12].
Tuz sisi testi ile ortamın silah performansı üzerindeki etkilerini test edilmektedir. Silahlar
çeşitli tuzlu ortam operasyonları ve taşımacılığı sırasında atmosferde yüksek seviyelerde
tuza maruz kalmaktadır. Standart prosedür, toplam 48 saat tuz-sise maruz kalma ve 48
saat kurutma için iki 24 saatlik maruziyet ve iki 24 saatlik kurutma periyodu
kullanılmaktadır [12].
Buzlanma testi, bir silahın dondurucu yağmur veya dondurucu çiselemenin ürettiği
buzlanmaya maruz kaldıktan sonra çalışabilirliğini tespit etmektedir. Test akabinde her
bir silah için 50 atış gerçekleştirilmekte ve sonuçlar yorumlanmaktadır [12].
Güneş radyasyon testi silah, kullanımının her aşamasında maruz kalınan güneş ışınları
simüle edilmesi amacıyla gerçekleştirilmektedir. Olumsuz etkiler hem termal etkilerden
hem de aktinik etkilerden kaynaklanmaktadır. Termal etkiler, hareketli parçaların
bağlanmasına veya gevşemesine ve mukavemet ve elastikiyette değişikliklere neden olan
farklı genişlemeyi içerebilmektedir. Aktinik etkiler, kompozitlerin, boyaların ve yüzey
bileşiklerinin bozulmasını ve ayrıca yağlayıcıların özelliklerindeki değişiklikleri
içerebilmektedir. Ortam sıcaklığı 49°C sıcaklıkta üç günlük döngü (üç 24 saatlik döngü)
gerektirmektedir. Güneş radyasyonuna maruz kalmanın sonunda, silahlar iklimlendirme
25
odasından çıkartılır ve her biri incelenmektedir. Ortama maruz kalan test silahındaki
herhangi bir değişikliği veya hasarı incelenmektedir [12].
Tıkalı (engellenmiş) namlu (blocked barrel) testinde, silahın tıkalı bir namluda
ateşlenmesi durumundan kaynaklanan insan ve silahta meydana gelebilecek hasarın
analizi gerçekleştirilmektedir. Çamur, kar vb. durumlarda oluşabilecek tıkanma
senaryolarının gerçekleştirilmesi için yapılan test uygulamasında namlunun 50mm içine
kadar gres sürülüp tek 1 atış yapılmaktadır. Atış testi namluya sızma yapmayacak şekilde
su doldurulup gerçekleştirilmektedir. Testin tamamlanmasının ardından hasar analizleri
yapılarak test sonuçları yorumlanmaktadır [12].
Avcılık, spor vb. amaçlarla kullanılan yivsiz tüfekler/silahlar için Türkiye’de TS 870,
uluslararası platformlarda ise CIP, SAAMI gibi standartlar kullanılmaktadır. Testler
kapsamında silahların, görsel, ölçüsel, fonksiyonel ve performans ölçütlerinin
standartlara uyum sağlayıp sağlamadığının kontrolü yapılmaktadır. Öncelikli olarak
görsel muayene gerçekleştirilir ve namlunun kalitesini etkileyecek deformasyon, darbe
ve çizik gibi yüzeyde herhangi bir kusur bulunmaması gerekmektedir. TS 870
kapsamında yivsiz tüfeklerde kullanılan test yöntemleri aşağıda belirtilmiştir [14].
Boyut muayeneleri
Çeşitli mastar ve ölçüm aletleri ile gerçekleştirilen boyut muayenelerinde, namlu iç çapı,
26
salgı, yüzey pürüzlülüğü, fişek yatağı ve kilitleme boşluğu gibi ölçümler
gerçekleştirilmektedir. Üretilen tüfekler, belirtilen boyut ve toleranslarda yapıldığının
belirtilmesi gerekmektedir. Özel kalibreli tüfeklerde uygun mastar ve ölçü aletleri
kullanılır [14].
Namlu iç çap muayenesinde, üreticinin belirtmiş olduğu teknik resimden en fazla 0,1
mm sapmasına izin verilebilirken, ölçümler iç çap mikrometresi, iç çap ölçüm cihazı vb.
cihazlar ile gerçekleştirilmektedir [14].
Kilitleme boşluğu, yivsiz av tüfeklerinde ateşleme öncesinde geçmez (no go) mastarlarla
kontrol edilmektedir [14].
Test yöntemleri
Ölçüsel ve görsel kontrollerinde herhangi bir problem ile karşılaşılmayan silahlar
fonksiyonel ve performans deneyleri için testlere tabi tutulmaktadır. Tetik düşürme, atış
deneyleri ve darbeye dayanıklılık deneylerinden oluşan bu testler ile ilgili detaylı bilgiler
aşağıda verilmiştir [14].
Tetik dürüme deneyi, ateşleme için tüfek üreticisinin beyan ettiği değerin kontrol
edilmesi amacıyla tetik düşürme cihazı ile gerçekleştirilmektedir [14].
Atış deneyleri, tüfeğin performansını ortaya koymak amacıyla normal atış olarak
gerçekleştirilmektedir. Atış deneyleri kapsamında yüksek basınçlı (sürşarj) atış deneyi,
saçma dağılım ve isabet deneyi, atışa dayanıklılık deneyi yapılmaktadır [14].
Yüksek basınçlı (sürşarj) fişek testinde, tüfek bir aparata yerleştirilir. Deneye tabi tutulan
her bir namlu için 1 atış gerçekleştirilmektedir. Atış sonrasında tüfek aparattan
27
çıkartılarak parçalarda herhangi bir deformasyon olup olmadığı ve kilitleme boşluğunun
mastar ile kontrolü yapılmaktadır [14].
Saçma dağılım ve isabet deneyi; numune tüfeklerde namlu ucundan yatay doğrultuda 35
mm düşey olarak yerleştirilen 760 mm çapındaki hedef dairesine 6 numara saçmalı fişek
Pmax = Azami ortalama basınç değerindeki av fişeği ile birer defa atış yapılmak suretiyle
gerçekleştirilir. Atış sonuçları Tablo 2.7‘ de değerlere göre değerlendirilmektedir. Atışlar
kapalı alanlarda 35 m, açık alanlarda ise 25 m mesafeden gerçekleştirilmedir [14].
-Namlu ekseni yatay konumda olacak şekilde, sırtı (tetik tertibatı yukarıda olacak şekilde)
üzerine ve tetik tertibatı aşağıda olacak şekilde üzerine,
-Namlu ekseni yatay konumda olacak şekilde, sağ ve sol yan üzerine sırasıyla düşürülür.
Her bir deney için sadece patlatma olmaması durumunda olumlu sonuç alındığı kabul
edilmektedir [14].
Dönme testinde, ‘Güvenli Taşıma’ modundaki tüfek, düşey bir yüzeye yaslanmış ve
dipçiği zemine dayalı vaziyette iken, serbest bir şekilde beton zemin üzerindeki 25 mm
kalınlığında bir plastik döşeme üzerine düşürülmektedir. Tüfek bir kez sağ ve sol tarafına
28
düşecek test gerçekleştirilmelidir. Tüfek, bu teste tabi tutulduğunda fişeği
ateşlememelidir. Her bir deney için sadece patlatma olmaması durumunda olumlu sonuç
alındığı kabul edilmektedir [14].
Namlu yüzey pürüzlülük ölçümü, optik metotlar ve profilometre, yüzey pürüzlülük ölçüm
cihazı gibi temaslı metotlarla kontrol edilmektedir [37].
Yüzey pürüzlülüğü ölçümü genel bir tabirle referans bir düzleme göre gerçekleştirilen
yükseklik değişimi kontrolü olarak tanımlanmaktadır. Bir veya birbirine paralel birden
fazla çizgi doğrultusunda, aynı çizgi üzerinde ölçümler gerçekleştirilerek yüzey
pürüzlülük haritalandırmaları gerçekleştirilmektedir. Ölçüm sonuçlarında standartlar
dahilinde belirlenmiş tanımlamalar aşağıda verilmiştir [14, 37]
Ra: Profil boyunca ortalama çizgiden dikey sapmanın mutlak değerlerinin aritmetik
ortalamasıdır [14, 37].
29
Şekil 2. 18 Yüzey pürüzlülüğü ölçüm grafiği tanımlamaları [37]
Çeşitli ortam ve mekanik sürtünme koşullarında çalışan parçalar zaman içerisinde mevcut
aşınma ve korozyon karakteristiklerini ortaya koymaktadır. Bu karakteristikler
çerçevesinde malzeme kullanım ömrü gibi belirleyici özelliklerin artırılması için
çalışmalar her geçen gün sürdürülmektedir [4].
Genel anlamda aşınma malzeme yüzeylerine temas eden karşıt malzemelerin fiziksel,
kimyasal ve mekanik etkileri sonucunda meydana gelen malzeme kayıpları ve istenmeyen
malzeme yüzey değişimleri olarak tanımlanmaktadır. Aşınmanın meydana gelebilmesi
için mekanik etki ile malzeme kaybı ön koşul olarak belirtilmektedir. Aşınma miktarı,
ortam, aşınma mekanizması, yük, malzeme cinsi, aşınma hızı, yüzey özellikleri ve
sıcaklık gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik göstermektedir [4, 6, 38].
Aşınma bir sistem (tribolojik sistem) olarak tanımlandığında; ana malzeme (aşınan), karşı
malzeme (aşındıran), ara malzeme, yük ve hareket bileşenleri aşınmanın temel unsurunu
oluşturur [4, 6, 38].
30
Şekil 2. 19 Bir tribolojik sistemin şematik gösterimi [6]
Namlu, silahın en önemli parçası olarak tanımlanmakta ve tüm silahın neredeyse 3’te 1
maliyetini oluşturmaktadır. Birçok silah için namlu ömrü aynı zamanda silahın da ömrünü
nitelemektedir. Namlu aşınma mekanizmalarının incelenmesi, namlu ömrünün tahmin
edilmesi ve belirlenmesi adına önem taşımaktadır. Namlu yüzeyinde meydana gelen
aşınma namlu iç çapının artmasına neden olmaktadır. Bu da silahın iç balistik
performansını düşürmektedir. Geçmiş çalışmalarda namlularda meydana gelen aşınmanın
hesaplanması için 7 ve 11 parametreli bağıntılar oluşturulmuştur. Namlu iç yüzeyine
hasar veren çeşitli faktörler arasında sıcaklık temel etken olarak gösterilmekle beraber
diğer etkenler kimyasal ve mekanik etkiler olarak tanımlanmaktadır. Sıcaklık, namlu
yüzeyinin yumuşaması, namlu yüzeyinde termal dönüşüm meydana gelmesi ve yüzeyin
ergimesi gibi etkileri ortaya koymaktadır [39, 40].
31
Sıcaklık değişimi ile keskin faz değişimleri meydana gelmektedir. Namlu iç yüzeylerinde
en çok yaşanan aşınmanın ergime ile meydana geldiği belirtilmektedir. Çok sayıda
deneysel çalışma namluda en fazla aşınmanın yiv başlangıcında olduğunu ortaya
koymaktadır [39, 40].
Literatürde yapışma olarak ta adlandırılan adhesiv aşınma, iki malzemenin birbiri üzerine
yapışıp kayma hareketi yaparken küçük parçacıkların yüzeyden kopmasıyla ve transfer
olmasıyla oluşmaktadır. Transfer olan parça karşıt parçanın yüzeyine yapışarak
kaynaklanarak sertleşme işlem örneği oluşturmakta ve bir film tabakası meydana
getirmektedir. Bu film tabakalarının kopmasıyla birlikte temas eden yüzeylerde kaynak
bağları oluşmaktadır [4, 6, 38].
Teorik olarak karşılıklı çalışan yüzeylerdeki düzensizlikler sebebiyle temas etmekte olan
malzemeler, yük uygulaması ile birçok noktadan temaslı hale gelmektedir. Temaslı yüzey
miktarının artması ile birlikte malzeme süreksizlikleri ya da düzensizlikleri bölgesel
yüksek basınç meydana getirmekte ve film tabakalarının kopmasına neden olmaktadır.
Geçmiş dönem çalışmaları adhesiv aşınmanın aşınma mekanizmalarının temelini
oluşturduğunu belirtmektedir [4, 6, 38].
32
Şekil 2. 21 Adhesiv aşınmanın oluşması, a) Bölgesel kaynak bağları, b) Malzeme
kaybının oluşması [4]
Abrasiv aşınma, bir malzemenin kendisinden daha sert bir malzeme tarafından temas
halindeyken kayması ile meydana gelen aşınma mekanizmasıdır. Çok hızlı ilerleyen bir
aşınma olan abrasiv aşınmanın karakteristiği yumuşak malzemenin yüzeyinde belirgin
çizgiler şeklinde meydana gelmekte ve sert malzemenin daha yumuşak malzemeden
malzeme koparmasıyla açıklanabilmektedir [4, 6, 38, 41].
Abrasiv aşınma, çok hızlı hasara neden olan önemli bir aşınma türüdür. Malzeme sertlik
özellikleri, zaman ve yük, abrasiv aşınma için belirleyici özellikler olmakla beraber
malzemelerin mikroyapısal özellikleri, şekilleri ve tane boyutları da önem arz etmektedir.
Belirleyici özelliklerin optimum seviyelerde tutulmasıyla abrasiv aşınmadan meydana
gelecek hasarlar minimize edilebilmektedir [4, 6, 38, 41].
Abrasiv aşınma iki ve üç elemanlı olarak sınıflandırma yapıldığında; iki elemanlı abrasiv
aşınma sistematiğinde yalnızca sürtünen iki yüzey arasında yüzeyden malzeme
33
kaldırılmasını içerirken, üç elemanlı abrasiv aşınma sürtünen iki yüzeyin arasına giren
kopmuş sert partiküllerin de dahil olduğu sistematik olarak tanımlanmaktadır. Kopmuş
sert partikül kayma ve/veya yuvarlanma hareketi yaparak sisteme dahil olmaktadır.
Abrasiv taneciklerin metal yüzeyini mikro boyutta kazıması plastik olarak şekil
değiştirmiş aşınma izleri meydana getirse de malzeme kaybına neden olmaz [4, 6, 38, 41].
a) b)
c) d)
Şekil 2. 23 Abrasif aşınma modelleri, a, c) İki cisimli aşınma, b, d) Üç cisimli aşınma
[6, 41]
Ağırlık farkı metodu hem hassas sonuçlar vermesi hem de metodun ekonomik olması ile
aşınma çalışmalarında en çok tercih edilen ölçüm metodudur. Duyarlılığı yüksek (10-3,
10-4 gibi) hassas teraziler kullanılarak yapılan ölçümlerde elde edilen ağırlık değişimleri
ile belirli sürtünme mesafesine göre aşınma miktarı hesaplanabilirken yine birim alanda
34
meydana gelen ağırlık değişimi de hesaplanabilmektedir. Aşınma miktarı hacimsel olarak
hesaplanmak istenirse malzemenin yoğunluğu ve numune üzerine uygulanan yük,
sürtünme mesafesi ve yüke karşılık gelen hacim kaybından yola çıkılarak ağırlık kaybı
hesaplanabilir. Hesaplamalar ile ilgili formülizasyonlar aşağıdaki tabloda verilmiştir [4,
6, 38].
Birimler Hesaplamalar
Wa: Aşınma oranı (mm3/Nm)
G : Ağrılık kaybı (mg)
M : Yükleme ağırlığı (N) Wa = G/dxMxS
S : Sürtünme mesafesi (m)
D : malzeme yoğunluğu (mg/mm3)
Wr: Aşınma direnci (aşınma oranı ile ters Wr = 1/Wa
orantılıdır)
Kalınlık farkı metodu aşınma yüzeyinde meydana gelen boyutsal değişimin tespitine
dayanmaktadır. Aşınma öncesi yüzey kalınlığı ve aşınma sonrası yüzey kalınlığı
arasındaki farkın tespitini esas alan yöntem ile hacimsel kayıp hesaplanabilmektedir.
Hacimsel kaybın hesaplanması ile birim hacimdeki aşınma miktarına ulaşılmış
olunacaktır. Hacimce kaybın ölçülmesi ile aşınmanın nasıl meydana geldiği hakkında
yorum yapılamayacak olup sadece aşınmanın oranı ölçülebilecektir [4, 6, 38].
İz değişim metodu
Radyoizotop metodu
Diğer aşınma ölçüm yöntemlerine göre daha spesifik olan radyoizotop metodu, aşınan
yüzeyin proton, nötron ve yüklü atom parçacıkları tarafından bombardıman edilerek
35
radyoaktif hale getirilmesi ile gerçekleştirilmektedir. Ekonomik olmaması nedeniyle çok
yaygın olmayan ölçüm yöntemi ölçüm hassasiyeti ile avantaj sağlamaktadır [4, 6, 38].
36
verilmiştir. Bu reaksiyonun sonunda, son olarak 2Fe(OH)3 tepkimesiyle demir(III)
hidroksite (hidratlaşmış demir(III) oksit Fe2O3.xH2O pas olarak bilinir) dönüşür. Ancak
uygulamada reaksiyonlar bu kadar net gerçekleşmemektedir. Sulu çözeltilerde demirin,
korozyonu sonucunda Fe2+, HFeO2, Fe3+, FeOH + FeO4- çözünen iyonlarını ve FeO, Fe3O4,
Fe2O3, Fe(OH)2, Fe(OH)3 katı bileşiklerini verdiği bilinmektedir [43].
Tepkimenin sol tarafında yer alan bileşenlerin enerjisi veya serbest enerjileri toplamı
(ΔGsol), sağ tarafındakilerin enerjisinden (ΔGsag) fazla ise reaksiyon soldan sağa
kendiliğinden gelişir. Sonuç olarak demir çözünür, oksijen indirgenir. Bu olay, suyun
yüksekten alçağa veya ısının sıcaktan soğuğa doğru doğal akışına benzer biçimde
meydana gelir [42, 43].
Metalik malzemeler, yüksek sıcaklık içeren birçok uygulamada korozif ortamlara maruz
kalmaktadır. Ateşli silahlarda da yüksek sıcaklık içeren bir uygulama olarak ateşleme
sonrasında korozyon görülebilmekte ve malzeme direncinin etkilendiği bilinmektedir
[43].
Ateşli silahlarda en yaygın korozyon şekli, daha çok nemli ve sulu ortamlarda oluşan pas
ve basit demir oksitlerdir. Yağmur ve kar gibi doğa olaylarından da meydana gelen
korozyon, bazı insanların çok asidik tere sahip olmaları nedeniyle silahlara dokunmasıyla
da hasar oluşturabilmektedir. Bu faktörlerin hiçbiri tamamen ortadan
kaldırılamadığından, kullanıcılar silah kullanımından sonra korozyona karşı bariyer
olarak birtakım temizlikler yapmaktadır [44-46].
Namlu iç yüzeyinde oluşan korozyon, dış yüzeye göre çok daha tahrip edici durumdadır
[44-46].
Ateşli silahlarda yüzlerce yıldır itici güç olarak siyah barut kullanılmaktaydı. Bu
silahlarda ateşlemeden sonra kalan kalıntı o kadar higroskopiktir ki ateşlemeden hemen
sonra korozyon başlamaktadır. Bu nedenle kullanıcılar namluları korozyona uğramaması
için mümkün olan en kısa sürede sıcak su ile yıkamaları gerekiyordu. Silah üreticileri 100
yıldan biraz uzun yapmıştır. Bu yöntemde zamanla ateşlendikten sonra klorür
bileşiklerinin namlu iç yüzeyinde nem çektiği ve korozyon oluşturduğu tespit edilmiştir.
Siyah barutta olduğu gibi mümkün olan en kısa sürede sıcak su ve sabun ile temizlenmesi
gerekliliği belirtilmiş ve zaman içerisinde zaman önce korozyon oluşturma karakteristiği
biraz daha düşük olan klorat içeren dumansız tozlara geçiş temizleme solüsyonları
37
geliştirilmiştir. Yıllar içerisinde klorat içermeyen primerler geliştirilmiş ve bugün hemen
hemen tüm kullanımlarda aşındırıcı olmayan barut ve primerler kullanılmaktadır. 19.
Yüzyılın ikinci yarısından itibaren namlularda ve kritik parçalarda alaşım çeliklerinin
kullanılması ile beraber malzeme özellikleri geliştirilmiş, buna rağmen korozyon
konusunda problem görülebilmekte ve önleyici çalışmalar güncel olarak sürmektedir [44-
46].
Şekil 2. 25 48 saatlik tuz testi sonucunda GX-8 Martenzitik paslanmaz çeliktan yapılmış
namlu için yüzey morfolojisi ve maksimum oyuk derinliği, a) Mikroyapı görüntüsü, b) 3
boyutlu topografi görüntüsü [44]
38
Şekil 2. 26 37,8 HCl çözeltisinde çelik malzeme ile gerçekleştirilen korozyon testi
sonrası SEM görüntüleri,a) Test öncesi malzeme yüzeyi (500x), b) 1 saat sonrası yüzey
(1000x), c) 8 saat sonrası yüzey çelik (1000x), d) 16 saat sonrası yüzey (1000x), e) 24
saat sonrası yüzey (200x),f) 41 saat sonrası yüzey (500x) [45]
Korozyon, farklı malzeme türlerinde, farklı çevre ve etkileşim şartlarından dolayı, farklı
şekillerde ortaya çıkmaktadır. Bu kapsamda korozyon ortaya çıkan malzemelerin yüzey
özellikleri, kütle kaybı ve mekanik özellik kayıpları dikkate alınarak birtakım
sınıflandırmalar yapılmıştır [5].
39
3.2.1.1. Homojen dağılımlı korozyon
Galvanik korozyon, iletken bir ortamda, elektrot potansiyelleri farklı olan 2 malzemenin,
potansiyel farklılığından kaynaklanan bir korozyon türüdür. Ortamdaki daha soy ve
dayanıklı olan malzeme katot, daha aktif olan malzeme anot olarak tanımlanmaktadır.
Ortamda anot olarak tanımlanan malzeme korozyona uğrayan malzeme olarak ortaya
çıkmaktadır. Bu korozyon türünün önlenmesi için alınacak en önemli önlemlerden birisi
galvanik seriye göre elektrot potansiyelleri birbirine yakın malzemelerin kullanılmasıdır.
Katodik koruma ve inhibitör ilavesi diğer popüler önlemler olarak ön plana çıkmaktadır
[5, 47].
Çukurcuk korozyonu
Çukurcuk korozyonu, oyuklar şeklinde malzeme yüzeyinde kendine yer edinen lokal bir
korozyon türü olarak tanımlanmaktadır. Malzemenin içindeki bulunduğu ortamdaki
iyonlar ile malzemenin bir bölgesinin galvanik ikili oluşturmasıyla ortaya çıkan bu
korozyon türü çoğunlukla parça delindiğinde tespit edilen, gizlice oluşan ve en tehlikeli
korozyon türü olarak lanse edilmektedir [5, 47].
Çukurcuk korozyonu özellikle NaCl, CaCl2, MgCl2, AlC3 ve NaBr içeren ortamlarda
görülmektedir. Bu korozyon türü için alınacak en önemli önlemlerden birisi malzemelere
yapılan alaşım elementi ilavesi ile korozyona karşı direncin artırılmasıdır [5, 47].
40
Şekil 2. 27 Korozyona uğramış namlu
Aralık korozyonu
Aralık korozyonu, metal yüzeyinde bulunan bir süreksizlikte (çatlak, aralık vb.)
gerçekleşen ve korozyon olayının belirli dar bölgeler üzerinde yoğunlaşmasıyla ortaya
çıkan korozyon türüdür. Oluşum sebebi çukurcuk korozyonu ile benzerlik gösteren
korozyon türünde bahsi geçen aralık sıvıyı içine alabilecek kadar geniş fakat akıp
gitmesini önleyecek kadar da dar olmalıdır. Bu sayede süreksizliklerde sabit kalan sıvı
oksijen geçişini engeller ve dolayısıyla anodik karakteristik gösterir. Süreksizliğin
çevresindeki bölgeler ise kotodik karakteristik göstermektedir. Perçinli civatalar gibi
bölgesel farklılık oluşan malzemelerde sıkça gözlenebilen bu korozyon türünü önlemek
için en etkili yöntem malzeme ve proses tasarımının güçlendirilmesidir [5, 47].
Seçici korozyon
Bir metal alaşımının içindeki bir bileşenin uzaklaşması olarak tanımlanan seçici (seçimli)
korozyon, malzemenin dayanımını büyük oranda azaltmaktadır.
Tane sınırları korozyonu, korozyon olayının malzemenin tane sınırlarına yakın bölgelerde
gerçekleşmesi olarak tanımlanmakta ve tane sınırları ile diğer bölgeler arasındaki gerilim
farkından meydana gelmektedir.
Ergiyik metal katılaşmaya bırakıldığında morfolojisi kristal bir yapı haline gelmektedir.
Oluşan kristal yapı çok sayıda taneden meydana gelmekte ve dolayısıyla tane sınırları
41
oluşmaktadır. Tane sınırlarındaki tane yapısı sınır içlerindeki tane yapısına göre daha
düzensiz olmakla beraber korozyona karşı direnci daha düşüktür. Tane sınırları ve diğer
bölgelerin gerilim farklılığından meydana gelen bu korozyon zaman içerisinde taneler
arasındaki bağ bozulmaktadır. Bu korozyona karakteristik bir örnek olarak östenitik
paslanmaz çelikler verilebilmektedir. Tane sınırlarında Cr miktarı çok az olmakla beraber
bu bölgeler Cr elementinin azlığından dolayı korozyona karşı zayıflardır. Tane sınırı
korozyonu için bir diğer karakteristik örnek te 18-8 paslanmaz çeliklerdir. Korozyona
karşı ciddi direnç gösteren paslanmaz çelikler, 500-800°C sıcaklığa ısıtıldığında
korozyona karşı duyarlı bir hale gelmektedir. Yüksek krom içermesi ile korozyona karşı
yüksek dayanım gösteren paslanmaz çeliklerde belirtilen sıcaklığa ısıtılması ile tane
sınırlarında krom oranında fakirleşme görülmektedir. Kalan kromlar da karbon ile tane
sınırlarında bileşik oluşturduğu ve yapı kromun azalmasından dolayı korozyon açısından
direncini yitirdiği geçmiş çalışmalarda tespit edilmiştir. Çeliklerde tane sınırı
korozyonunu önlemek için çeşitli yöntemler önerilmektedir. Bunlar ısıl işlem, stabilizatör
alaşım elementlerinin ilavesi ve C oranının düşürülmesidir [5, 47].
Gerilimli korozyon
Gerilmeli korozyon; başlıca buharlı kazanlar, yüksek basınçlı kaplar, içten yanmalı
motorlar gibi hem yüksek gerilim hem de korozif çalışma ortamında kullanılan
donanımlarda görülebilmektedir. İç ve dış gerilmeler sonucu oluşmuş çatlakların korozif
ortam etkisi ile birlikte malzeme yüzeyinden başlayan korozyon, zamanla malzeme
içlerine kadar ulaşabilmektedir. Sonuç olarak gerilimli korozyon bir malzeme üzerinde
aynı anda hem mekanik gerilimlerin hem de korozif ortamın etkisiyle ortaya çıkmaktadır.
Gerilimli korozyonun başlıca karakteristik özelliği malzeme ve ortam arasındaki
uyumdur. Bu karakteristik pirinç ve paslanmaz çelik ile karşılaştırılabilmektedir. Pirinç
amonyum içeren ortamlarda duyarlılık gösterirken klor içeren ortamlardan hemen hemen
hiç etkilenmez. Paslanmaz çeliklerin davranışı pirinçlerin davranışının tam tersidir.
Literatürde endüstride gözlenen kırılma olaylarının %22’ sinin gerilimli korozyondan
kaynaklandığı ifade edilmektedir [4-6].
Kazımalı korozyon
42
halindeki iki yüzeyin yük altında oluşan titreşim sebebiyle meydana gelen kazımalı
korozyon, oksit kalıntıları tarafından çevrelenen yüzeyde oyuklanma korozyonu gibi
kendi kendini geliştirerek ilerlemektedir. Oluşan oksit kalıntıları abrasiv karakterli
olmasından dolayı etkili bir aşınma hızı görülmektedir [4-6].
Yorulma korozyonu
43
Yüksek sıcaklık korozyonu
Yüksek sıcaklık korozyonu, metallerin susuz ortamlarda gazlar ile reaksiyona girdiği
yüksek sıcaklıklarda meydana gelmektedir. Reaksiyon sonucu malzeme yüzeylerinde
oksitlenmeler beraber ergime sıcaklığını düşürüp buharlaşmayı teşvik eden kirlilikler
korozyon hızını artırmaktadır [4].
Gelişen teknoloji ile birlikte içinde bulunduğumuz zaman dilimi savunma sanayi
yatırımları ve çalışmalarının ivmelenerek artmasını meydana getirmektedir. Bu kapsamda
kullanılan donanım ve ekipmanlardan beklenen özelliklerin artması ile birlikte birçok
yüzey işlemi yöntemi meydana çıkmaktadır. Kullanım ömrünü artırmak, korozyon
direncini artırmak, sürtünme direncini azaltmak, sertliği ve yüzey özelliklerini artırmak
amacıyla başta namlu olmak üzere silah parçalarına çeşitli kaplamalar uygulanmaktadır
[48].
Sert krom kaplama, işlemin temel bileşeni olan kromik asitle (CrO3) birlikte, yüzeyde
birikmeyi sağlayacak kadar katalizör ilavesi ile oluşturulan banyolarda
gerçekleştirilmektedir [48-50].
Korozyon ve aşınma direnci beklenen uygulamalarda tercih edilen krom kaplama, çeşitli
silah parçaları, silindir gömlekleri, hidrolik çubuklar ve pistonlarda kullanım bulmaktadır.
Kaplanmamış parçaya göre kullanım ömrünü 5 kat artırdığı ifade edilen krom kaplama
endüstride sıkça kullanılmaktadır [48-50].
44
Tablo 2. 9 Sert krom kaplama uygulanan bazı örnekler için malzeme, tabaka kalınlığı
ve kaplama süresi özellikleri [50]
Sert krom kaplamada; meydana gelen düşük sürtünme katsayılı yüzey ile aşınma direnci
artmakta ve aynı zamanda kaplama ile korozyon direnci de belirgin bir seviyede
artmaktadır [48-50].
Sert krom kaplamada kaplama kalınlığı 2,5-500 μm olup kaplama ana metale
uygulanırken, dekoratif krom kaplamada kaplama kalınlığı nadiren 1,3 μm'yi geçerken
Cu-Ni ya da Ni alt kaplamaların üzerine uygulanmaktadır [50].
Sert krom kaplama işlemlerinin çoğu çelik alaşımları ile üretilmiş parçalara
uygulanmakla birlikte savunma havacılık sektöründeki alüminyum ve nikel bazlı
alaşımlara sert krom uygulamaları görülmektedir. Sonuç olarak kaplamayı destekleyecek
şekilde sert olması koşuluyla, kimyasal kompozisyon ve yüzey sertliği ayırt etmeksizin
neredeyse tüm metal parçalara sert krom kaplama uygulanabilmektedir [48-50].
Tablo 2. 10 Sert krom kaplama için oluşturulmuş sülfatlı kaplama banyosu özellikleri
[50].
Sodyum
Akım Banyo
Kromik asit Tiyo
Tip Yoğunluğu Sıcaklığı
Sülfat
(g/L) (g/L) (A/dm2) (°C)
Düşük Konsantrasyon 250 2,5 31-62 52-63
Yüksek Konsantrasyon 400 4 16-54 43-63
Sert krom kaplama, silah namlularının iç yüzeylerinde endüstride sıkça kullanılan bir
yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Yivli ve yivsiz namlularda kullanılan kaplama
yöntemi, namlu iç yüzeyinde, yivlerde ve setlerde aşınma dayanımını yükseltmek,
sürtünme katsayısını düşürmek, korozyona karşı direnci artırmak, namlu kullanım
45
ömrünü uzatmak için tercih edilmektedir. Namlunun bakım ihtiyacını minimuma
düşürmek için de tercih edilen kaplama yöntemi ayrıca silahların diğer parçalarında da
uygulanabilmektedir [48-50].
Namluların sert krom kaplama işlemine alınmadan önce yüzeylerindeki yağ ve polisaj
kirliliklerinden arındırılması gerekmektedir. Alkali yağ alma gibi proseslerle namlu
kirliliklerinden ayrılmaktadır [48-50].
Sert krom kaplamanın temel bileşeni olan saf kromik asit ile yapılan işlemlerde hidrojen
gazı açığa çıkmaktadır. Krom (CrO3) oksidin sulu çözeltilerinden sağlanan krom iyonları
H2Cr2O7 ve H2CrO4 asitlerinden meydana gelebilmektedir. Çözeltide uygulanan krom
kaplamada, Krom (III) kromat [Cr(OH)CrO4] tabakası katotun üzerinde oluşmakta ve bu
tabaka kromun çökelmesini engellemektedir. Katot üzerine oluşan tabakaya kromların
birikmesine devam edebilmesi için Sülfirik asit ve florür gibi katalizörler katılmaktadır.
Sülfirik asit kaplama kalitesi ve akım değerinin en belirleyici unsuru olarak ortaya
çıkmaktadır [48-50].
46
sıcaklıklarda da korumaktadır [23, 51].
Bor ve demirin oluşturduğu FeB ve Fe2B ile yüzey sertliği yaklaşık olarak 2000 HV
sınırlarına gelmektedir. Fe2B fazının aşınma direnci yüksek olmakla beraber FeB fazı
daha gevrek bir yapıda gözlenmektedir [23, 51].
Borlama ile namlu iç yüzeyine kaplama yapılması hususunda çeşitli çalışmalar yapılmış
ve akabinde yapılan atış testlerinde 1000 atışa kadar herhangi bir problem ve aynı
zamanda namlu çıkış hızında bir azalma gözlenmemiştir [23, 51].
2.3.1.3. Nitrokarbürizasyon
47
Şekil 2. 30 Çeşitli nitrokarbürizasyon işlemleri sonrası AISI 1015 malzemesi aşınma
testi sonuçları, (1-İşlemsiz, 2-Siyanür bazlı tuz ortamında kükürt ile nitrokarbürizasyon,
3-Oksinitrokarbürizasyon, 4-Gaz nitrokarbürizasyon, 5-Siyanür bazlı tuz banyosu
ortamında nitrokarbürizasyon) [53].
48
yaklaşık olarak 5-30 dk sürmektedir. Daldırma yöntemi ile uygulanan mangan fosfat
kaplama, demir esaslı malzeme yüzeylerinde kolayca birikmektedir [4, 55-57].
Genellikle düşük maliyet, kolay işlem ve tatmin edici korozyon avantajları ile endüstride
yer bulan mangan fosfat kaplama aşınma özellikleri ile de ön plana çıkmaktadır. Ayrıca
mangan fosfat kaplama diğer fosfat kaplama yöntemlerine göre daha iyi korozyon ve
aşınma direnci vermektedir [4, 55-57].
Mangan fosfat kaplama, savunma sanayisinin uzun yıllardır demir esaslı malzemelerin
korozyon direncinin artırılması için seçtiği bir yüzey işlem metodu olmuştur. Bu
kapsamda mangan fosfat kaplama savunma sanayiinde MIL-DTL-16232 standardı
anılmaktadır [57].
Y. Totik çalışmasında mangan fosfat kaplanmış 4140 çeliğinin 0,5’lik tuzlu su
ortamındaki korozyon özelliklerini incelemiş, sadece mangan fosfat kaplanmış parçalarda
Ecorr: -445(mV), Icorr:4,67x10-2 (mA cm-2 ) değerlerini elde etmiştir [55].
Endüstride karartma, siyah oksit kaplama olarak ta bilinen kostik kaplama, korozyona
49
karşı direnç kazandırması amacıyla çelik malzemelerin yüzeyine uygulanan bir
pasivasyon işlemi olarak tanımlanmaktadır. Yöntem temelde malzeme yapısındaki demir
ile elektrokimyasal reaksiyon ile yüzeyde Fe3O4 meydana meydana gelmektedir. Bu
sayede meydana gelen kaplama mavi-siyah renkli olarak gözlenmektedir [58-59].
Kostik kaplama işlemi için birçok farklı yöntem kullanılmaktadır. Soğuk kostik kaplama
yönteminde, kaplamanın genellikle malzemenin tüm yüzeyine eşit bir şekilde
uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle minimum ölçekte koruma sağlanmış
olunacaktır ve genellikle onarım ve düzeltme işlemleri için uygun görülmektedir. Sıcak
kostik kaplama işlemi 135-155˚C sıcaklık aralığında gerçekleştirilip banyo içeriğinde
KNO3, NaNO3 ve NaOH gibi bileşenler bulunmaktadır. Kullanılacak yağ ile korozyon
direncinin artırılması hedeflenen bu kaplama yöntemi ekonomik olması ile tercih
edilmektedir [58-59].
İyi bir kaplama yüzeyinin meydana gelebilmesi için yüzey temizliğinin iyi yapılması,
yüzeyin kirliliklerden arındırılması gerekmektedir. [58-59].
Kostik kaplama ateşli silahlarda korozyon direncinin artırılması ve silaha görsel olarak
katkı sağlaması nedeniyle sıkça tercih edilmektedir. Yüzeye karşı direnç göstermesi,
korozyon ve aşınma direnci ile namlu yüzeylerine uygun bir kaplama yöntemi olarak
ortalama 2,5µm kalınlığında uygulanmaktadır [58-59].
Yüksek korozyon ve aşınma direnci gibi sağladığı pozitif özellikler ile savunma,
havacılık, otomotiv, kalıp ve makine gibi endüstrilerde kullanılan nikel kaplama silah
parçalarında ve namlu dış yüzeylerinde de sıklıkla kullanılmaktadır [4, 60].
Kaplanacak parçanın yüzeyinde biriken metal iyonları nikel alaşımının oluşmasına sebep
olmaktadır. Nikel kaplama fonksiyonel bir kaplama metodu olmakla birlikte nadiren
dekoratif amaçlar için de tercih edilmektedir. Nikel ve fosforun birlikteliği ile meydana
gelen nikel kaplama, sistemin elektrik akım içeriğine göre akımlı ve akımsız olmak üzere
2’ye ayrılmaktadır [4, 60].
50
gösterilmiştir [4, 60].
Akımsız nikel kaplamalar doğal yağlayıcı (kayganlık) özelliklerine sahip olması ile iyi
aşınma direnci göstermektedir. Aşınma direncinin altlık malzemenin ısıl işlemi ile
artırılması mümkündür [4, 60].
51
Cerekote kaplamalar, fırında kürlenen, uygulaması kolay, iki bileşenli bir sistemdir.
Kaplama performansına ek olarak, piyasadaki karşılaştırılabilir kaplamalar arasında en
düşük metre kare başına maliyetlerden birine sahiptir [61].
Tüm Cerakote ürünleri sıvı bir reçine ile başlayıp ve sertleştirme işlemi sırasında reçine
3 boyutlu bir seramik matris oluşturmaktadır. Cerakote kaplamalar, mükemmel uzun
süreli performansa sahip, mukavemetli, ısıya dayanıklı kaplamalardır. Ek olarak,
Cerakote seramik kaplamalar, ısıya duyarlı uygulamalar için termal bariyer görevi
görmektedir [61].
ASTM D4060 standardına göre 1000 gramlık yük altında taber aşınma diskleri ile
gerçekleştirilen aşınma testlerinde, Cerakote kaplamanın silah endüstrisinde sıkça
kullanılan kostik kaplamaya göre 13 kat daha uzun çevrime dayanç gösterebildiği
raporlanmıştır. Üretici firmanın ASTM B-117’ye göre yaptığı korozyon testlerinde 2000
saate kadar korozyon ürünü görülmediği belirtilmiştir [61].
2.3.2.5. Oksidasyon
Oksidasyon işlemi metalin korozyon direncini artıran, yüzeyde bir oksit filmi oluşturan
siyah görünümlü difüzyonel bir uygulamadır. İşlem sonucunda hematit (Fe2O3) ve
manyetit (Fe3O4) filmi ile 2-5 µm kalınlığında bir bariyer gözlenmektedir. Yapışmaya
bağlı yüzey aşınmasını azaltan oksidasyon işlemi, benzer koruyucu özellikler, performans
ve dış görünüş yönlerinden diğer yüzey işlemleri ile karşılaştırıldığında düşük fiyat
performans işlemi olarak dikkat çekmektedir. Oksidasyonun otomotiv mekanik parçaları,
silah ve savunma sanayi parçaları ile kalıplama parçalarında uygulamaları
gözlenmektedir [51, 62-65].
Oksijen, demirden yaklaşık %33 daha küçük bir atomik boyuta sahip, demir için bir ara
elementtir. Demir oksijen için düşük bir çözünürlüğe sahiptir ve bu nedenle oksijen
difüzyonu nispeten yavaştır. Belirli bir sıcaklıkta, oksijen penetrasyonunun derinliği,
atmosferin oksijen potansiyelinden (demirin oksitlenmeye başladığı sınırlayıcı oksijen
potansiyeli) güçlü bir şekilde etkilenir [51, 62-65].
52
artması, karbon içeriğinin azalması tabaka kalınlığını artıran faktörler arasındadır [51, 62-
65].
53
Şekil 2. 34 Ni-Cr çeliğine karbürizasyon sonrası uygulanan oksidasyon ile meydana
gelen tane sınırı oksitleri ve tanelerde meydana gelen oksit çökeltileri mikroyapı
görüntüsü (550x) [62]
54
Şekil 2. 35 Oksidasyon sonrası 500x mikroyapı görüntüleri a) Dağlanmamış, b) %2
Nital ile az dağlanmış, c) %2 Nital ile orta dağlanmış [62]
Literatürde şu ana kadar genel itibariyle yalnızca oksit oluşumları üzerine çalışmalar
gözlenmektedir. Oksit oluşumları sırasında bileşim gradyanlarının bir sonucu olarak
oksitlere bitişik malzemelerde bir dönüşüm davranışı gerçekleşmektedir. Bunun
sonucunda, beklenen martenzit yapının yerine yüksek sıcaklık dönüşüm ürünleri
gelişebilmektedir. Oksidasyondan etkilenen martenzitik olmayan mikroyapılarda perlit,
alt beynit ve üst beynit fazlarının tek başına, ikili olarak veya karışık olarak
gözlemlenebildiği belirtilmiştir. Bununla birlikte sertleşebilirlik ve soğutma hızları da
mikroyapılar için önem arz etmektedir. Martenzitik yapının dışındaki yapıların
oksidasyon uygulanmış malzemenin mukavemet anlamında zayıflayacağı ifade
edilmektedir [51, 62-65]. Mikroyapı ve mikrosertlik arasındaki aşağıdaki gibi
örneklendirilebilmektedir;
55
Abrasiv aşınma da adhesiv aşınma da sahip olunan sertlik ile ilişkilendirilebilmektedir.
Sertlik düştükçe aşınma oranları artacak yapıda mevcut olan martenzit yapının da
yumuşadığı düşünülerek aşınma mekanizması adhesiv mekanizmasına doğru kayacaktır.
700 HV ve yüksek sertliğe sahip malzemeler için en iyi aşınma direnci sağladığı
literatürde belirtilmektedir [51, 62-65].
56
3. BULGULAR VE TARTIŞMA
3.1. Giriş
Gaz ortamında oksidasyon işlemi silah parçalarında yüzey aşınmasını önlemek, korozyon
direncini artırmak ve yağlayıcı özellik kazandırmak amacıyla tercih edilmektedir.
Yüzeyde oluşan yaklaşık 5-20µm kalınlığındaki hematit (Fe2O3) ve manyetit (Fe3O4)
filminin kazandırdığı olumlu özelliklerin yanı sıra çelik yapısındaki diğer alaşım
elementlerinin de oksitli bileşikleri gözlenmektedir [51, 62].
57
3.2. Deneylerde Kullanılan Malzemeler
C Si Mn P S Cr Ni Mo Cu Al
0,35 0,20 0,57 0,01 0,008 1,65 1,7 0,23 0,04 0,06
Tablo 3. 2 Deneysel çalışmalarda kullanılan malzemenin mekanik özellikleri
Isıl işlem, gerilim giderme ve kabuk soyma işlemi ile yüzeyi parlak tedarik edilen
çeliklerden, deneysel çalışmaların ve analizleri kapsamında Ø29x20mm, korozyon
analizleri için ise Ø29x150mm olacak şekilde 10’ar numune hazırlanmıştır (bkz. Şekil
3.1). Namlu üzerinde uygulanacak testler için aynı malzeme ve üretim şartlarında tasarımı
Akkar Silah Sanayi’ye ait 2 ait süperpoze namlu hazırlanmıştır. Namlular bölüm 2.2.3’te
belirtilen yivsiz namlu üretim yöntemine göre hazırlanmıştır.
58
a) b)
Şekil 3. 1 Deneysel çalışmalarda kullanılan numune boyutları, a) mekanik test
numuneleri, b) tuz testi numuneleri
Numunelerin sert krom kaplama ve oksidasyon işlemleri Akkar Silah Sanayi bünyesinde
gerçekleştirilmiştir. Oksidasyon prosesine dahil olacak numuneler ile birlikte 1 adet
süperpoze namlu birbirlerine temas etmeyecek şekilde fırına yerleştirilmiş olup
numunelerin aparatlara yerleştirilmesi Şekil 3.2’de gösterilmiştir. Oksidasyon işleminde
kullanılan fırın 650°C’lik maksimum ısıtma kapasitesine sahip olup sıcaklık toleransı
±5°C’ dir. Fırında kullanılabilen gaz atmosferleri amonyak, argon ve propandır. İşlem
sıcaklığı 490°C ve 5 saat tutma süresi olup, oksidasyon işleminde ortama saf su ve
koruyucu gaz olarak argon gazı verilmiştir. Oksidasyon işlemi için sıcaklık-süre grafiği
Şekil 3.3’te verilmiştir.
59
(a) (b)
Şekil 3. 2 Oksidasyon işleminde kullanılan, a) Akkar Silah Sanayi’ne ait ısıl işlem fırını,
b) fırın aparatı ve numunelerin yerleştirilmesi
Sert krom prosesine dahil olacak numuneler ile birlikte 1 adet süperpoze namlunun iç
bölgesinin kaplanacağı özel bir aparata takılarak sert krom kaplaması yapılmıştır.
Sert krom kaplama işlemi, 300 kg kromik asit, 3 kg sülfirik asit ve 60 litre katalizörden
oluşturulan 1000 litrelik kaplama banyosunda gerçekleştirilmiştir. İşlem esnasında 25
A/dm2’lik akım yoğunluğu kullanılmıştır. Sert krom kaplama işleminde Şekil 3.4’te
verilen adımlar sırasıyla uygulanmıştır.
60
Şekil 3. 4 Sert krom kaplama işlem adımları
Sert krom kaplama işlemi aparatlama örneği Şekil 3.5’te verilmiştir. Sert krom kaplama
yapılan namlunun yalnızca iç yüzeyinin kaplanması sebebi ile dış yüzeyine de silah
namlularında sıkça kullanılan kimyasal kostik (blueing) kaplaması uygulanmıştır.
61
Deneysel incelemeler için numune hazırlıklarında kaplanmamış, sert krom kaplama
uygulanmış malzeme ve oksidasyon uygulanmış malzemeler hadde yönüne dik
hazırlanmıştır. Mikro yapı ve sertlik incelemelerinde numuneler sıcak bakalit ile
kalıplanmış, 54-18-3 µm’lik elmas diskler ile sırasıyla zımparalanmış, 1 µm’lik elmas
solüsyon ile parlatılmış ve %2’lik nital ile dağlanarak inceleme için hazır hale
getirilmiştir. Korozyon testi ve aşınma testine tabi tutulan malzemeler ise dış yüzeyi
zımparalanarak temizlenmiş ve pürüzsüz hale getirilerek kaplama uygulamasının
ardından testlere tabi tutulmuştur.
Atış testleri için oksidasyon ve sert krom kaplama yapılmış 12 kalibre namlulara uygun
süperpoze bir silah Akkar Silah tarafından sağlanmıştır. Her iki namlu da aynı silahta
denenerek, silah farklılığının sonuçlara etkisi önlenmiş ve sadece kaplamaların etkisi öne
çıkarılmıştır.
62
3.4.2. Sertlik incelemeleri
63
aşınma testine tabi tutulmuştur.
Malzemelere karşı aşındırıcı olarak 6mm çapında Al2O3 ve 440C bilyalar kullanılmıştır.
Aşındırıcı bilyalardan Al2O3 5N’luk, 440C bilya ise 5N ve 10N yükler ile malzemelere
uygulanmıştır. Her bir test parametresinde 50 metrelik mesafe, 10 cm/s’lik hız altında
gerçekleştirilen testler sonucunda, her bir aşınma işlemi için aşınma oranı hesaplamaları
gerçekleştirilmiştir. Aşınma oranı hesaplamalarında aşınma izinin yüzey alanı ölçümleri
Şekil 3.9.’da verilen profilometre ile 10 farklı lineer iz üzerinden yapılmış ve veriler CSM
aşınma cihazının yazılımına işlenmiştir. Yazılım aşınma oranlarını, yüzey alanı, bilya
çapı, yük ve mesafe ile mm3/N.m cinsinden otomatik olarak hesaplamaktadır. Testlerde
kullanılan parametreler Tablo 3.3’te verilmiştir.
64
oluşturularak, aşınma testinin farklı parametreler ve kaplama uygulamalarına etkileri
ortaya çıkarılmış, bu kapsamda kaplama işlemlerinin namlu çeliği üzerindeki aşınma
davranışları ortaya çıkmıştır.
Aşınma testinin sonuçları ile atış testinin namluya mermi sıvanması sonuçları birlikte
namlunun aşınma davranışı olarak değerlendirilmiştir.
65
3.4.6.Yüzey pürüzlülük testi
Namlu
Prob
Gösterge
3.4.7.Atış testi
Namluya uygulanan sert krom ve gaz oksidasyon kaplamalarının atış kalitesine etkilerinin
kıyaslanması için aynı şartlarda atış testinin yapılması gerekmektedir. Atış testi
kapsamında namlu çıkış hızı ve saçma dağılımı analizleri yapılarak karşılaştırma
gerçekleştirilmiştir.
Kaplanmış namlularda, namlu çıkış hızının analizi için her namludan 20 atış yapılmıştır.
Çıkış hızları Master Chrony marka cihaz ile ölçülmüştür. Namlu çıkış hızları her 2
kaplama uygulanmış namlular için karşılaştırılmıştır.
Belli bir mermi atışı sonrasında namlu içinde kurşun sıvanması meydana gelmektedir. Bu
sıvanmanın sert krom ve gaz oksidasyonu kaplamaları sonrasındaki durumunun atış
hızına ve mermi çıkışına etkileri incelenmiştir. Kurşun sıvanmasının analizinde yapılan
mermi atışları hız ölçüm cihazı ile birlikte gerçekleştirilmiştir. Atış testinin tamamlanması
66
ile birlikte kurşun sıvanmasının tespiti için namlu ortadan ikiye kesilmiş gözle inceleme
ve yüzey pürüzlülükler ölçülerek iki kaplama arasındaki kıyaslamalar yapılmıştır.
Bu testler, Akkar Silah’a ait süper poze tüfeğine test namlularının takılması ile
uygulanmıştır (Şekil 3.12.). 2 namlunun testinde de aynı tüfek üzerinde ve aynı fişekler
(Şekil 3.13) kullanılarak yapılan atışlar, Akkar Silah Sanayi içinde yer alan TSE onaylı
poligonda, Akkar personeli uzman atışçılar tarafından gerçekleştirilmiştir. Şekil 3.14’te
atışın yapıldığı poligon ve atışta kullanılan hız ölçme cihazı verilmiştir.
a) b)
Şekil 3. 13 Atış deneylerinde kullanılan fişek resimleri a) mermi fişeği, b) saçma fişeği
67
Atışlar esnasında 25 metre uzaklığa yerleştirilmiş Şekil 3.15’te verilen toplam 76 cm
çapında olan hedef kağıdı saçma dağılım karakteristiğinin ortaya koyulması amacıyla
kullanılmıştır.
Namlu tasarımı, namlu uzunluğu, namlu çıkış hızı, atış mesafesi, şok, kullanılan fişek
özellikleri gibi birçok parametre saçma dağılımını etkilemektedir. En önemli
parametrelerden birisi de namlu iç yüzey kalitesi olarak tanımlanmaktadır. Parametre
değişiklikleri patern dağılımı ve dağılım yoğunluğu üzerine çeşitli çalışmalar
gerçekleştirilirken standart kapsamında TS 870 şok kullanımının saçma dağılımına
etkisini bir kural olarak kullanmaktadır.
Her iki kaplama uygulanmış namlularla yapılan atış testlerinde, hedef göstergenin yatay
ve dikey olarak bölünmüş 4 bölgedeki toplam saçma dağılımı karakteristiği incelenmiştir
[66].
68
mikro yapı analizleri gerçekleştirilmiştir. Uygulanan iki farklı kaplama işlemleri
sonrasında namlu çeliğinin mikro yapısında bir değişim meydana gelmemiş [67, 68], sert
krom kaplamanın sadece yüzeye yapışan bir tabaka olduğu gözlenmiştir [49, 67, 68].
Şekil 3.17 ve Şekil 3.18’de her iki kaplamanın devamında metalografik yapı verilmiştir.
69
Şekil 3. 18 Oksit kaplanmanın devamındaki mikro yapı (X500)
Sert krom
Oksit tabakası
tabakası
a) b)
Şekil 3. 19 Kaplama kalınlık ölçümleri resmi, a) Oksidasyon, b) Sert krom (500x)
70
[69].
a) b)
c) d)
Şekil 3. 20 Sertlik ölçüm izleri a) Oksidasyon kaplanmış numune (200x), b) Sert krom
kaplanmış numune (200x), c) Oksidasyon kaplanmış numune (500x), d) Sert krom
kaplanmış numune (500x),
Şekil 3.21’ den anlaşılacağı gibi, oksit kaplamanın sertliği yaklaşık 560 HV olduğu ve
yaklaşık 150 µm mesafede bu sertliğin azalarak kaplanmamış malzemenin
71
(hammaddenin) sertliğine düştüğü, sert krom kaplama sonrası ise yüzeydeki krom
tabakasının sertliğinin 520 HV olduğu tespit edilmiştir.
Deneylerde kullanılan namlu çeliğinin sertliği 290 HV, her iki kaplamanın sınırı dışındaki
yapının sertliği de 290 HV olarak tespit edilmiştir (Şekil 3.22).
Her iki kaplamada da sertliğin eşitlendiği ve kaplanmamış malzeme (hammadde) ile aynı
değere ulaştığı mesafe sertlik tabakası olarak alınmaktadır. Bu sertliğin 50 HV üzerinde
ölçülen sertlik difüzyon tabakasını belirtmektedir [70, 71].
72
Şekil 3. 22 Numunelere çapları boyunca uygulanan sertlik taraması sonuçları.
Yukarıda verilen test parametrelerine göre gerçekleştirilen lineer aşınma testi sonuçları
Şekil 3.23, 3.24, 3.25’te aşınma cihazından elde edilen grafikler olarak gösterilmiştir.
Şekil 3.26’da ise deney sonunda numunenin yüzeyinde açılan aşınma izi görülmektedir.
Penetrasyon derinliği ve sürtünme katsayıları grafiklerden tespit edilebilmektedir.
Aşınma oranları ise profilometre cihazı ile ölçülerek tespit edilmiş olup sonuçlar Tablo
3.3’te verilmiştir. Aşınma grafiklerinden elde edilen kararlı sürtünme katsayıları ile
kararlı sürtünmenin başladığı mesafe Tablo 3.4’te görülmektedir.
a)
73
b)
c)
a)
74
b)
c)
a)
b)
75
c)
Şekil 3. 25 10N yük, 440C uç, kullanılarak yapılan aşınma deneyi a) Kaplanmamış
numune b) oksit kaplanmış numune, c) sert krom kaplanmış numune
Aşınma izi
76
Kaplanma- Oksit kaplı Sert Krom Kaplamasız Oksit kaplı Sert krom
mış numune kaplı numune numune kaplı
numune numune numune
0,730 0,549 0,655 3 13 5
0,807 0,642 0,740 5 25 18
0,803 0,687 0,830 7 23 17
Şekil 3.23, 24 ve 25’ten görüleceği gibi aşınma iki bölgeli bir karakter göstermektedir.
Birinci bölge, sürtünme katsayısı ve penetrasyon derinliğindeki değişimin yüksek olduğu
kararsız sürtünme bölgesi, ikinci bölge ise penetrasyon derinliği ve sürtünme kat
sayısındaki değişimin düşük olduğu kararlı sürtünme bölgesidir. Yapılan aşınma
deneylerinde kaplama yapılmış numunelerde dikkat çeken bir diğer husus kararsız
sürtünme bölgesinde aşınmanın başlangıcında, aşınma oranı ve aşınma kat sayısındaki
değişmenin düşük olduğu başka bir bölgenin bulunmasıdır ki bu bölgenin kaplamanın
etkisiyle oluştuğu düşünülmektedir. Bununla birlikte, kararsız sürtünme bölgesinin
aşınma davranışı kaplanmış numunelerin aşınma davranışını belirlediği kanaati
oluşmuştur. Sözü edilen hususa örnek olması açısından Şekil 3.25 (c), Şekil 3.27’de
ayrıca verilmiştir. Şekilde daire içinde gösterilen bölge sözü edilen bölgeyi gösterirken,
kararlı ve kararsız sürtünme bölgesi yatay eksene dik iki çizgi ile ayrılarak gösterilmiştir.
(a) (b)
Şekil 3. 27 Sert Krom kaplamanın etkili olduğu aşınma davranışı, a) Kararsız sürtünme
bölgesi, b) Kararlı sürtünme bölgesi
Tablo 3.4’ten anlaşılacağı üzere, Al2O3 ucu ile yapılan aşınma deneyinde sert krom
kaplamanın en iyi sonucu verdiği, 440C ucu ile yapılan deneylerde ise oksit kaplamanın
en iyi sonuçları verdiği görülmektedir. Ayrıca, her iki kaplama uygulaması kaplanmamış
77
numunelerden daha düşük aşınma oranına sahiptir. Dolayısıyla aşınma direncinin daha
yüksek olduğu anlaşılmaktadır.
Sert krom kaplama uygulanmış numunede işlem 96 saat sürmüş olup bu süre sonunda
kırmızı renkli korozyon ürünlerinin oluşmaya başladığı gözlenmiştir. Korozyon testi
uygulanmış sert krom kaplanmış numune resmi Şekil 3.28’de verilmiştir.
Oksidasyon işlemi uygulanmış numunede işlem 120 saat sürmüş olup bu süre sonunda
kırmızı renkli korozyon ürünlerinin oluşmaya başladığı gözlenmiştir. Korozyon testi
uygulanmış oksidasyonlu numune resmi Şekil 3.29’da verilmiştir. Nato dahilinde AEP-
97 standardında 72 saat tuz testine dayanç beklenmektedir [72].
Atış yapılacak olan alt ve üst namluların iç yüzeyinin kaplamadan önce ve sonrasında
ölçülen yüzey pürüzlülük değerleri Tablo 3.5’te verilmiştir.
78
Tablo 3. 5 Yüzey pürüzlülüğü parametreleri ve ölçümleri
Ölçüm doğrultusu Kaplama Öncesi (µm) Sert Krom (µm) Oksidasyon (µm)
Üst Alt Üst Alt Üst Alt
Namlu Namlu Namlu Namlu Namlu Namlu
0 ⁰ 0.11 0.08 0,217 0,199 0,100 0,168
90 ⁰ 0.09 0.11 0,201 0,189 0,108 0,142
180 ⁰ 0.09 0.09 0,186 0,246 0,117 0,116
270 ⁰ 0.08 0.09 0,198 0,221 0,105 0,110
Namlu üretimi son aşaması yüzey pürüzlülüğünü düşürmek amacı ile uygulanan honlama
işlemidir. TS870 standardında namluda yüzey pürüzlülüğü maksimum Ra =0,4 µm olarak
tanımlanmaktadır. Tablodan, oksit kaplanmış namlunun yüzey pürüzlüğünün daha düşük
olduğu anlaşılmaktadır.
Sert krom ve oksit kaplanmış namlulardan mermi çıkış hızları Tablo 3.6.’da ve grafik
olarak şekil 3.30’da verilmiştir.
Tablo 3. 6 Sert krom ve oksit kaplı namlulardan mermi çıkış hızları (m/s).
79
20 425 440
Şekil 3.30’dan anlaşılacağı gibi, yüzeyi hem oksit hem de krom kaplanmış namlularda
atış sayısı arttıkça mermi çıkış hızının düşüğü görülmektedir. Ancak, oksit kaplı
namludan çıkan mermilerin çıkış hızındaki azalma daha düşüktür. Bu durum, atış
öncesinde namlu yüzeyindeki pürüzlülük, kaplamanın sertliği ile yakından ilgilidir. Tablo
3.5’te verildiği gibi oksit kaplı namlunun yüzey pürüzlülüğü sert krom kaplı namluya
göre yaklaşık %50 oranında daha düşük, sertliği ise şekil 3.22’de de görüleceği gibi
yaklaşık olarak %10 oranında daha yüksektir.
Şekil 3.31’de iç yüzeyi sert krom kaplanmış namlunun 20 atış sonrasında meydana gelen
kurşun sıvanmaları gösterilmiştir. Kırmızı ile işaretlenen bölümlerde merminin sıvandığı
bölümler gözlenmiştir. Aynı zamanda yine sıvanma yaşanan bölgelerde dijital el
80
mikroskobu ile görüntülemeler yapılmış olup Şekil 3.32’de gösterilmiştir. Kurşun
sıvanma bölgelerindeki yüzey pürüzlülüğü ölçümleri Tablo 3.7’de verilmiştir.
Kurşun
sıvanması
Kurşun
sıvanması
Şekil 3. 31 İç yüzeyi Sert Krom Kaplanmış Namlunun 20 Mermi atışı sonrasında oluşan
kurşun sıvanması, kırmızı ile işaretlenen koyu renkli bölgeler yüzeye sıvanan kurşunu
göstermektedir.
Kurşun Sıvanması
Şekil 3. 32 Sert krom kaplanmış namlunun atış sonrasında oluşan sıvanma formunun
DinoLite Digital Microscope cihazında görüntüsü (50x).
81
Kurşun
sıvanması
Kurşun
sıvanması
Şekil 3. 33İç yüzeyi oksidasyon b)
uygulanmış namlunun 20 Mermi atışı sonrasındaki
c)
yüzey görüntüsü.
Kurşun Sıvanması
Tablo 3. 7 Atış testleri sonucunda namlu sıvanması görülen bölgelerde ölçülmüş yüzey
pürüzlülüğü test sonuçları.
Görsel incelemelerde oksidasyon kaplamasında sıvanmanın sert kroma göre daha düşük
olduğu görülmüştür. Görsel tespitin anlaşılır olması için namlu yüzeyinde yüzey
pürüzlülüğü taraması uygulanmıştır. Yüzey pürüzlülüğü ölçümlerinin Tablo 3.6 ve 3.7’de
de görüldüğü gibi oksidasyon kaplanmış numune yönünde olumlu sonuçlandığı tespit
edilmiştir.
Bu sonuçların aşınma, sertlik ve kaplama kalınlığı ile doğrudan ilişkili olması gerçeğini
ortaya koymaktadır.
82
3.5.7.3. Saçma dağılımı inceleme sonuçları
Kaplamaların atış sırasında saçma dağılımına etkisinin belirlenmesi için söz konusu
inceleme yapılmıştır. Bu amaçla, oksit kaplanmış namlu ile hedef kağıdına atış yapılmış
ve atış sonrasında saçma dağılımı şekil 3.35’te verilmiştir. Hedef kağıdında AOB, BOC,
COD, DOA aralıklarına isabet eden saçmaların sayıları 98, 117, 158, 135 olarak tespit
edilmiştir.
Şekil 3. 35 Oksidasyon uygulanmış namlu ile yapılan atış testi sonucunda hedef
kağıdındaki saçma dağılımı
Sert krom kaplama yapılmış namlu ile yapılan atış sonucunda hedef kağıdına isabet eden
saçma sayıları EOF, BOC, COD, DOA aralıklarında, sırasıyla 161, 91, 142, 217 olarak
tespit edilmiş ve Şekil 3.36’da verilmiştir.
83
Şekil 3. 36 Sert krom kaplama uygulanmış namlu ile yapılan atış testi sonucunda hedef
kağıdındaki saçma dağılımı
Her iki hedef kâğıdı incelendiğinde, sert krom kaplama namlusundan atılan saçmaların
sol tarafa doğru çekildiği görülmektedir. Bu durum, oksit kaplanmış namludan atılan
saçmaların daha homojen dağıldığını göstermektedir. Hedeflere atılan 20 fişekten sonra
21. atışın hedef kağıdına yapıldığı düşünülürse, bu sonucu etkileyecek tek parametrenin
yüzey pürüzlüğü olduğu anlaşılacaktır. Kaplamadan sonra ve 20 atıştan sonrasında sert
krom kaplı namlunun yüzey pürüzlüğü oksit kapı namlunun yüzey pürüzlüğünden daha
büyük olduğu Tablo 3.6 ve 3.8 da tespit edilmiştir.
Yivsiz namlularda tek kurşun atılabildiği gibi farklı saçma çeşitleri de yaygın olarak
kullanılmaktadır. Bu kapsamda hedef kağıdına yapılan atış sonrasında alt ve üst namludan
çıkan saçma dağılımının TS 870 kapsamında uygun olması beklenmektedir. Bu kapsamda
iki kaplamada da benzer sonuçlar gözlense de oksidasyon kaplanan namlunun daha
homojen bir dağılıma sahip olduğu görülmektedir [73].
84
4. SONUÇLAR
Bu çalışma namlu çeliğine kaplanan sert krom ve oksit tabakasının namlunun verimine
etkisini incelemek için yapılmıştır. Deney çalışmalarında düşük alaşımlı ıslah edilmiş
yüksek mukavemetli çelik kullanılmıştır. Çeliğin iç yapısı incelenerek namlu yapımına
uygun olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu çelikten yapılan namlular ve aşınma, korozyon
incelemelerinde kullanılacak numunelerin yüzeyi sert krom ve oksit kaplanmıştır.
Kaplama işlemleri tamamlanan namlular süperpoze tüfek üzerine takılarak atışlar
yapılmıştır. Aynı şekilde kaplaması tamamlanan numuneler farklı aşındırıcı ve farklı
yüklerde aşınma deneylerine, tuz testi yapılarak korozyon, sertlik ve optik mikroskop
incelemeleri yapılarak kaplamanın kalınlığı, kaplamaların sertliği tespit edilmiştir.
Ayrıca, namlu çıkışındaki mermi hızı, hedefteki saçılma ve atıştan sonraki namlu
içerisindeki kurşun yapışması ile birlikte yüzey pürüzlüğü incelemeleri yapılmıştır.
Korozyon testleri sonucunda oksit kaplanmış numunelerin ömrünün sert krom kaplanmış
numunenin korozyon ömründen %25 oranında daha fazla olduğu görülmüştür. Aynı
şekilde, yüzeyi kaplanmamış numunenin aşınma oranı kaplamış numunelerin aşınma
oranlarından daha yüksektir. Bu değer, 440C ile 10 N yük altında aşındırıldığında oksit
tabakası için 19, sert krom tabakasının ise 2,7 katı kadardır. Ayrıca kaplamalar,
sürtünmenin başlangıcında aşınmanın düşük değerlerde kalmasını sağlamaktadır.
Kaplamaların merminin namludan çıkış hızı oksit kaplanmış namludan merminin çıkış
hızı, sert krom kaplanmış namludan merminin çıkış hızından %3,5 oranında daha fazladır.
Atıştan sonra namlu içinde kurşun sıvanması sebebiyle meydana gelen yüzey pürüzlüğü
oksit kaplanmış namluda %23,63 daha düşüktür. Aynı şekilde sert krom kaplanmış
namlunun atış yapılmadan önceki yüzey pürüzlüğü oksit kaplanmış namlunun yüzey
85
pürüzlüğünden daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Saçma dağılımı incelemelerinden,
oksit kaplı namlunun daha homojen saçma dağılımı sağladığı anlaşılmıştır [51, 62, 74].
86
KAYNAKLAR/REFERENCES
1. ASM Metal HandBook, (1990). Properties and Selection: Irons, Steels, and High-
Performance Alloys, Volume 1, 1st edition, American Society for Metals, ABD.
2. Annual Book of ASTM Standards, (1985). Vol 03.05, ASTM, Philadelphia, ABD.
3. Annual Book of ASTM Standards, (1985). Vol 11.01, ASTM, Philadelphia, ABD.
4. Yüksel, E., (2005), Çelik Malzemelerin Aşınma ve Korozyon Dayanımını
Arttırmak İçin Çeşitli Kimyasal Kaplamaların İncelenmesi, Yıldız Teknik
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Makine Mühendisliği Ana Bilim Dalı,
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, Türkiye.
5. Kayretli, L., (2013), Düşük Alaşımlı Bir Çelikte Farklı Martenzit Hacminin
Oranlarının Korozyon Davranışına Etkisinin Farklı Yöntemlerle İncelenmesi,
Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Makine Mühendisliği Ana Bilim Dalı,
Yüksek Lisans Tezi, Konya, Türkiye.
6. Zaralığlu, B., (2020), Yüzeyi Geliştirilmiş Silah Namlusu Çeliğinin Yapısal,
Mekanik ve Tribolojik Özelliklerinin İncelenmesi, OnDokuz Mayıs Üniversitesi
Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Samsun,
Türkiye.
7. URL: https://www.ssb.gov.tr/urunkatalog/tr/250/, Ziyaret Tarihi 22.02.2021
8. Marechall, C.W., Wagner, H. J., (1968), Materials for small – Arms Gun Barrel,
Defense Metals Informations Center, Ohio, ABD.
9. Doruk, İ., (2010), Yivsiz Setsiz Av ve Spor Tüfeklerinde Kaliteyi Artırmak
Amacıyla Kritik Parçalarda İyileştirme Çalışmaları, Pamukkale Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü Makine Mühendisliği Ana Bilim Dalı, Doktora Tezi, Denizli,
Türkiye.
10. Rutci, A.T., (2019), Hafif Silahlarda Kullanılan Namlu Malzemesinin
Geliştirilmesi ve İşleme Parametrelerinin İncelenmesi, Sakarya Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü Makine Tasarım ve İmalat Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans
Tezi, Sakarya, Türkiye.
87
11. Koltan, K.U., (2019), Akıtarak İmal Edilmiş Namlu Malzemelerinin
Karakterizasyonu, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Makine
Mühendisliği Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, Türkiye.
12. Test Operations Procedure 3-2-045, (2007), Small Arms, Hand and Shoulder
Weapons and Machineguns, US Army Aberdeen Test Center, ABD.
13. Doig, A., (1998), Military metallurgy, Rowe, A,. 2nd edition, Maney Publishing,
Shrivenham, İngiltere.
15. Chen, G, Sun J., Qian L., Liu, T., (2017), Analysis Of Gun Barrel Rifling Twist,
AIP Conference Proceedings, 1839, 020096, 1-12.
16. Akçay, M., Başyurt A., Çağlayan M., Başak O., (2018), Hafif Silah
Mühimmatının İç Balistik, Aerodinamik ve Dış Balistik Parametrelerinin Tespiti,
9. Savunma Teknolojileri Kongresi, Ankara, 1-8.
17. URL: https://akkar.com.tr/, Ziyaret Tarihi 11.02.2021.
18. Üner, N., (2014), Uzak Mesafe Atıcılığı ve Keskin Nişancılık Namlunun
Anatomisi, Av ve Doğa Dergisi, 133, 23-33
19. Çakır, İ., (1997), Pompalı Av Tüfeği ile Yapılan Atışlarda Saçmaların Dağılımına
Göre Atış Mesafesinin Tayini, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü, Yüksek
Lisans Tezi, İstanbul, Türkiye.
20. Arslan, M., (2002), Av Tüfeklerinde Atış Mesafesi Tayini, İstanbul Adli Tıp
Kurumu, Adli Tıp Kurumu Tıpta Uzmanlık Tezi, İstanbul, Türkiye.
21. Çelik, D., (2018), SAE 4340 Çeliğinde Isıl İşlem Parametrelerinin Yorulma ve
Mikroyapı Üzerine Etkisi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri
Enstitüsü Makine Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Isparta,
Türkiye.
22. Bozali, U., (2015), Namlu Modellenmesi ve Borlanmış AISI 4140 Namlu
Malzemesinin Aşınma Davranışlarının İncelenmesi, Karabük Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü Endüstriyel Tasarım Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek
Lisans Tezi, Karabük, Türkiye.
88
23. Özcan, H., (2012), 32CrMoV Çeliğinin Aşınma Direncini Artırmak İçin Yeni Bir
Isıl İşlem Metodunun Geliştirilmesi, Hacettepe Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü Makine Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul,
Türkiye.
24. Murat, M. G., (2018), Savunma Sanayinde Kullanılan 420 ve 304L Paslanmaz
Çeliklerin TİG Kaynağı Sonrası Korozyon ve Mekanik Özelliklerinin
İncelenmesi, Kırıkkale Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Savunma
Teknoljileri Anabilim Dalı, Kırıkkale, Türkiye.
26. Buytoz, S., (2004), AISI 4340 Çeliğinin Nitrürasyon Ve GTA Kaynak Yöntemi
İle Yüzey Modifikasyonu İşlemleri Sonrası Mekaniksel Davranıslarının
Araştırılması, Fırat Üniversitesi. Fen Bilimleri Enstitüsü, Metalurji Eğitimi
Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Elazığ, Türkiye.
27. Onur, G., (2011), Namlu Cidarı Boyutlandırılmasına İç Balistik Davranışın Etkisi,
Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Mühendisliği Anabilim Dalı,
Yüksek Lisans Tezi, Ankara, Türkiye.
28. Anlağan, Ö., (1987), Plato Honlamada Yüzey Kalitesi Kriterleri, Makine Tasarım
ve İmalat, 1(2), 85-89.
30. Hoffman H., (1999), The Modern Rifle Barrel, Action Book Publishers, San
Angelo, ABD.
89
Conference on Mechatronics, Electronic, Industrial and Control Enginnering
(MEIC 2014), Çin, 828-831.
34. Ekmekçi, B., Tekkaya, A. E., Erden, A., (2006), A Semi-Empirical Approach For
Residual Stresses In Electric Discharge Machining (EDM), International Journal
of Machine Tools and Manufacture, 46(7-8), 858-868.
35. Ergun, Z. E., Çoğun, C., (2006), Elektro Erozyon İle İşleme (EEİ) İş Parçası
Yüzey Karakteristiklerinin Deneysel İncelenmesi, Journal of the Faculty of
Engineering and Architecture of Gazi University, 21(3), 427-441.
36. Sarıkavak, Y., Can, C., (2010), Elektro Erozyon İşlemede İşleme Mekanizmasının
Isıl Modellenmesi", Journal of the Faculty of Engineering and Architecture of
Gazi University, 25(3), 517-531.
37. Taga Ö., (2015), In-Line Cutting Operation Control In Finishing By Measuring
Surface Roughness, Dokuz Eylül Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Mekatronik Mühendisliği Anabilim Dalı, Doktora Tezi, İzmir, Türkiye.
38. Bektaş, H., (2011), Aşınan Aks Mafsalının Dolgu Kaynağı İle Tamiri, Süleyman
Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Makine Anabilim Dalı, Yüksek
Lisans Tezi, Isparta., Türkiye.
39. Zhu, J., Liping Z., Cao, Y., (2017), Study on Ablation Wear of Gun, Advances in
Engineering Research, Vol 123, 598-603.
40. Ma, J., (2018), The law of barrel wear and its application, China Defence
Technology, 14, 674-676.
42. ASM Metals Handbook, (1987), Corrosion, Volume 13 Nineth ed., American
Society For Metals, ABD.
43. Ayvaz, S., (2013), Cr-Mo Çeliklerinin Aşınma ve Korozif Aşınma Özelliklerinin
İncelenmesi, Karabük Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Ana
Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Karabük, Türkiye.
44. Zhang, L., Chai, R., Qiang, Y., Zhanga L., Sund, S., Rene, Q., Liana, Y., Chen,
X., Gao, W., (2017), Microstructure and properties of 1Cr12Ni2WMoVNb (GX-
90
8) steel bored barrels with and without QPQ treatment, Surface and Coatings
Technology, Vol 315, 95-104.
45. Maeng, M. S., (1999), Characterization of Steel Corrosion in an Aggressive
Envıronment, New Jersey Institute of Technology, Environmental Engineering
Department of Civil and Environmental Engineering, Yüksek Lisans Tezi, New
Jersey, ABD.
46. ASM Metals Handbook, (1987), Corrosion: Environments and Industries,
Volume 13C, American Society For Metals, ABD.
47. Acar, F., (2020), Kaynaklanmış Paslanmaz Çelik ve Karbon Çeliğinin Mekanik
Özelliklerine Taneler Arası Korozyonun Etkisi, Karabük Üniversitesi Metalurji
ve Malzeme Mühendisliği Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Karabük,
Türkiye.
91
56. Kırgezen, H., Gün, T., Kılıç, F., (2015), Kam Mili Üretiminde Kullanılan AISI
4140 Çeliği Ve Gri Dökme Demirlerde Mangan Fosfat Kaplanmanın Korozyon
Davranışına Etkisi, Afyon Kocatepe University Journal of Science and
Engineering, (15), 1-7.
57. MIL-DTL-16232, (2000), Detail Specıfıcatıon: Phosphate Coatıng, Heavy,
Manganese Or Zınc Base, U.S. Army Research Laboratuvary, Weapons and
Materials Research Directorate, Specifications Standarts Office, ABD.
92
69. Li, G., Liang, Y., Sun, H., Cao, Y., (2020). Nitriding behavior and mechanical
properties of carburizing and nitriding duplex treated M50NiL steel, Surface&
Coatings Technology, 384 (125315), 1-11.
70. ISO 18203, (2016). Steel-Determination of the thickness surface-hardened layers,
ISO Copyright Office, İsviçre.
71. Yemenici, S., (2015), Azot Difüzyonunu Önlemeye Yönelik 50CrMo4 Çeliğinin
Akımsız Nikel Fosfor (NiP) Kaplanması, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen
Bilimleri Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek
Lisans Tezi, İstanbul, Türkiye, 49-85.
72. AEP 97, (2002). Multı-Calıbre Manual of Proof and Inspectıon (M-Cmopı) for
Nato Small Arms Ammunıtıon, Nato (North Atlantic Treaty Organization) Allied
Engineering Publication, Nato Standardization Office, Belçika.
73. Çelikel, A., (2008). Av Tüfeği Namlu Uzunluğunun Saçma Dağılımına Etkisi ve
Atış Mesafesinin Belirlenmesinde Önemi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp
Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı, Tıpta Uzmanlık Tezi, Eskişehir, Türkiye, 3-29.
74. Perdekamp M. G., Vennemann B., Kneubuehl B. P., Uhl M., Treier M., Braunwarth
R., Pollak S., (2008). Effect of shortening the barrel in contact shots from rifles and
shotguns, International Journal of Legal Medicine, 122, 81-85.
93
ÖZGEÇMİŞ
İlk ve orta öğretimini Barbaros İlköğretim Okulu ve Aliye Pozcu Orta Okulu’nda tamamladı.
Ardından Hacı Sabancı Anadolu Lisesi’nden mezun oldu. Fırat Üniversitesi Metalürji ve
Malzeme Mühendisliği Bölümü’nden 2012 yılında mezun oldu. 2012 yılında Berdan Civata
şirketinde önce Proje Mühendisi ardından da ArGe Mühendisi olarak çalıştı. Mevcut durumda
Akkar Silah Sanayi firmasında ArGe Merkezi Müdürlüğü görevini yürütmektedir.
94